You are on page 1of 9

SÖZEL BÖLÜM

DİKKAT! BU BÖLÜMDE CEVAPLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 90’DIR.

İlk 45 Soru “Türkçeyi Kullanma Gücü”,

Son 45 Soru “Sosyal Bilimlerdeki Temel Kavram ve İlkelerle


Düşünme Gücü” ile ilgilidir.

Eşit Ağõrlõklõ ÖSS puanõnõzõn yüksek olmasõnõ istiyorsanõz Sözel Bölüme 90 dakika ayõrmanõz yararõnõza olabilir.
Sözel Ağõrlõklõ ÖSS puanõnõzõn yüksek olmasõnõ istiyorsanõz Sözel Bölüme biraz daha fazla zaman ayõrabilirsiniz.

Bu bölümdeki sorularla ilgili cevaplarõnõzõ, cevap kâğõdõnõzdaki “SÖZEL BÖLÜM”e işaretleyiniz.

1. Aşağõdaki cümlelerin hangisindeki altõ çizili söz- 3. Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadõğõnda si-
cükler anlamca birbirine en yakõndõr? nirlenip hõrçõnlaşõrdõ. Bunun için, hemen her zaman,
hem çevresindekilerin kendisine, hem de kendisinin
A) Bir süre sonra kendisi de bu akõmõn, bu çevresindekilere karşõ davranõşlarõnda ipleri kendi
tartõşmanõn içinde yer almõştõ. istediği gerginlikte tutmayõ başarõrdõ.
B) Bu kitaplarõ, belirlediğiniz ölçütlere göre seçin, Yukarõda geçen “ipleri kendi istediği gerginlikte tut-
ayõrõn. mayõ başarmak” sözüyle anlatõlmak istenen aşağõ-
dakilerden hangisidir?
C) Kendisine yapõlan bu haksõzlõğõ, bu saygõsõzlõğõ
içine sindiremiyordu. A) Çevresindekilere, kendi görüşlerinin doğruluğu-
nu kanõtlamak
D) Bütün bunlarõ, kendisinin yerine, önüne geçmek
isteyenler düzenliyordu. B) İsteklerinin gerçekleşmesi için her yola başvur-
mak
E) Bu makineler ötekilere göre daha kullanõşlõ, da-
ha pahalõdõr. C) Her konuda kendisini bilgili ve yeterli görmek

D) İnsanlarla olan ilişkilerini, kendi ölçütlerine göre


yönlendirmek

E) Kendini, olduğundan daha güçlü göstermeye


çalõşmak
2. Aşağõdakilerin hangisinde, “barõnmak” sözcüğü-
nün anlamõyla kullanõmõ birbirine uymamaktadõr?

Anlam Kullanõm

A) Bir yerde yaşamak, Burasõ, yõlõn her mev-


yaşamõnõ sürdürmek. siminde gemilerin barõ-
nabileceği bir yerdi.
4. Ailede tüm yükümlülükleri üzerlerine alan, çocuklarõnõ
B) Çevresiyle uyumlu, Çalõştõğõ yerlerin hiç- her türlü sorumluluktan uzak tutan anne babalar ----
dirlik içinde yaşamak. birinde barõnamadõ. bireyler yetiştirirler.
C) Bir yerde etkili olmak, Çağdõşõ anlayõşlarõn Yukarõdaki cümlede boş bõrakõlan yere aşağõdaki-
gelişecek ortam bulmak. burada barõnamayaca- lerden hangisi getirilebilir?
ğõnõ görmüştü.
A) her bakõmdan kendilerine benzeyen
D) Doğa etkilerinden korun- Soğuk havalarda ba-
masõnõ sağlayacak bir rõnmak için kendine B) işini seven, görevlerinin bilincinde olan
yere sõğõnmak. kuytu bir yer arõyordu.
C) bulunduklarõ her ortama kolayca uyum sağlayan
E) Yerleşmek için uygun Koskoca kentte bir yer
koşullar bularak oturmak. bulup barõnamadõlar. D) karşõlaştõklarõ güçlükleri yenmek için her türlü
yola başvuran

E) yaşamõnõ biçimlendiremeyen, başkalarõ tarafõn-


dan yönetilmeyi bekleyen

Diğer sayfaya geçiniz.

1
5. Birçok sanatçõnõn sanat dünyasõndan silinip gitmesi- 8. (I) Roman yazarken konuşmalara yer vermek çoğun-
nin nedeni ----. lukla kaçõnõlmazdõr. (II) Hatta salt konuşmalardan olu-
şan romanlar bile vardõr. (III) Bu romanlarda herhalde
Bu cümle, düşüncenin akõşõna göre aşağõdakiler- amaç, tip yaratmaktõr. (IV) İki satõrlõk bir konuşma, bir
den hangisiyle sürdürülemez? karakteri on sayfalõk bir betimlemeden daha başarõlõ
bir biçimde çizebilir. (V) Bunun başarõlõ örneklerine
A) gelişme ve değişmelere uyum sağlayamama- M.Ş. Esendal’õn Ayaşlõ ve Kiracõlarõ adlõ yapõtõnda
sõdõr rastlõyoruz.
B) her geçen gün yeni sanatçõlarõn ortaya çõkma- Bu parçadaki numaralanmõş cümlelerin hangisin-
sõdõr de “karşõlaştõrma” yapõlmõştõr?
C) kendisini sanatõna bütünüyle vermemiş olma- A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
sõdõr

D) yeni ve özgün yapõtlar ortaya koyamamasõdõr 9. (I) Hiçbir şey ak ya da kara diye ayrõlmaz onun ro-
manõnda. (II) Mutluluklar, hüzünler, sevinçler, acõlar
E) çağõn gereklerine ayak uyduramamasõdõr iç içe yaşanõr. (III) Bunlarõ anlatõrken mekanik kurgu-
lardan, neden-sonuç ilişkilerinden özellikle kaçõnõr.
(IV) İzlediği bu yol, okurun, olaylara romancõnõn gö-
züyle bakmasõnõ sağlar. (V) Roman boyunca, roman
kişileriyle yazar arasõnda bir çatõşma olmaz. (VI) Bu
da kişilerin inandõrõcõlõğõnõ artõrõr büyük ölçüde.

6. Tiyatro eleştirmeni, izlediği oyunun en çarpõcõ, en be- Yukarõdaki numaralanmõş cümlelerden hangisi I.
lirleyici yönlerini yakalayõp belgeler. cümlede belirtilen görüşü destekleyici nitelikte-
dir?
Aşağõdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en
yakõndõr? A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.

A) Tiyatro eleştirisi yazma, öteki eleştiri türlerinden


daha güçtür. 10. (I) Üç adasõyla Malta, Sicilya’nõn güneyinde, Akde-
niz’in ortasõnda. (II) Malta’nõn üç adasõndan biri olan
B) Tiyatro eleştirmeni, bir oyunu her izleyişinde Gozo, ilginç kayalõklarõ, mağaralarõ ile birçok doğal
oyunun farklõ bir özelliğini yakalar. güzelliğe sahip. (III) Adada ağaç olmadõğõ ve tarih
boyunca dõşarõdan getirildiği için, evlerin neredeyse
C) Tiyatro eleştirisi, oyunun ayõrõcõ ve etkileyici tamamõ taştan yapõlmõş. (IV) Zengin kireçtaşõ yatak-
yanlarõna yönelik düşünceler içerir. larõ, burada taş işçiliğinin gelişmesinin en önemli ne-
deni. (V) Her köyün, kusursuz işçiliğe sahip kiliseleri,
D) Tiyatro eleştirisi, belirli ölçütlere bağlõ kalmayõ mimaride taşa mahkûm olmanõn yansõmasõ olarak
gerektirir. yorumlanabilir.

E) Tiyatro eleştirisi yazmak için oyunu birkaç kez Yukarõdaki numaralanmõş cümlelerin hangisinde
izlemek gerekir. olumlu bir durum olumsuz bir ifadeyle anlatõlmak-
tadõr?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

7. Halk şiiri doğal ve içtenlikli bir anlatõm üzerine temel- 11. (I) Geçen yõl yitirdiğimiz ressam ve dokuma sanatçõ-
lenir. sõnõn eserleri, bu ayõn sonuna değin İstanbul Sanat
Galerisi’nde sergileniyor. (II) Bunlar, büyük bir sabõr,
Aşağõdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en beceri ve ileri bir teknikle oluşturulmuş. (III) Dokuma-
yakõndõr? larõnõ adeta bir yağlõboya tuvaline dönüştüren sanat-
çõnõn esin kaynaklarõnõ, kurumuş yapraklar, ağaç ka-
A) Halk şairi, sözünü şiire dönüştürürken içinden buklarõ ve parşömen kâğõdõ oluşturuyor. (IV) Tüm bu
geldiği gibi söyler. dokularõn, renklerin ve tonlarõnõn değişik anlamlarõ
var; sanatçõ bunlarla hem gelişmeyi, hem de yaşa-
B) Aşk, halk şiirinde en çok işlenen konulardan bi- mõn sürekliliğini ve gelip geçiciliğini vurgulamak isti-
ridir. yor. (V) Yapõtlarõnda yansõttõğõ yaşam kimi yönleriyle
bugünün insanõnõ da kuşatõyor.
C) Halk şiirinin sazla, sözle, daha doğrusu müzikle
sõkõ bir kan bağõ vardõr. Yukarõdaki numaralanmõş cümlelerden hangisi
sözü edilen sanatçõnõn, yaşama yönelik görüşünü
D) Halk şiiri, halkõn içinde bulunduğu somut koşul- içermektedir?
larõn ürünüdür.
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
E) Halk şairi, şiirlerinde, halkõn acõlarõnõ, çilelerini
yansõtõr.

Diğer sayfaya geçiniz.

2
12. (I) Yaşamöyküsü yazma, birtakõm ön çalõşmalar yap- 15. Sanatçõnõn uzun süre yaşadõğõ bu ev (, ) çocuklarõ
mayõ gerektirir. (II) İlkin, yaşamöyküsü yazõlacak ki- I
şiyle ilgili kaynaklar, belgeler saptanõr; bunlar değer-
lendirilir. (III) Bu yönden belgesel boyutludur ya- tarafõndan müzeye dönüştürülmüş. Odalardan birinin
şamöyküleri. (IV) Kişinin mektuplarõndan, günlükle-
rinden, anõlarõndan yararlanõlõr. (V) Ayrõca, o kişinin
eşinden, dostundan, onu tanõyanlardan bilgi alõnõr. duvarlarõnda yer alan fotoğraflarla sanki bir soyağacõ
(VI) Bunlar yapõlmadan oluşturulacak bir yaşamöy-
küsü hem ilgi çekici olmaz, hem de kişinin yaşam
serüvenini tüm boyutlarõyla kuşatmaz. oluşturulmuş (.) Bir başka odada onunla bütünleşmiş
II
Bu parçanõn I numaralõ cümlesinde belirtilen dü-
şüncenin nedeni, kaçõncõ cümlede açõklanmõştõr? eşyalar sergilenmiş (:) küçük el radyosu, fotoğraf
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI. III

makinesi, daktilosu, gözlüğü (...) Hastalõğõnda ve


IV

ölümünden sonra gelen mektuplar ve telgraflarla (, )


V
kitaplarõ da camekânlõ dolaplarda saklanõyor.

Yukarõdaki parçada, numaralanmõş noktalama


13. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde bir yazõm yanlõşõ işaretlerinden hangisi gereksiz kullanõlmõştõr?
vardõr?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A) Nasõl oldu da beni hatõrlayamadõ, bir türlü anla-
yamadõm.

B) O kadar çok çalõştõ ki havanõn karardõğõnõ fark


etmedi.
16. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde “zor” sözcüğü,
C) Bugün sinemaya gidelim, yarõnda size geliriz. sözcük türü bakõmõndan ötekilerden farklõdõr?

D) Yarõnki toplantõya kimlerin katõlacağõ belli değil A) Zor işleri hep bana yaptõrõyorsun, diye yakõnõ-
henüz. yordu.

E) Geçmişte yaşanan tatsõzlõklarõn unutulmasõnõ B) İstemeden zor bir çalõşmanõn içine girmişti.
istiyordu artõk.
C) Terlemiş, çok yorulmuştu, zor yürüyordu.

D) Öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu anlamõş-


tõ.

E) Zor günler geride kaldõ; rahat edeceğiz artõk, di-


yordu.

14. Bir konuşmamõzda ona, şiiri nasõl yazdõğõnõ sormuş-


tum (I) Sorumu şöyle yanõtladõ (II) “Önce bir rüzgârõn 17. Yeryüzünde İstanbul kadar güzel bir kent bulmak çok
taşõdõğõ tohum gibi küçücük bir şey düşer aklõma (III) güç.
Bu bir anlamdõr, bir gerçektir, yaşam ilişkilerimizde
Bu cümle ile ilgili aşağõdaki yargõlardan hangisi
öz denebilecek bir durumdur (IV) Yani esin denilen
yanlõştõr?
şeydir bu (V)”
A) Ad cümlesidir.
Yukarõdaki parçada numaralanmõş yerlerden han-
gisine ötekilerden farklõ bir noktalama işareti ge- B) Bileşik sözcük kullanõlmõştõr.
tirilmelidir?
C) Adeyleme yer verilmiştir.
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
D) Belgisiz sõfat kullanõlmõştõr.

E) Bağlaç vardõr.

Diğer sayfaya geçiniz.

3
18. Aşağõdaki cümlelerden hangisi özne ve yüklem- 21. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde bir anlatõm bo-
den oluşmuştur? zukluğu vardõr?

A) Yazõnsal türlerin birbirine benzeyen ve birbirin- A) Uzun süre ayakta kalabilmesi için bu yapõ, ne-
den ayrõlan yönlerini belirlemek zordur. me dayanõklõ cam, kireç ve tuğla tozundan olu-
şan harçla yapõlmõştõr.
B) Her yazõ ya da yazõnsal yaratõ, insanoğlunun
düşünce ve duygu evrenini zenginleştirir. B) Bir kamu kuruluşuna ait sevimli konukevinin
önünde fotoğraf çektirdikten sonra oradan ay-
C) Dilsel ürünlerin amacõna ulaşmasõ doğru algõ- rõldõk.
lanmalarõnõ gerektirir.
C) Oraya gitmeye karar verirseniz, bu gezi için en
D) Her yazõda, dil ve anlatõm yönünden bir bütün- az iki gün ayõrmanõz gerekir.
lük olmalõdõr.
D) Her sabah erkenden kalkarak açõk havada yü-
E) Yazõnsal türlerin, donmuş, kalõplaşmõş bir yapõ- rüyüş yapmanõn kalp sağlõğõnõ olumlu yönde et-
larõ olduğunu kimse söyleyemez. kilediğini öğrendik.

E) Adaylar yirmi beş yaşõndan büyük olmalõ ve


sağlõk kontrolünden geçmiş olmasõ gerektiğini
söyledi.

19. Ozan, düşünceyi duygu haline dönüştürünceye kadar 22. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde bir anlatõm bo-
yoğurur. zukluğu vardõr?
Aşağõdakilerin hangisinde, öğelerin sõralanõşõ bu A) İlk karşõlaşmamõzda bana bu kadar yakõnlõk
cümledekiyle aynõdõr? göstermesine çok şaşõrmõştõm.
A) Eleştirmenler, dilciler, şiirde sözcüklerin gerçek B) Bu kadar yetenekli bir çocuğu, sanata yönlen-
anlamlarõndan çok, yan anlamlarõnõn kullanõl- dirmekle çok iyi bir iş yaptõğõnõ düşünüyorum.
dõğõnõ söylerler.
C) Geçirdiğim rahatsõzlõğõ, büyük bir başarõyla
B) Şiir, duygularõ etkileyerek akõl gücünü baskõ ameliyat ederek sağlõğõma kavuşturdu.
altõna alõr.
D) Bu aşamada, olaylarõ doğal akõşõna bõrakmanõn
C) Şiir, duyular aracõlõğõyla dünyayõ okura tanõtõr. doğru olacağõ kanõsõndaydõ.
D) Her çağ, kendi şiirini, ikinci bir dil yaratarak E) Aralarõndaki sorunlarõn görüş farklõlõklarõndan
oluşturur. kaynaklandõğõnõ biliyordu.
E) Şairler, sözcüklerin anlam alanõnõ genişletmeye
çalõşõrlar.

23. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde bir anlatõm bo-


zukluğu vardõr?
20. Önce baygõn bir iniltiydi yamaçtan duyulan, A) Takõmlardan biri, ötekinin bitmek bilmeyen kar-
Sonra bir gölge belirmişti kuş uçmaz yoldan; şõlõklõ saldõrõlarõna daha fazla dayanamadõ.
Köyümün titreterek bağrõ yanõk toprağõnõ
İnliyor, baktõm, uzaktan görünen bir kağnõ... B) Maçlarda, taraftarlarõn çõkardõğõ olaylar spora
gölge düşürüyor.
Bu dizelerde aşağõda verilen ses olaylarõndan
hangisi yoktur? C) Sağlõklõ kalabilmenin temel koşullarõndan biri de
spor yapmaktõr.
A) Ünlü düşmesi B) Ünsüz düşmesi
D) Son yõllarda kimi takõmlar, Avrupa takõmlarõyla
C) Sert ünsüz yumuşamasõ D) Ünlü daralmasõ yaptõklarõ maçlarda yüzümüzü ağartõyor.
E) Ünsüz benzeşmesi E) Ancak düzenli olarak yapõlan spor yararlõ olur.

Diğer sayfaya geçiniz.

4
24. Aşağõdaki cümlelerin hangisinde bir anlatõm bo- 27. (I) O, yaşamõ yaşayarak öğrenmiş bir yazar. (II) De-
zukluğu vardõr? neyimlerini ve gözlemlerini herkesle paylaşmõş.
(III) Kendi kendine öğrendiği üç yabancõ dili de iyi
A) Bu anlaşmazlõklarõn giderilmesi için zamana ge- derecede konuşabilecek düzeye erişmiş. (IV) Öğret-
rek var. menlik yapmõş, siyasetle uğraşmõş, yurtiçi ve yurtdõ-
şõnda birçok yeri görmüş. (V) Kimi roman ve öyküleri
B) Bu konunun, öncelikle ve ayrõntõlõ bir biçimde ancak ölümünden sonra yayõmlanabilmiş. (VI) Gezdi-
ele alõnmasõ gerekiyor. ği, gördüğü yerlerin yöresel renklerini büyük bir usta-
lõkla yapõtlarõna yansõtmõş.
C) Üyeler, onunla ilgili görüşlerini daha sonra açõk-
layacaklarõnõ belirttiler. Bu parçada numaralanmõş cümlelerden hangisi
düşüncenin akõşõnõ bozmaktadõr?
D) Mimar ya da mimarlõkla ilgileniyorsanõz bu kitabõ
okuyun. A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
E) Herkesin yaşamõnda birtakõm sorunlar olduğunu
hepimiz biliriz.

28. Yazõn değeri taşõyan bir roman, bir öykü, bir oyun,
yaşam çevremizi genişletir; içinde bulunduğumuz
gerçek dünyanõn dõşõna çõkarõr bizi. ---- Tam tersine
25. (I) Mektup on altõncõ yüzyõla kadar salt haberleşme gerçekleri değişik bir gözle görmemizi, olaylara farklõ
amacõyla kullanõlõyor, bu anlamda bir tür gazete açõlardan bakmamõzõ sağlar.
görevi de yapõyordu. (II) On altõncõ yüzyõldan son-
ra ise söz konusu görevinin yanõ sõra, duygu ve Bu parçada boş bõrakõlan yere, düşüncenin akõşõ-
düşünceler de mektuplar aracõlõğõyla paylaşõlma- na göre aşağõdakilerden hangisi getirilmelidir?
ya başlandõ. (III) Goethe’nin ciltler dolusu özel
mektuplarõ, Schiller’in yazõşmalarõ, Gogol, Puşkin, A) Bu, elbette, bir kaçõş ya da kendi gerçeklerimiz-
Byron’õn unutulmaz mektuplarõ bunlar arasõnda den kopuş değildir.
sayõlmaya değer niteliktedir. (IV) Candide yazarõ
Voltaire’in yazdõğõ mektuplar öğüt vermek, danõş- B) İç gerilimlerimizden, sõkõntõ ve bunalõmlarõmõz-
mak, bilgi almak, yapõtlarõnõ tanõtmak gibi değişik dan büyük ölçüde kurtarõr.
amaçlar içerir. (V) Bu büyük ustanõn en başarõlõ
mektuplarõysa, duygularõnõ paylaşmak için yazdõğõ C) Okuma, insanõ her türlü tutkudan kurtararak
mektuplardõr. (VI) Bunlar, özentiye kaçmadan, ya- özgürleştirir.
paylõğa düşmeden, içten geldiği gibi yazõlmõş mek-
tuplardõr. D) Okuyan bir kişi, bütün bilgi eksikliklerini gide-
rebilir.
Bu parça iki paragrafa ayrõlmak istense ikinci
paragrafõn kaçõncõ cümleyle başlamasõ uygun E) Okunan her kitap, iç zenginliğini artõrõr, duygu-
olur? larõ harekete geçirir.

A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.


29. Bence resmin farklõ bir sunuluşunun olmasõ gereki-
yor. Daha geniş çevrelerce izlenebilmesi için bugün-
kü koşullarõn düzeltilmesi, ayrõca daha sõk sergiler
açõlmasõ gibi öneriler geliyor aklõma.

Bu sözler aşağõdaki sorulardan hangisinin yanõtõ


26. (I) Sonbahar, kendisinden sonra gelecek kõş mevsi- olabilir?
minin gizli telaşõnõ yaşatõyor doğaya. (II) Amasra’da
bir Roma yapõtõ olan Kuşkayasõ Yol Anõtõ sarõ bir ör- A) Resim piyasasõnda çok yüksek ücretler söz ko-
tüyle kaplanõyor. (III) Hasankeyf’teki Artukoğullarõ za- nusu; bunun nedenini açõklayabilir misiniz?
manõndan kalma cami, minaresindeki son leyleği yol-
cu ediyor. (IV) Kaçkarlarda yağmur fazla mesai yap- B) Sergilerde en iyi parçalar satõlõyor; geriye kalan-
maya başlõyor. (V) Bolu Dağlarõ’nda, Istrancalarda lar için nasõl bir değerlendirme yapabilirsiniz?
gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzle-
rini, acõlõ bakõşlarõnõ görüyoruz. C) Resimlerin, ilginç olduğu ölçüde izleyici topla-
dõğõ söyleniyor; sizce bu doğru mudur?
Bu parçada numaralanmõş cümlelerin hangisinde
insana özgü bir nitelik doğaya aktarõlmamõştõr? D) Bir ressamõn başarõlõ olmasõnõn ölçüsü, resimle-
rinin çok satõlmasõ mõdõr?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
E) Günümüzde, resimlerin yalnõzca müze benzeri
yerlerde sergilenmesini nasõl karşõlõyorsunuz?

Diğer sayfaya geçiniz.

5
30. “Gençliğimde okuduğum kitaplarõ yeniden okuyacak 32. Yazõ dediğimiz büyülü şekiller, önceleri taşõn, kilin,
yaşa geldim.” demiş bir yazar. Ne kadar doğru! On ya kemiğin, ipeğin, bambunun üzerinde binlerce yõl oya-
da yirmi yõl önce okuduğumuz bir kitabõ yeniden eli- landõ. Sonra papirüsün, parşömenin, derinin üzerinde
mize aldõğõmõzda ya da eski bir filmi tekrar izlediği- epeyce konakladõ. Daha sonra asõl büyük birikimini
mizde ne kadar değişik izlenimler ediniyor, nasõl da sağladõğõ kâğõt üzerinde õşõltõlarla dolaştõ. Günümüz-
farklõ yorumlara varabiliyoruz! Aynõ durum, kuşkusuz, den otuz kõrk yõl önce, elektronik devreler arasõnda
tiyatro için de geçerli. On yõl önce izlediğimiz bir oyu- gözle görülmez küçücük mekânlarda istiflendi. Böy-
nu, aynõ yönetmenin on yõl sonraki yorumuyla seyre- lece, aynõ anda dünyanõn bir başka köşesinde görü-
derken, bu gerçeği daha iyi algõlõyoruz. lebilen bir nitelik kazandõ.

Bu parçada asõl anlatõlmak istenen aşağõdakiler- Bu parçada, yazõyla ilgili olarak vurgulanmak iste-
den hangisidir? nen aşağõdakilerden hangisidir?

A) Değişik sanat yapõtlarõ temelde benzer nitelikler A) Ne gibi değişmeler geçirdiği


taşõr.
B) Uygarlõğõn gelişmesini sağladõğõ
B) Tiyatro yönetmenleri aynõ oyunu zaman zaman
farklõ yorumlarla sunarlar. C) Hangi gereksinimler sonucunda ortaya çõktõğõ

C) Yazarlar yaşlandõkça yaratma güçleri artmakta- D) Kâğõdõn bulunuşundan nasõl etkilendiği


dõr.
E) Günümüzde önemli bir iletişim aracõ olduğu
D) İnsanlarõn bakõş açõlarõ, değerlendirme ölçütleri
yaşla birlikte değişmektedir.

E) Tiyatro yapõtlarõ, değişik biçimlerde yansõtõlma-


ya uygundur.

33. Roman yazarõ, romanõndaki kişilerin düşüncelerine,


duyarlõklarõna ortak olmalõ, onlar gibi düşünmeli, onlar
gibi duyumsamalõdõr yazarken. Özellikle bizim toplu-
mumuz için geçerli bir yöntemdir bu; çünkü Anadolu
insanõnõn yüzyõllardan beri süzülüp gelen bir yaşam
biçimi; doğaya, insana, topluma, kendine özgü bir
bakõşõ vardõr. Bunun bütün yönleriyle romanlaştõrõl-
31. Akşam yemeğinde sessizlik vardõ. Büyükler, yemek masõnõn, açõk, anlaşõlõr, özlü bir anlatõmla okura ulaş-
yer gibi görünüyorlardõ; ama pek bir şey yedikleri yok- tõrõlmasõnõn gereğine inanõyorum. İşte romanlarõmda
tu. Biz çocuklara, bir an önce yemeğimizi bitirip ma- yapmaya çalõştõğõm, budur bir bakõma.
sadan kalkmamõz söylendi. O günden sonra yaşamõ-
mõz değişmişti. Babaannemin eğlenceli tekerlemeler Bu parçadan, romancõlarla ilgili olarak aşağõdaki
söylediği, annemin zarafet ve güzellikle renklendir- yargõlarõn hangisi çõkarõlabilir?
diği, lezzetli yemeklerin sohbet ve kahkaha ile yendiği
o akşamlar nerede kalmõştõ? A) İçinde bulunduğu toplumu yönlendirmelidir.

Bu parçada anlatõlan aile üyelerinin içinde bulun- B) Kendisini roman kişileriyle özdeşleştirmelidir.
duğu durum, aşağõdakilerden hangisiyle nitelen-
dirilebilir? C) Okurun düzeyini iyi belirlemelidir.

A) içekapanõk – gururlu B) kõrgõn – görgülü D) Her romanõnda, farklõ yaşam biçimlerini yansõt-
malõdõr.
C) tedirgin – sõkõntõlõ D) huysuz – kaderci
E) Toplumun tarihsel gelişimini göstermelidir.
E) saygõlõ – utangaç

Diğer sayfaya geçiniz.

6
34. Öykülerimdeki anlatõcõyõ ben olarak düşünmeseniz iyi 36. Dört beş yaşlarõnda bir çocuk ağaca tõrmanõyor. Onu
olur. Bir öyküdeki sevgili, ille de yazarõn sevgilisi de- izleyen annesi, çocuğa: “Dikkat et, in, düşersin.” de-
ğildir. Elbette bir küçük yaşantõdan, yaşanmõş, gerçek miyor. “Ağaçtan düşersen ne olabileceğini düşünüyor
anlardan da yola çõkarak öyküler, romanlar yazõlabili- musun?” diyor.
yor; ama yazarõn çizdiği görüntülerin ille de yaşan-
mõş olmasõ gerekmez. Önemli olan, okuru, bu görün- Yukarõda sözü edilen annenin yapmak istediği
tülerin gerçekliğine inandõrmasõ, onu bu görüntülerin aşağõdakilerden hangisidir?
içine çekmesidir.
A) Çocuğu korkutmaktan kaçõnmak
Bu parçaya göre, öykünün en önemli niteliği aşa-
ğõdakilerden hangisidir? B) Ağaçtan düşüp, çocuğun bundan ders almasõnõ
sağlamak
A) Yazarõn, başõndan geçenleri, başkalarõnõn öykü-
süymüş gibi anlatmasõ C) Çocuğu, durum üzerinde düşündürerek ona
doğruyu buldurmak
B) Yaşanmõş olaylardan bir seçme yapõlarak bun-
larõn anlatõlmasõ D) Söz dinlemesi gerektiğini çocuğa anlatmak

C) Yazarõn, yaşadõklarõnõ değiştirerek vermesi E) Kendine güvenmesinin önemli olduğunu çocuğa


anlatmaya çalõşmak
D) Gerçek olaylarõn, gerçek olmadõğõ izlenimi bõra-
kacak biçimde yansõtõlmasõ

E) Olaylarõn, okuyucuda, yaşanmõşlõk duygusunu


uyandõracak biçimde anlatõlmasõ

35. Gençlere, kendi kalõplarõmõza göre düşünmeyi öğret-


mek, yalnõz onlar için değil, bütün toplum için zararlõ
bir tutum. Şunu unutmamak gerekir: Birtakõm temel
kavramlarõ verirken onlara kendi değer yargõlarõmõzõ 37. Bir paragrafõ anlayarak okumak, bir matematik prob-
da benimsetmeye çalõşõrsak belki söz dinleyen bir lemini çözmeye benzer. Bir problemi çözmek için onu
kuşak yaratabiliriz; kendi değerlerimize göre yetiştir- oluşturan öğeleri değerlerine göre kullanmak, arala-
diğimiz gençleri kurulu düzenin savunucularõ olarak rõndaki bağlantõyõ doğru kurmak bir zorunluluktur. Bu-
görebiliriz. Fakat düşünmeyi öğrenmeden yetişen nun gibi bir paragrafõ anlamak için de onu oluşturan
genç, günü gelir, öğretilenlerin dõşõnda, yeni durum- sözcüklerin anlamõnõ doğru algõlamak, birbirleriyle
larla karşõlaştõğõnda şaşõrõr, kendine güvenemez ve bağlantõlarõnõ bulmak gerekir. Ayrõca, yansõttõklarõ dü-
yaşamõn akõşõ içinde bir yandan öte yana savrulur şünceyi ve düşünsel düzeni görmek de bir gereklilik-
durur. tir.

Bu parçada, gençlerle ilgili olarak anlatõlmak iste- Bu parçada anlatõlmak istenen aşağõdakilerden
nen aşağõdakilerden hangisidir? hangisidir?

A) Büyükleri örnek almalarõnõn sorun yarattõğõ A) Düşünceler sözcükler aracõlõğõyla dile getirilir.

B) Yanlõş yapa yapa doğruya ulaşacaklarõ B) Okunanlarõn anlaşõlmasõnda sözcüklerin yeri ve


bunlar arasõndaki ilişki önemlidir.
C) Değişik görüşler öne sürmelerinin kuşak çatõş-
masõnõ ortaya çõkaracağõ C) Matematik problemlerinin çözümünde temel
olan, okuduğunu anlamadõr.
D) Düşünce ve davranõşlarõnda özgür olacak bi-
çimde eğitilmeleri gerektiği D) Duygu ve düşüncelerin eksiksizce anlatõmõ,
bunlara uygun sözcükler bulmayõ gerektirir.
E) Üzerlerindeki baskõnõn, her şeye karşõ koyan
kişiler olmalarõna yol açtõğõ E) Her alanõn, kendine özgü anlamlar içeren söz-
cükleri ve kurallarõ vardõr.

Diğer sayfaya geçiniz.

7
38. Anadili, onu kullanan bireyler arasõnda köklü sevgi 40. Bilim dili, nesnel bir dildir; çünkü terimlerle kurulur, te-
bağlarõ oluşturur. Bilinçaltõna dek uzanarak kişinin iç rimlerle oluşur. Terimlerin de açõk, anlaşõlõr, aydõnlõk
varlõğõnõ kuşatan bu bağlar, toplumsal yaşamda çok olmasõ gerekir. Bunun da baş koşulu, terimlerin, an-
gerekli olan güven duygusunun da kaynağõdõr; çünkü lamlarõ herkesçe bilinen sözcüklerden yapõlmasõdõr.
birbirini sevip sayan, birbirine güven duyan bireylerin Böyle olmazsa bilim dili, anlaşõlmaz; karmaşõk bir gö-
oluşturduğu bir toplumda, bireylerin gelecek korkusu rünüm alõr. Bu yüzden, bilim adamlarõ arasõnda tam
olmaz. bir anlaşma olmaz. Ayrõca, bilim ürünlerini geniş halk
yõğõnlarõna iletmek de olanaksõzlaşõr.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağõdakilerden
hangisidir? Bu parçada, terimlerle ilgili olarak aşağõdakiler-
den hangisine değinilmemiştir?
A) Anadilinin, ortak duygular oluşturmada çok
önemli bir işlevi olduğu A) Anlamlarõnõn kişiden kişiye değişmemesine

B) Kişilerin yetiştikleri ortamla benlikleri arasõnda B) Dilin sõk kullanõlan sözcüklerinden oluşturulma-
sõkõ bir ilişki bulunduğu sõna

C) Anadilindeki ses özelliğinin kişilerin düşünce ve C) Bilimsel iletişimi sağlamasõna


duygularõnõ etkilediği
D) Bilimsel çalõşmalarõ geliştirip hõzlandõrmasõna
D) Aynõ dili kullanan kişilerin, aynõ doğrultuda dü-
şünebileceği E) Güç anlaşõlan bir yapõda olmamasõna

E) Anadili eğitimine ağõrlõk vererek ulusal duygularõ


pekiştirmek gerektiği

41. Bir edebiyatçõ değil, bir toplumbilimciydi. Toplumbili-


min bilim olarak yeni yeni oluşmaya başladõğõ bir dö-
nemde yaşamõştõ. Bir müzisyenin çelişkili dünyasõnõ
inceleyerek ilginç bir yapõt oluşturdu: “Mozart: Bir Da-
hinin Sosyolojisi Üzerine”. Bu yapõtõnda, müzisyeni,
toplumbilimin kendine özgü yöntemleriyle anlatmaya
çalõşõyor. Yer yer bir bilimsel belge niteliği taşõyan ki-
tap, bir dahinin insana özgü, değişik durumlarõnõ yan-
sõtõyor. Ayrõca, bir insanõn çaresizliğini dile getirerek,
39. Evimin penceresini tümüyle kapatan kiraz ağacõ, ön- bunu yaşanmõş örneklerle zenginleştiriyor.
ceki sabah birden duvağõnõ takõp pencereden içeri
uzandõ. Ak çiçekleriyle el öpmeye geldi sanki. Neden- Bu parçada tanõtõlan yazarla ilgili olarak aşağõda-
dir bilmem, her yõl içimde bahar sevinçleri tutuşturan kilerin hangisinden söz edilmemiştir?
kiraz ağacõ, bu yõl beni yalnõzca kederlendiriyor, yal-
nõzca hüzün veriyor bana. Duvak takmõş kiraz ağacõ- A) Nesnel, kanõtlanabilir bilgiler verdiğinden
na gülümsemek nedense bir türlü gelmiyor içimden.
B) Yapõtõnõn etkileyici nitelikler taşõdõğõndan
Bu parçadan, kiraz ağacõyla ilgili olarak nasõl bir
sonuç çõkarõlabilir? C) Bütün yapõtlarõnõ aynõ yöntemle oluşturduğun-
dan
A) Bu yõl daha erken, daha çok çiçek açmõştõr.
D) Anlattõklarõnõn gerçeklere dayandõğõndan
B) Duygularõ etkileme gücü azalmõştõr.
E) Ele aldõğõ kişiyi, farklõ özellikleriyle yansõttõğõn-
C) Çiçeklerindeki renk zenginliği şaşõrtõcõdõr. dan
D) Evin dõş dünyayla bağlantõsõnõ engellemektedir.

E) Olumsuz çağrõşõmlar uyandõrmaktadõr.

Diğer sayfaya geçiniz.

8
42. Yazar, öykülerinde, insanõn insanla, insanõn gelenek- 44. Edebiyatçõ olmaya heveslenen gençlerin sayõsõ her
lerle çatõşmasõnõ, günlük yaşamõn akõşõ içinde, abar- geçen yõl artõyor. Bu gençler, hemen üne kavuşmak
tõsõz ve sevecen bir yaklaşõmla ele alõr. Anlattõklarõ, istiyorlar. Çalõşarak beklemeyi göze alanlarõn sayõsõ
olağanüstü olaylar, olgular, durumlar değildir. Dün- çok az. Öte yandan ülkemizde eleştirmenlerin sayõsõ
yanõn herhangi bir ülkesinin bir yöresinde, bu öyküler- da oldukça sõnõrlõ. Bu yüzden onlarõn bunca şairle,
dekine benzer yaşamlar hâlâ vardõr. Basit halk inanç- öykücüyle, romancõyla ilgilenebilmesi olanaksõz. O
larõ, etkili bir biçimde öykülerinin atardamarõnõ oluştu- zaman da kitaplarõndan söz edilmeyen, umduklarõ
rur. Geçim derdi, biten sevgiler, öykülerden fõşkõran ilgiyi göremeyen genç yazarlar: “Eleştiri öldü; bizde
renkli tablolardõr. eleştirmen yok!” diye yakõnõyorlar. Aslõnda eleştiri
ölmedi; ama bu gidişle ölecek!
Aşağõdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen
öykücünün bir özelliği değildir? Bu parçada sözü edilen gençlerle ilgili olarak aşa-
ğõdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Ders vermeyi amaçlama
A) Herkesçe tanõnmak istediklerine
B) Anlatõmda doğallõğõ benimseme
B) Eleştirmenleri suçladõklarõna
C) Sõradan öğeleri çarpõcõ kõlma
C) Sabõrsõz olduklarõna
D) Karşõtlõklardan yararlanma
D) Yapõtlarõnõn düzeysiz olduğuna
E) Folklorik öğelere yer verme
E) Edebiyata, giderek daha çok gencin ilgi duydu-
ğuna

45. Bizim yazõnõmõzda deneme türü oldukça cõlõzdõr. Bu


durum, dünya yazõnõ için de geçerlidir. Hemen belirte-
43. Bana sorarsanõz şiir ne yerdedir ne göktedir; insanõn lim ki denememizin cõlõzlõğõ nicelikseldir. Yani dene-
yaratõcõlõğõndadõr; çünkü otlar da, gökyüzü de birer mecimiz az, deneme türünde yazõlmõş yapõtlarõn sa-
araçtõr ozan için. Nedenine gelince, ozan keşfetmez, yõsõ sõnõrlõdõr. Buna karşõlõk nitelik bakõmõndan dünya
icat da etmez; değiştirir, olabileceği tasarlar, olmaya- yazõnõndaki seçkin deneme örnekleriyle rahatça boy
cağõ dile getirir. Dahasõ, görüleni, görülmeyenle yeni- ölçüşebilecek yetkinliktedir. Konu yönünden de in-
den kurar. Kurduğu bu dünyanõn işe yarayõp yarama- sanoğlunu bütünüyle kuşatan bir çeşitlilik gösterir.
yacağõnõ hiç hesaba katmaz. O, yalnõzca kendine öz- Aynõ şeyi, öteki yazõn türleri için, örneğin roman için,
gü bir dille duygu ve düşüncelerini şiirleştirir. tiyatro için söyleyemem.
Bu parçaya göre şair, şiirini yazarken aşağõdaki- Bu parçada, yazõnõmõzdaki deneme türünün hangi
lerin hangisine başvurmaz? yönü üzerinde durulmamõştõr?
A) Varlõklarõ farklõ biçimlerde algõlamaya A) Yazõlanlarõn sayõca azlõğõ
B) Okuyucuyu bir düşünceye yönlendirmeye B) İçerik yönünden zenginliği
C) Alõşõlmõş anlatõm biçimlerinden kaçõnmaya C) Başka türlere oranla daha ileri bir düzeyde ol-
duğu
D) Gördüklerini düş gücüyle biçimlendirmeye
D) Dünyadaki örnekleriyle yarõşabilecek nitelikte
E) Şiirlerini oluştururken doğadan yararlanmaya olduğu

E) Dil ve yöntem bakõmõndan, yazõlõşõnõn güçlüğü

Diğer sayfaya geçiniz.

You might also like