You are on page 1of 4

ESER İNCELEMESİ

1-Eserin Adı: Gılgamış Destanı


2-Eserin Yazarı: Danny P. Jackson
4-Eserin Basıldığı Yer- Tarih: Türkiye İş Bankası Yayınları-2015
5-Eserin Sayfa Sayısı: 176

ESER ÖZETİ:

Gılgamış, Uruk Kenti’nin kralıdır ve gaddar biridir. Kimse Gılgamış’a baş


kaldıramazken Tanrıça olan Aruru’dan Gılgamış’a eş güçte birini yaratması istenir
ve o da kilden birini yaratır. Bu yarattığı varlık Enkidu’dur. Enkidu’yu hayvanlar
büyütmüştür ve sürekli onların yanlarında gezer, otlar. Görünüşü mağara
adamlarına 
benzerdir.

İnsanla ilk karşılaşması Gılgamış’ın bir avcıyla “yosma” denilen kadını ona
yollamasıyla olur. Yosma ile bir hafta beraber olduktan sonra Enkidu hayvanların
yanına dönmek ister ama 
hayvanlar onu görünce kaçarlar. Yosma Enkidu’yu ikna eder ve birlikte Uruk’a
gideceklerdir. Gitmeden önce bir adamla karşılaşırlar. Adam onlara Gılgamış’ın
yaptığı kötülüklerden bahseder. 
Enkidu duyduklarından sonra sinirlenir ve Gılgamış’a kafa tutar.

Uruk’a geldiğinde Gılgamış’ı başkasının eşiyle birlikte olmak üzere gören Enkidu,
Gılgamış’ın karşısına dikilir. Birbirleriyle dövüşürler fakat kimse galip gelemez.
Gılgamış’ın annesi Kutsal İnek Ninsun, oğluna Enkidu’nun annesiz ve babasız
olduğunu söyler. Bunu duyunca Enkidu ağlamaya başlar. Gılgamış “kardeş neden
ağlarsın?” diye sorar, dostlukları bu noktada başlar. Artık birlik olurlar ve
karşılarında kimsenin şansı kalmaz.

Ormanda yaşayan “Humbaba” adındaki devi öldürmeye giderler. Humbaba Sedir


ormanları gözcüsüdür. Bağırışı tufan kadar gürültülüdür, nefesi ölümden
beterdir, ağzı ateşten sıcaktır. Enkidu başta istemese de Gılgamış onu ikna eder
Humbaba’yı haklamaya giderler. Kentin yaşlı ve bilge insanlarının öğütleriyle ve
dualarıyla yola koyulur-lar. Gılgamış, annesi Ninsun’un tapınağına uğrayıp onunla
vedalaşır. 1,5 aylık yolu 3 günde alırlar ve bir dağa ulaşırlar. Gılgamış dağın
doruğuna çıkıp uğurlu bir düş ister. Sonrasında uykuya dalar. Rüyasında dağın
yarılıp üstlerine devrildiğini görür.

Enkidu rüyasını hayra yorar. Bir süre daha yol giderler ve tekrar bir dağın
doruğuna çıkar düş ister. Uykusundan uyandığında rüyasında yaban mandasıyla
boğuştuğunu Enkidu’ya söyler. Enkidu yine hayra yorar ve her şeyin yolunda
gideceğini söyler. 3. kez aynı şey yaşanır. Bu sefer de korkunç çığlık sesi duyar,
şimşekler görür “ölüm yağıyor gibiydi” diye tasvir eder. Enkidu, Humbaba’yı
yeneceklerini anlamaları gerektiğini söyler; hayra yorar. Bu kötü rüyalar üç kere
daha tekrarlanır ve Enkidu kalan üçünü de hayra yorar. Sedir ormanına
geldiklerinde Humbaba ile karşılaşırlar. Biraz tartıştıktan sonra kavgaya
tutuşurlar. Tanrılar da Gılgamış ve Enkidu’nun yanındadır. Humbaba sonunda
boyun eğer ve Gılgamış’a ağaçlar sunar, fakat Enkidu ona inanmaz ve Gılgamış’a
öldürmesini emreder. En sonunda da Gılgamış balta ve kılıçla Humbaba’nın
kellesini alır. Büyük ağaçlar kesip yanlarında Uruk’a getirirler. Döndüklerinde
Tanrıça İştar, Gılgamış’ın yakışıklılığına âşık olur, ona evlenme teklifi eder. Ona
bereket, iktidar vaatlerinde bulunur. Gılgamış bu teklifi reddeder, İştar’ın, eski
sevgilisi Bereket Tanrısı Tammuz’a acılar çektirdiğini hatırlatır, kendisi de onun
gibi olmaktan çekinir. İştar duyduklarından sonra sinirlenir, göklere çıkar. Anne
ve babasına olanı anlatır.

Babasından Gök Boğası ister çünkü Gılgamış’tan ancak onu öldürerek öç


alacaktır. Babası 7 yıl kıtlık yaşanacağını söyler, vermek istemez. Sonunda ikna
olur ve boğayı Uruk’a indirir. Boğanın puflayışlarıyla yerde koca çukurlar açılır.
Enkidu da bu çukurlardan birine düşer. Gılgamış ile birlikte bir şekilde boğayı
öldürürler. Boğanın kalbini de Samaş’a sunarlar. Büyük tanrılar toplanırlar. Gök
Boğası’nı öldürdüğü için Enkidu’ya sinirlidirler.

Kendi aralarında tartışırlar ve sonuç olarak Enkidu’nun canının alınmasına karar


verirler. Akşam olduğunda Enkidu rüyasında bir canavar tarafından
dövüldüğünü, güvercine çevrilip cehenneme gönderildiğini görür ve Gılgamış’a
anlatır. Gün geçtikçe kötüleşir ve yaklaşık iki hafta sonra ölür. Gılgamış üzüntü
içindedir, demirciler ve kuyumculardan onun heykelini yapmalarını ister.
Enkidu’nun ölümünün ardından Gılgamış ölüm korkusuna kapılır. Üzüntülü ve pis
bir hâlde kendini ıssız yerlere vurur. Ut Napiştim’i bulmak için yola koyulur çünkü
o ölümsüzdür. Yolda giderken Muşu Dağı’nı görür.

Dağa akrep adamlar gözcülük etmektedirler. Onlardan yol tarifini alır, karanlık
yollardan geçer. Samaş ona boşuna çabaladığını söylese de o vazgeçmez.
Devamında içkici başı Siduri ile karşılaşır, ona yaşadıklarını anlatır. Denizi nasıl
geçeceğini sorar. Bu denize “ölüm suyu” derler. Siduri geçmenin imkânsız
olduğunu söyler, “Sadece Samaş geçebilir” der. Sonrasında Sursanabu adındaki
Ut Napiştim’in adamıyla karşılaşır.

Ona da yaşadıklarını anlatır. Sursanabu (Ur Şanabi) ona gemi yapmak için ağaç
kesmesini söyler. Sonrasında gemiyi yapar ve açılırlar. 1,5 aylık yolu 3 günde
alırlar. Karaya indikten sonra sonunda Ut Napiştim ile yaşam ve ölüm hakkında
konuşur. Ut Napiştim ona tufanın başlangıcını, geminin yapım aşamalarını
anlatır. Tanrılar bile tufandan göğe kaçarlar. 6 gün 7 gece kasırgalar sürer ve
sonunda biter. Bunların yanında tanrılar ile yaptığı konuşmaları da anlatır.
Sonra Gılgamış’a 6 gün 7 gece uyanık kalmasını söyler. Gılgamış ise 6 gün
boyunca uyur, yanına getirdikleri ekmekler bayatlar ve küflenir. Artık vazgeçip
geri dönüyorken Ut Napiştim’in karısı, Ut Napiştim’e Gılgamış’ı eli boş
göndermemesi gerektiğini söyler. Gılgamış, gemisini demirler ve dikenli bir otu
bulursa ölümsüz olacağını öğrenir. Denizin dibinden o otu alır, tekrar yola çıkar.
Yolda gece vakti mola verir ve yıkanmak için bir suya girer. Bu sırada bir yılan, otu
Gılgamış’tan çalar. Gılgamış ağlar… Ölümsüz olamaz artık…

Karakterler ve Özellikleri:

Gılgamış: Ölümsüzlüğü arayan Uruk kralı.


Lugalbanda: Gılgamış’ın kahraman babası; Uruk’un eski kralı
Ninsun: Gılgamış’ın tanrıça annesi; Şamaş rahibesi
Enkidu: Gılgamış’ın en yakın arkadaşı
Humbaba: Lübnan’ın sedir ormanlarını koruyan dev
Siduri: Gılgamış’ın seyahatinde gördüğü balıkçı kadın
Utanapiştim: Şurippak’ın kralı; Sümer afetinden kurtulanlardan
Urşanabi: Utanapiştim’in kayıkçısı

Olay Örgüsü:
Gılgamış kibirli ve bencil tavırlarıyla halkını kızdırır. Tanrılar, ona
alçakgönüllülüğü öğretmesi için Enkidu’yu yaratırlar.

Enkidu ve Gılgamış kavga ederler ve dost olurlar.

Gılgamış ve Enkidu sedir ormanına yolculuk etmek ve kötü yürekli


Humbaba ile karşılaşmak için hazırlandılar.

Gılgamış ve Enkidu, Sedir Ormanı’na ulaşırlar ve Humbaba’yı


öldürürler.

Gılgamış, aşk ve bereket tanrısı İştar ile evlenmeyi reddeder. İştar


cennetin vahşi boğasını Uruk’a göndererek İntikam alır. Gılgamış ve Enkidu
boğayı öldürürler. Enkidu İştar’a hakaret eder ve sonra hastalanarak ölür.

Gılgamış büyük tufandan kurtulan Utanapiştim’e giderek bir insanın


nasıl ölümsüz olabileceğini öğrenmek ister. Uzun karanlık bir tünelde
seyahat eder. Balıkçı kadın Siduri’den öğütler alır ve sonunda sandalla
Utanapiştim’e götürülür.
Utanapiştim, Gılgamış’a büyük tufanı anlatır: Tufan nasıl meydana
geldi? Neye benziyordu? Ve kendisi nasıl sağ kaldı?

Utanapiştim, Gılgamış’tan bir hafta boyunca uyumamayı denemesini


ister. Gılgamış bunda başarısız olunca Utanapiştim, sihirli bir bitki verir ve
onu evine gönderir. Gılgamış Uruk’a gelmeden önce bitkiyi kaybeder, ancak
eve sağ salim döner.

Eserin Konusu:

Gılgamış destanının konusu MÖ.3000 yıllarının ilk yarısında Mezopotamya'daki Uruk


kentinde hüküm süren kral Gılgamış'ın öyküsüdür. Gılgamış destanı esasında
ölümsüzlüğü arayan kral Gılgamış'ın öyküsüdür.
Gılgamış destanı Akat ve Sümer dillerinde yazılmış olup, ölümsüzlüğün ve bilginin
peşindeki insanın yücelterek anlatıldığı bir destandır.

Teması: Savaş.

Zamanı: Eser, Akat ve Sümer mitojilerlerinde geçer.

Eserin Önemi: Gılgamış Destanı, günümüze kalabilmiş, bilinen en eski


destandır.

You might also like