You are on page 1of 17

ÖZEL MARMARA EĞİTİM KURUMLARI

2021-2022 EĞİTİM – ÖĞRETİM YILI


TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ
METİN İNCELEME KİTAPÇIĞI
11. SINIFLAR

ADI – SOYADI: ZEHRA ADIYAMAN


SINIFI: 11-A
NUMARASI: 1376
ROMANI OKUMADAN ÖNCE AŞAĞIDA İSTENEN BİLGİLERİ YAZINIZ.
Romanın adı: YABANCI
Yazarın adı: ALBERT CAMUS
Yayınevi: CAN YAYINLARI(ilk kez Editions Gallimard tarafından yayınlanmıştır.)
Yayın yeri:İstanbul (ilk yayın yeri Paris)
Yayın yılı:2019(kitabın ilk yayın tarihi 1942)
Yazıldığı yıl:1942
Baskı sayısı:72.BASKI
Sayfa sayısı:124
Yazar Hakkında Bilgi: Albert Camus, 1913’te Cezayir’de dünyaya geldi. Cezayir
Üniversitesi’nde sürdürdüğü felsefe öğrenimini sağlık sorunları sebebiyle yarıda
bıraktı.1938’de Paris’e gitti. İlk yapıtları Tersi ve Yüzü ile Düğün bu dönemde
yayımlandı. Edebiyat dünyasına asıl girişini, 1942’de yayımlanan Yabancı adlı romanı
ve Sisifos Söyleni başlıklı felsefi denemesi belirledi. Birbirini tamamlayan bu iki yapıtta,
varolşçu izler taşıyan “saçma” felsefesini geliştirdi. Başkaldıran İnsan, Yaz, Sürgün ve
Krallık isimli eserleriyle hem edebiyat hem de düşünce alanlarında yetkinliğini
kanıtladı. Mutlu Ölüm ve İlk Adam romanları ölümünden sonra yayımlandı. 1957’de
Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen ve bugün XX. yüzyıl edebiyat ve düşünce
dünyasının en önemli isimlerinden biri kabul edilen Albert Camus, 1960’ta bir trafik
kazasında yaşamını yitirdi.

1
ANLAMA / YORUMLAMA BÖLÜMÜ:
1. Romanın olay örgüsü hakkında bilgi veriniz.
Olay örgüsü Meursault’nun annesinin ölümü ile başlar. Roman bütün duyguları körelmiş,
hayata yabancılaşmış olan Meursault’yu konu edinir. Bu yabancılaşma herşeye kayıtsız
bırakır onu. Olay örgüsü bir Arap’’ı öldüren Meursault’nun onu böyle bir olaya sürükleyen
şeyin neler olduğu ve Meursault’nun nelere kayıtsız kaldığıyla ilgili devam eder.

2. Meursault annesinin ölümüne nasıl tepki vermiştir?


Kitap, “Bugün anne öldü. Belki de dün, bilmiyorum.” cümlesiyle başlar. Meursault annesinin
ölümüyle ilgili hiçbir şey düşünmez, ne zaman öldüğünü bilmez. Sanki annesinin değeri yok
gibidir. Annesini huzurevine yerleştirmiş ve onu ziyaret etmek zor gelir olmuştur. Cenazesine
bir yabancı ve uzaktan biri gibi katılır. Mersault, morga girdiğinde görevli bakmak istediğini
sorduğunda “hayır” der. Annesinin yaşını sorduklarında bilmediğini söyler. Cenazede
üzüntüsünü göstermez. Hatta ilgisiz, umursamaz, fazla soğukkanlı bir tavır sergiler. Eve
döndüğündeyse hiçbir şey olmamış gibi davranır, denize girer ve orda Marie adında bir kızla
tanışı, hoş vakit geçirir.

3. Meursault’nun annesi ile nasıl bir ilişkisi olduğunu anlatınız.


. Üç yıl önce, Meursault tarafından bakımevine gönderilmiştir. Mersault, Madam Mersaut
hakkında pek bir şey bilmez. Annesinin yaşını dahi bilmemektedir. Meursault, hayatının
2
sonuna doğru, annesinin anlamsız bir evreni benimsemesine ve tıpkı onun gibi yaşadığı karar
verir.

4. Meursault’nun arkadaşı Raymond ile ilişkisi nasıldır?


Raymond Meursault’nun komşusu ve arkadaşıdır. Aynı zamanda başına gelenlerin de
sorumlusudur. Şiddete eğilimli ve acımasızdır.
Raymond ile Meursault’nun arkadaşlığı aslında pek iyi değildir. Genel olarak Raymond
Meursault’yu sürekli kullanır. Araplarla hiçbir sorunu olmayan Masson ve Meursault’yu bu
meseleye karıştırır. Mahkemede arkadaşını kurtarmak istese de bunu başaramaz ve
Meursault’nun hayatını kaydırmış olur.

5. Komşusu Salamano’nun köpeği ile ilişkisinin Meursault’yu nasıl etkilemektedir?


Salamano karısı ölünce, çok yalnız hissettiği için köpek sahiplenmiştir. Salamano, uyuzluktan
muzdarip yaşlı bir köpeğe sahiptir ve sık sık evcil hayvanını itişir. Ancak, Salamano köpeğini
kaybolunca çok üzülür ve köpeğini istiyor. Köpeğini kaybetme konusundaki üzüntüsü,
Meursault'un annesini kaybetme konusundaki ilgisizliğiyle tezat oluşturur.

6. Meursault hangi suçu işlemiştir? Aldığı ceza işlediği suçun cezası mıdır?
Meursault bir Arap’ı öldürmüştür. Ancak aldığı ceza bu suçun cezası değildir. Meursault
Arap’ı öldürdüğü için değil, annesi öldüğünde ağlamadığı ve cenazesinin başında sütlü kahve
içtiği için idam edilmek istenmiştir.

3
7. Meursault’nun dine ve din adamlarına bakış açısı hakkında bilgi veriniz. Meursault
papaz ve sorgu yargıcıyla inanç noktasında karşı karşıya gelir. Meursault toplumsal düzeni
tanımayan, din, gelenek gibi değerler olmadan da var olunabileceğini gösterir.
Papaz Meursault’yu ateizmden vazgeçmeye ve Tanrı’ya yönelmeye çağırır ancak pek başarılı
olamaz. Meursault inanç ve öbür dünya için özlem duymamaktadır.

8. Romandaki mekânlar hakkında bilgi veriniz. Açık ve kapalı mekan kullanımının metne
olumlu veya olumsuz etkisi nedir? Açıklayınız.
Bakımevi: Cezayir’den seksen kilometre uzakta olan Marengo’dadır. Oldukça sıcak bir
yerdir.
Büro: Meursault bir büroda memurdur. Büro ile ilgili pek ayrıntı yoktur. Büronun roman için
önemi Meursault’nun gelecek hakkında beklentisinin olmadığının anlaşıldığı yer olmasıdır.
Apartman: Meursault Cezayir’de bir apartmanda yaşamaktadır. Raymond ve Salamano ile
komşudur.
Masson’un Sahil Evi ve Kumsal: Meursault’nun cinayeti işlediği yerdir. Cezayir’e yakındır
ama tam merkezde değildir. Kumsaldaki kumlar Meursault’nun ışıktan rahatsız olmasına
sebep olmuştur.
Hapishane (Meursault’nun Hücresi): Meursault’nun mahkeme boyunca kaldığı yerdir.
Hücresi oldukça küçüktür. Romandaki önemi Meursault’nun kafasındaki soruları cevapladığı
ve dünyanın tatlı ilgisizliğini kabul ettiği yer olmasıdır.
Mahkeme Salonu: Meursault’nun yargılandığı yerdir. Gazeteciler ile dolmuş bir salondur.
Burada Meursault’nun eylemleri topluma göre karşılaştırılır ve idam kararı verilir. Ayrıca
Meursault’nun tamamen toplumdan yabancılaştığı yer mahkeme salonudur.

9. Marie kimdir? Meursault ile ilişkisini anlatınız.


Marie, Meursault’nun çalıştığı büroda eski sekreterdir. Meursault’nun sevgilisidir.
Meursault’ya göre ten rengi koyudur ve güzel bir kadındır. Marie, Meursault’a zıt bir
karaktere sahiptir. Marie duygusaldır ve Meursault aksine toplum değerleri Marie için anlam

4
taşır. Marie, Meursault’ya karşı daha derin duygular besler. Meursault’nun onu sevmemesine
rağmen onu sever ve duygusal olarak ona bağlıdır. Meursault’nun evliliğe karşı ilgisizliği ve
Marie karşı hiçbir şey hissetmemesi onu hayal kırıklığına uğratsa da, Meursault’dan
vazgeçmez ve onunla evlenmek ister. Onun ileri de belki değişebileceğine inanmaktadır.
Geleceğe dair umutludur. Marie topluma göre anlayışlıdır. Meursault’nun hayata karşı
yaklaşımı onun yaklaşımın zıddıdır ama Marie hiçbir zaman buna takılmaz ve Meursault’yu
yargılamaz. Marie, Meursault’nun aksine inançlı ve iyimserdir. Meursault tutuklandığında
onu terk etmez ve ona destek olur. Meursault’nun işlediği suçu ne kadar korkunç bir ceza
alabileceğini bilse de ona her şeyin yoluna gireceğini ve sonra evleneceklerini söyler.
Meursault için tutuklanmak, hapse girmek, ölüm ne kadar önemsizse Marie için tam tersidir.
Meursault kendi sonu umursamaz hatta onun için temyiz kararı önem taşımaz. Marie ise
oldukça umutludur ve temyiz haberini alacağına inanır. Bir süre sonra ortadan kaybolur ve
Meursault’ya mektup göndermeyi bırakır. Buna karşılık Meursault da Marie’ye mektup
yazmaz. Marie topluma karşı ne kadar iyi niyetli ve anlayışlı olsa da mahkemede toplum
tarafından aynı niyetle karşılanmaz.

10. Meursault’nun aile kavramı ve evlilik ile ilgili düşünceleri nelerdir?


Meursault Marie’yi sevmemektedir. Çünkü bunun önemsiz olduğunu düşünmektedir. Kısacası
evlilik teklifi veya ebeveynin ölümü gibi çoğu insan için çok önemli olan olaylar onun için
önemli değildir.

11. Meursault hapishane günlerinde hangi düşünceler içerisindedir?

Meursault hapishaneye girdiğinde, kötü şartlarda yaşamını devam ettirmesine rağmen


bundan rahatsız gibi görünmüyor. Kitap kahraman anlatıcı bakış açısıyla yazıldığı için
kitabın tamamını Meursault’nun bakış açısından okuyoruz; onun düşüncelerini ve
duygularını dinliyoruz; fakat hapishane kısımlarında bu düşünceler daha yoğun bir hal
alıyor. Hücrede pek fazla olay olmadığı için, sadece Meursault’yu dinliyoruz.
Meursault idama mahkum edilir ve ölümü bile her zamanki umursamazlığıyla karşılar.
Kitabın sonunda, idama götürülmeden önce annesini düşünür. Cenazesinde
düşünmediği annesini kendi cenazesinde düşünmesi manidardır.

5
ROMANIN YAZINSAL YÖNDEN İNCELENMESİ:

1. Yukarıdaki görselin zihninizde uyandırdığı çağrışımları yazınız.


Görsel zihnimde; toplumun belli kalıplara koyduğu, değişmez, sabit düşüncelerini ve
nadir de olsa bu tabuları farklı düşünce yapılarıyla yıkabilen insanların var olduğunu
çağrıştırıyor. Ve toplumun, çoğunluğun benimsediği, yaygın olan bir düşünce her zaman
doğru değildir. Eğer etrafımızda toplumun kurallarını çiğneyen davranışlara sahip
birini görürsek direkt yargılamaktansa empati kurup nedenini bulmaya çalışmamız
gerektiğini düşünüyorum çünkü doğduğumuzdan beri doğru sandığımız şeyler belki de
farklı bakış açılarıyla bakılabilecek kadar öznel yargılardır.

2. Sizce Yabancı romanı ile yukarıdaki görsel arasında bağlantı kurulabilir mi? Neden?
Bu görsel ile kitap arasında bağlantı kurulabilir. Görselde belli bir sıra içerisinde mavi
renkte insan figürleri ve o toplumun içine karışamamış yeşil başka bir insan figürü var.
Topluma karışmamış olan insan figürü, kitaptaki Meursault karakterini temsil eder. Ve
o insan figürünün diğerlerinden farklı olan rengi yeşil de Meursault’nun toplumla
uyuşmayan düşüncelerini ifade eder.

6
3. “Absürt” kavramının anlamını araştırınız.
Absürt kelimesini anlamı; Saçma, saçmalık, komik ve imkansız olan bir şey, gülünç ya
da saçma olması için açıkça yanlış ya da mantıksız olarak tanımlanır.

4. “Bence bir” ifadesi Meursault’nun yaşam felsefesini nasıl yansıtır? Bu ifadenin absürt
kavramıyla ilgisi var mıdır? Açıklayınız.

5. Fransa-Cezayir ilişkisi hakkında araştırma yapınız. Bu ilişkinin metne nasıl


yansıdığını yazınız.
5 Temmuz 1830'da Cezayir şehrinin ele geçirilmesiyle Fransızların Cezayir'deki
sömürge dönemi başlamıştır. Emir Abdülkadir idaresindeki isyan hareketi sonucunda
Fransızlar Cezayir’in bütününü 1847’de ele geçirebilmiştir.Osmanlı yönetimi, Fransız
işgalini tanıyarak Cezayir üzerindeki haklarının sona erdiğini ilan etmiştir. İlk sömürge
birimleri Cezayir şehri çevresinde kurulur. Avrupa’dan gelen göçmenlere yerli
kabilelerin ellerinden alınan arazilerin verilmesiyle Cezayir' de Avrupalı nüfusu artış
gösterir. 1841- 1850 yılları arasında 115.000 hektar arazi dışarıdan gelenlere
dağıtılmıştır. 1847’de ülkedeki Avrupalıların sayısı 104.000 iken 1872’de 245.000'e, 1911
yılında da 752.000’e yükseldi. Bununla birlikte yabancıların sahibi olduğu arazinin
miktarı 1860’ta 365.000 iken, 1930’da ise 2.345.000 hektardır. 1848 Fransız anayasasına
göre Cezayir sömürgesi üç eyalete ayrılarak Paris’ten tayin edilen bir genel vali

7
tarafından yönetilmeye başlanır. 1870’te sivil idareye geçirilen Cezayir Paris’teki İçişleri
Bakanlığı’na bağlandı. Askerî idarenin kalkmasının ardından 1871 yılında Muhammed
el-Mukrani’nin liderliğinde toplanan kabileler, ülkenin tamamına yakınında ayaklanma
başlatırlar. 1881’de de Sîdî Şeyh liderliğindeki kabilelerinde katıldığı ayaklanmayı
Fransız sömürge yönetimi kanlı şekilde 1884 yılında bastırabilmiştir. 2. Dünya
Savaşı'ndan sonrasında Cezayirliler durumlarında ciddi iyileştirmelerin yapılmaması,
ekonominin kötüleşmesi vb. sebeplerle 5 Ağustos 1945’te gerçekleştirilen gösterilerde,
Fransızların silahlı müdahalede bulunmasıyla binlerce Cezayirli öldürülmüş ve çok
sayıda gösterici tutuklanmıştır. Bunun sonucunda Cezayir'de 1 Kasım 1954 tarihinde
silahlı mücadele başlatılır. Ülkeyi bağımsızlığa götürmesi amacıyla başlatılan silahlı
mücadele kısa zamanda Cezayir geneline yayılması üzerine, Sömürge yönetimi 28
Ağustos 1955'te olağanüstü hal ilan eder. 19 Eylül 1958’de Kahire’de toplanan
Cezayirlilerin ileri gelenleri bağımsız Cezayir Cumhuriyetini ilan ederek Ferhad
Abbas’ın başkanlığında bir geçici hükümet kurarlar. 18 Mart 1962’de Evian Antlaşması
ile savaşın sona ermesiyle ateşkes ilan edilmiştir. Antlaşma şartlarına göre 1 Temmuz
1962 tarihinde yapılan referandumda Cezayirlilerin % 91’i bağımsızlık lehinde oy
kullanmasıyla Cezayir bağımsız bir devlet olur.

6. Varoluşçuluk felsefesi hakkında araştırma yapınız. Albert Camus’nün varoluşçulukla


ilgili düşünceleri nelerdir?
Varoluşçuluk, bireyselliğin ön plana çıktığı ve insan varlığının tüm yönleriyle
incelendiği felsefi bir sistemdir.
Camus’nun felsefesi ilk kez Nietzsche’nin dikkat çektiği nihilizm ile felsefi yoldan baş
etmeye çalışmış en önemli çağdaş görüşlerden biridir. Bu açıdan varoluşçuluk ile bazı
ortak özellikler taşısa da, belli bir akıma bağlanamayacak ölçüde özgündür.

7. Yabancı romanında A.Camus’nün varoluşçuluk ile ilgili görüşleri nasıl yansımıştır?


Açıklayınız.

8
Varoluşçuluk 20. Yüzyıl’ın içinde bulunduğu karışık durumda, kendine, dünyaya ve
ötekine yabancılaşmış bireyin, dünyanın saçma halinden kurtulma isteğinden
doğmuştur. Bu ise Camus’nün absürd anlayışıyla paralellik arz etmektedir. Dünyanın
anlamsızlığı karşısında yabancılaşmış birey bir çıkış yolu bulamaz ve böylelikle
absürdden kurtulamaz. Bu anlamda absürd, bireye bir çıkış yolu bırakmaz. Varoluşçu
felsefe ise bireyi bu absürd ve içinden çıkılmaz durumdan kurtarmaya çalışmaktadır.
Varoluşçuluğa göre bireyin absürd, yabancı olmaktan kaçınabilmesinin yolu savaşmak,
dolayısıyla kendini gerçekleştirmeye çalışmaktır. Varoluş kendini gerçekleştirme
çabasıdır. Kendini gerçekleştiren birey, absürdden kurtulabilir ancak Camus’nün
absürd felsefesine göre birey ne yaparsa yapsın absürdden kurtulamaz ve onunla uyum
içerisinde yaşamaya mahkûmdur. Tek kurtuluş yolu ise başkaldırıdır. Camus ile diğer
varoluşçu felsefeciler arasındaki fark burada gizlidir. Camus’nün asıl amacı bu
dünyadaki yalnızlığı ve dünyanın aslında ne kadar anlamsız olduğunu ortaya
koymaktır. Yabancı romanında da Meursault karakteri bu amaçla uyuşmaktadır.

8. İmge nedir? Yazarlar neden imge kullanılır?


İmge sözcüğünün Türk Dil Kurumuna göre manası “Zihinde tasarlanan ve
gerçekleşmesi özlenen şey, hayal” şeklinde belirtilmektedir. İmge gerçekliğin dışında
şairin dış dünya ile gözlemlerini kendi zihninde yeni bir forma sokmasının ardından düş
dünyasında oluşturduğu tasarımlar yani görüntülerdir.
Genelde sanat metinlerinde özel olarak da şiirde imge bir zorunluluktur. Çünkü bir
iletişim aracı olarak dış dünyaya sıkı sıkı bağlı olan dil, her şeyi anlatmaya yetmez.
Alışılmış bağdaştırmalar bir zaman sonra kültürel bir öge, bir sembol, bir mazmun
olur. Bu durumda sanatçı özgünlükten uzaklaşmış olur.

9. Romanda geçen imgeler nelerdir? Bu imgelerin sizdeki çağrışımlarını yazınız.

9
10. Yabancılaşma nedir? Araştırınız.

Sosyolojik olarak sürekli aynı devinme içerisinde bulunmak da yabancılaşma olarak


sayılmaktadır. mesaisi tüm gün falan makinenin vidalarını sıkmaktan öte bir şey
olmayan bir fabrika işçisinin aylar ve yıllar sonra hala aynı makinenin aynı vidalarını
sıkıyor olması bir yabancılaşma çeşididir. Yaptığı işten gittikçe haz almamaya zamanla
da nefret etmeye ve işine yabancılaşmaya başlar.

11. Romana Yabancı adının verilmesinin nedeni nedir?

İsim başkarakter olan Meursault’ya ithafen Yabancı’dır. Meursault karakteri topluma


ve hayata uyum sağlayamayan onların akışı içinde olmayan, kısaca yabancı bir
adamdır. Romanda da Meursault’nun hayatı ve bu yaşam tarzının etkilerinden
bahsedilmiştir.

DEĞERLENDİRME VE ÇIKARIMLAR
1. Okuduğunuz metin daha önce okuduğunuz metinlerle benzerlik göstermekte midir?

10
2. Hayalinizde canlanan Meursault nasıl bir roman kahramanıdır? Betimleyiniz.

3. Romanı okurken kendinizi Meursault’ya yakın hissettiniz mi? Nedenleriyle yazınız.

Genel olarak birçok olayda kendimi Meursault’ya yakın hissettiğimi söyleyebilirim.


Kendi yaşantımla, günümüzle bağdaştırdığım zaman yakın hissetmemem mümkün
değildi. Günümüzde de toplumun birçoğu şeye karşı çok fazla takıldığını biliyoruz.
Meursault da toplumun düşünceleriyle paralel olmadığı için yargılandı. Aynı şeyleri
şuan da yaşamak mümkün çünkü kural basit, kimse kendi gibi olmayanı aralarında
istemez. Farklı düşünen iki insanın bile yan yana olması çok zordur. Çevremizdekilerle
hatta sevdiklerimizle bile farklı düşünceler içinde olursak sonu tartışmaya varır
genelde. Meursault ise farklı düşünmenin yanı sıra farklı bir tarzda yaşıyor. Bu yüzden
insanların tepki odağında. Günümüzde de toplum kendinden olmayanı dışladığı için
kolaylıkla empati kurabiliyorum ve gayet yakın hissediyorum.

11
4. Yukarıdaki görseli Yabancı romanını göz önünde bulundurarak değerlendiriniz.
Yabancı romanında Meursault karakteri o günün koşullarına uygun davranmadığı için
yabancı olarak nitelendirildi. Her çağın normali ve anormali farklıdır. Meursault bugün
böyle davransa belki kimsenin dikkatini bile çekmeyecekti ama bugün teknolojiden
bihaber, telefondan çok kitap vb. şeylerle vakit geçiren biri olsaydı romandaki gibi bir
muameleye maruz kalabilirdi.

5. İletişimin çok kolay sağlanabildiği çağımızda insanların ailelerinden ve çevrelerinden


daha kolay uzaklaştığı görülüyor. Bu konudaki düşüncelerinizi nedenleriyle yazınız.

Aslında bu uzaklaşmanın sebebi de sağlanılan kolaylık. İletişim kolaylaştırıldı ama bu


süreçte önemsizleştirildi de. Kolay olduğu için düşünmeden konuşuyoruz, yazıyoruz.
Eskiden yani iletişimin daha zor olduğu dönemlerde, kelimeler özenerek seçilir. Bu da
ilişkileri olumlu kılar, iletişimi sağlayan kişiler de mutlu olur bu yüzden tekrar tekrar
konuşmak isterler. Şimdiyse yazışmak, konuşmak ertelenebilecek kadar
önemsizleştirildi.

12
6. Meursault’ya toplum tarafından yöneltilen suçlar nele rdir? Bu suçlamalardan yola
çıkarak birey-toplum ilişkisini anlattığınız bir değerlendirme yazısı yazınız. (150-
200 sözcük)
Avukat ile savcı ile yaptığı konuşmalarda olaylar cinayetten daha çok annesinin
ölümüne gösterdiği tepkiye/tepkisizliğe dayanır. Bu olay mahkemede de karşısına
çıkar ve ahlaki çöküşün kanıtı olarak, bu çöküntünün topluma yayılmaması için
giyotinle öldürülmesine karar verilmiştir.
Bireylerin her davranışı toplumun diğer dinamiklerini de etkiler. Bireyler kendilerine
özel tanınan doğuştan ve değiştirilemez hak ve özgürlüklere sahip olsa da toplum
içerisinde da uyması gereken sorumlulukları vardır. Eğer birey bu sorumluluklara
uymaz ise davranışları toplum içerisinde huzursuzluk ve sorunlara yol açabilir.
Toplumunun her kuralı doğru değildir. Bunu şuradan anlıyoruz ki, Meursault
yargılandığında cinayeti ön planda değildi. Daha çok inancı, davranışları üzerinden
yargılandı. Oysa cinayette yanlış bir şey ancak toplum bunu yadırgamıyor. Belki daha
alışılmış bir şey olduğu içindir ama sonuç olarak toplumun her kalıplaştırdığı düşünce
doğru değildir. Meursault yaşadığı dönemin toplumuna ve dönemin şartlarına uyum
sağlamadığı için bunun bedelini ölümle ödedi. Ölümüne karar verilmesinin sebebi,
Meursault’nun, toplumun ahlak kurallarına uygun davranmaması ve onun gibi
başkalarının da bu şekilde düzeni bozmasını engellemekti.

13
7. AŞAĞIDAKİ ÇALIŞMALARDAN İSTEDİĞİNİZ HERHANGİ BİRİNİ YAPINIZ.
• Kitapta dikkatinizi çeken nesneler nelerdir? Bu nesnelerin romandaki anlamlarını
anlatan bir yazı ile getiriniz.
• Meursault’nun kıyafetlerinin tasarlanması
• Meursault tarafından topluma mektup yazılması
• Okur tarafından hapishane günlerinde Meursault’ya mektup yazılması
• Yabancılaşma temasını anlatan fotoblok/Amerikan servis tasarlanması
• Romandaki kahramanlardan birinin karikatürünün çizilmesi

14
• Kitapta dikkatinizi çeken cümle ya da diyalogların A3 boyutunda pano malzemesine
dönüştürülmesi
• Romanda geçen yargılama sahnesinin resminin çizilmesi
• Suç ve ceza kavramlarını anlatabileceğiniz bir çalışma (karitatür, resim, fotoğraf,
fotoblok vs.)
• Afiş tasarlama
• Birkaç sayfalık çizgi-roman hazırlama
• Yazar ya da kahramanla mülakat yapıp sonucunu değerlendirme
• Arka kapak yazısı yazma

EDEBİYAT – SİNEMA BAĞLANTISI


“The Stranger” filmini izleyiniz.

15
Selcan ÇELİK
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

16

You might also like