Professional Documents
Culture Documents
ATOMCULUK
�
2675 1 ALFA I BİLİM I 83
KURTUL GÜLENÇ
Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümündeki lisans eğitimini 2002 yılında tamamladık
tan sonra, 2005 yılında aynı bölümünden yüksek lisans, 2010 yılında da Hacettepe
Üniversitesi Felsefe Bölümünden doktora derecelerini aldı. 2004-2010 yılları arasında
Maltepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Gülenç, Do
kuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
ÖNDER KULAK
2009 yılında Maltepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Daha
sonra" Marx, LJ4kacs ve Adorno'ıla Yabana/aşma: Şeylqme" başlığıyla hazırladığı tezini tamam
layarak Sussex Üniversitesi Felsefe Bölümünden yüksek lisans derecesi almaya hak kazandı.
Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.
CENK ÖZDAÔ
2010 yılında Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümünde lisans eğitimini, 2013 yılında
ise yine aynı üniversitede Kant'ın 'görü' kavramının 'Empirik Bi/iş 'teki rolünü ve tekil
kavramları ele aldığı teziyle yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2013 yılında ODTÜ
Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalında başladığı doktora progranuna de
vam etmektedir. Maltepe Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi'nden sonra ODTÜ felsefe
bölümlerinde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır.
Mantılcıal Atomculuk Ftlıefeıi
© 2013, ALFA Basım Yayım Dağıtım San. ve T ic. Ltd. Şri.
Kitabın tüm yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağının Ltd. Şti.'ne aittir. Tarunm amacıyla,
kaynak göstermek şarnyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın
hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğalnlamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali
hakları saklıdır.
ISBN 978-605-106-980-7
1. Basım: Ocak 2015
Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık
ÇiftehavuzlarYolu Acar Sanayi Sitesi No:8 Bayrampaşa-İstanbul
Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29
Sertifika no: 12088
Çeviri
Dilek Arlı Çil, Kurtul Gülenç,
Önder Kulak, Cenk Özdağ
ALFA"ı BiLiM
İÇİNDEKİLER
7
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Bkz. Platon: Phaedrus 265E. Bu eserde daha eski bir analoji (andının)
kullanılmıştır: Filozoflar, şeyleri, kurbanlık hayvanı parçalarına ayı
nrınışcasına, doğal eklemlerine ayırmalıdır.
Bu öncül 8. derste açıkça yer almaktadır.
Bkz. H. Putnam: Realism and Reason: Philosophical Papers Vol. fil,
Cambridge, 1983, Introduction (Giriş).
D. Hu.me: A Treatise of Human Nature, Kitap I, Kısım 3, § XIV. [insan
Doğası Üzerine Bir inceleme, çev. Ergün Baylan, BilgeSu Yayıncılık,
2009)
8
1 985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
9
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
10
1 985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
Self-evident -çn.
11
MANTI KSAL ATOMCULUK FELSEFESi
12
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
13
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 1 75
13
MAN TIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
14
Bkz. Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 63-65. Bkz. Dur Knowledge of
the Extemal World as a Field for Scientific Method in Philosophy, ss.
49-69. Mantıksal dille sıradan dil arasındaki ilişki, bu iki pasajdan il
kinde açıklanmaktadır. Aynca bunlardan ikincisi Logic as the Essence
ofPhilosophy başlıklı kitap bölümünün temel mesajını içermektedir.
15
Enquiry Conceming Human Understanding, § VII, kısım i.
14
1 985 SASKISI iÇiN GiRiŞ
16
Bkz. D. F. Pears: Hume's Empiricism and Modem Empiricism, David
Hume, a Symposium içerisinde, ed. D. F. Pears, Landon 1963. Bu metin
D. F. Pears: Questions in the Philosophy.
17
Bkz. Russell: Dur Knowledge of the Extemal World, adı geçen bölüm.
(agb.)
ıs
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
16
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
19
Bkz. Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 59-61.
20
D. Hume: A Treatise of Human Nature, Kitap I, Kısım l, §i.
17
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
21
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, aynı yerde.
22
Bkz. Philosophical Investigations, eserin çeşitli yerlerinde.
18
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
23
Bu notlar A Treatise of Human Nature Kitap I, Kısım l, §i'nin sonunda
yer almaktadır. Prof. H. A. Prichard, Hume üzerine Oxford'ta verdiği
derslerde, Hu.me'un, bu karşı örnekler ışığında yalın niteliklere ilişkin
kuramının değiştirilmesini reddetmesini "yüzsüz bir küstahlık" ola
rak değerlendirmekteydi.
24
örneğin MÔ 5. yüzyılın sonlarında Atina'da veba olarak bilinen has
talık muhtemelen kızamıktı. Bkz. H. Putnam: Dreaming and "Depth
Grammar," özellikle bu makalenin yeniden basıldığı Philosophical Pa
pers, 2. cilt, Cambridge, 1 975 ss. 310-315. Aynca H. Putnam: The Mea
ning of "Meaning" aynı ciltte ss. 245-257.
25
Bkz. J. S. Mili: A System of Logic, Kitap I, Bölüm l, §5.
26
Bkz. G. Frege: Sense and Re/erence in Translations from the Philo
sophical Writings of Gottlob Frege, Peter Geach ve Max Black, Oxford
1 966.
19
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
27
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 66-68.
20
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
Accidental -çn.
21
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
28
Bu düşünce S. Kripke tarafından Naming and Necessity, Oxford 1 980,
s. 49-78 adlı eserinde geliştirilmiştir.
29
Bkz. S. Kripke, a.g.e., s. 57-59. Burada rastlantısal bir betimlemenin
bir adın göndermesini sabitlemekteki kullanımı anlatılmaktadır. İkin
ci örnekte, G. Evans'ın "özel adın uygun/uyumlu kullanımı" örneklen
miştir: Bkz. The Causal Theory of Names, Proceedings of the Aristo
telian Society, Supp. Vol. 1 975, s. 205. Aynı zamanda bkz. G. Evans:
Varieties of Re/erence, Oxford 1982, s. 387.
22
1 985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
Selfsubsistent -çn.
23
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
24
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
33
Mysticism and Logic, s. 145 ff. Bkz. Özellikle s. 147.
34
Philosophical Investigations, §60. [Felsefi Soruşturmalar, çev. Haluk
Banşcan, Metis Yayınlan, 2007)
25
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
35
Bkz. Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 56-57 ve s. 1 44 - 1 58.
36 A.g.e. s. 1 1 3- 1 18.
37 Bu, karmaşık tikellerin dallanıp budaklanmayan ama bir kategori de
ğişimi olan çözümlemesinin ender bir örneğidir. Bkz. Russell: Know
ledge by Acquiantance and Knowledge by Description, Mysticism
and Logic, s. 218 içerisinde.
'" Philosophical Investigations, aynı bölüm.
26
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
Self-subsistent -çn.
39
Bkz. Russell: On the Experience of Time, Monist 1915 ve Mantıksal
Atomculuk Felsefesi, s. 70. Burada, tikellerle tanışıklığın sözde şimdi
nin sınırlannın ötesine ulaşmadığı sonucuna vanlmaktadır.
40
S. Kripke, Naming and Necessity, s. 47-49.
27
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
41
Bu cümlenin anlamı hataya mahal vermez. Ama şayet Russeli "ve" söz
cüğünü ilkin "söz gelimi"nden, ikinci kez de "tam anlamıyla"dan önce
olmak üzere iki kez kullanmış olsaydı, çok daha net ifade edilmiş olur
du.
42
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 1 1 8- 1 1 9 .
43
Bkz. Naming and Necessity, s. 99-105 ve s. 143-144.
28
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
44
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 67.
45
Russell, benliğin betimleme yoluyla nasıl bilindiğini açıklarken, onun
için önemli olan duyu verisinin de re bilgisinden hareket edilebilece
ğidir. Bkz. On the Nature of Acquiantance, Logic and Knowledge, s.
1 68 içerisinde: "'Bu'ya katılan özne 'g' olarak adlandırılır . . . 'Bu' süre
cin başladığı noktadır ve 'bu' yalnızca verilidir, tanımlı değildir. Karı
şıklık ve zorluk 'bu'nun basitçe verili olarak değil de, verili olmuş ol
gusuyla tanımlanarak alınmasından doğar. Russell'ın dikkat çektiği
nokta, 'bu'nun verili olarak tanımlanmış olsaydı, bene/egoya verilmiş
olarak tanımlanmış olacağıdır ki bu durumda döngüsel olacaktır."
29
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
46
Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 67.
30
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
31
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
32
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
47
Bkz. The Problems ofPhilosophy, s. 1 14-1 1 8.
48
Bkz. Mantıksal Atomculuk Felsefesi, s. 70.
33
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
49
Bkz. C. B. Martin ve M. Deutscher: The Causal Theory of Memory, Phi
losophical Review, 1 966.
50
Naming and Necessity, s. 91-97.
51
The Causal Theory of Names, Proceedings of the Aristotelian Society
Supplement, 1 975.
34
1 985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
52
Logic and Knowledge, s. ı62.
53 5. Bölüm.
54
My Philosophical Development, s. ı43.
35
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
36
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
37
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
38
1985 BASKISI iÇiN GiRiŞ
57
Russell'ın Wittgenstein'ın Tractatus Logico-Philosophicus'una yazdı
ğı giriş, London. İngilizce ilk baskısı, 1922, s. xiii.
58
Aşağıda, s. 1 43. Yukanda s. xiii'den alıntılanmış.
59
S. Kripke: Naming and Necessity, ss. ll6- 139; H. Putnam: Dreaming
and "Depth Grammar," Philosophical Papers Vol. il, ss. 310-315 içinde
ve The Meaning of0Meaning," a.g.e., s. 229-259.
39
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
David Pears
Christ Church Oxford
Ağustos ı 985
40
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESİ
( 1 9 1 8)
1 . OLGULAR VE ÖNERMELER
41
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Çözümleme -çn.
42
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1918)
43
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Reflection -çn.
44
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 81
45
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
46
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 918)
47
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
48
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 191 81
49
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
50
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1918)
51
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
52
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 8)
Tartışma
53
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
54
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 191 8)
55
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
56
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
57
MAN TIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
58
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 81
59
MAN TIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
60
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 8)
61
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
62
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 B)
63
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
64
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 191 81
65
MAN TIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
66
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 191 8)
67
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Tartışma
Bay Carr: Karmaşık olmayan yalın olgular olduğunu dü
şünüyorsunuz. Peki, karmaşıklar tamamen yalınlann bir
araya gelmesiyle mi oluşmuştur? Karmaşıklığa dahil olan
yalınlann kendileri de karmaşık sayılmazlar mı?
Bay RusseU: Hiçbir olgu yalın değildir. İkinci sorunuza
gelince; şüphesiz bu da tartışmaya açık bir konudur; karma-
68
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1918)
Soru: Bir şeyin özel ismi, eş deyişle "bu," andan ana fark
lılık gösteriyorsa, bu konuda herhangi bir argüman ileri sür
mek nasıl mümkün olabilir ki?
Bay Russell: "Bu"yla bir ya da iki dakika devam edebi
lirsin. Şu noktayı yaptım ve hakkında yalnızca kısa bir süre
boyunca konuştum. Eş deyişle, bu sık sık değişiklik göstere
bilir. Eğer savunmanı hızlı bir şekilde yapabilirsen, tartışma
bitmeden önce bundan faydalanabilirsin. Şeylerin sınırlı bir
süresi oldukları kanısındayım, yalnızca birkaç saniye, bir
kaç dakika veya artık hangi zaman birimi olursa.
Soru: Buna etki edenin, eş deyişle bunu değiştirenin hava
olduğunu düşünmüyor musunuz?
Bay Russell: Onun görünümünü senin farklı bir duyu-ve
risine sahip olmana yeterli olacak kadar değiştirip değiştir
memen fark etmez.
70
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 91 8)
71
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
72
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
73
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
74
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSE FESi ( 191 8)
75
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
76
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
DD DY YD yy
D D D y
77
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
(plp)l(qlq).
78
MANTI KSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 191 81
[ 1 9 1 4'te.]
79
MAN TIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
80
MANTI KSAL ATOMCULUK FELSEFESi l 1 9 1 81
81
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
82
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
Tartışma
Soru: "Sokrates ölüdür" önermesi sizce olumlu mu yoksa
olumsuz bir olgu mudur?
Bay Russell: Kısmen olumsuz bir olgudur. Bir kişinin ölü
olduğunu söylemek karmaşıktır. Bir ifadeye giren iki ifade
vardır: "Sokrates hayattaydı" ve "Sokrates hayatta değildir."
Soru: İçerisine "değil" ifadesini katmak ona olumsuzun
formel bir özelliğini ya da tam tersini katar mı?
Bay Russell: Hayır, bence kelimelerin anlamına gitmeli
siniz.
83
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
84
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 8)
85
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
86
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 81
87
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
88
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 81
çok farklı olduğu olacaktır. Onlar inanç nesnesini hep bir şey
olarak düşünürler. Tanrı'ya, Homeros'a ya da bir nesneye
inandığınızı düşünürler. Akıllarındaki resim budur. Bu şekil
de konuşmak ortak söyleyişte yeterince yaygındır. Ve ileri
sürecekleri ilk kaba benzerliğin, böyle bir nesne olduğunda
doğru inanca, olmadığında yanlış inanca sahip olduğunuzu
söyleyeceklerdir. Tam olarak böyle söyleyeceklerini kastet
miyorum, fakat yola çıkacakları kaba görüş bu olacaktır.
İnancın nesnel yönünün tek bir kelimedense, bir önerme ara
cılığıyla daha iyi ifade edildiği gerçeğini anlamış gibi'görün
müyorlar ve ben bunun, inancın neyden meydana geldiği ko
nusuna genel bakışlarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.
Onların görüşüne göre inancın nesnesi, genellikle şeyler ara
sı ilişkiler, niteliklere sahip olan ya da olmayan şeyler değil,
fakat sadece var olması ya da var olmaması olası tek şeyler
dir. Bu görüş bana tamamıyla ve köklü bir biçimde hatalı
görünüyor. Birincisi bu şemaya uyması mümkün olmayan
pek çok yargı vardır ve ikincisi yanlış inançlarla ilgili bir
açıklama vermek mümkün değildir, çünkü bir şeyin var oldu
ğuna inandığınızda ve o yoksa, o şey orada değildir, o hiçbir
şeydir. Yanlış inancı, gerçekte hiçbir şeyle bir ilişki olarak
ele almak onun doğru bir çözümlemesi olamaz. Bu, inancın
sadece nesneyle ilişkiye dayandığı varsayımına yöneltilen
bir itirazdır. Eğer uHomeros'a inanıyorum" derseniz ve Ho
meros diye birisi yoksa 'Homeros' olmadığı için inancınız
Homeros'la kurulan bir ilişki olamaz. Dünyada meydana ge
len her olgu var olmayan bileşenlerden değil, var olan bile
şenlerden ibaret olmalıdır. Bu nedenle uHomeros'a inanıyo
rum" ifadesini bu şekilde açıklamak doğru bir çözümleme
olamaz. Doğru çözümleme, birazdan ele alacağım betimle
meler kuramında bulunuyor. Biraz önce bahsettiğim davra
nışçılık kuramına geri dönelim. Varsayalım ki 10.25'te bir
tren olduğuna inanmanız söylendi. Bu, söylenildiği gibi is
tasyona gitmek için belirli bir saatte yola çıkmanız gerektiği
anlamına gelir. İstasyona vardığınızda, saatin 10.24 olduğu
nu gördünüz ve koştunuz. Bu davranış, o saatte bir tren ol
duğuna dair inancınızı oluşturmaktadır. Eğer koşarak treni
89
MANTIKSAL ATOMCU LUK F ELSEFESi
90
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 81
91
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
92
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
93
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
OTHELLO
İnaanıyor
DESDEMONA � CASSIO
seviyor
95
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
96
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
4. Adlandırma Meselesi
"İnanmak," "dilemek" gibi fiillere nasıl bir ad verece
ğiz? Ben onlara "önerme fiilleri" deme eğilimindeyim. Bu,
sadece uygun olduğu için önerilen bir ad, çünkü bu fiiller
bir nesneyi önermeyle ilişkilendiren bir forma sahiptirler.
Açıkladığım gibi, aslında yaptıkları bu olmasa da, yine de
onlara önerme fiilleri demek uygundur. Elbette onla,;ra "tu
tumlar" diyebilirsiniz, fakat bu psikolojik bir terim olduğu
için benim hoşuma gitmiyor ve deneyimimizin tüm aşama
ları psikolojik olmasına rağmen, bahsettiğim tüm fiillerin
psikolojik olduğunu varsaymak için herhangi bir neden bu
lunmuyor. Böyle bir düşünceye varmak için asla hiçbir ne
den olmamıştır. Spinoza'nın Tanrı'sının sonsuz niteliklerini
hatırlamalısınız. Onun sonsuz niteliklerinin benzerlerinin
dünyada olması çok olasıdır. Biz onlarla tanışık değiliz, fa
kat zihinsel ve fiziksel olanın tüm evreni kapsadığını düşün
mek için bir neden yoktur, eş deyişle hiç kimse mantıksal
türden herhangi bir şeyin tüm örneklerinin mantıksal olma
yan filanca bir yapıda olduğunu söyleyemez: bunu söylemek
için dünya hakkında yeterince bilgi sahibi değilsinizdir. Bu
nedenle inanmak ve istemekle örneklendirilen yapıya sahip
tüm fiillerin psikolojik olduğunu ileri sürmemeliyim. Yalnız
ca bildiklerimin tümünün böyle olduğunu söyleyebilirim.
Dersin özetinde bugün doğruluk ve yanlışlığı ele alacağı
mı söylediğimi fark ettim, fakat bu konu her zaman gündeme
geldiği için özel olarak söylenecek bir şey bulunmuyor. Doğ
ru veya yanlış olduğu düşünülen şey önermedir ve önerme
hiçbir şeydir. Fakat inanç da önermeyle aynı şekilde doğru
veya yanlış olur, eş deyişle, dünyada doğru veya yanlış ol
gular vardır. Daha önce olguların doğru veya yanlış olarak
ayrılamayacağını söylemiştim, fakat "inançlar" dediğimiz
bu özel türden olgulara gelince, iki durumda da bir olgu ol
masına rağmen, ortaya çıkan bir inanç bu anlamda doğru
veya yanlış olabilir. Birisi gerçekleşmeyen bir şeyi istediğin-
97
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
98
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
99
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 00
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
101
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
102
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
103
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
104
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 1 9 1 8)
105
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
106
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
107
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
108
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1918}
109
MANTIKSAl ATOMCULUK FELSEFESi
1 10
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 8)
111
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Tartışma
Soru: "Varoluş" yerine koyabileceğiniz ve bireylere' varo
luş verebilecek başka bir kelime var mı? "Varoluş" kelimesini
iki ideye mi uyguluyorsunuz, yoksa iki ide olduğunu inkar mı
ediyorsunuz?
Russell: Hayır, bireylere uygulanabilecek bir ide yoktur.
112
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 191 81
1 13
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 14
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 91 8)
"a so-and-so"- çn
"the so-and-so" - çn
1 15
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 16
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
1 17
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 18
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 B)
1 19
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 20
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
121
MANTIKSAL ATOMCU LUK F ELSEFESi
1 22
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
123
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 24
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 91 8)
125
MANTIKSAL ATOMC ULUK FELSEFESi
126
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
1 27
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
128
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
129
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 30
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi j 1 9 1 81
131
MANTIKSAL ATOMCULUK F ELSEFESi
132
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 191 8)
133
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
134
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
135
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
136
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
daha basit bir şekilde konulabilir: eğer bir adam "Ben yalan
söylüyorum" beyanında bulunuyorsa, yalan söylüyor mudur,
söylemiyor mudur? Eğer söylüyorsa, ki söylediği yaptığı şey
dir, buna göre doğruyu söylemekte ve yalan söylememekte
dir. Diğer taraftan, eğer yalan söylemiyorsa, o zaman yalan
söylediğini söyleyerek açıkça doğruyu söylüyordur ve bu
nedenle, yaptığı şeyin açıkça söylediği şey olduğunu söyle
diği için yalan söylüyordur. Bu kadim bir bilmece ve bunun
en büyük kardinal veya ordinal sayının olup olamay�cağı
şeklindeki önemli ve pratik sorunlarla ilgili olduğu görüle
ne kadar, bu türde bir şey ancak bir şaka olarak ele alınır.
Şu durumda, bu çelişkiler nihayet ciddi bir şekilde işlendi.
"Ben yalan söylüyorum" diyen bir adam, gerçekten "ileri sür
düğüm ve yanlış bir önerme var" diye iddia ediyordur. Bu,
büyük olasılıkla, yalan söylemek olarak kastettiğiniz şeydir.
Çelişkiden kurtulabilmek için, adamın bütün iddiasını, iddi
asının uygulandığı önermelerden biri gibi ele almalısınız; eş
deyişle, "ileri sürdüğüm ve yanlış bir önerme vardır" dediği
nizde, ..önerme" sözcüğü, önermeler arasında kendi ifadesini,
yanlış bir önerme ileri sürmek olan sonuca ekleme şeklinde
yorumlanmak zorundadır. Bundan ötürü, belirli bir toplama
sahip olduğunuzu varsaymak zorunda kalırsınız, şöyle ki, bu
önermeler, ancak bu toplam sadece kendine göre tanımlana
bilecek üyeleri içerir. Çünkü "ileri sürdüğüm ve yanlış olan
bir önerme var'' dediğinizde, bu, anlamı sadece önermelerin
toplamına gönderme yapılarak kavranabilecek bir ifadedir.
Dünyada bulunan tüm önermeler arasında hangisinin ileri
sürdüğünüz ve yanlış olan önerme olduğunu söylemiyorsu
nuz. Bu nedenle önermeler toplamı sizden ve bir başkasın
dan önce yayılır, yine de hangisinin yanlış olarak ileri sü
rülmüş olduğunu söylemiyorsunuz. İlk olarak, bu önermeler
toplamının sizden önce yayıldığını varsayarsanız, bir kısır
döngü elde edeceğiniz son derece açıktır, dolayısıyla herhan
gi kesin birini almadan, "Bu toplamdan biri, yanlış olarak
ileri sürülmüştür" diyebilirsiniz. Fakat ..Bu toplamdan biri,
yanlış olarak ileri sürülmüştür'' dediğinizde, bu iddianın
kendisi, ayırt etmek istediğiniz toplamlardan sadece biridir.
137
MANTIKSAL ATOMCULUK F ELSEFESi
1 38
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
139
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
140
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 81
141
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
142
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
Tartışma
Soru: Tüm bu sınıfları ve sınıfların sınıflarını ve devamı
nı, bir araya toplayabilir misiniz?
Bay Russell: Bunların hepsi kurgu, ancak her durumda
da farklı kurgulardır. "Tikellerin sınıfları vardır'' dediğiniz
de, "vardır" ifadesi genişletilmeyi ve başka anlamların ve
rilmesini bekler ve gerçekte ne demek istediğinizi veya ne
demeniz gerektiğinizi ortaya koyduğunuzda, bunun düşün
düğünüz şeyden çok farklı bir şey olduğunu göreceksiniz. Bu
genişletme ve ne demek istediğinizi tam anlamıyla kaydetme
süreci, utikellerin sınıflarının sınıfları vardır'' a doğru devam
ederseniz, daha farklı olacaktır. "Vardır" için sonsuz sayıda
anlam vardır. Sınıflar hiyerarşisi düşünüldüğü sürece, sade
ce ilki temeldir.
Soru: Ben bunun, ilk üç boyutun gerçek olduğu ve daha
yüksek olanların sadece sembolik olduğu bir uzaya benzeyip
benzemediğini öğrenmek istiyorum. Ben bir fark olduğunu
görüyorum, daha yüksek boyutlar var, ancak bunları bir ara
ya getirebilirsiniz.
Bay Russell: Yalnızca tek biri temel olandır, ki bu da ilk ve
tikeller hakkında olandır. Fakat sınıflara geçtiğinizde, sınıf
ların sınıfına geçmiş gibi varolandan fazlasıyla uzaklaşmış
olursunuz. Fiziksel dünyada gerçekten sınıflar yoktur. Tikel
ler oradadır, ancak sınıflar yoktur. Eğer "Bir evren.. vardır"
derseniz, buradaki uvardır"ın anlamı, "Bir tikel vardır"ın an
lamından bütünüyle farklıdır, ki bu "'x bir tikeldir' önerme
fonksiyonu kimi zaman doğrudur" anlamına gelir.
143
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
144
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 1 9 1 8)
145
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
146
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
147
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
148
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1918)
149
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
150
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi l 1 9 1 B)
151
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
' 1 52
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi ( 1 9 1 8)
153
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSE FESi
1 54
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi I 1 9 1 8)
1 55
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEF ESi
1 56
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi 1 1 9 1 8)
157
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 58
MANTIKSAL ATO MCULUK ( 1 924)
1 59
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
Pluralism -çn.
160
MANTIKSAL ATOMCULUK ( 1924)
161
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
162
MANTIKSAL ATOMCULUK ( 1 924)
163
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
kardinal sayısı tanımıdır; etki alanı bir dizi, zıt etki alanı
diğer dizi olan tek-tek ilişkisi olduğunda, iki dizi de "benzer
dir." Bu durumda kardinal sayı, verili bir sınıfa benzer olan
tüm bu sınıflann sınıfıdır. Bu tanım, kardinal sayılann or
taya çıktığı tüm önermelerin doğruluk-değerini değişmeden
bırakır ve aritmetiği anlaşılır kılma amacı dışında hiçbir
zaman gerekmeyen, artık bu amaç için de daha fazla ihti
yaç duyulmayan, "kardinal sayılar" denen bir dizi varlıklar
kümesi için çıkanmdan kaçınır.
Belki de daha önemlisi, sınıflann kendilerinin benzer
yöntemlerle ekarte edilebilmeleridir. Matematik; bir sınıf
veya kümenin, bir şekilde, tek bir varlıkta olmalı gereksinimi
içinde görünen önermelerle doludur; örneğin "n şeylerinin
kombinasyonlannın sayısı herhangi bir tam 2°'dir önerme
si." 2°, n'den büyük olduğu sürece, eğer sınıflar varlıklar ara
sındaysa, tek olacak evrensel kümedeki varlık sınıflannın
sayısı, evrendeki varlıklann sayısından büyük olduğundan
dolayı, sınıflar kabul edilirse, bu önerme güçlüklere neden
olur. Neyse ki, bahsedilmek üzere ortaya çıkan sınıflarda
ki tüm önermeler, sınıflann var olduğu varsayılmadan yo
rumlanabilirler. Belki de bu, ilkemizin uygulamalanndan en
önemlisidir. (Bkz. Principia Mathematica, *20.)
Bir diğer önemli örnek de "belirli betimlemeler'' dedikle
rimle ilgilidir; örneğin; "en büyük asal," "şimdiki İngiltere
Kralı," "şimdiki Fransa Kralı" gibi ifadeler. "Şimdiki Fran
sa Kralı yoktur'' gibi önermeleri yorumlamada her zaman
zorluklar olmuştur. Sorun, var olmamasına rağmen, varlı
ğını sürdürdüğü varsayımını gerekli kılan "şimdiki Fransa
Kralı"nı bu önermenin öznesi olarak varsaymaktan doğar.
Ancak "yuvarlak kare"ye veya "2'den büyük çift asal sayı"ya
dahi varlık atfetmek zordur. Aslında, "yuvarlak kare var ol
maz," en az "şimdiki Fransa Kralı yoktur'' kadar doğrudur. Bu
durumda varoluş (existence) ve varlık (subsistence) arasın
daki aynın bize yardımcı olamaz. Esas olan, "belirli bir şöy
le-şöyle olan" sözcükleri bir önermede bulunduğunda, öner
menin ilgili tek bileşeninin olmadığı ve önerme bütünüyle
çözümlenirse, "belirli bir şöyle-şöyle olan" sözcüklerinin
1 64
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 1 924)
165
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
166
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 1924)
167
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
lamlı kullanılan bir ismin tek bir varlığı temsil ettiğini var
saymak doğaldır; "Sokrates" denilen, belirli az ya da çok sü
rekli bir varlık olduğunu varsayarız, çünkü aynı ad, bu tek
varlığın görünümleri olarak kabul edilen bir seri oluşuma
uygulanır. Dil daha fazla soyutlaştıkça, yeni bir varlık kü
mesi felsefeye girer, şöyle ki, bunlar soyut sözcüklerle tem
sil edilirler; tümeller. Tümellerin olmadığını söylemek iste
miyorum, ancak kesin olarak, tek tümelleri temsil etmeyen
birçok soyut sözcük vardır: örneğin üçgenlik ve akılcılık. Bu
bağlamlarda dil, söz dağarcığı ve sentaksıyla bizi yanıltır.
Mantığımızın yanlış bir metafiziğe yol açmaması için her iki
bağlamda da dikkatli olmalıyız.
Sentaks ve söz dağarcığı, felsefe üzerinde farklı etkilere
sahip olmuşlardır. Söz dağarcığı, sağduyu üzerinde daha
fazla etkilidir. Diğer taraftan, iddia edilebilir ki, sağduyu söz
dağarcığımızı oluşturur. Bu iddia sadece kısmen doğrudur.
Bir sözcük, özdeşlik noktası olsun olmasın düşünüm olmak
sızın, öncelikle az-çok benzer şeylere uygulanır. Ancak kul
lanım sözcüğün uygulanacağı nesneleri belirlediğinde, sağ
duyu sözcüğün varlığı tarafından etkilenir ve bir sıfat veya
soyut bir sözcük durumunda bir tümel olabilecek tek sözcü
ğün, tek nesneyi temsil ettiğini varsaymaya eğilim kazanır.
Bu durumda; söz dağarcığının etkisi, ideaların ve şeylerin
bir çeşit Platoncu çoğulculuğuna yaklaşır.
Sentaksın etkisi, Hint-Avrupa dilleri örneğinde oldukça
farklıdır. Hemen hemen her önerme, bir kopulayla· birleşti
rilmiş , öznesi ve yüklemi olan bir forma sokulabilir. Şunu
çıkarmak doğaldır ki, her olgu karşılık düştüğü bir forma
sahiptir ve bir cismin taşıdığı bir nitelikten oluşur. Bu, kuş
kusuz, çeşitli cisimler (eğer bu bir olgu olsaydı) zorunlu
formlara sahip olacaktı olgusuna b ağlı olarak, monizme ne
den olur. Kural olarak filozoflar, dilbilimsel formların bu
tarzdaki etkisinden muaf olduklarına inanırlar, ancak bun
lardan çoğu bana, bu inançlarında hatalı gözükürler. Soyut
meseleler hakkında düşünürken, soyutlamalardaki sözcük-
168
MANTIKSAL ATOMCULUK ( 1 924)
169
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 70
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 1 924)
171
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
172
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 1 9241
1 73
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
1 74
MANTIKSAL ATOMCULUK ( 1 924)
175
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
176
MANTIKSAL ATOMCULUK ( 1 924)
1 77
MANTIKSAL ATOMC ULUK FELSEFESi
1 78
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 19241
179
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
180
MANTIKSAL ATOMCULUK 1 1 924)
181
MANTIKSAL ATOMCULUK F ELSEFESi
Aralanndaki -çn.
1 82
KAYNAKÇA
BİRİNCİ BÖLÜM
RusseU'ın yazılanndan seçmeler, aynı zamanda dizin
kısmında koyu türde yazılan başlıklar altında gruplf:I-ndı
nlmıştır. Alıntı yapılan eserlerin kısaltılmış başlıklan veril
miştir ve bu kısaltmalar kaynakça bölümünün sonunda yer
almaktadır.
Atomculuk, mantıksal: LM.T. Böl. XIX: M.PH.D. Böl. X, Böl. XVI-
11, § i.
İnanç: 0.N.T. ve F.: O.KN.E.W. Böl. il: 0.P: A.M.
Böl. Xll: LM.T. Böl. XIX: H.KN.S.L, iL Kı
sım, Böl. V.
Sınıflar: P. of M. Böl. VI: P. M. Giriş, Böl. III ve 2.
Baskıya Giriş: LM.PH.
Böl. XVII .
Yapılar,
mantıksal: R.S-D.PH: O.KN.E.W. Böl. iV.
Betimlemeler,
belirsiz: P. of M. Böl. V: LM.PH. Böl. XVI.
Betimlemeler, P. of M. Böl. V: 0.D: P.M. Giriş, Böl. I, Böl.
III:
belirli: LM.PH. Böl. XVI: M.PH.D. Böl. VII, Böl.
XVIll, § iii.
Olgular: O.KN.E.W. Böl. il: O.P: H.KN.S.L. iL Kı
sım, Böl. XL
Kurgular, mantıksal: R.S-D. PH.: 0.KN.E.W. Böl. iV.
Fonksiyonlar, P. of M. Böl. VII: P.M. Giriş, Böl. I, Böl. il:
LM.PH.
önermese}: Böl. XV.
Bilgi,
tanışıklık aracılığıyla: 0.D: P. of PH. Böl. V: KN.A.KN.D: O.N.A.
Bilgi,
betimleme aracılığıyla: O.D: P. of PH. Böl. V:
KN.A.KN.D.
183
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
184
KISALTMALAR
185
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
186
KISALTMALAR
187
ZAMAN ÇİZELGESİ
1872 Doğdu.
1 890--4 Lisans eğitimini tamamladı, Cambridge.
1 894 Alys Pearsall Smith'le evlendi ( 1 92 l 'de evliliği son
buldu).
1 895 Trinity Koleji üyeliğine seçildi, Cambridge.
1 900 Paris'te Uluslararası Felsefe Kongresi'ne katıldı.
1 903 Principles of Mathematics (Matematiğin nkeleri) ya
yımlandı.
1 908 Royal Society üyeliğine seçildi.
Matematiğin ilkeleri öğretim üyesi olarak atandı, Tri
nity Koleji, Cambridge.
1910 Principia Mathematica Vol I (Principia Mathematica
Cilt 1) (A. N Whitehead'le) yayımlandı.
1912 Principia Mathematica Vol Il(Principia Mathematica
Cilt 2) (A. N. Whitehead'le) yayımlandı.
The Problems of Philosophy (Felsefe Sorunları) yayım
landı.
Wittgenstein'le tanıştı.
1913 Principia Mathematica Vol ill(Principia Mathematica
Cilt 3) (A. N. Whitehead'le) yayımlandı.
1914 Ziyaretçi Profesör, Harvard Üniversitesi'nde Lowell
dersleri verdi.
Our Knowledge of the Extemal World as a Field for
Scientific Method in Philosophy (Felsefede Bilimsel
Yöntem için Bir Alan Olarak Dış Dünya Üzerine Bilgi
miz) yayımlandı.
1916 Vicdani retçi bir tutukluyu savunan bir bildiri yazdığı
için f: l OO cezaya çarptırılarak Trinity Kolejindeki öğ
retim üyeliği görevinden alındı, Cambridge.
1918 Savaş karşıtı makalesi nedeniyle hapse girdi.
1919 Introduction to Mathematical Philosophy (Matema
tiksel Felsefeye Giriş) ve Philosophy of Logical Ato
mism (Mantıksal Atomculuk Felsefesi) yayımlandı.
1 920 Rusya'yı ziyaret etti.
188
ZAMAN ÇiZELGESi
189
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
190
DİZİN
191
MANTIKSAL ATOMCULUK FELSEFESi
192
MANTlKSAL
ATDMCULUK
BERTRAND RUSSELL
Russell kitabını şu sözlerle tanıtır: "Aşağıdaki [metin]1918 yılının ilk
aylarında Londra'da verdiğim, büyük çoğunluğunu arkadaşım ve
eski öğrencim Ludwig Wittgenstein'dan öğrendiğim, belli fikirlerin
açıklanmasıyla ilgili olan sekiz derslik bir kursun metnidir. 1914
Ağustosundan beri onun görüşlerini bilme fırsatına sahip değilim
ve şu an yaşıyor olup olmadığını bile bilmiyorum. Bu yüzden, ders
lerde içerilen kuramiarın çağuna önceden orijinal bir katkıda
bulunmasının ötesinde, kendisinin bu derslerde söylenenlerde
sorumluluğu yoktur."
, mı�ıı �t�ı�ıı
Cağaloğlu, Fatih istanbul
•