You are on page 1of 2

Yirminci Yüzyılın Analitik Birikimini Anlamak

Yirminci yüzyıl, büyük bir birikimin değerlendirildiği bir yüzyıldı. Yalnızca buluşlar, keşifler ve icatlar
alanındaki büyük patlamayla kalmadı aynı zamanda sosyal bilimlerin de en üst düzeye yükseldiği bir
yüzyıl oldu. Yirminci yüzyıla katkısı olan birçok düşünür, fen bilimcisi, sosyal bilimci, asker ve siyasetçi
var. Ama bunların içinde üçünün yeri gerçekten çok başka: Charles Darwin, Karl Marks ve Sigmund
Freud.

Darwin’in yazdıkları o zamana kadar bilinmeyen ya da üzerinde tartışılmayan şeyler değildi. Ama en
kapsamlı ve ayrıntılı biçimde o formüle ettiği için bu alternatif yaklaşıma adını verme onuru ona layık
görüldü. İnsanın en bilinen felsefi tartışması nereden geldiği ve nasıl geldiği sorusudur. Yani varlık
sorunu (ontoloji.) Bunun iki yanıtı var: Yaratılış yani dinsel inanç ve evrim. Darwin, evrimi formüle etti.
Evrim de iki farklı yönden ele alınabiliyor: Biyolojik evrim ve sosyal evrim. Bizi bu aşamada asıl olarak
sosyal evrim yani ilkel insanın nasıl olup da bugünkü modern insan aşamasına geldiği konusu
ilgilendiriyor. Bu konuda yazılmış en iyi kitaplardan birisi Alaeddin Şenel’in “İlkel Topluluktan Uygar
Topluma” adlı kitabı. Darwin’i kendi yazdıklarından okumak isteyenlere “Türlerin Kökeni” kitabını
okumalarını öneririm. Biraz ağır da olsa insana analitik düşünmenin yollarını gösteriyor.   

Marks, değeri neyin yarattığı sorusuyla yola çıkıp bütün bir sosyal bilimler alanıyla ilgili yeni ve farklı
düşünceler üretti. Felsefi düşünceyi alt üst eden görüşler öne sürdü. Emeğin tek yaratıcı olduğunu,
ötekilerin hepsinin emekten türediğini anlattı. Marks’a göre emek dışındaki bütün üretim faktörleri ya
emeğin kristalize olmuş halidir ya da emeğin sömürülmesi sonucu ortaya çıkar. Kapitalizm bir sınıflar
kavgası sistemidir. O nedenle emeğin sahiplerinin yani işçilerin örgütlenmesi ve bu sömürüye son
vermesi gerekir. Marks’a göre bu sömürü ancak sınıfsız toplum aşaması olan komünizme ulaşıldığında
ortadan kalkacaktır. Marks’ın en önemli eseri “Kapital”dir. Türkçeye de çevrilmiş olan bu eseri, bütün
ağırlığına karşın, sosyal bilimlerle ilgilenen ve analitik düşüncenin nasıl aşama aşama geliştiğini
görmek isteyenlerin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.

Freud, psikolojiye farklı bir bakış açısı getirdi. İnsanın yaşamını, düşüncelerini, ruhsal yapısını
etkileyen unsurları analiz etti. Tabu olarak kabul edilen seksin insanın düşünce yapısını, davranışlarını
etkileyen en önemli dürtü olduğunu ortaya koydu. O zamana kadar metafizik anlamlar yüklenen
rüyaların aslında bastırılmış düşüncelerin uykuda serbest kalmasının sonuçları olduğunu ortaya
koydu. Hastalarına yeni bir yöntem olan psikanalizi uyguladı. Ruhsal travmaların  psikanalizle
çözümlenmesiyle hastalıkların çoğunun tedavi edilebileceğini gösterdi. Freud ile ilgili yazılmış el
kitaplarının en iyilerinden birisi Ruth Snowden’in “Freud the Key Ideas” adlı kitabıdır. Freud’u kendi
ağzından okumak isteyenler için “Totem ve Tabu” ile “Rüya Yorumları” kitaplarını öneririm.  

Yukarıda konu ettiğim üç yazar/filozofun eserleri yetişkin kişilerin analitik düşünce tarzını geliştirmek
için çok önemli birer rehber niteliği taşıyor. Bu eserleri okudukça sosyal yaşama hatta varoluşunuza
bakışınızda farklılıklar ortaya çıkması, önceden hep kabullere dayanarak algıladığınız dünyayı bu kez
sorgulamalarla görmeye başlamanız mümkündür.
Eğer iktisatçıysanız Keynes’i de okumanızı öneririm: “İstihdam, Faiz ve Para’nın Genel Teorisi.”
Yirminci yüzyılın ekonomik gelişimini anlamak için mutlaka okunması gereken bir eser. Oldukça
ağırdır ama analitik düşünceye iyi bir örnektir. 

Yirmibirinci yüzyıl farklı bir yüzyıl olacak. Bunun izlerini şimdiden görebiliyoruz. Geçmiş yüzyıllarda
devrim olarak kabul edilebilecek buluşlar şimdilerde haftada birkaç kez ortaya çıkar oldu. Bu gelişimin
sosyal altyapısını anlayabilmek, yorumlayabilmek ya da en azından izleyebilmek için yirminci yüzyılın
sosyal birikimini doğru analiz etmek gerekiyor. Bana sorarsanız yukarıda değindiğim okumaları
yapmadan bu analizi doğru yapmak mümkün değil.

2 Önemli Not:

“Analitik Düşünme Yeteneği Nasıl Geliştirilir” başlıklı yazımda analitik düşüncenin nasıl
geliştirilebileceği konusunda görüşlerimi belirtmiştim. O yazıda değinmediğim bir konuya değinmek
istiyorum. Küçük yaşta satranç oynamaya başlamak analitik düşünceyi inanılmaz biçimde geliştirebilir.
Satranç hep sonraki hamleleri geliştirmeye yönelik çok yönlü bir oyundur. Benim çocukluğumda
satranç oynayacak kişiler bulup oynamak kolay değildi. O zaman bilgisayar yoktu, satranç kulüpleri de
ulaşılabilir olmaktan uzaktı. Oysa şimdi bilgisayarda her düzeyde satranç oynamak mümkün olduğu
gibi, okullarda satranç kulüpleri de bulunuyor. Çocuklarınızın analitik düşünce yapısını geliştirmesini
istiyorsanız satranç oynamalarını özendirin.  

Yukarıda değindiğim yazımın son cümlesi çok önemli. Onu burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum:
“Bir şey daha var doğal olarak. Ki o analitik düşünmeden çok varılan sonuçları değerlendirmek ve
belki doğru bir senteze ulaşabilmek için çok önemli: Her türlü değer yargısından ve ön kabullerden
kurtulmak. İnsan ön kabulle veya değer yargısıyla başladığı bir sorgulamada doğru sonuçlara
varamaz.” Darwin’in, Marks’ın ve Freud’un düşüncelerini, görüşlerini beğenmiyor olabilirsiniz. Bu
önyargıyı kafanızda, etraftan duyduklarınızla geliştirmiş olabilirsiniz. Bu çok normal bir yaklaşımdır.
Çünkü üçü de genel kabul görmüş olanları yıkmaya yönelik düşünceleri öne sürüyor. Size önerim bu
düşünürleri ön yargılardan arınmış olarak okuyun ve kendi düşüncenizi kendiniz oluşturun. Analitik
düşünmenin önündeki en ciddi engel başkalarının sizin adınıza düşünmesine izin vermenizdir.   

MAHFİ EĞİLMEZ

You might also like