Professional Documents
Culture Documents
ŞI9vfJDI
• •
<DP. Ç ILSP.
•
:JVP, Z}l5'vt}l1V?
I• I..;, YAYINEVI
EFLATUN Basım Dağıtım Yayıncılık Danışmanlık Yatırım ve Tlc. Ltd. Ştl.
A hmet Rasim Sokak 16/2 Çankaya/Ankara, Türkiye
Tel : (+90) 312 442 52 10
GSM : ( +90) 541 232 00 96
Faks : (+ 90) 312 442 52 l 2
www.efllyaylnevl.com
Ön söz
v
hem macera romanı sayılabilecek kitapta Rus kültürü ve
Doğu Avrupa kültürü hakkında oldukça fazla ayrıntı bul
mak mümkündür. Romanın kahramanları kişilik özellikle
ri olarak birbirlerine benzemez; aralarında ciddi farklılıklar
vardır. İnsan ruhunun çok başarılı bir gözlemcisi olduğu
anlaşılan yazar, kitapta savaş zamanı psikolijisine de çe
sitli kahramanları aracılığı ile farklı biçimde değinmeye
özen gösterir. Özellikle sayısal sembollerle dolu romanda
birbirleri ile bazen ciddi anlamda çelişen insanların ne olur
sa olsun umutlarını yitirmeden daha iyi bir dünya özlemi
ile nasıl bir yaşam mücadelesi verdikleri vurgulanmıştır.
Önsöz .......................................................................................................................... v
BİRİNCİ BÖLÜM
Temmuz 1 943 ...................................................................................................... 1
İKİNCİ BÖLÜM
Temmuz -Ağustos 1 943 ............................................................................ 31
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ağustos - Kasım 1 943 .................................................................................. 63
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Kasım 1 943 - Ocak 1 944 .......................................................................... 95
BEŞİNCİ BÖLÜM
Ocak - Mayıs 1 944 ..................................................................................... 125
ALTINCI BÖLÜM
Mayıs 1 944 ........................................................................................................ 163
vll
YEDİNCİ BÖLÜM
Haziran - Temmuz 1 944 .......................................................................... 195
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Temmuz -Ağustos 1 944 ......................................................................... 233
DOKUZUNCU BÖLÜM
Eylül 1 944 - Ocak 1 945 ........................................................................... 263
ONUNCU BÖLÜM
Ocak - Şubat 1 945 ..................................................................................... 299
ON BİRİNCİ BÖLÜM
Şubat - Temmuz 1 945 .............................................................................. 327
ON İKİNCİ BÖLÜM
Temmuz -Ağustos 1 945 ......................................................................... 361
Ona sordu:
- Bunlar nereden?
Mendel:
Leonid.
iri dikmişti. "İyi bir çalışma", diye takdir etti Mendel, ancak
şimdi ne yapılabilirdi, kalacak yer çoktan dolu olduğuna
göre? - Saklanalım ve onu bekleyelim; nasıl biri olduğu
nu görüp, karar veririz.
- Yarar.
i KiNCi BOLUM
Temmuz - Ağustos 1 9 43
31
. daha yaşlıydı. Nuh ve Methusaleh'den de büyüktü. Evet,
onlardan büyüktü, Methusaleh 1 87 yaşını doldurduğunda
Lamec'i doğurmuştu ve Nuh, Sam, Ham ve Jafet'i
dünyaya getirdiğinde yüz; gemisini inşa ettiğinde altıyüz
yaşındaydı. İlk kez sarhoş olduğunda ise, bundan birkaç
yıl daha büyüktü; iki saati olan hahamın görüşüne göre,
bu nedenle dördüncü bir çocuk doğurmak istemişti,
tabii Ham'la o çirkin olay meydana gelmeseydi.8 Hayır,
o, Mendel, ormanlarda dolaşan saatçi, onlardan daha
yaşlıydı. Tanrı bile emretse artık ne çocuk yapmak, ne
bağcılık yapmak, ne de gemi inşa etmek arzusuna sahipti;
ama o zamana kadar Tanrı onu ve ailesini kurtarmak
için pek çaba sarfetmiş görünmüyordu. Bu, belki de Nuh
kadar dürüst olmadığı içindi.
8 Nuh, inanışa göre, dünyada şwarabı ilk üreten kişidir. Günün bi
rinde sarhoş olur ve çırılçıplak vaziyette çadırına girip yatar. Ham
bu durumu kardeşlerine bildirir, Sam ve Jefet ise bir örtü alarak
babalarının üstün ü örterler. Nuh ayılınca Ham'ın davranışına çok
kızar ve onu lanetler. Sam ve Jefet'i ise kutsar (ç.n.).
bunu itiraf etmek istemiyordu ki? Eğer onlar ellerinde bir
Yahudi paraşütçü olduğunu anlamış olsalardı, sonu hiç
de böyle olmazdı. Şanslı olmak iyi bir şey, gelecek için
bir garanti; şanslı olduğunu yadsımak ise bir küfür sanki.
Çalınan saat ve hapishane: Tanrı büyük, günah işlemiş
ve cezasını çekmişti. Keşke tüm günahkarlar cezaları
nı çekmek, hesapları sıfırlamak şansına sahip olsalardı.
Başka bir şey olmalıydı Leonid'in gövdesinde, içinde bir
yara, bir çürük izi, belki de bir insan yüzünün, portresinin
çevresinde hüzün veren bir hale: Mendel'in aklına gri be
lirsiz bir halenin ortasında aile büyüklerinin görkemli su
retlerini taşıyan, geçen yüzyıla ait büyük oval fotoğraflar
geldi. Söz konusu olan ailesiydi; Mende!, Leonid'in kısa
ve sabırsız yanıtlarına değil de, sessiz bakışlarına daya
narak bundan emin olmuştu. Zaten bir araya getirilmesi
gereken mozaiğin büyük bölümü kara taşlardan oluşu
yordu: Kaçamak veya hiç verilmeyen ya da düpedüz ter
biyesiz yanıtlardan. Sabır gerekiyordu, yavaş yavaş tablo
belirecekti: Mende! de sabırlı bir insandı. Yürüyüşleri bo
yunca, her gece, arkadaşının itiraz dolu yanıtlarına, öfkeli,
sert savunmalarına bozulup umutsuzluğa kapılarak ken
dini incelemeye koyuluyordu. Kuşkusu yoktu, kendisi,
Mende!, çok erdemli bir insan değildi ama sabırlıydı. İyi
ya, sabrı olan sabrını kullanmalıydı.
- Nereye götürüyorsun?
__:_ İyi bir pazarlık, değil mi? Sana hiçbir şeye mal ol
maz: Araba ve un hediyemiz olsun; seni kandırıyor değiliz,
asker sözü. Mende! ve Leonid'i şaşırtan biçimde ihtiyarın
dili daha da çözüldü, adeta konuşkanlaştı. Evet, bir grup
vardı, gerçekten vardı: bir birlik. Elli kişi ya da belki yüz,
oranın yerlisi olan ve olmayan. Bazıları, yarım düzine ka
darı, köyün gençleriydi: Soluğu Almanya'da almaktansa,
ormana kaçıp savaşmak daha iyiydi, değil mi? Silahlıydı
lar, evet, üstelik iyi savaşçıydılar, bazen fazla bile iyiydiler.
Ancak birkaç günden beri, silahlarını, eşyalarını ve hay
vanlarını alarak ortadan kaybolmuşlardı. Gitmiş olmaları
herkes için daha iyiydi. Nereye doğru mu? Hayır, bunu
kesin olarak bilmiyordu, hiçbir şey görmemişti; ama biri
leri onları yürürken görmüştü. Gomel ya da Zlobin yönün
de ilerledikleri sanılıyordu. Zurbin patikasından giderlerse,
bu yol kestirmeydi; belki de onlara yetişebilirlerdi. Gitti,
yarım saat sonra domuz yağı, tütün ve ağırlığı doğru ölçe
bilmeleri için bir terazi ile döndü. Ölçme işlemi bittiğinde,
Mendel ona arabanın nerede saklı olduğunu tam olarak
anlattı. İhtiyar beklenmedik bir şekilde heybesinden bir
düzine katı yumurta çıkardı: bunun fazladan bir şey oldu
ğunu, cana yakın insanlar oldukları için kendilerine arma
ğan ettiğini söyledi; aynı zamanda bir telafi hareketiydi,
çünkü yatacak yer sunmak ev sahibi olarak onun görevi
olmalıydı, ancak köy meclisi karşı çıkmıştı. Onlara pati
kaya kadar öncülük etti ve üzerinde iki çuval yük olan atı
arkasından çeke çeke oradan ayrıldı.
Leonid, - İyi de, biz doktor değiliz ki. . .- diye karşı çıktı.
63
Yürümeye koyuldular. Çocuklar iki askere güvensiz
bir merakla bakıyordu: Herhangi bir soru yöneltmediler,
aralarında da konuşmadılar. Huzursuz bakışlı, çekingen
ve vahşi hayvancıklardı; Adam onlara söylemeden, ken
diliklerinden ikişer kişilik sıralar oluşturdular ve sanki iyi
tanıdıkları bir izden gidermişcesine tepeye doğru yürü
meye başladılar. Onların da araba kılıflarından yapılma
sandaletleri vardı. Yırtık, bedenlerine uymayan eski as
ker kıyafetleri giymişlerdi. Bebeğini bulan kız çocuğu onu
korumak istercesine göğsüne sıkı sıkı bastırıyor, ama ne
bebeğe bakıyor ne de bir şeyler söylüyordu: Kuşları anım
satan bakışlarla iki yanına bakmaktaydı.
- Anayurt da neresi?
- Muhasebecilik okudum.
Dov, - Bu bize daha az yarar - diye güldü. - Hesap
tutturmak hoşuma giderdi, ancak olacak iş değil. Gele
ni gideni bile sayamıyoruz ki. Buraya SS katliamlarından
mucize eseri kaçmış Yahudiler, korunma arayan köylüler,
dikkatli olmamız gereken şüpheli insanlar geliyor. Casus
da olabilirler, ne yapabiliriz ki? Yüzlerine bakıp güvenmek
ten başka yapacak bir şey yok, bpkı şimdi benim size gü
vendiğim gibi: Bir gizli servisimiz yok. Birçok kişi geliyor,
72 Şi1tuli Delille nı i11ma11?
95
96 Şi111tli Dıfilıı nı !o,,,.,, ?
Mendel.
- Ne diye bağırıyordu?
- Benim.
- Ne duydun?
1 25
l 26 ŞiMdİ 1'1fİlıl ne lonUl#I 1
23 Hitler (ç.n.).
24 Metinde Maschinenpistole olarak geçiyor (ç.n.).
1 46 Şimtli Oeiilu ne la1t1an 7
- Çalışıyor mu o zımbırtılar?
- Evet, çalışıyor.
Nöbetçilere döndü:
1 63
1 64 Şimıli ,,,,;ı,, n. io1111111 7
- Ne demek istedin?
- Sen mi besteledin?
- Bilmiyorum. Anımsamıyorum.
- Ya gelemezseniz?
- Şimdi in de deneyelim.
YE D iNCi BOLUM
Haziran - Tem muz 1 944
1 95
1 96 Jimıli ,,,,;,,, n. '"'""" 7
- Ne çalardı?
- Boynuz çalardı.
- Hangi barikat?
dermeyin.
- Neyi anladım?
- Karşılığında ne istiyorsunuz?
- Ekinin sana uygun gelen bir bölümünü; sonra da su,
kafamızı sokacak bir yer ve bizden az söz edilmesi.
- Kaç kişisiniz?
- Benim.
S E Ki Z iNCi BOLUM
Tem muz - Ağustos 1 944
233
Muhtar, - Gözlerinizden - dedi. - Burada, bizim ara-
mızda da Yahudiler vardı ve gözleri sizinkiler gibiydi.
- Kaç kişisiniz?
- Kimden?
- Sana ne söyledi?
- O halde kim?
- Biz ikimiz.
Line, - Haydi, biz de şarkı söylemeye gidelim - dedi.
Güçlü bir inanca sahip olan Piotr, Rusça ateşli bir küfür
salladı ve sözlerine şöyle devam etti: - Siz işleri karış
tırmakta ustasınız. Evet, ben size açıklayamıyorum ama,
durum aynen böyle. Sizinle kalmak istiyorum, çünkü
İsa'ya inanıyorum. Hepiniz "Tanrı'nın seçkin kulları" ola
rak gidin ve asılın.
263
264 Şimtli ,,,,;ı,, n. laman 1
Ciddi yüzlü, düzgün hatlı, zayıf bir genç ileri çıktı: Çelik
çerçeveli gözlükleri vardı. - Komutanınız kim? - dedi.
- Neden?
biriyse daha iyi, ama herhangi biri olur: Üstelik, nikahı kıy
mak zorunda, bu bir mitzva, yani sevap.
ONUNCU BOLUM
Ocak - Şubat 1 945
299
300 Şimıli Oeiilu ne iaman7
- Almanlar mı?
- Hiç. Saklanmıştı.
- Peki ne yaptın?
- Ne yapayım?
- Durma! Hızlan!
ON B i Ri NCi B OLUM
Şu bat - Temmuz 1 945
Şafakla birlikte tali bir yolda mola verdiler. Her iki yan
da da miktarı ve çeşitliliği açısından inanılmaz bir hurda
kütlesi yığılıydı: savaşın üretebileceği yegane zenginlik
işte buydu. Paramparça olmuş ve ters dönmüş kamyon
lar, zırhlı araçlar, paletli araçlar, nehirleri geçmek için
kullanılan kayık ve portatif sallar; bir de tahrip olmamış
327
328 ş;,,,4; Oıiitıı nı !11,,,,11, 7
- Peki ya gelirse?
SMJRNOV. "
ON i KiNCi B OLUM
Tem m uz - Ağustos 1 945
361
yalnızca geceleri, ağır ağır yol alıyordu; gündüzleri ise ön
celiği olan diğer trenlere geçiş vermek için güneşin altında
kavrularak, çalışmayan hatlar üzerinde geçmek bilmeyen
saatler boyunca durup bekliyordu. Bunların pek azı yolcu
treniydi: İnsan taşıyan, ama yük taşırmışcasına tıkış tıkış
olan yük vagonlarının oluşturduğu katarlardı. Yolcula
rı, artık yıkılmış olan Üçüncü Reich'ın atölye ve kamp
larında, gündelik karşılığı ya da köle olarak çalıştırılmış
yüz binlerce erkek ve kadın, asker ve sivil İtalyandı. Dik
kat çekmemeye çalışan, onlar kadar gürültücü olmayan
başka yolcular da karışmıştı aralarına, ama sayıları azdı:
Müttefiklerin sağlayacağı adaletten kaçmak için, işgal al
tındaki Almanya'yı gruplar halinde terk eden Almanlar,
SS'Ier, Gestapo ve parti mensuplarıydı bunlar. Çelişkili
görünse de İtalya, geçiş yapan Yahudiler için olduğu ka
dar, onlar için de direnişle en az karşılaşacakları yerdi ve
Güney Amerika, Suriye, Mısır gibi konuksever ülkelere
gitmek için en iyi sıçrama tahtasını oluşturuyordu. Hare
ket halindeki bu çok renkli kalabalık, kendini gizleyerek
ya da kimliksiz, güneye, Brenner'e doğru yol almaktaydı:
Brenner geniş bir huninin dar ağzını oluşturuyordu. Bren
ner üzerinden ılık bir iklime sahip olan ve herkesçe bilinen
aleni yolsuzluklar ülkesi İtalya'ya; Norveç'te, Ukrayna'da
ve Doğu Avrupa'nın mühürlenmiş gettolarında sevecenli
ği ve Mafyası gibi iki değişik özelliğiyle ün kazanmış olan
ülkeye geçiliyordu. Burası her yabancının bir kardeş gibi
karşılandığı, yasaklardan kurnazca kaçılabilen ve anarşi
nin hoşgörüldüğü bir ülkeydi.
- Onlara ne yapıyorsunuz?
- Silahlı mısınız?
403
404 ş;,,.,u Dı;ibı nı iamo117
teşekkür ederim.