You are on page 1of 178

(MB)

EŞYA HUKUKU 2. DÖNEM (16.HAFTA) 238)


ŞERHLER  Rehinli Alacaklının Boşalan Dereceye İlerleme Hakkı (MK
871/III)
Medeni Kanun, birbirinden farklı üç konuda Tapu Siciline  Paylı mülkiyet konusu taşınmazlarda yararlanma, kullanma ve
Şerh verilmesi olanağını kabul etmiştir: yönetime ilişkin olarak paydaşların yaptıkları anlaşmadan
 Kişisel Hakların Şerhi doğan hak (MK 695/II)
 Tasarruf Yetkisi Kısıtlamalarının Şerhi  Paylı mülkiyet konusu taşınmazlarda paylı mülkiyetin
 Geçici Tescil Şerhi sürmesine ilişkin sözleşmeler (MK 698/II)
 Taşınmaz mülkiyetinin kanundan doğan kısıtlamalarının
ortadan kaldırılması veya değiştirilmesine ilişkin sözleşme
Medeni Kanunun 1009. ve 1010. maddelerinde, üç (MK 731/II)
amaca yönelik olarak bir tapu işlemi olan şerh  Yasal önalım hakkından feragat sözleşmesi (MK 733 / II)
düzenlenmiştir. Şerh:  Taşınmaz malikine kalan yapılar için üst hakkı sahibine
ödenmesi kararlaştırılan bedelin miktarı ve hesaplanış biçimi
 Şahsi hakların kuvvetlendirilmesini, ile bu bedel borcunun kaldırılmasına ve arazinin ilk hale
 Malikin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını, getirilmesine ilişkin anlaşmalar (MK 830)
 Geçici tescilin tapuya yazılmasını sağlar.  Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, evliliğin iptali veya boşanma
halinde aile konutunda kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya
hangi eşin devam edeceği hakkında yapılan sözleşmeden
Tüm bu işlemler, Tapu Kütüğü ve Kat Mülkiyeti
doğan konutta kalma hakkı (MK 254),
Kütüğünün ilgili sütununa kaydedilirken, Tapu ve  Bağışlayana dönme koşullu bağışlamada dönme koşuluna
Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Genelgesiyle 21.05.2015 ilişkin hak (BK 292/II)
tarihinden itibaren tüm Tapu Müdürlüklerinde Haciz  Kira sözleşmesinden doğan kiracılık hakkı (MK 1009/1, BK
Şerhlerinin salt Elektronik Ortamda tutulması 312)
uygulamasına geçilmesi öngörülmüştür.  İrtifak Hakkı Vaadi ve Bağışlama Vaadi (TST 47/a/c)
Bu Genelgeden kısa süre sonra da, Tapu ve Kadastro şerh edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Genel Müdürlüğü’nün 23.06.2015 tarihli Genelgesiyle, Ancak, MK 1009/1’de, kanunda açıkça belirtilen Kişisel
tüm Şerh ve Beyanlar 02/07/2015 tarihinden itibaren Hakların Şerh edilebileceği ifade edildiğine göre, söz
Tapu Kütüğündeki Şerhler ve Beyanlar sütununa konusu Kişisel Hakların Şerhine olanak tanıyan bu
kaydedilmeyip yalnız Elektronik Ortamda tutulması düzenlemenin Tapu Sicili Tüzüğünde yapılması MK
uygulamasına geçilmiştir. 1009/1 ile bağdaşmamaktadır.
1. Kişisel Hakların Şerhi: Kişisel Hakların Şerhi: Kanunda şerh verilmesi imkanı
a. Şerhin Konusu: kabul edilmiş olan kişisel haklar için şerh kurumundan
Medeni Kanun, bazı Kişisel Hakların Tapu Siciline Şerh yararlanılabilir.
verilmek suretiyle kuvvetlendirilmesini mümkün kılmıştır. • MK’da belirtilenler
MK 1009/1’e göre: “Arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz • BK’da belirtilenler
satış vaadi, kira, alım, önalım, geri alım sözleşmelerinden • Tapu Kanunu’nda belirtilenler
doğan haklar ile şerh edilebileceği kanunlarda açıkça
öngörülen diğer haklar tapu kütüğüne şerh edilebilir.”
(1) MK’ da Düzenlenen Şerhler:
Bu hükümden de anlaşılacağı gibi, şerh olanağı, her türlü • Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan hak (MK.
kişisel hak için geçerli değildir. Sadece şerh edilebileceği m.1009)
kanunda açıkça öngörülen kişisel haklar için şerh olanağı • Taşınmaz satış vaadinden doğan hak (MK 1009/1)
söz konusu olabilir.
• Sözleşmeden doğan önalım hakkı (MK. m.735)
Hukukumuzda tapu kütüğüne şerh edilebilecek kişisel • Sözleşmeden doğan alım hakkı (MK. m.736)
haklar veya bu hakların doğmasını sağlayan sözleşmeler
• Sözleşmeden doğan gerialım hakkı (MK. m.736)
şunlardır:
• Rehinli alacaklının boş dereceye ilerleme hakkı (MK.m.871/3)
 Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinden doğan arsa payını
edinme hakkı (MK 1009/1, Tapu K. 26/VII), • Paylı mülkiyet konusu taşınmazlarda yararlanma - kullanma -
 Taşınmaz Satış Vaadinden Doğan Hak (MK 1009/1, Tapu K. yönetime ilişkin paydaşların yaptıkları anlaşmadan doğan hak
26/VII) (MK. m.695/f. 2)
 Sözleşmeden Doğan Önalım Hakkı (MK 735, 1009/1, BK 238) • Paylı mülkiyet konusu taşınmazlarda paylı mülkiyetin
 Sözleşmeden Doğan Alım Hakkı (MK 736, 1009/1, BK 238) sürmesine ilişkin sözleşmeler (MK. m.698/f. 2)
 Sözleşmeden Doğan Geri Alım Hakkı (MK 736, 1009/1, BK • Taşınmaz mülkiyetinin kanundan doğan kısıtlamalarının
-1-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
ortadan kaldırılması veya değiştirilmesine ilişkin sözleşme nedeniyle en azından yazılı olarak yapılması şarttır.
(MK.m.731/f.2)
Kanun koyucu bazı kişisel hakların şerhinde yukarıda
• Yasal önalım hakkından feragat sözleşmesi (MK.m.733/f. 2) belirtilen esastan ayrılarak taraflardan her birinin bir Şerh
• Taşınmaz malikine kalan yapılar için üst hakkı sahibine Anlaşmasına dayanmaksızın Şerh İsteminde
ödenmesi kararlaştırılan bedele ilişkin anlaşmalar bulunabileceğini kabul etmiştir.
(MK.m.830)
Örneğin, Tapu Kanunu’nun 26. maddesinin VII. fıkrasına
• Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejiminde Evliliğin İptali veya Boşanma
göre Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmeleri ile Arsa Payı
Halinde aile konutunda kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya
Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde taraflardan her biri şerh
hangi eşin devam edeceği hakkında yapılan sözleşmeden
doğan konutta kalma hakkı (MK.m.254) isteminde bulunabilmektedir.
Böylece, Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmeleri ile Arsa Payı
(2) BK’ da Düzenlenen Şerhler: Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde geçerli bir sözleşmenin
varlığı şerh için yeterlidir; ayrıca bir şerh anlaşmasına
• Bağışlayana dönme koşullu bağışlamada dönme koşuluna
ilişkin hak (BK.m.292/f.2)
gerek yoktur.
• Kira sözleşmesinden doğan kiracılık hakkı (MK. 1009/1, BK ***Şerhler, hükümlerini Tapu Kütüğünde bu konuda
312) tahsis edilen sütuna yazılmış olmak şartıyla, Yevmiye
(3) Tapu Kanunu’nda Düzenlenen Şerhler:
Defterine yapılan kayıt tarihinden itibaren doğurur.
• Taşınmaz satış vaadi (Tapu K. m.26/f.7) c. Şerhin Süresi:
Kanun koyucu bazı kişisel hakların Şerh Süresini azami bir
b. Kişisel Hakların Şerhi İçin Aranan Şartlar: süreyle sınırlamıştır.
Aksine bir hüküm bulunmadıkça, Tapu Sicilinde hak sahibi ***Önalım, Alım, Geri Alım Hakları için öngörülen azami
olan kişilerin yazılı bir istemi olmadan Tapu Sicili üzerinde süre şerh tarihinden itibaren on yıldır (MK 735/II, 736/II).
işlem yapılamaz. (TST 16, 17) Bu haklara ilişkin şerhler, daha kısa bir süre tayin
Bu bağlamda, Kişisel Hak sadece bu konuda tasarrufa edilmemişse, on yıl geçtikten sonra etkisini kaybeder.
yetkili olduğunu kanıtlayan Taşınmaz Malikinin istemde ***Taşınmaz Satış Vaadinden Doğan Hak ile Arsa Payı
bulunması üzerine Sicile şerh verilebilecektir. Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden doğan hakka ilişkin şerh
Şerh verilebilen bir kişisel hakkın varlığı, bunun kütüğe için öngörülen azami süre ise, şerh tarihinden itibaren beş
şerh verilmesi için de yeterli değildir. Ayrıca, Şerh için, yıldır (Tapu Kanunu 26/VIII).
taraflar arasında yapılmış, şerhin hukuki sebebini teşkil Bunların dışındaki Şerhler için kanun azami bir süre tayin
eden bir Şerh Anlaşması’na da gerek vardır. Eğer böyle etmemiştir.
bir anlaşma yoksa, kişisel hak sahibi karşı taraftan
hakkının şerh ettirilmesini isteyemez. BK 312’de Taşınmaz Bu bağlamda, bir Kişisel Hakkın Şerhi, belli bir süreyle
Kira Sözleşmesinin Tapu Siciline şerh verilebilmesi için sınırlanmamış ise, şerh konusu Kişisel Hak mevcut olduğu
sürece etkisini sürdürür.
taraflar arasında doğrudan doğruya şerhi hedef tutan bir
anlaşmanın varlığı aranmıştır. Şu halde, Bağışlayana Dönme Koşullu Bağışlamada şerh,
Diğer taraftan, MK 735/I’de Sözleşmeden Doğan Önalım şartın gerçekleşip gerçekleşmediği belli oluncaya kadar
etkisini koruyacaktır.
Hakkının, Sicile şerh verildiği takdirde, Şerhte belirtilen
sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı Şerhlerin İcrası ve Etkisini Yitirmesi
kullanılabileceği hükme bağlanmıştır. Tapu K. Uygulaması
MK 736/I’de ise, Alım ve Geri Alım Haklarının Sicile şerh MK. ve BK. Uygulaması (Taşınmaz satış vaadi ve arsa payı
verildiği takdirde, şerhte gösterilen süre içinde yine her karşılığı inşaat sözleşmesi)
malike karşı kullanılabileceği hükme bağlanmıştır.  Taşınmaz maliki şerh  Taraflardan her biri şerhi
TST 51/I’e göre de Şerhler, özel sütununa konusu, süresi, talebinde bulunmalıdır. talep edebilir.
varsa değeri gösterilmek suretiyle yazılır.  Taşınmaz malikinin tasarruf  Geçerli satış vaadinin varlığı
Şerh Anlaşması, şerh verilecek kişisel hakka ilişkin yetkisi ve şerhi gerektiren yeterlidir; ayrıca şerh anlaşma-
sözleşmede yer alabileceği gibi, bağımsız da yapılabilir. Bu hukuki sebebi ispatlaması sı aranmaz.
gerekir.
anlaşmanın şerh verilecek kişisel hakkın doğumunu
 Şerh, şerhte belirtilen  Şerh, satış gerçekleşmediği
sağlayan borç sözleşmesinin şekline tabi olduğu kabul
sürenin sonunda taşınmaz takdirde, tapu memuru tara-
edilmekle beraber, şerh verilecek kişisel hakka ilişkin malikinin talebi ile terkin edilir. fından 5 yıl sonra terkin edilir.
sözleşme hiçbir şekle tabi olmasa da, Şerh Anlaşmasının
şerhe dayanak teşkil eden bir belge olması (TST 7/2/ç)
-2-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
d. Şerhin Hükmü: Fakat belirtmek gerekir ki, Şerhin Munzam Etkisi ancak
Tapu siciline şerh edilebilen bir kişisel hak, MK 1009/2’ye borç doğduktan sonra söz konusu olur.
göre, şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan Bu bakımdan, Alım Hakkı beyan edilip borç doğuncaya
kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. kadar (B)’nin (İ)’ye karşı ileri sürebileceği bir talebi
Böylece Medeni Kanun şerh edilen kişisel hakların olamaz.
herkese karşı değil, ancak taşınmazın sonraki maliklerine, Borç doğduktan sonra Malik taşınmazın mülkiyetini bir
taşınmaz üzerinde sonradan sınırlı ayni hak kazananlara üçüncü kişiye devrederse, bu takdirde, Kişisel Hak
ve tapu siciline sonradan şerh verilmiş kişisel hak sahibinin yeni Malike karşı Şerhin hangi etkisiyle
sahiplerine karşı ileri sürülebileceğini kabul etmiştir. korunacağı tartışmalıdır.
Öğretide katıldığımız görüşe göre, Şerhin iki etkisi vardır: Bir görüşe göre, Şerhin Birinci Etkisi, ancak borcun
Şerhin sağladığı İlk Etki; Kişisel Hakkın kaynaklandığı borç doğumuna kadardır. Borcun doğumundan sonra rolü
ilişkisinden doğan yükümlülüğün Taşınmazın Mülkiyetine yoktur. Borç hangi malik zamanında doğarsa, bu onun
bağlanması, böylelikle Kişisel Hakla ilgili borç ilişkisinin borcu olur. Borç doğduktan sonra, taşınmaz el
Eşyaya Bağlı Borç haline gelmesidir. değiştirirse, borç yeni malike geçmez. Bu nedenle,
örneğin (B) alım hakkını (C)’ye karşı kullandıktan sonra (C)
Buna göre, Şerhten sonra taşınmazın her maliki kendi
taşınmaz mülkiyetini (D)’ye devretmiş olsa, taşınmazın
mülkiyeti döneminde doğacak borçtan sorumlu olur.
mülkiyetini (B)’ye devir borcu (D)’ye geçmez.
Şerhin bu etkisi, genellikle, şerhi mümkün olan her Kişisel
Hak için ilgili hükümlerde ayrı ayrı belirtilmiştir (MK Fakat, (D)’nin mülkiyeti (C)’nin borcunun ifasına engel
695/2, 735, 736, 871/3; Tapu K.26/6). olduğu için, Şerhin Munzam Etkisi (D)’nin hakkının ortaya
koyduğu engeli bertaraf eder. Bu durumda Önalım Hakkı
Şerhin İkinci Etkisi ise; Şerhten sonra Taşınmazda bir
Sahibi yeni Malike karşı Sicilin Düzeltilmesi Davası (MK
Sınırlı Ayni Hakkın Tescili veya başka bir Kişisel Hakkın
1025) açacaktır.
Şerhi yoluyla kazanılmış olan haklardan, doğmuş borcun
ifasında alacaklıya zarar verenlerin etkisiz kalmasını Buna karşılık, diğer bir görüşe göre, bu durumda da
sağlamasıdır. Buna Şerhin Munzam Etkisi ya da Şerhin borcun, yeni malik tarafından bizzat ifası gerektiğinden,
Ayni Etkisi denir. Şerhin onu Eşyaya Bağlı Borç durumuna getiren birinci
etkisi söz konusudur.
Bu etki, Kişisel Haklara ilişkin bütün şerhler için ortak
olmak üzere MK 1009/II’de hükme bağlanmıştır. Böylelikle Alım Hakkını kullanan kimse, eski Malike karşı
Mülkiyetin hükmen geçirilmesi talebiyle (MK 716/I) yeni
Buna göre, Kişisel Haklar, Tapu Siciline şerh verilmekle, o
Malike karşı da Sicilin Düzeltilmesi talebiyle (MK 1025)
taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların
dava açacağı yerde, sadece yeni Malike karşı MK 716/I’e
sahiplerine karşı ileri sürülebilmektedir.
göre dava açarak Mülkiyeti elde edebilecektir.
Şerhin bu iki etkisini bir örnekle açıklayalım:
Şerh, bu her iki etkiyi Malike ya da Şerhten sonra
(A), taşınmazıyla ilgili olarak yaptığı bir Alım kazanılan Rehin Hakkının sahibine karşı yapılan İcra
Sözleşmesiyle (B)’ye bir Alım Hakkı tanımış ve bu hak Takiplerinde de korur.
Tapuya Şerh verilmiştir.
BK 310/1; “Sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan
(A), taşınmaz üzerinde (İ) lehine bir İntifa Hakkı kurmuş herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira
ve Taşınmazı (C)’ye temlik etmiş olsa, (B) Alım Hakkını sözleşmesinin tarafı olur.”demektedir. Bu yeni düzenleme
kullanacağı zaman, bunu Taşınmazın o andaki maliki kiracıyı önemli ölçüde korumakta ve şerhe eş bir etki
(C)’ye karşı ileri sürecek yani Alım Beyanını ona yöneltecek sağlamamaktadır. Bunu şöyle bir Örnekle açıklayabiliriz:
ve bu beyan üzerine (C) Taşınmazın Mülkiyetini devretme
***Taraflar arasında on yıllık bir süre için yapılmış Kira
borcu altına girecektir.
Sözleşmesinde, eğer Kiracılık Hakkı Tapu Kütüğüne Şerh
(C) borcunu ifa etmezse, (B) ona karşı MK 716/1 uyarınca verilmemişse, Kira Sözleşmesinin yapılmasından bir süre
açacağı dava ile mülkiyetin hükmen kendisine sonra Taşınmazı satın almak suretiyle edinen yeni Malik,
geçirilmesini isteyecektir. BK 351/1’e dayanarak ihtiyaç nedeniyle Kira Sözleşmesini
(İ)’ye ait İntifa Hakkı (B)’nin mülkiyetinin değerini sona erdirip kiracıyı kiralanandan çıkarabilecektir. Buna
azaltacağından, (İ)’nin hakkını geçersiz kılmak da Şerhin karşılık, Kiracılık Hakkı Tapu Kütüğüne Şerh verilmişse,
İkinci Etkisiyle mümkün olacaktır. yeni Malik sözleşmedeki on yıllık kira süresiyle bağlı
Bu durumda (İ), hakkın terkinine razı olmazsa, (B) ona olacak, diğer bir deyişle şerh on yıllık kira süresinin yeni
karşı Sicilin Düzeltilmesi Davası (MK 1025/1) açarak bunu Malike karşı da ileri sürülebilmesini sağlayacaktır.
sağlayabilecektir.

-3-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Tasarruf Yetkisine Ait Kısıtlamaların Şerhi (MK.m.1010) Ayrıca, MK 1013’e göre tescil ya da MK 1014’e göre
MK’da Düzenlenenler: MK Dışında Düzenlenenler: terkinin yapılabilmesi için gerekli olan irade beyanında
 Çekişmeli hakların korunması-  İskan Kanunu m. 21 bulunulmasına talep yetkisi veren her türlü kişisel hakkın
na ilişkin mahkeme kararları  Kamulaştırma Kanunu m.7/f.3 korunmasında MK 1010/1’den yararlanılabilecektir.
 Haciz, iflas kararı, konkordato  Türk Ticaret Kanunu m. 128 f.2 Örneğin, İİK 277 vd.na göre elinde alacaklarını karşılaya-
ile verilen süre  Finansal Kiralama, Faktoring ve
 Aile yurdu kurulması (MK. Finansaman Şirketleri Kanunu m.
cak malı bulunmayan borçlunun Üçüncü Kişiler lehine
m.391) ve art mirasçı atanması 22 f.1 yaptığı bazı temliki tasarrufları iptal ettirmek üzere açılan
(MK.m.523) gibi şerh verilmesi davada, davacı taşınmazın bir başkasına temlikini
kanunen öngörülen işlemler önlemek için mahkemeden bir karar alıp bunu tapuya
 Aile konutunun şerhi (MK. şerh ettirebilir.
m.194)
 Ailenin ekonomik malvarlığını Yine MK 617 gereğince, mirası reddeden mirasçının
korumak üzere tasarruf yetkisi- alacaklıları bu reddin iptalini isteyebilirler. Böyle bir talep
nin sınırlandırılması (MK.m.199) üzerine hâkim diğer mirasçılara intikal etmiş taşınmazlar
üzerinde temliki tasarrufları önlemek için bir karar alabilir
2. Tasarruf Yetkisi Kısıtlamalarına İlişkin Şerhler ve ve bu karar da tapuya şerh edilir.
Bunların Hükmü: Medeni Kanun 1010/I/1’e göre verilen şerh, tasarruf
a. Medeni Kanun’da Öngörülen Tasarruf Yetkisi yetkisini kısıtlama bakımından kurucudur. Şerhten önce
Kısıtlamalarına İlişkin Şerhler ve Bunların Hükmü: sınırlama yoktur. Taşınmaz üzerinde ayni hak değişikliğini
gerektirecek çekişmelerde, mahkemenin alacağı ihtiyati
Medeni Kanun madde 1010; tapu kütüğüne şerh
tedbir kararının şerhinin o taşınmaz için tapu kütüğünü
verilebilecek tasarruf yetkisi kısıtlamalarını üç grupta
tasarruflara kapatması gerekmez. Kararın şerh verilmesi,
toplamaktadır.
davacının dava sonunda elde ettiği hakkı, o taşınmaz
 Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme üzerinde sonradan hak sahibi olanlara karşı ileri
kararları sürebilmesini sağlar (MK 1010/II).
 Haciz – iflas kararı – konkordato ile verilen süre
Hâkim davanın sonuna kadar malikin o taşınmaz üzerinde
 Aile yurdu kurulması ve art mirasçı atanması gibi şerh
tasarrufta bulunmasını yasaklayan bir karar verebilir.
verilmesi kanunen öngörülen işlemler.
Gerçekten uygulama bu yoldadır.
Bu sınırlamaların Kütüğe Şerh edilmesi, onların Taşınmaz (2) Haciz, İflas Kararı veya Konkordato İle Verilen
üzerinde Şerhten sonra hak kazanmış olan herkese karşı Süre (MK 1010/I/2):
ileri sürülebilmesini sağlar (MK 1010/II).
Haciz, iflas kararı, konkordato ile verilen süre, İcra ve İflas
Ayrıca Medeni Kanun’un 194 ve 199. maddelerinde,
Kanunu’na göre yapılan ve borçlunun tasarruf yetkisini
eşlerin Tasarruf Yetkisinin Kısıtlamalarına ilişkin olarak
sınırlayan resmi işlemlerdir. Bunların şerhini, bu konuda
şerh imkânı tanınmıştır.
karar veren mahkeme talep eder.
(1) Çekişmeli Hakların Korunmasına İlişkin Haciz: Alacaklının, borçluya ait mallara İcra Dairesi
Mahkeme Kararları (MK 1010/I/1):
aracılığıyla el koymasını ifade eden bir işlemdir.
Bunlar taşınmaz üzerinde ayni hak değişikliğini Taşınmazın haczedil-mesiyle, borçlunun haczedilen
gerektirecek uyuşmazlık konusu kişisel haklarının maliki taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisi alacağın tutarı
tasarruflarına karşı korunmasını sağlayan İhtiyati Tedbir oranında kısıtlanır.
niteliğindeki Mahkeme Kararlarıdır.
Haczin tapu siciline şerh verilmesi için, ne miktar alacak
Örneğin, taşınmaz malikine karşı alım hakkını kullanmış için yapıldığı, alacaklının adı ve tebliğe yarar adresi İcra
olan kimse, aralarındaki satış ilişkisine dayanarak Dairesi tarafından Tapu Dairesine bildirilir (İİK m.91/1).
malikten taşınmazın mülkiyetinin kendisine devredilmesi-
Hacizde, borçlunun tasarruf yetkisi, haciz durumu tapu
ni isteyebilir; malik tescil isteminde bulunmaktan kaçınır-
siciline şerh verilmeden önce kısıtlanmış olduğundan,
sa, bu takdirde MK 716/1 uyarınca, mülkiyetin kendisine onun taşınmaz üzerindeki tasarrufları, edinenler iyiniyetli
geçirilmesine karar verilmesini mahkemeden talep eder.
de olsa, alacaklıya karşı hükümsüzdür. Bununla beraber,
MK 1010/I/1’de mülkiyetin alıcıya geçmiş olduğuna karar hacizli taşınmaz üzerinde, onu borçludan edinen
verilinceye kadar alıcının malikin tasarruflarına karşı kimseden iyiniyetle ayni hak kazanılması mümkündür.
korunması için, söz konusu taşınmaz üzerindeki hakkın
İşte MK 1010/I/2 uyarınca verilen şerh, borçlunun temlik
çekişmeli olduğunun mahkeme kararıyla kütüğe şerh
etiği hacizli taşınmazı edinen kimseden ayni hak
edilebileceğini öngörmüştür.
kazanacak olan üçüncü kişilerin iyiniyetini bertaraf eder

-4-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
ve haczin onlara karşı ileri sürülmesini sağlar. Bu bağlamda, aile yurdunun kurulması için, izne ilişkin
Haczin meydana getirdiği tasarruf yetkisi sınırlaması, tapu mahkeme kararının tapu kütüğüne şerh verilmesi şart
kütüğünün tasarruflara kapatılması sonucunu doğurmaz. kılınmıştır (MK 390). Şerhle, Malikin Tasarruf Yetkisi
Sadece, hacizden sonra, haczedilen malda hak kaldırılmış ve Tapu Kütüğü tasarruflara kapatılmış olur.
kazananlar, bunun paraya çevrilmesine katlanmak Art mirasçı atamada, ön mirasçı, mirası bozucu bir süre
zorunda kalırlar (İİK 91/1). veya şarta bağlı olarak art mirasçıya geçirmek üzere
İflas Kararı: Borçlarını ödeyemeyen tacir veya tacir kazanır. Söz konusu atanmış art mirasçının beklenen
hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına hakkını teminat altına almak için de, ön mirasçının
göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları edindiği taşınmazın tapu kütüğündeki sayfasına bu durum
bildirilen gerçek ve tüzel kişiler aleyhine alacaklı isterse şerh ettirilir.
iflas yoluyla takip yapabilir (İİK 43). Tasarruf yetkisini kısıtlama bakımından kurucu nitelikte
İflas, Ticaret Mahkemesinin iflasa karar vermesiyle açılır olan Şerh (MK 523/II), Tapu Kütüğünün kapatılması
ve hükümlerini bu karar tarihinden itibaren doğurur (İİK sonucunu doğurmaz; sadece Şerhten sonra Taşınmaz
165/1). üzerinde hak kazananların, mirasın atanmış art mirasçıya
geçirilmesine katlanmaları sonucunu doğurur.
İflas kararının İflas Dairesine bildirilmesi üzerine, daire
kendiliğinden durumu Tapu Dairesine bildirerek şerhin
yapılmasını sağlar (İİK 166/II). Fakat taşınmaz malikinin Taşınmaz Malın Aile Konutu Olarak Özgülenmesi:
iflasının onun tasarruf yetkisine etkisi, tapu siciline MK 194/1’e göre, Aile Konutu olarak özgülenen Taşınmaz
verilecek şerhten önce gerçekleşir. İflas kararıyla müflisin Malın Maliki olan eş, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça,
İflas Masasına giren malları üzerinde tasarruf yetkisi bu Taşınmazı devredemez veya onun Aile Konutu
kısıtlanmış olur. Müflisin bu mallar üzerindeki tasarrufları üzerindeki haklarını sınırlayamaz, yani bu Taşınmaz
alacaklılarına karşı hükümsüzdür (İİK 191/1). üzerinde diğer eşin oturma hakkını kısıtlayacak Sınırlı Ayni
Taşınmazlarda iflas kararının tapu siciline şerh verilmemiş Haklar kuramaz. Bu kısıtlama kanundan doğmaktadır.
ve müflisin tasarrufuyla ayni hakkı kazanan kişinin Aile Konutunun Maliki olan eşin Aile Konutu üzerindeki
iyiniyetle hareket etmiş olması bu sonucu değiştirmez. tasarrufları, diğer eşin açık rızası alınmadıkça geçersiz,
İflas kararının şerh verilmiş olması, malı müflisten edinmiş yapılan tescil, yolsuz bir tescil olacaktır.
bulunan kimseden ayni hak kazanacak olan üçüncü Ancak, iyiniyetli üçüncü kişilerin bu yolsuz tescile
kişilerin iyiniyetini bertaraf eder ve müflisin tasarrufunun dayanarak ayni hak kazanmaları mümkündür. Bu tehlikeyi
hükümsüzlüğünün söz konusu üçüncü kişilere karşı ileri gidermek için o taşınmazın Aile Konutu olarak özgülendiği
sürülebilmesini sağlar. konusunda malik olmayan eş Tapu Kütüğüne gerekli
Konkordato İle Verilen Süre: Konkordato hükümlerinden şerhin verilmesini Tapu Müdürlüğünden isteyebilir (MK
yararlanmak isteyen bir borçlu, İcra Mahkemesine bir 194/III, TST 17/2). Tapu Kütüğüne verilen şerh açıklayıcı
Konkordato Projesiyle başvurarak İcra Mahkemesinden olup, Tapu Kütüğündeki Yolsuz Tescile dayanarak ayni hak
konkordato işleminin yapılmasını isteyebilir. kazanmak isteyenlerin iyiniyetini ortadan kaldırmaktadır.
İcra Mahkemesi, bu talebi İİK 286’da belirtilen şartlar
açısından yerinde bulursa, alacaklıların konkordatoyu Ailenin Ekonomik Varlığının Korunmasını Sağlamak
kabul veya red konusunda bir karar verebilmeleri için, Amacıyla Tasarruf Yetkisinin Sınırlanması:
Borçluya en fazla üç aylık bir mühlet verir (İİK 287/II). Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik
Borçlu mühlet kararından itibaren, İcra Mahkemesinin birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine
izni olmaksızın taşınmazının mülkiyetini devredemez; getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi
üzerinde sınırlı ayni haklar kuramaz (İİK 290/II). Bu üzerine, hakim tedbir olarak diğer eşin taşınmazı üzerinde
konuda verilecek şerh de aynen iflastaki etkiyi meydana tasarruf yetkisini kaldırabilir ve durumun re’sen tapu
getirir. kütüğüne şerh edilmesine karar verebilir (MK 199/III).
(3) Aile Yurdu Kurulması veya Art Mirasçı Kısıtlama, tedbir kararıyla, şerhten önce etkili olur.
Atanması (MK 1010/I/3): Tasarruf yetkisi kısıtlanmış olan eşin taşınmaz üzerindeki
Bir Taşınmaz, malikin ve ailesinin geçim ve barınma tasarrufu geçersizdir, yapılan tescil, yolsuz bir tescil olur.
ihtiyaçlarını karşılamak üzere malikin talebi ve Tapu kütüğüne verilen şerh açıklayıcı olup, tasarruf yetkisi
mahkemenin buna izin veren kararı ile aile yurdu haline kısıtlanmış olan eşin tasarrufu nedeniyle tapu kütüğünde
getirilebilir. Aile yurdu olan bir taşınmaz artık meydana gelen yolsuz tescile dayanarak ayni hak
devrolunamaz ve rehin edilemez (MK 391/1). kazanmak isteyen üçüncü kişilerin iyiniyetini ortadan
-5-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kaldırır. sonradan tamamlanmasına imkân tanıyorsa, bu noksanlık
tamamlanıncaya kadar, tescil, değişiklik veya terkinin,
tapu kütüğüne geçici olarak şerh edilebileceği anlaşılır.
b. Diğer Bazı Kanunlarda Öngörülen Tasarruf Yetkisi
Kısıtlamalarına İlişkin Şerhler ve Bunların Hükmü: Geçici Şerhin Tescili (MK. md. 1011)
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu md. 7/3’de, MK’da Düzenlenenler MK Dışında
kamulaştırma kararının tapu kütüğüne şerh edilmesi (MK. md. 1011) Düzenlenenler
öngörülmüştür. Bu şerhin kamulaştırmadan doğan tescili  Ayni hak iddiası: Bir kimse sicil dışı ayni Vakıflar hakkında
isteme hakkının korunmasına yönelik olarak bir tasarruf hak sahibi olduğunu iddia ediyorsa, bu tüzük md. 15
iddiasını ispat edinceye kadar üçüncü
yetkisi kısıtlamasına yol açtığı ileri sürülmektedir.
kişilerin iyiniyetle ayni hakkı kazanmalarına
5543 sayılı İskân Kanunu md. 21/l’e göre, göçmenlere, engel olmak için geçici tescil şerhi
göçebelere, yerleri kamulaştırılanlara, milli güvenlik öngörülmüştür.
dolayısıyla iskân hakkına sahip olanlara verilen  Tasarruf yetkisini belirleyen belgelerdeki
taşınmazlar 10 yıl süreyle satılamaz, bağışlanamaz, noksanların sonradan tamamlanmasına
kanunen imkân verilenlerin talepleri: Bir
rehnedilemez, tapu kütüğüne satış vaadi şerhi konulamaz ayni hakkın tescili hususunda tapu
ve haczolunamaz. Burada öngörülen tasarruf kısıtlaması memuruna yapılan talebin belgelenmesinde,
da tapu kütüğüne şerh edilecektir. Şerhin tapu kütüğü belge noksanının tamamlanmasına kadar
sayfasını işlemlere kapatacağı anlaşılmaktadır. geçici tescil şerhi öngörülmüştür. Belge
tamamlanınca tescil şerhin yapıldığı andan
Türk Ticaret Kanunu md. 128/2’e göre, bir ticaret şirketi itibaren hüküm ifade eder.
sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından
belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapu kütüğü- b. Geçici Tescil Şerhinin Yapılışı:
ne şerh verildiği takdirde ayni sermaye kabul olunur.
Geçici Tescilin Tapu Kütüğüne Şerhi, ya bütün ilgililerin
Burada şerhten beklenen, şirketin tüzel kişilikle birlikte
razı olmasına ya da hâkimin karar vermesine bağlıdır (MK
kazandığı mülkiyet hakkını, o taşınmaz üzerinde şerhten 1011/II).
sonra hak sahibi olanlara karşı ileri sürebilmesini
sağlamasıdır. Bu bakımdan, şerhte bir tasarruf yetkisi Rızaya dayanan Geçici Tescilin Şerhi, uygulamada ancak
kısıtlaması söz konusu olmaktadır. Belgelerin tamamlanması durumu için söz konusu olur.
Ayni Hak İddiasında, genellikle bu konuda mahkemece
verilmiş bir karara ihtiyaç vardır.
3. Geçici Tescilin Şerhi:
“Geçici Tescil Şerhi verilmesi istemi üzerine hakim,
a. Geçici Tescil Şerhinin Konusu:
tarafları dinleyerek veya dosya üzerinde inceleme
MK 1011, iki konuda geçici tescil şerhinin verilebileceğini yaparak şerhe konu olan hakkın varlığının kabul
belirtmektedir. Bu konular şunlardır: edilebileceği kanaatine varırsa, şerh kararı verir. Kararda,
 Ayni Hak İddia Edilmiş Olması şerhin etki bakımından süresi ve içeriği belirlenir;
 Tasarruf Yetkisini Belirleyen Belgelerin Noksan Olması gerektiğinde mahkemeye başvurulması için bir süre
verilir” (MK 1011/III).
(1) Ayni Hak İddia Edilmiş Olması: Ancak hakimin kararı İhtiyati Tedbir niteliğinde olduğu
için, bir hafta içinde bu kararın tapu dairesine bildirilmek
Medeni Kanun md. 1011/1/1’de «Ayni Hak İddia Edilmiş
suretiyle uygulanması talep edilmelidir (HMK 393/1).
Olması» konusu düzenlenmektedir. Buna göre, Tapu
Kütüğünde hak sahibi olarak kayıtlı olan kimseye karşı c. Geçici Tescil Şerhinin Hükmü:
herhangi bir üçüncü kişi ayni hak iddiasında bulunursa, bu Ayni hak iddiasının geçici tescili durumunda şerh, üçüncü
iddia tapu kütüğüne geçici olarak şerh verilebilir. kişilerin iyiniyetini kaldırır. Şerh sahibinin ayni hak
iddiasının doğru olduğu kanıtlanınca şerhten sonra
taşınmazda hak kazananlar, bu ayni hakkı bilmediklerini
(2) Tasarruf Yetkisini Belirleyen Belgelerin Noksan
ileri süremezler.
Olması:
Belgelerin tamamlanması için geçici tescilin şerh edildiği
Medeni Kanun md. 1011/1/2’de Medeni Kanunun md.
durumlarda ise, noksan belge zamanında tamamlanırsa,
1016 birlikte dikkate alınarak, tasarruf yetkisini belirleyen
şerh, yapılacak kesin tescilin geçici tescil tarihinden
belgelerin noksan olması konusu incelenmektedir. Tescil,
itibaren etkili olmasını ve tescil edilen ayni hakkın bu tarih
değişiklik veya terkine ilişkin işlemin hukuki sebebi
itibariyle doğmasını sağlar. MK 1011/II/2’de: “Şerhin
mevcut olup da sadece tasarruf yetkisine ilişkin
konusu olan hak sonradan gerçekleşirse, şerh tarihinden
belgelerde bir noksanlık var ve kanun bu noksanlıkların
-6-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
başlayarak üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir” «Beyanlar» kenar başlığı altında getirilen hükümde, bütün
denilmektedir. Bu durumda, kesin tescil, terkin olunacak beyanları kapsayacak bir ortak kural kabul edilmiş
şerhin tarih ve yevmiye numarası ile yapılır (TST 51/2). olmayıp, sadece eklenti ve taşınmaz mülkiyetine ilişkin
d. Mevzuatta Farklı Konularda Öngörülen Şerhler: kamu hukuku kısıtlamalarının Beyanlar Sütununa
yazılması kabul edilmiş, Beyanlar Sütununa yazılabilecek
Bazı özel kanunlarda, Medeni Kanun’un öngördüğü
diğer hususların belirlenmesi Tüzüğe bırakılarak özel
şerhlerden hiçbirinin niteliğine uygun düşmemesine
kanunlardaki hükümler saklı tutulmuştur.
rağmen şerh verilmesi zorunluluğu getirilen durumlar
vardır. Bunlara örnek olarak şu kanunlar verilebilir: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Genelgesiyle tüm
beyanların 02.07.2015 tarihi itibariyle yalnız elektronik
1515 sayılı Kanun’un 2. maddesi,
ortamda tutulmasına başlanmıştır.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 24. maddesinin 2.
1. Medeni Kanunda ve Tapu Sicili Tüzüğünde Öngörülen
fıkrası,
Beyanlar ve Bunların Hükmü:
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 33. maddesinin II. fıkrası,
MK 1012/1 ve TST 53/1’e göre, bir taşınmazın eklentileri,
3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair herhangi bir belge aranmaksızın malikin yazılı istemi
Tarım Reformu Kanunu’nun 6. maddesinin 4. fıkrası, üzerine Beyanlar Sütununa kaydedilir. Bu Kaydın Terkini
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun ise, Kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına
8 / A maddesi. bağlıdır.
Beyanlar Sütununa eklenti olarak kaydedilen eşyanın bu
BEYANLAR (MK. m. 1012) nitelikte olduğu karine olarak kabul edilir (MK 862/II).
Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki Aksini iddia eden, iddiasını ispat etmek zorundadır.
beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak Taşınmaz Mülkiyetine ilişkin Kamu Hukuku
sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Kısıtlamalarının Beyanlar Sütununa yazılır (MK 1012/II).
Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının Bu kayıt, üçüncü kişilerin söz konusu kısıtlamaları
beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek öğrenmelerini sağlar.
diğer hususlar tüzükle belirlenir. Bunlar: Eski hukuktan intikal eden ve kurulması artık mümkün
* Medeni Kanun ve Tapu Sicil Tüzüğünde belirtilen olmayan ayni haklar, ilgili taşınmazın sayfasının beyanlar
beyanlar sütununa yazılır (TST 54, TMK Yürürlük Kanunu m.18).
* Kat Mülkiyeti Kanununda belirtilen beyanlar Böylece, üçüncü kişilerin iyiniyetle ayni hak kazanarak
beyan edilen hakka zarar vermeleri önlenmiş olur.
* Kadastro Kanunu m. 19/f. 2’ de belirtilen beyan
TST 26/2’de, reddedilen tescil istemi hakkında bazı
* Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu m.7’de
düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, reddedilen tescil
belirtilen beyan
istemi Beyanlar Sütununa kaydedilir ve red gerekçesi
* İmar Kanunu m. 11’ de belirtilen beyan giderilmeden reddin konusu işlem yapılamaz. Beyanla bu
* 3621 sayılı Kıyı Kanunu m. 12’ de belirtilen beyan durum açıklanmış olur.
* Finansal Kiralama Kanunu m. 8’ de belirtilen beyan MK 710/III’e göre, bir arazinin yetkili makamlarca
* 2981 sayılı kanunda belirtilen beyan belirlenmiş heyelan bölgesinde bulunduğu tapu
kütüğünün beyanlar sütununa yazılır. Bu durumda arazi
* Kamulaştırma Kanunu m. 30’ da belirtilen beyan
kayması sınır değişikliğine yol açabilecektir.
Tapu kütüğünde beyanlar sütununa birbirinden farklı
MK 748 uyarınca doğrudan doğruya kanundan
konularda kayıtlar yapılmaktadır. Bu kayıtlar konusunda
kaynaklanan geçit haklarından sürekli nitelikte olanlar,
ortak bir prensip bulmak neredeyse imkânsızdır. Bazıları,
beyanlar sütununda gösterilmek suretiyle üçüncü kişilere
üçüncü kişilerin iyiniyetini bertaraf etmeye yaramaktadır.
açıklanmış olur.
Beyan bazı hallerde bir karine yaratır, bazı hallerde
Bunun dışında MK 755, TST 29, 74 gibi pek çok hükümde
taşınmaza bağlı bir ayni hakkı açıklar.
beyanlar sütununda bazı açıklamalar yapılması
Ayrıca, tapu kütüğünde taşınmaza ait sayfanın «beyanlar» öngörülmüştür.
kısmına yapılacak kayıtlar, kural olarak bir ayni hak
2. Kat Mülkiyeti Kanununda Öngörülen Beyanlar ve
kurmaz ve kişisel bir hakkı kuvvetlendirmez. Beyanların
Bunların Hükmü:
işlevi, taşınmazlarla ilgili bazı fiili ve hukuki durumlara
veya zaten mevcut bazı haklara açıklık sağlamaktır. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre, kat mülkiyetine tabi
taşınmazlarda, bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti
Gerçekten Medeni Kanun’un 1012. maddesinde
kütüğündeki sayfalarının beyanlar sütununa kaydedilmek
-7-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
suretiyle üçüncü kişilere karşı açıklanmış olan harf kullanılarak yazılır. Aynı hak için birden fazla belirtme
hususlardan bazıları şunlardır: yazılması halinde de aynı harf kullanılır.
* Her bağımsız bölüme ait eklentiler o bölüme ait Rehinle yükümlü pay devre konu olursa, düşünceler
sayfanın beyanlar sütununa kaydedilir (KMK 6/II). sütunundaki eski malikin adı çizilip devir işlemine ilişkin
* Ana taşınmazın leh ve aleyhine kurulan irtifak hakları tarih ve yevmiye ile rehne ait harf kullanılmak suretiyle
ana taşınmazın tapu kütüğü sayfasına tescil edilir ve kat yeni malikin adı yazılır.
mülkiyeti kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilir (KMK Rehnin terkini halinde düşünceler sütunundaki
13/III). belirtmelerde terkin edilir.
* Bir arsa üzerinde kat irtifakı kurulurken, her kat
irtifakının ilgili bulunduğu bağımsız bölüme tahsisi istenen TAPU SİCİLİNİN DÜZELTİLMESİ
arsa payı, arsanın kayıtlı olduğu tapu kütüğünün beyanlar
1. Yolsuz Tescillerin Düzeltilmesi:
sütununa kaydedilir (KMK 14/II).
Yolsuz Tescil, gerçek hak durumuna uymayan tescildir.
* Yönetim planı ve yönetim planında sonradan yapılan
Tescildeki yolsuzluk, değişik nedenlere dayanabilir. Bu
değişiklikler, her bağımsız bölüme ait sayfanın beyanlar
olasılıklar şunlardır:
sütununa kaydedilir (KMK 28 / V).
* Tescil, geçerli bir hukuki sebebe dayanmamış olabilir.
* Devre mülk esasına tabi taşınmazlarda devre mülk
hakkı ve bunu düzenleyen sözleşme, beyanlar sütununa * Geçerli bir tescil işleminde bulunulmamış olabilir.
kaydedilir (KMK 60, 61). * Tapu kütüğüne belgelere aykırı bir tescil yapılmış
3. Diğer Bazı Kanunlarda Öngörülen Beyanlar ve olabilir.
Bunların Hükmü: * Başlangıçta geçerli olan bir tescil, hakta sicil dışı
Diğer bazı kanunlarda öngörülen beyanlar şunlardır: meydana gelen değişiklik, hakkın sona ermesi veya
sahibinin değişmesi nedeniyle sonradan da yolsuz hale
* 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca
gelmiş olabilir.
taşınmaz mal üzerinde taşınmazın malikinden başkasına
veya paydaşlarına ait muhdesat beyanlar sütununa yazılır. 2. Yolsuz Tescilin Tehlikeleri:
* 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 11. maddesine göre Tescilin yolsuzluğu, özellikle gerçek hak sahibi bakımından
belediyeye veya özel idareye verilen arazi ve arsaların bazı tehlikeler yaratır:
devrine ilişkin kısıtlama. * Kütükteki yolsuz tescil, üçüncü kişinin buna güvenerek
Söz konusu beyanlar ilgili oldukları konularda açıklayıcı rol iyiniyetle ayni hak kazanmasına (MK 1023), böylelikle de
oynamaktadır. Diğerleri; gerçek hak sahibinin hakkının sona ermesine veya
sınırlanmasına yol açar.
*3621 sayılı Kıyı Kanunu, *Sermaye Piyasası Kanunu,
*Ticari İşletme Rehini Kanunu, * İmar Kanunu yer alan * Kütükteki yolsuz tescil, bu tescile göre hak sahibi
beyanlardır. görünen iyiniyetli kişinin, bu ayni hakkı (diğer şartlar da
gerçekleşirse) olağan zamanaşımıyla kazanmasını sağlar
4. Taşınmaz Rehini Kayıtlarına Ait Düşünceler Sütununa
(MK 712)
Yapılan Kayıtlar ve Bunların Hükmü:
* Kütükteki yolsuz tescil, bu tescile göre hak sahibi
Tapu Sicili Tüzüğü’nün 35. maddesinde, taşınmaz rehin
görünen kişi kötüniyetli ise, bu defa da onun olağanüstü
haklarına ilişkin olarak kütüğün düşünceler sütununa
zamanaşımıyla ayni hakkı kazanması ihtimali vardır.
yapılacak kayıtlarla ilgili hükümler yer almaktadır. Ancak
Tüzük, 35. maddenin dışında da bazı konuların düşünceler * Yolsuz tescil halinde, hak karinesi bu tescile bağlıdır (MK
sütununa yazılmasını öngörmüştür. Düşünceler sütununa 992). Sicilde hak sahibi olarak gözükmeyen malik, tasarruf
taşınmaz üzerinde kurulmuş olan rehinle ilgili yazılan işlemi yapamaz; maliki bulunduğu taşınmazı temlik
çeşitli bilgilerden bazıları şunlardır: edemeyeceği gibi, bu taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak da
kuramaz (MK 705/II).
* Müşterek (toplu) rehin kurulması durumunda, rehinli
taşınmazın veya payın, hangi taşınmazlar ya da paylar ile * İpotek hakkına ilişkin tescilin, borç ödenmesine rağmen
birlikte rehinli olduğu terkin edilmemesi, taşınmazın ekonomik değerini azaltır;
borcun ödendiğini gösteren makbuzu kaybeden
* Paylı mülkiyette paydaşlardan birinin payı üzerinde
borçlunun ikinci bir ödeme için zorlanmasına neden
rehin kurması durumunda hangi payın rehinli olduğu
olabilir.
* Rehinli pay devredildiği takdirde yeni malikin adı
* Tapu kütüğünde birden çok kaydı bulunan ve her
Rehin haklarına ilişkin düşünceler sütunundaki rehinle sayfada başka bir kişinin maliki gözüktüğü taşınmaz,
ilgili belirtmeler, rehin hangi harf ile tescil edilmiş ise o
-8-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
olağanüstü zamanaşımıyla (MK 713) kazanılmaya elverişli Davanın Hukuki Niteliği:
olduğundan, yolsuz kayıt sahibi zilyet bu taşınmazı Tapu Sicilinin Düzeltilmesi Davası, MK 716/I’e dayanan
olağanüstü zamanaşımıyla kazanabilir. aynen ifa davasından farklıdır. MK 716/1’e dayanan dava,
3. Yolsuz Tescili Düzeltme Yolları: geçerli bir borç ilişkisinde, taşınmazın mülkiyetini devir
Medeni Kanunda, tescildeki yolsuzluğun meydana geliş borcu altına girmiş olan taşınmaz malikinin, alacaklı
biçimine göre değişik düzeltme yolları düzenlenmiştir. lehine tescil isteminde bulunmaktan kaçındığı
durumlarda açılır ve dava kabul edilirse, kararda
a. Geçerli Bir hukuki Sebebin ya da Tescil İsteminin
mülkiyetin alacaklıya geçtiğine hükmedilir.
Bulunmaması Nedeniyle Tescilin Yolsuz Olması
Durumunda: Eğer davacı, başkası lehine mevcut tescilin yolsuz
olduğunu, kendisinin gerçek malik olduğunu iddia
Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki
ediyorsa (MK 1025/1), hâkimin mülkiyetin davacıya
sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur (MK 1024/II).
geçtiğine ilişkin yenilik doğuran bir karar değil, sicilin
Tescil, yapıldığı andan itibaren yolsuz bir tescil olabilir. gerçek hak durumuna göre düzeltilmesini sağlayacak bir
Örneğin, ayni hakkın bir hukuki işleme dayanılarak tescille karar vermesi söz konusudur.
kazanıldığı durumlarda, hukuki sebebin kaynağı borçlan-
Davacı, dava sonuçlanıncaya kadar hakkını koruyabilmek
dırıcı işlemde (satış, bağışlama vs. sözleşmesinde)
için MK 1010/I/1’deki “çekişmeli hak” şerhinden değil,
ehliyetsizlik, şekil noksanlığı, irade bozukluğu, muvazaa
MK 1011/1’deki “geçici tescil şerhinden” yararlanacaktır.
gibi bir geçersizlik nedeni varsa, tasarruf işlemini
meydana getiren tescil isteminde bir geçersizlik nedeni Tapu Sicilinin Düzeltilmesi Davasının hukuki niteliği
bulunmasa dahi, “Sebebe Bağlılık İlkesi” gereğince, tartışmalıdır. Öğretideki hâkim görüşe göre; Sicilin
borçlandırıcı işlemdeki geçersizlik tasarruf işlemini de Düzeltilmesi Davası, bir Tespit Davası’dır. Bu görüşe
geçersiz kıldığından, yapılan tescil yolsuzdur. Böyle bir göre, mahkeme kararı sadece tescilin yolsuzluğunu tespit
tescil ayni hakkı kazandırmaz. edecek, davacı da bu karara dayanarak yolsuz tescili
düzelttirebilecektir.
Ehliyetsizlik, tescil istemi sırasında da mevcut veya irade
bozukluğu tescil istemine de sirayet etmiş ya da tescil Eğer, taşınmazın zilyedi davalı ise, Sicilin Düzeltilmesi
istemi, hak üzerinde tasarrufa yetkisi bulunmayan kimse Davasından sonra, ona karşı bir de İstihkak Davası açıp
tarafından yapılmış ise, tescil artık Sebebe Bağlılık İlkesi taşınmazın geri verilmesi sağlanmalıdır.
dolayısıyla değil, tescil isteminin, yani tasarruf işleminin İkinci görüşe göre, Sicilin Düzeltilmesi Davası bir Eda
de geçersiz olması dolayısıyla yolsuz bir tescil olur. Davası’dır.
Yolsuz tescil, açıklayıcı tescilin yapıldığı sicil dışı İkinci görüş, uygulamada mahkemelerin yolsuz tescilin
kazanmalarda da söz konusu olabilir. iptaline karar vermesinden hareket etmektedir. Bu görüş,
Örneğin, bir kimse gerçeğe uymayan bir mirasçılık belgesi Düzeltme Davasının, davalı gerçek hak sahibinin hakkını
ibraz ederek adına tescil yaptırdığı takdirde, gerçek maliki tanımadığı, yolsuz tescilin düzeltilmesine rıza
göstermeyen bu tescil yolsuzdur. göstermediği için açıldığına ve hâkim davalının inkârını
veya iddiasını ortadan kaldırmakla kalmayıp, onun
Tescilin yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı yolsuz
iradesinin yerine geçecek bir kararla hakkı da yerine
olması durumunda, Kanunun öngördüğü düzeltme yolu
getirdiğini belirtmektedir.
MK 1025/I’de ifadesini bulan “Mahkeme Kararıyla
Düzeltme”dir. Üçüncü görüşe göre, Sicilin Düzeltilmesi Davası, bazı
durumlarda İstihkak, diğer durumlarda ise, Elatmanın
Bununla beraber, tarafların aralarında anlaşarak da yolsuz
Önlenmesi Davası niteliğindedir. Bu görüşe göre, dava
tescilin düzeltilmesini sağlamaları mümkündür.
gerçek malik tarafından, sicilde yolsuz olarak malik
Mahkeme Kararıyla Düzeltme: görünen kişi aleyhine açıldığı zaman İstihkak Davası
MK 1025/I’de, tapu kütüğüne yapılan yolsuz bir tescille niteliği taşır.
ayni hakları ihlal edilmiş olan kimselere, kaydın Aynı görüş, davanın yolsuz olarak sınırlı ayni hak sahibi
düzeltilmesi için bir dava hakkı tanınmaktadır. Bu dava, görünen kişi aleyhine açıldığı zaman da Elatmanın
yolsuz değişiklikler ve terkinler için de aynı şekilde Önlenmesi Davası niteliği taşıdığını belirtmektedir.
uygulanır.
Uygulamada Sicilin Düzeltilmesi Davasının sonunda yolsuz
MK 1025/I: “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya tescilin iptaline karar verilmesine rağmen, biz de
bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş öğretideki hâkim görüşe katılıyor ve bu davanın bir Tespit
ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin Davası olduğunu kabul ediyoruz. Kabul ettiğimiz bu görüş
düzeltilmesini dava edebilir.” çerçevesinde, Sicilin Düzeltilmesi Davası açıp

-9-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
mahkemenin verdiği kararla yolsuz tescil açabilir.
düzelttirildikten sonra, eğer davalı taşınmaza zilyet ise, Bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, bu
ona karşı bir de İstihkak Davası açması gerekecektir. durumda her paydaş yolsuz tescilin düzeltilmesini dava
Sicilin Düzeltilmesi Davası ile İstihkak Davasının edebilir; menfaat, dolayısıyla talep bölünemez olduğu için
birleştirilerek açılması da mümkündür. Uygulamada da, de, bir paydaşın açtığı Sicilin Düzeltilmesi Davasından
bu davalar birleştirilerek Sicilin Düzeltilmesi ve taşınmazın diğer paydaşlar da yararlanabilirler.
geri verilmesi için tek bir dilekçeyle dava açılmaktadır. Paylı taşınmaz üzerinde yolsuz olarak kurulmuş bir irtifak
Bu davayla taşınmazın geri verilmesini de sağlayabilmek hakkının terkini için her paydaş Sicilin Düzeltilmesi Davası
için mahkemeler tescilin yolsuzluğunu tespit ettikten açabilecektir. Bir irtifakın yalnız bir pay üzerinde kaldırıl-
sonra bunun iptaline ve mülkiyet hakkının gerçek malikin ması söz konusu olamayacağından, burada menfaat
adına tesciline karar vermektedir. bölünemez niteliktedir; dava kazanıldığı takdirde, diğer
Sicilin Düzeltilmesi Davası bazen İstihkak Davasının yerine paydaşlar da bundan yararlanırlar (MK 693/II).
geçer. Elbirliği mülkiyetinde ise, bu davanın tüm ortaklık adına
Tapu kütüğünde yolsuz olarak malik gözüken fakat açılması gerekmektedir.
taşınmaza zilyet olmayan kişiye karşı açılan Sicilin Yargıtay da Sicilin Düzeltilmesi Davasının, ortaklardan her
Düzeltilmesi Davası sonunda verilen kararla yolsuz tescil birinin topluluğa giren hakları korunmasını
düzelttirilip, eşya üzerinde zilyet olan malike Sicil Zilyetliği sağlayabileceğini belirten MK 702/IV hükmünün
de sağlandığından, bu durumda Sicilin Düzeltilmesi kapsamına girmediği; mirasçıların birbirlerine karşı bu
Davası, İstihkak Davası gibi mülkiyeti koruma işlevi davayı tek başına açabilecekleri, fakat üçüncü kişilere
görmüş olmaktadır. karşı kendi adlarına tapu sicilinin düzeltilmesini
Sicilin Düzeltilmesi Davası, taşınmazda ayni hak sahibi isteyemeyecekleri sonucuna varmaktadır.
olan kişinin bu hakkını koruyan bir dava olduğundan, ayni Sözleşmeyle Düzeltme:
bir davadır ve ayni hak sürdüğü sürece açılabilir. Yolsuz tescil ayni hakkın gerçek sahibi ile lehine yolsuz
***3402 sayılı Kadastro Kanunu md.12/3’de, Kadastroya tescil yapılmış olan kişi arasında yapılacak bir sözleşmeyle
dayanan tescillere karşı, kadastro tutanaklarının de düzeltilebilir.
kesinleşmesinden itibaren kadastrodan önceki hukuki Örneğin, (A), taşınmazın mülkiyetini (B)’ye devretmiş,
sebeplere dayanılarak açılacak davalar için 10 yıllık hak fakat daha sonra temlikin hukuki sebebini oluşturan
düşürücü süre öngörülmüştür. sözleşmeyi hata nedeniyle iptal etmişse, (A) ile (B)
Tapu Sicilinin Düzetilmesi Davasının Tarafları: aralarında anlaşarak (B) lehine yapılmış olan tescilin
MK 1025/I’e göre; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil düzeltilmesini sağlayabilirler.
edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş veya Gerçek malik ile sicilde malik görünen kişi arasında resmi
değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse şekle tabi bir anlaşmanın aranıp aranmayacağı
tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.” tartışmalıdır.
Fakat iyiniyetli bir üçüncü kişi, bu yolsuz tescile güvenerek Yolsuz tescili düzeltme, mülkiyete ilişkin kaydın
düzeltmeden önce bir ayni hak kazanmışsa, onun bu düzeltilmesi gibi yeni bir tescile bağlı ise, bu takdirde
hakkı saklıdır. hâkim görüş, resmi şekilde yapılmış bir sözleşmenin
Düzeltme Davası, adına yolsuz tescil yapılan kişiye karşı gerekli olduğu yolundadır. Ayrıca, bir de sicilde yolsuz
açılabileceği gibi, bunun külli haleflerine ve bunlardan hak tescille hak sahibi görünen kişinin düzeltme isteminde
kazanan kötüniyetli üçüncü kişilere karşı da açılabilir (MK bulunması gerekir.
1024/1). Davayı yolsuz tescille ayni hakkı zedelenmiş olan Eğer yolsuz tescil sadece terkinle düzelecekse, bu
kimseler açabilir. takdirde bir sözleşmeye gerek yoktur. Sicilde bu hakkın
Paylı mülkiyet konusu bir taşınmazda, payı yolsuz olarak sahibi görünen kimsenin tek taraflı istemi yeterlidir.
başkası adına tescil edilen paydaş da sicilin düzeltilmesini Yolsuz tescilin sadece terkinle düzelmesine, yolsuz
dava edebilir. kaydedilen bir sınırlı ayni hakkın terkini örnek
gösterilebilir.
Paylı taşınmazın mülkiyeti yolsuz olarak başkası adına
tescil edilmişse, bu durumda bir paydaşın taşınmazın b. Tapu Memurunun Hatası Yüzünden Tescilin Yolsuz
bütünü hakkında sicilin düzeltilmesi davası açıp Olması Durumunda:
açamayacağı tartışmalıdır. Bir görüşe göre, bu durumda Geçerli bir hukuki sebebe ve tescil istemine dayanmasına
tescilin pay oranında iptali mümkün olduğundan, her rağmen, tapu memurunun hatası yüzünden belgelere
paydaş sadece kendi payına ilişkin olmak üzere bu davayı aykırı olarak yanlış bir tescil yapıldığı durumlarda da
-10-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yolsuz bir tescil söz konusu olabilir. uygulanarak hak terkin edilir; böylelikle de sicil
Bu yolsuz tescilin düzeltilmesi MK 1025/I’e değil, MK düzeltilmiş olur.
1027’ye tabidir. MK 1027/1’e göre, bütün ilgililerin yazılı Hak kütük dışında sona ermiş olmakla beraber, kütükteki
rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı tescil şekli bir değer taşıyor ve sona eren ayni hakkın
ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Fakat MK sahibi MK 883’de öngörüldüğü üzere terkine rıza
1027/III’de, basit yazı yanlışlıklarının, tüzükte belirlenen göstermiyorsa, malik tapu sicilinin düzeltilmesi için dava
usule göre, re’sen düzeltilebileceği hükme bağlanmıştır. açmak zorundadır.
Yanlışlık hukuki durumu etkileyecek, hakkın varlığını veya 4. Diğer Kayıtlardaki Yolsuzlukların Düzeltilmesi:
içeriğini değiştirecek nitelikte ise, böyle bir yanlışlığın a. Taşınmazların Niteliklerine İlişkin Yolsuz Kayıtların
düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı rızalarının alınması Düzeltilmesi:
(MK 1027/I, TST 74/4) ve her halde Yevmiye Defterine
* Taşınmazın niteliklerine ilişkin kayıtların baştan gerçeğe
kaydedilmesi gerekir.
uymaması durumunda MK 1027 kıyasen uygulanmalı,
İlgililer düzeltmeye razı olmazlarsa, MK 1027/I’e göre, tapu memuru yanlış kaydı re’sen düzeltememelidir.
tapu sicilindeki yanlışlık ancak mahkeme kararıyla
* Taşınmazın niteliklerine ilişkin belgelerdeki kayıtların
düzeltilebilir. TST 74/4’e göre de, ilgililerin yazılı olur
kütüğe yanlış yazılması, basit yazım hatası
vermedikleri hususu beyanlar sütununda belirtilerek, 659
sayılabileceğinden, tapu müdürü bunu tespit ettiği
sayılı KHK hükümlerine göre işlem yapılır.
takdirde re’sen düzeltebilmelidir. (TST 74/1)
Aslında ilgililer düzeltmeye razı olmadıkları takdirde, tapu
* Taşınmazın yüzölçümüne ilişkin kaydın re’sen
müdürlüğü, görevi gereği MK 1027/I’e dayanan Düzeltme
düzeltilmesi konusunda KK 41’de iki hüküm yer
Davasının açılmasını sağlamalıdır. Yargıtay, ilgili
almaktadır.
Bakanlığın veya tapu müdürlüklerinin bu davayı
açabileceği görüşündedir.  Kadastrosu yapılmamış taşınmazların
yüzölçümünün, tapuda kayıtlı miktardan fazla olması
Kanunda ve Tapu Sicili Tüzüğünde öngörülmemesine
durumunda ise, Tapu Kanunu’nun 31. maddesine göre,
rağmen, ilgililerin de MK 1027’ye dayanarak düzeltme için
bu fazlalılığın bitişik araziye el atmaktan ileri gelmediği ve
dava açmaları mümkündür. Bu durumda davanın (varsa,
taşınmazın sınırında da bir değişiklik olmadığı mahkemece
yanlışlık dolayısıyla hak durumu etkilenen kişi veya kişiler
tespit edildiği takdirde, gerçek yüzölçümünün sicile
ile birlikte) ilgili idareye (tapu müdürlüğüne) karşı
yazılmasına karar verilir.
açılmasının uygun olduğu kabul edilmektedir (MK 1007).
 Taşınmazın cinsinin sonradan değişmesi, örneğin
TST 75, kadastro çalışmaları sırasında meydana gelen kütükte tarla olarak kayıtlı bir taşınmazın üzerine bina
malik ve diğer hak sahiplerinin adı, soyadı ve baba adına yapılması sonucu gerçek duruma uymayan kayıt, yeni cins
ilişkin yazım hatalarının ilgilinin başvurusu üzerine durumunun kütüğe işlenmesiyle düzeltilmiş olur. Bunun
müdürlükçe düzeltilebilmesine ilişkin özel bir imkân için de değişikliğin belgelenerek talep edilmesi gerekir.
öngörmektedir.
b. Yolsuz Şerhlerin Düzeltilmesi:
TST 76/1’e göre, yanlış yazım okunacak şekilde kırmızı
Kişisel hakların şerhinde, şerh verilen kişisel hakkın
mürekkepli kalem ile çizilir ve ilk boş satıra doğrusu
gerçekte hiç doğmamış olması veya geçerli bir şerh
yazılır. TST 76/2’de de, kazıntı, silinti, satır araların veya
anlaşmasının ya da şerh isteminin bulunmaması
sayfa kenarına çıkıntı veya kayda ek yapılmak suretiyle
durumunda, şerh yolsuz bir şerhtir.
düzeltme yapılamayacağı belirtilmiştir.
Şerh, konusunu teşkil eden kişisel hakkın herhangi bir
TST 74/3’e göre de, «ana veya yardımcı siciller üzerinde
nedenle sona ermesi sonucu sonradan da yolsuzlaşmış
yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya
olabilir.
başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması
halinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere Yolsuz şerh de tapu kütüğü ile maddi hak arasında
dayalı başvuruları üzerine, istem Yevmiye Defterine uyumsuzluk meydana getirir. Bu durumda ya şerh verilen
kaydedilerek gerekli düzeltme yapılır. hakkın sahibi düzeltmeye rıza gösterir ya da bu şerhle
ayni hakkı zedelenen kimse MK 1025/1’e kıyasen
c. Hakta Meydana Gelen Sicil Dışı Değişiklik Sonucu
Düzeltme Davası açarak şerhin terkinini sağlayabilir.
Tescilin Yolsuzlaşması Durumunda:
Taşınmazın maliki şerh anlaşması yapmış olmasına
Ayni hakkın sicil dışı yoldan bir başkasına geçmesi
rağmen, şerh isteminde bulunmaktan kaçınırsa, bunu
durumunda, yeni hak sahibi, tek taraflı tescil istemiyle
temin etmek üzere açılacak dava, Sicilin Düzeltilmesi
değişikliği sicile aksettirebilir (MK 716/ II).
Davası değildir. Bu durumda sicil ile gerçek hak durumu
Eğer tescil şeklen dahi bir değer taşımıyorsa, MK 1026 arasında bir çelişki yoktur. Şerhi temin etmek üzere açılan
-11-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
davada alınacak hüküm, şerh isteminin yerine geçer. yoldan yeni şerhin yapılması mümkündür. Bu şerhler,
Bir kişisel hak şerhinin yolsuz olarak terkin edilmiş olması kesin tescilin yapılmasıyla birlikte re’sen terkin edilir. Eğer
durumunda, kişisel hak sahibinin hangi davaya dayanarak kesin tescilin yapılması için verilen süre geçmiş ise, şerh
şerhin kütüğe tekrar yazılmasını talep edebileceği TST 69/3’e kıyasen taşınmaz malikinin istemde bulunması
tartışmalıdır. üzerine terkin edilecektir.
Birinci görüşe göre; şerhin hükümleri, yolsuz da olsa MK 1011/I/1’de düzenlenen şerh yolsuz olarak
terkinle mutlak olarak sona erdiğinden, bu durumda kaydedilmiş ise, esas davada ileri sürülmüş olan ayni
Sicilin Düzeltilmesi Davası açılamaz. Burada kişisel hak hakla birlikte ayrıca bu konuda da karar verilir ve terkin
sahibinin, şerh verme yükümlülüğünü doğuran şerh bu karara dayanılarak sağlanır.
anlaşmasına dayanarak şerhi yeniden kaydettirme Geçici tescilin yolsuz olarak şerhinde, bunların terkinini
konusunda sadece kişisel bir talep hakkı mevcuttur. Bu sağlamak için Düzeltme Davası açmaya ihtiyaç yoktur.
nedenle de yeniden şerh yapılıncaya kadar, taşınmazın c. Yolsuz Beyanların Düzeltilmesi:
mülkiyetini (kötüniyetle de olsa) kazananlara karşı şerhin
Beyanlar birbirinden farklı konularda yapılan kayıtlar
varlığı ileri sürülemez.
olduğundan, bunların hepsini kapsayan bir düzeltme
İkinci görüşe göre ise; haksız terkin edilen şerhin etkisi biçimi belirlemek zordur.
süreceğinden, bunun yeniden kaydedilmesini sağlamak
Yolsuz beyanların düzeltilmesi yolu, her beyanın
için hak sahibi Sicilin Düzeltilmesi Davası açabilir. Fakat
konusuna ve yolsuzluğun meydana geliş biçimine göre
bu arada taşınmazın mülkiyeti iyiniyetli bir üçüncü kişi
belirlenebilir.
tarafından kazanılmışsa, artık bu kişiye karşı Sicilin
Düzeltilmesi Davası açılamaz. Yolsuz bir beyan, MK 1027/1’e kıyasen kural olarak bütün
ilgililerin buna yazılı olarak rıza göstermeleri halinde
Şerh edilmiş kişisel haklar ayni haklar ile aynı kurallara
düzeltilebilir. Fakat, beyan, idari bir makamın kararına
tabi kılınamayacağından, birinci görüş daha doğrudur.
dayanıyorsa, bu takdirde, söz konusu idari karar için bir
Eğer şerh, süre sona erdiği için yolsuzlaşmışsa, bu iptal davası açmak gerekir. İptal davası başarıya ulaşırsa,
takdirde taşınmaz malikinin istemi üzerine terkin edilir bu ilamla terkin isteminde bulunulur.
(TST 69/3).
Eski hukuktan gelen ayni haklara ilişkin beyanlardaki
***Taşınmaz satış vaadi ile arsa payı karşılığı inşaat yolsuzluğun düzeltilebilmesi ise, MK 1025/I anlamında bir
sözleşmelerinde beş yıl içinde satış yapılmaz veya kat davayla mümkündür.
irtifakı kurulmaz ve tapuya tescil edilmezse, şerh re’sen
terkin edilir (Tapu K. 26/VIII).
MÜLKİYET (Mülkiyet Kavramı)
Şerh verilen alım, önalım, geri alım hakkı sahibinin veya
satış vaadine dayanan alıcının taşınmazın mülkiyetini Medeni Kanunumuzda mülkiyet yasal olarak tanımlanma-
kazanması durumunda da şerh, hak sahibi adına yapılacak mıştır. Keza Anayasa’nın 35. maddesi de, temel haklar
tescil sırasında re’sen terkin edilir. arasında yer verdiği mülkiyeti tanımlamamıştır. Medeni
Kanun mülkiyeti tanımlamamakla beraber, 683.
Tasarruf yetkisi kısıtlamalarına ilişkin şerhlerdeki
maddesinde bu hakkın içeriğini belirtmektedir.
yolsuzluklara gelince, bunların düzeltilmesi imkânı şerhe
yol açan ilişkinin bünyesi içinde yer alır. Örneğin, haciz MK 683/1’de, bir şeye malik olan kimsenin, «hukuk
düşmüş veya iflas kaldırılmış olmasına rağmen kütükte düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi
şerh varlığını koruyorsa, şerhin terkininin bunun kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine
konulmasını emreden makam tarafından sağlanması sahip» olacağı belirtilmiştir.
talep edilir. MK 683/2’de ise, «malını haksız olarak elinde bulunduran
Artmirasçı atamada, söz konusu tasarrufun geçersiz kimseye karşı İstihkak Davası açabileceği gibi, her türlü
olması dolayısıyla şerh haklı bir nedene dayanmıyorsa, bu haksız elatmanın önlenmesini de dava» edebileceği ifade
durumu mahkeme kararıyla tespit ettiren önmirasçı, bu edilmiştir.
hükme dayanarak şerhin terkinini doğrudan doğruya Mülkiyet; MK. m. 683 çerçevesinde, “eşya üzerinde en
talep edebilecektir. geniş yetki sağlayan ayni hak” olarak tanımlanabilir.
Aile yurdunun şerhinin terkini de buna izin veren Mülkiyet hakkının içeriği, sadece yetkilerden değil, aynı
mahkeme tarafından sağlanabilir. zamanda ödevlerden de oluşur.
Geçici tescilin şerhine gelince; bütün ilgililerin rıza Klasik mülkiyet anlayışı; mülkiyet hakkının sadece
göstermeleri halinde ya da hâkimini hükmüyle yapılan yetkilerden oluşan bir hak olduğunu, malın mülkiyet
geçici tescil şerhi, haksız olarak terkin edilmişse, aynı konusu eşya üzerinde dilediği gibi kullanma, ondan
-12-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yararlanma, hatta eşyayı yok etme ya da zarara uğratma karşılığında malike bir tazminat ödenmesi gerekir.
yetkisine sahip bulunduğunu savunur. Klasik görüş Mülkiyetin içeriğindeki ödevler ise, zaten hakkın
taraftarlarına göre, mülkiyet hakkından doğan yetkilerin içeriğinde yer almaktadır. Bu nedenle, bunların
istisnai olarak sınırlanması mümkündür, fakat bu karşılığında malike herhangi bir tazminat ödenmesi söz
sınırlamalar dışarıdan sonradan getirilmiştir ve hakkın konusu değildir.
özüne yabancıdır.
Örneğin, taşınmaz malikinin mülkiyetten doğan yetkilerini
Modern Mülkiyet hakkı; yetki ve ödevlerden meydana kullanırken komşu taşınmazları olumsuz şekilde
gelir. Modern Mülkiyet Görüşü; teknik ve ekonomik etkileyecek taşkınlıklardan kaçınma yükümlülüğü (MK
gelişmeler sonucu oluşan sosyal görüşlerin etkisi altında 737), sosyal işlevi nedeniyle mülkiyetin içeriğinde yer alan
ortaya çıkmıştır. ödevlerdendir. Bu ödev karşılığında malike hiçbir
Klasik mülkiyet görüşü, mülkiyeti mutlak ve sınırsız bir hak tazminat ödenmez.
olarak tanımlamaktadır. Modern mülkiyet görüşüne göre, Geçit irtifakında ise, durum farklıdır. MK 747’deki geçit
mülkiyet, sosyal işlevi olan bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla, irtifakı kurma yükümlülüğü dışarıdan getirilen bir
mülkiyetin sosyal işlevine yönelik kanunla getirilen her sınırlamadır. Geçit isteyen, yükümlü taşınmaz malikinin
sınırlama, gerçekte mülkiyetin özünde mevcut bir ödev bu yüzden uğrayacağı zararları tazmin etmek zorundadır.
niteliğini taşır.
Mülkiyet; pozitif hukukumuzda, modern mülkiyet
1. Mülkiyet Hakkının İçeriği:
anlayışına uygun olarak düzenlenmiştir. Mülkiyet hakkı,
1982 tarihli anayasamızda «sosyal ve ekonomik haklar ve Mülkiyet hakkının içeriği;
ödevler» bölümünde değil, «kişinin hakları ve ödevleri»  Malike Tanınan Yetkiler
bölümünde düzenlenmiştir. Fakat mülkiyete ilişkin 35.  Malike Yüklenen Ödevler (Yükümlülükler)
Maddenin sözünden bu sonuca varmak mümkündür. meydana gelir.
Anayasa’nın 35. maddesine göre; «Herkes mülkiyet ve
a. Malike Tanınan Yetkiler (MK 683):
miras hakkına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı
amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının  Olumlu Yetkiler: Malik, mülkiyete konu olan şey
kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.» üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta
bulunma yetkisine sahiptir.
Anayasamızda Mülkiyet, düzenleme yeri bakımından
 Koruyucu Yetkiler: Malik, şeyi haksız olarak elinde
bireysel bir hak olarak düzenlenmiştir. Anayasamız,
bulunduran kimseye karşı İstihkak Davası açabilir ve her
malike onu toplum yararına kullanması konusunda
türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir.
ödevler öngörmesi bakımından da mülkiyeti sosyal bir
hak olarak kabul etmektedir. Mülkiyetin sosyal bir hak Olumlu Yetkiler, mülkiyetin olumlu içeriğini, Koruyucu
sayılması aynı zamanda Anayasa’nın 2. maddesindeki Yetkiler ise, mülkiyetin olumsuz içeriğini ifade eder.
Sosyal Devlet İlkesi’nin de zorunlu bir sonucudur.
MK.’daki düzenlemeye bakılınca, ilk bakışta klasik (1) Olumlu Yetkiler:
mülkiyet anlayışına uygun olduğu söylenebilir. Bunun Mülkiyet; kişiye eşya üzerinde en geniş yetkiler sağlayan
nedeni mülkiyet hakkının içeriğinin MK m.683/1’de hukuk ayni haktır. Mülkiyetin sağladığı yetkiler, MK 683/I’de “o
düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve
kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi tasarrufta bulunma” şeklinde açıklanmıştır.
şeklinde belirtilmesidir. Ancak malik kullanma yetkisinin Mülkiyetin sağladığı olumlu yetkiler; malın fiilen
“hukuk düzeninin sınırları içinde” kullanabilir. Bu ifadeden kullanılması, ürünlerinden yararlanılması, tüketilmesi,
mülkiyetin içeriğinde bazı ödevlerin de bulunduğu malda değişiklik yapılması gibi fiili tasarrufları ve malın
anlamını çıkarmak mümkündür. başkasına devredilmesi, üzerinde haklar kurulması gibi
Medeni Kanun md.2, her hakkın sahibine olduğu kadar, hukuki tasarrufları kapsar.
malike de hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uyma ve Modern mülkiyet anlayışında mülkiyet hakkının sosyal
hakkını kötüye kullanmama yükümlülüğü getirmektedir. niteliği gereği malikin malı yok etme, zarara uğratma
Ayrıca, Anayasa’nın 11. maddesinde de belirtildiği gibi, yetkisinin bulunmadığı söylenebilir.
kanunlar Anayasaya aykırı olamaz. Bu nedenle, MK
(2) Koruyucu Yetkiler:
683’ün Klasik Görüşe göre değil, Anayasaya egemen
çağdaş mülkiyet görüşüne göre değerlendirilmesi gerekir. Malikin eşya üzerindeki doğrudan hâkimiyetinin hukuk
düzeninin sınırları içinde üçüncü kişilere karşı
Mülkiyete dışarıdan sınırlamalar da getirilebilir. Fakat bu
korunmasını sağlayan yetkilerdir.
sınırlamalar mülkiyetin içeriğine yabancı oldukları için
-13-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
MK 683/II’de bu yetkiler; “malik, malını haksız olarak yararlanamayacağı gibi, MK 2/II’ye göre de hukuk
elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası düzeninin korumasından yararlanamaz.
açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini (2) Katlanma Ödevi:
de dava edebilir” biçiminde ifade edilmiştir.
Bu ödev, malikin üçüncü kişiler veya toplum yararına
mülkiyet hakkına yapılacak bazı elatmalara katlanma
Mülkiyetin İçeriği yükümlülüğünü ifade eder.
Aktif Yetki Örneğin, malik doğal güçlerin etkisiyle ya da raslantı
(Mülkiyetin Olumlu İçeriği) sonucu taşınmazına giren hayvanı veya düşen eşyayı
MK. m.683’e göre bu yetki “hukuk düzeninin sınırları içinde o aramak için bunların sahibinin taşınmazına girmesine
şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta katlanmak zorundadır (MK 752/1). Bunun gibi, malik,
bulunma yetkisi”dir. Bu yetki, malın fiilen kullanılması, yıkılma tehlikesi bulunan evinin yıktırılmasına, bulaşıcı
ürünlerin toplanması, malda değişiklik yapılması, malın tahrip hastalık taşıyan hayvanının kesilmesine katlanmalıdır.
tağyir edilmesi gibi fiili tasarrufları içine aldığı gibi, malı
(3) Yapma Ödevi:
başkasına devretme, üzerinde hak kurma gibi hukuki
tasarrufları da kapsar. Toplum yararının gerektirdiği hallerde malike bazı olumlu
Mülkiyet hakkını kullanmanın sınırları; davranışlarda veya edimlerde bulunma ödevi de yüklenir.
- Anayasa m. 35 Örneğin, malikin malı dolayısıyla bazı vergi, resim ve
- MK. m. 2 harçları ödemesi, arazisine sınırlık koyması (MK 749/1),
Koruyucu Yetki ortak suların birlikte tutulmasına katılması (MK 759/1) bu
(Mülkiyetin Olumsuz İçeriği) tür ödevlerdendir.
MK. m. 683’e göre, malik “malını haksız olarak elinde 2. Mülkiyet Hakkının Korunması:
bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her
türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir”. Söz Mülkiyet hakkı, hem kamu hukuku, hem özel hukuk ala-
konusu iki dava mülkiyet hakkına ait yetkilerdir. Bu talepler nında korunmuştur. AİHS’le de koruma altına alınmıştır.
mülkiyet hakkından kaynaklanır ve varlıklarını mülkiyet Bireysel hak ve özgürlüklerin uluslararası düzeyde
hakkına ayrılmaz bir biçimde bağlı olarak sürdürürler. Bu korunmasını amaçlayan insan haklarını ve temel
yüzden istihkak ve el atmanın önlenmesi taleplerinin özgürlükleri korumaya dair AİHS, sözleşmeye taraf olan
mülkiyetten ayrı olarak temlik edilebilmeleri mümkün değildir.
devletlerin bu sözleşmeyle üstlendikleri taahhütlerini
b. Malikin Ödevleri (Yükümlülükleri): güvence altına almak için AİHM’nin kurulmasını hükme
bağlamıştır. (m. 19 vd.)
Mülkiyet kavramının içeriğinde yer alan ödevler, Kamu
Hukuku veya Özel Hukuk nitelikli olabilir. Bu ödevler üç AİHM’nin mülkiyet anlayışı, ulusal hukuktaki mülkiyet
ana gruba ayrılır: hakkı anlayışından çok farklıdır. Ulusal hukukta mülkiyet
hakkının konusu sayılmayan veya hakkın kapsamına
 Yapmama (kaçınma) Ödevleri
girmeyen mallar ya da haklar (alacak hakları, irtifak
 Katlanma Ödevleri
hakları) AİHM’ne göre, mülkiyet hakkının konusunu
 Yapma Ödevleri
oluşturabilmektedir.
(1)Yapmama (Kaçınma) Ödevi:
Anayasanın 148. ve 6216 sayılı Kanunun 45. maddesi
Malik, hukuk düzeninin mülkiyet için belirlediği sınırları uyarınca Bireysel Başvuruda bulunabilmek için:
aşan fiil ve işlemleri yapmaktan kaçınmakla yükümlüdür.
1) Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde
Örneğin, malikin taşınmazını kullanırken komşularını öngörülen bir temel hak ve hürriyetin kamu gücü
olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıklardan (MK 737) tarafından ihlal edilmiş olması,
kaçınması, malikin İmar Hukukunun koyduğu inşaat
2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ve
yasaklarını ihlal etmemesi (malik inşaat ölçü ve sınırları
ihmale karşı kanunda öngörülen idari ve yargısal başvuru
dışında örneğin, izin verilen kattan fazla inşaat yapamaz.)
yollarının tüketilmiş bulunması gerekmektedir.
vb. yükümlülüklerdir.
Bireysel başvuru yoluna, idari ve yargısal başvuru
Anayasanın 35/III’de yer alan “mülkiyet hakkının
yollarının tüketilmesinden itibaren 30 gün içinde
kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” hükmü,
başvurulabilecektir.
yapmama ödevi bakımından büyük önem taşır. Bu
hüküm, sadece kanun koyucuya değil, herkese hitap eden a. Kamu Hukuku Alanında Koruma:
emredici bir hükümdür. AY 35. Md.’sinde; herkesin mülkiyet ve miras hakkına
Malik mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı olarak sahip olduğu belirtilmiş, sonra aynı hükümde bu hakkın
kullandığı takdirde, Anayasanın 35/I’deki teminattan ancak “kamu yararı amacıyla” ve “kanunla”
-14-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sınırlanabileceği ifade edilerek, mülkiyet hakkı idarenin açılabilir.
keyfi davranışlarına karşı korunmuştur. Taşınmazlarda zilyetliğin kaybedilmiş sayıldığı durumlar
AY 13. Md.’sinde; “temel hak ve hürriyetler, özlerine nadirdir. Örneğin, başkasına ait bir tarlanın buna hakkı
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde olmayan bir üçüncü kişi tarafından ekilmesi durumunda
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla zilyetlik kaybedilmiş olmaz, sadece mala elatmada
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve bulunulmuş olur. Bir arazinin çitle çevrilmesi, bir binanın
ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik işgal edilip kilitlenmesiyle malikin fiili hakimiyeti,
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı dolayısıyla zilyetliği sona ermiş olur ve malik haksız
olamaz” denilmektedir. zilyede karşı istihkak davası açabilir.
AYM’ne göre, hakkın özüne dokunup, onu tümüyle ***Taşınmazın maliki, zilyetliğini gasbeden kişiye karşı
kullanılmaz hale getiren kısıtlamalar demokratik toplum zilyetliğe dayanan geri verme davasını (MK 984) süresi
düzeniyle uyum içinde sayılamaz. Devlet ve kamu tüzel içinde açmamış veya açamamışsa, o artık geri vermeyi
kişileri ancak değer karşılığını ödemek suretiyle mülkiyet yalnız MK 683/II’ye dayanan İstihkak Davasıyla
hakkına el atabilir (AY m. 46, 47). sağlayabilecektir.
Mülkiyet Ceza Hukuku alanında da korunmuştur. Taşınmaza kira, ödünç gibi bir sözleşmeye dayanarak
TCK’nun, “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığını taşıyan 10. zilyet olan kimsenin sözleşmenin sona ermesine rağmen
Bölümünde yer alan hükümler, mülkiyet hakkını hırsızlık, taşınmazı geri vermemesi durumunda, malik ona karşı
güveni kötüye kullanma, yağma, mala zarar verme, aralarındaki hukuki ilişkiden doğan geri verme
dolandırıcılık gibi suç teşkil eden fiillere karşı yükümünün ifasını kişisel bir davayla talep edebilir. Fakat
korumaktadır (TCK m. 141- 169). bu dava zamanaşımına uğradığı takdirde, malik, geri
İdare Hukukunda polisiye kurallardan bazıları da mülkiyet vermeyi ancak İstihkak Davasıyla sağlayabilecektir.
hakkını korumaya yöneliktir. Taşınırlar yönünden İstihkak Davasının önemi daha azdır.
b. Özel Hukuk Alanında Koruma: Çünkü taşınırlarda haksız zilyede karşı İstihkak Davası
açılabildiği birçok durumda, Taşınır Davası açmak da
Mülkiyet hakkını üçüncü kişilerin ihlallerine karşı koruyan
mümkündür. Taşınır Davasında, davacının mülkiyet
en etkili kurallar özel hukuk nitelikli kanunlarda yer alır.
hakkını kanıtlaması şart olmayıp zilyetliğine dayanması
Bu kanunların başında Medeni Kanun gelmektedir.
yeterli sayıldığından, bu davada davacının İstihkak
Medeni Kanun, mülkiyeti korumak üzere başlıca iki dava Davasına oranla başarı ihtimali de büyüktür. Fakat malik
çeşidi öngörmüştür (MK 683/II): mala hiçbir zaman zilyet olamamış veya baştan
 İstihkak Davası kötüniyetle edindiği malın bu arada maliki olmuş ise,
 Elatmanın Önlenmesi Davası malın geri verilmesini sağlamak için sadece istihkak
Ayrıca Medeni Kanun ile diğer kanunlarda düzenlenmiş davası açabilir.
bulunan mülkiyet hakkını koruyan davalar; Ayrıca zilyet malı malikin iradesiyle ele geçirmiş olmasına
*Zilyetliği Koruyan Davalar, *Taşınır Davası, *Tapu rağmen, onun mülkiyetini kazanamamışsa veya ona mal
Sicilinin Düzeltilmesi Davası, *Sınır Davaları, *Sebepsiz üzerinde zilyetlik sağlayan hukuki ilişki sona ermişse,
Zenginleşme Davaları, *Haksız Fiilden Doğan Davalar, malın geri verilmesini sağlamak için Taşınır Davası değil,
*Miras Sebebiyle İstihkak Davası İstihkak Davası açılır.
gibi davaları da saymak mümkündür. Usul Hukuku Ayrıca Taşınır Davası için öngörülen hak düşürücü süre
ilkelerinin elverdiği durumlarda mülkiyet hakkının geçmişse, artık sadece İstihkak Davası açılabilecektir.
tespitini dava etmek de mümkündür. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, MK 713/V gereğince
Olağanüstü Zamanaşımı yoluyla mülkiyet hakkı tescilden
(1) İSTİHKAK DAVASI: önce maddi şartların gerçekleşmesiyle kazanıldığı için,
zamanaşımı yoluyla mülkiyeti kazanılmış fakat henüz tapu
(a) İstihkak Davasının Konusu ve Şartları:
kütüğüne kaydedilmemiş ise tapusuz taşınmazlar
İstihkak Davası, dolaysız zilyet durumunda olmayan hakkında da İstihkak Davası açılabilmelidir. Ancak bu
malikin, malik olmayan zilyede karşı mülkiyet hakkına durumda, davacı MK 713’de öngörülen maddi şartların
dayanarak açabildiği ve haksız olarak ele geçirilen veya gerçekleştiğini, mülkiyet hakkının varlığını kanıtlamak
alıkonulan eşyanın geri verilmesini sağlama amacını zorundadır.
güden, ayni nitelikte bir eda davasıdır. Malikin bu davayı
İstihkak Davasını malikten başka, şartlara göre, eşya
açabilmesi için malın elden çıkış şekli önemli değildir.
üzerinde sınırlı ayni hak sahiplerinin örneğin, rehinli
İstihkak davası hem taşınmazlar, hem de taşınırlar için alacaklının intifa hakkı sahibinin de açabileceği kabul
-15-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
edilmektedir. bir başkasına geçmiş ya da mal yok olmuşsa, artık İstihkak
(b) İstihkak Davasının Niteliği: Davası açılamaz.
İstihkak Davası bir Eda Davasıdır. Bu dava sonunda Davalı, eşyaya haksız olarak el koyan, onu halen
hâkim, davalının el koyduğu malın zilyetliğinin davacıya zilyetliğinde bulunduran kişidir. Zilyedin, malike karşı
geri verilmesine karar verebilir. zilyetliği haklı bir sebebe dayanıyorsa, malikin istihkak
talebi söz konusu olmaz.
Davayı kaybeden davalı zilyet, olumlu bir davranışta
bulunmaya, taşınır mallarda teslime, taşınmazlarda ise Zilyetliğe haklılık, bir mal üzerinde intifa hakkı kurulması
taşınmazın boşaltılmasına mahkum edilir. veya malın kira veya ödünç olarak verilmesi durumunda
olduğu gibi, bir ayni veya kişisel hakka dayanabilir.
İstihkak Davası, ayni hakka dayandığından ayni bir
davadır, bu bakımdan zamanaşımına uğramaz.
İstihkak Davası İstihkak Davasının Tarafları
İstihkak davası, dolaysız zilyet durumunda olmayan malikin, Davacı (Malın maliki) Davalı (Haksız zilyet)
malik olmayan haksız dolaysız zilyede karşı açtığı bir eda Dava mülkiyete dayandığından Zilyedin, malike karşı zilyetliği
davasıdır. İstihkak talebi ayni bir taleptir ve bu sebeple davacı mülkiyet hakkını ve ayrıca haklı bir sebebe dayanıyorsa,
zamanaşımına tabi değildir. İstihkak talebi yalnız doğuşu davalının dava tarihinde malın malikin istihkak talebi söz konusu
bakımından değil, varlığını sürdürmesi bakımından da dolaysız zilyedi bulunduğunu olmaz. Davalı bir itiraz teşkil
davacının mülkiyetinin ve davalının da zilyetliğinin devamına ispat etmek zorundadır. eden zilyetliğe haklılığı ispat
etmek zorundadır.
bağlıdır. İstihkak davası mülkiyetten ayrı olarak devredilemez.
*Malik tapuda hak sahibi olarak gözüktüğü sürece dolaysız
zilyetliğini kaybetmiş olmaz. Bu yüzden de zilyetliği ancak (d) İstihkak Davasında İspat Yükü:
saldırıya uğrayabilir. Bu yüzdendir ki, uygulamada fuzuli
işgalleri çıkarmak için istihkak davası değil, el atmanın İstihkak Davasında ispat yükü, kural olarak davacıya aittir.
önlenmesi davası açılmaktadır Davacı, mülkiyet hakkına sahip olduğunu ispat etmek
*Malik tapudaki yolsuz kayıt yüzünden sicilde malik olarak
zorundadır. Davacı, bunu, kendisinin mülkiyet hakkını
gözükmüyorsa, dolaysız zilyet durumundan geçerli bir hukuki sebebe dayanarak kazandığını ispat
yararlanamayacağından, dolaysız zilyetliği kendisine etmek suretiyle sağlar. Mülkiyet hakkı devren
sağlayacak olan tapu kaydının düzeltilmesi davası istihkak kazanılmışsa, iyiniyetle ayni hak ediniminin söz konusu
davası fonksiyonunu yerine getirir. olduğu durumlar dışında, davacı, mülkiyeti devredenin
(c) İstihkak Davasının Tarafları: ediniminin de geçerli olduğunu ispat etmelidir.
İstihkak Davasında Davacı, çekişmeli malın dolaysız zilyedi Davacının ispat yükü, Medeni Kanunda düzenlenmiş olan
olmayan malikidir. İstihkak Davası açan malikin dolaylı Mülkiyet Karinelerine (MK 985, 992) dayanması
zilyet olması mümkündür. Bu davayı, mala hiç zilyet durumunda kolaylaşmaktadır. Davacı, taşınırlar
olmamış veya zilyetliği sonradan kaybetmiş malik de bakımından önceki zilyetliğiyle, taşınmazlar bakımından
açabilir. ise, tapu kütüğünde adına mevcut tescille mülkiyet
karinesinden yararlanarak mülkiyet hakkını kanıtlamış
Paylı Mülkiyette, her paydaş, mülkiyet hakkının koruyucu
sayılacaktır.
yetkilerinden yararlanmak için İstihkak Davası açabilir. Bu
durumda talep bölünemez olduğundan diğer paydaşlar Davalıda, davacının malik olmadığını veya dava konusu
da bu davanın sonucundan yararlanırlar (MK 693/III). malı zilyetliğinde bulundurmaya hakkı olduğunu ispat
Paydaş, İstihkak Davasını üçüncü kişilere karşı açabileceği etmek suretiyle davanın reddini sağlayabilir.
gibi, birlikte zilyetliğin sağlanması için diğer bir paydaşa Örneğin davalı, davacının dava konusu malı çaldığını
karşı da açabilir. ispatlayarak davayı reddettirebilecektir (MK 991/II).
Elbirliği Mülkiyetinde ise, Yargıtay, 4721 sayılı yeni Davalı, dava konusu üzerinde bir sınırlı ayni hakka veya
Medeni Kanun’un 702. maddesinin son fıkrasındaki örneğin, ödünç ya da kira ilişkisinden doğan bir kişisel
hükümden hareket etmiştir. Bu hükme göre, hakka sahipse, açılan İstihkak Davası, davalının bu hakkını
“ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların ispat etmesi üzerine reddedilecektir.
korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar Davalı, davacının iradesi dışında elinden çıkmış olan
yararlanır”. Yargıtay, bu hükümden her ortağın bu davayı taşınır malı açık arttırmadan veya pazardan ya da benzeri
açabileceği sonucuna varmıştır. eşya satan bir tacirden edinmiş ve kendisi de iyiniyetli ise,
İstihkak Davası, mülkiyet hakkını korumaya yönelik bir ödediği semenin kendisine geri verilmesini isteyebilecek
dava olduğundan, davanın açıldığı sırada davacının malik (MK 989/II), bu istek kabul edilmediği takdirde de istihkak
sıfatını haiz olması gerekir. Malın mülkiyeti davalıya veya davasının reddini sağlayabilecektir.

-16-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Davalı, dava konusu şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunsa  El atmanın önlenmesi davası malike, mülkiyet hakkından
dahi zilyet yardımcısı olduğunu kanıtladığı takdirde, dava doğan yetkilerini kullanmasının haksız olarak güçleştirildiği
yine reddedilecektir. hallerde bu el atmaya karşı kendini koruma imkânı verir.
 Malik saldırı dolayısıyla bir zarara uğramışsa, saldırı sona
(e) İstihkak Talebinin Devri:
ermiş olsa bile saldırıda bulunandan zararının tazminini
İstihkak talebinin mülkiyet hakkından ayrılarak bir üçüncü isteyebilir. Bu dava Borçlar Hukuku kurallarına ve özellikle
kişiye devredilip devredilemeyeceği konusu tartışmalıdır. haksız fiil zamanaşımına tabidir.
Mülkiyet hakkının korunmasına yarayan istihkak talebinin
bu haktan ayrılması, maliki bu hakkını koruma
imkânından yoksun bırakacağından, istihkak talebi
mülkiyet hakkından ayrı olarak devredilemez. (a) Davanın Konusu ve Şartları:
(f) İstihkak Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme: Elatmanın önlenmesi davası malike, mülkiyet hakkından
doğan yetkilerinin kullanılmasının haksız olarak
İstihkak Davasında görevli mahkeme, HMK 2/1 uyarınca
engellenmesi, kısıtlanması veya zorlaştırılması
Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise,
durumunda kendisini koruma imkânı verir. Dava, halen
taşınmazlarda malın bulunduğu yer mahkemesi (HMK
mevcut elatmalara son vermeyi, ileride meydana gelecek
12/1), taşınırlarda ise kural olarak davalının davanın
elatmaları ise önlemeyi, bunlardan kaçınılmasını
açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir (HMK 6/1).
sağlamayı amaçlamaktadır.
Haksız elatma sonucu bir zarar meydana gelmiş ise,
(2) ELATMANIN ÖNLENMESİ DAVASI: davacı tazminat davası da açabilir. Fakat haksız fiil
Elatmanın Önlenmesi Davasına, Müdahalenin Men’i hükümlerine dayanan bu dava, elatmanın önlenmesi
Davası da denilmektedir. Mülkiyet hakkına yönelen her davasından farklıdır.
türlü haksız tecavüzü önlemek veya tecavüz başlamışsa Elatmanın önlenmesi davasının açılabilmesi için temel
buna son vermek için, malik müdahalenin men’i davası şart, davanın açılacağı sırada haksız elatmanın sürmesi
açabilir. Bu davada davacı, MK m. 983 hükmünde veya ileride böyle bir elatmanın gerçekleşmesi ihtimalinin
düzenlenen zilyetliğe saldırıya dava hakkı kapsamında mevcut olmasıdır. Haksız elatma sona ermiş, aradan
açılan önleme, durdurma davalarından farklı olarak, malik belirli bir süre geçmişse, artık bu dava açılamaz.
olduğunu kanıtlamak zorundadır.
Mülkiyet hakkına ileride (gelecekte) gerçekleşecek elatma
Bu dava da mülkiyet hakkından kaynaklandığı için ayni geçmişte gerçekleşmiş bir müdahalenin tekrarı şeklinde
niteliktedir ve zamanaşımına uğramaz. olabileceği gibi, bunun ilk defa gerçekleşecek bir elatma
Malikin mülkiyet hakkından doğan yetkileri kullanmasının şeklinde olması da mümkündür.
hukuka aykırı olarak engellendiği veya güçleştirildiği her Haksız elatmanın gerçekleşme veya tekrarlanma
halde, müdahalenin men’i davası açılabilir. Burada, ihtimalinin mevcut olup olmadığına, hâkim, objektif
İstihkak Davasının aksine, dava konusu olan şeye haksız kriterleri göz önünde tutarak serbestçe karar verir.
olarak el konulmamış, eşya malikin hâkimiyet alanından, Hâkim, bu hususta sadece davacının sübjektif kanaatiyle
zilyetliğinden çıkartılmamış, alıkonulmamıştır. bağlı değildir.
Davanın amacı, taşınır veya taşınmaz bir malı, dışarıdan Elatmanın Önlenmesi Davasının açılabilmesi için, eşyanın
herhangi bir haksız el atma (müdahale) olmaksızın hasara uğraması veya davacının zarar görmesi şart
eskiden olduğu gibi, kullanmayı tekrar sağlamaktır. değildir. Bu davanın açılabilmesi için davalının kusurlu
Elatma, doğrudan doğruya bir insan fiili sonucu meydana olması da şart değildir. Davalının kusurlu bir davranışı
gelebileceği gibi, davalının kendi iradesiyle yarattığı bir aranmadığı için dava ayırt etme gücü bulunmayan bir
durum ile malikin mülkiyet hakkını kısıtladığı bir hal kimse aleyhine de açılabilir.
olarak da görülebilir. Mülkiyete yapılan müdahale olumlu
Elatma, hukuka aykırı, haksız bir elatma olmalıdır.
veya olumsuz bir davranış şeklinde olabilir.
Taşınmaz mala haksız olarak girmek, ağaç bahçedeki ağacı
kesmek, lağım mecrası geçirmek, evi yıkmak, yoldan
El Atmanın Önlenmesi Davası yararlanmaya engel olmak, taşınmazın içinden su borusu
 El atmanın önlenmesi davası, malikin zilyetliğine ve bu geçirmek haksız elatmaya örnek teşkil edebilir.
suretle mülkiyet hakkına vaki ve devam eden bir saldırının Elatma, maddi bir şekilde olabileceği gibi, (örneğin sıvı,
önlenmesini sağlamak için açılan bir eda davasıdır. Herhangi
katı, gaz ya da enerji şeklinde), maddi olmayan bir tarzda
bir süreye tabi değildir. Saldırı devam ederken açılabilir.
 El atmanın davalının bir kusuruna dayanmasına gerek
da olabilir. Buna örnek olarak iğrenme duyguları veren bir
yoktur. Ancak el atma haksız olmalıdır. eylem veya iş örnek gösterilebilir.

-17-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Mülkiyet hakkına haksız olarak elatmaya, idarenin, edildiğinden, bu dava aynı zamanda bir Eda Davasıdır.
kanunların öngördüğü esas ve şekil kurallarına uymadan
usulsüz kamulaştırma işlemine girişmesi de örnek
El Atmanın Önlenmesi Davasının Tarafları
gösterilebilir. Yargıtay da 1956 yılında verdiği İçtihadı
Birleştirme Kararında bu hususu belirtmiştir. Davacı: Davalı:
Haksız elatma, hukuka aykırı bir davranış olup, bu, ya Mülkiyeti saldırıya uğrayan Haksız olarak saldırıda
maliktir. Malik, el atmada bulunandır. Davalı saldırıya
niteliği itibariyle müspet bir davranış, bir yapma (fiil)
bulunandan devam eden haklılık itirazını, yani malikin
şeklinde, ya da bir yapmama, menfi bir davranış
saldırıya son vermesini ister. müdahaleye katlanma
(kaçınma) şeklinde olabilir. Komşuluk hukukuyla ilgili Malik, mülkiyet hakkını ve yükümlülüğünün varlığını
kuralların (MK m. 737 vd.) ihlali biçimindeki durum ve gerçekleşen saldırıyı ispat ispat etmek zorundadır.
davranışlar da elatmanın önlenmesi davasının açılmasına etmek zorundadır.
neden olabilir.
Hâkim her somut olayda gerektiğinde, MK m. 1’deki (c) Davanın Tarafları:
hukuk yaratma yetkisine dayanarak hukuka aykırılığı
tespit edecektir. Davacı, mülkiyet hakkına elatılan taşınır veya taşınmaz bir
malın malikidir. Dolaylı veya dolaysız zilyet olabilir.
Elatmada bulunanın intifa gibi bir ayni hakka veya kira
gibi bir kişisel hakka ya da yasal bir düzenlemeye Sınırlı ayni hak sahipleri, örneğin, irtifak hakkı veya
dayanması (MK 751-752) durumunda elatma hukuka teslime bağlı rehin hakkı sahipleri de Elatmanın
aykırı olmaktan çıkar. Böyle durumlarda malikin elatmaya Önlenmesi Davasını açabilirler.
katlanma yükümü vardır. Paylı mülkiyette, paydaşlardan her birinin gerek üçüncü
Elatmanın önlenmesi davası hem taşınmaz, hem de kişiye, gerek haksız elatan diğer paydaşlara karşı
taşınır mallar için açılabilir. elatmanın önlenmesi davası açması mümkündür (MK m.
693/III).
Taşınırlar yönünden bu davaya uygulamada daha az
rastlanır. Bunun nedeni, taşınır mallarda mülkiyetin Elbirliği mülkiyetinde Yargıtay; MK’un 702. maddesinin
ihlalinin kural olarak malın haksız olarak ele geçirilmesi, son fıkrasındaki “ortaklardan her biri, topluluğa giren
yani zilyetliğin gaspı şeklinde ortaya çıkmasıdır. hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün
Uygulamada bu dava yerine daha çok Zilyetliğin Geri ortaklar yararlanır” hükmünden her ortağın bu davayı
Verilmesi Davası (MK 982) veya Taşınır Davası (MK 989) açabileceği sonucuna varmıştır.
açılmaktadır. Dava, eşyaya haksız olarak elatan kişiye karşı açılır.
Öğretide ve uygulamada sınırlı ayni hak sahiplerinin de bu Davalının kusurlu olması şart değildir.
davayı açabilecekleri kabul edilmektedir. Davalı, doğrudan doğruya elatan kişi (fail) de olabilir
(b) Davanın Niteliği: teşvik eden kişi de olabilir. Buna, kiracısını elatmaya
teşvik eden malik örnek gösterilebilir.
Elatmanın Önlenmesi Davası mülkiyet hakkına dayandığı
için ayni bir davadır; bu nedenle zamanaşımına uğramaz. Elatmanın Önlenmesi Davasında davalı sıfatı, bu anlamda
Haksız elatma sürdüğü sürece, Elatmanın Önlenmesi komşuluk ilişkilerinden doğan davalardaki davalı kişi
Davası açılabilir. çevresinden daha geniştir.
Davacıya tanınmış bu hak dürüstlük kuralına aykırı olarak
kullanılamaz. Uzun zaman haksız elatmalara göz yuman (d) İspat Yükü:
bir malikin sonradan bu davayı açması hakkın kötüye İspat yükü, kural olarak davacıya düşer. Davacı, sırasıyla
kullanılmasını oluşturabilir. * Mülkiyet hakkını,
Haksız elatma sürekli olarak tekrarlanıyorsa, malik son * Elatmanın haksızlığını,
elatmadan itibaren, eski elatmalar hakkında sessiz kalmış
* Davalının hukuka aykırı davranışı ile ihlal arasındaki
olsa bile, bu davayı açabilir.
uygun illiyet bağını ispat eder.
Haksız elatma sonucu malik aleyhine bazı zararlar
Taşınırlar bakımından, mülkiyet hakkı, önceki zilyetlikle
doğmuşsa, örneğin bahçe duvarı yıkılmış, bitkiler ezilmiş
kanıtlanabilir. Taşınmazlar bakımından ise mülkiyet hakkı,
ise, bunların tazmin edilmesine ilişkin talep haksız fiil
tapu kütüğündeki tescille, mülkiyet karinesinden
zamanaşımına tabidir (BK 72).
yararlanmak suretiyle kanıtlanabilir.
Elatmanın Önlenmesi Davası sonunda verilen kararla
Davalı, ayni veya kişisel bir hakka dayanarak elatmakta
davalı mevcut elatmaya son vermeye ya da ileride
haklı olduğunu ispat edip davanın reddini sağlayabilir.
gerçekleşecek elatmadan kaçınmaya mahkum
-18-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Örneğin, davalının bir intifa, irtifak veya kira ilişkisinden Bir taşınır ile bir taşınmaz birleştiği takdirde, taşınmaz
doğan hakka dayanarak çekişmeli malı kullandığı, bundan daima birincil Bütünleyici Parça'dır ve asıl şey olarak
yararlandığı savunmasında bulunarak bu ilişkileri nitelenir.
ispatlaması halinde, haksız el atma söz konusu olmaz. Bağımsız varlıklarını kaybetmeksizin aynı ekonomik amaç
Malikin kamu hukuku veya özel hukuktan doğan için bir araya gelmiş ve aralarında üst-alt ilişkisi bulunan
katlanma görevinin bulunduğu hallerde, bu görevin sınır eşyadan, birincil işleve sahip bulunana Asıl Şey, ona tabi
ve çerçevesi içinde yapılan elatmalar da haksız sayılmaz. kılınmış olana ise Eklenti denir.
Asıl Şey ile Eklenti başlı başına varlığı olan şeyler
(e) Talebin Devri: olduğundan, bunlar farklı kimselerin mülkiyetine tabi
olabilir. Aralarındaki ekonomik bağlılık nedeniyle Eklenti
Elatmanın Önlenmesi Talebi, mülkiyet hakkına
kural olarak Asıl Şey’in hukuki kaderine tabi kılınmıştır.
dayandığından, bu haktan ayrı ve bağımsız olarak üçüncü
bir kişiye devredilemez.
Dava hakkı, sadece çekişmeli hakkın mülkiyeti ile birlikte
Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı
devredilebilir.
(f) Görevli ve Yetkili Mahkeme:
Elatmanın Önlenmesi Davasında, görevli mahkeme Asliye Bütünleyici Parça Eklenti
Hukuk Mahkemesi’dir. (HMK 2/1)
Yetkili mahkeme ise, taşınmaz ve taşınır mallara göre a. Bütünleyici Parça:
farklıdır. Bütünleyici parça, MK m. 684 “yerel adetlere göre asıl
 Taşınmazlarda, malın bulunduğu yer mahkemesi şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara
(HMK 12/1) uğramadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan
ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.”
 Taşınırlarda, davanın açıldığı tarihteki davalının
yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK 6/1) İsviçre–Türk Eşya Hukukunda yalnız cismani şeylerin eşya
3. Mülkiyetin Konusu ve Kapsamı: sayılabileceği kabul edilmektedir. Bu nedenle, sadece
maddi varlığı olan şeyler bütünleyici parça olabilir.
Mülkiyetin konusu eşyadır. Mülkiyetin eşya üzerindeki
Bütünleyici parça üzerinde bağımsız haklar söz konusu
kapsamı, bu eşyanın fiziki yapısının ve görünümünün
mülkiyete etkisiyle çok yakından ilgilidir. olabilir. Örneğin bir makinenin bütünleyici parçası
üzerindeki “patent hakkı”.
Eşya Hukukunda, Belirlilik İlkesi uyarınca, mülkiyet hakkı,
(1) Bütünleyici Parça Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli
eşyanın tümünü kapsar. Dolayısıyla, basit eşya maddi
Olan Şartlar:
bütünlüğünü korudukça, üzerinde bir tek mülkiyet hakkı
bulunur. MK 684/II’ye göre, bir şeyin diğer bir şeyin bütünleyici
parçası sayılabilmesi için üç şartın varlığı aranır:
Birleşik eşyada da aynı ilke geçerlidir. Birleşik eşya, onu
meydana getiren parçaları, yani bütünleyici parçalarıyla  Dış Bağlılık: Bütünleyici parça ile asıl şey arasında dıştan
bir bütün teşkil edip eşya niteliği taşır. Bu nedenle de görülebilen maddi bir bağlılık olmalıdır.
birleşik eşya üzerindeki mülkiyet hakkının bütünleyici  İç Bağlılık: Bütünleyici parça asıl şeyin varlığına dâhil
parçalarını da kapsar. olmalı, bütünleyici parça ile asıl şey arasında içten, sürekli
Birleşik eşya bu niteliğini korudukça, onu meydana bir bağlılık bulunmalıdır.
getiren şeyler üzerinde ayrı ayrı mülkiyet hakkı  Yerel Adet: Bütünleyici parça ile asıl şey arasındaki dış
kurulamaz. Birleşik eşyanın maliki kim ise, onun ve iç bağlılık yerel âdetlere göre de mevcut sayılmalıdır.
bütünleyici parçalarının maliki de odur (MK m. 684/I).
Bütünleyici Parça Niteliğinin Kazanılması İçin
Bütünleyici parçalar arasında işlev açısından bir eşitlik Gerekli Olan Şartlar
varsa, birleşme sonucu meydana gelen eşyaya asıl şey
denir. Örneğin, cam ile çerçeveden meydana gelen * Dış Bağlılık
gözlük, asıl şeydir.
Bütünleyici parçalar birbirleriyle işlevsel olarak bir üst-alt * İç Bağlılık
ilişkisi içinde bulunuyor, birincil (asli)–ikincil (fer’i)
bütünleyici parçalar söz konusuysa, birleşik eşyanın * Yerel Adetlere Uygunluk
niteliğini birincil bütünleyici parça belirlediğinden, birincil
(a) Dış Bağlılık:
bütünleyici parça artık asıl şeyi ifade eder.
-19-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Asıl şeyle bütünleyici parça arasında maddi bir bağlılığa olmaları gerekir.
gerek vardır. Bütünleyici parçayı oluşturan şey, asıl şeyin Asıl şey ile ona eklenen parça arasındaki bağlılığın sürekli
bir kısmı haline gelmeli, bütünleyici parçaların asıl şeyle mi, yoksa geçici mi olduğunun belirlenmesinde öncelikle
birleşmesi sonucu meydana gelen «bütün» tek bir eşya bu bağlılığı meydana getiren kimsenin iradesi göz önünde
gibi görünmelidir. tutulur.
Örneğin, gözlük camının ve çerçevesinin gözlükteki, fren Birleştirmeyi yapan geçici bir bağlılık istemiş olsa da, iş
ve direksiyonun otomobildeki maddi bağlılığı gibi. ilişkilerindeki anlayış, asıl şeyle birleştirilen parçayı
Bütünleyici parça ile asıl şey arasındaki bağlılığın mutlaka bütünleyici parça olarak kabul etmeyi gerektiriyorsa, o
çık sıkı olması şart değildir. İki şeyin yerçekimi kuvvetiyle şey asıl şeyin bütünleyici parçası sayılır. Burada bağlantıyı
birbirine bağlanması dahi bazen yeterlidir. Örneğin, yapanın sübjektif iradesi değil, iş hayatındaki güven
binanın çatısı üzerine konulmuş kiremitler. ilişkisine göre tanınabilir iradesi dikkate alınmalıdır.
Bütünleyici parça ile asıl şey arasındaki bağlılık MK m. Geçici birleşmelerin bütünleyici parça niteliğini
684/II’de göre, öyle sıkı ve güçlü olmalıdır ki; asıl şey yok sağlayamaması gibi, geçici ayrılmalar da, bütünleyici
edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı parça niteliğini ortadan kaldırmaz. Örneğin, otomobilin
değiştirilmeden, bütünleyici parçanın ondan çıkarılması motorunun tamir için yerinden sökülmesiyle motor
veya ayrılması mümkün olmamalıdır. otomobilin bütünleyici parçası olma niteliğini kaybetmez.
Yok edilme; ayrılma sonucu asıl şeyin veya bütünleyici (c) Yerel Adetlere Uygunluk:
parçanın tamamen ortadan kalkmasıdır.
MK 684/II’ye göre, gerek dış, gerek iç bağlılığın
Zarara uğratılma; asıl şeyin veya bütünleyici parçanın bütünleyici parça ilişkisini meydana getirebilmesi için
belirli bir kısmının yok olmasını ifade eder. bunların yerel adetlerle doğrulanmış olması gerekir.
Asıl şeyin veya bütünleyici parçanın yapısının Yerel âdetler dış ve iç bağlılığın şüpheli olduğu
değiştirilmesi, eşyanın ekonomik işlevinde ve değerinde durumlarda önem taşır. Yerel âdetler, asıl şeyin
bir eksilme olmasını ifade etmektedir. Örneğin; bir bulunduğu dar çevredeki iş ilişkilerinde hüküm süren
binanın kalorifer tesisatının sökülmesinde olduğu gibi. kökleşmiş alışkanlıkları ve ekonomik anlayışı ifade eder.
(b) İç Bağlılık: Buna göre, bir şeye eklenen parçanın bundan böyle
Bütünleyici parçadan söz edebilmek için asıl şey ile ona hukuken kendi başına bir varlığa mı sahip olacağı, yoksa
bağlanan parça arasında sadece dışarıdan görülebilen asıl şeyin varlığına mı karışmış bulunduğu, dış ve iç
maddi bir bağlılık yeterli değildir, ayrıca içten, sürekli bir bağlılığın kesinlikle belirlenemediği durumlarda yerel
bağlılık da aranır. Kastedilen, ekonomik anlamda işlevsel âdetlere göre belirlenir. Ancak yerel âdetler yer ve zaman
bir bağlılıktır. itibariyle çok farklı olabilir.
Asıl şey ile bütünleyici parça arasındaki iç bağlılık; (2) Bütünleyici Parça Sayılmanın Hukuki Sonuçları:
* Asıl şeyin yapısına, bütünleyici parçanın uymasını, MK. m. 684 “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici
* Asıl şey ile bütünleyici parçanın amaç ve işlev parçalarına da malik olur”.
bakımından sıkı bir ilişki içinde olmasını, Emredici olan bu kuralın içinde iki önemli sonuç yer
* Asıl şey ile bütünleyici parçanın aynı amaca özgülenmiş almaktadır:
bulunmasını,  Asıl şey üzerindeki ayni haklar, bütünleyici parçayı da
* Asıl şeyden beklenen ekonomik işlevin yerine kapsar ve bütünleyici parça üzerinde artık bağımsız bir
getirilebilmesi için bütünleyici parçanın varlığının zorunlu ayni hak kurulamaz.
sayılmasını gerektirir.  Evvelce henüz bağımsız birşey iken, üzerinde kurulmuş
Öyle ki, bütünleyici parça olmadan, asıl şey kendisinden olan ayni haklar, o şey bütünleyici parça niteliğini
beklenen ekonomik işlevi tam olarak yerine kazanınca sona erer.
getiremeyecek olmalıdır.
Örneğin, çatı, odalar, merdivenler, kapılar, pencereler bir
binanın bütünleyici parçalarıdır. Bunlar olmadan bir yapıyı
bina olarak tanımlamak mümkün değildir.
Ekonomik anlamda işlevsel bir bağlılık olan iç bağlılığın
varlığı iş hayatındaki anlayışa göre belirlenir.
Bir şey ile ona eklenen parça arasında iç bağlılık şartının
gerçekleşmesi için bunların sürekli olarak birleşmiş
-20-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
başka bir malın bütünleyici parçası haline getirilirse,
Bütünleyici Parça Olmanın Hukuki Sonuçları satıcının bunun üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer.
Kiracı veya rehinli alacaklı elindeki şeyi, kendi mülkiyeti
altındaki bir şeyin bütünleyici parçası haline getirirse,
*Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsar
şeyin tamamına sahip olur.
*Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden Malik, bu suretle mülkiyet hakkını kaybedince artık
Kurulmuş Olan Ayni Haklar Sona Erer Taşınır Davası ya da İstihkak Davası açamaz, ancak varsa
söküp alma hakkını kullanabilir (örnek MK 994/II) veya
sözleşmenin ihlaline, sebepsiz zenginleşmeye, haksız fiile
(a) Ayni Hakkın Şeyin Bütününü Kapsar: dayanarak dava açabilir.
Eşya, başka bir şeyin bütünleyici parçası olur olmaz, (3) Bütünleyici Parça Niteliğinin Kaybı:
bağımsız bir hak konusu olma niteliğini kaybeder. Bir şeyin bütünleyici parçası yukarıdaki şartların ortadan
Bütünleyici parça asıl şeyin hukuki kaderine tabi olur. kalkması üzerine bütünleyici parça niteliğini kaybeder ve
Asıl şey üzerinde kurulan ayni haklar, onun bütünleyici bağımsız mal durumuna girer. Malikin iradesiyle veya
parçalarını da kapsar (MK 684/I, 862/I). Bir şeyin iradesi dışında asıl şeyden ayrılarak eşya niteliğini
mülkiyetini kazanan kimse, o şeyin bütünleyici kazanan bütünleyici parça üzerinde kural olarak, asıl şeyin
parçalarının mülkiyetini de kendiliğinden kazanmış olur. malikinin mülkiyet hakkı doğar.
Asıl şey üzerindeki mülkiyet hakkı yalnız hakkın kurulduğu Bazı istisnai durumlarda bütünleyici parça, asıl şeyden
andaki bütünleyici parçaları değil, daha sonra asıl şeyle ayrıldığı anda bu ayırmayı yapmaya yetkili başka bir
birleştirilen bütünleyici parçaları da kapsar. Aynı kural, kişinin mülkiyetine tabi olur (örnek MK 801/II, 994/II, BK
asıl şey üzerinde kurulan diğer ayni haklar için de 80/III, 529/II).
geçerlidir.
Bütünleyici parça bağımsız bir şey olmadığından, üzerinde (4) Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler:
asıl şeyden ayrı olarak tasarruf işlemlerinde bulunulamaz.
Medeni Kanun, bir şeyin bütünleyici parça sayılması için
Bütünleyici parçanın sahiplenme, işgal, kazandırıcı gerekli şartları genel olarak 684/II’de belirtmiş ise de, bazı
zamanaşımı yoluyla edinilmesi de mümkün değildir. şeylere, bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediğine
Bütünleyici parça üzerinde asıl şeyden bağımsız olarak fiili bakmaksızın bütünleyici parça niteliğini tanımıştır.
hâkimiyet kurmak mümkün ise, zilyetlik de kurulabilir.
Kanun gereği bütünleyici parça sayılan şeyler şunlardır:
Örneğin, evin bir odası kiraya verilebilir.
Asıl şey hakkında yapılan borçlandırıcı işlemler, kural
olarak bütünleyici parçaları da kapsar. Ancak taraflar Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler
bunun aksini kararlaştırabilirler.
Bütünleyici parçanın tek başına borçlandırıcı işlemlere * Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar
konu olması da mümkündür. Özellikle bütünleyici parça
üzerinde zilyetlik kurmanın mümkün olduğu hallerde, * Doğal Ürünler (Tabii Semereler)
bütünleyici parça kişisel haklara da konu olabilir.
- Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler
Bütünleyici parçanın bir satış sözleşmesine konu olması
halinde genellikle «gelecekte var olacak bir şeyin satışı» - Diğer Verimler
söz konusudur. Bu gelecekteki şey, bütünleyici parçanın
asıl şeyden ayrılmasıyla ileride meydana gelecektir. Böyle (a) Yapılar, Dikili Bitkiler ve Kaynaklar:
bir satış da genellikle bu ayrılmanın gerçekleşmesine Taşınmaz mülkiyetinin kapsamına MK 718/II’e göre,
bağlı, geciktirici şartlı bir satıştır. “yasal sınırlar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve
(b) Bütünleyici Parça Üzerinde Önceden Kurulmuş Olan kaynaklar da girer”.
Ayni Haklar Sona Erer: Bir yapı ya da bir ağaç, bulunduğu araziden yok
Bir başka şeyin bütünleyici parçası durumuna gelen şey edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı
üzerinde önceden kurulmuş olan ayni haklar, sona erer. değiştirilmeden ayrılmasının mümkün olup olmadığı veya
Bütünleyici parça ileride asıl şeyden ayrılıp bağımsız bir arazinin temel unsurunu teşkil edip etmediği dikkate
şey haline gelse bile, artık eski malikin mülkiyetine alınmaksızın, arazinin bütünleyici parçası sayılır.
dönmez. Taşınır yapı adı verilen, kulübe ve baraka gibi hafif binalar
Mülkiyeti saklı tutma kaydıyla satılan bir mal, alıcıya ait ile bunlar gibi kalıcı olması amaçlanmaksızın dikilen şeyler
-21-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bu hükmün dışındadır (MK 728, 729). MK 685/II’de «âdet» denilen şey, iş hayatında yerleşmiş
(b) Doğal Ürünler (Tabii Semereler): olan anlayışı ifade eder.
MK 685/III’de doğal ürünlerin asıl şeyden ayrılıncaya Doğal Ürün Sayılmanın Hukuki Sonuçları:
kadar onun bütünleyici parçası sayılacağı belirtilmektedir. Doğal ürün asıl şeyden ayrılıncaya kadar bütünleyici parça
Doğal ürünler MK 684/II’deki şartların varlığı sayılır (MK 685/III). Asıl şeyden henüz ayrılmamış olan
aranmaksızın MK 685/III gereğince bütünleyici parça doğal ürünler, örneğin ağaçların meyveleri, koyunun sütü
sayılır. veya yünü asıl şeyin hukuki kaderine tabi olur.
MK 685/II’ye göre, “Ürünler, dönemsel olarak elde edilen Asıl şeyin maliki doğal ürünlerin de malikidir. Asıl şeyden
doğal veya hukuki ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca ayrılıncaya kadar doğal ürünler üzerinde bağımsız olarak
göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen mülkiyet hakkı kurulamaz.
diğer verimlerdir.” Hükümde hukuki ürünlerden de söz Durum, sınırlı ayni haklar, yani irtifak hakkı, taşınmaz
edilmiş olmasına rağmen, aslında burada bütünleyici yükü ve rehin hakkı yönünden de aynıdır.
parça sayılan doğal ürünlerin iki gruba ayrıldığı belirtilmek
Henüz ayrılmamış doğal ürünler hakkında asıl şeyden ayrı
istenmiştir.
olarak borçlandırıcı işlemler yapılabilir. Bunlar, ileride
- Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler varlık kazanacak eşya olarak, satış (BK 209/II) ve rehin
- Diğer Verimler sözleşmelerine konu yapılabilir.
Asıl şeyden ayrılan doğal ürünler, bütünleyici parça
(I) Dönemsel Olarak Elde Edilen Ürünler: niteliğini kaybederek bağımsız taşınır eşya halini alır ve
böylelikle de yeni bir mülkiyet hakkına konu olabilir.
Bunlar her mevsim, her sene veya pek uzun olmayan
aralıklarla, yani dönemsel olarak meydana gelen, asıl Asıl şeyden ayrılan doğal ürünler, kural olarak asıl şeyin
şeyle organik bir bağlantısı bulunan ve ayrılması aslın malikine aittir (MK 685/I). Bununla beraber, MK 804/I, BK
özünü etkilemeyen, ağaçların meyveleri, hububat, sebze 357/I, bu hususta üçüncü kişilere bazı haklar tanımış
gibi ürünlerdir. Ürünün kendiliğinden yetişmesi veya bir bulunmaktadır. İntifa hakkı sahibi ile ürün kirasında
emek sonucu meydana gelmesi bir fark yaratmayacağı kiracının şeyin malikine karşı, doğal ürünü toplama
gibi, meydana gelme aralığının belirli olması da zorunlu (devşirme hakkı) ve toplanıp ayrılan mülkiyetini elde
değildir. Önemli olan, aslın özü bozulmadan, eksilmeden etme hakkı vardır.
pek uzun olmayan zaman aralıklarıyla ürün Ürünleri toplama konusunda ürün kiracısının kira ilişkisi
alınabilmesidir. nedeniyle kişisel, intifa hakkı sahibinin ise, intifa hakkı
MK 685/II’de doğal ürünler ile birlikte düzenleme konusu nedeniyle ayni hakkı bulunmaktadır.
yapılan hukuki ürünler, doğal ürünlerin aksine cismani İntifa hakkı sahibi, intifa süresince olgunlaşan doğal
olmayan, bir eşyadan ya da alacaktan dönemsel olarak ürünler üzerindeki mülkiyet hakkını ürünün asıl şeyden
elde edilen kira bedeli, faiz gibi edimleri ifade eder. ayrılmasıyla kendiliğinden kazanır ve eğer bu arada doğal
Hukuki ürünlere bütünleyici parça ile ilgili olan bir ürünlere bir başkası el koymuşsa, ona karşı da istihkak
hükümde yer verilmesi isabetli olmamıştır. davası açabilir.
(II) Diğer Verimler:
Bunlar, arının balı, koyunun sütü, yünü, yavrusu, bir
ormanın ağaçları gibi organik veya taş, kum, maden suyu
gibi organik olmayan şeyler olabilir. Bunların
tekrarlanması aranmaz.
Diğer verimlerin elde edilmesinde, şeyin özünü koruma
ilkesi önem taşır. Diğer verimlerin doğal ürün
sayılabilmesi, asıl şeyin özüne zarar vermeyecek şekilde
elde edilmesi şartına bağlıdır.
Şu halde, asıl şeyin bünyesinde meydana gelen varlıkların
ne dereceye kadar ürün sayılabileceği, onun niteliği ve
ekonomik işlevi göz önünde tutularak, özünde bir
bozulma veya eksilme olmaması ölçüsüne göre tayin
edilecektir. Bu ölçü kullanılırken, iş hayatında yerleşmiş
olan anlayışa bakılır.

-22-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
taşınmaz mülkiyetinin diğerine bağlanmış olduğu
Kanun Gereği Bütünleyici Parça Sayılan Şeyler: durumlarda Eklenti değil, eşyaya bağlı mülkiyet durumu
MK 684’deki şartların varlığı aranmaksızın söz konusu söz konusudur.
şeyler için bütünleyici parça vasfı kabul edilir. (b) Dış Bağlılık:
Eklenti ile asıl şey arasında dışarıdan görülüp
Doğal ürünler: MK. m. 685/3’e Yapılar ve
göre doğal ürünler asıl şeyden dikili bitkiler
anlaşılabilecek bir bağlılık bulunmalıdır. Bu bağlılığın
ayrılıncaya kadar onun bütünleyici Bütünleyici Parçada olduğu kadar sıkı olması gerekmez.
(MK. m. 718/2)
parçası sayılır. MK 686/II’de, Eklenti ile Asıl Şey arasındaki bu bağlılığın,
“…mülkiyetin
kapsamına birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı
Dönemsel olarak yasal kılınma şeklinde olacağı ifade edilmiştir.
elde edilen doğal Yerel
adetlerin asıl sınırlamalar Asıl şey ile eklenti arasındaki bağlılığın mutlaka maddi bir
ürünler: saklı kalmak
şeyden elde bağlılık biçiminde olması gerekmez. Önemli olan, bu
Her mevsim, veya üzere yapılar,
edilmesini bağlılık dolayısıyla Eklentinin, Asıl Şeyin ekonomik
her yıl, ya da pek bitkiler ve
uygun
uzun olmayan gördüğü kaynaklar da amacına hizmet etmesi ve bunun üçüncü kişiler
aralıklarla meydana verimler: girer.” tarafından anlaşılabilmesidir. Örnek, marinada
gelen ve ayrılması demirlemiş otelin adını taşıyan teknenin, otelden uzakta
aslın verim Bunların
kabiliyetini zaman bulunması eklenti sayılmasına engel değildir.
etkilemeyen zaman tekrar Asıl şey ile eklenti arasında sıkı bir maddi bağlılık da
ürünlerdir. Doğal etmesi
aranmaz. bulunabilir.
ürünler asıl şeyden
ayrılıncaya kadar Yerel adetin Eklentinin asıl şeyin ekonomik amacı için fiilen
onun bütünleyici asıl şeyden kullanılması şart değildir. Kullanma ihtimalinin mevcut
parçasıdır. elde
edilmesini
olması da yeterlidir. Yedek parça deposunda bulunan
(MK. m. 685/son) uygun yedek parça, bir fabrikada stok edilen makine ve diğer
Bir şeyden veya bir görmesi aletler yönünden durum böyledir.
alacaktan bir hukuki yeterlidir.
Eklenti, asıl şeyin bulunduğu yerden geçici bir zaman için
işlem dolayısıyla
elde edilen ayrılmakla, bu niteliğini kaybetmez. Temizlik veya onarım
dönemsel nedeniyle ayrılmalar gerekebilir (MK 686/III).
edimlerdir. Hukuki Eklenti olan şeyin geçici olarak kullanma amacı dışında bir
ürünler bütünleyici
parça kapsamına başkasına kiralanması veya ödünç verilmesi durumunda
dahil değildir. da bu nitelik ortadan kalkmaz.
(c) Özgüleme:
Eklenti ile asıl şey ekonomik bakımdan bir bütünlük arz
b. Eklenti:
eder. Eklenti ile asıl şeyi bir arada tutan aralarındaki
MK. m. 686/II “Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen ekonomik amaç birliğidir.
arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması, Bir taşınır malın diğer bir malın (asıl şeyin) eklentisi
yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve
sayılabilmesi için, bu taşınır malın asıl şeyin işletilmesini
kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde veya korunmasını veya ondan yararlanılmasını sağlamak
asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır.”
üzere onun ekonomik amacına sürekli bir biçimde
Bir şeyin bütünleyici parçası bağımsız bir şey olarak varlık özgülenmiş olması gerekir.
arz etmediği halde, bir şeyin eklentisi bağımsız bir şey Aynı ekonomik amaca hizmet eden iki maldan hangisinin
olarak varlığını koruyabilir.
asıl şey, hangisinin eklenti sayılacağını bazen hukuk
Asıl şey ile eklenti arasında bir ekonomik bağlılık, bir amaç düzeni tayin eder. Aynı ekonomik amaca hizmet eden
birliği vardır. taşınır ve taşınmaz mallardan, taşınır malların değeri
(1) Eklenti Niteliğinin Kazanılması İçin Gerekli Olan taşınmazlardan çok fazla olsa dahi, taşınmaz daima asıl
Şartlar: şeyi teşkil eder. Örnek, bir fabrika binasına kıyasla
(a) Taşınır Mal: makineler daha çok değer taşısa bile, taşınmaz asıl şeyi,
makineler eklentiyi teşkil eder. Çünkü, ancak taşınır
MK m. 686 dikkate alınırsa, sadece taşınır bir şey eklenti
mallar eklenti olabilir.
olabilir.
Taşınırlar arasında hangi malın diğerinin ekonomik
Asıl şey ise, taşınır veya taşınmaz mal olabilir. Bir
amacına özgülendiği ise, iş hayatında kabul gören anlayışa
-23-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
göre tayin edilir. Bir malın diğer bir şeyin ekonomik ettiği için Medeni Kanun m. 686 “bir şeye ilişkin
amacına özgülendiği ya malikin (asıl şeyin malikinin) açık tasarruflar aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar”
arzusundan ya da yerel âdetlerden anlaşılmalıdır. hükmünü kabul etmiştir.
Bir malın diğerinin ekonomik amacına özgülenmesi MK 686/1’de yer alan «tasarruflar» deyimi, asıl şey
konusunda, taşınmazlarda tapu kütüğünün beyanlar üzerinde ayni hak değişikliğine yol açabilecek tasarruf
sütununa yapılan kayıt (MK 862/II, TST 53), malikin işlemlerini ifade eder.
özgüleme arzusunu gösterir ve beyanlar sütununda Asıl şey başkasına temlik edildiği, rehin verildiği veya
eklenti olarak gösterilen şeylerin eklenti sayılmasına üzerinde başka bir sınırlı ayni hak kurulduğu takdirde,
ilişkin bir karine teşkil eder. tasarrufun kapsamı dışında tutulmayan eklenti de temlik
Beyanlar sütununa yapılan kayıt veya malikin özgüleme edilmiş, rehin edilmiş veya eklentinin üzerinde sınırlı ayni
arzusunun başka şekilde açıklanmış olması, eklenti için hak kurulmuş olmaktadır.
aranan diğer bütün şartlar bulunmadıkça bir malın eklenti Sadece asıl şeye ait tasarruf işlemi, kendiliğinden eklentiyi
niteliği taşımasını sağlamaz. de kapsamaktadır. Tarafların bu sonucu düşünmüş veya
Tapu kütüğünde bir beyan bulunmasa ve malikin istemiş olup olmamaları aranmaz. Tarafların iradesi,
özgüleme arzusu tespit edilmese dahi, yerel âdetlere göre sadece eklentiyi asıl şeye ait tasarrufun kapsamı dışında
özgüleme unsurunun bulunduğu anlaşılan hallerde, diğer tutma yönünde olduğu zaman önem taşır.
şartlar da varsa, mal eklenti niteliğindedir. Asıl şeye ilişkin tasarruf işleminin kendiliğinden eklentiyi
Bir malın diğerinin ekonomik amacına özgülenmesinin, o de kapsaması, özellikle rehin bakımından önem taşır.
şeye eklenti niteliğini kazandırabilmesi için özgülemenin Taşınır bir malı rehin etmek için kural olarak malın
sürekli bir biçimde olması gerekir. Geçici bir özgüleme, zilyetliğinin rehin alana veya tarafların üzerinde
şeye eklenti niteliği kazandırmaz. anlaştıkları bir üçüncü kişiye devredilmesi gerekir.
MK 687’de, “Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici Örneğin, bir fabrika binasındaki makinelerin rehin
olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da edilebilmesi için makineler sökülüp rehin alana teslim
asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan edilmelidir (MK 939).
sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere Taşınmaz rehininin eklentiyi de kapsaması sonucu,
onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz.” bu üzerinde fabrika binası bulunan taşınmazın rehini tapu
durumlarda özgülenme unsuru bulunmayacağından, siciline tescille kurulunca, makineler de rehinin
eklenti niteliğinin söz konusu olmayacağı açıkça kapsamına girer. Böylelikle rehin veren daha fazla kredi
belirtilmiştir. elde edebilmekte, makineler elinde kaldığı için de, o
Örneğin, satılmak üzere bir vitrine konulan mallar vitrinin, bunları çalıştırarak borcunu daha kolaylıkla ödeme
bir kamyonla taşınan eşya kamyonun eklentisi sayılmaz. imkânına sahip olmaktadır.
(2) Eklenti Sayılmanın Hukuki Sonuçları: Eklentinin rehin bakımından önemini nedeniyle MK,
Bütünleyici parça bağımsız eşya olmadığından, ayrı ayni taşınmaz rehni bakımından bu konuda ayrıca hüküm
hak konusu yapılamaz. Eklenti ise, bütünleyici parçadan koymuştur. MK 862/I’e göre rehin, taşınmazı
farklı olarak, asıl şeyden bağımsız bir hukuki varlık olarak eklentileriyle birlikte yükümlü kılar.
ayrı ayni hak konusudur. MK 862/II ise, kütükte beyanlar sütununa yapılacak
Asıl şey üzerinde ayrı bir mülkiyet, eklenti üzerinde ayrı kaydın eklenti bakımından meydana getireceği karineyi
bir mülkiyet vardır. Asıl şey ile eklentinin farklı kimselere şöyle ifade etmektedir: “Rehnin kuruluşu sırasında
ait olması mümkündür. Örnek, mülkiyeti saklı tutma makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak
kaydıyla satılıp bir fabrika binasına yerleştirilen makineler, gösterilen ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan
fabrikanın eklentisi olur, fakat makinelerin mülkiyeti şeyler, kanuna göre bu nitelikte olmayacakları ispat
halen satıcıya aittir. Oysa bu makineler bir taşınmaza edilmedikçe eklenti sayılır.”
bütünleyici parça teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş olsa, Taşınmazın eklentisi durumunda olan bir şey, tapu
bunlar ayrı bir mülkiyet konusu olmaktan çıkıp taşınmazın kütüğünün beyanlar sütununa kaydedilmese de, rehnin
mülkiyetine tabi olur. kapsamına girer.
Malik isterse asıl şey üzerinde hiçbir tasarrufta Beyanlar sütununda eklenti olarak kaydedilmiş bir şeyin,
bulunmaksızın, yalnız eklentiyi bir başkasına temlik bu niteliği kazanmak için gerekli şartları taşımaması
edebilir, rehin verebilir. halinde ise, beyanlar sütunundaki kaydın değeri yoktur.
Eklentinin hukuken asıl şeyden ayrı bir varlığı bulunmakla Beyanlar sütunundaki kayıt sadece aksinin kanıtlanması
beraber, eklenti asıl şeyin ekonomik amacına hizmet mümkün olan bir karine teşkil eder.
-24-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eklentinin asıl şeyin malikinden başka bir kişiye ait olması Eşyaya Bağlı Mülkiyet: Kanun diğer bazı hallerde ise, bazı
durumunda, tasarruf işleminin eklentiyi de kapsamasının şeylerin mülkiyetini bir veya birkaç taşınmaza bağlar (MK
bu kişinin hakkını nasıl etkileyeceği hakkında rehinle ilgili 721) veya hukuki işlemle de bir taşınmazın mülkiyeti diğer
olarak MK 862/III’de bir hüküm yer almaktadır: “Üçüncü bir taşınmaza bağlanmış olabilir.
kişilerin eklentiler üzerindeki hakları saklıdır”. Bu hükmün Örnek, bir kimsenin üzerinde evi bulunan arsası ile yüzme
nasıl anlaşılması gerektiği tartışmalıdır. havuzu ve tenis kortu bulunan arsası yanyana iki ayrı
Bir görüşe göre, bu konuda, eklentinin malikinin elinden parsel oluşturmaktadır. Bu iki taşınmazdan her biri tapu
iradesi dışında çıkıp çıkmadığına ve asıl şey ile eklenti kütüğünün ayrı ayrı sayfalarında kayıtlıdır. İşte, bu
üzerinde ayni hak kazanan kişinin iyiniyetli olup taşınmazların maliki, üzerinde havuz ve tenis kortu
olmadığına bakılacaktır (MK 988, 989). bulunan arsanın mülkiyetinin başkasına devrini, ancak
Diğer bir görüşe göre, asıl şeyin maliki ile eklentinin maliki üzerinde ev bulunan arsanın mülkiyetinin devrine bağlı
başka kişiler ise, eklenti üzerindeki ayni hakkın MK 988 kılabilir. Bunun için de TST 29 kıyasen uygulanarak bir
uyarınca kazanılabilmesi için zilyetliğin de mutlaka kayıt yapılır. Bu kayıt tescil hükmündedir ve üzerinde ev
nakledilmiş olması gerekir. bulunan arsanın maliki kimse, onu havuz ve tenis
kortunun yer aldığı taşınmazın da maliki durumuna sokar.
TTK 1002/2, gemi ve eklentisi bakımından ikinci görüşü
destekleyen bir düzenlemeye yer vermektedir. Medeni Kanunun da esas aldığı mülkiyete konu olan
malın, taşınır veya taşınmaz olmasına göre ayrım:
Ayni haklar bakımından kabul edilmiş olan MK 686/I’deki
kuralın kişisel haklar bakımından da öncelikle *Taşınır Mülkiyeti: Birinci Kısım, İkinci Bölüm Taşınmaz
uygulanması gerekir. Asıl şeye ilişkin borçlandırıcı işlem, Mülkiyeti (MK 704- 761)
onun istisna olunmayan eklentilerini de kapsar. Bu *Taşınmaz Mülkiyeti: Üçüncü Bölüm Taşınır Mülkiyeti
takdirde, asıl şeye ilişkin işlem için öngörülen şekil şartı (MK 762- 778)
eklenti bakımından da aranır. Malik isterse asıl şey ve
eklentisi üzerinde ayrı ayrı borçlandırıcı işlemlerde de
Bir şey üzerindeki mülkiyet hakkı bir kişiye aitse “Tek Kişi
bulunabilir.
Mülkiyeti” veya birden çok kişiye aitse “Birlikte
Eklentinin bağımsız mal olması nedeniyle asıl şeyden ayrı Mülkiyet” söz konusudur.
olarak haczi mümkün ise de, İİK 83/c hükmü, taşınmaz ile
Medeni Kanun Birlikte Mülkiyet olarak iki çeşit mülkiyet
birlikte rehin edilen eklenti bakımından buna bir sınırlama
düzenlemektedir.
getirmiştir. İİK 83/c’ye göre, taşınmaz rehninin
kapsamındaki eklentiler taşınmazdan ayrı olarak *Paylı Mülkiyet; birden çok kişi bir maldaki mülkiyet
haczedilemez. hakkında pay sahibi bulunuyorsa,
Aslında İİK 83/c’de ipotek akit tablosunda sayılı bulunan *Elbirliği Mülkiyeti; birden çok kişi aralarındaki ortaklık
teferruatın taşınmazdan ayrı olarak haciz yasaklanmışsa ilişkisi dolayısıyla bir mala ortaklaşa malik bulunuyorsa
da, aynı maddenin II. fıkrasında eMK 777 (MK 862) söz konusu olmaktadır.
hükmü saklı tutulduğundan, akit tablosu ve beyanlar Tüzel Kişinin bir mala malik olması durumu, Birlikte
sütununa eklenti olarak kaydedilmemesi, MK 686’daki Mülkiyetten farklıdır. Tüzel Kişi, üyelerinden bağımsız,
nitelikleri taşıyan bir taşınırın eklenti sayılmasını ve başlı başına bir hak süjesi olarak mallarının malikidir;
kanundan ötürü rehin kapsamına girmesini sonuç olarak da bu durumda Tek Kişi Mülkiyeti söz
engellemeyecek, dolayısıyla bunlar da rehinli konusu olur.
taşınmazdan ayrı olarak haczedilemeyecektir. Kat Mülkiyeti; arsada ve ortak yerlerdeki Paylı Mülkiyet
payıyla bağlantılı, özel bir Taşınmaz Mülkiyetidir.
4. Mülkiyetin Çeşitleri:
Mülkiyetin; *hak sahibinin belirleniş biçimine, *hakkın PAYLI MÜLKİYET (MÜŞTEREK MÜLKİYET)
konusuna ve *hak sahibinin sayısına göre çeşitli Medeni Kanun, Paylı Mülkiyeti tanımlamamış, sadece
görünümleri vardır. paydaşlık kavramı üzerinde durmuştur.
Sahibinin belirleniş biçimine göre mülkiyet hakkı: Paylı Mülkiyet, MK 688’de; “paylı mülkiyette birden çok
* Kişiye Bağlı Mülkiyet kimse maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin
* Eşyaya Bağlı Mülkiyet tamamına belli paylarla maliktir” ifadesi ile
belirlenmiştir.
Kişiye Bağlı Mülkiyet: Mülkiyet, genel olarak kişi veya
kişiler lehine kurulur. Başka bir şeye bağlı olmaksızın, bir 1. Paylı Mülkiyetin Kavramsal Özellikleri:
kişiden diğerine geçer. Paylı Mülkiyet fiili olarak bölünmemiş tek bir şey üzerinde
-25-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kurulur ve “Belirlilik İlkesi” uyarınca da Paylı Mülkiyet alması ve bu satış sözleşmesine dayanılarak söz konusu
konusu olan şey bir bütün olarak tek bir mülkiyete tabi eşyanın mülkiyetinin bu kişilere devredilmesi durumunda,
olur. Bu tek mülkiyet hakkı aynı yetkiler ve bu eşya üzerinde kural olarak Paylı Mülkiyet kurulmuş
yükümlülüklerle birden çok kişiye ait bulunur. olur. Bir kimsenin tek başına maliki bulunduğu malın bir
Söz konusu kişiler arasında Paylı Mülkiyet dolayısıyla kısmının örneğin, ½’sinin mülkiyetini diğer bir kimseye
meydana gelen ilişki de «Paylı Mülkiyet Birliği» olarak devretmesi halinde de, bu mal üzerinde Paylı Mülkiyet
nitelendirilmektedir. meydana gelir.
Paylı Mülkiyette maliklerden her biri fikri, soyut bir pay Ancak, bir kimsenin tek başına malik olduğu bir şey
üzerinde diğerlerinden bağımsız olarak tasarruf yetkisine üzerinde, bunun bir kısmının mülkiyetini bir başkasına
sahiptir. Her paydaş mülkiyet hakkını payı oranında devretmeksizin, kendi lehine paylı mülkiyet kurması
kullanır. Bu, eşyanın maddi olarak belli bir kısmının mümkün değildir.
kullanılması anlamına gelmez. Gerçekte, her paydaş Malikin taşınmazını diğer bir taşınmazı ile eşyaya bağlı
eşyanın her zerresinde hak sahibidir, ancak bu hak ayni hak ilişkisi kurmak üzere paylara bölmesi ise,
sahipliği diğer paydaşların eşit değerdeki haklarıyla öğretide mümkün görülmektedir.
sınırlanmıştır. KMK 14’e göre, bir arsanın tek malikinin, o arsayı paylara
Paylı Mülkiyet; bir şey üzerindeki mülkiyet hakkının paylı bölerek kat irtifakı kurması mümkündür. KMK 13
olarak birden çok kişiye ait olması durumudur. Mülkiyet uyarınca, kat mülkiyetine çevrilmeye elverişli binanın tek
dışında, sınırlı ayni haklar ve alacak hakları da paylı olarak maliki, taşınmazını bağımsız bölümlere ayırıp, her birine
birden çok kişiye ait olabilir. Bu durumda Paylı Mülkiyet paylı mülkiyet esaslarına göre arsa payı özgüleyerek kat
hükümleri bunların niteliği elverdiği oranda kıyasen mülkiyeti kurabilir.
uygulanabilir. Paylı Mülkiyet ilişkisini doğuran hukuki sebep, tek taraflı
Paylı Mülkiyetin Unsurları: bir hukuki işlem (vasiyet) olabileceği gibi, iki taraflı bir
Paylı mülkiyette, bu mülkiyete tabi şey bir bütün olarak hukuki işlem de (satış, bağışlama) olabilir.
tek bir mülkiyet konusudur. Miras ortaklığında mirasçıların yaptıkları Paylaşma
Söz konusu tek mülkiyet hakkı birden çok kişiye ait Sözleşmesiyle tereke mallarının tamamı veya bir kısmı
bulunmaktadır. üzerindeki Elbirliği Mülkiyetini miras payları oranında
Paylı Mülkiyete çevirmeleri de (MK 676/II), Paylı
Birden çok kişi söz konusu mülkiyetin bir payına sahip
Mülkiyetin hukuki işlemle kurulmasına örnek olarak
bulunmaktadır.
gösterilebilir.
b. Paylı Mülkiyetin Yetkili Makamın Kararı İle Kurulması:
2. Paylı Mülkiyetin Kurulması:
Paylı Mülkiyetin yetkili makamın kararıyla doğmasına
Paylı Mülkiyette, pay ferden belirli bir kişiye ait örnek olarak şu durumlar gösterilebilir:
olabileceği gibi, belli bir taşınmazın malikine de ait
(1) Hâkimin birden çok davacı lehine vereceği bir
olabilir.
hüküm onların arasında Paylı Mülkiyet kurabilir.
Örneğin, MK 721’e göre, iki taşınmazı birbirinden
Örneğin, iki kişi bir taşınmazı birlikte satın almışlar, fakat
ayırmaya yarayan duvar, parmaklık, çit gibi sınırlıklar aksi
satıcı tescil isteminde bulunmaktan kaçınmışsa, bu
ispat edilmedikçe, her iki komşunun paylı malı sayılır.
kişilerin mülkiyetin hükmen kendilerine geçirilmesi için
Payın ferden belirli bir kişiye ait olduğu durumlarda MK 716/1 uyarınca birlikte dava açmaları üzerine,
Bağımsız Paylı Mülkiyetten, payın belli bir taşınmazın hakimin mülkiyetin alıcılara geçmesine ilişkin kararıyla
malikine ait olduğu, yani eşyaya bağlı olduğu durumlarda Paylı Mülkiyet doğmuş olur.
ise Bağımlı Paylı Mülkiyetten söz edilmektedir.
(2) Cebri İcra yoluyla yapılan bir arttırmaya birlikte
Paylı Mülkiyetin Kurulması; * Hukuki işlem pey sürenler lehine, icra dairesince verilecek ihale
* Yetkili makamın kararı kararıyla Paylı Mülkiyet meydana gelmiş olur.
* Kanun gereği (3) Bir idari makama da birden çok kişi arasında Paylı
meydana gelir. Mülkiyet kurma yetkisi tanınmış olabilir.
a. Paylı Mülkiyetin Hukuki İşlemle Kurulması: Örneğin 3154 sayılı İmar Kanunu’nu m.18’e göre, bazı
Birden çok kişinin bir taşınmaz veya taşınırı birlikte taşınmazların imar planına uygun şekilde inşaata elverişli
kullanmak üzere bir hukuki işleme dayanarak edinmesi hale getirilmesi için, taşınmaz maliklerinin rızası
örneğin, iki kişinin birlikte bir arsa veya otomobil satın aranmaksızın, belediye paylı mülkiyete karar verebilir.
Aynı şekilde Kadastro Kanunu’nun 15. maddesine göre bir
-26-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
taşınmaz payının zilyet lehine tespiti mümkündür. Böyle Paydaşların Payları Bakımından Durumları
bir tespit paylı mülkiyetin meydana gelmesini sağlar.
c. Kanunla Paylı Mülkiyetin Kurulması: Pay Oranı
Paylı Mülkiyet kanundan da doğmuş olabilir. Örnek, MK
721’e göre: “İki taşınmazı birbirinden ayırmaya yarayan Paydaşın Payında Tasarrufu
duvar, parmaklık, çit gibi sınırlıklar, aksi ispat edilmedikçe,
her iki komşunun paylı malı sayılır.”
Paydaşın Hakkını Koruması
MK 776/1’e göre de: “Birden çok kişinin taşınır malları
önemli bir zarara uğratılmadan veya aşırı bir emek ve b. Pay Oranı:
para harcanmadan ayrılmayacak şekilde birbiriyle Paylı mülkiyette her paydaşın sahip bulunduğu pay
birleşmiş veya karışmışsa o kişiler, yeni şey üzerinde kendi miktarı 1/2, 1/3 gibi belirli bir oranla gösterilir.
taşınırlarının birleşme veya karışma zamanındaki
değerleri oranında paylı mülkiyete sahip olurlar.” Pay oranı, paydaşların yetkileri kullanma ve
yükümlülüklere katılma ölçüsünün belirleyicisidir.
Eşler arasında yasal mal rejimi olarak düzenlenmiş olan
Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde, MK 222/II’ye göre, Her paydaş paylı malın yönetiminde ve paylı mala ilişkin
eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar tasarruflarda payı oranında söz sahibidir ve
onların paylı mülkiyetinde sayılır. yükümlülüklere payı oranında katılır.
Pay oranı, paylı mülkiyetin kurulmasına yol açan hukuki
işlemde, yetkili makamın kararında veya kanun
3. Paylı Mülkiyette Pay Kavramı: hükmünde (örneğin, MK 776/I) belirtilmiş olabilir.
Paylı Mülkiyette Pay Kavramı üst başlığı altında: Paylı mülkiyetin kurulmasına yol açan hukuki sebepte pay
 Payın İçeriği ve İşlevi, oranı ise, paydaşların payları birbirine eşit sayılır (MK
 Pay Oranı, 688/II). Bu hüküm emredici nitelikte değildir. Aksi
 Paydaşların Paya İlişkin Hukuki İşlemleri, kanıtlanabilen bir karine koymaktadır.
 Payın İntikali ve Haczi, Paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda kütükteki mülkiyet
 Paya İlişkin Hakkın Korunması konuları yer almaktadır. kaydı, tescile yol açan hukuki sebeple belirlenen pay
a. Payın İçeriği ve İşlevi: oranını da gösterecektir. Hukuki sebepte pay oranı
Paylı mülkiyette pay, her paydaşın paylı mala ilişkin yetki gösterilmemişse, tapu memuru kendiliğinden, pay
ve yükümlülüklerinin bütününü ifade eder. Bu yetki ve oranlarının eşit sayılacağı karinesine göre tescil yapamaz.
yükümlülüklerin bazıları bölünebilir, bazıları ise Bu konuda bütün ilgililerden yazılı açıklama istemelidir.
bölünemez. Eğer tescil hukuki sebepten farklı bir oranı gösteriyorsa
Paydaşlar, bölünebilir nitelikte olan yetkileri payları veya hukuki sebepte bir oran bulunmasına rağmen
oranında tek başlarına kullanabilirler. kütükte bu oran yazılı değilse, MK 1025 gereğince Sicilin
Düzeltilmesi Davasını açılabilir veya MK 1027 gereğince
Bölünemez yetkilerin bir kısmı her paydaş tarafından tek
sicilin düzeltilmesi sağlanabilir.
başına kullanılabilir.
Mevcut ve geçerli pay oranının değiştirilmesi ise, ancak
Diğer bir kısım yetkiler ise, paydaşların bazen basit bazen
yeni resmi senet ve buna göre yeni tescil yapılması ile
de çifte çoğunlukla veya oybirliğiyle alacakları kararlar
mümkündür.
çerçevesinde birlikte kullanılabilir.
Pay aynı zamanda paylı mülkiyetin sona ermesinde, mal Pay Oranı
veya para olarak her paydaşın eline geçecek değerin Pay oranı, paylı mülkiyetin kurulmasına yol açan hukuki işlem,
belirlenmesini de sağlar. Payın maddi bir varlığı yoktur. idari karar veya kanun hükmü ile belirtilmiş olabilir.
Buna rağmen, Medeni Kanun, taşınmazdaki paylı Paylı mülkiyetin kurulmasına yol açan hukuki sebepte pay
mülkiyet payını kural olarak taşınmaz hükümlerine tabi oranı tayin edilmemişse veya pay oranı belli değilse, paylar eşit
tutmuştur. sayılır. (MK. m. 688/2)
Paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda kütükteki mülkiyet hakkı,
tescile yol açan hukuki sebeple, belirlenen pay oranını da
gösterecektir. Şayet;
*Tescil hukuki sebepten farklı bir oranı gösteriyorsa
*Hukuki sebepte bir oran bulunmasına rağmen kütükte bu
oran yazılı değilse
MK. m. 1025 gereğince sicilin düzeltilmesi davası açılabilir.
-27-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Pay oranı, paydaşın, paylı malın yönetiminde söz sahibi olma hakkına sahip olan kişinin rızasıyla sıra bakımından pay
durumunu, yükleneceği gider, vergi vs. yükümlülüklerin üzerindeki rehin hakkının önüne geçmek üzere
oranını tayin eder. Fakat paydaşlar sözleşme ile bu konuları taşınmazın tamamının rehin edilebileceğini kabul
pay oranına bağlı olmayan şekilde düzenleyebilirler. Fakat bu etmektedir.
anlaşma sadece tarafları ve külli halefleri bağlar, cüz’i haleflere
etkisi yoktur. MK 688/III’ün 1. cümlesinde paydaşlardan her birinin
kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine
sahip olduğu belirtilmektedir. Buna göre, pay üzerinde
c. Paydaşların Paya İlişkin Hukuki İşlemleri: diğer paydaşların haklarını ihlal etmeyen sınırlı ayni haklar
MK 688/III’e göre: “Paydaşlardan her biri kendi payı da kurulabilir.
bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay MK 697 ve 700’de pay üzerinde kurulan intifa hakkına,
devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından MK 692/II’de de pay üzerinde kurulan taşınmaz yüküne
haczettirilebilir.” ilişkin hükümler yer almaktadır.
Buna göre, paylı mülkiyette her paydaşın kural olarak Buna karşılık pay, diğer paydaşların haklarıyla
diğer paydaşların rızasını almasına gerek olmaksızın payını bağdaşmayan irtifak haklarına konu olamaz. Bu duruma,
devretme ve rehnetme yetkisi bulunmaktadır. geçit hakkı, örnek olarak verilmektedir. Pay üzerinde üst
Her paydaş, payının tamamını devredebileceği gibi, yalnız hakkı ve kaynak hakkı da kurulamaz.
bir kısmını da devredebilir. Her paydaş payı üzerinde, diğer paydaşların haklarıyla
Payın tamamını veya bir kısmını edinen kişinin üçüncü bir bağdaşan önalım, alım, geri alım hakları tanıyıp, bu
kişi veya diğer bir paydaş olması mümkündür. Üçüncü hakları tapu kütüğüne şerh ettirebilir.
kişi, payın ister tamamını ister bir kısmını edinsin, paydaş Pay, sadece bağımsız, kişiye bağlı paylı mülkiyette
sıfatını kazanır. bağımsız olarak devredilebilir, sınırlı ayni haklara veya
Paydaşın kendi payı üzerinde mülkiyeti devir borcu alım, geri alım, önalım haklarına konu olabilir.
doğuran bir işlem yapması halinde, payın ilişkin Paydaşların paylarına ilişkin olarak malın maddi
bulunduğu mal bir taşınmaz ise, gerekli şekil şartlarına kullanımını hedefleyen borçlandırıcı işlemler, örneğin kira
uyulmalıdır. sözleşmesi yapıp yapamayacakları tartışmalıdır.
Paydaşın payını devredebilmesi için diğer paydaşların Öğretideki bir görüşe göre, paylı maldan yararlanma şekli
rızasını alması kural olarak gerekli değildir. Fakat, payı bir sözleşmeyle belirlenerek bir paydaşın kullanacağı
devretme yetkisi paydaşlara tanınan yasal önalım kısım tayin edilmişse, paydaş kendisine özgülenen yeri
hakkıyla sınırlanmıştır. MK 732’ye göre, bir taşınmazdaki kiraya verebilir, aksi takdirde payın kiraya verilmesi söz
mülkiyet payının satışında, diğer paydaşlar yasal önalım konusu olamaz.
haklarını kullanarak o payı öncelikle satın alma hakkına Yargıtay’ın 1946 yılında verdiği bir İçtihadı Birleştirme
sahiptirler. Kararında, bir paydaşın kendisine özgülenen kısmı dahi
Mülkiyet devri dışındaki hakların payın tamamı üzerinde kiraya veremeyeceği ifade edilmiştir.
kurulması gereklidir. Kısmi olarak rehin veya intifa hakkı Buna karşılık, 1985 yılında verilen bir Yargıtay kararında,
kurulması mümkün olmamalıdır. paylı malın kullanma biçimine ilişkin olarak paydaşlar
Paya ilişkin alım, önalım ve geri alım sözleşmeleri arasında yapılan sözleşmelerin geçerli olduğundan söz
kurulabilir ve tapu kütüğüne şerh ettirilebilir. edilmekte ve paydaşın bu sözleşme çerçevesinde payını
MK 688/III’e göre, payın rehin edilmesi de mümkündür. kiralayabileceği kabul edilmektedir.
Fakat pay ancak bütün olarak rehin edilebilir. Paydaş Diğer bir görüşe göre ise, pay üzerinde intifa hakkının
payını bölerek, bunun bir kısmını rehin edemez (TST kurulması nasıl mümkün oluyorsa, bir paydaşın kendi
33/2). payına bağlı kullanma hakkını bir başkasına devretmek
Bir payın rehin edilmesi, sonradan eşyanın tamamı suretiyle payını kiralaması da mümkün olmalıdır.
üzerinde rehin hakkının kurulmasını engeller. Kullanma hakkını devralan kimse, sadece devreden
paydaşa ait olduğu oranda paylı malı kullanma hakkına
MK 692/II’ye göre, paylar üzerinde taşınmaz rehni veya
sahip olur.
taşınmaz yükü kurulmuşsa, paydaşlar malın tamamını
benzer haklarla kayıtlayamazlar. Paya ilişkin kira sözleşmesi yapılıp yapılamayacağını
belirlemek için öncelikle pay üzerinde kurulabilen intifa
İsviçre Federal Mahkemesi, pay üzerinde taşınmaz rehni
hakkının konusunun belirlenmesi gerekir.
kurulmuşsa, malın tamamının rehin edilemeyeceğine
ilişkin yasağı mutlak olarak kabul etmemektedir. Pay üzerinde kurulan intifa hakkının konusu pay değildir,
Mahkeme, ilgililerin, özellikle de pay üzerinde rehin eşyanın kendisidir. Bu görüşe göre, her paydaş, diğer
-28-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
paydaşların haklarıyla bağdaştığı ölçüde, diğer Bu davalar üçüncü kişilere karşı açılabileceği gibi, mala
paydaşların eşyayı kullanma ve yararlanma yetkisini haksız olarak el koyan veya el atan diğer paydaş veya
engellememek üzere payı üzerinde intifa hakkı kurabilir paydaşlara karşı da açılabilir.
ve bu intifa hakkının sahibi de kendisine bu hakkı tanıyan Zilyetliği gasp edilen veya saldırıya uğrayan paydaş,
paydaş kadar paylı mülkiyet konusu eşyayı kullanma ve üçüncü kişilere veya diğer paydaşlara karşı zilyetlik
ondan yararlanma yetkisini elde eder. Pay üzerinde davalarını açabilir, kuvvet kullanmak suretiyle saldırıları
kurulan intifa hakkı eşya üzerinde kullanma ve defedebilir (MK 981) ve zilyetliğin idari yoldan
yararlanma hakkı sağladığına göre, bir paydaşın kendi korunmasını sağlayabilir.
payına bağlı kullanma hakkını bedel karşılığında bir
Paylı taşınmazdaki payı yolsuz olarak bir başkası adına
başkasına devretmesi, yani ona kiracılık hakkı sağlaması
tescil edilmişse, paydaş yolsuz tescilin düzeltilmesini de
da mümkündür. Bu durumda paylı malı kullanma hakkını
dava edebilir (MK 1025).
devralan kimse, bu haktan bunu kendisine sağlayan
paydaş kadar yararlanabilir. Böylece, diğer paydaşlar bir Bir paydaşın, paylı maldan yararlanmasına engel olarak,
paydaşın paylı malı kullanma yetkisini engelleyemeyecek- onun zarara uğramasına sebebiyet veren diğer paydaşa
leri gibi, bu sınırlar içinde kullanma hakkına sahip olan karşı tazminat davası açması da mümkündür.
kiracıya karşı da herhangi bir engellemede bulunamazlar. Korunan menfaatin bölünemediği durumlarda, bir
paydaşın başvurduğu koruma tedbirlerinden diğer
Paydaşın Payında Tasarrufu
paydaşlar da yararlanmış olur.
* MK. m. 688/f. 3’e göre paydaşlardan her biri kendi payı
bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Buna karşılık, paylı mala ilişkin olarak korunan menfaat
bölünebiliyorsa, paydaş ancak kendi payı oranında dava
* Pay devredilebilir, rehnedilebilir, alacaklılar tarafından
haczettirilebilir ve miras yolu ile de intikal eder. Paydaş payının açabilir. Örnek, paylı mala bir zarar verilmişse, her paydaş
tamamını devredebileceği gibi sadece bir kısmını da ancak kendi payı için tazminat davası açabilir.
devredebilir. 4. Paylı Mülkiyette Yönetim ve Tasarruf:
* Maddi kullanmayı hedef almayan irtifak hakları, bu a. Yönetime İlişkin Kanuni Düzenleme:
bağlamda intifa hakkı ve taşınmaz yükü pay üzerinde
Paydaşlar paylı malın ne şekilde yönetileceğini bir
kurulabilir.
sözleşmeyle tayin etmemişlerse (MK 689/I), paylı mal
* Buna karşılık pay, maddi kullanmayı hedef alan irtifak bütün paydaşlar tarafından birlikte alacakları kararlarla
haklarına konu olamaz. Örneğin geçit irtifakı pay üzerinde
yönetilecektir. Yapılacak işin önemine göre, aranan karar
kurulamaz.
nisabı değişmektedir.
Paydaş payında tasarrufta bulunurken payın taşınır veya
taşınmaz mülkiyetine ilişkin bulunmasına göre, taşınır Paydaşların yönetime ilişkin konularda aldıkları kararlar
mülkiyetinde veya taşınmaz mülkiyetinde tasarruf sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak
hususundaki hükümlere uyacaktır. kazanan kimseleri de bağlar (MK 695/I).
* Taşınmazdaki paylı mülkiyet payının satışında, diğer Yönetim işleri, paylı eşyanın yapısına ve ekonomik
paydaşlar, kanuni önalım hakkını kullanarak öncelikle satın amacına hizmet eden tüm eylemleri ifade eder. Bunlar,
almak imkânına sahiptirler. Bu hak MK. m.731 uyarınca eşyanın korunmasına ya da eşyanın sağladığı yararın
bertaraf edilebilir.
artmasına yönelik olmak şartıyla, eşyanın onarımı gibi
* Paylı mülkiyette paydaşların payını devrini kısıtlama olgusal veya eşyanın kiraya verilmesi gibi hukuki nitelikte
hususunda yapacakları sözleşmeler sadece taraflar arasında işler olabilir.
hüküm ifade eder. Üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.

İki halde paydaşın sahip olabileceği hak ve yetkiler


ç. Payın İntikali ve Haczi:
kaldırılamayacak ve sınırlandırılamayacaktır: (MK 689)
Pay, sağlararası işlemlerle devredilebildiğine göre, miras
Paylı mülkiyet konusu
yoluyla da intikal edebilir.
eşyanın kullanılabilirliğinin Eşyayı bir zarar tehlikesinde
Payın, paydaşın borcu için haczi de mümkündür. Bu ve değerinin korunması için veya zararın artmasından
hususu, MK m. 688/son, açıkça belirtmektedir. zorunlu olan yönetim işlerini korumak için derhal
d. Paya İlişkin Hakkın Korunması: yapmak ve gerektiğinde alınması gereken önlemleri
mahkemeden buna ilişkin bütün paydaşlar hesabına
Kendi payı bakımından malikin hak ve yetkilerine sahip
önlemlerin alınmasını almak.
bulunan her paydaş, haksız elkoyma ve elatmalara karşı
istemek.
mülkiyet hakkının koruyucu yetkilerinden yararlanarak
istihkak ve elatmanın önlenmesi davalarını açabilir.

-29-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
b. Yönetim İşleri: satılması da buraya sokulabilir.
Yönetim İşleri, kendi içinde beş gruba ayrılır: Zorunlu ve İvedi İşlerin yapılmasına ilişkin kanun
 Zorunlu Yönetim İşleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla, paydaşların çoğunlukla
 İvedi Yönetim İşleri alacakları kararla olağan yönetim işlerinde yetkiyle ilgili
 Olağan Yönetim İşleri olarak bundan farklı bir düzenleme yapmaları
 Önemli Yönetim İşleri mümkündür (MK 690/II).
 Olağanüstü Yönetim İşleri Her paydaş, olağan işleri yapmaya yetkili ise de, bu yetkiyi
kullanmak zorunda değildir.
(1) Zorunlu Yönetim İşleri: Olağan Yönetim İşi bir hukuki işlem yapılmasını
Zorunlu Yönetim İşleri, yapılmadığı takdirde eşyanın gerektiriyorsa, hukuki işlemi yapan paydaşın diğer
kullanılabilirliği veya değeri azalacak olan (olağan, önemli paydaşları temsile yetkili olduğu kabul edilmelidir.
veya olağanüstü) yönetim işleridir. Olağan Yönetim Yetkisinin paydaşlarca daraltılması veya
Zorunlu Yönetim İşlerine, elektrik tesisatının, fırtınadan tamamen ortadan kaldırılması, üçüncü kişilere karşı bunu
zarar gören bacanın onarılması, hayvanların beslenmesi, bildikleri oranda ileri sürülebilir.
sigorta primlerinin ödenmesi, temsilci atanması, (4) Önemli Yönetim İşleri:
bozulabilecek meyvelerin satılması, örnek olarak MK m. 691/I’e göre, işletme usulünün veya tarım türünün
gösterilebilir. değiştirilmesi, adi kira veya ürün kirasına ilişkin
Zorunlu Yönetim İşlerinin yapılması konusundaki kararlar, sözleşmelerin yapılması veya feshi, toprağın ıslahı gibi
kanunda bu tür işler için öngörülen çoğunlukla alınmış önemli yönetim işleri için, pay ve paydaş çoğunluğu ile
olsa da, azınlığı bağlamaz. karar verilmesi gerekir.
MK 689 / I /1’e göre, her paydaş zorunlu yönetim işlerini İşletme usulünün değiştirilmesi, paylı mülkiyete konu
tek başına yapmak ve gerektiğinde hâkimden buna ilişkin olan şeyin özgülendiği amacın değiştirilmesi anlamına
önlemlerin alınmasını istemek hakkına sahiptir. gelmeyen, maldan yararlanma biçimine ilişkin
(2) İvedi Yönetim İşleri: değişiklikleri ifade etmektedir. Kömür veya mazotla
çalışan kalorifer kazanının doğal gazla çalışır hale
Eşyayı zarara uğramaktan veya uğradığı zararın
getirilmesi, işletme usulünün değiştirilmesine örnek
artmasından korumak için acilen yapılması gereken
olarak gösterilebilir. Yönetici tayinini, özel giderler
zorunlu yönetim işleridir (MK 689/I/2).
yapılmasına neden olan bahçıvan ya da gece bekçisi
Her zorunlu yönetim işi, ivedi yönetim işlerinden tutmak işletme usulüne ilişkin bir değişiklik sayılabilir.
sayılmaz. İvedi Yönetim İşlerinden sayılan önlemleri her
Tarım türünün değiştirilmesinden ne anlaşılması gerektiği
bir paydaş, tek başına, bütün paydaşlar hesabına alma
konusunda görüş birliği yoktur. Tarım türünün
yetkisine sahiptir. Paydaşların karar almalarını sağlayacak
değiştirilmesi, şeyin ekonomik olarak özgülendiği amacın
toplantı için zaman bulunmaması durumunda, her
değiştirilmesi niteliğini taşımayan tarımsal değişiklikler
paydaşın harekete geçme yetkisi vardır. Böyle
olarak kabul edilmelidir.
durumlarda, patlamış su borusunun onarılması, bozulmak
üzere olan ürünün acile satılması ivedi yönetim işlerine Tarlanın uçak pisti yapılması, özgüleme amacının
örnek olarak gösterilebilir. değiştirilmesidir. Bağın tarlaya dönüştürülmesi, tarım
türünün değiştirilmesi olarak nitelendirilebilir. Buna
(3) Olağan Yönetim İşleri:
karşılık, tahıl yerine, düzenli bir biçimde dönüşümlü
Zorunlu ve İvedi Yönetim İşlerinden olmasa da, olarak yapılan patates veya şalgam ekimi Olağan Yönetim
paydaşlardan her biri, Olağan Yönetim İşlerini yapmaya İşi sayılır.
yetkilidir.
MK m.691/II’ de, Olağan Yönetim sınırlarını aşan ve paylı
Kanun, Olağan Yönetim İşlerine, küçük onarımları ve malın değerinin veya yarar sağlamaya elverişliliğinin
tarımsal işleri örnek olarak vermiştir (MK 690/I). Küçük korunması için gerekli bakım, onarım ve yapı işleri de
onarımlar, paylı malın değerine ve gelirine göre önemli Önemli Yönetim İşlerinden sayılıp bunlar için de kararların
sayılmayacak onarım işleridir. Kırılan camların yerine pay ve paydaş çoğunluğuyla alınması aranmıştır.
yenilerinin takılması gibi işler buraya dâhildir. Tarımsal
Yargıtay’ın 27.11.1946 tarihli İBK’ndan sonra paylı malın
işlere örnek olarak, ağaçların budanması ve aşılanması,
tamamının veya bir kısmının kiraya verilmesi de bu karara
meyve ve sebzelerin toplanması gibi işler gösterilebilir.
dayanarak önemli yönetim işlerinden sayılmaktayken,
Olağan Yönetim İşleri, yalnız küçük onarımlar ve tarımsal 4721 sayılı Yeni MK’un 691. maddesinin I. fıkrasında, paylı
işlerden ibaret sayılmamalıdır; örneğin bozulan ürünün malla ilgili adi kira veya ürün kirasına ilişkin
-30-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sözleşmelerin yapılması önemli yönetim işleri arasında oybirliğiyle karar almış olmalarını şart koşmuştur. Medeni
yer verilmiştir. Gerekli çoğunluk kararı bulunmadan bir Kanunda yararlı ve lüks yapı işleri arasında fark
veya birkaç paydaş tarafından paylı malın tamamı veya gözetilmemiş olması isabetli olmamıştır. Yararlı yapı işleri
bir kısmı kiraya verilmiş ise, diğer paydaşlar bu kira için oybirliği aranması, kat maliklerinin ortak yerlerde
sözleşmesiyle bağlı değildir. Eğer sözleşme bütün faydalı yenilik ve ilaveleri yaptırabilmeleri için bunların
paydaşlar adına yapılmışsa, yetkisiz temsil hükümlerinin sayı ve arsa payı çoğunluğuyla vermiş oldukları kararları
(BK 46,47) uygulanması gerekir. yeterli gören Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 42. maddesiyle
Kira sözleşmesini yapan paydaş, işlemi kendi adına ve de uyuşmamaktadır.
hesabına yapmış ve diğer paydaşlar da kiracının MK 692/I’e göre, paylı malın tamamı üzerinde tasarruf
kullanmasına engel olmuşlarsa, sözleşmeyi yapan paydaş, işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış
borcunu yerine getirilmemesinin sonuçlarına katlanır (BK olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır. Şu halde,
112 vd., 309). Çünkü yapılan sözleşme geçerlidir. paylı malın mülkiyetini devretme, onun üzerinde sınırlı
Kanun, önemli yönetim işlerinin yapılması konusunda ayni haklar kurma gibi tasarruf işlemleri için de
“Çifte Çoğunluk”la karar alınmasını aramaktadır. Bunun paydaşların oybirliği aranmıştır.
için paydaşların çoğunluğu ve bu çoğunluğun sahip Fakat bozulmak üzere olan ürünün satılarak elden
olduğu pay toplamının, bütün payların yarısından fazla çıkarılması gibi ivedi yönetim işlerinde her paydaş
olması gerekir. Eğer paylı mal sadece iki paydaşa ait ise, tasarruf işlemi yapma konusunda yetkili sayılır.
paydaşlardan birinin payı ne kadar büyük olursa olsun, Paydaşların Yönetime İlişkin Kararları
MK 691/I’de aranan çoğunluğu sağlamak ancak tarafların
Olağan Önemli Yönetim İşleri Olağanüstü
oybirliğiyle mümkün olur. Yönetim İşleri (MK. m. 691) Yönetim İşleri ve
Önemli Yönetim İşlerinin yapılması konusunda, pay ve (MK. m. 690) İşletme usulünün veya tarım Tasarruflar
paydaşların eşitliği nedeniyle bir karar alınamadığı türünün değiştirilmesi, adi (MK. m. 692)
Çoğunluk aksine kiraya veya ürün kirasına
takdirde, hâkim MK 691/III uyarınca, paydaşlardan birinin karar vermedik- ilişkin sözleşmelerin Paylı malın özgülendiği
istemi üzerine, bütün paydaşların menfaatini gözeterek çe, paydaşlardan yapılması veya feshi, amacın değiştirilmesi
her biri, küçük toprağın ıslahı gibi önemli veya olağan şekilde
hakkaniyete uygun bir karar vermek suretiyle çekişmeyi kullanmanın gerekli
onarım gibi ola- yönetim işleri için pay ve
çözer; gerekli gördüğü işlerin yapılması için paydaşlar ğan yönetim işle- paydaş çoğunluğu ile karar kıldığı ölçüyü aşan yapı
arasından veya dışarıdan bir kayyım atayabilir. rini icra etmeye verilmesi gerekir. Olağan işlerine girişilmesi gibi
yetkilidir. yönetim işlerini aşan ve paylı olağanüstü yönetim
(5) Olağanüstü Yönetim İşleri: malın değerinin veya yarar işleri ile paylı malın
sağlamaya elverişliliğinin devri veya üzerinde
Bütün paydaşların oybirliğini gerektiren işlerdir. MK sınırlı ayni hak kurma
korunması için gerekli bakım,
692/I’e göre, “paylı malın özgülendiği amacın onarım ve yapı işlerinde de gibi tasarruf
değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde aynı çoğunluk aranır. işlemlerinde paydaşların
oybirliği aranır.
kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine
girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf c. Yararlanma, Kullanma ve Yönetime İlişkin Olarak
işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış Paydaşlar Arasında Yapılan Düzenleme:
olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.” MK 689/I’de paydaşların aralarında oybirliğiyle anlaşarak
Malın özgülendiği amacın değişip değişmediği somut yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda
olaya göre belirlenir. Malın ekonomik niteliğinin önemli Kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme
ölçüde değişmesi durumunda, amaç değişikliği söz yapabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu anlaşmanın
konusudur. Bir tarlanın, arsa olarak bir yapının içeriğini belirleme konusunda paydaşlar tamamen serbest
yapılmasına özgülenmesi, malın özgülendiği amacın bırakılmamıştır.
değiştirilmesidir. MK 689/I’de iki bent halinde yer alan düzenlemeye göre,
«Korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli böyle bir anlaşma, oybirliğiyle karara bağlanmış olsa da,
kıldığı ölçüyü aşan yapı işleri» ise; eşyanın değerini paydaşların;
arttıran, eşyayı ekonomik bakımdan veya kullanım “1)Paylı Mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve
açısından iyileştiren, kalorifer tesisatı kurulması, ortak değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini
çamaşırhane yapılması gibi yararlı yapı işleri ile eşyanın yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin
değerini arttırmak değil, görünüşünü güzelleştirmek veya önlemlerin alınmasını istemek,
önemli ölçüde kullanım rahatlığı sağlamak amacıyla
2)Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından
gerçekleştirilen, konut olarak kullanılan binanın önüne
korumak için derhal alınması gereken önlemleri bütün
yüzme havuzu yapılması gibi lüks yapı işleri olabilir.
paydaşlar hesabına almak,”
Bu tür işlerin yapılabilmesi için Medeni Kanun paydaşların
-31-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hak ve yetkilerini kaldıramaz ve sınırlayamaz. Söz konusu ve onu kullanabilir.”
yönetim işlerinden 1. bentte sayılanlar, zorunlu yönetim Her paydaş, diğer paydaşların yararlanma ve kullanma
işleri, 2. bentte sayılanlar ise, ivedi yönetim işleridir. haklarını ihlal etmeden paylı şeyden yararlanabilir ve
Paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin kullanabilir. Paylı maldan yararlanma, elde edilen doğal
konuları, kanun hükümlerinden farklı bir biçimde ve hukuki ürünlerden yararlanmaya katılmayı ifade eder.
düzenlemek üzere aralarında oybirliği ile yaptıkları Paydaşlar ürünleri payları oranında bölüşüp alma
anlaşma, karşılıklı borç doğuran bir sözleşme niteliğinde yetkisine sahiptirler. Eğer ürün niteliği bakımından
olmayıp, içeriği itibariyle bir şirket sözleşmesine benzer. bölünemiyorsa, paydaşların paylı mülkiyetine tabi olur.
MK 695/I’e göre: “Yararlanma, kullanma ve yönetime Paydaşlar, maldan yararlanma biçimini bir anlaşma ile
ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve düzenleyebilirler. Herhangi bir paydaşın yararlanma
aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar, hakkını ihlal etmedikçe, paydaşlar yararlanma biçimini
sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak çoğunluk kararıyla düzenleyebilirler. Örnek; paydaşlar
kazanan kimseleri de bağlar.” doğal ürünlerini kendileri topladıkları paylı malı, çifte
Bu hükümde, “yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin çoğunlukla alacakları bir kararla ürün kirasına verebilirler.
konularda paydaşların yaptıkları düzenleme” ile m. 689/I Herhangi bir paydaşın yararlanma hakkını ihlal eden bir
uyarınca paydaşların kendi aralarında anlaşarak yaptıkları düzenleme yapabilmek için paydaşların oybirliğiyle
düzenlemenin kastedildiğine şüphe yoktur. anlaşmış olmaları gerekir (MK 689/1).
MK 695/II’ye göre de: “Taşınmazlarda yararlanma, Her bir paydaşa tanınan malı kullanma yetkisi, malın
kullanma ve yönetime ilişkin kararların sonradan paydaş tamamını kapsar; ancak bu yetki diğer paydaşlara tanınan
olan veya pay üzerinde ayni hak kazananları bağlaması kullanma yetkisi ile sınırlıdır.
için bunların tapu kütüğüne şerh edilmesi gerekir.”
Malın sınırsız olarak kullanma imkânı bulunduğu
MK 689/II’de ise, taşınmazlarla ilgili olarak buna benzer durumlarda, paydaşlar malı hiçbir sınırlamaya tabi
bir hüküm vardır, buna göre; sözleşmedeki imzaların olmaksızın kullanabilirler. Örnek, paylı mülkiyete tabi bir
noterlikçe onaylanması bir şekil şartı değildir ve şerhin bir yolun kullanılması. Ancak paylı malın kullanma imkânı
koşuludur. sınırlı ise, (örnek ortak araba) her paydaşın malı kullanma
Bu şerh, MK 1009 anlamında bir şerhtir ve taşınmazlarda yetkisinin ölçüsü, diğer paydaşların haklarına el
paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin atmamasıdır. Bir paydaşın diğerinin kullanmasına engel
konularda yaptıkları kanun hükümlerinden farklı bir olmadıkça paylı malı tek başına kullanması el atma
düzenlemenin sonradan paydaş olan veya pay üzerinde sayılmaz. Paydaşlar kullanma biçimini bir anlaşmayla
ayni hak kazananlar bakımından bağlayıcı olabilmesi için düzenleyebilirler (MK 689/I).
gerekmektedir. MK 689/II’ye göre, anlaşma paydaşlardan Örneğin, paylı malın paydaşlardan birinin kullanımına
birinin başvurusu üzerine şerh verilebileceğine göre, bırakılması veya paylı binada her paydaşa bir kat
burada bir şerh anlaşması da aranmayacaktır. özgülenmesi veya paylı otomobilin kullanılmasında her
paydaşa aracı belli bir süre kullanma imkânı tanıması
Paydaşların Malın Bütünü Bakımından Yetkileri mümkündür. Ancak, böyle bir düzenleme kanun
hükümlerinden farklı bir kullanma düzeni getirdiğinden,
Yönetime Katılma Yetkisi
bunun için paydaşların oybirliğiyle anlaşmış olmaları
Paylı Maldan Yararlanma ve Onu Kullanma gerekir (MK 689/1).
Yetkisi MK 693/II’e göre; “Uyuşmazlık halinde yararlanma ve
kullanma, şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, malın
Ortak Menfaatleri Koruma Yetkisi
kullanılmasının zaman veya yer itibariyle paydaşlar
d. Paydaşların Malın Bütünü Bakımından Yetkileri: arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.”
(1) Yönetime Katılma Yetkisi: MK 695/I’e göre; “Yararlanma, kullanma ve yönetime
ilişkin konularda paydaşların yaptıkları düzenleme ve
Her paydaşın paylı malın yönetimine katılma yetkisi
aldıkları kararlar ile mahkemece verilen kararlar,
vardır.
sonradan paydaş olan veya pay üzerinde ayni hak
(2) Paylı Maldan Yararlanma ve Onu Kullanma kazanan kimseleri de bağlar.” Ancak sonradan paydaş
Yetkisi: olan veya pay üzerinde ayni hak kazananlar bakımından
MK 693/I’e göre, “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin bu kararların bağlayıcı olabilmesi için bunların tapu
haklarıyla bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir kütüğüne şerh verilmesi gerekmektedir (MK 695/II).

-32-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Fiilen süregelen kullanma biçimi de paydaşların bu davanın ise, bütün paydaşlara yöneltilmesi gerekir.
konuda anlaşmış olduklarını gösterir. Bu kullanma biçimi Paydaşların Malın Bütünü Bakımından Yetkileri
kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme getirmişse;
Yönetime Katılma
bunun yazılı bir anlaşmaya bağlanması ve tapu kütüğüne Ortak Menfaatleri Koruma Yetkisi
Yetkisi
şerh verilmesi sonradan paydaş olacakları bağlayabilmesi MK. m. 693/son’daki “paydaşlar-dan her
için zorunludur. Her paydaş olağan biri bölünemeyen ortak menfaatlerin
yönetim işlerinde ve korunmasını diğer paydaşları temsilen
Paydaşlardan biri, diğer bir paydaşın, paylı mal üzerinde diğer yönetim işlerinde sağlayabilir.”
sahip olduğu ortak kullanma hakkını engeller veya ihlal söz sahibidir.
ederse, onun aleyhine Elatmanın Önlenmesi Davası ya da Paylı Malı Kullanma ve Ondan
yerine göre Tazminat Davası açılabilir. Malın Tamamını
Yararlanma Yetkisi
(3) Ortak Menfaatleri Koruma Yetkisi: Kapsayan Tasarruf
MK. m. 693/1’e göre, “paydaşlar-dan her
Yetkileri biri, … diğerlerinin hakları ile bağdaştığı
MK 693/III’e göre: “Paydaşlardan her biri, bölünemeyen
Paydaşların malın ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu
ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen kullanabilir”
tamamını kapsayan
sağlayabilir.” tasarruf işlemleri *Paylı maldan yararlanmadan, maldan
Söz konusu temsil, teknik anlamda bir kanuni veya iradi yapma yetkileri yoktur. elde edilen doğal ve hukuki ürünlerden
Paylı malın yararlanmaya katılma anlaşılır. Kural olarak
temsil niteliğinde değildir. Paydaşların birbirleri adına
devredilmesi, ürünler paydaşlar arasında, payları
hareket etme, yaptıkları hukuki işlemlerle birbirlerini hak rehnedilmesi veya oranında aynen bölüştürülür.
sahibi yapma, borç altına sokma yetkileri yoktur. başka bir sınırlı ayni *Paydaşlar aralarında malı kullanma tarzını
Teknik anlamda temsilden söz edilebilmesi için, hakla yükümlü
oy birliği ile kabul edecekleri bir anlaşma
kılınması için bütün
paydaşların birbirlerine temsil yetkisi vermesi veya bunun ile düzenleyebilirler (MK. m. 689/1).
paydaşların rızasını
kanunda öngörülmesi gerekir. Buradaki temsil, her beyan etmesi şarttır *Uyuşmazlık halinde malın kullanma ve
paydaşın kendi hakkını korumak için başvuracağı (MK. m. 692/f. 1) yararlanma şeklini hakim pay oranlarını
dikkate alarak düzenler.
tedbirlerin, bu tedbirlerle korunan menfaatlerin malın
bütününü kapsaması nedeniyle bölünemez olanlarından,
diğer paydaşların da yararlanmalarını ifade eder. Örneğin, e. Paylı Malla İlgili Gider ve Yükümlülüklere Katılma:
malı çalan hırsız aleyhine açılan Zilyetlik Davasında, malın MK 694/I’e göre: “Paylı mülkiyetten doğan veya paylı
geri verilmesine karar verilmişse, bu karardan diğer malı ilgilendiren yönetim giderleri, vergiler ve diğer
paydaşlar da yararlanmış olur. Paylı taşınmazda yolsuz yükümlülükler, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paydaşlar
olarak tescil edilmiş bir geçit irtifakının terkinini bir tarafından payları oranında karşılanır.”
paydaş dava eder ve davayı kazanırsa, söz konusu yolsuz
Gider ve yükümlülükler, özel veya kamu hukukundan
tescilin terkininden bütün paydaşlar yararlanır. Burada
doğabilir. Örnek, onarım, koruma, işletme giderleri özel
gerçek anlamda bir temsil söz konusu olmadığından, paylı
hukuktan; paylı mala ait vergi ve diğer kamu hukuku
malın korunması için bir paydaş tarafından açılan dava
yükümlülükleri, kamu hukukundan doğar. Bu gider ve
sonunda verilen hüküm diğerlerinin lehine ise hepsi
yükümlülüklere, her paydaş payı oranında katılır. Bu,
faydalanır, aleyhine ise diğer paydaşları bağlamaz.
kanundan doğan, paya (eşyaya) bağlı bir borçtur ve
Hakkı korumaya yönelik tedbirler ve davalar bölünebilir yapılan giderlere katılmak zorunludur. Paydaşın paylı
nitelikte ise, bu takdirde talep sadece ilgili paydaşın payı mülkiyete katılmasından önceki veya paylı mülkiyetten
oranındaki isteğe ilişkin olacaktır. Örneğin, tazminat ayrılmasından sonraki giderlere katılma borcu yoktur. MK
talepleri bölünebilir nitelikte olduğundan, her paydaş payı 694/I, paydaşlar arasındaki iç ilişkiyi düzenler. Paydaşların
oranında tazminat talebinde bulunacaktır. üçüncü kişilere karşı sorumlulukları, dış ilişki ile ilgili
Paylı taşınmazın mülkiyeti yanlışlıkla bir başkası adına hükümlere göre belirlenir. Örneğin sözleşmeden doğan
tescil edilmişse, paydaşlardan birinin taşınmazın bütünü borçlarda, aksine bir taahhüt yoksa pay oranlarına göre
için Sicilin Düzeltilmesi Davası açıp açamayacağı sorumluluk söz konusu olur.
tartışmalıdır. Bizim de katıldığımız görüş, her paydaşın tek MK 694/II, “payına düşenden fazlasını ödemiş bulunan
başına taşınmazın tümü için Sicilin Düzeltilmesi Davası paydaş, diğerlerine payları oranında rücu edebilir”
açabileceği biçimindedir. hükmünü koymuştur. Payından fazla ödeyen paydaşa
Komşuluk hukukuna dayanan mecra, geçit, kaynak karşı diğer paydaşlar, müteselsilen değil, payları oranında
irtifaklarının kurulmasının da her paydaş tarafından tek sorumludurlar.
başına talep edilebileceği kabul edilmektedir. Payını ödeyemeyen, acze düşen veya iflas halinde olan
Paylı malın bütünüyle ilgili olarak bir kişi tarafından açılan paydaşın gider payı diğer paydaşlardan tahsil edilemez.

-33-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Paydaşlar MK 689 çerçevesinde, aralarında anlaşarak malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu
giderlere katılma konusunda MK 694/I’deki olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların
düzenlemeden farklı bir esas kabul etmiş olabilirler. MK tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini
694’deki “aksine bir hüküm bulunmadıkça” sözcükleri ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı
“aksine bir kanuni düzenleme bulunmadıkça/aksi mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirmişse,
kararlaştırılmadıkça” şeklinde anlaşılmalıdır. mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir.
Paydaşın Giderlere ve Yükümlülüklere Katılması Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve
*MK. m. 694/1’e göre, “paylı paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.
mülkiyetten doğan veya paylı Hakim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde,
malı ilgilendiren yönetim çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan
giderleri, vergiler ve diğer *MK. m. 694/2’e göre, ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan
yükümlülükler; aksine bir hüküm “payına düşenden parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine
bulunmadıkça paydaşlar fazlasını ödemiş olan karar verir.
tarafından payları oranında paydaş diğerlerine payları
karşılanır.” Bu hüküm paydaşlar oranında rücu edebilir.” Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın
arasındaki iç ilişkiyi düzenler. dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen
*Dış ilişki BK ilgili hükümlerine paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan
göre tayin edilir. çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadır. Hâkim,
Paydaşların giderlere hüküm vermeden önce re’sen belirleyeceği uygun bir süre
Yapılan giderler kanuna uygun katılma hususunda farklı içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar
değilse, paydaş yaptığı gideri MK. bir esas kararlaştırmaları verir. Davanın kabulü halinde payın istemde bulunan
m. 694’e dayandırarak diğer halinde MK. m. 695’e göre adına tesciline hükmolunur.
paydaşlardan talep edemez. tarafları, külli halefleri, Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu
Ancak vekâletsiz iş görme veya sonradan paydaş olan
payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya
sebepsiz zenginleşme kurallarına veya pay üzerinde sınırlı
dayanabilir. ayni hak kazanan
payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde
kimseleri de bağlar. devredilmeyen payın açık arttırmayla satışına karar verir.
Satış kararı, cebri icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin
hükümler uyarınca yerine getirilir.”
5. Paylı Mülkiyetin Sona Ermesi:
Çıkarma şartlarının oluşup oluşmadığını hâkim takdir
Paylı Mülkiyet, iki türlü sona erer. edecektir. Çıkarılması istenen paydaşın kusurlu olması
* Paylı Mülkiyet, bir veya birkaç paydaş için sona erer. gerekmez. Hâkim, paydaşlıktan çıkarılması istenen pay-
* Paylı Mülkiyet, bütün paydaşlar için sona erer. daşın davranışının ağır bir yükümlülük ihlali teşkil ettiği ve
paylı mülkiyet ilişkisinin devamı için katlanılmaz olduğu
kanaatine varırsa, çıkarma kararını vermelidir. MK 697’ye
a. Bir veya Birkaç Paydaş Bakımından Sona Erme: göre, yukarıdaki hükümler, kıyas yoluyla intifa hakkı veya
Bu başlık altında, iki grup yer alır: diğer bir sınırlı ayni hak veya tapuya şerh verilmiş kişisel
* Genel Sebepler yararlanma hakkı sahipleri hakkında da uygulanır. Bu du-
* Paydaşın Mahkeme Kararıyla Paydaşlıktan Çıkarılması rumda, niteliği bakımından devredilemeyen hakkın, uy-
gun bir tazminat karşılığında sona ermesine karar verilir.
(1) Genel Sebepler:
Paydaşın Mahkeme Kararı İle Paydaşlıktan Çıkarılması (MK. m. 696)
Paydaşın payını bir başkasına temlik etmesi veya paydaşın Kendi tutum ve davranışlarıyla
Davanın açılması aksi kararlaştırılmış
borcu için payın cebri icra yoluyla satılması sonucu, eski veya malın kullanılmasını
olmadıkça pay ve paydaş çoğunluğuyla
paydaş malik olmaktan çıkar. bıraktığı ya da fiillerinden
karar verilmesine bağlıdır. Bu davanın
sorumlu olduğu kişilerin tutum
açılmasında paydaşın kusurlu olması şart
Paydaşlardan birinin kendi payından feragat etmesi ve davranışlarıyla diğer
değildir. Söz konusu davranışın ağır bir
halinde, bu pay sahiplenme veya işgal yoluyla paydaşlara karşı olan
yükümlülük ihlali olması ve ortaklığın
yükümlülüklerin ağır biçimde
edinilemeyeceğine göre, burada gerçek anlamda çiğnenmesi halinde söz konusu
devam etmesi için tehlike arz etmesi
yeterlidir.
«terkten» söz edilemez. Hâkim görüş, bir paydaşın olur.
payından feragat etmesi halinde, diğer paydaşların Hâkim çıkarma istemini haklı Hâkim çıkarma istemini haklı gördüğü
gördüğü takdirde; çıkarılacak takdirde; malın aynen ayrılması mümkün
paylarının bu pay oranında büyüdüğü yolundadır. paydaşın payını karşılayacak değilse maldaki payın dava tarihindeki
(2) Paydaşın Mahkeme Kararıyla Paydaşlıktan kısım maldan ayrılabiliyorsa değeri ile kendilerine devrini isteyen paydaş
ayırma yaparak ayrılan ve paydaşlar, bu isteklerini çıkarma istemi
Çıkarılması: parçanın paylı mülkiyetten ile ileri sürmek zorundadırlar. Payı isteyen
MK 696’ya göre: “Kendi tutum ve davranışlarıyla veya çıkarılana özgülenmesine karar paydaş bulunmazsa hâkim davalıya payını

-34-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
verir. devretmesi için bir süre belirler bu süre
içinde devir gerçekleşmezse payın açık Paylaşma İsteme Hakkına Getirilen
artırma ile satılmasına karar verir. Sınırlamalar

b. Bütün Paydaşlar Bakımından Sona Erme: Medeni Diğer


Paylı malın mülkiyeti paydaşlardan birine veya bir üçüncü Kanundaki Kanunlardaki
kişiye devredilir veya terk edilirse, paylı mülkiyet bütün Sınırlamalar Sınırlamalar
paydaşlar için sona erer. Hem devir, hem de terk, tasarruf
işlemleridir ve paydaşların bu konuda oybirliğiyle aldıkları Sürekli Bir Uygun
bir karara dayanılarak yapılır. Hukuki
Amaca Olmayan
İşlem
Paylı malın yok olması, kamulaştırılması hallerinde ise Özgüleme Zaman
paylı mülkiyet, paydaşların iradesi dışında sona erer.
Cebri icra yoluyla satışta da irade dışı sona erme söz
konusudur.
Malın mülkiyetinin bir üçüncü kişi tarafından iyiniyetle
(MK 1023) veya zamanaşımıyla kazanılması halinde de (a) Paylaşma İsteme Hakkına Getirilen Sınırlamalar:
paylı mülkiyet sona erer. I. Medeni Kanundaki Sınırlamalar:
Paylı Mülkiyetin Bütün Paydaşlar İçin Sona Ermesi MK 698, paylaşma isteme hakkına üç sınırlama
Paylı malın paydaşlardan birine veya bir üçüncü kişiye getirmektedir.
devredilmesi veya terk edilmesi • Sürekli Bir Amaca Özgüleme
Paylı malın yok olması • Hukuki İşlem
• Uygun Olmayan Zaman
Paylı malın kamulaştırılması
i. Sürekli Bir Amaca Özgüleme:
Paylı malın cebri icra yoluyla satılması Paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş bulunması,
Paylı malın iyiniyetle veya zamanaşımı ile kazanılması paylaşmanın istenmesine engel olur. Kanunda sürekli bir
Paylaşma (Taksim) amaca özgülenmeden ne anlaşılacağı konusunda bir
açıklık yoktur.
Genellikle iki taşınmazı ayıran paylı duvar, çit, parmaklık,
(1) Paylaşma: ağaçlar, iki taşınmaz arasında paylı avlu, yol, kuyu, birden
Paylı Mülkiyette özel bir sona erme durumu ise çok taşınmaz malikinin veya bir taşınmazın paydaşlarının
PAYLAŞMA’dır. birlikte yararlandığı, diğer bir taşınmazda yer alan yüzme
Paylaşma isteme hakkı; her paydaşa tanınmış, paya bağlı havuzu, çocuk bahçesi gibi şeylerde paylı malın,
bir haktır. Bu hakkın niteliği tartışmalıdır. paydaşlara ait başka malların hizmetine özgülendiği
Bir görüşe göre, nispi nitelikte bir hak, diğer bir görüşe görülmektedir.
göre, ayni etkili bir hak, üçüncü bir görüşe göre de yenilik Sürekli bir amaca özgülenmede paydaşlar arasında
doğuran bir haktır. maldan yararlanma biçimi bakımından bir amaç birliği
Paylaşmayı isteme hakkının mutlaka dava yoluyla bulunmalı ve bu amaç birliğinin sürekliliği sağlanmış
kullanılması gerekmez. Paylaşma isteme hakkı olmalıdır. Bu ise, paylı malın mülkiyetinin, paydaşlara ait
kullanılınca, bütün paydaşlar paylaşmayı yerine getirme diğer malların mülkiyetine bağlanmış olması, yani bağımlı
borcu altına girerler. paylı mülkiyet biçiminde olmasıyla mümkündür. Sürekli
amaca özgülenme için gerekli şartlar yoksa sürekli amaca
özgülenme de yoktur.
Paydaşlar oybirliğiyle alacakları karar üzerine,
özgülemeye yani eşyaya bağlı mülkiyet ilişkisine son verip
ortaklaşa yararlanılan taşınmazdaki payların kendi
adlarına tescilini talep edebilirler. Artık bu takdirde
paylaşma da istenebilecektir.
ii. Hukuki İşlem:
Paydaşlar aralarında bir sözleşme yaparak paylaşma
isteme hakkının kullanılmasını bertaraf etmiş olabilirler.

-35-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Uygulamada «idame-i şüyu mukavelesi» adı verilen bu KMK md.63’e göre, üzerinde devre mülk hakkı kurulan
sözleşmeyle öngörülen süre içinde paylaşma istenemez. yapı veya bağımsız bölümün ortak malikleri aksi
MK 698/II, bu sürenin en çok on yıl olabileceğini ifade sözleşmeyle kararlaştırılmamışsa, paylaşma isteyemezler.
etmektedir. On yılın sonunda yeni bir sözleşme yapılması Paylaşma İsteme Hakkının Sınırları
mümkündür. Paydaşlardan birinin sözleşmeyi yenilemeye
razı olmayıp paylaşma istemesi durumunda, artık * Paylı mal sürekli bir amaca özgülenmiş ise paylaşma
paylaşma yapılır. istenemez ( MK. m. 698/1).
Yeni Medeni Kanunda, taşınmazlarda paylı mülkiyetin * Paydaşlar yapacakları bir sözleşme ile paylaşma isteme
devamına ilişkin sözleşmelerin şekli ve etkisi hakkında da hakkının kullanılmasını en çok 10 yıl için kaldırmış
bir düzenleme yapılmıştır. olabilirler (MK. m. 698/2).
MK 698/II’ye göre, taşınmazlarda paylı mülkiyetin * Yukarıdaki sınırlamalar bulunmasa bile paylaşma uygun
devamına ilişkin sözleşme resmi şekle tabi olup tapu olmayan bir zamanda istenemez (MK. m. 698/3).
kütüğüne şerh verilebilecektir. Medeni Kanun, bu * KMK. m. 7’ye göre kat mülkiyetine veya kat irtifakına
sözleşmeye resmiyeti verecek makamı belirtmemiştir. tabi olan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi istenemez.
Ancak, sözleşme mülkiyetin içeriğindeki yetkilerin
kullanılmasıyla ilgili olduğundan, bunun TK 26/1 uyarınca
tapu müdürleri veya onların görevlendireceği tapu sicil
görevlileri tarafından düzenlenmesi gerekir.
Sözleşme şerh verilmekle ayni etki kazanarak sonradan
pay sahibi olanlara karşı da ileri sürülebilir hale
gelmektedir.
iii. Uygun Olmayan Zaman:
Paylaşma uygun olmayan bir zamanda istenemez (MK
698/III). Olağanüstü sebepler dolayısıyla paylaşma
paydaşlar için ağır bir külfet getirecek veya önemli bir
zarara sebebiyet verecekse, zaman uygun değildir. (b) Paylaşmanın Yapılışı:
Zamanın paylaşıma için uygun olup olmadığı dürüstlük Paylaşmanın *Rızai Paylaşma ve *Kazai Paylaşma olarak
kuralına (MK 2) göre belirlenmelidir. İnşaat yapılamayan iki türü vardır.
bir arsaya kısa bir süre sonra inşaat izni verilmesini I. Rızai Paylaşma:
sağlayacak bir imar değişikliğinin hazırlıkları sürerken
paylaşma davası açılması durumunda, paylaşmanın uygun Paydaşlar paylaşmayı malı parçalara ayırmak (Aynen
olmayan zamanda istenmiş olduğu söylenebilir. Bölüşme) veya bedelini paylaşmak üzere malı pazarlık
suretiyle veya artırma ile içlerinden birine veya bir üçüncü
Uygun zaman gelince hak yeniden kullanılmalıdır. kişiye satmak (Bedelin Bölüşülmesi) suretiyle paylaşmayı
Buna karşılık, piyasadaki normal fiyat dalgalanmaları yaparlar (MK 699/I).
sebebiyle eşyanın gerçek değerinin elde edilemeyecek ya *Bir taşınmazın paydaşlar arasında Aynen Bölüşme
da ileride daha yüksek fiyata satılabilecek olması suretiyle paylaşılmasında tapu müdürlüğünde resmi senet
durumunda paylaşmanın uygun olmayan zamanda düzenlenmesi ve paydaşlar adına tapu siciline tescil
istenmiş olduğu kabul edilemez ve paylaşma yapılması gerekir.
engellenemez.
II. Kazai Paylaşma:
II. Diğer Kanunlardaki Sınırlamalar:
Eğer bir veya birkaç paydaş paylaşmaya yanaşmazsa veya
Paylaşma isteme hakkına Medeni Kanun dışında başka paylaşmanın tarzında uyuşamazlarsa, Rızai Paylaşma söz
kanunlarla da sınırlamalar getirilebilmektedir. konusu olmaz ve paylaşmanın mahkeme tarafından
KMK md. 7’e göre, kat mülkiyetine veya kat irtifakına tabi sağlanması için dava açılır. Bu durumda Kazai (Yargısal)
olan taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi istenemez. Bu Paylaşma söz konusu olur. Sulh hukuk mahkemesinde
durumda, ana taşınmazda bir paylı mülkiyet ilişkisi vardır görülen bir eda davasıdır.
ve bu ilişkinin kat mülkiyeti veya kat irtifakı sürdüğü Davanın davacı paydaş dışında diğer bütün paydaşlara
sürece sona erdirilmesi istenemez. yöneltilmesi gerekir. Hâkim, bu davada malın aynen
Fakat bir bağımsız bölüm birden çok paydaşa ait ise, bu bölünmesini mümkün oldukça, malın aynen bölünerek
bölümdeki paylı mülkiyetin sona erdirilmesi istenebilir paylaşılmasına karar verecektir (MK 699/II).
(Kat Mülkiyeti Kanunu 7/II).
-36-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Bölünmenin mümkün olup olmaması, öncelikle malın bulunurlarsa, taşınmaz intifa hakkı ile yüklü olarak
yapısına bağlıdır. Örneğin, bir otomobil bölünemez. Bazen satılacak, yani intifa hakkı taşınmaz üzerinde varlığını
de bölünmeye hukuk düzeni izin vermez. Örneğin, bir sürdürecektir.
bölgede, inşaata özgülenmiş parsellerin asgari yüzölçümü Bu düzenlemeyle, paylı malın bir kısım payları üzerinde
300 metrekare olarak tayin edilmişse, 600 metrekare intifa hakkı kurulmuş olması durumunda, taşınmazın
büyüklüğündeki bir araziyi dört paydaş arasında bölmeye satışının intifa hakkıyla yüklü olarak yapılacağına ilişkin
imkân yoktur. 14.3.1960 tarihli Yargıtay İBK dikkate alınarak, taşınmazın
Malın aynen bölünmesi sonucu parçaların değerlerinin intifa hakkıyla yüklü satılması sonucu çıkarları ihlal olunan
pay oranlarına tamamen uyması şart değildir. Paylı malın paydaşların kısmen korunabilmesi amaçlanmıştır.
paylara göre bölünmesi sonucu, parçaların değerlerinin Bu bağlamda, MK 798/II gereğince, Ayni İkame Kuralının
birbirine veya pay oranlarına uymaması halinde, Medeni uygulanması ve diğer gerekçelerle, söz konusu İçtihadı
Kanun parçalara para eklenmesi suretiyle denkliğin Birleştirme Kararına katılmak mümkün değildir ve MK
sağlanabileceğini hükme bağlamaktadır (MK 699/II). 700’ deki düzenleme de isabetli değildir.
Hâkim, bazı paydaşlara sadece para ve diğerlerine maldan *Paylı taşınmaz üzerinde ipotek veya haciz bulunması da,
parça verilmesine karar veremez. Çünkü aynen bölüşme paylaşmaya engel değildir.
suretiyle paylaşma, malın paylara uygun sayıda ve aynı
nitelikte parçalara ayrılmasını zorunlu kılar. Bölünmek ve
gerekiyorsa para eklemek suretiyle parçalar belirlenince, ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİ (MK. m. 701)
paydaşlar parçaların özgülenmesi konusunda MK. m. 701: “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler
anlaşamazlarsa, kanunda böyle bir zorunluluk uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla, mallara birlikte malik
öngörülmemesine rağmen, Yargıtay, özgülemenin kura olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
çekmek suretiyle yapılması gerektiğini kabul etmektedir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları
Malın aynen bölünmesi mümkün değilse veya bölme olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların
istemi hâkim tarafından durum ve koşullara uygun tamamına yaygındır.”
görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer Elbirliği mülkiyeti, aralarında kişisel bir ilişki, bir ortaklık
kaybına uğramadan bölünmesine imkân yoksa, hâkimin bağı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları sebebiyle bir mala
açık arttırmayla satışa hükmetmesi gerekir (MK 699/III). birlikte malik olmaları halidir. Bu ortaklık, tüzel kişiliği
Paylı malın satışına karar verilmişse, satıştan elde edilen olmayan bir ortaklıktır. Elbirliği mülkiyetine yol açan
bedel payları oranında paydaşlar arasında bölüştürülür. ortaklık, kanunun kendisine bu niteliği tanıdığı bir
Paylaşma davasında mahkeme kararının yenilik doğurucu ortaklıktır. Bu ortaklığa, elbirliği ortaklığı denilmektedir.
niteliği yoktur. Çünkü taşınmazın bölünmesine ait karar Paylı mülkiyette, malikler arasındaki birlik bu mülkiyetten
gereğince taşınmaz parsellere ayrılıp tapu kütüğünde ayrı ötürü vücut bulurken, elbirliği ile mülkiyette ortaklık
sayfalara kaydedilmedikçe, parçaların eşya olarak ayrı bir mülkiyetten önce mevcut bulunmaktadır ve mülkiyete
hukuki varlıkları yoktur. Bunlar tek bir taşınmazın elbirliği vasfını veren bu ortaklıktır.
parçalarıdır. Öyleyse, hukuken bağımsız bir varlığı Elbirliği Mülkiyetinde, Paylı Mülkiyetteki anlamda pay
olmadığı için eşya niteliği taşımayan parçalar üzerinde kavramına yer yoktur; ancak kendine özgü işlevleri olan
mahkeme ilamı ile mülkiyet sağlanması mümkün değildir. bir pay kavramı vardır. Buna göre pay, kazancın ve tasfiye
MK’un 700. maddesine göre: “Bir paydaşın kendi payı sonucu elde edilecek değerin bölünmesinde önem taşır.
üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan
biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden
başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa, Elbirliği İle Mülkiyetin Özellikleri
satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya * Özel ortaklık ilişkisi
düşecek bedel üzerinde devam eder.” * Elbirliği mülkiyetinin kanunun kendisine bu vasfı
Üç ay geçtikten sonra paylaşma isteminde bulunulacak tanıdığı bir mal veya mal topluluğu üzerinde olması
olursa, durumun ne olacağı hakkında bir düzenleme * Mal veya mal topluluğu üzerinde tek bir mülkiyetin söz
yapılmamıştır. Söz konusu maddenin gerekçesinde, üç ay konusu olması
geçtikten sonra paylaşma isteminde bulunulduğu
* Hisselerin belli olmaması: hiçbir ortak için, tasarruf
takdirde, intifa hakkının bundan etkilenmeyeceği
edebileceği bir pay söz konusu değildir. Ancak tasfiyeye
belirtilmiştir. Öyleyse, pay üzerinde intifa hakkı
ilişkin bir paydan söz edilebilir.
kurulduğunu kendisine yapılan tebliğle öğrenen diğer
paydaşlar, üç ay geçtikten sonra paylaşma isteminde
-37-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
ortaklara aittir. Bununla beraber, elbirliği ortaklığına dâhil
Elbirliği Mülkiyetinin Kazanılması mallar, elbirliği halindeki maliklerin kişisel malvarlığından
ayrı ve bağımsız bir malvarlığı oluşturur.
Ancak bu malvarlığı üzerinde tek bir elbirliği mülkiyeti
Mülkiyetin ortaklık yoktur; malvarlığındaki her mal ayrı bir elbirliği
Elbirliği ortaklığı halleri mülkiyetine tabidir. Ortaklık malvarlığına dahil bir değerin
tarafından kurulması
yerini alan değer, Ayni İkame Kuralı gereğince
kendiliğinden bu malvarlığına dahil olur.
1. Elbirliği Mülkiyetinin Kazanılması:
Ayni İkame: Elbirliği ortaklığının mülkiyetindeki mallar ve
a. Elbirliği Ortaklığı:
haklar bağımsız bir malvarlığı teşkil eder; bu malvarlığı
Elbirliği Ortaklığı, kanunun öngördüğü; elbirliği halinde maliklerin kişisel malvarlığından ayrı ve
 Hukuki Olay bağımsızdır; ortaklık malvarlığına ait bir değer
 Hukuki İşlemle meydana gelir. kendiliğinden bu malvarlığına dahil olur. Buna Ayni İkame
Hukuki olayla meydana gelen elbirliği ortaklığı; ölen bir denir.
kimsenin mirasçılarının birden çok olması durumunda, Kişiler arasında bir elbirliği ortaklığının bulunması,
bunların tereke bakımından meydana getirdikleri ortaklık, bunların birlikte malik oldukları her malın mutlaka
miras ortaklığıdır (MK 640). elbirliği mülkiyetine tabi olmasını şart kılmaz. Bu kişiler
Kanunun hukuki işlemle elbirliği ortaklığının ortaklık dışında da bazı mallara paylı olarak malik
kurulduğunu kabul ettiği haller ise şunlardır: olabilirler.
 Karı koca mal rejimlerinden genel mal ortaklığı (MK 257) Elbirliği mülkiyetine konu olan mallar arasında
ve edinilmiş mallarda ortaklık (MK 258) taşınmazlar varsa, bunlar üzerindeki mülkiyet ortakların
 Aile malları ortaklığı (MK 373) adları, aralarındaki ortaklık ilişkisinin türü gösterilmek
 Adi ortaklık (BK 620) suretiyle tapu kütüğüne tescil edilir. (TST 28/5)
Elbirliği mülkiyetinde, paylı mülkiyetin aksine, tasarruf
edilebilecek bağımsız paylar bulunmadığından, tescilde
Elbirliği Ortaklığı Halleri payların gösterilmesi de söz konusu olmaz.
Kanunun Öngördüğü
Hukuki olaylarla kurulan Hukuki işlemlerle kurulan 2. Elbirliği Mülkiyetinin Hükümleri:
elbirliği ortaklıkları elbirliği ortaklıkları
Elbirliği mülkiyetinde, eşya üzerinde tasarruf, eşyadan
Ölen bir kimsenin *Genel mal ortaklığı yararlanma, eşyayı kullanma ve yönetim yetkisi, elbirliği
mirasçılarının birden çok (MK. m. 257), edinilmiş ortaklığını meydana getiren kanun veya sözleşme
olması halinde, tereke mallarda ortaklık (MK. m. hükümlerine tabidir (MK 702/I).
bakımından bunların miras 258)
Kanun, her bir ortaklık için ortakların ilişkileri, ortaklığın
bırakanın ölümü üzerine *Aile malları ortaklığı yönetimi ve ortak malvarlığında tasarruf bakımından
teşkil ettikleri ortaklıktır. (MK. m. 373) hükümler koymuştur.
*Adi ortaklık (BK. m. 620) MK 702/II’ye göre: “Kanunda veya sözleşmede aksine bir
hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf
b. Mülkiyetin Ortaklık Tarafından Kazanılması: işlemleri için ortaklığın oybirliğiyle karar vermeleri
gerekir.”
Elbirliği ortaklığında mülkiyetin ortaklık tarafından
kazanılması ya ortaklığın doğuşuyla birlikte veya daha Elbirliği mülkiyetine konu olan mal üzerinde mülkiyetin
sonra gerçekleşir. devri veya sınırlı bir ayni hak kurulması gibi tasarruf
işlemlerinin yapılması bütün ortakların oybirliğiyle
Örneğin, terekede yer alan mallar üzerinde, miras
verecekleri karara bağlıdır.
bırakanın ölümü anında miras ortaklığının kurulmasıyla
elbirliği mülkiyeti de doğar. Buna karşılık, örneğin, bir adi Ortaklardan birinin elbirliği mülkiyetindeki malın
ortaklık kurulduktan sonra, ortaklık için kazanılan şeyler, tamamına veya bir kısmına ilişkin olarak diğer ortaklar
kazanma anında ortakların elbirliği mülkiyetine tabi olur adına yaptığı borçlandırıcı işlem temsil yetkisi varsa, diğer
(BK 638/I). ortakları da bağlar. Temsil yetkisi yok ve diğer ortaklar
tarafından icazet de verilmemiş (işlem onanmamış) ise,
Elbirliği ortaklığında, ortaklığa devredilen veya ortaklık
işlem onlar için bağlayıcı olmaz; yetkisiz temsil hükümleri
için edinilen şeylerin mülkiyeti aslında ortaklığa değil,
uygulanır.
-38-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eğer ortak kendi adına ve hesabına hareket etmişse, işlem işlemleri için ortakların oybirliği ile karar vermeleri
geçerli olur, ancak borcunu ifa edemeyen ortak bundan gerekir.”
sorumlu tutulur. Elbirliği Mülkiyetinde Hukuki İşlemler
Elbirliği mülkiyetinde ortakların tasarruf edebilecekleri Elbirliği mülkiyetinde maliklerin belli paylarından söz
bağımsız payları bulunmayıp sadece kazançtan ve edilemez, malikler o şey üzerinde ancak oybirliği ile,
ortaklığın tasfiyesinde elde edilen değerden her ortağa tasarrufi işlemlerde bulunabilirler (MK 702/2)
düşecek payı gösteren bir tasfiye payı söz konusudur. Bu
*Eğer ortaklardan biri tüm malikler adına hareket
payın bir başkasına devredilmesi, devralana ortaklık
ediyorsa ve diğer ortakları temsil yetkisi varsa, işlem tüm
sıfatını nakletmez; sadece tasfiyede kendisine düşecek
ortaklar için bağlayıcıdır.
payı talep hakkı verir (MK 677, BK 632/II).
*Temsil yetkisi yoksa ve tüm maliklerce sonradan icazet
Daha önce elbirliği mülkiyetinde ortaklara tanınmayan bir
verilmezse, işlem diğer ortaklar için bağlayıcı değildir;
yetkiyi Yeni TMK 702/IV ile tanınmıştır: “Ortaklardan her
ortak temsil yetkisi bulunmamasının sonuçlarına katlanır.
biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu
korumadan bütün ortaklar yararlanır.” Elbirliği Mülkiyetinde Dava ve Husumet
Her ortak ortaklığa giren hakları dava açmak suretiyle *Ortaklığa giren mallara ilişkin olarak malikler aleyhine
veya diğer yollardan koruyabilecek, bu korumadan diğer açılacak davalar tüm maliklere karşı yöneltilmelidir.
ortaklar da yararlanacaktır. Buna karşılık davacı ortağın *Malikler de başkalarına karşı açacakları davaları, hep
davayı kaybetmesi, diğer ortakların haklarını birlikte açmalıdırlar. Burada HMK anlamında zorunlu
etkilemeyecektir. dava arkadaşlığı vardır. Ancak ortaklardan her birinin
Yargıtay’a göre, “olağan koruma eylemleri ve buna bağlı topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu
olarak onarımlar, mahsullerin toplanması ve bozulacak durumda da bütün ortakların yararlanacağı kabul
olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu edilmiştir; davacı ortağın davasını kaybetmesi diğer
bulunan işlemin yerine getirilmesi ile istihkak ve ortakların haklarını etkilemeyecektir.
elatmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin Maliklerin Alacaklılarının Durumu
saptanması gibi taksimi mümkün olmayan talepler” Elbirliği halinde mülkiyette, ortakların belli bir hissesi söz
ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri konusu olmadığından ortakların alacaklılarının bu hisseyi
sürülebilir. (YHGK. 12.11. 2008, 14- 676 / 695) haczettirmeleri de söz konusu edilemez. Alacaklılar,
Buna karşılık, Yargıtay, tapu iptali ve tescil (sicilin ancak elbirliği halinin tasfiyesi sonunda, borçlu ortağa
düzeltilmesi), ecrimisil taleplerinde bulunulduğu hallerde, düşecek hissesinin satışı için icra takibinde bulunabilirler.
kazandırıcı zamanaşımıyla edinmede ve önalım hakkının
kullanılmasında mirasçıların birlikte dava açmaları
2. Elbirliği Mülkiyetinin Sona Ermesi:
gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay’ın 11. 10. 1982 tarihli
ve 3/2 sayılı İBK’yla uygun bulunan uygulama uyarınca, MK 703/I’e göre: “Elbirliği mülkiyeti, malın devri,
birlikte dava açma kuralının geçerli olduğu hallerde de topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle
açılan dava reddedilmeyecek, açılan davanın sona erer.”
yürütülebilmesi için, diğer ortakların olurunun alınması ya Elbirliği mülkiyetine konu olan eşyanın mülkiyeti,
da ortaklığa bir temsilci tayin ettirilmesi gerekecektir. ortakların oybirliğiyle aldıkları bir kararla, üçüncü bir
Ortakların birbirlerine karşı açmak zorunda kalacakları kişiye veya ortaklardan birine devredilmesi durumunda
davalar bakımından birlikte hareket etmelerine ve elbirliği mülkiyeti sona erer. Mülkiyetin devri, ivazlı
temsilci tayinine gerek yoktur. Uygulamada, özellikle olabileceği gibi, ivazsız (bağışlama) da olabilir.
ortaklardan birinin malı kullanma veya ondan yararlanma Üçüncü bir kişinin eşyanın mülkiyetini iyiniyetle (MK 988,
hakkına engel olan diğer ortağa karşı Elatmanın 1023) veya zamanaşımı yoluyla (MK 712, 713, 777)
Önlenmesi Davası açılabileceği kabul edilmektedir. kazanması, malın tamamen yok olması veya
Elbirliği Mülkiyetinde Ortakların Durumu kamulaştırılması elbirliği mülkiyetini sona erdirir.
Elbirliği Mülkiyetinde Yönetim Elbirliği mülkiyetinin bütün ortakların rızasıyla paylı
mülkiyete çevrilmesi de mümkündür. Bu durumda da
*MK 702/1’e göre “ortakların hakları ve yükümlülükleri elbirliği mülkiyeti sona erer.
topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile
belirlenir.” Miras ortaklığı dışında, bir ortağın elbirliği mülkiyetinin
paylı mülkiyete dönüştürülmesini dava yoluyla talep
*MK 702/2’e göre “kanunda veya sözleşmede aksine bir hakkı yoktur. (MK 644)
hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim gerek tasarruf
-39-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Elbirliği Mülkiyetinin Sona Ermesi Paylı Mülkiyet Elbirliğiyle Mülkiyet
* Elbirliği mülkiyetine konu olan malın temliki 1 Her malikin eşya üzerinde
Maliklerin hisseleri belli değildir.
belirli bir hissesi vardır.
* Topluluğun dağılması
2 Elbirliği mülkiyetini yaratan özel
(Ortaklığa neden olan ilişkinin sona ermesi) Paylı mülkiyetin kurulmasında
ortaklık ilişkileri kanununda
* Paylı mülkiyete geçilmesi herhangi bir sınır yoktur.
sınırlı olarak sayılmıştır.
* Üçüncü kişinin zamanaşımı veya iyiniyetle kazanımı 3 Konusu birden ziyade eşya
sonucu elbirliği mülkiyetinin sona ermesi Konusu daima belirli bir
olabileceği gibi, bir malvarlığının
eşyadır.
tamamı da olabilir.

Kadastro Kanununa 2009 yılında 5831 sayılı Kanunla 4 Hisse söz konusu olmadığından,
Her paydaş kendi hissesi
malikler ortak şey üzerinde
getirilen ek madde 3 hükmü de, bir mirasçının, miras üzerinde dilediği gibi tasarrufi
oybirliği ile tasarrufi işlemlerde
ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete işlemlerde bulunabilir.
bulunabilirler.
dönüştürülmesi istemine ilişkindir. 5 Her malikin diğerlerinden Elbirliği mülkiyetinde maliklerin
Böyle bir istemde bulunulursa, tapu müdürü, diğer bağımsız olarak eşyayı eşyayı hep birlikte kullanmaları
kullanma yetkisi vardır. zorunludur.
mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde
varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. 6 Malın idaresi, olağan işler, Malın idaresi ve diğer işler için
önemli işler, olağanüstü işler bir ayrım yapılmadan oybirliği
Elbirliği mülkiyetinin devamına ilişkin bir itiraz ileri birbirinden ayrılarak ile karar alınacağı
sürülmezse veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen düzenlenmiştir. düzenlenmiştir.
süre içinde Paylaşma Davası açmazsa, istem konusu 7 Maliklerin eşya dolayısıyla
taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti, paylı sorumluluğu kural olarak adi
Sorumluluk daima müteselsildir.
mülkiyete dönüştürülür ve hissedarlık esaslarına göre sorumluluk olup, payları
oranındadır.
mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edilir.
MK 644’de hâkime verilmiş bir yetkinin hukuk eğitimi
alması dahi zorunlu olmayan tapu müdürüne MÜLKİYETİN İNANÇLI İŞLEMLE DEVRİ (21/22 Hafta)
tanınmasının ne derece isabetli olduğu tartışmalıdır. İnançlı İşlem, taraflarca kararlaştırılan amaca göre
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 10. maddesinin son fıkrasında kullanılmak ve gerektiğinde tekrar devredene
da, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir binaya elbirliği devredilmek üzere bir hakkın bir kimseye devridir.
halinde malik olan ortaklardan her birine, ortaklığın İnançlı İşlem, inanan kişinin bir borca teminat teşkil
giderilmesi davası açarak, paylaştırmanın kat mülkiyeti etmek veya idare olunmak üzere malvarlığına dahil bir
kurulması ve bağımsız bölümlerin özgülenmesi suretiyle mal veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki
yapılmasını talep imkânı tanınmıştır. işlemlerden daha güçlü bir hukuki durum yaratmak
Elbirliği mülkiyetinin sona ermesinin diğer bir yolu ise, bu amacıyla inanılan kişiye kazandıran, sonra da tekrar
mülkiyetin temelini teşkil eden ortaklık ilişkisinin sona devretme yükümlülüğünü içeren işlemdir.
ermesidir. Ortaklık ilişkisinin sona ermesi her ortaklık için İnançlı İşlem ile bir kimse (inanan) mülkiyet veya alacak
ayrı hükümlere tabidir. hakkını, belirli bir süre veya amaçla inanılana geçirir,
Aksine hüküm yoksa, elbirliği mülkiyetine tabi malların ancak süre dolunca veya amaç gerçekleşince, inanılan,
paylaşılması paylı mülkiyet kurallarına göre yapılır (MK inanç anlaşmasına göre, mülkiyeti veya alacak hakkını
703/II). tekrar inanana devretme borcunu üstlenir.
Elbirliği ortaklığı sona erince, ortaklara ait malvarlığı Borçlar Kanunu, İnançlı İşlemleri düzenlememiştir. İnançlı
tasfiye edilir. İşlem kavramı, varlığını doktrin ve uygulamaya borçludur.
Miras ortaklığında olduğu gibi, ortaklığın paylaşma İnançlı İşlem, alacağın temliki, ciro ve mülkiyetin devri gibi
tasarruf işlemlerinde çok görülür. İnançlı işlemlerde
üzerine sona ermesi de mümkündür. Ancak “Sözleşmeden
doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz güven, taraflar arasında önemli bir rol oynar; güven
burada işlemin esasını oluşturur.
ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.” (MK 702/III)
Bu hükümle, özellikle sözleşmeden doğan elbirliği İnançlı İşlem ile bir kimse (inanan) mülkiyet veya alacak
mülkiyetinde, ortaklığa son vermeden elbirliği hakkını, belirli bir süre veya amaçla inanılana geçirir,
mülkiyetine tabi malın paylaşılmasının istenemeyeceği ve ancak süre dolunca veya amaç gerçekleşince, inanılan,
başkalarına ortaklığa dayanan bir talep hakkı sağlayacak inanç anlaşmasına göre, mülkiyeti veya alacak hakkını
tasarruflarda bulunulamayacağı belirtilmek istenmiştir. tekrar inana devretme borcunu üstlenir.
Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyetle Karşılaştırılması İnanç konusu hakkın bir üçüncü kişinin malvarlığından
inanılanın malvarlığına geçmiş olduğu durumlarda da
-40-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
İnançlı İşlemin varlığı kabul edilmektedir. düzenlenmesinin uygulaması yoktur. Bu konudaki
İnançlı İşlemler ikiye ayrılır: çekingenliğin TST 16/2’de tescil istemiyle ilgili olarak yer
alan «istem, tescili bozucu veya hükümsüz kılıcı kayıt ve
 Saf İnançlı İşlemler
şarta bağlanamaz» hükmünden kaynaklandığı
 Karma İnançlı İşlemler
düşünülmektedir.
Saf İnançlı İşlemler; yönetim veya iş görme amacı ile
Bu düşünce yanlıştır; çünkü taşınmazın mülkiyetinin adına
inananın yararına yapılan işlemlerdir. Örneğin, bir
tescil edilmiş olduğu inanılanın, alacağı ödenince
fabrikanın yönetilmesi için, fabrikanın üzerinde
taşınmazı geri verme konusunda sadece bir borç altına
bulunduğu taşınmazın mülkiyetinin inançlı olarak devri,
girmiş olması, tescili bozucu veya hükümsüz kılıcı bir kayıt
Saf İnançlı İşlemdir.
veya şart sayılmaz. Borç ödendiği takdirde, mülkiyet
Karma İnançlı İşlem’de inanılanın menfaatleri ağır kendiliğinden inanana geri dönmeyecektir.
basmaktadır. Bir taşınır veya taşınmaz malın mülkiyetinin
Mülkiyetin tekrar inanana geçebilmesi için ya onun adına
bir alacağa güvence sağlamak üzere devri, Karma İnançlı
yeni bir tescil yapılması ya da inananın MK 716/I’ e göre
İşlemdir. Teminat amacıyla devirlerde Alacaklı (İnanılan)
açmış olduğu Tescile Zorlama Davası sonunda hâkimin
teminat konusu malı teminat amacı dışında kullanmama,
mülkiyetin inanana geçtiğine karar vermesi gerekecektir.
borç ifa edildiği takdirde de bunu Devredene (İnanana)
geri verme borcu altına girmektedir. Tapu müdürlüklerinin İnanç Sözleşmesi düzenlemekten
kaçındıkları görülmektedir. Bu durumda taraflar,
İnançlı İşlemler iki unsurdan oluşmaktadır: İnançlı devir
taşınmazın mülkiyetinin teminat amacıyla devri
işlemi ve İnanç Sözleşmesi.
konusundaki işlemi, satış sözleşmesi olarak
İnançlı Devir İşlemi: Bu işlem bir hakkın inançlı olarak bir göstermektedir. Taraflar, aralarında yaptıkları Gizli
kimseden diğerine geçmesini sağlayan tasarruf işlemidir. Sözleşmeyle de borç ödendiği takdirde söz konusu
İnanç Sözleşmesi: Hakkın önce inanılana devrini, sonra da taşınmazın mülkiyetinin inanana devredileceğini
inana geri verilmesini düzenleyen bir borçlandırıcı kararlaştırmaktadırlar. Bu durumda Görünürdeki İşlemin,
işlemdir. Taraflar karşılıklı haklarını ve borçlarını, özellikle tarafların gerçek iradelerine uymadığı, yani muvazaalı
inanılana devredilen hakkın kullanılma amacını ve olduğu, Gizli İnanç Sözleşmesinin ise, resmi şekilde
sınırlarını, hakkın inana ne zaman ve hangi koşulların yapılmadığı için, kesin olarak hükümsüz olacağı açıktır.
gerçekleşmesi halinde devredileceğini İnanç Yargıtay, önceleri taşınmaz mülkiyetinin teminat amacıyla
Sözleşmesinde kararlaştırırlar. devrini hedefleyen satış sözleşmelerini muvazaalı kabul
Bir hak inançlı olarak devredildiği takdirde, görünüşte bir edip geçersiz saymıştır. Sonradan bu görüşünü değiştiren
işlem yapılmış değildir. İnançlı İşlemleri, Muvazaadan Yargıtay, teminat amaçlı devirleri, hukuki sebebi tapu
ayıran nokta, hakkın devrinin taraflarca gerçekten sicilinde satış gibi gösterilmiş olmasına rağmen geçerli
istenmiş olmasıdır. saymıştır. Artık borç ödenip, mülkiyetin inançlı olarak
İşlemin inançlı olması, bir geçersizlik nedeni değildir. devredildiği yazılı bir belge veya delil başlangıcıyla
Ancak, İnançlı İşlem ehliyetsizlik, şekil eksikliği, irade ispatlandığı takdirde, taşınmaz maliki sıfatıyla inananın
bozukluğu nedeniyle geçersiz olabilir. MK 716/I’e dayanarak açtığı davada taşınmazın ona
iadesine karar verilmektedir.
Saf İnançlı İşlemlerde İnanç Sözleşmesinin hukuki niteliği
tartışmalıdır. Bu sözleşme kendine özgü bir yapı taşımakla İnançlı işlem yoluyla taşınmazın mülkiyetini kazanmış olan
beraber, vekâlete olan benzerliği dolayısıyla vekâlete inanılan, bunu bir üçüncü kişiye devrettiği takdirde,
ilişkin hükümler, bu sözleşmeye de kıyasen uygulanır. üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığına bakılmaz. Bu
durumda yapılan devir geçerli olur; mülkiyet üçüncü kişi
Karma İnançlı İşlemlerde ise, inanılanın menfaati ağır
tarafından kazanılır. Fakat, bu durumda inanılan, inananla
bastığından, hâkim görüşe göre, İnanç Sözleşmesine
aralarındaki İnanç Anlaşmasına aykırı davranmış olacağı
vekâlet hükümleri kıyasen sınırlı bir biçimde
uygulanabilecek, Rehin Sözleşmesine ilişkin hükümlerin için, inanana karşı BK 112’ye göre sorumlu olacaktır.
kıyasen uygulanması gerekecektir. Hakkı devralan üçüncü kişi de kötüniyetli olup inanana
zarar vermek kastıyla hareket etmişse, ona karşı da BK
Bir taşınmazın mülkiyetinin inançlı olarak devrinin 49/II’ye göre Tazminat Davası açılabilir, bu durumda
hedeflendiği durumlarda, İnanç Sözleşmesinin, MK 706 hâkimin BK 51/I’den yararlanarak aynen tazmine (malın
uyarınca resmi şekilde yapılması, bunun için de TK’nun üçüncü kişiden alınıp inanana verilmesine) hükmetmesi
26/I’e göre, tapu müdürlüğünde düzenlenmesi gerekir. mümkündür.
Uygulamada Saf İnançlı İşlemlere rastlanmazken, teminat Namı Müstear:
amaçlı Karma İnançlı İşlemlere, sıkça başvurulmaktadır.
Namı müstear pozitif hukukta yer almayan, doktrinde ve
Ancak İnanç Sözleşmelerinin tapu müdürlüklerinde
-41-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
uygulamada kullanılan bir deyimdir. Namı müstearda, bir Sözleşmeden dönmenin, dönülen sözleşme, yani
kişi taşınmaz malını devretmek, başka bir kişi de bunu Borçlandırıcı İşlem ve dönülen sözleşme uyarınca yapılmış
devralmak istemekte, ancak alıcı durumunda olan kişi şu olan Tasarruf İşlemleri üzerindeki etkisi tartışmalıdır.
veya bu sebeple isminin gizli kalmasını arzu etmektedir. Bu konuda başlıca dört görüş ileri sürülmektedir.
Bunun için de üçüncü bir kişi temin edilerek, bu kişi
*Klasik Dönme Görüşü’ne göre, sözleşmeden dönme,
yapılan devir işleminde mülkiyeti devralan kişi gibi
dönülen sözleşmeyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır.
görünmektedir. İşte bu kişiye Nam-ı Müstear adı
Bununla birlikte, anılan görüşe göre, sözleşmeden
verilmektedir.
dönme, dönülen sözleşmenin ifasına yönelik yapılmış olan
7.10.1953 tarih ve 8/7 sayılı İBK’nda, Namı Müstear, Tasarruf İşlemleri üzerinde doğrudan etkili değildir.
«yetkili memur önünde taşınmaz mülkiyetini kazanması
Sözleşmeden dönüldüğünde tarafların ifa ettikleri
istenen kişinin adının gizlenerek onun yerine hayali bir ad
edimlerin hukuki sebebi sona ermiş olacağından, önceden
veya sözleşmenin gerçek taraflarından başka bir kişinin
geçerli olarak ifa edilmiş olan bu edimlerin geri
adı kullanılarak tescilin yapılması» şeklinde açıklamaya
verilmesine ilişkin talepler, Sebepsiz Zenginleşmenin
çalışılmıştır.
İadesine yönelik kişisel taleplerdir. Bu nedenle, edimlerin
TST’ne göre hayali bir ada veya sözleşmenin taraflarından geri verilmesine Sebepsiz Zenginleşme hükümleri BK 77
başka bir kişinin adına tescil yapılması bugün için vd. uygulanır.
mümkün değildir. Namı Müstear, ancak tapu memurları
*Kanuni Borç İlişkisi Görüşü’ne göre ise, sözleşmeden
tarafından düzenlenen resmi senette taraf teşkil eden
dönme dönülen sözleşmeyi ortadan kaldırır.
kişinin mülkiyeti kendi adına fakat başka birinin hesabına
kazandığı hallerde söz konusu olabilir. Namı Müstear Bu görüşe göre, geri verme taleplerinin hukuki temeli
ilişkisinde üç kişiye ihtiyaç vardır: Görünüşte satış ve tescil Sözleşmeden Dönme üzerine BK 125/III hükmüne dayalı
işlemini yapanlar ile adına bu işlemlerin ismi gizlenen olarak taraflar arasında doğan kanuni borç ilişkisidir. Bu
üçüncü kişi. görüş çerçevesinde de tarafların karşılıklı geri verme
talepleri kişisel taleplerdir.
Namı müstear, iki sebepten kaynaklanabilir: Alıcı şahıs,
başkasını temsilen hareket etmekte ve bunu satıcıdan *Dönüşüm Kuramı ise, Sözleşmeden Dönmenin sözleşme
gizlemektedir (Dolaylı Temsil), ya da satıcı inançlı bir ilişkisini ortadan kaldırmadığını, sadece sözleşmenin
muamele ile mülkiyeti belli bir şahsa temlik etmekte, o da içeriğini değiştirdiğini savunmaktadır.
daha sonra alıcıya taşınmaz mülkiyetini nakletmeyi Bu Kurama göre, tarafların sözleşme gereği elde ettikleri
taahhüt etmektedir. edimleri karşılıklı olarak geri verme borçları, dönülen
(Hocanın katıldığı görüş), Temsil İlişkisinin üçüncü kişi sözleşmeden doğan borçlardır. Dönülen sözleşmeye
satıcı tarafından bilinmesi durumunu da dikkate dayalı olarak kazanılmış olan ayni haklar kendiliğinden
almaktadır. Bu görüşe göre ise, ortada üçlü bir ilişki bunları devreden kişiye geri dönmez. Tarafların dönülen
bulunması nedeniyle (A) ile (C) arasındaki işlemde Şahısta sözleşmeye dayalı olarak ifa ettikleri edimlerin geri
Muvazaa söz konusu olmakla beraber, iç ilişkide (B) ve (C) verilmesine ilişkin talepleri, sözleşmeden doğan bir
arasında gizli ve görünürdeki işlemlerden ayrı olarak borcun ifasına yönelik kişisel taleplerdir.
Dolaylı Temsili içeren bir Vekâlet Sözleşmesi *Ayni Etkili Dönme görüşüne göre ise, Tasarruf
bulunmaktadır. Vekâlet Veren, iç ilişkideki bu Vekâlet İşlemlerinin Sebebe Bağlılığı İlkesi gereği, sözleşmeden
Sözleşmesine dayanarak BK 508/1 uyarınca vekilden dönme, Borçlandırıcı İşlemi, yani dönülen sözleşmeyi
taşınmazın mülkiyetinin kendisine geçirilmesini ortadan kaldırır. Bu görüşe göre, Sözleşmeden Dönme,
isteyebilmeli, vekil bundan kaçındığı takdirde de MK 716/I aynı zamanda, bu sözleşmeye bağlı olarak yapılmış olan
gereğince, dava açarak hâkimden taşınmazın mülkiyetinin Tasarruf İşlemlerini de etkiler. Buna göre, dönülen
hükmen kendisine geçirilmesini talep edebilmelidir. sözleşmeye dayalı olarak kazanılan ayni haklar devralana
Bunun için Vekâlet Sözleşmesinin resmi şekilde yapılmış hiç geçmemiş kabul edileceğinden, dönülen sözleşme
olması da gerekmemektedir. Taşınmazın mülkiyetini gereği mülkiyeti karşı tarafa nakledilmiş olan taşınır veya
devretme borcu Vekâlet Sözleşmesinden doğduğu için, taşınmazların devredene geri verilmesine yönelik talepler
vekilin adına yapılmış olan tescilin yolsuz olduğunu ileri ayni taleplerdir.
sürerek borcundan kurtulması mümkün değildir. Taşınmaz mülkiyetinin devrini hedefleyen bir
sözleşmeden dönüldüğü takdirde, dönülen sözleşmenin
ifası amacıyla mülkiyeti karşı tarafa nakledilmiş olan
Taşınmaz Mülkiyetini Devir Borcu Doğuran Bir
taşınmazın geri verilmesinin hangi davayla sağlanacağı
Sözleşmeden Dönmenin Yerine Getirilmiş Edimler
sorusunun cevabı, geri verme talebinin kişisel ya da ayni
Bakımından Etkisi:
-42-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bir talep olmasına göre değişecektir. düzenlenmedikçe geçerli olmaz.
Dönülen sözleşme gereği ifa edilmiş olan edimin geri Taşınmaz Satış Vaadinin bir Ön Sözleşme olarak, BK 29/II
verilmesi talebini kişisel bir talep olarak nitelendiren uyarınca Taşınmaz Satışına ait şekle tabi olması, yani Satış
Klasik Dönme Görüşü, Kanuni Borç İlişkisi Görüşü veya Vaadinin de tapu müdürlüklerinde düzenlenecek resmi
Dönüşüm Teorisi kabul edildiği takdirde, sözleşmeden senetle yapılması gerekir.
dönme üzerine devredilen taşınmazın mülkiyeti 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 60. maddesinin 3. bendi
kendiliğinden eski sahibine dönmeyecektir. ise, farklı bir hüküm içermektedir. Bu hükme göre,
Taşınmazı devredenin taşınmazın geri verilmesini taşınmaz satış vaatlerine ait resmi senetleri re’sen
sağlamak için devralana karşı MK 716/I’e dayanarak düzenleme yetkisi noterlere tanınmıştır.
mülkiyetin hükmen geçirilmesi için dava açması Bununla beraber, satış sözleşmesini düzenleyebilen
gerekecektir. makamın satış vaadini düzenleme yetkisine de öncelikle
Bu dava, Sebepsiz Zenginleşme Görüşü kabul edildiği sahip olması gerektiğinden, tapu müdürlerinin bu
takdirde Sebepsiz Zenginleşmenin İadesi, Kanuni Borç konudaki yetkilerinin sürdüğünü kabul etmek uygun olur.
İlişkisi Görüşü kabul edildiği takdirde kanundan doğan bir Böylece Tapu Müdürleri hem satışa, hem de satış vaadine
borcun ifası, Dönüşüm Kuramı kabul edildiği takdirde ise, ait resmi senetleri düzenleme yetkisine sahipken,
sözleşmeden doğan bir borcun ifası talebine dayalı Noterler sadece Satış Vaadine ait resmi senetleri
olacaktır. Bu üç görüşte de dönmenin, dönmeden önce düzenleme yetkisine sahiptirler.
üçüncü kişilerin kazanmış oldukları ayni haklar üzerinde
Noterler tarafından taşınmaz satışı olarak düzenlenen
bir etkisi yoktur.
Resmi Senetler, bu sözleşme yönünden hükümsüzdür.
Sözleşmeden dönmeye ayni etki tanıyan ve dönülen Fakat, sözü geçen sözleşmelerin tahvil yoluyla Satış Vaadi
sözleşme uyarınca gerçekleştirilen taşınmaz mülkiyetinin olarak geçerli sayılması mümkündür. Bu, Yargıtay
devrine ilişkin tescillerin sözleşmeden dönmeyle birlikte tarafından da kabul edilmiştir.
yolsuz tescil haline geldiğini savunan Ayni Etkili Dönme
Ayrıca Yargıtay resmi şekilde yapılmamış bir Satış Vaadi
Görüşü kabul edildiği takdirde, taşınmazın geri verilmesini
Sözleşmesinin geçersizliğinin ileri sürülmesini, bu
sağlamak için, Tapu Sicilinin Düzeltilmesi Davasını (MK
sözleşmeye dayanarak taşınmazın teslim edilmiş olması
1025) açmak gerekecektir. Bu görüşe göre, üçüncü kişiler
karşısında hakkın kötüye kullanılması olarak
yolsuz tescile güvenerek iyiniyetle taşınmazın mülkiyetini
nitelendirmiştir.
veya taşınmaz üzerinde bir sınırlı ayni hak kazanmışlarsa,
bu kazanımları korunacaktır (MK 1023). Uygulamada Taşınmaz Satış Sözleşmesine ilişkin beyanlar
ile tescil istemi resmi senette, aynı kâğıt üzerinde yer
Yargıtay, Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde, Ayni
almakta, Tapu Memuru tescil sonradan yapılmak üzere
Etkili Dönme Görüşünü kabul etmektedir.
sadece Satış Sözleşmesini yapmaktan kaçınmaktadır.
Yargıtay, katılmadığımız bir gerekçeyle, Yüklenicinin
Bu bakımdan noterin düzenleyeceği Satış Vaadi
edimini yerine getirmemesi üzerine İş Sahibinin
Sözleşmesi büyük önem taşır.
sözleşmeden döndüğü hallerde, üçüncü kişilerin arsa
paylarını, Yüklenicinin edimini yerine getirmediği Özellikle Tapu Dairelerinde şarta bağlı Satış Sözleşmesi
takdirde, İş Sahibinin sözleşmeden dönebileceğini bilerek düzenlenememesinden dolayı bu alanda duyulan ihtiyaç,
devraldıklarından bahisle, bunların MK 1023 anlamında şarta bağlı Satış Vaadi Sözleşmesi yapmak suretiyle
iyiniyetli sayılmayacaklarına hükmetmektedir. karşılanabilmektedir.
3. Taşınmaz Satış Vaadinin Hükümleri:
Geçerli bir satış vaadi, sözleşmedeki hükümlere göre
yalnız bir tarafa veya her iki tarafa asıl satış sözleşmesinin
TAŞINMAZ SATIŞ VAADİ
yapılmasını isteme hakkı verir. Bu bakımdan, Satış Vaadi,
1. Hukuki Niteliği: Alım Hakkı sağlayan Alım Sözleşmesinden farklıdır.
Taşınmaz Satış Vaadi, bir tarafa veya iki tarafa bir Alım Sözleşmesi, hak sahibine tek taraflı bir beyanla satış
taşınmazın satış sözleşmesinin yapılmasını talep hakkı ilişkisini kurma yetkisi verir. Satış vaadi ise, taraflara satış
sağlayan bir sözleşmedir. sözleşmesinin yapılmasını isteme hakkını vermektedir.
İsviçre ve Türk öğretisinde ve uygulamasında hâkim olan Alım hakkı kullanılınca bir satış ilişkisi kurulup, muhatap,
görüş, Satış Vaadinin bir Ön Sözleşme olduğu yolundadır. taşınmazın mülkiyetini devir borcu altına girer. Satış
2. Taşınmaz Satış Vaadinin Şekli: vaadinde ise, taraflar için bir satış sözleşmesi yapma
BK 237/II’e göre, Taşınmaz Satış Vaadi, resmi şekilde borcu doğmaktadır.

-43-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Ön sözleşmeden doğan, asıl sözleşmenin yapılmasını mülkiyetin kendisine geçirilmesine karar verilmesini
isteme hakkının hukuki niteliği tartışmalıdır. Bizim de isteyebilir.
katıldığımız görüşe göre, ön sözleşme olan satış vaadi Uygulama ve yazarların çoğunluğu ise, satış vaadinin ifası
sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte asıl sözleşme olan için iki ayrı dava açmaya gerek olmadığı, alacaklının hem
satış sözleşmesini yapma borcu doğar. satış sözleşmesinin yapılmış sayılmasına, hem de asıl
Uygulamada borçlanılan bir paranın teminatını teşkil sözleşmeden doğan borcun ifası için MK 716/I’ e göre
etmek üzere satış vaadine başvurulduğu görülmektedir. mülkiyetin alacaklıya geçirilmesine karar verilmesini aynı
Bu durumda, borç alınan para satış bedelini teşkil davayla talep edebileceği görüşündedir.
etmekte ve satış vaadinde bulunan tarafa satış bedelini 5. Taşınmaz Satış Vaadinde Şerh Verilmesi:
(ödünç miktarı), genellikle faiziyle birlikte geri vererek 6.1.1954 tarihli ve 6217 sayılı Kanunla, TK’nun 26.
satış vaadi sözleşmesinden tek taraflı olarak dönme hakkı maddesinde yapılan değişiklik sonucu, satış vaadiyle
tanımaktadır. Ödünç veren de, borç vadesinde tanınan satın alma hakkının şerhi imkânı kabul edilmiştir.
ödenmediği takdirde, taşınmazın kendisine satılması için
TK 26/7’e göre; Noterlik Kanunu’nun 44/(B) bendi
gerekli işlemlerin yapılmasını talep edebilmektedir.
gereğince noterler tarafından düzenlenen taşınmaz satış
Yargıtay bu konudaki sözleşmeleri muvazaa olarak vaadi sözleşmeleri, taraflardan biri isterse tapu siciline
nitelendirmiş ve bu sebeple geçersiz saymıştır. Oysa, bu şerh verilir. Kanun şerhin yapılması için ayrıca bir şerh
durumda yapılan sözleşme tarafların gerçek arzularını anlaşması aramamıştır.
yansıttığı sürece muvazaadan değil, ancak Lex
MK 1009’da, şerh edilebilecek kişisel haklar arasında satış
Commissoria Yasağı bakımından bir Kanuna Karşı Hileden
vaadinden doğan hak da sayılmıştır.
söz edilebilir (MK 873/II). Bu yasak, borç vadesinde
ödenmediği takdirde rehin konusunun rehin alanın Satış vaadinin sağladığı satın alma hakkının şerhinin iki
mülkiyetine geçeceğine ilişkin anlaşmanın etkisi vardır. İlk etkisi, eşyaya bağlı bir borç ilişkisi kurarak
yasaklanmasıdır. bu hakkın sonraki maliklere karşı da kullanılabilmesi
imkanını sağlamasıdır. İkinci etkisi ise, kişisel hakların
Teminat amacıyla yapılan her satış vaadi sözleşmesinin
şerhindeki munzam etkidir.
lex commissoria yasağı bakımından bir kanuna karşı hile
durumu meydana getirdiği de söylenemez. Hâkim her Şerhin etkisi 5 yıldır. Şerhten itibaren 5 yıl içinde satış
olayda, durum ve koşulları dikkate alarak lex commissoria yapılmazsa, şerh tapu müdürü veya (müdürün
yasağının dolanılıp dolanılmadığına karar verecektir. görevlendireceği) tapu sicil görevlileri tarafından re’sen
terkin olunur (Tapu K. 26 / VIII).
4. Taşınmaz Satış Vaadinde Borcun İfası:
Taşınmaz maliki, Satış Vaadinden doğan borcunu yerine
getirmek isterse, Tapu Müdürü tarafından düzenlenecek TAŞINMAZ BAĞIŞLAMA VAADİ
resmi senetle Satış Sözleşmesi yapılacak ve tescil TST 47/c’ye göre, noter tarafından düzenlenen Bağışlama
konusundaki hükümlere uyularak taşınmazın mülkiyeti Vaadi tapu kütüğüne şerh verilebilecektir.
alıcı adına tescil edilecektir. Eski deyimiyle «Bağışlama Taahhüdü», yeni deyimiyle
Eğer, taşınmaz maliki bu satış sözleşmesini yapmaktan «Bağışlama Sözü Verme», taşınmazlara ya da taşınmazlar
kaçınırsa, alıcının açacağı davanın ve mahkemece üzerindeki ayni haklara ilişkin ise, bu sözleşmenin geçerli
verilecek hükmün konusu ve niteliği öğretide olması için, buna ait resmi senedin tapu müdürü veya
tartışmalıdır. onun yetkilendireceği tapu sicil görevlisi tarafından
HMK 105. maddesinin; Eda Davaları bakımından yapılan düzenlenmesi gerekir (Tapu K. 26/1). Bağışlama Vaadinin
düzenlemedeki «davalının bir şeyi yapmaya veya vermeye şerh verilebilmesi için noter tarafından düzenlenmiş
yahut yapmamaya mahkûm edilmesi» ifadesinden, olması yeterlidir (TST m. 47/c).
mahkemenin irade beyanında bulunma yönünde karar Bir kanun hükmünün tüzükle değiştirilmesi söz konusu
vermesinin artık mümkün olduğu ileri sürülerek, böyle bir olamaz. Öyleyse, TST 47/c’de şerh verilebileceği belirtilen
karara kanuni dayanak oluşturabileceği belirtilmiştir. Bağışlama Vaadi, Bağışlama Sözleşmesinin kendisi
Bu esas kabul edilirse, alıcı mahkeme kararını ibraz etmek değildir. Buradaki Bağışlama Vaadi, taşınmaza ilişkin
suretiyle tapuda satış senedini düzenlettirebilecektir. olarak bağışlama sözü verme taahhüdü (sözleşmesi)
Satıcı bu durumda tescil için istemde bulunursa sorun yapılmasını isteme hakkı sağlayan bir ön sözleşmedir.
kalmaz; tescili talepten kaçınırsa, bu takdirde normal bir Uygulamada bağışlama taahhüdüne dayanılarak yapılan
satış sözleşmesinin ifa edilmemesinin sonuçları doğar. tescil istemi, bağışlama taahhüdüne ilişkin resmi senet
Alıcı bu sefer mahkemeye başvurarak MK 716/I uyarınca içinde yer almaktadır. Bu nedenle, tapu müdürü tescil
daha sonra yapılmak üzere bağışlama taahhüdünü
-44-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
düzenlemeye yanaşmamaktadır. zilyetliğin devrinin geçerli olmasıdır. Çünkü, zilyetliğin
Bu ihtiyacı karşılamak üzere Tapu Sicili Tüzüğü, satış vaadi devri geçerli ise, kazandırıcı zamanaşımı bakımından
gibi, noter tarafından re’sen düzenlenecek Bağışlama sonraki zilyet önceki zilyedin zilyetlik süresini kendi
Vaadinin de tapu kütüğüne şerh verilmesi imkânını zilyetlik süresine ekleyebilir (MK 996).
tanımaktadır. Ancak kanunda öngörülmeyen böyle bir Eğer zilyetliğin devri, örneğin, devredenin ayırt etme
imkânın tüzükte düzenlenmesi, «kanunlarda açıkça gücünden yoksun olması nedeniyle geçersiz ise, sonraki
öngörülen» kişisel hakların şerh edilebileceğini hükme zilyet önceki zilyedin zilyetlik süresinden yararlanamaz.
bağlayan MK 1009/I ile asla bağdaşmamaktadır. Taşınmaz üzerindeki zilyetlik teslimle devredilmiş ancak
TAPUSUZ TAŞINMAZLARDA MÜLKİYETİ DEVİR BORCU bu devre sebep teşkil eden zilyetliğin devri taahhüdünü
Türkiye’de tapulama faaliyetlerinin hızlanması sonucu, içeren sözleşme geçerli değilse, bu takdirde sonraki zilyet
tapuya kaydedilmesi gerektiği halde tapusuz durumda önceki zilyedin zilyetlik süresini kendi zilyetlik süresine
olan taşınmazların sayısı büyük ölçüde azalmıştır. ekleyebilirse de, önceki zilyet sebepsiz zenginleşme
davasıyla sonraki zilyedi taşınmazı geri vermeye
Tapusuz taşınmazlar üzerinde; önceki hukukumuzdan
zorlayabilir.
intikal eden bir mülkiyet bulunabileceği gibi, MK’un
kabulünden sonra da, tapusuz bir taşınmaz üzerinde Buna karşılık, Yargıtay, 22.11.1944 tarih ve 27 / 32 sayılı
mülkiyet hakkı kazanılmış olabilir. İBK’nda, tapusuz taşınmazın mülkiyete tabi olup olmadığı
konusu üzerinde durmadan, tapusuz taşınmazın zilyedi
Medeni Kanun’da tapusuz bir taşınmaz üzerinde
tarafından haricen satılmasının ve alıcıya tesliminin
Olağanüstü Zamanaşımı süresinin dolmasıyla diğer
kanunen hükümsüz olması nedeniyle, satıcının taşınmazı
şartları da gerçekleştiren zilyedin mülkiyeti kazanacağı
geri almaya yetkili bulunduğunu kabul etmiştir.
hükme bağlandığına göre, (MK 713/4), bugün tapusuz
taşınmazların büyük bir kısmında mülkiyet hakkının 9.10.1946 tarih ve 6 / 12 sayılı diğer bir Yargıtay İBK’nda
bulunduğunu da kabul etmek gerekecektir. ise, zilyetlik ayni hak olarak nitelendirilip tapusuz
taşınmazın maliki olmayan zilyedi tarafından satışının,
Şu halde bugün tapusuz taşınmazların bir kısmının
zilyetliği devir borcu yükleyen bir sözleşme olduğu ve bu
üzerinde mülkiyet hakkı bulunmaktadır. Diğer bir kısmı
sözleşmenin bir şekle tabi olmadığı kabul edilmiştir.
ise, henüz hiç kimsenin mülkiyetinde değildir.
Yargıtay’ın daha sonraki bazı kararlarında, 1946 tarihli
Üzerinde mülkiyet hakkı bulunan tapusuz bir taşınmazın
İBK’na uyulmayarak tapusuz taşınmazların resmi şekilde
maliki, taşınmazı tapuya kayıt ve mülkiyetini de tescil
yapılmayan satışının geçerli olması için zilyetliğin
ettirmedikçe, mülkiyet hakkı üzerinde tasarruf
devredilmiş olması da aranmıştır.
edemeyeceği için (MK 705/II), bu mülkiyeti başkasına
devredemez. Aslında, tapusuz taşınmazın zilyedi aynı zamanda malik
ise, taşınmazını ancak resmi şekle uyarak satabilir (MK
Üzerinde mülkiyet hakkı bulunan tapusuz bir taşınmaz
706 / 1, BK 237 /1 ve Tapu K. 26 / 1). Şekle uyulmadan
henüz tapu siciline kaydedilmeden önce, bu hakkı devir
yapılan satış geçersizdir. Böyle bir satış, tahvil yoluyla
borcu doğuran bir sözleşme, örneğin bir satış sözleşmesi
zilyetliğin devri vaadi olarak da geçerli sayılamaz çünkü
yapılması mümkündür. MK 705/2, tescilden önce sadece
bir malikin, malik sıfatıyla zilyetliği devretmeyi vaat
tasarruf işleminin yapılmasına engel olur. Ancak bu
etmesi, mülkiyet hakkını devretmeyi vaat etmesi ile eş
durumda da satış sözleşmesinin MK 706/1, BK737/1 ve
anlama gelir.
Tapu Kanunu 26/1 uyarınca resmi şekilde yapılması
gerekir. Eğer bu şekle uyulmamışsa, sözleşme kesin Taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmeler
hükümsüz olur ve tapulu taşınmazların satışında şekle ise, resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Alıcının
uyulmamış olmanın sonuçlarını doğurur. taşınmaza zilyet kılınmış olması da sonucu değiştirmez.
Fakat bu durumda, satıcı tarafından tapusuz taşınmaza Malik mülkiyet hakkına dayanarak taşınmazı geri alabilir
zilyet kılınan alıcı yönünden Olağanüstü Kazandırıcı (MK 683). Ancak, malikin bu talebi hakkın kötüye
Zamanaşımı (MK 713) için süre işlemeye başlar. kullanılmasını teşkil ettiği hallerde reddedilecektir.
Tapusuz taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı bulunmayan Tapusuz taşınmazın maliki olmayan zilyedinin zilyetliği
zilyedin, bu zilyetliğini dolayısıyla taşınmazı zamanaşımı devretmeyi vaat etmesi ise, bir şekle tabi olmaksızın
ile edinme imkânını başka bir kimseye devretmesi ise, bir geçerlidir. Zilyetliğin devredilmiş olması da şart değildir.
şekle tabi olmadığı gibi, böyle bir devir borcu doğuracak Zilyetliğin devri sadece sonraki zilyedin, önceki zilyedin
sözleşme de kanunen herhangi bir şekle tabi kazandırıcı zamanaşımıyla edinmeye elverişli zilyetlik
kılınmamıştır. süresini kendi süresine eklemesini sağlar.
Bu durumda, önemli olan tapusuz taşınmaz üzerindeki
-45-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
TESCİLDEN ÖNCE KAZANMA HALLERİ (MK 705) edildikten sonra bir başka kişi tarafından İşgal yoluyla
Türk Eşya Hukuku bakımından kural, Taşınmaz kazanılmasında durum böyledir.
Mülkiyetinin devren kazanılmasında tapu kütüğüne Burada taşınmaz mülkiyeti Tapu Sicilinden bağımsız
yapılacak bir tescilin zorunlu olmasıdır (MK 705 /1). olarak tescilden önce kazanılmakta, tescil, kurucu değil,
Tapu Sicili için geçerli olan bu Tescil İlkesi, mutlak nitelik hukuki durumu bildiren, açıklayıcı bir nitelik taşımaktadır.
taşımaz. Kanun koyucu, çeşitli sebeplerden dolayı Tescil Ancak, malikin bu yolla kazanmış olduğu taşınmaz
İlkesine bazı istisnalar getirmiştir. Mülkiyetin tescilden üzerinde tasarruf işlemlerinde bulunabilmesi için tapu
önce kazanıldığı hallerde, tescil kurucu bir rol kütüğüne tescil yaptırması gerekmektedir.
oynamayacaksa da, mülkiyeti açıklayan bir fonksiyon ifa Bu bağlamda, burada «Nispi Tescil İlkesi» söz konusu
edecektir. olmaktadır.
Bu istisnalar, MK m. 705/2’de sayılmıştır. Tescilden Önce 1. MK. 705’te Belirtilen Tescilden Önce Kazanma Halleri:
Kazanma halleri MK. m. 705’te sayılanlardan ibaret
 Miras,
değildir. Kanun tarafından kabul edilen diğer hallerde de
 Mahkeme Kararı,
mülkiyetin tescilden önce kazanılması söz konusu
 Cebri İcra,
olacaktır.
 İşgal
MK 705/II hükmünün Tapu Sicil Memurlarına direktif
 Kamulaştırma.
veren bir düzen hükmü olduğu, Açıklayıcı Tescil
yapılmadan malik her nasılsa tasarruf imkânı bulmuşsa, a. Miras:
yapılan işlemin geçerli olacağı kabul edilmektedir. Terekede yer alan taşınmazların mülkiyeti, ölüm olayı ile
Tescilden önce kazanım hallerinde malik, tescilden önce herhangi bir işleme gerek kalmaksızın mirasçılara geçer.
de tasarruf etmek dışında mülkiyet hakkının tanıdığı tüm Bu Miras Hukukumuza hakim olan külli halefiyet
hak ve sorumluluklara sahiptir. prensibinin bir sonucudur (MK. 599)
Yapılacak Açıklayıcı Tescil, kamuya açıklığı sağlayarak - Öleni tek mirasçısı varsa, terekedeki taşınmazların
hakkın korunmasını da sağlar. mülkiyeti de tescilden önce ona aittir.
- Ölenin birden çok mirasçısı varsa, tescilsiz mülkiyet
Özellikle mülkiyetin tescilsiz devren kazanıldığı hallerde
kazanılması miras ortaklığı için söz konusudur.
eğer bir geçici tescil şerhi verilmemişse (MK m. 1011),
eski malik sicilde kayıtlı kaldığı sürece iyiniyetli üçüncü Mirasçılar Açıklayıcı Tescili talep ederken bu mirasçılık
kişilerin ondan kazanacağı ayni haklar geçerli olur (MK m. sıfatlarını ve başkaca mirasçı bulunmadığını «Mirasçı
1023). Belgesi» ile ispat etmelidirler (TST m. 21).
Bu bağlamda, söz konusu tehlike ancak yeni malik adına İleride mirasın paylaşılmasında her bir mirasçının kendi
yapılacak tescille giderilebilir. payına düşen taşınmazlarla mülkiyet kazanması Tescil
Prensibine tabidir. Bu tescili bütün mirasçıların talep
Hatta eski malik, adına mevcut tescil terkin edilmedikçe,
etmesi gerekir (TST m. 28 ) .
iyiniyetli olma şartı gerçekleşebildiği takdirde MK m.
712’de düzenlenmiş Olağan Zamanaşımı ile mülkiyet Mirasta Tescilsiz Kazanma, Külli Halefiyetin bir sonucu
kazanma imkânından yararlanabilir. olduğu için sadece külli halefler, yani mirasçılar için söz
konusu olur. Mirasçının Kanuni Mirasçı veya Atanmış
Yeni malik adına yapılacak tescil bunlara engel olur.
Mirasçı olması fark yaratmaz.
Bu da Açıklayıcı Tescilin ikinci fonksiyonudur.
Buna karşılık, kendilerine taşınmaz vasiyet edilmiş olan
Taşınmaz mülkiyetinin tescilden önce kazanılması, Aslen vasiyet alacaklıları, miras bırakanın ölümü ile söz konusu
Kazanma yolu ile olabileceği gibi, Devren Kazanma yolu taşınmaz üzerinde mülkiyeti kazanmazlar, sadece vasiyeti
ile de olabilir. ifa borçlusuna karşı bir alacak hakkı kazanırlar.
Eğer mülkiyet hakkı, bir başkasının mülkiyet hakkına Taşınmaz vasiyetine yer veren ölüme bağlı tasarruf,
dayanılarak ondan kazanılıyorsa, Tescilsiz Devren mülkiyeti devir borcu doğuran bir kazanma sebebi olarak
Kazanma söz konusu olur. Örneğin, Mirasta durum Tescil Prensibinin hükümlerine tabi olur.
böyledir.
Kendisine taşınmaz vasiyet edilmiş olan alacaklı,
Buna karşılık, mülkiyet hakkı bir başkasının mülkiyet taşınmazın mülkiyetini de ancak tescille kazanır.
hakkına dayanmaksızın, ondan bağımsız olarak
b. Mahkeme Kararı: (MK 716)
kazanılıyorsa, Tescilsiz Aslen Kazanma durumu vardır.
Mülkiyetin tescilden önce kazanılmasını, mahkemelerin
Gerçekten, TMK m. 707/1’e göre, tapu kütüğüne kayıtlı
yenilik doğuran kararları sağlar. Bu nitelikte olmayan
bir taşınmazın mülkiyetinin malikinin istemiyle terkin
mahkeme kararlarının mülkiyetin tescilsiz kazanılmasını
-46-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sağlaması söz konusu olmaz. Taşınmaz mülkiyetinin mülkiyeti kazanır.
mahkeme kararıyla tescilden önce kazanılması imkânı MK Açıklayıcı nitelikteki tescil için yeni malikin kendisi tescil
716/1’le sağlanmıştır. isteminde bulunur (MK 716/II, MK 1013/II,III).
Bu hükme göre: «Mülkiyetin kendi adına tescilini istemek Tescilin yapılabilmesi için TST 16/1’e uygun olarak yazılı
hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin bir tescil isteminde bulunulması ve kesinleşmiş mahkeme
kaçınması halinde hâkimden, mülkiyetin hükmen kararının Tapu Müdürlüğüne verilmesi yeterlidir (TST
geçirilmesini isteyebilir.» 20/e).
MK 716/1’de düzenlenen bu dava, «Tescil Davası» ya da MK 716/I, İrtifak Hakları ile Taşınmaz Yükünün
«Tescile Zorlama Davası» olarak anılmaktadır. kazanılmasında da kıyasen uygulanır.
MK 716/1’in uygulanabilmesi için öncelikle taşınmazın Taşınmaz rehininde uygulanıp uygulanmayacağı ise
mülkiyetini devir borcu doğuran bir ilişkinin varlığı tartışmalıdır.
aranmaktadır. Bir taşınmaz maliki taşınmazın mülkiyetini
c. Cebri İcra:
bir başkasına devretme borcu altına girmiş olmalıdır.
Rehnedilmiş veya haczedilmiş ya da iflas masasına dahil
Bu borç ilişkisi, kanundan veya sözleşmeden ya da Alım,
olan Taşınmazın paraya çevrilmesi durumunda, Alıcı
Önalım, Geri Alım gibi yenilik doğuran bir hakkın
mülkiyeti kural olarak tescilden önce kazanır.
kullanılmasıyla doğabilir.
Haczedilen bir Taşınmaz ancak Açık Artırmayla satılarak
Geçerli bir borçlandırıcı işlemle mülkiyeti devir borcu
paraya çevrilebilir (İİK m. 123).
altına giren taşınmaz malikinin, bu borcunu yerine
getirmesi için, mülkiyetin alacaklı adına tescil edilmesini Aynı şekilde, Rehnedilmiş olan bir taşınmazın paraya
Tapu Müdürlüğünden yazılı olarak istemesi gerekir (MK çevrilmesinde de, hacizli taşınmazın paraya çevrilmesine
1013/1). ilişkin hükümler kıyasen uygulanır (İİK m. 150 g)
Borçlu taşınmaz maliki tescil isteminde bulunmaktan Söz konusu arttırmalar İcra ve İflas Kanunu hükümlerine
haksız olarak kaçınırsa, alacaklı MK 716/1’e dayanan tabidir(BK 279 / III).
davayı açarak mülkiyetin kendisine hükmen geçirilmesini İİK’nun 134. maddesine göre Alıcı, taşınmazın mülkiyetini
isteyebilir. ihalenin kesinleştiği tarihte kazanır.
Ayrıca, Kanunun mülkiyet hakkının tanınmasını talep İflas masasına dahil taşınmazlar ise, hem Açık Arttırmayla
hakkı verdiği hallerde de (MK 240/III, 255/1, 652/1) Tescil paraya çevrilebilir hem de Pazarlık suretiyle satılabilir (İİK
Davası açılabilecektir. 241).
Hatta bu davanın aynen geri vermenin talep edildiği Taşınmaz Açık Arttırmayla satılırsa, mülkiyet Alıcıya yine
hallerde Sebepsiz Zenginleşme, Vekâletsiz İş Görme, ihaleyle geçer (İİK m. 243).
aynen tazminin talep edildiği hallerde de Haksız Fiil Pazarlık suretiyle satışın niteliği ve hükümleri
kurallarına dayanmak suretiyle açılması mümkündür. tartışmalıdır. Fakat bu halde mülkiyetin tescille intikal
Hâkim böyle bir davada, davacının da kendi taahhüdünü edeceği kabul edilmekte ve hatta resmi senet
ifa edip etmediğini inceler. Malikin tescili talepten düzenlemesinin dahi gerektiği ileri sürülmektedir.
kaçınmasını haklı kılan sebeplerin varlığı halinde dava ç. İşgal:
reddedilir. İşgal; bir kimsenin, maliki bulunmayan bir taşınmazda
Örneğin, alıcının kendi edimini yerine getirmediği malik olmak arzusu ile zilyetliğini kurmasıdır. Bunun
hallerde, satıcı ödemezlik def’ini kullanarak davanın sonucu olarak o kimse, söz konusu taşınmazın mülkiyetini
reddini sağlayabilir. tapuya tescilden önce aslen kazanır.
Diğer taraftan, MK 716/1’e dayanan davanın taşınmaz İşgal yoluyla mülkiyetin kazanılması, Medeni Kanun’un
mülkiyetini devir borcunun borçlusuna karşı açılabilmesi taşınmaz olarak saydığı şeylerden (MK 704) sadece
için dava açılırken onun taşınmazın maliki olması ve cismani bir varlığı olan Arazi ile Kat Mülkiyetine tabi
herhangi bir temlik yasağının da bulunmaması gerekir. bağımsız bölümler için söz konusu olur.
Eğer borçlu taşınmazı başkasına temlik etmişse, artık MK Taşınmaz sayılan Bağımsız ve Sürekli Hakların nitelikleri
716/1’e dayanarak dava açılamaz. Ancak borçludan işgale uygun değildir, zira bunların madde olarak işgal
uğranılan zararların tazmini talep edilebilir. edilebilecek bir varlıkları yoktur. Ancak, maddi varlığı olan
Alacaklının MK 716 /1’e göre açacağı dava, Eda Davası bir şey işgal edilebilir. Aynı şekilde, Paylı Mülkiyette pay
niteliğinde olmasına rağmen, hüküm yenilik doğuran bir da işgal konusu olamaz.
karar niteliğindedir. Kararda mülkiyetin davacıya İşgali düzenleyen MK 707’deki «Taşınmaz» deyimini,
geçirildiği belirtilir. Davacı hükmün kesinleşmesiyle
-47-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sadece «Arazi» ve «Bağımsız Bölüm» olarak anlamak üzerinde işgal yoluyla mülkiyet kazanılamaz.”
gerekir. Bu hükme göre bugünkü hukukumuzda tapuya kayıtlı
Bir Taşınmazın İşgal yolu ile Mülkiyet Kazanılmasına olmayan taşınmazların işgal yolu ile iktisabına imkan
elverişli olabilmesi için, o Taşınmaz üzerinde başkasının yoktur. Böylece sahipli veya sahipsiz olup olmadıklarına
mülkiyet hakkı bulunmamalıdır. bakılmaksızın, Tapuya Kayıtlı Olmayan Taşınmazlar
Bu durumu, maliki bulunmayan her Taşınmazın İşgal yolu Medeni Kanun çerçevesinde İşgal yolu ile üzerlerinde
ile Mülkiyetinin Kazanılabileceği şeklinde de anlamamak mülkiyet hakkı kazanılmasına elverişli olmaktan
gerekir. Burada asıl önemli olan, maliki bulunan bir çıkarılmışlardır.
Taşınmazda İşgal yolu ile mülkiyet kazanılamayacağıdır. Kadastro Kanunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında
(1) Şartları: bulunan arazilerden kamu hizmetine özgülenmeyenlerin
- İşgal yolu ile mülkiyet kazanma, arazi ve kat mülkiyetine işgal yolu ile değil, fakat imar ve ihya edilerek
tabi bağımsız bölümler için söz konusu olur. Maddi varlığı kazanılmasına, zamanaşımı ile kazanma şartlarının da
olmayan bağımsız ve sürekli hakların niteliği işgale uygun gerçekleşmesi kaydıyla imkan tanımıştır.
değildir. Öyleyse, sahipsiz de olsa, Tapuya Kaydedilmemiş
- İşgal yolu ile mülkiyet kazanma, taşınmaz üzerinde Taşınmazların mülkiyetinin İşgal Yoluyla kazanılması
başkasının mülkiyet hakkı bulunmaması halinde mümkün değildir.
mümkündür. Böylece, Tapu Siciline kaydı gerekip de, henüz
(2) İşgal Yolu İle Mülkiyeti Kazanılabilecek Taşınmaz: kaydedilmemiş olan Sahipsiz Taşınmazların mülkiyeti İşgal
MK 707’de İşgal Yoluyla Kazanma düzenlenirken, Tapulu yoluyla değil, sadece MK 713 uyarınca Olağanüstü
ve Tapusuz Taşınmazlar arasında bir ayırım yapılmıştır. Zamanaşımıyla kazanılabilecektir.
(a) Tapuya Kayıtlı Olup da Sicile Göre Sahipsiz Diğer taraftan, MK 715 uyarınca Devletin hüküm ve
Hale Gelen Taşınmaz: tasarrufu altında bulunan ve tapulamaya tabi olmayan
MK 707/1’e göre, “Tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmazın sahipsiz yerler ile MK 999’a göre tapulamaya tabi
mülkiyetinin işgal yoluyla kazanılması, ancak kaydının, olmayan Kamu Malı niteliğindeki diğer Taşınmazlarda da
malikin istemiyle terkin edilmiş olmasına bağlıdır.” İşgal yoluyla mülkiyet kazanılamayacaktır.
Malikin istemiyle terkinin söz konusu olabilmesi için; MK 715/II’de, bu tür yerlerin mülkiyetinin Özel Mülkiyete
* Terkini talep etmesi elverişli Taşınmaz Malların Mülkiyetinin kazanılmasını
* Bu talebe göre terkinin yapılmış olması gerekir. sağlayan yollardan kazanılması açıkça yasaklanmıştır.
Taşınmazın kaydının malikinin istemiyle kütükten terkin MK 715/III’de ise, «sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait
edilmiş olup olmadığı, ancak Tapu Sicilinden anlaşılır. malların kazanılması… özel kanun hükümlerine tabidir»
Tapuda Kayıtlı Taşınmazların Mülkiyetinin sahipsiz hale hükmüyle sahipsiz yerlerin ancak özel düzenlemelerle
geldiği Tapu Sicilinden anlaşıldığı takdirde, İşgal yoluyla özel mülkiyet konusu yapılabileceği belirtilmiştir.
kazanılabilir. Gerçekten, Kadastro Kanunu’nun 17.maddesine göre, bir
Tapuda kayıtlı bir taşınmazın sahipsiz hale gelmesi, kamu hizmetine özgülenmemiş Devletin hüküm ve
malikin sicilde tescil edilmiş bulunan mülkiyet hakkını terk tasarrufu altında bulunan ve orman sayılmayan arazinin
etmesiyle mümkündür. Bunun için de, malikin mülkiyet mülkiyeti ancak 14. maddedeki Kazandırıcı Zamanaşımı
hakkının Terk sebebiyle Terkinini talep etmesi ve bu Şartlarının da gerçekleşmiş olması kaydıyla İmar ve İhya
Talebe (İsteme) dayanılarak Terkinin yapılmış yani malikin suretiyle kazanılabilir.
adının çizilmiş olması gerekir. (3) İşgalin Sonuçları:
Eğer Sicilde malikin ismi çizilmiş olmakla beraber, Terkinin Tapu Siciline göre sahipsiz hale geldiği anlaşılan bir
ne sebeple yapıldığı veya kütükte malik olarak yazılı Taşınmazda, bir kimsenin malik olma arzusuyla zilyetliğini
kişinin kim olduğu anlaşılamıyorsa, o Taşınmazın kurması, yani İşgal bir maddi fiildir. Bu Maddi Fiile, Hukuki
mülkiyeti İşgal yoluyla değil, sadece Olağanüstü İşlemlere ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağı kabul
Zamanaşımıyla kazanılabilir. edilir.
Yine mülkiyete ilişkin Terkin, sebebi geçerli olmadığı için İşgal Yoluyla Taşınmazın Mülkiyeti tescilden önce
Yolsuz bir Terkin niteliğini taşıyorsa, böyle bir Taşınmazın kazanılmış olur. Mülkiyet, malik olma arzusuyla zilyetlik
Mülkiyeti de İşgal yoluyla kazanılamaz. kurulduğu anda kazanılır. Zilyetliğin kurulmasından
itibaren bir süre geçmesi aranmaz.
(b) Tapuda Kayıtlı Olmayan Taşınmazlar: Tapuya tescil, işgal edenin (malikin) yazılı istemi üzerine
MK 707/2’e göre, “Tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar yapılır. Bu tescilin açıklayıcı bir işlevi vardır. Tescil
-48-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
istemiyle birlikte edinmeye yol açan İşgal fiilini kanıtlayan Ancak, idare satın almanın yanı sıra trampa yoluyla da
belgeler de sunulmalıdır. kamulaştırma yapabilir.
İşgal sonucu mülkiyet aslen kazanılır. Ancak mülkiyetin Kamulaştırma Kanunu’na göre, Kamulaştırma
aslen kazanılması, taşınmazın üzerinde sınırlı ayni hak Kararından sonra süreç şöyle işler:
sahipleri varsa, onların haklarını etkilemez; bu hakların  Gayrimenkul tespit ve değeri takdir edilir.
varlığı eskisi gibi sürer.  Kamulaştırma kararı alınır.
Kamulaştırma Kararından sonra İdare, kamulaştırmak
d. Kamulaştırma (İstimlâk): istediği taşınmaz malın tahmini bedelini tespit etmek
Anayasanın 46. maddesi, Devlete ve kamu tüzel kişilerine üzere Takdir Komisyonu veya komisyonları görevlendirir
kamu yararının gerektirdiği hallerde özel kişilerin (m. 8/II).
mülkiyetinde bulunan taşınmazları kamulaştırma yetkisi İdare, kıymet Takdir Komisyonunca tespit edilen tahmini
vermiş; kamulaştırmaya ait esas ve usullerin bedeli belirtmeksizin, kamulaştırılması kararlaştırılan
düzenlenmesini kanunlara bırakmıştır. taşınmaz malı, bedelinin peşin veya Kanunda öngörülen
Kamulaştırmayı düzenleyen halen yürürlükteki temel hallerde taksitle ödenmesi suretiyle ve pazarlıkla satın
kanun, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunudur. almak veya İdareye ait bir başka taşınmaz malla trampa
Kamulaştırma, kamu yararı düşüncesiyle Devlet veya bir yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazıyla
kamu tüzel kişisinin, kamu kudretine dayanarak ve bedeli malike bildirir (m. 8 / IV).
peşin olarak ödenmek suretiyle idarenin tek taraflı Malik veya yetkili temsilcisi tarafından, bu yazının tebliğ
kararıyla bir taşınmazın mülkiyetini kazanmasıdır. tarihinden itibaren 15 gün içinde, Kamulaştırmaya konu
Medeni Kanun, Kamulaştırmanın mülkiyete etkisini iki taşınmaz malı pazarlıkla ve anlaşarak satmak veya trampa
bakımdan ele almıştır. etmek isteğiyle İdareye başvurulması halinde,
Komisyonca tayin edilen tarihte Pazarlık görüşmeleri
 Mülkiyetin tescilden önce kamulaştıran idareye geçmesi yapılır.
 Kamulaştırmayla mülkiyetin nispi olarak sona ermesi
Tespit edilen tahmini değeri geçmemek üzere bedelde
veya trampada anlaşmaya varılması halinde, yapılan bu
Bunlardan ilki, mülkiyetin tescilden önce kamulaştıran anlaşmaya ilişkin bir tutanak düzenlenir ve anlaşma
idareye geçmesidir. (MK 705/II) Kamulaştırma Kanununa konusu taşınmaz malın tüm hukuki ve fiili vasıfları ile
göre, sadece malikin kamulaştırmaya razı olmaması kamulaştırma bedelini içeren tutanak malik/yetkili
sonucunda mahkeme kararıyla tescile karar verildiği temsilci ve komisyon üyeleri tarafından imzalanır(m. 8/V).
takdirde, mülkiyetin tescilsiz kazanılması söz konusu İdarece, Anlaşma Tutanağının düzenlenme tarihinden
olmaktadır. itibaren en geç 45 gün içinde tutanakta belirtilen bedel
Kamulaştırmanın mülkiyete diğer etkisi ise, ödenmeye hazır hale getirilerek, bu durum malike veya
Kamulaştırmayla mülkiyetin nispi olarak sona ermesidir. yetkili temsilcisine yazı ile bildirilir ve belirtilen günde
Gerçekten MK 717/II, mülkiyetin ne zaman sona İdare adına tapuda ferağ vermesi istenilir.
ereceğinin belirlenmesini özel kanunlara bırakmıştır. Malik veya yetkili temsilcisi tarafından İdare adına tapuda
Kamulaştırma Kanununa göre malik kamulaştırmaya razı ferağ verilmesi (tescil isteminde bulunulması) halinde,
olduğu hallerde, tescil isteminde bulunarak taşınmazın Kamulaştırma bedeli kendilerine ödenir (m. 8/VI).
İdare adına tescilini sağlar (m. 8/VI). Kamulaştırılan malın mülkiyeti tescille İdarenin
Mülkiyet tescille idareye geçer. Malik kamulaştırmaya razı mülkiyetine geçer.
değilse, mülkiyet İdareye mahkemece verilen tescil Anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde,
kararıyla geçer (m. 25/1). Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine göre işlem
Her iki durumda da, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını yapılır (m. 8/VIII).
malik kaybederken, İdare kazanmaktadır. Kanunun 10. maddesine göre Kamulaştırmanın satın alma
Kamulaştırma için önce kamu yararına dayanılarak usulüyle yapılamaması halinde İdare, taşınmaz malın
Kamulaştırma Kararı alınır. bulunduğu yer Asliye Mahkemesine başvurur ve
Kamulaştırma Kanunu 8/I’e göre, İdarelerin, bu Kanun taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu
uyarınca, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında bedelin ödenmesi karşılığında adına tescile karar
yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle verilmesini ister.
uygulaması esastır. Mahkeme, İdarenin başvurduğu tarihten itibaren en geç
30 gün sonrası için belirlediği duruşma gününü taşınmaz
-49-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
malın malikine bildirir. -Bu tarihten itibaren en geç 45 gün içinde üzerinde
Yapılacak duruşmada hâkim tarafları taşınmazın bedeli anlaşmaya varılan bedel ödenmeye hazır hale getirilerek
üzerinde anlaşmaya davet eder. Taraflar bedel üzerinde İdarenin belirttiği günde malikten tapuya gelerek ferağ
anlaşırlarsa, hâkim taşınmaz malın İdare adına tesciline ve vermesi istenir.
Kamulaştırma Bedelinin hak sahibine ödenmesine karar - Ferağdan sonra bedel ödenir.
verir. Taraflar bedel üzerinde anlaşamazlarsa, hâkim -Bu aşamadan sonra kamulaştırma veya bedeline karşı
Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesindeki usule göre, itiraz davası açılamaz.
taşınmazın bedelini tespit ettirir, taraflar bunun üzerinde (2) Taşınmaz maliki pazarlık sonucu belirlenen
yine anlaşamazlarsa, hâkim bedeli kendisi tayın eder. bedelle kamulaştırmaya veya trampaya razı olmazsa
Malın maliki, Kamulaştırma İşlemine karşı İdari Yargıda veya ferağ etmezse;
ispat davası açıp yürütmenin durdurulması kararı aldığını -Kamulaştırma bedelinin mahkeme tarafından tespit
belgelemediği takdirde, mahkeme İdare adına tescile edilerek taşınmaz malın idare adına tescilini öngören
karar verir ve bunu Tapu İdaresine bildirir. usule göre;
Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesine göre, İdare *Mahkeme prosedürü içinde taraflar arasında
mülkiyeti mahkemece verilen tescil kararıyla kazanır. anlaşma sağlanmaya çalışılır.
*Anlaşma sağlanamamışsa bedelin hak sahibi adına
İdare, burada mülkiyeti devren değil, aslen
bankaya yatırılması veya hak sahibi çıkacak kişi adına
kazanmaktadır. Kazanma anı, aynı zamanda malikin
bloke edilmesine mahkemece karar verilir.
mülkiyet hakkının sona erdiği andır.
-Kamulaştırmaya konu taşınmazın maliki kendisine
Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından
yapılan tebligattan itibaren 30 gün içinde idari yargıda
10. madde gereğince mahkemece yapılan tebligat
iptal ve maddi hatalar için adli yargıda düzeltim davası
gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat
açabilir.
yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan
tarihinden itibaren otuz gün içinde, Kamulaştırma -İdarenin kamulaştırma ile doğan tescil isteme hakkı,
İşlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı üçüncü kişilere karşı şerh verilmesi suretiyle korunur.
da Adli Yargıda Düzeltim Davası açılabilir (m. 14/I). -Kamulaştırma ile birlikte özgüleme yapılmışsa, istek
Paylı Mülkiyette Paydaşların, Elbirliği Halinde Mülkiyette halinde taşınmazın tapu kütüğündeki sayfası kapatılır.
ortakların tek başına dava hakları vardır (m. 14/III). -Özgüleme yapılmamışsa, kamulaştırma sonucu idare,
Taşınmaz kamulaştırılmakla kamulaştırmayı yapan yeni bir mülkiyet kazanır.
Devletin veya Kamu Tüzel Kişisinin Özel Malı statüsüne
girer. Kamulaştırılan taşınmaz, Kamu Hizmetine 2. MK 705’te Belirtilmeyen Tescilden Önce Kazanma
özgülendikten sonra Kamu Malı olur. Fakat İdare Halleri:
kamulaştırmayla birlikte özgüleme yapmış olabilir.
Eğer kamulaştırılması yapılan taşınmaz özgülendiği Kamu
Hizmeti itibarıyla kaydı gerekmeyen bir niteliğe
dönüşmüşse, Mahkeme, talep halinde Sicil Kaydının
terkinine karar verir (m. 18 / VI).
Kamulaştırma Bedelinin kesinleşmesinden itibaren 5 yıl
içinde kamulaştırma ve devir amacına uygun hiçbir işlem
veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir
ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi
bırakılırsa, Kamulaştırma Kanunu eski malike veya
mirasçılarına kamulaştırma bedelini, aldıkları günden
itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek
taşınmaz malı geri alma hakkı tanımıştır (m. 23 /1). a. Kişiliği Sona Eren Bir Tüzel Kişinin Mallarının Kamu
Hukuku Tüzel Kişisine Geçmesi:
Eski malik bu hakkı bir yıl içinde kullanmazsa, geri alma
hakkı düşer (m. 23 / II). MK 54/I’e göre, kişiliği sona eren bir Tüzel Kişinin
malvarlığı kanunda veya kuruluş belgesinde başka bir
Kamulaştırma Usulü:
hüküm bulunmadıkça ya da yetkili organı başka türlü
(1) Taşınmaz maliki pazarlık sonucu belirlenen karar vermedikçe, en yakın amacı güden kamu kurum
bedelle kamulaştırmaya veya trampaya razı ise; veya kuruluşuna geçer.
-Kamulaştıran idare adına mülkiyetin tescilini talep eder.
-50-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
MK 54/III’e göre de hukuka veya ahlâka aykırı amaç Beyan niteliğini taşımakta, taşınmazın mülkiyetinin sicil
güttüğü için kişiliği mahkeme kararıyla sona eren Tüzel dışı yeni şirkete geçmiş olduğunu açıklamaktadır.
Kişinin malvarlığı herhalde ilgili kamu kuruluşuna geçer. d. Ticari İşletmenin Devri:
Bu hükümler uyarınca, kamu kurum veya kuruluşuna 6102 sayılı yeni TTK 11/3’e göre, «Ticari işletme, içerdiği
geçen taşınmaz malların mülkiyeti tescilden önce malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf
kazanılmaktadır. işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir
b. Vakfa Özgülenen Taşınmazın Mülkiyetinin Vakfa bütün halinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere
Geçmesi: konu olabilir.»
MK 105/I’e göre, bir vakfın tüzel kişilik kazanmasıyla Aynı fıkranın son cümlesine göre de, Devir Sözleşmesi
birlikte vakfedilen malların mülkiyeti vakfa geçer. yazılı şekilde yapılacak ve Ticaret Siciline tescil ve ilan
MK 105/II’ye göre de, vakfın tesciline karar veren edilecektir. TTK 11/3’deki düzenlemeden, işletmenin
Mahkeme, vakfedilen taşınmazın mülkiyetinin vakıf tüzel devredilmesinde Borçlandırıcı İşlem ile Tasarruf İşlemi
kişiliği adına tescil edilmesini Tapu İdaresine bildirir. ayırımı, hangi işlemin Borçlandırıcı İşlem, hangi işlemin
Tasarruf İşlemi olduğu kesin olarak anlaşılamamaktadır.
Vakıf yerleşim yeri mahkemesinde tutulan sicile tescille
tüzel kişilik kazanınca vakfedilen taşınmazın mülkiyeti de TTK 11/ 3’de, yazılı sözleşme, Ticaret Siciline tescil ve ilân
tescilden önce vakfa geçtiğinden, Tapu İdaresine yapılan tek bir işlem gibi ifade edilmiştir. Bu düzenlemede yazılı
bildirim üzerine gerçekleştirilen tescil açıklayıcı şeklin bir geçerlilik şartı olduğu açık olmakla beraber, söz
niteliktedir. Taşınmazın mülkiyeti tescilden önce vakfa konusu yazılı sözleşmenin niteliği açık değildir.
geçmiştir. TTK 11/3’ün sözünden hareketle sözleşmenin niteliği
c. Mal Rejimi (Evlenme) Sözleşmesi Dolayısıyla konusunda değişik görüşler ileri sürülebilir. Bizim de
Meydana Gelen Mülkiyet Değişikliği: katıldığımız görüş ise, Devir Sözleşmesini Borçlandırıcı
İşlem olarak nitelendirmekte ve bu işlemin Ticaret Siciline
Eşler arasındaki Mal Rejimlerinden sadece Mal
tescil talebiyle ifa edilmiş olacağını savunmaktadır.
Ortaklığında, Evlenme Sözleşmesi eşlerin taşınmazları
üzerindeki mülkiyet haklarında değişiklik meydana getirir Dolayısıyla Ticaret Siciline tescil için yapılan talep Tasarruf
(MK 256). Eşler, ortaklığa giren mallar üzerinde elbirliği İşlemini teşkil eder; tescil ise bu işlemi tamamlayarak
halinde malik olurlar. onun hukuki sonuç doğurmasını sağlayan şekilde bir
işlemdir. Bu durumda Ticaret Siciline yapılan tescilin etkisi
Mal Ortaklığını düzenleyen Evlenme Sözleşmesi noter
de kurucudur.
tarafından resmi şekilde yapılır (MK 205, 706/II). Bu
değişiklik eşlerden birinin istemi üzerine Tapu Siciline Devredenin tescil talebi ve Ticaret Siciline yapılan tescil
tescil edilir (MK 716/III). de sebebe bağlı işlemlerdir. Böylece devir
sözleşmesindeki sakatlık, tescil talebini ve tescili de
ç. Ticaret Şirketlerinin Birleşmesi ve Bölünmesi:
sakatlayacaktır.
Ticaret şirketlerinin birleşmesi (TTK 153/1) halinde
Bu görüş doğrultusunda, TTK 11/3’deki yazılı sözleşmeyi
devrolunan, bölünmesi (TTK 179/4) halinde ise devreden
ticari işletmeyi devir borcu doğuran bir Borçlandırıcı İşlem
şirketin hak ve borçları kendiliğinden devralan şirkete
sayıp, devrin Ticaret Siciline tescili için yapılan talebi de
geçer.
Ticari İşletmenin Devrini sağlayan bir Tasarruf İşlemi
Burada Külli Halefiyet yoluyla gerçekleşen bir kazanma olarak nitelendirmekle, Ticaret Sicili Yönetmeliğiyle de
söz konusu olur ve devrolunan veya devreden şirketin uyum sağlanmış olmaktadır. Yönetmeliğin 133/3’e göre,
taşınmazlarının mülkiyeti de devralan şirkete Tapu Siciline «ticari işletmenin devri, devir sözleşmesinin tümünün
tescilden önce intikal eder. tescili ile hüküm ifade eder.»
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, Şirketlerde Yapı Ancak yukarıda da belirtildiği gibi, taşınmazları iki ayrı sicil
Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası düzenine tabi kılacak düzenlemeler iş hayatında
İşbirliğine İlişkin Tebliğine göre, Şirketlerin Birleşmesi ve duyulması gereken güvenliği tehdit eden tehlikeleri
Bölünmesinde, Ticaret Siciline tescili yapan müdürlük kaçınılmaz olarak içinde barındırır. Bu bakımdan, TTK
tarafından durum ilgili Tapu Siciline (Tapu Müdürlüğüne) 11/3’deki düzenlemenin isabetli olduğunu söylemek
bildirilir (m. 4). mümkün değildir.
Bunun üzerine durumun bildirildiği Tapu Müdürlüğü, Şirkete Ayni Sermaye Olarak Taşınmaz Konulması:
taşınmazın mülkiyeti yeni şirket adına tescil edilinceye
Ticaret Şirketlerine sermaye koyma borcuna ilişkin TTK
kadar Tapu Kütüğüne bu konuda bir şerh koyar (m. 6).
128/2’ye göre, Şirket Sözleşmesinde veya Esas
Tebliğde her ne kadar Şerh denilmişse de, böyle bir Kayıt Sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer
-51-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği takdirde ayni ve tasarrufu altında bulunan yerlerde oluşan araziler için
sermaye olarak kabul olunur. söz konusu olur.
Aynı maddenin 5. fıkrasına göre, taşınmaz mülkiyetinin MK 708, sadece MK 715 anlamında Devletin hüküm ve
veya diğer bir ayni hakkın sermaye olarak konulması tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerde oluşan Arazi
halinde şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için için uygulanır.
Tapu Siciline tescili gereklidir. Eğer yeni Arazi özel mülkiyete tabi yerlerde meydana
TTK 128/6’ya göre de, Tapu Siciline yapılacak tescillerle gelirse, bu takdirde Medeni Kanun’un Belirlilik İlkesine,
ilgili bildirimler, Ticaret Sicili Müdürü tarafından ilgili sicile yani Bütünleyici Parçaya ilişkin 684. maddesi ile Arazi
re’sen ve hemen yapılır. Kayması hakkındaki 709. maddesine göre yeni Arazinin
Bu hükümler karşısında, şirketin, ayni sermaye olarak maliki belli olur.
konulan taşınmazın mülkiyetini de Tüzel Kişilik Örneğin, özel mülkiyete tabi bir yerde bulunan bataklığın
kazanmakla, yani Tapu Siciline tescilden önce kazanmış kendiliğinden kuruması veya maliki tarafından
olacağı sonucuna varılmaktadır. kurutulması sonucu oluşan Arazi, içinde bulunduğu
e. Yeni Arazi Oluşması: Arazinin Malikinin mülkiyetine geçer.
MK 708/1’e göre; “Birikme, dolma, toprak kayması veya Arazi kayması söz konusu olduğu durumlarda, sadece
kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme zemin kaymışsa, sınır değişikliği olmaz, sınır eskisi gibi
gibi sebeplerle sahipsiz yerlerde yeniden oluşan kalır (MK 709 / I).
yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur.” MK 709/II’ de ise, kayma sonucu bir Araziden diğerine
(1) Yeni Arazi Oluşumunun Şartları: toprak, ağaç vs. geçmişse, bunların geçtiği Arazi ile
kaynaşmış olup olmamasına göre sürüklenen şeylere (MK
Devletin MK 708 uyarınca mülkiyeti kazanabilmesi için şu
752, 774) Karışma ve Birleşmeye ilişkin (MK 776)
şartlar gerçekleşmelidir:
hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.
 Yeni bir arazinin oluşması
MK 710/I’ e göre ise, “arazi kaymasının sınır değişikliğine
 Yeni bir arazinin sahipsiz yerlerde oluşması
yol açmayacağı ilkesi, yetkili makamlarca heyelan bölgesi
 Yeni oluşan arazinin toprağının sahipsiz yerlerden
olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz.” Bir Taşınmazın
gelmiş olması
böyle bir yörede bulunduğu ilgililere bildirilir ve Tapu
 Yeni Oluşan Arazinin Yararlanmaya Elverişli Bir Arazi Kütüğünün Beyanlar Sütununa yazılır (MK 710/II).
Olması
MK 711’e göre de, Arazi Kayması nedeniyle sınırın gerçeği
(a) Yeni bir arazi oluşmalıdır: Bu arazini oluşması yansıtmaması durumunda, ilgili Taşınmaz Malik sınırın
doğal bir olay sonucu olabileceği gibi, bir insan emeği belirlenmesini isteyebilecektir. Böylece Heyelan
sonucu da olabilir. Bölgelerinde mülkiyet kaybedilebileceği gibi, yeni yerler
Yeni arazi hem doğal, hem de yapay etkenler sonucu de kazanılabilecektir.
meydana gelmiş olabilir. MK 708/I, “birikme, dolma, (c) Yeni oluşan arazinin toprağı da sahipsiz
toprak kayması, akarsuyun yatağında ya da seviyesinde yerlerden gelmiş olmalıdır: Yeni oluşan arazinin kendi
değişme” gibi doğal olayları dikkate almıştır. taşınmazından meydana geldiğini ispat eden kimsenin, bu
Bu maddeyi karşılayan İMK 659/I’ de ise “veya başka bir parçaları durumu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve
yolla oluşan” ifadesi kullanılmak suretiyle maddede herhalde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on
sayılan nedenler dışında, yapay etkenlerle oluşan yeni yıl içinde geri alma hakkı vardır.
arazilere de yine bu hükmün uygulanacağı belirtilmek MK 708/III’e göre, yeni oluşan Arazinin kendi
istenmiştir. taşınmazından kopan parçalardan meydana geldiğini
Yeni bir Arazinin oluşması değişik biçimlerde ortaya ispat eden malik, bunları durumu öğrendiği tarihten
çıkabilir. Suyun taşıdığı yabancı toprak parçalarının başlayarak 1 ve herhalde oluşumun gerçekleştiği tarihten
(alüvyon) birikmesi veya su seviyesinin düşmesi, bir itibaren 10 yıl içinde geri alabilecektir.
taşınmazdan kopan toprak parçalarının bir başka Ancak kopan toprak parçası diğer Arazi ile birbirinden
taşınmaz ile birleşmesi, akarsuların yatak değiştirmesi, ayrılmayan bir bütün oluşturacak biçimde birleşmişse,
bataklık ve sazlıkların kuruması veya kurutulması, su malik artık geri alma hakkını kullanamaz.
yatağının tamamen dolması veya kuruması sonucu yeni
bir arazi oluşabilir. (ç) Yeni oluşan arazi yararlanmaya elverişli bir
arazi olmalıdır.
(b) Yeni oluşan arazi sahipsiz yerlerde oluşmalıdır:
Bu hükme göre yeni arazi oluşumu ancak devletin hüküm Yeni bir Arazinin oluşması, birikme, dolma, kayma veya
genel suların yatak veya seviye değiştirmesi sonucu ya da
-52-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
başka bir yolla, doğal veya yapay biçimde o zamana kadar Bunun içindir ki MK 708, oluşan her çeşit Yeni Arazinin
mevcut olmayan bir toprak parçasının ortaya çıkmasıdır. Devlete ait olacağı ilkesini koyan genel bir hüküm olarak
Bu toprak parçasının tarıma elverişli olması gerekmez; değerlendirilmeli, Devlet ile oluşan Yeni Arazi arasındaki
kendinden yararlanılabilecek durumda olması yeterlidir. hukuki ilişkinin niteliği ise, Arazinin türüne göre
(MK 708/I). Bunun için de, yeni Arazinin sürekli bir varlık belirlenmelidir.
göstermesi gerekir. Eğer o Arazi, her an tekrar su altında Gerçekten bu görüşümüz Yargıtay’ın konuya ilişkin bazı
kalabilecek durumda ise, yeni bir Araziden söz edilemez. kararlarıyla da doğrulanmaktadır.
(2) Yeni Arazi Oluşmasının Sonuçları: Böylece tarıma elverişli durumdaki Yeni Arazi Devletin
Sahipsiz yerlerde, doğal veya yapay yoldan oluşan Yeni özel mülkiyetine girer. Devletin oluşan bu Yeni Arazinin
Arazi, MK 708 gereğince Devletin mülkü olur. mülkiyetini kazanması aslen olup Yeni Arazi için Tapu
Sicilinde ayrı bir sayfa açılarak yapılacak tescil de sadece
İsviçreli hukukçuların yorumuna göre, buradaki
açıklayıcı bir nitelik taşır.
mülkiyetin niteliği Özel Mülkiyettir. Oluşan Yeni Arazi bu
hüküm nedeniyle doğrudan doğruya sınırları içindeki Bununla beraber, MK 708/II uyarınca, Devlet bu Araziyi
Kantonun özel malları arasına girer. Bunun sonucu olarak kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi
da Yeni Arazinin Özel Hukuk İşlemlerine konu yapılarak kayba uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebilir.
üçüncü kişilere devredilmesi mümkündür. Bu hükümdeki «kamusal bir sakınca bulunmaması»
Hatta Kantonlar daha önceden, bu Araziyi bitişik arazi biçimindeki ifadeyle, Arazisi kayba uğrayana veya bitişik
malikine veya yapay yoldan oluşmasını sağlayanlara arazi malikine verilecek Yeni Arazinin kıyı gibi Devletin
devrini öngören düzenlemeler dahi yapabilir (İMK m. hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaması
659/III). gerektiği belirtilmek istenmiştir.
Öyleyse, MK 708’de Tarıma Elverişlilik şartı da
aranmadığından, bu hükmün İsviçre Hukukunda İMK Özel Düzenlemeler:
664/II (MK 715/II)’deki tarıma elverişsiz yerlerin kimsenin Ülkemizde, Yeni Arazi Oluşması Medeni Kanun dışında da
özel mülkü olmayacağına ilişkin karinenin, tarıma bazı özel düzenlemelere konu yapılarak, sahipsiz yerlerde
elverişsiz fakat kendinden başka türlü yararlanılabilecek oluşan Arazi üzerinde özel mülkiyetin kurulmasına izin
Yeni Arazi bakımından, aksinin ispatını sağlayan özel bir verilmiştir.
düzenleme biçiminde değerlendirildiğini söylemek
Örneğin, Tapu Kanunu’nun 8, 9, 11, 14. maddelerinde
mümkündür.
deniz, göl ve nehir kenarlarında idari makamlardan izin
MK 708/I’de aranan Yararlanmaya Elverişlilik Şartı, ortaya alınarak yapılan doldurmalar sonucu doldurulan yerlerin
çıkan Arazinin süreklilik göstererek Yeni Bir Arazi mülkiyetinin dolduran adına tescili imkânı verilmiştir.
sayılması için gerekli, ancak bu Arazinin MK 715
Yine Tapu Kanunu’nun 15. maddesi, sahipli Arazideki
karşısında, Devletin özel mülkiyetine girmesi için yeterli
bataklıkların 5516 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve
değildir.
Bunlardan Elde Edilecek Topraklar Hakkındaki Kanun ise,
Gerçekten tarıma elverişli olmayan Arazi, başka türlü bir Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz
yararlanmaya elverişli olup olmadığına bakılmaksızın, arazideki bataklıkların kurutulması sonucu elde edilen
Medeni Kanun’un 715. maddesiyle Devletin hüküm ve toprağın mülkiyetinin, bazı şartlar altında kurutan adına
tasarrufu altına alınmış ve bunun ancak özel kanun tescil edilmesi imkânını tanımıştır.
hükmüyle (ve hiç şüphesiz kamu yararı düşüncesiyle) özel
Ancak 6785 sayılı eski İmar Kanunu’na 1605 sayılı Kanunla
mülkiyet konusu yapılabileceği kabul edilmiştir (MK
konulan ek 7. maddenin son fıkrasında, kıyıda denizden
715/III).
doldurma veya bataklık kurutma yoluyla özel mülkiyet
Oysa Yeni Arazi, kıyı gibi doğal niteliği sonucu herkesin adına Arsa ve Arazi kazanılması yasaklanmıştır.
yararlanmasına açık tutulması ve doğal sürekliliğinin
3194 sayılı İmar Kanununda buna benzer bir hüküm
korunması gereken bir alanın içinde yer alıyorsa, bunun
bulunmamaktadır.
özel mülkiyet konusu yapılmasının toplumsal çıkarlar
bakımından bir yararı bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, 4.4.1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 7. maddesi
böyle bir Arazinin yasal bir düzenlemeyle dahi özel ise, bazı şartlarla deniz, göl ve akarsularda doldurma ve
mülkiyet konusu yapılmaması gerekir. kurutma yoluyla Arazi kazanılmasını düzenlemiş, ancak bu
suretle kazanılan Arazinin Devletin hüküm ve tasarrufu
Şu halde MK 708’i, oluşan her tür Yeni Araziyi Devletin
altında bulunacağını belirtmiştir.
özel malvarlığına katan bir hüküm olarak yorumlamak ilk
önce Medeni Kanun’un özüyle çelişmektedir.

-53-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN ZAMANAŞIMI İLE bağlanması gerekir. Kişiler arasında uzayıp giden
KAZANILMASI çekişmelere hukuken bir son verilmeli, «fiili durum
Ayni haklarda zamanaşımı, bir hakkın belli bir süre talep hukukileştirilmelidir».
edilmemesi sonucu dava edilebilme niteliğinden yoksun Fiili durumun hukukileştirilebilmesi için ise, bir yandan
kalmasına yol açmaz. Ayni haklardaki zamanaşımı, belirli bir süre taşınmaz malını kullanmayan, diğer yandan
Kazandırıcı Zamanaşımıdır. da bu mala zilyet olan, dolayısıyla bu malı kullanan kişinin
Özel Hukuk bakımından zamanaşımının iki ayrı anlamı bu kullanımına itiraz etmeyen, onun aleyhine dava
vardır. açmayan kişinin bu mal üzerindeki hakkı sona ermelidir.
 Hak Düşürücü Zamanaşımı (Düşürücü Zamanaşımı), Buna karşılık, bu malı bazı şartlarla fiili hakimiyetinde
 Hakkı Kazandıran Zamanaşımı (Kazandırıcı Zamanaşımı) bulunduran kimsenin, bunun mülkiyet hakkını kazanmış
olduğu kabul edilmelidir.
Hak Düşürücü Zamanaşımında; hukuk düzeninin
öngördüğü belirli bir süre içinde kullanılmayan Alacak Kazandırıcı Zamanaşımının başlıca iki fonksiyonu vardır.
Haklarının mahkeme önünde talep edilebilir olma (dava  Sağlamlaştırıcı fonksiyonu (istikar sağlama fonksiyonu)
ve takip konusu yapılabilme) özelliğini yitirmesi söz  İyileştirici (tedavi edici) fonksiyonudur.
konusudur. Bu anlamdaki zamanaşımı, daha çok Borçlar Kanun koyucu, kazandırıcı zamanaşımı müessesiyle her
Hukuku ve Alacak Hakkı bakımından önem taşır. şeyden önce zamanın düzeltici, iyileştirici etkisini kabul
Hakkı Kazandıran Zamanaşımı/Kazandırıcı etmiştir.
Zamanaşımında ise; hukuk düzeninin öngördüğü belirli Zamanaşımı, zilyedin durumunun sürekli bir şekilde
bir sürenin belirli şartlar altında geçirilmesiyle birlikte askıda kalmasını, güvensizlik içinde bırakılmasını önler,
zilyetlik altında bulundurulan eşya üzerinde ayni hak uzun yıllardan beri kurulu fiili durumu, mazinin çok defa
kazanılmasıdır. gölgelediği iddialarla ortadan kaldırılmak tehlikesine karşı
Kazandırıcı zamanaşımı, sadece ayni haklara ilişkindir. korur, zamanın geçmesinden kaynaklanan ispat
Taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına yol açan zorluklarını ortadan kaldırır; zilyetlik ile sözde, zahiri
zamanaşımı, Kazandırıcı Zamanaşımıdır. Zamanaşımı ile durum arasındaki aykırılık ve çelişkiye son verir.
Kazanma deyince, uzunca süre devam eden ve itiraza Kazandırıcı zamanaşımı, yasal şartların mevcut olması
uğramayan zilyetliğine dayanarak hak kazanılması halinde hukuki eksiklik ya da yolsuzluğu düzelttiği,
anlaşılır. iyileştirdiği için, tedavi edici bir fonksiyona sahiptir.
Bir kimse Kazandırıcı Zamanaşımı ile taşınmazı edinirken, Özellikle bu fonksiyon, Olağan Zamanaşımında Tapu
önceki hak sahibi hakkını yitirmektedir. Kazandırıcı Kütüğüne yolsuz olarak kaydedilen malikin, Kazandırıcı
Zamanaşımının gerçekleşmesi için de hak sahibinin belli Zamanaşımının tüm şartlarının gerçekleştiği anda
bir süre hareketsiz kalması şarttır, fakat bunun yanı sıra taşınmaz mülkiyetini kendiliğinden kazanmasında çok açık
hakkı kazanacak olan kişinin belli şartlar altında bir süre bir şekilde gözükmektedir.
mala zilyet olması da gerekir.
Taşınmaz Mülkiyetinin Zamanaşımı İle Kazanılması:
Hakkın talep edilebilirliğini ortadan kaldıran genel Uzunca bir süre devam eden ve itiraza uğramayan
anlamdaki zamanaşımı Ayni Haklarda değil, Alacak zilyetliğe dayanarak hak kazanılmasıdır. Taşınmaz
Haklarında söz konusu olur; Kazandırıcı Zamanaşımı ise Mülkiyetinin Zamanaşımı Yoluyla Kazanılması, iki şekilde
sadece Ayni Haklara İlişkindir. olur.
Hakkın talep edilebilirliğini ortadan kaldıran genel  Olağan (Sicile Dayanan) Zamanaşımı (MK 712)
anlamdaki zamanaşımı, yani Hak Düşürücü Zamanaşımı  Olağanüstü (Sicil Dışı) Zamanaşımı (MK 713)
bir Def’i teşkil eder. Oysa Kazandırıcı Zamanaşımının
ileri sürülmesi bir İtirazdır. Olağan ve Olağanüstü Zamanaşımının hem İyileştirme,
Mülkiyet hakkının zamanaşımı yoluyla kazanılması ilke hem de İstikrar sağlama İşlevleri vardır.
olarak düşünülemez. Ancak, kanun koyucu istisnai de olsa İyileştirme İşlevi dolayısıyla, Olağan Zamanaşımında
bazı düşüncelerle, bu yolu kabul etmiştir. görünürde hak sahibi olan kimse gerçek hak sahibine;
Öncelikle, taşınmaz bir mal üzerindeki kullanma, Olağanüstü Zamanaşımında da zilyedin fiili hakimiyeti
yararlanma, tasarruf gibi yetkilerini uzun yıllar ayni hakka dönüşmektedir.
kullanmayan bir kişinin bunlardan feragat etmiş olduğu Her iki zamanaşımının da istikrar sağlama işlevi, şekli hak
düşünülebilir. durumu ile maddi hak durumu arasındaki çelişkinin
Sonra, hukukun görevi, toplum barışını sağlamak olduğu ortadan kalkmasını sağlamaktadır.
için, bu barışı çözebilecek çekişmelerin bir çözüme
-54-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kazanılıp kazanılamayacağı hususu tartışmalıdır. Bu tip
taşınmazlara Olağanüstü Zamanaşımının (MK 713)
uygulanması ise mümkündür.
1. Olağan Zamanaşımı: (MK 712)
MK 712’e göre; “Geçerli bir hukuki sebep olmaksızın tapu (2) Tapuda Yolsuz Bir Tescil Bulunması:
kütüğüne malik olarak yazılan kişi taşınmaz üzerindeki Bir kişinin Olağan Zamanaşımıyla bir taşınmazın
zilyetliğini davasız ve aralıksız 10 yıl süreyle ve iyiniyetle mülkiyetini kazanabilmesi için, Tapu Sicilinde bu kişinin
sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet adına, onu malik gibi gösteren yolsuz bir tescil
hakkına itiraz edilemez.” bulunmalıdır. Yolsuz Tescil; gerçek hak durumuna uygun
a. Olağan (Sicile Dayanan) Zamanaşımıyla düşmeyen (gerçek hak sahibini göstermeyen) tescildir.
Kazanmanın Şartları: MK 1024/II göre, “bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme
 Taşınmazın Tapuda Kayıtlı Olması dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil
 Tapuda Yolsuz Bir Tescil Bulunması yolsuzdur.”
 Yolsuz Tescille Malik Olarak Görünen Kimsenin Malik Örneğin, (A)’nın taşınmazını (S), sahte bir vekâletname ile (B)’ye
Sıfatıyla Zilyet Olması satıp onun adına tescilini sağlamış olsa, (B) lehindeki yolsuz
 Zilyetliğin İyiniyetle, Davasız ve Aralıksız 10 Yıl Sürmesi tescil Olağan Zamanaşımıyla kazanmaya dayanak olabilir.
Tescilin yolsuzluğu baştan itibaren söz konusu olabileceği
(1) Taşınmazın Tapuda Kayıtlı Olması: gibi, başlangıçta gerçek hak durumuna uygun olan bir
tescilin sonradan yolsuz hale gelmesi mümkündür.
Bu şartı, bazı yazarlar «Taşınmaza İlişkin Şart» veya
«Taşınmazın Olağan Zamanaşımına Elverişli Olması»  Hukuki sebebin hiç mevcut olmaması,
şeklinde ifade etmektedir.  Hukuki sebebin geçersiz olması veya
Bir Taşınmazın Mülkiyetinin Olağan Zamanaşımı Yoluyla  Yetkisiz bir kişi tarafından talepte bulunulması
Kazanılabilmesi için, o Taşınmazın Tapu Siciline durumlarında tescil baştan itibaren yolsuzdur.
kaydedilmiş olması şarttır. Tapu Siciline kaydedilmiş olan Yanlış kadastro tespitine dayanılarak yapılan tescillerde
Taşınmaz; bir Arazi, Kütükte ayrı sayfaya kayıtlı Bağımsız de aynı durum vardır.
ve Sürekli Hak ya da Kat Mülkiyetine Konu Bağımsız Buna karşılık, iradesi sakatlanmış olan tarafın Borçlar
Bölüm olabilir. Kanunu’nun 39. maddesinin öngördüğü süre içinde
Paylı Mülkiyette, bir taşınmazın mülkiyet payı da Olağan sözleşmeyi iptal hakkını kullanması durumunda,
Zamanaşımı yoluyla kazanılabilir. Elbirliği Mülkiyetinde ise başlangıçta geçerli olan tescil sonradan yolsuz bir tescil
söz konusu olan tasfiyeye katılma payının Olağan haline dönüşmüştür.
Zamanaşımıyla kazanılması mümkün değildir. Aşırı yararlanma (gabin) açısından da aynı esas geçerlidir
Tapuya kayıtlı taşınmazlardan da sadece özel mülkiyet (BK m. 28).
kazanmaya elverişli bulunanlarda zamanaşımı ile mülkiyet Nasıl ortaya çıkarsa çıksın, Olağan Zamanaşımı yoluyla
kazanılması söz konusu olur. taşınmaz mülkiyetinin kazanılabilmesi için yolsuz bir
Ancak yanlışlıkla veya MK 999 ve KK 16 uyarınca tapuya tescilin bulunması şarttır. Aksi takdirde, yani tescil yolsuz
kaydedilmiş olan kamu malı niteliğindeki taşınmazların (haksız) değilse, artık bu yolla mülkiyet iktisap edilemez.
mülkiyeti bu yolla kazanılamaz (MK 715 / II).
Kamu malı niteliğinde bir taşınmaz, MK 999 uyarınca (3) Yolsuz Tescille Malik Olarak Görünen Kimsenin
istisnaen veya yanlışlıkla tapuya kaydedilmiş veya kaydı Malik Sıfatıyla Zilyet Olması:
kapatılması gerekirken kapatılması ihmal edilmiş olsa dahi TMK 712’de “tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi”
böyle bir taşınmazın mülkiyeti olağan zamanaşımı ile demektedir yani; Tapu Sicilinde malik olarak görünen
kazanılamaz. (MK 715/II, KK 16) kimse, taşınmaza malik sıfatıyla zilyet ise, MK 712’den
Taşınmazın miktarı ne olursa olsun, Olağan Zamanaşımı yararlanabilir.
yoluyla kazanılacak kısım tapuda kayıtlı olan miktardır. Bu deyimden anlaşılması gereken, zilyedin taşınmaz mala
Aynı taşınmaza ait ancak tapuda kayıtlı olmayan malik sıfatıyla olarak zilyet olma iradesine sahip
kısımların mülkiyetinin Olağan Zamanaşımı yoluyla bulunmasıdır. Dolayısıyla, zilyedin sadece kazanılacak
kazanılması mümkün değildir. taşınmaz üzerinde fiili hakimiyet sahibi (zilyet) olması
Çift (mükerrer) Tapu durumunda ise, yolsuz olan sonraki yeterli olmayıp, onun aynı zamanda kendisini malik
tarihli kayda dayanılarak Olağan Zamanaşımıyla mülkiyet zannetmesi, taşınmaza malik sıfat ve iradesiyle zilyet ve

-55-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sahip olması gerekir. öğrenmesi iyiniyeti ortadan kaldıracağından, Davasızlığı,
Malik sıfat ve iradesini ispat, TMK 985/I’de düzenlenmiş Sicilin Düzeltilmesi davasıyla sınırlamanın bir önemi
bulunan “mülkiyet karinesi” sayesinde kolaylaşmıştır. Bu kalmamaktadır.
maddeye göre, “Taşınırın zilyedi onun maliki sayılır.” Zilyetlik aralıksız on yıl sürmüş ve zamanaşımı süresince
Malik sıfatıyla zilyet, dolaysız zilyet olabileceği gibi, dolaylı kaybedilmemiş olmalıdır.
zilyet de olabilir. Örneğin zilyedin taşınmazı üçüncü bir Fiili hakimiyetin geçici nitelikteki sebeplerle
kişiye kiralaması, üçüncü bir kişi lehine taşınmaz üzerinde kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan
intifa hakkı kurması hallerinde Dolaylı Zilyetlik söz konusu kalkması zilyetliği sona erdirmez (MK 976). Eğer fiili
olur. Bu durumda, sicilde malik olarak görünen kimse, hakimiyet geçici nitelikteki sebeplerle kullanılamamış ise,
taşınmazı bir kimseye kiraya verince, kiracının fer’i zilyetlik hiç kaybedilmemiş sayılacağından, zamanaşımı
zilyetliği, sicilde malik görünen asli zilyedin işlemeye devam eder. Fakat, fiili hakimiyet sürekli
zamanaşımından yararlanmasına engel olmaz. nitelikteki sebeplerle kullanılmamış veya fiili hakimiyeti
Buna karşılık, sicilde malik gözüken kişi, taşınmaza malik kullanma imkânı ortadan kalkmışsa, zilyetlik kaybedilmiş
sıfatıyla değil de, fer’i zilyet sıfatıyla mesela kiracı veya olacağından zamanaşımı kesilir.
intifa hakkı sahibi olarak zilyet bulunduğuna inanıyorsa, Örneğin, taşınmaz geçici olarak su altında kalmışsa zilyetlik
TMK 712’ye göre taşınmazın zamanaşımı yoluyla kaybedilmiş sayılmaz.
mülkiyetini kazanamaz. Zilyetliğe dayanarak Geri Verme Davası açma (MK 984)
Zilyet, ayrıca zamanaşımı zilyetliğini iyiniyetli bir şekilde veya Zilyetliği İdari Yoldan geri alma (3091 sayılı Kanun m.
elde etmelidir. Gizlice veya gasp yoluyla elde edilen 4) imkânı sürdükçe zilyetlik geçici olarak kaybedilmiştir ve
zilyetlikte malik olma iradesi kabul edilemez. hakimiyet tekrar ele geçirilirse, zilyetlik sona ermiş olmaz.
Taşınmaza malik sıfatıyla başka bir kişi (sicilde yazılı Fakat Zilyetlik Davası açma veya İdari Yola Başvurma
olmayan gerçek malik veya bir gasıp) zilyet ise, Sicilde süresi geçmişse, artık zilyetlik sürekli olarak kaybedilmiş
malik olarak görünen kişi MK 712’den yararlanamaz. olur; bundan sonra zilyetlik tekrar ele geçirilse dahi, yeni
bir zamanaşımı işlemeye başlar.
(2) Zilyetliğin İyiniyetle, Davasız ve Aralıksız 10 Yıl Zamanaşımı süresinin başında ve sonunda taşınmaza
Sürmesi: zilyet bulunan kişinin zilyetliğinin aradaki sürede de
kesintisiz sürdüğü, bir Müşterek Hukuku Kuralına göre
Tapu siciline yolsuz bir tescille malik olarak yazılmış karine olarak kabul edildiğinden, aksini, yani zilyetliğin
bulunan kişi iyiniyetli zilyet olmalıdır. Sadece kendisinden aralıksız olmadığını iddia eden, bu iddiasını ispat
beklenen bütün özeni göstermiş olmasına rağmen, adına etmelidir.
mevcut tescilin yolsuzluğunu bilmeyen kimse, MK
712’den yararlanabilir. Tescilin yolsuz olduğunu bilen Zilyetliğin davasız ve aralıksız on yıl sürmesi gerekir. Bu
veya bilmemesi durumun gereklerine göre gerekli özeni sürenin, mutlaka zamanaşımıyla mülkiyeti kazanacak
kişinin zilyetliğinde geçmesi şart değildir. Bazı durumlarda
göstermemiş olmasından ileri gelen kimse iyiniyetli
sayılamaz (MK 3). zilyet, kendisinden önceki zilyedin zilyetlik süresinden de
yararlanabilir. Zamanaşımından yararlanma şartları
MK 712’den yararlanabilmek için iyiniyetin bütün bulunan her zilyet, aynı şartları gerçekleştirmiş olan daha
zamanaşımı süresince sürmesi şarttır. önceki zilyedin, zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir
Tescil anında kötüniyetli olan miras bırakanın mirasçıları (MK 996).
iyiniyetli iseler, bunların da mirası edindikleri tarihten Olağan Zamanaşımında önceki zilyedin zilyetlik
itibaren on yıllık zilyetlik süresi sonunda taşınmazın süresinden yararlanmanın örneği çok azdır. Çünkü
mülkiyetini Olağan Zamanaşımıyla kazanabilecekleri ileri mülkiyet hakkı yolsuz tescil edilmiş bir kimseden
sürülmektedir. Yargıtay ise, mirasçının, miras bırakanın mülkiyeti kazanan işi, iyiniyetli ise, zaten MK 1023’den
kötüniyetine halef olacağı için MK 712’den iyiniyetli yararlanır ve MK m. 712’den yararlanmasına gerek
olmaması sebebiyle yararlanamayacağını kabul kalmaz.
etmektedir.
Eğer bu kişi mülkiyeti devreden kişi adına yapılmış olan
Zilyetlik Davasız olmalıdır. Burada Davadan kasıt, gerçek tescilin yolsuzluğunu biliyorsa, iyiniyetli olmadığı için MK
malik tarafından açılacak Sicilin Düzeltilmesi Davasıdır. 712’den yararlanamaz.
Fakat dava dışında asıl malikin gerçek durumu ihtar veya MK 712’den yararlanan bir kimsenin mirasçıları da, kendi
ihbar yoluyla bildirmesi veya MK 1011/1’e göre geçici adlarına tescil yapıldıktan sonra, miras bırakanın zilyetlik
tescil şerhi verdirmesi ya da sicilde adına yolsuz tescil süresini kendi sürelerine ekleme imkânına sahiptirler.
bulunan zilyedin yolsuzluğu herhangi bir şekilde
-56-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Bir taşınmaz için tapuda iki ayrı sayfa açılmışsa (çift tapu),  Zamanaşımının tamamlanması ile yolsuz tescil düzelir
bu sayfalardan yolsuz olanına dayanılarak MK 1023  Adına yolsuz tescil bulunan zilyet mülkiyeti aslen
uyarınca mülkiyetin kazanılamayacağı konusunda görüş kazanır
birliği vardır.
 Zamanaşımının dolmasına kadar mülkiyete sahip olan
Ancak MK 712’e göre on yılın sonunda mülkiyetin
kişinin mülkiyet hakkı sona erer
kazanılabileceğini kabul eden yazarlar da vardır. Eğer bu
görüş kabul edilecek olursa, her zilyet MK 712’den  Zamanaşımı ile kazanmanın hükümleri geriye etkili olur
yararlanma şartlarını gerçekleştiren bir önceki zilyedin
zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilecektir. 2. Olağanüstü (Sicil Dışı) Zamanaşımı: (MK 713)
***On yıllık süre, yolsuz tescil ve zilyetlik şartlarının her Olağanüstü Zamanaşımı, taşınmaz mülkiyetinin aslen
ikisinin birleştiği anda işlemeye başlar. kazanılması yollarından birini oluşturur.
İşlemeye başlayan zamanaşımı süresinin hesaplanması, Olağanüstü Zamanaşımı;
hangi hallerde duracağı ve kesileceği konusunda Borçlar
 Tapu kütüğünde kayıtlı bulunmayan veya
Kanunu’nun alacak zamanaşımına ait hükümleri uygulanır
 Kayıtlı olup da maliki kütükten anlaşılamayan veya
(MK 714).
 Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı
Fakat Zamanaşımının Kesilmesine ait BK 154’de sayılan bulunan
haller dışında, Zamanaşımıyla Kazanma konusunda MK
712’de aranan şartlardan birinin, örneğin, Zilyetliğin taşınmazın mülkiyetinin, zilyedi tarafından davasız ve
Kaybedilmesi, tescilin yolsuzluğunun öğrenilmesi sonucu aralıksız, malik sıfatıyla 20 yıl devam eden bir zilyetliğe
iyiniyetin ortadan kalkması halinde de zamanaşımı kesilir. dayanılarak kazanılmasıdır.

Zamanaşımı kesildikten sonra, MK 712’de aranan şartlar Taşınmaz mülkiyetinin Olağanüstü Zamanaşımıyla
yeniden gerçekleşirse, yeni bir zamanaşımı işlemeye kazanılması esas olarak MK 713’de düzenlenmiştir. Söz
başlar. konusu düzenlemeler dikkate alındığında, hukuki durumu
şöyle özetlemek mümkündür:
 Kadastrosu yapılmış yerlerde Olağanüstü Zamanaşımıyla
b. Olağan Zamanaşımıyla Kazanmanın Hükmü:
mülkiyetin kazanılması MK 713’e tabidir.
Zamanaşımının şartları tamamlanınca:  Henüz kadastro yapılmamış yerlerde kadastro
 Yolsuz Tescil kendiliğinden düzelmiş olur, yapılıncaya kadar, tapulu taşınmazlar bakımından MK
 Adına Yolsuz Tescil bulunan zilyet mülkiyeti kazanır, 713/II, tapusuz taşınmazlar bakımından ise, MK 713/1
 O ana kadar gerçek malik olan, fakat tescilde malik uygulanır.
olarak gözükmeyen kişi mülkiyet hakkını artık kaybeder,  Kadastroya rağmen, tapusuz bir taşınmaz söz konusu
 MK 712 uyarınca mülkiyet aslen kazanılmış olur. ise, Kadastro Kanunu m. 14 uygulanacaktır. Ayrıca
 Mülkiyeti bu yolla kazanan kişi adına tapu kütüğünde tarıma elverişli olmayan bir yer imar ihya edilmişse,
zaten bir tescil bulunduğundan, yeni bir tescile gerek Kadastro Kanunu m. 14 uygulanacaktır. Kadastro
yoktur. Kanunu’nun 14. maddesi, kadastro dışında da uygulanır.
Zamanaşımıyla kazanmanın hükümlerinin geriye etkili Bu durum, Kadastro Kanunu’nun 33. maddesinin 3.
olacağı kabul edilmektedir. Buna göre, zamanaşımının fıkrasından anlaşılmaktadır.
tamamlanmasıyla, tescil sanki baştan beri geçerli bir  Kadastro yapılırken, kadastrosu yapılacak taşınmazın
tescilmiş gibi sonuç doğurur. tapuya kayıtlı olup olmamasına göre Kadastro Kanunu
ayrı hükümlere yer vermiş bulunmaktadır (m. 13, 14).
Zamanaşımı süresinde, tescilin yolsuzluğunu bilerek sınırlı
ayni hak kazanmış olan kimselerin bu kazanımları da KK 14’ün getirdiği taşınmazın yüzölçümüne göre
geçerli hale gelir. zilyetliğin ispat şekline ilişkin sınırlamalar kadastro
yapılmamış yerlerdeki tapusuz taşınmazlar bakımından da
Tescilin yolsuz olduğunu bilmeden sınırlı ayni hak
geçerlidir (KK 33 / III).
kazanmış olanların bu kazanımları ise, MK 1023 uyarınca
zaten geçerlidir. MK 713’deki itirazla ilgili şart ise, kadastro yapılıncaya
kadar tapuya kayıtlı taşınmazlar ile tapusuz taşınmazların
MK 712’ye dayanan kazanma bir Aslen Kazanma olmasına
mülkiyetinin kazanılmasında da uygulanacaktır.
rağmen, bu kazanmanın hükmü geriye etkili olduğundan,
eski malik zamanında mevcut sınırlı ayni haklar varlığını Kadastro yapılırken, tapulu taşınmazlara KK 13 / Bc,
aynen sürdürür. tapusuz taşınmazlara ise (KK 14) uygulanacaktır.
Olağan Zamanaşımı ile Kazanmanın Hükümleri
a. Olağanüstü Zamanaşımıyla Kazanmanın Şartları:
-57-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Olağanüstü Zamanaşımıyla Kazanmanın Şartları Taşınmaza İlişkin Şartlar

Özel Mülkiyete Elverişli Tapu Kütüğünden


Maddi Şartlar Şekli Şartlar
Olma Malikin Belli Olmaması

(1) Maddi Şartlar: I. Özel Mülkiyete Elverişli Olma:


TMK’nu kabul edilip yürürlüğe girdiği tarihte, taşınmaz Tapuya kayıtlı olsun veya olmasın ancak özel mülkiyete
mülkiyetinin Olağanüstü Zamanaşımıyla kazanılmasının elverişli taşınmazlar Olağanüstü Zamanaşımı yoluyla
maddi şartları MK 713/I ve II’ de düzenlenmekteydi: kazanılabilir. Özel mülkiyete konu olmayan taşınmazlarda
“Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve zamanaşımıyla mülkiyet kazanılamaz.
aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla KK 18/II’ye göre, “Orta malları, hizmet malları, ormanlar
zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu
parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca
kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun
Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden olmasın kazandırıcı zamanaşımıyla iktisap edilemez.”
anlaşılamayan veya 20 yıl önce hakkında Gaiplik Kararı KK 18/II hükmü dikkate alındığında, Devletin hüküm ve
verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tasarrufu altındaki ormanlar dışındaki yerlerden bir kamu
tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir hizmetine özgülenmemiş olanların zamanaşımıyla
parçasını zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya edinilebilmesi için, bu yerlerin imar ve ihya edilerek özel
bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne mülkiyete elverişli hale getirilmesi gerekir (KK 17).
tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
Vakıflar Kanunu’na göre, doğrudan doğruya hayrattan
AYM, 713/2’deki «ölmüş» sözcüğünü Anayasa’nın 2 ve olan taşınmazlarda zamanaşımıyla mülkiyet kazanılamaz.
35. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir. Böylece MK MK 117/I’de, vakıf malları hakkında zilyetlik yoluyla
713/2’nin metni AYM’nin iptal kararından sonra kazanma hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildiğine
yukarıdaki gibi olmuştur. göre, Medeni Kanun’a tabi vakıfların mallarının da
kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesi mümkün
Olağanüstü Zamanaşımıyla kazanmanın Maddi Şartları değildir.
ikiye ayrılır: Özel Mülkiyete Konu Olmayan Taşınmazlar
 Taşınmaza İlişkin Şartlar  Orta malları
 Zilyetliğe İlişkin Şartlar  Hizmet malları
 Ormanlar
(a) Taşınmaza İlişkin Şartlar:  Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da kamu
hizmetine tahsis edilen yerler
MK 713’e göre, ancak tapu kütüğünde kayıtlı olmayan
 Özel kanunlar uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar
taşınmazlar ile tapu sicilinde kayıtlı olup da sicilden
 Vakıf malları
malikin kim olduğu anlaşılamayan veya sicilde maliki
görünen kişinin en az 20 yıl önce gaipliğine karar verilmiş
olan taşınmazların mülkiyeti Olağanüstü Zamanaşımıyla II. Tapu Kütüğünden Malikin Belli Olmaması:
kazanılabilir. Tapusuz taşınmazlarda tapu kütüğü zaten maliki
Tapusuz taşınmazların mülkiyetinin Olağanüstü göstermez. Tapuya kayıtlı taşınmazlardan da ancak, tapu
Zamanaşımıyla kazanılmasında, MK 713 ile birlikte KK kütüğünden malikinin kim olduğu anlaşılamayan
33/III uyarınca KK 14 de uygulanacaktır. taşınmazlar ile gaipliğine karar verilmiş bir kimsenin
kütükte malik olarak göründüğü taşınmazların mülkiyeti,
Olağanüstü Zamanaşımıyla kazanılabilir (MK 713 / II).
Bu sayılan durumlarda tapuya kayıtlı taşınmazın gerçek
malikinin kim olduğu belli değildir; tapu sicili gerçek
maliki göstermemektedir.
Malikin kim olduğunun anlaşılamaması, şu durumlardan
ileri gelebilir:
-58-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
*Malik sütununun boş bırakılmış olması alındığı günden itibaren hesaplanması gerektiği
*Malikin adının silinip yenisinin yazılmamış olması savunulabilir.
*Sicilde malikin kimliğinin yeterli biçimde gösterilmemiş Yargıtay ve öğreti tarafından benimsenerek kabul edilen
olması (Örneğin, sicilde malik olarak «Hasan» ismi yazılı görüş, MK 713 / II’ ye dayanmaktadır ve sürenin Gaiplik
olup da, bu Hasan’ın kim olduğu anlaşılmamaktadır. ) Kararının kesinleşmesiyle başlayacağını ifade etmektedir.
Mevcut olmayan bir kişi adına tescil yapılmış olan Taşınmazın mülkiyetinin tescilden önce kazanıldığı fakat
hallerde de sicilden malikin kim olduğu anlaşılamaz. açıklayıcı tescilin yapılmadığı hallerde de, taşınmazın
olağanüstü zamanaşımıyla edinmeye elverişli olduğu
16 Şubat 1912 tarihli «Eşhası Hükmiyenin Emvali
kabul edilmektedir. Çünkü burada tapu sicilindeki tescil
Gayrimenkuleye Tasarruflarına Dair Muvakkat Kanuna»
gerçek maliki göstermemektedir. Bu durum, MK 713 /
kadar, tüzel kişilere taşınmaz üzerinde tasarruf hakkı
II’de belirtilmemiştir.
tanınmamış olması ve bu nedenle de cemaatler ve
müesseselerin, azizler adına taşınmazların mülkiyetini Mülkiyetin yolsuz tescil edilmiş olduğu hallerde, adına
tescil ettirmeleri, böyle durumlar yaratmıştır. Bu şekilde yolsuz tescil bulunan kişi iyiniyetli zilyet ise, MK 712’den
hayali kişiler adına kaydedilen taşınmazların mülkiyeti de yararlanır, fakat iyiniyetli değilse, MK 712’den
olağanüstü zamanaşımıyla kazanılabilir. yararlanamaz.
MK 713/II’deki «ölmüş» sözcüğü Anayasa Mahkemesi Fakat, bu taşınmaz, adına yolsuz tescil bulunan kişi
tarafından iptal edilmeden önce, mülkiyeti adına tescil tarafından olağanüstü zamanaşımıyla edinmeye elverişli
edilmiş olan kimsenin yirmi yıl önce ölmüş olması sayılmalıdır.
durumunda da, taşınmaz Olağanüstü Zamanaşımı ile Bunun nedeni, tapu kütüğünde kaydı bulunmayan
edinilebiliyordu. İptal kararından sonra böyle bir kötüniyetli kişinin, tapu kütüğünde malik olarak
taşınmazın mülkiyeti Olağanüstü Zamanaşımıyla kaydedilmiş olan kötüniyetli kişiye tercih edilmesinin haklı
kazanılmaya elverişli olmaktan çıkmıştır. bir gerekçesi yoktur.
MK 713/II’de «hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse Tapu kütüğünde birden çok kaydı bulunan ve her kayıtta
adına kayıtlı bulunan» sözcükleri iptal kararının kapsamı farklı kişilerin malik olarak gözüktüğü taşınmazlar da
dışında kaldığından, 20 yıl önce gaipliğine karar verilmiş olağanüstü zamanaşımıyla edinmeye elverişli
olan bir kimse adına mevcut tescilde de, taşınmazın sayılmaktadır.
mülkiyetinin Olağanüstü Zamanaşımı yoluyla kazanılması Bu durumda tapu kütüğü birbiriyle çelişen kayıtlar içerdiği
hali mümkündür. için kimin malik olduğu sicilden anlaşılamamaktadır ve
Gaipliğine karar verilmiş kişinin mirasçılarının bulunması, tapu sicilindeki tescil gerçek malikin hakkını, olağanüstü
bu kişi adına kayıtlı taşınmazın üçüncü kişiler tarafından zamanaşımına karşı koruyacak bir etkiye sahip değildir.
Olağanüstü Zamanaşımı yoluyla kazanılmasına engel Adına yolsuz tescil bulunan kötüniyetli zilyet veya bir
değildir. diğer üçüncü kişi taşınmazın mülkiyetini olağanüstü
Bu durumun da istisnaları vardır. Mirasçılar zamanaşımı zamanaşımıyla kazanabilir.
ile kazanma süresi dolmadan kendi adlarına tescil Geçerli bir terk sebebi bulunmaksızın mülkiyetin terkin
yaptırdıkları takdirde, artık bu taşınmaz Olağanüstü edilmiş olduğu durumlarda, taşınmazın mülkiyeti işgal
Zamanaşımı yoluyla kazanılamayacaktır. değil, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılabilir.
Mirasçılar ise, kanundan ötürü zilyedi ve elbirliği halinde MK 713 / I’e göre, tapusuz taşınmazlarda, taşınmazın bir
maliki oldukları terekedeki taşınmazlar bakımından kendi parçası üzerinde zamanaşımı yoluyla mülkiyet
aralarında MK 713’den yararlanamazlar. kazanılabilir.
Gaiplik Kararı bakımından, gaibin adına kayıtlı bir MK 713 / II gereğince tapulu bir taşınmazın bölünmesinde
taşınmaz hakkında Olağanüstü Zamanaşımının ne zaman sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o parçanın
işlemeye başlayacağı tartışmalıdır. mülkiyetinin kendi adına tescilini isteyebilir.
MK 713 / II, «hakkında gaiplik kararı verilmiş …» demek Aslında Kadastro Kanunu’nun 15. maddesinin II.
suretiyle, bu sürenin Gaiplik Kararı tarihinde işlemeye fıkrasında da aynı esas kabul edilmiştir.
başlaması gerektiğini ifade etmektedir.
Paylı mülkiyete tabi taşınmazda, payların MK 713
Buna karşılık, MK 35 / II’ de, Gaiplik Kararının ölüm uyarınca olağanüstü zamanaşımıyla kazanılması
tehlikesi veya son haberin alındığı günden başlayarak mümkündür (MK 713 / II). Bu imkân da KK 15 / II’de
hüküm ifade edeceği belirtilmektedir. Bu hükme açıkça belirtilmiştir.
dayanarak Olağanüstü Zamanaşımının, gaiplik kararının
hüküm ifade ettiği ölüm tehlikesi ya da son haberin
-59-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
(2) Zilyetliğe İlişkin Şartlar: II. Zilyetliğin Davasız Sürmüş Olması:
 Malik Sıfatıyla Zilyetlik Zilyedin zamanaşımından yararlanabilmesi için, zilyetliği
 Zilyetliğin Davasız Sürmüş Olması davasız, yani, çekişmesiz sürmüş olmalıdır.
 Zilyetliğin Aralıksız Sürmüş Olması Burada Davadan kasıt, gerçek malik tarafından İstihkak
 Zilyetliğin Yirmi Yıl Sürmüş Olması veya Zilyetliğe Dayanan Geri Verme Davasının (ya da
Olağanüstü zamanaşımıyla mülkiyeti kazanacak olan saldırının önlenmesi için açılan Zilyetlik Davasının)
kimsenin taşınmaza malik sıfatıyla davasız ve aralıksız açılmamış olmasıdır.
yirmi yıl süreyle zilyet bulunması gerekir. İstihkak Davası yerine, bazı yazarlar, gerçek malik
I. Malik Sıfatıyla Zilyetlik: tarafından açılan Elatmanın Önlenmesi Davasının
Malik sıfatıyla zilyet, malik gibi davranan, başkasının açılmamış olmasını aramaktadır. Bu yazarlar,
kendisinden daha üstün zilyetliğini tanımayan, kendisi için taşınmazlarda gasp olsa dahi zilyetliğin tamamen
zilyet olan kimsedir. kaybedilmemiş olduğu görüşünü savunmaktadır.
Bu bağlamda, zilyedi olduğu taşınmaz için kira bedeli veya Davanın davasızlık durumunu ortadan kaldırması için
kendiliğinden Ecrimisil ödeyen kimse, malik sıfatıyla zilyet Kazandırıcı Zamanaşımından yararlanan kişi aleyhine
değildir. açılması ve olumlu sonuçlanması gerekir.
Zilyetliğin ispatı, olağanüstü zamanaşımı yoluyla mülkiyeti Oysa 19.10.2007 tarih ve 1/1 sayılı İBK’nda, zilyet
kazandığını iddia eden zilyede düşer. tarafından, Olağanüstü Zamanaşımı şartlarının
gerçekleştiği düşüncesiyle açılmış olup yirmi yıllık zilyetlik
Taşınmazı önce fer’i zilyet olarak ele geçirmiş bir kimse süresi dolmadığı için reddedilen Tescil Davasının,
sonradan malik sıfatıyla hareket ettiğini iddia ederse, bu davasızlık şartının gerçekleşmesini engelleyerek
iddiasını ispat etmelidir. zamanaşımını kesmiş olduğu, böylece de, bu davanın
Zilyet, malik sıfatıyla zilyetliğini zamanaşımı süresince reddinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin
devam ettirmelidir. işlemeye başladığı sonucuna varılmıştır.
Tapulu taşınmazlarda zilyetliğin ispatı her türlü delille III. Zilyetliğin Aralıksız Sürmüş Olması:
mümkündür. Malik sıfatıyla zilyetlik, aynı zamanda aralıksız, sürekli bir
Tapusuz taşınmazlarda da, aynı çalışma alanı içinde zilyetlik olmalıdır.
bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru Bundan amaç, Zilyetliğin sürekli olarak devam etmesi ve
toprakta 100 dönüme kadar (40 ve 100 dönüm dahil) olan zilyetliğin zamanaşımı süresince kaybedilmemiş olmasıdır.
bir veya birden fazla taşınmaz bakımından zilyetliğin
ispatı özel bir sınırlamaya tabi tutulmamıştır. Zilyetlik, Eğer zilyetlik kesin ve sürekli olarak kaybedilirse, aralıksız
belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanlarıyla ispat 20 yıl zilyetlik şartı ortadan kalkmış olur.
edilebilir (KK 14 / 1). Zilyet şu veya bu sebeple, örneğin başka bir yere
Fakat, taşınmazın bu miktarların dışında kalan kısmının giderken, üçüncü bir şahısla kira gibi fer’i (dolaylı) zilyetlik
zilyedi adına tespit edilebilmesi için Kadastro Kanunu’nun ilişkisini kurarak gidebilir. Bu halde zilyetlik kaybedilmiş
14. maddesine göre, zilyetliğin ayrıca Kanunda belirtilen olmaz.
belgelerden birine dayandırılması gerekir. Aralıksız Zilyetlikte, doğrudan doğruya, yani dolaysız
zilyetlik şart değildir.
Buna örnek olarak verilebilecek belgelerden bazıları
şunlardır: TMK m. 713’ün aradığı zilyetlik, asli (malik gibi), fakat
dolaylı bir zilyetlik de olabilir.
 31.12.1981 veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları,
 Tasdikli irade suretleri ve fermanlar, Asli (malik gibi) zilyetliğin kaybedilip, yeniden kurulması
 Tasdiksiz tapu yoklama kayıtları, mümkündür.
 Evkaf idarelerinden tapuya devredilmemiş tasarruf Ancak, bu halde zilyetliğin kaybedildiği yıllarla eski
kayıtları. zilyetlikte geçen yıllar yeni zilyetlik süresine eklenemez.
Zilyetliğini başka delillerle ispat edebilen, fakat KK Zira zilyetlik kesin olarak kaybedilince ya da bundan
14/III’de sayılan belgelerden birine dayanamayan kimse, sürekli olarak vazgeçme (terk) iradesi açıklanınca, o ana
sadece sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü aşan kadar geçen zilyetlik süresi sona erer. Tekrar kurulan
kısım için zamanaşımından yararlanamaz. zilyetlik yönünden yeni bir süre işlemeye başlar.
Bu miktarı aşmayan bölüm için, KK 14/III’ deki Zilyetliği geçici olarak kaybetmek önemli değildir. Bu
belgelerden birine dayanamayan zilyet, diğer şartları haiz sebeple hastalık, seyahat, sel basması, arazinin geçici
ise, zamanaşımından yararlanabilir. olarak su altında kalması veya askerlik gibi sebeplerle
-60-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
taşınmazın bir süre fiili hakimiyet altında Sürenin hesaplanması, durması ve kesilmesi hakkında
bulundurulmaması, zilyedin zilyetliğini sona erdirmez Borçlar Kanunu’nun alacak zamanaşımına ait hükümleri
(TMK m. 976). uygulanır (MK 714).
Zilyet, zilyetliğini başkasına devrettiği takdirde, zilyetlik Olağan zamanaşımında yapılan açıklamalar burada da
kaybedilmiş olur. Bu durum, zilyetliğin iradi kaybıdır. geçerlidir. Bu bakımdan, olağanüstü zamanaşımının
Zilyet, zilyetliği bir başkasına devredebileceği gibi, böyle şartlarının ortadan kalkması halinde zamanaşımı kesilir.
bir devir olmaksızın, kesin olarak da terk edebilir. Örneğin, zilyetlik kaybedilirse veya taşınmaz olağanüstü
Zilyetliğin kaybının geçici bir kayıp olup olmadığı, her zamanaşımıyla edinilmeye elverişli olmaktan çıkarsa,
olayın özelliğine göre değerlendirilir. Bu değerlendirmeyi, zamanaşımı kesilmiş olur.
hâkim takdir yetkisini kullanarak yapar. (1) Şekli Şartlar:
Zilyetliğin geçici değil de, sürekli olarak kaybedildiğini,
bunu iddia eden kişi ispat eder. Şekli Şartlar
Zamanaşımının başında ve sonunda taşınmaza zilyet olan
kişinin bu durumu, aradaki süre içinde zilyetliğin
devamlılığı yönünden lehine bir karine teşkil eder (BGB § İtiraz Edilmemiş veya
Tescil Davası ve İlân İtirazın Yerinde
938). Örneğin, vergilerin devamlı olarak ödenmesinde
Görülmemiş Olması
durum böyledir.
Zilyedin iyiniyetli olması veya bir kazanma sebebinin (a) Tescil Davası ve İlan:
(hukuki sebebin) bulunması şart değildir. TMK m. 713’de
MK 713/III’e göre, “tescil davası hazineye ve ilgili kamu
süre bu sebeple 20 yıla çıkarılmıştır.
tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin
Olağan kazandırıcı zamanaşımıyla olağanüstü zamanaşımı mirasçılarına karşı açılır.”
arasındaki en önemli iki fark, zilyetlik süresi ile zilyedin
Taşınmazla ve zilyetlikle ilgili şartların yerine geldiğine
niyeti sorunlarıdır.
kani olan zilyet, mahkemeye başvurarak taşınmazın
Olağan zamanaşımında zilyedin iyiniyetli olması gerekir mülkiyetinin adına tescilini dava edecek, hasım olarak da
(MK m. 712). Oysa, MK m. 713’te böyle bir şart Hazineyi, ilgili kamu tüzel kişilerini veya tapuda malik
aranmamaktadır. görünen kişinin mirasçılarını gösterecektir.
IV. Zilyetliğin Yirmi Yıl Sürmüş Olması: “Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve
Zilyetliğin davasız ve aralıksız sürmesi gereken süre, yirmi ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve
yıldır. Fakat, bu sürenin mutlaka mülkiyeti kazanacak olan aralıklarla en az üç defa ilan olunur” (MK 713 / IV)
kişinin zilyetliğinde geçmesi zorunlu değildir. Son ilandan itibaren üç ay içinde, taşınmaza ve zilyetliğe
Her zilyet kendisinden önceki zilyetlerin zamanaşımıyla ilişkin şartların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden
kazanmaya elverişli zilyetlik sürelerini kendi zilyetlik bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının
süresine ekleyebilir (MK 996). Fakat, bunun için, zilyetliğin iddiası ispatlanmış olursa, hakim tescile karar verir.
önceki zilyetten sonrakine geçerli bir şekilde geçmiş Bu durumda “mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen
olması, yani sonraki zilyedin zilyetliği aslen değil, önceki koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur” (MK 713/V).
zilyedin rızasıyla devren kazanmış olması gerekir.
Böylece, olağanüstü zamanaşımıyla mülkiyet, hakimin
Bu kazanma, miras yoluyla olabileceği gibi, sağlar arası tescil kararıyla ya da tescille değil, olağanüstü
yapılan bir devirle de olabilir. zamanaşımıyla kazanmanın maddi şartlarının, yani
Son zilyet, sadece kendisinden önceki zilyedin değil, olağanüstü zamanaşımına elverişli bir taşınmazda yirmi
aralarında zilyetlik geçerli olarak nakledilmiş bulunan ve yıllık davasız ve aralıksız malik sıfatıyla zilyetlik şartlarının
zamanaşımından yararlanma şartlarını taşıyan diğer gerçekleşmesiyle, tescilden önce kazanılmış olmaktadır.
zilyetlerin sürelerinden de yararlanır. Bu bakımdan, hakimin tescil kararı yenilik doğuran değil,
Zamanaşımı, tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlarda, malik açıklayıcı bir karardır.
sıfatıyla zilyetliğin kurulmasından itibaren işlemeye Kararda, tescili istenen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve
başlar. yüzölçümü belirtilir ve karara uzmanlarca düzenlenen
Tapuda kayıtlı taşınmazlarda ise zamanaşımı, taşınmazın teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir (MK 713 / VII).
zamanaşımıyla kazanmaya elverişli hale gelmesi ve malik Henüz kadastro görmemiş yerlerde kadastro faaliyetleri
sıfatıyla zilyetlik şartlarının birleşmesi anından itibaren başlayıncaya kadar tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlarda
işlemeye başlar. mülkiyetin zamanaşımı yoluyla kazanılması da MK 713/
-61-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
1’e tabidir. andan itibaren kazanılmış sayılır.
Fakat KK 33 / III hükmü nedeniyle, KK 14’deki taşınmazın Yargıtay ise, olağanüstü zamanaşımıyla mülkiyeti kazanan
yüzölçümü ve zilyetliğin ispatına ilişkin sınırlamalar zilyedin kötüniyetli olması halinde, önceki malikin bundan
tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların mülkiyetinin ecrimisil isteyebileceğine hükmetmiştir. Yargıtayın
zamanaşımıyla kazanılmasında da uygulanacaktır. olağanüstü zamanaşımıyla kazanmanın geriye
Ayrıca, kadastrodan önce, tapulu taşınmazlarda olduğu yürüdüğünü kabul etmediği anlaşılmaktadır.
gibi, tapusuz taşınmazların olağanüstü zamanaşımıyla
edinilmesinde de genel hüküm niteliğindeki MK 713’ün Kadastro Yapılırken Uygulanan Hükümler
öngördüğü tescil davasının açılması ve MK 713’ün III, IV
3402 sayılı Kadastro Kanunu, kadastro esnasında,
ve V. fıkralarında öngörülen şartların aranması gerekir.
olağanüstü zamanaşımına dayanarak mülkiyetin nasıl
Böylece, hakkını itiraz süresi sonunda kaybedecek gerçek tespit edileceği konusunda tapulu taşınmazlar ile tapusuz
malikin bir ölçüde korunması da sağlanmış olur. taşınmazlar için ayrı hükümler koymuştur.
(b) İtiraz Edilmemiş veya İtirazın Yerinde Tapulu taşınmazların, kimin adına tescil edileceği
Görülmemiş Olması: hakkındaki esaslar Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinde
Tescil davasında itiraz, taşınmaza ve zilyetliğe ilişkin düzenlenmiştir. Bu madde gereğince, tapulu bir
şartların gerçekleşmediği konusunda olacaktır. Eğer, taşınmazın tapuda kayıtlı kimseden ya da bu kimsenin
taşınmaza ve zilyetliğe ilişkin şartlar gerçekleşmişse, mirasçılarından başka bir kimse adına tespit ve tescili için
mülkiyet tescil davasından önce kazanılmış olacağından, aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir.
itiraz edenin mülkiyet iddiasında bulunması artık Kadastrosu yapılacak taşınmaza tapuda kayıtlı kişi veya bu
mümkün değildir. kişinin mirasçılarından başka birisi zilyet bulunuyorsa,
Ancak itiraz eden, örneğin, taşınmazın olağanüstü kayıt sahibi veya mirasçılarının tapulama teknisyeni
zamanaşımıyla edinilmeye elverişli olmadığını veya huzurunda muvafakat vermeleri halinde, taşınmaz zilyet
zilyetliğin sadece on yıl malik sıfatıyla sürmüş adına tespit ve tescil olunur (KK 13 / Ba).
bulunduğunu ispat ettiği takdirde, zilyet mülkiyeti Kadastro Kanunu’nun 13. maddesinin son fıkrasında yer
kazanamaz. Bu durumda MK 713/VI’da şöyle bir imkan alan hükme göre, noter tarafından tespit ve tevsik edilen
öngörülmüştür: «Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada muvafakat beyanı veya noter tarafından düzenlenen satış
kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.» vaadi senedi de teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat
Hükmün bu ifadesinden, davalılar dışında da itiraz sayılır.
edeceklerin olabileceği anlaşılmaktadır. Kayıt sahibi veya kayıt sahibinin mirasçılarından başka biri
İtirazları kabul edilen davalıların zaten karşı dava yoluyla taşınmaza zilyet bulunuyorsa, bu kişi taşınmazı kayıt
aynı davada taşınmazın mülkiyetini kendi adlarına tescilini sahibi veya mirasçılarından veya bunların yetkili
istemeleri mümkündür. temsilcilerinden tapu dışı bir yolla, yani şekil dışında tüm
MK 713 / VI’ da davalı olmadığı halde itiraz edene de bu geçerlilik unsurları gerçekleşmiş bir işleme dayanarak
imkân tanınmıştır. edindiğini, bunların beyanıyla veya herhangi bir belgeyle
veya bilirkişi veya tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en
Ancak davalılar veya itiraz edenler adına tescile karar
az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla
verilebilmesi için, bunların itirazlarının dayandığı olguların
zilyet bulunduğu takdirde, taşınmaz onun adına tespit
yanısıra mülkiyet haklarını da kanıtlamış olmaları gerekir.
olunur (KK 13 / Bb).
Bu durumda itiraz eden olağanüstü zamanaşımı
Anayasa Mahkemesi’nin MK 713 / II’ye ilişkin, 17.3.2011
koşullarının kendisi bakımından gerçekleştiğini iddia
tarih ve 58 / 52 sayılı iptal kararı üzerine 6302 sayılı
ediyorsa, bunun kabul edilebilmesi için, maddi şartların
Kanunla KK 13 Bc’ de söz konusu karara uygun olarak
gerçekleşmiş olduğunu kanıtlaması gerekir.
gerekli değişiklik yapılmıştır.
KK 13/ Bc’ye göre, kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine
b. Olağanüstü Zamanaşımıyla Kazanmanın Hükmü: hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu
Şartların gerçekleşmesi üzerine, olağanüstü anlaşılamamış ise, taşınmazın mülkiyeti çekişmesiz ve
zamanaşımıyla mülkiyet kazanılınca, bu kazanmanın aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet
geriye etkili olup olmayacağı ve zamanaşımının başlangıç bulunan kimse adına tespit olunur.
tarihinden itibaren mülkiyetin kazanılmış sayılıp Tapusuz taşınmazların mülkiyetinin kimin adına tescil
sayılmayacağı tartışmalıdır. edileceğine ilişkin hükümler ise Kadastro Kanun’un 14.
Bir görüşe göre, mülkiyet, zamanaşımı süresinin başladığı maddesinde yer almaktadır.
-62-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Bu madde tapusuz taşınmazlar bakımından MK 713 / I’ bu miktarları aşan taşınmazlardaki zilyetliğin KK 14 / III’
deki şartların yanısıra, tescili istenen ve aynı kadastro deki belgelerden biriyle ispatı gerekir.
çalışma alanına giren bir veya birden fazla taşınmazın Burada imar ve ihya edilen taşınmazın mülkiyetinin
toplam yüzölçümünün sulu toprakta 40, kuru toprakta zamanaşımıyla kazanılması söz konusu olduğundan,
100 dönümü aşması halinde, zilyetliğin Kanunda sayılan kadastrodan önceki edinmelerde olduğu gibi,
belge veya kayıtlardan biriyle de ispatını aramaktadır. kadastrodan sonra imar ve ihya yoluyla taşınmazın
Her biri diğerinin rızasıyla zilyetliği kazanmış olan önceki mülkiyetinin kazanılmasında da KK 14 ile MK 713 birlikte
zilyetlerin zilyetliği zamanaşımıyla kazanmanın şartlarına dikkate alınarak, MK 713 / III vd. daki dava ve itiraza
uygun ise, şimdiki zilyet bunların zilyetlik sürelerini de ilişkin hükümler de uygulanacaktır.
kendi süresine ekleme hakkına sahiptir. Ancak, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı
Kadastro Kanunu, gerek tapuya kayıtlı taşınmazların, alanlarda kalan taşınmaz mallarda KK 17 uyarınca imar ve
gerek tapusuz taşınmazların mülkiyetinin olağanüstü ihya yoluyla mülkiyet kazanılamaz (KK 17 / II).
zamanaşımına dayanılarak yapılan tescilinde MK 713’den
farklı olarak ilan yapılması, itiraz süresi geçmesi ve
1515 Saylı Tapu Kayıtlarından Hukuki Kıymetlerini
mahkemeden hüküm alınması şartlarını aramamaktadır.
Kaybetmiş Olanların Tasfiyesine Dair Kanun:
Mülkiyet, kadastro teknisyeni tarafından Kanun’un 13
MK 713 / VIII’de, «Özel kanun hükümleri saklıdır»
veya 14. maddeleri uyarınca yapılan tespite dayanılarak
denilmiş, KK 23’de de Medeni Kanun ile diğer kanun
tescil edilecektir.
hükümleri saklı tutulmuş olduğundan, 1515 sayılı Kanun
Ancak yapılan tespite KK 9 uyarınca itiraz edilerek veya KK üzerinde de durulması gerekmektedir.
11’deki ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava
Ülkemizde eski hukuk zamanında tapuya kaydı yapılmış,
açılarak tescilin yapılması önlenebilir.
fakat tapu sicili dışında el değiştirmiş olan çok sayıda
Kadastro sırasında yapılan tesciller aleyhine, kadastro taşınmaz vardır.
tutanağının (tespitin) kesinleştiği tarihten itibaren on yıl
2 Haziran 1929 tarihli ve 1515 sayılı Kanun, tapuda kayıtlı
içinde kadastrodan önce mevcut olan sebeplere
olup da, tapu sicili dışında el değiştirmiş olan bu
dayanılarak dava açılması da mümkündür (KK 12 / III).
taşınmazların zilyetlerine bir zamanaşımından yararlanma
Kadastro Kanunu, zilyede tanımış olduğu hakların, imkânı tanımıştır.
kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin aleyhine açılan
Kanun’un 1. maddesi şu hükmü koymuştur: “Tapu
davalarda, zilyet tarafından def’i olarak ileri sürülebilmesi
dairelerinde mukayyet olup da gayrı resmi surette aharın
imkanını hükme bağlamıştır (KK 33 / IV).
mülkiyetine geçen ve Kanunu Medeninin meriyeti tarihine
Kadastrodan Sonra İmar ve İhya Yoluyla Kazanma: kadar musakkaf ve bu hükümde bulunan bağ ve bahçe
Kadastrosu tamamlanmış yerlerde, imar ve ihya söz veyahut arsaların onbeş, diğer arazinin on sene malik
konusu olduğu takdirde, esas itibarıyla KK 33 / III’ de sıfatıyla, nizasız ve hüsnüniyetle tasarrufu altında
kadastro dışında da uygulanacağı hükme bağlanmış olan bulunduranları zilyetleri namına tapu dairesince tescil ile
KK 17 uygulanır. tapu senetleri verilir. Şu kadar ki, kayıt tarihinden itibaren
Buna göre, orman sayılmayan, devletin hüküm ve üç sene zarfında alakadarların mahkemeye müracaatla
tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis birinci fıkradaki iktisap sebepleri aleyhine dava açmağa
edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya selahiyetleri vardır.”
edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar KK Böylece Kanun, zilyetlik durumunu inceleyerek tescili
14’deki kazandırıcı zamanaşımı şartları gerçekleşmiş ise, yapma yetkisini tapu dairelerine tanımıştı.
imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Fakat bu durum, 14. 5.1950 tarihli ve 5519 sayılı Kanun ile
hazine adına tespit edilir (KK 17). değiştirilmiş, tescile zilyedin talebi üzerine hakimin karar
Kadastrodan sonra imar ve ihya edilen taşınmazın vermesi kabul edilmiştir.
mülkiyetinin kazanılabilmesi için, imar ve ihya eden
kimsenin (veya haleflerinin) taşınmazda imar ve ihyanın
Taşınmaz Mülkiyetinin Kaybı
tamamlandığı tarihten itibaren en az yirmi yıldan beri
çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliğini Taşınmaz mülkiyetinin kaybı, mülkiyet hakkının sona
sürdürmüş olması aranacaktır. ermesini ifade eder.
Aynı çalışma alanı içinde imar ve ihya edilen arazinin sulu Taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkının kaybı, esas
toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan itibariyle terkinle ve terkinden önce kayıp, mutlak ve nispi
miktarındaki zilyetlik her türlü delille ispat edilebilecek; kayıp şeklinde gruplandırılmaktadır.

-63-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmaz mülkiyetinin terkinden önce kaybına örnek üzerindeki mülkiyet sona ermemekte, yani taşınmaz
olarak, taşınmazın deprem sonucu su altında kalarak sahipsiz duruma gelmemekte, sadece el değiştirmektedir.
tamamen yok olmasını gösterebiliriz. Taşınmaz mülkiyetinin nispi kaybında, o zamana kadar
Taşınmaz mülkiyetinin terkinle sona ermesine örnek malik olan kişi mülkiyeti kaybederken, bir başkası onu
olarak da, terk suretiyle mülkiyet hakkına son verilmesini kazanmaktadır.
gösterebiliriz. Çünkü taşınmaz mülkiyeti ancak terkin Bu durumda, mülkiyetin yeni malike geçmesi için tescil
edilmek suretiyle terk edilebilir. gerekliyse, mülkiyet yapılan tescille sona erer.
Taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakkının kaybı doktrinde Eğer yeni malik mülkiyeti tescilden önce kazanıyorsa, bu
yapılan ikili ayırım; takdirde mülkiyetin yeni malike geçmesiyle birlikte, o
 Taşınmaz Mülkiyetinin Mutlak Kaybı zamana kadar malik olan kimse de mülkiyeti kaybetmiş
 Taşınmaz Mülkiyetinin Nispi Kaybı olur.
MK 717/II, kamulaştırma halinde mülkiyetin ne zaman
1. Taşınmaz Mülkiyetinin Mutlak Kaybı: sona ereceğinin belirlenmesini özel kanunlara bırakmıştır.
Bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı terk ya da Kamulaştırma Kanunu’na göre malik kamulaştırmaya razı
taşınmazın tamamen yok olmasıyla mutlak olarak sona olduğu hallerde, tescil isteminde bulunarak taşınmazın
erer (MK 717 / 1). İdare adına tescilini sağlar (m. 8 / VI).
Taşınmazın su baskını veya deprem sonucu sürekli olarak Mülkiyet tescille idareye geçer.
su altında kalması durumunda taşınmaz yok olur, Malik kamulaştırmaya razı değilse, mülkiyet İdareye
üzerindeki mülkiyet hakkı, hatta diğer haklar da sona mahkemece verilen tescil kararıyla geçer (m. 25 / 1).
erer. Her iki durumda da, İdarenin mülkiyeti kazandığı an,
Taşınmazın yok olması durumunda, TST 67 / 1’e kıyasen, malikin mülkiyet hakkı da sona erer.
tapu kütüğündeki sayfa kapatılır.
Eğer taşınmaz kısmen yok olmuşsa, TST 65 / 1’e kıyasen Taşınmaz Mülkiyetinin Kaybı
sadece yüzölçümüne ilişkin kayıt düzeltilir.
Nisbi Mutlak
Malikin mülkiyet hakkını terk etmesi de mülkiyeti sona
erdirir. Devren Kamulaştırma Taşınmazın Terk
Terk, malikin tek taraflı, mülkiyet hakkından feragat yok olması (tasarruf
ettiğine ilişkin bir irade beyanıyla gerçekleşir. yetkisi
olmalı, terk
Bu irade beyanı terkin isteminin içeriğinde tapu beyanı ve
müdürüne yöneltilir ve bir tasarruf işlemi niteliğindedir. terkinin
Bu bakımdan, terk beyanında bulunan kişinin tasarruf yapılması)
yetkisine sahip olması gerekir.
Tapu sicilinde yolsuz bir tescille malik görünen kişinin terk
beyanı mülkiyet hakkını sona erdirmez. TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KAPSAMI (25.Hafta)
Malikin terk beyanından başka, bu beyana dayanılarak Medeni Kanun’un 718. maddesi, Taşınmaz Mülkiyetinin
tapu kütüğünde mülkiyete ilişkin tescilin terkin edilmesi Kapsamını belirtmektedir. Bu maddeye göre; “arazi
de gerekir. Bundan sonra taşınmaz işgale elverişli bir üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde,
taşınmaz durumuna girer. üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu
mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak
Terk sonucu sadece mülkiyet hakkı sona erer; taşınmaz üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.”
üzerindeki diğer ayni haklar varlığını korur. Fakat, terkle
eşyaya bağlı borcun da sona ereceği, ancak doğmuş olan MK 718’in kenar başlığında, genel olarak Taşınmazlardan
borçlardan sorumluluğun süreceği kabul edilmektedir. söz edilmektedir. MK 718’in madde metninden açıkça
anlaşıldığına göre, MK m. 704’te Taşınmaz Mülkiyetinin
Tapusuz taşınmazlarda, mülkiyet tescil edilmedikçe
konusu olarak sayılan şeylerden sadece Arazideki
malikin bu hak üzerinde tasarruf etmesi mümkün mülkiyetin kapsamı üzerinde durulmaktadır.
olmadığında, terk de mümkün değildir.
Gerçekten, Taşınmaz sayılan Bağımsız ve Sürekli Haklar
üzerindeki mülkiyet hakkının kapsamı, yüklü taşınmazın
2. Taşınmaz Mülkiyetinin Nispi Kaybı: tapu kütüğündeki sayfasına irtifak hakkı olarak yapılmış
Taşınmaz mülkiyetinin nispi kaybında, taşınmaz tescile tabidir. Çünkü Taşınmaz olarak işlem gören
-64-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Bağımsız ve Sürekli Haklar nitelik bakımından birer memurlar tarafından düzenlenen ve geometrik esaslara
devredilebilir Kişisel İrtifak Hakkıdır. dayanan Planlarla ve Arazi üzerine konulmuş işaretlerle
Kat mülkiyetine tabi bağımsız bölümler ise, Kat Mülkiyeti belirlenir. Arazi, sınır işaretleriyle komşu Arazilerden
Kanunundaki kurallara tabidir. ayrılmış olur. Bu işaretler, Arazinin köşelerine çakılan
kazıklar veya dikilen ağaçlar ya da Arazinin etrafına dizilen
Bu durumda, Medeni Kanunumuzun Taşınmaz
taşlarla sağlanır. Bazen de bir tepe veya bir dere yatağı iki
Mülkiyetinin Kapsamı hakkındaki hükümleri ve bundan
Arazi arasında doğal sınır oluşturabilir.
sonra yapılacak açıklamalar sadece Arazi üzerindeki
mülkiyete yöneliktir. Plana göre belli olan sınır ile Arazi üzerindeki işaretlerin
gösterdiği sınırın birbirini tutmaması mümkündür.
Taşınmaz Mülkiyetinin Kapsamını üçe ayırmak gerekir:
Bu durumda, Plana göre belirlenen sınırın doğru olduğu
 Taşınmaz Mülkiyetinin Yatay Kapsamı
karine olarak kabul edilir (MK 719 / II). Çünkü, arz üzerine
 Taşınmaz Mülkiyetinin Dikey Kapsamı
konulan işaretler insan eliyle veya doğa olayları sonucu
 Taşınmaz Mülkiyetinin Madde İtibarıyla Kapsamı kolaylıkla yer değiştirebilir.
Oysa, Tapu Sicilinin Asli Unsurları arasında yer alan
Arazi üzerindeki mülkiyet öncelikle, o Arazinin sınırları Planlar üzerinde değişiklik yapmak çok zordur.
içinde kalan toprak yüzeyini kapsar. Buna Taşınmaz
Plan ile arz üzerindeki işaretlerin birbirini tutmaması
Mülkiyetinin Yatay Kapsamı denir.
durumunda, Plandaki sınırın asıl olacağı kuralı, yetkili
Öyleyse, mülkiyetin kapsamını belirlemek için her şeyden makamlarca Heyelan Bölgesi olduğu belirlenen yerlerde
önce o mülkiyete konu oluşturan Arazinin sınırlarını uygulanmaz (MK 719 / II).
belirlemek gerekir.
Bir Arazinin sınırları belirsiz ise, MK 720’ye göre, komşu
Sınırları belirlenen toprak parçası üzerindeki mülkiyet Arazi malikleri birbirlerinden Planın düzeltilmesi veya arz
sadece onun yüzeyini kapsamaz. üzerine işaretler koymak suretiyle sınırın belirlenmesine
MK 718 /1’e göre bu mülkiyet, toprak yüzeyi üzerindeki katkıda bulunmasını talep etme hakkına sahiptir.
hava ile altındaki arz katmanlarının bir kısmını da Sınırın belirsiz olduğu hangi durumda kabul edilir?
kapsamaktadır. Bu da Taşınmaz Mülkiyetinin Dikey Komşular arasında, Arazi üzerindeki sınır işaretlerinin
Kapsamıdır.
kaybolmuş, yer değiştirmiş, hiç sınır işareti konulmamış
Enine, boyuna ve derinlemesine kapsama alanı belirlenen veya plandaki sınırın yanlış olduğu konusunda görüş birliği
mülkiyetin, bu alan içinde yer alan şeylerden neleri mevcut ya da komşular arasında sınır anlaşmazlığı
kapsamına alacağı konusu da Taşınmaz Mülkiyetinin bulunuyor fakat hiçbiri bu konuda bir kanıt getiremiyor
Madde İtibarıyla Kapsamına ilişkindir. ise, Sınırın Belirsiz olduğu kabul edilir.
1. Taşınmaz Mülkiyetinin Yatay Kapsamı: Bu durumda ne yapılmalıdır?
Taşınmaz Mülkiyeti yatay olarak, Arazinin sınırları içinde Bu durumda, komşu maliklerden birinin istemi üzerine,
kalan toprak yüzeyinin tamamını kapsar. diğer komşu taşınmaz maliki, sınırın belirlenmesi için
MK 719/ 1’e göre, “taşınmazın sınırları, tapu planları ve gerekli işbirliğinde bulunmakla yükümlüdür.
arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.” Bu yükümlülüğün hukuki niteliği nedir?
Bu hüküm, kadastrosu yapılmış taşınmazları dikkate Bir komşunun, diğerine karşı sınırın belirlenmesi
almaktadır. konusundaki bu yükümlülüğü Kanundan Doğan bir Eşyaya
Oysa, bugün ülkemizde miktarı çok az da olsa kadastrosu Bağlı Borç niteliğindedir.
yapılmamış olan, hatta Tapu Sicilinde hiç kaydı Eğer Plandaki sınır yanlış ise, bu yanlışlık ya komşu
bulunmayan taşınmazlar vardır. maliklerin rızasıyla düzeltilir ya da yanlışlık lehine olduğu
Bu bağlamda, Taşınmazların Sınırlarının Belirlenmesi için komşu malik rıza göstermediği takdirde, bu
konusu incelenirken, yalnız kadastrosu yapılmış Tapulu yanlışlıktan dolayı ayni hakkı zedelenen malik, MK 1025’e
Taşınmazların değil, kadastrosu yapılmamış yerlerdeki dayanarak Planın Düzeltilmesini dava edebilir.
Tapulu ve Tapusuz Taşınmazların da dikkate alınması Plan düzeltilmeden komşu taşınmaz maliki değişirse ne
gerekmektedir. olur?
Kadastrosu Yapılmış Olan Taşınmazlarda Sınır: Bu durumda, yeni malik iyiniyetliyse, yani sınırdaki
Kadastrosu yapılmış olan taşınmazlarda sınırın yanlışlığı bilmiyorsa ve bilebilecek durumda değilse, artık
belirlenmesi MK 719 hükmüne tabidir. Planının Düzeltilmesi talep edilemez.
MK 719 / 1’e göre, bu taşınmazların sınırı, yetkili Çünkü, Planda gösterilen sınır kaydına dayanarak
-65-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
iyiniyetle ayni hak kazanan üçüncü kişilerin edinimi MK gayrimenkul mallarda eskiden beri malum ve muayyen
1023 uyarınca korunacaktır. olan hududa itibar olunur.»
Komşu malik değişmemiş olsa bile, kadastro Aslında bu hüküm soruna çözüm getirmekten uzaktır.
tutanaklarıyla belirlenen sınırlandırmaya, tutanağın Çünkü, Tapu Kayıtlarında, taşınmazların sınırları çoğu
kesinleşme tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra, zaman «şarken Ahmet veresesi», «garben kuru dere»,
kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz «şimalen Hüseyin oğlu Mehmet tarlası», «cenuben sivri
olunamaz ve dava açılamaz (KK 12 / III). kaya» gibi ifadelerle gösterilmiş olduğu için, sınırın
*Sınırın belirlenmesi için Arazi üzerine sınır işaretleri belirlenmesi çok güç olmaktadır.
konulması gerektiği takdirde, Arazi Malikinin işbirliği Bu tür taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu uyarınca
talebine komşu malik uymaz ve yardım borcunu yerine kadastrosu yapılırken sınırın ne şekilde tayin edileceği
getirmezse ne olur? konusunda, Kadastro Kanunu’nun 20. ve 21.maddesi özel
*Bu durumda, talepte bulunan, gider payı karşı taraftan hükümler koymuştur.
alınmak üzere Arazide sınırın işaretlenmesine karar Ancak aynı Kanunun 33. maddesinin II. fıkrasına göre,
verilmesi için bir Eda Davası olan Sınırlandırma Davasını sözü geçen 20.madde hükmü kadastro dışında da
açmalıdır. uygulanacağından, kadastro yapılmamış yerlerdeki tapulu
MK 720’ye dayanan Sınırın Belirlenmesi konusundaki bu taşınmazlarda sınırların belirlenmesi bu hükümlere tabi
yükümlülük, bir Arazinin etrafının kapatılması, sınırlıkla olmaktadır.
çevrilmesi zorunluluğu ile (MK 749) karıştırılmamalıdır.
MK 720, sınırın belirlenmesine ilişkin bir hükümdür. Tapusuz Taşınmazlarda Sınır:
Köşelere birer işaret konulması, örneğin birer demir kazık Tapusuz taşınmazların sınırının ne şekilde belirleneceği
çakılmasıyla bu yükümlülük yerine getirilmiş olur. konusuna gelince, bu konuda bir hüküm
Oysa, MK 749’daki Sınırlık Koyma Yükümlülüğü sınır belli bulunmamaktadır.
olsa da mevcuttur ve Arazinin çit, parmaklık, duvar gibi Tapusuz taşınmazın dört tarafındaki komşu taşınmazlar
sınırlıklarla kapatılmasını gerektirir. tapulu ise, tapulu taşınmazların sınırlarına göre tapusuz
Sınırlık Koyma Yükümlülüğü, kamu yararıyla ilgili bir taşınmazın sınırının belirleneceği kabul edilmektedir.
yükümlülüktür. Komşu taşınmazlar da tapulu değil, fakat komşular
Malik bunu yerine getirmezse, Kamu Hukuku yaptırımları sınırların belirlenmesi konusunda uyuşabiliyorlar ise, yine
ile karşılaşır. sorun yoktur.
Komşu malikler arasında sınır konusunda bir anlaşmazlık Eğer komşular anlaşamıyorlarsa, bu durumda sınır, varsa
bulunuyor, fakat maliklerden hiçbiri belli bir sınıra kadar taşınmazlarla ilgili belge, tanık veya bilirkişi beyanı gibi
kendi mülkiyet hakkını kanıtlayamıyorsa, bu durumda çeşitli deliller mahkeme tarafından değerlendirilmek
sınırın belirlenmesi için açılması gereken dava, Sınır suretiyle belirlenir.
Ayırdetme Davasıdır. Kadastro sırasında sınırların belirlenmesi konusunda KK 7
Bu davada, Mahkeme, yenilik doğuran bir kararla sınırı vd. hükümleri uygulanır.
belirler.
Bu dava, sınırı belirleme yükümlülüğü ile ilgilidir ve 2. Taşınmaz Mülkiyetinin Dikey Kapsamı:
taşınmazlar plana bağlandıkça önemini kaybetmiştir.
Taşınmaz Mülkiyetinin Dikey olarak Kapsam Alanı, MK
Fakat, Planı yerine uygulayarak sınırları belli etme imkânı 718 / I’ de şöyle ifade edilmektedir: «Arazi üzerindeki
bulunmadığı hallerde, sınırın belirlenmesi için yine de söz mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki
konusu davadan yararlanılabilecektir. hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar.»
Eğer komşu maliklerden biri kendi mülkiyet hakkının daha Bu hükme göre, malikin mülkiyet hakkı Arazi üzerindeki
ilerideki bir sınıra kadar uzandığını ileri sürüyor ve elinde hava boşluğunu ve altındaki toprak tabakasını da kapsar.
bu iddiasını kanıtlayabilecek delili de bulunuyorsa, o, hem
Mülkiyetin kapsadığı bu alanın bir sınırı vardır. O sınır da,
sınırın belirlenmesini istemeli, hem de İstihkak talebinde
malikin kullanmasında yarar olması ölçüsüdür.
(MK 683 / II) bulunmalıdır.
Mülkiyet hakkının dikey kapsamı, malike, mülkiyet
Kadastrosu Yapılmamış Olan Tapulu Taşınmazlarda Sınır:
hakkına ait olumlu ve koruyucu yetkilerden her ikisini de
Bu taşınmazlarda sınırın nasıl belirleneceği konusu, Tapu sağlar.
Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre, malik Arazisinin üzerinde istediği yapıyı
Bu hükme göre: «Plan ve resmi mesahaya istinat etmeyen
-66-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
(inşaatı) yapabilir, istediği ağaçları ve bitkileri dikebilir, mülkiyetin yatay ve dikey kapsam alanı içinde bulunan
Arazinin altında da dilediği kazıları yapma, su, gaz, elektrik mallardan, bu mülkiyete tabi olanları ifade eder.
boruları geçirme yetkisine sahiptir. Öncelikle, MK 684’e göre, Arazinin bütünleyici parçası
Ayrıca malik, Arazisinin altına ve üstüne başkalarınca olmanın bütün şartlarını taşıyan mallar, Arazinin
yapılacak saldırıları önleme yetkisine de sahiptir. mülkiyetine tabidir.
Örneğin, Arazinin üstünden geçirilen bir telin Fakat Medeni Kanun, 684. maddede aranan şartlarla bağlı
kaldırılmasını malik mülkiyet hakkının koruyucu yetkisiyle olmaksızın, Arazi üzerindeki Yapıların, Bitkilerin ve
sağlayabilir (MK 683 / II). Kaynakların da, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere, o
Malik Arazi üzerindeki hava ve altındaki toprak Arazi üzerindeki mülkiyetin kapsamına girdiğini
katmanlarında sınırsız bir kullanma yetkisine sahip belirtmektedir (MK 718 / II).
değildir. Yapılar (Kavram):
MK 718 / 1, malikin mülkiyet hakkının dikey kapsamını MK 718/ II gereğince, arazinin mülkiyeti, o arazideki
«kullanılmasında yarar olduğu ölçü» ile sınırlamaktadır. yapıları da kapsar.
Bu bağlamda, malik, mülkiyet hakkını kullanmakta yararlı Burada Yapıdan ne kastedilmektedir?
olabilecek ölçüyü aşan yapı veya kazı yapamaz. Bunu anlamak için MK 718 hükmünün yanısıra, MK 728
Yapının veya kazının yararlı olabilecek ölçüyü aşıp hükmünü de dikkate almak gerekir. MK 728’e göre:
aşmadığı, her somut olayda malikin korunmaya değer bir «Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması
kullanma yararının bulunup bulunmadığına göre amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve
belirlenecektir. benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir. Bu tür
Malikin korunmaya değer yararı, malvarlığına ilişkin, yapılar, taşınır mal hükümlerine tabi olur ve tapu
estetik veya bilimsel olabilir. kütüğünde gösterilmez.»
Bunun belirlenmesinde şu kriterler esas alınır: Arazinin Maddenin kenar başlığında bu tür hafif yapılar için
niteliği, malik tarafından kullanılış biçimi ve Dürüstlük «Taşınır Yapı» ifadesi kullanılmıştır.
Kuralı. Taşınır Yapının mülkiyeti, üzerinde bulunduğu Arazinin
Bu çerçevede konuya ilişkin değişik örnekler verilebilir. mülkiyetine tabi değildir.
Örneğin, malik Arazisi üzerine ekonomik yarar sağlamak Taşınır Yapı, MK 718 / II’de belirtilenin aksine, yapanın
üzere, imar kuralları elverdiği kadar çok katlı bir bina mülkiyetine tabi olur ve bu tür yapıya Taşınır Mülkiyetine
yapabilir. ilişkin hükümler uygulanır.
Yine, Arazide bir radyo istasyonunun verici anteni için Arazi maliki kendi arazisinde bu tür bir yapı yapsa dahi
yüksek yapı yapılması mülkiyetin kapsamı içinde sayılır. sonuç değişmez.
Oysa, yakındaki hava alanına inecek uçakların geçişini Bu yapı, o kimsenin taşınmazındaki mülkiyetin kapsamına
güçleştirmek için dikilen ucu çengelli uzun direkler, girmez, taşınır mal olarak ayrı bir mülkiyet konusu olur.
mülkiyet hakkının kapsamı içinde Bir yapının hangi hallerde Taşınır Yapı sayılacağı
değerlendirilmemektedir. konusunda, MK 728’de belirtilen ölçüt, yapının, yapılırken
Malik, arazi üzerindeki hava ile altındaki toprak kalıcı olmasının amaçlanmamasıdır.
katmanlarından oluşan ve mülkiyet hakkını kullanmakta Bir yapının kalıcı amaçla yapılıp yapılmadığının önemli bir
yararı bulunmayan alanın başkaları tarafından ölçütü ise, onu yapanın iradesidir. Bu irade bazı
kullanılmasına engel olamaz. olgulardan çıkarılabilir.
Bu bağlamda malik, uçakların yüksekten arazisi üzerinden Yapının toprakla olan bağlılık derecesi, yapıda kullanılan
geçmesine katlanmak zorunda kalır. malzemeler, yapının özgülendiği amaç, bu iradenin
Oysa, malik, arazisi üzerinden bir havai hat geçirilmesine belirlenmesinde yararlanılan olgulardır.
engel olabilir. Bu olgulardan yapının kalıcı amaçla yapılıp yapılmadığını
Aynı şekilde, malik arazinin çok altından bir tünel anlamak mümkün olur.
geçirilmesine engel olamazken, arazi yüzeyine yakın Örneğin, panayır için tahtadan yapılan bir baraka, bir
yerden bir su borusu geçirilmesine karşı çıkabilir. kahvede bowling oyunu için yapılan pist, inşaat için
kurulan prefabrik şantiye binasının kalıcı olmak amacıyla
yapılmadığı kabul edilir.
3. Taşınmaz Mülkiyetinin Madde İtibarıyla Kapsamı:
Çünkü bu örneklerde yapı ile arz arasında sıkı bir bağlılık
Taşınmaz mülkiyetinin madde itibarıyla kapsamı,
yoktur.
-67-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Oysa, bir çiftlikte tuğla ve kerpiçle yapılan ahır kalıcı Fakat, bir kimseye ait malzemenin başkasına ait Arazideki
amaçla yapılmış sayılır. Yapıda kullanılması geçerli bir hukuki ilişkiye, örnek
Olguların yapının geçici amaçla yapıldığını göstermesi olarak, bir sözleşmeye (eser, vekâlet vs.) dayanıyorsa,
durumunda, aksini iddia eden, iddiasını ispat etmelidir. malzemenin mülkiyetindeki değişiklik karşısında tarafların
karşılıklı hak ve borçları o hukuki ilişkiye ait hükümlere
Eğer yapı ile arz arasında sıkı bir bağlılık varsa, bu
tabidir.
durumda yapıyı yapanın kalıcılığı arzu etmemiş olduğu, bu
nedenle yapının taşınır yapı sayılması gerektiği iddiası Eğer böyle bir hukuki ilişkiye dayanılmaksızın bir kişinin
dinlenemez. malzemesi başkasına ait Arazideki Yapıda kullanılmışsa,
tarafların hangi haklara sahip oldukları MK m. 722- 724
Bunun nedeni, bu tür yapının artık MK 684 anlamında
hükümlerine göre belli olur. Bu hali «Haksız Yapı» olarak
bütünleyici parça niteliğini almış olmasıdır.
ifade etmek gerekir.
Yapıyı yapanın iradesi, yapı ile toprak arasındaki bağlılığın
Medeni Kanun, Arazi Malikinin başkasının malzemesi ile
çok sıkı olmaması halinde önem taşır.
kendi Arazisine, Malzeme Malikinin başkasının arsasına
Arz ile bağlılığın kurulduğu sırada bütünleyici parça veya bir Üçüncü Kişinin başkasının malzemesi ile yine
niteliğini kazanmış olan yapının, sırf özgüleme amacının başkasının Arazisine Haksız Yapı yapması halinde
sonradan değişmiş olmasıyla Taşınır Yapı haline geldiği tarafların hukuki durumlarını kapsayacak şekilde bir
kabul edilemez. düzenleme kabul etmiştir.
Örneğin, tek katlı ev olarak kullanılan bir yapının Haksız Yapıyı şu şekilde tanımlamak mümkündür:
sonradan aynı arsadaki inşaatın şantiye binası olarak
Bir kimsenin, Başkasının Malzemesini kendi Arazisindeki
kullanılması böyledir.
Yapıda, Kendi Malzemesini Başkasının Arazisindeki Yapıda
Oysa, baştan kalıcı olması amaçlanmamış bir yapının, veya Başkasının Malzemesini Başkasının Arazisindeki
özgüleme amacı değiştirilip kalıcı olmasının amaçlanması Yapıda kullandığı ve taraflar arasında buna imkân veren
sonucu Taşınır Yapı niteliğini kaybetmesi mümkündür. geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı takdirde, yapılan
Örneğin, festival etkinlikleri için yapılmış olan barakanın yapı, Haksız Yapıdır.
sonradan konser salonu olarak kullanılması böyledir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, Haksız Yapı üç şekilde
Taşınır Yapı niteliği bulunmayan, kalıcı olmak amacıyla ortaya çıkabilir:
yapılmış olan Yapı, arazinin bütünleyici parçası sayılır ve 1)Yapı Malikinin Başkasının Malzemesini Kendi
arazinin mülkiyetine tabi olur. Bu, «Üst Toprağa Tabidir» Arazisindeki Yapıda Kullanması (Yapıyı Arazi Malikinin
şeklinde ifade edilir. Yaptırmış Olması)
MK 718/II anlamında «Yapı» dan kasıt, sadece binalar 2) Yapı Malikinin Kendi Malzemesini Başkasının
değildir. Bu bağlamda Yapıya, teknik kullanılarak arazinin Arazisindeki Yapıda Kullanması (Yapıyı Malzeme Sahibinin
üstüne ve altına bağlanan her şey, köprüler, elektrik Yaptırmış Olması)
direkleri, demiryolu, toprağın altında yapılan sığınaklar da
3)Üçüncü Bir Kişinin Başkasının Malzemesini Başkasının
girer.
Arazisindeki Yapıda Kullanması (Yapıyı Bir Üçüncü Kişinin
Yaptırmış Olması)
Bir yapının Haksız Yapı olması durumunda da yapı
HAKSIZ YAPI üzerindeki hak durumu değişmez. Çünkü, bu durumda da
Yapıyı bizzat Arazinin Maliki kendi malzemesi ile yaparsa yapı Arazinin bütünleyici parçası olacaktır. (MK 722 /1)
Yapının Arazinin Mülkiyetine tabi olması bir uyuşmazlığa Bu nedenle, üzerinde Arazi Malikinin mülkiyet hakkı
yol açmaz. Oysa, Yapıda kullanılan malzemenin başkasına doğacak ve sonuçta, yapıda kullanılan malzemenin sahibi,
ait olması çözülmesi gerekli bir takım meseleler ortaya malzeme üzerindeki hakkını kaybedecektir.
çıkarır. Yapıyı yaptıran, ister arazinin maliki, ister malzemenin
Gerçekten, Yapının yapılması ile bunun mülkiyeti Arazi sahibi, isterse bir üçüncü kişi olsun; ister iyiniyetli, ister
sahibine ait olmakta ve sonuçta, Yapıda kullanılan kötüniyetli olsun, sonuç aynıdır.
malzemenin maliki, malzemesi üzerindeki hakkını Eğer bir kimseye ait malzemenin başkasının mülkiyetinde
kaybetmektedir. olan arazideki yapıda kullanılması geçerli bir hukuki
Yapıyı yapan ister Arazinin Maliki, ister Malzemenin ilişkiye, (örneğin, bir eser sözleşmesine) dayanıyorsa,
maliki, isterse bir üçüncü kişi olsun, yapının yapılması malzemenin mülkiyetindeki değişiklik nedeniyle,
ister haklı, ister haksız olsun, daima bu sonuç ile tarafların karşılıklı hak ve borçları, o hukuki ilişkiye ait
karşılaşacaktır. hükümlere tabidir.
-68-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
1. Yapıyı Arazi Malikinin Yaptırmış Olması: şartının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Arazi maliki kendi arazisinde yaptırdığı yapıda haksız Malzeme Sahibi, malzemenin sökülmesi talebini Yapıyı
olarak başkasına ait malzemeyi kullanmışsa, malzeme yaptıran Arazi Maliki ile külli haleflerine karşı kullanabilir;
sahibi için üç hak söz konusu olabilir: Yapının yapılmasından sonra Arazinin mülkiyetini
*Malzemenin sökülerek geri verilmesini istemek kazanmış olan kişilere karşı kullanamaz.
*Malzemeye karşılık tazminat istemek Malzeme sahibi, malzemenin sökülmesini talep etmediği
veya talep hakkına sahip bulunmadığı takdirde, Arazi
*Arazinin mülkiyetinin kendisine geçirilmesini istemek
Malikinden tazminat talep etme hakkına sahiptir (MK
Eğer, yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli ise, o da 723).
arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine geçirilmesini
isteyebilecektir.
b. Malzeme Sahibinin Tazminat Talebi:
a. Malzeme Sahibinin Malzemenin Sökülüp Geri
Verilmesi Talebi: Malzemenin sökülerek geri verilmemesi halinde,
malzeme sahibinin Arazi Malikinden isteyebileceği
*Yapı, malzeme sahibinin rızası olmaksızın yaptırılmış ve
tazminat, Arazi Malikinin yapıyı yaptırırken iyiniyetle
malzemenin sökülmesi de aşırı zarara yol açmıyorsa,
davranmış olup olmamasına göre değişir.
malzeme sahibi, malzemenin sökülüp kendisine
verilmesini isteyebilir (MK 722 /II). Arazi Maliki, malzemenin başkasına ait olduğunu bilmiyor
ve bilmesi gerekmiyorsa, malzemenin başkasına ait
*Malzeme yapının bütünleyici parçası durumunda
olduğunu bilmekle beraber, bunu kullanması konusunda
olduğundan, kişisel bir talep niteliğinde olan bu talep,
malzeme sahibinin rızası varsa veya Arazi Maliki böyle bir
Arazi Malikinin kusurlu olup olmamasına göre haksız fiil
rızayı mevcut farz etmekte haklıysa iyiniyetlidir.
veya sebepsiz zenginleşme zamanaşımına tabi olur (BK
72, 82). Arazi Maliki, malzemenin başkasına ait olduğunu biliyor
veya bilmesi gerekiyor, bunun yanısıra malzeme sahibinin
*Kaldırma gideri yapıyı yaptıran Arazi Malikine ait olur
malzemesinin kullanılmasına rızası bulunmadığını da
(MK 722 / II).
biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, kötüniyetlidir.
Arazi maliki malzemeyi, malzeme sahibinin açık ya da
Tazminatın tespitinde hâkimin geniş bir takdir yetkisi
örtülü rızasıyla kullanmışsa, malzeme sahibi malzemenin
vardır.
sökülmesini isteyemez.
Arazi Maliki iyiniyetliyse, malzeme sahibine ancak uygun
Bu rıza bir sözleşme ilişkisine yol açtığı oranda, o ilişkinin
bir tazminat vermekle yükümlü olur (MK 723 / I).
hükümleri uygulanır.
Bu konuda genellikle malzemenin değerine eşit bir miktar
Malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açacaksa, malzeme
esas alınır.
sahibi malzemenin sökülmesini isteyemez.
Eğer malzeme sahibinin zararı malzeme değerinden daha
Malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açıp açmadığını
fazla ise, tazminatın miktarı, malzemenin değerini
hâkim takdir yetkisini kullanarak belirler.
aşabilir.
Malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmasının ne
Ancak, tazminat miktarı, malzemenin taşınmaza sağladığı
anlama geldiği de öğretide tartışmalıdır.
değer fazlalığını aşmamalıdır.
Malzemenin sökülmesi sonucu, Arazi Malikinin
Fakat malzeme sahibinin malzemenin kullanılmasına
uğrayacağı zarar Malzeme Sahibinin elde edeceği
kasten ses çıkarmadığı hallerde, malzemenin değeri
menfaate oranla önemli ölçüde fazla ise, malzemenin
yapının Arazi Malikine sağladığı yararı çok aşıyorsa, hâkim
sökülmesinin aşırı zarara yol açtığı kabul edilmelidir.
tazminat miktarını azaltabilir.
Buna karşılık, Arazi Malikinin komşu arazide yıkılan
Bu tazminat talebi, Sebepsiz Zenginleşmeye ait
değerli bir Yapının armalı kapısını kendi yapısında izinsiz
zamanaşımına (BK 82) tabi olur.
kullanması örneğinde olduğu gibi, kullanılan malzeme
değerli ve Yapıdan kolaylıkla ayrılabiliyorsa, malzemenin Arazi Maliki iyiniyetli değilse, hâkim malzeme sahibinin
sökülmesinin aşırı zarara yol açmayacağı açıktır. bütün zararlarının tazmin edilmesine karar verebilir. (MK
723 / II).
Zararın belirlenmesinde Arazinin Değeri ile Yapının Değeri
de dikkate alınır. Örneğin, malzeme sahibi üçüncü kişiye sattığı
malzemesinden mahrum kaldığı için üçüncü kişiye
Yapının Değeri, Arazinin Değerinden çok fazla olduğu,
borcunu ifa edememiş ve tazminat veya ceza koşulu
sökülmesi istenen malzemenin Yapının çok küçük bir
ödemek zorunda kalmış ise, hâkim Arazi Malikini
kısmını meydana getirdiği hallerde, yine Aşırı Zarar
malzemenin değerini aşan bir tazminata mahkum
-69-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
edebilir. kullanılan malzemenin başkasına ait olduğunu bilmiyor ve
Bu tazminat talebi, Haksız Fiile ait zamanaşımına (BK 72) bilmesi gerekmiyorsa veya bilmekle beraber malzeme
tabidir. sahibinin buna rızası varsa veya Arazi Maliki bu rızayı
mevcut farz etmekte haklı ise, iyiniyetlidir.
Malzeme sahibi, tazminat talebini yapıyı yaptıran Arazi
Maliki ile külli haleflerine karşı kullanabilir; yapının Talepte bulunan Malzeme Sahibi ise, o da malzemenin
yapılmasından sonra Arazinin mülkiyetini kazanmış olan Arazi Maliki tarafından haksız olarak kullanıldığını
kişilerden tazminat isteyemez. bilmemeli, bilmesi gerekmemeli ve öğrendiği zaman da
bu harekete engel olmaya çalışmış olmalıdır.
c. Malzeme Sahibinin veya Arazi Malikinin Arazinin
Mülkiyetinin Malzeme Sahibine Geçirilmesi Talebi: Eğer malzeme sahibi, malzemesinin haksız olarak
kullanıldığını bilmesine rağmen buna engel olmaya
Medeni Kanun’un 724. maddesine göre: «Yapının değeri
çalışmamışsa, iyiniyetli sayılamaz.
açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyiniyetli taraf uygun
bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya (2) Yapının Değerinin Açıkça Arazinin Değerinden Fazla
yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine Olması:
verilmesini isteyebilir.» Yapının değeri, açıkça Arazinin değerinden fazla olmalıdır.
Bu hüküm, Yapının değerinin Arazinin Değerinden açıkça Bu şartın gerçekleşmesi için değer farkının açıkça anlaşılır
fazla olduğu durumlarda, Arazinin ve Yapının mülkiyetinin olması gerekir.
malzeme sahibine verilmesini talep etme hakkını, İsviçre Federal Mahkemesi, Arazinin değerinin 600 İsviçre
iyiniyetli olmak şartıyla, hem malzeme sahibine, hem frankı, Yapının değerinin ise 14500 İsviçre frankı olduğu
Arazi Malikine tanımıştır. bir uyuşmazlıkta, bu şartın yerine gelmiş olduğuna karar
Arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine geçirilmesini vermiştir.
talep etmeye hakkı olan yalnız iyiniyetli malzeme Yapı, Arazinin sadece bir kısmında yer alıyorsa, değer
sahibinin kendisi değildir. farkının belirlenmesinde Arazinin tamamının değerinin
Eğer başkasının malzemesini kendi Arazisindeki yapıda mi, yoksa sadece Yapının bulunduğu kısmın değerinin mi
kullanan Arazi Maliki iyiniyetli ise, o da Arazinin dikkate alınacağı, talebin içeriğine göre değişecektir.
mülkiyetinin Malzeme Sahibine geçirilmesini talep MK 724’e göre, Yapının ve Arazinin tamamının ya da
edebilir. yeterli bir kısmının mülkiyetinin Malzeme Sahibine
Malzeme sahibi, Arazinin mülkiyetinin kendisine verilmesi talep edilebilir.
geçirilmesini talep edebilir. Arazinin tamamının mülkiyetinin verilmesi istenmişse,
Bu talep için Malzeme Sahibi, malzemenin sökülmesini değer farkının belirlenmesinde Arazinin tamamının değeri
istememiş veya bu talebi reddedilmiş, ayrıca MK 723 esas alınmalıdır.
uyarınca tazminat da istememiş olmalıdır. Yeterli bir kısmının mülkiyetinin verilmesi talep edilmişse,
Malzeme Sahibi, Arazinin mülkiyetinin kendisine önce İmar Mevzuatına ve fiziki durumuna göre bu
geçirilmesi talebini sadece yapıyı yaptıran Arazi Maliki ile parçanın ifrazının (ayrılmasının) mümkün olup olmadığına
külli haleflerine karşı ileri sürebilir. bakılacak, eğer talep edilen kısım ifraza elverişli ise, yalnız
Malzeme Sahibi, yapının yapılmasından sonra Arazinin bu kısmın değeri dikkate alınacaktır.
mülkiyetini kazanmış olan kişilerden Arazinin mülkiyetinin Bu şartlar gerçekleşirse, MK 724 gereğince Arazi Maliki
kendisine geçirilmesini isteyemez. veya Malzeme Sahibi, Arazinin tamamının veya yeterli bir
Yapının Arazi Maliki tarafından başkasının malzemesiyle kısmının mülkiyetinin, uygun bir bedel karşılığında
yaptırılması durumunda, Arazinin mülkiyetinin malzeme Malzeme Sahibine geçirilmesini isteme hakkına sahip
sahibine geçirilmesinin talep edilebilmesi için MK 724’de olur.
aranan şartlar şunlardır: Burada şartların gerçekleşmesiyle kanundan doğan bir
*Talep Eden Tarafın İyiniyetli Olması borç söz konusudur.
*Yapının Değerinin Açıkça Arazinin Değerinden Fazla Taraflar mülkiyetin Malzeme Sahibine devri konusunda ve
Olması Arazi Malikine ödenecek olan bedelin miktarında
anlaşırlarsa, sorun yoktur.
(1) Talep Eden Tarafın İyiniyetli Olması:
Arazi Maliki ile Malzeme Sahibi arasındaki anlaşma için
Arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine geçirilmesini
resmi senet düzenlenir (MK 706 /1, Tapu K. 26 /1) ve
talep eden taraf iyiniyetli olmalıdır.
Arazi Maliki tescilin Malzeme Sahibi adına yapılmasını
Eğer mülkiyetin malzeme sahibine geçirilmesini yapıyı talep eder, mülkiyet tescille Malzeme Sahibine geçer.
yaptıran Arazi Maliki talep ediyorsa, Arazi Maliki
-70-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Diğer taraftan, MK 724, emredici nitelikte olmadığından, Arazinin bütünleyici parçası durumuna gelmiş
taraflar Arazi üzerinde Malzeme Sahibi lehine bir Üst olduğundan, Arazi Maliki malzemenin de sahibi olur.
Hakkı kurulması veya Paylı Mülkiyete geçilmesi Bununla birlikte, Arazi Malikinin rızası olmaksızın yapılan
konusunda da anlaşabilirler. Yapılarda, yapının kaldırılması aşırı zarara yol açmıyorsa,
Eğer taraflar uyuşamazlarsa, talepte bulunan mülkiyetin Arazi Maliki malzemenin sökülüp kaldırılmasını talep
Malzeme Sahibine geçirilmesi için dava açacaktır. edebilir.
Malzeme Sahibi, Arazinin mülkiyetinin kendisine Kaldırma gideri Malzeme Sahibine ait olur (MK 722 / III).
geçirilmesini bir Karşı Dava şeklinde de ileri sürebilir. Malzemenin sökülüp kaldırılmasına rağmen Arazi
Hâkim, Arazi Malikine ödenmesi gereken bedeli tayin Malikinin bir zararı varsa, bu zarar haksız fiile veya
edecek ve bu bedelin ödenmesinden sonra mülkiyetin vekâletsiz iş görmeye ilişkin hükümlere göre istenir.
Malzeme Sahibine geçmesine karar verecektir. Arazi üzerindeki zilyetliği kötüniyete dayanan Malzeme
Arazi Maliki lehine takdir olunacak bedelin «uygun» bir Sahibi, yapıyı boşalttığı kadar Ecrimisil de ödemek
bedel olması gerekir. zorundadır.
Bu bedelin miktarını hâkim, Arazi Malikinin iyiniyeti veya Yapı, Arazi Malikinin açık veya örtülü rızası ile yapılmışsa,
kötüniyetini gözönünde tutarak ve arsanın hüküm malzemenin sökülüp kaldırılması istenemez.
tarihindeki rayiç bedelini esas almak suretiyle 5.7.1944 tarihli ve 12 / 26 sayılı İçtihadı Birleştirme
belirleyecektir. Kararına göre, bir taşınmazı haricen satın alan kimse, söz
Arazinin bir kısmının mülkiyetinin geçirilmesine karar konusu taşınmaz üzerinde bina inşa eder, ağaç dikerse,
verilebilmesi için İmar Mevzuatı da dikkate alınır. bunları malikin en azından zımni (örtülü) rızasıyla yapmış
Mülkiyetin geçirilmesine ilişkin hüküm, yenilik doğuran sayılır.
bir hüküm olup, Arazinin Mülkiyeti, mahkemenin Malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açacaksa, Arazi
kararının kesinleşmesiyle Malzeme Sahibine geçer ve Maliki malzemenin sökülmesini isteyemez.
yapılacak tescil açıklayıcıdır. Burada söz konusu olan «aşırı zarara yol açma» kavramı
içerik olarak, Yapıyı Arazi Malikinin yaptırıp malzemenin
2. Yapıyı Malzeme Sahibinin Yaptırmış Olması: sökülmesinin Malzeme Sahibi tarafından talep edildiği
durumda söz konusu olanla aynıdır.
Bir kimsenin kendi malzemesini başkasının mülkiyetinde
bulunan Arazideki Yapıda kullanması uygulamada sık Malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açıp
rastlanılan haldir. açmadığının belirlenmesinde, Arazi Maliki ile Malzeme
Sahibinin karşılıklı çıkarlarının yanısıra, Arazi ile Yapının
Ancak Malzeme Sahibinin yaptırdığı Yapı, «gecekondu»
değeri de dikkate alınır.
niteliğini taşıyorsa ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun
kapsamına giriyorsa, uyuşmazlık bu kanuna göre b. Malzeme Sahibinin Tazminat Talebi:
çözümlenir. Malzemenin sökülüp kaldırılmasının istenmediği veya
Yapıyı yaptıran kimse, Arazinin paydaşı veya elbirliği talep hakkının bulunmadığı hallerde, Malzeme Sahibi,
halindeki maliklerinden biri de olsa, yine Haksız İnşaata Arazi Malikinden tazminat talep edebilir.
ilişkin hükümler (MK 722 – 724) uygulanır. Malzeme sahibi Yapıyı iyiniyetle yaptırmışsa, yani Yapıyı
Bir kimse kendi malzemesiyle haksız olarak başkasının yaptırdığı Arazinin başkasına ait olduğunu bilmiyor,
Arazisine yapı yaptırmışsa, Arazi Malikinin malzemenin bilmesi gerekmiyorsa, Arazinin başkasının mülkiyetinde
sökülerek kaldırılmasını talep etme hakkı vardır. olduğunu bilmekle beraber Arazi Malikinin yapı
yapılmasına açık veya örtülü rızası varsa veya Malzeme
Malzemenin sökülerek kaldırılması istenmediği ya da
Sahibi böyle bir rızayı mevcut farz etmekte haklıysa,
şartları gerçekleşmediği için istenemediği takdirde,
kendisine uygun bir tazminat verilir (MK 723 / 1).
Malzeme Sahibinin, iyiniyetli olup olmamasına göre,
malzeme için tazminat veya Arazinin mülkiyetinin Bu konuda genellikle malzemenin değeri ve yapıdaki
kendisine geçirilmesi talebi söz konusu olur. emeğin değerine eşit bir tutar esas alınır.
Bu durumda, Arazi Maliki de Arazinin mülkiyetinin Fakat, hâkim duruma göre tazminatın miktarını azaltabilir
Malzeme Sahibine geçirilmesin talep hakkına sahiptir. veya çoğaltabilir.
a. Arazi Malikinin Malzemenin Sökülüp Kaldırılması Malzeme sahibinin zararı malzemenin ve emeğin
Talebi: değerinden fazla, Arazi Maliki de Yapıdan yararlanabiliyor
ise, tazminat miktarı çoğaltılabilir.
Bir kimsenin kendi malzemesini başkasının Arazisinde
yaptırdığı Yapıda kullanması halinde, malzeme artık Eğer Arazi Maliki kötüniyetle davranıp Yapının
-71-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yapılmasına kasten ses çıkarmamışsa, hâkim, malzemenin ödenecek olan bedelin miktarında anlaşırlarsa, Arazi
ve emeğin değerinin taşınmaza sağladığı değer fazlalığını Maliki ile Malzeme Sahibi arasındaki anlaşma için resmi
aşamayacak şekilde, Malzeme Sahibinin tüm zararlarının senet düzenlenir (MK 706 / I, Tapu K. 26 / I) ve Arazi
tazminine de karar verebilir. Maliki tescilin Malzeme Sahibi adına yapılmasını talep
Malzeme Sahibi kötüniyetli ise, Arazinin başkasına ait eder; mülkiyet tescille Malzeme Sahibine geçer.
olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ya da Yapıyı MK 724, emredici nitelikte olmadığından, tarafların Arazi
yapmasına malikin rızası bulunmadığını biliyor veya üzerinde Malzeme Sahibi lehine bir üst hakkı kurulması
bilmesi gerekiyorsa, Arazi Malikinin vereceği tazminat, veya paylı mülkiyete geçilmesi konusunda anlaşmaları da
malzemenin Arazi Maliki için taşıdığı en az değeri mümkündür.
geçmeyebilir (MK 723 / III). Eğer taraflar uyuşamazlarsa, talepte bulunan, Arazinin
Malzeme Sahibi lehine bir tazminata hükmedilebilmesi Mülkiyetinin Malzeme Sahibinin mülkiyetine geçirilmesi
için bunun talep edilmiş olması gerekir. için dava açar.
Tazminat talebi, Yapıdaki değer artışının karşılığının ya da Hâkim, Malzeme Sahibinin ödemesi gereken bedeli tayin
zararın istenmesine göre Sebepsiz Zenginleşme ya da edecek ve bu bedelin ödenmesinden sonra mülkiyetin
Haksız Fiil zamanaşımına tabidir. Malzeme Sahibine geçmesine karar verecektir.
b. Arazi Malikinin veya Malzeme Sahibinin Arazinin Mülkiyetin geçmesine ilişkin hüküm, yenilik doğuran bir
Mülkiyetinin Malzeme Sahibine Geçirilmesi Talebi: hüküm olup, Arazinin mülkiyeti, mahkemenin kararının
Malzeme Sahibinin, kendi malzemesini başkasının kesinleşmesiyle Malzeme Sahibine geçer. Tescil, açıklayıcı
Arazisinde, Arazi Maliki ile aralarında herhangi bir borç niteliktedir.
ilişkisi bulunmaksızın yaptırdığı Yapıda kullanması
durumunda da MK 724 hükmü uygulanır. 3. Yapıyı Bir Üçüncü Kişinin Yaptırmış Olması:
Bu hükümde, Yapının değeri Arazinin değerinden açıkça Yapıyı Arazi Maliki ya da Malzeme Sahibi olmayan bir
fazla ise, hem iyiniyetli Arazi Malikine, hem de iyiniyetli üçüncü kişinin yaptırmış olması durumunda, Arazi Maliki
Malzeme Sahibine uygun bir bedel karşılığında Arazinin veya Malzeme Sahibi ile üçüncü kişinin karşılıklı olarak ne
tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin Malzeme gibi talepleri olabileceği Medeni Kanunda ayrıca
Sahibine geçirilmesini talep yetkisi tanınmıştır. düzenlenmemiştir.
Burada, Malzeme Sahibi Yapıyı yaptırdığı Arazinin Bir kimse, başkasının malzemesini, başkasının Arazisi
başkasına ait olduğunu bilmiyor ve bilmesi gerekmiyorsa üzerinde yapılan bir Yapıda kullanmışsa, bu takdirde de
veya Arazinin başkasına ait olduğunu bilmekle beraber malzeme, Arazinin bütünleyici parçası olarak, Arazi
Arazide Yapı yapılmasına malikin rızası varsa ya da Mülkiyetinin Kapsamına girer (MK 722 / I).
Malzeme Sahibi böyle bir rızayı mevcut sanmakta haklı ise
Eğer taraflar arasında Yapı ile ilgili bir hukuki ilişki yoksa,
iyiniyetli sayılacaktır.
MK 722 – 724 hükümlerini uygulamanın yanısıra,
Arazi Malikinin iyiniyeti de durumu bilip bilmemesine ve Vekâletsiz İş Görme, Haksız Fiil ve Sebepsiz Zenginleşme
bildiği hallerde Malzeme Sahibini uyarıp uyarmamasına hükümlerinden de yararlanılabilir.
göre belirlenecektir.
a. Arazi Malikinin Hakları:
İyiniyetin, Yapının başladığı andan tamamlanmasına
Yapı, Arazi Malikinin rızası bulunmaksızın yapılmış olup,
kadar sürmüş olması gerekir.
malzemenin sökülüp kaldırılması aşırı zarara yol
Ayrıca, bir Taşınmazı haricen satın alan kimsenin, bu Arazi açmıyorsa, malik, gideri Yapıyı yaptırana ait olmak üzere,
üzerinde Yapı yaptırması halinde, buna Arazi Malikinin malzemenin sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.
rızasının varsayılacağı hakkında Yargıtay’ın 5.7.1944 tarihli
Yapı, Malzeme Sahibinin rızasıyla yapılmışsa, Arazi Maliki
ve 12 / 26 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde
malzemenin sökülüp kaldırılması giderini ondan talep
tutulmalıdır.
edebilir.
Arazinin mülkiyetinin Malzeme Sahibine geçirilmesini
Malzemenin sökülüp kaldırılmasının talep edilmediği ya
talep edebilmek için daha önce malzemenin sökülüp
da talep edilemediği hallerde de Arazi Maliki, bu yüzden
kaldırılmasının talep edilmemiş veya talebin reddedilmiş
uğradığı zararını, Vekâletsiz İş Görme veya Haksız Fiil
ve MK 723 uyarınca tazminat talep edilmemiş olması da
kurallarına göre Yapıyı yaptırana tazmin ettirebilir.
gerekir.
İyiniyetli Arazi Maliki, Arazinin Mülkiyetinin Malzeme
MK 724’de öngörülen şartlar gerçekleşip taraflar Arazinin
Sahibine geçirilmesini de isteyebilir.
mülkiyetinin tamamının ya da yeterli bir kısmının
Malzeme Sahibine devri konusunda ve Arazi Malikine b. Malzeme Sahibinin Hakları:
-72-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Malzemesi rızası dışında kullanılmış olan Malzeme Sahibi, irtifak hakkına sahiptir.
Yapı, Arazi Malikinin rızasıyla yapılmış ve malzemenin Yüklü taşınmaz maliki de, irtifak hakkı sahibinin, bu hakkın
sökülmesi de aşırı zarara yol açmıyorsa, malzemenin kurulmasındaki şartlar çerçevesinde, yapı yapmasına,
sökülüp geri verilmesini isteyebilir. mevcut yapıyı muhafaza etmesine izin vermekle
Bundan başka, Malzeme Sahibi, Arazi Malikine karşı MK yükümlüdür.
723 ve iyiniyetli olması durumunda MK 724’deki talep Üst hakkının hak sahibine hakkın konusu olan yapı
haklarını kullanabilir. üzerinde sağladığı yetkiye gelince, MK 726 / I’de bunun
Yapının yapılmasına Arazi Malikinin rızası yoksa, Malzeme bir mülkiyet hakkı olduğu belirtilmektedir.
Sahibi, Arazi Malikine karşı Sebepsiz Zenginleşme MK 726 /1’e göre, bir arazide üst hakkına sahip olan
hükümlerine, Yapıyı yaptırana karşı da Haksız Fiil veya kimse, bu irtifak hakkının konusunu teşkil eden yapı
Sebepsiz Zenginleşme hükümlerine dayanabilir. üzerinde mülkiyet hakkına sahiptir.
c. Yapıyı Yaptıranın Hakları: Ancak üst hakkı sahibinin bina üzerindeki mülkiyetinin,
Yapıyı yaptıran, Arazi Malikine karşı, onun Yapıya rızası bunu sağlayan irtifak hakkından ayrı ve bağımsız varlığı
varsa Vekâlet, yoksa Vekâletsiz İş Görme hükümlerine yoktur.
dayanabilir. Bu mülkiyet, arazideki irtifakın bina üzerinde sağladığı bir
yetkiden ibarettir. Bina üzerindeki mülkiyet, bunu
YAPININ ARAZİNİN MÜLKİYETİNE TABİ OLMASI sağlayan irtifaka ayrılmaz bir şekilde bağlı olup, onun
İLKESİNİN İSTİSNALARI: hukuki kaderine tabidir.
MK 718 / II’de, bir arazideki yapının o arazinin Bina üzerindeki mülkiyetin devri, başka haklarla
mülkiyetine tabi olacağı belirtilmişse de, bu kuralın bazı kısıtlanması, irtifak hakkı üzerinde tasarruf yoluyla
istisnaları mevcuttur. gerçekleşir.
*Birinci istisna, bir kimseye ait arazideki yapıya, başka bir Bu bakımdan yapı üzerindeki mülkiyet, ne taşınır ne de
kişinin üst hakkına (inşaat hakkına) dayanarak malik taşınmaz mülkiyetine ait hükümlere tabidir.
olabilmesidir. (MK 726) Fakat, üst hakkı ve bu hakkın yapı üzerinde sağladığı
*İkinci istisna, bir araziden geçen su, elektrik, gaz vs. mülkiyete, taşınmaz mülkiyetinin kısıtlamalarıyla ilgili
mecralarının, bu güçlerin dağıtımını gerçekleştiren kanun hükümleri kıyasen uygulanır.
işletmelerin mülkiyetine tabi olmasıdır (MK 727). Çünkü taşınmaz mülkiyetine ait kısıtlamalar taşınmaz
*Üçüncü istisna da, bu arazideki yapının başkasına ait üzerindeki irtifakları da kapsamına alır.
araziye taşırılması halinde, taşan kısmın, yapıyı yapan Aksi kararlaştırılmadıkça, üst hakkı devredilebilir ve
malikin mülkiyetine tabi olması imkânıdır (MK 725). mirasçılara geçer (MK 826 / II).
1. ÜST HAKKI (İNŞAAT HAKKI): Üst hakkı bağımsız ve sürekli nitelikte ise, üst hakkı
Üst hakkı, bir kişiye başkasının arazisindeki yapının sahibinin istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak
(inşaatın) maliki olma imkânını sağlayan bir irtifak kaydedilir (MK 826 / III).
hakkıdır. MK 726, 826 – 836 bu irtifakı düzenlemektedir. Üst hakkı, bağımsız ve sürekli hak olarak tapu kütüğünde
MK 826/I’e göre: «Bir taşınmaz maliki üçüncü kişi lehine ayrı bir sayfaya kaydedilmişse, hakkın konusu olan yapı
arazisinin altında veya üstünde yapı yapmak veya mevcut ister mevcut olsun, ister olmasın, bu hak bir taşınmaz gibi
bir yapıyı muhafaza etmek yetkisi veren bir irtifak hakkı işlem görür (MK 704).
kurabilir.» Medeni Kanunu’nun 726. maddesinin II. fıkrasında da «bir
MK 726/I’e göre de: «Bir üst irtifakına davalı olarak binanın başlı başına kullanılmaya elverişli bağımsız
başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli bölümleri üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı
kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyeti, irtifak hakkı kurulması, Kat Mülkiyeti Kanununa tabidir.» hükmüne yer
sahibine ait olur.» verilerek, bağımsız bölümler üzerinde ayrıca üst hakkı
kurulması yasaklanmıştır (MK 726 / III).
Şu halde, MK 826’da belirtildiği gibi, Üst hakkı, bir
kimseye başkasının arazisi üzerinde veya altında bir yapı
yapma veya mevcut yapıyı muhafaza etme yetkisini veren 2. MECRALAR:
bir irtifak hakkıdır. MK 727/I’e göre: «Su, gaz, elektrik ve benzerlerinin
Bu irtifak hakkı, bir taşınmaz veya belli bir kişi lehine mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın dışında
(eşyaya veya kişiye bağlı olarak) kurulabilir. olsalar bile aksine bir düzenleme olmadıkça o işletmenin
Üst hakkı sahibi, yüklü taşınmaz üzerinde sadece bir eklentisi ve işletme malikinin malı sayılır.»
-73-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Aynı maddenin II. fıkrasına göre de: «Komşuluk Bu şartlardan hiçbiri gerçekleşmemişse, MK 727 hükmü
hukukunun gerektirdiği haller dışında bir taşınmazın böyle uygulanamaz; mecranın mülkiyeti arazinin mülkiyetine
bir mecra ile ayni hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak tabi olur.
hakkının kurulması suretiyle olabilir.» Eğer mecra, arazi maliki ile yapılan bir anlaşmaya
Medeni Kanun, mecradan ne anlaşılacağını dayanıyorsa, arazi maliki ile işletme sahibi arasındaki ilişki
belirtmemiştir. o anlaşma hükümlerine, aksi takdirde Haksız Yapıya ilişkin
MK 727, «su, gaz, elektrik ve benzerlerinin MK 722 vd. hükümlerine tabi olur.
mecralarından», MK 744’de «su yolu, kurutma kanalı, gaz Tescille doğan mecra irtifaklarında, irtifakın niteliği ve
ve benzerlerine ait borular, elektrik hat ve kablolarından» irtifak hakkı sahibinin kim olduğu tescilden anlaşılacağı
söz edilmektedir. için, üçüncü kişilerce mecranın malikinin belirlenmesi
Mecra, öğretide «enerji ve maddelerin taşınmasına ve mümkündür.
dağıtılmasına yarayan teknik tesisat» olarak Ancak, komşuluk ilişkisine dayanan Zorunlu Mecra
tanımlanmaktadır. Hakkında veya Açıktan Geçen Mecralarda olduğu gibi,
Öğretide ve uygulamada ancak su, gaz, elektrik, buhar, Mecra İrtifakı tescilden önce doğmuş ve açıklayıcı tescil
petrol gibi akıcı şeylerin taşınması için kurulan tesisat de yapılmamışsa, bu takdirde, üçüncü kişiler MK 727
mecra olarak kabul edilmektedir. hükmü uyarınca işletme sahibinin Transit Mecranın da
maliki bulunduğunu kabulde haklı olacaktır.
Bir dekovil hattı, bir teleferik mecra kavramına
sokulmamaktadır. Burada Kanun, mecranın işletmenin eklentisi ve işletme
malikinin malı olduğu konusunda aksi ispat edilebilir iki
Mecra kavramına giren bir tesisat, bir arazi üzerinde veya
karine kabul etmiş bulunmaktadır.
altında o arazinin ihtiyacı için kurulmuşsa, Dahili Mecra
söz konusudur ve bu tesisat MK 718 / II gereğince Bunun için de iyiniyetli olmadıkları ispat edilmedikçe,
arazinin bütünleyici parçası olup arazinin mülkiyetine tabi üçüncü kişilerin işletme sahibinin mecranın da maliki
olur. olduğuna güvenerek kazandıkları ayni haklar
korunacaktır.
Eğer arazinin üzerindeki veya altındaki mecra o
taşınmazın ihtiyacına özgülenmiş değilse, Transit Mecra MK 727, «aksine bir düzenleme olmadıkça» uygulanır.
söz konusudur. Bu hüküm özellikle komşuluk ilişkisine ait hükümler
Transit Mecrada bunların mülkiyetinin, su, gaz, elektrik uyarınca tescilden önce doğan zorunlu mecra hakkı
gibi madde ve enerjinin üretimine ve dağıtımına yönelik bakımından önem taşımaktadır.
faaliyet gösteren ve mecrayla dağıtımı gerçekleştiren Çünkü, Zorunlu Mecra Hakkı dışında, yüklü taşınmaz
işletmenin sahibine ait olması imkânı vardır. maliki ile mecra hakkı sahibi, gerekli şekil şartına uyarak
Arazinin üzerinde veya altında olup o taşınmazın MK 727’nin aksine istedikleri şekilde düzenleme
hizmetine özgülenmemiş mecranın mülkiyetinin, dağıtımı yapabilirler ve hakkı tescil ettirmek suretiyle de bunun
gerçekleştiren işletmenin sahibine ait olabilmesi için üçüncü kişiler açısından etkili olmasını sağlayabilirler.
tesisatı yapma konusunda bir irtifak hakkı kurulmuş Komşuluk ilişkisine dayanılarak kurulan mecra irtifakında
olmalıdır (MK 727 / II). ise, taraflar bu konudaki kanun hükümlerinden farklı bir
Bu irtifak hakkı, araziyle bağlantılı mecralarda bir üst anlaşmayı MK 731/II çerçevesinde gerçekleştirebilecek-
hakkı, araziyle bağlantısı olmayanlarda ise bir katlanma lerdir. Bunun için resmi bir sözleşme yapılması ve tapu
irtifakı şeklinde kurulacaktır. kütüğüne şerh verilmesi gerekir (MK 731 / II).
Mecra irtifakı, bu konuda tapu müdürlüğünde yapılmış MK 727’deki şartın gerçekleşmesiyle mecra arazinin
olan sözleşmeye dayanarak, tapu kütüğüne tescille doğar. malikine ait değil de, o gücün dağıtımını yapan işletmenin
malikinin malı oluyorsa, MK 727 mecraların o işletmenin
Fakat MK 727 / III, mecra dışarıdan görülecek şekilde
eklentisi olacağını karine olarak kabul etmektedir.
açıktan geçiyorsa, noterde düzenlenecek sözleşmeye
dayanılarak mecranın yapılmasıyla irtifakın doğacağını Fakat burada «eklenti» deyimi MK 686’daki teknik
kabul ederek, tescile gerek görmemiştir. anlamıyla kullanılmış değildir.
Mecraları o araziden geçirme, tesisatı yapma yetkisi MK 727’de kastedilen, mecraların mülkiyetinin işletme
komşuluk ilişkisine ait hükümlere de (MK 744) sahipliğine bağlandığı, işletmenin devrinin veya rehininin
dayanabilir. mecraları da kapsayacağıdır.
Bu durumda da, bir zorunlu irtifak hakkının kurulması söz 3. TAŞKIN YAPI: (27. Hafta)
konusudur. Bir taşınmazda yapılan yapının, bu taşınmazın sınırlarını

-74-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
aşarak komşu taşınmaza taşmasına Taşkın Yapı denir. Arazide ayni hak sahibi olup olmamasına göre farklı
Söz konusu taşma, komşu taşınmazın yüzeyine veya sonuçlar bağlamıştır.
altındaki toprak ya da üstündeki hava tabakasına yapılmış  Taşkın Yapıyı Yapan Malikin Bir İrtifak Hakkına Sahip
olabilir. Mesela bir yapının temellerinin, duvar, balkon ve Olması
saçaklarının yandaki araziye taşması halinde, Taşkın Yapı  Taşkın Yapıyı Yapan Malikin Bir İrtifak Hakkına Sahip
söz konusu olur. Olmaması
Taşkın yapı, taşınır olmayan yapıdır. TMK m. 725, taşınır
yapılara uygulanmaz Taşkın Yapıyı Yapan Malikin Bir İrtifak Hakkına Sahip
Taşkın Yapı, Haksız Yapıdan farklıdır. Haksız Yapıda, yapı Olması: MK 725 /1’e göre, «bir yapının başkasına ait
arazi maliki veya başkası tarafından tek bir taşınmaz araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan
üzerinde yaptırılmaktadır. arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona
Taşkın Yapıda ise, yapının bir kısmı yapıyı yapan malikin ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.»
mülkiyetinde olan taşınmaz üzerinde, diğer bir kısmı ise MK 725 /1’in uygulanabilmesi için Kanun, taşkın yapıyı
ona komşu olan başkasının taşınmazında yer almaktadır. yapan malikin, taşırılan arazide bir irtifak hakkına sahip
Eğer yapının tamamı komşu taşınmaz üzerinde olması şartını aramaktadır.
yapılmışsa, Haksız Yapıdan söz edilir. Burada aranan irtifak hakkı, o araziye yapıyı taşırma
Taşkın Yapı ile yapı sahibinin arazisindeki esas yapı yetkisini veren bir irtifak hakkı olmalıdır.
arasında fizik ve ekonomik yönden kesin ve sürekli bir Bu irtifak hakkı, araziye temas eden yapı için bir üst hakkı,
bağlılık bulunmalıdır. balkon gibi temas etmeyenler için de, yapının taşmasına
Örneğin, yapı sahibinin komşu araziye taşırmış olduğu katlanma irtifakı (MK 779) olabilir.
mahzen, depo veya garajla kendi arazisindeki yapı Taşkın yapı sahibiyle komşu arazinin maliki arasında daha
arasında bir geçit varsa, mahzen, depo ve garajla bina önce taşkın yapıya ilişkin bir taşınmaz lehine irtifak hakkı
arasında ekonomik ve fizik bağlantı bulunduğundan, kurulmuş olabilir.
Taşkın Yapı hali kabul edilmelidir. Böyle bir irtifak hakkının kurulabilmesi için, TMK m. 781’e
Bütünleyici Parça İlkesine, diğer bir deyişle MK 718/II’ göre, sözleşmenin tapu memuru önünde resmi şekilde
deki kurala göre, yapının taşan kısmının, taşılan taşınmaz yapılması ve 780’e göre de tapu siciline tescil edilmesi
malikinin mülkiyetine dahil olması gerekirdi. gerekir.
Ancak MK 725, bu hususa bir istisna getirmektedir. Böylece, taşkın yapı sahibi, taşmış olduğu komşu arazi
MK 725’e göre: «Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan üzerinde sözleşmeye dayanan bir irtifak hakkına sahipse,
kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir taşkın yapı, bu yapının yapıldığı asıl arazinin bütünleyici
irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın parçası olur.
bütünleyici parçası olur. Bunun sonucu olarak da taşkın kısım, tapu kütüğüne, asıl
Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı arazi lehine, taşılan arazi aleyhine bir irtifak hakkı olarak
öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz kaydedilir.
etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı Maddede sözü edilen irtifak hakkı, niteliği bakımından
gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, TMK m. 779’a uygun taşınmaz lehine bir irtifak hakkıdır.
uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak Bu irtifak hakkı gereğince koşu arazi maliki, taşkın yapıya
hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi katlanma ödevi altına girmiş olur.
parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini
Taşkın yapı sahibinin haiz olacağı hak, taşınmaz lehine
isteyebilir.»
irtifak dışında diğer bir irtifak hakkı, örneğin üst hakkı da
Madde metni iki ayrı meseleyi düzenlemektedir; olabilir.
Birinci sorun, yapının taşırıldığı arazinin malikinin buna Buna karşılık, kişisel irtifak hakkı, taşınmaz yükü ve rehin
katlanma yükümlülüğüdür. haklarında böyle bir durum söz konusu olmaz.
İkinci sorun ise, yapının taşan kısmının hukuki Kısaca, yapı bir irtifak hakkına dayanılarak yapılmışsa,
durumudur. taşan kısım yapıyı yapan malikin taşınmazının bütünleyici
TMK 725’de söz konusu olan Yapı sözcüğü, TBK m. 69’daki parçası olarak yapıyı yapan malike ait olacaktır.
Bina ve Diğer Yapı Eserleri kavramından daha dardır. Bu imkânı sağlayan irtifakın kişiye bağlı irtifak değil, yapıyı
Buraya Taşınır Yapı girmez. yapan malikin taşınmazının mülkiyetine bağlı (eşyaya
MK 725, Taşkın Yapıya, Yapı Malikinin yapısını taşırdığı bağlı) irtifak biçiminde kurulmuş olması gerekir.
-75-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eğer yapıyı yapan, bu yapıyı üst hakkına dayanarak bir bir üst hakkı sahibine aitse, itiraz üst hakkı sahibine
başkasının arazisi üzerinde yapıyor ve üst hakkı bağımsız yapılmalıdır.
ve sürekli hak olarak tapu kütüğüne kaydedilmişse, yapıyı Taşkın Yapı taşınmaz olarak tapu kütüğüne kaydedilmiş
yapan lehine taşırılan arazide tanınmış olan irtifak hakkı, bir üst hakkına dayanılarak yapılıyorsa, bu takdirde itiraz
taşınmaz niteliğindeki bu bağımsız ve sürekli hakka da bağımsız ve sürekli hak olarak kaydedilmiş olan üst hakkı
bağlanmış olabilir. sahibine yöneltilmelidir.
Yapıyı yapan malik böyle bir irtifak hakkına sahip olmayıp Yapıyı yapan yüklenici (müteahhit), yapıyı yapan malikin
da, arazi malikinin sadece yapıya katlanma taahhüdü temsilcisi sayılır ve itiraz ona da yapılabilir.
varsa, bu taahhüdün hükümleri uygulanır.
Yapı malikinin iyiniyeti, yapının haksız olarak başkasının
Komşu arazi malikiyle yapı sahibi, aralarında kişisel arazisine taştığını bilmemesi ve bilmesi gerekmemesine
nitelikte bir sözleşme de yapabilirler. bağlıdır.
Bu sözleşme gereğince komşu malik, sözleşmede Böylece yapıyı yapan malik, yapının başkasının arazisine
belirtilen süre içinde TMK m. 683 / II’ye göre Elatmanın taştığını, gerekli özeni göstermiş olmasına rağmen
Önlenmesi Davası açamaz. Çünkü, katlanma borcu, bilmiyorsa veya komşu araziye taştığını bilmekle beraber,
elatmanın önlenmesi talebinden belirli bir süre için buna hakkı olduğunu farz etmekte kusurlu değil ise,
feragati kapsar. iyiniyetlidir.
Kişisel nitelikte katlanma borcunu içeren sözleşmenin Taşkın yapıyı yapanın yani yüklenicinin kötüniyetli olması,
yapılması, özel bir şekle tabi değildir. Yapıyı yaptıranın iyiniyet iddiasında bulunmasına engel
Kişisel nitelikteki bu sözleşme sadece bunun tarafını teşkil olur.
eden komşu arazi malikiyle mirasçılarını bağlar. Taşkın yapıyı yapan malikin ölmesi veya taşınmazın
mülkiyetinin başkasına devredilmesi durumunda külli ya
Taşkın Yapıyı Yapan Malikin Bir İrtifak Hakkına Sahip da cüzi halef durumunda olan yeni malik de MK 725’den
Olmaması: Arazi maliki yapının arazisine taştığını doğan hakları kullanabilir.
öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde itiraz MK 725 / II’ye göre, iyiniyetin aranacağı kimse daima
etmemiş olup da, yapı iyiniyetle yapılmışsa ve durum ve yapıyı yapan maliktir; o kötüniyetli ise, sonraki malik
koşullar yapının kalmasını haklı gösteriyorsa, arazi maliki iyiniyet iddiasında bulunamaz.
taşan yapıya katlanmakla yükümlüdür (TMK m. 725 / II). Aradan uzun bir süre geçtikten sonra yapının taştığı arazi
Bu şartlardan biri eksikse, örneğin zamanında itiraz malikinin, taşkın yapıyı yapan malikin iyiniyetli haleflerine
edilmişse veya yapı iyiniyetle yapılmamışsa ya da durum karşı taşan kısmının yıkılmasını istemesi birçok halde
ve koşullar yapının kalmasını haklı göstermiyorsa, arazi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
maliki taşan yapının kaldırılmasını talep edebilir (MK m. Durum ve koşulların yapının kalmasını haklı gösterip
683). Bu talep bir zamanaşımına tabi değildir. göstermediğini belirlemek hâkimin takdirine kalmıştır.
Yapının taşırıldığı arazide sınırlı ayni hak (örneğin üst Bu hususta, taşan yapı kısmının yıktırılması ile yapıya ve
hakkı) sahibi olup da taşma yüzünden zarara uğrayanlar topluma verilecek zararla, yıktırılmamasının arazi
da taşkın yapının kaldırılmasını isteyebilirler. malikine (veya zarar gören sınırlı ayni hak sahiplerine)
Burada itiraz, iyi niyet ile durum ve koşullardan vereceği zararın karşılaştırılması bir ölçü olarak kabul
anlaşılacak anlamlar üzerinde durmak gerekir. edilebilir.
İtiraz, taşan yapının haksız yapıldığının, yapının malikine Bu bakımdan taşkın yapının büyüklüğü, değeri ve arazinin
veya temsilcisine bildirilmesidir. imar durumu da dikkate alınmalıdır.
Bu bildirim, taşan kısmın kaldırılması talebinin kaybını Yapıyı yapan malikin yapıyı taşırdığı arazide bu konuda bir
önleyici bir beyandır. irtifak hakkı olmamasına rağmen, arazi maliki bu taşmaya
İtirazı arazi maliki yapabileceği gibi, yapının taşması katlanmakla yükümlü ise, yapı maliki uygun bir bedel
yüzünden zarara uğrayan sınırlı ayni hak sahipleri de karşılığında taşılan yer üzerinde bir irtifak hakkı
yapabilirler. kurulmasını veya o kısmın mülkiyetinin kendisine
devredilmesini talep edebilir.
Fakat, bu sayılan kişiler dışındaki bir kimsenin itirazı dahi,
yapıyı yapanın iyiniyetini ortadan kaldırdığı oranda önem Bir görüşe göre, burada yapıyı yapan malik bir yenilik
taşır. doğuran hakka sahiptir.
İtiraz, Taşkın Yapının yer aldığı Arazi Malikine yapılmalıdır. Bu görüşe göre, yapıyı yapan malik bu hakkını kullanınca,
arazi maliki ile aralarında bir borç ilişkisi doğar ve bu borç
Taşkın yapı, komşu arazi malikine aitse itiraz malike, yapı
-76-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
ilişkisinde arazi maliki, ona karşı taşan kısım için bir irtifak devrine ilişkin mahkemenin kararı yenilik doğuran bir
hakkı kurma veya taşılan arazi kısmının mülkiyetini karardır; tanınan hak kararın kesinleşmesiyle doğar.
devretme konusunda seçimlik bir borç altına girer. Yapılacak Tescil açıklayıcıdır.
Buna karşılık, yapıyı yapan malik de uygun bir bedel Hâkim, karar vermeden önce uygun bedelin miktarını
ödeme borcu altındadır. belirlemeli ve ödenmesini sağlamalı, taşılan kısmın
Katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, burada arazi maliki mülkiyeti geçirilecekse, karardan önce bölünme işlemi
bakımından, yapıyı yapan malike karşı ya taşan kısım için yapılmalıdır.
bir irtifak hakkı kurmak ya da arazinin taşılan kısmının Eğer Taşkın Yapı yapan malik, MK 725’deki haklarını
mülkiyetini devretmek için kanundan doğan eşyaya bağlı kullanmaz ise, yapının taştığı arazinin maliki, ona karşı
bir borç söz konusudur. Elatmanın Önlenmesi Davası açabilir.
Arazi maliki bu borcunu yapıyı yapan malik ile resmi Taşkın Yapı yapan malikin bu durumda başvurabileceği
şekilde (MK 706 / 1, Tapu K. 26 / 1) düzenlenen bir diğer bir olanak ise, bedeli karşılığı taşılan yerin
sözleşme yapmak ve tescili istemek suretiyle yerine mülkiyetinin devri veya bu kısımda bir irtifak hakkının
getirir. kurulması için de dava açmaktır.
Burada arazi malikinin eşyaya bağlı borcu onun yalnız külli
haleflerine karşı değil, cüzi haleflerine karşı da ileri
BİTKİLER (ARAZİYE DİKİLEN FİDANLAR)
sürülebilir.
MK 718 / II’ye göre, arazinin mülkiyeti o arazi üzerindeki
Bu bakımdan, araziyi taşkınlıktan sonra edinen yeni malik
bitkileri de kapsar. Tıpkı yapılarda olduğu gibi, bitkilerin
de şartlar varsa, taşan kısım için bir irtifak hakkı kurma ya
de üzerinde bulundukları arazinin mülkiyetine tabi olması
da taşılan kısmın mülkiyetini devretme borcu altındadır.
için, bütünleyici parçaya ilişkin MK 684’de aranan
Arazi malikinin taşan kısım için kuracağı irtifak hakkı, şartların bulunup bulunmamasının önemi yoktur.
araziye temas eden yapı için bir üst hakkı, balkon gibi
MK 718 / II’nin uygulanması, yine yapılarda olduğu gibi,
temas etmeyenler için de, yapının taşmasına katlanma
dikilen fidanların da taşınır bitki niteliğinde olmaması
irtifakı (MK 779) olabilir.
halinde söz konusu olur (MK 729 / 1).
Ayrıca bu irtifak hakkı, yapıyı yapan malikin taşınmazının
Taşınır bitkiden kasıt, «kalıcı olması amaçlanmaksızın
mülkiyetine bağlı (eşyaya bağlı) irtifak biçiminde
dikilen fidanlardır». Örneğin, satış için yetiştirilen süs
kurulmuş olmalıdır.
ağaçları, taşınır bitki niteliğindedirler.
Arazi maliki borcunu ifa etmezse, yapıyı yapan malikin
Başkasına ait bir bitkinin diğer bir kimsenin arazisine
açacağı dava üzerine hakim takdir hakkını kullanarak tayin
dikilmesi halinde bu bitki, MK 718 / II hükmü gereğince,
edeceği uygun bir bedel karşılığında ya bir irtifak hakkı
dikildiği arazinin mülkiyetine tabi olur.
kurulmasını ya da taşan kısmın bulunduğu arazi
parçasının mülkiyetinin taşkın yapıyı yapan malikin Bu yüzden tarafların karşılıklı ne gibi haklara sahip
mülkiyetine geçirilmesine karar verecektir. oldukları konusunda MK 729 / 1, haksız yapıya (MK 722-
724) ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirtmektedir.
Taşılan kısımdan arazi maliki hiçbir yarar sağlamayacaksa,
hâkim o kısmın mülkiyetinin devrini tercih etmelidir. Medeni Kanun, yapıları ve bitkileri yukarıda belirtilen
durumlarda aynı esaslara tabi tutmuşsa da, bitkiler
Eğer, bu halde arazi bölünmeye uygun değilse ve geri
bakımından üst hakkı kurulmasına izin vermemiştir (MK
kalan kısım da işe yaramıyorsa, hâkim arazinin bütününün
729 / II).
mülkiyetinin devrine karar verebilir.
MK 740 / I’e göre, «komşusunun arazisine taşarak zarar
Taşmaya rağmen, arazi malikinin arazisinden
veren dal ve kökler, onun istemi üzerine uygun bir süre
yararlanması mümkünse, hâkim yapıyı yapan malikin
içinde kaldırılmazsa, komşu bu dal ve kökleri kesip kendi
lehine bir irtifak hakkı kurma yolunu tercih etmelidir.
mülkiyetine geçirebilir.»
Yapıyı yapan malike tanınacak hak ister mülkiyet, ister
Ekilmiş veya üzerine yapı yapılmış arazisine dalların
irtifak olsun, bu hakkın yapıyı yapan malikin taşınmazının
taşmasına katlanan komşu, bu dallarda yetişen meyvaları
mülkiyetine bağlanması gerekir.
toplama hakkına sahiptir (MK 740 / II).
Arazinin taşılan kısmının mülkiyeti devredilince veya
irtifak hakkı kurulunca, yapının taşan kısmı da yapıyı
yapan malikin taşınmazının bütünleyici parçası olup onun KAYNAKLAR
mülkiyetine tabi olur. MK 718 / II’ye göre, arazinin mülkiyeti, o arazi üzerindeki
Gerek irtifak hakkının kurulmasına, gerek mülkiyetin kaynakları da kapsar.

-77-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
MK 756 / I’e göre de: «Kaynaklar, arazinin bütünleyici Ayrıca MK 761, malike bir Kaynak İrtifakı kurma
parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları yükümlülüğü yüklemiştir.
arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir.»
Kaynak, «kökeni yer altı suyu olan, doğal olarak sürekli TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN KISITLAMALARI
şekilde toprak yüzeyine çıkan su» olarak tanımlanabilir.
1. GENEL OLARAK
Burada su deyimi, kaynak yatağında bulunan suyu o
Taşınmaz mülkiyetinin sınırlamaları (takyitleri), mülkiyet
yatakla birlikte ifade etmektedir.
hakkından taşınmaz maliki için doğan yetkilerden bir
Kaynağın söz konusu olabilmesi için, bir yeraltı suyunun bölümünün üçüncü şahıslar veya toplum yararına
doğal ve sürekli şekilde toprak yüzeyine çıkması gerekir. daraltılmasını ya da geçici olarak ortadan kaldırılmasını
Yapay şekilde, yani insan emeğiyle, ara sıra yeryüzüne ifade ederler (Ayan, s. 303).
çıkan su, Medeni Kanun anlamında kaynak niteliğini Taşınmaz mülkiyetinin kısıtlamaları;
kazanamaz.
 Hukuki işlemden doğan kısıtlamalar
MK 718 / II ve 756 / I uyarınca özel mülkiyet konusu olan  Kanundan doğan kısıtlamalar olmak
kaynaklar da, sadece doğal kaynaklardır.
üzere ikiye ayrılır.
Jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular konusunda
Mülkiyetin hukuki işlemden doğan kısıtlamalarında,
özel hükümler mevcuttur.
bizzat taşınmaz malikinin yaptığı hukuki işlemlerle,
Eğer, özel mülkiyete tabi arazideki kaynaktan yararı mülkiyet hakkının kendisine sağladığı yetkileri kısıtlaması
kamuya ait bir akarsu meydana gelecek derecede bol su söz konusudur. Sözleşmeyle kurulan irtifak hakları, rehin
çıkıyorsa, o kaynak üzerinde de özel mülkiyet kurulamaz. hakları, taşınmaz yükü, alım, geri alım, önalım hakları
Yargıtay içtihatlarına göre de, nehirler, ırmaklar, çaylar, hukuki işlemden doğan mülkiyet hakkı kısıtlamalarının
dereler genel sular olup Devletin hüküm ve tasarrufu başlıca örneklerini teşkil eder.
altındadır (MK 715). Kanundan doğan mülkiyet kısıtlamalarında, kısıtlama
Bunlara Kamu Hukuku kuralları uygulanır. belli bir kanun hükmüne dayanır. Bu kısıtlamaların bir
Yapay kaynaklara gelince, bunlar yeraltı suları hakkındaki kısmı mülkiyetin içeriğindeki ödevlerden, diğer bir kısmı
hükümlere tabidir. da dışarıdan hakkın içeriğine getirilen sınırlamalardan
Yeraltı sularıyla ilgili olarak MK 756’da iki hüküm yer ibarettir.
almaktadır. Bu kısıtlamalar özel hukuktan veya kamu hukukundan
MK 756 / III’e göre: «Yeraltı suları, kamu yararına ait kaynaklanabilir.
sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı Bunların ortak özelliği, tapu kütüğüne tescil edilmeksizin
sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz.» etkili olmalarıdır (MK 731 / 1).
MK 756 / IV’e göre de: «Arazi maliklerinin yeraltı Kanundan doğan kamu hukuku kısıtlamaları kişilerin
sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla bertaraf
kanun hükümleri saklıdır.» edilemez.
Yeraltı sularından yararlanma, yapay kaynak meydana Oysa, kanundan doğan özel hukuk kısıtlamalarının
getirme ise, 23.12.1960 tarihli ve 167 sayılı Yeraltı Suları kişilerin resmi şekilde düzenletecekleri bir sözleşme ve
Hakkında Kanuna tabidir. bunun tapu kütüğüne şerh verilmesiyle ortadan
Doğal kaynaklar, MK 718/II ve 756/1 uyarınca kaldırılması veya değiştirilmesi mümkündür (MK 731 / II).
bulundukları arazinin mülkiyetine tabidir. Kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, kanun
Arazi maliki kaynak üzerinde dilediği gibi tasarruf etme tarafından kamu yararı için getirilen kısıtlamalardır (MK
yetkisine sahiptir. Kaynağın suyunu tamamen kullanabilir. 754).
Bununla beraber, bir kanun hükmü veya yerel âdetler, Bunların çoğunluğu özel kanunlarda düzenlenmiştir.
malike, kendisine ait kaynaktan başkalarının Özel hukuktan kaynaklanan kanuni mülkiyet kısıtlamaları,
yararlanmasına katlanma yükümlülüğü getirebilir (MK mülkiyetin içeriğinde kısıtlanan yetkiye göre başlıca üç
760). gruba ayrılır:
Malik, kaynağındaki suyu alma konusunda başkaları  Yaralanma Yetkisi Kısıtlamaları (örneğin, zorunlu geçit
lehine bir Kaynak İrtifakı tanıyabilir (MK 756/II, 837). hakkı)
Bu İrtifak Hakkı, kişi lehine tanınmış olup sürekli ise, tapu  Tasarruf Yetkisi Kısıtlamaları (örneğin, yasal önalım
kütüğünde ayrı bir sayfaya taşınmaz olarak kaydedilebilir. hakkı)

-78-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
 Değerlendirme Yetkisi Kısıtlamaları (örneğin, yapı sürülebilmekte, böylelikle eşyaya bağlı borç ilişkisi
alacaklılarının ipotek hakkı) meydana gelmektedir.
Medeni Kanun’un 735. ve 736. maddelerinde;
Kanundan doğan mülkiyet kısıtlamaları, bir başka açıdan;  Sözleşmeden doğan önalım hakkı,
 Doğrudan Mülkiyet Kısıtlaması  Alım hakkı
 Dolaylı Mülkiyet Kısıtlaması  Geri alım hakkı düzenlenmiştir.
olarak da bir ayırıma tabi tutulmaktadır.
Doğrudan Mülkiyet Kısıtlamasında, malik, kanun gereği ALIM (İŞTİRA) HAKKI:
özel nitelikli veya idari bir işleme gerek kalmaksızın, Alım hakkı, hak sahibine, tek taraflı bir beyanla bir malın
doğrudan doğruya bir şeye katlanmak, bir şeyden alıcısı olma yetkisinin veren yenilik doğuran bir haktır.
kaçınmak veya bir şeyi yapmakla yükümlü olur. Malikin alım hakkını tanımak için yaptığı sözleşmeye de,
Bu kısıtlamaların doğması için, tapu siciline tescil «Alım Sözleşmesi» denir.
yapılması gerekmez. Bu sözleşmeyle alım hakkı, hakkın konusu olan şeyin
Dolaylı Mülkiyet Kısıtlaması ise, kanundan doğrudan maliki tarafından bir bedel karşılığında verilebileceği gibi,
doğruya doğmaz. karşılıksız da verilebilir.
Dolaylı Mülkiyet Kısıtlamasında kanun hak sahibine, bir Alım hakkı, alım sözleşmesinden başka, ölüme bağlı bir
taşınmazın malikine karşı o taşınmaz üzerinde belli şartlar tasarrufla da tanınabilir; bu durumda, ölüme bağlı
altında bir hakkı kurması konusunda dava yoluyla da ileri tasarrufların tabi olduğu şekle uyulması gerekir.
sürebileceği bir talep hakkı tanır. Taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin borçlandırıcı
Burada taşınmaz maliki talep hakkı sahibi lehine taşınmazı işlemlerin resmi şekilde yapılması gerektiği genel ilkesine
üzerinde bir hak kurmakla kanundan dolayı yükümlü uygun olarak, taşınmaza ilişkin alım sözleşmesinin resmi
olduğundan, onun bakımından kanundan doğan bir şekilde yapılması gerekir (BK 237 / II).
eşyaya bağlı borç söz konusu olmaktadır. Resmi senedin, Tapu Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca
a. Hukuki İşlemden Doğan Kısıtlamalar: tapu sicili müdürlüklerince düzenlenmesinin uygun
Dayanağını bir hukuki işlemden alan mülkiyet olacağı düşünülür ise de, Noterlik Kanunu’nun 60.
kısıtlamaları, yararlanma yetkisi, tasarruf yetkisi ve maddesinin II. fıkrasına dayanılarak bu konuda noterlerin
değerlendirme yetkisi kısıtlamaları olarak üç gruba ayrılır. yetkili olduğu savunulmaktadır.
Sözleşmeyle kurulan irtifak hakları yaralanma yetkisi Tapu Sicili Tüzüğünün 47/c maddesine göre, alım hakkının
kısıtlamaları, sözleşmeden doğan ve tapu siciline şerh tapu kütüğüne şerh verilebilmesi için, sözleşmenin
verilebilen alım, geri alım ve önalım hakları tasarruf noterce düzenlenmiş olması gerekir.
yetkisi kısıtlamaları, sözleşmeyle kurulan taşınmaz yükü Alım Sözleşmesinin esaslı noktaları, tarafların kimliği, satış
ve rehin hakları da değerlendirme yetkisi kısıtlamalarıdır. konusu mal ve satış bedelidir.
Burada sadece hukuki işleme dayanan alım, geri alım ve Satış bedelinin belli olması şart değildir; belirlenebilir
önalım hakkı ele alınacaktır. olması yeterlidir.
İrtifak hakları, taşınmaz yükü ve rehin hakları ise, daha Sözleşmede taraflar alım hakkının süresi ve şerh verilmesi
sonra Sınırlı Ayni Haklar başlığı altında incelenecektir. konularını da düzenleyebilirler.
Alım, geri alım ve önalım hakkı, malikin devir yetkisini BK 238’e göre, Alım Hakkı en çok on yıllık süre için
kısıtlayan, tasarruf yetkisi kısıtlamalarıdır. kararlaştırılabilir.
Burada gerçek anlamda bir tasarruf yetkisi kısıtlaması Alım hakkının kullanılmasının şarta bağlanması, örneğin,
yoktur. alım hakkının taşınmazın bağışlanması durumunda
Çünkü malik alım, geri alım veya önalım hakkı tanımış kullanılabileceğinin kararlaştırılması da mümkündür.
olmasına rağmen, taşınmazı üzerinde tasarrufta Aksine bir anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan alım
bulunabilir, ancak alım, geri alım veya önalım hakkı sahibi hakkı devredilemez, ancak miras yoluyla geçer (BK
bu hakkını kullanınca, malik ona karşı taşınmazının 239/1).
mülkiyetini devretmekle yükümlü olur. Hakkın devredilebileceği sözleşmede kararlaştırılmışsa,
Bu haklar tapu siciline şerh verildiği takdirde yalnız hakkı devir işlemi hakkın kurulması için öngörülen şekilde
kuran malike ve onun külli haleflerine karşı değil, yapılmadıkça geçerli olmaz (BK 239/II).
taşınmazın herhangi bir malikine karşı da ileri Taşınmaza ilişkin alım hakkı tek taraflı beyanla
-79-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kullanılınca, taşınmaz maliki ile alım hakkı sahibi arasında Alım hakkı alım sözleşmesinde belirlenen süre içinde
alım sözleşmesinin hükümlerine göre bir satış ilişkisi kullanılabilir.
kurulmuş olur. BK 238’e göre, Alım Hakkı en çok on yıllık süre için
Bunun için karşı tarafın bu beyanı kabul etmesi gerekmez. kararlaştırılabilir ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu
Muhatap taşınmaz maliki, taşınmazın mülkiyetini alım siciline şerh edilebilir.
hakkı sahibine devretme, alım hakkı sahibi de alım Şerh, tapu sicilindeki şerhte belirtilen süre içinde etkilidir.
sözleşmesinde kararlaştırılmış olan bedeli taşınmaz Ancak, MK 736 / II’ye göre, şerhin etkisi, her durumda
malikine ödeme borcu altına girer. şerhin verildiği tarihten itibaren on yıl geçmekle sona
Malik mülkiyeti devretme borcunu yerine getirmezse, erer.
alım hakkı sahibi ona karşı, MK 716 / 1 uyarınca açacağı Alım hakkı on yıllık bir süre için kurulmuş, şerh için daha
tescile zorlama davası ile mülkiyetin kendisine kısa bir süre kararlaştırılmışsa, şerh için kararlaştırılan
geçirilmesine karar verilmesini ister. süre sonunda alım hakkı sona ermez, şerhin etkisi
Alım hakkı kişisel bir haktır, tapu kütüğüne şerh ortadan kalkar.
verilmemişse, ortada basit bir borç ilişkisi söz konusu Fakat, taraflar, alım hakkının süresini aşmayacak şekilde
olduğundan, bu hak ancak alım sözleşmesini yapan malik yeni bir şerh anlaşması yapabilirler ve bu anlaşmaya
ve onun külli haleflerine karşı kullanılabilir. dayanılarak tapu kütüğüne yeni bir şerh verilebilir.
Taşınmazın mülkiyeti bir başkasına geçirildikten sonra bu
hak kullanılırsa, alım hakkını tanımış olan malik, alım
GERİ ALIM (VEFA) HAKKI:
hakkı sahibine karşı, mülkiyeti devretme borcunu ifa
edemediği için BK 112 uyarınca sorumlu olur. Geri Alım Hakkı, malını bir başkasına satıp mülkiyetini
devretmiş olan kişiye, tek taraflı bir irade beyanıyla o malı
Alım hakkı tapu kütüğüne şerh verildiği takdirde, alım
geri alabilme yetkisi veren yenilik doğurucu bir haktır.
hakkı şerhte belirtilen süre içinde taşınmazın her malikine
karşı kullanılabilir (MK 736 /1). Çünkü, şerhle birlikte, Burada Alım ve Önalım Hakkından farklı olarak, satıcıya
basit borç ilişkisi eşyaya bağlı borç ilişkisi niteliğini tek taraflı irade beyanıyla daha önce mülkiyetini
kazanmaktadır. devretmiş olduğu malı yeniden elde etme hakkı
verilmektedir.
Örneğin, (M), (A)’ya alım hakkı tanımış ve bu hak tapu
kütüğüne şerh verilmiş ise, (M) taşınmazı (B)’ye, o da Geri Alım Hakkını tanımak üzere yapılan sözleşmeye Geri
(C)’ye temlik etmiş olsa, (A) şerhte belirtilen süre içinde Alım Sözleşmesi denir.
alım hakkını (C)’ye karşı kullanabilir; (A), alım hakkını tek Geri Alım hakkı çoğu kez malın mülkiyetini devretmek
taraflı bir beyanla (C)’ye yöneltebilir ve bunun üzerine amacıyla yapılan satış sözleşmesinde yer alan bir kayıtla
satış ilişkisi (A) ile (C) arasında meydana gelir. tanınmış olur.
(C) taşınmazın mülkiyetini devir borcunu yerine getirmez Geri Alım Sözleşmesinin esaslı noktaları, tarafların kimliği
ise, (A) ona karşı MK 716 / I’e dayanarak tescile zorlama ve satış konusu maldır.
davası açabilir. Taraflar sözleşmede Geri Alım Hakkının süresi ve şerh
Oysa, alım hakkı şerh edilmemiş olsa, (A), bu hakkını verilmesi konularında da anlaşabilirler.
sadece (M)’ye karşı kullanabilecektir. Ancak, BK 238’e göre, Geri Alım hakkı en çok on yıllık
Şerh munzam (ayni) etki de sağlar. süre için kararlaştırılabilir.
Buna göre, şerhten sonra taşınmazda bir sınırlı ayni Geri Alım Sözleşmesinde geri alım bedelinin
hakkın tescili veya başka bir kişisel hakkın şerhi yoluyla belirlenmemesi sözleşmenin geçerliliğini etkilemez.
kazanılmış olan haklardan, doğmuş borcun ifasında Geri alım bedelinin belirlenmemiş olması durumunda,
alacaklıya zarar verenlerin sicilden terkini istenebilir (MK satış sözleşmesindeki satış bedeli geri alım bedeli olarak
1009 / II). kabul edilir.
Bunun için açılacak dava, Sicilin Düzeltilmesi Davasıdır Taşınmazlara ilişkin Geri Alım Sözleşmesinin geçerli
(MK 1025). olması için, resmi şekilde yapılması gerekir (BK 237 / II).
Alım hakkı kullanıldıktan ve satış ilişkisi doğduktan sonra, Resmi senedin Tapu Sicili Müdürlüklerince yapılmasının
alım hakkı sahibi adına tescil yapılmadan önce malik uygun olacağı düşünülebilir.
taşınmazı bir üçüncü kişiye temlik etmişse, şerh alım Fakat, TST 47/a-b hükümleri de birlikte
hakkının bu kişiye karşı da ileri sürülebilmesini değerlendirilmelidir.
sağladığından, MK 716/1 uyarınca açılacak tescile zorlama
davası ona karşı yöneltilecektir. TST 47/a’ya göre, satışla birlikte Geri Alım Hakkının şerh
-80-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
verilebilmesi için, bunun satış sözleşmesine ilişkin resmi 716/I’e dayanarak Tescile Zorlama Davası açıp, taşınmaz
senette yer alması gerekir. mülkiyetinin kendisine geçirilmesini isteyebilir.
TST 47 / b’ye göre ise, satış sözleşmesinden sonra kurulan Geri Alım Hakkı, Tapu Kütüğüne şerh verilmemişse, bu
Geri Alım Hakkı için noterlerce düzenlenen sözleşme hak kime karşı ileri sürülebilir?
yeterlidir. Bu durumda, Geri Alım Hakkı bir kişisel hak olduğu için
Aksine bir anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan Geri ancak hakkı tanıyan malike ve onun külli haleflerine karşı
Alım Hakkı devredilemez, ancak miras yoluyla geçer (BK kullanılabilir.
239 /1). Geri Alım Hakkı, Tapu Kütüğüne şerh verilmişse, bu hak
Hakkın devredilebileceği sözleşmede kararlaştırılmışsa, kime karşı ileri sürülebilir?
devir işlemi hakkın kurulması için öngörülen şekilde Geri Alım Hakkı, Tapu Kütüğüne şerh verildiği takdirde,
yapılmadıkça geçerli olmaz (BK 239 / II). Eşyaya Bağlı bir Borç İlişkisi meydana gelir ve şerhte
Geri Alım Hakkı, çoğunlukla, ilk satışın hükümlerini temin belirtilen süre içinde taşınmazın her malikine karşı
etmek üzere yapılır. kullanılabilir (MK 736 /1).
Örneğin, alıcının bedeli zamanında ödememesi şartına Şerh ayrıca Munzam yani, Ayni Etki de sağlar. Buna göre,
bağlı olarak tanınan Geri Alım Hakkı böyle bir işlevi yerine şerhten sonra taşınmazda bir sınırlı ayni hakkın tescili
getirir. veya başka bir kişisel hakkın şerhi yoluyla kazanılmış olan
Geri Alım Hakkına kredi temin etmek için de haklardan, doğmuş borcun ifasında alacaklıya zarar
başvurulmaktadır. verenlerin sicilden terkini istenebilir (MK 1009 / II).
Malik taşınmazını ipotek edip kredi elde edeceği yerde, Terkin için açılacak dava, Sicilin Düzeltilmesi (MK 1025)
doğrudan doğruya taşınmazını satmakta ve bu taşınmaz Davasıdır.
üzerinde bir Geri Alım Hakkı elde etmektedir. Geri Alım Hakkı kullanıldıktan ve satış ilişkisi doğduktan
Bu bağlamda, belli bir süre içinde taşınmazın bedelini sonra, Geri Alım Hakkı sahibi adına tescil yapılmadan
ödeyebilecek duruma gelince de Geri Alım Hakkını önce malik taşınmazı bir üçüncü kişiye temlik etmişse,
kullanarak taşınmazı tekrar geri alma imkânına sahip Şerh, Geri Alım Hakkının bu kişiye karşı da ileri
olmaktadır. sürülebilmesini sağlar.
Buna göre, hakkın süresi içinde borç ödenmediği Bu bağlamda, MK 716/I uyarınca açılacak Tescile Zorlama
takdirde, taşınmazın mülkiyeti alacaklıda kalacaktır. Davası ona karşı yöneltilecektir.
Bu yönüyle, Geri Alım Hakkının kararlaştırıldığı teminat Geri Alım Hakkı, Geri Alım Sözleşmesinde belirlenen süre
amacıyla yapılan satışların MK 873 / II’deki, borç içinde kullanılabilir.
ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya BK 238’e göre, Geri Alım Hakkı en çok on yıllık süre için
geçmesini yasaklayan Lex Commissoria Yasağı kararlaştırılabilir ve kanunlarda belirlenen süreyle Tapu
bakımından kanuna karşı hile hali meydana getirdiğini Siciline şerh edilebilir.
ileri sürenler vardır. MK 736/II’ye göre de, şerh her durumda şerh tarihinden
Kendisine katıldığımız Sirmen’e göre, böyle bir işlemin MK itibaren on yıl geçmekle etkisini kaybeder.
873/II’deki Lex Commissoria Yasağına karşı bir kanuna Geri Alım Hakkı on yıllık bir süre için kurulmuş, şerh için
karşı hile aracı olarak nitelenemeyecektir. daha kısa bir süre kararlaştırılmışsa, şerh için
Taşınmaza ilişkin Geri Alım Hakkı tek taraflı bir irade kararlaştırılan süre sonunda Geri Alım Hakkı sona ermez,
beyanıyla kullanılınca, hak sahibi ile muhatap arasında şerhin etkisi ortadan kalkar.
Geri Alım Sözleşmesindeki şartlara göre bir satış ilişkisi Fakat, taraflar, Geri Alım Hakkının süresini aşmayacak
doğar. şekilde yeni bir Şerh Anlaşması yapabilirler ve bu
Muhatap taşınmazın mülkiyetini Geri Alım Hakkı Sahibine anlaşmaya dayanarak Tapu Kütüğüne yeni bir şerh
devretme, Geri Alım Hakkı Sahibi de, Geri Alım verilebilir.
Sözleşmesinde belirtilen bedeli ödeme borcu altına girer.
Eğer Geri Alım Sözleşmesinde bedele ilişkin bir hüküm ÖNALIM (Şuf’a) HAKKI
yoksa, taraflar arasında yapılmış olan satış
Önalım Hakkı, malikin malını bir üçüncü kişiye satması ya
sözleşmesindeki bedeli karşı tarafa ödeme borcu altına
da ekonomik bakımdan satışa eş değer bir işlem yapması
girer.
halinde (BK 240/I) , hak sahibine tek taraflı bir irade
Taşınmaz maliki taşınmazın mülkiyetini devretme beyanıyla o malın alıcısı olma yetkisini veren yenilik
borcunu yerine getirmezse, Geri Alım Hakkı Sahibi MK doğuran bir haktır.
-81-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Önalım Sözleşmesi: BK 238’e göre ise, önalım hakkı en çok on yıllık süre için
Malikin bir kimseye önalım hakkı tanımak için yaptığı kararlaştırılabilir ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu
sözleşmeye «Önalım Sözleşmesi» denir. siciline şerh edilebilir.
Önalım Hakkını kuran işlemin ölüme bağlı bir tasarruf, bir MK 736 / II’ye göre de, şerhin etkisi her durumda şerh
vasiyetname ya da miras sözleşmesi şeklinde olması da tarihinden itibaren on yıl geçmekle sona erer.
mümkündür. Önalım Olayı:
Taşınmazlar için yapılan önalım sözleşmesinin geçerli Önalım olayı satış sözleşmesi veya ekonomik açıdan satışa
olması için, sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması eş değer bir hukuki işlemdir.
yeterlidir (BK 237 / III). Ekonomik açıdan satışa eş değer bir hukuki işlem ancak,
Tapu Sicili Tüzüğünün 47/ç maddesine göre, önalım iradi, ivazlı, cüzi halefiyet şeklinde gerçekleşen bir işlem
hakkının şerh verilebilmesi için de, yazılı bir sözleşme olabilir.
olması yeterlidir. Şu halde, bir bedel karşılığında taşınmazın mülkiyetini
Önalım hakkı ölüme bağlı bir tasarrufla tanınırsa, bu devir borcu doğuran isteğe bağlı özel veya açık arttırma
durumda ölüme bağlı tasarrufların tabi olduğu şekle yoluyla satış (BK 275 / 1) bir önalım olayıdır.
uyulması gerekir. Bunun gibi Alım Sözleşmesi de bir önalım olayı olarak
Önalım Sözleşmesinin esaslı noktaları, sadece tarafların kabul edilmektedir.
kimliği ve önalım hakkına konu olan maldır. Ancak, Alım Sözleşmesinin yapılmasının mı, yoksa Alım
Önalım hakkını kuran sözleşmeye özel kayıtlar Hakkının kullanılmasının mı Önalım Olayı sayılacağı
konulmamışsa, bu hak, Önalım Hakkının kullanılmasına tartışmalıdır.
yol açan Satıştaki şartlara uygun olarak kullanılır (BK 241 / Satış Vaadi Sözleşmesinin bir önalım olayı sayılıp
III). Bu durumda, «Basit Önalım Hakkı» söz konusudur. sayılmayacağı tartışmalı olmakla beraber, taşınmaz satış
Örneğin, (A), taşınmazını (B)’ye 100.000 TL’ye satınca, vaadinin ifası için tescile zorlama davası (MK 716 /1)
Önalım Hakkı Sahibi (Ö) ile (A)’ya karşı önalım hakkını açılabildiğine göre, herhalde mahkemece verilecek tescil
kullanırsa, (A) ile (Ö) arasında aynı şartlarla yani, Satış kararının kesinleştiği tarihte önalım olayının da
Bedeli 100. 000 TL olan bir Satış İlişkisi kurulur. gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, Önalım Sözleşmesinde satış bedeli ve diğer Hakkın konusunun ifa yerine geçen edim olarak verilmesi
şartlar kararlaştırılmış ise, buna «Nitelikli (Mevsuf) de ekonomik bakımdan satış sözleşmesine eş değer bir
Önalım Hakkı» denir. işlem sayılabilir.
Bu takdirde, taşınmaz maliki (A) ile önalım hakkı sahibi Buna karşılık, Borçlar Kanunu’nun 240. maddesinin II.
(Ö), aralarında satış bedelini 120.000 TL olarak fıkrasında belirtildiği üzere, taşınmazın, miras
kararlaştırmışlarsa, (A) taşınmazı (B)’ye hangi bedelle paylaşımında mirasçılardan birine özgülenmesinde, cebri
satarsa satsın, (Ö) önalım hakkını kullanınca (A) ile (Ö) artırma yoluyla satışında, kamu hizmetinin yerine
arasında, satış bedeli 120.000 TL olan bir satış ilişkisi getirilmesi veya bunlara benzer amaçlarla edinilmesi
kurulmuş olur. hallerinde önalım hakkı kullanılamaz.
Basit ve nitelikli önalım hakkı ekonomik bakımdan satışa Kamulaştırma gibi iradi olmayan devirlerde de önalım
eşdeğer işlemlerde de söz konusu olur (BK 241 / IV). hakkı kullanılamaz.
Aksine bir anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan önalım Bir önalım olayından söz edebilmesi için, mülkiyetin
hakkı devredilemez, ancak miras yoluyla geçer. Hakkın devrinin bir bedel karşılığında borçlanılmış olması gerekir.
devredilebileceği sözleşmede kararlaştırılmışsa, devir Bu bağlamda, bağışlama, trampa, ölünceye kadar bakma
işlemi hakkın kurulması için öngörülen şekilde sözleşmeleri, taşınmazın ortaklığa sermaye olarak
yapılmadıkça geçerli olmaz (BK 239 /1). konulması, şirketlerin birleşmesi, vakıf kurma, sınırlı ayni
Taraflar Önalım Sözleşmesinde, önalım hakkının süresi ve hak kurulması, mirasın geçmesi veya paylaşılması önalım
tapu siciline şerh verilmesi gibi konularda da anlaşmaya olayı sayılmadığından, söz konusu işlemlerde önalım
varabilirler. hakkı kullanılamaz.
Sözleşmede önalım hakkı süresi kararlaştırılmışsa, hak bu Yine, karşı tarafın kişi olarak özellikleri dikkate alınarak
süre içinde varlığını sürdürür. yapılan satış sözleşmesi, örneğin, akrabaya, evlada
Sürenin geçmesiyle önalım hakkı sona erer. yapılan satış veya karma bağışlama önalım olayı
sayılamaz.
İBK 216’ya göre, yirmi beş yıldan uzun süreli önalım hakkı
kararlaştırılamaz. Önalım hakkının kullanılması için, üçüncü kişiye yapılan
-82-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
satışın veya ekonomik bakımdan satışa eşdeğer işlemin belirtilmezse, önalım hakkının kullanılmasına yol açan
geçerli olması gerekir. Aksi halde önalım olayı satışın koşulları uygulanacaktır.
gerçekleşmiş olmaz. Şerhin etkisi, her durumda şerhin verildiği tarihten
Şekle aykırı, muvazaalı, ayırt etme gücü olmayan kişi itibaren on yıl geçmekle sona erer (MK 735 / II).
tarafından yapılan, konusu hukuka, ahlaka aykırı ya da BK 238’e göre, önalım hakkı en çok on yıllık süre için
imkânsız olan işlemler geçerli olmadığından, bunlarda kararlaştırılabildiğinden, ancak, önalım sözleşmesinin
önalım hakkı kullanılamaz. etkisi ile şerhin etkisi aynı gün başladığı takdirde şerhin
Satış sözleşmesinin veya ekonomik bakımdan satışa süresi ile hakkın süresi birbiriyle örtüşebilir.
eşdeğer işlemin irade bozukluğu veya gabin dolayısıyla Önalım hakkı on yıllık bir süre için kurulmuş, şerh için
iptal edildiği durumlarda önalım hakkının kullanılması da daha kısa bir süre kararlaştırılmışsa, şerh için
etkisiz kalır. kararlaştırılan süre sonunda önalım hakkı sona ermez,
Eğer satış sözleşmesine ilişkin resmi senette gerçekte şerhin etkisi ortadan kalkar.
kararlaştırılan bedelden daha düşük bir bedel Fakat, taraflar, önalım hakkının süresini aşmayacak
gösterilmişse, bir görüşe göre, burada önalım hakkı şekilde yeni bir şerh anlaşması yapabilirler ve bu
sahibine karşı muvazaanın ileri sürülmesi hakkın kötüye anlaşmaya dayanılarak tapu kütüğüne yeni bir şerh
kullanılmasını oluşturacağından, önalım hakkı sahibi tapu verilebilir.
sicilinde düşük gösterilen bedelden bu hakkını
Önalım hakkının on yıldan daha kısa bir süre için
kullanabilir.
kurulduğu hallerde, şerh edilmiş olsun olmasın, önalım
Buna karşılık, bir başka görüşe göre ise, bedelde muvazaa hakkı sözleşmede kararlaştırılan sürenin geçmesiyle sona
iddiası üçüncü kişilere karşı ancak hakkın kötüye erer.
kullanılması teşkil ettiği takdirde ileri sürülemez.
Önalım hakkı kullanıldıktan ve satış ilişkisi doğduktan
Bu görüşe göre, eğer hakkın kötüye kullanılması söz sonra, önalım hakkı sahibi adına tescil yapılmadan önce
konusu değilse, bedelde muvazaa ileri sürülüp önalım malik taşınmazı bir üçüncü kişiye temlik etmişse, şerh
hakkının kullanılması engellenebilir. önalım hakkının bu kişiye karşı da ileri sürülebilmesini
Bedel, önalım hakkının kullanılmasını önlemek için kasten sağladığından, MK 734 uyarınca açılacak önalım davası
gerçekte kararlaştırılan bedelden daha yüksek (MK 716) ona karşı yöneltilecektir.
gösterilmiş ise, bu takdirde de, satış sözleşmesinin Kanundan doğan önalım hakkı (MK 732 vd.) tapu
geçersizliğinin ileri sürülmesi koşullara göre hakkın kötüye kütüğüne şerh verilmiş olan sözleşmeden doğan önalım
kullanılması sayılabilir. hakkının dahi önüne geçer.
Bu durumda, önalım hakkı sahibi bedeldeki bu muvazaayı Bu bağlamda, sözleşmeden doğan önalım hakkının
her türlü delille kanıtlayıp gerçek değer üzerinden önalım kullanılması ancak kanundan doğan önalım hakkı ileri
hakkını kullanabilir. sürülmediği takdirde sonuç doğurur.
Önalım Hakkının Şerh Verilmesi: Önalım Hakkının Kullanılması:
Önalım sözleşmesiyle kurulan önalım hakkı kişisel bir Önalım hakkı sözleşmede kararlaştırılmış olan önalım
haktır. Tapu kütüğüne şerh verilmemişse, bu hak sadece süresi içinde kullanılır. Bu süre, BK 238 uyarınca en fazla
önalım hakkını tanıyan malike ve onun külli haleflerine on yıldır. Eğer bu süre içinde bir satış yapılıp hakkın
karşı kullanılabilir. kullanılması imkânı doğmazsa, önalım hakkı sona erer.
Bu durumda, taşınmaz bir üçüncü kişiye satılıp mülkiyeti Medeni Kanunda, kanundan doğan önalım hakkının
alıcıya geçirildikten sonra önalım hakkı sahibi hakkını kullanılmasına ve bu haktan vazgeçmeye ilişkin
kullandığı takdirde, önalım hakkını tanımış olan malik hükümlerin (MK 733- 734) sözleşmeden doğan önalım
önalım hakkı sahibine karşı mülkiyeti devretme borcunu hakkında da, uygulanacağı belirtilmektedir (MK 735 / III).
yerine getiremeyeceği için, BK 112 uyarınca sorumlu
Ancak 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanununda da
olacaktır.
sözleşmeden doğan önalım hakkının kullanılmasına ilişkin
Önalım hakkının tapu kütüğüne şerh verilmiş olması da olarak benzer hükümlere yer verilmiştir.
onun kişisel hak niteliğini değiştirmez; bu durumda
Bu durumda, yeni Kanunun aynı konudaki hükümlerinin
Eşyaya Bağlı Borç İlişkisi söz konusu olur.
Medeni Kanunda kanundan doğan önalım hakkına ilişkin
Önalım Hakkı, şerhte belirtilen sürede ve belirtilen olup MK 735 / III uyarınca sözleşmeden doğan önalım
koşullara göre, taşınmaza kim malikse ona karşı kullanılır hakkına da uygulanabilen hükümlerin yerine geçtiğinin
(MK 735 / I). kabulü gerekir.
Bu bağlamda, önalım hakkının koşulları şerhte
-83-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
BK 241/I’e göre satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin gereği, hak sahibinin bu durumu takip etmesi ve
yapıldığını ve içeriğini önalım hakkı sahibine noter öğrenmesi gerekmektedir.
aracılığıyla bildirmek zorundadır. Eğer önalım hakkı sahibi, satışı öğrenemezse, sadece
Bu hüküm ekonomik bakımdan satışa eşdeğer işlemlerde bildirimde bulunmayan alıcı ve satıcıya karşı tazminat
de uygulanır (BK 241 / IV). talep etmekle yetinecektir.
Kanundan doğan önalım hakkında da satıcı veya alıcının Üstelik satış vaadi önalım olayı olarak kabul edilecek
satışı noter aracılığıyla bildirme yükümü vardır (MK 733 / olursa, şerh edilmemiş olan satış vaadinde olduğu gibi,
III). önalım hakkı sahibinin önalım olayını bazen tapu
BK 242’ye göre, sözleşmeden doğan önalım hakkını sicilinden hiç öğrenememesi de mümkündür.
kullanmak isteyen hak sahibi, bu hak şerh edilmiş ve Önalım hakkı sahibi satışı her nasılsa öğrenmişse, doğal
taşınmazın mülkiyeti alıcı adına tescil edilmişse, alıcıya olarak kendisine yapılacak olan bildirimi beklemeksizin bu
karşı dava açmak zorundadır. hakkını kullanabilecektir.
Aksi takdirde hak sahibi, satıcıya karşı, satışın veya Üç aylık süre, satıcı veya alıcı tarafından yapılacak olan
ekonomik bakımdan satışa eş değer başka bir işlemin bildirim tarihinde başlayacağından (BK 240, MK 733 / IV),
kendisine bildirildiği tarihten başlayarak üç ay ve her bildirim yapılmadan hak sahibinin satışı öğrendiği ileri
halde satışın yapılmasından başlayarak iki yıl içinde dava sürülerek, üç aylık sürenin hak sahibinin satışı öğrendiği
açmak zorundadır. tarihte başladığını iddia etmek mümkün değildir.
Aynı şekilde, kanundan doğan önalım hakkındaki MK Acaba tapu memuru da MK 1019 / I uyarınca önalım
733/IV’e göre de, «önalım hakkı, satışın hak sahibine hakkı sahibine satışı bildirmekle yükümlü müdür?
bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın Tapu memuru ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri
üzerinden iki yıl geçmekle düşer.» onlara tebliğ etmekle yükümlüdür (MK 1019).
Şu halde önalım hakkının, önalım olayını meydana getiren Bu bağlamda, önalım hakkı tapu kütüğüne şerh
işlemin önalım hakkı sahibine bildirilmesinden itibaren üç verilmişse, taşınmazın mülkiyeti alıcı adına tescil edilince,
ay içinde kullanılması gerekir. önalım hakkı sahibine de bu durumu bildirmekle yükümlü
Bu üç aylık süre, hak düşürücü süre olup, yapılan satışın olmalıdır.
veya ekonomik bakımdan satışa eşdeğer işlemin, alıcı Bu bildirim yapılmadığı takdirde de, uğranılan zararlardan
veya satıcı tarafından hak sahibine noter aracılığıyla dolayı MK 1007 uyarınca Devletin Sorumluluğuna
bildirilmesi (BK 242) üzerine başlar. gidilebilmelidir.
Önalım hakkı sahibi, her halde hakkını satış sözleşmesinin Tapu sicilini tutanlar için önceden beri var olan, fakat
kurulmasından itibaren iki yıl içinde kullanmalıdır. uygulamada üzerinde pek fazla durulmayan bu
Bu süre de hak düşürücü süredir. yükümlülük, kendisine katıldığımız Sirmen’e göre, sadece
Gerek BK 242, gerek MK 733 / IV, yeni maliklerin hak alıcı ve satıcıya bildirim zorunluluğu getirilmekle ortadan
sahibinin önalım olayını öğrenip öğrenmediği, dolayısıyla kalkmış değildir.
hakkını kullanıp kullanmayacağı konusunda belirsizlik Önalım Hakkının Kullanılma Şekli ve Kullanılmasının
içinde kalmalarını önlemek için getirilmiştir. Sonuçları:
Belirsizlik içinde kalması istenmeyen satıcıya ve alıcıya, Yenilik doğuran hakların kullanılması için kural olarak
önalım olayını bildirme yükümü getirilerek, hak sahibinin dava açılması gerekmez.
bildiriminden itibaren bu hakkını kullanması için üç aylık Buna rağmen, 4721 sayılı yeni Medeni Kanunda önalım
süreyi başlatma imkânı tanınmıştır. hakkının dava açılarak kullanılması öngörülmüştür (MK
Satıcı veya alıcı, noter aracılığıyla yapacağı bildirimle, en 734/1).
fazla üç ay beklemek suretiyle hukuki durumunu belirgin Yasal önalım hakkı için getirilen bu düzenleme, MK
hale getirebilir. 735/III’deki yollama nedeniyle sözleşmeden doğan
Buna karşılık, getirilen düzenleme, kötüniyetli malik ve önalım hakkı için de uygulanırken, yeni Borçlar
satıcılar karşısında önalım hakkı sahibinin, önalım olayını Kanunu’nun 242. maddesinde de, sözleşmeden doğan
hiç öğrenmemiş, bu sebeple hakkını kullanamamış olduğu önalım hakkının dava yoluyla kullanılacağı belirtilmiştir.
durumlarda, hakkını tamamen kaybetmesine neden Yeni Medeni Kanunun kabulünden önce de uygulamada,
olacak şekildedir. önalım hakkı genellikle dava yoluyla kullanılmaktaydı;
Üçüncü kişiye yapılan satışa dayanılarak mülkiyet alıcı önalım hakkı sahibi bu davayla hem önalım hakkını
adına tapu siciline tescil edilmişse, Sicilin Açıklığı İlkesi kullanmaktaydı, hem de eMK 642 / 1 (MK 716 / 1)

-84-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
uyarınca taşınmazın mülkiyetinin hükmen kendisine Kanundan Doğan Kısıtlamalar:
geçirilmesini talep etmekteydi. Taşınmaz mülkiyeti kanun tarafından da kısıtlanabilir.
Yeni Medeni Kanun yapılırken uygulama dikkate alınarak Kanuni kısıtlamalar iki grupta yer alır:
önalım hakkının dava yoluyla kullanılması zorunluluğu  Kamu Hukuku Kısıtlamaları
getirilmiş, bununla da önalım hakkı sahibinin tescile  Özel Hukuk Kısıtlamaları
zorlama davası açmakla hem önalım hakkını kullanması,
hem de hakkın kullanılmasıyla doğan satış ilişkisine
dayanarak taşınmazın mülkiyetinin kendisine Kamu Hukuku Kısıtlamaları:
geçirilmesini talep etmesi sağlanmak istenmiştir. Kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, kanun
Şu halde, önalım hakkının dava açılarak kullanılmasıyla bir tarafından kamu yararı için getirilen kısıtlamalar olarak
satış ilişkisi meydana gelmekte ve buna dayanılarak da nitelendirilir (MK 754).
MK 716 /1’e göre taşınmazın mülkiyetinin önalım hakkı MK 754, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamaların
sahibine geçirilmesine karar verilmesi talep edilmektedir. özel kanun hükümlerine tabi olduğunu belirtmiştir.
Mahkeme de önalım hakkının kullanılması için gerekli Önceki Medeni Kanunda yer almayan TMK m. 754’deki bu
şartların gerçekleşmiş olup hakkın kullanıldığını tespit yeni hükme göre: «Taşınmaz mülkiyeti hakkının kamu
ederek mülkiyetin davacıya geçtiğine karar vermektedir. yararı için kısıtlanması, özellikle yapı, yangın, doğal
Dava, önalım hakkı şerh verilmiş ve taşınmazın mülkiyeti afetler ve sağlıkla ilgili kolluk hizmetlerine; orman ve
alıcı adına tescil edilmişse alıcıya, aksi takdirde satıcıya yollara, deniz ve göl kıyılarındaki ana ve tali yollara sınır
karşı açılır (BK 242). işaretleri ve nirengi noktaları konulmasına, toprağın
iyileştirilmesine veya bölünmesine, tarım topraklarının
Önalım hakkı sahibi, karar verilmeden önce, satış bedelini
veya yapıya özgü arsaların birleştirilmesine; eski eserler,
ve alıcıya düşen tapu giderlerini hâkim tarafından
doğal güzellikler, manzaralar, seyirlik noktaları ve ender
belirlenen süre içinde belirlenen yere nakden yatırmakla
doğa anıtları ile içmeler, ılıcalar, maden ve kaynak
yükümlüdür (MK 734 / II).
sularının korunmasına ilişkin mülkiyet kısıtlamaları, özel
Mahkeme önalım hakkının kullanıldığını tespit edip tescile kanun hükümlerine tabidir.»
karar verirse, mülkiyet kararın kesinleşmesiyle davacıya
Bu konudaki özel kanunlar arasında, İmar Kanunu, İskan
geçer. Mahkeme kararına dayanılarak yapılan tescil
Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Kültür ve Tabiat
açıklayıcı niteliktedir.
Varlıklarını Koruma Kanunu, Kıyı Kanunu, Çevre Kanunu,
Satışın veya Ekonomik Bakımdan Satışa Eşdeğer İşlemin Orman Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Ortadan Kaldırılması: Kanunu sayılabilir. Eşya Hukuku derslerimizde, sadece
BK 241/II’ye göre, «önalım hakkı kullanıldıktan sonra satış Medeni Kanunda düzenlenen Kamu Hukukuna ilişkin
sözleşmesi ortadan kaldırılırsa ya da alıcının şahsından kısımlara değineceğiz.
kaynaklanan sebeplerle onaylanmazsa, bu durum önalım Bu konuda Medeni Kanunda şu hükümler bulunmaktadır:
hakkı sahibine karşı ileri sürülemez.»
1)Kazı ve yapı yapılırken uyulması gereken yükümlülükler
Şu halde, hak kullanıldıktan sonra satış sözleşmesinden konusunda Medeni Kanun 739. maddesinde özel
veya ekonomik bakımdan satışa eşdeğer işlemden tek kanunlara yollama yapmıştır.
taraflı olarak ya da anlaşarak dönülmesi durumunda,
2)Araziye dikilecek bitkiler hususunda uyulması gereken
bunun kullanılan önalım hakkı üzerinde etkisi
yükümlülükler hakkında MK 741’de özel kanunlara
olmayacaktır.
yollama vardır.
Yine, sınırlı ehliyetsizin yaptığı satış veya ekonomik
3)Araziye sınırlık (duvar, çit, parmaklık vs.) koyma
bakımdan satışa eş değer işleme kanuni temsilcisinin ve
yükümlülüğüne ilişkin MK 749 / II hükmünde de özel
vesayet makamının izin vermemesi durumunda da,
kanun hükümleri saklı tutulmuştur.
kullanılan önalım hakkı sonuçlarını doğurmayı
sürdürecektir. 4)Toprağın iyileştirilmesine ilişkin MK 755’e göre,
toprağın iyileştirilmesi işleri, ancak ilgili maliklerin ortak
Önalım Hakkından Vazgeçme:
girişimi ile yapılabiliyorsa, arazinin yarısından fazlasına
Sözleşmeden doğan önalım hakkında da yasal önalım sahip bulunmak koşuluyla maliklerin üçte ikisinin aldığı
hakkından vazgeçmeye ilişkin hükümler uygulanır (MK karara, diğer malikler uymak zorundadır.
735/II).
Su yollarını düzeltme, sulama, bataklık yerlerini kurutma,
MK 733/II’ye göre, belirli bir satışta önalım hakkını yol açma, orman yetiştirme, arazileri toplulaştırma gibi
kullanmaktan vazgeçme, yazılı şekle tabidir ve satıştan işlemler, toprağın iyileştirilmesi niteliğindedir.
önce veya sonra yapılabilir.
-85-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Toprağın iyileştirilmesi konusunda maliklerin nitelikli bağlı borç niteliğindedir.
çoğunlukla aldıkları karar beyanlar sütununda gösterilir Komşuluk Hukukuna ilişkin mülkiyet kısıtlamalarından,
(MK 755). bazıları malikin taşınmazını kullanma ve ondan
Kamu hukukundan kaynaklanan mülkiyet kısıtlamaları yararlanma yetkisini kısıtlamaktadır ve bu tür kısıtlamalar
doğrudan ve dolaylı mülkiyet kısıtlaması niteliğinde Doğrudan Kısıtlamalardır.
olabilir. Diğer bir deyişle, bu tür kısıtlamalar, doğrudan doğruya
Doğrudan kısıtlamada kanundaki hüküm idarenin bir kanundan doğmaktadır.
işlemine gerek olmaksızın geçerlidir. Bu kısıtlamalara, malikin taşınmazını taşkın kullanma
Buna karşılık, Kamu Hukukundan kaynaklanan Dolaylı yasağı ile kazı ve yapı yaparken komşu taşınmaza zarar
Mülkiyet Kısıtlamaları, idare bunları idari bir işlemle verme yasağı örnek gösterilebilir.
somut olarak belirlediği takdirde etkili hale gelir. Buna karşılık, yine Komşuluk Hukukuna dayanan ve
malikin yararlanma yetkisini kısıtlayan diğer bazı haller
Özel Hukuk Kısıtlamaları: ise, Dolaylı Mülkiyet Kısıtlamaları olarak
adlandırılmaktadır.
Özel Hukuktan doğan sınırlamaların bir kısmından herkes
yararlanabilir; diğer bir kısmından ise, sadece taşınmazın Bu kısıtlamalara, Zorunlu İrtifaklar ve Taşkın Yapı örnek
komşuları yararlanabilir. olarak gösterilebilir.
Bazı kısıtlamalardan ise, sadece taşınmaza paylı malik Bu bağlamda, Zorunlu Mecra, Zorunlu Geçit ve Zorunlu
olanlar yararlanır (TMK m. 732) Kaynak hakkı ile Taşkın Yapı Dolaylı Mülkiyet
Kısıtlamalarıdır.
Özel Hukuktan doğan sınırlamaların bir kısmından herkes
yararlanabilir; diğer bir kısmından ise, sadece taşınmazın Tasarruf Yetkisi Kısıtlamalarından Yasal Önalım Hakkı:
komşuları yararlanabilir. Medeni Kanunda düzenlenmiş olan yasal önalım hakkı,
Bazı kısıtlamalardan ise, sadece taşınmaza paylı malik paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın paydaşları lehine
olanlar yararlanır (TMK m. 732) tanınmış olan bir tasarruf yetkisi kısıtlamasıdır.
Özel Hukuktan kaynaklanan kanuni mülkiyet kısıtlamaları Yasal Önalım Hakkının Tanımı ve Hukuki Niteliği:
esas olarak, mülkiyetin içeriğinde kısıtlanan yetkiye göre Yasal Önalım Hakkı, paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın
başlıca üç gruba ayrılır: paydaşlarından birinin payını bir üçüncü kişiye satması
 Yararlanma Yetkisi Kısıtlamaları halinde, diğer paydaşlara aynı şartlarla bu payın alıcısı
 Tasarruf Yetkisi Kısıtlamaları olma yetkisi veren yenilik doğuran bir haktır.
 Değerlendirme Yetkisi Kısıtlamaları: Yasal Önalım Hakkı, MK m. 732’de düzenlenmiştir. Bu
 Tescile Tabi Olan Rehin Hakları (MK 829 / II) madde eski Medeni Kanunda 659. maddede yer alıyordu.
 Tescile Tabi Olmayan Rehin Hakları (MK 865/III) Yeni metinde, «Kanuni Şufa Hakkı» yerine «Yasal Önalım
 Kanundan Doğan Rehin Hakları Hakkı» terimi kullanılmıştır.
Ayrıca sadece payın tamamının satışında değil, bir payın
Özel Hukuktan kaynaklanan Doğrudan Mülkiyet kısmen satışında da bu hak tanınmaktadır.
Kısıtlamalarının bazı özellikleri vardır. MK 732’de, yalnız payın satılmasından söz edilmiş ise de,
Öncelikle, bu kısıtlamalar, hiçbir işleme gerek olmaksızın BK 240 da dikkate alınarak, yasal önalım hakkının
malike ve sınırlı ayni hak sahiplerine karşı ileri sürülebilen paydaşın ekonomik bakımdan satışa eş değer bir işlem
kısıtlamalardır. yapması halinde de kullanılabileceğinin kabulü gerekir.
Dolaylı kısıtlamalarda ise, durum farklıdır. Bu kısıtlamalar, MK 732’ye göre, önalım hakkı, payın tamamının satılması
doğrudan kanundan doğmaz. halinde kullanılabileceği gibi, payın bir kısmının satılması
Söz konusu kısıtlamalarda, Kanun, hak sahibine belli halinde de kullanılabilir.
şartlar altında malike karşı ileri sürebileceği bir talep Yasal Önalım Hakkı, sadece taşınmazlar üzerindeki paylı
hakkı tanır. mülkiyette söz konusudur. Taşınırlar üzerindeki paylı
Bu talep hakkının kullanılmasıyla malik, kanundan dolayı mülkiyette, yasal önalım hakkı yoktur.
hak sahibi lehine taşınmazı üzerinde bir sınırlı ayni hak Yasal Önalım Hakkı, sosyal bir amaca yönelmiştir. Amacı,
kurma borcu altına girer. zaten yürütülmesi sorunlarla dolu olan Paylı Mülkiyet
Burada taşınmaz malikine, hak sahibi lehine yüklenen İlişkisine, diğer paydaşların vizesi olmadan, yabancı birinin
sınırlı ayni hak kurma borcu, kanundan doğan eşyaya girmesini önlemektir.

-86-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Hukukumuzda yasal önalım hakkının alanı, bu bakımdan m. 733 / 1).
dardır. Çünkü başka ülkelerde paylı mülkiyet ilişkisi Kamulaştırma, bağışlama, mirasın geçmesinde önalım
olmadan da bazı hallerde, önalım hakkı tanınmaktadır. hakkı kullanılamaz.
Kiralanan satıldığında, kiracı lehine veya bir yörede tarım Yargıtay, 23.3.1957 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında,
arazisi satıldığında, aynı yörede yaşayan çiftçilerin önalım karı, koca, çocuk veya akraba ile yapılan sözleşmelerde
hakkı gibi. şeklen satış sözleşmesi bulunsa bile, gerçekte satış
Arazi Kanunu da miri arazi intikallerinde, benzer şekilde dışında, Miras Hukukuna ilişkin maksatların veya
bazı kişilere önalım hakkı tanımıştı. bağışlama gibi düşüncelerin hâkim bulunması dolayısıyla
Kaynak İsviçre Medeni Kanunu üst irtifakında, malik ve önalım hakkının kullanılamayacağını kabul etmiştir.
irtifak hakkı sahibine 676. maddede, karşılıklı önalım Kural olarak, sözleşmeden doğan önalım hakkında önalım
hakkı tanımıştır. (Ertaş, s. 392) olayı kabul edilen her işlem, yasal önalım hakkı için de
Yeni Medeni Kanun, 708. maddenin 2. fıkrasında yeni önalım olayı teşkil eder.
oluşan araziyi, arazi kaybına uğrayana veya bitişik arazi Bu bağlamda, Kanunda açıkça belirtilmemekle birlikte,
malikine Hazineden öncelikle satın alma hakkı ekonomik bakımdan satışa eşdeğer her işlem de yasal
vermektedir. önalım hakkı bakımından da önalım olayı olarak kabul
4074 sayılı Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında edilecektir.
Kanun (RG. 19. 2.1995), arazinin bulunduğu yerde oturan Önalım hakkının kullanılması için, üçüncü kişiye yapılan
(m. 3) kişilere, bu arazileri kiralayan topraksız kiracılara satışın veya ekonomik bakımdan satışa eş değer işlemin
(m.5), bu arazileri fiilen kullananlara (m. 8) ihalede geçerli olması gerekir.
öncelikle alım hakkı (m. 89 tanımaktadır. Satış geçerli olup tescil yolsuz olsa dahi, önalım hakkı
Yasal Önalım Hakkının hukuki niteliği, Dolaylı Mülkiyet kullanılabilir.
Kısıtlaması mı yoksa Doğrudan Mülkiyet Kısıtlaması mı Yasal Önalım Hakkının Kullanılması ve Bunun Sonuçları:
olduğu bakımından tartışmalıdır.
MK 732’ye göre, Paylı Mülkiyette payın tamamen veya
Bir görüşe göre, Yasal Önalım Hakkı, ancak kullanıldığı kısmen üçüncü kişiye satılması halinde, Yasal Önalım
takdirde taşınmazın mülkiyetini devretme yükümlülüğü Hakkı kullanılabilir.
doğurduğundan, bir Dolaylı Mülkiyet Kısıtlamasıdır.
Yasal Önalım Hakkı, sadece paydaş olmayan kişiye karşı
Bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, Yasal yapılan satışta kullanılabilir.
Önalım Hakkı, kanun gereği özel nitelikli bir işleme gerek
Yasal Önalım Hakkının amacı, paydaşlar arasına
kalmaksızın, doğrudan doğruya taşınmazı satma
istenmeyen kimselerin girmesine engel olmak ve
yükümlülüğü doğurduğundan, bir Doğrudan Mülkiyet
mümkün oldukça payların bir elde toplanmasını
Kısıtlaması niteliğindedir.
sağlamaktır. Bu bağlamda, bir paydaşa yapılan satışta,
Bağımlı, yani eşyaya bağlı paylı mülkiyette, paydaşların diğer paydaşların önalım hakkına sahip olmaları kabul
önalım hakkı yoktur. edilmemiştir.
Önalım Olayı: Önalım Hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır (MK 734
Yasal Önalım Hakkı kullanılınca, önalım hakkı sahibi ile / 1).
muhatap arasında, önalım hakkının kullanılmasına yol Önalım Hakkı, satış sonucunda pay alıcı adına tescil
açan satış sözleşmesinin veya ekonomik bakımdan buna edilmişse, alıcıya; alıcı adına tescil edilmemişse, satıcıya
eş değer işlemin şartlarına uygun bir satış ilişkisi doğar. karşı kullanılır.
Yasal önalım hakkının kullanılabilmesi için, sözleşmeden Uygulamada satışa ilişkin resmi senette tescil isteminde
doğan önalım hakkına benzer şekilde, önalım hakkının de bulunulduğundan, MK 734 / I’ de önalım hakkının
doğmasını sağlayan Önalım Olayının da gerçekleşmiş alıcıya karşı kullanılacağı belirtilmiştir.
olması gerekir.
Yasal önalımda eşyaya bağlı borç ilişkisi kanun gereği
Önalım Olayının bazı nitelikleri olmalıdır. Bu nitelikler; mevcuttur.
önalım olayının iradi, ivazlı, cüz’i halefiyet şeklinde
Yasal Önalım Hakkının Kullanılması ve Bunun Sonuçları:
gerçekleşen bir işlem olmasıdır.
Sözleşmeden doğan önalım hakkını incelerken yapılan
Satış sözleşmesi, bu niteliklere uygun olduğu için bir
açıklamalar doğrultusunda, önalım hakkı sahibi, bu
önalım olayıdır.
hakkını, MK 716/1’de düzenlenmiş olan tescile zorlama
Cebri artırma ise, anılan niteliklere uymadığı için, cebri davası açarak kullanacaktır.
artırma yoluyla satışlarda önalım hakkı kullanılamaz (TMK
Pay alıcı adına tescil edilmiş ise, dava alıcıya karşı açılır.
-87-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Önalım hakkı sahibi, karar verilmeden önce, satış bedelini Bir pay satışında yasal önalım hakkını satışın
ve alıcıya düşen tapu giderlerini hâkim tarafından bildirilmesinden itibaren üç ay içinde kullanmayan
belirlenen süre içinde belirlenen yere nakden yatırmakla paydaş, sadece o satış dolayısıyla önalım hakkını kullanma
yükümlüdür (MK 734 / II). imkânını kaybeder. Yoksa önalım hakkı sona ermez.
Mahkeme önalım hakkının kullanıldığını tespit edip tescile Bir kimse pay sahibi kaldıkça payına bağlı önalım hakkı da
karar verirse, pay kararın kesinleşmesiyle davacıya geçer. mevcut kalır ve paydaş ileride yapılacak başka satışlarda
Mahkeme kararına dayanılarak yapılan tescil, açıklayıcı önalım hakkını kullanabilir.
niteliktedir. Örnek olarak (A), (B), (C) bir taşınmazın paydaşıdırlar.
Yasal Önalım Hakkının Kullanılmasında Süreler: (C) payını (D)’ye satınca (A) ve (B) önalım hakkını
Medeni Kanun’un 733. maddesi, 3. ve 4. fıkralarında yasal zamanında kullanmazlarsa, bu satış için önalım hakkını
önalım hakkının kullanılması hususunda şu hükmü kullanma imkânları düşer.
koymuştur: «Yapılan satış, alıcı veya satıcı tarafından Fakat (D), (E)’ye satış yapınca pekala bu satış için
diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilir. zamanında önalım haklarını kullanabilirler.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin *İkinci süre ise, yine bir hak düşürücü süredir ve yapılan
üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl pay satışı tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.
geçmekle düşer.» Bu durumda, önalım hakkının satış sözleşmesinin
Aynı yönde hüküm, sözleşmeden doğan önalım hakkı için kurulmasından itibaren 2 yıl içinde kullanılması gerekir.
TBK m. 242’de vardır. Öyleyse, belirli bir pay satışının noter aracılığıyla
Böylece Medeni Kanun, önalım hakkının kullanılmasını, bildirilmesi ihmal edilirse, paydaşın dava açmaması
hak düşürücü süreye tabi tutmaktadır. Burada iki hak halinde, iki yılın sonunda önalım hakkı düşecektir.
düşürücü süre vardır. Paydaşın, bu süre içinde satışı öğrenememiş olması,
*Birinci süre, 3 aylık süre olup, bildirimden itibaren önalım hakkının düşmesini engellemeyecektir.
başlar. Buna göre, önalım hakkının, payın satışının önalım Birden Fazla Paydaşın Yasal Önalım Hakkını Kullanması:
hakkı sahibine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde Yasal önalımda çözülmesi gereken başka bir mesele ise,
kullanılması gerekir. Bildirme de özel bir şekle tabi Yasal Önalım Hakkının birden çok paydaş tarafından
tutulmuştur. kullanılması halinde durumun ne olacağıdır.
Yapılan pay satışı, alıcı veya satıcı tarafından diğer Bu durumda, Yargıtay, 11.6.1947 tarihli İçtihadı
paydaşlara noter aracılığıyla bildirilecektir. Noter Birleştirme Kararında, önalım hakkını kullanan her
bildiriminin paydaşa tebliğ tarihini izleyen günden paydaşın satılan payı, taşınmaz üzerindeki payının oranına
itibaren hak düşürücü süre işlemeye başlar. bakılmaksızın, eşit olarak kazanacağını kabul etmiştir.
Alıcı ve satıcı kanundan doğan bu bildirim yükümünü Örneğin, (A), (B), (C) ve (D) bir taşınmazın paydaşlarıdır.
yerine getirmedikleri takdirde önalım hakkı sahibinin (A), payını (Ü)’ye sattığı takdirde, (B), (C) ve (D), üçü
bundan doğacak zararlarını tazmin etmekle yükümlü birden bu haklarını kullanırlarsa, kendi paylarının oranı ne
olurlar. olursa olsun, (A)’nın payının eşit ölçüde alıcısı olurlar. Yani
Önalım hakkı sahibi paydaş satışı her nasılsa öğrenmişse, (A), 2 / 8’lik payını (Ü)’ye sattığında, 1/ 8 paya sahip olan
doğal olarak kendisine yapılacak olan bildirimi (B), 2 / 8 paya sahip olan (C), 3 / 8 paya sahip olan (D),
beklemeksizin bu hakkını kullanabilecektir. (A)2nın payının 1 / 3’er oranında alıcısı olurlar.
Üç aylık süre satıcı veya alıcı tarafından noter aracılığıyla Yasal Önalım Hakkından Feragat ve Vazgeçme:
yapılacak olan bildirim tarihinde başlayacağından (MK Yasal önalım hakkı, paydaşlar arasında yapılan bir
733/IV), bildirim yapılmadan hak sahibinin satışı öğrendiği sözleşmeyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir
iddiasıyla üç aylık sürenin hak sahibinin satışı öğrendiği veya içeriği daraltılıp genişletilmek suretiyle değiştirilebilir
tarihte başlamış olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. (MK 731 / II).
Tapu memuru ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri Önalım hakkı, tüm paydaşlar ya da sadece bir veya birkaç
onlara tebliğ etmekle yükümlüdür (MK 1019). paydaş için, anlaşmayla ortadan kaldırılabilir. Bu
Buna göre, taşınmaz pay satışı gerçekleştiğinde diğer pay anlaşma, bütün önalım olaylarının ya da belli sayıdaki
sahiplerine de bu durumu bildirmekle yükümlü olmalıdır. önalım olayının gerçekleşmesine ilişkin olarak yapılır.
Bu bildirim yapılmadığı takdirde de, uğranılan zararlardan Önalım hakkının içeriğinin bir anlaşmayla değiştirilmesi de
dolayı MK 1007 uyarınca Devletin sorumluluğuna mümkündür. Bu içerik değiştirme, bedelin ya da önalım
gidilebilmelidir. hakkının hangi önalım olaylarında kullanılabileceğinin
-88-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
belirlenmesi suretiyle yapılır. Yararlanma Yetkisi Kısıtlamaları:
Yasal önalım hakkının ortadan kaldırılması veya içeriğinin Yararlanma Yetkisi Kısıtlamaları, ikiye ayrılır:
değiştirilmesi durumunda, kanundan doğan bir mülkiyet  Komşular yararına getirilmiş kısıtlamalar
kısıtlamasının ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi söz  Başkasının arazisine girme hakkı veren kısıtlamalar
konusu olduğundan, yasal önalım hakkını ortadan
kaldıran veya içeriğini değiştiren anlaşmanın resmi şekilde
düzenlenen bir sözleşmeye bürünmesi ve tapu kütüğüne Komşular Yararına Getirilmiş Kısıtlamalar:
şerh verilmesi gerekir. Taşınmaz mülkiyetine komşular yararına getirilmiş
Önalım olayının gerçekleşmesinden sonra belli bir satış kısıtlamalar, yer bakımından birbirine yakın yaşamanın
için önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme ise, kanundan zorunlu sonucu olarak malike yükletilmiş bulunan
doğan bir mülkiyet kısıtlamasının ortadan kaldırılması ya ödevlerdir.
da değiştirilmesi niteliğinde değildir; dolayısıyla bunun Bu tip ödevlerin amacı, komşular arasında dayanışmayı,
tek taraflı bir işlem şeklinde yazılı olarak yapılması birbiriyle olan ilişkilerinin sağlıklı şekilde sürmesini
mümkündür. sağlamak, barış ve huzurun bozulmasını engellemektir.
MK 733 / II’ ye göre, «Önalım hakkından feragatin resmi Bu ödevlerden kaynaklanan taleplerin komşular dışındaki
şekilde yapılması ve tapu kütüğüne şerh verilmesi gerekir. kişilerce ileri sürülmesi mümkün değildir.
Belirli bir satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, Komşu kavramı belirlenirken, daha geniş bir kavram
yazılı şekle tabidir ve satıştan önce veya sonra anlayışıyla hareket edilmeli, sadece sınırdaş malikler göz
yapılabilir.» önünde tutulmakla yetinilmemelidir. Taşınmazdaki
MK 733 / II’ de geçen «önalım hakkından feragat» ve faaliyetlerin doğrudan etki alanında olan herkes komşu
«önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme» terimleri olarak nitelendirilmelidir.
üzerinde durulmalıdır. Komşular yararına getirilmiş kısıtlamalar, malike mülkiyet
«Önalım hakkından feragat», önalım hakkının bütün hakkının kullanılmasında bazı yasaklar ve yükümlülükler
önalım olaylarına ilişkin olarak ortadan kaldırılmasıdır. getirmektedir. Bu kısıtlamalar şöyle sıralanabilir:
«Önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme» ise, önalım  Taşkın Kullanma Yasağı (MK 737)
hakkının bir satış için ortadan kaldırılması anlamındadır ve  Zarar Verici Kazı ve Yapı Yapma Yasağı (MK 738)
önalım olayının gerçekleşmesinden sonra önalım hakkının  Ağaç Dal ve Köklerinin Taşmasına Katlanma
kullanılmasından vazgeçme ile birlikte aynı terimlerle Yükümlülüğü (MK 740, 741)
ifade edilmektedir.  Doğal Olarak Akan Suların Akış Şekline Katlanma
Önalım olayının gerçekleşmesinden önce belli bir önalım Yükümlülüğü (MK 742, 743)
olayı için önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme,  İrtifak Hakkı Kurma Yükümlülüğü Getiren Kısıtlamalar
gerçekte kanundan doğan bir mülkiyet kısıtlamasının  Zorunlu Mecra Hakkı (MK 744); Zorunlu Geçit Hakkı (MK
ortadan kaldırılması anlamını taşımaktadır. 747); Zorunlu Kaynak (Su) Hakkı, Taşkın Yapı Hakkı
Bu işlemin MK 731 / II’ deki düzenlemenin aksine, sadece
yazılı şekilde yapılması yeterli görülmüştür. Taşkın Kullanma Yasağı (MK 737)
Yasal Önalım Hakkı- Sözleşmeden Doğan Önalım Taşınmaz mülkiyetinde, komşuluk ilişkilerinden doğan
Hakkının Farkları: doğrudan kısıtlamaların başında, Taşkın Kullanma Yasağı
*Yasal önalım hakkı, kanundan dolayı, Sözleşmeden gelir.
doğan önalım hakkı ise, hukuki işlem sonucu doğar. MK 737/I'e göre: «Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan
*Yasal önalım hakkı sadece paydaşlar için kabul edilmiştir. yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini
Sözleşmeden doğan önalım hakkı ise, herhangi bir kişi için sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek
öngörülür. taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.»
*Yasal önalım hakkı, bir paydaşın, payı, paydaş olmayan MK 737/II'ye göre: «Özellikle taşınmazın durumuna,
bir üçüncü kişiye satması halinde uygulanır. Sözleşmeden niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş
doğan önalım hakkı ise, herhangi bir satış sözleşmesi görülebilecek dereceyi aşan durman, buğu, kurum, toz,
yapıldığında uygulanır. koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık
Yasal önalım hakkının amacı, paydaşlar arasına vermek yasaktır.»
istenmeyen bir kimsenin girmemesidir. Sözleşmeden Öyleyse malik, komşusunu, yani çevreyi «olumsuz şekilde
doğan önalım hakkının amacı ise, taşınmazı bir kimsenin etkileyecek» taşkınlıklardan kaçınmak zorundadır.
öncelikle satın almasıdır.
-89-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
MK 737 anlamında Komşu, bir taşınmazın kullanılmasının kişilerin ruhsal yapısını olumsuz etkileyen, iç huzurlarını
sebep olduğu rahatsızlıktan yakından veya uzaktan bozan taşkınlıklardır. (Sirmen, s. 479; Ertaş, s. 412)
etkilenen diğer bir taşınmazın maliki veya taşınmazda bir MK 737'nin kapsamı içinde olduğu kabul edilen
sınırlı ayni hak veya kişisel hak sahibi olan zilyedidir. taşkınlıklara, bir villanın yanında iyileşme imkânı
Komşudan kasıt, sadece birbirine komşu taşınmaz bulunmayan hastalar için yapılan şifa yurdu, müşterilerin
malikleri değil, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını taşkın açıkta giyinip soyunduğu yüzme havuzu, randevuevi,
kullanması sebebiyle olumsuz olarak etkilenen herkestir. mezbaha örnek olarak verilebilir.
Komşuları olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıklar, MK MK 737/ I, malike komşularını olumsuz şekilde
737/II' de, duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartma, etkileyecek taşkınlıktan kaçınmasını emretmektedir.
gürültü veya sarsıntı yapma biçiminde sayılmıştır. Bir olumsuz etkinin ne zaman taşkınlık sayılabileceği
Çevreye rahatsızlık veren taşkınlıklar hiç şüphesiz bu konusunda genel bir ölçü vermek mümkün değildir.
sayılanlarla sınırlı değildir. Öğretide, komşuları olumsuz Hoş görülebilecek derecedeki fiiller taşkınlık
etkileyen taşkınlıklar üç gruba ayrılmaktadır: oluşturmadığı için, komşular bunlara katlanmak
• Maddi (Olumlu, Aktif )Taşkınlıklar zorundadır.
• Olumsuz (Pasif) Taşkınlıklar Bir fiilin taşkınlık oluşturup oluşturmadığını hâkim, her
• Manevi Taşkınlıklar somut olayda taşınmazın durumunu, niteliğini ve yerel
âdeti dikkate alarak takdir edecektir (MK 737 / II).
Maddi (Olumlu) Taşkınlıktan kasıt, bir taşınmazda oluşup
komşu taşınmazlar üzerinde zararlı etkileri olan, Hâkim fiilin taşkın olup olmadığını değerlendirirken
müdahaleler anlaşılır. Bu tür taşkınlıklar, maddi nitelikte tarafların çıkarlarını dengede tutacak bir yol izlemelidir.
etkilerle ortaya çıkar. Örneğin bir taşınmazdan etrafa Taşınmazın durumu, onun yerleşim, işletme, sanayi veya
yayılan pis kokular, dumanlar. tarım alanında olup olmamasını ifade eder ve verilen
Maddi Taşkınlıklar, çevrede etkisini hava, su, toprak rahatsızlığın aşırı olup olmadığını belirlemede önem taşır.
vasıtasıyla gösteren katı, sıvı, gaz halindeki taşkınlıklardır. Taşınmazın niteliğinden, onun somut niteliği, özgülenme
Günümüzde önemli bir sorun teşkil eden, yerleşim amacı ve buna göre kullanma biçimi anlaşılır.
yerlerindeki GSM baz istasyonları yaydığı radyasyon Taşınmaz malikinin taşkınlık yapmama konusundaki
nedeniyle maddi taşkınlığa örnek olarak verilebilir. yükümlülüğünün sınırları belirlenirken, rahatsızlık verilen
Baz istasyonunun kaldırılması MK 737'ye göre istenebilir. taşınmazın niteliği de örneğin, bir konut, hastane ya da
Ancak bunun için, baz istasyonlarının sağlığa zarar imalathane olması da dikkate alınır.
verdiğinin ve ilgili yönetmelikteki limit değerlere uygun Bir fiilin taşkınlık oluşturup oluşturmadığını, yani yerel
bulunmadığının ispat edilmesi gerekir. âdete göre hoş görülebilir olup olmadığını belirlemek için,
Olumsuz Taşkınlık ise, bir taşınmazın normal kullanımı, bu fiilin verdiği rahatsızlığın o yörede öteden beri normal
işletilmesi sonucu diğer taşınmazlarda meydana gelen kabul edilip edilmediğine bakmak gerekir.
olumsuz sonuçlardır. Örneğin, bir araz, üzerinde yapılan Örneğin, bir köyde veya karayolunun yakınında taşınmaz
binanın, diğer taşınmazların güneş ışığını, hava akımını, edinen kimsenin, köyde yaşamanın veya karayoluna yakın
hatta tele dalgalarını engellemesi zikredilebilir. olmanın zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan
Diğer bir deyişle, çevrede hava, güneş, ışık, rüzgar, su gibi rahatsızlıklara katlanmak zorunda olduğu söylenebilir;
enerji kaynaklarından yararlanılmasını önleyen veya dericilikle uğraşan bir bölgede veya mezbahanın
manzara kapayan, bir işyerine madde veya insan girişini yakınında bir ev satın alan kimse, deri imalinin veya
engellemek suretiyle işletmenin müşterilerini hayvan kesiminin sebep olduğu fena kokudan rahatsız
kaybetmesine yol açan davranışlara da Olumsuz olması nedeniyle MK 737'nin uygulanmasını
Taşkınlıklar denir. isteyememelidir.
Yapılan yapının boyutları ve uyulması gereken mesafeler Buna karşılık, şehrin konut alanı olarak yerleşime açılmış
imar planlarında öngörülen ölçülere uygun bir nitelik bir yerinde faaliyet göstermeye başlayan tabakhanenin
taşırsa, artık ışık, rüzgar gibi doğal enerji kaynaklarından veya mezbahanın yaydığı kokular nedeniyle bu hükümden
yoksun kalındığı, manzaranın kapatıldığına ilişkin iddialar yararlanılabilir.
MK 737 çerçevesinde çözümlenemez; imar hukuku içinde Bir sanayi bölgesinde oturan kimse, motorların
imar planlarının dava konusu yapılması gerekir. gürültüsüne veya fabrika bacalarının dumanlarına, konut
Manevi Taşkınlıklar ise, bir taşınmazın işletilmesine ve alanında oturandan daha çok katlanmak zorundadır.
kullanılmasına bağlı olarak komşu taşınmazlarda yaşayan Konutların bulunduğu bir sokakta oturan kimsenin evinin

-90-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yanındaki binaya konulan dokuma tezgahının çıkardığı ettirilir.
motor sesine dayanması beklenmemelidir. Bununla Kazı, toprak yüzeyinde derinlemesine veya dikine
beraber, içinde dokuma tezgahı bulunan bir taşınmazın meydana getirilen her türlü yapay değişikliği, yapı da
maliki, bu tür gürültünün öteden beri aynı yoğunlukta arazinin toprak katmanlarıyla bağlantılı her türlü yapısal
olduğu ve bu nedenle mevcut rahatsızlıkla katlanılması tesisatı ifade eder.
gerektiğini ileri sürülebilir.
Malikin girişmiş olduğu kazı ve yapılar nedeniyle komşu
Yerel âdet de değişebilir. Örneğin, konutların bulunduğu taşınmaza zarar vermeme yükümlülüğünü ihlal etmiş
bir bölgenin zamanla sanayi bölgesi olması veya tersi, olması için mülkiyet hakkını kanundan doğan
sanayi bölgesinin konut alanına dönüşmesi, tarım kısıtlamalarına aykırı kullanması yeterlidir.
alanlarının imara açılması durumunda, fiilin hoş
Buna örnek olarak, kazı dolayısıyla biriken taşların ve
görülebilir olup olmadığını belirlemek için yerel âdet
toprakların komşu taşınmaza kayması, kazılan çukura
dikkate alınmaz.
veya havuza dolan suların komşu taşınmaza sızması ve bu
Malikin MK 737'deki yükümlülüğünü ihlal etmesi, MK 730 suretle orada yapı yapmayı zorlaştırması veya ekinleri
gereğince sorumlu olmasına yol açar: Bu durumda malik, çürütmesi verilebilir.
eski hale getirmek (saldırı sebebini sona erdirmek), zarar
MK 738 / II'ye göre, «komşuluk hukuku kurallarına aykırı
tehlikesini gidermek ve doğmuş zararı tazmin etmek
yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler
zorundadır. Hakim, taşkınlığın önlenmesi için hangi
uygulanır.»
tedbirlerin alınacağını kararında belirtmelidir.
Burada sözü edilen yapı ne komşu taşınmazın toprağına
Rahatsızlık ve zarar verici etkiler yerel âdete uygun ve
tecavüz etmektedir, ne de onun hava boşluğuna
kaçınılmaz ise, hukuka aykırı bir taşkınlıktan söz edilemez.
taşmaktadır.
Kaçınılmazlık, zarar veren taşınmaz malikinden, taşkınlığı
Yapıyı yapan, tamamen kendi taşınmazının sınırları içinde
önlemesinin teknik veya ekonomik yönden
kalmış olmakla beraber, ortada komşuluk hukukuna aykırı
beklenemeyeceği durumlarda söz konusu olur. Ancak
bir durum bulunduğundan, MK 738 / II, MK 725'in kıyasen
böyle bir halde Fedakârlığın Denkleştirilmesi İlkesi
uygulanacağını kabul etmiştir.
gereğince tazminat yükümlülüğü doğabilir (MK 730 / III).
Buna göre, zarara uğrayan komşu süresi içinde itiraz
MK 757 ve 758'de de kaynak sularının kirletilmesine
etmediği, yapı iyiniyetle yapılmış olup durum ve koşullar
ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır.
haklı gösterdiği takdirde, yapı kaldırılmaz, zarar gören
komşu, yapı sahibi tarafından ödenecek tazminat
Zarar Verici Kazı ve Yapı Yapma Yasağı (MK 738) karşılığında yapıya katlanmak zorunda kalır.
MK 738/1'e göre: «Malik kazı ve yapı yaparken komşu Katlanma şartlarının bulunmaması halinde zarara uğrayan
taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye taşınmaz maliki, komşuluk hukukuna aykırı olarak yapılan
düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle yapının yıktırılmasını isteyebilir.
zarar vermekten kaçınmak zorundadır.»
Buna göre, örneğin yer altında bina, metro, istasyon inşaa Ağaç Dal ve Köklerinin Taşmasına Katlanma
ederken, komşu taşınmazlara zarar vermeme Yükümlülüğü
yükümlülüğü vardır.
Bir taşınmaz maliki, komşu taşınmazdaki ağaçların dal ve
Bu, MK 737'de yer alan mülkiyet hakkının taşkın köklerinin kendi arazisine taşmasına, bu yüzden zarara
kullanılmasına ilişkin genel yasağı tamamlayan bir uğramayacaksa, katlanmak zorundadır.
hükümdür.
Ağaç dal ve köklerinin arazisine taşması yüzünden zarar
MK 738/1 özel nitelikte bir hüküm olup malike kendi gören malik, bunların kaldırılmasını komşusundan talep
taşınmazında yapacağı kazı ve yapılarla komşu taşınmaza edebilir.
zarar vermesini yasaklamaktadır.
Bunlar uygun bir süre içinde kaldırılmadığı takdirde, zarar
MK 738/1'de düzenlenen, taşınmaz malikinin kaçınma gören malikin, arazisine uzanan dal veya kökleri keserek
yükümlülüğü, malikin mülkiyet hakkının içeriğindeki yapı kendi mülkiyetine geçirme hakkı vardır (MK 740/1).
yapmaya ilişkin yetkilerinin, komşu malikler yararına
kısıtlanması niteliğindedir.
Doğal Olarak Akan Suların Akış Şekline Katlanma
Malik, komşu arazideki yapılara zarar verecek kazı ve yapı
Yükümlülüğü
yapamaz; aksi takdirde MK 730'a göre sorumlu olur;
kazıda gerekli önlemleri almaya zorlanır, gerektiğinde kazı Taşınmaz maliki üst taraftaki araziden, kendi arazisine
durdurulur, ayrıca komşusuna verdiği zararlar tazmin doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve
-91-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
tutulmamış kaynak suların akışına, bu akıştan zarar görse olmamalıdır.
bile, katlanmakla yükümlüdür (MK 742/1). 2) Mecra geçirecek kişinin su, gaz ve elektrik gibi şeyleri
Bu yükümlülük, söz konusu akışı engelleyecek duvar, set iletecek mecraya, kendi taşınmazının özgülenme amacına
gibi engeller çekmeme şeklinde ortaya çıkar. uygun kullanılması için gerçekten ihtiyacı bulunmalı,
Eğer malik, akışa engel olacak önlemler alırsa, MK 730 mecra geçirilmesi zorunlu olmalıdır.
uyarınca bunları kaldırmak zorunda kalır. 3) Mecranın başka yerden geçirilmesi imkânsız veya aşırı
ölçüde masraflı olmalıdır.
İrtifak Hakkı Kurma Yükümlülüğü Getiren Kısıtlamalar 4) Mecra geçirecek kişi, yükümlünün uğrayacağı zararı
tamamen ve önceden ödemiş olmalıdır. Bu bedel,
İrtifak hakkı kurma yükümlülüğü getiren kısıtlamalar,
gerçekte taşınmaz malikinin fedakârlığının karşılığını teşkil
kanundan doğan, dolaylı mülkiyet kısıtlamaları
eder.
niteliğindedir.
5) Mecranın geçirilmesi zorunluluğu, komşuluk ilişkisine
Buradaki mülkiyet kısıtlaması, kanunun bu hakları dolaylı
dayanmalıdır. Komşu kavramına girmeyen uzaktaki bir
olarak kurmasından değil, maliki bu hakları kurmakla
işletme, MK 744'den yararlanamaz.
yükümlü kılmasından kaynaklanır.
Böyle bir işletme sahibi, ancak malik ile anlaşarak bir
Taşınmaz malikine mülkiyet kısıtlaması etkisi yapan böyle
mecra irtifakı elde eder.
bir hakkın meydana gelmesi, tapu siciline yapılan tescille
mümkündür. Çünkü dolaylı mülkiyet kısıtlamaları kanun Taşınmaz maliki başka yerden geçirilmesi imkânı olmayan
gereği meydana gelmez, kanun gereği mevcut olan, veya çok masraflı o mecranın kendi taşınmazından
sadece irtifak hakkını kurma yükümlülüğüdür. Bu geçirilmesine katlanmak zorundadır.
yükümlülük yerine getirilerek kurulan irtifaklara kanuni Ancak uğrayacağı muhtemel zararlar kendisine peşin
veya zorunlu irtifaklar denilmektedir. ödenmelidir.
Kanuni irtifaklar, kanundaki şartların gerçekleşmesi Bir taşınmaz ancak komşu taşınmaz için mecra geçişine
halinde sadece tam (MK 744, 747, 761) veya uygun bir katlanmak zorundadır.
bedel (MK 725/III) karşılığında tanınır. Diğer taşınmazlar mecra geçişinden yararlanmak
Kanuni irtifaklar, kendi içinde dörde ayrılır: istiyorlarsa, mecra irtifakı tesisine başvurabilirler.
• Zorunlu Mecra Hakkı Zorunlu mecra hakkı sadece elektrik, su gibi bir taşınmaz
• Zorunlu Geçit Hakkı için zorunlu olan ihtiyaçlara tanınmalıdır.
• Zorunlu Kaynak Hakkı Bunun dışında malik mecra niteliğinde olmayan şeylerin,
• Taşkın Yapı Hakkı taşınmazından geçmesine izin vermek zorunda değildir.
Mecra irtifakı kanundan doğduğu için, tapuya tescil
Zorunlu Mecra Hakkı edilmesine gerek yoktur.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan zorunlu mecra hakkı, Ancak ilgili isterse, masraflarını karşılayarak, açıklayıcı
bir taşınmaz irtifakı olarak, su, gaz, elektrik gibi madde ve tescil yaptırabilir (MK 744).
enerji aktarımı için boru, hat ve kabloların bir başka Bizim de katıldığımız görüşe göre, bu irtifak hakkı,
taşınmazın altından veya üstünden geçirilmesini sağlar. doğrudan doğruya kanundan doğmaz.
Mecra irtifakını kurma talebi, taşınmaz malikine Kanun burada eşyaya bağlı bir borç öngörerek taşınmaz
taşınmazının altından veya üstünden mecra geçirilmesine malikine bir irtifak kurma yükümlülüğü yüklemekte,
katlanma yükümlülüğü yükler. ihtiyaç sahibine de bu hakkın kurulması için bir talep
MK 744/1'e göre: «Her taşınmaz maliki, uğrayacağı hakkı tanımaktadır.
zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla, su yolu, Koşulların gerçekleşmesine rağmen, komşu taşınmaz
kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik, maliki mecranın geçirilmesinden kaçınıyorsa, bu husus
hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız mahkemeden alınacak bir kararla tespit edilir.
veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi
Dava, bir eda davası değil, bir tespit davasıdır.
arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine
katlanmakla yükümlüdür.» Hakim mecra geçirilmesinin zorunluluğunu ve tazminatın
miktarını tespit eder. Bu tazminat ödenince irtifak hakkı
Bir taşınmaz malikinin, MK 744 /1'e göre taşınmazından
doğar.
mecra geçirilmesine katlanma yükümlülüğünün söz
konusu olabilmesi için şu şartların gerçekleşmesi gerekir: Mecra tesis edilince, tesisatın mülkiyeti irtifak hakkı
sahibine ait olur.
1) Mecra geçirilmesi kamulaştırma kurallarına bağlı
-92-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Mecra geçirilmesinin kamulaştırma kurallarına bağlı 3)Geçit isteyen, geçit için tam bir bedel ödemelidir. Bu
olması halinde, bu Kanunun mecralara ilişkin hükümleri bedel, taşınmaz malikinin fedakârlığının karşılığı olan bir
uygulanmaz (MK 744 /II). denkleştirme bedelidir.
Bir taşınmazın bir kamu yoluna çıkması için, bir geçit yolu
Zorunlu Geçit Hakkı yoksa, mevcut geçit yetersizse, tam bir bedel karşılığında
komşu taşınmaz malikinden uygun bir yerin geçit olarak
MK 747/I’e göre: «Taşınmazından genel yola çıkmak için
kendisine terkini talep edebilir. (MK 747)
yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel
karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından Zorunlu geçit hakkı, yenilik doğuran bir haktır.
isteyebilir.» Tanımdan da anlaşılacağı gibi, yükümlü taşınmaz maliki
MK 747/1'in temelinde, her taşınmazın genel yola çıkması her şeyden önce zorunlu geçit nedeniyle doğacak zararın
için gerekli yol bağlantıları yapılmadığı takdirde, tam olarak ödenmesini talep eder. Daha sonra da zorunlu
taşınmazın amacına uygun kullanılması ve verimli olarak geçidin kendi taşınmazına en az zarar verecek yerden
işletilmesinin mümkün olamayacağı düşüncesi yer alır. geçirilmesini ister. Zorunlu geçit hakkında iki tarafın da
menfaati gözetilir (MK 747/ III).
Yeterli geçidi bulunmayan taşınmaz maliki gibi, bağımsız
ve sürekli hak olarak tapu kütüğüne kaydedilmiş olan bir Önceden mevcut ihtiyaç, daha sonra teknik, ekonomik ve
üst hakkı sahibi de MK 747/ 1'den yararlanabilir. diğer ihtiyaçların değişmesi sonucu ortadan kalkarsa,
yükümlü, zorunlu geçit hakkının kaldırılmasını talep
Geçit ihtiyacı içinde bulunan malik, sadece kendi
edebilir.
taşınmazıyla doğrudan sınırı bulunan taşınmaz
maliklerine değil, taşınmazını genel yoldan ayıran bütün Zaruri geçit hakkı iki şekilde kurulur:
taşınmaz maliklerine karşı geçit hakkı tanınmasını 1)Tarafların Anlaşması ve Tescil
isteyebilir. 2)Hakimin Kararı ile Tescil
Bir taşınmaz malikinin, diğer bir taşınmaz malikinden MK
747/1 uyarınca Geçit İrtifakı kurulmasını isteyebilmesi için
Tarafların Anlaşması ve Tescil:
gerekli şartlar şunlardır:
Önce zorunlu geçit hakkı sahibi, yükümlü taşınmaz sahibi
1) Geçit isteyen taşınmaz malikinin genel yola çıkmak
ile bir taahhüt işlemi (resmi senet) yapar ve buna
için yeterli bir geçidi bulunmamalıdır.
dayanarak tapu sicilinde bir geçit irtifak hakkı kurulmasını
Geçit ihtiyacının nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı talep eder.
taşınmaz malikinin sübjektif durumuna ve kişisel
Hakimin Kararı İle Tescil:
arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenir.
Taraflar arasında anlaşma sağlanamazsa, zaruri geçit
Bu belirlemede taşınmazın niteliğine bağlı gerçek
hakkı sahibi zorunlu geçit hakkı tesisi için, hakimin karar
ekonomik ihtiyaçlar esas alınır.
vermesini ister. Hakimin kararı ile irtifak hakkı doğar.
Tescil açıklayıcı bir nitelik taşır.
2)Geçit ilk önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en İrtifak, ister borçlunun rızası ile isterse mahkeme kararı ile
uygun düşen, daha sonra da bundan en az zarar görecek doğsun, bir taşınmazda malik tarafından tesis edilmiş
olan komşu taşınmaz malikinden istenmelidir. bütün sınırlı ayni haklardan önde yer alır.
Gerçekten MK 747/II'ye göre, «bu hak, ilk önce Sınırlı ayni hak sahiplerinin rızası aranmaz.
kendisinden bu geçidin istenmesi önceki mülkiyet ve yol
Zorunlu geçit hakkının kabulü için, usulüne uygun bir
durumuna göre en uygun düşen komşuya karşı ve daha
kullanmanın zorunluluğu aranır.
sonra bundan en az zarar görecek olana karşı kullanılır.»
Rahatlık veya amaca uygunluk nedeniyle bir zorunlu geçit
Burada Kanun geçidin kimden istenmesi gerektiği
hakkı tesis edilerek, komşu taşınmazın mülkiyet hakkına
konusunda iki ölçüye yer vermektedir.
saldırılamaz.
Bunlardan birincisi, önceki mülkiyet ve yol durumudur.
Örneğin, bir binek otomobilin evin bahçesine park etmesi
Yine örneğin genel yolun yeri değiştirilmiş ve bu nedenle
için komşu taşınmazdan zorunlu geçit hakkı talep
taşınmazın genel yolla bağlantısı kesilmişse, geçit yeni
edilemez.
yolun açılmasından en çok yarar sağlayan taşınmazın
malikinden istenmelidir. Geçit hakkı, eşyaya bağlı irtifak şeklinde tesis edilir.
Böyle durumlar yoksa, geçit isteme hakkı bundan en az Her iki taşınmazın irtifaklar sütununa kaydedilir.
zarar görecek olana karşı kullanılır. Doğrudan doğruya kanundan doğan geçit hakları, tapu
kütüğüne tescil edilmeden doğar. Ancak bunlardan
-93-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sürekli nitelikte olanlar beyanlar sütununda gösterilir (MK Hakim karardan önce, irtifakın karşılığında ödenecek
748 / III). bedelin miktarını belirleyerek bunun ödenmesini
beklemelidir.
Zorunlu Kaynak (Su) Hakkı Kararın kesinleşmesi üzerine yapılan tescil, açıklayıcı
niteliktedir.
Zorunlu Kaynak Hakkı da komşuluk ilişkisinden doğan bir
taşınmaz mülkiyeti kısıtlamasıdır. Kaynak irtifakı sonucu komşu malik, ihtiyacı olan suyu,
irtifak sözleşmesinde veya mahkeme kararında belirtilen
Kendi arazisinin su ihtiyacını külfetli kazı ve masraflar
şekilde alabilir; suyu almak için gerekli tesisleri yapabilir.
olmadan karşılayamayan taşınmaz maliki, komşu
taşınmazdan, malikine tam bir tazminat ödeyerek onun Malik buna katlanmakla yükümlüdür (MK 786 /1, 2).
ihtiyaç fazlası su kaynağı üzerinde kaynak irtifakı tesis Yapılan tesislerin malik için de yararlı olması halinde,
talebinde bulunabilir. yapılan giderlere malikin de katlanması istenebilir (MK
Bu talebini komşu malik yerine getirmezse, hakimden 750, 790 / II).
kaynak irtifakına ilişkin bir karar verilmesini talep eder. Kaynak irtifakı da, malik tarafından tesis edilmiş sınırlı
MK 761 /1, su ihtiyacı bulunan komşu lehine bir kaynak ayni haklardan önde gelir.
(su) irtifakı kurma yükümlülüğünü düzenlemiştir.
MK 761 /1 uyarınca bir taşınmaz malikinin, komşu Taşkın Yapı
taşınmaz malikinden kaynak irtifakı kurulmasını Bu konuda gerekli bilgi daha önce verilmiş olduğu için
isteyebilmesi için şu şartların varlığı aranır: burada tekrar incelenmeyecektir.
1) Kaynak sahibi olan taşınmaz malikinin kaynak suyu,
kendi ihtiyacından fazla olmalıdır.
Komşuluk Hukukundan Doğan Yetkileri Kullanabilmek
2) İrtifakı isteyenin evine, arazisine veya işletmesine İçin Gerekli İşlere ve Bunların Giderlerine Katılma
gerekli olan suyu, aşırı zahmet ve gidere katlanmaksızın Yükümlülüğü
başka yoldan sağlayamamalıdır.
MK 750'ye göre, «Her taşınmaz maliki, komşuluk
3) Kaynak irtifakı isteyen kişinin malike tam bir bedel hukukundan doğan yetkilerin kullanılması için gerekli
vermesi gerekir. işlere ve bunların giderlerine, kendi yararlanması
Bu bedel, taşınmaz malikinin fedakârlığının karşılığı olan oranında katılmakla yükümlüdür.»
bir denkleştirme bedelidir. MK 750'de komşu taşınmaz malikleri için bir katlanma ya
Bizim de katıldığımız bir görüşe göre, kanun burada da kaçınma yükümlülüğü değil, olumlu bir davranışta, bir
taşınmaz malikine eşyaya bağlı borç niteliğinde bir irtifak edimde bulunma yükümlülüğü söz konusudur.
kurma yükümlülüğü yüklemekte, ihtiyaç sahibine de bu Komşuluk hukukundan doğan yetkilerin kullanılması ortak
hakkın kurulması konusunda bir talep hakkı tanımaktadır. bir tesisin yapılmasını gerektiriyorsa, her taşınmaz maliki
Komşu taşınmaz malikinin borcunu yerine getirmek için yapılan işten yararlandığı oranda yapılan giderleri
su ihtiyacı bulunan malik ile tapu müdürlüğünde yapacağı karşılamak zorundadır.
sözleşmede irtifakın yeri ve irtifakın karşılığında ödenecek Örneğin, geçit irtifakı dolayısıyla yapılan yoldan yüklü
bedelin miktarı belirtilmeli ve malik irtifakın ihtiyaç sahibi taşınmaz maliki de yararlanıyorsa, o da giderlere
adına tescili için tescil isteminde bulunmalıdır. yararlandığı oranda katılmaklayükümlüdür.
İrtifak hakkı tapu siciline tescille kurulur. Buradaki tescil Komşu maliklerin komşuluk hukukundan doğan yetkilerin
kurucu niteliktedir. kullanılması için gerekli işlere ve bunların giderlerine
İrtifak yararlanan taşınmaz lehine kurulduğu için, eşyaya katılma yükümlülüğü, niteliği bakımından eşyaya bağlı bir
bağlı irtifakların tescilindeki usul (TST 30/3) gereğince, borçtur.
hem yararlanan hem de yüklü taşınmazların sayfalarına Bu bağlamda, bu borçtan komşu taşınmaz maliki kimse o
tescil yapılır. sorumludur.
Malik borcunu ifa etmezse, su ihtiyacı olan komşu malik,
kaynak irtifakı tanınmasını talep edebilir.
Başkasının Arazisine Girme Hakkı Veren Kısıtlamalar
Açılacak dava, MK 780/II'deki yollama nedeniyle MK
Bu kısıtlamalar, bazı şartlar altında genel olarak herkese
716/1'de düzenlenmiş olan tescile zorlama davasıdır.
veya belirli kişilere taşınmaza girme hakkı veren ve
Bu halde, yenilik doğurucu nitelikte olan mahkeme taşınmaz malikine de buna katlanma yükümlülüğü getiren
kararının kesinleşmesiyle irtifak hakkı kurulmuş olur. kısıtlamalardır.

-94-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmaza girme hakkı veren bu kısıtlamalar, ilk planda tescil değil, tapu kütüğüne şerh verilmesi öngörülmüştür.
taşınmaz malikinin üçüncü kişilerin taşınmazına yaptığı
ihlallere karşı savunma yetkisini kısıtlar.
Diğer Kısıtlamaların Ortadan Kaldırılması veya
Bu kısıtlamalar şunlardır: Değiştirilmesi
1)Orman ve Mer'aya Girme (MK 751) Diğer kısıtlamaların ortadan kaldırılması ve değiştirilmesi
2)Sürüklenen Şeyler ile Benzerlerinin Alınması (MK 752/1) bir irtifak hakkı kurma şeklinde gerçekleşmez.
3)Zorunluluk Hali (MK 753/1) Dolayısıyla burada taraflar arasındaki anlaşmanın üçüncü
4)Diğer Geçit Hakları (MK 748, 789) kişilere karşı ileri sürülmesi, kişisel bir hakkın cüzi
haleflere karşı ileri sürülmesi anlamındadır.
Bu sebeple tapu kütüğüne yapılacak kayıt, şerhtir.
Kanundan Doğan Mülkiyet Hakkı Kısıtlamalarının
Ortadan Kaldırılması veya Değiştirilmesi Gerçekten MK 733 / II, yasal önalım hakkının ortadan
kaldırılmasına (önalım hakkından feragate) ilişkin
Kanundan doğan bir mülkiyet kısıtlamasına tümüyle son
anlaşmaların geçerli olması için resmi şekilde yapılmasını
veriliyorsa, kısıtlamanın ortadan kaldırılması, buna karşılık
ve tapu kütüğüne şerh verilmesini aramaktadır.
kısıtlama genişletiliyor veya daraltılıyorsa, kısıtlamanın
değiştirilmesi söz konusudur. Gerçi, önalım olayının gerçekleşmesinden önce belirli bir
satışta önalım hakkını kullanmaktan vazgeçme, gerçekte
Kamu yararına konulmuş olan kısıtlamalar, kaldırılamaz
kanundan doğan bir mülkiyet kısıtlamasının ortadan
ve değiştirilemez (MK 731 / III).
kaldırılması anlamını taşıyorsa da, bu, MK 733 / II'de
Diğer kısıtlamaların kaldırılıp değiştirilmesi konusunda sadece yazılı şekle tabi kılınmıştır.
bazı ayrımlar yapılmalıdır.

Taşınmaz Malikinin Sorumluluğu


Kanundan Doğan Yararlanma Yetkisi Kısıtlamalarının
Taşınmaz maliki mülkiyet hakkını, bu hakkın kanuni
Kaldırılması veya Değiştirilmesi
kısıtlamalarına aykırı kullanarak aşar, dolayısıyla bu
Doğrudan doğruya kanundan doğan bir yararlanma haktan doğan ödevlerini ihlal ederse, bu yüzden zarara
yetkisi kısıtlamasının kaldırılması veya değiştirilmesi için, uğrayan kişiye karşı sorumlu olur.
buna ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılıp tapu
Bu sorumluluk, objektif bir sorumluluktur ve sorumluluk
kütüğüne tescil edilmesi uygun olur. Çünkü böyle bir
için kusur aranmaz.
kısıtlamayı ortadan kaldırma, ancak kişiye veya eşyaya
bağlı bir irtifak hakkı kurma şeklinde gerçekleşebilir. Hatta burada taşınmaz maliki için gerekli özen
yükümünün yerine getirildiğine ilişkin kurtuluş kanıtına
İrtifak hakkını kuran sözleşme ise, MK 781'e göre resmi
yer verilmediğinden, ağırlaştırılmış bir objektif sorumluluk
şekle tabi olup, hakkın kurulması için bu sözleşmeye
söz konusudur.
dayanılarak tapu kütüğüne tescil yapılması (MK 780 / 1)
gerekir. Bu konuda MK 730/1: «Bir taşınmaz malikinin mülkiyet
hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması
Yine, kanundan doğan dolaylı yararlanma yetkisi
sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan
kısıtlamaları, örneğin, zorunlu mecra hakkının, zorunlu
kimse, durumun eski hale getirilmesini, tehlikenin ve
geçit hakkının ve zorunlu kaynak hakkının ortadan
uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.» hükmünü
kaldırılması veya içeriğinin değiştirilmesi için de hukuki
koymuştur.
işlemden kaynaklanan yararlanma yetkisi kısıtlamalarının
ortadan kaldırılması veya değiştirilmesine ilişkin şekle ve MK 730 / I' de üç ayrı dava öngörülmektedir.
usule uymak gerekir. • Eski Hale Getirme Davası
Örneğin, hakkın ortadan kaldırılması için hak sahibinin • Tehlikenin Giderilmesi Davası
terkin isteminde bulunması; kısıtlama hakkın içeriği • Tazminat Davası
genişletilmek suretiyle değiştiriliyorsa, yeni bir tescilin
yapılması aranmalıdır. 1) Eski Hale Getirme Davası
Medeni Kanun değişikliğinden önce, eMK 657'de, tescil Eski hale getirme davası, mülkiyet hakkının kanundan
ilkesine uygun olarak kanuni kısıtlamaların ortadan doğan kısıtlamalarına aykırı davranılması halinde, bu
kaldırılması veya değiştirilmesi için resmi şekle tabi bir davranışı meydana getiren sebebin ortadan kaldırılmasını
sözleşme ve tapu kütüğüne tescil şart kılınmıştı. sağlar.
Yeni MK 731 / II'de ise, resmi şekil aranmakla birlikte, Davanın açılabilmesi için, mülkiyet hakkının kanundan

-95-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
doğan kısıtlamalarına aykırı davranmanın devam etmekte 1) Sorumlu Tutulabilecek Kimseler
olması gerekir. MK 730'daki sorumluluk yalnız taşınmaz malikleri
Hakim, böyle bir durumda taşınmazın kullanılmasına hakkındadır.
belirli bir sınırlama getirmek suretiyle, yeterli korumanın Eğer malik, taşınmazı kullanırken veya işletirken yardımcı
sağlanıp sağlanamayacağını araştırır; bunun kişiler kullanıyorsa, bunların fillerinden de sorumludur.
sağlanamayacağı kanaatine vardığı takdirde, kullanma
Aile bireylerinin fiillerinden dolayı sorumlu olan da yine
şeklini tamamen yasaklayabilir.
maliktir.
Suyu kirleten tesisata, koku çıkaran bacaya filtre
Sınırlı ayni hak sahiplerine karşı MK 730'un uygulanıp
takılması, davacının binasının temellerine zarar veren
uygulanmayacağı tartışmalıdır.
kazının durdurulması, aşırı gürültülere son verilmesi, fena
kokuların yayılmasını engelleyecek önlemler alınması, Hâkim görüş, sınırlı ayni hak sahipleri mülkiyetten doğan
sarsıntıya neden olan makinelerin kaldırılması, bozuk yetkilerin bir kısmını kullandıklarına göre, bu yetkileri
olduğu için kurum saçan bacanın onarılması gibi talepler kullanırken verdikleri zararlardan dolayı malik yerine
eski hale getirme davasına konu olabilir. onların MK 730'a göre sorumlu tutulmalarının uygun
olacağı biçimindedir.
Kişisel bir hakka dayanarak taşınmazı kullananların malik
2) Tehlikenin Giderilmesi Davası
gibi sorumlu tutulmaları görüşü ise, bazı yazarlarca ve
Bu davayla, bir zarar tehlikesinin ortaya çıkması halinde Yargıtay kararlarında uygun bulunmamaktadır.
tehlikeyle karşılaşan kimsenin, henüz zarar meydana
Kiracıların, işçilerin veya müşterilerin eylemlerinden malik
gelmeden tehlikenin giderilmesini talep edebilmesi
sorumlu olmalıdır.
sağlanır.
Bu kişilerin eylemleri BK 49 anlamında haksız fiil
Bu davaya, Önleme Davası da denilmektedir.
niteliğinde ise, bunlar ile malik arasında teselsül söz
Örneğin, malikin arazisi üzerine yaptığı yapının, komşu konusu olur.
taşınmaza zarar vereceği önceden belirlenmişse,
Önceleri kişisel hak sahiplerinin sorumluluğunu kabul
tehlikenin giderilmesi veya önleme davası açılabilir.
etmeyen İsviçre Federal Mahkemesi ise, sonradan karar
değiştirerek kişisel hak sahiplerinin de MK 730'a göre
3) Tazminat Davası sorumlu tutulmalarını kabul etmiştir.
Bu davayla, mülkiyet hakkının, yasal kısıtlamalarına aykırı Paylı mülkiyete tabi taşınmazda, paydaşlar müteselsil
kullanılması nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi olarak sorumlu tutulmalıdırlar.
zararın giderilmesi sağlanır.
Zararı hangi malik vermişse, tazminat borcu da o malike 2) Mülkiyet Hakkının Bu Hakkın Yasal Kısıtlamalarına
aittir. Aykırı Kullanılması
Zarar verici aşkın kullanmadan sonra malik değişmişse, MK 730 /1'in uygulanabilmesi için, taşınmaz maliki
yeni malik bundan sorumlu olmaz. mülkiyet hakkını, bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı
Bu dava, BK 72'de düzenlenen zamanaşımına tabidir. kullanmış, yani bu hakkını aşmış olmalıdır.
Hem eski hale getirme, hem de tazminat birlikte talep Şu halde örneğin, malikin çevre etkileri yaratan
edilebilir. taşkınlıklarından dolayı (MK 737) MK 730 / 1 uyarınca
sorumlu tutulabilmesi için, bu taşkınlıkların taşınmazın
kullanılmasıyla veya işletilmesiyle ilgili olması gerekir.
Sorumluluğun Şartları
Aksi halde, mülkiyet hakkının aşkın kullanılması söz
Taşınmaz malikinin sorumluluğunun dört şartı vardır:
konusu olamayacağından, MK 730'un da uygulanması
• Sorumlu Tutulabilecek Kimseler (malik, sınırlı ayni hak mümkün değildir.
sahibi, kişisel hak sahibi)
Örneğin, taşınmaz malikinin komşu taşınmaz malikine
• Mülkiyet Hakkının Bu Hakkın Yasal Kısıtlamalarına
kızarak onun bahçesine sürekli asitli sular dökmesinin,
Aykırı Kullanılması
kendi taşınmazını kullanmasıyla veya işletilmesiyle ilgisi
• Bir Zararın Doğması
yoktur. Bu durumda asitli suları döken malik, BK 49 / 1
• Mülkiyet Hakkının Bu Hakkın Yasal Kısıtlamalarına
uyarınca sorumlu olur.
Aykırı Kullanılması ile Zarar Arasında Uygun İlliyet Bağının
Varlığı Buna karşılık, bir fabrikadan komşu taşınmaza akan asitli
sular, fabrikanın üzerinde kurulmuş bulunduğu
taşınmazın malikinin MK 730/ 1 uyarınca sorumlu
-96-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
tutulmasına neden olacaktır. bu tür müdahaleler kaçınılmaz olmaktadır.
Taşınmaz üzerindeki hayvanların komşu taşınmaza İşte, MK 730 / II, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz, fakat
doğrudan müdahalelerine Hayvan Tutucusunun birlikte getirdiği ağır zararlar nedeniyle taşkınlık düzeyine
Sorumluluğuna ilişkin BK 67 ve 68 uygulanır. ulaşan müdahalelerden doğan zararların uygun bir
Ancak taşınmazdaki bir kümesten veya ağıldan fena bedelle denkleştirilerek giderilebilmesi imkânını
kokular veya gürültü çıkması, alınması gerekli önlemlerle tanımaktadır.
dahi bir alan üzerinde tutulamayan arı ve böceklerin karşı
taşınmaza uçması, MK 737 anlamında taşkınlık 3) Bir Zararın Doğması
sayıldığından, taşınmaz mülkiyetinin yasal kısıtlamalarına
Taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal
aykırı kullanılması sonucunu doğurur ve malikin MK 730 /
kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda ihlal edilen
1'e göre sorumlu tutulmasına yol açar.
kısıtlama kimin lehine olarak öngörülmüşse, o kişi için bir
MK 730 /1'de taşınmaz maliki, mülkiyetin yasal zarar doğmuş olması gerekir.
kısıtlamalarına aykırı kullanılmasından dolayı sorumlu
Sadece komşular lehine konmuş mevcut kısıtlamaların
kılındığından, taşınmaz malikinin örneğin çevre etkileri
ihlalinde, malike karşı MK 730 /1'e dayanarak dava
yaratan fiillerinden dolayı sorumlu tutulabilmesi için,
açacak olan yalnız komşulardır. Ancak komşuluk kavramı,
bunların MK 737'de belirtildiği gibi, taşkın olması gerekir.
daha önce de belirttiğimiz gibi, bugün öğretide ve
MK 737'de taşkınlık için öngörülen ölçü, rahatsızlık verici uygulamada çevre etkileri yaratan taşkınlıklardan zarar
fiilin «taşınmazın durumu, niteliği ve yerel âdete göre» gören herkesi kapsayacak biçimde genişletilmiştir.
komşular arasında hoş görülebilirliği aşmış olmasıdır.
Komşu taşınmaza yapılan müdahalelerden zarar gören
Fiilin taşkınlık teşkil edip etmediğini hakim takdir malik olabileceği gibi, komşu taşınmazın bir sınırlı ayni
edecektir. Ancak hâkim rahatsızlık veren fiilin taşkın olup hakka veya kişisel hakka dayanarak zilyedi olan herhangi
olmadığını değerlendirirken, tarafların çıkarlarını dengede bir kişi de olabilir.
tutacak bir yol izlemelidir.
Taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını aşkın kullanması
Malikin mülkiyet hakkını kötüye kullanmasının, MK 730 / sonucu ortaya çıkan zarar, eşyaya veya kişiye ilişkin
1'e göre mülkiyet hakkının aşkın kullanılması sayılıp olabilir.
sayılmayacağı tartışmalıdır. Hâkim görüşe göre, hakkın
Eşyaya ilişkin zarar, ya doğrudan doğruya taşınmazın
kötüye kullanılmasını yasaklayan MK 2/II, bütün haklar
özüne etki yaparak onu tahrip etmek şeklinde olabilir.
için olduğu kadar, mülkiyet hakkının da sınırlarını
Örneğin, fabrika bacasından çıkan zehirli duman ve
çizmektedir. Bu bağlamda, taşınmaz maliki, mülkiyet
gazların komşu taşınmazdaki ağaç ve çiçekleri kurutması.
hakkını kötüye kullanmak suretiyle yaptığı taşkınlıklardan
Eşyaya ilişkin zarar, komşu taşınmazdaki kişileri rahatsız
dolayı MK 730/1'e göre sorumlu tutulabilir.
etmek şeklinde olabilir. Örneğin, deri imalathanesinden
Malikin mülkiyet hakkını, bu hakkın yasal kısıtlamalarına çıkan pis kokuların komşu taşınmazdaki otel müşterilerini
aykırı kullanması, taşınmazda gürültü çıkaran bir rahatsız etmesi. Bütün bu şekillerde taşınmazın değerini
tamirhane kurmak, şehir içinde çevreye toz, duman yayan veya gelirini (müşterilerini) azaltması biçiminde ortaya
bir çimento fabrikası açmak biçiminde olumlu bir fiil çıkar. Şu halde zarar, fiili zarar veya kazanç yoksunluğu
sonucu olabileceği gibi, alınması gereken tedbirleri türünden olabilir.
almamak gibi bir kaçınma dolayısıyla da ortaya çıkabilir.
Zarar, malvarlığının zarar verici olaydan önceki durumu ile
Ancak, tedbir alma imkânının bulunmadığı doğal olaylar bu olay meydana gelmeseydi mevcut olacak durumu
sonucu doğan zararlardan, malik sorumlu tutulamaz. arasındaki farkı ifade eder. Tazminatın tayininde söz
Diğer taraftan, öyle faaliyetler vardır ki, bunlar yerel konusu muhtemel zararların da göz önünde
âdete uygun, niteliği veya işletmenin ekonomik durumu bulundurulması gerekir.
itibarıyla önlenemeyen, diğer bir deyişle kaçınılmaz Bununla beraber, kazanç yoksunluğuna ilişkin tazminatın
taşkınlıklara neden olur. Ancak kamu yararı nedeniyle, bu azami sınırının, taşınmazın kirlenmeden etkilenmeseydi
faaliyetlerin durdurulması veya sebep oldukları haiz olacağı ortalama değeri aşmaması uygun olur.
taşkınlıkların önlenmesi istenemez. Bu bağlamda, bu tür Tazminatın belirlenmesinde, taşınmaz malikinin munzam
faaliyetleri yürütenleri MK 737'deki kaçınma yükümüyle kusuru tazminat miktarının arttırılmasına neden olabilir.
bağlı tutma imkânı yoktur.
Zarar görenin kusuru da BK 52 uyarınca tazminatın
Dolayısıyla bu tür faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan indirilmesine veya tamamen kaldırılmasına yol açar.
taşkınlıklar, mülkiyet hakkının sınırları içinde kaldığı için
Taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını, bu hakkın yasal
hukuka aykırı sayılmayacaktır. Özellikle inşaat faaliyetinde
kısıtlamalarına aykırı kullanmasından dolayı bir adam
-97-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
öldüğü veya bir bedensel zarar ortaya çıktığı takdirde, BK başına kullanılmaya elverişli bağımsız bölümleri üzerinde
53 vd. hükümleri uygulanır. kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulması, Kat Mülkiyeti
Öte yandan, manevi taşkınlıklar, huzursuzluk, asap Kanununa tabidir»
bozukluğu yaratarak etkilerini insanın ruh sağlığı üzerinde
gösterdiğinden, bedensel zarara da neden olur. Kat Mülkiyeti Kavramı
Adam ölmesi veya bedensel zararın meydana gelmesi 634 sayılı Kanunu Md. 3 ve 13’den Kat Mülkiyetinin
durumunda, manevi tazminatı öngören BK 56 hükmü, MK taşınmaz mülkiyetinin bir çeşidi olduğu anlaşılmaktadır.
730 ile birlikte uygulanabilecektir. KMK 3/1'e göre, kat mülkiyeti, arsa payı ve ana
Kişilik hakkının zedelenmesinden dolayı manevi tazminatı taşınmazdaki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir.
düzenleyen BK 58'in de MK 730 ile birlikte uygulanması Öyleyse Kat Mülkiyeti:
mümkündür. a) Ana taşınmazdaki bağımsız bölüm,
b) Bağımsız bölüme bağlanmış eklentiler ile
4) Mülkiyet Hakkının Bu Hakkın Yasal Kısıtlamalarına c) Ayrılmaz şekilde bağımsız bölüme bağlanmış bulunan
Aykırı Kullanılması ile Zarar Arasında Uygun İlliyet arsa payı,
Bağının Varlığı
d) Bağımsız bölüm maliklerinin ortak mülkiyet esasına
Taşınmaz malikinin MK 730/1'e göre sorumlu tabi yerler üzerindeki müşterek mülkiyet payından oluşur.
tutulabilmesi için, mülkiyet hakkının yasal kısıtlamalarına
aykırı kullanılması ile uğranılan zarar arasında uygun bir
illiyet bağı bulunmalıdır. KMK m. 2/a hükmünde Kat Mülkiyetine ilişkin bazı
tanımlar yapılmıştır.
Bu bağlamda, eğer malik, kendi fiili ile zarar arasındaki
illiyet bağının mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru Ana Taşınmaz (Ana Gayrimenkul) : Kat mülkiyetine konu
veya üçüncü kişinin kusuru dolayısıyla kesildiğini olan taşınmazın bütünüdür.
kanıtlayabilirse, sorumluluktan kurtulur. Ana Yapı: Yalnız esas yapı kısmıdır.
Bağımsız Bölüm: Ana taşınmazın ayrı ayrı ve başlı başına
30. HAFTA (2.Dönem- 13.Hafta) kullanılmaya elverişli olup, bu Kanun hükümlerine göre
bağımsız mülkiyete konu olan bölümleridir.
KAT MÜLKİYETİ
Kat Mülkiyeti: Bağımsız bölümler üzerinde kurulan
İkinci Dünya Savaşından sonra birçok ülkede olduğu gibi
mülkiyet hakkıdır.
ülkemizde de nüfusun hızla artması, sanayileşme ve
şehirleşme sonucunda konut sıkıntısı doğmuş, bu da Kat Kat Maliki: Bağımsız bölümler üzerinde kurulan mülkiyet
Mülkiyetine ilişkin hukuki düzenlemenin ivedilikle hakkına sahip olanlardır.
yapılması gereğini ortaya koymuştur. Öyleyse, Kat Mülkiyeti, tamamlanmış bir yapının kat,
İşte bu ihtiyacı karşılamak amacıyla da 23.06.1965 daire, iş bürosu, dükkân, mağaza, mahzen, depo gibi
tarihinde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kabul edilmiştir. bağımsız bölümleri üzerindeki mülkiyettir.
Kat Mülkiyeti Kanunu, Kat Mülkiyetini, Taşınmaz Ancak, bu Paylı Mülkiyet esaslarına göre o bağımsız
Mülkiyetinin özel bir çeşidi olarak kabul etmiştir. bölüme değeriyle orantılı olarak özgülenen arsa payı
(KMK 2/d) ve ortak yerler (KMK 2/b) üzerindeki Paylı
Gerçekten KMK 3'e göre: «Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana
Mülkiyet Payıyla bağlantılı özel bir mülkiyettir (KMK 3/1).
gayrimenkulündeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir
Arsa payı ile ortak yerler üzerindeki pay oranı aynıdır.
mülkiyettir.»
Kat Mülkiyetinde, arsa ile ortak yerlerde eşyaya bağlı
Kat Mülkiyeti Kanunu, kat mülkiyetinin niteliğini,
Paylı Mülkiyet düzeni kurulmuş olmaktadır.
kurulmasını, kat mülkiyetine konu olan taşınmazın
yönetimini, kat maliklerinin haklarını ve borçlarını, kat Gerçekten, arsadaki ve ortak yerlerdeki paylı mülkiyet
mülkiyetinin sona ermesini düzenlemektedir. payları bağımsız bölümün mülkiyetine ayrılmaz biçimde
bağlanmış olduğundan, bağımsız bölüm üzerindeki
Kat Mülkiyetinin tamamlanmış bir yapıda kurulabileceğini
mülkiyet hakkına kim sahipse, arsa payına ve ortak
kabul eden Kanun, bir binayı inşa etme borcu ve bina inşa
yerlerdeki mülkiyet payına da o sahip olur.
edilince de Kat Mülkiyeti kurma borcu altına girme
imkânını da «Kat İrtifakı» adı altında düzenlemektedir. Sınırlı ayni haklar bağımsız bölüm üzerinde kurulur ve
kurulduğu anda arsa payını ve ortak yerlerdeki paylı
4721 sayılı yeni Medeni Kanunu'nun 726.maddesinin II.
mülkiyet payını da kayıtlar (KMK 5/ III).
fıkrasında da, Kat Mülkiyeti Kanunu'na doğrudan atıf
yapılmıştır. MK 726 / II hükmüne göre: «bir binanın başlı Kira gibi kişisel haklar da bağımsız bölüm için söz konusu
-98-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
olur. bölümün bütünleyici parçası sayılır ve o bölümün maliki,
Hukuki tasarruflara sadece Bağımsız Bölüm konu eklentilerin de tek başına maliki olur.»
oluşturabilir. Arsa payı ve ortak yerlerdeki paylı mülkiyet Bu hükümden de anlaşılacağı gibi, bir bağımsız bölümün
payı Bağımsız Bölümdeki kat mülkiyetinden ayrı olarak dışında olup da doğrudan doğruya o bölüme ayrılmış olan
devredilemez, başka bir ayni hak konusu yapılamaz. kömürlük, su deposu, garaj, tuvalet gibi eklentiler, KMK
Ortak Yerler, Ana Taşınmazın bağımsız bölümleri dışında 6'da Bağımsız Bölümün bütünleyici parçası sayılır ve
kalıp, korunma ve ortaklaşa kullanma ve faydalanmaya bağlandığı Kat Mülkiyetine ait sayfanın Beyanlar hanesine
yarayan yerlerdir (KMK 2 / b). kaydedilir.
KMK 4'de Ortak Yerlerin konusunun sözleşmeyle Uygulamada eklentinin tahsis edildiği bağımsız bölüm kat
belirtilebileceği hükme bağlandıktan sonra, kanun mülkiyetinin kuruluşuna ilişkin resmi senette de
gereğince herhalde ortak yer sayılan yerler gösterilmiştir. gösterilmektedir.
Ortak Yerler konusuna ilişkin daha sonra ayrıntılı açıklama Bir eklenti birden çok bağımsız bölüme de tahsis
yapılacaktır. edilebilir.
Eklentiler, bağımsız bölümün hukuki geleceğine tabidir.
Bağımsız Bölüm Diğer bir deyişle, bağımsız bölümün maliki eklentinin de
malikidir.
KMK 1. maddesi, «Bağımsız Bölüm» kavramını
açıklamıştır; Buna göre üzerinde, o taşınmazın maliki veya Yapılan hukuki tasarruflarda eklentiler, bağımsız bölümün
ortak malikleri tarafından kat mülkiyeti kurulabilen, mülkiyetine tabi olur.
tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkân, Bağımsız bölümün başkasına devri, üzerinde sınırlı ayni
mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ve başlı hak kurulması veya kiralanması halinde eklentiler de
başına kullanılmaya elverişli olan yerler Bağımsız kendiliğinden devredilmiş, sınırlanmış veya kiralanmış
Bölümdür. olur.
Bağımsız Bölümden söz edebilmek için yapının tümünün Kömürlük, depo gibi yerlerin ortak yer mi, eklenti mi
kâgir olması ve tamamlanmış bulunması gerekir (KMK yoksa bağımsız bölüm mü olduğu tasdikli projeye ve
50/2). yönetim planındaki ortak maliklerin kararına göre tayin
Ancak betonarme-karkas veya betonarme-yığma olunur.
nitelikteki binalar da KMK 50/2 maddesi hükmüne uygun Kömürlük, depo gibi yerlerin eklenti olduğunu iddia eden
kabul edilmektedir. Kat mülkiyetine konu olabilecek ortak, bunu ispat etmekle yükümlüdür.
Bağımsız Bölümler, Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından Çatı katlarının bulunduğu teras dairesinin oturulan
kendiliğinden, imardan tasdikli proje esas tutulmak kısmından geri kalan dam terasların da çatı katına tahsis
suretiyle tespit edilir. edilerek onun eklentisi olarak kabul edilmesi
Kat mülkiyeti kurulduktan sonra bağımsız bölüm hukuki mümkündür.
işlemlere konu oluşturabilir. Ancak bunun için durumun projeden anlaşılması
Kat mülkiyetine konu olabilecek bağımsız bölümlerin (Örneğin, terasa çıkan ortak merdivenin bulunmaması
mutlaka aynı çatı altında veya aynı binada yer almaları gibi) gerekir.
zorunlu değildir.
Aynı arsa üzerinde yapılan binalarda yer alan birden fazla ARSA PAYI
bağımsız bölümlerden her biri üzerinde kat mülkiyeti
KMK 2/d hükmüne göre, binanın üzerine inşa edildiği
kurulması mümkün olduğu gibi, birer katlı birbirine bitişik
arsadan bu kanunda yazılı esaslar çerçevesinde bağımsız
veya ayrık nizamda yapılmış müstakil yapılar üzerinde de
bölümlere tahsis edilen ortak mülkiyet paylarına «Arsa
kat irtifakı veya mülkiyeti kurulabilir.
Payı» adı verilir.
Bu uygulamaya yazlık veya kışlık bağımsız evlerde
Kat mülkiyetinin kurulabilmesi için Ana Taşınmazın
rastlanmakta olup «Yaygın Kat Mülkiyeti» adını
tamamının bağımsız bölümlere ayrılması zorunlu olduğu
almaktadır.
gibi, her bağımsız bölüme arsa payı tahsis edilmesi de
Bağımsız Bölüme Bağlanmış Olan Eklentiler zorunludur (KMK 5 / II).
KMK 6 /1'e göre, «bir bağımsız bölümün dışında olup, Diğer bir deyişle, Bağımsız Bölümlere tahsis edilmemiş
doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan Arsa Payı bırakılamaz.
kömürlük, su deposu, garaj, elektrik, havagazı veya su
Sonradan böyle bir yer ortaya çıkarsa, bu kısmın bağımsız
saati yuvaları, tuvalet gibi eklentiler, ait olduğu bağımsız
bölümlere Arsa Payı oranında tahsisi suretiyle Arsa
-99-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Paylarının yeniden düzenlenmesi gerekir. Buna karşılık, Bağımsız Bölümler bakımından böyle bir
Arsa Payı, ilgili (tahsis edileceği) Bağımsız Bölümün bütün sınırlama söz konusu değildir.
içinde sahip olduğu değer oranına göre belirlenir. Kat maliklerinin kullanamayacağı ikinci yetki ise, öncelikle
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 5711 sayılı Kanunla satın alma (yasal önalım) hakkıdır. (KMK 8). Ancak bu
değiştirilmiş 3.maddesinin 2. fıkrasının birinci cümlesine hüküm emredici değildir, aksine sözleşme yapılabilir.
göre, bağımsız bölümün değeri hesaplanırken konumu ve Buna karşılık, Bağımsız bölümün paydaşlarından biri payın
büyüklüğü göz önünde tutulur. üçüncü kişiye satılması halinde önalım hakkını
Söz konusu değer oranının belirleneceği an ise, her ne kullanabilir.
kadar 5711 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin sonraki Ortak Yerler (örneğin, kapıcı dairesi gibi) için ayrıca Arsa
metninde değinilmemiş ise de, Kat İrtifakının kurulduğu Payı ayrılmaz. Ayrılmışsa bu Arsa Payları iptal edilir ve
tarih veya doğrudan doğruya kat mülkiyetine geçilmişse, Bağımsız Bölümlere bağlanmış olan Arsa Payları ona göre
bu geçişin gerçekleştirildiği tarihtir. yeniden düzenlenir.
Arsa Paylarının Bağımsız Bölümlerin değerleri ile oranlı Kat Mülkiyetine bağlanmamış, açıkta Arsa Payı bırakılmaz.
olarak tahsis edilmediği hallerde, her kat maliki veya kat Bağımsız bölüm gösterilmeksizin arsa payının saklı
irtifakı sahibi Arsa Paylarının yeniden düzenlenmesi için tutulması da mümkün değildir.
Sulh Hukuk Mahkemesine (KMK Ek Madde 1) başvurabilir
Örneğin bir binaya ileride ilave kat yapılabilmesi için bir
(KMK m. 3 / II, c.2).
arsa payı ayrılamaz.
Söz konusu davada Arsa Payının arttırılması istenebileceği
Ortak kısımlar için de arsa payı tahsisi mümkün değildir.
gibi, eksiltilmesi de istenebilir.
Ancak, husumetin diğer kat maliklerinin hepsine
yöneltilmesi şarttır. ORTAK YERLER
Görüldüğü gibi, Arsa Payı ayrılmaz şekilde Bağımsız Ortak yerler ana taşınmazın bağımsız bölümleri dışında
Bölüme bağlanmaktadır. kalıp, korunma ve ortaklaşa kullanma veya faydalanmaya
yarayan yerlerdir. (KMK 2/b).
Diğer bir deyişle, Bağımsız Bölüm üzerindeki mülkiyet
hakkı ile Bağımsız Bölüme tahsis edilmiş Arsa Payı Kat malikleri ana taşınmazın bütün ortak yerlerine, arsa
arasında çok sıkı bir ilişki vardır. payları oranında paylı (müşterek) mülkiyet hükümlerine
göre malik olurlar.
Bağımsız Bölüm üzerinde yapılacak her türlü Tasarruf
İşlemi kendiliğinden o Bağımsız Bölüme tahsis edilmiş KMK 4.maddesinde her halde ortak yer sayılması gereken
Arsa Payını da kapsar. yerler açıklanmıştır.
Kat mülkiyetinin başkasına devri veya miras yolu ile Temel, ana duvar, taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve
geçmesi halinde ona bağlı olan Arsa Payı ve Eklentiler de perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin diğer elemanlar,
birlikte geçmiş olur (KMK 5/1 ve 6/son). bağımsız bölümleri ayıran ortak duvar, genel giriş kapısı,
antre, merdiven, kapıcı dairesi, çamaşırlık, genel
Arsa Payı kat mülkiyetinden ayrı olarak bir hukuki işlem
kömürlük, ortak garaj, kalorifer dairesi, kuyu, sarnıç, çatı,
konusu yapılamaz. Bu bakımdan da arsanın, kat
baca, sığınak, dam terası, her kat malikinin kendi bölümü
mülkiyetine bağlandığı görülmektedir.
dışındaki su, havagazı ve elektrik tesisleri gibi ortaklaşa
Arsa paylarının tamamının bağımsız bölümlere ayrılması kullanma, korunma ve faydalanmak için zorunlu yerler
kanuni zorunluluktur. ortak sayılır.
Bir Bağımsız Bölüm üzerinde kurulan sınırlı ayni haklar Ortak yer kavramı mutlaka teknik anlamda yer veya alan
kendiliğinden o bağımsız bölüme tahsis edilmiş arsa anlamında kullanılmaz.
payını da kayıtlar.
Telefon, radyo, televizyon için ortak şebeke ve antenler
Aynı şekilde, bir Bağımsız Bölümün mülkiyetini kazanan bile ortak yer sayılmaktadır (KMK4/1. b).
kişi binanın üzerine inşa edilmiş olduğu arsa üzerinde de
Ortak yerler, Yönetim Planında da gösterilir.
Paylı Mülkiyete sahip olur.
Kanunda yazılı yerlerin dışında kalan yerler de
Ancak Arsa Payı üzerinde kazanılmış olan Paylı Mülkiyette
sözleşmeyle ortak yer olarak kararlaştırılabilir.
Medeni Kanun'un paydaşlara tanıdığı yetkilerin bir
bölümü kullanılamaz: Ortak yerler, kat mülkiyetinin konusuna girmez.
Kat maliklerinin kullanamayacağı yetkilerden birincisi, Buna karşılık, kat malikleri ana taşınmazın bütün ortak
paylaşma (paydaşlığın giderilmesini) isteyebilmektir. yerlerine ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar.
(KMK 7). Kat malikinin ortak yerlerden yararlanma hakkı Yönetim
-100-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Planına koyulacak bir hükümle kaldırılamaz. ancak tamamı Kat Mülkiyetine konu olabilir.
Maliklerden hiç biri diğerinin rızası olmadıkça ortak
yerlerde inşaat, onarım ve tesis yapamaz. 3)Kat Mülkiyetinin kurulması Ana Taşınmazdaki
Ancak ortak yerlerden olan bina önünün yeşillendirilmesi, Bağımsız Bölümlerin ayrı ayrı maliki olması şartına bağlı
çitle çevrilmesi ortak yere tecavüz oluşturmaz, bunların değildir.
tüm paydaşların yararına ve onların yararlanmasına Ana Taşınmazın maliki, taşınmazını bağımsız bölümlere
yönelik olduğunun kabul edilmesi gerekir. ayırarak ve her birine Arsa Payı bağlayarak Kat Mülkiyeti
Bağımsız bölümün devri halinde ortak yerler de kurabilir.
kendiliğinden devredilmiş olur. Öyleyse, Bağımsız Bölümlerin ayrı ayrı kişilere ait olması
gerekmez.
Kat Mülkiyetinin Kurulması Arsanın tek maliki, Kat Mülkiyetine çevrilmeye elverişli
Kat mülkiyeti, taşınmazın paydaşları veya tek malikinin binayı Bağımsız Bölümlere ayırıp her birine arsa payı
iradesiyle, paylaşma davası sonunda verilen mahkeme özgüleyerek tüm Bağımsız Bölümlerin maliki kendisi
kararıyla ya da kat irtifakına dayanılarak olabilir.
kurulabilmektedir. Ana taşınmazdaki her bağımsız bölüm, aynı kişiye ait olsa
Hangi yoldan kurulursa kurulsun, Kat Mülkiyetinin da kat mülkiyeti kütüğünde ayrı sayfaya tescil edilir ve
kurulması için bazı yazarlarca (Esener / Güven) Genel bağımsız olarak kat mülkiyetinin konusu olur.
İlkeler olarak da adlandırılan şu şartların gerçekleşmesi Ancak kat mülkiyeti kurulurken, bir katta bulunan birden
gerekir: fazla bölümün birbirine bitişik olması halinde aynı şahsın
1)Kural olarak kat mülkiyeti, tamamlanmış ve tümü mülkiyetinde bulunmak şartıyla ve bu kimsenin istemi
kâgir olan binalarda kurulabilir (KMK 1 ve KMK 50). üzerine bir kat mülkiyeti sayfasına bağımsız tek bir bölüm
olarak tescil edilebilir (m. 10 /3).
Henüz inşa halinde olan bir yapının bir kısmı, örneğin,
bazı bölümleri bitmiş olsa bile, o yapıda Kat Mülkiyetinin Buna karşılık, aynı şahsa ait fakat ayrı ayrı katlarda
kurulması mümkün değildir. bulunan birden fazla bağımsız bölümün bir kat mülkiyeti
sayfasında toplanmasına, bir bağımsız bölüm sayılmasına
Yapının tamamlanmış olduğu, belediyeden alınan yapı
kanun imkân vermemiştir.
kullanma izniyle belgelenir.
Tek bağımsız bölüm olarak kat mülkiyeti kütüğüne
Binanın kâgir olması zorunluluğu da, ahşap binalarda
kaydedilen birden fazla bağımsız bölüm için sonradan
bozulmanın ve onarım ihtiyacının daha sık görülmesinden
malikin talebi üzerine ayrı bağımsız sayfalar açılabilir.
kaynaklanmaktadır.
Bu takdirde eski sayfanın kapatılması lazımdır.
Kâgir yapı, genelde taş, tuğla ve beton kullanılarak
yapılmış olan yapıdır. Böyle bir halde, diğer bağımsız bölüm sahiplerinin rızasına
ihtiyaç yoktur.
Binanın kâgir olması, kendi bölümlerinden yararlanamaz
duruma gelen kat malikleri ile diğerleri arasında Binada değişiklik yapılarak bir bağımsız bölüm, iki
çıkabilecek anlaşmazlıkları önleyecek etkili çözümlerden bağımsız bölüm veya iki bağımsız bölüm
biridir. birleştirilerek tek bağımsız bölüm haline
getirilmesine de, planın değiştirilmesi ve belediyeye son
Ayrıca, ahşap evlerde, ayrı ayrı ve tek başına kullanılmaya
planın onaylattırılması ve diğer maliklerin rızasının
elverişli bölümler meydana getirmek de kolay değildir.
sağlanması şarttır.
Arsada kâgir binadan başka, örneğin, ahşap bir evin
Kat mülkiyeti kütüğünün bağımsız bölümü için açılan ayrı
bulunması, Kat Mülkiyetinin kurulmasına engel olmaz.
bir sayfasına tescil edildikten sonra ana taşınmazın genel
kütükteki kapatılan sayfasına kat mülkiyeti kütüğündeki
2)Ana taşınmazın tümünün mülkiyeti kat mülkiyetine sayfa numaraları işlenir.
çevrilmeden o taşınmazın yalnız bir veya birkaç bölümü Kat mülkiyeti kütüğüne de ana taşınmazın kayıtlı
üzerinde kat mülkiyeti kurulamaz (KMK 10 /2). bulunduğu genel kütükteki pafta, ada, parsel, defter ve
Böylece bir bağımsız bölüm üzerinde kat mülkiyeti sayfa numaraları gösterilmek suretiyle tescil yapılır (m. 13
kurulmak istenirse, bütün bağımsız bölümlerin kat /2). Bu şekilde kütükleri arasında bağlantı sağlanmış olur.
mülkiyetine çevrilmesi gerekir. Kat Mülkiyeti Kanunu hazırlanırken tek parsel üzerindeki
Öyleyse, bir binanın yalnız bir veya birkaç bölümü tek yapıda, tek bir kat mülkiyeti düzeni kurulması
üzerinde kat mülkiyeti kurulamaz (KMK 10 / II). Binanın düşüncesi egemen olmuşsa da, bir parsel üzerinde her
-101-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
biri bağımsız bölüm niteliğinde olan villa tipi yapıların Sözleşmesi yapması, Vaad Alacaklısının bu işleme
yaygınlaşması sonucunda Yatay Kat Mülkiyeti uygulaması katılmasına yol açmaz.
başlamıştır. İstemde ibrazı istenen Belgeler KMK 12'de şöyle
Daha sonraları da aynı parsel üzerinde büyük blokların yer düzenlemiştir:
alması, hatta birden çok parsel üzerinde ortak yerleri ve «a) Anagayrimenkulde, yapı veya yapıların dış cepheler ve
tesisleri ile bağlantılı, ortak yönetime ihtiyaç gösteren iç taksimatı bağımsız bölüm, eklenti, ortak yerlerinin
yapıların inşa edilmesi nedeniyle de Kanunda Toplu ölçüleri ve bağımsız bölümlerin konum ve büyüklüklerine
Yapılara ilişkin özel düzenleme (m. 66 vd.) yapılarak Toplu göre hesaplanan değerleriyle oranlı arsa payları, kat,
Yapılara özgü Kat Mülkiyeti düzeni kabul edilmiştir. daire, iş bürosu gibi nevi ile bunların birden başlayıp
sırayla giden numarası ve bağımsız bölümlerin yapı inşaat
4)Taşınmaz üzerinde sınırlı ayni haklar bulunması, o alanı da açıkça gösterilmek suretiyle, proje müellifi mimar
taşınmazın Kat Mülkiyetine çevrilmesine engel olmaz. tarafından yapılan ve anagayrimenkulün maliki veya
bütün paydaşları tarafından imzalanan, yetkili kamu
KMK 5 'e göre, Ana Taşınmazda Kat Mülkiyetinin
kurum ve kuruluşlarınca onaylanan mimari proje ile yapı
kurulmasından önce Tapu Kütüğünde tescil veya şerh
kullanma izin belgesi.
edilmiş haklar Kat Mülkiyetini de kural olarak arsa payı
oranında yüküm altına sokar. b)Bağımsız bölümlerin kullanılış tarzına, birden çok
yapının varlığı halinde bu yapıların özelliğine göre 28.
Ana Taşınmazın kapatılan sayfasında evvelce mevcut olan
maddedeki esaslar çerçevesinde hazırlanmış, kat
haklara ait sicil kaydı, irtifak hakları dışında, bağımsız
mülkiyetini kuran malik veya malikler tarafından
bölümlerin kat mülkiyeti kütüğündeki sayfasına geçirilir.
imzalanmış bir yönetim planı.»
Dolayısıyla Ana Taşınmaz üzerindeki rehin hakkı bağımsız
bölümleri kural olarak arsa payı oranında kayıtlayacaktır.
Tapu Memuru, istemde bulunanların yetkili ve ibrazı
Buna karşılık, Ana Taşınmazın mülkiyetinin Kat
istenen belgelerin de tamam olduğu sonucuna varırsa,
Mülkiyetine çevrilmesinden önce veya sonra Ana
Resmi Senedi düzenler.
Taşınmazın leh ve aleyhine kurulmuş veya kurulacak olan
Geçit İrtifakı, Manzara Kapatmama İrtifakı gibi İrtifak
Hakları da Ana Taşınmazın Tapu Kütüğü sayfasına tescil Kat Mülkiyetinin Tescili
edilir. Kat Mülkiyeti Tapu Sicili Tüzüğüne göre tutulacak Kat
Ayrıca bu haklar, Kat Mülkiyeti Kütüğünün Beyanlar Mülkiyeti Kütüğüne tescil olunur.
Hanesinde belirtilir (KMK 13 / III). Kat Mülkiyeti Kanununda aksine hüküm olmadıkça,
Tescille ilgili Genel Hükümler, Kat Mülkiyeti Kütüğüne
Kat Mülkiyetinin İradi Olarak Kurulması yapılacak tescillerde de uygulanır (KMK 11 /1).
Kat mülkiyeti iradi olarak resmi senet ve tapu siciline Ancak, Bağımsız Bölüm üzerinde Kat Mülkiyetiyle ve diğer
tescille kurulur (KMK 10 /1). Kat Maliklerinin haklarıyla bağdaşması mümkün olmayan
İrtifaklar kurulamaz (KMK 6 / III).
Öyleyse, Kat Mülkiyetinin iradi olarak kurulabilmesi için
iki unsur gereklidir. Bunlar: Henüz kadastrosu yapılmamış olan yerlerde Kat
Mülkiyeti, Tapu Sicili Tüzüğündeki formüle göre, ayrıca
1)Resmi Senet
tutulacak Kat Mülkiyeti Zabıt Defterine tescil olunur (KMK
2)Kat Mülkiyetinin Tapu Siciline Tescili 11 / II).
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 13. maddesinin I. fıkrasına
Resmi Senet göre, Resmi Senet aynı zamanda tescil istemi sayılır.
Kat Mülkiyetinin kurulması için Resmi Senet, taşınmaz tek Sözleşme düzenlenince Tapu Memuru tarafından Ana
kişinin mülkiyetinde ise bu kişinin, birden çok kişinin Paylı Taşınmazın kayıtlı bulunduğu Tapu Kütüğü sayfasındaki
Mülkiyetine tabi ise bütün paydaşların istemi üzerine mülkiyet hanesine, «Bu gayrimenkulün mülkiyeti kat
Tapu Müdürlüğünün yetkili memurunca düzenlenir (KMK mülkiyetine çevrilmiştir» ibaresi yazılarak, sayfa Ana
12). Taşınmazın leh ve aleyhine tesis edilecek irtifak hakları
Resmi senet aynı zamanda tescil istemi sayılır (KMK 13 dışındaki işlemlere kapatılır ve kat mülkiyetine konu olan
/1). İstemde bulunabilmek için Malik ya da Paydaş olmak her bağımsız bölüm Kat Mülkiyeti Kütüğünün ayrı bir
gerekir. sayfasına o bölüme bağlı arsa payı ve ana taşınmazın
Paydaşın Kat İrtifakı veya Kat Mülkiyeti Satış Vaadi kayıtlı bulunduğu genel kütükteki pafta, ada, parsel,
defter ve sayfa numaraları gösterilmek suretiyle
-102-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kaydedilip üzerindeki kat mülkiyeti tescil edilir; Ana paydaşa birer Bağımsız Bölüm düşmüş olmalıdır.
Taşınmazın kayıtlı bulunduğu genel kütük sayfasına da, Bağımsız Bölümlerin değerleri arasında denklik yoksa,
bağımsız bölümlerin Kat Mülkiyeti Kütüğündeki defter ve bunlara ivaz eklemek suretiyle denkleştirme yapılabilir.
sayfa numaraları işlenmek suretiyle, kütükler arasında
Kanunda her ne kadar karar «verilebileceği» belirtiliyorsa
bağlantı sağlanır (KMK 13 / II).
da, şartlar gerçekleşince, hâkimin Kat Mülkiyetinin
Kat Mülkiyeti Kütüğüne tescil edilen her Bağımsız Bölüm kurulmasına karar vermesi gerekir.
ayrı bir taşınmaz niteliğini kazanır ve kütükte o bölümün
Davada Kat Mülkiyeti Kanunun 12. maddesinde yazılı
tasdikli planındaki numarayı alır (KMK 13 / IV).
belgelerin bunu talep eden tarafça sağlanması gerektiği
Her Bağımsız Bölüme kütükte ayrı bir sayfa açılması kural kabul edilmektedir.
olmakla beraber, Kat Mülkiyeti kurulurken aynı katta
birbirine bitişik bulunan aynı türden birden fazla Bağımsız
Bölüm veya bir Yapının otel, iş veya ticaret yeri gibi Kat Mülkiyetinin Kat İrtifakına Dayanılarak Kurulması
ekonomik açıdan veya kullanma bakımından bütünlük arz 2009 yılında, 5912 sayılı Kanunla Kat Mülkiyeti
eden birden çok katı veya bölümü, Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan değişiklik, Kat İrtifakının re'sen Kat
Kütüğüne tek Bağımsız Bölüm olarak kaydedilebilir. Mülkiyetine çevrilmesi imkânını getirmiştir.
Böyle bir kaydın yapılabilmesi için, buna uygun değişiklik Buna göre, Kat İrtifakı, yapının tamamı için düzenlenecek
projesinin ve Yapı Kullanma İzin Belgesinin Tapu Sicil Yapı Kullanma İzin Belgesine dayalı olarak, Kat Mülkiyeti
Müdürlüğüne verilmiş olması gereklidir (KMK 10 / III). Kanununda gösterilen şartlar uyarınca Kat Mülkiyetine
Ana Taşınmazın sayfasında evvelce mevcut olan haklara re'sen çevrilebilecektir.
ait sicil kaydı, İrtifak Hakları hariç, Bağımsız Bölümlerin Bu işlem, Arsa Malikinin veya Kat İrtifakına sahip
Kat Mülkiyeti Kütüğündeki sayfasına geçirilir. paydaşlardan birinin istemiyle de gerçekleştirilebilir
Ana Taşınmazın mülkiyetinin Kat Mülkiyetine (KMK3 / III).
çevrilmesinden sonra, Ana Taşınmazın leh ve aleyhine Yapının tamamlanmasından sonra Kat İrtifakının Kat
kurulacak İrtifak Hakları da Ana Taşınmazın Tapu Kütüğü Mülkiyetine çevrilmesi, Kat irtifakının tesciline ait Resmi
sayfasına tescil edilir ve Kat Mülkiyeti Kütüğünün Senede ve 12. maddede yazılı belgelere dayalı olarak,
Beyanlar Hanesinde belirtilir (KMK 13 / III). yetkili idarece Yapı Kullanma İzin Belgesinin verildiği
Bağımsız Bölüme özgülenen Eklentiler de o Bağımsız tarihten itibaren altmış gün içinde ilgili tapu idaresine
Bölüme ait sayfanın Beyanlar Hanesinde kaydedilir (KMK gönderilmesi üzerine re'sen yapılır (KMK 14 / III).
6 /II). KMK 12'de sayılan Belgelerden usulüne uygun Mimari
Kat Malikine, Ana Taşınmazın çaplı tasarruf belgesinden Proje ile Yönetim Planı Kat İrtifakı kurulurken de talep
başka, istem halinde 12. maddenin (a) bendinde belirtilen edilen Belgeler olup, Kat Mülkiyetine çevrilirken bunlar
projeden kendi Bağımsız Bölümüne ait olan kısmının zaten sağlanmış olduğundan, Yapı Kullanma İzin Belgesi
tasdikli bir örneği de verilir (KMK 13 / V). geldikten sonra Kat İrtifakının, Kat Mülkiyetine re'sen
çevrilmesi mümkün olabilmektedir.
5912 sayılı Kanunla getirilen geçici 1. maddeye göre de:
Kat Mülkiyetinin Mahkeme Kararıyla Kurulması
«Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kat irtifakı
Kat Mülkiyeti Kanunu, bir taşınmaza ilişkin Paylaşma kurulmuş ve üzerindeki yapılar tamamlanıp yapı kullanma
Davasında mirasçılardan veya paydaşlardan biri talep izin belgesi alınmış yapılarda, kat irtifakına sahip ortak
ettiği takdirde hâkimin Kat Mülkiyeti kurulmasına karar maliklerden birinin başvurusu veya yapı kullanma izin
verebileceğini hükme bağlamıştır: belgesinin yetkili idarece tapu idaresine gönderilmesi
«Kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir gayrimenkul üzerine zorunlu deprem sigortası poliçesi dahil başkaca
üzerindeki ortaklığın giderilmesi davalarında, hiçbir belge aranmaksızın kat mülkiyetine re'sen geçilir.»
mirasçılardan veya ortak maliklerden biri, paylaşmanın,
kat mülkiyeti kurulması ve bağımsız bölümlerin tahsisi
Kat İrtifakı
suretiyle yapılmasını isterse, hâkim, o gayrimenkulün
mülkiyetinin, 12. maddede yazılı belgelere dayanılarak kat Kat Mülkiyeti Kanununda, Kat İrtifakı tanımlanmıştır.
mülkiyetine çevrilmesine ve paylar denkleştirilmek Bir arsa üzerinde ileride Kat Mülkiyetine konu olmak
suretiyle bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı tahsisine üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok
karar verebilir»(KMK 10 / V) yapının Bağımsız Bölümleri için o Arsanın Maliki veya
Mahkemenin kat özgüleme suretiyle Kat Mülkiyetinin Ortak Malikleri tarafından 634 sayılı Kanun hükümlerine
kurulmasına karar verebilmesi için her mirasçıya veya göre kurulan İrtifak hakkına, Kat İrtifakı denir (2814 sayılı
-103-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kanunla değişik KMK 2/ c). Malikin iradesiyle kurulur.
Kat İrtifakı henüz inşaatına başlanmamış veya Kat İrtifakının kurulması için Resmi Senet düzenlenmesi
tamamlanmamış Yapılar üzerinde kurulur (KMK 14 /1). ve Tescil gerekir (KMK 10/I).
İnşaat tamamlanmış ise doğrudan doğruya Kat mülkiyeti Kat İrtifakının kurulması şu esaslara tabidir:
kurulur, zira binanın inşa edilmiş olması halinde tarafların *Kat İrtifakı, Paylı Mülkiyete tabi bir Arsada ileride Kat
evin inşa edilmesi yolunda birbirlerine karşı üstlendikleri Mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta
borçtan (KMK2/c) söz edilemeyeceğinden, Kat İrtifakı da olan bir Binanın Bağımsız Bölümleri için kurulur (KMK 1 /
söz konusu olmaz. II, 2/ c).
Kat İrtifakı kurulmuş olan Taşınmaz üzerinde, bir başka *Kat İrtifakı kurulurken, üzerinde Bina yapılacak veya
Kat İrtifakı veya inşaatı imkânsız kılacak bir sınırlı ayni hak yapılmakta olan Taşınmazların mülkiyetinin, sonradan Kat
kurulamaz (KMK 5 / IV). Mülkiyetine konu olabilecek Bağımsız Bölümlerine
Kat İrtifakı, Arsa Payına bağlı bir İrtifak çeşidi olup, Yapı özgülenecek olan Arsa Payı oranlarına göre paylara
tamamlandıktan sonra Arsa Malikinin veya İrtifak hakkı ayrılması gerekir (KMK 3 / II).
Sahiplerinin talebi üzerine Kat Mülkiyetine çevrilir. *Kat Mülkiyetine özgülenecek Binayı yapma borcunun da
Kat İrtifakının hukuki niteliği doktrinde tartışmalıdır. Taşınmazdaki tüm paylara yükletilmesi gerekir.
*Bina yapma konusundaki bu Eşyaya Bağlı Borç,
Kat İrtifakı Kavramı ve Kat İrtifakının Niteliği Taşınmazın tümü için söz konusu olmalıdır.
Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre, Kat Mülkiyetine çevrilmesi *Kat İrtifakı sadece İrtifaka konu Taşınmazda pay sahibi
amaçlanan Bina veya binaları inşa etme ve Kat Mülkiyeti olan lehine, yani paya bağlı olarak kurulabilir.
kurma borcunun Paylı Mülkiyet Paylarına bağlanması ve *Payın devri İrtifakın da devri sonucunu doğurur.
pay devredilse dahi yeni Paydaşın bu borçların borçlusu
haline gelmesi mümkündür.
Resmi Senet Düzenlenmesi
Hatta, Arsanın tek maliki varsa, Kat Mülkiyeti Kanunu ona
Kat İrtifakının kurulması için Resmi Senet (Sözleşme)
da taşınmazda Paylı Mülkiyet kurarak bu paylara söz
Arsaya tek kişi malikse onun, birden fazla kişi sahipse,
konusu borçları bağlayabilme imkânı sağlamıştır.
bunların hepsinin talebi üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünde
Bu durumda, söz konusu borçların etkisi pay düzenlenir (KMK 13 /1). Kat İrtifakı kurulması için başvuru
devredilmedikçe askıda kalacak, payın bir başkasına ile verilmesi gereken Belgeler, Kanunun 12. maddesinin
devredilmesi durumunda sonuçlarını doğuracaktır. (a) bendine uygun olarak düzenlenen Mimari Proje ile (b)
İşte, Paylı Mülkiyet paylarına inşaat yapma ve Kat bendindeki Yönetim Planıdır.
Mülkiyeti kurma borcu bağlanması, Kat Mülkiyeti Tescil
Kanununda Kat İrtifakı olarak adlandırılmıştır.
Resmi Sözleşme aynı zamanda Tescil istemi sayılır (KMK
Gerçi, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 3. maddesinin III. 13 /I).
fıkrasında Kat İrtifakının Arsa Payına bağlı bir İrtifak çeşidi
KMK 14 / II' de ise; «bir arsa üzerinde kat irtifakları ancak
olduğu ifade edilmişse de, bu hak Taşınmazın Kat
sözleşmede veya dilekçede her kat irtifakının ilgili
İrtifakına sahip tüm paydaşlarını karşılıklı olarak hem paylı
bulunduğu bağımsız bölüme tahsisi istenen arsa payı,
arsada Kat Mülkiyetine özgülenecek Yapıyı inşa etme
arsanın kayıtlı olduğu kütüğün (Beyanlar) hanesinde
borcu altına soktuğu (KMK 17 /I, 26 / I) hem de yine tüm
belirtilmek suretiyle kurulur ve yapının, verilen projeye
paydaşlara bu borcun ifasını isteme yetkisi sağladığından,
göre tamamlanmasından sonra kat mülkiyetine konu
gerçekte burada bir İrtifak Hakkı değil, paya bağlı bir borç
olacak bağımsız bölümlerinin numarası ve bu bölümlere
ve alacak söz konusu olmaktadır.
bağlı eklentiler kütüğün beyanlar hanesinde belirtilir»
İrtifak Hakkının asli içeriği bir Yapma Edimi olamaz; denilmektedir.
Yapma Edimi ancak bir Yan Borç olarak İrtifaka
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 3.9. 1997 tarihli
bağlanabilir (MK 779/II).
ve 1997 / 10 sayılı Genelgesinde, Kat İrtifakına konu olan
Şu halde, Kat irtifakı niteliği bakımından Eşyaya Bağlı bir gelecekteki Bağımsız Bölümlerin Kat Mülkiyeti Kütüğüne
Borç oluşturmaktadır. kaydedilip Kat İrtifakının da Kat Mülkiyeti Kütüğüne tescil
edilmek suretiyle kurulacağına ilişkin bir düzenleme
Kat İrtifakının Kurulması yapılmış, Kat Mülkiyeti Kanununda 2007 yılında 5711
sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, Kat İrtifakının Kat
Kat İrtifakı Paylı Mülkiyete tabi bir Arsa üzerinde bütün
Mülkiyeti Kütüğüne tescil edileceği açıkça hükme
paydaşların veya tek kişinin mülkiyetine tabi Arsada
-104-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bağlanmıştır (KMK 11).
Bu durumda, KMK 14 / II hükmünün 5711 sayılı Kanunla Kat Mülkiyetine Geçme Hakkı
yürürlükten kaldırılmış olduğu ileri sürülebilir. Arsa üzerinde yapı tamamlanıp bina oturmaya elverişli
Kat Mülkiyeti Kanunu ek madde 4'e göre, beş veya daha hale gelince, tapu idareleri re'sen Kat Mülkiyetine geçişi
fazla kişi tarafından üzerinde bir veya birden çok yapı sağlayabildiği (KMK 14) gibi, Kat İrtifakı sahipleri de bunu
yaptırılmak amacıyla_ birlikte bir arsa edinilmiş olması ve talep edebilir.
pay sahiplerinden en az beşte dördünün Kat İrtifakına
geçiş konusunda aldığı karara uyulamaması halinde,
Kat İrtifakı Sahiplerinin Hakları ve Borçları
karara uymayan pay sahiplerinin taşınmazdaki paylarının
iptaline ve bu payların, isteyen diğer pay sahipleri adına Kat İrtifakı Sahipleri, ortak arsa üzerinde yapılacak
tesciline Sulh Mahkemesi tarafından aşağıdaki şartlarla Yapının, sözleşmede yazılı süre içinde Tasdikli Projeye
karar verilir: uygun olarak inşa edilip tamamlanması için kendilerine
düşen borçların yerine getirilmesini, karşılıklı olarak talep
a) Paylı Taşınmazın yukarıda belirtilen amaçla
hakkına sahiptirler (KMK 17 /1).
edinildiğinin ispat edilmiş olması,
Bu hak payla birlikte devredilebilir, rehin edilebilir ve
b) Paydaşların yukarıda açıklanan çoğunluğunun Kat
mirasçılara geçebilir; hatta satış vaadine de konu olabilir.
İrtifakına geçiş kararına veya bununla ilgili yükümlülüklere
noterlikçe yapılan tebligata rağmen iki ay içinde
uyulmamış olması, Yönetici Tayini
c) Karara uymayan paydaşlara ait payların mahkemece Kat İrtifakı Sahipleri yapının tamamlanması için kendi
tespit edilen rayiç bedelinin mahkeme veznesine depo aralarından veya dışarıdan, bir veya birkaç kişiyi Yönetici
edilmesi olarak tayin edebilirler.
Kat mülkiyeti yöneticisinin görev, yetki ve
Kat İrtifakının Hükümleri sorumluluklarına ilişkin hükümler, bu Yönetici hakkında
da uygulanır (KMK 17 / II).
Kat İrtifakı Sahiplerinin iki türlü hak ve borcu vardır:
Kat İrtifakı kurulmuş taşınmazlarda yapı fiilen
1)Binanın Yapımı
tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen
2)Kat Mülkiyetine Geçme Hakkı kullanılmaya başlanmışsa, Kat Mülkiyetine geçilmemiş
olsa dahi Ana Taşınmazın yönetiminde Kat Mülkiyeti
Binanın Yapımı hükümleri uygulanır (KMK 17 / III).
Kat irtifakı sahipleri bu hakka konu olan ortak arsa
üzerinde, ileride kat mülkiyetine çevrilmek üzere Paylaşma İstenememesi ve Paydaşların Önalım Hakkının
yapılacak yapının sözleşmeye ve plana göre Bulunmaması
tamamlanması için birbirlerine karşı kendilerine düşen Kat İrtifakına tabi olan Taşınmazda paylaşma istenemez
borçları vaktinde yerine getirmek ve yapı işini Dürüstlük (KMK 7 /1).
Kuralı uyarınca kolaylaştırmakla yükümlüdürler (KMK 26
Kat İrtifakı bağlanmış Arsa Payının satılması halinde diğer
/1).
Kat Maliklerinin veya İrtifak Hakkı Sahiplerinin öncelikle
KMK 26 / II hükmüne göre: «Kat irtifakı sahiplerinden biri satın alma hakkı yoktur (KMK 8 /1).
kendine düşen borçları, noter aracılığıyla yapılan ihtara
rağmen, bu ihtar tarihinden başlayarak iki ay içinde yerine
getirmezse diğerlerinin yazılı istemi üzerine hakim, onun Kat İrtifakı ile Bağdaşmayan İrtifakların Kurulamaması
arsa payının ve kat irtifakının hükme en yakın tarihteki «Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde bu hakla
değeri karşılığında, öteki paydaşlara, arsa payları bağdaşması mümkün olmayan irtifaklar kurulamaz» (KMK
oranında devrine karar verir.» 5 / IV)
KMK 26 / III hükmüne göre: «Kat irtifakı sahiplerinden Örneğin, Kat Mülkiyetine konu olan Bağımsız Bölümde
birinin kusuru yüzünden, yapının kanuni süre içinde Üst Hakkı kurulamayacağı (MK 726/ III) gibi, Kat İrtifakına
yapılamaması sebebiyle kat irtifakı düşerse, kusurlu taraf konu olan Arsa üzerinde de Üst Hakkı kurulamaz.
diğerlerinin bu yüzden uğradıkları zararı tazminle
yükümlüdür» Kat İrtifakının Sona Ermesi
Kanuni süre Kat İrtifakının kurulmasından itibaren en çok Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 49. maddesinin i.fıkrasına göre:
beş yıldır (KMK 49 / III). «Kat irtifakına konu olan arsanın maliki veya ortak
-105-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
malikleri, tapu memuruna verecekleri yazılı bir beyanla Elatmanın Önlenmesi Davası açabilir; Zilyetlik
kat irtifakına ait sicil kaydını sildirerek bu irtifaka her Davalarından, Tapu Sicilinin Düzeltilmesi Davasından
zaman son verebilirler.» yararlanabilir.
«Kat irtifakı, buna konu olan arsanın tamamiyle yok Yine Kat Maliki Bağımsız Bölümden bizzat kendisi
olması veya üzerinde yapı yapılamayacak hale gelmesi yararlanabileceği gibi, onu karşılıklı veya karşılıksız üçüncü
veya kamulaştırılması ile kendiliğinden sona erer» (KMK kişinin yararlanmasına da bırakabilir.
49 / II) Bununla beraber, yararlanma, Dürüstlük Kuralıyla (KMK
«Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde, bu irtifakın 18 /1) ve Bağımsız Bölümün Kat Mülkiyeti Kütüğünde ve
kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı Yönetim Planında belirtilen özgüleme amacıyla (KMK 28
yapılmazsa maliklerden birinin istemi üzerine, sulh /1) sınırlıdır.
hâkimi, gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek, duruma göre Kat Maliki kendi Bağımsız Bölümünde Ana Yapıya zarar
kat irtifakının sona ermesine veya belli bir süre için verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamaz.
uzatılmasına karar verir. Süre istem üzerine yeniden
Ancak, tavan, taban veya duvar ile birbirine bağlantılı
uzatılabilir» (KMK 49 / III)
bulunan Bağımsız Bölümlerin bağlantılı yerlerinde, bu
Eğer, Kat İrtifakı mahkeme kararıyla sona erdirilmişse, Kat bölüm maliklerinin ortak rızasıyla Ana Yapıya zarar
Mülkiyeti Kütüğündeki kayıt silinir (KMK49/III, IV). vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik yapılabilir (KMK
19/II).
Kat Maliklerinin Hakları ve Borçları Kat Mülkiyetine tabi olan taşınmazda paylaşma
Kat Maliklerinin Haklarını, Bağımsız Bölüm üzerinde (KMK istenememekle (KMK 7/I) beraber, Bağımsız Bölümlerde
15, 18,28) ve Ortak Yerlerde (KMK 16, 33) olmak üzere Paylı Mülkiyet varsa, bu takdirde Paylaşma istenebilir
ikiye ayırmak gerekir. (KMK 7/II).
Kat Maliklerinin Yükümlülükleri ise, beş grup altında Kat Mülkiyeti kurulmuş bir Taşınmazın Bağımsız
toplanabilir: Bölümlerinden birinin satılması halinde diğer Kat
Maliklerinin öncelikle satın alma hakkı yoktur (KMK 8 /1).
1)Dürüstlük Kuralına Uygun Davranma Yükümlülüğü
Fakat, Bağımsız Bölüm Paylı Mülkiyete tabi ise,
2)Bağımsız Bölümü ve Eklentileri Özgüleme Amacına
paydaşlarından birinin kendi payını başkasına satması
Uygun Kullanma Yükümlülüğü
halinde öteki paydaşlar, öncelikle satın alma hakkını
3)Ana Taşınmazın Bakımı, Korunması ve Bağımsız kullanabilirler (KMK 8 / II).
Bölümde Ana Yapıya Zarar Verecek Nitelikte Onarım ve
Aksi sözleşmeyle kararlaştırılabilir (KMK 8 / III).
Tesis Yapmama Yükümlülüğü
4)Onarım İçin Bağımsız Bölüme Girilmesine İzin Verme ve
Bağımsız Bölümde Gerekli İşlerin Yapılmasına Katlanma Ortak Yerlerde Kat Maliklerinin Hakları
Yükümlülüğü Her Kat Maliki, Ortak Yerlerde paylı mülkiyet hakkına
5)Genel (Ortak) Giderlere Katılma Yükümlülüğü sahiptir (KMK 16)
Paylı Mülkiyet Payı , aynen arsa payı oranındadır.
Bağımsız Bölüm Üzerinde Kat Maliklerinin Hakları Ortak yerlerdeki paylı mülkiyet payı Bağımsız Bölümdeki
mülkiyete bağlıdır.
Kat Malikleri kendilerine ait Bağımsız Bölümler üzerinde
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun ilgili hükümleri saklı kalmak KMK 16 / II'ye göre, kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane
şartıyla, Medeni Kanun'un maliklere tanıdığı bütün hak ve gibi yerlerde, Kat Maliklerinin arsa payı oranında
yetkilere sahiptirler (KMK 15). kullanma hakkı bulunmakla birlikte, ortak yerleri
kullanma hakkının somut ölçüsünü ve şeklini, Kat
Bağımsız Bölüm üzerindeki mülkiyete, Bağımsız Bölüme
Malikleri aralarında anlaşarak da kararlaştırabilirler.
özgülenen Eklentilerin mülkiyeti de bağlanmıştır.
Buna karşılık, asansör, apartman girişi gibi yerleri,
Kat Maliki, diğerlerinin rızasını almaya ihtiyaç olmaksızın,
bunların niteliği gereği, her Kat Maliki arsa payı ne olursa
Bağımsız Bölümde istediği maddi ve hukuki tasarruflarda
olsun eşit olarak kullanma hakkına sahiptir.
bulunabilir; Kat Mülkiyeti ve diğer Kat Maliklerinin hakları
ile bağdaşabilen irtifaklar kurabilir (KMK 6 / III), örneğin Bir Kat maliki, diğer Kat Maliklerinin ortak yerlerden
Bağımsız Bölümde İntifa Hakkı kurabilir; fakat Üst Hakkı yararlanmasını engellediği takdirde, ona karşı Sulh
kuramaz (MK 726 / III), Bağımsız Bölümü rehnedebilir; mahkemesinde (KMK 33) Elatmanın Önlenmesi Davasının
Bağımsız Bölümde haksız zilyet durumunda olan veya açılması mümkündür.
Bağımsız Bölüme elatan kimseye karşı İstihak veya Kat Maliklerinin Ortak yerlerdeki Paylı Mülkiyetin sona
-106-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
erdirilmesini isteme hakkı yoktur (KMK 7). konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleriyle
Kat Malikleri, Yasal Önalım Hakkına da sahip değildirler oranlı arsa payları ve kat, daire, iş bürosu gibi cinsi
(KMK 8). gösterilir.
Bunların dışında, Ortak Yerler, Paylı Mülkiyet hükümlerine İşte Bağımsız Bölümün cinsi ya da niteliğiyle ilgili bilgi,
tabidir. kayıt sırasında o bağımsız bölümün kat mülkiyeti
kütüğündeki sayfasına da aynen yazılır.
Böylece bağımsız bölümlerin kütükte belirtilen
Kat Maliklerinin Yükümlülükleri
niteliklerine göre, özgülenme amacına uygun olarak
Kat Malikleri, kanunların taşınmaz malikleri için kullanma yükümlülüğü doğar.
öngördüğü yükümlülüklere ve sorumluluklara tabi olur
Bununla beraber, Kat Mülkiyeti Kanunu, bağımsız
(KMK 9).
bölümlerin özgülenme amacının sonradan
Bunun dışında Kat Maliklerinin Kat Mülkiyetinden değiştirilmesine bazı durumlarda imkân tanımıştır.
kaynaklanan başka bazı yükümlülükleri de vardır.
Ancak Ana Taşınmazın, kütükte mesken, iş veya ticaret
yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde dispanser,
Dürüstlük Kuralına Uygun Davranma Yükümlülüğü klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseseler
*Bağımsız Bölüm ve Eklentileri Özgüleme Amacına Uygun kurulamaz. Aksi sözleşmeyle de kararlaştırılamaz. (KMK
Kullanma Yükümlülüğü 24 / 1).
*Ana Taşınmazın Bakımı, Korunması ve Bağımsız Bölümde Dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan
Ana Yapıya Zarar Verecek Nitelikte Onarım ve Tesis muayenehaneler hükmün kapsamı dışında bırakılmıştır.
Yapmama Yükümlülüğü Ana Taşınmazın, kütükte mesken olarak gösterilen
*Onarım İçin Bağımsız Bölüme Girilmesine İzin Verme ve bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane,
Bağımsız Bölümde Gerekli İşlerin Yapılmasına Katlanma gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi
Yükümlülüğü eğlence ve toplantı yerleri ve fırın, lokanta, pastane,
*Genel (Ortak) Giderlere Katılma Yükümlülüğü süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalathane,
boyahane, basımevi, dükkân, galeri ve çarşı gibi yerler,
ancak kat malikleri kurulunun oybirliğiyle vereceği kararla
Dürüstlük Kuralına Uygun Davranma Yükümlülüğü açılabilir (KMK 24 / II).
Kat Malikleri, gerek Bağımsız Bölümlerini, gerek Bu karar yöneticinin veya kat maliklerinden birinin istemi
Eklentileri ve Ortak Yerleri kullanırken Dürüstlük Kuralına, üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat mülkiyeti
Yönetim Planı hükümlerine uymak, birbirlerini rahatsız kütüğündeki sayfalarına şerh verilir (KMK 24/ IV).
etmemek ve birbirlerinin haklarını çiğnememekle
Ancak bu hükümde öngörülen şerh, gerçekte söz konusu
yükümlüdürler (KMK 18 /I).
kararı açıklayan bir beyan niteliğindedir.
Bu konudaki hükümler Kat Maliklerinin yanısıra Bağımsız
Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre, yönetim planıyla
Bölümdeki kiracılara, oturma hakkı sahiplerine veya bu
veya tüm kat maliklerinin oybirliğiyle aldıkları bir kararla
bölümden herhangi bir şekilde devamlı olarak
yasaklanmış olmadıkça, Kat Mülkiyeti Kütüğünde mesken
yararlananlara da uygulanır; borçlarını yerine
olarak gösterilen bir bağımsız bölüm klinik ve poliklinik
getirmeyenler ile birlikte ilgili Kat Maliki de müteselsilen
niteliğinde olmayan tıp doktoru ve diş hekimi
sorumlu olur (KMK 18 / II).
muayenehanesi olarak kullanılabilmektedir.
Oysa, tıp doktoru ve diş hekimi muayenehaneleri KMK 24
Bağımsız Bölümü ve Eklentileri Özgüleme Amacına /1 kapsamında değilse de, bunların KMK 24 / II
Uygun Kullanma Yükümlülüğü kapsamında işyeri sayılması ve mesken olarak gösterilen
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 12. maddesinin (a) bendine bir bağımsız bölümde açılabilmesi için de tüm kat
göre, Kat Mülkiyetinin kurulması için istemde maliklerinin oybirliğiyle alacakları bir kararın aranması
bulunulurken Tapu İdaresine verilmesi gereken, proje uygun olurdu.
müellifi mimar tarafından yapılan ve Ana Taşınmazın Yargıtay, Yönetim Planında bağımsız bölümlerin sadece
maliki veya bütün paydaşları tarafından imzalanıp yetkili mesken olarak kullanılacağına ilişkin bir hükmün yer
kamu kurumu ve kuruluşlarınca onaylanan mimari alması durumunda ise, bu hükmün doktor
projede, Ana Taşınmazdaki Yapı veya Yapıların dış muayenehanesi açılmasını da yasakladığı görüşündedir.
cepheleri ve iç taksimatı, bağımsız bölümlerin,
17. 4. 2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanunla 1136 sayılı
eklentilerinin, ortak yerlerin ölçüleri, bağımsız bölümlerin
Avukatlık Kanunu'nun 43. maddesinin I. fıkrasına, 3568
-107-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali KMK 19 / II'de ayrıca, bir kat malikinin kendi bağımsız
Müşavirlik Kanununun 45. maddesine, mesken olarak bölümünde de Ana Yapıya zarar verecek nitelikte onarım,
gösterilen bağımsız bölümlerde bu iki Kanunun tesis ve değişiklik yapamayacağı, ancak tavan, taban veya
düzenlediği mesleki faaliyetlerin yapılmasıyla ilgili olarak duvar ile birbirine bağlantılı bulunan bağımsız bölümlerin
Yönetim Planını etkisiz kılan birer hüküm eklenmiştir. bağlantılı yerlerinde, bu bölüm maliklerinin ortak rızasıyla
Avukatlık Kanununun 43. maddesinin I. Fıkrasına eklenen Ana Yapıya zarar vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik
hüküm şöyledir: «23. 6. 1965 tarihli ve 634 sayılı Kat yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
Mülkiyeti Kanununa göre anagayrimenkulün mesken Her kat maliki Ana Taşınmaza ve diğer bağımsız
olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde kat maliklerinin bölümlere, kusuruyla verdiği zarardan dolayı diğer kat
izni ve benzeri şartlar aranmaksızın avukatlık büroları maliklerine karşı sorumludur (KMK 19/ III).
faaliyet gösterebilir. Bu konuda yönetim planındaki aksine
hükümler uygulanmaz.»
Onarım İçin Bağımsız Bölüme Girilmesine İzin Verme ve
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Bağımsız Bölümde Gerekli İşlerin Yapılmasına Katlanma
Müşavirlik Kanunu'nun 45. maddesine eklenen benzer Yükümlülüğü
hükme göre de: «23. 6.1965 tarihli ve 634 sayılı Kat
Kat maliklerinden birinin bağımsız bölümünde veya bu
Mülkiyeti Kanununa göre anagayrimekulün mesken
bölümdeki tesislerde meydana gelen bir hasar veya
olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde kat maliklerinin
bozukluğun onarılması veya giderilmesi veya tesislerin
izni ve benzeri şartlar aranmaksızın serbest muhasebeci
yeniden yapılması ya da yapı güvenliğiyle ilgili olarak
mali müşavirlik veya yeminli mali müşavirlik
yapılması gerekli görülen teknik incelemeler için diğer bir
faaliyetlerinde bulunulabilir. Bu konuda yönetim
bağımsız bölüme girmek gerekiyorsa, o bölümün maliki
planındaki aksine hükümler uygulanmaz.»
veya o bölümde başka sıfatla oturanlar giriş izni vermek
Ne var ki bu düzenlemelerde, konut olarak kullanılmaya ve bölümde gerekli işlerin yapılmasına katlanmak
özgülenmiş bağımsız bölümlerdeki mesleki faaliyetlerin zorundadırlar (KMK 23 /1).
neden söz konusu mesleklerle sınırlandırılmış olduğuna
Ana Taşınmazın bir kısmının harap olması halinde, harap
ve aksi Yönetim Planında kararlaştırılsa dahi bunun neden
olan bağımsız bölümün ve eklentilerinin veya ortak
uygulanamayacağına haklı bir gerekçe bulmak kolay
yerlerin ya da bağımsız bölümdeki tesislerin yeniden
değildir.
yapılması için, sağlam kalan bağımsız bölümlerin içinden
veya dışından yararlanılması gerekiyorsa, o bölümlerin
Ana Taşınmazın Bakımı, Korunması ve Bağımsız malikleri veya orada başka sıfatla oturanlar buna izin
Bölümde Ana Yapıya Zarar Verecek Nitelikte Onarım ve vermek zorundadırlar (KMK 23 / II).
Tesis Yapmama Yükümlülüğü Söz konusu onarımlar için bağımsız bölümlerine
Kat malikleri, Ana Taşınmaza bakmak ve mimari durumu girilmesine veya bağımsız bölümlerinin içinden ve
ile güzelliğini ve sağlamlığını titizlikle korumak dışından yararlanılmasına izin veren kat maliklerinin veya
zorundadırlar (KMK 19 /1). orada başka sıfatla oturanların uğrayacakları zararı, lehine
KMK 19 / II'ye göre, kat maliklerinden biri, bütün kat izin verilen bağımsız bölüm malikleri derhal ödemekle
maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça Ana yükümlüdürler (KMK 23 / III).
Taşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesis,
değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz. Genel (Ortak) Giderlere Katılma Yükümlülüğü
Bu hükmün aksine davranan kat malikine karşı diğer kat Kat maliklerinden her biri, Ana Taşınmazın sigorta
maliklerinden her birinin Elatmanın Önlenmesi ve projeye primlerine, bütün ortak yerlerin bakım, koruma,
uygun duruma (eski hale) getirme davası açma hakkı güçlendirme ve onarım giderlerine, yönetici aylığı, kapıcı,
vardır. kaloriferci, bahçıvan, bekçi ücretleri gibi giderlere, ortak
Fakat, yine KMK 19 / II'ye göre, «ortak yer ve tesislerdeki tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak
bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya avansa katılmakla yükümlüdür.
bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması Her kat maliki, bu giderlerden kapıcı, kaloriferci, bahçıvan
gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu ve bekçi giderlerine ve bu giderler için toplanacak avansa
olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu eşit olarak (KMK 20 / I / a), diğer giderlere ve bu giderler
onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun için toplanacak avansa ise kendi arsa payı oranında (KMK
biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası 20 / I / b) katılacaktır.
aranmaz.»
Bir kat maliki, ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma
-108-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hakkından vazgeçtiğini veya kendi bağımsız bölümünün malikinin yazılı istemiyle o kat malikinin bağımsız bölümü
durumu dolayısıyla bunlardan yararlanmaya gerek ve üzerinde yasal ipotek hakkı kurulabilir (KMK 22 / II).
ihtiyaç bulunmadığını ileri sürerek, kendisine düşen gider Kat maliklerinin gider borcunu ödemeyen kat maliki veya
ve avans payını ödemekten kaçınamaz (KMK 20/1 / c). diğer sorumlulardan olan alacakları önceliklidir (KMK 22 /
Örneğin, zemin katta oturan kat maliki, çatıdan III).
yararlanmadığını belirterek çatının onarım giderlerine Kat maliklerinden biri kendisine düşen borçları ifa
katılmaktan kaçınamaz. etmeyerek kat mülkiyetini diğer kat malikleri bakımından
Genel giderlere, kat maliklerinden birinin veya onun çekilmez hale getirmişse, hâkimden, o kat malikinin
rızasıyla bağımsız bölümünden herhangi bir şekilde bağımsız bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının devri
yararlanan kişinin kusurlu bir davranışı sebep olmuşsa, istenebilir (KMK 25 /1).
gidere katılan kat malikleri yaptıkları ödemeler için o kat Kural olarak bu durumun kat malikleri tarafından
malikine veya gidere sebep olanlara rücu edebilirler (KMK kanıtlanması gerekir.
20 / III).
Ancak, KMK 25 / III gereğince, kat malikinin, kendisine
Genel giderlerden kendisine düşen payı ve avansı düşen ortak gider ve avans borcunu ödemeyerek iki
ödemeyen kat malikine karşı yönetici ve her kat maliki takvim yılı içinde üç defa icra veya dava takibine maruz
Ana Taşınmazın bulunduğu yerin sulh mahkemesine kalması, sulh hukuk hakimi tarafından verilen emre
başvurarak hâkimin müdahalesini isteyebilir, icra takibi rağmen bir yıl boyunca diğer kat maliklerinin haklarını
yapabilir. ihlal etmekte ısrar etmesi, kendi bağımsız bölümünü
Gider veya avans payının tamamını ödemeyen kat maliki randevuevi veya kumarhane gibi ahlâka aykırı amaçlar
ödemede geciktiği günler için aylık yüzde beş hesabıyla için kullanması durumunda, bu kat malikinin diğerlerinin
gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür (KMK 20 / II). haklarını çekilmez hale getirdiği varsayılır.
Dava açılması durumunda, hâkim, ilgilileri dinledikten
sonra, Kat Mülkiyeti Kanununa ve Yönetim Planına ve Kat Mülkiyetinde Yönetim
bunlarda bir hüküm yoksa, genel hükümlere ve
Ana Taşınmaz, Kat Malikleri Kurulu tarafından, Sözleşme,
hakkaniyete göre derhal kararını verir ve bunun tespit
Yönetim Planı ve Kanun hükümleri uyarınca verilecek
edeceği kısa bir süre içinde yerine getirilmesi lüzumunu
kararlara göre yönetilir (KMK 32 /1).
ilgiliye tefhim veya tebliğ eder (KMK 33 / II).
Yönetim Planı
Tespit edilen süre içinde hâkimin kararını yerine
getirmeyenlere, aynı mahkemece, KMK 33 / IlI'de Yönetim Planı, Ana Taşınmazın yönetim tarzını, kullanma
belirtilen miktara kadar idari para cezası verilir. amaç ve şeklini, yönetici ve deneticilerin alacakları ücreti
ve yönetime ait diğer hususları düzenleyen bir belgedir.
İcra takibine gidilecek olursa, «kesinleşen işletme
(KMK 28 /1)
projeleri veya kat malikleri kurulunun işletme giderleri ile
ilgili kararları, İcra ve iflas Kanununun 68. maddesinin 1. Yönetim Planı bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme
fıkrasında belirtilen belgelerden sayılır» (KMK 37 / IV). niteliğindedir. Bu sözleşme emredici hükümlere uygun
olmalıdır.
Ortak giderlerden payına düşen miktarı ödemekle
yükümlü olan kat malikidir. Yönetim Planında hüküm bulunmayan hallerde, Ana
Taşınmazın yönetiminden doğacak anlaşmazlıklar Kat
Kat malikinin bağımsız bölümün mülkiyetini kazanmadan
Mülkiyeti Kanunu ve genel hükümlere göre karara
önce veya bağımsız bölümün mülkiyetini bir başkasına
bağlanır (KMK 28 / II).
devrettikten sonra gerçekleşen giderlere katılma borcu
yoktur. Yönetim Planının, taşınmaz üzerinde kat mülkiyeti
kurulurken tüm kat maliklerince imzalanarak Tapu
Diğer taraftan, bağımsız bölümü kira, oturma hakkı gibi
İdaresine (Tapu Müdürlüğüne) verilmesi gerekir. (KMK 12
bir nedenle ya da başka bir nedenle devamlı olarak
/ b).
kullananlar da kat maliki ile birlikte müteselsilen
sorumludur. Kat İrtifakının kurulması için de taşınmazın maliki veya
paydaşları tarafından imzalanmış Yönetim Planının tapu
Fakat kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu
idaresine verilmesi zorunludur; ancak bu durumda Kat
kira miktarıyla sınırlı olup yaptığı ödeme kira borcundan
Mülkiyetine geçişte yeni bir Yönetim Planı istenmez (KMK
düşülür (KMK 22 /1).
14/1).
Kat mülkiyeti kapsamında bir de Yasal İpotek Hakkı
Yönetim Planının değiştirilmesi için bütün kat maliklerinin
tanınmıştır. Bir kat malikinin borcu mahkeme kararıyla
4/5'inin oyu şarttır.
tespit edildikten sonra, yöneticinin ya da herhangi bir kat
-109-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Böyle bir çoğunluk sağlanamazsa, değişikliğe razı olmayan ilk ayı (Ocak) içinde toplanır (KMKm. 29/1).
kat maliklerinin 33. maddeye göre mahkemeye başvurma Önemli bir sebep varsa, yönetici veya denetçi ya da kat
hakları saklıdır maliklerinin 1/3'ü toplantı tarihinden 15 gün önce
Yönetim Planı ve Yönetim Planında sonradan yapılan bildirmek ve toplantı sebebini göstermek suretiyle kurulu
değişiklikler, bütün kat malikleriyle onların külli ve cüzi toplantıya çağırabilir (KMKm. 29/2).
haleflerini, yönetici ve denetçileri bağlar (KMK 28 / IV). Kat Malikleri Kurulu, kural olarak, sayı ve arsa payı
Yönetim Planı ve değişikliklerinin tarihi, Kat Mülkiyeti çoğunluğuyla toplanır ve oy çokluğu ile karar verir (KMK
Kütüğünün Beyanlar Hanesinde gösterilir ve bu m. 30 /1).
değişiklikler Yönetim Planına bağlanarak Kat Mülkiyetinin Karardaki oy çoğunluğu hesaplamasında arsa payları
kuruluş belgeleri arasında saklanır (KMK 28 / V). dikkate alınmaz (KMKm. 31/1).
Yönetim Planının, kanunun emredici kurallarına aykırı Toplantı yeter sayısı sağlanamazsa, en geç 15 gün sonra
olan hükümleri, yönetim dışındaki işlemlere ilişkin ikinci toplantı yapılır; bu toplantıda karar yeter sayısı
düzenlemeleri geçersizdir. katılanların salt çoğunluğudur. (KMKm. 30/II).
Bazı özel hallerde, kanun karar için oy çoğunluğunu
Kat Malikleri Kurulu yeterli görmemiştir; bu gibi hallerde kanunun aradığı özel
Kat Malikleri Kurulu (Genel Kurul), taşınmazdaki bütün yeter sayı aranır (oybirliği, sayı ve arsa payının 4/5'i, sayı
Kat Maliklerinden oluşur. ve arsa payı çoğunluğu gibi).
Bir bağımsız bölüm Paylı ya da Elbirliği Mülkiyetine tabi Karara razı olmayan kat malikinin 33. madde uyarınca
olup birden çok kişinin mülkiyetinde ise, Kat Malikleri hâkime başvurma hakkı saklıdır.
Kuruluna bunları temsilen kendilerinin belirleyeceği Alınacak karar doğrudan doğruya kendini ilgilendiren kat
içlerinden biri katılır (KMK 31 / III). maliki görüşmelerde hazır bulunabilir, fakat oya katılamaz
Kat Maliklerinden biri ehliyetsiz ise, onun yerine kurula (KMK 31 / IV).
kanuni temsilcisi katılır (KMK 31 / III). Kat Maliki oyunu temsilci aracılığıyla kullanabilir.
Ana Taşınmazın kullanılmasından veya yönetiminden Birden çok Kat Maliki aynı kişiyi temsilci tayin etmişse,
dolayı Kat Malikleri arasında veya Kat Malikleri ile temsilcinin kullanabileceği oy sayısı, tüm oy sayısının
yönetici ve denetçiler arasında ya da yönetici ile denetici yüzde beşini geçemez.
arasında çıkan uyuşmazlıklar, Kat Malikleri Kuruluna Kırk ve daha az sayıdaki kat mülkiyetine tabi
bildirilir ve bu Kurul tarafından çözülür (KMK 32 / III). taşınmazlarda bir kişi, en fazla iki kişiyi temsil edebilir
Bu karara razı olmayanlar Ana Taşınmazın bulunduğu (KMK 31 / V).
yerin Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak hâkimin Bütün Kat Malikleri ile bunların külli ve cüzi halefleri,
müdahalesini isteyebilir (KMK 33). yönetici ve denetçiler, Kat Malikleri Kurulunun kararlarına
Her kat malikinin, arsa payı oranına bakılmaksızın, bir tek uymakla yükümlüdürler (KMK 32 / II).
oy hakkı vardır (KMK m. 31 /1). Kat Malikleri Kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul
Bir kişi, birden çok bağımsız bölümün maliki ise, her toplantısına katılan ancak 32. madde hükmü gereğince
bağımsız bölümü için ayrı oy hakkına sahiptir; ancak malik aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden
olduğu bağımsız bölümlerin sayısı ne olursa olsun, sahip başlayarak bir ay içinde, İptal Davası açabilir.
olacağı oy sayısı bütün oyların 1/3'ünden fazla olamaz Toplantıya katılmayan her Kat Maliki ise, kararı
(KMK m. 31 /2). öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde
Kat maliki, diğer bir kat malikini veya üçüncü bir kişiyi oy karar tarihinden başlayarak altı ay içinde İptal Davası
kullanmak üzere vekil tayin edebilir; ancak bir kişi, oy açabilir.
sayısının % 5 'inden fazlası için vekil olamaz, ayrıca İptal davası, Ana Taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh
taşınmazda 40 veya daha az sayıda kat maliki varsa, bir Mahkemesinde açılır.
kişi en çok iki kişiyi temsil edebilir (KMK m. 31 / 5).
Kat Malikleri Kurulu Kararlarının yok veya mutlak butlanla
Kat Malikleri Kurulunun toplantı zamanı ve toplantıya hükümsüz sayıldığı durumlarda süre koşulu aranmaz
çağrı biçimi Yönetim Planında gösterilir. (KMK m. 33/1).
KMK 29 / I'e göre, Kat Malikleri Kurulunun yılda en az bir Örneğin, kapıcı dairesinin kumarhane olarak kullanılması
defa toplanması gerekir. konusunda alınan Kat Malikleri Kurulu Kararı ahlâka
Yönetim Planında böyle bir toplantı zamanı aykırı, dolayısıyla kesin hükümsüz olduğundan, bu kararın
gösterilmemişse, Kat Malikleri Kurulu, her takvim yılının iptali için her kat maliki süreyle bağlı olmaksızın İptal
-110-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Davası açabilir. *Yapının özel durumuna göre lüks bir nitelikte ise
Bir işin yapılmasının Kat Malikleri Kurulunun kararına *Ana taşınmazın bütün kat malikleri tarafından
bağlı kılındığı durumlarda, kurulun kanun hükümlerine kullanılması zorunlu olan yerlerinde ve geçitlerinde
göre toplanması ve karar vermesi gerekir. bulunmuyorsa, bunlardan faydalanmak istemeyen kat
KMK 30 gereğince, kural olarak Kat Malikleri Kurulunda maliki giderlere katılmak zorunda değildir.
kararlar toplantıya katılanların oyçokluğuyla alındığı Giderler, bunların yapılmasına karar veren kat malikleri
halde, Kanun bazı kararların çifte çoğunlukla veya kat tarafından ödenir (KMKm. 43/1).
maliklerinin beşte dördünün oyuyla, bazı kararların da Ancak başlangıçta gidere katılmayan kat maliki sonradan
oybirliğiyle alınmasını şart koşmuştur. bu giderlere arsa payı oranında katılırsa, bunlardan
faydalanmasına engel olunamaz.
Çifte Çoğunluk Aranan Haller
Bu haller şunlardır: Isı Yalıtımı, Isıtma Sisteminin Yakıt Dönüşümü, Merkezi
1) Ortak Yerlere Faydalı Yenilik ve İlavenin Yapılması Isınma Sisteminin Ferdi Isınma Sistemine, Ferdi Isınma
Sisteminin Merkezi Isınma Sistemine Dönüştürülmesi
2) Isı Yalıtımı, Isıtma Sisteminin Yakıt Dönüşümü, Merkezi
(KMK 42 / IV)
Isınma Sisteminin Ferdi Isınma Sistemine, Ferdi Isınma
Sisteminin Merkezi Isınma Sistemine Dönüştürülmesi Kat Maliklerinden birinin isteği üzerine, ısıtma sisteminin
yakıt dönüşümü (örneğin kömürden doğal gaza geçme) ve
3) Engellilerin Yaşamı İçin Zorunlu Yenilik ve İlaveler
ısıtma sisteminin merkezi sistemden ferdi sisteme
4) Yönetici ve Denetçi Atanması (kombiye) veya ferdi sistemden merkezi sisteme
5) Kat Mülkiyetinin Zorunlu Olarak Devri dönüştürülmesi, Kat Maliklerinin sayı ve arsa payı
çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine yapılır. Burada
Ortak Yerlere Faydalı Yenilik ve İlâvenin Yapılması (KMK Çifte Çoğunluk aranan halin bir istisnası vardır. Eğer
m. 42) toplam inşaat alanı 2000 metrekare ve üzeri olan
binalarda merkezi ısıtmanın ferdi ısıtmaya
Kat Malikleri, Ana Taşınmazın ortak yerlerinde kendi
dönüştürülmesi Kat Maliklerinin sayı ve arsa payı olarak
başlarına bir değişiklik yapamazlar.
oybirliği ile karar vermesine bağlıdır (KMK m. 42/4).
Ana Taşınmazın Ortak yerlerinin düzgün veya bunları
kullanmanın daha rahat ve kolay bir hale konulmasına
veya bu yerlerden elde edilecek faydanın çoğaltılmasına Engellilerin Yaşamı İçin Zorunlu Yenilik ve İlaveler
yarayacak bütün yenilik ve ilaveler, Kat Maliklerinin sayı KMK 42 / II'ye göre: «Engellilerin yaşamı için zorunluluk
ve arsa payı çoğunluğuyla verecekleri karar üzerine yapılır göstermesi halinde, proje tadili kat maliklerinin en geç üç
(KMK 42 /1). ay içerisinde yapacağı toplantıda görüşülerek sayı ve arsa
Buna, ortak garaj yapımı, örnek olarak verilebilir. payı çoğunluğu ile karara bağlanır.
Bu işlerin giderleri, bunlardan faydalanacak kat malikleri Toplantının bu süre içinde yapılamaması veya tadilat
tarafından faydalanma oranına göre ödenir. talebinin çoğunlukla kabul edilmemesi durumunda, ilgili
kat malikinin talebi üzerine bina güvenliğinin tehlikeye
Yargıtay'ın yerleşik kararlarına göre, ortak yerlerde
sokulmadığını bildirir komisyon raporuna istinaden ilgili
yapılacak yenilik, ilâve veya değişiklikler için Kat
mercilerden alınacak tasdikli proje değişikliği veya krokiye
Maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğuyla alacakları göre inşaat, onarım ve tesis yapılır...»
kararın yeterli olması için, bu yenilik, ilâve veya
değişikliklerin Mimari Projede veya Yönetim Planında ya
da Kat Mülkiyetinin kurulmasına ilişkin Resmi Senette Yönetici ve Denetici Atanması
özel bir amaca özgülenmemiş olan Ortak Yerlerde Yönetici (KMK m. 34 / IV) ve denetçi (KMKm. 41 /III) Kat
yapılıyor olması gerekir. Maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğuyla verecekleri
Bu bağlamda, örneğin, Mimari Projede bahçe olarak karar üzerine atanır.
gösterilen bir yerde Otopark yapılabilmesi için tüm Kat
maliklerinin oybirliğiyle alacakları bir karara gerek vardır. Kat Mülkiyetinin Zorunlu Olarak Devri
Kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile ortak Kat Maliklerinden biri Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre
yerlerde yapılmasına karar verdikleri yenilik ve kendisine düşen borçları ve yükümlülükleri yerine
değişiklikler; getirmemek suretiyle diğer Kat Maliklerinin haklarını,
*Çok masraflı ise onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, o
-111-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Kat Malikinin Bağımsız (Müstakil) Bölümü üzerindeki V).
mülkiyet hakkının diğer Kat Maliklerine arsa payları Kat Malikleri Yönetici seçemezlerse, bunlardan birinin
oranında devredilmesi için dava açılması, aksi başvurusu üzerine Yönetici Sulh Hukuk Mahkemesince
kararlaştırılmış olmadıkça, diğer Kat Maliklerinin sayı ve atanır. (KMK 34 / VI)
arsa payı çoğunluğuyla karar vermelerine bağlıdır (KMK
Yönetici Kat Maliklerinden biri veya bunların dışında bir
25 / II).
üçüncü kişi olabilir.
Yönetici ile Kat Malikleri arasındaki ilişki bir Vekâlet
Beşte Dört Çoğunluk Aranan Hal Sözleşmesi niteliğindedir (KMK 40).
Yönetim Planının değiştirilmesi için Kat Maliklerinin beşte Yargıtay'a göre, Yönetim Planında Yöneticinin Kat
dördünün oyu gerekir (KMK 28 / III). Malikleri arasından seçilebileceği belirtilmişse, hâkim
Ana Taşınmazın ortak yerlerinde inşaat, onarım, tesis ve Yöneticiyi Kat Malikleri arasından seçmek zorundadır;
değişiklikler yapılabilmesi için tüm Kat Maliklerinin beşte ancak hiçbiri Yöneticiliği kabul etmiyorsa, o zaman
dördünün yazılı rızasını arayan KMK 19 / II'nin dışarıdan seçilebilir
uygulanmasında Kat Maliklerinin mutlaka toplanıp karar Yöneticinin Görevleri
almaları gerekmez.
KMK 35. maddesine göre, Yöneticinin Görevleri, Yönetim
Planında belirtilir.
Oybirliği Aranan Haller Yönetim Planında aksine hüküm olmadıkça yönetici KMK
Mesken olarak gösterilen bağımsız bölümün eğlence ve 35'te 11 bent halinde sayılan işleri görür.
toplantı yeri, gıda ve beslenme yeri, imalathane, Bu işlere örnekler:
boyahane, basımevi, dükkan, galeri veya çarşı olarak
*Kat Malikleri Kurulunca verilen kararların yerine
kullanılan bir yer haline getirilmesi (KMK 24 / II),
getirilmesi,
Ana Taşınmaza yeni bağımsız bölüm eklenmesi (KMK 44)
*Anataşınmazın amacına uygun olarak kullanılması,
ve yapılan eklemeden sonra tüm bağımsız bölümlere
korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin
özgülenecek arsa payının yeniden düzenlenmesi,
alınması
Ana Taşınmazın bir hakla kayıtlanması veya arsanın
*Anataşınmazın sigorta ettirilmesi
bölünmesi ve bölünen kısmın mülkiyetinin başkasına
devrolunması gibi Ana Taşınmazın tamamına ilişkin *Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine
tasarruf işlemleri (KMK 45), getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi
yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti
Ana Taşınmazın dış duvarlarının, çatı ve damının reklâm
kütüğüne tescil ettirilmesi
almak amacıyla kiralanması gibi önemli yönetim işleri
(KMK 45) *Kat Malikleri Kurulunun toplantıya çağırılması
Bütün bu sayılan işler için Kat Maliklerinin oybirliğiyle *Kat Malikleri Kurulunca kabul edilmiş işletme projesi
karar vermesi gerekir. yoksa, yönetici 1 yıllık yönetim devresi için gecikmeksizin
bir «İşletme Projesi» yapar (KMK m. 37/1).
*Yönetici, İşletme Projesini kat maliklerine imzaları
Yönetici (Atanması)
karşılığında veya taahhütlü mektupla bildirir.
Kat malikleri, Ana Taşınmazın yönetimini seçecekleri bir
*Bildirimden başlayarak yedi gün içinde projeye itiraz
kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler (KMK 34 /1).
edilirse, durum Kat Malikleri kurulunda incelenir,
Sözü edilen kişiye «Yönetici» , kurula da «Yönetim gerekirse yeni bir işletme projesi hazırlanır. (KMK m. 37 /
Kurulu» denir. III).
Ana Taşınmazda sekiz veya daha fazla Bağımsız Bölüm *Kesinleşen İşletme Projeleri ve Kat Malikleri Kurulunun
varsa Yönetici atanması zorunludur (KMK 34 / II). işletme giderleriyle ilgili kararları, İİK 68 /1'de belirtilen
Taşınmazın bütün Bağımsız Bölümlerine bir tek kişi malik belgelerden sayılır.
ise, o kanunen Yönetici durumundadır. *Yönetici, ancak Ana Taşınmazın genel yönetiminden
Yönetici her yıl Kat Malikleri Kurulunun kanuni yıllık doğan anlaşmazlıklarda temsil yetkisine sahiptir, bunun
toplantısında bir yıl için atanır. dışındaki hususlarda dava açamayacağı gibi, kendisine
Yöneticinin atanması için maliklerin hem sayı hem de arsa husumet de yöneltilemez.
payı bakımından çoğunluğu aranır. (KMK 34 / IV) *Yönetici İş Kanunu bakımından işveren vekilidir.
Eski Yöneticinin yeniden atanması mümkündür (KMK34/ *Yönetici, Kat Malikleri Kuruluna gelir ve giderlerin
-112-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hesabını vermekle yükümlüdür. İdare ve yargı organlarına yapılacak başvuru bu kararların
yerine getirilmesini durdurmaz.
Yöneticinin Hakları İlgililerin kanun ve sözleşmeden doğan hakları saklıdır.
Yönetici kural olarak vekilin haklarına sahiptir (KMK m.
40/1). Denetici veya Denetim Kurulu
Kat malikleri, kendilerine düşen borçları ve yükümleri Yöneticiyi denetleme, Kat Malikleri Kurulunun
yönetici tarafından noterlikçe yaptırılan ihtara rağmen yetkisindedir. Kat Malikleri Kurulu, Yöneticinin görevdeki
vaktinde ve tamamen yerine getirmezlerse, Yönetici tutumunu devamlı olarak denetler.
hiçbir tazminat ödemek zorunda olmaksızın, kendine ait Hesapların denetlenmesi için Yönetim Planında belli bir
sözleşmeyi feshedip Yöneticilikten çekilerek bu yüzden zaman belirlenmemişse, bu denetim her üç ayda bir
uğradığı zararın tazminin Kat Maliklerinden isteyebilir yapılır.Haklı bir sebebin varlığı halinde ise, denetim her
(KMK 40/ II). zaman yapılabilir (KMK 41 / II).
Yönetici, yönetim planında veya kendisiyle yapılan Kat Malikleri Kurulu, Yöneticinin denetlenmesini sayı ve
sözleşmede bir ücret tayin edilmemiş olsa bile, kat arsa payı çoğunluğu ile kendi aralarından seçecekleri bir
maliklerinden uygun bir ücret isteyebilir (KMK 40 / III). Denetçiye veya üç kişilik bir Denetim Kuruluna verebilir.
Yönetici olarak bir kat maliki atanmış, bir ücret de tayin Denetçi veya Denetim Kurulu, Yönetim Planında yazılı
edilmemişse, Kat Malikleri Kurulu, kat malikleri arasından zamanlarda, eğer zaman yazılmamışsa, her takvim yılının
atanmış yöneticinin normal yönetim giderlerine katılıp birinci ayı içinde Kat Malikleri Kuruluna verecekleri bir
katılmayacağı, katılacaksa ne oranda katılacağını raporla denetimin sonucunu ve Ana Taşınmazın yönetim
kararlaştırır. tarzı hakkındaki düşüncelerini bildirir.
Bu şekilde bir karar alınmamışsa, yönetici yönetim Bu rapor çoğaltılarak birer örneği taahhütlü mektupla Kat
süresince kendisine düşen normal yönetim giderlerinin Maliklerine gönderilir (KMK m. 41 /III).
yarısına katılmaz (KMK 40 / IV).

Kat Mülkiyetinin Sona Ermesi


Yöneticinin Sorumluluğu
Kat Mülkiyeti şu sebeplerle sona erer:
Yönetici, Kat Maliklerine karşı aynen vekil gibi sorumludur
1) Kat Mülkiyeti kütükteki kaydın terkini,
(KMK 38). Bu konuda BK 506 uygulanır.
2) Ana Taşınmazın tamamen yok olması veya
Yönetici her zaman istifa edebileceği gibi, Kat Malikleri
kamulaştırılması
Kurulu da çifte çoğunlukla, yani sayı ve arsa payı
çoğunluğuyla vereceği kararla yöneticiyi azledebilir (KMK 3) Ana Taşınmazın harap olması
41 /1). KMK 46, 47 ve 48 hükümleri ile bu konular
Her iki halde de vekâlet ilişkisi sona erer. düzenlenmektedir.
Yöneticinin azli haklı bir sebebe dayanmıyorsa, Yönetici
sözleşme sonuna kadar alacağı ücreti tazminat olarak Kütükteki Kaydın Terkiniyle Kat Mülkiyetinin Sona
talep edebilir. Ermesi
Mahkeme tarafından atanan yönetici, atamadan itibaren KMK 46/1 uyarınca, Kat Mülkiyeti, kat mülkiyeti
altı ay geçmedikçe Kat malikleri Kurulunca değiştirilemez; kütüğündeki sicil kaydının silinmesiyle sona erer. Ana
ancak haklı bir sebebin ortaya çıkması halinde taşınmazdaki bütün kat malikleri tapuya yazılı olarak
mahkemenin izniyle azledilebilir (KMK 34 / VII). başvurarak, Kat Mülkiyeti Kütüğündeki sicil kaydını
KMK Ek Madde 2'ye göre, Kat Malikleri Kurulunca veya bu sildirebilirler.
Kurulca yetki verilen yönetici tarafından sözleşmeleri Kanun, bunu Kat Mülkiyetinin Adi Mülkiyetine
herhangi bir nedenle feshedilen veya sona eren kapıcı, çevrilmesine ilişkin yazılı istem olarak ifade etmektedir.
kaloriferci, bahçıvan ve bekçiler ile dışarıdan atanan (KMK 46 / III)
yöneticiler, kendilerine bu görevleri dolayısıyla tahsis Kat Mülkiyeti terkin ile sona erince, ana taşınmaza genel
edilmiş olan yerleri 15 gün içinde boşaltmak kütükte yeni bir sayfa açılır ve taşınmaz eski kat
zorundadırlar. maliklerinin paylı mülkü olarak kaydedilir. Paylı Mülkiyet,
Bu süre içinde boşaltılmayan yerler başvuru üzerine Kat Mülkiyetinin sona ermesinden önce bağımsız
başkaca bir tebligata gerek kalmadan mahalli mülki bölümlere bağlanmış arsa payına göre kurulur.
amirin kararı ile bir hafta içinde zabıtaca boşaltılır. Bütün bağımsız bölümlerin aynı kişide toplanması, Kat
-113-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Mülkiyetinin kendiliğinden sona ermesi sonucunu mülkiyet hakkının kendilerine devredilmesini hâkimden
doğurmaz. Ancak malikin yazılı talebi üzerine kat isteyebilirler.»
mülkiyeti, adi (normal) mülkiyete çevrilebilir. Çekilmez hal bulunup bulunmadığını hâkim takdir eder.
Ancak, şu hallerde çekilmezlik varsayılır: (KMK 25 / 3)
Ana Taşınmazın Tamamen Yok Olması Veya 1)Ortak giderlerden ve avanstan kendisine düşen borçları
Kamulaştırılması ödemediği için hakkında iki takvim yılı içinde 3 kez icra
Ana Taşınmaz, arsasıyla birlikte tamamen yok olmuşsa, takibi yapılmış veya dava açılmışsa,
kat mülkiyeti sona erer. Kat Mülkiyeti Kütüğündeki 2)Ana Taşınmazın bulunduğu yerin Sulh Hâkimi tarafından
sayfalar kapatılır (KMK 46 / VI). 33. madde gereğince verilen emre rağmen, Kat Mülkiyeti
Ana Taşınmazın kamulaştırılması halinde, her bağımsız Kanununda yazılı borç ve yükümlülükleri yerine
bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa getirmemek suretiyle öteki kat maliklerinin haklarını ihlal
payı ve eklentileri de göz önünde ayrı ayrı takdir olunur etmekte devamlı olarak bir yıl ısrar edilmişse,
ve o bölümün malikine ödenir. 3)Kendi bağımsız bölümünü randevu evi veya kumarhane
veya benzeri yer olarak kullanmak suretiyle ahlak ve
Ana Yapının Harap Olması adaba aykırı harekette bulunulmuşsa.
Ana Yapının tümü harap olmuşsa (yangın, deprem gibi), Böyle bir davanın açılması, diğer Kat Maliklerinin sayı ve
ana taşınmaz üzerindeki kat mülkiyeti kendiliğinden sona arsa payı çoğunluğuyla karar vermesine bağlıdır.
erer. Bu karara rağmen, Kat Maliklerinden bir kısmı bu davayı
Ana Taşınmazın bağımsız bölümlerinden biri tamamen açmak istemezse, öteki Kat Malikleri davayı açabilir.
harap olur ve o bölümün maliki 2 yıl içinde bölümünü Mahkemece bağımsız bölümün hükme en yakın tarihteki
yeniden yaptırmazsa, diğer kat malikleri veya bir kısmı, değerinin ileride hak sahibine ödenmek üzere bankaya
sürenin dolmasından başlayarak 1 yıl içinde o bağımsız üçer aylık vadeli hesaba yatırılması için davacılara uygun
bölüme ait arsa payının değeri karşılığında ve arsa payları bir süre verilir.
oranında kendilerine devredilmesini hâkimden Bedel bu şekilde yatırıldığı takdirde, bağımsız bölüm
isteyebilirler; devrolunan arsa payları Kat Mülkiyeti mülkiyetinin, davacı kat maliklerine arsa payı oranında
Kütüğünün Beyanlar Hanesinde belirtilir. devredilmesine karar verilir (KMKm. 25/2).
Arsa payını devralanlar, devir tarihinden itibaren 2 yıl Bu dava hakkı, kurul kararının öğrenilmesi tarihinden
içinde o bağımsız bölümü yeniden yaptırmazlarsa, Ana başlayarak 6 ay ve her halde dava hakkının doğumundan
Taşınmaz üzerindeki kat mülkiyeti kendiliğinden sona erer başlayarak 5 yıl içinde kullanılmazsa veya dava sebebi
ve taşınmazın Ana Yapıdan sağlam kalan bölümler ortadan kalkmışsa düşer (KMKm. 25/4).
gösterilmek suretiyle Paylı Mülkiyet hükümlerine göre
yeni bir sayfaya kaydedilir. (Erman, s. 143)
Toplu Yapılara İlişkin Düzenleme
Birden fazla bağımsız bölüm tamamen harap olup da,
bunlardan birinin yeniden yapılması diğerinin yapılmasına 14.11.2007 tarih ve 5711 sayılı kanunla Kat Mülkiyeti
bağlı ise, bu kat malikleri bağımsız bölümlerini yeniden Kanunu'na 9. Bölüm ve 66- 74 maddeler olarak «Toplu
yaptırıp yaptırmayacaklarını harap olma tarihinden Yapılara İlişkin Özel Hükümler» eklenmiştir.
itibaren 6 ay içinde diğer kat maliklerine bildirmekle KMK 66 hükmünde Toplu Yapı tanımlanmıştır.
yükümlüdür. KMK 66 uyarınca, «Toplu yapı, bir veya birden çok imar
Bildirmeyenlerin yeniden yaptırmak istemedikleri kabul parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim planına göre
edilir ve onların arsa payları değerleri karşılığında yapılmış veya yapılacak, alt yapı tesisleri, ortak kullanım
bağımsız bölümlerini yeniden yaptırmak isteyenlere yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi
öncelikle devredilir (KMK 47 / 4). bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapıyı ifade
eder.»
Kat Mülkiyetinin Zorunlu Olarak Devredilmesi Toplu Yapı sisteminin uygulanabilmesi için, toplu yapının
yer aldığı imar parsellerin bitişik veya komşu olması
KMK 25 /1 uyarınca, «Kat maliklerinden biri bu kanuna
gerekir; ancak, parseller arasında kamuya ayrılmış yerler
göre kendisine düşen borçları ve yükümleri yerine
varsa, bu şart aranmaz.
getirmemek suretiyle diğer kat maliklerinin haklarını,
onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, KMK m. 66/ II' ye göre, bu parseller arasında kalan ve
onlar, o kat malikinin müstakil bölümü üzerindeki imar planına göre yol, meydan, yeşil alan, park, otopark
gibi kamuya ayrılan yerler için bu şart aranmaz.
-114-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Toplu yapılara ilişkin özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, Devre Mülk Hakkı, 16.6.1985 tarih ve 3227 sayılı Kanunla
Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan bütün hükümler, toplu Kat Mülkiyeti Kanunu'na getirilen ek hükümlerle
yapılar hakkında da aynen ve kıyas yoluyla uygulanır. düzenlenmiştir.
Toplu yapılarda en önemli sorun, site ve bloklarda kendi Devre Mülk Hakkı, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57.
içinde ve çevresinde kat maliklerinin kullanma ve maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, Devre
yararlanmasına tahsis edilen ortak yerlerin belirlenmesi Mülk Hakkı, mesken olarak kullanılmaya elverişli yapı
ve bunlara uygulanacak kurallardır. veya bağımsız bölümün paydaşlarından her birine bu yapı
Toplu yapı kapsamındaki parsellerden biri tümüyle diğer veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade
parsellerin ortak kullanma ve yararlanmasına tahsis hakkı veren müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak
edilmiş olabilir. hakkıdır.
Bu duruma, yüzme havuzu, sosyal tesis örnek olarak Devre Mülk Hakkı, şekli bakımdan, Kat Mülkiyeti
gösterilebilir. Kanunu'na hüküm konulması yoluyla düzenlenmiştir.
Fakat aslında kat mülkiyetine dayanan bir sistem değildir
Bu şekilde tahsis edilmiş parsellerin malik hanesine ada,
ve bağımsız yapıların da Devre Mülke konu teşkil etmesi
parsel, blok ve bağımsız bölüm numaraları gösterilmek
mümkündür.
suretiyle tapu siciline kaydedilir ve böylece tahsis
edildikleri parsellerde bulunan bağımsız bölümlerin ortak Devre Mülk Hakkının bir irtifak hakkı olarak
yeri olur (KMK 67 /1). nitelendirilmesi de yerinde değildir.
Ayrıca, ilgili makamlarca onaylanmış vaziyet planında ve Burada bir irtifak hakkı kurulmayıp, paylı maldan
projelerde ortak nitelikteki yerler ve tesisler, bunların paydaşların yararlanmalarının zamana göre düzenlenmesi
kullanılış amacı ve şekilleri belirtilir (KMK m. 68/1). söz konusudur ve bu şekilde yararlanmayı sağlayan
sözleşmenin de, tapu kütüğünde gösterilerek sonraki
KMK m. 69'da, Toplu Yapılarda yönetim konusunda, üç
maliklere karşı etkili olması amaçlanmıştır.
ayrı kurul öngörülmüştür:
Uygulamada Devre Mülk Hakkı, irtifak hakkı temeline
• Blok Kat Malikleri Kurulu
dayalı olarak, Devre Mülk konusu yapı veya bağımsız
• Ada Kat Malikleri Kurulu (Yönetim Planında Ada bölüm üzerindeki paylı mülkiyetin Tapu Kütüğündeki
Temsilciler Kurulu yetkilendirilmiş olabilir) mülkiyete ilişkin sütununa; paydaşların devrelere ait
• Toplu Yapı Kat Malikleri Kurulu (Yönetim Planında yararlanma hakkının ise, Tapu Kütüğündeki irtifak hakları
toplu yapı temsilciler kurulu yetkilendirilmiş olabilir) sütununa tescil edilmesi suretiyle kurulmaktadır.
Blok Kat Malikleri Kurulu blok için, blok niteliğinde
olmayan yapıların yer aldığı parseldeki kat malikleri Devre Mülk Hakkının Kurulması
temsilciler kurulu kendilerine özgülenen ortak yer ve
Kat Mülkiyeti Kanununda Devre Mülk Hakkının kurulması
tesisler için, toplu yapı temsilciler kurulu ise, toplu yapı
için bazı ilkeler belirlenmiştir:
kapsamındaki bütün ortak yapı, yer ve tesisler için
yönetici ve denetici atar (KMKm. 71 /1). Devre Mülk Hakkı, KMK m. 57 uyarınca sadece konut
olarak kullanılmaya elverişli bağımsız yapılarda veya bu
yapıların bağımsız bölümlerinde kurulabilir.
Toplu Yapı kapsamındaki yapı ve yerler için tamamını
Bir yapının bağımsız bölümleri üzerinde Devre Mülk
kapsayan bir tek Yönetim Planı düzenlenir; Yönetim Planı,
Hakkının kurulabilmesi için, bu bölümler üzerinde
Toplu Yapı kapsamındaki bütün kat maliklerini bağlar
önceden kat mülkiyeti ya da kat irtifakının kurulmuş
(KMK 70/1).
olması gerekir.
Belli bir yapıya veya yapıların sadece bir kaçındaki kat
Bir yapıda veya bağımsız bölümde Devre Mülk hakkına
maliklerinin ortak kullanım ve yararlanmasına tahsis
sahip olacak kimseler, o yapının veya bağımsız bölümün
edilmiş ortak yer ve tesislere ilişkin ortak giderler, o
paydaşları olmalıdırlar. Diğer bir ifadeyle, Devre Mülk
yapılardaki kat malikleri tarafından karşılanır. (KMK m.
konusu yapı ya da bağımsız bölüm paylı mülkiyete tabi
72/1).
olmalıdır.
Bütün bağımsız bölümlerin ortak kullanım ve
KMK 61 gereğince, tüm paydaşlarca imzalanacak bir
yararlanmasına tahsis edilmiş tesis ve yerlere ilişkin ortak
Devre Mülk Sözleşmesi yapılmalı ve bu sözleşmede Devre
giderler ise bütün kat malikleri tarafından karşılanır
Mülk Sisteminin iyi bir şekilde işletilebilmesi için gerekli
(KMKm. 72/1).
tüm hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.
Bu bağlamda Devre Mülk konusu olan malın hak
Devre Mülk Hakkı sahiplerince kullanım dönemleri, yönetimi, yönetici
-115-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
seçimi, hak sahiplerinin hak ve borçları, malın bakım malikleri kuruluna temsilci olarak tayin ederler.
giderleri belirlenmelidir. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun genel hükümlerine göre,
Devre Mülk Sözleşmesi, resmi senede eklenir ve Devre atanan yöneticilere devre mülk yöneticiliği ile ilgili
Mülk hakkına konu olan binanın ya da bağımsız bölümün görevler de verilebilir (KMK m. 61 /II).
kayıtlı olduğu kütük sayfasının beyanlar hanesinde
gösterilir (KMK 61 / 1).
Devre Mülk Hakkının Sona Ermesi
KMK m. 59'a göre, Devre Mülk Hakkına tanınan
Devre Mülk sahiplerinin anlaşma yoluyla, aralarındaki
yararlanma süresi, on beş günden az olamaz.
Devre Mülk ilişkisini her zaman sona erdirmeleri
Tapu müdürlüğünde düzenlenecek resmi senette her bir mümkündür. Bunun için yine resmi senet düzenlenmesi
hak sahibine ait paylı mülkiyet payı ve bu paya bağlanan ve beyanlar hanesindeki kaydın da (uygulamada irtifak
taşınmazdan yararlanma devreleri ve süreleri hakları sütununa yapılan tescille birlikte) terkin edilmesi
belirtilmelidir. Devre Mülk Hakkının kurulmuş olduğu, gerekir.
Beyanlar Hanesine işaret edilir (KMK m. 60).
Devre Mülk konusu taşınmazın yok olması (KMK m. 47/1)
Beyanlar Hanesine yapılan kaydın kurucu herhangi bir ya da kamulaştırılması durumunda da Devre Mülk hakkı
işlevi olmayıp, bu kayıt açıklayıcı nitelik taşımaktadır. sona erecektir.
Devre Mülk Hakkı ayrıca tapu kütüğündeki irtifak hakları Devre Mülk Hakkının tek bir kişide toplanması, bu hakkı
sütununa da tescil edilmektedir. kendiliğinden sona erdirmemekle birlikte, o kişiye tapu
sicil müdürlüğüne başvurarak Devre Mülk Hakkını sona
Devre Mülk Hakkının Hükümleri erdirme imkânı verir.
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 65. maddesine göre, Devre Üzerinde Devre Mülk hakkı kurulan yapının veya bağımsız
Mülk Hakkı sahiplerinin hak ve borçlarının, yetki ve bölümün paydaşları, aksi sözleşme ile
sorumluluklarının tespiti ile uyuşmazlıkların çözülmesinde kararlaştırılmamışsa, paylı durumun sona erdirilmesini
bu Kanunda, sözleşmede veya Yönetim Planında hüküm (paylaşmayı) isteyemezler (KMK m. 63).
bulunmayan hallerde Türk Medeni Kanunu ve ilgili diğer
kanun hükümleri uygulanır. Taşınır Mülkiyetinin Konusu
Kat Mülkiyeti Kanunu'nun Devre Mülk Sözleşmesinin Medeni Kanun'un 762. maddesine göre: «Taşınır
önüne geçen hükümleri sadece emredici hükümleridir. mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen
Hak sahibi kendi payına özgülenen dönemlerde, Devre maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz
Mülk konusu yapıdan konut olarak yararlanır. mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.»
Hak sahibi kendi payını devretmek suretiyle bu paya Şu halde, Taşınır Mülkiyetinin konusu; Taşınır Eşya ile
özgülenen yararlanma hakkını devredebileceği gibi, bu Doğal Güçlerdir.
hak payla birlikte mirasçılara da geçebilir (KMK m. 58 / Taşınır Eşya; niteliği bakımından cismani şeyler olup,
IV). özünde bir değişiklik olmaksızın kendi gücüyle veya bir
Hak sahibi, Devre Mülk Sözleşmesinde aksine bir hüküm başka güçle bir yerden başka bir yere taşınabilen eşyadır.
bulunmadıkça, taşınmazdan yararlanmayı ücretli ya da Kısaca, bir yerden başka bir yere nakledildiği zaman
ücretsiz olarak başkasına bırakabilir (KMK m. 59). özünde bir değişim meydana gelmeyen eşya, Taşınır
Hak sahibinin bu yetkilerine karşılık bazı yükümlülükleri Eşyadır.
de bulunmaktadır. İnsan vücudu, ayrıca Fikir ve Sanat Eserleri üzerindeki hak
Hak sahibi, öncelikle Devre Mülk Sözleşmesiyle öngörülen Taşınır Mülkiyetinin konusuna girmez.
yükümlülüklere uymak zorundadır. Her hak sahibi, Niteliği bakımından cismani, taşınabilen bir şey olan
kendisine düşen gider paylarını ve gerekli avansları Gemi, Gemi Siciline kayıtlıysa, taşınmazlarınkine
ödemekle yükümlüdür. benzeyen özel bir rejime tabi kılınmıştır (TTK m. 996 vd.)
Her hak sahibi kendisine özgülenen devre sonunda Gemi Siciline kayıtlı olmayan Gemiler üzerindeki mülkiyet
taşınmazı boşaltmak ve bir sonraki hak sahibinin ve sınırlı ayni haklara Medeni Kanun'un taşınırlara ilişkin
yararlanmasına elverişli hale getirmek zorundadır (KMK hükümleri uygulanır (TTK m. 997 / 1).
m. 64 / I, II). Hava araçları için de Gemilere benzer bir rejim
Devre Mülk Hakkı kurulan her yapı veya bağımsız bölüm öngörülmüştür (TSHK m. 50 - 84).
için ortak malikler (paydaşlar), kendi aralarından veya Motorlu Kara Araçları da sıradan Taşınır Eşya niteliğinde
dışarıdan bir gerçek veya tüzel kişiyi yönetici ve kat değildir. Bunların satışı ve mülkiyetin devri için gerekli
-116-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
işlemler noterlikte yapılır. Taşınır mülkiyetinin önceki malikten başka bir kişiye
Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçmesi Devren Kazanmadır.
geçersizdir (KTK m. 20/d). Mülkiyetin devren kazanılması ya miras yoluyla ya da
Niteliği bakımından taşınabilen bir şey, bir taşınmazın mülkiyeti devir amacıyla malın zilyetliğinin devreden
bütünleyici parçası durumuna geldiği andan itibaren, tarafından kazanana geçirilmesiyle gerçekleşir. Bu
taşınır mal olma niteliğini kaybeder, Taşınmaz durumda mülkiyetin devri bir hukuki işleme dayanır.
Mülkiyetine tabi olur. Hukuki işleme dayanan kazanmalarda cüz'i halefiyet,
Medeni Kanun, maddi bir varlığı olmayan doğal güçlerin mirasın geçmesinde külli halefiyet söz konusudur.
de bazı şartlar altında taşınır mülkiyetine konu TMK 763 uyarınca, «Taşınır mülkiyetinin nakli için
olabileceğini kabul etmektedir. MK 762'ye göre, sadece zilyetliğin devri gerekir.
«edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere
kapsamına girmeyen doğal güçler» taşınır mülkiyetinin devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa
konusu olabilir. bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu
Edinmeye elverişli olma, kişilerin hakimiyet alanına hallerde o şeyin maliki olur.»
alınabilmeyi ifade eder. Örneğin, kolektörde toplanmış Bu hükümden anlaşılacağı üzere, taşınır mülkiyetinin bir
elektrik enerjisi, bombada toplanmış atom enerjisi. Buna hukuki işlemle devren kazanılması için kural olarak,
karşılık, denizde bizi yakan güneş ışınları, sentetik halıda borçlandırıcı işlemin yapılması ve zilyetliğin devri
yürürken bizi çarpan statik elektrik bu nitelikte değildir. (tasarruf işlemi) gerekir.
MK 762'ye göre, bu güçlerin taşınır mülkiyetinin Borçlandırıcı İşlem:
konusunu teşkil edebilmesi için taşınmaz mülkiyetinin
Taşınır mülkiyetinin devren kazanılması için öncelikle bir
kapsamına girmemiş olması gerekir.
borçlandırıcı işlemin bulunması gerekir.
Doğal güçlerin taşınmaz mülkiyetinin kapsamına dahil
Mülkiyetin devri borcunu doğuran borçlandırıcı işlem,
olması, bir taşınmazdaki enerji üretimine elverişli doğal
sadece taraflar arasında sonuç doğuran nispi bir haktır.
güçlerin sağlayacağı faydalanma hakkının bağımsız ve
sürekli hak olarak tapu kütüğünün bağımsız sayfasına Mülkiyeti devir borcunu yerine getirmeyen malike karşı,
kaydedilmiş olmasını ifade eder. TBK 112'ye dayanarak kişisel bir dava açma hakkı doğar.
Şu halde, doğal güçlerin taşınır mülkiyetine konu olması, Hakimin vereceği karar, icra yoluyla (taşınırın teslimine
bir bağımsız ve sürekli hakka konu teşkil etmemiş ilişkin icra takibi) yerine getirilir ve mülkiyet böylece
olmasına bağlıdır. zilyetliğin elde edilmesi ile kazanılır.
Medeni Kanun, doğal güçlerin taşınır mülkiyetinin Zilyetliğin Devri (Tasarruf İşlemi):
konusunu teşkil edebileceğini hükme bağlamakla onlara Devren kazanma da taşınırın mülkiyeti, tasarruf işlemi
eşya niteliği kazandırmış olmamakta, sadece taşınır olan zilyetliğin devri ile gerçekleşir.
mülkiyetine ilişkin hükümlerin bunlara da uygulanacağını Zilyetliğin devri iki taraflı bir hukuki işlemdir; tarafların,
kabul etmiş olmaktadır. zilyetliği, mülkiyeti geçirme amacıyla devrettikleri
Doğal güçlerin Taşınır Mülkiyetinin konusunu teşkil konusunda anlaşmaları gerekir. Bu anlaşmaya
etmesi, öğretide eleştirilmekte, doğal güçler üzerinde «mülkiyetin devri anlaşması» adı verilmekte ve bazen
mülkiyet ve zilyetlik olamayacağı ileri sürülmektedir. «ayni sözleşme» veya «tasarruf sözleşmesi» olarak da
Doğal güçlerin satışı taşınır satışı sayılmaktadır. Fakat nitelendirilmektedir. Bu sözleşmeyi, Zilyetliğin Devrini de
doğal güç bir faaliyet sonucunda elde edildikten sonra İçeren Ayni Sözleşme olarak da adlandırmak mümkündür.
teslim edilecekse, eser sözleşmesinden de söz edilebilir. Taşınır mülkiyetinin devredilmesini sağlayan tasarruf
Örneğin, ham elektrik enerjisinin verilmesi taahhüdü işlemi bir ayni sözleşme olup, bu sözleşme tarafların
satış, elektrik enerjisinin ısıya dönüştürülerek teslimi ise mülkiyetin devri konusunda anlaşması ve zilyetliğin
eser sözleşmesidir. mülkiyeti kazanacak olan kişiye geçirilmesiyle kurulmuş
olur. Gerek tarafların mülkiyetin devri konusunda
anlaşması, gerek zilyetliğin devri bu ayni sözleşmenin
Taşınır Mülkiyetinin Kazanılması
kurucu unsurlarıdır. Kısaca, Zilyetliğin devri, mülkiyeti
Taşınır mülkiyeti de, taşınmaz mülkiyeti gibi; geçirme amacı ile olmalıdır. Örneğin, kira için zilyetlik
 Devren veya devredilmiş ise, mülkiyet geçmiş olmaz.
 Aslen kazanılır. Zilyetliğin devri çeşitli şekille gerçekleşebilir. Zilyetlik
Devren Kazanma: teslim yoluyla devredilebileceği gibi, teslimsiz olarak
-117-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
örneğin, hükmen teslim veya zilyetliğin havalesi suretiyle açılabilecektir.
de devredilebilir. Diğer bir görüşe göre (von Tuhr, Oğuzman, Arslanlı) ise,
Taşınır mülkiyetinin zilyetliğin devri yoluyla karşı tarafa soyut bir tasarruftur. Devre esas teşkil eden sebep geçerli
geçirilebilmesi için, zilyetliği devreden kişinin tasarruf olmasa dahi, bu eksiklik tasarrufişleminin de geçersizliği
yetkisi bulunmalıdır. Bir kimse, kural olarak temsil yetkisi sonucunu doğurmaz.
bulunmadıkça, bir başkasına ait taşınırın mülkiyetini Bu görüşe göre, Soyutluk İlkesi kabul edildiği takdire,
devredemez. Ancak, MK 763 / II hükmü saklı tutulmuştur. mülkiyet hakkını kazandıran tasarruf işlemi, geçerli bir
MK 763 / Il'ye göre: «Bir taşınırın zilyetliğini, iyiniyetle ve kazanma sebebine dayanmasa da, bundan
malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti etkilenmeyecek, zilyetliğin devriyle mülkiyet karşı tarafa
devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre geçecektir. Mülkiyeti devralanın bu kazanımı bir Sebepsiz
kazanmanın korunduğu hallerde o şeyin maliki olur». Zenginleşme oluşturduğundan, ona karşı devreden
Bu hüküm, emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetle ayni hak tarafından Sebepsiz Zenginleşme Davası açılabilecektir.
kazanılmasını düzenleyen MK 988 ile tamamlanmıştır. Kısaca bu görüşe göre, malın iadesi, mülkiyet hakkına
Kısaca, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, dayanan istihkak davasıyla değil, sebepsiz zenginleşme
devir alanın zilyetlik hükümlerine göre kazanması kurallarına dayanan istirdat davası ile istenir.
korunuyorsa, yine mülkiyet hakkı kazanılır. Taşınmaz mülkiyetinin devri konusunda getirilen önemli
Üçüncü kişilerin iyiniyeti, para ve hamile yazılı senetlerin imkanlardan biri, taşınır mülkiyetinin devri bakımından
edinilmesi bakımından daha da geniş olarak korunmuştur. söz konusu değildir. Taşınmaz mülkiyetini devir borcu
doğuran bir ilişkide malikin devir borcunu ifa etmemesi
Ancak mülkiyetin iyiniyetle kazanılması imkanı bazı özel
durumunda, MK 716 mülkiyetin mahkeme kararıyla
durumlarda ortadan kaldırılmıştır. Buna örnek olarak,
nakledilmesi imkanını düzenlemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20 /d maddesi
verilebilir. Taşınır mülkiyeti bakımından hakimin bu şekilde yenilik
doğuran bir karar vermesi mümkün değildir. Açılacak Eda
Bu hüküm gereğince, tescil belgesi sahibi olmayan bir
Davasında verilen hükmün yerine getirilmesi ancak cebri
zilyetten trafik siciline tescil edilmiş bir aracın
icra yoluyla mümkün olur (İİK m. 24). Bu durumda
mülkiyetinin iyiniyetle kazanılması mümkün değildir.
alacaklı, icra vasıtasıyla o malın zilyetliğini kazanınca
Trafik sicili herkese açık sicillerden olmadığından, bu mülkiyetini de kazanmış olur.
sicildeki yolsuz tescile dayanarak iyiniyetle hak kazanma
imkânı da yoktur.
Zilyetlik Devredilmeksizin Mülkiyetin Kazanıldığı Haller
Taşınır mülkiyetinin devrinin sebebe bağlı (illi) olup
olmadığı doktrinde tartışmalıdır. Taşınır mülkiyetinin nakli için kural olarak zilyetliğin
devredilmesi gerekmekle birlikte, bazı durumlarda
Tasarruf işleminin geçerli bir borçlandırıcı işleme bağlı
zilyetlik devredilmeksizin de mülkiyet kazanılabilir.
olması gerektiği taşınmaz mülkiyetinin geçirilmesi
bakımından açıkça hüküm altına alınmıştır. Miras (MK 599), şirketlerin birleşmesi (TTK 153/1) ve
bölünmesi (TTK 179/4) gibi külli halefiyet hallerinde
Gerçekten TMK 1024 /2'de «bağlayıcı olmayan bir hukuki
zilyetliğin devri işlemine gerek kalmaksızın mülkiyetin
işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan
kendiliğinden kazanılması söz konusudur.
tescil yolsuzdur» denilerek, bu husus belirtilmiştir.
Tüzel kişiliğin kazanılmasıyla birlikte vakfedilen malların
Taşınır mülkiyetinin devri bakımından ise, kanunda böyle
mülkiyeti vakfa intikal ettiğinden (MK 105/1), vakıf
bir hüküm bulunmamaktadır.
vakfedenin yerleşim yeri mahkemesinde tutulan sicile
Yargıtay ve Federal Mahkemece kabul edilen ve tescil edilmek suretiyle tüzel kişilik kazandığı anda,
doktrinde üstün olan görüşe göre (Schwarz, Tekinay, vakfedilen taşınır malların mülkiyeti de zilyetliğin
Akipek, Cansel), taşınmaz mülkiyetinin devrinde olduğu devredilmesine gerek olmaksızın vakfa geçer.
gibi, taşınır mülkiyetinin devrinde de Sebebe Bağlılık
(İllilik) kuralının geçerli olması gerekir.
Hükmen Teslim Yoluyla Mülkiyetin Kazanılmasındaki
Bu görüşe göre, taşınır mülkiyetinin devrinde de, tasarruf
Sınırlamalar
işleminin hukuki sebebini teşkil eden borç ilişkisindeki
sakatlık, tasarruf işleminin de geçersiz olması sonucunu MK 766, taşınır mülkiyetinin hükmen teslimle
doğuracak ve mülkiyetin geçmesini engelleyecektir. Bu devredilmesi konusunda iki sınırlama getirmektedir.
durumda, devri yapan taraf malik olmayı MK 766 / I' e göre: «Bir taşınırın mülkiyetini nakleden
sürdürdüğünden, malın zilyedine karşı İstihkak Davası kimse özel bir hukuki ilişkiye dayanarak o şeyin zilyetliğini

-118-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
korursa, mülkiyet teslimsiz geçmiş olur. Ancak bu işlem TMK m. 765 uyarınca «taksitle mal satan kimse, bu
üçüncü kişileri zarara sokmak veya taşınır rehni satımlara ilişkin özel hükümlere uymak koşuluyla,
kurallarından kurtulmak için yapılmışsa, mülkiyetin nakli mülkiyeti saklı tutma sözleşmesine dayanarak, sattığı
sonuç doğurmaz.» malın geri verilmesini isteyebilir».
Buna göre, üçüncü kişileri zarara sokmak kastıyla yapılan Buna karşılık, şart gerçekleşince (satış bedeli tamamen
Hükmen Teslim, mülkiyetin nakli sonucunu doğurmaz. ödenince) alıcı taşınırın mülkiyetini kazanır.
Burada üçüncü kişilerle kastedilen devredenin
alacaklılarıdır.
Aslen Kazanma
Örneğin, bir borcundan dolayı pek yakında icra takibine
Taşınır mülkiyetinin aslen kazanılmasında ya evvelce hiç
uğrayacağını bilen bir kimse evindeki değerli halılarını bir
kimsenin mülkiyetine tabi olmayan bir mal üzerinde
arkadaşına satar, fakat yine de bunları kiracı, ödünç alan
mülkiyet hakkı kazanılmaktadır ya da bir kimse mülkiyet
ya da saklayan gibi bir sıfatla evinde muhafaza ederse,
hakkını kazanırken, bir diğeri mülkiyet hakkını
mülkiyet nakli geçersiz olacaktır.
kaybetmekte, fakat bir devir olmamaktadır.
MK 766 / 1'de yer alan ikinci sınırlandırma, hükmen
Aslen Kazanma, kendi içinde altı gruba ayrılır:
teslim yoluyla mülkiyetin naklinin Taşınır Rehini
kurallarından kurtulmak amacıyla yapılması halinde, • Sahiplenme (İhraz)
mülkiyetin naklinin sonuç doğurmamasıdır. • İşleme (Hukuki Tağyir)
Bir taşınırı Teslime Bağlı Rehin yoluyla rehin etmek için • Karışma ve Birleşme
teslim şarttır. Rehin eden malı fiilen yalnız kendi elinde • Bulunmuş Eşya (Lukata)
bulundurdukça rehin kurulmaz (MK 939 / III). Bu • Define (Gömü)
bakımdan hükmen teslim yoluyla Teslime Bağlı Rehin
• Kazandırıcı Zamanaşımı
kurulması mümkün değildir.
Sahiplenme (İhraz)
Taraflar bu hükümden kaçmak için bazı çarelere
başvurabilir, hükmen teslim yoluyla inançlı temlikler Sahiplenme, sahipsiz bir taşınır üzerinde malik olma
yapabilirler. iradesiyle zilyetliğin ele geçirilmesidir.
Mülkiyetin hükmen teslim yoluyla devri üçüncü kişileri Zilyetliği böylece ele geçiren kişi, o taşınırın maliki olur
zarara sokmak ya da Taşınır Rehni kurallarından (TMK 767). Zilyetliğin malik olma iradesiyle ele geçirilmesi
kurtulmak amacıyla yapılmışsa, MK 766/I' e göre gerektiğinden, sahiplenme yoluyla mülkiyeti kazanma için
mülkiyetin nakli sonuç doğurmaz. ayırt etme gücüne sahip olmak gerekir.
Burada malik olma iradesi bir hukuki fiildir. Daha önce hiç
kimsenin mülkiyetinde olmayan mallar ile maliki
Mülkiyetin Saklı Tutulması
tarafından terk edilen mallar (res derelictae) sahipsiz
Bu alıcı ile satıcı arasında yapılan ve alıcıya teslim edilen eşyadır.
mal üzerinde bir şartın gerçekleşmesine kadar satıcının
mülkiyetinin devam edeceğine ilişkin bir sözleşmedir. Aynı şekilde MK 768 /a'ya göre, tutulan av hayvanları
yeniden serbest kalır ve sahipleri onları gecikmeksizin ve
TMK m. 764 uyarınca, böyle bir anlaşma ancak resmi ara vermeksizin aramaz ve tekrar tutmak için uğraşmazsa,
şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri ehlileştirilmiş hayvanlar tekrar vahşileşir ve sahiplerine
noterliğinde özel siciline kaydedilmesi ile geçerli olur. dönmezse, sahipsiz duruma gelirler.
Noterlikteki özel sicile kaydedilmedikçe mülkiyeti saklı Taşınırlarda sahiplenme, taşınmazlarda işgalin oynadığı
tutma sözleşmesi geçerli olmaz. fonksiyonu yerine getirmektedir.
Ancak, noterlikteki özel sicilin bir aleniyet fonksiyonu
bulunmadığından, buraya yapılan kayıt, üçüncü kişilerin
İşleme (Hukuki Tağyir)
iyiniyetini ortadan kaldırmaz. Diğer bir ifadeyle malın
emin sıfatıyla zilyedi olan alıcıdan iyiniyetle malı kazanan Bir kimse başkasına ait bir malı (malzemeyi) hakkı
üçüncü kışının lyınıyetı korunur. olmadığı halde kullanarak ondan yeni bir mal meydana
getirirse, «İşleme» söz konusu olur.
Mülkiyeti Saklı Tutma Sözleşmesinin hükmü ise,
sözleşmedeki şart gerçekleşmezse (satış bedeli tamamen İşleme sonucu, örneğin, (A) hakkı olmadan, (B)'ye ait
ödenmezse), satıcı mal üzerinde mülkiyet hakkına yünü örerek bir kazak meydana getirdiği veya (B)'ye ait
dayanarak bunu geri alabilir. Bunun için aralarındaki satış mermerden bir heykel ya da (B)'ye ait tahtaları kullanıp
sözleşmesini feshetmesi gerekir. mobilya yaptığı takdirde ortaya çıkan malın malikinin kim
olacağı sorunu MK 775 ile düzenlenmiştir.
-119-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
TMK 775/1 uyarınca, «Bir kimse başkasına ait bir şeyi işler şartlar şunlardır:
veya başka bir şekle sokarsa, emeğin değerinin o şeyin *Bulunan eşya sahipli eşya olmalıdır.
değerinden fazla olması halinde, yeni şey işleyenin, aksi
*Eşya, oturulan bir evde veya işyerinde ya da kamu
halde malikin olur.»
hizmeti görülen yerde bulunmuş olmamalıdır (TMK
Ancak işleyen iyiniyetli değilse, emeğin değeri işlenen 769/3).
şeyin değerinden daha fazla olsa bile hakim, yeni şeyi
*Eşyayı bulan kanunun kendisine yüklediği görevleri
malike bırakabilir (TMK 775 /2). Burada hâkimin takdir
yerine getirmiş olmalıdır (TMK 769 / 1-2).
yetkisi bulunmaktadır.
*İlan veya kolluk kuvvetlerine ya da muhtara bildirme
Mal kime verilirse verilsin, diğer tarafın tazminat ve
tarihinden başlayarak beş yıl içinde bulunan şeyin maliki
sebepsiz zenginleşmeden doğan talep hakları saklıdır
ortaya çıkmamış olmalıdır (TMK 771 / 1).
(TMK m. 775 /3).
Bu şartlar gerçekleşirse, bulan kişi eşyanın maliki olur.
Malik ortaya çıkar ve eşya malikine geri verilirse, bulan
Karışma ve Birleşme
kişi yaptığı giderlerin ve uygun bir ödül verilmesini
Birden çok kişinin taşınır mallarının önemli bir zarara isteyebilir (TMK m. 771 /2).
uğratılmadan ya da aşırı bir emek ve para harcanmadan
ayrılmayacak şekilde birbiriyle karışması veya birleşmesi
mümkündür. Bu şekilde karışan veya birleşen mallar Define (Gömü)
üzerindeki mülkiyet durumu MK 776 da düzenlenmiştir. Bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş, veya
MK 776'da düzenlenen karışmanın ve birleşmenin konusu saklanmış olduğu ve duruma göre artık malikinin
sadece taşınır eşya olabilir. bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli şeylerdir (TMK
m. 772/1).
Taşınmaz ile birleşen taşınır eşya MK 776'da değil, MK
722'de düzenlenmiştir. MK 776'nın uygulanabilmesi için, Define bilimsel bir değer taşıyorsa, özel hükümler
farklı kimselerin mülkiyetindeki taşınırlar, ya bir maddi uygulanır (TMK m. 773).
fiille ya da bir doğa olayı sonucu tesadüfen karışmış veya Bunların dışında kalan Define, içinde bulunduğu taşınmaz
birleşmiş olmalıdır. veya taşınır malın malikinin olur (TMK m. 772 /2).
TMK m. 776/1 uyarınca, «birden çok kişinin taşınır malları Defineyi bulan kişi de, malın değerinin yarısını aşmamak
önemli bir zarara uğratılmadan veya aşırı bir emek ve üzere uygun bir ödül talep edebilir (TMK m. 772 /3).
para harcanmadan ayrılmayacak şekilde birbiriyle
birleşmiş veya karışmışsa, o kişiler, yeni şey üzerinde Kazandırıcı Zamanaşımı
kendi taşınırlarının birleşme veya karışma zamanındaki
Taşınır mallar üzerindeki mülkiyet hakkının kazandırıcı
değerleri oranında paylı mülkiyete sahip olurlar.»
zamanaşımı yoluyla kazanılması da mümkündür.
Ancak, bir taşınır diğer bir taşınırla onun ikinci nitelikte
Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği kaybedilmiş sahipli
bütünleyici parçası olacak şekilde birleşmiş veya
eşyada mülkiyetin aslen kazanılmasını sağlar.
karışmışsa, eşyanın tamamı asıl parçanın malikine ait olur
(TMK m. 776/2). Örneğin, otomobile takılan lastikler, TMK m. 777/1 uyarınca, «başkasının taşınır bir malını
otomobilin malikinin mülkiyetine girer. davasız ve aralıksız beş yıl iyiniyetle ve malik sıfatıyla
zilyetliğinde bulunduran kimse, zamanaşımı yoluyla o
MK 776/III'e göre, malın eski malikinin haksız fiil veya
taşınırın maliki olur».
sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak dava açma
ve tazminat isteme hakkı saklıdır. Kazandırıcı Zamanaşımı ile mülkiyetin kazanılması için
gereken şartlar şunlardır:

Bulunmuş Eşya (Lukata) (TMK 769- 771) 1)Başkasının mülkiyetinde olan bir taşınır mal üzerinde
malik sıfatıyla zilyetlik kurulmuş olmalıdır.
Bir kimse maliki tarafından kaybedilmiş bir şeyi bulduğu
2)Zilyet iyiniyetli olmalıdır.
ve MK 769- 771'de belirtilen şartları yerine getirdiği
takdirde, o şeyin mülkiyetini kazanır. 3)Zilyetlik davasız ve aralıksız beş yıl boyunca devam
etmiş olmalıdır.
Burada malikin rızası dışında malikin zilyetliğinden çıkmış
bir taşınmaz mal söz konusudur.
Burada da bir hukuki fiil vardır ve bulanın ayırt etme 1)Başkasının mülkiyetinde olan bir taşınır mal üzerinde
gücüne sahip olması yeterlidir. malik sıfatıyla zilyetlik kurulmuş olmalıdır.
Bulunan eşyanın mülkiyetinin kazanılması için gereken Örneğin, geçersiz bir ayni tasarruf işlemine dayanarak
-120-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
malı ele geçirmiş veya irade dışı elden çıkmış malı satın Eğer malikin mülkiyet hakkı bir başkasına geçmeksizin
almış ya da bulduğu sahipli malı sahipsiz sanarak sona ermişse, bu durumda da Mülkiyetin Mutlak Kaybı
sahiplenmiş olan zilyet, başkasının malı üzerinde malik söz konusudur.
sıfatıyla zilyettir. Malik sıfatıyla zilyetlik, dolaylı veya Malik malının mülkiyetini mutlak olarak kaybederken
dolaysız zilyetlik olabilir. bazen aynı mal üzerinde başka bir kişi için yeni bir
2)Zilyet iyiniyetli olmalıdır. mülkiyet doğar. İşleme, karışma, birleşme yoluyla ya da
İyiniyetten kasıt, zilyedin eşyanın başkasına ait olduğunu bulunmuş eşyada mülkiyetin kazanılmasında böyledir.
bilmemesi ve bilebilecek durumda olmamasıdır. Fakat, mülkiyetin mutlak kaybı, eşyanın tamamen yok
İyiniyetin zilyedin kurulduğu anda mevcut olması ve olması veya özel mülkiyete konu olmaktan çıkması,
bütün zamanaşımı süresince devam etmesi gerekir. tutulan avın kaçması ya da ehlileştirilen hayvanın
vahşileşmesi şeklinde de gerçekleşebilir.
3)Zilyetlik davasız ve aralıksız beş yıl boyunca devam
etmiş olmalıdır.
Davasızlıktan kasıt, zilyet aleyhine İstihkak Davasının Sınırlı Ayni Haklar
açılmamasıdır. Medeni Kanun'un Eşya Hukukuna ilişkin IV. Kitabının
Dava dışındaki her çeşit ihtar ve ihbar da zilyedin birinci kısmı Mülkiyete, ikinci kısmı Sınırlı Ayni Haklara
iyiniyetini ortadan kaldıracağı için, mülkiyetin zamanaşımı ayrılmıştır.
yoluyla kazanılmasını engelleyecektir.
Beş yıllık sürenin aralıksız devam etmesi, yani zilyetliğin Sınırlı Ayni Hak Kavramı
bu süre boyunca kaybedilmemiş olması gerekir. Mülkiyet hakkı, malike eşya üzerinde hukuk düzeninin
Zamanaşımından yararlanma şartları bulunan her zilyet sınırları içinde dilediği gibi kullanma, yararlanma, fiili ve
kendisinden önceki zilyedin zilyetlik süresini, kendi hukuki tasarruflarda bulunma yetkisi sağlar (MK m. 683).
zilyetlik süresine ekleyebilir. Mülkiyet hakkı, kişiye eşya üzerinde en geniş yetkiler
Böyle bir sürenin eklenebilmesi için, zilyetliğin önceki sağlayan ayni haktır.
zilyetten sonraki zilyede geçerli bir şekilde intikal etmiş Mülkiyetin dışındaki ayni haklar ise, mülkiyete bağlanan
olması gerekir.Eğer sonraki zilyet zilyetliği devren değil de bu yetkilerden sadece bazılarını sağladığından, bunlara
aslen kazanmışsa, önceki zilyedin süresini kendi süresine «Sınırlı Ayni Haklar» denilmektedir.
ekleyemez.
Sınırlı Ayni Haklarda sınırlılık, ayni hakkın herkese karşı
ileri sürülebilir olması biçiminde ifade edilen mutlak
Taşınır Mülkiyetinin Kaybı etkisine ilişkin değil, bu hakların eşya üzerinde sağladığı
Taşınır Mülkiyetinin İradi Sona Ermesi: Bu mülkiyet, terk hakimiyetin kapsamına ilişkindir.
veya devredilmek suretiyle malikin iradesiyle sona Mülkiyet hakkı eşya üzerinde en geniş yetkileri (usus,
erebilir. fructus, abusus) veren tam bir hakimiyet hakkıdır.
Taşınır Mülkiyetinin İrade Dışı Sona Ermesi: Bu mülkiyet, Sınırlı ayni haklarda, mülkiyete bağlanan yetkilerden bir
işleme, karışma, birleşme sonucu veya bulunmuş eşyada kısmı (tasarruf yetkisi hariç) sınırlı ayni hak sahibine
ya da zamanaşımıyla kazanmada olduğu gibi, malikin geçmekte veya malikin tam hakimiyeti sınırlı ayni hak
iradesi dışında da sona erebilir. sahibi lehine sınırlandırılmaktadır.
TMK m. 778 uyarınca, «taşınır mülkiyeti, malik tarafından Sınırlı ayni haklar da, eşya üzerinde hak sahibine kısmi
terk edilmedikçe veya başkası tarafından kazanılmadıkça olmakla birlikte doğrudan doğruya bir hakimiyet sağlar,
yalnız zilyetliğin kaybı ile sona ermez». bu nedenle mutlak hak niteliğindedir; hak sahibi hakkın
Aslen kazanma hallerinde mülkiyet kendiliğinden ortadan kapsamına uygun tasarruflarda bulunabilir ve bu hakkı
kalkar. ihlal eden herkese karşı hakkını ileri sürebilir.
Taşınırın tamamen yok olması halinde mülkiyet Burada mülkiyet hakkının kullanılması engellenmiş
kaybedilmiş olur, ancak, zilyetliğin kaybı tek başına olmamakla birlikte, sınırlı ayni hakkın kapsamındaki
mülkiyet hakkını sona erdirmez. yetkiler ölçüsünde sınırlanmaktadır
Bir kimse taşınır eşya üzerindeki mülkiyet hakkını bir Roma Hukukunda ve Ortak Hukukta, sınırlı ayni haklar,
başkasına devrettiği takdirde, o kimse bakımından «başkasının eşyası üzerinde haklar» (iura in re aliena)
mülkiyet hakkı sona erer. Bu durumda Mülkiyetin Nispi olarak anılırdı. Cermen Hukukunda ise, sınırlı ayni hak,
Kaybı söz konusudur. mülkiyet kapsamındaki yetkilerin bağımsızlaştırılarak
tahsisi esasına dayandığından, malik lehine de sınırlı ayni
-121-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hak kurulabileceği kabul edilmekteydi. Örneğin, bir taşınmaz maliki hak sahibine, taşınmazı
Türk Medeni Kanunu, taşınmazlara ilişkin olarak irtifak ve üzerindeki tarımsal işletmesinden süt verme yükümü
rehin hakları ile taşınmaz yükünde, bir kişinin aynı eşya altına girdiği takdirde, eğer taşınmaz maliki bu yükümünü
üzerinde hem mülkiyet, hem de sınırlı ayni hak sahibi yerine getirmezse, hak sahibi o taşınmazı paraya
olmasına imkân tanıdığından, Cermen Hukukuna uygun çevirerek alacağını taşınmazın değerinden elde eder.
bulunmaktadır. Taşınmaz Yükü de rehin gibi eşyanın değerine ilişkin bir
Sınırlı Ayni Hak, kurulduktan sonra mülkiyet hakkından haktır.
bağımsız bir nitelik kazandığından, varlığını sürdürmesi
için artık mülkiyet hakkına muhtaç değildir; yani eşya Sınırlı Ayni Hakların Hukuki Niteliği
üzerindeki mülkiyet hakkı, örneğin terk gibi bir sebeple
Sınırlı ayni haklar, eşya üzerinde sınırlı bir hakimiyet
sona erse dahi, sınırlı ayni hak varlığını aynen korur, fakat
sağlar. Fakat bu hakların sağladığı yetkiler sınırlı da olsa,
mülkiyet hakkı sona erdiği için sınırlı ayni hak mülkiyeti de
bunlar ayni hak niteliğindedir.
kapsayacak biçimde genişlemez.
Bir sınırlı ayni hakkın kurulması, mülkiyet hakkının
Sınırlı ayni hak sona ererse, mülkiyet hakkı onun getirdiği
kullanılması olanağını tamamen ortadan kaldırmaz.
sınırlamadan kurtulur ve sınırlanmış olan yetkiler tekrar
mülkiyetin kapsamına girerler. Sınırlı ayni hak var olduğu sürece, mülkiyet hakkı, sınırlı
ayni hakkın kapsamının gerektirdiği ölçüde sınırlanmış
Taşınır ve taşınmaz eşya üzerinde sınırlı ayni hak
olur.
kurulabileceği gibi, haklar üzerinde de intifa ve rehin
hakkı kurulabilir. Mülkiyetin içeriğindeki yetkilerin kullanılması, sınırlı ayni
hakkın sahibine sağladığı yetkilerin kapsamına bağlıdır.
Sınırlı Ayni Hakların Çeşitleri
Örneğin sınırlı ayni hak, intifa hakkında olduğu gibi, hak
Medeni Kanun, üç çeşit sınırlı ayni hakka yer vermiştir:
sahibine eşya üzerinde tam bir kullanma yetkisi
• İrtifak Hakları (MK 779- 838) sağlıyorsa, malikin mülkiyet hakkının içeriğinden
• Rehin Hakları (MK 850- 972) kaynaklanan eşyayı kullanma yetkisi tamamen ortadan
• Taşınmaz Yükü (MK 839- 849) kalkmış olur.
Olumsuz irtifaklarda örneğin manzara kapatmama
irtifakında, malik irtifak hakkını ihlal etmemek kaydıyla
İRTİFAK HAKLARI:
taşınmazını fiilen kullanabilecektir.
Malikin eşya üzerindeki kullanma ve yararlanmayla ilgili
Bazen de, geçit irtifakında olduğu gibi, malik ile sınırlı ayni
yetkilerinin bir kısmını veya tamamını hak sahibine
hak sahibi eşyayı birlikte kullanabilmektedir.
sağlayan ya da malikin mülkiyetin içeriğindeki
yetkilerinden bazılarını kullanmasını hak sahibi yararına
yasaklayan haklardır. Mülkiyet ile Sınırlı Ayni Haklar Arasındaki İlişki
Bu konuda başlıca iki kuram savunulmuştur: Bölünme
REHİN HAKLARI: Kuramı ve Yükleme Kuramı.
Rehin Hakları, hak sahibinin bir alacağını güvence altına Bölünme Kuramına göre, mülkiyetin içeriğindeki yetkiler
alan, alacak ödenmediği takdirde rehin konusu malın birbirinden ayrılmakta ve bir başkasına aktarılarak, sınırlı
paraya çevrilerek elde edilen parayla alacağın ayni hak adını almaktadır.
karşılanması yetkisini sağlayan haklardır. Yükleme Kuramı olarak adlandırılan ve öğretide egemen
Rehin hakkı, eşyanın değerine ilişkin bir ayni haktır. olan diğer bir kurama göre ise, sınırlı ayni hak, eşya
üzerindeki mülkiyet hakkının daraltılması suretiyle
Rehin hakkının sahibine sağladığı doğrudan hakimiyet,
kazanılır.
rehin hakkı sahibinin, mal sahibinin aracılığına gerek
olmaksızın hakkın konusu olan eşyayı paraya Bu Kurama göre, eşya üzerindeki mülkiyet hakkı, sınırlı
çevirebilmesinde kendini gösterir. ayni hakkın sağladığı yetkiler ölçüsünde sınırlanmış olur.
Eşya üzerindeki sınırlı ayni hak tamamen ortadan
kalkınca, ayni hakkın daralttığı mülkiyet, yeniden tam bir
TAŞINMAZ YÜKÜ: hakimiyete dönüşür. Malik tüm yetkilerine kavuşur. Buna,
Bu hak, bir taraftan taşınmaz malikini mülkü dolayısıyla Mülkiyetin Esnekliği İlkesi denir.
hak sahibine karşı bazı edimlerde bulunma borcu altına Sınırlı ayni hak kurulduktan sonra kaynak mülkiyet
sokar; diğer taraftan da hak sahibinin bu alacağını, o hakkından bağımsız hale gelir.
taşınmazla güvence altına alır.
-122-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eşya üzerindeki mülkiyet hakkı terk nedeniyle sona erse Bir eşya üzerinde birden fazla SAH kurulmuş ise, bunların
bile, sınırlı ayni hak varlığını korur. kapsamlarının belirlenmesine sıra denir. Manzara
Böyle bir durumda, sınırlı ayni hak kendiliğinden kapatmam ile geçit irtifakı bir arada bulunabilir. Bunlar
genişleyerek mülkiyetin yerini alamaz. aynı sıra içindedirler.
Mülkiyet Hakkı ile SAH Arasındaki İlişki: Sah birbirlerini olumsuz etkilediklerinde, ise SAH arasında
sıra söz konusu olur. SAH sırası kuruluş tarihine göre
Bölünme Teorisi, Mülkiyetin olmaktadır.
içindeki yetkiler, birbirinden
TMK. m. 869/II'ye göre, Tarihi daha eski olan rehin hakkı,
ayrılmakta ve başkasına
aktarılmaktadır. aynı taşınmaz üzerinde alacaklının izni olmadan daha
sonra kurulan irtifak haklarından veya taşınmaz
yüklerinden önce gelir. Sonradan kurulan ve rehinin
Yükleme teorisi, eşya paraya çevrilmesi sırasında daha eski tarihli rehinli
üzerindeki mülkiyet hakkı alacaklılara zarar veren irtifaklar ve taşınmaz yükleri
daraltılmaktadır. Bu sayede terkin edilir.
SAH kazanılır.

SAH Konusu:

Taşınır Taşınmaz
mallar MAllar

Malikin Kendi Eşyası Üzerinde SAH Olması:

Malikin Kendi • TMK. m. 782


Taşınmazı
Üzerindeki İrtifak • TMK. m. 784/1
Hakkı

Malik Kendi Malı • TMK. 914


Üzerinde Rehin
Hakkı Kurabilir
• TMK. m. 884, 872

Malik kendi malı üzerinde irtifak kurmasında veya her iki


gayrimenkulde kendinde toplanmasında, malik yüklü
taşınmaz üzerindeki irtifak hakkının yetkileri askıdadır.
Mal başkasına satıldığında hak tekrar canlanır.
Yararlanana taşınmazın maliki irtifak hakkı sahibi olur.
SAH Sıra İlişkisi
Bir taşınmaz üzerinde birden fazla SAH çatışmadan
kullanılabiliyorsa burada sıra eşitliği bulunmaktadır.
-123-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Malik Lehine Taşınmaz Rehini
Medeni Kanununa göre malikin kendi taşınmazı üzerinde
rehin hakkı sahibi olması da mümkündür.
Bu iki şekilde ortaya çıkabilir:
Başkasının borcu için kendi taşınmazını rehin etmiş olan
kimse, bu rehinle temin edilmiş alacağı, örneğin, temlik,
alacaklıya yapılan ödemeden ileri gelen halefiyet ya da
miras sebebiyle kazanırsa, kendi taşınmazı üzerinde rehin
hakkı sahibi olur.
Örneğin, (A), (B)'nin (C)'ye olan borcu için kendi
taşınmazını (C) lehine rehneder, bir süre sonra (C) de
(B)'den olan alacağını (A)'ya devreder veya (A), (B)'nin
borcunu (C)'ye ödeyerek MK 884 / II gereğince onun
yerine geçer ya da (C)'nin mirasçısı olarak alacağı
kazanırsa, (A), (B)'den olan alacağı için kendi taşınmazı
üzerinde rehin hakkı sahibi olur.
Alacaklı, alacağını temin eden rehinli taşınmazın
mülkiyetini kazanırsa, kendi taşınmazı üzerinde rehin
hakkı sahibi olur.
Örneğin, (A), (B)'nin (C)'ye olan borcunu temin etmek
üzere taşınmazını (C) lehine rehin etmiştir. Bir süre sonra
(C), rehinli taşınmazın mülkiyetini kazanırsa, (B)'den olan
alacağı için kendi taşınmazı üzerinde rehin hakkı sahibi
olur.
Yukarıda verilen örneklerde, taşınmazın maliki üçüncü
kişinin kendisine olan borcu için, kendi taşınmazı üzerinde
bir rehin hakkı kazanmaktadır.
Burada alacaklı ile borçlu ayrı kişiler olup, sadece
taşınmaz maliki sıfatı ile alacaklı sıfatı aynı kişide
toplanmaktadır.
Malikin bu yoldan kendi taşınmazı üzerinde rehin hakkı
sahibi olması sadece borçlunun kişisel sorumluluğunun
bulunduğu taşınmaz rehini çeşitlerinden ipotekte ve
ipotekli borç senedinde söz konusu olur.
İrat senedinde ise, rehin verenin ayni sorumluluğu söz
konusu olup, kişisel sorumluluğu bulunmadığı ve rehinli
taşınmazın maliki dışında hiç kimse borçlu olamayacağı
için, malikin bu yoldan kendi taşınmazı üzerinde irat
senedine dayanarak rehin hakkı sahibi olması mümkün
İntifa hakkı rehinden önce kurulmuşsa, rehin paraya değildir.
çevrilirken eşya intifa hakkı ile yüklü olarak satılır. İntifa Medeni Kanun, malike baştan kendi lehine rehin hakkı
hakkı rehinden sonra tesis edilmişse, rehin hakkı sahibi kurma imkânını da tanımaktadır.
intifa hakkını terkin ettirebilir. İİK. m. 132'e göre rehinli Bu imkân, kıymetli evraka bağlanmış taşınmaz rehini
taşınmazı paraya çevrilmesi talep edildiğinde, taşınmaz ilk çeşitlerinden olan İpotekli Borç Senedi ve İrat Senedinde
önce intifa hakkı ile yüklü artırmaya çıkarılır. Artırmada söz konusu olur.
verilen bedel hak sahibinin alacağını karşılamadığı
MK 914'e göre, İpotekli Borç Senedi ve İrat Senedinin
takdirde taşınma ikinci kez intifa hakkından arınmış olarak
nama veya hamile yazılı düzenlenmesi mümkündür.
satışa çıkarılır.
Malik, çıkarılan ipotekli borç senedi veya irat senedini
kendi adına düzenleyebilir veya hamiline yazarak
32. HAFTA (2.Dönem- 13.Hafta- 11.5.2016)
-124-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
zilyetliğinde tutabilir. kurulmasına engel yoktur.
Her iki durumda da malik lehine taşınmaz rehini söz TMK 869, malikin, rehinli taşınmaz üzerinde yeni sınırlı
konusu olur. Bu durumda, taşınmaz maliki, rehinli alacaklı ayni haklar kurmayacağını taahhüt etmesinin geçerli
ve borçlu sıfatları aynı kişide birleşmektedir. olmadığını belirtmiştir.
İpotek ise, başlangıçtan itibaren malik lehine kurulamaz.
Alacaklı ve borçlu sıfatları daha sonra birleştiği takdirde Taşınmazlarda Sınırlı Ayni Hakların Sırası
de alacak (BK 135 /1) ve alacağa bağlı olarak da ipotek Eşya üzerinde sınırlı ayni haklar arasında bir çatışma
sona erer. yoksa, sıra sorunu da söz konusu olmaz, bunlar arasında
Kıymetli evraka bağlı taşınmaz rehini çeşitlerinde, malik «Sıra Eşitliğinden» söz edilir. Bu durumda, ayni haklardan
kendi taşınmazı üzerinde sonradan da rehin hakkı sahibi biri diğerinden önde olmaz.
olabilir. Örneğin, Geçit İrtifakı ile Manzara İrtifakı birbiriyle
Örneğin, rehinli taşınmazın maliki, ipotekli borç senedi çatışmadan, biri diğerini zarara uğratmadan
veya irat senedinde senede bağlanmış olan borcunu kullanılabilmektedir, bu nedenle söz konusu iki sınırlı ayni
ödeyerek senetleri geri alır ise, tapu kütüğünde terkini hak arasında sıra eşitliği vardır.
yaptırmadıkça, kendi taşınmazı üzerinde bir rehin hakkı Sınırlı ayni haklar arasında çatışma varsa, o zaman
kazanır (MK 918). bunların birbirleriyle olan ilişkilerinde hangisinin öncelikli
Rehinli alacaklı ile malik aynı kişi olduğu sürece, güvence olduğunu belirlemede sıra önem taşır.
altına alınan alacak için taşınmazı paraya çevirme yetkisi Sıra sistemi, önceliğe sahip olan sınırlı ayni hak sahibine,
askıdadır. kendi hakkı ile bağdaşmayan sonraki sınırlı ayni hakkın
Taşınmaz başka bir alacak için paraya çevrildiği takdirde, tapu sicilinden silinmesini (terkinini) talep hakkı verir.
malik lehine taşınmaz rehini boş derece gibi işlem görür Aynı taşınmaz üzerindeki sınırlı ayni haklar içerikleri
(MK 872). bakımından birbiriyle bağdaşmıyor, birinin kullanılması
Malik sıfatı ile rehinli alacaklı sıfatı birbirinden ayrılıp diğerinin kullanılmasına engel oluşturuyorsa, bunlar
farklı kişilere geçince, rehinli alacaklı rehin hakkının arasındaki sıra, MK 1022 / I' de belirtildiği üzere kural
içeriğindeki yetkileri kullanabilir. olarak bunların kuruluş tarihlerine göre belirlenir.
Malik lehine ipoteğin söz konusu olduğu hallerde, Zaman bakımından daha önce kurulan sınırlı ayni hak,
taşınmaz maliki rehinli alacağı bir üçüncü kişiye devreder sonraki tarihli sınırlı ayni haktan önde gelir (prior tempore
veya kendi adına ipotekli borç senedi veya irat senedi potior jure).
düzenlemiş ya da bu senetleri hamiline düzenleyip elinde Taşınmaz rehininde sıra bazı özellikler gösterir. Sınırlı ayni
tutmuş olan taşınmaz maliki, senetleri bir üçüncü kişiye hakkın tescille doğduğu hallerde, kuruluş tarihi olarak
devreder veya rehin eder ise, taşınmaz rehini hukuki esas alınacak tarih, tescil isteminin Yevmiye Defterine
sonuçlarını doğurmaya başlar. kaydedildiği tarihtir.
Malikin, elindeki senetleri bir üçüncü kişiye devretmesi Sınırlı ayni hakların kuruluş tarihine göre sıra alması
durumunda, üçüncü kişi doğrudan doğruya taşınmaz emredici bir kural olmayıp bütün ilgililerin rızasıyla bu
üzerinde değil, taşınmaz rehiniyle temin edilmiş ve kuralın aksine sözleşme yapılabilir.
kıymetli evraka bağlanmış alacak üzerinde rehin hakkı
Önce kurulan sınırlı ayni hakkın sonra kurulandan önde
kazanmış olur.
gelmesi ilkesinin uygulandığı haller şöyle sıralanabilir:
Aynı taşınmaz üzerinde birbiriyle bağdaşmayan birden
Sınırlı Ayni Hakların Sırası çok irtifak hakkının bulunduğu hallerde, tarih itibarıyla
Sınırlı ayni haklarda sıra, aynı eşya üzerinde birden fazla önce kurulan irtifak hakkı önde gelir.
sınırlı ayni hakkın bulunması ve bunlar arasında çatışma Aynı taşınmaz üzerinde birbiriyle bağdaşmayan irtifak ve
olması halinde söz konusu olur. taşınmaz yükü kurulmuşsa, bunlar arasındaki sırada
Öyleyse, aynı eşya üzerinde birden çok sınırlı ayni hak öncelik kuruluş tarihlerine göre belirlenir.
varsa ve bunların içerikleri birbiriyle çatışıyor, biri diğerine Aynı taşınmaz üzerinde birbiriyle çatışan birden çok
zarar vermeden kullanılamıyorsa, bunların aralarındaki taşınmaz yükü varsa, daha önce kurulan taşınmaz yükü
önceliğin belirlenmesini sağlayacak bir ilişkiye gerek önde gelir.
vardır. Bu ilişkiye, «Sınırlı Ayni Haklar Arasında Sıra»
Aynı taşınmaz üzerinde bir irtifak veya taşınmaz yükü ile
denir.
taşınmaz rehini çatışırsa, taşınmaz rehinin tescil edildiği
Aynı eşya üzerinde birden fazla sınırlı ayni hak derecenin kuruluş tarihi önemlidir. İrtifak veya taşınmaz
-125-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yükü ile taşınmaz rehini arasındaki sıra, irtifak veya Artırmada verilen bedel hak sahibinin alacağını
taşınmaz yükünün doğum tarihi ile taşınmaz rehini karşılamadığı takdirde, taşınma ikinci kez intifa hakkından
derecesinin kuruluş tarihine göre belirlenir. arınmış olarak satışa çıkarılır.
Derece kurulmuş, fakat henüz üzerinde tasarrufla bir
taşınmaz rehini tescil edilmeyip, saklı tutulmuşsa, irtifak Taşınmaz Rehininde Sıranın Özellikleri
karşısında derecenin kuruluş tarihi önemli olacaktır.
Aynı taşınmaz üzerinde birden çok taşınmaz rehini varsa,
Çünkü, bu şekilde taşınmaz maliki sonradan kurulabilecek
bunlar arasındaki sıra rehin haklarının kuruluş tarihine
taşınmaz rehininin sırasını şimdiden emniyet altına
göre değil, rehinin kurulmuş bulunduğu derecenin
almaktadır.
sırasına göre belirlenmektedir.
Bir taşınmaz üzerinde rehin için bir derece kurulup saklı
«Derece», taşınmazın farazi değerinin bölünmesiyle elde
tutulmuş ve bu dereceye henüz bir taşınmaz rehini tescil
edilen bir değer parçasını ifade eder. Bu şekilde elde
edilmeden taşınmaz üzerinde bir irtifak hakkı veya
edilen değer parçaları, birbirinden tamamen bağımsız
taşınmaz yükü kurulmuşsa, saklı tutulan dereceye daha
olarak, birinci, ikinci, üçüncü derece şeklinde sıralandırılır.
sonra tescil edilen taşınmaz rehini, irtifak hakkından ya da
taşınmaz yükünden önde gelir. Önde gelen derecede kurulan taşınmaz rehini, sonra
gelen derecelerde kurulmuş taşınmaz rehininden önde
Eğer bir derece rehinli alacağın ödenmesi dolayısıyla
gelir.
boşalmışsa, henüz yerine başka bir rehin hakkı
kurulmadan taşınmaz üzerinde kurulan bir irtifak hakkı Birinci sıradaki derecede henüz rehin kurulmadan, ikinci
veya taşınmaz yükü sıra itibarıyla sonradan o dereceye sıradaki derecede bir taşınmaz rehini kurulabilir.
tescil edilen rehin hakkından yani boş dereceden sonra Bu durumda boş bırakılmış olan birinci derece saklı
gelir. tutulmuş bir derecedir.
Boş derecenin kuruluş tarihi, bu derecede kurulacak bir Önde gelen derecedeki taşınmaz rehini sona ererse,
rehin hakkına, irtifak ve taşınmaz yükünden önce gelen sonra gelen derecedeki rehin bu dereceye ilerlemez,
bir sıra sağlar. derece boş kalır.
Bu irtifak ve taşınmaz yüküne boş dereceden önce Saklı tutulan veya sonradan boşalan bir derecede kurulan
gelecek bir sıra tanınması bütün rehinli alacaklıların ve rehin hakkı da yine kurulduğu dereceye göre sıra alır.
varsa diğer sınırlı ayni hak sahiplerinin rıza göstermesiyle Bu sisteme, «Sabit Dereceler Sistemi» denilmektedir.
mümkün olabilir (MK 869 / II). Ancak bu anlaşma
sonrasında, boş derecede kurulan rehin hakkı, irtifak ve
İrtifak Hakları (Kavram)
taşınmaz yükünden sonra gelir.
İrtifak Hakkı, hak sahibine eşya üzerinde kullanmayla ve
Medeni Kanun, sıra bakımından önde gelen sınırlı ayni
yararlanmayla ilgili yetkilerin bir bölümünü veya tümünü
hak sahibine, hakkıyla bağdaşmayan, sonra gelen sıradaki
sağlayan ya da malikin mülkiyetle ilgili yetkilerinin
ayni hakkın terkinini talep etme imkânı verir (MK 869 / II).
bazılarının kullanılmasını, hak sahibi yararına yasaklayan
Rehin derecesinden sonra kurulan irtifak hakkı veya bir sınırlı ayni haktır (Mk m. 779).
taşınmaz yükü, önde gelen rehin hakkına zarar veremez.
İrtifak hakkı, ayni hak olarak herkese karşı ileri sürülebilen
Önce kurulan rehin derecesine tescil edilen rehin hakkı, mutlak bir hak olarak ayni etkiye sahiptir. Fakat, hak
rehin derecesinden daha sonra kurulan sınırlı ayni sahibine eşya üzerinde sınırlı bir hakimiyet sağlar.
hakların önünde yer alır. Bu bakımdan, rehinli alacaklı sıra
İrtifakın içeriği, yalnız eşyadan veya eşyanın özünden elde
bakımından sonra gelen sınırlı ayni haktan arındırılmış
edilebilecek menfaatlerden yararlanmadan ibarettir.
olarak taşınmazın paraya çevrilmesini isteyebilir.
Eşya ile ilgili bir kişinin davranışının sağlayabileceği
Rehin hakkından sıra bakımından önde gelen bir sınırlı
menfaatler, irtifak hakkının içeriğini oluşturmaz .
ayni hak varsa, mal ancak bu sınırlı ayni hakla yüklü olarak
paraya çevrilebilir. Klasik Roma Hukuku, daha yeni olarak Fransız Medeni
Kanunu ve İtalyan Medeni Kanunu, irtifakları bir taşınmaz
İntifa hakkı rehinden önce kurulmuşsa, rehin paraya
üzerinde diğer bir taşınmaz lehine olarak kurulabilen ve
çevrilirken eşya intifa hakkı ile yüklü olarak satılır.
hak sahibine sınırlı bir yararlanma sağlayan ayni hak
İntifa hakkı rehinden sonra tesis edilmişse, rehin hakkı olarak kabul etmiştir.
sahibi intifa hakkını terkin ettirebilir.
Medeni Kanunumuz ise, irtifak hakkının bir kişi lehine
İİK. m. 132 'e göre rehinli taşınmazı paraya çevrilmesi kurulabilmesini öngördüğü gibi, tam bir yararlanma
talep edildiğinde, taşınmaz ilk önce intifa hakkı ile yüklü yetkisi veren ve ayrıca yalnız taşınmaz üzerinde değil,
artırmaya çıkarılır.
-126-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
taşınır, alacak veya bir malvarlığı üzerinde de kurulabilen
«intifa hakkını», irtifak kavramı içine almıştır (MK m. 794 İrtifak Hakkının Malike Yüklediği Yükümlülüklerin
vd.). Niteliği
Ayrıca bir taşınmazdaki yapıdan tam bir yararlanma İrtifak Hakkı, üzerinde kurulduğu eşyanın malikine
yetkisi sağlayan üst hakkı da irtifaklar içinde «katlanma» veya «kaçınma» yükümlülüğü yükler.
değerlendirilmiştir (MK m. 826 vd.).
Katlanma Yükümlülüğü:
Böylece, Medeni Kanunumuzda irtifak kavramı
İrtifak Hakkı, üzerinde kurulduğu eşyanın malikine, irtifak
genişletilmiştir.
hakkı sahibinin mal üzerindeki kullanmayla veya
yararlanmayla ilgili fiillerine katlanma yükümlülüğü
Sağladığı Yararlanma Yetkisi Bakımından İrtifak Hakkının yükleyebilir.
İçeriği Örneğin, malik, Geçit İrtifakında, geçit hakkı sahibinin
İrtifak hakkı, hakkın konusu olan eşyayla ilgili kullanma taşınmazından geçmesine, İntifa Hakkında, hak sahibinin
veya yararlanma yetkilerinden tamamını veya bir kısmını hakkın konusu olan eşyayı kullanmasına ve ürünlerini elde
içerebilir. etmesine, Oturma Hakkında, hak sahibinin hakkın konusu
Tam Yararlanma: olan yerde oturmasına katlanmak zorundadır.
Eşyadan tam yararlanma yetkisi veren irtifak hakkı, İntifa Malike katlanma yükümlülüğü yükleyen bu çeşit
Hakkıdır.Roma Hukukunda bu yetkiye «usus- fructus» irtifaklara, hak sahibine sağladığı yetkiler göz önünde
(kullanma ve ürünlerden yararlanma) yetkisi denir. İntifa tutularak «Olumlu İrtifaklar» denir.
hakkı dışında, eşyadan tam yararlanma yetkisi veren Kaçınma Yükümlülüğü:
başkaca irtifak hakkı yoktur. İrtifak hakkı, hakkın konusu eşyanın malikine, mülkiyetin
Sınırlı Yararlanma: sağladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınma
İntifa Hakkı dışındaki İrtifak Haklarında yararlanma yetkisi yükümlülüğü yükleyebilir.
sınırlıdır. Örneğin, bir taşınmaz malikinin yapı yapmasını veya
Sınırlı yararlanma yetkisi, bir binada oturma yetkisi ise, yapacağı yapının belli bir yüksekliği aşmasını yasaklayan
Oturma Hakkı söz konusudur. Manzara Kapatmama İrtifakında, malik için bir kaçınma
yükümlülüğü vardır.
Sınırlı yararlanma yetkisi, bir taşınmazda yapı yapma ve
buna malik olma yetkisi sağlıyorsa, bu irtifak, bir Üst Hak sahibine, eşyadan doğrudan doğruya yararlanma
Hakkıdır. yetkisi vermeyen, sadece malike karşı ayni nitelikte bir
yapmama talebinde bulunmayı sağlayan bu tür irtifaklara,
Sınırlı yararlanma yetkisi, bir taşınmazdaki kaynaktan su
«Olumsuz İrtifaklar» denir.
alma biçiminde ise, Kaynak İrtifakı söz konusudur.
Sınırlı yararlanma yetkisi, bir taşınmaz üzerinden geçme
yetkisi veriyorsa, Geçit İrtifakı söz konusu olur. Katlanma ve Kaçınma Yükümlülükleri:
Bu şekilde isimlendirilmiş irtifaklar dışında da, taşınmazlar Bazı hallerde irtifak hakkı eşyanın malikine, hem
üzerinde çeşitli içerikte irtifaklar kurmak mümkündür. Bu katlanma, hem de kaçınma yükümlülüğü yükleyebilir.
bağlamda, irtifakın içeriğini belirleme konusunda taraflara Örneğin, Kaynak İrtifakında, yüklü taşınmazın maliki, hem
irade serbestisi tanınmıştır. irtifak hakkı sahibinin su almasına katlanmak, hem de
kendi kaynağından onun hakkıyla bağdaşmayacak şekilde
su almaktan kaçınmak zorundadır.
İRİTİFAK HAKLARI
İrtifak Hakkının Yüklü Taşınmaz Malikine Olumlu Bir
Edim Yüklememesi:
KATLANMA,Geçit irtifakı
Yüklü taşınmaz malikinin olumlu bir davranışı, yani verme
veya yapma yükümlülüğü irtifak hakkının asli içeriğini
KAÇINMA, manzara oluşturamaz. Bu, ancak Taşınmaz Yükünün konusu
kapatmama olabilir.
Ancak bir yapma borcu, irtifak hakkına yan edim olarak
bağlanabilir (MK m. 779 / II).
KATLANMA, KAÇINMA, kaynak
Örneğin, Kaynak İrtifakında, yüklü taşınmazın malikine
irtifakı kaynağın mecrasını onarma, temizleme; Geçit İrtifakında,

-127-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yüklü taşınmazın malikine geçidi temizleme borcu yan mülkiyetin sağladığı bazı yetkilerin kullanılmasıyla ilgili
edim olarak yüklenebilir. olması gerekir (MK 779/ I).
Örneğin, manzara kapatmama, belirli yükseklikte bina
İrtifak Hakkının Çeşitleri inşa etmeme, taşınmazda bir gazino açmama veya benzin
istasyonu kurmama olumsuz irtifakların konusunu
Medeni Kanun., İrtifak Hakkının çeşitlerini Taşınmaz
oluşturabilir. Çünkü bunlar taşınmazdaki mülkiyetin
Lehine İrtifak Hakkı, İntifa Hakkı ve Diğer İrtifak Hakları
sağladığı yetkilerin kullanılmasına bağlı olarak yapılan
şeklinde belirlemiştir.
faaliyetlerdir.
Medeni Kanunda düzenlenmiş olan bu irtifak hakları
Oysa, belirli bir firmanın malını satmama yükümlülüğü,
sınırlı sayıdadır. Bunların dışında bir irtifak hakkı kurmak
Olumsuz İrtifakların konusunu oluşturamaz. Çünkü bu,
mümkün değilse de, seçilen türdeki irtifak hakkının
özü bakımından taşınmazdaki mülkiyetin kullanılmasına
içeriğini belirlemede taraflara geniş serbesti tanımıştır.
bağlı olarak yapılan bir faaliyet değildir.
İrtifak haklarından sadece İntifa Hakkı, Oturma Hakkı, Üst
Hakkı ve Kaynak Hakkının içeriği hakkında kanunda
hükümler bulunmaktadır. Bu hakların eşya üzerinde Hak Sahibinin Belirlenmesi Bakımından İrtifaklar
sağladığı yararlanma yetkisi, ana hatlarıyla kanunda Hak Sahibinin Belirlenmesi Bakımından İrtifaklar, ikiye
belirlenmiştir. ayrılır:
Bunların dışında kalan irtifak haklarında, taşınmazdan ne  Eşyaya Bağlı İrtifaklar
şekilde yararlanılacağının belirlenmesi taraflara  Kişiye Bağlı İrtifaklar
bırakılmıştır.
İrtifak hakları, çeşitli bakımlardan ayrıma tabi tutulabilir. Eşyaya Bağlı İrtifaklar:
Bu ayrımlar şunlardır:
Eşyaya Bağlı İrtifaklarda hak sahipliği, doğrudan doğruya
Yararlanma yetkisinin biçimi bakımından İrtifak Hakları kişiye değil, bir şeyin maliki olma olgusuna bağlanmıştır.
Hak sahibinin belirlenmesi bakımından İrtifak Hakları İrtifak hakkından yararlanan bakımından eşyanın maliki
Yararlanma Yetkisinin Biçimi Bakımından İrtifaklar: olma, irtifak hakkının da sahibi olma sonucunu
Yararlanma Yetkisinin Biçimi bakımından İrtifaklar; doğurmaktadır; irtifakın bağlandığı eşya üzerindeki
 Olumlu İrtifaklar ve mülkiyet el değiştirdikçe, irtifak da ona bağlı olarak el
değiştirir.
 Olumsuz İrtifaklar olarak iki gruba ayrılır.
Bu tür irtifaklarda, irtifak hakkı bağlı olduğu eşyadan
bağımsız olarak el değiştiremez. Bu nedenle, bu tür
Olumlu İrtifaklar: irtifaklara eşyaya bağlı irtifaklar denir.
Olumlu İrtifaklarda, hak sahibi, eşyayı kullanarak Eşyaya bağlı irtifaklar yalnız taşınmazlar için söz konusu
yararlanma yetkisine sahiptir. olur; bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmazın yararına
Bu irtifaklarda, eşyadan yararlanma aktif biçimde olmak üzere kurulabilir.
gerçekleşir. Medeni Kanun, eşyaya bağlı irtifakların yalnız taşınmazlar
Hak sahibi, eşya üzerinde belli bir davranışta bulunmaya için kurulabildiğini dikkate alarak, eşyaya bağlı irtifaklar
yetkilidir. için «Taşınmaz Lehine İrtifaklar» (MK 779) deyimini
Örneğin, bir taşınmazdaki geçitten yararlanma yetkisi, kullanmıştır.
meşe koruluğunda palamut toplama yetkisi, bir araziden Eşyaya Bağlı İrtifaklarda iki taşınmaz söz konusudur.
kum ve taş toplama yetkisi birer irtifak olarak kurulabilir. Medeni Kanunda irtifakın yüklendiği taşınmaza «Yüklü
Malik hak sahibinin bu yetkileri kullanmasına katlanmakla Taşınmaz», irtifaktan yararlanmayı sağlayan taşınmaza da
yükümlü olur. «Yararlanan Taşınmaz» (MK 779 vd.) denilmektedir.
Olumsuz İrtifaklar:
Olumsuz İrtifaklar, o eşyanın, maliki tarafından belirli bir Kişiye Bağlı İrtifaklar:
tarzda kullanılmasını yasaklamak suretiyle, hak sahibine
Kişiye Bağlı İrtifaklarda hak doğrudan doğruya belirli bir
bir menfaat sağlar.
gerçek veya tüzel kişiye ya da bir topluluğa (MK 838)
Eşyadan yararlanma, eşyayı belirli bir tarzda kullanmayı tanınmıştır.
malike yasaklama biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Medeni Kanun'a göre, bazı irtifaklar zorunlu olarak kişiye
Yasaklanan faaliyetin, doğrudan doğruya taşınmazda sıkı sıkıya bağlı olarak kurulabilmekte ve bu nedenle de
-128-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bu irtifak hakları kişiye kaim (var) olmakta, yani başkasına
devredilememekte, mirasçılara geçememektedir. Eşyaya Bağlı İrtifakın Konusu
İntifa Hakkı ile Oturma Hakkı hem sadece kişiye bağlı Eşyaya bağlı irtifakın konusu, sadece taşınmazlar olabilir.
olarak kurulabilmekte, hem de bunların devredilmesi ve
İrtifak hakkının konusu, sahipsiz taşınmazlar veya kamu
miras yoluyla geçmesi yasaklanmış bulunmaktadır.
malları da olabilir.
İntifa Hakkı ile Oturma Hakkı dışındaki kişiye bağlı
Eşyaya bağlı irtifak, bölünmez bir haktır ve yüklü
irtifakların, başkalarına devredilebilir ve mirasçılara
taşınmazın tümünü yük altına sokar. Bu bakımdan, paylı
geçebilir biçimde kurulması mümkündür. Bunlara
mülkiyete tabi bir taşınmazın herhangi bir payı üzerinde
Düzensiz Kişiye Bağlı İrtifaklar adı verilir.
bir eşyaya bağlı irtifak kurulamaz.
Düzensiz İrtifaklardan Üst Hakkı ve Kaynak Hakkının,
Oysa, taşınmazın yalnız bir bölümünden yararlanma
taraflar aksini belirtmedikçe, devredilebilir ve mirasçılara
olanağı veren bir irtifak hakkı ile taşınmazın tümünün
geçebilir şekilde kurulmuş olduğu kabul edilir.
yükümlenmesine bir engel yoktur.
MK 838'de belirtilen Diğer İrtifaklar da, Düzensiz Kişiye
Tapu kütüğüne taşınmaz olarak yazılan sürekli ve
Bağlı İrtifaklardır.
bağımsız haklar ve kat mülkiyeti kanununa göre, kat
Bunlar, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına mülkiyeti kütüğüne sayfa açılarak kaydedilen bağımsız
devredilemez ve mirasçılara geçmez. Ancak, tarafların bölümler taşınmaz niteliğini kazandıklarından, taşınmaz
aralarında anlaşarak böyle bir irtifakı devredilebilir veya irtifakına konu olabilirler.
mirasçılara geçebilir biçimde kurmaları mümkündür.
Eşyaya bağlı irtifaklarda hak sahipliği, taşınmazın
İntifa ve oturma hakkı dışındaki diğer bütün irtifak mülkiyetine bağlıdır.
hakları, eşyaya bağlı irtifak olarak da kurulabilir.
Eşyaya bağlı irtifakın tek başına el değiştirmesi mümkün
Devredilebilir ve mirasçıya geçebilir şekilde kurulan Kişiye değildir.
Bağlı İrtifaklar süresiz veya en az 30 yıl için kurulmuşsa,
Eşyaya bağlı irtifak üzerindeki hak sahipliği, ancak
bunlara tapu kütüğünde taşınmaz olarak kaydedilmek
yararlanan taşınmazın mülkiyeti ile birlikte devredilebilir.
üzere sayfa açılabilir (MK 998 / II).
Eşyaya bağlı irtifak hakkı, ayni hak olarak hak sahibine
yüklü taşınmazda doğrudan doğruya, ancak kısmi
Eşyaya Bağlı (Taşınmaz Lehine) İrtifaklar hakimiyet sağlar.
Kavram: MK 779'a göre, Taşınmaz Lehine İrtifak Hakkı, bir Yüklü taşınmaz malikinin durumu daima pasiftir. Kurulan
taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz yararına kurulan bir irtifak hakkı, yüklü taşınmaz malikini ya bir katlanma veya
irtifak hakkıdır. bir kaçınma yükümlülüğü altına sokar.
İrtifakın yükletildiği taşınmaza «Yüklü Taşınmaz» , lehine Bu yapma borcu, irtifaka sadece bir yan borç olarak
irtifak hakkı kurulan taşınmaza da «Yararlanan Taşınmaz» bağlanabilir.
denir.
İrtifak hakkı, yüklü taşınmazdan yararlanma yetkisi
Bu tür irtifakta hak sahipliği yararlanan taşınmazın, sağlamaktadır. Ancak taşınmazın üzerinde yapılmış onun
irtifakın teşkil ettiği yük ise, yüklü taşınmazın mülkiyetine doğal niteliklerinden sayılmayan teknik tesislerden
bağlanmıştır. Yararlanan taşınmaza kim malik ise, irtifak yararlanma da irtifak hakkı olarak kurulabilir.
hakkına da o sahiptir. Bu nedenle burada eşyaya bağlı
irtifak söz konusudur. Eşyaya bağlı irtifaklar, bir
taşınmazın amacına uygun olarak değerlendirilmesine Eşyaya Bağlı İrtifakların İçeriği
yardımcı olmak üzere, diğer bir taşınmazdan sürekli Kanunda öngörülen sınırlar içinde, taraflar eşyaya bağlı
olarak yararlanma ihtiyacını karşılar. irtifakın içeriğini serbestçe belirleyebilirler.
Örneğin, deniz manzarası olan bir otelin önündeki Sınırlı sayı ve tipe bağlılık ilkeleri çerçevesinde tarafların
taşınmaza manzarayı kapatacak biçimde bir yapı belli ölçüde bir düzenleme (içeriğini belirleme) serbestisi
yapılmaması; bir petrol rafinerisini limana bağlayan bulunmaktadır.
boruların komşu taşınmazlardan geçirilmesi, taşınmaz Bununla beraber, eşyaya bağlı irtifaklar sadece bir
lehine kurulan irtifaklar ile sağlanır. kaçınma veya katlanma yükümlülüğü içerebilir.
Yüklü taşınmazdaki irtifak hakkı, kendiliğinden bu Bir kaynak irtifakında suyun taşınması, bir irtifak hakkı
taşınmazın yeni maliklerini de bağlar; irtifak hakkının bir olarak kurulamaz. Böyle bir yükümlülük ya taşınmaz yükü
ayni hak olarak kurulmasının önemi de özellikle bu veya bir borç ilişkisinin içeriğini teşkil edebilir.
noktada ortaya çıkar.

-129-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eşyaya Bağlı İrtifak Hakkının Kazanılması dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar.
Eşyaya bağlı irtifak hakları, kural olarak tescille kurulur.
Ancak bazı istisnai durumlarda, irtifak hakkı, tescil Sicil Dışı Kazanma
yapılmadan da doğabilir. Mahkeme Kararıyla Taşınmaz İrtifakının Kazanılması:
Tescille Kazanma : Hakimin yenilik doğuran hükmü ile tescilsiz olarak
MK 780 / 1, irtifak hakkının kurulması için tapu siciline taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin MK 705,
tescili zorunlu kılmıştır. taşınmaz lehine kurulan irtifaklara da uygulanır.
MK 780 /2'de de, aksi öngörülmedikçe, mülkiyet İrtifak hakkını kurma borcu doğuran bir kazanma
hakkındaki hükümlerin, irtifak haklarının kazanılmasında sebebinin (irtifak sözleşmesi, vasiyetname) varlığına
ve tescilinde de uygulanacağı belirtilmiştir. rağmen, yüklü taşınmaz maliki bu borcunu yerine
getirmekten kaçınırsa, hak sahibi, hakkını elde etmek için
İrtifak hakkının tescille kazanılması, taşınmaz mülkiyetinin
MK 716 uyarınca hakimden irtifak hakkının kurulmasına
kazanılması gibidir. Bunun için önce geçerli bir kazanma
karar vermesini isteyebilir.
sebebine gerek vardır.
Bu durumda, irtifak hakkı, hâkimin kesinleşen yenilik
İrtifak, yapılacak tescil talebi üzerine gerçekleşen tescil ile
doğuran nitelikteki hükmüyle, tescilden önce kurulmuş
kurulur.
olur. Yararlanan taşınmaz malikinin istemi üzerine yapılan
Kazanma sebebi, irtifak hakkının kurulmasını sağlayan tescil, kurucu değil, açıklayıcı niteliktedir.
tasarruf işleminin hukuki sebebini oluşturur.
Kazanma sebebinin geçersizliği halinde tescilde yolsuz
Kamulaştırma Yoluyla İrtifak Hakkının Kurulması
olur.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4. maddesine göre,
Kazanma sebebi bir taşınmaz malikine, diğer bir taşınmaz
taşınmaz malın mülkiyetinin kamulaştırılması yerine,
maliki lehine irtifak kurma borcunu yükleyen bir hukuki
amaç için yeterli olduğu takdirde taşınmazın belirli kesimi,
işlem; bir sözleşme veya tek taraflı bir hukuki işlem
yüksekliği, derinliği veya kaynak üzerinde kamulaştırma
(vasiyetname) olabilir.
yoluyla irtifak hakkı kurulabilir.
Malik lehine irtifak kurulması halinde, sadece yazılı tescil
Bu yolla irtifakın ne zaman kurulmuş olacağı konusunda
talebi ve tescil yeterlidir.
yukarıda kamulaştırma ile ilgili verilen bilgi dikkate
İki taşınmaz maliki arasında yapılan ve bunlardan birine alınmalıdır.
diğerinin taşınmazı lehine irtifak kurma borcunu yükleyen
sözleşmeye, «İrtifak Sözleşmesi» adı verilir.
İrtifak Hakkının Zamanaşımıyla Kazanılması
Bu sözleşme resmi şekle tabidir (MK 781) ve geçerli
olması için tapu sicil müdürleri tarafından düzenlenmesi MK 780/III gereğince, taşınmaz mülkiyetinin
gerekir (Tapu K. m. 26). zamanaşımıyla kazanılmasına ilişkin hükümler, taşınmaz
lehine irtifak haklarında da uygulanır.
İrtifak sözleşmesinde, yararlanan taşınmaz ve yüklü
taşınmaz belirtilmeli ve irtifak kurma isteği açıklanmalıdır. MK 780/ III'e göre de, irtifak hakkının zamanaşımı yoluyla
kazanılması, ancak mülkiyeti bu yolla elde edilebilecek
İrtifakın içeriği, kapsamı, karşılığında verilen ivaz,
taşınmazlarda mümkündür.
gerekirse kullanılma biçimi, sözleşmede, hiç olmazsa
belirlenebilir ölçüde yer almalıdır. İrtifak hakkının olağan zamanaşımıyla kazanılabilmesi için
MK 712'deki şartların gerçekleşmesi gerekir.
İrtifak hakkı, ayni bir hak olarak tescille doğar.
Kütükte bir yolsuz tescille irtifak hakkı sahibi görünen kişi,
Tescil, yüklü taşınmaz malikinin irtifak sözleşmesine
en az on yıl davasız ve aralıksız irtifak hakkı sahibi sıfatıyla
dayanarak yapacağı yazılı istemi üzerine yapılır (MK
zilyet olmuşsa, bu süre sonunda irtifak hakkını kazanmış
1013).
olur.
İrtifak hakkının hem yararlanan, hem de yüklü taşınmazın
Olumsuz irtifaklarda hakkın fiilen kullanılması (hakta
kayıtlı olduğu sayfaya tescili gerekir (MK 1018).
zilyetlik) zilyetlik sayılır. (MK 973 / II).
Hukuki işleme dayanan irtifak hakkının tescil ile
Olağanüstü zamanaşımıyla kazanma için ise, MK 713'deki
doğmasının bir tek istisnası vardır. Bu da MK 727 / III' e
şartların gerçekleşmesi aranır.
göre, kurulan Mecra İrtifakıdır.
Olağanüstü zamanaşımıyla kazanmaya elverişli bir
Buna göre, irtifak hakkı, yüklü taşınmazdaki mecra
taşınmazda, davasız ve aralıksız yirmi yıl süre ile irtifak
dışarıdan görülmüyorsa, tapu kütüğüne tescille, dışarıdan
hakkı sahibi sıfatıyla zilyet olan kişi, mahkemeden irtifak
görülüyorsa, noterce düzenlenecek sözleşmeye
-130-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hakkının adına tescilini talep edebilir. Olması
Bu halde, irtifak hakkı kendiliğinden sona erer (MK 783).
Kanundan Doğan İrtifak Hakları 2)Yüklü Taşınmazın Kamulaştırılması
Bu konuda MK 748 /I ve II' de düzenleme bulunmaktadır. Yüklü taşınmazın mülkiyetinin kamulaştırılması, ona
Ayrıca MK 748 /II' de doğrudan doğruya kanundan yüklenmiş olan sınırlı ayni hakların da sona ermesi ve
kaynaklanan geçit haklarının tescil edilmeksizin doğacağı, bedele dönüşmesi sonucunu doğurur.
bunlardan sürekli nitelikte olanlarının tapu kütüğünün 3)Sürenin Sona Ermesi
beyanlar sütununda gösterileceği belirtilmektedir. İrtifak hakkı belirli bir süre için kurulabilir. Bu sürenin
dolmasıyla birlikte, irtifak hakkı da kendiliğinden sona
Eşyaya Bağlı İrtifak Hakkının Sona Ermesi erer.
İrtifak hakkının sona ermesini, terkinle ve sicil dışı sona 4)Tescilsiz Kazanılan Mecra İrtifakının Sona Ermesi
erme şeklinde iki kısımda incelemek mümkündür. Tescilsiz kazanılan Mecra İrtifakı, mecraya ait tesisler
ortadan kalkınca kendiliğinden sona erer.
5)Mahkeme Kararı
Terkinle Sona Erme: Lehine irtifak kurulan taşınmaz için bu hakkın sağladığı
hiçbir yarar kalmamışsa, yüklü taşınmazın maliki bu
İrtifak hakkının sona ermesi, kural olarak tapu sicilindeki
hakkın terkinini isteyebilir (MK 785 / 1).
kaydın terkini ile olur. (MK 783)
Yine yüküne oranla çok az yarar sağlayan bir irtifak
Yararlanan taşınmaz malikinin bu konudaki isteğini
hakkının bedel karşılığında kısmen veya tamamen terkini
kapsayan yazılı terkin istemi (MK 1014) üzerine terkin
istenebilir (MK m. 785 / II).
yapılır.
MK 785'de irtifakın terkini için «yarar» kıtasından hareket
Terkin istemi, hem tapu sicili müdürünü harekete geçiren
edilmektedir.
usuli bir işlem, hem de hak sahibinin hakkından feragatini
içeren, tek taraflı bir tasarruf işlemidir. Bunun için yararlanan taşınmaz malikinin irtifakın
sürdürülmesinde hukuken korunan bir menfaati
Terkinin geçerli olması için yazılı bir tekin isteminin varlığı
bulunuyorsa, irtifakın terkini istenemez.
yeterlidir. Terkinin hukuki sebebi olarak ayrıca bir
borçlandırıcı işlem aranmaz. Hukuken korunmaya değer yararın belirlenmesinde,
sadece irtifakın yararlanan taşınmazın değerinde
Terkin istemi, irtifak hakkını sona erdirme borcunu
meydana getirdiği maddi artış değil, yararlanan taşınmaz
yükleyen temel bir borç ilişkisine de dayanabilir.
malikinin sübjektif kişisel değerlendirmeleri de dikkate
Böyle bir borç ilişkisine örnek olarak, irtifak hakkı alınır.
sahibinin yükümlü taşınmaz maliki ile bir karşı edim
Hak sahibinin kendi görüşüne göre, tamamen manevi,
karşılığında yaptığı sözleşme, irtifak hakkının sona
kişisel, estetik yararı da irtifak hakkının konusu olabilir.
ermesini öngören bir paylaşma (taksim) sözleşmesi
gösterilebilir.
İrtifak hakkının sona erdirilmesini hedefleyen böyle bir MK 785, irtifak hakkının terkininin talep edilebilmesi için
sözleşme resmi şekilde yapılmalıdır. şu şartların varlığını zorunlu kılmıştır:
İrtifak hakkının terkininde yararlanan taşınmazda sınırlı a) İrtifakın Sağladığı Yararın Tamamen Ortadan Kalkması
ayni hak sahibi olup ve irtifak hakkının terkininden zarar veya Bu Yararın İrtifakla Yüklü Taşınmazın Katlandığı
görecek kişilerin de terkin talebini imzalamaları gerekir Yüke Oranla Az Olması
(MK 1014). aa)Yararın Tamamen Ortadan Kalkması
Sicil Dışı (Terkin Dışı) Sona Erme Yararlanan taşınmazın irtifaktan sağladığı yarar, bu
Bazı sebepler, terkin gerçekleşmeden irtifak hakkının taşınmaz malikinin irtifakı içerik ve kapsamına uygun
varlığını sona erdirir. olarak kullanmasındaki yarardır.
Bu sebepler gerçekleşince, tescilin maddi bir varlığı Bu irtifak hakkı, başlangıçta kurulmasına temel olan
kalmaz. amacın dışındaki bir amaçla ayakta tutulamaz.
Tescilin terkini, sadece açıklayıcı bir nitelik taşır. Yararlanan taşınmaz malikinin irtifakın sürdürülmesinde
bir yararının kalıp kalmadığı, irtifakın başlangıcındaki
Bu sebepler şunlardır:
amacına göre kullanmakta bir yararının bulunup
1)Yüklü veya Yararlanan Taşınmazın Tamamen Yok bulunmadığına göre belirlenmelidir.
-131-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Yararın tamamen yok olmasına şu örnekler verilebilir: İrtifak hakkının içeriğinin nasıl belirleneceği, MK 787'de
Genel yola çıkmak için önceden hiç yolu olmayan bir açıklanmıştır. MK 787/1 uyarınca, irtifaktan doğan yetki
taşınmaz yararına tanınan bir geçit irtifakı, sonradan bu ve yükümlülükleri açıkça belirlediği ölçüde tescil, irtifakın
haktan yararlanan taşınmazın önünden geçen geniş bir kapsamını belirlemede esas teşkil eder. Ancak tescilde
kamu yolunun yapılması halinde fiili değerini tamamen irtifak hakkının bütün ayrıntılarının belirlenmesi mümkün
kaybetmiş olur. ve gerekli değildir.
Kaynak tamamen kurumuşsa, kaynak irtifakının; yüklü Bu nedenle, MK 787 / II'de irtifakın içeriğinin, tescilin
taşınmazda taş ve kum tamamen tükenmişse, taş ve kum sınırları içinde ve irtifak hakkının kazanma sebebine veya
çıkarma irtifakının sağladığı yarar tamamen ortadan uzun süreden beri davasız ve iyiniyetle kullanılış biçimine
kalkmış olur. göre belirleneceği belirtilmiştir.
bb)Yararın İrtifakla Yüklü Taşınmazın Katlandığı İrtifak hakkının tescilde görünmeyen ayrıntıları, kazanma
Yüke Oranla Çok Az Olması sebebine göre tamamlanır, bu genellikle irtifak
sözleşmesidir. Ancak bir mahkeme kararı, kamulaştırma
İrtifak hakkının yararlanan taşınmaza sağladığı yararın,
işlemi de olabilir. Kazandırma sebebi, tescili tamamlar.
yüklü taşınmazın yüküne oranla çok azalmış olması,
Ancak, onu düzeltemez veya değiştiremez.
irtifakın sağladığı yarar ile yüklü taşınmazın yükü arasında
dürüstlük kuralına göre irtifakın sürdürülmesine artık Örneğin, tapu sicilinde geçit irtifakı şeklinde bir tescil yer
istenemez kılacak derecedeki oransızlığı ifade eder. alıyorsa, irtifakın taşıtların geçmesini de kapsayıp
kapsamadığı irtifak sözleşmesine göre tamamlanabilir.
Örneğin, yararlanan taşınmazın manzarasının kapanması
Ancak tapu kütüğünde yaya geçidi şeklinde bir ifade yer
ve güneş görmesinin sağlanması için komşu taşınmaz
alıyorsa, irtifak sözleşmesinde taşıtların da
üzerinde bir yapı yapmama irtifakı kurulmuş ancak
geçebileceğinin belirlenmesi herhangi bir ayni etki
sonradan yüklü taşınmazın sırasındaki diğer bütün
yaratmaz.
arsalara yüksek yapılar yapılması nedeniyle, yapı
yapmama irtifakının artık pek az yarar sağlamasına Sicilde irtifakı nitelendiren deyim, kazanma sebebine
karşılık yüklü taşınmaza yapı yapılmaması pek ağır bir yük uymuyorsa, gerek yüklü taşınmaz maliki, gerek yararlanan
haline gelmişse, MK 785 / 2'ye göre, irtifakın bedel taşınmaz maliki, tescilin düzeltilmesini (MK 1027) talep
karşılığında terkini istenebilecektir. edebilir. Fakat daha önce yüklü veya yararlanan
taşınmazın mülkiyeti devredilmiş ise, iyiniyetle edinene
b) Bedel Ödenmesi
karşı tapu sicilinin düzeltilmesi davası açılamaz.
MK 785 / I uyarınca irtifakın sağladığı yararın tamamen
İyiniyetle kazananın, tescilde açıkça kazanma sebebine
ortadan kalkması halinde, irtifakın terkini için bir bedel
yollama olmadıkça, tescilin kazanma sebebine
ödemek gerekli değildir.
uygunluğunu inceleme zorunluluğu yoktur.
Buna karşılık, MK 785 / 2 uyarınca, irtifakın sağladığı yarar
İrtifakın kapsam ve içeriğinin belirlenmesinde kazanma
ile yüklediği yük arasındaki oransızlıktan ötürü terkini
sebebi yeterli değilse, tescilin sınırları içinde irtifakın uzun
halinde, yüklü taşınmazın malikinin yararlanan taşınmazın
süreden beri davasız ve iyiniyetle kullanılış biçimine
malikine bedel ödemesi gerekir.
bakılır (MK 787 / II).
İsviçre Federal Mahkemesi, dar ve önünde kapı bulunan
c) Yüklü Taşınmaz Malikinin Talebi bir yoldan yararlanmak üzere kurulan bir geçit irtifakında,
MK 785 / 1 ve 2 uyarınca irtifakın terkini için yüklü çok uzun yıllardan beri (28 yıldan beri) yalnızca yakıt
taşınmaz malikinin istemde bulunması gerekir. teslimi için ve ara sıra gelen ziyaretçiler tarafından
Bu istem, yararlanan taşınmazın maliki tarafından olumlu kullanılan geçitten, yararlanan taşınmazın kiracısının her
karşılanır, bu kişi terkine onay verirse, terkin yapılır. gün iki otomobille geçerek yararlanmasına olanak
Aksi halde, yüklü taşınmaz maliki bu istemi, yararlanan bulunmadığına karar vermiştir. (BGE87II85 vd.)
taşınmaz malikine ve bu taşınmaz üzerindeki diğer ayni MK 789'a göre, tarla yolu, yaya veya araba geçidi gibi
hak sahiplerine karşı yönelteceği bir dava ile ileri sürer. geçit hakları ile hayvan otlatma, hayvan sulama, tarlalara
Hakimin vereceği karar, kurucu niteliktedir. Bu hükme veya arklara su alma hakları ve benzeri hakların kapsamını
dayanılarak yapılacak terkin açıklayıcı niteliktedir. belirlemede, taraflar arasındaki anlaşma veya özel kanun
hükümleri yoksa, yerel adet uygulanır.

Eşyaya Bağlı İrtifak Hakkının Hükümleri


İrtifak Hakkının Kullanılmasına İlişkin Hükümler
İrtifak Hakkının İçeriğinin ve Kapsamının Belirlenmesi
İrtifak Hakkı Sahibinin Durumu:
-132-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
1) İrtifak Sahibinin Yetkileri yararlanan taşınmazın özgülenme amacı gereği yükün
İrtifak hakkı sahibi, hakkının korunması ve kullanılması artması, MK 788 anlamında yükün artması olarak
için gerekli olan önlemleri almaya yetkilidir (MK 786 / 1). değerlendirilemez.
Örneğin, bir geçit irtifakında hakkın kullanılmasını Örneğin, üzerinde konut yapılacak bir arsa yararına
zorlaştıran engelleri kaldırabilir, yolun üzerinde bulunan kurulan geçit irtifakında, konutun yapılmasından sonra
taşları temizleyebilir, irtifakın kullanılmasına yarayan irtifaktan yararlanacak kişilerin sayısının artması, yükün
tesisleri onarabilir. artması olarak kabul edilemez.
Buna karşılık, konut yerine otel yapılmış ve otelin
müşterileri sebebiyle artmışsa, bu takdirde yükün
2) İrtifak Hakkı Sahibinin Yüklü Taşınmaz Malikinin
ağırlaştırılması söz konusu olur.
Menfaatlerini Gözetmesi
Eğer, yeni ihtiyaçlara rağmen, irtifakın kurulma amacına
İrtifak hakkı sahibi, hakkını yüklü taşınmaz malikine en az
uygun olarak kullanılması mümkünse, irtifak hakkı sahibi
zarar verecek şekilde kullanmalı (MK 786 / 1); örneğin, bir
yeni ihtiyacın doğmasına kadar hakkı nasıl kullanıyor
taş çıkarma irtifakında taş çıkarma faaliyetlerini yüklü
idiyse, o biçimde kullanmaya devam eder.
taşınmaz malikine en az zarar verecek şekilde yapmalıdır.
Örneğin, başlangıçta sadece yayaların yararlandığı
İrtifak hakkı sahibi, hakkını dürüstlük kuralı gereğince
geçitten otomobiller de geçmeye başlamışsa,
amacına uygun kullanmalı, hakkın sınırlarını aşmamalıdır.
otomobillerin geçişi yasaklanır. Yayalar geçmeye devam
Aksi halde, yararlanan taşınmaz maliki yüklü taşınmaz eder. Aksi halde, kurulma amacına uygun kullanma
malikinin mülkiyet hakkına el atmış sayılır. imkanı ortadan kalkmışsa, bu durumda yüklü taşınmaz
maliki artık hakimden irtifakın terkinine karar vermesini
Yüklü Taşınmazda Hak Sahibi Olanların Durumu: isteyebilir (MK 785 / II).
Yüklü taşınmaz maliki, irtifak hakkının kullanılmasını Yararlanan taşınmazın ihtiyaçlarının çoğalması nedeniyle
engelleyecek veya zorlaştıracak davranışlarda yükün ağırlaştırılamayacağı kuralı, emredici nitelikte
bulunmamalıdır (MK 786 / II). değildir, aksi kararlaştırılabilir.
Örneğin, bir geçit irtifakında yükümlü taşınmazın maliki,
yolun bulunduğu yerde geçişi önleyecek bir yapının İrtifakın Kullanılması İçin Yapılan Giderlerin Karşılanması
yapılmasından kaçınmalıdır. Böyle bir durumda, irtifak İrtifakın kullanılması, çoğu kez yüklü taşınmaz üzerinde
hakkı sahibi söz konusu yapının yıkılmasını talep edebilir. bazı tesisler yapılmasını ve bunların bakım ve onarımını
Taşınmaz maliki dışında yüklü taşınmazda sıra bakımından gerektirebilir.
sonra gelen sınırlı ayni hak sahipleri de irtifak hakkının Bu tesislerin bakım giderlerini, MK 790 / 1'de belirtildiği
kullanılmasını engelleyecek veya zorlaştıracak üzere, kural olarak bunlardan yararlanan taşınmaz maliki
davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. karşılayacaktır.
İrtifakın kullanılması için yapılan tesislerden yüklü
Yararlanan Taşınmazın İhtiyaçlarının Değişmesi taşınmazın maliki de yararlanıyorsa, giderlere yararlanan
MK 788'de yararlanan taşınmazın yeni ihtiyaçları taşınmazın maliki ile yüklü taşınmaz maliki yararları
yüzünden yüklü taşınmazın yükünün ağırlaştırılmayacağı oranında katılırlar (MK 790 / II).
kuralı konmuştur. Ancak, taraflar sözleşmeyle bütün giderlerin yüklü
Bu bakımdan, örneğin, geçit irtifakında yararlanan taşınmaz maliki tarafından karşılanacağını veya giderlerin
taşınmaz başlangıçta konut olarak kullanılırken, sonradan tamamının yararlanan taşınmazın malikine ait olacağını
otel veya okul olarak kullanılırsa, gidiş gelişin çoğalması kararlaştırabilirler.
üzerine yüklü taşınmazın yükü artmış olur.
Bunun gibi, yararlanan taşınmazın malikinin taşınmazında İrtifak Yükünün Değişmesi
yaptığı bir akaryakıt istasyonu ve onarım atölyesi MK 791- 793, üç durumda irtifak yükünün değişmesini
sebebiyle üçüncü kişilerin yüklü taşınmazdaki geçitten öngörmüştür.
geçirilmesi, MK 788'in kabul etmediği bir yük
İrtifak yükünün değişmesini gerektiren durumlar:
ağırlaştırmasıdır.
İrtifak yükünün ileride belli bir ölçüde artabileceği,  İrtifakın yüklü taşınmazdaki yerinin değişmesi
irtifakın kurulduğu anda yararlanan taşınmazın  Yararlanan taşınmazın bölünmesi
özgülenme amacından anlaşılabiliyorsa, artık ileride  Yüklü taşınmazın bölünmesi

-133-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
İrtifakın Yüklü Taşınmazdaki Yerinin Değişmesi devam etmesidir (MK 792/1).
İrtifak hakkı, yüklü taşınmazın yalnız belli bir kısmının Bölünme sonucunda meydana gelen parsellerden her biri
kullanılması koşuluyla kurulmuşsa, -örneğin geçit irtifak hakkından yararlanır.
irtifakına durum böyledir- yüklü taşınmazın maliki, Her bir parçanın maliki irtifak hakkının sağladığı yetkileri
menfaatini ispat etmek ve giderleri üstlenmek kaydıyla kullanabilir.
irtifakın, hakkın kullanılmasını güçleştirmeyecek biçimde
Yararlanan taşınmazın bölünmesi, tek olan irtifak hakkını
taşınmazın başka bir yerine naklini isteyebilir (MK 791 / I).
sayı yönünden çoğaltır; her bir parçanın yararına bağımsız
Fakat, yapı yapmama irtifakı gibi, yüklü taşınmazın bir irtifak hakkı doğar ve bağımsız parsel sayısı kadar
bütünü üzerinde kullanılan bir irtifak varsa, irtifakın irtifak hakkı çoğalmış olur.
yerinin değiştirilmesi söz konusu olmaz.
İrtifak hakkının sağladığı yetkiler ölçülebilir ve bölünebilir
Buna karşılık, irtifak hakkının kullanılacağı yer tapu nitelikte ise, parçalardan her biri irtifakın orantılı bir
kütüğünde belirtilmiş olsa bile, yüklü taşınmaz maliki bu bölümüne hak kazanır.
yetkiyi kullanabilir (MK 791 / II).
Örneğin, Kaynak İrtifakında, hak sahibi günde 9 metreküp
İrtifakın yerinin değiştirilmesi, yararlanan taşınmaz su almaya yetkili ise ve yararlanan taşınmaz üç eşit
malikinin zararına olmamalıdır. parçaya bölünmüşse, her bir parçanın maliki, kaynaktan
Ancak çok önemsiz fark ve değişikliklere önem verilmez. günde 3 metreküp su çekmeye yetkili olacaktır.
İrtifakın yerinin değişmesi, yüklü taşınmaz malikine çok Yararlanan taşınmazın parçalarının kaydedildiği yeni
büyük bir yarar sağlayacak, örneğin onun taşınmazda yapı sayfalara, irtifak hakkının sağladığı yetkinin o sayfaya
yapabilmesi mümkün olacak, buna karşılık irtifak hakkı kayıtlı taşınmaza düşen bölümü yazılacaktır.
sahibinin yer değiştirme nedeniyle zararı buna oranla İrtifak hakkının sağladığı yetki ölçülebilir veya bölünebilir
daha az olacak ise, MK 785 / II'ye dayanılarak bedel nitelikte değilse, irtifak hakkı olduğu gibi tapu Kütüğünde
karşılığında irtifakın yerinin değiştirilmesinin yararlanan taşınmazın parçalarının kaydedildiği sayfalara
istenebileceği kabul edilmektedir. geçirilir. Ancak yararlanan taşınmazın bölünmesi
İrtifakın aynı taşınmaz içinde yer değiştirmesi zorunlu dolayısıyla yüklü taşınmazın yükü ağırlaştırılamaz.
değildir. Eğer, durum ve koşullara göre irtifak hakkı, yalnız bir veya
İrtifak yüklü taşınmaz malikinin mülkiyetinde bulunan birkaç parselin yararına kullanılabiliyorsa, yüklü
başka bir taşınmaza da taşınabilir. taşınmazın maliki, irtifakın diğer parseller için terkinini
MK 791 / III'e göre, mecraların bulunduğu yerden başka isteyebilir (MK 792 / II, TST 58).
bir yere naklinde komşuluk hukuku kuralları da göz Örneğin, yararlanan taşınmazdaki bir yapının ihtiyacı için
önünde tutulur. kurulmuş olan su alma irtifakından, bu taşınmazın
Yollama yapılan hüküm, MK 746'dır. MK 746 / I'de, durum parsellere ayrılmasından sonra yararlanacak tek parsel,
değiştiği takdirde yüklü taşınmaz malikinin mecranın bu yapının üzerinde bulunduğu parsel olduğundan, yüklü
kendi yararına başka bir yere nakledilmesini isteyebileceği taşınmaz maliki irtifakın diğer parseller için terkinini
belirtilmektedir. isteyebilir.
MK 746 / II'ye göre, yer değiştirme giderleri kural olarak Yüklü taşınmaz maliki terkin isteminde bulununca, tapu
mecra hakkı sahibine aittir. müdürü bu istemi irtifak hakkı sahibine bildirir ve onun
bir ay içinde itiraz etmemesi halinde irtifak hakkını terkin
Özel durumlar haklı gösterdiği takdirde, taşınmaz maliki
eder (MK 792 / III, TST 58).
de giderlerin uygun bir kısmına katılır (MK 746 / III).
Yüklü Taşınmazın Bölünmesi
Yüklü taşınmazın bölünmesi halinde de MK 793'de iki
Yararlanan Taşınmazın Bölünmesi
ihtimal öngörülmüştür:
Yararlanan taşınmazın bölünmesi, bunun her biri tapu
Yüklü taşınmazın bölünmesi halinde kural, irtifak hakkının
kütüğünün ayrı bir sayfasına kaydedilen birden çok
her parsel üzerinde devam etmesidir (MK 793 / I, TST 59).
bağımsız parçaya ayrılmasını, diğer bir deyişle
parsellenmesini ifade eder. Bölünme sonucu, her bir İrtifakın sağladığı yetkiler ölçülebilir ve bölünebilir
parça, taşınmaz niteliğini kazanır. nitelikte ise, yeni parçaların her birine irtifak yükü orantılı
olarak dağıtılır.
MK 792, yaralanan taşınmazın bölünmesi hali için iki
ihtimal öngörmüştür: Örneğin, günde 6 ton kum alınmasına ilişkin bir irtifakla
yüklü bir taşınmaz iki eşit parçaya ayrılırsa, kural olarak
Genel ilke, yararlanan taşınmazın bölünmesi sonucunda
parçalardan her birine günde 3 ton kum alınmasına ilişkin
irtifakın, meydana gelen bütün parsellerin yararına
-134-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bir irtifak yüklenecektir.
Buna karşılık, irtifak ölçülebilir ve bölünebilir bir nitelik İntifa Hakkı
taşımıyorsa, örneğin manzara kapatmama, inşaat İntifa Hakkı, belirli bir gerçek veya tüzel kişiye, hakkın
yapmama gibi olumsuz irtifaklarda, yüklü taşınmazın konusu olan şey üzerinde tam bir yararlanma yetkisi
bölündüğü parçalardan her biri irtifakın tümüyle yüklü veren, devredilemeyen ve miras yoluyla geçmeyen bir
kalır ve irtifak hakkı olduğu gibi tapu kütüğünde yüklü irtifak hakkıdır.
taşınmazın parçalarının kaydedildiği sayfalara geçirilir.
İntifa Hakkının kurulmasıyla malik hakkın konusu olan
Ancak, irtifak hakkı belirli parseller üzerinde eşya veya hak üzerinde tasarruf yetkisini kendisinde
kullanılmıyorsa, durum ve koşullara göre tutmakta, ondan yararlanma yetkisini hak sahibine
kullanılamayacaksa, bu parsellerin maliklerinden her biri, tanımaktadır.
kendi taşınmazının üzerindeki irtifak hakkının terkinini
İntifa hakkı, hakkın konusunun ekonomik yararlarını
isteyebilir (MK 793 / II, TST 59).
tümüyle kapsadığından, malike yalnız çıplak (kuru)
Örneğin, bir geçit irtifakında yüklü taşınmazın belli bir mülkiyet kalmaktadır; malik mal üzerinde yalnız hukuki
yerinden geçme yetkisi tanınmış, yüklü taşınmazın tasarruf yetkisini korumaktadır.
bölünmesinden sonra geçiş yeri yeni parsellerden sadece
İntifa hakkına konu olan malın gelir getirmesi zorunlu
biri veya birkaçı üzerinde bulunuyorsa, diğer parsellerin
değildir; malın kullanılmasından belirli bir yarar
maliklerinden her biri kendi taşınmazı üzerindeki irtifak
sağlanması yeterlidir.
hakkının terkinini isteyebilirler.
Bu yarar, manevi, estetik bir yarar da olabilir. Örneğin, bir
Üzerinde irtifak hakkının kullanılmadığı parselin maliki
tablo, bir heykel intifa hakkının konusu olabilir.
terkin isteminde bulununca, tapu müdürü bu istemi
irtifak hakkı sahibine bildirir ve onun bir ay içine itiraz İntifa hakkı, bir ayni haktır.
etmemesi halinde, irtifak hakkını terkin eder (MK 793 / III, İntifa hakkı sahibi, hak konusu mal üzerinde doğrudan
TST 59). doğruya hakimiyet sahibidir.
İntifa hakkı sahibinin, malın dolaysız zilyedi olma yetkisi
Kişiye Bağlı İrtifaklar vardır ve zilyetliği koruyan bütün dava ve imkânlardan
yararlanabilir.
İrtifak hakları bazen kişiye bağlanabilir. Kişiye bağlı irtifak
hakları, kendi içinde üç gruba ayrılır: İntifa hakkı sahibi malın fer'i zilyedi, malik de asli
zilyedidir.
 Düzenli Kişisel İrtifak Hakları (El Değiştiremeyen Kişiye
Bağlı İrtifaklar): İntifa Hakkı ve Oturma Hakkı. Kanun, intifa hakkı sahibi ile malike birtakım haklar
tanımış, birtakım yükümlülükler yüklemiştir.
 Düzensiz (El Değiştirebilen) Kişiye Bağlı İrtifaklar : Üst
Hakkı ve Kaynak Hakkı Bunlar, malın maliki ile intifa hakkı sahibi arasında,
 Diğer (Düzensiz Kişiye Bağlı) İrtifak Hakları (MK 838) kanundan doğan bir borç ilişkisi oluşturur. Bununla
beraber, taraflar intifa hakkı kurma borcu yükleyen
sözleşmede alacak ve borçlarını kanunun çizdiği sınırlar
El Değiştiremeyen Kişiye Bağlı İrtifaklar içinde istedikleri gibi belirleyebilirler (BK 26).
El Değiştiremeyen Kişiye Bağlı İrtifak Hakları; Eğer sözleşmede bir boşluk olursa, kanun hükümleri ve
 İntifa ve dürüstlük kuralı bu boşluğu doldurmak suretiyle
 Oturma (Sükna) Hakkıdır. sözleşmeyi tamamlar.
Bunlar lehine kuruldukları kişiyle var olan, Malın mülkiyeti el değiştirirse, yeni malik, kendiliğinden
devredilemeyen ve mirasçıya geçemeyen irtifak bu kanuni borç ilişkisine taraf olur.
haklarıdır. İntifa hakkı sahibi ile malik arasındaki akdi ve kanuni borç
İntifa Hakkı, üzerinde bina olsun olmasın herhangi bir ilişkisine aykırılık, BK 112 vd. uyarınca sorumluluğa sebep
taşınmaz, taşınır, malvarlığı veya bir hak üzerinde olur.
kurulabildiği halde, Oturma Hakkı sadece oturmaya
elverişli, yani üzerinde bina olan bir taşınmazda
İntifa Hakkının Özellikleri
kurulabilir.
İntifa Hakkının Özellikleri şunlardır:
İntifa hakkı, hak sahibine hem kullanma (usus), hem de
yararlanma (fructus) yetkisi verirken, Oturma Hakkı, bir 1)İntifa Hakkının El Değiştirememesi
binanın belli bir kısmını veya bir odasını bizzat kullanma 2)Malikin İntifa Konusu Mal Üzerinde Tasarruf Yetkisini
(usus) yetkisi verir. Muhafaza Etmesi
-135-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
3)Payın İntifa Hakkına Konu Olabilmesi paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde» kuralına sıkı
4)İntifa Hakkının Sahibine Sadece Yararlanma Yetkisi sıkıya bağlı kalmak zorundadır.
Sağlaması
İntifa Hakkının Hak Sahibine Sadece Yararlanma Yetkisi
İntifa Hakkının El Değiştirememesi Sağlaması
İntifa hakkı, hak sahibine ayrılmaz bir biçimde bağlı Aksine düzenleme olmadıkça, intifa hakkı, sahibine hakkın
bulunduğundan, devredilemez ve miras yoluyla geçmez konusu üzerinde tam bir yararlanma yetkisi sağlar (MK
(MK 797). 794 / II).
Sözleşmede aksine hüküm yoksa veya durum ve Mal üzerinde tasarruf yetkisi malikte kalmaktadır. İntifa
koşullardan hak sahibi tarafından bizzat kullanılması hakkı sahibi, intifa hakkı konusu mal üzerinde hukuki
gerektiği anlaşılmıyorsa, intifa hakkının, sahibi tarafından tasarruflarda bulunamayacağı gibi, mala zarar verebilecek
bizzat kullanılması zorunlu değildir; intifa hakkının fiili tasarruflarda da bulunamaz.
kullanılması bir başkasına devredilebilir (MK 806 / I). İntifa hakkı sahibi, kendi kusurundan ileri gelmediğini
Ancak, intifa hakkının kullanılmasının bir başkasına ispat etmedikçe, intifa hakkının konusu olan malın
devredilmesi, yalnız borçlandırıcı bir etkiye sahiptir. uğradığı zararlardan dolayı sorumlu tutulmuştur (MK
800).
Örneğin, üzerinde intifa kurulan bir yapıyı intifa hakkı
sahibi kiraya verebilir veya kullanılmak üzere başkasına İntifa Hakkının Konusu (Taşınırlar)
bırakabilir. MK 794 / 1 uyarınca: «İntifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar,
İntifa hakkı sahibi ölür veya hakkından vazgeçerse, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir.
üçüncü kişinin hakkı da sona erer. Taşınırlar:
İntifa hakkının kullanılmasının devredilmesi, yalnız intifa Taşınırlar üzerinde intifa hakkına sahip olan kişi kural
hakkı sahibi ile üçüncü kişi arasında bir borç ilişkisi kurar. olarak tasarruf yetkisine sahip değildir.
Malik ile üçüncü kişi arasında doğrudan doğruya bir Bununla beraber, taşınırlar üzerindeki intifa hakkı bazı
hukuki ilişki kurulmaz. özellikler gösterir:
Bununla birlikte, MK 806 / Il'de malikin, yetkilerini Tüketilebilen (Tüketime Tabi) Mallar Üzerindeki İntifa
doğrudan doğruya intifa hakkının kullanılması kendisine Hakkı
devredilen kişiye karşı kullanılabileceği hükme İntifa hakkının konusu tüketilebilen bir taşınır mal ise, bu
bağlanmıştır. malın mülkiyeti, aksi kararlaştırılmamışsa, intifa hakkı
Durum, alt kira (BK 322 / II, 366 / II) ve alt vekalete (BK sahibine geçer.
507) benzemektedir. Bu şekilde mülkiyeti kazanan intifa hakkı sahibi, geri
verme sırasında malın o günkü değerini ödemekle
Malikin İntifa Konusu Mal Üzerinde Tasarruf Yetkisini yükümlü olur (MK 819 / I).
Muhafaza Etmesi Bu bakımdan, tüketilebilen mallar üzerindeki intifaya,
Malik, mal üzerinde hukuki tasarruflarda bulunabilir; Gerçek Olmayan İntifa denilmektedir.
onun mülkiyetini başkasına geçirebilir, üzerinde ayni Tüketilebilen Eşya, özgülenme amacına uygun olarak
haklar kurabilir. Ancak bu tasarruflar, intifa hakkının (yakıt, yiyecek gibi) maddi anlamda tüketilmek veya (para
varlığı ve kapsamı üzerinde etkili olamaz. gibi) elden çıkarılmak suretiyle kendisinden yararlanılan
İntifa hakkı, mülkiyeti ekonomik yararından ayırdığı taşınır eşyadır.
(soyutladığı) için, malikin çıplak mülkiyete sahip olduğu Bu açıdan mobilya veya buzdolabı, çamaşır makinesi gibi
söylenir. kullanılmakla yavaş yavaş eskiyen veya yıpranan eşya,
tüketilebilen eşya arasında yer almaz.
Payın İntifa Hakkına Konu Olabilmesi Buna karşılık, kullanılış amacına uygun olarak kendisinden
yararlanılması onu oluşturan münferit malların
İntifa hakkı taşınmaz lehine kurulan irtifaklardan farklı
devredilmesine bağlı bulunan bir satış mağazasındaki
olarak, paylı mülkiyete konu olan bir malın bir payı
ticari emtia, tüketime tabi eşya birliğidir.
üzerinde kurulabilir. Bu durumda dahi, intifa hakkının
konusu malın kendisidir. İntifa Hakkı Sahibine Değer Biçilerek Teslim Edilen
Taşınırlar
Bununla beraber, bu hakkın sahibi, yararlanma
bakımından diğer paydaşlar gibi MK 693 / I'deki «diğer MK 819 /2 uyarınca, intifa hakkının konusu olan taşınırlar,

-136-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
tüketilebilen mallardan olmasa da, intifa hakkı sahibine kimse, ondan özel kanun hükümlerine uygun bir işletme
değeri biçilerek teslim edilmişse, intifa hakkı sahibi, aksi planı çerçevesinde yararlanabilir (MK 818 / 1).
kararlaştırılmadıkça, bunlar üzerinde serbestçe tasarrufta Malik ile intifa hakkı sahibi işletme planı yapılırken kendi
bulunabilir. haklarının gözetilmesini isteyebilirler (MK 818 / II).
İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malların Fırtına, kar, yangın, sel, zararlı böcek akını ve diğer
mülkiyetini devredebilir, üzerinde rehin hakkı kurabilir, sebeplerle olağan yararlanma önemli ölçüde aşılmışsa,
onları fiile tüketebilir ve yok edebilir. İntifa hakkı sahibi bu orman bu kaybı giderek azaltacak şekilde işletilir veya
yetkisini kullanıp taşınırlar üzerinde tasarruf etmişse, işletme planı yeni duruma uygun hale getirilir.
bunların değerini malike borçlanmış olur. İntifa hakkı
Aşırı yararlanma dolayısıyla elde edilen bedel faiz
sahibinin kendisine değer biçilerek teslim edilen taşınırlar
getirecek şekilde yatırılarak verim noksanını gidermeye
üzerinde tasarruf yetkisi bulunmasına rağmen, bunların
ayrılır (MK 818 / III).
mülkiyeti üçüncü bir kişiye devredilinceye kadar
maliktedir.
MK 819 / II'ye göre, intifa hakkı sahibinin bu şekilde İntifa Hakkının Konusu Olarak Haklar
tasarrufta bulunduğu eşya, tarım işletmesi gereçleri, Haklar, özellikle alacaklar da intifa hakkının konusunu
hayvan sürüsü, ticari mallar veya benzeri şeylerse, oluşturabilir.
bunların değeri yerine, aynı cins ve nitelikte eşya Ayni hakkın kural olarak eşya üzerinde kurulabilmesine ve
verilmesi suretiyle geri verme borcunun yerine getirilmesi sadece cismani şeyler eşya niteliği taşımasına rağmen,
mümkündür. kanun koyucu istisnai olarak maddi varlığı olmayan bazı
hakları ve doğal güçleri de eşya ile bir tutarak onların da
İntifa Hakkının Konusu Olarak Taşınmazlar ayni hak konusu olabileceğini kabul etmiştir.
Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkına sahip olan kimse, Haklar ve alacaklar üzerinde kurulan intifa hakkı da
tasarruf yetkisine sahip değildir. niteliği bakımından ayni haktır.
İntifa hakkı sahibi, kullanma ve yararlanma yetkilerini İntifa hakkına konu olabilmesi için, bir hakkın, doğrudan
kullanırken malın özüne zarar verecek aşırı hareketlerden doğruya veya kapsadığı edim yönünden yararlanmaya
kaçınmak zorundadır. elverişli ve temlik edilebilir nitelikte olması gerekir.
İntifa hakkı sahibi, sadece düzenli bir işletmenin ilkelerine Medeni Kanun 820-822. maddelerinde alacak üzerinde
göre taşınmazın verimi sayılabilecek ürünleri alabilir. intifa hakkını özel olarak düzenlemektedir.
İntifa hakkı sahibi, yararlanmanın olağan sınırlar içinde Buna göre, bir alacak üzerinde intifa hakkı kurulduğu
kalmasına özen göstermelidir (MK 816 / 1). takdirde, alacak yine alacaklıya ait kalır; intifa hakkı sahibi
sadece bu alacağın getirisini (faiz, kâr payı vs.) elde
Bu ölçü aşılarak elde edilen ürünler malike ait olur (MK
etmekle yetinir.
816 / II).
MK 805'e göre, intifa hakkına konu olan sermayenin
Örneğin, bahçe olarak kullanılan taşınmazdaki meyve
faizleri ve diğer dönemsel gelirleri, daha geç muaccel olsa
ağaçları sökülmüşse, bunlar malike ait olur.
bile, intifa hakkının başladığı tarihten sona erdiği tarihe
Medeni Kanun'un 817. maddesinin I. fıkrasına göre, intifa kadar intifa hakkı sahibine ait olur.
hakkı sahibi, intifa hakkı konusu taşınmazın ekonomik
özgülenme yönünü, malike önemli zarar verecek şekilde
değiştiremez, özellikle onu yeni bir şekle dönüştüremez, Malvarlığı Üzerinde İntifa Hakkı
onda önemli bir değişiklik yapamaz. Belirlilik İlkesi gereği, tüm malvarlığı üzerinde ayni hak
Örneğin, intifa hakkı sahibi, bir hastaneyi otel haline kurulamaz.
getiremez. Ancak taşınmazın özgülenme yönü Malvarlığı üzerinde intifa hakkının kurulabilmesi için,
çerçevesinde, işletme biçim ve yönetimini intifa hakkı malvarlığında yer alan eşya ve haklar tek tek intifa hakkı
sahibi belirleyebilir. konusu olabilir.
Örneğin, tarımsal bir taşınmazda hangi ürünün ekileceğini Malvarlığında yer alan taşınmazlar, taşınırlar ve haklar
belirlemeye intifa hakkı sahibi yetkilidir. üzerinde ayrı ayrı, kendilerine özgü şekillere uyularak
Medeni Kanun'un 818. maddesinde de özel ormanlar intifa hakkının kurulması gerekir.
üzerinde kurulan intifa hakkına ilişkin hükümler yer
almaktadır. İntifa Hakkının Kurulması
Buna göre, bir orman üzerine intifa hakkına sahip olan İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda
-137-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile ermesi sebepleri gibidir.
kurulur (TMK 795 /1). Sona erme sebepleri şunlardır:
Malvarlığı üzerinde intifa hakkı söz konusu ise, 1) Hak Sahibinin İntifa Hakkından Vazgeçmesi
malvarlığına dahil olan taşınır, taşınmaz ve hakların her
2) Kamulaştırma
biri üzerinde ayrı ayrı intifa hakkının usulüne göre
kurulması gerekir. 3) Eşyanın Yok Olması
TMK 795'te «taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu 4) Cebri İcra
kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere 5) Ölüm, Süre ve Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi
karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmişse, herkese karşı ileri 6) Mahkeme Kararı ile İntifa Hakkının Sona Ermesi
sürülebilir» denilmektedir. 7) Yasal İntifa Hakkı
Eski Medeni Kanununda Miras Hukukunda sağ kalan eşin
ve dördüncü zümre mirasçıların yasal intifa hakları
1) Hak Sahibinin İntifa Hakkından Vazgeçmesi
bulunmaktaydı.
Hak sahibinin intifa hakkından vazgeçmesi ile hak sona
Miras Hukukunda yasal intifa hakkı 14. 11. 1990 tarih ve
erer. Geçerli yazılı bir terkin talebi ile terkin yapılır.
3678 sayılı kanunla kaldırılmış olduğundan, bu hüküm
ancak bu tarihten önceki hallere uygulanabilir.
2) Kamulaştırma
Sözleşme İle İntifa Hakkının Kazanılması Kamulaştırma ile intifa hakkı sona erer; fakat alınan bedel
üzerinde intifa hakkı devam eder.
Taşınmazlarda resmi senet ve tapuya tescil gerekir. Resmi
senet, tapu müdürü tarafından düzenlenir. Kamulaştırmanın kaldırılması ile intifa hakkı yeniden
kurulmuş olur (TMK m. 798).
Taşınırlarda taahhüt işlemi ve zilyetliğin devri koşuldur
(TMK m. 795).
Alacak hakkı üzerinde: Hakkın temliki ile intifa hakkı 3) Eşyanın Yok Olması
üçüncü kişiye geçer. Sadece devredilebilir haklar üzerinde Taşınmaz herhangi bir sebeple yok olmuşsa, intifa hakkı
intifa hakkının kurulması mümkündür (TMK m. 795). da sona erer.
Bir malvarlığı üzerinde: Bir malvarlığının tümü üzerinde Malikin yok olan eşyayı yenileme mecburiyeti yoktur.
intifa hakkı kurulmaz. Malvarlığı içindeki taşınmazlar, Ancak bir sigorta bedeli veya tazminat almışsa, intifa
taşınırlar ve haklar üzerinde intifa hakkı, kendi şekillerine hakkı bunun üzerinde devam eder.
uygun olarak ayrı ayrı kurulur. Eğer malın maliki harap olan eşyayı yararlanılacak hale
getirmişse, intifa hakkı yeniden kurulur.
Zamanaşımı Yoluyla Bir Taşınmaz Üzerinde İntifa Hakkı Malikin malı yeniden kullanılır hale getirme yükümlülüğü
Bu hak tapu siciline yolsuz tescille kaydedilmiş ise, on yoktur (TMK m. 798).
yıllık zamanaşımı ile veya olağanüstü zamanaşımı ile Örneğin, (A), sigortalı meyve bahçesi üzerinde (B)'ye intifa
kazanılır. hakkı tanımıştır. Meyve bahçesinin yanması üzerine (A),
Mülkiyetin zamanaşımı ile kazanılmasına ilişkin hükümler, yeniden meyve fideleri dikmek zorunda değildir.
intifa hakkının zamanaşımı ile kazanılmasına kıyasen Sigortadan aldığı bedel üzerinde (B)'in intifa hakkı devam
uygulanır. eder.
Mahkeme Kararıyla Bir Taşınmaz Maliki Taşınmazı
Üzerinde bir intifa hakkının kurulması için resmi senedi 4) Cebri İcra
yaptıktan sonra tescil işlemini yaptırmıyorsa, mahkeme İntifa hakkından önce o taşınmaz üzerinde bir rehin tesis
kararıyla tescilin yapılması sağlanır ve mahkemenin kararı edilmiş ise, taşınmaz paraya çevrilirken, alacağın miktarı
yenilik doğuran bir hüküm olduğu için intifa hakkı temin edilemiyorsa, intifa hakkı terkinle sona erer.
tescilden önce doğar ve durumu bilenlere karşı ileri
sürülebilir. Tescil edilmişse, herkese karşı ileri sürülebilir
(TMK m. 795 /3). 5) Ölüm, Süre ve Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi ile İntifa
Hakkının Sona Ermesi
İntifa hakkı, kişinin ölümüyle sona erer.
İntifa Hakkının Sona Ermesi
Tüzel kişilere tanınan intifa hakkı da tüzel kişiliğin sona
İntifa hakkının sona ermesi, mülkiyet hakkının sona
ermesi ile son bulur.
-138-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Ayrıca tüzel kişi lehine tanınan intifa hakkı 100 senenin d)İntifa Konusu Malı Yönetme
geçmesiyle sona erer (TMK 797). e)İntifa Konusu Mal Üzerinde Tasarruf Yetkisi
Bu durumda da intifa hakkı kendiliğinden sona erer. f)Defter Tutma Talebi
Terkinin görevi açıklayıcıdır.

İntifa Konusu Mala Zilyet Olma Yetkisi


6) Mahkeme Kararı İle İntifa Hakkının Sona Ermesi
İntifa konusu maldan yararlanma doğrudan doğruya
İntifa hakkı sahibi, malike karşı terkin borcu altında ise, olacağından, intifa hakkı sahibi malın zilyetliğini elde
fakat terkini talep etmiyorsa, hakim kararı ile terkine etme hakkına sahiptir (MK 803 /I).
gidilir. Terkin açıklayıcı niteliktedir.
İntifa hakkı sahibi zilyet kılınınca, malik, dolaylı asli zilyet,
intifa hakkı sahibi dolaysız feri zilyet durumunda olur.
7) Yasal İntifa Hakkı Kısaca, İntifa hakkının konusu olan şey intifa hakkı
Sebebin sona ermesi ile intifa hakkı sona erer. sahibinin vasıtasız zilyetliğine geçer ve İntifa hakkı sahibi,
eşyayı fiili hakimiyeti altında bulundurur.
İntifa Hakkının Sona Ermesinin Sonuçları
İntifa hakkı sona erince, intifa hakkı sahibi, şeyi hak İntifa Konusu Malı Kullanma Yetkisi
sahibine iade ile yükümlüdür (TMK 799). MK 803 /1'e göre intifa hakkı sahibi malı fiilen kullanabilir.
İntifa hakkı sahibi normal olarak aldığı şeyi aldığı şekliyle Bu kullanma yetkisi, intifa hakkı sahibine malı yok etme
iade zorunluluğundadır. veya zarara uğratma yetkisi vermez, intifa hakkı sahibi
İntifa hakkı sahibi, normal kullanmanın yol açtığı aşınma malı kullanırken onun özünü korumakla yükümlüdür.
ve eskimelerden sorumlu tutulamaz. Kısaca, İntifa hakkı sahibi şeyin özüne zarar vermemek,
Ayrıca normal kullanma dışındaki aşınma ve eskimelerden onu tüketmemek koşuluyla maldan istifade eder.
de ancak kusurlu ise, sorumlu tutulur (TMK 800) .
İntifa hakkı sahibi, zararın kendi kusurundan meydana İntifa Konusu Malın Ürünlerini ve Gelirlerini Elde Etme
gelmediğini ispatlayabilir. Yetkisi
İntifa hakkı sahibi, yararlanması için gerekli olmadığı İntifa konusu malın ürünlerini, Doğal Ürünler ve Hukuki
halde, tükettiği şeyleri tazminle yükümlüdür (TMK 800). Ürünler olarak ikiye ayırmak gerekir.
Örneğin, (A)'nın, (B) lehine intifa hakkı tanıdığı meyve Doğal Ürünler:
bahçesi üzerinde (B), meyve ağaçlarını keserek satamaz. İntifa hakkı sahibi maldan yararlanma yetkisine sahiptir
Eğer intifa hakkı sahibi yükümlü olmadığı halde, eşyaya (TMK 803 /1). Maldan yararlanma, o şeyin doğal
masraf yapmışsa, bunların vekâletsiz iş görme ürünlerini elde etme yetkisini sağlar.
hükümlerine göre tazmin edilmesini isteyebilir (TMK 801). MK 804 / 1'e göre, İntifa hakkı süresince olgunlaşan doğal
Malikin tazminat vermekten kaçınması halinde, intifa ürünler, intifa hakkı sahibinindir.
hakkı sahibi yaptığı eklemeleri, malı eski haline getirmek Örneğin, malik (A), meyve bahçesinin meyveleri
kaydıyla söküp alabilir (TMK 801/ II). olgunlaştıktan sonra intifa hakkını (B)'ye vermişse, (B)
Örneğin, lehine intifa hakkı tanınan (B), intifa hakkı henüz meyveleri toplamadan hırsız (H) bunları
konusu olan yapının, boyasını yaptırmış, çatısını tamir toplamışsa, (B), intifa hakkı ile meyvelerin de mülkiyetini
ettirmişse, vekâletsiz iş görme hükümlerine göre, kazandığından, hırsız meyvelerin mülkiyetini kazanamaz.
masraflarının tazminini talep edebilir. Doğal ürünler asıl şeye bağlı olduğu, başka bir deyişle
koparılmadığı sürece, intifa hakkı konusu malın
İntifa Hakkı Sahibinin Hak ve Yükümlülükleri bütünleyici parçası sayıldığından, asıl şeyin malikinin
mülkiyetindedir. İntifa hakkı sahibi, olgunlaşmış ürünleri
İntifa hakkı, sahibine bazı haklar tanıdığı gibi, bazı
koparıp, elde ettiği andan itibaren ürünlerin maliki olur.
yükümlülükler de yüklemiştir.
İntifa hakkı sahibi, ürünleri koparıp el koyan kimseye karşı
1)İntifa Hakkı Sahibinin Hakları
İstihkak Davası açabilir.
a)İntifa Konusu Mala Zilyet Olma Yetkisi
İntifa hakkının devamı süresi içinde yetişmekte olup da,
b)İntifa Konusu Malı Kullanma Yetkisi hakkın sona ermesinden sonra olgunlaşan ürünler malike
c) İntifa Konusu Malın Ürünlerini ve Gelirlerini Elde aittir.
Etme Yetkisi
-139-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Malik veya intifa hakkı sahibi ekim veya dikim yapmışsa, Deftere intifa konusu mallar açıkça yazılır. Eğer taraflar
olgunlaşan ürünleri toplayan diğer taraftan, yaptığı intifa konusu malları, bunların değerini biçerek deftere
giderler için ürünün değerini aşmamak üzere uygun bir yazdırmışlarsa, bu takdirde aksi kararlaştırılmadıkça, intifa
bedel isteyebilir (TMK 804). hakkı sahibi bu taşınır mallar üzerinde tasarruf yetkisini
Hukuki Ürünler kazanır (MK 819 / II).
İntifa hakkı sahibi hukuki ürünleri de elde etme yetkisine İntifa Hakkı Sahibinin Yükümlülükleri
sahiptir. İntifa Hakkı Sahibinin Yükümlülükleri şunlardır:
Sermaye alacaklarında hukuki ürün faizdir. • Bakım ve Koruma Yükümlülüğü
İntifa konusu eşyadan elde edilen dönemsel edimlere • Giderlerin ve Vergilerin Ödenmesi
örnek olarak da kiraya verilen maldan elde edilen kira • İntifa Konusu Malı Sigorta Ettirme
bedelleri gösterilebilir. 1) Bakım ve Koruma Yükümlülüğü
MK 805 uyarınca, intifa hakkına konu olan sermayenin İntifa hakkı sahibi, intifa konusu malı koruma borcu
faizleri ve diğer dönemsel gelirleri, intifa hakkının altındadır; intifa konusu malın kötüleşmesini önlemek ve
başladığı tarihten sona erdiği tarihe kadar intifa hakkı onu her türlü tehlikeye karşı korumakla yükümlüdür.
sahibine ait olur. Faizin veya diğer gelirlerin muaccel İntifa konusu malın muhafazası ve olağan bakımı intifa
olması gerekmez. hakkı sahibine aittir.
İntifa hakkı sahibi, eşyanın olduğu gibi muhafazası ve
İntifa Konusu Malı Yönetme bakımı için gerekli onarım işlerini yapmaya mecburdur.
İntifa konusu malın yönetimi, münhasıran intifa hakkı Bunların giderlerini intifa hakkı sahibi karşılayacaktır.
sahibine aittir (MK 803 /1. Nelerin olağan bakım olduğu yerel adete göre belirlenir.
İntifa hakkı sahibi bu yetkisinin sınırları içinde istediği Eğer eşyanın korunması için fevkalade masrafların
kararları alabilir, isterse malı bizzat yönetebilir, isterse yapılması gerekiyorsa, intifa hakkı sahibi, durumu malike
yönetimi bir başkasına bırakabilir. bildirir ve yapılmasına izin verilmesini ister.
İntifa hakkı sahibi, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, Malik gerekeni yapmazsa, bunları intifa hakkı sahibi,
intifa hakkının kullanılmasını başkasına devredebilir (TMK malik hesabına kendisi yapabilir.
m. 806). Örneğin, bir binanın üzerinde intifa hakkına sahip olan
İntifa hakkı sahibi için intifa konusu malı yönetmek bir (A), binanın duvarlarında çatlaklar oluştuğunda, malik
yetki olduğu gibi, aynı zamanda bir yükümlülüktür. (B)'yi haberdar etmekle yükümlüdür. (B)'nin binayı tamir
Alacak üzerinde kurulan intifada alacak hakkı sahibi ile etme yükümlülüğü olmadığı için (A), bu tamiratı kendisi
intifa hakkı sahibi alacağı birlikte yönetir (MK 820/ I, II). yapar. Ancak (A), malı iade ederken yaptığı masrafların
ödenmesini (B)'den talep eder.

İntifa Konusu Mal Üzerinde Tasarruf


2) Giderlerin ve Vergilerin Ödenmesi
İntifa konusu malın mülkiyeti malikte kaldığından, intifa
hakkı sahibinin eşya üzerinde tasarruf işlemi yapma MK 813'e göre, «intifa hakkı konusu olan malın olağan
yetkisi yoktur. bakım ve işletme giderleri, güvencesini oluşturduğu
borçların faizleri, vergi ve resimleri, intifa süresince intifa
İntifa hakkı sahibi malın mülkiyetini bir başkasına
hakkı sahibine aittir.»
devredemeyeceği gibi, üzerinde bir sınırlı ayni hak da
kuramaz. MK 813 uyarınca intifa hakkı sahibinin karşılamak
zorunda olduğu giderler şunlardır:
Tüketilebilen eşya üzerinde kurulan gerçek olmayan
intifada eşyanın mülkiyeti intifa hakkı sahibine İntifa konusu malın olağan bakım ve işletme giderleri,
geçtiğinden, intifa hakkı sahibi hak konusu bu eşya İntifa konusu malın yüklü bulunduğu ve güvencesini
üzerinde tasarruf yetkisine de sahiptir. oluşturduğu (irat senedi veya taşınmaz yükü gibi)
Defter Tutma Talebi borçların faizleri,
MK 811 uyarınca malik veya intifa hakkı sahibi, intifa Kamu hukukundan kaynaklanan vergi ve resim gibi
hakkının başlangıcında ve devamı sırasında hakkın konusu yükümlülükler (emlak vergisi, arazi vergisi vs.)
olan malların noterlikçe resmen defterinin tutulmasını
isteyebilir. Defter tutmanın faydası, intifa konusu malların 3)İntifa Konusu Malı Sigorta Ettirme Yükümlülüğü:
iadesinde ortaya çıkar.
MK 815/I uyarınca, «yerel adetlere göre, iyi bir yönetimin
-140-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
gereği olduğu takdirde, intifa hakkı sahibi, malikin lehine evrak ise, malik tehlikeyi ispat zorunda olmadan, güvence
malı yangına ve diğer tehlikelere karşı sigorta ettirmekle verilmesini isteyebilir (MK 808 / II).
yükümlüdür.»
Bu durumda veya intifa hakkı sigortalı bir mal üzerine 4) İntifa Konusu Eşyanın Zilyetliğinin İntifa Hakkı
kurulmuş olduğu takdirde, intifa hakkı sahibi intifa Sahibinden Alınmasını Talep Yetkisi
süresince sigorta primlerini ödemekle yükümlüdür.
MK 810 'a göre, malik iki halde hakimden intifa hakkı
İntifa hakkı sahibi bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, sahibinin intifa konusu mal üzerindeki zilyetliğinin sona
malikin bu yüzden uğrayacağı zararları tazmin etmekle erdirilmesini isteyebilir.
yükümlü olur.
İntifa hakkı sahibi kendisine tanınan uygun süre içinde MK
İntifa konusu mal zarara uğrar ve sigorta tazminatının 808 uyarınca istenilen güvenceyi vermez veya malikin
ödenmesi gerekirse, intifa hakkı doğrudan doğruya itirazına rağmen intifa konusu malı hukuka aykırı
sigorta tazminatı üzerine geçer (MK 798 / II). kullanmaya devam ederse, sulh hakimi yeni bir karara
kadar intifa hakkı sahibinin zilyetliğini kaldırarak hakkın
Malikin Hakları konusu olan malı atayacağı bir kayyıma verir.
Malikin Hakları şunlardır:
 İntifa Konusu Üzerinde Tasarruf Yetkisi 5) Resmi Defter Tutulmasını Talep Yetkisi
 Gözetme ve Denetleme Yetkisi İntifa hakkı sahibi gibi, malik de MK 811 uyarınca gerek
 Güvence (Teminat) İsteme Yetkisi intifa süresinin başlangıcında, gerek intifa devam ederken
 İntifa Konusu Eşyanın Zilyetliğinin İntifa Hakkı intifa konusu eşyanın noterlikçe resmi defterinin
Sahibinden Alınmasını Talep Yetkisi tutulmasını talep edebilir.
 Resmi Defter Tutulmasını Talep Yetkisi
 Yönetime Katılma Yetkisi 6) Yönetime Katılma Yetkisi
Alacak üzerinde intifada alacak hakkı sahibinin alacağın
1) İntifa Konusu Üzerinde Tasarruf Yetkisi yönetimine katılma yetkisi vardır (MK 820).
İntifa konusu üzerinde tasarruf yetkisi malike aittir.
Malik intifa konusu eşyanın mülkiyetini devredebilir, Malikin Yükümlülükleri
üzerinde rehin hakkı kurabilir. Malikin Yükümlülükleri iki grupta toplanabilir:
Ancak bu tasarruf işlemleri intifa hakkı sahibinin haklarını 1)Büyük Onarımların Giderlerinin Karşılanması
ihlal edemez. 2)Diğer Giderler

2) Gözetme ve Denetleme Yetkisi


Büyük Onarım Giderlerinin Karşılanması
İntifa hakkı sahibi intifa konusu malı yönetirken, iyi bir Olağan bakım ve koruma önlemleri dışında kalan önemli
yönetimin gerektirdiği özenle davranmak zorundadır (MK işlerin görülmesi ve önlemlerin alınması için yapılan
803 / II).
giderler malike aittir.
Malik, intifa konusu malın hukuka aykırı veya eşyanın Bu konuda MK 812 / II ve III hükümleri uygulanır.
niteliğine uygun olmayan bir şekilde kullanılmasına itiraz
ederek buna engel olabilir.
Diğer Giderler
3) Güvence (Teminat) İsteme Yetkisi Eşyanın olağan bakım giderleri, işletme giderleri, eşyaya
yüklenen sermaye borcunun faizleri, eşyanın geliriyle
Malik haklarının tehlikeye düştüğünü ispat ederse, intifa karşılanan vergi borcu gibi intifa hakkı sahibinin ödemekle
hakkı sahibinden güvence verilmesini isteyebilir (MK 808 yükümlü olduğu giderler dışında kalan diğer bütün
/ 1). giderler malike aittir.
Malikin itirazına rağmen, intifa hakkı sahibinin malı
hukuka aykırı şekilde kullanmayı sürdürmesi durumunda,
malikin haklarının tehlikeye düştüğü kabul edilir. Bunun Alacak Üzerinde İntifa Hakkının Özellikleri
için objektif olarak tehlikenin varlığı yeterlidir; intifa hakkı 1)Alacağı üzerinde bir başkası lehine intifa hakkı kuran kişi
sahibinin kusurlu olması gerekmez. alacaklı sıfatını muhafaza eder. Alacağın getirisi ise, intifa
İntifa hakkının konusu tüketime tabi bir şey veya kıymetli hakkı sahibine ait olur (MK 805, 820 / I).
-141-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
2)Alacağın yönetimi, alacaklıya ve intifa hakkı sahibine devredilemeyen, mirasçılara geçmeyen bir İrtifak Hakkıdır
aittir. Fakat taraflar anlaşarak yönetimi içlerinden birine (MK823/I, II).
bırakabilirler. Oturma Hakkı, bir Taşınmaz, Tapu Kütüğüne Bağımsız ve
Alacak tehlikeye düşerse, alacaklı ve intifa hakkı Sürekli Hak olarak kaydedilmiş Üst Hakkı veya Kat
sahibinden her biri, diğerinden iyi bir yönetimin Mülkiyetine konu Bağımsız Bölüm (KMK18/II) üzerinde
gerektirdiği önlemleri almaya katılmasını isteyebilir (MK kurulur.
820 / III). Oturma Hakkı, devredilememesi ve mirasçılara
MK 821 / I uyarınca borçlu, borcunu kural olarak alacaklı geçememesi bakımından İntifa Hakkına benzemektedir.
ile intifa hakkı sahibine birlikte ödemek zorundadır; bu Hatta bazı yazarlar Oturma hakkının daraltılmış bir İntifa
mümkün değilse, hakimin belirleyeceği yere tevdi Hakkı niteliğinde olduğunu belirtmektedir.
etmelidir.
Bu bağlamda, İntifa Hakkı ile ilgili konan hükümler
3)MK 820 / II gereğince ödeme isteminin alacaklı ve intifa Oturma Hakkına da uygulanır (TMK 823).
hakkı sahibi tarafından birlikte yapılması gerekir. Aynı
MK 823 / III'e göre, kanunda aksine hüküm yoksa, İntifa
şekilde, alacağın varlığına etkili olan diğer tasarruf
Hakkına ilişkin hükümler niteliğiyle bağdaştığı ölçüde
işlemleri (örneğin borcun ibrası, takas), kıymetli evrak
Oturma Hakkına da uygulanır.
üzerindeki tasarruflar alacaklı ile intifa hakkı sahibi
tarafından birlikte yapılmalıdır. Oturma Hakkının Kapsamı, bir Bina üzerinde
kurulabilecek İntifa Hakkından farklıdır.
4)İntifa hakkı sahibi, MK 822 / I'e göre, intifanın
başlangıcını izleyen ilk üç ay içinde intifa hakkı konusu İntifa Hakkı, Binadan tam yararlanma yetkisi
alacağın ve kıymetli evrakın kendisine devrini isteyebilir; sağlamaktadır.
bu durumda, intifa hakkının sona ermesinde, alacağın ve Oysa Oturma Hakkı, sadece Binanın tamamında veya bir
kıymetli evrakın devri zamanındaki değerini ödeme borcu kısmında Oturma Yetkisi sağlar.
altına girer (MK 822 / II). Oturma Hakkı sahibine, konusu olan bir Binadan sadece
5)Alacak üzerinde intifaya alacağın devrine ilişkin sınırlı bir şekilde yararlanma, daha açık bir deyişle Oturma
hükümler kıyasen uygulanır. İntifa hakkı, sadece Hakkı verir.
devredilebilir alacaklar üzerinde kurulabilir. Bu Oturma Hakkının İntifa Hakkında olduğu gibi,
Alacak üzerinde intifa hakkı kurulabilmesi için, alacağın başkasına devri mümkün değildir (TMK m. 823).
intifa amacıyla hak sahibine devredilmesi gerekir (MK 795 Oturma Hakkı kişisel ihtiyaçların karşılanmasına
/ 1, BK 183- 184). yöneliktir.
Bu bağlamda, İntifa Hakkından farklı olarak, bu hakkın
OTURMA (SÜKNA) HAKKI kullanılmasının dahi bir başkasına bırakılması mümkün
Oturma Hakkı, hak sahibine, bir Binanın tamamında veya değildir. (MK 824)
bir kısmında tek başına veya Malikle birlikte Oturma İntifa Hakkının kullanılmasının başkasına devredilmesi
Yetkisi veren ayni haktır. MK 823 /1'de ise, kanuni tanımı olanağını veren MK 806/1 Oturma Hakkında uygulanmaz.
da yapılmıştır. Bu nedenle, Oturma Hakkı sahibi binanın kullanmadığı
Amacı, hak sahibinin barınma şeklinde kendisini gösteren kısımlarını kiraya veremez.
kişisel bir ihtiyacını karşılamaktır. Ancak Oturma Hakkı sahibi, hakkın şahsına özgülendiği
Sadece belirli bir Gerçek Kişi lehine kurulabilir. Tüzel açıkça belirtilmedikçe, ailesi ve ev halkı ile birlikte
Kişiler için kurulamaz. oturabilir (MK 824 / III).
El değiştirmesi mümkün olmadığı gibi, miras yoluyla da Oturma Hakkı bir Binanın, yalnız bir kısmı üzerinde ise,
geçmez (MK 823/ II). Oturma Hakkı sahibi, Binanın müşterek kullanmaya
İntifa Hakkından farklı olarak, kullanılması dahi mahsus yerlerinden de yararlanabilir.
başkalarına devredilemez . Oturma Hakkı, sadece Binada Oturma Yetkisi verir.
Taşınmaz lehine İrtifak Hakkı olarak kurulması da Ancak bahçeden yararlanma gibi bazı ikinci derecedeki
mümkün değildir. yararların, Oturma Hakkına tali olarak bağlanabilmesi
olanağı kabul edilmektedir.
Oturma Hakkı Kavramı Oturma Hakkı, hak sahibine sadece Oturma Yetkisi
verdiğinden, bir Binanın İşyeri olarak kullanılması
Oturma Hakkı, hak sahibine, bir binanın tümünden veya
konusunda bir Oturma Hakkı kurulamaz.
bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi veren,
-142-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Oturma Hakkı kişiye çok sıkı bağlı ve hak sahibinin kişisel İntifa Hakkının kazanılmasını ve sona ermesini düzenleyen
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan, sadece hükümler uygulanacaktır.
Gerçek Kişiler yararına kurulabilir. Tescil, genellikle Oturma Hakkı kurma borcu doğuran bir
Oturma Hakkının sadece şahsen kullanılması gerektiği sözleşmeye dayanır.
için, bu hakkın Tüzel Kişi lehine tanınması mümkün İvazlı veya ivazsız olabilen bu sözleşme resmi şekle
değildir. tabidir.
Sözleşmeyi Tapu Müdürü veya onun yetkilendireceği
Oturma Yetkisinin Kapsamı Tapu Görevlisi düzenleyecektir (Tapu K. 26/1).
Oturma Hakkı, bir Binadan veya Binanın bir bölümünden, Ayni Hak sadece malikin tescil istemi üzerine Tapu
sadece oturmak suretiyle yararlanma yetkisi sağlar. Kütüğüne yapılan tescille doğacaktır.
Ancak bu yararlanma çeşitli şekillerde olabilir.
Birinci şekilde, Oturma Hakkı sahibine Binanın Oturma Hakkının Hükümleri
tamamında veya oturmaya elverişli bir kısmında bağımsız Oturma Hakkının kapsamı, hakkın kurulmasına ilişkin
ve münhasır olarak veya malik ile birlikte Oturma Yetkisi hukuki işlemde (Oturma Hakkı kurma borcu doğuran
tanınabilir. sözleşmede) yeterince belirlenmiş olmalıdır.
İkinci şekilde, Oturma Hakkı sahibi Binanın belli Aksi halde, MK 824 uygulanacaktır.
yerlerinde bağımsız ve münhasır olarak, mutfak, banyo
MK 824/I' e göre Oturma Hakkının kapsamı, genel olarak
gibi ortak yerlerinde ise malik ile birlikte kullanma
hak sahibinin kişisel ihtiyaçlarına göre belirlenir.
yetkisine sahip kılınabilir.
Oturma Hakkının sadece hak sahibine özgülendiği açıkça
Bazı yazarlarca (Akipek, III, s. 117- 118) yapılan bir ayırıma
belirtilmedikçe, hak sahibi, Bina veya onun bir
göre, Oturma hakkının, hakkın kullanılış biçimine göre, üç
bölümünde ailesi ve ev halkı ile birlikte Oturma Yetkisine
çeşidi vardır.
sahiptir (MK 824 / II).
Bunlar şöyle sıralanabilir:
«Aile ve ev halkı» kavramlarına kimlerin girdiği nasıl
 «Bağımsız (müstakil) Oturma Hakkı», belirlenir?
 «Müşterek Oturma Hakkı» Hal ve şartlara göre hak sahibi ile birlikte yaşaması mutat
 «Karışık Oturma Hakkı» . sayılan kimselerin bu kavramın kapsamına girdiği kabul
Bağımsız Oturma Hakkı, sahibine, bir binanın tamamı edilmelidir.
veya bağımsız olarak kullanılmaya elverişli bir bölümünde Hak sahibinin eşi, çocukları, anne ve babası yerel âdete
tek başına oturma yetkisi verir. göre birlikte yaşaması uygun hısımlar ile yardımcılar, aile
Bu olasılıkta, oturma hakkı sahibi, aksi yönde anlaşma ve ev halkı kavramlarının kapsamında sayılmalıdır.
yapılmamışsa, ailesiyle birlikte de oturabilir (MK 824/ II). Binanın bir bölümü üzerinde Oturma Hakkına sahip olan
Müşterek Oturma Hakkı, sahibine, malikle veya üçüncü kimse, ortaklaşa kullanılmaya özgülenen yerlerden de
kişiyle birlikte oturma yetkisi verir. yararlanabilir (MK 824/III).
O, mutfak, çamaşırhane ve merdiven gibi yerleri onlarla Ortaklaşa yararlanılabilecek yerlere, asansör, genel
beraber kullanır (MK 824 / III). çamaşırlık, genel otopark örnek olarak gösterilebilir.
Karışık Oturma Hakkında ise, hak sahibi, binanın bir Oturma Hakkı sahibi, bir Binanın veya bir bölümünün
bölümünü bağımsız olarak, bir bölümünü ise, malik veya tamamında bağımsız ve münhasır Oturma Yetkisine
üçüncü kişi ile birlikte kullanma yetkisine sahiptir. sahipse, Bina veya bölümün muhafazası ve Olağan Bakımı
Oturma hakkının bu şekilde yapılan üçlü sınıflandırması, için gerekli Onarım ve Yenileme Giderleri ona aittir (MK
özellikle masrafların ödenmesi bakımından önem taşır 825 /1).
(MK m. 825). Oturma Hakkı sahibi, Binayı veya onun bir bölümünü
malik ile birlikte kullanıyorsa, Olağan Bakım Giderlerini
Oturma Hakkının Kazanılması ve Sona Ermesi ödemekle yükümlü olmadığı gibi, Onarım Giderlerini de
ödemekle yükümlü değildir.
Medeni Kanunda Oturma Hakkının kazanılmasıyla ve sona
ermesiyle ilgili bir düzenleme yoktur. Bu giderler, tamamen malike ait olur (MK 825 / II).
MK 823 / III' deki, «kanunda aksine bir hüküm
bulunmadıkça, intifa hakkına ilişkin hükümler oturma El Değiştirebilen (Düzensiz) Kişiye Bağlı İrtifaklar
hakkına da uygulanır» hükmü dolayısıyla, bu konuda İntifa ve Oturma Hakkı dışındaki İrtifak Haklarının eşyaya
-143-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bağlı olarak veya belirli bir kişi lehine Kişisel İrtifak olarak sonra yine kurulma şekillerine uyularak her zaman en
kurulması mümkündür. çok 100 yıllık yeni bir süre için uzatılabilir.
Medeni Kanunumuz, İntifa ve Oturma Hakkı dışındaki Ancak böyle bir Uzatma Anlaşması yapılmasına ilişkin
Kişisel İrtifakları, tarafların, ister el değiştiremez şekilde önceden yapılan taahhütler geçersizdir (MK 836/ II).
kişiye bağlı olarak, isterse el değiştirebilir şekilde kişiden Bağımsız olarak kurulan Üst Hakkı en az otuz yıllık bir süre
ayrılabilen irtifaklar olarak kurabilmeleri imkânını için kurulmuşsa, sürekli nitelikte kabul edilerek, Tapu
öngörmüştür. Kütüğünün ayrı bir sayfasına Taşınmaz olarak
Böylece Düzensiz Kişisel İrtifaklar, zorunlu olarak kişiye kaydedilebilir (MK 826/ III).
ayrılmaz şekilde bağlı olması gerekmeyen, fakat tarafların
iradesine göre kişiye bağlı olarak veya olmayarak
Üst Hakkının Kazanılması
kurulabilen irtifaklardır.
Üst Hakkının kazanılması Kanunda özel olarak
İrtifakın devredilebilir olarak kurulup kurulmadığının
düzenlenmemiştir.
taraflarca açıklanmadığı haller için kanun aşağıdaki
karineleri koymuştur: Bu konuda Taşınmaz Lehine (Eşyaya Bağlı) İrtifakların
kurulmasına ilişkin hükümler uyarınca (MK 780'i kıyasen
Üst (İnşaat) Hakkı ve Kaynak Hakkı belirli bir kişi lehine
uygulayarak) Üst Hakkının kazanılmasına Taşınmaz
kurulmuşsa, bu irtifaklar devredilebilir ve mirasçılara
Mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin
geçer. Taraflar aksini kararlaştırabilirler.
uygulanacağı kabul edilmektedir.
Üst (İnşaat) Hakkı ve Kaynak Hakkı dışında kalan Diğer
Üst Hakkının kurulmasına ilişkin İrtifak Sözleşmesi resmi
Kişisel İrtifaklar başkasına devredilemez ve mirasçıya
şekle bağlıdır (MK 827).
geçmezler. Fakat taraflar aksini kararlaştırabilir.
Resmi Şekil, Tapu Müdürü veya onun yetkilendirdiği Tapu
Sicil Görevlisi tarafından gerçekleştirilir (Tapu K. 26/1).
Üst Hakkı (İnşaat Hakkı) Kavramı
Üst Hakkı, bir kişiye başkasına ait Arazinin altında veya
Üst Hakkının Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçları
üstünde bir yapı yaparak veya mevcut bir yapıyı muhafaza
ederek ona malik olma yetkisi veren bir İrtifak Hakkıdır MK 828 - 830'da, Üst Hakkının süresinin dolmasıyla sona
(MK 726/1, 826 /1). ermesine bağlı sonuçlar düzenlenmiştir.
Üst Hakkını kuran Taşınmaz Malikinin Arazi üzerinde Fakat bu hükümlerde Üst Hakkının sona erme sebepleri
mülkiyet hakkı devam eder. özel olarak düzenlenmemiştir.
Malik, Araziyi satabilir, rehin edebilir veya mülkiyetini bir Genel olarak Taşınmaz Lehine (Eşyaya Bağlı) İrtifak
başkasına devredebilir. Haklarının sona erme sebepleri, kıyasen Üst Hakkının
sona ermesine de uygulanır.
Arazi Sahibinin yükümlülüğü, irtifakı kuran resmi senette
yer alan hükümlere uygun olarak, Üst Hakkı Sahibinin Üst Hakkı, kararlaştırılan sürenin dolmasıyla kendiliğinden
yapı yapmasına veya yaptığı yapıyı muhafaza etmesine sona erer.
katlanmaktır. Mirasçıya geçemeyen Üst Hakkı da sahibinin ölümüyle
sona erer.
Üst Hakkının Çeşitleri Üst Hakkının Sona Ermesinin sonuçları şunlardır:
Üst Hakkı belirli bir Gerçek veya Tüzel Kişi lehine 1)Yapı Üzerindeki Mülkiyet Hakkının Yüklü Taşınmaz
kurulabileceği gibi, Eşyaya Bağlı İrtifak olarak da Malikine Geçmesi
kurulabilir. 2)Tapu Kütüğü Sayfasının Kapatılması
Belirli bir kişi lehine kurulmuş olan Üst Hakkının 3)Yapı Karşılığında Ödenecek Bedel
devredilemeyeceği veya mirasçılara geçemeyeceği
taraflarca kararlaştırılmamışsa, Üst Hakkı devredilebilir ve Yapı Üzerindeki Mülkiyet Hakkının Yüklü Taşınmaz
mirasçılara geçebilir (MK 826/ II). Malikine Geçmesi
Başkalarına devredilebilen ve mirasçılara geçebilen Üst Üst Hakkının sona ermesi üzerine MK 726'nın koyduğu
Hakkı bağımsız bir İrtifak Hakkıdır. istisna ortadan kalkmıştır.
Üst Hakkı bağımsız bir İrtifak Hakkı olarak yüz yıldan fazla Bu bağlamda, Bütünleyici Parça Kurallarına göre, Üst
bir süre için kurulamaz (MK 836/ 1). Hakkının konusu olan Yapı, Arazinin Bütünleyici Parçası
Kurulmuş bir Üst Hakkı, süresinin dörtte üçü dolduktan olarak Arazi Malikinin mülkiyetine tabi olur (MK 828 /1).

-144-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Üst Hakkının Süresinden Önce Arazi Malikine Devri
Tapu Kütüğü Sayfasının Kapatılması Üst Hakkını kuran İrtifak Sözleşmesinde, Arazi Malikine,
Üst Hakkı bağımsız ve sürekli olarak kurulduğu için Tapu özellikle Üst Hakkı Sahibinin yükümlülüklerine aykırı
Kütüğünde ayrı bir sayfaya kaydedilmiş ise, MK 828 / II' ye davranması halinde, Üst Hakkını süresinden önce sona
göre Üst Hakkı sona erince, Tapu Kütüğünün o sayfası da erdirme yetkisi tanınabilir.
kapatılır. Fakat böyle bir anlaşma olmasa dahi, MK 831, Üst Hakkı
Tapu Kütüğünde ayrı bir sayfaya Taşınmaz olarak Sahibinin yetkilerinin sınırını ağır bir şekilde aşması veya
kaydedilen Üst Hakkı üzerindeki mevcut rehin hakları ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde
diğer bütün haklar, kısıtlamalar ve yükümlülükler de, aykırı davranması halinde, Arazi Malikine, Üst Hakkının
sayfanın kapatılmasıyla birlikte sona erer. ona bağlı bütün hak ve yükümlülükleriyle birlikte
süresinden önce kendisine devrini isteme hakkı
Ancak, Üst Hakkı sahibine ödenecek bedele ilişkin
tanımaktadır.
hükümler saklı tutulmuştur (MK 828 / II).
Hangi hallerde Üst Hakkı Sahibinin yetkilerinin sınırını ağır
bir şekilde aşmış veya sözleşmeden doğan
Yapı Karşılığında Ödenecek Bedel yükümlülüklerini önemli bir şekilde ihlal etmiş olduğunu
Üst Hakkının sona ermesi üzerine, Arazi Malikinin Üst hâkim takdir (MK4) eder.
Hakkı sahibine yapı için bir bedel ödeme yükümlülüğü Hâkimin bu yetkisini kullanırken dikkate alacağı ölçüt, Üst
yoktur. Hakkı Sahibinin yetkilerinin sınırını ağır bir şekilde aşmış
Ancak taraflar, bunun aksini kararlaştırarak uygun bir veya sözleşmeden doğan yükümlülüklerini önemli bir
bedel ödenmesi üzerinde anlaşıp bunun miktarını veya şekilde ihlal etmiş olmasının, sözleşme ilişkisinin
hesaplanış biçimini belirleyebilirler (MK 829 /1). sürdürülmesini yüklü taşınmaz maliki açısından çekilmez
MK 830'a göre, Taşınmaz Malikine kalan yapılar için Üst kılacak, yani ondan sözleşme ilişkisini sürdürmesini
Hakkı sahibine ödenmesi kararlaştırılan bedelin miktarı, beklemeyi Dürüstlük Kuralına aykırı kılacak bir özellik
hesaplanış biçimi, bu bedel borcunun kaldırılmasına ve taşıyıp taşımadığıdır.
Arazinin ilk haline getirilmesine ilişkin anlaşmalar Üst MK 831'in uygulanmasına sebep olabilecek haller:
Hakkının kurulmasına ilişkin Resmi Senette yer almalı ya Üst Hakkı sahibinin, sözleşmede kararlaştırılanın aksine
da sonradan yapılmışsa, yine resmi şekilde yapılıp ilk konut yerine İş hanı veya sosyal konut yerine lüks
resmi senet ile - onun eki şeklinde- birleştirilmelidir. apartman yapmış olması,
Yine MK 830'a göre, bedele ilişkin sözleşme Tapu Yapının bir sınai işletme olarak kullanılması şart koşulmuş
Kütüğüne şerh verilebilir. olmasına rağmen, otel olarak kullanılıyor olması;
Şerh, bedel alacağının, malikin cüz'i haleflerine karşı ileri Sözleşmede belirtilen inşaat tekniğine, belirlenen kat
sürülebilmesini sağlar. sayısına uyulamamış ya da Yapıya sözleşmeyle tahsis
Üst Hakkı üzerinde üçüncü kişiler lehine kurulmuş rehin edilen alanın sınırlarının aşılmış olması,
hakları varsa, Arazi Maliki tarafından Üst Hakkı sahibine Yapının bakımının önemli bir şekilde ihlal edilmesi.
ödenmesi kararlaştırılan bedel, rehinli alacaklıların henüz
MK 832/1, Yüklü Taşınmaz Malikinin Üst Hakkının
ödenmemiş alacağının güvencesini oluşturur ve bunların
kendisine devrini isteme hakkını mülkiyetine geçecek
rızaları olmaksızın Üst Hakkı sahibine ödenemez (MK
Yapılar için «uygun bir bedel» ödeme şartına bağlamış
829/1).
gibi gözükmektedir.
Bu bedel, Arazi Maliki tarafından ödenmediği veya
Fakat, bu hükmün MK 832/II' deki «üst hakkının malike
güvence altına alınmadığı takdirde, Üst Hakkı sahibine
devri, bedelin ödenmesine veya güvence altına alınmış
veya rehinli alacaklılara, bedelin teminatını teşkil etmek
olmasına bağlıdır» hükmüyle birlikte ele alınarak
üzere, terkin edilen Üst Hakkı yerine, aynı derecede ve
yorumlanması gereklidir.
sırada tescile tabi bir Kanuni İpotek Hakkı tanınmıştır (MK
829 / II). Bu bağlamda, devir borcunun doğumunun değil, ifasının
talep edilebilmesinin uygun bir bedelin ödenmesi
Bu İpotek, Üst Hakkının sona ermesinden başlayarak üç
koşuluna bağlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
ay içinde - Üst Hakkı Sahibinin veya Rehinli Alacaklıların
istemi üzerine- tescil edilmelidir (MK 829 / III). Üst hakkı Sahibine ödenecek uygun bedelin miktarı,
uyuşmazlık halinde hâkim tarafından belirlenecektir.
Bu süre, Hak Düşürücü Süredir.
Hâkim hükmünde Yapının objektif değerini esas alacaktır.
Tescilin işlevi ise kurucudur.
Diğer taraftan hâkim, Üst hakkı Sahibinin kusurlu
-145-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
davranışını bedelden indirim sebebi olarak kabul edebilir veya Taşınmazı edinen kişiler için bağlayıcı olacaktır.
(MK 832 /1). Örneğin, İrtifak Sözleşmesine göre Üst Hakkı Sahibinin bir
Şartlar gerçekleşince, Taşınmaz Maliki, Üst Hakkı otel inşaa etmesi kararlaştırılmışsa, ne Üst Hakkı Sahibinin
Sahibinden Üst Hakkının kendisine geçmesi için gerekli kendisi, ne de külli ve cüz'i halefleri, otel yerine konut
Tasarruf İşlemini yapmasını isteyecektir. olarak kullanılan bir Yapı yapabileceklerdir.
• Hakkın devredilmesiyle, Malik lehine İrtifak Hakkı Resmi Senette herkes için bağlayıcı olan, ayni etkili
söz konusu olacaktır. hususlar, MK 827'de belirtilenlerle sınırlıdır.
• Bu hükümler, Üst Hakkı Sahibinin Bunların dışında Resmi Senette yer alan diğer hükümler
yükümlülüklerine aykırı davranması halinde sözleşmede için ayni etki kabul edilemez.
malik lehine saklı tutulan Üst Hakkını süresinden önce Örneğin, Yapının bakımı, işletilmesi, kiraya verilmesi gibi
sona erdirme veya devrini isteme yetkisinin kullanıldığı konulara ilişkin anlaşmalar, sadece tarafları ve külli
durumlarda da uygulanacaktır (MK 833). halefleri bağlar; cüz'i haleflere etkili olmaz.
Taraflar arasında sadece borç ilişkisi doğuran konuların
Üst Hakkının Hükümleri cüz'i halefleri bağlaması için, bu borçların BK 196 vd.
Üst Hakkı, Yüklü Taşınmaz üzerinde hak sahibine, Diğer hükümlerine uyularak üstlenilmesi gerekir.
İrtifak Hakları gibi, sınırlı bir hakimiyet sağlamaktadır. İrtifak Sözleşmesinde, taraflar Üst Hakkının ivazlı veya
Üst Hakkı Sahibi, Yüklü Taşınmazdan dilediği gibi ivazsız kurulacağı konusunda anlaşmış olabilirler.
yararlanamaz; o sadece bir Yapı yapmak ya da önceden Eğer bir ivaz kararlaştırılmışsa, bu Üst hakkı Sahibinin
mevcut olan bir Yapıyı muhafaza etmek suretiyle Yüklü kişisel borcu olur.
Taşınmazdan yararlanabilir. Taraflar irat biçiminde ödenecek bir ivaz belirlemişlerse,
Üst Hakkı Sahibi, hakkın konusu olan Yapı üzerinde Arazi Maliki Tapu Kütüğünde Taşınmaz olarak kayıtlı Üst
mülkiyet hakkına sahip olur (MK 726). Hakkı üzerinde bu irat alacağının azami üç yıllık miktarıyla
Ancak, bu mülkiyetin onu sağlayan Üst Hakkından ayrı ve sınırlı olarak bir İpotek kurulmasını o tarihte Üst Hakkı
bağımsız bir varlığı yoktur. Sahibi olan kimseden talep edebilecektir. (MK 834/I).
Üst Hakkı üzerinde yapılan Tasarruf İşlemleri, Yapı İrat her yıl için eşit edimler biçiminde belirlenmemiş ise,
üzerindeki mülkiyet hakkını da kapsar. Kanuni İpoteğin tescili, iradın eşit olarak dağıtılmasında
üç yıla düşecek miktarı için yapılabilecektir (MK 834/II).
Bu Mülkiyet Hakkının herhangi bir Tasarruf İşlemine konu
olabilmesi için, o işlemin Üst Hakkı üzerinde yapılması Arazi Maliki, Üst Hakkının süresi içerisinde İpotek
gerekir. Hakkının tescilini her zaman isteyebilir.
Yapı üzerindeki Mülkiyet Hakkının niteliği, Taşınır İcra yoluyla satışta, bu İpotek terkin olunmayacaktır (MK
Mülkiyeti mi, yoksa Taşınmaz Mülkiyeti mi olduğu 835 /1).
tartışmalıdır. Yapı Alacaklıları İpoteğinin kurulmasına ilişkin hükümler
Bununla birlikte, Taşınmaz Mülkiyetinin Kısıtlamalarına kıyas yoluyla burada da uygulanacaktır (MK 835 / II).
ilişkin hükümler, Sınırlı Ayni Hak Sahiplerinin bu haklarının
konusunu oluşturan Taşınmazlar üzerindeki hâkimiyetleri Kaynak Hakkı (Kavram)
bakımından da geçerlidir.
Kaynak Hakkı, bir kişiye başkasının Arazisindeki kaynağın
Bu bağlamda, söz konusu hükümler Üst Hakkında da, sularını alma ve kendi Arazisine akıtma yetkisi sağlayan
Yüklü Taşınmazda henüz bir Yapı inşa edilmiş olsun bir İrtifak Hakkıdır (MK 837).
olmasın kıyasen uygulama alanı bulacaktır.
Kaynak Hakkının sağladığı yetki kanunla belirlenmiştir.
Üst Hakkı bağımsız ve sürekli hak olarak Tapu Kütüğünün
Bu bağlamda, «hak sahibi tarafından suyun alınması ve
ayrı bir sayfasına kaydedilmişse, artık Taşınmaz gibi işlem
kendi arazisine akıtılması» dışında bir yetkiyi sağlamak
görür (MK 826/ III).
amacıyla kurulacak İrtifak Hakkı, Kaynak İrtifakı değildir.
MK 827'ye göre, « üst hakkının içerik ve kapsamıyla ilgili
Örneğin, «hak sahibine ait hayvanların su ihtiyaçlarının
olarak resmi senette yer alan, özellikle yapının
giderilmesi» için Kaynaktan yararlanma yetkisi sağlayan
konumuna, şekline, niteliğine, boyutlarına, özgülenme
İrtifak Hakkı, Kaynak İrtifakı değildir; bu İrtifak Hakkı
amacına ve üzerinde yapı bulunmayan alandan
eşyaya bağlı ise MK 779 ve devamındaki hükümlere,
faydalanmaya ilişkin sözleşme kayıtları herkes için
kişiye bağlı ise MK 838'e tabidir.
bağlayıcıdır.»
Kaynak Hakkının eşyaya bağlı veya kişiye bağlı irtifak
Böylece, Resmi Senette yer alan hükümler, Üst Hakkını
-146-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
olarak kurulması mümkündür. Kaynak Hakkından başka bir Düzensiz Kişiye Bağlı İrtifak
Kişiye bağlı İrtifak Hakkı, aksi kararlaştırılmadıkça, tipine daha yer vermiştir.
devredilebilir ve mirasçıya geçer. Bu İrtifak tipinde hakkın içeriği, Eşyaya Bağlı İrtifaklar ile
Devredilebilen ve mirasçıya geçebilen, yani bağımsız aynıdır.
kaynak hakkı en az otuz yıl için kurulmuş olduğu hallerde Gerçekten Eşyaya Bağlı İrtifaka konu olabilen her yük, MK
Taşınmaz olarak Tapu Kütüğünün ayrı bir sayfasına 838'e göre kurulan Kişiye Bağlı İrtifakın da konusu olabilir.
kaydedilebilir (MK 837/ III). MK 838 / 1'de söz konusu İrtifakların sağladığı Yararlanma
Yetkisine örnek olarak, atış eğitimi veya spor alanı ya da
Kaynak Hakkının Kazanılması ve Sona Ermesi geçit olarak kullanma yetkisi gösterilmiştir.
Medeni Kanunda, Üst Hakkında olduğu gibi, Kaynak Bunlardan başka, bir Taşınmazın kumundan, toprağından,
Hakkının kazanılmasına ilişkin olarak da bir düzenleme taşından her yıl belli bir miktar almak ya da o Taşınmazı
yoktur. plaj veya otopark olarak kullanmak gibi yetkiler
sağlanmak suretiyle de MK 838 anlamında Kişiye Bağlı bir
Bu bağlamda, Eşyaya Bağlı İrtifakların kazanılmasına
İrtifak Hakkı kurulabilir.
ilişkin hükümler (MK 780 / II' deki yollama) uyarınca,
Taşınmaz Mülkiyetinin kazanılmasını düzenleyen Yine, Yüklü Taşınmazda belli bir ekonomik faaliyetin
hükümler kıyasen Kaynak Hakkının kazanılmasında da yapılmaması da MK 838'e göre, kurulan Kişiye Bağlı bir
uygulanacaktır. İrtifak Hakkının konusunu oluşturabilir.
Kaynak Hakkının sona ermesi de Medeni Kanun'da özel MK 838'e göre kurulan İrtifak Hakları, aksi kararlaştırılmış
olarak düzenlenmemiştir. olmadıkça devredilemez ve mirasçılara geçmez (MK 838 /
II).
Eşyaya Bağlı İrtifakları sona erdiren sebepler, Kaynak
Hakkının da sona ermesine sebep olur. Bu bağlamda, Kişiye Bağlı bu İrtifaklar münhasıran kişiye
bağlı olarak kurulabilen İntifa ve Oturma Hakkından
Kaynak Hakkı için bir süre kararlaştırılmışsa, bu sürenin
farklıdır.
geçmesiyle Kaynak Hakkı sona erer.
Eğer bu İrtifak Hakları devredilebilir şekilde kurulmuşsa,
Eğer Kaynak Hakkı kişiye bağlı olarak kurulmuş olmakla
bağımsızlık niteliği taşır ve süreklilik şartını da yerine
beraber, bu hakkın mirasçıya geçmesi yasaklanmışsa, hak
getirdiği takdirde, Tapu Kütüğünü ayrı bir sayfasına
sahibinin ölümüyle, Kaynak Hakkı da sona erer.
Taşınmaz olarak kaydedilebilir.
Kaynak Hakkının Hükümleri
MK 838 / I'e göre, Diğer İrtifak hakları belirli bir kişi ya da
Kaynak Hakkı, hak sahibine başkasının Arazisindeki topluluk lehine kurulabilir.
Kaynağı alma ve kendi Arazisine akıtma yetkisi sağlarken,
Buradaki «Topluluk» deyimini, Özel hukuka veya Kamu
Arazi Maliki de buna katlanmakla yükümlü olur (MK
Hukukuna tabi Tüzel Kişi olarak anlamak gerektiği ifade
837/1).
edilmektedir.
Taraflar, Kaynak Hakkını kurma borcu doğuran
Örneğin, Kamu Tüzel Kişileri, dernekler, vakıflar,
sözleşmede bu çerçevede kalmak şartıyla karşılıklı hak ve
kooperatifler veya ticaret şirketleri lehine MK 838'e göre
yükümlülüklerini daha ayrıntılı olarak düzenleyebilirler.
İrtifak Hakkı kurulabilir.
Kaynaktan ne kadar su alınabileceği, malikin de kaynaktan
Tüzel Kişi lehine kurulan Diğer İrtifakların, İrtifaktan bu
yararlanıp yararlanamayacağı taraflarca kararlaştırılabilir.
Tüzel Kişiyi oluşturan kişilerin yararlanmasını sağlayacak
Kaynak hakkı, hak sahibine kaynak sularını alıp tutmak ve biçimde kurulması mümkündür.
akıtmak için gerekli tesisleri yapma yetkisini de kasar.
Örneğin, bir Belediye veya Köy yararına kurulan Geçit
Bu bağlamda, tesislerin mülkiyeti, ayrıca bir Üst hakkı İrtifakından, o Belediye veya Köyü oluşturan bütün
kurulmamış olsa dahi Kaynak Hakkı sahibine aittir. kişilerin yararlanabileceği kararlaştırılabilir.
Kaynağın bulunduğu Arazinin Maliki, suyun alınması, MK 838'e göre kurulan Düzensiz Kişiye Bağlı İrtifakların
tesislerin bakım ve onarımı için Kaynak Hakkı sahibinin kazanılması ve sona ermesine ilişkin özel bir düzenleme
Arazisine girmesine katlanmakla yükümlüdür. yoktur.
MK 838 / III' de Taşınmaz Lehine İrtifaklara ilişkin
Diğer (Düzensiz Kişiye Bağlı) İrtifaklar hükümlerin bu İrtifak Haklarına da uygulanacağı
MK 838, bir Taşınmaz üzerinde belirli bir kişi veya belirtilmektedir.
topluluk lehine kurulan çeşitli içerikli İrtifak Haklarını Öyleyse, Eşyaya Bağlı İrtifakların kazanılmasına ve sona
«Diğer İrtifak Hakları» başlığı altında düzenleyerek Üst ve ermesine ilişkin hükümler Diğer İrtifak Haklarında da
-147-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
kıyasen uygulanır. haline gelmektedir.
MK 838'de düzenlenmiş olan İrtifak Hakları, olumlu veya Öyleyse, Taşınmaz Yükünde iki önemli unsur vardır: Edim
olumsuz İrtifak şeklinde kurulabilir. yükümü ve taşınmazın edim yükümünün güvencesi
Yüklü Taşınmaz Maliki ya Geçit İrtifakında olduğu gibi bir olması.
Katlanma ya da Manzara Kapatmama İrtifakında olduğu
gibi bir Kaçınma Yükümlülüğü altındadır. Edim Yükümü
Ayrıca bir Yapma Borcu, İrtifakın Asli İçeriğini Taşınmaz Yükünde yük altındaki taşınmaz maliki, bir
oluşturamazsa da, bir Yan Borç olarak malike verme veya yapma borcu altındadır.
yükletilebilir.
Bu borcun borçlusu, Yüklü Taşınmazın Malikidir.
MK 838 / II' de, bu İrtifak Haklarının kapsamının hak
Yüklü Taşınmazın Maliki değiştiği takdirde, yeni malik
sahibinin olağan ihtiyaçlarına göre belirleneceği hükme
kendiliğinden Taşınmaz Yükünün konusunu oluşturan
bağlanmıştır.
edimleri ifayla yükümlü olur (MK 849 /1).
Hak sahibinin olağan ihtiyaçları, İrtifak Hakkının kuruluş
Bu bağlamda, Taşınmaz Yükü bir eşyaya bağlı borç ilişkisi
tarihine göre belirlenir.
niteliğini taşır.
İrtifak Hakkı kurulduktan sonra ihtiyaçların artması
Kişiye bağlı Taşınmaz Yükünde, borcun konusu ancak,
nedeniyle yük ağırlaştırılamaz.
araziden çıkan kilin ya da taşınmaz üzerindeki işletmenin
İrtifak hakkı devredilebiliyor ise, böyle bir İrtifakın ürünlerinin teslimi gibi Yüklü Taşınmazın ekonomik
devrinde de yeni hak sahibinin ihtiyaçları yükü niteliğinden doğan bir edim olabilir.
ağırlaştıramayacaktır.
Taşınmaz Yükü bir diğer taşınmaz lehine kurulmuşsa,
MK 838'de «Diğer İrtifak Hakları» başlığı altında borcun konusu, Yüklü Taşınmazın ekonomik niteliğinden
düzenlenmiş, devredilebilirliği kararlaştırılmış olan doğan bir edim olabileceği gibi, Yararlanan Taşınmazın
Düzensiz Kişiye Bağlı İrtifak Hakları üzerinde İntifa ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılayan bir edim de olabilir (MK
Rehin Hakkı kurulabileceği de kabul edilmektedir. 839 / III).
Öyleyse, Yüklü Taşınmazın ekonomik niteliği ile ilgili
TAŞINMAZ YÜKÜ (Kavram) olmasa dahi, Yararlanan Taşınmazın ekonomik
MK 839/I' e göre, «Taşınmaz yükü, bir taşınmazın malikini ihtiyaçlarını karşılayan, onun korunması, veriminin
yalnız o taşınmazla sorumlu olmak üzere, diğer bir artması veya işletilmesinin kolaylaştırılması için gerekli bir
kimseye bir şey vermek veya yapmakla yükümlü kılar.» edim, yük teşkil edebilir.
Örneğin, (A)'nın bir meyve bahçesi vardır. (B) ise, bir Borç bir defada ifa edilebilecek bir edim olabilir; fakat
konserve fabrikasına sahiptir. genellikle ard arda teslim edilecek edimler söz konusudur.
(A) bahçede sadece şeftali ağaçları yetiştireceğini ve bu Borcun konusu, taşınmazdan elde edilen ürünlerin
bahçenin bütün ürününü her yıl belli bir bedel karşılığında verilmesi, bir işin görülmesi veya belli bir miktardaki
teslim edeceğini, taşınmazını güvence göstermek paranın ödenmesi olabilir. Fakat, edimin her halde
suretiyle (B)'ye taahhüt eder ve bu taahhüt (A)'ya ait parayla ifade edilebilir olması gerekir.
taşınmazın Tapu Kütüğündeki sayfasına tescil edilirse, bir Belli bir miktar paranın ödenmesi şeklindeki edimin
Taşınmaz Yükü kurulmuş olur. Taşınmaz Yüküne konu olabilmesi için bunun ya Yüklü
Taşınmaz Yükünün Unsurları Taşınmazın ekonomik niteliğiyle ilgili ya da Yararlanan
Taşınmazın ekonomik ihtiyaçlarını karşılayan bir edim
Taşınmaz Yükü, taşınmaza yüklediği yük bakımından çift
olması gerekir.
niteliklidir:
Örneğin, eşyaya bağlı bir Geçit İrtifakı kurulması
1)Edim yükümü
karşılığında, Yararlanan Taşınmaza kim malik ise, onun
2)Bu yükümün taşınmazla güvence altına alınması her ay 5000 TL ödeme borcu, Yararlanan Taşınmaz
Yük altındaki taşınmaz aynen ipotek hakkı gibi bir alacak üzerinde bir Taşınmaz Yükü olarak kurulabilir.
hakkı için ayni bir teminat oluşturmakta, böylece Eğer bir sermaye alacağını güvence altına almak üzere
taşınmaz yükünden doğan hak, alacak hakkı ile ayni Taşınmaz Yükü kurulmuşsa, artık buna bir Taşınmaz
teminat unsurlarının birbirine eklenmesini ifade Rehini olan İrat Senedi hükümleri uygulanacaktır (MK 903
etmektedir. /1).
Taşınmaz yükü sadece ayni bir teminat oluşturmamakta,
burada taşınmaz ile birlikte alacak da hakkın konusu
Taşınmazın Edim Yükümünün Güvencesi Olması
-148-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmaz Yükü, hak sahibine, Yüklü Taşınmaz üzerinde maddesinde, kurulan topraklar üzerinde gerekli bakım,
maddi hakimiyet sağlamaz; ancak onu paraya çevirme onarım ve temizleme işlerinin yapılmasının zorunlu
yetkisi tanıyan, değere ilişkin bir hak niteliği taşır. olduğu ve bunun bir taşınmaz yükü olarak tapu siciline
Taşınmaz Yükünde, Yüklü Taşınmaz Malikinin alacaklıya tescil edileceği ifade edilmiştir.
karşı kişisel sorumluluğu yoktur.
Yüklü Taşınmaz Maliki borçtan yalnız yüklü taşınmazla Taşınmaz Yükünün Kazanılması ve Sona Ermesi
sorumludur. Taşınmaz Yükünün Kazanılması:
Alacaklı alacağını sadece yüklü taşınmazın değerinden Taşınmaz yükü tapu kütüğüne yüklü taşınmazın sayfasına
elde etme yetkisine sahiptir (MK 848). yapılan tescille kurulur (MK 840 /1).
Yüklü Taşınmaz Maliki borcunu yerine getirmediği MK 840 / IlI'de de aksine bir hüküm olmadıkça, Taşınmaz
takdirde, Alacaklı Yüklü Taşınmazı paraya çevirerek Yükünün kazanılmasında ve tescilinde Taşınmaz
alacağını taşınmazın getirisinden elde eder. Mülkiyetinin Kazanılmasına ilişkin hükümlerin
Elde edilen tutar Alacaklının alacağını karşılamasa da, uygulanacağı belirtilmektedir.
Alacaklı borçlunun diğer malvarlığı değerlerine Buna göre, Taşınmaz Yükünün Hukuki İşlemle
başvuramaz. Kurulmasında (Tesisen Kazanılmasında), İllilik İlkesi
MK 848 / II uyarınca, Taşınmaz Yükünde yerine getirilmesi dolayısıyla Hukuki Sebebi oluşturan bir Kazanma
zorunlu olan her bir münferit edim, muacceliyet anından Sebebine gerek vardır.
başlayarak üç yıl geçtikten sonra kişisel borç haline gelir Bu, genellikle Taşınmaz Yükünü kurma borcunu içeren bir
ve Taşınmazın sağladığı güvencenin kapsamı dışına çıkar. Sözleşmedir.
Yerine getirilmemiş edimden dolayı üç yılın sonunda Böyle bir Sözleşmenin geçerli olması için Resmi Şekilde
Taşınmaza kim malik ise, o kişi kişisel olarak sorumlu olur. yapılması, Tapu Müdürü veya onun görevlendireceği
Kişisel sorumluluğun başladığı andan itibaren de her bir Tapu Sicil Görevlisi tarafından düzenlenmesi gerekir (MK
edim için zamanaşımı işlemeye başlar (MK 847/ II). 706/1, Tapu K. 26 /1).
Oysa, Taşınmaz Yükü ve edimler, ayni sorumluluk devam Taşınmaz mülkiyetinin Tescilsiz Kazanma Yolları, Taşınmaz
ettiği sürece zamanaşımına tabi değildir (MK 847/1). Yükünde de söz konusu olabilir.
Taşınmaz Yükünü kurma borcu doğuran sözleşmenin ifası
Taşınmaz Yükünün Çeşitleri için açılacak Tescile Zorlama Davası sonunda verilen
hükmün kesinleşmesiyle, Taşınmaz Yükü tescilden önce
Kişiye Bağlı Taşınmaz Yükü - Eşyaya Bağlı Taşınmaz Yükü:
kazanılır (MK 716/1, 2). Taşınmaz yükünün olağan
Taşınmaz Yükü belirli bir gerçek ya da tüzel kişi lehine zamanaşımıyla kazanılması da mümkündür.
kurulmuşsa, Kişiye Bağlı Taşınmaz Yükü söz konusudur.
Eşyaya bağlı olarak kurulan Taşınmaz Yükünde,
Taşınmaz Yükü eşyaya bağlı olarak da kurulur. Yararlanan Taşınmazın mülkiyetinin devri, Taşınmaz
MK 839 / Il'ye göre, Taşınmaz Yükünde, «hak sahibi olarak Yükünün de (devren) kazanılmasını sağlar.
bir başka taşınmazın maliki de gösterilebilir.» Kişiye bağlı olarak kurulan taşınmaz yükünde, yararlanan
taşınmazın mülkiyetinin devri, taşınmaz yükünün de
Özel Hukuka İlişkin Taşınmaz Yükü- Kamu Hukukuna (devren) kazanılmasını sağlar.
İlişkin Taşınmaz Yükü Kişiye bağlı olarak kurulan Taşınmaz Yükü aksi taraflarca
Taşınmaz Yükü, Özel Hukuktan doğabileceği gibi, Kamu kararlaştırılmadıkça, başkasına devredilebilir, mirasçıya
Hukukundan da doğabilir. geçebilir, rehin ve intifa hakkı ile yüklenebilir.
MK 841'e göre, aksine hüküm olmadıkça, Kamu Taşınmaz Yükü, Yüklü Taşınmazın sayfasındaki İrtifak
Hukukuna ilişkin Taşınmaz Yükünün tapu kütüğüne tescil Hakları sütununa tescil edilir.
gerekli değildir; yani Kamu Hukukuna ilişkin Taşınmaz Eşyaya bağlı Taşınmaz Yükünde, yük, Yararlanan
Yükü kural olarak bir kanun hükmü gereğince, tescili Taşınmazın sayfasındaki İrtifak sütununa da tescil edilir
gerekmeksizin kendiliğinden doğar. (TST 30 /4).
Fakat, kanun Kamu Tüzel Kişisine doğrudan doğruya bir Bir Taşınmaz Yükü tescil edilirken yük değeri olarak Türk
Taşınmaz Yükü değil de, Taşınmaz Yükünün tescilini talep parasıyla veya yabancı parayla belirlenmiş bir miktarın
hakkı tanımışsa, bu hak ancak tescille doğar. sicilde gösterilmesi gerekir (MK 840, TST 30 / 4).
Türk Hukukunda 5516 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bu miktarın ne olacağı taraflarca kararlaştırılabilir.
Bunlardan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanunun 9.
-149-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eğer taraflar bir miktar kararlaştırmamışlarsa, dönemsel hakkın Terkinini dava edebilir.
edimlerde Taşınmaz Yükünün değeri edimlerin bir yıllık Dava sonunda hakimin Terkin Kararının kesinleşmesi ile
toplamının yirmi katı olarak yetkili memur tarafından birlikte Taşınmaz Yükü, Terkinden önce sona erer.
re'sen kaydedilir.
Yüklü Taşınmazın kamulaştırılması da Taşınmaz Yükünü
Dönemsel edimler dışında kalan edimlerde, değer sona erdirir.
taraflarca kararlaştırılmamışsa, tescil istemi
reddedilecektir.
Yükten Kurtulma Yoluyla Sona Erdirme
Tapu müdürlüğünde re'sen değer takdir edilemez.
Medeni Kanun 844 ve 845.maddeleri sona erme sebebi
Fakat, Taşınmaz Yükünün değerinin gösterilmesi bir
olarak Taşınmazın Yükten Kurtarılmasını (yükün satın
düzen hükmüdür.
alınmasını) özel hükümlerle düzenlemiştir.
Bu bağlamda, Tapu Kütüğünde değer olarak bir miktar
Taşınmazın Yükten Kurtarılması, bedelinin hak sahibine
gösterilmemiş olsa dahi, Taşınmaz Yükü tescille kurulmuş
verilerek taşınmazın üzerinden yükün tamamen
olur.
kaldırılmasıdır.
Tapu Kütüğünde Taşınmaz Yükünün değerinin
Medeni Kanun, Taşınmazın Yükten Kurtarılmasını Talep
gösterilmesi özellikle şu iki bakımdan önem taşır:
Etme Yetkisini hem hak sahibi olan Alacaklıya, hem de
1)Gösterilen değer, MK 844- 845 uyarınca, Yüklü Yüklü Taşınmaz Malikine tanımıştır.
Taşınmazın yükten kurtarılması durumunda Taşınmaz
Yükünün değerinin bu miktar olduğu konusunda bir
karine yaratır (MK 846). Hak Sahibinin Taşınmazı Yükten Kurtarmayı
İsteyebileceği Haller
2)Tapu Kütüğünde yazılı olan değer, Yüklü Taşınmazla
sağlanan güvencenin üst sınırını gösterir. Yükten Kurtarma Yetkisi, hak sahibine Kazanma Sebebini
oluşturan veya daha sonra yapılan bir sözleşmeyle
Böylelikle, değerin gösterilmesi malikin yüklü taşınmazla
tanınmış olabilir.
sorumluluğunun kapsamını sınırlamaktadır.
Bunun yanında, hak sahibi MK 844'de öngörülen
Taşınmaz paraya çevrildiğinde, Yük Alacaklısının elde
hallerde Taşınmazın Yükten Kurtarılmasını isteyebilir.
edilen tutardan alabileceği miktarın üst sınırı Tapu
Kütüğünde yazılı olan değerdir. a)Yüklü Taşınmaz, hak sahibi olan Alacaklının haklarını
önemli ölçüde tehlikeye düşürecek şekilde bölünmüşse,
b)Malik Yüklü Taşınmazın değerini düşürür ve yerine
Taşınmaz Yükünün Sona Ermesi
başka bir güvence göstermezse,
Medeni Kanun'un 843. maddesinin 1.fıkrasına göre,
c)Malik birbiri ardına üç yılın edimlerini yerine
Taşınmaz Yükü, Terkin veya Yüklü Taşınmazın tamamen
getirmemişse,
yok olmasıyla sona erer.
Bu durumlarda, Alacaklı, Malikten, Taşınmazın Yükten
Terkin, hak sahibinin yazılı terkin istemi üzerine yapılır.
Kurtarılmasını talep edebilir.
Yüklü Taşınmazın veya eşyaya bağlı Taşınmaz Yükünde
Yararlanan Taşınmazın yok olması da Taşınmaz Yükünü
sona erdirir. Yüklü Taşınmaz Malikinin Yükten Kurtarmayı
İsteyebileceği Haller
Hakkın konusu edimin ifasının imkânsızlaşması, miras
yoluyla geçmeyeceği kararlaştırılan Taşınmaz Yükünde Yüklü Taşınmaz Malikine de Taşınmazı Yükten Kurtarma
hak sahibinin ölmesi, hakkın bağlandığı sürenin geçmesi Yetkisi, Kazanma Sebebini oluşturan veya daha sonra
durumunda Taşınmaz Yükü Terkinden önce sona ermiş yapılan bir sözleşmeyle tanınmış olabilir.
olur. Bunun yanında malik, MK 845 / 1'de öngörülen hallerde
Söz konusu durumlarda, Tescilin şekli değeri dahi yoktur. taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyebilir:
Taşınmaz Yükü, hak sahibinin Taşınmazın Maliki ile yaptığı a)Alacaklı Taşınmaz Yükünü kuran (kurma borcu doğuran)
Feragat Sözleşmesine dayanılarak hak sahibinin Terkin sözleşmeye uymuyorsa, malik, taşınmazın yükten
İstemi üzerine de Terkin edilir. kurtarılmasını isteyebilir.
Bu durumda Terkin, hakkı sona erdirici bir işlev yerine Örneğin, (V) konserve fabrikası lehine domates
getirir. yetiştirilen (Y) taşınmazı üzerinde, yetiştirilen
domateslerin fabrikaya teslimi konusunda bir Taşınmaz
Eğer hak sahibi feragat taahhüdüne rağmen, bu borcunu
Yükü kurulmuş, (V) fabrikası da domateslerin bedelini
yerine getirmekten kaçınırsa, Yüklü Taşınmaz Maliki
ödemeyi borçlanmış olsa, eğer (V) fabrikası domateslerin
-150-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
bedelini ödemezse, (Y) Taşınmazının Maliki taşınmazı Alacaklı, Borçlunun kendi isteğiyle yerine getirmediği
yükten kurtarabilecektir. alacağını, genel olarak haciz veya iflas gibi cebri icra
b)Satın alınmamak kaydıyla veya otuz yıldan fazla bir süre yollarına başvurarak elde eder.
için kurulmuş olsa bile, yükün kurulmasının üzerinden Haciz yolunda, bir Alacaklı için Haciz yapıldıktan sonra
otuz yıl geçmiş ise, Yüklü Taşınmaz Maliki artık yükten diğer Alacaklılar da bazı şartlar altında ilk haciz koyanın
kurtarma yetkisini kullanabilir. haczine iştirak ederek (İİK m. 100-101), paraya çevirme
Ancak Malikin bu yetkisini kullanabilmesi için bunu bir yıl sonucu elde edilen tutardan pay alabilirler.
önceden hak sahibi olan Alacaklıya bildirmesi gerekir (MK Böyle durumlarda, Alacaklı alacağının ancak bir kısmını
845 /2). alabilme, hatta alacağını hiç alamama tehlikesiyle karşı
Eğer bir Yapma Edimi İrtifaka Yan Edim olarak karşıya kalır.
kararlaştırılmayıp bir Taşınmaz Yükü olarak kurulmuş ve Borçlu iflas ederse, haczedilen mallar iflas masasına girer
süresiz olarak kurulmuş olan bir İrtifaka bağlanmışsa, (İİK m.186/1).
malik, Yüklü Taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyemez. Bu kez de Alacaklı alacağını ancak iflas hükümlerine göre
Örneğin, bir Geçit İrtifakında Yüklü Taşınmazdaki geçidin elde edebilir.
bakım ve onarımı, o taşınmaza ayrıca bir Taşınmaz Yükü Borçlunun mallarının tutarı bütün alacakları
olarak yükletilmiş ve süresiz olarak kurulmuş olan Geçit karşılamıyorsa, Alacaklılar arasında bunların sıralarına
İrtifakına bağlanmışsa, MK 845/III'e göre Malik, Yüklü göre paylaştırma yapılır (İİK 206, 207).
Taşınmazın yükten kurtarılmasını isteyemez.
Sonuçta Adi Alacaklı ya alacağının bir kısmını elde eder ya
Yüklü Taşınmaz Malikinin taşınmazın yükten kurtarılması da hiç tatmin edilemez.
için ödeyeceği bedel, Tapu Kütüğünde gösterilmiş olan
Bu nedenle Alacaklı, alacağını elde etme konusunda
miktardır.
kendisini güvenli bir duruma sokmak ister.
Eğer malik Taşınmaz Yükünün değerinin daha düşük
Bunun için de alacağın ödenmesini sağlayacak bir
olduğunu iddia ediyorsa, bunu ispat etmek zorundadır
teminata (güvenceye) ihtiyaç vardır.
(MK 846).
Teminatlar, Alacaklıya sağladığı yetkilere göre, Kişisel ve
Bedelin ödenmesi üzerine, Yüklü Taşınmaz Maliki hak
Ayni Teminatlar olmak üzere iki gruba ayrılır.
sahibinden Taşınmaz Yükünün terkinini istemesini talep
edebilir. Kişisel Teminatlarda, teminat verenin bir başkasının
borcunu temin etmek üzere borç altına girmesi söz
konusudur.
REHİN HAKLARI
Kefalet, Garanti Sözleşmesi, kişisel güvence sağlayan
Teminat Kavramı ve Türleri: Teminat Sözleşmeleridir.
Borç ilişkisi, Alacaklı ile Borçlu arasında kurulan, Ayni Teminatlarda ise, Alacaklıya alacağını elde etmesini
Alacaklıya Borçludan bir edimi yerine getirmesini isteme temin etmek üzere bir şey üzerinde bir Ayni Hak sağlanır.
yetkisi tanıyan, Borçluyu da bu edimi yerine getirmekle
Bu Ayni Hak, kural olarak ya bir Mülkiyet Hakkıdır ya da
yükümlü kılan bir hukuki ilişkidir.
bir Sınırlı Ayni Haktır.
Bu ilişki Borçlu yönünden bir borcu, Alacaklı yönünden de
Mülkiyete dayalı Ayni Teminat türlerinden uygulamanın
bir alacak hakkını ifade eder.
yarattığı ve sıklıkla başvurulan tür, teminat amacıyla
Borç ilişkisi niteliği bakımından nispi bir ilişki olduğundan, mülkiyetin devridir.
Alacaklı kural olarak alacağını sadece borçluya karşı ileri
Medeni Kanunda düzenlenmiş, teminat işlevi gören Sınırlı
sürebilir.
Ayni Haklar ise, Taşınmaz Yükü ve Rehin Hakkıdır.
Ancak, Borçlunun borcunu kendi isteğiyle yerine
getirmesi her zaman mümkün olmayabilir.
Rehin Hakkının Tanımı, Özellikleri ve Düzenleniş Biçimi
Bu bakımdan, hukuku düzeni Borçlunun borcunu onu
zorlayacak bir unsur ile güçlendirmiştir. Rehin Hakkının Tanımı:
Bu unsur, «Sorumluluktur». Rehin hakkı, bir alacak yerine getirilmediği takdirde, hak
sahibine hakkın konusu olan şeyi veya hakkı paraya
Sorumluluk, Borçlunun, borcunu kendi isteğiyle yerine
çevirerek getirisinden alacağını öncelikle elde etme
getirmediği takdirde, Alacaklının devlet güçlerinin
yetkisi veren bir haktır.
yardımıyla onun malvarlığına el koyarak alacağını zorla
elde etmesine katlanmak zorunda olduğunu ifade eder.
Rehin Hakkının Özellikleri
-151-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
1)Rehin Hakkının bir Ayni Hak olması oranla daha güvenilir olmasını da sağlamaktadır.
2)Rehin Hakkının kural olarak fer'i (bağlı) bir Hak olması Rehin hakkı yalnız eşya üzerinde değil, alacaklar ve diğer
3)Borçlu olmayan bir Üçüncü Kişinin Alacaklı lehine Rehin haklar (MK 954) üzerinde de kurulabilmektedir.
Hakkı kurabilmesi Eşya üzerinde kurulan rehin hakkının bir ayni hak olduğu
konusunda duraksama bulunamamakla beraber, alacaklar
ve diğer haklar üzerinde kurulan rehin hakkının niteliği
Rehin Hakkının Bir Ayni Hak Olması
tartışmalıdır.
Medeni Kanunda Sınırlı Ayni Hakların bir türü olarak
Ayni hakkın, ancak cismani şeyler üzerinde kurulabileceği
düzenlenmiş bulunan Rehin, eşyanın değerine ilişkin bir
görüşünden hareket eden yazarlar, alacak ve diğer haklar
Haktır.
üzerindeki rehin hakkının bir ayni hak olmayıp rehin
Rehin Hakkı, Hak sahibine rehin konusu eşyayı paraya konusu alacak veya hak ile eş nitelikte bir hak olduğunu
çevirerek bedelinden alacağını öncelikle elde etme yetkisi ileri sürerler.
vermek suretiyle bir alacağa aynı güvence sağlar.
Buna karşılık, İsviçre öğretisindeki egemen görüşe göre,
Ayni hak kavramının başlıca unsurları, ayni hakkın eşya burada ayni hak benzeri bir mutlak hak söz konusudur.
üzerinde doğrudan hakimiyet sağlaması ve herkese karşı
Oysa, alacaklar ve diğer haklar üzerinde kurulan rehinin
ileri sürülebilmesidir.
Medeni Kanunda «Taşınır Rehinine» ilişkin bölümde
Bir ayni hak olarak rehin hakkının eşya üzerinde de düzenlenmiş olması, kanun koyucunun alacaklar ile diğer
sağladığı doğrudan hakimiyet, rehin hakkı sahibinin rehin hakları cismani varlığı olan şeyler ile bir tutarak bunların
verenin aracılığına ihtiyaç olmaksızın eşyayı paraya eşya gibi rehin konusu olabileceğini kabul ettiğini
çevirme ve getirisinden alacağını alma yetkisinde kendini göstermektedir.
gösterir.
Ayrıca, alacaklar ve diğer haklar üzerindeki rehin hakkı,
Rehin hakkı, rehin verilen eşyanın mülkiyetinin bir yalnız rehin verene karşı değil, bunların el
başkasına devredilmesini önleyemezse de, bu durumda değiştirmesinde yeni hak sahiplerine karşı da ileri
yeni malik eşyayı rehinle yüklü olarak edinmiş olur. sürülebilmektedir.
Alacağı rehinle temin edilmiş bir alacak hakkı sahibi, rehin
konusu eşyayı doğrudan doğruya paraya çevirerek
İİK m. 23 / I/2 de «taşınır rehini» deyiminin alacaklar ve
alacağını elde edebilir (İİK m. 145 vd.)
diğer haklar üzerindeki rehinleri kapsayacağı ifade
Aslında rehinli alacaklı bakımından bu aynı zamanda bir edildiğinden, alacaklar ve diğer hakların rehininde, rehin
zorunluluktur. hakkı sahibi, haciz ve iflas takiplerinde eşya üzerindeki
İİK 45/1'e göre, rehinle temin edilmiş alacağın borçlusu rehin hakkı sahipleri gibi öncelikle tatmin edilmektedir.
iflasa tabi kişilerden olsa bile, alacaklı kural olarak yalnız Bu bakımdan, alacaklar ve diğer haklar üzerinde kurulan
rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. rehin de ayni hak niteliğindedir.
Bu bakımdan, rehinli alacaklının alacağını elde edebilmesi Rehin edilen hak, örneğin, fikri haklar gibi mutlak
için haciz ve iflas yoluyla takipte olduğu gibi, borçlunun haklardan ise, rehin mutlak hakkın sonuçlarını tümüyle
diğer malvarlığı değerlerine başvurmaya ihtiyacı yoktur. gerçekleştirecektir.
Ancak yine İİK 45/1'e göre, rehinin tutarı borcu ödemeye Buna karşılık, alacak rehininde, rehin hakkı sahibinin
yetmezse, alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoluyla üçüncü kişilerden bu hakkını ihlalden kaçınmalarını talep
takip edebilir. yetkisi bulunmadığından, alacak üzerindeki rehin, mutlak
Rehin konusu eşyanın rehin verenin diğer alacaklıları etkisi sınırlı bir ayni hak niteliği taşımaktadır.
tarafından yapılan takip sonucu haczedilmesi durumunda,
rehinli alacaklının hacizli eşyanın satış bedelinden
Rehin Hakkının Kural Olarak Fer'i (Bağlı) Bir Hak Olması
alacağını öncelikle elde etme yetkisi vardır (İİK 140, 206).
Rehin hakkı bir alacağın güvencesini teşkil ettiğinden,
Aynı şekilde, rehin verenin iflasında da, rehinli alacaklının
varlığı, alacağın varlığına bağlıdır. Bu bakımdan rehin
iflas masasına giren rehinli malın satışından alacağını
hakkı kural olarak bir fer'i haktır.
öncelikle alma yetkisi vardır (İİK 185, 206).
Rehin hakkının geçerli olabilmesi için güvence altına aldığı
Her iki durumda da, diğer alacaklılar ancak rehinli
alacağın da geçerli olması gerekir.
alacaklının tatmin edilmesinden sonra geriye bir şey
kalırsa, bundan yararlanabilirler. Rehinin güvence altına aldığı alacak, bu alacağın kaynağını
teşkil eden sözleşmenin geçerlilik şartlarını taşımaması, -
Rehin hakkının bu özelliği, onun kişisel güvencelere
örneğin borçlunun ayırt etme gücünün bulunmaması
-152-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
sonucu kesin olarak hükümsüz sayılması- nedeniyle hiç Bu iki rehin türü arasındaki temel farklılık, rehinin
doğmamış ise, rehin hakkı geçersizdir. açıklığının kural olarak taşınmazlarda tapu sicilindeki
Alacak herhangi bir nedenle sona ermişse, rehin hakkı da tescille, taşınırlarda ise zilyetlike sağlanmasıdır.
sona erer.
Ancak, taşınmaz rehini çeşitlerinden ipotekli borç senedi Taşınmaz Rehininin İşlevleri ve Çeşitleri
ve irat senedi, bağımsız nitelikte, fer'i olmayan bir yük Taşınmaz rehini, borçlandırılmış taşınmaz üzerinde
oluşturur. alacaklının sahip olduğu sınırlı bir ayni haktır.
Bu hak, borcun ödenmemesi halinde, alacaklıya taşınmazı
Borçlu Olmayan Bir Üçüncü Kişinin Alacaklı Lehine Rehin sattırıp, alacağını almak olanağını verir.
Hakkı Kurabilmesi Alacaklı doğrudan doğruya taşınmazı kendisi satamaz.
Rehin, genellikle güvence altına aldığı alacağın borçlusu Satış icra organlarınca yapılır.
tarafından verilir. Taşınmaz rehinin başlıca iki işlevi vardır:
Bu takdirde borçlu, bu sıfatıyla borcu ödemekle; rehin 1)Kişisel alacağı güvence altına alma
veren sıfatıyla da rehin konusu malın paraya çevrilmesine
2)Arazinin değerini tedavül ettirme
ve satış bedelinden rehinle güvence altına alınmış olan
alacağın karşılanmasına katlanmakla yükümlüdür.
Rehin konusu malın paraya çevrilmesinden elde edilen Kişisel Bir Alacağı Güvence Altına Alma
tutar alacağı karşılamaya yetmezse, borçlu borcun geri Taşınmaz rehini sadece kişisel bir alacağı güvence altına
kalan kısmı için de diğer malvarlığı değerleriyle sorumlu almak görevini yüklenmişse, bu durumda, Rehin Hakkı,
olur. alacağa bağlı bir hak, bir fer'i hak niteliği taşımaktadır.
Rehin, başkasının borcu için bir üçüncü kişi tarafından da Diğer bir deyişle, Rehin Hakkı, asıl alacağın varlığına
verilebilir, yani bir üçüncü kişi başkasının borcunu bağlıdır ve bu haliyle taşınmaz rehini bir fer'i haktır.
güvence altına almak amacıyla alacaklı lehine rehin hakkı Rehin hakkı, alacağa bağlı bir hak niteliği taşıdığı sürece,
kurabilir. kural olarak temin ettiği alacağın hukuki kaderine tabidir.
Rehin veren üçüncü kişi bu sıfatıyla rehinle güvence altına Örneğin, (A), (B)'ye 500. 000 TL borçludur. Bu borcuna
alınmış olan alacağı ödemekle yükümlü olmaz, onun tek güvence olarak taşınmazı üzerinde bir ipotek kurmuştur.
yükümlülüğü, rehin konusu malın paraya çevrilmesine ve Eğer alacak hakkının dayandığı borç ilişkisi herhangi bir
rehinle güvence altına alınmış olan alacağın, rehin konusu sebeple geçerli değilse, ipotek de geçersiz olur. Çünkü
malın satış bedelinden karşılanmasına katlanmaktır. ipotek, fer'i bir haktır ve asıl borcun akıbetine bağlıdır.
Bu bakımdan, rehin konusu malın paraya çevrilmesinden Mesela, (A)'nın borcunu, (A)'nın babası (B)'ye ödemişse,
elde edilen miktar alacağı karşılamaya yetmezse, üçüncü (A)'nın kendi taşınmazı üzerinde (B)'nin alacağına
kişi borcun geri kalan kısmından sorumlu olmaz; onun güvence teşkil etmek üzere kurmuş olduğu ipotek fer'i bir
sorumluluğu rehin konusu malla sınırlıdır. borç olduğu için sona erer.
Rehinin bir üçüncü kişi tarafından verilmesi borçlunun
kişisel sorumluluğunu etkilemeyeceğinden, alacaklı,
Arazinin Değerini Tedavül Ettirme
borçluya başvurarak, alacağın kalan kısmını onun
malvarlığı değerlerinden elde edebilir. Taşınmaz rehini, arazinin değerini tedavül ettirme
görevini de yüklenebilir.
Taşınmaz rehini türlerinden irat senedi, bu kuralın bir
istisnasını teşkil eder. Bu durumda taşınmazın değeri, farazi değer parçalarına
bölünerek, her bir farazi değer parçasını temsilen kıymetli
İrat senedinde, rehin edilen taşınmazın maliki, zorunlu
evrak düzenlenir.
olarak aynı zamanda borçludur (MK 907 /1) ve
sorumluluğu rehin edilen taşınmazla sınırlıdır (MK 903 / Kıymetli evrakta doğmuş olan alacak hakkı, taşınmazın
III). aynı miktardaki değer parçasıyla teminat altına alınmış
olur.
Diğer taraftan, kıymetli evrakın düzenlenmesiyle, varsa
Rehin Hakkının Medeni Kanunda Düzenleniş Biçimi
temel alacak yenileme suretiyle sona erer.
Medeni Kanun, rehini iki ayrı bölüme ayırarak
Böylece, kıymetli evrak hem soyut bir alacağı, hem de
düzenlemiştir:
bunu güvence altına alan o değerdeki taşınmaz rehinini
 Taşınmaz Rehini (MK 850- 938) ve kapsar.
 Taşınır Rehini (MK 939- 972)
-153-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Kanunda arazinin değerini tedavül ettiren iki çeşit üzerinde alacaklı lehine rehin kurmuş olabilir.
kıymetli evrak öngörülmüştür. Bunlar; Bu takdirde ipotekli taşınmaz maliki borçlu durumuna
 İpotekli Borç Senedi ve gelmez, borç nedeniyle kişisel sorumluluğu yoktur.
 İrat Senedidir. Ancak, ipotekli taşınmaz maliki, rehinle teminat altına
Her iki kıymetli evrak da, İpotekten farklı olarak mevcut alınmış alacağı ödeyerek taşınmazın paraya çevrilmesini
alacağa güvence teşkil etmek üzere çıkarılmamıştır. önleme yetkisine sahiptir (MK 884).
Bu bakımdan fer'i bir hak değildir. Bu yetkisini kullanan taşınmaz maliki, alacaklıya borçlusu
Örneğin, (E) bankadan alacağı kredi için, İpotekli Borç olmadığı bir borcu ödemiş olmaktadır.
Senedi vermiştir. Banka ile (E)'nin anlaşmasından sonra İpotek, ister borçlu ister üçüncü kişi tarafından verilsin,
(15.12.2004), tapu kütüğüne tescil (5.1.2005) tarihinde ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi sonucu elde edilen
yapılmış ve alacak hakkı 10. 1. 2005'te doğmuştur. paranın miktarı temin edilen alacağı karşılamaya
Banka, tapu siciline tescil ile ipotekli borç senedine sahip yetmeyebilir.
olur. Bu bağlamda, alacaklı alacağın karşılanamayan kısmı için
İpotekli borç senedi, alacağa bağlı olmadığı için banka ancak kişisel sorumluluğu süren borçlunun diğer
lehine sınırlı ayni hakkın tesisi ile bu hak doğmuş olur. (E), malvarlığı değerlerine başvurabilir.
bankaya olan borcunu ödemiş olsa da ipotekli borç senedi Söz konusu durumda, alacaklının alacağını öncelikle elde
ortadan kalkmaz. etme yetkisi de yoktur.
Örneğin, (A), (B)'den aldığı borcuna karşılık bir taşınmaz
Taşınmaz Rehininin Çeşitleri üzerinde ipotek tesis etmiştir.
Medeni Kanun'da düzenlenen taşınmaz rehini çeşitleri üç Borcun vadesinde ödenmemesi üzerine alacaklı alacağını
tanedir: alabilmek için mesela önce (A)'nın maliki olduğu
kamyonunun satılmasını isteyemez.
1) İpotek
Birinci sırada ipotekli taşınmazın satılmasını talep etmek
2) İpotekli borç senedi
zorundadır. Elde edilen miktar alacağını karşılamaya
3) İrat senedi yetmiyorsa, (A)'nın bütün malvarlığına başvurur.

İPOTEK (KİŞİSEL SORUMLULUK) İRAD SENEDİ (AYNİ SORUMLULUK)


İpoteğin amacı, Kişisel bir alacağı teminat altına almaktır. İrat senedi, Taşınmazın değerinin tedavül etmesini sağlar.
Bu bağlamda ipotek, teminat altına aldığı alacağa bağlı bir İrad senedinde taşınmazın değeri bağımsızlaştırılıp,
haktır. kıymetli evraka bağlanarak tedavüle çıkarılır.
Alacak için ipotek verilmesi borçlunun kişisel Senedin düzenlenmesiyle bir soyut alacak doğar ve
sorumluluğunu kaldırmaz, bu sorumluluğun yanında bir teminat altına alınmak istenen bir temel alacak varsa, bu
de ipotek dolayısıyla taşınmazla sorumluluk doğmuş olur. alacak senedin yenileme etkisi ile sona erer (TMK. 910).
Borçlunun mutlaka İpotekli Taşınmazın Maliki olması da İrad senedi, hem senedin düzenlenmesiyle doğan soyut
gerekmez (MK m. 881 / II). alacağı, hem de onu teminat altına alan taşınmaz rehinini
İpotek, kişisel bir hakkı güvence altına alır. Borçlunun kapsar. İrat senedi, taşınmazın değerini tedavül ettirmek
borcu için hem ipotekli taşınmaz sorumludur, hem de amacını taşır.
borçlunun kişisel sorumluluğu devam eder. İrat senedi ile taşınmazın değeri bağımsızlaştırılmıştır.
Diğer bir deyişle, alacaklının alacağı için hem güvence Bağımsızlaştırılan bu değer taşınmazdan ödenmesi gerekli
gösterilen taşınmaz sorumludur, hem de borçlunun kişisel bir para borcu şeklinde taşınmaza bir yükümlülük olarak
sorumluluğu devam eder. yüklenmiştir.
Borçlunun mutlaka üzerinde ipotek tesis edilen Kişi kişisel malvarlığı ile sorumlu değildir.
taşınmazın maliki olması gerekmez. (MK 881 /2) İrat senedi hem alacağı kapsar, hem de bunu güvence
Örneğin, taşınmaz maliki (E)'nin damadı (S) bir altına alan taşınmaz rehinini kapsar.
muayenehane açmak için borç almak zorundadır. Banka Rehinli taşınmazın değeri, bu yolla düzenlenen kıymetli
(S)'den güvence istemektedir. (S)'nin kayınpederi (S) için evrak vasıtası ile parçalara bölünerek tedavüle çıkarılır.
bankaya kendi taşınmazı üzerinde ipotek tesis edebilir.
İrat senedinin düzenlenmesi ile soyut bir alacak doğar.
Taşınmaz maliki, bir üçüncü kişinin borcu için taşınmazı
İrat senedinde, malik ve borçlu aynı şahıstır. Çünkü, irat
-154-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
senedinde bağlı borç, bir eşyaya bağlı borçtur. Senedin düzenlenmesiyle bir soyut alacak doğar ve
İrat senedi, taşınmaz yükü karakterindedir. teminat altına alınmak istenen bir temel alacak varsa, bu
alacak, senedin yenileme etkisi dolayısıyla sona erer (MK
Bu bağlamda irat senedi, teminat altına aldığı kıymetli
910).
evrakta doğan alacağa bağlı bir hak sayılmaz.
Teminat gösterilen taşınmaz, yalnız bu senetten doğan
Edim borcu ve bunun taşınmazla teminat altına alınması,
alacağın güvencesini teşkil eder. Bu, ipotekli borç
taşınmaz üzerindeki yükün kapsamında bir bütün teşkil
senedinin irat senedi ile birleştiği noktadır.
eder.
İpotekli borç senedinde, ipotekte olduğu gibi, borçlunun
İrat senedinde borçlunun borçtan dolayı sorumluluğu
hem kişisel sorumluluğu, hem de taşınmazla sorumluluğu
yalnız taşınmazla sınırlı olduğundan, ayni sorumluluktur.
vardır.
Bunun yanında borçlunun kişisel sorumluluğu söz konusu
Borçlu, borcunu ödemezse, taşınmaz paraya çevrilir ve
olmaz (MK 903 / III).
elde edilen tutardan alacaklı tatmin edilir.
Kıymetli evraktaki borç ifa edilmezse, rehinli alacaklı
Elde edilen tutar alacağı karşılamazsa, borçlunun diğer
ancak teminat teşkil eden, rehin konusu taşınmazı paraya
malvarlığı değerlerine başvurulabilir.
çevirerek alacağını elde eder.
Yine ipotekte olduğu gibi, ipotekli borç senedinde de, irat
Taşınmazın paraya çevrilmesinden elde edilen tutar
senedinden farklı olarak, borçluluk teminat teşkil eden
alacağı karşılamazsa, karşılanmayan kısım için alacaklı
taşınmazın mülkiyetine bağlanmış olmadığından, bir
borçlunun diğer malvarlığı değerlerine başvuramaz.
kimse bir başkasının ipotekli borç senedi borcu için
İrat senedinde yer alan borç bir eşyaya bağlı borçtur. taşınmazını teminat gösterebilir (MK 901 /1).
Rehinle yüklü taşınmazın maliki kimse, irat senedi İpotekli borç senedinde, irat senedinden farklı olarak,
borçlusu da olur. eşyaya bağlı bir borç ilişkisi yoktur.
Borçluluk borca güvence teşkil eden taşınmazın
İpotekle İrat Senedi Arasındaki Farklar mülkiyetine bağlanmış değildir.
İpotekle, irat senedi arasındaki başlıca farklar şunlardır: Bu nedenle bir üçüncü kişi ipotekli borç senedi için kendi
1)İpotek, kanundan dolayı alacağın varlığını önceden taşınmazını güvence gösterebilir (TMK m. 901).
ararken, irat senedinin çıkarılması için başlangıçta bir
borcun varlığı aranmaz. Taşınmaz Rehinin Temel İlkeleri
2)İpotek, alacağın varlığına bağlanmışken, irat senedi Medeni Kanunda taşınmaz rehini düzenlenirken modern
alacağın varlığından bağımsızdır. rehin hukukunun üç ana kuralı hareket noktası olarak
3)İpotek, alacağın varlığına bağlı iken, mesela onun sona alınmıştır.
ermesi ile sona ererken, irat senedi daha stabildir. Alacak Bu ana ilkeler şunlardır:
sona erse de devam eder.
1)Belirlilik İlkesi (Muayyenlik İlkesi)
4)İpotekte, borçlu hem ipotekli taşınmazı ile hem de
2)Açıklık İlkesi (Kamuya Açıklık- Aleniyet İlkesi)
kişisel olarak bütün malvarlığı ile sorumlu iken, irat
senedinde sadece taşınmaz ile sorumludur. 3)Sabit Derece İlkesi
5)İpotekte, alacağa teminat teşkil eden taşınmazın Bu ilkeler, her üç çeşit taşınmaz rehini için de geçerli olan
mülkiyeti borçluya veya üçüncü bir şahsa ait olabilirken, ilkelerdir.
irat senedinde malik ve borçlu aynı şahıstır. Çünkü irat Ayrıca, bütün rehin çeşitlerinde, taşınmaz rehinin
senedine bağlı borç, eşyaya bağlı borçtur. kapsamı ve paraya çevrilmesi, taşınmazın değer
kaybetmesine karşı alınacak tedbirler ortak hükümlere
bağlanmıştır.
İpotekli Borç Senedi (KİŞİSEL SORUMLULUK)
İpotekli borç senedi, ipotek ve irat senedinden alınmış
unsurları taşır. Belirlilik İlkesi
İpotekli Borç Senedi, hem kişisel sorumluluğun sürdüğü, Taşınmaz Rehininde Belirlilik İlkesinin iki yönü vardır.
hem de taşınmaz değerinin tedavülünün mümkün olduğu Birincisi, rehin yükünün belirli olması, ikincisi de rehin
bir taşınmaz rehini çeşididir. konusu taşınmazın belirli olmasıdır.
İpotekli Borç Senedinde, taşınmazın değeri Öyleyse, Belirlilik İlkesi, ikiye ayrılır:
bağımsızlaştırılmış ve bir kıymetli evraka bağlanarak 1) Rehin Yükünün (Rehinle Temin Edilen Alacağın
tedavülü sağlanmıştır.
-155-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Miktarının) Belirli Olması - Alacakta Belirlilik taşınmazın güvence altına alacağı bir üst sınır taraflarca
2) Rehin Konusu Taşınmazın Belirli Olması belirtilir».
Rehin Yükünün (Rehinle Temin Edilen Alacağın Bu durumda da «Üst Sınır İpoteği» (Maksimal İpotek) söz
Miktarının) Belirli Olması konusudur.
Rehin yükünün belirli olması, rehinin temin ettiği alacağın Örneğin, (A), (B)'nin inşaatının yüklenicisi olarak (B)'ye
miktar itibariyle belli olmasını ifade eder. verebileceği zararlar için (B) lehine ya da (X) Bankasına
olan mevcut ve ileride doğacak borçları için (X) Bankası
Aslında Türk Hukukunda her türlü alacak taşınmaz
lehine, bir genel rehin kaydıyla, taşınmazı üzerinde 100.
rehiniyle teminat altına alınabilir.
000 TL'lik bir ipotek kurmuşsa, bu bir Üst Sınır İpoteğidir.
Ancak, taşınmaz rehinine egemen olan Belirlilik İlkesi
Öyleyse, rehin kurulurken alacak miktarı belli değilse,
gereğince rehin yükünün belirli olmasını sağlamak üzere,
ancak Üst Sınır İpoteği kurulabilecektir.
Medeni Kanun'un 851. maddesinin 1. fıkrasının 1.
cümlesinde, taşınmaz rehininin kurulmasında güvence Fakat, Üst Sınır İpoteği her türlü alacak için kurulabilen
altına alınan alacağın, tapu kütüğünde Türk parasıyla genel bir ipotek tipi olduğundan, bu tip ipoteğe alacağın
ifade edilen bir para alacağı şeklinde gösterilmesi şart miktarının hem belli olmadığı, hem de belli olduğu
koşulmuştur: «Taşınmaz rehini, miktarı Türk parası ile durumlarda başvurulabilecektir.
gösterilen belli bir alacak için kurulabilir.» Rehin kurulurken güvence altına alınan alacağın miktarı
Böylece, taşınmaz üzerinde sıra itibariyle bu rehinden belli olup, tapu kütüğüne yapılan tescilde de rehin yükü
sonra gelecek olan rehin hakkı veya diğer sınırlı ayni hak olarak bu miktar belirtilmişse, diğer bir deyişle, rehin
sahipleri, taşınmaz malikinin alacaklıları ve taşınmazın el yükü olarak Türk parasıyla belirtilen miktar, güvence
değiştirmesinde, onu üzerindeki rehin yüküyle devralacak altına alınan alacağın gerçek miktarı ise, bu durumda tapu
olan yeni malik, rehin hakkının taşınmaz üzerinde ne kütüğü borçlanılan anapara miktarını gösterdiğinden, bu
miktara kadar bir rehin yükü teşkil ettiğini tapu bir Anapara İpoteğidir.
kütüğünden açıkça anlayabileceklerdir. Buna karşılık, rehin kurulurken güvence altına alınan
Kanunda alacağın prensip olarak belirlenmesi, emredici alacağın miktarı belli olmasına rağmen, tapu kütüğünde
kural olarak düzenlenmiştir (TMK m. 851). rehin yükü olarak bundan farklı bir miktar belirtilmişse,
Üst Sınır İpoteği söz konusu olacaktır.
Bu prensibin kabulü ile kanun koyucu şu amaçları
gütmüştür: Örneğin, 100. 000 TL'lik bir konut kredisini temin etmek
üzere kurulan 150. 000 TL'lik bir ipotek bir Üst Sınır
1) Rehin bir alacağı güvence altına almak amacı ile
İpoteğidir.
yapıldığı için tapu sicilinde bu miktarın gösterilmesi,
amacın gerçekleştirilmesi ile yakından ilgilidir. Paradan başka bir verme borcu veya bir yapma ya da
yapmama borcu ipotekle teminat altına alınmak istenirse,
2) Alacaklılar, kendilerinden önce gelen alacak miktarını
bu durumda aslında bu tür borçların hiç ya da gereği gibi
öğrenip, durumlarını ona göre düzenleyebilmelidirler.
ifa edilmemesi sonucu alacaklının uğraması muhtemel ve
henüz miktarı belli olmayan bir zararın tazmini borcu
Anapara İpoteği- Üst Sınırı İpoteği teminat altına alınmış olacağından, ancak Üst Sınır İpoteği
Rehin yükünün belirliliği, alacağın miktarının rehinin kurulabilecektir.
kuruluşu sırasında belli olup olmamasına göre farklı Yine doğmuş veya gelecekte doğması olası birden çok
hükümlere tabi kılınmıştır. alacak bir genel rehin kaydıyla güvence altına alınmak
Alacağın miktarı rehinin kuruluşu sırasında belli ve bu isteniyorsa, rehin yükü olarak tapu kütüğünde alacaklının
miktar tapu siciline tescil edilmişse, bu durumda bütün taleplerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence
«Anapara İpoteği» ya da «Kapital İpotek» söz konusu altına alacağı bir miktar üst sınır olarak gösterilir.
olur. Üst Sınır İpoteğinde olduğu gibi Anapara İpoteğinde de
Örneğin, (A), (B)'den ödünç aldığı 100.000 TL'yi temin rehinin kurulması sırasında alacağın doğmuş olması şart
etmek üzere taşınmazı üzerinde 100. 000 TL'lik ya da bu değildir. Bu durum, halen mevcut olan veya henüz
alacağın 50. 000 TL'lik kısmını temin etmek üzere, 50. 000 doğmamış olmakla beraber, doğması kesin veya olası
TL'lik bir ipotek kurmuşsa, bu bir Anapara İpoteğidir. bulunan herhangi bir alacağın ipotekle güvence altına
Buna karşılık, rehinin kurulması sırasında alacağın miktarı alınabileceğini ifade eden MK 881 / 1 hükmünden açıkça
belli değilse, bu takdirde Medeni Kanun'un anlaşılmaktadır.
851.maddesinin I. fıkrasının 2. cümlesine göre Gerçekten banka uygulamalarında kredi sözleşmelerinin
«alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde etkisini doğurması, genellikle, kredinin geri ödenmesini
-156-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
temin eden taşınmaz rehininin kurulması şartına bağlanır. ipoteği, adi ipotek, karz ipoteği) denir.
Bu durumda, rehin kurulurken henüz doğmamış olan geri Anapara ipoteği, MK.m.851/1, c.1'de düzenlenmiştir.
ödeme borcu, eğer borcun miktarı belli ise, tescilde rehin Buna göre "Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile
yükü olarak bu miktar belirtilmek suretiyle Anapara gösterilen belirli bir alacak için kurulabilir".
İpoteğiyle güvence altına alınmış olur.
Anapara ipoteği kural olarak, mevcut ve miktarı belirli
Üst Sınır İpoteği ile Anapara İpoteği ayırımının önemi, alacakları teminat altına almak için kurulmaktadır.
bunların sağladığı güvencenin kapsamının farklı
Bu tür ipotekte, taşınmazla teminat altına alınmak
olmasından ileri gelmektedir.
istenen ve kesin olarak belirlenmiş olan alacak miktarı
Alacaklının, rehininin paraya çevrilmesi sonucu elde tapu kütüğüne tescil edilir.
edilen miktardan karşılanmasını isteyebileceği alacaklar,
İpoteğin, ileride doğması muhtemel veya kesin bir alacağı
sınırlı olarak MK 875'de düzenlenmiştir.
güvence altına alması için kurulması durumunda, güvence
Anapara İpoteği, Anaparadan başka yan alacakları da altına alınmak istenen alacak miktarı belirli değilse,
ayrıca güvence altına almaktadır. alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde ipotek
Oysa, Üst Sınır İpoteğinde alacaklının bütün talepleri kurulur.
ancak tapu kütüğünde gösterilen tutara kadar teminat Bu tür ipoteğe Üst Sınır İpoteği (limitli ipotek, maksimal
altına alınmaktadır. ipotek, azami meblağ ipoteği, azami had ipoteği, teminat
Alacağın tutarının Türk parasıyla gösterilmesi hükmünün ipoteği) denir.
hukuki niteliği tartışmalıdır. Üst Sınır İpoteği, MK.m.851/1, c.2'de düzenlenmiştir.
Öğretideki bir görüş, bu hükmün tapu memuruna Kanun üst sınır ipoteğini şu şekilde ifade etmiştir:
yöneltilmiş bir düzen hükmü olduğunu, teminat altına "Alacağın miktarının belirli olmaması hâlinde, alacaklının
alınan alacağın tutarının Türk parasıyla gösterilmemesinin bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence
rehini geçersiz kılmayacağını savunmaktadır. altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir".
Fakat, Belirlilik İlkesi gereği bu hükmün emredici nitelikte Taraflar, üst sınır ipoteği kurmak isterlerse, ipoteğin ne
olduğunun kabulü gerekir. miktara kadar teminat teşkil edeceğini rehin
Böylece, taşınmaz üzerinde sıra itibarıyla bu rehinden sözleşmesinde tespit edecekler ve belirlenen bu miktarı
sonra gelecek olan rehin hakkı veya diğer sınırlı ayni hak tapu kütüğüne tescil ettireceklerdir.
sahipleri, taşınmaz malikinin alacaklıları ve taşınmazın el İpoteğin tesisi esnasında alacağın miktarının belirli
değiştirmesinde, onu üzerindeki rehin yüküyle devralacak olmaması veya değişkenlik göstermesi halinde, üst sınır
olan yeni malik, rehin hakkının taşınmaz üzerinde ne ipoteği kurma yoluna başvurulur.
miktara kadar bir rehin yükü teşkil ettiğini tapu Miktar olarak belirli olmamakla birlikte doğma ihtimali
kütüğünden açıkça anlayabileceklerdir. bulunan tazminat alacakları, cari hesaptan doğan bakiye
Bu bakımdan, alacağın tutarının Türk parasıyla alacakları ve şarta bağlı alacaklar üst sınır ipoteği ile
gösterilmemesi durumunda rehin geçersiz olacaktır. teminat altına alınabilirler.
Özetle, Kanunda miktarı önceden belli olmayan alacaklar Bankalar, verecekleri krediler için ipotek yoluna
için de rehin kurulması imkânı tanınmıştır. Bu durumda, başvurduklarında, kullandırabilecekleri kredi miktarı üst
üst sınır ipoteği (azami hat ipoteği) kurulur. (TMK m. sınır olarak belirlenmektedir.
851/1). Kredi alanın fiilen bu kredinin ne kadarını kullanacağı
Alacak mevcut ise, buna Anapara İpoteği denir. henüz belirli olmadığı için, bankalar zorunlu olarak üst
Alacak henüz mevcut değil ise veya miktarı belli değil ise, sınır ipoteği kurma yoluna başvururlar.
buna Üst Sınır İpoteği (Azami Had İpoteği) denir. Bankaların bu tür ipoteğe başvurmalarının kredi borçlusu
Alacağın belli olması için kanun, bunun Türk parası ile açısından en önemli yönü, bankaların verdikleri krediler
belirlenmesini ve belirlenen bu rehin yükünün tutarının için rehinin paraya çevrilmesi suretiyle talep edebileceği
tapu siciline tescilini zorunlu kılmıştır (TMK m. 851/ 1). miktarı sınırlıyor olmasıdır.
Böylece kanun koyucu hangi miktara kadar taşınmazın Anapara ipoteğinde belirli bir miktar, üst sınır ipoteğinde
güvence teşkil ettiğinin bilinmesini istemiştir. ise, ileride doğması muhtemel azami bir alacak miktarı,
taşınmazın sicil sayfasının rehin hakları sütununa tescil
Kısaca, İpoteğin kurulduğu esnada, ipotekle teminat
edilecektir.
altına alınmak istenen alacağın miktar itibariyle belirli
olması halinde kurulan ipoteğe, Anapara İpoteği (sermaye Anapara ipoteğinde alacak doğmuş, mevcut olduğu için
ipoteği, sabit ipotek, kesin borç ipoteği, belirli meblağ yapılan tescil şekli ve maddi açıdan önem taşıdığı halde,
-157-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
üst sınır ipoteğinde alacak muhtemel, doğmamış olduğu Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasının 1.
için yapılan tescil sadece şekli (sicil varlığı olarak) açıdan cümlesine göre, yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz
önem taşıyacaktır. rehiniyle ancak yabancı para üzerinden veya yabancı para
Alacak henüz mevcut olmadığı için tescille maddi ayni hak ölçüsüyle verilen krediler güvence altına alınabilir.
niteliği taşımayan bir ipotek doğmuş olup, bu hak, ipotek Bu hükümde sözü geçen «Yabancı Para Üzerinden Verilen
alacaklısına taşınmazı paraya çevirtme yetkisi Kredi» de kredi alanın borcu, Borçlar Kanunu'nun 99.
vermeyecektir maddesi anlamında bir yabancı para borcudur.
İpotek alacaklısı lehine bir alacak hakkı doğduğu oranda, Eğer taraflar borcun mutlaka yabancı parayla ödenmesi
ipotek hakkı da maddi ayni hak niteliği taşıyacaktır. konusunda anlaşmamışlarsa, bir seçimlik yetkiye sahip
İpoteğin teminat teşkil ettiği muhtemel alacağın olan borçlu, bu borcu vadesinde belirlenen yabancı
doğmaması veya herhangi bir nedenle son bulması parayla ödeyebileceği gibi, vade günündeki kur üzerinden
halinde, ipoteğin tapuda şekli olarak gözükmesinin Türk parasıyla da ödemede bulunabilir (BK 99 / II).
teminat açısından hiçbir hukuki sonucu bulunmayacaktır. Buna karşılık, «Yabancı Para Ölçüsü ile Verilen Kredi»,
Üst sınır ipoteği, ipoteğin kurulması anında mevcut yabancı paraya endeksli, Türk parasıyla verilen kredidir;
olmayan ancak ileride oluşacak veya oluşması muhtemel bu bakımdan burada krediyi geri ödeme borcu yabancı
bir alacağın güvence altına alınması için kurulmaktaysa paraya endeksli, Türk parasıyla ödenecek bir borçtur.
da, miktarı belirli bir alacak için de, üst sınır ipoteği Şu halde rehin yükünün bir yabancı para birimiyle ifade
kurulmasına kanunen bir engel bulunmamaktadır. edilmesi suretiyle taşınmaz rehini kurulması, kredi
Zira üst sınır ipoteği alacaktan soyutlanmış bir nitelik kuruluşlarının sadece yabancı para üzerinden veya
göstermektedir. yabancı para ölçüsüyle verdiği krediler, diğer bir ifadeyle
döviz kredisi veya dövize endeksli krediler için
Bu özelliğinin sonucu olarak üst sınır ipoteği, her türlü
mümkündür.
alacak için söz konusu olabilecek genel bir ipotek tipini
oluşturur. Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasının 1.
cümlesinde, sadece kredi kuruluşlarınca yabancı para
Miktarı belirli olan alacaklar için üst sınır ipoteği
üzerinden veya yabancı para ölçüsüyle verilen kredilerin
kurulmasına kanunen bir engel bulunmamakla birlikte,
güvence altına alınabilmesi için, yabancı para üzerinden
miktarı belirli olmayan alacaklar için Kanun'un emredici
taşınmaz rehini kurulmasına imkân tanınmıştır.
hükmü karşısında anapara ipoteği kurulması mümkün
değildir. Bu imkândan yararlanacak olan kredi kuruluşlarının yurt
içinde veya yurt dışında faaliyette bulunması arasında
fark yoktur.
Yabancı Para Üzerinden Rehin
Ancak, Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından döviz
Taşınmaz rehininin ancak Türk parası üzerinden kredisi sağlaması, Türkiye'deki kredi kuruluşlarının döviz
kurulabileceğine ilişkin kurala, Medeni Kanun bir istisna kredisi vermesi Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
getirmiştir. 32 sayılı Karar ve buna dayanılarak çıkarılan tebliğlerle
Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasının 1. düzenlenmiştir.
cümlesine göre: «Yurt içinde veya dışında faaliyette Yabancı para üzerinden taşınmaz rehini sadece ipotek
bulunan kredi kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya biçiminde kurulabilir.
yabancı para ölçüsü ile verilen kredileri güvence altına
Medeni Kanun'un "Taşınmaz rehininin türleri" kenar
almak için yabancı para üzerinden taşınmaz rehini
başlıklı 850 nci maddesine göre, "Taşınmaz rehini, ancak
kurulabilir.»
ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi şeklinde
Medeni Kanun'un 851.maddesinin 1. fıkrasının 1. kurulabilir".
cümlesinde, taşınmaz rehininin bir «alacak» için
MK.m.851/f.1'e göre taşınmaz rehini kurulurken alacak
kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
miktarı, tapu kütüğünde Türk parası ile gösterilmelidir.
MK 851. maddenin II. fıkrasının 1. cümlesinde, yabancı
Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında, belirli nitelikleri
para üzerinden kurulan taşınmaz rehninin herhangi bir
taşıyan alacaklar için yabancı para üzerinden taşınmaz
alacağı değil, belirli özellikleri bulunan bir krediyi güvence
rehini kurulmasına imkân verilmiştir.
altına alacağı belirtilmektedir.
Yeni düzenlemede; belirli bir kredi için ipotek tesisinden
Ancak, söz konusu hükümde, taşınmaz rehniyle güvence
söz edilmediği için 851. maddeye göre, doğmuş ve
altına alınacak olan kredilerin vadesi, çeşidi ve konusu
doğacak krediler için de yabancı para ipoteği
açısından bir kısıtlama bulunmamaktadır.
düzenlenebileceği ve yabancı para ipoteğinin, bankanın
-158-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
verdiği ve vereceği nakdi ve gayri nakdi döviz kredileri ile günündeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının döviz
dövize endeksli kredileri kapsayacağı ileri sürülebilecektir. alış kuru esas alınır.
Türk rehin hukukunda yabancı para üzerinden taşınmaz Rehin haklarının hangi yabancı paralar üzerinden
rehini kurulması 3678 sayılı Kanun'un 28. maddesi ile ilk kurulabileceği Bakanlar Kurulunca belirlenir (TMK m.
kez uygulama alanı bulmuştur. 851).
Kanunun yabancı para üzerinden taşınmaz rehini Taraflar, faiz oranını sınırlayıcı hükümler saklı kalmak
kurulmasını düzenlemesindeki amaç, dış kaynaklı kaydı ile serbestçe kararlaştırabilirler (TMK m. 852).
kredilerin ülkeye girişini kolaylaştırmak ve teşvik etmek, Rehin hakkı ancak tapuya kayıtlı taşınmazlar üzerinde
ayrıca kredi müessesesi olan taşınmaz rehininin kurulabilir (TMK m. 852).
fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmesini sağlamaktır.
Yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz rehini dövizin
Kredi müesseseleri, kullandıracakları krediler için ipotek değer kazanması halinde, kendisinden sonra gelen rehinli
kurma yoluna başvurduklarında, kullandırabilecekleri alacaklar için bir tehlike oluşturabilir.
kredi miktarı üst sınır olarak belirlenmektedir.
Ayrıca Türk parası ile tesis edilmiş bu rehine ait derecenin
Kredi alanın fiilen bu kredinin ne kadarını kullanacağı boşalması halinde, bu boşalan dereceye yabancı para
henüz belirli olmadığı için bankalar zorunlu olarak üst üzerinden rehin kurulabileceği TMK m. 851 / III' de
sınır ipoteği kurma yoluna başvurmaktadır. öngörülmüştür.
Kanaatimizce, Kanunun yabancı para üzerinden taşınmaz Rehin ile temin olunan alacak hangi yabancı para
rehni kurulmasına imkân vermesindeki amaç ve kredi biriminden verilmişse, taşınmaz rehini de aynı para birimi
kullandırma sözleşmesinden doğan alacağın özelliği ile gösterilmelidir.
dikkate alınırsa, yabancı para ipoteğinin, anapara ipoteği
Örneğin, (A) ile (B) arasında İsviçre frangı üzerinden bir
veya üst sınır ipoteği şeklinde kurulabilmesi mümkün
kredi sözleşmesi yapılmışsa, (A)'nın alacak miktarına
olmalıdır.
güvence teşkil eden taşınmaz üzerinde rehin derecesine
Yükümlülüğün Türk parası ile gösterilmesinin emredici bir de İsviçre frangı üzerinden rehin tesis edilecektir. Rehin
kural mı, yoksa bir düzen kuralı mı olduğu öğretide derecesinde belirtilen güvence dolar üzerinden olamaz.
tartışmalıdır.
Aynı derece üzerinde birden fazla rehin varsa, bütün
Kuralın emredici bir kural olduğu yolundaki görüş, TMK rehinlerin aynı para birimi üzerinden yapılması gerekir.
m. 851 karşısında isabetli bir görüştür.
Örneğin, (A)'nın taşınmazındaki 1.derecedeki rehin
Taşınmaz rehinin Türk parasıyla kurulması emredici bir 1.000.000 Euro üzerinden belirlenmişse, alacağın 500.000
kuraldır. Ancak bazı hallerde, taşınmaz rehini yabancı lik kısmı için Euro, geri kalan kısmı için İsviçre frangı
para birimi veya yabancı para üzerinden de kurulabilir. üzerinden rehin kurulamaz.
Yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz rehininin
Yabancı para üzerinden taşınmaz rehini yurt içinde ve ödenmesinde Türk parası ile kurulan rehin ödenmesinden
yurt dışında bulunan kredi kuruluşlarınca yapılır. farklı bir durum ortaya çıkar.
Kredi kuruluşları yabancı para veya yabancı para ölçüsü Burada kredi alan borçlu, alacağın vadesi geldiğinde bir
ile (yani o günkü yabancı paranın karşılığı olarak Türk seçimlik hakka sahiptir.
parası) ile kredi verebilirler. Dilerse borcu aralarında kararlaştırdıkları yabancı para
Verilen bu kredileri güvence altına almak için yabancı birimi üzerinden öder. Dilerse, vade günündeki yabancı
para üzerinden taşınmaz rehini kurabilirler. para biriminin karşılığı olan Türk parası üzerinden
Her derece, rehin konusu alacağın tespit edildiği para ödemede bulunur (BK m. 83 / II/ TBK m. 99 / II).
türü üzerinden gösterilir. Eğer borçlu borcunu vadesinde ödemezse, alacaklı,
Aynı derece üzerinde farklı para türü kullanılamaz. alacağının yabancı para üzerinden verilmesini talep eder
ve dava açabilir.
Yabancı para üzerinden kurulan rehine ait bir derecenin
boşalması halinde, yerine, tescil edileceği tarihteki Alacaklı bu durumda seçimlik bir hakka sahiptir. Dilerse
karşılığı Türk parası veya yabancı para üzerinden rehin vade günündeki kur üzerinden, dilerse fiili ödeme
kurulabilir. günündeki kur üzerinden alacağının ödenmesini
isteyebilir (3678 sayılı Kanunla, Borçlar Kanunu'nun 83.
Türk parası ile kurulmuş bir rehine ait derece boşalmış
maddesine eklenen III. fıkra, TBK m. 99 / III).
ise, yerine tescil edileceği tarihteki karşılığı yabancı para
üzerinden rehin kurulabilir. Rehin yükünün belirli olması, alacağın tutarının rehinin
kuruluşu sırasında belli olup olmamasına göre farklı
Yabancı ve Türk parası karşılıklarının hesabında hesap
-159-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
hükümlere tabi olur. yoktur, rehinli taşınmazların tümü üzerinde tek bir rehin
vardır.
Rehin Konusu Taşınmazın Belirli Olması Alacaklı, rehinli taşınmazlardan birinin veya birden
fazlasının paraya çevrilmesi sonucu alacağını elde edince,
Rehin konusunun belirli olması, rehnedilecek taşınmazın
diğer taşınmazlar üzerindeki rehin maddi olarak sona
tapu siciline kayıtlı olması ve rehin verilen taşınmaz veya
erer.
taşınmazların belli olmasını gerektirir.
Bir tek alacak için birden fazla taşınmazdan her biri
Taşınmazın Tapu Sicilinde Kayıtlı Olması
alacağı tamamına güvence olarak gösteriliyorsa, buna
MK 853'e göre, rehin hakkı ancak tapu siciline kayıtlı Toplu Rehin denir.
taşınmazlar üzerinde kurulur.
Kanunda hangi hallerde Toplu Rehin kurulabileceği açıkça
MK 998/I'e göre de, arazi taşınmazlar üzerindeki bağımsız belirlenmiştir:
ve sürekli haklar, kat mülkiyetine konu olan bağımsız
1)Taşınmazların tamamı aynı kişinin mülkiyetinde ise,
bölümler tapu siciline taşınmaz olarak kaydedilir.
2)Taşınmazlar farklı kişilerin mülkiyetinde olup da, bu
Taşınmazın Belirli Olması
kişiler aynı borçtan müteselsil olarak sorumlu iseler.
MK 854/I'e göre, rehin kurulurken rehin konusu
Alacaklı, Toplu Rehin konusu taşınmazların hep birlikte
taşınmazın belirtilmesi gerekir.
paraya çevrilmesini ister.İcra memuru, uygun gördüğü
Taşınmazın bir parçası bölünerek bağımsız parsel olarak taşınmazın paraya çevrilmesine karar verir.
tapu kütüğünde ayrı bir sayfaya kaydedilmiş olmadıkça
MK 873/Ill'e göre, alacaklı toplu rehin konusu
rehne konu olamaz (MK 854 /II).
taşınmazların paraya çevrilmesini hep birlikte talep
Buna karşılık, taşınmazlara ilişkin paylı mülkiyet payları, etmelidir.
tapu kütüğünde ayrı bir sayfada kayıtlı olmamakla
İcra memuru taşınmazlardan ancak alacağın karşılanması
beraber, taşınmaz rehnine konu olur.
için gerektiği kadarını paraya çevirir.
Paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın paydaşlarından her
Taşınmaza ilişkin paylı mülkiyet payı da taşınmaz gibi
biri, kendi payını rehnedebilirse de (MK 688/III, MK
rehin edilebildiğinden, aynı veya farklı taşınmazlara ilişkin
857/1), payın rehninden sonra taşınmazın tümü
paylı mülkiyet payları üzerinde de, şartları varsa, toplu
rehnedilemez (MK692/II, MK857/II).
rehin kurulabilir. (TST32/a ve b)
Ayrıca pay ancak bütün olarak rehnedilebilir.
Paydaş payını bölerek, bunun bir kısmını rehnedemez
Rehin Yükünün Taşınmazlar Arasında Paylaştırılması
(TST 33 /2).
Suretiyle Kurulan Rehin
Taşınmazın tamamı rehnedilmiş ise, sonradan pay
MK 855 / 1'de öngörülen şartlar yoksa veya bu şartlar
üzerinde rehin hakkı kurmak mümkündür.
bulunmakla beraber, taraflar toplu rehin kurma yolunu
Buna karşılık, Elbirliği Mülkiyetine tabi bir taşınmaz, seçmek istememişlerse, aynı alacak için birden çok
maliklerin tamamının onayıyla ve ancak bütün olarak taşınmazın rehnedilmesi, rehin yükünün rehnedilecek
rehnedilebilir (MK 857/ III). taşınmazlar arasında paylaştırılması yoluyla sağlanır (MK
Üzerinde kat mülkiyeti kurulmuş bir binada ise, bağımsız 855/ II, TST 32 /c).
bölümler üzerinde taşınmaz rehni kurulabilir (KMK15). Bu durumda, alacak değil, rehin yükü bölünmekte,
Taşınmazın belli olması zorunluluğu, bir alacağın birden taşınmazlardan her biri alacağın ancak belli bir kısmı için
fazla taşınmazla güvence altına alınmasına engel değildir. rehin edilmektedir.
Bu, toplu rehin kurmak veya rehin yükünü taşınmazlar Örneğin, (B)'nin, (A)'ya ola 250. 000 TL.lik borcunun 100.
arasında paylaştırmak suretiyle olur. 000 TL'lik kısmı için (X) taşınmazında 100. 000 TL'lik, 150.
Toplu Rehin 000 TL'lik kısmı için de (Y) taşınmazında 150. 000 TL'lik iki
Bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri ayrı rehin kurulmaktadır.
alacağın tamamına güvence teşkil etmek üzere kurulan Rehin yükünün paylaştırılması suretiyle birden çok
rehne «Toplu Rehin» denir. taşınmaz üzerinde kurulan rehinde önemli olan,
MK 855 /1'e göre Toplu Rehin kurulabilmesi için taşınmazlar üzerindeki rehin yükünün miktarının, temin
taşınmazların aynı kişinin mülkiyetinde olması veya edilen alacağın miktarını geçmemesidir.
taşınmazlar ayrı kişilerin mülkiyetinde ise, bunların Rehin yükünün dağıtımı tarafların anlaşmasına göre
borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları gerekir. yapılır.
Toplu rehinde, rehinli taşınmazların sayısı kadar rehin Bu konuda bir anlaşma yoksa, MK 855 / III'e göre yetkili
-160-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
tapu sicil memuru bu dağıtımı taşınmazların değerleriyle sözleşmedeki değişiklik rehin yükünü artırıyorsa, ek
orantılı olarak re'sen yapar. sözleşme de resmi şekilde yapılır.
Birden çok taşınmazın aynı alacak için rehin yükünün Rehin yükünü hafifleten sözleşmelerin resmi şekilde
paylaştırılması suretiyle rehin edilmesi durumunda yapılması koşul değildir.
alacaklı, Toplu Rehinde olduğu gibi, taşınmazların 26.4.1984 tarihli 3000 sayılı Kanunla, Tapu Kanunu'nun
hepsinin paraya çevrilmesini istemelidir (MK 873/III). 26. maddesine ilave edilen bir fıkra ile resmi senede bir
Taşınmazların her biri alacağın belli bir kısmını temin istisna getirilmiştir.
ettiğinden, icra memuru talep üzerine hepsini paraya Bu ek fıkraya göre, «Konut yapanlara, ihracatçılara,
çevirecektir. turizm tesisi yapanlarla, işletmecilerine, sanayicilere,
Taşınmaza ilişkin paylı mülkiyet payı Toplu Rehin konusu esnaf ve sanatkarlara konuları ile ilgili olarak bankalarca
olabildiği gibi, rehin yükünün paylaştırılması suretiyle veya kamu kurum ve kuruluşlarınca (Ordu Yardımlaşma
kurulan rehne de konu olabilir (TST 32 /c). Kurumu dahil) açılacak kredilere karşılık güvence
gösterilen taşınmazların ipotek işlemleri resmi senet
tanzim edilmeksizin alacaklı ile borçlu ve varsa kefilleri
Taşınmaz Rehininde Açıklık (Kamuya Açıklık- Aleniyet)
arasında yapılan kredi ve borç sözleşmelerine istinaden,
İlkesi
ilgililerin talebi üzerine, tapu sicil muhafızlıklarınca tapuya
Açıklık İlkesi, Taşınmaz Rehninin kurulması ve sona tescil edilir.»
ermesinin herkes tarafından anlaşılabilecek bir biçimde
12.3.1985 tarihli ve 3163 sayılı Kanunla ilave edilen
olmasını gerektirir.
fıkraya göre de: «Bir tarımsal kredi sebebiyle bankalar
Kanundaki istisnalar hariç (TMK m. 865, 867, 876), veya kamu kurum ve kuruluşları lehine güvence olarak
taşınmaz rehini ancak tapuya tescil suretiyle tesis edilir. gösterilen taşınmazların ipotek işlemlerinde de bu usule
Hiç kimse tapu kütüğüne tescil edilen bir taşınmaz uyulur.»
rehinini bilmediğini iddia edemez. Taşınmaz Rehini Sözleşmesinde şu ana unsurlar bulunur:
Taşınmaz rehinin yolsuz olarak terkini, taşınmaz rehinini 1)Rehin Veren
sona erdiremez. Fakat iyiniyetli üçüncü kişiler taşınmazı
2)Rehin Konusu Taşınmaz
rehinsiz olarak iktisap eder.
3)Rehinli Alacaklı
4)Rehinli Alacak
Taşınmaz Rehininin Kazanılması
Taşınmaz rehini tescil ile kazanılabileceği gibi, sicil dışı da
kazanılabilir. Rehin sözleşmesi geçersizse, yapılan tescil, yolsuz
tescildir.
1)Tescil İle Kazanma
Rehin sözleşmesinin, tarafların rehin kurma konusundaki
Taşınmaz rehininin kazanılması için iki kurucu koşulun
anlaşmalarının bütün ana noktalarını kapsaması gerekir.
varlığı aranır:
Örneğin, rehin konusunun, yani rehinle yükümlülük altına
 Kazanma sebebi
girecek taşınmazın açıkça belirtilmesi, rehin derecesinin
 Tescil
belli olması gibi.
Taşınmaz rehinin devren iktisabı ise, ipotekte, alacağın
b)Ölüme Bağlı Tasarruf
kazanma; ipotekli borç senedi ve irat senedinde ise,
senetlerin teslimi ile olur. Bir taşınmaz rehini ölüme bağlı bir tasarrufla da kurulur.
Örneğin, (A), vasiyetname yoluyla, kendisine ait bir
taşınmaz üzerinde, kendisinden alacaklı olan veya bir
Tescille Kazanma Sebebi
başkasından alacaklı olan (B) lehine bir taşınmaz rehini
Taşınmaz rehininin kurulması için gerekli bir kazanma kurulmasını vasiyet edebilir.
sebebinin varlığı aranır.
c)Malikin Tek Taraflı Tasarrufu
a)Taşınmaz Rehini Sözleşmesi
Malik adına veya hamiline yazılı ipotekli borç senedi veya
Taşınmaz rehini sözleşmesi, taşınmaz maliki ile alacaklı irat senedi kurulması için malikin yazılı tescil talebi
arasında yapılan bir sözleşmedir. yeterlidir.
Rehin sözleşmesinin resmi şekilde yapılması gerekir. d)Mahkeme Hükmü
Resmi şekil bir geçerlilik koşuludur.
Rehin hakkı mahkeme hükmüne de dayanabilir.
Sözleşmedeki değişiklikler ek bir sözleşmeyle yapılır. Eğer
Rehin verecek olan taşınmazın maliki, rehin sözleşmesini
-161-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
yapmasına rağmen, sözleşmeden doğan borcunu yerine Tapu Sicili Tüzüğü'nün 31.maddesine göre yapılacak
getirmiyor, tescil talebinde bulunmuyorsa, alacaklı, tescilde, taşınmaz rehinin türü, rehinli alacaklı, rehinle
hakimden hakkının tanınmasını isteyebilir. Hakimin temin olunan miktar ve gerektiğinde faiz oranı, rehin
vereceği karar, bir eda hükmüdür. derecesinin sırası ve belgelerin numarası gösterilir.
Rehinli alacaklı bu hükümler tescili sağlama yetkisine Bir ipotekli borç senedi veya irat senedi söz konusu ise,
sahip olur. Bu durumda tescil kurucu nitelikte olur. tapu müdürü tescilden başka, ayrıca kıymetli evrakı da
e)Kanundan Doğan Rehin Hakkı düzenler. Ancak alacaklının rehin hakkı tescille doğar.
Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesiyle hak Sicil Dışı Kazanma
sahibine bir rehin hakkı tanınmıştır. Taşınmaz rehin haklarının sicil dışı da kazanılabileceğini
Kanundan doğan rehin hakkı iki çeşittir: kanun koyucu kabul etmiştir. Kanuni rehin haklarının bir
kısmı, tescilsiz kazanılır.
1)Doğrudan Doğruya Doğan Rehin Hakları: Bu tür rehin
haklarında, rehin tescilsiz doğar (TMK m. 865 / III, 867, Bu rehin hakları taşınmazın değerinin muhafazası için
876). yapılan masraflara ilişkin olarak doğar (TMK m. 865 / III,
867, 876).
2)Dolayısıyla Kanuni Rehin Hakları: (Tescile Tabi Kanuni
İpotekler) Bu tür rehin haklarında, rehin tescil ile doğar
(TMK m. 893 vd.). Taşınmaz Rehininin Sona Ermesi
Taşınmaz rehini, rehine ilişkin tescilin terkini ile sona erer
Rehin hakkının doğrudan doğruya kanundan dolayı (TMK m. 858).
doğmasında, tescile gerek yoktur. Buna «Gizli Rehin» Rehinin sona erme sebepleri, alacağın sona ermesi;
denir. sadece rehinin sona ermesi olarak iki grupta toplanabilir:
Örneğin, (A), (B)'nin taşınmazı üzerinde rehin hakkına 1)Rehinin Alacak Hakkına Bağlı Olarak Sona Ermesi
sahiptir. (B)'nin taşınmazın muhafazası ile ilgili tedbirleri 2)Sadece Rehinin Sona Ermesi
almaması, mesela yapının temeline zarar vereceğini
bilmesine rağmen, tedbir almadan komşu arsada inşaat
yapması halinde, rehin alacaklısı gerekli tedbirleri almak 1)Rehinin Alacak Hakkına Bağlı Olarak Sona Ermesi
için yetkili kılınmasını hakimden talep eder. Lehine karar Alacak hakkının sona ermesi ile rehin hakkı da
verilirken, yaptığı masraflar, tescil işlemine gerek kendiliğinden sona erer. Çünkü rehin hakkı, fer'i bir
olmadan sahip olduğu rehinin bulunduğu derecenin haktır.
güvence kapsamına girer (TMK m. 876). Ancak terkine kadar, tescil şekli değerini muhafaza eder.
Örneğin, (A) üzerinde rehin hakkı olduğu sigortalı Rehinli alacaklı, terkin talebinde bulunur. Bulunmazsa,
taşınmazın sigorta primlerini öderse, bu masraflar tıpkı taşınmaz maliki, tapu kütüğünün düzeltilmesi davası açar
rehinli alacak gibi, rehinin kapsamına girer (TMK m. 876). (TMK m. 1025 / 1).
Rehin hakkının dolaylı olarak kanundan doğmasında ise,
kişiye tescili talep hususunda bir yetki verilmiştir. 2)Sadece Rehinin Sona Ermesi
Rehin, tescil ile doğar. Alacak devam etmekle beraber, rehin tek başına sona
Örneğin, (A), (B)'ye sattığı taşınmazın bedelini tam olarak erdirilebilir.
almamışsa, sattığı taşınmaz üzerinde alacağı için bir Alacak hakkı devam etmekle beraber, rehini sona erdiren
taşınmaz rehinin kurulmasını talep edebilir. Rehin hakkı sebepler şunlardır:
tescil ile doğar.
a)Rehinin Terkinle Sona Ermesi
Hak sahibinin tapu sicili müdürüne yapacağı yazılı talep
Tescil üzerine rehin terkin edilir.
Taşınmaz rehinini kuracak tescil, kural olarak taşınmaz b)Rehin Hakkını Doğrudan Sona Erdiren Sebepler
malikinin yazılı istemi üzerine yapılır.
Bazı nedenler, terkin işlemine gerek olmaksızın rehin
Tapu müdürü veya onun yetkilendireceği tapu sicil hakkının varlığını sona erdirir.
görevlisi (Tapu K. m. 26 /1), istemde bulunanın tasarruf
1) Kamulaştırma: Rehin hakkı taşınmazın kamulaştırılması
yetkisini, istemin dayandığı hukuki sebebi inceledikten
ile kamulaştırma parası üzerinde devam eder. Bu
sonra, bir eksiklik görmezse, rehin edilecek taşınmazların
durumda bir alacak rehini söz konusu olur.
sayfalarına tescili gerçekleştirir.
2) Rehin Edilen Taşınmazın Tamamen Yok Olması:
-162-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmazın tamamen yok olması halinde, rehin de sona Derece kavramı
erer. Rehin hem maddi hem de şekli varlığını kaybeder. Sabit dereceler sisteminde derece kavramı, üzerinde
3) Sürenin Dolması: Rehin belli bir süre için kurulmuşsa, ipotek kurulmak istenen taşınmazın bölündüğü farazi
sürenin bitmesiyle, rehin hakkı da sona erer. Rehin hem değer parçalarını ifade etmektedir.
maddi, hem de şekli varlığını kaybeder. Derece, maddi anlamda taşınmazın her bir ipoteğe tahsis
edilmiş değer payını, diğer bir ifade ile taşınmazın
Taşınmaz Rehiniyle Temin Edilen Alacak Hakkında değerinin her bir ipoteğe ne meblağ için teminat teşkil
Zamanaşımı İşlemez ettiğini ifade ederken, şekli anlamda ise tapu sicili
tekniğine göre ayrılarak sınırlandırılmış ve tescil edilmiş
Rehine ilişkin her tescilin varlığı süresince alacak hakkında
değer payını ifade eder .
zamanaşımı işlemez (TMK m. 864).
Tescilsiz doğan rehin hakları için bu kural geçerli değildir.
Alt derece kavramı
Aynı şekilde taşınmaz rehini yolsuz terkin edilmiş olsa
bile, alacak hakkında zamanaşımı işler. Sabit dereceler sisteminde, bir taşınmaz üzerinde birden
fazla derece oluşturarak birden fazla ipotek kurmak
mümkün olduğu gibi, bir derecede birden fazla ipotek
Taşınmaz Rehininde Sabit Dereceler Sistemi kurmak da mümkündür.
Kanunda taşınmaz rehininde Sabit Derece Sistemi kabul Diğer bir ifade ile aynı ipotek derecesi içinde, o derecenin
edilmiştir. farazi değerini aşmayacak şekilde alt (yan, kısmi) rehin
Bu sistemde rehinin kuruluş tarihleri önem dereceleri oluşturmak mümkündür.
taşımamaktadır.
Taşınmaz rehininde kanun koyucu diğer sınırlı ayni haklar Boşalan (serbest) derece kavramı
için kabul ettiği İlerleme Sisteminden ayrılmıştır.
MK.m.871/f.1'e göre, "Aynı taşınmaz üzerinde farklı
Taşınır Rehininde ise, İlerleme Sistemini benimsemiştir. sıralarda kurulmuş bulunan rehin haklarından birinin
Örneğin, (A), taşınmazı üzerinde önce (B) lehine, bir terkin edilmiş olması, sonraki sırada yer alan rehinli
irtifak hakkı tesis etmiş, sonra (C) lehine bir rehin hakkı alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı vermez".
tanımışsa, eski tarihli olan irtifak hakkı, birinci sırada yer MK.m.871/f.1, sabit dereceler sisteminin en önemli
alır. Taşınmaz bir başkasına satıldığında, irtifakla yükümlü özelliklerinden biri olan boşalan dereceleri
olarak geçer. düzenlemektedir.
Taşınmaz rehininde sıra, tarafların iradesine göre tespit
olunur. Sabit Derece Sisteminin Başlıca Özellikleri
Sabit Derece Sisteminde, taşınmazın değeri, farazi 1) Sabit Derece Sisteminde rehin konusu taşınmazın
parçalara bölünmüştür. değeri, rehin derecesi denilen farazi parçalara ayrılmıştır.
Her bir rehin hakkı, taşınmazın değerinin paraya Rehinli alacaklının hakkı, alacağın bağlı olduğu derecenin
çevrilmesinden elde edilecek tutarın belirli bir bölümünü farazi değerini aşamaz (TMK m. 870//1).
kapsar. Örnek: (A) taşınmazını 3 dereceye bölmüş ve her bir
Taşınmazın bu farazi parçalarına Derece denir. Her derece için belirli bir değer öngörülmüş olabilir. Mesela,
derecede, derecenin değeri kadar rehin kurulur. 1. derece 500. 000 , 2. derece 300. 000, 3. derece 200.000
Rehin, hangi derecede kurulmuş ise, o derecenin miktarı gibi.
ve sırası ile alacağı güvence altına alır. (TMK m. 870, 874). 2) Rehin haklarının sırası, kuruluş tarihine göre değil,
Örneğin, (A), taşınmazı üzerinde taşınmaz rehini için üç bulundukları derecelere göre belirlenir. Taraflar hangi
derece öngörmüş ve 1. derece 500. 000 TL, 2. derece 300. derecede yer aldıklarına kendileri karar verirler.
000 TL., 3.derece 100. 000 TL olarak farazi değerler tespit Örnek: 1.Derece- 500.000 - 1.5.1995; 2.Derece- 300.000-
etmiş olabilir. 1.5.1993; 3. Derece- 200.0- 1.5.1992
Her derece içinde öncelik sırasını gösteren alt dereceler 3) Önceki derecede bulunan rehinli alacaklı alacağını
kurulabilir. almadan sonraki derecede bulunan rehinli alacaklı
Alt derecelerin toplam değeri, alt derecelerin içinde alacağını alamaz.
bulunduğu derecenin temin ettiği miktardan fazla olamaz. Örnek: 1.Derece- A-500.000 - 1.5.1995;
2.Derece- B- 300.000- 1.5.1993;

-163-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
3. Derece- C- 200.000 - 1.5.1992 kurulan rehin haklarında söz konusu olur.
Taşınmaz 700.000 TL. satılırsa, (A) lehine kurulan Boş Dereceye İlerleme (Sözleşme ile)
taşınmaz rehini, kuruluş tarihi itibariyle en yeni tarihli de Rehin alacaklısı ile malik aralarında yaptıkları sözleşmeyle,
olsa, rehini 1.derecede olduğu için önce satış bedelinden taşınmaz maliki, rehin alacaklısının boşalan üst
rehin alacağı olan 500.000 TL alır. (B), (A)'nın rehin derecedeki diğer bir rehinin yerine geçmesini kabul eder.
alacağından arta kalan 200.000 TL alır. (C) hiçbir şey
Böyle bir hal, rehin senediyle alacaklıya tanınabileceği
alamaz. (B)'nin geri kalan 100.000 TL ve (C)'nin
gibi, sonradan yapılan ek bir sözleşmeyle de tanınabilir.
200.0 TL için rehin alanın kişisel sorumluluğu vardır.
Ancak ek sözleşmenin de resmi şekilde yapılması gerekir.
4) Bir derecede rehin hakkı kısmen veya tamamen sona
Bu sözleşmenin üçüncü kişilere karşı geçerli olması (ayni
ermişse, alt derecede bulunan rehin hakkı sahibi
etki sağlaması) için tapuya şerh edilmesi koşuldur (TMK
kendiliğinden üst dereceye ilerleyemez (TMK m. 871 /1).
m. 871 / III).
Örnek: (A), taşınmazı üzerinde üç derece rehin tesis
Tapuya şerh verilmesinden önce, tarafların bu hakkın şerh
etmiştir. Birinci derecede 300. 000 Tl ile güvence altına
ettirilmesi yolunda aralarında bir «şerh anlaşması»
alınan borcunu ödemiş ve derece boşalmıştır. Bu
yapmaları gerekir.
durumda borcu ikinci dereceden güvence altına alınan
(B), birinci dereceye ilerleyemez. (A) bu rehin derecesi Şerh anlaşmasını da resmi şekilde yapılması koşuldur.
üzerinde (D) için bir taşınmaz rehini tesis edebilir. Boş dereceye ilerleme hakkı, malikin yazılı talebi üzerine
5) Malik boşalan dereceye yeni bir rehin hakkı tesis tapu kütüğüne şerh edilir.
edebilir. Hatta daha rehin hakkı kurulurken, daha önceki Malik anlaşmaya rağmen tapu kütüğüne şerh vermekten
bir rehin hakkını saklı tutabilir. Bunlara Saklı Derece denir. kaçınıyorsa, ifa davası ile şerhe zorlanabilir.
Saklı Derecenin güvence miktarı belli edilerek, tapu Malik birden fazla kişiye boş dereceye ilerleme hakkı
kütüğüne tescil edilir. tanımışsa, ilerleme şerh tarihi esas alınarak yapılır (TMK
6) Bir derece içinde, o derecenin farazi değerini aşmadan, m. 871, 1009).
yan rehin dereceleri kurulabilir. Aynı derece içindeki yan Şerhe rağmen, boş dereceye ilerletmeyi malik talep
rehin derecesi alacaklıları, o dereceye düşen miktarı, edecektir. Etmezse, şerhten yararlanacak kişi mahkeme
alacakları oranında paylaşırlar (TMK m. 874 / II). kararıyla boş dereceye ilerletmeyi talep edebilir.
7) Bir rehin derecesinin farazi değerinde değişiklik İlerleme sisteminde, bir rehin hakkı terkin edilince,
yapmak, alt derecedeki rehinli alacaklıların hakkını sonraki sıralarda bulunan diğer rehin hakları
tehlikeye sokacağından, ancak onların muvafakatı ile kendiliklerinden birer sıra ileri geçerler ve ondan boşalan
değişiklik yapılabilir. Daha önce belirlenmiş faiz oranı yeri doldururlar.
sonradan gelen alacaklıların zararına olarak arttırılamaz. Rehin haklarının böylece birer sıra ilerlemeleriyle son
Sabit dereceler sisteminin istisnaları sırada bir boşalma meydana gelmez.
MK.m.871/f.1 'e göre, "Aynı taşınmaz üzerinde farklı Zira her bir rehin hakkının gayrimenkulün değerini tüm
sıralarda kurulmuş bulunan rehin haklarından birinin olarak kapsaması prensibine uygun olarak, rehin
terkin edilmiş olması, sonraki sırada yer alan rehinli haklarının kapsamları da kendiliğinden genişler ve sıra
alacaklıya boşalan dereceye geçme hakkı vermez". düzenindeki boşluğu doldururlar.
Bir derecedeki ipotekte meydana gelen değişiklikler diğer Kural, boşalan dereceye sonraki derecede bulunan
derecede yer alan rehin hakları üzerinde her hangi bir etki ipoteğin kendiliğinden ilerleyememesi olmakla birlikte,
meydana getirmez. kanun sabit dereceler sisteminin uygulanmasına bazı
Boşalan bu dereceye sonraki derecede bulunan ipotek istisnalar getirmiştir.
kendiliğinden ilerleyemez. Taşınmaz maliki boşalan Bu istisnai hükümlere göre ilerleme ya kanun hükmü
derece üzerinde kural olarak serbestçe tasarruf edebilir gereği ya da tarafların aralarında akdedecekleri sözleşme
(MK.m.871/f.2). ile mümkün olabilir.
Sabit Derece Sisteminin İstisnaları, ya sözleşmeden ya da Bu istisnai hallerde, ön derecede yer alan ipotekte her
kanundan doğar. hangi bir sebeple boşalma meydana gelirse, sonraki
Sözleşmeden doğan istisna, rehin alacaklısına, boş derecede yer alan ipotek boşalan dereceye kanunda
dereceden istifade hakkı verir (TMK m. 871 / II). belirlenen kurallara göre ilerleyebilecektir.
Kanundan doğan istisnalar ise, taşınmazların paraya
çevrilmesinde ve arazinin iyileştirilmesi (ıslahı) sonucunda Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehini

-164-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmaz rehninin ancak Türk parası üzerinden maddesi anlamında bir yabancı para borcudur.
kurulabileceğine ilişkin kurala, Medeni Kanun bir istisna Buna karşılık, «yabancı para ölçüsü ile verilen kredi»,
getirmiştir. yabancı paraya endeksli, Türk parasıyla verile kredidir; bu
Medeni Kanun'un 851. maddesinin ikinci fıkrasına göre, bakımdan burada krediyi geri ödeme borcu yabancı
yurt içinde veya dışında faaliyette bulunan kredi paraya endeksli, Türk parasıyla ödenecek bir borçtur.
kuruluşlarınca yabancı para üzerinden veya yabancı para Öyleyse, rehin yükünün bir yabancı para birimiyle ifade
ölçüsüyle verilen kredileri güvence altına almak için edilmesi suretiyle taşınmaz rehni kurulması, kredi
yabancı para üzerinden veya yabancı para ölçüsüyle kuruluşlarının sadece yabancı para üzerinden veya
verilen kredileri güvence altına almak için yabancı para yabancı para ölçüsüyle verdiği krediler, yani, döviz kredisi
üzerinden taşınmaz rehni kurulabilir. veya dövize endeksli krediler için mümkündür.
Kredinin Bir Kredi Kuruluşu Tarafından Verilmesi
Yabancı Para üzerinden Taşınmaz Rehni Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasının 1.
Kurulabilmesinin Şartları cümlesinde, sadece kredi kuruluşlarınca yabancı para
1)Borcun Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanması üzerinden veya yabancı para ölçüsüyle verilen kredilerin
2)Kredinin Yabancı Para Üzerinden veya Yabancı Para güvence altına alınabilmesi için, yabancı para üzerinden
Ölçüsüyle Verilmesi taşınmaz rehni kurulmasına imkan tanınmıştır.
3)Kredinin Bir Kredi Kuruluşu Tarafından Verilmesi Bu imkândan yararlanacak olan kredi kuruluşlarının yurt
içinde veya yurt dışında faaliyette bulunması arasında
4)Rehin Yükünün Yabancı Para Birimiyle Belirlenmesi
fark yoktur.
Borcun Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanması
Rehin Yükünün Yabancı Para Birimiyle Belirlenmesi
Medeni Kanun'un 851. maddesinin I. Fıkrasının 1.
Yabancı para üzerinden taşınmaz rehninin kurulmasına
cümlesinde, taşınmaz rehninin bir alacak için
döviz kredileri ve dövize endeksli krediler için imkân
kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
tanınmakla beraber, taraflar bu tür rehin için yabancı
Aynı hükmün ikinci fıkrasının birinci cümlesinde ise, para birimi seçmekte serbest değillerdir.
yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz rehninin
Medeni Kanun'un 851. maddesinin IV. Fıkrasının 2.
herhangi bir alacağı değil, belirli özellikleri bulunan bir
cümlesine göre, yabancı para üzerinden veya yabancı
krediyi güvence altına alacağı belirtilmektedir.
para ölçüsüyle verilen krediler için taşınmaz rehni, ancak
Ancak, söz konusu hükümde, taşınmaz rehniyle güvence Bakanlar Kurulunca belirlenecek yabancı para birimi
altına alınacak olan kredilerin, vadesi, türü ve konusu üzerinden kurulabilir.
açısından bir kısıtlama bulunmamaktadır.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 4 Haziran 2002
Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehni Kurulabilmesi
tarihli Genelgesinde, Medeni Kanun'un 851. maddesinin
İçin Gerekli Şartlara Uymamanın Yaptırımı
2. fıkrası anlamında yabancı para üzerinden kurulacak
taşınmaz rehniyle güvence altına alınabilecek kredinin Medeni Kanun'un 851. maddesinin 1. fıkrasının 1.
tanımında, 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 11. cümlesindeki «taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile
maddesindeki düzenlemenin esas alınacağı gösterilen belli bir alacak için kurulabilir» hükmü, hâkim
belirtilmektedir. görüşe göre, emredicidir.
4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun yerini artık 5411 sayılı Alacağın miktarının Türk parasıyla gösterilmesi rehnin
Bankacılık Kanunu almış olduğundan, söz konusu kurulmasının maddi bir şartı sayılır ve buna uyulmaması
yollamanın Bankacılık Kanunu'nun krediler başlığı altında durumunda yapılan tescil yolsuz bir tescil olur.
düzenlenmiş olan 48. maddesine yapılmış sayılması Öyleyse gerekli şartlar gerçekleşmemiş olmasına rağmen,
gerekir. yabancı para üzerinden bir taşınmaz rehni kurulmuşsa, bu
Kredinin Yabancı Para Üzerinden Veya Yabancı Para rehin Medeni Kanun'un 851. maddesinin 1. fıkrasının
Ölçüsüyle Verilmesi 1.cümlesi uyarınca aslında Türk parası üzerinden
kurulması gerektiğinden, geçersiz olacak, dolayısıyla
Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasının 1.
alacaklının alacağını güvence altına alan bir rehin hakkı
cümlesine göre, yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz
bulunmayacaktır.
rehniyle ancak yabancı para üzerinden veya yabancı para
ölçüsüyle verilen krediler güvence altına alınabilir. Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehninin Kurulmasına
İlişkin Esaslar
Bu hükümde sözü geçen «yabancı para üzerinden verilen
kredide»,kredi alanın borcu, Borçlar Kanunu'nun 99. 1)Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehninin Yalnız
-165-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
İpotek Biçiminde Kurulabilmesi kurulamayacağı sorunun da incelenmesi gerekir.
2)Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehninin Türünün Yabancı para ölçüsüyle verilen, yani yabancı paraya
Düzenlenmemiş Olması endeksli, Türk parasıyla ödenecek krediler için yabancı
3)Yabancı Para Üzerinden Rehinde Bir Derece Saklı para üzerinden kurulan taşınmaz rehninde, güvence
Tutulmak Suretiyle Boş Derece Kurulabilmesi altına alınan alacağın miktarı her halde değişken
olduğundan, bunun kesin miktarı rehin kurulurken belli
değildir.
Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehininin Yalnız
Dolayısıyla, böyle bir alacak için Anapara İpoteği
İpotek Biçiminde Kurulabilmesi
kurulamayacağı açıktır.
Taşınmaz rehini bir üst kavram olup, ipotek, ipotekli borç
Yabancı para üzerinden verilen kredileri güvence altına
senedi ve irat senedi tiplerini içermektedir.
almak için yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz
Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. fıkrasında rehnine gelince, burada rehin kurulurken güvence altına
«Taşınmaz Rehini» deyimi kullanıldığına göre, yabancı alınan yabancı para alacağının miktarı belli olsa ve
para üzerinden ipotek gibi ipotekli borç senedi ve irat yabancı para üzerinden belirtilen rehin yükünün miktarı,
senedi de kurulabileceği düşünülebilir. bu alacağın gerçek miktarını gösterse dahi, bu miktarı
Oysa yabancı para üzerinde kurulacak taşınmaz rehni belli bir alacak sayılamaz.
sadece belli özellikteki bir alacağa güvence sağlama Çünkü alacaklı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra
amacına yönelik olduğundan, burada başvurulabilecek takibine başvurduğu takdirde, İİK 148 in yollama yaptığı
taşınmaz rehninin, taşınmaz rehni tipleri içinde sadece İİK 58 / II / 3 hükmü gereğince, alacak miktarını Türk
güvence işlevi gören «İpotek» tipi olabileceği sonucuna parasıyla göstermek zorundadır.
varılmaktadır.
Dolayısıyla, alacak, takip talebinde bulunulan günde
Çünkü, diğer taşınmaz rehni tipleri, ipotekli borç senedi geçerli olan resmi kur üzerinden Türk parasına
ve irat senedinde tedavül işlevi de söz konusu olmaktadır. çevrileceğinden, yabancı para üzerinden verilen bir kredi
Tedavül işlevinin sonucu olarak, İpotekli Borç Senedi veya için yabancı üzerinden kurulan taşınmaz rehninde de,
İrat Senedinde, alacak ve rehnin yer aldığı kıymetli evrak rehin kurulurken miktarı belli olmayan bir alacağın
niteliğindeki bir senedin düzenlenmesiyle beraber soyut güvence altına alınması söz konusu olmaktadır.
bir alacak doğmakta, rehnin kurulmasına neden olan bir Bu nedenle, yabancı para üzerinden verilen kredilerin
temel borç ilişkisi varsa, bu ilişkiden doğan borç yenileme yabancı para üzerinden güvence altına alınması için de
yoluyla sona ermektedir (MK 910/1). Anapara İpoteği kurmak mümkün değildir.
Bu bağlamda, Medeni Kanun'un 851. maddesinin II. Diğer taraftan, yabancı para üzerinden veya yabancı para
fıkrasının kapsamına giren bir kredi için İpotekli Borç ölçüsüyle verilen kredinin yabancı para üzerinden kurulan
Senedi veya İrat Senedi kurulması yoluna gidilmesi ipotekle güvence altına alınmasında tapu kütüğünde
durumunda, senetlerin düzenlenmesiyle beraber soyut gösterilmek üzere bir üst sınır belirlense de, rehnin
bir alacak doğacak ve krediyi geri ödeme borcu yenileme paraya çevrilmesi için yapılan icra takibi sonunda alacak
suretiyle sona erecektir. Türk parasına çevrilerek alacaklıya ödeneceğinden, üst
Kredi borcunun sona ermesi, bu kredi dolayısıyla tanınan sınır olarak belirlenen miktar da sabit kalmayacak, sürekli
yabancı para üzerinden taşınmaz rehni kurulması değişecektir.
imkanını da ortadan kaldıracaktır. Bu durumda, gerçek anlamda bir üst sınır ipoteği kurmak
Çünkü, senetlerin düzenlenmesiyle doğan alacak, Medeni da mümkün değildir.
Kanunun yabancı para üzerinden kurulacak taşınmaz Fakat, yabancı para üzerinden veya yabancı para
rehniyle güvence altına alınabileceğini kabul ettiği bir ölçüsüyle verilen kredileri güvence altına almak için
alacak niteliğini taşımaktadır. yabancı para üzerinden kurulan taşınmaz rehnine, yine de
Şu halde Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehni, ancak, üst sınır ipoteğine ilişkin MK 851 / I'in 2. cümlesindeki
ipotek biçiminde kurulabilir. hükmü kıyasen uygulayarak, tapu kütüğünde gösterilen
alacak miktarını üst sınır olarak kabul edip, alacaklının
Yabancı Para Üzerinden Taşınmaz Rehninin Türünün bütün taleplerini bu üst sınıra kadar karşılamak, diğer
Düzenlenmemiş Olması rehinli alacaklılar bakımından daha adil, belirlilik ilkesi
açısından daha uygun olacaktır.
Yabancı para üzerinden kurulabilen taşınmaz rehniyle
ilgili düzenlemeler kapsamında, yabancı para üzerinden
Anapara İpoteği ve Üst Sınır İpoteği kurulup Yabancı Para Üzerinden Rehinde Bir Derece Saklı
-166-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Tutulmak Suretiyle Boş Derece Kurulabilmesi Örnek: (A) arazisinde, mülkiyeti muhafaza kaydıyla
Medeni Kanun'un 851. maddesinin III. fıkrasında, yabancı (B)'den aldığı makineleri çalıştırmaktadır. (A), (C)'den
para üzerinden kurulmuş bir rehnin terkini sonucu kredi alabilmek için arazisinde bu alacağa karşılık,
derecenin boşalması halinde, bu boş derecenin nasıl taşınmaz rehini tesis etmiştir.
doldurulabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılmış olması Bir görüşe göre, (A) mala emin sıfatıyla zilyettir. O halde
karşısında, başlangıçta, Türk parası üzerinden iyiniyetli (C)'nin eklentinin rehin hakkı kapsamına girdiği
kurulabildiği gibi (MK 870 / II), yabancı para üzerinden de hususunda korunması gerekir. (C) alacağını alırken
boş derecenin kurulmasının mümkün olduğu sonucuna eklentiden de yararlanır.
varılmaktadır. İkinci bir görüşe göre, makinelerin mülkiyeti başkasında
Çünkü, boşalan rehin derecesi ile boş olarak kurulan rehin olduğu için, rehinli alacaklının eklentiler üzerinde bir ayni
derecesi arasında, bunlara uygulanacak hükümler hak talebi olamaz.
açısından bir fark bulunmamaktadır. Taşınmaz rehininin kapsamına eklentinin de girmesi,
sadece rehin kurulurken mevcut eklentiyi değil, taşınmaz
Taşınmaz Rehininde Alacağı Güvence Altına Alan rehini paraya çevrilene kadar olan bütün eklentileri
Taşınmazın Kapsamı kapsar.
Taşınmaz rehininin güvence kapsamına, Rehinli Eklenti niteliğindeki taşınır eşyanın, taşınmaz rehini tesis
Taşınmazın yanı sıra, onun Bütünleyici Parçaları, istisna eden kimse tarafından, finansal kiralama yolu ile
edilmeyen Eklentileri, Kira Bedelleri ve Sigorta Tazminatı sağlanmış olması mümkündür.
dahildir. 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 8. maddesine
1) Taşınmaz: Taşınmaz kapsamına, arazi, tapu kütüğünün göre, finansal kiralama sözleşmesinin noterlikçe tutulan
ayrı sayfasına kaydedilmiş bağımsız ve sürekli haklar, kat özel sicile, tapu kütüğüne veya gemi siciline
mülkiyetine tabi bir yapının bağımsız bölümleri, paylı işlenmesinden sonra mallar üzerinde üçüncü kişilerin ayni
mülkiyet payları dahildir. hak iktisapları, kiralayana karşı ileri sürülemez.
2) Bütünleyici Parçalar: Bir taşınmazın bütünleyici 4) Kira Bedelleri: Rehin edilen taşınmazdan belli bir süre
parçaları, taşınmaz rehinin kapsamına dahildir. elde edilen kira bedelleri, rehin kapsamına girer (TMK m.
862 / 1).
Taşınmaz rehini kurulduktan sonra da bütünleyici parça
niteliğini kazanan eşyalar kendiliğinden rehin kapsamına Rehinin paraya çevrilmesi cebri icra yoluyla takibin
girer (TMK m. 862 /1). başladığı veya borçlunun iflasına karar verildiği tarihten
itibaren taşınmazın paraya çevrilmesi anına kadar
Bir taşınmazın doğal ürünleri (ayrılmadan önce), yapılar,
muaccel olan kiralar taşınmaz rehinine tabidir (TMK m.
bitkiler, kaynaklar da bütünleyici parça kavramına
863 / II).
dahildir.
Örnek: (A) kiracısı olduğu (B)'ye, (B)'nin isteği üzerine
3) Eklenti (Teferruat): Taraflar aksini
Şubat ve Mart ayı kiralarını Ocak ayında ödemiştir. Ancak
kararlaştırmamışlarsa, eklenti de rehin kapsamına dahil
binanın üzerinde taşınmaz rehini vardır ve taşınmaz
olur (TMK m. 862 / I).
rehinin paraya çevrilmesi Ocak ayında istenmiştir. Bu
Örnek: Bir fabrika üzerinde kurulan taşınmaz rehini, durumda (A), Şubat ve Mart aylıklarını bir kere daha
fabrikada teferruat niteliğinde bulunan bilgisayar ödemek zorundadır. Çünkü bu aylıklar taşınmaz rehininin
tesisatını, makinaları da içine alır. paraya çevrilmesi talep edildikten sonra, muaccel
Örnek: Arazisinden, makinalarla kum çıkaran (A), banka olmuştur; bu nedenle de taşınmaz rehininin kapsamına
(B)'den kredi almak için taşınmazı üzerinde, banka (B) için dahildir.
taşınmaz rehini tesis etmiştir. (A) vadesinde borcunu
ödeyemediği için (B) taşınmazın satışını istemiştir.
5) Sigorta Tazminatı: Sigorta edilen taşınmazda, riziko
Taşınmaz rehinine teferruat olan makineler de dahildir.
gerçekleşmiş ise, muaccel olan sigorta tazminatı da
Eklenti ile ilgili olarak tartışma konusu olan husus, eklenti taşınmazın kapsamına dahil olur.
üzerinde bir başkasının mülkiyet hakkının söz konusu
Ancak taşınmaz rehini alacaklısı alacağı muaccel olana
olduğu durumlarda ortaya çıkar.
kadar, sigorta şirketinden sigorta tazimatını talep
Mesela, makineleri (B) firması mülkiyeti muhafaza kaydı edemez.
ile satmışsa ve henüz makinelerin bedeli ödenmeden,
Sigorta şirketi alacaklının rızası olmadan, meblağı malike
taşınmaz rehini paraya çevrilmek istenmişse, durum ne
de ödeyemez (TMK m.876 / 1)
olacaktır. Çözüm ihtilaflıdır.
Sigorta tazminatı taşınmazın eski hale getirilmesi için
-167-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
harcanacaksa, malik tarafından yeterli bir güvence tedbirleri alabilir.
göstermesi koşuluyla kendisine ödenir (TMK m. 879). Alacaklının yaptığı masraflar için doğrudan doğruya
Kamulaştırma halinde, kamulaştırma bedeli de malike kanundan doğan rehin hakkı vardır.
ödenmemelidir.
Örnek: Üzerinde taşınmaz rehini bulunan binanın yanması Rehinli Taşınmazın Parçalara Bölünmesi ve
halinde, rehin alacaklısı hem sigorta bedeli, hem de Taşınmazlarla Birleşmesi
taşınmaz üzerinde rehin hakkına sahiptir.
1)Rehinli Taşınmazın Bölünmesi
Taşınmaz parçalara bölünmüş ve her parça için tapu
Rehinli Taşınmazın Değerinin Korunması kütüğünde ayrı bir sayfa açılmış ise, taşınmaz rehini her
Rehinli taşınmazın değerinin korunması, rehin alacaklısı parça üzerinde devam eder.
açısından büyük önem taşır. Bu nedenle de kanunda, Bunun tek istisnası, bölünen parçalardan birinin değerinin
rehin alacaklısına, rehin konusu taşınmazın değerinin rehinli alacağın 1/20'sinden az olması ve taşınmazın kalan
korunmasını talep yetkisi tanınmıştır. kısmının alacağı karşılamaya yeterli olması, yeterli olmasa
Malikin bu tedbirleri almaması halinde, tedbir almak bile, borçlunun, ayrılan parçanın değerine uygun olarak
hakkı hâkim tarafından, rehinli alacaklıya verilebilir. alacaklıya bir ödemede bulunması durumudur (TMK m.
Rehinli taşınmazın değerini kaybetmesi, malikin 868).
kusurundan ortaya çıkabileceği gibi, onun kusuru
olmadan da doğabilir. 2)Rehinli Taşınmazın Başka Bir Taşınmazla Birleşmesi
İki veya daha fazla taşınmaz birleşmişse veya bunların
1)Rehinli Taşınmazın Malikin Kusuru ile Değer yerine başka bir taşınmaz verilmişse, bu taşınmazlar
Kaybetmesi üzerindeki taşınmaz rehinleri aynı sırada olmak üzere
Taşınmaz, malikin kusuru nedeniyle değer kaybediyorsa birleşme suretiyle meydana gelen yeni taşınmaza aktarılır
veya değer kaybetme tehlikesi varsa, alacaklı gerekli (TMK m. 859).
tedbirlerin alınması için hâkime başvurabilir. Taşınmazın bu suretle birleştirilmesini kolaylaştırmak için
Hatta gecikmesinde tehlike olan hallerde, alacaklı hakim borçluya, terk edeceği taşınmazı rehin yükünden
kararı olmaksızın, kendiliğinden tedbir alabilir (TMK m. kurtarmak imkânı tanınmıştır. Bunun için borçlunun rehin
865 / II). alacaklılarını, durumdan en az üç ay önce haberdar
etmesi gerekir (TMK m. 860).
Rehin alacaklısı yapmış olduğu masraflardan dolayı diğer
bütün rehin alacaklılarından önce gelen tescile tabi Rehinli taşınmaz için bedel olarak bir para ödenmişse, bu
olmayan bir kanuni rehin hakkına sahiptir (Rüçhanlı para alacaklılar arasında sıralarına göre taksim edilir.
alacak, TMK m. 865). Ayrıca malike karşı haksız fiil Eğer aynı sırada birden fazla alacaklı varsa, alacaklarını
hükümlerine başvurabilir. miktarlarıyla orantılı olarak bölüşürler.
Eğer taşınmazın değerini azaltıcı fiil henüz başlamamışsa Bu bedel, rehinle güvenceye bağlanmış olan alacak
veya başlamış da devam ediyorsa, rehin alacaklısı men miktarının yirmide birinden fazla ise veya yeni taşınmaz
davası açabilir. Ayrıca ek güvence isteyebilir. alacaklı için yeterli güvence oluşturmuyorsa, alacaklının
Taşınmazın değeri, malikin kusuru ile azalmışsa, alacaklı rızası olmaksızın borçluya ödenemez (TMK m. 861).
eski halin iadesini talep eder; ayrıca ek güvence ister.
Bunlar olmazsa, taşınmazın azalan değeri oranında Rehinli Taşınmazın Kısmen Temliki
borcun ifasını talep eder. Malik, rehinli taşınmazın teminat teşkil ettiği alacağın 1/
Malikin haksız fiil sorumluluğu vardır. 20'den az değeri olan bir parçasını başkasına devrederse,
alacaklı bu parça ile orantılı bir ödeme yapılmasını talep
eder; aynı şekilde kalan taşınmaz alacak için yeterli bir
2)Rehinli Taşınmazın Malikin Kusuru Olmaksızın Değer
teminat teşkil ediyorsa, rehinin kaldırılmasından
Kaybetmesi
kaçınamaz (TMK m. 868).
Malik, taşınmazındaki değer azalmasına karşı tazminat
almışsa, rehinli alacaklı bu oranda ya ek güvence
verilmesini, ya da kısmi ödemede bulunulmasını ister Lex Commisoria Yasağı
(TMK m. 867). Alacağın muaccel olması ve borcun ifa edilmemesi
Alacaklı ayrıca rehinli taşınmazın değer kaybını önleyici halinde, rehinli taşınmazın paraya çevrilmesi istenebilir.

-168-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Taşınmazın paraya çevrilmesi icra dairelerince İcra ve İflas Olmasının Hükümleri :
Kanunu hükümlerine göre yapılır. 1) İpoteğin doğması için tapu kütüğüne bir tescilin
TMK m. 873 c.2'ye göre, vadesinde borç ödenmediği yapılması koşuldur (TMK m. 856). Tescilin geçerli olması
takdirde, rehin konusunun, rehin alacaklısının mülkiyetine için şu koşullar aranır:
geçeceğine ilişkin her koşul batıldır. Buna Lex Commisoria a)Taşınmaz malikinin tescile muvafakat beyanı (tescil
Yasağı denir. talebi)
Bu yasak, alacağın muaccel olmasından önce söz b)Geçerli bir kazanma sebebinin varlığı
konusudur. Rehinli alacak muaccel olduktan sonra
2) Kazanma sebebi, bir rehin sözleşmesi, ölüme bağlı bir
tarafların anlaşmasıyla, rehinli taşınmazın ifa yerine edim,
tasarruf, kanun hükmü, mahkeme kararı olabilir.
ifa nedeniyle edim olarak alacaklıya temliki mümkündür.
3) Bir ana para ipoteğinin tesisi için mutlaka temelde
Alacağın muaccel olmasından önce güvence amacıyla
yatan geçerli bir borç ilişkisinin varlığı koşuldur.
yapılan bir inançlı işlemle taşınmaz mülkiyetinin alacaklıya
geçirilmesi mümkündür. Eğer temel borç ilişkisi herhangi bir nedenle geçerli
değilse, yapılan tescil alacaklı için geçerli bir rehin hakkı
Aynı şekilde taşınmaz mülkiyetinin satım sözleşmesiyle ve
doğurmaz. Yani yapılan tescil herhangi bir hukuki hüküm
güvence amacıyla alacaklıya devri ve alacak ödenince
ifade etmez.
taşınmazın iadesini sağlamak üzere eski malike bir geri
alım hakkı tanınması mümkündür. Borç İlişkisinde sonradan meydana gelen bir değişiklik,
doğrudan doğruya rehin hakkını da etkiler.
Örnek: (B)'nin bir karz sözleşmesi dolayısıyla, (A)'ya
İPOTEK
borçlandığı 100. 000 TL. için taşınmazında ipotek tesis
İpotek, mevcut veya ileride doğması muhakkak veya etmesi halinde, karz sözleşmesinin herhangi bir nedenle
muhtemel bir alacak için tesis edilir (TMK m. 881). geçersiz olması ipoteği de geçersiz kılar.
Kısacası koşula bağlı olan veya olmayan, belirli veya Örnek: Bir karz sözleşmesi dolayısıyla (A)'ya borçlandığı
belirsiz, ileride doğması muhtemel veya muhakkak olan 100. 000 TL. için taşınmazında ipotek tesis ettikten sonra,
bir alacak için ipotek tesisi mümkündür. borcun 30. 000 TL. (A)'ya ödemişse, ipotek 70. 000 TL. lik
Güvence altına alınan alacağın mutlaka para alacağı alacağın güvencesi olur.
olması gerekmez. Temel borç ilişkisinin rehin senedinde yer alması koşul
Bir yapma veya yapmama edimi de ipoteğin konusunu değildir. Bu husus ancak ispatı kolaylaştırmada rol oynar.
oluşturabilir. İleride doğacak veya doğması muhtemel bir alacak için
Ancak güvence miktarının mutlaka Türk parası ile kurulacak üst sınır (azami hat) ipoteğinin temelinde
gösterilmesi koşuldur (TMK m. 851). Bu kuralın tek geçerli bir borç ilişkisinin varlığı aranır.
istisnası, Medeni Kanun'un 851. maddesidir. Örnek: Veznedar çalıştığı şirkete karşı ileride girmesi
İpoteğin iktisadi görevi, alacağın güvence altına muhtemel zararlara karşı şirket lehine 50. 000 liraya
alınmasıdır. kadar bir üst sınır ipoteği kurmuşsa, şirket ile veznedar
Alacaklı, alacağını önce alacağa güvence teşkil eden arasında mevcut geçerli bir hizmet akdinin varlığı aranır.
taşınmazdan temin etmeye çalışır. Ancak bu güvence Alacağın henüz doğmamış olması, tescilin yolsuz olduğu
alacağını karşılamazsa, borçlunun diğer malvarlıklarına da sonucunu yaratmaz. İpoteğin doğumu için yapılacak
başvurur. Burada artık borçlunun kişisel sorumluluğu söz tescilin, alacaklı ve borçlu arasındaki temel borç ilişkisine
konusu olur. bir etkisi yoktur.
Kısaca ipotek, güvence altına aldığı alacağa bağlı bir Tescil işlemi bir alacak doğurmaz veya bir alacağın varlığı
haktır. Yani bağımlı bir haktır. için delil teşkil etmez. Tescil, sadece bir ayni hakkın
İpotek mevcut bir alacağı güvence altına almak için varlığına delil teşkil eder ve bu hususta bir karine yaratır.
kurulmuşsa Anapara İpoteği, ileride doğacak veya Tapu memuru alacaklının talebi üzerine kendisine bir sicil
doğması muhtemel bir alacak için kurulmuşsa Üst Sınır sureti verir ve tescilin yapıldığını, rehin sözleşmesine
İpoteği (Azami Hat / Maksimal İpotek), olmak üzere iki kaydeder. Bu belge bir kıymetli evrak niteliğinde değildir
şekilde tesis edilebilir. (TMK m. 882 / II). Sadece tescilin yapılmış olduğu yolunda
bir delil teşkil eder. Bu belgeye «ipotek belgesi» adı
verilir.
İpoteğin Özellikleri
İpotekte alacağın varlığı, tescil ve ipotek belgesi dışındaki
İpoteğin Tesisinde, İpoteğin Alacağa Bağlı Bir Hak
delillerle de ispat edilebilir.
-169-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Rehinli alacaklı, alacağını rehin hakkını kullanarak almak ipotek yapılmış, fakat ipoteğin tescilinin yapılması için
isterse, rehin hakkını kullanırken mutlaka bir alacak gerekli olan taahhüt işleminde yani rehin sözleşmesinde
hakkının mevcut olduğunu ispat etmelidir. bir noksan söz konusu ise, fakat buna rağmen tescil işlemi
Eğer rehin talebi anında borç mevcut değilse, rehin yapılmışsa, tapu siciline itimat ederek bu alacağı iyiniyetle
hakkının kullanılması söz konusu olmaz ve bu halde kazanan kişi, rehin hakkından yararlanır. Diğer bir deyişle,
mevcut tescil herhangi bir hüküm ifade etmez. bu kişi, geçerli alacağa bağlı olarak tescili yapılan ipoteği
kazanır.
Özellikle Üst Sınır İpoteğinde alacaklı bir talepte
bulunurken, mutlaka bir alacak hakkının bulunduğunu ve Örneğin, taahhüt işlemi geçersiz ise, işlem şekil noksanı
bunun miktarını ispatla yükümlüdür. Yoksa üst sınır ile sakatsa, işlemin yapılması sırasında kişinin ayırt etme
ipoteği ile öngörülen bir meblağı talebe hakkı yoktur. gücü yoksa veya tasarruf yetkisi bulunmuyor ve bunlara
benzer bir nedenle taahhüt işlemi geçerli değilse veya
tasarruf işleminin yapılması sırasında, kişinin tasarruf
Rehinli Alacağın Temlikinde, İpoteğin Alacağa Bağlı Bir yetkisi bulunmuyorsa, durum böyledir.
Hak olmasının Hükümleri
İpotekle güvence altına alınmış bir alacağın temliki için,
İpoteğin Alacağa Bağlılığının Rehinin Sona Ermesindeki
tapu kütüğüne tescil söz konusu değildir (TMK m. 891).
Hükümleri
Rehinli alacağın temliki, Borçlar Kanunundaki alacağın
Üzerinde tartışılan diğer bir konu ise, alacak sona erdiği
temliki hükümlerine tabidir (BK m. 162 vd.; TBK m. 183
takdirde, ipoteğin kendiliğinden sona erip ermeyeceği
vd.).
meselesidir. Alacağın sona ermesi, rehinin de
Alacağın temlik edilmesi ile ipotek yeni alacaklıya kendiliğinden sona ermesine yol açmaz (TMK m. 883).
kendiliğinden geçer (BK m. 168, TBK m. 189). İpoteğin sona ermesi, alacağın sona ermesinden
Tapu kütüğünde tescil edilmiş rehinli alacaklının isminin bağımsızdır.
silinerek yeni alacaklının isminin yazılması gerekmez (TMK İpoteğin sona ermesi, tapu kütüğündeki rehininin terkin
m. 891). Bununla beraber, Tapu Sicil Nizamnamesinin 72. edilmesine bağlıdır. Kanun koyucu alacağın sona ermesi
maddesi, yeni alacaklının ad ve soyadının ve yerleşim halinde, taşınmaz malikine rehinli alacaklıdan terkine
yerinin alacaklılar siciline kaydını öngörmüştür. muvafakat beyanında bulunması hususunda bir talep
Alacaklılar siciline kayıt sadece bir düzen hükmü olup, yetkisi vermiştir (TMK m. 883).
geçerlilik koşulu değildir. Eğer rehin, alacağın sona ermesi ile kendiliğinden sona
Borçlu, alacağın doğmamış olduğunu, sona erdiğini ispat erseydi, malikin tek başına ipoteğin terkin edilmesini
edebilir (BK m. 167, TBK m. 188). isteme hakkı olurdu. Yani alacaklının muvafakatine
Kısaca, alacağın temlikinde ipotek, mutlaka alacağa bağlı ihtiyacı olmazdı. Ancak bizim hukuk sistemimizde, ipotek
olarak onu takip eder. sadece bir alacağa güvence teşkil ettiğinden, yani bağımlı
bir hak olduğundan, alacaklının muvafakat vermemesi
üzerine, taşınmaz maliki bir dava açarak kaydın tashihini
Tapu Siciline Güvenin Korunmasında İpoteğin Alacağa
isteyebilir (MK 1025). Bu yolla ipoteğin terkini sağlanır.
Bağlı Bir Hak Olmasının Hükümleri
Uygulamada buna ipoteğin fekki denmektedir.
İpotekte tapu siciline güven ilkesi, sadece taşınmaz
rehininin kapsamı ve varlığına ilişkindir.
İpotekte Kişisel Sorumluluk ve Teminata İlişkin Özellikler
Tescil, alacağın varlığını ispat etmez ve dolayısıyla burada
tapu siciline güven ilkesi söz konusu olmaz. İpotekte iki çeşit sorumluluk yan yana bulunmaktadır. Bu
sorumluluklar şunlardır:
Mevcut olmayan bir alacak için bir ipotek tesis edilmiş ise
ve üçüncü kişi bu ipoteğe güvenerek bir alacağı temellük 1)Taşınmaz ile Sorumluluk
etmişse, tapu kütüğüne güven ilkesinden 2)Kişisel Sorumluluk
yararlanamayacaktır . Taşınmaz İle Sorumluluk
Borçlu yeni alacaklıya karşı alacağın doğmamış olduğunu İcra ve İflas Kanunu'nun 45. maddesine göre, ipotekle
veya ödenmiş olduğunu veya geçersiz olduğunu ileri temin edilmiş bir alacağın borçlusu, borcunu zamanında
sürebilir (BK m. 167, TBK m. 188). ödemezse, rehinli alacaklı, rehinin paraya çevrilmesini
Tapu sicilinde öngörülen ipotek, iyiniyetli kişiye bir rehin isteyebilir.
hakkı vermez. Ancak temelde, geçerli bir alacak ilişkisi Rehinli alacaklı, doğrudan doğruya borçlunun iflasını
mevcut olup, bu alacağa güvence teşkil etmesi için bir isteyemez veya haciz yoluna başvuramaz.

-170-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Rehinli alacaklı ancak alacağını alamazsa, borçlunun diğer taşınmaz maliki, kefile başvurabilecek ve sonuçta bütün
kişisel mallarına başvurabilir. zarara kefil katlanacaktır.
İcra ve İflas Kanunu güvenceyi ön plana almıştır. Medeni Kanun'un 884. maddesinin ifadesi bu yorum
şekline uygundur.
Kişisel Sorumluluk Öğretide ağır basan görüşe göre, taşınmaz maliki,
ipoteğin paraya çevrilmesi ile üçüncü kişinin alacağını
İpotekte kişisel sorumlu olan borçlu ile taşınmaz malikinin
ödedikten sonra, zararın tazmini için kural olarak kefile
aynı kişi olması zorunlu değildir (tMk m. 881 / II).
başvuramaz; taşınmaz malikinin, kefile başvurması, ancak
Örnek: Taşınmaz maliki (A), damadı (B)'nin bir avukatlık kefil ile kendi arasında bu hususta bir anlaşma varsa veya
bürosu açması için ihtiyacı olan parayı bana (C)'den rehin, kefalet sözleşmesinden sonra kurulmuşsa
alabilmesi için, krediye güvence olarak kendi taşınmazı başvurabilir.
üzerinde ipotek hakkı tesis edebilir.
İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu
Borçlu ile taşınmaz maliki aynı kişi ise, kişisel sorumluluk değilse, alacaklının ödeme talebinin hem borçluya, hem
ile taşınmaz sorumluluğu bir arada bulunur. de malike karşı yapılması gerekir (TMK m. 877).
Fakat ipotekli taşınmaz maliki ile rehinli alacağın kişisel Borçluya ihbar yapılmamışsa, hiçbir takip yapılamaz.
sorumlusu aynı kişi olmayabilir. Bu durum da iki şekilde
Borçluya ihbar yapılmış olmasına rağmen, malike bir
olabilir:
ihbarda bulunulmamışsa, malik bakımından alacak
Ya taşınmaz maliki daha başlangıçta bir başkasının borcu muaccel olmamıştır.
için kendi taşınmazını güvence olarak göstermiştir. Ya da
Malik rehinin paraya çevrilmesine itiraz edebilir (İİK m.
sonradan ipotekli taşınmaz el değiştirmiştir veya borç
150).
nakledilmiştir.
Ödeme veya icra emri de hem alacaklıya, hem borçluya
Taşınmaz maliki ipotekle temin edilen alacağın borçlusu
tebliğ edilecektir.
değilse, rehin dolayısıyla kişisel borçlu olmaz.
Sadece borçlu olmayan malike ihbar yapılmışsa, ihbar
Taşınmaz maliki, sadece borçlu borcunu ödemediği
geçersizdir.
takdirde, taşınmazına başvurulmasına katlanmak
zorundadır. İpotekli taşınmazın kişisel sorumlu olmayan yeni
malikinin, taşınmazı TMK m. 885- 886'daki koşullara göre
Örnek: Taşınmaz maliki (A), damadı (B) için kendi
tek taraflı olarak yükten kurtarma olanağı vardır.
taşınmazında 100. 000 TL. bir ipotek tesis etmişse, (B)'nin
bankadan aldığı 120. 000 TL. krediyi (B)'nin ödememesi
halinde, şahsen sorumlu değildir. Ancak (B)'nin borcunu İpotekli Taşınmaz Üzerindeki Mülkiyet İlişkisinin
ödememesi durumunda, bankanın taşınmaz rehinini Değişmesine İlişkin Özellikler
paraya çevirmesine katlanmak zorundadır. 1)İpotekli Taşınmazın Temliki
Kanun koyucu, borçtan kişisel sorumlu olmayan taşınmaz İpotekli taşınmazın temliki halinde, temel borç ilişkisinde
malikine, borçlunun bağlı olduğu koşullara uyarak borcu bir değişiklik olmaz. Borçlu borçlu kalmakta devam eder.
ödemesi ve dolayısıyla taşınmazın paraya çevrilmesini Yeni malik taşınmaz mülkiyetini üzerindeki rehin yükü ile
önlemesi imkânını tanımıştır (TMK m. 884). birlikte kazanır (TMK m. 888).
Borçlunun henüz borcu sona erdirme hakkı yoksa, Bu durumda taşınmaz maliki ile borçlu birbirinden
taşınmaz maliki de, borcu ödeyemez (TMK m. 884). ayrılmıştır. Kanun koyucu, taşınmazı satın alan kişinin
Malik için borcu ödeme hakkı doğmuşsa ve alacaklı eğer isterse kişisel sorumluluğu yüklenmesini kabul etmiş
alacağı kabul etmiyorsa, alacaklının temerrüdü söz ve bu yolla borcun naklini kolaylaştırmıştır.
konusu olur (BK m. 90, TBK m. 106) ve taşınmaz maliki, bu Borçlar Kanunu'na göre, borcun nakli iki safhada
durumda alacak miktarını tevdi edebilir (BK m. 91, TBK m. gerçekleşir:
107).
Borçlu ile borcu devralmak isteyen arasında «Borçtan
Taşınmaz maliki, rehinli alacaklıya karşı borcu yerine kurtarma vaadine» ilişkin bir anlaşma (Borcun iç
getirmişse, alacak hakkı kanun gereği halefiyet yoluyla yüklenmesi) yapılır ve Borçtan kurtarma vaadinde
kendisine geçer (TMK m. 884 / II, BK m. 109 / 1, TBK m. bulunan ile alacaklı arasında bir devir sözleşmesi
127 / I, b.2). Böylece borç sona ermemekte, kişisel yapılarak borcun nakli (Borcun dış yüklenmesi)
sorumlu olan borçlunun sorumluluğu devam etmektedir. gerçekleştirilir (BK m. 173 vd.; TBK m. 195 vd.). Borcun dış
Bir alacak hem ipotek, hem de bir kefalet ile birlikte yüklenmesinde alacaklıya yapılan bir icap ve icabın kabulü
güvence altına alınmış ise, borçtan sorumlu olmayan aranır.
-171-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eğer alacaklı belli bir süre içinde icaba cevap vermemişse, Alacaklılar, yeni malikin teklifi üzerine bir ay içinde
icap yapılmamış kabul olunur ve borcun nakli taşınmazın açık arttırma ile satılmasını talep edebilirler
gerçekleşmez. (TMK m. 886).
Buna karşılık, ipotekte borcun naklinde bu genel kuraldan Satış, icra dairesince İcra İflas Kanunu hükümlerine göre
ayrılınmıştır. yapılır (TMK m. 886 / II).
İpotekte, yeni malik, borcu kabul ettiği takdirde, eğer Açık artırma sonunda teklif edilen miktar, malikin
alacaklı hakkını evvelki borçluya karşı muhafaza ettiğini alacaklılara teklif ettiğinden fazla olursa, taşınmaz satılır
senesi içinde yazılı olarak beyan etmemiş ise, evvelki (TMK m. 886 / III).
borçlu borcundan kurtulur (TMK m. 888). Aksi takdirde, açık artırma yapılmaz ve yeni malik teklif
Bu hükme göre, borçlu ile yeni malik arasında kişişel ettiği miktarı alacaklıya ödeyerek, taşınmazı rehinden
borcun nakli için yapılan bir sözleşme söz konusudur. kurtarır ve terkin talebinde bulunur.
Fakat bu sözleşmenin hüküm doğurması için iki koşulun Terkin talebinde bulunmak için rehinli alacaklıların beyanı
varlığı aranır: aranmaz.
1)Tapu müdürü tarafından sözleşmenin rehinli alacaklıya Taşınmaz satışından alacağını temin edemeyen
bildirilmesi alacaklılar, borçluya başvurular; borçlunun kişisel
2)Rehinli alacaklının muvafakati veya süreyi geçirmesi sorumluluğu devam etmektedir.
Tapu müdürünün durumu, yani borçlunun yeni malikle
yaptığı borcun nakli sözleşmesini rehinli alacaklıya İpotekli Taşınmazın Bölünmesi (İfraz) (TMK m.889)
bildirmesi gerekir. Bu bildirim tapu memurunun kanuni İpotekli taşınmazın bölünerek yeni parsellerin meydana
bir görevidir (TMK m.890). gelmesi halinde, bu parsellerin her biri bağımsız birer
Bu bildirimden sonra rehinli alacaklı, borcun nakline taşınmaz olarak tapu kütüğüne tescil edilir.
muvafakat ederse, borcun nakli gerçekleşmiş olur. Bu İpotekli taşınmazın bölünmesinde rehin alacaklısının
durumda, eski borçlu borcundan kurtulur. muvafakati aranmaz.
Rehin alacaklısı bir yıl içinde yeni maliki kişisel borçlu Ancak bu bölünmeden ipotekli alacaklının zarara
olarak tanımadığını beyan ederse, eski borçlunun kişisel uğramaması gerekir.
sorumluluğu devam eder.
İpotekli taşınmazın bölünmesi (ifrazı) halinde, rehin
Eğer rehin alacaklısı bir yıllık süre içinde, herhangi bir yükünün yeni parsellere nasıl geçirileceğini kanun koyucu
beyanda bulunmazsa, bu durum zımnen borcun nakline düzenlemiştir (TMK m. 889).
rızasını açıkladığı anlamına gelir. Bir yıllık süre hak
1)İpotekli Taşınmazın Bölünmesiyle Elde Edilen
düşürücü süredir.
Parsellerin Mülkiyeti Aynı Kişi Üzerinde Toplanmışsa
Bu durumda, ipotek yükü bölünmeden her parsel
Yeni Malikin Taşınmazı Rehin Yükünden Kurtarması üzerinde geçirilir.
(TMK m. 885)
Parsellerin borçtan müteselsilen sorumlu çeşitli kimselere
Yeni malikin ayrıca belli koşullar gerçekleşmiş ise, geçmesi halinde de hüküm aynıdır.
alacaklıya ihbarda bulunarak taşınmazı rehinden
Böylece alacağın tamamı her bir parselin değeri ile
kurtarma hakkı vardır. Bunun için,
güvence altına alınmış olur.
1)Borcun miktarı taşınmazın değerinden fazla olmalıdır.
Toplu ipotekte ne alacak ne de ipotek bölünmemiştir.
2)Yeni malik, rehinli borçtan, şahsen sorumlu
2)Bölünme Sonucunda Ortaya Çıkan Parsellerden Biri
olmamalıdır.
veya Birkaçı Borçtan Müteselsilen Sorumlu Olmayan
3)Alacaklılar rehinin paraya çevrilmesi için henüz icra Üçüncü Kişiye Temlik Edilmişse
takibine başlamamış olmalıdırlar.
İpotek yükü bu halde, bölünerek temlik edilen parsel
Yeni malik yukarıdaki koşullar varsa, taşınmazı satın alma üzerine geçirilir. Alacağın bölünmesi gerekmez.
bedelini veya taşınmazı karşılıksız kazanmışsa, kendi
İpotek yükünün parseller arasında nasıl paylaşılacağı her
takdir edeceği kıymeti rehinli alacaklılara ödeyeceğini, 6
şeyden önce (eski malik, yeni malik, rehinli alacaklı)
ay önceden bildirir (TMK m. 885).
arasında yapılan bir sözleşmeye göre yapılır.
Alacaklılar bu teklife 1 ay içinde itiraz edebilirler.
Aynı hüküm toplu ipotek halinde aynı malike ait ipotekli
İtiraz etmezlerse, ipotek sırasına göre teklif edilen bedel taşınmazdan birinin üçüncü kişiye temliki durumunda da
alacaklılara ödenir. uygulanır (TMK m. 889, TSN m. 95).
-172-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Eğer taraflar arasında ipotek yükünün paylaştırılmasına Diğer bir kısım ipotek haklarının kurulması için tescil
ilişkin anlaşma yoksa, TMK m. 889'a göre ipotek yükü yeni gerekli olmakla birlikte, bunlarda kazanma sebebi olarak
parseller üzerinde değerleriyle orantılı olarak paylaştırılır. doğrudan doğruya bir kanun hükmü söz konusu
Bu işlemi tapu idaresi bizzat yapar. Tarafların plana itiraz olmaktadır.
hakları vardır.
Paylaştırılan ipotek yükü, her bir parsel üzerinde tescil Tescile Bağlı Olmayan Yasal İpotek Hakları
edilince kesinleşir. 1) Medeni Kanunda Öngörülen İpotek Hakları
Rehinli alacaklı paylaştırmayı kabul etmiyorsa, kesinleşme a) İpotekli taşınmazın değerinin, malikin kusuru ile
tarihinden itibaren bir ay içinde borçluya, diğer bütün azalması tehlikesi söz konusu olduğu hallerde, rehinli
parsel maliklerine alacağının bir yıllık süre içinde alacaklının, hakimin izni ile veya gecikmede tehlike
ödenmesini yazılı olarak bildirir. bulunan hallerde, kendiliğinden malik hesabına yaptığı
Bir yıl içinde yazılı talep olmazsa, borçlu borcundan masraflar rehin alacaklıya, tescile tabi olmayan öncelikli
kurtulur (TMK m. 889). bir kanuni ipotek hakkı sağlar. Rüçhanlı bir alacak hakkı
Ödeme ihbarı tarihinden itibaren bir yıl geçince alacak, sağlar.
muacceliyet tarihi daha sonra gerçekleşecek olsa bile, b) Rehinli taşınmazın değeri, malikin kusuru olmaksızın
muaccel hale gelir. azalma tehlikesi gösteriyorsa, rehinli alacaklı önleyici
Bir yıllık sürede tatmin edilmeyen alacaklı, rehinin paraya tedbirleri alır.
çevrilmesini isteyebilir. Alacaklının yaptığı masraflar rüçhanlı alacaktır ve tescile
Ödeme ihbarı vuku bulmuşsa, ipotek yükünün bağlı olmayan bir ipotekle güvence altına alınmıştır.
bölünmesinden her bir parsel üzerinde devam edeceği ve c) Alacaklı, rehinli taşınmazın korunması için ödemeler
her bir parselin alacağın tamamını güvence altına alacağı yapmışsa, özellikle sigortacıya ödediği primler için kanun,
kabul edilmektedir. alacaklıya, esas rehinli alacağı ile aynı sırada tescile bağlı
olmayan bir ipotek hakkı verir.
İpotekli Taşınmazın Bölünmesi ve Yeni Parselin Üçüncü
Kişiye Temliki 2)Özel Kanunlarda Öngörülen Yasal İpotek Hakları
Yeni malik alacağın ne tamamı ne de bir kısmı için Bataklıkların Kurutulması ve Bunlardan Elde Edilecek
alacaklıya karşı kişisel bir borç yüklenmiş olmaz. Topraklar Hakkında Kanun'un (RG. 18.1.1950 tarih ve s.
Yükün paylaştırılmasının kesinleşmesiyle, belirlenen 5516) 8.maddesi, kurutana yaptığı masraflar için taşınmaz
miktar için, yeni parselle sorumlu olur. üzerinde tescile tabi olmayan bir kanuni ipotek hakkı
tanımıştır.
Medeni Kanun'un 889. maddesinin son fıkrası yeni parsel
malikinin, rehinli alacaklıya karşı sorumluluğu
devralmasını kolaylaştırmıştır. Tescile Bağlı Yasal İpotek Hakları (TMK m.893)
Bu durumda, eski ve yeni malik anlaşarak, eski malik yeni Şu hallerde tescile bağlı yasal ipotek hakları tanınmıştır:
parsel malikine, parseline düşen yük miktarına tekabül 1)Taşınmazı satanın, satıştan doğan alacağı için,
eden borç miktarını borcun nakli sözleşmesiyle
2)Paylı veya elbirliği mülkiyetin taksiminden bir paydaş
devredebilir.
lehine, diğer paydaş aleyhine doğan alacaklar için,
Borcun nakli sözleşmesi, alacaklıya bildirilir.
3)Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı ve diğer işlerde
Rehinli alacaklı bildiriden itibaren bir yıl içinde yazılı (malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için
olarak borcun nakline muvafakat etmediğini bildirmezse, malzeme ve emek karşılığı olarak malik ve yükleniciden
borcun nakli geçerli olur. alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkârlar için) ipotek
Bir yıllık süre içinde rehinli alacaklı devre rızasını hakkı tanınmıştır.
vermediğini yazılı olarak bildirirse, borcun nakli hüküm Malik yeterli güvence göstermişse, tescil istenemez.
ifade etmez.
Kanun, kanundan doğan ipotek hakkından önceden
feragati geçersiz saymaktadır (TMK m. 893 b.3).
Kanundan Doğan İpotek Hakları 4)Ölünceye kadar bakma alacaklısına, bu amaçla temlik
Kanundan doğan ipotek haklarının bir kısmı tescile gerek ettiği taşınmazı üzerinde tıpkı satıcı gibi kanuni ipotek
olmadan doğan ipotek haklarıdır (TMK m. 892). hakkı tanınmaktadır (BK m. 513, TBK m. 613).
Bunlara tescile bağlı olmayan kanuni ipotek hakları denir. 5)Kat Mülkiyeti Kanunu, kat malikinin mahkeme kararı ile
-173-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
tespit edilmiş olan gider borcu için diğer kat malikleri Hapis Hakkı (MK m. 950- 953),
lehine, tescile bağlı kanuni ipotek hakkı tanımaktadır İkinci Ayırımda, Alacaklar ve diğer Haklar üzerinde Rehin
(KMK m. 22 / II). (MK m. 954 - 961),
Üçüncü Ayırımda, Rehin Karşılığında Ödünç Verme ile
Tescil Süresi ve Şekli Uğraşanlar (MK m. 962¬969),
Satıcının, mirasçı ve paydaşlarının ve ölünceye kadar Dördüncü Ayırımda ise, Rehinli Tahvil (MK m 970- 972)
bakma alacaklılarının kanuni ipotek haklarının mülkiyetin düzenlenmiştir.
naklinden itibaren en geç üç ay içinde tescil edilmesi Taşınır rehini türleri arasında temel olanı, Teslime Bağlı
gerekir. Rehindir.
İnşaatçı ipoteğinde ise, tescil için önce malikin, alacak Diğer rehin türlerine ilişkin hüküm bulunmayan hallerde
miktarını tanımış olması veya mahkemenin bu hususa bünyesine uygun düştüğü ölçüde teslime bağlı taşınır
ilişkin kararı gereklidir. İnşaatçı ipoteği, inşaatın rehini kuralları kıyas yoluyla uygulanır.
başlamasından itibaren ve sona ermesinden sonraki üç ay
Taşınır rehinine ilişkin kurallar da, taşınmaz rehinine
içinde tescil edilmelidir.
ilişkin kurallarla karşılaştırıldığında yetersiz kalabilir.
Kat malikleri için bir tescil süresi öngörülmemiştir.
Taşınmaz rehinine ilişkin kuralların da bünyesine uygun
düştüğü ölçüde taşınır rehinine ilişkin sorunlara kıyas
Tescile Tabi Yasal Rehin Haklarında Sıra yoluyla uygulanması gerekecektir.
İnşaatçı ipoteğinin dışında, tescile tabi kanuni ipotek Taşınır rehini için de taşınmaz rehinine ilişkin temel ilkeler
haklarının sırası, tescil tarihlerine göre belirlenir. geçerlidir.
İnşaatçi ipoteğinde, eğer ana taşınmaz üzerinde birden Ancak, aynı eşyanın birden fazla kişiye rehin verilmiş
fazla inşaatçı ipoteği kurulmuşsa, bunlar arasında öncelik olduğu durumlarda, rehin hakkı sahibi olan alacaklılar
sırası yoktur; tescil tarihlerine bakılmaksızın aynı sırada arasında sıra belirlenirken, Sabit Dereceler İlkesi
sayılırlar. uygulanmaz.
İpoteğin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel, alacağı Taşınır rehininde sıra sorunu gündeme geldiğinde, çözüm
karşılamaya yetmiyorsa, bu miktar alacaklılar arasında Kıdeme Öncelik İlkesine göre belirlenir.
orantılı olarak bölünür (TMK m. 896). Bunun dışında Aleniyet, Belirlilik ve Teminat İlkesi taşınır
İnşaatçi ipoteği ile kendisinden önce taşınmaz üzerinde rehini için de geçerlidir.
tescil edilmiş ipotekler varsa, bazı koşullar altında, Ancak, rehin konusu eşyanın taşınır veya bir hak olması
inşaatçi ipoteğinin öncelik hakkı vardır. nedeniyle bu ilkelere verilecek anlamlarda farklılıklar
İnşaatçi ipoteğinin öncelik hakkından yararlanması şu iki oluşmak zorundadır.
koşulun bulunmasına bağlıdır:
1)Taşınmaz paraya çevrildiğinde, elde edilen meblağın Teslim Koşullu Taşınır Rehinini İdare Eden Prensipler
inşaat alacaklarını karşılamamış olması (objektif koşul)
Bu ilkeler şunlardır:
2)İnşaat alacaklılarının zarara uğrayacağını bilen ve
1)Açıklık İlkesi
bilmesi gereken ön sırada rehinli alacaklılar (sübjektif
koşul) 2)Belirlilik İlkesi
Bu durumda inşaat alacaklısı, inşaatın taşınmaza 3)Güvenin Korunması (İtimat) İlkesi
kazandırdığı ek değerin, maruz kaldığı zararın tazminine 4)Rehin Yükünün Bölünmezliği (Teminat) İlkesi
tahsis edilmesini üst sıradaki alacaklılardan talep edebilir. 5)Alacağa Bağlılık İlkesi
Diğer bir deyişle, ek değer üzerinde öncelik hakkına 6)Öncelik İlkesi
sahiptir.
Ek değer, inşaatın bitirilmesinden sonraki değerinden
Açıklık İlkesi
arsanın değeri düşürüldükten sonra ortaya çıkan farktır.
Bir eşya üzerinde rehin kurulduğunun üçüncü kişilere
açıkça gösterilmesidir.
TAŞINIR REHİNİ
Bu ilkenin gerçekleşmesi için taşınır malın zilyetliği
Taşınır rehini, Medeni Kanun'da dört ayırım altında alacaklıya teslim edilir (TMK m. 939). Bu nedenle zilyetlik,
incelenmiştir: taşınır rehninin esasını oluşturur.
Birinci Ayırımda, Teslime Bağlı Rehin (MK m. 939- 949) ve Açıklık Prensibinin esası, malikin eşya üzerinde dilediği
-174-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
gibi tasarruf edememesidir. Bu yolla rehinden haberi rehin hakkı kurarak yüzüğü (C)'ye teslim etmiştir. İyiniyetli
olmayan iyiniyetli bir ikinci alacaklıya (Art Rehin ©, yüzük üzerinde rehin hakkına iyiniyetli olduğu için
Alacaklısı) aynı eşyanın rehnini önlemektedir. sahip olmuştur.
Art rehin kurulmuşsa, bu husus alacaklıya yazılı olarak Örnek: (B), (A)'dan çaldığı yüzük üzerinde © için taşınır
bildirilir (TMK m.941). rehni tesis edemez. ©'nin iyiniyeti korunmaz.
Eşya birinci rehin alacaklısının zilyetliğinde bulunduğu
zaman, ikinci rehin alacaklısı eşyanın önceden Taşınır Rehininde Rehin hakkının Bölünmezliği İlkesi
rehnedildiğini bilecektir.
Rehinli alacaklı alacağını almadıkça rehni iade etmek
Ancak birinci alacaklı alacağını almış ise, eşya ikinci zorunda değildir.
alacaklıya teslim edilir.
Borcun kısmen ödenmesi halinde rehnin iadesi gerekmez.
Taşınır rehninde, hükmen teslim geçerli değildir.
Alacak, ana parayı, akdi faizleri, mahkeme masraflarını ve
Rehin alacaklısı, mala dolaysız zilyet olmalıdır. gecikme faizlerini kapsadığına göre, rehin bunları da
temin etmektedir (TMK m. 946).
Belirlilik İlkesi
Toplu halde bulunan eşya üzerinde rehin kurulamaz. Alacağa Bağlılık İlkesi
Birden fazla eşya üzerinde rehin kurulması, her eşyanın Taşınır rehininin varlığı, mevcut geçerli bir alacağın
tek tek alacaklıya teslim edilmesi ile mümkündür. varlığına bağlıdır. Bu nedenle taşınır rehini fer'i bir haktır.
Örnek: (A), (B)'den aldığı kredi karşılığında (B) için taşınır Ancak koşula bağlı borçlar için de taşınır rehni kurulabilir.
rehnini kütüphanesindeki bütün kitapları üzerinde toptan Alacak sona erince, taşınır rehini de sona erer.
kurmak isterse, bu işlem geçerli değildir. Çünkü teslim
Taşınır rehini, alacağın zamanaşımına uğramasını
koşullu taşınır rehninde tek tek her eşyanın zilyetliğinin,
önlemez, ancak alacak zamanaşımına uğrasa bile, alacaklı
taşınır rehni alacaklısına geçirilmesi gerekir.
her zaman rehinin paraya çevrilmesini isteyebilir.
Rehnin konusunun belli olması, taşınırın veya hakkın
Alacağın temlik halinde, taşınır rehini de yeni alacaklıya
ferden belirlenmesini koşul kılmaktadır. Tek bir işlemle,
geçer.
birden fazla eşya üzerinde rehin mümkün değildir.
İstisnası, bir hayvan sürüsü veya pul koleksiyonu gibi eşya Ancak borcun naklinde, malik izin vermezse, taşınır rehni
birliği üzerindeki taşınır rehindir. sona erer.
Rehin konusuna, bütünleyici parçalar ve istisna edilmeyen
eklentiler de dahildir. Taşınır rehninde hangi alacağın Öncelik İlkesi
güvence altına alındığının da, ferden tayin edilmiş olması Aynı taşınır veya hak ya da alacak üzerinde birden çok
gerekir. rehin hakkı kurmak mümkündür (MK 958).
Rehnin tesisi anında, alacağın Türk parası ile gösterilmesi Ancak bu durumda rehin haklarının aralarındaki öncelik
koşul değildir. ilişkisini, yani sırasını belirlemek gerekir.
Rehinin paraya çevrilmesi esnasında, alacağın değerinin Sıranın belirlenmesi özellikle rehin konusunun paraya
parayla ifade edilebilir olması yeterlidir. çevrilmesinde önem taşır.
Alacağın ileride doğacak olması, bir koşula bağlı olması, Rehin konusunun paraya çevrilmesi sonucu elde edilen
Belirlilik İlkesine aykırı değildir. tutar, alacaklılar arasında bunların rehin haklarının
Taşınır Rehni, ana alacaktan başka, sözleşme ve gecikme sırasına göre paylaştırılır (MK 948 /1).
faizlerini, takip ve mahkeme masraflarını, sözleşmeye Aynı taşınmaz üzerinde kurulan rehin haklarının sırası,
aykırılık nedeniyle doğacak tazminat alacağını, bunların kurulmuş bulundukları dereceye göre
kararlaştırılmışsa cezai koşulu da kapsar. belirlenirken (MK 872), taşınır rehninde «daha önce
kurulan rehin hakkı daha sonra kurulanın önünde gelir»
Güvenin Korunması İlkesi ilkesi geçerlidir.
Rehinli alacaklı, taşınır bir malı iyiniyetle rehin olarak MK 948 / Il'de yer alan ve «Öncelik İlkesi» olarak anılan
kabul etmişse, o taşınır üzerinde borçlunun tasarruf bu ilke gereğince ayni alacak üzerinde kurulan rehin
yetkisi olmasa da rehin hakkını kazanır. haklarının sırası da bunların kuruluş tarihlerine göre
belirlenir.
Örnek: (B), (A)'ya yüzüğünü takması için vermiş, (A) da
(C)'den aldığı borcuna karşılık (C) için yüzük üzerinde MK 948 /2 hükmü emredici bir kural değildir. Rehin veren

-175-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
ile rehinli alacaklılar aralarında anlaşarak başka bir sıra devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile
düzeni belirleyebilirler. yazılmak suretiyle rehin kurulabilir (MK m. 940 / 2).
Örneğin, motorlu taşıtlar, bir sicile tescili zorunlu taşınır
Teslime Bağlı Rehinin Kurulması eşyadır.
Taşınır eşyanın rehin edilmesi, kural olarak eşyanın Kanun koyucunun aleniyetin zilyetliğin devri değil de,
zilyetliğinin alacaklıya devri yoluyla olur. tescil yoluyla sağlanmasına izin verdiği bu durumlarda,
rehin amacı ile eşyanın zilyetliğini devretmek çoğu zaman
Bu devir de genellikle teslimle gerçekleşir. O yüzden,
borçluya borcunu ödeme olanaklarından mahrum
temel taşınır rehini türüne, Teslime Bağlı Rehin denilir
bırakmak anlamına geleceği gibi, eşyanın zilyetliğini
(MK m. 939 / 1).
muhafaza etmek alacaklı bakımından kolay da
Aleniyet Prensibi, taşınır rehini için de geçerli olan bir olmayabilir.
ilkedir.
Bu zorlukları göz önünde bulunduran kanun koyucu bu
Sınırlı ayni hak (rehin) konusu olan eşya bir taşınır gibi durumlarda oluşturulan sicile tescili yeterli
olduğuna göre, rehin hakkı sahibinin eşya üzerindeki görmüştür.
yetkisinin üçüncü kişilerce anlaşılabilir hale gelmesi için
Eşya üzerinde geçerli bir şekilde rehin hakkının kurulması,
taşınır eşyada ayni haklara aleniyet kazandıran zilyetlik
zilyetliği rehin amacıyla alacaklıya devredenin
kurumundan yararlanmak zorunludur. O halde, rehin
(rehnedenin) eşya üzerinde tasarruf yetkisi bulunmasına
hakkına aleniyet kazandırmak için taşınır eşyanın zilyetlik
bağlıdır.
durumunda bir değişiklik yapmak gerekir. Bu değişiklik
kanunda öngörülen ayrık durumlar dışında zilyetliğin Ancak bu kişi tasarruf yetkisine sahip olmasa bile rehin
alacaklıya devri süresi ile sağlanabilir. konusu taşınıra iyiniyetle zilyet olan kimse, zilyetlik
hükümlerine göre edinimi korunduğu ölçüde rehin
Zilyetliğin alacaklıya devrinden kural olarak Teslim
hakkını kazanır (MK m. 939 /2, c.1).
anlaşılır.
Burada emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetle ayni hak kazanan
Bunun dışında, Kısa Elden Teslim, Zilyetlik Havalesi veya
kişinin korunmasına ilişkin kural tekrar edilmektedir (MK
Eşyayı Temsil Eden Senetlerin Devri Yoluyla da zilyetlik
m. 988).
alacaklıya devredilebilir.
Rehin hakkının kurulması, rehin verme amacı ile taşınır
Alacaklı lehine kurulan zilyetliğin vasıtasız zilyetlik olması
zilyetliğinin devrinin geçerli bir hukuki sebebinin
zorunlu değildir.
bulunmasına da bağlıdır.
Taşınır eşyanın Hükmen Teslimi Yoluyla rehin hakkı
Hukuki sebep, malikle alacaklı arasında rehin kurulmasına
kurulamaz. Çünkü taşınır fiilen yalnız rehin edenin
ilişkin bir sözleşmedir.
hakimiyetinde kaldığı sürece rehin hakkı doğmaz. (MK m.
939, 766 / 1). Çünkü bu durumda aleniyet sağlanmış Bu sözleşmenin geçerliliği, herhangi bir şekil şartına bağlı
olmaz. değildir. Ancak, bu borç, ölüme bağlı bir tasarruftan da
doğabilir. Öyleyse, ölüme bağlı tasarrufların bağlı olduğu
Burada Teslimden kasıt, malikin eşya üzerindeki tek
geçerlilik koşullarının sağlanması gerekecektir.
başına vasıtasız zilyetliğinin kaldırılmasıdır. Bu
sağlandıkça, eşyanın vasıtasız zilyetliğinin alacak ıda veya Rehin hakkının geçerli bir şekilde doğabilmesi için bu
bir üçüncü kişide olması fark etmez. rehinin teminat altına alındığı geçerli bir alacağın
bulunması da şarttır. Çünkü rehin alacak hakkına bağlı bir
Taşınırlar üzerinde ayni haklara aleniyet kazandırmak
haktır.
zilyetlikle sağlansa da, kanun koyucu taşınır rehini söz
konusu olduğunda bazı eşya bakımından bu kurala istisna Rehinin geçerli olması için mutlaka borçluya ait bir
getirmiştir. eşyanın borçlu tarafından rehnedilmesi gerekmez.
Yetkin makamlar tarafından izin verilen kuruluşlar ile Başka bir kişinin kişisel olarak sorumlu olduğu borç için
kooperatiflerin alacaklarının güvence altına alınması için malikin kendi eşyasını rehnetmesine engel bir durum
zilyetlik devredilmeden de, icra dairesinde tutulacak özel yoktur.
sicile yazılmak suretiyle hayvanlar üzerinde rehin Rehnedilen taşınmazın maliki, aynı eşya üzerinde bir
kurulabilir (MK m. 940 /1). Burada sözü edilen hayvanlar, rehin daha kurmak isteyebilir. Buna art rehin denilir.
sürü hayvanlarıdır. Art rehinin kurulabilmesi için alacağı ödenince rehnedilen
Ayrıca gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence taşınırın sonraki alacaklıya teslim edilmesi rehinli
altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili alacaklıya yazılı olarak bildirilmelidir (MK m. 941).
zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik Rehinli taşınırı, alacaklı da bir başkasına rehnedebilir. Bu
-176-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
duruma ise, alt rehin denir. Ancak, bunun için rehnedenin Rehin hakkı, alacaklıya eşya üzerinde tasarrufta bulunma,
rızası şarttır. eşyayı kullanma ve eşyadan yararlanma yetkisi vermez.
Aksi takdirde, alacaklının rehin konusu eşya üzerinde Alacaklı, alacağını alamamış olmak koşuluyla, icra dairesi
tasarruf yetkisi olmadığı için, kurulan alt rehin geçersiz aracılığıyla rehnin konusu malı sattırıp satış parasından
olur. Fakat bu durumda dahi alt rehin alacaklısının alacağını tahsil etmek yetkisine sahiptir. (MK m. 946 /1).
iyiniyetli olması halinde, eşya üzerindeki bu sınırlı ayni Öyleyse Teminat İlkesi, taşınır rehni için de geçerlidir.
hak kazanımı korunacaktır. (MK m. 988). Çünkü rehinli
Borç muaccel olmadan önce tarafların bir anlaşma
alacaklı eşyanın emin sıfatıyla zilyedidir.
yaparak borç ödenmediği takdirde rehin konusu malın
mülkiyetinin alacaklıya geçeceğini kararlaştırmaları da
Taşınır Rehininin Sona Ermesi hükümsüzdür (MK m. 949).
Taşınır rehini, alacaklının zilyet olmaktan çıkması ve onu Rehin hakkı, alacaklıya asıl alacak ile birlikte sözleşme
zilyet olan üçüncü kişiden geri alamaz hale gelmesiyle son faizlerinin, takip giderlerinin ve gecikme faizinin
bulur. (MK m. 943 /1). güvencesini sağlar. (MK m. 946 / 2).
Taşınır geçici olarak alacaklının rızasıyla fiilen yalnız Rehin, taşınırı eklentileriyle birlikte kapsar.
rehnedenin hakimiyeti altında bulunduğu sürece rehinin Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, alacaklı, rehinli taşınırın
hükümleri askıda kalır. (MK m.943 /2). doğal ürünlerini, bütünleyici parçası olmaktan çıkınca
Alacaklı eşyayı kendi isteği ile kesin olarak malike geri malike geri vermekle yükümlüdür.
vermişse, o zaman rehin hakkı sona erer. Rehin, paraya çevirme sırasında bütünleyici parça
Rehin hakkı alacağın ödenmesiyle veya alacağı sona niteliğindeki doğal ürünleri de kapsar.
erdiren başka bir sebeple de sona erebilir. Bu durumda Aynı taşınır üzerinde birden çok rehin hakkı bulunduğu
alacaklı, rehinli taşınırı malike geri vermek zorundadır takdirde, alacaklılara rehin hakkının sırasına göre ödeme
(MK m. 944 / 1). yapılır.
Alacaklı alacağını tamamen almadıkça rehinli taşınırı veya Rehin hakkının sırası, kuruluş tarihine göre belirlenir. (MK
onun bir kısmını geri vermek zorunda değildir. (MK m. m.948).
944 /2).
Alacağın temlik edilmiş olması, rehin hakkını sona
Hapis Hakkı
erdirmez. Ancak rehin hakkı, alacağı devralana geçer (BK
m. 168 /1). Uygulamada çok sık karşılaşılan bir başka taşınır rehni
türü, hapis hakkıdır.
Borcun nakli halinde, rehinli alacaklının rehin hakkı
devam eder. (BK m. 176 /1). Hapis hakkı, kanundan doğan bir rehin hakkıdır. Çünkü
alacaklının hapis hakkı, kanundaki koşulların oluşmasıyla
Ancak malik bir başkasının borcu için taşınırını rehnetmiş
kendiliğinden doğar.
ise, borcun nakli halinde rehin hakkının devam edebilmesi
malikin de rızasına bağlıdır (MK m. 176 /2). Oysa teslime bağlı rehin hakkının doğumu için alacaklı ile
malik arasında rehin konusunda bir anlaşmanın
Taşınır rehini alacağın zamanaşımına uğramasına engel
bulunması gerekir. Yani teslime bağlı rehin, malikin
olmaz.
iradesiyle kurulan bir rehin hakkıdır.
Fakat alacak zamanaşımına uğrasa da, rehnin paraya
Hapis hakkının doğmasının koşulları, MK m. 950'de
çevrilmesi yoluyla tahsili mümkündür. Diğer bir deyişle,
hükme bağlanmıştır. Buna göre, alacaklı, borçluya ait olup
alacağın zamanaşımına uğraması rehin hakkını sona
onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli
erdirmez.
evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği bakımından bu
Rehin konusu malı geri vermek zorunda olan alacaklı, eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması halinde, borç
rehinli taşınırın kaybolması, yok olması veya değerinin ödeninceye kadar hapsedebilir.
azalması yüzünden meydana gelen zararlardan, bunların
Zilyetlik ve alacak ticari ilişkiden doğmuşsa, tacirler
kendi kusuru olmaksızın doğduğunu ispat etmedikçe
arasında bu bağlantı varsayılır.
sorumludur (MK m. 945 / 1).
Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de
Rehinli taşınırı kendiliğinden başkasına devir veya
zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde
rehneden alacaklı, bundan doğan bütün zararlardan
hapis hakkına sahip olur (MK m. 950).
sorumlu olur (MK m. 945 /2).
Nitelikleri itibarıyla paraya çevirmeye elverişli olmayan
taşınırlar üzerinde hapis hakkı kullanılamaz.
Taşınır Rehininin Hükümleri
-177-

Twitter: @OgrencisiHukuk
(MB)
Alacaklı, eşyanın zilyetliği kendisine devredilirken bunun taşınmaz rehni ile güvence altına alınmış alacakları ile cari
üzerinde hapis hakkı kullanmayacağını taahhüt etmişse işlerinden doğan alacaklarını karşılık gösterecek rehinli
veya borçlu eşyayı ona teslim ederken veya daha önce tahvil çıkarabilirler (MK m. 970).
bunun üzerinde hapis hakkının kullanılmasını Dolayısıyla burada aslında alacak hakkı üzerinde bir rehin
yasaklamışsa veya eşya üzerinde hapis hakkının türü söz konusudur.
kullanılması kamu düzeniyle bağdaşmıyorsa, hapis hakkı
kullanılamaz (MK m. 951).
Hapis hakkının kullanılabilmesi için borcun muaccel
olması şarttır. (MK m. 950). Ama borçlunun ödemeden
acze düşmesi halinde, alacağı muaccel olmasa bile,
alacaklı hapis hakkını kullanabilir (MK m. 952 /1).
Borç ödemeden aciz, taşınırın alacaklıya tesliminden
sonra meydana gelmiş veya daha önce meydana gelmiş
olmakla birlikte alacaklı bu durumu teslimden sonra
öğrenmiş ise, alacaklı hapis hakkını kullanmayacağını
taahhüt etmiş veya borçlu teslim sırasında veya sonradan
hapis hakkının kullanılmaması talimatı vermiş olsa bile,
alacaklı hapis hakkını kullanabilir (MK m. 952 /2).
Borç yerine getirilmez ve yeterli güvence de
gösterilmezse, alacaklı, borçluya daha önce bildirimde
bulunarak hapsettiği şeylerin teslime bağlı rehin
hükümleri uyarınca paraya çevrilmesini isteyebilir (MK m.
953 / 1).

Alacaklar ve Diğer Haklar Üzerinde Rehin


Başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar da
rehne konu olabilir (MK m. 954 /1).
Bunlar aslında ne taşınır ne de taşınmaz eşya sayılan
malvarlığı değerleridir. Ancak kanun koyucu bunların da
rehne konu olabilmesini uygun görmüştür.
Alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin hakkında aksine
bir hüküm bulunmadıkça, teslime bağlı rehin hükümleri
uygulanır (MK m.954 /2).

Rehin Karşılığında Ödünç Verme İle Uğraşanlar


İşletme olarak taşınır rehni karşılığında ödünç verme işiyle
uğraşmak isteyenler, yetkili makamdan izin almak
zorundadırlar (MK m. 962).
Rehin karşılığında ödünç verme işiyle uğraşanların geçerli
bir şekilde rehin hakkı kazanabilmeleri için rehnedilen
taşınmazın işletmeye teslim edilmesi ve karşılığında bir
makbuzun alınması zorunludur (MK m. 964).

Rehinli Tahvil
Medeni Kanunda taşınır rehni türleri arasında ele alınan
bir başka durum da rehinli tahvildir.
İşletme olarak taşınmaz rehni karşılığında ödünç verme
işiyle uğraşmak üzere yetkili makamdan izin alanlar özel
bir rehin sözleşmesi ve teslim yükümlülüğü olmasa bile,
-178-

Twitter: @OgrencisiHukuk

You might also like