You are on page 1of 108

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

EBEVEYNLERİN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ


VE BU EĞİTİMDEN BEKLENTİLERİ (DEVREK İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan
Nurhan ÇAKIROĞLU

Ankara
Ocak, 2013
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

EBEVEYNLERİN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ


VE BU EĞİTİMDEN BEKLENTİLERİ (DEVREK İLÇESİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Nurhan ÇAKIROĞLU

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Aysel TÜFEKCİ

Ankara
Ocak, 2013
GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Nurhan ÇAKIROĞLU’nun “Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim İle İlgili


Görüşleri ve Bu Eğitimden Beklentileri (Devrek İlçesi Örneği)” başlıklı tezi 18.01.2013
tarihinde, jürimiz tarafından Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans
Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı-Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Aysel TÜFEKCİ ……………………

Üye (Başkan): Prof. Dr. Fatma ALİSİNANOĞLU ……………………

Üye: Doç. Dr. Tülin GÜLER ……………………

Üye (Yedek): Yrd. Doç. Dr. H. Elif DAĞLIOĞLU ……………………

Üye (Yedek): Öğr. Gör. Dr. Özlem ŞİMŞEK ……………………

i
ÖN SÖZ

Yüksek lisans eğitimimin tez süreci boyunca benden desteğini esirgemeyen,


bilgisini ve deneyimini paylaşan, her zaman yol gösteren danışmanın Sayın Yrd. Doç.
Dr. Aysel TÜFEKCİ’ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Araştırmamın istatistiksel analizleri konusundaki yardımları için Arş. Gör.


Hasan Hüseyin GÜL’e çok teşekkür ederim.

Görüş ve önerileriyle, manevi desteğiyle her zaman yanımda olan sevgili


arkadaşım Fatime Sabahat IŞIKTEKİNER’e çok teşekkür ederim.

İngilizce kaynakları araştırmamda ve çevirilerinde yardımcı olan ve hiçbir


zaman desteğini esirgemeyen, her konuda yanımda olan sevgili arkadaşım Halime
GÜNGÖR’e çok teşekkür ederim.

Yüksek lisans eğitimim boyunca çalışmalarımda bana yardımcı olan, beni


yüreklendiren, her konuda destekleyen, hayattaki en değerli varlığım sevgili ablam
Nuran ÇAKIROĞLU’na çok çok teşekkür ederim.

Yüksek lisans eğitimimi tamamladığımı göremeyen, hayatta olmayan en değerli


varlıklarım sevgili annem Günay ÇAKIROĞLU’na ve sevgili babam Satı
ÇAKIROĞLU’na sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Nurhan ÇAKIROĞLU
Ocak-2013

ii
ÖZET

EBEVEYNLERİN OKUL ÖNCESİ EĞİTİM İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ VE BU


EĞİTİMDEN BEKLENTİLERİ (DEVREK İLÇESİ ÖRNEĞİ)

ÇAKIROĞLU, Nurhan
Yüksek Lisans, Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı
Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Aysel TÜFEKCİ
Ocak-2013, 97 sayfa

Araştırmanın amacı ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve


beklentilerini çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırmanın örneklemini
2011-2012 öğretim yılında Zonguldak ili Devrek ilçesindeki 7 resmi ilköğretim okulu
bünyesinde bulunan 12 anasınıfına (5-6 yaş) devam eden 231 çocuğun ebeveyni
oluşturmuştur. Ebeveynlerin okul öncesi eğitim hakkındaki görüş ve beklentilerine ait
veriler, araştırmacı tarafından geliştirilen anket ile toplanmıştır. Ankette ebeveynlerin
demografik bilgileri ile onların okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerine
yönelik sorular yer almıştır. Araştırma verilerinin yüzde ve frekanslarına bakılmış,
değişkenler arası ilişki için de ki-kare analizi yapılmıştır.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunluğu ev hanımı annelerdir.


Ebeveynlerin büyük çoğunluğu, okul öncesi eğitimin gerekli olduğunu, bu eğitimin
devlet tarafından ücretsiz olarak sunulması ve zorunlu olması gerektiğini
düşünmektedir. Çoğunluğu, çalışsalar da çalışmasalar da çocuklarını anasınıfına
göndereceklerini belirtmiştir. Okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine inanan
ebeveynler, çocuğu ilkokula hazırlamasını ve sosyal beceriler kazandırmasını
beklemektedir.

Eğitim kurumundan okul binasının ve anasınıfının fiziksel ve donanımsal


özelliklerine ilişkin beklentileri yüksektir. Ebeveynler, öğretmen ile ilgili yüksek
beklentilere sahiptir. Çocuğa ve kendilerine karşı tutumunu ve öğretmenlik ile ilgili

iii
eğitim ve deneyimini önemsemektedirler. Uygulanan eğitim programından çocuğun
eğitimine yönelik konularda beklentileri daha yüksek iken özellikle okul ve sınıf içi aile
katılımı gerektiren konularda biraz daha düşüktür. Çocuktan beklentilerin çok yüksek
olduğu, ebeveynlerin en çok okul öncesi eğitimin çocuklarına kazandırdıklarını
önemsediği görülmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin görüş ve beklentileri, bütün


değişkenlerden bağımsız olarak okul öncesi eğitimin önemli ve gerekli bulunduğunu;
kurumdan, öğretmenden, programdan ve çocuktan beklentilerin yüksek olduğunu ortaya
koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: okul öncesi eğitim, ebeveynlerin okul öncesi eğitim


görüşleri, ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentileri, anasınıfı

iv
ABSTRACT

PARENTS’ WIEVS ABOUT PRESCHOOL EDUCATION AND THEIR


EXPECTATIONS FROM THIS EDUCATION (THE EXAMPLE OF DEVREK
DISTRICT)

ÇAKIROĞLU, Nurhan
Master’s Degree, Department of Preschool Education
Thesis Advisor: Assistant Professor Aysel TÜFEKCİ
January-2013, 97 pages

The aim of this study was to examine parents' views of and expectations from
preschool education according to several variables. The sample of the study was
consisted of 231 parents whose (5-6 years of age) children has been attending to 12
kindergartens within 7 public elementary school in the district of Devrek, Zonguldak
during 2011-2012 academic year. The data for parents’ views and expectations about
preschool education were collected using a questionnaire developed by the researcher.
The questionnaire included questions aimed to collect demographic information of the
parents and information about parents' views of and expectations from preschool
education. The data were analyzed by frequency and percentage calculations. In
addition, chi-square analysis was conducted to examine weather parents' views of and
expectations from preschool education differed according to the above mentioned
variables.

The great deal of the parents was housewife mothers. The vast majority of
parents indicated that preschool education was necessary and it needed to be part of the
mandatory education system. Besides, the parents responses indicates that they believe
preschool education needed to be offered free of charge by the state. The parents’
responses also indicate that chose preschool education for their children regardless of
their work status. Parents who believe in the importance and the necessity of pre-school

v
education expect preschool to prepare their children for the primary school and to teach
social skills.

Parents' response indicates high expectations regarding physical characteristics


and equipments of the school buildings and kindergarten classrooms. They also showed
high expectations from teachers. Teachers’ education level and job experience were
important for the parents. As for the preschool education programs, parents' has high
expectations regarding child education but has lower expectations regarding parents’
participation issues. Furthermore the result indicates that parents pay more attention to
what their children might gain as a result of preschool education and high expectations
in this regard.

According to research results; regardless of all the variables, parents' views and
expectations indicate importance and necessity of preschool education and they have
high expectations from the school, teacher, the program and their children.

Key Words: Preschool education, parents’ views of preschool education,


parents’ expectations from preschool education, kindergarten.

vi
İÇİNDEKİLER

Sayfa
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ............................................................................. i
ÖN SÖZ ............................................................................................................................ ii
ÖZET ............................................................................................................................... iii
ABSTRACT...................................................................................................................... v
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vii
TABLOLAR LİSTESİ ..................................................................................................... ix

1. GİRİŞ ..................................................................................................................... 1
1.1. Problem Durumu ............................................................................................ 1
1.2. Araştırmanın Amacı ....................................................................................... 3
1.3. Araştırmanın Önemi ....................................................................................... 4
1.4. Araştırmanın Varsayımları ............................................................................. 4
1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları .............................................................................. 4

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ................................................................................... 5


2.1. Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi ve Önemi ....................................... 5
2.2. İlgili Araştırmalar ......................................................................................... 13
2.2.1. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime Katılımı ve İşbirliği Konusunda
Yapılan Çalışmalar ......................................................................................... 13
2.2.2. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime İlişkin Görüşleri Konusunda
Yapılan Çalışmalar ......................................................................................... 17
2.2.3. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Kurumu Seçimi Konusunda
Yapılan Çalışmalar ......................................................................................... 23
2.2.4. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitimden Beklentileri ve Okul Öncesi
Eğitim Kurumlarının Ebeveynlerden Beklentileri Konusunda
Yapılan Çalışmalar ......................................................................................... 26

3. YÖNTEM ............................................................................................................ 37
3.1. Araştırmanın Modeli .................................................................................... 37
3.2. Evren ve Örneklem ...................................................................................... 37
3.3. Verilerin Toplanması .................................................................................. 39
3.4. Verilerin Analizi .......................................................................................... 41

4. BULGULAR ....................................................................................................... 43
Ebeveynlerin Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular ................................... 43
Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime Yönelik Görüşlerine İlişkin Bulgular......... 46
Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Kurumlarından Beklentilerine
İlişkin Bulgular ................................................................................................... 51
Ebeveynlerin Okul Öncesi Öğretmenlerinden Beklentilerine
İlişkin Bulgular ................................................................................................... 52
Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Programından Beklentilerine
İlişkin Bulgular ................................................................................................... 54
Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Süreci Sonucunda Çocuklarından
Beklentilerine İlişkin Bulgular ............................................................................ 56

vii
5. TARTIŞMA ......................................................................................................... 59

6. SONUÇ ve ÖNERİLER ...................................................................................... 71


6.1. Sonuç............................................................................................................ 71
6.2. Öneriler ........................................................................................................ 75

KAYNAKÇA.................................................................................................................. 78
EKLER ........................................................................................................................... 88
Ek-1 Anket Formu .............................................................................................. 88
Ek-2 Uygulama İzin Yazıları .............................................................................. 94

viii
TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.2.1. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin okullara göre dağılımı ......................... 39

Tablo 4.1. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin demografik özelliklerine


göre dağılımı ................................................................................................................... 43

Tablo 4.2. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşleri ...... 46

Tablo 4.3. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin okul öncesi eğitimin gerekliliği ve


çocuğu anasınıfına vermedeki sebeplere ilişkin görüşleri .............................................. 48

Tablo 4.4. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin anasınıfı seçimini etkileyen faktörler ..... 50

Tablo 4.5. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin kuruma ilişkin beklentilere


verdikleri cevapların dağılımı ......................................................................................... 51

Tablo 4.6. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin öğretmene ilişkin beklentilere


verdikleri cevapların dağılımı ......................................................................................... 52

Tablo 4.7. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin eğitim programına ilişkin


beklentilere verdikleri cevapların dağılımı ..................................................................... 54

Tablo 4.8. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çocuğa ilişkin beklentilere


verdikleri cevapların dağılımı ......................................................................................... 56

ix
BÖLÜM 1.

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Okul öncesi eğitimin çocukların gelişimine katkısının olup olmadığı tartışmaları


oldukça geride kalmıştır. İnsan gelişiminin temellerinin okul öncesi dönemde atıldığı
gerçeğinin keşfedilmiş olması ile birlikte okul öncesi eğitim kurumları birer bakım yeri
olarak düşünülmekten çıkmıştır (Metin vd., 1993). Günümüzde, bütün dünyada okul
öncesi eğitimin gerekliliğinden çok, daha iyi bir okul öncesi eğitimin nasıl olması
gerektiği üzerinde durulmaktadır (Kıldan, 2012a). Bunların bir sonucu olarak, okul
öncesi eğitim kurumlarının eğitimsel nitelikleri ve kalitesi ön plana çıkmaktadır.

Okul öncesi eğitimi; 0-72 ay arasındaki çocukların gelişim düzeylerine ve


bireysel özelliklerine uygun, zengin uyarıcı çevre olanakları sağlayan, onların bedensel,
zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini destekleyen, kendilerini toplumun
kültürel değerleri doğrultusunda en iyi biçimde yönlendiren ve ilköğretime hazırlayan,
temel eğitim bütünlüğü içerisinde yer alan bir eğitim sürecidir. (Komisyon, 1993, s.
233)

Okul öncesi eğitimi isteğe bağlıdır, zorunlu ilköğretim çağına gelmemiş


çocukların eğitimini kapsar ve bu kurumlar Devlet tarafından açılan, yönetilen,
denetlenen veya Devlet tarafından açılmasına izin verilen kurumlardır (Komisyon,
1999). Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nde de (Komisyon, 2004, s. 604),
bu eğitim hizmetlerinin verildiği kurumlar “Okul öncesi çağı çocuklarına eğitim veren
resmî ve özel okul öncesi eğitim kurumunu ifade eder” olarak tanımlanmıştır. Tekiner
(1996), okul öncesi eğitim kurumlarının, çocuğun bir üst öğrenim için gerekli zihinsel
olgunluğa ulaştırıldığı, aile ve okul yaşamı için gerekli karşılıklı sevgi, paylaşma,
işbirliği gibi sosyal becerilerin en iyi şekilde kazandırıldığı kurumlar olduğunu
belirterek önemine vurgu yapmıştır.
2

Yine Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nde (Komisyon, 2004, s. 605),


okul öncesi eğitimin amaçları Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve temel
ilkelerine uygun olarak şu şekilde sıralanmıştır:
1. Çocukların; Atatürk, vatan, millet, bayrak, aile ve insan sevgisini benimseyen,
millî ve manevî değerlere bağlı, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim
kurabilen, dürüst, ilkeli, çağdaş düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen,
saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine
temel hazırlamak amacıyla çaba göstermek,
2. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını
sağlamak,
3. Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak,
4. Çocuklara sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma,
dayanışma ve paylaşma gibi davranışları kazandırmak,
5. Çocuklara hayal güçlerini, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini, iletişim
kurma ve duygularını anlatabilme davranışlarını kazandırmak,
6. Çocukları ilköğretime hazırlamaktır.

Bu kurumların amaçları, kişiliğin şekillendiği bu dönemi çocukların fiziksel,


sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimleri açısından en sağlıklı şekilde geçirmesini
sağlamak, onları hayata hazırlamak ve aileyi okul öncesi eğitimi konusunda
bilgilendirmek olarak da özetlenebilir (Kandır, 2001, s. 102). Çünkü ailesi, sosyal ve
kültürel açıdan yeterli olsa bile çocuğunun okul öncesi eğitim gereksinimlerini yalnız
başına karşılamakta yetersiz kalabilir (Başal, 2005, s. 16). Kulaksızoğlu (1995) da okul
öncesi eğitimin çocuğun toplumsallaşmasını, temel kavramları öğrenmesini, paylaşma
ve işbirliği yapmayı öğrenmesini kolaylaştırdığını belirterek önemine vurgu yapmıştır.

Günümüzde okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması çabalarının yanı sıra okul


öncesi eğitim kurumlarının kalitesinin artırılması da amaçlanmakta ve bu konuda
çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalara yön verecek önemli bir kaynak ise anne
babaların okul öncesi eğitimden beklentilerinin neler olduğunun tespit edilmesidir.
Anne babalar, çocuklarının iyi bir eğitim alabilmesi için kendi beklentilerine cevap
verecek ilkelere ve niteliklere sahip okulları seçme eğilimindedir. Anne babaların
beklentilerinin tespit edilmesiyle elde edilecek bulgular, okul öncesi eğitim
3

kurumlarının bunları ne derecede karşılayıp karşılamadıklarını ortaya koyacaktır


(Sevinç, 2006).

Anne babalar günün koşullarının gereği olarak çocuklarını yetiştirmedeki


sorumluluklarını, okul öncesi eğitim kurumları ve dolayısıyla eğitimcilerle paylaşmak
istemektedirler. Bunun yanı sıra çağın teknolojisinin getirdiği imkânlardan da
çocuklarının en iyi şekilde yararlanmasını istemekte ve eğitim almada yapılan yarışta
çocuklarını ön saflarda görmeyi beklemektedirler. Ailelerin bu beklentileri, okul öncesi
eğitim kurumlarının eğitimsel kalitelerini artırmaya zorlayıcı bir güç teşkil etmektedir.
Sağlıklı ve çağdaş nesiller yetiştirebilmek için okul öncesi eğitim kurumu ve ana
babaların yoğun bir iletişim içine girerek birbirlerinin beklentilerinden haberdar
olmaları ve ortak bir çizgiye varabilmeleri gerekmektedir. (Metin vd., 1993, s. 96)

Anne ve babaların okul öncesi eğitimden beklentilerinin belirlenmesi okul


öncesi eğitim kurumlarının, personelin ve eğitim programlarının geliştirilerek
yenilenmesine ve artan ve değişen ihtiyaçlara daha iyi cevap verebilmesine katkı
sağlayacaktır (Büyükkaragöz, 1993; Metin vd., 1993; Sevinç, 2006). Bunun için de
anne babaların okul öncesi eğitimden beklentilerinin tespitine yönelik çalışmalara
ihtiyaç vardır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerini ve


okul öncesi eğitimden beklentilerini araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda şu araştırma
sorularına cevap aranmıştır:

1. Ebeveynlerin okul öncesi eğitime yönelik görüşleri nelerdir?


2. Ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumlarından beklentileri nelerdir?
3. Ebeveynlerin okul öncesi öğretmenlerinden beklentileri nelerdir?
4. Ebeveynlerin okul öncesi eğitim programından beklentileri nelerdir?
5. Ebeveynlerin okul öncesi eğitim süreci sonucunda çocuklarından beklentileri
nelerdir?
4

6. Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşleri ve okul öncesi eğitimden


beklentileri, araştırmaya katılanın çocuğa yakınlık derecesi, yaşı, cinsiyeti,
öğrenim durumu, mesleği; ailedeki çocuk sayısı ve ailenin gelir düzeyi ve
çocuğun cinsiyeti ve doğum sırası değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık
göstermekte midir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Yapılan çalışmalar anne babaların okul öncesi eğitimin önemini kavradıklarını


göstermektedir (Metin vd., 1993; Üstünova, 1998; Koç, 2003; Tokuç, 2007; Özen,
2008). Çocuklarının her şeyin en iyisine layık olduğunu düşünen ve çağımızın yarattığı
rekabet ortamında kendi çocuklarını her alanda en önlerde görmek isteyen anne
babaların beklentileri, okul öncesi eğitim kurumlarının kalitesini artırmasını,
gelişmelere ayak uyduran bir yapıya bürünmesini teşvik edecektir. Bu sebeplerle,
ebeveynlerin beklentilerinin tespiti amaçlanan çalışmalar sayesinde elde edilen verilerle
okul öncesi eğitim alanında gelişme ve kalite artacak, yeni eğitim programlarına yön
verilebilecektir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

1. Bu araştırma için geliştirilen ve ebeveynlere uygulanan anketin


araştırmanın amacına uygun olduğu kabul edilmiştir.
2. Ebeveynlerin anketi hassasiyetle doldurdukları kabul edilmiştir.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma Zonguldak ili Devrek ilçe merkezindeki Millî Eğitim


Bakanlığı’na bağlı resmi ilköğretim okulları bünyesindeki anasınıflarına
devam eden 5-6 yaş grubu çocukların ebeveynleri ile sınırlandırılmıştır.
2. Araştırma anket yöntemiyle veri toplama ile sınırlandırılmıştır.
BÖLÜM 2.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bugüne kadar Türkiye’de yapılmış çalışmalara bakıldığında, ebeveynlerin okul


öncesi eğitimden beklentilerinin kurumdan beklentiler, öğretmenden beklentiler,
uygulanan eğitim programından beklentiler, verilen eğitim sonrası çocuktan beklentiler
gibi farklı boyutlar açısından incelendiği görülmektedir. Yine bazı çalışmalarda
beklentilere ek olarak anne babaların genel olarak okul öncesi eğitime ilişkin bakış
açıları da inceleme konusu olmuştur. Kurum seçimini etkileyen etmenler ve
ebeveynlerin okul öncesi eğitime katılımı ve işbirliği de diğer araştırma konularıdır.

Yapılan çalışmalar; okul öncesi eğitimin tarihsel gelişimi ve önemi,


ebeveynlerin okul öncesi eğitime katılımı ve işbirliği, ebeveynlerin okul öncesi eğitime
ilişkin görüşleri, ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumu seçimi, ebeveynlerin okul
öncesi eğitimden beklentileri ve okul öncesi eğitim kurumlarının ebeveynlerden
beklentileri başlıkları altında ele alınmıştır.

2.1. Okul Öncesi Eğitimin Tarihsel Gelişimi ve Önemi

Eğitimle ilgili ilk teorik görüşler Plato ve Aristo’ya aittir ve ilk çağa
dayanmaktadır. Eğitimin olabildiğince erken, evin dışındaki kurumlarda ve çocuğun
bireysel özellikleri de dikkate alınarak eğitilmeleri gerektiğini savunan görüşleri tarih
boyunca hem destek bulmuş hem de geliştirilmiştir. Altı yaşından küçük çocukların
evde anneleri ile bulunmalarının ve ailenin çocuk eğitimi üzerindeki rolünün önemi
üzerinde duran Comenius, çocuğa erken yaşlarda somut bir şekilde ve nesneler
gösterilerek öğretim yapılmasını önermektedir. Rousseau, çocuğun yetişkinden farklı
gelişim özellikleri olduğunu ve bu devreleri belirleyerek, her dönemdeki eğitimin, o
dönemin özelliğine uygun olarak yapılması gereğini ortaya koymuş ve böylece, okul
öncesi eğitimde günümüzde yaygın bir şekilde kabul gören, çocuğun ihtiyaçlarına
uygun, çocuk merkezli yaklaşımın öncülerinden biri olmuştur. Froebel, çocuk gelişimi
6

hakkındaki görüşleri ile hem teoriyi ortaya koyan hem de bunun okul öncesi dönemdeki
çocuğa nasıl uygulanabileceğini belirleyen kişi olarak çağdaş okul öncesi eğitimin
babası sayılmaktadır. Görüşleri kısaca; birey olarak, çocuğun ihtiyaçlarına ve haklarına
saygı gösterilmelidir, çocuk oyunu onun öğrenme tecrübesi kazanması ve gelişmesinde
çok önemli rol oynar şeklinde özetlenebilir. Comenius’a ait çocuğun bütünlüğü konusu
yani çocuğun hem doğuştan getirdiği özellikler hem de sürekli çevreden öğrenmesi
görüşü doğrultusunda Montessori ve Piaget’in de oluşturdukları teorileri ve hazırlamış
oldukları eğitim uygulamalarındaki ortak görüşleri, çocuğun iyi düzenlenmiş bir çevre
ile etkileşim içinde, yetişkin rehberliğinde, kendi başlattığı hareketler yoluyla,
ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir eğitim fırsatına sahip olmasının onun gelişimi
yönünden son derece yararlı sonuçlarının olacağı yönündedir (Oktay, 1993).

Kadınların, sanayileşme süreci ile birlikte iş hayatında daha aktif hale gelerek iş
gücüne katılması okul öncesi eğitimin önemini de ona duyulan ihtiyacı da artırmıştır
(Kağıtçıbaşı, 1989; Büyükkaragöz, 1993). Gülender (1993), Türkiye’de ilk yıllarda
kreş, yuva ya da anaokulu olsun bütün okul öncesi eğitim kurumlarının sadece çalışan
annelerin çocuklarını bırakabileceği bir bakımevi olarak açıldığını ve dolayısıyla sadece
çalışan annelere hizmet veren kurumlar gözüyle bakıldığı için ev hanımı annelerin
çocuklarını yuvaya vermek istediklerinde eşleri ve çevrelerinden çalışmadıkları için
eleştiriler aldıklarını belirtmiştir. Yine bu kurumlar, ilk yıllarda sadece çocuğa iyi vakit
geçirtmek ve gün boyu bakımını üstlenmek amacıyla kurulmakta idi. Günümüzde ise
çocukların kişilik özelliklerinin temelinin atıldığı bu yılları fiziksel ve ruhsal olarak en
sağlıklı şekilde geçirmesini, yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olunmasını, ailenin
okul öncesi eğitim konusunda bilgilendirilmesini amaçlayarak açılmaktadır.

Okul öncesi eğitimin ülkemizdeki tarihçesine bakıldığında Cumhuriyetin ilk


yıllarında ilköğretime ağırlık verilmek üzere anaokullarının kapatıldığı hatta
yasaklandığı görülmektedir. Yıllar içinde gelinen son noktada ise okul öncesi eğitimin
gelişmiş ülkelerdeki kadar yaygınlaşması ve toplumun her kesimini kapsaması
hedeflenmektedir (Oktay, 1999).

Avrupa Birliği ülkelerinde okul öncesi eğitim genel olarak zorunlu olmamasına
rağmen okullaşma oranları oldukça yüksektir (Yıldırım, 2008). Arslan (2005), Avrupa
Birliği ülkelerinde okul öncesi eğitimin gelişimini ve mevcut durumunu incelediği
7

çalışmasında, birlik ülkelerinin çoğunda, okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarının


bazı yaş gruplarında yüzde yüzlere ulaştığını belirtmiştir. Avrupa ülkelerinde bu eğitim
kademesinin yüzde yüzlere yakın oranlarda okullaşması, ekonomik yönden
gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir (Koçyiğit, 2007). Türkiye’de okul
öncesi eğitim sistemi Avrupa Birliği ülkeleriyle yapı bakımından benzerlik
göstermesine rağmen (Yıldırım, 2008), Türkiye’de okul öncesi eğitimdeki katılım ya da
okullaşma oranı, Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırılamayacak derecede düşüktür
(Kargı, 2011).

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (2005) tarafından yapılan çalışmanın


tamamında “erken çocukluk eğitimi (EÇE)” üzerine odaklanılmaktadır. Raporda, erken
çocukluk eğitimi için politika önerileri konusunda, 0-8 yaşın erken çocukluk eğitimi
kapsamına alınması ve 6 yaş için erken çocukluk eğitimi hizmetlerinin kamu tarafından
zorunlu hale getirilerek, %100 oranına ulaşması ve yine kamu tarafından bu hizmetin
ücretsiz verilmesi, ayrıca orta ve uzun vadede ise sırası ile 5 ve 4 yaş için aynı
hedeflerin benimsenmesi önerisi sunulmuştur.

Kıldan’a (2011) göre, nasıl ilköğretim mecburi ise ve devletin ilgili kurumları,
her çocuğun ilköğretime zorunlu olarak gitmesini sağlıyorsa, okul öncesi eğitim de bu
kapsamda değerlendirilmeli ve çocukların bu eğitimi almalarının önü açılmalıdır. Bu
görüşü destekleyen çalışmasında Yeşil (2008), okul öncesi eğitim almış ve almamış
çocukların okula uyumlarını öğretmen görüşlerine göre karşılaştırmıştır ve okul öncesi
eğitimi alanlar lehine fark olduğu yönünde görüş ortaya çıkmıştır. Bu nedenle okul
öncesi eğitime gereken önemin verilmesini ve her çocuğun bu hizmetten faydalanması
için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini belirtmiştir.

Kıldan (2011), gelişmiş toplumlarda en kazançlı yatırımın, okul öncesi eğitime


yapılan yatırım olarak algılandığını çünkü bu dönemdeki kaliteli bir eğitimin ileriki
dönemlerdeki eğitim ve öğretimin maliyetini düşüreceğini belirtmektedir. Ayrıca,
çocuğa okul öncesi dönemde kazandırılan birçok yeterlik, ileriki dönemlerin çok daha
güzel geçirilmesine de olanak sağlayacaktır. Kuru Turaşlı (2009) da yetişmesine katkı
sağladığı nesiller sayesinde, ekonomik ve sosyal kalkınmada okul öncesi eğitimin
etkileri olduğunu ve geleceğin dünyasına bu eğitimin değerini anlayan ve gerekli
politikalar üreten toplumların yön verebileceğini belirtmektedir.
8

Kağıtçıbaşı (1979), Türkiye’de çocuğun değeri üzerine yaptığı araştırmada


çocuğa verilen değerin, doğrudan çocuktan beklentilerle ilgili olduğunu ve bu
beklentilerin de çocuğun kişiliği ve maddi yardım olarak iki grupta toplanabileceğini
belirtmiştir. Çocuğun maddi olarak aileye hizmet etmesi beklenmektedir. Kişilik
beklentisi olarak anne babalarının sözünü dinleyen, kendilerinden çok ailelerine karşı
sorumlu olan bireyler olarak yetiştirme eğilimi ise çocukların bağımsız kişilik
geliştirmelerini engelleyecektir. Burada okul öncesi eğitim devreye girmektedir çünkü
okul öncesi eğitim, aile eğitimini tamamlayıcı çok önemli bir kurumdur.

Kağıtçıbaşı (1979), zihinsel gelişimin çevrenin etkisi altında olduğunu, yaşamın


ilk yıllarında yetersiz çevrenin zihinsel gelişimi olumsuz etkilediğini, böyle bir çevrede
yetişen çocukların zihinsel gelişimlerinin düşük düzeyde olduğunun bilindiğini
belirtmiştir. Türkiye’de çocuğun daha sağlıklı bir ortamda büyüyüp kişisel, zihinsel,
sosyal gelişiminin ve eğitiminin sağlanabilmesi için aileleri eğitmek, eğitimcileri
eğitmek, eğitim araçları geliştirmek ve üretmek, okul öncesi eğitim kurumlarının
sayısını artırmak ve bu kurumlar için programlar hazırlayıp uygulamak gibi alınması
gereken önlemlerden bahsetmiştir. Bunlar başarılırsa, Türkiye’de çocuğun aile ve
toplum içindeki yeri ve değeri yükseltilebilecektir.

Arı ve Tuğrul (1996), en iyi eğitimcilere, programa ve malzemelere rağmen aile


katılımı ve işbirliği sağlanamamışsa çocuk eğitiminde kalıcı başarılar elde
edilemeyeceğini belirtmiştir. Okulun kendi anlayışı ile ebeveynlerin beklentileri
arasında bir denge kurması, bunun için de öncelikle ailelerin okul öncesi eğitim
konusunda bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, sonrasında ise aktif katılımın
sürdürülebileceği organizasyonlar yapılması gerektiği öne sürülmüştür.

Çeşitli araştırmalar okul öncesi eğitimin çocuğa katkılarını açıkça ortaya


koymaktadır. Demiriz ve Dinçer (2001) tarafından yapılan araştırma, okul öncesi eğitim
alamayan çocuklar ile karşılaştırıldığında 5-6 yaş grubu çocukların özbakım becerilerini
kazanmasında okul öncesi eğitim almanın ne kadar etkili olduğunu ve okul öncesi
eğitim kurumlarında verilecek olan bu eğitimden tüm çocukların yararlanmasının
sağlanması gerektiğini göstermektedir. Diğer bir çalışmada Unutkan (2007), hazırlık
eğitimi alan çocukların alamayanlara göre matematik becerilerinde daha yeterli
9

olduğunu ve bunun ilköğretime hazır bulunuşluğu etkilediğini belirtmiştir. Yazıcı’nın


(2002), okul öncesi eğiminin okul olgunluğu üzerine etkisini incelediği çalışmasında,
çocukların okul olgunluğu düzeylerini okul öncesi eğitiminin etkilediği görülmüştür ve
sonuç olarak erken çocukluk döneminde çocuklara okul öncesi eğitim alma fırsatı
verilerek çocukların tüm gelişim alanları desteklenmelidir. Çünkü erken çocukluk
döneminde verilecek olan destek, onların ilkokul yaşantısına daha kolay uyum
sağlamalarına yardımcı olacaktır ve böylece çocuklar okulun kendisinden beklentilerini
başarılı bir şekilde yerine getirebilecektir.

Kurumsal eğitimin ilk kademesi okul öncesi eğitimdir ancak çocuğun ilk
eğitimini aldığı ailesi, eğitime katılmadan programların gerçekleştirilmesi zordur. Aile
katılımı sayesinde ailenin okulla ilişkisi ve işbirliği artar ve eğitimde ailenin desteğini
alan okul ve öğretmenler, çocuklarda istendik yönde davranış kazandırmada ve kurum
hedeflerine ulaşmada daha başarılıdırlar. Ailesi okul programına katılan çocukta
akademik başarı artar, uyumsuz ve istenmedik davranışlar azalır (Yazar vd., 2008).
Kıldan (2012b), öğretmen-çocuk ilişkisi kadar ebeveynlerle öğretmenler arasında
kurulacak olan iletişim ve ilişkinin de çocukların okula uyumlarını, akademik ve sosyal
başarılarını etkileyen önemli öğelerden biri olduğunu belirterek bu görüşü
desteklemektedir.

Üstün (1993) de çocuk, aile ve okul işbirliğinin önemine değinerek başarılı bir
okul öncesi eğitimi amaçlanıyorsa, içine anne babanın da alındığı, aile eğitimini
kapsayan, önem veren hedefler oluşturulmak zorunda olunduğunu belirtmiştir. Bu
hedeflere ulaşmak için de çocuk-aile-okul işbirliği kurulması ve olumlu iletişim içinde
olunması gerekmektedir. Birçok anne baba çocuk yetiştirme konusunda deneyimsizdir
ve eğitim görmemiştir. Eğitimciler ise anne babaların beklentilerini bilmeye gerek
olmaksızın çocuk eğitimi konusunda aileleri eğitme görevini üstlenmeli, okulla
işbirliğine çekmelidir. Eğitimcilerin anne babayı eğitime katmak için yapabilecekleri ise
çeşitli konularda bilgilendirici toplantılar ve seminerler düzenlenmesi, kaynak kitaplar
önerilmesi, yine çeşitli konularda bilgilendirici bülten ve notlar hazırlanması, diğer
ailelerle etkileşime geçebilecekleri çeşitli okul içi aile katılımı gerektiren etkinlikler
düzenlenmesi ve çocukları hakkında bilgilendirilmek üzere sürekli iletişim halinde
olunması şeklinde sıralanmıştır.
10

Aksoy ve Turla (1999), okul-aile işbirliğine ek olarak çevre işbirliğine


değinmiştir. Okul programını ve havasını geliştirmek, aile desteği ve hizmetini
sağlamak, ebeveyn liderliğini ve becerilerini artırmak, çevrede ve okulda diğer ailelerle
iletişim sağlamak ve öğretmenlere çalışmalarında yardım etmek için okul-aile ve çevre
işbirliğini geliştirmenin gerektiğini belirtmiştir.

Okulun da, anne babanın da amacı, çocuklara daha iyi bir eğitim ortamı
yaratmak olduğuna göre; okul ve aileler arasında sağlanacak işbirliği, okulun, çevrenin
imkânlarından da yararlanarak, daha iyi, daha zengin bir eğitim ortamı haline
gelmesinde büyük katkı sağlayacaktır. (Oktay, 1999, s. 205)

Eryorulmaz (1993), aile katılımının çocuğun gelişimini ve okul başarısını,


ailenin eğitime karşı genel tutumunu ve okul-aile ilişkilerini olumlu etkilediğini,
öğretmenlerin de aile katılımına daha ilgili bakmasını sağladığını ve aile katılımını
gerçekleştiren okul öncesi programlarının daha etkili ve kalıcı olduğu bulgularının
ortaya çıktığını belirtmiştir. Bu görüşe destek olarak Ömeroğlu ve Can Yaşar (2005),
okul öncesi eğitim kurumlarında, verilen eğitimin sürekliliğinin ve kalıcılığının
sağlanmasının, aile katılımını destekleyen iyi hazırlanmış eğitim programları ile
mümkün olduğunu; okul yöneticileri ve öğretmenlerin, çocukların eğitiminin yalnızca
okuldaki bölümü ile ilgilenmekle yetinmemesi, aileleri okulun ve eğitim sürecinin bir
parçası olarak görmesi gerektiğini belirtmiştir. Aile katılımı ile varılmak istenen
noktanın eğitimde devamlılığı ve bütünlüğü sağlamak olduğunu belirten Güler’e (2009)
göre, okul öncesi eğitimde aile katılımı sayesinde okulda ve evde verilen eğitimlerin
birbirini desteklemesi ve devamlılığının sağlanması ile çocukta daha güvenli ve
kontrollü bir şekilde davranış değişiklikleri olacaktır, ayrıca bu işbirliği çocukların
başarısını artırırken, katılım, güdülenme, kendine güven ve olumlu davranış gelişimine
de etki edecektir.

Arlı ve Nazik (1993), önemi giderek daha iyi anlaşılan okul öncesi eğitim
sisteminde gelişme kaydetmek için araştırmalar yapılması gerektiğini, bunun için de
bilim adamlarının ulaşamayacağı durumlarda öğretmenlerin araştırma becerilerinin
geliştirilmesine yönelik eğitimler verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Çocuğa yönelik
ve aileye yönelik yapılan araştırma sonuçlarına göre hem okuldaki eğitim faaliyetleri
hem de ailenin okul dışında çocuğa verdiği eğitiminin kalitesi artırılabilir. Çocuğun
11

bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden eğitiminde ailenin sosyo ekonomik


statüsü, anne babanın eğitim düzeyi, anne baba ve çocuk ilişkisi gibi faktörler de önemli
rol oynar. Çocukları tanıma çalışmaları ile belirlenen bu özellikler genellenerek elde
edilen bulgular uygun bir eğitim ortamı hazırlamak için kullanılabilir. Çocuk eğitiminde
okul ve aile işbirliği de önemlidir. Aile eğitimi de öğretmenin görevleri arasındadır.
Anne babalar üzerinde yapılan tanıtıcı araştırmalar sayesinde öğretmen çocuğun ev
hayatını, evdeki davranışlarını ve bu davranışlara karşı anne babanın tutumunu
öğrenerek çocukların normal gelişimlerini sağlamak için anne babaya eğitim
verebilecektir. Tekrar vurgulamak gerekir ki anne ve babaların olumlu istek, eğilim ve
değer hükümlerini araştırmalarla saptamak, çocuklara verilecek eğitime de yol
gösterecektir.

Hızlı gelişmelerin yaşandığı çağımızda, anne babalar çocuklarının eğitiminin


erken yaşlarda başlaması gerektiğini düşünmektedirler. Yapılan araştırmalara göre anne
babaların büyük bir çoğunluğu evde çocuğa bakma ve eğitme olanağı olsa bile bir okul
öncesi eğitim kurumunu seçme eğilimindedirler (Metin vd., 1993; Üstünova, 1998;
Koç, 2003; Sevinç, 2006; Tokuç, 2007). Bu eğilim okul öncesi eğitim kurumlarının
ebeveynler tarafından birer eğitim kurumu olarak görüldüğünün ve çocuklarının iyi bir
eğitim almasında okul öncesi eğitim kurumlarına verdikleri önemin bir göstergesidir.

Ana-babalar evde çocuklarının gelişimi için gerekli eğitsel ortam ve


materyalleri sağlayabilseler bile; çocukların toplumsallaşması ve akranları ile sosyal
ilişkiler yoluyla birtakım kazançlar edinebilmesi için bilinçli ve sistemli olarak
düzenlenmiş ortamların gereğini hissetmektedirler. Diğer taraftan bazı aileler ekonomik
koşullardan dolayı evde çocuklarına zengin uyarıcı bir çevre sağlama fırsatından da
yoksundurlar. Burada çözüm için çıkış yolu okul öncesi eğitim kurumları olmaktadır.
(Metin vd., 1993, s. 96)

Aksoy ve Turla (1999), okul öncesi kurumda eğitim gördükten sonra ilkokula
başlayan çocukların daha katılımcı, girişken ve uyumlu olduğunu, bu sebeple de annesi
çalışsın çalışmasın her çocuğun okul öncesi eğitime ihtiyacı olduğunu belirtmiştir.

Erken yaşlarda eğitilmezlerse ilkokula gittikten sonra çocuklar için çok geç
kalındığını belirten Kağıtçıbaşı (1989), çocuk eğitiminin okul öncesi eğitim
12

kurumlarında verilmesinin yanında başka modellerle de geliştirilebileceğini


savunmaktadır. Ebeveyn eğitimini esas alan “Anne Eğitim Programı” uygulaması
sonucunda anneleri eğitimden geçen çocuklar büyük bir gelişme göstermiştir ve
zihinsel, duygusal, sosyal gelişimlerinde ve okul başarılarında anneleri eğitimden
geçmemiş çocuklardan çok daha üstün bir konuma gelmiştir. Benzer bir çalışma Kartal
(2007) tarafından yapılmış, erken çocukluk eğitimi programlarından “Anne-Çocuk
Eğitim Programı”nın altı yaş grubundaki çocukların bilişsel gelişimlerine etkisi
araştırılmış ve sonuçlar programın çocukların bilişsel gelişimlerini destekleyerek onları
okula hazır hale getirdiğini göstermiştir. Bu tür eğitimler doğrudan çocuğa sunulmayan,
ev ortamını hazırlayarak çocuğun tüm gelişimini etkileyecek kişilere yönelik
eğitimlerdir (Koçak, 2001). Ailelerin aktif katılımını sağlayacak evde eğitim
programları sadece okul öncesi eğitimin desteklemesinde değil, yaygınlaşmasında da rol
oynayacaktır (Arı ve Tuğrul, 1996).

Büyükkaragöz’e (1993) göre öğretmen dışında, ana-babaları da tanımak, onları


eğitmek ve onlarla iyi ilişkiler kurmak okul öncesi eğitim programının en önemli
yönüdür. Okul öncesi eğitim kurumlarının amacına ulaşabilmesi, çocukta meydana
gelebilecek, istenilen yönde davranış değişikliklerinin sağlanabilmesi için de öğretmen
ile ana-baba işbirliği şarttır. Okul öncesi çağı çocuğu ile ilgili olan eğitimin bu kadar
önem taşıması karşısında uygulanan eğitim programının da öğretmen ve ailelerin
beklentilerine uygun olması kaçınılmazdır. Sonuç olarak okul öncesi eğitim programları
hazırlanırken anne babaların beklentileri göz önünde bulundurulmalıdır.

Anne babalar eğitimin vazgeçilmez bir parçasıdır. Eğitimin kalitesini ve


kalıcılığını artıran aile katılımı ve işbirliği çalışmaları, anne babaların görüş ve
beklentilerini tespit etmeden yürütülemez. Çünkü ailelerin beklentilerinin tespit
edilmesi ile okul öncesi eğitim kurumları eğitimsel kalitelerini artırmaya zorlanacak,
okul öncesi eğitim programları geliştirilebilecek ve bu da okul-aile-öğretmen işbirliğine
katkıda bulunacaktır (Metin vd, 1993).

Yeşilyurt da (2011) ebeveynlerin nitelikli bir okul öncesi eğitim sürecinin


ayrılmaz parçası olduğunu ve okul öncesi dönem çocuğuna verilecek kaliteli bir
eğitimde eğitimciler kadar ebeveynlere de önemli sorumluluklar düştüğünü
belirtmektedir. Çocuklarının etkili bir eğitim almalarını isteyen ailelerin beklentileri bu
13

eğitimsel çerçevede yapılandırılmalı ve kaliteli bir okul öncesi eğitim kurumu da bu


beklentileri karşılayacak şekilde donanımlı olmalıdır. Ebeveynlerin beklentileri ne
ölçüde karşılanırsa, ebeveynlerin okul öncesi eğitime karşı içinde bulundukları tutum ve
aktif aile katılımına olan istekleri de o ölçüde artacak ve ebeveynlerin eğitimin bir
parçası olması kolaylaşacaktır.

Tokuç da (2007) okul öncesi eğitim konusunda ailelerin her geçen gün giderek
daha fazla bilinçlenmesi sayesinde eğitim sürecinin kalitesinin artırılabileceğini, bunun
için de okul öncesi eğitim programları hazırlanırken çocuğun gelişimini olduğu kadar,
ailelerin ve toplumun beklentilerini de dikkate almak gerektiğini belirtmiştir. Bu sayede
hazırlanmış okul öncesi eğitim programları aile okul iletişimine ve etkileşimine katkı
sağlayacak, yapılacak diğer çalışmalara da ışık tutacaktır.

2.2. İlgili Araştırmalar

2.2.1. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime Katılımı ve İşbirliği Konusunda


Yapılan Çalışmalar

Ebeveynlerin okul öncesi eğitime katılımı ve işbirliği, üzerinde önemle durulan


konulardan biridir. Örneğin Ünüvar (2010) tarafından yapılan araştırmada, ebeveynlerin
ve öğretmenlerin, okul öncesi eğitim kurumlarında yapılan aile katılımı çalışmaları
hakkında görüşleri belirlenmiş ve karşılaştırılmıştır. Araştırmaya Burdur il merkezinde
bulunan 3 bağımsız anaokulu ve 8 ilköğretim okulu anasınıfına devam eden çocukların
ebeveynlerinden 114 kişi ve 30 öğretmen katılmıştır. Çağdaş ve arkadaşları tarafından
geliştirilen “Aile Katılım Çalışmaları” adlı anketin öğretmen ve ebeveyn için
düzenlenmiş formları ile toplanan verilerin bulgularına göre öğretmen ve ebeveynlerin
aile katılımına yönelik görüşleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Ebeveynlerin
büyük çoğunluğu öğretmenlerin; makale ve dilek kutusu hazırlamadığını, ailelerle
birlikte dergi ya da gazete çıkarmadığını belirtmiştir. Ayrıca ebeveynlerin yarıya yakını;
öğretmenlerin ailelerle resmi kanaldan yazışmadığını, aileler için afiş hazırlamadığını,
sergi ya da çay düzenlemediğini, okulda yapılan çalışmaların fotoğraflarını CD’ye
aktararak ailelere göndermediğini, anne-babalar için kitaplıklar oluşturmadığını
14

belirtmiştir. Bu çalışmaları hiç yapmadım diyen öğretmenlerin oranı ise ebeveynlerin


oranından oldukça düşüktür.

Ünüvar’ın (2010) araştırmasının sonuçları, okullarda yapılan aile katılımı


çalışmalarının amaçlanan düzeyi karşılamadığını göstermektedir. Öğretmenlerin
çabaları kağıt üzerinde, dosyalarda kalmakta ya da ebeveyne fark ettirilememektedir.
Öğretmenlerin, aile katılımı çalışmalarını, ebeveynlerin fark etmesini sağlayacak
önlemleri almaları gerekmektedir. Aile katılımı çalışmalarının, çocukların tüm
gelişimlerini olumlu yönde etkilediği düşünülecek olursa, bu çalışmalara gereken
önemin verilmesi sağlıklı toplum, etkili okul aile işbirliği için gereklidir.

Arslan ve Nural (2004) tarafından yürütülen bir çalışmada, okul-aile işbirliğini


geliştirmek ve aile katılımı sağlamak adına olumlu sonuçları olan bir uygulama
yapılmıştır. Arslan ve Nural, okul-aile işbirliğini geliştirmek ve ailelere bu konuda
rehberlik yapması amacıyla planlanan programın yararlılık düzeyini saptamak üzere,
Trabzon il merkezindeki 5 okuldan, 135 çocuğun velisi ile “Aileler İçin Etkinlik
Takvimi” uygulaması yapmıştır. Takvimde yer alan etkinlikler okul öncesi eğitim
programının 5-6 yaş grubu dikkate alınarak planlanmıştır ve bu takvimde basit, zaman
almayan, pahalı malzemelere ihtiyaç duymadan aileyle çocuğun birlikte yapabilecekleri
etkinlikler yer almaktadır. Takvim uygulamasının aileye kazandırdıkları ile ilgili olarak
veliler; okul dışındaki bilgi kaynaklarıyla tanıştırması, çocukların okul öncesi eğitimi ile
ilgili bilgi vermesi, çocukla aralarındaki ilişkinin kuvvetlenmesi, çocuğun eksik
yönlerini tanımada fırsat vermesi, uygulaması kolay etkinlikler sunması gibi maddelere
olumlu cevaplar vererek, bu takvimi aileye eğitimsel rehberlik yapması konusunda
yararlı bulmuşlardır. Çocuğa kazandırdıkları ile ilgili olarak da etkinliklerde başarıyı
daha kolay yakalamada yardımcı olması, sorumluluk duygusu kazandırması, kitap
sevgisini aşılaması, anlatım becerisini geliştirmesi, çocuğun seviyesine uygun
etkinliklerle öğrenmeyi kolaylaştırması konusunda yararlı olduğu sonucu çıkmıştır.
Aileler aynı zamanda takvimin uygulama aşamasında; zaman bulamama, malzemelerin
pahalı olması ve temin edilememesi, yorgunluk, etkinliklerin anlaşılamaması gibi
konularda zorluk çekmediklerini de belirtmişlerdir. Araştırma bulgularına göre, velilerin
büyük çoğunluğunun okul ile işbirliğine girmeye hazır oldukları ancak bu işbirliğinin
nasıl başlatılarak sürdürüleceğine ilişkin neler yapılabileceği konusunda önemli bir
15

rehberlik ihtiyacı içinde oldukları görülmektedir. Bu nedenle de okul-aile işbirliğine


okul öncesi dönemde başlanılması gerektiği belirtilmektedir.

Kaya (2002), araştırmasında anne-babaların okul öncesi eğitim kurumlarında


uygulanan programlara karşı ilgi ve katılımları ile okul öncesi eğitim kurumlarının
ailelerin eğitimine katkısı konusundaki görüşlerini belirlemeyi amaçlamıştır. Tarama
modelinde olup nitel yöntem kullanılan araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış
görüşme tekniği ile toplanmış, betimsel analiz ile çözümlenmiştir. Araştırmaya
Eskişehir'de, 1'i özel olan Millî Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı 4 anaokulu, biri Sosyal
Hizmetler Genel Müdürlüğü, biri de Üniversiteye bağlı yuva olmak üzere toplam 6 okul
öncesi eğitim kurumuna çocukları devam eden ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan
24 anne-baba katılmıştır. Bulgular, anne-babaların okul öncesi eğitim uygulanan
programlara karşı ilgili ve işbirliğine açık olduklarını göstermektedir. Ayrıca anne ve
babaların çoğunun istekli olmalarına karşın, eğitim programı ve etkinliklere
katılımlarının gerçekleşmediği ancak anne babaların eğitimine yönelik çalışmalar
yapılırsa, ailelerin bu konuda da istekli ve işbirliğine hazır oldukları görülmüştür.

Kaya’nın (2002) araştırması, anne ve babaların çocuklarını okul öncesi eğitim


kurumlarına farklı amaçlarla gönderdiklerini göstermiştir. Çocuğun sosyalleşmesi ve
okul öncesi eğitim alması en önemli amaçtır. Bunları çocuğun okul kurallarına alışması,
ilköğretime hazırlanması takip ederken; çalışan ebeveynlerin zaman ayıramayıp
bakıcının da yetersizliği sebebiyle çocuklarını okul öncesi kuruma gönderdikleri
görülmüştür.

Okul öncesi eğitim sürecinde aile katılımının önemini ve sağladığı yararları


ortaya koyan araştırmalar, ebeveynin okul öncesi eğitim programına dâhil edilmesinin
gerekliliğine vurgu yapmıştır. Bu sayede okulda ve evde verilen eğitimin birbirini
destekleyerek pekiştirilmesi sağlanabilir, ebeveynlerin çocuk eğitimi konusundaki bilgi
ve becerileri artırılabilir.

Çocuğun ailesi ile bir bütün olduğunu ve başarılı bir okul öncesi eğitim
amaçlanıyorsa, eğitimcilerin anne babayı da kapsayan eğitim hedefleri saptaması
gerektiğini belirten Cömert ve Güleç (2004), okul-aile işbirliğinin çocuk, aile, öğretmen
ve kurum açısından yararlarını ayrı ayrı değerlendirmiştir. Çocuk açısından yararları;
16

mutlu ve başarılı bir kişi olarak hayata hazırlama, okul ile ev arasında çocuğa
gösterilebilecek farklı eğitim tutumlarını ortadan kaldırma, evin devamı olan güvenli bir
ortamda daha iyi bir öğrenme fırsatı yaratabilmedir. Aile açısından; çocuklarının
eğitimlerinde kendi rollerinin öneminin farkına varabilme, çocuğun gelişimine çok
yönlü olarak katkıda bulunabilme, kendi ilgi, yetenek ve becerilerinin farkına
varabilme, çocuklarına daha fazla saygı duyma ve onu birey olarak görebilme, çocukla
sağlıklı bir iletişim kurabilme bazı yararlarındandır. Öğretmen açısından; programını
daha kolay gerçekleştirebilme, sağlıklı bir sonuca ulaşabilme, sağlıklı iletişim sonucu
kolayca tanıyabilme ve problemleri çözebilme, sorumluluklarını paylaşabilme,
hedeflere ulaşabilme yararları ön plana çıkmaktadır. Son olarak kurum açısından;
eğitimin sürekliliğini sağlayabilme, çocuğun çok yönlü gelişimine katkıda bulunabilme,
amaçlarına daha kolay ulaşabilme, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayabilme, eğitimin
kalitesini arttırabilme, sorumluluklarını paylaşabilme, iş tatminindeki artışı
sağlayabilme yararları sıralanmıştır.

Tezel Şahin ve Ünver (2005) de okul öncesi eğitim programlarında aile katılımı
sayesinde okul ve ev arasındaki devamlılığın sağlanacağına vurgu yapmıştır. Bu sayede
ebeveynler okulda, öğretmenler de evde neler olduğu konusunda bilgi sahibi olacaktır
ve okul ve ev arasındaki süreklilik eğitimdeki başarıyı arttıracaktır. Ayrıca ebeveynler,
programa katılarak çocuk yetiştirme konusundaki bilgi ve becerilerini artırarak daha
etkili ebeveynler olabileceklerdir.

Zakarian (2009), doktora çalışmasında ebeveynlerin ilk defa okula başlayan


çocukları için birincil kaygılarının belirlenmesini amaçlamıştır. Çalışmada nitel
araştırma yöntemi kullanılmıştır, araştırmanın verileri 10 ebeveyn odak grup seansından
oluşmaktadır. Veriler 4 ayda tamamlanan toplamı 24 saat süren 10 odak grup seansında
toplanmıştır. Grubun daimi üyeleri 4-5 yaş grubu çocuğu olan 4 ebeveyn, bir gönüllü ve
araştırmacıdır. Çalışma sonucunda ebeveynlerin kaygılarının üç grupta toplandığı
görülmüştür. Ebeveynlerin kaygılarından biri, öğretmenin okulda öğrettiklerini evde en
iyi şekilde nasıl destekleyeceğini bilmemelerinin oluşturduğu kaygıdır. Bir diğeri,
davranış konusundadır. Ebeveynler çocukları dersi takip edemediklerinde problemi
öğretmenleri ile tartışarak çözmeleri gerektiğini düşünmektedir, sorunu öğretmeni ile
birlikte çözmemesi durumunda ebeveynlerin endişeleri artmaktadır. Şöyle ki çalışmaya
katılan ebeveynlerden biri “Ders sırasında oğlumun bir sorunu olduğunda öğretmenin
17

ona problemin ne olduğunu, ne hissettiğini sormasını, problemin çözümünde oğluma


yardımcı olmasını isterim… Bu olmadığı takdirde çocuğumla ilgili endişelerim artar”
şeklinde düşüncelerini dile getirmiştir. Ebeveynlerin üçüncü kaygıları ise planlama ile
ilgilidir. Öğretmenlerin yöneticilerle planlar üzerinde çalışmak için zaman bulmasının
zor olması ebeveynlerin endişelerinin artmasına yol açmaktadır. Ebeveynler çocukları
ile ilgili beklentilerinin gerçekleşmesi için planlamada öğretmenlerle işbirliği içerisinde
çalışmanın verimli olacağını dile getirmiştir.

Kısaca özetlenecek olursa ebeveynlerin okul öncesi eğitime katılımı ve işbirliği,


üzerinde önemle durulan konulardan biridir. Eğitim sürecinde ebeveynin yer alması
çocuğun bütün gelişim alanlarına katkı sağlamakta, ebeveynin hem çocuğuyla hem de
okulla iletişimini geliştirmekte ve çocuğun eğitiminin kalitesini ve kalıcılığını
artırmaktadır. Bu sebeple okullardaki aile katılımı çalışmalarına daha fazla önem
verilmelidir. Ebeveynler de işbirliği ve katılım konusunda isteklidir. Kendilerine eğitim
verilmesine ve rehberlik edilmesine ihtiyaçları vardır. Öncelikle eğitim programlarının
aile katılımı çalışmalarını da içerecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir ve bununla
birlikte bu konuda kurumlara ve öğretmenlere de büyük görev düşmektedir.

2.2.2. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime İlişkin Görüşleri Konusunda


Yapılan Çalışmalar

Büyükkaragöz (1993), öğretmen ve anne babaların okul öncesi eğitim programı


hakkındaki görüşlerini tespit edip, birbirleriyle karşılaştırmak üzere yaptığı
çalışmasının, okul-aile-öğretmen işbirliğine katkıda bulunmasını amaçlamıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre hem öğretmenler hem de anne-babalar okul öncesi
eğitimi, çocukların doğumdan ilkokula kadar tüm gelişimlerine yardım eden sistemli bir
eğitim olarak değerlendirmektedir. Okul öncesi eğitim kurumlarının, amaçlarını
gerçekleştirdiği ve kuruma başladıktan sonra çocuklarda olumlu değişimler görüldüğü
konusunda da aynı olumlu görüşte birleşmektedirler.

Bulut (1995), ailelerin okul öncesi eğitim hakkındaki bilgileri, okul öncesi
eğitimin önemi, okul öncesi eğitim kurumlarındaki uygulamalara ilişkin görüşleri ve bu
görüşler ile sosyo ekonomik düzey, anne babanın cinsiyeti, eğitim durumları ve
18

çocukların okul öncesi eğitim almış olup olmaması arasındaki ilişkileri incelemiştir.
Araştırmaya, 60 anne ve 60 baba olmak üzere 120 kişi katılmıştır. Araştırma verileri,
“Ailelerin Okulöncesi Eğitime Bakış Ölçeği” ile toplanmıştır. Okul öncesi eğitim
hakkındaki bilgileri bakımından sosyo ekonomik düzeyi ve eğitim durumları farklı olan,
çocuğu okul öncesi eğitim alan ve almayan aileler arasında görüş farkı varken, ebeveyn
cinsiyetinde farklılık yoktur. Okul öncesi eğitimin önemi konusunda aileler arasında
bütün değişkenler açısından bakıldığında görüş farkı olduğu görülmektedir. Ailelerin
okul öncesi eğitim kurumlarındaki uygulamalara ilişkin görüşleri arasında ise fark
yoktur. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde okul öncesi eğitimi almış olan
çocukların çok az olması, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerin çocuklarının okul
öncesi eğitiminden yararlanamadıklarını göstermektedir. Her ne kadar ailelerin sosyo
ekonomik düzeyi yükseldikçe okul öncesi eğitime verdikleri önem artsa da düşük sosyo
ekonomik seviyedeki ailelerin de bu konunun önemine çok uzak olmadıkları
anlaşılmaktadır.

Argon ve Akkaya (2008), çocukları devlet ve özel okullardaki okul öncesi


eğitim kurumlarına devam eden ebeveynlerin, okul öncesi eğitim ve bu eğitimi veren
kurumlara yönelik görüşlerini incelemiştir. Betimsel bir nitelik taşıyan araştırmaya,
Bolu il merkezindeki özel ve devlet ilköğretim okulları bünyesinde bulunan okul öncesi
eğitim kurumlarına çocukları devam eden 91 ebeveyn katılmış, veri toplama aracı
olarak görüşme formu kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin bakış
açısından okul öncesi eğitim kurumlarının en önemli görevleri çocukları ilkokula
hazırlamak, özbakım becerilerini kazandırmak ve onlara paylaşma ve işbirliği gibi
sosyal davranışları öğretmektir. Ebeveynlerin yarısının, çocuklarını okul öncesi eğitim
kurumuna vermeden önce kurumlar hakkında araştırma yapma nedenleri olarak
“uygulanan eğitim programları ve öğretmen araştırmaları” ilk sırada yer almaktadır.
Okulda uygulanan program hakkında bilgi sahibi olma nedenleri olarak, “okulda
uygulanan programın evde pekiştirilmesi ve öğretmenlerle işbirliği sağlanması” ilk
sırada yer almıştır. Çocuklarını verdikleri kurumda dikkat ettikleri özellikler; uygulanan
eğitim programının içeriği, sınıfın temiz ve düzenli olması ile yönetici ve öğretmenlerin
kendilerine karşı tutumlarıdır. Eğitimcilerle görüşme sebepleri; çocukta problem
olduğunda çözüm bulmak, çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında bilgi edinmek ve okulda
yapılan eğitsel çalışmaları takip etmektir. Ebeveynlerin çoğunluğuna göre okul öncesi
eğitim kurumlarında çocuklarla yapılan sosyal etkinlikler gereklidir ve yeterlidir.
19

Araştırma sonucunda devlet ve özel okulların okul öncesi eğitim kurumlarına çocukları
devam eden ebeveyn görüşlerinin birbirine benzer olduğu görülmüştür.

Kıldan (2012a) tarafından yapılan araştırmanın amacı, öğretmen ve velilerin


okul öncesi eğitimin amacına ilişkin algı ve görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Araştırmaya
Kastamonu il merkezinde bulunan 23 ilköğretim okulu ve 3 anaokulundaki öğretmen ve
bu okullardaki okul öncesi eğitim alan çocukların velileri katılmıştır. 302 öğretmen ve
347 veli olmak üzere toplam 649 kişi araştırmada yer almıştır. Araştırmacı tarafından
geliştirilen “okula hazırlık” ve “hayata hazırlık” değerlendirmeleri yapılan 57 soruluk
“okul öncesi eğitimin amacına ilişkin algı ve görüşler anketi” kullanılmıştır.
Araştırmadan elden edilen verilerin analizi sonucunda, velilerin çocuklarını okula
hazırlık boyutunda ve hayata hazırlama sürecinde okul öncesi eğitimden öğretmenlere
göre daha yüksek bir beklenti içerisinde oldukları söylenebilir. Okula ve hayata hazırlık
boyutunda anne ve babalara göre okul öncesi eğitimin amacında anlamlı bir farklılık
bulunmamıştır ancak öğretmenlerin branşına göre bulunmuştur. Okul öncesi
öğretmenlerinin puanlarının, sınıf öğretmenlerinden, sosyal bilgiler öğretmenlerinden,
fen bilgisi öğretmenlerinden, matematik öğretmenlerinden ve Türkçe öğretmenlerinden
istatistiksel olarak anlamlı olduğu ve daha yüksek olduğu görülmüştür. Bu beklenen bir
sonuçtur çünkü okul öncesi öğretmenlerinin branşları gereği, hem okul uygulamaları
hem program olarak okul öncesi eğitime ilişkin farkındalık ve bilinç düzeylerinin diğer
branşlardaki öğretmenlere göre daha yüksek olması gerektiği düşünülmektedir.
Velilerin aylık toplam gelirlerine göre gelir düzeyi yüksek olan velilerin okul öncesi
eğitimden özellikle okula hazırlama boyutunda gelir düzeyi düşük olan velilere göre
beklenti düzeylerinin yüksek olduğu söylenebilir.

Yurt dışında da ebeveynlerin okul öncesi eğitim hakkındaki görüşlerini çok


çeşitli açılardan inceleyen araştırmalar yapılmıştır. Örneğin Einarsdóttir’in (2010),
İzlandalı ebeveynlerin ulusal okul öncesi eğitim politikasına ilişkin görüşlerini
incelediği çalışmasının amacı, İzlandalı ebeveynlerin okul öncesine devam eden
çocuklarının gittiği okullarla ilgili görüşlerini araştırmak ve ulusal okul öncesi politikası
ile karşılaştırarak birbirine uyup uymadığını görmektir. Çalışmanın katılımcıları,
çocukları İzlanda’nın başkenti Reykjavík Bölgesi’ndeki 3 okula devam eden, 43 tane 5-
6 yaş çocuğunun ebeveynidir. Çalışmaya sadece 3 baba katılmıştır. Ebeveynlerle okul
öncesi müfredatı üzerine 4-5 kişiden oluşan odak grup görüşmeleri yapılmıştır. Yarı
20

yapılandırılmış görüşme formu kullanılan çalışmada veriler nitel araştırma tekniklerine


göre analiz edilmiştir. Görüşmelerde anaokulunun rolü, anaokulundaki pedagoji ve
anaokulunun amacı, çocuklarının okulda zamanı nasıl geçirdikleri ile ilgili ebeveyn
görüşleri alınmıştır. Ayrıca, çocukların okuldaki öğrenmeleri, ebeveynlerin okulda
yapılan aktivitelerden önemli buldukları etkinlikler, ebeveynlerin çocuklarının okul
öncesi deneyiminde en çok memnun olduğu ve en az memnun olduğu deneyimler
üzerine de konuşulmuştur. Bulgulara göre, ebeveynlerin okul öncesinden asıl
beklentilerinin çocuklarının sosyal gelişimini desteklemesi olduğu öte yandan; okul
öncesinde gününü nasıl geçirdiğinin ve müfredatın içeriğinin ise daha az önemli olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Ebeveynler sadece çocuklarının bireysel olarak eğlenceli zaman
geçirmesi fırsatını elde etmesinden ziyade, özgüvenlerinin gelişmesini ve diğer
insanlara saygı duymayı öğrenmesini istemektedirler. Ebeveynler okul personelinin
bilgi ve becerisinden daha çok çocuklarına ilgisi ve bakımının iyi olmasını
önemsemektedirler. Bu sonuçlar da ulusal okul öncesi politikası ile uyumludur.

Einarsdóttir (2008) tarafından yapılmış bir başka çalışmada diğer pek çok
çalışmadan farklı olarak anaokulunun amaçları üzerine ebeveynlerle birlikte çocukların
görüşleri de araştırılmıştır. İzlanda’nın başkenti Reykjavik’teki bir anaokulunda okuyan
22 tane 5–6 yaş grubu çocuğun ve onların ebeveynlerinin katıldığı bu çalışma,
çocukların ve ebeveynlerinin okul öncesi programı ile ilgili görüşlerine ışık tutmak için
tasarlanmıştır. Çalışmada grup mülakatları, çocukların fotoğrafları, çocukların çizimleri
ve resimleri, ayrıca çocukların oyun gibi düşündükleri onların görüş ve düşüncelerini
almak amacıyla hazırlanan bir anket kullanılmıştır. Bulgular ebeveynlerin ve çocukların
anaokulunun güvenli bir yer olduğu ve yaşam boyu öğrenme ve anaokulunda eğitimle
ilgili görüşleri arasında uyum olduğunu göstermektedir. Her iki grup da anaokulunda
davranış, iletişim ve oyun kurallarını öğrenmenin önemini vurgulamıştır. Çocuklar en
çok yaşıtları ile arkadaşlık, yapmak istediğini seçme özgürlüğü ve oyun konusunu
önemsemektedir. Ebeveynlerin ise en çok önemsediği konular çocuklarının başkalarıyla
iyi geçinmeyi öğrenmesi, saygı, sevgi ve dürüstlük konularında davranış kazanması,
özgüvenli olması ve olumlu benlik algısı geliştirmesidir. Çocuklar ve ebeveynler oyunu
ve ders dışı etkinlikleri okul yaşamının önemli bir parçası olarak görmektedirler.

Da Silva ve Wise (2006) tarafından, Avustralya’da katılımcılarının 84’ü İngiliz


(Anglo), 67’si Somalili, 66’sı Vietnamlı olan ve diğer 24’ü ise İngiliz (Anglo) olmayan
21

238 ebeveyn ile bir araştırma yapılmıştır. Farklı kültürlerden ebeveynlerin bakış
açısından çocuk bakımının kalitesine ilişkin görüşleri inceledikleri bu çalışmanın
sonuçlarına göre, ebeveynlerin en çok önem verdikleri özellik beslenmedir, bunu
güvenlik ve sağlık izlemektedir. Kültürel geçmişten bağımsız olarak tüm anneler çocuk
bakımını önemli görmektedir.

Sharma ve diğerleri (2004), ebeveynlerin okul öncesi eğitimi hakkındaki bakış


açılarını araştırmış, ebeveynlerin okul öncesi eğitiminin içeriği ile ilgili anlayışları ve
ebeveynlerin çocukların okul öncesi gelişiminde kendi rolleri üzerinde durmuştur.
Çalışmaya Hindistan’ın Jammu şehrinde yaşayan ve anaokulunda 3-6 yaş grubunda en
az bir çocuğu olan 65 ebeveyn katılmıştır. Ebeveynlerin sosyo ekonomik düzeyi ortadır,
tamamı eğitimli ebeveynlerdir; babalar orta düzey işlerde çalışmakta anneler ise ev
hanımıdır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan, açık uçlu ve kapalı uçlu sorulardan
oluşan görüşme formu kullanılmıştır. Ebeveynlerin okul öncesi eğitimi önemsediği,
kurumdan, öğretmenlerden ve programdan yana yüksek beklentilere sahip olduğu ve
seçimlerinde çok hassas davrandığı söylenebilir.

Sharma ve diğerlerinin (2004) araştırma sonuçlarına göre ebeveynlerin çoğu 3,5


yaşın çocukların okul öncesine başlaması için doğru yaş olduğunu ve çocukların o yaşta
algılarının iyi olduğunu düşünmektedir. Yine çoğunluğu çocukların okul öncesi eğitime
başlamadan önce alfabeyi, rakamları, meyveleri, renkleri, vücudun bölümlerini
öğrenebilme, düzgün konuşma, duyarlı ve düzgün davranabilme kapasitesine sahip
olduklarını ifade etmiştir. Anne babalar bir okulun “iyi bir okul” olabilmesi için okulun
bulunduğu yer, okula ulaşım olanakları, okulda en yeni eğitim materyallerinin ve
metotlarının kullanılması özelliklerini önemli görmektedir. Okul seçiminde okulun
itibarının o okulu çocukları için seçmelerindeki önemli faktörlerden biri olduğunu
söylemişlerdir. Ebeveynlerin okuldan ve öğretmenden pek çok beklentisi vardır. Okulun
ve öğretmenin çocuklarının gelişimini ve kişiliğini geliştirmesi gerektiğini
söylemişlerdir. Öğretmenlerin ilgili ve cana yakın olması çocukların sınıfta kendisini
rahat hissetmesi için önemlidir. Öğretmen başına düşen çocuk sayısının en fazla 15
olması gerektiğini çünkü ancak o zaman öğretmeninin her çocukla gerektiği gibi
ilgilenebileceğini ifade etmişlerdir. Ebeveyn-öğretmen iletişimi de önemlidir.
Ebeveynlerin tamamı eğer beklentileri karşılanmazsa çocuklarının okulunu
değiştirebileceklerini söylemiştir. Yine çoğunluğu, eğitici kitapları oyun içerikli
22

kitaplara tercih etmişlerdir. Çocukların öğrenmesini pekiştirmek için görsel ve işitsel


öğretim materyalleri ve oyuncakları kullanmak önemlidir. Anne babaların çoğu oyun
temelli eğitimi tercih ederken babaların tamamı ödül ceza yöntemi kullanılması
gerektiğini ifade etmiştir. Annelerin tamamı ve babaların çoğu çocuklarının ev
ödevlerine yardım ettiklerini belirtmiştir. Yine annelerin çoğu ve babaların tamamı
çocuğu doğru yönlendirme ve disipline etmede okulun yardımcı faktör olduğunu ifade
etmiştir. Araştırmacı, ebeveynlerin okul öncesinde çocukları için uygun olan okulları
seçme, okul öncesi eğitimin amaçları, ebeveyn öğretmen iletişiminin önemi konusunda
farkındalığının artmasının önemli olduğunu; yetkililerin sadece müfredat, okullar ve
öğretmenler üzerine yoğunlaşmak yerine çocukların gelişim dönemleri ve aşamaları,
okul öncesinde oyunun önemi ile ilgili ebeveynlerin gelişimine de önem vermesi
gerektiğini vurgulamaktadır.

Carlson (1993), İsveç, İngiltere ve Amerika’da yürüttüğü çalışmalarda okul


öncesi programlarının sosyal oryantasyona etkisi üzerine ebeveynlerin ve
profesyonellerin görüşlerini incelemiştir. Ülkeler arası karşılaştırma yaptığı
araştırmasının sonuçlarına göre İsveçli katılımcıların çoğunluğu toplumun okul öncesi
eğitimi programlarını desteklediğini ve hükümetin erken çocukluk ihtiyaçlarına katkıda
bulunduğunu ifade etmiştir. Ebeveyn katılımı konusunda Amerika’da ebeveynler
çocukların gelişimi ile ilgili raporların yüksek düzeyde önemli olduğunu, yine Amerika
ve İngiltere katılımcıları ebeveyn seminerlerine ve diğer programlara çocuklarıyla
birlikte katılmanın önemli olduğunu ifade etmiştir. Okulda materyal kullanımı
konusunda farklı görüşler öne çıksa da katılımcılar kitap seçimi, teknolojik cihaz
kullanımı, sportif faaliyetlerde kullanılacak materyallere kadar pek çok fikir öne
sürmekte bu konuya da önem vererek üstünde hassasiyetle durmaktadırlar. Okulda
uygulanacak etkinliklerle ilgili sonuçlarda sosyalleşme, araştırma becerilerinin gelişimi,
alan gezileri yaparak yeteneklerinin gelişimi konularından, yaratıcılıklarını geliştirecek
hikâye ve dramalara, ezberleme yöntemiyle sayı saymaya ve alfabe öğrenmeye kadar
pek çok farklı görüş öne çıkmaktadır. Çocuklarının eğitimci ile etkileşiminde, yönerge
vererek yardımcı olma, çatışma çözme, çocuklara nasıl davranacakları konusunda
rehberlik etme, ortamı hazırlama ve düzenleme katılımcıların önemsediği konulardır
ancak aralarında farklılık olan görüşlerdir. Katılımcıların görüşleri değerlendirildiğinde
İngiliz ve Amerikalı katılımcıların görüşlerinin daha rekabetçi ve bireyselken, İsveçli
katılımcıların görüşlerinin daha işbirliğine dayalı olduğu görülmüştür.
23

Özetle, okul öncesi eğitimin önemi ve çocuğa kazandırdıkları konusunda


ebeveynlerin ortak görüşte olduğu görülmüştür. Sosyo ekonomik düzey, eğitim durumu
gibi önemli değişkenler bu görüşleri etkilemektedir ancak yine de ebeveynler okul
öncesi eğitimin önemli olduğu görüşünü paylaşmaktadır. Ebeveynlere göre çocukları
ilkokula hazırlamak, sosyalleşmesini sağlamak okul öncesi eğitim kurumların en önemli
görevleridir. Eğitim kurumu, uygulanan program ve öğretmenler çok önemsenmektedir.
Öğretmenleri ve programları tanımak isteyen ebeveynler, kurumlar hakkında
araştırmalar yapmaktadır. Çünkü uygulanan programın evde pekiştirilmesi, sorunların
çözümünde öğretmenlerle işbirliği içinde olunması beklentisi taşımaktadırlar. Yurt
dışında da pek çok çalışma ile ebeveynlerin görüşleri incelenmiştir. Bu çalışmalarda da
ebeveynlerin, çocuklarının sosyalleşmesi ve iyi bakım görmesi beklentisine sahip
olduğu görülmektedir. Ebeveynler, kendi gelişimlerine katkı sağlayacak anne baba
eğitim faaliyetlerini de bu kurumlardan beklemektedir. Okul öncesi eğitim, çocukları
hem okula hem de hayata hazırlamaktadır.

2.2.3. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Kurumu Seçimi Konusunda


Yapılan Çalışmalar

Metin ve diğerleri (1993), ailelerin anaokulu seçerken göz önünde


bulundurdukları özellikler ve anaokulundan beklentilerinin neler olduğunu incelemiştir.
Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, anaokulu seçiminde “eğitimin kalitesinin ve
eğitimcilerin özelliklerinin” önemli olduğu görülmüştür. Beklentiler açısından ele
alındığında ise “sosyal davranışları öğrenir” beklentisinin ilk sırayı aldığı ortaya
çıkmıştır. Anne babalar, çocuklarının devam ettiği anaokulundaki eğitimcilerle en çok
“çocuğun okuldaki uyumu” hakkında iletişimde bulunup görüşmektedir. Çocukları ile
ilgili problem durumlarında anne babaların anaokulundan beklentileri, “eğitimci ile
karşılıklı görüşerek problem çözme”yi tercih etme yönündedir. Çocuklarını, evde bütün
eğitim ve bakım olanakları sağlansa dahi anaokuluna göndermek isteyip istemediklerine
ilişkin soruya da çok yüksek oranlarla “evet” cevabı vermişlerdir.

Koç (1996), anne-babaların okul öncesi eğitim kurumu seçimlerini etkileyen


etkenlerin neler olduğunu incelemiştir. Araştırmada, anne-babaların kurum seçiminde
24

fiziki koşullar, program, personel, sağlık ve beslenme, aile ile ilişkiler ve yönetim
alanlarını dikkate alma durumları, anne-babaların kurum seçiminde en çok dikkat
ettikleri alan ve anne-babaların kişisel nitelikleri ile okul öncesi eğitim kurumu seçimi
arasında anlamlı ilişki olup olmadığı alt problemleri yer almıştır. Araştırmaya 384 veli
katılmıştır. Bulgulara göre, anne-babaların büyük bir çoğunluğu kurumun iyi bir eğitim
vermesi seçeneğini birinci derecede önemli bulmuştur. Grubun üçte biri ücreti önemli
bulmakla birlikte bunların da çoğunluğu ücreti üçüncü derecede önemli görmüşlerdir.
Anne-babaların büyük bir çoğunluğu kurumu tavsiye üzerine bulmuştur. Okul öncesi
kurum seçiminde anne-babalar en çok yönetim ve personel alanlarına, en az ise fiziksel
koşullara dikkat etmişlerdir. Anne babaların büyük bir çoğunluğu, "okul öncesi eğitim
kurumunun verdiği bakım ve eğitim olanaklarını evde sağlayabilseydiniz yine de
kurumu tercih eder miydiniz" sorusuna "evet" cevabını vermiştir. Bütün anaokullarının
açılışta sahip olması gerekli niteliklerin neler olduğunun tekrar gözden geçirilmesi
gerektiğini ileri süren Koç, okul öncesi eğitim kurumlarının broşür ve afişlerle
kendilerini ailelere tanıtmaları, ailelerin ziyaretine her zaman açık olmaları ve anne-
babalara okul öncesi eğitim kurumu seçiminde yardımcı olacak uzmanlar ve yayınlar
bulundurulması yönünde önerilerde bulunmuştur.

Okul seçiminde göz önünde bulundurulan özellikler ve okuldan beklentiler


konusunda yapılan bir diğer çalışma da Üstünova’ya (1998) aittir. Üstünova’nın
araştırmasının genel amacı, resmi ilköğretim bünyesindeki anaokullarına devam eden
çocukların annelerinin, eğitim seviyelerine göre beklentilerini ortaya çıkartmaktır.
Ayrıca okul seçiminde göz önünde bulundurdukları özellikler de incelenmiştir. Bunun
için İstanbul ili ve Kadıköy ilçesinde anasınıfı bulunan okullar içinden tesadüfî
örneklem yoluyla seçilen 14 okulda, 339 tane anneye anket uygulanmıştır. Annelerin
eğitim düzeyine bakılmaksızın anaokulu seçiminde göz önünde bulundurdukları
özelliklere bakıldığında, annelerin çocuklarını göndereceği anaokulunu seçerken,
çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek planlı eğitim ortamına sahip, uzman
eğitimcisi olan okulları tercih ettikleri görülmüştür. Anneler eğitim kalitesi kadar,
çocuklarına anaokulunda sağlanan ortamın sağlıklı ve güvenli olmasına da önem
vermektedir. Elde edilen bulgulardan da anlaşıldığı gibi ailelerin okul öncesi eğitim
kurumlarını tercih etmelerinin en önemli sebebi, artık annelerin okul öncesi dönemin
çocuğun yaşantısındaki en önemli devrelerden biri olduğu bilincine varmasıdır.
25

Köksal (2002), anaokulu ve anasınıfına devam eden 3-6 yaş çocuklarının anne-
babalarının okul öncesi eğitim kurumu seçimlerini etkileyen etmenlerin neler olduğunu
incelemiştir. Araştırmaya Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinde bulunan Millî Eğitim
Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı toplam 66
anaokulu ve anasınıfı ile bu anaokulu ve anasınıflarına devam eden 402 çocuğun anne
babası katılmıştır. Uygulanan anket, anne-babaların demografik niteliklerinin okul
öncesi eğitim kurumu seçimleri ile seçilen kurumun resmi ya da özel olmasında ve
seçimlerinde fiziksel ortam, program ve öğretmen niteliklerinin etken olduğu varsayımı
ile hazırlanmıştır. Araştırmanın sonucunda üst sosyo-ekonomik grup olan Çankaya
ilçesindeki anne babaların alt sosyo ekonomik grupta yer alan Yenimahalle ilçesindeki
anne babalara göre okul öncesi eğitim kurumu seçerken fiziksel koşullar, eğitsel
ortamlar, açık hava oyunları, personel ve program etkenlerine daha çok dikkat ettikleri
saptanmıştır. Aynı şekilde çalışan annelerin de çalışmayan annelere göre bu etkenlere
daha çok dikkat ettikleri görülmüştür.

Köksal Akyol ve diğerleri (2006) tarafından yapılan araştırmada, anne-babaların


okul öncesi eğitim kurumu seçimleri üzerinde anne-babaya ilişkin çeşitli değişkenlerin
etkisi incelenmiştir. Ankara il merkezinde yapılan araştırmaya 3-6 yaşlarındaki
çocukları okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 99 anne ve 51 baba olmak üzere
toplam 150 kişi katılmıştır. Anne baba olma değişkenine göre bakıldığında araştırma
sonucunda, babaların annelere oranla kurumu seçiminde fiziksel koşullara ve okulun
açık hava oyun alanlarına daha çok dikkat ettiği görülmüştür. Kurum seçimi
değişkenine göre eğitsel ortamlar, personel ve program alt boyutlarına bakıldığında
farklılığın olmaması ile ilgili olarak da anne-babaların bu konularda ortak tutum içinde
olduğu ve benzer özeni gösterdiği söylenebilir. Anne öğrenim düzeyine göre farklılık
vardır ve üniversite mezunu olan anneler, lise ve ilköğretim mezunu olan annelere göre
kurumunun fiziksel koşullarına, eğitsel ortamlarına ve personeline daha çok önem
vermektedirler. Annelerin aksine baba öğrenim düzeyinin kurum seçiminde etkili
olmadığı görülmüştür.

Kısaca özetlenecek olursa okul öncesi eğitimin çocuklarını okula ve hayata


hazırladığının bilincinde olan ebeveynler, doğal olarak kurum seçimini önemsemekte,
kurumdan çocuklarına iyi eğitim vermesini beklemektedir. Bununla beraber araştırma
yapıp ziyaret etmek yerine, ebeveynlerin genelde tavsiye üzerine kurum seçimi yaptığı
26

görülmektedir. Ebeveyn cinsiyeti, eğitim durumu ve sosyo ekonomik düzey gibi


değişkenlerin yarattığı farklılıklar vardır ancak yönetim, personel ve program en çok
dikkat ettikleri konulardır. Kurumun fiziksel koşulları da bunu takip etmektedir. En
önemli bulgu çocuklarına evde bakma ve eğitme olanağına sahip olsalar da yine de okul
öncesi eğitim kurumuna göndereceklerini belirtmeleridir. Bu sonuç ebeveynlerin, okul
öncesi eğitimin önemine ve çocuğa kazandırdıklarına olan inançlarını ortaya
koymaktadır.

2.2.4. Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitimden Beklentileri ve Okul Öncesi


Eğitim Kurumlarının Ebeveynlerden Beklentileri Konusunda Yapılan Çalışmalar

Bundan önceki başlıklar altında ele alınan araştırmalar ebeveyn beklentilerine


yönelik ipuçları vermekle birlikte, beklentiler doğrudan araştırmanın konusu
olmamıştır. Ancak doğrudan ebeveynlerin beklentilerine odaklanan araştırmalar da
vardır ve bu başlık altında bu araştırmalara yer verilmiştir.

Gülender (1993), velilerin okul öncesi eğitim kurumlarından ve kurumların da


velilerden beklentilerini incelemiştir. Günümüzde velilerin okul öncesi eğitim
kurumlarında aradıkları niteliklerin ve beklentilerin değiştiğini; ailenin sosyo ekonomik
durumunun, kurumun konumunun (resmi veya özel olması), eğitim sisteminin ve
ücretinin veli beklentilerinin oluşumunda rol oynadığını belirtmiştir. Araştırma
bulgularına göre veliler kurumun çocuğa neredeyse kendileri kadar ilgi ve sevgi
vermesini bekliyor. Neler olup bittiğinden haberdar olmak amacı ile yapılan etkinlikler
hakkında bilgilendirilmek istiyor. Gelişim dönemi özellikleri hakkında bilgilendirilmeyi
ve bu döneme özgü sorunlarına çözüm bulunmasını, özellikle de çocuklarıyla kendileri
arasında yaşanan sorunların çözümü başta olmak üzere kendilerine yol gösterilmesini
istiyor. Evde yetişkinlerle büyümüş çocuklarının kuruma başladığında paylaşmayı ve
arkadaş ilişkilerinde sosyalleşmeyi, toplumsal kuralları öğrenmesini bekliyor.

Gülender (1993), okul öncesi eğitim kurumlarının anne-babalardan


beklentilerinde ise kurumun kuruluş amacının, uygulanan eğitim sisteminin, kurumun
okul öncesi eğitime bakış açısının öne çıktığını belirterek kurumun veliden
beklentilerini sıralamıştır. Kuruma gelen aile, öncelikle o kurumu bir bakım yeri değil
27

eğitim yeri olarak görmelidir. Veli, ancak etkinliğe katılırsa uygulamayı ve amacı daha
iyi anlayabileceğinden, etkinliklere ilgi ve katılım göstererek, destek vermelidir. Okulda
ve evde farklı eğitim yöntemleri kullanmanın eğitimin kalıcılığına zarar vermemesi için
sorunları çözerken de eğitim yöntemleri denerken de kurumla birlikte hareket
edilmelidir. Veli, kendisini kurumun bir parçası olarak görüp, iletişime açık olmalı ve
verilecek eğitimde paylaşıma hazır olmalıdır.

Yeşilyurt (2011) tarafından yapılan araştırmanın amacı, ebeveynlerin okul


öncesi eğitim kurumlarından beklentilerinin hangi değişkenlere göre farklılık
gösterdiğini ve okul öncesi eğitim kurumlarının bu beklentileri karşılayıp
karşılamadığını saptamak ve aynı zamanda ebeveynlerin beklentilerinin yaşadıkları
coğrafi bölgeye göre değişkenlik gösterip göstermediğini incelemektir. Araştırmaya
çocukları 2010-2011 eğitim-öğretim yılı içinde anasınıfına devam eden, bulundukları
coğrafi bölge içerisinde en fazla okul öncesi eğitim kurumuna sahip olma kriteri göz
önüne alınarak belirlenen çeşitli illerde; tesadüfî yöntemle seçilmiş 63 okuldan, 1050
kadın ve 415 erkek olmak üzere toplam 1465 veli katılmıştır. Verileri SPSS paket
programı kullanılarak işlenen araştırma sonucunda; ebeveynlerin okul öncesi eğitimden
beklentileri ve bu beklentilerin karşılanma düzeyleri üzerinde, gelir durumları, eğitim
durumları ve yaşadıkları coğrafi bölge değişkenlerinin istatistiksel olarak anlamlı bir
fark yarattığı saptanmıştır. Cinsiyet ve yaş değişkenlerinin ise ebeveynlerin beklentileri
ve bu beklentilerin karşılanma düzeyleri üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark
yaratmadığı belirlenmiştir.

Üstünova’nın (1998) araştırmasının genel amacı, resmi ilköğretim bünyesindeki


anaokullarına devam eden çocukların annelerinin, eğitim seviyelerine göre
beklentilerini ortaya çıkartmaktır. 339 anneye uyguladığı anket sonucunda annelerin
anaokulundan beklentilerine bakıldığında, çocuklarını sosyal ve bilişsel yönden ilkokula
hazırlayacağı görüşünün hâkim olduğu görülmüştür. Annelerin genel olarak
beklentilerinde; kişiliğini geliştirebilmesi, sosyal davranışları öğrenebilmesi, çocuğun
yaşadığı çevre içinde olumlu ilişkiler kurabilmesi gibi konular ilk sırayı almaktadır.
"Çocuğun evde tüm eğitim ve bakım işleri sağlansa bile yine anaokuluna gönderir
misiniz?" sorusuna anneler %96 oranında evet cevabını vermişlerdir. Bu bulgular da
ebeveynlerin, okul öncesi dönemin çocuğun yaşantısındaki yerinin ve öneminin
bilincinde olduğunu göstermektedir.
28

Sevinç (2006), resmi ilköğretim bünyesindeki anasınıflarındaki eğitimin


annelerin beklentilerine cevap verip vermediğini ve annelerin eğitim seviyelerine göre
okul seçiminde aradıkları niteliklerin ve anaokulundan beklentilerinin neler olduğunu
incelemiştir. Araştırmaya İstanbul’daki resmi ilköğretim okullarından 14 anasınıfına
devam çocukların annelerinden oluşan toplam 339 kişi katılmıştır. Araştırma sonuçları
annelerin beklentilerinde kişiliğin gelişmesi, sosyal davranışların öğrenilmesi, yaşanan
çevre içinde olumlu ilişkiler kurabilme konularının öne çıktığını göstermektedir.
Anneler, okul öncesi dönem eğitimini hayata hazırlayıcı, toplumla olumlu ilişkilerin
temellerinin atıldığı bir devre olarak görüyorlar ki bu da okul öncesi dönemin önemini
kavradıklarını göstermesi açısından önemlidir. Annelerin eğitim seviyelerine göre
beklentileri değerlendirildiğinde ise anaokulunun önemini büyük bir çoğunlukla kabul
ettikleri ve eğitim seviyeleri ne olursa olsun çocuklarının okul öncesi eğitimi almasını
önemsedikleri görülmektedir. Yine eğitim seviyesine bakılmaksızın anneler, eğitim
kalitesi, güvenli ortamlar konusunda dikkatlidirler ve anaokulu ortamını çok yönlü
düşünüp değerlendirerek seçim yapmaktadırlar.

Tulan (2005), ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentilerini ve okul öncesi


eğitim kurumlarındaki uygulamaların bu beklentileri ne düzeyde karşıladığını
incelemiştir. Araştırmaya Ankara ve Kırşehir illerinde Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı
resmî ve özel toplam 12 anasınıfı ile çocuğu bu anasınıflarına devam eden 315 ebeveyn
katılmıştır. Uygulanan anket ile anne-babaların yaşadıkları illerin ve okul öncesi eğitim
kurumunun resmî ya da özel olmasının beklentilerinde ve bu beklentilerinin
gerçekleşmesinde etken olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına
bakıldığında öğretmen özelliklerine ilişkin beklentilerinin karşılandığı görülmüştür.
Okul türüne ilişkin beklentileri de karşılanmıştır. Çocuklarının gelişim özelliklerine
ilişkin beklentilerinin yüksek bir oranda bilişsel, dil ve sosyal gelişimlerine yönelik
olduğu ve bu beklentilerinin de büyük ölçüde karşılandığı görülmüştür. Yapılan
karşılaştırmalarda da Ankara ve Kırşehir illerinde yaşayan anne-babaların okul öncesi
eğitim kurumundan beklentileri ve bu beklentilerinin karşılanma düzeyleri arasında fark
olmadığı saptanmıştır.

Çetinsoylu (1998), farklı sosyo-ekonomik düzeye mensup ailelerin okul öncesi


eğitimden beklentilerini ve ebeveynlerin bakış açılarını incelemiştir. Araştırmaya
29

İstanbul ilinin farklı sosyo-ekonomik düzeyde olan bölgelerinden olan Zeytinburnu ve


Avcılar bölgesinde anasınıfına giden 51 ve Bahçelievler, Bakırköy ve Ataköy
bölgesinde anasınıfına giden 49 olmak üzere toplam 100 çocuğun ebeveynleri
katılmıştır. Hazırlanan anket çalışmalarından ilkinde sosyo-ekonomik düzey ve
demografik özellikler; ikinci ankette ise okul öncesi eğitim konusunda bilgilerini ve
beklentilerini değerlendiren sorulara yer verilmiştir. Araştırma bulgularına göre
ebeveynlerin okul öncesi eğitim konusunda bilinçli davrandıkları görülmüştür.

Özen’e (2008) ait aşağıdaki çalışma, çalışmayan düşük eğitimli annelerin bilgi
yetersizliğine işaret etse de genel olarak okul öncesi eğitimin önemsendiğini
destekleyen sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Özellikle de her geçen gün bu konunun artan
bir ilgi ile önemsendiği görülmektedir.

Özen (2008), anne ve babaların okul öncesi eğitime yönelik beklenti düzeylerini
ve bu beklentilerin annenin çalışma durumu değişkenine göre farklılık gösterip
göstermediğini ortaya koymayı ve elde edilen veriler doğrultusunda öneriler
geliştirmeyi amaçlamıştır. Kars il merkezinde, çocukları anasınıflarına ve bağımsız
anaokullarına devam eden 108 anne ve 92 baba araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.
Araştırmada kullanılan anket formu okul öncesi eğitim programından, okul öncesi
eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler ve anne-babalar ile yapılan
görüşmelerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre anneler ve
babalar arasında fark bulunmazken, annenin çalışma durumu değişkenine göre okul
öncesi eğitimden beklentileri arasında farklılık olduğu görülmüştür. Çalışan anneler
göre okul öncesi eğitimin çocuklara öfke, kıskançlık gibi duygularını ifade etme
becerisini kazandırması gerektiğini düşünürken çalışmayan anneler bu görüşe
katılmamıştır. Çalışan anneler öğretmen özelliklerini çalışmayan annelere göre daha çok
dikkate almaktadır ve daha yüksek beklenti içindedir. Çalışmayan anneler öğretmenlerle
yapılacak görüşmelerin çocuğun okuldaki başarısı ile sınırlı kalması gerektiğini
düşünürken çalışan anneler bu görüşe katılmamaktadır. Çalışan anneler okul öncesi
eğitim kurumlarında okuma-yazma öğretiminin gerçekleştirilmesi gerektiğini
düşünürken, çalışmayan anneler bu görüşe katılmamaktadır. Çalışan anneler etkinlikler
düzenlenirken bireysel farklılıkların temel alınması gerektiğini belirtirken, çalışmayan
anneler benzerliklere önem verilmesi gerektiği görüşündedir. Çalışmayan anneler sosyal
etkinliklerden daha çok Türkçe ve Matematik etkinliklerine yer verilmesi gerektiğini
30

düşünürken çalışan anneler bu görüşe katılmadıklarını belirtmişlerdir. Araştırma


kapsamındaki örneklem gurubunun büyük bölümünü ev hanımları oluşturmaktadır.
Ailelerin evde çocuğunun bakımını sağlayabileceği halde çocuklarını okul öncesi eğitim
kurumlarına göndermeleri okul öncesi dönemin önemini kavramaları açısından önemli
bir adım olarak değerlendirilebilir. Elde edilen bulgular özellikle çalışmayan annelerin
eğitim durumlarının düşük olması nedeniyle okul öncesi eğitim kurumlarının işlevleri
konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve bu konuda bilgilendirilmeleri
gerektiğini de göstermiştir.

Çetinsoylu (1998), Üstünova (1998), Tulan (2005), Sevinç (2006) ve Özen’e


(2008) ait çalışmalar gösteriyor ki anne ve babaların okul öncesi eğitim kurumuna
verdikleri önem ve kurumdan beklentileri, sosyo ekonomik düzeyden
etkilenebilmektedir. Ancak eğitim düzeyleri ve yaşadıkları çevre okul öncesi eğitime
verdikleri önemi etkilememektedir ve ebeveynler çocuklarının okul öncesi eğitim
almasını istemektedir.

Aslanargun ve Tapan (2011) tarafından ailelerin okul öncesi eğitimden


beklentileri, beklentilerinin karşılanma düzeyi ve çocuklarında gözledikleri değişimlerin
belirlenmesi amacıyla yapılan çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni
ile yürütülmüştür. Düzce ilinde, çocuğu okul öncesi eğitime devam etmiş 8 anne,
amaçlı, homojen örnekleme yöntemiyle sosyo-ekonomik ve eğitim seviyesi düşük
ailelerden seçilmiştir. Erken çocukluk eğitimi konusunda uzmanların vurguladığı
faydaları anneler kendi çocuklarında gözlemlediklerini belirtmiştir. Bütün annelerin
okul öncesi eğitimden beklentileri çocuğun daha iyi bir eğitim alması, birinci sınıfta
daha başarılı olması, okula adapte olması, bilginin varlığının farkına varması, okulla
ilgili sorumluluk alması şeklinde ortaya çıkmıştır. Annelere göre, okul öncesi eğitim
konusunda yapılan bilgilendirme çalışmalarının çocuklar ve aileleri üzerinde olumlu
etkileri ve çocukların el becerisi, algısı, konuşması ve dinleme yeteneği, psiko-motor,
sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişimi konularında destekleyici etkisi vardır.
Çocukların kendini ifade etme yeteneğinin geliştiği, sosyalleştiği, sosyal ve duyuşsal
açıdan kendini geliştiren çocukların akranları ile daha etkin iletişim kurabildiği, ailesi ve
öğretmenleriyle kolay etkileşime geçebildiği, dolayısıyla akademik ve sosyal olarak
daha fazla doyum sağladığı bu araştırmayla desteklenen diğer sonuçlardır.
31

Seyfullahoğulları (2012) tarafından yapılan çalışmada, anne babaların


anaokullarından beklentileri araştırılmıştır. Çalışmaya 4-6 yaş grubundaki çocuğu
İstanbul ilindeki çeşitli özel ilköğretim okullarına devam eden, tesadüfî belirlenen ve
gönüllü olmayı kabul eden 67 anne-baba katılmıştır. Araştırma verileri ailelerin
demografik özelliklerini ve özel eğitim kurumlarından beklentilerini ölçen, iki bölüm ve
toplam 25 sorudan oluşan, araştırmacı tarafından hazırlanmış anket formu kullanılarak
toplanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre anne ve babaların okuldan beklentilerine
yönelik değerlendirmede yaklaşık yarısının en çok bilgilendirme konusu üzerinde
durduğu daha sonra danışmanlık-rehberlik ve aile eğitimine yönelik istekleri olduğu
görülmüştür. Akademik beceriler alanında en çok davranış geliştirme alanında
beklentileri olduğu, daha sonra ise sosyal beceriler ve okuma yazmanın geldiği
görülmektedir. En az beklenti ise matematik alanındadır. Anaokullarını eğitim personeli
açsından yeterli bulma oranı yüksek çıkmıştır. Katılımcıların büyük çoğunluğu eğitim
verilen okulları bina ve bina içi fiziksel şartlar açısından yeterli gördüklerini
belirtmişlerdir. Yine ailelerin çoğu, iletişim güçlüğü yaşamadıklarını ve aile eğitimi
konusunda beklentilerinin karşılandığını ifade etmişlerdir.

Anne ve babaların okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin


incelendiği kapsamlı bir çalışma da Tokuç (2007) tarafından yapılmıştır. Araştırmanın
örneklem grubunu, 25 bağımsız anaokulu arasından rastgele örnekleme yöntemiyle
seçilen 5 bağımsız anaokuluna çocuğu devam eden 660 ebeveyn ile 5 üniversite
anaokulundan rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen 3 üniversite anaokuluna çocuğu
devam eden 319 ebeveyn oluşturmuştur. Anne babaların okul öncesi eğitim hakkındaki
görüş ve beklentilerine ait veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Anne Babaların
Okul Öncesi Eğitim Hakkındaki Görüş ve Beklentileri Anketi” ile toplanmıştır.
Verilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans dağılımlarının yanı sıra, khi kare
analizi yapılmıştır.

Tokuç’un (2007) araştırmasından görüş ve beklentiler konusunda pek çok sonuç


elde edilmiştir. Ailelerin hemen hemen tamamı çalışmıyor olsalar bile çocuklarını
anaokuluna göndermek istediklerini belirtmiştir. Bütün değişkenlerden bağımsız olarak
anne ve babaların tamamı çocuklarını anaokuluna öncelikli gönderme nedenlerinin okul
öncesi eğitimin önemine inanmak olduğunu belirtmiştir. Anne babaların çok büyük bir
çoğunluğu her çocuğun ilkokula gitmeden önce en az bir yıl anaokuluna gitmesi, Devlet
32

okullarında okul öncesi eğitimin ücretsiz olması, okul öncesi eğitimin zorunlu olması
gerektiğini, okul aidatlarının düşük olmasının okul öncesi okullaşma oranını
arttıracağını, çocuklarının devam ettikleri anaokulunu sevdiklerini ve okul öncesi
eğitimin çocuklarına katkısı olduğunu belirtmiştir. Anaokulunun sosyal gelişim alanında
daha fazla katkı sağladığını belirtmişlerdir. Anne babaların öğretmenlerle ilgili
beklentilerinde olumlu fikirleri olduğu görülmektedir. Çoğunluğu, bayan olması
gerektiğini düşünmektedir. Eğitim programı ile ilgili görüşlerine bakıldığında dağınık
görüş bildirdikleri görülmekte bunun da anne babaların eğitim programının içeriği ve
özellikleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Konferanslar düzenlenmesini isteyen ebeveynlerin en çok çocuk gelişimi ve eğitimi
konusunda bilgilenme gereksiniminde oldukları görülmektedir. Anne babaların
çocukları ile ilgili beklentilerine bakıldığında okul öncesi dönem çocuğunun özellikleri
ile ilgili yeterli bilgi ve beklenti içindedirler. Anaokulunun fiziksel koşulları ile ilgili
beklentilerine bakıldığında okul öncesi kurumların sahip olması gereken fiziksel
koşulların neler olması gerektiği konusunda yeterli bilgi ve beklenti içindedirler. Okul
seçiminde sırasıyla okulun eğitim anlayışı ve diğer kişilerden alınan referanslar etkilidir.
Anne baba yaşı fark yaratmasa da öğrenim düzeyi yükseldikçe çocuklarını anaokuluna
başlatmaya ilişkin düşüncelerinin daha küçük yaşlara indiği görülmüştür. Çalışan
annelerin ve çocuğu üniversite anaokullarına devam eden ebeveynlerin de anaokuluna
başlama yaşına ilişkin düşüncelerinin diğerlerine göre daha erken yaşlara inmiş olduğu
görülmüştür.

Okul öncesi eğitimden beklentiler, yurt dışında da uzmanlar tarafından üzerinde


çalışılmış bir konudur. Bu araştırmalara da değinilerek ülkemizdeki çalışmalarla
karşılaştırma yapılabilir. Örneğin Weinberg (2009) ırk, köken ve sosyo ekonomik
düzey değişkenlerinin, anaokuluna başlamasından 5. sınıf düzeyine kadar ebeveynlerin
çocukları ile ilgili beklentilerindeki değişikliklere etkisini Amerika’da 21.000 çocuğun
katıldığı uzun yıllar süren boylamsal bir araştırma ile incelemiştir. Ebeveynlerin
çocukları için beklentileri ile sosyo ekonomik durumları arasında ilişki olduğu sonucuna
ulaşmıştır. Şöyle ki; sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ebeveynlerin çocukları için
daha az beklenti içerisinde olduğu, sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ebeveynlerin
ise çocuklarının en yüksek seviyede eğitim alması beklentisi içinde olduğu söylenebilir.
Ayrıca azınlık gruplarından olan velilerin ise beyazlara göre beklentileri daha fazladır.
Çocuklar anasınıfına başladıklarında sosyo ekonomik düzeyi düşük olan ebeveynlerin
33

büyük bir çoğunluğunun çocuklarının akademik başarılarının yüksek olması ve yüksek


lisans düzeyinde başarılı olması beklentileri, sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan
ebeveynlere göre daha fazladır. Ebeveynlerin beklentileri ile okuldan alınan
geribildirimlere bakıldığında sosyo ekonomik düzeyi yüksek olan ebeveynlerin
beklentilerinin zaman içinde sabit kaldığı ve anaokulunun beklentileri ile örtüştüğü
görülmekte iken Latin ve Zenci ebeveynlerin ilk baştaki yüksek beklentilerinin çocuğun
ilkokula devam ettiği yıllarda gittikçe azaldığı söylenebilir.

Foot ve diğerlerinin (2000), ebeveynlerin okul öncesi eğitimdeki tercihlerini,


inançlarını, bilgi ve beklentilerini ortaya çıkarmak için yaptıkları araştırmanın ilk
aşamasında İskoçya’daki 911 ebeveyne ölçek uygulanmış, ikinci aşamada ise Glasgow
Bölgesi’ndeki 91 ebeveyn ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Ölçek, “çocuğunuz
ve aileniz”, “deneyiminiz”, “çocuğunuzun devam ettiği okul öncesi kurumu seçiminiz”,
“inançlarınız ve beklentileriniz” olmak üzere araştırmacılar tarafından hazırlanan dört
boyutlu ve 34 sorulu bir ölçektir. Sonuçlar ebeveynlerin %98’inin çocuklarının okul
öncesi eğitime devam etmesini istediğini göstermektedir. Tercihlerle ilgili sonuçlara
bakıldığında ebeveynler çocuklarının bakım ve güvenliğinin her şeyden önemli
olduğunu vurgulamıştır. Bunu eğitim ve ortamın fiziki koşullarının kalitesi takip
etmektedir. Ebeveyn görüşlerine göre en az önemli olan ise ebeveynlerin ihtiyaçlarının
karşılanması ve ebeveynlerin ihtiyaçlarına uygunluk olmuştur. Araştırmaya göre
ebeveynlerin bilgi ve beklentileri çocuğun (oyun grubu, kamu okulu ya da özel kreş
olmak üzere) hangi kuruma gittiğinden etkilenmektedir, ancak hangisine giderse gitsin
kurum tercihinde çocuğu ilkokula hazırlamasının en önemli amaç olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Bunu kurumda sosyal etkileşimin olması, çocuklarının ortamda rahat
hareket ederek iletişimini geliştirmesi, bağımsızlık ve disiplinin olması takip etmiştir.
Kurum seçiminde, ebeveynlerin çocuklarını verecekleri kurumları önceden ziyaret
etmedikleri ve okul tercihi kararlarında sosyal iletişimde bulundukları kişilerin özellikle
aile ve arkadaşların etkili olduğu görülmüştür. Araştırmada ebeveynlerin tercih, bilgi,
inanç ve beklentilerinin çocukları için uygun okulu seçmede ve beklentileri
karşılandığında memnuniyet duymada etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Vidali (1998) tarafından yapılan çalışmada, ebeveynlerin okul öncesi eğitimden


beklentileri araştırılmıştır. Araştırmaya katılan 582 ebeveyne, Yunanistan’daki okul
öncesi eğitim veren kurumların sosyal ve eğitimsel rolüne ilişkin ebeveyn beklentilerini
34

ölçen sorular sorulmuştur. Ebeveyn beklentileri; ebeveynlerin okul öncesi merkezi


seçimleri, okul öncesi eğitim hizmetleri ile ilgili önemli noktalar ve ebeveynlerin eğitim
hizmetlerinden memnuniyeti açılarından değerlendirilmiştir. Sonuçlar ebeveynlerin,
seçilen okul öncesi eğitim merkezinden yani kurumdan en fazla çocuğunun bakımı ve
eğitimi konusunda (%98) beklenti içinde olduğunu göstermektedir. Daha sonra
çocuğunun akademik eğitim alması ve ilkokula hazırlanması (%97); kurumun çalışan
annelere destek olması (%86,5) beklentileri gelmektedir. Ebeveynlerin eğitim süreci ve
çocuğun okula hazırlığından memnuniyeti de değerlendirilmiştir. Ebeveynlerin
kurumun çocuklarını ilkokula hazırlamasından duydukları memnuniyetin değişkenlik
gösterdiği ancak bunun gittikleri merkezle ilgili olmadığı görülmüştür. Çalışmanın
önemli bir başka sonucu da öğretmenlerden beklentiler konusundadır. Çocuklarından
beklentileri ve zorlandıkları noktalarda evde de iletişimi devam ettirerek önerileri ile
yardımcı olmalarını beklemektedirler. Ebeveynlerin öğretmenlerden gelecek
profesyonel yardım ve işbirliğine ihtiyaç duydukları ve yüksek beklentilere sahip
oldukları görülmektedir.

Gülender (1993), Metin ve diğerleri (1993), Argon ve Akkaya (2008) ve Vidali


(1998) tarafından yapılan çalışmalarda, ebeveynlerin öğretmenlerden, işbirliği içinde
olma ve özellikle çocukları ile yaşadıkları sorunların çözümünde yardım alma beklentisi
içinde olduğu görülmektedir.

Au (2004), Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı Hong Kong özel yönetim bölgesinde
yaptığı çalışmasında ebeveynlerin okul öncesi eğitimden beklentilerini, ebeveynlerin
okul öncesi eğitimin amaçlarından anladıkları ve okul öncesi müfredattan beklentilerini
görüşmelerle araştırmıştır. Çalışmaya aynı yerleşim bölgesinde bulunan bir kreş ve bir
anaokuluna devam eden 5 yaş çocuğu olan 18 ebeveyn katılmıştır. 6 çocuk kreşe, 6
çocuk aynı anaokulunun sabah grubuna, diğer 6 çocuk da öğlen grubuna gitmektedir.
Eğitim düzeyi açısından ebeveyn beklentilerinin değişip değişmediğini araştırabilmek
için 6 kişilik her bir gruptaki ebeveynlerin 3’ü yüksek, diğer 3’ü de düşük eğitim
düzeyindedir. Nitel araştırma yöntemi kullanılan araştırmada ebeveynlere, okul öncesi
eğitimin amaçları ve okul öncesi müfredatından beklentileri ile ilgili açık uçlu sorular
sorulmuştur. Araştırmanın okul öncesi eğitimin amaçları konusundaki sonuçlarına
bakıldığında ebeveynlerin tamamının anaokulu eğitiminin akademik gelişim ve sosyal
gelişim olmak üzere iki amacı olduğunu belirttiği görülmüştür. Okul öncesi eğitimin en
35

temel amaçlarından birinin de ilkokula hazırlık olduğunu söylemişlerdir. Yine


ebeveynlerin çoğu (18 kişiden 12’si) okul öncesinin çocukların disiplini öğrendikleri ve
ahlaki gelişimi teşvik eden yer olduğunu belirtmiştir. Ebeveynlerin beklentileri
çocuklarının davranış kazanması, nazik ve saygılı olması, kurallara uymayı öğrenmesi
şeklindedir. Müfredattan beklentilere bakıldığında ebeveynlerin akademik
beklentilerinin çelişkili olduğu görülmüştür. Çocuklarının ilkokula başlamak için
gereken akademik yeterliliğe sahip olmasını isterken bir yandan da fazla zorlanmasını
istememektedirler. 10 ebeveyn okul öncesi müfredatın çocukların çok fazla yazmasını
gerektirmeyen, çok fazla akademik bilgi vermeyen bir müfredat olması gerektiğini
söylemiştir. Müfredat, çocukların potansiyellerini harekete geçirip, ilgilerini eğitsel
etkinliklere çekebilmelidir. Sadece 3 ebeveyn yüksek düzeyde akademik beklentilerini
dile getirmişlerdir. Ancak eğitim seviyesi yüksek olan ve düşük olan ebeveynlerin
müfredatla ilgili görüşlerinde anlamlı fark bulunmamıştır. Sırasıyla çocuklarının basit
düzeyde okuma ve yazma öğrenmesi, etkili iletişim kurmayı, paylaşmayı ve
yardımlaşmayı öğrenmesi, özbakım becerileri ve duygularını kontrol etmeyi öğrenmesi
beklentilerini dile getirmişlerdir. Ebeveynler okul öncesi eğitimin eğlenceli olması
gerektiği konusunda hemfikirdirler. Genel olarak bakıldığında ebeveynlerin çok azının
okul öncesinden yüksek beklentilerinin olduğu, çocukları kreşe ve anaokuluna devam
eden ebeveynlerin akademik ve kişisel bakımla ilgili beklentilerinde belirgin bir fark
görülmediği ancak çocukları kreşe devam eden ebeveynlerin özbakım becerilerinin
gelişmesine daha fazla önem verdiği, eğitim seviyesi yüksek olan ve düşük olan
ebeveynlerin beklentilerinde anlamlı bir fark olmadığı sonucu çıkarılabilir.

Özetle araştırmalar ebeveynlerin, çocuklarının okul öncesi eğitim almasını


önemsediğini ortaya koymaktadır. Bu eğitimi nerede, kimden, hangi yöntemle
alacakları ve bu eğitimin çocuklarına sağlayacağı katkının ne olmasını istedikleri
sorularının yanıtını da beklentilerini tespit etmek amacıyla yapılan araştırmalar
vermektedir. Okul öncesi eğitim ebeveyn ve kurum işbirliğini gerektiriyorsa, işbirliği
yapacak tarafların birbirinden ne beklediğini bilmesi gerekmektedir. Beklentileri tespit
etmek ise kurumun, eğitimcilerin ve eğitim programlarının çocuklara en iyi eğitimi
vererek onların sosyalleşmesini ve ilkokula dolayısıyla da hayata hazırlamasını
sağlayacaktır.
36

Okul öncesi eğitimde aile katılımı ve işbirliğinin önemine, okul öncesi eğitime
ilişkin bakış açıları ve görüşlere, okul öncesi kurumu seçimini etkileyen etmenlere
ilişkin yapılan araştırmaların hepsi, okul öncesi eğitimin önemini, ebeveynin bu eğitim
sürecinde oynadığı önemli rolü destekleyen sonuçlar ortaya koymuştur. Anlaşılmaktadır
ki ebeveynler eğitim sürecine dâhil edilmelidir, bu sayede eğitimin kalıcılığı ve kalitesi
artacak, çocuğa daha fazla yarar sağlayacaktır. Ebeveynler de kurumla işbirliği yapma
ve eğitim alma beklentisi içindedirler. Ebeveynlerin çocukları ile ilgili diğer
beklentilerinin neler olduğunu bilmek, kurumun kendisini, eğitim programını,
eğitimcilerin eğitimini yenileme ve geliştirme fırsatı yaratacaktır.

Beklentiler karşılıklıdır ve kurumun da ebeveynden beklentileri vardır. Kurumun


bir eğitim yeri olduğu ebeveyn tarafından kabul edilmelidir. Kendisini kurumun bir
parçası olarak görerek her zaman iletişime hazır olmalı, uygulamalara katılmalıdır.
Okulda verilen eğitimin evde verilen eğitimle ve yaşanan sorunlarla zedelenmemesi için
kurumla ortak hareket edilerek çocuğa eğitim verilmeli ve sorunlar birlikte
çözülmelidir. Ebeveynlerin aktif katılımı ve işbirliği sadece anne babaların değil
kurumun da beklentileri arasında yer almaktadır.

Yapılan çalışma ve araştırmalardan da anlaşıldığı üzere, ebeveynler çocuklarının


okul öncesi dönem eğitimi konusunu ciddiyetle ele alıyorlar ve önem veriyorlar. Okul
öncesi eğitim, okul öncesi eğitim kurumu, personel, eğitim ortamı ve uygulanan
programlar hakkında görüşleri ve buna paralel olarak da beklentileri var. Kendi
araştırmalarını yapıyorlar, beklentilerine uygun ve çocukları için en doğru seçimleri
yapmaya çalışıyorlar.
BÖLÜM 3.

YÖNTEM

Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin araştırıldığı


çalışmanın bu bölümünde araştırma modeline, araştırmanın evrenine ve örneklemine,
verileri toplama tekniklerine ve elde edilen verilerin analizine ilişkin bilgiler verilmiştir.

3.1. Araştırmanın Modeli

Çalışma, tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir araştırmadır. Tanrıöğen


(2009, s. 59) tarama araştırmalarını, "geniş gruplar üzerinde yürütülen, gruptaki
bireylerin bir olgu ve olayla ilgili olarak görüşlerinin, tutumlarının alındığı, olgu ve
olayların betimlenmeye çalışıldığı araştırmalardır" şeklinde tanımlamaktadır. Betimsel
araştırmalarda araştırılan durum, kişi ya da kurumlar kendi doğal ortamlarında incelenir,
araştırmacı araştırma ortamına müdahalede bulunmaz (Karasar, 2002; Kıncal, 2010;
Sönmez ve Alacapınar, 2011).

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini, Zonguldak ili Devrek İlçe merkezinde bulunan Millî


Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okulları bünyesindeki anasınıflarına devam eden
5-6 yaş grubundaki çocukların ebeveynleri oluşturmuştur. Çalışmanın yapıldığı Devrek
ilçesi Zonguldak iline bağlıdır ve Batı Karadeniz Bölgesi’nin iç kesiminde yer
almaktadır. 2011 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ile yapılan nüfus sayımına göre
ilçe merkezi nüfusu 13.213’ü erkek, 12.634’ü kadın olmak üzere toplam 25.847’dir. İlçe
merkezi ile birlikte belde ve köy nüfusu ise 29.434’ü erkek, 29.800’ü kadın olmak üzere
toplam 59.234’tür. Yöre halkı Zonguldak ve ilçesi Ereğli’deki maden ocaklarında
çalışarak ve bölge zengin bir orman bölgesi olduğu için ormancılık yaparak gelir
sağlamaktadır. Yine yöre halkının bir kısmı da kamu ve hizmet sektöründe çalışmakta
38

veya esnaflık yapmaktadır. Eğitim ve gelir düzeyi açısından ilçede yaşayanlar arasında
çok belirgin bir fark yoktur. Modern ve hoşgörülü olan yöre insanı birbiriyle huzur
içinde yaşamaktadır. Erkek çocuk isteme yönündeki eğilime rağmen kız ve erkek
çocuklar arasında çok ciddi bir ayrım yapılmamaktadır ve bütün çocuklar eğitim
olanaklarından yararlanabilmektedir. İlçede özel bir okul öncesi, ilkokul veya
ortaöğretim kurumu yoktur. Bir devlet anaokulu, hayırsever bir vatandaş tarafından
yaptırılan ve ilçedeki Anadolu Liselerinden birinin bünyesinde yer alan bir tane
anasınıfı bulunmaktadır. Bunun dışındaki tüm okul öncesi eğitim kurumları, resmi
ilkokul ve ortaokullar bünyesinde yer alan anasınıflarıdır. İlçede okullaşma oranları
2011-2012 öğretim yılında okul öncesinde %26,84, ilköğretimde %89,62, ortaöğretimde
%96,12 olarak gerçekleşmiştir. Okul öncesindeki okullaşma oranının daha düşük
olmasına okul öncesi eğitimin zorunlu olmamasının yanında, 36-72 aylık okul öncesi
dönem çocuklarının sadece 5-6 yaş grubuna eğitim veren anasınıflarının yaygın
olmasının etki ettiği söylenebilir.

Devrek İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nden, Aralık 2011 tarihinde alınan, “2011-
2012 Öğretim Yılı Devrek İlçesi Okul Öncesi Öğrenci Sayıları” listesinden edinilen
verilere göre, Devrek ilçe merkezinde 7 resmi ilköğretim okulu ve bu okullar
bünyesinde 12 anasınıfı bulunmaktadır.

Araştırma, ilçe merkezi ile sınırlandırılmıştır. Bu sebeple ebeveynleri ilçeye


bağlı köylerde yaşayan çocuklarla taşımalı eğitim uygulaması yapan bir okul
bünyesindeki anasınıfı örnekleme alınmamıştır. Anasınıfı olduğu halde kurumsal yapısı
ilkokul ya da ortaokuldan farklı bir okul bünyesinde yer aldığı için Devrek Hamidiye
Anadolu Lisesi anasınıfının ise pilot uygulamaya alınması uygun görülmüştür.

Araştırmanın evreni küçük olduğundan, ilçe merkezindeki anasınıflarına devam


eden 5-6 yaş grubundaki toplam 242 çocuğun ebeveynleri araştırmanın örneklemini
oluşturmuştur. Ancak, veri toplama süreci başlayana kadar çeşitli sebeplerle
anasınıfından kaydı silinen çocuklar olduğundan örneklem sayısı 231’e düşmüştür.
Araştırma, ebeveynleri hedef almasına rağmen 5 anketin ebeveyn dışında kişiler
tarafından doldurulduğu görülmüştür.
39

Veri toplama aracı olarak geliştirilen anketin öncelikle örneklem grubunda yer
almayan Devrek Hamidiye Anadolu Lisesi anasınıfındaki çocukların ebeveynleri ile
pilot uygulamasının yapılması, daha sonra evreni de oluşturan örneklem grubuna
uygulanması için Zonguldak İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nden gerekli izin alınmıştır.
Tablo 3.2.1.’de örneklem grubunu oluşturan okulların adları ve her bir okulda
araştırmaya katılan ebeveynlerin sayılarının dağılımı görülmektedir.

Tablo 3.2.1. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Okullara Göre Dağılımı

Okulun Adı n %
Ahmet Taner Kışlalı İlköğretim Okulu 50 21,6
Atatürk İlköğretim Okulu 19 8,2
Fatih İlköğretim Okulu 47 20,3
Gazi İlköğretim Okulu 31 13,4
İstiklal İlköğretim Okulu 38 16,5
Karşıyaka 100. Yıl İlköğretim Okulu 46 20
Toplam 231 100

3.3. Verilerin Toplanması

Araştırmada, veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından ilgili literatür


incelenerek hazırlanan bir anket formu kullanılmıştır. Anket iki bölümden oluşmuştur.
Birinci bölümde ebeveynlerin demografik bilgilerine, ikinci bölümde ise ebeveynlerin
okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerine yönelik sorular yer almıştır.

Hazırlanan anket daha sonra okul öncesi eğitimi alanında çalışan doktoralı 6
öğretim elemanının uzman görüşleri doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir. Uzman
görüşlerine göre düzenleme sonrası ankette demografik bilgilerin yer aldığı birinci
bölümde 11 soru, ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerinin yer aldığı ikinci
bölümde 7 soru, ebeveynlerin kurumdan beklentilerine yönelik 8 soru, ebeveynlerin
öğretmenden beklentilerine yönelik 11 soru, ebeveynlerin programdan beklentilerine
yönelik 11 soru ve ebeveynlerin aldığı eğitim sonrası çocuktan beklentilerine yönelik 40
soru olmak üzere toplam 88 soru yer almaktadır. Anketin 21 ebeveyne pilot uygulaması
40

yapılmıştır. Pilot uygulama sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda son şekli
verilen ankette toplam 88 soru yer almıştır.

Anketin birinci bölümünde örneklemi oluşturan ebeveynlerin yaşı, çocukla


yakınlık derecesi, eğitim geçmişi, çalışma durumu, mesleği, gelir düzeyi, evdeki kişi
sayısı, sahip olunan çocuk sayısı, diğer çocukların okul öncesi eğitim alıp almadığı,
anasınıfına devam eden çocuğun doğum sırası ve cinsiyeti olmak üzere ebeveynlerin
demografik özelliklerini yansıtan 11 soruya yer verilmiştir.

Anketin ikinci bölümü kendi içinde iki ayrı bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde
ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerine yönelik 7 soru ve ikinci bölümde
beklentilerine yönelik 70 soru yer almıştır.

Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüşlerine yönelik soruların yer aldığı
birinci bölümde “Sizce okul öncesi eğitim gerekli midir?”, “Sizce okul öncesi eğitim
zorunlu olmalı mıdır?”, “Sizce devlet okullarında anasınıfı eğitimi ücretsiz olmalı
mıdır?” ve “Çalışsanız da çalışmasanız da çocuğunuzu anasınıfına gönderir misiniz?”,
şeklindeki 1, 3, 4, ve 5. sorular “evet-hayır-kararsızım” seçeneklerinden biri
işaretlenecek şekilde hazırlanmıştır.

Görüşlerle ilgili “Okul öncesi eğitim sizce neden gereklidir?” ve “Çocuğunuzu


anasınıfına vermedeki en önemli sebebiniz nedir?” şeklindeki 2. ve 6. sorularda ise
sorunun altında verilen seçeneklerden sadece birini işaretlemeleri istenmiştir.

Görüşler bölümünde “Anasınıfını seçerken dikkat ettiğiniz özellikleri önem


sırasına göre işaretleyiniz” şeklinde yöneltilen 7. ve son soruda, sorunun altında verilen
7 seçeneği kendilerine göre önem sırasına koyarak 1’den 7’ye doğru sıralamaları
istenmiştir.

Anketin ikinci bölümünde beklentilere ilişkin sorular da kendi içinde 4 başlık


altında toplanmıştır. Bu bölümde 8’i ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumundan, 11’i
öğretmenden, 11’i verilen eğitimden ve 40’ı eğitim süreci sonucunda çocuktan
beklentilerine yönelik toplam 70 madde yer almıştır. Beklentileri belirlemek üzere
“önemli-kararsızım-önemli değil” seçenekleri sunularak üçlü Likert tipinde
41

hazırlanmıştır. Maddelerde “Diğer” seçeneği de verilerek örneklemi oluşturan


ebeveynlerin farklı görüşlerini ifade etmelerine fırsat tanınmıştır.

Anketler, ebeveynlere anasınıfı öğretmenleri aracılığı ile ulaştırılmıştır. Pilot


uygulama yapılan okulun ebeveynlerine (n=21) gönderilen anketlerin tamamı
toplanmıştır, ancak örneklemi oluşturan okullardaki ebeveynlere gönderilen anketlerden
12 tanesi doldurulmamış, 2 tanesi de eksik doldurulmuş ve bu nedenle toplam 14 anket
analiz kapsamı dışında bırakılmış ve sonuç olarak 217 anket analiz kapsamına
alınmıştır.

3.4. Verilerin Analizi

Araştırmada anket ile toplanan veriler SPSS18 programı kullanılarak analiz


edilmiştir. Araştırma verileri betimsel istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz
edilerek, yüzde ve frekans hesaplamaları yapılmış ve bazı değişkenler arasında anlamlı
bir ilişki olup olmadığını belirlemek amacıyla ki-kare analizi yapılmıştır. Ancak,
örneklem grubunun homojen yapısı nedeniyle ki kare analizi gereksinimleri
karşılanamamıştır. “Çok gözlü ki-kare düzenlerinde, beklenen frekansı 5’ten küçük göz
sayısının toplam göz sayısı içinde payının %20 sınırını aşmaması ve beklenen frekansı
1’den daha az olan bir gözün bulunmaması istenir. …Elde edilecek ki-kare sonucu
şüpheli olacaktır. Böyle durumlar için, bu sorunu ortadan kaldıracak şekilde
kategorilerin birleştirilmesi önerilir” (Alpar, 2006, ss. 191-192).

Ki kare koşullarını sağlamak amacıyla anket sorularındaki seçenekler arasında


birleştirmeler yapılmıştır. Anketi dolduranın yakınlık derecesi bölümünde anne-baba
dışında 5 kişi olduğu ve hepsi de farklı yakınlık derecelerinde olduğundan “diğer”
seçeneği altında toplanmıştır. Anketi dolduranın yaşı bölümünde verilen 20-24, 25-29,
30-34, 35-39, 40 ve üzeri seçenekleri 24 ve altı, 25-34, 35 ve üzeri olarak düzenlenerek
analiz edilmiştir. Anketi dolduranın öğrenim durumunda bazı seçeneklerdeki sayı az
olduğundan ya da hiç olmadığından birleştirme yapılmıştır. Buna göre seçenekler okur-
yazar değil, ilkokul mezunu, ortaokul/ilköğretim mezunu, lise, önlisans/lisans şeklinde
yeniden düzenlenmiştir.
42

Yapılan bu düzenlemelere rağmen ki kare gereksinimlerinin sağlanamadığı


görülmüştür. Ki kare analizinde elde edilen sonuçların şüpheli olması nedeniyle
bulgular yalnızca yüzde ve frekans dağılımları temel alınarak yorumlanmıştır.
BÖLÜM 4.

BULGULAR

Araştırmada ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentileri


incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak geliştirilen anket demografik bilgilere ve
ebeveyn görüş ve beklentilerine ilişkin soru maddelerinden oluşmaktadır. Anketin
ebeveyn görüş ve beklentilerine yönelik ikinci bölümü, ebeveynlerin okul öncesi eğitim
kurumundan, öğretmenden, eğitim programından ve anasınıfına devam eden çocuktan
beklentilerine yönelik sorulardan oluşmaktadır.

Ebeveynlerin Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular

Tablo 4.1.’de örneklemi oluşturan ebeveynlerin (n= 217) cinsiyeti, yaşı, çocuğa
yakınlık derecesi, öğrenim durumu, mesleği, ailenin gelir düzeyi, ailedeki çocuk sayısı
ve anasınıfına devam eden çocuğun doğum sırası ve cinsiyeti değişkenlerine göre
dağılımları frekans ve yüzde değerleri ile verilmiştir.

Tablo 4.1. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Demografik Özelliklerine


Göre Dağılımı

n %
Kadın 178 82
Ebeveynin cinsiyeti Erkek 39 18
Toplam 217 100
Anne 174 80
Baba 38 18
Ebeveynin yakınlık derecesi
Diğer 5 2
Toplam 217 100
24 yaş ve altı 6 3
25-34 yaş 150 69
Ebeveynin yaşı
35 yaş ve üzeri 61 28
Toplam 217 100
44

Tablo 4.1. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Demografik Özelliklerine


Göre Dağılımı (Devamı)

n %
Okur-Yazar Değil 2 1
İlkokul Mezunu 93 43
Ortaokul/İlköğretim 40 18
Ebeveynin öğrenim durumu
Lise 61 28
Önlisans/Lisans 21 10
Toplam 217 100
Çalışıyor 55 25
Ebeveynin çalışma durumu Çalışmıyor 162 75
Toplam 217 100
Ev Hanımı 156 72
Çiftçi 1 0,5
İşçi 14 6,5
Ebeveynin mesleği Memur 13 6
Serbest Meslek 23 10
Diğer 10 5
Toplam 217 100
Düşük 98 45
Orta 80 37
Gelir Düzeyi
Yüksek 39 18
Toplam 217 100
Tek çocuk 60 28
2 çocuk 115 53
Çocuk sayısı 3 çocuk 35 16
4 ve daha fazla çocuk 7 3
Toplam 217 100
1. çocuk 115 53
2. çocuk 75 34
Anasınıfına devam eden çocuğun
3. çocuk 21 10
doğum sırası
4. çocuk ve üzeri 6 3
Toplam 217 100
Kız 98 45
Anasınıfına devam eden çocuğun
Erkek 119 55
cinsiyeti
Toplam 217 100

Tabloda 4.1.’de görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan ebeveynlerin %82’si kadın,


%18’i erkektir. Anketi dolduranların %80’ini annelerin ve %18’ini babaların
oluşturduğu görülmektedir. Birer kişi olmak üzere anketi dolduran diğer kişiler ise dede,
babaanne, abla, teyze ve kuzen olup, örneklemi oluşturan ebeveynlerin toplamda
45

%2’sini oluşturmaktadır. Kısaca, anketin ağırlıklı olarak anneler tarafından


doldurulduğu dikkat çekmektedir.

Yaş değişkeni açısından, örneklemi oluşturan ebeveynlerin %69’unun 25-34 yaş


aralığında ve %28’inin ise 35 ve üzeri yaş aralığında olduğu görülmektedir. Öğrenim
durumu bakımından araştırmaya katılanların %43’ü ilkokul, %28’i lise ve %18’i
ortaokul/ilköğretim mezunudur. Yüksekokul ve üniversite düzeyinde öğrenim görmüş
olanların yüzdesi %10’dur.

Çalışma durumu bakımından %25’inin çalışıyor, %75’inin ise çalışmıyor olduğu


görülmektedir. Meslek değişkeni bakımından incelendiğinde, örneklemi oluşturan
ebeveynlerin %72’sinin ev hanımı olduğu görülmektedir. Diğer meslek gruplarının
dağılımı ise %10 serbest meslek, %6,5 işçi, %6 memur şeklindedir.

Ankette ebeveynlerin gelir düzeyini belirlemeye yönelik bir madde yer


almamaktadır. Ancak ebeveynlerin gelir düzeyi araştırmacı tarafından uygulanan bir
prosedürle belirlenmiştir. Buna göre, öncelikle ebeveynlerin aylık geliri evdeki kişi
sayısına bölünmüştür. Bu işlem sonucunda elde edilen oran 0 ile 2 arasında yer almıştır.
Bu aralık üç eşit parçaya bölünmüş ve 0-0,6 arası düşük gelir düzeyi; 0,7-1,2 arası orta
gelir düzeyi ve 1,3-2 arası yüksek gelir düzeyi göstergesi olarak kabul edilmiştir.
Verilerin analizi ve sonuçların yorumlanması da bu göstergeler esas alınarak
yapılmıştır. Ebeveynlerin gelir düzeyi bakımından dağılımına bakıldığında, %45’inin
düşük, %37’sinin orta ve %18’inin yüksek gelir düzeyi grubunda yer aldığı
görülmektedir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin yaklaşık yarısının iki (%53) çocuk sahibi


olduğu ve anasınıfına devam eden çocuğun da ebeveynin ilk çocuğu (%53) olduğu
görülmektedir. Anasınıfına devam eden çocukların %55’i erkek, %45’i kız çocuğudur.
Üç ve daha fazla çocuk sahibi olma oranının daha düşük olduğu görülmüştür.

Örneklemi oluşturan 217 ebeveynin toplam çocuk sayısı 428’dir (%100). Okul
öncesi eğitim alan çocukların sayısına bakıldığında 217’si (%50,7) araştırmanın
yapıldığı dönemde eğitim almakta olan; 87’si (%20,3) 6 yaşın üzerinde olup okul öncesi
çağdayken eğitim almış olan toplam 304 (%71) çocuk olduğu görülmektedir. 70 çocuk
46

(%16,3) ise henüz okul öncesi eğitim almayan küçük çocuklardır. Okul öncesi dönemde
iken eğitim almamış çocuk sayısı ise 54’tür (%12,6). Çocuklarının büyük kısmının okul
öncesi eğitim çağında iken bu eğitimi aldıkları görülmektedir.

Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime Yönelik Görüşlerine İlişkin Bulgular

Okul öncesi eğitimin gerekli, zorunlu ve ücretli olup olmaması ve ebeveynlerin


çalışma durumundan bağımsız olarak okul öncesi eğitimi tercih edip etmediklerine
yönelik sorulara ebeveynlerin verdikleri yanıtlar, yüzde ve frekans dağılımları ile Tablo
4.2.’de verilmiştir.

Tablo 4.2. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitime İlişkin


Görüşleri

Evet Hayır Kararsızım Toplam

n % n % n % n %
Sizce okul öncesi eğitim
214 98,6 0 0 3 1,4 217 100
gerekli midir?
Sizce okul öncesi eğitim
196 90,3 11 5,1 10 4,6 217 100
zorunlu olmalı mıdır?
Sizce devlet okullarında
anasınıfı eğitimi ücretsiz 211 97,2 1 0,5 5 2,3 217 100
olmalı mıdır?
Çalışsanız da çalışmasanız da
çocuğunuzu anasınıfına 209 96,3 3 1,4 5 2,3 217 100
gönderir misiniz?

Tablo 4.2.’de görüldüğü gibi, “Sizce okul öncesi eğitim gerekli midir?” sorusuna
örneklemi oluşturan ebeveynlerin %98,6’sı evet, %1,4’ü kararsızım yanıtı vermiştir.
Örneklemi oluşturan ebeveynlerin tamamına yakınının “evet” cevabı verdiği, “hayır”
yanıtı veren hiç kimsenin olmadığı dolayısıyla ebeveynlerin okul öncesi eğitimi gerekli
gördüğü anlaşılmaktadır.
47

“Sizce okul öncesi eğitim zorunlu olmalı mıdır?” sorusuna örneklemi oluşturan
ebeveynlerin %90,3’ü evet yanıtını vererek okul öncesi eğitimin zorunlu olması
gerektiğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin %5,1’i
hayır, %4,6’sı ise kararsızım yanıtını vermiştir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlere yöneltilen “Sizce devlet okullarında anasınıfı


eğitimi ücretsiz olmalı mıdır?” sorusuna verilen yanıtların dağılımına bakıldığında,
ebeveynlerin %97,2’si evet, %0,5’i hayır, %2,3’ü kararsızım yanıtı vermiştir.
Ebeveynlerin devlet okullarındaki anasınıfı eğitiminin ücretsiz olması gerektiğini
düşündükleri görülmektedir.

Ebeveynlerin tamamına yakın bir kısmının (%96,3) “Çalışsanız da çalışmasanız


da çocuğunuzu anasınıfına gönderir misiniz?” sorusuna evet yanıtı vermesi, onların
çalışma durumundan bağımsız olarak çocuklarının anasınıfı eğitimi almasını
istediklerini ve anasınıfı eğitimini önemsediklerini göstermektedir.

Özetle, ebeveynlerin okul öncesi eğitimin gerekli olduğuna inandıkları, zorunlu


ve ücretsiz olması gerektiği görüşünde oldukları görülmektedir ve yine çok büyük
oranda çalışma durumundan bağımsız olarak çocuklarını anasınıfına göndereceklerini
belirtmeleri de bu konudaki görüşlerini desteklemektedir.

Okul öncesi eğitimi hangi nedenlerle gerekli gördüklerini anlamak için


örneklemi oluşturan ebeveynlerden, “Okul öncesi eğitim sizce neden gereklidir?”
sorusunda sunulan seçeneklerden en önemli buldukları bir tanesini işaretlemeleri
istenmiştir. Ebeveynlerin yanıtları frekans ve yüzde değerleri ile Tablo 4.3.’te
verilmiştir.
48

Tablo 4.3. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitimin


Gerekliliği ve Çocuğu Anasınıfına Vermedeki Sebeplere İlişkin Görüşleri

n %
Anne babası çalışan çocukların güvenli
1 0,5
ellerde olması için gereklidir
Çocuğun ilköğretime geçmeden bazı temel
201 92,6
becerileri kazanması için gereklidir
Çocuğun anasınıfına giden arkadaşlarının
6 2,7
Okul öncesi eğitim gerisinde kalmaması için gereklidir
sizce neden gereklidir? Çocuğun yaşıtlarıyla zaman geçirebilmesi
8 3,7
için gereklidir
Diğer 1 0,5

Toplam 217 100

Çalıştığım için 1 0,5

Çocuğumu ilköğretime hazırlaması için 69 31,8


Çocuğunuzu Çocuğumun arkadaşlık ilişkileri ve iletişim
57 26,2
anasınıfına vermedeki kurma becerilerini geliştirmesi için
en önemli sebebiniz Okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine
88 40,6
nedir? inandığım için
Diğer 2 0,9

Toplam 217 100

Tablo 4.3.’te görüldüğü gibi, örneklemi oluşturan ebeveynlerin %92,6’sı okul


öncesi eğitimin çocuğun ilkokula geçmeden önce bazı temel becerileri kazanması için
gerektiği görüşündedir. Bununla birlikte, kendi çocuklarını anasınıfına verme sebepleri
sorulduğunda ebeveynlerin %40,6’sı “Okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine
inandığım için”, %31,8’i “Çocuğumu ilköğretime hazırlaması için”, %26,2’si
“Çocuğumun arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurma becerilerini geliştirmesi için”,
%0,5’i “Çalıştığım için” seçeneklerini işaretlemişlerdir.

“Okul öncesi eğitim sizce neden gereklidir?” sorusuna örneklemi oluşturan


ebeveynlerden bir kişi “diğer” seçeneğini işaretleyerek “Sosyal olması için gereklidir”
yanıtı vermiştir. “Çocuğunuzu anasınıfına vermedeki en önemli sebebiniz nedir?”
49

sorusuna ise örneklemi oluşturan ebeveynlerden iki kişi “diğer” seçeneğini işaretleyerek
“Herkes verdiği için” ve “Arkadaşlarından geride kalmaması için” yanıtı vermiştir.

Ebeveynlerin anasınıfı seçiminde nelere dikkat ettiklerine yönelik sorulara


verdikleri yanıtlar frekans ve yüzde değerleri ile Tablo 4.4.’te verilmiştir. Araştırmaya
katılanlardan sunulan seçenekleri kendilerine göre önem sırasına koyarak 1’den 7’ye
doğru (1 en önemli ve 7 en önemsiz olmak üzere) sıralamaları istenmiştir.
Tablo 4.4. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Anasınıfı Seçimini Etkileyen Faktörler

Anasınıfı seçerken dikkat 1 2 3 4 5 6 7 Toplam


ettiğiniz özellikleri önem
sırasına göre işaretleyiniz n % n % n % n % n % n % n % n %
Okulun evime ya da iş yerime
59 27 20 9 17 8 13 6 17 8 37 17 54 25 217 100
yakınlığı
Adrese dayalı kayıt sistemi
gereği bu okulun eğitim 29 13 34 16 10 5 9 4 20 9 53 24 62 29 217 100
bölgesinde ikamet ediyor olmak
Okulun eğitim anlayışı 33 15 32 15 47 22 37 17 40 18 19 9 9 4 217 100
Okulun ve anasınıfının fiziksel
12 5,5 31 14 49 22,5 48 22 32 15 28 13 17 8 217 100
koşullarının iyi olması
Devamında ilköğretim
12 5,5 32 15 34 15,5 53 24 47 22 26 12 13 6 217 100
okulunun bulunması
Okul hakkında diğer kişilerden
10 5 32 15 23 10 34 16 40 18 36 17 42 19 217 100
alınan olumlu tavsiyeler
Öğretmenin eğitim durumu ve
62 29 36 16 37 17 23 11 21 10 18 8 20 9 217 100
deneyiminin iyi olması

Toplam 217 100 217 100 217 100 217 100 217 100 217 100 217 100

50
51

Tablo 4.4.’te görüldüğü gibi, ebeveynlerin %29’u “Öğretmenin eğitim durumu


ve deneyiminin iyi olması”, %27’si “Okulun evime ya da iş yerime yakınlığı”, %15’i
“Okulun eğitim anlayışı”, %13’ü “Adrese dayalı kayıt sistemi gereği bu okulun eğitim
bölgesinde ikamet ediyor olmak” seçeneklerini işaretlemişlerdir. Özetle, öğretmen
özellikleri, okulun eğitim anlayışı ve okulun eve ya da iş yerine yakınlığı, ebeveynlerin
anasınıfını seçimini etkileyen en önemli faktörler olarak dikkat çekmektedir.

Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Kurumlarından Beklentilerine İlişkin Bulgular

Ebeveynlerin çocuklarını verdikleri okul öncesi eğitim kurumuna ilişkin


beklentilere yönelik sorulara verdikleri cevapların dağılımı frekans ve yüzde değerleri
ile Tablo 4.5.’te verilmiştir.

Tablo 4.5. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Kuruma İlişkin Beklentilere


Verdikleri Cevapların Dağılımı

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam


n % n % n % n %
Okul binasının, çevresinin ve
209 96 8 4 0 0 217 100
anasınıfının güvenli olması
Okul binasının, çevresinin ve
anasınıfının bakımlı ve temiz 206 94,9 10 4,6 1 0,5 217 100
olması
Okulda oyun bahçesinin
196 90 12 6 9 4 217 100
olması
Anasınıfının geniş ve ferah
197 90,8 19 8,7 1 0,5 217 100
olması
Okulda anasınıfına ait ayrı
210 96,8 6 2,7 1 0,5 217 100
tuvalet ve lavaboların olması
Anasınıfında bol miktarda
196 90,3 16 7,4 5 2,3 217 100
eğitim araç gereçlerinin olması
Anasınıfındaki çocuk sayısının
175 81 24 11 18 8 217 100
fazla olmaması
Anasınıfında yardımcı
184 84,8 25 11,5 8 3,7 217 100
öğretmenin bulunması
52

Tablo 4.5.’te görüldüğü gibi, anket maddelerinin çoğunluğu “önemli” şeklinde


işaretlenmiştir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin sırasıyla en çok “Okulda anasınıfına
ait ayrı tuvalet ve lavaboların olması” (%96,8), “Okul binasının, çevresinin ve
anasınıfının güvenli olması” (%96), “Okul binasının, çevresinin ve anasınıfının bakımlı
ve temiz olması” (%94,9), “Okulda oyun bahçesinin olması” (%90), “Anasınıfında bol
miktarda eğitim araç gereçlerinin olması” (%90,3) maddelerini işaretlediği
görülmektedir.

İki maddede verilen yanıtların dağılımının daha farklı olduğu dikkat


çekmektedir. “Anasınıfındaki çocuk sayısının fazla olmaması” maddesinin %81 önemli,
%11 kararsızım, %8 önemli değil şeklinde; “Anasınıfında yardımcı öğretmenin
bulunması” maddesinin ise %84,8 önemli, %11,5 kararsızım, %3,7 önemli değil
şeklinde işaretlendiği görülmüştür. Özetle, örneklemi oluşturan ebeveynlerin binanın ve
sınıfın fiziki ve donanımsal özelliklerine ilişkin beklentilerinin çocuk sayısı ve yardımcı
personel konusundaki beklentilerine göre daha yüksek olduğu söylenebilir.

Ebeveynlerin Okul Öncesi Öğretmenlerinden Beklentilerine İlişkin Bulgular

Ebeveynlerin öğretmene ilişkin beklentilere yönelik sorulara verdikleri


cevapların dağılımı frekans ve yüzde değerleri ile Tablo 4.6.’da verilmiştir.

Tablo 4.6. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Öğretmene İlişkin


Beklentilere Verdikleri Cevapların Dağılımı

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam

n % n % n % n %
4 yıllık okul öncesi öğretmenliği
194 89 13 6 10 5 217 100
eğitimi almış olması
Kadın olması 142 65 14 7 61 28 217 100
53

Tablo 4.6. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Öğretmene İlişkin


Beklentilere Verdikleri Cevapların Dağılımı (Devamı)

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam

n % n % n % n %

Genç olması 128 59 19 9 70 32 217 100

Öğretmenlik deneyiminin olması 209 96,3 5 2,3 3 1,4 217 100


Her ihtiyaç duyduğumda
208 96 5 2 4 2 217 100
görüşmek için zaman ayırması
Çocuklar ve aile ortamları
206 95 8 4 3 1 217 100
hakkında bilgi sahibi olması
Çocuklara değer vermesi 215 99 1 0,5 1 0,5 217 100
Çocuklara karşı anlayışlı ve
215 99 2 1 0 0 217 100
saygılı olması
Çocukların gelişim dönemi
216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
özelliklerini iyi bilmesi
Aile katılım çalışmalarına önem
vererek bu yönde etkinlikler 193 89 16 7 8 4 217 100
düzenlemesi
Güler yüzlü olması 213 98,1 3 1,4 1 0,5 217 100

Tablo 4.6.’da görüldüğü gibi, anket maddelerinin çoğunluğu “önemli” şeklinde


işaretlenmiştir. “Çocukların gelişim dönemi özelliklerini iyi bilmesi” maddesi %99,5,
“Çocuklara değer vermesi” ve “Çocuklara karşı anlayışlı ve saygılı olması” maddeleri
%99, “Güler yüzlü olması” maddesi %98,1, “Öğretmenlik deneyiminin olması” %96,3,
“Her ihtiyaç duyduğumda görüşmek için zaman ayırması” %96, “Çocuklar ve aile
ortamları hakkında bilgi sahibi olması” %95 oranında önemli olarak işaretlenmiştir.

“4 yıllık okul öncesi öğretmenliği eğitimi almış olması” %89 önemli, %6


kararsızım, %5 önemli değil; “Aile katılım çalışmalarına önem vererek bu yönde
etkinlikler düzenlemesi” %89 önemli, %7 kararsızım, %4 önemli değil şeklinde
yanıtlanarak öğretmene ilişkin yine yüksek beklenti sahibi olunduğunu göstermiştir.

Öğretmenin “Genç olması” maddesi %59 önemli, %9 kararsızım, %32 önemli


değil şeklinde, “Kadın olması” maddesi %65 önemli, %7 kararsızım, %28 önemli değil
54

şeklinde yanıtlanmıştır. Özetle ebeveynlerin, öğretmenin çocukları ve kendileriyle


iletişimi ve öğretmenlik deneyiminin olması (%96,3) konusunda, kadın (%65) ve genç
(%59) olmasına göre daha yüksek beklentiye sahip olduğu görülmektedir.

Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Programından Beklentilerine İlişkin Bulgular

Ebeveynlerin çocuklarına verilen eğitim programına ilişkin beklentilere yönelik


sorulara verdikleri cevapların dağılımı frekans ve yüzde değerleri ile Tablo 4.7.’de
verilmiştir.

Tablo 4.7. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Eğitim Programına İlişkin


Beklentilere Verdikleri Cevapların Dağılımı

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam

n % n % n % n %
Çocuğumu ilköğretime
214 99 0 0 3 1 217 100
hazırlamalı
Çocuğun yaratıcılığını
destekleyen etkinliklere yer 216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
vermeli
Kelime dağarcığını
215 99 2 1 0 0 217 100
geliştirmeli
Bilgi dağarcığını geliştirmeli 212 97,7 4 1,8 1 0,5 217 100
Sağlıklı bedensel gelişimi
destekleyici alışkanlıklar 215 99 1 0,5 1 0,5 217 100
kazandırmalı
Tiyatro, sinema, sergi, gezi
185 85 22 10 10 5 217 100
vb. etkinliklere yer verilmeli
Sene sonunda çeşitli
etkinlikler ve gösteriler 172 79 26 12 19 9 217 100
yapılmalı
Ailelere eğitim vermek için
çeşitli konularda seminerler 172 79 31 14 14 7 217 100
ve toplantılar düzenlenmeli
55

Tablo 4.7. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Eğitim Programına İlişkin


Beklentilere Verdikleri Cevapların Dağılımı (Devamı)

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam

n % n % n % n %
Okuldaki çalışmaları
desteklemek üzere eve 189 87 17 8 11 5 217 100
çalışmalar gönderilmeli
Sınıf içinde ailelerin de
katılabileceği çalışmalara 154 71 43 20 20 9 217 100
yer verilmeli
Çocuğun anasınıfındaki
gelişimi hakkında belli
211 97,2 5 2,3 1 0,5 217 100
aralıklarla aileye bilgi
verilmeli

Tablo 4.7.’de görüldüğü gibi, anket maddelerinin çoğunluğu “önemli” şeklinde


işaretlenmiştir. “Çocuğun yaratıcılığını destekleyen etkinliklere yer vermeli” (%99,5),
“Kelime dağarcığını geliştirmeli” (%99), “Sağlıklı bedensel gelişimi destekleyici
alışkanlıklar kazandırmalı” (%99), “Çocuğumu ilköğretime hazırlamalı” (%99), “Bilgi
dağarcığını geliştirmeli” (%97,7), “Çocuğun anasınıfındaki gelişimi hakkında belli
aralıklarla aileye bilgi verilmeli” (%97,2) maddelerinin yüksek oranlarla “önemli”
şeklinde yanıtlandığı görülmektedir.

Daha çok aile katılımı ile ilgili olan “Okuldaki çalışmaları desteklemek üzere
eve çalışmalar gönderilmeli” (%87), “Tiyatro, sinema, sergi, gezi vb. etkinliklere yer
verilmeli” (%,85), “Sene sonunda çeşitli etkinlikler ve gösteriler yapılmalı” (%79),
“Ailelere eğitim vermek için çeşitli konularda seminerler ve toplantılar düzenlenmeli”
(%79), “Sınıf içinde ailelerin de katılabileceği çalışmalara yer verilmeli “ (%71)
maddeleri de yüksek yüzde oranlarıyla “önemli” şeklinde yanıtlanmıştır. Ancak
ebeveynlerin, doğrudan çocuğun eğitimine yönelik maddelerde beklentileri daha yüksek
iken özellikle okul ve sınıf içi aile katılımı gerektiren maddelerde beklentilerinin daha
düşük önemde değerlendirildiği dikkat çekmektedir.
56

Özet olarak ebeveynlerin çocuklarına anasınıfında uygulanacak olan eğitim


programını önemsedikleri ve beklentilerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte eğitim programında aile katılımı gerektiren konularda beklentilerinin daha
düşük olduğu, özellikle sınıf içi çalışmalar konusunda daha isteksiz oldukları dikkat
çekmektedir. Anasınıfında verilen eğitimin çocuğa kazandırdıklarını önemseyen
ebeveynlerin çocukları hakkında bilgilendirilmeyi istemekle birlikte katılımlarını ve
desteklerini gerektiren çalışmalara karşı biraz daha isteksiz oldukları dikkat
çekmektedir.

Ebeveynlerin Okul Öncesi Eğitim Süreci Sonucunda Çocuklarından Beklentilerine


İlişkin Bulgular

Ebeveynlerin aldığı eğitim sonucunda çocuğa ilişkin beklentilere yönelik


sorulara verdikleri cevapların dağılımı frekans ve yüzde değerleri ile Tablo 4.8.’de
verilmiştir.

Tablo 4.8. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Çocuğa İlişkin Beklentilere


Verdikleri Cevapların Dağılımı

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam


n % n % n % n %
Duygu, düşünce ve isteklerini rahatlıkla
217 100 0 0 0 0 217 100
ifade edebilmeli
Kelimeleri doğru söylemeli ve güzel
214 98,5 1 0,5 2 1 217 100
konuşabilmeli
Kendine güven duymayı öğrenmeli 217 100 0 0 0 0 217 100
Sorumluluk almayı ve yerine getirmeyi
216 99,5 0 0 1 0,5 217 100
öğrenmeli
Başladığı işi bitirmek için çaba sarf etmeli 215 99 2 1 0 0 217 100
Yeni durumlara ve ortamlara uyum
211 97,2 5 2,3 1 0,5 217 100
sağlamalı
Kendi haklarını korumalı 217 100 0 0 0 0 217 100
Başkalarının haklarına saygı göstermeli 216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
Liderlik özellikleri kazanmalı 170 78,3 31 14,3 16 7,4 217 100
Arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurabilmeli 217 100 0 0 0 0 217 100
57

Tablo 4.8. Örneklemi Oluşturan Ebeveynlerin Çocuğa İlişkin Beklentilere


Verdikleri Cevapların Dağılımı (Devamı)

Önemli Kararsızım Önemli Değil Toplam


n % n % n % n %
Paylaşmayı, işbirliğini ve yardımlaşmayı
217 100 0 0 0 0 217 100
öğrenmeli
Farklılıkları kabul etmeli ve hoşgörülü
215 99 0 0 2 1 217 100
olmalı
Sabırlı ve anlayışlı olmayı öğrenmeli 214 98,6 3 1,4 0 0 217 100
Okulda ve sosyal yaşamda kurallara
215 99 2 1 0 0 217 100
uymalı
Çevresine, doğaya ve hayvanlara karşı
216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
duyarlı olmalı
İlköğretime uyum sağlayabilmeli 216 99,5 0 0 1 0,5 217 100
Zamanı iyi kullanmayı öğrenmeli 212 97,7 5 2,3 0 0 217 100
Yetişkin denetiminin olmadığı durumlarda
208 95,8 8 3,7 1 0,5 217 100
da gerektiği gibi davranabilmeli
Girişken olmalı 211 97,2 5 2,3 1 0,5 217 100
İlgi alanları ve hobiler edinmeli 202 93,1 12 5,5 3 1,4 217 100
Kendi kültürünü ve farklı kültürleri
205 94,5 7 3,2 5 2,3 217 100
tanımalı
Gerektiğinde dikkatini belli bir konu
215 99 2 1 0 0 217 100
üzerinde yoğunlaştırabilmeli
Bilgisayar kullanabilmeli 152 70 40 18 25 12 217 100
Türkçedeki sesleri öğrenmeli 198 91 12 6 7 3 217 100
Geometrik şekilleri öğrenmeli 205 94,5 7 3,2 5 2,3 217 100
Renkleri öğrenmeli 213 98,1 1 0,5 3 1,4 217 100
Sayıları ve sayı saymayı öğrenmeli 214 98,5 1 0,5 2 1 217 100
Basit toplama çıkarma işlemlerini
202 93 9 4 6 3 217 100
yapabilmeli
Zaman kavramlarını öğrenmeli 208 96 7 3 2 1 217 100
Neden-sonuç ilişkisi kurabilmeli 208 96 5 2 4 2 217 100
Gerektiğinde kendisi ve ailesi ile ilgili bilgi
verebilmeli (adı-soyadı, yaşı, anne-baba 216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
adı, ev adresi, telefon numarası gibi)
Problem çözme becerisi kazanmalı 190 87,5 19 8,8 8 3,7 217 100
Olaylar arasındaki benzerlik ve farklılıkları
208 96 7 3 2 1 217 100
ayırt edebilmeli
İhtiyaç duyduğunda yardım isteyebilmeli 217 100 0 0 0 0 217 100
Ayrım yapmadan yemek yemeli 207 95 6 3 4 2 217 100
Giysilerini kendi başına giyip çıkarabilmeli 211 97 4 2 2 1 217 100
Eşyalarını temiz ve düzenli kullanmayı
216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
öğrenmeli
Uyku düzeni kazanmalı 211 97,2 3 1,4 3 1,4 217 100
Sağlığını korumayı öğrenmeli 216 99,5 1 0,5 0 0 217 100
Kalem, fırça, makas vb. araçları kullanma
217 100 0 0 0 0 217 100
becerisi gelişmeli
58

Tablo 4.8.’de görüldüğü gibi, anket maddelerinin çoğunluğu “önemli” şeklinde


işaretlenmiştir. “Duygu, düşünce ve isteklerini rahatlıkla ifade edebilmeli”, “Kendine
güven duymayı öğrenmeli”, “Kendi haklarını korumalı”, “Arkadaşlarıyla iyi ilişkiler
kurabilmeli”, “Paylaşmayı, işbirliğini ve yardımlaşmayı öğrenmeli”, “İhtiyaç
duyduğunda yardım isteyebilmeli”, “Kalem, fırça, makas vb. araçları kullanma becerisi
gelişmeli” maddelerinin tamamında ebeveynlerin hepsinin (%100) “önemli” seçeneğini
işaretlemesi sebebiyle bu maddelere ki-kare analizi uygulanamamıştır. Bu maddelere
bakıldığında aynı zamanda ebeveynlerin çocukla ilgili en çok sosyal ve duygusal
gelişimine yönelik konularda yüksek beklenti sahibi olduğu görülmektedir.

“Liderlik özellikleri kazanmalı” maddesi %78,3 önemli, %14,3 kararsızım, %7,4


önemli değil, “Bilgisayar kullanabilmeli” maddesi %70 önemli, %18 kararsızım, %12
önemli değil şeklinde yanıtlanmıştır. Çoğunluk “önemli” şeklinde yanıtlasa da bu iki
maddede diğer maddelerden farklı olarak “kararsızım” ve “önemli değil” diyenlerin
yüzdelerinin daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir. Özetle, araştırmanın çocuğa
ilişkin beklentiler bölümündeki sonuçlar, bütün değişkenlerden bağımsız olarak
ebeveynlerin en yüksek beklentilerinin okul öncesi eğitimin çocuklarına
kazandırdıklarına ilişkin konularda olduğunu göstermektedir.
BÖLÜM 5.

TARTIŞMA

Araştırmada ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin


belirlenmesi amaçlanmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunluğunu


kadınların (%82) ve yine annelerin (%80) oluşturduğu görülmektedir. Örneklemi
oluşturan ebeveynlerin %18’i (39 kişi) erkektir. Ebeveynlerin çoğunluğu 25-34 yaş
(%69) ve 35 ve üzeri yaş (%28) grubundadır. Köksal (2002), Tokuç (2007) ve Özen’in
(2008) yaptıkları çalışmalarda da örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunluğunu
anneler oluşturmaktadır ve bu ebeveynlerin çoğu 30-40 yaş grubundadır. Çocuk bakımı
ve eğitimi konusunda sorumluluğun genelde annelerde olmasının, örneklemi oluşturan
ebeveynlerin çoğunluğunun anne olmasında da belirleyici olduğu söylenebilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin %25’i çalıştığını, %75’i ise çalışmadığını


belirtmiştir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğu annedir ve onların da çoğunluğu ev
hanımıdır (%72). Örneklemi oluşturan ebeveynlerin ve dolayısıyla annelerin çoğunluğu
çalışmamaktadır. Öğrenim durumuna bakıldığında ise örneklemi oluşturan ebeveynlerin
çoğunluğunun ilkokul (%43) ve lise (%28) mezunu olduğu görülmektedir. Özen’in
(2008) Kars il merkezinde yaşayan 108 anne ile 92 babanın katıldığı ve okul öncesi
eğitimden beklentilerini incelediği araştırmasının örneklem gurubunun büyük bölümünü
ev hanımları oluşturmaktadır ve dolayısıyla onların da çoğunluğu çalışmamaktadır
(%69,4). Kadının iş gücüne katılımı her geçen gün artmakla birlikte hala daha düşük
seviyededir ve örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunun kadın olduğu bu araştırmada
da annelerin çoğunluğunun çalışmadığı ve ev hanımı olduğu görülmüştür.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin gelir düzeyine bakıldığında daha çok düşük


(%45) ve orta (%37) şeklinde olduğu görülmektedir. Ebeveynlerin en çok iki çocuğu
(%53) vardır ve anasınıfına devam eden çocukları genellikle birinci çocuklarıdır (%53).
Ebeveynlerin diğer çocuklarının da okul öncesi eğitim aldığı görülmektedir. Okul
60

öncesi eğitim almış ve almakta olan çocukların oranının (%71,4), bu dönemde iken
eğitim almamış olan çocuklara oranı (%12,6) karşılaştırıldığında yöre halkının, okul
öncesi eğitimi önemsediği ve çocuklarının bu eğitimi almasına özen gösterdiği
söylenebilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin anasınıfına devam eden çocuklarının


cinsiyetlerine bakıldığında çoğunluğunun erkek (%55) olduğu görülmektedir. Benzer
bir şekilde Köksal’ın (2002) çalışmasında da araştırmaya katılan anne babaların
çocuklarının %44’ü kız, %56’sı yani çoğunluğu erkektir.

Çalışma bulguları, örneklemi oluşturan ebeveynlerin büyük çoğunluğunun, okul


öncesi eğitimin gerekli olduğunu (%98,6), bu eğitimin devlet tarafından ücretsiz
(%97,2) olarak sunulması ve zorunlu olması gerektiğini (90,3) düşündüklerini
göstermektedir. Tokuç (2007) tarafından yapılan, anne ve babaların okul öncesi eğitim
hakkındaki görüş ve beklentilerinin incelendiği araştırmada anne babaların çok büyük
bir çoğunluğu her çocuğun ilkokula gitmeden önce en az bir yıl anaokuluna gitmesi,
Devlet okullarında okul öncesi eğitimin ücretsiz olması, okul öncesi eğitimin zorunlu
olması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu bulgu daha önce yapılmış araştırmalardan elde
edilen bulgularla paralellik göstermektedir.

Yine yapılan pek çok araştırma okul öncesi eğitimin ebeveynler tarafından
öneminin kabul edildiğini, bu konuda bilinçli davrandıklarını ve sosyo ekonomik
düzeyleri ne olursa olsun çocuklarının okul öncesi eğitimden yararlanmasını
istediklerini ortaya koymuştur (Bulut, 1995; Çetinsoylu, 1998; Üstünova, 1998; Sevinç,
2006).

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çok büyük bir bölümü (%96,3), çalışsalar da


çalışmasalar da çocuklarını anasınıfına göndereceklerini belirtmişlerdir. Bu sonuç yine
Tokuç’un (2007) çalışmasında anne babaların %98,1’inin çalışmıyor olsalar da
çocuklarını anaokuluna göndermek istediklerini belirten araştırma sonucunu
desteklemektedir.

Yapılan diğer araştırmalara göre anne babaların büyük bir çoğunluğu evde
çocuğa bakma ve eğitme olanağı olsa bile bir okul öncesi eğitim kurumunu seçme
61

eğilimindedir (Metin vd., 1993; Üstünova, 1998; Koç, 2003; Sevinç, 2006; Tokuç,
2007). Foot ve diğerlerine (2000) ait çalışma sonuçlarına göre ebeveynlerin %98’inin
çocuklarının okul öncesi eğitime devam etmesini istediği görülmektedir. Hem bu
araştırmaya hem de daha önce yapılmış araştırmalara ait sonuçlara bakarak, okul öncesi
eğitimin önemi ve gereği konusunda ebeveynlerin son derece bilinçli ve duyarlı olduğu
söylenebilir. Ayrıca çocuklarını en iyi şekilde yetiştirme sorumluluğunu yerine
getirmede okul öncesi eğitim kurumlarının sağladığı zengin olanaklardan ve destekten
de yararlanmak istedikleri söylenebilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çok büyük bir bölümü okul öncesi eğitimin
çocuğun ilkokula geçmeden bazı temel becerileri kazanması için (%92,6) gerekli
olduğunu düşünmektedir. Benzer bir şekilde çocuklarını anasınıfına vermedeki en
önemli sebeplerinin ise okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine inanmak (%40,6),
çocuğu ilkokula hazırlamak (%31,8) ve çocuğun arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurma
becerilerini geliştirmek (%26,2) olduğu ortaya çıkmaktadır. Çalışmanın, eğitim
programından beklentilerin değerlendirildiği bölümünde, çocuğu ilkokula hazırlaması
(%99) yönünde örneklemi oluşturan ebeveynlerin yüksek beklentiye sahip olması da
araştırmanın bu görüşü destekleyen bir diğer bulgusudur. Ebeveynlerin okul öncesi
eğitimden beklentilerine ilişkin bu araştırma bulguları daha önce yapılmış araştırmalara
ait diğer bulguları desteklemektedir.

Çetinsoylu (1998), Üstünova (1998), Tulan (2005), Sevinç (2006) ve Özen’e


(2008) ait çalışmalara göre anne ve babaların eğitim düzeyleri ve yaşadıkları çevre okul
öncesi eğitime verdikleri önemi etkilememektedir ve ebeveynler çocuklarının okul
öncesi eğitim almasını istemektedir. Sharma ve diğerlerine (2004) ait çalışma da
ebeveynlerin okul öncesi eğitimi önemsediğini ve yüksek beklentilere sahip olduğunu
göstermiştir. Buna göre anne babaların okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine
inandığı söylenebilir.

Pek çok araştırma sonucu, ebeveynlerin önemine ve gereğine inandıkları okul


öncesi eğitimden en temel beklentilerinin çocuklarını ilkokula hazırlamak ve
sosyalleşmesini sağlamak olduğunu göstermiştir (Metin ve diğerleri, 1993; Üstünova,
1998; Sevinç, 2006; Tokuç, 2007; Argon ve Akkaya, 2008; Aslanargun ve Tapan,
2011). Carlson (1993) ve Kaya (2002) tarafından yapılan çalışmalar da ebeveynlerin
62

okul öncesi eğitim ile çocuklarının sosyalleşmesini amaçladığını göstermektedir. Yurt


dışında yapılan çalışmalarda da çocuğu ilkokula hazırlaması ve sosyalleşmesini
sağlaması (Foot, 2000; Au, 2004) en önemli beklentiler olarak ortaya çıkmaktadır.

Tekiner (1996), okul öncesi eğitim aynı zamanda çocuğu temel eğitimin
gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve davranışlara hazırlayıcı nitelikte olduğu için okul
öncesi ve ilkokul hedeflerinin birbirine paralel olmasının çocukların akademik
başarısını ve sosyal uyum davranışlarını etkileyeceğini belirtmiştir. Bu görüşün de okul
öncesi eğitimin çocuklarını ilkokula hazırlaması ve sosyalleşmesini sağlaması görüş ve
beklentisine sahip olan ebeveynleri destekler nitelikte olduğu söylenebilir.

Sonuç olarak ebeveynler, okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine inanmakla


birlikte, alacağı eğitimin çocuklarını ilkokula geçmeden önce temel beceriler kazanma
konusunda hazırlamasını beklemektedirler. Sosyal becerilerinin gelişmesi de önemli bir
diğer beklentidir. Ebeveynler, çocuklarının öğrenim yaşantısının ilk basamağı olarak
gördükleri okul öncesi eğitimin onları hem akademik hem de sosyal yönden, geri kalan
öğrenim yaşantılarına hazırlaması beklentisinde olabilirler. Ayrıca, günümüzün
rekabetçi ortamında çocuklarının öne geçebilmesinde de okul öncesi eğitimin katkısını
önemsedikleri söylenebilir.

Ebeveynlerin anasınıfı seçimini etkileyen en önemli özelliklerin öğretmenin


eğitim durumu ve deneyimi (%29), okulun eve ya da iş yerine yakınlığı (%27) ve
okulun eğitim anlayışı (%15) olduğu görülmüştür. Araştırmanın öğretmenden
beklentilerin değerlendirildiği bölümünde de öğretmenlik deneyimine sahip olma
konusunda örneklemi oluşturan ebeveynlerin beklentileri yüksektir. Bu bulgular yapılan
diğer araştırmalara ait bulgularla paralellik göstermektedir.

Ebeveynlerin kurum seçiminde dikkat ettikleri özellikleri inceleyen


araştırmalarda, konusunda uzman eğitimcilerin çalıştığı okulların tercih edildiği (Metin
vd., 1993; Üstünova, 1998; Sevinç, 2006), kurumun eve ya da işyerine yakınlığının ve
kurumun verdiği eğitimin önemsendiği (Metin vd., 1993; Koç, 2003) görülmüştür.
Çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek, sağlıklı ve güvenli eğitim ortamları
da ebeveynlerin kurum seçimindeki diğer tercih konularıdır. Bu sonuçlar da
ebeveynlerin kurum seçiminde ulaşımı kolay, çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına cevap
63

verebilecek düzeyde planlanmış eğitim sistemine sahip ve konusunda uzman


eğitimcilerin çalıştığı okulları tercih ettiğini göstermektedir.

Araştırma sonuçları genel olarak değerlendirildiğinde, okul seçiminde görüşlerin


eğitim ortamı ve eğitimci özelliklerinde birleştiği görülmektedir. Özel okul öncesi
eğitim kurumu bulunmayan ilçede, ebeveynler çocuklarını evlerine en yakın okul
bünyesindeki anasınıfına göndermektedir. Bu durumda okulun eve ya da iş yerine
yakınlığı, anasınıfı seçiminde belirleyici olabilir. Buna rağmen kurum seçiminde
öğretmenin eğitim durumu ve deneyimini önemsemeleri ise okul öncesi eğitimin önemi
ve gereğine inanmalarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumundan beklentilerine


bakıldığında bütün maddelerin genelde önemli bulunduğu ve yüksek beklentiye sahip
olunduğu görülmüştür. Okulda anasınıfına ait ayrı tuvalet ve lavaboların olması
(%96,8), okul binasının, çevresinin ve anasınıfının güvenli olması (%96), okul
binasının, çevresinin ve anasınıfının bakımlı ve temiz olması (%94,9), okulda oyun
bahçesinin olması (%90), anasınıfında bol miktarda eğitim araç gereçlerinin olması
(%90,3) okul öncesi eğitim kurumundan beklentilerin başında gelmektedir. Bununla
beraber anasınıfındaki çocuk sayısının fazla olmaması (%81) ve anasınıfında yardımcı
öğretmenin bulunması (%84,8) ebeveynler tarafından yine önemli bulunmakla birlikte
biraz daha düşük bir beklentiye sahip olunan konulardır. Kurum seçimi konusundaki bu
bulgular daha önce yapılmış araştırmalara ait bulguları desteklemektedir.

Kurum seçimi konusunda yapılan diğer çalışmalar da ebeveynlerin kurumun


içinin ve dışının temiz ve düzenli olmasını önemsediğini göstermiştir (Koç, 2003;
Argon ve Akkaya, 2008). Köksal Akyol ve diğerlerinin (2006) çalışması, babaların
annelere oranla okul öncesi eğitim kurumu seçerken fiziksel koşullar ve okulun açık
hava oyun alanlarına daha çok dikkat ettiklerini göstermiştir. Köksal’ın (2002)
araştırmasında, üst sosyo-ekonomik grupta olan anne babaların alt sosyo ekonomik
grupta yer alan anne babalara göre okul öncesi eğitim kurumu seçerken fiziksel
koşullar, eğitsel ortamlar, açık hava oyunları, personel ve program etkenlerine daha çok
dikkat ettikleri saptanmıştır. Aynı şekilde çalışan annelerin de çalışmayan annelere göre
bu etkenlere daha çok dikkat ettikleri görülmüştür. Gelir düzeyi iyi ve aynı zamanda
64

eğitim seviyesi yüksek olan ebeveynlerin, buna bağlı olarak çocuklarına daha iyi eğitim
olanakları sunabilme arayışında oldukları söylenebilir.

Araştırmada ebeveynlerin okulun ve sınıfın fiziksel ve donanımsal özelliklerine


ilişkin beklentilerinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Bununla birlikte çocuk
sayısının fazlalığı ve yardımcı öğretmen bulunması konusundaki beklentileri okulun
fiziksel özelliklerine yönelik beklentilerine göre daha düşüktür. Çocuk sayısı ve
yardımcı öğretmen bulunması konusunda daha düşük beklentiye sahip olmaları
ebeveynlerin bu konuda yeterli deneyimlerinin olmaması ile açıklanabilir. Ebeveynlerin
sınıftaki çocuk sayısı ve yardımcı öğretmen bulunması konusundaki düşük
beklentilerinin aksine Alisinanoğlu ve Özbey (2009), öğretmenlerin, yakından
ilgilenmeleri gereken çocuk sayısının fazlalığı ve buna karşılık sınıf içinde yardımcı
öğretmenin olmadığı durumlarda çalışma koşullarının ağırlaşmasının meydana getirdiği
sorunlardan şikâyetçi olduklarını belirterek, yardımcı öğretmen eksikliklerinin
giderilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılması önerisinde bulunmuştur.

Araştırma grubundaki ebeveynlerin öğretmene ilişkin beklentilerine bakıldığında


da genelde bütün maddelerin önemli bulunduğu görülmüştür. Çocukların gelişim
dönemi özelliklerini iyi bilmesi (%99,5), çocuklara değer vermesi ve çocuklara karşı
anlayışlı ve saygılı olması (%99), güler yüzlü olması (%98,1), öğretmenlik deneyiminin
olması (%96,3), her ihtiyaç duyulduğunda görüşmek için aileye zaman ayırması (%96),
çocuklar ve aile ortamları hakkında bilgi sahibi olması (%95) ebeveynlerin öğretmenle
ilgili en yüksek beklentileridir. Öğretmenin 4 yıllık okul öncesi öğretmenliği eğitimi
almış olması (%89), aile katılım çalışmalarına önem vererek bu yönde etkinlikler
düzenlemesi (%89), kadın olması (%65) ve genç olması (%59) yine yüksek beklenti
sahibi olunan diğer konulardır. Buna göre öğretmenin, çocuklara karşı tutumunun iyi
olması ve öğretmenlik deneyiminin olması konusunda kadın ve genç olmasına göre
daha yüksek beklentiye sahip olunduğu görülmektedir. Anasınıfı seçiminde de
öğretmenin eğitim durumu ve deneyiminin iyi olması (%29) en çok dikkat edilen
özelliktir. Araştırmanın öğretmenden beklentiler konusundaki bulguları, yapılan diğer
araştırmalara ait bulguları destelemektedir.

Tokuç’un (2007) çalışmasında da ebeveynlerin anaokulu öğretmeninin 4 yıllık


okul öncesi ya da çocuk gelişimi lisans eğitimi almış olması (%96,4), deneyimli olması
65

(%96,2), bayan olması (%73,9) yönünde beklentiye sahip oldukları görülmüştür.


Koç’un (2003) çalışma sonuçlarına göre anne babalar kurum seçiminde öğretmen ve
yöneticinin çocuk gelişimi alanında eğitim almış olmasını (%90,4) çok
önemsemektedir. Benzer bir sonuç da Tulan’ın (2005) çalışmasında yer almıştır ve anne
babalar, öğretmeninin alanında yeterli bilgiye sahip olması beklentisindedir.

Sharma ve diğerlerine (2004) ait çalışmaya katılan ebeveynlere göre


çocuklarının sınıfta kendisini rahat hissetmesi için öğretmenlerin ilgili ve cana yakın
olması önemlidir. Bu sonuca dayanarak, öğretmenin çocuğa karşı ilgi ve tutumu
konusunda farklı ülkelerdeki ebeveynlerin de ülkemizdeki ebeveynlerle benzer şekilde
yüksek beklentiye sahip olduğu söylenebilir.

Araştırmada ebeveynlerin, çocuklarını anasınıfına vermede öğretmen ile ilgili


nitelikleri önemsediği görülmektedir. Ancak örneklemi oluşturan ebeveynlerin,
öğretmenin kadın ve genç olması ile ilgili nitelikleri diğer maddelere göre daha az
önemsediği anlaşılmaktadır. Çocuklara ve kendilerine karşı tutumunu ve öğretmenlik ile
ilgili eğitim ve deneyimini daha fazla önemsemektedirler. Erkek okul öncesi öğretmeni
sayısının az olmasına karşılık, ilkokulda erkek sınıf öğretmenlerinin varlığına alışık
olunması, ebeveynlerin öğretmenin kadın olması konusunda biraz daha düşük
beklentiye sahip olmasını açıklayabilir. Ebeveynlerin, öğretmenin genç olmasına ilişkin
daha düşük beklentiye sahip olması ise öğretmende mesleki deneyimi önemsiyor
olmalarıyla açıklanabilir.

Aile katılımı çalışmalarına önem vererek bu yönde etkinlikler düzenlemesi


(%89) de ebeveynlerin yüksek beklenti sahibi olduğu konulardan olduğu halde, ebeveyn
katılımı gereken çalışmalarda ebeveynlerin görece biraz daha isteksiz olduğu
görülmüştür. Ebeveynler, çocuklarının öğretmeni tarafından yakından tanınması ve
kendilerine de ihtiyaç duydukları her konuda her zaman bilgi verilmesi hususunda
yüksek beklentiye sahip olmakla birlikte, kendi katılımlarını gerektiren sınıf ve okul içi
çalışmalara ise biraz daha isteksizdirler.

Yapılan diğer çalışmalarda, ebeveynlerin öğretmenlerden, işbirliği içinde olma


ve özellikle çocukları ile yaşadıkları sorunların çözümünde yardım alma beklentisi
içinde olduğu görülmektedir (Gülender, 1993; Metin ve diğerleri, 1993; Vidali, 1998;
66

Argon ve Akkaya, 2008). Tulan (2005) tarafından yapılan araştırmada ise anne
babaların okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin özelliklerine ilişkin beklentilerinin
yüksek oranda karşılandığı görülmüştür.

Özbey’in (2012), okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 60-72 aylık
çocukların sosyal becerilerini ve problem davranışlarını ev ve okul ortamına göre
değerlendirmek amacıyla yaptığı araştırmasında ebeveynler öğretmenlere göre
çocukların ev ortamında okulda olduğundan daha fazla problem davranış gösterdiğini
belirtmiştir. Çözüm olarak da ebeveyn ve öğretmenlerin görüş alışverişinde bulunarak
çocuğun okul ve ev arasındaki söz konusu davranış farklılıklarının nedenlerini ortaya
çıkarması, anında müdahale ederek çözmesi, aile katılımı çalışmalarının da bu amaca
yönelik olarak planlanması önerilmiştir.

Araştırmada öğretmenden beklentiler ve programdan beklentiler arasında,


ebeveynlerin aile katılımı ve öğretmenlerle işbirliği içinde olarak çocukları hakkında
bilgi alma konularında benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır.

Araştırma grubundaki ebeveynlerin, anasınıfında uygulanan eğitim


programından beklentilerinin de yüksek olduğu görülmektedir. Örneklemi oluşturan
ebeveynlerin büyük çoğunluğu eğitim programından çocuğun yaratıcılığını destekleyen
etkinliklere yer verme (%99,5), kelime dağarcığını geliştirme (%99), sağlıklı bedensel
gelişimi destekleyici alışkanlıklar kazandırma (%99), çocuğu ilkokula hazırlama (%99),
bilgi dağarcığını geliştirme (%97,7), çocuğun anasınıfındaki gelişimi hakkında belli
aralıklarla kendilerine bilgi verilme (%97,2) yönünde beklentiye sahiptir. Çalışmanın,
görüşlerin değerlendirildiği bölümüne bakıldığında, ebeveynlere göre anasınıfı eğitimi
çocuğun ilkokula geçmeden bazı temel becerileri kazanması için gereklidir ve
çocuklarını anasınıfına vermedeki en önemli sebepleri okul öncesi eğitimin önemine ve
gereğine inanmaktır. Okul öncesi eğitimin en çok önemsenen yararının, çocuğu ilkokula
hazırlamaya katkı sağlaması olduğu söylenebilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynler, daha çok aile katılımı ile ilgili olan okuldaki
çalışmaları desteklemek üzere eve çalışmalar gönderilmesi (%87), tiyatro, sinema, sergi,
gezi vb. etkinliklere yer verilmesi (%,85), sene sonunda çeşitli etkinlikler ve gösteriler
yapılması (%79), ailelere eğitim vermek için çeşitli konularda seminerler ve toplantılar
67

düzenlenmesi (%79), sınıf içinde ailelerin de katılabileceği çalışmalara yer verilmesi


(%71) konusunda da programdan yüksek beklentiye sahiptir. Koç’un çalışmasında da
ailelerin %72,7’si ailenin eğitime katılımının desteklenmesini önemsemektedir. Bu
bulgular, yapılan diğer araştırmalara ait bulgularla paralellik göstermektedir.

Ebeveynlerin, çocuğun eğitimine yönelik konularda beklentileri daha yüksek


iken yine yüksek olmakla birlikte özellikle okul ve sınıf içi aile katılımı gerektiren
konulardaki beklentilerin biraz daha düşük önemde değerlendirildiği görülmüştür.
Ebeveynlerin okulda yapılanlar hakkında bilgi sahibi olma ve aile katılımı konusundaki
beklentilerini ortaya koyan pek çok çalışma (Gülender, 1993; Kaya, 2002; Arslan ve
Nural 2004; Argon ve Akkaya, 2008) vardır. Bu çalışmalarda ebeveynlerin öncelikli
olarak çocuğun okuldaki durumu hakkında bilgi sahibi olarak, evde de okulda verilecek
eğitimi desteklemeyi istedikleri görülmektedir. Bunun için de işbirliği kurdukları
öğretmenlerden, çocukları ve gelişim dönemi özellikleri hakkında bilgi almaları
gerekmektedir. Ancak okul-aile işbirliğini nasıl başlatıp sürdürecekleri konusunda da
rehberlik edilmesine ihtiyaçları vardır.

Sonuç olarak ebeveynlerin çocuklarına anasınıfında uygulanacak olan eğitim


programını önemsedikleri ve beklentilerinin yüksek olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte eğitim programında aile katılımı gerektiren konularda beklentilerinin biraz daha
düşük olduğu, özellikle de ailelerin katılabileceği sınıf içi çalışmalar konusundaki
beklentilerinin daha da düşük olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durum
ebeveynlerin aile katılımını önemsedikleri ve gönüllü oldukları ancak bu konuda
bilgilendirilme ve desteklenme ihtiyacı duyduklarıyla açıklanabilir.

Öğretmenden ve programdan beklentilere bakıldığında, ebeveynlerin çocukları


hakkında bilgilendirilmeyi önemsemekle birlikte bizzat katılımlarını ve desteklerini
gerektiren çalışmalara karşı biraz daha isteksiz olmaları bir başka açıdan da ele alınarak
açıklanabilir. Tezel Şahin ve Özbey’e (2007) göre yıllardan beri çocuk bakımı ve
eğitimi annelerin görevi olarak görülmüş, babalar ise çalışan ve çocuğu maddi olarak
destekleyen kişi olma görevini üstlenmişlerdir. Ayrıca aile ve çocuk eğitimine yönelik
yapılan çalışmalarda ebeveyn olarak anneler vurgulanmış, babaların neredeyse yok
sayıldığı çalışmaların hedef kitlesi de yine anneler olmuştur. Metin ve diğerlerine
(1993) ait çalışma sonuçları da çocukların eğitim sürecinde annelerin daha belirgin bir
68

sorumluluğu olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, anneler çocuk bakımı ve eğitimi


sorumluluklarını babaların desteği olmadan yürütmenin zorluğu ile kurumda yapılan
çalışmalara zaman ayırıp katılma konusunda isteksiz olabilirler. Babalar ise bu konuda
zaten sorumluluk almadıkları gibi, bugüne kadarki eğitim programlarında ve aile
katılımı çalışmalarında ebeveyn olarak kastedilenin de genellikle anneler olduğu
söylenebilir.

Araştırmanın çocuğa ilişkin beklentiler bölümündeki sonuçlar, ebeveynlerin en


yüksek beklentilerinin okul öncesi eğitimin çocuklarına kazandırdıklarına ilişkin
konularda olduğunu göstermektedir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin tamamının
“önemli” şeklinde işaretlediği maddelerin sadece bu bölümde yer alması yüksek
beklenti sahibi olduklarının önemli bir göstergesidir. Kuşkusuz çocuklar ebeveynlerinin
en değerli varlıklarıdır ve ebeveynlerin okul öncesi eğitimin çocuklarına
kazandırdıklarını, onları sonraki öğretim kademelerine ve hayata hazırlamasını
önemsemeleri doğal karşılanmalıdır.

Çocuğun duygu, düşünce ve isteklerini rahatlıkla ifade edebilmesi, kendine


güven duyması, haklarını koruması, arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurabilmesi, paylaşmayı,
işbirliğini ve yardımlaşmayı öğrenmesi, ihtiyaç duyduğunda yardım isteyebilmesi,
kalem, fırça, makas vb. araçları kullanma becerisinin gelişmesi ebeveynlerin tamamının
en yüksek beklentiye sahip olduğu konulardır. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin hepsi
(%100), “önemli” bulduğu için ki-kare analizi uygulanamayan bu maddelere
bakıldığında, aynı zamanda ebeveynlerin çocukla ilgili en yüksek beklentilerinin
çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine yönelik olduğu görülmektedir. Bu bulgu, daha
önce yapılmış araştırmalara ait bulgularla paralellik göstermektedir.

Tokuç’un (2007), araştırma grubundaki ebeveynlerin çocukları ile ilgili


beklentilerine bakıldığında, ankette belirtilen bilgi, beceri ve alışkanlıklar konusunda
tamamına yakınının olumlu görüş bildirdiği görülmüştür. Aynı çalışmada, anne-babalar
anaokulunun çocuğa en çok sosyal gelişim alanında (%47,9) katkı sağladığını
belirtmiştir. Tulan’ın (2005) çalışmasındaki anne babaların, çocuklarının gelişim
özellikleri ile ilgili beklentileri daha çok bilişsel, dil ve sosyal gelişimlerine yöneliktir.
Büyükkaragöz’ün (1993) çalışma bulguları ise okul öncesi eğitim kurumuna başladıktan
sonra çocukların davranışlarında olumlu değişmeler olduğunu, duygu ve düşüncelerini
69

rahatça ifade edebildiklerini, kelime dağarcıklarının ve el becerilerinin geliştiğini,


ilkokula hazır hale geldiklerini ortaya koymuştur.

Einarsdóttir’in (2010) çalışmasında, ebeveynlerin okul öncesinden asıl


beklentilerinin çocuklarının sosyal gelişimini desteklemesi olduğu görülmüştür.
Bununla birlikte, özgüvenlerinin gelişmesini ve diğer insanlara saygı duymayı
öğrenmesini istemektedirler. Au’nun (2004) çalışmasında da ebeveynlerin beklentileri
çocuklarının davranış kazanması, nazik ve saygılı olması, kurallara uymayı öğrenmesi
şeklinde yeralmıştır. Yurt dışında yapılan çalışmaların da ebeveynlerin çocuklarının
sosyalleşme sürecinde okul öncesi eğitim kurumlarından alacakları desteği
önemsediklerini, çocuklarıyla ilgili kendi sorumluluklarını bu kurumlarla paylaşma
beklentisinde olduğunu gösterdiği söylenebilir.

Alisinanoğlu ve Özbey (2009), akademik başarı ve bireysel özelliklerle ön plana


çıkan çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerinin yeterince desteklenmemesi
durumunda problem davranışlarının ortaya çıkma olasılığının arttığını belirtmiştir. Bunu
engellemek için de hem ailede hem de okulda akademik başarı kadar sosyal ve duygusal
gelişime de ağırlık verilmesi önerilmiştir.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin tamamının değilse de büyük bir


çoğunluğunun işaretlediği diğer pek çok madde de çocuktan beklentilerin yüksek
olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte çocuğun liderlik özellikleri kazanması
(%78,3) ve bilgisayar kullanabilmesi (%70) yine yüksek olmakla birlikte diğerlerine
göre daha düşük beklenti sahibi olunan konulardır. Yine Tokuç’un (2007) çalışmasında,
ebeveynlerin sadece çocuklarının liderlik özelliğine sahip olması (%66,9) konusunda
daha düşük bir beklentide olduğu görülmüştür. Liderlik konusunda, ebeveynlerin bu
kavramı olumsuz algılamaları ve sosyalleşmesini önemsedikleri çocuklarının
arkadaşlarıyla dengeli bir şekilde iletişim ve işbirliği içinde olmasını beklemeleri bu
sonucu ortaya çıkarmış olabilir. Bilgisayar kullanabilme konusunda ise günümüzde pek
çok evde bilgisayar olması ve ebeveynleriyle birlikte çocukların çoğunun okul öncesi
eğitime bile başlamadan bilgisayar kullanmayı öğrenmeye başlamasının bu sonucu
ortaya çıkardığı söylenebilir. Bununla birlikte bilgisayar bağımlısı çocuklar konusunda
ebeveynlerin yaşadıkları sıkıntılar, bu konudaki beklentilerinin düşük olmasına da sebep
70

olabilir. Araştırmaya ait bu sonuçlar, daha önce yapılan bazı çalışmalara ait sonuçlarla
benzerlik göstermektedir.

Bilgisayar ve televizyon başta olmak üzere, teknolojinin çocuklar üzerindeki


yararlarını ve zararlarını inceleyen araştırmalar (Bayhan ve Güler, 2002; Gündüz, 2009;
Yağbasan, 2009), çocuğun yaşına ve gelişim özelliklerine uygun, doğru bilgisayar
yazılımlarının ve televizyon programlarının, doğru sürelerde kullanılmasının yararlı
olduğuna değinmiş ve bunun da ebeveynler ve öğretmenler tarafından denetlenmesinin
önemine işaret etmiştir. Bilinçli kullanım çocukların öğrenme işine odaklanmalarını,
kendi öğrenmelerini kontrol ederek başarı ve bağımsızlık duygularını yaşamalarını,
dikkat süresi ve motivasyonlarının artmasını sağlayabilir. Buna karşılık bilinçsiz
kullanımı ise çocuğun çevresiyle iletişimden ve oyun gibi en temel ihtiyacından
uzaklaşmasına sebep olabilir.

Bütün değişkenlerden bağımsız olarak ebeveynlerin çocuğa ilişkin


beklentilerinin yüksek olduğu görülmektedir. Hatta diğer beklenti alanlarıyla
karşılaştırıldığında çok daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir.

Günümüzde okul öncesi eğitim kurumları, çoğu çocuk için aynı anda pek çok
yaşıtıyla iletişim ve etkileşim içinde olma fırsatı buldukları ilk ortamlardır. Arkadaşları
ile iletişim ve etkileşim içinde olan çocukların bu sayede kendine güvenen,
sorumluluklarını bilen, iletişim, işbirliği ve paylaşma becerilerini kazanarak sosyalleşen
ve böylece gelecekte çağın şartlarına ayak uydurabilen güçlü ve başarılı bireyler olması
beklenmektedir. Arkadaşlar kadar, iyi düzenlenmiş okul öncesi eğitim kurumları,
programlar ve başarılı eğitimciler de bu beklentilere ulaşmayı sağlayacaktır.
BÖLÜM 6.

SONUÇ ve ÖNERİLER

6.1. Sonuç

Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin incelenmesi


amaçlanan bu araştırmadan elde edilen sonuçlara aşağıda yer verilmiştir.

Araştırma sonucunda, ebeveynlerin görüş ve beklentilerinin bütün


değişkenlerden bağımsız olarak okul öncesi eğitimin önemsendiğini; kurumdan,
öğretmenden, programdan ve çocuktan beklentilerin yüksek olduğunu ortaya koyduğu
görülmüştür.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunluğunu kadınlar ve dolayısıyla anneler


oluşturmaktadır. Annelerin de çoğunluğu ev hanımıdır ve çalışmamaktadır. Örneklemi
oluşturan ebeveynlerin sadece %18’ini erkekler ve dolayısıyla babalar oluşturmuştur.
Anne ve babaların çoğunluğu 25-34 yaş grubundadır. Yine çoğunluğu, sırasıyla ilkokul
ve lise mezunudur.

Gelir düzeyleri daha çok düşük ve orta olan ebeveynlerin en çok iki çocuğu
vardır ve anasınıfına devam eden çocukları da genellikle birinci çocuklarıdır.
Anasınıfına devam eden çocuklarının cinsiyetlerine bakıldığında çoğunluğunun erkek
olduğu görülmüştür.

Ebeveynlerin büyük çoğunluğu, okul öncesi eğitimin gerekli olduğunu, bu


eğitimin devlet tarafından ücretsiz olarak sunulması ve zorunlu olması gerektiğini
düşünmektedir. Yine çok büyük bir bölümü, çalışsalar da çalışmasalar da çocuklarını
anasınıfına göndereceklerini belirtmişlerdir.

Okul öncesi eğitimin çocuğun ilkokula geçmeden bazı temel becerileri


kazanması için gerekli olduğu görüşünde olan ebeveynler, benzer bir şekilde çocuklarını
72

anasınıfına vermedeki en önemli sebeplerinin okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine


inanmak, çocuğu ilkokula hazırlamak ve çocuğun arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurma
becerilerini geliştirmek olduğunu belirtmiştir.

Ebeveynlerin anasınıfı seçiminde dikkat ettikleri en önemli özellikler


öğretmenin eğitim durumu ve deneyimi ile okulun eve ya da iş yerine yakınlığıdır.

Örneklemi oluşturan ebeveynler, okul öncesi eğitim kurumundan fiziksel ve


donanımsal özellikleri açısından yüksek beklentiye sahiptir. Okulda anasınıfına ait ayrı
tuvalet ve lavaboların olması, okul binasının, çevresinin ve anasınıfının güvenli, bakımlı
ve temiz olması, okulda oyun bahçesinin olması, anasınıfında bol miktarda eğitim araç
gereçlerinin olması kurumdan beklentilerin başında gelmektedir. Ebeveynler sınıftaki
çocuk sayısının fazla olmamasını ve sınıfta yardımcı öğretmenin bulunmasını
önemsenmekle birlikte, daha düşük bir beklentiye sahiptir. Ebeveynlerin okulun ve
sınıfın fiziksel ve donanımsal özelliklerine ilişkin beklentileri, çocuk sayısının fazlalığı
ve yardımcı öğretmen bulunması konusundaki beklentilerine göre daha yüksektir.

Ebeveynlerin öğretmene ilişkin beklentilerinin de araştırmanın değişkenlerinden


bağımsız olarak yüksek olduğu görülmüştür. En yüksek beklentileri çocukların gelişim
dönemi özelliklerini iyi bilmesi, çocuklara değer vermesi ve çocuklara karşı anlayışlı ve
saygılı olması, güler yüzlü olması, öğretmenlik deneyiminin olması, her ihtiyaç
duyulduğunda görüşmek için aileye zaman ayırması, çocuklar ve aile ortamları
hakkında bilgi sahibi olması konularındadır. Öğretmenin 4 yıllık okul öncesi
öğretmenliği eğitimi almış olması, aile katılım çalışmalarına önem vererek bu yönde
etkinlikler düzenlemesi genç olması ve kadın olması yine yüksek beklenti sahibi olunan
diğer konulardır. Ebeveynlerin, öğretmen ile ilgili nitelikleri önemsediği ancak
öğretmenin kadın ve genç olması ile ilgili nitelikleri diğer maddelere göre daha az
önemsediği anlaşılmaktadır. Çocuklara ve kendilerine karşı tutumunu ve öğretmenlik ile
ilgili eğitim ve deneyimini daha fazla önemsemektedirler.

Öğretmenin, aile katılımı çalışmalarına önem vererek bu yönde etkinlikler


düzenlemesi de ebeveynlerin yüksek beklenti sahibi olduğu konulardan olduğu halde,
aile katılımı gereken çalışmalarda ebeveynlerin görece biraz daha düşük beklentiye
sahip olduğu görülmüştür. Ebeveynler, çocuklarının öğretmeni tarafından yakından
73

tanınması ve kendilerine de ihtiyaç duydukları her konuda her zaman bilgi verilmesi
hususunda yüksek beklentiye sahip olmakla birlikte, kendi katılımlarını gerektiren sınıf
ve okul içi çalışmalar konusunda ise biraz daha düşük beklentiye sahiptir.

Ebeveynlerin anasınıfında uygulanan eğitim programından beklentileri


yüksektir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin büyük çoğunluğu eğitim programından;
çocuğun yaratıcılığını destekleyen etkinliklere yer verme, kelime dağarcığını geliştirme,
sağlıklı bedensel gelişimi destekleyici alışkanlıklar kazandırma, çocuğu ilkokula
hazırlama, bilgi dağarcığını geliştirme, çocuğun anasınıfındaki gelişimi hakkında belli
aralıklarla kendilerine bilgi verilme yönünde beklentiye sahiptir. Aile katılımı ile ilgili
olan okuldaki çalışmaları desteklemek üzere eve çalışmalar gönderilmesi, tiyatro,
sinema, sergi, gezi vb. etkinliklere yer verilmesi, sene sonunda çeşitli etkinlikler ve
gösteriler yapılması, ailelere eğitim vermek için çeşitli konularda seminerler ve
toplantılar düzenlenmesi, sınıf içinde ailelerin de katılabileceği çalışmalara yer
verilmesi yine çok önemsenmekle birlikte biraz daha düşük beklentiye sahip olunan
konulardır. Bu sonuç öğretmenden beklentiler bölümündeki sonuçla benzerlik
göstermektedir.

Ebeveynlerin, çocuğun eğitimine yönelik konularda beklentileri daha yüksek


iken özellikle okul ve sınıf içi aile katılımı gerektiren konularda beklentilerin daha
düşük önemde değerlendirildiği görülmüştür.

Sonuç olarak ebeveynlerin çocuklarına anasınıfında uygulanacak olan eğitim


programını önemsedikleri ve beklentilerinin yüksek olduğu söylenebilir. Bununla
birlikte eğitim programında aile katılımı gerektiren konularda beklentilerinin daha
düşük olduğu, özellikle de sınıf içi çalışmalar konusunda daha isteksiz oldukları sonucu
ortaya çıkmaktadır.

Araştırmanın çocuğa ilişkin beklentiler bölümündeki sonuçlar, ebeveynlerin en


yüksek beklentilerinin okul öncesi eğitimin çocuklarına kazandırdıklarına ilişkin
konularda olduğunu göstermektedir. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin tamamının
“önemli” şeklinde işaretlediği maddelerin sadece bu bölümde yer alması da bunun
göstergesidir.
74

Çocuğun duygu, düşünce ve isteklerini rahatlıkla ifade edebilmesi, kendine


güven duyması, haklarını koruması, arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurabilmesi, paylaşmayı,
işbirliğini ve yardımlaşmayı öğrenmesi, ihtiyaç duyduğunda yardım isteyebilmesi,
kalem, fırça, makas vb. araçları kullanma becerisinin gelişmesi ebeveynlerin tamamının
en yüksek beklentiye sahip olduğu konulardır. Örneklemi oluşturan ebeveynlerin hepsi
(%100), “önemli” bulduğu için ki-kare analizi uygulanamayan bu maddelere
bakıldığında, aynı zamanda ebeveynlerin çocukla ilgili en yüksek beklentilerinin
çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine yönelik olduğu görülmüştür.

Örneklemi oluşturan ebeveynlerin tamamının değilse de büyük bir


çoğunluğunun işaretlediği diğer pek çok madde de çocuktan beklentilerin yüksek
olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte çocuğun liderlik özellikleri kazanması
(%78,3) ve bilgisayar kullanabilmesi (%70) yine yüksek olmakla birlikte diğerlerine
göre daha düşük beklenti sahibi olunan konulardır.

Bütün değişkenlerden bağımsız olarak ebeveynlerin çocuğa ilişkin


beklentilerinin yüksek olduğu görülmektedir. Hatta diğer beklenti alanlarıyla
karşılaştırıldığında çok daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir.
75

6.2. Öneriler

Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin görüş ve beklentilerinin incelenmesi


amacıyla yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlara dayanarak aşağıdaki önerilere yer
verilmiştir.

Öneriler, okul öncesi eğitim uygulamalarına yönelik öneriler ve yapılacak yeni


çalışmalara ilişkin uygulama önerileri olarak iki grupta değerlendirilmiştir.

Okul öncesi eğitim uygulamalarına yönelik öneriler;

Araştırma sonucunda ebeveynlerin okul öncesi eğitiminin gerekli olduğunu, bu


eğitimin devlet tarafından ücretsiz olarak sunulması ve zorunlu olması gerektiğini
düşündüğü görülmüştür. Okul öncesi eğitimin Devlet tarafından zorunlu ve ücretsiz hale
getirilmesi ile ebeveynlerin bu konudaki beklentileri karşılanabilir ve bütün çocukların
okul öncesi eğitimden yararlanması sağlanabilir.

Ebeveynlerin anasınıfı seçiminde dikkat ettikleri en önemli özelliklerden birinin


de okulun eve ya da iş yerine yakınlığı olduğu görülmüştür. Okul öncesi eğitim
kurumlarının sayısı artırılarak ebeveynlerin ulaşım sorunu yaşamadan bu hizmetlerden
yararlanması sağlanabilir.

Örneklemi oluşturan ebeveynler, okul öncesi eğitim kurumundan fiziksel ve


donanımsal özellikleri açısından yüksek beklentiye sahiptir. Bu kurumların fiziksel ve
donanımsal özellikleri açısından zenginleştirilmesi ebeveynlerin beklentilerini
karşılamakla birlikte eğitim kalitesini de artırabilir.

Ebeveynler sınıftaki çocuk sayısının fazla olmamasını ve sınıfta yardımcı


öğretmenin bulunmasını önemsemektedirler. Çocuk sayısının fazla olmamasına, sınıfta
yardımcı öğretmenin ya da destek personelin bulunmasına yönelik alınabilecek tedbir ve
uygulamalarla eğitim kalitesi artırılabilir.
76

Ebeveynlerin, öğretmene ilişkin beklentilerinin de araştırmanın değişkenlerinden


bağımsız olarak yüksek olduğu görülmüştür. Özellikle çocuklara ve kendilerine karşı
tutumunu ve öğretmenlik ile ilgili eğitim ve deneyimini daha fazla önemsemektedirler.
Öğretmenlerin eğitimi önemle üstünde durulması gereken bir konu olarak gerek lisans
düzeyinde öğretmen yetiştirilen programların gerekse kurumlarda çalışmakta olan
öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerinin sürekli olarak geliştirilip yenilenmesine yönelik
çalışmalar yapılabilir.

Anasınıfında uygulanan eğitim programından beklentileri değerlendirildiğinde


ebeveynlerin, çocuğun eğitimine yönelik konularda beklentileri daha yüksek iken
özellikle okul ve sınıf içi aile katılımı gerektiren konularda beklentilerin biraz daha
düşük önemde değerlendirildiği görülmüştür. Okul aile işbirliği üzerinde önemle
durularak, eğitim sürecine ebeveynlerin katılımı desteklenebilir.

Araştırma ebeveynlerin, çocuklarının öğretmeni tarafından yakından tanınması


ve kendilerine de ihtiyaç duydukları her konuda her zaman bilgi verilmesi hususunda
yüksek beklentiye sahip olmakla birlikte, kendi katılımlarını gerektiren sınıf ve okul içi
çalışmalara ise biraz daha isteksiz olduğunu göstermiştir. Öğretmenler, aile katılımı
gerektiren çalışmalara ağırlık vererek, en başta da ev ziyaretleri düzenleyerek okulda
verilen eğitimin evde devam etmesini ve anne babanın eğitim sürecine dâhil olmasını
sağlayabilir. Böylece anne babanın çocuğunun gelişimini yakından izlemesi
sağlanabilir.

Eğitim programından ebeveynlere eğitim vermek için çeşitli konularda


seminerler ve toplantılar düzenlenmesi, sınıf içinde ebeveynlerin de katılabileceği
çalışmalara yer verilmesi yine çok önemsenmekle birlikte biraz daha düşük beklentiye
sahip olunan konulardır. Özellikle gelir düzeyi düşük ebeveynlere yönelik olanlar başta
olmak üzere, çocuk eğitimi ile ilgili çeşitli konularda seminerler ve toplantılar
düzenlenebilir. Bu konuda okul rehberlik servisleri başta olmak üzere çeşitli kişi ve
kurumlar ile işbirliği yapılarak destek alınabilir.

Araştırma sonuçları ebeveynlerin çocuklarına anasınıfında uygulanacak olan


eğitim programını önemsediklerini ve beklentilerinin yüksek olduğunu göstermiştir.
Aynı şekilde aldığı eğitim sonrası çocuğa ilişkin beklentileri de yüksektir. Buna
77

dayanarak, okul öncesi eğitim programları düzenlenirken ebeveynlerin görüş ve


beklentileri değerlendirmeye alınabilir.

Yapılacak yeni çalışmalara ilişkin öneriler;

Bu araştırmada, örneklemi oluşturan ebeveynlerin çoğunluğunu anneler


oluşturmaktadır. Ancak daha fazla babanın katılımının sağlandığı çalışmalarla onların
da görüş ve beklentileri tespit edilerek çalışmalara katkı sağlanabilir.

Bu araştırmaya 5-6 yaş grubu çocukların ebeveynleri katılmıştır. Benzer


araştırmalar 0-6 yaş gurubunda çocuğu olan ebeveynleri kapsayarak uygulanabilir.

Ebeveynlerin görüş ve beklentilerinin araştırıldığı bu çalışma gibi öğretmenlerin


görüş ve beklentilerinin tespitine yönelik çalışmalar da yapılarak, ebeveynlere yönelik
yapılan çalışmalarla karşılaştırılabilir.

Devrek ilçesinde homojen bir örnekleme üzerinde uygulanan bu araştırma farklı


şehirlerde uygulanarak, Türkiye genelinde ebeveynlerin okul öncesi eğitime ilişkin
görüş ve beklentileri incelenebilir ve birbiriyle karşılaştırılabilir.

Ebeveynlerin görüş ve beklentilerine yönelik geliştirilecek yeni anketler ve


ölçeklerle araştırma derinleştirilebilir.
78

KAYNAKÇA

Aksoy, A. B. ve Turla, A. (1999). Okul-Aile İşbirliği. (Kolektif), Gazi Üniversitesi


Anaokulu/Anasınıfı Öğretmeni El Kitabı içinde (s. 42-48). İstanbul: Ya-Pa
Yayınları.

Alisinanoğlu, F. ve Özbey, S. (2009). Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 60-72
aylık çocukların problem davranışlarının bazı değişkenlere göre incelenmesi.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(6), 493-517. Web:
http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt2/sayi6pdf/ozbey_alisinanoglu.pdf
adresinden 29.01.2013 tarihinde alınmıştır.

Alpar, R. (2006). Spor bilimlerinde uygulamalı istatistik. (3. Basım). Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım.

Argon, T. ve Akkaya, M. (2008). Ebeveynlerin okul öncesi eğitime ve okul öncesi


eğitim kurumlarına yönelik görüşleri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 16(2), 413-430.

Arı, M. ve Tuğrul, B. (1996). Okul öncesi eğitim. Millî Eğitim Dergisi, 132, 18-21.

Arlı, M. ve Nazik, M. H. (1993). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Araştırma ve


Öğretmene Düşen Görev. 9. Ya-Pa Okul Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması
Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.

Arslan, M. (2005). Avrupa Birliği ülkelerinde okul öncesi eğitimin gelişimi ve mevcut
durumu. Millî Eğitim Dergisi, 33. Web: http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/
Milli_Egitim_Dergisi/167/index3-arslan.htm adresinden 28 Ekim 2012’de
alınmıştır.
79

Arslan, Ü. ve Nural, E. (2004). Okul öncesi eğitiminde okul-aile işbirliğinin önemi.


Millî Eğitim Dergisi, 162, 99-108.

Arslanargun, E. ve Tapan, F. (2011). Okul öncesi eğitim ve çocuklar üzerindeki etkileri.


Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 11(2), 219-238.
Web: http://www.efdergi.ibu.edu.tr/arsiv/cilt11_sayi2/14.pdf adresinden 27 Ekim
2012’de alınmıştır.

Au, M. L. (2004). Parents’ expectations of pre-school education. Hong Kong Journal of


Early Childhood, 3(2), 41-46.

Başal, H. A. (2005), Okul öncesi eğitim. (2. Baskı). İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.

Bayhan, P. ve Güler, T. (2002). Çocuklar için bilgisayar destekli eğitimde yazılım


seçme kriterleri. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Dergisi, 6(7), 103-112.

Bulut, B. (1995). 5-6 yaş grubunda çocuğu bulunan ailelerin okul öncesi eğitime bakışı.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İzmir.

Büyükkaragöz, S. (1993). Ana Babalarla, Öğretmenlerin “Okulöncesi Eğitim Programı”


Hakkındaki Görüşleri. 9. Ya-Pa Okul Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması
Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.

Carlson, H. L. (1993). Impact of societal orientations on early childhood programmes


and parents and professionals views of those programmes: Sweden, England,
United States. International Journal of Early Childhood 25(1), 20-26.

Cömert, D. ve Güleç. H. (2004). Okulöncesi eğitim kurumlarında aile katılımının


önemi: öğretmen-aile-çocuk ve kurum. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 131-145. Web: http://www.aku.edu.tr/aku/dosyayonetimi/
sosyalbilens/dergi/VI1/comert.pdf adresinden 29 Ocak 2013’te alınmıştır.
80

Çetinsoylu, N. A. (1998). İki farklı sosyal çevrede okul öncesi eğitim kurumlarına giden
çocukların anne-babalarının okul öncesi eğitimden beklentilerinin incelenmesi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.

Da Silva, L. and Wise, S. (2006). Parent perspectives on childcare quality among a


culturally diverse sample. Australian Journal of Early Childhood, 31(3), 6-14.

Demiriz, S. ve Dinçer, Ç. (2001). 5-6 yaş çocuklarının öz bakım becerilerinin cinsiyet


ve okulöncesi eğitim alma durumlarına göre incelenmesi. Millî Eğitim
Dergisi,150. Web: http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi
/150/demiriz_dincer.htm adresinden 28 Ekim 2012’de alınmıştır.

Einarsdóttir, J. (2008). Children's and parents’ perspectives on the purposes of


playschool in Iceland. International Journal of Educational Research, 47(5), 283-
291.

Einarsdóttir, J. (2010). Icelandic parents’ views on the national policy on early


childhood education. Early Years: Journal of International Research &
Development, 30(3), 229-242.

Eryorulmaz, A. (1993). Kurumsal Okulöncesi Eğitiminde Ailenin Rolü. 9. Ya-Pa Okul


Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.

Foot, H., Howe, C., Cheyne, B., Terras, M. and Rattray, C. (2000). Pre-school
education: parents’ preferences, knowledge and expectations. International
Journal of Early Years Education, 8(3), 189-204.

Gülender, S. (1993). Velilerin Okulöncesi Eğitim Kurumlarından Kurumların


Velilerden Beklentileri. 9. Ya-Pa Okul Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması
Seminer Kitabı. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.
81

Güler, T. (2009). Okul öncesi eğitimde ailenin önemi ve okul aile işbirliği. G. Haktanır
(Editör). Okul öncesi eğitimine giriş. Üçüncü Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık, ss.
295-322.

Gündüz, H. (2009). Teknolojinin okul öncesi çağdaki çocukların oyunlarına etkisi. F.


Alisinanoğlu (Editör). 4. Ulusal okul öncesi eğitimi öğrenci kongresi. Ankara:
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, ss. 253-259.

Kağıtçıbaşı, Ç. (4-8 Ocak 1979). Türkiye’de Çocuğun Değeri, Gelişme Ortamı Ve


Alınması Gereken Önlemler. Uluslararası Çocuk Yılı Türkiye Millî Komitesi,
“1970’lerin Sonunda Türkiye’de Çocuğun Durumu” Konferansı, Ankara.

Kağıtçıbaşı, Ç. (1989). Okulöncesi Eğitimi ve Bir Erken Destek Modeli Olarak Anne
Eğitimi. Ya-Pa 6. Okulöncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul:
Ya-Pa Yayınları.

Kandır, A. (2001). Çocuk gelişiminde okul öncesi eğitim kurumlarının yeri ve önemi.
Millî Eğitim Dergisi, 151, 102-104.

Karasar, N. (2002) . Bilimsel araştırma yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

Kargı, E. (2011). Niçin okul öncesi eğitim. Eğitime Bakış Dergisi, 20, 5-8. Web:
http://www.egitimbirsen.org.tr/yayinlarimiz/148-egitimbirsen.org.tr-148.pdf
adresinden 28 Ekim 2012’de alınmıştır.

Kartal, H. (2007). Erken çocukluk eğitimi programlarından anne-çocuk eğitim


programı’nın altı yaş grubundaki çocukların bilişsel gelişimlerine etkisi.
İlköğretim Online, 6(2), 234-248. Web: http://ilkogretim-online.org.tr/vol6say2/
v6s2m18.pdf adresinden 31 Ekim 2012’de alınmıştır.

Kaya, Ö. M. (2002). Okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlara ailelerin


ilgi ve katılımları ile okulöncesi eğitim kurumlarının aile eğitimine katkısı
konusunda anne-baba görüşleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
82

Kıldan, A. O. (2011). Güne güneşin doğuşunu izleyerek başlamak gibidir hayata okul
öncesi eğitimle başlamak. Eğitime Bakış Dergisi, 20, 16-20. Web: http://
www.egitimbirsen.org.tr/yayinlarimiz/148-egitimbirsen.org.tr-148.pdf adresinden
28 Ekim 2012’de alınmıştır.

Kıldan, A. O. (2012a). Okul öncesi eğitimin amacına ilişkin öğretmen ve veli görüşleri.
Kastamonu Eğitim Dergisi, 20(1), 135-150. Web: http://www.kefdergi.com/pdf/
20_1/20_1_10.pdf adresinden 26 Ekim 2012’de alınmıştır.

Kıldan, A. O. (2012b). Okul öncesi öğretmenlerinin ve ebeveynlerin okul öncesi


dönemdeki çocukların okul korkularına ilişkin görüşleri. Türk Eğitim Bilimleri
Dergisi, 10(1), 49-73. Web: http://www.tebd.gazi.edu.tr/arsiv/2012_cilt10/
sayi_1/kis.pdf adresinden 23 Ekim 2012’de alınmıştır.

Kıncal, R.Y. (Ed.) (2010). Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Nobel Yayın.

Koç, G. (1996). Anne-babaların okul öncesi eğitim kurumu seçimini etkileyen etkenler.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara.

Koç, G. (2003). Anne-babaların okulöncesi eğitim kurumu seçimini etkileyen etkenler.


Yaşadıkça Eğitim Dergisi, 80, 5-9.

Koçak, N. (2001). Erken çocukluk döneminde eğitim ve Türkiye’de erken çocukluk


eğitiminin durumu. Millî Eğitim Dergisi, 151, 84-89.

Koçyiğit, S. (2007). Farklı ülkelerde okul öncesi eğitim kurumlarının gelişimi.


Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Erzurum.

Komisyon (1993). Ondördüncü Millî Eğitim Şûrası 27-29 Eylül 1993 Raporlar
Görüşmeler Kararlar. Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Millî Eğitim Basımevi.
83

Komisyon (1999). 2000 Yılında Millî Eğitim. Ankara: A.Ç.E.M. ve 4. Akşam Sanat
Okulu Matbaası.

Komisyon. (2004). Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliği.
Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi, 67, 2562, 604-606.

Köksal, İ. (2002). Anaokulu ve anasınıfına devam eden 3-6 yaş çocuklarının anne-
babalarının okul öncesi eğitim kurumu seçimlerini etkileyen etmenler.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.

Köksal Akyol, A., Oğuz, V. ve Yılgın, N. (Nisan 2006). Anne-Babaların Okul Öncesi
Eğitim Kurumu Seçimleri Üzerine Anne-Babaya İlişkin Çeşitli Değişkenlerin
Etkisinin İncelenmesi. Birinci Uluslararası Sosyal Hizmetler Sempozyumu Sunum
Kitabı, Antalya.

Kulaksızoğlu, A. (1995). Okul öncesinde çocuğun gelişimi. Yaşadıkça Eğitim Dergisi,


42, 23-42.

Kuru Turaşlı, N. (2009). Okul öncesi eğitimin tanımı kapsamı ve önemi. G. Haktanır
(Editör). Okul öncesi eğitimine giriş. Üçüncü Baskı. Ankara: Anı Yayıncılık, ss.
1-24.

Metin, N., Arı, M., Güneysu, S., Dikmen, B., Atik, B., Aydın, Ç., Üstün, E. ve Uysal,
N. (1993). Ana-Babaların Anaokulundan Beklentileri. 9. Ya-Pa Okul Öncesi
Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.

Oktay, A. (1993). Okul Öncesi Eğitim ve Teori “Tarihçe”. 9. Ya-Pa Okul Öncesi
Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.

Oktay, A. (1999). Yaşamın sihirli yılları: okul öncesi dönem. (1. Baskı). İstanbul:
Epsilon Yayıncılık.
84

Ömeroğlu, E. ve Can Yaşar, M. (2005). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Ailenin


Eğitime Katılımı. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, 6, 62. Web: http:
//dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Bilim_Dergisi/sayi62/omeroglu-yasar.htm
adresinden 29 Ekim 2012’de alınmıştır.

Özbey, S. (2012). Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 60-72 aylık çocuklarının
sosyal beceri ve problem davranışlarının okul ve ev ortamına göre incelenmesi.
Toplum ve Sosyal Hizmet, 23(2), 21-32. Web: http://www.asosindex.com/journal-
article-abstract?id=22290 adresinden 29.01.2013 tarihinde alınmıştır.

Özen, Ş. (2008). Okul öncesi eğitim ve aile: Anne ve babaların okul öncesi eğitimden
beklentileri-Kars ili örneği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kafkas
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kars.

Sevinç, M. (2006). Okul öncesi eğitimi alan çocukların annelerinin okuldan beklentileri.
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 218-225.

Seyfullahoğulları, A. (2012). Ailelerin anaokullarından beklentileri üzerine bir


araştırma. Marmara Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2, 1-15. Web: http://
www.marmarasosyaldergi.org/index.asp?list=icindekiler adresinden 23 Ekim
2012’de alınmıştır.

Sharma, N., Vaid, S. and Dhavan, R. (2004). Parental concepts about preschool
education. 6(3), Kamla-Raj, 6(3), 201-208.

Sönmez, V. ve Alacapınar, F. G. (2011). Örneklendirilmiş bilimsel araştırma


yöntemleri. Ankara: Anı Yayıncılık.

Tanrıöğen, A. (Ed.) (2009). Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Anı Yayıncılık.

Tekiner, Ö. (1996). Okul öncesi eğitimin önemi ve çocuğa kazandırdıkları. Millî Eğitim
Dergisi, 132, 10.
85

Tezel Şahin, F. ve Ünver, N. (2005). Okulöncesi eğitim programlarına aile katılımı.


Kastamonu Eğitim Dergisi, 13(1), 23-30. Web: http://www.kefdergi.com/pdf/
13_1/13_1_tum.pdf#page=25 adresinden 29 Ocak 2013’te alınmıştır.

Tezel Şahin, F. ve Özbey, S. (2007). Aile eğitim programlarına baba katılımının önemi.
Toplum ve Sosyal Hizmet, 18(1), 39-48. Web: http://asosindex.com/journal-
article-abstract?id=1693 adresinden 27 Ocak 2013’te alınmıştır.

Tokuç, H. (2007). Anne ve babaların okul öncesi eğitim hakkındaki görüş ve


beklentilerinin incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Tulan, A. (2005). Ebeveynlerin okulöncesi eğitimden beklentilerinin gerçekleşme


düzeyinin incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği. (2005). Doğru Başlangıç: Türkiye’de Okul


Öncesi Eğitim. İstanbul: Yayın No. TÜSİAD-T/2005-05/396.

Unutkan, Ö. (2007) Okul öncesi dönem çocuklarının matematik becerileri açısından


ilköğretime hazır bulunuşluğunun incelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi 32, 243-254. Web: http://www.efdergi.hacettepe.edu.tr/
200732%C3%96ZG%C3%9CL%20POLAT%20UNUTKAN.pdf adresinden 26
Ekim 2012’de alınmıştır.

Ünüvar, P. (2010). Aile katılımı çalışmalarına yönelik ebeveyn ve öğretmen


görüşlerinin karşılaştırılması. Kastamonu Eğitim Dergisi, 18(3), 719-730. Web:
http://www.kefdergi.com/pdf/18_3/18_3_3.pdf adresinden 23 Haziran 2012’de
alınmıştır.

Üstün, E. (1993). Okul Öncesi Dönemde Çocuk-Aile-Okul İşbirliği. 9. Ya-Pa Okul


Öncesi Eğitimi ve Yaygınlaştırılması Semineri. İstanbul: Ya-Pa Yayınları.
86

Üstünova, E. (1998). Okul öncesi eğitime devam eden çocukların annelerinin eğitim
seviyelerine göre beklentileri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Vidali, E. L. (1998). Parental expectations of early childhood services for preschool


children: the case of policy change in Greece. International Journal of Early
Years Education, 6(1), 19-30.

Weinberg, L. M. (2009). Parents’ Educational Expectations For Theır Young Children:


SES, Race/Ethnicity And School Feedback. Unpublished doctoral dissertation. The
Florida State University College, Florida.

Yağbasan, M. (2009). Bilgisayarın okul öncesi çocukların çevresiyle iletişimindeki


rolünün araştırılması. F. Alisinanoğlu (Editör). 4. Ulusal okul öncesi eğitimi
öğrenci kongresi. Ankara: Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, ss. 260-264.

Yazar, A., Çelik, M. ve Kök, M. (2008). Aile katılımının okul öncesi eğitimde ve 2006
okul öncesi eğitim programındaki yeri. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12(2),
233-243. Web: http://e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/SBED/article/view/549/541
adresinden 18 Kasım 2012’de alınmıştır.

Yazıcı, Z. (2002). Okul öncesi eğitiminin okul olgunluğu üzerine etkisinin incelenmesi.
Millî Eğitim Dergisi, 155-156. Web: http://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/
Milli_Egitim_Dergisi/155-156/yazici.htm adresinden 28 Ekim 2012’de alınmıştır.

Yeşil, D. (2008). Okulöncesi eğitim almış ve almamış öğrencilerin okula uyumlarının


karşılaştırılması. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Yeşilyurt, Z. C. (2011). Türkiye’de çocukları okul öncesi eğitim kurumlarına devam


eden ebeveynlerin okul öncesi eğitim kurumlarından beklentileri ve okul öncesi
eğitim kurumlarının bu beklentileri karşılama durumları. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.
87

Yıldırım, M. C. (2008). Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de okulöncesi eğitim.


Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 7(25), 91-110. Web: http://www.narsanat.com
/wp-content/uploads/2011/09/2-Avrupa-Birli%C4%9Fi-%C3%9Clkelerinde-Ve-
T%C3%BCrkiye%E2%80%99de-Okul%C3%B6ncesi-E%C4%9Fitim.pdf
adresinden 3 Kasım 2012’de alınmıştır.

Zakarian, N. A. (2009). Parents’ Perceptions About An Early Childhood Program:


Analysis Of Parents’ Focus Group Discussions. Unpublished doctoral
dissertation. Lesley Unıversity, Massachusetts.
88

EKLER

Ek-1 Anket Formu

Sayın ebeveynler,

Bu çalışma Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Okul Öncesi Öğretmenliği


Bölümü’nde Yüksek Lisans Tezi olarak yapılmaktadır. Araştırmanın amacı; ebeveynlerin okul
öncesi eğitim ile ilgili görüşlerini ve bu eğitimden beklentilerini saptamaktır.
Anket formu iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kişisel bilgiler yer
almaktadır. İkinci bölümde sizin okul öncesi eğitim ile ilgili görüşleriniz ve bu eğitimden
beklentilerinizle ilgili sorular yer almaktadır.
Anket sorularına vereceğiniz cevaplar okul öncesi eğitime ebeveyn katılımının
artmasında ve eğitimin daha nitelikli hale getirilmesinde önemli katkılar getirmek üzere
kullanılabilecektir. Bu nedenle vereceğiniz cevapların açık, samimi, içten ve doğru olması
araştırmanın geçerliği ve güvenirliği açısından son derece önemlidir. İçtenlikle vereceğiniz
yanıtlarınız ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Saygılarımla.

Yüksek Lisans Öğrencisi Nurhan ÇAKIROĞLU


Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Aysel TÜFEKCİ

I. BÖLÜM

1. Anasınıfına devam eden çocuğa yakınlık dereceniz nedir?


( ) Annesiyim
( ) Babasıyım
( ) Diğer (belirtiniz): …………………………

2. Yaşınız nedir?
( ) 20-24
( ) 25-29
( ) 30-34
( ) 35-39
( ) 40 ve üzeri

3. Öğrenim durumunuz nedir?


( ) Okur-yazar değil
( ) İlkokul mezunu
( ) Ortaokul mezunu
( ) İlköğretim okulu mezunu
( ) Lise mezunu
( ) Yüksekokul mezunu
( ) Üniversite mezunu
( ) Lisansüstü mezunu
89

4. Çalışma durumunuz nedir?


( ) Çalışıyor ( ) Çalışmıyor

5. Mesleğiniz nedir?
( ) Ev hanımı
( ) Çiftçi
( ) İşçi (İnşaat, sanayi, maden ve benzeri)
( ) Memur (yazınız) ……………………………………..……
( ) Serbest meslek (yazınız) ……….....................................……
( ) Diğer (belirtiniz) ………………………………...…………

6. Ailenizin ortalama aylık geliri ne kadardır?


( ) 0-500 TL
( ) 501-1000 TL
( ) 1001-1500 TL
( ) 1501-2000 TL
( ) 2001-3000 TL
( ) 3001 TL ve üzeri

7. Evinizde kaç kişi yaşıyorsunuz?


( ) İki kişi
( ) Üç kişi
( ) Dört kişi
( ) Beş kişi
( ) Altı ya da daha çok kişi

8. Kaç tane çocuğunuz var (anasınıfına devam eden dâhil)?


( ) Tek çocuk
( ) İki çocuk
( ) Üç çocuk
( ) Dört çocuk
( ) Diğer (yazınız): …………..

9. Çocuklarınız okul öncesi eğitimi aldı mı?


1. Çocuk ( ) Evet ( ) Hayır
2. Çocuk ( ) Evet ( ) Hayır
3. Çocuk ( ) Evet ( ) Hayır
4. Çocuk ( ) Evet ( ) Hayır
5. Çocuk ( ) Evet ( ) Hayır

10. Anasınıfına devam eden çocuğunuzun doğum sırası nedir?


( ) İlk çocuk
( ) İkinci çocuk
( ) Üçüncü çocuk
( ) Dördüncü çocuk
( ) Diğer (yazınız): ……………..

11. Anasınıfına devam eden çocuğunuzun cinsiyeti nedir?


( ) Kız
( ) Erkek
90

II. BÖLÜM

1. Sizce okul öncesi eğitim gerekli midir?


( ) Evet
( ) Hayır (3. Soruya geçiniz)
( ) Kararsızım

2. Okul öncesi eğitim sizce neden gereklidir? (en önemli bulduğunuz bir seçeneği
işaretleyiniz)
( ) Anne babası çalışan çocukların güvenli ellerde olması için gereklidir
( ) Çocuğun ilköğretime geçmeden bazı temel becerileri kazanması için gereklidir
( ) Çocuğun anasınıfına giden arkadaşlarının gerisinde kalmaması için gereklidir
( ) Çocuğun yaşıtlarıyla zaman geçirebilmesi için gereklidir
( ) Diğer (belirtiniz) …………………………………………………………………………

3. Sizce okul öncesi eğitim zorunlu olmalı mıdır?


( ) Evet
( ) Hayır
( ) Kararsızım

4. Sizce devlet okullarında anasınıfı eğitimi ücretsiz olmalı mıdır?


( ) Evet
( ) Hayır
( ) Kararsızım

5. Çalışsanız da çalışmasanız da çocuğunuzu anasınıfına gönderir misiniz?


( ) Evet
( ) Hayır
( ) Kararsızım

6. Çocuğunuzu anasınıfına vermedeki en önemli sebebiniz nedir? (tek bir madde


işaretleyiniz)
( ) Çalıştığım için
( ) Çocuğumu ilköğretime hazırlaması için
( ) Çocuğumun arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurma becerilerini geliştirmesi için
( ) Okul öncesi eğitimin önemine ve gereğine inandığım için
( ) Diğer (belirtiniz) ………………………………………………………………………

7. Anasınıfını seçerken dikkat ettiğiniz özellikleri önem sırasına göre işaretleyiniz (1 en


önemli olacak şekilde)
( ) Okulun evime ya da iş yerime yakınlığı
( ) Adrese dayalı kayıt sistemi gereği bu okulun eğitim bölgesinde ikamet ediyor olmak
( ) Okulun eğitim anlayışı
( ) Okulun ve anasınıfının fiziksel koşullarının iyi olması
( ) Devamında ilköğretim okulunun bulunması
( ) Okul hakkında diğer kişilerden alınan olumlu tavsiyeler
( ) Öğretmenin eğitim durumu ve deneyiminin iyi olması
( ) Diğer (belirtiniz) ………………………………………………………………………
91

8. Aşağıda okul ile ilgili bazı nitelikler yer almaktadır. Aşağıdaki her bir maddede belirtilen
niteliğin çocuğunuzu anasınıfına verme kararınızda ne derece önemli olduğunu ilgili
seçeneği işaretleyerek belirtiniz.

Önemli
Önemli Kararsızım
değil
Okul binasının, çevresinin ve anasınıfının
8.1
güvenli olması
Okul binasının, çevresinin ve anasınıfının
8.2
bakımlı ve temiz olması
8.3 Okulda oyun bahçesinin olması
8.4 Anasınıfının geniş ve ferah olması
Okulda anasınıfına ait ayrı tuvalet ve
8.5
lavaboların olması
Anasınıfında bol miktarda eğitim araç
8.6
gereçlerinin olması
Anasınıfındaki çocuk sayısının fazla
8.7
olmaması
8.8 Anasınıfında yardımcı öğretmenin bulunması
8.9
Diğer
(belirtiniz)

9. Aşağıda anasınıfı öğretmeni ile ilgili bazı nitelikler yer almaktadır. Aşağıdaki her bir
maddede belirtilen niteliğin çocuğunuzu anasınıfına verme kararınızda ne derece önemli
olduğunu ilgili seçeneği işaretleyerek belirtiniz.

Önemli
Önemli Kararsızım
değil
4 yıllık okul öncesi öğretmenliği eğitimi
9.1
almış olması
9.2 Kadın olması
9.3 Genç olması
9.4 Öğretmenlik deneyiminin olması
Her ihtiyaç duyduğumda görüşmek için
9.5
zaman ayırması
Çocuklar ve aile ortamları hakkında bilgi
9.6
sahibi olması
9.7 Çocuklara değer vermesi
9.8 Çocuklara karşı anlayışlı ve saygılı olması
Çocukların gelişim dönemi özelliklerini iyi
9.9
bilmesi
Aile katılım çalışmalarına önem vererek bu
9.10
yönde etkinlikler düzenlemesi
9.11 Güler yüzlü olması
9.12
Diğer
(belirtiniz)
92

10. Anasınıfına devam eden çocuğunuzun aldığı eğitime yönelik olarak aşağıda belirtilen
ifadelerin sizin için ne derece önemli olduğunu ilgili seçeneği işaretleyerek belirtiniz.

Önemli
Önemli Kararsızım
değil
10.1 Çocuğumu ilköğretime hazırlamalı
Çocuğun yaratıcılığını destekleyen
10.2
etkinliklere yer vermeli
10.3 Kelime dağarcığını geliştirmeli

10.4 Bilgi dağarcığını geliştirmeli


Sağlıklı bedensel gelişimi destekleyici
10.5
alışkanlıklar kazandırmalı
Tiyatro, sinema, sergi, gezi vb. etkinliklere
10.6
yer verilmeli
Sene sonunda çeşitli etkinlikler ve gösteriler
10.7
yapılmalı
Ailelere eğitim vermek için çeşitli
10.8 konularda seminerler ve toplantılar
düzenlenmeli
Okuldaki çalışmaları desteklemek üzere eve
10.9
çalışmalar gönderilmeli
Sınıf içinde ailelerin de katılabileceği
10.10
çalışmalara yer verilmeli
Çocuğun anasınıfındaki gelişimi hakkında
10.11
belli aralıklarla aileye bilgi verilmeli
10.12
Diğer
(belirtiniz)
93

11. Anasınıfına devam eden çocuğunuzun aldığı eğitim sonucunda aşağıda belirtilen nitelikleri
kazanmasının sizin için ne derece önemli olduğunu ilgili seçeneği işaretleyerek belirtiniz.
Önemli
Önemli Kararsızım
değil
11.1 Duygu, düşünce ve isteklerini rahatlıkla ifade edebilmeli
11.2 Kelimeleri doğru söylemeli ve güzel konuşabilmeli
11.3 Kendine güven duymayı öğrenmeli
11.4 Sorumluluk almayı ve yerine getirmeyi öğrenmeli
11.5 Başladığı işi bitirmek için çaba sarf etmeli
11.6 Yeni durumlara ve ortamlara uyum sağlamalı
11.7 Kendi haklarını korumalı
11.8 Başkalarının haklarına saygı göstermeli
11.9 Liderlik özellikleri kazanmalı
11.10 Arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurabilmeli
11.11 Paylaşmayı, işbirliğini ve yardımlaşmayı öğrenmeli
11.12 Farklılıkları kabul etmeli ve hoşgörülü olmalı
11.13 Sabırlı ve anlayışlı olmayı öğrenmeli
11.14 Okulda ve sosyal yaşamda kurallara uymalı
11.15 Çevresine, doğaya ve hayvanlara karşı duyarlı olmalı
11.16 İlköğretime uyum sağlayabilmeli
11.17 Zamanı iyi kullanmayı öğrenmeli
Yetişkin denetiminin olmadığı durumlarda da gerektiği
11.18
gibi davranabilmeli
11.19 Girişken olmalı
11.20 İlgi alanları ve hobiler edinmeli
11.21 Kendi kültürünü ve farklı kültürleri tanımalı
Gerektiğinde dikkatini belli bir konu üzerinde
11.22
yoğunlaştırabilmeli
11.23 Bilgisayar kullanabilmeli
11.24 Türkçedeki sesleri öğrenmeli
11.25 Geometrik şekilleri öğrenmeli
11.26 Renkleri öğrenmeli
11.27 Sayıları ve sayı saymayı öğrenmeli
11.28 Basit toplama çıkarma işlemlerini yapabilmeli
11.29 Zaman kavramlarını öğrenmeli
11.30 Neden-sonuç ilişkisi kurabilmeli
Gerektiğinde kendisi ve ailesi ile ilgili bilgi verebilmeli
11.31 (adı-soyadı, yaşı, anne-baba adı, ev adresi, telefon
numarası gibi)
11.32 Problem çözme becerisi kazanmalı
Olaylar arasındaki benzerlik ve farklılıkları ayırt
11.33
edebilmeli
11.34 İhtiyaç duyduğunda yardım isteyebilmeli
11.35 Ayrım yapmadan yemek yemeli
11.36 Giysilerini kendi başına giyip çıkarabilmeli
11.37 Eşyalarını temiz ve düzenli kullanmayı öğrenmeli
11.38 Uyku düzeni kazanmalı
11.39 Sağlığını korumayı öğrenmeli
Kalem, fırça, makas vb. araçları kullanma becerisi
11.40
gelişmeli
11.41
Diğer
(belirtiniz)
94

Ek-2 Uygulama İzin Yazıları


95
96
97

You might also like