You are on page 1of 65

BİRHAN KESKİN

S oğuk K azı
Birhan Keskin 1963 yılında Kırklareli'nde doğdu. 1986
yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyo­
loji Bölümü'nü bitirdi. İlk şiirini 1984 yılında yayımla­
dı. 1995-98 yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte Gö­
çebe delgisini çıkardı. Çeşitli yayın kuruluşlarında edi­
tör olarak çalıştı. Şairin 1991 ile 2002 arasına ait beş şi­
ir kitabını 2005 yılında yayımladığımız Kim Bağışlaya­
cak Beni ile tek ciltte topladık. 2005'te onun yanı sıra
yayımladığımız Ba, 2006 Altın Portakal Şiir ödülünü,
2010 tarihli Soğuk Kazı ise aynı yılın Metin Altıok Şiir
Ödülü'nü kazandı.
Metis Yayınları
İpek Sokak 9, 34433 Beyoğlu, İstanbul
Tel: 212 2454509 Faks: 212 2454519
e-posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Metis Edebiyat
Soğuk Kazı
Birhan Keskin
© Metis Yayınları, 2010
İlk Basım: Nisan 2010
Üçüncü Basım: Ekim 2011

Görsel Tasarım: Semih Sökmen

Dizgi ve Baskı Öncesi Hazırlık:


Metis Yayıncılık Ltd.
Baskı ve Cilt:
Yaylacık Matbaacılık Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No: 12/197-203
Topkapı, İstanbul Tel: 212 5678003

ISBN-13: 978-975-342-770-8
BİRHAN KESKİN
Soğuk Kazı

metis
BİRHAN KESKİN KOLEKSİYONU

KİM BAĞIŞLAYACAK BENİ, 2005


[Delilirikler, 1991
Bakarsın Üzgün Dönerim, 1994
Cinayet Kışı, 1996
Yirmi Lak Tablet, 1999
Yeryüzü Halleri, 2002]

BA, 2005

Y'OL, 2006

SOĞUK KAZI, 2010


İÇİNDEKİLER

SOĞUK KAZI
Pu‘u Ö‘ö 13
Tüf 14
Sele 16
Jospi 17
Suyun üstünü kaplayan şeyler 18
Milonga 19
Flamingo I 20
Flamingo II 21
Flamingo III 22
Kış 23
Badem 24
Erik kiraz kalp yaz 25
Eski avluda 26
Çöl 28
Geçmiyor bu, sabit 29
Artık her şey tüccarların elinde 30
Kritik kütle 32
Mimber 33
Mıh I 34
M ıh lI 35
Gördüm bildim tam böyle işte 36
Turşu 37
Peşrev 38
Depozit 39
Yaz kitabı 40
DÜNYANIN KATI HUYU
Sulukule 2008 45
İstanbul 46
Eyüp bu dünyada bir gurbet gibi durur 48
Sokaktan bir tinerci geçer 49
Dandünyalılar 50
Eczane? 51
Ücretsiz dert kitabı 52
Vicdan 53
Bağdat 54
Gazze 56
Katı 58

SOĞUK KAZI
Soğuk kazı 61
SO Ğ U K K A ZI
Dünyaya tortullar tabakalar yarlar gerektir.
İçerde çok yanmışa dışarda karlar gerektir.
Pu‘u O o

Benim kalbim bir hatıraya kalsın


Bu çukur vadiye, kazıdım buraya
Gelsin okusun;
Kimin eli değmişse bir ayrılığa
Tütecek sandığı ocak sönecek
Bir daha hiç görünmeyecek o rüya.

Eski vakitlerdi, küçüktüm, aksaktım


Beni kızımdan kardeşimden etmişlerdi.
Kanatladığım yol, indiğim vadi
Hiç bitmedi çıktığım göç bir daha.

İçimdeki od'a hiç varamazam


Önüme artık bakamazam men
Yaklaşan şeyi kim örüyor,
bilemezem.

Kırdığım buncacık kabuk


Kırdığım buncacık kabuk.

13
Tüf

Başlangıçta, dünyanın kamında, birbirine dolanmış,


Bir ateş gölünde koyu bir kıvam
Kırmızı bir sıkıntı... Bir dağın içinde ateşle kıvranan.

Hatırlamaya çalıştığı bir cümlesi belki de hiç olmadı.


Gri siyah bir nefesti külden dumandan.

Karaydı ve isli. Kasım'da ağaçlar vardı, yaban üvezleri.


Dünya her günkü yerdi, onunki rehin bir hayat sanki.

Koyu esmer bir geceden,


Mıh gibi yakıcı bir cümleden
çatırdadıydı duvar; O ateşten gölü çevreleyen

Sonrasını hatırlamıyor.
Fümerol ve tüten.
Sıçradı...

Yanlan dağdan aşağı,


kırmızı uzun bir yol.

Sonrasını hatırlamıyor.

14
Kurduğu sözde göz göz boşluklar olacak.
Dili soğumuş çoktan. Bedeni dikenli.
Dönüp tamamlayacak mı hatırlayacak mı
Bilmiyor.

Dışarıda dünya varmış, evet. Ama o koyu sülfür.


Önünden atlar geçti, eşekler, ve zaman.
Ama o esmer bir küfür.

Çok sonra ağzmı açtı:

"Tüf," dedi.

15
Sele

Üst üste
Yığınlar halinde, ne çok şey
Alt edip gitmek için.

Kat kat iç içe


Aç aç san bitmeyecek
Ne de kapatıp gitmeye.

Susmuş,
Üst üste, birikmiş
Söz etmemiş kimse.

Tuza bastığın yeter,


Üstünü, altını
Silkele.

16
Jospi

Bütün günüme bütün güneş düşse ne olur,


Ne yazar üstümden bulut bütün yürüse
Bir tutmuyor beni, ayrılıyorum ikiye.

Sakladıklarımı görmene gerek yok Jospi.

Bazılarımız durdukları yerde öldüğünü söylüyor.


{Dünya boktan sen tamsın kurduğun cümle eksik.}
Bazılarımızda eski yıpranmış bir hatırayı
korumak için apışıp kalmış bir çatı.
{Sanki eline alsan, yapacaksın gibi,}

Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi


Bir: Ayrılıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi
davranan medeniler; Bir: Atlarına davranan
barbarlar. Onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler.

Bilesin, Sultan Sazlığı'nda boynu eğri bir kuşuiı


ince boynuna yediği kurşun gibi hainiz hepimiz.
Şehirlerimizde bizim birbirimize verdiğimiz sözler Jospi,
Ohooooooo...

Yalan dünya, pıtraklı memleket!


Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi.

17
Suyun üstünü kaplayan şeyler

Kolaymış, çok kolaymış dedin.


Oysa suda, suyun en başında
üstünden atladığın, geçtiğin
beyaz büyük bir hayvan yatıyordu.

Şimdi bunu söylemeye değecek bir şey


yok. Oysa,

suyun üstünü kaplayan şeyler vardı.


Suyun üstünü kaplayan şeyleri aralayıp
sudan alman gereken şeyi aldın.
Kolaymış. Çok kolaymış dedin.

[Güller açtıkça kesilmeli diyor annem


Oysa,
Tabiatın kanunlarına hiç alışamadım ben.
Ve rüyamda çok gerekmedikçe bir şey görmem.]

Bir sebebi vardır, mutlaka vardır,


Hayyyıır diye uyanmamın bir rüyadan
Bu ne ki, elin olsun ıslanmıyor senin, bunca zaman
Neyi bekliyor, sudaki o büyük beyaz hayvan.

Kolaymış, çok kolaymış dedin.

18
Milonga

Ilık süt gibiydin


Sen, uf uff.

Benim ağzımda bir zehir vardı,


Beni bu dünyaya ağzımda,
Hoh,
Bu zehirle bıraktığında
Ben senin kötü olduğunu,
Senin kötü olduğunu
Anlamamak için,
Çok çalıştım.

Benim seninle ilgili


Bildiğim her şey bir
Yalandı. Buna çalıştım.
Tersinden bir adaletsizliği
anlamam gerekti benim,
ve ben
hoh,
Ben bunun için bir Afrikalı gibi çalıştım.

Ilık süt gibi,


Ilık süt gibi olduğun,
hooohhh
benim uydurmamdı.

19
Flamingo I

Daha kalkarken, bir anı


ince ve pembe.
Bir gölden öbürüne.

Bir cümle, kısacık, koşar adım,


yok karşılayanı.
Yakar seni öyle.

Sonra benden sana kalan


Bir tuzlu su ve incecik
boynumun hatırası,
kıldan ince.

20
Flamingo II

Öyle çoktum bir gün


Nakuru'da.
Sonra evden uzağa.

Bacaklarım öyle ince öyle pembe


Bir tuzlu suda,
Öyle çoktum bir gün
su bir hatıra Nakuru'da

Ben bir durgun suda,


bir tuzlu tavada yaşıyorum
Ben,

Onlar diyorlarkidiyorlarki bana,

Şeker söyle kaymak söyle


Bal söyle!

21
Flamingo III

Hayata değdiğim yer bir tuz zerresi


Kirpiklerimde kınlan ses tuzun sesi
Tuz bastım kalbime sakladım seni
Yürüdüğüm ömrüm değil, keskin
bir tuz hikâyesi.

22
Kış

Biriken ne varsa sözler arkada kalmış,


O çok sevdiğin dünyanın katı huyu,
Şimdi ne yana dönsen buz tutmuş
kanatların, gövdende onca diken.
Yollan kar kaplamış, donmuş göl,
ne sen bir yere vanrsı'n artık ne seni
bekleyen tren.

De ki, kışta gün boyunca kar yüklü


Sakız beyazı, eve dönemeyen bir ağaçsın
Bu katılık dünyaya can gibiyken.

23
Badem

Bademin sana göründüğü nasılsa


Badem o değil bana.

Çılgınlığa açması, kısacık.


İncecik tülün ardından
Tüylü yeşil bir çağla.

Beni de acı yap, acı yap beni


bademlerden say beni dedi ya, Celan
Bademe başka türlü bakamam inan.

Hani o ilk sabah olurkenki


güzelliği dünyanın kısacık,
ve kabuğun uzun sürdüğü
ve sonra hepsinin yalan olduğu
bu kattan sonra, bu acı türküye
kat kat beni de kat, beni de.

Badem sana neyse, o değil bende.

24
Erik kiraz kalp yaz

Yaz içeri atar adımını elbet, ve papazeriğinin


gevşemesine benzer sonra acının gevşemesi.

Kirazlı yoldan bir daha geçsen de unutmazsın,


bir keredir ayrılık ve kulağında küpe artık.

Kalbin ışımıştı yıllarca birinde,


birinde kış durmuştu ince ince.
Unutmazsın unutmak istesen de,
dal aşağı doğru çataldır artık.

25
Eski avluda

Bir çiçek açtığında


Bir eski avluda
Diyor ki;
Çalıda san bir çiğdemim ben
Ve senin çok eski cümlen.

Sen otursan, gitmemiş ki! olsan


Ben sana bir eski Endülüs avlusu
İstersen serin bir Portofino getirsem
Ya da Yedigöllerin yedisini birden.

Bir çiçek açtığında


Bir eski avluda
Diyor ki;

Her şey çok eksik ve neredeyse yok gibiyken


Buldum buluşturdum kendime geldim
Tek eksik sensin! İncecik, çilli bir dille
sen de gelsen.

26
Ben sana kırmızı kiremitli bir çatı
Begonviller ve bir mavi kapı
Ve illa amansız bir avlu getirsem.

Dünya soğur, akşam serinlerken,


Benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
Kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
Ve işte en gümüş cümlem:

İçimi açtım sana.


İçini açmak için.

27
Çöl

Bu sağır bu anlamsız bu ağır düzlükte


Dur diyor ayaklarım, dinlen, bekle.
Her şey her şey terk etmiş seni
Bir taşın bir kumun gölgesi bile
Göğü baş aşağı tutan mananın hükmüyle; söyle
Derinden yankıyıp yüzeye,
yüzeyden derine
Bir z sesi olsun yeter, bana ondan söyle.

28
Geçmiyor bu, sabit.

Benim yaşım
O'ndan uzaklığımla ölçülür
B'enim sabitim O'dur.

Ben geldim
Senden geldim
Sana geldim
Sen O'ysan eğer.

Ben geldim
Senden geldim
Sana geldim
Bir avuç karbon
Bir avuç merhamet.

Ben geldim
Geçmiş şaraptan kızıl
Ve körkütük bir Şiraz'dan elbet.

29
Artık her şey tüccarların elinde.

{Kederlerini önüne yol yapıp gidenler vardı ya,


Onlar gibiydik dünyadan kaçmıştık bir gece.}

[İçerde yağmurun sesi


Ve yanık şeker kokusu vardı.]

Beni başka yağmurlar yıkamıştı, seni başka.

Ateşi ben yakabilirim dedim sana.


Seninle benim aram: Şimdi. Kamımda.
Hayır bunun için öpmen gerekmez beni.

Rüyaevi bu. Kapısında bir tuhaf numara.


İsteyen çıkıp istediği yere gidebilsin diye.
Ama kapılar insana, çıkıp gitsin diye mi
Girsin diye mi, rüyada bile olsa.

Sana söylemem lazım. Bilmelisin. O dünyaya kaçtığında


Ben çok bekledimdi onu.

Lethe ve Mnemosyne. Yıkandım ben Mihrimah, ikisiyle de.


Yıkandım ama unutmak ne kelime, hatıra ne!

[Bak tam burası. En yaralı yerim benim. İnsanın uyku


dediği.]

30
Tamam. Çık. Şekerler al dışardan yeşil ve jöle.
Bu evde uykudan söz etmeyelim,
Getir hatıranı, ko gelsin o da, ben senin hatıranı öpüp başıma.
Ama döndüğünde Mihrimah. N'olur uyuma.

N'olur uyuma. Yağmur. Sakin sakin. Ara ara. Yağıyor


Uyuma! Her şey, artık her şey tüccarların elinde.
Biz seninle kışa girmiş iki sardunya gibi
Oturacağız, bekleyeceğiz, N'olur uyuma!

Uyuma!

Ateşim vardı. Sıçradım mı?


Sıçradım mı?
Bilmiyorum ki! Hep altta kalmıyordur
belki hatıra.

31
Kritik kütle

Sana ağnnı unutturacak


Ne bulabildim şimdiye dek
Bulabildiğim ne?
Ateşböcekleri bir tek,
kalbimden nehre.

Ağnnı git orda unut.


Hiçe sayılsın bırak rüya
Elimde tuttuğumu
elimde unuttuğum da.

Olup biten olup bittiydi


Daha önce.

Bir rüyada
Elimde tuttuğumu,
elimde tutup hiç bırakmadığımı
Nereye bırakacaktım gerçekte?

Bir kritik kütle ve başkaca


Bir koyu boşluk buldum ben sana

Artık her şey tüccarlann elinde.

32
Mimber

Dünyanın acısı benden yırtılmış,


Onca kesik yol içimde, onca harita.
Ağrıyla soğukla süstüm, dönülmezdi
Dönülmez, üstüm başım buz iğnesi.

Parça parça neye benzedim bilemem


Kuzeyden bir kurt kaldı içimde,
sesi sularla sisli.

Sararan yaprağın zehri benmişim,


Ve meğer buzulun orijini
Düz yollan, yokuşları, ışıklı şehirleri
Ne çok isimle çağırdım ne çok şeyi!

İnceciğim. Kmğım. Anla...


Bu yüksekten bir düzlüğe indir beni.

33
Mıh I

Kalbimden ayağınaydı yolum,


Gördüm, hep seni gördüm.
Kara gecede, kara uykuda yürüdüm.
Bomboştu her şey, elimde bir dünya tarağı
Gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

Kubbem yok ki benim, bir tepsinin kenarında uykum


Dönersem, aşağ'sı çok yüksek
Düşeceğim nasılsa gördüm.
Dünya beni sarmazdı sarmalamazdı döndüm.
Gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

34
Mıh II

Kalbimin günbatısı, bu buz kesiği


bendeki lal, bu bendeki mıh,
söktüm şenindir, sana bağışladım
ağaran saçımı, şenindir, al.

35
Gördüm bildim tam böyle işte.

Uzakta bazı yollarda bazı kavşaklar


Bazı akşamüstleri, bazı kavşaklar
Bazı kavaklar, sıra sıra
Geceden bir rüya, açık denizde mesela
Atlar, atlan taşıyan gemiler
Ve neler nasıl titrediler daha.

Vardılar, sonra yoktular. Belki gülde.


Gördüm bildim tam böyle işte,
Hepsi hepsi bir gurbet duygusu gibi
Burnumun direği bir de.

Dünya başıma yıkıldı uyandım bir,


Bir kabul ettim uyudum Yunus ilinde.

36
Turşu

Örgüsünden gevşemiş, ipe dizilmiş acı


biberler, iki soğan, birkaç sarımsak...
Sonra o anı -dağların eteğinde;
Buruşmuşlar.
Bir yerde, herhangi bir yerde,
morluğu solmuş, dururken sen bir şehirde;
Vuruşmuşlar.

Tuzu bekler bazı şeyler.


Bir avuç sarımsak, asitli anılar
Birkaç soğan.

Tuzu bekler
Can eriği,
Kayıp ve rüya.

37
Peşrev

Sabahlan, ne çok şeymişim,


Gölgeli ııı diye uyanıyorum
Dilimin yetmediği.

Çoktandır rüyalanmda beni


Parmağımdan sokuyor
U biçimli bir zehirli.

38
Depozit

Ben size bunu okkadar açık söylemişken...


Sonsuzluk, bilmiyoruz ki, belki de
Şefkatli bir şeydir, ne bileceksiniz
Taş karışmıştır dilime çoktan bağışlayın.

Ağrım geçer, nehirler üstüme akar üstüme


UmDumDu bu dünyada,
Bazen benim sanınm bazen hiçkimsem yok.

Uzun uzun, karıştırarak, onu bunu, bilirsiniz


Zaman sıkıntılılar için hiç geçmeyen şeydir.

Bana uzak diyarların taşlarını topladığınızda


Teşekkür edemedim size bir ara bağışlayın.
Ben o topladığınız taşlar kadar baş ağnsıyım.

Çok eskimiş bendeki, ve bir okkadar katı


Uzun uzun oturdum bugün dediğime bakmayın
Siz bana yine de güzel bir şey anlatın.

Benim bir kalmışlığım durmuşluğum vardır zaten


Bir taş nasıl ağrır bir katılıkta,
Bu dünyada isteyip verememek nedir, benden anlayın.

39
Yaz kitabı

Haliç'te akşam buğusuyla öyle kalpten


Bütün bir yaz usanmadan gün aşırı
Bir japongülünü açıp kapamışım
Her yaz çok olur bu bana, kâbus desek
Yerindedir, kıştan kalanları çıkarıp
Çıkarıp okşayışım.

Her şeyin ve her şeyin,


Sırasıyla, ve sonra
Balığın yırtılmış ağzıyla
bu yazlarda apışıp kalışım.

Yaşlı yorgun bir ikilik içimde dönüp duran


dönüp duran hâlâ bu ben nereden
ışık alıyor ve ne bu karanlıkla
bakışım.

40
D Ü N Y A N IN KATI H U Y U
Eski bir sanrıdır yıldızlı göğün altında yaşadığımız
Sulukule 2008

Yaz! Mango ağaçlan meyveye durduğunda


Yaz! Güzel dillere güzel şarkılar indiğinde
Yaz! Küçücük de olsa bir cümle.
De ki; kalbimiz bir primat tedirginliğinde.

Yaz! Bir yere gidiyor dünya, sonra dönmüyor!


Yaz! Ölmeden önce çekmemiz gereken binbir dert.
Yaz! Kısacık bir cümle.
De ki; can eriği gevşiyor.

Yaz! Patlıcanda yangın kokusu var


Yaz! Hayatımız natürmort tadında.
Biz mi, yok artık, şarkı söylemek mi?
De ki; bir bitki çoktur bize, bir siyanobakteri!

Yaz! Atlan almışlar, Üsküdar'ı geçmişler!


Yaz! Kara kıtanın bağrında benim evim bir kıştı yavrum.
Şairler bunu böyle açık yazmazlar
Ama sen açık yaz! Nasılsa aldırmazlar.

Yaz! Benim evim bir kıştı, yavrum

Benim evim bir kanştı!

45
İstanbul

Ben İstanbul'a çok benzerim sevgilim,


Yan trak yan buralı.
Azıcık gidersin haliçte bir çekirdek aileyim
O siyah suya bakakalmış, su yağlı mı yağlı.
Adamda bej kundura, kadın çarşafa dolanmış,
yüzlerinde kırağı
Kızlann birini açık havada doğurmuşlar,
öbürü kapalı.

Bende sevgilim yan yana ışır


ılık kasabalar köyler
Ben İstanbul'a çok benzerim sevgilim,
Bir yanım Haliç'te bir karabatak
Bir yanım Samandıra'da saplı samanlı.

Ben İstanbul'a çok benzerim sevgilim


Onca iştiha içinde onca keder.
Çm çın bin ses imkânıyken
Sesin göbeğinden çatlayıp ortada kaldığı yer.

Sorunun sorulduğu yerim ben,


cevabın alındığı yer!
Bir yanım erguvan bir yanım gül ve laleler
Bir yanda serseri otlar, başıboş, plastik çiçekler
kök dal dolanmış duvarda birbirine koyu keder.

46
Gezmediğin yerlerim vardır mutlaka
Beklerim, yeraltı mağ'ralan
Bir ayağım geçmişte kalmış alamam
Öbürü koduğun bahtımmış, eline ayarlı.

Sevgilim kış düşmüş dünyaya içimden


Eve nasıl varayım!
Bir kovuk bir obruk oldum,
Üstüm başım kar, yollar kapalı.

47
Eyüp bu dünyada bir gurbet gibi durur.

Haliç'in yorgun suyuna


Pera'nın renkli, Balat'ın cılız ışığı vurur.
Ah benim oyunbazım, limonum,
Ballı elini beline dolayıp öyle yürür.

Döndüğü yerdir o gecenin kalbe,


Gündüz boncuklan hatırlar,
akşam yürür yağar Eyüb'e,

Boncuk ağaçlan vardı kıyıda,


Boncuk ağaçlan, sorar durur, nerede?

Sen benim neşe boncuğumdun


Koptu incecik ipin dağıldın ellerimde.

Boncuk ağaçlan vardı kıyıda,


Boncuk ağaçlan, sorar, nerede?

Eyüp bir gurbet duygusuyla uyur beride.

48
Sokaktan bir tinerci geçer.

Çimen mülkünde yerliler yerli yerindeler


Benimse herrrrr şeyim kayıyor, kaydı beyler
Bu yüzden göz göze geldiğimiz yalandır, yalan beyler!

Sokağın kiri sokağın taşından kayıyor, kaygan beyler!


Ben sizinle hiç göz göze gelmedim.
Gözlerim kayıyor, baksan göreceksin, kayıyor her yer.

El yamanmış bey yamanmış, tamam beyler!


Haramdır bize rahat yer zaten, zaten rahat yer beyler!
Mecburen sustalı bıçak benim bu hayatım
Sizin hayatınıza arkadan dayanan, arkadan dayanan beyler!

49
Dandünyalılar

Bir taşın üstüne oturup ufka uzun uzun bakışımız bundan

Evlerimiz sokağımızda bizim üst üste yığılmış, öyle yakınız!

Biliriz yan yana sokulmak bu dünyadaki yoksulluğumuzdan.

Kimine dünya gerek, dünyaya kazzık gerek, çakmak gerek!

Biz dünyada cevize sığdık nasılsa gideceğiz diye burdan.

50
Ecza ne?

Bu taşlarla bu kuşlarla bekledim, bu sırlarla bu yıllan

Bir mucizeyi gösterecektin bana, atladığım satırlan

Kaşlanmın yokuşunda gün akşam oldu hani

Ne bir mucize gördüm ne işe yanyor kaldınm taşlan.

51
Ücretsiz dert kitabı

Nerede uçuk benizli bir gün varsa


o güne, o uçuk renge benziyorlar
Yarım çocukluk, tuğlasız gençlik,
Say ki bir ömür sıvanmamış duvar.

Biricikken onların da gençliği


Adlan öyle duruyken herkes kadar
Ve dünya yatak olacakken onlara
Onlar dünyaya... ellerinde selpaklar.

San benizli bir gündüzdü, o gündüzle


Baktıydı, derdinin ortasından,
Kâh yaşlı bir Fırat, kâh bir ihtiyar.

Neye benziyor sokaklarımız, evlerimiz


Şehirlerimiz, ki ona benzesin çocuklar?
Sırtını dönmüş de güne bir efkâr
cigarasıyla birlikte yorgun tütüyorlar.

52
Vicdan

Yazın sıcak kamında kendisuyukendineyeten


Arizonalıbirkaktüs sanıyorsun onu sen
Arada bir biryerlerini dürten.

İkide bir lafını edince kefaret sanıyorsun.


İçi boşalıyor, anlamıyorsun
Bazen sıcak koynunda sanıyorsun onu sen.
Şöyle ılık ılık önümüze önümüze taşırıyorsun
Köşenden yontmataş kalem kalem görünce
atkestanesi sanıyorum seni ben.

Üşüyene battaniye örtmüyor,


gereksiz kürkrüyorsun sen.
Sen onu içinde oturanbirboğa sanıyorsun bazen.

Oysa ne ayaklan var bu senin dediğinin ne kıçı.

53
Bağdat

Gün başlamadan. Kuşlann sesi bile başlamamışken,


Gök susarken daha, ağaç uyurken
İncir çatının yerini beklerken
Alyandos ve limon uzakken
Su üşümeden bahçede, not düşülmeden
Karar verilmeden karar alınmadan
Söz karanlık uykusundayken konuşma başlamadan
Baca alevi bilmezken, sis, kurum kurulmadan
Kuşlar pike yapmazken ufka kanat açmazken
Şemsiye sözcüğü yokken, henüz yapraklar varken
Morken o ne sabah ne gece olan.

Ah ve figan yokken daha, sokağa martılar inmeden


Kış sokaklara insin diye dilemeden henüz
Yaz hâlâ bitmedi diye yakınmayı bilmeden

Aerodinamik yokken kuantum aklımızdan geçmemişken


Dal kırılmamışken, kök kendine küsmemişken
Herkesin yuvası doğrulduğu yerdeyken henüz
Ve yuva nedir bunu bile sormamışken
O kadar safken, büyümemişken murat
Olanlar ilk kör kuyumuzda birikirken
Dünyaya geldik gideceğiz demeyi bilmeden daha,

54
Sabah ve akşam gibiyken kısaca, sabah ve akşam gibi
Kavuşukken zaten kendinde. Dünya ılık bir yuvayken
uyurken, altındayken senin. Kimsenin kuşu kuşkusu yokken
Öyle saf, öyle saf,
Yanimamışken, bir yarımız öbürüyle dururken
Böyleyken, durup dururken böyle,
Niye bombalarlar bizi Figen,
Bağdat'ı neden?

55
Gazze

Senden kalkıp başka ellere gidemem.


Rüzgâr ve kuytu,
Yağmur ve uykuyduk birbirimize
Aklına geldikçe viran teknelerinde
sev beni.

Gazze'de hava bulutlu on yedi derece,


Nem yüzde 16, rüzgâr saatte 13 kilometre.
Saldırıda ondokuzuncu gün, yirminci gece.
Ölü sayısı binin üstünde, yaralı binlerce.

Şimdi önüme dört çöl fotoğrafı koydum.


Dört mecaz olsun diye serin, kanlı dünyaya
Duygusal konuşmak için şairler var diyor,
Okkadar dallama birileri tv'de Gazze üstüne

Yağmurda karda doluda iki kere sev beni,


Altüst edilmiş cümleyim ben senin elinde
Zalimin rişte-i ikbalini bin ah bile bazen
Kesmiyor, gördün işte, delik deşiğim ben.

56
Naylonlara bezlere sarmışlar, büyümeden...
Büyümeden allahım bakamam,
bakamam onlara... onlar mermiden,,,
Bu çocuklar korrrrrrrrkunç
Vurulmuş allahım.

însan; insan ne ki,


Şeytanın bacağı kırık kalıyor
însan derken.

57
Katı

İçerden yürüyen ve püsküren su


Fokurdayan lav kaynayan felek
bunca şey birbirini ite kaka oluyor
Ve katılaşıyor dünya giderek.

58
SO Ğ U K K A ZI
Soğuk Kazı

Birbirimize baka baka,, seni yaptım. Birbirimize baka baka seni


yıktım. Birbirimize baka baka yaptım seni. Baka baka, ben yaptım
seni. Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize
baka baka, Birbirimize baka baka. Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka, baka, her şey bizim bir şeye inanmamızda.
Birbirimize baka baka, Bildirimize baka baka, Birbirimize baka
baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize
baka baka, V. Birbirimize baka beka,V Birbirimize baka baka,W .
Birbirimize baka baka, bak baki Birbirimize aynam sensin. Baku
baka, VVV. CTRL C. Birbirimize baka baka, Üzümü yedik
çekirdekten bize ne! Birbirimize baka baka, Föh! birbirimizi yıka
yıka gittiğimiz yolun boyu bir arpa. Birbirimize baka baka,
binleme yıldır dünyada. Birbirimize baka baka, Birbirimize baika
baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, aşkımdan
öfke yaptım, ye, öfkemden ihanet. Birbirimize baka baka, Seni
yıktım.. Yüzümün ve kalbimin karanlığı sensin. “I made a small
song!”, bu sınırlı şeyden ancak bu aluyori BAKA BAKA
TRAJEDİDEN GEÇİLMİYOR Birbirimize baka baka. Ctrl V?
Ctrl C Ctrl V Ctrl C Ctri V. Okkadaryükseldik!- Yinede, Y'ok
hayır, melekler katından kimse dokunmamış bize. GİTTİĞİMİZ
O ARPA BOYU yolu geri dönüyoruz. Y'OK Gibi değflJIAYIR.
Birbirimizin izlerine basa basa. Bizden yatay yayvan daha başka
daha geniş bir şey olmuyor. BURASI KULE. Birbirimize baka
baka, Birbirimize baka baka, Ctrl V Ctrl Y Ctr! V Ctrl V Ctrl V
Ctrl V Ctrl V Ctrl VCtrl VCtri V Ctrl v Ctll V Ctrl v Ctrl v Ctrl
v Ctrl v Ctrl vv Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl V Ctri. Başım dönüyor..
V'aynam sensin. SANA BAKTIM, SENDEN YAPTIM.
Birbirimize baka baka yaptım seni, YIKTIM. Baka baka yaptım
seni. Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize
baka baka, Birbirimize bakactrl. C binlerce yıldır. Birbirimize

61
baka baka, Ctrl V, seni yaptım. Birbirimize baka baka seni
yaptım, seni yıktım. Birbirimize, BAK! NEŞEMİZ KISACIK
SÜRÜYOR. Baka baka yaptım seni. Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka
baka, BİNLERCE YILDIR. ÇÖLDE BİR ŞEY SUYU
BULDUĞUNDA KAKTÜS OLUYOR. İTE KAKA. Birbirimize
baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, TOZ DUMAN
İÇİN D E. İTE KAKA. . BİR EM ANETİ ALMIŞ
GEZDİRİYORDUK ALT TARAFI.. TOZ DUMAN İÇİNDE.
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka
baka, V. Birbirimize baka baka, V. Birbirimize baka baka, VV
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, YARAYI
AÇANLA YARAYA TUZ DOLDURAN YAN YANA..
V AYNAM! BİR TUTAM BAHARAT HİLE DAHA HAYIRLI
BU DÜNYAYA. Baka baka yaptım seni. Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize bakactrl
c Birbirimize baka baka, Ctrl v, seni yaptım. Aynam sensin.
Binlerce yıldır. Belimizi doğrulttuğumuzdan beri, birim iz çok
uzamıştı zaten ötekimiz bonzai! Hahhah!!! YAZAMAM ARTIK
SENİ. Takır takır bir kestane. ŞİMDİ Soğurken aldığımız jekil
bir kuşa benzemiyor, akşamın esmerliğinde. Birbirimize baka
baka seni yaptım, seni yıktım. Birbirimize baka baka yaptım
seni. GÖZ GÖREGÖREGÖZ GÖREGÖRE GÖZ GÖREGÖRE
GÖZ GÖZGÖRE REGÖZGÖRE GÖREGÖZGÖ REGÖRE
GÖZ GÖREGÖRE GÖZGÖRE GÖRE GÖZ GÖREGÖRE GÖZ
GÖREGÖRE GÖZ SENİ YAPTIM. SENİ YIKTIM. GÖZ GÖZ
EVLER GÖZ GÖZ ODALAR İÇİNDE SENİ KÖRDÜM. GÖZ
GÖRE GÖRE GÖZ GÖRE GÖRE YE REYIKTIM. Birbirimize.
TOZ DUMAN İÇİNDE. Baka baka yaptım seni. Birbirimize
baka baka, Birbirimize bak A bak A! Birbirimize baka baka,
Birbirimize bakactrl c baka baka, Birbirimize baka baka, Ctrl v
Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl

62
v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl vv Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl
v Ctrl v seni yaptım. Seni yıktım. Birbirimizin kam devaydı
birbirimize. Birbirimize baka baka yaptım seni. Baka baka yaptım
seni. Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize
baka baka, B irbirim iz e baka baka, Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka
baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize
baka Ctrl v Ctriv Ctri v Ctrl v Ctd vCtrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl vv
Ctrl v Ctrl v Ctd v CM v CM v seni yaptım, seni yıktım. V'aynam!
AYNAM/SENDÎM. ŞİMDİ BU HAFİF SIZI? Bana baka.
Yaptım seni. Baka baka yaptım. Birbirimize baka baka,
Birbirimize baka baka, Birbirimize boka baka, Birbirimize bakactrl
c baka baka, Bitiririmize baka baka, Ctrl v Ctrl v CM YCtrl v
Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctri v Ctrl
v Ctrl v Ctrl v Ctrl w Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v Ctrl v seni
yaptım. Seni yıktım. Birbirimize baka baka yaptım seni.
KATLARIMDA İHANETİN NAL İz l e r İ Baka baka yaptım
seni. ZEHİRLİ OKLAR birbirimize ata. Bitiririmize bata bata,
Birbirimize baka baka! Birbirimize bakactrl c Birbirimize baka
baka, Ctrl v, seni yaptım. Birbirimize baka baka beni yaptın,
aynam sensin. Seni yıktım Birbirimize baka baka yaptım seni.
Baka baka yaptım seni. Birbirimize baka baka, Birbirimize baka
baka, Birbirimize baka baka, Birbirimizi yıktım. BİRBİRİMİZİ
YIKTIM. BİRBİRİMİZİ YIKTIM. Bata bata bata bata,
Birbirimize baka baka, Birbirimize baka baka, Birbirimize bakactrl
c baka baka, Birbirimize YIKTIM, Ctrl v Ctrl v C trl. Burası
kule. Kontrol C Kontrol V Kontrol C Kontrol V YÜKSELEN
HER ŞEY BİR ŞEYİN ÜSTÜNDE yükseliyor. Kontrol C Kontrol
V Kontrol C Kontrol V
Burası Kule Burası Kule Burası Kule. Kendi kutbunda kendisine
burkulmuş BİRİYDİK BİRBİRİMİZE BİR HAYRIMIZ YOKTU.
Burası kule. Burası kule. “ÜZÜM ÜZÜME” İKİ GÖZÜM! BU
YÜKSEKLİKTE.

63
Bu kitap

Arkadaşlığa,
Arkadaşlarıma,
ama bilhassa Figen Şakacı'ya
ithaf edilmiştir.

You might also like