You are on page 1of 122
Yaop eal PLATON | TIMAIOS Eski Yunancadan Ceviren: Furkan Akderin ipltep Lisy taps ap Leap Lp rp Leaps] rs Led es eye ls layla pley oy Platon, hig kusku yok ki diistince tarihinin en Gnemli ve etkili fi- eye) MeN ARIAS UO URC eMCR a aoe Moral TORO M eee M DOLL me 461 lira OM meres UE a xh Ya a 18a Cee Te WML ae eR Cd LET Rn LS Oke RY MA Ree TATA DeLee Re Rae Relat tasiyan Platon, diisiince tarihi boyunca tartisilan tiim problemleri irae MOANA e UR MOR LN La (RTE CLE) na Timaios, Platon’un en 6nemli ve gii Trdelme( MIP eae Pela UM THAI OLUTUANYRULae (ou Nolet Lalue MeL ae FVLP NTMI CeyXe Cede OY PRACT OCU) dair kendi 6gretisini ve doga anlayisini ortaya koyar. Diyalogun Crean a ES COMIC NM CUT] Le Me) Ceres aol LW NaC LM CLL ra UL Lol ter etmesidir. emneers ee a Fs! Say Yayinlari Platon / Biitiin Yapitlan 25 Timalos Ozgiin adi: Tytatog Yayin haklan © Say Yayinlan Bu eserin tim haklan: saklidir. Yayinevinden yazih izin alinmaksizin kusmen veya tamamen alint yapilamaz, hicbir gekilde kopyalanamaz, cogaltilamaz ve yayimlanamaz. ISBN 978-605-02-0479-7 Sertifika no: 10962 Eski Yunancadan ceviren: Furkan Akderin Yayin koordinatérii: Levent Geviker Sayfa diizeni: Talay Malkog Bask: Lord Matbaacilik ve Kagitcilik Topkapr-Istanbul Tel.: (0212) 674 93 54 Matbaa sertifika no: 22858 1. baska: Say Yayinlan, 2015 Say Yayinlant Ankara Cad. 22/12 * TR-34110 Sirkeci-Istanbul Telefon: (0212) 512 21 58 * Faks: (0212) 512 50 80 www.sayyayincilik.com e-posta: say@sayyayincilik.com www.facebook.com/sayyayinlari * www.twitter.com /sayyayinlari Genel Dagatim: Say Dagutim Ltd. Sti. Ankara Cad. 22/4 ¢ TR-34110 Sirkeci-Istanbul Telefon: (0212) 528 17 54 Faks: (0212) 512 50 80 internet satis: www.saykitap.com * e-posta: dagitim@saykitap.com PLATON TIMAIOS Biitiin Yapitlari - 25 Eski Yunancadan ¢eviren: Furkan Akderin i ne | iciNDEKiLER Platon: Hayat: ve Yapitlart... TIMAIOS Kaynakga Platon Hayat ve Yapitlar Platon, diisiince tarihinin ¢ok okunan, iizerine cok sayida arasurmanin yapilmis oldugu, etkili ve Gnemli diisiiniirle- rinin hig kusku yok ki en basinda gelir. Bunun en 6nemli nedeni, Platon’un hocasi Sokrates ve 6grencisi Aristoteles ile birlikte, etkisini modern zamanlara kadar devam ettirecek olan temel diigiince gelenegi olarak Sokratik gelenegin veya teleolojik diinya gériisiiniin kurucu diisiiniirii olmasidir. Platon, bunun disinda diisiince tarihinde adi pek cok “ilk’le birlesen, yani pek cok geyi ilk kez olarak gerceklestir- mis bir filozoftur. Bu “ilk”lerden biri, onun felsefede yazil gelenegi baslatmig olmasindan ya da daha dogrusu tim eserleri giiniimiize ulagmis ilk filozof olmasmdan meydana gelir. Aslinda felsefede veya Grek felsefesinde yazili gelenek, daha énce doga filozoflarmmda baslamusti. Bununla birlikte, doga filozoflarmin varhk konusunda kaleme almis olduklari Peri Phusis [Doga Ustiine] adh denemelerden hicbiri giinti- miize erigmemis, onlardan bize sadece birtakim fragmanlar kalmustir. Sonra gelen ve felsefeyi, deyim yerindeyse gikyii- ziinden yeryiiziine indiren Sokrates ise, insan zihnini tembel- lestirdigine inandig icin yazili s6ze pek bir deger vermemis ve fikirlerini yaziya dékmemisti. Oysa Platon, sadece kendi diisiincelerini degil, fakat Sokrates’in de gériislerini aktar- mak amaciyla, pek cok felsefeci veya Platon yorumcusuna gore, sadece felsefe degil, ayri zamanda birer edebiyat gahe- seri olan diyaloglar yazmist. Platon Platon’un adiyla birlesen bir diger “ilk” ise, bu kez onun felsefeyi veya felsefi aragtirmayla felsefe egitimini kurumsal- lastiran ilk diigiiniir olmasina igaret eder. Buna gére 0, Italya ziyaretlerinin birinin ardindan Atina’ya déniince satin aldigi bir bahcenin etrafini citlerle kapatip iizerine derslikler inga ettirmis ve béylelikle tarihin tanidigi ilk yiiksek egitim ve aragtirma kurumu olarak Akademia’ yi viicuda getirmisti. Platon adtyla birlesen tigiincii “ilk”, bu kez onun felsefe tarihinin tanidigi ilk biiyiik sistemin kurucusu olmus olma- sina igaret eder. Buna gére Yunan‘da felsefi diisiincenin ilk temsilcileri olan Presokratik diisiiniirler “dogay: kesfeder- ken” sadece tabiat felsefesiyle mesgul olmuslardi.’ Sonra gelen ve “psukheyi kegfeden” Sokrates ile Sofistler ise merke- zinde insamin oldugu etik ve siyaset felsefesi agirlikh bir sos- yal felsefeyle ugragmuslardi. Oysa Platon, sadece metafizik ve dofa felsefesi veya moral ve politik felsefe iizerine yiikselen bir sosyal felsefe yerine, felsefenin biitiin alt disiplin veya dallarini ihtiva eden dev bir sistem insa etti. Felsefenin biitiin konu ve problemlerine yer veren bu sistemde metafizik ya da varlik felsefesiyle epistemoloji, temeli ya da ana zemini mey- dana getirir. Sistemin bu iki temel disiplini ya da alt dalim, varlik-bilgi-deger siirekliligini temin edecek gekilde tamam- layan diger iki dali etik ile siyaset felsefesidir. Platon’un siste- minin, merkezden disa dogru gidecek sekilde diger halkalani egitim felsefesinden, estetikten, bilim felsefesinden olugur. Hayat Platon diinyaya, Atina’da MO 427 yilinda gelmisti. O, Sparta’yla yapilan savagin son dért ya da beg yili boyun- 1 Bkz, F. M. Cornford, Sokrates’ten Once ve Sonra (cev. U. C. Akin), Ayrag Yayinlan, Ankara, 2003, ss. 9-10. @ Timaios ca savasacak yasta olduguna gore, ilk genclik yillarinda Atina’nin yasadigi biitiin sikint: ve calkantilara yakindan taniklik etmisti. Adaemintos ve Glaukon adinda iki kardesi ve Potone adinda bir de kiz kardegi vardi. Soylu bir ailenin gocuguy- du. Sadece annesi Periktione tarafindan deil, fakat babasi Ariston tarafindan da Atina’nin en soylu ailelerinden biri- ne mensuptu.? Nitekim babasimin soyu Kodros’a, annesi- nin soyu Solon‘a kadar geri gidiyordu.* Anne tarafindan Otuzlar Cuntasr’nin 6nemli isimlerinden olan Kharmides ve Kritias‘in akrabasiydi. Onun cocuklugu ve gencligi aristok- ratik bir ortamda, edebiyat ve felsefeye déniik ilginin gele- neksellesmis oldugu bir cevrede gecmisti.> Grek aristokrasi- sinin gelenek ve normlarina gére yetistirilen Platon, askerlik gérevini, yine zengin bir ailenin cocugu olmasi dolayistyla, muhtemelen siivari birliginde yapmust1. Ayn Grek aristokrasisinin geleneklerine gére gencliginde jimnastikle ugragan Platon’un gercek adi, biiyiikbabasirun isminden dolay: Aristokles’ti. Argoslu giiresci Ariston’un yaninda beden egitimi géren filozofa Platon adi beden giiciin- den veya gégsiiniin genisliginden dolay: hocasi tarafindan verilmisti.° Diogenes Laertios’un belirttigine gore, gencliginde lirik ve dramatik siirler yazmis ve bir ozan olmay) istemis olan Platon bu tirden biitiin eserlerini ve tragedyalarim, Sokrates ile tarugip onun 6frencisi olduktan sonra yakmustr.” 2 W.T. Jones, Batt Felsefesi Tarihi, cilt 1, Klasik Diigiince (cev. H. Hinler), Istanbul, Paradigma Yayinlari, 2006, s. 163. T. Brickhouse-N. D. Smith, “Plato”, Internet Encyclopedia of Philosophy. W.K. C. Guthrie, A History of Greek Philosophy, vol. 4, Cambridge, Camb- ridge University Press, 1975, s. 10. 5. E. Zeller, Grek Felsefesi Tarihi (sev. A. Aydogan), Istanbul, tz yaymnlan, 2001, s. 164. 6 Diogenes Laertios, Uinlii Filozoflarin Yasamlari ve Ogretileri (cev. C. Sentu- na), Yapi Kredi Yayinlan, fstanbul, 2002, III 4. 7 Diogenes Laertios, age, III 5. wo Platon Gercekten de Sokrates’in 6grencisinin sairlerin sézde bilgisi veya bozuk politikacilari demagojisiyle yetinmesi miimkiin gibi gériinmiiyordu. Yine Sokrates‘le tanigmadan énce doga felsefesiyle mesgul olmus, doga filozoflannin eserlerini incelemenin yaninda, Herakleitoscu Kratylos’un kisisel 6gretiminden gecmisti. Gergekten de onun ailesinde politik énderlik neredeyse geleneksellegmis bir faaliyet ya da ig haline gelmisti. Yakinlarmin tesvik ve telkinlerine ragmen, politik kariyerden oldugu kadar, tragedya yazarligi ve doga felsefesi arastirmalarmdan da vazgecmesini temin eden sey, hep aymi neden, Sokrates‘le tanigmasi oldu. Sokrates ile tesis ettiZi yakin miinasebet, onu sadece doga felsefesinin de@il, fakat tragedya ve politikanin da ciiriik zemininden uzaklas- tiran en Gnemli etken oldu. O, Atina’nin giiciiniin ve ihtisamimmn dorukta oldugu déneme tanukhk edememisti; ama Perikles demokrasisinde, politik gerileme ve moral cdkiintiiniin tohumlarini biitiin agikhgiyla gézlemleme imkéru bulmustu. Savas bozgunu- nun ertesindeki ¢ékiintii yillarim, Atina’y: bozguna gétiiren riigvetci ve beceriksiz demagoglarin hakimiyetinin yarattigi yikima taniklik etmisti. Makedonya krali Philippos’un Yunan kent devletine nihai darbeyi indirdigi tarihten on yil énce, MO 327 yihnda élmiistii. Buna gore, hayatinin akigini degis- tiren birinci olay Sokrates‘le tanigmasiydi. Onun sayesinde sanat ve edebiyatla ugragmaktan, reel siyasete girmekten vazgecip felsefeye yénelmisti. Onun hayatinin akisini tiimden defistiren ikinci ve cok daha dramatik olay, séz konusu kosullar altinda hocasinin bagina gelenler oldu. Gercgekten de Yedinci Mektup’ta cunta idaresi sirasinda Atina’nin yasadifi tarihsel olaylar anla- tan Platon 6nce cunta tiyelerinin baslangicta beyan etmis olduklari niyetlere sadik kalacaklarim ve devleti adalet yoluna sokacaklarini diisiindiigiinii s6yler. Fakat sonra da diktatérliigiin sonuclarina ve tiranlarin “eski dostlarindan 10 @ Timaios birine, gelmis gecmis en Adil insana” reva gérdiikleri mua- meleye tank olunca, ne kadar biiyiik bir hayal kirikhgi yagadigim belirtmeden yapamaz.’ Bir siire sonra demokrasi yeniden tesis olunca, demokratik idarenin baglangictaki dikkati ve 6zeni kargisinda yeniden umutlanan Platon’un son umutlarini da, Sokrates’e verilen éliim cezasinin infazi tiiketmistir. O, iste bu olayin ardindan politik krize bildik reformlar yoluyla bir ¢éziim bulunamayacajgina, hasta ve aciz devlete anayasa ya da rejim degisikliginden ibaret bir islah tesebbiisiiniin en kiigiik bir yararimn olamayacagina kanaat getirmisti. Cagdag politikada mevcudiyetini tespit ettigi iki biiyiik kusurun, Yunan uygarhginin daha 6nceki dénemlerde yiikselisinde etkili olan demokrasinin sonu- nu hazirlamasinin kaginilmaz oldugunu diisiinmesine yol acmisti. Her seyden énce, giiya bilgi kilifi altrnda ortaya cikan cehaletin demokraside uzman ve profesyonelin degil de, vasati ve amatér olanin hakim olmasiyla sonuglandigim savunan Platon agisindan demokrasi, Atina’da sadece cahi- lin hata yonetme hakki anlamina geliyordu.’ Platon’un cagdag politikada teshis ettigi ikinci biiyiik kusur, devletin kurum ve hizmetlerinin kendi bencil gikar- larmin pesinde kosanlar tarafindan doldurulmasina yol acan azgin bireycilik ruhuydu. Ozel olarak oligarsinin ken- dine dzgii yanhgim veya olumsuzlugunu ifade eden séz konusu bireycilik, ona gére, kent devletinin zengin ve fakir, tahakkiim edenler ve bastirilanlar olarak ikiye béliinmesiy- le sonuclamyordu. Toplumu ve devleti diigman kamplara bélen bu durum ve olumsuzlugun temelinde ise politikaya da sirayet eden madde veya para ask vardi. Demokrasiye dzgii cehalet ya da amatérliik ile oligarsinin oldugu kadar demokrasinin de bir ézelligi olan politik gikarcilik ve bireyci- 8 Platon, Mektuplar (cev. F. Akderin), 354b, Say Yay:nlan, Istanbul, 2011. 9. W.J. Korab-Karpowicz, “Plato's Political Philosophy”, Internet Encyclo- pedia of Philosophy. 11 Platon + lik, onun gelecekte hedef alacagi diismanlar olarak Platon’un bilincine, iste bu dénemde yerlesmisti. Antik kaynaklarin bildirdigine gére, Sokrates’in infazirin ardindan, Platon, diger Sokratescilerle birlikte, muhtemelen giivenlik nedeniyle, Megarali Eukleides’in yanina siginmus- t1.!° Sonraki on iki yil boyunca, o bityiik dlciide, Sokratik diye niteledigimiz ilk dénem diyaloglarim yazmis ve bu arada, gozlem ve deneyim yoluyla gérgiisiinii arttirma ve diisiin- cesini derinlestirme yéniinde kimi tesebbiislerde bulunarak seyahat etmistir. Gittigi ilk yer matematik bilgisini gelistirme- sine imkan saglayan, daha sonra Devlet’te savunacagi genel veya simiflar arasi bir is bé ii ilkesini 6grendigi “kadim harikalar diyari” Misir’dir. Ikinci yer ise meshur matematikci Theodoros ve Taren- tumlu bilumum Pythagorascilarla tanigsmasini saglayan {talya’dir. Burada Philolaos ve ona bilim, felsefe ve politi- kann ideal bir sentezine erigme yéniinde 6nemli agilimlar saglayan Arkhytas’la tanigan Platon, dzellikle Arkhytas ara- ciligryla I. Dionysos’un sarayina takdim edilir. O, muhteme- len prens iizerinde tesis edecefi niifuzdan faydalanarak, bu dénemde énemli dl¢iide olusturmus oldugu politik fikirlerini hayata gecirmeyi iimit etmisti. Sadece I. Dionysos ile degil, fakat prensin karisimin kardesi Dion ile kurdugu iliskiye dayanarak, bu yénde iki ayn girigimde bulundu. Ozellikle II. Dionysos tizerinde uygulamaya calistigi filozof-kral tipi, mutlak bir basarisizlikla sonuclandi. Idealist bir ahlake filo- zof ile hirsh bir aksiyon adaminun bir araya gelmesi daha bas- tan imk4nsiz gibi gériinmesine ragmen, yilmayan Platon’un biitiin denemeleri basarisizlikla kargilasti ve en nihayetinde hayat: tehlikeye girdi. Béyle bir Sicilya seyahatinden dénii- siinde, Atina ile savas halindeki Aigina’da karaya gikan filo- zof, burada esir alinarak, satilmak iizere kéle pazarina gika- 10 Diogenes Laertios, age, Il 6. 12 @ Timaios rilmisti. Tam bir rastlant: eseri olarak, dostlarindan birinin, baz1 kaynaklara gére Elis’li Phaidon’‘un, bazi kaynaklara gore Pythagorosgi Arkhytas’in fidyesini 6demesi sayesinde ancak, 6zgiirliigiine kavusan Platon’un, bundan sonra bu tiirden tehlikelerden uzak durmaya karar verdii, politikayla sadece teorik diizeyde ilgilenmeyi sectigi séylenebilir. Nitekim Arkhytas veya Phaidon‘a édemeye kalkastigi fidye parasim onlarin kabul etmemesi tizerine, bu parayla meshur Yunan kahraman Akademos’un siginagi ya da mezarimin hemen yam basindaki bahceyi satin alarak Akademi’yi kurdu. Burasi en azindan Avrupa’nm ilk biiyiik egitim ve arastirma merkezi olmustur. Hukuki bir statii kazanabilmek icin dinf bir cemaat olarak organize olan ve yikildigi MS 529 yilina kadar Platonculugun merkezi olma islevi g6ren okulda felse- feye yaklagim tarzi daha ziyade geometri yoluyla gerceklesen matematiksel bir yaklasimdi. Nitekim Bizanshi bir dil aliminin belirttigine gore, Akademi’nin kapisina “Geometri bilmeyen buradan iceri giremez” diye yazdirmist. Egitim felsefesini de politikaya tabi kilan Platon’un buradaki amaar, iyi egitilip te¢- hiz edilmis akhyla yénetmesi gereken filozof-krah egitmekti. Akademi, kendisinden devlet adamlan ve yasa koyucularin cikacaga, bilim ve felsefe temelli bir politika egitimi veren bir kurum olarak tasarlanmisti. Gercekten de Akademi, Helenistik dénemin sonuna kadar Yunan diinyasina hukuki ve politik bakimdan sekil vermeye caligan en 6nemli merkez oldu. Eserleri Platon, Akademi’de gelecegin yéneticilerini, kamu gérevlile- Tini yetigtirme amaci giiderken, bu egitimden faydalanama- yanlar icin birtakim felsefi eserleri diyalog tarzinda kaleme alma cihetine gitmisti. Baska bir deyisle kurumda ele alinan konularin, burada 6gretilen derslerin Akademi‘nin kalin 13 Platon ~ duvarlar: iginde kaldig1 yerde, Platon, digaridakileri de géze- tecek sekilde, felsefesinin sonraki yiizyillara intikaline izin veren baz popiiler eserler yazma yolunu segmisti. Aslinda o, bu diyaloglar. Akademi’nin kurulugundan énce ya da Sokrates‘in 6liimiinden hemen sonra yazmaya baslamist.. Bununla da elbette, esas olarak biiyiik bir haksizhga ugra- digina inandigi Sokrates’in hayatin mesrulastirmak, onu ve fikirlerini tanitmak amaci giidiiyordu. Platon, Akademi kurulduktan sonra da yazmaya devam etmisti. Béylelikle, ona atfedilen bazi sahte ya da sézde Platonik diyaloglar bir tarafa birakilacak olursa, otantisiteleri veya Platon tarafindan kaleme alinmig olduklarindan hicbir sekilde kusku duyulmayan 30 kadar diyalog ortaya gikti. S6z konusu eser ya da diyaloglar, elbette éncelikle antik diinyada okunmustu. Sadece Yunanistan’da de@il, fakat Roma diinya- sinda da iyi taninan Platonik diyaloglar, Ortacag’a gelince, Timaeos istisna tutulacak olursa, Hiristiyan Bat: diinyasinda ortadan kayboldular. Baska bir deyisle, Platon’un diyalogla- rnin Batr’da, uzun bir Ortagag boyunca varlgindan haberdar olunmad:. Bu diyaloglar, dyle sani ki yedinci yiizyildan iti- baren bir biitiin olarak Islam diinyasina gecti."' Gercekten de Miisliiman 4lim ve miitercimler, bu diyaloglar: hem orijinal Grekgesiyle korudular, hem de énemli bir kismini Arapcaya terciime ettiler. Basta Farabi ve Ibnii’n Nedim olmak iizere, Islami kaynaklar, Islam diinyasinda varhgi bilinen, dola- simda olup okunan 35 Platon diyalogunun varligindan séz ederler.” Diyaloglarin Bati'ya gecisi biiyiik dlciide 12. yiizyil R6nesans'1 sirasinda olmus, onlarn bir biitiin olarak yeniden ele alinip incelenmeleri, tasnif edilip Latinceye terciime edil- meleri Rénesans hiimanizmi eliyle gerceklesmistir. 11 T. Brickhouse-N. D. Smith, “Plato”, Internet Encyclopedia of Philo- sophy. 12 Bkz. F. Olguner, “Bat: ve Islam Kaynaklan Igiginda Eflatun’, Platon Felse- fesi Uzerine Arastirmalar (der. A. Cevizci), Ankara, Giindogan Yay:nlan, 1990, s. 23. 14 @ Timaios Platon’un eserlerinin Bati’daki ilk toplu baskisi, Latin- celestirilmis adi Stephanus olan Henri Estienne tarafindan 1578 yilinda yapilmistir. Stephanus, bu toplu basim disinda, diyaloglarin (rakamlarla gésterilen) her bir sayfasini (a, b, c, d ve e seklinde bes ayri harfle gésterilen) béliimlere ayirmis- tir. Diyaloglarin bu sekilde sayfalanmasi ve béliimlenmesi, bugiin Platonik eserlere yapilan géndermelerin ana temelini olusturur.”? Bununla birlikte, modern diyebilecegimiz Platon okumasi ve Platon yorumculugu esas olarak 19. yiizyilda baslar. Bu dénemden itibaren, Platonik diyaloglar, cok youn bir ana- lize tabi tutulmus, onlarin kronolojisi olusturulurken, eserler cesitli Glciitler kullanilarak tasnif edilmistir. Bu caligmalar sirasinda, Platon’un eserlerde gelistirmis oldugu argiimanlar kadar, eserlerin dili ve tislubu da yogun bir analize tabi tutul- mustur. S6z konusu inceleme ya da analiz kapsaminda, biri igsel digeri digsal olmak iizere, esas olarak iki Slciitiin temel alindigi séylenebilir. Bunlardan digsal Glgiit esas alindiginda, denilebilir ki, antik kaynaklardan érnegin Aristoteles’ten, Numenius’tan, Sextos Emprikos’tan Platon’a yapilan atif- larla, diyaloglarda gérdigiimiiz, birtakim cagdag kisi ve olaylara yapilan génderimler, diyaloglarn birbirlerine yap- tiklan referanslar titizlikle incelenmistir. Yine ayn baglamda Sokrates’in mahktimiyeti ve dliimii, filozofun Italya seyahat- Jeri, Akademi’nin kurulusu gibi, Platon’un hayatinda énemli bir yer tutan degisik olaylar géz Sniine almmustir. Buna mukabil diyaloglarin incelenmesi ve tasnifi veya dénemlestirilmesi sirasinda i¢sel Sl¢iitler temele alindiginda, ya eserlerde gelistirilen dgretiler ile bu dgretilerin gerisindeki argiimanlara ya da diyaloglarin edebi yapisi, tislubu ve kali- tesine bakilmistir. Gercekten de bunlardan birincisi sz konu- su oldugunda, Platon yorumcular filozofun etik, egitim, 13 T. Brickhouse-N. D. Smith, age. 15 Platon politika, metafizik, psikoloji, mantik, epistemoloji ve diya- lektik _konusundaki isleriyle, onun diisiincelerinin bu konularda gecirdigi degisimleri siki bir analize tabi tutmus- lardir. Buna mukabil, ikincisi séz konusu oldugunda, Platon arastirmacilan, eserlerin edebi kalite ve degerini, Platon’un diyaloglarda kullandigi diyalog ve yazim teknigini g6z 6niine almislardir. Buna gére, basit bir iislup ve diyalogun sanatsal degeri yiiksek olmayan yapisinin, bununla celigecek baska bir élciit olmadik¢a, Platon’un genclik diyaloglanm yansittig1 savunulurken, filozofun kariyerinde ilerledikce, diyaloglarm yapisinin, iislubunun ve kullanilan diyalog tekniginin de gelistigi ve olgunlastig: diisiiniilmiistiir. Yine ayni baglamda, Platon’un kullandigi terimler ve diisiince- lerini ifade edig tarzi, lingustik testlerle siki bir analize tabi tutulmustur. Farkh élciitlerin ve cok ayrintil stilometrik ve linguistik tekniklerin kullanildigi bu incelemeler sonucun- da, Platon’un diyaloglari, hemen biitiin Platon yorumculari arasinda tam bir fikir birligi olacak gekilde, genglik, olgunluk ve yashik diye ii¢ déneme aynlir. Bu it¢ dénemin arasina da, biri genclikten olgunluga, digeri de olgunluktan yashliga gecis olmak iizere, iki ayn gecis dénemi yerlestirilir.* Buna gore, genclik diyaloglar1 Sokrates’in Savunmasi, Kriton, Euthyphron, Euthydemos, Lakhes, lon, Protagoras, Kharmides, Gorgias, Kiiciik Hippias, Biiyiik Hippias ve Lysis’ten meydana gelir. Bu diyaloglar, tarihsel olarak Sokrates'in MO 399 yiln- daki éliimiiyle Platon’un Sicilya ya da Italya’ya 387 yilinda yapmus oldugu seyahatin arasinda kalan dénemde kaleme alinmislardir.!> Bu diyaloglarin iicii biyografik eserler olarak da tasnif edilir."* S6z konusu tig diyalog, sirastyla Euthyphron, Sokrates’in Savunmast ve Kriton’dur. Bu diyaloglar, esas olarak 14 T. Brickhouse-N. D. Smith, age. 15 Bkz. C. Gill, “Platonic Dialogue”, A Companion to Ancient Philosophy (ed. by M.L. Gill-P. Pellegrin), Oxford, Blackwell Publishing, 2006, s. 140. 16 Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Kriton (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Yayinla- ni, 2011, s. 19. 16 @ Timaios Sokrates’in hayatmin son aylarim, hatta giinlerini bize anla- tir. Bunlardan Euthypron’da Sokrates’e hayatina mal olacak suclama veya mahkeme celbinin resmi makamlar tarafindan nasil teblig, edildigi anlatilir..” Savunma ise mahkemedeki Sokrates’i, onun kendisini yGneltilen ithamlar kargisinda nasil savundugunu anlatir. Diigiince ve hukuk tarihinin muhte- melen en énemli savunmasin: ortaya koyan eserden"® sonra kaleme alinmis olan Kriton, hapishanedeki Sokrates’i, onun 6lmeden énceki son giiniinii betimler.”” Genglik diyaloglarinin, bigim agisindan degerlendirildik- lerinde, Sokrates tarafindan Savunma’'da belirtilen ciiriitme, sorgulama misyonu ekseninde gelisen bir erdemlilik cer- cevesi iginde hayli dramatik bir yap sergilediklerini séyle- mek dogru olur. Bu diyaloglar ¢éziimsiizliikle sonuclanan aporetik eserlerdir. Baska bir deyisle, genclik diyaloglan, Sokrates‘in belirli bir ahlaki erdemle ilgili olarak baslattig: tartigma tizerinde, somut bir sonuca ulasmadan gelisen eser- ler olmak durumundadir. Onlarda Platon’un gézettigi amac, tanidigi ve bildigi kadartyla Sokrates’in karakterini, kisiligini ve felsefi faaliyetini tamtip, Sliimsiizlestirmektir. Bundan dolayi genclik diyaloglan, Sokratik diyaloglar olarak gecer. Sokratik diyaloglar, esas olarak ahlaki problemleri ele alir- ken, 6zde erdemler ve erdem tanmlan iizerinde yogunlasir. Bu erdem s6z gelimi Euthyphron‘da dindarlk, Lakhes'te cesa- ret, Lysis’te dostluk, Kharmides’ te 6lciiliiliiktiir. Platon’un eserlerinin kronolojisi veya tasnifinde, birinci dénemin genglik ya da Sokratik diyaloglarim, genclik déne- minden olgunluk dénemine gecisi temsil eden ara diyaloglar bulunur. Gecis diyaloglarimin tarihsel olarak 387 yih ile 380 17 Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Euthyphron (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Ya- yinlari, 2011, s. 19. 18. Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Sokrates'in Savunmasi (cev. F. Akderin), Istan- bul, Say Yayinlart, 2011, s. 19 Bkz. A. Cevizci, “Ons62”, Kriton (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Yayinla- 1, 2011, s. 19. 17 Platon yillar. arasinda kalan dénemde kaleme alinmig olduklar kabul edilir.° S6z konusu diyaloglar sirastyla Meneksenos, Menon ve Phaidon’ dur. Bu gecis diyaloglarinda, genclik diya- loglarinun tersine, ilk kez olarak birtakim pozitif 6gretiler 6ne siiriiliir. Baska bir deyisle, bu eserlerin en Gnemli ézelligi, onlarin Platon’un artik Sokrates‘in gériislerini aktarmakla yetinmeyip kendi gériislerini olugturma yoluna girmigs olma- sini gézler Gniine sermelerinden meydana gelir. Bu durumu, ilk olarak ftalya ziyaretinin hemen ertesinde yazilmis olan” Meneksenos'ta, agiklikla gérebiliriz. Sofistlerin felsefesini ve egitim araclarim daha énce genglik dénemi diyaloglan olarak Protagoras ve Gorgias’ ta, elestiri dozu yiiksek olmayan bir dille aktarmis olan Platon, bu eserde, Sofistlik ve Sofistlerin 6gret- tigi retorik sanatryla ilgili nihai kararim vermis olarak kar- gimiza cikar. Ama cok daha énemlisi, Menon ve Phaidon'da, Platon, felsefesinin iki 6nemli 6gesini ortaya koymaya, yani metafizik 6gretisiyle epistemolojisinin ana hatlarim ifade etmeye baslar. Séz gelimi Menon'da, bilginin matematikte oldugu gibi, ezeli-ebedi dogrularin bilgisi oldugunu, bu bilginin a priori bir bilgi olmak anlaminda arumsamaya dayandigini dile getiren, Pythagorasc: kaynaklari aqik olan bir epistemolojiyle karsilaginz.” Burada sézii edilen “ruhun 6liimsiizliigii” meselesinin ana konusu oldugu Phaidon’ da ise bu kez séz konusu bilginin objelerini olusturan Idealara ilk kez olarak génderme yapilir.* Olgunluk dénemi diyaloglar: Devlet, Phaedros ve Kratylos adh: diyaloglardan olusur. Yeri epeyce tartigmali olan diya- log, Sélen’dir. O, pek cok yorumcuya gére, bir gecis eseridir; 20 Bkz. C. Gill, age, s. 140. 21 Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Meneksenos (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Ya- yinlan, 2011, s. 20. 22. Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Menon (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Yayin- lan, 2011, s. 20. 23. Bkz, A. Cevizci, “Onséz", Euthyphron (cev. F. Akderin), Istanbul, Say Ya- yinlan, 2011, s. 27. 18 @ Timaios bununla birlikte, azimsanmayacak bir grup yorumcu veya Platon aragtirmacisi da onu olgunluk dénemi eserleri arasina yerlestirir. Olgunluk dénemi eserlerinin er temel 6zellizi, bu diyaloglarda artik tam olarak gekillenmis Platon‘a ait bir sistemin bulunmasidir. Bu sistemin merkezinde ise Idealar kuram: bulunur. Platon’un sistemini, temel 6gretilerini orta- ya koyan séz konusu olgunluk dénemi eserleri, yaklasik ola- rak 380-360 yillari arasinda kaleme alinmustir.* Bu dénemin diyaloglar: cok daha az dramatik olup, Sokratik diyaloglarm egretiliginin ve negatif tutumunun epey uzagina diiserler. Burada da, aynen ilk dénem diyaloglarinda oldugu gibi, Sokrates yine bag konusmaci ya da tartigmacidir. Sokratik diyaloglarda s6z konusu olan moral bilgi ve ahla- ki erdemlere doniik ilgi, olgunluk dénemi diyaloglarinda da devam etmekle birlikte, Platon’un bu eserleri yazdigi siralar- da ilgisinin teknik anlamda daha soyut ve felsefi konulara kaydiga goriiliir. Zira bu diyaloglarda metafiziksel ve epis- temolojik meselelere daha biiyiik bir agirhk verilir, onlara daha giiclii bir bicimde vurgu yapilir. Genclik diyaloglaryla olgunluk dénemi diyaloglari arasindaki en carpic: farklilik, Idealar kuramindan olusur. Platon bu diyaloglarda, Idealar kuraminin metafiziksel, etik, epistemolojik ve mantiksal boyutlarim1, antropolojisi ve politika anlayisuyla iliski iginde g0zler Gniine serer. Dénemin en temel eseri, hig kusku yok ki Devlet'tir. Platon’un diyaloglarinin kronolojisinde dérdiincii siray1, Platon’un filozof ve yazar kariyerinde olgunluktan yaslih- %a gecisi temsil eden ara diyaloglar olusturur. Bu eserlerin, tarihsel olarak MO 360 ile 355 yillam arasinda kalan bir dénemde kaleme alindiklari sanilmaktadir. Bu diyaloglarin sayisi, tipki birinci déneminin diyalog sayisi gibi, tictiir. $6z konusu diyaloglar Parmenides, Theaetetos ve Phaedros'tan 24 T. Brickhouse-N. D. Smith, age. a) Platon <~ meydana gelir. Bu dénemi tanmmlayan, hatta dénemin diya- loglarmi birlestiren en 6nemli husus, onlarda Platon’un ilk kez olarak sistemine, 6zellikle de [dealar kuramina elestirel bir gézle bakmaya baslamis olmasidir. Nitekim Parmenides'te Idealar kuramimin yol actigi giicliik ve zorluklar iizerinde yogunlasilir. Theaetetos’ta ise, alginin bilgi olma iddiasim tar- tisirken, Syle sanilir ki, Platon bir yandan da kendine Idealar kuram: olmadan bilgi problemine bir céziim getirip getire- meyecegini sorar.” Platon’un yazar kariyerindeki son evreyi, yaslilk dénemi diyaloglar. meydana getirir. Olgunluk dénemi diyaloglan arasinda Sofist, Devlet Adami, Timaios, Kritias, Philebos ve Yasalar bulunur. S6z konusu eserler MO 355-347 yillari ara- sinda kaleme alinmislardir. Bu diyaloglarda ana Platonik Ogreti, gecig déneminin elestirilerinin ardindan nihai gekliyle sunulur, Olgunluk dénemi diyaloglarinin temel eserinin Devlet olmasina benzer gekilde, dénemi bu kez bir iiclii olabi- lecek en iyi sekilde karakterize eder. Bu tiglii de Devlet Adami, Philebos ve Timaios’tur. Buna gére, teleolojik diinya gériisiinit hig terk etmeden devam ettiren ve bu cerceve icinde evrende oldugu kadar, insan ve toplumda da diizeni arayan Platon, herhangi bir varhg: iyi yapan seyin ondaki diizen, bilegen- leri arasindaki uygun élcii ve oran oldugunu belirtmeye her tig eserde de 6zel bir 6nem atfeder.” O, bu eserlerde etik ve politika ile metafizigi, beseri olan ile kozmik olam egsiz bir bicimde bir araya getirirken, aym diizenin evrende oldugu kadar, insanda ve toplumda da oldugunu ortaya koyar. O, Timaios’ta bunu evren, Philebos’ta insan ve Devlet Adami‘nda toplum agisindan ortaya koyar. Demek ki, yashhk diyalogla- niyla olgunluk diyaloglarm ézellikle igerik yéniinde birlesti- 25 Platon, Timaios 27d-28a; F. M. Cornford, Platon’un Bilgi Kuram, Metne Eslik Eden bir Yorumla Birlikte Platon’un Theaetetos ve Sofist adh Diya- loglan (cev. A. Cevizci), Ankara, 1989, ss. 12-14. 26 Bkz. A. Cevizci, “Onséz”, Philebos (sev. F. Akderin), Istanbul, Say Yayn- lan, 2013, s. 20. 20 Timaios ren en 6nemli husus budur, yani teleolojik evren gériisiidiir. Farklhihk ise, politika felsefesinin veya diizen olarak adalet telakkisinin bu dénemde iki diyalogla temsil edilmesinden de anlasilacag iizere, siyaset teorisinin biraz daha éne gik- masindan meydana gelir. Bir baska Gnemli farklilik, son iki dénemde, yani olgunluktan yaslihga gecis evresiyle yashhk dénemi eserlerinde Sokrates’in roliiniin azalmasindan ve diyalogun, 6zellikle genclik déneminde cok éne ¢gikan dra- matik karakterinin tiimden kaybolmasindan meydana gelir. Sokrates sadece Philebos ve Theaetetos'ta bas konusmacidir, diger diyaloglarda Platon’un bas sézciisii degildir, Yasalar’da ise hig gériinmez. Yine son dénem diyaloglarinda, sonradan zoraki bir bigimde diyaloga déniistiiriilmiis oldugu sanilan, uzun sunum ya da serimlerin belirleyici olmaya basladifi deneme formu agar basar. Ahmet Cevizci 21 Timaios Geviride Plato: Timaeus, Critias, Cleitophon, Menexenus, Epistles (Loeb Classical Library No. 234) kiinyeli caligma temel alinmistir. Metnin yo- rumlanmasinda Ficino, Masilio, (tr.), Timaeus, in Platonis Opera Omnia, Basileae 1532, s. 703-737 ve Jowett, Benjamin (tr.), Timaeus by Plato, Ox- ford 1880 kiinyeli metinlere de basvurulmustur. Yunanca isimlerin ya- zimlarinda orijinalleri muhafaza edilmig, sadece Yunanistan, Atina gibi Tiirkgeye yerlesmig olan kelimeler okunusun akicihgim kaybetmemesi adina Tiirkcelestirilerek verilmistir. SOKRATES: Uc kisi burada Timaios. Diin beni cagiran misafirlerden dérdiinciisii nerede? TIMAIOS: Sarum hasta, yoksa béyle bir konusmayi ka- girmak istemezdi. SOKRATES: Tamam, o zaman onun yerine sizin konus- maya dahil olmaniz gerekecek. TIMAIOS: Tabii ki. Hem diin bize karsi biiyiik misafirper- verlik géstermistin, bugiin de bizi sana ayn: gekilde karsilk vermemiz gerekir. Bunun icin elimizden ge- leni yapacagiz. SOKRATES: Peki, bugiin size hangi konularda konusma- mizi 6nermistim, hatirlyor musunuz? TiMAIOS: Evet bazilarim hatirhyoruz, eger unuttuklani- muz olursa sen hatirlatirsin. Aslinda sana zor gelme- yecekse bunlari bastan séylemende yarar var. Béyle- ce her gey daha netlesir. SOKRATES: Anlastik, diin devlet konusunda konustuk- larimizin temel amaci en iyi devlet seklinin ne oldu- gu ve bu devletin yénetiminde kimlerin yer almasi gerektigiydi. TIMAIOS: Hakhsin Sokrates. Konusulanlar hepimizin cok hosuna gitmisti. SOKRATES: Bu konusmamizda Gncelikle, devlette yer al- masi gereken ciftcilerin, diger meslek gruplarinin ve devleti savunmasi gereken askerlerin ayrimini yap- mustik, degil mi? TIMAIOS: Dogru. SOKRATES: Herkes tek bir meslege sahipti. Asker icin séyle demistik: Bu insanlar herkes adina savagmak 285) 17 18 Platon 26 zorundadhr, devlete zarar vermek isteyen ig ya da dis diismanlara karsi devleti korurlar. Baslarinda bulun- duklari insanlara karsi dogal bir dostluk beslemeleri gerekir ve o insanlara karg1 yumusak davranmalidir- lar. Oysa savasacaklan diigmanlara kargi son derece sert olmak zorundadirlar. TIMAIOS: Dogru. SOKRATES: Yanlis hatirlamiyorsam askerlerin diigman- larina karsi sert, dostlarina kars1 yumusak olabilme- leri icin ruhlariin hem 6fkeli hem de bilgiye ag ol- masi gerektigini de séyledik. TIMAIOS: Evet. SOKRATES: Ote yandan bu askerlerin beden egitimi, mii- zik ve diger konularda kendilerine uygun bilgileri edinmelerini saglayacak bir egitime ihtiyaglar oldu- Sunu da belirttik. TIMAIOS: Kuskusuz. SOKRATES: Yine bu insanlarm degerli madenleri kendi mallari kabul etmeleri gerektigi de sdylendi. Ancak hayatlarm koruduklar: insanlardan belirli bir para da almalar gerekir denildi. Bu paranin da uygun, kabul edilebilir diizeyde olmasi gerektigi belirtildi. Askerlerin tek amaclari erdem olmalidir, para s6z konusu oldugunda bunu beraber harcamalan, bera- ber yasamalari gerekir. TIMAIOS: Evet, bunlar: séylemistik. SOKRATES: Kadinlar konusunda ise syle dedik: Kadin- lari erkeklerle ayrm duruma getirebilmek amaciyla ister savag zamaninda isterse de diger zamanlarda erkeklerin yaptig: islerin ayrusin: yapmalari gerekir. TIMAIOS: Dogru, bunlari da konustuk. SOKRATES: Dogum konusunda séylediklerimiz bildik- lerimizden cok farkhydi, bu nedenle onlari hatirla- mak zor olmayacaktir. Kadinlarin ve gocuklarin or- @ Timaios taklasa kullanilmasindan séz ettik. Insanlarin kendi cocuklarimi tarumamalari ya da kardegi yasindakilere kardes, anne babasi yasindakilere anne baba, kendi- sinden sonra doganlara cocuk ya da torun demesi gerektigini ve herkesin tiim bu insanlara ayn sifatla nasil sesleneceklerinitartigsmistik degil mi? TIMAIOS: Evet, bunu hatirlamak kolay. SOKRATES: Cocuklarin dogumlarindan itibaren iyi huy- lu olmalari icin hem kadinlarin hem de erkeklerin baz cabalar harcamalari gerektigini séylemis ve bunda hemfikir olmustuk. Bunu hatirlyor musun? Bu sayede iyi ya da kétii olan herkes kendisine ben- zer insanlarla bir araya gelmistir ve bu durum da te- sadiifi olarak gelistigi icin hig kimse bagka birinden nefret etmeyecektir. TIMAIOS: Hatirhyorum. SOKRATES: Gocuk egitimi konusunda sadece iyi insan- larin cocuklarimi yetistirmemiz gerektigini séyledik. Diger cocuklar alt simiflarin cocuklarimin yaninda kalacakt: ve iyilerin gocuklan bityiidiiklerinde onlar denetleyerek yiikselme hakki olanlari yiikseltecek- lerdir, bunlar1 da séylemistik degil mi? TIMAIOS: Hakhsin. SOKRATES: Peki Timaios. Ne dersin? Diin konustuklan- muzi toparladik mi? Yoksa unuttuklarimuz ve eksik- lerimiz var mi halen? TIMAIOS: Sokrates! Bir sey unutmadik, konustuklarimiz bu kadardh. SOKRATES: Peki 0 halde gimdi de icinde yasadigimuz devletle ilgili hissettiklerimi anlatayim. Bu dyle bir his ki sanki bir resim ya da rityalarimizda gordiigii- miiz giizel canlilarin gercek olmalari ve onlara yaki- sacak giizellikte baz: davranislarda bulunmalanm istememize benziyor. Kafamdaki devletle ilgili his- 27 19 20 Platon 28 settiklerim bunlar. Kendi devletimin diger devletler- le tam da uygun sekilde miicadele ettigini, savasti- im, goriismelere girdigini, vatandaslarin eitimiyle ilgilendigini gormek isterdim. Kritias! Hermokrates! Hicbir zaman béyle bir devleti gerektigi kadar 6ve- meyecegimi biliyorum. Benim bu isi becerememem- de sasirilacak bir sey yok. Kiiciimsemek istemem ama gecmisteki sairler icin de ays durum gecerli. Taklitciler iglerinde bulunduklan durumu kolayca taklit ederler, oysa bilmedigimiz durumu yapilan isle ya da sdylenen s6éz aracihgiyla taklit etmenin zor oldugu da bir gercektir. Sofistler ise diger giizel seyler konusunda bilgili insanlardir. Fakat herhangi bir yeri olmayan, siirekli olarak siirgiin edilen, sava- gan, isleri ve sdzleriyle devlet islerine miidahale eden bu insanlarin hem filozof hem de siyasetgi olanlarin yaptiklarm: kavrayamayacaklarindan ¢ekiniyorum. Bunlarin disinda sadece sizin gibi gerek karakterle- ri gerekse de efitimleri nedeniyle felsefeye diiskiin ve siyasete merakhi insanlar da vardir. Simdi, Ital- ya’daki Lokrisli Timaios iilkesindeki diger insanlar kadar zengin ve soylu birisidir. Ulkesinde cok 6nem- li gérevlerde bulunmustur ve felsefe konusunda da epeyce caligmustir. Kritias‘in da s6ziinii ettigimiz konularda tecriibesiz bir insan olmadigim hepimiz biliyoruz. Hermokrates de aym gekilde karakteri ve bilgisiyle bu islerden anladigim bize gésteriyor. Sizin bu durumunuzu bilerek benden devlet konusundaki goriislerimi paylagmam istediginizde bunu keyifle yaptim. Sizin digimizda baska insanlarin s6yledikle- rimi sizler kadar iyi bir gekilde kavrayamayacaginin farkindaydim. Bir devleti onurlu bir savaga soktuy- sak ona savasta gerekli seyleri sadece sizler verebi- lirsiniz. Ben iizerime diiseni yaptigima gére sizden @& Timaios de aymi seyi yapmamuzi bekliyorum. Misafirperver- ligimin kargihg, olarak sorularm: yanitlayacaginizi sdylemistiniz. $imdi burada sizin sézlerinizi dinle- mek ve bana anlatacaklarimizi 6grenmek icin biiyiik bir keyifle geldim. HERMOKRATES: Sevgili Timaios’un dedigi gibi bunun igin elimizden geleni yapacagiz ve bu isten kaginma- yacagiz. Diin buradan ayrildiktan sonra Kritias’in evine gittik. Yolda bile ayn geyleri diisiintiyorduk, eve geldigimizde Kritias bize bir hikaye anlatt. Bu hikaye eski anlatilara uygun bir hikayeydi. Hadi Kritias! Bunu Sokrates’e de anlat, bakalim ne diye- cek? KRITIAS: Timaios’un da bir itirazi yoksa anlatayim. TIMAIOS: Tabii anlat. KRITIAS: Sokrates! Cok garip biliyorum ama yedi bilge arasinda en bilgeleri olan Solon’un' da séyledigi gibi tamamen gercek olan su hikayeyi dinle. Solon’un kendisinin de bahsettigi sekilde dedem Dropides ile cok yakin arkadast. Kendisi dedeme kentimizin eskiden cok biiyiik basarilar elde ettigini ancak bu basarilarin zamanla unutuldugunu anlatmisti. Yas- hhginda, bu duyduklarim anlatmay: cok severdi. 21 Basarilardan biri digerlerinin de éniine qikiyordu. Bu hikayeyi anlatarak hem kendisini hatirlayacagiz, hem sana olan borcumuzu 6deyecegiz hem de tanri- cay?’ anmak icin bir sarki séylercesine isimizi dogru bir sekilde yapmis olacagiz. SOKRATES: Peki ama bu Solon’dan égrenilen ve eskiden devletimizin elde ettigi bityiik basa nedir? Hem bu artik hicbir yerde konusulmuyor. 1 MO 640-559 yillan arasinda yasamus, Atina kanunlarni yapan siyaset adami ve gair. 2. Sézii edilen tanrica Artemis. 29 Platon - KRITIAS: Yash adamdan dinledigim eski hikayeyi anlati- yorum. Kritias o zamanlar yaklasik doksan yaslarin- daydi, ben ise on beg yagindaydim. Apaturia Bayrami‘nin Kureotis giiniindeki kutlama cocuklar icin her zaman oldugu gibi gecti. Babalarmiz siir okuma yarigmasi diizenledi hepimiz tinlii gairlerden dizeler okurken cogu cocuk Solon’ dan bir seyler oku- du. Giinkii o zamanlar Solon‘un siirleri yeniydi. Bir arkadasim ya kendisinin cok hosuna gittiginden ya da sadece Kritias hoslansin diye Solon’un tiim insan- lar en bilgesi ve ayn zamanda en iyi sair oldugunu sdyledi. Dedem giiliimsedi bunu ¢ok iyi hatihyorum. Ardindan da séyle dedi: “Amymandros! Haklisin, ancak Solon sadece giizel zaman gecirmek icin siir yazmusti. Fakat digerleri gibi siir isiyle lay:giyla ilgi- lenemedi, iilkeye geri déndiigii zaman burada bir siirii karmasgayla ve kétiiliiklerle kargilast, bunlari asmak zorunda kaldi. Oysa Misir’da dinledigi hikayeyi tamamlayabilseydi, Homeros ya da Hesio- dos? veya baska herhangi bir gair onunla yarigamaz- di.” Bunun iizerine Amymandros Misir’da 6grenilen hikayeyi merak etti. Kritias yarutinda hikayenin dev- letin bugiine kadar gerceklestirdigi en Gnemli sey ol- dugunu, ancak zamanla ve taruklarin dliimiiyle bun- larn unutuldugunu sdyledi. Sonra gocuk hem hikayenin anlatilmas: hem de bu konu hakkinda Solon’un diisiincelerini ve onun neden anlatilanlari dogru kabul ettigini sordu. Solon séyle anlatryordu: Masir deltasinda Nil’in ikiye ayirdigi bélgede Saiti- kos adinda bir iilke vardi. Ulkenin en biiyiik kenti, kral Amasis’in kenti olan Sais’ti. Kenti bir tann¢a kurmus ve adina da Neith demisler. Tanriganin Yu- 3 MO8.ve7. yiizyillarda yasamus Isler ve Giinler ve Tanrilarin Dogusu isimli eserlerin yazan sair. 30 @ Timaios nancadaki karsilgi Athena’dir. Burada yasayanlar Atinalilara akraba olduklarin: diisiindiiklerinden on- lari cok severler. Solon bu iilkeye geldigi zaman cok iyi bir sekilde kargilanmus. Sonra en bilge rahiplerle konusmaya basladiginda kendilerine ne kendisinin ne de baska bir Yunanlinin kendi eski zaman tarihle- ri hakkinda bir sey bilmedigini séylemis. Sonra on- lardan bu en eski zamanlarin hikayesini dinlemek istemig ve onlar da iilkelerinde bilinen bu eski hikayeyi anlatmislar. [lk insan olarak bilinen Phoro- neos, Niobe, tufandan kurtulmayi saglayan Deukali- on ve Pyrra ve onlarin soylarindan gelen insanlari tanitmig. Ayrica bu sirada bu olaylarin ne zaman ya- sandigini da agiklamaya calismis. Sonra rahiplerden biri Solon’a “Siz Yunanlar cocuksunuz, iilkenizde hig yasht yok mu?” deyince Solon ne demek istedigini sormus. Bunun iizerine rahip sézlerine géyle devam etmis: “Ruhlarimz cok geng! Cok eskilere dair bir dii- siinceniz, bir geleneginiz ya da zamanla edinilen bir bilginiz yok. Ashnda insanlar cok cegitli yontemlerle yok edildiler ve bundan sonra da edilecekler. Sizin diigiinceniz olmamasinin nedeni de budur. Ates ve su kaynakh biiyiik olaylar yasandi, bunun diginda daha kiigiik nedenlerden kaynaklanan gseyler de var. Ulkenizde babasinin arabasim siiriip onu ayn yolda tekrar kullanamayinca kendisini yildimmla éldiiren Helios’un oglu Phaeton’un oglunun hikayesi vardir. Oysa diinyanin etrafindaki cisimler zaman zaman farkh yollara saparlar ve sonucta ortaya alevler gikar. Bu durumlarda deniz kayisinda yasayanlardan cok yiikseklerde yagayanlar ya da kuru yerlerde yasa- yanlar daha fazla zarar gériirler. Ote yandan bizi her zaman kurtaran Nil Nehri burada da yardimci ol- makta. Ne zaman ki tannilar diinyaya bir tufan gén- 31 22 23 Platon 2 derirlerse bu kez de yiiksek yerlerde yagayan goban- lar kendilerini kurtaryorlar, fakat sizinki gibi iilkelerdeki insanlar denize yuvarlamyorlar. Bizim iilkemizde ise sular asla yiiksek yerlerden tasip ova- lari kaplamuyor, bunun yerine dogal sekilde topragin altindan geliyor. [ste bu nedenle buralarda gelenek- lerin korundugu anlatilir. Fakat bir yerde son derece sicak ya da soguk hava kosullan yoksa orada her za- man belirli sayida insan yasar. Yine gerek burada ge- rekse sizin kentinizde ya da ismi bilinen baska bir yerde giizel ve ilgi cekici bir sey varsa, o sey burada- ki tapinakta cok uzun zamandan bu yana vardir. An- cak iilkenizde ya da baska yerlerde yasayan insanlar yazi yazmayi Ogrendikleri anda hemen gékyiiziin- den sanki bir hastalik varmiscasina yagmurlar boga- miyor. Aranizda sadece okuma yazma bilmeyenler ya da bilgisizler kurtuluyor. Bu nedenle sanki kiiciik bir cocugun yolculuga yeniden baslamasi gibi, siz de ye- niden yola ciktyorsunuz ve aym zamanda hicbir sey bilmemigs oluyorsunuz. Solon! Biraz énce anlattigin seyler sanki bir anneannenin masali gibi bir sey. On- celikle daha énceden cok sayida tufan yasanmis ol- masina karsin siz sadece birini biliyorsunuz, ayrica iilkenizde en iyi soyun yagamis oldugundan da ha- berdar degilsiniz. Oradan kurtulanlar sayesinde tii- rediniz. Tiim bunlardan haberdar olmamanizin ne- deni o faciadan kurtulanlarn arkalarinda yazali eserler birakmamig olmalariydi. Solon! Tufandan énce giiniimiizde Atina adimi tasiyan iilke hem sa- vasta hem diger konularda en biiyiik devletti. Su diinyada duydugumuz en giizel siyasi kurallarin on- larm zamanlannda konuldugunu séylenir.” Solon anlatilanlara gére bunlar: duyduktan sonra rahipler- den kendisine bildikleri her seyi anlatmalan istemis @& Timaios ciinkii cok gaskinmus. Rahip ona gu sekilde yanut ver- mis: “Solon! Tabii ki anlatirim, bunu hem senin hati- rin icin hem de bizim kentimizi de en az sizinkini korudugu gibi koruyan tanrica icin yapacagim. Tan- niga kentimizi bizden bin yil énce Hephaistos’ tan‘ al- digi toprakla yaratti. Bu durumda kentiniz dokuz bin yil 6nce kuruldu demektir. Bu durumda da sana do- kuz bin yil énceki vatandaslarimin devletlerini ve ba- sarilarini anlatacagim demektir. Belki daha sonra za- 24 manimiz oldugunda tiim bu konular: daha ayrintih konusuruz. Simdilik sadece yasalar incele, yasalar- muzi sizden aldigimizi anlayacaksin. Rahipler sinift digerlerinden aynlmistir, diger is gruplar: yani co- ban, avei ya da ciftciler ile zanaatkarlarin gruplani da farklidir. Ciinkii zanaatkarlar da kendilerine has bir ig yaparlar. Askerlerin ise askerlik diginda baska bir isleri yoktur. Bu grubun digerlerinden aynildigim da fark etmissindir. Yine diger Asya iilkelerinden énce kullanmaya basladigimiz kalkana ve kargiya bak. Tanriga bunlari énce size ardindan da bize tanutti. Yine yasanin ilk yapildig: zamandan bu yana bilge- likle nasil ilgilendigini de gérityorsun. Insan yaga- muinda ise yarayacak her sey kahinlik ya da bizi sag- hkh kilan hekimlik gibi mesleklerle giclendirildi ve bu bilimlere dair bilgiler verildi. Tanriga kentinizi kurduktan sonra bu sekilde bir diizen kurdu. Kenti- nizin oldugu mevsimlerin uygun olacagina ve bura- da son derece zeki insanlar yetisecefine inandig, icin secti. Kendisi savasi ve bilgiyi cok severdi, bu neden- le kendisine en cok benzeyecegine inandig insanla- nn yetisebilecegi bir yerde bu tiirden kendisine uy- gun insanlarin yasamalarimi sagladi. Evet béyle bir yerde sizler kendinizi yénetip tanrilarin soylarmdan 4 Yunan mitolojisinde demircilik, silah ve ates tanrisi. 33 Platon 25) gelenlere yakigir gekilde davrammyordunuz. Burada kentinizin basarilarinin birgogunu yazili olarak sak- lamaktayiz. Ancak bunlardan biri digerlerinin gok Oniine gecmektedir. Eskiden kentiniz Atlas Okyanu- su civarindan gelen ve Avrupa’ya ve Asya’ya korku salan biiyiik bir devleti yok etmisti. Onceleri bu deni- ze gecilebiliyordu, Herakles Siitunlan’ diye bildigi- niz yerin 6niinde bir ada vardi. Ada Libya’nin ve Asya’nin tamamindan daha bityiiktii. O dénemde buradan baska adalara gecis vardi, ayn zamanda kargi kiyida yer alan ve ismini hak eden denizin kry1- sindaki tiim anakaraya ulasilabilmekteydi. Herakles Siitunlan bogazinin ig kismu dar bir liman gibidir, dig kisimsa bir okyanustur.® Etrafindaki topraksa bir kita olarak adlandirilabilecek kadar genistir. Bura- da yani Atlantis’te yasayan krallar kendi egemen- liklerini diger adalara ve cok uzak topraklara kadar genisletmisler ve biiyiik begeni kazanmislardi. Yine bogazin bize bakan kisminda Misir, Libya, Tyrrhen bélgesine kadar Avrupa’y1 da ele gecirmislerdi. Gii- niin birinde bu devlet tiim giiclerini toplayarak bi- zim ve sizin de bulundugumuz bélgeleri ele gecir- meye karar verdi. Solon! lste 0 zaman kentiniz giiciinii herkese gésterme firsati buldu. Savas bilgisi ve cesaret konusuda digerlerinden istiin oldugu icin ordunun basina gecti. Ancak digerleri korkup kactiklar1 zaman diigmanla tek basina miicadele etti ve cok zor durumda olmasina karsin saldirganlar. yendi. Ardindan bir zafer anit: ingaa etti ve hayatla- nt boyunca kéle olarak yagamamus insanlar kdlelik tehlikesinden kurtardi. Ayn zamanda bizim gibi 5 Antikcag’da bilinen diinyarun sirurlars, Cebelitank Bofazi. 6 Kastedilen yer Cebelitarik Bogazi, ic kisim Akdeniz, dig kisim ise At- las Okyanusu. @ Timaios Herakles Siitunlari’‘nin i¢ kisimlarinda yasayanlari da biiyiik bir memnuniyetle ézgiirlestirdi. Daha sonra biiyiik depremler ve tufanlar yasandi. Kor- kung bir gecede tim askerler bir darbede topragin altina girdi. Ayn sekilde Atlantis de yok oldu. O zaman ortaya gikan sig batakliklar nedeniyle deniz bugiin de gecilmez durumdadir.” Sokrates! Yashi Kritias‘in Solon’dan duyduklari bunlardi. Diin dev- letten bahsettigin zaman aklima bunlar gelmisti ve biraz 6nce anlattiklarim: diisiinerek sagiriyordum. Solon’un ve senin anlattiklarimiz nasil olur da bu denli birbirleriyle uyumlu olabilir diye diigiiniiyor- dum. Diin bunlari anlatmak istemedim, aradan ge- gen bunca uzun zamanda her seyi dogru hatirlaya- mayabilecegimi diisitndiim. Bunun yerine her geyi toparlay1p o sekilde konugmak daha iyi diye dii- siindiim. Bu nedenle diin bizden istedigini hemen- cecik kabul ettim. Bu tiir durumlarda éncelikle amacimiza uygun bir konu bulmamuz gerekir. An- lattklarim da konuya uygun seyler. Hermokrates’in dedigi gibi diin ayrilir ayrilmaz hatirladiklarimi an- lattim. Digerlerini de gece diigiindiigiim zaman ha- tirladim. Insanin cocukken égrendiklerinin garip bir sekilde her zaman akilda kaldigi séylenir, ne ka- dar dogruymus. Benden diin duyduklarimi anlat- mami isteseler bunu yapabilir miyim bilmiyorum. Fakat cok 6nceden duyduklarim: unutsam gasirir- dim. Cocuklugumda kendisini dinlemekten cok hoslanurdim, bir siirii soruma o kadar biiyiik bir al- cakgoniilliiliikle cevap verdi ki anlattiklari hig unu- tulmamak tizere kafamda kaldi. Sabahleyin digerle- tine bu konudan bahsettim, béylece onlarin da sdyleyecekleri olacaktir. Sokrates! Ashnda simdi tiim bu konuyu dzetlemek degil, her seyi oldugu 35 26 Platon gibi anlatmak isterim. Buraya kadar sadece bir geyi ifa- de etmek icin hazirlandim. Sen diin bize iitopya olarak bir kentten siz etmistin. Ashnda bahsettigin sekilde bir kent var ve orasi da Atina. Hayal ettigin insanlann ya da rahibin gercekten var olduklanm sdyledikleri bu kentin insanlan. Bahsedilenler arasinda gercek bir uyum vardir, bu tiirden insanlarin gecmiste yagamis olduklarindan séz ettigimizde yaniImayacagiz. Bizden istedigini yerine getirebilmek icin elimizden geldigin- ce cok caligacagjiz. Ne dersin Sokrates! Bundan séz ede- lim mi yoksa baska bir sey mi konusalim? SOKRATES: Kritias! Bundan daha giizel bir konu olabilir 27 mi hic? Tannga icin verilen kurbanlara en uygun sey budur. Hem burada bir hikaye degil gercek bir olay konusuyoruz. Baska bir konu hakkinda konusmaya niyetlensek neyi, nerede bulabiliriz buras: da mec- hul. Bu nedenle konusmam: bekliyoruz. Hadi! Ben ise diin yaptigim konugmaya uygun olarak bugiin daha cok dinlemek istiyorum. KRITIAS: Sokrates! Sana hazirladigimiz ziyafetten bah- sedelim biraz. Aramizda gdékyiiziiniin ve diinyanin 6zii konularinda en fazla calismig olan Timaios’un Gncelikle konusmaya baslay:p evrenin ve insanin ortaya cikigindan séz etmesini kararlastirdik. Daha sonra gerek bu insanlan gerekse de senin ortaya ¢1- kardiklarim Solon’un yasalarina uygun bir gekilde hakim kargisina gikanir gibi karsimiza koyacagim. Bu insanlar eski kutsal yazilari silinmig olan Atinalilarin yerine gececekler ve bundan sonra gercek Atinalilar olacaklar. SOKRATES: Tamam o halde benim ziyafetime karsilik, 36 siz de benzeri bir ziyafet hazirlamigsiniz. Timaios! Hadi tanrilara, Tannilardan yardim isteyip, konus- maya baslaman gerekiyor. @ Timaios TIMAIOS: Haklisin Sokrates! Icinde bir parcacik bilgelik olan herkes énce tanrilarin iznini isteyip konusma- ya baslar. Simdi evrenin nasil yaratildigindan, daha dogrusu tesadiifen yaratilmadigindan s6z etmeyi planliyorum. Bu durumda eger deli degilsem tiim tannlardan ve tannicalardan yardim istemeliyiz, séy- lediklerimiz Sncelikle onlar tarafindan begenilmeli- dir, ayrica konustuklarimizin da birbirleriyle celigkili olmamasuu istemeliyiz. Tanrilardan hem kendi dii- siincelerimi en iyi gekilde agiklayabilmek hem de siz- lerin beni iyi bir sekilde anlayabilmeniz icin yardim istiyorum. Bakmamuz gereken ilk iki sey, dogurulma- masina ragmen var olan ve her zaman geligmesine ragmen asla var olmamis olanlarin ne olduklaridir. fk sorunu alal yoluyla ¢ézebiliriz ciinkii her zaman ayn kalmaktadir. Ikinci sorun ise akil ya da diigiince saye- sinde c6ziilemez. Giinkii bu dogum sirasinda éldii- Biine gore asla var olmamustir. Oysa dogan her geyin bir dogum nedeni vardir ciinkii nedensiz olarak hic- bir sey dogmaz. Bir kimse degismeyeni kopyalamaya galigigi zaman yani bir zanaatkar var olan bir seyi taklit ettiginde her defasinda daha giizel bir sonuca ulasacaktir. Ancak dogmus olam kopyalamaya cali- sirsa bu kez basanisiz olacaktur. Evren ya da gékyiizii ya da ismine her ne dersek diyelim, bununla ilgili ilk Once sormamuz gereken soru sudur: Baslangicin bir zamani var midir? Yoksa bir baslangic hi¢gbir zaman var olmadi mi? Bir geyi géziimiizle gériip, elimizle tu- tarak kavrayabiliyorsak o sey dogmustur. Béylesine seyleri duyularimizla kavrayabiliriz, yine duyu or- ganlartyla kavranabilenlerin doguma uygun oldukla- rini da sdyleyelim. Dogan her seyin bir dogum nedeni oldugundan da siz ettik. Boylesi bir evrenin kim tara- findan olusturuldugunu bulmak zordur, cevabi bul- 37 28 29 Platon 38 duktan sonra onu insanlara tanitmak daha da zordur. Evren hakkindaki bir diger soru evreni ortaya cika- ramun hangi 6rnege gére hareket ettigidir. Her zaman aym kalana gére mi dogmus olana gore mi? Evreni olusturan iyiyse ve evren giizelse degismeyen ilk 6r- nekten yola cikilmistir. Diger tiirlii ise dogmus olan- dan yola gikilmig demektir. Ancak evreni olusturanin degismeyenden yola giktig1 malumdur. Giinkii evren ortaya gikanlarin en giizelidir ve onu olusturan daen becerikli olandir. Eger evren bu sekilde ortaya gikaril- diysa, degismeyen drnege gére ve akilla kavranabile- cek ve hissedilebilecek sekilde yapilmis demektir. Bu durumda evren bir geylerin kopyasi olmak zorunda- dir. Elbette ki bir konuyu en bagindan anlatmakta yarar var. Bu durumda asil ve kopyasi arasindaki farka bakmamuz gerekir. Sézlerle anlatilan seyler arasinda dogal bir yakinhik olmak zorundadir. Eger degismeyen, her zaman aym olan ve akil sayesin- de kavranabilen seyleri anlatiyorlarsa, degigmeden ayni sekilde kalacaklardir. Sézler itiraz kabul etmez, kesin dogru seyler oldugu siirece kopya da aym konumda olacaktir. Eger bir Srnegin kopyasindan baska bir sey olmayam anlatiyorlarsa, kopyaya gore daha fazla akla yakin olurlar. Ciinkii varhk ve olus arasindaki iliski gercegin inancla iliskisiyle aynudir. Sokrates! Iste tam da bu nedenle tanrilarin var olus- lan, diinyanin ortaya cikisi gibi cok sayida konuyla ilgili olarak birbirleriyle tam ranlamyla uyumludu ve her geyiyle dogru agiklamalar yapamazsam buna sasirma. Ancak yaptigim agiklama, akla uygun aqiklamalardan biri olursa bu agiklamalan yapan kimsenin ve bu konuda karara varan sizlerin akla en yakin gelen seyi kabul etmenize sevinmeliyim, zaten daha fazlasim da bekleyemem.

You might also like