You are on page 1of 3

TC.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ


EDEBİYAT FAKÜLTESİ
SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ

-TÜRK MODERNLEŞMESİ-

KOÇİ BEY RİSALESİ HAKKINDA


DEĞERLENDİRME

-PROF. DR. YILDIZ AKPOLAT-

M. CELİL GÜLTEKİN
2016295015
Devletlerin ilerlemeden önce mevcut düzeni ayakta sağlaması gerekmektedir.
Ulaşılmak istenilen esas düzen sağlanılırsa ilerleme zaten kendiliğinden gelecektir. Devlet
ricaline akıl veren ulemalar ilk olarak adaletin tesisi üzerine kafa yormuşlardır. Osmanlı
Devleti’nde birbirinden farklı birçok siyasetname yazılmıştır. Hepsinin ortak noktası adalete
öncelik vermeleri olmuştur. Son dönemlerde yazılan siyasetnamelerde gerilemenin farkında
olan âlimler, dağılmanın sebebini sıralamışlar fakat adaleti temel zemine oturtmuşlardır.
Adaletin tesisinin aksadığı veya eksik olduğu durumlar devlet için daima sorun teşkil etmiştir.

Koçi Bey Risalesi’ni de bu bağlamda anlayabiliriz. Koçi Bey yöneten-yönetilen


arasındaki ilişkinin zedelenmesini, adalete bağlayarak devlete uyarılarda bulunmuştur.
Risalede düzenin eskisi gibi olması gerektiği vurgulanmıştır. Cemil Meriç, “Her ilerleme
yenilik değildir. Bazen geçmişe dönmek kudrete dönmektir.” der. Koçi Bey Risalesi’nde bu
durumu görüyoruz. Verilen öğüt ve tavsiyeler ilerlemeye yönelik bir yenilik değil, bir
geçmişe dönme önerisidir. Risalenin tamamında geçmiş zaman arayışları vardır. Yoğun bir
şekilde şimdiki durumun eleştirisi yapılarak geçmişteki duruma dönülmesi gerektiği ifade
edilir. Bu risalede siyaset, devlet yönetimi, eğitim, vergi, ekonomi, tarım, devlet-halk ilişkileri
gibi birçok konuya değinilmiştir. Mevcut haliyle olması gerektiği hali tartışılmış ve birtakım
öğütler verilmiştir. Verilen nasihatlerde çoğu zaman geçmişteki dirlik ve düzene ilişkin
örnekler verilmesinden de anlayabileceğimiz üzere eski sağlam düzen bir miktar çözülmüştür
ve bu çözülmenin giderilmesi hedeflenmektedir.

Divanda bulunan devlet azalarının sayısının geçmişte olduğu gibi “dört vezir” ile
sınırlandırılmasını ve padişahın veziri azam aracılığı ile değil bizatihi divana katılması
gerektiğini ifade eder.

Merkezi devletin gücünü diri tutmak için padişah ve yönetiminin, sık başvurduğu
sancaktar, defterdar ve derebeyi değişikliğini eleştirir. Bu mevkilerdeki insanların görev
süresinin eskisi gibi 20-30 yıl olmasını gerektiğini söyler. Zira sık sık görev değişikliği hem
halkın sürekli değişen memura itaat ve güveninin azalmasını hemde göreve atanan
memurların kendilerini geçici olarak görerek vazifelerini bihakkın yerine getirmemelerine
bağlar. Bu mevkilere atanılan memurların liyakatli olmasına özen gösterilir, liyakat şartı elden
bırakılmazdı.

Kanuni döneminden ve eski zamandaki kurallardan örnek veren Koçi Bey’de ders
çıkarılmış bir geçmiş zaman nasihati vardır. Vergi tahsilinde bile devletin eski günlerdeki
vergi oranını örnek veren Koçi Bey, vergilendirme yapılırken adaletin esas tutulması
gerektiğini söyler.

Devletin en önemli sütunlarından biri olan İlmiye kalemine de dikkat çeker. İlmiye
üyelerinin özenle seçilmesi, her kim olursa olsun liyakatin elden bırakılmaması şarttır.
İlmiye’ye dair her türlü aksaklığın bedelini, gerek yanlış yetiştirilmiş müderrisler gerek ise
devlet azaları olan memurlar üzerinden olsun, yine devletin kendisi ödeyecektir. Bundan
dolayı ilmiye çok hassas bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yanlış yetişmiş bir müderris
uzun yıllar ders vererek istenilmeyen sonuçlara neden olabilirdi. Bu noktada hassasiyet
göstermek elzemdir.

Koçi Bey, Tımar sistemindeki nükseden aksaklıkların başlıca kaynağı olarak da askeri
sınıfın reayanın işlerine bulaşmasına bağlar. Tımarlıların askeriye tarafından kayıt altına
alınması sonucu ortaya çıkan boşluğa askeri sınıfın reayaya el atması nedeniyle askeri sınıfın
hem öncelikli vazifesinden beri kalması hem de tımarda bu otorite kayması yaşanılmasına
neden olacaktır.

Savaş zamanı olağanüstü şekilde toplanan vergilerin veya normal zamanlardaki


toplanılan vergilerin tahsiline ilişkin düzenlemelere yapılarak halkın cebindeki para miktarı
arttırılmalıdır. Halkın refahı devletin refahından hali olmadığından halk yoksulluğa mahkûm
edilirse bu durum devletin de mukadderatı olacaktır.

O döneme kadar devlet dairesinde yaşanılan olumsuzlukların hesabının vezir ve çeşitli


divan üyelerine kesilmesini de eleştiren Koçi Bey, asıl failin padişah olduğunu vurgular.
Devletin olmazsa olmaz hassası olarak da adil bir yönetim ve adaleti görür.

Her ne kadar toplum içinde “Dert görünürse devası asandır.” denilse de tesbit edilen
sorunlardan sonra çözüm önerisi birçok kez sunulmamaktadır. Koçi Bey Risalesi’nde genel
olarak; devletin çeşitli kurumlarındaki aksaklıkların hem ifadesi hem de çözüm yolu sunan
reçetesi yazılmıştır. Askeri, idari ve idadi her konudaki eksik görülen yönler ifade edilmiştir.
Koçi Bey Risalesi’nin yalnızca aksaklıkları ifade etmekle kalmayıp, bu olumsuzlukların
çözüm yolunu da sunmuş olması bakımından önemli bir nitelik ifade etmektedir.

You might also like