You are on page 1of 4

İslam dini insanları Allah’a bağlayan, Hz.

Peygamberin önderliğinde ve Kuran


düsturları çizgisinde tekamüle yönelten en son ilahi nizamdır.
Hayatımızın tümünün filme alındığı herkesin kendi kitabını okuyacağı o dehşetli günde
nefsi nefsi diye insanların arayışlarını, kaçışlarını Kurandan tablolar halinde sunmak
istiyorum.
ٍ ‫) لِ ُك ل ام ِر‬36( ‫نيه‬
‫ىء ِمْن ُه ْم َي ْو َمئِ ٍذ‬ ِ ‫احبتِه وب‬ ِ ‫) و‬35( ‫بيه‬ ِ َ‫) واُِّم ِه وا‬34( ‫خيه‬ِ َ‫ي وم ي ِف ُّر الْم رء ِمن ا‬
ْ ِّ ََ َ ‫ص‬ َ َ َ َ ْ ُ َْ َ َ َْ
ٌ‫) َو ُو ُجوهٌ َي ْو َمئِ ٍذ َعلَْي َه ا َغَب َرة‬39( ٌ‫اح َكةٌ ُم ْستَْب ِشَرة‬
ِ ‫) ض‬38( ٌ‫) وجوه يومئِ ٍذ مس ِفرة‬37( ‫نيه‬
َ َ ْ ُ َ َْ ٌ ُ ُ
ِ ‫َشاْ ٌن ي ْغ‬
ُ
‫س‬ َ ‫) ُس‬42( ُ‫جَرة‬
َ َ‫ورةُ َعب‬ َ ِ‫) اُولئ‬41( ٌ‫) َت ْر َه ُق َها َقَتَرة‬40(
َ ‫ك ُه ُم الْ َك َفَرةُ الْ َف‬
34-36 İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve evlatlarından
bile kaçar. 37 - O gün onlardan her birinin başından aşkın derdi ve tasası vardır. 38 - Yüzler
vardır o gün pırıl pırıldır. 39 - Güleçtir, sevinç doludur. 40 - Yüzler de vardır toza toprağa
bulanmış, 41 - Üstünü karanlık kaplamıştır. 42 - İşte bunlar kâfir, günaha dadanan, haktan
sapan kimselerdir.
‫) ه َذا‬28( ‫َوتَ رى ُك َّل اَُّم ٍة َجاثِيَ ةً ُك ُّل اَُّم ٍة تُ ْدعى اِىل كِتَاهِب َ ا اَلَْي ْو َم جُتْ َز ْو َن َم ا ُكْنتُ ْم َت ْع َملُ و َن‬
ِ ِ ِ ِ
‫ورةُ اجْلَاثِيَ ِة‬
َ ‫) ُس‬29( ‫خ َما ُكْنتُ ْم َت ْع َملُو َن‬ ُ ‫كتَابُنَا َيْنط ُق َعلَْي ُك ْم بِاحْلَ ِّق انَّا ُكنَّا نَ ْسَتْنس‬
28 - O gün bütün ümmetleri: bir araya toplanmış ve diz çökmüş vaziyette görürsün.
Her ümmet, hesap defterlerini okumaya çağırılır. Daha önce ne yaptıysanız bugün sadece
onun karşılığını alırsınız. 29 - İşte karşınızda sadece gerçekleri dile getiren defterimiz. Biz
sizin yaptığınız her işi bir yere kaydediyorduk."
)13( ‫) اِ َّن اْالاَْبَر َار لَفى نَعي ٍم‬12( ‫) َي ْعلَ ُمو َن َماَت ْف َعلُو َن‬11( ‫بني‬ ِ ِ
َ ‫) كَر ًاما َكات‬10( ‫ظني‬
ِ ِ
َ ‫َوا َّن َعلَْي ُك ْم حَلَاف‬
‫ورةُ اْ ِالنِْفطَا ِر‬ ٍ
َ ‫) ُس‬14( ‫ج َار لَفى َجحيم‬ َّ ‫َواِ َّن الْ ُف‬
10 - Halbuki yanınızdan ayrılmayan muhafızlar var. 11 - O muhafızlar değerli, şerefli
kâtiplerdir. 12 - Yaptığınız her şeyi bilip yazarlar.13 - İyi ve hayırlı insanlar Naîm
cennetinde, nimetler içindedirler. 14 - Yoldan sapan kâfirler ise ateştedirler.
‫ويه ْم بَلى َو ُر ُسلُنَا لَ َديْ ِه ْم يَ ْكتُبُو َن‬ ِ
ُ ْ‫اَْم حَيْ َسبُو َن اَنَّا الَ نَ ْس َم ُع سَّر ُه ْم َوجَن‬
ِ ‫الزخر‬
‫وف‬ ُ ْ ُّ ُ‫ورة‬
َ ‫) ُس‬80(
80 - Yoksa onlar, bizim sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar?
Hayır işitiriz ve yanlarındaki elçilerimiz de her yaptıklarını yazarlar.
ِ ِ ٍ ِ ُ ‫) ماي ْل ِف‬17( ‫ني وع ِن الشِّم ِال قَعي ٌد‬ ِ ِ
ٌ ‫ظ م ْن َق ْول ااَّل لَ َديْه َر‬
‫قيب‬ ََ َ َ َ ِ ‫ا ْذ َيَتلَ َّقى الْ ُمَتلَقِّيَان َع ِن الْيَم‬
‫ورةُ ق‬ َ ‫) ُس‬18( ‫َعتي ٌد‬
17. İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar.18.
İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.

Bu ayetlerdeki tablolar kıyamet gününde kişinin melekler tarafından


hazırlanan amel dosyasıyla mevlamızın huzuruna çıkacağını, kitaplaşan hayat filmi;
amel dosyası ile bizzat kendisine izlettirileceği ve okutturulacağını gösteriyor.
‫ورةُ ِال ِع ْمر َن‬ ِ َ‫س ما ع ِمل‬ ِ
َ ْ‫ت م ْن خَرْيٍ حُم‬
َ ‫) ُس‬30( ‫ضًرا‬ ْ َ َ ٍ ‫َي ْو َم جَت ُد ُك ُّل َن ْف‬
30 - Gün gelecek, her kişi gerek hayır olarak, ne işlemişse, hepsini önünde bulacak.
Bakacak ki, iman esaslarına tavizsiz kabul etmiş ve yaşamış kayıtlı, tescilli.
Nefsinin kulu, kölesi olmamış, Kuran ve Sünnetin gölgesinde izzetli bir hayat
yaşamış kayıtlı. Şeyh Sa’di Şirazinin dediği gibi “Dünya ehlinin önünde el öpüp
divan durmaktansa kızgın demiri el ile yoğurup hamur etmek daha iyidir”
1
düsturuyla hareket etmiş, yalan söylememiş, adaletten ve dürüstlükten
ayrılmamış, namaz kılmış, oruç tutmuş ve edebiyle yaşamış hepsi kayıtlı, tescilli.
Madalyonun öbür tarafında inkarcılar ve günahkarlarda amel kitabına bakacak
korku, dehşet, nedamet ve ızdırablar içinde inleyeceklerdir.
‫قني مِم َّا في ِه َو َي ُقولُ و َن يَ ا َو ْيلََتنَ ا َم ِال ه َذا‬ ِ
َ ‫اب َفَت َرى الْ ُم ْج ِر‬
َ ‫مني ُم ْش ف‬
ِ ِ
ُ َ‫َو ُوض َع الْكت‬
‫ك‬ ِ ِ ‫اب الَ يغَ ِادر صغري ًة والَ َكبري ًة اِالَّ اَحصَيها ووج ُدوا ما ع ِملُوا ح‬
َ ُّ‫اضًرا َوالَ يَظْل ُم َرب‬ ِ َ‫الْ ِكت‬
َ َ َ َ ََ َ ْ َ َ َ َ ُ ُ
ِ ‫) سورةُ الْ َك ْه‬49( ‫اَح ًدا‬
‫ف‬ َ ُ َ
49 - İşte herkesin hesap defteri önüne konuldu. Mücrimlerin defterdeki kayıtlardan
korktuklarını ve şöyle dediklerini görürsün: "Eyvah bize! Bu deftere de ne oluyor. Ne küçük
komuş, ne büyük, yazılmadık şey bırakmamış!" Böylece yaptıkları her şeyi yanlarında
buldular. Şu kesin ki Rabbin kimseye zulmetmez.
Ayetten anlaşılacağı üzere bakacak amel kitabına insanları mal ve makamlarına göre
değerlendirmiş, hak ve hukuku kendi menfaati için geçerli saymış, kadını reklam pazarına
sürüp çağdaş oldun diye istismar etmiş, çalıştırdığı işçinin alın terini kendi lüksüne harcamış,
namaz kılmamış, oruç tutmamış, keyfine göre bir hayat yaşamış ve o inanç üzere ölmüş hepsi
kayıtlı, tescilli.
Bütün bu ve benzeri büyük günahların, küçük şerlerin hepsini tüm ayrıntılarıyla
okuyacak, izleyecek korku, dehşet, nedamet, feryat ve neticesiz ameller kasırgalaşacaktır.
ٍ
ً َ‫ت ِم ْن ُس وء َت َو ُّد لَ ْو اَ َّن َبْيَن َه ا َو َبْينَ هُ اََم ًدا ب‬
ُ‫عيدا َوحُيَ ِّذ ُر ُك ُم اللّ هُ َن ْف َس هُ َواللّ ه‬
ِ
ْ َ‫َو َم ا َعمل‬
‫ورةُ ِال ِع ْمر َن‬ ِ ِ ِ ٌ ‫رؤ‬
َ ‫) ُس‬30( ‫ف بالْعبَاد‬ َُ
O gün kişi, yaptığı kötülükten bucak bucak kaçmak isteyecek. (İnsan) isteyecek ki
kötülükleri ile kendi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah sizi, zatına karşı gelmekten
sakındırır. Doğrusu Allah kullarına karşı pek şefkatlidir.
O günde Allah’ın emir ve yasaklarını fiilen redde alışmış kişi sezinlediği azabın korkusu
içinde inkar ve reddine bir daha baş vuracak, amel kitabına hayır diyecek bu benim kitabım
değil deyip kurtulmak isteyecek. Fakat ne fayda.

‫ود ُه ْم مِب َا َكانُوا َي ْع َملُو َن‬ ِ‫ح ا‬


)20(
َ ْ‫اج ُاؤ َها َش ِه َد َعلَْي ِه ْم مَسْعُ ُه ْم َواَب‬
ُ ُ‫ص ُار ُه ْم َو ُجل‬ ‫م‬ ‫ا‬ ‫ذ‬
َ
َ َ ‫َ ىّت‬
20 - Nihayet oraya ulaştıklarında kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları işleri söyleyip kendi aleyhlerinde şahitlik ederler.
‫ود ِه ْم مِلَ َش ِهدْمُتْ َعلَْينَا قَالُوا اَنْطََقنَا اللّهُ الَّذى اَنْطَ َق ُك َّل َش ْى ٍء َو ُه َو َخلَ َق ُك ْم اََّو َل َمَّر ٍة َواِلَْي ِه ُت ْر َجعُو َن‬
ِ ُ‫وقَالُوا جِل ل‬
ُ َ
21 - Derilerine: "Niçin aleyhimizde şahitlik ettiniz?" deyince onlar: "Bizi söyleten, her şeyi konuşturan Allahdır. Zaten sizi ilkin
yaratan ve sonunda da huzuruna götürüleceğiniz Rabbiniz de O'dur."
ِ ‫وم ا ُكْنتُم تَس تَرِت و َن اَ ْن ي ْش ه َد علَي ُكم مَسْع ُكم والَ اَبص ار ُكم والَ جلُو ُد ُكم و‬
‫لك ْن ظََنْنتُ ْم اَ َّن‬ َْ ُ َ ْ ُ َ ْ َ ْ ُ ْ َْ َ َ ُ ْ ْ ََ
‫ص بَ ْحتُ ْم ِم َن‬ ِ ‫اللّه الَ يعلَم َك مِم‬
ْ َ‫) َوذل ُك ْم ظَنُّ ُك ُم الَّذى ظََنْنتُ ْم بَِربِّ ُك ْم اَْردي ُك ْم فَا‬22( ‫ثريا َّا َت ْع َملُو َن‬
ً ُ َْ َ
ِ
‫ت‬ ْ َ‫صل‬ِّ ُ‫ورةُ ف‬َ ‫) ُس‬23( ‫رين‬
َ ‫اخْلَاس‬
22 - Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinizde şahitlik edecekleri bir günün geleceğine inanmıyor ve
ondan sakınmıyordunuz, fakat siz, yaptıklarınızın çoğunu, Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. 23 - İşte Rabbiniz hakkında
beslediğiniz bu kötü zandır ki sizi mahvetti de o yüzden hüsrana uğrayanlardan oldunuz.

‫ ِم ْن‬:‫ال‬ َ َ‫ ق‬.‫ اللّ هُ َو َر ُس ولُهُ ْأعلَ ُم‬:‫ك؟ ُق ْلنَ ا‬


ُ ‫أض َح‬ ْ ‫ َه ْل تَ ْد ُرو َن ِم َّم‬:‫ال‬ َ ‫ول اللّ ِه ف َق‬
ُ ‫ك َر ُس‬ َ ‫ض ِح‬
‫ول إيِّن الَ أ ُِج ُيز‬ُ ‫ َفَي ُق‬.‫ َبلَى‬:‫ول‬ ُ ‫ب أمَلْ جُتِ ْريِن ِم َن الظُّْل ِم؟ َفَي ُق‬
ِّ ‫ يَا َر‬:‫ول‬ُ ‫ َفَي ُق‬.‫خُمَاطَبَ ِة الْ َعْب ِد َربَّه‬
‫ َوالْ ِك َر ِام‬،ً‫ك َح ِس يبا‬ ِ ‫الْي وم على َن ْف ِس ي ش‬
َ ‫ك الَْي ْو َم َعلَْي‬َ ‫ َك َفى بَِن ْف ِس‬:‫ول‬ ُ ‫اهداً إالَّ ِميِّن َفَي ُق‬ َ َ َْ َ
2
َّ‫ مُث‬،‫ َفَتْن ِط ُق بِ َع َملِ ِه‬.‫ اِنْ ِط ِقي‬:‫ال ِالَ ْر َكانِ ِه‬ ِ ‫ َفيختَم على‬:‫ال‬
ُ ‫فيه َويُ َق‬ ْ ْ ُ َ َ‫ق‬ .ً‫ا‬‫ود‬ ‫ه‬
ُ ‫ش‬
ُ ‫ك‬
َ ‫ي‬
ْ ‫ل‬
َ ‫ع‬
َ ‫ني‬
َ ِ‫ال َك اتِب‬
ِ َ‫ َفعْن ُك َّن ُكْنت أُن‬.ً‫ بعداً لَ ُك َّن وسحقا‬:‫ول‬
.‫اض ُل‬ ُ َ َُْ ْ ُ ُ ‫ َفَي ُق‬.‫خُيَلِّى َبْينَهُ َو َبنْي َ الْ َكالِم‬
"Hz. Peygamber (bir gün) güldüler ve: "Neye güldüğümü biliyor musunuz?" buyurdular. Biz:"Allah
ve Resulü daha iyi bilir!" dedik."Kulun Rabbine olan hitabından!" buyurdular ve şöyle devam ettiler:"Kul
şöyle der: "Ey Rabbim, sen beni zulümden korumadın mı?"Rab Teala: "Evet korudum" buyurur. Kul
da:"Fakat ben bugün, kendime, kendimden başka bir kimsenin şahid olmasını asla istemiyorum" der.
Rab Teala:"Bugün sana tek şahid olarak nefsin, çok şahid olarak da kiramen katibîn kâfidir" buyurur."
Resulullah devamla dedi ki:"Ağzına mühür vurulur ve diğer organlarına: "Konuş!" denilir. Onlar adamın
amelini haber verirler. Sonra konuşma hususunda serbest bırakılır. Adam organlarına: "Yazıklar olsun
size! Buradan defolun! Ben sizin için mücadele etmiştim" der." [Müslim, Zühd 17, (2969).]
ِ ِ ِ ٍ ٍ ‫ َما ِم ْن َد‬:‫ول اللّ ِه‬
ُ‫اع َد َعا اىل َش ْىء إالَّ َكا َن َي ْو َم الْقيَ َام ة ُم ْوقُوف اً الَ ِزم اً بِه الَ يُ َفا ِرقَه‬ ُ ‫ال َر ُس‬ َ َ‫ق‬
.‫وه ْم إنَّ ُه ْم َم ْس ُؤلُو َن‬ ِ
ُ ‫ َوق ُف‬:‫َوإ ْن َد َعا َر ُج ٌل َر ُجالً مُثَّ َقَرأ‬
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:"Bir kimseyi (küfür veya günah gibi) bir şeye
çağıran hiç kimse yok ki kıyamet günü, o çağırdığı şeyle birlikte tevkif edilmemiş olsun. Mutlaka onunla
ayrılmaz şekilde beraberdir. Bir adam bir adamı (bir şeye) davet etmiş olsa dahi!" Sonra şu ayeti okudu.
(mealen): "Onları hapsedin, çünkü onlar mes'uldürler" (Saffat 24). [Tirmizî, Tefsir, Saffat, (3226).]
Burada kişinin, propagandasını yaptığı şeyden sorumlu olduğu ifade edilmektedir.
O halde Müminler yüce Allah’ın şu emrinin gereğini yerine getirmede acele edin.

‫الش َه َاد ِة‬ ِ ‫الْغَْي‬


َّ ‫ب َو‬ ِ‫وقُ ِل ْاعملُوا فَسَيرى اللّهُ َعملَ ُك ْم ور ُس ولُهُ والْم ْؤ ِمنُ و َن و َس ُتر ُّدو َن اِىل َع امِل‬
َ َ ُ َ ََ َ ََ َ َ
‫ورةُ الت َّْوبَِة‬ ‫مِب‬
َ ‫) ُس‬105( ‫َفُينَبِّئُ ُك ْم َا ُكْنتُ ْم َت ْع َملُو َن‬
105 - Ve de ki: "Çalışın: Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de görecekler.
Sonra gizli ve açık her şeyi gören Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız. O da yaptığınız her şeyi
bir bir sizin önünüze çıkaracak, karşılığını verecektir.
Melekler tarafından ilahi objektifler altında ve mikrofonlar önünde hayatımız filme
alınıyor. Rolünü Kuran ve Sünnet ölçülerine göre yapabilenlere müjdeler olsun.
‫بيل اللّ ِه َم ْن َام َن بِ ه َوَتْبغُو َن َه ا ِع َو ًج ا‬ ِ ٍ ِ
ُ َ‫َوالَ َت ْقعُ ُدوا بِ ُك ِّل ص َراط تُوع ُدو َن َوت‬
ِ ‫ص دُّو َن َع ْن َس‬
ِ ‫) سورةُ اْالَعر‬86( ‫كا َن عاقِبة الْم ْف ِسدين‬
‫اف‬ َْ َ ُ َ ُ َُ َ َ ‫ف‬ ً ‫َوا ْذ ُك ُروا اِ ْذ ُكْنتُ ْم قَلي‬
َ ‫ال فَ َكثََّر ُك ْم َوانْظُُروا َكْي‬
86 - "Hem öyle tehditler savurarak, yol başlarını tutup, Allah’a iman edenleri Allah’ın
yolundan çevir-meyin ve yolun eğri büğrü olduğuna dair, şüpheler verip halkı yanıltmayın."
"Hem düşünün ki bir zaman siz sayıca pek az idiniz. Öyle iken Allah sizi çoğalttı. Ülkeyi
bozan o müfsitlerin sonunun nasıl olduğuna bakın da ibret alın!"
Bu konuyu İbnu Ömer’in üzerinde ciddi düşünmemiz gereken şu önemli duasıyla
bitiriyorum:
ِ ِ
،‫ب لَ ُك ْم‬ ْ ‫اس تَج‬ْ ‫ت ْادعُ وىِن‬ َ َّ‫ اللَّ ُه َّم إن‬:‫الص َفا‬
َ ‫ك ُق ْل‬ َّ ‫َعْن ُهم ا َعلى‬
َ ُ‫ابن ُع َم َر َرض َى اللّ ه‬ُ ‫ول‬ ُ ‫يق‬
‫ك َكم ا َه َد ْيتَىِن لِ ِال ْسالَِم أ ْن الَ َتْن ِز َع هُ ِمىِّن َحىَّت َتَتوفَّاىِن‬
َ ‫ل‬
ُ ‫أ‬ ‫أس‬ ‫ وإىِن‬،‫ف املِ َيع َاد‬ ِ
ُ ‫ك الَ خُتْل‬ َ َّ‫َوإن‬
َ َ َ
.‫َوأنَا ُم ْسلِ ٌم‬
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'i Safâ tepesi üzerinde şöyle dua ederken işitmiştir:"Ey
Allah'ım, Kitab-ı Mübîn'inde: "Bana dua edin size icâbet edeyim!" (Gâfir 60) diyorsun, sen
sözünden dönmezsin. Ben şimdi senden istiyorum: Bana hidayet verip İslâm'ı nasib ettin, onu
3
geri alma. Son nefesimi Müslüman olarak vermemi nasib et" (Âmin). [Muvatta,Hacc 128, (1, 372-
373).]

You might also like