Professional Documents
Culture Documents
Reader at Work I Vocabulary List Diction
Reader at Work I Vocabulary List Diction
READER
AT
WORK I
KELİME LİSTESİ
prepared by
Akın AKINCI
52. A LANGUAGE TEACHER’S PERSONAL OPİNİON
advertisement: reklam
awful: kötü
businessman: iş adamı
businessworld: iş dünyası
cassette: kaset
2
every day: her gün (zarf)
expensive: pahalı
fast: hızlı
friend: arkadaş
important: önemli
in:-de/-da,-deki/-daki (içinde)(prep.)
long: uzun(süre)
month: ay
neighbour: komşu
new: yeni
newspaper: gazete
3
on: -de/-da,-deki/-daki (üzerinde, yüzeyinde) (prep.)
ones/those: olan(lar)
people: insanlar
personal: kişisel
question: soru
read: okumak
reason: sebep,neden
second: ikinci
sentence: cümle
such: öyle,böyle,şöyle
teacher: öğretmen
4
these: bunlar(çoğul)(referans kelime)
waiter: garson
want: istemek
watch: izlemek,(tv)seyretmek
when: -dığı zaman(-en/-an şekli yoktur, tam cümle ister)(açıklamalı soru bağlacı)
5
53.THE WORLDS OF WALT DİSNEY
a few: birkaç(zarf)
all: tamamı,bütünü,hepsi
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaçlar kategorisinde değerlendirilir)
big:büyük
call: adlandırmak,isimlendirmek,çağırmak,aramak
city: şehir
clean: temiz,temizlemek
complete: tamamlamak
creat: oluşturmak,yaratmak
different:farklı,değişik
6
enjoyable: zevkli
entertainment: eğlence
excellent: mükemmel
family:aile
famous: ünlü
finish:bitirmek
fun:eğlence
give:vermek (gave-given)
good:iyi,faydalı, ürün
great:büyük,kocaman,mükemmel
land:kara,karaya çıkmak
open: açmak
piece:parça,tane
place:yer,yerleştirmek
plan:planlamak,tasarlamak
provide: sağlamak
remember:hatırlamak
same: aynı
7
sleep:uyumak,uyku (slept-slept)
small: küçük
start: başlamak
still:hâlâ(zarf)
the most: en
thing: şey
visit:ziyaret etmek
world: dünya,evren,hayat
8
54. DEAR MR. BEAR
accommodation: konaklama
advance: ileriden
answer: cevap
at least: en azından
avenue: bulvar
child: çocuk
children: çocuklar
easy: kolay
education: eğitim
everbody: herkes
excellent: mükemmel
far: uzak
9
follow: takip etmek, izlemek
food: yiyecek
garden: bahçe
helpful: faydalı
here: burada
house: ev
husband: (erkek)eş
letter: mektup
love: sevmek
noisy: gürültü
of 17th October: ”of” sayılardan önce gelirse ‘-lı / li,-lık/lik’ anlamındadır. (prep.)
10
of: -ın/in (prep.)
shower: duş
stay with: ile kalmak, birlikte oturmak (çekim ekinde zincir, kendi anlamıyla kullanıldı)
student: öğrenci
suggestion: öneri
up to: -e kadar
washbasin: lavabo
wife: (kadın)eş
11
55. DEAR BOB & CAROL
advertisement: reklam
also: ayrıca
cheap: ucuz
country: ülke
here: burada
home: ev
hope: ummak
12
idea: fikir
month: ay
nearby: yakınında
new: yeni
offer: sunmak
13
quite: oldukça (zarf)
road: yol
simple: basit
small: küçük
time: zaman
town: kasaba
weekend: haftasonu
14
56. SINGLE FATHER’S CLUB
a.m.:öğleden önce
p.m.:öğleden sonra
ago: önce(zarf)
announcement: duyuru,ilan
best: en iyi
die: ölmek
difficult: zor,zorlu
doctor: doktor
every: her(bir)
father: baba
mother: anne
15
feel: hissetmek (felt-felt)
food: yiyecek
group: grup,toplanmak,gruplandırmak
Örneğin;
husband: eş(erkek)
man: erkek,insan
16
men: erkekler,işçiler
meeting: buluşma,toplantı
message: mesaj,ileti
milk: süt
night: gece
other: diğer
part: kısım,parça
personal: kişisel
popular: popüler,yaygın
problem: problem,sorun,mesele
produce: üretmek
producer: üretici,yapımcı
radio: radyo,telsiz
self: kendi,öz
single: bekâr,tek,evlenmemiş
17
sleep: uyumak, uyku (slept-slept)
story: hikaye,tarih,efsane
student: öğrenci
temperature: ısı,ateş,sıcaklık
together: birlikte,beraber
tuesday:salı
want: istemek
weight: kilo,ağırlık
well: iyi,kuyu,fışkırmak
18
when: -dığı zaman (açıklamalı soru bağlacı)
wife: eş(kadın)
19
57.PLANE CRASH IN PERU
accident: kaza
arm: kol
bag: çanta
but: ama, fakat (Zıtlık bağlacıdır.Bu şekilde geldiğinde bağlaç kuralına göre tam cümle ister.)
but:-den başka (Paralellik bağlacıdır. Bu şekilde geldiğinde bağlaç kuralına göre tam cümle
istemez, sonrasına isim alır)
die: ölmek
20
eve: arefe
farmer: çiftçi
jungle: orman
kill: öldürmek
knee: diz
left: sol
right: sağ
minute: dakika
morning: sabah
mountain: dağ
21
night: gece
of course: elbette
plane: uçak
river: nehir
seat: koltuk
second: saniye
stay: kalmak
storm: fırtına
terrible: korkunç
town: kasaba
22
unconcious: bilinçsiz
village: köy
walk: yürümek
would(will), could(can), might(may): geçmişte tahmin, ihtimal, olasılık, rica, istek modal
yapılarıdır. Present halleri parantez içinde yazılıdır.
23
58.INVERNESS
art: sanat
artist: sanatçı
bus: otobüs
castle: kale
centre: merkez
cheap: ucuz
church: kilise
cinema: sinema
24
country: ülke
countryside: kırsalkesim
court: mahkeme
cultural: kültürel
delicious: lezzetli
dish: yemek
entertainment: eğlence
excellent: mükemmel
famous: ünlü
flight: uçuş
food: yiyecek
25
hotel: otel
important: önemli
meal: yiyecek
museum: müze
national: ulusal
offer: sunmak
26
pillar: sütun
provide: sağlamak
schulpture: heykel
sea: deniz
situate: konumlanmak
small: küçük
summer: yaz(ayı)
27
surround: çevrelemek, kuşatmak
theatre: tiyatro
tourist: turist
town: kasaba
try: denemek
28
59. LACROSSE
ball: top
game: oyun
high: yüksek
long: uzunluk
net: ağ
old eski
29
older: daha eski
pass: geçmek
stick: çubuk
ten: on (sayı)
war: savaş
30
60.BARASANA
animal: hayvan
banana: muz
behind: arkasında
big: büyük
day: gün
different: farklı,değişik
family: aile
garden: bahçe
31
girl: kız
hour: saat
housework: ev işi
hunt: avlanmak,av,avcılık
husband: eş(erkek),koca
language: dil,lisan
life: yaşam,hayat
marry: evlenmek
marvellous: mükemmel
meat: et
32
parent: ebeveyn, anne/baba
people: insanlar
person: kişi,insan
pick: toplamak,seçmek
plant: bitki,dikmek,tesis
play: oynamak,oyun
prepare: hazırlamak
river: nehir
share: paylaşmak,hisse,pay
small: küçük
special: özel
time: zaman
together: birlikte
33
very far: çok uzak
village: köy
walk: yürümek
watch: izlemek,(tv)seyretmek
wife: eş(kadın)
woman: kadın
women: kadınlar
work: çalışmak,iş
young: genç
34
61.THE MOTOR CAR INDUSTRY
19th: ondokuzuncu
Britain: Britanya
century: yüzyıl
cheap: ucuz
engineer: mühendis
expensive: pahalı
France: Fransa
Germany: Almanya
great: büyük
industry: endüstri
35
machine: makine
small: küçük
year: yıl
36
62.THE OSTRİCH
ostrich: devekuşu
Africa: Afrika
animal: hayvan
antelope: antilop
Arabia: Arabistan
bird: kuş
egg: yumurta
excellent: mükemmel
fast: hızlı
male: erkek
head: baş
37
hole: çukur
home: ev
insect: böcek
into: içine(prep.)
large: büyük
long: uzun
neck: boyun
night: gece
runner: koşucu
sand: kum
small: küçük
strong: güçlü
thick: kalın
38
white: beyaz
wing: kanat
39
63. RUDYARD KIPLING
age: yaş,çağ,gün
father: baba
finish: bitirmek
marry: evlenmek
of 17th october: ”of” sayılardan önce gelirse ‘-lı / li’ anlamındadır. (prep.)
40
receive: almak, çekmek (yayın)
reporter: muhabir
school: okul
soldier: asker
turn: dönmek
work: çalışmak, iş
writer: yazar
41
64.VIDEO CLIPS
bad: kötü
big: büyük
channel: kanal,hat
difference: fark,farklılık
excellent: mükemmel
first: ilk,önce
good:iyi,faydalı, ürün
kind: tür,cins
less: daha az
42
look: bakmak,görünmek
million: milyon
new: yeni
ones,those: olan,olanlar
only: sadece(zarf)
rich: zengin
see:görmek,bakmak (saw-seen)
singer: şarkıcı
thing: şey
43
twenty: yirmi(sayı)
unseen: bilinmeyen (tense dışında fiilimsi yapılmak istenirse düzensiz fiilin 3.haliyle yapılır;
düzenli fiillerde ise yapısına göre fiile –played,-cried,stopped takıları getirilerek yapılır.)
year: yıl(zaman)
44
65.DREAMS
a few: birkaç(zarf)
angry: sinirli
baby: bebek
beat: vurmak
before: önce (preposition ve bağlaç olarak iki kullanımı vardır. bağlaç olarak kullanıldığında
en az iki cümleyi bağlar. preposition olarak kullanıldığında ise, bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kendi anlamında kullanılır.)
45
experiment: deney yapmak, deney
fast: hızlı
half: yarım,yarı
heart: kalp
into: içine(prep.)
long: uzun(süre),uzunluk
movement: hareket
night: gece
46
pill: hap, ilaç
want: istemek
47
66.ORANGES
art: sanat
beatiful: güzel
colour: renk,renklendirmek
different: farklı
easy: kolay
farm: çiftlik
fruit: meyve
important: önemli
kind: tür,cins
48
learn: öğrenmek (learned V2-3-learnt V2-3)
love: sevmek
lovely: güzel,hoş
name: isim,isimlendirmek
nature: doğa
orange: portakal
other: diğerleri
picture: resim,tablo,manzara,resmetmek
plant: dikmek,bitki,tesis
probably: muhtemelen(zarf)
raise: yetiştirmek(meyve,sebze),yükseltmek(borsa),büyütmek(çocuk)
seed: tohum,tohumlamak,çekirdek
separate: ayırmak,ayrı
shiny: parlak
skin: deri,kabuk
smell: koklamak
sweet: tatlı,hoş
49
there: orada(-ya) (referans)
thick: kalın
thin: ince
today: bugünlerde,şimdi(zarf)
tree: ağaç
use: kullanmak
very: çok(zarf)
wild: yabanî,vahşi,ıssız
50
67.THE POSTAGE STAMP
agree: anlaşmak
big: büyük
blue: mavi
country: ülke
cross: geçmek
deliver: dağıtmak
difficult: zor
51
his/her: onun (refereans)
however: her ne kadar… olursa olsun (zıtlık bağlacı, paragrafları bağlama görevinde)
international: uluslararası
letter: mektup
member: üye
person: kişi
post: posta
52
put on: (üzerine) koymak
start: başlamak
world: dünya
53
68. VOLCANOES
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
around: çevresinde
beatiful: güzel
city: şehir
classical: klasik
classify: sınıflandırmak=group
collect: biriktirmek
deep: derin
eartquake: deprem
explosion: patlama
forest: orman
54
fright: korkutmak
island: ada
lava: lav
liquid: sıvı
mountain: dağ
rock: kaya
volcano: volkan,yanardağ
word: kelime
55
69. CONTAINERS
a few: birkaç(zarf)
accident: kaza
article: makale
basic: temel
basket: sepet
beaker: beherglas
bottle: şişe
box: kutu,kasa
breakable: kırılabilir
56
cask: varil, fıçı
chemical: kimyasal(madde)
contain: içermek,kapsamak
different: farklı
easy: kolay
egg: yumurta
57
find: bulmak (found-found)
fold: katlamak
glass: cam
however: her ne kadar… olursa olsun (zıtlık bağlacı, paragrafları bağlama görevinde)
important: önemli
inside: iç kısım,içeri
itself: kendisi
jar: kavanoz
jewelry: mücevher
kind: tür,cins
58
label: etiket, marka, etiketlemek
lid: kapak
liquid: sıvı
mouth: ağız
movable: taşınabilir
neck: boyun
of course: elbette(zarf)
others: diğerleri
painter: ressam
paper: kâğıt
photographer: fotoğrafçı
59
place: yer, yerleştirmek
possible: mümkün
product: ürün
profession: meslek
rectangular: dikdörtgen
removable: kaldırılabilir
short: kısa
similar: benzer
simple: basit
size: boyut,ebat
snap: patlamak
60
soft: yumuşak
soup: çorba
square: kare
strong: güçlü
student: öğrenci
talk: konuşmak
tank: depo
teacher: öğretmen
them: onları
thick: kalın
thin: ince
61
throw away: fırlatıp atmak (birleşik fiil)
tray: tepsi
tube: tüp
tying: bağlama(fiilimsi)
use: kullanmak
usually: genellikle(zarf)
utensil: alet
vase: vazo
wide: geniş
world: dünya
62
70. LUMINOUS AND NON-LUMINOUS BODIES
also: ayrıca(zarf)
behind: arkasında
below: altında
between: arasında
body: cisim,vücut,beden
but: ama, fakat (zıtlık bağlacı/ bu şekilde geldiğinde bağlaç kuralına göre tam cümle ister.)
but:-den başka (paralellik bağlacı/ bu şekilde geldiğinde bağlaç kuralına göre tam cümle
istemez,sonrasına isim alır)
clear: açık,temiz,berrak
close: yakın
cold: soğuk
connection: ilişki,bağ
energy: enerji,kuvvet,güç
example: örnek
63
glass: cam
good:iyi,faydalı, ürün
heat: ısı
iron: demir,ütü
lamp: lamba,ışık,ampul
like: gibi
like: sevmek,hoşlanmak,istemek,gibi
opaque:opak,saydam olmayan
other: diğer
piece: parça
produce: üretmek
purpose: amaç
64
reflect: yansıtmak
side: kenar,yan,taraf
sky: gökyüzü
source: kaynak
substance: madde
temperature: sıcaklık
that is: yani (iki noktalama arasında kullanılan paralellik bağlacı) =namely
through: arasından,içinden
transparent: saydam
type: tip,tür,cins
use: kullanmak
very: çok(zarf)
wall: duvar
window: pencere
65
71.COAL
advantage: avantaj,fayda
at last: sonunda
at least: en azından
below: altından
burning: yanıcı
bury: gömmek
century: yüzyıl
coal: kömür
constant: sabit,sürekli
contain: içermek
copper: bakır
directly: doğrudan(zarf)
66
disadvantage: dezavantaj,zarar vermek,sakınca
domestic: evsel(kullanım),içsel
elementary: kolay,öz,öğesel
engine: motor
engine: motor
equal: eşit
especially: özellikle(zarf)
fuel: yakıt,yakmak,akaryakıt
ground: zemin
hard:sert,katı
home: ev,vatan,yerleştirmek
invention: icat
less: daha az
67
moisture: nem
other: diğer
petroleum: petrol
probable: olası,muhtemel
produce: üretmek
property: özellik
smell: koklamak
smelt: eritmek
68
uniform: tekdüze
world: dünya
year: yıl
69
72. CARS OF THE FUTURE
accident: kaza
air: hava
along: boyunca(zarf)
also: ayrıca(zarf)
avoid: kaçınmak
change: değişmek,değişim
clean: açık,temizlemek,yıkamak
contain: içermek
driver: sürücü
electricity: elektrik
70
entirely: tamamen (zarf)
environment: çevre
environmental: çevresel
environmentally: çevreselolarak(zarf)
equipment: donanım,ekipman,malzeme
exit: çıkmak,çıkış
fewer: daha az
fuel: yakıt,yakmak
great: büyük
important: önemli
intelligent: zeki
journey: seyahat
kind: tür,cins
last: son,sürmek,gitmek
71
like: gibi,sevmek,istemek
look: görünmek,bakmak
maybe: belki(zarf)
necessary: gerekli
ordinary: sıradan
passenger: yolcu
power: çalışmak,güç
rather: oldukça(zarf)
road: yol
safe: güvenli
source: kaynak
special: özel
72
today: bugünlerde,günümüzde (zarf)
traffic: trafik
vehicle: araç
73
73.USING ELECTICITY
factory: fabrika
healt: sağlık
illness: hastalık
infrared: kızılötesi
74
iron: ütü, demir, ütü yapmak
locomotive: lokomotif
physician: doktor
produce: üretmek
treatment: tedavi
75
trolley bus: troleybüs, raysız trambay
valuable: değerli
when: -dığı zaman (-en/-an şekli yoktur, tam cümle ister) (açıklamalı soru bağlacı)
76
74.POLYMER BATTERIES FOR ELECTRIC VEHICLES
ability: yetenek
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
amount: miktar
any: hiç(olumsuz),herhangi(olumlu)
battery: batarya,akü,pil
because of: -den dolayı(isme anlamını veren bağlaç kategorisinde değerlendirilir, tam cümle
gerekli değildir)
believe: inanmak
capacity: kapasite,yeterlik
car: araba,araç
certain: bazı,belirli,kesin
77
cheap: ucuz,ucuzlatmak
conduct: iletmek
conductive: iletici,iletken
develop: geliştirmek,gelişmek
distance: mesafe
door: kapı
engineer: mühendis
even: hatta
finish: bitmek,bitirmek
first: ilk,birinci
heavy: yoğun,güçlü,ağır,yoğun
important: önemli,saygın,etkili
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
industry: endüstri
78
interest in: ile ilgili (çekim eki/ zincir görevi)
kill: öldürmek
less: daha az
market: pazar,pazarlamak
mass: (halk)kitle,kütle
material: materyal,malzeme
metallic: metalik,madeni
necessary: gerekli
ordinary: sıradan
place: yer,yerleştirmek
plastic: plastik,esnek
pollute: kirletmek,bozmak
pollution: kirlilik
production: üretim
provide: sağlamak
ready: hazır
reason: sebep
79
replace: yerini almak,yenilemek, (yenisiyle)değiştirmek
road: yol
roof: çatı
science: bilim
seat: koltuk
similar: benzer
solve: çözmek
step: adım,(merdiven)basamak
time: zaman,süre
times: kez,kere,defa
80
too: aşırı çok
too: cümle sonunda iki noktalama işareti arasında “-de/-da,-dahi” anlamları katar.
toxic: zehirli
truck: kamyon
use: kullanmak,tüketmek,faydalanmak
van: kamyonet
various: çeşitlilik,değişim
vehicle: araç,taşıt
well: iyi,uyu,fışkırmak,kaynamak,kaynak
81
75. EFFECTS OF CIGARETTE SMOKING
agent: faktör,etken
appear: görünmek
arouse: uyarmak,kaldırmak
blood: kan
brain: beyin
brand: marka
cancer: kanser
cigarette: sigara
consequent: sonuç
82
danger: tehlike,risk
decrease: azalmak,azalış
dependence: bağlılık,bağımlılık
effect: etkilemek,etki
false: yanlış
force: zorlamak,güç
frequently: sıklıkla(zarf)
harmful: zararlı
impossibility: imkansızlık
impossible: imkansız
independence: bağımsızlık
larynx: gırtlak
last: sürmek,son
83
less: daha az(zarf)
long: uzun(süre)
low: düşük,alçak
lung: akciğer
manufacture: üretmek,yapmak
mouth: ağız
nervous: sinirli
nicotine: nikotin
of course: elbette(zarf)
only: sadece(zarf)
other: diğer
oxygen: oksijen
perhaps: muhtemelen(zarf)
permanent: kalıcı
possible: mümkün,muhtemel
psychological: psikolojik
reduce: azaltmak
remove: kaldırmak
serious: ciddi,önemli
84
smoker: sigara içici,sigara içenkişi
sooth: yatıştırmak
stimulant: uyarıcı
stimulate: uyarmak
strong: güçlü
substance: madde,cisim
tar: katran,zift
tast: lezzet,tat
themselves: kendileri(referans)
throat: boğaz
tongue: dil
true: doğru
85
76.MICROSCOPIC ORGANISMS
active: aktif,hareketli
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
bacteria: bakteri(ler)
bacteriologist: bakteriyolog,bakteriyolojist
cell: hücre
century: yüzyıl
chlorophyll: klorofil(bitki)
classify: sınıflandırmak
complete: tamamlamak,tam,eksiksiz
contain:içermek,kapsamak
cover: örtmek,kılıf
cytoplasm: sitoplazma
difficult: zor
86
earth: dünya,yeryüzü
enter: girmek(içeri),yazmak
food: yiyecek
go: gitmek(went-gone)
important: önemli
important: önemli
inactive: pasif,hareketsiz
kingdom: krallık,âlem
like: sevmek,gibi
membrane: zar
87
neither…nor: ne…ne de (hem isimleri hem de cümleleri bağlayan bağlaç kategorisinde
değerlendirilir)
nucleus: çekirdek
only: sadece
organism: organizma
plant: bitki,tesis
science: bilim
some…others: bazısı…diğer(ler)i
study: (ders)çalışmak
88
tiny: küçük
usually: genellikle(zarf)
wall: duvar
89
77. ROLLER-SKATING TAKES OFF
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaçlar kategorisinde değerlendirilir)
compete: yarışmak
fun: eğlence
once: bir zamanlar (referans), -dığı zaman (bağlaç/ açıklamalı soru bağlacı görevi yoktur, bu
yönüyle ‘-when…’den ayrılır)
rent: kiralamak
singer: şarkıcı
90
transport: taşımak, nakletmek
wait: beklemek
wheel: tekerlek
91
78. LEARNING ABOUT MARS
around: çevresinde
because of: -den dolayı (isme anlamını ekleyen bağlaç kategorisinde değerlendirilir)
besides, : bunlardan başka (hem paragrafları hem de cümleleri bağlayan bağlaç kategorinde
değerlendirilir)
care: ilgilenmek
carry: taşımak
complete: tamamlamak
correct: doğru
detail: detay
discover: keşfetmek
excite: heyecanlandırmak
92
expect: beklemek, ummak
forest: orman
go: gitmek(went-gone)
hour: saat
learn: öğrenmek
minute: dakika
93
opinion: fikir, düşünce
our: bizim(zamir)
people: insanlar
possible: mümkün
safe: güvenilir
same: aynı
similar: benzer
94
think: düşünmek (thought-thought)
tiny: küçük
wind: rüzgar
95
79.PİRATES
amount: miktar
attack: saldırmak
authority: yetkili
bandit: eşkıya
beard: sakal
belt: kemer
business: iş
captain: kaptan
carry: taşımak
century: yüzyıl
96
commit: işlemek(suç vb.)
crime: suç
dangerous: tehlikeli
democracy: demokrasi
desperate: umutsuz
dress: giyinmek
during: boyunca
earring: küpe
government: hükümet
gun: silah
hat: şapka
independence: bağımsızlık
97
kind: tür, çeşit
long: uzun
millitary: askeri
moustache: bıyık
name: isim
ocean: okyanus
pirates: korsanlar
pistol: tabanca
powerful: güçlü
prepare: hazırlamak
probably: muhtemelen(zarf)
ransom: fidye
regulation: düzenleme
robber: soyguncu
98
rule: kural
sea: deniz
sharp: keskin
ship: gemi
treasure: hazine
turban: türban
use: kullanmak
violent: şiddet
war: savaş
99
80. GEOTERMAL ENERGY
always: genellikle (zarf)
bottom: zemin
centre: merkez
deep: derin
drill: delmek
engineer: mühendis
enough: yeterli
hole: çukur
important: önemli
per: her
100
power: güç
provide: sağlamak
rock: kaya
steam: buhar
temperature: sıcaklık
thousand: yüzlerce
top: zirve
try: denemek
useful: faydalı
want: istemek
101
81. BALI
aboard: yurtdışı
also: ayrıca(zarf)
artist: sanatçı
beautiful: güzel
big: büyük
boat: bot
bring-brought-brought: getirmek
business: iş
carve: oymacılık
die: ölmek
evening: akşam
everbody: herkes
fewer: daha az
food: yiyecek
forest: orman
god: tanrı
island: ada
102
knew: bilmek (know-known)
less: daha az
life: yaşam
marry: evlenmek
montain: dağ
outside: dışında
produce: üretmek
since: -dığı için = because =as =in that = now that (bağlaç)
stone: taş
temple: tapınak
try: denemek
until: -e kadar(preposition)
wood: ağaç
103
worry about: -yı merak etmek(çekim eki/zincir)
104
82. LIFE IN SPACE
accurate: tam doğru
affect: etkilemek
alone: yalnız
announce: duyurmak
answer: cevap
appear: görünmek
believe: inanmak
calculate: hesaplamak
chance: şans
colleague: meslektaş
cool: serin
difference: farklılık
discover: keşif
employed: kullanarak(fiilimsi)
105
find out: öğrenmek, çözmek (yapım eki)
fundamental: temel
further: ilave
import: önemli
measure: ölçmek
minute: dakika
motion: hareket
nearby: yakında(zarf)
observation: gözlem
path: yol
planet: gezegen
106
publish: yayınlamak
pull: itmek
push: çekmek
recent: son
result: sonuç
seem: görünmek
society: topluluk
solve: çözmek
stable: sabit
stras: yıldız
support: destek
typical: tipik
unseen: görünmeyen
wave: dalga
107
83. NICE NOT EASY
above: üzerinden (preposition)
agent: acenta
announce: duyurmak
arm: ordu
bed: yatak
breakfast: kahvaltı
chance: şans
cheap: ucuz
chore: ev işleri
colour: renkli
contract: kontrat
discover: keşfetmek
dress: giydirmek
108
employ: çalışmak, çalıştırmak, kullanmak
employee: işçi
ever: asla(zarf)
girl: kız
housework: ev işi
if only: keşke
improve: geliştirme
independence: bağımsızlık
land: inmek
language: dil
lock: kilitlemek
mount: birikmek
need: ihtiyaç
neither… nor: -ne …ne de(hem isimleri hem de paragrafları bağlayan bağlaç kategorisinde
değerlendirilir)
only if: sadece eğer (if’ten farkı öncesine zarf eki almasıdır,if kuralları aynen geçerlidir)
109
organise: organize etmek
ornament: aksesuar
permission: izin
polish: cilalamak
prepare: hazırlamak
reason: sebep
refuse: reddetmek
require: gerektirmek
responsibility: sorumluluk
room: oda
set: kurmak
surface: yüzey
talk: konuşmak
thousand: yüzlerce
110
threat: tehdit etmek
tidy: düzenlemek
wash: yıkamak
111
84. THE OLYMPIC MARATHON
a number of: pek çok (zarf) =a lot of=a great deal
all: tüm
amateur: amatör
as exciting as: kadar heyecan verici (as… as yapıları sonrasındaki eki alarak ortadaki
isim,zarf vb. ekleri ekleyerek ‘kadar çok, kadar kez, kadar heyecan verici…’ şeklinde okutur.)
change: değişim
change: değişim
difficult: zor
early: ilk
earn: kazanmak
event: olay
every: her
famous: ünlü,şöhretli
feel: hissetmek
112
forget: unutmak (forgot-forgotten/forgot)
good: iyi
government: hükümet
hardest: en zor
important: önemli
male: erkek
moment: an
movement: hareket
name: isim, ad
news: haber
of course: elbette(zarf)
once: bir zamanlar, bir keresinde (referans), -dığı zaman (bağlaç/ açıklamalı soru bağlacı
görevi yoktur, bu yönüyle ‘-when…’den ayrılır)
organiser: organizatör
113
participate in: -e katılmak (çekim eki/ zincir) =join in= take part in
perhaps: muhtemelen(zarf)
pocket: cep
race: yarış
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
soldier: asker
someone: birisi
sport: spor
start: başlamak
stop: durdurmak
think: düşünmek
travel: seyahat
very: çok
village: köy
want: istemek
114
war: savaş
115
85. THE TECHNOLOGICAL REVOLUTION
accountant: muhasebeci
amount: miktar
brain: beyin
calculate: hesaplamak
calculation: hesaplama
complex: karmaşık
corn: mısır
customer: müşteri
develop: geliştirmek
116
engine: motor
engineer: mühendis
enough: yeterli
factory: fabrika
farmer: çifçi
industry: endüstri
information: bilgi
insect: böcek
man: insanoğlu
minute: dakika
muscle:kas
past: geçmiş
117
place of: -nın yerine ( bir tamlama’nın öncesinde “a,-an,-the varsa preposition’ı “of ve for”
olur.)
power: güç,
second: saniye
stone: taş
to do: -mek/-mak,-cek/-cak
use: kullanmak
wheat: buğday
worker: işçi
118
86. MANCHESTER
a distance of thirty- five miles:35 millik bir mesafe(“of” preposition’ı rakamsal ifadenin
önünde gelirse –lık/-lik diye okutur.)
a few: birkaç(zarf)
always: daima
bank: kenar=side
bridge: köprü
carry: taşımak
century: yüzyıl
cloth: kıyafet
convert into: -e dönüşmek( çekim eki /zincir) = make into=change into=transform into
cost: maliyet
cotton: pamuk
deep: derin
develop: gelişmek
119
enough: yeterli
example: örnek
flow: akmak
goods: mal
inland: iç anakara
load: yüklemek
load: yüklemek
manufacture: üretilmek
mouth: ağız
of course: elbette(zarf)
official: resmi
perform: gerçekleştirmek
120
perseverance: azim
port: liman
pruduction: üretim
reduce: azaltmak
river: nehir
route: rota
same: aynı
ship: gemi
skill: beceri
solve: çözmek
stream: akarsu
town: kasaba
trade: ticaret
transport: taşımak
unloading: boşaltmak
121
until: -e kadar (preposition)
up to: - e kadar
wonderful: harika
122
87. ‘SEN’ OR ‘SİZ’?
also: ayrıca (zarf)
called: adlandırmak
change: değişim
choice: seçenek
country: ülke
difficullty: zorluk
familiar: benzer
familiarity: samimiyet
formal: resmi
friend: arkadaş
impolite: kaba
in both countries: her iki ülke (“both” kendinden önce gelen iki unsur yerine referans ifade)
language: dil
name: isim, ad
123
older: daha yaşlı
relationship: ilişki
124
88. VIVE LA DIFFERENCE
a lot of: birçok, pek çok (zarf) =many= lots of=a great deal=several
a visitor immediately see what people looklike, the different money they use and the different
food they eat (bir ziyaretçi insanların ne gibi göründüğünü, ne gibi paralar kullandığını, ne
gibi farklı yiyecekler yediğini hemencecik görür.)
***yukarıdaki what…., like,” look, use ,eat” fiillerine gitmektedir. ‘people’ yerine ‘they’
kullanılmıştır.
before: önce (preposition ve bağlaç olarak iki kullanımı vardır. bağlaç olarak kullanıldığında
en az iki cümleyi bağlar. preposition olarak kullanıldığında ise, bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kendi anlamında kullanılır.)
belief: inanış
camel: deve
city: şehir
close: yakın
different: farklı
fork: çatal
friend: arkadaş
greet: selamlaşmak
125
immediately: hemencecik (zarf)
impolite: kaba
knife: bıçak
language: dil
obvious: açık
relative: akraba,
start: başlamak
watch: izlemek
wrestling: güreş
126
89. TORNADOES
about: hakkında(prep.), rakamsal ifade’den önce gelirse ‘yaklaşık olarak’ anlamıyla okunur.
around:çevresinde(prep.)
average: ortalama
carry: taşımak
chicken: tavuk
completely: tamamen=exactly
damage: zarar
foundation: temel
harm: zarar
127
hot: sıcak
intact: dokunulmamış
journey: seyahat
kill: öldürmek
likely: muhtemelen(zarf)
path: yol
physical: fiziksel
possible: mümkün
post: direk
remain: kalmak
right: doğru
roar: gürlemek
safest: en güvenli
seem: görünmek
several: birkaç
speed: hız
storm: fırtına
story: hikaye
128
strange: tuhaf=bizarre
tree: ağaç
turn: döndürmek
unbelievable: inanılmaz
wheat: buğday
wind: rüzgar
129
90. INDUSTRIAL MEDICINE AND SAFETY
accident: kaza
after: sonra (iki kullanımı vardır: hem cümleleri bağlama bağlacı olarak hem de özne ya da
nesne bölgesinde preposition olarak kullanımı)
because of:-den dolayı (isme anlamını ekleyen neden-sonuç bağlacı)= due to=owing to
careful: dikkatli
chemical: kimyasal
cloth: kıyafet
coal: kömür
company: şirket
construction: inşaat
dangerous: tehlikeli
deaf: sağır
130
deafness: sağırlık
decrease: azaltmak
develop: gelişmek
different: farklı
disease: hastalık=illness
ear: kulak
engineer: mühendis
fire: yangın
get: bu fiilin İngilizce’de pek çok anlamı vardır bu yüzden kullanıldığı cümleye göre anlam
verilebilir; ancak temel anlam olarak‘elde etmek’ anlamını kullanabiliriz.
heart: kalp
injure: yaralanmak
131
kidney: böbrek
liver: ciğer
lung: ciğer
miner: madenci
necessary: gerekli
noise: gürültü
outside: dışında
physician: doktor=doctor
plan: planlamak
prevent: önlemek
prevention: önlem
probably:muhtemelen(zarf)
protect: korumak
protective: koruyucu
radiation: radyasyon
safe: güvenli
132
sick: hasta
skin: deri
study: çalışmak
toxic: zehirli
want: istemek
workplace: iş yeri
133
91. LEARNING ABOUT COMPUTERS
a set of: bir takım
amount: miktar
basic:temel, esas
billion: milyon
brain: beyin
convert into: -e dönüşmek( çekim eki /zincir) = make into=change into=transform into =
turn into
contain: içermek
easy: kolayca
fast: hızlı
hardware: donanım
134
how to use: nasıl kullanılacağı
how to: nasıl –nılacağı (açıklamalı soru bağlacına “to” prepositionu eklenerek açıklama
kısmını how,where,what,why… -ceği/-cağı, -nılacağı şeklinde okutur ve kendinden önceki
cümleye bağlayarak “bağlaç” görevini üstlenir).
information: bilgi
keyboard: klavye
look: bakmak
memory: hafıza
necessary: gerekli
printer: yazıcı
processor: işlemci
save: korumak
135
show: göstermek, sergilemek, sahnelemek (showed - shown/showed)
software: yazılım
specialist: uzman
start: başlamak
switch: devre
task: görev
type: yazmak(klavyeyle)
typewriter: yazıcı
want: istemek
136
92. SEAT BELT
a middle front seat: ön orta koltuk
because of: -den dolayı(isme anlamını ekleyen neden-sonuç bağlacı) =due to= owing to
certificate: sertifika
driver: sürücü
front: ön
health: sağlık
passenger: yolcu
possible: mümkün
responsibility: sorumluluk
seat: koltuk
sitting: oturan(fiilimsi)
talk: konuşmak
137
than: - den,-dan (prep.), en az iki unsur arasında kıyaslama yapar.
vehicle: araç
without: -sız, siz (kendisinden sonra gelen ismi olumsuz yapan prep.)
138
93. JAMES DEAN
also: ayrıca (zarf)
always: daima(zarf)
believe: inanmak
centre: merkez
cereal: tahıl
corner: köşe
difficult: zor
drum: davul
either=too= as well: - de/ - da (iki noktalama işareti arasında geldiği zaman dahil anlamındaki
–de / -da diye okutur.)
even: hatta
fair: koyu
139
for a time: bir süre(zarf)
glasses: gözlük
hair: saç
hard: zor,sert
height: boy
immediately: hemen(zarf)=instantly
impossible: imkansız
intense: yoğun
legend: efsane
mix: karıştırmak
money: para
only: sadece(zarf)
only: sadece(zarf)
140
overcoat: palto
really: gerçekten(zarf)
smile: gülmek
speed: hız
successful: başarılı
suddenly: ansızın(zarf)
talk: konuşmak
tall: uzun
theatre: tiyatro
141
then: daha sonra, o zaman (“then” o zaman anlamıyla kendinden önce gelen zaman’ın yerine
referans olarak kullanılabilir.)
thick: kalın
two more: iki ilave(rakam +more yapısında more ”ilave’’ diye okutur.)
verylittle: çok az
without: -sız, -siz (kendisinden sonra gelen ismi olumsuz yapan preposition)
142
94. SKYSCRAPERS
answer: cevap, cevap vermek
architect: mimar
behind: arkasında(prep.)
dictionary: sözlük
engineer: mühendis
environment: çevre
flat: daire
143
great: dev, çok büyük
height: yükseklik
iron: demir
live: yaşamak
pull down: yıkmak (binayı) (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanılmıştır)
rain: yağmur
reality: gerçeklik
sky: gökyüzü
skyscraper: gökdelen
somebody: birisi
someone: birisi
steel: çelik
still: hala(zarf)
stone: taş
sunny: güneşli
144
support: destek, desteklemek
surface: yüzey
tower: kule
visitor: ziyaretçi
wall: duvar
watch: izlemek
wrong: yanlış
145
95. TEMPERATE CLIMATES
across: boyunca (bir uçtan bir uca)
average: ortalama
climate: iklim
continental: kıtasal
cool: serin
different: farklı
drop: düşmek
high: yüksek
hot: sıcak
humid: nemli
146
influence: etkilemek, etki
low: düşük
mild: ılıman
necessary: gerekli
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
possible: mümkün
region: bölge
that is: yani (iki noktalama arasında kullanılan paralellik bağlacı) =namely
type: tipi
various: çeşitli
warm: sıcak
weather: hava
wet: ıslak
wind: rüzgar
winter: kış
147
96. THE PEN
always: daima(zarf)
bone: kemik
bottle: şişe
complete: tamamlamak
consider: düşünmek
develop: geliştirmek
empty: boş
end: son, uç
feather: tüy
fill: doldurmak
finer: ince
holder: tutacak
ink: mürekkep
instrument: enstrüman,alet
introduce: tanıtmak
148
man: insanoğlu, insan = human = human being
nib: uç
practical: pratik
purpose: amaç
quite: oldukça(zarf)
sharp: keskin
solve: çözmek
special: özel
stone: taş
tail: kuyruk
talk: konuşmak
149
try: denemek
wing: kanat
wood: ağaç
writer: yazıcı (bir fiile “-er,-or” takısı geldiğinde o fiili /eylemi yapan kişi ortaya çıkar.)
150
97. POPULAR AND QUALITIY NEWSPAPERS
afraid: korkmuş, korkan
also: ayrıca(zarf)
apart from: -den başka (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan paralellik bağlacı)
attention: dikkat
attract: cezbetmek
case: durum
difficult: zor
explain: açıklamak
foreign: yabancı
headline: başlık
improve: geliştirmek
item: konu
151
knowledge: bilgi
language: dil
news: haber
newspaper: gazete
opposite. zıt
patient: sabırlı
quality: nitelik
read: okumak
sensantional: sansasyonel
sentence: cümle
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
student: öğrenci
try: denemek
152
98. ACID RAIN (1)
accuse: suçlamak, itham etmek
accusation: suçlama
accuse: suçlamak
acid: asit
before: önce (preposition ve bağlaç olarak iki kullanımı vardır. bağlaç olarak kullanıldığında
en az iki cümleyi bağlar. preposition olarak kullanıldığında ise, bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kendi anlamında kullanılır.)
bury: gömmek
coal: kömür
combat: savaşmak
consider: düşünmek
country: ülke
decision: karar
die: ölmek
distances: mesafe
dump: dökmek
153
ecological: ekolojik, çevresel
environment: çevre
forest: orman
fuel: yakıt
gase: gaz
initiative: girişim
international: uluslararası
lakeland: göl
look: bakmak
oil: petrol
poisonous: zehirli
pollution: kirlilik
rain: yağmur
154
release: salmak, yaymak
solve: çözmek
155
99. ACID RAIN (2)
already: halihazırda (zarf) =currently
amount: miktar
contaminate: kirletmek
danger: tehlike
die: ölmek
environment: çevre
expensive: pahalı
fish: balık
industrial: endüstriyel
lake: göl
156
later: sonraki (zarf)
law: kanun
majority: çoğunluk
pollution: kirlilik
produce: üretmek
rain: yağmur
real: gerçek
reason: sebep
reduce: azaltmak
river: nehir
snow: kar
special: özel
substance: madde
want: istemek
157
warn: uyarmak
158
100. THE KON-TIKI VOYAGE, 1947
across: boyunca(bir uçtan bir uca) (prep.)
ancient: antik
answer: cevaplamak
believe: inanmak
carry: taşımak
civilization: medeniyet
current: akım
difficult: zor
everybody: herkes
finish: bitirmek
God: Tanrı
islander: adacı
159
journey: seyahat, yolculuk
mainland: anakara
middle: orta
movement: hareket
mysterious: gizemli
natural: doğal
possible: mümkün
question: soru
right: doğru
road: yol
ship: gemi
sink: batmak
160
start: başlamak
stone: taş
tall: uzun
theory: teori
want: istemek
weather: hava
161
101. U.S. CITIES: PAST AND PRESENT
a lack of: -nın yoksunluğu, -nıneksikliği
accident: kaza
animal: hayvan
bad: kötülük
butcher: kasap
careless: dikkatsiz
century: yüzyıl
concern: endişe
cow: inek
crime: suç
dangerous: tehlikeli
die: ölmek
durable: dayanıklı
earn: kazanmak
162
especially: özellikle =specially =particularly
example: örnek
horse: at
important: önemli
kill: öldürmek
live: yaşamak
only: sadece(zarf)
pickpocet: yankesici
pig: domuz
planning: planlama(filimsi)
163
pollution: kirlilik
provide: sağlamak
quite: oldukça(zarf)
real: gerçek
slaughtherhouse: mezbahane
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
stop: durmak
164
the so-called good old days: öyle adlandırılan iyi eski günler
then: daha sonra, o zaman ( then “o zaman “ anlamıyla önceden kullanılan zaman ifadesi
yerine referans olarak kullanılabilir.)
true: doğru
try: denemek
waste: atık
165
102. SPAS: GOOD OR BAD?
a lot of: pek çok (zarf) =lots of=a great deal
arm: kol
back: sırt
banker: bankacı
because of: -den dolayı(isme anlamını ekleyen neden-sonuç bağlacı) =due to =owing to
believe: inanmak
careful: dikkatli
cloth: kıyafet
decrease: azalmak
each: her
expense: masraf
experience: tecrübe
166
expert: uzman
goverment: hükümet
guest: misafir
head: baş
heal: iyileştirmek
ill: hasta
leg: bacak
miner: madenci
167
mud: çamur
nake: çıplak
national: ulusal
obviously: açıkçası(zarf)
offer: sunmak
property: özellik
protect: korumak
provide: sağlamak
really: gerçekten(zarf)
relax: rahatlamak
relaxing: rahatlatıcı(fiilimsi)
rich: zengin,yoğun
since: - den beri (prep.; özne ya da nesne bölgesinde zaman referansından önce gelir.)
skin: deri
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
source: kaynak
168
staff: kadro, personel
surround: çevrelemek
theoldest:en eski
tunnel: tünel
unhealthy: sağlıksız
vapour: buhar
visitor: ziyaretçi
169
103. ARTS AND SCIENCE?
a number of: belirli sayıda, pek çok
adventure: macera
always: daima
answer: cevap
attractive: cezbedici
avoid: kaçınmak
bright: parlak
care: ilgilenmek
compare: karşılaştırmak
describe: tanımlamak
develop: geliştirmek
different: farklı
dull: sıkıcı
earn: kazanmak
170
either….or: ya….ya da (hem isimleri hem de cümleleri bağlayan bağlaç kategorisindedir)
empty: boş
everyone: herkes
footstep: adım
game: oyun
humour: mizah
industry: endüstri
171
likely: muhtemelen(zarf)
lively: canlı
magazine: dergi
of course: elbette(zarf)
offer: sunmak
pratical: pratik
qualification: nitelik
question: soru
reward: ödüllendirme
172
science: bilim
society: toplum
study:(ders) çalışma
suprising: şaşırtıcı(fiilimsi)
traditional: geleneksel
try: denemek
want: istemek
wrong: yanlış
young: genç
173
104. OUR FİRST WORDS
absorb: öğrenmek, emmek
affect: etkilemek
at all: hiç de (zarf, olumlu cümleyi “hiç de” anlamıyla olumsuz yapar.)
attempt: teşebbüs
backward: geri
before: önce ( hem cümleleri bağlayan paralellik bağlacı olarak hem de bir cümlenin özne ya
da nesne bölgesinde preposition olarak kullanılabilir)
capacity: kapasite
combine: birleştirmek
communication: iletişim
complex: karışık
critical: kritik
cry: ağlamak
cue: işaret
174
deprivation: yoksunluk
development: gelişim
die: ölmek
experiment: deney
extreme: aşırı
frightening: korkutucu(fiilimsi)
175
human: insan
important: önemli
language: dil
pass: geçmek
produce: üretmek
176
properly: uygun bir şekilde (zarf) = appropriately
rather than: -den ziyade (isme anlamını ekleyen zıtlık bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
reach: ulaşmak
recent: son
respond: cevaplamak
seem: görünmek
sentence: cümle
sequence: sıra,
silent: sessiz
skill: beceri
slow: yavaş
smile: gülmek
sound: ses
special: özel
177
starve: açlık, kıtlık çekmek
stop: durmak
suggest: önermek,
try: denemek
which/that: olan(üç şekilde kullanılabilir: açıklamalı soru bağlacı görevinde; ”bu, şu, o”
şeklinde; “ones ve those“ gibi referans olarak.)
178
105. YOUR DIET
additional: ilave, ek
approach: yaklaşım
before: önce ( İki kullanımı vardır. Hem özne ya da nesne bölgesinde preposition olarak hem
de cümle bağlama bağlacı olarak kullanılabilir.)
believe: inanmak
bread: ekmek
business: iş
cheap: ucuz
children: çocuk
deficiency: eksiklik
dietary: beslenme
divide: bölmek
effect: etki
179
either…..or: - ya……ya da (hem kelimeleri hem de cümleleri bağlayan bağlaç kategorisinde
değerlendirilir.)
fact: gerçek
food: yiyecek
government: hükümet
healthy: sağlıklı
improve: geliştirmek
including: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
jam: reçel
marry: evli
meal: öğün
180
mean: anlamına gelmek,kastetmek (meant-meant)
nourishment: beslenme
obvious: açık
outside: dıştan
prepare: hazırlamak
proper: uygun
181
really: gerçekten (zarf)
require: gerekmek
responsibility: sorumluluk
since: -dığı için (sadece cümleleri bağlayan neden-sonuç bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
=now that =in that = as =because
sociable: sosyal
society: toplum
supplement: ilave, ek
try: denemek
various: çeşitli
want: istemek
war: savaş
182
way: yol, tarz
weekly: haftalık
welfare: yardım
work: çalışmak, iş
183
106. DANGER FOR THE FUN OF IT
about: hakkında (preposition, isimden önce kullanıldığında)
accident: kaza
activities: aktiviteler
adventure: macera
all: tüm
also: ayrıca(zarf)
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
amount: miktar
boring: sıkıcı
carpenter: marangoz
chance: şans
climb: tırmanmak
184
close: yakın, kapatmak
company: şirket
compare: karşılaştırmak
complete:tam =whole
conversation: konuşma
describe: tanımlamak
die: ölmek
diver: dalıcı (bir fiil sonuna “er” takısı alırsa o işi yapan kişiyi elde etmiş oluruz.)
else: başka
environment: çevre
excitement: heyecan
experience: tecrübe
fast: hızlı
fill: doldurmak
185
find: bulmak (found-found)
fortunately: neyse ki
garbage: çöp
get old: yaşlanmak (get yardımcı fiili ismin başına gelerek o ismi fiilleştirir.)
growing: büyüyen(fiilimsi)
guide: rehber
hero: kahraman
introduce: tanıtmak
isolation: izolasyon
jump: zıplamak
lawyer: avukat
186
look down: küçük görmek(yapım eki)
male: erkek
manage: başarmak
moment: an
monotonous: monoton
mountain: dağ
nature: doğa
novelty: yenilik
only: sadece(zarf)
prove: ispatlamak
regularity: düzenli
river: nehir
routine: rutin
187
say: söylemek (said-said)
so….that: -öylesine……ki
start: başlamak
succeed: başarmak
task: görev
188
until: - e kadar(İki kullanımı vardır. Ya özne ya da nesne bölgesinde preposition olarak
kullanılabilir, ya da sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak kullanılabilir.)
usual: sıradan
usually: genellikle(zarf)=generally
vacation: tatil=holiday
wait: beklemek
walk: yürümek
yet: henüz (cümle ortasındaki anlamı),ama-fakat(cümle başında “but” bağlacı gibi kullanılır.)
189
107. LOSING FERTILE LAND
action: aksiyon, eylem
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
avoid: kaçınmak
balance: denge
because of: -den dolayı(isme anlamını ekleyen neden-sonuç/ paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
chemical: kimyasal
children: çocuklar
contaminate: kirletmek
destruction: tahribat
190
develop: gelişmek
environment: çevre
environmental: çevresel
example: örnek
farm: çiftlik
fertile: verimli
food: yiyecek
fuel: yakıt
grandchildren: torun
hill: tepe
important: önemli
large: büyük
look: bakmak
191
mistake: hata, yanlış
mountain: dağ
nature: doğa
necessary: gerekli
once: bir zamanlar (referans), -dığı zaman (bağlaç/ açıklamalı soru bağlacı görevi yoktur, bu
yönüyle ‘-when…’den ayrılır)
pollution: kirlilik
prevent: önlemek
produce: üretmek
protect: korumak
protection: koruma
prove: ispatlamak
purpose. amaç
push: itmek
rain: yağmur
192
responsible for: -den sorumlu olmak (çekim eki/ zincir)
result: sonuç
same: aynı
similar: benzer
small: küçük
soil: toprak
solve: çözmek
starvation: açlık
support: desteklemek
threaten: tehdit etmek (ismin önüne ya da sonuna eklenen ‘-en’ eki ismi fiilleştirir.)
top: üst
tree: ağaç
type: tip
unproductive: verimsiz
193
way: yol, tarz
wind: rüzgar
194
108. MONEY
advice: tavsiye
affair: korku
bank: banka
college: okul
contain: içermek
country: ülke
explain: açıklamak
extension: ek olarak
financial: finansal
195
free: ücretsiz, serbest
grant: burs
information: bilgi
manager: müdür
near: yakınında
offer: sunmak
overseas: denizaşırı
produce: üretmek
read: okumak
student: öğrenci
196
urgently: acilen(zarf) =immediately=promptly
usually: genellikle(zarf)
197
109. MONEY THEN AND NOW
always: daima (zarf)
amount: miktar
ancient: antik
barter: takas
business: iş
carry: taşımak
cheque: çek
fixed: sabitlenen(fiilimsi)
give:vermek (gave-given)
government: hükümet
heavy: ağır,yoğun
introduce: tanıtmak
198
lighter: daha hafif
payment: ödeme
require: gerekmek
solve: çözmek
thing: şey
used to: -ardı,-erdi (geçmişte yapılıp, artık yapılmayan eylemi ifade eden modal)
199
110. THE CASHLESS SOCIETY
account: hesap
advance: ilerlemek
cashless: parasız
customer: müşteri
effect: etki
fund: para
new: yeni
nuisance: sıkıntı
200
order: sipariş vermek, sıra, çeşit
over: üzerinden
past: geçmiş
present: sunmak
sale: satış
same: aynı
screen: ekran
society: toplum
tedious: sıkıcı
though: ancak bununla birlikte (iki virgül arasında kullanıldığında) (sadece cümleleri bağlama
bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
too: -de,-da dahil (iki noktalama arasında kullanımı vardır.)= as well = either
trade: ticaret
201
wipe: silmek
yet: henüz (zarf, cümle ortasındaki anlamı); ama-fakat(bağlaç, cümle başında kullanıldığında
anlamı.)
202
111. DAMS
a great many: pek çok = a good deal = lots of = a lot of = many
annual: yıllık
basic: temel
besides: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaç görevinde paralellik bağlacıkategorisinde
değerlendirilir.)
carry: taşımak
condition: şart
203
control: kontrol etmek, kontrol
create: oluşturmak
damming: barajlama(fiilimsi)
deposite: depolamak
develop: geliştirmek
dry: kuru
effect: etki
environment: çevre
fertility: verimlilik
great: büyük
happen: olmak
harmful: zararlı
204
huge: devasa, kocaman
irrigation: sulama
lake: göl
land: kara
less: daha az
mud: çamur
north: kuzey
observe: gözlemlemek
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
past: geçmiş
pick: seçmek
205
planner: planlayıcı
produce: üretmek
productive: üretken
provide: sağlamak
quantities: miktar
reservoir: depo
rich: zengin
river: nehir
sand: kum
silt: alüvyon
simple: basit
soil: toprak
solve: çözmek
206
throughout: tamamında (fiziki bir yer isminden önce kullanılır.)
turn: döndürmek
unforeseen: beklenmedik, tahmin edilmeyen (özne veya nesne bölgesinde fiilimsi olarak ‘-un’
olumsuzluk ön ekiyle birlikte kullanılır.)
vast: geniş
water: su,sulamak
207
112. MOTHERHOOD IN A CHANGING WORLD WOMEN
IN GHANA
active: aktif, etkin
as + isim: olarak, gibi, kadar (bu şekliyle isme anlamını ekleyen bağlaç kategorisinde
değerlendirilir.)
average: ortalama
care: bakım
centre: merkez
classify: sınıflandırılmak
combine: birleştirmek
daily: günlük
earn: kazanmak
economy: ekonomi
educate: eğitimli
even: hatta
208
fact: gerçek, durum, olay
family: aile
farm: çiftçilik
farmer: çiftçi
fewer: daha az
going: giden(fiilimsi)
grandmother: babaanne
high: yüksek
home: ev
housewive: ev hanımı
husband: (erkek) eş
including: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
income: gelir
indepence: bağımsızlık
job: iş
209
look for: - yı aramak (çekim eki/ zincir)
marry: evlenmek
meet-met-met: karşılamak,buluşmak
motherhood: annelik
multiple: çoklu
niece: hala
old: yaşlı,eski
pattern: örnek
poor: fakir
provide: sağlamak
reduce: azaltmak
responsibility: sorumluluk
rural: köylü
210
say: söylemek (said-said)
self-reliance: özgüven
share: paylaşmak
simply: basitçe(zarf)
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
solution: çözüm
support: destek
task: görev
trade: ticaret
trader: tüccar
try: denemek
urban: kentli
wife: eş
women: kadınlar
work: çalışmak, iş
young: genç
211
113. ORDINARY ASPIRIN IS TRULY A WONDER DRUG
a lot of: birçok, pek çok = many = lots of=a great deal=several
bad: kötü
before: önce (İki kullanımı vardır. Preposition olarak özne ya da nesne bölgesinde kendi
anlamında kullanılabilir veya sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak cümle başı ya da
cümle ortasında kullanılabilir.)
bitter: acı
cheap: ucuz
chemical: kimyasal
chew: çiğnemek
company: şirket
complex: karışık
contain: içermek
crush: ezmek
disorder: bozukluk
212
drug: ilaç =medicine
effective: etkili
fever: ateş
formation: oluşum
introduction: tanıtım
involved in: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
joint: eklem
medical: tıbbi
milk: süt
213
orange juice: portakal suyu
ordinary: sıradan
pain:ağrı, acı
popular: popüler
quantity: miktar
reaction: reaksiyon
reduce: azaltmak
right: doğru
seem: görünmek
small: küçük
stomach: mide
swallow: yutmak
taker: alıcı
214
than: -den, -dan (En az iki unsuru karşılaştırmak için kullanılır.)
the most: en
tree: ağaç
value: değeri
wonder: mükemmel
work: çalışmak, iş
215
114. SOLAR ENERGY
air condition: klima
because of: -den dolayı ( isme anlamını ekleyen bağlaç kategorisinde neden-sonuç/ paralellik
görevinde değerlendirilir.)
coal: kömür
consume: tüketmek
convert into: -e dönüş/tür)mek (yapım eki) =make into= develop into=transform into
cook: pişirmak
earth: dünya
energy: enerji
food: yiyecek
216
fraction: parça, bölüm
fuel: yakıt
future: gelecek
heat: ısıtmak
hour: saat
oil: petrol
planet: gezegen
produce: üretmek
217
radiation: radyasyon, ışıma
require: gerekmek
solar: güneş
source: kaynak
stretch: genişletmek
sun: güneş
time: zaman
wood: ağaç
218
115. DESALINATION METHODS
a lot of: birçok (zarf) = many = lots of=a great deal=several
amount: miktar
as: -dığı için,-dığı gibi,-dıkça,-iken (cümleleri bağlama bağlacı görevinde fiillere gelir)
boil: kaynatmak
coal: kömür
combine: birleştirmek
come from: -den gelmek ( çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı )
condense: yoğunlaşmak
contain: içermek
crop: ürün
219
desalination: damıtma
disadvantage: dezavantaj
doing: yapma(fiilimsi)
drinkable: içilebilir
evaporate: buharlaşmak
expensive: pahalı
explasion: patlama
factory: fabrika
food: yiyecek
fresh: taze
high: yüksek
ice: buz
important: önemli
220
industry: endüstri, sanayi
liquid: sıvı
living: yaşayan(fiilimsi)
necessary: gerekli
ocean: okyanus
open: açık
people: insan
population: nüfus
provide: sağlamak
221
pure: saf, temiz
quantity: miktar
rapid: hızlı
reason: sebep
salt: tuzlu
sea: deniz
separate: ayırmak
slow: yavaş
small: küçük
soil: petrol
source: kaynak
sun: güneş
surface: yüzey
today: günümüzde
top: zirve
try: denemek
undrinkable: içilemeyen
until: -e kadar ( İki kullanımı vardır. Preposition olarak kullanıldığında cümlenin özne ya da
nesne bölgesinde kullanılır veya sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak da kullanılabilir. )
222
use: kullanım, gereksinim, kullanmak
vapour: buhar
variety: çeşit
223
116. RENEWABLE AND NON-RENEWABLE RESOURCES
again: tekrar
air: hava
animal: hayvan
coal: kömür
conserve: korumak
contain: içermek
environment: çevre
fossil: taşlaşmış
224
grass: çim
Örneğin;
importance: önem
large: büyük
less: daha az
natural: doğal
new: yeni
225
non-renewable: yenilenemeyen (ismin önüne gelen “non”ön eki ismi olumsuz yapar.)
ocean: okyanus
oil: petrol
old: eski
quantity: miktar
renewable: yenilenebilir
resource: kaynak
same: aynı
start: başlamak
sun: güneş
226
that is: yani(paralellik bağlacı) =namely
time: zaman
use: kullanım
using: kullanmaya(fiilimsi)
usually: genellikle(zarf)
227
117. BOOKWORDS
a lot of: birçok (zarf) = several = many
again: tekrar
another: diğer
biography: biografi
college: okul
dying: ölen(fiilimsi)
further: ilave, ek
228
go by: geçip gitmek (birleşik fiil)
just: sadece ( Cümle başında geldiğinde okunmaz, konuşma cümlesi başlangıcıdır. Türkçedeki
konuşma çizgisi gibi. )
love: sevmek
never: asla
nose: burun
novelty: yenilik
people: insanlar
pleasure: zevk
population: nüfus
229
range: sıra, alan, saha, dizmek, sıra halinde olmak
read: okumak
recent: son
recreational: eğlence
school: okul
social: sosyal
stay: kalmak
street: cadde
until: -e kadar ( İki kullanımı vardır. Özne ya da nesne bölgesinde prep. olarak kullanılabilir
ya da sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak kullanılabilir. )
walk: yürümek
want: istemek
wide: geniş
230
118. WHAT A GOOD IDEA
accidental: kazara
all: tüm
amateur: amatör
back: geri
came from: -den gelmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
cat: kedi
dark:karanlık
driver: sürücü
even: hatta(zarf)
every: her
231
far more: çok daha fazla
flexible: esnek
fog: sis
good: iyi
great: büyük
headlight: ön ışık
home: ev
inspiration: ilham
invention: icat
little: az
middle: orta
mirror: ayna
232
moment: an
motorist: motorcu
motorways: otoyol
night: gece
non-scientist: bilim insanı olmayan( “non” ön eki ismin önüne gelerek, ismi olumsuz yapar.)
pass: geçmek
protect: korumak
rain: yağmur
reflect: yansıtmak
reflector: yansıtıcı
remove: kaldırmak
right: doğru
road: yol
233
so…. that: -öylesine …..ki (bağlaç)
the most: en
tiring: yorucu(fiilimsi)
using: kullanması(fiilimsi)
234
119. A LOAD OF RUBBISH
afterwards: sonradan
amount: miktar
anything: herşey
attractive: cezbedici
authority: yetkili
bank: banka
beer: bira
both: her ikisi (kendinden önce gelen çoğul kelime yerine referans olarak kullanılır.)
bottle: şişe
burn: yakmak
bury: gömmek
car: araba
compost: gübre
235
country: ülke
different: farklı
difficult: zor
difficult: zor
dump: dökmek
easy: kolay
figure: rakam
garden: bahçe
glass: cam
government: hükümet
happen: olmak
236
improve: geliştirmek
individual: birey
introduce: tanıtmak
manufacture: üretici
new: yeni
outcry: protesto
packet: paket
237
packing: paketleme(fiilimsi)
paper: kağıt
product: ürün
rubbish: çöp
save: korumak
second: ikinci
simply: basitçe(zarf)
238
supply: tedarik etmek, sağlamak, tedarik
textile: tekstil
unwanted: istenmeyen
vegetable: sebze
war: savaş
239
120. WORK AT HOME
across: boyunca (bir uçtan bir uca)
advantage: avantaj
afraid: korku
after: sonra (iki kullanımı vardır. birincisi, preposition olarak bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kullanılabilir, tek cümledir. ikincisi, sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak
cümle başı ya da cümle ortasında kullanılabilir, en az iki cümledir.)
agree: anlaşmak
because of: -den dolayı (isme anlamını ekleyen paralellik içerisinde neden-sonuç bağlacı)
colleague: meslektaş
240
connect to: -ile iletişim kurmak (çekim eki/ zincir)
cottage: kulübe
disadvantage: dezavantaj
discover: keşfetmek
discuss: tartışmak
due to: -den dolayı (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)=owing to=because of
except for: -nın dışında ( hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan paralellik bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
expensive: pahalı
experimental: deneysel
241
expert: uzman
firm: firma
friend: arkadaş
futurist: gelecekçi
give:vermek (gave-given)
health: sağlık
home: ev
house: ev
housework: ev işi
242
inexpensive: pahalı olmayan (ucuz)
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen paralellik bağlaç kategorisinde değerlendirilir. )
= in place of
insurance: sigorta
less: daha az
live: yaşamak
losing: kaybetme(fiilimsi)
marriage: evlilik
mental: zihinsel
no more: yoktur
obvious: açık
on the other hand: diğer bir yandan, aksine (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık
bağlacı kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
243
over: üzerinde
pension: emeklilik
physical: fiziksel
refrigerator: buzdolabı
same: aynı
several: birçok (zarf)= many= a lot of = lots of = a good deal = a great deal
social: sosyal
244
sound: kulağa gelmek, ses
success: başarı
that if: iç içe bağlaçtır.(1. bağlaç olan “that” ikinci cümlenin fiiline, 2.bağlaç olan “if”
1.cümlenin fiiline bağlanır. İç içe bağlaçta mantık içteki bağlacın içteki fiile dıştaki fiilin
dışarıdaki fiile bağlanmasıdır. Kaç tane iç içe bağlaç olursa olsun mantık aynıdır.)
trust: güvenmek
try: denemek
union: sendika
want: istemek
wife: eş
worker: çalışan
245
121. WOMAN PILOT SAVES GANGSTER FROM PRISON
aboard: uçak, gemi (içine binmek)
aircraft: uçak
average: ortalama
brown: kahverengi
career: kariyer
carry: taşımak
centre: merkez
children: çocuklar
climb: tırmanmak
customer: müşteri
dangerous: tehlikeli
describe: tanımlamak
246
exciting: heyecan verici (fiilimsi)
flying: uçuş
give:vermek (gave-given)
hair: saç
incredible: inanılmaz
ladder: merdiven
lawyer: avukat
low: alçak, az
murder: cinayet
247
name: isim, ad, isimlendirmek
over: üzerinde (preposition, fiziki yer isminden önce geldiğinde bu şekilde kullanılır.)
playing: oynayan
prison: hapishane
really: gerçekten(zarf)
regular: düzenli
rent: kiralamak
roof: çatı
rope: ip
248
save: korumak, saklamak, kurtarmak
say-said-said: söylemek
wait: beklemek
woman: kadın
249
122. INDUSTRIAL POLLUTION
a number of: belli sayıda, pek çok sayıda (zarf)
adult: yetişkin
baby: bebek
birth: doğum
brain: beyin
business: iş
by: tarafından(prep.)
clear: açık
250
country: ülke
damage: zarar
develop: gelişmek
developing: gelişen(fiilimsi)
enforce: zorlamak
environment: çevre
equipment: ekipman
example: örnek
expensive: pahalı
factory: fabrika
government: hükümet
harmful: zararlı
health: sağlık
important: önemli
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
251
industrial: endüstriyel, sanayisel
international: uluslararası
large: büyük
law: kanun
lie: uzanmak
lung: akciğer
medical: tıp
new: yeni
not only……but also: değil sadece……fakat ayrıca (hem cümleleri hem de kelimeleri
bağlama bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
people: insan
poisonous: zehirli
pollution: kirlilik
protection: koruma
punish: cezalandırmak
punishment: ceza
252
reduce: azaltmak
responsibility: sorumluluk
science: bilim
substance: madde
thing: şey
town: kasaba
true: doğru
type: tip
want: istemek
worker: işçi
253
123. AROUND THE WORLD IN A PAPER PLANE
aboard: uçak, gemi (içine binmek)
after: sonra ( iki kullanımı vardır: preposition olarak bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kullanılabilir, tek cümledir; sadece cümleleri bağlama bağlacı olarak cümle başı ya
da cümle ortasında kullanılabilir, en az iki cümledir.)
air: hava
amount: miktar
average: ortalama
believe: inanmak
big: büyük
careful: dikkatli
carry: taşımak
century: yüzyıl
construction: inşaat
254
day: gün
designer: tasarımcı
difficult: zor
during: boyunca
engineer: mühendis
excite: heycanlandırmak
go down: alçalmak
go up: yükselmek
255
high: yüksek, üst
hold: tutmak
hope: ummak
include in: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
indicate: göstermek
less: daha az
manage: başarmak
moment: an
month: ay
movement: hareket
night: gece
ordinary: sıradan
256
paper: kağıt
possible: mümkün
quarter: çeyrek
sea: deniz
seem: görünmek
small: küçük
strong: güçlü
257
the most: en
wave: dalga
wind: rüzgar
wing: kanat
world: dünya
258
124. FOOD
abroad: yurt dışı
amount: miktar
as a result: sonuç olarak (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan paralellik bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
as: gibi, olarak, kadar (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı bağlaç kategorisinde
değerlendirilir.)
beans: fasulye
bread: ekmek
butter: tereyağ
carbohydrate: karbonhidrat
cheese: peynir
coton: pamuk
259
country: ülke
crop: ürün
cteam: krema
culture: kültür
dates: hurma
diet: beslenme
different: farklı
difficulty: zorluk
disastrous: feci
discuss: tartışmak
drought: kuraklık
dry: kuru
egg: yumurta
endanger: tehlikeye atmak (-en ön/son ekinin ismi fiilleştirme özelliği vardır)
260
export: ihraç etmek
famine: kıtlık
fat: yağ
feature: özellik
fish: balık
fortunately: neyse ki
fruit: meyve
habit: alışkanlık
health: sağlık
hungry: aç
if: olup olmadığı (tek cümlenin özne ya da nesne bölgesinde isme anlamını veren bağlaçtır.)
261
important: önemli
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
meat: et
milk: süt
money: para
nation: ulus
oil: yağ
262
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)=contrast=otherwise
patatoes: patates
peas: bezelye
people: insan
population: nüfus
possible: mümkün
provide: sağlamak
quicken: hızlandırmak
refrigeration: buzdolabı
require: gerekmek,
rich: zengin
263
section: bölüm, kısım
short: kısa, az
simple: basit
since: -dığı için (sadece cümleleri bağlayan neden-sonuç bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
=now that =in that = as =because
society: toplum
soil: toprak
sometimes: bazen
sufficient: yeterli
sugary: şekerli
tissue: doku
variety: çeşitlilik
264
vegetable: sebze
weather: hava
wide: geniş
265
125. RURAL MIGRATION
a bit: biraz (zarf)
area: alan
artistic: sanatsal
attract: cezbetmek
because of: -den dolayı ( isme anlamını ekleyen paralellik/neden-sonuç bağlacı kategorisinde
değerlendirilir. )
best: en iyi
city: şehir
college: okul
commercial: ticari
community: topluluk
266
crime: suç
crop: ürün
decrease: azaltmak
different: farklı
disadvantage: dezavantaj
drug: ilaç
employement: istihdam, iş
environmental: çevresel
expand: genişlemek
factory: fabrika
farm: çiftlik
fast: hızlı
foreign: yabancı
happen: olmak
highway: otoyol
history: tarih
267
immigrant: göçmen
improvement: gelişme
income: gelir
increasing: artan
living: yaşayan
measure: ölçmek
migrant: göçmen
migration: göç
movement: hareket
moving: taşınan(fiilimsi)
268
number: numara, sayı, rakam, numaralamak
offer: sunmak
people: insan
political: politik
pollution: kirlilik
population: nüfus
provide: sağlamak
reason: sebep
269
settle down: yerleşmek
small: küçük
social: sosyal
standard: standart
start: başlamak
the most: en
town: kasaba
transportion: taşımacılık
urban: kentsel
wages: ücret
while: iken (hem zıtlık hem paralellik bağlacı görevlerinde kullanılabilir; ayrıca eş zamanlılık
aranır.)
work: çalışmak, iş
270
126. OUTWARD BOUND
a box of matches: bir kutu kibrit
a little: biraz
accident: kaza
adult: yetişkin
alone: yalnız
at all: hiç de
boat: bot
box: kutu
businessman: iş adamı
busy: meşgul
but: -den başka (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
271
challenge: meydan okuma, zorluk
climb: tırmanmak
compass: pusula
complete: tamamlamak
complex: karmaşık
correct: doğru
country: ülke
create: oluşturmak
danger: tehlike
deal with: üstesinden gelmek, -ile ilgilenmek, başa çıkmak (yapım eki)
different: farklı
difficult: zor
easy: kolay
educational: eğitimsel
everday: günlük
272
everybody: herkes
finish: bitirmek
gain: kazanmak
housewive: ev hanımı
impossible: imkansız
incresing: artan(fiilimsi)
independence: bağımsızlık
knife: bıçak
lawyer: avukat
273
life: yaşam
map: harita
mountain: dağ
nature: doğa
organisation: organizasyon
prepare: hazırlamak
rather than: -den ziyade (isme anlamını ekleyen zıtlık bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
274
right: doğru, hak, sağ
river: nehir
rock: kaya
similar: benzer
special: özel
start: başlamak
student: öğrenci
success: başarı
teach-taught-taught: öğretmek
tell: söylemek
275
together: birlikte
uncomfortable: rahatsız
usual: sıradan
work: çalışmak, iş
world: dünya
young: genç
276
127. WHERE TO INVEST YOUR MONEY:
advice: tavsiye
average: ortalama
bank: banka
bed: yatak
cost: maliyet
277
escape: kaçmak, kaçış
expense: masraf
fact: gerçek
fast: hızlı
house: ev
immediate: acil
inflation: enflasyon
interest: faiz
investment: yatırm
investor: yatırımcı
join: katılmak
278
lose: kaybetmek (lost-lost)
money: para
offer: sunmak
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
opportunity: fırsat
profit: kâr
quick: hızlı
real: gerçek
receive: almak
reduce: azaltmak
remain: kalmak
remember: hatırlamak
279
rest: dinlenmek, dinlenme, kalan
retirement: ekmeklilik
short: kısa
since: -dığı için (sadece cümleleri bağlayan neden-sonuç bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
=now that =in that = as =because
taxation: vergi
taxes: vergi
try: denemek
280
unit trust: yatırım fonu
want: istemek
281
128. THE SAMARITANS
about to: -mek üzere, -cek üzere
believe: inanmak
country: ülke
develop: geliştirmek
difficulty: zor
earn: kazanmak
282
else: başka
except for: -den başka (hem cümleleri hem de paragrafları baplayan paralellik bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
friend: arkadaş
hopeless: umutsuz
kill: öldürmek
likely: muhtemelen(zarf)
lonely: yalnız
money: para
283
never: hiç,asla (zarf)
organisation: organizasyon
per: her
person: kişi
rate: oran
remember: hatırlamak
secret: gizli
select: seçmek
so that: -sın diye, -cek şekilde (paralellik koşul şart bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
solution: çözüm
someone: birisi
successful: başarılı
284
tell: söylemek (told-told)
the person on the other end of the line: hattın diğer ucundaki kişi
train: eğitmek
volunteer: gönüllü=voluntary
want: istemek
worth: değerli
285
129. WHAT HAPPENED TO THE DINOSAURS?
a number of: pek çok (zarf) = a lot of= lots of = many = a great deal = a good deal
acid: asit
animal: hayvan
bone: kemik
brain: beyin
die: ölmek
different: farklı
dinosaur: dinozor
discover: keşfetmek
286
enough: yeterli
happen: olmak
ice: buz
increase: artmak
just: sadece
kill: öldürmek
lesson: ders
live: yaşamak
local: yerel
pollution: kirlilik
possibility: ihtimal
possible: mümkün
rain: yağmur
responsible: sorumlu
same: aynı
287
since: - den beri (özne ya da nesne bölgesinde zaman referansından önce gelir.)
small: küçük
temperature: sıcaklık
world: dünya
wrong: yanlış
288
130. THE ELEPHANT’S GRAVEYARD
about: yaklaşık (preposition, rakamsal ifadeden önce gelirse)
dead: ölü
eastern: doğu
elephant: fil
except for: -den başka (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan paralellik bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
fall: düşmek
fast: hızlı
figure: rakam
graveyard: mezarlık
halve: yarılanmak
hunter: avcı
kill: öldürmek
289
late: geç, son zamanlarda (zarf)
past: geçmiş
population: nüfus
protect: korumak
reason: sebep
restrict: sınırlandırmak
same: aynı
scale: ölçek
start: başlamak
ticket: bilet
trade: ticaret
walk: yürümek
290
would like: istemek
291
131. A NATION OF PET-LOVERS
abandon: terk etmek, bırakmak
alone: yalnız
animal: hayvan
average: ortalama
best: en iyi
caring for : -ile ilgilenme ( fiilimsi, “for” preposition’u ile birlikte fiile yakın kullanımı)
cat: kedi
city: şehir
disease: hastalık
dog: köpek
292
example: örnek
family: aile
farmer: çiftçi
food: yiyecek
funny: eğlenceli
large: büyük
little: küçük, az
293
personally: kişisel olarak(zarf)
poor: fakir
possible: mümkün
rabies: kuduz
reason: sebep
recent: son
restrict: sınırlamak
sad: kötü
sheep: koyun
statistic: istatistik
street: cadde
294
sweet: tatlı, şeker
threat: tehdit
want: istemek
295
132. BUSINESS GOES GREEN
accept: kabul etmek
adult: yetişkin
business: işletme, iş
careless: dikkatsiz
carry: taşımak
consider: düşünmek
consumer: tüketici
environment: çevre
296
environmentally: çevresel olarak (zarf)
hundred: yüz(sayı)
impossible: imkânsız
industry: endüstri
label: etiket
layer: tabaka
once: -dığı zaman ( cümle başı ya da cümle ortası cümleleri bağlama bağlacı olarak
kullanılır.) = when
297
paper: kâğıt
polution: kirlilik
produce: üretmek
result: sonuç
world: dünya
298
133.A GREENER WORLD
acting: hareket eden (fiilimsi)
animal: hayvan
assault: saldırı
avoid: kaçınmak
aware: farkında
believe: inanmak
careful: dikkatli
comsider: düşünmek
content: uygun
crop: ürün
direct: yöneltmek
299
drive: araba kullanmak (drove-driven)
government: hükümet
here: burada
in power: iktidarda
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
less: daha az
local: yerel
moderate: ılımlı
planet: gezegen
poisonous: zehirli
polluter: kirletici
pollution: kirlilik
300
presure: baskı, basınç
responsible: sorumlu
savage: vahşi
simple: basit
soil: toprak
somebody: birisi
splendid: mükemmel
the most: en
thing: şey
try: denemek
301
unfortunately: ne yazık ki(cümleleri bağlama bağlacı ve paragraf bağlama bağlacı olarak
kullanılabilir.)
vast: geniş
violence: şiddet
walk: yürümek
without: -sız, -siz (kendisinden sonra gelen ismi olumsuz yapan preposition)
yet: ama, fakat (cümle başında geldiğinde “but” bağlacı gibi kullanılır.)
302
134. A 90-DAY STRETCH
across: boyunca (preposition, bir uçtan bir uca anlamında)
anyone: herkes
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
booklet: kitapçık
celebration: kutlama
contain: içermek
303
dream: rüya görmek (dreamed/dreamt- dreamed/dreamt)
excellent: mükemmel
luggage: bagaj
map: harita
not only….but also: değil sadece…fakat ayrıca ( hem cümleleri hem de kelimeleri bağlama
bağlacı olarak kullanılabilir.)
novice: acemi
304
package tour: paket tur
regular: düzenli
road: yol
since: - den beri (prep.; özne ya da nesne bölgesinde zaman referansından önce gelir.)
small: küçük
someone: birisi
such: bu gibi
teacher: öğretmen
town: kasaba
305
transatlantic: atlantik ötesi
want: istemek
within: içinde
worthy: değerli
306
135. GLEEN CURTIS
a number of: pek çok (zarf) = a lot of= lots of = several = many
ailerons: kanatçık
army: ordu
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
aviation: havacılık
bear:doğurmak (bore-born/borne)
bitter: acı
307
considerable: önemli, kayda değer = remarkable
consultant: danışman
cover: kaplamak
development: gelişme
die: ölmek
equip: donatmak
factory: fabrika,
308
foolow: takip etmek
government: hükümet
interested in: ile ilgilenen (fiilimsi’ye preposition gelerek fiile yakın kullanım)
liberty: özgürlük
merge: birleşmek
navy: donanma
newspaper: gazete
ponton: duba
possible: mümkün
309
power: güç, kuvvet, güç sağlamak
prize: ödül
reach: ulaşmak
receive: almak
tail: kuyruk
talent: yetenek
trophies: ödül
violet: bozmak
well: iyi
310
win: kazanmak (won-won)
wing: kanat (kuş, uçak, bina, futbol veya siyasi partiye ait)
work: çalışmak, iş
311
136. FLYING GRANDMOTHER
ability: yetenek
air: hava
airplane: uçak
aviation: havacılık
children: çocuklar
classification: sınıflandırma
come up with: -ile ortaya çıkmak, fikir üretmek ( yapım eki almış fiil + prep.un kendi
anlamında kulanımı)
commerical: ticari
312
decision: karar
enough: yeterli,
flight: uçuş
grandchildren: torun
grandmother: babaanne
husband: koca, eş
interview: röportaj
313
just: sadece(cümle başında okunmaz, konuşma çizgisidir.)
lesson: ders
minute: dakika
organisation: organizasyon
president: başkan
314
put up: çıkarmak (yapım eki)
solo: tek
someone: birisi
start: başlamak
want: istemek
weather: hava
315
137. PROPRIETARY SCHOOLS
accomplishment: başarı, beceri, yetenek
craft: oymacılık,
customer: müşteri
emphasize: yurgulamak
evaluate: değerlendirmek
generally: genellikle(zarf)
give-gave-given: vermek
316
grow: büyümek, yetişmek (grew-grown)
high: yüksek
knowledge: bilgi
less: daha az
not only …. but also: değil sadece…. fakat ayrıca …. (kelimeleri bağlama bağlacı ya da
cümleleri bağlama bağlacı olarak kullanılabilir.)
offer: sunmak
painting: resim
317
pay: ödemek (paid-paid)
physical: fiziksel
public: halk,
qualitiy: nitelik
rather than: -den ziyade (isme anlamını ekleyen zıtlık bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
sense: his
short: kısa
speech: konuşma
student: öğrenci
success: başarı
theoretical: teorik
318
vocational: mesleki, mesleksel
want: istemek
will: istemek
world: dünya
319
138. VEGETARIANISM
again: tekrar
alive: canlı
animal: hayvan
boring: sıkıcı
celebration: kutlama
chemical: kimyasal
consumer: tüketici
danger: tehlike
dessert: tatlı
die: ölmek
diet: beslenme
different: farklı
320
easily: kolay bir şekilde (zarf)
egg: yumurta
endless: sonsuz
fact: gerçek
factory: fabrika
farm: çiftlik
fish: balık
found: kurmak
gift: hediye
healthy: sağlıklı
hunger: açlık
321
importance: önemli
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
marvellous: mükemmel
meal: öğün
meat: et
milk: süt
no longer: artık (olumlu cümlede kullanıldıklarında anlamı olumsuz yaparlar.) = any more
322
now: şimdi (zarf)
planet: gezegen
poisonous: zehirli
pollution: kirlilik
puzzlement: şaşkınlık
reason: sebep
salad: salata
same: aynı
sea: deniz
323
seem: görünmek, gözükmek
society: toplum
soup: çorba
try: denemek
usually: genellikle(zarf)
various: çeşitli
want: istek
without: -sız, -siz (prep.; ismin önüne gelerek ismi olumsuz yapar.)
world: dünya
324
139. THE OZONE LAYER
above: üzerinde (prep.)
all: tüm
chemical: kimyasal
consumption: tüketim
decision: karar
325
different: farklı
due to: -den dolayı(isme anlamını ekleyen neden-sonuç paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.) = owing to = because of
famine: kıtlık
flood: sel
government: hükümet
hat: şapka
important: önemli
inconvenient: uygunsuz
layer: tabaka
326
massive: büyük, devasa
national: ulusal
only: adece(zarf)
political: politik
pollution: kirlilik
reach: ulaşmak
reduce: azaltmak
327
skin cancer: deri kanseri
sorry: üzgün
various: çeşitli
328
140. A HOLIDAY BROCHURE
accommodate: kalacak yer sağlamak, yerleştirmek
alone: yalnız
application: başvuru
apply: uygulamak
arrangement: düzenleme
bed: yatak
best: en iyi
booking: rezervasyon
329
brochure: broşür
complaint: şikâyet
consider: düşünmek
cross-country skiing: kayak krosu, ülkeyi boydan boya geçen, kuzey disiplini kayağı
customer: müşteri
entry: giriş
330
extra: ilave, ek
extract: özet
fill: doldurmak
finalize: sonuçlandırmak
folding: katlanan(fiilimsi)
food: yiyecek
guide: rehber
immediately: hemencecik(zarf)
indicate: belirtmek,
instruction: talimat
insurance: sigorta
331
local: yerel, bölgesel
night: gece
page: sayfa
parent: aile
passenger: yolcu
per: her
photocopy: fotokobi
plus: artı
possible: mümkün
provide with: -yı sağlamak (çekim eki/ zincir), -ile donatmak (çekim eki/ kendi anlamı)
provide: sağlamak
receive: almak
reduction: indirim
332
request: istek, talep etmek
reservation: rezervasyon
room: oda
settle: yerleştirmek
share: paylaşmak
sign: imzalamak,
special: özel,
staff: personel
333
until: -e kadar (preposition, tek cümlenin özne ve nesne bölgesinde kullanılır.)
334
141. THE CONSUMER SOCIETY
advertiser: reklamcı
affect: etkilemek
baby: bebek
common-sense: sağduyu
consumer: tüketici
effect: etki
everyone: herkes
335
far more: çok daha fazlası
food: yiyecek,
… for … reason: … sebepten dolayı (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
future: gelecek
goods: mal
guidance: rehberlik
important: önemli
influence: etki
mother: anne
necessarry: gerekeli
possible: mümkün
prepartion: hazırlık
336
present: hediye, armağan, takdim etmek
sale: satış
service: hizmet
society toplum
special: özel
take advantage of: -den istifade etmek, -nın avantajından faydalanmak (çekim eki/ zincir)
toilet: tuvalet
try: denemek
want: istemek
watch: izlemek
weakness: zayıflık
337
142. THE ELIZABETHAN GRAMMER SCHOOL
afternoon: öğle sonrası
art: sanat
class: sınıf
common-sense: sağduyu
controversial: tartışmalı
count: hesaplamak
develop: geliştirmek
338
discipline: disiplin, disiplin sağlamak
easy: kolay
eeducationalist: eğitimci
encourage: cesaretlendirmek,
game: oyun
go-went-gone: gitmek
grumble: homurdanmak
339
indicate: belirtmek, göstermek
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
justify: doğrulamak
know for certain: kesin bilmek, emin olmak (çekim eki/ zincir)
lesson: ders
lesson: ders
life: yaşam
monotony: monotonluk
morning: sabah
nature: doğa
not only….but also: değil sadece….. fakat ayrıca ( hem isimleri hem de cümleleri bağlayan
paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
off: izin
parent: aile
340
punish: cezalandırmak
pupil: öğrenci
read: okumak
rhetorical: belagat
say-said-said: söylemek
school: okul
seem: görünmek
teacher: öğretmen
typical: tipik
week: hafta
341
143. ONE WOMAN’S RACE ACROSS ALASKA
again: tekrar
alone: yalnız
alternate: değiştirmek
bury: gömmek
cheek: yanak
daylight: aydınlık
deep: derin,
342
determine: kararlılık, belirlemek
difficult: zor
dog: köpek
enter: girmek
eyelash: kirpik
eyes: göz
feet: ayak
finish: bitirmek
front-runner: ön koşucu
high: yüksek
343
hope: umut, umut etmek
hot: sıcak
improve: gelişmek
jogging: koşu
leader: lider
limp: topallamak
long: uzun
lung: akciğer
meal: öğün
344
outdistance: geride bırakmak
pass: geçmek
reach: ulaşmak
serious: ciddi
shelter: barınak
sky: gökyüzü
snow: kar
345
snowstorm: kat fırtınası
stay: kalmak
temperature: sıcaklık
trail: yol, iz
visible: görünür
346
wake up: uyanmak
weather: hava
wind: rüzgar
worsens: kötüleşmek
wrong: yanlış
zero: sıfır
347
144. PHOBIAS
acknowledging: kabul etmek, itiraf etmek (fiilimsi)
afraid: korku
aisle: koridor
avoid: kaçınmak
avoid: kaçınmak
bad: kötü
careful: dikkatli
crew: memur
door: kapı
explain: açıklamak
flight: uçuş
348
fly: uçmak, (bayrak) dalgalanmak, sinek (flew-flown)
girl: kız
hallway: koridor
happen: olmak
heart: kalp
height: yükseklik
large: büyük
lift: asansör
midnight: gece
349
peaceful: huzurlu
phobia: fobi
please: lütfen
remember: hatırlamak
seat: koltuk
sick: hasta
spider: örümcek
start: başlamak
350
think about: -yı düşünmek (çekim eki-zincir)
voice: ses
want: istemek
window: pencere
351
145. THE HAUNTED HOUSE
arrest: tutuklamak, yakalamak
both … and: hem … hem de (cümleleri veya kelimeleri bağlama bağlacı olarak kullanılır.)
bury: gömmek
centre: merkez
different: farklı
even though: - se bile/ - sa bile (kendi içinde kuralları olan sadece cümleleri bağlayan
bağlaç(zıtlık) kategorisinde değerlendirilir.) = even if = even so
352
good: iyi
hang: asmak
history: tarihi
house: ev
husband: koca, eş
important: önemli
job: iş
kill: öldürmek
kitchen: mutfak
low: düşük, az
middle: ortasında
murder: cinayet
neighbour: komşu
night: gece
nightmare: kabus
owner: sahibi
353
part: kısım, bölüm
pieces: parça,
possible: mümkün
prison: hapishane
reason for: -nın sebebi (isme anlamını ekleyen bağlaç kategorisinde değerlendirilir.)
refuse: reddetmek
repair: tamir
room: oda
seem: görünmek
summer: yaz
various: çeşitli
voice: ses
354
wake up: uyanmak ( prep. kendi anlamında )
warm: sıcak
355
146. WHITE LIES
ask about: -yı sormak, -yı istemek (çekim eki/ zincir)
boring: sıkıcı(fiilimsi)
everybody: herkes
excuses: mazeret
false: yanlış
fine: iyi
friendship: arkadaşlık
lie: yalan
parent: aile
protect: korumak
356
really: gerçekten (zarf)
recent: son
someone: birisi
want: istemek
357
147. THE DIRTY OLD MAN OF EUROPE
absorb: emmek
air: hava
amount: miktar
because of: -den dolayı (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.) = due to = owing to
burn: yakmak
carry: taşımak
coal: kömür
continental: kıtasal
dirty: kirli
discover: keşfetmek
emission: yayılım
environment: çevre
358
especially: özellikle(zarf) = especially = particularly
farm: çiftçilik
fishery: balıkçılık
forest: orman
give off: yaymak (yapıum eki) = give out = send out = emit
imbalance: dengesizlik
join: katılmak
lake: göl
level: seviye
mix: karıştırmak
moisture: nem
movement: hareket
nation: ulus
outside: dışında
percent: yüzde
359
polluter: kirletici
pollution: kirlilik
produce: üretmek
rain: yağmur
reduce: azaltmak
refuse: reddetmek
report: rapor
river: nehir
serious: önemli
smoke: duman
snow: kar
soil: toprak
the most: en
360
weakness: zayıflık, halsizlik
361
148. FOOD ADDITIVES
a number of: pek çok (zarf) = a lot of = lots of = many = several
additive: katkı
amount: miktar
appear: görünmek
assume: farzetmek
carbonated: karbonatlı
cheese: peynir
colour: renklendirmek
consider: düşünmek
consumer: tüketici
362
depend on: -e bağlı olmak (çekim eki- zincir)
group: gruplandırmak
harmful: zararlı
health: sağlık
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
jam: reçel
knowledge: bilgi
make sure: emin olmak (make yardımci fiili ismi fiilleştirme görevi üstlenmiştir.)
363
manufacturer: üretici, imalatçı
member: üye
obvious: açık
packet: paket
population: nüfus
prevent: önlemek
produce: üretmek
regulation: düzenleme
seem: görünmek
seperate: ayırmak,
small: küçük
soup: çorba
stabiliser: dengeleyici
substance: madde
364
tin: konservelemek,
vegetable: sebze
365
149. HOLIDAYS
abroad: yurtdışı
accommodation: konaklama
advantage: avantaj
alone: yalnız
avoid: kaçınmak
cheap: ucuz
complicate: karmaşık
crowded: kalabalık
difficult: zor
366
dish: yemek
dress: elbise
easy: kolay
family: aile
food: yiyecek
foreign: yabancı
friends: arkadaşlar
holidaymaker: tatilci
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
international: uluslararası
less: daha az
little: az
meal: öğün
money: para
moreover: dahası (hem cümleleri hem de paragrafları bağlama paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.) = what is more = furthermore
obvious: açık
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
367
organise: organize etmek
pocket: cep
region: bölge
reservation: rezervasyon
similar: benzer
simple: basit
spending: harcama(fiilimsi)
stay: kalmak
time: zaman
transport: taşımacılık
368
trouble: sorun, problem
try: denemek
worry about: -yı merak etmek, -den endişelenmek (çekim eki/ zincir)
369
150. BODY LANGUAGE
alike: benzer, aynı
believe: inanmak
birth: doğum
chin: çene
cold: soğuk
exact: kesin
explain: açıklamak
eyes: göz
facial: yüz
feature: özellik
370
kinesics: vücut dilini inceleyen bilim
mounth: ağız
movement: hareket,
nose: burun
permanent: kalıcı
region: bölge
smile: gülmek
teeth: dişler
western: batılı
371
151. COMPUTERS IN THE MODERN WORLD
account: hesap, hesap vermek
add: eklemek
business: iş
carry: taşımak
cash: nakit
computer: bilgisayar
customer: müşteri
easy: kolay
education: eğitim
efficient: etkili
envelope: zarf
future: gelecek
372
government: hükümet
important: önemli
insert: yerleştirmek
invention: icat
new: yeni
outside: dışında
punch: girmek
scarcely: hemen hemen hiç, zar zor, güç bela (zarf; cümleyi olumsuz yapar.)
= barely = hardly
science: bilim
373
since: -dığı için (sadece cümleleri bağlayan neden-sonuç bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
=now that =in that = as =because
speed: hız
take care of: ile ilgilenmek (çekim eki/ prerp. kendi anlamında kullanımı)
time: zaman
use: kullanmak
window: pencere
without: -sız,-siz (prep.; bir ismin önüne gelirse o ismi olumsuz yapar.)
374
152. THE COMPUTER
a whole: bütün
addition: toplama
animate: canlı
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaçlar kategorisinde değerlendirilir)
automatic: otomatik
base: temel
circuit: devre
combination: bileşim
combine: birleştirmek
comparison: karşılaştırma
component: bileşen
data: veri
375
definition: tanım, belirleme
device: alet
different: farklı
division: bölme
entity: varlık
flexible: esnek
impulse: sinyal
376
in brief=in short: kısacası(paralellik bağlacı)
inanimate: cansız
individual: bireysel
logic: mantık
machine: makine
manipulate: işlemek,
manipulator: işleyici
match: eşleşmek
memory: hafıza
multiplication: çarpma
numeric: sayısal
off: kapalı
on: açık
operation: işlem
outside: dış
377
perform: uygulamak, yürütmek
process: işlem
reach: ulaşmak
require: gerektirmek,
sequence: sıra
simplified: basitleştirilmiş(fiilimsi)
specific: özel
spot: nokta
start: başlamak
subtraction: çıkarma
surface: yüzey,
switch: anahtar
symbolic: sembolik
378
tape: bant, şerit
379
153. NATIONAL DISEASE
afternoon: öğleden sonra
amateur: amatör
average: ortalama
benefical: faydalı
broad: genişletmek
detrimental: zararlı
380
disease: hastalık
effect: etki,
false: yanlış
genius: dahi
grateful: minnettar
involved in: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
381
joy: eğlence
majority: çoğunluk
midnight: gece
monster: canavar
pastime: eğlence
population: nüfus
pub: bar
remain: kalmak
382
rise: yükselmek, artış, zam (rose-risen)
seem: görünmek
variety: çeşitlilik
viewer: izleyici
watch: izlemek
383
154. GETTING THE U.S. TO GO METRIC
a few: birkaç (zarf)
abroad: yurtdışı
add: eklemek
adult: yetişkin
aircraft: havayolu
because of: -den dolayı (isme anlamını ekleyen neden-sonuç bağlacı) =due to= owing to
colleague: meslektaş
dated: tarihlenen(fiilimsi)
dozen: düzine
384
enter: girmek, giriş
foreign: yabancı
happen: olmak
including: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
jogger: koşucu
liter: litre
magazine: dergi
member: üye
metric: metre
385
object: karşı çıkmak, itiraz etmek
protest: protesto
quarter: çeyrek
seem: görünmek
386
think: düşünmek (thought-thought)
wine: şarap
387
155. THE CASH MACHINE
about: yaklaşık (preposition)
amount: miktar
away: uzak
both … and: hem … hem de (cümleleri ve kelimeleri bağlama bağlacı olarak kullanılabilir.)
cash: nakit
creat: oluşturmak
customer: müşteri
during: boyunca(prep.)
easy: kolay
388
height: yükseklik, boy
information: bilgi
keyboard: klavye
money: para
number: sayı
of which: öncesinde çokluk kelimesi ister ve o çokluğun bir kısmını açıklar, (onların…-dığı, -
en/-an)
reader: okuyucu
similar: benzer
special: özel
strip: şerit,
389
tape recorder: kaset kaydedici
transaction: işlem
390
156. FAIR FOR WOMEN’S FOOTBALL
administration: yönetim, idare
appear: görünmek
ban: yasaklamak
best: en iyi
blame: suçlamak
chance: şans
elect: seçmek
emphasis: vurgu
391
everywhere: her yer
female: kadın
foreign: yabancı
game: oyun
important: önemli
instead of: -nın yerine ( isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
international: uluslararası
manager: müdür
member: üye
offer: sunmak,
392
once: bir zamnalar, bir keresinde (zarf)
pick: seçmek
player: oyuncu
recent: son
rule: kural
similar: benzer
strength: güç
393
strong: güçlü
traditional: geleneksel
women: kadınlar
394
157. WHAT IS NEWS?
add: eklemek
along with: -ile birlikte (paralellik bağlacı) = relevant to = deal with = to do with
as regard…: bakımından
attention: dikkat
attract: cezbetmek
audiance: seyirci
best: en iyi
bias: önyargı
carry: taşımak
conflict: çatışma
395
contain: içermek, kapsamak
crime: cinayet
criteria: kriterler
criterion: kriter
daily: günlük
disaster: felaket
dog: köpek
each: her
event: olay
396
exclusively: seçkin, sadece
fill: doldurmak
first of all: her şeyden öte (paralellik bağlacı) = above all = after all
front: ön
host: ev sahibi
journalism: yayıncılık
mass: kitle
media: medya,
397
motto: simge, yazıt, parola
multitude: kalabalık
news:haber
newspaper: gazete
of which: öncesinde çokluk kelimesi ister ve o çokluğun bir kısmını açıklar, (onların…-dığı, -
en/-an)
page: sayfa
percent: yüzde
personalize: kişiselleştirme
president: başkan
producer: yapımcı
public: halk
398
regard as: olarak kabul etmek
regardless: bakılmaksızın
sale: satış
significiant: önemli
time: zaman
victim: kurban,
violence: şiddet
399
158. TV OR NOT TV; THAT’S THE PROBLEM
accept: kabul etmek
adult: yetişkin
broadcasting: yayıncılık(fiilimsi)
discuss: tartışmak
educator: eğitimci
emotional: duygusal
entertainment: eğlence
400
in fact: gerçekte (zarf; paralellik bağlacı görevleri) = indeed
prohibit: yasaklamak
quiet: sessiz
seem: görünmek
401
truth: doğru, gerçek
without: -sız/-siz, -meksizin/ -maksızın (ismin önüne gelerek, ismi olumsuz yapar.)
402
159. THE EARTH’S SPREADING DESERTS
about: yaklaşık (prep.)
affect: etkilemek
avoid: kaçınmak
bare: çıplak
capital: başkent
cattle: sığır
chance: şans
community: topluluk
403
concern about: … hakkında endişe duymak ( çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı )
continent: kıta
crop: ürün
die: ölmek
drought: kuraklık
dust: toz
encourage: cesaretlendirmek
expand: genişlemek
404
famine: kıtlık
farmer: çiftçi
farming: çiftçilik(fiilimsi)
fertile: verimli
flow into: içine akmak (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
fragile: kırılgan
get fat: şişmanlatmak (get yardımcı fiili ismin başına gelerek o ismi fiilleştirir.)
goat: keçi
grass: çim
herd: sürü
405
lie: uzanmak, yalan söylemek(lied/lay-lied/lain)
manage: başarmak
moon: ay
mud: çamur
necessary: gerekli
over: üzerinde (preposition, coğrafi bir yer almamı veren isimden önce gelirse)
population: nüfus
prevent: önlemek
public: halk
rain: yağmur
406
rainfall: yağış miktarı
river: nehir
sheep: koyun
similar: benzer
starvation: açlık
street: cadde,
407
threaten: tehdit etmek
tree: ağaç
unprotected: korumasız
vast: geniş
wall: duvar
well: kuyu
wind: rüzgar
worn out: çok kullanmaktan işe yaramaz duruma gelmek, yıpranmak, kırık dökük, harap
408
160. MR. JONES
a pair of: bir çift
accident: kaza
add: eklemek
advice: tavsiye
aisle: koridor
average: ortalama
blind: kör
blue: mavi
breakfast: kahvaltı
cake: kek
carry: taşımak
409
cheekbone: çene kemiği
childhood: çocukluk
circumstance: durum
coat: ceket
cripple: topal
distinctive: belirgin
door: kapı
dress: giymek
410
furnished: döşenmiş (fiilimsi)
glasses: gözlük
grey: gri
handsome: yakışıklı
helpless: yardımsız
left: sol
leg: bacak
lense: mercek
411
long: uzun
meal: öğün
missing: kaçak
month: ay
obvious: açık
offer: sunmak
owners: sahipleri
passenger: yolcu
peacock: tavuskuşu
412
pitch-black: kapkara
priest: papaz
private: özel
red: kırmızı
remember: hatırlamak
room: oda
station: istasyon
413
strange: tuhaf, acayip
sunshiny: güneşli
tea: çay
tidy: düzenli
visitor: ziyaretçi
winter: kış
zero: sıfır
414
161. FIRST TO SKI CROSS CONTINENT
achievement: başarı
adventure: macera
adventurer: maceracı
alone: yalnız
arm: kol
blood: kan
complete: tamamlamak
415
concept: kavram, konsept
continent: kıta
dog: köpek,
dome: tepe
elbow: dirsek
enough: yeterli
entry: giriş
exploration: keşif
feet: ayak
416
foot: ayak
heroic: kahraman
ice: buz
icy: buzlu
legacy: efsane
machine: makine
moment: an
417
nothing: hiçbir şey
pad: çanta
point: nokta, uç
pole: kutup
reach: ulaşmak
same: aynı
scale: ölçek
snow: kar
418
step: adım, basamak
stiff: sert
suffused: bereli(fiilimsi)
supplier: tedarikçi
wait: beklemek
weather: hava
419
162. INFLATION
action: eylem, çalışma, faaliyet
complex: karışık
consumer: tüketici
cure for: -yı iyileştirmek, -yı tedavi etmek (çekim eki/ zincir), tedavi
disease: hastalık
election: seçim
employer: işveren
equal: eşit
impatient: sabırsız
inflation: enflasyon
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
money: para
month: ay
420
moreover: dahası (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan paralellik bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =furthermore=what is more
possible: mümkün
reason: sebep
receive: almak
seem: görünmek
simple: basit
421
tell: söylemek (told-told)
vote: oy vermek, oy
voter: seçmen
422
163. HOME-SCHOOLING
a number of: pek çok (zarf) = alot of = lots of
attend: katılmak
believe: inanmak
different: farklı
education: eğitim
formal: resmi
important: önemli
423
interestingly: ilginç şekilde (zarf)
math: matematik
national: ulusal
pass on: -(üzerin)e geçirmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
provide: sağlamak
reading: okuma(fiilimsi)
satellite: uydu
start: başlamak
424
teach: öğretmek (taught- taught)
time: zaman
uncomfortable: rahatsız
425
164. EXPLORERS OF AMERICA
according to: -e göre
after: sonra (bağlaç, cümle başı ya da cümle ortasında gelir, en az iki cümleyi birbirine
bağlar.)
after: sonra (preposition, tek cümlenin özne veya nesne bölgesinde gelirse)
back: geri
believe: inanmak
businessman: iş adamı
century: yüzyıl
consider: düşünmek
continent: kıta
discover: keşfetmek
426
employ: işe almak, çalıştırmak, istihdam etmek
enough: yeterli
financial: finansal
friend: arkadaş
great: büyük
historian: tarihçi
join: katılmak
knowledge: bilgi
later: sonraki
name after: adını vermek (prep. yapım eki görevi görerek yeni bir fiil oluşturmuştur.)
427
name: isim, ad, isimlendirmek
navigator: denizci
reach: ulaşmak
representative: temsilcisi
sailor: yelkenci
ship: gemi
success: başarı
successful: başarılı
428
thinh: düşünmek (thought-thought)
various: çeşitli
week: hafta
429
165. A ROSE –RED CITY
administrative: yönetimsel, idari
block out: örtmek, kapamak, girmesini engellemek (prep. kendi anlamında kullanımı)
caravan: kervan
cave: mağara
city: şehir
describe: tanımlamak
desert: çöl
430
develop into: -e dönüş/tür)mek (yapım eki) =make into= convert into=transform into
eastern: doğu
enter: girmek
except: hariç
famous: ünlü
important: önemli
king: krallık
manificent: muhteşem
monument: anıt
mountain: dağ
431
museum keeper: müze bekçisi
paint: boyamak
possible: mümkün
province: vilayet, il
same: aynı
scientific: bilimsel
secret: gizli
settle: yerleştirmek
sky: gökyüzü
sky: gökyüzü
stay: kalmak
432
suddenly: aniden (zarf)
surround: çevrelemek
temple: tapınak
tomb: mezar
trade: ticaret
traveller: seyahatçi
treasury: hazine
tribe: kabile
twist: bükülmek
wall: duvar
wealthy: zengin
433
166. A SURVEY ON EDUCATION
a number of: pek çok (zarf)
adult: yetişkin
altitude: yükseklik
army: ordu
attend: katılmak
bright: parlak
colleague: meslektaş
434
constantly: sürekli olarak (zarf)
deal with: -ile ilgilenmek(prep. kendi anlamında), üstesinden gelmek (yapım eki)
different: farklı
disturbance: rahatsızlık
education: eğitim
435
lecturer: eğitmen,eğitici
majority: çoğunluk
new: yeni
same: aynı
statistical: istatistiksel
stay: kalmak
successful: başarılı
436
suggest: önermek, ele almak
437
167. THE ROYAL NATIONAL INSTITUTE FOR THE BLIND
adjust: ayarlamak, adapte olmak
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)
difficult: zor
education: eğitim
finger: parmak
game: oyun
good: iyi
438
life: yaşam, hayat
national: ulusal
physician: doktor
pour: dökmek,yağmak
simplified: basitleştirilmiş(fiilimsi)
start: başlamak
tea: çay
439
try: denemek
440
168. HOW TO ‘SEE’ A CITY
above all: her şeyden öte (paralellik bağlacı) = after all
advantage: avantaj
bath: banyo
bus: otobüs
complete: tamamlamak
determine: belirlemek
foot: ayak
441
former: önceki, ilk
golden: altın
head: baş
important: önemli
monument: anıt
museum: müze
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast=otherwise
picture: resim
442
place: yer, mekan, yerleştirmek
postcard: karpostal
remember: hatırlamak
river: nehir
room: oda
showcase: vitrin
steaming: buhar
443
think back over: (üzerine) tekrar düşünmek (yapım eki) (over; prep.kendi anlamında
kullanımı)
top: zirve
ugly: çirkin
unless: -medikçe/ -madıkça (paralellik içinde koşul-şart bağlacı, bağlı olduğu fiili anlam
olarak olumsuz yapar.)
444
169. STUNTPEOPLE
accept: kabul etmek
dancer: dansçı
death: ölüm
earthquake: deprem
full: tam
445
lucky: şanslı
member: üye
pool: havuz
reach: ulaşmak
rescue: kurtarmak
short: kısa
simple: basit
stuntpeople: dublör
swimming: yüzme
tall: uzun
try: denemek
union: birlik
446
view: incelemek, görüş, görüntü
want: istemek
work: çalışmak, iş
447
170. COMPUTER EDUCATION
a great deal: pek çok (zarf) = a great many = a good deal = a lot of = a number of
achievement: başarı
additional: ilave, ek
computer: bilgisayar
deal with: ile ilgilenmek (prep. kendi anlamında kullanımı; üstesinden gelmek (yapım eki)
develop: geliştirmek
due to: -den dolayı (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde
değerlendirilir.)=owing to=because of
448
fund: fon, sermaye, yatırım yapmak
low: düşük, az
minister: bakan
necessary: gerekli
449
require: gerekmek, ihtiyaç duymak
teacher: öğretmen
together: birlikte
until: -e kadar (preposition, tek cümlenin özne veya nesne bölgesinde gelir.)
450
171. RUNNING AWAY FROM TROUBLES
a few: birkaç, biraz (zarf; sayılabilir çoğul isimlerden önce gelirse)
again: tekrar
aware: farkında
away: uzak
before: önce (bağlaç olarak kullanıldığında, cümle başı ya da cümle ortası en az iki cümleyi
bağlar.)
believe: inanmak
dead: ölü
451
desert: terk etmek, çöl
despair: umutsuz
die: ölmek
different: farklı
door: kapı
family: aile
452
identify: tanımlamak, kimliğini tespit etmek
identity: kimlik
marriage: evlilik
obscure: belirsiz
obvious: açık
past: geçmiş
453
plan: planlamak, plan
pride: gurur
reject: reddetmek
seem: görünmek
self-confidence: özgüven
small: küçük, az
start: başlamak
454
trouble: problem, sorun, sıkıntı
try: denemek
unfinished: bitirilmemiş(fiilimsi)
wait: beklemek
within: içinde
wive: eş (kadın)
455
172. FRIENDSHIP
a number of: pek çok (zarf) = a lot of= a great deal = a great many
actual: gerçek
average: ortalama
behaviour: davranış
belief: inanıç
big: büyük
closeness: yakınlık
confidence: güven
difference: farklılık
456
disappoint: hayal kırıklığına uğramak
discussion: tartışma(fiilimsi)
eye: göz
facial: yüz
friendliness: dostluk
friendship: arkadaşlık
important: önemli
intelligence: zeka
457
interested in: -ile ilgilenen (fiilimsi)
intimate: samimi
mistaken: hatalı, yanlış (özne veya nesne bölgesinde fiilin 3.hali kullanıdığında fiilimsi görevi
görür.)
mutual: karşılıklı
powerful: güçlü
reach: ulaşmak
458
rely on: -e güvenmek, -e dayanmak (çekim eki/ zincir)
same: aynı
send out: göndermek, yaymak, dağıtmak (yapım eki) = give out = emit
share: paylaşmak
similar: benzer
smile: gülümsemek
tone: ton
459
usually: genellikle (zarf) = generally
voice: ses
want: istemek
460
173. AMERICAN CITIES
agency: acente, ajans
agriculture: tarım
all: tüm
bad: kötü
behaviour: davranış
believe: inanmak
commerce: ticaret
461
evil: kötülük
farm: çiftlik
further: ilave, ek
government: hükümet
grass: çim
indirect: dolaylı
innocence: masumiyet
job: iş
462
mind: akıl, zihin
provide: sağlamak
reaction: reaksiyon
reality: gerçeklik
reason: sebep
receive: almak
relate: ilişkilendirmek
rural: kırsal
strong: güçlü
463
tell: söylemek (told-told)
tree: ağaç
urban: şehir
464
174. CULTURE SHOCK
abroad: yurtdışı
appointment: randevu
avoid: kaçınmak
behave: davranmak
belief: inanış
compare: karşılaştırmak
custom: gelenek
different: farklı
diffirence: farklılık
family: aile
frighten: korkutmak
465
give: vermek (gave-given)
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
insecure: güvensiz
reflect: yansıtmak
several: birkaç
similarity: benzerlik
466
strict: sert, katı, sıkı
thing: şey
try: denemek
vary: çeşitlenmek
view: görüş
467
175. COMMUNICATION AND CULTURE
a set of: bir takım
affect: etkilemek
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisindedir.)
avoid: kaçınmak
behave: davranmak
blindness: körlük
carry: taşımak
communication: iletişim
compare: karşılaştırmak
context: içerik
culture: kültür
468
cure for: -yı tedavi etmek (çekim eki/ zincir)
develop: geliştirmek
ethnocentric: ırkçı
foreign: yabancı
gain: kazanmak
important: önemli
inseparably: ayrılmazbirşekilde(zarf)
intentional: kasıtlı
intercultural: kültürlerarası
469
misunderstanding: yanlış anlama (fiilimsi)
new: yeni
not only ……but also: sadece değil…….fakat ayrıca da…(hem cümleleri hem de kelimeleri
bağlama bağlacı olarak kullanılır.)
particular: özel
product: ürün,
provide: sağlamak
remember: hatırlamak
same: aynı
share: paylaşmak
study: çalışmak
studying: çalışma(fiilimsi)
try: denemek
unintentional: kasıtsız
470
using: kullanma (fiilimsi)
without: -sız, -siz (isimden önce gelerek, ismin anlamını olumsuz yapar.)
471
176. FREE TRADE
above all: her şeyden öte (paralellik bağlacı) =first of all=after all
achieve: başarmak
again: tekrar
cheap: ucuz
confidence: güven
consume: tüketmek
consumer: tüketici
create: oluşturmak
472
effect: etki, etkilemek
farmer: çiftçi
fewer: daha az
foreign: yabancı
goods: mallar
improve: geliştirmek
industrialised: endüstriyelleştirilen(fiilimsi)
introduce: tanıtmak
473
landowners: kara sahipleri
less: daha az
money: para
nation: ulus
owner: sahip
produce: üretmek
474
richer: daha zengin
similar: benzer
simple: basit
solution: çözüm
successful: başarılı
textile: tekstil
time: zaman
trade: ticaret
unemployement: işsizlik
wage: maaş
want: istemek
475
win: kazanmak (won-won)
wish: istemek
world: dünya
476
177. TWO STRANGES ON A TRAIN
a lot of: pek çok (zarf) = a number of = a plenty of
after: sonra(bağlaç olarak kullanıldığında, cümle başı ya da cümle ortasında en az iki cümleyi
bağlar.)
again: tekrar
asleep: uyuyan
bad: kötü
businessman: iş adamı
commercial: ticari
conversation: sohbet
empty: boş
engineer: mühendis
ever: hiç(zarf)
excellent: mükemel
477
express: hızlı, süratli
foreign: yabancı
happy: mutlu
hungry: aç
knowledge: bilgi
large: büyük
meal: öğün
478
mind: görüş, fikir, amaç, akıl, zihin, bellek
mouth: ağız
mushroom: mantar
offer: sunmak
perfect: harika
potato: patates
prepare: hazırlamak
qualification: nitelik
seat: koltuk
seem: görünmek
479
smoking: sigara içerek (fiilimsi)
snore: horlamak
specialising: özelleştiririlen(fiilimsi)
steak: biftek
stranger: yabancı
surround: çevrelenmek
thick: kalın
touch: dokunmak
480
178. VILLAGE VOICE
a few: birkaç, biraz (sayılabilir çoğul isimlerden önce gelirse)
achievement: başarı
allowance: harçlık
angry: sinirlilik
approach: yaklaşmak
bake: pişirmek
blood: kan
carry: taşımak
catch: yakalamak
cattle: sığır
chore: ev işi
481
class: sınıf
cleanliness: temizlik
council: meclis
curious: meraklı
daily: günlük
diet: beslenme
distrust: güvenmemek
dozen: düzine
elder: yaşlı
enough: yeterli
expect: beklemek
explain: açıklamak
feet: ayak
482
form: şekil vermek, biçim, şekil
freedom: özgürlük
further: ilave, ek
gather: toplamak
government: hükümet
graze: otlatmak
habit: alışkanlık
hair: saç
hut: kulübe
ill: hasta
important: önemli
improvise: uydurmak
483
insist: ısrar etmek
mother: anne
offer: sunmak
offspring: evlat
parent: aile
peanut: fıstık
perhaps: muhtemelen
permission: izin
484
plot: düşmanlık, çizmek
proper: uygun
receive: almak
relative: akraba
reluctantly: istemeyerek(zarf)
remain: kalmak
second: ikinci
skin: deri
small: küçük, az
sometimes: bazen
stage: aşama
stay: kalmak
485
superior: amir, üst
town: kasaba
try: denemek
vegetable: sebze
voice: ses
walnut: ceviz
want: istemek,
warn: uyarmak
wash: yıkamak
486
watch: izlemek
wive: eş (kadın)
wolf: kurt
woman: kadın
wood: odun
work: çalışmak, iş
487
179. WHAT IS THIS CALLED LOVE?
activity: aktivite
afraid: korkmuş
alive: canlı
anxiety: endişe
artifical: yapay
attachment: bağlılık
believe: inanmak
birth: doğum
brain: beyin
chance: şans
488
close: yakın, kapalı, kapatmak
distinct: farklı
effect: etki
emotion: duygu
end: sonlanmak
enjoyment: zevk
farmer: çiftçi
find-found-found: bulmak
focus: odak
489
go up: yükselmek (yapım eki)
happen: olmak
heart: kalp,
important: önemli
intense: yoğun
less: daha az
marriage: evlilik
meal: öğün
490
never: asla (zarf)
newness: yenilik
optimistic: iyimser
panic: panik
pleasure: zevk
possible: mümkün
powerful: güçlü
produce: üretmek
reduce: azaltmak,
same: aynı
seem: görünmek
separation: ayrılma
491
take: almak (took-taken)
tire: yorulmak
together: birlikte
try: denemek
492
180. WHO’S CRAZY
according to: -e göre
argue: tartışmak
behave: davranmak
between: arasında
case: durum
confirm: doğrulamak
considerable: önemli
convenient: uygun
493
conventional: geleneksel
crazy: deli
detect: belirlemek
diagnosis: teşhis
doctor: doktor
environment: çevre
eye: göz
fraud: sahtekâr
494
gain: kazanmak, kazanç
hollow: çukur
hospital: hastane
ill: hasta
journalist: gazeteci
nurse: hemşire
occupation: meslek
495
of: toplam (rakamsal ifade öncesinde)
patient: hasta
privilege: ayrıcalık
professor: profesör
radical: eski
sane: akıllı
schizophrenia: şizofreni
sensible: mantıklı
496
sometimes: bazen, ara sıra (zarf)
sufficient: yeterli
suspect: şüphelenmek
treat: tedavi
view: görüş
ward: koğuş
497
181. BRITISH UNIVERSITIES
award: ödül
brick: tuğla
century: yüzyıl
city: şehir
criticise: eleştirmek
degree: derece
establish: kurmak
498
example: örnek
found: kurmak
govern: yönetmek
income: gelir
independent: bağımsız
lecture: ders
new: yeni
499
provincial: taşra, eyaletleilgili, köylü
public: halk
recearch: araştırmak
senate: senato
solve: çözmek
university: üniversite
500
want: istemek
which/that: olan (açıklamalı soru bağlacı değilse,”bu, şu, o” değilse, “ones ve those “gibi
referanstır.)
501
182. LESS EQUALİTY IN EDUCATION, MORE QUALİTY
afraid: korkmak
argument: tartışma
besides: -nın yanında (paralellik bağlacıdır, isme anlamı veren bağlaç kategorisinde
değerlendirilir.)
child: çocuk
children: çocuklar
education: eğitim
emphasis: vurgu
equality: eşitlik
502
exceptionally: istisnai olarak, olağanüstü (zarf)
good: iyi
individual: bireysel
interfere with : -ile müdahale etmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
mathematics: matematik
nonsense: mantıksız
politics: siyaset
503
prevent: engellemek, önlemek
privilege: ayrıcalık
reaction: tepki
same: aynı
sociology: sosyoloji
special: özel
successful: başarılı
504
treat: muamele etmek, tedavi etmek
undesirable: istenmeyen
unfair: adaletsiz
want: istemek
while: iken (hem zıtlık hem paralellik bağlacı görevlerinde kullanılabilir; ayrıca eş zamanlılık
aranır.)
wrong: yanlış
505
183. WELCOME TO PRESTEL
adapt: uyarlamak
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaçlar kategorisinde değerlendirilir)
availability: kullanılabilirlik
computer: bilgisayar
506
currently: şu anda, son zamanlarda (zarf)
direct: doğrudan
easy: kolay
fare: ücret
foreign: yabancı
hotel: otel
independent: bağımsız
507
keep: sürdürmek, tutmak, saklamak, beslemek(hayvan) (kept- kept)
news: haber
powerful: güçlü
private: özel
provider: sağlayıcı
508
result: sonuçlanmak, sonuç
seat: koltuk
special: özel
theatre: tiyatro
topic: konu
up-to-date: güncel
valuable: değerli
vast: geniş
509
184. WHERE ARE GOİNG?
aspect: yön
conservation: koruma
dealer: satıcı
fast: hızlı
inkeeper: otelci
510
laugh: gülmek, kahkaha atmak
monster: canavar
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast= otherwise
rival: rakip
seater: koltuklu
shock: şaşırmak
spark: kıvılcım
stage-coach: at arabası
511
too: -de,-da (dahil anlamındaki bağlaç) = either = as well
widespread: yaygın
512
185. ENERGY-EFFICIENT BUILDINGS
account for: -nın sorumlusu, -den sorumlu (çekim eki/ zincir görevi)
awareness: farkındalık
because of: -den dolayı (isme anlamını veren bağlaç kategorisinde değerlendirilir, tam cümle
gerekli değildir)
centre: merkez
chain: zincir
concern about: -den endişe etmek, -ile ilgilenmek (çekim eki/ zincir)
concrete: beton
consumption: tüketim
corporate: şirket
demonstrate: kanıtlamak
513
design: dizayn etmek, dizayn, tasarlamak
environmentally: çevreselolarak(zarf)
fabricate: üretmek
idealistic: idealist
illumination: aydınlatma
514
manufacture: üretmek, üretim
manufacturing: üretim
not only……but also: değil sadece……fakat ayrıca (hem cümleleri hem de kelimeleri
bağlama bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
of which: öncesinde çokluk kelimesi ister ve o çokluğun bir kısmını açıklar, (onların…-dığı, -
en/-an)
peak: zirve
room: oda
515
so do ı, so does, so are = aynısını yapar
success: başarı
unimportant: önemsiz
516
186. WHAT’S WRONG WITH THE WEATHER
ash: kül
chance: şans
dust: toz
eruption: patlama
extreme: aşırı
517
forecast: tahmin etmek
halt: durdurmak
know for certain: kesin bilmek, emin olmak (çekim eki/ zincir)
point to:-e bilimsel işaret etmek, -yı göstermek (çekim eki/ zincir)
pool: havuz
powerful: güçlü
518
recognisable: farkedilebilir
recurrent: tekrarlayan
scatter: dağıtmak
scientific: bilimsel
suppress: bastırmak
variation: değişim
weather: hava
519
187. AUTOMATION
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
in the first place: ilk başta geleni, en başta geleni, ilk önce
industrialise: sanayileş(tir)mek
machine: makine
520
on the other hand: diğer yandan (hem cümleleri hem de paragrafları bağlayan zıtlık bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.) =contrast= otherwise
previous: önceki
product: ürün
production: üretim
recognise: farketmek
solve: çözmek
world: dünya
521
188. AUTOMATION IS CREATING CONFLICT AMONG WORKERS
accuse: suçlamak
automation: makineleşme
communication: iletişim
conclusion: sonuç
conflict: çatışma
explain: açıklama
explain: açıklamak
fear: korkmak
522
involve: içermek
job: iş
management: yönetim
nature: doğa
partnership: ortaklık
reduce: azaltmak
relation: ilişki
resource: kaynak
523
specialist: uzman
specilialist: uzman
stage: aşama
supervise: denetlemek
wide: geniş
wide: geniş
widespread: yaygın
524
189. ASH FROM A VOLCANO: IT MAY REMAIN ALOFT
above: üzerinde
altitude: yükseklik
ash: kül
assume: varsaymak
believe: inanmak
collect: biriktirmek
flat: düz
525
remain: kalmak
spherical: yuvarlak
526
190. ADVERTISING
brand: marka
bread: ekmek
can: teneke
chlorine: klor
food: yiyecek
fry: kızartmak
important: önemli
527
in some cases: bazı durumlarda
jar: kavanoz
pan: tava
poure: dökmek
purple: mor
researcher: araştırmacı
tap: musluk
tasty: lezzetli
528
than: -dan (kıyaslama prep.)
white: beyaz
529
191. ARE YOU REALLY A NON-SMOKER?
amount: miktar
because of: -den dolayı (isme anlamını veren bağlaç kategorisinde değerlendirilir, tam cümle
gerekli değildir)
breast: göğüs
cancer: kanser
husband: (erkek) eş
ineffectiveness: etkisizlik
530
involuntary: gönülsüz, istemsiz
knowledge: bilgi
lung: akciğer
study: çalışmak
thesis: tez
531
tobacco: tütün
toxic: zehirli
wive: eş (kadın)
532
192. SCHOLL INSPECTORS
accommodation: konaklama
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
awful: kötü
disciplinary: disiplin
formal: resmi
headmaster: müdür
533
history: tarih
local: yerel
math(s): matematik
minister: bakan
pass on: -(üzerin)e geçirmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
534
print: basmak, yazdırmak
provide: sağlamak
refuse: reddetmek
remark: açıklama
roof: çatı
secret: sır
staff: personel
verbal: sözlü
wish: istemek
535
193. PAIN
attack: saldırmak
attempt: teşebbüs
bear: dayanmak
beg: yalvarmak
conceal: gizlemek
conceal: gizlemek
confirm: doğrulamak
definite: belirgin
536
definite: belirgin, belli
dramatic: belirgin
exact: kesin
hero: kahraman
however: her ne kadar… olursa olsun (zıtlık bağlacı, paragrafları bağlama görevinde)
impress: etkilemek
impression: etki
irrational: mantıksız
irritable: sinirli
less: daha az
observation: gözlemlemek
537
overcome: üstesinden gelme, başarmak (overcame-overcome)
rare: nadir
relation: ilişki
resignation: direnç
severe: şiddetli
sharpen: keskinleştirmek
strenght: güçlükle
temporary: geçici
unbearable: dayanılmaz
victim: kurban
while: iken (hem zıtlık hem paralellik bağlacı görevlerinde kullanılabilir; ayrıca eş zamanlılık
aranır.)
538
wild: kızgın, vahşi
539
194. TYPHOONS
a great deal: pek çok (zarf) =many= a lot of =a great deal =several
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
autumn: sonbahar
beyond: ötesinde
bury: gömmek
540
crippled: kullanılamaz, sakatlanmış (fiilimsi)
doubtful: şüpheli
example: örnek
flood: su baskını
forecast: tahmin
however: her ne kadar… olursa olsun (zıtlık bağlacı, paragrafları bağlama görevinde)
hurricane: kasırga
immobile: hareketsiz
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
541
large-scale weather modification: büyük ölçekli hava değişimi
modify: değiştirmek
mound: tepecik
possibility: ihtimal
prepare: hazırla(n)mak
pressure: basınç
provide with: -yı sağlamak (çekim eki/ zincir), -ile donatmak (çekim eki/ kendi anlamı)
542
smash: kırıp dökmek, ezip geçmek
store: dükkan
substantial: önemli
suspect: şüphelenmek
temporary: geçici
valuable: değerli
warn: uyarmak
yet: henüz (zarf, cümle ortasındaki anlamı); ama-fakat(bağlaç, cümle başında kullanıldığında
anlamı.)
543
195. WHAT DOES THE CHIP MEAN TO YOU?
beyond: ötesinde
brain: beyin
compute: hesaplamak
computer: bilgisayar
convert into: -e dönüşmek (çekim eki /zincir) = make into = change into= transform into =
turn into
immobile: hareketsiz
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
including: -de dahil (isme anlamını ekleyen paralellik bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
544
machine: makine ile yapmak, makine
microelectronic: mikroelektronik
planet: gezegen
uniformity: tekdüzelik
545
viewdata: görüntülü data (veri)
546
196. THE OCEAN FLOOR
as well as: -nın yanında (isme anlamını ekleyen bağlaçlar kategorisinde değerlendirilir)
before: önce (preposition ve bağlaç olarak iki kullanımı vardır. bağlaç olarak kullanıldığında
en az iki cümleyi bağlar. preposition olarak kullanıldığında ise, bir cümlenin özne ya da nesne
bölgesinde kendi anlamında kullanılır.)
bottom: zemin
canyon: kanyon
continental: kıtasal
deep: derin
flat: düz
547
make up of: desteklemek, -den oluşmak (çekim eki/ zincir)
ocean: okyanus
range: sıra
shine: parlamak
slope: eğim
trench: hendek
548
under: altında (prep.)
549
197. MOTORWAYS
agriculture: tarım
animal: hayvan
bee: arı
bitter: acı
butterfly: kelebek
calm: sakinleşmek
circle: çevre
circular: döngüsel
city: şehir
countryside: kırsalkesim
550
deaf: sağırlık
expand: genişlemek
in brief: kısacası
551
involved: -de dahil
ironical: alaycı
issue: konu
ministry: bakanlık
mole: köstebek
objection: itiraz
owl: baykuş
prey: avlamak, av
rabbit: tavşan
552
rail: ray
regrettable: üzücü
road: yol
swallow: yutmak
up to: -e kadar
553
vole: fare = mice
554
198. CONSUMER PRESSURE
action: eylem
afterward: sonradan
broadcaster: yayıncı
555
expectation: beklenti
harmless: zararsız
indifference: ilgisizlik
invitation: davet
556
settlement: anlaşma, yerleşme
take place: ortaya çıkmak = come about = come alive = come exist
557
199. LAW OF CONSERVATION OF MATTER: EVERYTHING
MUST GO SOMEWHERE
although: -ise de (özel kuralı olan zıtlık bağlacı kategorisindedir, zaman uyumu aranmaz ve
en az iki tam cümle ister)
combustion: yanma
conservation: koruma
controversial: tartışmalı
dust: toz
garbage: çöp
harmless: zararsız
invisible: görünmez
558
invisible: görünmez
pollutant: kirletici
remove: kaldırmak
sewage: kanalizasyon
559
since: -dığı için (sadece cümleleri bağlayan neden-sonuç bağlacı kategorisinde değerlendirilir)
=now that = in that = as =because
solid: katı
soot: is yapmak, is
thermal: sıcak
560
200. THE PALEOLITIC AGE
accessible: ulaşılabilir
cave: mağara
enemy: düşman
hunt: avlanmak
implement: alet
561
investigetor: araştırmacı
invisible: görünmez
join: katılmak
logic: mantık
mild: ılıman
nut: fındık
pass on: -(üzerin)e geçirmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
perilous: tehlikeli
pregnant: hamile
squirrel: sincap
strike: vurmak
562
striking: çarpıcı, dikkat çekici (fiilimsi)
uncertain: belirsiz
563
201. TRENDS
conventional: geleneksel
fewer: daha az
forecast: tahmin
growth: büyüme, yaşlanma (fiilimsi/ özne ya da nesne bölgesinde fiilin 3.hal kulanımı)
household: ev halkı
564
intractable: zorlu, takip edilemez
monetary: mali
payment: ödeme
significant: önemli
square: meydan
stereotypical: basmakalıp
transaction: işlem
transaction: işlem
565
undertake: üstlenmek
business: iş
pass on: -(üzerin)e geçirmek (çekim eki/ prep. kendi anlamında kullanımı)
566
202. NUCLEAR POWER - A SAFE SOLUTION?
beneath: altında
concrete: beton
contaminate: kirletmek
567
entire: tüm, hepsi, tamamı
equivalent: eşdeğer
crust: kabuk
heroic: kahramanca
incredible: inanılmaz
peaceful: barışçıl
plume: tüy
568
possibly: muhtemelen (zarf) = likely
resource: kaynak
shield: siper
station: istasyon
warlike: savaşçıl
569
203. HOW TO STOP COMPUTER ABUSE
arrest: tutuklamak
but: ama, fakat (zıtlık bağlacıdır. bu şekilde geldiğinde bağlaç kuralına göre tam cümle ister.)
distinct: belirgin
distortion: bozulma
570
finally: son olarak (zarf)
fool: kandırmak
forger: sahtekâr
government: hükümet
imposter: sahtekâr
instead of: -nın yerine (isme anlamını ekleyen ve paralellik bağlacı kategorilerinde
değerlendirilir.)
messy: karmakarışık
modify: değiştirmek
571
more and more: gittikçe artan sayıda
punishment: ceza
reject: reddetmek
safeguard: korumak
signature: imza
572
unfortunately: ne yazık ki (cümleleri bağlama bağlacı ve paragraf bağlama bağlacı olarak
kullanılabilir.)
while: iken (hem zıtlık hem paralellik bağlacı görevlerinde kullanılabilir; ayrıca eş zamanlılık
aranır.)
in order to: -mek, -mak için (isme anlamını ekleyen paralellik (koşul-şart) bağlacı
kategorisinde değerlendirilir.)
573
204. THE MIND AND THE BODY
approach: yaklaşmak
behaviour: davranış
conflict: çatışma
derive from: -den kaynaklanmak (çekim eki/ zincir) = result from = stem from
disturbance: rahatsızlık
574
forefront: ön plan
limitation: kısıtlama
not only……but also: değil sadece……fakat ayrıca (hem cümleleri hem de kelimeleri
bağlama bağlacı kategorisinde değerlendirilir.)
575
self-evident: tartışmasız, kendini kanıtlama
spontaneity: doğallık
576