Professional Documents
Culture Documents
Hafta Geleneksel Türk Ti̇yatrosu
Hafta Geleneksel Türk Ti̇yatrosu
TİYATROSU
Oyun çıkartma
https://www.youtube.com/watch?v=H8bAEHi0DfU
Türkiye halkının büyük çoğunluğu olan toprağa bağlı
Türk köylüsünün eski bolluk kuttörenleri ve canlıcılık
(animisme) inançlarını sürdürdüğü seyirlik oyunları
zamanla biçim ve öz bakımından değişikliklere
uğramasına karşın, günümüze değin yaşayabilmiştir.
Kent Tiyatrosu geleneği
Batı tiyatrosundan ayırıcı olan yönleri üzerinde durur sak , her şeyden
önce sahnesiz bir tiyatrodur ve yazılı bir metne dayanmazlar.
Türk gölge oyunu veya Karagöz üzerinde çok durulmasına karşın, Türk
kuklası üzerine hemen hiçbir şey yazılmamıştır. Bunun çeşitli nedenleri
vardır. Her şeyden önce bu araştırmacılar kukla üzerine kaynakları
görmemiş veya kukla üzerine olan kaynakları da gölge oyunu sanmışlardır.
Bu yanılmaların çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Kukla
gösterilerine eldeki kaynakların kukla adını vermesi 17. yüzyılda
başlamıştır. İlerde gösterileceği gibi, nasıl ortaoyununa ancak
19. yüzyılda ortaoyunu adı verilmesine karşın gösterinin kendisi
daha eskilere gidiyorsa, kukla da 17. yüzyılda kukla
denilmesinden çok eski çağlara uzanmaktadır; öyle ki
kanıtlarıyla göstereceğimiz gibi, kukla, 16. yüzyılda Türkiye’ye
girdiğine inandığımız gölge oyunu veya Karagöz’den de eskidir.
Burdur ve dolaylarında bir erkeklerin, bir de kadınların
oynattıkları iki çeşitleme buluyoruz. Erkeklerin oynattığı
“bebek oyunu”. Kadınlar da bunu kına gecelerinde oynuyorlar.
Anadolu’da kukla için çeşidi deyimler vardır. Örneğin Korçak
ve Hemeçik gibi. Korçak, Bayburt’da (Gümüşhane) bebek,
heykel anlamına gelir. Hemeçik , Tercan (Erzurum) ve Kars’ta
yapma bebek anlamına gelir.
Türkiye’de yüzyıllar boyunca çeşitli kukla türlerinin bilinip
oynanmış olduğunu bilmekle birlikte, kukla hiçbir zaman
Karagöz gibi ağırlığını belli etmediği gibi, Karagöz kişileri gibi
halkın sevgisini kazanmış kişilere de sahip olmadığından silik
kalmıştır.
KUKLA TÜRLERİ
https://www.youtube.com/watch?v=j76NbJdb8rY
b) Muhavere (söyleşme)
ç) Bitiş.
a) Mukaddime
hareket eder, geri dönemedikleri için perdede geri geri giderler. Bunu
sağlanmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=BgoPknmucl 8
söylerlerdi
ORTAOYUNU
a) Öndeyiş,
b) Söyleşme (Arzbar-Tekerleme)
c) Fasıl (oyun)
ç) Bitiriş
a) Öndeyiş:
( Zurna Pişekâr havası çalar, Pişekâr meydana gelir, iki eliyle dör t bir yanı
selamladıktan sonra zurnacıyla şöyle konuşur: )
Pişekâr: Borcu sıkıyor kasamın. Filanca oyunun (oyunun adını söyler) taklidini
aldım. Çal da oyunumuz başlasın, tenezzülen teşrif buyuran zevât-ı kirâm
zevkiyâb olsunlar.
Buradan sonra zurna genel olarak Kavuklu havası çalar ve
Kavuklu ile Kavuklu-arkası gelir. Kimi kez daha önce Zenne
takımı veya çelebi gibi başka kişilerin gelip Pişekâr ile iş
konuştukları da olur. Oyuna Kavuklu geldiği zaman Kavuklu ile
Kavuklu-arkası (cüce veya kambur) arasında kısa bir söyleşme
olur.
Fasıl’dan sonra çok kısa bir bitiş bölümü gelir. Pişekâr nasıl
oyunu seyircilere tanıtıp sunmuşsa, oyunu bitirmek de gene
Pişekâr’a düşer. Seyircilerden özür diler, gelecek oyunun adını
ve yerini duyurur.
Ortaoyununda oyun düzeni:
Ortaoyunu yuvarlak, çepeçevre seyircilerle kuşatılmış bir alanda
oynanır. Bu çeşit oyun yerlerine başka ülke ve çağlarda da rastlanır.
Yeni Dünya ile Dükkân birbirine benzeyen iki, üç, dört kanatlı bir
kafes, bir paravandır. Aralarında boy bakımından fark olduğu
gibi, görevleri de değişiktir. Bunlar ortaoyunu dağarcığının
hemen bütün fasıllarında rastlanılan ikili olaylar dizisinin
gereçleridir.
Hemen her fasılda Kavuklu’nun bir iş araması ve iş sahibi
olmasıyla işyerinde çalışması için Dükkân, zennelerin
mahallede bir ev aramaları için Yeni Dünya gerektir.