Professional Documents
Culture Documents
yokAcikBilim 365074
yokAcikBilim 365074
ĐSTANBUL ÜNĐVERSĐTESĐ
Uzmanlık Tezi
Đstanbul – 2010
1
TEŞEKKÜR
2
KISALTMALAR:
3
ĐÇĐDEKĐLER
Sayfa o
GENEL BĐLGĐLER 1
AMAÇ 14
BULGULAR 17
TARTIŞMA 29
SONUÇ 32
ÖZET 34
ĐNGĐLĐZCE ÖZET 35
KAYNAKLAR 36
4
GEEL BĐLGĐLER
Glomerüler Filtrasyon: Đnsan böbreğinin her biri, glomerül adı verilen yaklaşık
~106 kapiller ünite içerir (1). Glomerülden bowman kapsülü içine filtre olan sıvıya
glomerüler filtrat adı verilir. Glomerüler kapillerlerin membranları ise glomerüler
membran adını alır. Glomerüler membran özelleşmiş bir yapıdır ve başlıca 3 kısımdan
oluşur:
1. Kapillerlerin kendisine ait endotel tabakası
2. Bazal membran
3. Bazal membranın dışında yer alan epitelyal hücreler
1
Glomeruler filtrasyon hızı (GFR): Her iki böbreğin tüm nefronlarında birim
zamanda üretilen glomerüler filtrat miktarına glomerüler filtrasyon hızı denir. Normal
bir erkekte bu değer yaklaşık 125 ml/dk/1,73 m2 (±20ml/dk), kadında ise 95
ml/dk/1,73m2 (±20 ml/dk). Başka bir deyişle, GFR= 125 ml/dk/1,73 m2 , 1 dakikada
125 ml plazma o maddeden temizlenmiş demektir. Günde üretilen glomerüler filtrat
miktarı yaklaşık 150-180 litredir (125 ml/dakika × 1440 dakika), ama %99’undan
fazlası reabsorbe edilir ve geri kalanı idrar olarak atılır.
Glomerüler filtrasyon değerinin ölçümü, böbrek yetersizliği derecesinin
saptanması, ilaç dozunun ayarlanması, kronik diyaliz tedavisine başlangıç zamanının ve
tedaviye yanıtın belirlenmesi açısından önemlidir.
Filtrasyon fraksiyonu kavramı (FF): Renal kan akım hızı 1250 ml/dk’dır.
Plazma volümü, total kan volümünün %60’ı olduğuna göre, renal plazma akımı (RPA)
750 ml/dk’dır. Renal filtrasyon fraksiyonu: FF=GFR/RPA. Filtrasyon fraksiyonu değeri
yaklaşık 0,17 civarındadır (%17).
Glomerül içinde filtrasyonu sağlayan dinamiği oluşturan etkenler:
1. Glomerüler kapillerler içindeki filtrasyon lehindeki hidrostatik basıncı;
2. Bowman kapsülünün filtrasyona karşı koyan hidrostatik basıncı;
3. Filtrasyona engel oluşturan plazma proteinlerinin onkotik basıncı;
4. Filtrasyona yardımcı olan Bowman kapsülü içindeki proteinlerin onkotik
basıncı (Fizyolojik koşullarda bu basınç sıfıra yakındır).
2
glomerüler filtrasyon değeri her yıl 1 ml/dk azalır. Sekizinci dekata gelindiğinde tek
böbrekteki glomerül sayısı 1 milyondan 600 binlere kadar düşer (3). Çocuklarda
glomerüler filtrasyon miktarı erişkinlerden daha düşüktür ve vücut yüzey alanına göre
hesaplamalar yapılır.
Glomerüler filtrasyon hızındaki varyasyonlar: Normalde GFR azami
ulaşabileceği hızın altında bir düzeydedir. Mutad normal ve azami erişilebilir düzey
arasındaki bu farka “renal rezerv” denir. GFR diurnal ritminde, fizyolojik
varyasyonlarda en yüksek değere öğleden sonra, en düşük değere de gece boyunca
ulaşılır. GFR’deki anlamlı artışlar gebelikte olur (% 50-60), egzersizde ise volüm
deplasmanı olduğu için GFR düşer (2).
Akut böbrek yetersizliği (ABY): Glomerüler filtrasyon hızında akut azalma ve
nitrojenli artık madde retansiyonu ile karakterize olan bir sendromdur. Daha önceden
böbrek fonksiyonu normal olan hastalarda ABY genellikle reversibledir. Reversibilite,
ABY’ni KBY’den ayıran önemli bir özelliktir. Önceden kronik böbrek parankim
hastalığı olanlarda ABY, KBY üzerinde gelişebilir. ABY, temelde yatan hastalığın
ağırlığı ve önemli komplikasyonları dolayısıyla yüksek morbidite ve mortaliteye
sahiptir. ABY’nin bir çok nedeni vardır. Tanı ve tedavi açısından etiyolojik faktörleri 3
ana grupta toplanmaktadır (4).
Kronik böbrek yetersizliği (KBY): KBY çeşitli hastalıklara bağlı olarak nefronların
ilerleyici ve düzelmesi mümkün olmayan kaybı ile karakterize olan bir sendromdur.
GFR, genellikle aylar veya yıllar içinde giderek azalır ve bu azalma, temelde yatan
nedene göre büyük değişkenlik gösterir. Böbrek yetersizliği olan bir olguda; 3 ay veya
daha uzun süren azotemi, uzun süreli üremik belirti ve bulgular, renal osteodistrofi
belirti ve bulguları, anemi, hiperfosfatemi, hipokalsemi, idrar sedimentinde geniş
silendirler ve radyolojik incelemelerde bilateral küçük böbrekler kronik hastalık
göstergeleridir. Bu özellikler KBY’ni ABY’den ayırır. Klinik açıdan KBY,
asemptomatik böbrek fonksiyon azalmasından üremiye kadar değişen bir spektrum
3
gösterir. Böbrek yetersizliğinin evreleri birbiri içine girmiş olup kesin sınırlarla
ayrılması mümkün değildir. Ancak fonksiyonel değişikliklere göre evrelendirmek klinik
açıdan yararlıdır (4). Böbrek yetersizliğinin değişik evreleri tablo 1’de özetlenmiştir.
Tablo 2’de renal yetersizliğin evrelere göre genel toplumdaki prevalansı, tablo 3’te ise
renal yetersizliğinin evrelere göre böbrek hastalığı olanlardaki prevalansı gösterilmiştir.
4
KBY’nin erken evresinde sadece böbreğin fonksiyonel rezervinde azalma vardır.
Böbreğin ekskresyon, biyolojik ve regülatuvar fonksiyonları genellikle iyi olduğu için
klinik belirti veya bulgu yoktur. Orta evrede böbrek yetersizliğinde azotemi oluşur ve
bazı klinik belirtiler ortaya çıkabilirse de (anemi gibi) çoğunlukta hastalar
asemptomatiktir. Ancak enfeksiyon, hipovolemi, üriner sistemde bir tıkanma ve
nefrotoksik ilaç kullanımı gibi araya giren akut stresler hastayı hızla üremik tabloya
sokar. Reversible faktörlerin giderilmesi ile hasta sıklıkla tekrar eski durumuna döner.
Đleri evreye (Evre 4) ulaşmış böbrek yetersizliğinde (GFR 30 ml/dk’nin altında) ise,
böbreğin ekskresyon, biyosentez ve regülasyon fonksiyonlarının büyük ölçüde
bozulması, klinik belirti ve bulguların (anemiye bağlı halsizlik, noktüri, ve yaygın
kemik ağrıları gibi) ortaya çıkmasına neden olur. Son dönem böbrek yetersizliğinde
böbrek fonksiyonlarının ileri derecede kaybı sonucunda giderek artan azotemi ve hemen
her organ sistemi ile ilgili belirti ve bulgular ortaya çıkar. Son dönemde ortaya çıkan bu
klinik sendrom üremi olarak tanımlanır.
Kronik böbrek yetersizliğinin nedenleri çeşitlidir. Toplumlar arasında büyük
değişkenlik vardır. Hastaların önemli bir kısmı hekime ileri üremik tablo içinde
başvurduğu için temelde yatan hastalığın bulunması mümkün olmayabilir. Ülkemizde
bu grubun oranı yüksektir (4).
5
Serum kreatinin, pratikliği ve maliyetin düşüklüğü nedeniyle böbrek fonksiyonunun
standart laboratuar ölçüsü olarak kullanılmaktadır, ancak GFR’nın iyi bir göstergesi
olduğunu söylemek zordur. Hafif ve orta derecedeki böbrek yetersizliğinin
saptanmasında sıklıkla yetersiz kalmaktadır. Çünkü serum kreatinin ile GFR arasında
nonlinear bir ilişki vardır (Şekil 1).
120
100
80
60
40
20
0
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
6
proteinli besinler içinde bulunan kreatinin alımındaki belirgin değişikliklerden de
etkilenebilir. Proteinsiz diyet SCr düzeyini %15 kadar azaltırken, proteinden zengin bir
yemekten sonra SCr düzeyinde 1 mg/dl’ye kadar geçici artışlar olabilmektedir (4).
Klirens kavramı: Klirens, birim zamanda belirli bir maddeden temizlenen
plazma miktarıdır. Klinikte GFR hesaplanırken klirens formülleri kullanılır (2).
Glomeruler filtrasyon hızı ideal filtrasyon markerlerinin üriner klirensi hesaplanarak
bulunur.
Ci = Ui × V / Pi
7
GFR’nin Radyoaktif ve non Radyoaktif Maddelerle ölçümü: Radyonükleid
125
işaretli maddeler alternatif filtrasyon markerı olarak kullanılmaktadır. I- iotalamat,
51 99m
Cr- EDTA, Tc- DTPA ideal marker olma kriterlerini taşırlar. Đnülin klirensi ile
benzer sonuçlar verirler. Güvenilir ve klinikte nispeten uygulanabilir olmasına rağmen
pahalı olduğu ve hastanın radyasyona maruz kaldığı unutulmamalıdır. Çocuklarda ve
gebelerde uygulanmaz.
Đotalamat (iyonik) ve ioheksol (non-iyonik) gibi non-radyoaktif kontrast
maddelerin HPLC metodu ve X-ray floresans analizi ile plazma ve idrarda ölçümü ile
de GFR hesaplanır. Bunlardan iohexol daha az allerjik potansiyel taşır ve teorik olarak
daha az nefrotoksiktir. Sağlıklı bireyde veya renal patolojisi olanlarda inülin klirensiyle
benzer sonuçlar verir (5).
Üre Klirensi: Protein metabolizmasının majör yan ürünü olan üre kullanımdaki
ilk endojen markerdir. Üre glomerüllerden serbestçe filtre edilir, tübulüslerden sekrete
edilmez fakat büyük bir kısmı (% 40-70) renal tübulüslerden pasif olarak reabsorbe
olur. Renal perfüzyonun azaldığı durumlarda ise filtre olan ürenin bir kısmı kan
dolaşımına döneceğinden kandaki konsantrasyonu GFR değerinin daha az tahminine yol
açar. Genellikle idrarla günde yaklaşık 20-30 gr üre atılır. Ancak bazı özel durumlarda
üre üretimin hızı değişir. Örneğin malnütrisyon, hepatik fonksiyon bozukluğu, kalp
yetersizliği durumlarında üre üretimi azalırken, hiperalimentasyon durumunda üre
üretimi artar (6).
Kreatinin: Kreatin karaciğerde sentez edilir, kas ve diğer dokular tarafından
dolaşımdan aktif olarak alınır. Total vücut kreatinin %98’i kaslardadır ve bunun %60-
70’i fosfokreatindir.
Kas kreatinin nonenzimatik dehidratasyonu ile kreatinin oluşur. Kreatinin 113
Da ağırlığındadır. Đdeal filtrasyon markerı olma kriterlerinin tamamını değilse de büyük
bir kısmını doldurmaktadır. Proteine bağlanmaz, glomerülden serbestçe filtre edilir,
böbreklerde metabolize olmaz fakat düzenli olarak sekrete edilir ve bazen de
tübüllerden reabsorbe olur. Tübüler reabsorbsiyon ve sekresyon miktarı bireyler
arasında ve aynı bireyde değişkendir. Kreatinin tübüler sekresyonu nedeniyle kreatinin
klirensiyle bulunan değer glomerüler filtrasyon değerinden %15 daha fazladır. Kronik
böbrek yetmezliği ve şiddetli proteinüri varlığında kreatinin tübüler sekresyonu daha da
artar ve ilerlemiş böbrek yetmezliğinde kreatinin klirensinin gerçek GFR’ye oranı 2-
8
2,5’e yükselir. Bu nedenlerle kreatinin klirensinin hesaplanması bize renal fonksiyonun
yaklaşık değerini verecektir (6).
Ortalama kreatinin yapımı kadınlara göre erkeklerde, yaşlılara göre gençlerde ve
beyaz ırka göre siyahlarda daha fazladır. Bu durumda serum kreatinin
konsantrasyonunda da yaş, cins ve ırka göre farklılıklar vardır.
Hesaplı olması ve uygulama kolaylığı nedeniyle serum kreatininin takibi renal
fonksiyon tayininde sık kullanılmıştır. Kan kreatinin konsantrasyonu ve GFR arasındaki
nonlineer ilişkiden dolayı kreatinin konsantrasyonu hafif ve orta derecede GFR
değişikliklerine tespitte hassas değildir. Örneğin serum kreatinin değeri 0,6 mg/dl ’den
1,2 mg/dl ’ye ulaşması GFR’nin yaklaşık %50 azalmasına neden olurken ikinci değer
normal sınırlar içerisinde yer almaktadır. Bazal değer bilinmediğinde bu değer
klinisyenin dikkatini çekmez.
Kas kitlesinin kaybı halinde (kronik glukokortikoid tedavisi, hipertiroidizm,
ALS, progresif müsküler distrofi, polimyelit, parapleji, quadripleji, yaşlanmayla)
kreatinin üretimi azalır. Diyetle protein alımının azlığı kas kitlesini azaltarak ya da
bundan bağımsız olarak kreatinin havuzunu etkiler. Travma ve febril durumlarda
kreatinin atılımı artar.
Diabetik hastalarda kreatinin tübüler sekresyonu artar ve böylece klirens değeri
normalden daha yüksek bulunur. Bu hastalarda kas kaybı veya amputasyon nedenli kas
kitlesinde azalma kreatinin yapımını azaltmıştır (2,5).
Kreatinin Klirensi Tayini: Serum kreatinin, GFR ile ters orantılı olarak
değişim gösterir ve böbrek hastalarında böbrek fonksiyonunun izlenmesinde kullanılır.
Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi, böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde hassas
bir gösterge olmadığından, böbrek fonksiyonları ölçmede günümüzde en sık kullanılan
yöntem kreatinin klirensidir. Klinikte GFR’nın ölçümünde en sık kullanılan yöntem
endojen kreatinin klirensidir. Kreatinin esas olarak, iskelet kasında kreatinin non-
enzimatik metabolizması sonucu açığa çıkar ve oldukça sabit bir hızda plazmaya geçer.
Plazma kreatinin konsantrasyonu stabil olma eğilimindedir: stabil renal fonksiyonlu
kişilerde seri olarak yapılan ölçümlerde SCr düzeyleri gün içinde sadece %6’lık
değişkenlik gösterir. Endojen kreatinin klirensi hesaplanması 24 saat idrar toplanarak
yapılır. Kreatinin klirensi, daha önce tayin edilen idrar kreatinin düzeyi, kan kreatinin
düzeyi, ve 24 saatlik idrar miktarının dakika idrar volümüne dönüştürülerek klirens
9
formülüne uyarlanması ile bulunur. Đdrar toplamak hastalar için oldukça zahmetli ve
zaman alıcıdır. Fazla ya da az toplanmasına bağlı hatalar oluşabilir. Kan kreatinin
düzeyi ölçümünü ve kreatinin tübüler sekresyonunu etkileyen durumlar kreatinin
klirensini etkilerler. Diabetik ketoasidoz, metanol veya isopropil alkol zehirlenmesinde
vücutta biriken ketonlar ve birçok sefalosporin, jaffe metoduyla ölçülen serum kreatinin
düzeyinde yükselmelere neden olur. Cimetidine, triamterene, spironolactone, amiloride,
probenicide, trimetoprim gibi ilaçlar kreatininin tübüler sekresyonunu azaltarak serum
kreatinini artırırlar ve kreatinin klirensini azaltırlar (6).
CCr (ml/dk) = Đdrar Cr (mg/dl) × Günlük idrar volümü (ml) / PCr / 1440
CCr , gerçek GFR’dan %10-20 daha fazladır, ancak bu durum SCr ’inin
ölçümündeki eşit büyüklükteki hatalar nedeniyle dengelenmektedir. GFR’nın
azalmasıyla artan SCr , proksimal tübülüsün sekresyon pompasına sunulan kreatinini
artırır. Pompa henüz satüre olmadığı için kreatinin sekresyonu progresif olarak artar.
Sonuçta hesaplanan CCr gerçek GFR değerini çok aşabilir. Đlerlemiş böbrek yetersizliği
(Evre 4) olan hastalarda (GFR < 30 ml/dak) GFR, kreatinin ve üre klirens
ortalamalarından daha doğru olarak hesaplanır:
Böylece kreatinin klirensindeki abartılı artış, benzer oranda azalma gösteren üre
klirensi ile giderilmiş olur (6).
Kreatinin sekresyonundaki sorun dışında, kreatinin klirensi tayininde başka hata
nedenleri de vardır. Bunların arasında: idrar toplarken normalden fazla sıvı alınması
(polidipsi), veya idrarın tam olarak toplanamaması gibi nedenleri sayabiliriz.
GFRC&G: GFR klinikte yatak başında SCr ve bazı klinik değişkenler (cinsiyet,
yaş, vücut ağırlığı, boy gibi) kullanılarak hesaplanabilir. Bu amaçla çeşitli formüller
bildirilmiştir. Bu formüller içinde en yaygın kullanılanı Cockcroft ve Gault’un
tanımlamış oldukları formülüdür. Bu formülde SCr ile birlikte hastanın yaşı ve yağsız
10
vücut ağırlığı kullanılır. Klinik durumu kararlı denge içinde olan hastalarda aşağıda
tanımlanmış olan formülle SCr (mg/dl)’den CCr (ml/dak) hesaplanabilir. Bu formülle
bulunan değer kadınlarda %15 (değer 0,85 ile çarpılır), felçli hastalarda %20-40 (değer
0,80-0,60 ile çarpılır) azaltılmalıdır.
Hepatik yetmezliği, ödemi, kas kitlesinde kayıp ya da obezitesi olanlarda doğru
sonuçlar vermez. Böbrek yetmezliği belirli bir dengede olan hastalarda kullanılması
önerilir (7). Cockcroft-Gault formülü:
GFRC&G = (140-Yaş) × Yağsız vücut ağırlığı / 72 / SCr (mg/dl) × 0,85 (kadın ise)
GFRMDRD = 175 × (SCr)-1,154 × (Yaş)-0,203 × 0,742 (kadınsa) × 1,212 (hasta siyah ise)
11
GFRC&G ve GFRMDRD eşitlikleri GFR hesaplamada tüm dünyada yaygın şekilde
kullanılmaktadır. Ancak bu formüllerin de yanlış sonuç verebileceği unutulmamalıdır.
Nedenler arasında obezite, yaygın ödem, akut ve hızlı gelişen böbrek yetersizliği,
proteinden zengin, veya tam tersi fakir diyet sayılabilir.
GFRCYC : Düşük molekül ağırlıklı serum sistatin C’nin ideal bir GFR markerı
olarak çalışılmasıyla GFR tahmini için formül geliştirilmiştir (9).
12
Sistatin C, hemen hemen tüm vücut sıvılarında yer almasına rağmen, serebro-
spinal ve seminal sıvılarında yüksek konsantrasyonda iken, kolostrum, ascit mayi,
tükürük ve plevral sıvıda düşük konsantrasyonda bulunur. Plasental bariyeri geçmez ve
1-50 yaşları arasında serum düzeyi sabittir. Normal plazma konsantrasyonu 1,0 mg/l,
aralığı ise 0,6- 2,5 mg/l ’dir (12,13).
Sistatin C tayini için plazma ya da serum dondurularak veya buzdolabında
haftalarca muhtemelen aylarca saklanabilir. Bunun tersine serebro-spinal sıvı ve idrarda
stabil değildir ve hızla parçalanır (14).
Sistatin C düzeyini ölçmekte kullanılan iki farklı lateks immun çalışma yöntemi
mevcuttur. Turbidimetri (PETĐA) ve nefelometri (PENĐA) metodları daha önce
kullanılan yöntemlere göre daha hızlı ve güvenilirdir (15).
Sistatin C tüm çekirdekli hücreler tarafından üretilmekte olup, inflamatuar
olaylarda üretim hızı değişmemektedir. Yüksek doz glukokortikoid sistatin yapımını
artırırken düşük ya da orta doz etkisizdir (10). Tiroid disfonksiyonunun sistatin C
düzeyine majör etkisi vardır. Hafif tiroid disfonksiyonu dahi sistatin C seviyesi üzerinde
etkilidir. Kreatinin konsantrasyonunun tersine, ötiroidi haline göre hipotiroidide sistatin
C seviyesi azalır hipertiroidi de ise artar (16).
Sistatin C küçük molekül ağırlığı ve sabit oluşum hızı nedeniyle glomerullerden
serbestçe filtre edilir, sekrete edilmez ve tübuler epitel hücrelerde reabsorbe edilip hızla
böbreklerden metabolize olur. Üriner konsantrasyonu ise çok düşüktür (0,03- 0,3 mg/l).
Serum sistatin seviyesinin GFR ile iyi korele olduğunu belirten bir çok çalışma
yayınlanmıştır (15,11,12).
Bir yaşından sonra plazma sistatin C konsantrasyonu sabittir. Serum kreatininin
aksine sistatin C yenidoğan hatta fetusun GFR’sinin hesaplanmasında kullanılabilir.
Serum sistatin C gestasyonel yaştan bağımsız olduğu için prematürelerde de
kullanılabilir. Yaş, cinsiyet, vücut kas kitlesi ya da içeriği gibi değişkenlerden
etkilenmez (17).
Yaşlılarda da kreatinin kullanımında benzer kısıtlamalar vardır. Kreatinin bazlı
C&G ve MDRD eşitlikleri yine bu sorunların üstesinden gelmek için geliştirilmiştir.
Sistatin C erken renal yetersizliğin tanısında üstün bulunmuştur (12).
13
AMAÇ
14
HASTA SEÇĐMĐ VE YÖTEM
Đ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Đç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Nefroloji polikliniğine
başvuran hastaların rastgele 350 dosya seçildi. Dosyalarındaki değerler incelenince,
hastaların bir kısmı renal yetersizliği tanısı almadıkları saptandı. Renal yetersizliği tanısı
konulmayan hastalar çalışmaya alınmadı, çünkü C&G ve MDRD yöntemleri böbrek
yetersizliği olmayanlarda kullanılmaması esastır. Bunun yanı sıra 18 yaş altı ve 60 yaş
üstü hastalar çalışmamıza alınmadı. Böylece çalışmamıza 350 hastadan 316 hasta alındı.
Hastaların 152’si erkek iken, 164 kadındır. Tablo 4’te tüm hastaların özellikleri
gösterilmiştir.
15
korelasyon farkı hesaplanmıştır ve yorumlanmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular
değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social
Sciences) for Windows 11.0 programından yararlanıldı; tanımlayıcı istatistiksel
metodların (Ortalama, Standart sapma) yanı sıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında
Oneway Anova, Tukey HDS testi kullanıldı. Parametreler arasındaki ilişkinin
incelenmesinde Spearman korelasyon testi kullanıldı. Daha sonra regresyon analizi
yapıldı. Sonuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0,0001 düzeyinde
değerlendirildi.
Çalışma Đ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Etik Kurulu tarafından onaylanmıştır
(15.04.2008 tarih ve 10220 sayılı yazısı)
16
BULGULAR
Tüm hastaları içeren grubun demografik verileri tablo 5’te verilmiştir. Bu gruptaki
hastaların 152’i erkek iken, 164’i kadındır.
Tüm hastalar grubundaki 24 saatlik idrarda ECCr ile GFRC&G arasında güçlü korelasyon
saptandı (r=0,6328; p<0,0001). Regresyon analizine göre bu gruptaki GFRC&G eşitliği
için aşağıdaki düzeltme kullanabiliriz: GFR = 0,67 (GFRC&G) + 16,70
17
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRC&G değeri ortalama 0,67 birim
arttığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 2).
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-2
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 40’ının (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 60’lık kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Tüm hastalar grubundaki 24 saatlik idrarda ECCr ile GFRMDRD değerleri arasında
ise daha da güçlü korelasyon saptandı (r=0,6749; p<0,0001). Regresyon analizine göre
bu gruptaki GFRMDRD eşitliği için aşağıdaki düzeltme kullanabiliriz:
18
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-3
19
Bu gruptaki 24 saatlik idrarda ECCr ile GFRC&G arasında çok güçlü korelasyon
saptandı (r=0,9766; p<0,0001). Regresyon analizine göre bu gruptaki GFRC&G eşitliği
için aşağıdaki düzeltme kullanabiliriz: GFR = 0,97 (GFRC&G) + 2,82
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRC&G değeri ortalama 0,97 birim
arttığını görmekteyiz. Bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli midir (Şekil 4).
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-4
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 95’inin (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 5’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Güçlü korelasyon gösteren grubundaki 24 saatlik idrarda ECCr değerleri ile
GFRMDRD değerleri arasında ise daha da güçlü korelasyon saptandı (r=0,9940;
p<0,0001). Regresyon analizine göre bu gruptaki GFRMDRD eşitliği için aşağıdaki
düzeltme kullanabiliriz: GFR = 0,98 (GFRMDRD) + 1,31
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRMDRD değeri ortalama 0,98 birim
arttığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 5).
20
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-5
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
tutarlı olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 99’nun (R2) GFRMDRD tarafından
açıklanabildiğini, geri kalan % 1’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç duyulduğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca bu grubun cinsiyet açısından ayrı ayrı korelasyon farkı tespiti
yaptık. Güçlü korelasyon gösteren grubundaki erkek hastaların (n=119) demografik
verileri tablo 7’de gösterilmiştir.
Tablo-7 Güçlü korelasyon gösteren grubun erkek hastalarının demografik verileri
Standart
Değişkenler Ortalama En Küçük En büyük Hasta sayısı
sapma
GFRC&G –
-2,50 3,73 -14,90 5,72 119
ECCr farkı
GFRMDRD –
-0,97 1,54 -4,40 2,10 119
ECCr farkı
21
Bu gruptaki kadın hastaların (n=134) demografik verileri tablo 8’de verilmiştir.
22
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 10,00 20,00 30,00 40,00 50,00 60,00 70,00 80,00 90,00
Şekil-6
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 96’sının (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 4’lük kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Erkeklerde ECCr ile GFRMDRD değerleri arasında regresyon analizine göre
regresyon denklemi aşağıdaki gibidir:
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRMDRD değeri ortalama 1,01 birim
arttığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 7).
23
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00
Şekil-7
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 99’unun (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 1’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Kadınlarda ise ECCr değerleri ile GFRC&G değerleri arasında regresyon analizine
göre regresyon denklemi aşağıdaki gibidir:
GFR = 0,96 (GFRC&G) + 2,71
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRC&G değeri de 0,96 birim arttığını
görmekteyiz. Bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli olup olmadığına
bakalım (Şekil 8).
24
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-8
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 95’inin (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 5’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Kadınlarda 24 saatlik idrarda ECCr değerleri ile GFRMDRD değerleri arasında
Regresyon analizine göre regresyon denklemi:
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRMDRD değeri ortalama 0,96 birim
arttığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 9).
25
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00 120,00
Şekil-9
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli ve
korele kabul edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. GFR değişimin % 99’unun (R2) GFRC&G
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 1’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz. Zayıf korelasyon gösteren grubun demografik verileri tablo
9’de verilmiştir. Bu gruptaki hastaların 33’i erkek iken, 30’i kadındır.
Tablo-9 Zayıf korelasyon gösteren grubun demografik verileri
Standart Hasta
Değişkenler Ortalama En Küçük En büyük
sapma sayısı
GFRC&G –
-7,35 36,88 -53,88 54,60 63
ECCr farkı
GFRMDRD –
-6,68 36,18 -49,13 45,30 63
ECCr farkı
26
Zayıf korelasyon gösteren grubun ECCr değerleri ile GFRC&G değerleri arasında
korelasyon zayıftır (r = -0,4555; p>0,01). Regresyon analizine göre bu gruptaki GFRC&G
eşitliği için aşağıdaki düzeltme kullanabiliriz:
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRC&G değeri ortalama 0,52 birim
azaldığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 10).
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00
Şekil-10
% 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz modelin geçerli
olduğu söylenemez. GFR değişimin % 21’inin (R2) GFRC&G tarafından
açıklanabildiğini, geri kalan % 79’luk kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
Bu gruptaki 24 saatlik idrarda ECCr değerleri ile GFRMDRD değerleri arasında da
zayıf korelasyon saptandı (r= -0,3901; p>0,01). Ancak ECCr ile GFRMDRD ’deki
korelasyon ECCr ile GFRC&G ’kine nazaran daha zayıftır.
27
Regresyon analizine göre Grup 3’teki GFRMDRD eşitliği için aşağıdaki düzeltme
kullanabiliriz:
Burada, GFR değeri 1 birim arttığında, GFRMDRD değeri ortalama 0,44 birim
azaldığını görmekteyiz. Şimdi acaba bu regresyon katsayısı istatistiksel açıdan önemli
midir, sorusuna cevap vermemiz gerekiyor (Şekil 11).
100,00
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
-
- 20,00 40,00 60,00 80,00 100,00
Şekil-11
Bu grafiğe göre % 95 güven olasılığı ile GFR tahmin etmek için bulduğumuz
modelin geçerli olduğu söylenemez. GFR değişimin % 15’inin (R2) GFRMDRD
tarafından açıklanabildiğini, geri kalan % 85’lik kısım için başka değişkenlere ihtiyaç
duyulduğunu söyleyebiliriz.
28
TARTIŞMA
Glomerüler filtrasyon hızını etkileyen pek çok faktör vardır. Başlıca vücut ölçüsü,
cinsiyet (erkeklerde %8 daha yüksek), ırk, yaş, protein alımı artışı, obezite olarak
sıralanabilir. GFR ölçümünde serum kreatinin daha ucuz ve kolay olması nedeniyle
tercih edilir. Ancak serum kreatinini de etkileyen faktörler vardır. Ketotik durum,
hiperglisemi, aşırı egzersiz, dietle alınan et, ilaçlardan simetidin, trimetoprim serum
kreatininde artışa neden olurken; diette protein kısıtlanması, kas kitlesinin azalması,
malnütrisyon, kadın cinsiyeti gibi faktörler serum kreatininde azalmaya neden olur.
Kreatinin klirensi formülüne bakacak olursak, bu formül yardımıyla hesaplanan değer,
kreatinin üretimi ve sekresyonunu etkileyen durumlardan etkilendiği gibi, idrar
volümünden de etkilenir:
CCr (ml/dk) = Đdrar Cr (mg/dl) × Günlük idrar volümü (ml) / Serum Cr / 1440
29
Çalışmamızda ayrıca 6 değişkenli MDRD formülünü kullandık:
30
Serum kreatinin ile ölçülen kompanse edilmemiş Jaffe metodu ve bir enzim metoduyla
Çin formülüyle sağlanan eGFR onaylandı. Ayrıca KBY olan Japon hastalar için
değiştirilmiş MDRD çalışma formülü ile GFR tahmini çalışmasında (21), Japon KBY
tanılı hastalar için Japon katsayısı bulunmuştur: 0,881 × GFRMDRD
Bu çalışmanın sonucunda, her ne kadar, Japon katsayısı orijinal MDRD çalışma
formülünün GFR tahmin doğruluğunu geliştirse de, Evre-3 veya Evre-4 safhadaki Japon
KBY tanılı hastalarda daha doğru GFR tahmini için yeni bir çalışmaya ihtiyaç olduğuna
karar verilmiş.
Çalışmamız sonucunda araştırmaya aldığımız 316 hastanın %80’inde, hem
Cockcroft-Gault, hem de MDRD formülleri ile hesaplanan GFR değerleri ile 24 saatlik
idrarda ölçülen endojen kreatinin klirensi değerleri arasındaki korelasyon çok güçlü
olduğundan, istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Ve bu sonuçlar doğrultusunda dünyada
kullanılan GFRC&G ve GFRMDRD formülleri için, çalışmamıza aldığımız hastalar için
herhangi bir katsayıya gerek olmadığına karar verdik.
31
SOUÇ:
32
Hastalarımızın %20’sinde ise (63 hastada) Cockcroft&Gault ve MDRD yöntemleriyle
hesaplanan GFR değerleri ile 24 saatlik idrarda endojen kreatinin klirensi değerleri
arasında çok zayıf korelasyon saptandı. Bu hasta grubunda başka metodları kullanılması
uygun gözükmektedir. Kadın hastalarda vücut kitle indeksleri erkek hastalara kıyasla
daha fazla olmasına rağmen cinsiyet arasında korelasyon farkı saptanmadı.
Sonuç olarak kronik böbrek yetersizliği tanısı alan hastalarda GFRC&G ile
GFRMDRD eşitlikleri ile kreatinin klirensinin tahmini istatistiksel olarak anlamlı bulundu.
33
ÖZET
34
ĐGĐLĐZCE ÖZET
ABSTRACT
35
KAYAKLAR
3- Finney H, Bates CJ, Price CP. Plasma sistatin C determinations in healty elderly
population Arch Gerontol Geriatr 1999;29:75-94
5- Manjunath G, Sarnak MJ, Levey AS. Estimating the glomerular filtration rate
Postgrad Med 2001;110:55- 62
6- Perrone RD, Madias NE, Levey AS. Serum creatinine as an index of renal function:
new insights in to old concepts Clin. Chem 1992;38:1933-1935
8- Levey AS, Greene T, Beck GJ, Caggiula AW, Kusek JW, Hunsicker LG, and Klahr
S. Dietary protein restriction and the progression of chronic renal disease; What have all
of the result of the MDRD study shown? JAm Soc Nephrol 1999;10: 2426-2439.
9- Grubb AO. Cystatin C for GFR Adr Clin Chem 2001; 35:53- 59
36
10- Filler G, Priem F, Lepage N, Sinha P, Vollmer Đ, Clark H, Keely E,Matzinger
Akbari A, Althaus H, Jung K. B-trace protein, sistatin C, B2-Microglobulin, and
creatinine compared for detecting impairedglomerular filtration rates in children Clin
Chem 2002;48: 729-736
11- Randers E, Erlandsen EJ. Serum sistatin C as an endogenous marker of the renal
function– review Clin Chem Lab Med 1999; 37:389-395
13- Stickle D, Cole B, Hock K, Hruska KA, Scott MG. Correlation of plasma
concentrations of cystation C and creatinine to inulin clearance in a pediatric population
Clin Chem 1998;44: 1334-1338
14- Keevil BG, Kilpatrick ES, Nichols SP, Maylor PW. Biological variation of
cystation C: implications for the assessment of glomerular filtration rate Clin Chem
1998; 1535-1539
15- Laterza OF, Price CP, Scott MG. Sistatin C: An improved estimator of glomerular
filtration rate? Clin Chem 2002;48: 699-707
37
18- Visvardis G, Griveas I, Zilidou R, Papadopoulou D, Mitsopoulos E,Kyriklidou P,
Manou E, Ginikopoulou E, Meimaridou D, Pavlitou A,Sakellariou G. Glomerular
filtration rate estimation in renal transplant patients based on serum cystatin-C levels:
comparison with other markers of glomerular filtration rate. Transplant Proc
2004;36:1757-1759
38