You are on page 1of 4

(Boş sahneye kafasında silindir şapka ve kadınsı bir siyah takım elbiseyle bir kadın anlatıcı girer.

Elinde
baston vardır.)

Anlatıcı: Bayanlar baylar! Bu geceki oyunumuzu şereflendirmeye hepiniz hoş geldiniz! Oyunumuz
uzak ama çok uzak ve bir o kadar da yakın bir gelecekte, kendini dünyadan soyutlamış mutlu bir
ülkede geçiyor. Üretim muhteşem. Gayri safi milli hâsıla rekor üstüne rekor kırıyor! Ahlaka ihtiyaç yok
çünkü herkes burada nerede ne yapılması gerektiğini çok iyi bilir! Tanrı başkanımızı korusun.

İçeriden kalabalık kafalarını çıkartır: AMİN!

Anlatıcı: Şimdi sizleri bu güzel ülkenin güzel insanlarıyla baş başa bırakıyorum. (Çıkar)

(Bir balon satıcısı belirir. Başkaları sahneye girer. Balon satıcısı herkese balon dağıtmaktadır. Herkes
balon alır. Annesinin babasının elini tutan küçük bir erkek çocuğu her eline birer balon almıştır)

Küçük erkek çocuğu: Anneciğim! Balonlarımın rengi ne güzel!

Anne: Beğenmene çok sevindim yavrum çünkü bence de renkleri muhteşem!

Küçük erkek çocuğu: Kırmızı olan ne kadar da kırmızı gibi! Kırmızı rengini çok seviyorum. Ama yeşil
olan ne kadar yeşil gibi! Yeşil rengini çok seviyorum.

Üçü beraber: Ne güzel parlıyorlar!

Küçük erkek çocuğu: Umarım hep sizin çocuğunuz olurum anne çünkü kendimi gökyüzünde
uçuyormuş gibi hissediyorum.

(Bir çift başka bir tarafta mesut bir şekilde dolaşmaktadır).

Kadın: Sevgilim! Sanırım hamileyim!

Erkek: Bu inanılmaz bir haber aşkım çünkü seni çok seviyorum.

Kadın: Henüz evli değiliz ama mutlu bir aile olmayı dört gözle bekliyorum.

Erkek: Bebeği aldırsak da sorun yok çünkü her zaman başka bebeklerimiz olabilir!

Kadın: Tanrım bizi nasıl da kutsadın!

(Anlatıcı kulisten kafasını uzatır, sonra içeri girer.)

Anlatıcı: Şimdi hep birlikte şarkı söyleyelim!

(Şarkıyı söylemek için bütün oyuncular sahnede yerini alır)

MUTLULUĞUN ŞARKISI

Biri: Unuttum ben üzgünlük neymiş

Bir başkası: Mutluluk ne güzel şeymiş

Diğeri: Uzaklarda bu diyarda

Öteki: Yaşıyoruz mutlulukla

Hep beraber: Mutlu ol sen mutlu ol sen can sıkıcı üzülürsen

Öfkelenme hüzünlenme çünkü mutluluk seninle

Küçük kız: Küçük bir köpeğim vardı


Geçen gün kanserden öldü

Ama ben çoktan unuttum

Çünkü o cennete gitti

Hep beraber: Mutluyuz biz mutluyuz biz cennetten bahçe ülkemiz

Kötü şeyler olsa bile gülümsemektir işimiz

(Bir anda siren ve alarm sesleri duyulur.)

Anons: Denetleme başladı. Herkes sol kolunu bileği gözükecek şekilde sıyırsın ve sıraya girsin.

Baba: (Bir yandan sıraya girerken) Denetlemeleri çok seviyorum.

Kadın: Denetlemeleri siz de mi çok seviyorsunuz çünkü ben de çok seviyorum.

Erkek: O da laf mı! Ben denetlemelere bayılıyorum.

(Yanında iki polisle denetçi girer. Onlar çok mutlu gözükmemektedir. Sırayla herkesin kolunu açar ve
6’ya kadar sayarlar. Sıra kendi halinde duran bir gence gelir.)

Denetçi: 1-2-3-4-5-6-7. (Kafası karışmış gibidir. Tekrar sayar.) 1-2-3-4-5-6-7. Bayım. Haplarınızdan
birini içmemiştiniz.

Genç: Aaaa…. Unuttum sanırım çok özür dilerim.

Denetçi: Nasıl unutabilirsiniz? Her gün saat tam 2’de anons yapılıyor.

Genç: Uyuyakalmışım sanırım….

Denetçi: Uyuyakalmanız çok ilginç. Anonslar oldukça gürültülü. Neyse. Bu seferlik affediyorum.
Tekrarı olursa ne olacağını biliyorsunuz. Numaranız nedir?

Genç: 32957

Denetçi: (Kolundaki saatte bazı işlemler yapar. Elindeki özel aletle gencin kolundan bir hap çıkartır ve
ona uzatır). Lütfen hapınızı için bayım ve bizi zor durumda bırakmayın.

Genç: Tamam çok özür dilerim çok özür dilerim. (Hapı içer)

(Sahne kararır, oyuncular kulise gider)

İKİNCİ SAHNE

(Sahnede Pepee, Şila ve Zulu bir masanın etrafında bir şey tartışır şekilde donmuştur.)

Anlatıcı: Şimdi bu mutlu ülkenin çok gizli bir köşesinde, gizli planlar yapan gizli bir örgütün
merkezindeyiz. Hepimizin kutsadığı tanrı, onları da kutsasın.

(İçeriden oyuncular kafasını çıkarır)

HEPSİ: Amin.

(Anlatıcı ve kafalar kulise döner. Sahnedekiler çözülür.)

Pepee: Arkadaşlar. Yoldaşımız Eke hap üretim fabrikasının yerini tespit etmiş bulunuyor. Buna göre
fabrika şehir merkezinin 100 yarda uzağında doğu tarafında ormanlık bir alanda yeraltına
konuşlanmış. Buradaki krokide de görüyorsunuz. Fakat Eke fabrikaya dışarıdan girmenin mümkün
olmadığının, çok ileri güvenlik sistemleri kullanıldığının tekrar tekrar altını çizdi. Sonuç olarak: Kaleyi
içeridenfethetmeliyiz.

Anons çalar: Hap saati! Hap saati! Haplanın! Haplanın! Derhal haplanın! Bu son uyarımızdır. Haplanın!

Pepee: Çabuk herkes hapını çıkarıp hap dönüştürücülerine atsın.

(Üçü de haplarını kendi dönüştürücülerine atarlar)

(Şapşalca mutlu bir yüz ifadesiyle Zezee girer.)

Zezee: Merhaba herkese. Bugün çok güzel görünüyorsun Şila.

Şila: Teşekkür ederim Zezee. Sen neredeydin? Önemli bir konuyu kaçırdın.

Zezee: Evet tabii… Çok iyiyim. Konu neydi?

Zulu: Eke hap fabrikasının yerini tespit etmiş.

Zezee: Tabi… tabi… çok güzel (Durduk yere güler.)

Şila: Zezee sende bir tuhaflık var.

Zezee: Tuhaflık mı? Eh evet tabi çok mutluyum. Neden mutlu olmayayım ki?

Zulu: Zezee… Sen hapını mı içtin?

Zezee: Ne? Hap mı? Ben hap falan içmedim. İçimden gelen bir mutluluk bu. Lütfen kıskanmayın.

Pepee: Hapını ne yaptın Zezee?

Zezee: Dönüştürücüye attım.

Zulu: Neden bu kadar mutlusun?

Zezee: Mutlu olmak suç mu?

Pepee: Sebepsiz yere mutlu olamazsın. Tabii hapını içmediysen.

Zezee: Tamam peki içtim hapı içtim ve çok mutluyum.

Şila: Peki ama neden. Biz aylardır ne için çalışıyoruz? Onlar gibi mi olmak istiyorsun?

Zezee: Beni defalarca reddetmeseydin böyle olmazdı. Ama sorun yok hehehe.

Zulu: Bu duruma bir çözüm bulmamız lazım Pepee. Hapın etkisini geçirmenin yolu da yok.

Pepee: Kendi kendine geçer. Zezee’yi şuradaki sandalyeye bağlamayı öneriyorum. Bağlayalım diyenler

(Dördü de el kaldırır. Zulu dışarıdan ip getirir ve Zezee’yi bağlar. Zezee hala çok mutludur)

Şila: Şunu söylemeliyim ki Zezee, yaptığın gerçekten kabul edilebilir gibi değil.

Zezee: Seni seviyorum Şila.

Pepee: Tamam çocuklar. Bu kadar yeter. İşimize dönelim. Teklifim şu: Aramızdan bir gönüllü seçip işçi
olarak fabrikaya sızmasını sağlıyoruz. Gönüllü arkadaşımız normal bir işçiymiş gibi işe gidip geliyor ve
fabrika hakkında güvenlik açıkları gibi daha sonra bize gerekli olacak bilgileri topluyor. Herkes
onaylıyor mu?
Şila: Evet

Zulu: Evet

Zezee: Ayyyyy! Çok güzel bir plan. Ben gönüllü olabilir miyim?

Pepee: Hayır olamazsın.

Zezee: Tamam ben de ikinci gönüllü olurum.

Pepee: İkinci gönüllü diye bir şey yok.

Zezee: Bence olmalı.

Pepee: Zezee sen sesini kesecek misin?

Zezee: Oylamaya sunalım.

Pepee: Veto hakkımı kullanıyorum.

Zezee: Yaşasın. Pepee’nin veto hakkını çok seviyorum.

Zulu: Hale bak. Bir haplanmayla ne hale geldi. Bir de dışarıdaki insanları düşünün. Kendim için değil
gerçekten onlar için buradayım. Haberleri bile yok.

Pepee: Tamam arkadaşlar. Hanginiz gönüllü olmak istiyor?

Zulu: Ben olurum. Tam bana göre bir iş. Hatta hazırım. Hemen başvuralım.

Pepee: Oylamaya sunuyorum. Uygun mudur?

Şila ve Zezee: Uygundur

Pepee: Fakat bu görev zorlu bir görev yoldaş Zulu. Çünkü aralarında dikkat çekmemek için sen de
haplanmak zorunda olacaksın. Haplandığın halde görevini unutmamayı başarabilecek misin?

Zulu: Her koşulda hazır ve nazırım yoldaş Pepee.

Zezee: Ben üçüncü gönüllü olabilir miyim?

Üçü birden: Hayır olamazsın.

-İKİNCİ SAHNENİN SONU-

You might also like