You are on page 1of 11

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/302468212

MADDENİN 4.HALİ PLAZMA VE ÖZELLİKLERİ

Article · January 2005

CITATIONS READS

4 27,197

1 author:

Tamer Akan
Eskisehir Osmangazi University
60 PUBLICATIONS   914 CITATIONS   

SEE PROFILE

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

Azot Gazı Soğuk Plazmaların Üretimi ve Spektroskopik Karakteristiklerinin İncelenmesi No:201819012. View project

Düşük Basınçta Soğuk-Akan-Post-Deşarj Plazmaların Etkileşiminin İncelenmesi No:2013-326, 18.04.2014-29.12.2015 View project

All content following this page was uploaded by Tamer Akan on 09 May 2016.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


MADDENİN 4. HALİ PLAZMA VE TEMEL ÖZELLİKLERİ

Arş. Gör. Dr. Tamer AKAN

Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, ESKİŞEHİR


e-mail: akan@ogu.edu.tr ; tamerakan@yahoo.com

ÖZET 1

Maddeyi oluşturan atomların enerjisi bakımından plazma; katı, sıvı ve gaz hallerinden farklı olarak
maddenin dördüncü halidir. Gaz halindeki bir maddeye yeterli enerji verilirse maddenin dördüncü hali
plazma üretilebilir. Örneğin atmosfer basıcında su 100oC’ye ısıtılırsa buharlaşır ve gaz haline gelir.
Su buharı 100.000oC’nin üzerine ısıtılırsa plazma haline getirilebilir. Plazma; maddeye ısı enerjisi gibi
elektrik, ışık, nükleer veya kimyasal enerji verilerek de üretilebilir. Plazma için iyonlaşmış gaz tanımı
yapılsa da bu tamamıyla doğru değildir. Plazmanın en önemli özelliği yüklü parçacıklardan
oluşmasına rağmen sanki yüksüz gibi davranmasıdır. Bununla birlikte bir sistemin plazma olabilmesi
için birim hacimde kritik değerde yüklü parçacık olması gerekir. Bu çalışmada plazmanın tanımı ve
plazma yoğunluğu, plazma sıcaklığı, plazma frekansı, debye uzunluğu, plazma frekansı, plazma kılıfı
gibi bazı önemli plazma parametreleri açıklanmıştır. Bununla birlikte maddenin dördüncü hali olan
plazma haline sahip olmak için gerekli üç temel şart bazı sayısal değerlerle verilmiştir. Son olarak
plazma haline en yakın hal olan gaz hali ile plazma hali arasındaki farklar açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Maddenin 4.hali, Plazma, İyonlaşmış gaz, Gaz deşarj, Plazma parametreleri.
1

1. GİRİŞ

1808 yılında Sir Humpry Davy tarafından kararlı-hal dc ark deşarjın geliştirilmesi ve 1830’ lu yıllarda
Michael Faraday ve arkadaşları tarafından, yüksek voltaj dc elektriksel deşarj tüpünün geliştirilmesi,
maddenin dördüncü halinin keşfine neden olan ilk çalışmalar olmuştur. Gazlarda elektriksel deşarj
daha sonra Sir William Crookes tarafından incelenmiş ve Crookes 1879' da iyonlaşmış bir gazın;
"MADDENİN 4. HALİ" olduğunu ifade etmiştir. 1926 yılında F. M. Penning, alçak basınç civa
buharında radyo dalgası titreşimlerini bulmuştur. 1929 yılında Irving Langmuir bu titreşimlerin
bulunduğu bölge için ilk kez "PLAZMA" terimini kullanmıştır [1]. 1932 yılında I. Langmuir
plazma üzerindeki çalışmalarında Kimya dalında, 1970 yılında İsveçli Hannes Alfven "Plazmaya
verilen pertürbasyonun manyetik alan yönünde plazma frekansı ile yayılması" çalışması ile Fizik
dalında Nobel ödülü almışlardır.

Şekil 1. Çevremizde gördüğümüz plazmalar, a) Mum alevi, b) floresan lamba, c) şimşek, d) güneş.

M.Ö. filozofları, tüm evrenin toprak, su ve havadan oluştuğunu söylemişlerdir. Bunların, maddenin
katı, sıvı ve gaz halinde olduğunu da şüphesiz bilmekteydiler. Ancak ateşi herhangi bir
sınıflandırmaya koyamıyorlardı ve yalnızca enerjinin bir hali olarak düşünüyorlardı. Ateşin ne
olduğunu anlamamız biraz uzun sürse de bugün ateşin maddenin dördüncü hali plazma olduğu

1
bilinmektedir. Plazmayı daha yakından görmek istiyorsanız daha önce pek çok kez yaptığınız gibi
bir kibrit ya da çakmak yakın ve daha yakından inceleyin. Eğer imkanınız varsa, bir mum alevini iki
plaka arasına yerleştirip bu plakalara dc voltaj uygulayın. Mum alevinin uygulanan voltaj
doğrultusunda saptığını göreceksiniz (Mum alevinin uç kısmı eksi kutuba, alt kısmı ise artı kutuba
yönelir). Hatta bu plakalara ac voltaj uygulayarak muhteşem bir plazma hareketi izleyebilirsiniz.
Günlük hayatta ateş gibi çok bildiğimiz floresan lambalar, büyük restoran ve eğlence yerlerinde
kullanılan neon lambalar, şehirlerin gece aydınlatılmasında kullanılan sarı renkli sodyum lambaları
da plazmadır. Az bildiğimiz fakat çok kullandığımız plazma, içinde bulunduğumuz evrenin % 99'
unu oluşturmaktadır. Yerin yaklaşık 50-300 km üzerinde bulunan kısmi olarak iyonlaşmış gaz
bölgesi olan atmosferin katmanlarından iyonosfer, 106 cm-3 elektron yoğunluğuna ve 0.1 eV elektron
sıcaklığına sahip bir plazmadır. 1 eV yaklaşık 11600 oK’ dir. Yerin manyetik alanı tarafından
yüksek mesafelerde tuzaklanmış, enerjitik iyonlaşmış parçacıkların Van Allen kuşakları, güneşten
kopan plazmaların atmosferin üst katmanlarında oluşturduğu ve genelde kutuplarda gözüken ve
kutup ışıkları olarak da bilinen Aurora, güneşin dış atmosferindeki korona kısmından yüksek
sıcaklıklar nedeniyle kopup evrene dağılan yüklü parçacıkların sürekli şekilde akışı olan elektron
yoğunluğu 5 cm-3 ve elektron sıcaklığı 50 eV olan güneş rüzgarları ve hemen hemen her yağmurlu
günde gördüğümüz şimşek, evrende doğal olarak oluşan plazmalardır. Yıldızlar arası ortam
nebulalar ve gaz bulutlarından oluşmuştur. Bu nebulalar yeni yıldızların oluşmasına neden olurlar ve
plazma halindedirler. Yıldızlar arası ortamı oluşturan gaz bulutları 1 cm-3 kadar yüksek yoğunluklu,
hidrojen plazması içerir. Güneş ve yıldızların yüzey sıcaklıkları 5.000 °K' den 70.000 °K' e kadar
değişmektedir ve bunlar tümüyle plazmadan oluşurlar. Dış kısımları kısmi olarak iyonlaşmışken,
iç kısımları % 100 iyonlaşacak kadar sıcaktır. Örneğin güneşin merkezindeki sıcaklık 2 keV
civarındadır [2]. Evren, galaksiler ve galaksiler arası ortamdan oluşmaktadır. Galaksiler, yıldızlar ve
yıldızlar arası ortamdan oluşmaktadır. Yıldızlar arası uzayda dünyamız gibi bir süpernova patlaması
sonucu oluşmuş ve plazma halinde olmayan soğuk gezegenler, evrenin ancak %1’ni oluştururlar.

Güneş, yıldızlar ve yıldızlararası ortamın plazma halinde


olması Büyük Patlama (Big-Bang) teorisine de başka bir
bakış açısı getirmiştir. Big-bang kozmonoglarına göre
evrenin var oluşu, "ylem" ile başlar. Ylem kelimesi ilk
olarak filozof Aristotle tarafından, "Bütün elementlerin
kendisinden türediği ilk orijinal madde" anlamında
kullanılmıştır. Son derece küçük olan bu kararsız top,
çok yüksek şiddetle patladı ve tüm zamanların en büyük
patlaması gerçekleşti. Evreni oluşturan madde öylesine
sıcaktı ki, her şey plazma halindeydi. Yani başlangıçta
plazma, maddenin ilk haliydi. Evrenimizin genişleme
sürecinde madde soğudu ve böylece plazmanın bir kısmı
gaz haline dönüştü; soğumaya devam etti ve su haline
Şekil 2. Evrenin %99’u maddenin dönüştü ve son olarak katı haline dönüştü.
dördüncü hali plazmadır.

2. PLAZMANIN TANIMI

Plazma; bütünüyle elektriksel olarak nötral olan ve rasgele doğrultularda hareket eden pozitif ve
negatif yüklü parçacıklar topluluğudur. Plazma içindeki yüklü parçacıklar birbirinden bağımsız
hareket ederken, sistem bütünüyle sanki yüksüzdür. Bu nedenle plazma içindeki parçacıkların
hareketi bireysel değil kollektiftir.

2
ENERJİ ARTIŞI

KATI SIVI GAZ PLAZMA

Nötral Atom Pozitif İyon Elektron


Şekil 3. Maddenin dört hali. Katı haldeki bir maddeye sürekli enerji aktarılırsa örneğin ısıtılırsa maddenin diğer
halleri elde edilebilir.

Bilindiği gibi termal dengedeki katı bir madde, genelde sabit bir basınçta, sıcaklığının arttırılması
ile sıvı haline geçer. Sıcaklık biraz daha arttırılırsa sıvı, gaz haline geçer. Yeterince yüksek bir
sıcaklıkta gaz içindeki moleküller, rasgele doğrultularda serbestçe hareket eden gaz atomlarını
oluşturmak için ayrışırlar. Eğer sıcaklık daha fazla arttırılırsa gaz atomlarından bir ya da birkaç
elektron kopar ve gaz atomları serbestçe hareket eden yüklü parçacıklara (pozitif iyonlar ve
elektronlar) ayrışarak maddenin dördüncü hali "PLAZMA" oluşur. Plazma halinde, maddenin
atomları parçalanmıştır ve sürekli hareket halinde olan pozitif yüklü iyonların ve elektronların
oluşturduğu bir sistem haline gelmiştir. Plazma içinde aynı zamanda elektronlar, fotonlar,
uyarılmış atomlar veya moleküller, radikaller, metastable atomlar, nötral atom veya moleküller de
vardır [3].

3. PLAZMANIN ÖZELLİKLERİ

Bazı özellikler plazmayı karakterize eder ve bu özellikler plazmayı katı, sıvı ve gazlardan ayırt
eder. Plazmanın en önemli ve diğer hallerden farklı özelliği, plazmayı oluşturan parçacıkların
yüklü olması ve bu yüklü parçacıkların Coulomb kuvvetleri ile birbirlerine etki etmesidir. Plazma
içindeki her parçacık komşusu bulunan her parçacığa ve hatta kendisinden daha uzakta bulunan
parçacıklara aynı zamanda etki eder. Bu nedenle plazma içindeki parçacıklar sürekli birbirleriyle
etkileşerek kollektif bir davranış içindedirler. Plazma içindeki yüklü parçacıkların difüzyonu
bundan dolayı elektronların ve iyonların bireysel difüzyon katsayıları ile değil, ambipolar
difüzyon katsayısı ile verilir [4]. Şekil 3 ile maddenin hal değişimi, maddenin sıcaklığının
arttırılması ile açıklanmıştır. Plazma, maddeye ısı enerjisi verilmesi ile elde edildiği gibi başka
yöntemlerle de elde edilebilir. Bu farklı üretim yöntemleri laboratuar plazmalarının farklı
isimlerle anılmalarına neden olur. dc elektriksel deşarj, ac elektriksel deşarj, rf deşarj, mw deşarj,
puls deşarj, dielektrik bariyer deşarj gibi farklı üretim mekanizmalarına ve farklı özelliklere sahip
plazmalar vardır. Şekil 4’te Osmangazi Üniversitesi Plazma Fiziği Laboratuar’ında üretilen bazı
plazmaların fotoğrafları verilmiştir.

Plazmalar üretim yöntemlerine göre sınıflandırılabildiği gibi, plazması elde edilen gazın
basıncına, parçacık yoğunluğuna, iyonlaşma derecelerine göre de sınıflandırılabilir. En genel
sınıflandırma, plazma içindeki parçacıkların sıcaklığına göre yapılır. Buna göre plazmalar
Toplam Termodinamik Dengede Olan Plazmalar (TTD Plazmaları), Lokal Termodinamik
Dengede Olan Plazmalar (LTD Plazmaları) ve Lokal Termodinamik Dengede Olmayan
Plazmalar (Non-LTD Plazmalar) olarak üç gruba ayrılır [5]. Bu sınıflandırmayı, plazma içindeki
parçacıkların tanımlanması ve bazı plazma parametrelerinin açıklaması ile birlikte yapalım.

3
a) b) c)
Şekil 4. Osmangazi Üniversitesi Plazma Fiziği laboratuarında üretilen bazı plazmalar. a) Argon+Neon gazı glow
deşarj, b) Gümüş metali ark plazması, c) Metan gazı puls deşarj.

Plazma Yoğunluğu: Moleküler gazların karışımında oluşturulan plazma, çok sayıda nötral ve
yüklü parçacıklar içerir. Plazma içinde birbirinden ayırt edilebilen her bir parçacık grubu “türler”
olarak ifade edilir. Bu türlerden, ne ; elektron yoğunluğu ve ni ; iyon yoğunluğu olarak ifade edilir.
Plazma, “yaklaşık olarak nötral” özelliğe sahip olduğu için,

ni  ne  n (1)

dir. Burada n; “Plazma Yoğunluğu” olarak tanımlanır [5].

Plazma İyonlaşma Derecesi: Plazma içindeki yüklü parçacık sayısını ifade eden parametre,
gazın iyonlaşma derecesidir. Gaz içindeki iyonlaşmış parçacık sayısı olan iyonlaşma derecesi;

ni
αiz  (2)
ni  N

şeklinde ifade edilir. Burada N; nötral atomların yoğunluğudur. iz =1 olduğunda plazma
tümüyle iyonlaşmış demektir [6]. Bu durum yıldızlarda ve termonükleer füzyon reaktörlerinde
gözlenir. Magnetron sputtering (söktürme) için kullanılan plazmalarda, sökülen metalin
iyonizasyon derecesi, söktürme işlemini gerçekleştiren çalışma gazının iyonizasyon derecesinden
çok daha büyüktür. Kritik iyonizasyon değeri;

ac  1.73 x 1012 ea Te2 (3)

ile verilir [7]. Burada ea ; cm2 cinsinden ortalama elektron hızında elektron-atom çarpışma tesir
kesiti, Te ; eV cininden plazmanın elektron sıcaklığı’dır. İyonizasyon derecesi, kritik iyonizasyon
değerinden çok büyük olursa yüklü parçacıklar tümüyle iyonlaşmış gaz içinde gibi davranırlar.

Plazma Sıcaklığı: Termodinamik dengedeki bir nötral gaz halini tanımlayan en önemli
parametre, sistem içindeki molekülün ortalama taşınım enerjisini ifade eden sıcaklıktır. Plazma
içinde, farklı elektrik yüklü ve kütleli parçacıkların bir karışımı vardır. Plazma içindeki her tür,
farklı sıcaklık terimleri ile ifade edilir. Örneğin Tg; nötral atomların yani plazması oluşturulan
gazın sıcaklığını, Tu; uyarılmış atomların sıcaklığını, Ti; iyonların sıcaklığını, Te; elektronların
sıcaklığını, Ta; molekül durumundan atoma ayrışmış atomlar için ayrışmış atom sıcaklığını ve

4
Tf; fotonların enerjisini karakterize eden foton sıcaklığını ifade etmektedir. Eğer plazma içindeki
her türün sıcaklığı eşit ise yani,

Tg  Tu  Ti  Ta  Tf  Te = Tp (4)

ise bu plazma, “TTD Plazma” olarak isimlendirilir. Burada Tp ; “Plazma Sıcaklığı” olarak
tanımlanır. Bu tip plazmalar yalnızca güneşte ve yıldızlarda meydana gelir. Eğer plazma içinde
foton sıcaklığı haricinde her türün sıcaklıkları eşit ise yani,

Tg  Tu  Ti  Ta  Te  Tf (5)

ise bu plazma, “LTD Plazma” olarak isimlendirilir. Laboratuar koşullarında atmosferik


basınçlarda lokal termodinamik dengede olan plazmalar üretilebilir ve bunlar genellikle
“Termal Plazmalar” olarak adlandırılır. Termal plazmalar yüksek basınçlarda meydana geldiği
için “Yüksek Basınç Plazmaları” olarak da adlandırılırlar. Plazma içinde basıncın artmasıyla,
elektronlar ile nötral atomlar arasındaki çarpışma sayısı artar. Bu nedenle 1 atmosfer civarındaki
yüksek basınçlarda meydana gelen, elektriksel ark ve plazmatron olarak adlandırılan plazma
jetleri ve kontrol edilebilen termonükleer füzyon reaktörlerinde oluşturulan plazmalar, laboratuvar
koşullarında üretilen lokal termodinamik dengedeki plazmalara örnek olarak verilebilir.

Daha düşük basınçlarda elektronlar ile nötral atomlar ve iyonlar arasında termal dengeye
ulaşılamaz. Bu nedenle, Te Ti  Tg  Tu şeklinde, elektronların sıcaklıklarının diğer türlerden
çok büyük olduğu ve hiçbir tür arasındaki sıcaklığın eşit olmadığı plazmalar “Non-LTD
plazmalar” olarak adlandırılır. Elektronların kütlesi plazma içindeki diğer türlerden çok daha
küçüktür. Bu nedenle elektronlar, plazmanın oluşması için dışarıdan verilen elektrik alanı ya da
enerjiyi diğer türlerden çok daha fazla absorbe ederler. Plazması elde edilen gazın basıncı düşük
olduğu için elektronlar, diğer türlerle çok sayıda çarpışma yapamaz ve böylece diğer türlere
enerjisini aktaramaz. Bu nedenle düşük basınç plazmalarında elektronların sıcaklıkları, diğer
türlerden her zaman çok daha büyük olur. “Düşük Basınç Plazmaları” olarak adlandırılan Non-
LTD plazmalarında nötral atomların sıcaklığı yani gazın sıcaklığı çok düşük (oda sıcaklığı)
olduğu için, bu plazmalar aynı zamanda “Soğuk Plazmalar” olarak adlandırılır.

Elektronların plazma içindeki dağılım fonksiyonu;

3
m v2
4n  me  2 2  2 kT
e

f(v)  e   v e e (6)
π  2kTe 

Maxwell dağılım fonksiyonu ile verilir [8]. Burada me; elektronların kütlesi ve k; Boltzman
sabitidir.

Plazma Frekansı: Plazma ile ilişkili diğer bir özellik, plazma içindeki parçacıkların, plazma
içindeki bir yüklü parçacık tarafından ya da dışarıdan oluşturulan bir elektrostatik alana karşı
“kalkan” oluşturacak şekilde, kendilerini yeniden düzenleme eğiliminde olmalarıdır. Eğer plazma
içinde bir elektrik alan oluşturulursa, plazma içindeki yüklü parçacıklar alanın etkisini azaltmak
için tepki vereceklerdir. Bu tepki, daha hafif ve daha hızlı olan elektronlar tarafından, elektrik
alanın etkisini azaltmak için plazma içindeki diğer türlere göre daha hızlı bir şekilde verilecektir.
Plazma içindeki yüklü parçacıklar bu etkiyi azaltmak için verecekleri tepkiyi, bir titreşim hareketi
şeklinde yaparlar. Bu titreşim hareketini düşük kütleleri nedeniyle elektronlar, diğer türlere
nazaran daha şiddetli yaparlar. Elektronların bu etkiyi azaltmak için yaptıkları titreşim

5
hareketinin frekansı “Plazma Frekansı” olarak adlandırılır. Başka bir deyişle plazma içinde
meydana gelen bir etki, plazma içinde plazma frekansı ile yayılır. Plazma frekansı Langmuir
frekansı olarak da bilinir ve

1
 e 2 ne  2 1
L    veya ν L  8.980ne 2 (Hz) (7)
 me ε 0 

şeklinde verilir [9, 10]. Burada o; boşluğun geçirgenliği ne; m-3 cinsinden elektron yoğunluğu ve
e; elektronun yükü’dür. Endüstriyel plazmalarda (sanayide kesme, kaynak, aydınlatma gibi pek
çok alanda kullanılan plazmalar) plazma frekansı L  0.898 GHz’dir [10].

Plazma frekansı L, elektromanyetik radyasyonun plazma içinde yayılabilmesi için kesme
frekansıdır. Şekil 5’te görüldüğü gibi plazma frekansı p olan bir plazma ortamına (örneğin
iyonosfer), 0 frekanslı bir elektromanyetik radyasyonun gönderildiğini düşünelim.

Alıcı
Geçen (0  p)

Plazma Katmanı (p)

Gelen Yansıyan (0  p)

Kaynak (0)

Şekil 5. Plazma frekansı p olan bir plazma katmanına kaynak frekansı 0 olan bir elektromanyetik radyasyonun
gelişi. Gelen radyasyon, frekansına göre plazma katmanı tarafından yansıtılabilir veya geçirilebilir.

Plazma ortamı üzerine gönderilen elektromanyetik radyasyonun frekansı, plazma frekansından


küçük (0  p) ise gelen radyasyon, plazma ortamı tarafından yansıtılır. Eğer gelen radyasyonun
frekansı, plazma katmanının frekansından büyük (0  p) ise elektromanyetik radyasyon plazma
katmanı içinde yayılabilir ve plazma ortamından geçebilir. Bu durum günlük hayatta farkında
olmadan çok kullandığımız bir özelliktir. Atmosferimizin tabakalarından biri olan iyonosfer
kısmi olarak iyonlaşmış bir plazmadır. İki ana tabakan oluşur. Birinci tabaka yer yüzeyinden 80
ile 113 km arasındadır. İkinci tabaka 180 ile 300 km arasındadır ve daha yükseklere kadar da
uzanmaktadır. İyonosferin bu tabakalarında elektron yoğunluğu ve plazma frekansı değeri farklı
değerlere sahiptir. Örneğin 80 km’ de plazma frekansı 2 MHz, 100 km’de 20 MHz ve daha
yükseklerde 100 MHz’e kadar ulaşabilmektedir [4]. Uzun dalga boylu (alçak frekans) AM radyo
dalgaları 1-2 MHz, kısa dalga boylu (yüksek frekans) FM-TV radyo dalgaları 88-108 MHz
frekansa sahiptir. Halk müziği severler TRT’nin uzun dalgadan radyo yayınlarını çok dinlemiştir.
Şimdilerde genelde FM radyolarını dinliyoruz. Her iki radyo yayınını ve TV yayınlarını
iyonosferin plazma halinde olması nedeniyle dinleyebiliyor ve seyredebiliyoruz. 1-2 MHz’lik
AM radyo dalgaları iyonosfer içinde plazma kesme frekansından dolayı çok fazla yayılamaz ve
yansıtılırken, 90 MHz’lik FM ve TV yayınları iyonosfer içinde daha fazla yayılır ve iyonosferin
daha üst tabakalarından yansıtılır. Cep telefonları ise 900 MHz’den sinyal yayınlar ve bu sinyal
kolaylıkla iyonosferi geçerek yörüngedeki uyduya ulaşır. Plazmanın elektromanyetik dalgaları
yansıtma özelliğinden dolayı klasik çanak antenlerden 100 kat daha yansıtıcı çanak antenler
yapılmaktadır. Plazma frekansı ile ilgili ilginç bir olayı belirtmek istiyorum. Amerika’da bir
hapishaneye cep telefonu sokulmasını engelleyemiyorlar ve sonuçta cezaevinin dış yüzeyi,
plazma frekansı 900 MHz’den daha büyük plazma ile kaplanmıştır. Plazma frekansı füzyon-

6
ilişkili plazmalarda da önemlidir. Plazma özelliklerini incelemek için veya elektron siklotron
rezonans ısıtmasıyla plazmayı ısıtmak için plazmaya gönderilen radyasyonun frekansı, elektron
plazma frekansından büyük olmalıdır.

Debye Uzunluğu ve Plazma Kılıfı: Yukarıda açıklandığı şekilde lokal elektrik alanların etkisini
azaltmak için yüklü parçacıkların tepkisi “Debye Kafeslemesi (Debye Shielding)” olarak
adlandırılır [11]. Debye kafesleme etkisi nedeniyle plazma içinde lokal elektriksel alanların
oluşmasına izin verilmediği için plazma sürekli olarak nötral halde kalmaya çalışır. Debye
kafesleme etkisi ile plazmanın bu şekilde nötral halde kalma isteği “Yaklaşık Olarak Nötral veya
Sanki Yüksüz (Quasi-Neutrality)” olarak adlandırılır. Ancak plazma içinde,

1 1
 ε kT 2 T  2
λD   0 2e  veya λD  7434  e  metre (8)
 ne e   ne 

ile verilen [12, 10] ve “Debye Uzunluğu” olarak adlandırılan uzunluk, plazma içindeki minimum
nötral olan bölgeye karşılık gelir. Te; eV cinsinden elektron sıcaklığı, ne; m-3 cinsinden elektron
yoğunluğu’dur. Endüstriyel plazmalar için elektron sıcaklığı 5 eV, parçacık yoğunluğu
1016 parçacık/m3 ve D  0.17 mm’dir [10]. Daha doğrusu plazma içinde D yarıçaplı Debye
küresi, plazma içindeki minimum nötral olan yani lokal elektrik alanların oluştuğu hacme karşılık
gelir. Plazma içine bir metal sokulursa, Debye kafesleme etkisi ile bir kılıf oluşur. Plazma
içindeki elektronlar, iyonlardan daha büyük hızlara sahip olduğu için bu metale daha çabuk
ulaşırlar. Böylece metal yüzeyi ile plazma arasında bir potansiyel farkı oluşur. Bundan dolayı
plazma, kendisi ile temasta olan herhangi bir yüzeye göre, her zaman pozitif potansiyele sahip
olur. Debye kafesleme etkisi nedeniyle yüzeyle plazma arasında oluşan potansiyel, birkaç Debye
uzunluğundaki bir tabakayı kuşatır. Plazma ile kontakta bulunan tüm yüzeyler arasında oluşan
pozitif uzay yüklerinin bu tabakası “Plazma Kılıfı (Plasma Sheath)” olarak adlandırılır. Bu
nedenle elektriksel deşarjlar için kullanılan elektrotlarda katot potansiyeli (katot düşümü) ve anot
potansiyeli (anot düşümü) olarak adlandırılan pozitif ve negatif yükler için hızlandırıcı bir
potansiyel her zaman bulunur.

Plazma frekansı ile Debye uzunluğu arasında bir ilişki vardır. Debye uzunluğu D ile plazma
frekansı L’nin çarpımı ;

1 1 1
 ε kT  2  e 2 ne  2
 kT  2
λD .ν L   0 2e  .
 m ε 
   e   ve (9)
 ne e   e 0  me 

bulunur. Burada, v e ; plazma içindeki elektronların ortalama termal hızı’dır. Eşitlik (9)
elektronların, plazma titreşim periyodu süresince bir Debye uzunluğu mesafesince hareket
edebileceğini göstermektedir.

Debye uzunluğu plazma için çok önemli bir parametredir. Langmuir iyonlaşmış gaza plazma
ismini vermesine rağmen, her iyonlaşmış gaz plazma değildir. İyonlaşmış bir gazın plazma olarak
tanımlanabilmesi için üç şartın gerçekleşmesi gerekir.

Bunlardan birincisi, plazma boyutları (L), Debye uzunluğundan çok daha büyük olmalıdır. Yani
iyonlaşmış bir gazın plazma olarak tanımlanması için L  D olmalıdır.

7
İkinci olarak D yarıçaplı ve Debye küresi olarak adlandırılan hacim içindeki yüklü parçacık
sayısının ND  1 olması gerekir. Debye küresi içindeki yüklü parçacık sayısı;

3
4 T 2
N D  π ne λD3  1.37 x10 6 e1 (10)
3 n 2 e

1
ile verilir [3] ve  Λ ; “plazma parametresi” olarak tanımlanır.
ND

Üçüncü şart plazmadaki çarpışma frekansı ile ilgilidir. Eğer plazma içindeki yüklü parçacıklar,
nötral atomlarla çok sık çarpışıyorsa, kollektif davranış şartı sağlanmaz ve gaz bir plazma olarak
davranamaz. ; nötral atomlarla yüklü parçacıkların çarpışmaları arasında geçen ortalama zaman
ve ; çarpışma frekansı olmak üzere, iyonlaşmış bir gazın plazma olabilmesi için .  1
olmalıdır [5]. Tablo 1’de doğada ve laboratuar koşullarında üretilen plazmalar için bazı
parametreler verilmiştir [3, 10, 13, 14, 15]. Bu parametreleri ve yukarıda açıklanan plazma
koşullarını kullanarak verilen plazmaların gerçekten plazma olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.

Tablo 1. Doğada bulunan ve laboratuar koşullarında üretilen bazı plazmaların önemli parametreleri ve
yaklaşık değerleri.

Parçacık Elektron Plazma Debye Plazma L


Plazma Tipi yoğunluğu sıcaklığı boyutları Uzunluğu Frekansı
λD
ne (m-3) Te (eV) L (m) D (m) L (Hz)
Yıldızlararası
106 1 1016 7.5 9x103 1.3x1015
plazma
Güneş
107 10 1010 7.5 3x104 1.3x109
rüzgarları
Van Allen
109 102 106 2.5 3x105 4x105
kuşakları
İyonosfer 1011 10-1 105 7.5x10-3 3x106 1.3x107
Güneş
1013 102 108 2x10-2 3x107 5x109
koronası
Gaz deşarjlar 1018 2 10-2 10-5 9x109 1x103
Soğuk
1018 102 10-1 7.5x10-5 9x109 1.3x103
plazmalar
Elektrik ark 1022 1 10-1 7.5x10-8 9x1011 1.3x106
Endüstriyel
1016 5-10 10-1 2.5x10-4 9x108 4x102
plazmalar
Füzyon
1020 104 2 7.5x10-5 9x1011 3x104
reaktörü

8
İlk bakışta plazma, maddenin gaz haline yakın gözükmektedir. Bu nedenle plazma halini, gaz
halinden ayıran temel özellikler aşağıda sıralanmıştır.

 Gazlar elektriği iletmezler. Plazma ise elektriksel nötralitesine rağmen, iyi bir elektriksel
iletkendir. Bazen bakır veya gümüşten bile daha iyi iletkendirler.
 Gazlar nötral parçacıklardan oluşur. Bu nedenle elektrik ve manyetik alanlarla etkileşmez.
Plazma ise elektriksel nötralitesine rağmen, elektrik ve manyetik alanlarla etkileşir.
 Plazma içindeki herhangi bir pertürbasyonun yayılması elektromanyetik dalga hızında
gerçekleşirken, bu yayılım gaz içinde ses hızında gerçekleşir.
 Plazma halinde kimyasal reaksiyonlar, gaz halinden daha büyük hızlarda gerçekleşir.
 Plazma içinde yüklü parçacıklar arasındaki Coulomb çekim kuvvetleri çok uzak mesafelerde
bile etkilidir. Bu nedenle plazma içindeki her parçacık civarındaki tüm parçacıklarla sürekli
etkileşim halindedir. Gaz halinde parçacıklar arasındaki Coulomb etkileşimi ancak iki
parçacık yarıçapı toplamı uzaklığında gerçekleşir. Bu uzaklıklar dışında parçacık etkileşmesi
yok sayılır.
 Gazların boş olan her şeyi doldurma özelliğine karşılık, plazmalarda bir toplaşma eğilimi
vardır.
 Plazma elektromanyetik dalgalarla etkileştiği gibi, kendisi de elektromanyetik alan oluşturur.

4. SONUÇ

Sahip olduğu özellikleri bakımından plazma, katı, sıvı ve gaz hallerinden farklı olarak maddenin
dördüncü halidir. Maddenin plazma haline geçmesi ile çok yüksek sıcaklıklar elde edilebilir. Bu
nedenle termodinamik kuvvetler daha verimli yapılabilir. Plazma madde içindeki atom ya da
moleküllerin, radyasyon yayınlamak üzere uyarılması ve iyonlaştırılması için en uygun ortamdır.
Bununla birlikte plazma kaynaklarından elektron, pozitif ve negatif iyonlar, uyarılmış atomlar,
fotonlar ve radikaller gibi yeni enerjitik türler de üretilebilir. Bu özellikler, endüstriyel
mühendislikte plazmaların daha hızlı ve çoğu kez daha ucuz ve daha kaliteli ürünlerin
üretilmesinde kullanılmasına yol açmaktadır. Ayrıca bu işlemler istenilmeyen kirlenme ve toksik
atık olmaksızın yapıldığı için, pahalı ve kirletici kimyasal endüstrilerde kullanılan benzer
işlemlerden çevresel olarak daha temizdir. Plazma ilişkili endüstriler, enerji tüketiminin verimini
büyük ölçüde attırdığı için enerjinin büyük bir kısmı korunmuş olur. Plazmalar bugün endüstride
ve yeni teknolojilerde pek çok alanda kullanılmaktadır. Plazma; biyoloji ve biyomedikalde, kağıt
endüstrisinde, uzay sanayisinde, materyal aşındırma veya sertleştirme teknolojisinde, tekstil
endüstrisinde, elmas yapımında, yarıiletken teknolojisinde, elektronik çip yapımında, iletişim
teknolojisinde, kaplama ve dekorasyon teknolojisinde, sterilizasyon ve su arıtma sistemlerinde,
tehlikeli ve zararlı atık arıtmada, güneş enerjisi ve optik sanayisinde, otomobil ve uçak
endüstrisinde, yeni teknoloji inşaatlarda, savunma sanayinde, kristal büyütmede, radar ve füzyon
araştırmalarında kullanılmaktadır. Gelecekte plazma çok daha geniş alanlarda kullanılacaktır.
Plazma televizyonları ve plazma klimaları her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Mars veya daha
uzak gezegenlere ileride yapacağımız seyahatler plazma yardımıyla olacaktır.

KAYNAKLAR

[1] Tonks, L. and Langmuir, I., 1929, Oscillations in ionized gases, Physics Review, vol.33,
195.
[2] Kikuchi, H., 1988, Laboratory and space plasmas, Springer, 657p.
[3] Tanenbaum, B. S., 1967, Plasma physics, McGraw-Hill book company, New York, 360p.

9
[4] Kral, N. A. and Trivelpiece, A. W., 1973, Principles of plasma physics, McGraw-Hill book
company, New York, 494p.
[5] Grill, A., 1993, Cold plasma in materials fabrication, IEEE pres, New York, 256p.
[6] Lieberman, M. A. and Lichtenberg, A. J., 1997, Principles of plasma discharges and
materials processing, John Wiley, New York, 572p.
[7] Thornton, J. A. and Penfold, A. S., 1978, Thin film processes, eds. J. L. Vossen and W.
Korn, Academic press, New York, 75p.
[8] McDaniel E. W., 1964, Collision phenomena in ionized gases, John Wiiley&Sons, USA,
775p.
[9] Muraoka K. and Maeda, M., 2001, Laser-aided diagnostics of plasmas and gases, IOP
Publishing, Bristol and Philadelphia, 295p.
[10] Roth, J. R., 1995, Industrial plasma engineering, vol. I, IOP publishing, Bristol and
Philadelphia, 538p.
[11] Raizer, Y. P., 1991, Gas discharge physics, Springer-Verlag, USSR, 449p.
[12] Kunkel, W. B., 1966, Plasma physics in theory and application, McGraw-Hill book
company, New Yor, 494p.
[13] Nasser, E., 1971, Fundamentals of gaseous ionization and plasma electronics, Wiley
interscience, 456p.
[14] Matejka, D. and Benko, B., 1989, Plasma spraying of metallic and ceramic materials, John
Wiley&Sons, 280p.
[15] Goldston, R. J. and Rutherford, P. H., 1995, Introduction to plasma physics, IOP
publishing, Bristol and Philadelphia, 491p.

10

View publication stats

You might also like