You are on page 1of 9

EĞİTİM BİLİMİNE GİRİŞ

SORULAR - 2021

SORU 01. Eğitim ve öğretim kavramlarını araştırarak ikisi arasında nasıl benzerlikler ve
farklılıklar vardır, açıklayınız.
Eğitim, iyi ve güzel davranış değişikliğidir. Eğitim birey doğduğu andan itibaren başlar.
Kişinin aile, okul ve çevresi ile etkileşimiyle hayat boyu devam eder.
Öğretim, eğitimin okullarda planlı ve programlı belirli bir resmiyet içeren kısmıdır. Öğretim,
belirlenmiş olan müfredatı öğrenmek ve bu aşamadan sonra da uzmanlık kazanmak için
kullanılır.

Eğitim ve öğretim de iyi davranış değişikliğidir. Eğitim, hayatın her anında varken öğretim
sadece okullarda gerçekleştirilir. Bundan dolayı eğitim öğretimi kapsar.
Eğitim plansız ve programsız olabilirken, öğretim planlı ve programlıdır.
SORU 02. Her öğrenme eğitim midir, eğitim kapsamında değerlendirilebilir mi, açıklayınız.
Öğrenme ve eğitim için davranış değişikliği gereklidir. Öğrenmede olumlu ve olumsuz
davranış değişikliği vardır ancak eğitimde yalnızca olumlu davranış değişikliği vardır.
Öğrenme, eğitimi içerisinde barındırır. Her öğrenme eğitim olmaz.

SORU 03. “Zorunlu eğitim” kavramı hakkında araştırma yapınız ve bilgi veriniz.
Bireylerin almakla yükümlü olduğu ve devletin de vermekle yükümlü olduğu eğitimdir.

Zorunlu eğitim, Dünya’da 1791 yılında Fransız İhtilali’nden sonra 1. Anayasa’da kavram
olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’de zorunlu eğitim kavramı 1973 yılında 8 yıl olarak gündeme
gelmiştir. 8 yıllık eğitim 1990’lı yıllarda uygulanabilmiştir. 2012 yılından itibaren günümüzde
de olan bu süreç Türkiye’de 12 yıla çıkarılmıştır.
SORU 04. Rönesans, Reformasyon ve Aydınlanma kavramları hakkında araştırma yaparak
modern eğitimin oluşumu ile nasıl bir ilgileri vardır, açıklayınız.
Aydınlanma dönemiyle beraber Hümanizm anlayışı ortaya çıkmıştır. Aydınlanma felsefesi
bireyi öne çıkartmıştır.

Reformasyon ile beraber okuma-yazma eğitimi Almanya’da Protestan din adamlarına


verilmiştir.
Hümanizm ile beraber Rönesans’ta şiir, sanat, edebiyat ve felsefe bilimleri değer kazanmıştır.

SORU 05. Eğitimi en çok etkilemiş olan felsefe akımlarından idealizm ve pragmatizm
arasındaki farkları yazınız.
İdealizme göre eğitimin merkezinde öğretmen yer alır. Ahlak çok önemli bir şeydir. Bilgi
anlayışında göreceli değil evrensel bilgiler vardır. Bilgi her yerde aynı ve evrenseldir. Yöntem
olarak soru-cevap yöntemi kullanılır.
Pragmatizme göre eğitimin merkezinde öğrenci vardır. Öğretmen rehberlik yapar. Bilgi
hayata aktarılabiliyorsa doğrudur düşüncesini benimser. Değerler ve ahlaki değerler
görecelidir. Bilginin değişebileceğini söyler.

SORU 06. Daimici (perennialist), özcü (essentialist), ilerlemeci (progressivist) ve


yapılandırmacı (constructivist) eğitim felsefelerinin eğitim ilkelerinden seçme yaparak kendi
eğitim felsefenizi oluşturacak olsanız hangi ilkeleri alırdınız; yaznız.

İlerlemeci felsefe anlayışından değişimin sürekli olduğu, bilginin sürekli olarak değiştiği ve
öğrenci merkezli eğitim anlayışının olduğu ilkeleri alırdım.
Yapılandırmacı felsefe anlayışından eğitim temelinin insanlığın barış ve mutluluğundan
oluşması ilkesini, okulun toplumsal değişimin merkezi olması ve halkı toplumsal reforma
inandırması ilkesini alırdım.

SORU 07. Bilişsel gelişim kuramları hakkında araştırma yapınız ve bilgi veriniz.
Jean Piaget Bilişsel Gelişim Kuramı ve Lev Vygotsky Sosyal Bilişsel Gelişim Kuramı vardır.
Piaget çocukların yetişkinlerden farklı gelişim özelliklerine sahip olduğunu söyler. Piaget’e
göre çocukların bilgi edinmesi ve bilişsel gelişmeleri ancak kendi çevreleriyle olan
etkileşimlerinde bulunabilir. Piaget, bilişsel gelişimi açıklamak için geliştirdiği bazı temel
kavramlar vardır: Şema Kavramı

Çocuk doğduğunda emme şemasına sahiptir. Kimse çocuğa emmeyi öğretmez. Şemalar çocuk
doğduğunda organize olmuş davranış kalıplarına sahiptir. Örneğin çocuğun ilk sahip olduğu
şemalardan birisi emme refleksini kullanarak parmaklarını daha sonra diğer objeleri ağzına
götürerek emmesidir. Şemalar çocuğun yaşı ve çevresine göre değişir. Bu durumda yeni bir
dengeleme kurulması söz konusudur. Bu uyumun bozulmasına özümleme ve yeniden
oluşturulmasına dengeleme denir.

Piaget’in Bilişsel Gelişim Kuramı’na göre birbirini izleyen dört dönem söz konusudur. Duyu
Motor Dönemi, İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş aralığı), Somut İşlemler Dönemi (7-12 yaş
aralığı), Soyut İşlemler Dönemi (12 yaş ve sonrası).
Lev Vygotsky, bilişsel gelişimi sosyal çevre açısından ele almaktadır. Piaget, bilişsel gelişimi
biyolojik gelişim ve olgunlaşma açısından ele almıştır. Vygotsky’e göre tüm öğrenmelerin
kaynağı sosyal çevredir. Çocuğun öğrenmesinde çevresindeki yetişkinlerin çok büyük rolü
vardır. Vygotsky’e göre düşünce ve dil arasında çok yakın bir ilişki vardır.
Vygotsky’e göre çocuğun içinde yaşadığı sosyokültürel çevre çocuğa sembolik bir aracı yani
dili kazandırır. Dil ise düşünceyi biçimlendirmede ve sosyal yargıda bulunmada kullanılır.
Örneğin, güzel-çirkin gibi yargılar dil yoluyla içinde bulunan sosyokültürel çevrede kazanılır.
Vygotsky, Piaget’in çocuğun işlem öncesi dönemdeki düşünce biçimine göre kullandığını
söylediği benmerkezci dilden farklı olarak konuşmayı üç evrede ele alır: dışsal evre, kendini
merkeze alan evre, içsel konuşma evreleri. Gelişmeye açık alan, çocuğun yardım alarak ve
yardım almadan yaptığı işler arasındaki potansiyel farktır.
SORU 08. Ahlaksal gelişim kuramları hakkında araştırma yapınız ve bilgi veriniz.

Jean Piaget’in Ahlaksal Gelişim Kuramı’nda iki aşama vardır. Bunlardan bir tanesi dışa
bağlılık dönemidir. Bu dönem 10 yaşına kadar olan dönemi ifade etmektedir. İkincisi özerk
dönemdir. 10 yaşından sonra çocuklar koşulları, niyeti, kazara olmayı ayırt etmeye başlarlar.
10 yaşından önce olan döneme Dışa Bağlı Dönem denir. Bu dönemde kuralları sorgulamaz.
Örneğin, çizgiye basarsan yanarsın. 10 yaşından sonraki döneme Özerk Dönem denir. Bu
dönemde yorumlamaya başlar. Bu dönemde niyeti anlamaya çalışır.
Lawrence Kohlberg’in Ahlak Gelişimi’ne göre akıl yürütme ve yargılamada gelişimsel
dönemler olduğunu ve çocukların bu dönemlere göre ahlaki gelişimlerini geliştirdiklerini
söyler. Kohlber çalışmalarında ikilem içeren öyküler kullanmıştır ve öykülerin anlatıldığı
çeşitli yaşlardaki bireylerin öyküdeki durum ile ilgili doğru ya da yanlış yargılarda
bulunmaları ile değil, karara varırken nasıl yürüttükleri ve konuyu değerlendirdikleri ile
ilgilidir. Ahlaki gelişim dönemlerini üçe ayırır ve her ahlaki gelişim döneminde de iki farklı
evre ortaya koymuştur. 70’li yıllardan sonra son dönem tek aşama olarak ele alınmıştır. Bu üç
aşama: 1-Gelenek Öncesi Dönem, 2-Geleneksel Dönem, 3-Gelenek Sonrası Dönem.
Gelenek Öncesi Dönem: Bir bencillik durumu söz konusudur. Kuvvetli olan kazanır ilkesi
geçerlidir. 2 aşaması vardır. İtaat ve ceza eğilimi, saf çıkarcı eğilim.

Geleneksel Dönem: Bir ideal dönem söz konusudur. Birey başkalarının duygu ve
düşüncelerini dikkate alır. Toplumsal beklentilere ve yasalara uygun davranır. 2 aşaması
vardır: İyi çocuk olma eğilimi, yasa ve düzen eğilimi.

Gelenek Sonrası Dönem: Yorumlanma başlar. “Kural neden böyledir?” gibi yorumlamalar
yapılır. Toplumsal aşama, insan hakları, evrensel ahlak ilkeleri gözetilir. Bu dönemin 2
aşaması vardır: Toplumsal anlaşma ve yasalara uyma eğilimi, evrensel ahlak ilkesi.
SORU 09. Kişilik gelişim kuramları hakkında araştırma yapınız ve bilgi veriniz.

Sigmund Freud’un Psikoseksüel Gelişim Kuramı vardır.


İnsanın benlik katmanları: Id, Ego ve Süperego. Id kısmı, bilinç altıdır. Arzularımız,
tutkularımızdır. Toplum bunu kabul etmez. Süper ego, üst benliktir. Her zaman denetleyici,
kontrol edici bir konumda bulunur. Ego, benliktir.

Id, bilinçaltı haz ilkesine göre çalışır. Hemen doyuma ulaşmak ister. Ego, Id’den sonra gelişen
ve gerçeklik ilkesine göre çalışan kişilik boyutudur. Ego, Id’den alınan dürtüleri süperegodan
alınan toplumsal kurallara uyumlu hale getirir. Bir denge oluşturur.

Süperego mükemmeliyet ilkesine göre çalışır.


Psikoseksüel gelişim dönemleri:
1-Oral Dönem: Doğum ve sonraki iki yılı kapsar. Bebek için haz kaynağı emmedir. Çocuk ne
bulursa ağzına getirir.
2-Anal Dönem: 2-3 yaşları kapsar. Tuvalet ihtiyacının karşılandığı dönemdir.
3-Fallik Dönem: 3-6 yaşlarında gözlemlenir. Cinsel organlarını fark eder. Cinsiyet rolünü
öğrenmeye çalışırlar.

4-Gizli Latent Dönem: 6 yaşından ergenliğe kadar ulaşan bir dönemdir. Çocuklar kendi
cinslerinden olan ebeveynlerine bakarlar ve onlar gibi davranırlar.
5-Genital Dönem: Ergenlik ille başlayan ve cinsel hormonların salgılandığı bir dönemdir.

Erikson’un Psikososyal Kişilik Kuramı


2 yönden Freud’un kuramından ayrılır.

1. 20-25 yaşında gelişim sonlandırılmaz, yaşam boyu devam eder.


2.Döneme bağlılık yoktur.

Erikson bireyin gelişimini 8 döneme ayırır:


1-Güvene Karşı Güvensizlik: 0-1 yaş aralığında ortaya çıkar.

2-Bağımsızlığa Karşı Utanma ve Şüphecilik: 2-4 yaş aralığında. Bırakın düşsün, bırakın
döksün demek gereklidir. Aşırı korunan çocuklarda şüphecilik ve utanma duyguları
gelişebilir.
3-Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duyma: 3-6 yaş aralığında. Büyüyen çocuk çevresinde daha
girişken hale gelir. Çevresi tarafından engellenirse çocuk suçluluk duygusu duyar.

4-Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu: 6-12 yaş aralığında. Çocukta bir işi yapma, öğrenme ve
başarma önemlidir. Başaran çocukta çalışkanlık duygusu gelişir.
5-Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası: 12-20 yaş aralığında. Ergenlik dönemindeki genç,
kimlik arayışı içindedir. Yetişkinler gence yardımcı olmalı.

6-Dostluk Kazanmaya Karşı Yalnız Kalma: 20-40 yaş aralığında. Arkadaşlık, dostluk, gönül
ilişkileri öne çıkar. Bulamazsa yalnızlık hisseder.

7-Üretkenliğe Karşı Duraklama: 40-65 yaş aralığında. Yetişkinin aile ve iş yaşamında üretken
olması, kendisini başarısız olmuş insan duygusundan uzak tutar.
8-Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk: 65 yaş ve üzeri. İleri yetişkinlik durumundaki birey
olumlu tarafların çok olduğunu düşünüyorsa umutsuzluğa düşmez.

SORU 10. Öğrenme kuramları hakkında araştırma yapınız ve bilgi veriniz.


SORU 11. Eleştirel ve yaratıcı düşünme nedir, araştırarak bilgi veriniz.

Günümüzde eğitimin önemli toplumsal sorumluluklarından birisi de bireylerde düşünme


yeteneğini geliştirmektir.

 Yaratıcı düşünme konusu üzerinde çalışan insanlar bu düşünme yapısına sahip kişiler
çok üstün zekalılar değil, orta düzey zekaya sahiptirler demişlerdir.
 Kısa sürede yeterli sayıda düşünce üretebilir.
 Problem çözmeye isteklidir.
 Bağımsızlığına düşkündür.
 Benlik algıları olumlu ve yüksektir.
 Meraklıdır ve genellikle başarılıdır.
 Kuşkucudur ve ilgi alanları çok yönlüdür.
 İdealisttir ve artistik-estetik ilgilere sahiptir.
Davis ve Rimm okuldaki yaratıcılık eğitiminin 7 amacından bahseder:

1-Yaratıcılık bilincinin ve yaratıcı tutumların geliştirilmesi,


2-Yaratıcılık konusunda bilgilendirmek,
3-Yaratıcı öğretim etkinlikleri sunmak,

4-Yaratıcı sorun çözme yeteneğini güçlendirmek,


5-Yaratıcı kişilik özelliklerini güçlendirmek,

6-Yaratıcı düşünme tekniklerini öğretmek,


7-Yaratıcı yetenekleri geliştirecek alıştırmalar sunmak.

Eleştirel düşünme, kendi düşünmemizi ve etkileşim anında olduğumuz kişilerin düşüncelerini


göz önünde tutarak kendimizi, çevremizdeki olayları, durumları ve düşünceleri anlamayı
amaç edinir.
Eleştirel düşünme eğitimi, öğrenciye şu becerileri kazandırma amacı güder;

 Gerçekler ve iddialar arasındaki farklılığı ayırt edebilme.


 Kaynak güvenilirliğini test etme.
 İlgisiz bilgilerle ilgili bilgileri ayıklama.
 Önyargı ve bilişsel hatların farkında olma.
 Tutarsız yargıların farkına varma.
 Etkili soru sorma.
 Sözel ve yazılı dilin etkin kullanımı.
 Düşünmeyi düşünme yeteneği.
SORU 12. Proje tabanlı öğrenme nedir, öğrenciye ne tür katkıları olabilir, bilgi veriniz.
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımının temeli bir konunun derinlemesine araştırılmasına dayanır.
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımının özellikleri;

1-Öğrenenlerin kendileri için bilgileri kurmalarına izin vererek öğrenmelerini


zenginleştirebilir. Derinlemesine araştırma yapmalarına olanak vererek, bilgilerin önemli
hakkında düşünmelerini sağlar. Kendilerine göre kritik olan bilgilerin değerlendirilmesini
sağlar ve materyal oluşturma sürecinde de öğrenmeyi aktif kılar.

2-Öğrenenlerin aktif olmaları, derinlemesine çalışmaları, bir şeyler üretmeleri için ilgi çekici
yaklaşımdır.
3-Öğrenenlere, öğrenmeye katılmaları ve bilginleri göstermeleri için birçok yol önerir
4-Farklı zeka türlerine uyarlanabilir.

Proje tabanlı öğrenmede öğrencilerin kendi aralarında örgütlenerek gruplar oluşturarak hem
araştırmaları hem öğrenmeleri söz konusudur.
SORU 13. Çoklu zeka kuramı hakkında araştırma yapınız ve eğitimdeki yansımaları
konusunda bilgi veriniz.

Gardner bu kuramı ortaya koymuştur. Gardner zekalar arasındaki farkı vurgulamasının nedeni
onun zekaya ilişkin eski bakış açılarının aksine zekanın sabit olmadığını ve geliştirilebilir
olduğunu kabul etmektedir.
Gardner’e göre zeka;

 Gerçek bir problemi çözmek için gerekli yetenekler kümesidir


 Bir ya da daha çok kültürde değer verilen ürün ya da hizmet ortaya koyma yeteneğidir.
 Yeni bilgi üretmek için problem keşfetme, çözme ya da yaratma kapasitesidir.
Gardner’e göre bu zeka tanımı geçmişte yapılan zeka tanımlarından oldukça farklıdır.
Gardner’in zeka tanımında zekanın üretme ve problem çözme özellikleri üzerinde
durulmuştur. Bu özelliğe bağlı olarak;
1-Sözel ve dilsel zeka

2-Mantıksal, matematiksel zeka


3-Görsel, uzaysal zeka
4-Müzik, ritmik zeka

5-Spor zekası
6-Sosyal zeka

7-İçsel zeka
8- Doğa zekası olmak üzere 8 adet zeka türünden söz etmektedir.

Farklı zeka türlerine de zeki insan olarak bakmak gereklidir. Her bir insanın kendisine göre
zeka türünün olabileceği ve esas olan şeyin insanın iyi olduğu alanda yetiştirilmesi ve
geliştirilmesi olduğunu ifade edebiliriz.
SORU 14. Değerler eğitimi nedir, neyi amaçlar, ne anlama gelir?

Günümüzde insanlar değerler konusunda birtakım çelişkiler yaşamaktadırlar. Teknolojideki


pek çok ilerlemeler, toplum yapılarındaki karmaşık oluşumlar insanlardaki değer duygusunu
zayıflatabiliyor. İnsanların birbirlerine karşı olan davranışlarında bir değer ölçüsü olması
gereklidir. İnanlar iyilik, merhamet, şevkat, sabır, sebat etme, dayanma, direnme vesaire gibi
ahlaki değerlere ihtiyaç duyarlar. Değerler eğitimi insanı yeniden topluma ve çevreye
bağlayacak bir eğitim olarak ortaya çıkmıştır.

1988 yılında Denetim ve Program Geliştirme Birliği tarafından belirlenen, demokratik


bireylerde olması gereken değerler şu şekilde sıralanmıştır:
1-İnsan Değerine Saygı,

2-Başkalarının İyiliğini Düşünme,


3-Bireysel Çıkar ve Sosyal Sorumlulukları Kaynaştırma,

4-Doğru ve Dürüst Olma,


5-Etik Seçenekler Üzerinde Düşünme,
6-Çatışmalara Barışçıl Çözümler Arama

SORU 15. “İnsan hakları” kavramını tarihsel ve felsefi arka planı ile açıklayınız.
1789 Fransız İhtilali’nden sonraki dönemde insan hakları kavramı öne çıkmaya başlamıştır.
Fransız İhtilali’nden sonra bir insan hakları bildirgesi yayınlanmıştır. Bu bildirge 1948 yılında
II. Dünya Savaşı’ndan sonra bazı eklemeler ve düzeltmeler ile birlikte Evrensel İnsan Hakları
Beyannamesi şeklini alarak Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmiştir.
Aydınlanma hareketi ile beraber Hümanizm gelişmiştir. Immanuel Kant, “İnsanı hiçbir zaman
bir araç olarak görme, onu her zaman bir amaç olarak gör” sözü ile insana verilmesi gereken
değeri savunmuştur.

''İnsan hakları'' ifadesinin kullanılmasına teşvik eden, Birleşmiş Milletler‘ deki görevi
esnasında dünyanın bazı bölgelerinde insan hakları kavramının kadınların haklarını da
kapsadığının anlaşılmadığını gören Elanor Roosevelt‘dir.

Ray ve Tarrow'a göre hak, herhangi bir grubun üyesi olmaktan doğan ve kullanımı gerektiren
bir fırsat ya da olanak olarak tanımlanabilir. Özel bir hakka layık olan bir grup beraberinde
hak kelimesinin de yer aldığı bir sıfatla özel olarak tanımlanır. Dolayısıyla da ''insan hakları''
insana yönelik ayrıcalıklardır ve bu haklara sahip olmak için insan olmak yeterlidir.
İnsan hakları teorisinin son halini almasında, Diderot‘ un laikliğe ilişkin görüşleri, Voltaire‘ in
halk egemenliği ve genel idare görüşleri ile J.J.Rouseau ve John Locke, Thomas Hobbes ve
Thomas Paine'nin görüşleri etkili olmuş; düşünsel referanslarını pozitivist felsefe ve
aydınlanma düşüncesinden almıştır.
John Locke,1688 İngiliz Devrimiyle ilişkilendirilen yazılarında, modern dünyada tabii haklar
doktrinin en önemli teorisyeni olarak kabul edilmesini sağlayacak bazı tezler öne sürmüştür.
İnsanların yaşamak, hürriyet ve mülkiyet sahibi olmak için tabii bir hakka sahip olduğunu
ayrıntılı biçimde anlatmıştır. İngiliz Parlamentosu tarafından 1689'da çıkartılan Haklar
Bildirgesi bu tabii hakları pozitif haklara dönüştürmek üzere hazırlanmıştır.
Locke'un teorileri ve İngiliz Haklar Bildirgesi örneği baştan başa Batı Dünyasında büyük bir
etki yapmıştır. Haziran 1776'da Virginia devletinde bir temsilciler meclisi tarafından bir
haklar bildirgesi kabul edilmiştir. Locke'un belirttiği üç insan hakkına burada mutluluk
eklenmiş, aynı kelime 13 Amerikan Devleti tarafından Temmuz 1776'da ilan edilen
Bağımsızlık Beyannamesinde de yerini almıştır.
Yirminci Yüzyılda bazı filozoflar ahlaki bir sitem olarak görmekte zorlandıkları evrensel
insan hakları konusunu ele almış ve konuyla ilgili çalışmalarını arttırmışlardır. II. Dünya
Savaşı sıralarında bir yandan yeniden gözde bir kavram haline gelen tabii haklar fikri gittikçe
yayılmış ve insanlar haklara sahip oldukları konusunda ikna edilirken, bir yandan da
insanların sahip olduklarını iddia ettikleri veya sahip oldukları söylendiği haklara hiçbir sınır
konulmamaya başlanmıştır.
Kuruluşu döneminde, Birleşmiş Milletler, Winston Churcil‘ in insan haklarının ''tahta
oturması olarak adlandırdığı şeyle görevlendirilmiştir. Churcil bu hakların neler olduğunu
tayin etmek üzere bir komisyon kurarak işe başlamış ve bu komisyonun müzakerelerinin
sonucu olarak, BM Genel Kurulu'ndan 1948'de ''geçen ve ilan edilen'', İnsan Hakları
Beyannamesi ortaya çıkmıştır.

SORU 16. İnsan hakları eğitimi neyi ifade eder, temel ilkeleri nelerdir, yazınız.
İnsan hakları eğitimi daha çok insan hakları öğretimi olarak anlaşılmaktadır. Oysa insan
hakları eğitimi, öğretimle sınırlı değildir. İnsan hakları ile ilgili değerleri aktarmak ve belli
davranış biçimlerini oluşturmak da bu Eğitim'in kapsamına girer.
Adalet, özgürlük, eşitlik, insan onuru, dayanışma, görevler, yükümlülükler ve tabii ki her türlü
haklar insan hakları eğitimiyle ilişkilendirilen en önemli kavramlar olmuştur. İnsan Hakları
Eğitimi, bu kavramlar dikkate alınarak geliştirilmelidir. İnsan haklarının öğretilmesi kademeli
olarak ilerleyerek çocukluk döneminden ergenlik döneminin sonuna kadar, evrensel yönü de
vurgulanarak sürdürülmelidir.
1. Tüm eğitim kurumlarında insan hakları eğitimine büyük bir önem verilmeli ve bu eğitim
teşvik edilip sürekli denetlenmelidir.

2. İnsan hakları eğitimi gerçek yaşamla yani, okulun yakın çevresi ve uzak çevresi ile bağlantı
haline olmalıdır.
3. Öğrencilerin temel hakları ve alanda kullanılan terminoloji hakkında temel bir bilgi
düzeyine sahip olmaları sağlanmalıdır.

4. Öğrencilerin tek tek ve toplu olarak tutum ve davranışlarında değişme meydana getirilmeye
çalışılmalıdır.
5. Onlarda insan hakları, barış ve kalkınma adına, ileride aktif olarak toplum yaşamında
etkinliklerde bulunabilecek potansiyel oluşturulmalıdır.

SORU 17. “Çocuk hakları” kavramını tarihsel ve felsefi arka planı ile açıklayınız.
Milletler Cemiyeti ilk olarak 26 Eylül 1924'de Çocuk Hakları Cenevre bildirgesini kabul
etmiştir.

20 Kasım 1959'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 78 ülkenin katılımıyla Çocuk Hakları
Sözleşmesi'ni oy birliğiyle kabul etmiştir.
Türkiye tarafından imzalan ve Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan sözleşme ise 9 Aralık
1994'tedir.
Felsefi ve toplumsal Açıdan çocuk hakları refah hakları, korumacı haklar, Yetişkin hakları ve
ana-babalara karşı haklar olmak üzere dört başlık altında ele alınmaktadır.
SORU 18. Çocuk hakları eğitimi neyi ifade eder, temel ilkeleri nelerdir, yazınız.

Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi; insan hakları ilke ve standartlarının çocuklar


açısından geliştirildiği bir sözleşmedir. Sözleşme; çocukların insan hakları yasasıdır.
Çocukların ve gençlerin her yönden nitelikli ve bilinçli insanlar olarak yetiştirilmesine,
toplumun ve insanlığın mutluluğunu ve geleceğini koruma dönük bir yatırımdır. Çocukların
yeteneklerini özgürce geliştirilebilecekleri olanaklar ve bu olanakların sağlanması koşullarını
tanımlar.

Çocuk hakları sözleşmesi ilkeleri;


1. Ayrımcılığın önlenmesi,

2. Eşitlik,
3. Adalet,

4. Çocuğun yüksek yararının gözetilmesi,


5. Çocuklara sevgi,
6. Hoşgörü,

7. Çocuğun kendisiyle ilgili süreçlere katılımı ve görüşlerinin alınması boyutlarını içerir.

You might also like