You are on page 1of 232

Bir Günahm Yetmi Zarari

ibn Kayyim El-Cezviyye


HUTBETIY'L-HÂCE

Hamd Allah'a üzgüdür. O'na hamd eder, O'ndan yardim is-


ter ve O'ndan bagislanma dileriz. Nefislerimizin seninden, yap-
tiklarmuzin kiitülüklerinden O'na sigunriz. Allah kime hidayet
ederse onu saptiracak yoktur. Kimi de saptirirsa onu dogru yola
sevk edecek biri bulunmaz. Allah'tan basica hiçbir (hak) ilahin
olmadigina, O'nun tek ve ortagi bulunmadigina sahitlikte bulu-
nur, Hz. Muhammed O'nun kulu ve Rasûlü
olduguna tamkhk ederiz.
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sizler kesinlikle
Miislüman olarak ôlün." (Âl-i imrân Sûres!, 102)

"Ey insanlar! Sizi bir tek canhdan yaratan, ondan esini


viicuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadinlar
üreten Rabbinize karst gelmekten sakmm. Adint anarak
birbirinizden dilekler dilediginiz Allah'tan korkun. Rahim-
lerin haklartna saygisizhktan da sakunn. Su bir gerçek Ici
Allah, Ralcib'dir, sien üzerinizde siirekli ve titiz bir getzetle-
yicidir." (Nisa Sûresi,

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dogru süz soyle-


yin ki, Allah amellerinizi düzeltsin ve günahlartnizt qffetsin.
Allah'a ve O'nun resulüne itaat eden, gerçektende büyük bir
basartyz elde etmistir." (Ahzâb Sûresi, 70, 71)

En dogru soz, Allah'in kelami ve en dogru yol, Muhammed


iclaeuer4yk . rehberlik ettigi yoldur. Yoldan saptiran en
serli seyler, bidatlerdir (dine sonradan eklenen seylerdir.) Dine
sonradan eklenen her s-ey bidattir. Her bidat sapkinhktir ve her
saplanhk da atese/cehenneme gütürûr.
GÜNAH

Günah kelimesi hâlihazirdaki malzeme ve telâffuz 5ekliyle


Farsça bir kelimedir. Ayni kelimeye Arapçada çok yakin olan ke-
lime ise cunah kelimesidir.1 Maddesi cihetinden, "meyletmek,
yônelmek Manalarina gelen bu kelime Kuran'daki kullani-
1151 bakimindan hem "darlik sikinti" ve hem de "günah" mana-
sinda kullanilir.3 Ancak kullarglarin çogunda mâna, "sakinca,
engel, be's, vb." yônündedir. 4

Bu Jasa gireen sonra 5unu belirtelim ki, günâh mânasini


kar5tlayan kelimeler bilhassa ism, zenb, ma'siye, curm, vb. keli-
melerdir. Nitekim el -Mucemu'z-zehebî adli Farsça-Arapça lü-
gatte de günah kelimesini kar5tlayan kelimeler olarak ism,
ma'siyet, hiyane, 'isyan kelimeleri 5

ISLAM DININDE GÜNAH

Kuran-i Kerim'de günahin tanimina bizi çok enden yakla5tt-


racak birçok kelime ve deyimin var olmasi yaninda, .genet bir
tarzda gsfirmekteyiz ki, günah, ferdî ve içtimaî hayati derinligine
ilgilendiren bir olay olarak sunulmaktadir. lyi bir akibete ula5tt-
ran sevap fiilinin kar5tsinda, kulu, bazen ba5kalartnin me5ru
haklart, bazen kendisinin ittz hakki, bazen da Allah'in iïz istek ve
yasaklart kar5isina ba5kaldirmi5 olarak diken günah bulunur.

Yasar Kutluay, "Günah md.", Türk ansiklopedisi, 18, 173.


2 Cihad Tunç, "Kelâm ilminde büyük günah meselesi", ifd. (23, 1978 s. 325, 326.
3 Bakara: 24/29
4 Balcam: 2/158; Nisa: 4/23, 24, 101, 102, 128; Enfal: 8/61; Nur: 24/58, 60 vb. Fîruzaba-
di, Besair, 2.400; ez-Zencanr," Tehzibu's-sihah, Cnh md. 1, 173.
5 Muhammed et-Tunci, el-Mucefrîu'z-zehebi, günah md. s. 511.
10 Bir Giinahin Yetm4 Zarart

Ferdin kendi içine kararmasini, en isabetli sonuçtan uzak-


la5masini hazirlayan günah oldugu gibi, toplumlann en ürpertici
5ekilde cezalandirilmasini hazirlayan da günahtir. Günah mahi-
yetli davrani5 ilâhî haklara yakla5tikça, günahin dozu da art-
maktadir. Cehennemin, insanin tüm ümitlerini yikan tasvirleri,
günahkârlann son derece trajik sunulu5lan bôylesi günahlar
münasebetiyle yogunluk kazanmaktadir.

Kuran'in genelinden bir tarif yakalamaya çali5irsak, 5unu


sôyleyebiliriz: "Günah, meguiyetini Allah'in varligindan alan her
5eye sale' ve gayr-i me5ru olma keyfiyetini yine Allah'tan alan
her 5eyi yapma, irtikâp etme!".

Bôyle bir tarif temelde 5u iki 5eyi ortaya çikarir: Günaha


farkli iki ystinlü eylemlerle dü5ülür; ya "yap!", "yerine getir!",
"ifa et!" gibi müspet emirler yapilmayarak, ya da "yakla5ma!",
"içme!", "yapma!", "uzak dur!" gibi nehiyler ihlâl edilerek...
Bôylece Kur'anî 5emada, insanin müspet ve menfî fiilleri günah
çerçevesinin içine

Sübjektif ystinüyle, günah, daha çok insanin ruh haritasini,


varliginin mümkün sinirlarini, yani Yaratici kar5isindaki mümkün
varligi ilgilendirirken, vakfî enüyle de, kendisi ch5indaki di5
dünyada insane ilgilendirmektedir. Su var ki, insan günah fie be-
raber oldugunda, günah, insan adina ümitlerin tükenmesi de-
gildir. Aksine, iki yünlü insan geli5iminin bir 5arti ve Allah'a yii-
neli5te en güçlü atak ba5langicidir.

Ôyleyse Kur'anî sunu5ta insanin di5inda bir varlik günahla


aynile5mi5tir. Kur'an'in ifadesi ayni zamanda bize 5u hakikati de
ifsgretir insanin, oz gayesine uygun bir seviyeye varabilmesi için
Ibn Kayim E1-Cezviyye 11

Seytana da tizel bir i5 dü5mektedir. Belli bir vakte kadar 6 tant-


nan mühlet, be5erî üstünlügün tescili için zarurîdir.

Hadîs-i 5erifte geçen günahin tarifini inceleme de, konumuz


agsindan yararli olacaktir. Me5hur hadis kitaplannda nakledilen
bir hadiste denilmektedir: "Nevvas ibn Sem'an'dan; 5,5yle
dedi: "Rasulullah (s.a.v) 'e iyilik ve günahtan sordum da 515yle
buyurdular: "iyilik (birr), ahlâkin güzel olmasidir. Günah ise,
kalbini tirmalayip, insanlarin da muttali olmasindan ho5lanma-
digin 5eydir."7

Sünen-i Darimî'de rivayet edilen hadis ise, bu mânaya ya-


kindir: " Resulullah (s.a.v), Vabisa'ya 5stiyle der: "iyilik ve günah-
tan sormaya gelmi5tin degil mi?" Vabisa, "Evet" der.

Vabisa anlatmaya devam eder: Resulullah hemen par-


maklanni bir araya topladi ve onlarla giigsüne vurdu da üç defa
5,5yle dedi: "Nefsine dani5, kalbine dani5 ey Vabisa! iyilik, nefsi-
nin kendisine lsindigi ve kalbinin itmi'nan duydugu 5eydir. Gü-
nah ise, nefsini tirmalayan ve gatigsünde tereddüde yol açan-
dir."8

Bu iki hadisten günahin mahiyeti hakkinda 5u sonuçlan elde


edebiliriz:

A- Günah insanin kalbine rahatsizlik verendir. Hadiste geçen


"hâke" kelimesi, bu tanimin temel eigesidir. Nevevî 5erhinde bu
kisim "kalbinde bir izdirap ve tereddüte yol açan, giigsünü da-
raltan, kalbinde bir rahatsizlik olan ve endi5elendirendir" 5ek-

6 Hicr: 15/38; Sad: 38/81


Sahîh-i Müslim, Birr, 5; Sünen-i Tirmizî, Zühd, 52; Müsned-i Ahmed ibn Hanbel, 9,
182, 227; 10, 251, 252, 256.
8 Sünen-i Darimî, Büyii, 2.
12 Bit Günahin Yetinif Zarari

linde agklanmer.9 Buna gôre, diyebiliriz ki, günah izafî bir his
meselesidir. Zira hadise ve olaylardan müteessir olma 5ahislara
gôre degi5mektedir. Buna ilâveten §unu da sôylemek gerekir:
Kalbe rahatsizlik veren en ufak bir 5ey bile günah olacaktir. Flat-
ta anildiginda kalbe, vicdana dokunacak hatiralar dahi günah
olarak canliligini korumu5 olacaklardir.

lbnu'l-Esir (ô. 606/ 1209) ise 5ôyle bir izah getirir: "Yani,
kalbe tesir etti ve oraya yerle§ti"1°

Demek ki, vicdanin bastirilmasi ve kalpte mekân tutmasi


esastir; gelip geçici bir his ve duygu yeterli degildir.

B- Ba5kasinin haberdar olmasi istenilmeyen 5ey de günahtir


veya günahin hususiyeti budur. Burada ise günahi, insanin
utanmasina yol açan, bir tür ki5isel sayginligi zedeleyici unsur
olarak gôrmekteyiz. Dahasi, inançli gônüllerde bu tesiri yarat-
masi, hadise gôre zarurîdir:

"Mü'rnin, günahlarini, sanki dibinde oturup da üzerine dü-


ve,
5ecegini sandigi bir dag gibi

"Ki§i kôtülük yapar da, bu ona rahatsizlik verirse, o


mü'mindirl".12

Bôyle bir anlayea, günah duygusu içinde ba5ka insanlar da


günah hissine ortak olurlar. Yani, günah toplum içinde hissedi-
len utanmadir.

9 Serhu'n-Nevevî, 3/17.
I° ibnu'l-Esir, en-Nihaye fi garibil-hactis, I, 470.
Sahîh-i Buhari, Da'avat, 4; Sünen-i Tirmizi, Kwame,49.
12 Müsned Ahmed ibn Hanbel, 9, 12.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 13

Bu tariflerde aynca, günah hükmü için bir de kistas sunulur


vicdan! Dzünde pozitif ve negatif yônlere istidatli olan insanin
içinde bir denge unsuru. Fitrata; uygunluk ve ilâhî emirlerle gü-
dümlenerek, dengenin (kiitülük tarafina bozulmamasina çali5ir.
Onu zedeleyen, selim yaratill5a uygun isteklerine muhalif) olan
her 5ey günah hükmünü giyer.

Aslinda mümin nazannda, günah i5lemek ate5e girmekten


daha büyük bir bedbahtliktir. Günah, kulun ba5kaldin5ini giiste-
rirken, ate5e girmekse Allah'in azamet ve celâlini gifisterin
"Ate5e girmekle imtihana çekilmem, günah ile imtihana çekil-
memden daha sevgilidir. Niçin mi? Çünkü günah i5lemede Rab-
bime muhalefet vardir; gazabi ve ate5indeyse, kudretini izhar
ve kendi intikamini alma vardir. O'nun bana gazabi, benim ken-
dimi (günah ile) azaba duçar etmemden daha iyi ve üstün-
I dür."13

-Hasan Basrî (r.a) ise, "Allah ile kul arasinda günahlardan


olumu5 bir sinir bulunur; kul bu sinira ula5tiginda artik kalbi ka-
ranr ve Allah onu asla hayra muvaffak kilmaz!" 14Derken, bize
günahin sembolik bir anlamini vermektedir: Günah, Allah ile
kul arasina giren bir perdedir. Veya günah, nezahat his ve duy-
gusuna muhalif olandir.

-Ed-Dehlevî ise, günahin tarifine "itaat etmeye taban taba-


na zit olan isyanin ba5kaldirmanin da çe5itleri vardir. Nitekim
kaynaklan ve yapill5 yollan vardir ki, bunlara günah ismi veri-
lir."15 cümlesiyle girdikten sonra, bir ba5ka yerde 5u tam tarifi
verir bize: "Günah, insanin 5eytana uyarak yaptigi ve arzusunda

13 Ebu Talib el-Mekla (ô. 386/996), Kutul-kulub, 1. 174.


14 A.e. 1, 174.
15 Sah Vetiyyu'llah ed-Dihlevî, Huccetu'llahi'l-baliga, 1.
14 Bir Glinahm Yetmi; Zarari

fani oldugu, dünyada ve ahirette cezasini çektigi, bütün mü-


kemmellikleri fesada ugratan, Allah'a boyun egmeye ve itaate
muhalif olan ve Allah ile kul arasindaki perdeyi, engeli kuwet-
lendiren her

Bu tarif, günahsn beiki de en derli toplu tarifi sayilabilir. Se-


bebine gelince, beeri hayatin bütün sahalarina kadar sokula-
bilmektedir.

Günahlarin dünyada ve ahirette akia, kalbe ve bedene ver-


digi dünyevî ve uhrevî zararlar, insan psikolojisi ve
olu5umu üzerinde olumsuz yônde biraktigi etkiler, inkâr edile-
mez bir gerçektir. Bunlarin o kadar kôtü ve çirkin etkileri, so-
nuçiari var ki onlari ancak bunun ne kadar tehlikeli ve büyük ol-
dugunu Allah bilir.

insanlar bazen günahin tesirini günahs i5ledikleri anda gôr-


mezler. Ozellikle henüz meleke hâline gelmemi5, kalbin kati-
lagnadsgs gençiigin ilk dônemlerinde i5lenen ilâhî yasaklar ve
günahlar hakkinda bu durum daha belirgindir. Çünkü bazen gü-
nahin tesiri ileride ortaya çikar, ama ki5i onu unutmu5 olur. Et-
kisini o anda gôrmeyince, yaptigindan dolayi Allah'in ona mem-
nuniyetsizliginin olmadigini sanir ve cezanin gecikmesinin, as-
linda tôvbe etmesi için ilâhî tarafindan kendisine verilen bir
mühletten kaynaklandsgsni unutur. Oysa tertemiz bir sayfadan
ibaret olan kalpte günah sonucu olu5an siyah noktanin büyü-
mesiyle nice insanlar helâk oldu, nice nimetler yok oldu, nice
ferdî ve içtimaî belâlara davetiye picard&
Birakin cahilleri, buna
aldanan nice âlimler ve erdemli insanlar bile var!

16 Dehlevî, Huccetu'llahi'l-baliga, I, 121.


ibn Kayim EI-Cezviyye 15

Ama 5unu da hatirlatalim ki, günahin cezasinin bir kisrrti pe-


5indir. Zira ki5i gizlice veya açiktan günah i5Ier ve onun zilleti
hemen üzerine çiiker; organlari veya ruhu, psikolojisi üzerindeki
dogal etkisini aninda giisterir. Çünkü masiyet sahibine, mutlaka
zillet ve hakirlik vardir. izzetin tümü ise Allah'a itaattedir. "Her
kim izzet istiyorsa, izzetin hepsi

Rabbim bizieri küçük büyük bütün günahlara dügnekten


muhafaza eylesin Allahümme Âmin...

$u elinizdeki kitap ibn Kayyim EI-Cevziyye (r.a) ait olan "Ed-


Dau ve'd Deva'a uni eserinden iktibas edilerek çevrilmi5tir."

BiR GÜNAHIN YETMIS ZARARI

GÜNAHIN KÜÇÜdÜ OLMAZ...

-Abdullah bin Mes'ud'dan (r.a) rivayet edildigine Wire


Rasûlullah (s.a.v) 5stiyle buyurmu5tur:"Küçük günahlardan saki-
nin. küçük günahlarin hepsi bir araya geldi mi ki5iyi helak
eder. Daha sonra Rasûlullah(s.a.v)insanlara bu konu da 5u tir-
negi verdi:

"Bu, geni5 bo5 bir arazide konaklayan kimselerin 5u haline


benzer: bunlardan bir kimse gidip bir odun getirir, sonra ba5kasi
gidip bir ba5ka odun daha getirir. Bôylece bir odun yigini olu5tu-
rurlar. Sonra yakm15 olduklari ate5in üzerine bir yemek koyar
pi5irirler."18

-Enes b. Malik'ten(r.a)5ôyle rivayet edilmi5tir: "Sizler ôyle


ameller i5liyorsunuz ki, olduklariniz sizierin gôzûnüzde

17 Birkaç yerde fine ve arkaya alma, ban yerlerde maddeleme, koyma seklinde
çok kiiçiik tasarrufta butunulmustur. Çevirenin ônseezti burada bitmistir. Çev.
18 Bkz: En Nihaye, 3/56.
16 Bir Gunahin Yettnif Zarars

arpadan daha küçük gôzüküyor. Oysa bizler 5u sizlerin i5lemi5


olduklannizi Rasûlullah(s.a.v)difinemin de helak edici günahlar-
dan sayar idik."19

-Abdullah b. êmer'den(r.a)rivayet edildigine giire Rasûlul-


lah(s.a.v)5ôyle buyurmu5tur: "Bir kadin stelünceye kadar hapset-
tigi kedi yüzünden azâb edildi ve bu sebeple cehenneme
girdi. Hayvani hapsettiginde ona bir 5ey yedirmemi5, içirmemi5,
yerdeki ha5ereleri yemesine bile izin ve imkân vermemi5ti.n

-Huzeyfe'den(r.a)nakledildigine Ore kendisine bir gün: is-


rail ogullari dinlerini bir günde mi biraktilar" diye soruldu. "Ha-
yir! israil ogullan dinlerini bir günde terk etmediler elbette.
Kendilerine Allah bir 5ey emretse, emri yerine getirmezler, bir
5eyden men edilseler, men edilenden kaçinmazlardi. Sonunda,
ôyle bir hâl aldi ki, bir kimsenin gômleginden slyn1151 gibi dinle-
rinden slynldilar."21

Selef-i salihinden bazilan küçük günahlann nelere mâl


insanlara giistermek için 5u güzel sdszleri sôylemi5lerdir:

-Günahlar; küfrün postacisi,

-Bir iipücük; zinanin postaasi,

-Müzik; zinanin postacisi,

-Yabanci bir kadina bakmak; a5kin postacisidir...

19 Buhari Rikak, 6492.


20 Buhari, Enbiyâ 54. Müslim, Selâm 151, 152, Birr 133, 134.
21 Senedi sahihtir. Ebu Nuaym Hilye, 1/279. Beyhaki Suab, hasen bir senetle, 6817.
ibn Kayim El-Cezviyye 17

iste bu saydikiarimiz; nasil hastaliklar ôlümün postacisi ise


bir takim küçük ve basit zannedilen günahlar da daha büyük
serlerin ve daha büyük günahlarin postacisidir."22

- ibn Abbasitan(r.a)sôyle nakiedilir: "Ey günah i5leyen kimse!

- Bir günah isledikten sonra islemis oldugun günahin kititü


sonucundan ve cezasindan korkmadan, güven içinde ikinci bir •
kez bir basica günah islemen daha büyük bir suçtur...

- Günah islerken saginda ve solunda ki melekierden utan-


maksizin günah islemen daha büyük bir suçtur...

- islemis oldugun günahindan dolayi Allah'in sana ne yapa- •


cagini bilmedigin halde, senin halen gülmen, islemi5 oldugun
günahtan daha büyük bir suçtur...

-Günahi isleyebilmeye güç yetirdiginden dolayi sevinmen


senin için daha büyük bir suçtur...

Bir günahi islemek isteyip de isleyememen den sonra, gü-


nahi isleyememeye üzülmen daha büyük bir suçtur...

- Günah islerken rüzgârin kapinin ffirtüsünün hareket ettir-


mesinden dolayi tedirgin olman, korkman; Allah'in seni Orme-
sine ragmen halen kalbinin titremeyi5i daha büyük bir suçtur...

Vay senin haline! Eyyûb(a.$)'in günahi ne idi de, Allah onun


bedenine bir hastalik verdi ve malini da elinden alarak belaya
ugratti, bunun sebebini biliyor musun?

22 Medaric Salikin, 2/25. Hilye, 10/244. Benzer bir seiz: Ebu Hafs En-Niysaburi ye atfe-
dilir Ô. 276 h.
18 Bir Ganalun Yetm4 Zaran

Hatta bir zaman zuime ugrami5 bir kiki, zalime engel olmasi
için bir ki§iden yardim istemei de, o ki5i gücü yettigi haide
mazium kimseye yardim etmemie. Bu yüzden Allah da ona
belâ ve musibet vermiei..."23

-Bila) b. Sa'd(r.a)5ôyle demi ir: "Günahin küçüklügüne


bakma, günahi kime kar5i i5ledigine bak." 24

-Fudayl b. iyaz(r.a)der ki: "Bir günah senin gôzünde ne ka-


dar küçük ise; oldugun günah Allah katinda o kadar bü-
yüktür. Bir günah gôzün de ne kadar büyük ise; Allah katinda o
kadar küçük olur."25

Denilmieir ki: Allah Musa'ya vahyederek iffsyle dedi: "Ey


Musa! Aslinda kullarimdan ilk ôlen Çünkü o bana isyan
etmi5tir. Ben ise bana âsi olaniari tilülerden sayarim."26

-Ebû Hureyre'den(r.a)rivayet edildigine Ore Rasûlul-


lah(s.a.v)5ôyle buyurmu5tur:"Mümin kul bir günah i5ledigi za-
man, bu günah onun kalbine siyah bir nokta olarak i5lenir. Eger
kul bu günahtan tevbe ederse, onun kalbi tekrar pariak ve
bembeyaz olur. Yok, kul israr eder ve bir günah daha i5leyecek
olursa, onun kalbine bir siyah nokta daha i5lenir. Onun kalbini
tamamen kaplayana kadar bu bôyle devam eder. i§te kalbe çë-
ken 'ran / pas'budur.

Ebu Nuaym Hilye, 1/324. Ctineyt, Dahhaktan ve o da ibni Abbas'tan naldeunistir.


Cübeyr cidden zapfur. Dahhak ise ibni Abbas'dan isitmemistir.
24 imam Ahmed der ki: Bize Veiid, ona Evzâî anlatti Bilal bin Sad'den nakletti. Zevaid
Abdullah, 2276.
ibni Ebi'd Dünya Tevbe, 64. Beyhaki Suai), 6751. ibni Asakir Tarihi, 48/426.
26 ibni Ebi'd Dùnya Tevbe, 42. Mesruk bin Süfyan'dan naldeclilmistir.
ibn Kayim EI-Cezviyye 19

Allah Teâlâ 5e5yle buyuruyor: "Hayir (byle degildir) dogrusu


kazandiklari (kitstü) 5eyler, onlarin kalplerinin üzerinde pas bag-
lamer." (Mutaffifin, 14)27

-Huzeyfe(r.a)der ki: "Kul bir günah i5lediginde kalbinde si-


yah bir nokta olgur. Sonunda kalbi, ayni üzerinde siyahlik olan
koyun gibi olur."28

iTAAT; ALLAH TEÂLÂ'NIN RIZASINI, iSYAN ISE; ALLAH


TEÂLÂ'NIN GAZABINI CELBEDER

-ibn Mesud'dan (r.a) rivayet edildigine Wire Rasûlullah


(s.a.v) buyurmu5tur:"Ey Kurey5lilerl Sizler Allah'a kar5i asi
olmadiginiz müddetçe yôneticilige ehilsiniz. Sayet tutar Allah'a
isyan ederseniz, Allah sizi ayni bir daim diger dali yontmasi gibi
yontar." Rasûlullah (s.a.v) daha sonra elindeki daim kabugunu
yonttu ve daim soyulmu5 bir hale getirdi.29

-Vehb'den (r.a) nakiedildigine "Yüce Allah'mn israil


ogullarmna sôyledikleri arasinda 5u da var idi: "Bana(Allah)itaat
ediidiginde razi olurum, razi oldugumda ise bereket veririm ve
bereketimin de sonu yoktur...

"Bana isyan edildiginde ise gazap ederim, gazap edince la-


net ederim, lanetim ise, lanete maruz kalanin yedinci toruna
varincaya kadar ula5ir."3°

27 Müsned'de ve Timizrnin el-Carni'inde geçen ve Ebû Salih'in Ebû Hureyre'den nak-


letmistir. Tirtnizi: "Bu hasen-sahih bir hadistir." demistir. Bkz: Tuhfetu-1 Ahvezi, 9/179.
28 Senedi sahihtir. Ebu Davut Zühd, 285. Ebu Nuyam Hilye, 1/273. Beyhaki Suab, 6810.
29 imam Ahmed der ki: Bize Yâkup, ona babas', ona Salih, ona ibn Sihâb, ona Ubeydul-
lah b. Utbe, ona da ibn Mesud nakletrnistir. Miisned, 1/458. Ebu Ya'la, 8/458. Sasi, 869.
Hafiz Fethul Bari de, 13/116 ricalleri sikadir demi tir.
30 imam Ahmed Müsned, 289.
20 Bir Giinalim Yetmig Zarart

- Muaviye'ye (r.anhm) 5i5yle yazdi: "Bir kul, Allah'in


emirlerine uymayip isyan ettigin de sevenleri onu yermeye bas-
larlar."31

-Ebû Derdâ (r.a) demi ir: "Bir ki5i, farkina varmadan,


mü'minlerin kalplerinin kendisine lanet etmesinden sakinsin"
dedi. Sonra: "Bunun sebebinin ne oldugunu biliyor musunuz?"
diye sordu.

Ben: "Haye dedim. Bunun üzerine Ebû Derdâ(r.a)dedi ki:


"Bir kul günahlara daldikça Allah mü'minlerin kalplerine ona
kar5i nefret duygusu uyandinr, kul ise bunun farkina varmaz."32

-Muhammed bin Sirin(r.a)33girdigi bir borçtan dolayi keder-


lenmi5 ve demi5ti: "Bu borç sikintisinin kirk yil iince i5le-
mi5 oldugum bir günah sebebiyle oldugunu biliyorum"34

ISLENEN GÜNAHIN OLUMSUZ ETKISI HEMEN GÔZÜKMEYEBILIR

Burada birçok insanin yanilgiya kapilmi5 oldugu bir konu


var. Bazi insanlann günahin kendi üzerindeki olumsuz etkisini
hemen gifermeyince zanneder ki artik i5lemi5 oldugum günahin
olumsuz etkisini bir daha gtirmem yahut i5lemi5 oldugu günahin
olumsuz etkisinin bir 5ekilde kendisine yansiyacagini unutur.
Oysa bu hatadir. Sairin dedigi gibi zanneder meseleyi;

31 Ahmed, Veki'den, o Zekeriyya'dan, o da Âmir'den rivayet etmiltir. Zühd, 915. Ebu


Davut Zühd, 337. Hatib Kifaye, 485.
32 Ebû Nuaym, Salim b. Ebî Ca'd"dan rivayet etti. Hilye, 1/215. Senedin de inkita' var-
dir. imam Ahmed Zühd, ibni Uyeyne'den muhtasar olarak 766.
33 Tabiînden olup, tefsîr, fila âlimi ve meshûr tâbircisi. Asti adi Muhammed'dir.
Babasinm adi Sîrîn olup, Resûlullah'm (s.a.v) hizmetçisi ve Ensâr-i kiramm büyüklerin-
den Enes bin azath kôlesidir. Annesi Safiye de Müslürnanlann gbz bebegi Haz-
reti Ebû Bekir'in âzâdlislych. Basrah'dir. 33 (m. 653) senesinde dogup, 110 (m. 729) se-
nesinde vefât etti. Çev.
34 Ahmed b. Hanbel'in oglu Abdullah babasmm Zühd kitabmda zikretmiîtir. Ebu Nuyam
Hilye, 2/271. ibni Asakir tarihi, 53/256. Riayet sabittir. Bkz: Zemmii'l Heva, 170.
11m Kayim EI-Cezviyye 21

Eger duvar yikildlginda toz yükselmezse,

Daha sonra ondan bir daha toz çikmaz.

Ki5i bôyle zanneder ve büyük bir hataya dü5er.

Subhanallah!

Oysa günah i5lendikten sonra kalbe atilan bu siyah nokta ni-


ce insanlar, helak etti, onca nimetieri yok etti, nice belâlara da-
vetiye çikardi. Bu mesele de cahillerden ziyade, buna aldanan
nice âlimler ve faziletli insanlar da vardir! Bu konuda aldanm,5
ki5i, bir zehirin nasil etkisini daha sonra gdesterdigini ve nasil til-
dürücü bir yaranin nihayetinde etkisini Osterdigini bilmezler.

Ebû Derdâ'dan (r.a) rivayet edildigine Wire demi ir:


"Allah', gôrüyormuwasina ve kendinizi tilülerden sayarak kulluk
edin. Bilin ki size az olup yeten bir mal, sizi egleyip oyalayan çok
maldan daha hayirlidir. Bilin ki salih amel eskimez, günah da as-
la unutulmaz."35

Fakat bazi durumiarda vardir ki, günahin cezasinin bir kismi


pe§indir daha sonra ya birakilmaz. Zira Süleyman Teymî §stiyle
demi5tir: "Kiki giziice günah i5ler ve onun zilleti sabah olunca
hemen üzerine pfiker ve üzerinde belirir."36

Yahya bin Muaz Râzî 5,5yle demektedir: "Bir kimsenin dua-


sinda; Ey Allah'im! Beni dü5manlanmin diline du Orme, deyip
bir taraftan da ki5inin kendi eliyle kendisini dü5manin diline dü-
ermesine hayret ediyorum"

35 imam Ahmed, zühd, 716. Veld' zühd'de tahric etmiltir, 13. Aym sekilde Hennad
zad'de, 507. Ebu Nuaym Hilye, 1/211. Bkz: Ebu Davut ziihd, 240.
36 ibni Ebi'd Dünya, 195. Ebu Nuaym Hilye, 3/31. Beykahi Süab, 6839, isnadi sahih
demittir.
22 Bir Giinahrn Yetinif Zaran

Kendisine "Bu dedigin rusa oluyor?" dediler.

"Bir kimse, Allah'a dünyada isyan eder, sonra kiyamet günü


kendi i5lemi5 oldugu günahlanndan ôtürü dü5manin (5eytan) di-
line dü5er" dedi.37

GÜNAHLARIN ZARARLARI

Günahlann zararlan hem dünya ve hem de ahirette kalbe


ve bedene zarar verir. 151enmi§ olan günahlann o kadar kiïtü ve
çirkin etkileri, sonuçiari vardir ki onlan ancak Allah bilir.

151enen günahlann zararlan saymakla bitmez;

Birinci Zarar:

Günahlann insana vermis oldugu zararlardan ilki "ilimden


mahrum" birakmaktir.

Çünkü ilim Allah'in kaiplere atmi5 oldugu bir nurdur. l5lenen


günah ise bu nuru sôndürür.

imam Safit38 küçüklügünde imam Malik'in39 ônüne oturup,


kendisinden ders almaya ba5layinca, keskin ve parlak zekâsi,

37 Büyük zahidlerdendir. ismi Yahyâ bin Muâz bin Câfer Râzî, Icünyesi Ebû Zekeriyyâ,
lakabi Vâiz'dir. Rey'de dogdu. Dogum târihi bilinmemektedir. 872 (H.258) târihinde
Nieneeda veft etti.
38 Asil adi Muhammed ibni Idris'tir. Büyük dedesi Sâfi, gençliginde Rasûlullah sallalla-
hu aleyhi ve selleme ulastmetn-. Annesi Fatima ise Hz. Hüseyin radiyallahu anhm tonm-
larmdan Abdullah'm badin 150. hicret yilinda Gazze'de diger bir rivayete Wire Aska-
lan'da dogmue, 204. hicret yihnda Misir'da vefat etmietir.
Daha iki yasmda iken annesi onu Mekke-yi Mükerremeye etümüls ve orada ilim tahsi-
line baslanustir. Meklce-yi Mükerreme müftüsii Ebu Halid Müslim'den fikih Eiretunis,
bir ara Medine-yi Mânevvere'ye giderek Malik'ten filah, hadis tahsil etmietir.
Daha sonra Irak'a gitmie ve orada Imam-1 Âzam'm talebesi büyük müctehid Muham-
med Seybânî'den fikih tahsil etmistir. Imam-1 Safi daha yirmi yaeinda iken imam-1 Ma-
lik'in Muvatta kitabmdalci bfitün hadisleri ezberlemie ve Imam-1 Malik'in huzurmda
bunlari olcumue ve Imam'm büyük takdirlerini aimer.
11m Kayim El-Cezviyye 23

hizli ve üstün anlayi5i imam Malik'in çok howna gitti. imam $a-
fiiye: "Allah Teâlâ'nin senin kalbine bir nur atmi5 oldugunu gii-
rüyorum. Sen onu asla günah karanligiyla siindürme" dedi.4°

Imam Safiî bir 5iirinde 5ôyle demektedir: "Ezber gücümün


zayifligindan dert yanarak Hocam Vekî'e 5ikâyette bulundum.

"Beni günahlari terke ir5ad buyurdu. Dedi ki: Bil ki ilim de-
gerli bir nimettir. Allah'in degerli nimeti de günah i5leyene ve-
rilmez."41,42

Sâfi'nin fikih ve hadis ilimlerindeki büyük kudreti yaninda, npta, siir ve edepte
ve auctlikta da bürik bir iktidan var& Rivayete Ore attigi oklann onda dokuzu, bazen
hepsi isabet ederdi.
imam-1 Malik daha genç yasmda iken ondaki rilcsek istidadi gifermüs, takdir etmis ve:
"Allah Teâlâ senin kalbine bir nur koymustur. Sakm onu masiyetle sündünne." diye na-
sihatta bulunmustur.
Imam Ahmet ibni Hanbel'in oglu Abdullah babasma, Sâfi nastl bir zatur ki ona hep dua
ediyorsun? diye soruyor:
Baba.% imam Ahmed eôyle diyor: Oglum Sâfi dûnya için günes, insanlar için afiyet me-
sabesindedir. Hiç bunlann yerine konulacak bir sey var midir? Çev.
39 Mâlikî mezhebinin imâm ' Kiinyesi, Ebû Abdullah'tir. 95 (m. 711) senesinde Medi-
ne'de dogdu. 179 (m. 795)'de yetrais alti yasmda iken Medine'de vefàt etti. Soyu Ye-
men kabilelerinden "Beni Esbah" kabilesine ve Himyerîlerden bir hükinn •dâr hânedanma
dayamr. Dedelerinden biri Medine'ye yerlesmisti. Eshâb-i kiramdan olan dedesi Ebû
Amr'dir.Çev.
40 Bkz: Tarih Medine Dimesk, 286/51.
41 Bkz: Diyvan imam Safii, 72.
42 Günahlar, zihnin dagilmasma, kalbin yorulmasma sebep olur. Bu yüzden ilim okuyan
kimsenin zihninin clstinikligi anlaulanlarm ôtrenilmemesine ve anlasilmamasma yol
açar. Nitekim kalbin giinahlara dûs ' mesi ise inancm ve anlarsm merkezi olan kalbe
olumsuz etki eder. Gûnah iigrenilenlerin unuttnasma yol açar. Unutmak ise ilmin afeti-
dir. Aynca gfmahlar akhn noksanlasmasmda etkili olup onu ifsat eder. Çünkû akhn bir
nuru vardtr, masiyet ise bunu kaçuulmaz olarak seindürür. Nur seenfmce de akil zarflar,
eksilir.
Oysa günahlarm etkisini izale etmede, nefis ve seytanla mücadele vermede yegane gtiç,
Beden iilkesinde de akhn islevsiz hâle gelmesi, üllcenin düsmanlar tarafindan ku-
satilmast ve tüm iyilik duygulannm yok edilmesi demektir. Ahlâk âlimleri, "Akh yarch-
mma kosan hiç kimse, günah islemez." derler. Çünkii nefsi günaha çagirdiguida, akh
onu masiyetten kesinlikle men eder. Zira beden memleketine akh hâkim olan kimse,
kendisini ytice Rabbin avucunda, huzurunda ve hilkümranligi alunda gôrmekte, onun
evinde ve sergisinin iizerinde oldugunu bilmektedir. Yüce Allah'm ve meleklerinin, sil-
rekli kendisini emekte olup yaptiklanm sahit olduklarma müsahede etmektedir.
Kur'ân'm kendisini gtinahtan
• nehyettigini, Slümü hatulamasmin kendisini giinahtan en-
24 Bir Günaltin Yetmif Zarari

• ikinci Zarars:

Günahlarin insana vermis oldugu zararlardan birisi de "rizik-


tan mahrum burakmaktir.

Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurdu: "Süphesiz bir kul 4Iemi5


oldugu bir günahtan dolayi riziktan mahrum biraktlir" 43

Nasil takva, rizki celp ediyorsa, takvanin terki de fakirligi


celp eder. Rizki çekmede günahlari terk etmekten daha etkin
bir 5ey yoktur."

gelledigini, masiyet sebebiyle elinden kaçirdigi dünya ve ahiret nimetlerinin, günah so-
nucu elde ettigi sevinç ve lezzetin kat kat fazlast oldugunu bilmektedir.
Hâl bôyle iken, saghlu bir aida sahip hiç kimse Ulm bunlan nasal güz ardi edebilir?! Ama
eger günahlar neticesinde kendi saglignu kaybeder, güçsüz btralahrsa, bu durumda
helâke sürüklemnek, uçurumlara yuvarlanmak kamilmaz olur. Çev.
43 imam Ahmed, müsned, 5/278. Int Ebi'd Dtinya, Ukubat, 5.

" iman Raimu Nasil Artanr?


1) Stla-i Rahim Yapmak: Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ sôyle buyuruyor: "Allah'tan
korkun ve akrabahk baglarmi kesmekten salumn." (Nisa 1) Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) 5.5yle buyurdu: "Herkim nzkuun genisletihnesini ve ecelinin
geciktirilmesini (dmrünün uzamastm) isterse sila-i rahim yapsm." (Buhari 5986, Müslim
2557/20, 21)Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Boyle buyurdu: "Herkim fitnriinün
uzatinnastm, nzlarun genisletiltnesini ve kfita filümün kendisinden uzak tutulmasun
arzularsa Allah'tan korksun ve rahim yapsm." (Ahmed 2/290, Bezzar,
Taberani)Stla-i rahim, akrabalik baglantu korumak demektir. Sula-i rahim; lustm ve
akrabalara güç nispetinde maddi ve manevi iyilik etmek, onlara nasihat etmek, sefkat ve
merhamet gôstermek, iyi muamele etmek, hayirlan için dua etmek ve onlan koruyup
kollarnakla yapthr.
2) Allah'a Tevekkül Etmek: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sôyle
buyurdu:"Sayet siz Allah'a haldayla tevekkül etseydiniz, sabahleyin aç gidip aksamleyin
tok olarak dfinen icuslan nztklanchrdie gibi sizi de nziklandinrch." (Tirmizi 2447, Int
Mace 4164, Ahmed 1/30, 52, Hâkim 4/318)
Tevelckül; âlemdeki tek failin Allah olduguna, var olan her 5eyin, yaratilmamn, nzkm,
ihsan ve mahrtuniyetin, zarar ve faydamn, hastalik ve sthhatin, hayat ve ôlümün ve adma
varhk denen her seyin Yüce Allah'tan olduguna yakînen inanmak, kesin bir kamyla
bilmektir. Tevelckül çanstp gayret etmeyi terk etmek degildir. Bilakis nzik aramrken
calistimah, ancak bu çaltsmaya güvenip dayamlmamah, her seyin Allah'm Blinde
olduguna inamlmahdtr. Nitekim kuslann yuvalanndan çtlap nztidanm aramast, ancalc
bunu yaparken yalmzca Allah'a güvenerek bunu yapmalan bu nevidendir.
3) Tevbe ve istigfar Etmek: Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ sdyle buyuruyor:(Kavmi
hakkmda Nuh) "Onlara dedim ki: "Rabbinize istigfar edin, çünlcü O çok magfiret
ibn Kayim EI-Cezviyye 25

edicidir. Bagislanma dileyin ki; O üzerinize semayi (yagmuru) bol bol indirsin! Mallarla
ve ogullarla size yardim etsin, size bahçeler versin ve sizin için nehirler akitsm." (Nuh
10, 12, Hud 52)Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sôyle buyurdu: "Herkim çokça
istigfar ederse Allah onun her kederine bir kurtulus, her silcmtisma bir çikis yapar ve onu
ummadigi yerden nziklandinr." (Ahmed 4/55, Hâkim 4/292)
4) Kendini Allah'a ibadete Vermek: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sdyle
buyurdu: "Muhakkak ki Allah sôyle buyurdu: Ey Âdemoglu! Kendini bana ibadete ver
ki, gügsünü (kalbini) zenginlikle doldurayim ve fakirligine engel Sayet bunu
yapmazsan iki elini mesgaleyle doldurur ve fakirligine engel olmam." (Tirmizi 2584,
lbni Mace 4107, Ahmed 16/284, Hâkim 2/443)Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
sdyle buyurdu: "Rabbiniz sdyle buyurdu:Ey Âdemoglu! Kendini bana ibadete ver ki,
gdgsünü (kalbini) zengimlikle ve ellerini nzikla doldurayim. Ey Âdemoglu! Benden
uzaklasma! Sonra kalbini fakirlikle ve ellerini mesgalelerle doldururum."(Hâkim 4/326)
5) Takvali Ohnak: Allah-u Teâlâ sôyle buyuruyor: Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona
bir çiki yolu yaratir ve onu hiç beklemedigi bir yerden nziklandinr..." (Talai( 2, 3)
6) Allah Yolunda Hicret Etmek: Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ sdyle buyuruyor:"Herkim
Allah yolunda hicret ederse gidecek çok yer ve genislik (bolluk) bulur..."(Nisa
100)Gidilecek yurtlar genis ve çok olunca nzkm genisligi, günüllerin dert ve
düsüncelerden rahatlamasi ve daha birçok güzellikler gerçeklesir. Buna en açik ve
bilinen ôrnek Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ve ashabimn Mekke'den Medine'ye
hicretleridir. Allah yolunda sahip olduklan her seylerini terk etmelerine karsilik Allah-u
Teâlâ onlara yeryüzünrin en ihtisamh (ICayser ve Kisra) hazinelerini baffislamis, dogusu
ve batisi ile yeryüzlimü onlann hâlcimiyeti altma girdinnistir.
7) Hac ve Umreyi Ardt Ardma Yapmak: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sdyle
buyurdu: "Hac ile umreyi ardi ardma (beraber) yapm. Çünlcü kdrügün demirin, altmm ve
gümüsün kirini (pasirn) giderdigi gibi, bu ikisi fakirligi ve günahlan giderir (yok eder).
Mebrur (günahtan sakimlarak ve sünnete uygun yapilan) haccm ancak
cennettir."(Tinnizi 807, Nesei 2621, Ahmed 5/244, 245)
8) Allah Yolunda infak Etmek: Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ sdyle buyuruyor: "$eytan
sizi fakirlikle korlcutur ve size cimriligi emreder. Allah ise size katindan bir magfiret ve
fazIalik (bolluk) vaad eder. Allah her seyi kusatan ve bilendir."( Bakara 268)Rabbimiz
Tebâreke ve Teâlâ buyuruyor:"... Siz (hayra) ne harcarsaniz Allah onun yerine
ba.skasim verir. O nzik verenlerin en hayirlisichr."(Sebe 39) Rasulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) sdyle buyurdu: "Allah-u Teâlâ buyurdu ki: Ey Âdemoglu! Sen infak
et (hayra harca) ki, Ben de sana infak edeyim."(Müslim 993/36)
9) islarnî Ilim Talebelerine infak Etmek: Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) sôyle
dedi:"Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in dôneminde iki kurdes vardi.
Bunlardan birisi (ilim iligrenmek için) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelir, digeri
de (her ikisinin geçimini temin etmek için) çalisirdi. Bu i$ sahibi olan, (ilim dgrenen)
kardesini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sikâyet etti. Bunun üzerine Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):`Belki de senin nziklanchnlman kardelin sebebiyledir'
buyiudu."(Tinnizi 2448, Hakim 1/93, 94)
Bu hadisteki `belki' lafzi zan degil, kesin kam. ifade eder. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) bunu muhatabmi ayiplamak maksadtyla kullaninistir.Abdullah bin Mübarek
(Rahmetullahi Aleyh) ihsanlanm yani yardunlanm yalnizca ilim ehline yapar, bunun
sebebi soruldugunda ise;Ben Nebilik makammdan sonra âlimlerin makammdan daha
büyiik bir makam bihniyorum. Onlar kendi ihtiyaçlanyla ugrasacak olurlarsa kendilerini
ihne veremezler. Onun için onlann kendilerini filme vennelerini saglamak en iyisidir,
derdi. 3/250.
10)Güçsüzlere iyilik ve Yardim Etmek: Mus'ab bin Sa'd si:5)/1e dedi:"Babam Sa'd bin
Ebi Vakkas (Radiyallahu Anh) kendinin, digerleri üzerinde bir üstünlügü oldugunu
26 Bir Gilnahtn Yetmif Zaran

Üçüncü Zarar:

• Günah 4Ieyen kimse kendisiyle Rabbi arasinda, hiçbir lez-


zetle kwas edilmeyecek kadar kalbin de büyük sogukluk ve
yalnahk hisseder. Ki5i ôyle bir hale gelir ki dünyanin tüm lezzet-
leri kendisine verilse bile, kalbindeki bu yalnizligi ve soguklugu
gideremez. Elbette kaipteki bu soguklugu da ancak kalbinde bir
parça iman sebebiyle hayat olan kiki hisseder.

"Ôlmü5 olan kimseye yaralamalar hiç bir aci vermez"45

Dolayisiyla bizler diyoruz ki: ki5inin günahlan sadece kalbin-


de hissedecegi bu sogukluk ve mutsuzluk haline dü5rnemek
maksaduyla terk etse bile bunu yapmak akillica bir harekettir.
Yani ki5i günahlan ba5ka hiçbir kiitü etkisi olmasa bile sirf bu-
nun için terk etmelidir.

-Bir kimse ariflerden bir zâta; içinde hissettigi yalnizlik his-


sinden dert yandi. Arif kendisine nasihatte bulundu: "Gü-
nahlar seni yalniz ve mutsuz yaptiguna giire, bu günahlann sana
verdigi yalnuzliktan kurtulmak istiyorsan, bütün günahlan terket
ve bôylece ünsiyet bulasin.

Bundan dolayi kaip için, günah üstüne günahun getirdigi


mutsuzluk ve yalnizlik hissi kadar aa verici bir hiçbir 5ey yok-
tur.""

Bunun üzerhie Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):Sizler ancak zayiflanniz


sebebiyle yardim ediliyor ve nziklandinhyorsunuz' buyurdu."(Buhari 2719, Ebu Davud
2594, Tirmizi 1754, Nesei 3165)

45 Bkz: Ebi't Tayyib Diyvan, 245.


11m Kayim EI-Cezviyye 27

Dôrdüncü Zarar:

i§lenilen günahlar ki5iyle diger insanlar ve ifezellikle de ha-


yirli kimseler arasinda sogukluk meydana getirir.

Bu sogukluk ne kadar güçIenirse onlardan ve onlarla oturup


kalkmaktan o kadar uzaklasir. Nitekim onlardan istifade bereke-
tinden mahrum kalir. Çünkü ki5i Rahman taraftarlarina uzak
kaldigi oranda 5eytan taraftarlarina yakla5ir. Bu sogukluk o ka-
dar güçlenir ki, nihayet ki5iye iyice yerle5ir ve onunla hanimi,
çocuklan akrabalari arasina girer hatta kendisi ve nefsi arasinda
da olmaya b4ar. Bakarsin bir zaman gelir, ki5iyi kendisine dahi
yabanci gitirürsün.

Seleften bir zat 5ttiyle demeir: "Ben Allah'a (c.c.) kar§i bir
günah i5liyorum nihayet i5lemi5 oldugum günahin etkisini bine-
gimin ve hanimimin davrani5larinda hissediyorum."47

Besinci Zarari:

"Bütün isler kisiye zor gelir" Ki5i hangi i§i yapmaya kalksa,
kapisinin yüzüne kapandigini veya zorla5tigini Odin Zira her
kim Allah'tan geregince sakinirsa, Allah, i5lerini o ki5iye kolay-
la5tinr. Salanmayi terk ettig'inde ise Allah o ki5iye i5lerini zorla5-
tinr.

Ey Allah'im! Ne kadar a5ilacak bir durum!

Kul nasil olurda tüm hayir ve fayda kapilannin kendisine


kapande veya tüm yollannin kendisine zorla5tigini gifirür ve ha-
len bunun nereden kaynaklandigint bilemez...

" Bkz: Medaric, 2/406.


47 Fudayl bin iyaz'm seezildür. Lafzi için bkz: Hilye, 1/109.
28 Bir Ganahm Yetntif Zarart

Affina Zarar:

Ki5i i5lemi5 oldugu günahlann etkisini gecenin zifiri karanh-


hissettigi gibi, hakiki olarak kalbinde ve gôzlerinde hisse-
der.

Gegz için karanlik ne demek ise kalbi için de Menden günahin


karanligi da aynidir. itaat; ki5i için nûr demektir, masiyet ise ka-
ranlik demektir. Bu karanlik ne kadar artarsa, ki5inin ônünü gô-
rememesi, o kadar çok artar. Nitekim farkinda olma-
dan bid'atlere, sapikliklara ve helak edici 5eylere duçar olur.

Günaha dalan kimse; tek badina gecenin karanliginda yürü-


yen bir kbr gibidir. i5lenmi5 olan günahlar nedeniyle kalpteki ka-
ranlik o kadar güçlenir ki bu gôzde dahi belli olur, nitekim daha
da güçlenerek yüze yansir. Nihayet yüzde, herkesin giirdügû bir
nursuzluk ve kararti belirir.

Abdullah bin Abbas (r.a) 5ifeyle demektedir: "Salih ve güzel


amel; yüze parlaklik, kalbe nur, nzka bolluk/ bereket, bedene
güç, insanlann kalbine ise sevgi ve yakinlik verir.

"Keetü amel ise; yüzde siyahlik, kalpte karanlik, bedende za-


yiflik, nzikta darlik ve insanlann kalbinde ise nefret olueurur."48

Yedinci Zarar:

151enen günahlar kalbi ve bedeni zapflatur. Günahlann kal-


be verdigi zayiflik herkes tarafindan zaten bilinir. êyle ki günah-
lann kalbi zayiflatmasi tam anlamiyla ki5iyi eildürene kadar de-
vam eder.

48 Bkz: ibni Abbas'dan ve Enes'den (r.anhm) rivayet Ravzatu-I muhibin, 586.


ibn Kayim El-Cezviyye 29

Günahlarin bedeni zayiflatmasina gelince; Su bir gerçektir


ki, Mü'minin asll gücü kalbindedir. Dolayisiyla Müminin kalbinin
güçlendigi oranda bedeni de güçIenir.

Günahkâr kimse ise beden olarak güçlü olsa da, ihtiyaç du-
yuldugu zaman gücü son derece zayiftir. Bundan dolayi günah
i5leyen kimse beden olarak güçlü olsa da ihtiyaç duydugu za-
man gücü kendisine ihanet eder.

Bu konuyu sôylece bir dü5ün; Farshlar49ve Bizanshlarin5°


bedenleri en çok ihtiyaç duyduklart zamanda kendilerine hiçbir
fayda vermedi ve kendilerine nasal da ihanet etti.

4° Farslar (Farsça: Osmanlica: icem), günümüzde Iran nüfusunun çogunlugu-


nu (% 66) olusturan etnik grup. Etimolojik olarak Pars (Pers) kelimesinden gelmektedir.
Pars kelimesi Arapçamn etkisiyle Fars haline gehnistir; Arapça'da bulunmayan P harfi F
ile ikame edihnistir. Arapça'da bu iki ses ortak kapah a sesiyle verilmektedir. Fars dev-
letlerinin tarihi Ahamenisler ve Partlar ve Sasaniler seklinde 2550 ytl ôncesine kadar
uzamr. Farslann dili Farsça,tbir Hint-Avrupa dilidir. Tarihi dnemi olan çok sarda Fars
sair ve bilge mevcuttur. Çev.
5° Bizans Imparatorlugu, Roma imparatorlugu'nun 395'te Dogu ve Ban olarak ikiye ay-
nlmastyla ortaya çficti. Baskenti Roma olan Ban Roma Imparatorlugu 5. yiizyil-
da Germen kabilelerinin italya'yt istila etmesi sonucu Merke-
zi Konstantinopolis (bugünkü Istanbul) olan ve Bizans hnparatorlugu da denen Dogu
Roma Imparatorlugu ise, bin rh askm sine varligim sürdürdü. Bizans'm ortaya Oust,
Roma imparatoru L Constantinus'un baskenti, Roma'dan bugünkü istanbul'a tasimasiyla
da yakindan iliskilidir.
Roma Imparatoru I. Konstantin (Büyük Konstantin), 330'da imparatorlugun batkentini
eski Yunan kenti Byzantion'a (Bizans) tasidi ve yeni baskente "Nova Roma" (Yeni Ro-
ma) admi verse de imparatorun ôlümünden sonra Konstantin'in Sehri anlarnma gelen
Konstantinopolis ismi kullanilmistir. Büyük Konstantin, Roma'dan senatôrler ve yüksek
memurlar getirterek Konstantinopolis'te yeni bir yônetim olusturdu ve kenti yeniden
imar etti. Roma çok tannli olmasma Icarsin, Konstantinopolis'i bir Fhristiyan kenti yapti
ve kendisi de bu dini benimsedi. Bizans'm yôneticileri kendilerini Roma Imparatorlu-
gu'nun gerçek miraseilan olarak kabul ettiler ancak ôte yandan Roma ile iliskilerini de
sürdiirdüler. Roma imparatorlugtenun ban kesimi lcüçük devletlere aynlip parçalanirken,
Bizans Imparatorlugu bütiinlügünü kortunar basardi. Batidan bagimsiz olarak Dogu
Akdeniz'de egemen olan Bizans Imparatorlugu, kla-
sik Yunan ve Roma uygarliklannin son merkezi oldu. Çev.
30 Bir Giinahos Yetinif Zaran

Müminlerin haline bakildiginda ise bedenlerinin ve imania-


rinin gücüyle onlara nasal galip geldiler ve onlari nasal hezimete
ugrattilar?

O halde gerçek güç; iman gücüdür. imam oldugu yerde


gerçek güç var demektir. Bunun bôyle oldugu tarihte de hep
giirülmü5tür.

Sekizinci Zarar:

Günah i§leyen kimse itaat ve ibadet etmekten, ibadetin


Iezzetinden mahrum kahr. Sayet günah i5leyen kimseye verilen
ceza tek bu olsaydi 5Liphesiz bu o kimseye ceza olarak yeter ve
artardi.

Günah ki5iye ôyle bir zarar verir ki; günahi i5lernedigi zaman
• yapacak oldugu ibadet ve itâatten mahrum birakir. i5leye-
cegi ba5ka bir ibadetin ônünü de bôylece keser. Nitekim yaptigi
günahtan dolayi üçüncü, dôrdüncü ve baka hayirli amellerin
yolu kesilmi5 olur. oldugu bir günahtan dolayi her biri
dünya ve dünyadakilerden daha hayirli birçok ibadet ve hayir
yolunun ônü o ki§iye kesilir. Bu ayni ki5inin yedigi bir yiyecekten
dolayi hastalanmasina, bundan dolayi daha ho5 ve lezzetli bir-
çok yiyecekten mahrum kalmasina benzer. Yardim ancak AI-
Iah'tandir.
ibn Kaybn EI-Catviyye 31

Dokuzuncu Zarar:

151enilen günahlar, ômrü kusaltir ve iimriin bereketini


iyilik iirnrü uzatti'gi gibi, masiyet ve günahlar da ifimrü kisal-
tir.

Hadislerde belirtilen "günahlarin iimrü kisaltmasi" konu-


sunda Âlimler farkli gstirü5lere sahiptirler.

Bazi âlimler eyle demi ir; "iimrün kisalmasi" bereketinin


gitmesi demektir. Bu giEéri.4 dogrudur. êmrün bereketinin git-
mesi günahlarin etkilerinden sadece bir tanesidir.

Bazi âlimler ise 5ôyle demi5lerdi: 151enen günahlar timrü, ri-


zik gibi hakikaten azaltir. Yüce Allah rizkin bereketlenmesi için
birçok sebepler var etmeir. Nitekim rizik bunlarla çogalir, be-
reketienir. Bunun gibi brnrün bereketi (uzunlugu) için de bir ta-
kim sebepler var etmeir. Nitekim iirnür de bir takim sebeplerle
fazIala5ir ve uzar.

Âlimler bu konuyu 5byle izah ederler: Bir kimsenin iimrü-


nün, belli sebeplerden dolayi eksilmesi sôz konuyu ise ayni 5e-
kilde belli sebeplerden dolayi uzamasi da sôz konusudur. Zira
riziklar, eceller, mutluluk ve mutsuzluk, sihhat ve hastalik, zen-
ginlik ile fakirlik Yüce Rabb'in kaderi ile olsa da, kaderde belirle-
diklerini bir takim gerekçelerle ve sepelerle alakali olarak belir-
ler.

Bazi âlimler de 5ôyle demi5lerdir: Günahlarin iimrü {usait-


masindan anla5ilmasi gereken; i5lenilen günah kalplerin iimrü-
nü kisaltir. Çünkü hakiki hayat bedenlerin hayati degil kalbin
hayatidir. Bu nedenle yüce Allah kâfirin diri degil 151ü oldugunu
32 Bir Giinahtn Yettnif Zarart

haber vermektedir. Ayette 541e buyrulur: "Onlar ôlüdürler, diri


degildirler" (Nahl, 21)

O halde gerçek hayat kalbin hayatidir. Kalbin de hayat olan


kimse hayatta olan kimsedir. Kalbin de hayat olmayan kimse ise
sf510 olan gerçekte hayatta olmayan kimsedir. insanin ya5adigi
sure içindeki âmrü gerçek bir hayat degildir. Gerçek hayat sa-
dece Allah ile biriikte hayat buldugu anlaridir. O halde bir kim-
senin ümrü sadece Allah ile hayat buldugu o vakitierdir. Ki5inin
rabbi ile ili5kisi yok ise, ôlü bir konumda oldugunu bilmelidir.

Bunun manasi 5udur; her iyilik, takva, itaat ve ibadet adina


yapilan her ne var ise ki5i hakiki iimrünü artirmi5 olur. Bunlarin
di5indaki ya5anmi5 zamanlara ise timür deniimez. Çünkü o va-
kitleri ki5i bIO olarak geçirmi5tir.

Kusacasi...

Kul Allah'tan yüz çevirip günah i5lediginden ôtürü hakiki ha-


yat; kaip hayatinin günlerini bo5a geçirmi5 olur ve bunun üzün-
tü acisini ayette belirtildigi gibi: "Ah keee hayatim için bir bey-
ler yapsaydim" (Fecr, 24) dedigi gün tam anlamiyla hisseder.

Bununla beraber günah i5leyen kimsenin 5u iki hall olabilir;


dinî ve dünyevî olarak bazi faydalar elde etmek için gayret güs-
terir ve bunun için çabalar. Eger günahkâr kimse ne dünya ve
ne de ahireti için gayret giistermemi5se iimrünü boy bir 5ey için
geçirmi5, hayatini tamamen bo5a harcami5 demektir.

Sayet günahkâr kimsenin az da olsa dünyasi veya ahireti için


gayreti varsa bu i5lemi5 oldugu günahlardan doiayi engeller
ibn Kayim EI-Cezviyye 33

olu§mu5 ve yolu uzami5 olur çünkü bu kimse tutmasi gereken


yolun cli5inda yollar tutmu5 ve ba5ka gereksiz günah i5lerie
megul olmu5 bundan dolayi iyi zorla5mier. Bu ise hiç ku5kusuz
ki§inin ifirnründe hakiki bir kisalma demektir.

Aslinda meselenin sirri 5undan ibarettir: insanin iffimrü, ya-


5acligi zaman diliminden ibarettir. Dolayisiyla ki5inin ya5amasi
ancak Rabbine yônelmesi, irtibatini kuvvetlendirmesi, peygam-
berini sevmesi, Allah'i zikretmesi ve rizasini her 5eyden üstün
tutmasiyla olur.

Onuncu Zarar:

Ki5inin i5lemi5 oldugu günahlarin bir baea etkisi de benzer-


lerine kapi açmasi, bir baea giinatu dogurmasidir. Hatta ôyle
bir hale gelir ki kulun i5lemi5 oldugu günahlari terk etmesi ve
günahlarindan uzakia5masi zor olur.

Selef salihinden bir kimse: "Günahin kul üzerinde ki cezala-


rindan biri de ba5ka bir günah dogurmasidir. Ayni iyi amelin
mükâfatlarindan birinin de bir ba5ka iyi ameli getirmesidir. Kul
iyi bir amel i5lerse, yaninda bulunan diger Salih amel: "beni de
i5le" der. O Salih ameli yaptiginda üçüncü bir hayirli Salih amel
de aynisini sôyler ve bôylece devam eder gider. Nitekim ecirler
katlanir ve ki5inin kazanmi5 oldugu sevaplar çogalrni olur.

i5lenilen günahlar da i5te bôyledir. Kiki günah i5leye


leye artik günahlar ki5ide karakter haline gelir. Ki5iden ayrilmaz
bir nitelik ve sabit hasletler haline gelir.

êyleyse diyebiliriz ki; iyi bir mümin itâat ve ibadet yapmazsa


bundan dolayi sikintiya girer, içi daralir. Sudan çikmi5 balle) ha-
li ne ise müminin Salih amelleri terk etmesi, ibadet ve itaatten
34 Bir Gantait:1s Yetm4 Zarari

uzaklagnast aynt odur. Bulundugu bu durumdan ancak tekrar


itaat ve ibadetiere yôneldigin de huzura kavu5ur ve kurtulur.

günahkâr kimse de günah 4Iemeyi terk edip itâate yô-


neldiginde sikilir ve bunalim içerisine girer. Günahtan uzakla5ti-
gi için gesnlü daralir ve günaha tekrar dônünceye kadar sanki eli
kolu gibidir. Hatta bundan dolayi birçok fasik kimse
hiçbir Iezzet ve zevk almadikiari ve içierinde günaha kar5i hiçbir
istek ve arzu olmachgt halde serf günahtan ayri kalmanin vermis
oldugu üzüntü ve acidan dolayi günah i§lemeye yônelirler.

Nitekim bu kimselerin ônde gelenlerinden olan Hasan bin


Hâni sôylemi5 oldugu bit 5iirinde demektedir:

Sarabin birini zevkine içtim.

Digerini ise 5araptan hicrantmi teskin etmek için içtim.

Bir ba5kasi ise 5ôyle der:

O içmi5 oldugum 5ifamch; aslinda bende biliyorum ki o der-


climin ta kendisi

Sarapçinin 5arabi tedavi için içi5i gibi...

Kul bir müddet kendini ibadete zorladiktan sonra ibadete


alt5tr, ibadetieri sevmeye ba5lar. ibadetlerin Iezzetini almaya
ba5lar ve daha sonra ibadet ve itaatleri ba§ka 5eylere tercih et-
meye ba5lar. Nihayetinde kendisine Allah rahmet ederek ve
melekier gônderir. Melekler onu itâate yôneltir, te5vik eder
hatta yattigt ve oturdugu yerden kalchrarak ibadete ba5lattrlar.
tbn Kaytm El-Cezviyye 35

Ôyleyse i5lenilen her bir Salih amel bir ba5ka Salih amelin
lenmesini kolayla5tirir ayni 5ekilde i5lenilen her bir günah bir
ba5ka günahin i5lenilmesini kolayla5tirir.

Bu yüzden günahkâr kimselerde zamanla günahlara ali5tr,


kalbi günahlarla yogrulur. Nihayetinde Allah kendisine devamli
günaha la5lartici 5eytanlar günderir.

Bu bahsetmeye çaleigimiz birinci kul; Allah'in yardimi ile i5-


lemi5 oldugu ibadet ve itaatlerle askerlerini güçlendirdi. Bu güç-
lenen askerler de daha fazia ibadet ve itaat için yeni askerler
oldular.

lkinci kul ise; i5lemi5 oldugu günahlar sayesinde 5eytanin


kendisine gündermi5 oldugu askerleri güçlendirdi ve onun yar-
dumcilari haline geldiler.

On Birinci Zarar:

Bu bahsetmeye çali5acagirniz zarar kul için en tehlikeli ola-


nidir. Kul günah i5leye i5leye kulun kalbinde var olan hayir
yapma iradesi zayiflar. Günah i5leme iradesi ise aksine güçle-
nir. Ayni zaman da kulun tevbe iradesi ve istegi kalbinde yava
gava; zayiflar. Nitekim kul da tevbe etme gibi bir istek kalmaz.
Kulun carmin yarisi çikrni5 olsa da yine de tevbe etmez hale ge-
lir.

Bu süreçte diliyle yalancilarin tevbe ettigi gibi ve dilinin


ucuyla istigfarlarini sôyler durur. Fakat kalbi hâlâ günahlara
bagli ve israrcidir; imkân bulup güç yetirdiginde hemen günah
i5lemeye yônelir. 15te bu hastaliklarin en büyügü ve uçuruma en
yakin olan kimsedir.

36 Bir Gilnahin Yetniif Zarari

On ikinci Zarar:

Günah kimsenin kaibinden günahlann çirkinligi za-


mania kayboiur ve günahlar arhk kie için aleanhk ve Met
haline gelir. Dolaysssyla da insaniarin kendisini günah i5lerken
Ormesinden ve hakkinda konumaiarindan rahatsiz olmaz.

lee bu durum, fassklann hedefi ve arzulannsn zirvesidir. In-


sanlarin kendilerinin fisk ve fücurlarins konugnalars fassi( ve fa-
cirler için zevkin kemâl noktasschr. O kadar ki, bu tür kimseler
lem4 olduklars günahlarla ifivünürler. Kendilerinin hallerini bil-
meyenlere, gôrmeyenlere anlatir dururiar ve "Ey fiian! Ben ;iiy-
le 5ôyle yaptim" diye yaptsklarsyla ôvünürler.

Bu tip kimseler bir türlü günahlanndan ssyrilip iyilegnezler.


Bu kimselerin tôvbe etmeleri de koiay olmaz ve isyanlarsndan
dolayi tôvbe yolu onlar için tskansr.

Nitekim Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurur: "Günahs herkesin


ortassnda i§leyenler, günahlarins agklayanlar hariç, bütün üm-
metim af olunacaktir, aftan yararlanacaktir. insanin gece bir
günahs i§leyip, Allah onun günahsns ifirtmûeen, sabah oldugun-
da: Ey falan! Ben dün gece 5ôyle 515yle bir günahs i5ledim, diye
sôylemesi, günahlarins açiklamak olup onun
Hâlbuki o kiki, Rabbi onun günahirts gizleyerek gecelemei.
Sabah oiunca da o ki5i Allah'sn stirtûsünü üzerinden açmakta-
dsr."51,52

51Buhari edeb, 6069. Müslim ziihd, 2990.


52Tôvbe kapilan ber zaman açdctir. Kul yeter ki tôvbesinde samimi olsun. Ne kadar çok
günahi olursa olsun ve kaç defa tôvbesini bozmu olursa olsun, kul yine de tôvbe etmeye
devam etmelidir. Bu konuda sevgili peygamberimiz aleyhisselam müjdeleri veriyor:
"Nefsim kudret dinde olan Zât'a yemin ederim ki, eger siz hiç günah i5lemeseniz, Allah
lim Kayint EI-Cezviyye 37

On Üçüncü Zarar:

151enilen her bir günah Allah Teâlâ'run helak ettigi ümmet-


lerden birinin mirasuchr.

- Lûtilik Lût'un (a.s.) kavminin mirasidir.

- Mali alirken fazia, verirken az tartmak suayb(a.$)'in kavmi-


nin mirasidir.

- Yeryüzünde fesat çikarma ve büyüklenme Firavun'un kav-


mini mirasdir.

- Kibirlilik ve zorbalik Hûd(a.$)'in kavminin mirasidir.

Dolayisiyla günahkâr ve isyan içerisinde olan ki5i Allah'in


dü5mani olan bu ümmetlerden birinin elbisesini giymi5 demek-
tir.

Malik bin Dinar(r.a) demektedir: "Allah Teâlâ, israil


ogullarinin bir peygamberine 515yle vahiy etti: "Kullarima sôyle;
dü5manlarimin girdikleri yerlere girmesinler, dü5manlarimin el-
biselerini giymesinler, dü5manlarimin gemisine binmesinler,
dü5manlarimin yiyeceklerini de yemesinler. Yoksa o kullarim da
onlar gibi, dü5manlanm olurlar."53

sizi toptan helâk eder; sonra günah isleyen, arkadan da istigfar eden bir kavim yaratlr ve
onlan magfiret ederdi." (Müslim, Tevbe 9)
Bir hadisi kutside ise sôyle buyrulur: "Allah Teâlâ (buyurdu ki): Ey Âdemoglu! Sen ba-
na dua ettigin ve benden af umdugtm sürece, isledigin günahlar ne kadar çok olursa ol-
sun, onlann büyülclügüne bakmadan seni bagtslanm. Ey Âdemoglu! Günahlann gükleri
dolduracak kadar olsa, sen Benden bagislamnani dilersen, günahlanm affederim. Ey
Âdemoglu! Sen yerytiziinii dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen, fakat Bana hiç-
bir seyi ortak kosmarms, sirke bulasmamis olsan, Ben de seni yeryüzü dolusu magfiretle
karsilanm." Daavât 98)Çev.
ss Ahmed b. Hanbel'in oglu
Abdullah babasmm Zühd kitabmda zikretmistir fakat sôz
Ukayl bin Müdrak Es Sülemi ye aittir, 523. ibni Ebi'd Dünya Emri Bi-1 maruf, 73. Ebu
Nuaym hilye de, Malik ibni Dinann sdzü olarak zikreder, 2/371.
38 Bir Giinahin Yetntif Zarari

Abdullah bin timer'den(r.a)rivayet edildigine Ore: Rasûlul-


lah(s.a.v)§ôyle buyurmu5tur: "Kiyamet kopmadan ônce, hiçbir
ortagi bulunmayan, sadece ve sadece Allah'a kulluk edilmesi
için klllçla gdnderildim. Rizkim mizragimin gâlgesi altindadir! Zil-


let ve kôlelik ise benim emrime muhalefet edenler için kilindi!
Kueusuz her kim bir topluma benzer ise onlardan olur."54

On Dôrdüncii Zarar:

Kulun günah i5lemesi; Allah kaUnda degersizlemesine, gô-


zünden dügnesine sebep olur.

Konuyla alakali olarak Hasan Basri (r.a) 515yle demekte-


dir:"Günah i5leyen kimseler; Allah Teâlâ'yi basite aldilar/zayif
gôrdüler geregi gibi takdir edemediler ve ona kaui âsî oldular.
$ayet Allah Teâlâ'yi geregi gibi takdir edip, deger verselerdi, AI-
lah Teâlâ da onlan korurdu."55

$u bilinmeli ki: Kul, Allah nezdinde degersizle5ince de ona


hiç kimse deger vermez. Çünkü Allah Teâlâ 5.5yle buyurur: "AI-
lah her kimi hakir ve degersiz yaprmsa ona deger verecek hiç
kimse yoktur."(Hac, 18)

Sayet insanlar, o günahkâr kimseye deger veriyorlar ise bil


ki onun 5errinden korktuklarindan yahut onda bir ihtiyaçlari ol-
duklanndan dolayi ona deger veriyorlar ve saygi güsteriyorlar-
dir. insanlarin kaiplerinde; o günahkâr kimseler en ha-
kir, en dü5lik kimselerdir.

54Ahmed Müsned, 2/50. Ebu Davut, 4031. lbni Ebi Seybe, 19394. Taberani müsned Es
Samiyyin, 216. Abd bin Humeyd Müntehab, 846.
55 Benzer lafizlarla Ebi Süleyman Ed Daraniden varid olmu.stur. Bkz: Ebi Nuaym El
Hilye, 9/261. Beyhaki Suab, 6836. ibni Asakir tarihin de, 151/34.
ibn Kayini EI-Cezviyye 39

On Be5inci Zarar:

Bir kul günah i5leye i5leye günahlan basit gôrmeye, kalbin-


de küçümsemeye ba;lar. Bu ise aslinda ki5inin helak ba5langici
ve helak oldugunun olacaginin alametidir. Çünkü günah kulun
gôzünde ne kadar küçülürse, Allah nezdinde de o kadar büyür.

Ibn Mesud'dan (r.a.) rivayet edilir: "Mümin kimse


lemi5 oldugu günahlan; yani bainda hemen üzerine yikilmasin-
dan korktugu bir dag gibi gifirür. Günahkâr kimse ise günahlanni
burnuna konan ve eliyle §ôyle yaptiginda hemen uçan bir sinek
gibi gôrûr."58

On Altma Zarar:

Ki5inin yaptigi günahm kiitü sonuçlan, olumsuz yansimalan


çevresindeki insanlara ve hayvanlara da sirayet etmeye bas-
lar. Nitekim kulun günahlan ve zulmü nedeniyle ki5inin kendisi
de yanar ba5kalarini da yakar.

-Ebû Hureyre (r.a) demi5tir: "Zalimin zulmünden tüyü


bitmemi5 ku5lar bile yuvalarinda idelürler."57

-Mücahid (r.a) demi5tir ki: "Kitlik ve kuraklik 5iddetlenip


yagmur yagmayinca, hayvanlar insanlarin günahkârlanna lanet
eder ve "Bu âdemoglunun günahlannin ugursuzlugu sebebiyle"
derler.58

-ikrime (r.a) demi5tir ki: "Yeryüzü hayvanlari ve haeratlan


hatta bôcekler ve akrepler günah i5leyen insanlara lanet eder

56 %hart, daavat 6308.


57 Taberi tefsirin de 14/126. Beyhaki Suab, 7075. ibni Ebi'd Dünya Ukubatta, 269 tahric
etmistir.
58 tbni Veheb tefsirinde, 1/13.ibni Ebi'd Dünya Ukubatta, 1448. Ebu Nuaym hilye,
3/268. Sevri tefsirin de, 54. Ebi hatim tefsirinde, 1446.
40 Bir Giinahin Yeintif Zarari

ve iiyle derler: "Yagmurlarin yagmamasinin nedeni insanoglu-


nun günahlandir."

Ki5inin günahmin cezasi kula yetmiyormu gibi, bunun ya-


ninda bir de hiçbir günahi bulunmayanlar kendisine lanet eder-
ler.

On Yedinci Zarar:

Günah; masiyet sahibine, mutlaka a5agduk, zillet ve hakirlik


verir. izzetin tümü ise Allah'a itaattedir. Kim degerli olmak isti-
yor ise Allah'a itaat etmelidir.

Rabbimiz 515yle buyurur: "Her kim izzet istiyorsa izzetin hep-


si sadece Allah'indir."(Fâtir, 10)

"Yani insanlar izzeti Allah'a itaatte arasin. Zira onu ancak AI-
lah'a itaatte bulurlar."

Seleften bir kimse 515yle dua ederdi: "Ey Allahim! Beni sana
itaatle aziz kil, sana isyanla zelil kilma."59

-Hasan-1 Basrî (r.a) 515yle demi5tir: "Katirlar ko§arak gitseler


de, beygirleri basitçe sürüp gôtürseler de; sen günahkârlann
kalplerini günahtan ayrilmaz gôrürsün. Allah, âsi olanlari kesin-
likle zelil kilar."6°

-Abdullah bin Mübarek demi tir:

"Günahlann kalpleri stildürdügünü giirdüm,

Günahlara devamlilik zillet getirir.

sv Cafer Es-Saddc'm duasidir. Bkz: Ebu Nuaym hilye, 3/228. Tarikul hicreteyn S. 39.
60igasetul lehfan, 106. Ravdatu-1 muhibin, 201.Ebu Nuaym hilye de naldetmieir, 2/177.
Bkz: Akd, 3/202.
ibn Kaybn El-Cezviyye 41

Günahlann terki ise kaiplere hayat verir.

Bundan dolayi senin için en hayirli olani günaha ba5kaldir-


mandir.

Dini; hükümdarlar, kiitü âlimler ve kétitù ruhbanlardan ba5ka


kim ifsat etmi5 olabilir ki?"

On Sekizinci Zarar:

i5lenilen günahlar "akh ifsad" eder. Çünkü aklin bir nuru


vardir, i5lenilen günahlar ise akilda var olan bu nuru stindürür.
Aklin nuru sônünce de akil zayiflar ve eksilir.

Seleften bir kimse 515yle demi ir: "Akli çali5maya devam


eden hiç kimse, günah 41emezlin

Bu herkes tarafindan bilinen bir 5eydir. Çünkü günahkâr


kimsenin akli çaligaydi kendisini günahtan men ederdi.

Kul, rabbin avucunda ve hükümranligi altindadir. Allah Teâlâ


onu gôrmektedir. Kul, Rab Teâlâ'nin mülkünde ve sergisinin
üzerindedir. Melekler kulun yaninda onu gôrmekte ve her
ne 5ahitlik etmektedirler. Her eyine 5ahitlik edenler var iken,
akilli bir kimse nasal günah ki?

Kur'an; kullan günahlardan nehyetmekte,

iman; kullan günahlardan uzakla5tirmakta,

Nasihatçi olarak sfilüm ise korkutmakta,

Cehennem gerçegi onu men'etmektedir.

61 ibni Hibban Sikat'da Ebi-1 Aliye'ye isnad ederek benzer lafizla tahric ettnieir, 7/658.
Bkz: Münavi Feydul kadir, 1/86.
42 Bir Giinahin Yetm4 Zaran

Halen insanoglu neden akletmez?

Günah i5leyen kimse; 4Iem4 oldugu günahlar sebebiyle


elinden kaçirdigi dünya ve ahiret nimetieri, ki5inin
elde etmi5 oldugu sevinç ve lezzetin kat kat' fazlasidir. Ama in-
sanoglu bu hususta halen akillanmamaktadir.

15te günahin bu kadar kiitü sonuçiari ve zararlari var iken


saglikli bir akia sahip olan kimse nasil olurda bütün bunlari
gôrmezden gelebilir ki? Bütün günahlari giirenler var iken, bir
kimse nasil günah 4Ieyebilir ki?

On Dokuzuncu Zarar:

Günahlar 4Ienip çogaldikça sahibinin kalbini mühürler ve


ki5iyi gafillerden kdar. Nitekim seleften bir kimse: "Hayir, onla-
tin k5leyip kazandiklari 5eyler, kaiplerinin üzerine pas olmueur"
(Mutaffifin, 14) ayetinden "Günahtan sonra bir ba5ka yeni gü-
62
nah i5lemek" olarak agklamer.

-Hasan-1 Basrî (r.a) dernier: Ayette ki5inin kalbine


"ran" konulmasi "Günah üzerine bir ba5ka günah ilemektir. Ni-
hayetin de kaip de kifer olur."63

Aslinda meselenin asli 5ôyledir: Kalp i5lenen günahlar sebe-


biyle zamanla paslanir. Masiyetler çogaldikça pas da çogalir ve
nihayet ayette "rân" diye ifade edilen hâle (kalin pas tabakasi)
définügir. Daha sonraki a5amada kalp mühürlenir ve nihayetin
de kilitienir. Bu 5ekilde kaip bir ôrtü ve du tabaka altinda kalmi5

62 Medaric, 3/223. ibni Abbas ve baskalan: günahtan sonra bir baska günah isleyerek
kalbin kaplanmasidir. imam Beyhaki suab da, Ibrahim bin Ethem'den nakletmistir,
6812.
63 Taberi tefsiri, 231/24. Sifau-1 Mil, 94 Mücahid'den naldetmistir. Fakat farkh lafizda
olur sôyledir: "Ayette bahsedilen "ran" ne demektir bilir misiniz? Günahtan sonra bir
baska günah isleyerek kalbin dhnesidir."
ibn Kant El-Cezviyye 43

olur. Mühürlenmi5 ve kilitlenmi5 bir kalp ise; kendisine yapilan


nasihat ve uyarilardan hiç etkilenmez olur.

Allah'in kendisine hidayet ve basiretinden sonra ise her 5ey


alt üst olmu5 demektir. Ôncekinin aksine difinmü5 olur. Bundan
bôyle dü5mant ona dost olur ve diledigi One onu alir gifitürür.
Dü5mant (5eytan) kendisine dost edineni hall ne olur? Elbette
sonu, o dostu (5eytan) gibi olur.

Yirminci Zarar: •

Günahlar; kulu, Allah Rasûliiiniin (s.a.v) lanetiyle bas basa


burakir. Çünkü peygamber efendimiz (s.a.v) bazi günahlart i5le-
yen kimselere lanet etmi5tir.

Peygamber efendimizin (s.a.v) lanet etmi5 oldugu günah-


lardan bazilart:

1-Peruk takana(saçi saça ilave edene ve ettirene)

2-Diivme yapana ve yaptirana,

3-Di5lerini birbirinden ayirtip inceltene ve bunu yapana,

4-Faizi yiyene, yedirene, kâtibine ve 5ahid olana,

5-Üç talakla bo5andiktan sonra eski kocasina tekrar


için bo5anmi5 olan kadin ile geçici olarak evlenen ki5iye
ve bu yolla, tekrar evlenme yolu açan kadina,

6-Hirsiza,

7-içkiyi içene, dagitana, meyvelerden içki pkarana ve çikar-


tana, satana, alana, parasini yiyene, ta5iyana ve kendisine gâtü-
rülene,
44 Bir Gilnahin Yetmif Zarari

8-Tarlalarin ve bahçelerin sinirlarint ve i5aret ta5lari-


ru/levhalarini degieirene,

9-Anne babasina lanet edene,

10-Canh bir hayvani hedef tahtasi yapana,

11-Kachnlardan erkeklere benzeyenlere ve erkeklerden ka-


dinlara benzeyenlere,

12-Allah'in ch5inda ba5ka bir 5ey/kimse adina hayvan kese-


ne,

13-islâmida asti olmayan bir 5eyi (bidat) sonradan dinden-


mi5 gibi dine sokana veya o bidatçiyi koruyup giizetleyene,

14-Canli hayvan veya insan sureti yapanlara,

15-Lût (a.$)'in kavminin amelini yapana,

16-Babasina ve annesine sCivene,

17- Or kimseyi yanh5 yola sevk edene yahut dogru yoldan


ahkoyana,

18-Hayvanla cinsel ili5kiye girene,

19-Bir hayvanin yüzüne, demiri isitip basarak i5aret koyana,

20-Bir Müslüman'a zarar veren veya onu tuzaga dû5ürene,

21-Kabirleri çokça sürekli ziyaret eden kadinlara,

22-Kabirler üzerine mescid in5a edenlere,

23-Kabirleri i5iklanchranlara, mum yakanlara


ibn Kaybn E!-Cezviyye 45

24-Kocasina karsi haniminin, efendisine karsi kôlesinin aklini


çelene,

25-Hanimina arka organindan yaklasana,

26-Kocasiyla iliskiyi reddeden kadina melekierin sabaha ka-


dar lanet edecegi,

27-Kendisini babasindan baskasina nisbet eden kimseye,

28-Bir kardesine demir (silah vb.) dogrultana/kaldirana,

29-Sahabîlere stiven kimseye,

30-Kadin elbisesi giyinen erkege, erkek elbisesi giyinen ka-


dina,

31-Rüsvet alana, verene ve bu konuda aracilik yapana

Rasûlullah bunlarin disinda baska seyler için de lanet etmis-


tir.

Ayni sekilde Allah'in lanet ettikleri de vardir.


1-Yeryüzünde bozgunculuk çikaran, akrabalik baglanni ko-
paran, kendisine ve peygamberine eziyet eden kimselere Allah
lanet etmistir.

Ayette sôyle buyrulur: "Geri clônerseniz, yeryüzünde boz-


gunculuk yapmaya ve akrabalik baglanni kesmeye deinmüs ol-
maz misiniz? iste buniar, Allah'in kendilerini Iânetledigi, sagir
kildigi ve gôzierini loir ettigi kimselerdir." (Muhammed, 22-23)

2- Allah Teâlâ'nin indirmis oldugu açikiamalari ve hidayet


yoiunu gizleyenlere Allah lanet etmistir.
46 Bir Glinahm Yetrnif Zarart

Ayette 5ôyle buyrulur: "Allah ve Resûlünü incitenlere Allah,


dünyada ve ahirette lânet etmi5 ve onlar için horlayici bir azap
hazirlamer." (Ahzab, 57)

3- iffetli ve namuslu kadinlara iftira atanlara Allah lanet et-


mi§tir.

Ayette 5ôyle buyrulur: "Indirdigimiz açik delilleri ve hidayet


yolunu -kitapta onu insanlara apaçik gijstermemizden sonra-
gizleyenler yok mu, i5te onlara hem Allah hem de bütün lânet
ediciler lânet eder." (Bakara, 159)

4-Kâfirlerin dinlerini, sistemlerini, ya5antilanni Müslümanla-


rin dinlerinden, sistemlerinden, ya5antilarindan daha dogru gô-
renlere Allah lanet etmi5tir.

Ayette 515yle buyrulur: "Namuslu, keitülüklerden habersiz


mümin kadinlara zina isnadinda bulunanlar, dünya ve ahirette
Iânetlenmi5lerdir. Yaprni5 olduklanna, dilleri, elleri ve ayaklan-
nin, aleyhlerinde 5ahitlik edecegi gün onlar için çok büyük bir
azap vardir." (Nur, 23-24)

Sayet günahlann tek zararr, Allah'in, Rasûlülnün ve melek-


lerin lanetlerini günah 4Ieyenin hak etmesi olsaydi, bu ceza;
günah i5leyenlerin i5lemi5 olduklan günahlan terk etmesi için
yeterli olurdu.

Yirmi Birinci Zarar:

Günahin bir diger zaran ise; günah i5leyen kimsenin


Rasûlullah'in ve meleklerin dualarindan mahrum kalmasudir.
Çünkü rabbimiz peygamberine; mü'min kadinlara ve erkeklere
istigfar etmesini emretmi5tir.
ibn Kayim EI-Cezviyye 47

Melekler hakkinda ise 5tityle buyurmu5tur: Ar511 yüklenen ve


bir de onun çevresinde bulunanlar (melekier), Rablerini hamd
ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de bagi5lan-
masini isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her 5eyi ku-
5atmt5tir. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bagi5la,
onlari cehennem azabindan koru! (derler). Rabbimiz! Onlari da,
onlann atalarindan, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanlari da
kendilerine vâdettigin Adn cennetierine koy. Süphesiz azîz ve
hakîm olan sensin! Bir de onlari, her türlü kôtülüklerden koru.
O gün sen kimi kiitülüklerden korursan muhakkak ki onu rah-
metine mazhar etmi5 olursun. Bu en büyük kurtulu5tur.
(Mü'min, 7-9)

Bu dua; melekierin tevbe edenler için yapmi5 oldugu duala-


ridir. Allah'in kitabina ve Rasûlünün sünnetine uyan ve bu iki
yoldan ba5ka üçüncü bir yol tanimayan mü'minlere dualaridir.
Dolayisiyla ayette vasfedilenlerin di5indakiler, kendilerine dua
edilenlerin vasiflarina sahip olmadikiarindan ôtürü, bu duanin
kendilerine de yapilmasini bekleyemezler.

Yirmi ikinci Zarar:

Ahirette gôrülecek 5iddetli azab...

Rasûlullah (s.a.v) sik sik: "Sizden bir rüya gifiren yok mu?"
diye sorardi. Gârenler de, O'na Allah'in diledigi kadarini anlatir-
lardi. Bir sabah bize yine sordu: "Sizden bir rüya giiren yok
mu?" Kendisine: "Bizden kimse bir 5ey gsfirmedi!" dediler.

Bunun üzerine: "Ama ben gitirdüm" dedi ve anlatti: "Bu gece


bana iki ki5i geldi. Beni alip haydi yürü! dediler. Yürüdüm. Yatan
48 Bir Günahm Yebnif Zarari

bir adamin yanina geldik. Yaninda biri, elinde bir kaya oldugu
halde ba§ucunda duruyordu. Bazen bu kayayi ba§ina indirip
onunla ba§uni yariyordu, ta§ da saga sola yuvarlanip gidiyordu.
Adam tai takip ediyor ve tekrar aliyordu. Ama bai eskisi gibi
iyile§inceye kadar vurmuyordu, iyile§tikten sonra tekrar indiri-
yor, ônceki yaptiklarini aynen yeniliyordu. Beni getirenlere:
"Subhanallah! Nedir bu? dedim.

Dinlemeyip: "Yürü! Yürü!" dediler.

Yürüdük, sirtüstü ummi§ birinin yanina geldik. Bunun da


yaninda, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamin
bir yüzüne gelip, çengeli takip yüzünün yarisini ensesine kadar
soyuyordu. Burnu, gôzü enseye kadar soyuluyordu. Sonra ôbür
tarafina geçip, ayni §ekilde diger yüzünün derisini de ensesine
kadar soyuyordu. Bu da, yüz derileri iyile§ip eskisi gibi sihhate
kavu§uncaya kadar bekliyor, sonra tekrar iince yaptiklarini
yapmaya ba§liyordu. Ben burada da: "Subhanallah, nedir bu?"
dedim. Cevap vermeyip: "Yürü! Yürü!" dediler.

Beraberce yürüdük. Firin gibi bir yere geldik, içinden birta-


kim gürültüler, sesler geliyordu. Gsfirdük ki, içinde bir kisim çip-
lak kadinlar ve erkekler var. A§agi taraflarindan bir alev yükselip
onlari yaliyordu. Bu alev onlara ula§inca çiglik kopariyorlardi.
Ben yine dayanamayip: "Bunlar kimdir?" diye sordum. Bana ce-
vap vermeyip: "Yürü! Yürü!" dediler.

Beraberce yürüdük. Kan gibi kirmizi bir nehir kenarina gel-


dik. Nehirde yüzen bir adam vardi. Nehir kenarinda da yaninda
birçok ta§ bulunan bir adam duruyordu. Adam bir müddet yü-
züp kiyiya dogru yana§inca yaninda ta§lar bulunan kiyidaki
adam geliyor, bbürü agzini açiyor bu da ona bir ta§ atip kovali-
11rn Kayino El-Cezviyye 49

yordu. Adam bir müddet yüzdükten sonra geri dônüp adama


dogru yine yaklawordu. Her dsfinüende agzini açiyor, kiyidaki
de ona bir tas atiyordu. Ben yine dayanamayip: "Bu nedir?" di-
ye sordum. Cevap vermeyip yine: "Yürül Yürü!" dediler.

Beraberce yürüdük. Çok çirkin gôrünü51ü bir adamin yanina


geldik. Bôylesi çirkin kimseyi giirmemigindir. Bunun yaninda
bir ate5 vardi. Adam ate5i tutu5turup etrafinda difinüyordu. Ben
yine: "Bu nedir?" diye sordum. Cevap vermeyip: "Yürü! Yürü!"
dediler.

Beraberce yürüdük, iri iri agaçiari olan bir bahçeye geldik.


içerisinde her çe5it bahar çiçekleri vardi. Bu bahçenin içinde çok
uzun boylu bir adam vardi. Semaya yükselen ba5ini neredeyse
gifiremiyordum. Etrafinda çok sayida çocuklar vardi. Ben yine:
"Bunlar kimdir?" dedim. Cevap vermeyip: "Yürü! Yürü!" dediler.

Beraberce yürüdük. Ulu bir agacin yanina geldik. Ne bundan


daha büyük, ne de daha güzel bir agaç hiç giirmedim. Arkada5-
larim: "Agaca çik!" dediler. Beraberce çikmaya ba5ladik. Altin ve
gümü5 tuglalarla yapilmi5 bir 5ehre dogru yükselmeye ba5ladik.
Derken 5ehrin kapisina geldik, Kapiyi çalip açmalanni istedik.
Açtilar ve beraberce girdik. Bizi bir kisim insanlar kar5dadi. Bun-
lar yaratili5ça bir yansi çok güzel, diger yansi da çok çirkin kim-
selerdir. Sanki bôylesine güzellik, bôylesine çirkinlik gifirmemi5-
sindir. Arkada5lanm onlara: "Gidin 5u nehire banin!" dediler.
Megerse orada açikta bir nehir varm15. Suyu sanki safi süttü,
bembeyaz, gidip içine banip çiktilar. Çirkinlikleri tamamen git-
mi5 olarak geri geldiler. iki taraflan da en güzel 5ekli almi5ti.

Beni dola5tiran arkada5larim açikladilar: "Bu giirdügün Adn


cennetidir. $u da senin makamindir. Gijszümü çevirip baktim. Bu
50 Bir Giinahm Yetniif Zarari

bir saraydi, tipki beyaz bir bulut gibi. "Beni gezdirin, içine bir gi-
reyim!" dedim. "Simdilik hayir! Ama mutiaka gireceksin," dedi-
ler.

Ben: "Geceden beri acayip 5eyler gôrdüm, neydi bunlar?"


diye sordum. "Sana anlatacagiz," dediler ve anlattilar: "Ta5la
ba'i yarilan, o ilk gôrdügün adam, Kur'an'i atip reddeden, farz
namazlarda uyuyup kilmayan kimsedir.

Ensesine kadar yüzünün derileri, burnu, gôzü soyulan adam,


evinden çikip yalanlar uydurup, etrafa yalan saçan kimsedir.

Firin gibi bir binanin içinde gôrdügün kadinli erkekli çiplak


kimseler, zina yapan erkek ve kadinlardir.

Kan nehrinde yüzüp agzina ta atilan adam faiz yiyen


adamdir.

Ate5in yaninda durup onu yakan ve etrafinda dônen pis


manzarali adam, cehennemin, ate5in bekçisidir.

Bahçede gôrdügün uzun boylu adam Ibrahim (a.$)'di. Onun


etrafindaki çocuklar ise, fitrat üzere (buluga ermeden) ôlen ço-
cuklardir." Cemaatten biri hemen atilarak: "Ey Allah'in Resulü!
Mü5rik çocuklari da mi?" diye sordu. Rasulullah (s.a.v) "Evet,"
dedi, "mü5rik çocuklari da." ve anlatmaya devam etti: "Yansi
güzel yarisi çirkin yaratili511 olan adamlara gelince, bunlar iyi
amellerle kôtü amelleri birbirine kareirip her ikisini de yapan
kimselerdir. Allah onlari affetmeir.""

64 Buhari, sabah namazmdan sonra rüya tabiri 7047.


ibn Kayim EI-Cezviyye 51

Yirmi Üçüncü Zarar:

i5lenilen günahlar; birçok fesadin ortaya çdcmasma neden


olur. Yeryüzünde, suda, havada, meyve ve sebzede fesada yol
açar. Nimetlerin kirlenmesine ve meskenler de çe5itli bozguncu-
luklar ve fesatlar ortaya çikar.

Rabbimiz 5ôyle buyurur: "insanlann bizzat kendi i5ledikleri


yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptiklari-
nin bir kismini onlara tattirsin; belki de (tuttukiari kititü yoldan)
dânerler. (Rûm, 41)

-Mücahid 5ifeyle demi ir: "Zalim bir yônetici insanlari idare


etmeye ba5layinca zulüm ve fesat ortaya çikar. Bundan dolayi
Allah (c.c.) yagmur yagdirmaz, bbylelikle ekin de nesil de yok
olur. Allah teala bozgunculuk yapanlari sevmez."65

-Mücahid sonra 5u ayetleri okudulnsanlann elleriyle ka-


zancliklan (günahlan) yeryüzünden karada ve denizde fesat
Belki diinerler diye Allah onlara, yaptiklarinin bir kismini tat-
tirlyor."

Daha sonra da 5u ayetleri okudu: "Dünya hayatina dair ko-


nu5masi senin ho5una giden, pek azili dü5man iken, kalbinde
olana Allah'i 5ahid tutan, i5ba5ina geçince, yeryüzünde bozgun-
culuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmege çabalayan insanlar
vardir. Allah bozgunculugu sevmez."(Rûm, 41)

Daha sonra da sôzlerine devam ederek 5ôyle demi5tir: Ayet-


te bahsedilen deniz: "Vallahi o bildigimiz deniz degildir bunun
manas' her bir beldeden mutlaka bir nehir akar; i5te ayette
bahsedilen deniz odur."

bs
Bkz: Taberi tefsiri, 3/510.
52 Bir Gilnahin Yetrnif Zarart

-ikrime (r.a) 5ôyle demi5tir: "Karada ve denizde fesad çikti


Vallahi ben size "i5te 5u deniziniz" demiyorum. Bilakis her kasa-
ba bir nehir üzere kuruludur; i5te oranin denizi de odur." de-
mi5tir.66

-Katâde (r.a) 5ôyle demi5tir:"Ayette bahsedilen "karadan"


kasit 5ehirlerdir, "denizden" kasit ise kasaba ve kôylerdir" 67

-Ben (ibni Kayyim) derim ki: Allah tatli suyu "deniz" diye
isimlendirmi5tir çünkü ayette: "iki deniz bir olmaz; 5u tatli, su-
suziugu keser, 5u da tuziudur; (bogazi) yakar." Buyrulur. (Fatir,
12)

Çünkü dünyada durgun ve tatli olan hiçbir deniz yoktur. Bu


yüzden ayetlerde "tatli deniz" diye ifade edilen akarsulardir.
"Tuzlu deniz" diye ifade edilenler ise, durgun olan deniz veya
okyanuslardir.

-ibn Zeyd (r.a) 5ôyle demi5tir: "Karada ve denizde fesat çik-


ti" Ayette bahsedilen fesat; günahlardir.

Ben (ibni Kayyim) derim ki: Ayette günahlarin; fesat ve boz-


gunculukiarin ortaya çikmasina sebep oldugu bildirilmi5tir.

$ayet "Ortaya çikan fesad" dan kasit bizzat "günahlar" ol-


mu5 olsaydi, o zaman "liyuzîqahum" kelimesindeki "Lam" harfi
"Onlara tattirmak için" âkibet 'ami" olmu5 olur. Dyle oldugu
zamanda mana: çikarmi5 oldukiari fesadiarinin neticesi olarak
Allah; onlara yaptiklarindan beiki dônerler diye bir kismini tat-
tirmi5tir.

66 Bkz: Taberi tefsiri, 3/511. isnach sahihtir.


67 Bkz: Taberi tefsiri, 511/18 isnadi sahihtir. Abdürezzak tefsir, 2/86 tahric etmistir.
ibn Kayim EI-Caviyye 53

Birinci gôrüse Ore; fesad ve bozgunculuklarin ola-


rak, dünyada kullarina vermis oldugu yoksulluk, kiitülük
ve acilardir. Kullar her günah i5lediklerinde Allah onlara hemen
bir ceza ortaya gkanr.

Nitekim seleften bir kimse 5stiyle demi5tir: "Sizler her bir gü-
nah i5lediginizde, Allah Teâlâ buna kar5ilik olarak yeni bir ceza
meydana getirir."

Ayette bahsedilen fesattan maksat günahlar ve günahlann


yol açmi5 oldugu 5eylerdir. Bunu ayetin sonundaki "yaptiklari-
nin bir kismini onlara tattirmak için" cümlesi zaten destekle-
mektedir. Aslinda 5imdi hâlimiz bundan ibarettir. Allah Teâlâ bi-
ze sadece yaptiklarimizin pek ami tattirmaktadir. Sayet bütün
yaptiklanmizin cezasini tattiracak olsaydi yeryüzü üzerinde hiç-
bir canli kalmazdi.

Yirmi Dôrdüncü Zarar:

i5lenilen günahlann bir diger zaran da yeryüzünün sarsil-


masi ve bereketin yeryüzünden kalkmasuchr. Rasûlullah Semûd
kavminin ya5arni5 oldugu diyardan geçerken; oradan aglamak-
sizin geçrnelcten, sulanndan içmekten, kuyulanndan su çekmek-
ten sahabelerini men etmi5tir. Hatta sulanyla yogrulan hamur-
lann hayvanlara verilerek yem edilmesini emretmeir.

Yirmi Be5inci Zarar:

Günahlann diger bir ba5ka zaran ise meyve, sebze vs. $ey-
lerin azalmasi ve afetierin tanin alanlanm vurmasudir.

Emevi devietinin anbarlannin birinde bir bugday tanesi bu-


lundu. Büyüklügü bir çekirdek tanesi kadardi. Bu bugday tanesi
54 Bir Criinahin Yetmif Zarari

bir bohçaya sarilmis vaziyette ve yaninda da: "Bu bugday tane-


si, adaletin yaygin ve hâkim oldugu zamana aittir" yazili idi.68

Bu nedenledir ki, bazi kimseler geldiler ve bana sôyle dedi-


ler: eskiden meyve ve sebzeler simdikinden daha büyük idi.
Meyvélèrde birçok hastaliklar ônceden yok iken, yakin zaman
da birçok hastaliklar peydah oldu.

Yirmi Altma Zarar:

Günahlarin di; ve 5ekle de zaran vardur. Bunlara


gelince;

Rasûlullah (s.a.v) sôyle buyurmustur: "Allah Teâlâ, Âdem'i


yarattiginda 60 arsin boyunda yaratti. insanlar küçüle küçüle
simdiki hallerini aldilar."68

Allah Teâlâ yeryüzünü zalimierden, fasik ve facirlerden, ha-


inlerden temizlemeyi diledigi vakit kullari arasindan, peygam-
berlerinin soyundan gelen bir kimseyi yeryüzüne gkaracaktir.
Nitekim yeryüzü zulümle dolduktan sonra (Mehdi) adaletle dol-
duracaktir.

Ayrica Mesih isa Yahudi ve Hiristiyanlart ifeldürecektir. AI-


lah'in peygamberine giinderdigi dini aynen yeryüzünde ikâme
edecek, yeryüzü bereketini ortaya çikartacak ve ifinceki haline
vine geri dônecektir. Dyle bir hal alacak ki, bir salkim üzüm bir
deve yükü kadar büyüyecek, hatta bir nar kabugunun altinda
gôlgelenenler olacak, bir meyve tanesi büyük bir topluluga ye-
tecektir.

68 Ahmed müsned, 2/296. Abbas Ed Dürri tarihinde lbni Meinden rivayet etmistir,
4/191. Senedi Ebi Kuhzem'e dayamr ve sahihtir.
69 Buhari, Âdem (a.$)'m yaratilmasi, 3326. Müslim, 2841. Bkz: Zadul Mead, 2/422. Me-
narul Münif, 66.
ibn Kaybn EI-Cezviyye 55

Nitekim yeryüzü günahlardan temizlendigi zaman, günahlar


ve küfür sebebiyle ortadan kaldirilan bereket tekrar iade edile-
cektir. Kuskusuz Allah'in yeryüzüne indirdigi cezalann etkisi
orada kalmaya devam etmis, o topraklarda yasayan toplulukla-
nn islemis oldugu suçiar benzeri günahlann meydana gelmesi-
ne sebep olmustur.

islenilen günahlar o suçlann sonuçlan oldugu gibi, yeryü-


zündeki bu neticeler de cezalann neticelerindendir. Bôylece Al-
lah Teâlâ'nin serii hükümleri ile ilâhî sünnetleri ôncede sonra da
bir olmus ve degismemistir.

Büyük cezalar; büyük suçlann, hafif cezalar da; basit suçiar


için hazirlanmistir. Allah Teâlâ, kullanna berzah âleminde de
kullann yaptiklannin karsiligini alacagi ahiret hayatinda da bôy-
lece hükmedecektir. Her sey onun hükmü altinda olacaktir.

Bir seytanin kula olan arkadasligini, yerini, yurdunu bir dü-


sün. Nitekim bir Seytan kula arkadas oldugu zaman, onun üze-
rinde hâkimiyet kurar ve bôyle olunca kulun; ômründen, ame-
linden, sôzünden ve rizkindan bereket kaldirilmis olur. Her ne-
rede seytana itaat edilirse oradan bereket kalkar. 0 nedenledir
ki, seytanin son duragi olan cehennem yurdunda ne bir hayat,
ne rahmet ve ne de bereket vardir.

Yirmi Yedinci Zarar:

islenilen günahin cezalanndan birisi de; kalbe hayat veren,


kalbin temiz ve pak olmasini saglayan "loskançkk ateeni sôn- •
dürmesidir. Nasil vücut harareti bir beden için büyük ônem ta-
siyor ise ayni sekilde "kiskançlik" atesi de kaip için ôylece ônem
tarir.
56 Bir Ganahm Yennif Zaran

Kiskançlik ayni bir ate5 gibidir. Nasil bir ate5; demir, altin,
gümü5te bulunan kiri ve pasi siler atarsa aynr•;ekilde kiskançlik
da kôtü olan sifatlan kuldan siler atar. Dolayisiyla insanlarin en
5ereflileri, en azimlileri; en kiskanç olanlaridir. En güzel ve en
yüce olan kiskaçlik hiç 5üphesiz ônce ferdi olani, sonra akraba-
lara has olani ve daha sonra bütün insanlari içine alanidir. Bun-
dan dolayi insanlarin içerisinde ümmeti için en kiskanç olan
Muhammed (s.a.v) idi. Allah Teâlâ ise; Muhammed (s.a.v)'dan
daha kiskançtir.

-Sa'd b. Ubade radiyallahu anh Hazreç kabilesinin lideri idi.


Kendisi laskançlrgi ile halk arasinda me5hur olmu5tu. Kiskançligi
ôyle bir derecede idi ki, kendisi bir kadini bo5adigi zaman insan-
lar o kadin ile evlenmeye korkardi. Allah Subhanehu ve Teâlâ
zinada dôrt 5ahidin getirilmesi hükmünü indirdiginde, kendisi
5ôyle demi5tir: "Eger bir adami kanmla gôrsem, kiliçla onu vu-
rurum!" Bu durum Rasûlullah'a (s.a.v) ula5tiginda 5ôyle demis-
tir: "Sa'd'in kiskançligina mi 5a5inyorsunuz? Allah'a yemin olsun
ki ben ondan daha kiskanam, Allah da benden daha kiskançtir.
Bundan dolayi Allah gizli ve aak her türlü fuh5u yasaklarni5-
tir."7°

"Ey Muhammed Ümmeti! Erkek bir kul veya kadin bir kul
zina ettigi vakit Allah'tan daha kiskanç kimse yokturrn

Hadiste: "Allah laskançtir, mümin de kiskançtir. Allah'in kis-


kanmasi, müminin Allah'in haram ettigi 5eyi yapmasidir."72

Hadîs-i 5erifte: "Allah'tan daha kiskanç kimse yoktur. Kis-


kançiigindan ôtürüdür ki açik ve gizli bütün fuhu5lan (çirkin i5le-

" Buhari, nikâh, 107; hudud, 40.


71 Buhari, kiisuf, 1044. Miislim, kiisuf 901.
72 Buhari, Nikâh 107, Mûslim, Tevbe 36/2761. Tirrnizî, Rada 14/1168.
Ibn Kayim El-Ce:zviyye 57

ri) yasaklamer. Allah'tan daha çok ôvülmeyi seven yoktur.


Bundan ôtürüdür ki müjdeleyici ve uyarici elçiler gitindermi5-
tir.”73

êyleyse diyebiliriz ki bu hadis; Kaynagi çirkinliklerden ho5-


lanmamak ve bunlardan nefret etmek anlami ta5iyan "kiskanç-
lik" ile adaletin, rahmetin ve ihsanin kemalini olueuran "maze-
reti sevmeyi"bir arada zikretmi5tir. Ôyleyse Yüce Allah -a5in kis-
kançligiyla beraber- ôzür dileyenlerin yani i5lemi5 oldukiari gü-
nahlardan dolayi ttivbe sfizrünü kabul eder.

Bu yüzden kiskanmi5 oldugu bir 5eyin (haram) 4Ienmesi stiz


konusu oldugunda kulunu hemen cezalandirmaz zaten bundan
dolayi kullarini ôzür dilemeye te5vik etmi5, bu -konuda kullarini
uyarmi5, müjdelemesi için peygamberler giindermi5 ve kitaplar
indirmeir. Nitekim bu ne de büyük bir rahmettir. i5te bu 5eref
ve iyiiigin en son noktasi, zirvenin en son siniridir.

insanlardan çoguna 5ôylece bir baktiginda kiskançliklari ve


üfkeleri 5iddetlendiginde kar5i taraftan eezür dilemesini istemek
ve stizür dileyenin ôzrünü kabul etmeksizin intikam almaya yes-
neldiklerini giirürsün. Natta ôyle bir kiskaçlik ve iifkelerinden
dolayi kar§i taraf zaten mazur/mazeretli oldugu halde, ki5ilerin
mazeretini kabul etmezler.

insanlarin mazeretierini kabul eden insanlarin çogunda ise


kendisinde var olan kiskançligin azligi sebebiyle insanlarin ôzür-
lerini kabul eder ve nitekim bu ki5i tüm ôzürlülere kaqi ifizür an-
layi511 baya bir geni5letir, mazeret sayilmayan 5eyleri dahi maze-
ret olarak gürür. Hatta bu kimselerin çogu da mazeret olarak

73 Buhari, Küsûf 2, Tevhid 15,20. Müslitn, Tevbe 32, 36. Darimi, Nikah 37.
58 Bir Giinalan Yebnif Zaran

kaderi giirürler. i5te bu iki durum da (kiskançlik) hasleti iivgüye


deger degildir.

Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurmueur: "Bazi kiskançliklar


vardir ki Allah bu kiskançligi sever. Bazi kiskançliklarda vardir ki
Allah bu kiskançliklara buguz eder. Allah'in (c.c.) buguz ettigi
kiskançlik 50phe gerektirmeyen durumdaki laskançlikttr." 74

êvülmeye deger Allah'in sevdigi kiskançlik ise kiskançlikla


mazeretin beraber olmasidir. Kiskançlik duyulmasi gereken
yerde kiskançlik duymak, mazeretli oldugundan dolayi da ki5iyi
mazeretli giterüp affetmek gerekir. i5te kimde bu haslet bôylece
yer etmi5 ise gerçekten sfivgüyû hak etmi5 demektir.

Allah Teâlâ bütün kemâl sifatlari kendinde bulundurdugun-


dan dolayi iivülmeye en Iayik olandir. Bundan dolayi Allah
Teâlâ'yi geregi gibi hiçbir kimse devemez; bilakis O kendini iisvüp
methettigi ve yikelttigi gibidir.

Kiskanç kimse, Rabbinin sifatlarindan birine muvafakat et-


mi5tir. Her kim, Allah'in sifatlarinin birinde O'nunla muvafakat
etmige, bu sifat kendisini Allah'a (c.c.) sevk eder. Rabbine ya-
kin rahmetine yalanla5tirir ve sevdirir. Bu haslet kul için
bir nimettir.

Allah (c.c.) Rahîm'dir, merhametlileri sever;

Cômerttir, cômert kimseleri sever;

Âlimdir, âlim kimseleri sever;

74 Ahmed, 4/154. Abdikezzak cami, 4/409. Taberani, 340. lai Huzeyme, 2478.
ibn Kayim El-Cerviyye 59

Güçlüdür, güçlü mü'mini sever ve bu peygamber efendimi-


zin yaninda da bôyledir:

Hadiste 5ôyle buyrulur: "Kuwetli mü'min Allah katinda zayif


mü'minden daha hayirlu (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bu-
nunla beraber) her ikisinde de hayr vardir. Sen, sana yararli
olan 5eyi elde etmeye ça115, Allah'dan yardim iste ve aslâ acziyet
gôsterme. Ba5ina bir dey gelirse, "eyle yapsaydim, bôyle olur-
du" diye hayiflanip durma! "Bu Allah'in takdirir; O, ne dilerse
Dyle yapar" de. Çünkü "eger" kelimesi, eytani memnun edecek
i5lerin kapisini açar."75

Allah Teâlâ;

Hayâlidir, hayâblari sever;

Güzeldir, güzel i5ler yapanlari sever,

Tektir, tek i5 yapanlan sever...

Aslinda i5lenilen günahlarin tek zarari; bu güzel sifatlarin


yok olmasina sebep olmak yahut bu vasiflara sahip olmaya en-
gel olmt4 olsaydi günahkârlara ceza olarak yeterdi. Çünkü ha-
tirdan geçirilen bir 5ey vesvese olmakta; vesvese iradeye dd-
nü5mekte; güçlenen irade karar olmakta nitekim karar da ey-
leme dônü5rnektedir.

Dyle ki daha sonralari sahip olunan bu hasletler, ki5iden ay-


rilmayan bir karakter, sabit ve küklü bir huy olur. Dolayisiyla
bir aleanlik yahut karakterden kurtulmak nasal zor
ise i5te bundan da kurtulmak o derece zor bir hale gelir.

75 Müslim, leader 34; ibn Mace, mukaddime 10, zühd 14, Ahmed b. Hanbel, 2/366, 370 .
60 Bir Gilnahm Yetmif Zarari

Kisacasi mesele §undan ibarettir; Bir kul her zaman günah


i5lerse kalbinde; kendisi, ailesi ve diger bütün insanlar için kis-
kançlik duygusunu tamamen yitirir yahut kiskançlik duygusu
yok denecek kadar zayiflar. Nihayet i5lemi5 oldugu çirkin 5eyleri
kendisi için de ba5kasi için de çirkin gôrmemeye ba5lar. Kulun
imani hall bu dereceye vardiginda artik helak kapisindan içeri
girmi5 demektir.

Flatta ôyle ki bu kimselerin birçogu da günahlari gôr-


memekie kalmayip; günahlari, çirkinlik ve zulümleri ba5kalanna
güzel ve süslü gôsterirler. Daha sonra bundan da ileri giderek
insanlari bu günahlari, çirkinlikleri i5lemeye çagirir ve te5vik
ederler. Hatta insanlarin bu çirkin günahlari yapabilmesi için
elinden gelenleri yaparak büyük çaba sarf ederler.

Bu nedenle diyebiliriz ki "deyyus" kimse, Allah'in en pis ku-


ludur, cennet deyyusa haramdir. Zulmü ve ta5kinligi helâl sa-
yan, bunlari güzelmi5 gibi insanlara sevdiren süslü gôsteren
kimselere de cennet haramdir.

i5te geirdün mü, ônem gôsterilmeyen, ne olacakmi5 denilen


bir kiskançlik ki5iyi nerelere kadar gôtürüyor?

Bu seni su sonuca vardirir:

i5te bütün yukarida anlatfiklarimizdan sonra §u sonuca van-


liyor; Dinin asli müspet kiskançliktir. Dolayisiyla kiskanmayan
kimsenin dini de yoktur. Çünkü kiskançlik kalbi günahlardan
himaye eder, kalp ise vücutta lider konumda oldugu için azalari
korur ve bununla birlikte kôtülükleri ve çirkinlikleri defeder.
Kiskançsizlik ise kalbi stildürür. Bunun neticesinde uzuviar da
Artik kalpte günahlara kar5i koyma gücü kalmaz.
fbn Kayim El-Cezviyye 61

Diyebiliriz ki; Kalpteki kiskançlik, bedende var olan, hastalik-


lara karsi direnç gsfisterip, hastaliklarla mücadele eden güce
benzer.

Bedende var olan bu güç, zayifladiginda hastaliklar bedende


peyda olur çünkü hastaliga karsi duran, bedeni himaye eden
hiçbir güç kalmadigi için hiçbir engel ile karsilasmaz. Nitekim
hastalik bedene iyice yerlesir ve bedeni yavas yavas eritir. Ayri-
ca bu durumu kendisini ve yavrusunu boynuzlanyla müdafaa
eden mandaya benzetebiliriz. Hayvanin boynuzu kinldt mi dü-
manlannin istahl kabanr ve ona ilk firsatta saldirirlar. iste kis-
kançliffi olmayan durumu da ayni bôyledir.76

76
Kiskançhk duygusunun geni5 bir sahasi varchr. Kiskançhk; yaranh5 itibariyle insan-
larda var olan gayret duygusunu ifade eder. Ancak her konuda oldugu gibi e5ler arasa
luslcançhgut da bir Cilçüsù ve dengesi olmalidir. Dengesiz bir laskançhk birçok yan4lik-
lann ve tatsizhIclann ortaya çtkmasma neden olabilir. Nitekim insanda ôfke kuvvetinin
varhgt, onun kendi canmi, ailesini, mahm, konunaya yüneliktir. Eger bu duyguyu aen
derecede kullanmaya kalkarsatuz, zalim bir despot, magna bir ceberut olursunuz. Bunun
gibi, luskançbk duygusunun veri4 gayesi, eeerin birbirlerinin iffetini korumak, onlan
kendini bilmez serserilerin kôtü bakt5lanndan esirgemek, evlilikten dogan karelikh ai-
diyet olgusunun saygm hattrasuu el üstünde tutmak gibi hususlarchr.
Genellikle kadm korunmaya daha muhtaç oldugundan, onun koruyucu zuht olan erkek-
teki Inskançhk duygusu dalla güçlüdür. Yüce Yaraticunn verdigi, hikmet dolu bu las-
kançhic duygusu, kendi smulan içerisinde kalchgt sürece iyidir; fakat, sunurlan zorlachgt
zaman ilaç iken zehir olur. Bu suur, Kur'an ve Sünnetin belirledigi stmrdtr. Bu sunnn al-
tinda kalanlar, gayretsizlik damgastm yedikleri gibi, smtrm c4ma çdcanlar da 5üpheci
damgasuu yemeye mahkum olurlar.
Çok kuvvetli emareler olmadigt sürece eeerin birbirinden eiphelenmeleri, onlan tam bir
§izofreni tanumna sokabilir. Bu gibiler, Kur'an-t Kerim'de yasaklar listesine ah-
nan "suizan" ve "tecessüs" suçundan yargilanacaklarchr.
Kiskançhk duygusunun ôyle ümeklerine rasthyoruz ki; sabah evden giderken açthp
açihnachem kontrol etmek için perdeleri ieretleyenler, eve gelince banyoyu, sabunu
kontrol edenler, e lerini kapict ile dahi konuturmayanlar gibi,.. hezeyan derecesinde
kiskançhk hisseden insanlar var.
Bu derece yogun ya.5anmayan, hastalik stmfina koymachgmuz; ama eviiligin ahengini
bozan laskançhldarm çogu, kiginin sevdigi insam kaybetme korkusunun ve kendine olan
güvensizliginin sonucudur. Ban insanlar, eeerinin kart cinsten birisinin ban üzellikle-
rini begenmesini, onun güzel vurgulamasun rahatstz edici bulur. Bunu, e5-
lerinin kendilerini begetunedigi §eklinde algilaytp laskançhk duygusuna kapthrlar. Oysa
bu yan4 bir aleamachr. Kimse müketmnel degildir; ba5ka bir insatun ban üzellilcleri
insanm kendi ôzelliklerinden daha iyi olabilir. insamn, eeinin baecalanntn ban üzellikle-
rini takdir etmesinden, kendisini sevmedigi, istemedigi anlamuu Ocarmamast gerekir.
62 Bir Giinahm Yetmif Zarart

Yirmi Sekizinci Zarar:

Günahin cezalarindan biri de kalbin hayatinin ana maddesi


olan "hayâ" yi yok etmesidir. Hayâ her hayrin asli ve her hayrin
kaynagidir, onun yok olmasi bütün hayirlarin yok olmasi anla-
mina gelir.

Allah Rasûlu (s.a.v) 515yle buyurur: "Hayânin tümü hayir-


dir"77

Bir diger hadiste: "ilk peygamberlik sôzlerinden, insanlara


ula5an sôzler arasinda sôz vardir: Utanmazsan (hayâ etmez-
sen) diledigini yap!"78

Bu hadisin iki apklamast vardir.

* Kiskanan kisi, fincelikle kislcançliktan kaynaklanan olumsuz duygularmt kontrol etme-


ye çaltsmah. Ban kiskanç esler, eslerini eve bagh tutmak için tehdit yolunu kulla-
mr. Halbuki sadakat, tehditle dee; ancak sevgiyle saglanir. Esini baski altinda tutmaya
çahsmalc, her hareketini takip etmek, afin eüpheci davranmak, kiskançhgt dflce biçimin-
de yansitmak karst tarafi daha çok uzaklastinr.
* Olumsuz duygularla bas etmenin yolu, onlann yerini olumlu duygularla doldunnak-
Kisi, sevdigi insana sevgiyle yaklastikça, karsisindaki de ona aym sekilde yaklasacak
ve beiki de kiskançhgi doguran nedenler ortadan kalkacalctir.
* Bu tür sorunlar yasayan kisiler arzu ediyorlar ki, esleri bunu kendi kendine anlasm,
kendileri bu dununu itiraf etmek durumunda kalmasmlar. Oysa esleri kendilerini incit-
tiklerinin farkmda bile olmayabilir.
* Güven duygusunu zayiflatan en ônemli etken, açik iletisimin ohnamasidir. Birbirlerine
dolayli, imah mesajlar veren, kinayeli konusan insanlar, farkmda ohnadan düzeltmek is-
tedikleri yanlist daha da artinrlar. Sorunlann büyümemesi için kesimlikle açik iletisim
sartnr.
* Bilindigi gibi, iliskilerde kisinin kullandigi yüntem de sôyledikleri kadar ônemlidir.
Kisi dogru bir eey sifeylüyorken, yanhs bir üslup seçerse, hem kendisini dogru ifade ede-
mez hem de taraflar gerginlesir ve çôziimsüzlük artar. Taraflann her seyden Sn-
ce empatik iletisimi ifigrenmesi ve uygulamaya geçirmesi gerekir.
* Bazen kiskanan esler siirekli olarak bu durumdan kendilerini sorumlu tutarlar. Ancak
unutmaym ki, laskamlan tarafin hatah davramslan da buna neden olabilir. Her iki tarafi
da güzden geçirin ve beklentilerinizi netlestirin. Bani esler islam da kiskanmanm iivül-
dügünün giirdükleri için bu konuda daha da hassaslasmalctadirlar ancak bu konuda
kaçirarak eslerine zulmetmeye baslayabiliyorlar. Bu yüzden her konuda oldugu gibi
bu konuda da Allah ve Allah Rasulünün (s.a.v) koydugu ôlçülere ve smirlara iyice dik-
kat etmek gerekir. Çev.
77 Müslim, 37.
78 Buhari, 3483.
Ibn Kayins El-Cezviyye 63

Birincisi: Bu, kulu cehennem ile korkutma ve kula bir tehdit-


tir. Utanmayan kisi istedigi günahlari iller ve istedigi çirkinlikleri
yapar. Zira kulu günahlari islemekten, kôtülüklere gitmekten
alikoyan hayânin kendisidir. êyleyse utanmasi olmayan kimse
bütün günahlan ve kôtülükleri rahatça iller. Bu açikiama Ebû
Ubeyde'nin yorumudur.79

ikincisi: bir günah ve kifetülük islediginde Allah'tan utanma-


yacaksan onu yap! O halde uzaklasilmasi gereken sey, yapildi-
ginda Allah'tan utanilan islerdir. Bu da ibn Hâni'in rivayetine gü-
re Ahmed b. Hanbel'in yorumudur.

Birinci açiklamaya Ore "diledigini yap" ifadesi "istediginizi


yapin" (Fussilet, 40) ayetindeki gibi bir tehdittir.

ikinci açiklamaya Ore ise kulun serbest birakilmasi, yapmak


istedigi seyleri yapilabileceginin açiklanmasidir.

Hadisin her iki açikiama ile açiklanmasi mümkün müdür?


Denilse...

Cevap olarak hayir denilir. Bu, müsterek (bir kelimenin bir-


kaç anlama gelmesi) Iafzin tek kullanimda bütün anlamlarinin
kastedildigi giirüsünü savunanlara giire dahi mümkün degildir.
$ayet bôyle denmis olsa, iki zit anlamin yani bir kifitülügü isleme
konusunda izin ile o kiistülügü islediginde tehdit edilme arasinda
kalirsin ki bu da bir zitliktir. Fakat diyebiliriz ki; anlamiardan bi-
kini kabul etmek diger manayi kabul etmeyi de gerektirir.8°

79 tyaribul hadis, 2/330.


" Müsterek lafiz, dilde aslen vaz'olunurken müteaddid olarak iki veya daha fazla mana
için vaz olunan lafizdir. Vaz olundugu manaya bedel yoluyle delâlet eder. Bir lafzin
64 Bir Giinahin Yebnif Zarari

Kusacasu...

Günahlar kuldaki hayâ ve utangaçlik duygularmi zapflatir.


Hatta bazen utanma duygusu azaldiginda yahut iyice yok oldu-
gunda insanlarin kendisinin günah i5ledigini, kiitü hâlini bilme-

müsterek ohnasi için vaz'inda ve manasmda taaddüd sarmr. Meselâ: lafzi dilde gôren
gôz, su gôzesi, casus, günes ve altm manalannda vaz'edihnistir. Lafzi da dilde temizlik
ve hayiz manalannda vaz' olunmustur. " lafzi da sol ve sag el, kelimesi hicrî ve milâdî
sene için vaz'olunmustur. Hanefilere gôre müsterekten ancak bir mana murad edilmesi
sahih olur.
istirak bulunmasmin sebepleri: Dilde müsterek lafizlann bulunmastmn pek çok sebepleri
vardir, en ônemlileri sunlardtr.
1-Dilin vaz'mda kabilelerin farkhligi: Çesitli manalan ifade için lafizlann kullamlma-
smda her kabile digerinden farkhlik gôstermis, sonra da bu lafiz farkh vaz edildigine
dair bir delil bulunmakszm kullatulagelen fark manala-nyla bize intikal etmistir. Meselâ
"Mirfak" kelimesi ban kabilelerde kolun dirsege kadar olan Justin için, bir baskasmda
. bilek ve el için, bir digerinde ise sadece el için
2-Kullanntun degismesi veya istirak-i manevî: Bazen lafiz iki ayn manaya sâtnil olacak
sekilde umumi bir mana için konuhnus olup, ortak ôzellikleri sebebiyle her iki manaya
da uygun olabilir. istiraki manevî budur- Daha sonra insanlar asil manayi unutur ve
onlann nazannda kelimemüsterek lafiz haline gelir. Meselâ Mevlâ lafzi, asil manada
yardimci demektir. Soma kôleye ve efendiye de mevla denilmistir kelimesi de lügatte
"belirli eeylerin yapdmasmm âdet haline getirildigi zaman dilimi" manasma gelir. Me-
selâ "hununamn kur'u" demek onun "belirli zamanlardaki nôbeti" demektir. 1Cadmin
kur'u demek onun "hayiz oldugu ve temizlendigi mutad vakitler" demektir. Süreyya
kur'u demek onun gôrülmesiyle beraber yagan yagmurun mutad vakti demektir.
Daha soma bu kelimeKur'an-i Kerim'de bosanan kadnun evlenmeden bekleyip doldur-
masilazim gelen vakit (iddet) manasma kullantlnustir. Meselâ "Nikâh" lafzimn asti ma-
nasi "birlestirmek ilave etmek" manasma gelir. Bu manasiyla iki sôzü birbirine birlestir-
digi için akde nikâh denildigi gibi bir bedeni birlestirdigi için cinsî münâsebete de
"nikâh" denihnistir. Bu lugavî müsterelctir. Daha sonra dini istilahlarda "akid" manasm-
da yerlesmisir.
3- Lafzm hakikat ve mecaz arasmda kullandinast: Lafiz ônce aslolarak hakiki mana için
vaz olunup soma degismeceli manada istimali yaygmlastr ve bunun degismeceli manâda
oldugu da unutularalc sanki her iki manada da hakikatrms gibi bize intikal edebilir. Me-
selâ seyyare: araba, derrâce = bisiklet lafizlan bôyledir.
4- Hakiki ve orfi mana arasmda kullandmast Bazan lafiz aslî manasmdan ôrfî bir mana-
ya naldedilir ve birinci manada hakiki-lugavî ikincisinde de ôrfi olur ve kelime iki ma-
nada müsterek lafiz haline gelir. Namaz veya def ve talak lafzi gibi ônce dilde bir mana
için vaz olunup da daha soma ser'î istilahta baska bir manaya kullamlan latizlar bu cüm-
ledendir. Zira salât: namaz lafzi dilde dua manasi için vaz olundugu halde dinde malum
ibadet için kullamhr. "Namazi (Bakara, 2/43) ayetindeki "salât" dua manasma
degil "namaz" manasmadir. "Talak" lafzi lügatte her hangi bir bat'çôzmek demek oldu-
gu halde ser'î manas sahih olan evlilik b4nnt çôzmek demektir. "Talak iki keredir"
(Bakara, 2/229) ayet-i kerimesinde de lügat manasi degil ser'î manasi murad
"Sen (kôtülügü) en güzel (haslet ne ise) onunla ônle " (Fussilet: 41/34) ayetindeki def
lafzi lügatte konusmada veya yiiriimedeki sürat için vaz olundugu halde ser'î istilahta
vermek veya borç ôdemek manasmadir. Çev.
ibn Kayim El-Cezviyye 65

lerinden, haberdar olmalarindan rahatsizlik olmadigi gôrülür.


Dyle ki günahlan ve yaptigi katülükleri diliyle anlattigi
gôrülür. Ona bütün bunlan yaptiran utanmaz olmasi ve hayâsiz-
ligidir. Bir kul bôyle bir hale gelmige ami( onun islah olmasi için
ümidi kalmami5 demektir.

Hayâ kelimesi kik itibariyle "hayat" kelimesinden türeme


bir kelimedir. Yagmura da ayni kôkten gelme hemzesiz olarak
"hayâ" denir. Çünkü topragin, bitkilerin ve hayvanlann ya5ami
ona baglidir. Dünya ve ahiret hayatina ayni zamanda "hayâ"
denmieir; çünkü hayâsi olmayan dünyada $51ü, ahirette bed-
bahttir.

Günahlar ile hayâsizlik ve kiskançsizlik arasinda iki yôniù bir


ayrilmazlik ve silo bir ili5kisi vardir. Nitekim her biri digerinden
aynimayarak bir digerini gerekli kilar. O halde günah i5lerken AI-
lah'tan hayâ eden kul, huzuru ilahiyeye vardiginda Allah Teâlâ
onu cezalandirmaktan hayâ eder.

Ayni §ekilde günahl hayâ etmeden, stialmadan i5leyeni ceza-


landirmaktan hayâ etmez.

Yirmi Dokuzuncu Zarar:

151enilen günahlar kulun kalbindeki Allah Teâlâ'run saygisi-


ni ta'zimini zarflatir. Kul istese de istemese de bu gerçekle-
§ir. zaten Allah saygisi ve Allah'in büyüklügünü kalbinde his-
setm4 olsaydi günah 4Iemeye cüret edemezdi.

Bir talam 5eytani, nefsanî yahut dünyevi istek ve arzulara


kapilm15 kimse: "Günahlan i5lememin sebebi "Allah'a kar51 bes-
lemi5 oldugum hüsnü zannwn" ve "Allah'in beni affedecegine
66 Bir Günahin Yetmif Zarari

dair ümidimdir' yoksa "Allah'a karsi kalbimdeki sayginliginin


zayifligi degildir" diyebilir.

Bu düence ise ancak nefsin kendi kendini aldatmasidir;


çünkü kaipteki Allah saygisi ve Allah Teâlâ'yi yüceltme O'nun
haramiarina karsi da saygili olmayi gerektirir. Bir kulun Allah te-
alanin haramiarina ve yasaklarina olan saygisi kendisi ile günah-
lar arasina bir perde olur. êyleyse Allah'a karsi gelmede cü-
retkâr davrananlar Allah'in kudretini ve yüceligini hakkiyla tak-
dir edememi*kimselerdir. Allah Teâlâ'nin emir ve yasaklarini
hafife alan, çigneyen kimse, Allah'i hakkiyla takdir etmemis de-
mektir. Güna.h 4Ieyen kimsenin Rabbine karsi ümit beslemesi,
yüceltmesi, büyüklügünü takdir edebilmesi mümkün olabilir mi
hiç?

Bu olmayacak bir seydir. Bu batil bir iddiadir. Günahkâr


kimse için ceza olarak kalbinden Allah'a ve Allah'in hududu olan
haramiarina sayginin silinmesi ve Allah'in yasaklamis olduklari-
nin gôzünde basitlegnesi kul için ceza olarak yeter ve artar.

Otuzuncu Zarar:

• Islenilen günahlarin bir basica cezasi da Allah'in insanlarin


kalbine; günahkâr kulun heybetini insanlar nezdinde yok et-
mesi, insanlann onu basite almasi, deger vermeyip, küçüm-
seme duygusunu koymasidir. Kul, Allah'in emirlerini ônemse-
mez ve küçümserse Allah kullarin o kimseyi ônemsememe ve
deger vermemesi ile cezalandirir. Yapilanlar karsiliklidir ve ayni
cinsi ile karsilik gôrür. Kul, rabbinin emir ve yasaklarini hafife


alirsa, Allah da kullarina ayni cezayi verir.

Dolayisiyla bir kul Allah'i ne kadar severse, insanlar o kulu o


kadar sever. Kul, Allah'tan ne kadar çok korkar ise insanlar da o
Ibn Kayim EI-Cerviyye 67

kuldan o kadar korkar, Allah'a ve haramlarina ne derece saygi


gôsterirse, insanlarda o kula o derece saygi gôsterirler. Bir kul,
Allah'in haramiarini çigneyip, sonra insanlarin kendisine saygi
ve sevgi gifistermesini bekleyemez. Bunu ümit bile edemez.

Kulun cezasi; Allah'in yasaklarini hafife alirken insanlarinda


kendisini hafife almasiyla olur? Kul; Allah'in dinine deger ver-
dikçe deger kazanir, saygi duydukça saygi gôrür. Kul; Allah'in
dininden yüz çevirdikçe, insanlarda kendisinden yüz çevirir.

Allah Teâlâ kitabinda günahlarin cezalarini haber verirken


bu cezalarin neler olduguna i5aret etmeir.

-i5lemi§ olduklari günahlarindan dolayi günahkârlarin


ni alt üst

-Kalplerini bir perde ile perdeledigini,

-Günahlari nedeniyle kalpierinin mühürledigini,

-Kendisini unuttuklart gibi Allah da onlarin yüzüne bakmaz,


dualarina kar5ilik vermez,

-Dinini hafife aldikiari ve aiçaittikiari gibi, O da onlari aiçal-


tir,

- Allah'in emirlerini yerine getirmedikieri gibi Allah da onlari


yok eder, insanlar arasinda degersizIgirler ve daha sonra kay-
bolur giderler.

Bütün yaratilmi5lar Allah'a secde ederlerken acaba akilli ol-


dugunu sôyleyen insane Allah'a secde etmekten, Allah'a itaat
etmekten alikoyan nedir ki?
68 Bir Giinahin Yetniif Zaran

Rabbimiz 515yle buyurur: "Gôrmedin mi ki üphesiz, gôkier-


de ve yerde olanlar, güne5, ay, yildizlar, agaçiar, hayvanlar ve
insanlarin birçogu Allah'a secde etmektedir. Birçogunun üzeri-
ne de azap hak olmu5tur. Allah, kimi alçaltirsa ona sayginlik ka-
zandiracak hiçbir kimse yoktur. Süphesiz Allah, diledigini ya-
par." (Hacc, 18)

Allah'in emirlerini ônemsemeyip, secde etmeyen kimseleri


Allah da hakir ve zelil kilar, horlanirlar ve daima alçaltilirlar. AI-
lah'in zelil ve hakir kildiklanni yüceltecek, büyütecek kimse yok-
tur. Allah'in alçalttigina kim ikram edebilir ki, Allah'in ikram


edip aziz kildigini da kim aiçaltabilir ki? O halde bütün güç ve iz-
zet sadece Allah'indir...

Otuz Birinci Zarar:

i5lenilen günahlar: kulun, Allah tarafindan unutulmus gibi


muamele gtirmesine, Allah'in onu terk etmesine, nefsi ve bey-
tant ile bas basa kalmasina sebep olur. Hiçbir kurtulma ümidi-
nin kalmadigi helak da zaten oradadir.

Allah Teâlâ §stiyle buyurur: "Ey iman edenler! Allah'tan kor-


kun ve herkes, vanna ne hazirladigina baksin. Allah'tan korkun,
çünkü Allah, yaptiklannizdan haberdardir. Allah'i unutan ve bu
yüzden Allah'in da onlara kendilerini unutturdugu kimseler gibi
olmayin. Onlar yoldan çikan kimselerdir." (Hag, 18-19)

Rabbimiz ayetlerinde kullarina kendisine itaat ederek, emir


ve yasaklarini yerine getirerek sakinmayi, kullanni takvayi terk
ederek Allah'i unutanlar gibi olmaktan sakinmalarini emretm4-
tir.
11m Kayim EI-Cezviyye 69

Takvayi terk eden kimse; kula kendi kendisini unutturmak


suretiyle yani kendisine fayda ve zarar olacak, azaptan kurtara-
cak 5eyleri, ebedî ahiret hayatini kazanmasina yol açacak 5eyleri
unutturur.

Ebedi ahiret hayatinin güzelliklerini, zevk ve saadetini, hiç-


bir gdzün giïrmedigi, hiçbir kulagin akla hayale gel-
meyen çe5itli nimetleri elde etme konusunda neler yapmasi ge-
rektigini unutturmak suretiyle cezalandirir.

i5te kulun ba5ina gelen bütün bu sikintilar; Allah'in emrini


yerine getirmeyi unutmasi sebebiyle olmu5tur.

Günahkâr kimse kendi yararina olan 5eyleri ihmal eder, ne-


lerin faydali oldugunu bilemez hale gelir. Günahkâr kimse AI-
lah'i hatirlamaktan gafil kalip hevâ ve hevesine uyar, her i5inde
dengesiz davrandigini ve ba5ansiz oldugunu gôrürsün. Bütün
dünyevî i5leri ve uhrevî i5leri üst liste Günahkâr kim-
se sonsuz bir hayat, ebedi bir saadet için yava5 davranir ve bsy-
le paha biçilmez 5eyleri en basit zevkler fiçki, kumar, faiz, zina
vs.) kar5iliginda degi5mi5tir.

Günah i5lerken almi5 oldugu zevkler; yemi5 oldugu haram-


lar, oynami5 oldugu kumarlar, içmi5 oldugu içkiler, yapm15 ol-
dugu haksizlik ve zulümler bir yaz bulutu gibi yahutta gelip ge-
çen bir hayalden ba5ka bir 5ey degildir.

Bir 5iirde 5,5yle denmeir:

."Uykuda giderülen bir rüya yahut yok olacak bir gôlge gibi...

Akilli ki5i bôylesine 5eylere katiyyen aldanmaz..."


70 Bir Giinahin Yetmif Zaran

Cezalarin en büyügü; kulun kendisini unutmasi ve ihmal


etmesidir.

Allah'in, kuluna verecegi Iezzet ve saadet nasibini elinden


kaçirmasi, bütün bunlari aldanarak zararina satmasidir. Yapmi5
oldugu ali5 veri5te aldanan ancak kuldur. Satrni5 oldugu 5ey
(kaip huzur, sonsuz saadet) az bir deger kar5iligidir.

Kul kendisinin hiç ihtiyaci olmayan, aksine onsuz kendisinin


yapamayacagi rabbinin rizasini elden kaçirip onun yerine basit
ve geçici bir (kumar, zina, içki, fazi vs) kazanca ve bedele razi
olmu5tur.

Bir 5iirde 515yle denmeir:

"Her hangi bir 5eyi kaybettiginde elbette vardir onun yerini


tutacak.

Ancak Allah'i kaybettiginde ise yoktur O'nun yerini tuta-


cak...81

Ayni 5ekilde Allah kendisi di5indaki her 5eyin yerini doldu-


rur; ancak O'nun kaybi hiçbir 5eyle doldurulamaz...

Bununla birlikte Allah, insanlari hiçbir 5eye muhtaç birak-


maz, ama insanlar tamamen Allah'a muhtaçtir. Dolayisiyla hiç-
bir 5ey insane Allah'tan müstagni kilamaz. Allah, bütün ihtiyaçia-
ri eder, ama O'nun telâfisi, onun yerini dolduracak
hiçbir 5ey yoktur.

Durum bundan ibaret iken, kul bôylesi yüce bir zata nasil
olurda bir an olsun kulluktan gafil kalir ve ondan nasil müstagni

81 Yazar "iddet Es Sabirin kitabmda zikretmistir, 4/192 ancak beyitler imran bin Hittan'a
aittir bkz: Hazanetii-1Edeb, 5/361.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 71

kalabilir ki? Kul nasil olurda O'nu anmayi unutur, emirlerini ye-
rine getirmeyi aksatabilir ki? Kul günahlara dalarak günahlarla
yüz yüze gelerek kendini unutur-kaybeder nitekim kendisine en
büyük zulmü yaprni5 ve en büyük ziyana ugrami5 olur.

Kul her ne yaparsa yapsin ancak kendine zulüm eder, rabbi-


ne hiçbir zarar veremez. Allah kuluna zulmetmez, fakat kul ken-
dine zulmeder. Kulun kendisine en büyük zulmü; Allah tealaya
5irk ko5masidir. Allah tealanin: Rabliginde, ilahliginda, isim ve
sifatiarinda kulun 5irk içerisine girmesi kendine en büyük zul-


müdür. Çünkü bôyle bir zulüm kendisinin ebedi cehennemlik
olmasina sebep olur.

Otuz Ikinci Zarar:

i5lenilen günahin bir ba5ka zarari da kulu ihsan derecesin-


den çikarmasu ve kulu ihsan sahiplerinin sahip olmu5 oldugu
ecirlerden mahrum burakmastdir. Sayet ihsan kulun kalbine di-
rek olarak müdahale eder ve kaip ile bütünle5irse ki5iyi günah-
lardan alikoyar. $ayet bir kul Allah'i gôrüyormu5çasina ibadet
ediyorsa ula5mi5 oldugu bu iman derecesi; Allah'i zikretmesinin,
Allah'i sevmesinin, Allah'tan geregi gibi korkmasinin ve ümidi-
nin kalbi istilasinin eseridir. Nitekim kul sahip olmu5 oldugu bu
imandan sonra Allah'i sanki giirüyormu5çasina ibadet etmeye
ba5lar.

Kulun sahip olmu5 oldugu bu ihsan hasleti, kulu günahlar-


dan alikoydugu gibi bir günah i5lemeye niyetlenmesine dahie
engel olur. Kul ne zaman ihsan dairesinin di5ina çikarsa i5te o
zaman Allah'in Cizel dostlanyla arkada5liktan, saadet dolu bir
ya5am ve güzel nimetier içerisinde ya5amaktan mahrum kalir.
Sayet Allah Teâlâ o kuluna rahmet eder ve onun haynni dilerse,
72 Bir Gibiahin Yetmtt Zarars

o kulun müminler zümresi içerisinde kalmasini saglar. Fakat ba-


zi hadislerde ifade edildigi gibi tutar iman dairesinden çikartan
günahlari i5lerse kul iman dairesinden çikar.

Hadiste buyrulur:"Zina eden ki5i zina ettigi zaman,


mü'min olarak zina etmez. içki içen ki5i de, içki içtigi zaman
mü'min olarak içmez. Hirsiz da çaldigi vakit mü'min olarak çal-
maz. Ba5kasina âit bir mati insanlarin gôzleri ônünde zorla alan
ki5i de bunu alenen gasp ettigi zaman mü'min olarak bu suçu i5-
lemez"82

Bôyle bir duruma dügnekten kesinlikle sakinin. Çünkü bu


durumda tôvbe artik kuldan yüz çevirmeye ve iman dairesinden
çikmaya ba5lami5tir.

ore Nitekim bu kul bir müddet sonra güzel mü'minlerle arkada5-


liktan uzaklaw ve Allah'In güzel biçimde müdafaasindan da
mahrum kalir. Çünkü Allah Teâlâ ancak iman edenleri müdafaa
eder. Kulun günah i5lemesinin kar5iliginda gifirmü5 oldugu ceza
sadece bunlarla da sinirli kalmaz.

Allah Teâlâ'nin, Kitabi'nda iman üzerine bina ettigi bütün


haytrlardan da mahrum kalir. iman üzerine terettüp eden yüz
civarinda haslet vardir ve bu hasletlerden her biri de dünyadan
ve içindekilerden daha hayirlidir. 15te günahkâr kul bütün bu sa-
yisiz nimet ve hayirlardan mahrum kalir.

imana sahip olmayan bir kulun mahrum kalmi5 oldugu güzel


hasletlerden bazilari 5unlardir:

82 Buhârî, Mezâlim, 30. ibn Mâce, Fiten, 3.


ibn Kayim El-Cezviyyt 73

1 - iman ehli kullar büyük ecir ve mükâfat elde ederler.


Rabbimiz 515yle buyurur:"Allah yakinda müminlere büyük bir
mükâfat verecektir."(Nisa, 146)

2 - iman ehli kullardan dünya ve ahiretin bütün 5er ve


def edilmesi. Rabbimiz buyurur: "Allah inanan-
lari savunur"(Hacc, 38).

3 - Ar5'i ta5iyan melekler, iman ehli kullara magfiret dilerler.


Rabbimiz 515yle buyurur:"Ar5'i yüklenen ve bir de onun çevre-
sinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler,
O'na iman ederler. Müminlerin de bagi5lanmasini isterler: Ey
Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her 5eyi ku5atmeir. O halde
tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bagi5la, onlari cehennem
azabindan koru! (derler)."(Mü'min, 7)

4 - Allah'in iman ehli kullarla dostlugu vardir. Allahin dostu •


olan kimse ise hiçbir zaman ve hiçbir yerde zelil olmaz. Rabbi-
miz 5ôyle buyurur: "Allah inananlarin dostudur" (Bakara, 257)

5 - Allah Teâlâ; iman ehli kimselerin imanlari islam üzere


sebat etmesi konusunda meleklere emreder. Rabbimiz 5i5yle
buyurur:"Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle bera-
berim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüregine
korku salacagim; vurun boyunlarina! Vurun onlarin bütün par-
makiarina! Diye vahiy ediyordu. (Enfal, 12)

6 - iman ehli kimselere; Rableri katinda yüksek dereceler,


bagi5lanma ve bol riziklar vardir. Rabbimiz 5i5yle buyurur: "lite
onlar gerçek müminlerdir. Onlar için Rableri katinda nice dere-
celer, bagi5lanma ve tükenmez bir rizik vardir." (Enfal, 4)
74 Bir Gilnahm Yetntif Zarari

• 7- iman ehli kimseler izzet sahibidirler. Rabbimiz 5dyle bu-


yurur: "izzet yalniz Allah Rasûlüne ve mü'minlere mahsustur fa-
kat münafiklar bunu bilmezler." (Münafikun, 8)

8- Allah, iman ehli kimselerle birliktedir: "Ve Allah mü'min-


lerle beraberdir" (Enfal, 10)

9- iman ehli Dünya ve ahirette yüksek derecelere sahip ola-


caklardir. Rabbimiz 515yle buyurur: "Ey iman edenler! Size "Mec-
lislerde yer apn" denilince yer açin ki Allah da size geni5lik ver-
sin. Size "Kalkin" denilince de kalkin ki Allah sizden inananlari ve
kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptik-
lannizdan haberdardir."(Mücâdele,11)

10- iman ehli kimselere Allah Teâlâ iki kat rahmet ve yürü-
yecekleri bir nûr verilir, günahlart da af olunur. Rabbimiz 5dyle
buyurur: "Ey iman edenler! AIIah'tan korkun ve Peygamberine
inanin ki O, size rahmetinden iki kat versin ve size 151ffinda yürü-
yeceginiz bir nûr Iütfetsin; sizi bagi5lasin. Allah, çok baffi5Iayan,
çok esirgeyendir." (Hadid, 28)

11, 11- Allah Teâlâ; iman ehli kimselere kar5i, gdnüllere bir mu-
habbet koyar. Rabbimiz ladyle kimseleri sever ve dolayisiyla da
onlari; meleklerine, peygamberlerine ve salih kullarina sevdirir.

Rabbimiz 5i5yle buyurur: "iman edip de iyi davrani5larda bu-


lunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (giinül-
lerde) bir sevgi yaratacaktir."(Meryem, 96)

12- Korku ve dehetin her yeri kapladigi o günde korkudan


güven içerisinde olurlar. Rabbimiz 5dyle buyurur: "Biz, peygam-
berleri ancak müjdeleyiciler ve uyaricilar olarak giindeririz. Kim
Ibn Kayins EI-Cezviyye 75

iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar


üzüntü de çekmeyecekler."(En'am, 48)

13- iman ehli kimseler; ôyle kimselerdir ki, sadece farz na-
mazlanmizda on yedi kere Fatiha sûresin de yer gibi: Al-
lah Teâlâ'nin nimet vermis oldugu kimseler gibi müminlerin de
hidayet istemelerini emrettigi, onlara ihsanda bulundugu kim-
selerdir. Rabbimiz 5ôyle buyurur: "Hamd, âlemlerin Rabbi, mer-
hametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi
olan Allah'a mahsustur. (Allah'im!) Ancak sana kulluk eder ve
yalniz senden yardim dileriz. Bizi dogru yola, nimete erdirdigin
kimselerin, gazaba ugramayanlarin, sapmayanla-
nn yoluna erieir." (Fatiha suresi)

14- Kur'an iman ehli kimseler için dogru yolu giisteren bir
rehber ve 5ifadir: "Eger biz onu, yabanci dilden bir Kur'an
saydik, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatli 5ekilde açiklanmali de-
gil Arab'a yabanci dilden (kitap) olur mu? De ki: O, ina-
nanlar için dogru yolu giisteren bir kilavuzdur ve 5ifachr. inan-
mayanlara gelince, onlann kulakiarinda bir agirlik vardir ve
Kur'an onlara kapalidir. (Sanki) onlara uzak bir yerden baginlr
yor (da Kur'an'da ne sôylendigini anlamiyorlar.)"(Fussilet, 44)

Yani kisacasi iman; bütün haynn ba5idir ve iman her türlü


hayn celbeder. Dolaysiyla dünya da ve ahirette ki her çe5it hay-
rin sebebi imandir ayni 5ekilde dünya ve ahiretteki her çe5it
errin sebebi de yine imansizliktir, imanin azligidir.

O halde nasal olurda bir kul; günahi basit gôrür ve iman dal>
resinden çikartabilecek, kendi ve müminlerin arasini açacak,
iman dairesinden çikarmasa da imandan uzakla5tiracak, günah-
lara devam ettigi zaman ise kalbinin paslanmasina yol açacak ve
76 Bir Günahin Yetntif Zarart

bôylece islâmidan tamamen çikmasina sebep olabilecek bir gü-


nahl nasil i5leyebilir?

15te bundan dolayi selef salihin günahlardan 5iddetle çeki-


nirlerdi.

Nitekim seleften bazi kimseler §sfiyle demi ir: "Siz günah-


lardan korkuyorsunuz. Oysa ben ilemi§ oldugum günahlar se-
bebiyle küfre d4mekten korkuyorum."83

Otuz Üçüncü Zarar:

i5lenilen günahlar; kalbin Allah'a ve ahiret yurduna dogru


seyrini yavaslatur yahut tamamen durdurur. islenilen günah
kulun halinin daha da kifitü bir hal almasma, iyice durumunun
kiitülesmesine sebep olur. Nitekim bu olmuyor ise, kulun AI-
Iah'a yahut ahirete bir adim atmasma dahi izin vermez.

i5lenilen günah Allah'a ula5mak isteyen kimsenin &tune


perde olur. Allah'a yônelen, kul olmaya çalt5an kimsenin yolunu
keser, ahiret yurdunu cennete çevirmeye çall5an kimsenin yo-
lunu kaybettirir.

Kalp; Allah'a dogru ancak kendi gücüyle gider ve mesafe kat


eder. $ayet kaip günahlarla hastalanirsa kendisini yürüten bu
gücü zayiflatm4 olur. Kalpteki var olan bu güç tamamen yok
olunca da kul Allah'tan, telâfisi mümkün olmayan bir 5ekilde
uzaklaw. Allah'tan uzakla5an kaipte ise bir hayr yoktur.

83 Gutu-lkulub da, Mekki benzerini zikretmistir, 1/462, zikredilen siiz ise Îsa (a.$)'a ait
oldugu belirtihnelctedir. fsa (a.$) havarilerine sifeyle demi tir: "Ey havariler! Sizler gü-
nahlardan korkuyorsunuz oysa ben dinden çtkip küfre girmekten korkuyorum" Süheyl
Et Tüstiriden de benzer süzler nakledihniltir. Bkz: Tarikul hicreteyn, 93.
ibn Kayim El-Cezviyye


Günah; ya kalbi dldürür, ya korkunç bir hastaliga yakalatir
yahut kalbin kuwetini zayiflatir. Kul, günah i5leye i5leye kaip Sy-
77

le zayiflar ki; zayifligi Rasûlullah'in (s.a.v), kulu Allah'a slglndlydr


gi sekiz 5eye kadar gôtürür.

Allah Rasulünün (s.a.v), Allah'a sigmmi5 oldugu sekiz 5ey


5unlardir:

1- Tasa,

2 - Hüzün,

3 - Acizlik,

4 - Tembellik,

5 - Korkaklik,

6 - Cimrilik,

7 - Borç altinda kalma,

8 - insanlarm galebe çalmasi ve zillete dü5me."84

Tasa ile hüzün bunlarin her biri digerinin e5idir, yakin ma-
nadadir.

84 Bu konuda hadisler sôyledir: Ebû Hüreyre radiyallahu anh'den rivayet edildigine gôre
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellent sôyle buyurdu: "Dayandamayacak dertten, in-
sam helâke gilitürecek tâlihsizlikten, basa gelecek fenahktan ve düsmam sevindirecek
felâketten Allah'a siguumz." (Buhâ'rî, Daavât 28, Rader 13; Müslim, Zikir 53. Aynca
bk. Nesâî, istiâze 34, 35) Zeyd ibni Erkam'dan rivayet edildigine gôre Resûlullah sallal-
lahu aleyhi ve sellem sôyle dua ederdi: "Allah'im! Âcizlikten, tembellikten, cimrilikten,
ihtiyarlayip ele avuca düsmekten ve kabir azâbmdan sana sigminm. Allaham! Nefsime
takvâ nasip et ve onu her türlü günahtan temizle; onu en iyi temizleyecek sensin. Ona
yardun edip egitecek sadece sensin. Allah'un! Faydasiz ilimden, ürpermeyen gfinülden,
doyma bilmeyen nefisten ve kabul olunmayan duadan sana sigminm." Zikir
73. Aynca bk. Nesâî, isaze 13, 65) Çev.
78 Bir Giinahtn Yetrnif Zarari

Çünkü tasa; kalbin hoslanmadigi bir seyin ileride kisinin ba-


sina gelebilecek olmasi ve bu bekiedigi seyin basa gelmesiyle
kaipte; "tasa" meydana gelmesi demektir.

sayet geçmiste bir sey vuku bulmus ise bu da kaipte


zün" meydana getirir. Birbirine yakin anlamiar tasiyan bu iki se-
yin manas' bundan ibarettir.

• Acizlik ve tembellik de birbirine es manalar tarir.

Bir kulun gücünün bulunmamasindan dolayi kendisinin hay-


rina ve kurtulusuna sebep olacak sebepleri yapamamasi "aciz-
lik" tir.

Bu konuda kulun iradesinin bulunmasina ise "tembellik"


denir.

• Korkakhk ve cimrilik de birbirine yakin anlamiar tarir.

Kisinin bedeninden kaynakianan sebeplerden ôtürür bir


fayda saglamamasi "korkakhk" $ayet ki5i mallyla fayda sagla-
yamadi ise buna da "cimrilik" denir.

Borçlar altinda kalma ve insanlarin galebesi, zillete düsmesi


de birbirine yakin anlamiar tarir.

• Sayet baskasinin hakli olarak kulun üzerine istilâsi "borçla-


nom altinda kalma" ve sayet haksiz yere borç affina girmis ise
buna da "galebe" denir.85

Ile iste islenilen günahlar bu sekiz seyi celbeden en güçlü se-


beplerdendir. Ayrica günah "tahammül edilemeyecek belâya,

85 Bu konuda ki hadislerin açdclamalan için bkz: Tariku-1 hicreteyn, 86. Miftah Dam-s
saadetyn, 1/375. Bedaiu-1 Fevaid, 714.
ibn Kayim El-Cezviyye 79

insane dlüme kadar sürükleyecek sorunlarla kar5iIa5maya ve


dü5manlari sevindirecek keder" e yol açan güçlü sebeplerden-
dir. (Bu da, Buhârî ve Müslim'in Ebû Hureyre'den (r.a.) rivayet
ettigi hadiste geçmektedir.)

l§lenilen günahlar bunlarla beraber Allah'in nimetlerinin ze-


valine ayni 5ekilde kulun akibetinin belâya diinügnesine ve AI-


lah'in tüm gazabinin celbine yol açar.

Otuz Dôrdiindi Zarar:

151enilen günahlar nimetlerin yok olmasina, nimetlerin ye-


rine belâlarin almasinayol açar. Bir kula verilmi5 olan nimet an-
cak bir günahtan ifitürû elinden alinir ve bir belâda ancak i5lemi5
oldugu bir günahtan ôtürû gelir.

Konu hakionda Ali (r.a) 5i5yle demi5tir: "Her bir belâ ancak
bir günahtan ôtûrû gelir ve ancak tifivbe ile ortadan kalkar." 86

Allah Teâlâ da 5sfiyle buyurmu5tur:"Ba5miza gelen herhangi


bir musibet, kendi ellerinizle i5ledikleriniz yüzündendir. (Bunun-
la beraber) Allah çogunu affeder." (Sura, 30)

Bir diger ayette Allah Teâlâ 515yle buyurur: "Bu da, bir millet


kendilerinde bulunani (güzel ahlâk ve meziyetleri) degieirince-
ye kadar Allah'in onlara verdigi nimeti degieirmeyeceginden
dolayidir. Gerçekten Allah i5itendir, bilendir." (Enfal, 53)

Ayetlerde gôrüldügû gibi Allah Teâlâ herhangi bir kimseye


vermis olan nimeti; kul kullugunu, itaatini degieirmedikçe; itaa-
ti isyana, 5ükrü nankiirlüge, verilene razi olmak yerine isyan içe-

Yazar aym Tarikul hicreteyn de Ali'ye (r.a) nisbet etmieir. ibni Teymiye Fe-
tava da: bu sdzii ()mer bin Abdulaziz'e nisbet ettnieir, 8/163.
80 Bir Gilnahin Yetmilt Zarart

risinde olmadigi müddetçe, kula verilenleri kul degistirmedikçe


Allah Teâlâ ortadan kaldirmayacagini haber vermistir. Kul gü-
nah isleyerek kendini daha kôtü bir hale getirirse Allah Teâlâ da
yaptiklarina karstlik olarak en uygun ceza ile da degistirir. Zira
Rabbin kullarina karsi hiçbir zaman zâlim degildir. sayet günah


itâat ile degistirilirse Allah da bunun karsiliginda afiyet, zillet ye-
rine de kuluna izzet verir.

Allah Teâlâ sifeyle buyurur: "Herkesin ônünde, ardinda, birbi-


ri ardinca gelip giden melekler var, onu, Allah'in emriyle koru-
yup gôzetirler. Süphe yok ki bir topluluk, ahlâkini degistirme-
dikçe Allah o toplulugu degistirmez. Allah, bir toplulugun kôtü-
lügünü dilerse o kifitülügü geriye atmaya imkân yoktur ve onla-
ra, ondan basica bir yardimci da bulunamaz." (Ra'd, 11)

Bir hadisi kudsî de Allah Teâlâ sôyle buyurur: "izzetime ve


• celâlime yemin ederim ki, kullarimdan biri sevdigim durumunu
degistirir ve hoslanmadigim bir hal alirsa, mutlaka ben de ona
karsi olan muamelemde sevdigi halden hoslanmade bir hâle
geçerim. Kullarimdan birisi hoslanmadigim bir hâl üzere iken
hoslandigim bir hâle geçerse mutlaka ben de o kuluma karsi du-
rumumu hoslanmadigi halden hoslanacagi bir hâle geçerim."

$air ne güzel sôylemis:

Sen bir nimet içerisindeysen mutlaka onu koru

Çünkü günahlar nimetieri yok eder.

Sana verilmis olan nimetieri Rabbine itâat ile iyice elinde


tut.

Çünkü Rabbi'nin intikami çok hizludir.


11m Kayim El-Cerviyye 81

Elinden geldigi kadar zulümden uzak kal.

Zulmün tadilmasi kullara pek zordur.

Kaibinie bir yolculuga çik, kalbinle gez yeryüzünü,

Zalimierin artlannda biraktiklanna bir bak.

15te zalimierin artlarinda kalan meskenleri

Onlarca 5ey 5ahittir aleyhlerine; sakin onlara 5üpheyle bak-


ma.

Onlara zarar veren 5ey ancak zulümleri idi.

Zaten bellerini kiran da o idi.

Nice bahçeler nice saraylar biraktilar gittiler.

Nice sütunlar biraktilar artlarinda,

Cehenneme girdiler, cenneti de ellerinden kaçirdilar.

Elde etmi5 olduklan ancak bir hayal

Otuz Be5inci Zarar:

i5lenilen günahlann bir ba5ka cezasi da Allah'm giinahkârla-


nn kalbine koymu5 oldugu korku ve deinettir. Nitekim günah-
lara dalmi5 kimseleri her zaman korku ve endie içerisinde gii-
rürsün.

87Yazar Tariku-I Tariku-1 hicreteyn, 134. 1/375. Bedaiu-1 Fevaid, 712. >ai Asakir tarih
Dimeskte Ômer bin Abdülaziz'e nisbet etmistir, 54/70.
82 Bir Gandins Yettnif Zarari

Çünkü itaat Allah'in en büyük kalesidir; Allah'a itaat eden,


boyun egen, emir ve yasaklari yerine getiren dünya ve ahiret
cezalarindan emin olur, kim de kulluktan ve itaatten uzaklavirsa
dôrt bir yandan korkular kendisini kuvatir. Günahkâr kimse her
zaman korku ve endive içerisinde yavar. ivte her kim Allah'a it-
aat ederse kendisi hakkindaki korku güvene dôner. Her kim de
Allah'a isyan ederse güven duygusu korku ve dehvete clônüvür.
Günahkâr kimsenin kalbi sanki bir kuvun iki kanadi arasinda gi-
bidir...

Dyle bir korku ve endive içerisindedir ki; rüzgâr kapiyi hare-


ket ettirse "bir belâ geldi" zanneder, vayet herhangi bir ayak se-
si ivitmiv olsa kendisini helak edecek olan sesin kendisine ulav-
Wei zanneder. Her çigligin kendisi için oldugunu gelen bir he-
lak, her gelen kôtülügün de üzerine geldigini zanneder.

Her kim Allah'tan korkar ise; Allah o kiviyi her veyden gü-
vende kilar, Allah'tan korkmayani ise her vey ile korkutur. Allah;
yaratilanlari yarattiktan sonra bôyle hükmetti; Ôyleyse korkular
ve günahlar birbirine baglidir. Kim günah ivlerse korku içerisin-
de olur...

Allah'tan korkan hiçbir veyden korkmaz.

Otuz Altna Zarar:


ivlenilen günahlann bir cezasi da kaipte büyük bir yalruzlik bu-

rakmasuhr. Günahkâr kul kendisini yapayalniz ve kimsesiz his-
seder. Kulun hissetmiv oldugu bu yalnizlik ve sogukluk hem
kendisi ve Rabbi arasinda, hem de insanlarla kendi arasinda
olur. ivlenilen günahlar ne kadar çogalirsa, yalnizlik da o kadar
artar. En aci ve en sikintili yavam vüphesiz yalnizlann ve korku
içinde olanlann yavamidir. Allah ile beraber olan hiç yalnizlik
ibn Kaybn El-Cezviyye 83

çeker mi? Allah ile beraber olmayan ister bütün dünya ile bera-
ber olsun asla ünsiyet bulamaz.

En güzel ya5amsa diger insanlarla ha§ir ne5ir olan, cana ya-


kinlann yapmidir. Akilli bir kimse 515yle bir baksa ve i5ledigi gü-
nahlardan elde etmi5 oldugu lezzeti. bir de bu günahlann yol
korku ve yalnizlig'i kar5iIa5tirsa; aslinda durumunun ne adar
aci ve kiitü oldugunu, zararinin ne büyük boyutta oldugunu géti-
rürdü. l5te i5lenilen günahlann; aci ve kijitü sonuçlannin gôrül-
memesi, gôrülememesi bütünüyle yine günahlara

Nitekim nankiir kul bôylece itâatin sicakligini ve bundan el-


de edilecek lezzeti, günahin sogukluguna ve açtigi korku ve za-
rarlarla degi5mi5 olmaktadir. Bu ise ne kifitü bir degi5imdir. Zira
itaatin lezzetini almayan, hayatta hiçbir 5eyin lezzetini alamaz.
Yalnizlik hissediyorsan ôyleyse günahlar içerisinde yüzüyorsun
demektir.

Sair 5$5yle demektedir:

151edigin günahlar seni yapayalniz birakmi5 ve seni insanlar-


dan uzakla5tirmiga,

Hemen terk et i5lemi5 oldugun günahlan ve bôylelikle kur-


tul yalnizliktani88

Aslinda meselenin sirri 5udur: Kulun, Rabbe olan itâat ve


ibadeti kulu Rabbe yakla5tinr. Kulun rabbine yakla5masi ne ka-
dar fazla olursa, Rabbi ile olan baglan ve ibadetin lezzeti o ka-
dar kuwetli olur ve ünsiyet olgur.

88 Yazar Medaric Salikin de 183 zikretmiati. Bu soz Ebu Bekir Er-Raccanin siiziine ben-
zemektedir. Er-Racccanin divanma bakmiz: 816.
84 Bir Giinahin Yettnif Zarari

Kulun günah i5lemesi de Rabbinden uzaklagnasina yol açar.


Kulun rabbinden uzakla5masi ne kadar fazla olursa yalnizlik ve
yabancilik hissi o kadar faziala5ir.

i5te bôylelikle bir ki5inin, dü5mani lie arasindaki soguklugun


nedenini daha iyi anlayabilirsin. Bir ki5i dü5mani lie ne kadar ya-
kin olursa olsun ve ne kadar içli di5li olursa olsun yinede dü5-
manina kar5i sogukluk ve uzaklik hisseder. Bunun aksine ki5i
sevdigi ki5i ile ne kadar uzak olursa olsun, aralarinda saki bir ili5-
ki yakinlik sôz konusu olmasa da yine aralarinda bir muhabbet
ve sicaklik vardir.

Aslinda kulun yapayalniz kaimasi ve ôzlemin sebebi aradaki


perdeden ôtürüdür. Aradaki perde ne kadar kalin olursa yalniz-
lik ve ôzlern o kadar fazIala5ir. Kulun Allah'in dininden, kullu-
gundan ve kullugun gerekierinden gafil olmasi da kulu yine yal-
nizIa5tirir. Bu yalnizliktan bir a5ama sonrasi ve daha 5iddetlisi de
harama dü5me yalnizligidir. Bundan bir sonraki a5ama ve daha
5iddetlisi ise 5üphesiz 5irk ve küfür yalnizligidir. Sirke dü5en
kimse ise ebedi ahiret hayatini kaybetmi5 ve cehenneme çevir-
mi5 demektir. Bu ki5inin ise ba5ka kaybedecek hiçbir 5eyi kal-
mami5tir. Cenneti kaybeden dünyayi kazansa neye yarar, cen-
nete kaybeden sayisiz haram i5leyerek bütün dünya lezzetlerini
ve zevkierini elde etse neye yarar ki?

Nitekim bu saymaya çali5tigimiz a5amalardan birini yapan


kimse o oranda yalnizlik ve ôzlem hisseder. Nihayet yalnizlik bir
müddet sonra kulun yüzüne ve kaibine yansir. Artik kendisi in-
saniardan yabancila5mi5, yapayalniz kalmi5 ve kendini bir kena-
ra atilmi5 hisseder.
ibn Kayint El-Cezviyye 85

Otuz Yedinci Zarar:

i5lenilen günahlar kalbi; sahip olmu$ oldugu sihhatinden ve


dogru yolundan alikoyar.

Günah i5leyen ki5inin kalbinin artik birçok illeti ve hastaligi


vardir. Dolayisiyla kalbin hayatini ve sagligini saglayan gidalar-
dan artik hiç bir fayda gôrmemeye ba5lar. Çünkü i5lenilen gü-
nahlarin kalpiere etkisi ayni hastalikiarin bedenlere olan etkisi
gibidir. Kalplerin giclas' ise hiç 5üphesiz Rabbimizin ayetleri ve
Rasulünün (s.a.v) sünnetleridir. Nasil gidasiz bir insan ya5amaz-
sa; kalpte ayni 5ekilde gidasiz ya5ayamaz.

Allah'a yônelen herkes 5u konuda hem fikirdir: Kalpler sa-


dece mevlâlarina ula5makla huzura kavu5urlar. Kalpler saglikli
ve dogru yolda olmadikça meviâlarina ala ula5amaziar.

Hastaligi da ilâca desnü5medikçe saglikli ve huzurlu olamaz-


lar. Bu ise ancak hevâ ve hevese muhalefetie olur. Çünkü bir
kimsenin kalbinin hastaligi hevâya, arzusuna, 5ehvetine tabi
olmasindandir. Bu ise 5üphesiz bir hastaliktir dolayisiyla ki5inin
nefsinin istek ve arzularina muhalefet etmesi kendisi için en bü-
yük 5ifadir.

Hastalik kalbe yerle5ti mi ku5kusuz o kalbi Ifildürür veya en


azindan eildürmeye yaklaw.

Nefsinin istek ve arzularindan uzakla5an kimsenin varacagi


yer cennettir. Bu kimsenin ya5ami5 oldugu dünyada da sanki bir
cennet yurdundadir. Sanki pe5in bir cennete yerle5mi5tir. Ahi-
rette kendisine verilecek olan o sayisiz nimetier asla bu dünya
da pe5inen verilmi5 olan hiçbir nimete benzemez.
86 Bir Gilnahm Yetm4 Zarart

Kendisine bu dünyada pe5inen verilmi5 olan nimet ile ahi-


rette verilecek olan nimet arasinda büyük farkliliklar vardir. Bu
iki nimet arasindaki fark ayni dünya nimetieri ve cennet nimet-
ieri arasindaki fark gibidir...

"iyiler muhakkak cennette, kifitüler de cehennemdedirler."


(infitar, 13,14)

Ayette anlatilmak istenen sadece cennetin nimetieri ve ce-


hennemin ate5iyle slnirll oldugunu salon sanma! Bilakis iyiler
yani tagutu reddedip sadece rablerine kul olanlar üç devrede
de yani hem dünyada, hem berzah âleminde ve hem de ahiret
hayatlarmda nimetier içerisindedirler.

Rabbini unutmu5, yaratill5 gayesini unutmu5, Rabbine itaat


etmeyip tagutu geregi gibi reddetmemi5 aksine tagutiara des-
tekçi olmu5 olanlar; üç devrede de yani hem dünyada, hem
berzah âleminde ve hem de ahiret hayatiarinda ate5 ve cehen-
nemdedirler.89

89
Arabça bir kelime olan "tâgut": "T-g-y" kt5k harflerinden türemis olup, tekil ve çogul,
disil ve eril olarak kullanilan bir cins isimdir. Bu kelimede aslolan onun müzekker olma-
sidir. Ancak hem müzekker/eril hem de müennes/disil için lcullandtr. Tâgut kelimesin
masdan olan "tugyân": "isyan etmek, haddi almak, azgmhk ve saplanhk" gibi anlamla-
ra gelmektedir. [Bak: "T-g-y" Maddesi: ibn Manzûr, Lisânu'l-Arab; Firûzâbâdî, el-
Kâmûsu'l-Muhît; Zebidî, Tâsu'l-Arus; Ragib, Mufredat;... ibn Cevzî, Zâdu'l-Mesir:
1/231-232; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur'ân: 3/281.] Nitekim Seyhu'l-islâm ibn
Teymiyye rahimehullâh, lôyle demiltir: "Tâgut, `falût' kalibinda olup, `tugyân'dan tü-
remistir. Tugyân ise: Haddi astnaktir. Bu da zulüm ve hakstzliktir." [ibn Teymiyye,
Mecmûu'l-Fetâvâ: 28/200.]
Tâgut kelimesinin istah (terim) mâ'nâst hakkmda ünunetin âlimleri birçok açdclamalar
yapmislardir. Onlardan bazdan sôyledir: itnâm ibn Cevzî rahimehullâh, tâgut kavrann-
nm tanmuna dair sôyle demistir: "Tâguttan neyin kastedildigi hakkmda be8 giferüs var-
chr. Birincisi: O, seytânchr. Bunu ()mer bin Hattab, ibn Abbas, Mücâhid, Sâbi, Suddi ve
digerleri demislerdir. O, kâhindir. Bunu Saîd bin Cubeyr ve Ebû'l-Âlîye demis-
lerdir. Üçüncüsü: O, sihirbazdir. Bunu Muhammed bin Sirin demiltir. Diirdüncüsü: Put-
Bunu Yezidi ve Zeccac demislerdir. Belincisi: Ehl-i Kitâb'm azgmlanchr. Bunu
da Zeccac demiltir." [ibn Cevzî, Zâdu'l-Mesir: 1/231-232.]
Ibn Kayim El-Cezviyyz 87

Tabiînin büyüklerinden imâm Mücâ'hid rahimehullâh'tan rivayet edildigine gôre tâgut:


"insânlann idârecisi konumunda bulunan, halkm kendisine darnep illerinin hülcme bag-
lanmasmi istedikleri, insân sûretindeki 5eytânlardir. Tâgut (Allâh'm kanunlan di5mda)
kendisine ba5vurulan insânlann efendisidir." [Suyutî, ed-Durru'l-Mensur: 2/22.]
-11k müfessirlerden Mukâtil bin Süleymân rahimehullâh tâgutu: "Seytân, putiar ve
Yahûdî Ka'b bin E5ref' olarak üç farkli mânâda tefsîr etmi5tir. [($eytân:) Bakara: 2/256;
Nisâ: 4/76; Maide: 5/60 (Putlar:) Nahl: 16/36; Zumer: 39/17 (Ka'b bin E5ref:) Bakara:
2/257; Nisâ: 4/51. Mukâtil bin Süleymân, e1-E5bâh ve'n-Nezir fi'l-Kur'âni'l-Kerîm:
142-143.]
-Imâm Taberî rahimehullâh'a gôre tâgut: kar5i isyânkâr olup, zorla, zorlamayla
veya gtiniil nzâstyla kendisine tapinthp ma'bûd tutulan insân, 5eytân, put, heykel ya da
herhangi ba5ka bir 5eydir." [Taberî, Câmiu'l-Beyân: 5/419.]
-1mâm Mâverdî rahimehullâh, bu tammlara kùtülügü emreden nefsi de ilave etini5tir.
[Mâverdî, en-Nukt ve'l-Uyûn: 1/327.]
-Imâm Begavî rahimehullâh ise tâgutu 5ôyle tammlami5nr: "Tâgut: insârun tugyân et-
mesine sebeb olan her 5eydir." [Begavî, Meâlimu't-Tenzîl: 1/350.]
Kadi Beydâvî rahimehullâh'a gôre tâgut: "Tugyânin zirvesine ula5an, kullugu
engelleyen 5eydir." [Beydâvî, Envâru't-Tenzîl: 1/155.]
-Raie) el-Isfehânî rahimehullâh."Miifredat" da, Allâh'in dienda tapuulan 5eylerin ta-
mami, sapkm ônderler, hayir yolundan çevirenler ve Eh1-i Kita'm azgmlannm da tâgut
olarak isimlendirildigini belirtmi5tir. [Isfehânî, Müfredat: 1/520-521.]
Allâme Âlûsî rahimehullâh ise tefsîrinde tâgutla ilgili bütün bu giirii5lere yer verdikten
sonra eyle detnigir: "En dognisu bütün bu sayilanlara tâgut demektir." [Alûsî, Ruhu'l-
Meâni: 2/14.]
imâm Mâlik rahimehullâh'a gôre tâgut: "Allâh'tan ba5ka (kendisine) ibâdet edilen her
5eydir." [Mukâtil bin Süleymân, e1-E5ba ve'n-Nezir fi'l-Kur'âni'l-Kerîm: 142-
143.] Leys, Ebû Ubeyd, Kisai, Vahîdî ve lügatçilerin cumhuru da bu Dlirii5tedir. [Ne-
vevî, el-Minhâc fi Serhi Salai Müslim: 3/18.]
imâm ibn Kayyim rahimehullâh ise tâgut kavrami hakkinda takdire 5âyân bir tamm ya-
parak 5,5yle detni5tir: "Tâgut: Kendisine ibâdet edilme, baglamlma ve itaat edilme nokta-
smda haddini a5an kul demektir. insânlann tâgutu, Allâh ve Rasûlü' nün kanunlanyla
hiikmetmeyen, Allâh'tan ba5ka kendisine muhâkeme olunan, ibâdet edilen ve Allâ'h'm
emrine dayanmaksizm, Allâh'a itaat etmeksizin kendisine tâbi olunanlardir. Bunlan
ve insânlarm durumlanna bakarsan, insânlann çogunun Allâh'a degil tâgutlara
ibâdet ettigini, Allâh ve Rasûlü'nün hülcüplerine degil, tâgutlann hükümlerine
muhâkeme olduklarmi, Allâh ve Rasûlü'ne degil, tâguta itaat edip tâbi olduklanm gikür-
sün." [Ibn Kayyim, Ilâ'mu'l-Muvakinîn: 1/40.]
Sehid Seyyid Kutub rahimehullâh, demiltir: "Tâgut, `tugyân' kôkünden türemi5tir.
Gerçegi çigneyen kullan için çizdigi surin a5an du fine, sistem ve ideoloji an-
lamina gelir. Bu dü5üncenin, sistemin ve ideolojinin, Allâh'a inanmaktan, O'nun koydu-
gu kanunlara uymak gibi herhangi baglayici bir !curait yoktur.
Ilkelerini Allâh'u Teâlâ'nin kanunlanndan almayan ber sistem, her lcurum, ber dü5ünce,
her davram5 kurah, her gelenek tâgut kapsamma girer. Buna Ore ancak kim tâgutun
Icar5isma çtkar ve sistemindeki kâfirliklerin tümünü kokiinden reddederek inamr
ve yalmzca ona boyun egerse lcurtulu5a erer." [Seyyid Kutub, Fî Zilâli'l-Kur'ân: 1/292.]
-Seyh Muhammed Hâmid el-Fakî rahimehullâh, tâgutun tarifinde lôyle detni5tir: "Sele-
fin sôzlerinden tizetie tâgutu 5ôyle tammlayabiliriz: Kulu Allâh'a ibâdetten, (ai ve itaati
yalmzca Allâh'a ve Rasûlü'ne has kilmaktan çeviren ve al koyan her 5eydir. Bu, cinler-
den olan 5eytân da olabilir, insât'ilardan olan 5eytân da olabilir. Agaçlar, ta5lar ve diger
ba5ka 5eyler de olabilir. $üphesiz buna kanlar, maliar ve irzlar hususunda insânlarm
koymu.5 oldugu, islâm'a ve Islâm Seriatena uymayan kanunlarla hülcmetme de dâhildir.
88 Bir Gilnahin Yettnif Zarart

Sôyler misiniz bir nimet içerisinde 'aimas' kalbin ni-


met içerisinde olmasindan ba5ka ne olabilir ki? Dolayisiyla ger-
çek nimet ancak kalbin nimet içerisinde olmasidir. Yoksa bazila-
rinin anladigi gibi dünya nimetieri gerçek nimetier degildir. Ge-
çici nimetier nasal gerçek nimetier olabilir ki? Nitekim dünya
nimetierine sahip o kadar çok insan vardir ama onlar hiçbir ni-
metin içerisinde olmadiklanni sôylerler. Ôyleyse gerçek nimet
kaip nimetidir. Kalbi besleyen, kalbe huzur veren, mutlu eden
nimetierdir.

Sôyler misiniz bana; korku, üzüntü keder, gônül daralmasi,


kalbin Allah'tan ve ahiretten yüz çevirmesi, Allah'tan ba5kasina

Bu yolla hadlerin ikamesi, fàizin, zinâmn, içkinin haram kihnmasi gibi Allâh'm Serî a-
tendan olan seyler geçersiz olur ve insânlarm koymus olduldan bu kanunlar,
kendi yaptinm güçleri ve onlan uygulayanlann yetkisi ile yasallasarak korunurlar. Do-
layisiyla kanunlarm kendisi bizut tâguttur, bu kanunlan koyanlar ve propagandamm ya-
panlar tâgutturlar, gerek kasith .gerekse kasitsaz olarak Rasûlullâh'm getinnis oldugu
gerçeklere uymaktan insânlan ahkoymak için insân alchnin icat oldugu her türlü
yazth metin ve buna benzer 5eylerin tamann tâguttur." [Fethu'l-Mecîd Serhu Kitâbi't-
Tevhîd: 282 (Dipnot: 1).]
Tâgut kavramimn tanum haklanda yaptigimiz bu nakilleri daha da uzatmak mütnlcün
olmakia beraber bu kadan onun kimligi hakkmda yeterli bilgi vermektedir. Tâgutun
kimligini tespit için bu nakilleri inceledigitnizde tâgutu, Allâh'tan baskasma ibâdete ça-
guan seytân, kendisine tapilan put, gaybi bildigini iddia eden kâhin, sihir yapan sihirbaz
ve Allâh'm kanunlan haricindekilerle hiikmeden idâreci 5eklinde smifianchrabiliriz. An-
cak tâgut, Allâh'tan basica kendisine ibâdet edilen her sey olduguna gère, tâgutlann sayr-
srm bir eekilde ifàde edemeyiz. Bunun için diyonun ki: Tâgut, yeryüzünde islâm
Dîni'ne yani Allâh'm kanun ve yasalanna isy'àn ederek baslcalchrmak sûretiyle haddi
asan ve astiran, insândan devlete, güçten otoriteye, nefisten seytâna, puttan kâhine kadar,
canh veya cansz, soyut veya somut her türlü seyin ortak acier.
Bu mânâda tarihin her dôneminde ve dünyânm her yerinde, aym veya farkh yerlerde es-
zamanh olarak bir tane olabildigi gibi, isbirligi içinde birden fazla da olabilen tâgut, asm
derecede tugyânkâr olup, insânlar üzerinde ilâhlrk iddia edip, onlarm dünyâ hayatim dü-
zenlemeye kallusan her 5eydir. Zîrâ tâgut bir kimliktir. Küfrü, zulmü, frskr, serti,
adâletsizligi, putçulugu, azgmlrgr, sapkinligi ve -zikretmekte âciz kalchgun- tüm
lcôtülülderi if'àde eden bir Idniliktir. Bu kimlik sekillerde karsuruza çficmaktachr.
Bazen kendini Fir'avun ilan eden -antik ya da çagdas- bir yènetici, bazen de Komünizrn
veya Demokrasi... achyla azgm bir sistem ve kimi zaman da dindar krhgma girerek
insàn
' lara âlemlerin rabbi olan Allâh'tan gayrisine ibâdeti süslü esteren bir belam...
Bkz: Abdullâh Saîd el-Müderris.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 89

baglanip ki5inin Allah'Ia koparmasindan daha büyük ve


daha kiitü bir azap var midir?

Allah'tan fazia ba5kasini seven herkes bu dünyada üç defa


azap gôrür:

1- êncelikle sevmi5 oldugunu elde edebilmek için onu ele


geçirene kadar azap çeker...

2- Sevmi5 oldugunu elde ettiginde bir müddet sonra elinden


alinir yahut ondan ayrilma korkusuyla, çe5itli azaplar

3- Sevmi5 oldugu 5ey ki5inin elinden alindiginda ise azabi ve


acisi daha da fazIalaw...

iee bu üç çe5it azap, Allah'tan daha fazia ba5kasini seven


herkesin bu dünyada tadacagi azaptir. Ahirette ise tadacakiar
azaplar iyice dü5ünsünler.

Allah'tan fazia ba5kasini seven herkes berzah âleminde ise;


bir daha gôrü5ememenin verdigi azab, aksiyle nedeniyle
yani Allah'tan fazia baeasini sevmekle meeul oimasi sebebiyle
birçok nimetin elinden kaçmasinin acisi, Allah ile kendisi arasina
çekilen perdenin vermis oldugu act, kisaca Rab Teâlâ'nin hasre-
tinin aci ve azabi vardir.

Hüzün, keder ve dü5ünce Allah'tan fazia ba5kasini seven ki-


5ilerin ruhlannda ayni kurt ve haeratin bedende yaptigint tah-
ribata benzer. Natta bu acilann ruhiara etkisi, Allah ondan be-
denlerine gônderinceye kadar devam eder. Ruhlar bedenlerle
zaman ise daha dehetli ve daha aa bir azaba duçar
olurlar.

90 Bir Gand=Yebnif Zarari

15te bu kimsenin azabi nerede? Mutluluk ve Rabbiyle birlik-


telikten, O'na i5tiyakindan, sevgisiyle huzur bulmasindan, zikriy-
le mutmain olmasindan kalbi uçarcasina atan ve co5an kimse-


nin içinde bulundugu nimetleri nerede?

Bôyle bir kul mutlu olacak olan kuldur. Ayni Bilal'in (r.a) ve-
fat esnasinda dedigi gibi: "Ne mutlu bana, yarin Muhammed ve
ashabi ile kar5iIa5acagim" Bir taraftan hanimi; vay ba5imiza ge-
lenler diye üzülürken yine Bilal eyle diyordu: "Ne güzel 5u ba-
5imiza gelen(ifilüm)."

Bir ba5kasi ise 515yle demi5tir: "Ôyle zavallilar vardir ki, dün-
yanin en güzel zevk ve lezzetlerini (iman, hicret ve cihad) tat-
madan dünyadan ayrildilar."

Bir ba5kasi 5d4yle demi5tir: "Sayet hükümdarlar ve prensler


içinde bulundugumuz (dinimiz üzerimize yüklemi5 oldugu yü-
kümlülükleri yerine getirirken) huzur ve mutlulugu bilselerdi
bizierle mutlaka sava5irlarcli"91

Diger bir kimse 515yle diyor: "Dünyada bir cennet vardir,


dünya da bu cennete giremeyen âhiret cennetine de giremez"


92 93

Ahiretteki degerli ve paha biçilmez (cennetteki)hissesini


ucuz bir bedele satan ve yaprni5 oldugu ticarette gdz Ore Ore
tamamen aldanan kimseye yazikiar olsun! Yahu hiç akil etmez
misin, malin fiyati hakkinda bir bilgin yoksa bari piyasada malin

ibni Ebi'd Dünya El-Muhtedarin, 293.


Ibrahim bin Ethem'in sbzüdür. Bkz: Hilye, 7/439. El Miftah, 1/183. EI-Vabil Es Say-
91
yib, 110. Igasetül Lehfan, 932. Ibni Asakir tarihin de, 6/303.
92 Yazar bu seizü: "Medaric salikin de, 1/536 ve "El Vabil Es sayyib",109 $eyhul islam
ibni Teymiyye ye nisbet etmiltir.
93 Bir ki1i dünya da cennete ancak Rabbe kul olup diger bütün kulluklan reddederek gi-
rebilir. Çev.
11m Kayim EI-Cezviyye 91

degerini bilen, tecrübe sahibi kimselere sorsaydin ya! Hiç mi ak-


ledemedin?

Sendeki mal ne kadar da güzel aslinda! Dyle ki alicisi Allah


Teâlâ, fiyati ise ebedi cennettir. Bu ali5-veri5te aracilik yapan ve
mal sahibine malinin bedelinin verilecegine dair kefil olan kimse
ise Muhammed (s.a.v)! Hâlbuki sen onu (cenneti) büyük bir re-
zillik ve a5agilik (dünya) kar5iligin da sativerdin!

Sairin dedigi gibi:

$ayet kulun kendine yaptigi bu ise,

Artik bu kimseye bundan sonra kim ikram edebilir ki, sôyler


misiniz; bu kulu kim degerli kilabilir ki?

"Allah kimi hor ve hakir kilarsa artik ona ikram edecek yok-
tur. Süphesiz Allah diledigi 5eyi yapar." (Hacc, 18)

Otuz Sekizinci Zarar:

4Ienilen günahlarin cezalarindan birisi de 5üphesiz kulun•


kalp gôzünii kürle5tirmesidir.94 Günahlar kalbin nurunu stindü-

94
"ICalb", bir halden baka bir hale, bir durumdan baska bir durtuna geçen, yani inkilâp
eden demektir. Kalp; Rahman'm insana bahsettigi en laymetli organdir. Maddi viicudu-
muzdaki kalbimiz eger saglikh ise bedenimiz de saghkhdir. Eger kalp bozulmaya bas-
lacm5 ise bedenimiz de bozulmaya baslamts demektir. Peygamber Efendimiz
(s.a.v), "1nsan viicudunda bir et parçasi varchr, o düzelirse bütiin vücut düzelir, o bozuk
oldugunda biitün viicut ifsat olur. iyi bilin ki, iste o et parçasi kalptir" (Buhari, Müslim,
ibn Mace) buyurnmeur.
Maddi bedenimizin oldugu gibi manevi bedenimizin de kalbi vardir. Manevi kalbimiz
kirlenir ve bozulursa insamn tüm hayah kirlenir ve bozulur. Eger insamn kalbi Win ma-
razlardan ve kirlerden armirsa hayati dogru, güzel ve temiz olur. iste Rahman'm insan-
dan bekledi'gi de budur. Kalp, imanm ve küfrün, sevgilerin ve nefretlerin, tüm duygula-
nn, ôzellikle de takvamn iiretildigi yerdir. Aym zamanda kalp, bir tatmin odustdrr. insa-
nm ikna oldugu yer gerçekte akil degil kalptir. Akil düsünür, rilçüp biçer, elde ettigi ve-
rileri kalbe gônderir. Kalp ikna olmus ve huzur bulmus ise mutmain olur. Kalp, ancak
Rahmanî duygularla tannin olur. Kalbi gerçekte mutmain edecek olan ise zikri-
dir. Zikir bize hahrlatan maddi ve manevi isaretlerdir. Ashnda zikir, Allah'tan
92 Bir Gilnaltut Yeintif Zarart

rür. Bôylelikle kaip hakikatleri gifirmez olur, kïir olmu5 kal ne ise
yarar ki, kendisine hatirlatilan ayetleri ve hadisleri i5itmez olur.
(jet almayan bir kaip halini alir.

Günah i5leyen kimsenin kalbinde var olan nur bir müddet


sonra zayiflar ve sônük1e5ir, günahlar ise karanligi güçIendikçe
güçIendirir nihayet kaip zifiri gece karanligi gibi kapkara olur.

i5lemi5 oldugu günahlar sebebiyle gôzlerinin ônünü karart-


tigi için nice çukurlara, nice uçurumlara sayisiz kimseler dü5mü5
ve helak olmu5tur. I5te günahkâr kimse ayni gece vakti engebe-
Ii, çukur ve tehlikelerle dolu bir yola pkan âmâ kimse gibidir.
Âmâ bir kimse bôyle tehlikeli bir yolda hiçbir tehlikenin içerisine


dü5meden yürüyebilir mi?

Selamette kaimak ne kadar zordur... Helak olmak da o kadar


kolaydir. Nitekim günahkâr kimsenin karanligi güçlenir ve niha-
yetinde kaipten organlara ta5maya ba5lar. Bütün azalara olum-
suz 5ekilde sirayet eder. Günahkâr kulun çehresi oldugu

bize inen güzelliklerin tamanuchr. Biz, bize inenleri idrak ederek Rahman'a tekrar suna-
bilirsek gerçek kul olmus oluruz: "Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'm zikriyle
mutmain olanlardir. Haberiniz olsun, kalpler yalruzca zikriyle mutmain
olur" (Ra'd 13/28). Rahman, bizim basica seylere yônelerek tannin olmamizin mümlcün
olamayacagnu seeyleyerek, bize kaip terbiyesini iigretiyor. Kalp terbiyesinin yolu da,
Rahrnan't bilinçli bir sekilde zikretmekten geçiyor. Çiinkü bir insanm kalbi terbiye ol-
mus ise artik o insanm tütn viicudu ve hayati terbiye olmus demektir: "Ôyleyse Beni
zikredin, Ben de sizi anayun. Bana sükredin ve nankiklük etmeyin" (Bakara 2/152).
Kalbin kikelmesi, insanm artik gerçegi idrak edememesi, anlayamamasi, duyarliligun
tamamen lcaybetmesidir. Bôyle bir hale gelmis bir kaip, artik kaip olmaktan çiknus, ade-
ta taslasmistir. Peki, kalbin Urelmesi neden olur? Hiçbir sey bir anda olmadigi gibi, kô-
relmesi de bir anda degil yavas yavas olur. Kainatin en güzel insam (s.a.v) diyor ki: "in-
san bir günah isledikçe kalbinde bir kara leke olusur. Günaha devam ettikçe lekeler de
artar ve kisinin kalbi karanr." hte kalbin kararrnasinin terne! sebebi, günah ve tugyanda
israrh ohnaktir. Kisi kara lekelerle kalbini 6rttükçe orasi tamamen kapantr, adeta bir zift
tabakasi gibi simsiyah olur. Arttk insanm en ônemli algi yeti tamamen k&lesir. Kalp ka-
rarmasimn pannhiri, çokça tôvbe istigfar getirmek, yaptigi günahi ônemsiz ve küçük
giirmemek, sonu Rahman'a varacak bir yol belirlemektir. Çev.
ibn Kayim El-Cexviyye 93

günah oraninda bir siyahlikla kaplanir. Eger kul, vefat ettigin de


halen bu karanlik içerisinde ise berzah âleminde de bu siyahlik
ortaya çtkar ve hatta kabrin içini zifiri karanlik kaplar. Dünyasi
karanlik olan, ahreti de hatta berzah hayati da karanlik olur.

Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurdu: "Süphesiz kabirler sahipleri


için karanliklarla doludur. Ancak benim duamdan ôtürü Allah
Teâlâ onlarin kabirlerini aydinlatir."95

Kiyamet günü gelip kullar mah5er yerine


bu karanlik yüzlerini kaplar ve onu herkes apaçik biçimde gerür.
Natta yüzleri kiimür gibi simsiyah hâle clônü5ûr. Aah ne icadar
kôtû bir ceza bu! Ba5indan sonuna tüm dünya zevkleri ve lez-
zetleri kulun bir anlik yorgun, bitkin, hüzünlü, çekilmez iztirapli
haliyle nasil kar5iIa5tirilabilir?

Oysa dünyada günah yollanyla i5lenilen tüm zevkler ve lez


zetier bir anlik rüyadan ba5ka bir 5ey degildir ki! Bu rüya için bu
kadar kitstü sonuçlara katlanmak deger mi! Yardim ancak AI-
lahttandir.

Otuz Dokuzuncu Zarar:

i5lenilen günahlarin zararlarindan birisi de hidayete giitii-


ren vesilelerin ôniinii perdelemesi ve ilim yollarn hkamasichr.
1111
Günahin insan üzerinde ki en büyük etkisi belki de ilimden
mahrum kalmaktir. llimden mahrum kaimak demek, dini anla-
yamamak ve bilememek demektir. Dini bilememek ve anlaya-
mamak demek ise ki5inin cahil olmasi demektir. Yani dinini ôg-
renememesi yani ahiret hayatini atee çevirmesi demektir. Ca-
hil kimse ise günaha dalmasi kaçinilmaz olan kimsedir. Günaha

ss
Müslim, cenaiz 956.
94 Bir Giinahm Yetmif Zarart

dalan kimse ise cehennemi hak eden kimsedir. Dolayisiyla ilim,


Allah'in kalpiere attigi bir nurdur. Günah ise bu nuru siindürûr.
Bu nedenle insan ifigrenecegi bir 5eyi, günahindan dolayi Cigre-
nemez.

Ayrica günahlar aklin noksanla5masinda etkili olup onu ifsat


eder. Çünkü aklin bir nuru vardir, masiyet ise bunu kaçinilmaz
olarak siindürür. Nur sônünce de akil zayiflar, eksilir. Oysa
nahlarin etkisini izale etmede, nefis ve 5eytanla mücadele ver-
mede yegâne güç, akildir. Beden ülkesinde de aklin i5levsiz hâle
gelmesi, ülkenin dü5manlar tarafindan kuptilmasi ve tüm iyilik
duygularinin yok edilmesi demektir.

Ahlâk âlimleri, "Akli yardimina ko5an hiç kimse, günah i5le-


mez." derler. Çünkü nefsi günaha çagirdiginda, akli onu masi-
yetten kesinlikie men eder. Akli zaytf olan kimse ise nefsine ye-
nik clii5meye mahkûmdur...

Günah üzellikle aklin noksanla5masinda etkili olur. Günah


i5leyenin(hidayet) akli noksanla5ir. Ki5 hidayet kari5 kari uzak-
la5maya ba5lar. Biri itaatkâr digeri âsi iki akilli kimseden itaatkâr
olanin akli mutlaka daha fazla, fikri daha dogru, gôrü5ü daha
düzgündür nihayet dogru onun arkada5idir.

O yüzden Kur'an'in hitabinin sadece akil ve fikir sahiplerine


yônelik oldugunu gôrürsün. Çünkü akil sahipleri, kuran üzerinde
tefekkür edip yaratill5 gayelerinin geregi gibi ya5ayanlardir. Su
ayetlerde oldugu gibi: "Benden korkun ey akil sahipleri!" (Baka-
ra, 197)

"Allah'tan korkun ey akil sahipleri ki felaha eresiniz" (Maide,


100).
ibn Kayim EI-Cezyiyye 95

"Ancak akil sahipleri dü5ünüp anlar." (Bakara, 209) Bu ayet-


lerin benzerleri oldukça çoktur.

Bir an veya bir gün veya bir sure tadilan (günahlardan) son-
ra rüya gibi biten bir lezzeti ebedî nimetiere, büyük kurtulu5a,
hatta dünya ve ahiret saadetine tercih eden kimsenin hangi ak-
lindan bahsedebilir?

Aleyhine hüccet olarak sunulacak akli olmasaydi delilerden


sayilirdi aslinda. Hatta delillerin hall ondan daha iyi ve sonu da-
ha selametli olacaktir.

Akillar selîm ve saglikli olsalardi; zevk, sevinç, ne§e ve ho5


ya5ami elde etmenin yolunu, her türlü nimeti; rizasinda, her
türlü elem ve azabi; O'nun gazabinda ve ôfkesinde oldugunu
gôrürlerdi. O zatin (Allah)nzasini kazanmaya çali5irlardi. Çünkü
gôzlerin aydinligi, nefislerin neesi, kaiplerin hayati, ruhlann
lezzeti, hayatin ho5lugu, ya§amin huzuru Allah'in (c.c.) rizasin-
dadin

Sayet ôte dünyanin en küçük bir zerre nimeti dünyanin bü-


tün var olan nimetleriyle tartilsaydi dünya nimetieri daha hafif
gelirdi. Hatta kaip ondan en az miktarda haziansaydi onu dün-
yaya ve içindekilerinin tümüne kar5ilik vermek istemezdi.

Bununla birlikte itaatkâr kimse dünyadaki nimetierden ora-


da müreffeh ya5am sürenlerden daha çok nasiplenir. Çünkü bu
nimetten faydalanmasi, lüks ya5am sürenlerin zevklerine kari-
5an hüzünler, kederier ve dertier bula5maz. Bilakis o her iki ni-
met ve zevki ya5ar. Aynca bunlardan daha büyük iki nimet bek-
ler. Bu sure içerisinde de elem ve acilara maruz kalmaz. Durum
Allah'in buyurdugu gibidir: "Eger siz aci çekiyorsaniz onlar da si-
96 Bir Giinalsin Yettnif Zarari

zin aci çektiginiz gibi aci çekmektedirler, üstelik siz Allah'tan,


onlarin ummadiklan 5eyleri ummaktasiniz." (Nisa, 104)

Lâilâhe illailah! Aman Allah'im! inci kar5iliginda gübre, misk


mukabilinde di5ki, Allah'in kendilerine ihsan buyurdugu pey-
gamberler, siddiklar, 5ehitler ve salihlerle arkada5lik kar5ilenda
Allah'in gazap ettigi, lanetledigi ve kendileri için cehennemi ha-
kimselerie arkada5ligi satin alan kimsenin akli ne de az-
dir!

Kirlanca Zarar:

1111 i5lenilen günahlar nefsi küçültür, degersiz kdar, zapflatir ve


ayaklar altuna ahr. Nasd rabbe itaat kulu yüceltir ve degerli
larsa ayni 5ekilde i5lenilen günahlar nefsi küçültür, basit ve de-
gersiz kdar. Nitekim günahkâr kimseler; rableri kar5isinda de-
gersiz kimselerdir. Günahlar kullann degerinin azaimasina ve
nihayet (günahlannin kullan iman dairesinden pkarmasiyla)
hiçbir degerinin kalmamasina sebep olur.

Rabbimiz 5ôyle buyurmu5tur: "Nefse ve ona birtakim kabili-


yetler verip de iyilik ve letülüklerini ilham edene yemin ederim
ki, nefsini kôtülüklerden arindiran kurtulu5a ermi5, onu kôtülük-
lere gômen de ziyan etmeir." (Sems, 9,10)

Ayetin anlami 5ôyledir: Allah'a itaat etmek suretiyle nefsini


yücelten kurtulmueur. Allah'a itaat etmeyen ve günah i5leyen
kimse; nefsini küçültmü5, degersiz kilmi5 ve kaybedenlerden
olmu5tur.

Ayette zikredilen "tedsiye" asil manas' alçaltmak ve gizleme


anlamina gelmektedir.
ibn Kayim EI-CemPlyr 97

Nitekim rabbimiz bir baka ayette: "...Yoksa onu topraga mi


gômecek?" (Nahl, 59) ayetindeki "yedüssü: gitimüyor" fiili de
ayni kitiktendir.

Günahkâr kimse günahlann içerisine batar, gitimülür yani


kul günahlara battikça yerini gizlemeye ve yaptigi kititülüklerden
dolayi insanlardan gizlenmeye çali§ir. Bir nevi kendini topraga
Orner ve batirir. Günahkâr kul; Kendini nefsinin yaninda, AI-
Iah'in ve insanlann yaninda bir nevi yere batirmer. Günah i5-
lediginden dolayi herkesten ve hatta nefsinden dahi kaçmaya
ve topragin affina girercesine herkesten kaçmaya ba5lar.

itâat ve ibadete d4kün bir kulu ise Allah Teâlâ yüceltir ve


aziz kilar. Dyle ki bir bakarsin ki kul insanlann yaninda en §erefli
ve en yüce ki5i olur. Bununla birlikte ki5i nefsini Allah (c.c.) ka-
tinda en zelil, en hakir ve en basit gitirür. i5te nefis; izzet, 5eref
ve olgunluga bu zillet ile ula5ir. Gitsrüldügü gibi nefisler ancak
günah i5leye i5leye hakirle5ir ve bir müddet sonra hiçbir degeri
kalmaz olur.

Ayni 5ekilde nefisleri de, Allah'a itaat kadar hiç bir 5ey yü-
celtmemi5 ve 5ereflendirmemieir. O halde yücelik ve izzet iste-
yen Allahin dinine sanlmali ve günahlardan uzaklagnalidir. Bu
hem fertier ve hem de toplumiar için geçerlidir. Bir fert Allah'a
itaat ile yüceldigi ve izzetlendigi gibi ayni 5ekilde toplumiarda,
devletierde Allah'a itaat ve boyun egmekie kuwet ve 5eref bu-
lurlar. Nitekim fert; Allahin emir ve yasaklanni yerine getirmek-
le, toplumlarda (devietler) Allahin kanunlanni tatbik etmekle iz-
zet ve deger kazanir.
98 Bir Giinahm Yettnif Zarari

Kirk Birinci Zarar:

151enilen günahlarin cezalarindan bir tanesi de; kulu 5eyta-


nui esiri kilmasichr. Kul günahlara yani istek ve arzularina uy-
makia 5eytana esir olmu5tur. Dolayisiyla günahkâr kul 5eytanin
eline esri dü5rnekle en azili dü5maninin eline esir dü5mekten
daha kiitû bir duruma dü5m4tür.

Kul; istek ve arzularinin bagiyla baglanmer. i5te âsî esir,


hapsedilmi5 ve baglanmer. istek ve arzulari tarafindan pran-
gaya vurulan, hapsedilen bir kul ise zindandan daha dar bir zin-
dana dü5mü5 demektir.

Esir ve prangalara vurulmu5, zindan k$55elerinde olan bir


kaip nasil olur da AIIah'a ve ahiret yurduna yônelebilir ki?

Bu kul nasil olur da ahiret yurduna bir adim atabilir ki?

Günahlar i5lendikçe; nefis, 5eytan, istek ve arzular tarafin-


dan baglandiginda âfetler &kt bir koldan onu ku5atir. Kalp ku5
gibidir; ne kadar yükselirse âfetlerden (kendisini avlayacak, tu-
zaga düerecek olanlardan) o kadar uzak olur, ne kadar aiçalirsa
da o kadar âfetler(kendisini avlayacak, tuzaga dû5ürecek olan-
lardan) etrafini kuptir ve üzerine saldirirlar.

Bir hadiste "$eytan insanin kurdudur"96 buyrulur.

i5te günahlara batmi5 bir nefis de korumasi olmayan bir ko-


yun sürüsüne benzer. Bir koyun kurtiar arasinda oldugunda ko-
laylikla parçalanmaya ve yok olmaya mahkûmdur.

96 Imam Ahmed, 5/233. Taberani, 20/164. $asi Müsnedinde, 1387. Ebu Nuaym hilye,
2/247 ve baskalan tahric etmistir.
ibn Kayim E!-Cezviyye 99

Günahkâr kul da i5te ayni bôyledir. Allah tarafindan bir ko- •


ruyucusu olmayan kimsenin hiçbir koruyucusu yoktur ve bu ki5i
hiç 5üphesiz helak olmaya mahkûmdur.

Allah tarafindan kula gônderilen muhafiz ise ku5kusuz tak-


vadir. Takva kulun koruyucusudur. Kendisini helak edecek olan
kurtiar arasinda saglam bir kaledir. Ayni 5ekilde dünya ve ahiret
cezasi lie kul arasinda da bir engeidir.

Ôyleyse koyun çobana ne kadar yakin olursa, kendisine sal-


diracak olan kurttan o kadar selamette olur, ne kadar uzakta
olursa o kadar eilüme yakin olur. O haide koyunun en güvende •
oldugu zaman çobanin en yakininda oldugu vakittir. Kurt ço-
bandan uzak olani ve sürüden ayrilan koyunu yer. O halde fert
ve topiumiar için en büyük zirh ve en büyük himaye Allah katin-


dandir. Allah himayesi olmayanin hiçbir himayesi oiamaz.

Ashnda meselenin iizü $udur:

Kalp Allah'tan ne kadar uzakla5m15 ise afetier ve musibetier


kula o kadar huzli gelir ve kendisini ku5atir. Kul Allah'a (c.c.) ne
kadar yakin olursa da âfetler kendisinden o kadar uzak olur.

Allah'tan uzakla5manin dereceleri vardir:

1- Gaflet kalbi Allah'tan uzakla5tirir.

2- Günahin, kulu Allah'tan uzakla5tirmasi ise gafietin kaibi


Allah'tan uzakla5turmasindan daha büyüktür.

3- Bid'atin; kulu Allah'tan uzakla5tirmasi ise günahin, kulu


Allah'tan uzakla5tirmasindan daha büyüktür.
100 Bir Giinahui Yetmif Zarari

4- Nifak ve 5irkin; kulu Allah'tan uzakla5tirmasi ise bütün


bunlarin hepsinden daha büyüktür.

Kirk lkinci Zarar:

Günahlann bir cezasi da ki§inin Allah katindaki ve insanlar

• katindaki degerini, makarrum düsürmesidir. Allah katinda kul-


lann en degerlileri en takvali olanlandir. Kullarin itaatine Ore
Allah katindaki makamlan o kadar çok yükselir. Kul günahlara
girdikçe, rabbine kaqi geldikçe, cahiliye bite'hayat ya5adikça
rabbinin gôzünden dü5er. Bi ylelikle Allah Teâlâ kullannin kal-
binden de günahkâr kulunun degerini ve makamini dügkür.
Kullar nezdinde hiç bir degeri kalmayan günahkâr kul degersiz-
le5ir, zelil bir hale gelir nitekim i5lemi5 oldugu günahlar mikta-
rinca kullar tarafindan kititü bir muameleyle kauila5ir.

Bôylece günahkâr kul insanlar arasinda en ktitü bir hayat


ya5amaya baslar, adi anilmaz, hiçbir kadri kiymeti bilinmez olur,
sefih ve a5agilik bir hall vardir, hiç bir sayginligi yoktur, mutiulu-
gun ve neenin ne oldugu bilmez i5te bôyle bir hayat sürer.

Günahkâr kulun ba5ina gelen cezalar sadece bunlardan da


ibaret degildir. Bunlarla birlikte büyük bir keder, hüzün, kam
kendisini kaplar.

Sôyler misiniz bana; günah i5lerken bir kulun almi5 oldugu


lezzetler nerede? Bu sayamadigimiz bunca azap ve sikintilar ne-
rede? Sehvet sarho5lugu ve diger haramiarin vermis oldugu lez-
zetler, bu kadar çok aci ve izdirap kar5isinda nerede? Hiç akilli
kimse sayisiz nimeti terk edip günahlara dalarak bunca aci, ke-
der ve sikintiya kapi açar mi?
Ibn Kaybn EI-Cezviyye 101

Allah Teâlâ'nin kullarina vermis oldugu en büyük nimetle-


rinden birisi de 5üphesiz kiymetini yüceltmesidir. 15te bundan
dolayi peygamberlerini ve rasullerini diger insanlardan daha üs-
tün tutmueur.

Rabbimiz buyurur: "(Ey Muhammed!), Kuwetli ve ba-


siretli kullarimiz Ibrahim, ishak ve Ya'kub'u da an. Biz onlan
ôzellikle ahiret yurdunu dü§ünen ihlâsli kimseler (Sâd,
45,46)

Biz diger insanlara vermedigimiz ôzellikleri onlara verdik. Bu


ôzellik ise bu dünya da güzel bir anilma ile anilmalan, haklann-
da ôvgüyle bahsedilmeleridir. Halil Ibrahim (a.$)'in duasunda is-
tedigi "lisanq sidk" da aslinda budur. 97

Bir ba5ka ayette: "Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle


anilmak nasip eyle!" (Suarâ, 84) demiei.

Ogullan hakkinda ise 5ôyle buyurmueu: "Onlara rahmeti-


mizden bagea bulunduk; kendilerine hakli ve yüksek bir 5iihret
nasip ettik. (Meryem, 50)

Rabbimiz peygamberi Muhammed'e (s.a.v) de 5i5yle demis-


tir: "Senin 5âninu yüceltmedik mi?" (in5irah, 4)

Peygamberlerin sahip olmu5 oldugu bu ôzelliklere; onlara


itaat eden ve en güzel 5ekilde tabii olanlann da nasipleri varchr.

97 Yazar "Tarikul hicreteyn" adh eserin de peygamberlere verilen bu Cizellikleri sifeylece


zikreder: Birincisi: Dünya ve dünya sevgisinin, dünya i§lerinin ve dünyar tercih etme-
nin kalplerinden çilcar.ilmast. Peygamberleri ahirette en giizel mükâfat-
landuma" Bkz: Tarikul hicreteyn, 102.
102 Bir Giinahm Yettnif Zarari

Peygamberlere tabii olmayip onlara muhalefet edenler ise


peygamberlere muhalefet ve Allah'a isyanlari oraninda bu na-
sipten uzakla5irlar.

Kirk Üçüncü Zarar:

i5lenilen günahlann bir diger cezasi da günahkâr kimseden


ifevgü ve 5eref isimierinin almmasi ve bunun yerine a5agdayia,
degerini dieirücü isimier verilmesidir.

Günahkârdan; mümin, iyi/Salih, takva sahibi, Allah'a itaat-


kâr, tevbe eden, veli, salih, âbid, Allah'tan korkan, çokça Allah'a
yônelen, güzel insan, Allah'in razi oldugu kimse gibi isimieri alir.
Bu güzel isimler yerine günahkâr kimseye; facir, isyankâr,
yapan, fesatçi kimse, pis habis, sevimsiz, zinakâr, hirsiz, ka-
til, yalanci, hâin, Lut kavminin amelini yapan, akrabalik hakiarini
yerine getirmeyen kimse; diye isimier verilir.

i5te bunlar fasikiara verilen isimierdir...

"imandan sonra fâsiklik ne kiitü bir isimdir! Kim de tevbe


etmezse i5te onlar zalimierdir." (Hucûrat, 11)

Bu isimierle isimlenmek ise 5üphesiz ceza ve mükâfat veren


Allah'in gazabina, cehenneme girmeye ve rezil, rüsvay bir 5ekil-
de hayat sürmeye sevk eder.

Diger güzel isimier ise; Rahman'in rizasina, cennetiere gir-


meye ve kulun diger insanlardan daha üstün ve 5erefli olmasina
yol açar.

$ayet i5lenilen günahlann tek cezasi bu isimierle isimlen-


mek ve yol açtiklarini hak etmekle kalsaydi yine bu akilli bir
kimse için yeterli olur ve günah i5letmezdi. Rabbe itaat ederek,
ibn Kayim EI-Cezviyye 103

kul olan, konulmu5 olan yasaklardan uzakla5an kimseye ise


mükâfat olarak sadece bu isimlerle ve gerektirdiklerini elde et-
mek olsaydi vine bu mükâfatta akil sahibi kimseye günahlardan
uzak durmak için yeterli olurdu.

Rabbimizin verdigini engelleyecek, engelledigini ise verecek


hiç kimse yoktur. Ayni 5ekilde rabbimizin uzakla5tirdigini yakla5-
tiracak, yakla5tirdigini da uzakla5tiracak hiç kimse ve hiçbir güç
yoktur.

"Allah, kimi alçaltirsa ona sayginlik kazandiracak hiçbir kim-


se yoktur. siiphesiz Allah, diledigini yapar." (Hacc, 18)

Kirk Dôrdiincii Zarar:

i5lenilen günahlar; kul ile Rabbi arasindaki iii5kinin kopma-


sina yol açar. Kul ile rabbi arasindaki ili5ki koptugunda da kul- •
dan her türlü hayir vesileleri kopmu5 ve bitmi5 olur. Ayni zaman
da her türlü 5er baglari kul ile baglantiya geçer.

Kul; Bir Oz kirpmasi kadar dahi gafil olunamayan, her za-


man kendisine muhtaç olunan, onsuz olunamayan, hiçbir 5eyin
yerini dolduramadigi, mevlasi olan Rabbi ile koparirsa
ve 5er ile baglantisi ba5larsa nasal olurda bu kul felah bulur? Na-
sil olurda Rabbine kar5i bir kurtulu5 ümidi besleyebilir? Bôyle
bir durum da bu kulun ya5adigi hayata; hayat denebilir mi?

Ayni zaman da bütün 5er vesileleri bu günahkâr kul ile irti-


bata geçer ve dolayisiyla kendisine en büyük dü5man olan 5ey-
tan ile arasa düzelmi5, en büyük dü5mani kendisine dost olup
asil dostundan uzakla5m15 olur.
104 Bir Ganahm Yetmif Zarart

Bütün hayr yollarinin yüzüne kapandigi bu kimse hakkinda


nasil bir kurtulgtan, hangi ümit ve hangi ya5amdan bahsedile-
bilir ki?

Aslinda hiç kimse kulun dosttan uzakla5ma ve dü5mana ya-


kinlagnadan kaynakianan elem ve azabin nelere meal olacagini
geregi bilemez.

Selef salihinden bir kimse 5,5yle demi ir: Kulu, Allah Teâlâ
ile 5eytan arasina terk edilmi5 bir halde giirüyorum; Allah Teâlâ
bir kimseden yüz çevirirse o kimseye 5eytan dost olur. Bunun
aksine Allah Teâlâ bir kimseyi dost edinir ve yarclum ederse 5ey-
tan o kimseye asla güç yetiremez.98

Rabbimiz 5ôyle buyurur: "Hani biz meleklere: Âdem'e secde


edin, demi5tik; iblis hariç olmak üzere, onlar hemen secde etti-
ler. iblis cinlerdendi; Rabbinin emrinden di5ari çikti. Simdi siz,
beni birakip da onu ve onun soyunu mu dost ediniyorsunuz?
Oysa onlar sizin dü5maninizdir. Zalimler için bu ne fena bir de-
gimedir!"(Kehf, 50)

Rabbimiz bu ayette 5ôyle buyurur: Ben ataniza ikramda bu-


lundum, degerini yükselttim, ba5kalarindan üstün kildim ve bü-
tün melekierime kendisine ikram ve bir 5eref olmasi için secde
etmelerini emrettim. Nitekim bana itaat ettiler ancak onun ve
benim ortak dü5manimiz olan iblis secde etmedi. Seytan benim
emrime isyan etti ve bana itaat etmedi. Tüm bu olup bitenler-
den sonra sizier nasil olur da beni birakip §eytani ve dostiarini
dost edinebilirsiziniz ki?

98 Imam Ahmed, yakm bir lafizla 1353 Mutarrif bin Abdullah Es Sihhieden tahric et-
mistir. Aym lafizla yazar Medaricte zilcretmistir, 3/79 senedi hasendir. ibni Mübarelc
ziihd, 298. Ebu Nuaym hilye, 2/201. 1bni Asakir tarihin de, sahih senedle 58/308. 1bni
Ebi'd Dünya Mekayid E,c $eytan, 25.
ibn Kayim El-Cmviyye 105

Benim ve sizin düsmaniniz olana itaat etmeniz, onu mem-


nun etmeye kalkismaniz hiç olacak is mi?

Ben sizlere "seytani düsman edinin" dedigim halde sizler


düsmanimi ve düsmaninizi dost edindiniz.

Bir melikin düsmanlanni dost edinen kimse melikin katinda


düsmanla ayni konumdadir. ikisi de düsmandir. Zira sevgi ve it-
aat ancak itaat edilenin; düsmanlanni düsman, dostlanni da
dost edinmekle olur.

Melikin düsmanlanni dost edinip sonra da onun dostu ol-


dugunu iddia etmen asla kabul edilemez. Melikin düsmani sizin
de düsmaniniz degil ise durum bôyledir. Fakat Melikin düsma-
ni(seytan)sizin de asil ve en azili düsmaniniz ise durum nasal
olur? iste sizin düsmaniniz olan seytanin size karsi olan düs-
manli'gi bir kurdun koyun sürüsüne olan düsmanligindan daha
faziadir.

Nasal olurda bir kul, kendisinden baska hiçbir dost olmaya-


nin (Allah) düsmanini ve kendi düsmanini(seytan)dost edinebilir
ki?

Rabbimiz bôyle bir dostlugun çirkinligine isaret ederek style


buyurmustur: "Hâlbuki onlar (5eytanlar) sizin düsmaninizdir" ve
"($eytan) Rabbinin emirlerinin disina çikti" stizleriyle bu konuda
insanogluna uyanda bulunmustur.

Bôylece seytanin hem Rabb'ine ve hem de bize olan düs-


manligi; biiim ona düsman olmamizin gerekliligini ortaya çi-
karmis oldu.
106 Bir Giinahtn Yettnif Zarart

Pekâlâ, birçok insan, insanlarin en büyük dü5mani olan 5ey-


tana neden itaat eder ki? $eytani insanlan nasil me5ru gstirebilir
ki? Bir kul nasil olurda 5eytanlann yanlarinda yer alir ve onlan
dost edinebilir ki?99

Bu nasil bir ali5 verieir? Cennete kar5ilik degersiz ve bir


müddet sonra elinden çikacak ve ba5kalannin eline geçecek

" Elbette burada birçok kimse; ben seytarn dost edinmiyorum ki, itaat etmiyorum ki!
Ben seytam desteklemiyorum ki! Gibi sfizler soyleyebilir. $u bilinmesi gerekir ki, kâfir-
lerin desteklenmesi, onlara yardim edilmesi, mesrulastinlmast, onlara itaat edilmesi, is-
lami olmayan seytani düzenlerin yasam ve yfinetim biçimlerinin benimsenmesi, küftirle-
rine nza güsterilmesi, bayramlanna katilmasi, onlara has olan seylerin yapilmasi vb her
sey seytam dost edinme ve yardim etme anlamma gelir. Seytana yardim etme; Allahm
raz]. olmadrgr, Rasulünün (s.a.v) sünnetine uymayan her seyi kapsar. "Ey Âdemogullan,
ben size and vermedim mi ki: -Seytana kulluk etmeyin, çünkti o, sizin için apaçik bir
düsmanchr;" (Yasin:60)
Allah Teâlâ burada "ibadet" kelimesini, "itaat" anlammda lcullannustir. imam Razi'nin
Tefsir-i Kebir adh eserinden, bu konudaki güzel bir açiklamasmi asagiya ahyoruz. "Sey-
tana ibadet etme" ifadesinin anlami, "Seytan'a itaat etme" demektir. Yani insan sadece
Seytan'a secde etmekten men olunmakla kalmwor, aym zamanda ona uymaktan ve itaat
etmekten de men olunuyor.
Iste bu baglamda itaat, ibadet anlami tarir." Bu ifadelerin ardmdan imam Razi sôyle bir
soru yfineltiyor. "Sayet itaat kelimesi, ibadet anlami da tasiyorsa, "Allah'a, Rasûlüne ve
sizden olan emir sahiplerine itaat edin" ayeti mucibince, bizier, Rasûl'e (s.a.v) ve emir
sahibi olan kimselere ibadet mi etmis oluyoruz? imam Razi bu soruyu yine kendisi ce-
vaphyor. "Bu kimselere Allah'm emri ile itaat edilmektedir. Yani onlara itaat etmekle,
ashnda Allah'a ibadet etmis oluyoruz. Tipki Allah meleklere "Âdem'e secde edin" diye
emrettiginde de meleklerin Âdem'e degilde, Allah'a secde etmis olmalan gibi. Bizlerin
emir sahiplerine itaatimiz, onlann Allah'm hudutlanm çignemelerine ragmen devam
ederse bu itaat "ibadet" anlamma gelir." iste o zaman ibadet Allah'a degil, emir sahiple-
rine yapilmis olur h bu da sirkin ta kendisidir." imam-1 Razi daha sonra sfiyle devam
ediyor. "Size bir sahts herhangi bir konuda emir verdiginde, siz o emrin Allah'm emirle-
rine uygun olup olmadigmi kontrol etmelisiniz. Sayet uygun degilse, bilin ki o sahsin
yaninda seytan vardir. Siz bu duruma ragmen verilen emre itaat ederseniz, o takdirde
seytana ibadet etmis olursunuz. Yine, nefsiniz sizi herhangi bir sey için tahrik ederse, o
seyin islam'a gfire caiz olup olmadigma balanalismiz. Sayet caiz degilse, nefsin seytan-
dir veya seytan nefsinin yamndadir. Iste sen bu durumda nefsine uyarsan, seytana ibadet
etmis olursun." imam Razi yine sfizlerine sôyle devam ediyor: "$eytan'a ibadet etmenin
dereceleri vardir. Sfiyle ki, bazen bir insan bir 4 yaptigmda, onun türn organlan, dili ve
hatta kalbi de o isin yapilmasma istirak eder. Ban zamanlar ise, imsamn organlanm kul-
lanarak bir 4 yapmis olmasma ragmen kalbi ve dili, o ise istirak etmeyebilir. Nitekim
ban insanlar günah islediklerinde yaptildarma kalpleri mn ohnaz ve dilleri Allah'clan
bagislanma diler. O, bu selcilde Icôtti bir 4 yaptignu itiraf eder. Bfiylece bu kimse seyta-
na sadece organlanyla ibadet etmis olur, ban insanlar da gayet sogukkanh olarak günah
islerler ve dilleriyle de memnuniyetlerini izhar ederler... Bunlar zahirde de, batmda da
seytanin gerçek kullandir." (Tefsir-i Kebir c. 7 sh. 103-104)Çev.
ibn Kaynn EI-Cezviyye 107

olan dünyayi cennete kar5ilik nasil satin alabilir ki? Bu ne biçim


bir takastir!

Zalimlerin ali5 veri5leri, takaslari ne kadar da kitüdür!

Bu ayetteki uyarilar sanki bir çe5it kinama niteligi ta5ir. San-


ki 515yle bir uyari vardir bu ayette: Ben, meleklerimle birlikte
ataniz Âdem'e secde etmedigi vakit lblis'e dü5man oldum. Sizier
bilmez misiniz Allah'in 5eytana olan dü5manligi sizin için idi.
Daha sonra nasil olduysa sizierin ve 5eytanin arasinda olan bu
dü5manlik aranizda bari5 antla5masi dônü5üverdi! Aranizda
hiçbir dü5manlik kalmadi!

Kurk Beenci Zarar:

i5lenilen günahlar bütün bereketleri yok eder. Günahlar


itsmrün bereketini, rizkin bereketini, ilmin bereketini, amelin be- 40
reketini, ibâdet ve itâatin bereketini yok eder.

Kisacasi hem dinin ve hem de dünyanin bereketini gsfitürür.


Günahkâr kulun hayatinda olsun, itimründe olsun yahut i5 haya-
tinda olsun hiçbir bereket birakmaz.

Yeryüzünden var olan bereket, insanlarin isyanlarindan bai-


ka hangi sebeple silinmi5tir ki?

Rabbimiz 56yle buyurur:"5ayet beldelerdekiler iman edip


Allah'tan sakinsalardi. Onlara giikten ve yerden bereket kapilari
açardik." (A'râf, 96)

Diger bir ayette 5ôyle buyrulur: "$ayet dogru yolda olsalardi


onlara bol su verirdik."(Cin, 16-17)
108 Bir Giinaltin Yetinif Zarari

Bir hadiste 515yle buyrulur: "Muhakkak ki, ruh'ul kudus her-


hangi bir nefis rizkini ve ecelini tamamlamadikça asla $51meye-
cegini benim kalbime üfledi. Allah'dan korkunuz ve rizk talebini
güzel yapinuz. Zira Allah katindaki 5ey, ancak O'na (c.c.) itaatle
elde edilir. Allah canliligi ve sevinci Allah'in kaderinde
Riza ve yakînde, keder ve hüznü de 5ek-giphe ve hoputsuzluk-
ta kilmi5tir.1.100

-imam Ahmed'in Zühd kitabinda zikrettigi 5u kudsî hadis


daha iince geçmi5ti 515yle deniliyordu; "Ben Allah'im; razi oldu-
gumda bereket veririm ve bereketimin sonu yoktur. Kizdigimda
da ise lanet ederim ve lanetim yedinci toruna kadar ula5ir."1°1

Mak; çokluk veya amelin büyüklügüyle degerlendirilmez, ri-


zik bereketiyle degerlendirilir. Yine stimrün uzunlugu; senelerin
veya aylarin çokluguyla degil, bereketiyledir.

Once de ifade etmeye çall5tigimiz gibi kulun iirnrü ancak ya-


5adigi süredir. Kim Allah'in dininden, kanunlarindan, kanunlarl-
na ba5vurmaktan yüz çevirirse; o kulun ya5ami5 oldugu hayat,
hayat degildir aslinda. Bôyle bir kimsenin ya5ami ancak hayvan-
larin ya5amindan ibarettir ve bir hayvanin ya5ami onunkinden
daha hayurlidir.1°2

1°° Ebi Ubeyd garibu-1 hadis, 3/283. Begavi serh Es Sünne, 4111. Kudai müsned Sihab,
1151.
1°1 imam Aluned zühd, 289 senedi Vehb bin Münebbeh'e ulastr.
102 Hayvanm yaratths gayesi bellidir ve yaratilis gayesi ugrunda yasamuu sürdürür ve
sona erdirir. insanm yaratilts gayesi ise süphesiz Allah'm kendisi için belirlemis oldugu
hayat seklidir. Yani emir ve yasaklardir. Bir ku1 Allah'm kendisine emretmis olduklarnu
ifirenir ve yerine getirirse hayvani bir yasamdan kurtulmus demektir. Her kimde Al-
lah'm emir ve yasaklanm Cigrenmez ise hayvani bir yasam içerisinde demektir. Dolayt-
styla bir insan aym bir hayvan gibi sadece yemek, içmek, ihtiyacun gidermekten ibaret
bir hayat sürerse, hayvanla.mus demektir. Bundan dolayi kul asla insamn kendisinin be-
lirleyemeyecegi ilahi bir yasam biçimini yasamalc zorundadir. Kul kendi yasam biçimini
kendisi belirleyemez. Yaranctsimn kendisi için razi oldugu hayan yasamak zorundadir.
Ne zaman bir kul kendi istedigi gibi bir yasam tarzim belirler ve yasarsa itte o zaman
ibn Kayim EI-Cezviyye 109

Süphesiz gerçek hayat ise; kaip ve ruh hayatidir. Bazilannin


zannettigi gibi kalbin ve ruhun tat almade, mutmain olmadigi,
huzur bulmadigu bir hayat, hayat degildir.1°3

Çünkü insanin ya5ami ancak kaip ve ruhunun ya5ami ile ka-


imdir.

Kalbin ya5ami ve hayati ise ancak yaraticisini tanimak, sev-


mek, sadece ona kulluk etmekle olur. Gerçek bir hayat; rabbe
yônelmek, ona tevbe etmek, Allah'i zikretmek, zikriyle tatmin
olmak ve Onun zikri ve itaati ile rahatiamak, Ona yalanla5makla
olur.

l5te bi5yle bir hayati kaybeden haynn tümünü kaybetm4


demektir. Bu kaybettiklerine kar5ilik dünyaliklardan alabildigini
alsa yine de dininden aiacagi hayn asla ve asla hiçbir 5ekilde
kar5ilayamaz. Bu dünya bütün içindekilerle ahiret hayatina be-
del olamaz. Kul, elden kaçirmi§ oldugu her 5eyin yerini bir 5ekil-
de doldurabilir fakat Allah Teâlâ'yi kaybettiginde, O'nu razi
edemediginde, O'nun rahmetine kavgamadiginda, kgkusuz
rabbinin yerine dolduracak hiçbir 5ey yoktur.

-Fakir olan nasil olurda zengin(Allah)olanin yerini ba5ka bir


kimse/5ey ile doldurabilir ki!

ilahi bir yasamdan yiiz çevirmistir. Her kim ilahi yasam biçimini ôgretunez, yasamaz ise
stiphesiz hayvandan daha &saki olmu.stur. Çev.
103 Kalp ve ruh hayati yasamayanlar oldukça çoktur fakat kalbi ve ruhi hayatm nasil bir
hayat oldugunu bilmeyenler, bedenleriyle yasamis olduklan hayah, hayat zannederler.
Bu nedenledir ki insanlann birçogu oldukça müreffeh, lüks içerisinde, her seye ulasmis
ve elde etmis bir hayat yosarken bunalim içerisinde ve stluntidadir. Bunahm ve sikutti-
mn çaresini ise; kalp ve ruh hayatinda oldugunu bilmezler. Dyle olur ki bu tür hayat ya-
sayenlar bir miiddet sonra kurtulusu intihar da ararlar. Huzur bulacaklanm zannettikleri
ahiret hayati ise, o kimseler için sonsuz bir azab, bunabm ve sikmh olur. O halde gerçek
hayat; kalp ve ruh hayatidir. Kalp ve ruh hayat buldukça kisi hayattadir. Dolayisiyla
kaip ve ruhun hayat verecek ve ruhu mutmain edecek olan ise islam dininin ta
kendisinden baskasi degildir. Çev.
110 Bir Gilnahin Yetinif Zarari

-Aciz olan nasil olurda her 5eye kadir olanin yerini ba5ka bir
kimse/5ey ile doldurabilir ki!

-Ôlecek olan nasil olurda her zaman diri olan ve hiçbir za-
man ôlmeyecek olanin yerini ba5ka bir kimse/5ey ile doldurabi-
lir ki!

-Yaratilmi5 olan nasal olurda yaratanin yerini ba5ka bir kim-


se/5ey ile doldurabilir ki!

-Hiçbir 5eyi kendisinden kaynaklanmayan, nitekim her 5eyi-


ni ve varligini varligindan alanin yerini ba5ka bir kimse/5ey ile
nasil doldurabilir ki!

Zerre miktarinca hiçbir 5eye sahip olmayan nasil olurda yer-


yüzü ve giikyüzünün sahibi olanin yerini ba5ka bir kimse/5ey ile
doldurabilir ki!

RIZIK VE ÔMRÜN BEREKETI NASIL YOK OLUR?

Günah i5leyen kimsenin rizik ve iimrünün bereketinin git-


mesinin sebebi 5udur:

Seytan günah'a ve günah i5leyen kimselere musallat edil-


mi5tir. Günahkâr kullar 5eytanin kontrolü altindadir. Dolayisiyla
5eytanin ileti5im kurdugu, yaninda oldugu her 5eyin bereketi
yok olur. i5te bundan dolayidir ki isminin zikredildigi her
yerde bereket olacagi için; bir 5ey yerken, içerken binerken, gi-
yerken ve cinsi münasebette bulunurken Allah'in adinin anilma-
si tavsiye edilmi5tir. Allah'in zikri; 5eytani kovar ve orada bere-
ket olu5ur ve bu olu5an bereketin olu5masina hiçbir 5ey mani
olamaz.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 111

Allah için olmayan herhangi sey de bereket olmaz. Çünkü


bereketi verecek sadece rabbimiz olan Allah'tir. Bütün bereket-
ler O'ndandir. Dolayisiyla O'na nisbet edilen her seyde bereket
vardir.

Allah Teâlâ'nin kelami bereket/mübarektir. Rasûlü bereket-


lidir, yaratilmislara karst faydali olan kul da bereket/mübarektir.
Beytü-I haram'i bereket/mübarektir. Bereket sahibi ancak O'dur
ve ancak O'na nisbet edilen seylerde bereket vardir. O bereket-
lendirmez ise hiçbir seyde bereket yoktur.

Bu sôzlerinde anlatmaya çalistigim rabbimizin ilâhligina, kul-


luga Iayik olusuna, sevgisine ve rizasina isaret etmektir. Zaten
bütün kâinat ve kâinatin içindeki her sey O'nun Rabligine her-


seyin sahibi olusuna ve yaraticiligina sahittir.

Allah Teâlâ'nin kendisinden uzaklastirdlgi her kim olursa


yahut sifez ve amel varsa biliniz ki onda hiçbir bereket yoktur.
Bunun aksine rabbe yakin olan her seyde de yakinligi miktarinca
bereket vardir.

Biliniz ki bereketin ziddi lanettir. Allah'in lanet ettigi her-


hangi bir toprak parçasi varsa yahut Allah'in lanet etmis oldugu
bir sahis varsa, Allah'in lanet ettigi bir amel var ise onda bere-
ket ve hayir yok demektir. Allah Teâlâ'nin lanetinin etkisi sade-
ce bu saymis oldugumuz seylerde sinirli kalmaz. Lanetlenen
kimse/sey ile iliskili, irtibatli ve bagli olan her ne var ise ebediy-
yen hiçbir bereket yoktur.

Allah Teâlâ iblis'e lanet etmis ve onu yaratilmislarin kendi-


sine en uzagi Bundan dolayi onun tarafindan gelen her
ne var ise, Ona yakinligi ve onunla irtibati miktarinca Allah'in
laneti üzerine olur.
112 Bir Giinah:n Yetmif Zarari

15te bu sebeple i5lenilen günahlann; efimûr, rizik, ilim ve


amelin bereketini yok etmede büyük etkileri vardir.

Allah'a kaqi ba5kaldirdigin, yasaklarina uymadigin ve emri-


nin di5ina çiktigin her vakit, her mal, bedenin, makam ve mevki,
ilim ve amel her ne varsa kulun aleyhinedir. 4Ienilen günahlann
kula hiçbir faydasi ve kazana yoktur.

Ya5anilan dmrün, kazanilan yahut harcanan malin, tüketilen


gidalann, dan ve 5erefin, elde edilen ilmin, yapilan amelin sade-
ce Allah'a itaat edildigi kadannda kula fayda ve ecir vardir.

Bu nedenle bir takim insanlar vardir ki yüz yil yapmeir,


ama gerçekte stimrü on seneyi dahi bulmamer. Yine bazi insan-
lar vardir ki yükler dolusu abri ve gümü5e sahiptir ama gerçek-
te male bin dirhemi dahi bulmaz. Ayni 5ekilde ilim, 5aniiihret ve


makam da bôyledir.

Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurur: "Dünya mel'undur, içinde-


kiler de mel'undur. Ancak Allah'i bilip zikir eden âlim ve egrenci
bundan müstesnadir."1°4

Bir diger hadiste de: "Dünya mel'undur, içindekiler de


mel'undur. Ancak Allah için olan müstesnadir" buyrulmu5tur.w5

i5te yukarida da ifade etmeye çalegimiz gibi Allah adora


111>sôylenilen ve yapilanlar kul için fayda saglar ve berekette sade-
ce bunlardadir.

1°4 Tirmizi, 2322. ibni Mace, 4112. Ukayli Duafa', 2/326. Beyhaki Suab, 1708.
105 Ebu Nuaym hilye, 3/157. Halili irlad, 2/711. Rafii ahbar gazviin, 2/274. imam Ah-
med zihd, 114. Ebu Davut merasil, 502. Ebu Hatim Er Razi, Darukutni, ibni'l cevzinin
de belirttigi gibi eser mürseldir.
Ibn Kayim El-Cezviyye 113

Kirk Affina Zarar:

151enilen günahlann bir cezasi da; sahibini yüksek dereceli


olmaya yatkin, ehil oldugu halde alçak derecelere dü5ürmesi-
dir. Günahlar kulu aiçaltir, degersizle5tirir. Allah Teâlâ insanlari
yüceler ve aiçakiar olarak iki kisim olarak yaratti.

Birincisi: Allah Teâlâ'nin "iliyyîn" (yücelerde olanlar) diye


isimiendirdigi...

ikincisi: Allah Teâlâ'nin "esfel-i safilin" (en a5agida olanlar)


diye

Allah Teâlâ: Kendisine itaat edenleri dünya ve ahirette en


yükseklerde kilmt5, kendisine kar51 isyan içerisinde olanlari da
hem dünya ve hem ahirette en a5agilardan

Kendisine itaat edenleri en degerliler, kendisine isyankâr


olanlari da katindaki en degersizler izzeti ve 5erefi ita-
atkâr olan kullanna zilleti ise isyankâr olan kullarina vermieir.

Rasûlullah (s.a.v) 5$5yle buyurmu§tur: "Kiyametten ônce ki-


liçla gbnderildim. Benim rizkim mizragimin ucundadir. Zillet ve
alçaklik emrime muhalefet edenlere verildi!"1°6

Kul her bir günahi i5lediginde bir dü5Lik derece a5agi iner.
Bu in4 kulun her bir baea günah i5lediginde aynen devam eder
ve ki5i sonunda en alt dereceye kadar varir. Kul, rabbine itâat •
ettikçe, Allah'in emir ve yasaklarini yerine getirdikçe derecesi
bir derece yükselir. Bu yükselme de en yüksek dereceye çikana
kadar devam eder.

106 imam Ahmed müsned, 2/50. Ebu Davut, 40/31. 1bni Ebi Seybe, 193194. Abd bin
Humeyd El-Müntehab, 846. Taberani müsned Es-Samiyyin, 216.
114 Bir Giinahm Yetmif Zarart

Bir kul hayati boyunca hem a5agiya inebilir ve hem de yuka-


riya çikabilir. Rabbine itaatkâr bir kul olursa derecesi yüksek
kimselerden, rabbine itaat etmeyen, heva ve heveslerinin pe-
inde ko5an bir kul ise a5agi derecelere inmi5 bir kul olur. Yüz
derece yukari çikan bir derece inen kul ile bir derece çikan yüz
derece inen kul bir

insanlar bu baglamda büyük bir yanli5a dü5üyorlar. Çünkü


bir kul bazen ôylesine a5agi derecelere iner ki, batiyla dogu ara-
si kadar yahut gôkier ve yer aras' mesafe kadar daha a5agilara
düer, bôyle bir kulun bin derece yükseli5i dahi kendisini as-
la kurtaramaz ve yükselmesi için yetmez.

Rasûlullah (s.a.v) 5ôyle buyurur: " Süphesiz kul, bazen ma-


nasini düenmeden ôyle bir sôz sôyler ki, ondan dolayi Cehen-
nem'de dogu ile bat' arasindakinden daha büyük bir derinlige
dü5er."1°7

Sôyler misiniz, hangi yükse4 bu hadiste bahsedilen dü5ü5e


denk olabilir ki?

Kulun apgi derecelere inmesi insandan ayrilmayan bir du-


rumdur. Ancak insanlarin kimisinin di4(.4ü gaflet derecesine
kadardir. Yani ôyle günahlar 151er ve gafil bir hale gelir ki, itaat
ve cehalet içerisinde bir hayat sürer. Kulluktan, ibadetten, yara-
tili5 gayesinden, neden var oldugundan gafildir. Nitekim bu gaf-
letinden uyandiginda ayni gaflet ônceki haline yahut ondan da-
ha yüksek derecelere kadar tekrar ula5abilir.

Bazen günahlarin i§lenmesi sebebi ile imanin azalmasi neti-


cesinde gerçekleen kulu itâatinde ôyle bir dereceye indirir

107 Ebu Hureyre hadisi. Buhari rikak, 6477. Müslim zühd 2988.
11m Kayim EI-Ceszviyye 115

ki kul kendisi için mübah olani yapmaya ba5lar. Kul eski sahip
olmu5 oldugu itaat derecesine dândügünde eski imani halini alir
yahut o dereceye ula5amaz, bazen onu geçer.

Kulun bu durumlannin degi5mesinin sebebi; günahlanndan


siynhp, imam' yükseltmesine bagh olarak degi5iklik arz eder.
Bu yüzden kulun imani durumu bazen az, bazen de ayni ve ba-
zen de daha fazia olabilir.

Bazen kulun derecesinin ini5i küçük veya büyük bir günaha


kadar olur. Bu yüzden bazen geri Nasuh bir tevbe ile rabbine
deinmeye ve samimi bir 5ekilde "Allah'a dstinü5e" ihtiyaç duyar.

Âlimler bu durumdaki ki5inin eski derecesine diinüp difene-


meyecegi konusunda farkli gôrü5ler ortaya sunmueur; yapilan
tevbenin i5lenmi5 olan günahin izini silmesi, sanki günahin hiç
i5lenilmemi5 gibi olmasi ve varllglni yoklugu gibi kilmasi sanki
günahin hiç i5lenilmemi5 gibi kabul edilmesine binaen ünceki
derecesine tekrar dônebilecegini sôyleyenler oldugu gibi ayni
5ekilde tevbenin sadece cezayi ortadan kalchracagini seiyleyen-
ler de olmu5tur. Alimler kulun a5agtlara inm4 oldugu ônceki de-
receyi tekrar elde edemeyecegi dü5üncesine binaen ifinceki
hâline ve derecesine tekrar diinemeyecegi hususunda farkli gots-
rü5ler bildirmi5lerdir.1°8

Bazi âlimler 5ôyle demi5tir: Günah i5leyen ki5i, itâatle mes-


gul olsaydi derecesi yükselecek ve eski amellerinin üzerine yeni
Salih ameller ekleyip yüksek dereceye ula5maya hazir olacak ve
imkân bulacakti. Bu durum ayni sermayesi çok olup ticaret ya-
pan kimseye benzer. Sermaye ne kadar çok olur ise kazançta o

1°8Yazar bu konuyu geni bir ele alnu§nr. Bkz: Tarikul hicreteyn, 506. Medaric,
1/291.
116 Bir Giinalan Yetmil Zaran

kadar çok olur. iste bu yüzden kul günahla mesgul oldugu za-
man eski Salih amellerinin üzerine yeni Salih ameller isleyebile-
cegi kârdan mahrum kalmistir. Günah isledikten sonra tevbe
eden kimse asagi derecelere indikten sonra yeniden çikisa geç-
mis olur. Oysa günahkâr kul günah islemeseydi yükselisi sahip
olmus oldugu dereceden daha yükseklerde olacakti. Bu ikisi hu-
sus arasinda oldukça büyük fark vardir.

Âlimler bu iki kisinin durumunu; sonu olmayan bir merdive-


ne çikan ve ayni basamakta olan iki kisiye benzetirler. Bu iki ki-
siden biri bir basamak asagi inip sonra normal sekilde çikmaya
baslar diger kimse ise çikmaya devam eder. Hiç bu iki kisinin
durumu bir ve derecesi ayni olur mu?

- Seyhul islam ibn Teymiye (r.a) ise bu iki kisi hakkinda çok
güzel bir yorum yapmis ve sôyle demistir: Konu güzelce düsü-
nüldügünde; günah isledikten sonra tôvbe edenler arasinda ba-
zilari: iincekinden daha yüksek bir dereceye ulasir. Bazilari ayni
seviyeye geri clônerler. Bazi kimseler ise eski derecelerine dahi
dânemezler.

Ben derim ki: Bu izah edilmeye çaltsilan mesele: günah isle-


yen kulun tevbesinin gücüne ve mükemmellige Wire degisir.
Ayni zamanda günahin kul üzerinde yapmis oldugu rabbine kar-
zilletligi, rabbine boyun egmesi, ne kadar çok yônelmesi, sa-
kinmasi, korkmasi, çokça aglamasina Ore degisiklik arz edebilir.
Ibn Kayim El-Cezviyye 117

Günah isledikten sonra nasuh109 bir sekilde tevbe eden kim-


se bazen ônceki halinden kat kat daha güzel dereceye varir. Ni-

109 Nasuh tôvbe, tôvbe sartlarmm tümüyle yerine getirilmesiyle gerçeklestirilen tôvbedir:
A. Allah Hakki ile ilgili Giinahlar: Allah hakki ile ilgili günahlardan tôvbe etmenin iiç
sarti varchr:
1)0 günalu isledigine pismanlik duymak: Iman vicdanmda, islenen günahm bir k ô-
tülük oldugu ve kul ile Allah arasmda baglantir zedeledigine karar verildiginde, bir hu-
zursuzluk ve pismanhk baslayacalctir.
Günah isleyen kul, tôvbe kapisma; günahlarnu itiraf ederek, bu günahlann verdigi bu-
zursuzluk ve pismanlilda silkimnis, uyanik bir kaip ve gônülle gelecektir. Sôzü edilen
huzursuzluk, sahst tôvbe etmeye iten bir etkendir.
Pismanhk tôvbenin ilk sartidir. Nitekim Allah Resulü, ônemine binaen,"Tôvbe pisman-
hkrir!.." (ibn Mâce, Zühd 30; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/376, 423)buyurmustur. Pis-
manhk tôvbenin kendisidir. Pismanlik olmadan tôvbe yapilamaz.
2) Tôvbe edilen günaht kesinlikle terk etmek: Tôvbe; yalmz bir kaip isi, bir iirperti,
irkilme ve gôzya.st dôkme seklinde, soyut bir pismanhk degildir. Yani tôvbe, birtakim iç
duygulardan ibaret degildir. Aksine tôvbe, deruni duygular iizerine birtakim eylemlerin
bina edildigi bir süreçtir. Ornegin, tôvbe eden, Allah'm yasakladigi günahr terk etmeli,
imkân ôlçüsünde emirlerini yerine getirmelidir. Tôvbe ettigi günaha devam etmemelidir.
Günahlarma tôvbe ettigi halde, onlan islemeye devam eden fert, kendisi ile tezada düs-
müs demektir. Bôyle bir tavrr, pismanhk olgusu ve günahr tekrar islemeyecegine dair
sôzii ile bagdasmayacalchr. Hâlbuki sahsm, tôvbe ettigi günahlan hemen terk etmesi,
pismanhenin ve aym günaht tekrar islememedeki kararldignun bir belirtisi olacaktr.
3) Tôvbe edilen günaha kesinlikle dônmeme karan: Geçmisteki günahlanndan pis-
manhk duyan eahsm, tôvbe etmis °imam için, o günalu tekrar islememeye kesin karar
vermis olmasi gerekmektedir. Pismanhk ve tôvbe edilen günaha dônmeme karan, biner
kaip isi oldugundan, bunlan gerçek anlamtyla yalniz Allah bilebilecektir. Dolayistyla
kimin gerçek manada tôvbe etmis olacagi insanlar tarafindan bilinemeyecektir. Tôvbe-
nin sihhat bulmasi için, sahsm tôvbe ettigi günaha tekrar dônmeyecegine dair Allah'a
sôz vermesi gerekmektedir.
B. Kul Hakki ile ilgili Günahlar: Kul hakki ile ilgili günahlardan tôvbe etmenin ise dôrt
sut vardir. Bu sartlar; yukanda zikrettigimiz üç sartla birlikte dôrdüncü Bart ise; hakki
yenilen kulun hakkint sahibine iade etmek ve ondan helallik ahnaktr. Kul haklan, mal
nevinden ise, asagulaki ihtimallerle
1)Gasbedilen mal, elde mevcut ve sahibi de biliniyorsa geri verihnelidir. Burada su-
çu gizleyerek tôvbe etmeye çahsmak yetmez.
2)Çalman mal, lursizin elinde mevcut, ancak sahibi bilinmiyorsa, bu mal tasadduk
edilerek zimmetten mkanhr.
3) Bir salusta ônceki yillara ait kul haldan var ve sahipleri de belli degilse, gasbe di-
len mallar kadar tasadduk eder, haer-hasenat yapar.
4) Suçlunun yedigi bir mal, mislî degil de; kiymeti belirlenebilen cinstense ve sahsm
imkâm da varsa, o ktymeti sahibine vermelidir. Buna gücü yetmiyorsa, imkân buldu-
gunda vermeye niyet etmelidir. linkân nispetinde, malt sahibine n'asti-maya çalrep da
bunu basaramayam Allah'm affetmesi umulur.
5) Malinda ne kadar haram bulundugunu bilmeyen salis, galibine gôre, bir
miktar ayinr ve onu ônceki kul haklanm elinden çikarma niyeti ile dagitir.
tee bu eekilde, giinahkâr sahrs, utanarak Rabbinden bagislanmasim ister ve zikrettigimiz
bu sartlan yerine getirirse, Allah bôyle tôvbe eden kulunun tôvbesini kabul ederek ba-
gtslayacak ve ona azap etmekten hayâ edecektir.(Çev)
118 Bir Glinahin Yetmif Zarari

hayet ônceki kullugunun üstüne çikar. Bunun tezahürü birkaç


olabilir:

1- Kulun i5lemi§ oldugu günah, ki5i hakkinda rahmet olmu5-


tur. Ki5inin tevbesi kendisinde var olan kendini begenme hasta-
ligini yok etmi5tir. Ayni 5ekilde kendine güvenme ve Allah
Teâlâ'nin rahmetine degil de kendi amellerine güvenmeden
kurtulmueur.

2-Boynu egiklik, tevazulu yanagini efendisinin ve seyidinin


(Allah) e5igine koymu5tur. Bazen tevbesi kula kendi degerini
gôsterir, fakirligini ve muhtaçligini ona

3-Efendisinin ve mevlastrun korumasina ne kadar çok muh-


taç oldugunu ve onu bagilamasina ne kadarda muhtaç oldugu-
na taniklik eder.

4-Kalbinde itaatin Iezzetini ve kalbin bu yôndeki istek ve ar-


zusunu ortaya çikarir.

5-Kibirlenmemesi, azginlagnamasi, bôbürlenmemesi için


burnunu kirar.

6-Kendisini ba5kasindan üstün Orme dü5üncesini yok etti-


rir.

7-Kulu, Rabbinin huzurunda hatalilarin, günahkârlann duru-


uyla; ba5i ône egik Rabb'inden utanir ve korkar bir 5ekilde dur-
durur.

8-lbadetlerini küçümsemeye ba5lar, günahlanni gôzünde


büyütür, nefsinin ne kadar kusurlu ve kiitü oldugunu kendisine
itsgreti r.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 119

9-Allah Teâlâ'nan hamd ve iivgüye layikligini, vefakârligin


ancak Allah'ta oldugunu bilir.

10-Kendisine bir belâ ve ceza geldiginde, ba§ina gelenden


daha büyük bir belayi hak ettigini oldugu günahin ceza-
sinun yarisi ve hatta en az parçasinin dahi ba5ina gelmedigini an-
layarak, Allah'in kendisine, ihsanda bulunduguna 5ahitlik eder.
i5lediklerine kar§iluk ba5ina gelmesi gerekeni birakin bu zayif ve
aciz kul, koca daglar dahi ta5iyamaz.

Günah ne kadar küçük olursa olsun; kendinden daha yüce


ve daha güzel olmayan en yüce olana, büyügüyle küçügüyle her
çe5it nimetleri ihsan eden lütuf sahibine kart günah ile kar5ilik
vermek ne kadar kiitü ve ne kadar korkunç bir 5eydir.

Nitekim insanlarin kâfiri olsun mümini olsun; büyüklerine,


saygideger kimselere, iyilikte bulunanlara bôylesi bir kar5ilik
vermeyi çirkin bulur. Dolayisiyla insanlann en alçagt, en a5agilik
olani ve en 5erefsizi onlara ktitülüklerle kar5ilik verendir.

Peki, sôyler misiniz? Gôklerin ve yerin sahibi, yônetici olana


bu kar§iligt vermek nasal olabilir ki?

Sayet rahmeti gazabini geçmemi§, affetmesi cezalandirma-


sini geçmemi5 olmasaydr, Allah'a layik olmadigi 5ekilde kar5ilik
veren, nanki5rIük eden bir kimseden dolayi yeryüzü 5iddetli bir
§ekilde sarsilirdi.

$ayet hilmi yumgakligi, sabra ve bagi5Iamasi olmasaydi;


kullann günahlanndan dolayi gôkler ve yer 5ekilde sarsr
120 Bir Gilnahm Yetniif Zarati

Rabbimiz buyurur ki: "Süphesiz Allah gôkieri ve yeri, nizam-


lan bozulmasin diye tutuyor. Andolsun ki onlarin nizami eger
bir bozulursa, kendisinden ba5ka hiç kimse onlani tutamaz. Süp-
hesiz O, halîmdir, çok bagt5layicidir." (Fatir, 41)

Bu ayetin sonunun neden Allah'in isimlerinden iki ismini


"halim" ve "çok bagi5layan" isimlerini düen... Bu isimlerin içe-
riginde yatan nice anlamiar var oldugunu iyice düenünce Ore-
ceksin!

O halde Allah Teâlâ'nin günahkârlara kar51 "hilmi ve sabra"


olmasaydi; günahkârlan bagi5lamasi olmasaydi yerler ve gefik 5u
günümüzdeki haliyle asla olmayacak ve sabit kalmayacakti.

Allah Teâlâ bazi kullarinin küfrünün 5ôyle haber verir:


"Rahman'a çocuk isnat etmelerinden ôtürû neredeyse gbkler
parçalanacak, yer yanilacak, daglar gôçecekti." (Meryem, 90-91)

Allah Teâlâ Âdem ile Hawa'yi cennetten sadece bir günah


yüzünden çikardi. Seni bir günah yüzünden rahmetinden kova-
bilecegini, cennetine girdirmeyecegini ve cehennemine atabile-


cegini iyi dü5ün!

Allah Teâlâ'nin iblisi kovmasi, ona lanet etmesi ve gôklerin


yerin melekûtundan çikarmasi i5lemi5 oldugu bir günah sebe-
biyle idi. Oysa bizler belki her gün günahlar içindeyiz yine de
cennete girecegimizden ne kadar da eminiz!

Bizler ise 5u 5iirde sôylendigi. gibi ahmakiar güruhu olarak:

Günahlar üzerine günah i5ler, sonra da

Ebedî cennetin nimetierine ula5mayi umanz.


11m Kayim El-Cezviyye 121

Hâlbuki biz çok iyi biliriz ki, bizim ana babamiz (Âdem ve
Havva)

En yücelerdeki cennetlerden bir günah sebebiyle çikartildi-


lar.

Burada kisacasi anlatilmak istenen 5udur: Kul günah i5ledik-


ten sonra yapmi5 oldugu nasuh ve samimi bir tevbe ile günah
ôncesinden daha iyi bir dereceye çikabilir...

Fakat bunun akside stiz konusudur elbette. Günah kulun •


gayretini zayiflatir, azmini azaltir, kalbini hastalandirir. Bôylece
tevbe ilaci dahi kendisini ônceki sagligina kavueurmayabilir.

Bazen de (günah) hastaligi kulun tevbe etmesiyle tamamen


ortadan kaikabilir ve kul eski sihhat ve sagligina yeniden kavu-
5abilir. Ayni eskisi gibi bir konuma kavu5abilir.

Burada bahsetmeye çaleigimiz kulun günah i5lemesiyle ini-


geçmesi sôz konusu olursa bôyledir. Yani oldugu gü-
nahlar kendisini iman dairesinden çikartip küfür dairesine gir-
dirmedikçe bôyledir.

Aksi takdirde kul imanini temelden sarsan 5ek ve 5üpheye


sahip ise, nifak gibi hastaliklar kendinde var ise, bu kul imanini
yenilemeli ve tekrar ba5tan islam'a girmelidir.

Kirk Yedinci Zarar:

151enilen günahlarin bir cezasi da; Allah Teâlâ'nun tuzak ku-


rana tuzak kurmasi, hile yapana hile yapmasi, alay eden kimse
ile alay etmesi, haktan meyleden kimsenin kalbini meylettir-

mesidir.
122 Bir Gibtahin Yetm4 Zarar:

Rabbimiz 545yle buyurur:"Bir vakit de o kâfirler senin elini


kolunu baglayip zindana mi atsinlar yahut iildürsünler mi yahut
seni ülke di5ina mi sürsünler diye birtakim tuzaklar planliyorlar-
di. Onlar tuzak kuradursunlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah
30)110
tuzak kuranlarin en hayirlisidir."(Enfal,

"Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onlarin hilesine kar5i)


onlarin farkinda olmadigi bir düzen kurduk. (Neml, 50)

Allah'in kurdugu tüm düzenler, kôtülerin ve zulmedenlerin tu-


zaklarini bozmak, etkisiz kilmak, tuzaklarini kendi tepelerine in-

n° Tiirkçe'de "tuzak, hile" olarak tercüme edilen kelimenin Arapça as-


h "MKR"dir."Mekr-i ilahî" kavrarm meshurdur. Konuyu açiklarken ifadeden sa-
kmmak için- Kur'an'm terminolojisini kullanmayi tercih edecegiz. MEKIR, sôzliik an-
lamt bir Itimseyi bir hîleyle hedefinden saptirmak demektir.
"MKR" siizeüenün ilci yansrmasi vardir: Birincisi, ôvgüye deger olan güzel MEIGR;
ikincisi, yergiye deger olan k0tii MEKIR.Güzel olan "Mekir"; güzel bir sonuca ulasma-
ya yünelik olarak yapilan MEKiRdir. Mekke'de Hz. Peygamber (s.a.v)'i Oldürmeye ka-
rar veren kâfirlerin bu kurmak istedilderi tuzaklanm, elçisine haber verip aym gecede
onu Mekke'den hicret etmesini saglayan Allah, bu olayi -meal olarak- sôyle ifade et-
mektedir:"Bir vakit de o kâfirler senin elini kolunu baglaytp zindana mi atsmlar yahut
ülciiirsünler mi, yahut seni ülke daima mi siirsünler diye birtakim tuzaklar planhyorlarch.
Onlar tuzak kuradursunlar, Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranlann en hardi-
sichr."(Enfal, 8/30). Iste burada yer clan Allah'in MEKRi/tuzagi ifevgüye deger MEKIR
için güzel bir misaldir.(R. Isfahani, Müfredat, MKR maddesi).
Kütii MEKIR için ayeti misai verebiliriz:"Kendilerini uyaracak bir peygamber geldigi
takdirde, milletler içinde, hidâyette en ileri derecede yer alacaidanna dair var güçleri ile
yemin enfler. Ama kendilerine bir peygamber gelip uyannca bu, onlann sadece nefretle-
rini artirdi. Sebebi ise: dünyada strf bôbürlenip büyülclük taslamak ve bir de kiitü bir tu-
zak kurmak istekleriydi. Hâlbuki kôtii tuzak, sadece haztrlayanm ayagma dolanir, sadece
onu perisan eder. Onlar daha ôncekilerin ugradiklan fecî âlubetten baska bir sey mi bek-
liyorlar? Sen Allah'm nizammda hiçbir tebdil, hiçbir degisildik bulamazsm!"(Fatir,
35/42-43).
Semud kavminin, peygamberleri Hz. Salih (as)'i ifildümlek için kurduklan tuzak !dota bir
tuzak, Allah'm elçisini kurtarma adma onlara kurdugu tuzak ise güzel bir tuzak-
tir.(a.g.e.) Asagidaki ayette bu iki çesit tuzaga da yer verilmistir:"Allah'a yemin ederek
aralannda sôyle anlastilar: 'Geceleyin ona ve yakinlanna basket yapip hepsini üldüriir,
sonna da sahip çdcan alcrabalarma yakuilannin tildürühnesi esnasmda orada bultuunach-
gmuzi bildirir ve biz gerçekten dogru siiyiüyoruz deriz." "Onlar bir tuzak kurdular, ama
tuzaklartna karst Biz de tuzak kurduk, kendileri farkmda olmadan onlann tuzaklanm
bozduk, onlarm planlanm altüst ettik."(Neml, 27/49, 50).
Bu açilclamalardan anlasiliyor ki, Allah'm MEKRi/tuzagt daima -bir rinüyle- güzel
olan bir taktiktir. Insanlarm kütü tuzaklanm bora çticarmalc, zalimlerin tuzaklanm basia-
rma geçirmektir. Iste "Allah'm kurdugu tuzaklar" m mahiyeti bundan ibarettir. Çev.

I.
ibn Kayim EI-Cezviyye 123

dirmek amaci ta5ir. Ku5kusuz, sonsuz güç ve kudret sahibi AI-


Iah'in tuzak ve düzen kurmaya ihtiyaci yoktur. Nitekim bu ko-
nuda zorunlulugu da yoktur; O, sebeplerden münezzehtir. An-
cak bizier sebeplere tabiyiz. Kur'an, konulari daha iyi anlayabil-
memiz için bizim dilimizie kongur ve bize bu tür iirnekler veri-
yor.

Allah, 5eytanî olan tuzagi Kendi Rahmanî tuzagina sebep kilarak


giderir. Sebeplerin yaratilmasindaki hikmetlerden biri, sürekli
imtihan olmamizdir. Olaylar sebepsiz yaratilsaydt, imtihan orta-
dan kaikardi. Allah, olu5an her mucizeyi aklimizin kabul edecegi
5ekliyle yaratir.

Allah, planlanan bütün tuzaklari bo5a çikarandir. insanlari


Allah'in yolundan alikoyabilmek için kurulan tuzakiar ne kadar
büyük, kapsamli ve etkili olursa olsun tümü Rabb'imizin kontro-
lü altindadir. Seytan, onun itaatli ordusu ve kurdukiari tüm dü-
zenler de yalnizca Allah'in dilemesi lie vardir. Allah diiemedikçe
hiç kimse bir 5ey diieyemez ve tuzak kurmaya güç yetiremez.

Kirk Sekizinci Zarar:

Günah i5leyen kula, düsmanlan salchrma cesareti buimaya


ba5lar. $eytaniar; günah i5leyen kula eziyet ederler, aldatrlar,
vesvese verirler, korkuturiar, üzerler.

Kula fayda verecek 5eyleri kendisine unuttururlar ve kula


zarar verecek olan 5eyleri de unutturma gibi 5eylerde de cesa-
ret. bulurlar. Ayni 5ekilde kuiu zayif gôrdüklerinden 5eytanlar
çok cüretkâr oluriar ve onu günaha iterler.

insi 5eytanlar; kulun var oldugu yerde yahut olmadigi yerde


yapabildikleri eziyetleri yapmaya cürret ederler. Ailesi, hizmet- •
124 Bir Gilnahm Yennif Zaran

çisi, evlatlari ve kormulari hatta hayvanlar bile bu günahkâr ku-


la kar5i cesur ve küstah olurlar.

Seleften bir zat demi§tir: "Ben Allah'a kar5i bir günah


i5liyorum ve bunu hanimimdan ahlakinda ve binegimin huyun-
dan hissediyorum.ii111

Ytineticiler; günahkâr kula Allah'in had ve hudutiarini uygu-


layanlar, adilce bir ceza vermede kati ve acimasiz olurlar.

Ki5inin nefsi de; ona kar5i cesur olur ve sanki bir aslan kesi-
lir, inatçi olur. Bir hayir i5lemeye kalksa dinlemez ve itaat et-
mez. Nefis; kulu istese de istemese de helaka sürükler.

Su iyi bilinmelidir ki Kur'an ve sünnette yer alan emir ve ya-


saklara uymak yani rabbe itaat Allah Teâlâ'nin kalesidir; kim bu
• kaleye girerse güvende olur. Kul sadece kalenin içerisinde gü-
vende olur.


Her kimde rabbine itaat etmez ve bu kaleden ayrilirsa i5te o
zaman yol kesiciler ve ba5kalari kendisine gôz dikerler. Kul; on-
lara kar5i koyacak hiçbir 5ey bulamaz. O halde kul ne kadar gü-
nahkâr olursa, çevresinde bulunan kendisinin dinine ve dünya-
sina zarar verecek olan 5eyler cesaretienir ve saldirma firsati
bulurlar.

Dolayisiyla Allah'i zikretme, itaat etme, sadaka verme, güç


nisbetince islam' cahillere anlatma, iyiligi emretme, kôtülükten
insanlari alikoyma gibi meseleler kuldan belâlari defeden birer
koruyucudurlar. Bunlar aslinda ayni hastaligi kovan, hastaliklara
kar5i direnç giisteren, mücadele eden faktiirlere benzer. Bedeni
koruyan bu güçIer zaeladiginda, yok oldugunda hastalik mik-

I Fudayl bin Tahkiki daha &ace geçti.


11m Kayim EI-Cezvlyye 125

robu gelip vücudu istila eder ve belki de nihayetinde hastalik


ôlüm lie sonuçianir.

O haide her bir kul, kendini koruyacak ônlemler aimak zo-


rundadir. Zira iyiiikierin ve kôtülüklerin neticeieri yani bunlar- •
dan dogan oiumiu ve olumsuz duygular birbirleriyle kavga içeri-
sindedirier. once de ifade etmeye çaleigimiz gibi bu iki halde
(günahlar ve itaatiar) hangi taraf güçlü ise o taraf diger tarafa
galip gelir. Bundan doiayi itaat ve Salih ameller ne kadar güçlü
olursa günahlara ve kôtülüklere kar5i koymak o kadar kolay
olur. Çünkü Allah iman etmi5 kimseieri günahlara kar5i himaye
eder.

iman biriierinin zannettigi gibi sadece sôzden ibaret degil-


dir. "Ben iman ettim, ben müminim" demek yeterii olmaz. Iman
sifiz ve ameldir. imam gerekierini amele deekmek gerekir. Iman
ne kadar güçlü olursa Allah'in koruyup gifizetlemesi o kadar
kuwetii olur. Bu konuiarda Allah'tan yardim diieriz...

Kurk Dokuzuncu Zarar:

i§lenilen günahlarin cezalarindan biri de nefsinen2 en çok


ihtiyaç duydugu vakitte kulu yüz üstü burakmasichr. Her bir kul

112 'Nefs', ôncelikli olarak bir kimsenin kendisi veya üzü anlamma gelir. Açik ve gizli,
dünyaya ve ahirete bakan duyulan, maddî ve mânevî becerileri, arzu, heves ve ihtiyaçla-
n, cam, ruhu, hayati ve istekleriyle kisinin bizzat kendisi demektir.
"Nefs", ruh ve kalp mân'àsmda da kullamlmisfir. Seriat ilminde ise, insamn içindeki
mânevî güce nefs denilmektedir. Burada ve kitabimiz birçogu yerinde kastedilen mana-
da budur. Nefs kelimesi zaman içerisinde birçok anlam kazammer ki, bunlann banian
sunlarchr: Can, kalp, benlik, kan, iç, kimse, beden, izzet, gôrüs, kôtü gôz, arzu,
bir seyin &zü gibi."Nefs", tek tek her varhga isaret ettiei gibi, bu varhklara yün kazandi-
ran mânevî güce de verilen addir. Bu anlamda nefs, isteklerin merkezidir. insan, sekil
yani cisim ve mânevî cephe sayilan ruhtan meydana gelir. insanm rilhu onun nefsidir de
denmistir. Hayatm devami için bedenin ban seylere ihtiyaci vardir. Nefs bu ihtiyaçlann
sekillendigi ve çilmgi yerdir. Nefsin istekleri hayatm devami için gereklidir. Ancak nefis
baslos birakildigi zaman, &sin istekler gündeme gelir ve insan o noktada hataya düser.
Kisinin yeme içme, soluk ahp venue, bannma, uyuma, sahip olma arzulan nefsin nor-
126 Bir Gûnah►n Yetmif Zarart

hem dünya ve hem de ahirette kendisine yarar ve zarar sagla-


yacak 5eyleri sfigrenmeye ihtiyaç duyar.

-insanlann en âlimi ise; bu konulari detaylica bilenleridir.

-insanlann en güçlüsü ve akillisi ise; nefsine ve iradesine


kar5i güçlü olan ve nefsini kendinin yaranna kullanarak, zararla-
rlrn edip men edendir.

Bu baglamda insanlann bilgileri, çali5malan ve sahip olduk-


lan ilmi seviyeleri burada farklilik giisterir; onlann en âlimleri
mutlulugu ve mutsuzlugun yollanni en iyi bilenlerdir. Bunun ak-
side zaten bellidir yani mutlulugun ve mutsuzlugun nasal elde
edilecegini bilmeyen kimselerdir.

151enilen günahlar bu faydali bilginin akla gelmesini, iki dün-


yada kendisine fayda saglamasini engeller ve bilgi ile arasina
perde olur.

Kul bir günaha dü5ecek olsa ve ondan kurtulmaya ihtiyaç


duydugu anda kendisine; kalbi, nefsi sirtini dôner ve organlan
kendisini yüz üstü birakirlar. Bu kimsenin hall ayni 5u kimsenin


haline benzer:

Bir adamin kilici iyice paslanmi5 ve pastan dolayi kinina ya-


pi5ip kalmi5, çikarilamaz bir hale gelmi5tir. Aniden kar5isina
dü5mani çikar; onu ifeldürmeye gelmektedir. Hemen kilicinin
kabzasina sarilir fakat kilici bir türlü çikmaz. Çikarmaya çali5ir
ama ne fayda. Bu sirada dü5mani gelir ve kendisini efildürür.

mal istekleridir. Ancak bu istekler bastbos biraluldiguida, kisi câhil, cimri, hasetçi, gôzü
doymaz, azgm, samtnus, gurura ka/minus bir varldc haline gelebilir. Çünkü nefsin yamst
buna uygundur. Çev.
Kayim El-Cezviyye 127

i5te bunun Bibi kalp de i5lenilen günahlardan, Allah'in di-


ninden yüz çevirmekten dolayi paslanir hastaliklardan dolayi
katila5ir. Dü5marnyla savagna gereksinimi duydugunda yaninda •
kendisiyle sava5acak hiçbir 5ey bulamaz. Bilinmelidir ki kul; gü-
nahlara kar5i sadece kalbiyle sava5ir ve hücum eder. Çünkü bü-
tün uzuvlar kalbe baglidir. Bagli bulundugu yerde güç yok ise
uzuvlar ne ise yarar ki? Kalp komutan konumunda ve uzuvlar
ise askerler konumundadir. Komutansiz, ba5siz bir asker ne ya-
pabiliri ki?

Nefis de ôyledir; 5ayet nefs-i, nefsi mutmainne ise istek ve


arzularla, günahlarla kirlenir.

Nefs-i emmare ise bu halde güçlenir ve aslanla5tr. Ki5inin


nefs-i emmaresi ne kadar güçlenirse nefs-i mutmainnesi o de-
rece zapflar, nihayet kontrol ve tasarruf nefs-i emmarenin eline
geçer.

Nefs-i mutmainne ise belki de iilmü5 bir hale gelir. Dyle bir
hale gelir ki insana fayda vermez sadece act ve kederleri hisse-
decek kadar kendisinde hayat kalir.113

113 Nefisler çesitlidir: 1. Nefs-i Emmare: Kfitü ve günah olan illerin yapiltnastm emreden

nefs, hayvani nefs. "Süphesiz h nefs kôtülügü emreder." (Yusuf, 12/52)


2.Nefs-i Levvame: Kmayan, yeren ve kiitüleyen nefs. Yaptlan kotü ve günah sebebiy-
le failini muaheze eden ve hesaba çeken nefs, vicdan azalm. teenen kôtülük sebebiyle
pismanlik duyan, tevbe eden ve ôzür dileyen nefs. (Kiyamet, 75/2)
3.Nefs-i Mülhime: ilham ve kelfe mazhar olan nefs. Neyin iyi ve sevap, neyin k&tü ve
günah oldugunu ilhamla bilen ve ona gfire hareket eden, vicdamn sesini duyan ve dinle-
yen nefs. (Sema, 91/7-8)
4. Nefs-i Mutmainne: Tatmin olumnus, huzur ve siikuna kavu.smus, faziletlerle donan-
nus, ilahi fiillerin tecellilerine mazhar olmu.s nefs. (Nahl, 18/106; Fecr, 89/27)
5.Nefs-i Raziyye: Kendi ferdi iradesinden ve isteginden vazgeçen, celali ve cemali te-
cellileri glinül hoslugu ile karsdayan, kaza ve kaderin her nevi tecellisi karsismda mutlak
olarak nza durumunu muhfaza eden, stzlanmayan, sikâyetçi olmayan, lütfun da hot kah-
nn da hot, diyebiten ve bôylece nza makamma eren nefs. "Ve radu anhu" (Maide,
5/191; Fecr, 89/28)
128 Bir Gdnahin Yebnif Zaran

• Kisacast meselesi undan ibarettir: Günah i5leyen bir kul bir


stkinti veya belâya maruz kaldiginda kalbi, diii ve diger azalari
onun için en faydali 5eyleri yapmazlar ve kula ihanet ederek yüz
üstü terk ederler. Dolaystyla kalbi onu Allah'a tevekküle itmez.
Tevbeye çagirmaz. Allah'a yetnelmeye, yaivarip ônünde diz p5-
küp, zelil olmaya sürüklemez. Bôyle bir nefse sahip olan kimseyi
diii Allah't anmaya iteklemez. Bu k4inin diii Allah't zikretse dahi
kalbiyle dilini bir araya getiremez. Kalbi ile diii birbirinden ayri-
dir. Bôyle olunca da onun zikri kendisine fayda vermez. Nitekim
kalbi diline hapsolunur ama ikisini birden zikrettigine (Allah)
hapsedemez.

i5te bu kimse zikrini gaflet içerisinde ve ne yaptiginin far-


kinda olmadan boy bir kaipie yapar. $ayet kaip diger uzuvlann-
dan ibadet etmek için yardimda bulunmalanni istese onu din-


lemezler ve kaibe itaat etmezler.

Bütün bu aniatmaya çaletklanmiz günah ve masiyetierin


eseridir. Bu kimse ayni §u tür bir komutana benzer: komutanin,
dü5manlara kar5i, kendisini müdafaa eden ve yolunda sava5an
bir ordusu vardir. Komutan, askerlerini ihmal eder, zayif ve sa-
hipsiz birakir, ihtiyaçlarini gidermez ve onlan egitim yaptirmaz,
savaa hazirlamaz. Sonra dü5manin saldirdigi bir anda askerle-
rinden yardim istemeye kaikar. Kendisini korumalan için hiçbir
güç ve kuwetleri oimadigi haide her 5eylerini kendisi için ortaya

6. Nefs-i Marziyye: Allah'm kendisinden razi oldugu nefs. "Radiyallahu anhum". Bu


makamda Allah razi (razi olan) kul marzidir (razi olunan). Kac ihkli nza hali. (Fecr,
89/28; Beyyine, 98/8)
7.Nefs-i Kamile veya Nefs-i Zekiyye veya Nefs-i Safiyye: Bütün kemal sifatlanm ka-
zanarak insanlan irsad mevkiine yükselen kâmil, temiz ve saf nefs, insan-lkâmil. ($ems,
91/9)Çev.
11m Kayim EI-Cerviyye 129

koymalanni ister. 15te günahlardan dolayi nefsi zaelami5, azmi


kalmami§ ve kalbi ülmu kimsenin durumu da bôyledir.

Ellinci Zarar:

Bu anlatmaya çaii5tiklanmizin yaninda i5lenilen günahlann


bir kul için en büyük zararlanndan beiki de en büyügü, daha
korkunç ve daha tehiikeli olani ise kulun vefat aninda, can çeki-
5irken, kulun Allah'a yolculuk zamani gelmi5ken kalbinin ve di-
linin kulu yüz üstü birakmasidir.

Bazen bu durum birçok insanda giïrülebilir. Ki51 diliyle 5eha-


det getiremez.

Birisine "Lâilahe illallah" de denilmi5tir de, o "ah...ah, sôyle-


yemiyorum" demi5tir.

Diger bir ba5kasina "Lâilahe illallah" de denilmi5tir de o ki5i;


"$ah, mat"114 gibi anlamsiz sôzler sôylemi5 ve nihayet iilmü5tür.

Bir ba5kasina "Lâ ilahe illallah de" denmi5tir de, o kimse de


5arki nakaratlanni tekrar etmeye ba§larni5 ve daha sonra 61-
mü5tür.

Bir ba5kasi ise ülüm esnasinda, o "Sôyledigin 5ey bana fayda


vermez. Hiçbir günah birakmayip i5ledim" dedi ve 5ehadet geti-
remeden vefat etti.

114 Bu sdzlerin sahibi hayaum satranç taslan arasmda geçirdigi için son sôzleri de aym

olmustur. Her kim ne üzere yasarsa o hal üzere ôlür. Bazilannm; spor her seyidir, yatar
kalkar spordan bahseder, bazilannda dizi, film vs hastahklan vardir. Bazilan para sevda-
hsuhr, hayatlaruu para üzerine kurarlar, banian yemek ve içmekten ibaret bir hayat sü-
rerler... Kul yaratih gayesini unutmamahdir. Neden yaratddiguun bilincinde olmahdtr.
Nasil bir hayat sünnesi gerektigini iyi ôgrenmelidir. Mademki ôlüm ile bas basasm, o
halde her an ôlüme hanrhkh ol. Sen hangi hâl üzere dimek istiyorsan, daima o hâl üzere
ol. Daima Allah% (c.c) zikret, O'ndan gafil olma. Çev.
130
• Bir Giinahin Yetmi¢ Zaran

Bir baskasi ise; o cümleler bana fayda vermez. Allah için bir
kez dahi namaz kildigimi hatirlamiyorum" dedi ve kelime-i se-
hadeti seeylemedi.

Bir baskasina "Lâ ilahe illallah de" denmistir de, o ise "Kar-
sindaki sôyledigin seyi inkâr ediyor" dedi ve dsylece vefat etti.

Birisine ayni sekilde "Lâ ilahe illallah de" denmisti de, o kisi;
"Onu her sôylemeye çalistigimda dilim tutuluyor sôyleyemiyo-
rum" dedi.

Bir dilenciye "Lâ ilahe illallah de" denmistir de, ellüm aninda
"Allah için bir para. Allah için bir para" diye diye vefat etti.

Bir tüccar'a "Lâ ilahe illallah de" denmistir de, o tüccar "su
parça ucuzdur, bu müsteri güzeldir..." diye diye vefat etmistir.

Sübhanallah!

iste insanlar bunlar gibi ne kadar çok ibret veld olaylara


sahit olmuslardir. êlüm vaktinde gerçek halleri ortaya çikmamis
olanlar ise ne kadar çok ve ne kadar da giziidir.

$ôyle bir düsünelim: Kul, imani ve manevi bakimdan kuwet-


Ii zihnî anlayisa sahip, kavrayisi ve gücü yerindeyken seytan o
kisiye istedigi günahlari isletebiliyorken, diger taraftan kalbi AI-
lah'i zikretmekten gafil olan, dilini ve diger uzuvlarini Allah'a
ibadet ve tâatten uzaklastirmisken, takatinin kalmadigi, kalbinin
ve bedeninin ruhunun çikmasi acisi ve sikintisiyla mesgul oldu-
gu bir anda seytan ona neler yaptiramaz ki? Üstelik seytan son
arzusuna kavusabilmek için kul hakkinda var gücüyle tüm ener-
jisini toplamis, elinden gelen bütün gayreti ortaya koymusken.
ibn Kayim EI-Cezviyye 131

Seytanin bu kul üzerinde en son yapacagi i5tir artik bundan


sonra bir ba5ka i5i daha kalmamer. i5te o vakit, 5eytanin kulun
kar5isinda en güçlü oldugu ve kulun da 5eytan kar5isinda en
güçsüz oldugu andin Acaba o gün kim 5eytanin baskisindan ve
vesvesesinden kurtulabilir ki?

lite tam bu esnada rabbimizin buyurdugu gibi: "Allah Teâlâ


saglam sôzle iman edenleri hem dünya hayatinda hem de ahi-
rette sapasaglam tutar. Zalimleri ise Allah saptirir. Allah diledi-
gini yapar." (Ibrahim, 27)

Sôyler misiniz, nasil olurda Allah'in, kalbini zikrinden gafil


heva ve arzularinin pe5inden ko5turdugu ve her i5i a5tri-
lik olan kimse hüsnü hatime ile nasil olurda 5ereflenebilir ki?

Rabbimiz 5(5yle buyurur: "Kalbini bizi anmaktan gafil kildi-


gimiz, arzularina uyrnu5 ve i5i gücü olan kimseye
boyun egme." (Kehf, 28)

Kalbi rabbinden uzakla5m15, gafil bir halde yfflyan, 5ehvet-


lerinin esiri olmu5, dili Allah'in (c.c.) zikrine kuru, uzuvlari rabbi-
ne itâatten uzak ve günahlarla me5gul olan kimse nasil olurda
güzel bir itelüm diye adiandirilan "hüsnü-I hatime" üzerine bir
sfilüme muvaffak olabilir ki?

Sanki günahkârlar zalimler bir güvence içindelermi5 ve ant-


la5ma imza almi5lar: "Yoksa "Ne hükmederseniz mutla-
ka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafimizdan ki-
yamet gününe kadar geçerli kesin stizler mi var? Sor onlara: Bu
iddiayi onlarin hangisi savunacak?" (Kalem, 39-40)

Sairin dedigi gibi:


132 Bir Gatiohns Yetm4 Zaran

Ey sayisiz günahlara dalan ve bununla birlikte güven içinde


oldugunu zanneden bedbaht kimse!

Yoksa sana gelmi5 imzali bir güvence mi var?

Elli Birinci Zarar:

I5lenilen günahlirin bir cezasi da kalbi


Kalbi tamamen lotireltmese bile mutlaka basiretini zayiflatir.
Daha ônce kalbin nasal zaelattigini anlatmaya çali5mi5tik...

Kalp kôrelince ve zayiflayinca dogru yolu bulamaz, hidayet


yoluna giremez. Kendisi hidayet üzere ya5ama konusunda zor-
landigi gibi ba5kalanna da bu konuda faydali olmaz. Bu ki5inin


acizligi ise basiretinin zayifligi ve kuweti oraninda degi5iklik
gôsterir.

insani mükemmelligin temeli $u iki $eye dayanir:

1- Hakki bataclan ayirt etme,

2 - Hakki batela tercih etme.

Kullarin dünya ve ahirette Allah nezdindeki degerleri, bu iki


temel esasi ya5ayi5lanna Ore degi5ir. Rabbimiz peygamberleri-
ni 5u ayette iki vasiflarindan ôtürü ôvmektedir:

"(Ey Muhammed!), Kuwetli ve basiretli kullarimiz Ibrahim,


Ishak ve Ya'kub'u da an." (Sâd, 45)

Ayette"eydr kelimesiyle ifade edilen "kuwet" hakki uygu-


lama gücüdür. "Ebsâr" ise dini konulardaki basirettir.
ibn Kayim El-Cezviyye 133

Ayette gôrüldügü gibi Allah peygamberlerini hakki mü-


kemmel anlamak ve onu mükemmel bir biçimde hayata hâkim
kilmak 5eklinde aniatmer.

insanlar bu konuda yani hidayet uzere olma, basiretli bir 5e-


kilde ya5ayarak hakki batildan ayirt etme ve hakki batela tercih
etme konusunda dôrt kisimdirlar

Yukanda izah etmeye çaleigimiz; bir kisim insanlara verilen


hakki batildan ayirma ve bu konulardaki basiretieri birinci ki-
sumdur ve bu kimseler Allah katinda insanlann en degerli ve 5e-
reflileridir.

-ikinci Iman: Bu kimseler bir ônceki kismin aksinedir. Bunla-


fin ne dinde basiretieri vardir ve ne de hakki hayata hâkim kil-
mada güç ve irade sahibidirler. insanlann çogu da bu kismin
içerisindedirler.

Bu tip kimseleri gôrünce insan tiksinir sanki gôzlere bir 5ey


batmi5 gibi, gôzleri rahatsiz ederler. Bu kimseler temiz ruhlan
incitir, kalpieri de hastalandinrlar! Bu basiretsiz ve dini yapma-
da güç ve iradesi olmayanlar beldeleri daraltirlar, fiyatlan yük-
seltirler. Bu kimselerle arkada5 olanlar ar ve utançtan ba5ka bir
5ey kazandirmaziar.

-Üçüncü kusum: Bu kimseler hakki Orme, hakki ieme, hakki


ya5amaya azmetme ve irade sahibidirler fakat hayatlanna dini
hâkim kilmada yani uygulamada ve insanlan islam'a çagirmada
zayif ve güçsüz kimselerdir.

l5te bu durum zayif mü'minin durumudur. Dolayisiyla güçlü


mümin daha hayirli ve Allah katinda daha sevimiidir.
134 Bir Giinahtn Yettnif Zarars

-Dôrdiindi Kim: Bu kimseler dini ya5amada güç, gayret ve


azimleri vardir, fakat dini konularda basiretleri zayiftirlar. Bu
kimseler Rahmanin dostlanyla eytanin dostlarini birbirinden
pek ayirt edemezler. Bu kimseler gôrdükleri her siyahi hurma ve
her beyazi da iç yagi zannederler. Dyle basiretleri kôrdür ki fay-
dali bir ilaci dahi zehir zannederler.115

Bu saymaya çalegimiz dôrt kisim içerisinden dini hususlar


da liderlige ehil olanlar yahut o konuma gelebilecek olanlar sa-
dece birinci

Rabbimiz 5ôyle buyurur:"Sabrettikleri ve ayetlerimize kesin-


likle inandiklari zaman, onlarin içinden, buyrugumuzla dogru
vola ileten rehberler tayin etmi5tik." (Secde, 24)

Rabbimiz bu tür kimselerin dinde liderlige ehil olmaya; sabir


ve yakinle116 ula5tiklarini Yine rabbimiz bu kimsele-
ri, hüsran içerisinde olanlardan istisna etmeir. Rabbimiz asir'a
yemin ederek bunu 5ôyle beyan etmeir.

" Asra andolsun. Gerçekten insan, ziyandadir. Ancak iman


edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakki tavsiye eden-
ler ve birbirlerine sabra tavsiye edenler ba5ka." (Asr, 1-3)

115 Yazor burada: günahm hak ile batik birbirine kansramaya sebep olacagmdan bahse-
der. Ki1i günah isledikçe, halckm yolunu bulamaz. Hak zannettigi aslinda batil olan sey-
lerin pesinden kolar. Su günümüzde bu tür insanlar ne kadarda çoktur. Nefislerine zor
gehneyen, nefislerinin arzu ettiklerini anlatan, istedikleri hayat biçimini; hak dinmil gibi
anlatan nice kimseler varrar, nice cemaatler vardir. Bu kimseler sayisiz taraftara sahiptir.
Çev.
116 Yakîn, sozliik mânâmyla "tereddütsüz, süphesiz ilim." demektir. Daha genis ve daha
güzel bir ba.ska tarif sôyledir: "Bir seyi valga mutabik olarak itikad-i sahih üzere süphe-
siz bilmek."Bu tafifte, yakînin iki onemli mânâsi karsmuza çikwor. Birisi, bir seyi ger-
çekte nasilsa Syle bihnek. Buna, "valga mutabakat" deniliyor. Digeri sahih, yâni
bu inançta zerrece süphe etmemek. Meselâ, hasrin cismanî degil de sadece ruhanî oldu-
guna tam olarak inanan bir insan, yakîne erememiltir. Zira bu iman yakînin birinci sarti-
tasmuyor. Yanhs inanca ise yakîn denilmez. Yakînin üç ana mertebesi vardir:
Aynelyakîn, Haidcalyaldn...Çev.
ibn Kayint E!-Cezviyye 135

Rabbimiz ayeti kerimesinde: kaybedenlerin arasindan istis-


na tuttugu kimselerin vasfini anlatirken sadece iman etmeleri-
nin yeterli olmadigi, imans amele dôkmenin gerekliligi, birbirle-
rine hakki tavsiye etme yani emri bi-I maruf ve nehyi ani-I mün-
ker, dinin emirlerinde te§vik ve bu konularda insanlari davet
etmedikçe kaybetmekten kurtulamayacakiarini haber vermeir.

Ayette bahsedilen &kt vasif var; iman, imam amele dô-


külmesi, hakkin herkese tavsiye edilmesi ve hakki tavsiye eder-
ken ônüne çikacak olan engellerin a5ilmasi konusunda mümin-
lerin birbirlerine sabra tavsiye etmesi.

i5te bu vasiflarin di5inda ki insanlar kaybetmeir.

Herkesin malumudur ki günahlar ve isyanlar kalbi


basiretini yok eder bôylece kalp geregi gibi hakki gôremez.
Günahlar kalbin gücünü ve azmini zayiflatir bundan dolayi ôn-
derlik eden kalp zayiflayinca iman kuweti ve dini ya5ama istegi
kalmaz.

Zayif kaipli kul hakki batildan ayiramaz. Hakki hak olarak gii-
remez. Bath hak gifirür. Marufu münker, münkeri maruf
Hayatinda tôkezlemeler ya5ar. Allah'a ve ahiret yolunda ilerle-
yen kimse, dünya hayatina razi olmu5 çirkin kiitù nefislerin yur-
duna dogru yolculuga yônIendirir. Allah Teâlâ ile karila5acagi
günü unutur ve rabbinin emirierini ve Rasulünün (s.a.v) emirleri
konusunda gafil kalir. i5lenilen günahlarin zarari sadece bu ol-
mu§ olsaydi, kulun günahlari terk etmesi için yeter ve artardi.

Yardimi Allah'tan diieriz...

Günahlar nasil kalbi kôreitir ve basiretini alirsa ayni


itâatte kalbi nurlandirir, cilalar ve basiretiendirir. itaat; kaibe
136 Bir GOnahm Yetrosif Zarart

kuwet ve sebat verir. itaatkâr bir kaip sonunda tertemiz, effaf


olur ve nurlarla dolar. Sayet §eytan bôyle bir kalbe yakla5irsa;
kaipteki nur, gôklerden almi5 oldugu haberi dostlarina ula§tir-
maya kaikan 5eytanlara yakici ate5lerin çarpmasi gibi çarpar.
Dolayisiyla 5eytan bôyle bir kaipten ayni kurdun arsiandan kork-
tugundan daha çok korkar. Flatta bôyle bir kalbe sahip olan kul,
5eytani dahi yere serer. Çevresinde toplanan diger 5eytanlar ve
birbirlerine "Buna ne olmug"diye sorarlar. Bazilari derler:
"Buna bir insan çarpti veya bir insan nazar etmi5."

Bu yüzden denir:

Nur dolu ve dizgür bir kaibin baki51 i5te budur,

Neredeyse nurundan 5eytani çatlatacak.

Nurlu, cilalanmi§, tertemiz bir kaip ile her tarafi karanlik,


birçok 5ehvet ve arzular ile ku§atilrm, 5eytanin mesken edindigi
bir kaip hiç bir olur mu?

Seytan her sabah gün dogarken sevinçie der ki:

Dünyasinda ve ahiretinde kurtulamayan en yakin arkada§a


her 5eyim feda olsun,

Dünyada ve ahirette sen benim arkada5imsin,

Sen her mekânda benimie olacakstn,

Kiitülenerek, a5agilanarak sen ve ben birlikte zillet içinde


olacagiz.

Rabbimiz buyurur: "Kim Rahmân'i zikretmekten gafil


olursa, yanindan ayrilmayan bir 5eytani ona musallat ederiz.
Ibn Kayim EI-Cezviyye 137

$uphesiz bu 5eytanlar onlari dogru yoldan alikoyarlar da onlar,


kendilerinin dogru yolda oldukiarini sanirlar. O 5eytan dostu
kimse, en sonunda bize gelince arkada5ina: Ke5ke benimie se-
nin aranda dogu ile bats arasa kadar uzaklik olsaydi, ne ktitü ar-
kada5migin! Der. Zulmettiginiz için bugün (nedâmet) size hiçbir
fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksiniz."(Zuhruf, 36-
39)

Rabbimiz ayetlerinde: Peygamberine indirmi5 oldugu hayat


rehberi, islam anayasi olan Kur'an-i Kerim'den kim yüz çevirirse
basireti, dini anlayi5i, ya5amasi, Kur'an'in hükümlerine ba5vur-
masi, Kur'an ile hükmetmesi, ayetleri üzerinde tefekkür etmesi
kitérle5irse, Allah Teâlâ o ki5iye ceza olarak bir 5eytani arkada5 ki-
lar. Bu 5eytan artik o ki5iyle oturmaya, kalkmaya, yürümeye
ba5lar ve hiç yanindan ayrilmaz. Bu arkada5-5eytan ne kadar da
kiitù bir arkada5tir.

Siir de dendigi gibi:

"Bir annenin gôgsünü birlikte payla5ip emdiler.

Zifiri karanligin siyahligini payla5ip "hiç aynlmayalim" dedi-


ler...

Rabbimiz ayetin devaminda 5Pyle haber vermektedir: Sey-


tan, arkada5 olmu5 oldugu kulu, Allah'a ve cennete giden yol-
dan çevirir ve alikoyar. Yolunu kaybetmi5 olan bu ki5i ise kendi-
nin dogru yolda oldugunu zanneder. Hak yol üzere gittigini zan-
neder fakat batil bir yol üzeredir.

Kiyamet günü oldugunda ise bu iki arkada5tan biri digerine


515yle der: "Ke5ke seninle benim aramda iki dogu aras' kadar
uzak bir mesafe olsaydi. Bana dünyada ne kadar kôtü bir arka-
138 Bir Glinahrn Yetntif Zaran

da5 olmu5sun. Bana hidayet geldikten sonra beni saptirmi5 ve


beni hak yoldan alikoymu5sun. Bugün de ayni 5ekilde benim
için ne kadar da kiitù bir arkadagin."

Ba5ina bir musibet gelen kimse ayni musibete duçar olmu§


ba5ka bir ki5iyle teselli bulur ve acilari hafifler. Fakat bu durum
cehennem azabi için sëz konusu olmayacaktir. Nitekim cehen-
nemde azap gôren bir kimse, kendisi gibi azap getren arkada5ini
gôrdügünde az da olsa bir ferahlik ve hafifleme hissetmeyecek-
tir.

Dünyada umuma bir musibet gelmi5 olsa bu ki5iye teselli


verir.

Sair Hansa, karde5i Sahr için 56yle bir 5iir sôylemi5tir:

Sayet etrafimda, karde5lerine aglayanlarin çoklugu olma-


saydi,

Canima kiyardim, Onlar benim karde5ime agladigim gibi ag-


lamiyorlar,

Fakat yine de ben onlara bakarak teselli buluyorum.

i5te gôrüldügü gibi Allah Teâlâ cehennem ehlinin bu kadar


da az teselli bulup rahatlamalari için izin vermemi5 ve 5iftyle bu-
yurmu5tur: "Zulmettiginiz için bugün (nedâmet) size hiçbir fay-
da vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksiniz."(Zuhruf, 39)
ibn Kayim E1-Cezviyye 139

Elli ikinci Zarar:

4Ienilen günahlar; kulun &igname giindermi; oldugu bir


yardim, savaea dii5manum kendi eliyle güçIendirdigi bir ordu-
dur...

Rabbimiz yaratmt5 oldugu insana bir dü5man musallat ede- •


rek imtihan etmeir. Bu dü5man insandan bir an dahi olsun ay-
nlmaz, uyumaz, bir an onu lao; birakmaz. Dü5manlan insanog-
lunu giirürler fakat insan dü5manini gtiremez. Bu dü5man, insa-
nogluna her zaman dü5manlik etmeye var gücüyle devam eder
ve hiçbir zaman ihmal etmez.

insanogluna verebilecegi her türlü zaran vermek için türlü


entrikalar içerisine girer, her türlü tuzak ve hileye ba5vurur.
Seytan hem kendi cinsinden olanlarla ve hem de cinni 5eytan-
'aria bu konularda yarchmlaw.

Bu dü5man insanoglu için her yere tuzakiar kurmu5, aglar


itirmü5tür. insani tuzagina dü5Lirebilmek için tel iirgüler, kapan-
lar, aglar, duvarlarla her yerde hazirlik yapmer.

Adamlanna da 5ôylece talimat vermi5tir: "Sizin ve atanizin


dü5mani olan bu adami sakin gôzünüzden kaprmayin. Sizler ce-
henneme girecekken, o sakin cennete girecek olmasin. Sizler
lanete ugrayacakken, o alla rahmete duçar olmasi. Sizler ba51-


mua ne rezillikier geldigini biliyorsunuz. Lanetlenip rabbimizin
rahmetinden uzakla§tInIcligimi ve cennetten kovuldugumu da
biliyorsunuz.

15te bu yüzden bizim ba5imiza gelenin aynisinin insanoglu-


nun ba5ina gelmesi için elinizden geleni ardiniza koymayin. Bi-
zim cennette ona ortaklik etmememize o sebep oldu. Sizlerde
140 Bir Giinalitri Yettnif Zarart

cehennemde onun biziere ortaklik etmesi için var gücünüzle ça-


115in.

Rabbimiz i5te bütün buniari bize rahmet ederek dü5manla-


rimiz hakkinda bilgi vermis ve dü5manimiza kar5i almamiz gere-
ken tedbirlerimizi almamizi, ona kar5i hazirlik yapmamizi bize
emretmi5tir.

Rabbimiz, Âdemoglu ve bu azili dü5man arasinda büyük bir


sava5 olacagini, insanin ba5ina musallat olacagini biidigi için biz-
lere 5eytana kar5i koymamiz için askerler ve savagilar giinder-
mi5tir. Ayni 5ekilde 5eytana da yardimcilar kilmi5, emrinin altina
bir takim askerler vererek desteklemi5tir.

Ahirete nazaran sadece bir nefes alma miktari olan bu dün-


ya da bir cihad pazari kurmu5tur. Cennet kar5iliginda Mü'min-
lerden canlarini ve mallarini satin almi5tir. Müminler Allah yo-
lunda sava5ir, sfilür ve ôldürülürler. Bunu da rabbimiz en 5erefli
kitaplari olan Tevrat, incil ve Kur'an'da kat-i olarak bir vaad'de
bulunmu5tur. Bununla birlikte vermis oldugu vaadinde kendi-
sinden daha sadik kimsenin olmadigini bildirmi5tir.

Daha sonra insanlara, bu anla5ma konusunda müjdeler


vermis ve sevinmelerini emretmi5tir. Bu ali5 veri5in kimin ile
yapildigina, malin kimden alindigina insanoglu iyice bakmasini
haber vermi5tir. O haide bu ali5 veri5ten daha karli bir veri5
olabilir mi? Bu kurtulu5tan daha büyük bir kurtulu5 olur mu?

Rabbimiz bunu vurgulayarak 5,5yle buyurur: "Ey iman eden-


ler! Sizi aci bir azaptan kurtaracak ticareti size gôstereyim mi?
Allah'a ve Resûlüne inanir, mallarinizia ve caniarinizia Allah yo-
lunda cihad edersiniz. Eger bilirseniz, bu sizin için daha hayirli-
dir. i5te bu takdirde O, sizin günahlarinizi bahlar, sizi zeminin-
ilm Kayim EI-Cezvlyye 141

den irmakiar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel mes-


kenlere koyar. lee en büyük kurtulu5 budur." (Saf, 10-13)

Rabbimiz, bu azili dü5mani; yarattigi 5eyler arasinda en sev-


digi olan kulu olan insana musallat 'aimas' da; en çok sevdigi
ey cihad oldugu içindir. Cihad ehli, katindaki en yüksek derece-
lere ula5irlar ve kendisine en yakin olan kimselerdir.

Rabbimizin bu sava5 sancagini baglamasi ise yaratmi5 oldu-


gunu-kendisini tanimasi, sevmesi, tevekkül etmesi, ibadet et-
mesi, ihiâsla boyun egmesi, bolca tevbe etmesi-için yarattigi
kalbini (5irk ve küfüriden) kurtarmasi içindir.

Rabbimiz insanoglunu yarattiktan sonra onu dü5mani olan


5eytan ile savagnakla sorumlu tutmu5, insanin ônünden ve ar-
kasindan pe5pe5e gifinderdigi askerlerle desteklemeir.

"Her insan için ônünden ve arkasindan takip edenler vardir.


Allah'in emrinden dolayi onu gifizetirler." (Ra'd, 11)

Bu geinderilen askerler, kulun; iman üzere sebat etmesi,


marufu emretmesi, islam'in hâkim kilinmasina ve ya5anmasina
te5vik etmesi ve onu islam dini üzere sabrettirmesi için yardimci
olurlar. Allah'in dinini ya5arken, yeryüzünde Allahin dinini
hâkim kilmaya çali5irken kula sabirli olmasi için 5ôyle derler: 5u-
rada sabredecegin 'usa bir zaman dilimidir, sonra sonu olmayan
ebedi istirahat haneye gidecek ve orada sonsuza kadar rahat
edeceksin" Bu birinci destek kuwettir.

ikinci Destek Kuwet: Rabbimizin dü5manina kar5i insanog-


lunu yalniz birakmami5, rahmet etmi5 ve yukaridaki destegin
yaninda bir ba5ka destegi de insandan esirgememieir. Bu des-
142 Bir Gim
'ahtn Yetntif Zarart

tek ise vahiy. ve Allah'in kelamidir. Allah Teâlâ kuluna; peygam-


berlerini geindermi5 ve kitaplarini

Bôylece insanoglunun eytana kar5i sava5inda gücüne güç,


yardimina yardim sava5 araç ve gereçierine güçIendir-
mi5tir.

Üçüncü Destek kuwet: Ayrica insanogluna bütün i5lerini en


güzel 5ekilde gifirmesi, nasihat etmesi, dogru yolu bulabilmesi
için veziri olarak akil vermeir.

Diferclüncü Destek Kuvvet: insanoglunun Allah'i tannas',


hak yol üzere sebat etmesi, destekiemesi ve kullugunu tam an-
Iamiyla yerine getirme konusunda yardimci olmasi için iman ile
desteklemeir.

Be5inci Destek Kuvvet: insanogluna hakki batildan ayirt


etmek ve her 5eyin hakikatinin perdesini aralamasi için yakin ile
desteklemieir. Ôyle ki bu desteklè kul Allah'in, dü5manlanyla
olan cihadinin kar5iliginda dostiarina ve taraftarlarina vaad et-
mi5 oldugu 5eyleri sanki gôzleriyle gôrürcesine bir imana yani
yâkîne sahip olur.

insanin 5eytana, nefse, 5eytanla5mi5 insanlara kar5i


sahip olmu5 oldugu ordusunu düzene koyar...

-Marifet; sava§ i5lerini planlar, gerekli techizati, araç ve ge-


reçIeri konulacakiari yerlere koyar...

- iman; insana sabir ve sebat verir, onu destekleyerek güç-


lendirir...

- Yakîn ise; insane dü5mana yônIendirerek ciddi saldirilar


yapmasi için ait çali5ma yapar.
ibn Kayim EI-Cezviyye 143

Altma Destek Kuwet: Rabbimizin, insanogluna yapmi5 ol-


dugu destegi sadece yukarida ki destekleriyle sinirli kalmadi.
Bunlarin yaninda Allah teala bu sava51 yapanlari gôrülür ve gii-
rülmez kuwetlerle desteklemeir.

Kulunu savunma ve müdafaa etmeyi ise bizzat rabbimiz


üstlendi ve bunlar benim dinimi koruyup gôzeten taraftarlarim
dedi. Rabbimiz bu konuda 5ôyle buyurur: "Süphesiz onlar Al-
lah'in taraftarlandir. Muhakkak ki ba5anya ula5acaklar olanlar
da onlardir." (Mücadele, 22)

"Oniar benim askerlerim" dedi ve "Süphesiz bizim askerle-


rimiz, hakikaten asil galipler onlardir." (Saffat, 173)

Rabbimiz cihadin nasal yapilacagini kullanna ôgretmi5 ve bu


cihadin 5u dôrt 5eyle gerçekle5ecegini 5ôylece bildirmi5tir: "Ey
iman edenler! Sabredin; (dü5man kar5isinda) sebat genterin;
(cihad için) hazirlikli ve uyanik bulunun ve Allah'tan korkun ki
ba5anya eri5ebilesiniz." (AI-i imran, 200)

Cihad ancak 5u dôrt 5eyle gerçekle5ir.

Sabir ancak dü5mana kar5i sebat etmekle, ona kar5i koy-


makia, direnç gifisterip, vuru5makla olur.

Dü5mana kar5i direndikten sonra ki5i ba5ka bir 5eye daha


ihtiyaç duyar ki o da nôbet tutmaktir. Dü5manin ani saldinlar
yapmamasi ve sizmamasi için kaibin gediklerinin ba5inda durup
nôbet tutmak gerekir. Ayni 5ekilde güz, kulak, dil, mide, el ve
ayak gibi dü5manin hücum edebiiecegi gedikieri de bir bir ka-
patmak gerekir. Zira dü5manin giri5i ve saldin yapabilecegi yer-
ler buralardir.
144 Bir Gdnahin Yettnif Zarart

Dü§man bu gedikierden içeri sizma yaparsa, bütün vücuda


• sirayet ederek yapabildigi kadar tahribat yapar. O halde netibet
tutmak; bu gedikierden ayrilmamak, dü5manin saldirabilecegi
yerleri tutmak, dü5manin girmesine izin vermemek için orada
her zaman niibetçiler bulundurmak gerekir.117

117 Burada ya7ar elbette kitabm birçok yerinde anlatmaya çahatigi gibi manevi olarak

mürninin viicudunu ele alarak misaller vermektedir. Kulun vücudu; seytatun, nefsin,
aeytanlaamia insanlann, heva ve arzulann hedefi halindedir. Hedef daime insandir ve bu
yüzden hep salchnlara maruz kalir. Saldin farkh ve aaamalan olur. Seytatun insanoglunu
lcandinnada takip ettigi 6 aaama vardir. Bu aaamalarm birinde saptnmar beceremezse
hemen digerine yônelir ve insam saptirana ya da onu hayirh ialerden alikoyana dek bu
mücadelesini sürdüriir. Simdi bu alti aaamar tek tek ele almaya çaliaahm.
1- Seytanin insanoglunu saptirmadaki ugrayacagi ilk durak "airk" duragidir. Yani her
aeyden ônce onun ilk amaci, insam airke düaünnek ve airic amelleri ialemeye kendisini
teavik etmektir. Peki, bu neden bôyledir? Yani aeytan neden ilk olarak bizleri airke dil-
aürmeye ve airk amelleri ialeyerek bizleri mti rik yapmaya çalistr?
Bu sorunun cevabi çok açdctir: Çünkii aeytan airke düaiirmeyi baaardigmda bizlerin ebe-
di olarak cehennemde kalmasmi saglamia olacaktir. Onun en ôncelikli gayreti insam
ebediyen cehennem ateaine dûçar etmek oldugu için, iae ônce airk tuzagi ile baalarnakta-
dir. Lee bunun için ilk olarak insanlan Allah'a airk koamaya davet eder.
Bilindigi üzere, insan sirke bulaaip bu hal üzere ôldiigim
' de, onun kalacagi yer ebedî ce-
hennem olacaktir. Rabbimiz bu hususta eyle buyurur: Z431 414

"Dogrusu her kim Allah'a airk koaarsa Allah ona cenneti haram khmer..." (Maide Su-
resi, 72)
Bir diger ayette ise acyle geçer:
SP kir(DI
"Sûphesiz ki Allah kendisine airk koaulmasmi asla affetmez; bunun chamda kalan gil-
nahlan diledigi kimseler için affedebilir." (Nisa Suresi, 48)
tee airk, Allah'm asla affetmeyecegi bir suç oldugu için seytan ilk olarak insanlan ona
düameye teavik eder. Tesvik eder ki, insanlar cehennemde kendisi ile beraber ebedi kal-
sm ve oradan bir daha asla çilcmasm...
Yeri gehniaken vurgulamanm faydah olacagim düsünüyorum. O halde, airk nedir?
Evet, bu sorunu cevabim bütün insanlann çok iyi bihneleri gerekmektedir. Çünkü insan
bilmedigi bir aeye çok kolaylikla yakalanabilir. Sobamn yaktigmi bilmeyen bir çocuk
düaünün... Bu çocuk, soba ateainin nasil zarar verdigini daha henüz bilmedigi ve tecrü-
be etmedigi için yanhalikla ona dokunabilir. Ama onun zararh bir aey oldugunu ve ken-
disine zarar verdigini ôgrendikten sonna acaba bir daha ona yaklaair mi? t,te bunun gibi,
insan da neyin eirk oldugunu bilmez ise her an onun içerisine düaebilir. Tipki biraz ôn-
ceki çocuk gibi...
Bu nedenle, her insamn airki ve airk çeaitlerini kendi ismini veya T.C. kimlik numarasmi
bildigi gibi, hatta daha da muhkem bir aelcilde bilmesi gerekmektedir. Zira insan T.C.
kimlik numarasim bihnediginde en fazla resmî ialeri aksar ve bazi isleri o an için ohna-
yabilir. Ama iman airki ve nelerin eirice dü.siirdügünü bilmezse o zaman cennetini kay-
beder ve —Allah muhafaza buyursun— ateain yâramndan olur.
tlm Kayim EI-Cezviyye 145

Bundan dolayi, eirkin ôncelikle tanumm sonra da hangi seylerin sirk oldugunu insanog-
lunun ôgrenmesi gerekmektedir. Biz bütün detaylanyla burada sirki anlatacak degiliz;
ama kisaca sôyleyecek olursak, sirk:
411 j.je 411
"Allah'a ait olan ôzelliklerden her hangi birisini bir baskasma vermek" demektir.
Simdi bunu iki ômekle izah etmeye çalisahm Meseta;
a) Gaybi bilmek Allah'a has olan bir ôzelliktir. Mutlak gaybi yalmz O bilir. Kiyametin
ne zaman kopacagun, insamn nerede ve ne zamanda ôlecegini, rahimlerde olan çocukla-
rm nasil olacaklantu ve bunun gibi daha nice seyleri yalniz ve yalmz Allah bilir. Hiçbir
kimsenin bu nokta da bir bilgisi yoktur ve olamaz da... Nitekim Rabbimiz bu hususta
sôyle buyurur:ra-J :,14-1;4 1Ut-,41 ;411,
"O, gaybi bilendir ve gaybma hiçbir kimseyi muttali ktlmaz." (Cm Suresi, 26)
Bir diger ayette de sôyle buyrulur:',4 ‘rre
"Allah sizleri gabya muttali kilacak degildir." (Al-i intrân Suresi, 179)
Bu ayetlerden anlasildigma gôre, mutlak gaybi bimek yalmz Allah'm deruhte ettigi bir
seydir. Hiçbir kimsenin bu nokta da bir bilgisi yoktur. Eger bir kimse çtkar-
da gaybi bildigini iddia ederse Allah'a ait olan bir ôzelligi kendisinde gôrdügü için
taslamis olur. Bir insan da dm bu kimsenin bu ôzellige sahip oldugunu sôylerse ve-
ya bute inarursa Allah'a sirk kosmus ve —bir tutam sakah dahi olsa— dinden çdcmis
olur.
b) Arn sekilde mutlak anlamda hülcürn ve kanun koymak da Allah'm ôzelliklerinden bi-
risidir.
Rabbimiz bu hususta sôyle buyurur:4 j
"Egemenlik/H'àkimiyet/Hüldim koyma yetkisi yaltuzca Allah'mchr." (Yusuf Suresi, 40)
',I t4
"Dikkat edin! Yaratmakta emretmekte Allah'a aittir." (A'raf Suresi, 54)

"O, hükmüne/egemenligine hiçbir kimseyi ortak etmez!" (Kehf Suresi, 26)


Bu ve benzeri daha nice ayetler, mutlak hâkimiyet ve egemenligin yalmzca Allah'a ait
oldugunu ortaya koymaktadir. O, diledigi kanunu koyar, diledigini emreder, diledigini
yasaklar. Hiç kimsenin O'nu sorgulama ve O'na itiraz etme yetkisi yoktur. Çünlcii mut-
lak Hakim O'dur.
tste bu nedenle bir kulun kalkip ta Allah'm kanunlanna aykun olarak kanunlar yapmasi
veya bu anlamda yasalar çikarmasi asla olacak bir sey degildir. Eger bôylesi bir ise
sir ve Kitabullah'a aykin yasalar yaparsa Allah'a ait olan bu ôzelligi kendisinde gôrdügti
için kendisini ilah yerine koymus olur.
Aym bunun gibi, bir kimse de kalkar ve bôylesi isler yapan kimselere bu noktada destek
verir ve onlara arka çikarsa Allah'a ait olan hâkimiyet hakkmi baskasma verdigi için sirk
kosmus olur.
Bôylesi bir insan, —bir tutam sakali da olsa, gece giindüz Allah'a ibadet de etse— Al-
lah'a ait olan bir ôzelligi bir baslcasma verdigi için sirke dü.smüs ve Allah muhafaza bu-
yursun ebedi cehennemi hak eunis olur.
iste seytan her seyden ônce bizleri bu tür isleri yapmaya tesvik ederek bizleri ônce sirke
düsünneye çahstr. Once sirke düsiirmeye çaltsm çünkü onun en büyük amaci cehen-
nemde kendisi ile beraber ebediyen yanacak insanlar bulmaktir. Allah hepimizi shicin
her türlüsünden muhafaza buyursun. (Amin)
2- Seytamn insanoglunu saptumadalci ugrayacagi ikinci durak, "Bidat" duragidir. Sirice
düstiremedigi
* insanlan ikinci asamada bidate diisiinneye çaher.
Ama neden?
Neden mi?
146 Bir Gûnahsn Yeintif Zaran

Çünkii insanoglu günahtan tevbe etmeyi düsiinür, günahm yanits ve kôtü oldugunu bilir;
fakat bidat bôyle degildir.Bid'at sahibi yaptigt ameli güzel Or&ve zaten yapmis oldu-
gu bid'ati Allah nzast için yaprmstir, bu nedenle ondan tevbeetmeyi düsümnez!
iste bu nedenle seytan, insanlan haramlardan ônce bid'atlere dü.sümreye çalistr.
Selef in büyük imamlanndan Sufyan es-Sevrî rahimehullah sûyle der:
"Bid'at seytana günahlardan daha sevimlidir. Çünkii giinahtan tevbe edilir,
ama bid'atten tevbe edilmez."( el-Luma`, sf, 17)
Peki, o halde bidat nedir?
Bidati; "Aslen dinde olmayan bir ameli dindemnis gibi yapmalcar" seklinde ôzetleyebili-
riz.
Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem bu konu hakkmda sôyle buyunir: "Kim bizim
dinimizde olmayan bir seyi ihdas ederse o derhal reddedilir."( Buhari, 2697)
Islam âlimleri bidati akidede, ibadetlerde ve adetlerde olmak iizere 3 kisimda degerlen-
dirmislerdir:
1- Alddede Bidat:
Bidatin bu lama genel anlamtyla insam dinden çilcanr.(Burada hemen belirtelim ki, aki-
dede vuku bulan her bidat insam dinden çikarmaz. Bu tür bidatlerin bir de dinden çikar-
mayan boyutu vardir. Sifatlar haldandaki ihtilaf bunun en bariz iferneklerindendir. Al-
kendisi hakkmda ispat ettigi el, yüz ve nüzûl gibi stfatlan iptal etmek, bunlann
Allah halclanda olamayacagmi sôylemek her ne kadar akide ile alakalt bir bidat olsa da
bu noktada selef in metodundan aynlan kimselere hemen küfiir damgast vurulmaz. Bu
insanlar muteber bir tevile dayandildan için haklannda soylenecek en son sôz bunlann
hata ettilderi ve bu hatalannda bidate düstükleridir. Tekfir edilmeleri ve kâfirlikle suç-
lanmalan uygun degildir. Yukandaki basliginuzi okuyup akidenin her noktasmda hataya
düsenlerin küfre düsecegini sôylemek uygun olmaz. Bu nedenle akidedeki bidatleri ikiye
aprmak gerekir.)Akidede bidate simlan iirnek verebiliriz:
* Allah'rn hükümlerini terk ederek hükiim vermek,
* Allah'm seriatma aykrn kanun ve yasalar yapmak,
* Allah'tan batkasmdan medet ve yardim beklemek,
* Allah'tan baslcalarmm kâinatta tasarrufla bulunduldanna inanmak...
Bu iimelderi çogaltmarmz mütnkiin.
2- ibadetlerde Bid'at:
Bidatin bu las= insam dinden gkarmaz; ama onu atesle yüz yiize biralar. Çünlcü Efen-
dimiz aleyhisselam, ber bidatin sapiklik oldugunu ve her sapikligmda insam cehenneme
gôtürecegini bildirmistir.(Ebu Davud, Tirmizî)
Bu lasma da sunlan Cirnek gôsterebiliriz:
* Recep aymm basmda 12 rekât namaz
* Saban aymm 15'inde 100 rekât namaz
* Üç ay boyunca hiç ara vermeden oruç tutmak...
3- Adetlerde Bid'at:
Adetlerde ki bidatlerde bir üstteki gibi insam dinden çdcarmaz; ama haramchr. Buna da
sunlan iimek gôsterebiliriz:
* Salih kabirlerinin üzerine cami inca etmek,
* Cuma namazindan ônce "salâ" vermek,
* Kabirler üzerine kubbeler yapmak,
* Mezarlara bez veya çaput baglamak,
iste tiim bunlar seytanm, bizleri içerisine düsürmek için ugrastigi bidatlerden bazilandir.
Elbette ki bidatler bunlarla siturh degildir. Dinden olrnadigi halde din adora yapilan her
amel bidat kapsatmnda degerlendirilir ve sakmilmast zorunludur.
ibn Kayim EI-Cezviyye 147

3- Seytamn insanoglunu saptirmadaki ugrayacagi üçüncü durak ise, "Büyük Gii-


nah" duragidir. Bidate düsürmeyi beceremedigi insanlan üçüncü asamada harama, diger
bir ifadeyle büyük gtinaha düsürmeye çalter.
Büyük günahlar; isleyen kimselere dünyada had cezalannm verildigi veya Kur'an ve
Sünnette, yapanlar için lanetin ve büyük bir azabm vaat edildigi günahlardir.
* Yalan silylemek,
* Müslümanlan aldatmak,
* Zina etmek,
* Içki içmek,
* Kumar oynamak,
* Faiz yemek, gibi günahlar hep bu kapsamcladir.
$eytan aleyhillane, sirk ve bidat isletmeyi beceremedigi insanlan bu giinahlara düsür-
meye çalter. Eger bunu da beceremez ve insanlan harama düsiiremezse, 4. asama da
müracaat edecegi Icapt "Iciiçük giinah" kapisidir.
4- Küçük Günahlar.
Büyük günahm altmda kalan ve sahibine had cezasnu gerektirmeyen günahlar, kiiçük
günahlardir. Küçük günahlar, sürekli islenerek biiyiik günaha dôniisür ve insan' aym bü-
yük günahta oldugu gibi azapla karst karsiya getirir. Allah kendilerinden raz' olsun, sa-
habe, günahlan küçük-büyük diye taksim etmez hepsinden uzak durmaya çaltermis.
Çünkü onlar bilirlermis ki; "Iman ne kadar artarsa, günah güzde o kadar büyür; iman ne
kadar azahrsa, günah gôzde o kadar küçülür."
Ibn-i Abbas rathyallau anhuma'm süyle dedigi nakledilir:
..)1_›-e c ua.e14-111-41._».,SZLAD
"Israrla birlikte kiiçük günah; tevbeyle birlikte de büyük günah kalmaz."Yani bir insan,
küçük günalu israrla islemeye devam ederse o küçük günahlar asla "küçük" olarak kal-
maz, büyük günaha diinüsiir. Tevbe edildiginde de hiçbir büyük günah "büyük" olarak
kahnaz ve Allah'm affiyla silinir, yok olur gider.Bir Arap sain ne de güzel demistir.
Lie .1111 te.1.4.3 leje" 'r.j1111 Js
iS,)3 Uà ••• (..;".US
c.J!
"Günahlann küçüenü de büyügünü de terk et, takva budur iste!
Dikenli yolda yüriiyen kimse gibi ol haydi sende,
Sakm ha, küçük günahlan basite alma!
Unutma ki, daglar, kiiçiicük taylardan meydana gelir!"
Allah'tan korkan bir kul günahi büyük-küçük demeden bütiinüyle terk etmeli ve seyta-
mn bu tuzagma düsmeden cennet yolunda ilerlemeye devam etmelidir.
5- Seytanm insanoglunu saptirmatlaki ugrayacagi besinci durak ise, "Mubahlara Dal-
t'Irma" duragichr. Seytan, günah isletemedigi ve isletmekten ümidini kestigi insanla-
ra "Bari cennette makamlan yükselmesin" yaklasir ve onlan kandirmaya
devam eder. Ônceki satirlarda da ifade ettigimiz üzere, seytan, insanoglunun amanstz
düsmaruchr. Düsman olan birisi, karst tarafta yer alan kimsenin asla hiçbir hayra nail
ohnasint arzulamaz. Eger ona zarar verememisse, onu hayirlardan ahkoyarak basan gilde
etmeye çalistr. Gerçekten de insanm iyiligine engel olmakta düsman için bir basan sayi-
hr.
Iste bu sebepten seytan, küçük günahlan isletmeyi beceremedigi insanlan mubah
olan islere daldirmak sureti ile aldatmasma devam eder.
Bôyle yapar; çünkii insan mubah olan seylere dalchgt zaman faziletli ibadetlere ve hayir-
h amellere yônelemez. Mubahm verdigi zevkle elinden birçok iyiligi kaçinr ve bu saye-
de cennette daha yüksek mevkilere ulasma firsatim degerlendiremez.
Mubah; yapildiginda sevalm olmayan, terk edildiginde de günalu olmayan isterdir. Uyu-
mak, oyun oynamak, gezmek, istirahat etmek... gibi.
148 Bir Giinahtn Yettnif Zarart

i5te Rasûlullah'in arkad4ari sahabiler, nebiler ve Rasuller-


den sonra insanlarin en hayirlilari, 5eytandan en korunmu5, sa-
vunulmu5 olduklari halde Uhud sava51 günü emrolunduklarini
yerine getirmediler ve bir yeri bo§ biraktilar sonucu çok agir ol-
du ve di man oradan girdi nihayetinde de olan oldu.

Bu üç §eyin yani sabir, birbirine sabra tavsiye edip direnme


ve dü5manla kar5i1a5ilacak yerlerde gbzetip sebatla nesbet bek-
terne murabata ancak takva diregiyledir. Allah'dan sakinip
korkmadir. Sabir da, direnme de, ntlibet tutma da ancak takva
ile fayda saglar. Takva ise ancak sabir direkleri üzerine kurulur...

Diipnanun Salchrosn Burada anlatmaya çaleklarimizi bizler


kendi nefislerimizde tatbik edelim. Simdi sendeki iki ordunun
kar§ila§masina ve iki tarafin çarpignasina bir bak...

Sende ki durum nasal? Bazen senin lehine ve bazen de senin


aleyhine oluyor? O halde her zaman senin lehine olacak 5ekilde
• kendini hazirla, imanini hep taze tut. Her zaman imanini kuvvet-

iste seytan günaha düsüremedigi insanlan buradan vurur ve mubahlara daldirarak fazi-
letli ve erdemli amelleri onlara illetmemeye Ve bu hususta —Allah'm diledikleri
hariç— genelde basanli olmustur.
6- Seytan, eger bu noktada da basanh olamaz ve mubahlara daldirma noktasmda insam
kandiramaz ise dinde son ve tek bir ok kalmistir, onunla insane vurmayi dener. Bu son
ok ise "Daha faziletli niant terk ettirmek"tir.
Buna da •Eeyle bir &tek verebiliriz: Mesela bir Müslüman, tam Kur'an okumaya niyet
etmistir. Eline Allah'm kitabmi ahr ve kendine uygun bir ortam aramaya baslar. tee tain
o esna da seytan gelir ve Kur'an okumaktan sevapça daha düsük olan bir ameli kendisi-
ne eesterir... Bunu ginen müslümarun dikkati dagihr ve Kur'an okumaya degil de o
amele meyleder. Bôylece ifemegin; 100 sevap alacagt Kur'an okuma amelinin yerine
20 sevaphk basica bir ameli islemeye koyulur ve daha faziletli olani terk etmis olur.
Bu da seytanm en son hilesidir. Bunda da basanh olamazsa artik o kuldan ümidini keser
ve onu, o an için terk ederek kendisine basica kurbanlar aramaya koyulur. Art& o kul,
imtihannu basanyla geçtnis ve seytamn tuzaklarma yakalanmadigi için, içi huzurla dol-
mustur. Rabbine hamd eder, seytandan kendisini korudugu için sükranlanm O'na sunar.
iste seytamn hileleri, lbn-i Kayymi'm belirttigine gine bu alti seyden ibarettir. Bu hilele-
ri bilen bir k-ul seytamn kendisine nereden yaklasacagull kestirir ve ona Ore gardim ala-
rak mücadelesini yapar. (Hayata ytin veren yazilar, ibrahin gadban) Çev.
ibn Kayim EI-Cezviyye 149

lendirmeye bak. Salihlerden ve âlimlerden ayrilma, zikir ve ilim


meclislerinden salon ayrilma!

Du man salchnsi baelyor...

Kâfirlerin komutanu ordusuyla ve askerleriyle kalbe dogru •


yetnelir. Kalbi, memleketinin tahtina oturmu5 bir halde bulur.
Komutan çevresini sarmi5 olan adamlarina ne sôylerse hemen
yerine getiriyorlardir. Askerleri etrafinda, pervane olmu5, hiç
kimsenin yanina girmemesi için onu korurlar ve bu ugurda mü-
cadele verirler.

Nitekim bir müddet sonra kâfirlerin komutani, kalbin bazi


yardimalanni ve adamlarini bir takim plan ve entrikalarla ele
geçirmedikçe kaleyi fethetmenin mümkün olmadigini anlar.
Komutan 5ôyle durur, kalbin tézel yardimalari ve askerinin kim


oldugunu sorar.

515yle cevap verilir: "Nefis...

Bunun üzerine dü5man komutani Adamlarina 5u talimati


verir:"Nefsine istek ve arzusu kapisindan yana5in. Neleri çok
sevdigini, nelerden ho5landigini tespit edin. Sonra onlari ona
teker teker sunun. Sizler sundukça onun i5tahi kabarsin, uya-
nukken ve uyurken onu bunlarla mest edip kendinden geçirin.
Bunlardan etkilenince ve iyice bunlari arzulayip kendinden ge-
çince üzerine 5ehvet kancalanni ve çengellerini atin daha sonra
kendinize çekin.

Kulun kalbi (kaleyi) 5ayet kalbin aleyhine hareket eder ve


ona kar5i sizin yaninizda olursa i5te o zaman gôz, kulak, dil, agiz,
el ve ayak giri5 yerleri olan gediklerini fethetmi5 olursunuz.
• 150 Bir Giinalun Yetmif Zarari

Bu saldiri yerleri olan gedikleri ele geçirmek için çok uyanik


olunuz. Kalbe bu saldiri yerlerinden giri5 yaparsaniz onu 1510 ve-
ya esir yahut agir bir 5ekilde yarali olarak ele geçirebilirsiniz. As-
la bu gedikleri boy birakmayin. Hiçbir birligin (imani ve manevi
güç) kalbe girmesine ve sizi oradan çikarmasina firsat vermeyin.
Size saldiran manevi ve imani güçIeri ele geçirirseniz, kalbe ula-
5amamalan için onlari iyice zayiflatmaya, güçsüz birakmaya
gayret gdisterin. Bu (imani ve manevi) güçIer her halükarda kal-
be ulaga da en azindan zayiflami5, kula hiçbir fayda vermeye-


cek bitkin bir halde ula5rm olur.

Bir Baea Tuzak; GSz

Vücuda saldiri kapilari olan bu gedikleri ele geçirdikten son-


ra ôncelikle gôz gedigine saldirilarinizi yogunlaeirin. Gôzün
kâinata ve vücuda bakarak ibret almasini Rabbine yônelmesini


engelleyin... Gs5z0 iiyle bir hale getirin ki sadece bakip zevk al-
sin, çlinlensin yahut eglence olarak baksin...

$ayet sizden habersiz olarak bir ibret baki5iyla bakarsa he-


men onu gaflete d4ürün, hayran birakarak ehvet baki5lanyla
o baki5ini bozun. Yapmaya çali5acaginiz bu 5eyler gôzün kolayca
yapacagi ve hiç zoruna gitmeyecek 5eylerdir.


Sizler gôz gedigine çok çok dikkat edin; çünkü hedefinize
onunla çok çabuk 5ekilde varirsiniz. Ben (Seytan), insane baki5
gibi ba5ka bir Beyle bozamadim. Ben gôzün bir baki5iyla kalbe
5ehvet tohumlari ekerim sonra onu temenni suyu ile sularim.
Sonra da kendisine vaadlerde bulunur, temennilere daldirarak
bôylece iradesini ilevsiz hale getiririm. Daha sonra kalbi 5ehvet
bagiyla baglayip onu günahlari 4Iemeye yôneltirim.
îbn Kayim EI-Cezviyye 151

Siz siz olun ey askerlerim!Sakin bu gedigi ihmal etmeyin.


Elinizden geldigince kalbi Oz° harama baktirmakla bozmaya
çali5in ve bir taraftan da kendisine bala§in ônemsiz bir 5ey ol-
dugunu telkin edin ve 56yle sôyleyin; "Sen bir goz olarak etrafi-
na bakarak yaratanin müthi5 eserlerini düWnebilirsin doiayisiy-
la ibret alinmasi için yaratilan bu eserlerin güzelliginden ibret
almi5 olursun. Yahu Allah sana bu gôzleri bowna vermemi5 ve
herhaide bu güzellikleri de baki5lari engellemek için yaratma-
meir, o haide bolca gôzlerinle etrafina (haramlara) bakabilir-
sin."

Sayet sizierin (eytan, nefis, günahlar vb)ele geçirdiginiz ku-


lun, kalbinde var olan bilgi az ve bu kimse cahil ise:

"Gôzüyle bakmi5 oldugu eserler hakkinda; bu Hakk'in gii-


rüntülerinden bir giterüntüdür Hakk'inda bir tecellisidir." Diyerek
bu kalbi "vahdet-i vücuda"118 çagirin.

5ayet kaip bunu kabul etmezse genel veya ôzel olarak AI-
lah'in hülû1119 ettigi inancini kabul ettirmeye

Bu kul için bundan ba5kasini da kabul etmeyin onu bu inan-


ca sokarak Hiristiyanlarin karde5lerinden kilin. Bu inanca sahip
(mutasawif) oldu mu artik kendini en mükemmel Müslüman
gôrmeye ba5layacak ve sonrasinda onu; iffet, zühd, takva, ihlâs
ve samimiyet gibi hasletlerle ya5iyormu5 gibi aldatin (kendinin
hak yolda oldugunu zannetsin). Bu hale geldi mi artik cahilleride
kolayca avlayabilir, akidelerini ve ya5antilarini bozabilirsiniz.

olmach-
118 Vahdeti viicud bir tasavvuf terimidir ve onun felsefesi Allah'tan baska varlik
mevcud olan tek varligm Allah olduguna, var gibi gôzüken ne varsa Allah'm parça-
gma,
lan olduguna inamnalcur. Bütün varlddarm oldugu inancuhr. Çev.
119 'llâhî zâtm veya sifatlarm yaratiklardan
birine veya tamamina intikal edip onlarla bir-
lesmesi anlaminda bir terim. Çev.
152 Bir Günahtn Yetntif Zarart

15te bunlar benim en büyük müttefikim ve en büyük asker-


Ierimdir. Flatta ben (günah, eytan, nefis vb) onlarindan bir as-
ker ve yardimalanndamm."

Bir Ba5ka Tuzak; Kulak

Gôzden sonra bir kulun kalbine salchrilabilecek yerlerden bi-


ride "kulak" gedigidir. Sizler (5eytan) kulun kalbine, gôzierine
kurmu5 oldugunuz bu tuzagmizi bozacak bir 5eyin kulaktan gir-
memesi için dikkatlice gifizetleyinn° ve oradan (kulak) ancak
girmesi için çaba giisterin. Batil 5eyler nefse ho5 ve tatli ge-
lir. Kalbin etkilenmesi için en etkileyici, en tath kelimeleri seçin.
Zekileri etkilemek beiki daha zor olur bu yüzden onun için en
büyüleyici stizleri seçin ve onlan gônüllerini hoplatacak sôzlerle
kandurm.

Kulun kalbini etkilemek için kulagma kalbini harekete geçi-


recek bu tür sôzlerden muhatabiniza bir eyler fisildaym. Kulak
verirse benzerlerini fisildamaya devam edin. Baktiniz kulagm
i5ittigi bu sôzlerden kalp etkilenirdolayistyla daha fazla §eyler
i5itmesi için teker teker fisildamaya devam edin.121

120 Kulak, hakki kalp etkilenir kulak ise hakki ilim meclislerinde isitebilir, hak
ehlinden isitebilir. O halde kul hakkm anlahlthgt ilim meclislerine katilmah, hak ehli ile
oturup kalkmah ve bôylece hakka ulasmaya gayret etmelidir. Müminin düsmanlan
gtinümüzde
« insanlann tevhid ile tamsmamalan için elinden gelen gayreti gôstermekte-
dirler. Hak ehli her zaman ve ber mekânda susturulmustur. Bu yüzden hakki sôyleyenler
genelde zindanlarda bulunur olmustur. Bu nedenle müninde hakki aramada titizlik gôs-
termelidir. Herkesten ilim talep etmemelidir. ilim ise cehaletin düsmatuthr. Kul &igen-
dikçe inanct artar. kami arthkça, inancm amele dônmesi de artar bôylelikle rabbinin n-
zastm elde ve cennete girme hususunda mesafe kat etrnis olur. Çev.
121
Su gtinûmtizde bu ftir gôrevleri en iyi medya yapmaktachr. Rezaletlerin kanalizasyon
gibi kulaldara ve gôzlere air-Mimas' medya araciligyla olmaktachr. Ôyleki Müslümanlar
izletnis olduklan tv'de gôrmüs olduklan saçt açdc kadmlan, kadmlann yüzlerini, viicut-
lannin açdc bôlgelenni, seslerini, müzigi, dans vb rezaletleri artdc dogal karsdar ohnus-
Îbn Kayim EI-Cemeiyye 153

Kulun üstüne kalbin imanunin zayiflamasina yol açacak, etki


edecek sôzier yollayin. Bununla birlikte siz siz olun bu (kulak)
gedikten Allah kelamindan, Rasûlullah'in sünnetinden yahut di-
ni konularda uyanlarda bulunanlarin sôzlerinden bir seyler gir-
mesine izin vermeyin. Sayet bir takim hakkin girmesine engel
olamazsaniz en azindan onu anlamasina üzerinde düsünmesine,
nasihat almasina, kulun kendisini düzeltmesine ve muvahhid bir
mümin olmasina engel olun. Bu yüzden ona isitmis oldugu hak
seylerin ziddina batil sôzler ve düsünceler enjekte etmeye çali-


'in. Bu konuda gerekirse etrafindaki insanlar yardim alin...

Yahut isitmis oldugu hak sôzierin herkes tarafindan yasani-


lamayacagini, bu sôzieri peygamberlerin sadece yasabilecegini
fisildayin ya da hakki yasamayi kulun gôzünde büyütün ve bu
sana anlablanlar yasanilmaz deyin. Kur'an ve sünnet hakkinda
anlatilanlari herkesin anlayamayacagini ancak dszel kisilerin an-
layabilecegini ve bu dinin büyük bir yük oldugunu herkes tara-
findan yasandamayacagini anlatn.m

Bunlari da yapamazsaniz en azindan ona sôyle deyin; isittigi


hakikatierin degerini onun nezdinde küçültün ve ona sôyle
"insanlann yaninda sana deger kazandiracak seylerle
mesgul ol.(spor, dizi, sinema, sans oyunlari vb) yoksa insanlar

Oysa bunlann hepsi mümin için haramdir. Kâfirler, yazann anlatmaya çalistigr
düsmanm saldm araçlarnu ve kalbe girls noktalanm çok iyi bilmektedirler. Bu yüzden
medya tamamen fastklar tarafindan kusatilmis ve miiminler aleyhinde çok büyük bir si-
lah olarak kullamlmaktadm Bizler kendimizi ve çocuklarmuzi bu; sirk ve kiifiir saçabi-
len, küçük ve büyük haramlara kapi aralayabilen, kerahet ve bidatlere yol açabilen illet-
ten uzak tutmahrz. Çev.
122 Bu tür seyleri $u günümüzde çok gôrmekteyiz; yasm genç ilerde namaz kilarsm, za-
manmda senin gibilerini çok giirdük, bu yasta sakal nu btrakihr, senden ba.ska dindar mi
yok, sana mi kaldi Allah yolunda cihad etmek baskalan cihad etsin, $u küçüciik yasmda
peçe taknussm, hep ahretini dasünüp durma birazda dünyam düsün, diinyayi sen mi kur-
taracaksm!!! Çev.
154 Bir Gtinahtn Yetrnif Zarart

sana deger vermez senden kaçarlar diye fisildayin ve onu !Mie


5eylerle megul edin.

Yine o kulun hakkin pe5ine dü5memesi için teikinde bulu-


nun. Bak, Sen bu yolda yürümeye devam edersen; ya zindanlara
girersin ya i5kence vs sikintilarla kar5ilawsin yahut akrabalarin
senden uzaklawlar gibi sôzlerle dinini ya5amasina engel olun.
Kalbinin tiksinecegi, dinden uzakla5acagi 5eyler telkin etmeye
devam edin...

Batil ve bo5 5eylerin taliplisi çoktur. Hak ise garip kimsesiz-


dir. Hakkin taraftari olan kendini tehlikeye atmi5 demektir. i5te
bu yüzden (günahlar, 5eytan, nefis, 5eytanla5mi5 insanlar) kulun
kendini tehlikeye atmayip insanlar arasinda en çok begeniien,
konu5ulan 5eylerle me5gul oimasi daha iyidir, diye teikinde bu-
lunur.

Bôylece battit süslü oiarak, çe5itli güzel 5ekillerde, nefislere


ho5 gidecek 5ekilde tatiandirin. Hakki ise tam bunun tersine
nefret edip tiksinecegi bir 5ekilde arz edin...

$u anlattiklanmiztn dogru olup olmadigi aniamak istiyorsan


onlann insanlardan olan 5eytan dostlanna 5ifeyle bir bak... Nasil
Müslümanlan iyiligi emretme ve kiitülügü nehyetmeden aliko-
yarak, ba5ka boy ve batil 5eylerle me5gul ediyorlar. Müslüman-
lar iyiligi emretme ve kôtülügü yasaklamayi unutarak insanlann
ayiplariyia ilgilenme, kafalanni kan5ttrma, kendini kaldiramaya-
cagi sikinttlar içerisine atma ve insanlar arasinda fitne çikarma
gibi boy i5lerle me5gul ediyorlar.

-5eytanlann dostlan Müslümanlan nastl da aldatworlar. Al-


lah Teâlâ'yi kendinin vasfettigi gibi, rasulünün (s.a.v) vasfettigi
gibi vasfetmek yerine batil ehlinin yaptigt gibi "tecsîm" (Allah'i
ibn Kayim EI-Cezviyye 155

cisim kabul etme), "teeih" (Diger canklara benzetme), "Tek-


yîf"(nasil oldugu konusunda fikir yürütme, bir 5ekil ve bir suret
verme 5eklinde sunuyorlar?

-Gitirmüyor musun 5eytanlar dostlanna Allah'in yaratiklan-


mn üzerinde olgunu, Ar§linin üzerine istiva etmesini, yaratikla-
nndan ayn olgunu nasil da; "tehayyüz" yer kaplama diye anla-
tiyorlar?

-Seytanlar dostlanna; Allah'in dünya semasina inmesi hak-


'arida ve "Benden kim bir 5ey isterse o kimseye veririm"123 de-
digini ve ayni §ekilde "Allah Teâlâ hareket etmez bir yerden bir
yere intikal eder" diye isimlendiriyorlar.

Rabbimizin kendini vasfettigi; el, yüz vs.5eyleri "organlar"


ve "âzâlar" diye isimlendiriyorlar.

Rabbimizin yaprni5 oldugu fiilleri "havadis"124 diye isimlen-


diriyorlar.

Rabbimizin srfatlanni ise "araz"125 diye isimlendiriyorlar.

123 Hadisin tamami sôyledir: Ebû Hüreyre (r.a.)'dan rivayetle, dedi ki: "Resûlullah
(s.a.v) sôyle buyurdu: "Allah Azze ve Celle her gece dünya semasina iner tâki son gece-
nin üçte birlik vakti geçene dek. "Kim Bana duada bulunursa Onun duasma icabet ede-
yim. Kim bir seyler isterse, onun da istegini vereyim, Kim de magfiret isterse ona (da)
magfiret edeyim?" diye buyurur."Müttefelcun aleyh. Hadisin lafzi Müslim (758) ve
Buhârî'ye aittir (1145).Yine Müslim'de (169/758) gelen bir rivayet lafzi sôyle-
dir:"Allah-u Azze ve Celle, ilk gecenin üçte birlik vakti geçene dek her gece dünya se-
masma iner ve: "Her seyin hiikümram Benim", "Her seyin Huit-attirant Benim" diye bu-
yurur ve (devamla): "Kim Bana dua ederse, onun duasina icabet edeyim? Her kimde
Benden isterse, ona vereyim? Ve kim de istigfar istiyorsa onu da magfiret edeyim?" diye
buyurur. Bu durum sabahin aydmlanmasma kadar da devam eder."
124
Sonradan yaratilmrs, yok iken vâr edilmil. Çev.
123 Cevher, bir seyin maddesi demektir. Araz ise, o maddenin varligina bagh olarak orta-
ya çtican bir Ozelliktir. Mesela: demir bir cevherdir; onun sertligi ise bir arazdir. Gümü.s
bir cevherdir, onun beyazhe ise bir arazdir. Diger bir ifadeyle, Varhkta kalabilmesi için
basica bir seye muhtaç olmayan maddeler cevherdir, baska seye muhtaç olan hassalar,
Ozellilcler, srfatlar arazdir. Meselâ elma, altin birer cevherdir. Bunlann rengi, kokusu,
156 Bir Gfaudun Yetmif Zarart

Daha sonra tutuyorlar bütün bunlarin Allah hakkinda


imkânsiz olacagini sôyleyerek, Allah Teâlâ'nin kendini vasfettigi
bu sifatlan yok sayiyorlar. Kur'an ve sünnetin zikretmi5 oldugu
bu sifatlann bunlara yol açtigini sôyleyerek Allah'in sifatlanni
inkâr ederek "tani"126basiretsiz ve cahil insanlan yaniltarak
"tenzih"127 ve "yüceltme" diye sunuyorlar.

insanlann çogu kit akillidir; bir 5eyi bakarsin bir lafizla he-
men kabul eder sonra ayni 5eyi bir ba5ka lafizla sôylersin ayni
5ey olmasina ragmen hemen reddeder.

Rabbimiz 5ewle buyurur: "Bôylece biz, her peygambere in-


san ve cin 5eytanlarini dü5man kildik. (Bunlar), aldatmak için
birbirlerine yaldizli sôzier fisildarlar."(En'am, 112)

Ayette rabbimiz; batil ve asilsiz 5eyler hakkinda "yalchzli


sôz" diye haber vermieir. Zira bu tür sôzieri sôyleyenler elle-
rinden geldigince süslerler ve akli kit, dini bilgisi az olan cahil ki-
5ilerin kulagina atarlar, o kimsede hemen aldaniverir.

Kisacasi:

Seytan, kulun kalbini tuzaga d4Orebilecegi kulak gediginin


yaninda devamli bekler ve oradan, kula fayda vermeyecek, za-
rar verecek eylerin girmesi için ugra5ir, faydali olan 5eylerin
girmesine ise izin vermez. Ônüne geçemedigi faydali 5eyler ku-

sekli ise arazdtr. Renk cisim ile vardir, onun üzerinde gôrünür, cisim olmazsa, renk ol-
maz. Kâinatm tamami cevher ile arazdan meydana gehnistir. Bu gerçegi kavrachictan
sonra, cevher ile arazm ezeliyetinden soz etmenin mümkün olmadtgt kolayca anlasthr.
Çünkti cevher de araz da sonradan var edilmislerdir. Çev.
126 Ta'til: Stfatlarm ttimünü
• veya bir immun iptal etmektir. Çev.
127 Sôzlükte "armdtrma, takdis" anlamma gelen tenzih, dinî bir kavram olarak Allah'i in-
sana ôzgii nitelikierden, kendisine yakismayan seylerden uzak tutmak demektir. Bu da
Allah'm zah, sdatlan ve isimleriyle birlenrnesiyle olur. Çev.
ibn Kayim EI-Cezviyye 157


Iaktan girince de hemen onu faydasiz hale getirmek için degi5ti-
rir kula 5eyi zararli kilar.

Bir Ba5ka Tuzak; Dil

Seytan; güz ve kulak gediklerine yapilan saldirilarin ardin- •


dan diger bir gedik olan dil konusunda 5iféyle der:

Ey askerierim! Dil gedigi üzerinde nesbet tutun. Çünkü bu gi-


ri5 ve saldiri noktasi en büyük saldiri noktalarindan en ônemli-
sidir. Bu yüzden kulun diline kendisine zararli olacak stizler süy-
letin.

Ayni zaman da kendisine fayda verecek olan 5eylerinde


ônüne geçin; Allah'i (c.c.) zikretmesine, tevbe etmesine, Kur'an
okumasina, diger kullara nasihat etmesine ve onlara dini konu-
larda faydali bilgiler aktarmasina engel olun.

Bu dil gedigi konusunda sizler (5eytanin askerleri) iki 5ey ya-


pabilirsiniz. Bu iki 5eyden hangisini yapmanizda hiç mühim de-
gil, yeter ki bu ikisinden birini yapiniz:

Birincisi: Bat! 5eyler konu5mak. Çünkü batil 5eyler kongan


kimse sizin (5eytanlar) bir nevi karde5iniz olmu5tur. Batil süzier
kongan kimse sizierin en büyük yardimciniz ve askeriniz ol-
mu5tur.

ikincisi: Hakki dile getirmemek, haykirmamak. Hakki hay-


kirmayan ki5i bath konu§an kimse de sizin karde5iniz oldugu gi-
bi sizin bir nevi tat karde5iniz olmu5tur. Hatta bu ikinci karde5i-
niz size digerinden daha faydali olabilir.
158

Nasihat eden bir kimsenin


• Bir Ganalsiti Yettnif Zarars

dedigini isitmediniz mi:


"Bath konusan kimse diii olup konusan seytan, hakki sôyleme-
yen kimse ise dilsiz seytandir"128

Siz siz olun ey askerlerim! Bu gedige çok dikkat edin. Sakin


hak bir sôz seeyletmeyin, bir taraftan da hep bats! konusmasi için
tetikleyin. Batil yollan bu kisiye süslü gôsterin ayni zamanda
hakki sôylemekten korkmasi için de her yoia basvurun.

Ey yavrulanm! $unu iyi bilin ki, ben insanoglunu bu yolla he-


lak ederim. Bu yolla da burunlari üzerine cehenneme yollanm.
Ben bu yolla (dil) vice kimseieri yaraiadim (haram isleterek
imanini zayifiattim), esir aldim (istedigim haramlan islettim) ve
birçok kullan da stsIdürdüm (irtidat ettirdim).

Sizlere bir tavsiyem var, iyi ezberieyin; Sizlerden biri kulun


diliyie bir sey sôylesin. Digeriniz ise onu dinieyen kimsenin diiiy-
le sôzünün hosuna gittigini sôylesin hatta çok begendiginden
dolayi tekrar etmesini istesin.

Sizler (seytan) yardimcilariniz oian insan seytanlanna her


türlü destegi esirgemeyin. insanogluna saidirabileceginiz bütün
yollardan saldirin ve onlara yanasmaya onlara her yerde
gstizetleyin. Sizler yoksa benim Rabbime etmis oidugum yemi-
nimi isitmédiniz mi?

Ben sôyle yemin etmistim: "iblis dedi ki: Dyle ise beni az-
dirmana karsilik, and içerim ki, ben de onlara saptirmak için se-
nin dog'ru yoiunun üstüne oturacagim. Sonra eibette onlara ôn-
lerinden, arkaiarindan, sagiarindan, sollanndan sokulacagim ve

128 Benzer stiz için bkz: tlam El Muvakkiin, 1/177. Kuseyri, risalesinde seyhi Ebi Mi
Ed Dekkak'm: "Hakki sdylemeyen kimse dilsiz seytandir" sdziinii nakleder, 120.
ibn Kayim EI-Cendyye 159

sen, onlann çoklanni 5ükredenlerden bulmayacaksin! de-


di."(A'raf, 16,17)

Beni gifirmüyor musunuz; Âdemoglunun bütün yollannin


üzerine oturdum. Sayet bir yoldan benim elimden kaçacak olsa
diger gidebilecegi bütün yollan tutanm, almak istedigim (i5let-
mek istedigim haram) her 5eyi yahut bir kismini alana dek de
oradan aynlmam.

Peygamberimiz (s.a.v) 5eytanin nasal bir hilebaz, ne tür bir


vesveseci oldugunu bildiriyor:"Muhakkak ki 5eytan, âde-
moglunun bütün yollannda oturur. once islâm yolu üzerinde
oturur ve ona (vesvese vererek) der ki: 'Ananin babanin dinini
terk edip müslüman mi olmak istiyorsun?' Kul onu dinlemez
müslüman olursa, bu sefer de (islâm ugruna hicret etmesini ôn-
lemek için) hicret yolu üzerine oturur ve ona (yine vesvese ve-
rip) der ki; '$u vatanini, 5u havayi terk edip nereye gideceksin?'
Eger onu dinlemez de hicret ederse, bu sefer cihat yolu üzerine
oturur.

Der ki: 'Sava5mak, Oldürmek ve nihayet dmek degil mi? So-


nuçta ailen ve servetin ba5kalarina kalacak degil mi?"129, i5te
bu 5ekilde bütün hayir yollannin üzerine oturun ki hiçbir hayir
i5leyemesin...

sayet sadaka vermeye kalkarsa "sadaka yolu" üzerine otu-


run ve ona "maltnt Allah yolunda infak edip de $u dilenci gibi

129 Hadisin devami sôyledir: Kim seytamn vesvesesine kapilmadan cihada gider de tiltir-
se, onu cennetine koymak, Allah Tealâ üzerine hak olur. Eger düsman tarafindan
cennetlik ve 3ehit olur. Cihada giderken hayvanmdan düsüp tilse dahi Allah onu
cennetine koyar.
13° Ahmed, 3/483. Nesai, 3134, lbni Hibban, 4593. lai Ebi Asim, cihad 13. Buhari ta-
rih, 4/187.
160 Bir Gaffais:Io Yetinif Zarart

mi olacaksm" Bôyle sadaka verecek olursan sen ve o dilenci ay-


ni durumda olursun" deyin.

Kendisinden sadaka istenen bir kimsenin diline sôylettigim


5u stézü hiç i5itmediniz mi?

Bunlar bizim malimiz. Size verecek olursak bizier de sizler


gibi fakir oluruz." 15te bütün bu sôzleri ben sôylettiririm ama in-
sanlar zannederler ki bu stizleri insanin kendisi sôylüyor. Ne de
gaflettedir insanoglu!

Hac yolunda bekleyin ve gitmeye kalkanlara: "Zor me5ak-


katli ve korkularla dolu bir yol. Hacca gidenleri gtirmüyor mu-
sun; mallarindan ve canlarindan olma tehlikesiyle kar5i kar5iya-
lar" deyin.

i5te bu 5ekilde bütün hayar yollarinin üzerine oturun ki hiç-


bir hayir i5leyemesin...

Günah yollarinin ba5inda durun ve insanoglunun gôzünde


günahlan süslü ve güzel gôsterin, kalbe cazip bir hale getirin. Bu
konularda sizierin en büyük yardimcisi kadinlar olsun, kullara
günah i5letmek için kadinlar kapisindan girin. Zira kadinlar sizin
için ne iyi yardimcilardir. Kadin, erkekler için tam bir günah tu-
zagidir.

Bütün bunlardan sonra sizler (5eytanin askerleri) kula günah


i5letmek için elleri ve ayaklari kullanin. Sizlere (5eytanlar) zarar
verecek 5eyleri tutmaktan ve size zararli yerlere gitmekten onu
alikoyun."
ibn Kayint EI-Cezviyye 161

NEFIS VE MITLERI

Seytan avanelerine yapmis oldugu tavsiyelerine 5ôyle de-


131
vam eder:

"Iyi bilin ki sizierin kullann kalpieri üzerine yaOrrn5 oldugu-


nuz se:hl-darda en büyük yardimaniz ise "Nefs-i emmare"dir.132
Ona yardim edin, onunla yardimlasm.

Yazar burada nefsi ve çesitlerini anlatmaya baslamaktachr. Kur'an-i Kerim'in çesitli


ayetlerine dayanarak, ban à'limler insan nefsinin alti mertebesinin oldugunu ileri sür-
mü.sler ve bazdan da yedincisi diye nefs-i kâmileyi ilave ederek yedi mertebeye çikar-
mislardir.
1- Nefs-i Emmiire: Allah'm emirlerine uymayan, yasaldarmi çekinmeden yapan ve zev-
kine tabi olan nefistir.
2- Nefs-1 Levvâme: Allah'm emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, isledigi günahlar-
dan dolap üzülen ve sevaplardan dolayr sevinen nefistir.
3- Nefs-i Miilheme: MiimIcün mertebe ve yasaklarma uyan nefistir.
4- Nefs-1 Mutmainne: imân esaslanna inanan, emir ve yasaklanna uyan, bu
konularda hiç bir stiphe
« ve tereddüdü olmayan, neticecle Allah ile manevi bir bag kuran
ve bunun lezzetine ula,san nefistir.
5- Nefs-i Radiye: Her yônüyle Hakk'a yônelen, Allah'tan gâfil olmama suuruna eren ve
O'ndan razi olan nefistir.
6- Nefs-i Mardiyye: Bütiin benligi ile Hakk'a teslim olan ve bôylece Allah'm kendisin-
den rait oldugu nefistir (Elmahli Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, Istanbul 1970,
VIII, 5817).
7- Nefs-i Bütün kinülülderden srynhp manevi olgunluga eren nefis. Bu merte-
beye erisen bir kisinin Mn " nfatlan güzeldir ve her hali ibadet sayihr (Süleyman Ulu-
dag, Kuseyri Risalesi tercümesi, s. 222, 277, 290) Çev.
132 Nefis derken çogu zaman nefs-i emmareyi kastederiz. Keitülügü emreden bu nefis,
zamanla terbiye etre Wire, günahlardan uzaklasa uzalclasa safiyet kazatur. Sonunda AI-
lah'm razi oldugu bir nefis olma malcamma kadar çilcar. Nefsin bir manas'da zat demek-
tir. Yani tuhla bedenin her ikisini birden nefisle ifade ederiz. Bir ayet-i kerimede, "Al-
lah'm müminlerden nefislerini ve mallanm cennet satm haber verilir. Bu
ayette geçen ve Carnet olarak Allah'a satilan nefis, Onun nzast yolunda kulla-
mlan bütün organlan, bütün duygulan, aklr, haftzayi ve büttin his dünyasmi içine ahr.
Nefis için deffisik tarifler yaptlmr$trr. Bunlardan birkaçi: "Bir seyin zâti, kendisi, haki-
kati." "Ruh, kalp, can." "Bedene müdebbir (bedeni idare eden) olan ruh." (Elmalili
Hamdi Yazn-) "Sehvet ve gazabm baslangict olan kuvve.", "Insandaki kütü vasiflan top-
layan bir asti" (Gazait')
"Sehvanî arzulara ve seytanî yollara itirazsiz, severek giren ve daima kütülügü emreden
diisman." Nefs-i emmare, insan nefsinin en asagi mertebesi ve "Muhakkak nefis kütülü-
gii emredicidir." âyetinin haber verdigi büyük di4manchr. Sehvet, bus ve basedin emrine
ruh ve kalbi asagdann ve bayagilann hizmetine sokmaga çalmr. Kôtülüge
astk, harama düskün, sefahate hayrandir. Hayrrlr islerde tembel ve ürkek, serde cesur ve
atilganchr. Seytam meleklere secdeden men eden haset ve kibir, bu nefsin ônde gelen si-
162 Bir Günahtn Yetntif Zarart

Nefs-i mutmainneye133 kar5i sava§ta da onunla beraber


olun. Nefs-i mutmainnenin gücünü azaltmak ve yok etmek için
çali5in. Bu ise ancak güç kaynaklarini kesmekle mümkün olabi-
lir. Kaynagi kesilir ve nefs-i emmâre kaynakiari güçIendirilirse
5üphesiz onun yardimalari size itaat edecek ve kalbi kalesinden
çikartacaklardir. Bundan (nefs-i mutmainneyi saf diii edip, nefs-
i emareyi kalbe yerle5tirdikten) sonra büyük ôlçüde kalbi ele al-
diniz ve kulu istediginiz gibi parmaginizda oynatmaya ba5ladiniz
demektir. Kalp bôyle bir hale geidikten sonra artik sizin istekle-

fatlan ve en belirgin ôzellilderidir. Bu imtihan dünyasmda, insanlar nefislerinden ve sey-


tandan gelen kôtü telkinlerle, llâhî fennandan gelen hidayet haberleri arasmda bir müca-
dele verirler. 1Cazandan her mücadele, yani yapilan her ibadet, vazgeçilen her Icôtülük,
uzak durulan her haram nefis için bir terakki basamagi ve bir temizlenme ameliyesi olur.
Yülcsehne yoluna giren bu nefsin son duragi nza makamidir; taktir ettigi her
seyi nza ile karsdayan ve bôylece Allah'm da kendisinden rani oldugu bir nefis olma
malcami.
Bu makama eren nefse, Cenab-i Hak hitapta bulunur: "Ey mutmainne nefis (Güven-
ceye kavusmus ruh)! Sen Ondan O da senden razi olarak Rabbin dôn. Seçkin kullanm
arasma kans (dahil ol) ve cennetime gir." ( Fecr Sûresi, 27-30 ) Çév.
" ; Nefs-i mutmainne, Kur'anda bir yerde geçmektedir: Ey huzura eren nefis, sen AI-
lah'tan ve O da senden tan olarak Rabb'ine dôn!... (lyi) Kullarumn arasma gir!.. Cenne-
time gir!.. " (el-Fecr, 89/27, 28, 29, 30).
"Nefs-i mutmainne", genelde Türkçeye "huzura eren nefis" olarak tercüme edilmistir.
Bu dereceye ulalmit olan bir insan, Allah Resulunün getirdigi her inanç ve ameli hak
olarak kabul eder; Allah'm dininin yasakladigmdan mecburen degil, seve seve kaçmarak
uzak durur; Allah yolunda ne fedakârhk gerekiyorsa yapar; dünyamn islâm lezzet ve
menfaatlerinden mahrwn kaldigi halde, onlan ôzlemez ve tersine bu konuda kalbi mut-
main olarak hak dirai takib edip çesitli pislilderden korunur. Nefs-i mutmainne dendigi
zaman, bu vasiflara sahip olan insan aida gelir (Muhammed b. Cerir et-Taberî, Camiul-
Beyân fi Te'vil'i Ayil-Kur'an, Misir 1954, 30,190 vd.; Muhammed b. Ahmed el-Ensârî
el-Kurtubî, el-Câmiu Kahire 1967, 20, 57 vd.).
Ban âlimlere gôre bu ayet, Hz. Osman (r.a) hakkmda nazil ohnustur. Diger ban âlimle-
re gôre ise, Hubeyb b. Adiy hakkmda nâzil olmultur. Mekkeli müsrikler onu idam edip
yûzünü Medine'ye çevirdikleri zaman, Yüce Allah onun yüzünü Ka'be'ye dogru çevir-
misti (el-Kurtubî, el-Cami', 20, 58).
Nefs-i mutmainne derecesine ulasan insan, dünyada bu lekilde Allah'a tam manasiyle
teslim olmus bir halde yapar. Gônül huzuruna, ruhî saâdet'e ulagu. Gam ve kederden
uzak olur. Ahirette de Allah'm iltifàtma nail olur. Yüce Allah'm nefs-i mutmainne sevi-
yesindeki insana yônelik bu
"Rabb'ine dôn, (iyi) kullanm arasma gir, Cennetime gir" meâlindeki hitaplarm ne zaman
vuku bulacagi hakkmda da âlimlerin farkh yorumlan vardir. Âlimlerin degisilc tefsirleri-
ne Ore bu hitâr ya ôlüm anmda veya kiyâmet gününde yahutta Cennefe giriste yapila-
caktir (ez-Zemahsed, el-Kessâf, 6, 233). Çev.
ibn Kayim El-Cerviyye 163

rinizi, emreder hale gelecek, bir i5aretinizle haramiara ko5acak


ve ho5lanmayacaginiz 5eyleri de asla yerine getirmeyecektir.

Eger kalb hususunda bir 5eyler hisseder, kaleyi tekrar ele


geçirmeye çali5ma gibi bir 5ey sezer ve güvence altina almak is-
terseniz onunla nefis arasinda bir nikah akdi gerçekle5tirin. Nef-
si güzelle5tirin, süsleyin ve kalbe en güzel gelin suretinde arz
edin 5ôyle sôyleyin:

Ey kali)! Sen nasal bir sava5ta vuruldugun da, yaralandigin


da, aci çektiysen ayni 5ekilde bu nefisden haz almaya bak, bu
nefsin tadint çikar. Sonra bars5 durumundaki tat ile sava5 duru-
mundaki any' bir kiyasla! Bu yüzden mücadeleyi birak artik sa-
va5u sonlandir. Bu bir günlük geçici bir sava5 degildir. Bu sava5
sürekli devam edecek ve ôlene dek bitmeyecek bir sava5tir. O
yüzden sürekli bir sava5ta da senin gücün bir gün zayiflayacak
ve tamamen bitecektir.


Ey ogullarim! Bilin ki, 5u iki büyük silahi kullandigtniz takdir-
de asla maglup olmazsiniz.

Birincisi: Gaflet

Farkli yôntem ve farkli taktiklerle âdemoglunun kalbini gaf-


lete dü5ürün; Allah'tan ve ahireti hatirlamaktan alikoyun. Ama-
ciniza ula5mak için bundan daha etkin ba5ka bir yolunuz yoktur;
Kalp Allah'tan gafil oldu mu çabucak ele geçirebilir ve onu iste-
diginiz gibi genlendirebilirsiniz.
164 Bir Giinahin Yetmif Zaran

ikinci silah: Sehvetlerler (Arzu ve istekier)

insanoglunun kullugunun ônüne geçebilmek için onu etkile-


yebilecek 5eyleri kaiplerine süslü gôsterin, gôzlerine de güzel
giisterin.

i5te kullarin üzerlerine bu iki silah ile hücum edin. Kullar


üzerinde bunlardan daha etkili ba5ka bir silahiniz yoktur. Gafle-
te düererek, kulun bütün istek ve arzulanni harekete geçirecek
5ekilde adim atm.

fb Siz iki gafili bir araya getirmeye çali5in, sonra bu ikisini gafil
olmayanin üzerine gônderin çünkü gafil olmayan ki5i bey
asla bas edemez. Zira iki gafilin yaninda iki de 5eytan vardir
eder dôrt ki5i eder. Gafil olmayanin da (Allah'i çokça zikreden
ve bol bol Salih amel i5leyen zâkir) bir 5eytani vardir bôylelikle
bey ki5i ederler.134

Il>
$ayet bir grup Müslümanin bir araya gelerek Allah'i zikret-
tikierini yahut Allah'in dinini yeryüzünde hâkim kilmak için,
emir ve yasaklarinin neler oldugunu birbirlerine hatirlattiklartni
gôrürseniz var gücünüzle dagitmaya çalt5in. Güç yetiremezse-
niz, hem cinsierinden olan cahil kimselerden, boy insanlardan
faydalanin. Bu kimseleri (Belamlar, cahil ve sefih insanlar), AI-
lah'i anan, dinini ya5amaya çali5an kullar üzerine gônderin ve
birliklerini dagitin.

Kusacasi: insanoglunun her i5ine kar5i onun e5ini kullanin.


Her bir kula kendi istek ve arzularindan yakla5in. istek ve arzula-

134 Gaflet; kisinin, seytamn, nefsinin, seytanlastms insanlarm vb saldiri yollaruu, düs-
manhklanm fark edememesidir. Kisinin cahilce, gayesiz ve neden yaratddieun farkin-
da ohnadan ya”masubr. Kisacasi gaflet: Kisinin aleceg'ini unutup, iilümden sonraki ha-
yata hiçbir hazulk yapmadan hiç ülmeyeeelcmis gibi yasamasichr. Çev.
ibn Kayim Ei-Cezviyye

rani elde etmesi için ona yardimci olun... Çünkü Allah Teâlâ bu
165

tür kullarina size kar5i sabretmeleri, direnmeleri ve saldirabile-


ceginiz gedik yerlerinde netbet tutmayi emretti. O halde sizlerde
sabirli olun, kar5i koyun gaflete dü5tüklerinde gediklerden gir-
mek için firsat kollayin. istek ve arzularini harekete geçirirseniz
yahut onlari ôfkelendirirseniz birçok saldirabileceginiz gedikler
elde etmi5 olursunuz. Bu iki durum (istek ve arzular ve iifke), in-
sanoglunun en zayif oldugu durum ve en basit avlayabileceginiz
halidir.

Biliniz ki insanlar içerisinde istek ve arzularinin gücü daha


fazla olup, ôfke gücü zayif ve ciliz olanlar vardir. Sayet kul bôyle
ki5i ise ona 5ehvet yolundan yakla5in, üfke yolunu terk edin.

Bazi insanlar da ise ôfke gücü daha faziadir. Sayet ki5i bôyle
ki5i ise ona istek ve arzularinin kalbe giden yolunu giizetin ve
hiç boy birakmayin, sizin için büyük bir firsat olan bôyle bir ge-
digi ihmal etmeyin. Zira eifkelendiginde kendine hâkim olan, is-
tek ve arzularini kabarttigimiz zaman bunlarin ônüne geçemez.
0 halde sizlerde zayif oldugu yônünden yakla5in. Elinizden gel-
digince de ôfke ve istek ve arzularini birle5tirin. Yani iki zayif
noktayida kullanmaya çali5in; kulu istek ve arzulara ôfke kapi-
sindan çagirin ve lifkeye de istek ve arzu kapisindan çagirin.

Bilin ki Âdemogullarina kar5i bu iki silahtan daha etkili bir si-


lah yoktur. Ben zaten Anne ve babalari da cennetten istek ve
arzu zaafiyeti sebebiyle çikarttim, çocuklari arasinda dü5manligi
ise ôfke sebebiyle attim. Birbirlerine kar5i tifkelendirerek akra-
ba ili5kilerini kopardim. Ayni 5ekilde ôfke ile kan détiktürdüm,
Âdem'in iki oglundan biri digerini karde5ini ôfke yüzünden ifil-
dürmü5tür.
166 Bir Giinahin Yehnif Zarart

Bilin ki (ey 5eytanin askerleri) tifke insanoglunun kalbinde


kor bir ate5tir, 5ehvet (istek ve arzular) ise kalbi kaynatacak,
co§turacak olandir. Atgi ise ancak su, namaz, zikir ve tekbir
stindürebilir. Bu yüzden insanoglu tifkelendiginde ve 5ehveti (is-
tek ve arzular) kabardiginda sakin insane abdest almasina, na-
maz kilmasina firsat vermeyin. Çünkü bunlar insanda yanan
ve 5ehveti sôndürüverir. Zaten peygamberleri de bu konuda
onlara 5ifsyle demi5tir: "Ofke Âdemoglunun kalbindeki bir ate5-
tir. Gôzlerin kizarmasini, 5ahdamarinin kabarmasini gôrdüg'ü-
nüzde, bunu (kendinde) hissederken ki5i hemen abdest al-
111.35
sin.

Ayrica "Ate5 ancak su ile sitindürülürn6demi§tir.

Allah Teâlâ da insanlara, size (5eytan ve avanesi) kar5i sabir


ve namaz ile yardim almalarini tavsiye etti. Ôyleyse sizler de in-
sanogiunun bunlari yapmasina engel olun ve bunlari yapmama-
lari için engeller koyun. Bu konuda 5ehvet (istek ve arzular) ve
itifkeden yardim aimayi da unutmayin.

0 halde sizlerin (5eytan ve avanesi), kullara kar5i sahip ol-


mu5 oldugunuz en etkin ve en yipratici silahlariniz gafiet ve
5ehvettir (arzu ve istekler). Onlarin da size kar5i en büyük silah-
lari ve en saglam kaleleri Allahli zikretmek ve hevâ hevese mu-
haiefet etmektir. Bir kimseyi hevasina uydugunu gitirmezseniz
onun gôlgesinden dahi kaçin, ona yakla§mayin. Zira o kul, Salih
ve muttaki bir kuldur...

133Bkz: Tirmizi, 2191. ibni Mace, 4000. Ahmed, 3/19.


136 Hadis Urve ibnu Muhammed es'Sadi'nin yamna girdik. Bir zat kendisine
konueu ve Urve'yi kizdirdi. Urve kalkip abdest aldi ve: "Babam, dedem Atiye (ra)'den
anlatir ki, o, Resuluilah (sav)'in 5iftyle sôyledigini nakletmieir: "Ofke 5eytandandir, set-
yan da ateten yaratilmer, atet ise su ile sôndürülmelctedir; eryleyse biriniz ôflcelenince
hemen kallop abdest alsin."Ebu Davud, Edeb 4, (4784)
ibn Kayint EI-Cezviyye 167

$eytanin Askerlerine Verni*Oldugu Tavsiye Ve Nasihat-


lerden $u Anlavhr;

151enilen. günahlar ve masiyetler kulun dügnanina yapmi5


oldugu bir yardimdir, kul dügnanuna kendi eliyle silah vermesi
ve destekçi olmasidir.

Dügnan elde etmi5 oldugu silah ile kula kari sava5 ba5latir
i5te i5lenilen günahlar düvranin (5eytan ve avanesi) yaninda
yer alir. Bu cehaletin ta kendisidir...

Siirde dendigi gibi:

Cahil kimsenin kendine yaprni5 oldugu zarari dü5manlari


dahi yapamamer...

Sa5ilacak 5ey ise; kul bôyle davranmakla kendini zayiflat-


makia meguldür fakat kendini güçlendirdigini zanneder.

Kul en çok lezzet alacagi, kalbinin mutmain olacagi 5eyleri


yaptigini zanneder ama tam tersine aslinda kendini degersiz,
hakir kilan, aiçaltan §eylerle meguldür.

Selef salihinden bir kimse hutbe de unlari sifeylemeir: Dik-


kat edin! Nefsini izzetli kilip yücelttigini zanneden aslinda onu
aiçaltan, onu degerli kildigini zanneden aslinda küçülten, onu
korudugunu zannedip aslinda zayi eden birçok kimseler vardir.

Aslinda diyebiliriz ki: ki5iye cehalet olarak, kendine kaul


dü5maniyla birlikte, olmasi yeter ve artar! Bifeylece dü5maninin
kendisine yapamadiginin kat ve katini yapar. Yardim ancak AI-
Iah'tandir.
168 Bir Gfinahm Yetmif Zarari

Elli Üçüncü Zarar:

i§lenilen günahlarin bit ba§ka cezasi da kula kendini unut-


turmasidir. Kul kendini unutunca artik kendini ihmal eder, ifsad
eder ve nihayet kul hélak olur.

Soru:

Nasd Olur Da Kul Kendisini Unutabilir Kil Kul Kendini Unut-


tugunda, Kendisine Nasd Gelir?

Kulun kendisini unutmasi ne demektir?

Cevap:

Evet, elbette kul kendisini son derece büyük bir unutma ile
unutur.

Rabbimiz §ôyle buyurur:"Allah'i unutan ve bu yüzden AI-


Iah'in da onlara kendilerini unutturdugu kimseler gibi olmayin.
Onlar yoldan çikan kimselerdir." (Ha§r, 19)

insanlar Rabblerini unutunca, Allah da onlari unutmu§ ve


kendilerine de nefislerini unutturmu§tur.

Rabbimiz buyurur:"Allah'i unuttular, O da onlari unut-


tu" buyurmu§tur.

Rabbimiz, rabbini unutani iki §ekilde cezalandirmer.

Birincisi: Allah Teâlâ'nin onu unutmasi.

ikincisi: Kula kendini unutturmasi.



ibn Kayim EI-Cezviyye 169

Rabbimizin kulunu unutmasi ise: terk etmesi, uzaklagnasi


ve onunla ilgilenmemesidir. Bu durumda olan bir ki§i helaka itey-
le yakindir ki ayni bir elin agiza olan yakinligindan daha yakindir.

Rabbin kula kendini unutturmasi; kulun hiçbir §eyden lezzet


ve zevk alamamasidir. Kalbin hiçbir zaman mutmain olmamasi-
dir ve hiçbir zaman mutlu olamamasichr. Ki§i 'Mie bir durumda

ahiret ve dünya kurtulu5unu unutur. Hangi yollarla rabbini razi
edecegini, rahmetini elde edecegini bilemez.

Bu kul Salih amel i5lemeyi unutur, hayir yollarina erignez.


Kendisine zarar veren 5eylerin zararini giirmez, hissedemez. O
hale gelir ki ibadet için, itaat içit yaratildigini unutur. Hiç yakala-
yamayacagi dünyanin pe5ine dü§er, sabah akpm ko5turur ve
bu koeurmanin sonunun olmadigi hiçbir zaman aklina gelmez.

Nefsinin ayiplarinin, kusurlarini, i5lemi5 oldugu günahlari


unutur. Kendini düzeltmek aklina gelmez yahut kendisinde var
olan eksikleri gidermeye hiçbir zaman yeltenmez.

Kulun i5lemi5 oldugu günahlar nefsinin ve kalbinin hastalik-


larini ve acilarini unutturur. Nitekim bu hastalikiari, acilari teda-
vi etmek ve kendini fesada ve helâka sürükleyen bu hastaliklara
kar5i bir ilaç bulmak aklina gelmez. Aslinda çok agir hastadir ve
hastaligi tehlikelidir, ama kul bunun farkinda degildir. Hastaligi-
na çare aramak, tedavi olmak aklinin ucundan bile geçmez.

i5te bu konular üzerine dikkatlice dü5ünen kimse gitsrür ki,


hakikaten insanlarin birçogu kendilerini unutmu5, yitirmi5 ve AI-
lah'tan nasiplerini zayi etmi5lerdir. Allah ile yapmi5 olduklari sa-
ti5ta, zararli bir sati5 gerçekle5tirmi5ler, degerliyi (ahiret) deger-
siz (dünya) kar5iliginda satmi5lardir. Fakat bu zararlarini ancak
170 Bir Giinahrn Yetm4 Zarari

ôlüm aninda anlarlar. iste o zaman ise her sey bitmis ve serma-
ye tükenmistir.

Bir de "tegabün günü", kulun dünyada nefsiyle yapmis ol-


dugu alis veris antlasmasinda ahiretiyle ilgili yaptigi ticarette al-
danmis oldugu gündür.

• Herkes bu dünyada ahireti için bir ticaret içerisindedir. Ka-


zançli oldukiarini zanneden aslinda hüsranda olaniar dünya ha-
yatini, zevkini ve nasibini ahiret ve ahiretteki nasipieri karsili-
ginda satin almislardir. Bu kimseier dünya da zevkierini sonuna
kadar kullanmislardir. Bu zevkier içerisinde güzel vakitier geçir-
misler, bu dünyayi kabul etmisler ve mutmain bir hayat yasa-
mislardir. Zaten bütün çalismalari da bu istikamette olmustur.

Bu kimseler satmislar almislar ve ticaret yapmislardir. Uzak-


takini yakindakine, veresiye olani pesin olan ile satmislardir.
Hakeza gôz ile giffirüneni gitirünmeyen ile satmislar ve "Asil
budur" demislerdir. Bu kimseierden biri siirin de sôyle de-
mistir:

"Gôzünle gôrdügünü al henüz gôrmedigini, sadece isitmis


oldugunu ise bos ver"137

Bu kimseler "Elimde olan bu dünyada gôzümle gôrdügüm


ve biidigim bir sey ile gôzümün iffinünde olmayan, veresiye ve
baska bir âiem de var olan ile nasal degisebilirim ki" derier. Bun-
larin yaninda bir de iman zayifligi, sehvetin fazialigi, dünya sev-
gisi ve diger insaniara benzeme meraki da vardir. iste gôrüldügü
gibi insanlarin çogu bôyie zararli bir alis-veris içerisindedirier.

137 Mütenebbi diyvan, 490.


ibn Kayim El-Cezviyye 171

Rabbimiz bu kimseler hakkinda 5i5yle buyurur: "i§te onlar,


ahirete kar5ilik dünya hayatini satin alan kimselerdir. Bu yüzden •
ne azaplari hafifletilecek ne de kendilerine yardim edilecektir."
(Bakara, 86)

"i§te onlar, hidayete kar5ilik dalâleti satin alanlardir. Ancak


onlarin bu ticareti kazançli olmami5 ve kendileri de dogru yola
giremem4lerdir." (Bakara, 16)

"Tegâbün günü" Oldugunda kul yapmi5 oldugu ticaret ko-


nusunda ne kadar kiitü aldandiginin farkina varacak ve çok bü-
yük bir pi5manlik içerisine girecektir. Ama pignanlik kendisine
hiçbir fayda saglamayacaktir.

Ticaretlerinde kazançli olanlar ise: fânî olani (dünya) bakî


olana (cennete), degersiz olani (dünya) nefis olana (cennet),
küçügü (dünya) büyük (cennete) kar5iliginda satrni5 oldugunu
anlayacak ve diyecektir: "Bu dünyanin ilk yaratili5 günün-
den son gününe kadar degeri ne olabilir ki, Allah'a ve ahiret ha-
yati kar5iliginda neden satalim ki?"

Su kisa dünya hayati ayni bir rüya gibidir, nasal olurda ebedî
bir hayat ile kar5iIa5tirilmasi sifiz konusu olabilir ki? Hiç akiet-
mezmisiniz?

Rabbimiz 5ôyle buyurur: "Allah'in oniari, sanki günün ancak


bir saati kadar zanneder vaziyette yeniden diriltip
toplayacagi gün aralarinda birbirleriyle tamirlar. Allah'in huzu-
runa varmayi yalanlayanlar elbette zarara ugrami5lardir. Zira
onlar dogru yola gitmem4lerdi." (Yunus, 45)

"Sana, kiyametin ne zaman geiip çatacagini soruyoriar. Sen


onun hakkinda ne sôyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbi-
172 Bir Ganahm Yettnif Zarart

ne aittir. Sen, sadece klyametten korkant uyaransin. Ktyameti


gàrdükleri gün, dünyada ancak bir ak§am yahut bir ku5luk vakti
kadar kalmi5 gibi olurlar" (Naziat, 42-46)

"Onlar hakkinda acele etme, onlar vâdedildikieri azabi gôr-


dükieri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kal-
diklanni santrlar." (Ahkâf, 35)

"(Allah inkâralara) Yeryüzünde kaç yil kaldintz? diye sorar.


"(Herhalde) bir gün, yahut günün bir ktsmi kadar kaldtk; sayabi-
lenlere sor", dediler. Buyurdu ki: "Sadece az bir zaman kaldiniz,
keee bilseydiniz!" (Mülminûn, 112-114)

"O günde Sûr'a üflenir ve biz o zaman günahkârlart, gôzieri


(korkudan) gômgôk bir halde maherde toplariz. Aralartnda bir-
birlerine gizli gizli derler: "Dünyada sadece on gün kaldi-
niz. Aralarinda konueuklart konuyu biz daha iyi biliriz. Onlarin
en olgun ve akillt olani o zaman: "Bir günden fazia kalmadintz"
der.(Tâhâ, 102-104)


Klyamet günü; dünya hayatinda ne kadar da az kaldiklarint,
dünyadan ba5ka hakiki ve ebedi bir hayatin var oldugunu gôr-
düklerinde dünya gerçegini daha iyi anlarlar. Bu hakikatieri gôr-
düklerinde dünya hayatina ahiret hayattnt degi5medikleri için
ne kadar karlt bir kazanç içerisinde olduklartnt geçici ve basit
olant ebedi hayat kaqtliginda satmadiklart için sonsuz bir sevinç
ya5arlar. Yapm15 olduklart bu ticaretierinde ne kadarda akillica
ve ne kadar karlt oldugunu gôrürler.
ibn Kayim E!-Cmviyye 173

Hadisi 5erifte buyrulur: "Herkes sabahtan (pazara çi-


kar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder."138

"Allah muhakkak ki; Allah yolunda sava5an, bôylece iildüren


ve itildürülen mü'minlerden onlara verilecek cennet kar5iliginda,
canlarini ve mallarini satin aimer. (Bu), Tevrat'ta, incil'cle ve
Kur'ân'da, O'nun (Allah'in) üzerine hak olan vaaddir. Allah'tan
daha çok ahdine vefa eden kimdir? O'nunla yaptiginiz ali5veri5
ile sevinin! Ve i5te o, en büyük fevz (mükâfat)dir." (Tevbe, 111)

Kulun ahirette kar5i1a5m15 oldugu dünya da yapmi5 oldugu


ticaretin ilk kar payidir ve ilk ôdemesidir...

Ey iflas etmi5 kimseler! Aluni ve güzel ticaret yapin...

"(Bu ali5 veri5i yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, •


hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiligi
emredip kitülükten alikoyanlar ve Allah'in sinirlarini koruyan-
lardir. 0 müminleri müjdelel(Tevbe, 112).

"Ey iman edenler! Sizi gayet aci bir azaptan kurtaracak, üs- 41)
telik size çok kârli bir ticaret saglayacak bir i5 bildireyim mi? AI-
lah'a ve Elçisine inanir, Allah yolunda mallarinizla ve canlarinizla
mücahede edersiniz. Eger bilirseniz bunu yapmak sizin için çok
(Saff, 10-11)

Kisaca: i5lenilen günahlar kulun yaprni5 oldugu kârli ticareti


kendisine unutturur. Kul çok kazanç ve kar elde edecegi ticare-
tin zevkini unutur ve buna kar5ilik kendini zararli ali5veri5lerle •
me5gul eder. Bu yapmi5 oldugu ali5 veri5 ise kendisine ceza ola-
rak yeter ve artar. Yardimi ancak Allah'tan dileriz.

138 Müslim tahara, 223.


174 . Bir Gilnahm Yetniif Zarari

Elli Dôrdüncii Zarar:

i§lenilen günahlarin bir ba§ka cezasi da elde var olan nimet-


lerin yok °Imam ve ileride gelecek olan nimetleri kesmesidir.
Yani elde olani yok eder ve gelecekieri de engeller. Çünkü ni-
metierin muhafazasi rabbin rizasi dogrultusundadir. Rab kuldan
ne kadar razi olursa, o derecede de kula nimetierini bah§eder.
Elde edilmeyen §eyler rabbe itaat fie elde edilir. Bu nimetierin
elde edilmesinde en etkili yoldur. 0 halde Allah katindaki ni-
metiere, Ona itaat fie

Rabbimiz her §ey için bir sebep ve âfet Rabbe itaat


nimetierin sebepleri oldugu gibi; rabbimize kar§i itaatsizlik de
bunlara mani olan âfetlerdir. Allah Teâlâ kula vermi§ oldugu bir
nimetin devamini istemige, kuluna kendisine itaat noktasinda
ilhamda bulunarak o nimeti devam ettirir.

Kuluna vermi§ oldugu nimetinin zevalini istemige onu yüz


üstü birakir ve kul verilen nimet kar§isinda Allah'in emrine ayki-
ri isyan eder.

Aslinda büyük bir tuhaflik vardir. insanoglu o kadar tuhaftir


ki etrafindaki insanlarda ve kendinde mü§ahede etmi§ oldugu
bu durumu yani nimetierin isyanlar kar§isinda insanlarin elin-
den alindigini sanki giirmezlikten gelir. Buna ragmen isyan içeri-
sinde günah i§lemeye devam eder.

Bu kimseler üyle gariptir ki sanki kendilerine dezel ve farkli


bir muamele yapilacagini zannederler. 0 kadar gariptir ki kendi-
sinin bütün diger insanlardan istisna edilecegini ve diger insan-
11m Kayim EI-Cezviyye 175

latin baslarina gelenin-nimetlerin elden gitmesi- kendi basina


gelmeyecegi zannina kapilir

Bu ne kadar da büyük bir cehalettir...

Bu kulun kendisine yapmis oldugu büyük bir zulümdür...

Her sey hakkinda hüküm vermek; yüce ve en büyük olan


Rabbimize aittir...

Elli Be5inci Zarar:

islenilen günahlar kulu; yaratdmi5lann kendisine en fayda-


hm, en çok nasihat edip düemeni ve kulun kendisine yakla5- •
hkça mutlu oldugu, kulu korumak için gürevlendirilmi$ olan
meleklerden uzaklaerur.

Kulu koruyup gôzeten melek kuldan uzaklasti mi artik kul en


azgin ve en zararli düsmani (seytan) ile bas basa kalmis olur.
Günahlar seytanlari kullara yaklastirir, itaatler ise melekleri kul-
lara yaklastirir. Kul ne kadar itaatkâr olursa melekler de o dere-
ce kula yaklasir ve onu günah islemekten alikoyar. Dyle ki bir


günah deyip geçmemek gerekir! Bir yalandan dolayi melek belki
kuldan uzaklasir ve mesafelerce uzaga gider.

Hadiste: "Kul yalan sôylediginde meydana getirdigi seyin


fena kokusundan melek kendisinden bir mil uzaklasir." buyrul-


mustur."9

Melek sadece küçük bir yalandan dolayi kuldan bu kadar


uzaklasiyor ise, kul büyük çirkin bir günah islediginde melek
kuldan ne kadar uzaklasir?

139 Tirmizt Birr, 46. Taberani sagir, 853. Ibni Ebi'd Düya samt, 477. ibni Hibban mec-
ruhin, 2/137.11mi Adiy kâmil, 5/283.
176 Bir GOnahin Yetniif Zarari

Seleften bir zat demi ir: "Bir erkek ba5ka bir erkek ile
zina ettiginde yeryüzü Allah'tan imdat ister, melekler ise Rable-
rine ko5arlar ve gôrdükleri çirkinligi 5ikâyet ederler."14°

41) Seleften bir kimse 5ôyle demi ir: "Kul sabahladiginda bir
melek ve bir 5eytan kulun yanina ko5arlar. Kul Allah'i zikreder,
tekbir getirir, hamd eder veya tahiil (lailâhe illallah) der ise §ey-
tan sirtini chiner ve hemen oradan uzakla§ir. Bôylece kul melek
ile arkada§lik eder. Bunun aksine kul sabah oldugunda ba5ka
5eylerle güne ba5larsa melek yanindan koyar gider ve kulun ar-
kadai 5eytan olur."

Kul itaatkâr oldugu müddetçe melek kula yakla5maya ve ar-


kada5lik etmeye devam eder. Ta ki bütün kontrolü saglayana,

üstünlük kendisine geçene kadar arkada5liga devam eder. Ni-
hayet melekler kulun hayatinda, stilümün de, ahiret hayatinda
arkadnolur ve kulu korur

Rabbimiz 5f5yle buyurur:"Süphesiz, Rabbimiz Allah'tir deyip,


sonra dosdogru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onla-
ra: Korkmayin, üzülmeyin, size vâdolunan cennetie sevinin! der-


ler. Biz dünya hayatinda da ahirette de sizin dostunuz" (Fussilet,
30-31)

Kulun arkada51 melek olmg ise, yaratilmi5larin en çok nasi-


hat eden, en faydali olan ve en iyisi arkada5 olmu5 demektir.
Artik kula hidayet üzere sebat verir, hayirli ve faydali olan 5eyle-
ri ligretir, hayirli ameller i§lemesi için kalbine güç verir. Nitekim
Allah Teâlâ da kuluna yardim eder ve destekier.

14° Bicz: Ravdatul muhibbin, 505. Acuriy Zemmir1 livat, 514. Zebebi kebair bu manaya
yalcm zikrettnieir, 70.
ibn Kayim EI-Cezviyye 177

"Hani Rabbin melekiere: "Muhakkak ben sizinle beraberim;


haydi iman edeniere destek olun; Ben kâfirlerin yüregine korku
salacagim; vurun boyunlanna! Vurun onlann bütün parmaklan-
na I diye vahyediyordu." (Enfal, 12)

Kula arkada5 olan melek dlüm aninda: "Korkma, üzülme,


sebat edenlerden olacaksin" der. Melek, "sabit sôz" (Lailâhe il-
!allah) ile kulu dünya hayatinda, en çok ihtiyaç duydugu anlar-
da, délüm esnasinda ve kabirdeki suai esnasinda, sebat ettirir.

Melegin bir kula arkada5ligindan daha faydali bir 5ey yoktur.


Kul uyanikken, uyurken, hayatinin her safhasinda, ôiüm aninda,
kabrin de ve her yerde onun arkada5idir.

Yank5 ba5ina issiz bir yerde kaldiginda e5ligi, hiç kimsenin


yaninda olmadigi zaman sirda5idir. Dyle ki dü5manina kar51 des-
tekçisi olur, dü5manlarindan onu korur ve yardim eder. Kulu
hayirlara sevk eder, kula hayirlar müjdeler, Rab Teâlâ'dan gelen
bütün emir ve yasaklann yerine getirilmesi ve tasdikine kulu
te5vik eder.

Nitekim hem peygamber sifizü hem de sahabi siizü olarak ri-


vayet ediien bir eserde 5ôyle denilir:"Âdemogiunun kaibine 5ey-
tan ve melek vasitasiyia bir takim 5eyier fisildanir. Seytanin fi-
siidadigi 5er ve hakki tekziptir. Melekler vasitasiyla gelen 5eyier
ise hayir, iyilik ve hakki tasdiktir. Kalbinde hayir bulanlar bilsin-
ler ki o, Allah'tandir. Binaenaleyh Allah'a hamd etsinler. Kalple-
rinde 5er buiunaniar da 5eytandan Allah'a siginsinlar."141

141 Tirmizi, 2988. ibni Hibban, 997. Taberi, 3/88. ibni Ebi Hatim, 2810. Bezzaz, 2027.

178 Bir Ganahin Yetm4 Zarari

Melek kula çokça yaklaeginda kul artik melegin diliyle ko-


numaya ba5lar, diline hep dogru 5eyleri sôyletir ve kulun dilin-
den güzel sôzler çikar.


Bunun aksine kuldan melek uzakla5ir 5eytan yakla5ir ise bu
defa da 5eytanin diliyle konumaya ba5lar, diline iftira, kijitü sen-
ler gibi eyler konulur. Nitekim bu türden bir adam konu5urken
dilinde ya melek yahut dilinde 5eytan bulunur.

Bir hadiste "Ômer'in dilinde sükûnet ve huzur pkiyor"142


denmeir.

Selef salihin salih bir kimseden hikmetli güzel bir sitiz i5itse
"Bunu senin diline olsa olsa melek koymu5tur" derdi. Bunun ak-
si bir sûz i5itse "Bunu diline ancak 5eytan koymu5tur" derdi.
Çünkü melek kalplere hakki atar, dillere de hakki koyup hakki
sôyletirler. Seytanlar ise kalplere batik atar ve daha sonra da di-
line onu sôylettirir.

I te gôrüldügü üzere i5lenilen günahlarin bir cezasi da, ya-


kinla5tiginda kula mutluluk veren, e5liginden ve arkada5liginda
kulu mesud eden melegin uzakla5masidir. Ayni 5ekilde i5lenilen
günahlar kulu dostundan (melek) uzakla5tirip, mutsuzluga, he-
lak ve fesada yakinla5tiran 5eytana yakinia5tirir.

Melekler Kula Yaklaekça:

1-Melegin arkada0k etmi5 oldugu bir kimseye 5ayet sefih


bir kimse sataga ve kifitü sôzler sôylese, melek hemen onu mü-
dafaaya koyulur hatta o kimseye en güzel 5ekilde kar5ilik verir.

142 imam Ahmed, sahabe fazileti, 310. ibni Asakir tarihi, 44/108. ibni Ca'd, 2403. Bkz:
Dal Darukutni, 4/136.
ibn Kayim EI-Cezviyye 179

Süleyman b. Surad'in (r.a.) anlattena iki ki5i Peygam-


ber'in yaninda birbirlerine siivdüler. Bunlardan birinin gôzleri
kizarmaya ve 5ah damarlari 5i5meye ba5lach. Bunun üzerine Al-
lah Resulü (s.a.v): "Ben bir kelime biliyorum ki eger 5u kimse o
kelimeyi sôylese bu hâl ondan giderdi. O kelime: "Kovulmu5
5eytandan Allah'a siginirim" sôzüdür, buyurdu. Buna kar5ilik o
ûfkeli kimse: Yoksa bende bir delilik mi gôrüyorsun?" dedi.143

2-Bir kul, bir karde5ine giyabinda dua ettiginde melekler


"âmîn" diye kar5ilik vererek; rabbim sanada aynisini versin der-
ler.

Hadiste: "Bir kimse, glyabinda birine dua ederse, melekler,


ayni 5ekilde ona dua ederler"1"

3-Bir kul namazda Fatiha'yi okudugunda; meleklerde


"Âmin" derler.

4-Rasûlullah'in yolunu takip eden, sünnetine uyan Müs10-


man bir kul günah i5ledigi zaman Ar511 ta5iyan ve Ar5rin etrafin-
daki melekler kula dua eder.

Ayette 5ôyle buyrulur: "En büyük tahti ta5iyan, bir de en


büyük tahtin cli5 kenanndan olan kimseler, Rablerinin iivgüsüyle
birlikte Kendisini noksan sifatlardan arindirirlar ve O'na inanir-
lar. iman etmi5 kimseler için bagi5lanma dilerler: "Rabbimiz!
Sen rahmet ve bilgice her 5eyi ku5attin. Onun için tevbe eden
ve Senin yoluna uyan kimseleri bahla ve onlan cehennemin
azabindan koru!" (dafir, 7)

143 Müslim, 4725. Ebu Davut, 4896. Buhari tarin, 2/202. Darukumi, ilel, 8/153.
144 Müslim, 2732.
180 Bir Giinahtn Yettnif Zarart

• 5-Bir kul abdestli olarak uyudugunda bir melegin korumasi


affina girerek sabahlar.

Hadiste:"Yataga abdestli yatan kimse için, o gece bir Melek


sabaha kadar "Yâ Rabbî! Bu kulunu affet" diye duâ eder."145

6-Mü'minin yaninda bulunan melek kulu müdafaa eder, ko-


rur hatta onun için kavgaya giri§ir. Kula faydali 5eyler stigretir,
ayagini islam dini üzere sabit kilar ve kula islam dinini ya5ama
ve yeryüzünde hâkim kilma hususlannda cesaret verir.

bôylece kula arkada5lik eden, kompluk eden bir mele-


ge nasil olurda kiitülük yapar, eziyet eder, uzakla5tinr, kovabilir
ki? Bu mümine yala5maz. Zira melek onun korn5usu ve misafiri-
dir.

Bir insana yalman misafirine ikramda bulunmak, komuna


iyilik yapmak degil midir? iman bunu gerektirmez mi? O halde
en degerli misafire (melek) ve en güzel dosta nasil ikramda ve
iyilikte bulunmak gerekir?

Kul; hayirli ve Salih ameller 4Iediginde nasil kul için dua edi-
yorsa ayni 5ekilde çe5itli günahlar i5leyerek, zulüm ve çirkinlik-
ler yaparak eziyet ettiginde melek "Allah seni hayirla mükâfat-
landirmasin" diye kula beddùa eder.

Sahabeden bir kimse 5ôyle demektedir: "Sizlerle beraber

fi sizden hiç ayrilmayan birileri var. Onlardan utanin ve onlara ik-


ramda bulunun."

145 ibni Hibban, 1051. tbni Mtibarek, 64. ibni Adiy, 2/317. Beyhaki, 2526 benzeri lazif-
larla tahric etmillerdir.
181
ibn Kayim E1-Cezviyye

giisterip de-
Degerli ve cômert kimseden utanmayan, saygi
ki?
ger vermeyen kimseden daha a5agilik kim olabilir

Rabbimiz bu konuda 5,5yle buyurur: "Hayir! Bütün bunlara


ragmen siz yine de dini yalanliyorsunuz. 5unu iyi bilin ki üzeri-
nizde bekçiler, degerli yazicilar vardir; onlar, yapmakta oldukla-
rinizi bilir." (Infitar, 10-12).

Velhasil her 5eyleri yazip kaydeden bu degerli kaydediciler-


den utanin. Onlara kar5i saygisizlik yapmayin ve onlara ikramda
bulunun. Siz siz olun, sizler gibi insanlann gôrmelerinden utan-
diginiz 5eyleri onlarin yalinda yapmayin. insanoglunun 5ayet
gifizü ônünde i5lenen çirkin ve kifitù 5eylerden nasil rahatsiz
olursa agni 5ekilde sizleri efizetleyen, her an yaninizda bulunan-
larda (melek) eziyet gitirür ve rahatsiz olurlar. Bu yüzden bir
mümin kul yanindaki melekleri rahatsiz etmemek için, onlara
eziyet vermemek için çok hassas ve duyarli olmalidir. Yardimi
ancak Allah'tan dileriz.

EIIi Altinci Zarar:

i5lenilen günahlar kulun dünya ve ahiret hayatini helâk edici


5eyleri celbederler. Yani günahlar helak kapilarini açar, kulu he-
laka sevk eder. Günahlann her biri bir hastaliktir, bu hastaliklar
insan vücuduna yerle5tikçe kulu 61dürür, kul ise ifildügünün far-
!ana varmaz.

Nasil bir beden ancak bazi gidalarla ayakta kalabiliyor ise;

1-Vücuda güç veren, ayakta tutan besinler,

2-Fazla olunca bedene zarar veren maddelerin ve salgilann


di5an atilmasi,
182 Bir Giinahat Yetniif Zarari

3-Ayni sekilde bedeni iç ve dis hastalikiardan himaye edip


direnç saglayacak olan koruma usulleriyle ve bir takim perhiz-
lerie saglaniyorsa,

lite kalbin hayati da bir takim etkenlere baglidir;

1-(Kalbe gicla takviyesi)Kalbin gücünü muhafaza eden, güç


veren iman ve salih amellerle kalbi beslenmesi,

2- (Kalbe zarar verecek olan maddelerin-günahlann-


atilmasi)Nasûh samimi, günaha dônmemek üzere yapilan bir
tevbe ile kalpteki pislikierin ve zarar verici seylerin atilmasi,

3- Kalbe zarar verecek besinlerden kaçinmak ve bazi gerekli


olan perhizleri yerine getirerek kalbin saglikli aimas' ve dinç
kalmasini saglamak.

iste "takva" da bu üç esastan olusur. Bu üç esastan biri ek-


sik olursa takva da eksilik meydana gelir, hangi esastan hangi
miktarda eksik olursa "takva" da o miktar da eksik olur.

Dolayisiyla isienilen günahlar da bu üç seyin zittidir.146 Çün-


kü islenilen günahlar kaipte zararli maddelerin birikmesine se-
bep olur, kulun yapmaya perhizini bozar ayrica islenilen
günahlar kulun nasûh bir tevbe edemeyeceginden dolayi kalpte
biriken zararli atikiarin, mikroplann disanya atilmasini zorlasti-
nr.

Hastalikli kalbe sayie bir bak...

146 1-Kalbe güç veren(ihlas, takva) gidalar.2-Tevbe; kalbi hastahklardan (günahlardan)


anndirma.3-Kalbi koruma (günah islememe) perhizleri...Çev.
ibn Kayim EI-Cezviyye 183

Kalbe zarar veren birçok hastaliklann ve mikroplarin oldugu,


bu hastaliklann atilamadtgi, mücadele etmekte zorlanan ve ba-
5arisiz olan bir kalp

Sence bu kalp nasil olur? Bu kalbin sihhati nasil olur?

Bir ;air sôyle demi ir:

Ba§ina gelebilecek bir hastaliktan dolayi vücudunu ne güzel


de himaye ettin korudun...

Aslinda senin koruman gereken yegâne bir vOcudun vardi; o


da günahlardan korunarak, ate5ten vücudunu korumakti...

1- Kim, kalbe güç veren; Allah'in emirlerini yerine getirerek


kalbinin gücünü korur,

2- Allah'in yasaklami5 oldugu eylerden de kaçinarak perhiz-


lerini yerine getirir,

3- Nasûh bir tevbe ile de kaipteki hastalik ve mikroplan


atarsa; bütün elde etmi5 ve bütün 5erlerden de kaçmi5
olur...

Buraya kadar anlatmaya çali5tiklanmiz günahlann kul üze-


rindeki olumsuz yansimalan ve kit° zararlanndan ibaretti. Do-
layisiyla bu anlattiklanmiz halen (günahlann elli bey zaran) kal-
binde bir tesir/etki etmediyse, kalbine Allah ve Rasûlü'nun i5le-
nilen günahlar için belirlemi5 oldugu cezalan getir. Yukanda an-
lattiklarimizdan ibret olmami5 ve ders almamiga hiç olmazsa
bu cezalardan ibret alsin. Bu konuda sana oldukça tirnek verebi-
lirim:

1-Dinimizde üç dirhemlik bir 5ey çalan kimsenin eli kesilir,


184 Bir Günahtn Yann, Zaran

2- Mali ve cani dokunulmaz olan bir kimsenin yolunu kese-


nin eli ve ayagi çapraz olarak kesilir,

3-iffetli bir kadina zina iftirasi atan kimseye sopa vurulur,

4-Bogazindan bir damia içki koyan kimseye sopa vurulur,

5- Zina eden evli kimse recm yani ta5lanarak deldürülür,

6-Sayet zina eden kimse evli degil ise ona yüz degnek vuru-
lur ve bir yil ba5ka bir memiekete sürgün edilir.

7-Mahrem bir yakin akraba ile cinsel ili5kiye giren veya farz
namaziari terk eden yahut küfür kelimesi sôyleyen, küfür fiili
yapan kimsenin kafasi uçurulur.

8-Lûtilik yapan ve yapilan yahut bir hayvanla cinsel ili5kiye


giren tildürülür, hayvanin ise yakilmasi emredilir.

9-Peygamber (s.a.v) cemaatle namazi terk eden kimsenin


evierini yakmayi arzulamer.

Bunlar di5inda i5lenilen çirkin günahlar için belirlenen daha


pek çok cezalar vardir, bunlar sadece bazilandir...

Rabbimiz hikmeti ilahiye geregi, günahlann cezalanni gü-


nahlara davet ediciligine veya ki,Skirticiligina giire

Sayet i5lenilen günah tabiî olmakia birlikte günaha davet


eden bir etken yoksa ki5iye had uygulanmaz.147 Bu kimse haram

147 islamda Suç Ve Cezalar(Ukûbât) cezasi Allah tarafindan belirlenenler ve islami idare
tarafmdan belirlenenler olmak üzere iki çesittir. Cezast Allah tarafindan belirlenen-
ler: Had ve Kisâs Cezasi islami idare tarafindan belirlenenler: Ta'zir denilir.
Had: Mikdân, islâmiyyette kesin olarak bildirilmiâ olan cezâdtr. Allâh'm koydugu ülçü-
ler, çizdigi snurlar, emir ve yasaklan ifade eder. Had, miktan kurana Wire tayin edil-
mis olan cezalardir. Çogulu "hudûd"tur. Had cezalannda af yoktur. Had cezalarmda en
ibn Kayim EI-Cezviyye 185

i5lemi5tir bundan dolayi ta'zir (kinama) cezasi verilir. Kan içmek,


le5 yemek gibi 5eylerin cezasi bu türdendir.

insan tabiatinda günaha davet eden güçlü duygular var ise;


günahin zararina ve o dürtünün gücüne Wire ceza verilir. Nite-
kim zina dürtüsü en güçlü dürtülerden oldugundandir ki cezasi
en deh5etli ve en kbtü iteldürme 5ekliyle cezalandirilir. Evli olma-
yan bekârlara da uygulanan zina cezasi dahi sopa cezalarinin en
agir çe5ididir.

Lûtilik148 gibi günahlarda ise her iki husus da bulundugun-


dan cezasi itildürmektir. Hirsizlik gibi günahlarda ise tabii dürtü
ve zarar daha fazia oldugu için el kesme cezasi verilmi5tir.

Allah Teâlâ'nin koymu5 oldugu cezalarina 5sEiyle bir bak! Her


konulan ceza, i5lenilen günahin Ki5i hangi uzvu lie

ufak bir etipheye yer olmarnalichr."Had cezasim, def edebildiginiz kadar defedin." Diger
ayette: "Elinizden geldikçe, had cezalanm Müslümanlardan defedin. Geçerli bir dzür
varsa hemen sahverin. Zira imanun yanhelikla affetmesi, yanhe bir ceza vermesinden
daha hayirlidir." Bir baeka ayette: "Hadlerin uygulanmasmda eüphelerden salcmi-
niz."eeklindeki hadisler bu konuya dikkat çekmektedir.
Had, Müshiman olsun veya zinvnî olsun islâm hülcümlerini iltizam eden (Dan islâm'da
yasayan) ahl sahibi ve buluga ermie kieilere uygulanir. Erkege, ayakta iken orta halli, ne
eski ne de yeni olmayan bir knbaç ile vurulur. Celd, (sopa vurma) esnasmda, yere uza-
tilmayacagi gibi elbisesi de soyulmaz. Bu konuda ibni
Mesud'un sdzü eôyledir: "HW=dinimizde yere uzatma, baglama veya soyma yoktur"
Derisi soyulacak derecede sopa vuruhnaz. Çünkü sopa vurmaktan maksat, onu Sldürmek
degildir. Sopa vuran kimse, koltuk alti giiriinecek kadar kolunu kaldiramaz. Darbin, be-
deni ile mut kalmasi, baema, yüzüne, cinsel organina, kalp ve yumurtaliklar gibi hayati
ôneme sahip organlanna vunnaktan kaçmmasi gerekir. Çünkü buralara vurmak,
yol açabilir veya faydalanmasmi engelleyebilir. Kadin için de durum aymchr.
Ancak kadma, oturdugu halde celde uygulamr. Kendisine had uygulanacak olan kiei
hasta ise iyileeinceye kadar had uygulamasi tehir edilir. Fakat hastaliktan kurtuhnasi sôz
konusu degilse, dayanabilecek iekilde hafifçe vurulur. Hamile olan kadmm çocuk do-
guncaya, emzikli kadmm ise çocuk sütten kesilinceye kadar had cezasi ertelenir.
Knas: Suçu ieleyen kieiye misliyle yapilacak muameleyi belirtir. oldürme ve yaralama-
larda uygulanmasi Allah'm emridir. Kisasta affetmek dzendirilmie ve yakmlann kisas
yerine tazminat ( diyet) alabilecegi belirtilmietir. Kisas cezalannda suçtan etkilenenler
suçluyu affedebilir, otorite affedemez. Çev.
148Kendi cinsinden kimselerle cinsel iliekide bulunan kimse, oglanci, luti, homoseksüel.
Çev.
186 Bir Ganalsin Yetntif Zaran

günahi islemisse, ceza o uzva verilir. iisrnegin yol kesen bir kisi-
nin eiinin ve ayaginin kesiimesi, yol kesmeyi bu azalanyla yapti-
gindan dolayidir. Burada hemen akia iftira atan kimsenin neden
dili kesiimez denebilir çünkü dilin kesiimesi islenilen günahin
daha büyük zararlar doguracagindandir. Bu yüzden iftira atan
kimse bütün bedene ace veren sopa vurma cezasi ile
rilir.

Burada bir basica soru akia gelebilir:

Soru: Zina edenin cinsel organe neden kesiimez?

Cevap: Bu soruya birkaç yiinden cevap verilebilir:

Birincisi: Sayet bôyle bir ceza veriise cezanin yol açacagi za-
rar zinanin açrnis oldugu zarardan daha büyük olacaktir ki bu
ise nesiin kesiimesi ve y.ok olmasidir.

ikincisi: Kisinin zina etmis oldugu cinsel organ açikta giirü-


nen bir âzâ degiidir. Bu yüzden bu uzvun kesiimesi baska kimse-
ler için ibret olmaz ve baskalarinin bu günahi islemesine engel
olmaz. Hirsizlik sebebi ile eiin kesiimesi ise bôyle degiidir. O
halde korkma, uzaklasma ve ibret alma gibi durumiar stiz konu-
su olmayacagi için zina eden kimseye bdyle bir ceza verilmez.

Üçüncüsü: Hirsizlikta bir el kesiidiginde diger bir el daha


vardir yani onun yerini dolduracak ikinci bir el vardir ama cinsel
organin yerini dolduracak bir sey yoktur.

Dôrdüncüsü: Zina yapan kimse, zina zevkini bütün bede-


ninde hissetmistir. Bu yüzden cezanin da bütün bedeni kapsa-
masi en uygun oianidir. Bôyle bir ceza bedenden sadece bir uz-
va verilecek bir cezadan daha iyidir.
ibn Kayim EI-Cezviyye 187

Sonuç olarak diyebiliriz ki: Allah Teâlâ'nin yônetim sistemi


olan 5eriat ba0 ba5ina mükemmél bir yônetim sistemidir. Ko-
nulan bütün cezalari en mükemmeli, akia ve mantiga en uygun
olanidir. insanlann çikarlanna ve huzurlarina en uygun olan
5eklidir. Zaten islam dinini einderilmesi de bunun içindir.
Yani bütün insanlann huzurlu ve mutlu olmasi için Allah Teâlâ
bôyle bir yônetim 5ekline razi olmu5 diger bütün yônetim 5ekil-
leriyle sava5ilmasini emretmi5tir. Zira Allah katinda yegâne yô-
netim 5ekli; eriat sistemidir...

Kisaca i5lenilen günahlann cezasi ya §er'î cezalardir yahut


kaderi (bela, afet, musibet) cezalardir. Ya da Allah Teâlâ kuluna
her ikisini de verebilir. Tabii ki tefivbe edip kendini islah eden,
tevhidi bir ya5am ya5amaya ba5layanlardan bu cezalar kaldinla-
bilir...

Günahlann cezalan iki çe5ittir:

1-$er'î cezalar.

2-Kaderi cezalar.

Ser'i ceza tatbik edildiginde kaderi cezalar kalkar yahut ha-


fifletilir. Rabbimiz bu iki ceza türünü bir kula pek vermez. Ancak
verilen ceza i5lenilen günahin neticesini ortadan kaldirmaya ve
bu günahin hastaligini yok etmeye yetmemige, rabbimiz bu iki
cezayi birden verebilir.

Sayet 5er-i cezalar uygulanmaz ise cezalar kaderi bir cezaya


clônü5ür. Bazen 5er-i den daha 5iddetli olabilir ve bazen daha
hafif olabilir fakat genel olarak bu ceza ki5inin ba5ina mutlaka
gelir.
188 Bir Gilnahm Yebnif Zarart

Ser-i cezalar ise sadece yapana uygulanir. Çünkü rabbimiz


5er-an ancak günaht i5leyen kimseye veya bu günaha sebep
olana, ortak olan kimseye uygulanir.

Kaderi cezalar (âfetler, belalar, musibetier vs ) ise umumi de


olabilir yahut tizel de olabilir yani günahi i5leyen kimseye has da
olabilir.

Sayet günah i5leyen kimse günahini gizierse ancak kendisine


zarar verir. Günah açikça i5lendiginde ise günah i5leyen kimse-
lere ve bu günahl giirerek müdahale etme gücüne sahip iken
müdahale etmeyenlere de zarar verir. insanlar bir gü-
nahl gôrür de bunu yok etme konusunda bir giri5imleri olmaz
ise, ardu'Allah'in genel bir azapla cezalandirmasi yakindir.149

ifade ettigimiz üzere Allah 5er-i cezalari günahin zararina


Ore ve tabiatin meyletmesine Ore degi5iklik arz etmektedir.

Rabbimiz cezalari üç çe5it

1451dürme cezasi,

2-EI kesme cezasi,

149 iyiliti emretme ve Icôtülülcten salanduma ümmetin üzerine vacip olan meselelerden-
dir. Fakat islam ütnmeti bu vacibi neredeyse unutmut, unutturulmus durumdadir. Bu
ümmetin insanlan giinahlara o kadar asilar olmustur ki, islenilen günahlar artik dotal
bir hal aimer. islam ümmetinin yasamis oldutu beldeler, tatuti sistemlerin egemenlik-
lerine ginnis ama ümmet buna gôz yumar hale gelmistir. insanlarm anlasmazliklanm
çôzmek için basvurtnus olduklan mahkemeler islamla yakmdan uzaktan alakasi olma-
yan mahkemelerdir yine de ümmet bunlarda bir sakmca gürmez ve bir rahatsizhk duy-
maz ohnustur. Her Wise hast/Ida kat kat faiz veren bankalar meydana gehnis ümmet yine
de sessizdir. Her küse bastnda kumar oynatilir; loto, toto, iddia vb kumarlar basent alnus
gitmektedir fakat ümmet hala sessizdir. Resmi olarak genel evleri her beldeye açilnustir
ümmet yine sessizdir. Allah'm dinine hakaret edilir, alay edilir, islam siarlanna salchnlir
ama yine de ümmette hiçbir hareket yoktur. islam ümmeti Beyle bir haldedir ki, islam se-
riatimn kalduilche enler bayram ilan edihnis bunu da ümmet sevinç ile kutlatnaktachr.
Bidatler camileri doldurmus, jet imamlar mihraplara geçmis, süslü camiler inca edilmis
ama halen ümmet halen sessizlitini korutnalctachr. Bu ünunet ne zamana kadar bir ko-
yun sürüsii gibi güdülmeye rani olacaktir. Çev.
ibn Kayim EI-Cezwiyye 189

3-Sopa atma cezasi.

Islam dininden çikartan; inanç, amel ve stiz ile ki5i islam di-
ninden çikar bunun cezasi tildürülmedir ayni 5ekilde kasten
adam tildürme ve evli kimsenin zina etmesi yahut lûtiligin ceza-
sida ifilümdür.

Bu tür günahlar insanlarin nesillerinin bozulmasina ve insan


türünün bozulmasina sebep olan günahlardir.

Zinamn Cezasi:

imam Ahmed (r.a) 5ayle demieir:"Kasten adam deldürme-


den sonra zinadan daha büyük bir günah bilmiyorum"15° delil
olarak ta 5u hadisi zikretmi5tir: Abdullah b. Mes'ûd (r.a) demis-
tir ki: Ey Allah'in Rasûlü, en büyük günah hangisidir? diye sor-
dum da Rasûl-i Ekrem;"Seni yaratmi5 oldugu halde Allah'a 5irk
komalidir," buyurdu.

Sonra hangisidir? dedim. (0);

"Seninle beraber yemesinden korkarak çocugunu ôldürmendir,"


diye cevâp verdi.

Sonra hangisidir? dedim.


"Kom5unun helâliyle zina etmendir," buyurdu.

Abdullah b. Mes'ûd dedi ki, Yüce Allah Peygamber (s.a.v)'in


bu sôzünü dogrulamak için 5u ayet-i kerîmeyi indirdi; "Allah'in
hâlis kullari o kimselerdir ki, Allah'la beraber ba5ka bir tanriya
dua etmezler, haram kildigi nefsi haksiz

150 Bkz: Ravdatu-1 muhibbin, 497.


190 Bir Giinahin Yetntif Zarart

yere iildürmezler. Zînâ da etmezler. Her kim de bunlan yaparsa


agir cezaya çarpar." (Furkan, 68)

Burada dikkat edilirse, Rasûlullah'in cevabi soru soran kim-


senin sorusuyla alakali olarak bütün günahin en büyügünü ve
en çirkinini zikretmeir. Soru soran kimse en büyük günahlan
sormueur! Buna kar5ilik olarak da peygamber efendimiz en bü-
yük günahlan ve onlarin en çirkin türlerini zikretmi5tir.

En büyük 5irk; Allah'a ortak ko5masidir.

En büyük ifeldürme çe5idi ise; ki§inin yeme ve içmesinde


kendisine ortak olacagi korkusuyla çocugunu

En büyük zina ise; ki§inin komusunun hanirmyla zina


etmesidir.

Zina yapan kimseye verilecek ceza zinanin yol açmi5 oldugu


zarar ve çirkinligi oraninda fazIala5ir. Ôrnegin kocasi olan bir
kadin ile zina etmenin günahi ve cezasi bekâr bir kadin ile yapi-
lan zinadan daha fazIadir.

-Zira bu zina ile kocanin sayginligi çignenmi5, yatagi ifsad


edilmi5, kendisine ba5kastnin çocugu nisbet edilmi5 ve bunlarla
biriikte birçok zararlar maydana gelmeir. Evli bir kadin ile yapi-
lan zina elbette bekâr bir kadinla yapilan zinadan daha büyük
bir çirkinlik ve daha büyük bir günahlar içerir.

-Hakeza zina `eden kadin kom5u hanimi ise bu çirkinlik ve


günah kat kat artar. Zira bôyle bir durumda kit° komuluk ve
kormuya eziyet vardir. i5te bu felaketierin ve çirkinligin en bü-
yügüdür.
11m Kayim EI-Cezviyye 191

Hadisi 5erifte 515yle buyrulur: "Kormusunun eziyetlerin-


den/kôtülüklerinden emin olmayan kimse cennete giremez"151

Kom5unun hanimi ile zinadan daha büyük bir felaket ve da-


ha büyük bir çirkinlik var midir!

-Sayet zina yapilan korn5u kadin ayni zamanda kendisinin


karde5i veya bir akrabasi ise bu günahtaki felaket ve çirkinlik
daha faziadir. Zira yukarida ifade etmeye çalegimiz çirkinlikler
yanina bir de akrabalik hak ve hukukunun çignenmesi eklenir.

-Sayet korn5u erkek; namaz, ilim talebi yahut cihad gibi ga-
yelerle, Allah'a ibadet türünden dolayi evinde yok ise bu günah-
taki felaket ve çirkinlik daha da fazIala5ir.

Hadiste belirtildigi üzere Allah yolunda sava5an mücahidin


hanimiyla zina eden kimse ahirette durdurulur ve mücahide:
"Bu kimsenin sevaplarindan diledigin kadarini al" denilir.
Rasûlullah (s.a.v) insaniara clônerek:"Ne dersiniz?" Bu mücahid
kimse, o zina eden kimsenin sevaplarindan hiçbir 5ey geriye bi-
rakir mal "

Kendisine bu hususta izin verilmieen acaba o kimse; baba-


nin ogluna, arkada5in arkada5a hiçbir toierans saglamayip on-
daki hakkini alacagi o günde, adamin hiçbir sevabini
adama birakir mi? Hepsini ah gicler, günahkâr kimseye hiçbir
sevap birakmaz.

O zaman ôyle zor bir zamandir ki ki5inin çokça ecir ve sava-


ba muhtaçtir. Bu yüzden çok az ecir ve hasenata ihtiyaç duyulan
bôyle bir zaman da acaba bu kimse sevaplarini alacagi kimseye

151 Müslim, 46. Bkz: imam Nevevi serhi, 2/377.


152 Mtislim, mücahidlerin hammlanmn hünneti, 1897.
192 Bir Giinalun Yetmif Zarart

hiç ecir birakir mi? Ôyle zor bir andur ki, o an bir baba eviadin-
dan alacaginu almamazlik etmez yahut en samimi arkada, ar-
kada5undan alacagini almamazlik etmez. Zira herkes sevaba
muhtaçtir. O gün para, mal mülk, makam, rutbe dünyevi her ne
varsa hiç biri geçerliligi ve degeri degildir, fayda saglayacak olan
sadece Salih amellerdir.

-5ayet zina eden kimse ya511 bir ihtiyar ise bu günahtaki fe-
laket ve çirkinlik daha da büyüktür.

Çünkü zina eden ihtiyar ile Allah Teâlâ layamet günü ko-
numayacagu, temize çikarmayacagu ve aci veren bir azap ile ce-
zalanduracaguni bildirdigi üç ki5iden biridir.153

-Sayet zina bir de kimse haram ayiarin birinde yahut haram


beidelerin birinde (Mekke-Medine) yahut namaz vakitierinin bi-
rinde yà da dualarin kabul edildigi vakitierden birinde zina et-
mi5 ise günahin felaketi ve çirkinligi kat kat fazIalaw. O halde
günahlann sonuçiari; çirkinligine, yol açrnu5 oldugu za-
rarlara Ore degi5iklik gifisterir.

Hirsalugun Cezasu: Rabbimiz, mallann zarara ugratulmasu kar-


51ligunda hirsizin elinin kesilmesi cezasinu vermeir: Hursuzlik mal-
larun zarar ugratilmasi, alun terinin çalinmasudur. Hirsiz mal'gizli-
ce alur, evierin içerisine girer agni farkinda olmadan evine giren
kedi ve bir plan gibi, turmanarak duvarlaru a§ar ve odalara kadar
girer.

Flursizin sebep olmu5 oldugu zarar, kendisini eilüme gôtüre-


cek boyutta bir zarar degildir. Ama sopa vurularak ta cezalanch-
ramas' yetersizdir. O yüzden yol açmi5 oldugu zarar ve fesatlan

153 Müslim, iman 107.


Ibn Kayim EI-Cmviyye 193

defetmenin en iyi yolu günahin i5lendigi uzvun yani elin kesil-


mesiyledir.

Sopa vurma ise ancak; akillann ifsad edilmesi, bir ki5iye ifti-
ra edilmesi, irz ve namuslara dil uzatilmasi kar5iliginda verilen
bir cezadin

i5te rabbimizin 5er-1 cezalari üç çe5ittir:

1451dürme cezasu,

2-El kesme cezasi,

3-Sopa atma cezasi.

Ayni 5ekilde keffaretier de üç çe5ittir;

- Kôle azad etme ki, bu keffaretlerin en büyügüdür.

- Fakiri doyurma,

- Oruç tutmadir...

Günahlar Kaç Kisma aynlor?

Günahlar üç kisma aynlir.

Birinci had cezasi uygulanip keffaret,cezasi konmaya-


rak yetinilenler.

ikinci lasnn: Had cezasi olmayan fakat keffaret cezasu olan-


lar.
194 Bir Gilnahin Yetmil Zarari

Mesela oruçlu iken ramazanin gündüzün de cima yapmak,


ihramda cima yapmak, zihar,154 hata ile adam stildürme ve ye-
mini bozma konularini zikredebiliriz.

Üçüncü kisim: Had ve keffaret konmami5 olan günahlar.

Bunlar ise iki çe5ittir:

Birincisi: Bu günahlardan uzak kalmasina etken olan tabii


fitratidir. Yani yaratill5 itibariyle ki5i bu günahlardan uzak durur.
Mesela: D15ki yeme, bevl ve kan içme konulari.

ikincisi: ieenilen günahlann yol açml5 oldue zarar ve fe-


sad, had cezasu verilen günahlarin zarar ve mefsedetinden daha
azdir. Harama bakma, stepme, dokunma, zaruret olmaksizin ya-
banci bir kadin ile muhabbet, az miktarda para çalma gibi.

Keffaret üç çeettir:

Birincisi: Aslen helâl olup fakat daha sonra haram olduktan


sonra haramin i5lenmesi durumunda gereken keffaret.

êrnek olarak diyebiliriz ki: ihramda ve oruçlu iken cima


yapma yahut hayizli ve nifasli kadin ile cima yapma sonucu ki5i-
lere ceza olarak verilen verilen keffaret.

Bunun içindir ki kadin ile arka organindan ili5kiye girme bu-


na iirnek olmaz çünkü bu büyük günahlardandir. Bu nedenle
bu' fakihlerin; kadina hayizli halinde cinsi münasebette bulun-
maya kwas etmesi sahih olmaz.

154 Zihâr, Mich' terim olarak: Erkegin kendi karistm veya onun boynunu ya da yansim
veya üçte birini, kendisine nikâhi ebediyen haram olan bir kadma veya o kadmm bakil-
mass caiz olmayan bir organma benzetmesidir. Çev.
ibn Kaybn EI-Cezviyye 195

Zira kadina arka organindan ili§kiye girilmesi bazen mübah


olan ve bazen de haram kilinan -yukaridaki ôrnekteki gibi- bir
durum degildir. Dolayisiyla kadina arka organdan temas hiçbir
halde helâl degildir, ayni bu günah homoseksüel ili§kiye girme
ve sarho§ edici bir §ey içmek gibidir. Bu yüzden hiçbir §ekilde
hayizli kadinla cima yapmaya kwas edilmez.

ikincisi: Ki5i Allah için bir adakta bulunmu§sa yahut Allah


için yemin etse ya da Allah için bir §eyi kendine yasak kilsa son-
ra da kendisine serbest kilsa; i§te bu gibi hallerde rabbimiz kef-
faret vermeyi emretmi§ ve bunun ismine de "Tehille"(serbest
kilma) demi§tir.

Aslinda bazi fakihlerin zannettigi gibi bu keffaret; yemini


bozma sonucu olu§an "Allah talanin isminin hürmetinin çig-
nenmesini" ortadan kaldirma amaçli degildir.

Zira yemini bozma kar§iliginda verilen ceza bazen vacip, ba-


zen müstehab ve bazende mubah olur. Aslinda yeminlerin bo-
zulmasina kar§ilik verilen cezalar(kefaret), baglandan yeminin
çbzülmesi içindir. Yani ki§i yeminin bagindan bôylelikle kurtul-
mu§ olur.

Üçüncüsü: Bu çe§it kefaret ise günah içermeyen olmu§ bir


hatanin düzeltilmesi, eksikligin giderilmesi yahut yanli§ligin te-
lafisi için konmu§ olan keffarettir. Bu kefarete ôrnek olarak ise
hata ile adam ifféldürme keffaretini veya ihramda iken hata ile av
hayvani ifildürme kefaretini verebiliriz.

O halde kefaretier sonuç olarak diyebiliriz ki:

- Birinci çe§it keffaret engelleyici ve vazgeçirici keffaretier,


196 Bir Giinahin Yetrnif Zarart

- ikinci çe§it keffaret ise baglanmi§ bir §eyin çôzülmesi için


konulan kefaretier,

- Üçüncü çe§it keffaret ise telâfi etme, hatayi ve eksigi gi-


derme keffaretieridir.

Had Cezasi Ve Ta'zir cezasi Bir Arada Olmaz:

i§lenilen bir günah kareginda hem had ve hem de ta'zir


uygulanmaz yani ikisi bir arada olmaz. Sayet bir günah kar§ili-
ginda had uygulanmi§ ise ta'zir uygulanmaz ve had ile yetinilir
§ayet ta'zir uygulanmi§ ise de had uygulanmaz ve ta'zir ile yeti-
nilir.

gyle bir soru sorulabilir: had cezasi veriimeyen bir günahta


tazir ile keffaret bir arada uyguianir mi?

Bu meselenin iki yiinü vardir. Mesela bu günaha dirnek ver-


mek gerekirse; ihramda iken ve oruçiu iken cinsi münasebette
bulunma yahut hayizli kadinla cinsi münasebette bulunma. Bu
günahlarda keffaret vaciptir dersek; bazilan diyebilir: Bu
suçiara ta'zirde gerekir zira bôyle bir günah i§leyen kimse yasak
olan bir §eyi çignemi§tir."

Bazi kimseler ise demi ir Bu tür suçiarda tazir yoktur,


keffaret yeterli olur çünkü keffaret, i§lenilen suçun yol açmi§
oldugu zarari kapatir ve suçu yok eder."
ibn Kayim El-Cezviyye 197

GÜNAHLARIN KADERi CEZALARI

Kaderi Cezalar ise iki Çe5ittir:

Birincisi: kalp ve nefislere verilen cezalar,

ikincisi: bedenlere ve mallara verilen cezalar.

Kalplere Verilen Kaderi Cezalar ise iki Çeetir:

Birincisi: Kalplerin sarsilmasina ve yoldan gkmastna yol


açan acilar,

ikincisi: Kalbin iyi olmasi için kalbe hayat veren maddelerin


kesilmesi.

Kalp bu tür maddeleri almadigi zaman kalp gidasiz kalir ve


yoldan sapmaya ba5lar.

Ki5iye verilen bu iki cezanin en iddetlisi ise 50phesiz kalbin


cezalandirilmasidir. Bedenlere verilen cezanin asti ve kaynagi da
bu cezadir. Çünkü kalplere verilen cezalar zamanla güçlenir, bü-
yür ve bedene sirayet eder. Yani kalpten bedene geçer. Flatta
ki5inin ruhu bedeninden çiktiginda dahi bu cezanin tesiri devam
eder. i5te her dey bitip ruh bedenden ayrildiginda i5lenilen gü-
nahlarin kalpten bedene nasal sirayet ettigi bir bir ortaya çikar
ve gôzie giirülür bir hale gelir. Bu bahsetmeye çaleigirniz gôzle
giirülme ise kabir azabinin ta kendisidir...

Bedenlere Verilen Cezalarda iki Çeetir: Bedenlere verilen


cezalar biri dünyada ve digeri ise ahirettedir.

Kula verilen bu cezalarin ve azaplarin ve süresi ise


günahlarin yol açmi5 oldugu zarara, fesada, insanda yaptigi tah-
198 Bir Günahin Yettnif Zarari

ribata Ore degi5iklik arz eder. Aslinda dünya ve ahirette bütün


5erlerin kaynagi günahlar ve cezalardir. Yani günahlartn ve ceza-
larinin ismi "5er" olmu5tur diyebiliriz.

Serrin asti ve kaynagt ise 5üphesiz nefis ve kôtü amelleridir.


Bundan dolayi hutbelerinde peygamber (s.a.v) bu iki 5erden
çokça Allah'a sigindirdi: "Nefislerimizin 5erlerinden ve kiitü
155
amellerimizin 5erlerinden Allah'a siginiriz."

Kôtü ameller ise 5üphesiz nefislerin §errinden kaynaklantr.


Sonuç olarak her türlü 5errin kaynaginin nefis oldugu ortaya çi-
kar. Bôylelikle bütün 5errin kaynagi nefse dôner o yüzden aslin-
da kôtü ameller de nefsin §errinden kaynakianan 5ubeler ve
meyvelerdir.

Hadiste bahsedilen "Seyyiâti âmâlinâ" (amellerimizin 5er-


rinden) cümlesinin anlami hakkinda ihtilaf edilmi5tir.

Bazi âlimler: Anlami "amellerimizin kôtü olanlarindan" diye


anlamt5lardir. Bôyle olunca, çgidin cinsine izafeti türündendir
denilir ve anlami 5ôyle olur: "iyi ameller ve kiitü ameller vardir,
bizier bu amellerin kititü olanlarindan Allah'a siginiyoruz."

Bazi âlimlere gôre cümlenin anlami 5ôyledir: Ey Allah'im


"Amellerin kôtü cezalarindan" sana siginirim. Bôyle bir mana
verilince ise cümlenin takdiri 5ôyle olur: "Kôtülükleri ve actlart
biziere dokunacak vlan amellerimizin cezalarindan Allah'a sigi-
niriz."

Bu gôrü5 sahibi âlimlerin tercihinin alinmasi gerekir ki bu


takdirde, bu duada; her türlü 5erden Allah'a sigintlmt5 demektir.

155 Tirmizi, 1105. imam Ahmed, 1/393. ibni Mace, 1892. Ebu Davut, 2118.
lbro Kayim EI-Cerviyye 199

Bu getirü§ü tercih etmemizin sebebi ise yukarida da ifade et-


tigimiz üzere; nefislerin §erri kiitü amellere yol açar nitekim M-
W ameller de kiitü cezalara yol açarlar.

Rasûlullah (s.a.v) ilk ônce "nefislerin §errinden" Allah'a si-


gindi daha sonra nefislerin §erlerinin yol açmi§ oldugu "kititü
amelleri" zikretti.

Zira "Nefislerin §erri" kiitü amellerin aslidir. Peygamber


(s.a.v) daha sonra da dua da §errin neticesini dile getirmi§ oldu
ki o da ki§inin amellerinin yol açmi§ oldugu cezalar ve acilardir.

Bôylece aslinda bu "siginma duasi" §errin kaynagini, meyve-


sini, sonunu ve neticesini; hepsini içermi§ olan umumi bir dua-
dir.

Meleklerin mü'minlere yapmi oldugu dualardan biri de


§ôyledir: "Bir de onlari, her türlü ktitülüklerden koru. O gün sen,
kimi kôtülüklerden korursan muhakkak ki onu rahmetine maz-
har etmi§ olursun. Bu en büyük kurtulueur."(Mümin, 9)

Meleklerin yapmi§ oldugu bu dua hem kit° amellerden ve


hem de kestü sahibine kestû sonuçiar doguran cezalarindan ko-
runmasini içeren bir duadir. Allah Teâlâ hangi kulunu kiitû
amelden korumu§ ise hiç §Ophesiz kiyamet gününde kiitü ceza-
dan da korumu§ demektir.

$ewle bir soru sorulabilir:

Meleklerin, müminlere yaprni§ oldugu bir ba§ka dua da za-


ten "Allah'in onlari cehennemden korumasini istemeleridir." O
halde bu dua ketitü cezalardan korunmanin ta kendisidir denile-
200 Bir Giinahin Yetmif Zarart

rek; meleklerin yapmi5 oldugu "kiitü amellerden" korunmadir


denebilir.

Nitekim meleklerin ve peygamberin (s.a.v) yapmi oldugu


dua "siginma duasi"nin bir benzeridir denebilir.

Bu soruya ayetteki "o gün" sitiszüyle cevap verilemez; çünkü


dua da Allah'tan istenilen, keitü amellerin 5errinden korunma-
dur. Kiitü amellerin kendileri ise nitekim kiitü ve 5erlidir.

Cevap olarak diyebiliriz ki:

Allah Teâlâ'nin kullanni günahlardan korumasi iki çe5ittir:

Birincisi: Kulun günah i5lememesi için ona yardim etmesi-


dir. Bôylece kul günah i5lemez.

ikincisi: Kulun i5lemi5 oldugu günahlan affederek cezalar-


dan kurtarmasi 5eklindedir bôylece kul günahlanndan ôtürü ce-
zalandinlmaz. O halde ayette ifade edilen her iki husustur.

Sen karde5im!

Meleklerin bu dualarini 5ôyle iyice bir düen; iman ve salih


ameli nasal da güzelce bvüyorlar, mü'minler için magfiret dili-
yorlar ve kullara ne güzel iyilikte bulunuyorlar.

Rabbimizin ilminin GeniOgi:

Bak bir dikkat et! Melekler Allah Teâlâ'dan bir istekte bu-
lunmadan tince Allah'a ilminin ve rahmetinin geniegiyle teves-
sülde bulunmu5lardir.

Sinirsiz ve çok geni5 bir finie sahip olan Rabbimiz mü'min


kullannin i5lemi5 olduklan günahlan, neden günah i5lediklerini,
fbn Kayim El-Cezviyye 201

günahlardan tamamen siyrilip uzak kalamayacakiarini, günah i5-


leme konusunda zayif olduklartni, dü5manlartnin ne kadar azili
oldugunu ve kivrak zekâya sahip oldugunu, insanlarin futratlart-
nin &Onde var olant, insan tabiatinda dünya ve çekiciliginin ne
kadar etki edecegini en iyi bilen O'dur. Ayrica insane topraktan
yaratan da O'dur. Hakeza annelerinin karinlartna ilk dü5tükle-
rinden haberdar olan ve bütün hareket ve gelignelerinden ha-
berdar olan O'dur. Bu yüzden insanoglu hakkinda bütün bilgile-
re sahip olan rabbimiz insanin günaha meyilli oldugu ve daha
sonra bagi5lanmaya muhtaç oldugunu biiendir. Rabbimizin il-
minin geni5ligini kendisinden ba5ka hiç kimse bilemez. 15te sen
bôyle bir lime sahip olanin efizetimindesin ey kul! Ona Wire ha-
yatini düzenle ve ona etre hayatini ya5a!

Rabbimizin Rahmetinin Geni5liti:

Rabbimiz, rahmetinin geni5liginden dolayidir ki sevmi5 ol-


dugu hiçbir tevhid ehli mü'mini helak etmeyecektir ayni za-
manda bu geni5 sinirsiz rahmet dairesinden de ancak kititü kim-
seler çikacak ve bedbaht olacaklardir.

Rabbimizin her 5eyi ku5atan rahmetinden nasibini almamt5


kimseden daha bedbaht kim olabilir ki?

Ar5't yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melek-


ler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Mü-
minlerin de bahlanmasint isterler...

Melekler yaprnt5 olduklart diger dualarinda 5byle derler: "Ey


Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her 5eyi ku5atmt5tir. O halde
tevbe eden ve senin yoluna gidenleri baÈ'151a, onlart cehennem
azabindan koru! (derler)." (Mümin, 7)
202 Bir Ganahtn Yetntif Zaran

Gôrdügün gibi melekier daha sonra -rabbimizin sevgisine,


itaatine, ibadetine giden yol olan- surate müstakime girmeleri
için kullar için dua etmektedirler.

Melekler yapmi olduklan diger dualannda 5ôyle der-


ler:"Rabbimiz! Onlan da, onlann atalanndan, zevcelerinden,
nesillerinden iyi olanlan da kendilerine vâdettigin Adn cennet-
lerine koy. Süphesiz azîz ve hakîm olan sensin!" (Mümin, 8)

Fakat bilinmesi gerekir ki rabbimiz kullanna cenneti vaad


ederken &l'enfle kullann bir takim sebep ve vesileler koymu5-
tur.

Meleklerin kullara dua etmesi ve buna muvaffak kilmasi


hepsi rahmetinin bir tecellisidir, bunlann hepsi cennete girme-
ye bir sebeptir.

Rabbimiz daha sonra, melekierin kullara yaprni5 oldugu


dualann sonunda 5ôyle dedikierini haber verir: "giphesiz Sen
Aziz ve Hâkim olansin"

Yani bütün bunlann yegâne kaynagi ve sebebi senin mü-


kemmel kudretin, sonsuz ve sinirsiz ilmindir. Zira: izzet" gücün
kemali, "hikmet" ise ilmin kemalidir. O halde bütün izzet ve
hikmet sadece O'nundur. i5te bu yüzdendir ki rabbimiz bu iki si-
fatia, diledigi hükmü verir; istedigini emreder, istedigini yasak-
lar ve bunlara kar5ilik da sevap ve ceza verir. Zaten yaratmanin
da hüküm vermenin de kaynaklan da bu iki sifattir.

Astl konuya

Daha ônce i5lenilen günahlann cezalan 5er'î cezalar ve ka-


deri cezalar olmak üzere iki çe5ittir demi5tik. Verilen bu cezala-
Ibn Kayins EI-Cezviyye 203

rin ya kalbe ya bedene yahutta her ikisine oldugunu sôylem4-


tik. Ôlüm sonrasinda berzah âleminde verilecek olan cezalar
ayni zaman da ahiret hayatinda insanlann bir araya toplandigi
maherde verilecek bir takim cezalar vardir.

Fakat bilinmelidir ki günahin mutiaka cezasi vardir. Ancak


kul, cahilliginden dolayi kendisine verilen cezayi hissetmez. Aci-
yi hissetmeyen sarho5 gibi yahut uyu5turulmu5 veya uykuda
olan kimse gibidir ancak uyanip kendine geldiginde ami hisse-
debilir.

Aslinda i5lenilen günahlann cezasi: ate5in; yakmaya, kirma-


nin; kinlmaya, suyun içinde olmanin; bogulmaya, zehirin; 610-
me, mikroplann; hastaliklara yol açmasi gibidir. Bu iirnekler de
oldugu gibi ceza bazen hemen gelir, bazen az miktarda gelebilir,
çok gelebilir ya da epey gecikebilir.

O halde günahlann cezalanntn kullara ulagnasi ayni sebep-


lerin kullara ulagnasina ragmen hastahklann daha sonra ortaya
çikmasi yahut ayni zamanda gelmesi gibidir.

Bu yüzden bu konuda kul çogu zaman yanh5a dü5er. Bazen


bir günah i5ler ve tesirini hemen hissetmez. Günahin cezasinin
yava5 yava5, zaman içerisinde etki edebilecegini bilmez. Nite-
kim zehirlerin ve mikropiann etkileri de bazen yava5 yava5 his-
sedilebilir.

Kul bu durumdan ya ilaçlarla ya perhizle yahut zararli atikla-


n di§an atarak tedavi olabilir. Aksi takdirde yakalanmi5 oldugu
hastaliklar kendisini ifelüme gbtürebilir. Bazen basit bir hastalik
dahi tedavi edilmediginde nasal ki5iyi ülüme gôtürürse ayni 5e-
kilde günahlardan da tevbe edilmediginde kulu helâka sürükler.
Ôyleyse sôyler misin bana; her saat, günah üstüne günah i5le-
204 Bir Giinahm Yetmif Zararo

yen kimselerin hâli ne olur? Bu kimse hangi hallere dü5ecegini


hiç düenmez mi?

Bu yüzden sen 4Ienilen günahlar kar5iliginda Allah'in kullara


verdigi cezalari hep aklinda tut. Bu cezalari gôzünün ônünden
hiç ayirma I Bunlardan birinin sana ulapbilecegini hatirindan çi-
karma!

Ben burada sana bunlarin bir kismini anlatacagim. Akilli


kimse anlatilanlara inanirsa, anlatacaklarimizin bir kismi dahi
kendisinin günahlari terk etmesi için yeterli olur. Akilli bir kimse
ise ahiret hayatini cennete çeviren kimsedir.

Yukarida zikretmeye çaleigimiz i5lenilen günahlarin cezala-


yukarda zikrettiklerimizle bitmemektedir. Bunlarin yaninda
günahlarin sayamayacagimiz birçok cezasi vardir.

Elli Yedinci Zarar:

l§lenilen günahlar sebebiyle kulun kulaklanna mühür vuru-


lur. Bu yüzden artik kul hakki i5itmemeye ba5lar, kulun bir kula-
gindan girer diger kulagindan çikar. Nasihatier, sohbetler fayda
vermez. Etrafinda anlatilan derslerden, hatirlatmalardan fayda-
lanmaz hale gelir çünkü kulakiari mühürlenmi§tir.

Elli Sekizinci Zarar:

i5lenilen günahlar sebebiyle kulun yüregi ve gôzieri ters


çevrilir. Günahlar kendisini rahatsiz etmez bir hale gelir, insan-
larin i5lemi§ oldugu günahlari gôrmesinde bir sakinca duyma-
maya ba5lar. Gônüllere i§leyen uyarici ayetler ve hadislerden
etkilenmez olur. Nasihatlere kapali olur.
ibn Kayim EI-Cmviyye 205

Elli Dokuzuncu Zarar:

Kulun i5ledigi günahlar kul ile kalbi arasina girer. Kalp yu-
mu5amast gerekirken, sertle5ir. 1315ylelikle kul kabininin duru-
mundan haber alamamaya b4ar. Kalbiyle ileti5imi kesilen kim-


se ise vücuduna gicla girmeyen kimse gibidir. Gicla girmeyen
ise bir müddet sonra zayiflar ve ôlür.

Altmipna Zarar:

151enilen günahlar sebebiyle kulun kalbi Allah zikrinden gafil


olur. Gaflete du en kalp bo5luga cier. Kalbe ruh veren Allah
zikridir, Allah'i zikretmeyenlerin kalbi ise stilmeye mahkûmdur.

ibadet sayesinde kaip, me5gul olmaktan kapnamade 5ey-


lerin renginden siynlir, Rabbinin boyasina bürünür ve ilahi nurla
dolar. llk insandan bu yana Allah'a yônelip tevbe etmenin yün-
temi hep aynidir: "Âdem(a.$), Rabbinden bir takim kelimeler al-
di, O'na yalvartp tevbe etti..." (Bakara; 37)

Demek ki insanin kalbini, Rabbinin ikazIartni unutmaktan ve du-


yarsizIa5maktan arindirmast daima bazi "kelimeler" almakla ol-
maktadir.

Dünyada bir sürü günah, malayani ve gaflet vesilesi vardir ama •


Allah'in boyasina boyanmantn da birçok vesileleri vardir; ibadet
etmek, ayetlerini okumak, dua etmek, tesbih ve zikirlerle an-
mak, emir ve yasaklarina riayet etmek...

Zikretmek kalbin hayatidir. Kalpte iman nurunun aychnligt


ancak her türlü zikirle Allah'i zikretmek suretiyle olur. Allah'in
emirlerini yerine getirmek, yasaklarindan kaprimak ve onun di-
vine hizmet etmek de fiili birer zikirdir. Çünkü zikir kelimesi
206 Bir Giinahin Yettnif Zarari

yüceltmek manasina da gelir. Allah-u Zülcelal, ayet-i ke-


rimede: "Beni zikredin, ben de sizi zikredeyim." (Bakara,
152)buyurur.

Ayetin diger ayetlerle münasebetine dikkat edilirse bu ayet,


Allah'in emir ve yasaklarina riayet edin manasinda bir emirdir:
"Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi küfür,
sirk, nifak gibi pislikierden arindiracak, size kitap ve hikmeti dig-
retecek, bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gifinderdik.
Ôyleyse siz beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim. Bana sükre-
din, nankiférlük etmeyin." (Bakara; 151)

Ayetin manasinda, "Siz benim einderdigim bu kitap ve


hikmete sarilin, bôylece benim sanimi yüceltin ki ben de sizi yü-
celteyim" manas' giziidir. Allah'i tazim maksadiyla yapilan her
amel, Allah'in zikrinin insanin bütün varligina ve dünyaya hâkim
olmasina vesile olur.

Kur'an'i Kerim'de zikir, bu gibi çesitli manalara gelir. encak


bununla birlikte "Rabbinin ismini zikret" gibi ifadelerle, bizzat
Allah'in adini anmak manasinda da kullanilir. "(Resulüm) Rabbi-
nin ismini sabah ve aksam zikret. Allah'in zikrine bütün vakitler-


de devam et."(insan; 25)

Peygamberimiz, bu emre ittiba ederek devamli Allah'i zik-


reder ve: "Allah'i zikredenle zikretmeyen diri ile 610 gibidir."
buyururdu. (Buhari, Deavat: 67)

Resulullah efendimiz sallallahu aleyhi vesellem günün her


aninda, her vesile ile dua eder, Allah'i tesbih ederek daima AI-
Iah'i zikir hâlinde bulunurdu. Aise radiyallahu anha validemiz
ibn Kaybn El-Cezviyye 207

buyuruyor ki:"Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem her aninda


Allah Teâlâ'yi zikir halindeydi."156

Altmq Birinci Zarar:

i5lenilen günahlar sebebiyle Allah Teâlâ temizlemek istedi-


gi kulun kalbini temizlemek istemez. Zira kul temizlikten yüz
çeviriyor ve murdar olana yani kendisini ate5e sürükleyecek
olana yôneldikçe rabbi kendisinden uzaklaw. Rabbin kendisin-
den uzakla5mi5 oldugu kul ise kaybetmi5 olan kuldur. Kendisine
imdat uleiracak olanlar etrafindan dagilir. 5iiphesiz Allah'in
temiziemedigi bir kaip her zaman pis olmaya mahkûmdur. Pis
olan kaipler ise kurtulu5a eremezier. "insanlarin diriltilecegi
gün, Allah'a temiz bir kaiple gelenden ba5ka kimseye malin ve
ogullarin fayda vermeyecegi gün, beni rezil etme" demei."
(Suara, 88-89)

Altnu; ikinci Zarar:

41enilen günahlar sebebiyle Allah Teâlâ kulun giinlünü da-


raltir. Kulun gitigsü geekyûzûne yükseliyormugasina git gide da-
ralir. insanlarin birçogunun psikolojisinin bozulmasinin mil se-
bebi budur. Gifenlû rahat olmayanin hayati da rahat olmaz. Ha-
yawl huzur ve rahat olmayan kimse ise hep bunalimdadir. Bu
yüzden günahlar Orli° karartir ve zamanla mutmain olmayan
gïinlü sikmaya ve daraltmaya ba5lar.

Rabbimiz 5ôyle buyurur: "Allah kimi hidayete erdirmek is-


terse, onun giinlünü islâm'a açar. Kimi de saptirmak isterse,
sanki giige yükseliyormu5 gibi, gstigsünü dar ve sikintili yapar. Al-
lah, inanmayanlari i5te bôyle pislik içinde birakir." (Enam, 125)

136
Müslim, "Hayz", 117; Ebû Dâvûd, "Taharet", 9/18.
208 Bir Gilnahm Yetmif Zarart

Altnu5 Üçüncü Zarar:

i5lenilen günahlar sebebiyle Allah Teâlâ kalpierini haktan


çevirir. Hakka yônelmeye kalpte hiçbir hayr yoktur.

Kalbin hidayetten mahrum olmasi sonucu kalpte "zeyr57


yani kalbin bile bile haktan yüz çevirmesi, "ren"158 kalbin pas-
lanmasi, sikinti ve günahla dolmasi, hayra ve hidayete yer kal-
mamasi gibi hallerle kar5iIa5ir. Kalbin paslanmasi peygamberi-
mizin (s.a.v) ifadesi ile "kalbin kararmasi"159 demektir. Bütün
bunlar kalbin hastalanmasin neticesidir.16°

Kalbin haktan yüz çevirmesi; hastalanmasi korkaklik, cahil-


lik, bencillik, cimrilik ve bozgunculuk gibi ruhsal hastalikiara ya-
kalanmasi demektir. Bu durumda kaip saekli düenemez, her
5eye ku5kuyla yakla5ir. Bu durum 5eytanin kalbe girmesine ve
tesir etmesine sebep olur. Bôyle bir kaip ku5kunun ve nifakin
kaynaffi haline gelir. Kalbin hasta olmasi aklî yerine geti-
rememesi demektir. Bôylece küfür ve nifak hasta kalbin ürünü-
dür. Bu da heva ve hevese uymanin sonucudur.

Altmu Dôrdüncü Zarar:

151enilen günahlar sebebiyle Allah Teâlâ kulun kalbine has-


üzerine hastahk katar.

Kalplerin hastalanmasindan ve katila5masindan sonra fastk-


liktan ba5ka ne gelir? Dogrusu 5u insan kalbi çabucak degi5ive-

157 Bkz: imran, 7.


158 Bkz: Mutaffifin, 14.
159 Tirmizi, Tefsir, 75; Miislim, iman, 231; Tirmizi, Tefsir, 83; ibn-i Mâce, Ziihd, 29.
160 Bkz: Bakara, 10.
ibn Kayim EI-Cezviyye 209

rir, çabucak unutuverir. Kur'an nûruyla aydinlandiktan sonra


uzun bir sure Allah'i zikretmekten uzak kalinca hastalanip
aychnligini yitirir, kdrelir ve kararip sôner. Gônüllerin hu5û
ve huzur ile Allah'i anmalan gerekir. Aydinlanip annmalar için
sürekli uyanik tutulmasi icap eder. Fakat donmu5, katila5m15,
hareketsiz hale gelmi5 bir kalpten hemen ümit kesilmemelidir.
Çünkü onda yeniden hayat emâresinin gôrülmesi, aydinliklann
panamas' ve bôylece Allah'in zikrine ko5mas' mümkündür.
Çünkü Allah, tildükten sonra yeryüzünü de diriltir, hayat doldu-
rur, bitkilerle süsler, yiyecek meyveler bitirir. Kalpler de tipki
bôyledir Allah diledigi zaman dirilir. Allah, ôlüden diri pkanr.161

Günahlar kalpleri ters yüz eder. Huzayfe'den (r.a) rivayet


edildigine gôre:

"Kalpler Dort Çeettir:

1.Temiz kalp. Orada parlayan bir nur vardir. Bu müminin


kalbidir.

2.Kararma5 ve ters dôndürülmü5 kalp. Bu kâfirin kalbidir.

3. Kiliflara konmu5 ve agzi baglanmi5 kalp. Bu münafen


kalbidir.

4. Kendi haline birakilmi5 kalp. Onda iman da bulunur nifak


da. Bu kalpte iman temiz suyun besleyip büyüttügü ye5i1 bir
bakla gibidir. Nifak ise irin ve cerahatm azdinp artirde yara gi-
bidir. Bunlardan hangisi digerinden fazla ise kalbe o hâkim olur
ve hüküm ona gôre verilir."162

161Bkz: hnrân, 27.


162ibni Mübarek ziihd, 1439. Taberi, 406/1. ibni Ebi $eybe, 30395. Hattabi garib de,
2/331.
210 Bir Gûnahm Yetm4 Zarart

Altrtm Be5inci Zarar:

günahlar kulu hem dünya da ve hem de ahirette


"sirati mustakim'den" uzakla5tinr.

Hidayetin içerigi "Sirat! mustakim" dir. Kul fatihada bunu


çokça rabbinden ister. "Sirat' mustakim" ise birçok bilgi, amel-
ler, istekler, her vakit yapilan bir takim gôrünen ve getrünmeyen
ameller ve birçok 5eyin terk edilmesini içerir.

- Kul, "Sirat! mustakim'in" içermi5 oldugu detaylarini bilir


yahut bilmez, bilse de bilmedigi meseleler daha çok olabilir.

- Bildigini yapma konusunda ise bazen güç yetirir ve bazen


de yetirmez.

- Bazen gücünün yettigi 5eyi yapmak ister fakat tembellik-


ten veya gev5eklikten yahutta herhangi bir engelden dolayi is-
temeyebilir.

- Bazen karar verdigi 5eyi yapabilir de yapmayabilir de.

- Yaptigi 5eyi ihlâsli bir 5ekilde de yapabilir yahut ihlâssizca


da yapabilir.

- ihlâsla yaptigini sünnete tamamen uygun da yapabilir, ya-


pamayabilir de.

- Sünnet üzere yaptigi i5lerde rebat da edebilir yahut kalbi


kendisini o amelden çevirebilir de.

i5te bütün bu durumlar insanlann tümünde vardir. Bazilari


bu bahsetmeye çall5tiklanmizi çok yapar ve bazdan da az yapar.
Ibn Kayim El-Cezviyye 211

Kulun yapisinda bunlan yapma gücü yoktur. Bilakis nefsi ile


ba5 baba birakildiginda nefsi kulu bunlardan alikoyar. Aslinda
günahlanndan dolayi AllahuTeâlâ'nin münafiklara verdigi "kô-
relme" de budur. Nitekim rabbimiz münafiklan esas yapilan
olan; cehalet ve zulüm üzere geri défindürmü5tür. "Size ne oldu
da münafiklar hakkinda iki gruba ayrildiniz? Hâlbuki Allah onlari
kendi ettikieri yüzünden ba5 a5agi etmieir (küfürlerine difin-
dürmüeür). Allah'in saptirdigini dogru yola getirmek mi istiyor-
sunuz? Allah'in saptirde kimse için asla (dogruya) yol bulamaz-
sin! (Nisa, 88)163

Rabbimiz, kazasinda ve kaderinde, emrinde ve yasaginda


hep sirati mustakim üzeredir. Ayette: "Süphe yok ki rabbim
dogru bir yol üzerindedir." (Hud, 56)

Hiç 5üphesiz rabbimiz; Iütfu ve rahmetiyle ve hidayeti lâyik


oldugu yere vermesiyle diledigini dogru yola iletir. Dogru yola
girmek isteyene hidayet yollanni gôsterir. Diledigini de adaletiy-
le, ki5inin hidayeti kabul etmeye kabil olmadigi bilgi ve hikme-
tiyle dogru yoldan çevirir. Bu rabbimizin üzerinde bulundugu
"Sirat' mustakim'in" geregidir.

Rabbimiz koymu5 oldugu bu "sirati mustakime" kullarini


adaleti ve rahmetiyle çagirmi5 ve bu kullar için rablerinden bir
hüccet olmu5tur. Nitekim kullar içerisinden isteyenler bu yolu
tutmu5lar, kimileride kendi istekleriyle bu yoldan çikip sapm15-
lare.

Kiyamet günü de ayni 5ekilde rabbimiz kullan için onlari


kendisine ula5tiracak bir "sirat kiiprüsü" koyacak. Bu sirattan

163 Bkz: l'lam El Muvakkiin, 1/62. Fevaid, 23. $ifaul alil, 1/87.
212 Bir Gilnahtn Yettnif Zaran

geçenler cennete girecekierdir. 15te bu sirattan geçecek olanlar


dünya hayatinda sirati mustakim üzere olanlardir.

Rabbimiz dünyada "sirati mustakime" üzerinde tuttugu


kimseyi i5te o günde de o yol üzerin de tutar. O günün de4et
ve sikintisinda ônlerinden ve saglanndan kullarina açik bir nur
ve aydinlik verir. Ayni dünya da kullannin imam'korudugu, bu
yol üzere onlan korur, yollanni aydinlattigi gibi ahirette de kul-
lanntn sirattan geçerken yollanni aydinlatir ve kiftprüyü geçene
kadar onlan nursuz ve aydinliksiz birakmaz.

Münafiklann ônünü aydinlatan nurlanni da agni dünyada


kaiplerinden nurunu sôndürdügü gibi en çok ihtiyaç duyduklan
zamanda siindürüverir.

Asi kullann dünya da i5lemi5 oldugu günahlan da; kancalar


ve dikenler 5ekline sokarak yolun (siratin) iki kenanna diker. i5te
bunlar günahkâr kullan dünya da Allah'a giden yoldan alikoy-
duklan gibi, oradan da kapiverirler ve cehenneme yuvarlarlar.
Bu ki5ilerin sirati geçerken yürüyü5lerinin hizini ve canliligini ay-
ni dünyada rablerine giden yoldaki htzlan ve canliliklanni kestigi
ve aldigt gibi alikoyar.

Müminler için bir de havz (havz-i kevser) koyar. Bu havuz-


dan içecek olanlarda, dünya da Allahu Teâlâ'ntn 5eriatindan iç-
tikleri kadanyla içerler. Dolayistyla dünya da rabbini 5eriattni
ya§atma ve yeryüzüne hâkim !alma noktasinda büyük çaba ve
gayret gôsterenler kana kana içecekler ve susuz kalmayacaklar-
dur. Fakat rabbimizin dinine onem vermeyen, ucundan kenann-
dan yüce dinimize sanlan, hizmet edenlerde hizmet ettikleri
oranda, gayret sarf ettikleri miktarda bu havuzun suyundan içe-
cekierdir.
11m Kayim E1-Cezviyye 213

Bu yüzden güzel karde5im!

Dünyada yapman gerekenleri, rabbinin üzerine yüklemi5 ol-


dugu sorumluluklan yerine getirme hususunda düenürken;
ahirete, onu gôrüyormugasina bak ve rabbinin iki dünyadaki
hikmetini tefekkür et.

Bôylece bakarsan yakînen 5unu bileceksin: Dünya; ahiretin


tarlasi, ne ekersen onu biçersin... Dünya; ahiretin adresi ve nu-
munesidir. Yani bu dünyadaki ya5am adresin ahiretteki ya5am
adresindir ve bu dünyadaki amellerinin yansimasi ahiretteki ha-
yatin olacaktir. Unutma ki insanlann ahiretteki mutluluk ve kôtü
olmalan bu dünyadaki iman, saiih amel ve bunlann zitlanndaki
ya5antilanna Ore olacakttr. Muvaffakiyet ancak

Günahlann cezalanndan birisine, dünya ve ahirette "watt


mustakim" den çikmak oldugunu gôrdün. i5lenen günahlann
bundan ba5ka bir cezasi olmasa bu cezadan daha büyük bir ceza
daha var mie?

i5lenilen günahin bir cezasi da itâat hususunda kulun ayagt-


nin yere çakilmasi, kimildayamamasidir. Hidayete yôneimek is-
ter ama yapamaz. 151emi5 oldugu günah.lar onu ayagindan yere
pirangalanmi5tir, hareket edemez. Ayaklan yere sabitlenmi5
olan kul ise aciz kalir ve hakka yôneimekten aciz kalir. Hakka
yônelmekten aciz olan bir kuldan daha aciz kim olabilir ki?

Altml5 Affina Zarar:

Günahin bir diger cezasi ise; kalbin ser etmesi, dilsiz et-
mesi, kôr hale getirilmesidir. Dolayistyla kaip fayda vermeyen
hakikat arasinda kalir ayni; saginn kulagtyla ses i5itmeye ça115-
mast, kiirün giizü ile renkieri ayirt etmeye çalt5mast, dilsizin dili
214 Bir Gibialiin Yetntif Zaran

ile konu5maya çalignasi gibidir. Nitekim bundan da ôyle bir


sonuç ortaya çikar; kôrlük, sagirlik ve dilsizlik kaipte ba5lar, asil
da ise kaip bôyle degildir. Kalbi bu hale getiren yine kulun ken-
disidir.

Yüce Allah: "Yeryüzünde dolagniyorlar mi ki, orada olanlari


akil edecek kalpleri, i5itecek kulaklari olsun. Ama yalniz gôzler
kôr olmaz, fakat gôgüslerde olan kaipler de ki r1e5ir." (Hac, 46)

Burada ifade etmek gerekir ki ayette "gôzün kôr olmasin-


dan" inkâr kastedilmemektedir yani kulun rabbimizin ayetlerini
inkâr ettigi anla5ilmamalidir. Nasil ôyle olabilir ki çünkü bir diger
ayette "Kôre güçlük yoktur" (Nûr, 61) denmi5tir. Bir ba5ka ayet-
te ise "Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ek5itti ve clôndû. Sen
nereden bileceksin, belki o arinacakti?" (Abese, 1-3) buyrulmu5-
tur.

Bilakis burada anlatilmak istenen esas kiirlügün sadece kaip


kdrlügü oldugu normal bildigimiz gôz kôrlügünün ise kalp keirlü-
güne nazaran kôrlük sayilmayacak kadar basit oldugudur. Flatta
bu yüzden normal gôze gôre; kalp kôrlügüne yakalanmi5 tama-
men kôrdür ve hiçbir 5ekilde geirmüyor denebilir. Bu bahsetti-
gimizin meselelerin ôrnekleri hadislerde çokça yer alir.

Mesela: Rasûlullah (s.a.v): "Güçlü kiki güre5te ba5kasini ye-


nen degildir. Bilakis o ôfkelendiginde kendine hâkim olan kim-
sedir"164

"Asti fakir gezip dola5an bir iki lokma elde eden ki5i degildir.
Fakir, insanlardan istemeyen, dolayisiyla fakirliginin farkina va-
rilmayip kendisine sadaka verilmeyen ki5idir."165

164 Buhari, 6114. Müslim, 6209.


Ibn Kayim El-Cezviyye 215

O halde diyebiliriz ki: i5lenilen günahlarin bir cezasi da kal-


bin kifer sagir ve dilsiz hale getirmesidir.

Altml5 yedinci Zarar:

Günahin bir cezasi da; bir kimsenin yerin dibine geçirilmesi


gibi kulun kalbinin yerin dibine geçirilmesidir. Günahkâr kalp
sahibi farkina varmadan kalbi esfel-i safilinlere (en a5agilara)
Kalbin esfeli safiline batirilmasi ise; bu kimsenin pislik-
lerde, rezaletierde ve alçak 4Ierde gezmesidir. Bunun
aksine Allah Teâlâ'nin yücelttigi ve kendine yakla5tirchgt kalp ise
iyilik ve hayirda, yüce ahlak ve güzel i5lerde, güzel sôzlerde do-
la§ir.

Seleften bir kimse 5steyle dernier: "Kaipler den ôyleleri var-


dir ki bazilari ar5 etrafinda bazilari ise pislik etrafinda dolaw-
lar."1"

Altnu5 Sekizinci Zarar:

4Ienilen günahlarin bir cezasi da bir ki5inin hayvanlara dii-


nüeürülmesi gibi günahkâr kimsenin kalbinin çirkin bir hay-
varun kalbine clônüetürülmesidir. Nasal Allah Teâlâ bir takim
günah i5leyen insanlarin 5ekillerini hayvanlara clônii5türmüge
ayni 5ekilde günah 4Ieyen kimselerin kalplerini de günahlarin
bir cezasi olarak bir Ulm çirkin hayvanlarin kalplerine clônü5-
türebilir. Günah i5leyen kimsenin kalbi, i5lemi5 oldugu günahtan
ôtürü hangi hayvanin kalbine benzetilmi5se artik o hayvan gibi

165 Buhari, 1479. Müslim, 1039.


166 Yazar, Miftah da zikretmiltir, 1/466. Mecmu' Fetava ibni Teymiyye, 5/524 Ahmed
bin Hadravey El-belhinin sôzü oldugu da sôylenmittir. Bzk: Sifat Es safve, 2/295. Taba-
kat Es sufiyye, 104.
216 Bir Giinahin Yetmif Zarart

hareketler yapmaya ba5lar nihayet ahlaki ve karakteri o hayvan


gibi olur.

Bu yüzden kalplerin bazilari sahibiyle arasindaki benzerlik-


ten dolayi domuz kalbine çevrilir yahut kôpek, e5ek, yilan, akrep
ve diger hayvanlarin kalplerine çevrilir.

Süfyan bin Uyeyne (r.a) 5u ayeti bu yiincle tefsir etmi5tir:


"Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gefikyüzünde) iki kanadiyla
uçan ku5lardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardir."
(En'am, 38)

l5te bu yüzdendir ki:

- Kimi insanlar normal yirtici hayvanlarin ahlakina,

- Kimileri ketipeklerin ahlakina,

- Kimileri domuzlann ahlakina,

- Kimileri e5eklerin ahlakina sahiptir.

- Kimileri ise tavus ku5unun tüyleriyle süslenmesi gibi süslü


elbiselerle süslenir.

- Kimi de e5ek gibi inatçi ve ahmaktir,

- Kimi de horoz gibi ba5kalanni kendine tercih eder,

- Kimi de güvercin gibi evcildir, beraberce ya5anabilir,

- Kimi de deve gibi kinli,

- Kimi de koyun gibi uysaldir, her enüyle iyidir,


ibn Kayim EI-Cezviyye 217

- Kimi de tilki gibi kurnazdir."167

Nitekim rabbimiz bu yüzden cahil ve haddi a5rni5 kimseleri


merkeplere benzetmieir: "Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla
amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap ta5iyan merkebin
durumu gibidir. Allah'in ayetlerini yalanlami5 olan kavmin du-
rumu ne kititüdürl Allah, zalimler toplulugunu dogru yola ilet-
mez." (Cuma, 5)

Bazen de bir kitipege benzetmieir: "Onlara (yahudilere),


kendisine ayetlerimizden verdigimiz ve fakat onlardan siyrilip
çikan, o yüzden de 5eytanin takibine ugrayan ve sonunda azgin-
lardan olan kimsenin haberini oku. Dileseydik elbette onu bu
ayetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandi ve he-
vesinin pgine dü5tü. Onun durumu tipki ki5pegin durumuna
benzer: Üstüne varsan da dilini çikarip solur, biraksan da dilini
sarkitip solur. l5te ayetlerimizi yalanlayan kavmin durumu bôy-
ledir. Kissayi anlat; belki d4ünürler." (Araf, 175-176)

Bazen de diger hayvanlara benzetmeir: "Andolsun, biz cin-


ler ve insanlardan birçogunu cehennem için yaratmi5izdir. Onla-
rin kalpieri vardir, onlarla kavramazlar; güzleri vardir, onlarla
geirmezler; kulaklari vardir, onlarla i5itmezler. l5te onlar hayvan-
lar gibidir; hatta daha da a5landirlar. asil gafiller onlardir."
(Araf, 179)

Günahkâr kimselerin kaiplerine verilen bu cezalar bazen üy-


le;iddetlenir ki, hafifçe ki5ilerin gifirünü5lerine yansir. Bu kimse-
lerin durumu feraset sahibi kimselerden gizli kalmaz ama diger
insanlar bu kimselerin durumunu anlayamaz.

167 Bzk: El-Uzle El Hattabi, 159. Tafsir Taberi, 6/270.


218 Bir Giinahin Yetinif Zarart

Flatta bu kimselere verilen cezalar ôyle §iddetli olur ki, ki§i-


nin §ekli çirkinle§meye ba§lar, ilerde ôyle bir dereceye ula§ir ki
tamamen §ekli bir hayvan §ekline difinügir. Nitekim Allah diler-
se günahkâr kimsenin kalbinden sonra da sureti de ayni o hay-
vanin §ekline çevrilir.

Rabbimizin yahudilere ve benzerlerine yaptigini gôrmedin


mi? Dyle ki onlari tamamen hayvana dônii§türmü§ maymunlar
ve domuzlar oluvermi§lerdir.

Sübhanallah!

Nice kalpieri tersine çevrilmi§ kalp sahibi kimseler vardir, ni-


ce kalpieri hayvan kalbine çevrilmi§ kalpler de vardir, nice yerin
dibine batinlmi§ kalpler vardir fakat sahipleri günahlar sebebiy-
le gaflette oldugu için bunun farkinda degillerdir.

Nice insanlar vardir; insanlann kendisini ôvmesine aldanmi§


ve kendini iyi kullardan zannederek rabbine itaat ve ibadet et-
meyi unutmu§tur.

Nice insanlar vardir; Allah'in kendisinin i§lemi§ oldugu gü-


nahlann üzerini stirtecegine ve hesaba çekmeyecegine aldan-
mer.

Nice insanlar vardir; Allah Teâlâ'nin kendisine vermi§ oldu-


gu nimetlerden, sayisiz nziklardan dolayi kendisinin Allah'in
sevgili bir kulu oldugunu zannetmi§, kendini kurtulanlardan ka-
bul etmeir. Oysa kendisine verilen nimetierin, onu imtihan
etmek ve iyice günahlara dalip dalmayacagi konusunda ônüne
konulmu§ bir süs oldugunun farkina varamamer.
ibn Kayim EI-Cemiyye 219

iste aslinda bütün bunlar kullara verilen birer cezadir ve ze-


lilliktir ama cahil kimseler bunlarin hepsini kendilerine verilen
birer zenginlik, keramet ve iyilik oldugunu sanirlar. Insanlarin
birçogunun hall ne acidir...

Altmi$ Dokuzuncu Zarar:

islenilen günahlann bir baska cezasi da kalbin tersine çev-


rilmesidir. Bôyle olunca artik kisi batili hak olarak hakki ise batil
olarak gôrmeye baslar. Ayni sekilde iyiligi kôtülük, kôtülügü ise
iyilik olarak gôrmeye baslar. insanlann arasinda bozgunculuk
yapar fakat kendisi insanlann arasini düzelttigini zanneder. ln-
sanlan Allah yolundan alikoyar fakat kendisi insanlari Allah'in
dinine davet ettigini savunur. Sapikligi hidayete tercih eder ya-
hut basic bedeller karsiliginda bath satin alir, ancak buna rag-
men hidayet üzere oldugunu zanneder. istek ve arzulannin pe-
sinden kosar fakat Allah'a itaat ettigini zanneder.

iste bunlarin hepsi islenilen günahlann cezalandir.

Yetmienci Zarar:

islenilen günahlann bir cezasi da dünyada kulun kalbi lie


Allah arasina bir perdenin çekilmesidir, bunun yaninda laya-
met günü daha büyük bir perdenin çekiimesine yol açmasidir.

Rabbimiz sôyle buyurur: "Hayir, hayir; onlann kazandiklan


kalbierini paslandinp kôrletmistir. Süphesiz onlar, o gün
Rablerinden gerçekten perdelenmis olan kimselerdir(O'nu gô-
remezier)!" (Mutaffifin, 14-15)

islenilen günahlar kisilerle kaipleri arasindaki mesafeyi ka-


tederier bôylece kaiplere ulasarak; kalpleri isiah edici, temizie-
220 Bir Ganahtn Yetm4 Zarart

yici olan 5eyler ile kalbi bozup ifsad eden, mutsuz edip kôtüle5-
tiren 5eyleri tespit ederler daha sonra kalpleriyle Rabbileri ara-
sindaki mesafeyi katederler bôylece kalplerin Rabblerine ula5-
masina, yakinla5masina ve ondan yardim almasina, gôzlerinin
sevinçle dolup nefsinin rahatlamasina engel olurlar.

Günahkâr kimse karanliklar içerisinde kalip gôzünün ônünü


giiremeyen bir kimse oluverir. Bu nedenle gôzünün ônünde
kendisine ibret verici 5eylerden ibret almaz hale gelir. Etrafin-
daki cahillerin akibetierini, günahkârlann b4anna gelenleri
gifirmez olur.

l5te i5lenilen günahlar; günahkâr kimselerle yaratialan olan


Rableri arasinda perde olmu5tur.

• 4Ienilen günahlarin bir ba5ka zarar ve cezasi da, kulun dün-


yada silontdu ve dar bir ya5am ynamasma sebep olmaser.

Hakeza ahirette ve berzah âleminde azap edilerek cezalan-


dirilir. Rabbimiz 5ôyle buyurur: "Kim de beni anmaktan yüz çe-
virirse 5Liphesiz onun sikintili bir hayati olacak ve biz onu, kiya-
met günü kôr olarak ha5redecegiz." (Tâhâ, 124)

Bazi tefsirciler ayetteki dar ve sikintili hayati; kabir azabi


olarak tefsir etmi5lerdir. Süphesiz kabir azabi da sikintili bir ya-
5amdir. Fakat ayet gen4 bir anlami içeriri bu yüzden daha kap-
samlidir. O halde ayet; Allah'in dininden, zikrinden yüz çevirip
günahlara dalanlara hem dünya da ve hem de ahirette can ya-
kici azabi haber verir.

Rabbimiz ayetlerinde zikrinden yüz çeviren kimselere sikin-


tili bir ya5am haber vermeir. Ôyleyse ki5i ne kadar dünya da
müreffeh ve rahat bir ya5ama sahip olsa da kalbi; yalnizlik, kim-
11m Kayim El-Cezviyye 221

sesizlik, sikinti ve hüzün içerisinde parçalanmaktadir. Bôyle bir


kalp ise üzüntü ve dert içerisinde batil emeller peinde kfflr.

Fakat ki5inin bu halini; dünya sevgisi, liderlik a5ki, ehvet ve


arzular kapatir. Flatta belki de bu günahlar yaninda içki müpte-
laligi eklenir ama diger i5lenilen günahlar içkinin vermis oldugu
sarho5luktan daha kestü ve daha zararli bir sarho5luga sebep
olur. içki sarhffl olan kimse bir müddet sonra ayikir ve kendine
gelir fakat diger dünya sevgisi, a5k, liderlik hirsi, istek ve arzula-
rin pe5inden gitmenin vermis oldugu sarho5luktan ki5i mezara
konana kadar ayikamaz.

O halde dar ve sikintili bir ya5am Allah Teâlâ'nin peygambe-


rine indirmi5 oldugu "Zikir"den yüz çeviren kimsenin vaz geçil-
mez ya5am biçimidir.

Hem dünya da ve hem de berzah âleminde tekrar


güne kadar dar ve sikintili bir hayat onu beklemektedir.

Bilinmelidir ki gezün aydinlanmasi, kalbin huzurla dolmasi,


nefsin rahatlamasi ancak kulun ilâhina kar5i, hakiki mabuduna
kar5i bütün kulluk gtirevlerini yerine getirmesiyle gerçekle5ir.
Yoksa kul, kullugunun geregini yerine getirmezse ne kadar dün-
yevi imkânlara sahip olursa olsun, ne kadar makam ve 5iihrete
sahip olursa olsun hasret, zillet ve sikintidan asla kurtulmaz.

Rabbimiz huzur dolu bir ya5ami sadece iman edip salih amel
i5leyenlere vermier: "Erkek veya kadin, mümin olarak kim iyi
amel i5lerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaptinz. Ve
mükâfatlanni, elbette yapmakta olduklannin en güzeli ile veri-
riz." (Nahl, 97)
222 Bir Giinahin Yetmif Zaran

Rabbimiz ayette, iman ve salih amel i§leyen kimselere dün-


yada huzur dolu bir ya§ami, ahirette ise en iyi mükâfat ve kar§i-
ligini vaad etmeir. O halde huzurlu ve müreffeh bir
hayat sadece iman eden ve Salih amel i§leyenler içindir.

Bir ba§ka ayette bu konu hakkinda buyrulur: "(MO-


lüklerden) sakinanlara: Rabbiniz ne indirdi? denildiginde, "Hayir
(indirdi)" derler. Bu dünyada güzel davrananlara, güzel mükâfat
vardir. Ahiret yurdu ise daha hayirlidir. Takvâ sahiplerinin yurdu
gerçekten güzeldir!" (Nahl, 30)

"Ve Rabbinizden magfiret dilemeniz, sonra da ona tevbe


etmeniz için (indirildi. Eger bu emrolunanlari yaparsaniz) Allah
sizi, tayin edilmi§ bir süreye kadar güzel bir §ekilde ya§atir, faz-
lasini yapan herkese de iyiliginin kar§iligin! verir. Eger yüz çevi-
rirseniz, ben sizin ba§iniza gelecek büyük bir günün azabindan
korkarim." (Hûd, 3)

Gerçek dünya ve ahiret nimetlerini elde edecek olanlar sa-


dece mümin olanlardir. imanlarini Salih amellerle ispat eden-
lerdir. i§te bu kimseler dünyada ve ahirette huzur içerisinde


olacak olanlardir.

Zira hakîki nimetieri; nefsin huzurlu olmasi, kalbin rabane


haram §ehvet ve zevkleri, §üpheli olan bo§ i§leri terk eden kim-
se elde edebilir. Sevinç ve ne§e, huzur ve Onu'rahatligi, afiyet
ve mutmainlik ancak rabbe kar§i kullugun gerçekle§tirilmesi ile
elde edilebilir.

i§te hakiki nimetler bunlardir, dünyada ki bir takim bedeni


ve dünyevi nimetieri hakiki nimetler zannedenler aldanmakta-
dm O halde beden nimetlerinin ve zevklerinin hakiki nimetlere
kwas edilmesi bile dû§ünülemez.
ibn Kayim EI-Cezviyye 223

Bu nimet ve zevkleri tadanlardan bir kimse demekte-


dir: "Sayet hükümdarlar ve prensier içinde bulundugumuz 5u
huzur ve mutlulug'u bilselerdi bizlerle mutiaka sava5irlardi"168

Bir ba5kasi 515yle demektedir: "Kalbim, bazen ôyle (ho5) an-


lar ya5iyor ki o vakit "Eger cennet ehli bôyle bir ya5am içerisin-
deyseler hakikaten çok ho5 bir ya5am içerisindedirler"169

Bir ba5kasi: "Dünyada bir cennet vardir o cennette ahirette-


ki cennet gibidir. Bu dünya da cennete giren ahiretteki cennete
de girer, bu dünyada ki cennete giremeyen ahiretteki cennete
de giremez."170,17'

Peygamber efendimiz (s.a.v) bu sifezleriyle anlatilmak istedi-


gi cenneti 5u sôzlerinde i5aret etmi5tir: "Cennet bahçelerinden
geçerseniz, yiyiniz içiniz" buyurdu. Ashap: "Ey Allah'in Rasulü!
Nedir cennet bahçeleri?" dediler. Peygamber de: "ilim meclisle-
ridir" buyurdu.172

Bir ba5ka hadiste 5ôyle buyrulur: "Evim ile minberim arase


cennet bahçelerinden bir bahçedir."173

Rabbimiz: Sen ey karde5imi"iyiler nimet içindedir, keitüler


ise yakia ate5 içindedir" (infitar, 13-14) ayetinin sadece ahiretle
ilgili oldugunu zannetme. Aksine iyiler üç yurtlarinda da (dünya,Ille

le Ibrahim bin Ethem'in sôzüdür. Bkz: Hilye, 7/439. El-Miflah, 1/183. EI-Vabil Es Say-
yib, 110. igasetül Lehfan, 932. ibni Asakir tarihin de, 6/303.
169 Ebi Süleyman El Magribiye ait sôzdür.

170 Bkz: El-Vabil Es-sayyib 98. Medaric Es-salikin, 159.

171 Bu dünyadaki cennete girenler ahiretteki cennete-Allahm izni ile- girecek olanlardtr.

Bu chinyadaki cennet; iman ve imanm geregini yerine getirilerek, imam bozacak 95z,
amel ve inanç içerisine girmeden hicret ve cihad etmektir. Her kim bu dünyada rabbinin
emirlerini yerine getirerek kulluk ederse ahirette en giizeli ile mükâfatlandmlacaktir.
Çev.
172 Tirmizi, 3510. imam Ahmed, 3/110. Ebu Ya'la, 3/155. ibni Adiy kâmil, /6/136. ibni

Hibban mecruhin, 2/252.


173 Buhari, 1195. Müslim, 1390.
224 Bir Gilnalan Yetniif Zarari


berzah, ahiret) nimet, kiitüler ise üç yurtlarinda da ates içinde-
dirler.

Dünyada kalbin iyi olmasindan, gemlün mutmain olmasin-


dan daha lezzetli ve daha güzel bir sey olabilir mi ki? Sôyler mi-
siniz; Rabbi tanima, sevme ve rabbin rizasina uygun yasamadan
daha güzel hangi lezzet ve hangi nimet olabilir ki?

Selim bir kalp,'" sirkten temizlenmis bir kaiptir.

Nitekim rabbimiz dostu Ibrahim'i kalbinin selim bir kalp ol-


masi nedeniyle ifivmüs ve buyurmustur: "Süphesiz Ibrahim
de onun (Nuh'un) milletinden idi. Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile
geldi." (Saffât, 83-84).

Yine bize O'nun duasini aktarmistir: "Sonrakilerin beni güzel


sekilde anmalanni sagla. Beni nimet cennetine varis olanlardan
Babami da bagisla, o süphesiz sapiklardandir. Insanlarin di-
riltilecegi gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden baska kimseye
malin ve ogullarin fayda vermeyecegi gün, beni rezil etme' de-
misti."(Suara, 88-89).

174 Selim "Selime"den gelir. Islâm kelimesiyle aym kôktendir. Liigat ma'nâsi itibariyle
kalb-i selim, hastaliksiz ve anzasiz kalb demektir. Daha has ma'nâda ise o, islâm'dan
ba.ska her seye kapah olan kalbdir.
Kalb-i selim sahibi olmak, Kur'ân-i Kerîm'de mii minier adora ortaya konan vasiflan ya-
samakla minnkündür. Bu tarif umumidir ve her seyi içine ahr mahiyettedir. Âise (r.anh)
Validemize sorarlar: "Allah Rasûlü'nün ahlâln nasildi?" Cevap verir: "Siz hiç Kur'ân
okumuyor musunuz?" "Okuyoruz", derler. Validemiz sifezüne devam eder: "O'nun ahliet
Kur'ân"di. "Evet, ICur''ân, evvelâ Rasûlullah (s.a.v.) kendi hayatim ona Ore düzenlesin,
tanzim etsin diye bir kitaptir. Once O, sonra da, imam nasil yapiyorsa arkada-
ki cemaat da ôyle yapacak yani bütün Ümmet-i Muhammed düsüncelerini, tasavvurlan-
m hayat ve ahlâklanm ona gôre tanzim edecektir. Günümüzde çok hümanistler var,
"Benim kalbim temiz, zira ben insanlan çok seviyorum, hep onlar için hayra kosuyo-
mm." diyorlar, ama boâtur, çünkii inkâr içindeki bir kalb kat'iyyen selim ve sâlim ola-
maz. Zira kâinatm sahibini inkâr eden bir kalb kûfiir içindedir ve kat'iyyen pak olamaz.
Çev.
ibre Kayim El-Cezviyye 225

Selim kaip; 5irk, kin, kiskançlik, nefret, haret, bencillik, kibir,


dünya ve 5iihret sevgisinden korunmu5 olan, Allah'tan uzakla5-
tiran her çe5it âfetten salim olan, sôyledigiyle çeli5en her 5üp-
heden, rabbimizin emrine ters dü5en bütün 5ehvetlerden uzak-
la5an, istek ve arzulanyla rabbinin emirleri kar5i kar5iya geldi-
ginde Allah'in emirleri dogrultusunda hareket eden kaip; selim
bir kalptir.

15te bu selim kaip, üç yurtta da ahiretten once acele olarak


kendisine cennet verilen kalptir; "Dünya", "berzah", "ahiret"
hayatinda...

Bir Kalp; Ancak Su Be$ 5eyden Selamette Oldugunda "Se-


lim Bir Kalp" Olur:

1- Tevhidi bozan her çe5it 5irkten,

2- Sünnete ters dü5en bid'atlerden,

3- Allah'in emirlerine ters düen her çe5it 5ehvet ve arzu-


dan,

4- Zikirle çeli5en gafletten,

5- Allah'a kar5i muhiis bir kul olma yiinünde bütün engel-


lerden.

i5te bu bey 5ey, Allah'tan perdeleyen manilerdir. El-


bette buniann her birinin altinda da birçok çe5it perde de vardir
ve hatta bunlarin her biride ayri ayri yine sayisiz perdeler içerir
diyebiliriz.

Imtihanin geregidir ki bu saymaya çali5tigimiz perdeler ve


engeller kulu rabbinden uzakla5tirmayi hedefler. Bu yüzdendir
226 Bir Ganahin Yetntif Zarari

ki, kul her zaman hidayete ve ayaklarinin islam dini üzere sabit
kalmasina muhtaçtir. Her daim kul Allah Teâlâ'dan kendisini
dogru yola iletmesini istemeli ve hatta bu konuda çokça duaci
olarak israr etmelidir. Aslinda kul hidayetten daha fazia ba5ka
bir 5eye muhtaç degildir. ihtiyaç duydugu yegâne 5ey hidayettir.
Hidayetten daha degerli hiçbir nimet yoktur. Her kim hidayet
nimetine sahip ise ba5ka bir 5eye muhtaç olmaz.

Günahlann Derecelerinin Farkh Ohms'Ve Günahlann Ash:

Günahlar; büyüklükleri ve zararlari bakimindan derece de-


recedir dolayisiyla dünya ve ahiretteki cezalan da ona Ore de-
rece derece farkli olacaktir. Biz burada Allah'in yardim ve tev-
fikiyle175 kapsamli bir 5ekilde açiklamaya çali5alim.

Günahlann asli iki 5eydir:

1- Allah Teâlâ'nin ve peygamberinin (s.a.v) emrettiklerini


terk etme.

2 - Allah Teâlâ'nin ve peygamberinin yasakladiklanni

Nitekim rabbimiz; insanlann ve cinlerin atalan olan Âdem-


Havva-iblis'i bu iki asil ile imtihan etmi5tir.

Emirleri terk etme ve yasaklan i5leme; i5lenildigi yer baki-


mindan azalarda gifirülmesi ve kaipte gizli kalmasi yitinüyle iki ki-
simdir.

i5lenilen günah bakimindan "Allah hakki" ve "insanlann


hakki" olmak üzere de iki kisimdir. Aslinda "insanlann hakki"
her halükarda "Allah'in hakki" anlamina gelir. Ancak bôyle diye

175
Basarili ktlmasi. Çev.
ibn Kayim EI-Cezviyye 227

sôylememizin sebebi; davaci olmalari halinde, hakiari sabit ol-


duêu takdirde haklarinin verilmesinin zorunlu olu5u ve ayni za-
manda haklarindan vazgeçmeleri durumunda ise hakiarinin
dü5mesi sebebiyledir.

Günahlarin hepsi 5u dôrt kisimdir:

1- Allahu Teâlâya ait olan sahiplenilmesi; mele-


k iyye,

2 - 5eytanî günahlar,

3 - Vah5i/yirtici hayvani günahlar,

4 - Hayvanî günahlar...

i5lenilen günahlar mutiaka bu dôrt kisimdan birindendir,


bunlarin di5ina çikmaz.

Birinci Kisim Günahlar (Melekiyye); ki5ilerin rabbe ait olan


iizelliklerin birisininkulyahut kullar tarafindan sahiplenmesi ve
yapilmasiyla vuku bulur. Bu günahlar: büyüklenme, kibirlenme,
azginlik, zorbalik, ezme, yücelme ve insanlari kul edinme gibi
Rabbe ait olan iïzelliklerin, kullar tarafindan i5lenmemesi gere-
ken sifatiarin yapilmasiyla olur.176

Elbette bu kisma Allah'a 5irk ko5ma da girer

Su gunumuzde Rabbe ait üzelliklerin insanlar tarafindan ele alinmasi birkaç sekilde
tezahür etmektedir: Allah tealanm kanun koyma halclumn bir talant farkh isimlendirme-
ler ve amellerle insanlar tarafindan ele almmasr, anlasmazhk aninda Allahm kanunlanna
deffil de insanlarm koymus oldugu kanunlara basvundmasi, Allah'tan istenihnesi gere-
ken yardunlann Allahm dismda bir takim sahislara yahut yerlere yapilmasi hakeza AI-
lah'm dismda baska seylere/yerlere adaklar adanmasi, dismda baska 5eyler üze-
rine yeminler edilmesi gibi birçok konuda günümüz insanlari Allah'a ait üzellikleri Al-
lah'a vermemektedir. Çev.
228 Bir Giinahin Yetatif Zarart

5irk ise iki çeetir:

Birincisi; Allah'a isim ve sifatiarinda ortak ko5mak, rabbin


yaninda ba5ka ilâhlar edinmesi,177

ikincisi; Allah'a kar5i kulun kendi amellerinde 5irk komasi.

Bu ikinci 5irk çe5idi ise kulun Allah'a ortak komasiyla yaptigi


amelin bop gitmesiyle birlikte beiki cehenneme girmesine se-
bep olmayabilir.

Bu kisim günahlar; i5lenilen günahlarin en büyügüdür. Bu


kisim içerisine; Allah Teâlâ'nin yaratmasi ve emretmesi hususla-
rinda; bilgisi olmaksizin kulun bir eyler sôylemesi de girer. Ni-
tekim kim bu tür günahlar Rabligi ve hükümdarligi
hususunda Allah'Ia bir çeki5me içerisine girmi5 ve Ona ortaklik
etm4 demektir. i5te bu yüzden bu tür günahlar Allah katindan
en büyük günahlardir.

ikinci Kusum Günahlar (5eytani):

Seytanî günahlar ise;

Bu tür günahlari i§leyenler ayni 5eytanin i5lemi§ oldugu gü-


nahlari yapanlar gibi oldugundan bôyle Haset,
gereksiz dü5manlik, aldatma, hilakârlik, kandirma, gereksiz nef-
ret, gereksiz kin, Allah'a isyani güzel ve hop gstisterip emretme,
Allah'a itaate etmeyi nehyedip çirkin gitisterme, dinde bidateler

177 $unu unutmamak gerekir ki, hiç kimse ben sirk kosmak istiyorum diyerek sirk kos-
maz. Kulluk hayatmda zaruri olarak bilmesi ve Cigrenmesi gerekenleri ifirerune-
digi yahut ôgrendigi ile amel etmedigi için düser ve sirke düstügünden haberi ol-
maz. $irk: Allah tealanm rabliginde yani kendi fiillerin Allah tealayi birlemeye aykin
her ameldir. Yine Allah tealanm ilahliffinda yani kulun kendi fiillerinde tealayi birleme-
ye aykin her ameldir. Yine Allah tealanm isim ve sifatlarmda kulun tevhide aykin her
ameldir. Çev.
fbn Kayint E1-Cezviyye 229

çikartarak, dinin aslinda olmayan yeni 5eyler yapma, bid'at ve


sapikliga çagirma.

Anlatmaya çaleigimiz bu kisim günahlar; zarar ve kôtülügü


ne kadar az da olsa yine de zarar ve kiitülük bakimindan birinci
kisma en yakin olan günahlardir.

Üçüncü Kusum Günahlar(Vahrnwha- Hayvani):

Gereksiz Müslümanlara düenanlik besleme, kizginlik, Müs-


lümaniann gereksizce kanini dôkme, aciz ve zayiflann üzerine
çôkerek onlara zulmetme gibi günahlar. 15te bu tür günahlar
sebebiyle insan oglu insanlara kart' çeet çeet eziyetler eder,
zulüm ve ieenceler yapar, hepsinin kaynagi ise bu kisim günah-
lardir.

Dôrdüncü Kusun Günahlar Hayvani Günahlar:

Aç gôzlülük, oburluk, mide ve cinsel arzulann giderilmesin-


den kaynaklanan günahlar. Hirsizlik, yetim male yeme, insanla-
rin malin' haksizca yeme, cimrilik, bencillik, korkaklik ve deh5e-
te düeirüp tedirginlik verme ve bunlann dienda baea günah-
larda bu kisim içerisine girer.

insanlann çogu; melekiyye diye ifade ettigimiz, kielerin


rabbe ait olan iïzelliklerin birisini sahiplenmesi ve yapmasiyla
gerçekle5en günahlan ve yirtia hayvani günahlara ieemeden
aciz olduklanndan dolayi bu tür günahlar' ieerler. Dolayisiyla da
diger kisimlarindaki günahlara da bu kapidan girerler. Bu kisim
günahlar, insanlari tutup diger daha büyük günahlara gestürür.

i5te insanlar ilk ânce dôrdüncü kisim günahlar olan hayvani


günahlar ieeyerek günahlara dalmaya baearlar. Sonra vahe
230 Bir Glinahus Yetmig Zarari

hayvansal günahlar i5lerler daha sonra eytanî günahlar i5leme-


ye ba5larlar ve en son olarak Rablikte ortak ko5arak bir çeki5me
içerisine girerek 5irke düerler.

i5te bu anlatmaya çalt5tigirniz günahlar üzerinde iyice dü5ü-


nen kimse; birinci kisim günahlann, ikinci kisim günahlara, ikinci
kisim günahlann üçüncü kisim günahlara, üçüncü kisim günah-
lann dôrdüncü kisim günahlara kapi açtigini gôrecektir. Bunlari
iyice tetkik edip dü5ünen ki0er ise nihayetinde alt kisim günah-
lann büyük günahlara yani 5irke ve küfre açilan koridorlar oldu-
gunu gôrür. Sôyle diyebiliriz; her küçük günah büyük günahlann
postacisidir. Bu yüzden küçük günah, hiçbir zaman küçük günah
olarak kalmaz.

GÜNAHLAR iKi KISIMDIR

Kur'an ve sünnette var olan delillerle, sahabenin, tabiinin ve


daha sonraki imamlann icmasi ile günahlar iki kisma ayrilir:

1 - Büyük (kebair)

2 - Küçük (Sagair)

Rabbimiz bu konuda 5ôyle buyurur:"Eger yasaklandiginiz


büyük günahlardan kaçinirsaniz, sizin küçük günahlannizi sfirte-
riz ve sizi 5erefli bir yere sokanz." (Nisa, 31).

"Onlar ki günahin büyüklerinden ve çirkin i5lerden kaçinir-


lar, yalniz bazi küçük kusurlar hariç. 5iiphesiz Rabbinin affi ge-
nieir."(Necm, 32) buyurmueur.
ibn Kaybn El-Centyye 231

Rasûlullah (s.a.v) ise buyurmustur: "giphesiz büyük


günahlardan kaçinildigi takdirde bes vakit namaz, aralarinda is-
lenen küçük günahlari siler."178

Günahlara Mükeffirat (Silen) Ameller Ise Üç Derecedir:

Birincisi: bazi hayr ve sevaplardir ki bunlar küçük günahlari


silme hususundadir; ya ihlâsin eksikliginden kaynakianan yeter-
sizlik ya da zayif olmasi sebebiyle ayni hastaligi tedavi etmede
miktar ve nitelik bakimindan hastaliga karsi koyamayan, zayif
kalan, yetersiz ilaca benzer.

ikincisi: bazi hayr ve sevaplarda vardir ki bunlar küçük gü-


nahlara karsi koyabilirler fakat hiç bir büyük günahl silme dere-
cesine yükselemezler.

Üçüncüsü: bazi hayr ve sevaplar ise bazi küçük günahlari si-


lebilme ayni zamanda bazi büyük günahlari silmeye güç yetirir-
ler.

Sen bu üç husus üzerinde iyice düsün; kafanda var olan bir-


çok sorulara bôylece yanit bulacaksin...

Rasûlullah (s.a.v) sôyle buyurdu:"Helak edici olan yedi sey-


den uzak durunuz" buyurdu. Ey Allah'in Resulü! Onlar nedir?
denildi. Allah Resulü (s.a.v):"Allah'a sirk kosmak, sihir yapmak,
bir hak karsile olmasi disinda Allah'in haram kildigi bir cana
laymak, yetim mal' yemek, faiz (yoluyla elde edilen kazanci)
zinadan
yemek, düsmana hücum sirasinda harpten kaçmak,
179
uzak durmus Müslüman kadinlara zina isnat etmek"

179 Müslim, tahara 233.


179 Buhari, 2653. Müslim, 87.
232 Bir Giinahin Yettnif Zarart

Bir ba5ka hadiste 5etyle buyrulur: Abdullah b. Mes'ûd (r.a)


demi5tir ki: Ey Allah'in Rasûlü, en büyük günah hangisidir? diye
sordum da...

Rasûl-i Ekrem; "Seni yaratrni5 oldugu halde Allah'a 5irk


ko5mandir," buyurdu.
Sonra hangisidir? dedim. (0); "Seninle beraber yemesinden
korkarak çocugunu ifildürmendir," diye cevâp verdi. Sonra han-
gisidir? dedim."Kom5unun helâliyle zina etmendir," buyurdu.

Rabbimiz de peygamberini tasdik ederek 5u ayeti indirdi:


"Onlar, Allah'in yaninda ba5ka ilah tutup ona yalvarmazlar. Al-
lah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar. Zina etmezler.
Bunlari yapan günaha girmi5 olur."(Furkan, 68)

BÜYÜK GÜNAHLARIN SAYISI

Büyük günahlann sinirli bir sayida olup olmadigi konusunda


âlimler iki giir05e sahiptir.

Sinirli bir sayida oldugunu sôyleyenler ise yine bunlann sa-


yisi konusunda ihtilaf etmi5lerdir.

-Abdullah bin Mesud (r.a.); dôrt tanedir,

-Abdullah bin Ômer; yedi tanedir,

-Abdullah bin Amr b. Âs; dokuz tanedir,

-Bazilari; on bir tanedir,18°

-Banian da; yetmi5 tanedir,181 demi5lerdi.

180 Bkz: Zadu-1 Mesir, 2/66. Tefsir ibni Kesir, 1/460.


181 Tavus ve ba.skalan, lbni Abbas'dan(r.a) rivayet etmistir. Bkz: Tefsir Taberi, 8/245.
ibn Kayim EI-Cezviyye 233

Bu konuda Ebû Tâlib EI-Mekkî 5Éiyle demektedir: Sahabele-


rin bu konudaki sôzierini bir araya getirdim ve inceledikten son-
ra gôrdüm ki bunlarin dôrdü "kalpte"dir:

1- Allah'a 5irk ko5mak,

2 - Günah i5lemede israr etme,

3 - Allah'in rahmetinden ümit kesme,

4 - Ki5inin kendisini dünya da ve ahirette Allah'in azabindan,


Allah'in helakindan güvende hissetmesi.

-Bunlann Dôrdü de dildedir:

1- Yalanci 5ahitlik,

2 - Temiz kadinlara zina iftirasinda bulunma,

3 - Yalan yemin,

4 - Sihir.

-Bunlarin üçü de midededir:

1- içki içme,

2 - Yetim male yeme,

3 - Faiz yeme,

-Bunlarin ikisi de fercdedir:

1- Zina yapma,

2 - Lut kavminin yaptigini yapma.


234 Bir Giinahtn Yetrnif Zarart

-Bunlarin ikisi de eldedir:

1- Kasten adam

2 - Hirsizlik yapma.

-Bunlann biri de ayaktadir: bu ise dü5manla kar5i1a0digm-


da sava§ meydanindan kaçmakttr.

-Bunlann biri de bütün bedenin islemis oldugu günahtir:


Bu ise Anne ve babaya kar51 gelmektir.182

Büyük günahlarm smirli bir sayida olmadigml sôyleyenlere


gelince; bu konuda bazilari: "Kur'an'da rabbimizin nehyettigi
bütün günahlar büyük", "hadisler de Rasûlullah'in (s.a.v) neh-
yettigi bütün günahlar da küçük günahtir" dem4lerdir.

-Bazdan da sôyle demistir: "Kur'an ve sünnette yer alan


nehiyle birlikte; Allah'm laneti, gazabi veya cezasi gibi tehditle-
rin haber verildigi günahlar büyük günahlar digerleri ise küçük
günahlardir." 183

-Banian da ;Ryle demistir: "Dünyada had cezasma çarpti-


rilmayi hak eden yahut ahirette tehdidi hak ettiren bütün gü-
nahlar büyüktür, bunlann dt5mda kalan her günah da küçük gü-
nahtir."1"

-Denilmistir ki: Bütün 5eriatlann haramliginda ittifak etmi5


oldugu günahlar büyük günahlar, bazi eriatlar da haram, diger-
lerinde haram olmayan günahlar ise küçük günahlardir.

182 Kuut El-Gulub, 2/288. Fethu-1 ban 12/183.


183 ibni Abbas ve Hasan basriden rivayet edilmi5tir. Bkz: $erh sahih Müslim, Nevevi
2/444.
I" ibni Hacer 5ifeyle demieir: Ebu Ya'lamn naklettigine gine bu süzü imam Ahmed ve
tafilerden Maverdi sôylemi3tir, 10/10. Bkz: Tefsir Taberi, 10/410.
ibn Kayim EI-Cezviyye 235

ki: Allah Teâlâ'nin ve Rasûlünün (s.a.v) lanet


etmi5 oldugu her günah büyük günahttr.

-Denilmieir ki: Nisa sûresinin bnndan zikredilen bütün


günahlar, büyük günahlardir "Eger yasaklandiginiz büyük gü-
nahlardan kaçinirsaniz, sizin küçük günahlannizi ôrteriz ve sizi
5erefli bir yere sokanz." (Nisa, 31)185

Günahlan büyük ve küçük diye ayirmayanlar 5ôyle demis-


lerdir: günahlar büyük ve küçük diye ayrilmaz. Zira i5lenilen gü-
nahlann hepsi Allah'a kart cüretkarliktir. Dolayisiyla rabbe bai-
kaldirma ve isyan ederek emrine kar51 gelme yéfinüyle hepsi bü-
yüktür. Meseleye emrine kar51 gelinmesi ve haramiarinin çig-
nenmesi bakimindan bakarak bütün günahlann büyük olmast
icap eder. Zaten günahlann kiitülük ve yol açtigi zarar bakimin-
dan bakilacak olursa hepsi aynidir.

Günahlann küçügü büyügü olmaz diyenler sôzierine 515yle


devam effiler: Allah Teâlâ'ya günahlar hiçbir 5ekilde zarar ver-
meyeceginden dolayi 4Ienilen günahlardan etkilenmez. Bu yüz-
den Allah Teâlâ katinda günahlartn buis' bazisindan büyük ol-
maz. Ortada "Allah'a kart isyan içerisinde olmak, emirlerini ye-
rine getirmeme" vardir. Mesele budur. Bundan dolayi günahlar
arasinda küçük büyük diye bir fark yoktur.

Ayni zamanda günahlann kiitülügü, cüretkârltga ve Rabbin


hakkinda bilgisizce konu5maya sevk eder. Bu yüzden bir kimse
haram olmadigina inanarak içki içse ya da zina etse hem cahilli-
ginin kettülügü ve hem de haram i5leme kettülügünü bir arada i5-
lemi5 demektir. Içkinin haram oldugunu kabul edip içse iki za-
rardan birini yaprnt5 demektir. Ki5inin cezaya maruz kalmast da

185 Bkz: Medaric salikin, 1/321.


236 Bir Gibiahm Yetmif Zarart

birinci degil ikinci durumda sitiz konusu olur. 0 halde günahin


dogurmus oldugu zarar; Allah Teâlâ hakkinda bilgisizce konus-
ma ve rabbe karsi cüretkârlik oldugunu gtisterir.

SEalerine devam ederler: Günah islemek itaat edil-


mesi gerekenin hafifé alinmasi ve yasagini küçümseme, saygi
gôstermeyip çigneme anlamina gelir. Bundan dolayi da günah-
lar arasinda büyük ve küçük diye bir fark yoktur. Yani günah gü-
nahtir.

Aym $ekilde derler ki: kul isledigi günahin büyüklügüne ve-


ya küçüklügüne bakmasin, bilakis âsî oldugu zâtin büyüklügüne
ve kadrine baksin. Günah islemekle ne kadar da saygisiz oldu-
guna ve itaat etmesi gerekene karsi ne kadar isyan içerisinde
olduguna baksin.

iste bu yüzden günahtan günaha bir fark yoktur. Çünkü


kendisine itaat edilen büyük bir kral tutsa kôlelerinden birini bir
is için uzak bir beldeye giinderse, diger bir baskasini da sarayin
yaninda ki bir için giinderse, bunlarin ikisi de kralin emrini ye-
rine getirmese, kral her ikisine de ayni sekilde kizar ve her ikisi
de ayni derecede gôzünden düser.

Derler ki: iste bu nedenledir ki Mekkeli bir kimse hac yap-


masa veya caminin yaninda oturan bir kimse cuma namazini
terk etse Allah katinda uzaktaki kisinin terk etmesinden daha
çirkindir. Zira yakin olanin üzerine vaciplik diger uzak olanin
üzerine vaciplikten daha faziadir. Ayni sekilde bir kimsenin iki
yüz dirhemi olsa zekâtini vermese bir baskasinin iki yüz milyon
dirhemi olsa ve zekâtini vermese, bu kimseler üzerlerine vacip
olan bir seyi yapmama konusunda exit halde olurlar. Zira bu iki
Ibn Kayim EI-Cezviyye 237

ki5iden her biri az veya çok olsun, malinin zekâtini vermemekte


israr ederse, cezalarinin ayni olmasi kaçinilmazdir.

Bu Konunun th(' Rabbimizin yeryüzünü ve gôkyü-


zünü yaratmasi bütün peygamberleri giinderi5i ve bütün kitap-
lan indiri5i; kendisinin birlenmesi, ibadet edilmesi, itaat edilme-
si ve bütün insanlarin bunlara davet edilmesi içindir.

Rabbimiz 5tiyle buyurur: "Ben cinleri ve insanlari ancak ba-


na kulluk etsinler diye yarattim" (Zariyat, 56) "Biz gükleri, yeri
ve aralarindakileri ancak hak ile yarattik" (Hicr, 85)

"Allah, yedi kat gifle ve yerden bir o kadarini yaratandir.


Ferman bunlar arasindan inip durmaktadir ki, bôylece Allah'in
her 5eye kadir oldugunu ve her 5eyi ilmiyle ku5attigini bilesiniz."
(Talak, 12)

"Allah; Ka'be'yi, o saygideger evi, haram ayi, hac kurbanini


ve (bu kurbanlara gerdanlikiari insanlarin din ve dünyalan
için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kildi. Bunlar, giiklerde
ve yerde ne varsa hepsini Allah'in bildigini ve Allah'in (zaten)
her 5eyi hakkiyla bilmekte oldugunu bilmeniz içindir." (Maide,
97)

Allah Teâlâ'nin var olan bütün her 5eyi yaratmasinda ve bir


takim emirler vermesinde ki amaç; isim ve sifatlannin bilinmesi
sadece kendisine kulluk (Îbadet ve itaat) edilmesi, gefiklerin ve
yeryüzünün adaleti ile ayakta kalmasiyla adaletinin insanlar
üzerinde de gerçekle5tirmesidir.

Rabbimiz 5ewle buyurmu5tur: "And olsun biz peygamberle-


rimizi açik delillerie gtinderdik ve insanlanin adaleti yerine ge-
tirmeleri için beraberlerinde kitabi ve mizani indirdik. Biz demiri
238 Bir Gilnahin Yetmif Zarari

de indirdik ki onda büyük bir kuwet ve insanlar için faydalar


vardir. Bu, Allah'in, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak
yardim edenleri belirlemesi içindir. Süphesiz Allah kuvvetlidir,
daima üstündür." (Hadîd, 25)

Ayetlerde gsfirüldügü gibi Allah Teâlâ'nin peygamberleri


geindermesinin ve kitaplar indirmesinin yegâne gayesi; insanla-
rin adaleti yeryüzünde ikame etmeleridir. Adalet ancak Allah'in
adaleti ile saglanabilir. Allah'in adaletinin cli5inda adalet yoktur.
Adalet oldugu iddia edilenlerin hepsi de zulüm ve haksizliktir.

Rabbim bizieri; küçük, büyük her türlü günahtan muhafaza


eylesin...

Allahümme Âmin...

You might also like