You are on page 1of 13

Maltepe Tıp Dergisi / Maltepe Medical Journal

OTOİMMÜN HEPATİT

AUTOIMMUN HEPATITIS
DERLEME

Nihat AKBAYIR

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gastroenteroloji Bilim Dalı


İletişim: nihat.akbayir@maltepe.edu.tr

ÖZET SUMMARY

Otoimmün hepatit, kadın cinsiyet dominansı, yükselmiş Autoimmune hepatitis is a chronic liver disease caused by
transaminaz ve immünglobulin G düzeyleri, otoantikor immune mechanisms, characterized by signs of female gender
seropozitifliği ve histolojik düzeyde “interface” hepatit dominance, elevated transaminase and immunoglobulin
bulgularıyla karakterize, immün mekanizmalarla ortaya G levels, autoantibody seropositivity and exist of interface
çıkan kronik bir karaciğer hastalığıdır. Asemptomatik hepatitis at histological level. Asymptomatic transaminase
transaminaz yüksekliğinden siroz ve portal elevation may present with different clinical manifestations
hipertansiyon bulguları ve fulminan hepatite varan ranging from cirrhosis and portal hypertension to fulminant
farklı klinik tablolarla kendini gösterebilir. Hastalığın hepatitis. If the disease is diagnosed early, progression is
erken tanısı konulursa başlanacak immünosüpresif stopped with the immunosuppressive treatment, fibrosis
tedavi ile progresyonun durduğu, histolojik regresses at histological level and cirrhosis can be prevented.
düzeyde fibrozisin gerilediği ve siroza ilerlemesinin Mechanisms that initiate and maintain autoimmune
önlenebileceği gösterilmiştir. Karaciğerdeki otoimmün inflammation in the liver and the absence of hepatic
inflamasyonu başlatan ve sürdüren mekanizmalar tolerance have yet to be revealed. There are no specific
ve hepatik toleransın neden kaybolduğu hala ortaya and targeted therapies for Autoimmune hepatitis and the
konulamamıştır. Ootoimmün hepatit için spesifik ve treatment is still based on non-selective immunosuppression.
hedeflenmiş tedaviler yoktur ve tedavi hala non-selektif In this review, the pathogenesis, diagnosis and treatment of
immünosüpresyona dayanmaktadır. Bu derlemede autoimmune hepatitis is discussed, consensus reports of the
otoimmün hepatititin patogenez, tanı ve tedavisindeki international autoimmune hepatitis group are examined and
yenilikler ele alınmakta, uluslarası otoimmün hepatit primary sclerosing cholangitis overlapping with autoimmune
grubunun konsensus raporları irdelenmekte ve hepatitis and the Paris criteria for primary biliary cholangitis
otoimmün hepatitle örtüşen primer sklerozan kolanjit, syndromes are emphasized. Hamburg 2016 consensus
primer biliyer kolanjit sendromlarına ilişkin Paris kriterleri reports on the treatment of autoimmune hepatitis are as
vurgulanmaktadır. follows. Steroids are drugs to be selected in the induction
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 11 Sayı: 2/ 2019

Otoimmün hepatitin tedavisinde Hamburg 2016 of remission (normal transaminase and IgG), but optimal
http://doi.org/10.35514/mtd.2019.13

konsensus raporları şu şekildedir. Steroidler remisyonun dosing schemes are controversial. Azathioprine is the drug
indüksiyonunda (normal transaminaz ve IgG) seçilecek to be chosen for the maintenance of remission. Metabolite
ilaçlardır, ancak optimal doz şemaları tartışmalıdır. levels of Azathioprine help in the adjustment of the dose and
Azatiyopurin remisyonun sürdürülmesinde (idamesi) to demonstrate its incompatibility with drug intake. Stable
seçilecek ilaçtır. Azatiyopurin metabolit düzeyleri dozun biochemical remission, which lasts more than two years, is a
ayarlanmasında ve ilaç alımına uyumsuzluğunun ortaya prerequisite for drug discontinuation, most of which require
konulmasında yardımcı olur. İki yıldan uzun süren stabil lifelong treatment.
biyokimyasal remisyon ilacın kesilme denemesi için ön
koşuldur, çoğu yaşam boyu tedavi gerektirir.

Anahtar Kelimeler: Otoimmün hepatit, Key words: Autoimmune hepatitis, Gastroenterology,


Gastroenteroloji, Skorlama Scoring

55
Otoimmün hepatit, kadın cinsiyet dominansı, yükselmiş başlattığı ve sonrasında otoimmün saldırının moleküler
transaminaz ve immünglobulin G düzeyleri, otoantikor beetik birliktelikler 6. kromozomun kısa kolu üzerinde
seropozitifliği ve histolojik düzeyde “interface” hepatit yerlemiş olan human lökosit antijen (HLA) (human
bulgularıyla karakterize, immün mekanizmalarla ortaya major histokompabilite kompleks-MHC) genleri içinde
çıkan kronik bir karaciğer hastalığıdır. Asemptomatik bulunmaktadır. Bu gen bölgesinin ürünleri antijenik
transaminaz yüksekliğinden siroz ve portal peptidlerin T hücrelerine sunumu ve böylece adaptif
hipertansiyon bulguları ve fulminan hepatite varan immün yanıtın başlatılması ile ilgilidir.
farklı klinik tablolarla kendini gösterebilir. Hastalığın Güncel kanıtlar, otoimmün hepatitli bir hastada
erken tanısı konulursa başlanacak immünosüpresif karaciğer hasarının HLA sınıf II antijenlerin hepatosit
tedavi ile progresyonun durduğu, histolojik yüzeyinde aberran olarak gösterilmesinin, normal
düzeyde fibrozisin gerilediği ve siroza ilerlemesinin hepatosit membran bileşenlerinin antijen sunan
önlenebileceği gösterilmiştir (1 ). İlk olarak ANA pozitif hücrelere tanıtılmasına neden olduğunu göstermektedir
bulunan bir hastada tanımlandığı için 1956 yılındaki (4, 5) .
hastalığın adı lupoid hepatit olarak anılmış, kronik aktif Otoimmün hepatititin gelişiminde rol oynayan
hepatit, kronik agresif hepatit, plazma hücreli hepatit, genetik duyarlıkla ilgili HLA haplotipleri arasında
otoimmün kronik aktif hepatit gibi terimlerden sonra HLA B8, HLA B14, HLA DR3, HLA DR4 ve HLA Dw3
1992 de Uluslararası Otoimmün Hepatit Grup (IAIHG) sayılabilir. Ayrıca bu hastalarda virüs nötralizasyonunda
tarafından otoimmün hepatit olarak isimlendirilmiştir rol oynadığı iyi bilinen kompleman C’ün C4A gen
(1, 2). delesyonu bildirilmiştir. Kompleman C4 eksikliğine
Otoimmün hepatit, serum otoantikorlarına göre iki bağlı olarak virüs eliminasyonundaki yetersizlik,
ayrı tip olarak tanımlanmıştır. Tip I otoimmün hepatit, infekte hücrelerin antijenlerine karşı immün yanıtın
ANA (anti nükleer antikor) ve/veya ASMA (anti düz kas oluşmasına yol açabilir. HLA DR3 pozitif hastalar daha
antikor) pozitifliği ile, Tip II otoimmün hepatit ise anti- agresif hastalık seyri, immünosupresif tedaviye daha
LKM-1 (anti karaciğer böbrek mikrozomal tip 1 antikor) az yanıt oranı, daha genç yaşta hastalık başlangıcı
veya anti LC-1 (anti karaciğer sitozol tip 1) pozitifliği ile ve daha yüksek oranda karaciğer transplantasyon
karakterizedir. gereksinimi gösterirler. HLA DR4 pozitif hastalarda ise
Epidemiyoloji ve genetik özellikler: diğer hastalara göre daha yüksek oranda ekstrahepatik
Otoimmün hepatit tüm etnik gruplarda ve herhangi manifestasyonlarla karşılaşılır, hastalık daha geç yaşta
bir yaşta görülebilir (9 ay-77 yaş), ancak sıklıkla 4-5. başlar ve streoidlere daha iyi yanıt verir.
dekadlarda tanı konulmaktadır. Hastalık bimodal Potansiyel tetikleyiciler
dağılım göstermekte olup, 10-20 yaş ve 45-70 yaşları Otoimmün hepatit gelişimine yönelik genetik
arasında olmak üzere iki insidens zirvesi yapmaktadır. duyarlılığın artmış olduğu hastalarda karaciğerin
Kadınlarda belirgin şekilde daha sık görülmekte otoantijenlerine immün yanıtlar moleküler benzerlik
olup, kadın/ erkek oranı 3.6/1 olarak bildirilmiştir (1). yoluyla tetiklenebilir. Bu modelde ekzojen patojenlere
Avrupa ve ABD’den yapılan çalışmalarda prevalansı yönelik immün yanıt, yapısal olarak benzerlik gösteren
11-25/100.000 arasında değişmekte olup, dünyada vücudun kendi komponentlerine de çarpraz reaksiyon
en yüksek prevalans kuzey Amerika Alaska yerlilerinde göstermektedir. Bu teoriye en güçlü destek, tip II
bildirilmiştir (43/100.000). Asya- Pasifik bölgesinde otoimmün hepatitdeki anti-LKM1 antikorlarının
ise Yeni Zelanda dışında (24/100.000) Japonya ve otoantijenik hedefi olan sitokrom P4502D6 (CYP
Çin verileri batıyla karşılaştırılabilir düzeyde düşük 2D6) molekülü ile hepatit C virüsü poliproteinlerinin
prevalans göstermektedir (3). Otoimmün hepatitin yüksek oranda homoloji göstermesinden gelmektedir.
klinik prezentasyonu da etnik kökene göre farklılık Gerçekten de kronik HCV hepatitlerin % 10’u
göstermektedir. Siyahlarda hastalık daha agresif bir anti- LKM1 için seropozitiflik göstermektedir. Diğer
klinik seyir göstermekteyken, Alaska yerlilerinde daha tetikleyiciler arasında hepatit B, hepatit A, CMV, HSV tip
sıklıkla akut hastalık tablosuyla başlangıç görülmektedir. I, Epstein-Barr virüsü, kızamık sayılabilir. Viral olmayan
Hispanik orjinlilerde hastalık klinik ve histolojik olarak çevresel tetikleyiciler olarak minosiklin, nitrofurantoin,
yüksek oranda siroz tablosuyla prezente olmakta, Asyalı oksifenisatin, alfa metil dopa, tienilik asit, statinler,
hastalarda kötü sağkalım oranları izlenmektedir. melatonin, diklofenak, ornidazol ve intereferonla ilaç
Etyopatogenez: orjinli otoimmün hepatit geliştiği bildirilmiştir. Tetikleyici
Dominant hipotez, otoimmün hepatite genetik otoantijenler arasında asialoglikoprotein reseptör ve
olarak yatkınlık gösteren duyarlı bir bireyde çevresel CYP-P450 2D6 vurgulanabilir.
faktörlere maruz kalınmasıyla karaciğer otoantijenlerini Karaciğer hasarının mekanizması: Otoimmün hepatitde
hedefleyen bir immün yanıtın karaciğer hasarını immün yanıtın, self-antijenik peptidlerin etkinleşmemiş

56
(uncommitted) yardımcı T lenfositlerin (T helper, Th0) hücrelerinin İL-12’ye maruz kalması Th1 hücreleri yönünde farklılaşmasına neden olur,
Th1 hücreleri de IFNγ salgılayarak monosit farklılaşmasına, sitotoksik CD8 T hücrelerinin
aktivasyonuna ve doğal öldürücü (Natural Killer) hücrelerin uyarılmasına yol açar. IFNγ MHC
hücre reseptörlerine (TCR) sunulmasıyla başlatıldığına sınıf I antijenlerini de uyarır ve hepatositlerin sınıf II antijenleri eksprese etmesini tetikler, bu
da inflamasyonu daha da alevlendirir. İL-4 etkisi altında kalmak ise Th2 yönünde farklılaşmaya
inanılmaktadır. Self antijenik peptidler profesyonel yol açar. Th2 hücreleri, B hücrelerinin plazma hücrelerine maturasyonunu sağlayacak olan
İL-13, İL-4 ve İL-10 salgılarlar. Plazma hücrelerinin ürettiği antikorlar, antikor yoluyla hücresel
antijen sunan hücreler (APC) tarafından işlenir ve sitotoksisite ve kompleman aktivasyonundan sorumlu tutulmakWtadır

yüzeylerinde gösterilir (eksprese edilir). Antijen sunan Klinik özellikler:


hücreler arasında makrofajlar, dendritik hücreler ve Prezentasyon: Otoimmün hepatitin klinik
B lenfositler sayılabilir. Ayrıca karaciğer, aralarında seyri azalan ve artan otoimmün aktiviteye bağlı olarak
karaciğer sinüzoidal endotel hücrelerinin, Kuppfer dalgalanma gösterir, bu nedenle asemptomatik
hücrelerinin ve dendritik hücrelerin bulunduğu çeşitli seyirden, ciddi akut hepatite ve fulminan hepatite
özelleşmiş antijen sunan hücre populasyonlarına ev dek uzanan geniş bir klinik yelpaze içinde değişkenlik
sahipliği yapar. Çeşitli çalışmalar, hem CD4 hem de sergiler. Hastaların %10-25’i akut hepatitle kendini
CD8 efektör T hücrelerine antijen sunumunun in situ gösterir ve diğer nedenlere bağlı akut hepatitlerden
gerçekleşebildiği ve bu süreç için bölgesel lenf nodlarına farklılık bulunmaz. Otoimmün hepatitin akut
hücrelerin gitmesine gerek olmadığını desteklemektedir prezentasyonunda iki farklı klinik antiteyle karşılaşılır.
( 2, 5, 6). Bir tanesi tanı konulmamış subklinik kronik otoimmün
Antijen sunumu sırasında uygun stimülan hepatitin akut alevlenmesi şeklinde olabilir, diğeri ise
sinyal varlığında Th0 hücreleri aktive olurlar ve maruz kronik histolojik değişikliklerin olmadığı gerçek bir akut
kaldıkları sitokin çeşidine göre değişik yardımcı T hepatit şeklindedir. Akut prezentasyonlu hastaların bir
hücre alt grupları yönünde farklılaşmaya uğrarlar. kısmında immünoglobulin G düzeyleri normal, ANA
İnterlökin-12 (İL-12) ve İL-4 varlığında Th0 hücreleri serolojisi negatif olabilir. Akut hepatitle başlayan bu
sırasıyla Th1 ve Th2 hücrelerine farklılaşırken, İL-1β olguların bazılarında ender olarak tablo akut karaciğer
ve İL-6 varlığında farklılaşma Th17 hücreleri yönünde yetersizliğine dönüşebilir. Otoimmün hepatit tanısının
olmaktadır. Farklılaşan Th1 hücreleri İL-2 ve IFN-γ akılda tutulması, tanı ve tedavideki gecikmenin kötü
üretimini uyarır ve eş zamanlı olarak TNF-α ve IFN-γ prognoza yol açabileceği bu hastalıkta hızla başlanacak
üreten CD8 lenfositlerinin aktivasyonuna neden olur. immünosüpresif tedavi ile hepatosit hasarının
Bu son hücreler MHC-sınıf I ve antijen kompleksini progresyonunu önleyecek, karaciğer transplantasyonu
tanıyarak sitotoksisiteyi başlatır. Hepatositlerin IFN-γ’a gereksinimini azaltacaktır.
maruz kalmaları MHC sınıf I ve aberran olarak da MHC Otoimmün hepatitin, başlangıçta peripubertal
sınıf II moleküllerinin hücre yüzeyinde ekspresyonlarının kadınlarda tanımlanmış olmakla birlikte şimdi tüm
artmasına neden olur. Aberran MHC sınıf II ekspresyonu yaşlarda, her iki cinsiyette ve tüm etnik gruplarda
ise daha fazla T hücre aktivasyonuna yol açarak görülebileceği bilinmektedir. Genel olarak bimodal
karaciğer hasarının ilerlemesine neden olmaktadır. dağılım göstermekte olup, 10-20 yaş ve 40-60 yaşlar
Th17 hücreleri de proinflamatuar sitokinleri arasında zirve insidens göstermektedir. Bununla birlikte
üreterek otoimmüniteye katkıda bulunmaktadır. giderek artan sayıda 60-65 yaşın üzerindeki bireylerde
Primer biliyer sirozdaki rolü daha ayrıntılı olarak otoimmün hepatit tanısı konulmaktadır. Yaygın olarak
ortaya konulmuş olmasına karşın, otoimmün klinik tablo aşağıdaki semptomların bir veya birkaçı ile
hepatit patogenezindeki rolü araştırılmaktadır. Th17 kendini göstermektedir. Amenore ilk semptomlardan
hücrelerinin otoimmün hepatitli hastaların dolaşımında olabilir, yorgunluk en sık görülen semptomdur,
ve karaciğer içinde sayılarının arttığı gösterilmiştir (2 ). depresyonla başvuran hasta oranı giderek artmaktadır.
Otoimmün karaciğer hasarında varsayılan mekanizmalar
Şekil 1’de gösterilmektedir. - Yorgunluk (en sık semptom)
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 11 Sayı: 2/ 2019

- Kendini hasta hissetme


- Karın sağ üst kadranda hafif ağrı
- Amenore
- Letarji
- Anoreksiya
- Kilo kaybı
- Bulantı
- Kaşıntı
- Sarılık
- Küçük eklemlerde artralji
- Makulopapüler deri döküntüleri
Şekil 1. Karaciğer hasarının mekanizması (2) Karaciğer hasarı self antijenik bir peptidin MHC
içinde profesyonel bir antijen sunan hücre (APC) tarafından sunulmasıyla başlatılır. Çeşitli - Açıklanamayan ateş
sitokinlerle birlikte uygun diğer stimülanların eş zamanlı uyarısı, etkinleşmemiş CD4 yardımcı
T hücrelerin (Th0) farklılaşmasını tetikler. İL-6 ve İL1β, farklılaşmanın proinflamatuar sitokin
İL17’yi salgılayacak patojenik Th17 hücreleri yönünde gelişmesini sağlar. Th17 hücrelerinin
hepatositten İL-6 sekresyonunu uyarması daha da fazla Th17 gelişiminine yol açar. Th0

57
Fizik muayene normal olabilir, ya da kronik De novo otoimmün hepatit: Diğer karaciğer
karaciğer hastalığı bulguları saptanabilir. Tipik hastalıkları nedeniyle karaciğer transplantasyonu
olarak fizik muayenede sağlıklı görünen genç bir yapılan erişkin ve çocuk hastalarda otoimmün
kadında multipl arteryel örümcekler, karında stria, hepatit geliştiği bildirilmiştir (de novo otoimmün
akne, hirsutismus, hepatomegali, splenomegali hepatit). Bu tablo için post-transplant immün
görülebilir. İleri evrelerde klinik tabloya portal hepatit, otoimmün hepatite benzeyen graft
hipertansiyon bulguları hakimdir. disfonksiyonu, post-transplant plazma hücreli
hepatit gibi çeşitli alternatif isimler önerilmiştir.
Tüm olguların %12-35’i asemptomatiktir Bu antitenin doğru zamanda tanınması, graft
ve başka nedenlerle (işe girme, okul raporu rejeksiyonundan ve giderek yeni bir karaciğer
gibi) yapılan tahlillerde transaminazlar yüksek transplantasyonu gereksiniminden kaçınmak için
bulununca gerçekleştirilen ileri tetkiklerle tanı çok önemlidir. Tablo 1’de otoimmün hepatitin
konulur. Tüm olguların yaklaşık üçte biri tanı klinik özellikleri özetlenmektedir.
konulduğu sırada zaten siroz gelişmiş durumda
olup, semptomlardan bağımsız olarak bu olgular Tablo 1. Otoimmün hepatitin özellikleri (6)
daha düşük sağ kalım oranı göstermektedir.
Otoimmün hepatit tedavi edilmezse %40’ı
tanıdan itibaren 6 ay içinde kaybedilir. Bildirilen 5
ve 10 yıllık sağkalım oranları sırasıyla %50 ve %10
düzeyindedir (1-3, 7).

Özel prezentasyon şekilleri:

Gebelik ve post-partum dönem: Hastalığın ilk


tanısı gebelik sırasında veya post-partum dönemde
konulur. Gebelik sırasında Th1’den Th2’ye dönüşen
immün profil nedeniyle gelişen immün toleransa
bağlı hastalık düzelmişken, post partum dönemde
profilin tekrar tersine dönmesiyle otoimmün
hepatit alevlenme gösterir. Gebelik sırasında ya
da sıklıkla doğum sonrasında gammaglobulin
artışının eşlik ettiği karaciğer fonksiyon testlerinde
bozukluğun ayırıcı tanısında bu tanı mutlaka yer
almalıdır.
İlaçlar: Çeşitli ilaçların kullanımından sonra
otoimmün hepatit gelişebilmektedir. İlaçların
hepatik metabolizması sonucunda oluşan reaktif
metabolitlerin hücresel proteinlere bağlandıkları
ve oluşan bu moleküler komplekslerin
immün sistem tarafından neo-antijen olarak
tanınabildikleri gösterilmiştir (4). Minosiklin ve
nitrofurantoinle oluşan otoimmün hepatitlerin
ilaca bağlı otoimmün hepatit havuzunun % 90’ını
oluşturduğu bilinmektedir. Yakınlarda yapılan
bir çalışmada ilaçlara bağlı gelişen otoimmün
hepatitlerin diğer otoimmün hepatitlerle
karşılaştırıldığında oldukça benzer klinik gösterdiği,
daha düşük histolojik aktivite gösterdikleri ve
uzun süreli immünosüpresyon gerektirmiyor
gibi göründükleri vurgulanmıştır (7). Diğer Otoimmün hepatitin ekstrahepatik bulguları:
ilaçlar patogenez bölümünde de belirtildiği gibi, Otoimmün hepatitin bir diğer özelliği de
oksifenisatin, ornidazol, metil dopa, diklofenak, hastanın kendisinde veya 1. derece akrabalarında
interferon, atorvastatin, yüksek derecede aktif otoimmün ya da immün mekanizmalarla oluşan
antiretroviraller, biyoloijk ajanlar ( infliximab, hastalıklar görülebilmesidir. En sık görülenler
natalizumab, adalimumab) olarak bildirilmiştir. arasında otoimmün tiroidit, DM tip I, ülseratif
kolit, vitiligo, çölyak hastalığı sayılabilir (Tablo 2).
Viral infeksiyonlar: Duyarlı bireylerde viral
infeksiyonlardan sonra (hepatit A, Epstein-Barr,
HSV 6, kızamık) otoimmün hepatit başladığı
bildirilmiştir. Virüslere bağlı akut hepatitlerde
açıklanamayan uzamış klinik tablolarda otoimmün
hepatit düşünülmelidir.

58
Tablo 2. Otoimmün hepatite eşlik eden ekstrahepatik hastalıklar (2) bir kolanjit bulgusu olmadan otoimmün hepatitte
de görülebilir. Bir çalışmada 105 otoimmün
hepatitli hastanın % 16’sında kronik ülseratif
kolit saptanmıştır (8). Diğer hastalıklar arasında
üveit, çölyak hastalığı, pernisiyöz anemi, Sjögren
sendromu, mikst konnektif doku hastalığı,
CREST sendromu ve Weber-Christian vasküliti
sayılabilir. Bu son hastalık, yineleyen subkutan
yağ dokusunda inflamasyonlarla seyreden, sıklıkla
kadınlarda görülen, sistemik tutulum da gösteren
otoimmün bir hastalık olup, simetrik lezyonlar
kalça ve bacakların distalinde tutulum gösterir.
Ateş, bitkinlik, artraljiler, bulantı, kusma, karın
ağrısı, kilo kaybı, hepatomegali ile seyreder.
Tip II otoimmün hepatit: En sık görülen
diğer otoimmün hastalıklar arasında tip I DM,
otoimmün tiroid hastalığı ve vitiligo sayılabilir. Tip
II otoimmün hepatitle birliktelik gösteren vitiligo,
tırnak distrofisi, alopesiadan oluşan bir sendrom
tanımlanmıştır (8). Ayrıca otoimmün poliglandüler
sendrom tip 1’li (hipoparatiroidi, kandidiyazis,
sürrenal yetmezliği ve gonadal yetersizlikle
kendini gösteren otoimmün resesif bir hastalık)
hastaların %10’unda tip II otoimmün hepatit de
görülmektedir.

Komplikasyonlar:
Otoimmün hepatitin komplikasyonları
diğer kronik karaciğer hastalıklarının
komplikasyonlarıyla aynıdır. Daha önce de
belirtildiği gibi, tanı konulduğu anda olguların
1/3’ünde siroz gelişmiş durumdadır. Bu nedenle
doğru zamanda doğru tanı hastalığın siroza,
dekompansasyona ve hepatosellüler karsinom
(HSK) gelişimine doğru ilerlemesini durdurabilir.
Otoimmün hepatitte diğer karaciğer sirozu
nedenleri ile karşılaştıldığında anlamlı olarak daha
az sıklıkla HSK gelişmektedir. Bununla birlikte son
yapılan bir çalışmada hepatik ve ekstrahepatik
malignite riskinin otoimmün hepatitlerde anlamlı
Eşlik eden immünolojik hastalıklar olarak arttığı gösterilmiştir (6).
otoimmün hepatitte kronik viral hepatite kıyasla
daha sık görülmektedir. Bir çalışmada eşlik eden Laboratuar bulguları: Genel kural olarak
immünolojik hastalık oranı otoimmün hepatitte transaminaz yüksekliği karakteristiktir, transaminaz
%38, kronik viral hepatitte %22 oranında düzeyindeki artışlar bilirubin, alkalen fosfataz ve
bulunmuş, ekstrahepatik hastalıkların türü GGT’ye göre ön plandadır. Transaminaz düzeyleri
açısından farklılık saptanmamıştır (8). Eşlik eden normalin üst sınırının biraz üzerinden yaklaşık 50
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 9 Sayı: 2/ 2019

hastalıklar otoimmün hepatitin ortaya çıkmasından kat artışa dek değişkenlik gösterebilir.
önce başlayabilir, ya da tanı konulduktan sonra
oluşabilir. Eşlik eden hastalığın klinik bulguları
son derece değişken olabilir, spesifik olarak
araştırılmadıkça gizli kalabilir (örneğin çölyak
hastalığı için anti endomysial antikorların
istenilmesi, rutin kolonoskopide ülseratif kolitin
saptanması gibi).
Ekstrahepatik bozukluklar hem tip I, hem
de tip II otoimmün hepatitte görülür.
Tip I otoimmün hepatit: En yaygın görülen
hastalıklar, tiroidit, Grave’s hastalığı, ülseratif kolit
ve romatoid artrittir. Ülseratif kolit daha tipik
olarak PSK ile birliktelik gösterir, ancak herhangi

59
Kolestatik enzimler normal veya orta derecede artış Karaciğere spesifik olan ve organ spesifik olmayan
gösterebilir. İlginç olarak bazı yeni çalışmalarda otoantikorlar patognomonik olmamasına karşın,
transaminaz yüksekliği boyunca GGT’nin de artmış otoimmün hepatit tanısında çok önemli testlerdir.
olabileceği ve bu parametrenin tedavi sonucuna Tip I otoimmün hepatit: Otoimmün
yönelik prediktör olabileceği gösterilmiştir (6). hepatitlerin % 75-80’ini oluşturur. Serumda
Bununla birlikte bazı hastalarda kolestaz enzimleri antinükleer antikorlar (ANA) veya düz kas
transaminaz değerlerinin önünde bir artış gösterir. antikorları (SMA-smooth muscle antibody) ya da
Bu durumda ayırıcı tanıda ekstrahepatik kolestaz, her ikisinin birlikte bulunması ile karakterizedir.
viral hepatitlerin kolestatik formu, ilaca bağlı Bu antikorlar %60-90 oranında pozitif bulunurlar.
karaciğer hastalığı, primer biliyer siroz (PBS), primer İndirekt immünofloresan yönteminde ANA’nın
sklerozan kolanjit (PSK) veya otoimmün kolanjit boyanma paterni homojen diffüz görünümdedir.
mutlaka düşünülmelidir. Otoimmün hepatit için Ancak benekli tarzda boyanma da seyrek değildir.
bir diğer karakteristik test immünoglobulin G (IgG) Bu nedenle boyanma paternlerinin araştırılması
düzeylerinin artmış olmasıdır. Tipik olarak selektif klinik uygulamalarda pratik değildir. Tip I
IgG artışı söz konusudur, IgA ve IgM değerleri otoimmün hepatit kuzey Amerika ve Avrupa’da
ise normal sınırlardadır. IgA artışı otoimmün en çok görülen otoimmün hepatit formudur.
hepatitten çok steatohepatit ve ilaca bağlı karaciğer Hastaların %70’i kadındır. Hastalık her yaşta ortaya
hasarını düşündürür. IgM artışı ise PBS veya PSK çıkabilmekle birlikte sıklıkla 40 yaş öncesinde
için karakteristiktir. Serum globulin düzeyleri de başlar. Ancak tanı genellikle 50-60 yaş civarında
poliklonal gamma globulin düzeylerindeki artışa konulur. Hastaların %40’ına başka bir otoimmün
bağlı olarak yükselmiştir. Bu karakteristik IgG artışı, hastalık (otoimmün tiroidit, ülseratif kolit gibi)
tanıya katkıda bulunduğu gibi, hastalık aktivitesi eşlik ederken, organa özel (organ spesifik)
için de çok uygun bir göstergedir. Transaminaz otoantikorlara rastlanma olasılığı düşüktür.
değerleriyle birlikte IgG düzeyinin de normale İmmünosupresif tedaviye yanıt genellikle iyidir.
dönmesi otoimmün hepatitte biyokimyasal Serum gamma-globulin düzeyleri tipik olarak
remisyonun bir komponentidir. Bununla birlikte, 5-6 gr/dl’ye dek yükselmiştir. Bu hastalarda anti-
olguların yaklaşık % 15-20’sinde özellikle çocuk HCV antikorları (EIA) yalancı pozitiflik gösterebilir.
veya yaşlılarda ve ciddi akut olgularda IgG P-ANCA ve histon ve F-aktine yönelik antikorlar
prezentasyon sırasında normal olabilir (1, 6). Bu bulunabilir. P-ANCA tip I otoimün hepatitte
yüzden otoimmün hepatit tanısı yalnızca IgG sıklıkla bulunur, ancak PSK ve ülseratif kolitteki
normal olduğu için ekarte edilmemelidir. prevalansı çok daha fazladır. Otoimmün hepatitde
Otoimmün hepatit tanısına katkıda bulunan bu antikor daha farklıdır, periferal nükleer
bulunacak bir diğer parametre de serum membran komponentlerine reaksiyon gösterir,
kompleman C4 düzeyi olup, bu hastalarda serum bu nedenle de p-ANNA olarak da isimlendirilir
değeri persistan olarak düşük bulunmaktadır ( 6 ). (periferal anti-nükleer nötrofil antikor). Bu antikor
tip II otoimmün hepatitte görülmez.
Otoimmün hepatitin sınıflaması ve otoantikorlar: Otoimmün hepatitte görülen bir başka
antikor olan anti-ASGPR (anti-asialoglikoprotein
Daha önce de belirtildiği gibi otoimmün reseptör antikoru) bir karaciğer hücre ekstratı olan
hepatit otoantikor profiline göre farklı klinik seyir ve karaciğer-spesifik protein olarak bilinen antijeni
gösteren iki alt gruba ayrılır. Tablo 3’ te bu iki hedefler. Otoimmün hepatitlerin % 90’ında pozitif
grubun özellikleri gösterilmektedir. bulunur, titreleri hastalığın aktivitesi ile korelasyon
gösterir. Bununla birlikte bu antikor otoimmün
Tablo 3: Otoimmün hepatitin klinik ve serolojik fenotipleri (6) hepatit için spesifik değildir. Viral hepatit, ilaca bağlı
hepatit, alkolik hepatit ve PBS’de de saptanabilir,
ölçüm teknikleri komplike süreçleri gerektirdiği
için klinik pratikte uygulanabilirliği sınırlı kalmıştır.
Önceleri tip III otoimmün hepatit olarak
isimlendirilen Anti SLA/LP (anti-soluble liver antigen)
ve Liver Pancreas (LP) pozitif hasta grubu artık tip
I otoimmün hepatitin bir varyantı olarak kabul
edilmektedir. Ciddi hastalık seyri, tedaviden sonra
yüksek relaps oranları ve ANA/ASMA’nın yokluğu
ile karakterize olup, kadınlarda görülmektedir.
Saptanma sıklığı %20-50 arasındadır.

60
Tip 1 otoimmün hepatitli hastalarda HLA A1, HLA ANA: anti nükleer antikor, AMA: antimitokondrial
B8 ve HLA DR3/DR4 doku guruplarının bulunma antikor, p-ANCA: Anti nötrofilik sitoplazmik
sıklığı artmıştır. HLA DR3 pozitif hastalar, HLA antikor, ASMA: anti-düz kas antikoru, Anti-LKM:
DR4 pozitif olanlara göre daha genç (başlangıç Anti- karaciğer böbrek mikrozomal antikor, Anti-
yaşı<30), hastalık aktivitesi daha fazla ve tedaviye LM: Anti karaciğer miksozomal antikor, Anti-LC1:
yanıt oranları daha düşüktür. Tedavi sonrasında Anti karaciğer sitolozik antikor tip I, Anti-SLA/LP:
nüks gelişimi ve karaciğer transplantasyonuna Anti-solubl karaciğer antijen/ karaciğer pankreas
gereksinim oranları daha yüksektir. antikor, Anti-ASGP-R: Anti asialoglikoprotein
Tip II otoimmün hepatit: antikor, UGT 1A: Uridin glukuronil transferaz
Anti LKM-1 (liver kidney mikrosomal-1) 1A, FTCD: formimüno-transferaz siklodeaminaz,
ve Anti LC-1 (liver cytosol-1) otoantikorlarının OİA: otoimmün hepatit, PSK: primer sklerozan
varlığı ile karakterizedir. Bu tip otoimmün hepatitli kolanjit, PBS: primer biliyer siroz, HCV: hepatit
hastaların çoğunluğu çocuk yaştadır (2-14 yaş C virüs, APECED: Otoimmün poliendokrinopati-
arası) ve Akdeniz populasyonunda daha yaygındır. kandidiyazis-ektodermal distrofi, SLE: Sistemik
Tip II otoimmün hepatit, otoimmün hepatitlerin en lupus eritematozus, MKDH: Mikst konnektif doku
ciddi formudur. Otoimmün hastalıkların (vitiligo, hastalığı
insüline bağımlı diabetes mellitus, otoimmün
tiroidit) ve organ spesifik otoantikorların pozitif Histolojik bulgular:
bulunma olasılığı yüksektir. Anti-LKM heterojen Otoimmün hepatitten şüphelenilen tüm
bir antikor grubunu oluşturmakta olup, tip II olgularda (akut karaciğer yetersizliği de dahil olmak
otoimmün hepatitte antikor anti-LKM1 dir, hedef üzere) karaciğer biyopsisi gerçekleştirilmelidir.
antijeni ise CYP 450 2D6’dir. Bu kronik hepatit Gerçekten de hem revize edilmiş skorlama
C’de görülen anti-LKM’nin aynısıdır. Anti-LKM2 sisteminde hem de basitleştirilmiş skorlama
ilaca bağlı hepatitte görülür (ticrynafen, ürikozürik sisteminde karaciğer histolojisinin bilinmesi
bir diüretik, ciddi toksik hepatite neden olduğu zorunludur. Bununla birlikte otoimmün hepatit
için 1980 yılında klinik kullanımdan kaldırıldı). tanısı sadece histolojik bulgularla konulamaz.
Anti-LKM2’nin hedef antijeni CYP 450 2C9’dur. Spesifik olmamakla birlikte tipik histolojik bulgular
Anti- LKM3 ise kronik D hepatitli hastalarda şu şekildedir.
görülen antikordur, hedef antijeni UDGT enzimidir - “Interface” hepatit (güve yeniği/ “piece
(üridin difosfat glukuronil transferaz). Tip II meal” nekrozu) (portal inflamasyonun lobül içine
otoimmün hepatitte görülen bir diğer antikor ilerleyip portal triada komşu hepatosit katmanında
anti-LC1 (anti- liver cytosol) antikorudur. Hedef (membrana limitans) güve yeniği şeklinde
antijen formiminotransferaz siklodeaminazdan nekrozlara neden olması)
oluşur. Tip 2 otoimmün hepatitlerin %30’unda - Hepatosit rozet formasyonu
pozitif saptanır. Bu antikor, periportal hepatosit - Portal lenfoplasmositer infiltrasyon
sitoplazmasında immunfloresan ile boyanmasıyla - Emperipolezis (hasarlı hepatositlerin
karakterizedir, tersine perisantral hepatositler ise sitoplazmasında endositoza uğramış lenfosit
boyanmazlar. Tablo 4’te karaciğer hastalıklarında varlığı)
görülen otoantikorlar, eşlik ettikleri hastalıklar ve Bu dört parametreden en az üçünün bulunması
moleküler hedefleri gösterilmektedir. gereklidir. “Interface” hepatit otoimmün hepatit
için tipik özelliktir. Portal inflamasyon, safra
Tablo 4: Karaciğer hastalıklarında görülen otoantikorlar, moleküler kanallarının dışında tutulduğu yoğun, kümeler
hedefleri, eşlik ettikleri hastalıklar (1) oluşturan lenfoplazmositer infiltrasyonla
karakterizedir. Plazmositozun yoğunluğu çoğu
olguda otoimmün hepatiti viral hepatitlerden ayırt
ettirecek niteliktedir. Ayrıca portal inflamasyonun
immünosupresif tedavi altındayken devam
etmesi, tedavi kesildiğinde nüks gelişebileceğine
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 9 Sayı: 2/ 2019

yönelik prognostik göstergedir. Bununla birlikte


olguların 1/3’ünde portal inflamasyon çok az ya
da hiç yoktur, bu nedenle portal traktusta plazma
hücre infiltrasyonunun yokluğundan dolayı
otoimmün hepatit tanısından uzaklaşılmamalıdır.
Emperipolezis ve hepatosit rozet formasyonu
da otoimmün hepatit için tipik olarak kabul
edilmektedir. Emperipolesis sözcüğü etimolojik
olarak birleşik sözcük olup, eski Yunanca da em
(içinde) ve peripolos (çevresinde devriye gezinmek)
anlamlarını içermektedir.

61
Tıpta bir diğer hücrenin sitoplazması içinde intakt bir Ayırıcı tanı: Çeşitli nedenlere bağlı akut ve kronik
diğer hücrenin bulunması olarak tanımlanmaktadır. hepatit formları ayırıcı tanıda yer alır. Bunlar arasında
Otoimmün hepatit patogenezinde hücresel ilaca bağlı hepatit, hepatotrop ( hepatit A-E virüsler)
immüniteyle hasar gelişmesine uygun olarak lenfositin ve non-hepatotrop virüslerle (sitomegalovirüs, Epstein-
hepatositle yakın kontakt halinde olması ve fokal Barr virüs, herpes simpleks virüs ve varisella virüs)
olarak hepatositin sitoplazması içine yerleşmesi bir infeksiyonlar, non-alkolik steatohepatit, metabolik
emperipolezis örneğidir. Hepatosit rozet formasyonu hastalıklar (hemokromatozis, Wilson hastalığı ve alfa-1
nekroinflamatuar aktiviteye yanıt olarak hepatosellüler antitripsin eksikliği) sayılabilir.
rejenerasyonun göstergesidir. İlginç olarak otoimmün
hepatitte ilaç orjinli otoimmün hepatit yokluğunda bile Skorlama sistemleri:
eozinofiller bulunabilir ve ayırıcı tanıyı güçleştirebilir. Populasyon çalışmalarında ve klinik araştırmalarda
Akut otoimmün hepatit olgularında sentrilobuler otoimmün hepatit tanısını standardize etmek için
nekroz ve ilaç orjinli hepatiti düşündürecek diğer uluslararası otoimmün hepatit grup (IAIHG) tarafından
bulgular görülebilir. Bu tür olgular ilk olarak 1993 yılında bir skorlama sistemi geliştirildi ve bu sistem
Japonya’da tanımlanmışken, giderek artan oranda 1999 yılında da revize edilerek değiştirildi (1-6). Bu
batı dünyasından da bildirilmektedir (3). Multiasiner revize sistem, zaman gerektiren bilimsel amaçlara uygun
nekroz (parenkimal kollaps) klinik ve serolojik bulgular olmakla birlikte çok sayıda ve karmaşık parametreler
desteğinde otoimmün hepatit tanısına katkıda bulunur. içermesi nedeniyle yatakbaşı günlük kullanım için pratik
Fibrozis en erken ve hafif formlarda da bulunabilir. bulunmadı. Bu nedenle en son 2008 yılında aynı grup
İlerlemiş hastalık fibrozis (septal, köprüleşen) yaygın tarafından basitleştirilmiş skorlama sistemi getirildi (1-
sirotik değişikliklerle birliktedir. Otoimmün hepatitte 6).
hastalığın biyokimyasal aktivitesi ile histolojik aktivite Basitleştirilmiş sistem dünyanın farklı
arasında paralellik olmadığı vurgulanmalıdır. Safra bölgelerinde yüksek heterojenite gösteren
kanalı hasarı ve granulomlar sık değildir, ancak ciddi populasyonlarda yaygın olarak kullanıldı ve uygunluğu
seyirli olgularda ve PBS ile örtüşen tablolarda (overlap gösterildi. Olası otoimmün hepatit tanısı için sensitivitesi
sendromu) görülebilir. %65-95, spesifitesi %90-95 arasında bildirilmektedir
Histoloji, tedavinin planlanmasında, (3). Genel olarak orijinal skorlama sistemi viral hepatit
devamında, doz ayarlamasında ve kesilme tanısına destek, otoimmün hepatit tanısını da ekarte
zamanında yol göstericidir. Tedavinin amacı fibrozisin etmek için düşünüldü. Basitleştirilmiş sistem ise pozitif
progresyonunu durdurmaktır. İnflamatuar aktivitenin viral belirteçlerin varlığında bile “olası” otoimmün
devam ettiğini gösteren “interface” hepatitin varlığı, hepatit tanısına izin vermektedir. Bir çok ülkede yüksek
fibrozisin progresyon gösterdiği anlamına gelmekte, viral hepatit prevalansı olduğu göz önüne alındığında,
immünosüpresif tedavinin daha yoğunlaştırılması hem viral hepatiti olan (hepatit C’den çok hepatit B)
gerektiğini işaret etmektedir. Komplet histolojik ve hem de otoimmün hepatiti olup anti-viral tedaviyle
remisyon ya da minimal inflamatuar aktivite (HAI≤3) senkron olarak immünosüpresif tedaviyi de gerektiren
tedavinin hedefi olmalıdır. Şekil 2’de histolojik bulgular hastaların atlanmaması gereklidir. Örneğin Çin’de
özetlenmektedir. HBsAg prevalansı %10 dolayında olup, otoimmün
hepatit tanısı alan Çinli hastaların pratik olarak %10’u
hepatit B pozitif olmalıdır. Bu örnek ülkemiz için de
geçerli olup, özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde
Çin’deki HBV seroprevalans değerlerine ulaşılmaktadır.
Tablo 5 ve 6’da revize ve basitleştirilmiş skorlama
sistemleri gösterilmektedir.
Tedavinin genel amacı ALT/AST’nin ve IgG’nin
normalleşmesidir. Bu hedefe ulaşılmazsa hastalığın
progresyonu durdurulamaz. Pratik amaçlarla remisyon
indüksiyonu, remisyonun idamesinden ayrılmalıdır.
Bir kere remisyon başarılmışsa, remisyonun idamesi
Şekil 2: Otoimmün hepatitte histolojik bulgular mümkün olan en düşük dozda immünosüpresyon ile
(a): Lenfosit, plazmosit ve eozinofillerden oluşan portal inflamasyon. Ek olarak sürdürülmelidir. En az 2-3 yıl idame immünosüpresyon
otoimmün hepatit tip I’li olguda “interface” hepatit görülmektedir.
(b)Yoğun lenfositoz, “interface” hepatit ve periportal hepatosit rozetlerinin
görüldüğü bir otoimmün hepatit olgusu
tedavisi sürdürüldükten sonra eğer histolojik inceleme
(c) Otoimmün hepatitte plazma hücreleri ön plandadır. Kümeler oluşturma herhangi bir inflamatuar aktivite göstermiyorsa tedavi
eğilimi gösterirler, CD138 immün boyamasından sonra daha iyi görülürler (sol
alt panel)
(d)Rutin boyamada ve CD8+ immün boyamada emperipolezis kesilebilir. Ancak böyle bir komplet remisyon,

62
ancak %25’inde başarılmaktadır. Jüvenil otoimmün Tablo 7: Otoimmün hepatit için standart tedavi (1)
hepatitte ise bu oran %80 olarak bildirilmektedir (9)

Tablo 5. Revize Uluslararası Otoimmün Hepatit Grup (IAIHG) skorlama


sistemi (1)

Azatiyoprinle kombinasyon streoid dozunu düşürür.


Steroidler semptomların remisyonunu, transaminaz
ve IgG normalleşmesini hızla sağlarken, azatiyoprinin
optimum süpresyonu için 6-8 hafta geçmesine
gereksinim vardır. Dozlar tabloda gösterilmekte olup,
tedaviye başlama dozu monoterapi olarak prednizolon
için 60 mg/gün, eğer azatiyoprinle birlikte kombine
tedavi olarak verilecekse 30 mg/gün’dür. Avrupa
merkezleri azatiyoprinle kombine başlanacak olsa bile
prednizolonu daha yüksek dozda kullanma eğilimi
göstermektedirler (0.5-1 mg /kg) (1). Avrupa merkezleri
azatiyoprini 1-2 mg/kg/gün dozda kullanırken ABD’de
bu doz 50 mg/gün olarak sabit bir şekilde tercih
edilmektedir. Azatiyoprin toksisitesini ön görebilecek
test olan TPMT (tiyopurin metil transferaz) enziminin
tedavi öncesinde genotip tayini rutin pratikte genellikle
önerilmemektedir. Eğer otoimmün hepatit tanısı
Tablo 6: Otoimmün hepatit için IAIHG basitleştirilmiş skorlama şüpheliyse veya azatiyoprin tolerabilitesi kuşkuluysa,
sistemi(1) hastalara prednizolon monoterapi olarak başlanabilir.
Tedavi seyri sırasında kortikosteroid kurtarıcı ajan
olarak azatiyoprin tedaviye eklenir (Şekil 3). Otoimmün
hepatit için belirsizlik durumunda kortikosteroid
monoterapisine yanıt diagnostik kriterdir.
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 9 Sayı: 2/ 2019

Budesonid: Bu ilaç steroide spesifik yan


etkilerden korunmak amacıyla predinozolona
alternatif olarak kullanılabilir. Avrupa Birliği’nin 15
üyesini de kapsayan ülkelerde budesonidin non-sirotik
hastalarda kullanımı onaylanmıştır. Tedavi deneyimsiz
203 otoimmün hepatitli hastadan oluşan bir Avrupa
çalışmasında budesonid ( 3x 3 mg) + azatiyoprin
kombinasyonu prednizolon + azatiyoprinden oluşan

yüksek doz kortikosteroid ya da azatiyoprin ile steroid


kombinasyonudur (Tablo 7).

63
klasik dual tedavi karşılaştırılmıştır. Altı aylık tedavi geliştiği bildirilmiştir. Anti-B hücre monoklonal antikoru
sonunda budesonid grubu daha iyi biyokimyasal yanıt olan rituximab’ın tedavisi zor olgularda bir miktar fayda
verirken (%60 vs %38), daha az steroid ilişkili yan etki sağladığı görülmüştür. Bu biyolojik tedavilerdeki en
oranı (%28 vs % 53.4) gösterilmiştir (1, 3). önemli risk ciddi infeksiyon gelişimidir.
Şekil 3: Otoimmün hepatit için prednizolon monoterapisi Kalsinörin inhibitörleri olan siklosporin ve
başlandığında terapötik algoritm (1) takrolimus, tedavisi güç olgularda yardımcı tedavi
olarak kullanılmıştır, ancak bu grup hastalarla geniş
çalışmalar olmadığı için dikkatle kullanılmalıdır.

Transplantasyon:
Karaciğer transplantasyonu tüm karaciğer
hastalıkları için son aşama tedavidir. Otoimmün hepatitte
minör rolü olup, hem Avrupa hem de ABD’de karaciğer
transplantasyonlarının sadece %4’ü otoimmün hepatit
nedeniyle gerçekleştirilmektedir (1, 3).Otoimmün
hepatit yaklaşımında köşe taşı, doğru zamanda
doğru tanı konulup yeterli immünosüpresif tedavi ile
zaman kazanılarak karaciğer transplantasyonundan
kaçınılmasıdır.
Fulminan otoimmün hepatitte, özellikle
Budesonid, prednizolon gibi aynı steroid çocuklarda ve genç erişkinlerde tedaviye yanıtın
reseptörü yoluyla etki gösterdiği için, konvansiyonel rejenerasyona fırsat vermeyecek denli çok yavaş olması
steroid bazlı tedavilere yanıtsız olgularda verilmemelidir. nedeniyle acil karaciğer transplantasyonu gerekebilir.
Ayrıca budesonid yüksek ilk geçiş metabolizmasından Fulminan otoimmün hepatitte inisiyal tedavi 100 mg/
dolayı, portal hipertansiyon ve portosistemik şantı olan gün prednizolon verilmesidir. Yanıt veren olgularda
hastalarda etkili olamayacağı için yalnızca non-sirotik konservatif yaklaşım sürdürülmelidir. Ancak 2 hafta
hastalarda kullanılmalıdır. süreyle yüksek doz steroid tedavisine yanıt vermeyen
Çocuk ve adolesan populasyonda hastalık olgularda karaciğer yetersizliği zemininde kabul
daha agresif seyir gösterdiği için yüksek doz steroid edilemez infeksiyon riski nedeniyle acil transplantasyon
kullanılır. Günde 2 mg/kg (maksimum doz 60 mg/gün) kararına varılmalıdır.
prednisolon başlanır, 8 hafta içinde yanıta göre doz İlerlemiş siroz aşamasında tanı konulan
azaltılır. Azatiyoprin steroid kurtarıcı olarak başlangıçtan otoimmün hepatitli olguların çoğu immünosüpresif
itibaren verilebilir ya da prednizolon ile hızlı remisyon tedavi ile çoğu yeterli bir şekilde iyileşir ve
sağlanamazsa tedaviye eklenir. transplantasyondan kaçınılır. Bununla birlikte küçük
Remisyon ya prednizolon veya azatiyoprin monoterapisi bir hasta grubunda immünosüpresyona karşın iyileşme
ya da prednizolon/budesonid ve azatiyoprin yeterli değildir ve transplantasyon tek seçenek olabilir.
kombinasyonu ile sürdürülür. Prednizolon 5 mg/gün, Otoimmün hepatit/sklerozan kolanjit örtüşme (overlap)
budesonid 3 mg/gün dozuna dek indirilir. sendromlu (otoimmün sklerozan kolanjit) çocukların
Tedavi başarısızlığı: %20’sinde transplantasyon gerekebilir. Otoimmün
Eğer komplet remisyon başarılamamışsa diğer sklerozan kolanjitli olguların % 50‘si sonunda son
immünosüpresif ilaçlar düşünülmelidir. dönem karaciğer hastalığına ilerlemektedir.
Mikofenolat mofetil ( MMF): Bir purin Otoimmün hepatitte immünosüpresif tedavisine
antagonisti olan ve TPMT enziminden bağımsız olan bu yeterince uyulmaması da progresif karaciğer hastalığına
ilaç, eğer azatiyoprin bazlı tedaviler tolere edilememişse, neden olabilir. Bu özellikle puberte ve genç erişkinlik
ikinci basamak tedavi olarak son zamanlarda yaygın dönemindeki hastalar için geçerlidir. Bu hastalarda
bir şekilde kullanılmaktadır. Eğer önceki azatiyoprin transplantasyon kararı iyi tartılmalıdır, çünkü post-
tedavisi başarısız olmuşsa ikinci basamak rejimi olarak operatif ömür boyu ilaç kullanımı da bu hasta grubunda
MMF’nin yararları sınırlıdır. MMF için birinci basamak bir çok uyum sorunlarını beraberinde getirecektir.
olarak cesaret verici sonuçlar bildirilmektedir (1). Otoimmün hepatit nedeniyle transplantasyon
Bir anti-TNF-α ajan olan infliximab, tedavisi güç yapılan olgularda erken dönemde özellikle infeksiyon
olgularda etkili bulunmuştur. Ancak diğer nedenlerle riski bulunmaktadır. Post-operatif geç dönemde diğer
(örneğin inflamatuar barsak hastalığı) bu ajanla tedavi nedenlerle yapılan transplant alıcılarında akut rejeksiyon
edilen bazı hastalarda de novo otoimmün hepatit

64
epizotları daha sıklıkla ortaya çıkar. İlerleyen aylar ve 3. Karaciğer biyopsisinde PBS’de görüldüğü gibi
yıllar içinde otoimmün hepatit nüksü gelişebilir. Bu da safra kanalı lezyonlarının varlığı
yeterli immünosüpresif tedaviyle önlenebilir,
tedavi kuralları transplantasyon öncesi ile Otoimmün hepatit için kriterler
aynıdır, immünosüpresif tedavi rejimlerinin bir parçası 1. Normalin üst sınırını en az beş kat geçen ALT
olarak azatiyoprin veya MMF tedavisi almaları gerekir. yüksekliği
Başka nedenlerle transplantasyon yapılmış 2. IgG düzeyinde en az iki kat artış veya pozitif
hastalarda tipik hipergammaglobulinemi ve ASMA
otoantikorlarla de novo otoimmün hepatit geliştiği 3. Karaciğer biyopsisinde otoimmün hepatiti
bildirilmiştir. Bu durumun rejeksiyon varyantlarından düşündüren klasik bulgular
ayrımı güçtür, ancak bu ayrımın gerekliliği bir dereceye Bu kriterler otoimmün hepatit/PBS örtüşen
kadar akademik düzeydedir, çünkü gerek rejeksiyonda sendromunda %92 sensitivite ve %97 spesifite oranları
gerekse de otoimmün hepatitte karaciğer hücrelerine vermiştir.
immün yanıt söz konusudur ve her iki durum da
immünosüpresif tedavi gerektirir. Otoimmün Hepatit/PSK Örtüşen Sendromu
Örtüşen (Overlap)Sendromlar
Örtüşen sendrom terimi eş zamanlı olarak Bu sendromda hastalar ANA ve/veya ASMA
PBS ve PSK özellikleri gösteren otoimmün hepatitin pozitifliğiyle otoimmün hepatit düşündürmekte olup,
varyant formlarını tanımlamak için geliştirilmiştir. Mayo PSK’ya yönelik radyolojik bulgular gösterirler. Bu antite,
kliniğinden yapılan bir çalışmada otoimmün hepatit, pruritusla prezente olup PSK’nın histolojik ve radyolojik
PBS ve PSK hastalarından oluşan bir popülasyonda bulgularını gösteren, inflamatuar barsak hastalığı
örtüşen sendrom oranı %18 olarak bulunmuştur. (özellikle ülseratif kolit) ve yükselmiş ALP değerleri
Yaygın formlar şu şekilde tanımlanmıştır: bulunan otoimmün hepatitli olgularda düşünülmelidir.
PBS ve Otoimmün hepatit örtüşen sendrom Bu hastalığın tedavisi güçtür. Kortikosteroid tek başına
PBS’li hastaların %1-14’ünde immünolojik ya da azatiyoprinle kombinasyonun çok etkili olduğu
ve klinik özellikler otoimmün hepatitin bir varyant gösterilmemiştir. Bununla birlikte kortikosteroid ve
formunu düşündürmektedir. Otoimmün hepatitin azatiyoprin kombinasyonuna ursodiolün eklenmesi
özellikleri tanıda veya izlem sırasında bulunabilir. Klinik küçük bir hasta grubunda yararlı bulunmuştur.
tanı ilerlemiş olgularda bir dereceye kadar kolaydır.
Otoimmün hepatitle prezente olan hastalarda PBS de Uluslararası otoimmün hepatit grubunun (IAIHG)
gelişebilir. Otoimmün hepatit-PBS örtüşen sendromlar güncel yorumları
iki kategoriye ayrılabilir: Otoimmün hepatitin patogenezi, tanısı ve tedavisi
1. Bu hastaların çoğunda AMA seropozitifliği olup klinisyen ve ilgili bilim adamları için sorun olmaya
otoimmün hepatitin histolojik özelliklerini gösterirler. devam etmektedir. Karaciğerdeki otoimmün
Bu hastalar klasik otoimmün hepatit gibi tedavi edilir ve inflamasyonu başlatan ve sürdüren mekanizmalar
steroid tedavisine mükemmel yanıt verir. ve hepatik toleransın neden kaybolduğu hala ortaya
2. AMA negatif, ANA ve/veya ASMA pozitif konulamamıştır. Sonuç olarak otoimmün hepatit için
olup PBS’nin histolojik bulgularını gösterirler. Bu spesifik ve hedeflenmiş tedaviler yoktur ve tedavi hala
antite otoimmün kolanjit, immün kolanjit, otoimmün non-selektif immünosüpresyona dayanmaktadır. Bazı
kolanjiyopati veya immün kolanjiyopati gibi terimlerle olgularda otoimmün hepatit tanısı tek bir hastalık
isimlendirilmiştir. spesifik test bulunmadığı için zor olabilir. Tanısal
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 9 Sayı: 2/ 2019

Çoğu yazar otoimmün kolanjiti bir örtüşen sendrom skorlar çoğu olguda yardımcı olur, ancak akut hastalık
olarak kabul etmekten çok PBS’nin AMA negatif bir prezentasyonlarında, atipik olgularda sınırlanmalar
formu olarak görmektedir. Bu hastalık gruplarının bulunmaktadır.
heterojen özellikleri araştırmacıları tanısal doğruluğu Standart tedavi optimize edilmeli, 2. ve 3. Basamak
geliştirmeye yönelik arayışlara yöneltmiştir. Paris tedaviler tedavisi güç olgularda protokollerde yerini
kriterleri olarak tanımlanan bir skorlama sisteminde PBS almalıdır. Üstelik daha spesifik immünosüpresif ve
ve otoimmün hepatit örtüşen sendrom için üç kriterden immünomodülatuar ilaçların geliştirilmesi ve test
ikisinin varlığı tanı için yeterlidir (10). Bu çalışmada PBS edilmesi gereklidir. Bu çözümlenmemiş
kriterleri : konulara ilgiyi arttırmak için Uluslarası otoimmün hepatit
1. ALP düzeyinde iki kat artış veya GGT’de beş kat grubu toplantılar başlattı ve bunlardan ilki eylül 2016
artış da Hamburg’da gerçekleşti. Burada varılan konsensus
2. AMA pozitifliği raporları konsensus 1, 2 ve 3 de bildirilmektedir.

65
Konsensus 1:  Otoimmün hepatitin patogenezi Araştırma ajandasında yer alması gerekli anahtar
Anahtar nokta konsensusları noktalar
• HLA sınıf II genleriyle kuvvetli bağlantı CD4 Tanısal skorların yeniden değerlendirilmesi ve revizyonu
+ T hücre yanıtının anahtar patojenik olay olarak rol Otoimmün hepatitde IgG ve gammaglobulinlerin
oynadığını ileri sürmektedir özgünlüğü ve duyarlılığı, ayrıca IgG yüksekliğinin
• Selektif IgG yüksekliği B hücre ilişkisini selektivitesini IgA ve IgM ile karşılaştırılması
desteklemektedir • IgG ve gammaglobulinlerin hepatik
• Ana T hücre antijeni veya antijenleri inflamasyonun yaygınlığının karşılaştırmalı
bilinmemektedir. değerlendirilmesi, “cut-off” değerlerinin tanımlanması
• Tetikleyici çevresel faktörler bilinmemektedir • Otoantikor immüno-ölçümlerinin kalite
(infeksiyonlar, ilaçlar, nütrisyon) kontrolü; otoimmün hepatit için özgüllüğünün ve
• Düzenleyici immün mekanizmalar(örn duyarlılığının değerlendirilmesinde ELISA testinin
trk) karaciğerdeki inflamasyonunintrahepatik immünfloresanla karşılaştırılması
mikroçevreninn kontrol iiedilmesinde etkili değildir • Tipik otoimmün hepatitin çeşitli histolojik
• Tedavi edilmemiş hastalardan alınan biyopsi özelliklerinin tanımlanması ve tanısal doğruluklarının
materyalinde intrahepatik mikroçevrenin analizi:Efektör ölçümlenmesi
hücreler Th1, Th17) , sitokinler, kemokinler, diğer • Özellikle ilaca bağlı karaciğer hasarından ayırt
immünmediyatörlerin varlığını gösterir etmeye yarayacak tanı kriterlerinin geliştirilmesi
• İnsan calısmaları için uygun kontrol • Klasik otoimmün hepatitte AMA’nın rolünün
gruplarının tanımlanması (NASH, PBC, PSC, tanımlanması(PBC ile örtüşen varyantın ipuçları
viral hepatitler) olmaksızın)
• Otoimmün hepatitde otoimmüniteyi Konsensus 3: Otoimmün hepatitin tedavisi
sürdüren ana human antijeninin tanımlanması Anahtar nokta konsensusları
• Mikrobiyomun otoimmün hepatititin • Steroidler remisyonun indüksiyonunda (normal
patogenezine katkısı nedir? transaminaz ve IgG) seçilecek ilaçlardır ancak optimal
• B hücrelerinin, plazma hücrelerinin ve IgG’nin doz şemaları tartışmalıdır
patogenezdeki rollerinin ayrıntılı analizi • Azatiyopurin remisyonun sürdürülmesinde
• Otoimmün hepatitin hayvan modelleri hepatik (idamesi) seçilecek ilaçtır.
mikroçevrenin farklı hücreleri arasındaki etkileşimin • Azatiyopurin metabolit düzeyleri dozun
analizi için en uygun modellerdir ayarlanmasında ve ilaç alımına uyumsuzluğunun ortaya
• Otoimmün hepatititin hayvan modelleri insan konulmasında yardımcı olur
hastalıklarını yeniden irdelemekten çok karaciğer • İki yıldan uzun süren stabil biyokimyasal
immünolojisinin spesifik yönlerini hedeflemektedir. remisyon ilacın kesilme denemesi için ön koşuldur
Konsensus 2: Otoimmün hepatitin tanısı • Olguların çoğu yaşam boyu tedavi gerektirir
Anahtar nokta konsensusları Araştırma ajandasında yer alan anahtar noktalar
• Tanı klinik olarak aşağıdaki parametrelere • En iyi indüksiyon protokolünün tanımlanması
dayanır ve uygun erken yanıtın tanımı
o Otoantikorlar • Yetersiz yanıtta ya da azatiyopurin
o Hipergammaglobulinemi (tipik ve spesifik intoleransında en iyi strateji nedir
olarak selektif IgG yüksekliği) • Üçüncü basamak tedavilerle ilgili güncel
o Tipik veya en azından uyumlu histolojik deneyim havuzunun genişlemesi ve protokollerin
bulgular tanımlanması
o Viral hepatite ilişkin bulguların yokluğu • İndüksiyon tedavisi için yeni ilaçların test
Kronik otoimmün hepatitin tipik histolojik özelliklerine edilmesi ve streoidlerden veya yanıt yetersizliğinden
ek olarak, akut prezentasyonda sentrilobuler nekroz da kaçınılması
bulunabilir. Bu da otoimmün hepatitin ilaca bağlı toksik • Azatiyopurin bazlı tedavilerinin serum düzeyi
hepatitten ayrımı zorlaştırır. ölçümleri ile optimizasyonu ve 6-tiyoguanin hedef
Tedaviye yanıt veya tedavinin kesilmesi ya da seviyelerinin doz kılavuzluğunun tanımlanması
azaltılmasına bağlı relaps gelişmesi tanıyı destekler • Kötü yanıt verenlerde ve 6-tiyoguanin (6-TG)
seviyeleri düşük olanlarda düşük doz azatiyopurin +
allopurinol kombinasyonu ile ilgili güncel deneyim
havuzunun genişletilmesi

66
• Remisyon idüksiyonunda mikofenolat ve diğer KAYNAKLAR:
alternatif ilaçların rollerinin tanımlanması
• Karaciğer transplantasyonundan sonra 1. Manns MP, Lohse AW, Vergani D. Autoimmune
otoimmün hepatitli hastaların tedavi protokolleri hepatitis--Update . J Hepatol
2015;62(1 Suppl):S100-11.
2. Liberal R, Grant CR, Mieli-Vergani G, Vergani
D. Autoimmune hepatitis: a
comprehensive review. J Autoimmun 2013;41:126-39.
3. Yang F, Wang Q, Bian Z, Ren LL, Jia J, Ma X.
Autoimmune hepatitis: East meets
west. J Gastroenterol Hepatol 2015;30:1230-6.
4. Czaja AJ. Review article: permanent drug
withdrawal is desirable andachievable for autoimmune
hepatitis. Aliment Pharmacol Ther 2014;39:1043-58.
5. Heneghan MA (2018). Pathogenesis of
autoimmune hepatitis. In: S. Chopra (Ed), UpToDate.
Retrieved from http://www.uptodate.com/home
6. Zachou K, Muratori P, Koukoulis GK, Granito A,
Gatselis N, Fabbri A, et al.
Review article: autoimmune hepatitis -- current
management and
challenges. Aliment Pharmacol Ther 2013; 38:887-
913.
7. Heneghan MA (2018). Clinical manifestations
and diagnosis of autoimmune hepatitis. In: S. Chopra
(Ed), UpToDate. Retrieved from http://www.uptodate.
com/home
8. Heneghan MA (2018). Extrahepatic
manifestations of autoimmune hepatitis. In: S. Chopra
(Ed), UpToDate. Retrieved from http://www.uptodate.
com/home
9. Czaja AJ. Review article: the management of
autoimmune hepatitis beyond
consensus guidelines. Aliment Pharmacol Ther
2013;38:343-64.
10. Heneghan MA (2018). Definition and
treatment of variants of autoimmune hepatitis. In:
Lindor KD. (Ed), UpToDate. Retrieved from http://www.
uptodate.com/home
11. Sebode M, Hartl J, Vergani D, Lohse AW &
International Autoimmune Hepatitis Group (IAIHG),
Maltepe Tıp Dergisi Cilt: 9 Sayı: 2/ 2019

Autoimmune hepatitis: From current knowledge


and clinical practice to future research agenda. Liver
International 2018; 38: 15-22

67

You might also like