You are on page 1of 3

HÜYÜKTEKİ NAR AĞACI

KONU/TEMA
makineleşme ile insanların işsiz kalması ve işçilerin yaşadıkları zorluklar

ESERDEKİ KÜRESEL ötekileştirme: Çukurovalılar ve dağlılar arasında bariz bir ayrım vardır. “Burası Çukurova. Mezarlarına almazlar bizi, dağlıları”(42).
SORUNLAR yoksulluk: Geçim derdiyle insanların her şeyi göze alabileceği gösterilir: “Ölüm yokluktan iyi. Sıtma yokluktan iyi. Verem yokluktan
iyi”(10).
makineleşme, değişim: makineleşme ile acımasızlık da başlamıştır. İşverenlerin lehine bir durum olurken, işçiler çok
zorlanmışlardır. Eserde de tarıma bağlı ticaretin yavaş yavaş makinelere dönüşü, eski metotların yerine yenilerin gelmesi görülür.
işsizlik: makinelerin insan yerine geçmesi insan emeğine karşı ihtiyacı azaltır
İLETİLER
Makineleşmenin başlamasıyla iş sahipleri acımasız olurken, işçiler zor duruma düşerler.
İnsan ve doğa birbiriyle etkileşim içerisinde olan iki şeydir, insanlar doğaya saygı duyma eğilimindedirler.
Makineleşmenin başlamasıyla insanlar doğayı yavaş yavaş yok etmeye başlamışlardır. “Hiç ağaç kalmadı ovada, bütün ağaçları
kökten söktüler. Şimdi ne nar, ne meşe, ne karaçalı, ne çam, hiçbir ağaç kalmadı Çukurovada, yok”(85).

KARAKTERLER Memet: umutlu, Çukurova’nın acımasızlığını ilk fark eden o (ablanın davranışından dolayı), ailesinde karşı mahcup ve utanıyor çünkü
iş bulamadı eli boş dönecek, gururundan dolayı da bu kadar istekli
Hösük: agresif, acımasız değil (Yusuf’a yardım ediyor, ölüsünü bile köye geri taşıyacağını söylüyor), karamsar, diğerlerine göre daha
umutsuz
Aşık ali:duygulu, bilge, saygı duyuluyor, hoşgörülü, olgun (aşıklığından dolayı), çocuk memetteki değişimi bir tek o fark ediyor,
dengeyi sağlayan karakter
Yusuf: hasta, güçsüz, Çukurova’nın etkisini üzerinde görebileceğimiz bir karakter
Çocuk Memet: ağadan hakkını alamıyor, adalet peşinde (İnce Memet’e benzetilebilir)

Yan karakterler: Abla (değişmiş, ırgatların dertlerinden bıkmış), Cennet Abla (kendisi de dağdan geldiği için Memetlere tek yardım
eden ve halinden anlayan o, Abla ile zıt karakterler), Bostancı Ahmet
ÇATIŞMALAR Eski-yeni zaman çatışması: İnsan emeğinden makineleşmeye , eski düzen yok oluyor
İşsizlik çatışması: Toprak sahipleri zenginleştikçe köylüler, ırgatlar daha da zor duruma düşüyor. İş bulmak zor, makineler insanların
yerini alıyor. “Zengini kim olsa sever. İş fıkarayı sevmekte”(20).

İç çatışma: Yusuf’un çaresizliği (geçim derdi nedeniyle sıtma olmasına rağmen fikrini değiştiriyor ve Çukurova’ya gitmeye karar
veriyor çünkü mecbur)

MEKAN
Çukurova: sıcak, çekilmez, acımasız
Köy: daha ferah ve iç açıcı

ZAMAN Mevsim olarak yaz. Karakterler havanın sıcak olması nedeniyle daha çok zorlanıyorlar, yaz sıcağında uzun yollar yürümeleri gerekiyor,
sıcak su içmek zorunda kalıyorlar, sineklerin gelmemesi için sıcağa rağmen ateş yakıyorlar.

ATMOSFER/TON
Masalsı anlatım, Çukurova daha karanlık bir atmosfer olarak anlatılıyor. Hayal kırıklığı, çaresizlik, mücadele görülüyor. Canlı renk
kullanımları var

ANLATICI Anlatıcının taraflı (işçilerin tarafı) duruşu okuyucunun karakterlere şefkat, sevgi beslemesine neden oluyor.
Toplumcu-gerçekçi bakış açısı: ağa köylü ilişkileri, otorite ağada olduğu için köylülere baskı, zulüm
Anlatıcının tutumu ile işçilerin yaşadığı çaresizlik buna rağmen bitmeyen umutları ve azimleri okuyucuya daha iyi yansıyor. Okuyucu
empati yapıp, Çukurova’daki atmosferi daha iyi anlıyor.

BAKIŞ AÇISI
3. şahıs

ANLATIM TEKNİKLERİ -Diyalog:


-Abartma:
-Betimleme: insan-doğa ilişkisini anlatmak için, Çukurova
-Sözcük tekrarı:
-Özetleme: yolculukları anlatılırken, örneğin sayfa 37
-Leit motif: sarı öküz, çangallı öküz
-Semboller:
● sinek: Çukurova’nın acımasızlığı
● mavi kelebek: umut, kelebeğin ölmüş olduğunu görmek istemiyorlar çünkü umutsuzluğa düşmekten korkuyorlar, onlara bir
umut kaynağı lazım, Hösük diğerlerine göre daha karamsar diğerlerinin umut olarak gördüğü şeye inanmıyorlar, diğer
karakterler dayanacak bir güç, amaç arıyorlar
● sarı öküz: eski düzeni sembolize ediyor, motor tarafından öldürülmesi değişimi gösteriyor, eski düzen gidiyor ve
makineleşme geliyor
● Çukurova’nın ılık, kan gibi suyu: Çukurova ve köy arasında karşıtlık (köyün suyu serin)
● Nar ağacı: anadolu insanının kaderciliği, mistik ögelere umut bağlması, inanç: ”Hiçbir vakit öyle bir ağaca bir şey olamaz.
Kimsecikler öyle bir ağaca bir şey yapamazlar. Kuşlar bile saygılarından dallarına konamaz, sinekler yöresinde uçamaz, arılar
yapraklarında ve hem de çiçeklerinde vızıldayamazlar”(58) , umut, her şeye rağmen doğanın gücüne inanıp o ağacın Yusuf’u
iyileştireceğini düşünüyorlar, bir umut kaynağına ihtiyaçları var, elleri boş dönmek istemiyorlar en azından Yusuf’u
iyileştirdik diye kendini avutabilirler.

You might also like