You are on page 1of 2

KANT NE YAPTI?

(başlık bu olsun)

Meselenin tarihsel arka planını detaylandırıp oluştur

17. yy. başında Galileo “Evren kitabı matematik diliyle yazılmıştır; onun
harfleri de üçgenler, daireler ve diğer geometrik şekillerdir. İnsanoğlu bunları
kavramadan ondan bir sözcük bile anlayamaz.” mealinde modern bilimin temel
yöntemine dönüşecek bir saptamada bulunmuştu. Aynı yüzyılın sonunda Newton
evrenin matematik diliyle ilk betimlemesini Doğa felsefesinin matematiksel
ilkeleri(Mathematical Principles of Natural Philosophy) isimli kitabıyla yapar.

Meseleyi ortaya çıkışı ve mahiyeti ile birlikte açık ve seçik betimle

Evren matematik diliyle tasvir edilmişti edilmesine ancak bu izahın kavramsal


temellerinde sorunlar vardı. Bu sorunları fark eden Kant Newton’un evren izahının
önemini ve kıymetini takdir etmekle birlikte söz konusu kavramsal problemler
giderilmediğinde bu muazzam binanın çürük temeller üzerinde eğreti bir yapıdan
öteye gitmeyeceğini öngördü. Kantın fark ettiği bu kavramsal problemler neydi?
Temelde çözülmeyi bekleyen iki problem tespit etmişti Kant:

1. Doğa ampirik, deneysel ve zorunlu olmayan bilginin alanı iken matematik


rasyonel, nazari ve zorunlu olan bilginin alanıdır. Matematiksel doğrular
bilgimizi genişletmeyen(analitik) apriori önermeler olduğu halde doğa,
ampirik, bilgimizi genişleten(sentetik) ama mümkün(zorunlu olmayan) bir
alandır. Dolayısıyla a priori yani tümel ve zorunlu doğrulara sahip matematik
nasıl oluyor da ampirik ve dolayısıyla mümkün (zorunlu olmayan) bir alana
yani doğaya uygulanabilmektedir? Başka bir söyleyişle “Nasıl oluyor da bilgi
vermeyen analitik bir niteliğe sahip olan matematik, sentetik olan yani
bilgimizi genişleten doğal bilimin dili oluyordu?”
2. Newton’un kavram evreni öznenin(zihnin) nesne etrafında döndüğü bir
evrendir. Yani geleneksel metafiziğe bağlı Newton’un kavramları form ve
içeriklerini dış dünyadan alırlar, zihin nesneyi nasılsa öyle kavrar. Evren
tasavvurunun en temel kavramları olan uzay ve zaman Newton’a göre
şeylerden bağımsız gerçek varlıklardır. Bu durumda zihin nesneyi alımlarken
ya da kavrarken hiç mi değiştirip dönüştürmüyor? Deneyimi mümkün kılan
bilen özne ise onun öznel koşulları yok mudur?

Meseleye Kantın çözümlerini detaylı ve açıkça yaz.

İki problemin cevabını da “Saf Aklın Kritiği” kitabında verir. Kitabın temel
problemi “Sentetik a priori önermeler mümkün müdür?” Bu sorunun alt problem
alanı şudur: “Matematikte sentetik a priori önermeler nasıl mümkündür?”.
Matematik önermelerin doğasını belirlemek için iki soru cevaplanmalıdır:

1. Matematik varlıkların ontolojik statüsü nedir?


2. Salt matematik, deneyim nesnelerine (daha genel olarak doğa bilimlerine)
nasıl uygulanabilir?
Kısaca cevaplar:

1. Sayılar kökenleri itibariyle salt sezgiye dayanan ve anlama yetisinin birlik


sentezi sonucu oluşan kavramsal inşalardır.
2. Bilen öznenin epistemik yetilerinin bilinen nesneyi belirlediği varsayımından
hareketle, özneye içkin olan apriori formlar (zaman-mekânın) matematik
nesneleri oluşturan yapılardır, tüm deneyimlerimiz bu formlara uygun olarak
gerçekleşmek zorundadır dolayısıyla da matematik tüm tezahürler alanına
uygulanabilir(Kantın Kopernik devrimi).

Ve sonuç yaz…

You might also like