You are on page 1of 8

Yedi, DEÜ GSF Dergisi, Sayı 6, 2011, Sayfa 55 - 62

55

Başlangıç Filminde Psikanalitik Öğeler Ve


Rüya Olgusu

Okan Ormanlı*

Özet
İnsan beyninin bir ürünü olan rüya olgusu birçok sanat dalını olduğu gibi sinema sanatını da etkilemiştir. Çoğu
zaman, sinema sanatının rüyalardan etkilendiği ya da sinemanın kendisinin bir rüya fabrikası olduğu yorumları
yapılmıştır. Rüya olgusunun bilimsel ve kapsamlı bir biçimde ele alınması ancak 19.yüzyılın sonunda bilim adamı
Sigmund Freud ve onun psikanaliz kuramıyla mümkün olmuştur. Freud’un rüya yorumları alanında ağırlık verdi-
ği, kişisel bilinçaltıyla ilgili görüşleri birçok kuşağı derinden etkilemiştir. O tarihten günümüze neredeyse her rüya
çalışması, yorumu veya analizi, Freud’a yapılan referanslarla gerçekleştirilmiştir. Freud sonrası çalışmalarda da çok
sayıda anti tez ileri sürülmüş ve Freud sıkça eleştirilmiştir. Bu çalışmada 2010 yılı Hollywood yapımı Başlangıç filmi
ve filmdeki rüya olgusu ele alınacaktır. Bu bağlamda film üzerinden sinema-rüya ilişkisi sorgulanacak, eser psika-
nalitik çözümleme yöntemiyle irdelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Psikanaliz, rüya, sinema

PSYCHOANALYTIC ELEMENTS AND THE SUBJECT OF DREAM IN THE MOVIE INCEPTION


Summary
Dreams, which are a product of the human brain, have had a great impact on many branches of art, including cin-
ema. Moreover, the art of cinema has been claimed to be a dream-producing factory. The scientific and comprehen-
sive study of dreams became possible only towards the end of the 19th century with the psychoanalytic theories of
Sigmund Freud. Freud mainly concentrated on the human unconscious, and his writings had a great influence on
generations that followed. From that period on, nearly all studies, analyses, and interpretations done on dreams
have mentioned and referenced Freud. After Freud, there have been many antitheses to his theories and he has been
widely criticized. In this study, the relationship between cinema and dream will be examined through a psychoana-
lytic analysis of the Holywood movie "Inception" (2010).

Key Words: Psychoanalysis, dream, cinema.

Giriş psikanalizin ana çalışma alanlarından biri de bilinçal-


Bu çalışmada Christopher Nolan tarafın- tıdır. Freud’a göre bilinçaltının en kapsamlı ele alınabi-
dan yönetilen Başlangıç adlı film ve filmde hâkim olan leceği alan rüyalardır. Rüyalarda zihnin ve bedenin
rüya teması irdelenecektir. oto-kontrol mekanizması zayıflar, geçmişten gelen
Rüya olgusu genellikle Avusturyalı bilim sorunlar ortaya çıkar. Freud hastalarına rüyalarını
adamı Sigmund Freud tarafından geliştirilen “psika- anlattırarak tedavi etme yöntemini geliştirmiş ve bu
naliz” kuramı ile birlikte ele alınmaktadır. 19. yüzyılın bağlamda birçok sorunun kökenini aile içi ilişkilere ve
sonlarında, sinema sanatıyla aynı dönemlerde gelişen bastırılmış cinselliğe bağlamıştır.1 Freud’un kişisel
bilinçaltı adını verdiği bu olguyu genelleştirip evrensel

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir. YEDİ


* Yard. Doç. , Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk
Sanatları Bölümü, Tezhip Ana Sanat Dalı,
YEDİ Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi
56

bir kalıba sokması yaklaşık 100 yıldır tartışılmakta ve Bilinçaltı; kişinin daha önceden bildiği ve
çeşitli kesimlerce Freud’un öğretilerine yönelik karşı doğrudan doğruya belli bir andaki bilinçsel faaliyeti-
argümanlar getirilmektedir. nin konusu olmadıkları halde o faaliyetle ilgili bulu-
2010 yılı yapımı Başlangıç adlı film de nan ruhsal süreçlerdir ve gerektiğinde bilince çağrıla-
rüya olgusunu bilinçaltı düzeyinde ele alıp Freud’un bilirler. 6
tezlerine karşı tezler üretip bir senteze ulaşmayı dene- Rüya ise çeşitli biçimlerde tanımlanmak-
yen bir çalışmadır. Bu bağlamda büyük bütçeli Holl- tadır. Bazı bilim adamlarına göre REM (Rapid Eye
ywood filmlerinde karmaşıklıkları ve zorlukları nede- Movement) uykusu sırasında, ancak diğer zamanlarda
niyle pek ele alınmayan; bellek, beyin, zihin ve bilin- da gözlenen öykümsü imajlar ve algılar dizisidir.
çaltı gibi öğeler söz konusu filmde kapsamlı bir biçim- Rüyalar hakkında çeşitli genellemeler yapılmaktadır:
de işlenmektedir. Filmin yapım aşamasında çeşitli Dışarıdan verilen uyarıcılarla rüyaların tetiklenebildi-
bilim adamlarından ve ilgili kuruluşlardan akademik ği, diğeri ise rüyaların kişinin o gün veya yakın bir
destek alındığı görülmektedir. Bu film aynı zamanda zamanda yaşadıklarıyla yakından ilgisi olduğudur.
sıkça tartışılan sinema-rüya ilişkisini (benzerlik-farklı- Başka bir yaklaşım ise rüya sırasında yaşananların ger-
lık, birbirinden etkilenme vb) ele almaktadır. çekmiş gibi algılanmasıdır. Rüyaların oluşumu ve
Çalışmada ilk önce psikanaliz, rüya olgu- ortaya çıkışı konusundaki birçok kuram arasında en
su ve bağlantılı kavramlar ele alınacak, daha sonra da ünlülerinden biri Freud’un rüya kuramıdır. Freud,
sinema-rüya ilişkisi incelenecektir. Son olarak da Baş- rüyaların kişinin derin ihtiyaçlarını arzularını ve bun-
langıç filmi psikanalitik açıdan çözümlenecektir. Psi- ların doyumlarını dile getirdiğini varsaymıştır. Ancak
kanaliz kuramına dayalı film eleştirisi / analizi, özellik- bu arzu ve dürtüler yasak oluşlarından dolayı bastırıl-
le yönetmenin ruhsal dünyasının ve bilinçaltının dışa- maktadır ve rüyalarda gerçek halleriyle gözlemlene-
vurumunu ya da toplumsal, kolektif bilinçaltının dışa- mezler. Söz konusu arzu ve dürtüler daha çok yoğun-
vurumunu açıklamaya çalışır. Aynı zamanda da film- laşma, yer değiştirme, dönüştürme gibi süreçlerle
leri bir düş süreci gibi değerlendirerek filmlerin açık tanınmaz hale gelmişlerdir. Rüya yorumunun temel
içeriğinde gizli olan örtük içeriği çıkarmayı amaçlar.2 amacı, rüyanın açık içeriğindeki sembollerin gerçek
anlamlarını deşifre etmektir. Ağırlıklı olarak Freud
Psikanaliz ve Rüya Olgusu tarafından oluşturulan psikanalitik kuramda rüya
Psikanaliz ve rüya olgularını irdelerken çözümlemesinde genellikle çeşitli sembollere başvuru-
bir takım terimleri kavramsal olarak ele almak gerek- lur. Bu kurama göre çeşitli nesneler çeşitli dürtü ve
mektedir. Bu bağlamda bu bölümde; beyin, bellek, arzuları sembolize etmektedir. Ancak rüya sembolleri-
bilinç, bilinçaltı ve rüya gibi olgular açıklanacaktır. nin büyük bir kısmı kişiseldir. Yani kişinin geçmiş
yaşantılarından türetilmiştir ve sadece kişiye özgüdür.
Beyin; merkezi sinir sisteminin kafatası Dolayısıyla standart “rüya tabirleri” çalışmalarına
içinde bulunan kısmıdır. Her türlü bedensel etkinliğin dayanarak bir rüyayı yorumlamak imkansızdır. Her-
koordinasyonundan, duyu organlarından gelen bilgi- hangi bir rüyanın tam anlamıyla anlaşılması ancak
lerin yorumlanıp uygun motor komutlarının verilme- rüyayı gören kişinin kendine özgü sembolizminin
sine, duygu düşünce süreçlerine kadar birçok işlevi deşifre edilmesiyle mümkün olabilmektedir.7
yerine getiren ve son derece karmaşık olan beyin,
anatomik olarak kabaca sağ ve sol yarımküreler olmak Başka bir kaynakta ise düşlerin psikanali-
üzere iki bölümden oluşmaktadır.3 tik açıklaması yapılırken, uykudaki öznel yaşantı ve
düş olgusu, bu süreçteki (uyku) bilinçdışı zihinsel
Bellek ise, bilgiyi (görülen, işitilen, düşü- işleyiş vurgulanmaktadır. Uyku sırasında uyuyanın
nülen, hissedilen vb. şeyleri) algılama, düzenleme, anımsadığı ya da anımsayamadığı bilinçli yaşantıya
kodlama, saklama ve hatırlamayla/tanımayla (kullan- “görülen düş”, bu süreç içindeki içeriğe ise “görülen
mayla) tanımlanan bilişsel süreci kapsamaktadır.4 düş içeriği” denmektedir. Bununla birlikte uyuyanı
Freud ve ardıllarınca sıkça ele alınan uyandırılmayla tehdit eden bilinçdışı düşünce ve istek-
bilinç konusu, diğer canlılarda olmayan insanın kendi- lere de “gizli düş içeriği” denmektedir. Düş sırasında
nin farkında olma becerisidir. Diğer anlamı ise psika- düş görenin bilinçdışı olarak süregelen günlük yaşantı,
nalitik teoride, kişinin belli bir anda ayrımına vardığı uğraşları, dertleri ve düşünceleri düş içeriğine dahil
şeylerin tamamını kapsayan ruh durumudur.5 edilmektedir. 8

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


Ormanlı • Başlangıç Filminde Psikanalitik Öğeler Ve Rüya Olgusu YEDİ
57

Arapçada rüya kelimesi görüş anlamın- Düşler çoğunlukla uyanma anına kadar
dadır ve Batı dillerindeki karşılıklarından daha geniş bekledikleri için, oldukça düşük yoğunlukta çalışıyor
kapsamlıdır, uyanık durumdaki düşlemelere de karşı- gibi görünmektedirler. Bununla birlikte bir kişi eğer
lık gelmektedir. Türkçedeki düş terimi ise Batı dillerin- derin uykudan ansızın uyandırılacak olursa genellikle
deki anlamlarından çok, Arapça rüyaya karşılık tutul- düşünde bir şeyler gördüğünü açıklar. Bu gibi durum-
muştur. 9 larda ilk görülen şey düş-işlemi tarafından biçimlendi-
Beyin ve fonksiyonları alanında uzman rilen algısal içeriktir.13
olan Türk bilim adamı Erol Başar, “Body-Mind in the Freud zihni mükemmel bir nörolojik
Nebulous Cartesian System” adlı eserinde başta beyin makina gibi tarif etmeye çalışırken, nöronları işlevsel-
ve zihin olmak üzere bu alanlarla ilgili çeşitli bilgiler lik şekillerine göre üç olası gruba koymuştur. İlk iki
vermekte ve alanın önemli bilim adamlarından fayda- grup dışarıdan gelen uyarılar (external stimuli) ve içsel
lanmaktadır. Fuster’a göre rüya kortikal hafıza ağları- heyecanlar (internal excitations) ile meşguldüler. Bu
nın harekete geçmesiyle oluşur. Bu alanda bilimsel bağlamda nicelik bazında çalışma söz konusudur ve
çalışmalar yapan bilim adamları, gerçekliği olanaklı organizma bu uyarıların derecesine ve büyüklüğüne
kılan koşulların ve yerine getirilmesi düşünülen özel bağlı tepkiler vermektedir. Üçüncü grup ise, bilinçsel
işlevin titiz bir şekilde çözümlemesi gerektiğine vurgu duygululukları ve hisleri ayırdedebilen ve nitelik üze-
yapmaktadır. Bununla birlikte rüyada harekete geçen rine çalışan bir varlıktı. Freud bu grubu, gerçeklik
hafıza bir yandan değişime uğrarken diğer yandan da hissinin algılanması, düşünme süreci, rüya görme ve
dikkatli bir biçimde hazırlanmıştır. Ancak rüya, genel- nörotik rahatsızlıkların oluşumu ile ilgili fizyolojik
likle uykudan uyananın kendisine açıklayamadığı bir değişiklikleri için sorumlu tutmuştu. 14
durumdur. Rüya genellikle geçmiş deneyimleri içerir-
ken, aynı zamanda günümüzden de izler taşır. Erol Sinema ve Rüya İlişkisi
Başar adı geçen eserinde ayrıca Amerikalı psikiyatrist Sinema filmleri çoğu zaman rüyalarla
J.Allan’a da değinmektedir. Hobson’a göre rüya gör- karşılaştırılmaktadır. Robert Cury “Film ve Rüyalar”
mek REM ( Rapid Eye Movement) uykusuyla benzer başlıklı çalışmasında rüyaların günlük yaşamamıza
kökenlere sahiptir. Bu uykuda göreceli olarak kaotik göre daha sinematik olduğunu ifade etmektedir. Cury
sinyaller üretilir. Ön beyin aktif hale gelir. Dış dünya- ayrıca filmleri ve rüyaları karşılaştırmaya yönelik
dan gelen düzenli ve gürültülü girdiler engellenmeye çalışmaların genellikle film doğasını anlamaya yönelik
çalışılır.10 çalışmalara dönüştüğünü belirtmektedir. Rüyalardan
Eğer uyuyana bilerek bir duyusal uyaran konuşmak ya da onları çözümlemeye çalışmak zor bir
verilebilir ve onda bu uyarana uygun bir düş üretilebi- süreç olduğundan, rüyalar filmlerle karşılaştırılarak
lirse uyaranla düş içeriği arasındaki benzerliğe daya- durum daha basite indirgenmektedir. Rüyalar da film-
nan görüş güç kazanır. Maury’nin deneylerinde; tüyle lere benzer şekilde zamana ve mekâna dayalı kesintiler
gıdıklananların düşünde işkence gördüğü, çimdikle- içermektedir. Rüyada da filmlerde olduğu gibi herhan-
nenlerin kendisine hardal verildiği, sıcak ütü yaklaştı- gi bir yerden veya durumdan başka bir yere ve duru-
ranların ayaklarını mangala sokulduğu, su damlatılan- ma geçilmektedir. Rüyalar ve filmlerle ilgili ileri sürü-
ların terleyip şarap içtiği, mum ışığı verilenlerin hava len diğer bir benzerlik ise hem sinema seyircisinin hem
ve sıcağa ilişkin bir düş gördüğü saptandı. 11 Pek çok de rüya gören kişinin içinde bulunduğu ortamda bir
kişide benzer bir içerikle ortaya çıkan tipik rüyaların nevi gözlemci olmasıdır.15 Cury ayrıca, bazı insanların
yorumu üzerinde oldukça fazla görüş birliği vardır. rüyada olduklarının bilincine vararak rüyalarını yön-
Bunlar; yüksek bir yerden düşme, dişlerin dökülmesi, lendirdiklerini belirtmektedir. Bu durumda basitçe
uçma ve çıplak ya da yarı çıplak olduğu için utanma açıklanamayacak ve muhtemelen sonuçlandırılamaya-
gibi bilinen düşlerdir. Düşleri ancak uyandıktan sonra cak bir paradoks ortaya çıkmaktadır. Bu da rüya gören
belleğimizde kalanlardan biliriz. Sık olarak bir düşün kişinin ikili mevcudiyetidir. Rüya gören kişi bir yan-
kısmen anımsandığı ancak geceleyin daha fazlasının dan rüyanın içindeyken bir yandan rüyada kendini
olduğu duygusu hakimdir. Bunun yanı sıra rüyada görmektedir.16
yaşanan garip olaylar rüya sahibine saçma gelmez. Sinemanın doğuşu ile Freud’un psikana-
Uyanıkken de çok sayıda duyumsama ve algı düzenli liz kuramı aynı döneme 1895-96 dönemine denk gel-
olarak unutulur, çünkü çok zayıftırlar ya da bunlara mektedir. Her iki olgu da 20.yüzyıla damgasını vuran
eklenen zihinsel uyarılma çok hafif ve etkisizdir.12 ve derinden etkileyen değiştiren olgulardır ve ortak bir

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


YEDİ Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi
58

çıkış noktasına (benzer kültürel iklim) sahiptirler. Sine- Bu aşamada akla Jean Baudrillard’un
ma ve psikanaliz 19.yüzyılın sonundaki bir toplumun simülasyon kuramı gelmektedir. Jean Baudrillard’un
deneyimlerini ve beklentilerini yansıtırken, farklı simülasyon kuramı, temelde Batı uygarlığından yola
nedenlerle insana ait dram da içermektedir. Psikanaliz çıkmaktadır. Koymuş oldukları hedef ve amaçları aşıp
kişisel rüyaları açıklamaya çalışırken, sinema ise ken- geçen ve illüzyonlarını yitirmiş Batı toplumları hangi
dini halkın rüyalarını yansıtmaya adamıştır.17 yöne gideceklerini bilemezler. Kendi etraflarında
Rüya analizi, psikiyatriyi ele alan filmler- dönerek kısır döngüye girerler. Simgesel anlamını yiti-
de sıkça kullanılmaktadır. Bunun nedenleri arasında ren Batı, maddi anlamda sahip olduklarını yitirmemek
rüyaların sinemasal harekete ve sanatsal yaratıcılığa için bu bitmişliğini yadsımaya ve gizlemeye gayret
olanak sağlamasıdır. Rüya ile ilgili herhangi bir başarı- etmektedir. Simülasyon evreni bu bitmişliğin gizlen-
lı yorum her zaman çekici olmuştur. Rüya analizi, meye çalışıldığı bir evrendir.19
karakterin gizli ve tekin olamayan yönlerini ortaya Gerçeklik, Freudçu kuramda da önemli
çıkarabilir ve bir kara filmi (film noir) daha karanlık ve yer tutmaktadır. Freud kişilik üzerine yaptığı çalışma-
kasvetli hale getirebilir. Karaktere derinlik kazandıra- ların hemen hemen hepsinde id (altbenlik), ego (ben-
bilir ve onun ani tepki ve çıkışlarını anlamlı bir biçime lik) ve süperego (üstbenlik) gibi kavramları kullan-
sokabilir. Filmin aslında bir rüya sahnesi olduğuna maktadır. İnsan kişiliğinin gerçekliğe en yakın olan
dair çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bazı sinemacılar yanı egosudur. Daha çok bilinçle özdeşleşen ego, dış
için sinema, perdedeki rüyadır. Bazı akademisyenler gerçekliğin, dış çevrenin ve toplumsal yapının önemi-
sinemanın seyirciler üzerindeki bu büyük etkisini ni kavramış ve buna göre hareket etmektedir. Böylece
önemli bulmuş ve bundan etkilenerek çeşitli çalışmala- kişiliğin ilkel yanı olan id’e (altbenlik) ait “haz ilkesi
ra yönelmişlerdir. Bu görüşler zamanla farklı görüşler- yerini, ego’ya (benlik) ait olan “gerçeklik ilkesine”
le yer değiştirmiş ve 1970’lerde ciddi üniversitelerde bırakır. 20 Bu bağlamda ele alınan çalışmadaki ana
sinema üzerine ciddi çalışmalar ön plana çıkmıştır. karakterler (Cobb ve karısı) egolarının kontrolünden
Sinema üzerine çalışan akademisyenler önceki 50 yıl- çıkıp gerçeklik ilkesinden uzaklaşmışlar ve id’in dola-
daki konulardan uzaklaştılar. Bu dönemde feminist yısıyla haz ilkesinin etkisine girmişlerdir. Böylece
film kuramları ağırlık kazandı. Psikanalitik çalışmalar bilinçaltı dürtüleri ortaya çıkmış, zamanda ve mekan-
gözden düştü, bu nedenle rüya ile sinema arasındaki da sınır tanımadan kendi evrenlerini yaratmışlardır.
çapraz ilişki üzerine yapılan çalışmalar da azaldı.18 Film her ne kadar Anti-Freudyen gibi
gözükse de genellikle onun kuram ve buluşlarından
“Başlangıç” Filminin Çözümlemesi faydalanılmaktadır. Rüya ve bilinçaltı ilişkisi, dış etki-
Film genel olarak iki ana bölümden lerin rüyayı etkilemesi, rüyada bilincin savunmasız
oluşmaktadır. İlk bölümde ana karakter Cobb ve ekibi olması vb. Indick, bireyin bilinçdışı sorunlarla ego
tanıtılmakta ve rüyalar hakkında çeşitli savlar ortaya savunma mekanizmalarından bahsederken bilgisayar
atılmaktadır. Filmde genellikle rüyalarla gerçek dünya kullanıcısı ile sabit sürücüyü karşılaştırmaktadır. Ego
içiçe geçmektedir. Seyirciler de rüyayı görenler gibi savunma mekanizmaları egoyu çeşitli ustaca yöntem-
kendilerini rüyaların içinde bulmakta ve ancak rüya lerle nevrotik çatışmadan ve libido enerjisinin baskı-
bittiğinde rüya olduğunu fark etmektedirler. sından kurtararak savunmaktadır. Libido enerjisi
Başlangıç filminde, rüyalar konusunda azaltıldığında ya da kontrol altına alındığında suçlu-
deneyimli ve uzman birisi olan Cobb, ekibiyle birlikte luk duygusu azalır ve nevrotik çatışmanın neden oldu-
para karşılığında insanların rüyalarına girmekte, onla- ğu kaygı geçici olarak hafifler. Nevrotik çatışmayı
rın düşüncelerini öğrenmeye, gerekirse değiştirmeye çözmenin tek yolu onu analiz etmek, bilinçli bir şekil-
çalışmaktadır. Zengin bir işadamının ona teklif ettiği de anlamak ve kökünden koparmaktır. 21
işi başarırsa yasal olarak ayrı bırakıldığı çocuklarını Freud “Psikanaliz Üzerine” adlı eserinde
görebilecektir. Bu amaçla Fisher adlı bir işadamının benzer bir konuya değinmektedir. Düş bilinçle algılan-
zihnine girilerek şirketini dağıtması sağlanacaktır. dıktan sonra bir hazırlık süreci başlar. Bu süreçte de
Cobb bununla birlikte yaptıklarından dolayı vicdan rüya gören kişi, söz konusu algının karşısında başka
azabı çekmekte, rüyalarında sürekli geçmişiyle ve algıların karşısında yaptığı gibi hareket eder. Bu bağ-
karısıyla yüzleşmektedir. Karısı üzerinde de çeşitli lamda orada bulunan boşlukları doldurmaya, bağlan-
deneyler yapmış, bunun sonucunda karısı gerçeklik tıları kurmaya çalışır. 22 Filmde rüyalara girecek eki-
duygusunu yitirerek intihar etmiştir.

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


Ormanlı • Başlangıç Filminde Psikanalitik Öğeler Ve Rüya Olgusu YEDİ
59

bin eğitiminde ve rüya süreçlerinde benzer öğeler Christopher Nolan ana akım sinema ve arthouse sine-
sıkça vurgulanmaktadır. ma arasında dolaşmaktadır. Yönetmen bilinçaltını ana
Filmde, dış etkilerle ve rüyayı görenin eksen alarak farklı film türlerinden anlam düzlemleri-
uyanmasıyla rüya çökmektedir. Rüyadan uyanmanın ne ustaca geçmekte, bunu yaparken film hem rüyala-
en etkin yollarından biri düşmektir, düşüşle uyanılır rın mimarisi hem sinemanın kendisi hakkında bir
ve rüya sona erer. Filmdeki karakterler de bunu sıkça filme dönüşmektedir. Başlangıç’ta ayrıca sinemanın
kullanmaktadır. Rüyalardan beraber uyanmak için tüm görsel üstünlükleri sunulurken aynı zamanda
diğer bir yöntem ise harekete geçirici bir dış uyarandır. görüntülerin güvenilirliliği üzerine derin bir güvensiz-
Bu bağlamda Edith Piaf’ın “Je Ne Regret Rien” adlı lik ortaya konmaktadır.24
şarkısı kullanılır. Bütün karakterler olup bitenlerin Cahiers du Cinema dergisinde Başlangıç
farkında ve rüya gördüklerinin bilincindedirler. filmine değinilirken, filmin başarısının düşsel duygu-
Freud’un düş çalışması, düşleri hatırlama yu görsellerle değil, kurgu ile vermesinden geldiği
ve yorumlamanın psikanalitik işlemidir ve basit bir ileri sürülmektedir. Kullanılan minimal görsel efekt
mantığa sahiptir. Hasta açık içeriği hatırlar. Daha seyircinin gözünde görsel bir şovdan çok daha etkili
sonra analist ve hasta, düşü yapı çözüme uğratırlar ve olmaktadır. Rüyaların değişen seviyeleri, aynı zaman-
her öğeyi–yeri, olayı, kişiyi ve nesneyi analiz ederler. da değişen türlere örnektir. Amaç burada sanki rüyala-
Analist basit bir figürün, nesnenin ya da olayın hasta- rın dünyasını göstermek değil, Hollywood imgeleriyle
nın bilinçdışındaki çok daha önemli bir sorunu simge- oynamaktır.25 Filmde sıkça vurgulanan bir diğer öğe
leyebileceği inancıyla hastanın tüm bu öğelerle olan de rüyada beynin hızlı çalışması ve zamanın yavaş
kişisel ilişkilerini söylettirir. Bu ilişkileri analiz ederek ilerlemesidir. Gerçek dünyada 5 dakika, rüyada bir
ve bunların ardındaki psikolojik simgeleri yorumlaya- saate karşılık gelmektedir. Rüyada zaman görecelidir
rak, analist ve hasta düşlerin gizli içeriğini açığa çıka- ve filmde yer verilen rüyalardaki zaman da göreceli-
rırlar. Freud düş çalışmasıyla aklın iç işleyişine erişile- dir. İlk seviye bir hafta, ikinci seviye altı ay, üçüncü
bileceğini savunmaktadır.23 seviye ise on yıl sürmektedir. Filmdeki “kimyacı”
karakteri tarafından hazırlanan kimyasallar, ortak düş
Sinema-rüya ilişkisi benzerliğinde “ayık görenlerin beynini hızlandırmaktadır. Bu bağlamda
rüya görmek” anahtar kelimedir. Bu aşamada kimyacı üç aşamalı ve daha derin rüya için güçlü bir
Hollywood’a ve dolayısıyla sinemaya atfedilen rüya yatıştırıcı hazırlar. Cobb ve ekibi Freud’un düş yoru-
fabrikası (dream factory) nitelemesi akla gelmektedir. mu / düş çalışmasında yaptığı gibi hedefin / hastanın
Sinemadaki karanlık ortam, uyku ortamına benzemek- zihninin ve bilinçaltının derinliklerine iner, yani psika-
te, seyirci/uyuyan kimse bir takım görsel uyaranlarla naliz yöntemi kullanılır. Fisher karakterinin babasıyla
karşı karşıya gelmektedir. Filmde rüyalardan rüyalara olan sorunları üzerinden aşama aşama onun bilinçaltı-
geçilirken zaman ve mekan değişmekte, rüya içinde na ulaşmak amaçlanmaktadır. Ekip onun zihnine gir-
rüya algısı film içinde film olgusuna dönüşmektedir. diğinde ise Indick’in daha önce bahsettiği gibi ego
Seyirci de bütün bunların bir film olduğunu bilmekte savunması devreye girer.
ve saçma olmadıklarını kabullenmektedir. Rüyada da
rüyayı gören kişi çoğu zaman bunun bir rüya olduğu- Filmde içiçe geçen ya da ayrı ayrı gerçek-
nu anlar ve olup bitenler ona saçma gelmez. leşen çok sayıda rüya ortamı bulunmaktadır. Ana
karakterler kendi rüyalarından başkalarının rüyalarına
Yukarıdaki görüşü destekleyen bir kay- girmekte ve o ortamın bir parçası olmaktadır. Bu bağ-
nakta ise, Nolan’ın bilinçaltına yolculuğa ait bir öykü- lamda rüyadakiler bir yandan belirli hedeflere ulaşma-
yü anlatırken, dramatik yapıyı göz ardı etmeden, ya çalışmakta diğer yandan da bilinçaltlarına inerek
renkli psikedelik anlatım yerine, güçlü bir biçimde kendilerini tedavi etmeye çalışmaktadırlar. Daha önce-
kurgulanmış bir yapıda ve farklı anlatım düzlemlerini de belirtildiği üzere bilinçaltında ortaya çıkan arzu ve
kullandığı ifade edilmektedir. Eleştirmen Martin dürtüler daha çok yoğunlaşma, yer değiştirme, dönüş-
Schwickert Matrix’den beri böylesine akıl dolu ve kar- türme gibi süreçlerle tanınmaz hale gelmektedir. Bura-
maşık bir ana akım sineması görmediğini ifade etmek- da aynı zamanda rüya gören kişinin hayal gücüne
tedir. Film benzer efektlere sahip filmlerden farklı bağlı olarak zamanda ve mekanda göreceli bir bağım-
olarak klasik sinema filmi materyalleriyle orijinal sızlık, fizik kurallarının dışına çıkmak da söz konusu-
mekanlarda çekilmiştir. Bu bağlamda dijital efektler dur. Ele alınan filmde bu duruma denk gelen çok
çekimlerden sonra kullanılmıştır. Böylece yönetmen sayıda örnek bulunmaktadır. Sinemanın kendi zama-

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


YEDİ Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi
60

nını ve mekanını yaratması gibi filmde rüya gören babası arasındaki sorunlara bilinçaltı aracılığıyla ula-
kişiler zihinsel kapasiteleri ve bilinçaltındakilerin zen- şılmış ve bir anlamda uzun süren bir psikanaliz seansı
ginliği derecesinde belli olay ve olgulara yoğunlaş- başarıyla tamamlanmıştır. Bunun yanı sıra ana karak-
makta ve ortamları değiştirmektedir. Freud’un rüyala- ter karısıyla ve geçmişiyle bağlantılı sorunlarla yüzleş-
rın içeriği ile ilgili çalışmalarında sıkça vurguladığı yer miş ve bir anlamda rüyalar kendi kendini tedavi etmiş-
değiştirme simgesel olarak da değerlendirilebilir. tir.
Ancak bu yer değiştirme daha çok bilinçaltının belirli
olguları, olayları, kişileri ve mekanları kendi mantığı SONUÇ
içinde değiştirmesine karşılık gelmektedir. Bu bağlam- Bu çalışmada 2010 yılı bir Hollywood
da Başlangıç filmindeki rüya sahnelerinin neredeyse yapımı olan ve Christopher Nolan tarafından yöneti-
tamamında Freud’un yukarıdaki tanımlamalarına len Başlangıç adlı film ve filmdeki hakim tema olan
uygun biçimde yoğunlaşma, yer değiştirme ve dönüş- rüya olgusu irdelenmiştir. Söz konusu film ana akım
türme gibi olgulara yer verilmektedir. ticari sinemanın, karmaşıklığı nedeniyle pek fazla ele
almadığı bir konu olan bilinçaltı olgusuna ve ona para-
Freud, Psikanaliz Üzerine adlı çalışma- lel kavramlara değinmektedir.
sında benüstü (süperego) olgusunu anne ve babanın
çocuk üzerindeki baskısıyla ilişkilendirmektedir. Sinema-rüya ilişkisi uzun zamandan beri
Süperego, onların (ebeveyn) dayatmalarını yansıtan çeşitli kuramcıların ve bilim adamlarının çalışma alan-
gücün sahipliğini elde ederek, hem onların halefi hem ları içinde yer almaktadır. Rüya olgusunun kapsamlı
de kalıtçısı olur.26 Bu bağlamda ölmekte olan babası- ve ciddi bir biçimde ele alınması 19. yüzyılın sonların-
nın işlerinin doğal mirasçısı oğul Fisher karakterinin, da Sigmund Freud tarafından ortaya konan psikanali-
aldığı eğitim ve maruz kaldığı disiplin süreci sonrası, tik yaklaşımla mümkün olmuştur. 20.yy başlarında
baba Fisher karakterine benzer bir kişiliğe dönüşmesi sinema kuramıyla ilgilenen araştırmacılar ve psikoloji
beklenmektedir. Ancak genç Fisher her ne kadar baba- disiplinindeki bilim adamları bu olguyu irdeleyen
sına benzemeye çalışsa da, rüya kapsamındaki psika- çalışmalar üretmişlerdir.
naliz süreci sonrası aslında başka bir kişiliğe sahip Rüyaların çoğunlukla uzak veya yakın
olduğunu fark eder. geçmişten izler taşıdıkları ve rüya sahibinin dışa vura-
Sigmund Freud dışında, psikanalizin madığı çeşitli sorunlarını yansıttığı / dışa vurduğu
önde gelen isimlerinden biri de Jacques Lacan’dır. hakkında çok sayıda çalışma ve bulgu söz konusudur.
Lacan’ın diğer kuramcılara göre özgün yanı psikanaliz Bir anlamda rüyalar modern toplumun çeşitli baskı ve
ile yapısalcı dilbilim arasında kurduğu ilişkidir. Tüm kurallarına karşı insanoğlunun nadir özgürlük alanla-
yaşamı boyunca Freud savunucusu olduğunu iddia rından biridir. Sinema ise rüyalar gibi görsel imgelerle
eden Lacan, Freud’un “Oidipus Kompleksi- dolu bir sanat ve bilim dalıdır. Her ne kadar rüya,
(Karmaşası)” kuramına da farklı bir yaklaşım geliştir- üzerine çok sayıda bilimsel çalışma da olsa, zihne ve
miştir. Bu kuramda erkek çocuk annesine duyduğu beyne ait imgesel bir ürünü olması, kısalığı, genellikle
cinsel arzular nedeniyle saldırgan duygularını babası- unutulması herhangi bir şekilde içeriğinin görsel ola-
na yansıtır ve babası tarafından erkeklik organı kesile- rak kaydedilememesi gibi sorunlar nedeniyle hakkın-
ceği kaygısına kapılır. 27 Oidipus’taki fallus simgesi da hala bir çok soru işareti olan bir olgudur. Değişik
aslında Babanın imgesidir ve bu simge Babanın Adıyla disiplinlerden gelen birçok yazar-araştırmacı ve bilim
devreye girer. 28 Filmdeki Fisher karakterinin babasıy- adamı ise sinema filmini gündüz görülen düş (daydre-
la olan ilişkisine Lacan’cı açıdan bakıldığında uzun bir am) olarak ele almış ve çeşitli eserler üretmişlerdir.
süre güçlü, otoriter, baskıcı kural koyucu bir babanın Sinema-rüya ilişkisini gündeme getiren kuramsal
(Babanın Adı) baskısı altında yaşayan ve ona karşı çalışmaların çoğu, üretilmiş olan sinema filmlerinden
direnmeyen / direnemeyen kastrasyon korkusu içinde yola çıkmaktadır. Psikanalitik eleştiri yöntemi de böyle
genç bir karakterle karşılaşılmaktadır. bir çabanın sonucudur ve yönetmenlerin ürettikleri
filmlerde bilinçli ya da bilinçsiz şekilde değindiği ve
Psikanalizin amaçlarından biri de, çocuk- çoğunlukla bilinçaltının dışavurumu olarak ortaya
luğun ilk yıllarına ilişkin amnezi örtüsünü kaldırmak çıkan konular ele almaktadır. Rüya olgusunun baskın
ve bilinçli anılara ulaşmaktır.29 Finalde ekibin asıl görsel içeriği sinema sanatının baskın ve hareketli gör-
hedefi olan Fisher ve babası arasındaki baba-oğul yüz- selliği ile işlenerek somut ve kalıcı hale gelmiştir. Bu
leşmesi gerçekleşir ve sorunlar çözülür. Fisher ile bağlamda yönetmenlerin çoğunluğu, kendilerinin ve

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


Ormanlı • Başlangıç Filminde Psikanalitik Öğeler Ve Rüya Olgusu YEDİ
61

başkalarının rüyalarını kaydeden ve arşivleyen “rüya NOTLAR:


üretici” ve “rüya kaydediciler” olarak nitelendirebilir. 1. Sigmund Freud, Düşlerin Yorumu I, Emre Kapkın (çev.), Payel,
Başlangıç filminde temel olarak, rüyalar İstanbul, 2009.
2. Zafer Özden, Film Eleştirisi, Afa Sinema, İstanbul, 2000, s.152.
konusunda uzman bir ekibin ticari ve manevi kaygı ve
3. Selçuk Budak, Psikoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları,
motivasyonlarla, kendilerinin ve başkalarının rüyala- Ankara, 2005, s.126.
rında dolaşarak bir takım sonuçlara ve çözümlere 4. A.g.y. s.121.
ulaşma çabaları ele alınmaktadır. Söz konusu film 5. A.g.y. s.132.
rüyaları hem bir çıkış noktası hem de bir metafor ola- 6. Orhan Hançerlioğlu, Ruhbilim Sözlüğü, Remzi Kitabevi,
İstanbul, 1993, s.65.
rak değerlendirirken, rüyalarda olduğu gibi değişken
7. Budak, s.643-644.
mekanlarda ve belirsiz bir zaman diliminde geçmekte- 8. Charles Brenner, Psikanaliz Temel Kavramlar, Işık Savaşır,
dir. Yusuf Savaşır (çev.), Hyb Yayıncılık, Ankara, 1998, s.160-162.
9. Hançerlioğlu, s.130.
Yönetmen Nolan, bilinçaltı, zihin ve rüya
10. Erol Başar, Brain-Body-Mind in the Nebulous Cartesian
gibi karmaşık konuları ele alan bir filmi gerçekleştirir- System: A Holistic Approach by Oscillations, Springer,
ken; kendi duygu, düşünce ve bilgilerinden olduğu New York, 2011, s.369.
kadar, çok sayıda bilim adamı ve akademisyenin bul- 11. Freud (2009), s.73-78.
gularından ve görüşlerinden faydalanmaktadır. Rüya 12. A.g.y., s.90-96.
13. Sigmund Freud, Düşlerin Yorumu II, Emre Kapkın (çev.), Payel
ve bilinçaltıyla ilgili her çalışma doğal olarak Sigmund
Yayınları, İstanbul, 2010, s.296.
Freud’un psikanaliz kuramına ve rüya çalışmasına 14. İsmail Ersevim, Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri, Assos
çıkmaktadır. Bu filmde de Freud’un birçok bulgusuna Yayınları, İstanbul, 2008, s.497-498.
yer verilirken, Anti-Freudyen yorumlar da dile getiril- 15. Robert Cury, “Films and Dreams”, The Journal of Aesthetics
mekte, böylece Nolan, diyalektik bir yaklaşımla, tez- and Art Criticism, Vol.33, No:1, ss. 83. (Autumn, 1974). http://
www.jstor.org/stable/428950?seq=1 (Erişim Tarihi: 14.04.2011)
anti tez yöntemiyle bir senteze ulaşmaktadır. Bu bağ-
16. A.g.y. s.86.
lamda rüyalardan, rüyalara geçmek, ayık rüya gör- 17. Sharon Packer, Dreams in Myth, Medicine and Movies, West
mek, rüyalarda sanal dünyalar yaratmak, zamanın port ,Conn.: Praegeer, 2002. (E-Book)
göreceliği ve simülasyon kuramına kadar birçok konu 18. A.g.y.
hakkında yenilikçi ve farklı yaklaşımlar getirme çabası 19. Oğuz Adanır, Simülasyon Kuramı Üzerine Notlar ve
Söyleşiler, Hayalet Kitap, İstanbul, 2008, s.22.
filmin ağırlık verdiği bir durumdur.
20. Sigmund Freud, Metapsikoloji, Emre Kapkın, Ayşen Tekşen
Yönetmen Nolan, daha önce belirtildiği Kapkın (çev.), Payel, İstanbul, 2002, s.34-35.
üzere, rüyayla ilgili birçok alandan beslenerek, bir yan- 21. William Indick, Senaryo Yazarları için Psikoloji, Yeliz Taşkan,
Ertan Yılmaz (çev.), +1 Kitap, İstanbul, 2007 s.54.
dan rüya olgusu üzerine bir çeşit manifesto sunarken,
22. Sigmund Freud, Psikanaliz Üzerine, A. Avni Öneş (çev.), Say
diğer yandan da filmdeki karakterler üzerinden bir Yayınları, İstabul, 1994, s.36.
takım kişisel veya evrensel rüya tiplerini seyirciye yan- 23. Indick, s.70.
sıtmaktadır. Böylece seyirci bir anlamda kendi kayde- 24. Martin Schwickert, “Inception”, Epd Film, 2010/8, ss.36.
dilmiş rüyalarına tanıklık ederek rüyalarının içinde 25. Cyrill Béghin, “Inception La Stratégie de la Toupie”, Cahiers du
Cinema, September 2010, vol.659, ss.69-70.
gezinmekte ve karakterlerle özdeşleşmektedir.
26. Freud (1994), s.82.
Başlangıç filmi yenilikçi ve farklı yakla- 27. Saffet Murat Tura, Freud’dan Lacan’a Psikanaliz, Kanat Kitap,
şımlar getirmeyi deneyen, çıkış noktası ve vardığı 2007, İstanbul, s.57.
28. A.g.y. s.186.
sonuçlarla uzun bir psikanaliz plan-sekansına benze-
29. Freud (1994), s.44.
yen bir çalışmadır. Bu bağlamda hedeflere ulaşmak
için çözümlenmesi gereken sorunlar bilinçaltındadır.
Sorunların çoğunluğu ailevi kökenlidir ve sorunlarına KAYNAKÇA
kökenine inilerek karakterler tedavi olmakta / edil- • ADANIR, Oğuz, Simülasyon Kuramı Üzerine Notlar ve
mektedir. Sonuç olarak Başlangıç filmi tüm olumlu Söyleşiler, Hayalet Kitap, İstanbul, 2008.
veya olumsuz öğelerine rağmen; insan beyni, zihin, • BAŞAR, Erol, Brain- Body-Mind in the Nebulous
Cartesian System: A Holistic Approach by Oscillations,
bilinçaltı ve rüya gibi olgulara cesur ve sıra dışı yakla- Springer, New York, 2011.
şımlar içeren, sinema ve rüya ilişkisini başarılı bir • BÉGHİN, Cyril, “Inception: La Stratégie de la Toupie”,
biçimde tartışılır hale getiren bir filmdir. Cahiers Du Cinema, September 2010, vol.659, ss.69-70.
• BRENNER, Charles, Psikanaliz Temel Kavramlar, Işık
Savaşır, Yusuf Savaşır (çev.), Hyb Yayıncılık, Ankara,

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.


YEDİ Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi
62

1998.
• BUDAK, Selçuk, Psikoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat
Yayınları, Ankara, 2005.
• CURRY, Robert, “Films and Dreams”, The Journal of
Aesthetics and Art Criticism, Vol.33. No.1
(Autumn,1974). http://www.jstor.org/stable/428950?seq=1
(Erişim Tarihi: 14.04.2011)
• ERSEVİM, İsmail, Freud ve Psikanalizin Temel İlkeleri,
Assos Yay. İstanbul, 2008.
• FREUD, Sigmund, Metapsikoloji, Emre Kapkın, Ayşen
Tekşen Kapkın (çev.), Payel, İstanbul, 2002.
• FREUD, Sigmund, Psikanaliz Üzerine, A. Avni Öneş
(çev.), Say Yayınları, İstabul, 1994.
• FREUD, Sigmund, Düşlerin Yorumu I, Çev: Emre
Kapkın, Payel, İstanbul, 2009.
• FREUD, Sigmund, Düşlerin Yorumu II, Çev: Emre
Kapkın, Payel, İstanbul, 2010.
• HANÇERLİOĞLU, Orhan, Ruhbilim Sözlüğü, Remzi
Kitabevi, İstanbul, 1993.
• INDİCK, William, Senaryo Yazarları için Psikoloji, Çev:
Yeliz Taşkan, Ertan Yılmaz, +1 Kitap, İstanbul, 2007.
• NOLAN, Christopher (Yönetmen), Inception (Film),
ABD. Warner. 2010.
• Özden, Zafer, Film Eleştirisi, Afa Sinema, İstanbul, 2000.
• PACKER, Sharon, Dreams in Myth, Medicine, and
Movies,Westport, Conn.: Praegger, 2002.
• SCHWİCKERT, Martin, “Inception”, Epd film, 2010/8,
ss.36.
• TURA, Saffet Murat, Freud’dan Lacan’a Psikanaliz,
Kanat Kitap, 2007, İstanbul.

Bu Bölümdeki Yazılar Hakem Değerlendirmesinden Geçmiştir.

You might also like