Professional Documents
Culture Documents
• Betimsel Analiz
• Betimleme Amacına Nasıl
VE TEKNİKLERİ II
Ulaşılır?
• İçerik Analizi
• Nicel İçerik Analizi
• Nitel İçerik Analizi
Prof. Dr. Mehmet Akgül
GİRİŞ
Son on yıl içinde bilimsel araştırma metodolojisi çok yoğun tartışma ve
yönelimlere açık hâle gelmiştir. Tartışmalar insan eylemlerinin bilimsel/pozitivist bir
yaklaşım kullanarak mı, yoksa hümanistik bir yaklaşım kullanarak mı açıklanabileceği
hususunda düğümlenmektedir. Bazı araştırmacılar bilimsel yaklaşımın esas aldığı,
doğa bilimleri kaynaklı bilimsel metod ile fizik dünyayı, evrenin yapısını, moleküllerin
hareketini, bitkilerin ve hayvanların kimyasal yapısını vs. anlamamız için çok faydalı
bilgilere ulaşmamız mümkündür. Buna karşılık hümanistik yaklaşımı esas alan
araştırmacılar ise, daha çok insanlar arasındaki çeşitlilik ile ilgilenir. Her bir insan
eylemini anlamlandırırken biriciktir. Her bir insan anlamı, bir çeşit eylemler setinden
devşirir. Her bir insanın bir objeye, duruma karşı özel bir anlam dünyasına sahip
olduğunu anlamak için araştırmacı özel bir anlam dünyasına sahip olan kişiyi, biricik
hikâye olarak ve de o kişi için anlam taşıyan olay ve objeleri, kendi özel bağlamı içinde
araştırmalıdır.
İki yöntem taraftarları arsındaki tartışmanın tarihi çok gerilere gitmekle birlikte,
tartışmanın özü, bilimin insan eylemlerini incelemede faydalı araçlar sunup
sunamayacağı meselesinde düğümlenmektedir. Bu yüzden tartışmalar günümüzde de
deneycilik ve yorumlamacılık ya da pozitivizm ve idealizm arasında gidip gelen sarkaç
gibi devam etmektedir. Bu bağlamda, gündeme gelen ve öne çıkan bazı hususlar
şunlardır: İlk olarak yöntem, yöntembilim tartışması çok yoğun olarak
yapılagelmektedir. İkinci olarak, sosyolojik çalışmalarda dünyanın her yerinde nicel
metodoloji anlayışı yerini nitel metodolojiye yönelik vurguya bırakmıştır. Üçüncü
olarak, nicel araştırma aşamaları bir yana, nitel sosyal araştırma aşamalarında dikkatli
bir sosyal süreç fikri öne çıkmıştır. Bu gelişmelerin her biri, bir diğeri üzerinde etkili
olagelmiştir. Dolayısıyla nitel veri analizinin yapılış ve tartışılış biçimine dair bir takım
neticelere ulaşılmıştır. Bu temelde, sunulan nitel veri analizine ilişkin bir dizi
metodolojik bakış açısı öne çıkmış görünmektedir.
Bilgi, bilim ve doğrulama konusunda yaşanan yöntem, yaklaşım ve metodoloji
tartışmalarına ilave olarak öne çıkan nitel yöntem, yaklaşım ve metodolojik
yönelimler şunlardır: Etnoğrafi, etno-metodoloji, algı/alımlama çalışmaları, ekolojik
Nitel araştırma psikoloji, sembolik etkileşimcilik, kültürel çalışmalar ve metin analizidir. Bunların
üzerine yazılan çoğu dışında araştırmacıların geliştirdiği, birine benzerlikleri ve farklılıkları olan değişik nitel
çalışma, araştırma metodoloji geliştirme girişimler de mevcuttur. İsim ve vurgu farklılıkları taşıyan
süreci üzerinde örneğin yorumsama, humanistik çalışmalar, fenomenoloji, naturalistik, hermeneutik,
durmakta ve nitel kritik teori/kültürel bilim, post pozitivistik perspektifler nitel araştırmalara ilave
araştırmanın özel bir
edilebilir. Nitel verilerin analizinde esas alınan farklı formlar semioloji, içerik analizi,
tekniğe ve araştırma
düzenine söylem analizi, eleştirel söylem analizi, narrative analiz, biçimsel analiz, diyalojik
indirgenemeyeceği analiz ve tarihi analiz olarak zikredilebilir.
hususuna dikkat Nitel verilerin analizinde çeşitli yaklaşım biçimleri kullanılmaktadır. Bunlar
çekmektedir. Marksist analiz, feminist analiz, psikoanalitik analiz, postmodern analiz, mitsel analiz
vs. gibi isimler altında sıralanmaktadır.
Nitel araştırma üzerine yazılan çoğu çalışma, araştırma süreci üzerinde
durmakta ve nitel araştırmanın özel bir tekniğe ve araştırma düzenine
indirgenemeyeceği husussuna dikkat çekmektedir. Aksine dinamik bir süreç olan
ortaya çıkmakta, veri toplama yanında, veri analizinde de kendi yorumları ve anlayışı
ile etkin bir rol üstlenmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2000).
Bu bölümde nitel veri analizi çeşitlerinde kullanılan betimsel analiz ve içerik
analizi konuları, daha çok uygulanan alanlar olarak medya/iletişim çalışma örnekleri
üzerinden sizlere anlatılacaktır.
BETİMSEL ANALİZ
Betimleme Nedir?
Nitel araştırmanın maksadı toplumsal fenomenlerin biçimini, içeriğini ve
bağlamını korumak ve bu fenomenlerin niteliklerini tarihsel ve kurumsal çevreden
ayırmadan analiz etmek basitçe betimsel analiz olabilir (Lindlof, 1991). Betimleme, bir
bilim adamının bir durumun olgularını nispeten doğru/dürüst biçimde göstermesidir.
Bir gazeteci analiz ve raporlama biçimi kullanan bu betimlemelerle araştırmacının
objektif olabileceğini, olguların kendi adlarına konuşabileceklerini farz eder. Bu
görüşe göre olgular harikuladedir; yazar sadece onları toplama ve bir araya
getirmenin nesnel mekanizmasıdır.
Kabul etmeliyiz ki, bir araştırmada verileri betimleme temel amaç olsa dahi,
yorum yazma eyleminin dışında tutulamaz. Bu betimsel amaca ulaşmak isteyen
yazarlar, sunumlarında olguların seçimi ve dizilişine dair kararlar vermelidir. Bu da
yazardan yorum gerektirir. Fakat betim yönelimli yazarlar kabul edecektir ki onların
verdiği kararlar kişisel olsa dahi nevi şahsına münhasır değildir. Onlar akılcı bir
perspektif kullanarak, şöyle bir iddiada bulunurlar: Kendisine aynı olgu yığını
gösterilen herhangi bir kimse aynı seçimleri yapacaktır ve o olguları öz itibarıyla aynı
Betimsel analiz dört anlatım yapısında toplayacaktır. Dolayısıyla onlar kendilerinin yorumlarının
aşamadan oluşur:
Betimsel analiz için kendilerine has olmadığını söylemektedirler. Onlar, herhangi bir kimsenin aynı bilgiye
bir çerçeve oluşturma erişim sağlayacağı yorumunu basitçe tasvir etmektedirler.
Tematik çerçeveye Yıldırım ve Şimşek’e (2000) göre, ‘betimsel analiz içerik analizine göre daha
göre verilerin yüzeyseldir ve daha çok araştırmanın kavramsal yapısının önceden açık bir biçimde
işlenmesi
Bulguların belirlendiği araştırmalarda kullanılır. Betimsel analiz önceden belirlenen temalara
tanımlanması göre özetlenir ve yorumlanır. Betimsel analizde kendileriyle görüşülen veya gözlenen
Bulguların bireylerin görüşlerini çarpıcı bir biçimde yansıtmak için, doğrudan ifadelere yer
yorumlanması
verilebilir. Bu tür analizde amaç, elde edilen bulguları düzenlenmiş ve yorumlanmış
bir biçimde okuyucuya sunmaktır. Bu amaçla veriler, önce mantıki ve anlaşılır biçimde
betimlenir. Daha sonra yapılan bu betimlemeler yorumlanır, neden-sonuç ilişkileri
irdelenir ve de birtakım sonuçlara ulaşılır’.
Betimsel analiz dört aşamadan oluşur:
a- Betimsel analiz için bir çerçeve oluşturma
b- Tematik çerçeveye göre verilerin işlenmesi
c- Bulguların tanımlanması
d- Bulguların yorumlanması (Yıldırım ve Şimşek, 2000; Altunışık, Coşkun,
Yıldırım ve Bayraktaroğlu, 2001).
kişisel terimlerle betimlemenin artan öneminden dolayı araştırmacının belli bir konu
karşısındaki tarihi, yani nitel araştırma raporu, bir hikâye olarak yazılır” demektedir.
Bazı teorisyenler betimlemenin analiz de içerebileceğini iddia ederler. Örneğin
nitel araştırmacılar geniş toplumsal pratikleri betimlemekle sınırlı değildir, bilakis
onlar bu pratikleri analiz vasıtasıyla bileşenlerine ayırır ve sonrasında o bileşenleri
betimlerler. Bunun bir örneği, nitel araştırmacılar insanların kendi düşüncelerini ve
eylemlerini yönetmek için kullandıkları modellere odaklandıkları zaman söz
konusudur. Christians ve Carey (1989) nitel araştırmacının amacının bu modellerin
neler olduğunu analiz etmek ve böylece bizim düşünmek için kullandığımız
kategorileri aydınlatmak olduğunu iddia etmiştir. Ancak sunum üslubu yine de
yorumlayıcı veya açıklayıcı değil, betimleyici olabilir.
Yine Garfinkel’e (1967)’e göre, amaç yaygın, pratik ve sağduyu eylemlerinin
biçimsel özelliklerini gerçek ortamın içinden hareketle keşfetmektir. Araştırmacı
kategorileri ve sağduyu eylemlerini vurgulama görevlerini deneklerin kendi sözleri ile
aktarır ise betimleyici bir düzlemde yapılabilir. Bununla birlikte, eğer araştırmacı
kendi yorumunu deneklerin sözlerine eklerse, bu takdirde sunum betimin ötesine
geçer ve yoruma varır.
Nitel araştırma literatürü yazımdaki betimleyici amacın pek çok örneğini sunar.
Dinleme odaklı bir araştırmada Hobson (1982), niçin izlediklerini ve programdan ne
öğrendiklerini ortaya çıkarmak için İngiliz televizyon dizisi “Crossroads (Kavşaklar)’un
izleyicileri ile mülakat yapmıştır. Hobson’un raporu asıl olarak betimleyici idi, çünkü
mülakat yaptığı insanların ifade ettiği anlamları raporlamış; bu anlamlara çok az
yorum eklemiştir. Daha sonraki bir makalede, Hobson (1989) yine oldukça betimleyici
bir düzeyde kalmış, sohbetlerin döküm pasajlarını onlara dair çok az bir yorum ve
analizle sunmuştur.
Kurum odaklı araştırmada, gazeteci gibi davranan (veya gazeteci olan) ve
medya endüstrilerinin salt betimsel incelemelerini sunan yazar örnekleri vardır.
Örneğin L. Brown (1971), meşgalesini 1970 yılı boyunca televizyon işletmeciliğine
bakmaya veren bir gazetecidir. Auletta (1991) üç ticari televizyon ağının 1980’li
yılların sonlarındaki eylemlerine yoğunlaşmıştır. Bazı gazeteciler, betimsel
makalelerinde tarihsel bir bakış açısı benimsemektedir. Bir başka deyişle, ya
okuyucuya farklı bir zamanın kültürel güçlerini göstermek veya kültürel etkilerin
zaman içinde nasıl değiştiğini göstermek suretiyle bir bağlam geliştirmektedir.
Örneğin Barnouw (1975), 1870’li yılların sonlarında fotoğrafçılığın icadından başlayan
ve 1975’lere kadar uzanan bir zaman dilimini kapsayacak şekilde Amerikan televizyon
yayıncılığının gelişiminin hikâyesini anlatmıştır. Metz (1975) de başlangıcından
1970’lerin ortalarına gelinceye kadar bir yayın kuruluşu olan CBS’e odaklanmıştır.
Ama her araştırmacı, betimlemelere ilave olarak, kendi yorumlarını katması ve bazı
çıkarımlarda bulunması normal kabul edilebilir.
İÇERİK ANALİZİ
İnsani etkileşimim en temel biçimi olan iletişim, her kalıcı insani ilişki için
vazgeçilmezdir. Bu ilişki ister bireyler ararsı olsun, ister uluslararası olsun fark etmez.
Gruplar, kurumlar, örgütler ve milletler iletişim sayesinde var olur ve iletişim
Tanım
Bir araştırma metodolojisi olarak içerik analizinin tarihi kökleri 1950’lerdeki
kitle iletişimi çalışmalarına kadar uzanmaktadır. Ana bir iletişim modeli olan
‘gönderici’, ‘mesaj/bilgi’ ve ‘alıcı’ üzerine odaklanan, başlangıçta yinelenen nicel
verilerin analizine yoğunlaşan ve metinlerin içeriklerinin kolayca tanımlanabilir
hususlara ayrıldığı, bazı zamanlarda açık içeriğe gönderme yapan bir metottur. Bu
sebeple antropoloji, edebiyat, enformasyon, yönetim, politik bilimler, psikoloji ve
sosyolojinin de içinde olduğu pek çok alanda araştırmacılar içerik analizini
kullanmıştır. Zaman içinde araştırmacılar içerik analizini araştırma problemi ve
stratejilerinin ihtiyaç duyduğu durumlara göre adapte etmiş ve en geniş ifadesiyle
metin çözümlemesi kavramında yer alan metin gruplarını çözümlemede kullanılan
teknik ve yaklaşımları geliştirmişlerdir. İçerik analizinde görülen önemli bir değişme,
aynı çalışma içinde olmamasına rağmen, söz dizimsel, dizimsel ve edimsel yönü içeren
genişleme şeklinde kendini göstermektedir. İçerik analizinde analitik araç ve
amaçların her ikisi açısından veya gelişmiş işlemleri onlara katma amacı gütmek
uygulama yelpazesi içinde çok geniş bir yer işgal eder. Örneğin içerik analizi yanında,
seçenekler arasında sözsel analiz, söylem analizi, etnoğrafik analiz, fonksiyonel
uygulamalar, retorik analizi ve semiotik anlatı gibi farklı yaklaşımlar mevcuttur. Bu
yaklaşımlara rağmen, ham materyalin analizinde benzer iletişimsel materyale
dayanan çalışmalar da vardır. Onlar yönelttikleri soru çeşitlerinde ve uyguladıkları
metodlarda değişiklik gösterir.
Sosyal ve insan bilimlerindeki neredeyse bütün araştırmalar şu veya bu
şekilde yazılı materyallerin dikkatli bir okunuşuna dayanır. Bu sürecin araştırmadaki
yaygınlığı dikkate alınacak olursa, acaba hangi özellikler belgelerin içerik analizini,
belgelerin dikkatli bir okunuşundan ayırt etmektedir? İçerik analizi tanımları,
teknikteki gelişmeler ve aracın kendisinin yeni problemlere ve materyal türlerine
Veri
İçerik analizinde kullanılabilecek verilerin içeriğini ne oluşturur? Şurası çok iyi
bilinmelidir ki, veriler araştırma sorularının ve hipotezlerin test edilmesi için faydalı
kanıtlar sağlar. Diğer bir önemli husus, veriler göndericiden alıcıya gönderilen bir
HİPOTEZLERİN GELİŞTİRİLMESİ
Nicel içerik analizi bir pozitivist araştırma geleneğidir ve yaklaşımına bağlı
olarak tümdengelimcidir. Amacı hipotezleri geliştirmek değil, test etmektir.
Hâlihazırdaki yapılan araştırmaları, ilgili teorileri gözden geçirerek araştırmacı içerik
analizini kullanarak test edilebilecek bir veya daha fazla hipotez geliştirir. Bu
hipotezler problem hakkında önceden bilinenler ve geçerli araştırma sorularından
hareketle ortaya konur.
ÖRNEKLEM
Sosyal bilimler araştırmasının başta gelen bir amacı genellenebilirliktir, yani
özelden genele doğru ilerleyen bir genelleme yapabilme kabiliyetidir. Mesele, örneği
incelemek, ama örneğin bulgularından hareketle, kendisinden örneğin çıkarıldığı
denekler hakkında bir şeyler çıkarsamaktır. Nisbeten tabakasız bir grupla
çalışıldığında, ideal olan rastgele örneklemdir, yani kendisinde grup içinden seçilen
herhangi bir birimin aynı olduğu bir örneklemdir. Bunu etkili olarak yapabilmek için
grup içindeki bütün birimleri bilmek zorunludur. Buna, bir dizi dergi içinde belli bir
dönem boyunca yayınlanmış bütün araştırma makaleleri örnek verilebilir
(Stansbury, 2002). Bazen birimlerin hepsini önceden bilmek mümkün değildir, ama
örnek çıkarılırken bir liste oluşturulabilir. Örneğin, iki elektronik listeden rastgele
seçilmiş temsilci bir örnek elde etmek ve örneklem zaman diliminin bir dizi konu,
mesaj ve katılımcı elde etmek için yeterince uzun olduğundan emin olmak için
Schoch ve White (1997) ilk olarak bir ön çalışma yapmıştır ve bu çalışma listeler
arşivine dayanmaktadır. Bu ön çalışmanın amacı her liste için mesajlaşma oranını
veya aylık ortalama mesaj sayısını tespit etmektir.
KODLAMA
Nicel içerik analizinde kodlama şeması önceden belirlenir, yani kodlama
başlamadan önce belirlenir. Bir kodlama şeması özleri itibarıyla şekilsiz olabilen
kavramları kullanışlı hale getirir. Bu şema ilgili/uygun ve geçerli kategoriler tespit
eder. “İlgili/uygun” kavramı söz konusu kategorilerin hipotezleri test etmeye imkân
vermesi demektir. “Geçerlilik” kavramı da “bir ölçüm aracının amaçlanan, ama sadece
amaçlanan kavramı temsil etme oranıdır” (Neuendorf, 2002). Geçerlilik farklı
şekillerde değerlendirilebilir. İçerik analizinde yaygın olan yüzey geçerliliği bir
ölçünün, ölçülen kavramın aslî yönlerine “erişme” oranına işaret eder. Yüzey
geçerliliği öz olarak özneldir. Yüzey geçerliliğini tespit etmek için araştırmacılar, ne
ölçtükleri ile nasıl ölçtükleri arasındaki karşılıklılığı elden geldiğince nesnel biçimde
değerlendirirler. Yüzey geçerliliğini güçlendirmenin bir yolu da değerlendiren
kodlama ve analizi ilerleyip geliştikçe, şöyle ekler: (4) “Bilim toplumu ile yayın yapma
sistemi arasındaki hangi anahtar ilişkiler elektronik yayın yapma tarafından
etkilenmektedir”? Krippendorff, “bir tür tatminkâr yoruma ulaşıncaya kadar
çalışmanın yeniden bağlamsallaştırılması, yeniden yorumlanması ve yeniden
tanımlanması”ndan (2004) oluşan bu tekrarcı sürece bir yorumlama döngüsü olarak
işaret eder. Bu prosedür nicel içerik analizi çalışmalarında hakikaten gerçekleşebilir,
ama sadece araştırma tasarımının gelişme/geliştirme safhasındadır.
Gelişme/geliştirme safhasını, daha önceden belirlenmiş pratiklere bağlanmak izler.
ÖRNEKLEM
Hem nitel, hem de nicel içerik analizi araştırmacıları metin örneklemi yapar ve
maksatlarına uygun metin seçer, ama nitel araştırmacılar metnin biricikliğine
odaklanır ve metnin yakından incelenmesinden doğabilecek pek çok yorumun bilinçli
şekilde farkındadırlar. Kapalı, tekrarcı analizin kendisi genelde örneğin boyutunu
sınırlandırır.
Buna ilaveten, nitel araştırmanın amacı genelleştirilebilirlik değil,
aktarılabilirlik/taşınabilirlik olduğundan, örneklemin analiz edilen bütün nesnelerin
eşit veya öngörülebilir bir örnek içine dâhil edilebilirliğe sahip olmasını sağlaması
gerekmez. Aktarılabilirlik, bir bağlamdan elde edilen bulguların bir başka bağlama
uygulanabilir olup olmadığı hakkındaki bir yargıya işaret eder. Buna karşılık,
örneklemin teorik ve maksatçı/amaççı olması gerekir. Örneklem, verilerdeki bütün
uygun/ilgili modelleri tespit etmek için gereken temeli sağlamayı amaçlayabilir. Hatta
bulguları nitel olarak sayılar ve yüzdeler vasıtasıyla sunabilir, ama çıkarımsal
istatistikler vasıtasıyla sunamaz. Kodlamayı başlatmadan bazı vak’alar tespit edilebilir,
ama seçme ve kodlama, kodlama sürecindeki keşifler tarafından etkilenen müteakip
vak’a seçimi işlemiyle eşgüdüm içinde gerçekleşebilir. Yeni vak’aları analiz etmek,
kodlama sürecinde, analiz edilen kavramla ilişkili yeni modeller ve bulgular artık
ortaya çıkmayınca kadar devam edebilir. Artık yeni bulgular ortaya çıkmıyorsa,
genelde varsayım şudur: Bütün ilgili/uygun modeller keşfedilmiştir ve ek çalışmalar
sadece bu bulguyu teyit edecektir. Bu noktada belli bir modelin baskınlığını kaydetme
isteği olursa, araştırmacı model veya modeller dizisini bir belgeler kümesini kodlama
ve analiz etme şeması olarak kullanmaya geçebilir. Fakat örneklem maksatçı
olduğundan, araştırmacı örnekten deneklere doğru giden bir sonuç çıkarma işlemi
yapamaz.
KODLAMA
Nitel kodlamada, araştırmacının başlangıçta odaklandığı noktalar
apriori/önceden belirlenmiş kodlar değil, araştırması aracılığıyla cevaplamayı
amaçladığı önceden ima eden sorular için başlangıçtır. Bu sorular araştırmacının
verilere yönelik başlangıçtaki yaklaşımını yönlendirir, ama süreç tümdengelimsel
değil, tümevarımsaldır. Kanıt, analizi şekillendirmede neredeyse başlangıç soruları
kadar önemli bir rol oynar. Nicel bir içerik analizi yapan kimsenin verileri büyük resmi
görmek için okuduğunu görmek alışılmadık değildir. Bu araştırmacı belgeleri okurken,
o sorulara karşılık gelen anahtar cümleleri ve metin bölümlerini etiketler, önemli ama
beklenmedik diğer cümleleri ve metin bölümlerini kaydeder, aynı kavramı ifade
ANALİZ METODU
Nicel içerik analizindekine kıyasla nitel içerik analizinde, analiz, kodlamayla çok
daha fazla bütünleşmiştir. Vurgu her zaman için araştırma sorularının
cevaplandırılması üzerinedir, fakat aynı zamanda, başlangıçtaki önceden-ima-eden
soruların veya kodlama sırasında ortaya çıkan yeni soruların ve temaların kodlama
sırasında maruz kaldığı herhangi bir değişim de hesaba katılır. Nitel analizin sonucu
sıklıkla, çalışılan fenomenin bileşik bir resmidir. Bu resim denekler de dâhil olmak
üzere bağlamı, durum/ları ve teorik yapıyı birleştirir. Amaç belli bir konunun “büyük
resmi”ni çizmek ve ayrıntılı gözlemler yığınını dikkatli bir şekilde düzenleyerek
kavramsal derinliği göstermektir.
Araştırmacı sonuçları sunarken, ilişkileri göstermek için sayıları ve/veya
yüzdeleri basit tablolaştırmalar veya çapraz-tablolaştırmalar hâlinde kullanabilir, ama
aynı zamanda sayılara başvurmaksızın ayrıntıları metin sunumuna aşamalı olarak
dâhil etme yolunu da kullanabilir. Analiz sıklıkla, analiz süresince açıklanan modellerin
hem grafiksel, hem de tablolu sunumuyla sonuçlanır. Örneğin Wang ve White (1999),
bir araştırma projesinin üç aşamasındaki doküman kullanımının bir grafik modelini
sunarlar ve araştırmacıların her aşamada kullandıkları ölçütleri ve kuralları gösterirler.
Metin, çalışılan fenomen hakkındaki bulguların bir anlatımı olabilir ve bu
anlatım varılan sonuçları örneklerle açıklamak için yapılmış alıntılar içerebilir. Örneğin
aynı çalışmada yazarlar katılımcıların uygunluğu belirlerken bir ölçüt olarak ünlü
olmayı kullanmalarına işaret eder:
Katılımcılar belgenin ünlü bir yazar veya kurum tarafından yazılıp yazılmadığı
veya ünlü bir dergide yayınlanıp yayınlanmadığı hakkında yorum yaparlar. Belgenin
yazarına ilişkin bir örnek şudur: “Belge çok önemsiz X ve Y kişileri tarafından yazıldı.”Y
kişisi X kişisinden biraz daha iyi tanınmaktadır. Ben onları ünleri ile biliyorum. Onları
şahsen tanımıyorum”. Bir diğer örnek, yayıncının otoritesi veya yazarın kurumsal
bağlantısı ile ilgili olarak yorum yapmaktadır: “Bir önyargısı olmayacak bir şey
arıyordum. Dünya Bankası bütün ülkeler tarafından kabul edilmektedir. Dünya
Bankasının teknik destek göndermeye veya böylesi projelere mali destek sağlamaya
çok ilgi gösterdiğini zaten biliyoruz” (Wang ve White, 1999).
Ahuiva (2001), araştırmacı orijinal veri dizisini, kodlamalarını ve belli kodlar için
bir temellendirme sunması ve bunları, gerekli olduğu takdirde, çalışmasının kâğıttaki
bir çıktısı ile birlikte teslim etmesi hâlinde değerlendiricilerin bir nitel içerik analizinin
doğrulanabilirliğini veya kamusal inanılırlığını daha iyi yargılayabileceğini öne sürer.
Yayınlanmış bir çalışmada, veriler veya en azından rastgele bir alt dizi ek olarak
konulabilir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
Cevap Anahtarı:
1.A, 2.D, 3.A, 4.E, 5.E, 6.A, 7.D, 8.C, 9.C, 10.B