Professional Documents
Culture Documents
Sunu
Sunu
Sunu
KADİFEKALE
z
Tarihçe
Günümüzde Kadifekale olarak anılan tepenin antik kaynaklarda kullanılan adı Grekçe’de “Tepe”
anlamına gelen Pagos’tur İskender Dönemi’nde kurulan Kadifekale M.Ö. 3. y.y.’dan itibaren
tarihin her döneminde güçlü bir liman kenti olarak öne çıkmıştır.
Yeraltı sarnıçları ve Aziz Polikarp’ın mezarının bir zamanlar surlar içinde olduğuna birçok belgede
rastlanması,Kadifekale’ye tarihselliğinin yanında dinsel bir boyut da kazandırmaktadır. Roma
İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından 11. y.y. sonlarına kadar Bizans egemenliği altında olan
Pagos ve İzmir Ortaçağda Çaka Bey’in İzmir’i ele geçirmesiyle birlikte ilk kez Türklerle tanışmıştır.
Daha sonra tekrar Bizans egemenliğine geçen kent bir ticaret ve kültür merkezi haline gelmiştir. Ve
hiç değişmeyecek olan Türk egemenliği, Aydınoğlu Umur Bey’in 14. y.y. başlarında kaleyi ele
geçirmesiyle başlamıştır.
Kadifekale adını ilk kullanan 17. y.y.’da Evliya Çelebi olmuştur. Evliya Çelebi kalenin adının
efsanevi Kraliçe Kaydafe’den geldiğini öne sürmüştür. Kaydafe Kalesi zamanla dilden dile
dolaşarak Kadifekale halini almıştır.
z
18. y.y.’a gelinceye kadar yerleşim yeri olarak kullanılmayan Kadifekale zamanla harabeye
dönüşmüştür.
Kadifekale ile Smyrna Agorası arasındaki yamaçta yer almaktadır. Bugün bir kısmı yıkılmış bir
kısmı ise kullanılan modern ama niteliksiz konutların altındadır.
Smyrna Tiyatrosu’na ilişkin ilk bilgilere Vitruvius’un De Architectura adlı eserinde ulaşılmaktadır.
Vitruvius (V.IX.1), Smyrna Tiyatrosu’nun skene (sahne) binasına bitişik durumda olan veya
hemen yakınında olan Stratonikeion adı verilen bir portikonun bulunduğunu not etmektedir.
Böyle bir portikonun tiyatro civarında planlanmış olmasını övgüyle belirtir ve diğer kentlere örnek
olarak gösterir. Tiyatrolara yakın bu tür portikolar yağmurlu havalarda izleyicilerin sığınması ve
oyuncuların ekipmanlarını saklamaları için uygun bir kapalı mekan imkanı sağladıkları
bilinmektedir. Smyrna Tiyatrosu’nun varlığına ilişkin ikinci antik kaynak İ.S. 2. yüzyılda yaşamış
olan Aristides’tir. Ancak Aristides Smyrna’yı betimlerken değindiği yapılardan biri olan tiyatroya
ilişkin herhangi bir ayrıntı vermemiştir.
z
Tiyatro’nun harabe halinde olsa da varlığı ve tanımına ilişkin sonraki bilgiler Smyrna
17. Yüzyıldan itibaren İzmir’e olan ilgileri sebebiyle kente gelen seyyah ve
araştırmacıların bilgilerine dayanmaktadır. Tiyatro kompleksi ile ilgili en erken
notlardan biri Jean Baptiste Tavernier’e aittir. Tavernier’e göre Smyrna’da bulunan
tiyatro yarım daire biçiminde yapılmıştır ve deniz tarafı açık bırakılmıştır. Tavernier
dile getirdiği yarım daire biçimli yapının bir amfitiyatro olduğu kanısında idi. 17.
Yüzyılda tiyatroyu görenlerden Moncony’e göre ise, tiyatro 314 adımlık bir yarım
daire şeklindeydi ve yirmi dört sıra basamağa sahipti. Bir başka seyyah Otto
Friedrichs von Richter, 19. Yüzyılın başında tiyatro üzerine yaptığı kısa yorumda; bir
kemerin ve yüksek bir duvarın varlığından söz etmektedir. 1817’de Smyrna’yı
gözlemleme şansı bulan Kont Louis Auguste Forbin ise Prosceniumun (tiyatro
sahnesi) o tarihte hala görülebildiğini belirtir.19. yüzyılın ikinci yarısında Sir Charles
Wilson’a göre proskeneium ve orkestra üzerinde inşaat yapılmış ve cavaedan
(tiyatronun izleyici bölümü) geriye doğal bir oyuktan başka bir şey kalmamıştı.
z
Ancak hepsinin ötesinde Smyrna tiyatrosu ile ilgili olarak en detaylı gözlem 1912 – 1913 yılları
arasında tiyatroda çalışma imkanı bulmuş Otto Berg ve Otto Walter’a aittir. Onlar tarafından
hazırlanan ve 1932’de Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti tarafından Türkçeye çevrilerek “İzmir’de
Roma Tiyatrosu” adıyla yayınlanan rapor yapı hakkındaki bilgilerimizin temelini oluşturur. 1917
ve 1918 yıllarında tiyatro alanını işgal eden evlerde yapılan incelemelerle bir araya getirilen
arkeolojik veriler toplanmıştır.
z
Walter ve Berg’in çalışmalarına göre tiyatro, üç katlı sahne binasına sahipti ve yarım daire
şeklindeki orkestrasının üzerinde 30 m boyunca yükselen iki diazoma ile bölünmüş üç
kademeli ve 152 m çapında bir caveaya sahipti. Walter ve Berg’in kireçtaşından imal
edildiklerini belirttikleri oturma basamakları 0,43 m. yüksekliğinde ve 0,45 m. genişliğindeydiler.
z