Professional Documents
Culture Documents
8 Temmuz 2020
2
ÖZET
bir tanesidir. Kitle iletişim araçları, ürettiği birtakım içerikler aracılığıyla topluma bir düşünce
ya da fikir aşılamakta ve toplumu bu fikir ve düşünler ile nasıl hareket etmesi gerektiğini
empoze etmektedir. Egemen güçlerin denetimi altında olan medyanın bu tür argümanlar
Böylece medya, korku söylemi ile bir tür korku tellallığı yapmaktadır. Korku kültürünün etkin
olarak kullanıldığı araç ise televizyon haberleridir. Görüntü ve ses aracılığıyla diğer kitle
iletişim araçlarından büyük bir farkı olan televizyon ile medya, korku kültürünün
olay ve olgulara ilişkin her türlü argüman medya tarafından hedefinden saptırılarak bir tür
önemli temsilcisi olarak kabul edilen Fransız düşünür Louis Althusser’in Devletin İdeolojik
Anahtar Kelimeler: Medya, Korku Kavramı, İdeoloji, İdeolojik Aygıtlar, Haber, Korku
Kültürü
ABSTRACT
In the world we live in, media is one of the tools in which culture and discourse of horror
are produced. Mass media tools instill a thought or idea into the society through a set of
content and impose how society should act with these ideas and thoughts. Various power
relations underlie the media, which are under the control of the sovereign powers, to mobilize
the public by using such arguments. Thus, the media is doing some kind of fear poking
through horror discourse. Television news is the tool in which fear culture is used most
3
effectively. Television and media, which have a big difference from other mass media through
image and sound, play an important role in the formation of a culture of fear. In this context,
all kinds of arguments related to the events and facts that are the subject of television news are
diverted from the target by the media and turned into a kind of fear tool. In the study
discussed, the study of how the culture of horror was produced in the media and how the fear
was built in television news was made within the framework of the French thinker Louis
Keywords: Media, Concept of Fear, İdeology, İdeological Devices, News, Culture of Fear
GİRİŞ
“Sözcükler karar vermez ne anlam taşıdıklarına yankıları karar verir bir tek”
L. ALTHUSSER
egemen güçler taraflıdan bilinçli olarak üretilmektedir. Kitle iletişim araçları sayesinde ve
özellikle televizyon ile korku üretimi gerçekleştirilmekte ve toplum bir korku fanusunun içine
hayatın hemen her yerinde tehlike ve risklere karşı dikkatli olunması gerektiği medya
tarafından empoze edilmektedir. Günümüzde toplumsal alanı tanımlayan ve inşa eden kitle
iletişim kuramları, korkularımızın üretildiği yerlerdir. Medya da yer alan herhangi bir konu
yine medya tarafından manipüle edilerek belirli bir bölümü ya da altı çizilen önemli bir
altında yatan birçok neden yatmaktadır. Televizyonun karakteristik özelliklerinden dolayı ses
4
ve görüntünün bir arada olması korku kültürünün oluşturulmasında kullanılan en etkin aracı
televizyon olarak ortaya çıkarmaktadır. Görüntü ve ses ile oluşturulan içerikler özelliklede
haberler, bireyin algısını hızlı bir şekilde etkilemekte ve olaylar görünenden daha dramatik bir
bir diğeridir. Haberlerde yer alan içerikler birey tarafından sorgulanmadan tüketilmekte ve
bireyin bu olaylara karşı savunmasız kalmasına neden olmaktadır. Sorgusuz tüketilen içerikler
birey dünyayı medyanın bakış açısından görerek medyanın amacı doğrultusunda düşünceleri
şekillenmektedir.
İnsanoğlu toplu halde yaşamaya başladığı andan itibaren varlığını devam ettirmek,
kurmuştur. Zamanla gelişip karmaşık şekiller almaya başlayan bu sistemli yapılar devlet adı
altında işlemeye başlamış, toplumsal birlikteliğin belirli bir toprak parçası üzerinde egemen
olmayla bağlantısı kurularak yasal bir birliktelik olarak gerçeklik kazanmıştır. Egemenliğin
meşru otorite ile sağlandığı ve desteklendiği yapılar olarak devletler politik bir gücün
merkezileşmesi ile karakterize olmuştur (Yalçın, 2019). Modern toplum siyasal, entelektüel,
bireysel ve kamusal alanlarda açık ya da örtük bir biçimde ideolojinin hâkim olduğu bir
oluşumdur. Modern dönem boyunca toplum farklı ideolojilerin hakimiyet çabalarına sahne
çabalarının hem zemini hem de bu çabaların kazanan tarafı olagelmiştir. İdeoloji ve devlet
2016). Gücü elinde bulunduran yapılar, yöneticisi oldukları toplumların sosyal yapılarını ve
şekillendirme sürecinin en önemli araçlarından biriside kitle iletişim araçları ve medyadır. Her
zaman iktidarın ve egemen güçlerin elinde propaganda malzemesi olarak ideolojik bir aygıt
olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı medya, daima politik bir tarafa da sahip oluştur.
kontrolü, toplum da zihin kontrolü gücüne sahip olan, zaman ve mekândan soyut yapısı ile
teknolojinin olanaklarını sonuna kadar kullanan medyanın, korku kavramını nasıl kullandığını
ve toplum üzerinde nasıl bir korku kültürü oluşturduğunu Devletin İdeolojik Aygıtları
sürdürebilmek için kitle iletişim araçlarına ihtiyaç bulunmaktadır. Genellikle kitle iletişim
araçlarından bir bütün olarak söz edilir. Ancak; radyo, televizyon, yazılı basın, haber ajansları
gibi farklı işlevleri yerine getiren çalışma alanları bulunmaktadır. Kitle iletişim araçlarının
ortak özelliğiyse zamanla toplumda alışkanlığa ve ihtiyaca dönüşerek toplumda bir talebin
oluşmasına neden olmasıdır. Ayrıca bir başka ortak özellik ise olayları aynı anda sınıf,
Kitle iletişimi veya kitle haberleşmesi, kitle iletişim araçları adı verilen basın, radyo
televizyon, sinema filmleri, video bantları ve internet ile yapılan her türlü yayınları kapsayan
bir kavramdır.” Bu tanıma, ses bantları, plaklar ile sosyal medya da eklenebilir. Basın
6
kavramı; gazete, dergi, mecmua, kitap, risale ve broşür gibi basılmış eserleri kapsamaktadır.
ve yaygınlaşmıştır (Köroğlu, 2019). Başka bir tanımlamaya göre “iletişim; belli yer ve
zamanda, belli koşullarda, belli tarihi ve geçmişi olan insan etkinliğinin yapılmasının zorunlu
koşuludur”. Belli bir amaçla insanın kendini ve toplumu yeniden üretmesidir. Fakat iletişimi
her zaman “ortaklık” kavramı ile tanımlamak doğru olmamaktadır. Çünkü iletişim insanları
bir arada tuttuğu gibi aynı zamanda onları birbirinden ayırmaktadır. Her zaman kibar bir
şekilde konuşmayabilir, bazen de farklılıklar konuşularak, hatta kavga edilerek ifade edilebilir
(İplikçi, 2015).
çoğulundan türetilmiştir. Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre medya, iletişim ortamı, iletişim
araçları anlamına gelmektedir. Uzunca bir süredir kullanılan medya kavramı artık yerini kitle
iletişim araçları kavramına bırakmıştır. Medya kelimesiyle tüm iletişim araçları ve ortamı kast
edilmektedir. Medya ya da kitle iletişim araçları çağımızda insan ve toplum hayatındaki etkisi
oldukça önemlidir. Günümüzde medya, sadece bilgilendirici ve yönlendirici bir araç olmaktan
özellikle teknolojik gelişmelerle birlikte her zaman ve her yerde ulaşılabilme kabiliyetiyle
önceden sahip olduğu gücün kat ve kat üzerine çıkmıştır. Medyanın temel işlevleri arasında
insanları medyaya daha çok bağımlı kılmaktadır. Medyayı yazılı basın ve görsel-işitsel medya
olarak ele alırsak, haber, bilgi ve yorumları gazete ve dergi gibi basılı bir şekilde topluma
ulaştıran medya türü yazılı basın, radyo, televizyon gibi daha çabuk bir yoldan topluma
7
teknolojinin bu denli hızlı gelişimi medyanın sosyolojik olarak tabanda kullanım tarzını
değiştirmiştir. 2000 yılı öncesine kadar insanlar daha çok yazılı basın olarak tabir edilen
televizyon daha çok tüketilmeye başlanmıştır. Ayrıca internet akıllı telefonların ve Web. 2.0
yaygınlaşmıştır.
2. KURAMSAL ÇERÇEVE
İnsanoğlunun düşünme yetisini kullanan bir varlık olması ve gelişme açık doğası ile yüz
yılardır varlığını bir şekilde sürdürmüştür. Tarihin ilk çağlarından bu yana doğaya ve tehdit
olarak algıladığı diğer olgulara karşı bir mücadele içerisinde olmuş, bir şekilde bu tehditleri
bertaraf etmiş ve bugünün tarih yazarı haline gelmişlerdir. Bu süreçte teknoloji, bilim ve fikir
ideolojidir. Yine de ideolojiyi tarih içeresinde geliştiğini söylemenin doğru olmaması ile
birlikte bugün, dünya üzerinde en çok tartışılan siyasal terimlerden bir tanesi de ideoloji
kavramıdır. İdeoloji üzerine birçok filozof ve düşünür kendi fikir ve söylemlerini oluşturmuş
ve çalışmalar yapmıştır. İdeoloji temel olarak bir alanda incelemek imkansızdır. İstenilen
alakalı tanım yapabilirler. Bu yüzden ideoloji, üzerine ciddi çalışmalar yapılan bir kavramdır.
İdeoloji kavramı 1796’da Fransız filozof Destutt de Tracy tarafından icat edilmiştir. Tracy
ideoloji kavramını bilinçli düşünce ve fikirlerin kaynaklarını açığa çıkarmak amacıyla fikirler
bilimini (idea-oloji) ifade etmek için kullanmıştır. Sözlük anlamı olarak "siyasal veya
8
toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren
politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünü"olarak tanımlanan
ideoloji kavramı; tutum ve kanaatlerin kitlesel ifadesi amacıyla, hedef kitlenin üzerinde
mutabık olduğu kültürel kodlar, simgeler ya da sembollerle üretilen bir anlamlandırma alanı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilgibilim olarak Türkçe’ye çevrilen kavram; sistematik fikir,
gerçekdışı görüş, politik tavır, dünya görüşü, dinin dünyevi görüşü, yol, beşerî sistem gibi pek
çok farklı anlamda da kullanılmaktadır (Durmaz, 2015). Eagleton’a göre ideoloji, baskıcı bir
siyasi iktidarın ayakta durmasını sağlayan aldatıcı bir düzendir. Bu düşünüre göre ideoloji
maddi çıkarlarını doğrudan dile getiren ve onun yönetimini destekleyen fikirlerdir (Sucu,
2012). Kavram çok sık kullanılmakla birlikte zaman içinde yeni birçok anlam da kazanmıştır.
betimlemiştir. Kazancıya göre ise “İdeoloji netamelidir”. İstediğin yere kadar uzar. İstediğin
genel anlamda ulusun, belirli bir sistem içerisinde kendisini tanımladığı veya çeşitli
kendisini gösteren bir araçtır veya söz konusu yapı tarafından araç sallaştırılmış bir
edilmiş olanı Fransız düşünür Louis Althusser’in ideoloji üzerine yaptığı çalışmaları ve
9
düşünceleridir. Althusser’e göre ideoloji; “Bir insanın ya da bir toplumsal grubun zihninde
egemen olan fikirler, tasarımlar sistemidir.” (Kazancı, 2003, s. 40). Althusser için ideoloji,
toplumsal yaşantıyı farklı biçimde fakat her zaman ve her aşamada kendiliğinden etkiliyen bir
oluşumdur. Daha doğrusu toplumsal pratik ile ideoloji iç içedir (Kazancı, 2006).
Althusser’e göre ideolojinin tarihi yoktur, hep var olmuştur ve bir ortamı temsil
etmektedir. Anne karnında başlayan ideolojik etki, bireyi hayatı boyunca denetlemektedir.
Althusser'de ideoloji hayat pratiğidir ve hayatla birlikte başlar. İdeolojiyi bireye yüklemenin
yolu ve yöntemi sistemin kendi içinde vardır. İnsana ideoloji yükleme adeta otomatik yani
ama yapıyorlar" cümlesi, aynı geçerliği Althusser'de de bulmaktadır (Kazancı, 2003, s.38).
Althusser’e göre toplumsal oluşum üç ayrı yapıdan oluşur. Üç temel yapı “Ekonomik
yapı”, “Siyasal Pratik” ve “İdeolojik Düzey” dir. Ekonomik yapı faaliyetleri kapsar. Bir
maddeyi başka bir madde haline dönüştürmek, madde üzerinde çalışmak ekonomik bir
çabadır. Ekonomik yapı içinde üretim gerçekleştirilir. Sözgelimi, buğday ekip biçmek,
buğdayı un haline getirip ekmek yapmak, onu satmak bir ekonomik işlev türüdür. Üretim
olayı yani ekonomik çaba belirli maddeleri toplumun gereksinmesini karşılayacak başka bir
madde haline dönüştürmek ve bunu toplumun kullanımına sunmak çabasıdır. Maddi bir
olayın adıdır. Bu temel çaba tüm toplumsal sistemlere özgüdür. Varlığın vazgeçilmez
koşuludur (Özer, 2017). Siyasi pratik, üretim sonucu yani ekonomik faaliyet sonucu ortaya
Koyduğu hukiki kurallarla bölüşüm sonucu kime ne kadar pay düşeceğini belirler. Sözgelimi
işçi ücretinin ne olacağını, hukuk kurallarına uymanın cezasını bu belirler ve koyduğu ilkelere
uyulmasını, insanlara meşru gelen, doğal gelen kurumlarıyla gözetir (Kazancı, 2016 s. 84).
bağlı pratikle, sistemin fiziki ve anlık gereksinmesi karşılanır. Maddi gereksinmeler karşılanır.
Siyasal pratik de bu durumu ve statükoyu gözetir. Oysa sistemin bir dönemden öteki döneme
geçişini sağlamak için, daha doğrusu sistemin sürekliliğini sağlamak için ek bir yapılanmaya,
çabaya, oluşuma ihtiyaç vardır. Bu oluşum, ideolojik yapı ve çabadır (Kazancı, 2003, s. 42).
Althusser’e göre, ideolojik düzey toplumsal oluşumun sürekliliği için gereklidir ve “yeniden
üretim” aracılığıyla gerçekleşir. Toplumsal oluşumun sürekliliği için ideoloji kendini yeniden
üretmelidir ve bu yeniden üretim sayesinde sistem de yeniden üretilir. Her toplumsal oluşum
var olmak ve üretebilmek için hem üretmek hem de üretim koşullarını “yeniden üretmek”
ideoloji tanımlamasında özellikle Alman İdeolojisinde yer alan “yanlış bilinç” ve Kapital’de
ortaya atılan “meta fetişizmi” kavramlarını merkeze almaktadır. Bu iki kavramdan hareketle
kaldırmayı hedefler.
11
Althusser’e göre devletin amaçları doğrultsun da kullandığı iki aygıt vardır. Bunlar
devletin ideolojik aygıtları ve devletin baskı aygıtlarıdır. DİA’lar ve devletin baskı aygıtları
arasında belli başlı temel farklılıklar vardır. Devletin İdeolojik Aygıtları şu yapılardan
• Aile DİA’sı
• Hukukî DİA
• Sendikal DİA
Öznel değildir, hiçbir özne tarafından üretilemez fakat özneyi şekillendirir ve kendini tekrar
edecek tarzda yapılanmış bir olgudur. Ayrıca nesnel ve dışsal bir yapıya sahip olduğundan
toplumun nesnel yüzünü temsil eder. Bu kurumlar baskı grupları gibi doğrudan devletin
DİA’lar tüm toplumsal kurumlarla iç içe bir haldedir. Gündelik yaşantımızın her
alanında ideolojik aygıtların yer alması sebebiyle çoğu zaman onlar tarafından
yönlendirildiğimizde bunun farkında bile olmayabiliriz. Farkında olmayız çünkü ideoloji asla
aygıtları. Devletin baskı aygıtı birleşmiş, merkezi bir cisimdir. Buna karşın devletin ideolojik
aygıtları çok sayıda, görece bağımsız ve devlet ideolojisinin tümünden ya da bir bölümünden
ayrı bir sistem olarak bütünleşmişlerdir. Devletin baskı araçları fiziksel ya da simgesel bir
baskı ile işler. Buna karşın devletin ideolojik aygıtları temelde ideolojiyle işler. Devlet
aygıtlarının işleyiş bütünlüğünün temelinde devlet iktidarını elinde tutan sınıfın sınıfsal
siyaset bütünlüğü yer almaktadır. Devlet iktidarını elinde tutan sınıf siyasetinin yani devlet
sömürüyü mümkün kılan üretim ilişkilerini yeniden üretmektir (Yılmaz, Avcı, 2011 s.210).
ideoloji tarafından yönetilmesine rağmen Devletin Baskı Aygıtlarıyla aynı şey değildir.
Devletin Baskı Aygıtları adı üzerinde hiç olmazsa bile en son aşamada “baskı”
kullanmaktadır. Diğer bir ifadeyle Devletin Baskı Aygıtları, iktidarını “şiddet kullanarak”
verebilir, kendi siyasi çıkarları için insanları saf dışı bırakmaya çabalayabilir (Zengin, 2018, s.
60).
3. KORKU KAVRAMI
geldiğinde de şiddeti getirir. İnsanlık var olduğu günden bu yana hep bir şeylerden
karşı önemler alarak kendilerini savunmuşlardır. Ancak burada daha etkin bir savunma
13
birey, merak duygusu ile ilk önce yıldırımı, vahşi hayvanları vb. öğrenmiş ve bu sayede
Oldukça karmaşık bir doğaya sahip olması nedeniyle korkuya ilişkin farklı tanımlar
duygusal bir süreç" olarak tanımlamıştır (Eren, 2005). Korku; denetlenemeyen durumlar
belirsizlik, anlaşılmayan, başka bir şeyle karıştırılabilme olasılığı bulunan duygulara işaret
eden kavram; gerçek ve gerçek dışı durumlarda ortaya çıkmaktadır (Utma, 2020).
İnsanı insan yapan sevgi, nefret, hüzün gibi en temel duygulardan biri olan korku;
insan olmanın yapı taşıdır. Bilim insanları, primatlar üzerinde yaptıkları deneyler
deneylerde, yılanlara verdikleri tepkiler oldukça fazladır. Bir yılanla ilk kez karşılaşan
yavru primatlarda bile bu korkunun yaşanması ilginç bir sonuçtur. Deneyin bir diğer
aşamasında, deneklere yılanla birlikte çiçekler de gösterilir. Bir süre sonra hayvan, sadece
çiçekten de korkmaya başlar (Eren, 2005). Bu deney ile yılan korkusu gibi bazı korkularda
Kitle iletişim araçları dünyada olup biten her şeyden çok kısa sürede haberdar
olmamızı sağlarken meydana gelen olayları bir takım yöntem ve teknikleri kullanarak,
kendi amacına uygun bir şekilde topluma sunmaktadır. Günümüzün kapitalist dünyasında
algılanması gerektiğine ilişkin kendi sosyal gerçekliğini de inşa etmektedir (Utma, 2020).
tehlikelere odaklanmış durumdadır. Öyle ki, son yıllarda gerek bireysel gerekse de
toplumsal yeni tehlikelerin sayısında gözle görülür bir patlama yaşanırken; hayat giderek
daha fazla şiddeti içeren bir biçimde resmedilmektedir. İnsanın hayal gücü olayları hep
olumsuz şekilde yorumlarken; çeşitli risklerle bağlantılı olarak sürekli muazzam felaket
nükleer savaş, küresel ısınma ve başka çevre felaketleriyle ilgili kaygıları daha da
pekiştirmektedir (Çakar, 2009. s. 30). Bununla birlikte korku zihinlere hâkim olur ve
diğer sorunlar abartılmaya, olası çözüm yolları ise göz ardı edilmeye başlanır. Böylece
korku kültürü toplumda meydana gelen bu sorunlarla mücadele etmeyi engelleyen bir
güvenlik, baş değer hâline getiriliyor; güvenliği sağlamak için yapılan her türlü girişim,
çabası altında ise yenilik yapma şansı boğazlanıyor ve insanlar, pasif bir yaşam tarzını
çabaları aldı ve kişisel güvenliğin sağlanması için çalışan dev bir sektör ortaya çıktı;
sigortacılık sektörü, kârlarını geometrik artışla katladı (Saygın, 2005). Korku kültürünün
temel amacı; bireyi önceden karar verilmiş bazı düşünce ve davranış kalıplarının içine
Kitle iletişim araçları dünyada olup biten her şeyden çok kısa sürede haberdar olmamızı
sağlayan aygıtlardır. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir olaydan kısa sürede
haberdar olmamızı sağlamasının yanında birtakım yöntemler kullanarak kendi amacına uygun
bir şekilde topluma sunmaktadır. Günümüzde medya kuruluşları reyting ve tiraj kaygısı ile
toplumları dizayn eden kitle iletişim araçları, insanların korkularının üzerinden kurulan
kültürün birer mekanizması gibi çalışması önemli rol oynamaktadır. Toplumsal gücün kontrol
Özellikle savaş, hastalık, doğal felaket gibi olaylarda korku gizli bir kontrol mekanizması
olarak görev yapmakta, tehlikeyi kamuya duyuran haberler ise bu riskleri ve korkuları
görünür kılmaktadır (Utma, 2020). Yaşadığımız yüzyılda medya bizi her türlü tehlikeye karşı
uyarmaktadır. Medya da yer alan birtakım haberler topluma sürekli tehlike içerisinde
olduğumuz gerçeğini dayatır. Bu doğrultuda kitle iletişim araçları, toplumu bir şekilde
yaratmaya çalışırlar. Medyanın korku tellallığı yapması genellikle toplumda tehlike hissi, risk
algısı, güvensizlik duygusu ve tehdit unsuru yaratarak mümkün olmaktadır. Tehlike, risk,
güvensizlik ve tehdit gibi kavramların belirli olaylarla bağlantılı olarak sık sık gündeme
toplum, medyanın tahrik ve azdırmaları sonucu bir risk toplumuna dönüştürülmüştür. Riskler
olmadan bu risklerin bir anlamı da olmamaktadır. Yani, riskleri yapan bugün medyadır
tellallığının daha da arttığı görülmektedir. Medya, yaşadığımız çağda hemen her yerde bizi
tehdit eden ve etrafımızı çepeçevre sarmalayan bir dizi tehdit ve tehlikeye işaret etmektedir.
telefonlarına, radyasyon ve kimyasal atıklardan tekstil ürünlerine kadar birçok etkenin kansere
neden olabileceği ile ilgili içerikler medyada büyük yer kaplamaktadır. Oysa kanserle ilgili
gerçek çok daha farklı ve oldukça basittir. Sebze ve meyvelerde bulunan vitaminlerin
eksikliği insan DNA’sına zarar vermekte, bunun sonucu olarak da kansere yakalanma riski
Görüldüğü üzere medya, birçok alanda korku kültürünü isteyerek inşa etmektedir. Medya
topluma karşı bir güç mekanizması kullanılarak toplumu baskı altında tutmakta ve istediği
şekilde yönlendirmektedir. Medya bir silah olarak insan zihnini, duygularını ve düşçülerini
Haber, insanlık tarihinin ilk yıllarından itibaren süregelen ve temelinde insanların hakikati
öğrenme arzusunun yattığı bir kavramdır. İnsanoğlu, haberi edinerek veya edindiği haberi,
bilgiyi bir başkasına aktararak hayatına yön vermiş ve yön vermeye devam etmektedir. Haber,
içinde bulunduğu dönem ve dönemin bireyleri için vazgeçilmez bir unsurdur. Aynı zamanda
ardından gelen dönemin şekillenmesinde ciddi bir faktördür. Yani kendisini mevcut andaki
bağlamın ötesine taşıyarak, sonraki dönemlerin şekillenmesinde bir aracı görevi üstlenir
(Türkmen, 2019). Haber, “olay” demektir. Olay dediğimiz şey ise çeşitli olguların, belirli yer
ve zaman içinde meydana gelme, ortaya çıkma sürecidir. Haberin amacı da gerçekleşen bir
17
olayın kitlelere aktarılmasıdır. Olay, insanın bulunduğu her yerde gerçekleşebilir ancak bu
olayın haber niteliği taşıması gerekmektedir. Bu durumda, her olay bir haber değildir. Olay,
onu gözlemleyen varsa haber olmaya adaydır (Büyükafşar, 2019). Kısaca haber zamanında
verilmesi gereken kamu genelinde çok sayıda kişiyi ilgilendiren, onları bir şekilde etkileyen,
anlaşılır bir dilde yazılan olay, fikir veya görüştür. Günümüzde bu kavramı genişletmek
mümkündür. Özellikle giderek artan oranlarda kişilerin özel hayatlarının diğer kişiler
tarafından merak edilmesi vakaları çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Örneğin ünlü kişilerin
özel hayatlarına ilişkin paylaşımları hem dünyada hem de ülkemizdeki haber bültenlerinde
haber olabilmektedir. Haber tanımlamasında bu anlatımdan yola çıkarak daha genel bir
2019).
işitsel-görsel bir araç olduğundan, ilk dönemlerden bu yana dürüstlük, nesnellik, açıklık
biri olan haberler, insanlara yaşamış oldukları dünyaya ait gerçekleri algılamaları
kazandığı alan önce yazılı basından işitsel-görsel medyaya yani radyo ve televizyona,
sonrasında da yeni medya diye de ifade edilen dijital medyaya kaymış durumdadır. Bunun
temel nedeni görsel medya metinlerinin tüketimi için gereken zamanın sınırlı oluşu ve
maddi açıdan fazla yük getirmiyor oluşudur. Bu temel nedenlerin yanı sıra, görsel medya
18
takibinin yazılı medya takibi için gereken kültürel donanımdan çok daha azının yeterli
yoğunlaşarak açıklamaktadır; tüketim zamanı, tüketimin mali yönü ve tüketim için gerekli
haberlerin yazılı basına oranla çok daha fazla dikkat çekmesine ve çok daha fazla takip
en önemli gücü olarak kabul edilmesinin yanında haberleri daha çabuk sunmanın en iyi
Postman’ın belirttiği gibi “Ve şimdi de…” şeklindeki söylemle diğer bir reklam kuşağına
diğer bir habere geçecek, bir anda haberin etkisi silinecek, haber büyük bir ölçüde
bayatlayacak, böylece haber izleyicide bir etki bırakmayacak ve hızlı şekilde tüketilmeye
İnşası
bilgi sahibi olmamızı sağlayan haberler, birey için dünyaya açılan bir penceredir. Toplumun
dış dünyaya yönelik algısının şekillenmesinde etkili rol oynayan haberler, suç, şiddet, cinayet
gibi konuları gündeme taşıyarak, korku kültürünün inşa edilmesinde belirleyici olmaktadır.
19
DİA’lar tüm toplumsal kurumlarla iç içe bir haldedir. Gündelik yaşantımızın her alanında
ideolojik aygıtların yer alması sebebiyle çoğu zaman onlar tarafından yönlendirildiğimizde
bunun farkında bile olmayabiliriz. Farkında olmayız çünkü ideoloji asla “ideolojiğim” demez
panik havası oluşturmaktadır. Oluşturulan bu korku ve panik havası ile toplum, iktidar ve
egemen güçlerin istekleri doğrultusunda hareket etmektedirler. Meydana gelen bir olayla ilgili
içerik ile medya meydana gelen olayı gerçek dışı bir argüman ile ya da olayın bir bölümünü
kullanarak topluma servis etmesinin altında iktidar ve egemen güçlerin amaçları yatmaktadır.
Medyada sunulan haberler sosyal bir gerçeklik oluşturarak, toplumda korku söyleminin
oluşmasına neden olmaktadır. Bu doğrultuda toplumda oluşan risk ve tehlike havası ile
Günümüzde haberlerin sadece belirli saatler ve belirli sürelerle sınırlı kalmayışı, istenildiği
anda ve istenildiği kadar tüketilebilmesi televizyon ekranlarından topluma sınırsız bir bilgi
akışını mümkün kılmıştır (Yurdigül, 2014). Böylece birey sadece günün belirli saatlerinde
değil, günün her saatinde medyanın yaydığı korku ortamı içerisindedir. Bireyin dış gerçekliği
bireyin korku ve paniğe kapılmasına neden olacak türden riskler ve tehlikelerle ilgili her türlü
argümanı içermektedir. Medyada yer bulan herhangi bir haberin aktarılış tarzı oldukça
önemlidir. Konu haber değeri taşıdığı için tarafsuz bir şekilde sunulması ile o konun toplumda
korku ve paniğe neden olacak şekilde sunulması arasında oldukça büyük fark vardır. Bu
aracılığıyla toplumda korku kültürünün oluşturulması sürecinde öne çıkan unsurlardan biri de
20
izleyici beklentisi ya da reyting kaygısıdır. Diğer program türlerinde olduğu gibi haber
kılma temel amaç olmuştur. Haber medyası, liberal basın anlayışının temelini oluşturan ‘talep
arzı belirler’ görüşünden hareketle, haberi de alınıp satılan ve pazarlanabilen bir meta olarak
çerçevesinde üretilip sunulması gündeme gelmiştir. Bu görüş haberlerde yer alan şiddet, kan,
gözyaşı gibi birçok konunun sık sık gündeme gelmesine dayanak oluşturmaktadır. gibi birçok
konunun sık sık gündeme gelmesine dayanak oluşturmaktadır. Mitsel figürlerle, gerçekliğin
yeniden üretildiği televizyon programlarında, insan doğasının en ilkel ve güçlü duygusu olan
televizyonda yayınlanan şiddet sahnelerine ne kadar sık maruz kalırlarsa, kendilerini o kadar
artışıyla birlikte insanlar daha çok evde kalmakta, sosyal hayattan uzaklaşmakta ve insanlara
olan güven de bu doğrultuda azalmaktadır. Birey televizyon haberlerini ne kadar çok izlerse
ve bu haberleri ne kadar çok ciddiye alırsa, dış dünyaya karşı güvensizlik, tehdit, tehlike ve
korku duyguları daha çok artmaktadır. Böylece tolumda bir korku kültürü oluşmaktadır.
Rızanın üretilmesi sürecinde olduğu gibi, risk olgusunun oluşmasında da medya en temel güç
konumundadır. bu durumu “imal edilmiş risk” olarak tanımlamaktadır. İmal edilmiş risk
olgusu, korku, kaygı ve güvensizlik üzerinden türetilmektedir. Ortaya çıkması muhtemel bir
ifade eden risk; geleceğe ilişkin bir belirsizlikten kaynaklanmaktadır (Utma, 2020).
Korku, doğal şartlarda herhangi bir durumdaki potansiyel risklere karşı geliştirilen
bireysel bir tepki iken, haberler aracılığı ile belirli alanlarda inşa edilen sosyal bir boyuta
21
taşınmıştır. Haberler özellikle suç, şiddet, uyuşturucu, terör, felaketler, hastalıklar gibi konular
dramatik, çatışmalı, görsel olarak ilgi çekici bir problem çerçevesi olarak hazırlanıp sunulması
sonucu korkunun, kavramsal anlam ve alanı oldukça genişlemiş ve korku, gündelik yaşamın
bir parçası haline gelmiştir. Artık insanlar eskisinden çok da fazla ve çok daha farklı şeylerden
ve yerine yenilerini koyarak sürekli kılmaktadır. Haberlerin korkuyu üretme, yayma ve sürekli
kılma pratiklerini televizyon ana haber bültenleri üzerinden inceleyen çalışmada, bu durum
televizyon haberlerinin belirli özellikleri üzerinden ele alınarak açıklanmıştır. Buna göre
televizyon haberleri, ele aldığı konu ve olayları toplumda korku kültürünün oluşmasına
kategorize etme, özel efekt teknolojilerinin kullanımı, uzman görüşüne başvurma, manipüle
etme, abartma, normalleştirme, farklı türlerden uyarlama, öykünme ya da örnek sunma, dil ve
incelenmiş ve televizyon haberlerinin bu şekilde korku kültürünü inşa ettiği ileri sürülmüştür.
SONUÇ
Devletin İdeolojik Aygıtları bağlamında medyanın nasıl bir korku kültürü inşa ettiği ele
alınmıştır. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında medyanın, korku söylemi üreten bir
Başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçları korkuya yönelik söylemleri ile
22
ticari kaygılarla hareket eden medya kuruluşlarının, reyting ve tiraj kaygısıyla daha fazla
bireyin daima bir tehlike içerisinde olduğu empoze edilmektedir. Oluşturulan korku
kültürü toplumu bir korku fanusunun içine hapsetmiştir. Genellikle televizyon haberleri ile
oluşturulan bu korku ve panik havası, haberlerde yer alan şiddet, cinayet, taciz gibi
oluşturulan bu tarz içeriklerle iktidar ve egemen güçler, daha ciddi meseleleri toplum
tarafından ıskalanması istenmektedir. Daha ciddi meseleleri göz ardı eden toplum bu tarz
aracılığı ile birtakım önyargılar ve kalıplar inşa ederek, bunların toplumda nasıl
Sonuç olarak medya, iktidar ve egemen güçlerin etkisi altında işleyen bir
mekanizmadır. Medyanın zihin yönlendirme gücünü son derece etkin bir şekilde kullanan
iktidar sahipleri, televizyon haberleri aracılığıyla oluşturdukları korku kültürü ile amaçları
doğrultusunda topluma yön vermektedir. Bireyin dünya algısını değiştiren medya iktidar
sahiplerine daha geniş bir alan sağlayarak konumlarını daha çok sağlamlaştırmasına
yardım etmektedir. Son tahlilde iktidar ve medya ilişki son derece komplikedir. Gücün
etrafında birleşen medya kuruluşları, iktidar ve egemen güçlerin bir silahı olarak hizmet
vermektedirler.
23
Kaynaklar
kullanımı. Journal of political administrative and local studies. 2(1). s. 29-35. (ii)
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/814581
https://www.academia.edu/35116292/Louis_Althusser_-
_%C4%B0deoloji_ve_Devletin_%C4%B0deolojik_Ayg%C4%B1tlar%C4%B1
file:///C:/Users/ffurk/Desktop/ideoloi/ideoloji_ve_devletin_ideolojik_aygtlar.pdf
Avcı, Y., Yılmaz, (2015). Louis althusser’in felsefesi ve temel kavramları üzerine bir
https://www.academia.edu/30288308/Louis_Althusserin_Felsefesi_ve_Temel_Kavramlar%C4%B1_
%C3%9Czerine_Bir_%C4%B0nceleme
Çapak, G. (2020). Medyanın Korku kültürü yaratımındaki rolü: Dijital gazete haberleri
Durmaz, G. (2015). İktidar ve kitle iletişim araçları üzerine rıza üretimi: bir söylem analizi
Eren, A. (2005). Korku kültürü, değerler kültürü ve şiddet. Sosyal Psikoloji Çalışmaları
İplikçi H., G. (2015). İletişim modelleri ve kitle iletişim modelleri. Sosyal ve Beşeri Bilimler
Kazancı, M. (2003). Althusser ile ideoloji üzerine yapılamamış bir söyleşi. İletişim
Kazancı, M. (2006). Althusseri ideoloji ve ideolojiyle ilgili son söz. İstanbul Üniversitesi
file/212257
Kırık, A., M., Var, S., S., Özkoçak, V., Darıcı, S. (2020). Pandemi dönemlerinde iletişim ve
algı yönetimi: Yeni koronavirüs hastalığı (covid-19) örneği. Akademik Sosyal Araştırmaları
Köroğlu, S. (2019). Çocukların görsel- işitsel kitle iletişim araçlarına karşı korunması. Gazi
Üniversitesi.
https://www.academia.edu/29708885/Korku_K%C3%BClt%C3%BCr%C3%BC_ve_Yeni_Etiket_Alk
%C4%B1m_Sayg%C4%B1n_Kahve_Molas%C4%B1_23.03.2005
Soydan, E., Alparslan N. (2014). Medyanın doğal afetlerdeki işlevi. İstanbul Sosyal Bilimler
Sucu, İ. (2012). Althusser’in gözünden ideoloji ve ideolojinin bir taşıyıcısı olarak yeni medya.
Türkmen, B. (2019). Televizyon haberlerinde 2017 kudüs krizi: a haber, ccn türk ve fox tv
Utma, S. (2020). Medyada korkunun inşası: Televizyon haberleri özelinde kuramsal bir
Doi:10.17719/jisr.2020.4042
Yalçınkaya, D. (2016). Louis althusser’in devletin ideolojik aygıtları adlı eseri bağlamında,
Üniversitesi.
Yazıcıoğlu, F. (2016). Türk televizyon haberciliğinde dış haber algısı: Trt haber, ccn türk, fox
ana haber ve tgrt haber tv örneği ile whatsapp haberciliği. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi.
Yurdigül, A. (2014). Televizyon ana haber bültenlerinde korku kültürünün inşası. İstanbul
Üniversitesi.