You are on page 1of 79

YILMAZ O D A BA ŞI’NIN DAH A ÖNCE YAYIM LANM IŞ

ŞİİR KİTAPLARI

• Y U R T S U Z ŞİİR L E R (1987)
• R E ŞO , T A LA N İK L İM İ ( 1987)
• A Y N I C Ö G Ü N E Z G İSİ (1988)
• FE R İD E (1990)
• H E R Ö M Ü R K E N D İ G E N Ç L İĞ İN D E N V U R U L U R (1992)
• G Ü N L E R İN Ç A R M IH IN D A (1994)
• C E H E N N E M BİL ETİ (1995)

ŞİİR ÖDÜLLERİ

• 1987 T E M M U Z d erg isi (h alk ö d ü lleri) şiir yarışm ası l.'lik ö d ü lü .


• 1989 T A Y A D şiir y arışm ası 2.'lik ö d ü lü .
• 1990 C A H İT SIT K I T A R A N C I şiir öd ü lü
• 1992 P E T R O L -tŞ S E N D İK A S I IV. şiir yarışm ası 2.'lik ö d ü lü .
Yılmaz Odabaşı

Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur
ISBN 975-553-094-0
© D O R U K YAYIMCILIK, 1996-ANKARA

Orjinal adı Her Ö m ür Kendi G en çliğinde n V urulur


Yazarı Yılm az O dabaşı
1. Basım : Kasım 1992
2. Basım : Şubat 1996, D o ru k Yayınları
D izgi G O Ş A (0-312) 4 18 05 52
K apak Tasarımı N am ık Kem al Sarıkavak
Basım : Emel M atbaası
Yayınevi Adresi Sakarya Cad. 36/11 06420 Yenişehir/Ankara
Tel-Faks (0-312) 435 24 97
İÇ İN D E K İL E R

I.G ÜN LERİN ÇARM IHINDA 9


B ütün Suları B ıçaklanm ış Bir A kşam 11
D (in siz) Şiirler 14
D ağ lara A laca D ü şm üş, Sevd am a Kül 16
A h v âlim A vcılardad ır 17
T erli v e K elepçeli Ç ocu k lar 22
K arşı Sabalı 24
M e v sim le r ve Şarkılar 27
T u rn a la r G itm iş Ç e k ilip Ö lü m ü n Issız E tek lerin d en 29
D iy arb ak ır'd a B ir Sokak, G ü n d oğ u m u n d a 32
H er Ö m ü r K end i G en çliğin d en V u ru lu r 33
K ötü Ş iir 38
B ize D ü şen Y anm aktır 39

II.AŞK/AYAZI/LDIM 41
Y e n ik S erçe 43
N ice K üllerden 48
D avacı 49
A şk ların Yetim Rengi 51
H ü zn ü m ü n O ğ lu d u r Bu K entte Bütün A n ılar 53
N ih av en t M akam ında 55
S en i b ir T u fan Gibi Sevdim 57
B ağırsam U çu ru m G ibid ir Sesim 58
B ile k le rim d e Bayat Bir İntih ar 59

III.NOTALARI KU RŞUN LA N M IŞ BİR ŞARK ID IR YALN IZLIK 61


Y aln ızlığ ın A tlası 63
1/
GÜ N LERİN ÇARM IHINDA

/ne m ene şey şairlik


d ille deşilen yara ne acı
ama yaralar da iyileşir inan
belki bir dize kalıcı

kıvılcımlar sıçramasın
yaaıınmı şair yaaanıınnn
belki tutuşu r diinya senin alımdan!
y
a
a
n
a
l
ı
m : BİZE DÜŞEN YANMAKTIR!/

9
düş öliir
Tekelioğlıı
Tüllüm
fotoğraf sev da düşer...

bize düşen yanmaktır...

10
H er Önıiir
K endi Gençliğinden Vurnlnr

BÜTÜN SULARI BIÇAKLANM IŞ BİR AKŞAM

I
aşk
dinm em iştir
yine de dalgındır elleri aşkın
ve sıcaktır
b ir yurt kadar

bir de burada u çurum kokar kadınlar


susarlar
geceler boyu susarlar
yorgun etleri terli avuçlarla

kırık bir dal mı


yağm a bir bahçe mi öm rüm üz?

II
yağm ur
dinm iştir
d e bilinir dinm em iştir korku
hava çığlık ve tükürük kokm aktadır

bir de geçip gidince atlar ve şarkılar


geride bütün suları bıçaklanm ış bir akşam

11
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

bü tü n suları bıçaklanm ış
rengine rehned ilm iş bir akşam
unutm uş sevişm eyi
sebebini
ve kendini
bir akşam ...

ben de bütün kıyıları kurşunlanm ış bir aşksam


daha
ses de ölm ü ştü r artık
geriye kalan kendisi kokm aktadır

ve şubat ayaz
çığlık uçurum kokm aktadır

12
H er Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

III
çünkü sevda bir ayaz­
sa artık bütün gü lü şler tutukludur

/b u yüzden gökyiizü nd eki son ıslak bulutu da biz


çözeceğiz
am a daha çok tüfek ve daha çok aşk g e re k /

aşk gerek!

çünkü önce aşk, sonra göç başlar


göç başlar burada
sa vrulur a şk^ar

geride bütün su ları bıçaklanm ış bir akşam

13
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

D(ÎNSİZ) ŞİİRLER

I: F A N İN İN Z A P T I

bir tohum düşer


dal olur
bir insan:

kül!

II: C A M S A R A Y L A R

tanrısına ve kendine ibadet ediyor bakire


korktuğu her şeye sonra
yirm ialtısına geliyor da
bakıp yeni bir yüzyılın avlusuna
m astrübasyon
cam saraylarda

14
Her Ömür
K endi Gençliğinden Vurulur

III: N lH L tST

ey inananlar,
en haklı inanm ak
inanm am aktır
inanm aya

inanm asam /, da!

IV: D İLİ: ŞA İRİN D İN İ

kendi diline yaslanıyordu her sözcük


yerine
ve dinine

tutuyordum
da bu kadar düşüyordu d(insizliğim e)

15
Her Ömiir
Kem li Gençliğinden Vurulur

DAĞLARA ALACA DÜŞMÜŞ,


SEVDAM A KÜL

her gün ter içinde geçiriyorum özlem lerim den


birtakım şubatlardan, o deprem çor lu la rd a n
rezil korkulardan, ıssız kahram anlıklardan

ak bir gergef gibi


gerili gün ler
bir kir gibi düşüyoruz üstüne
kirleniyor
ve kirletiyoruz

bir soluk çeker gibi dünyadan


öyle derin soludum cıgaram dan

nice kederi bin satıra nasıl yazsam


kül! küül, hangi duvara başım ı?

orada hep boşuna ağla dur


burada boşuna özlerem seni

dağlara alaca düşm üş, sevdam a kül!

sonra her gün ter içinde özlem lerim den


bir m iktar şaraplardan, m uhtelif şarkılardan
kış ve yaz u ykularından
rezil korkulardan, ıssız kahram anlıklardan

16
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

AHVALİM AVCILARDADIR

"bizim zahmumuza mcrlıcııı bulunmaz,


biz kudret okııuda gizli yaydanuz
yedi derya bizim keşkiiliimiizde
hacim umman ise biz de göldeniiz"
-A b d a l M U S A -

I
verem bir hayattır burda terkisinde zulm eti, kefeni
koynunda. faizli gelir ölüm dağıtır asaleti; ceylan derisine
kanla yazılan ahvalim avcılardadır.

ah vâlim avcılardadır: oluru yok kendimi inkârın da!


baksan içim e dağlara çıkar sokaklarım : oluru yok yazgım ı
itirafın da!

II
asırlar ka(dar) kelepçeyim , kırılm ış oklarım , kesilm iş
ağaçlarım ; dumanına yasak ataş gibiyim yastadır oğullarım ...

17
Her Öıııiir
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

III

yastad ır oğularım ey ah û zar!


kim selerin görm ediği bir orm anım ben içim de yeşiller
tanışır, ataştır, közdür yüreğim ; ağrım a küller karışır, çün
yetim dir aşk; ayaza keser de böğrüm de

kartallar yarışır

dağda dum an, yürekte köz ve yanık kokusu


kokusu genzinize bulaşır
da siz susarsınız!

siz susarsınız;
am a aşkların zulasında yine sevdalılar oynaşır...

çarp gönlünü ko savrulsun bu tarüm âr aşklara!

19
Her Önıiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

IV
daha ferm an hançerliyse sevda firari, nâ-çâr
ve soluk çırasında gecelerin külhan yürekler
hançer vurduğu yere, ısrar tarihin ibresine yakışır

/çarp gönlünü ko savrulsun bu tarüm âr aşklara


vur aşkının hicranını firar yolculuklara!/

21
Her Ömiir
K endi Gençliğinden Vurulur

TERLİ ve k elepç eli ç o c u k la r

(ömrümüz telaşlı ölüm lerle akraba, ömrümüz karalı çocuklarla; düzde at­
macalar, şahinler dağda ne yurdum , ilk diş çıkaran çocuk hırçınlığında!)

öncesi d iy arbak ır,o benim en esm er çocuğum


siverek , bir toz bulutu ardından kentsiz bir öpüş
u rfa, sim siyah bir yaradır d u alar dökülür eteklerinden
silvan , ipek yoludur ışık çalar d iy arb ek ir gecelerinden
hazro, bir unutuştur; lice'y e güven olm az, o hep illegal
çınar'ı ben anlatamam; gidip sorun o kendini anlam ış mı?-
ergani, yaslı anılar ilçesi ve tarihin saklı m abedi
şırn a k , terlidir ve kelepçelidir...
sav(ur)rulur...
p atnos, vurulm uş, faili m eçhul!
kurtalan, beton istiyor; topraktan ve dem irden bıkm ış!
siirt, üç dil konuşan b ir koca köydür
batm an, siyah kusan bir yetim
h ak k ari, bir ölüevi...
id il, bir ayağı cudi'de, göz göre göre.
bay kan , bir tutam kaçak tütünle savrulur kahvelere...

22
H er Önıiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

ağrı-lı, dağa tutunur...


"burası m uş, yolu yokuşm uş" yok artık; panzerler düm ­
dü z etm iştir gide gele...
ne "van'da şan" kalm ıştır, ne "b itlis"te beş m inare", am a
erek dağı yerli yerinde ve lağım akar bitlis'te
şe m d in li, hep uzaktır; sınırlar konu lm uştur bir de yakın
olduğu yere; özler durur bir şeyleri kim seler bilm ese
de!
m ard in , ışıklı banka panoları önünde eşekli köylüleri;
kaçak çay içer ve çağından kaçaktır gündüzleri
perv ari, hasretinden utanan b ir eşkiya kederi!
k ız ılte p e 'n in tepesinden puşisini alm ışlar; dolayıp kı­
zıllığını tel örgülere içine de m ehm etçikler koym uşlar;
bu nd an kum a görm üş gelin gibi kırgındır...
(...)

23
KARŞI SABAH

(şim di b ütün sular ağır ve ıssız akm aktadır:


s a b a h t ı r ! )

I
sabahtır
bırak, tenim i açlıkla sarsın bu yangının alevi
sonra’ alıp başını gitm ekse günler
alıp başını ölm ekse

ölüm ü d e şiirlerle germ eli


ölüm ü öldürm eli!

II
o ad am lar çok adam lar etm eli
am a ad am lar günlerin d in in d e dinam it gibi
adam lar bu yaslı çarşılarda hep ü şü m ektir şim di

böyle zincirlere bir ekm ek olm az


adam ları çok ekm eğe germ eli

III
gün bozgunları bu, bağ bozum ları
siz, karanfilleri alın, karanfilleri!

öm ür
mü: hep infazda dolunay geceleri
"bir şey eld e edildiğinde y itirilim iştir"*
sabahlan gecede özlem eli...
*camus

24
Her Ömür
K em li Gençliğinden Vurulur

IV
bu insanın sınırlılığı dedim , sabaha karşı
bu da sınırsızlığı sözün
sözü de şiirlere verm eli
ne güzel, verm eli
sabaha karşı

sonra açınca pencerem i rüzgar sesleri


ve ışığın kıpırtısıyla kırlangıç sürüleri
açınca pencerem i
ben dam la dam la şiire vuruyordum
gün ışığı dalga dalga içeri

V
sabahların önünden değil,
ardından gidelim
sabaha karşı
sanki bü tün sabahlar bana karşı

25
Her Ömiir
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

şiirleri sabahlara gerelim


a y d ı n l ı k o l s u n !

26
H er Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

MEVSİMLER VE ŞARKILAR

-78 Kuşağıııa-

I
günlerdeydik
ve gecelerde doludizgin! doludizgin: koşum ları yitirdik!
daha her birim izin bin parçası bin yerdedir
daha parçalarım ızla m eşgulüz, çocuklar,
kim se bilm ez ki parçalarını bizim kadar

II
m evsim ler ve şarkılar çok eskim iş olacak
döneceksin, belki sen de
savruk bir öm ür param parça dönecek ardından
döneceksin, küllerine!
küllerinle d irilip yeniden o yangından
"sırtım ıza kim se yüklem eden biz bu dünyayı
sırtladık" d iyeceksin, "am a kurtaram adık
ve kurtulm adık!"

/Ş İD D E T İN B Ü T Ü N Ç E K L E R İ K A R ŞIL IK SIZ SA A R T IK
Ö Z L EM İN D E SE N E T L E R İ P R O T E S T O D U R !/

27
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

III
dövüşm ek, ille de dövüşm ekse yazgım ız varılan yerde
artık gölgelerim izden başka kim se yok görünürde
yangın sönm üş, küller evini arıyor elin göğünde

işte "büyük günler"in düşünden "küçük an'lar"ın gerçeğine


oradaysan dön! dön!
hep yara k(alm ak) m ı sürgünde?

IV
(önce dünyayı keşfettik, sonra mahalleleri; dünyayı keşfetmek
için yola çıktık, ama unuttuk bir sokağın ucundaki soluk per­
deli evlerimizi, bahçelerimi, öpüşlerimizi ve d(erkeıı) kur­
taramadık da birbirimizi..)

şim di sevm ediklerim izi sevm eyi deniyoruz


yaşadıklarım ızı değil
artık
y(aşam adıklarım ızı) özlüyoruz...

28
Her Önıiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

TU RN A LA R GÎTMİŞ
ÇEKİLİP ÖLÜM ÜN ISSIZ ETEKLERİN D EN

I
bütün turnalar gitm iş çekilip ölüm ün ıssız eteklerinden
ben oturm uş yeni tanrılar seçiyorum
öpüşm ekten bıkm ayan sevgililer

kirletilm iş heceler geçiyor günlerin terkisinden


ordular, silahlar rüzgarın nefesinden

yırtık bir ağrıyla dolaşıyorum günlerdir


günlerdir parasızlık akıyor ceplerim den

II
ad ım ı ayrılığa yakıştırm ayın
yırtarım , çıkarım onun kirli elbisesinden
bakm ayın ayrılıkla konuştuğum a
kavuşur, kavuşm aya da yakışır
m ıyım ?

29
H er Ömür
Kentli Gençliğinden Vurulur

III
adım ı yalnızlığa yakıştırm ayın derken
yalnız da kalabalık m ıyım ?
ve bu yeryüzü
ve kentyüzü
b ir eşek leşi gibi uzayın boşluğunda
b öy le burnum u kapatsam da
sevinçlerim zonkluyor kaçm aya kaç var daha?

IV
bütün turnalar gitm iş çekilip ölüm ün ıssız eteklerinden
ben oturm uş çığlıklarım ı yum rukluyorum
ve m ühürlü bir ağızla kalkıyorum günlerin döşeğinden
oysa ağzım da, sesim de dünyaya yakışıyor
geçirdim onu bıçak gibi susm aların dipsizliğinden

/ağzım ız dünyaya yak ışıyor


bu yüzden ihaneti hayata yakıştırm ayın
yüreğim kam aşıyor/

30
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

V
ve d u yd u m ki bütün köyler istifa cu di'nin eteğinden;
çocu k lar intifada, şarkılar birer ceset dipçik
darbelerind en.

ben oturm uş sözcükleri yum rukluyorum


*
işte bundan her sab(ah!) kırlangıçların ötüşü benim
felâketim dir! ötüşü yusufçukların: felaketim ! felaketim!
ne dem ek ister kuşlar?
*
h aydi siz de beni bir halaya katın
ve indirin dağların d(ağlanan) ezgisinden

yoksa bütün turnalar istifa kanatılm ış gökyüzünden...

31
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

D İY A R B A K IR ’DA BİR SO K A K ,
GÜNDOĞUM UNDA

- H ü s e y in E R D E M 'e -

diyarbakır'da bir sokak, güıuioğum unda


çöp traktörü iner gürültüyle sokağa
susm az saattir horozlar sabahlarla

serçelerin telaşlı cıvıltısıyla


m ahalle bakkalı gürültüyle açar kepenklerini
fırıncı sım sıcak çıkarm ıştır daha günün ilk ekm eklerini

işe giden babalar sabah m ahm urluğunda


kederle bakınıp saatlere duraklarda
devriveler...devriyeler sokaklarda...

seyyar satıcılar, tüpçüler, dilenciler


pay alır günün dem inden
derken gelinler süpürgelerle üşüşür avlulara

okul çocu kları görünürken yollarda


gün
bir som un gibi bölünür ikiye
öğle şarkılarında

32
Her Ömiir
K endi Gençliğinden Vurulur

H ER Ö M Ü R
K E N D İ G E N Ç L İĞ İN D E N V U R U L U R

-İsa'dan sonra XX. yy.-

I
yaşarken de söyledim kim se bilm eyebilir bunu
fatiha suresi kadar eski
günlerin çarm ıhında isa kadar yaslıyım
ve tanrılar kadar çok yaşadım
kim se bilm eyebilir...

daha kırlangıçları y a la n a bir dünyada yaşıyorum


dağları yıkılan, dalları kırılan bir dünyada
kayıp suretler için fotoğraflara koşuyorum
kim se bilm eyebilir...

günlerin çarm ıhında


küle savruldum
ayrılıkları saydım
bir h ançer sapladım nevrozlu bir sevgiye
bir su yatağı gibi aktım sonra kendim e
kan bile dam lam adı, yürüyüp gittim
yüzüm e y a la n a bir sevinç iliştirdim

33
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

II
fal bakan çingeneler esm erdi, yalancıydı
d önm eyecektin!
belki kuruyacaktım
belki çarpa çarpa akacaktım o denizlere
intiharlara aktığım gibi o denizlere
bilm eyecektin!

çıkıp sina dağına o denizlerle


ibranice konuşacak, iblis'i kovacaktım

iblis'i
kovm ak
belki
yarısını dünyanın
k ovm ak dem ekti...

34
H er Ömiir
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

III
bir gülün bir odayı
bir leşin bir sem ti kokuttuğu kentlerde
bir öm ür
çarpar,
akar
da nasıl eskitir yatağını
kim se bilm eyebilir...
*

tanıktım
yargıç
ve sanık

yürüyüp gittim
yüzüm e yalan bir m utluluk iliştirdim

günlerin çarm ıh ında isa gibiydim !

35
Her Örttür
Kendi Gençliğinden Vurulur

IV
günlerin çarm ıhında
seni en güçlü kollarım la sevdim

d aha çok olsun dedim , her şey daha çok


d aha çok olsun yaşam ak, m adem doğduk

günlerin çarm ıhında


ben de kendim ce bir m eryem i sordum
birer b irer aralarken bu kentte kederleri
diyarbakır, böyle zavallı bir çöl gecesi

günlerin çarm ıhında


seni ağrıyan yanlarım la sevdim
tutuklu kollarım la
sevginin bileklerinden kan sızıp durdu
yokluğunda burada yıllar verdim ...

yok lu ğ u n a.................burada !
herkes bilecek bunu

36
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

V
herkes bilecek bunu

tabancaya gerek yoktur


sen haklı bir cinayetsin günlerin duvağında

her öm ür
kendi gençliğinden vurulur

37
Her Ömür
Kendi G ençliğinden Vurulur

KÖTÜ ŞİİR

-kötü ve kara çocu ktan


"kara çalan " (!) kara sözler­

sem ben bile d överim babıâli


depresif estetiği, şizofren im geleri (!)

yıllardır uykusuzum ; sanki yıllardır kanım la, canım la


yazdım bu dizeleri; "tavşan dağa küsm üş, dağın haberi
yok" dem iştin; bindokuzyüzseksenbirdi
unutm a
ne sen dağ
ne de ben tavşanım şim di!

38
H er Önıiir
Keııdi G ençliğinden Vurulur

BlZE DÜŞEN

ne m ene şey şairlik


d il'le deşilen yara ne acı
am a yaralar da iyileşir inan
bekli bir dize kalıcı

yazalım dedik
bize düşen
yazm aktır
b ir baktık ki düşen bize
yazm am ak tır

kıvılcım lar sıçram asın


yaann şair yaannnnnn
belki tutuşur dünva senin ahından

y
a
n
a
1
ı
m : bize düşen
yanm aktır!

39
2/
A Ş K /A Y A Z I/L D IM

"yeter yeter ağladıklarım; artık doymuşum


fecre, aya, güneşe; hepsi acı, boş, dipsiz
aşkııı acılığı dolmuş içime, sarhoşum
yarılsın artık bu gem i, alsın beni den iz!"

A. R im baud-

41
Resim.- Ahmet Yeşil

/bu gemi
vardığı yere bırakır kendini.../

42
Her Ömiir
Kendi G ençliğinden Vurulur

YEN İK SERÇE

I
yaban
ve asi
dağlara d ağılan taylar gibi
ve yangın
gençliğinin alazında

adana'da yollara dizilm iş garlarla


çığlık çığlığa peronlarda
ço cu k lar gibiydi gözleri

/ a d ı nevin
şarap içer, rüzgar giyerdi g eceley in /

II
o, kanadı kırık bir kuştu
beyaza vurulm uştu
kim seler görm edi bir başka renk sevdiğini
kim seler
görm edi kim seler kirlendiğini

/a d ı nevin
hüzün kokar ve korkardı g e ce le y in /

43
Her Ömiir
Kentli Gençliğinden Vurulur

III
"k e n d in i m artılarla b ir tu tm a" derdim ; sen in k a ­
n a tla rın yok. d ü şersin , y oru lu rsu n , ben i koyup koy u p
g itm e ne olu rsu n!"
*
o, kanadı kırık bir kuştu
gülüm serken vurulm uştu
kim seler görmedi uçtuğunu
kim seler,
görm edi kim seler öpüştüğünü

/ adı nevin
özlem tüter ve ç(ağlardı) g eceley in /

IV
'ışığın' diyordu: kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum ;
karanlık kördü ve acım asız...ellerim le kırdım ben de
kalan kanatlarım ı.
kanatlarım ı kanatm aktan geliyorum ...

V
o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı, sonra da çift
çıkardık, kar yağardı, biz dinlem ez, çıkardık! o kentte bütün
sokaklar biz yan yana yürüm eyelim diye dar yapılmıştı;
insanlar dar yapılmıştı; çıkardık! kar durmazdı, üşüşürdü
saçlarına ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda,
avurtlanna çarpan kar taneleri gözyaşlarının sıcaklığına
çarpıp erirdi...ve acıyan kanat yerleri erirdi...erirdi...
biz yan yana, yana yana! yana yana!

/ o bir yenik serçeydi sıkılınca ağlam aya çıkardı


ben yürüsem bütün yollar ona çık a rd ı/

44
46
îo to ğ h it T allinn T c k r lı n ğ lı ı
Her Ömür
Kem li Gençliğinden Vurulur

VI
gitti...kanatları yüreğim deydi
kalan
elim de m in yatü r bir kuş şimdi
yitirdim o aşkın kim liğini
h ü k ü m s ü z d ü r

/a d ı nevin,
ihaneti tutuşturduk bir sabah leyin !/

47
Her Ömür
K endi Gençliğinden Vurulur

NİCE KÜLLERDEN

iç cebim de, sol göğsüm le


senin o dalgın ve dargın yüzün
susuyor
sanki ağrım ış, ağlam ış bir hüzün

iç cebim de, sol göğsüm le


o renksiz günlerden kalan geriye
nereye gitm işliğin, eskim işliğin
ah bir de beklem em işliğin!

iç cebim de
tarihsiz
ve tarifsiz suretin senin
her sabah giyinir benim le
düşer düştüğüm yere
ve dönüşlerim de eve

dönüşlerim de
düşlerim le
ne buruksun
iç cebim de, sol göğsüm le
bir fotoğrafsın
nice küllerden geriye...

48
Her Ömiir
Kem li Gençliğinden Vurulur

DAVACI

her sabah ölürken yenibaştan


ölüm kirletirken her sabah yeniden ellerim izi
ben böyle gelip geçen gem ilerin çiğnediği bir deniz
k end ine savrulm uş bir kül
ısıtam ayan bir ateş belki de
dağıtır özlem ini sessizliklere, sensizliklere
ben böyle her sabah bir rüzgara s(atılan)
nicedir sürgün senin göğüne

seni kim bırakm ış bu kente?


*
seni kim
kara kitaplar arasında kıstırılm ış kendiyle
seni kim ?
seni
bırakm ış kirli suların sofrasında?
siyah ışıklar kentinde
soluk soluğa soluksuzluğum
*

daha akarsular em zirir yüzün


içim de
am a dışım da en uzak
ve en yakın yolcu

yolcu...ayaklanm alar gibi yüreğim de!

49
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

her sabah ölürken yenibaştan


ölüm kirletirken her sabah yeniden ellerim izi
yüzün senin yalnızlığın ad resinde

ad resinde gül kokar, gül bakarsın


seni kim bırakm ış bu kente?
bir yanıyla keder keder öleyim
de bir yanıyla düşeyim u çu ru m diye!

seni t a a m mü d en bana s avuran


bu k e n t t e n d a v a c ı y ı m ;
g ö z l e r i n d e n de!

50
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

A ŞKLARIN YETlM RENGİ

-yalnızlığımda seni büyüttükçe kalabalıklaşacağım;


sen kendi kalabalığında hep yalnız olacaksml-

I
kapattım ucu kıvrılı yerinden bir defteri
bir d efter adınla hüküm lü şim di

sen kend inin neşteri, pası, kilidi


gençliğin kendine savurur seni
esm ersin, cehennem in dibinde doğm uşsun
baban iki karılı evlerde, erkenlerde bekler seni

sen, feodalizm in kara dilberi


gündüzün gölgesindeydi sevgi
gölgesind en gündüzlerin iklim ler geçti

sesin şim di "kanayan bir gül gibi": kangren

II
sen kendi m anastırının huysuz m üridi
bir korkuda
bir şarkıda
ölüm susan uğultuda
sen orda
d ü şlerin e leş kargası tüneyen

elleri ayazlarda
sen orda
esm erliğine rehin feodal şatolarda

51
Her Ömür
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

uyurken sen hasretin avlusunda


gündüzlerin gölgesinde oturuyordum

sonra boşuna çizdim karanlığa resmini


boşuna...ezberleyip hasreti!
oysa nasıl istersen öyle gebertebilirdin beni

nasıl istersen...
*
artık sulara k(atalım ) aşkların yetim rengini

52
H er Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

H Ü ZN Ü M Ü N OĞLUDUR
BU KENTTE BÜTÜN ANILAR

DÖRTLÜKLER:

I
öfkeyle nöbetine tükürürken bir asker
cesu r ve esm er nam lular gürlüyor dağda
bir de silahların en büyük patlam ası
gözlerinin gözlerim e değdiği anda

II
gittin... gülüşleri gülüyorum yine
gülüşleri...bellim m iş gibi...
belki bir dağ çarpılm ışlığı bizim ki
s a v u r d u m s e v i n ç l e r i !

53
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

III
and olsun dedim ve aşkolsun
yoksun...yoksun!
bu takvim ler, belki bir gün
sana yeniden rastlam ak için

IV
seni bulsam
"beni bağışla" diyecektim , kıym etini bilm edim
hüznüm ün oğludur bu kentte bütün anılar
seni...seni çok özledim ...

54
H er Ömiir
K endi Gençliğinden Vurulur

NİHAVENT M AKAM INDA

nereye gitsem gittiğim benim değil


keder çerçeveliyorum şuram da
sonra bir beşiktaş vapuru d enize atıyor esm erliğim i
kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bulvarlar yine de nihavent m akamında
*
nereye ölsem öldüğüm
benim değil bu panjurlar, bu yollar, iskeleler
artanım böyle ölü m e eksildikçe her sabah

ruhsatsız nam lularda tetikler benim değil!


*

sonra im ansız, im lâsız bir aşkla


o kadın d ürtüyor beni uykuda:
"sevgim den ve kendim den korkuyorum
sarıl bana...sarıl bana..."
ve hep erken salıyorum onu sabahın bozgununa
kuşlar uzaktır sonra
yorgunluktur bu lvarlar yine d e nihavent m akam ında

55
Her Öıııiir
Kendi G ençliğinden Vurulur

yansa m ...yansam yandığım benim mi?

artık bir külüm belki artan o yıkım lardan


ve kalan dağınık, sevgisiz yataklardan
yaslıyım , bozgunum
gel iki cehennem olalım günlerin yangınına
ter düşürüp yataklara

kuşlar...kuşlar...kuşlar sonra
yorgunluksa bu lvarlar yine nihavent m akam ında

56
Her Ömiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

SENİ BİR TUFAN GİBİ SEVDİM

(martılar gelmezdi ki sizin ordaıı


martılar sîzindi cy evlerinin önü deniz
bizde ölen kartallardan, dağlardan size haber veririz
bir bakımlık deniz, bir avuç imbat gönderm ediniz!)

I
seni bir çığlık gibi sevdim
u zanıp sesim in avlularına sen de her sabah
sabah...sevince bir sevgiyle gideriz
sonra d u ru r vitrinlerden çiçekleri seyrederiz
p u ştlu klar bizi seyreder
biz çiçekleri

II
sen i bir kar gibi sevdim
eridiim !

bak, kentleri de, dağları da bozdular


başka rüzgarlar giydirdiler kentlere
d ağlara başka tüfekler

kalk
gidelim !
bu rdan gidelim !

III
seni bir nam lu gibi sevdim
tetiklerim i ezberliyordun...

k ıyam etler koparken alnından bu kentin


geceyd i...ansızın seni bir tufan gibi sevdim
b e d e n i m a l a b o r a !

57
Her Ömiir
Kemli Gençliğinden Vurulur

BAĞIRSAM UÇURUM GlBlDlR SESİM

I
elim i versem uzaklarda biri var
uzaklarda biri... bağırsa m uçurum gibidir sesim
nerede ölsem ölüm üne bir hırçın ay dolanır
uzaklarda yeni yazlara soyunur kentler
yeni sarhoşlara, sarhoşluklara
ve yaşanır haritalara, tostlara, hava durum larına göre
ve yasalara

/ yasalara göre uzaklarda biri yok


bağırsam yasa dışıdır se sim !/

II
konuşm a sansür sonra, yürüm e ölüm
yaralı çarşılar gibidir sesim
ellerim , uzaklığım karalı çarşılar gibi

uzaklara bütün çiçeklerin adını sayarım


gelm ez!
hedefi sapm ıştır bütün kurşunların, bağırışların
yalnızlık ölm ez!

gün
dinince
dinm eyince ben

bağırsam uçurum gibidir sesim !

58
Her Önıiir
Kendi Gençliğinden Vurulur

BİLEKLERİM DE BAYAT BİR İNTİHAR

-bu gem i,
vardığı yere bırakır kendini.

geliyorm uşum
pencerelerde yaz
ve bileklerim de bayat bir intihar

oysa ölü necek bir şey yokm uş


gidince sen
yaşanacak bir şey olm adığı kadar

yam yorm uşum


vardığım yere bırakıp kendimi
atlasında yeryüzünün:
çılgın ve çirkin
ve h üzünle oyalanan
yüreğim de kül tadı nice yangından kalan

ölüyorm uşum
senin saçların u zuyorm uş üstelik
ölünce ben
cigarayı da bırakıp süm erbank'a taksit ödüyorm uşsun

bedenin tecritm iş gençliğinden


ikisi de yalnızm ış
geceler öp ü yorm uş m em elerinden

59
Her Ömür
Kemli G ençliğinden Vurulur

ben se gençliğim i pazarlıksız ve hızla geçtiğim den


bu gü nler saçlarım la birlikte şiir yazm ayı da kısa
kestiğim den

-bu n ların hiçbiri olm uyorm uş üstelik (!)-

piç kalm ış aşklarla avutup kendim i


bileklerim d e bayat bir intiharın dikiş izleri
gelip geçm iş yılların diş izleri öm rüm de
neşter ve gül'm üş hayat

gülüyor... gülüyor... gülüyorm uşum ...

60
3/
NOTALARI KURŞUNLANMIŞ BlR ŞARKIDIR
YALN IZLIK

"la bruyere, bir yerlerde: ’yalnız olmamak gibi biiyiik


bir m utsuzluk!' der. Kendi kendilerine kat kıla­
mamaktan korkarak kalabalıkta kendilerini unutmaya
koşunları uyandırmak ister sanki, bir başka bilge, ya­
nılmıyorsam pascal da 'neredeyse bütün dertler oda­
mızda kalmayı bilmememizden geliyor başımıza’ der;
böylece, içekapanış hücresinde, m utluluğu devinmede,
bir de yüzyılımızın deyimiyle kardeşçil diye ad­
landırılabileceğimiz bir fuhuşta arayanları getirir
usum uza."

-baudelaire-

61
/ kalabalıklar merhaba kalabalıklar,
kalabalık yalnızlıklar!.../

62
H er Öıuiir
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

YALNIZLIĞIN ATLASI

I
hayat, çarpar ya ağırlığını cam larına evlerin, ışıklara a l­
danm ayın evler de yalnızlıktır, evler de...
siz çekersiniz gece büyür, gece çeker de bazen siz kü ­
çülürsünüz;
geceler yalnızlıktır!
*
yalnızlığın tablosunu çizer ufukta biri, atlasını yalnızlığın
uzak sularda bir gemici, birileri sınırlar koyar, haritalar basar
biri;
oysa harita basan bütün m atbaalar suçlu, bütün silgiler
yalancıdır
h a r i t a l a r y a l n ı z l ı k t ı r
*
kaçbin ışık yılı uzağız belki de en u ygar gezegene?
ay tutulur­
sa ay orda bir yalnızlıktır

y aln ızlıktır em zirdiğiniz göz göre göre

63
Her Ömür
K endi Gençliğinden Vurulur

II
yerkürenin son jesti belki de insanın dehşet yalnızlığı
olacak.biz yine de çiçekleri sulam ayı unutm ayalım , am a yal­
nızlığım ız çiçeklere de kalm ayacak...
*
bu gezegen her gün m ilyonlarca ton ağırlaşıyor; her gün
aşksız, azıksız azalıyoruz.
azalıyoruz, çoğalıyoruz: ikisini birlikte tartsak azlığım ız
ço k gelecek.

yerkürenin son jesti insanın dehşet yalnızlığı olacak!


bu nu bilm ek için kutsal kitaplara gerek yok. alın işte size hiç
d e kutsal olm ayan, kutsanm ayan b ir kitap bile bunu söy ­
lüyorsa, inanın, yalnızlığım ız kitaplara da sığm ayacak!

64
H er Önıiir
Kemli G ençliğinden Vurulur

III
b ir ölü denizdir yalnızlık...

bir çınarın upuzun gölgesidir çınar boylu yalnızlık
atlasına akbabalar, haram iler tü ner de kendi olmakta di­
retir yine...

65
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

iv
her insanda bird en doğan, am a can çekişip ölem eyen
yalnızlık.
h er bir evrede anlar bunu; kim ileri de m enapozlarda,
antropozlarda, bir gözaltında, uzun bir yolculukta ya da.
*
dal değil, köktür yalnızlık; kurum uş olm alıd ır ve bir
daha yeşerm ez...

66
H er Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

V
okyanuslar anlarıdır denizlerin, gökyüzünün anası yok:
gökyüzü yalnızlıktır.
cellat cellatlığıyla yalnızdır, kurt dağında, kuzu sü ­
rüsünde, çoban kavalında yalnız.
*

kalabalık, kabarık verirsin kavgalarını; bin yum ruğun tek


olup göğe doğrulduğu günlerde de, akşam , dönerken evine:
filen kadarsın...
*
yazıyorsan duyarlığınla yalnızsın kendi derininde; du ­
yarlığınla: suya yazılan sözlerle; en az yalnızlık çeken şa­
irlerd ir yine de; bölüşürler seslerini birlerle, ikilerle, beş­
lerle;
a m a b e ş l e r l e

67
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

VI
o, sevgiyi kendi için istiyor; sevgisiyle yalnız, onu değil,
ben sevgim i seviyorum ; sevgim le yalnız...yalnızlığı d e­
şiyorum : yapayalnız, yapayalnız! karşım a o çıkıyor, sonra
bölü yor, bölüşüyor, topluyor, çarpıyor ve çıkarıp giy­
silerim izi birer birer sevişiyoruz; susup kalıyoruz belki, çekip
gidiyoruz.
geride kalanın adını yalnızlık koym aktan neden ür-
küyoruz?
*
işte kadınlar da, erk ekler de doym az uzuvlarıyla birer
yalnızlıktır...
*
d oğasının insana ihanetidir yalnızlık; özünde yaşam ın
da, ölüm ün de birer ihanet olduğunu kavradığım ızda sorun
yok...

68
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

VII
tek kişilik kalabalıktır aşk.
aşk tek kişiliktir, ikinci kişiye bilet yoktur.

kendinin yayasıd ır aşkta ikinci kişi, kendinin mayası...


herkes kendi sevgisini sever...
*

aşk nedir incil'e göre? nedir tevrat'a, zebur'a, kur'ân'a


göre? bu kitaplardaki aşklar, küfürler neyin rengine göre?
insandır, insan aslolan: insana göre!

bir bedeni o kıyısızlığa bırakm a saati geldiğinde gitmek


bir yalnızlıktır
bütün gitm eler yalnızlıktır

kalm aya göre...

69
Her Ömür
Keııdi Gençliğinden Vurulur

VIII
sevginin ve cesaretin cesetleriyle günler ağır ve kirli,
tortusunu bırakırken öm rüm üze; günler düşlerim ize, öz­
lem lerim ize...
uzaklığın şakağında kaç nam lu kim bilir, yakın olm asın
diye?

sonra biz, burada uçurum lara teslim gençliğim izle...

70
Her Öıniir
Kendi Gençliğinden Vurulur

IX
en rezil parayla insan arasındaki yalnızlıktır; hiçbir
inanç, hiçbir ideoloji, hiçbir aşk, hiçbir kitap bu yalnızlığın
kurallarını bozam ıyor.

bu da bir yalnızlıktır...

71
Her Ömür
Kendi G ençliğinden Vurulur

X
"yaln ızlık bir yağm ura benzer..."

yağm urdan önce biz, bütün çılgınlıkları bir bir bölüştük,


bir bir silahları, türküleri, telaşlı koşuşları; silahlan, tabuları,
ayrılıkları; çoğaltıp yalnızlığım ızı feodal tekkelerde; el­
lerim izin üstünde el bile yokken bölü ştü k vuruşları.
sonrası geceydi ve yalnızdık: çoğalttık susuşları...
*
yağm ura yakalandığım ız gece­
ye çarptık geceye hiçbir şey olm adı; am a biz param par­
çaydık! ve hayat tüketti o m ağrur ve vakur duruşları...

XI
d ağların üstünde zam bakların içinde işte şu hayat; d es­
tan ve yalnız hayat!
yalnızlığa halay halay ellerim ; kırılası, kırılası ellerim !
ben im ellerim , yuh ellerim , şair ellerim ! kalem ini silahıyla
koruyan, kalem i de, silahı da yalnız ellerim ;
"yalnızlık bir yağm ura benzer":
yağm urlarda sırılsıklam ellerim ...

72
Her Ömür
Kcııdi Gençliğinden Vurulur

XII
daha birileri b ir yerlerde yaralardan söz ediyor; sonra
binlerce ses o bir sesin üstüne, belki d e yüzbinlerce...
am a kim e anlatılır ki yara, orada yara olarak yalnız,
yarayı an latan anlatırken;
yara, yara olarak yalnız!
*
destan ve yalnızdır hayat kırılası ellerim !

herkes kend ine göre bir yalnızlıktır...

73
Her Öıııiir
Kem li Gençliğinden Vurulur

XIII
iyi ki d oğm ad ınız hiç doğm ayanlar ya da doğm ası ola­
sılık kalanlar.
*
doğarken biz de sperm deki olasılık kadardık; o olasılıkla
d oğm ak veya doğm am ak üzere yalnızdık.
şim d i de yaşam ak ve ölm ek hâlâ bir olasılıktır.hep m en­
genede, ked erd e en çok da yaşam ak bir olasılıktır.

sevişm ek ey, yaşam ak bir olasılıktır!

XIV
yalnızlığı sevişirken eksiltiyor, eskitiyor
ve eskiyoruz...
- seviştiğim gece emzirdiğim gecedir benim de.
öziimii katanım ona; döl alır bir kadın rahmine bereketim­
den...
geceyi kanat ıram, gece beni kanatır...;

geceyi kanatırız, gece bizi kanatır,


geceler insanlar kadar çok
yalnızlıktır!

74
Her Ömür
Kcıtdi Gençliğinden Vurulur

XV
giderek insanlaşıyor,
uygarlaşıyor
ve insansızlaşıyoruz!
*

"görgü tanıklarının ifadelerine göre”


dağınık yüzü günlerin ter ve keder içinde;
zanlıları her sabah o resmi geçitlerde...
*
işte hayatlarım ız intiharların ve cesaretlerin sustuğu
yerde; hayatlarım ız d iğer hayatların da cesetleriyle!

hayatlarım ızda kim selerin bilm ediği yalnızlıklar, ama


kim seler bilse de, bilm ese d e yalnızlık var ey bü tün yalnız­
lıklar!

75
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

XVI
en kaliteli çikletleri çiğneyen kadınlar, gülüm serken o
neon lam balar saçağında; düşlerinde, düşüşlerinde michael
jakson, m adonna, küçük em rah; travestiler de kalçalarında ve
slikon göğü slerind e biriken yorgunlukla dante'nin "ilahi ko-
m edya"sını konu şu rlar sperm kokan duvarlarla...
*

o yırtık, yam alı ve yaralı sevgilerden, o kaypak sev­


gililerden, servetlerden geride hep nam uslu bir orospum
oldu benim de; tünediler yalnızlığım a hüzünlü bir yüzle o
gecelerde...kesik kesik solunan hecelerle...
sonrası aşkların da üstünde bir hayat; sürgit yoğun­
lukların, yorgu nlukların, öfkelerin üstünde!

76
H er Ömiir
K endi Gençliğinden Vurulur

XVII
şim di güzel bir deniz karşım da; korkunç çırpıntılı, deh­
şetli m avi bir deniz tutm uş da bir ucundan b(akıyor) uzak­
lara.

uzak, uzaklığında
ben kendi yakınlığım da yalnızım ...
*
ortalarda olsam da ortalı yalnızlıktır...

77
Her Ömür
Kendi Gençliğinden Vurulur

XVIII
böyle yakın uzaklıklar ve u zak yakınlıklarda hep yal­
nızlıklar
ve, yalnız değiliz, derken de yalnız!
*
işte cesetler ve cesaretler içinde aynadaki suretim i tuzla
buz ediyorum ; keder ırm akları akıyor ortasından!
birden bir kırlangıç sürüsü kanat çırpıyor uzaklara; yol­
lara ve yolculuklara bakıyorum da şarkıların kırık dökük
notaları saçılm ış sokaklara.

herkes kendine göre bir şarkıyı tutturm uş yangınlar or­


tasında.

yangınlar ortasında
n o t a l a r ı k u r ş u n l a n m ı ş b i r ş a r k ı d ı r y a ln ız lık ...

1991 m erter, istan b u l/1992 d iy arb ak ır

78
" ít % ^ 6í í ^ X

You might also like