Pierre Nora - Hafıza Mekanları

You might also like

You are on page 1of 266

 

CULTUR A

Bu dizi  M eh m et Emin Özcan'm yönetiminde 


yönetiminde 
Dost Kitabevi Yaymkn için haztrlmmuıktadır.

 
Mehmet Etnm Öîcan
Ank ara Üniversitesi, Dil vvee Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransıt Dili ve Edeb
Ankara Edebiyatı
iyatı Anabilim Da
Dalı
lı öğretim
üyesi. Fransız Edebiyatı, genel ve karşılaştırmalı edebiyat, kültür tarihi, Türk edebiyatı alanlannda
 jalış
 ja lışm
m alan
ala n bulunmaktadır. Mircca Eliade, François Hartog, Marcel Ca
Cauc
uche
het,
t, Philippe Borgcaud,
Flugoo Pnıtt, Margueri
Flug Marguerite
te Duras, Phi
Philippe
lippe Boulle, Jean-Marie GuShcnno, Jean-Pierre Vcmant
Vcman t ve Jean
BocuSro'dım çevirileri bulunmaktadır.
 

Hafıza Mekânları

Pierre Nora

1931 yılında Grenoble'da doğdu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Paris'e


gelerek önce Camot Lisesi’nde daha sonra da Louis-le-Grand
Usesi’nde öğrenim gördü. Edebiyat, felsefe ve tarih alanında yüksek
öğrenimden sonra 1958'de öğretmen olarak Oran’a, Lamoricièrc
Lisesi'ne atandı. İki yıl sonra Les Français en Algérie (Cezayir’de
Français en
Fransızlar) admda lıir kolektif psikoloji denemesi yazdı. Singer-Polignac
bursuyla Küba'ya, Çin’e ve ABD’yc gitti. Paris Siyasal Bilimler
Enstitüsü'nde önce asistan sonra uzman asistan oldu. 1977 yılında
l’École des lıautes études en sciences socialcs'e tez yöneticisi olarak
atandı ve tarihyazımı ve ulus konularında uzmanlaştı. I999'da
Québec'le Université Laval'da onursal doktora aldı. 1966 yılında
René Julliard yayınlarında başladığı “Archives" dizisini sürdürdü ve
yaklaşık yüz kitap yayımladı. Bundan sonra Gallimard'da "Bibliothèque
des sciences humaines” dizisini kurdu. 1980 yılında yöneticisi
olduğu Le Débat 
Débat  dergisini kurdu. Centre national du livre’de
“Librairie européenne des idées”nin başkanlığını yaptı, Fransız
Ulusal Kütüphanesi’nin yönetim kurulunda çalıştı. 1988 yılında
Diderot-Universalis ödülünü, 1991 yılında Louise Weiss-Bibliothèque
nationale ödülünü aldı. Fransız Akademisi'nin tarih alanında verdiği

Gobert
aldı. ödülüne2001
7 Haziran layıktarihinde
görüldü, Fransız
aynı yıl Akademisi
Ulusal tarihüyeliğine
büyük ödülünü
seçildi.
Dictionnaire critique Je la Révolution française, 1ableau N.R.F. Je la  la 
littérature
littérature françai
française.  Entretiens du jMirimome,
se. Entretiens du jMirimome, Daedalus gibi birçok
dergi ve yayın organında çok sayıda makalesi vardır.

D
 

Ct/lTUKA
1) İMPARATORLUKTAN SONRA, Emmamıel Todd, Aralık 2004
2) ESKİ YAKIND
YAKINDOĞU
OĞU,, De t: JEAN BO TI
TIİR
İR O, Hatı
Hatıran
ran 22005
005

Nora, Pierre
Hafıza Mekârtlon
ISBN 975-298*211*5 i Tûrkçes»; Mehmet Emin Ozcan / Dosl Kitobevi Yayınlan
Şvbot 2006, Ankara, 263 sayfa.
Torih'K ûltijr Tarihi’Notlar>i
Tarihi’Notlar>i$im
$im Dizini

 
HAFIZA MEKÂNLARI

Pierre Nora

D O ST
(dtabevi

 
ISBN 975-298-211-5

Hafıza Mekânları 
Mekânları 
PIERRE NORA

© Editions Gallimard, 1994


pour Les Lieux de 
de  Mémoire
© Editions Gallimard, 1974
pour Faire de l'Histoire

Bu kitabın Türkçe yayın haklan


Dost Kicabevi Yayınlan'na aittir.
Birinci Baskı, Şubat 2006. Ankara

Fransiîcadan çeviren,
çeviren,   Mehmet Emin Özcan

Teknik Hazırlık, Ferhat
Hazırlık, Ferhat Babacan - Dost rTB
Baskı ve Cilt,
ve Cilt, Pelin OÉset Ltd. Şri., Ankara

Meşrutiy
Me şrutiyet Dost
et C
Cad Kitabcvi
ad 37/4, Ye
YeniYayınları
nişehirr 06420, Ankara 
şehi
Tel: (0312) 435 93 70 • Fax: (0312)  435 79 02
uaiw.dostyaym
uaiw ct'i.cran • bil/dİİdostyayinevLcom
.dostyaymct'i.cran

 
İçindekiler

Sunuş 9

Hafıza ile Tarih Arasında: Mekanlar Sorunsalı  17

Cıımhuriyet’ten
Cıımhuriyet’ten Ulus’a 39

Lavisse’in Fransa Tarihi: Pietas erga patriam   49

Devlet Anılan Com


Commynes’d
mynes’den
en De Gau lle’
lle’ee 105

Ulus-Hafıza 153

Fransa
Fra nsa’la
’lar:
r: Fran
Fransa
sa Ta
Tarih
rihii N asıl Yazı
Yazılmal
lmalı?
ı? 16 3

Kuşak 183

Anma Törenle
Törenleri
ri Çağı 2 25

İsim Dizini 2611


26
 
Sunuş

Bu kitap, 1978-1981 yıllan arasında EHESS’te (École des hautes études


en sciences
scien ces sociales, Sosyal Biliml
Bilimler
er Yüksek O Okulu
kulu)) üç yyııl boyunca verdi
ğim seminerin ürünüdür. U lusal h hafıza
afızamm a m hızl
hızlaa kaybolup gitgittiği
tiğini
ni gör
düm ve hafıza mek
mekânlan
ânlannm
nm sayımına girişt
giriştim;
im; hafıza özel
özellikl
liklee bu me
mekânlar
kânlar
içinde ortaya çıkar ve insanların iradesine ya da yüzyıllara bağlı olarak
en çarpıcı simgeler de buralarda görülür: Bayramlar, amblemler, anıtlar
ve anma törenleri, aynca övgü söylevleri, sözlükler ve müzeler.
Ulusal hafıza üzerine yuvarlak sözler yerine bir durum incelemesini
tercih etmiş olmanın sebebi ne olabilir? Hafıza mekânları bizzat varlık
ları ve gerçeklik etkileriyle, hem hafızanın, hem ulusun içerdiği belirsiz
li
likleri
kleri ve bu
bunlan
nlannn doğurduğu karmaşık iliş ilişkile
kileri
ri çabu
çabukk ve kesin bi
birr çözü
me bağlıyor gibi
gibi geliyor
geliyordu
du ban
bana.
a. Eşyalar, aaraç
raçlar
lar ya da hafı
hafızan
zanın
ın ku
kurum
rum
lan, bunlar saf kimyasal çökeltilerdi.
Bu m ekân
ekânlan,
lan, ölü anıtları ve ulusa
ulusall arşivler gibi en mmaddi
addi ve somu
somuttan,
ttan,
soy, ırk, hatta din ve “hafiza-insan” kavramı gibi düşünsel olarak oluştu
rulmuş en soyuta, kelimenin bütün anlamlarında ele almak gerekiyordu:
Reims ya da Panthé
Panthéon
on anıtı gi
gibi
bi kurumsal kkutsal
utsal nitel
nitelikli
ikli yyerle
erlerden
rden,, cum 
huriyet çocuklarının basit okul kitaplarına kadar. Saint-Denis’nin XIII.

 
10 HAFIZA MEKÂNLARI

yüzyıldaki günlüklerinden, Louvre, La Marseillaise ve Larousse ansiklo


pedisine, Trésor de la langue française'e   kadar.
Hafıza mekânları birçok boyuta sahip, önemli buluşma yerleridir.
Bunlarr tari
Bunla tarihin
hin tari
tarihi
hi oldu
olduğuna
ğuna göre tari
tarihyazımsa
hyazımsall boyut olarak hep vardır
lar; tarih bunlarla oluşur; tarih, mekânların araçları, üretilişi ve işleyişini
konu alalır.
ır. Aynı zaman
zamanda da etn
etnografik
ografik bir boyut vardır; zi
zira
ra gelene
geleneğin
ğin sıca
sıcak
k

lığı
ğıyla
yla bağlı olduğumuz bildik alışkanlıklarımızdan ko kopm
pmak,
ak, bizz
bizzat
at hafı
hafıza
za
coğrafyamızın haritasını çizmek söz konusudur. Psikolojik boyut da var
dır, çünkü bireyin kalabalığa denkliğini koyutlamamız ve bireysel planda
açık ve net tanıma sahip olmayan kavramları -bilinçaltı, simgeleştirme,
sansür, transfer- sosyal alana taşımamız gerekir. Bir de siyasi boyut var
dır; burada siyaset deyince gerçekliği değiştirmeye yönelik kuvvetler bü
tününü anlıyoruz. Gerçekten de hafıza içerikten çok bir çerçevedir; her
zaman elde bulunan bir koz, bir stratejiler bütünü, varlığından çok kul
lanılma biçimiyle değer taşıyan bir olgudur. Burada hafıza mekânlarının
edebi boyutuna ulaşıyoruz; bu ise tarihçinin sahneleme sanatı ve kişisel
bağımlılığıyla ilgilidir.
Bu uçsuz bucaksız alanı ayrıntısıyla incelemek söz konusu değildir;
çünkü bu alana hem ölüler kültü, hem gittikçe daha da büyüyen ortak-
malın bütünü, hem de geçmişin kullanımını Belirleyen bütün unsurlar
dahildir; hafıza burada ele alındığı anlamda, içerdiği unııtma’ya karşı gel
mez, varsaydığı hatıra’yla özdeşleşmez. Burada ulaşılması imkânsız bir
bütünlükten
bütün lükten ziyade
ziyade,, konuların
ko nuların ele alınış biçimi
biçimini,
ni, yaklaşımların çeşitliliği

ni, kısaca
mıştan geniş
fazla bir bütünün
tarihçinin genel
katkıda dengesinidört
bulunduğu ele cilt.
alacağız, enbitmek
Fransa yetkin bil
alt
mez bir malzemedir.

İlk cilt La République  (Cumhuriyet); sembolleri, anıtları, pedagojisi,


anma törenleri ve karşı-hafızasının örnek mekânlarıyla. Sonra iki ciltlik
La Nation (Ulus) geliyor; bu ciltler belli başlı temaları işliyor, ulus tasav
vuru da bu temalarla yüklü. Bu temalar şunlardır: Dolaylı miras, tarihya-
zırnsal hafızanın yeniden elden geçirildiği önemli dönemler, ulusun ege
menliğini ve “ortak-varlık"mı tanımladığı sınırlar, ayrıca sanatçı ya da
bilim adamlarının ulusa ait manzaralan ve mekânları çözümleme tarzı.
Öte yandan ulusun devletin rolüne ilişkin fikrinin en iyi yoğunlaştığı
yerler; devletin rolüyle birlikte, askeri ve sivil ihtişamına, anıtsal ve sa
natsal zenginliğine, edebiyatına ve son olarak diline ilişkin fikirlerin bu-

 
SUNUŞ 11

iunduğu yerler. Les France  (Fransa’lar) başlıklı dördüncü ciltte, siyasi,


sosyal, dinsel ve bölgesel Fran sa’lar ye yerr alacak
alacaktır.
tır. Cum
Cumhuriyet,
huriyet, Ulus, Fran
F ran
sa; ilkinden sonuncusuna kadar kendiliğinden mantıklı bir süreç ortaya
çıkmış oldu. En basitten en karmaşığa, içerik’ten içeren’e, tarihlemesi
en kolayd
k olaydan
an en zor olana
olana,, en bölgeselden
bö lgeselden en gene
genele,le, en yeniden en eski
eskiye,
ye,
en siyasiden en tensele, en üniterden en parçalı olana, en açıktan en
karmaşığa.
Bununla birlikte bu üç bölüm arasında çizgisel bir süreklilik yoktur.
Cum huriyet
hur iyet ulusal hafızayı
hafızayı ikikiy
iyee katlar, çü
çünkü
nkü siyasi
siyasi yönetim
yönet im biçimi
biçimi olarak
bizim öbür yarımız haline gelen cumhuriyet hem ulusal hafızamızın basit
bir parçasıdır, hem de bu hafızanın tanımlanışı ve son şeklidir. Cumhu
riyet aslında uygulamada kendi hafızasıyla içli dışlıdır, konu içinde konu
gibidir. Bu nedenle, Cumhuriyeti meydana getiren, tartışmaya açık çok
sayıda karşı düşünceyi bir yana bırakıp onun esas ve bölünmez geleneğini
göstermek daha yerinde göründü. Aynca cumhuriyetler içinde üçüncü-
sünü vurgulamak da öyle; bu cumhuriyet Fransızlara göre tek olmasa da
en gerçek cumhuriyettir; biz özellikle kuruluş dönemini vurguladık, bu
dönem de tastamam bir hafıza stratejisi yürütülmüştü ve bu diğer iki
hedefin
hedefi n zarann
za rannaa yapılmı
yapılmıştı
ştı:: G
Geçmişte
eçmişte devrim
devrim süreci ve gelecekte de halk
cephesinden Direniş’e uzanan dönem. Öte yandan cumhuriyetin eğitim
siyasetini de vurguladık, çünkü cumhuriyet bütünüyle bir öğrenme süre
ciydi ve tarihi de bir kültürün edinilmesini içeriyordu. Okul, ders kitap
la
ları
rı ve eğitimciler, yyir
irmi
mi yıldan ber berii geniş bir incelem
incelem eye1 konu oluoluş
ş

turmuştur, çünkü La République au village’ ın (Köydeki cumhuriyet) ve


siyasetin halk kitlelerine doğru genişleyişi ve özellikle Marianne gibi2
cumhuriyete
cumh uriyete özgü resim ve istiarelerin
istiarelerin ortaya çıkışı
çıkışı ele alınmıştır;
alınmıştır; La Fêle 
révolutionnaire' de3 (Devrim bayramı) olduğu gibi, benzer cumhuriyet
bayramlan
bayram lan hakkında
hak kında bi
birr ar
araştırmanın
aştırmanın önemi yakı
yakın
n bir geçmişte vurgulan
mıştır;
mışt ır; yine yakın geçm
geçmişte
işte L'Idée républicaine’e4 (Cumhuriyetçi
(Cumh uriyetçi düşünce)
ilişkin bir tarih eleştirisine girişilmiştir; bir kültür olarak kabul edilen L a

1) Sadece en son çıkanı hanriatırsak: Enseigner l'histoire, des manuels à la mémoire,   Henri
Moniot’nun derleyip sunduğu merinler, Berne, Peter Lang, 1984-
2) Maurice Agulhon, Lu République au village,  Paris, Pion, 1970; Muricmne au   Combat,
Paris, Flammarion, 1979 ve Marianne au Pouvoir,  Paris, Flammarion, 1989.
3) Charles Rearik, "Fcsrivals in Modem France: The Experience of the Third Republic”,
Journal of Contemporary History,  12, 1977, s. 435-460; Mona Ozouf, La Fête révolutionnaire, 
Paris, Gallimard, 1977.
4) Claude Nicolet, L’Idée rélrublicaine en France,  Paris, Gallimard, 1982.

 
1 2 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI

Vie politique sous la Trosième’in   (Üçüncü cumhuriyette siyasal yaşam)


sentezi olası görülmüştir3; en sonunda ilgi Expositions universelles  (Evren
sel sergiler) üzerine çevrilerek Cumhuriyetin kültür arkeolojisi lehine
genel bir söylem gerekli görülmüştür6.
Cum huriyetçi hafızanın kabu kabull edilen, kaçınılmaz ve artık ziyarete ziyarete açık
mekânlarını, devrimci takvim gibi çok açık olmayan, hatta Marais halk
kütüphanesi ya da Ferdinand Buisson’un Dictionnai Dictionnaire re de pédagogie  (Peda
goji sözlüğü) gibi bilinmeyen mekânlara katmaya çalıştık. Buralar, pek az
insan tarafından aranan ve ziyaret edilen ve bizce hafıza mekânmın ne
olduğu hakkında en iyi fikri veren ve yaklaştıkça özgünlüğünü hissetti
ren, yol güzergâhından uzak, gösterişsiz mekânlardır. Zira, kavramı çok
genişletir
genişl etirsek,
sek, bu kavram a yakın, ama ond ondan an farklı
farklı olan “kimlik yyeri eri”” kkav
av
ramına doğru kayma tehl tehlikesiyl
ikesiylee karşı karşıya kal kalır
ırız
ız.. Bu yüzden bu m müteüte
vazı m ekân
ekânlan
lan üç renkl
renklii bayrak, LLaa M
Marseillaise
arseillaise gibi ko kolekt
lektif
if onayın parıl
par ıl
dayan işaretleri etrafına yerleştirmek istedik; Cumhuriyet hafızası işte
buralarda içten içe, ama aynı oranda da gösterişli biçimde oluşmuştur.
Ulus kavramıyla sadece çerçeve genişlemiş olmaz, konu da değişir.
Çünkü, hiç kuşku yok ki, ulusal mobilyanın eksiksiz bir dökümünü yap
ma, hat
hatta
ta en büyük parçalar
parçalarını
ını sayıp dökme iddia iddiasını
sını güde
güdenleyi
nleyiz.z. B
Buu işten
çabucak vazgeçtik, çünkü hafıza mekânlan anımsadığımız şeyler  değil,
fakatt hafızanın mayalandığı yerlerdi
faka yerlerdir,
r, geleneğ
geleneğin in bi
bizza
zzatt kend
kendisiisi değil onun
laboratuvandır. Ulusal kimlik tanımını kuran ve belirleyen öğeleri sapta
makk da sö
ma sözz konusu değil
değildi.
di. Öyle olsa, kronol
kronolojiye
ojiye ger
gerii dönm
dönmek ek ve, Bern
Bernard ard
Gu ené
enée’nin
e’nin ddey
eyişi
işiyl
ylee “devle
“devletin
tin ulusun önüönüne ne geçtiği” bu ülkede üç önemli
berraklaşma ânına odaklan
o daklanmak
mak gerek
gerekirdi
irdi:: X
XIV.-X
IV.-X V. yü yüzy
zyıl
ılla
lar,
r, devri
devrim m ddö
ö
nemi ve cumhuriyetçi sentez. Böylelikle birinci cildin özer özerkli
kliği
ği yok olm
olmuş uş
olurdu.
Buraya kadar ulus hakkında -m od odern
ern zamanları
zamanların n bbuu özgün olgusunu,
onaa çok alış
on alışkın
kın ol
olduğum
duğumuz uz içi
için
n yen
yenii bi
birr bakışl
bakışlaa kavra
kavrayamıyoru
yamıyoruz- z- üç açıdan
söz edildi: Hukuksal, tarihsel ve duygusal açılar. Bunların hepsi ulusal
özgüllükleri vurgular, ama bunlan sorgulamaz. Birincisi, ilke olarak bun-

5) Jean-Marie Mayeur, La vie politique sous la Troisième République, 1870-1490,  Paris, Seuil,
“Nouvelle Histoire
6) Pascal Ory, de
LeslaExpositions
France contemporaine”
universelles dedizisi,
Paris,  1984-
Paris, Ramsay, 1982; “Hypothèses de
travail en histoire culturelle: l'exemple de la France contemporaine", Bulletin de la Société d'histo
d'histoire
ire 
moderne  et contemporaine, 2,  1982; ayrıca bkz. “Etat bibliographique", 1981, Bulletin de Centre 
d'histoire de la France contemporaine de Paris  X, no; 2.

 
SUNUŞ 13

lan kenara ayınr, İkincisi bunlan türetir ve üçüncüsü anmakla yetinir.


Özellikle7 ulusal duygu tarihi konusunda bize kaçınılmaz nirengi nokta
lan ve yüklüce bir bi
bilg
lgii sunan uçsuz bucaksız bir
bir edebiyat vardır.
vardır. Bund
B undan
an
geriye, üstesinden gelinemeyecek bir yineleme izlenimi kalmıyor değil:
Ulus ulusla, sınırdan hiç çıkmadan ve dışarıdan bir şey almadan, kendi
yenili
yen iliği
ği ve olağandışılığı içinde, bir yönü başk
ba şkaa bir yönle
yönle açıklanır. CuCum
huriyet güçlü kişiliğini başlangıç safhasındaki hafıza siyasetine borçlu
dur. Buna karşın, ulus, tarihsel açıdan, aldığımız hava kadar ele geçiril
mesi güç, yine de bize hayat veren h ava gibi gibi bir vveri
eri olarak ortaya çıkar.
Hareket noktası doğrudan saptanamayan8, hatırası “çok eski çağlarda"
kaybolmuş, ulusal olgunun ilk çağında,
çağınd a, siyasi olgu olarak
olar ak “ulusu”
“ ulusu”,, düşünsel
kavram olanola n “ toplumla”
toplum la” birl
birlikte
ikte düşünmemiz
düşünm emiz gerekir.
gerekir. Dıştan bakışla top
top 
lumun iç düzenini anlayabiliriz. Ulus, aynı zamanda hem kendi içindedir
ve   hem de dışında: Manevidir, ama zaman içindedir, tarihseldir, ama
ve
coğrafya içindedir; ideolojiktir, ama tenseldir, belirsizdir, ama sınırlan
vardır, evrenseldir, amaam a özel
özel içindedir, ebedidir, am a kronoloji içindedir.
içindedir.
Ulus ancak dışandan anlaşılabilir, olgunun genelliği içinde anlaşılabilir;
içeriden anlaşılması ise tezahürlerinin tekilliği dolayısıyladır.
O halde, ulusal olguya
olguya dışarıdan,
dışarıdan, fakat dekorunun
deko runun arkasına geçip geçip bu
esran
esra n bize
bize aydınlancı
ay dınlancı bir şekilde9 yorumlayacak
yorum layacak felsefi
felsefi tarzda bir çözüm
lemeyi beklerken,
beklerk en, bizim
bizim kendi ulusal tarih
tar ih anımız tarihçiye bir görev yük yük 
ler: Öncelikle her zaman kendimize ait gördüğümüz, fakat artık olduğu
şekliyle yaşayamadığımız bu geleneğin en tipik unsurlarını incelemek.
Duygusall bağlılık
Duygusa bağlılık ile
ile eleştirel
eleştirel aynlığm bu kanşım ı ulus konusunu
konu sunu işleyen
iki
iki ciltteki seçimi ve planı
p lanı belirlemiş
belirlemiş ve çoğul
çoğu l haliyl
haliylee Fran
F ransa’lar
sa’lar terimine
terimine
son noktayı koymuştur.
Bu çoğul
çoğu l kullanım süs olsun diye değildir. Sad ece ec e ademi
ad emi merkezi
m erkeziyetçi
yetçi
liği
liğin
n parçalanışına,
parçalan ışına, muhtemel
muhtem el kavram lar çatışmasına
çatışmasın a ve bileşkele
bileşkelerin
rin çeşit
çeşi t
liliğ
liliğine
ine uygun gelmekle kalmayan
kalmaya n bu çoğul kullanım aynı zamanda kuşkulu
bir hal alan kimliğin buhranını da ifade eder.

7) Özellikle kaynakçasıyla, Alphonse Dupront’un önemli yazısı: Michel François, der., La  


France et les Français,  “Du sentiment national”, Paris, Gallimard, Encyclopédie de la Pléiade,
1972, s. 1423-1475; buna ilave olarak Pierre Chaunu, La France, histoire de la sensibilité des 
Français à la France, Paris, Robert Lafont, 1982, yeni basım, Paris, Hachette, “Pluriel" dizisi.
8) Bkz. Ferdinand Lot, L a France des ori
origi
gines
nes à la guerre de Cen
Centt an
ans,
s, Paris, Gallimard, 1948.
9) Marcel Gauchet bu konuyu Ernst Kantorowicz'in The King's Two Bodies  (Princeton,
1957) adit kitabı üzerine yazdığı uzun bir yorumda ele aldı: “Des deux corps du roi au pouvoir
sans corps", Le D ébat,
ébat,  no: İ4 ve 15.

 
1 4 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI

Bu konuyla ilgi
ilgili
li örnek vermek
ver mek hem çok gerekli
gerekli hem de çok da tehlike
lidir. Zira hafıza mekânlarıyla ilgili araştırmanın tehlikesi, marjinal ile
azınlı
azı nlıkta
kta olanı tehdit altındaki hafızalar
hafızaların
ın doğal barınağı olarak görm ek
tir. Örneğin burada dindar Fransa’lar mı söz konusudur? Désert müzesi,
özellikle Protestan hafızasıyla beraber Katolikliğin mekânı olarak da be-
nimseniyorsa, bir tek hafıza mekânı nasıl seçilmeli? Ger Gerçek
çek hafıza
hafıza mekânı
mekân ı
bizza
biz zatt hafızanın
hafızanın kendisinden başkb aşkası
ası olmayan Musevilik
M usevilik hakkında
hakkınd a ne karar
venneli? Toplumsal hafızalar, özellikle burjuvazinin hafızası konusunda
d a aynı
aynı zorluk
zorluk vardır; burjuvazinin
bu rjuvazinin kendi
kend i yurdunun sınırlarını aşan aşa n norm
norm 
lar ve değerler, iki yüzyıldan beri halkın ve aristokrasinin tasavvurlarmı
sömürgeleştirmiştir. Bu nedenle biz, bu engeli ortadan kaldırmak için,
yerimiz
yer imiz uygun
uygun olduğu sürece,
sürec e, çoğun
çoğ unlukt
luktaki
aki hafıza
hafıza mekânlarının
mekân larının üst-tasav-
vuruııu çıkarmaya çalıştık; elbette derinlemesine ve yanlamasına bakış
tarzlarından daha iyisinin olmadığını biliyoruz.
Çok sayıdaki toplumsal ortamı katıksız biçimde algılayamayacağımız
için
için kentsoylu, köylü ve işçi hafızalarını da bir araya toplayıp bu yaklaşımı
özellikle şu şekilde ikiye bölmemiz gerektiğini düşündük: Bir yanda, Maurice
Agulhon’un tarih alanına soktuğu geleneksel “toplumculuk” içerisinde
ele alman grev, pazar, kahve gibi etkisi hâlâ devam eden haûzalar; diğer
yanda, gerek sanat ile halk sanatları ve gelenekleriyle ilgili müzeler gibi
yeni hafıza kurumlan, gerek orta tabakalar konusunda son yıllarda tarih
çilerin merakını uyandıran not n ot defterleri, aile
aile albümleri ya da noter
note r evrak
dosyaları gibi hafıza mekânları.
Son
So n bölümün içeriği
içeriği de, bu konun
ko nununun belir
belirsi
sizz bir şekilde genişletilmesi
değil, bizza
bizzatt ek bir hafıza
hafıza mekânı
mek ânı kavramının
kav ramının oluşturulmasıdır.
oluşturulm asıdır. Bu gerek
gerek 
sinim siyaset alanına yaklaşıldığında daha da ivedilik kazanır. Farklı si
yasi topluluklar -örneğin tutucu, liberal, ilerici ve devrimci topluluk
lar- yelpazesi açılmadığında, uygun gözetleme noktalarını bulmak zor
dur. Buna
Bu na hafıza
hafıza yerl
yerleri
eri değil, anımsam
anım samaa ve unu
u nutm tma’nı
a’nın
n ucu belirsiz
belirsiz iple
rinin birbirine girdiği hafıza düğümleri demek daha doğru; başka bir
deyişle, Fransız Devrimi, onun muhayyileye yansımalan, sol ve sağın
örnek profili olan Jeanne d’Arc, Libération’dan (Kurtuluş) bu yana si
yasi güç yeri olarak hafıza, hafızalanmızın önderi olarak da De Gaulle,
boş ama gerekli kavram kuşak ya da siyasi dağarcığımıza ait geleneksel
mekânların çağa uygun biçim ve yapı değiştirmeleri gibi çağdaş siyasi
hafızamızın ana kalıpları. Burada hafıza mekânı ikinci düzeyde anlaşıl
maktadır.

 
SUNUŞ 15

Bu mekânlar çok yönlü olarak incelendiğinde ortaya çıkacak tarih


başka hiçbir şeye benzemez: Gösterişsiz, fakat yine de iddialı, geleneksel
aynıı zamand
ayn zam andaa çok güncel. Tam anlamıyla Fransa Tarihi
Ta rihi değil,
değil, ama
am a hafız
hafızaa
ile tarih arası; ortak mirasın bazı bölümlerinin bilginlerce açımlanması;
bu açım lama
lam a her birimi
birimizde
zde bu yarı
yarı silinmiş
silinmiş simgelere olan
o lan bağlılı
bağlılıkk kalıntı
sını uyandıran
uyan dıran duyarlılı
duyarlılıkk sayesinde
sayesin de haklılaştırılır
haklılaştırılır.. Geçen
Ge çen yüzy
yüzyıl
ılın
ın yeniden
yeniden
ele alınan ulusal pozitivist tarihininden ve onun miras aldığı düşünceler
tarihinden
tarihinde n son derece farklı
farklı bir
bir tasavvur
tasav vurlar
lar tarihi; bu tarihin
tarihin ilgi
ilgi alanları,
tastam
tast amam
am simgesel bir gerçeklik içinde, bu zihniyetler
zihniyetler tarihinin yakınında
ya da berisinde yer alır.
Bu tarihin özgünlüğü ve yeniliği hem bu geriye dönüş, hem de geç
mişten kopmadır; bu yenilik, sadece gerçeklik ilkesine mutlak bağlı kal
mayı ve Ranke’nin ünlü deyişine göre “gerçekten olup biten şeyi" doğru
bilme niyetini daha zorunlu hale getirmektedir. En yeni en eskiden yar
dım istemektedir. Kuşkusuz Fransa tarihinde pek az dönem bu kadar
hafızasına tutsak olmuş, yine pek azı du kadar kuşkulu bir şekilde ulusal
geçmişin tutarlılığını ve onun devamlılığını yaşamıştır. Tasavvura bağlı,
simgesel ve yoruma dayalı olguların
olguların da kendi olaylan, kendi zamandizi
zamandizin-
n-
leri ve kendi ayrıntılı bilgileri vardır. Hafızanın incelemesine sunulan
malzemeler, bir anlamda ve çoğunlukla, en klasik ve çok eski tarihin
işledikl
işledikleri
eri malzemelerdir
malzemelerdir;; ama
a ma o tarih bu malzemeleri tam tamına
tam ına kendi
ne mal etmemiştir. Bu ilgisizlikten ya da unutkanlıktan kaynaklanmaz,
çünkü bu malzemeler tanım gereği tarihin arka yüzüdür, onun bilgikura-
mının ölü noktası, varoluşunun temeli, bizzat onun olasılık koşuludur.
Bu durumda bu malzemelerin görünüşteki bayağılığını mazur göre
meyiz. Bunlar ne kadar ortada olsalar da aslında pek bilinmezler. Uç
renkli bayrak örneği yeterli mi? Son yıllarda, kimsenin bunu incelemeyi
akıl etmediğ
etme diğine
ine şaşırmıyor değili
değiliz.
z. Kırmızı bayrağın,
bayra ğın, beyaz ve siyah bay
bayrak
rak
ların kendilerine özgü tarihleri vardır, ama bizim amblemimiz olan ve
hergün gördüğümüz bayrak hakkında hemen hemen hiçbir hiçbir şey
şey yok.
yok. D ev
ev 
ri
rim
m takvimi üzerine
üzerine yapılan tek çalışma
çalışm a bir Amerika
Am erikalının
lının yayımlanmamış
çalışmasıdır. Ya ulusal marş, La MarseiUaise? Dikkate değer araştırmalar,
kısmi olmasına karşın, sadece cumhuriyet muhafız birliği müzisyenlerine
aittir. Panth6on'da yatanlar tarihçilerini bulamadılar. Belediyelerin tip
lemesi mi?
mi? İlan ve taslaktan ibaret.
ibaret. Her beldede
beld ede bulunan
bu lunan anıt
an ıt mezarl
mezarları
arın
n
tiplemesini
tiplemesi ni oluşturmayı kimse düşünüp
düşün üp akıl edemedi.
edem edi. Ya Fransız Devrimi-
Devrimi-
nin yüzüncü yıldönümü, Victor Hugo’nun ölümünün yüzüncü yıldönümü?

 
1 6 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

Bunlara yakından bakmanın


bakma nın ne derece acil olduğunu görmek için ikiyü
ikiyü--
züncü yıl
yıl anm
an m alann
ala nnaa özgü
özgü bakış açısını beklemek gerekmiştir.
gerekmiştir. Bruno adın
da Tour de la France  (Fransa turu) kitabı yazarmın sırrını ve gerekçeleri
ni kimse çözemedi. 1871 Komün hareketi sırasında ayaklanan askerle
rin, önünde kurşuna dizildikleri Pere-Lachaise mezarlık duvan, şiirler ve
marşlar hakkında şimdiye kadar
kada r hiçbir
hiçbir şey
şey yazı
yazılma
lmadıdı.. Aşağ
Aş ağıı yukan maka
mak a
lelerin her biri10 hakkında da aynı şeyi söyleyebiliriz. Şüphesiz, birçok
önemli
önem li mekânlar
m ekânlar anılmamış olabilir.
olabilir. Bunların
Bunların eksikliğinin
eksikliğinin neden olduğu
üzüntü bir yana bırakılı
bırakılırsa
rsa -te
-t e k sorumlu baştak
baş takidir
idir-- burada yer alan me-
me-
kânlann yararmı kabul etmek gerekir. En azından böyle bir değerleri
vardır. Zira hu denemelerin, bütünsel amaçlan bir yana, ayrı olarak tek
başlarına okunmalannı dileriz; ayrıca bu yazılardan bilgi edinmeyi bek
lenmeden önce, bunlann keşfedilmesini, zevkle, ilgiyle okunmasını iste
riz. Bu hantal monografik düzenin bütünü şu karmaşık problemleri orta
ya koymaktadır: Hafıza mekânlannın doğru sınırları, anma törenleri ku
ramı, tarihsel hafıza ile
ile kole
k olektif
ktif hafızanın bağları, ideolojiler ile siyasetin,
hafıza ile
ile iktidarın, cumhuriyet
cumh uriyet ileile ulusun ili
ilişki
şkiler
leri.i. Bunla
Bu nlan
n bir yana bıra
b ıra
kalım.
kalım. Konuların
Konu ların seçiminin üzerinde
üzerinde oldukça düşünülmüş olsa bile bile keyf
keyfii
bir yanı da var; bu da gerekli tipolojiye, sorunun bilimsel durumuna, bu
sorunu ele alıp işlemek için yetkilerin tasarrufuna bağlı. Bunu kabul ede
lim. Çok sevdiğimiz hayal gücümüze yönelik bu hassasiyet, yadsınamaz
biçimde, bütün çağdaş tarihyazımın aşmak için üstün çaba gösterdiği
Fransız-merkezcili
Fransız-mer kezciliğine
ğine dönüşü
dön üşü ve
v e zihinsel
zihinsel gerileme
gerileme tehlikesini içine almak
alm ak
tadır.
tadı r. Bunu bilip
bilip dikkat etmek
etm ek gerekir.
gerekir. Şimdilik unutalım bunu. Son S onrad
radan
an
çok sayıda denemenin ekleneceği bu bir avuç denemenin, bu canlı ve
nükte dolu yazılann öncelikle masum bir okuma sunacağını umuyoruz.

PlERRE NORA, 1984

10)
10) Bir istisna, Rosemo
Rose monde
nde San so
son’un
n’un 14 juillet,
14 juillet, fête et consci
conscience
ence nationale
nationale,,  1789-1975 adlı
çalışması, Paris, Flammarion, 1976. Aynı yazardan “La fête de Jeanne d'Arc en 1894” başlıklı,
Tcmmuz-Eylül 1973 tarihli Revue d'histoire moderne et contemporaine'de 
contemporaine'de  yayımlanan dikkate
değer makale.

 
Hafıza ile Tarih Arasında: 
Mekânlar Sorunsalı

1. Tarih-
Tarih-hafı
hafızanı
zanınn sonu
Tarihin hızlanışı. Eğretilemenin ötesinde, tabirin ne ifade ettiğine ilişkin
ölçülü davranmak gerekir: Tamamen ölü bir geçmişe hızlıca dalış, kay
bolmuş olarak görülen her şeyin toptan algılanışı -dengenin kayboluşu.

Geleneğin sıcaklığı,
duygusu içinde sessiz âdetler,
yaşananlardan geriyeatalara ait olgular
kalanların ve esaslı Geçmişin
çekilip çıkarılışı. bir tarih
gölgesinde
gölgesin de kendi bilincine kavuşma
kavu şma;; uzun zaman önceön ce başlanmış
başlanm ış bir şeyin
şeyin
tamamlanması. Sürekli olarak hafızadan söz etmemizin bir tek nedeni
olabilir: Artık hafıza yok.
Hafızanın
Ha fızanın belirginleşip
belirginleşip yerleştiği
yerleştiği mekân
me kânlara
lara gösterilen ililggi tarihi
tarihimizin
mizin
bu özel zaman dilimiyle ilgilidir. Bu birleşme ânında geçmişle ilşkisini
kesen bilinç, bölünmüş bir hafıza duygusuyla kanşıyor; fakat buradaki
yırtılma hafızayı henüz fazlasıyla canlı tutuyor, öyle ki hafızanın canlanış
sorununu açıkça ortaya koyam
koyamıyo
ıyoruz
ruz.. Süreklilik duygusunun kökü mekân me kân
dadır. Artık hafıza ortamları olmadığı için hafıza mekânları var.
Köylülerin tükenişinin ortaya koyduğu dönüşüdön üşü olmayan
olm ayan bu bozulma
bozulmayı,yı,
yani sanayinin
sanay inin büyümesiyle
büyümesiyle aynı
aynı dönem
dön emee rastlayan
rastla yan bu özel
özel tarih konusunu,
konusu nu,

 
1 8 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI

kolektivite-hafızayı
kolektivite-hafızayı düşüne
düşünelim.
lim. A ncak
nc ak,, hafıza
hafızamızı
mızın n temelli çök
çöküşü
üşü ör
örnek
nek
lerden sadece biridir. Bilinen küreselleşme, demokratikleşme, kitleselleş
me ve medyalaş
m edyalaşmama olgusuyla bütün dünya bu işi işin
n içindedir.
içindedir. Çev
Çevrere bbölge
ölge
lerdeki yeni uluslanıı bağımsızlığı,
bağımsızlığı, sömürgecilik nedeniyle etno
etnolojik
lojik uyk
uyku-
u-

lanndan henüz uyanmış toplundan tarihsellik içine çekmiştir. Aynı hare


ketle, güçlü hafı
hafıza
za zengi
zenginliği
nliği olan aam
m a zayıf tar
tarihi
ihi senııayeye sah
sahip
ip bütün
bü tün
kavim, grup ve aileler içsel sömürgeleşmeden kurtulmuşlardır. Hafıza-
toplumların sonudur bu, tıpkı değerlerin korunması ve aktarılmasını sağ
layan kilise, okul, aile, devlet vb. kuramların sonu olduğu gibi. İdeoloji-
hafızaların sonu, tıpkı geçmişten geleceğe düzenli bir geçişi sağlayan ya
da geleceği hazırlamak üzere geçmişten alınması gerekenleri gösteren
kuramların sonu olduğu gibi; ister tepki, ister ilerleme, isterse değişim
söz konusu olsun. Üstelik bizzat tarihsel algılama biçimi genleşir, kendi
iç mirasına kapanmış hafızanın yerine geçici güncelliği koyar.

rir: Hızlanma. Bu olgu


Buradaki hafıza kabaca
gerçek, hafıza ilevetarih
toplumsal arasındaki
el değmemiş mesafeyiilkel
hafızadır; göste
ya
da arkaik denen toplumlar bu hafızanın modelini oluştururlar ve sırrını
ellerinde tutarlar. Tarih ise değişime kapıldıklarından unutmaya mahkûm
toplamlarımızın geçmişle oluşturdukları şeydir. Buradaki hafıza tümle
şiktir, diktatörlüğe özgüdür ve kendinden habersizdir; düzenleyici ve çok
etkilidir; ânında güncelleştiricidir; mirası sürekli olarak devam ettiren,
geçmişsiz bir hafıza; kahramanlanır, kökenlerin ve mitin zamanına gön
derme yapan hafıza. Bizim hafızamız, yani tarihimiz ise, izlerle ve yapılan
ayıklamalarla oluşmuştur. Bu ikisi arasındaki mesafe, insanlar modern
zamanlardan
zam anlardan bu yana kendilerine bir hak, ye yetki
tki ve değişim görevi tanıdık
ları ölçüde gittikçe derinleşir. Bugün son noktasına ulaşmış bir mesafe.
Tarih
Tar ih biliminin fet
fetihçi
ihçi ve yok edici yükselişi
yükselişi nedeniyle hafız
hafızadan
adan kkop
opu
u
şun açınlayıcı bir etkisi olmuştur: Çok eski kimlikten kopulmuş, apaçık
bir şekilde
şekilde ya
yaşadığımız
şadığımız tarih ile hafı
hafıza
za denkliği bitmişt
bitmiştir.
ir. Fran
Fransızcad
sızcadaa yaşa
yaşa
nan tari
tarihi
hi ve onu anlaşılabilir kılan zihinsel iişlemi
şlemi belirten
belirten bir tek sözcüğün
bulunması -sürekli altı çizilen bir dil eksikliği- derin gerçekliğini ortaya
koyar (Almanlar Geschichle ile Historie ayrımı yaparlar). Bizi içine alan bu
hareket bize onu anımsatanla aynı niteliktedir. Bugün hâlâ hafızamızla
yaşıyo
yaş ıyorr olsayd
olsaydık
ık m
mekânla
ekânlan n oona
na adam a iht
ihtiya
iyacı
cı duymazdık
duymazdık.. Tarih
Tarihin
in akta
aktar
r
dığı hafıza olmazsa mekânlar da olmazdı. En güncele varıncaya kadar her
hareket, öteden
ö teden ber
berii eylem ile anlamın tensel
tensel özdeşleş
özdeşleşiminin
iminin dinsel tekrari
olarak yaşanacaktır. İz, İz, mesafe, aracılar
arac ılar ssöz
öz konusu oolduğu
lduğu anandan
dan itibar
itibaren,
en,

 
HAFIZA İLE
İLE TARİ
TARİH
H ARASINDA
ARASINDA:: MEKÂNLA
M EKÂNLAR
R SORUNSALI J 9

artık gerçek hafızayı bırakıp tarihe geçmişiz demektir. Geleneğin alışılmış


düzenine gündelik
gün delik bir bağl
bağlılık
ılık göstere
gösterenn Yahudilerin durum
durumunu
unu düşünelim.
Onlann “hafıza toplumu” haline gelişlerinde tarih kaygısına yer yoktu,
ta ki
ki m
mode
odem
m dünya
dünyayaya açıldıklarında ttarihçilere
arihçilere ihti
ihtiyaç
yaç duym alanna dek.

tıranHafıza,
tıran çok şe tari
tarih:
şey h: Bun
Bunlar
y vardır. lar eş anlamlı
Hafıza değild
değildir,
her zaman ir, hatta
yaşan hanatta
yaşanan onlan
on lantarafm
gruplar birbi
birbirle
rleriy
danriyle
le zı
zıtlaş
tlaş
üretilen
yaşamın kendisidir.
kendisidir. Bu amaç
amaçla,
la, hafı
hafıza
za anım
anımsam
samaa ve unutm a ddiyalekt
iyalektiğine
iğine
açık, onlann
on lann sürekl
süreklii biçim değiştinnelerinılen habersi
habersiz,z, h
her
er türl
türlüü kullanım
lara ve el oyunlarına ka karşı
rşı çok duyarlı, uzun belirsi
belirsizlikl
zliklere
ere ve ananii dirilme
leree elverişlidir ve deva
ler devamlı
mlı bir geli
gelişim
şim halin
halindedir.
dedir. Ta Tarih
rih ise aartık
rtık bulun
bulunma ma
yan şeylerin yeniden oluşturulmasıdır, ama bu hep sorunlu ve eksiktir:
Hafıza, her zaman güncel bir olay, sürekli şimdiki zamanda yaşanan bir
bağdır; tarih, geçmişin bir tasavvurudur. Hafıza sadece onu güçlendiren
ayrıntılarla uyuşur, çünkü duygulara dayalı ve sihirlidir; buğulu, karışık,

iç içe geçmiş,
içe
rıma, perdeye,kabataslak,
sansüre veöz
özel
el ve si
simgesel
yansıtmayamgesel anılard
anılardan
karşı an besleni
beslenir;
duyarlıdır. Tarihr; her
ise tür akta
akta
zihinsel
ve aynştırıcı bir iştir, bu yüzden de analiz, söylem ve eleştiriyi gerektirir.
Hafıza, hatırayı kutsallaştırır. Ta Tarih
rih ise hatıray
hatırayıı kapıdışar
kapıdışarıı eder, onu baya
ğılaştırır: Hafıza kaynağını kaynaştırdığı bir gruptan alır. Halbwachs’m
söylediği gibi, ne kadar grup varsa o kadar hafıza vardır; hafıza, doğası
bakımından değişik ve sınırsız, kolektif, çoğul ve bireyselleşmiştir. Buna
karşın, tarih herkesin malıdır ya da kimseye ait değildir. Ona tiinı insan

lığı
ğın
nmmalı
alı olm a ayncal
ayncalığını
ığını veren de budıır. Hafıza som somuta,
uta, uzama, harehare 
kete, imgeye ve nesneye kök salmıştır
salmıştır.. Tar
Tarih
ih ssade
adece
ce zam
zamansal
ansal süreklil
süreklilik
ik
lere, gelişmelere ve nesnelerin ilişkisine bağlıdır. Hafıza bir mutlaktır,
fakat tarih sadece göreceli olanı bilir.
Tarihin merkezinde doğal hafızayı yıkan bir eleştiri işlemektedir. Ha
fıza, esas işi kendisini yıkmak ve geri plana atmak olan tarihin nezdinde
daima şüphelidir. Tarih yaşanmış geçmişi yasallıktan çıkarır. Tarih top-
lumlannın ufkunda, tamamen tarihselleşmiş bir dünyanın sınırlarında
bir kutsallıktan-arındırma yer alır ve bu da nihai ve kesindir. Tarih ha
reketi, tarihçinin tutkusu, gerçekte olup bitenin yüceltilmesi değil yok
sayılmasıdır. Elbette
Elb ette genel eleştiri müzeleri, madalyo
madalyonları
nları ve yapıları, yani
kendi işi
işi için
için gereken malzemeyi koruyacaktı
koru yacaktır, r, am a bunları hafıza m ek ekân
ân
ları dediğimiz şeyden arındırarak. Tamamen tarihin ayırıcı özelliği altın
da yaşamını sürdüren bir toplum, sonuçta hafızanın demir attığı mekân
ları geleneksel bir toplumdan fazla bilemeyecektir.

 
2 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

Tarih in hafızadan kopm asının een


n belirgi
belirgin
n göstergelerinden biri,
biri, belki
belki
tarihin tarihinin yazılmaya başlanması, yakın tarihte Fransa’da tarihyazımı
bilincinin uyanması olabilir. Tarih, daha açık bir ifadeyle ulusal gelişimin
tarihi, ortak geleneklerimizin en önemlisini, özellikle hafıza çevremizi

oluşturdu. Ortaçağ tarih yazarlarından “bütünsel” tarihin çağdaş tarihçi


lerine kadar, bütün tarihsel gelenek, hafızanın düzenli işleyişi ve bunun
doğal olarak derinleşmesi, boşluksuz ve eksiksiz bir geçmişin yeniden
inşaası olarak gelişti.
gelişti. Froissart’da
Fro issart’dan
n bu yana büyük tarihçilerin
tarihçilerin hiçbiri
hiçbiri sade
sade 
ce özel bir hafızayı derlediği duygusuna sahip değildi; Commynes sadece
hanedana özgü bir hafıza derlediğinin bilincinde değildi; La Popeliniere
Fransız hafızasını, Bossuet monarşi ve Hıristiyan hafızasını, Voltaire insa
nın ilerlemesme ilişkin hafızayı, Michelet sadece “halk”ın hafızasını ve
Lavisse tek ulus hafızasını yazdığının bilincinde değildi. Buna karşın on
lar,, öncekilerden daha
lar dah a pozitif,
pozitif, daha kapsayıcı
kapsayıcı ve daha
da ha açıklayıcı
açıklayıcı bir
bir hafı

za kurduklarını hissediyorlardı. Tarihin geçen yüzyılda kendisine ayırdığı


bilimsel gereç sadece, büyük ölçüde gerçek hafızanın eleştirel kuruluşunu
güçlendirmekten
güçlendirme kten ibaretti
ibaretti.. Bütün
Bütü n büyük tarihse
tarihsell değişiklikler ortak hafıza
hafıza
nın konumunu genişletmekten ibarettir.
Fransa gibi bir ülkede, tarihin tarihi masum bir iş olamaz. Bu, tarih-
eleştiri ile tarih-hafızanın içten içe yıkılışım ifade etmektedir. Her tarih,
varoluşu gereği eleştireldir ve bütün tarihçiler kendilerinden öncekile
rin aslı olmayan mitolojilere dayandıklarını sanırlar. Fakat tarih bizzat
kendi tarihini yapmaya başladığında esas olan şey başlar. Tarihsel olay
ları yazma kaygısının ortaya çıkışının anlamı, tarihin, hafızanın kurbanı

olduğunu keşfedip ondan kurtulmaya çaba gösterirken kendisi olmayan


şeyi kendi içinde izleme görevini üstlenmesidir. Tarihe ulusal bilincin
güdücü ve yapıcı rolünü vermeyen bir ülkede, tarihin tarihi polemik bir
içerikl
içeriklee meşgul olmaz. Çoğulcu
Çoğu lcu hafiza
hafiza ve çok katılıml
katılımlıı bir
bir ülke olan A m e
rika Birleşik Devletleri’nde bu bilim uzun zamandan bu yana uygulana-
gelmektedir. Bedeli
B edeli olabildiği kadar
kad ar ağır olan bağımsızlığ
bağımsızlığın ın ya
ya da iç savaşm
farklı yorumları, Amerikan geleneğini sorgulamaz, çünkü bir anlamda
böyle bir gelenek yoktur, ya da özellikle tarih dolayanından ileri gelmez.
Fransa’da, aksine, tarihyazımı putkırıcı ve saygısızdır; geleneği meydana
getiren
getiren en yapıcı araçları
araçları - Bouvines
Bou vines gibi belirl
belirleyic
eyicii bir
bir savaş, Lavisse gi
gibi
bi
kilise kayıtlarına uygun el kitabı- ele geçirmekten ibarettir. Bu, tarihin
ağaç kabuğu ile hafıza ağacı arasına ince eleştiri bıçağım sokarak zihinlere
kuşku düşürmesi anlamına gelir. Fransız Devriminin tarihyızımı, efsane ve

 
HAFIZA İLE TARİH
TARİH ARASINDA:
ARASIND A: MEKÂN LAR SORUNSALI 21

yorumlarım eski
yorumlarım eskisine
sine gör
göree yenide
yenidenn inşa eetmek
tmek demek, o miras
mirasla
la artık tam a
men özdeşleşmedi
özdeşleşmediğimiz
ğimiz anlam
anlamına
ına gelm
gelmektedir;
ektedir; olabildiğince görkemli bibirr
geleneği incelemek, artık hep aynı şekilde kendini onun taşıyıcısı olarak
görmemektir. Oysa tarihin tarihinin kendine sunduğu, sadece ulusal ge
leneğin en kutsal nesnele
nesneleriri değil
değildir;
dir; som
somut ut ve kavram sal yolyollar
larını
ını,, kendi
üretim yöntemlerini, yayılmasını
yayılmasını sağlay
sağlayan
an toplu
toplums
msal
al ağları, bbizza
izzatt gelenek
olarakk kuruluşu h
olara hakkın
akkındada kendi kendini sorgulayan tarihtir bu ve böyl böyle
e
likle
likle bu tarih tarihyazım evresine girmi
girmiş,
ş, bu ar
arad
adaa hafıza ile özdeşle
özdeşleşmeşmesine
sine
de son vermiştir. Bizzat hafıza olası bir tarihin konusu haline gelmiştir.
Hafıza geleneğinin, Tarih içinde ve Ulus etrafında, III. Cumhuriyet
sentezii içi
sentez içinde
nde berraklığa kavuştuğu bir döndönem em ooldu.
ldu. Au
Augustin
gustin Thierry’nin
Thierry’nin
(1827) Lettres sur l’histoire de France 
France   (Fransa tarihi üzerine mektuplar)
adlı eserinden Charles Seignobos’un (1933) Flistoire sincère de la nation  nation 
française'ine
française' ine (Fransı
(Fransızz ulusunun samimi tari tarihi)
hi) kad ar geniş bibirr zaman dil
dili
i

midir
mi dir bbu.
fazlasını u. canlı
Tarih
Tarih,tutar:
, Hafıza ve ulus bu durum
Tamamlayıcı durumda da doğal bir
bir döngüsellik, devridaim
devridaimden
bilimsel den dah a
ve pedagojik,
teorik ve pratik her türlü düzey ile kaynaşma. Bugünün ulusal açıdan
tanımlanışı ister istemez kendi doğruluğunu geçmiş yoluyla onaylamayı
gerektiriyo
gerekti riyordu,
rdu, içinde bulunduğumuz zaman, mona monarşik
rşik geç
geçmişin
mişin yeniden
değerlendirilmesini öngören devrim sarsıntısıyla kırılganlaşmıştır, ayrıca
Sad ow a’nin gerçek galibi Alm an eğit eğitimci
imciyle
yle olduğu gibi Alm an bili
bilimi
miyl
ylee
ilişkili olarak, belgeye dayalı derin bir bilginin yayılması ve hafızanın sa
dece eğitimle aktarılmasını acil kılan 1870 bozgunuyla da hassas bir hale
gelmiştir. Hiçbir
Hiçb ir şey
şey yarı din adam ı, yarı ask
asker
er bir tarihçinin ulusal sorum 
luluk tavnna denk olamaz: Bu tavır, örneğin, Gabriel Monod’nun Revue Revue  
historique’in   ilk sayısındaki (1876) başyazısında patlar; Monod, “bundan
historique’in
böyle ağır, ortak, yöntemli bir bilimsel araştırmanın”, “ülkenin ve aynı
zamanda insanlığın gelişimi için gizli ve emin biçimde” yürütülmesini
doğru bulur. Benzer yüzlercesi gibi böyle bir metnin okunmasında, pozi-
tivist tarihin kümülatif olmadığı fikrinin nasıl geçerlilik kazanabildiği
aklımıza takılıyor. Tam aksine, bir ulusun kurulma hedefi bakımından
siyasi,i, askeri, biyograf
siyas biyografikik ve diplo
diploma
matik
tik olgular
olgu lar devamlılığın temel taş
taşland
landır.
ır.
Azincourt bozgunu ya da Ravaillac’ın hançeri, Duper’lerin günü ya da
Westphalie sözleşmelerinin hu türden ek hükümleri titiz bir muhasebe
ye bağlıdır
bağlıdırlar.
lar. En hahassa
ssass âlimlik ulusun servetine bir şey katar ya da on ondan
dan
bir şey eksiltir. Hafiza mekânı
mek ânı güçlü bir birli
birliğe
ğe sahiptir: Eski Yu
Yunan
nan-Rom
-Rom a
kaynağından III. Cumhuriyet’in sömürge imparatorluğu arasında, ulusal

 
2 2 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

mirasa yen
yenii zaferler katan âlimlik ile vulgata'yı dayatan okul kitabı arasında
bulunandan daha fazla kopma yoktur. Tarih kutsaldır, çünkü ulus kut
saldır. Hafızamız ulus sayesinde kutsallığa tutunabilmiştir.
Bu birliğin yeni bir kutsallıktan-arındırma yoluyla nasıl dağıldığını
anlamak için otuzlu yılların krizi sırasında devlet-ulus çiftinin yerine dev-
let-toplum çiftininin
çiftininin nası
nasıll geçtiğini gösterm
göstermek
ek gerekir. Ve yiyine,
ne, aynı and
andaa
ve aynı nedenlerle, hafızaya bağlı gelenekten meydana gelen tarihin, şa
şırtıcı bir şekilde Fransa’da, toplumun kendi hakkında bilgisine dönüştü
ğünü anlamak gerekir. Bu amaçla, tarih bilhassa özel hafızalar üzerine
birçok defa projektör tutup geçmişe ait düşünceler laboratuvarına da
dönıişebilmiştir. Ama tarih, ulusal kimlik saptamasından kurtulurken
taşıyıcı bir kişi ile uğraşmayı bırakmış ve bu arada değerlerin aktarılma-
srndaki
srnda ki pedag
pedagojik
ojik görevini de kaybetmiştir: Eğitim krkriz
izii bunu göstermeye
gösterme ye
yeter. Ulusun toplum bilincini içine alan birleştirici bir çerçevesi yoktur

artık; tanımlanması
kalan kısmı arak söz artık
oluşturmaktadır, konusu
onadeğildir; barış,
yönelik tek refahtehditin
tethdit ve güç orta
geri
dan kalkması
kalkmasıdır.
dır. Toplum un ulus katma ve seviyesine
seviyesine yüksel
yükselmesi
mesi sonucu,
geçmiş, yani tarih yoluyla sağlana
sağlanann yasallık
yasallık yerini
yerini gelecek yoluyla yasallaş-
nrmaya bırakır. Geçmiş tanınmalı ve ona saygı duyulmalıydı, Ulus’a hiz
met etmeliydi, geleceği ise hazırlamak gerekir. Bu üç kavram yeniden
özerkliklerine kavuştu. Ulus artık bir mücadele değil bir veridir: Tarih bir
sosyal bilim olmuştur; hafıza ise tamamıyla özel bir görüngü. Ulus-hafiza,
tarih-hafiza’nın son tecessiimü olacaktır.

Hafıza mekânlannm incelenmesi Fransa’da şu anda ona yer ve anla


mını veren şu iki hareketin kesiştiği noktada bulunmaktadır: Bir yandan
sırf tarihyazımsal hareket, tarihin kendi üstüne dönmesi, diğer taraftan
tam anlamıyla tarihsel
tarihsel bir hareket, yani
yani hafıza
hafıza geleneğinin sonu. M ekâ ekânla
nla
rın zamanı, artık sade
sadecece yeniden inşa edilen bbir
ir ttarih
arih bbakışı
akışı altın
altında
da yaşam
yaş ama
a
mak üzere hafıza derinliğinde yaşadığımız sınırsız bir zenginliğin kaybol
duğu belirgin bir andır. Bir yandan tarih uğraşısının derinleşmesi, diğer
yandan dondurulmuş bir mirasın ortaya çıkması. Eleştiri ilkesinin iç di
namiği, kayıtsız kalamayacağımız kadar güçlü, en göz alıcı simgelerira
dönerek ortaya çıkabilecek
ç ıkabilecek oolduk
ldukça
ça uçuc
uçucuu siy
siyas
asii ve zihin
zihinsel
sel tari
tarih
h çerç
çerçeveve
e
mizi
izi sili
silikleştirir.
kleştirir. Bun
Bunlar
lar aynı an
anda
da ve aynı hamleyle, bi bizi
zi tari
tarih
h çalış
çalışma
masının
sının
temel vasıtalanna ve hafızamızın en sembolik araçlarına yönlendirecek
biçimde birleşir
birleşirler
ler:: Arşivlerle aynı değerdeki üç renkl
renklii bayraklar, kkütüp
ütüpha
ha

HAFIZA İLE
İLE TAR
TARİH
İH ARASINDA
ARASINDA:: MEK
MEKÂNL
ÂNLAR
AR SORUNSALI 2 3
neler, sözlükler ile makalelerle aynı konumda anma törenleri, bayramlar,
Panthéon ya da Zafer Ta Takı,
kı, Larousse söz
sözlüğ
lüğüü ve 187 1 Komün hareketi
hareketi
sırasında ayaklanan
ayaklan an askerlerin, önü
önünde
nde kurşuna dizil
dizildik
dikler
lerii Père-L
Père-Lachaise
achaise
mezarlığı duvarı.

Hafıza mekânlan, öncelikle kalıntılardır. Bir tarih içindeki anma bi


lincinin sürüp gittiği uç tarz; bu tarih bu biçimi davet eder, çünkü onu
bilmez. Ulusu ortaya çıkaran şey dünyanın rimellerden arındırılmasıdır.
Baştan aşağı değişime ve tazelenmeye sürüklenmiş bir toplumun oyunla
ve bilerek çıkardığı, kurduğu, düzenlediği, ilan ettiği ve sürdürdüğü
sürdür düğü şeyd
şeydir
ir
bu. Do
Doğası
ğası gereği yeni
yeniyi
yi eski üzerinde, genci yaşlı, geleceğ
geleceğii geçm
geçmişiş üzerinde
saymak demektir bu. Müzeler, arşivler, mezarlıklarla koleksiyonlar, bay
ramlar, yıldönütnleri, anlaşmalar, tutanaklar, anıtlar, kutsal yerler, der
nekler, bunlar
bun lar bi
birr başka ççağın
ağın tanıkları, sonsuzluk hayalleridi
hayalleridir.r. Bu saygın,
dokunaklı ve soğuk girişimlerin, nostaljik görünümün kaynağı buradan
gelmektedir. Bunlar riti olmayan bir toplumun rideridir; kutsallığı olma
yan bir toplumdaki geçici kutsallıklardır; yerel ya da bölgesel özellikleri
berta
be rtaraf
raf ede
edenn bir toplumun farklılaşmalarıdır; sad sadec
ecee eşit ve benze
benzerr bi
birey
rey
leri tanımaya yarayan bir toplumda gruba aitlik işaretleridir.
Hafıza mekânlan, kendiliğinden hafızanın olmadığı düşüncesinden
doğarlar; arşivleri kurmanın gerektiği, yıldönümlerini devam ettirmenin,
ayinleri
ayi nleri düzenlem
düzenlemenin,enin, kasvetli cenaze söylevleri verme
vermenin,
nin, belgeler
belgelerii no
no
terde onaylatmanın gerektiği duygusundan doğar ve yaşarlar, çünkü bu
işlemler olağan değildirler. Bu nedenle, ayncalıklı ve titizlikle korunmuş
merkezler üzerine
üzerine sığınmış bi birr hafızanın azınlıklar tarafından korunması,
bütün hafıza mekânlan gerçeğini akkor haline getirir sadece. Anma ko
nusuna özen gösterilmiyor olsa, tarih bunları hızla süpürecektir. Üzerine
dayandığımız kalelerdir bunlar. Fakat eğer korudukları şey tehlikede ol
masaydı onları inşa etmeye artık ihtiyacımız da olmazdı. Eğer içerdikleri
anılar gerçekten yaşanmış olsa olsaydı,
ydı, bütün bunlar gereks
gereksiz
iz olurd
olurdu.
u. Ve eğer,
buna karşılık, tarih onlan bozmak, değiştirmek, hamur gibi yoğurup taş
laştırmak amacıyla almasaydı, hafıza için mekânlar olmazdı. Bu mekân
ları bu gidiş-gelişi oluşturur; Tarihin hareketinden kopmuş ama tarihe
iade edilmiş tarih ânları. Artık ne tamamıyla hayat, ne de ölüm vardır,
canlı hafıza deniz çekildiğinde kıyıda kalan deniz kabukları gibidir.
Fransız ulusal marşı ya da anıtkabirler aitlik ve kopmayla kanşık bu
duyguyla biçimlenen bu anlaşılmaz hayatla hayat bulurlar. 1790’da 14

2 4 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI
Temmuz vardı, ama henüz hafıza mekânı olmamıştı. 1880’de ulusal bay
ram olarak kabul edilmesi onu resmi hafıza haline getirir, cumhuriyet
düşüncesi
düşü ncesi yine
yine de ondan
onda n gerçek bir kaynağa dönüş olarak istifade etmek etm ek
tedir. Ya günümüzde? Yaşayan ulusal hafızamızın kayboluşu, onun hakkın
da artık ne saf ne de kayıtsız bir bakışa izin veriyor. Bizi kıvrandıran ve
artık çoktan bize ait olmayan hafıza, hızlı bir kutsallık-dışı ile geçici ola
rak yürütülen kutsallık arasında bir yerdedir. Bizi oluşturan şeyin sahibi
olarak bizi gören derin bir bağlılık, ama bizi soğuk bir bakışla mirası dü
şünmeye ve onun dökümünü yapmaya zorlayan tarihsel uzaklık. Artık
içine yerleşemediği
yerleşemediğimizmiz yarı resmi ve kurumsal,
kurumsa l, yan dokuna
dok unaklı
klı ve
v e duygusal
hafızadan geriye kalan mekânlar. Geriye artık tastamam ortak-duyum-
culuğa ait olmayan ortak-duyum mekânları kalıyor; bunlar da ne müca
deleci bir düşünceyi
düşün ceyi ne de coşkulu
co şkulu bi
birr katılı
katılımı
mı içeriyo
içeriyor;
r; ancak
an cak buralarda
simgesel yaşama ait bir şeyler hâlâ titreşmektedir. Hafıza olgusu tarihsel
olguya doğru çarkeder, atalara sahip olduğumuz dünya, bizi oluşturan
olumsal ilişki dünyasına doğru yönelir, yani totemci bir tarihten eleştirel
bir tarihe
tarihe geçilir;
geçilir; artık hafıza
hafıza mekânları
mek ânları zamanıdır.
zamanıdır. Artık
A rtık ulusu kutsam
k utsamıyo
ıyo
ruz, ama ona ilişkin kutlamaları inceliyoruz.

2. Tarihin hafızayı ele geçirmesi


Bu gün hafıza
Bugün hafıza diye
diye adlandırdığımız her şey artık hafızanın dışındad
dışın dadır,
ır, bütün
bü tün
bunlar çoktan tarihin malı olmuştur. Hafıza parlaması dediğimiz her şey
aslında hafızanın tarih ateşi içinde yanıp kül olmasıdır. Hafıza ihtiyacı
bir tarih ihtiyacına dönüşmüştür.
Şüphesiz bu sözcüğe önem vermememiz imkân imkânsısızdı
zdır.
r. Bunu
Bu nu kabul ede
ede 
lim, ama şunun bilincine varmalıyız: Bugün devinim ve alışkanlığa sığınmış
olan ve bedene ilişkin bilgilerdeki, içe işlemiş hafızalardaki, refleks olmuş
bilgilerdeki sessiz bilgilerin aktarıldığı mesleklerde var olan gerçek hafıza
ile bunun neredeyse tam aksi olan,
olan , tarihe geçmiş ve değişmiş hafıza
hafıza arasında
fark vardır; bu tari
tarihh kendiliğinden
kendiliğin den değil bir
bir görev gibi yaşanır, iradidir ve
uzlaşmaya dayanır; psikolojik, bireysel, ve özneldir; ama artık toplumsal,,
kolektif ve kapsayıcı değildir. Doğrudan birinciden, dolaylı İkinciye gelene
kadar neler olup bitti?
bitti? Ça
Çağd
ğdaş
aş dönü
d önüşüm
şümünün son noktasında
no ktasında bunu kavr
kavray
ayab
abili
iliri
riz,;
z,;..
Bu, öncelikle diğerinin tersine, arşive dayalı bir hafızadır. Tamamen
iz’in en belirgin olanına, kalıntının, kaydın en somut olanına, üngenin

HAFIZA İLE TARİ


TARİH
H ARASINDA: ME
MEKÂNL
KÂNL AR SORUNSALI 2 5
en açık olanın
o lanınaa dayanmaktadır.
dayanmak tadır. Yazıyl
Yazıylaa başlayan hareket hi-
hi-fi
fi ve manye
m anye
tik şeritle tamamlanır. Hafıza ne kadar az içeriden yaşanırsa, o kadar çok
dış desteklere, artık sadece içinde yaşam süren bir varlığın elle tutulur
işaretlerine ihtiyaç duyar. Çağa damgasını vuran ve şimdiki ânm bütü
nünün muhafaza edilmesi ve bütün geçmişingeçm işin eksik
eksiksiz
siz korunmasını etkile
yen arşiv saplantısı buradan kaynaklanıyor. Hızlı ve kesin yok olma duy
gusu, şimdiki ânın tam anlatım kaygısıyla ve kalıntıların en küçüğüne,
tanıklıkların en mütevazısma hafıza değeri kazandıracak bir geleceğin
belirsizliğiyle bütünleşir. Bizden sonrakilerden aynı şikâyeti duymamak
için bilgilenmemizi sağlayacak şeyleri yıktıkları ya da yok ettikleri için
haleflerimizden şikâyetçi olmadık mı? Hatıra, en küçük aynntısıyla ser
gilenme aşamasına geçmiştir. Bu kayıt edici bir hafızadır, arşive kendisi
için hatırlama görevini verir. Ve tıpkı ardında ölü derisini bırakan yılan
gibi, hafıza da arkasında sürekli belirti bırakır. Eskiden koleksiyoncular,
uzmanlar ve Aziz Benoit’cılar kendilerini belge yığuılarına adamışlardı.
Onlarsız gelişen bir toplumun ve onlarsız yazılan bir tarihin dışında yaşı
yorlardı. Sonra, tarih-hafıza bu hâzineyi âlimliğe teslim etti, sonuçları ise
binbir ayrı sosyal ağ yoluyla yayıldı ve derinleşti. Tarihçilerin bu belgesel
anlayıştan
anlayışt an yakalarını
yakalarını kurtardıklan günümüzde
günüm üzde toplum bütünüyle
bütünüyle tutucu
bir inanç ve arşivsel bir üretkenlik içinde yaşamaktadır. Hafıza diye ad
landırdığımız şey aslında hatırlanması imkânsız olan şeylerin heybetli ve
başdöndürü
başdönd ürü stoğudur, hatırlama ihtiyac
ihtiyacıı duyabileceğimiz
duyabileceğimiz şeyl
şeylerin
erin sonsuz
listesidi
listesidir;
r; Leibniz’in “kâğıttan
“kâğ ıttan hafıza” diye
diye bahsettiği müze
müze,, kütüphane,
kütüph ane,
depo, doküm
dok ümantasyo
antasyonn merkezi
merkezi,, veriler
veriler bankas
ban kasında
ındann oluşan özerk bir
bir ku

rumdur. bin
yıllarda Uzmanlar yalnızcatahmin
kat artacağını halk arşivlerinin sayısmın
etmektedirler. Hiçbir önümüzdeki
çağ bizimki kaon
dar bile isteye arşiv üreticisi olmamıştır, ne sadece modern toplumun
kendiliğinden ürettiği
ürettiği hacimle, ne de elde bulundurduğu
bulundu rduğu üretim
üretim ve m uha
uh a
faza tekniği yollarıyla; ama kalıntı kayboldukça olup biten şeyin kalıntı
larını, tanıklarını, belgelerini, resimlerini, söylem ve görünür işaretlerini,
sanki gittikçe kabaran bu dosya tarihin herhangi bir mahkemesinde delil
olacakmış
olacakm ış gibi,
gibi, toplamaya kendimi
kendimizizi sorumlu hissedi
hissediyoruz
yoruz.. Kutsal,
Ku tsal, onun
onu n
inkân olan kalıntıda kök salar. Neyi anımsamak gerektiği konusunda
yargıya varmak imkânsızdır. Yıkma yasağı, her şeyin arşivlenmesi, hafıza

alanının sürekli genleşmesi,


nin genişlemesi bizzat
ve buna bağlı kaybolma
olarak bütün dduyg
uygusun
usuna
hafıza a bağlı
bağlı hafızagüçlen
kurumlarınm işl
işlevi
evi
mesi buradan ileri gelir. Eskiden saplantılı tutuculuklarını eleştirdiğimiz

2 6 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI
profesyoneller ile doğal olarak arşiv üreticileri arasında garip bir tersyüz
oluş gerçekleşir. Bugün her şeyi koruma hissiyle kapılanın arşivcilere açan
lar özel girişimler ve devlet yönetimleridir, oysa profesyoneller mesleğin
özünün,, kontroll
özünün kontrollüü olarak ortadan
ortada n kaldırma sanatı sana tı olduğunu
olduğunu öğrenmişler
dir.
Hafızanın maddeleştirilmesi kısa zamanda olağanüstü bir şekilde arttı,
çoğaldı daha özer özerkk hale geldi
geldi ve demokratlaştı.
dem okratlaştı. Klasik zamanlarda
z amanlarda büyük
büyük
aileler,
ailel er, kilise
kilise ve devlet
d evlet üç büyük arşiv yayıcı yayıcılar
larıydı
ıydı.. Bugün
Bugü n ssadadece
ece tarihin
tarihin
en önemsiz aktörleri değil, bu aktörlerin şahitleri, eşleri ya da doktorlan
anılarını not etmeye, hatıralannı kaleme almaya sürüklenmekte değil mi
di
dir.
r.77Tanıklığın olağanüstü
olağa nüstülüğü
lüğü ne kadar
kad ar az iseise ortalam
orta lamaa zihniyet
zihniyetii o ölçüde
yansıtır ve bu yüzden
yüzden de d ahaah a değerli sayılı
sayılır.
r. Hafızanın tasviyes
tasviyesii genel
gen el bir
kayıt arzusuyla tamamlanmıştır. Bir kuşak içinde, imgesel arşiv müzesi şa
şılacak derecede zenginleşmiştir. 1980’deki “ulusal miras” (patrimoine)
yılı, kavramı belirsizlik sınırlarına kadar götüren, çarpıcı bir örnek ol
muştur. Bunda
Bu ndan n on yı
yıl önce,
ön ce, 1970 yıl yılıı baskıl
baskılıı Larousse
Larou sse “patr
“ patrim
imoin
oine”e”ıı hâlâ
“anadan ya da babadan kalan mal” ile sınırlı tutuyordu; 1979 basım Pctiı 
Robert sözlüğünde ise “ana babadan kalan mülkiyet, bir ülkenin kültürel
ortak malı”
m alı” olarak geçmektedir. T arih arihii anıtlarla
anıtlarla il
ilgi
gili
li çok dar bir anlayış
tan, 1972 yılıyılındaki
ndaki sitlerle
sitlerle ilgil
ilgilii anlaşm
anlaşmayla,
ayla, birdenbire teorik olarakola rak hiç
bir şeyin elden kaçıp gitmesine izin vermeyen bir anlayışa geçilmiştir.
Sadece hangi hafızayı gösterdikleri bilinmese de her şeyi korumak,
bütün hafıza göstergelerini saklamak söz konusu değildir. Aynca arşiv
yapmak da çağın gereğidir.
gereğidir. Sosyal Güvenlik
Güven lik arşivleri
arşivleri bunun
bunu n başdöndürü
başdön dürücü cü
bir örneğini sunuyor - bugün üç yüz yüz kilometrelik
kilometrelik uzunluğu bulan eşs eşsiz
iz
bir dökiiman toplamı; bilgisayarla tasnif edildiğinde toplum hakkındaki
her şeyi, sağlığı ve hastalığı, bölge ya da mesleğe göre gıda rejimlerini,
hayat tarzlarını okumayı sağlayan bir brüt hafıza kütlesi; öyle bir kütle ki,
saklanması ve işlenmesi korkunç, ancak gerçekleştirilmesi olanaksız se
çimleri gerektirir. Arşivleyin, arşivleyin, her zaman geriye bir şey kala-
caktırl Yakın tarihli sözlü anketlerin yarattığı haklı kaygı anlamlı değil
midir? Halihazırda Fransa’da “bize geçmişten gelen bu sesleri” (Philippe
Joutard) derlemekle meşgul üç yüzden fazla ekip vardır. Çok iyi: Fakaat
bi
birr saatlik
saatl ik bir kayıt için 36 saas aatt hazırlık
hazırlık gerektiren -çü n k ü eksiksiz olarak
dinlendiklerinde anlam kazanırlar—çok özel türden arşivlerin söz konu.-
su olduğunu düşünürsek, onların işlenebilme olasılığını sorgulamamak
mümkün değil.değil. Sonuç
So nuç itibarı
itibarıyla
yla ankete
ank ete katılanlar
ka tılanlar yaya da anketçiler
a nketçiler hangi

HAFIZA İL
İLEE TARİH
TARİH ARASINDA: M EKÂNLAR SORUNSALI 2 7
hafıza iradesine sahiptirler? Arşiv kendi basit etkisiyle yön ve statü değiş
tirmektedir. O artık yaşanan bir hafızanın az çok kasıtlı bir kalıntısı de
ğil, ama kaybolmuş bir hafızanın kararlı ve düzenli salgısıdır. Bizzat ken
di kaydına bağlı olarak seyreden yaşanmışlığın yanına ikinci bir hafızayı,

protez
prot ez bbir
ir ha
artırılması, hafı
fıza
zayı
yeni yı
birko ya
yar-g
r-gün
bilincin ün cel konular başka
keskinleştirilmiş şey m
midi
idir?
bir etkisidir, r? Arşivin sürekli
sürekl
tarihselleştirilmişi
tarihselleştirilmiş
hafıza terörizminin en açık ifadesidir.
Çünk
Çü nküü bu hafıza bi bize
ze dışa
dışarıd
rıdan
an gelir ve bbiz
iz onu bire
bireysel
ysel bir engel olarak
görürüz, zira bu hafıza artık sosyal bir uygulama değildir.
Hafızanın tarihe geçişi, her grubu kendi tarihini yeniden canlandırma
yoluylaa kimliği
yoluyl kimliğini
ni tekrar tanımlam
tanımlamak ak zorunda bırakmıştı
bırakmıştır.r. H
Hafızanın
afızanın gör
görevi
evi
herkesi kendi tarihçisi yapmaktır. Tarih buyuruculuğu böylece ççoğunluk oğunlukla la
profesyonel tarihçiler çevresinin dışına taşmıştır. Yitip gitmiş geçmişi yeni
den elde etme saplantısı sadece resmi tarihin eski marjinallerine ait değil
dir. Ayrıca tıpkı etnik ya da toplumsal azınlıklardaki gibi, entelektüel
olsun ya da olmasın,
o lmasın, bili
bilim
m adam
adamıı olsun ya da olmasın bü bütün
tün beli
belirl
rlii kitle
ler kendi kuruluşlarının, kökenlerinin peşine düşmüştür. Son yıllarda
hiçbir aile yoktur ki, üyelerinden biri ailenin geldiği gizli varoluşları ola
bildiğince ayrıntısıyla belirlemeye girişmiş olmasın. Soy araştırmalarının
artışı yeni ve büyük bir olgudur: Ulusal Arşivlerin yıllık raporuna göre
bunların oranı (üni
(üniversi
versitelile
telilerin
rin % 3838’li
’likk başv
başvuru
uru ooranı
ranına
na kar
karşılı
şılık)
k) 1982’de
% 43 ’tür. İlginç bi
birr olgu: Biyol
Biyoloji,
oji, fi
fizzik
ik,, tıp ya da müzik alan
alanınd
ındaa en önem
önemli li
tarih yazılarını meslekten tarihçilere değil de biyoloji bilginine, fizikçile
re,
re, tıp hekimlerine ve müzi
müzisyenl
syenlere
ere bborçluyuz.
orçluyuz. Bed
Bedenen eğitiminden başlayıp
felsefe öğrenimine kadar eğitim tarihini ele alanlar bizzat eğitimcilerdir.
Halihazırdaki bilgiler çökerken, her bilim alanı kendi geçmişine dönüp
kendi kuruluşunu, ana ilkelerini gözden geçirme ihtiyacını duymuştur.
Sosyoloji
Sosy oloji kuru
kurucu
cu babala
babalarının
rının arayışına çıkmıştır. E Etno
tnoloji
loji X VI
VI.. yyüüzyıl
yıl tari
tarih-
h-
yazımcılanndan sömürge idarec idarecileri
ilerine
ne ka
kada
darr kendi geç
geçmişini
mişini araştırmaya
girişmektedi
giri şmektedir.r. Kategoriler
Kategorilerinin
inin ve geleneğinin ddoğuşun
oğuşunuu yeniden kurmaya
çalışmayan edebi eleştiri yoktur. Tamamen pozitivist, hatta tarihçilerin
§u anda terk ettiği katı tarih, bu aciliyet ve gereklilikte, bugüne kadar
hiç
hiç bilmediği bir derinlik
derinlik,, bir yayılma ve nüfuz bulur. Hafıza
Hafıza-tarihin
-tarihin son sonu,u,
kendi tarihlerini isteyen özel hafızaları artırmıştır.
Hatırlama emri ver
veril
ilmiş
miştir
tir.. Fa
Fakat
kat hatırlamak bana düşer ve hatı hatırla
rlayan
yan
ki
kişi
şi benim. Hafızad
H afızadaki
aki tarihsel dö dönüşü
nüşüm m bireysel psikolojiye kesin dönüdönüşü şü
beraberinde getirir. Bu iki olgu birbirine o kadar kuvvetle bağlıdır ki,

2 8 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI
zamandizisel olarak ne zaman çakıştıklarını ortaya çıkarmaktan kendi
mizi alamıyoruz. Geleneksel dengelerin kesin sarsıntıları, özellikle kırsal
dünyanın çöküşü kendisini hissettirdiğinde, hafızanın Bergson ile felsefi
düşüncenin ortasında, Freud ile psişik kişiliğin merkezinde, Proust ile
otobiyografik edebiyatın otasında görünüvermesi geçen yüzyıl sonunda
değil midir? Bizim için, toprakta somut örneğini bulan hafıza imgesinin
kırılması ve hafızanın birden bireysel kimliklerin ortasına yerleşmesi, aynı
kırığın iki yüzü, bugün ortaya çıkan sürecin başlangıcıdır. İlkel sahne ile
o ünlü çöreğin temsil ettiği,
ettiği, mahrem
mahre m am a evrensel iki
iki hafıza
hafıza mekânınında
mekânınından n
birini Freud’a diğerini de Proust’a borçlu değil miyiz? Bu hafıza aktarımı
kesin bir yer değişikliğidir: Tarihsellikten psikolojiye, sosyalden bireye,
iletilebilenden öznele, tekrardan anımsamaya. Bundan böyle özel bir iş
olan yeni bir hafız
hafızaa re
rejimi
jimi başlar. Ç
Çağ
ağda
daşş hafızanın
hafızanın tam
tamam
amenen psikolo
psikolojikleş
jikleş
tirilmesi
tirilmesi “ben
“b en"" kimliğine, hafı
hafıza
za mekan
m ekanizm
izmalann
alannaa ve geçm
geçmişle
işle ilişki
ilişkiye
ye ye
yeni
ni
bir ekonomi kazandınmştır.
Zira nihayetinde hafıza engeli ısrarla ve hep aynı biçimde bireyin önün
de durur; tıpkı olası bir hafıza canlanışının yine bireyin kendi geçmişiyle
kişisel ilişkisi üzerine çöreklenmesi gibi. Genel hafızanın özel hafızaya
bölünmesi hafıza kanununa yoğun bir iç zorlama gücünü vermektedir.
Bu, herkese anımsama zorunluluğu getirir ve herkes kimliğinin ilkesi ve
sırrını aidiyetle kaplamalıdır. Karşılık olarak bu aidiyet bireyi tamamıyla
bağlar. Hafıza artık herycrde olmadığına göre hiçbir yerde olmamalıydı,
elbette bireysel bir bilinç onu tek başuıa üzerine almayı kararlaştırmazsa.
Hafıza ne kadar az kolektif yaşanırsa, bizzat kendileri hafiza-insan olan
özel insanlara o kadar çok ihtiyaç duyar. Korsikalılara “Korsikalı gibi
olmalısın”, Brötonlara “tam bir Bröton ol!” diyecek bir iç ses gibi. Bu
belirl
bel irlemenin
emenin gücünü ve çağrısı
çağrısını
nı anlamak
an lamak içi
için,
n, bugün Yahud
Yahudilikten
ilikten uzak
laşmış birçok Yahudide yeniden canlanan Yahudi hafızasına bakmak
gerekecektir. Bizzat kendi hafızasından başka tarihi olmayan bu gele
nekte, Yahudi olmak öyle olmayı hatırlamak demektir. Fakat, bir kez içe
atılmış bu yadsınamaz
yadsınam az hatıra, gittikçe
gitt ikçe si
sizi
zi direnmeye zorlamakt
zorlamaktadır.
adır. Ne
Neyin
yin
hafızası? Sonuçta hafızanın hafızası. Hafızanın psikolojikleştirilmesi her
kese, kurtuluşun sonunda olanaksız bir borcun ödenmesine bağlı olduğu
duygusunu vermektedir.
Arşiv-hafıza
Arşiv-hafıza,, ödev-hafıza, bu tür değişikl
değişiklikle
iklerr tablosunu tama
tamamlam
mlamak ak
için üçüncü bir çizgi gerekmektedir: Hafıza-mesafe. Zira, geçmişle ilişki
miz, en azından en anlamlı tarihi üretimler vasıtasıyla okunduğu gibi, bir

 
HAFIZA İL
İLEE TARİH
TARİH ARASINDA: ME KÂNLAR
KÂN LAR SORUNSALI 2 9

bellekten beklediğimizden daha


da ha başkadır;
başk adır; geçmişe yönelik devamlılık de
deği
ğill
de kopukluğ
k opukluğun
un açığa çıkmasıdır. Eski zamanın tarih-hafızası
tarih-hafızası içi
için,
n, geçmişin
doğru algılanması, gerçekten geçmişin olmadığını düşünmekten ibaretti.
Onu ortaya çıkarmak için bir anımsama çabası gerekliydi. Kendi tarzın
da geçmiş zaman
zam an olan şimdiki zaman, şşimdiki
imdiki zaman olarak bu kaynaşma
ve kenetlenmeyle güncelleşip afsunlanmış biçimde devam eder gider.
Şüphesiz geçmişe ait duygunun olması için, şimdiki zaman ile geçmiş
zaman arasında bir çatlağın olması, “ön
“önce”
ce” ve “son ra”nın
ra”nın ortaya çıkması
çıkması
gerekmekteydi. Fakat, yeniden kurulacak soy zinciri biçiminde yaşanan
bir mesafeden ziyade, radikal farklılık tarzı üzerinde yaşanan bir ayrım
söz konusuydu. En azın
azından,
dan, modern zam anlarda
anlardan
n bu yana, tarihi
tarihin
n anlaşı
labilir iki büyük teması, ilerleme ve gerileme, her ikisi de bu devamlılık
inancını, olduğumuz şeyi olmayı kime ve neye borçlu olduğumuz hakkın-
daki bilgi kesinliğini çok iyi açıklamaktadır. Mitolojik anlatının, dinle
ilgi
ilgisi
si olmayan, am a ulusal
ulusal laikleşme yolunda
yolun da topluma
top luma anlamını ve kutsallık
kutsallık
ihtiyacını vermeye katkıda bulunan “kökler” düşüncesinin egemenliği
buna bağlıdır.
bağlıdır. Soy sop ne kada
kadarr büyük
büyükse se biz
biz de o kada
ka darr büyüktük. Geçm Ge çm i
şin içinde bizzat kendimizi kutlu sayıyorduk. Bu ilişki kesildi. Şimdiki
zamanın yansıması
yansım ası olan görünür, talimin
talim in edilebilir
edilebilir,, kullanıla
kullanılabili
bilir,
r, süslen
miş gelecek, aynı şekilde görülemez, kestirilemez,
kestirilemez, ele geçmez olduğund
oldu ğunda; a;
simetrik olarak görünür bir geçmiş düşüncesinden görünmez geçmişe,
aynı düzeyde bir geçmişten kırılma olarak yaşadığımız bir geçmişe, bir
belleğin
bell eğin devam
deva m ınd
ındaa arana
ar anann bir tarihten bir tarihin
tarihin kesikliği
kesikliğinene düşen hafız
hafızaa
düşüncesine ulaşmış oluruz. Artık “kökenlerden” değil “doğuş”tan söz
eder olduk.
olduk. GGeçm
eçm iş biz
bizee tamamıyla farkl
farklıı olarak verilmişt
verilmiştir.
ir. O asla kopma
kopm a
dığımız
dığı mız bu dünyadır.
dünyad ır. Hafızamız, bi bizi
zi hafızadan aayıran
yıran mmesafe
esafenin
nin enginliği
enginliği
açıklığa kavuşturulduğunda gerçekliğini kazanır, tıpkı bir darbeyle hafı
zayı yok eden işlem gibi.
Zira,, kopukluk
Zira kopu kluk duy
duygusunun
gusunun gecenin karanlığı ve kapal kapalılığ
ılığıyla
ıyla yetine
ceğine inanamayız. T ııh af bir şekilde, mesafe, ko kopukluğu
pukluğu önleyen ve ayn aynıı
zamanda on onaa ezgisini
ezgisini kazandıran yakınlaş
yakınlaşmayı
mayı gerektirir.
gerektirir. Çizmedeki top to p
rağın ağırlığını, bin yılında Şeytan elini ve XVIII. yüzyılda şehirlerin pis
kokusunu hiç bu kadar şehvani biçimde istememiştik. Geçmişe ilişkin

zbu
in yapay
yapay sanrı,
bütiinsanrı, anca
a ncakkaşılmaz
dinamiği, kopukluk
olanrejiminde
il anlaşılabili
anlaşılabilir.
ilee yok olmuş
olm uş olanın r.oyununda
Geçmnda
oyunu işlebulunur.
ili
ilişkimi
şkimi
bulunu r.
Kelimenin ilk anlamıyla, eski dirilişin aradığı şeyden tamamen farklı bir
tasavvur söz
söz konusudur. Bu diriliş
diriliş ne
ne kada
k adarr tam olm aya çalışsa da, sona

 
3 0 HAFIZA
HAFIZA MEKÂ
MEKÂNLARI
NLARI

ermiş bir şimdiki zamanın bakışı alımda geçmişin açısını düzenlemek


için ışık ve gölgeyi iyi kullanmaya elverişli bir ânın hiyerarşisini içermek
teydi. Anlamlı tek bir ilkenin kaybı, bizi patlayan bir evrenin içine atmış
ve aynı zamanda en basit, en şüpheli, en erişilmez bile olsa, nesneyi tari
hin ggiz
izli
li onuruna yüksel
yükseltmişti
tmiştir;
r; çün
çünkü
kü eskiden kimikiminn çocukları oolduğu
lduğumumu
zu bilmiyorduk, fakat şimdi geçmiş neden meydana geldiğini bilmediğin
den, belli belirsiz bir endişe, her şeyi ize, muhtemel belirtiye, nesnelerin
saflığına
saflığına bulaş
bulaştırdı
tırdığımız
ğımız tarihsel kuşkuya ddönüştürm
önüştürmektedir.
ektedir. Biz
Bizim
im geçmiş
anlayışımız, artık bize ait olmadığını bildiğimiz şeyi telaşla sahiplenme-
mizdir. Bu anlayış, kaybolan bir amaca tam bir uygunluğu gerektirir. Ta
savvur, freski, parçayı ve bütüncül tabloyu dışlar; tek noktaya yönelik
aydınlatmayla, seçilen
seçilen pparçaların
arçaların çoğ
çoğaltılmasıyl
altılmasıyla, a, anlamlı simgel
simgelerle
erle hare
hare 
ket eder. Yoğunlaştırılmış
Yoğunlaştırılmış bir retina hafız
hafızası
ası,, büyük ölçüde uzaktan-bakan
uzaktan-b akan
(télévisuel) bir hafızadır bu. Örneğin, en yeni tarih yazma biçimlerinde
görebildiğimiz ünlü “anlatının dönüşü" ile çağdaş kültürde imajın ve si
nemanın büyük gücü arasında bağ kurmamak olası mıdır? Kendi üzerine
kapanmış, içsesi duyulmayan kesitlere bölünmüş bir anlatıdır bu, gele
neksel anlatıdan tamamen farklıdır. Arşiv belgesine duyulan titiz saygıyı
-belgesini göstermek- sözelliğin tuhaf biçimde yükselişini -oyuncuları
alıntılamak, onların seslerini duyurmak- alıştığımız aracısız otantiklikle
ilintilendirmemek elde mi? Günlerin ağırlığını ve şeylerin tadını yeniden
kurmak için tek yolun geçmişteki ggıinde ıindelik’
lik’ee olan bu eğ
eğilim
ilim içinde bulun
duğunu nasıl ggöreme
öremeyiz?
yiz? Bu an
anon
onim
im biyografiler,
biyografiler, kitlelerin kendin
kendinii kitleler

halinde ele vermediğini anlamamızı sağlamıyor mu? Bu minik tarih incele


melerinin bize sunduğu bu geçmiş kabarcıklarında yeniden kurmakta ol
duğumuz tarihi, yaşadığunız tarihe den denkk görme isteğini görmemezlik ede edebi
bi
lir miyiz? Ayna-hafıza da diyebilirdik buna, eğer aynalar aynı’yı yansıtıyor
olmasalardı, oysa biz orada farklıyı bulmaya çalışırız; bu farkın görünü
münde kayıp bir kimliğin anlık bir parıltısını buluruz. Bu bir doğuş değil
dir, artık olmadığımız şeyin ışığında ne olduğumuzun açıklanışıdır.
Bu temele ili ilişki
şkin
n simya, garip bir şşekilde,
ekilde, geleceğe doğru şidde
şiddetletle atılı
şıyl
şıylaa bi
bizzi da
dağıta
ğıtaca
cakk olan bu tarih uygulamasını şimdiki zamanın sırlarınısırlarınınn
sahibi haline ggetietiriyor.
riyor. Kera
Kerame
met,
t, tarihten dadaha
ha ziyad
ziyadee tarihçiyl
tarihçiylee gerç
gerçekle
ekle
şir. Garip bir yazgıdır onunki. Görevi eskiden basitti ve toplumdaki yeri
şöyle belirtilmişti: Geçmişin sesi, geleceğin aktarıcısı olmak. Bu amaçla,
kişiliği görevinden daha az değenleydi; onun işi, sadece bilgece bir duru
luk,
luk, inti
intikal
kal vasıtası belgenin işlenmem
işlenmemiş
iş ma
maddesi
ddesi ile ha
hafızaya
fızaya kaydı arasın
aras ın

 
HAFIZA İL
İLEE TARİH
TARİH ARASINDA:
ARASINDA : MEKÂN LAR SORUNSALI 31

d a olabildiğince etkisi
etkisizz bbir
ir ara
aracı
cı olmaktı. SSon
on un da öznell
öznellik
ik saplantısı olan
bir eksiklik. Tarih-hafıza patlamasından yeni bir kişi ortaya çıkar: Selef
lerinin aksine, konusuyla kurduğu samimi ve kişisel ilişkiyi itiraf etmeye
hazır yeni bir kişi. En iyisi konuyu ilan etmek, derinleştirmek, onu bir
engel olarak değil, anlaşılmayı kolaylaştıran bir kaldıraç olarak gömlektir.
Zira, bu konu, onun öznelliğine, yaratma ve yeniden kumıa gücüne bağ
lıdır. O olmadan ne anlamı ne de hayatı olabilecek bir şeye anlam ve
hayat veren metabolizmanın bir organıdır o. Bizzat kendi tarihsel ger
çeklik duygusu içine gömülmüş bir toplum düşiinelün; tarihçiler yarat
makta zorluk çekeceklerdir. Tamamen geleceğin mührü altında yaşayan
bu toplum, kendine ait otomatik kayıt yöntemleriyle yetinecek ve bizzat
anlaşılma
anlaşılma işişini
ini beli
belirsi
rsizz geleceğe bırakarak kendi kendini otomatik
otoma tik olarak
hesaba çekecektir. Buna karşın, şüphesiz değişimlerinin şiddetiyle hafı

zasından
lumumuz koparılmış ama kendini
tarihçiyi gittikçe tarihselbirolarak
daha merkezi şahıs anlamaya meraklızorun
haline getirmek top-
da kalmıştır; çünkü onda toplumumuzun istediği ve vazgeçemediği bir
şey vardır: Tarihçi tarihin sadece carili olmasını engelleyen kişidir.
Tıpkı geniş çerçeveyi uzaktan alman görüntüye ve geçmişin yapay
bir
bir hiper-gerçekliğini m mutlak
utlak yabancılığa borçlu olmamolmamız ız gi
gibi,
bi, algı biçi
biçimi
mi
ni
nin
n değişmesi
değişm esi de tari
tarihçiy
hçiyi,
i, saplantılı bir
bir şekilde,
şekilde, sap
saptığı
tığı geleneksel n nesne
esne
lere yeniden kavuşturur, bunlar ulusal hafızamızın alışılmış nesneleridir.
İştee tarihçi doğduğu
İşt doğd uğu evin eşiğinde yeniden beli belirir
rir,, artık kimse
kimsenin
nin oturm
oturma a
dığı,
dığı, tanınmaz haldeki eski evin eşiğinde. Aynı mobilyalanyla fakat başka
bir
bir ış
ışık
ık al turda
turda.. Ay
Aynı
nı atölyenin ön ün ünde
de ffak
akat
at bir başka
başk a eser
e ser üzerinde
üzerinde..
Aynı oyund
oyundaa ama bibirr başka rol içi
için.
n. Kimlikler çağı tam ame
amen n kapan
kapandığın
dığın
da, tarihyazımı kaçınılmaz olarak bilgikuramı çağına girdiğinde artık in-
san-haliza değildir o, şahsen bir hafıza mekânıdır.

3. Hafıza mekânları: Bir başka tarih


Hafıza mekânları iki egemenliğe tabidirler; onları önemli ve karmaşık

kılan
lan şey budur: Ba Basit
sit ve ka
kanşık,
nşık, doğal ve en duyarlı deneyime doğrudan
açıktırlar; aynı zamanda en soyut oluşuma sahiptirler.
Gerçekte bunlar, kelimenin maddi, sembolik ve işlevsel olmak üzere
ÖÇ anl
anlam
amını
ını ddaa içerir, am a her bir
birii bu an
anlam
lamları
ları farklı düzeylerd
düzeylerdee içerir.
Arşiv deposu gibi sırf somut görünümlü bir yer bile, ancak hayalgücü
 

3 2 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

ona sembolik bir hale kazandırdığında hafıza mekânı haline gelir. Okul
kitabı, vasiyetname, eski muharipler demeği gibi sırf işlevsel yerler bile
ancak bir ritiiele konu olduklannda bu kategoriye girebilirler. Sembolik

bi
bir
salr bir
anlamın uç somut
birliğin örneği kesitidir
gibi görün
görünen
veenanının
bir dakikalık
dakika lık saygı
periyodik duruşuolarak
ve yoğun bile zaman-
hatır
lanmasına yarar. Bu üç veçhe her zaman bir arada bulunur. Kuşak kav
ramı kadar soyut bir hafıza yeri mi söz konusudur? Kuşak, demografik
içeriğiyle somuttur; varsayımsal olarak işlevseldir, çünkü hatıranın hem
durulaşmasını hem de aktarılmasını sağlar; ancak tanım gereği simgesel
di
dirr de, çünkü bi birr ol
olay
ay ya da küçük bi birr grubun yaşadığı deneyim sayesin
saye sin
de, bunlara hiç katılmamış bir çoğunluğu niteler.
Bunlan
Bu nlan meydana
meyd ana getiren
ge tiren hafızanın ve tarihin bir
bir oyunu, sonu
son u karşıl
karşılıklı
ıklı
üst saptamalarına varan iki etkenin bir etkileşimidir. Başlangıçta, hafıza
isteğinin olması gerekmektedir. Bu öncelikli ilkeyi bir yana bırakırsak
dar bir tanıma bağlanmış oluruz; bu tanım ise içinde çok sayıda giicül
anlam barındırır; böylelikle bir tanıma ulaşılabilir, ama bu kaypak bir
tanım olur ve herhangi
herha ngi bir hatıra içeren herhangi
herha ngi bir şeyi
şeyi aynı kategoriye
sokmuş
sokm uş oluruz.
oluruz. Bu biraz
biraz eski zamanların
zaman ların tarihsel
tarihsel eleştirisinin
eleştirisinin büyük kurai-
kurai-
lannı andırır; buna göre “aracısız kaynakları”, yani bir toplumun kendi
irades
iradesiyl
iylee aynen çoğaltılması için imal ettettiği
iği - örneğin yasa,
yasa, san at ese ri-
kaynaklar ile
ile devasa
dev asa “dolaylı
“dolaylı kkayna
aynak”
k” yığın
yığının
ını,
ı, yani
yani çağın gelec
gelecekte
ekte tarih
çiler tarafından kullanılacağından şüphe etmeksizin bıraktığı bütün ka

nıtları
mese debirbirinden ayırmak gerekirdi. Hafıza mekânları, hafıza amacı güt
tarih mekânlandır.
Buna
Bu na karşı
karşılık
lık tarih,
tarih, zaman, değişim ortaya çıkmasaydı, basit
ba sit bbir
ir hafıza
hafıza
lar tarihi
tarihi ile
ile yetinmek gerekecekti.
gerekece kti. Burada
B urada da mekânlar
m ekânlar vardır, ama karı
şık, melez ve değişken yaşam ve ölüm, zaman ve sonsuzlukla sıkı sıkıya
bağlı mekânlar; ortak ve bireysel, bayağı ve kutsal, değişmez ve hareketli
bir sarmal içindeki mekânlar. Kendi üzerilerine kıvrılmış Moebius halka
la
ları
rı.. Bir hafıza
hafıza mekânının esas
es as varlık sebebi,
sebebi, zamanı durdurmak
durdurmak,, unutma
unutm a
işini engellemek, nesnelerin durumunu tespit etmek, ölümü ölümsüz
leştirmek, somut olmayanı -altın, paranın tek hafızasıdır- göstergelerin
en azı için
içinde
de anlamın een
n çoğunu
çoğun u kapsayacak şekilde somutlaştırmaktan
somutlaştırmaktan
ibaret olduğu doğruysa, ki zaten bunlara duyulan tutkunun nedeni de
budur, hafıza mekânları, anlamlannın sürekli depreşmesi ve dallarının
önceden kestirilemez biçimde uzamasıyla sürekli dönüşüme açık olarak
yaşarlar.
 

HAFIZA (L
(LEE TARİ
TARİH
H ARASIND
ARASINDA:
A: MEKÂ
MEKÂNLA
NLAR
R SORUNSALI 3 3

Değişik alanlardan, iki örnek. İşte devrim takvimi: Tam bir hafıza
mekânıdır bu, çiinkü takvim olarak, her şeyden önce olası her hafızanın
önsel   çerçevesini sunmalıydı; çünkü devrimci olduğundan, devrimci te
önsel
rimler dizini ve simgeselliğiyie, tıpkı önde gelen idarecisinin dediği gibi,
“tarihee ye
“tarih yeni
ni bbir
ir sayfa açm ay
aya”
a” , raportörlerind
raportö rlerinden
en birinin dediği gibi,
gibi, “Fran-

sızl
zları
arı tamam en kendi kendile
kendilerine
rine tesl
teslim
im etmey
etmeye”
e” çalışmalıydı. Bu takvim
bu amaçla yıl, gün, yüzyıllar ve yılların geleceğini devrimci hayal gücüne
endeksleyerek, tarihi devrim saatinde durdurmayı tasarlıyordu. Bunlar
yeter de artar
arta r bile! B
Bunu
ununla
nla bir
birlik
likte,
te, onu daha
da ha fazl
fazlaa hafıza mekânı haline
getiren şey, bize göre, kurucularının istediği şey olmayı başaramamasıdır.
Bugün, gerçekte hâlâ onun ritmiyle yaşıyor olsaydık, tıpkı Gregoryen
takvime alıştığımız gibi ona da öyle bir alışırdık ki hafıza mekânı olarak

etkisini kaybederdi.
dece hayal edilebilirButüm
takvim hafıza
hafıza manzaramızla
mekânlarını kaydakaynaşır
geçirmeye ve artık sa
yarardı.
Ancak başarısızlığı tam değildir: Anahtar tarihler, her zaman o takvimle
ilişkilendiri
ilişkilendirilen
len olaylar yine bu takvim
takvimee bağlıdır: Ven
Vendém
dém iaire,
iaire , Th
Therm
erm idor,
ido r,
Brumaire gibi.
gibi. H
Hafıza
afıza m
mekânı
ekânı motifl
motifleri
eri kendi üzer
üzerler
lerine
ine döne
dönerler
rler ve onun
gerçeği olan bozuk aynalar halinde ço çoğalırlar.
ğalırlar. Hiçb
Hiçbir
ir hafıza ye
yeri
ri bu arab
arabesk
esk
kuruculardan kaçamaz.
Yine,
Yin e, o ünlü “iki çocuğun Fransa
Fran sa T uru” olayını ele alalı
a lalım:
m: Tartışm
Tartışmasız
asız
bir başka hafıza mekânı, çünkü “Petit Lavisse” gibi bu da, Milli Eğitim
bakanının
bakanın ın yel
yelek
ek cebinden sa saatini
atini çı
çıkarıp
karıp sabah saa t 8 ’i beş geçe: “ Bütün
çocuklanm ız A lpleri ge
çocuklanmız geçiyor”
çiyor” didiye
ye ilan ettiği gün, milyon
milyonlarca
larca genç Fran-
sızın belleğini oluşturmuştur. Hafıza mekânı, Fransa hakkında bilinmesi
gerekenin dökümü olduğundan, kimliğe bağlı anlan ve başlangıç yolcu
luğudur da. Fakat işte işler kanşıyor: Dikkatli bir okuma hemen gösteri
yorr ki,
yo ki, 1877
1877’de
’de ortaya çıkm
çıkmasınd
asındanan itibare n, Fransa Turu 
itibaren, Turu   artı
artıkk var olma
yan Fran
F ransa’nın
sa’nın kli
klişesi
şesini
ni oluşturur ve cumhuriyetin güçlendirildiği o yılı yılın
n
16 Mayısında, cazibesini
cazibesini geçmiş
geçmişinin büyüsünden alır. Çoc uk kitaplan, çço o
ğunlukla, onun başarısını oluşturan yetişkinlerin hafızasına aittir. Hafı
zanın
zan ın yukarısı
yukarısı budur, pe
pekiki ya aşağısı? Yayım lanmasınd
lanm asından
an otuz beş yyıl
ıl sonra
bu yapıt savaş öncesinde bile hâlâ hâkimiyetini sürdürürken, şüphesiz,
bir hatıra, eski, nostaljik bir gelenek olarak okunmuştur: İspatı; yeniden
elden geçirilip basıldıktan sonra bile eski baskısının yenisinden daha iyi
sattığı
sattığı görülmüştür. Son
S on ra, kitap
k itap bulunam az olur, en uzak köyle
köylerde,
rde, küf
küflü

ortamlarda kul
kullanı
lanılır gelirr arnk. Fransa Turu, T
lır durum a geli Turu, Tarihç
arihçiler
iler iç
için
in yavaş
yavaş kolay bulunmaz bir şey, bir tavan arası hazînesi ya da bir belge

34 HAFIZA MEKÂNLARI

haline gerlir. Kolektif hafızayı terk eder ve önce tarihsel hafızaya sonra
pedagojik hafızaya girer. 1977’de, yüzüncü yılında, Le Cheval d'orgueil 
bir milyon baskıya ulaştığında, ve o dönem ekonomik krize yakalanan
Gisgard'm sanayileşmiş Fransa'sı sözel hafızayı ve köylü köklerini keşfet
tiğinde
tiğ inde,, Fransa Turu’nun
Tu ru’nun yeni baskısı yapılır
yapılır ve yeniden
yeniden unutulup yeniden
dirilinceye kadar, artık eskisi gibi olmayan kolektif hafızaya yeniden gi
rer. Hafıza mekânlarının bu ünlü be betisine
tisine haşan belgesini
belgesini kazandıra
kaz andıran n şey
şey
nedir, ilk niyeti mi yoksa dönem dönem yeniden hatırlanışı mı? Şüphesiz
her ikisi: Bütün hafıza mekânları dipsiz derinlikteki nesnelerdir.
Bu aynı çift aidiyet ilkesi
ilkesi,, mekânların
mek ânların belirs
belirsiz
iz çokluğunda
çokluğu nda,, bir
bir hiyerar
şi
şiyyi, alanların sınırlarını,
sınırlarını, türlerinin repertuarını oluşturmayı sağlama
sağla maktad
ktadır.
ır.
Bu türe ait olan önemli büyük nesne kategorilerine iyice bakarsak
-ölüler için yapılan dinsel törenlerle ilgili her şey, ortak mala bağlı olan
her şey, şimdiki zamanda geçmişin varlığını yöneten her şey- bu sınırlı
tanımlamaya girmeyen bazılarının
bazılarının öyle olduğu iddia edilebil
edilebilir,
ir, hatta
ha tta tan
tanı
ı
ma ait olanların çoğu gerçekte tanımdan dışlanmış olabilirler. Tarihön
cesi, coğrafi ya da arkeolojik bazı sitleri mekân ve hatta üst mekân ola
rak kuran şey çoğunlukla onlara bunu yasaklamalıdır: İnsanların zamanı,
bilimi, rüyası ve hafızası ile doldurulmuş ezici güçle dengelenmiş hafıza
iradesinin mutlak yokluğu. Buna karşılık, herhaiigi bir sınır taşı Rhin ya
da “Finistère” ile, yani Michelet’niıı meşhur sayfalarının soyluluk unvan
ları verdiği bu “toprakların sonu” ile aynı nitelikte değildir. Her kuruluş,
her diplomatik sözleşme hafıza mekânıdır, fakat 1793 Anayasası kurucu
hafıza mekânı olan İnsan Haklan Bildirgesi'yle 1791’inkiyle aynı değil
dir. Nimègue banşı, Avrupa tarihinin iki ucundaki Verdun paylaşması
ve Yalta konferansıyla aynı değildir.
Bu karışımda, hafıza dikte ettirir, tarih yazar. Bu nedenle iki alan,
olaylar ve tarih kitapları, buna önem vermemizi gerektirir, çünkü hafıza
ve tarih karması olmadığından, özellikle hafızanın tarih alanına ait en
strümanları net bir şekilde alanı sınırlı tutmaya olanak sağlamaktadır.
Her büyük tarihi eser ve bizzat tarihi tür bir hafıza mekânı biçimi değil
midir
mi dir?? Her
H er büyük olay ve bizzat olay kavramı, tanım gereği, hafıza mekânı
deği
de ğill midir? İk
İkii soru açık bir cevap
cev ap bekliyor.
bekliyor. Tarih
Ta rih kitaplarınd
kitap larından
an bazıları
bazıları,,
hafızanın bizzat yeniden elden geçirilmesine dayanan ya da onları küçük
pedagojik el kitaplan haline getiren hafıza mekânlarıdır. Fransa’da yeni
bir tarih hafızasının tespitine ilişkin en önemli ânlar öyle çok da fazla
değildir. XIII. yüzyılda Les Gra
Grande Chroniquess de France (Fransa’nın büyük
ndess Chronique

HAFIZA İL
İLEE TA
TARİ
RİH
H ARASIND
ARASINDA:
A: MEKÂ
MEKÂNL
NLAR
AR SORUNSAL) 3 5

vakayinameleri) han haneda


edanlık
nlık hafızasını özetler.
özetler. Bu
Bu,, tarihyazımı işi
işinin
nin bir
bir
kaç yüzyıllık modelini inşa eder. XVI. yüzyılda din savaşlan esnasında
“mükemmel tarih” denen ekol, monarşini monarşinin n Truv
Truvalı
alı kaynaklarına ait efsa
neyi yıkar, eski Galyalılan yeniden inşa eder: Etienne Pasquier’nin Les
Recherches de la France’i  (Fransa araştırmaları, 1599) m odem od em başlığıyla
başlığıyla
bunun önemli bir örneğidir. Restauration dönemi sonu tarihyazımı mo
dem tarih anlayışını birden ortaya çıkanr: Augustin Thierry Les lettres 
sur l’hi
l’histo
stoire
ire de FFrarıc
rarıce'la
e'la  (Fransa tarihi üzerine mektuplar, 1820) başlangıç
vuruşunuu yapar; yapıt 1827’de cilt halind
vuruşun halindee son şekliyle
şekliyle yayımlanmasından
birkaç ay sonra genç ve ünlü Michelet’nin ilk gerçek kitabı olan Précis 
d’histoire modeme (Modern tarih kılavuzu) gelir, ardından da Guizot’nun

“Avrupa
Revue ve Fransa
Historique’in Uygarlık Tarihi"
temsil ettiği üzerineulusal
pozitivist verdiğitarih
ders(1876)
notları.veNihayet
bunun
başyapıtı, Lavisse’in 27 ciltlik Histoire de France’ı (Fransa Tarihi). Bizzat
adlanyla hafıza mekân
me kânlan
lan olabilecek Anılar
A nılar için,
için, otobiyografi vvee günlükler
için de aynı şey söz konusudur. Les Mémo ires dd’’outre-tombe (M
Mémoires  (Mezar
ezar ötesin-
. den anılar), La vie de Henry  Brulard (Henry Brulard’ın hayatı) ya da Le  
Journal d ’Amiel  (Am iel’in günlüğü) en iyiyi ya da en önemli olduklannd
olduk lanndanan
değil, fakat bizzat anı üzerine sorgulama oyunuyla basit bir hafiza alıştır
masını karmaşık hale soktukları için hafıza mekânlarıdır. Devlet adam
larının anılan hakkında da aynı şey söylenebilir. Sully’den De Gaıılle’e,
Richelieu’nün Testament’ından (Vasiyet) M émoriale de Sainte'Hélène’e  
(Sainte-Hélène anıtı) ve Poincaré’nin Joumul’ine (Günlük) bu türün,
metinleri
meti nlerin
n farklı
fark lı değerinden
değerind en bağımsız
bağımsız olarak, belli
belli değişmezleri ve özgül
lükleri vardır: Bunlar başka tür anılar hakkında bir bilgiyi, kalem insanı
ile eylem adamının ikiye bölünmesini, bireysel bir söylemin kolektif bir
söylemle
söyl emle bir tutuluşu
tutu luşunu
nu,, özel bir hikmetin, hikmeti hükü
hü küm
m et içine sokul
masını içerirler. Bunlar, ulusal hafiza panaromasmda bımlan mekânlar
olarak düşünmeyi gerektiren motiflerdir.
Peki ya “büyük olaylar"? Aralarında yalnızca ikisi buna dahildir ve bu
onlann büyüklükleriyle ilgili değildir. Bir yanda kimi kez küçücük olay
la
larr vardır; bunla
bunlarr belli
belli belirsiz
belirsiz farkına varıla
varılann am
a m a ileride
ileride köklü
kök lü sonuçları
olacak, bazı dönemlerin başlangıcını belirleyeceklerdir. Diğer yanda ise
sonuçta hiçbir şeyi yaratmayan, ama birden bire ağır bir simgesel anlam
la yüklenen, vuku bulduklar
bulduklarıı anda
an da özgünlük kazanan olaylar; çağdaçağ daşş tarih
tarih
herr yolu
he yolu ku
kullanarak
llanarak sonuçsuz
son uçsuz gi giriş
rişimle
imlerde
rde bul
bulunur.
unur. Ö rneğin
rneğ in Hugu
H ugues
es Ca-
pet’nin seçilmesi; çarpıcı olmayan bir olay, ama sonu ölümle on asırlık

3 6 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLARI

bi
birr geçmiş, bun
bunaa baş
başlang
langıçta
ıçta sahip olm
olmadığı
adığı bi
birr önem kazandı
kazandırır.
rır. Bir başka
örnek: Rethondes vagonu, Montoire’daki el sıkışma ya da Liböration’da
(Kurtuluş) ChaChampmps-Ely
s-Elysğes’de
sğes’de zafer yürüyüş
yürüyüşü.
ü. KKurucu
urucu olay ya da göster
gösterişli
işli
olay. Ama hiçbir durumda olayın kendisi değil; bunu kavram olarak be
nimsemek, özgüllüğünü inkâr etmek demektir. Oysa onu belirleyen şey
onun özgüllüğüdür:
özgüllüğüdür: Tarih nasıl olayl olaylara
ara bağlanıy
bağlanıyorsa
orsa hafıza da mek
mekânla
ânla
ra bağlanır.
Buna karşın, alan içinde hiçbir şey olası bütün dağılmaları, gerekli
bütün sınıflandırmalan düşünmemize engel olamaz. Mezarlıklar, müzeler
ve yaşgün
yaşgünler
lerii gibi som
somut ut deneyimle gösteri
gösterilen
len en dodoğal
ğal mek
mekânlardan
ânlardan,, en
zekice
zeki ce hazı
hazırlan
rlanmış,
mış, eeksikli
ksikliğini
ğini hissedemeyeceğimiz mek mekânlara
ânlara;; sad
sadece
ece ön
ön 
ceden anımsanan kuşak, so soy,
y, “din-hafi
“din-hafiza”
za” kavramı de değil
ğil,, fakat Fra
Fransa
nsa sa
saha
ha 
sına ait bütün
bütün kavramların dayandığı ““paylaşımlar
paylaşımlar”” kavramı; C or orot’y
ot’yuu yyaa
da Cezanne’ın Sainte-Victoire’ını düşünürsek, doğrudan anlaşılır “resim
gibi manzara" kavramı. Mekânların somut görünümü üzerinde duracak
olursak,
olur sak, bunlarda değer
değerii düşen bir genişli
genişlikk vardı
vardır.r. Örn
Örneğineğin önce
öncelikle
likle ta 
şınabilir mekânlar; hafıza sahibi halkın elindeki yasa levhaları bunların
ana modelini sunar, ki bu da önemsiz değildir. Aynca her şeyini onların
kesin yerleşim alanlarına, toprağa saldıkları köklere borçlu dan topog
rafya
rafyalar
lar:: B
Bütü
ütünn turi
turistik
stik mek
mekânl
ânlar
ar da böy
böyled
ledir,
ir, tıpk
tıpkıı Ulu
Ulusal
sal arşivlerin Hö
Hötel
tel
Soubise’e bağlı oluluşu gibi Hötel Mazarin’e bağlı Ulusal Kütüphane de
böyled
böy ledir.
ir. Bir baş
başka
ka örnek
örn ek de, mmimarı
imarı mek
mekânlarla
ânlarla karıştırılmam
karıştırılmaması ası gereken
anıtsal
anıts al mekânlardır
mekânlardır.. An Anıtsal
ıtsal mek
mekânlar
ânlar ola
olann heyk
heykeleller
ler yyaa da anıtkabir
anıtkabirler,
ler,
anlamlarını kendilerinden alırlar; bunların bulundukları yerler dikkate
değer olsa bile, başka bir yere yerleştirilmeleri bunların anlamını bozmaz.
Zamanla kurulan, anlamlarını öğeleri arasındaki karmaşık ilişkilerden alan
toplulukl
topl uluklar ar içi
için
n durum aynı değideğildi
ldir:
r: Cha
Chartres
rtres katedrali ya da V Versailles
ersailles
Saraya gibi dünyanın ya da çağın aynaları.
Tam aksine, işlevsellik öğesiyle mi ilgilenmeli? Yelpaze, eski muharip
demekleri gibi, yaşayanlarla birlikte kaybolup gidecek, aktardamaz bir
deneyimin devam ettirilmesine adanmış yerlerden, el kitapları, sözlükler,
vasiyetnameler ve Klasik çağç ağda,
da, aile rei
reisler
slerinin
inin çocukların
çocuklarınaa yöneli
yönelikk olarak
kaleme aldıkları “not defterleri” gibi, varlık sebepleri eğitsel olan mekân
lara doğru açdacaknr. Yoksa sonunda simgesel öğeye daha mı duyarlı ola
cağız? Örneğin, egemen mekânlar ile egemenlik altındaki mekânları karşı
karşıya
karşıya ggetirece
etireceğiz.
ğiz. Parla
Parlakk ve muzaffer, baskın ve ve,, gerek ulusal bir
bir otorite
gerekse kurulu bir organ yoluyla baskı altında tutulan egemen mekânla-

HAFIZA İLE
İLE TA
TARİ
RİH
H ARASINDA: MEKÂN LAR SORUNSAL
SORUNSALII 3 7

rt
rtn,
n, resmi törenlere özg
özgüü bir soğukluğu ya da şat
şatafat
afatıı olmuştur
olmu ştur hep. Bu
Bura
ra
lara gitmekten çok, buralara teslim oluruz, ikinci mekânlarsa, sığmak
mekânları,, samim
mekânları samimii sad
sadakatin
akatin,, sess
sessiz
iz hacıların kutsal mekânları
mekânlarıdır.dır. Hafıza
mın yaşayan kalbidir bu. Bir yan yandada Sac
Sacré-
ré-Cœ
Cœ urur,, diğer yanda,
yanda , halka yöneyönelik
lik
Lourdes hac yolculuğu; bir yanda Paul Valéry’nin ulusal cenaze töreni,
diğer yandan Sartre'm toprağa verilişi; bir yandan De Caulle’in Notre-
Dame’daki cenaze merasimi, diğer yandan Coiombey mezarlığı.
Sınıflandırmaları olabildiğince artırabiliriz. Cenaze merasimi söylevleri,
Douaum
Do uaum ont ya ddaa Fed
Federasyon
erasyon duvarı ggibi ibi anmaya yönel
yönelikik işl
işlevle
evlerini
rini tama
men yitirmiş
yitirmiş sırf hafıza mekânları olan öze özell m
mekân
ekânlarla
larla halk mekânlarını,
m ekânlarını,
ayrıca bayrak, bayram
ba yram güzergâhı, hac yerl yerleri
eri gibi, hafıza boyutu aartıkrtık sade
sadecece
simgese
simg esell aanlam
nlamlar
lar arasın
arasınaa karı
karışmış
şmış mekânları zıtl zıtlaştırmak.
aştırmak. Bu tipol
tipoloji
oji tas
lağının önemi, kesin, eksiksiz ya da çağrışım bakımından zengin oluşu de
ğil,
ğil, müm
mümkün kün olabilme olgusudur. B Bun
un a göre açık bir il iliş
işkis
kisii olmay
olmayan an nes
nes
neler birbirlerine görünmez bir bağla bağlanırlar, ayrıca Père-Lachaise
il
ilee Fr
Fransa
ansa’nın
’nın genel istatisti
istatistiği
ği bi
birr ba
başlıkta
şlıkta bi
birr aray
arayaa gelebi
gelebilir,
lir, am
amaa bunun
şe
şemsiye
msiye il
ilee ütüyü bir araya ggetiren
etiren gerçe
gerçekiis
kiistüc
tücüü düşü
düşünce
nceyle
yle ilgi
ilgisi
si yoktur.
Burada bu far farklı
klı kiml
kimlikle
ikleri
ri bir
birbirin
birinee bağlayan bir ağ vardır; bilinci bilincine
ne vvar
ar
mamı
ma mızz gereken ko kolektif
lektif bir bilinçaltı organizasyonu vardır. Bu mekânlar
bizim ulusal tarihimize ait ânlardır.

riniBasit, fakatayırır.
bir yana keskinİster
bir ulusa,
çizgi alıştığımız eski ve anlayışlara
isterse toplumsal yeni bütün ait
tarih türle
hafızaya
seslenmiş olsun, hafızaya ilişkin bütün tarihsel ve bilimsel yaklaşımlar
realia ile,
realia ile, bizzat şeylerle ilgildir; gerçeği en canalıcı noktadan kavramaya
çalışırl
çalışırlar.
ar. Bütü
Bütün n tarih nesne
nesnelerinin
lerinin aksine hafıza mekânlarının
mekânla rının gerçeklikte
göndergeleri yoktur. Ya da kendi gödergeleri kendi içlerindedir, bunlar
sadece kendi kendine gönd gönderme
erme yapan göstergeler, saf
sa f hal
haldeki
deki gösterge
lerdir. İçeriksiz, fiziki varlıktan yoksun ve tarihsiz değillerdir; tam aksi
ne. Bunları hafız
ne. hafızaa m
mekânı
ekânı yapan şey, tarihin el
elinden
inden kurtulmalarını sağ
layan şeydir. Templum:
Templum:   Kutsal olmayanın belirsizliğinde -mekân ya da
zaman, mekân ve zaman- içinde her şeyin değerli olduğu, simgesel ve
anlamlı olduğu bir çember belirlenir. Bu anlamda hafıza mekânı ikili bir
yerdir; kendi üzerine kapalı, kimliği içine kapanıp kalmış, adı üzerine
kıvrılmış, ama geniş anlamlara açık bir taşkınlık mekânı.
Onların tarihini en bayağı ve alışılmamış hale getiren şey budur. En
klasik
klasik malzeme olan aaşikâr
şikâr konular, el altındaki kaynaklar, en basit yön
temler. Önceki günün tarihine dönmüş gibiyiz. Ama durum tamamen

38 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

farklıdır. Bu nesneler en dolaysız görgüllükleriyle algılanabilirler, fakat


ile
ileri sürülen
sürülen bahis başka m ekând
ekâ ndaa geleneksel tarihin
tarihin kategorilerinde ken
k en
dini ifade ermekte yetersizdir. Tarihsel eleştiri bütünüyle eleştirel tarihe
dönüşmüştür, ama sadece kullandığı araçlar bakımından değil, ikinci de
recede yaşamını sürdürmek için kendiliğinden uyanmıştır. Savaş gibi,
bütün bir icraat sanatı
sa natı olan,
olan , aktarm
a ktarmaya
aya dayalı tarih; yenilenmiş
yenilenmiş nesneyle
nesneyle
ilişkisinden ve tarihçinin konusuna tam olarak bağlanmasından huzur
duyan bir sanat. Sonuç olarak, harekete geçirdiği şeye dayalı bir tarih;
katı,, dile gelmez,
katı gelmez, ele gelmez
gelmez bir
bir bağ; solmuş
solm uş simgelere olan söküp atılamaz
tensel bağlılıktan geriye kalan şeydir bu. Proust'un çok iyi ele aldığı aşk

yasından uyanışı akla getiren Michelet tarzında bir tarihin yeniden ha
yat bulması; tutkunun saplantılı etkisinin sonunda ayağa kalktığı, fakat
gerçek üzüntünün o kadar acı çekilen şeyden artık acı çekmemeye dayalı dayalı
olduğu ve artık her şeyi kalbin akıldışılığıyla değil, aklın ışığıyla anladığı
mız bir andır bu.
Tamamen edebi bir gönderme. Buna üzülmeli mi yoksa haklılığını
tesli
tes lim
m mi etmeli?
etmeli? Bu gönderme
gönde rme de ça çağa
ğa aittir.
aittir. Hafiza,
Hafiza, gerçekte, sade
s adece
ce şu
iki
iki meşruluk biçimini
biçimini tanımıştı
tanımıştır:
r: Tarihi
Ta rihi ya da edebi. Zaten bunlar
bu nlar günüm
günü m ü
ze kadar birbirlerine paralel olarak ama ayrı ayrı çalışmışlardır. Bugün
sınır
sın ır kalkıyor
kalkıyor ve tarih-hafıza ve hafıza-kurgunun
h afıza-kurgunun hemen
hem en hemen aynı andaand a
ölümünden sonra, bir başka geçmişi, itibarını ve meşruluğunu geçmişle
ilişkisine borçlu olan bir tür tarih doğuyor. Tarih, imgeselliğimizin yerini
alır. Tarihsel romanın yeniden doğuşunu, kişisel belge hevesini, tarihsel
dramın edebi canlanışını,
can lanışını, sözlü tarih
ta rih anlatısının başarısını, bozuk bir
bir kurgu
ağı olarak değil de nasıl açıklayabiliriz? Kolektif hafızamızın tükenmiş ser
mayesinin, yerini sağlamlaştırdığı, yoğunlaşıp kendini ifade ettiği mekân
lara duyduğu ilgi bu duyarlılıkla ilgilidir. Derinliğinden koparılmış bir
çağın
çağın derinliğ
derinliğii olan Tarih,
T arih, gerçek romanı
rom anı olmayan bir çağın gerçek romanı.
romanı.
Tarihin merkezine yükseltilmiş hafıza: Edebiyatın apaçık yasıdır bu.

Cumhuriyet'ten Ulus'a

Bu çalışmalar, ele aldıkları konulardan bağımsız olarak, bir hafıza düze


neği
neği resmedi
resmediyor;
yor; hem
hemen
en ortaya çıkan
çıkanlabilecek
labilecek bu düzeneğin özözüü kolek
kolektif
tif
hafı
ha fıza
za sermayesine kat
katılı
ılıyor,
yor, bu sermayenin temeli
temelini
ni oluşturup günü
günümü
mü
ze kadar geliyor, ama bu temel, yirminci yüzyılımızın ağır gerçeklerinin
karşısına çıkardığı acı olaylara ve başkalaşmalara maruz da kalıyor. Arı
bir hafıza, esas ve kaynak hafızayla sağlamlaştırılmış bir stok.
Cumhuriyetçi mi yoksa ulusal hafiza mı demeli? Her yazann kendin
ce sorduğu ve cevabı olmayan bu soru karşılıklı etkilenmenin işaretidir.
Cumhuriyeti
Cumhuriye tin
n acemilik dönemi, mekân, ddüşün üşüncece ve zam
zamanın
anın bbiir nok ta
da toplanıp hızla
hızla ele alınmasıyla ifade
ifadesini
sini bul
bulur;
ur; “ ma
manev
nevii bbir
ir cumh
cumhuriyet”
uriyet”
kurma, yapıcı ilkeleri etrafındaki hareketle hegemonyasını teyit etme
kapasitesiyle; Panthé
Pan théon,
on, ku
kurban
rban listesi, ermişlerin yaşam öyküle
öyküleriyl
riylee dolu
gerçek sivil bir dinle ifadesini bulur; bu yolla canlıları ve ölüleri bir araya
getiren
geti ren bir ku
kutsallaştırm
tsallaştırmaa sağlanır; or
orad
adaa hafıza yol
yoluyla
uyla kendini oluşturma
ölü seviciliğine meyleder. Kalabalık, çok sesli, heryerde var olan bir din
se
sell
llik;
ik; kendi miderini, ayinlerin
ayinlerinii icat eden
eden,, kendi suna
sunaklarını
klarını kkuran,
uran, kendi
tapınaklarını ve araçlarını-heykel, fresk, sokak levhaları, okul kitaplan-
icat eden ve bunları sürekli bir eğitsel gösteriye dönüştüren bir dinsellik.

40 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

Bun unla birlikt


Bununla birlikte,
e, özde, hafızanın siyasi
siyasi kullanımının öözgü
zgüll olarak
ola rak cum
c um 
huriyetç
huri yetçii ya da hatta
ha tta sırf Fransızlara özözgü
gü bi
birr yönü
yönü yo
yoktur.
ktur. B
Bütün
ütün A vrupa
vru pa
ülkeleri
ülke lerinin
nin denediği, Eric
Eric Hobsbaw
Ho bsbawm’in
m’in hoş bir
bir şekilde
şekilde “geleneğ
“geleneğinin icadı”
icad ı”11
di
diye
ye adlandırdığı, çağın
ça ğın bir olgusudu
olgus udurr bu. Kitleler çağının gelişi
gelişi milliyetçi
li
liği
ğin
n emrine, o zamana kadar, en azından bu düzeyd düzeydee bilinmey
bilinmeyen en im
imkân
kân
ları sunmuş ve her türlü yeniliğe yine bilinmeyen bir ölçüde kendine bir
geçmiş uydurma gerekliliğini
gerekliliğini dayatmıştır.
dayatm ıştır. Fransız Cumhuriyeti
Cum huriyeti diğer ülke
lere oranla, İngiliz monarşisi ya da Alman imparatorluğuna göre, geride
bile kalmıştır: Ölçülü mimarlık, Marianne gibi soyut simgeler, burjuvazi
tarzı yurttaş büstleri, hafızaya özgü uygulamanın kuruntusuz kullanılışı.
Buna karşılık, Cumhuriyet derinlemesine yerleşmesiyle ve hafızanın tam
otoriter, birleştirici, tekelci, evrensel ve yoğun bir şekilde geçmişe dayalı
sistematik kuruluşuyla bunlardan ayrılır.
O toriter
torite r hafıza
hafıza;; çünkü
çünk ü yeni bir
bir rejim
rejim sö
sözz konusuydu;
konusuydu ; sağ kesimle, sonra
da çabucak sol kesimle denenecek, merkeziyetçi jakobenizmle devrimci
mirasını zorla kabul ettirmekte kararlı bir rejim; dayatmaları ve krizleri
kuvvet kullanarak aşmak zorunda kalmış, ideolojik olarak kiliseyi kili
seyle, toplumu toplumla karşı karşıya getirmiş, büyük banka ve endüstri
burjuvazisinin köylü sınıfla ittifakını sağlamlaştırmış, kurumlar oluştur
muş, asi bir orduyu kendine bağlamış, cumhuriyetçi meltmg pot'u hızla
başarmış bir rejim.
Birleştirici bir hafıza: Özellikle III. Cunıhuriyet’in okul kitaplarında
olduğu gibi, XIX. yüzyıla ait bütün tarihyazımı bu birliği bir kazanım gibi
göstermiştir;
göstermişt ir; sadece idari
idari ve coğrafi bütünlük değil
değil,, ama manevi
man evi ve ideo
lojik birlik. Bu ise, halkların, ülkelerin ve dillerin inanılmaz renkliliğini,
ulusal eksikli
eksikliği,
ği, çağın Fran
Fr ansa’sının
sa’sının bölümlenmesini gögözz ardı
ardı etmek dem
d emek
ek
tir; bunun için Theodor Zeldin ve Eugen Weber2 gibi Anglosaksonlann
bakışını hatırlamak yeterlidir. Bu ölçüye göre değerlendirilen ortak bir
hafızanın inşa edilmesi, öncelikli bir ihtiyaç, farklılıkların durgunluğuna
bağlı bir karşı iktidar, yaşama ve ölme biçimlerinin mozayiğiyle bir karşı
güç olarak
olara k ortaya çıkar; yerel hafızalan ulusal bir kültüre bağlı ortak fonda

ImjeiuumofTraditum, Lon
1) Eric Hobsbawm vcTerence Ranger (der.), The ImjeiuumofTraditum,  Londra,
dra, Cambridge
University
Univers ity Pr
Press,
ess, 1983, özell
özellikle
ikle Er
Eric
ic Hobsbawm tarafından kaleme ahnan VII. Bölüm, Bölüm , “Mass-
Producing Tradirions: Europe 1870-1914".
2) Bkz. Theodor Zeldin, Histoirc des possıons françaises,
françaises,   Paris, Rccherches Yayınevi, 197S,
4 cilı. Eugen Welser, Im  fm
 fm   des terroirs, lu modemisatUm
modemisatUm   de la France runde 1870-1914, 
1870-1914,   Paris.
Fayard ve Rechcrches Yayınevi, 1983.

CUMH URİYETTEN ULUS'A


ULUS'A 41

toplam a ve herkesi “8
toplama “89’
9’lu
lu kuşağın"3 evlatları haline getirme zorunl
zorunluluğu
uluğu
dur bu. Okul, askerlik hizmeti, seçim usulü, siyasi partilerin düzenli ör
gütlenmesi: Devletin
D evletin Cumhuriyete sahip çıkması Cumhuriyete,
Cum huriyete, rejimd
rejimden,
en,
doktrinden ya da felsefeden, sistemden, kültürden ve neredeyse ahlaki
uygarlıktan fazlasını veren toplumun zaferini iki katma çıkarır.
Bu hafıza tutarlılığını dışladığı şeyden alır: Kendisini karşıt olarak ta
nımlar. Düşmanlarla beslenir. Kesinlikle gerçek, aynı zamanda hayal edil
mişş düşmanlar. Cum
mi Cumhuriyetin,
huriyetin, ulusun meydana getirdiği toplumun bütü
nünü, “ayrıcalıklılar" karşısında Tiers Etat’yı, “Aristokratlar" karşısında

yurtseverleri, “iriler” karşısında küçükleri, ayrıca tekelciler4 karşısında


işçileri temsil etmek için düşmanlara ihtiyacı vardır. Cumhuriyet, ilk ör
neği komplo hevesi olan, duygu birliğini husumet yoluyla sağlayan mirası
devrimden
devrim den al
almıştır.
mıştır. Anglo
Anglosakson
sakson demo
demokrasilerinin
krasilerinin tersi
tersine,
ne, Fransa, sos
sosyal
yal
mutabakatı özel çıkarların uyuşturulması olarak değil, onların dışlanma-
larmı gerektiren genel iradenin ifadesi olarak görmektedir. Cumhuriyet
modeli altında sadece siyasi demokrasiyi tanımış olması, Fransa’yı belki
kendiliğinden çoğulculuğa ve dönüşümlülüğe5 alerjik kılmıştır. Cumhu
riyet mücadeleci bir ortak-duyuşa susamıştır. Bu şu demektir; ulusa ait
düşlenen tek şemaya dönüşen
dön üşen Cumh
Cumhuriyet,
uriyet, tam am
amen
en eksi
eksiksiz
ksiz ortak-duyıı
ortak-duyıışş
içinde kurulmaz. Otomatik olarak solların birliğine bağlı olmayı bırakır
ken, her türlü siyasi etkinlikten vazgeçmez. Ortak kültüre dönüşürken
tamamıyla bir mistik olmayı sürdürür. Folklorda yok olurken tarihimizin
önemli ânlarında yoğun bir şekilde harekete geçirici olmayı devam etti
rir. Cumhuriyet savaştır ve uğruna üstün gelmeyi istemediğimiz ve ölme
yi kabul etmediğimiz bi
birr cumhuriye
cumhuriyett ölü cumhuriyettir. Cu
Cumh
mhuriy
uriyet
et süre
cinin ulusal kökleşmesini kesin biçimde tamamlayan şu ilk iki anahtar
dönem bunun kanıt
kanıtıdır
ıdır:: 1918’de Clé
Clémm en
encea
ceau’nun
u’nun kazandığ
kazandığıı zzafe
afer,
r, iflas
iflası
ı
na yol açan tek rejime karşı güçlükle kurulan ve Direniş’iıı ve “kesin bir

Fransa düşiıncesi”nin
Evrenselci sahibi kurucu
hafıza; çünkü General’in sağladığı
ideoloji, Cumhuriyet.
devrimci miras içinde gerek
kır ayıklama gerekse bir karışımı gerçekleştirmiştir; bu ise her iki durum

3) Bkz. Mona Ozouf. “Une nationale et unité de la pensée de Jules Ferry", E.H.E.S.S.,
Ocak 1982, Jules Ferry kolokyumu bildirisi.
4) Bkz. Alain Bergounioux ve Bernard Manin, “L’exclu de la nation. La gauche française
et son mythe de l’adversaire", Le Débat,
Débat,   no: 5, Ekim 1980,
5) Bkz. Odile Rudelle, La Rè/niblique absolue. 1870-1889, Aux  origines
  origines de l'Instabilité consu- 
consu- 
•wdonnelie de la France 
France  républicaine, Paris, Sorbonne Yayınlan, 1982.

4 2 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

da Devrim’i İnsan Haklan Bildirgesi’nin6 hür ifadesine bağlar; çünkü bu


kurucu ideoloji,
ideoloji, ill
illee de Devrime bağlı
bağlı olmayan A ntikçağ
ntik çağ Cu
Cumhuriyetleri
mhuriyetleri
ya da ona
on a yabancı ve üstelik karşıt, Cumhuriyetin ile ileri
ri gelenlerinde, Littré,
Freyy ya da Durkheim’da7
Fre Durkheim ’da7 bile
bile kendini benimsettiren
benimsettiren Auguste
Aug uste C om te pozi
pozi
tivizmi gibi entelektüel gelenekleri bu tarihsel gelenekler mirasıyla karıştı-
rabilmişt
rabi lmiştir;
ir; çünkü böylece hafızasını
hafızasını akla dayayıp
dayayıp,, akl
aklaa ddayand
ayandmlm
mlm ış bir
toplumun kendisi hakkında bilgi edinmesini -tarihi ve sosyolojik bilgi—
yasallığının emrine verebilmiştir; özel ulusal bir macerayı insanlığı özgür
lüğe kavuşturucu bir ilk öm ek yapabilmiş; belirl
belirlii bir
bir gelişme
gelişme ölçütü
ölçü tü orta
ort a
ya koyabilmiş, tarihte ve tarihle gerçekleşecek ve şüphesiz cumhuriyetin
ana aşamasını oluşturan bir ilerleme ölçütü getirebilmiştir.
Cumhuriyetçi
Cumhu riyetçi hafıza
hafıza esas geçmişçiliğini,
geçmişçiliğini, bir gelecek tasarısına kendi
ni kaptırarak, zaman aşaması üzerine odaklanmaya borçludur. Bu öneri
görünürde paradoksal ve totolojiktir, çünkü genelde geçmişe bağlılık ve
devamlılığa itibar etme bir tepkidir ve hafıza yine geçmişle kurulan ilişki
dir.
dir. Buna rağmen
rağm en anlamı açıktır: Cumhuriyetin
Cumh uriyetin ortak
orta k uzlaşma gücü ken
di hafızasına ve hafızayı anmaya dayanmaktadır. Aynı şekilde 14 Tem-
muz’un, burada akla gelen Peguy’nin bir cümlesine göre, kendi başına

bi
birr ilk
ilk yıldönümü
yıldönümü olmuş
olm uş olması gibi,
gibi, adı üçüncü olan cumhuriyet
cumhu riyet de ken
ke n
di kendisinin kutlanışı olmuştur. Bu cumhuriyetin doğrudan tarihe kay-
doluşu bir toplumda, bir yerde, kurumlarda ve politikada somutlaşma
kapasitesi kendi kimlik tanımına bağlıdır; tıpkı kendi geleneğine baş
vurması gibi. Cumhuriyetçi Gelenek! Cumhuriyet hafızasının gerçek yeri
işte burasıdır; bi
bizz bu kitabın büyük bir bölümün
bölümü n bu konuya ayırm
ayırmak
ak ister
ister 
dik, yani cumhuriyetin tarihsel dönüşümüne8 değil, ama ifade edildiği
odaklara: Örneğin Parlamento söylevi, “büyük şölenlerin iletişimsel sı
caklığı", Latince kavgası, her şeyi unuttuğunuzda size geriye kalan kül
tür,, lise bitirme
tür bitirme sınavı sorularının
s orularının ddeğişmesi,
eğişmesi, Petit Larousse’un pembe say

6) Bkz. Françoi Petuer la Révolution française, Paris, Gallimard,


Françoiss Fıırer, Petuer Gallimard , 1978 ve Le Délxtt
Délxtt'daki
'daki
yazılan,
yazılan, "La Révolution
Révo lution sans
san s llaa terreur
terreur.'.' Le débat des
de s historiens
historiens du XIXe
XI Xe siècle" (no: 13).
13). “La
Révolution dans l'imaginaire politique français" (no: 26) ve Maurice Agulbon ile tartışma (no:
30).
7) Bkz. Claude Nicolet, L'Idée républicaine en  France, Paris, Gallimard, 1982, böl. VI ve
Jules Ferry kolokyumundaki bildirisi.
8) Odile Rudelle. 11 Nisan 1900 günü, Mecliste Waldeck-Rousseau'nun söyleminde bunun
ilk ortaya çıkışının tarihini
tarihini tespit eder: "biraz önce cumhuriyetçi gelenekten bahsediyordum.
Bkz. “La notion de la tradition républicaine", 4-6 aralık 1975 tarihleri arasında yapılan La  
France sous le gouvernement Daladier  kolokyu
 kolokyumunda
munda sunulan bilbildiri
diri.. Ulusal
Ulu sal Siyasi
S iyasi Bilimler Va
Vakf
kfı-
ı-

CUMH URİYETTEN ULUS’


ULUS’A 4 3

falan, taşra, Ulnı sokağı ve insan-hafiza olabilecek Edouard Herriot9 fi


gürünün bulunduğu radikal parti başkanlığının oluşturduğu o kutsal üç-
gen.
Cumhuriye
Cum huriyetçi
tçi hafıza m
mıı ulusal haf
hafıza
ıza mı
mı?? Ön
Önem
emli
li olan bu değil
değil;; önemli
olan cumhuriyetçi hafızanın berkitilmiş bloğunun, devleti, toplumu ve
ulusu vatan sevgisi dolu bir senteze eklemlemiş olmasıdır. Verdun zafe
riyle zirvesine ulaşmış, ama bugün içeriksiz bir biçime dönüşmüş olan
sentezdir bu.

XX. yüzyıl Fransa’sının tarihini sistemli bir şekilde yeniden yaparken


cumhuriyetçi hafızanın biçim ve yapı değişikliklerinin hepsinin sıralı dört
etmene bağlı olduğunu anlamak gerekecektir.
Ve öncelikle başarısını, gerçek bir iç ya da dış tehlikenin olmayışını
anlamalı. Artık kli
klişe
şe egemenliğini
egemenliğinin,n, mona
monarşik
rşik diktatörlüğü
diktatörlüğün, n, cumhuriyet
çi irreda
irredanti
ntizmin
zmin ya da ezezel
elii düşm
düşmanların
anların ortad
ortadan
an kalkmış olduğunu anla anla
mak gerekir. Cumhuriyetçi meşruluğun bütün tehlikeleri geçmişe ait gibi
görüneb
görü nebil
ilir.
ir. Gerç
Gerçek
ek ya da uydurma da olsolsa,
a, biriler
birilerii 6 şşub
ubat
at 1934’te olduğu
gibi
gibi,, “cumhuriyetçi
“cumh uriyetçi sav savun
unm m a” hareketini karşılarında bulm bulmuşlardır;
uşlardır; ası
asılsı
lsızz
ya da doğru da d a olsa biril
birileri
eri,, tıpkı Liberatioıı’a kom
ko m ünist darb
darbee korku
korkusunda
sunda
olduğu
oldu ğu ggib
ibi,
i, 1958’de D Dee G
Gau aulle’un
lle’un darbeci ge
generalleri
nerallerinin
nin omuzunda iktiikti
dara gelişi,
gelişi, yin
yinee ay
aynı
nı generallerin 19611961 'de Cezayir sav
savaşı
aşı esn
esnasm
asmdada tepeden
inme atanmaları ve dahası 1958 anayasasının 16. maddesinin usulsüz
kullanımı ya da bir müddet, General de Gaulle’e monarşik bir miras iste
ğini atfeden söylenti gibi, dağılıp gitmişlerdir. Ulusal bozgunla yerleşen
ve Alman bozgunuyla dağılan Vichy hükümeti cumhuriyet karşıtlığını
ilkesi
ilkesizle
zleşti
ştirdi
rdi,, eski zamanların tepki gös gösteren
teren Fr
Fran
an sa’
sa ’sını mar
marjinalleş
jinalleştirdi.
tirdi.
Cumhuriyet hafızası herkesi bir potada eritti.

Ulusun hafız
hafızaa sermayesine durmaksı
durmaksızınzın kö
kökk salma
salması sı on
onun
un içten içe zzay ayıf
ıf
lamasına, güçsüzlüğü ve karşılaştığı şiddet yüzünden suçlam suçlamalar
alaraa karş
karşıı da
dahaha
hassas hale gelmesine
gelm esine ned
nedenen oldu. Bi
Birr rej
rejim,
im, bi
biri
ri “garip bir bbozgun”
ozgun” (Marc
Bloch)) içinde, diğeri 1958
Bloch 1958’’de kendi AlAlbayları
bayları önün
önünde de iki ke
kezz if
iflas
las ettiğinde,
Şubatt 193
Şuba 19344 ve sonb
sonbaha
aharr 1947’de ik
ikii ke
kezz sınıra ulaştığında; M Münih
ünih’tek
’tekii “ kor
kak tesell
teselliyi
iyi”” kabulle
kabullendiğinde
ndiğinde ve Cezayir’de işk işkence
ence kam
kampanyası
panyasıylayla onurunu
tehlike
tehlikeye
ye sok
soktuğ
tuğun
unda
da;; yıll
yıllar
ar boyunca, bakanlığın
bakanlı ğın istikrarsı
istikrarsızlığı
zlığı,, par
parlam
lamen en

9) Bkz. Jean-T hom as Nordmann, La France radicale, Paris, Gallimard-Julliard, “Arclıives”


Bkz.
dizisi, 1977.

44 HAFIZA  MEKÂNLARI

tonun güçsüzlüğü ve kurumsal felç10 manzarasını yarattığında, hafızası biz


zat kendi zayıflığının anılanyla doldu; komünist vulgata’nm  önceli  öncelikle
kle cum
cum
huriyetin yüce değerlerini somutlaştırmayı üstlenmiş gibi görünen sosyalist
geleneğe yüklediği “ihanetler” hakkındaki bıktırıcı lakırdıların anılarıyla
doldu: 19
1914
14 savaşının arifesinde
arifesinde sossosyalist
yalist enternasyonal ihaneti, 1936’da
Ispanya’ya müdahale edilmemesi, 1956’da Cezayir’deki Fransızlar karşı
sında cumhuriyetçi cephenin el ayak çekmesi gibi anılardır bunlar.
Şiddete karşıt suçlama: Cumhuriyetin, jakoben, merkezci ve bürok
ratik solla
solla uzun ittif
ittifakından
akından iler
ilerii ge
gelen
len suçlam
suçlamadır
adır bu; bu ddava
ava artık Dev-
rim’i ve karşı tepkiyi, solu ve sağı karşı karşıya getirmez, ama solu solla,
resmi bir solu bir diğeriyle -bir dönem “ikinci” diye adlandırılan ve ken
dini başka yerde
yerde,, bölgesel talep, merkezi
merkeziyetçilik
yetçilik karşıtı talep yol
yoluyla
uyla yurttaş
ile yerel iktidann yakınlaşmasını, farklılarlara saygıyı arayan bir solla-
karşı kaşıya getirir. Bu kez despotik yüzlü bir Cumhuriyet; eşitlik yanlısı
tutkunun arkasında türdeşleştirme hırsını gizleyen bir Cumhuriyet var
dır;
dır; Albigeois haçlılarından, “Fr
“Fran
ansa’nın
sa’nın ilk
ilk aaynası
ynasızı”
zı” Clém
Cl ém en cea
ceau’
u’ya,
ya, bu
aradaa Ve
arad Vend
ndée
ée soykı
soykırımı
rımı ve yyerel
erel lehçelerin yyok
ok ediliş
edilişine
ine kadar,
kad ar, düzleştirici
ve ortaklaştırıc
ortaklaştırıcıı bir iktidar vardır; C
Cumhu
umhuriyet
riyet bütün bu bunlarla
nlarla ilgil
ilgilii bam 
başka bir hafıza manzarasını ortaya çıkarır; ama bir diğer devrimci mirası
da gün ışığına çıkarır. Sovyet deneyimiyle gücüllükleri bu mirası en üst
olumsuz yoğunluğuna çıkarır.
Ancak cumhuriyet imajının zayıflaması özellikle iki hafıza ailesinin
rekabetinden ileri gelir: Bunlar, geçtiğimiz yüzyıldan bu yana cumhuri
yete itiraz etmekten vazgeçmeyen ve savaş ile savaş sonrasının ulusal-
cumhuriyetçi imgelemi Gaulle’cülük ve komünizm kılığı altında güçlen
dirdiği milliyetçi ve devrimci hafızalardır; bu imgelem üyelerinin sayıları
ya da iktidara gerçek etkileriyle değil, Fransa’yı, “gerçek” Fransa’yı tem
sil etme iddiasıyla ölçülebilir.
Bu iki hafızanın ve cumhuriyetle simetrisini çok uzağa götürmeyelim:
Gaulle’cü hafıza, gücü azalan cumhuriyete bir alternatif olarak ortaya
çıktı; komünizm ise onun mantıksal derinleşmesi, doğal sürekliliği ve en
sağlam kalesi olarak
olarak ortaya çıkn. Bun
Bunaa karşı
karşılık,
lık, ttarihi
arihinin
nin en önemli ân ânla
la
rında, etki alanı ne kadar geniş olursa olsun, komünist hafıza kesimlere

10)
10) Bk : Örneğin Cum
Cumhurb
hurbaşkan
aşkanıı Vin
Vincen
centt Au
Auriol’ûn
riol’ûn old
oldukç
ukçaa açık anlaşılır anıları, Morı
orı
1947-1954,  Paris, Gallimard, 1970 ve }oumcd de septennat,
septcruıac, 1947-1954,  septennat,   Pierre Nora ve Jacques
Ozouf yönetiminde hazırlanmış 7 cilt, Paris, Armand Colin.

CUMHURİYETTEN ULUS'
ULUS'A
A 45

özgü olarak, ssolun


özgü olun sının içind
içindee kalmış ve üstel
üstelik
ik cumhuriyetçi ortaortakk uzl
uzlaş
aş
manın dışında bırakılmıştır; Gaulle’cülük, aksine, ulusal tarihle dolu bir
dönem
dön em olm
olmuşuş ve kesin bir şekilde cumhuriyetin kur kurumumlannd
lanndaa yer almışt
almıştır.
ır.
Her şeyin ayırdığı ve her ikisi de zaman içinde köklü biçimde farklı form
lara tanık olan bu ikikii hafız
hafızanın
anın tez
tezat
atlığ
lığı,
ı, dah
dahaa ddaa ile
ileri
ri gitmektedir. Cu m 
huriyet hafızasın
hafızasınaa en yakın olarak görülen birincisinin, bir doktrine
dok trine (Mark-
sizme), bir stratejiye (sını
(sınıflar
flar müc
mücadelesin
adelesine)e) ve tarihsel bir deneyime (S (Sov
ov
yet bolşevizmine) -bu strateji ve deneyim hem yabancıdır hem de varlı
ğının yıkıcısıdırlar- dayandığını unutamayız; oysa diğeri, şüphesiz, eğiti
miyle, duyarlılığıyla ve cumhuriyetçi geleneğe ait fikirleriyle tamamen
yabancı bir insa
insana
na dayanır, fakat onun iki büyük ulusal müdahalesi,
müda halesi, önce
önce
likle cumhuriyeti yeniden kurmaya, sonra da onu güçlendirecek kurum
sal yollan açmaya yaramıştır.
Demek ki bu aldatıcı bir simetridir, tamamlayıcı etkisi olmuştur: Bu
ik
ikii hafızanı
hafızanın n üstünlüğü tam
tamam
amenen günümüze özgözgüü olmuş ve bunların or orta
ta
dan kalkması 70’li yılların ortalarını bulmuştur. Bu ikisi, ulus için, makul
bir devamlılık arz etmiştir. Bu ikisi cumhuriyetin meşruluğunu, yasallı-
ğm sınırlarına itmiştir, tıpkı 1947’deki belediye seçimlerinde R.P.R. ile
komünistlerin Cumhu Cu mhuriyeti
riyeti yü
yüzde
zde otuza, üçte bire düşürmeleri gibigibi,, oysa
Cumhuriyet’e göre onlar “isyankâr” ve “Moskof silahşörler" gibiydi. Bu
ikisi
iki si,, 1965’
1965’teki
teki kam
kamuu oylam
oylamasındaki
asındaki ilk başka
başkanlık
nlık seçimleri kadar
kad ar gösterişl
gösterişlii
ortamlarda, cumhuriyeti temsil etme tekeli üzerinde sen-ben kavgaları
yapabi
yap abililiyorl
yorlardı
ardı.. O zaman André M alraux, Franço
François is M itterand’a hitaben
Şöyle haykırmaktaydı: “Cumhuriyetçilerin tek adayı! Bırakınız cumhuri
yeti uyusun!” Bu ikisi, birileri için Halk Cephesi, Direniş, Mayıs 1958 ve
diğerleri için Kurtuluş’ta Champs-Elysées’ye yürüyüş, aynı cumhuriyet
meyd anında 1958 Eyl
meydanında Eylülül söyl
söylemi,
emi, Ş ub
ubat
at 19 61’de
61’de isyancı generaller grubuna
karşı Cumhuriyeti korumaya çağrı gibi, korunup geliştirilecek Cumhu
riyetle özdeşleştiklerinde ulusun imajını temsil edebilmişlerdir. Nihayet
hu ikisi, cumhuriyeti, usta ve gizli bir paylaşmayla, ulusal düşsellikten
çıkarmışlardır, üstelik yine aynı Malraux’nun “komünistlerle bizim ara
mızda
mız da hiçbir şey yoktu
yoktur” r” 11 dediği bir zama
zamanda.
nda.
Cumhuriyetçi hafızanın eski temellerinin biçim değiştirdiği, pek açık
olmayan,
olmay an, am
amaa belk
belkii de en aaktif
ktif dördüncü öğe: FraFransa’nı
nsa’nın
n tamı tamına 30

11
11)) G au
auile
ile’cü
’cü ve komü
komünist
nist anıların içeriğ
içeriğii ve siyasi kullanım
kullanımıı üzerine Les France adlı dör
düncü ciltte yeniden döneceğiz, “La mémoire comme lieu de pouvoir depuis la Libération".

4 6 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

yıldan bu yana tanıdığı istisnai ekonomik gelişme. Özde kesin bir öğe,
çünkü büyüme
büyüme,, cumhuriyetin kend
kendisine
isine en yabancı olan ddeğerler
eğerleree doğru
hafıza üzerinde gerçekleştirdiği ulusal uzlaşmayı başka yöne kaydırmıştır:
Ekonomi, şimdiki zaman, öngörü, tüketim, banş, sosyal, modernlik gibi;
ve bu amaçla cumhuriyetin değerlerini etkili şekilde nötralize etmeye ve
onları yavaş yavaş kullanılmaz hale geti
getirmeye
rmeye katkıda bulunmu
bulunmuştur.
ştur. Kesin
bir öğedir, çünkü siyasi açıdan önemsiz12 bir konu olan büyüme, her şeye
rağmen, Gaulle dönem
rağmen, döneminde
inde gerçekleşmiştir;
gerçekleşmiştir; Cumhu
Cumhurbaşkanının
rbaşkanının endü
endüstri
stri
yel modernleşmeyi, hafızanın retorik kullanımını benimseyen Georges
Pompidoıı’ya
Pompidoıı’ ya em ane
anett etm
etmesini
esini sağlayan garip bir görev bölüşi
bölüşiimüyle
imüyle ger
çekleşmişti
çekleşmiştir.
r. De
Demm ek ki ekon
ekonom
omikik ve politik ik
ikii sürecin h
hassas
assas ve kompleks
diyalektiği burada başlamaktadır; bu süreç çelişkili olarak modernliğin
değerlerini, eskilliğin geleneksel bannağı olan sağa teslim etmiş, ayrıca
solu eski ve kesin cumhuriyetçi değerlerin sahibi yapmıştır; ya da daha
doğrusu, eğer komünist parti ulusal düzeyde marjinalleşmeye haşlamamış
olsaydı, böyle olacaktı.
Uzun bir tarihin küçük olaylarının ötesinde, büyük sonuçlar açıktır:
Genel muvafakati tükenmiş, zayıflığı ya da zorbalığı nedeniyle eleştiriye
uğramış, daha canlı iki hafızanın rekabetiyle karşılaşmış, başka değerlere
önem
öne m verilmesiyle yansızlaşmış ulusa
ulusall cumhuriye
cumhuriyetçi
tçi hafıza, canlılığını yiti
yitir
r
miştir. Eskiden büyüklüğünü devletin, ulusun ve toplumun hafızası olma
sından alıyordu. Devlet biçimi üzerinde anlaşma mı? Razı olunmuştur.
Ya ulus?
ulus? Ortalama demokratik güç konumunu, yol yol ggöste
österici
rici dünya gücü
gücünn
den alır. Ya toplum? Çoğunlukla toprağa bağlı ve tutucudur ve üçüncü
sıraya yerleşmiş, kendi haline bırakılmıştır. Bu üç mekân kendi özellikle
rini yeniden kazanmışlardır. Cumhuriyetçi hafızanın artık belirli altın
stoğu güvencesi yoktur. Onun da enflasyonu ve develiiasyonu olmuştur.

Kısa zaman içinde bu yeni yapılanmayı değiştirecek birçok olay oldu.


Bu olaylar bize çok yakın, bu yüzden hafıza denen hu uzun süreli olgunun
tarihsel anlamını bulup çıkarmamız mümkün değil; ama aynı zamanda
yeni tasarım noktalarını oluşturamayacak kadar zaman içinde yoğun ve
bir
bir noktad
noktadaa toplanmı
toplanmışş dürüm dalar. Bu, öncelikl
önceliklee gecikmeli fakat apansız

12)
12) Bıı
Bıı hususta, François Fourquet'nin
Fourqu et'nin derleyip sun JuğuJuğ u söyleşiler
söyleşiler çok aydınlatıcıdır,
aydınlatıcıdır, Les
Cornpıes de la puissance,
pui ssance, histoire plan, Paris, Recher
histoire de la conıptabilite nationale et dit plan, Paris, R echerches
ches Yayınevi,
Yayınevi,
1980.

CUMHURİYETTEN
CUMHURİYET TEN ULUS
ULUS A 4 7

olarak krizin ve uzun bir duraklama dönemine girişin bilincine varılma


sıdır: Kalkınma atılımı bir ara söze dönüşmüştür. Ayrıca bu, münavebe
deneyimidir, ona sürekli bir darbeye ilişkin cumhuriyet karşıtı olarak
görünen kuru
kurumm lann sol tarafından kullanılmasıdır
kullanılmasıdır:: G
Gaıılle’cü
aıılle’cü yapı 25 yyııl
içinde ulusal cumhuriyetçi yapı olmuştur. Sonuçta Gaulle’cülüğün ve
komünizmin iki kat uzaklaşmasıdır bu. Çok farklı hatta karşıt nitelekli
uzaklaşma, çünkü
çü nkü komünizm ol olayında,
ayında, solun büyük bir bölümü
bölümününnün ne
nez-
z-
dinde, onu neredeyse cumhuriyetçi ulusal ortak uzlaşmanın sınırına ko
yan gerçek bir marjinalleşme söz konusudur; oysa Gaulle’cülük olayında
mirasın üç ayrı
ayrı yönde açılımı söz konu
konusudur
sudur:: U
Ulusal
lusal zaferle
zaferlerle
rle Pa
Panth
nth eo
eon’a
n’a
ulaşan kurucunun tarihsel farkı, ortak mala kurumsal müktesep hakkın
karışması, ulus temasının düşünce alanına ve hir partiye girmesi. Bu olay
lardan hiçbiri bizi hareket noktasına geri götürmez, fakat birleşmeleri
yeni bir dağılımın şartlarını taşır.
Ulusal olanın geri dönm
dönmesi
esi ve Cumhuriyetin en küçük eski değerl
değerleri
eri
üzerine eğilme bütün siyasi ailelerin ufuklarına karşı duyarhdır. Solda,
komünistlerde yeni, fakat hiç şüphesiz uzun bir süre için yerleşmiş sov-
yet sosyalizminin değerini yitirmesi ve cumhuriyete bağlılıkları hakkında
hiç şüphe bırakmama çabasının utanç duyulanı silkip atma ihtiyacına
götürmüştür. Sosyalistlerde ise komünist ittifakından
ittifakından kurtulma ve Mark
M ark
sist Ortodoksluktan vazgeçerek Gaulle’cülüğün hayalci tutumuna karşı
Fransı
Fra nsızz ha
halkının
lkının çalışkan tu
tutumunu
tumunu gösterme
göste rme zorunlu
zorunluluğudur
luğudur.. C
Cum
umhuri
huri
yete doğru bir koşudur bu; sağın güçlenişiyle tamamlanan bir koşu; ulusal
Gaulle’cülüğün artık kabul edilmiş mirası ise bu sağın “demir kalıba” kar
şı uzun mücadelesini unutmasını ve hatta kendini “sosyalist-komünist
koalisyonu”
koalisy onu” karşısı
karşısında
nda gerçek cumhuri
cumhuriyet
yet meşruluğunun savunucusu ola ola
rak görmesini sağlamıştır. Garip ve belki geçici bir dönüşümdür bu. Dü
men kırma: Cumhuriyetin şüphe götürmez kefili olma prestiji “kurşuna
dizilen 75 000"lerin partisine kaldığında, bu sağ 1940 bozgununda Vichy
yanlı
ya nlısı
sı Peta
Petain’ci
in’ci anı
anıyla
yla üstüne m
muhtemel
uhtemel bir ihane
ihanetin
tin gölgesini düş
düşürm
ürm üş
tü.. Aynı şüpheyle karşılanan, ulus mitinden arınmış
tü arınmış kom
komünist
ünist part
partisi
isi oldu
ğunda, ona
on a her zaman düşman kesile
kesilenler
nler aym nedenlerle komünistlere ve
onların
onları nm müttefiklerine
üttefiklerine karşı cumhuriyet bekçiliğinin meşalesini
m eşalesini ele alabil
mişlerdir.
Ulusa dönüşün en hissedilir belirtisi ulusal tarih konusunda bilimsel
tarihyazıma dönüştür. Bir başka Fransa ortaya çıkar, kamusal bilincin dün
yadaki satr
satran
ançç ta
tahtasının
htasının gerçeklerine uuydurulmasını
ydurulmasını ifade eden bir başka

4 8 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

bakış belirir. Vasat güce sahip Fransa, tarihiyle büyük kalmıştır; o halde
bu tarihi neden işlemesin ki?
İki büyük dönem kapanıyor: Başlayan dönemde cumhuriyet öncelik
li çalışma konusu haü haüne
ne gel
geliyor.
iyor. Cumhuriyet
Cum huriyet artık ne hararetli bir savaşım
ne de alışkanlık
alışkanlık iiçine
çine kök salmış gelenek olarak görülmektedir: O lsa olsa
bir hafıza mekânıdır.

1984
 

Lavissein  Fransa Tarihi:


Pietas erga patriam*
1. Tarih ve Ulus
Yeni Sorbonne’un kuruluşu

Bir yer, Sorbonne, bir isim, Lavisse, bir yapıt, 27 ciltlik Fransa Tarihi: 
Tarihi: 
Bu üçü de, yüzy
yüzyıl
ılın
ın dönem
dön emecinde
ecinde tarihin ulusal hegemonyasını
hegemon yasını yorumla
maktadır.
Yüksek öğrenimin yeniden ve çabucak
çabu cak yap
yapılandm
ılandmlması
lması sırasında tarih
tarih
bilimi 25 yılda en büyük payı almıştır1. Tarihi sadece edebiyat fakültele
rinde ders olarak okutmuyoruz; bu fakültelerde bile öğrenci sayısı sadece

*   Pietas crga patriam: Vatana iman, (ç.n.) Uç kişiden özellikle yararlandım: Alice Gérard
dikkatimi Lucien Herr arşivindeki birçok kaynağa ve özellikle Lavisse’in kendi eliyle düzelttiği
Devrim nüshaları üzerine çekti; Christophe Charle basılmamış Dictionnaire biographique des 
professeurs de la  Faculté des lettres de Paris’nin (Paris Edebiyat Fakültesi profesörleri özgeçmiş
«özlüğü) ikinci cildini ve Lavisse'in Sagnac’a yazdığı on beş kadar mektubu kullanmama imkân
taradı; Victor Karady, L'Élice universitaire littéraire au XIXe siecle  (XIX. yüzyıldaki üniversiteli
edebiyat seçkinler topluluğu) hazırlık fişlerini kullanımıma sundu. Onlara ve Hachette eski
elyazmalan sorumlusu M. Lanthoinette’e içten teşekkürlerimi sunuyorum.
1) Yüksek
Yü ksek öğretimin işle
işleyişi
yişi için Antoine
An toine Prost'dan hareket
h areket edeceğiz. L'Enseig
L'Enseignement en France, 
nement
1800-1967,
l'enseigne Paris,
l'enseignement
ment et de Armand
et Colin,
l’éducation,
l ’éducation, 1968DevelaLouis-Henri Parias républicaine
yönetiminde, Histoire générale de 
 cilt: 111,  Révolution à l'école 1789-1930, Franç
Françoise
oise

5 0 HAF
HAFIZA
IZA MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI

1888 den 1908’e kadar olan yirmi yılda iki bin beş yüzden kırk bine çık
mıştır
mıştır;; yyalnı
alnızca
zca Ecole Norm
Normaleale Supérieure,
S upérieure, Collège de FFrance
rance ve ÉÉcole
cole des
Chartes’ta değil, aynı zamanda çok yeni ve haklı bir prestij sahibi olan
kurumiarda, örneğin I8 I868
68’’de kurulan Ec
Ecole
ole Pratiq
Pratique
ue des Ha
Haute
utess Etudes’d
Etud es’dee
(Uygulamalı Yüksek Öğretim Okulu), 1872 tarihli yeni Özgür Siyasal
Bilgi
Bilgiler
ler Ok ulu
ulu’nda,
’nda, 188 l ’dc kurulan ve en yyeni
enisi
si ol
olan
an Louvre OOkuku lu’nda.
Örneğin 1880’li yılların başında Paris’i ziyaret eden Belçikalı genç üni
versite öğrencisi Paul Frédéricq’in sevinci anılmaya değer: “L’Ecole des
Chartes benim için benzeri olmayan bir kurumdur. Paris’te Uygulamalı
Yüksek Öğretim Oku O kulu’nda
lu’nda en sağlam, en eks eksiks
iksiz
iz ve gerçekten en bilibilim
m
sel tarih öğretimi verilmektedir.”2 Başka hiçbir disiplin böyle bir itibara
sahip değildir. Tarih biliminin kökleri ilköğretim sıralarına uzanır, bütün
zihni
zihniyeyett orada işlenir1
işlen ir1;; dah
dahaa son
sonra
ra dış
dışand
anda,a, eni konu A Atina
tina okulu
o kulu (kurul
(kuruluşuş
tarihi 1846) modeline göre düzenlenmiş birçok araştırma enstitülerinde
gelişir: 1876’da Roma, 1890’da Kahire okulları, 1901 ’de Hanoi’de açılan
Uzak Doğu Fransız Okulu, Floransa’da (1908), Madrid’deki okullar, İs
panya Yükse
Yüksekk Öğrenim Okulu (190 (1909),
9), Saint-Petersbı
Saint-Petersbıırg ırg Enstit
Enstitüsü
üsü (1912),
(1912 ),
Londra Enstitüsü (1913). içeride, bilimle uğraşan geleneksel grupların
yanıı ssır
yan ıra,
a, Fransı
Fransızz Devrim Tarihi Topluluğu (1888) ve M od odern
ernTaTarih
rih T o p 
luluğu (1901) gibi dönemleri, Fransız Sanat Tarihi Topluluğu (kuruluşu
1876, yeniden düzenleniş tarihi 1914), Hukuk Tarihi Kurumu (1913),
Fransız
Frans ız Ki
Kilise
lise Tar
Tarihi
ihi Kurumu (1914 (1914)) gib
gibii bbell
ellii konulan işl
işleyen,
eyen, bell
bellii ko
konu
nu
larda uzmanlaş
uzmanlaşmışmış kurum ve topluluklar vardır; bunlardan başk b aşk a öörneğin
rneğin
Robespierre Araştırmaları Topluluğu (1907) gibi bir cek kişiyi araştıran,
daha da uzmanlaşmış bilimsel araştırma gruplan oluşturulmuştur. Yine

de eksik kalan bu sıralamaya,


sıralamay a, sürekli gelişen, bütünüyle farklı bir düş
düşünc
üncee
sahip (bkz. daha ileride “Arcisse de Caumont ve bilimsel araştırma top
lulukları”)
lulukları”) , çoğu
çoğunlukla
nlukla üniversiteli tar
tarihçil
ihçiler
er tarafından küçüm
küçümsenen,
senen, ama
Normandiya Tarih Topluluğu (1869), Poitu (1871), Saintonge ve Aunis
(1874) Paris ve L'île de Fance (1874) Tarih arşivleri topluluğu gibi çok
değerli koleksiyonlar yayımlayan, kendi dergilerini çıkaran, ulusal tarihe

Mııyour, Nouvelle Librairie de France, 


France,  1981. Ayrıca
A yrıca bkz. William R. Keylor, Academy und Com-
munity, ihe Foundation of the French Historical Profession, Cambridge,
Profession, Cambridge, Harvard Universicy Press,
1975. Louis Liard, L'En
L'Enseignem
seignement
ent supérie
supérieur
ur a i France 
France  1789-1893, Paris, Armand Colin, 11 cilt.
2) Paul Frédéricq, L'Enseignement supérieur de l'histoire: notes et impressions
et impressions de voyage,
voyage, Paris,
 Paris,
Alcan, 1899.Özellikle, Lu République,
3) Bk:. République,   “Lavisse, instituteur national", “küçük Lavisse"'i inceler,
Lavisse’in genel bir takdimini yapar. Bürün göndermelerim bu kaynağadır.

LAVlSSE'İN FRANSA
FRA NSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PIETA
PIETASS ERGA PATRİAM 51

ayna tutan, bitmez tükenmez bir zenginlikteki bölgesel taleplerin ihtiya


cını karşılayan, kapsamlı yöresel bilim topluluklarını almıyoruz.4
Ancak tarihin ulusal olguya eklemlenmesi kurumsal çatısından çok
yeni
ye ni içs
içsel
el değerlerinden ile
ileri
ri gelir.
gelir. Metinlere hâkim
h âkim olma olgusunun kendi
içinde yurtseverlikle doğrudan ilgisinin olmadığı düşüncesi önemli değil
dir; zira,
zira, filoloj
filolojii ile
ile ulusal duygu arasınd
aras ındaa sıkı bir
bir ilişki
ilişki vardır. Bunun
Bu nun nedeni
Alman tarzındaki filolojinin tarihe gerçek bir bilim modeli vermiş olması
değil, çok daha derinde bir ahlaki yücelik ve entelektüel çilecilik barın
dırmasıdır. Rönesans’ın büyük âlimleri ile Saint-Maur’lu Benediktenle-
rin yakın zamanda uyandırılmış hayaletlerinin dolaştığı yeni kütüpha
nelerin duvarlarında laik bir keşişlik rahiplerin âlimliğini sahiplendi ve
cumhuriyetin, onun entelektüel ve ahlaki reformunun hizmetine sundu.
Belgenin etik değeri arttı: Kuşkusuz bilimsel değeri kadar erik değeri de
önemli. Lavisse, ilk kez bir araya gelmiş Sorbonne öğrencilerine “gerçek
tarihçi
tarih çi bir filologdur” diye açıklar*. “Tarih
“T arih belgelerle yapılır”
yapılır”:: Langlois ve

Seign
Seignobos’nun
(Tarihobos’nun hiç elden
elden
araştırmalarına düşürülmeyen
giriş, Introduction
1898) kitabının aux études
ilk cümlesidir bu.historiques
Ve daha 
sonra Julien Benda Dreyfus’ten yana tavır alışının sebeplerini açıklarken,
bunu “matematik ve tarih öğretisinden edindiği(m) yöntem inancı”yla
. açıklaya
açıklayacaktır.6
caktır.6
Yöntem: Yeni ekolün anahtar sözcüğü bizzat oluşumunun bütün bi
çimlerini belirler. Bu sözcük ifadesini araştırmanın küçük bölgeler halin
de düzenlenişinde bulur; bu yolla öğrenciler sınav programıyla sınırlan
dırılır, öğrenci dernekleri kurulur, bu derneklerin önderleri tarihin büyük
leridir; 1893’te sıradan bir eğlenceye dönüşen Bullier’deki sefil bir balo

yüzünden Mon M onod


od77 utanç içinde istifası
istifasını
nı verir.
verir. Bu sözcük ifadesini bibirr
eğitim camiasının kurulmasında bulur; o zamanlarda önemine ve belli
yapısına kavuşan tez yoluyla girilebilen bir çevredir bu; kariyer ve görev
silsilesi
silsilesi içeren ve sayısı
sayısı 1880’de beş yüzken
yüzken 1909’da
190 9’da bini aşan bir çevre.
Yöntem. Bu sözcük, bir çalışma kuralından, meti m etinleri
nleri derlemeden, ente
en te
lektüe
lek tüell bir alışkanlıktan çok daha
da ha fazlasını
fazlasını içine
içine almaktad
alma ktadır.
ır. Bu dönemde,
dönem de,

4) Bkz. Bibliographie générale des travaux historiques  et archéologiques publiés par les sociétés 
savantes de lu France,  R. de Lastcyrie, E. Lefèvre-Pontaiis
Lefèvre-P ontaiis ve A. Vidicr
V idicr ile birlikte, 6 cilt, 1886-
1886-
1904, üç cildi 1901-1902 arasında tamamlanmıştır.
5) Leçon d’ouverture au cours d'histoire du Moyen Age à la Faculté des lettres de Paris,  1881.
6) Julien Benda, La Jeunesse d'wt clerc,  Bernard Grasset, 1931, s. 196.
7) Bkz. A. Ptosr’a yazdığı istifa mektubu, a.g.y., s.   242. "Böyle davranarak Üniversite ve
Cumhuriyet düşmanlarının eline koz verdiğinizin farkında değil gibisiniz..."

52 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂ
MEKÂNLA
NLAR!
R!

somu t ve düşünsel ger


somut gereçle
eçleriyl
riyle,
e, çalışma alanlanyla, kesin
kesin düşünm
düşünmee çerçe
çerç e
veleri ve ref
refleksl
leksleriyl
eriyle,
e, sosyalliğiyle,
sosyalliğiyle, değe
d eğerr ölçütüyle, sözcük
sö zcük dağarcığıyla,
dağarcığıyla ,
tamamıyla askeri ve kutsal bir zihniyetten
zihniyetten gelen m meslek
eslek ahlakıyla bir tarih
çi kültürü
kültürü meydana
m eydana gelir
gelir.. C
Cam
amille
ille Jullian büy
büyük
ük öncülere, Thierry, Tain
Tainee
ya da Fustel’e, saygısını dile getirmek istediğinde, onlann “savaş meyda

nında yaralı asker kadar” vatana hizmet ettiklerini ilan eder. Şöyle bir
bilanço çıkarır ortaya:

Yirmi beş yıldan bu yana, ele alınmayan hiçbir tarih dönemi, dünya
ülkesi
ülke si yoktur; uzm anlaşm
anlaşmaa o ka
kadar
dar ile
ilerle
rledi
di ki, tar
tarihimiz
ihimizin
in her bölümü,
Roma imparatorluğunun ya da eski Yunan dünyasının her bölgesi,
kendi görevlilerine, kendi elçilerine ve yasasına sahip, yani bir ho
cası, öğrencileri, yöntemi olan tarihsel bir taşraya dönüştü8.

Ancak, Fransa’nın savaşını ve rövanşım bulduğu bu sınırsız ulusal


mücadele -belki birlik tarihçilerin birliği olduğundan- hemeııce kendi
tarihini yarattı, sanki soyumuzun nihayet bilimsel olarak açımlanmasıyla
tarilıin kendi kaynakları yan yana gelmişti. Önde gelen kişilerin hiçbiri
bu öz-tarihten kaçamamıştır. Bir tür tarihsel yeniden canlanış efsanesi,
tarihin bilimsel saygınlığa kavuşmasıyla kısa bir sürede pekiştirildi. Louis
Halpen’in 1927 tarihli Histoire et hist
historie
oriens
ns dep
depuis (500  yıldan
uis cinquante ans (5
bu yana Tarih ve tarihçiler) adlı kitaba yazdığı girişte, bu durumun zayif
ama yine de örnek yankısı duyulmaktadır:

Büyük felaketlere
Büyük felaketlere neden olan 1870-1871 savaşı, kaybeden FransaFran sa içi
için
n
bir uyarıcı olmuştur. Yıkıntıları onarmak, kaybolan zamanı çalışarak
yeniden
yenide n kazanmak,
kazanma k, bütün alanlard
alanlardaa dah
dahaa sağlam bir
bir ffaaliyet
aaliyet ve eenerji
nerji
ortaya koymak gerekiyordu. Bilimler yeni bir canlılık kazandı, tarih
de bunlar arasında yer almak
almaktadır.
tadır. Dah
Dahaa sonra 4 Eylü
Eylüll 1870’te impa
ratorluğ
ratorluğuu reddeden Fransa, her tür monarşik yeni
yeniden
den yapılanm
yapılanmaa giri
giri
şimini geri püskürtmüş ve 1875’te cumhuriyet yönetiminin tanındığı
anayasa kanunlannı benimsemiştir.
Tarihin bu yeniden dirilişini kaydedecek, harekete geçirecek ve
çalışma arkadaşlarına her türlü düşünme özgürlüğü vererek, her din

8) Camille Jullian, "N "Note


otess sur l’histoire Extraits des historiens 
l’histoire de France au XIX e siecle”, Extraits
français du XIXe siècle'in gir
 giri§ bölümü; Class
Classiques
iques Hach
Hachette
ette dizi
dizisi
si ( 1897); daha sonra ayrı ol
olarak
arak
yayımlanmıştır, 1979, Cenevre, Slatkine Reprints.

LAVISSE'İN
LAVISSE 'İN FRAN
FRANSA
SA TAR
TARİHİ:
İHİ: PIET
PIETAS
AS ER G A PATRIAM 5 3

sel ve liberal düşünceden kaynaklanan öğretiden kendini uzak tuta


cak bir Revue historique
historique (Tarih
 (Tarih Dergisi) çıkarmanın zamanı gelmemiş
miydi
mi ydi?? Bu
Bunu
nu bir kişi
kişi düşündü ve inatla girişimin
girişiminii son un a kadar
ka dar götür
dü. Gabriel
Gab riel Monod,
Monod , 7 mart 1844 te Havre
Ha vre da doğdu, 18 yaşında L Ecole
Normale’e girdi9...

Burada safça övgülerle dolu bir anlatım olmasının pek önemi yok.
Nispeten ölçülü, nispeten lirik ve kanıta dayalı bu üniversiter-yurtsever
nakarat
nak arat,, saygı,
saygı, anma
an ma,, biyografi
biyografikk anılar ve ölüm haberleriy
haberleriyee -önem siz bir bir
tür, ama tamamıyla tarihsel bir cür- dolu büyük bir edebiyat çağını katet-
miş, bu çağa mührünü basmıştır. Yüksek öğretim yapısının oluşmasının
yirmi beş yıllık fon müziği işte bu hafızanın sürekli hatırlamşıyla yapılır.
Hautes Etudes’ün ve Revue Historique'in
Historique'in kuruluşu gibi anahtar tarihler,
üniversitelerin kuruluşu için verilen mücadele gibi iz bırakan dönemler
vardır. Duruy’den Liard’a, Albert Dumont’dan Octave Gréard’a, kahra
man kurucu
kur ucular
lar vardır.
vardır. Fransız üniversiteleriyle
üniversiteleriyle A lman
lm an üniversiteleri,
üniversiteleri, yyeni
eni
ve eski Sorbonn
Sorb onn e gibi alışılage
alışılagelmiş
lmiş kıyaslama noktaları gibi gibi ortak m ekân
ekân 
lar
lar va
vardır.
rdır. Başlangıçtaki
Başlang ıçtaki tetezz savunm asından
asınd an emekliliğe kadar, üniversi
ün iversite
te
lerin açılış konuşmalarında vurgulanan kutsal takvimi vardır. Bu hafıza

nınn durak nok talan vardır; örneğin
örneğin 1889’
1889’da
da Sorbonne’u
Sorbo nne’un n yeni
yeni binal
binaların
arının
ın
açılması gibi: Tablolan ve freskleri hafızayı geniş bir duvar yazıtı haline
getirmiştir; bu duvarda Ambroise Pare ve Robert de Sorbon gibi atala-
nn, Claud
C laud e Bernard,
B ernard, Emile Boutroux,
Boutroux , René
Ren é Goblet
Gob let ya da Ernest Lavisse1
Lavisse 10
gibi yeni üniversite kültürünün ileri gelenlerinin portreleri yan yana yer
al
alır.
ır. Zaten bu nlan
nla n bir şölen haline getiren de Lavisse
La visse’i’in
n hatırasıdır; yabancı
öğrencilere veda sırasındaki o “kadife berelerle, gümüş saçaklı takkeler,
kırmızı satenli tokalar, siyah püsküllü kasketler, beyaz sorguçlu kısa ke
narlı
na rlı başlıklar,
başlıklar, her renk eşarplar, antika
an tika bayraklarla büyük ırklann özel
likle
liklerin
rinii taşıyan bu binlerce gençgen ç sima”
sim a” 11 karşısında kendinden geçen g eçen de
odur. Kendi tarihine sahip şaşırtıcı derecede Boulanger’ci bir söylem;
am a bu söylemde
söylemde en samimi kanı ve inancının, düşüncesinin bizza bizzatt özünün
özünün
bulunduğunu söylemek abartılı olmayacaktır:

Halphen, Histoire et historiens depuis cinquante ans,


9) Louis Halphen, cinquante ans, à l’occasion
l’occasion du cinquantenaire
cinquantenaire de 
de 
la  Revue historique.
la Revue  Yine çok yararlı bir esen L’Histoire de France depuis cents uns,
historique. Yine cents uns, Paris, Armand
Colin, 1913.

12. 10) Bkz.


1979, Pascal Oty, “La Sorbonne, cathédrale de la science républicaine", L’Histoire, no:
s. 50-58.
11) Emesr Lavisse, “Les fêtes de 1884”, Erudes et étudiants, 
étudiants,  Paris, Armand Colin. 1895.

5 4 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

Bilim ve
ve felsef
felsefee hayati birçok
birç ok konu üzerinde bbiz
izii içine düşürdü
düşü rdüğü
ğü büyük
kararsı
kararsızlık
zlık yüzünden insanın etkinlikleri, aracı
aracısız,
sız, görülebilir ve elle tu
tulur bir malzemeye kavuşturulmazsa, yok olup gider. Şunu iyi biliyo
rum ki,
ki, eğer doğduğum toprağa olan sev
sevgiy
giyi,
i, atalann
atala nn büyük hatır
hatırasını,
asını,
onların
onların düşü
düşüncelerinde
ncelerinde ve eylemler
eylemlerinde,
inde, tarihleri
tarihlerinde
nde ve efsanelerinde
kendi ruhumu bulma sevincini içimden çekip atsam; eğer kendimi kökü
karanlıkta kaybolmuş ve geleceği belirsiz bir bütüne mensup hisset
mesem; ulusa
ulusall marşın çalmışın
çalmışındada kal
kalbi
bim
m hı
hızl
zlaa çarpm asa; bayrak kkarşı
arşı
sında, ıtırlı tütsü ve bazı günler kurban isteyen bir tanrıya tapan kişinin
sofuluğunu hissetmesem; ulusal
u lusal acılan unutsam, gerçekte ne olacağımı,
bu dünyada ne yaptığımı
yaptığımı bilemezdi
bilemezdim.m. Varoluş
Varol uş nedenim
nedenimii kaybederdim.

Lavisse’in merkezi konumu

Patron Lavisse’ti. Lavisse’i onun yeni tarih konusunda alter ego’su ego’s u
olan Gabriel
G abriel M on od
od112ile ka
karşılaştmrsak
rşılaştmrsak gerçek yyeri
erini
ni ve stratejik rolünü
ölçebiliriz. 1865’te öğretim üyeliği (agrégation) sınavının yarış çizgisinde
yan yanadırlar. Buna karşın Monod birinci, Lavisse ikinci olur. Ama,
onların hem oldukça yakın ve hem farklı hayatları III. Cumhuıiyet’in
üniversiteyi fethedişinin iki kutbunu açıkça gözler önüne sermektedir.
Lavisse tarihin bilimsel olarak yeniden oluşumuna doğrudan katılmadı,
Ecole des Ch
Chartes
artes ya da H Haut
autes
es E
Etud
tudes’e
es’e hiç gitmedi. 1884’teki ttek
ek m
maka
aka
lesi Revue historique'te
historique'te   V. Charles zamanında krallık idaresi üzerinedir.
Onun alanı üniversite, siyaset, yayın dünyalarının dışında yer aldı. Mo-

no
nod’nun
d’nun
Rente payına is
ise
historique-, 
historique-, e Fagniez
  Alfred ile
ile ba
R am
Ram bozu
bozuştuk
bau ştuktan
u d11 iletan
d11 ilkksonra
il yardıtek
mcıidareci
yardımcı idarec
öğretmi olarak
enlik kaldığı
öğretmenlik yapt
yaptığı
ığı

12
12)) Charles Bémont'un Gabriel Mo Monod
nod’nun
’nun anısı üzer
üzerine
ine yaz
yazdığ
dığıı yazı
yazı,, “Gab
“Gabriel
riel Munod
Munod",
",
Annuaire  1912-1913, Ecole pratique des haures études, s. 5-27; Charles Bémont ve Christian
Pfister, “Cabriel Monod" Revue historique, no: 110, Mayıs-Ağustos 1912; Albert Delatour, Notice
sur la vie et les travaux de  M. Gabriel Motiod, Institut de France, Académie des sciences morales
et politiques,
politiques, 191
1915.
5. B
Bkz.
kz. Ayn
Aynca
ca Ma
Martin
rtin Siegel, Science and the Historical imagination: Patterns of  
French Historical Thought,  1866-1914, Ph. D., Colombia Universcy, 1965 ve Charles-Olivier
Carboneil, Histoire et historiens, uııe muuirion idéologique des historiens français, 1865-1885, Tou
louse, Privât, 1976, s. 490-453. Benjamin Harrison’un basılmamış tezi: Gabriel Monod and the the 
Professionalization of History m France, 1844-1912, Ph. D„ Univcrsty of Wisconsin, 1972.
13
13)) Alfred Rambaud hakkında, bkz
bkz.. Paul Vidal de La Blache, Notice sur la vie et les oeuvres 
de M. Alfred Rambaud, Mémoires de l’Académie des sciences morales et politiques de l'Institut
de France, cilt. XXVII, 1910: aynı zamanda, anı yazısı notu olarak, Gabriel Monod, Revue
historique,  Ocak-Şubat 1906.

LAVISSE'İN FRANSA
FRAN SA TAR
TARİH
İHİ:
İ: PIET
PIETAS
AS ERGA PAT
PATRIAM
RIAM 5 5

ve 35 yıl boyunca çalıştığı Hautes Études, ayrıca École des Chartes ve


nihayet I9 06 da emek
nihayet emeklili ol
olduğunda,
duğunda, onun adına, Tar Tarih
ih ve Tör
Törebii
ebiiim
im kür
süsü yerine
yerine “Ge
“Genel
nel TTarih
arih ve ta
tarih
rih yö
yönte
ntemm i"1
i"144 kürsünün kurulduğu Collège
de France
Fran ce düştii. Lav
Lavisse’in
isse’in uzmanl
uzmanlıkık alaı
alaıılan
ılan babaşka
şka yerl
yerlerd
erdeydi
eydi:: Sorho
Sorhonne,
nne,
École Normale, Fransız Akademisi ve Revue de Paris;  Paris;  bütün alanı bu iki
bilge kendi araların
bilge aralarında da paylaşmışlardı. Mono M onodd do doğuş
ğuştan
tan bir bil
bilim
im ada
adamıydı;
mıydı;
korkunç
korku nç bir sıkıcılıkta, profesör unvanunvanlı lı bir
bir semin
seminerer erbabıydı; ama bilim
sel tarih devriminin gerçek öncüsüydü; bu, onun bütün hayatı boyunca,
çok iyi tanıdığı, gazete makalelerini sakladığı Michelet ile en yoğun ve
en doğru bir ilişki sürdürmesine de engel olmamıştı15. Profesör Lavisse
dinleyicilerini çok etkiliyordu, bakanlıklann, Milli Eğitim Yüksek Kon
seyinin bir parçasıydı; gençlikle verimli ve canlı ilişki kuran biriydi; “ulu
sun içinde
için de bir şah
şahsiye
siyet”
t” idi ve ellin
ellinci
ci yı
yıll töreni 1 9 13’te bbizzat
izzat Poincaré'nin
başkanlığında görkemli bir şekilde kutlanmıştı.
Bu iki kişiliğin kariyerlerinden anlaşıldığının aksine, çok çalışan kişi
Lavisse’ti; Nouvron-en-Thiéravhe’li çocukluk arkadaşı Marie Longuet
ile evlenmiş, sonradan görme bir köylüydü; her şeyini bir öğrenim bursu
na ve École N orm ale’deki ve üniversit
üniversitedeki
edeki dönem arkadaşlığı ili ilişk
şkil
iler
erine
ine
borçludur. Başından beri, Gabriel Monod’nun ufku çok fazla açıktır.
Havre’ın
Ha vre’ın var
varlıkl
lıklıı tüccarlarından birinin
birinin oğludur; köklü bi birr Protestan pa pa
pazlar soyundan gelmektedir. Daha henüz Normale’de değilken, Paris'te
yanlarında kaldığı Pressenssé’ler onu C Char
harlesles Gide
Gide,, P
Paul
aul Meyer, Ferdinand
Buisson, Eugène
Eu gène d ’Ei’Eichtal
chtal ve An
Anato
atolele Leroy
Leroy-Beaulieu’yl
-Beaulieu’ylee tanıtanıştır
ştırmışla
mışlardır
rdır..
Öğretim üy üyel
eliğ
iğii sınavını geçtikten hemen son sonra ra Flor
Floransa
ansa’dayk
’dayken,
en, devrimci
bir Rus yazarın kızı olan Olga Herzen’e âşık oldu; Berlin ve Göttingen’de
ikametinden
ikameti nden çok önce, onu bütün A Alman
lman ddüşünce
üşünce dünyası
dünyasına na ve Wagner
topluluğuna
toplul uğuna sok
sokacaacakk olan üvüvey
ey annesi baron Malw Malwidaida de Meysenbourg’u
Meysenbourg’un n
onayıyla Olga Herzen ile evlendi; Nietzsche bizzat evliliği dolayısıyla ona
iki el için piyano bestesi hediye etti. Bu liberal Protestan hütiin hayatı
boyunca kozmopolit ve Avrupalı A vrupalı bir zzihn
ihniye
iyetete sahip olm
olmuştur;
uştur; çok erken
den bütünüyle içine girdi girdiği
ği Dreyf
Dreyfiıs
iıs da
dava
vasınd
sındaa büyük ““so soll ente
entelektüelin
lektüelinin”in”
prototipi olarak
ola rak kalmıştır. LavLavisse
isse kariye
kariyerini
rini kköylü
öylü ihtiyatıyla iidare
dare etmiştir.
Cumhuriyetin savuncıısu olma uğru uğruna na gençliği
gençliğindeki
ndeki B Boııapartçı
oııapartçı eğ eğil
ilimi
imi--

14
14)) Bkz. Gabri
Gabriel
el Mon od, La Chaire d'histoire au Collège de  France leçon d’ouverture; Revue
Monod,
politique  et littéraire ve Revue scientifique (Revue Bleue)  yayınları, 1906.
15)
15) Bkz. Gabriel Mono
Monod, 1  Vie et la pensée de Jules Michelet,  Collège de Francc'ta verilmiş
d,  m
ders, Paris, Clrampion, 1923.

5 6 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
ni unutturmayı
unutturmayı çok iyi başarm ış ve onun Dreyfus dava davası sı hak
hakkında
kında bek
bekle-
le-
görcülüğü sol entelektüelin merkez kişisi Lucien Herr’in sempatisini ka
zanmaya da engel olmamıştır16. O gücünü, prestijini ve töresel otoritesi
ni gerçekte bilimden yyaa da politikad
politikadan
an değil ulusal eğ eğitimin
itimin yeniden ca can
n
lanmasına sürekli,
sürekli, canlı ve sap
saplantısa
lantısall biçimde kendini vermvermesinden
esinden alır
alır..
Onun sıradan olmakla birlikte son derece temsil gücüne sahip yetkisini
oluşturan şey de budur. Zira Lavisse, hemen hemen örnek bir biçimde,
kendi üniversite kuşağının bütün varoluş deneyimlerini diğerlerinden daha
uzun zaman boyunca ve daha tam olarak yaşamıştır; çünkü başlıca dört
önemlii çağdaş
öneml çağdaşının,
ının, Vidal de la Blache (184(1845-1918
5-1918), ), Gas
Gaston
ton Paris (1839-
1904)l7, Alffed Rambaud (1862-1905) ve Gabriel Monod'nun (1844-1912)
birbiri
birbiri ardına ölüm
ölümlerine
lerine ta
tanık
nık oolmuş
lmuş ve AArm
rmistic
istice’i
e’i iz
izle
leye
yenn 4 yıl
yılın
ın son
sonund
unda,
a,
ölümünden önce, yoğun ateş altında Histoire de France contemporaine’in
contemporaine’in
(Çağdaş Fransa Tarihi) 9 cildinin yayımlandığını görebilmiştir; yapıtın son
cildi ola
olann La Grande Guerre 
Guerre  (Büyük Sava
Savaş)ş) hayata geçi
geçirdiği
rdiği ulu
ulusal
sal hal
halkayı
kayı
tamamlamıştır. Lavisse’in kökleri derin Fransa’ya uzanır ve o bu tarihi,
istila hatıralanyla işlenmiş bu Picardie toprağında, önce bedeniyle sonra
da bilimle yaşamıştır. 23 yaşında, liberal bakanın oğlu ve okul arkadaşı
Albert'in kendisine takdim ettiği Victor Duruy'e bağlanan Lavisse, ilk
yenilikçi hareketin merkezinde yer alır. Tam bir deneyim; bu deneyim
sayesinde, örneğin, Geoffroy Zeller ve Thenot’nun Rapport au ministère  ministère 
sur les études historiques’in
historiques’inii (Tar
(Tarih
ih araştı
araştırmaları
rmaları üzeri
üzerine
ne bakanlığa sunulan
rapor, 1867) daha yakından tanımıştır; yapıtın ilk giriş cümlesi geleceğe
mal olacak cinstendir: “Sadece geçmişin tarihi vardır, şimdiki zaman si
yasete, gelecek zaman Tann’ya aittir”; ayrıca yüksek öğrenimin büyük
sefaletini
sefal etini ve Alm
Alman an üniversi
üniversitelerini
telerinin
n gerçek durumunu aç açığa
ığa vuran 1867
tarihli Enquête'i
Enquête'i   de yakından tanımıştır. Arşivindeki belgeler arasında
Heidelberg’den
Heid elberg’den gelmiş bir Fransız öğrencinin mektubu da bbulu ulununur1
r188; onun
eyleminin ana motifi olacak olan altı çizilmiş anahtar kelimeler vardır bu
mektupta: “hocalarla sıkı ilişki”, “ders sadece aksesuardır, öğrenci labo-
ratuvarda
ratuva rda yet
yetişir”,
işir”, “derin pratik tecrü
tecrübe”
be” , “ayrınt
“ayrıntılar
ılar bi
bilimi",
limi", ““bizz
bizzat
at olayl
olayla-
a-

16) Bk:. Charles Andler, Vie de Lucien Herr, Paris, 1932 ve Daniel Lindenberg, Le Marxisme
introuvable. Paris, Calmann-Lévy, 1975.
17)
17) Gaston Par
Paris
is hakkında, M Maurice
aurice Croiset, “Notice sur la vi viee et les travaux de M. Gaston
Paris", Biblio
Bibliothèque char tes,   65 (1904), s. 141-173 ve Gabriel Monod, Gaston Paris, 
thèque de l’école des chartes,
1903.
18) Papiers Lavisse, Bibl. nat. -N.a.f. 25 165- 25 172, Millardet'den Eğitim Bakanlığı
bölüm şefi Du Mesnil’e mektuplar, N.a.f. 25 171 2, f 325.

LAVISSE'İN FRANSA TAR


TARİH
İHİ:
İ: PI
PIETAS
ETAS ERGA PATR
PATRIAM
IAM 5 7
nn incelenmesi”
incelenmesi”,, “profesörün nezaretinde”, “yöntem, araştırma,
araştırma, den
denem
eme”
e”..
Ondan önce Monod’nun ziyaret ettiği Almanya; Lavisse’in ziyareti için
bozgun şokunu bekleyecek Almanya. Ama birçokları19 gibi entelektüel
hac yolculuğu seklinde değil; profesyonelce, Charles Andler ile beraber,

Fransa’’da Germ anistik’


Fransa anistik’in
in kurul
kuruluşuna
uşuna varana kadar uzmanı oldu olduğuğu Prus
ya üzerine birkaç eser ve teziyle birlikte20.
1875’te Almany
Alm anya’dan
a’dan döndüğü
döndüğünde,
nde, onu inanm
inanmış ış bbir
ir cumhuriyetçi haha
line getiren 16 Mayıs krizinden sonra, Cumhuriyetin güçlendirilmesi 15
yıl içinde projelerden icraatlara geçmeye olanak sağlamıştır. Her düzeyde
Lavisse oradadır.
oradadır. Lisans burslanna imkân
imk ân tanıyan 18718777 kara
karann ayn
ynıı zamanda
kadroya alınacak öğretim elemanlarını da öngörüyordu; Lavisse bir yıl
dan beri Ecole N om ıale ’de kadrodadır. 1878’de bi birr ggrup
rup yyeni
enilik
likçi
çi Yüksek
Öğrenim Derneğini kurar; yayın organı Revue intemationnale de l’ensei
gnement  (Ulus
(Uluslararası
lararası eğitim dergis
dergisi)
i) ile etkin bir baskı grubu olur
olur.. Lavisse,
Renan, Emile Boutmy, Pasteur, Paul Bert ve Marvelin Berthelot’vla bir
likte hu grubun üyesidir. 1880’de tek tip lisanstan seçmeli lisansa geçilir;
Lavisse, Fustel de Coulanges’ın vekili olarak -az şey değildir bu- 1883’te
Tarih araştımıalan yöneticisi olarak Sorbonne’a girdiği yıl, bu konuda ra
por hazırlamıştır. İlk kez, Sorbonne’da derslerin ilanında bir yıl önce, “üni
versite öğrencisi” tabiri
tabiri kul
kullanılı
lanılırr ve bazı dersler “k
“kapalı
apalı ders
ders"" olarak aadla
dlan
n

dırı
rılı
lır:
r: “T
“Tari
arih
h çok sayıda çalışan kişi iister,
ster, ona
on a bunları vermemiz ve onun
için bunları aramamız gerekir21.” Kısa sürede efsaneleşen ahşap Cerson
ek binasında,
binasınd a, bbirir cimr
cimrii hâzinesini na nasıl
sıl sayar
sayarsa
sa o da öğrenci
öğrencileri
leri öyle sa
sayar:
yar:
1882’de
1882’ de 152
152,, 188
883’
3’te
te 173
173!! Sa
Sade
de ce 1904
1904’te
’te Éco
Écolele No
Norm
rm ale’de iidareci
darecilik
lik
yapmak üzere ayrılacağı Sorbonne’da, her mücadele kendi mücadelesi
dir. Öğrenciler22 için savaş verir; 1885’te 4 ya da 7 saatlik kompozisyon
lar,, metin açıklamalarıyla yapıl
lar yapılan
an ve iki aşam
aşamalı
alı olarak modern statüsü
statüsünene
kavuşan
kavu şan öğre
öğretim
tim üyeliği sınav
sınavı2
ı233 reformu için sasavv aş verir. 1886’da YüYüksek
ksek

19) Bkz. Claude Digeun, L a  Crise al


allemande
lemande de la pensée franç aise, 1870-1914, Paris, P.U.F.,
française,
1959, özellikle bölüm Vil, “La nouvelle université et l’Allemagne (1870-1890)”.
20) Bkz. Lavisse ile von Hamack’m karşılaştırılması; Robert Minder 19 Mayıs 1973’tc
Collège de France’daki “son dersini" kısmen bu konuya ayırmışrır.
21) Lavisse vesikaları, Bibi, nar., N.a.f. 25 171, fF 11-19.
22) Antoine Prost taralından hazırlanıp sunulan, 1891 ile 1895 yılları arasında sadece 296
iken 1896 ile 1900 yıl
yıllan
lan anısında 412 ’ye
’ye varan Edebi
Edebiyar
yar Fakültes
Fakültesii mezunlannın beş yı
yıll
llık
ık ort
orta
a
laması.
23) Bkz
Bk z. E. Lavisse, “Le concours pour l’agrégation d’histoire", Revue internationale de l'en
seignement,  15 Şubat 1881, s. 146 ve "Pourquoi il fallait réformer l’agrégation d'histoire”, A
propos Je mis écoles,  Paris, Armand Colin. 1895.

 
5 8 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

öğrenim diplomalarının kıırıımlaştırılması için savaş verir; Lavisse bunu


“yenilik
“yeni lik yap
yaparak”
arak” test etm
etmek
ek ister; 1894’
1894’te
te öğretim üye
üyeli
liği
ği sınavında
sınavınd a bütün
adaylardan
adaylard an bu diplom
diplomalar
alar iste
istenir.
nir. Lavisse
Lavisse’in
’in üni
üniversi
versitele
telerin
rin açılışında ve
ver
r
diği demeçlerini okum
ok umakak gerekir; o bunları yayımlamak am amacıy
acıyla2
la244 büyük
bir titizlikle derlemiştir; bunlarda bu üniversiteli Bonaporte’m üniversi
telii öğren
tel öğrenci
ci ordu
ordusuna
suna sunduğu gü günde
ndemd
mdee nas
nasıl
ıl bbir
ir dram
dramatik atik sana
sanatla,
tla, ulus
ulusal
al
olay boyutımu alan pedagojik yenilikleri tanıttığını görmek gerekir: “Bay
la
lar,
r, Bakanlığın yeni bir kkararı
ararı gereği, ba
başlayacağımız
şlayacağımız bu yıl yıl,, içinizden ken
ken
dini eğitime adam ış bazıları için yeniyeniliklerl
liklerlee dolu bi birr yyıl
ıl ola
olacacaktı
ktır.”
r.” Yüksek
öğrenim diploması söz konusudur: “Öğretim üyeliği tezini, bu eşsiz sınavı
hazırlamakla yetinmediklerini itiraf eden tarihçiler var (en iyilerinden
bahsediyorum); bizden ilginç konular üzerine küçük tez konulan seçiyorlar
ya da biz onlara veriyoruz; bunlan öyle işliyorlar ki geleceklerinden hiç
kaygı duymuyoruz: İşte bunlar asla uyuyup kalmayacaklardır.”
Tek sahneli bu mücadelede, bir Fransa Tarihi projesinin oluşum ta
rihi saptayabiliriz. Edebiyat Fakültesindeki ilk konuşmasından itibaren,
Aralık 1881
1881’de,
’de, O rta
rtaça
çağğ tari
tarihi
hi dersinin açılış
açılışına
ına her şe şeyi
yiyle
yle ha hazır
zır du
durum
rum 
dadır: “Fransa Tarihi yazılmayı bekliyor; bu tarih ancak iyi gereçlere
sahip işçi grupları arazinin bütiin bölümlerini işlediklerinde-yazılabile
cektir.” Bu uzun söylev-programdan25 geriye sadece bir öğeyi ele alaca
ğız, çünkü sonraki icraatın esası hu olacaktır: Lavisse “ülkemizin eski
tarihine neredeyse hiç ilgi gösterilmemesinin" sebeplerini alan yoklu
ğundan ve tarihin tartışma amacıyla kullanımından çok, kendini ancak

tarihi
tarihiyle
yle anlayabilen bi
birr Fran sa’y
sa’yıı geçm
geçmişten
işten ko
koparan
paran D evrim
evrim’de
’de görmek
görmek
tedir:

Devrim, bizde eski zamanın anıtlardan hiçbirinin yaşamasına izin ver


memiştir. Başka ülkelerde mevcut anıtları kastediyorum bununla:
Krallık, papazlar sınıfı, sınıflar ya da loncalar, şehirler ve, mantığa
aykın imtiyazlarıyla tarihte yer alan imtiyazlı şehirler. Bilgisiz bir yol
cuyu bile durdurup soru sormasına sebep olacak bir taş anıt, kilise,
konak ya da köy evi yeterlidir.

24) Beş yıl aralıklarla, Lavisse Armand Colin'de önemli düşüncelerini yayımlamıştır. Hep
si okunmaya değe
değer:
r: Questions d’enseignement national,  1885, Etudes et étudiants, 1890 ve A propos 
de nos écoles,  1895.
25) “L’enseignement historique en Sorbonne et l’éducation nationale", ilk olarak 15 Şubat
1882’de Revue de Deux  Mondes’da
 Mondes’da da
dahh a sson
onra
ra Questions d'en
d'enseig
seigne
neme
ment
nt national'da yayımlanmıştır.

 
LAVISSE’İN
LAVISSE’İN FRANSA
FR ANSA TARİH
TARİHİ:
İ: PIETA
PIETASS ERGA PATRİAM 5 9

Sonunda, günümüzde hafıza tarihe bağlanır:

Şüphesiz, geçmişimiz ulusal mizacımızı oluşturmak üzere varlığımızın


temelinde hayat bulmuştur; fakat görünür izler bırakmamıştır. Yunan
ve Romalı toplumları araştırmada olduğu gibi, eski Fransız toplumu-
nu yeniden kurmak da derin bbililgi
gi işidir(.
işidir(.....)) Ek böl
bölümlerin
ümlerin esas yap
yapını
ının
n
çevresini sardığı ve, bir ulusun uzun bayatı boyunca, belli bir düzene
bağlı kalmadan inşa edildiklerinden, bunların çizgilerini bozduğu her
stilden bu eski yapıların ortasında Fransızların kendini bulmak için
diğer insanlardan daha fazla çabaya ihtiyaçları vardır.

Geçmişin şiiri, âlimce bilgi ve vatansever esin birlcşiverir:

Her zaman bağımsız olması gereken entelektüel çalışmaya bir amaç


atfetmenin tehlikeli olduğu söylenir. Fakat bilimin en saygın olduğu
ülkelerde
ülkel erde bil
bilim
im ulus
ulusal
al eğiti
eğitimin
min amaç
amaçlan
lan için kkullan
ullanılmı
ılmıştır.
ştır. ( .....)
.) Alman
Alma n
tarihinin bizzat kaynaklarına başvurup varan bilgisi ve sevgisini ya
yarak Almanya’yı yükseltmek gerektiği üzerinde anlaşan bu bilginler
ve devlet
devle t adam
adamları
ları eserleri
eserlerinin
nin kkapa
apağına
ğına hang
hangii öözl
zlüü sözü koymuşl
koymuşlardır?ardır?
Sanctus
Sanct us amor
am or patriae daı unim
nimunv,
nv, meşe yapraklı bir taçla çember içine
alınmış Monumenıa Germaniae  cildinin ilk sayfasındaki dövizdir bu.
(.
(.....)) Bu duru
durumda
mda,, geçmi
geçmişim
şimizi
izinn bilin
bilinen
en ya da bilinme
bilinmeyenyen bütün tanık
lanın sorgulayacak, onların ifadelerini tartışıp iyice anlayacak, Fran
sa’nın çocuklarına yurt bilgisi içeren pietas erga patriam  verecek gele
ceğin tarihçi ordusunu göreve davet etmek doğaldır.

Böylelikle Histoire de Frunce'ın  hangi odaklanmanın ürünü olduğu,


Lavisse’in de hangi yoğunlaşmanın icracısı olduğu iyice görülmektedir:
Bu, tarihsel gelişmenin ana motoru olarak üniversiteyi gören bir yoğun
laşmadır; bu odaklanma artık Michelet’nin önsezili tahminlerde bulundu
ğu Collège de France, bilimsel ve akademik geleneğin mirasçısı l’Ecole
des Ch artes ya da en ye
yeni
ni la
laboratuvar
boratuvar olan Les H aute
autess Etudes gibi aracı

burumlar
bir devrimüzerinde
üzer inde edeğ
biçimiyl
biçimiyle değildi
ildi.. edilm
tehdit Dreyfu
Dreyfuss dav
edilmedendavasın
eden asından
dan hemen
karşı-devrim
karşı-devrimci sonra, henüz
ci tehlikenin ye
yeni
kesinl ni
kesinlikle
ikle
üstesinden
üstesi nden gelmiş görün
görünenen CumCumhuriyet
huriyet üzer
üzerine
ine politik bi
birr odaklanmaydı
bu.. V ata
bu atand
nd aş, tarihçi ve yurtseverler ürete
üretecek
cek fabrika olarak eğirim üüzeri
zeri
ne işlevsel odaklanmaydı. Uzman tarihçilerin yer alacağı meslek üzerine
 

60 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI

odaklanma. Arşiv ve retorik arasında zanaatçılara özgü baş yapıtlar üre


tecek, diploma ve tez üzerine yöntemli bir odaklanma. Devlere bağımlı,
ama bürün bir sistem içinde bağımsız bir “bilim” ve “Gerçek” üzerine
entelektüel odaklanma.
odaklan ma. Nihayet
Nih ayet ve özellik
özellikle
le ulus
ulus üzerind
üzerindee ideolojik
ideolojik oda
o dak
k
lanma; o ul
ulus
us ki “eski zamana
zam ana ait olaylann
olaylan n kendi
kendi varlık
varlık sebeplerinin
sebeplerinin bulun
bulu n
duğuna"
duğun a" ve Cumhuriyet
Cum huriyetee karşı
karşı görevler
görevlerden
den kaçmadan
kaçm adan bütün Fran sa’nın
sa’nın
sevilebileceğine ilişkin “bu doğru düşünceyi” kabul ettiren, “bir halkın
yaşamıyla ilgili bir dizi yasallığı” barındıran bütünlükçü bir çerçeveydi.
Tarihi “eksiksiz" bir ulusun tarihi olacaktır26.
Fransa Tarihi “eksiksiz"

Gerçekleştirilen ulus

Ulus fikrinin yüzyılın üçte birindeki tarihsel berraklaşması karşısında


(bkz. “Les
“ Les Lettres sur l’histoire de France 
France   d’Augustin Thierry” (Augustin
Thierry’nin Fransa tarihi hakkında yazıları), değişimi ve bu değişimin
siyasi
siya si olgunlaşm
olgunlaşmayla
ayla aynı
aynı zamandak
zam andakii teorik,
teorik, entelektüel ve edebi zayıfla
mayı ölçebiliyoruz. Tarihçi artık yalnız değildir; o artık anlatısıyla ya da
analiziyle ortaya çıkardığı ulusal kimliğin yarı-tanrısıdır; münzevi bakışıyla
bütün gelişmeye
gelişmeye hâkimidir; dinsel
dinsel ve vatansev
vata nsever
er bir esine sahiptir; tan
tanrı
rı
lara tapan bir ulusun savunucusudur; içinde, Michelet’deki gibi, İsa’ya
özgü ilkenin, cisimleştirici simgenin ve besleyen toprağın birleştiği yeni
bir
bir Incil’in habercisidir. O rtak
rta k mesleklerinde
meslek lerinde kullanacak
ku llanacakları
ları gereçleri ken
dilerine üreten
dilerine üreten üniversiteliler
üniversiteliler arasmda
arasm da bir ünivers
üniversitel
iteli.i. Romantik
Rom antik kuşak
k uşaktan
tan
akılcı kuşağa
ku şağa her şey ulusal zamana göregö re değişti
değişti:: Çalış
Ç alışm m a biçimi,
biçimi, çalışm
çalışmaya
aya
esin veren giiç,
giiç, onu gerçekleştiren
gerçekleştir en tarihçi, yaz
yazıı üslubu. TarihT arihçi
çi artık cisim-
leşmiş ulus değildir,
değildir, cisimleş
ci simleşen
en bizzat ulusun kendisidir. Geriye ulusu ulus u fişlere
fişlere
aktarm
aktar m ak kalıyor
kalıyor ve Introductio
Introduction
n aux
au x études historiques’
historiques’in in (Tarih araştırma
larına giri
giriş)
ş) dokunaklı
doku naklı bir bölümü
bölü münde,
nde, Langlois
Lang lois ve Seignobo
Seign oboss araştırmaları
nasıl, hangi formada ve kaç nüsha halinde düzenlediklerini ve “hangi
basit tedbirlerin sistemin sıkıntılarını en asgariye indirmeye yaradığını”
ifade etmektedirler
etmek tedirler227. Yöntemli
Yöntem li ve eleştirel tarih, birden tarih tarihçinin
çinin belge
b elge

26) Adlarına uygun olarak, İm   Popelinièrc, Le Dessein


Le Dessein de l'histoire accomplie, XVI. 
XVI.  yüzyılın
ikinci yarısındaki “mükemmel tarih" ya da “tamamlanmış tarih” ekolüne ııdını vermiştir. Bkz.
Georges Huppcrt, L'Idée de l'histoire parfaite, 
parfaite,  1970, Fransızca çevirisi, Paris, Flammarion, 1973,
Bkz. daha yukarıda, “Les Recherches de la France d'Erienne Pasquier".
27) Charles V. Langlois et Charles Seignobos, Introduction aux études historiques, 
historiques,  Paris,
Hachette, 1898, s. 81 vd.

LAV ISSEÏN
ISSE ÏN FRANS
FRANSAA TA
TARİ
RİHİ
Hİ:: PPİET
İETAS
AS ERGA
ERG A PATRİAM 61

leri karşısında silindiği bir çağı ve 16. yüzyılda “kusursuz tarih” tarihçile
rini
rininn Destan
Destan,, Belaga
Belagatt ya da ŞŞiir
iir üs
üslub
lubuu karşısı
karşısında
nda “va sat üslüp” diy diyee ad
landırdıkla
landır dıkları
rı şeye dönü
dönüşüşü başlatmıştır: C Cam
amille
ille Jullian
Jullian’ı’ın
n dediği gi gibi,
bi, “en
çekici tarih, belki de tarihçinin en az görüneceği ve okuyucunun dikka
tinin da
daha
ha do
doğru
ğruda
dann gerçeği
gerçeğinn aanlatımına
nlatımına çekileceği tarihti
tarihtir.2
r.288’’ M ichelet
hakkında, özellikle gece fantazmalan başta olmak üzere her şeyi biliyo
ruzz. Lavisse ya da çalışma ark
ru arkadaşlan
adaşlan nda
ndann herhangi birbirii hakkmda
hakkm da ne bbir ir
günlük ne de Fransa Tarihi'ni daha
Tarihi'ni daha iyi anlamamızı sağlayacak başka bir
şey kalmıştır. Buna karşın bu yapıt, hazırlanış ânından ve ona hâkim
olan Almanya ve Cumhuriyet demokrasisinin derinlemesine kök salması
gibi parametrelerden kesinlikle kopanlamaz29.
Gerçekten
Gerçe kten de 1870 savaşı
savaşı,, Alm anya’ya FFrans
ransızız düşüncesind
düşüncesindee ve onun
kimliğinin
kimliği nin belirlenmesinde ayn bir rol vermiştir. Bu Almanya Alm anya,, artık esin
kaynağı
kayn ağı büyük ataların AlmAlmanyanya’sı
a’sı değil
değildir;
dir; M ich
ichelet’nin
elet’nin (“
(“Benim
Benim Alm an
ya’m beni yalnız soruları derinlemesine geliştirmeye itmiştir.”), Taine’in
ve ikinci imparatorluk döneminde Renan’ın ya da Littré’nin desteğiyle,
“bilimsel ve filolojik hareketin” sızmasını sağlayan 1858 tarihli L a  Revue
germanique dergis
germanique  dergisini
ini övdükleri Almany
Almanyaa değildi
değildir.r. A
Alman
lmanya,
ya, şüphesi
şüphesiz,
z, ana
entelektüel
entel ektüel rekabet faktör
faktörüü olarak kala
kalacaktır
caktır.. Sav
S avaş
aş Alm any
anya’a’sı
sı ve AJsace-
Lorraine’in ilhakı,
ilhakı, ssadec
adecee vvat
atan
an sevgisi
sevgisinin
nin duygu yüklyüklüü bir canlanışına yol
açmamış,
açmam ış, fakat, derinlerde, biz bizza
zatt ulusun yenide
yeniden n tanımlan
tanımlanmasına
masına neden
olmuştur. Bu tanımlama köklü biçimde yeni olmasa da, ulusun kendi
tarihi üzerine yeniden bakmasını sağlayan organik bir doktrin bütünü
sayıl
sayılabi
abili
lir.
r. Bu bakış, Mon
Monımsen’
ımsen’inin “A lsace A lmlmanan mı Fransız mı?” (1870)
biçimindek
biçimindekii sorusuna FustelFustel'in
'in ve
verdi
rdiği
ği cevapta ya da Re Renan
nan’’ın “Ulus ne
dir”? (1882) adlı ünlü konferansındaki gibi açıkça ortaya çıkmaktadır:

Bir ulus, bir ruh ve manevi bir ilkedir. Gerçekte, bir bütünü oluşturan
iki şey bu ruhu ve bu manevi ilkeyi meydana getirirler. Biri, geçmişte,
diğeri
diğe ri şimdiki zamandadır. Biri
Biri,, zeng
zengin
in anı m
mirasını
irasını ortakç
ort akçaa sahiplen
sahiplen
me; diğeri günlük nza, birl
birlikte
ikte yaşam
yaşamaa arzusu, bölünmez kabul ettiğimi
ettiğimizz

mirası değerlendirmeyi
oluveroıez. sürdürme
Birey gibi ulus, arzusu. Beyler,
emek fedakârlık insandolu
ve özveri hemencecik
uzun bir

28) Camille Jullian, a.g.y.,  s. CXXVIII.


29) Bkz. özellikle Lavisse, Alfred Croisée, Seignobos, Malapert, Lanson, Mademard, Paris,
Alcan’m Écoles des hautes éludes sociales sur l'Éducation de la démocratie  adh konferanslar dizisi,
Paris, Alcan, 1907.

62 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

geçmişin sonucudur. Ataların inancı hepsinin en meşrusudur; aralar


bizi biz yaptılar. Büyük insanların, zaferin (gerçek zaferden bahsedi
yorum) kahramanlık dolu bir geçmişi. İşte,
yorum) İşte, ulus düşüncesinin
düşünce sinin dayan
day an
dığı sosyal sermaye30:

Pekçok açıdan Miclıelet’ye özgü bir tanımlama, ama anlamı, kapsa


mı, tarihi ve erken Barrés vurgusu değişmiş bir tanımlama. Eğer ulus,
Renan’ın dediği gibi, artık kendi kimliğini ne “tarihinin derin kompli
kasyonlarından” ne de dilin, ırkın, menfaatlerin, dinsel yakınlıkların ve
askeri gerekliliklerin verebileceği biçimsel aitlikten almıyorsa, devrimle
başlayacak hu tarihin bir bölümünün değil de, bütün tarihin sevgiye ve
bilgiye hakkı vardır. XIX. yüzyılın devrimci sarsıntısını açıklama çabası
sürerken, Almanya’dan sarsıcı bir öğe gelir: Ulusun yasal kimlik sınırları
nın yeri tamamen değişir. Yapıcı kopma, ilke olarak, artık ulusun içinden
değil dışından geçer. Artık, dışlanmış eski rejim ile benimsenen modern
Fransa arasında, kendi tarihinin içinde değil de, dışarıda bizzat kendi do
ğuşu üzerine kurulan bir ulus tipi ile cari ve zorunlu aidiyet üzerine kuru
lan bir ulus tipi arasında. Geçmiş kendi bütünlüğünde yeniden hayat
bulur. Olayları olduğu gibi söylemek gerekirse, Almanya cöğrafi sının
kutsal saymaya ve tarihi sınırı etkileyen uğursuzluğu kaldırmaya katkıda
bulunmuştur.
Lavisse’in genel planını çıkardığı şey işte bu değişikliktir; ilk başta
belirlenen
belirlenen tek
tek dizi
dizi olan ilk dizi
dizi (1 90 1 -19
-1 9 İ1), “kökler”den “Devri
“ Devrim”e
m”e kadar
kad ar
uzanır. Lavisse’in, başında ve sonunda, ulusal kimlik saptamayla ilgili en
yoğun imgeleri kullandığı şu iki önemli ân hu değişimi daha açık biçimde
ifade ermektedir: Tableau de la géographie de la France (Fransa’nın coğra
fi tablosu) ve onun Louis  XlVii31. Michelet’ye gönderme mi? Kesinlikle.
Şunu unutmamak gerekir ki, Michelet onun Tableau'sunu   III. kitaba,
yani bin yıl civarlarına, Hugues Capet saltanatından sonraya yerleştirir.
Fransa’nın, ona göre, organik bağının olmadığını öncekinden daha açık

bi
birr şekilde
daşı nasıl
Vidal de la açıklamalı?
açıklama lı? istediği
Blache'tan Lavisse,
Laviss e,Tableau
bizzat
bizzat entelektüel
entelek tüel kişiliği
kişiliğinin
de la géographie’ yinin tekkoyar
girişe yan
yan 
30) Ernest Renan, “Qu'est-ce qu’une nation.'", 11 Mart 1882'de Sorbonne’da verilen kon
ferans, Oeuvres
Oeuvres com
complè
plètes
tes,, Paris, Calman-
Calm an-Lév
Lévy,
y, 1947, cilt.
cilt. 1,
1, s. 887-907.
887- 907.
31) Tableau
Tableau   de la géographie de de  lu France et Louis XfV, Paul Claval'm giriş bölümüyle ilk
olarak 1979'da, ikinci kez 1978’de Roland Mousnier'nin giriş bölümüyle Tallandier’de tekrar
yayımlandı.

LAVISSE'İN
LAV ISSE'İN FRANS
FRANSAA TAR
TARİHİ
İHİ:: PİE
PİETAS
TAS ERGA PATRİAM 6 3

ve bütün bir cild


cildii ona ay
ayır
ırır
ır:: FFransa
ransa Fra
Fransa
nsa'dan
'dan önc
öncee vardır. Miche
Michelet’n
let’nin
in
Galya üzerine bir bölüm olarak yazdığı ikinci ciltle de onaylanmış kesin
bir gerçektir bu. Şüphesiz, bu, Augustin’in erkek kardeşi ( 1828) Amédé
Thierry’nin eserinden hareketle ulusal imgelemde GalyalılarıGalyalılarınn ile
ilerleme
rlemesi
si
ne ve Cum
Cumhuriyet'in
huriyet'in kum
kumcu cu kahkahraman
ramanlar5
lar52sı
2sırasına
rasına kattığı Vercingétorix’in
kuvvetli savına hak vermek olurdu. Şüphesiz, Alman âlimler Galya’yı
ele aldıklarında, Fransız âlimliği
âlimliğinden
nden ulusal kimli
kimliğin
ğin an a parçasını almak
söz konusuydu. Şüphesiz, son olarak, Camille Jııllian’ın eserinin göster
diği gibi55, Galya’yı arkeolojik açıdan araştırma hakkı, bilimsel olarak,
Fustel’in mirasında belirtilmişti. Tab Tableau
leau de la géog
géograp
raphie
hie  ve La Gaule’iin
(Galya)) yan yana konm
(Galya konması
ası ulusal kiml
kimliğe
iğe önemli bir
bir hareke
harekett temeli sağla
sağla

maktadır: Fran F ransasa başın


başından
dan beberi
ri vvardır,
ardır, tarihten ön öncece vardır, kendi sı sınırlan,
nırlan,
toprağı ve ve kişi
kişiliğ
liğiyle
iyle vardır. Hikm
Hikmetçilik
etçilik ön
öncece gen
genetik
etik programın
prog ramından dan çıka-
nimış, sonra da tarihine yansıtılmıştır.
Louis XI XIVV diğer kutbu gösterir ve gariptir ki Tableau'ıum  tarihsel ikizini
temsil eder. Tarihin eğrisi harekersizleşir. 1661’de kahramanı iktidara
çıkmayaa kad
çıkmay kadar
ar sürükleyen, çok anlatısal, hem hemen
en hhem
emenen gazet
gazetecili
eciliğe
ğe öz
özgü

bir başlan
başlangıçtan
gıçtan sonra, aşağı yuka yukarı rı iki cilt boyunc
boyuncaa “ek
“ekonom
onomii hüküm eti”,
“politika
“polit ika hükü
hüküme meti’
ti’V’to
V’toplum
plum hü hüküm
kümeti”eti”,, “din h
hüküm
ükümeti”,
eti”, “bi
“bilg
lgii hüküme
ti" biçiminde
biçiminde bölümlenm
bölümlenmiş iş geniş bbir ir fr
fresk
esk başlar. Paralel
Paralelliklik sa
sadec
decee biçi
biçim
m
se
sell değildir. AynAynıı tansiyon bu ik ikii parçayı harek
harekete
ete geçirir. Birinde coğrafi
bireysellik, diğerinde bölgesel bölünmeler arasındaki gerilim; birinde, için
de kişinin görünürde kendini rahat hissettiği ve gizliden gizliye kendini
yansıttığı kendisinin ve çağın büyüklüğüne duyulan derin hayranlık ile
en açık başarısı siyasi itaati elde ermekten ibaret olan bir hükümdara
yöneli
yöne likk ceza arasın
arasındaki
daki geril
gerilim.
im. B Buna
una rağmen, La Lavisse
visse’i’in
n bütün parlakl
parlaklığı
ığı
içinde
içi nde klasik monarşiyi kendisine ay ayırmı
ırmışş olm
olması
ası çok anlamlı
anlamlıdır.dır. Ve salta
salta
natın sonundaki, savaşlan ve yabancı politikayı A. de Saint-Léger’ye, eko
nomii tarihini P
nom Ph.
h. Sa
Sagg n ac ’a, dinsel ve düşünsel işleri işleri A. Rebelliau’y
Rebelliau’yaa (ci(cilt
lt
32) Bk:. Paul Viallaneix ve Jean Ehrard (der.), Nos ancêtres les gaulois, Actes du Colloque 
Colloque 
international
international de Clermont
Clermon t Ferr
 Ferrand,
and, 19
1982
82 ve M ona OzouPun iki raporu, “Les Gaulois
Gau lois à Clerinond-
Clerinond-
Fcrrand", Le Débat, 
Débat,  sayı 6. Kasım 1980 ve Jean Pierre Rioux, “Autopsie de nos ancêtres les
Gaulois", L'Histoire,
L'Histoire,   sayı 27, Ekim 1980; hkz. Karl-Ferdinand Wemer, “Les Origines", Histoire
de France. Jean
France. Jean Favicr yönetiminde, Paris, Fayard, 1981, cilt. 1. bölüm. VI ve Chistian Amalvi,
“De Vercingétorix à Asccnx, de la Gaule à de Gaulle ou les métamorphoses idéologiques et
culturell
culturelles origines nationales", Dialogues d'histoire toiciennes, 
es de nos origines toiciennes,  C.N.R.S., 1984, s. 285-318.
33) Bkz. Alfred Grenier, Camille Jullian. 
Jullian.  un demi-siècle de science historique et de progrès
de progrès
français, 1880-1930, Paris, Albin Michel. 1944.

6 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

VIII. 1.) bbırakır.


ırakır. Hayır, onu cezbe
cezbedenden ve büyüleye
büyüleyenn şey, 16
1661’den
61’den 168
1685’e
5’e
kadar süren muzaffer hükümdar ile mücadeleci hükümdar arasındaki
aykırılığı içeren hu önemli dönemdir: 1668’de “dünyanın beklentisine
cevap verd
verdiği
iğine
ne inan
inanan”
an” insan ile
ile,, 1685’te yok olan bi
birr Fransa paha
pahasına,
sına,
Ratisbonne ateşkesiyle Avrupa’yı, Nantes Fermanı’nın yürürlükten kal
dırılmasıyla Kalvenci sapkınlığı alt edebildiğini sanan" insan arasında
kuvvetli bir ışık oyunu. Lavisse, XIV. Louis’de Fransa’nın tecessümünü
görür, onun portresinde sürekli rötuşlar yapar ve aynlma ânında bile
ondan ayrılamaz:

Bu saltanatın “yıkıcı özünü” keşfeden aklın karşısına, “parlak bir gö


rüntüye" kapılan imgelem çıkar. Bu imgelem hiç de kötü bir adam
olmayan bu adamdan hoşlanır; üstün özellikleri, erdemleri, güzelliği,
sevimliliği ve iyi konuşma yeteneği olan, Fransa’nın büyük başarı gös
terdiği
terdiği döne
dönemd
mde,e, FFran
ransa’y
sa’yıı parlak biç
biçimde
imde temsi
temsill eden, Fra
Fransnsaa bitkin
bitkin
hale geldiğinde “bunalım
“bu nalımı” ı” ağzına almayı redde
reddeden
den o kral
kralıı sever; bilin
meyen yerlerde ve verimsiz araziler üzerinde inşa edilen saraylar, susuz
bir topraktan fışkıran çeşmeler, Fontainebleau ya da Compibgne'den
getirilen ağaçlar, bize çok uzaktaki Ancikçağ’a özgü, manzarasının ve
âdetlerini gözlerimizin seçemediği ve belki de bu yüzden çekicilik ve
büyüklük kazanan, köklerinden koparılmış erkekler ve kadınlarla peri
masalı dekoru içindeki göz kamaştır
kamaştırıcı
ıcı perde kapam
kapamncay
ncayaa kad
kadar
ar rolün
rolünüü
başarıyla oynayan bu adamı sever.

“Büyük Lavisse", işte bu haşmetli Lavisse’tir. Tabkau   ile yaklaştırılan


bu iki parça, toprağın ve onun tarihinin boyutlanna genişletilmiş ulusal
bir bilincin en son noktası, ulusal ânın en doruğu olduğunu gösterir.
Bu bir karar ânıdır, tarih aynı canlanmanın coşkusu içinde bilimsel
yasallığını,
yasallığını, mesleki yasallığını ve ulusa
ulusall yasallığını elde eeder.
der. B
Buu cari
carili
li Fra
Fran
n
sa Tarihindeki tarihtir; tarihi tam olarak bellidir, ama eleştiri tarihinin
ve cumhuriyetçi hafızanın kesiştiği noktada temsili kalır. Düşüncesinde
olduğu gibi oluşumunda da zafer gününden hemen sonra yenilgi gününe
arlar. Yapıtı Fransa tarihiyle ilgili yapıt furyasından ayırıp 27 cildini bir
hafıza mekânı haline getiren şey, bilimsel pozitivizm ile aşırı vatan sevgi
sinin birbiri içine girmesidir. Bugün bize ilişkisiz gibi görünen, fakat çağın
ayrılmaz bir şekilde birbirine bağladığı, anlık olarak birbirine geçmiş iki
gerçek: Arşivin evrensel gerçeği ve ulusun özel gerçeği.

LAVISSE'İN FRANSA TARİ


TARİHİ:
Hİ: PİETAS
PİETAS ERGA
ERG A PATRİAM 6 5

2. Arşiv ve ulus: Belgeye dayak hafıza


Bütün çağdaşlar, 1876’da Revue historique  historique  ile bu dönemin başlangıcım
kutlarlar;
kutlarl ar; Gabriel M onodonod'nun
'nun başy
başyazı
azısı
sını
nı bu
bu dönemin
dönem in doğum belges
belgesii ola
rak görürler34. Bu önemli metnin amaçlarından biri, kendini bizzat tarih
olarak takdim
ta kdim etmektir; yani ““tar tarih
ih araştırmalarının geli
gelişim”
şim” tarihi;
tarihi; buna
eklenmiş diğer amaç, meşaleyi yeniden alan mirasçt olarak Monod’nun
hafizasmı açıkça
açıkç a ortay
ortayaa çıkardığı ve halkalarını belirlediği âlimliktir: XVI.
yüzyıl
yüzyılın
ın öncüle ri; Biblioth
önc üleri; Bibliothèque
èque historiale’
historiale’iyle
iyle C
 Claude
laude Vignier yyaa da “ Fr
Fran
ansı
sızz
ve Galya A nt ntikç
ikç ağ
ağ’ı’ının
nın yan
yansı
sızz eleşti
eleştirisi
risini
ni ilk ya
yapa
pan”
n” Claud
Cla udee Fou
F ouch
chetet gi
gibi
bi
eleştiri
eleştiri yöntemini kuranlar. D ah ahaa sonra monarşik etki alanındaki
alanındak i âlimle
âlimler;r;
“XVII. yüzyıl yayıncıları arasında ilk sırada” yer alan André Duchesne,
tarihçiler
tarih çileree “O rtaç
rtaçağı
ağı bilims
bilimsel
el anlam
anlamda da tanımak içi için
n kaçını
kaçınılmaz
lmaz gereçleri”
gereçleri”
verecek ilk kişi, ayrıca “XIV. Louis’nin Fransa’nın büyük tarihçiler ko
leksiyonunun idaresini vermek istediği” kişi olan Du Cange. Krallık tarih-
yazunının yanı sıra, Cizvitlerin, oratoryenlerin ve bilhassa kendilerine
"bütün çalışm
ç alışmalarına
alarına ononca
ca ciddilik ve üstünlük verdikleri bu katı düşünce
serbestliği ve saygı dolu dindarlık karışımı” için “çok minnettar olacağı
mız”
mı z” Saiııt-M auaur’lu
r’lu Benedikten kilise
kilise tar
tarihya
ihyazı zımı
mı vardır. Sıralam
Sıralamanın
anın son
aşaması: Académie des inscriptions et des belles-lettres; bu Akademi
Êréquigny’yi bulur: “Yönetmelikler, yasa ve diploma koleksiyonuyla ilgili
bütün işi”
işi” üstle
üstlenen
nen Bréquigny. BöylBöylece
ece nihayet Guizo
Guizot’
t’ya
ya ve Fran
Fransa
sa Ta
Tarih
rih
Kurumu’nun basılmamış belgelerinin koleksiyonuna ulaşırız; Monod vakıf
sicill
sicilleri
erinin,
nin, çok bölümlü tablolan
tablolann n ya
yayın
yıncı
cısı
sı G uérar
ué rard’m
d’m işçi
işçiliğ
liğindek
indekii ola
ola
ğanüstü kaliteyi fark eder. Bu gösteride üç ilke kuvvetli bir şekilde şöyle
bağlıdır; Başlığından beri iddia edilen, “tarih araştırmaları gerçekte ancak
Rönesansla
Rön esansla başlar
başlar”” biçimindeki fiki
fikir;
r; “Fra
“Fransa
nsa’da
’da tarih bil
biliminin
iminin yaşayabile
ceği en büyük acı, uzun zamandır edebiyat ile âlimlik arasında yapılan
ayrun ya da çıkarılan çatışmadır” biçimindeki sav; nihayet gecikmenin
nedenini “gençliğin hem genel kültür, hem yöntem, hem eleştiri, hem
de ciddi bir entelektüel disiplin alışkanlığı edinebileceği iyi düzenlenmiş
bir yüksek öğrenimin olmayışının yıkıcı sonucu” olarak gören inanç.
Buradan hareketle, hem Ecole des Chartes’lı tarihçiler hem de diğer
leri sayesinde bu belgesel hafiza kurulur ve düzenlenir; işte biz hâlâ, etki

34) Gabriel Monod


Monod'nun
'nun ba§y
ba§yasm
asm Revue histonque'in 5 18.
18. no'lu yüzüncü yıl
yıl sayısında yeniden
yayımlandı: Nisan-Haziran 1976.

66 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLARI

sınırlarını kısaca belirlediğimiz bu hafıza üzerinde ayakta duruyoruz. Ön


celikle önemli belgese] yayın dizileri vardır; bunlar bilhassa Fransa Tarih
Kurumu'nun Tarih
Ta rih Çalışmaları K Kom
omitesi’
itesi’nce
nce yyürüt
ürütülen
ülen çok kapsamlı ve
çoğunlukla da sonu gelmeyen çalışmalardır; yasa derlemeleri
derlemeleri ve Giry
Giry dip
lomalarından halk kurtuluş komitesi ve halk eğitim komitesi davalarına
kadar gerçekte ana malzemeyi oluşturmaktadırlar. Diğer tarafta katalog
ve bibliyografya çalışmaları vardır; bunlar her tür çalışmanın ön aşaması,
belgesel maden
ma den ocağ
ocağını
ını destek
destekleyen
leyen galerileri
galerilerilerdi
lerdir;
r; hu işl
işler
er öncelikle
önc elikle taş
taşe
e
ronlara değil arşivbilimleri ve tarihyazımının tenorlarına düşer. Iş büyüktür,
tamamlanan
tamamlan an çalışmalarsa aynı
aynı zamana rastlar.
rastlar. Örneğin 1886’da, Léopolde
Delisle’in plan ve görüşlerine göre, An Annunuair
airee des bibliothèque
bibliothèquess et des archives 
archives 
de France
Franc e  (Fransa arşivler ve kü kütüph
tüphaneler
aneler yyıl
ıllı
lığı
ğı)) yayımlanmaya başladı
başlad ı
ğında, Catalogue
Catalogue général
 général des manuscrits de bibliothèques publiques de France  France 
(Fransa halk kütüphaneleri
kütüphane leri eell yazmalan genel katalogu)
katalogu ) yayımlanı
yayımlanır; r; 1895’te
189 5’te
Ulusal Kütüphane basılı kitaplar katalogunu ve el yazmaları bölümünün
düzenli
düze nli kataloglarını basmaya
basm aya başlar.
başla r. 1888’de
188 8’de bubu türün ilk ilk örneği yayımla
nır:
nı r: Bizzat
Bizzat Gabriel Monod
Mon od 4542
45 42 başlıktan oluşan bi birr Bibliographie de l’
l ’histoire
histoire  
de France 
France  (Fransa tarih bibliyografyası) yayımlar; “araştırmacılara ve bil
hassa öğrencilere”, Ren’in öte yakasındaki hocası Waitz’m,"Dahlınann
Bibliyografya’sına
Bibliyografya’ sına benzer bir repertııvar sulamaktır amaç. Bu, her zaman
gerekli ve tarihçiler tarafından iyi bilinen dizinin başlangıcıdır: Sources de  de 
l'histoire de France 
France  (Fransa tarihi
tarihi kaynaklan). Başlangıçtan İtalya İtalya savaşları
na kadar (beş cilt, 1901-1906) Auguste Mobilier15 yürütür; XVI. yüzyıl
Henri Hauser
Hau ser (iki
(iki cilt, 1906),
1906 ), XV
XVII.
II. yüz
yüzyıl Emile Bourge
Bourgeois ois ve Lou
Louis
is André
(8 cilt,
cilt, 1913)
1913) tarafından
tarafın dan yürütülür. Ay Ayrıca
rıca 1880 ile 1907 tarihleri
tarihleri arasında
arasın da
Roberr de Lasteyrie ve arkadaşları tarafından yayımlanan 9 ciltlik Biblio
graphie générale des travaux des sociétés savantes 
savantes  (Bilim topluluklarının ça-
hşmalarının genel bibliyografyası) ve Georges Brière ile Pierre Caron'un
méthodique de l'histoire moderne
Répertoireméthodique
Répertoire l'histoire moderne et contemporaine de la France (Fran
France (Fran
sa’nı
sa ’nın
n mod
modem em ve çağ
çağdaş
daş tarihinin
tarihinin metodik repertuvarı,
repertuvarı, 1899) bıı bıı türden
dir; Pierre Caron 1902’de Philippe Sagnac ile birlikte yazdığı Rapport sur  sur 
l'état actuel des études d'histoire moderne en
moderne en France
France   (Fransa’d
(Fran sa’daa modem
mo dem ta tari
rih
h
araştırmalannın
araştırmalann ın güncel durumu üzerine
üzerine Rapor
Rapor)) adlı önemli çalışmasında,
çalışmasında ,
“modern tartarihin
ihin herhangi bibirr konusu üzerine en basit araştınnan
araştın nanının aarşivle
rşivle
ri
rinn ve elyazmalartn
elyazmalartn durum
durumuyla
uyla doğrud
doğ rudan
an ilişkili”
ilişkili” olduğunu
olduğu nu hatırlatır. A lala

35) Bkj. Gabriel Monod ve Charlc» Bémont, Auguste


Auguste   Moteııer, 1904.

LAVISSE'İN FRANSA TARİ


TARİHİ:
Hİ: PİE
PİETAS
TAS ERGA PATRİAM 6 7

nın bu tamamen işlevsel işaret şamandırasına, repertuvarların repertu-


varı ve araştırma gereçlerinin bilimi olan tarihsel biblioyografyayı ekle
mek uygun olur; bu, alanı adamakıllı aydınlatmayı ve kullanıcılara aç
mayı sağlar. Bu bibliyografyayı geniş ölçüde Charles V. Langlois, Henri
Stein ile birlikte yazdığı Archives de France'ta   (Fransa arşivleri, 1891) ve
tarih bibliyografyası el kita
kitabın
bında
da (iki cilt, 1896 ve 1 9 0 4 )5
)566genişletir; ayrıca
Xavier Charmes Le Comité des travaux historiques et scientifique’te  (Tarih-
se
sell ve bilimsel çalışm
çalışmalar
alar komitesi, 188 1886),
6), Au
Augus
guste
te Molinier So urcess de 
Source
l’histoire de  France’a yazdığı ve ölümünden iki ay önce kaleme alınmış,
son cildinin başına konulmuş ikiyüz sayfalık giriş bölümünde işlerler.
Am bar mem
memurunun
urunun yaptı
yaptığı
ğı iişe
şe bbenz
enziyor
iyor,, ama üzer
üzerine
ine projektör tutm a
mız gerek. Çünkü, öncelikle Fransa Tarihi’nin adı bile yeni ve farklı yön
leri
lerini
ni ortaya çıkarmaya yetmektedir; LLavisse’in,
avisse’in, Bourgeois ve A ndré’ni
ndr é’ninn
çalışmasından önce yayımlanan, özellikle XIV. Louis saltanatına ilişkin
tablosuu haklı olarak şunu bel
tablos belirt
irtiyor
iyordu:
du: “Tarihimizin m mod
odemem dönemi ha hak
k
kında, Antikçağ ve Ortaçağ tarihi üzerine olduğu gibi, kurumların ve
geleneklerin
gelenekl erin incelenmesind
incelenmesindee rehber olabiolabilecek
lecek bil
bilimsel
imsel çalışmalar yoktur.”
Çünkü
Çün kü bilhassa tarih el
eleşti
eştirisi,
risi, tamam
tamamen en m
mesleki
esleki ve neredeyse yo
yoll gösterici
gösterici
çalışma imkânlarım temin etmiş olsa bil bile,
e, tanım gereği, kendi alanından

bizzat
bahçeninkendi olabilirlik
tarihini şartlarının
dışlamıştır. tarihselliğini
Arşivlere, dışlamıştır. Saray
koleksiyonlara, tarihi, dış
kütüphanelere,
müzelere gösterilen ilgi deruni âlimlerin bir uzmanlığı olarak kalmıştır;
aynıı şek
ayn şekilde
ilde hafıza tarihi bunu, bugün bur burada
ada özellikle
ö zellikle yer aldığı şek
şekliyl
liyle,
e,
sadecee tari
sadec tarihyazı
hyazımını
mının n yo
yollanna
llanna taşı
taşıyabil
yabilmiştir.
miştir. Arşiv araştırmacılığ
araştırmacılığına
ına dair
hafıza, tarih biliminin
bilimi nin bizza
bizzatt kuru
kuruluşun
luşunaa fazlasıyla ağırlığını vermiştir, öyle
ki bunların birleşme koşullarını belirleyemeyiz.

Devletin arşiv hafızası

Arşiv, gerçekte, kendi hareketine sahip ve bilhassa düşüncesinde ol


duğu gibi özünde, tarihçi meraka değil de Devlet idaresine bağlı tarihçiyi
işlemeden çok korumaya karşı daha duyarlı hale getirdi37. Tarihçi ile

36) Ch. V. Langlois ve H. Stein’in Le Manuel de bibliographie historique'! çok


historique'! çok sayıda ülkeyi
İçine almaktadır- Fransa için, Gabriel Monod Revue internationale de l'enseignement'da 
l'enseignement'da  benzer
bir çalışmaya girişmiştir: “Les études historiques en France", 1889, II. cilt, $. 587-599.
37) Bk :. Jean Favier, Les Archives, Paris, P.U.F, "Q ue sais-je
Archives, Paris, sai s-je?"
?" dizisi,
dizisi, 1959,
959 , gözden geçirilmiş
geçirilmiş
baskı 1976.

6 8 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

arşivlerin
arşivleri n karşılaşma
karşılaşması, sı, ağır,
ağır, beklen
beklenmed
medik,
ik, her zaman tuzağa maruz kalmış
ve tek yönlü bir geçmişe sahiptir. Şurası bir gerçek ki, arşivciliğin yayıl
ması tarihinkine paralel olmuş ve 18.30’dan hemen sonra, yirmi yılda,
bütün
bütü n Av
Avru
rupa
pa’y’yıı etkilemeye başla
başlamıştır:
mıştır: 183
8311 ’de Bükre
Bükreşş Arşiv
Arşivler
ler vakfı
vakfı,,
I835’te
I83 5’te Gac
Gacha
hardrd ile Belçi
Belçikaka Arşivleri, 1830’da İn İngi
gili
lizz Publ
Public
ic Record A ct,
Barselona'da
Ba rselona'da arşivci Bofarull’un
Bofarull’un basıl
basılmamış
mamış doküma
dokümanlarının
nlarının yayımlanma
sının
sının başlaması, 18.54 .54’te Viy
Viyan
ana’da
a’da Osterreichische G Geschich
eschichtsforschu
tsforschungng
Enstitüsii’nün kuruluşu, aynı anda Madrid ve Floransa’da arşivcilik ve
paleografya okullarının kurulması38. Fransa’da, hareketin başlangıcı,
182 l ’de Ecole des C ha harte
rtes’m
s’m 39 kuruluşuna, d ah
ahaa ziy
ziyade
ade 182
1829’da
9’da yeniden
düzenlenmesine ve Guizot’nun faaliyetlerine kadar gider40. Ancak bun
lar aynı dönemlere rastlıyor olsa da arşivcilik tarihi temelde iki farklı
geleneğe bağlı kalır. Derebeylik hukuku uzmanlan, krallık tarihyazımcı-
ları ve Beııediktenlerin çabası ne kadar önemli olursa olsun, Muratori
gibi büyük arşivcilerin tarihçi kaygıları ne kadar derin olursa olsun; ar
şivler, onları tamamen faydalı bir kullanım için uygun gören kralların ve
prenslerin
prensle rin öz
özel
el mülkü olarak ka kalmaktaydı.
lmaktaydı. OOtoritelerine
toritelerine ve saltana
saltanatlarına
tlarına
ait evrakları korumaları, iktidarlarının ve adaletlerinin hukuki unvanla

rını
nı belirl
belirlemeleri
emeleri ger gerekiyordu.
ekiyordu. İlhak olmuolmuşş ya da işgal edilmiş birçok ddev ev
letin bütiin arşivlerini Paris’te toplamak gibi acayip bir işe girişmiş Na-
polyon’a atfedilen özlü sözü bütün güç sahipleri için kullanabiliriz: “İyi
bi
birr arşivci devle
devlett içi
için
n iy
iyii bbir
ir topçu
topç u gen
generalin
eralinden
den da
daha
ha ya
yararlıdır.”
rarlıdır.” Titizlikle
denetlenen arşivlerin kullanımı idarecilerin koruması altındaydı. Arşivler
gizli silahlar, bazen elde etmek için çetin mücadele verdiğimiz gerçek
savaş makinalarıdır ve kendilerini ne kadar bağımsız görürlerse görsün-

38) Bkz. Robert-Henri Bautier, “Les Archives", L'Histoire et ses méthodes,


ses méthodes, Paris, Gallimard,
Encyclopédie de la Pléiade, 
Pléiade,  1961, s. 1120-1166, ve Ad. Brenneke, Arduvkunde,
Arduvkunde,   19
1955
55.. Aynca: L
Sandri'nin raporu, “La Storia degli Archivi", Archivum,
Archivum,   XVIII. cilt 1968, s. 101-113.
39) Bkz. L'École des chartes, le livre du centenaire, 
centenaire,  Paris, 1929, 2 tilt. Jean Le Pottier'nin
basılmamış tezi, Histoire et érudition, recherches et documents sur  sur   l'histoire et le
le   relie de l'érudition
médiévale dans
médiévale  dans l'historiographie française du
française du XIXe siecle,
siecle, l'Ecole
 l'Ecole des cha chartes
rtes tezi,
tezi, 1979. Bkz. Aynı
zamanda Louis Halphen, a.g.y., a.g.y.,   böl. IV, “La chasse aux documents" ve Xavier Charmes, Le
Comité des Travaux historiques et scientifiques, histoires et  et  documents, “Document inédits pour
l'histoire de France" dizisi, 1886, 3 cilt.
40) Bkz. Le Temps où l’histoire se fit science,
science,   1830-1848, Comité français des sciences histori
ques’  in
ques’ in vüz ellinci yılı
yılı dolayısıyla düzen
düzenlenen
lenen kolokyum
kolokyum,, In Inst itutt de France
stitu France,, 17-20 Aralık 1985.
Bildirileri daha sonra Storia della storiografia’da yayımlanacak
storiografia’da yayımlanacak olan bu önemli kolokyum çok geç
yapıldığından buraya sonuçlannı aktaramıyoruz. Robert-Hcnri Bauricr'ye özellikle “La renais-
>ance de l'histoire comme science" adlı giriş bölümünü bana ilettiği için teşekkür ederim.

LAVISSE'İN
LAVISSE 'İN FRANSA
FRAN SA TARİH
TARİHİ:
İ: PPIET
IETAS
AS ERG
ERGAA PATRIAM 6 9

1er, arşivciler sade


sadece
ce iktidarı
iktidarınn sadık yyardımcılan,
ardımcılan, siyasetin
siyasetin ve diplom
diplomasi
asi
nin paralı askerleridir.
Kamu arşivle
arşivleri
ri kavr
kavram
amıı bizle
bizleri
ri yanı
yanıltmasın;
ltmasın; kkavram
avramının genişlem
genişlemesiesi böy
böyle
le
bir yanılgıya yol açmıştır. Bu kavram belgelerin halka açık kullanımını
değil, Philippe Le Bel’den Napolyon’un merkezciyetçi saltanatına kadar
monarşinin bürokratikleşmesini ifade eder; biz bunun sadece önemli ta
rih ve önemli boyutlarını hanrlatabiliriz. 1545’te Charles Quint Castille
belge hâzinesi
hâzinesini
ni ünlü Sim on
oncar
car kalesine nakletmeye başlad
başladığında,
ığında, İspa
İspanya,
nya,
XVI.
XV I. yüz
yüzyı
yılı
lın
n ortasında
ortasında,, bunu
bunun n ilk örneğin
örneğinii vermiş oluyordu. Benzer şe
kilde,
kilde, Fra
Fransa
nsa’da
’da 1568’de Trésor
Tréso r des Char
Chartes
tes kütü
kütüğüne
ğüne kayıt
kayıt sona er
eriy
iyor
ordu.
du.
Richelieu döneminde yaygınlaşan bir alışkanlıkla, Devlet sekreterlikle
rinde
rin de ve şansölyeliklerde arşivl
arşivlerin
erin saklanm asına doğru gidigidiliyo
liyordu.
rdu. Ha
Halk
lk
arşivleri kavramı, o zaman, Devletin monarşik idaresinin gücüyle ilk
önemli gelişmeyi
gelişmeyi elde eder. 1670’ten itibaren, ççok ok sayıda düze
düzensi
nsizl
zlik
ik ve
bariz istisnalarla, krallık, ölen büyük devlet memurlarının arşivlerine el
koymaya başladı. XVIII. yüzyılın ortası yeni bir yoğunlaşma dönemine
işaret etmektedir: 1769’da, Marie-Thérèse, Viyana’da bütün Aydınlan
ma dönemi
dönemi A vru
vrupa’sı
pa’sına
na model olacak olan H absbouabsbourg
rg monar
monarşisşisinin
inin ana
deposu Haus-H
Hau s-Hof-un
of-undd Staa
Staatsar
tsarch
chiv’i
iv’i kurar
kurar.. Frans
Fransız
ız Devri
Devrimi
mi ve Napolyon
İmparatorluğu, depolan bir noktada toplama yolundaki üçüncü akıma
katkıda bulunmaktaydılar: Başlangıçta Hôtel Soubise’de kurucu parla
mentonun belgeleri etrafında şekillenen Ulusal arşivler, Camus’nün ida
resindee hem konsey ve Eski R eji
resind ejim
m e ait büyük resmi daireler
dairelerinin arşi
arşivl
vleri
erini
ni
hem de Paris’in tam örgütlü büyük manastır, rahip meclisi ve kiliseleri
nin arşivlerini ve ayrıca göçmen ya da mahkûmlann arşivlerini bir araya
getirmi
get irmişti
ştir.
r. Bir ayıklama yapıl
yapılması
ması gerekiyordu:
gerekiyordu: “T ar
arih
ih ” evrakları Ulusal
kütüphaneyee n
kütüphaney nakledilec
akledilecekti;
ekti; ulusal arazil
arazilerin
erin idaresine, bunlar
b unlar üzeri
üzerindeki
ndeki
anlaşmazlıkların
anlaşmazl ıkların giderilmesine yaray
yarayacak
acak olanlar kkoru
orunac
nacakn
akn;; buna karş
karşın
ın
“gereksiz” belgeler satılacak, öte yandan “zorbalık dönemiyle ve batıl iti
katla ilgili evrakları” törenle yakılacaktı. Camus’nün inatçı muhalefeti
sayesinde ayıklama işi sınırlandırıldı ve yetkili bilim adamlanyla alcı ay
boyunca faaliyet gösteren tasnif dairesi kayıpları aza indirdi.
Dem ek ki Frans
Fransız
ız Devrim
Devrimi’ni
i’nin
n halk arş
arşivcili
ivciliğine
ğine katkısı tamam
tamamen en be
be
lirsizdir. Bir anlamda, halk arşivciliği işin en önemli noktasıdır: Arşivler
kavramım bulan Fransız Devrimi’dir. Eski Rejim toplumu canım olarak
bunu bilmiyordu, çünkü hiçbir belge süresini doldurmamıştı. Belgenin
geçerliliğini sağlayan şey sahiciliği değildi, çünkü bu geçerlilik belgeyi

7 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

veren kurumun otoritesince zaten sağlanıyordu; belge esas geçerliliğini


eskiliğinden alıyordu. Şüphesiz, büyük bilgin ve bilim adamları kilise ve
devletin himayesinden sökülüp alınmış belgeleri birbirlerine aktarıyor
lardı. Buna rağmen klasik Fransa’da kaynaklara ulaşmak çok uzun ve
çoğunlukla başarıs
başarısızlı
ızlıkla
kla sonuçlan
sonu çlanan
an gi
girişi
rişimleri
mlerin
n sonund
son undaa bir yurttaşa atfe
dilebilecek bir lütuf olarak görülmüştür41. Bizzat Mabillon, ihtiyacı olan
belgel
belg eleri
eri manastırlardan temin etmekte
etm ekte hep güçlük çekmişti.
çekmişti. Bu durum
durum 
da, teorik olarak,
olarak , Eski Rejim, Jacoh
Jac oh-N
-Nico
icolas
las M
Morea
oreau’nun
u’nun anladığı şekliyl
şekliyle,
e,
evrak deposundan başka bir şey bilmiyordu42. Arşivler, ancak otoritenin
ihtiyacı olmadığı zaman mevcut olabilirler. Bu durumda, 4 Ağustos gecesi
olmadan
olm adan arşiv de olmaz. Gerçekte,
Gerç ekte, ilk
ilk kez
kez oldukça önemli
ön emli bir plan, poli
tik, feodal ve dinsel rejimin bütün arşivlerine yayılıyor ve birden devlet
arşivleri
arşivleri kavramını
kavramını dad a “ulusal”
“ulu sal” arşivler kavramına
kavram ına dönüştürüyordu.
dönüştürüy ordu. Pozi
Poziti
ti--
vist derleme hareketinin sistematik boyutu ve niteliği, dağınıklığa ve hayal
edilmez bir düzensizliğe
düzensizliğe son verecek
ver ecek gerçek
ger çek bir arşiv sermayesi
sermayesi oluşturma
oluş turmayaya
yönelik bu büyük yoğunlaşma olmadan anlaşılamaz; Paris’teki ulusal ar
şivlerin dışında, Fransız Devrimi her bölgede ve her beldede arşiv depo
su kurmuştur; bunlar olmasa,
olmasa , Guizot’nun
Guiz ot’nun vesile
vesile olduğu coşkunun
coşk unun izizin
inde,
de,
bölgesel arşivleri
arşivlerin
n düzenlenmesi (bu (bu arada,
arad a, yayı
yayını
nı 18 5 4’te başlayacak
başlay acak olan
koleksiyonlar envanteri) hakkında 1838 ve 1841 kanunları içi boş yasa
lar olarak kalacaktı. En sonunda, Fransız Devrimi şu temel ilkeyi ilan
etmiştir: Ulusa ait olan arşivler bütün vatandaşlann kullanımına sunul
malıdır. Uygulama ve iletişim kısıtlamalarıyla karşılaşılsa bile -başvuru
salonu ancak
anc ak 1840’lara
1840’lara doğru Arşivlere
Arşivlere konulmaya
konulmaya başlan
ba şlanır-g
ır-güc
ücül
ül olarak
bu dalın profesyonelleşmesini ve bilimsel bir tarihin kurulmasını mümkün
kılacak bir ilkedir bu.
Fakat
Fak at yaln
yalnız
ız gücül olarak. Zira,
Zira, Robert-Henri
R obert-Henri Bautier buna
bun a haklı ola
rak dikkat
dik kat çeker, Fransız Devrimi
Devri mi hiçbir şekilde geleneksel
gelenekse l arşiv anlayışıyla
anlayışıyla
kesin bir kopukluk içinde değildir, tam aksine bu anlayışı taçlandırır41.
Arşivlerin açıklık ilkesi, monarşi yasadığından ulusal hâkimiyete geçişte

41) Bkz. Krzysztol" Pomian, “Les historiens et les archives dans. la France du XVIIe siècle",
Acta Poloniae historien,  no: 26, 1972.
42) Bkz. Dicter Gembicki, Histoire et politique à   lu fin de l'Ancien Régime,  Jacon-Nicolas
Mmeau (1717-1803),  Paris, Nizet, 1979.
43) Bkz. Rohcrt-Henri Bauner, "La phase crucial de l’histoire des archives: la constitution
des dépôts d’archives ei la naissance de l'archiviatique (XVI*-dé
(XV I*-début
but du XI
XIXe
Xe siècle
siècle)",
)", Arc
Arc/i
/iivu
ivum,
m,
XVUI.
XVU I. cilt, 1968, s. 139-149.

LAVISSE'İN FRANSA
FRAN SA TTAR
ARİHİ
İHİ:: Pİ
PİETA
ETASS ERGA PATRİAM
PATRİAM 71

doğru çizgide bulunuyordu


doğru bulunuyordu,, bu açıklık hiçbi
h içbirr şekilde de
devlet
vlet ayrıcalığından
vazgeçilmesi anlamına gelmiyordu. 7 Messidor II. yıl (25 Haziran 1794)
kanununun yazarları yurttaşlara sesleniyorlardı, tarihçileri düşünmekten
binlerce fersah uzaktaydılar. Buna rağmen, artık belli bir statüye kavuşan
arşivler eskiden oldukları şey olarak kalıyorlardı: Devamlılığın, merkezi
yetçiliği
yetçiliğin
n ve m
meşruluğun
eşruluğun simges
simgesi.i. Teo
Teorik
rik bir hak ve pratik malzeme stoku.
Onayı gerekir mi? Bu, alfabenin yirmi dört harfini Eski rejime, bir tanesini
de, “F" harfini, son elli yılın idari belgelerine ayıran arşivci yapının temel
dizimi
dizimine
ne ka
kaydolur.
ydolur. Y
Yapıların
apıların hhareketli
areketli olabileceğ
olabileceğii fikri hafıza temsilci
temsilcileri
leri
nin akıllarına bile gelmemiştir; bunlar sırf koruyuculuğu amaçlıyordu ve
bütün görkemiyle
görkemiyle bi birr mir
miras
as olarak adlandırılacak bu olgunun geleceğine
yönelik bir görüşe sahip değillerdi. Pozitivist dediğimiz tarihle aranın kıs
men, ama hep eksik olarak açılıp bir anda büyümesi 1840’tan itibaren ve
başka yerdeki tarihçiliğin
tarihçiliğin itekl
iteklemesiyle
emesiyle mey
meydan
danaa gelmişt
gelmiştir.
ir. Şu
Şurası
rası bir ger
çek ki, R.-H. Bautier’nin kalıplaşmış sözüyle söyleyecek olursak, yirmi yıl
da “arşivl
“ arşivler,
er, otorite tersaneciliğini bırak
bırakıp
ıp tarih laboratu
laboratuvarı
varı olmuşlardır."
Ulusun aktif hafızasının arşiv belgesinin pasif hafızasıyla beslenebilmesi
için, Fransa’nın siyasi dengesi ile idari mirasının istikrarının birleşmesi ge
rekmiştir. O halde bir kaynaşma değil bir etkileşim başlamış demektir.
Arşivin etkisi

Ta rihlee arşivin uyuşumu ddaa aynı biçimde yakın bir iili


Tarihl lişki
şki içinde gerçek
gerçek
leşir; öyle ki bu, eleştirel tarihyazımının bütün gelişimini yönlendirmiştir.
Belgesel hafızanın ağır basmasının ilk etkisi ulusal kronolojinin ağırlık
merkezinin hızla yukarıya doğru değişmesi olmuştur ve bu eğilim bu tür
tarihyazını kadar uzun süre devam edegelmiştir. Marc Bloch’un “kaynak
lar saplantısı” olarak adlandırdığı şeydir bu. Yöntemin kabulü, metnin
üstünlüğü, felsefi refleks, Germen etkisi, bütün bunlar Ortaçağ’ı vurgu
lamaya katkıda
katkıd a bulunmuştur. En ggüncel üncel sorun en eskeskii arşi
arşivv malze
malzemesine
mesine
demirlemiştir.
demirlemiş tir. Eleştirel tarih, bi
bizzat
zzat doğ
doğuş
uş koşulları nede
nedeniyle
niyle uzun zaman
belgee ko
belg komple
mpleksini
ksini korum
korumuştur
uştur —günü
günümüz
müzdede bbun
undan
dan kurtulm
kurtulmuş uş mudur?
Charles
Cha rles Braiban
Braibantt şunları söy
söyler
ler:: ““Ecole
Ecole des Ch
Charte
artes’ta,
s’ta, o eski dönemler
dönemlerde de
—yani 1880’e d oğ ru
ru-- arşiv faaliyeti
faaliyetinin
nin tarihçil
tarihçilerin
erin hizmetine o kad kadar
ar etkili
biçimde
biçimde yöne
yöneldiği
ldiği zzamanlarda
amanlarda O rtaçrtaçağ
ağ tari
tarihçisi
hçisi,, M od
odem
em çağ
ça ğ tarih
tarihçisi
çisi içi
için
n
süvarinin piyade eri için hissettiği şey gibi bbir ir şey hissediyordu. 1453’ten
sonraki olaylarla ilgilenen bir tarihçinin zavallı bir adamdan başka bir

7 2 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

şey olamayacağını söylemesine gerek bile yoktur44.” Modern ulusal tarihin


kurucularının çoğu, ilk adımlarını Ortaçağ ile atmışlardı. Rambaud X.
yüzy
yü zyıl
ıl Bizans’ından
Bizans’ınd an gelir
gelir.. Lavi
L avisse
sse L a March dynastie 
Marchee de Brandebourg sous la dynastie
ascanienne  (Ascana hanedanlığı döneminde Brandebourg’un durumu) ile
başladı; XIX. yüzyıl diplomatik tarihinin öncüsü Emile Bourgeois, bin yıl
önceki Fransız aristokrasisi araştırarak başladı; Histo Histoire
ire de France
Fra nce contem-
contem
porai
po raine’
ne’de
de (Çağdaş
(Çağ daş Fransa tarihi)
tarihi) 1848’den itibaren bütün dönem
dön emii üstle
üstle--
nen Seignobos, Bourgogne’daki feodal rejim üzerine bir tezle başlangıç

yaptı!
mütevazıEcole des Chartes’ta
modem bir tezinEcole
tarih eğitiminin o uğursuz 1500 tarihini
des Hautes aşması
Etudes'de ve ilk
başlaması
için
için 1880’i beklemek gerekmiştir
gerekmiştir - kırk
kırk konferanstan yalnızca
yalnızca ikisi
ikisi modem
mo dem
tarihle ilgiliydi43. Fransa Tarihinin   17 cildinin altısı, yani üçte birinden
fazlası, Ortaçağ’a ayrılmıştır.
Arşiv il
ilee Ortaç
Ort açağ
ağ arasındaki
arasındak i ilişki
ilişki sadece
sade ce uygulama düzeyinde değildir.
değildir.
Bu bağ, hem sebep hem başlangıç sıfatıyla, en yakını en uzağa bağlayan
bir bilgikuramından
bilgikuramın dan da daha
ha fazlasını içerir.
içerir. Bu bağ, her tür tefsir çalışma
çalış masınd
sındaa
doğal olarak bulunan köken açıklaması saplantısını aşar. Marc Bloch
daha o zamanlar uzak mesafelerle ilgili bu zavallı sarhoşluğun arkasında
gizlenen çıkarcı felsefeyi şöyle ele veriyordu:

Doğuşlar üzerine odaklanan bir tarih, değerlerin takdiri için kullanıl


mıştı
mış tır.
r. ( .....)
.) İster
İster Alman işgall
işgalleri
eri olsun, isterse İngilter
İngiltere’ni
e’nin
n Norman-
Norm an-
diya zaferi söz konusu olsun, geçmiş, şimdiki zamanı ancak onu çok
etkilii biçimde haklılaştırmak
etkil haklılaştırm ak ya da yargılamak niyet
niyetiyle
iyle kullanılmıştır.
kullanılmıştır.
Bu nedenle birçok durumda, kaynaklara yönelik bu lanetli saplantı
aslında gerçek tarihin diğer lanetli düşmanı olan yargılama hastalığının
bir aşaması olmuştur46.

D aha
ah a da uzağa
u zağa gi
gidil
dilebi
ebilir
lir.. Metin bilimi
bilimiyl
ylee ustaca
usta ca saklanmış
saklanm ış bu “tuh
“ tuhaf
af
m erakta”
erak ta”,, belgeye
belgeye bağlılıkta ve pozitivistlerin
pozitivistlerin tarihin olsa olsa
ols a ondan
ond an ibarer
ibarer
olduklarına inandıkları arşiv disiplininde meslek birliği haline gelen bir
tarihin kuruluşunu ve yetkisinin gücünü görmek gerekir. Chartes’çılann ve

44) Charles Brniba nt, “Souvenirs sur Georges Bourgin", Revue historique,  CCXXI 1959.
Brnibant,
45) Abel Letianc’ın “L'histoire des idées au XVIe siècle” ve R. Reuss’in “L'Alsace sous
l'Ancien Régime” söz konusuydu.
46) Marc Bloch, Apologie pour l'histoir
l'histoiree et le métier d'hisumen, Paris, Armand Colin, 1959, s.
7. Kitap Georges Duby’nin girimiyle 1980’de yeniden basılmıştır.

LAVISSE'İN
LAVISS E'İN FRANSA TARİ
TARİHİ:
Hİ: PIETAS
PIETAS ERGA
ERG A PATRIAM 7 3

O rtaça
rta çağ’cılan
ğ’cılannn en büyüklerini
büyüklerinin,n, bütün tarihçilerin arasında
arasın da Dreyfus olayına
ilk
ilk el atmış olm alan,
ala n, tamame
tam amen n dik
dikkat
kat çekici bir durumd
duru mdur4ur477. Paul Meyer,
Gaston Paris, Gabriel Monod ve niceleri uzman ve ahlaki otorite olarak
basın ve adliye gündemini bir süreliğine ele geçirmişlerdir. Esterhazy’nin
beraat ettirilmesinin ertesi günü, Le Siècle Siècle   ilk sayfasına şöyle bir başlık
atar: "Bir tarihçi tanıklık ediyor.” Enstitü üyeüyesi si Arthu
Art hurr Gir
Giry,
y, albayın
albayın itira
itirafa
fa
başladığı aynı
aynı gün Hen
Henry’ni
ry’nin
n yalanını ortaya koymak için en ço çokk denenmiş
metin eleştirisine
eleştirisine dayanır. İlk
İlk Zola davasında
davasın da Ecole des C Chh ar
arte
tes’ı
s’ın
n müdürü
ve ölümünden önce Examen critique du bordereau'yu
bordereau'yu (Eleştirel belge in
celemesi) yazmış Auguste Molinier ile birlikte ifade verir. Onlann bu tür
ideolojik eylemlerini mesleki otoritelerinden nasıl
nasıl ayırt edebili
edebiliriz?
riz? Gen
Genelci
elci
Lavisse’in
Lav isse’in birleş
birleştirici
tirici bekle-görcülüğü
bekle-görcülüğünün
nün tam aksid
aksidirir bbu.
u. Belgenin, diplo
manın ve sicillerin kullanımı, tarihçinin "sembolik servetinin” kalbi ol
muştur uzun süre. Arşiv sadece “kaynaklar saplantısını” değil, ama “kay
nağın” düzdeğişmeceli kullanımını da dayatmıştır.
Ancak arşivin temel etkisi bu değildir; arşiv, tarihsel yapıtlarda ani
den bir pad
padam
amayayaa yol açmamış
açm amış olsa
ols a da, bir anda
an da bir genişl
genişlemeyi
emeyi sağl
sağlamıştı
amıştır.
r.
Clovis ve Merovenjiyenleri anlatmak için Fauriel ve Pétigny’nin yaptığı
gi
gibi
bi kkörı
örııı körüne GGrégoire
régoire de To Tour
urs’a
s’a başvu
başvurmak,
rmak, üsteli
üstelikk buna
bun a bir de sahte
Frédégaire’in
Frédég aire’in yazı ları ya da Liber histor
yazıları historiae
iae Fra
Francon
ncontm
tm gib
 gibii açıkça ço
çokk daha
sonraki yazıl
yazıları
arı eklemek bi birr şeydi
şeydirr -ayrıca
-ayr ıca doğ
doğrud
rudan
an ya d a öyle sandı
sandığımız
ğımız
ifadele
ifadelerere yapılan başvu
başvuru,ru, anlatıcılarl
an latıcılarla,
a, va
vakanü
kanüvislerle,
vislerle, ahlakçıların köşe
yazarları ve anı yazarlarıyla temas, anlatıyı önemli ölçüde gelişrirmiş ve
tarihse
tar ihsell ufku geniş
genişletm iştir- ama Historia Francorum’u kralın
letmiştir- Francorum’u kralın ölümünd
ölümünden en
60 yı
yıl sonra kaleme alan G Grégoire
régoire de TourTo urs’a
s’a güvenip
güven ip güven
güvenemeve
emeveceği
ceğimizi
mizi
göstermek, ay aync
ncaa ttıpkı
ıpkı 1872’de
18 72’de MoMonodnod ’nun yyaptığ
aptığıı gibi,
gibi, sonradan ondondan
an
esinlenenle
esinl enenlerin
rin bağlandığını gösterecek şekilde Frégédaire el elyazmasmı
yazmasmı tatas
s
tamam belirlemek ise bambaşka bir şeydir48. Kesin bir aşamayı gösteren
bir uygul
uygulamadır
amadır bu
bu.. Biris
Birisinde
inde,, ““kaynağa”
kaynağa” dönülmüş
dö nülmüş olsa bil
bile,
e, anca
ancakk gelene
ğin hafızasına başvurulur. Diğerindeyse “kaynaktan” kuşku duyulur ve
bu kaynak bilinçli olarak yeniden oluşturulur, böylelikle de eleştirel ve
bili
bilimse
msell alana
alan a geçilmiş olur. İşte “pozitivis
“pozitivist”
t” denen
den en bbütün
ütün bu tarih aslın
da bu birinci
birinci dur
durum
umdan
dan İkin
İkincisi
cisine
ne geçişten, yani anlatısal kaynak ileile arş
arşiv
iv

47) Bkz. Madeleine Rebérioux'nun önemli incelemesi “Histoire, historiens, drcyfussisme"


Revue historique'in yüzüncü yıl sayısı, a.g.y., s.  407-432.
48) Gabriel Monod, Études critiques sur les sources Je l’histoire méro
 mérovin
vingie
gienne
nnes,
s, Bib
Biblioth
liothèque
èque
de l'École des hautes études, VIII. fasikül.

7 4 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

belgesi arasında yapılan ayrımdan ibarettir. Uygulamada, ayrımın yerleş


mesi
me si uzun vakit almıştır
almıştır vvee belki
belki de asla tam anlamıyla olmamıştır. Lavisse
ve ondan sonra gelen birçoklan, Versailles ve XIV. Louis’yi hatırlamak
için Anıların yardımını reddetmeyecektir. Fakat, teoride, burada en çok
değer ifade eden şey bu ayrımdır; paylaşım net bir şekilde formüle edilmiş
gibi görünmektedir.
görünmekt edir. Örneğin, Archives
Archives de France’ın (Fransa Arşivleri, 1891)
giri
girişş bölümünde Longlois vvee Stein şöyle yazmaktadırlar:
yazmaktadırlar: ‘“ Fransa tarihinin
tarihinin
arşivleri’ deyişinin anlamı Fransa tarihine ilişkin bütün arşiv belgelen, yani
her türden resmi belgelerdir: Yasalar, hesaplar, anketler vb., ayrıca siyasi
ya da özel yazışmal
yazışmalar.
ar. Bu tanım, sonuç
sonu ç itibarı
itibarıyla,
yla, sadece
sadec e şu eski dok
d oküm
üman
an
lar kategorisini
kategorisini reddetmektedir:
reddetmektedir: Yerleri
Yerleri arşivl
arşivler
er değil
değil de kütü
kütüphan
phaneler
eler olan
ola n
tarihsel, bilimsel ve edebi eserler.” Fransa tarihinin Ortaçağ kaynakları
üzeri
üz erine
ne giriş
giriş bölümünde, tu konu Augus Au guste
te Molinie
Molinierr tarafından
tarafınd an karş
karşıtlıkl
ıtlıklar
ar
mantığı yoluyla mükemmelce tanımlanır: “Ortaçağ tarihimizin ardatısal 
kaynaklan üzerine tam veyöntemli bir inceleme, genel çalışmalara henüz
konu olmamıştır.”
AnlatışaI kaynaktan arşiv belgesine geçilmesi tarihi otomatik olarak
sonsuz sayıda uygulaması olabilecek bir çeşitliliğe açmıştır. Rejimlerin
farkım, ancak, bir enerji sisteminin ani değişimiyle, su değirmeninden
buharlı
buha rlı değirmene, birdenbire petrolü fışkırtan soıldaj ççalışm alışmasına
asına geçişle

kıyas
yaslay
layabi
abilir
liriz.
iz. D
Dah
ahaa başkalar
başkalarıı yanında
yanın da birkaç rakam,
r akam, bir ölçü teşkil etme
etm e
ye imkân tanımaktadır. A Mourier ve P. Deltour’ıın Tezler katalogunda
4500 sayfalık tek bir cilt 1É0Q ile 1870 arasın
45 ar asında
da sav
savunu
unulm
lmuş
uş tezlerin listesi
için yeterli
yeterli olmuştur;
olm uştur; taki
takipp eden
ede n 15 yıl için ise (188
(1 880-1
0-189
895)
5) 600
60 0 sayfalık bir
başka
baş ka cilt
cilt gerekmiştir
gerekmiştir;; ancak 1895’
1 895’ten
ten 1902’ye
1902’ye oldukça
olduk ça büyük bir üçüncü
cilt gerekmiştir; 7 yılda önceki 70 yılda yapılan kadar tez yapılmıştır; daha
sonra yılda bir cilt çıkarnak gerekli olur49.

49) Bkz.
Bkz. Albert Répsioire alphabétique des thèses  de doctorat ès lettres des  universités
Albe rt Maire, Répsioire
française
fran çaises,
s, 1903, A.
A . Mourier Deltou r, Catalo
Mou rier vc F Deltour, Catalogue
gue des thè
thèses
ses françaises  e
 ett latines pour le doctorat 
ès lettres,  1903. Robert de Lasteyie’nin âlim topluluklarının (...) çalışmaları (...) kaynakçasını
alırsak paralel çizg
çizgii oluşu
oluşur,
r, j.g.y.İlk cilt 1886'da, dördüncü
dördü ncü 1904'te
1904'te çıkar. Bu diz dizii 83 792 başlık
içermektedir. İki ek cilt 1886 ve 1900 arasında boşluğu doldurmak için ortaya çıkar: O n  dört
yılda 51 586 başlık kaydedilir, iıı da önceki cildin bütününün yansından fazlasına denktir.
Daha sonra ydlık tablolar, 1901'lcn Saıılnier ve A. Martin tarafından yayımlanan Bibliographie 
des travaux  publiés
  publiés de /866 à  189'sur (’histoire de la France de  I500à 1789, Paris, P.U.F., Rieder,
1932-1938 ve Pierre Caron 17!9’dan beri Fransa tarihi üzerine, 1912, 30 796 başlığa ulaşır.
Brière ve Caron'un Le Répenoimmiiuel de l’histoire modeme et crjiuemporahw’i, 1898-1906 yılla
rında 30 028 sayısına ulaşır: Bu la sekiz yılda geçmiş otuz yıldaki sayı demektir.

LAVISSE'İN FRANSA TARİ


TARİHİ
Hİ:: PIETA
PIETASS ERGA
ERG A PATRIAM 7 5

Bun unla birlikte sa


Bununla sayı
yı olarak artış, olduğu gibi ve bütün
bütü n hacmiyle açılan
arşivin dayattığı
dayat tığı ve sağladığı tarihyazıms
tarihyazımsalal artışın sadece
sade ce dış göst
göstergesidir.
ergesidir.
Arşivlere dayalı söylem öylesine geniş ve sonsuz olmuştur ki, tarihçilerin
uzun zaman
zaman,, arşivin aç
açıkça
ıkça söylediği şey
şeyii arşive söyl
söyletmeye
etmeye çalışm alannd
alan ndaa
şaşılacak bir yan yoktur. Onlara özgü tarih bizzat buradan kaynaklan
maktadır.
mak tadır. U
Ulusal
lusal pozirivis
pozirivistt kuşağın tarihçileri öncelikle
önc elikle siyasi, idari, as
askeri
keri
diplomatik ve biyografik tarihe yönelmişlerdir; bunun nedeninin sadece
ulusun ideolojik köklerini aydınlığa kavuşturmak istemeleri olmadığını
düşünmek yanlış mı olur? Birdenbire arşivlerin yolunu turan tarihçiler,
Avrupa’nın bütün geri kalanında değil bizzat Fransa’da devletin merkez
arşivlerinin
arşivlerinin zengi
zenginn dam
damarını
arını bulurlar. Belli bir tür tarihin, yans
yansız
ız görünen
malzeme
malz eme kaynaklarına önceden kaydolmuş
kaydolmuş,, masum ar araştırma
aştırma kategorile
rine kaydo
rine kaydolmuş,
lmuş, sonr
sonraa ddaa tarihçilerin mayasıyla may
mayalanm
alanmış
ış bib
bibliyog
liyografya
rafya
araçlarına nasıl bir çerçeve ve liste derinliği içinde kök saldığını görmek
için Jules Taschereau ile Leopold Delisle’in kurduğu şekliyle Catalogue 
de l’histoire de France 'a (Fransa
(Fran sa tarihi katalogu) yakından bbakm
akmakak gere
gerekir
kir
- örneğin Christ
Christian
ian Am alvi özgün bbir ir makalesinde bunu yapar5
yapar500. Geçmişi
algılamaya ilişkin bu monarşik özellik, saltanat sürmeyen kralların yazı-
lannda patlak verir verir;; am a ad
adlar
lar di
dizini
zininde
nde DDevrim
evrim’’in önemli isiisimle
mleriri bulun
maz! Bir yanda ulusal tarihin hızlı pıhtılaşması, diğer yanda uzun süreli
bir mirasla buluşma: Flist Flistoire
oire de France
Franc e işte bu iki olayın kavşağında oluş
turul
turulurur.. 1870 savaşı, Fransız-
Fransız-Alman
Alman rekabeti, modern vvee demokratik
demo kratik yyük ük
sek öğrenim çarkının kurulması ve cumhuriyet ideolo ideolojisinin
jisinin bili
bilinçl
nçlii olarak
kök salması, ulusal bir tarih ihtiyacını hızlandırmıştır. Sonraki kuşaklara
çok verimsiz
verimsiz ggibi ibi görüne
görünen, n, gerçekle
gerçekleşmiş
şmiş bu caril
carilii türünü
türünün nhher
er şe
şeye
ye karşm
oldukça fazla bir ulusal temsil gücüne sahip olmasının nedeni Fransız
arşivcilik geleneğinin iki temel olgusudur: Monarşik merkezileştirmenin
eskililiğ
eski liliğii ile
ile dev
devrim
rim refor
reformlarının
mlarının genişliği ve kö kökten
ktenciliği.
ciliği. İktida
İktidarr arşivleri
bir iktidar tarih
tarihini
ini resmediyorlardı, de devle
vlett arşivleri de bir “dev
“devletlet tarihi”
tarihi”nin
nin
taslağını çıkarıyordu.
Bu yüz
yüzyı yıll son
sonuu tarihyazımmın hem kopukluk hem ddee deva devamlılık
mlılık ilk
ilkesi
esi
İŞte bu karşılaşmada yer alır. Pozirivist ulusal tarihyazımı ulus-devletlerin
en eskisinin evladıydı, yani hem evl evladı
adı hem de hizmetçisi
hizmetçisiydi.
ydi. ““Pozitiv
Pozitivistle
istler"
r"
kuşağı tarih bilimini belge temeli üzerine oturturken, gerçeğin güvencesi

50) Bkz.
Bkz. Christian
Ch ristian Amalvi, “Catalogue
“Cat alogue histuriques
histuriques er conç
conçcptio
cptions
ns de l’histoir
l’histoire",
e", S uma Jelta 
Jelta 

«oriograjı
«oriograjıa,
a, 1982. 2. s. 77-101.

7 6 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI

ve bilimselliğin ölçütü olarak arşiv belgesini gösterirken, nihayet bu bel


geye nihai bir kanıt saygınlığı sağlarken, aslında demokratik, burjuva ve
liberal ulusa kendi yasal haklannı sağlamaktan ve, kendilerinden önce
Eski Rejim’in hukuk tarihçileri ve tarih yazmanlarının büyük toprak sahip
le
leri
ri iç
için
in icra et
ettikleri
tikleri kölece ama
am a iti
itibarlı
barlı işl
işlevi
evi ulus yararına kullan
kullanma
maktan
ktan
başka bir şey yapmıyorlardı. Buna karşılık arşiv tarihe, söylev ile âlimlik
arasında ikili monoloğa tamamen son verip onların birleşmelerini sağla
yarak, kuruluşunun ilk koşulunu ve kendi dinamizminin başlıca gerecini
vermiştir. Tarihçilerin mertlinden başka bir kaynağı olmayan bir tarih,
söyleminde gücül olarak evrensel, ama konuları bakımından ister iste
mez sınırlıdır. Bizzat kendi merakından başka bir utku olmayan âlimlik
konularında sınırsız, ama kendi merakının keyfiliği içine kapalıdır. Bun
ları ulusal bir ufuk altında birleştirirken, arşiv birini boşluğundan, diğeri
ni gevezeliğinden kurtardı. Arşiv, pozitivist tarihi tek bir birleşme ânı
ortaya koyar: Devasa bir geleneksel hafızanın, âlimane hafızanın hem
yıkıcı, hem doğrulayıcı eleğinden “yöntemlice” geçmesini sağlayacağı bir
andır bu. Fransa’nın kaçınılmaz bir tarihinin mümkün bir tarih olabil
mesi için koşullar oluşmuştur.

3. Eleştirel hafıza ve Cumhuriyetçi Ulus:


Histoire de France’m tarihçesi
Histoire de France'm   birbirine kesinlikle uymayan bir iç ve bir dış tarihi
vardır.
vard ır. Birincisi güze
güzell bir görü
görünüşnüş bbütünlüğü
ütünlüğü ssunar.
unar. H âlâ karanlık ve aydın
latılması güç birçok nokta içeren İkincisi ise bunun aksini söyler.
Macera,
Mac era, esasen, ilk cciltleri
iltlerin
n yayımlandığı tarihten (Luchaire ve Langlois,
cilt II,
II, 2, ve cilt 11111, 1901) an
analalit
itik
ik ta
tablo
blolarıy
larıyla,
la, 1911 'deki büyük
büy ük resim
resimli
li
yayınına kadar 10 yıllık bir sürede vuku bulmaktadır. Bu süre, Lavisse’in
Mart 1892 tarihli51 sözleşmesinden hareket edersek yirmi yıldır; bu söz
leşme o zaman iyimser bir şekilde, 1894’ten 1898’e kadar dört yılda 15
cildin yayımlanmasını öngörüyordu. Eğer bu süreye Flistoire de Frartce 
contemporaine’i  (Ça
(Çağd ğdaş
aş Fransa
Fran sa tarihi
tarihi)) dahil edersek otuz yıyıll
llık
ık bi
birr m ace
ace

51) 1892 tarihli Lavisse


Laviss e sözleşmesi Te
Temm mu
muzz 1888 tarihli ilk sözleşmeyi iptal eder
eder;; bu “güncel
dokümanlardan hareketle bol bol ve bilimsel biçimde resmedilmiş yeni bir Fransa tarihi” tasarlt-
yordu. Fonds Hachettc.

LAVISSE'İN FRANSA
FRA NSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PIE
PIETAS
TAS ERG A PATRIAM 7 7

radır bu. Bu ikinci dizi bugün bize tamamen birinciye bağlı gibi görün
mektedir; eğer Devrim’le ilgili bölüm eksik olsaydı, ayrıca Büyük Savaşın
kahramansı aydınlığıyla bütün panoramayı aydmlatmasaydı, bütünlük
izleni
izlenimi
mi çok farfarklı
klı olurdu. Buna
Bu na rağmen,
rağm en, bu bü
bütünlük
tünlük izl
izleni
enimi
mi düşünülme
düşünülme 
mişti. Bu durumda, bu Tarih’i iki türlü okuyabiliriz. İlk yayının başarısı
üzeri
üze rine,
ne, H ach
achette
ette grubu Aralık 1904’te, Lavisse’in kabul et etmemesi
memesi duru
munda Albert
Alb ert SoSorel
rel’’le devam etme düşüncesiyle bunu sürdür sürdürmeyi
meyi karar
laştırdılar522. Lavisse
laştırdılar5 Lavisse,, üç aylık bir düş
düşün
ünm
m ede
eden n son
sonra
ra kab
kabulul etti; 4 A
Ağu
ğustos
stos
1905’’ 5 tarihli sözleşme yine aynı iyimser
1905 iyimserlikl
liklee 1907’den 1901909’a
9’a ka
kada
darr yyed
edii
dir lik bir yayı
dirlik yayın
n öngörüyo
öngörüyordu. rdu. Bu ciltler, savaşın aaraya
raya girmesi ve gecikme
gecikm e
lerle, ancak 1920 ile 1922 yıllan arasında yayımlanabilecektir. Ancak ko
şullar
şull ar artık aynı değil
değildir:
dir: Bu pa
panik
nik ha
hali
li içinde, ssav
avaş
aş üzeri
üzerine
ne bir cilt haz
hazırl
ırla
a
mak ve ve Seign ob
obos’un
os’un yanma ik ikii uzman ddahi
ahill etmek gerekmektedir: B Bun
un
lardan biri o zamanlar Journal des  débats’yi yöneten, eskiden Lavisse’in
yönettiği, 189
1890’lı
0’lı yılların yıl
yıllık
lık yay
yayanan orga
organı
nı L a Vi
Viee po
politique à l'étranger’nin
litique
eski yazı işleri müdürü Auguste Gauvain’dir, diğeriyse yine Journal des 
débats’da yazı işlerinde çalışan ve D.E.S’ini Lavisse’ten almış olan Henri
Bidou’dur. Devrimi üzerine de yeniden ciltler yazmak gerekmektedir.
Pariset müsveddesini teslim etmez; Aralık 1919’da, yayıncı bu “korkunç
insan”la
insan ”la ilişk
ilişkiyi
iyi kesm
kesmeyi
eyi öne
önerir5
rir544. Sag
Sagnn ac acil du
durum
rumlard
lardaa dah
dahaa anlayışl
anlayışlıdır,
ıdır,
ama 1906 iile le 1909 arasın
arasında
da kitabın önemli böl bölüm
ümünü
ünü yazmı
yazmışş oolduğu
lduğu içi
için
n
Le Rhin français pendant la Révolution et l’Empire  (Devrim ve imparator imparatorlukluk
döneminde Fransız
Fransız R en’i
en’i,, 1917) kitabın
kitabınaa baş
başlar
lar ve başta
baştan n ba
başa
şa genel bir
bir
elden geçirmeyi zorunlu görür: “Benim cildimin kısmen yayımlanmamış
belgel
belgelere
ere dayan
dayandığını
dığını biliyo
biliyorsun
rsunuz uz - bu belgeler
belgelerdenden bazıl
bazıları
arı yakınl
yakınlarda
arda
basıldı (...) Lavisse’in istediklerini yapabilmek için birkaç ulusal arşivde
biraz
iraz araştırma yapm
yapmanıanı gerekiyor”
gerekiyor” (9 aralık 1917). En nihayetinde Lavisse
yaşlanır ve çalışmanın esası üç kişiye kalır: Her zaman biraz kaprisli ve
bireyselci, ama toplam olarak, aşağı yukarı dokuz cildin yansını yazacak
olan Seignobos; işle günü gününe ilgilenen Guillaume Bréton, 1912’den
bu yana çalışmanın içindeiçinde olan ve 1917’den iti itibaren
baren aslında onun yükünü

52) Jean Mistler. Histoire de la Librairie Hachette, 


Hachette,  Paris, Hachette, 1954, *• 286. Yazar
bilg
bilgiy
iyii dem ek kayıdannd
kayıd anndan
an almıştı
almıştır.
r.
53) Bu sözleşme Lavisse Evraklarında yer alır. Bibi. ııat, N.a.f- 25 170, f 245 yazara % 7,5,
Lıvisse’e % 2,5 ve yüz sayfalık her cilt için on bin franklık bir avans hakkı öngörmektedir.
54) Bu kavganın yankısı Guillaume Bréton’un Lucien Herr ile yazışmasında ortaya çıkar,
bkz. aşağıdaki not.

7 8 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

taşıyan Lucien Herre55. İşleri o yürütür, Lavise ile yazarlar ve yayınevi


arasında aracılık yapar; düzeltmeleri yapan, ciltleri okuyan o olur; yazar
lar onun zekâsına hayran olurlar. Hasta, güçten düşmüş Lavisse’e sadece
planla ilgili karar almak kalır; yayınevi sahibi ondan “kesinlikle iyimser”
bir sonu
so nuçç ister; bu ise yaşlı
yaşlı iistad
ii stad için “bir
“ bir kabu
ka busa
sa”” dönü
dö nüşm
şmüşt
üştür
ür550. Yayınevi
Yayınevi
sahibi ayn bir cilt isterken o “aşağı yukarı otuz sayfa" ile yetinecektir.
Aynı dönemdeki
dönem deki diğer birçoğuna
birço ğuna benzeyen
benzeyen bu büyük çalışmanın
çalışman ın tarih
çesi, projektörü sadece
sad ece sonu
so nund
ndaa değil, başından
başın dan beri,
beri, ed
e d itory
tory al çalışmaya
çalışm aya
ışık tutacaktır. Özellikle, o zamanlar, orta öğrenim ve üniversite tarih ki
tapları57 piyasasının büyük kısmını aralarında paylaşan Colin-Hachette
rekabeti aydınlığa kavuşur. Colin Revue internationale de l’enseignement’ı

55) Philippe
Philippe Sagnac
Sag nac'tan
'tan Lu
Lucien
cien Herr'e, 12 Aralı
Aralıkk 1912: “ Lavisse, Seign
Seignobo
oboss ve sizi
sizin
n çağda
çağdaşş
tarihle meşgul olmanı: gerektiğini Bréton'dan biliyordum." Taris Siyasi Bilimler Enstitüsüne
verilen
verilen Luc
Lucien
ien Herr arşivleri Hist
Histoir
oiree con
contem
tempor
porain
ainee hakkı
h akkında
nda bir dosyayı içerme
içermektedir:
ktedir: Gui
Guillau
llaume
me
Bréton’dan Lucien Herr’e otuz kadar mektup, daha önceden değiştirilmiş bir yazıyla Lavisse’in

birçok pusulası,
Bütünü Sagnac’m
çok canlıdır. Bilinçlialtı
Bilinçli mektubu,
ve tamam
tamamen Seignohos'ıın
en çalışm
çalışmasına beş, Esmonin'in
asına kendini vermiş bbir resimli
ir Sagn ac'ı, bir
Sagnac'ı, iy bimektubu.
iyii birr sonuc
sonucaa
bağlamakt
bağlamaktaa aceleci, fakat “ bütün Seignobos'u en azından
azından ince ayayıntıkn
ıntıkn nda” yeni
yeniden
den okumaya
haztr bir Lavissc'i ortaya çıkarır. Seignobos Ploubnzlanec’de eşi Marillicr ile 1917 yazını uzatır
re yelkenli gemiyle gezerek vakit geçirir: “Ben artık bunun iyi olup olmadığım bilmiyorum,
oldukça zengin konular üzerine bir özet yazmak çok zor. Biçmvdüzeltmeleri için hitabete özgü
te
tedbi
dbirle
rlerr almaya gerek yok, gerekli gördü
gördüğün
ğünü:ü: her şeyi
şeyi kabul ediyonım.-Cümlelerime özneden
başka bir şeyle başlamaya gelince, bunun kolay olup olmayacağını bilmiyorum. Size gerekli
olmayan her şeyi kesiniz." (19 Eylül). Yine 23 Ekim: “Tembelliğimden dolayı kızmayınız. Bura
da küpeçiçeği, güller, karanfil, sardunya, yıldızçiçcği, kınaçiçeği, kedioru, hanımeli, siğilotu,
kokulu fig, mimoza çiçeklerinin ortasındayız, ve yine ahududular var ve yeşil çilekler olgunlaşma
solunda (...) burada olduğumdan bu yana düzeltmelerin hiçbirini okumadığımı ilave etmeme
de gerek yok...”

.. .) 56) Guillaume
Seign
Seignobo
obos’ıın B réton’dan
Bréton’dan
s’ıın Fransa tarihiLucien
tarihi üzer Herr'e,
üzerine.
ine. 1914'e25kadar
şubat savaş
1920
1920:
sav aş :hikâyesinden
“sizi
“sizinle
nle sohbetsonra
etme
etmekkeriisti
il istiyorum
ileri yorum
sürülen
isosyal değişmeler, geleneklerin, kültürün, sanatın ve hilimin ilerlemesi) savlarım pek iyi an-
hyamıyorum. Orada ancak 1920'de sonuçlar verilebilecektir ve üzerinde sonuca varamayaca
ğım
ımızız kadar da
d a parlak değildi
değildir.
r. ““Kan
Kanaatin
aatin hu öz
özeri
eri çok daha
da ha kısa biçimde otuz ya da en çok kırk kırk
tayfa halinde yazmanın yolunu bulmak ya da -istisnai olarak- onu Seignobos’un daha uzun son
tildinin sonuna koymak olacaknr. Savaş üzerine cilt ayrıca Lavisse’e ait yirmi kadar sayfayı
çine alacaktır: Sonuç, içinden çıkrığımız büyük felakete rağmen geeceğe ümit bağlama neden
ini ve hepsi bu. Son ciltte metin olmayacak, sadece tablolar yer alacaktır. Görüyorsunuz, on
dan bahsetmemize değer..." 4 Mart’da tekrar yazar. “En kısa zamanda kesin bir karar almak
çin Lavisse ile bu konuyu tartışmamızın uygun olup olmayacağtnı bana söyleyiniz." Lavisse’in
pusulası (tarihsiz, “çarşamba saat beş") buna cevap verir gibidir: "Bidou ve Gauvain’i çarşamba
'ünü davet ettim. Seignobos da gerekli. Sizi davet ediyorum. Bréton'u uyaracağım. Bir ara
aazar öğleden soma gelin konuşalım. Dışan çıkmayacağım.”
57) Bkz. Histoire de l’édition française,
française,   III. cilt, Le Temps des 
des  éditeurs, Henri-Jean Martin ve
Roger Charrier yönetiminde, Pari Paris,
s, Promodis Yayıne
Yayınevi,
vi, 1985,
1985, "üniv
"üniversite
ersite basımı", Valérie Tcs-
niî-re, s. 217-227.

LAVISSE'İN FRANSA TARİHİ


TARİHİ:: PIET
PIETAS
AS ERGA PATRI
PATRIAM
AM 7 9

(Uluslararası eğitim dergisi


dergisi,, 1881) yayımla
yayımlar;r; bu dergide
d ergide geleceğin birç birçok
ok
katılımcı
katılımcısı
sı yer alm
almaktad
aktadır;
ır; araların
aralarında
da 1876’dan bu yana Lavisse
Lavisse’e ’e ait kitapl
kitapla-
a-
nn da bulunduğu
bulu nduğu ilk ve orta öğrenim kitaplar
kitaplarından
ından sonr
sonra,
a, öz
özelli
ellikle
kle 189
890’dan
0’dan
190l ’e kadar çıkan Histoir
Histoiree générale
générale du IIe sièc
siècle jourss  (11. yüzyıldan
le à nos jour
günümüze genel
gene l tarih) ile üniversite ve kitlesel yayıncı
yayıncılığa
lığa atılı
atılır.
r. Bin
Bin sayfa

lık oniniki
visse’in
visse’ cilt ve
çekirde
çekirdek değişik yerlerden
k topluluğu yetmiş
(Bayet, Cov ille,katılımcı;
Coville, La nglois, bunlar
Langlois, Luchaire,arasında
Mariéj La
Mariéjoi,
oi,
Seignobos)
Seigno bos) ; ayrıca edebiyat alanınd
alanındaa Emile FagFagueuett ile
ile dış poli
politika
tika alanında,
düşünce
düşün ce yapıs
yapısıı olarak Lav
Lavisse’e
isse’e çok uzak olan ve Dreyfus olayı olayı neden
nedeniyl
iylee
daha da uzaklaşacak Albe Albert rt Sorel; öte yandan Au Aulard
lard ve Levase
Levaseur, ur, Albert
Malet ve Arthur Giry vardır. İki idareciden sadece biri, Rambaud, etkin
dir; Slav,
Sla v, Asy
Asyaa ve sö
sömü
mürgerge dü
dünyası
nyası üzerine on yedi kapsam
kapsamlı lı bölü
bölüm m yaza
yazar5
r588.
Lavisse XIV. Louis’yi bile Lacour-Gayet’ye bırakmıştır; onun imzasını
taşıya
taş ıyan n tek m
makalen
akaleninin olağ
olağandışılı
andışılığının
ğının ned
nedeni
eni da
dahaha ziyade bbirir sson
on dakika
hatası olarak görülmeli
görülmelidir;dir; bu yüzden orta
ortakk yapı
yapıtıtı yönetenle
yönetenlerr “Papalık
“Pa palık ikti
ikti
darının oluşumu: Bizans, Lombardiya, Papalık İtalyası (395-756)" başlı
ğı
ğıyl
ylaa savunm
savunmaya aya geç
geçmek
mek zorunda kalmışlar
kalmışlardır.
dır. Şimd
Şimdideniden tı
tıpkı
pkı Cambridge 
Anciem and modem History gibi kolektif bir düşünce oluşmuştur, ama en
sonda yapıtlann ikinci elden bibliyografyasıyla eski tarz bir sunumdur bu.
Colin, Petit de Julleville (1896) yönetimindeki Histoire de la langue et de 
la littératur
littératuree franç aises   (Fransız dili ve edebiyatı tarihi) ve André Michel
françaises
(1905) yönetimindeki Histoire de l'art  (Sa (Sana
natt tari
tarihi)
hi) adlı yapıtl
yapıtların
arın mo
mode
de
lin
inii tekrarlamıştı
tekrarlamıştır. r. H ach ett
ette’in
e’in bbir
ir süre sonra Fran
Fransız
sız Akad
Akadememisine
isine seçile
cek olan Lavisse’e sipariş ettiği Histoire de France  her uzmanın bir bölü
münü üstlendiği ansiklopedik özellikli bu çalışmalar ile örneğin Gaston
Maspero’nun aynı tarihlerde
tarihlerde yayımlan
yayımlananan (1892
(1892-190
-1900)
0) Histoire des [Kuples 
de l'Orient classique (Klasik doğu halklan tarihi) gibi bireysel sentezleri ara
sında karma bir türü temsil etmektedir: Bu yapıt bağımsız ciltlerden oluş
muştur, ama bıı ciltler ortak bir düşünceye bağlıdır ve kesintisiz bir dizi
oluşturur. Projenin idaresi Lavisse’e aittir, ancak yayın anlayışı ve tanıtım
politikası Hachette’e, özellikle, 1883'te babasının yerine geçen ve daha
önce de, 1877’
1877’de,de, École No
Norm
rmale’de
ale’de Lavisse’in öğrencisi olmuş Guillaume
Bréton’a aitt
aittir.
ir. B
Bréton
réton bu çalı
çalışmaya
şmaya gerçek anlamd
anla mdaa dam
damgasını
gasını vurmuştur
vurmuştur::

58) Lavi
Lavisse,
sse, ölüm
ölümünd
ünden
en son
sonra
ra Ram
Rambaud
baud için yaz
yazdığ
dığıı yazıda, tiktin ikisinin fikri olduğunu,
olduğun u,
fakat “yapıtın onu gerçekten yürüten Rambaud'mın başansı”, olduğunu belirtil, çünkü kendini
Histoire de France'a vermek için 1891’den sonra bu çalışmadan çekilmek istemiştir (Bulletin de
I Association amicale des anciens élèves de I’ E.N.S., 1906).

8 0 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

Bu yapıt
yapıt esas olarak o dönemde, başka akademik
akadem ik kaynaklara sahip olma
yan üniversite
üniversite öğrencilerine yönelikti.
yönelikti. Yapıt 1901’den itibaren
itibaren cilt başına
sekiz fasikül olarak çıkmaya başladı; bu ise cilt başına yılda bir cilt için
dört teslimat demekti; ancak ilk başta fasikül başına yedi bin beş yüz
baskı (Lavisse’in Louis 'XlVü 
'XlVü   için on bir bin baskı) 1923 yılındaki yeni
den basım sırasında on yedi bin ile yirmibeş bin baskı arasında olacaktır;
böylece kitaplar geniş kitlelere ulaşır59. Bu tanıtım sıradan bir tanıtım
değildir, zira konuların dağılımını ve düzenlenişini belirler. Her biri iki
kitaplık yedi
yedi cilt;
cilt; bu ciltler
ciltler de üç ilâ beş “kitap
“ kitap"" halindeki
h alindeki “alaylara”
“alayla ra” ayrıl
mıştır; yine her “kitap” üç ilâ beş kısma bölünmüştür ve bu kısmalar al
tında bir
bir yığın
yığın alt başlık, bu alt başlıklar
başlıkla r içinde de kenar
ken ar başlıklarla aç
açıkç
ıkçaa
belirlenmiş paragraflar vardır. Yine Histoire contemporaine 
contemporaine  için de dokuz
cilt belirlenir, ki bu Histoire de France’m yarısı
France’m  yarısı eder. Bu ciltlerin hepsi de
geniş kenarlı sayfalarda, ince ince ayarlanmış berrak bir fontla basılmıştır.
basılmıştır.

Bu mükemmel
budur; taş çağınıdüzenin,
işleyen kusursuz
işleyen ciltten klasik
ciltten siperler
siper anlayışın
ler savaşını
savaşı işve
nı işleymodernliğin
leyen
en cilde ka darkaynağı
kadar bütün
yapıtta hep aynı kalan kapak
k apak baskı, ciltlerdeki güçlü ve basit yir yirmi
mi dörder
resimle
resimle birli
birlikte,
kte, yazarlarm homurda
hom urdanm nmaların
alarınaa karşın uymak zorunda olduk
olduk 
ları
ları o iç bütünlüğün etkisi
etkisini
ni artırmaya katkıda bulunmuştur.
bulun muştur. Henri Carré
C arré
Bréton'a şunu yazar kibarca: “Benim çalışmam, üst sınır olarak belirtti
ğiniz 480 baskı sayfasını aşmayacaktır; çalışmamı bana gönderdiğiniz ör
neklere göre, kitap, bölüm ve paragraf biçiminde tanzim edeceğim60.”
Eserin bütün mimarisi
mimarisi ve yeniliği
yeniliği,, sayf
sayfaa altlarında “ka
“kaynaklar”
ynaklar” ve “baş
“b aş
vurulan yapıtlar” arasında
arasın da açık
a çıkça
ça belirlenmiş bir bölüme eklenmiş
eklenm iş eleştirel
eleştirel
notlar ile bütün verileri çizgisel ve somut bir anlatımda toplayan metin
arasındaki karşıtlığa dayanmaktadır. Bir yanda, güncelle sürekli dolup
taşmış sıcağı sıcağına bir tarih vardı; ancak, baskı gecikmeleri nedeniyle
bu bilgiler hemen eskiyebiliyordu, bu ise yazarların
yazarların en büyük korkusuydu.
ko rkusuydu.
Diğer yanda, Lavisse’in çok önem verdiği, yakından takip ettiği, satır
satır düzelttiği ve daha basit, daha açık, daha canlı ve daha belirgin hale
getirmek için sürekli üzerinde değişiklik yaptığı metin vardı. Bu yüzden
dipnot yoktu; dipnot pişmanlık, art-düşünce, nüans, ek açıklama, çifte
okumaa rizikosu
okum rizikosu anlamlarını taşıyordu.
taşıyordu. Lavisse bunları kabul etmez, onun

59) Lanthoinette tarafından verilen saytlar. Histoire contemporaine  ilk baskı on bin nüsha,
1949 ile 1956 arasında iki bin ile üç bin bej yüz yeni baskılar yapmıştır.
60) Tarihsiz, Fonds Hachette.

LAVISSE’İN
LAVISSE’İN FRAN
FRANSA
SA TTAR
ARİHİ:
İHİ: PİET
PİETAS
AS ERGA PATRİ
PATRİAM
AM 81
bütün tarihi olumlayıcı ve otoriterdir; şüpheye, soruna, gereksiz meraka,
soru işaretine kapılar kapalıdır. Bütün yapıt, yeniden elden geçirilen bir
bilgi ile, geniş halk kitlelerine hitap ettiği için, hiçbir yoruma meydan
vermemesi gereken metin arasındaki bu gerilimin izini taşır. Örneğin 27
ocak 1897’de Langlois şöyle yazar:

Çalışmamı hızla bitirmeyi arzu ediyorum. Şimdiye kadar bana engel


olan şey,
şey, önemli konularım anlatm
anlatmak
ak zorunda olduğum dönemin
dön emin tari
tarihi
hi
nin, hazı
hazırlı
rlıkk aşam
aşamasın
asında
da olduğunu bildiği
bildiğim
m çalışmalarla
çalışm alarla tep
tepeden
eden tırna
ğa yenilenebileceği ihtimaliydi,; bu çalışmalara başvurmadan yazmak
demek kendimi kısır bir işe mahkûm etmek olurdu. Kitabımın bazı
bölümlerini yazmış olsaydım, şimdi bunlan bir kaç ay içinde yeniden
yazmak zorunda olacaktım.61”

Luchaire ise şöyle yazar:

Dediğiniz gibi,
gibi, al
alışık
ışık olduğum tarih
tarih ko
kompo
mpozisyonu
zisyonundan
ndan vaz
vazgeçmek
geçmek için
çok büyük bir çaba sarfettim. Kendimi aşmam gerekti ve bunu her
yerde başaramamış olmanı beni şaşırtmıyor. Fransa Tarihi’nin  hitap
ettiği halk kitlesine nelerin söylenmesi gerektiğini kuşkusuz benden
daha iyi biliyorsunuz. Çünkü bu kitleyi benden daha iyi tanıyorsunuz
ve eğer onunla
onun la sizi
sizin
n gi
gibi
bi ileti
iletişim
şim kurabiliyor olsaydım,
olsaydım , Fransız Akad
Ak ade-
e-
misi’nde olurdum. Bu konuda bana bu ortak çalışmanın başarısı için

yararlı
Tarih
Tar gördüğünüz
ih bilg
bilgini gözlemlerinizi
ini olarak ah
ahşkanlıklan
şkanlıklanmd belirtebilirsiniz,
mdan bu beni
an çok feragat ettiğimi
ettiği incitmez.
mi göreceksi
niz. Başka fedakârlıklarda bulunmaya da hazırım, ayrıca kendi adıma
ve herkes ad adına
ına,, yapıtım
yapıtımdaki
daki her şeyin yararlı olmasını isterim; fikirl
fikirler
er
üzerind
üzer indee anlaştığımızdan kuşkum yok yok,, ayrıca bend
benden en yapam
yapamayacağım
ayacağım
bir
bir şşey
eyi,
i, Fr
Fran
ansa’daki
sa’daki ve diğer ülkel
ülkelerdeki
erdeki ciddi okuyucu
okuy uculann
lann nez
nezdind
dindee
beni küç
k üçük
ük ddüşü
üşürece
recekk herhangi bir şey
şeyii istem
istemeyeceğinizi
eyeceğinizi bil
biliyo
iyorum6
rum622.

Bir iyi niyet göste


Bir gösterisidir
risidir bu; çalışm
çalışmanın
anın kuralcı
kuralc ı idarecisi m
meslekt
eslektaşına
aşına müs
mü s
veddesini
veddesi ni ggeri
eri yollamak içi
için
n bundan
bund an yararlanır,
yararlanır, çünkü Luchaire Br£ton’a
Söyle yazar:

61) Fonds Hachette.


62) Lavisse Belgeleri, Bibi, nat., N.a.f. 25 168, f. 195.

82 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI
Birinci cildimin elyazmasım, anlaşmamız gereği belirtilen sürede M.
Lavisse’e teslim ettiğimi biliyorsunuz. Yöneticinin belirttiği hususlar
doğrultusunda baştan aşağı yeniden gözden geçirip ona geri gönder
dim. Ancak baskı, elimde olmayan nedenlerden dolayı başlayamadı
ğımdan, yapı
yapıtı
tı geri almak zorunda kaldım
kaldım;; yapıtı,
yapıtı, Fransa
Fran sa ve yurtdışında
yapılmış
yapılmış ve ma
maalese
aleseff çok önem li olan bil
bilims
imsel
el yayınl
yayınlarla
arla tartm
tartmak
ak am a
cıyla yeniden ele almak zorunda kaldım. Henüz bitmeyen bu ikinci
gözden geçirmenin nedeni budur63.

Hatta bu durum, yazarlarla samimi görev ilişkileri kurması için de bir


fırsat olur; Lavisse böylelikle yazarların yardımcılarını belirleyebilmiş ve
kolayca bir yazarlar ağı oluşturabilmiştir. Lavisse yaşıtlarından sadece iki
sinee m
sin müracaat
üracaat eder: Kendini kabul ett
ettirmiş
irmiş coğr
coğrafyac
afyacıı Vidal de la Blache;

diğeri ise Rönesans ve İtalya savaşları uzmanı, Charlemagne Lisesi’nden


sınıf arkadaşı, eski dostu H Henry
enry Lemonnier
Lemonnier;; 1889’da
1889’da Sorb
Sorbononne’da
ne’da Lavi
Lavisse’in
sse’in
yerini
yeri ni al
almış
mış olan Lem
Lemonn onnier’y
ier’yii bi
bizza
zzatt Lavisse sa
sana
natt tarihi profe
profesörü
sörü yapmış
y apmış

tır.
r. Grubun büyük bi birr kıs
kısmı,
mı, yirm
yirmii yazardan on ik ikisi
isi doğrud
doğrudan an on
onun
un elinden
geçmiştir:
geçmiş tir: Bunlardan baz bazıla
ıları
rı (187
(1 876’dan
6’dan 1880’e ka kadadar),
r), Ecole Norm
No rm ale
ale’’de
doçentken öğrencisi olmuştur, tıpkı Seignobos, Rebelliau yâ da Pfısrer
gibi; bazıları da Pariset gibi (öğretim üyeliği sınavında birinci gelmiştir)
ya da Langlois, Petit-Dutaillis, Coville gibi Chartes’dan, Charléty gibi
H aut
autes
es Etud
Etudes’deıı
es’deıı gelmiş ünivers
üniversite
ite öğre
öğrencil
ncileriy
eriydi.
di. Seignobos (1874 ddö ö
nemi) ve Sagnac (1891 dönemi) gibi aralarında neredeyse aşağı yukan bir
kuşak bulunan bazılarıyla yaptığı mektuplaşmalarda, çocuksuz bir adamın
sabırlı ve neredeyse babacan şefkati vardır. Onların kariyerlerini Lavisse
hazırl
haz ırlamı
amışt
ştır.
ır. A m a on
onlarlar yal
yalnı
nızz değil
değildile
diler.
r. Lavisse Lil
Lille
le T ica
icaret
ret okulun
okulunda da
öğretmen olan ve tanışmadığı A. de Saint-Léger'in dışında64 diğer hepsi
nin tezini yönetmiştir. Bu tezler Fransa Tarihi’ni önceden haber verirler:
Pfister’in Robert le Pieux (1885) üzerine tezi Fransız soyunun kaynakla

63) Fonds Hachette.


64) Lavisse gerçekten 30 Temmuz 1900’da Lille'de profesör olan Sagnac’a, onu bizzat
teşvik ettikten bir kaç ay sonra şöyle yazan "...çalışma arkadaşları bulmakta gösterdiğiniz ça
badan
bad an dol
dolay
ayaa minnettarım
minnettarım.. Ban
Banaa önerdiğiniz bu iki kişivi
kişivi memnu
memnuniyetle
niyetle kabııl ediyorum. Rysw
Ryswick
ick
savaşından Utrechl savaşına uzanan dönemi üstlenen M. de Saint-Léger ile konuları düzenle
meyi üsrlenır misiniz.’ (...) bu çalışmayı nasıl ele alacağını ve elinin altında gerekli kitaplar
olup olmadığım bana söylesin." (Christophe Charle koleksiyonu). Lille Üniversitesi eski öğ
rencisi A. de Saint-Léger 1900'da La Flandre maritime
maritime et
 et Dtirikerque sous la domination française 
française 
(1659-1789) konulu bir te: savunmuştur.

 
LAVISSE'İN FRANSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PIET
PIETAS
AS ERGA PATRIAM 8 3

rının bir incelemesidir. Langlois’nın Philippe 111 le Hardi (1887) üzerine


çalışması, onu IX. Louis ile Philippe le Bel arasına oturtur; Coville’in 1413
Emri ve Cabochien’ler baklandaki çalışması VI. Charles ile kurmayları

üzer
üzerine
tezi ine bir inceleme
(1892) incelemedir;
onu XIV.dir; Reb
Rebelliau’nun
Louis elliau’nun
dönemindePro
Protestan
testansorunların
dinsel tarihçisi Bo
Bossu
ssuet
et üzer
uzmanı üzerine
ine
haline
getirmiştir; Petit-Dutaillis’nin VIII. Louis ( 1895) üzerine tezi, esasen, XIII.
yüzyıl başındaki Capet monarşisi üzerine bir araştırmadır; Sagnac’ınki
(1898) Fransız Devrimi’nin sivil yasama yetkisini konu almaktadır.
Geriye Lavisse’in az tanıdığı ya da hiç tanımadığı dönemler kalıyor
du. Bunun için görevinde uzman, kendisinden beş-altı yaş küçük yazar
la
lara
ra başvurdu:
başvurdu: C alya konusunu, Les Origines du Sénat romain (Roma
Calya romain (Roma Sena
tosunun kaynakları, 1884) adlı bir tez hazırlamış, o dönem Normal’de
öğretim elemanı olan, Marc Bloch’un babası, soyu ve eğilimiyle “eski
Rom alı" Gu stav
Romalı" stavee B loch
loch’a
’a ver
veririr;; Lavisse Lyon’da Bloch’un
Bloch ’un eski mesl
meslektaşı,
ektaşı,
o dönem Lille rektörü ve kısa süre sonra da ilk öğretim müdürü olan
Charles
Ch arles BayBayet’y
et’yee önce bü
bütün
tün O Ortartaça
çağ’ı
ğ’ı verm
vermeyi
eyi,, sonra on
onaa yard
yardımım etmesi
için Pfister ile Kleinsclausz’u65 görevlendirmeyi düşünüyordu; ancak Or-
taçağ’ı
taça ğ’ı,, Borde
Bordeau’dan
au’dan Paris’
Paris’ee gel
gelip
ip Fuste
Fustell de C
Cou
oulan
lange ges’ın
s’ın yer
yerin
inii alan Achille
Luchaire’e verir. Bunlar uzman yazarlardır, ancak her zaman kontrol al
tında tutulabilen işbir
işbirlikç
likçile
ilerdi
rdir.r. Bu durum on yıl arayla çık an Histoire de  de 
France’ta olduğu gibi France contemporaine'nde
contemporaine'nde ve bununla birlikte ta
mamen yenilenme halinde iki alanda, 1895’e doğru kendini sekiz ciltlik

HistoireCamille
deden de la Gaule’e 
Gaule’e   (Calya
Jullian’m tarihi) verme
olmayışını uğrunaayrıca
açıklıyor66; her türlii siparişi ve
aşın kavgacı redo
dönemdee M athiez il
dönemd ilee ssıkı
ıkı bir kavgay
kavgayaa tutu
tutuşmu
şmuşş olan A ıılard
ıılard’m
’m ol
olmayışı
mayışını nı
da açıklar.
açıklar. Lavisse kendi adam larındalarından n ikis
ikisini
ini on
onaa tercih edecektir, sad sada
a
kati öncede
önce denn bilinen Sag n a c6 c677 ile
ile Fransız De
Devrim
vrimi’ne
i’ne pek az meyi
meyilli
lli,, fak
fakat
at

65) 1902 Mart tarihli üç isimli arılaşma sadece Bayet adına 1892 anlaşmasına imzada bulu
nur. Lavisse Belgeleri, Bibi, nat., N.a.f. 25 170, f. 245.
66) Bu en azından
azından bu enstit üde Camille Jullian, les années de fformation
enstitüde ormation adlı
 adlı eseri için Jullian
evrakları üzerine çalışan Olivier Motte’un kanaatidir: Presses de L’Ecole française de Rome.
67) Nisan 1900 (?) Lavisse’in Sagnae’a önerisini ifâde etme biçimi önemlidir: "Birkaç mes

lektaşımlaXIV.
Şüphesiz. beraber Hachette’de
Louis üzerine ikiDevrim öncesi Fransa
cildi üstlendim. tarihi
Birincisi yayınına
hemen hemengiriştiğimizi biliyorsunuz
tamam. Fakat İkinciyi
zamanında bitirmek
bitirmek için yardıma ihtiyacım
ihtiyacım var. Rehelliau din. ahahlak,
lak, ed
edebiyat
ebiyat tarih bölümleri
bölümlerini
ni
İncelemeyi üstlendi. Yine bu dönem esnasında (Colbert’in ölümünden XIV. Louis'nin ölümüne)
-siyasi ve ekonomik- yönetim tarihini almak ister misiniz? Bu höliimün çalışmalarınızın alanı
na girdiğin
girdiğinii düşünü
düşünüyorum.
yorum. Sizi ilgile
ilgilendiren
ndiren konular
konuların
ın geçmişlerini orad
oradaa bulaca
bulacaksınız.
ksınız. Şüphesiz
yararı
yar arı olacak
olac ak bir esere ka
katkıda
tkıda bulunm
bulunmak ak ve ismini
isminizi
zi bi
bizimkine
zimkine eklem ek sizi
sizin
n için de hoş olacak-

 
8 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

Lavisse’in kendisine doğrudan doğruya I. Frederic-Guillaume dönemin


de Prusya üzerine
üzerine tez çalışmasın
çalışmasınıı salık verdiği Parisset68
Parisset68. Lavisse
Lav isse seçim
seç imle
le
ri
rini
ni bazen çok pahalı ödedi. Aslında
Aslın da mükemmel
m ükemmel bulduğu Sagn Sa gn ac’m
ac ’m Fransı
Fransızz
Devrim i üzerine
Devrimi üzerine cildinin her sayfası, her satırı derin bir
bir incelemeyi
inceleme yi gerek
ger ek
tirecek düzeltmeler ve ilaveler gerektirmiştir; Lavisse’in yapağı bu dü
zeltmeleri
zeltmelerin
n bulunduğu elyazmaları
elyazmaları hâlâ mevcuttur. Diğerleri
Diğerleri de onu
on u umut
um ut
suzluğun ve bu işten el etek çekmenin eşiğine getirmişlerdir. Guillaume
Br6ton’a
Br6t on’a (1908 ?) hitaben
h itaben yazılmı
yazılmışş ve burad
bu radaa bütünüyle aldığımız
aldığımız bu mek
mek 
tup bunun kamadır:

Değerli Arkadaşım Guillaume, kendi kendime yakınıyorum, kimseyi


suçlamıyorum. Olup biten şey benim hatamdır. XVIII. yüzyıl tarihi
için Carre’yi bulabildim ancak. Bunu biliyorsunuz. Bunu yazmakta o
kadar beceriksiz olacağını ve sona ermekte olan şu zavallı hayatımın
iki yıldan fazlasını onu düzeltmeye ayıracağımı tahmin edemezdim.
Bugünler çok sıkıntılıyım. Dinlenme nedir bilmiyorum. İyi hiçbir şey
yapmıyorum. Geri kalan günlerimi şunu bunu bu yaparak değerlen
dirmek istiy
istiyorum
orum.. İmkânsız! Müsveddeler
Mü sveddeler ortada,
ortad a, okuyorum, bir daha
da ha
okuyorum. Çektiğim bütün sıkıntıya rağmen bu iki cildin ilk günahın
izlerini taşıyacağı düşüncesiyle altüst oluyorum. Bütün bunlar çok
zor. Fakat siz bundan sorumlu değilsiniz. Eşine az rastlanır, cömert
bir yayın
yayıncıs
cısını
ınızz siz.
siz. Sizden istediğim tek şey çağdaş
çağ daş tarih üzerine bu işi
devam ettirmekten beni muaf tııtmanızdır. Yapamayacağım. Bitire
lim bu işi, ben de gidip kendi işlerime bakayım69.

Onaylanan ulusal hafıza

İşte bitti. Yapıtın bütünlüğünü ortaya çıkaran ve ona “tarih-hafıza”


erdemlerini veren şey, geleneksel hafıza eleştirisinin basitçe derinleştiril
mesi olmuştur.

tır.” O dönem
d önemdede Lavisse
La visse arşivlere başvurmayı reddediyordu,
reddediyordu, çünkü şöyle açıklıyordu: “Şurası
kesin ki, Fransa Tarihi  hakkında yeni bilgiler vermeye çalışırken sadece yayımlanan belgeleri
kullanıyoruz. Arşiv araştırması yapmak zorunda kalmayacaksınız” (Christophe Charle koleksi
yonu) .
68) Georges
Georg es Pariset hakkında, bkz. Ch. Bemont'nu
Bemont'nun n Revue
Revue his
hisımi
ımiçue'
çue'te
te Kasım-Aralık
Kasım-A ralık 1927,
1927,
s. 442 saygı
saygı yazıs
yazısıı ve öldükten sonra derlenen makalelerin başında
ba şında Chrisrian
Chrisria n Pfister’in
Pfister’in biyogr
biyografis
afisi,i,
Essaıs d’hisıoire modeme et revolutioımaire,  1932.
69) Fonds Hachette.
 

LAVISSE'İN FRANSA TA
TARİ
RİHİ:
Hİ: PI
PIETAS
ETAS ERGA PATRI
PATRIAM
AM 8 5

Yapıtın eleştirelliği ise kesinlikle yeni kaynaklanıl icadıyla değil, sadece


belgeye dayalı halislik anlayışının yerleşmesiyle ilgilidir. Efsaneleri arala

yıp,
p, ol
olaylar
aylarıı düz
düzel
eltiyo
tiyoruz
ruz.. A nc
ncak
ak aslında kronolojik çerçeve ve en sıradan
anlatı türü açısından hiçbir değişiklik yoktur. Sonradan, Histoire conten
contenuu 
’de rejimlere dayandmlacak olan düzenleme, hükümdarlıklar, ha
poraine’de
poraine
nedanlıklar biçimindeki düzenleme en iptidai düzenleme biçimidir; hat
ta romantik ve klasik tarihyazımımn ötesinde, en eski Ortaçağ vakayi
namelerinde de böyledir.
böyledir. Yapıtın bütünü
bütününde,
nde, hafızanın doğal ekle
eklemleniş
mleniş
biçimini değiştiren hiçbir şey yoktur. Tezatlık Michelet ile patlak verir.
Yüzeys
Yüz eysel
el benzerlikler, Restaura
Resta uration
tion dö
dönem
nem inde
indenn beri yürütülen etkili ulu
sal hareketin sürdürülmesi, ulusal irade üzerine ulusal öznelliğin bindiril
mesi -Lavisse bunun büyük sıçramalarını sever-, işte bütün bunlar her
iki Histoire
Histoire’ın’ın yakınlaşm
yakınlaşmasına asına yardımcı olmuş, oolmas lmasıı gerekmiş öğele
öğelerdir
rdir..
Lavisse ’in
Lavisse’i n tarihinde ssadeadece ce M ichelet tarihçiliğ
tarihçiliğinin
inin bilimse
bilimsell etkisini görür
sek, çok yanılı
yanılırırız.
z. H
Herer ikisindeki bütünlük sap saplantıs
lantısıı aynıdır
aynıdır,, am
amaa bunlar
aym bütünlük değildir. M ichele ichelett ttarihi
arihi organiktir, La Lavis
visse
se’inki
’inki panoram
panoramik. ik.
Biri
iri kesin tercihler, diğeri eksi eksiksiz
ksiz görünümler içerir. Mich M ichelet
elet dönem
dönemlerle
lerle
iler
ilerle
lerr - Or
Ortaçağ
taçağ,, Refor
Reform, m, Rönesans; bunlabunları rı düşünsel bir çabayla oluştu
rur; her bir dönemle tutkulu ilşkiler kurar; bunları zamanın havasına ve
siyasi düşüncelerinin gelişimine göre, karşıt simgelerle yorumlar. Yıkılma
dönemlerinden diriliş dönemlerine atlar; sona ermek üzere olan Ortaçağ
imgesi olarak gördüğü Innocents mezarlığındaki ölüm dansından kurtarıcı
Jeanne
Jean ne d’A rc figürüne geçer. ““Bizza Bizzatt kendime ve gelip geçici gör görüntülerini
üntülerini
gösterdiğim bu insanlığa ölmediğimizi ve yeniden doğduğumuzu göster
mek zorundayım. Öliimü hissederken buna ihtiyacım var.70” XI. Louis’den
sonra birden çalışm
çalışmasına
asına ara verir ve varış noktasını ve bir anla anlam m da Fransa
tarihi
tar ihinin
nin biti
bitişini
şini gösteren FransFransızız Devrim
Devrimi’nei’ne atlar; sonra yeniden R Rön
öne
e
sans’a döner. Lav L avisse
isse’i’in
n tari
tarihçiliğ
hçiliğii çağ
çağdaş
daş zam
zamanla
anla gittikçe ddah
ahaa fazl
fazlaa yoğu
ndur; buradan hareketle bütün geçmişe yönelik tavrını yeniden kurup
düzene sokar. M ich ichelet
elet’’nin arşivler
arşivlerlele ili
ilişki
şkisi
si çok büyük bir karg
kargaşa
aşa örn
örneği
eği
dir, ve bazı dönemler üzerine düşündüğümüzden daha fazla arşive başvur
duğu bilinse bile, kaynaklarını belirtmez, Aulard onu bunun için hayli
kınamıştır
kına mıştır.. Bu
Bunana karşıl
karşılık,
ık, Sain
Saintt Lo
Louis’ni
uis’nin
n ölümüne tekabül eden IV.IV. kita
bın
bın son
sonund
unda, a, bu cildin “büyük bölümüyle” ulus ulusal
al arşivlerden, ya
yani
ni Trésor
Tréso r
des Chartes’tan oluştuğunu göstermek ister; ancak bu saıırılı bir ziyaret
70) Jules Michelet, Journal. Paris, Gallimard, 1959, cilt I, yıl 1841, s. 359.

8 6 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

tir; “elyazmalarından oluşan bu mezarlarda, ulusal anıtlardan oluşan bu


mezarlıkta" yapılan bir ziyaret
ziyarettir
tir bu
bu ve orada
orad a ölüler m ezarlarından çıkar
çıka r
lar; kiminin eli, kiminin kafası görünür, tıpkı Michelangelo’nun kıyamet
günü tablosundaki gibi” ve onun çevresinde “titrek titrek" dans eder
ler71. Michelet tahmin yürütür, icat eder, sezinler, düzeltir ve kaynaklan
eksik olduğunda, bunların yerini kendi kendine doldurur: “Fransa’nın
yaşayan ruhu, seni kendi içimde değil de nerede bulabilirim77?”
Lavisse, buna karşın, geleneksel sıradüzende hiçbir şeyi değiştirmez.
Her cildin son sayfalarına ustaca serpiştirdiği ekonomi, toplum, yazı ve
sanata
san ata ilg
ilgi duysa da, siyasi
siyasi kurum ve devlet
de vlet önceliklerini
önceliklerinin
n önem
ön emini
ini değiş
tirmez. Olayların göreceli önemini de küçümsemez; böylece bireylere,
savaşlara
savaşla ra alt kısımlarda yer
yer veri
verir;
r; Azincou
A zincourt’dan
rt’dan W aterloo’
aterlo o’ya,
ya, Valmy’den
Valm y’den
Verdun’a kadar bütün savaşlar bir kurmay heyetince anlatılmış gibi bir
araya gelir. Yirmi yedi kez yeniden başlanan bu dört yüz seksen sayfa,
Fustel’i
Fuste l’in
n yıllar
yıllarca
ca süren bir
bir “çözümlemenin”
“çözüm lemenin” belirdi
belirdiğiği “dakika
“dak ika”” olarak nite
lediği o doruk noktası gibidir.
Anlatım son derece türdeştir ve bütünlüğünü, resmi kaynaklar ile dev
letin devamlılığına içkin felsefe arasındaki doğal kaynaşmadan alır. Poziti-
vist tarihyazım, doğrudan  kaynağın altm çağı olmuştur; yani kaynağa, on onun
un
açıkça
açık ça söylediğinden başka
başk a bir şeyi
şeyi söyletmeyen --elbe
--elbette
tte Tarih
Tarihçi
çini
nin
n bunu
iyi ifade etmesi
etm esi koşu
k oşuluy
luyla-
la- bir belge çağı: Yasa,
Y asa, diploma
d iploma,, siciller,
siciller, sözleşme,

vasiyetname, kral ya da imparator emirleri; anı amaçlı, halka ait her tür
metin ve olay kayıtları
kayıtları.. Langlois ve Seignobo
Seign oboss bütünüyle “analitik
“anal itik işlemle
işlem le
re” ve “sentetik işlemlere" adanmış Introduction aux études historiques'te 
(Tarihsel araştırmalara giriş, 1898), bugün artık bizim için geçerliliğini
yitirmiş görünen bir sürü aynntıyla, bir olayın belgeye dayanarak nasıl
oluşturulabileceğini anlatırlar; ancak dolaylı  kaynakların olabileceğine
hiç değinmezler; yani bir belgeden ifade etmek istediği şeyden başka bir
şeyii çekip çıkarmamızı
şey çıkarm amızı sağlayan,
sağlay an, sayıs
sayısız
ız kaynağın olabileceğini
olabilece ğini söylemezler.
söylemezler.
Buna karşın sorunsalı yeniden ele alabilmek bunlara bağlıdır. Romantik
taribyazımın temsil ettiği, anlatısal kaynakların öncelikli olduğu dönem
ile bizzat kaynaklar kavramını genişleten ve bütün anlamlarıyla kullanan
71) A.g.y., Oeuvres complètes,  Paul Viallaneix baskısı, Pans, Flammarion, IV. clh, Histoire 
de France,  !, 1974, s. 611 sq. bkz■ Jacques Lc Golfun girişi, “Michelet el le Moyen Age,
aujourd’hui".
72) A.g.n., Histoire de la   Réwluuon'a 1847 rarihli önsöz, Paris, Gallimard, Bibliothèque de
la Pléiade. 1952, s.2.

LAVIS
LA VISSEÏN
SEÏN FRANSA
FRA NSA TARİ
TARİHİ
Hİ:: PPIETAS
IETAS ERGA PATRIAM 8 7

“Analles dönemi” arasında Fransa Tarihi


Tarihi   anlam ile olayın mükemmel
uyumunu temsil eder, zira bun
bunlarda
lardan
n biri
birinin
nin kendiliğinden orta
ortaya
ya çıkması
için herhangi birini eksiksiz olarak ortaya koymak gerekli ve yeterlidir.
Tipik
Tip ik örnek: Ulu Ulusal
sal ki
kimli
mliğiği kuran ol
olaylardan
aylardan bi biri
ri ola
olann Bouvines (1214
(1214): ):
Ham
Ha m asi efsaneyle imgelemin en ağır yyükle ükleri
ri arasınd
arasındaa yer alan an anahta
ahtarr bbir
ir
savaş. Popüler olmuş Histoire de France de France kitabı Michelet’ninkiyle birlikte
uzun
uz un zaman otorite kabul edilen Henri Martin, tam tamam amenen öyküsel nite
niteli
likli
kli
üç ana kaynağa baş başvu
vurur'1
rur'1:: Sava
Savaştan
ştan 50 ytl sonra yazıl
yazılmış
mış Reims vakayina
mesi
me si ve Phil
Philippippee A ug
uguste
uste’ün
’ün arkasında savaşı yaşamış Guil Guillaume
laume Le Bre
ton. Le Bréton’un
Bréto n’un yapıtının iki iki değişkesi vardır: Nazım halindeki Philippide
Philippide  
ve bu yapıtın düzyazı halindeki vakayinamesi. Martin bu kaynaklar ara
sında aynın
aynın yapar ve son sonuncusun
uncusunuu seçer. Şöyle sö söyle
yler:
r: ““Reims
Reims vakayina
mesii çok ilginç bir anıtnr; hemen hemen h
mes herer zam
zamanan cidd
ciddii bi
biçimde
çimde çarpıt
tığı tarihsel olaylar bakımından değil, canlı ve sadık biçimde ifade edilmiş
popüler hissiyat ve gelenekler bakımından.” Ancak seçimini yaptıktan
sonra, savaşı
sav aşı alıntılarla an anlatır
latır ve zaferi
zaferi “eski Galyalı bir ozan gibi gibi”” kralla
bi
birl
rlik
ikte
te ku
kutlayan
tlayan kraliye
kraliyett papazının sözler
sözlerini
ini açıklayarak akta aktanr.
nr. Son
Sonununda
da
samimi
sami mi bbir
ir şekilde
şekilde şunu itirafeder: “Bu anlan nere neredeys
deysee tama
tamamenmen Guillaume
Le Bréton’dan, Philippide’nin
Philippide’nin X. X. ve XI. bölümleri karşılaştırılarak alınmış-
tır."
tır." Ha
Halkan
lkanın ın diğer ucunda, savaşın ve hafı hafızanın
zanın antropologu olarak Geor Ge or
ges Duby, Le Dimanche de Bouvines'de 
Bouvines'de olay
olayı,ı, ard
ardınd
ındaa bıraktığı bütü
bütünn izl
izler
erle
le
ortaya çıktığı haliyle, tersinden alır ve birbiriyle örtüşen şu üç işleme
girişir: Tanıkların doğduğu kültür ortamını yeniden kurmak; bir savaş
sosyolojisi taslağı hazırlamak; savaşa ilişkin anma törenleri boyunca “bir
dizi değişken tasavvurlar bütünü içinde bir anı’nın macerasını" takip et
mek744. T am am en başk
mek7 başkaa kaynaklar üzeri
üzerine
ne tamam
tam amenen bbaşka
aşka tarzd
tarzdaa bi
birr çalış
ma. Bu, sonuçta, olayın tam bir yenilik içinde kavranmasını sağlamakla
kalmaz; ayrıca Luchaire’in Fransa Tarihi'nde 
Tarihi'nde  savaşı işleyiş biçimini ve
bunun kesin ve sınırlı sonucunu yerine oturnnamızı da sağlar.
Kesin, çünkü Luchaire, başlıcaları Almanya’da basılmış bütün çalış
malar
ma larıı göz önü
önünde
nde bulundu
bulundurarak,
rarak, bütün belgel
belgeleri
eri fihriste geçirmi
geçirmişti
ştir.
r. Bibli
yografyasındaki bir düzine başlığın yarısında
yarısındann fazlası geçm
geçmiş
iş on yıl
yıl boyu
boyunca
nca
yayımlanmıştır. Kesin, çünkü “sorgu yargıcı gibi”, yalanlan tarayıp sapta

73) Henri Martin, Histoire Je France, Paris. Fııme, 1884, IV. cilt, 5. 78-87.
74) Georges Duby, Le Dmıanciıe des Bouemes, 27 Temmuz 1214, Paris, Gallimard, “Les
trente
trente journées
journ ées qui ont fait la Fran
France”
ce”,, 1973, s. 12; yeni basım, Folio, 1985.

8 8 HAFIZA
HAFIZA MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI

mış, ifadeleri karşılaştırmış, savları ortaya koymuştur. Kısaca, Bouvines


ovasında 27 Haziran 1214’ce 12 ile öğleden sonra 5 arası olup bitenleri,
Ranke’nin ünlü deyişiyle “gerçekte olup bittiği haliyle” yeniden
kurmuştur; bunu yaparken de o günün “neden” ve “sonuç” zincirini
oluşturmuştur. Gerekli, aşılamayak bir çalışma -beklenmedik keşiflerle
birlikte-, ancak boşuna olmasa da yanıltıcı bir çalışma. Çünkü öncelik
le, yaşanmış gerçekliği içinde bu hakikat erişilmezdir ve indirgeyebilece
ğimiz kesinlikler alanının dışına taşar. Çünkü Duby’nin ifade ettiği gibi,
bu yeniden kurma, en başından bir anakronizm pahasına mümkün ola
bili
bilir;
r; bu nedenle “Philippe Auguste,
Augu ste, C om eille’i
eille ’in
n Pompeus’u
Pom peus’u gördüğü
gördüğü gibi,
gibi,
yani bir arzu
arzu olarak, değişmez ‘insan tabiatındak
tabiatın daki'i' başka isteklerle çarpışan
çarp ışan
bir istek olarak görülmeye” meyledilir.
Bu belagatli ve genelleştirilebilir eleştiri, Fransa Tarihi’nin  belirttiği
hafıza türünü açıklıkla göstermektedir. Yine Duby’nin ifade ettiği gibi
“Bouvines, özellikle bir hâkimiyet tarihi dinamizminde yer alıyordu.
Günlük hayat, hepsi de Avrupa Devletlerinin gelişimine ilişkin bir tek
çizgi üzerinde sıralanan kararlar, girişimler, kararsızlıklar, başarılar ya da
başarısızlıklarla, diğerlerinden daha hacimli bir düğüm halini alıyordu."
Bununla birlikte yapıtta sadece çok uzun bir anlatının sergilendiğini
düşünmek yanlış olurdu. Yazarların yeterli gördükleri eserin bölümleri

tam da en atıl olanlarıdır: Bunun nedeni gerek yeteneklerinin azlığı ya da


arşivci mizaçları (Coville, Petit-Dutaillis), gerek, Charlety ve Seignobos
gibi, çok güncel dönemleri işlemek zorunda kalmaları, gerekse bu ısmar
lama eserlere canıgönülden sarılmamış olmalarıydı, ki Langlois’nın du
rumu buna benziyordu. Kuşkusuz LavisseTari/ı’i yayımladığı dönemde,
Durkheim’in Annee sociologique'm  (1896) doğuşu ile Henri Berr’in Revue 
de synıhese historique’i (1900) arasındaki dönemde düşünsel yenilik tara

fına
na geçmiştir
geçmiştir.. A ncak
nc ak bunun
bunu n dışında kalan
k alan ve büyük
büyük ölçüde bireyselleşe
bireyselleşen
n
en az
az üç parça vardır.
vardır. Öncelik
Ö ncelikle
le zihins
zihinsel
el bir kavşak oluşturan Vidal de la
Blaclıe’ın Le Tableau'su:  1830’lu
183 0’lu yılları
yılların
n Mich
Mi chele
elet’sinin
t’sinin acil çağrısı, ulusal
pedagojide tarih ile coğrafya arasında kurulmakta olan birliğin işareti olan
bu yapıt, aynı zamanda, Tarih-Annales’ın doğuşunda çok etkisi olacak
olan beşeri coğrafya hareketinin taşıyıcısıdır. Sonra, Louis XIV7’, çünkü,

75) Belgelerin
Belgelerin belirlemes
belirlemesii güç, ama
am a önemli bir bölümünden sorumlu Edmond Esmonin’i Esmonin ’i
Lotus X/V'a bağlamak uygun olur. Edmond Esmonin, La Tatile cn Normundu;  ou temps de Col- 
hen (1661-1683). Grenoble Fakültesinde profesördür ve emekliliğinden sonra bildirilerini Et u- 
des sur La Franee des XVIIe et XVlIIe siicles adlı eserde bir araya toplamıştır. Paris, P.U.F., 1964.

LAV/
LAV/ISS
ISSE'İ
E'İN
N FRA
FRANSA
NSA TA
TARİH
RİHİ:
İ: PIETAS
PIETAS ERG
ERGAA PATRIAM 8 9

Lavisse’in anlattığı yirmi beş yıl, gerçekte, “yüzyılın” anatomisidir, rejim


türünün, mutlakiyetin tasviridir. Nihayet, durumu pek açık olmayan,
Luchaire’in LeLe   Moyen Age’ı (Ortaçağ).
Bu iki cildin başlıkları gerçekte sade bir kronolojiyi bildirmektedir:
Les Premiers Capétiens (987-1137) 
(987-1137)  ve Louis
Louis   VII, Philippe Auguste, Louis 
Louis 
VIII (1137-1226). Ancak İçindekiler’e bakacak olursak, “Capet soyun
dan ilk dört kralın" 30 sayfalık bir bölümde (kitap 1, bölüm V) anlatıl
dığı, Plantagenet’lere karşı savaşın, Aslan Yürekli Richard’ın, Papa III.
Innocente’nin ikinci cildin yarısını bile tutmadığı görülür. Siyaset alanı
ise bambaşka bir konuyu, yani X. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar feodalite
nin oluşumuna ilişkin geniş bir tabloyu kapsar. Bu Ftıstel’ci yenilenme
nin ürünüdür, Fransa Tarihi’nin
Tarihi’nin izini taşıdığı tek gerçek tarihyazım yeni
liğidir. Histoire des institutions politiques de l’ancienne France 
France  (Eski Fran
sa’nın politik kurumlar tarihi) XVI. yüzyıldan itibaren ulusal tarihyazımına
hâkim olan istilaların, zaferlerin ve ırk çatışmalarının payını ikinci plana
atarak, etnik-ırkçı çatışmayı birden bire feodal rejimin yavaş yavaş do
ğuşuna dönüştürmü
dönü ştürmüştür.
ştür. Achille
A chille Lu
Luchaire
chaire körü körüne bağlı bir
bir Fustel’ci-
Fustel’ci-
dir. Fustel’in etkisi geniş bir feodal rejim tablosu üzerine açılan eserinde
derhal kendini hissettirir. İlk sayfalardan itibaren anlatının havası belli
olur:

Fransız krallığı
Fransız krallığının
nın içinde bbir
ir hanedanlık
haneda nlık devrimi olmuştu (98 (987).
7). Do
Doğ
ğ
rusunuu söylemek
rusun söyleme k gerekirse
gerekirse bu hiç de yeni bir çağ
ça ğ açm
açmadı
adı.. Krallık otori
tesi uzun zamandan bu yana yıkılmıştı; kilise ve feodalite bütün güç
le
lerri elinde
elinde bulunduruyordu ( .....)
.) . Yüzyıllard
Yüzyıllardan
an beri derinlerde gerçek
leşen bir işleyiş nihayet ülkenin sosyal ve ekonomik durumunu değiş
tirmeye başlamıştı, insanlar sonradan neredeyse hiç değişmeyecek
sınıflara ayrıldılar (...) Özel ve kamusal önderliğin etkisiyle doğan
feodal sistem her şeyi sarmış, her şeyin içine nüfuz etmişti ve her şeyi
ele geçirmek üzereydi.

Bu yüzden Michelet’nin “bütünlüğe” eğilimli, Augustin Thierry’nin


romanesk eğili
eğilimli
mli ve ha
hatta
tta Henri Ma
Martin’i
rtin’in
n destansı eğilimli
eğilimli O rta
rtaça
çağ’ın
ğ’ının
ın
yerine, sonradan Marc Bloch’ta göreceğimiz ve bugünkü Ortaçağ uz-
nıanlarınn da göz ardı etmedikleri tastamam toplumsal bir Ortaçağ
geçmiştir. Böylelikle Frarısa Tarihi temelde
Tarihi temelde siyasal bir hafıza biçimi altın
da iki tür tarihi barındırmıştır.

9 0 HAF
HAFIZA
IZA MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

L i r R E II
L 'I N S T A L L A T I O N D U RO I
CHAPITRE PREMIER

L E R O I'

!. LA K R SO N N t. — I II.. L ’ É D UC
U C AT
A T IO
IO N . — III. L l • «0 1 • DU K O I .

/. — LA PE R SO N N E DU ROI  

L OUIS XIV nvail vingt-deux ans el demi à la raorl de Mazarin.


Tout le monde le Lrouvail très beau. Un léger retrait du front,
le nez long d'ossature ferme, la rondeur de la joue, la courbe du
menton sous l'avancée de la lèvre, dessinaient un profil net, un peu
lourd. La douceur sc mêlait dans les yeux bruns à la gravité, comme
la grâce à la majesté dans la démarche. Une belle prestance cl Pair
de grondeu r h aussaient la taill
taillee qui était ordinaire. To ute cello
personne avait un charme qui attirait et un sérieux qui Lenail 6 dis
tance. Les contemporains ponsnient qu'elle révélait le. Uni :
En quelque obscurité que le eorl l'eût fait naître,
Le monde, en lo voyant, eût reconnu son maître,

I . S o o it c n . L es GEctrrtt de   Lan il X I V ,   Parti. i8o6. 6 vol.. Himoircj de  i-ouii X I V p e u r  r 


rtnslruclton du Dauphin,  édlt. Ch Dre yas, a vo l., Pari«, 18 60.. C olb erl, Jo ur na l fa>t par  
1860
chacune  »«moine ri riee ce ça» <
<‘ei
‘eill pa ssé pour ser
passé servir
vir i fhitloirt  du Roi. au tom
tomee VJ de» Lettres,...
Lettres,...  
éditée« par I1. Clément. Lettres du P. Paulin, confc««eur du Pot. au cardinal Mazarin. dan»
le P. Chérot, La Premi Première
ère jeane sse   rie Louii X I V   |i&49-il>53i. Lille. i$pa. L«» Mémoire» du
tampa, notamment ceux de Mad ame do M oUe ville, de Medam ottalle de Mootpen ticr.
Jou rna l de h eanl
eanléé du Roi Leu is X JV éc
écri
ritt por VaHal.d
VaHal.d'Aqui
'Aquin
n et Fa çon ,   édité par
oi . P a rl e , t86a. J tidalUe» ear iti principaux événements du règne dt Louis le Grand, 
 J . - A . L e R oi. Grand,  
ouvrage publié par l’Académie de* Médallla» al Inwcnption», Pana. 170a. SalnUSImon,
Parallèle de* traie première rait Raurbons.   Le» Pe la lion» lion» don
don am baiaad eurs véntliena
Giovanni JQalUftla Nani (00OI 1660), Alvlee Grimant tifito- 64), Alvia e 5 agredo (i 664i 6S), au
t. II! de« fle/oi/oni...
O u v n A O C f a   c o N S U L T f n Out
Outre
re ce ui du P. Chérot el de Lae our-G aret : Salnte-Heuve,

Le* ceuurct
Nouveaux de Loua
lundi», L II» XJV,
P- 3 Go.
Cauaene» du Les
A. Péralé, lundi, L Y, p.de3 M
poriraile , Le XIV
Louit Journal de la santé
  ou mutée   du Roi,
Roi,  
de Versailiet, 
Versailiet,
 V e re a il le s, i8ç6.
i8ç 6.

« * 1 9  »

Er
ErNES T L av isse , XIV. Louis,  sayfa 119:
NEST
A nlam lı bir sayfa
sayfa düzeni.
düzeni.

LAVISSE'İN
LAVIS SE'İN FRANSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PIETAS
PIETAS ERGA
ER GA PATRI
PATRIAM
AM 91

Hafızanın Cumhuriyetçileştirilmesi

Fransa Tarihi’nin genel tanzimi ve pozitivist tarihyazım yöntemi, kendi


liğinden
liğinden siyasete ve devlete
dev lete doğru yönelmiş bir hafızanın itibarına yardım
yardım
ederken, otorite
o toriterr cumhuriyetçiliği de yayın
yayın yönetme
yön etmeninin
ninin izini
izini ta
taşır
şır.. Ger
G er
çekte, giriş bölümü olmayan bu eserde kendi kanılarını üç kez pekiştirir
diyemesek de yineler:
yineler: XIV. Louis saltanatıyla ilgi
ilgili
li sonuç
son uç bölümünde
bölümünd e (VIII.
(VIII.
cilt, 1. kitap); XV. Louis ve XVI. Louis hanedanlıklanyla ilgili sonuç
bölümünde (IX. cilt); son olarak France Contemporaine’in, onun tarihçi
vasiyetnamesi sayılabilecek genel sonuç bölümünde (cilt IX).
Bunların bir araya gelişinde
gelişinde dikkat çeken
çe ken şey, Cumhuriyetin
Cumh uriyetin ve cum
huriyetçi kimliğin en yapıcı temellerinin ortaya çıkmasına bağlı olarak,
Eski Rejimin sistemli biçimde yeniden kurulmasıdır: Alsace-Lorraine’e
kilitlenen
kilitlenen bir ülkede sınırlar vurgulanır; sömürgeciliğin tam yayıldığ
yayıldığıı anda
and a
krallık Fransa’sının geri kaldığı denizcilik yönü vurgulanır; tasarruf ve al
tın frank Fransa’sında krallığın kötü mali durumu vurgulanır; kitlelerin
entegrasyon ihtiyacının
ihtiyacının çok acil olduğu an
anda
da iç bütün
bü tünlüğün
lüğün eksikliği
eksikliği vur
gulanır; referandumla ve partilerin oluşumuyla siyasi eğitim çağı, halkın
ulusa katılımının olmaması belirtilir. Bu özel kriterlere göre Lavisse, mo
narşi davasının son duruşmasını yapar ve rejimin bizzat tabiatını, bozul-
mdşluğunu, esas kötülüğünü
kötü lüğünü ya da kralın
kralın “gereksizl
“gereksizliğini
iğini”” hesab
h esabaa katmanın
pek de kolay olmadığmı
olmadığm ı hükme bağlar. Buna
Bun a karşın bu suçlamada
suçlam ada 1900’lü
yılların önemli ve liberal küçük burjuvazisine ait bütün değerleri göster
mek güç değildir. Otorite eksikliği: Atamalarda sofuların, filozoflann, ma
liye
liyeci
cile
leri
rin,
n, saraya yakın olanların, kadınlan
kadınlann,
n, Pompad
Pom padour’un,
our’un, du Barrv’ni
Barrv’nin
n
ve Marie-Antoinette’in kaprislerinin önemli rol oynadığı teşhis edilir,
"kralın artık bakan seçimine vakıf olmadığı görülür”:

XVI. Louis herkesi memnun etmek için, günümüzde dendiği gibi, fa
son bakanlıklar kurdu. Birçok bakanın
bak anın görevi ve vasfı bilinmemekte
dir.
dir. Am elot
elo t de Chaillo
C haillouu ve d’Aigııillon’un
d ’Aigııillon’un dışişleri
dışişleri bakanı yapılmaları
yapılmaları
nın nedenini onlar bile bilmezler. Polis müdürü Bertin’in neden genel
müfettiş, Polis müdürü Berryer’nin neden denizcilik bakanı olduğu da
bilinmez. Mühürler idaresi ile genel teftiş bakanlıklanmn aynı kişiye
ya da mühürler idaresi ileile denizc
denizcili
ilikk bak
bakanlığınm
anlığınm M ach
ac h aut’y
au t’yaa veril
verilmesi
mesi
tuhaftır. Bazen bakanlık görevleri birbirinin yerine geçebiliyordu ve
bu işin nasıl olup da devletin iyiliği için yapıldığı anlaşılamıyordu.

9 2 HAF
HAFIZA
IZA MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

Bu kötü ev ekonomisi ayn bir şaşkınlığa ve skandala yol açmaktadır:

Kral mali dengeleri dert etmezdi. Bir gün Artois Kontu parlamento
da kralın masraflannı gelirlerine göre ayarlamak zorunda olmadığını
söyledi;
söyledi; tam aksine
aksin e geliri
geliri masraflara
ma sraflara göre ayarlamak
ayarlam ak gerekiyordu.
gerekiyordu. Oysa
Oy sa
XVI. yüzyıl
yüzyıldan
dan itibaren,
itibaren, sarayın
sarayın harcalamaları savaş
sava ş masraflarına ek
ek 
leniyor, bunların her ikisi de artarken borçlar yığılıyor ve görkemli
Fransa krallığı sürekli olarak güç duruma düşüyordu.

Buna rağmen giderilmesi mümkün bir sıkıntıydı bu:

Reformlar sayesinde kral yetkisini artırabilir ve halklarının sıkıntı


larını azaltabilirdi; bu reformlan gerçekleştirmek için sadece kralın
aşın lüksünün, metreslerinin, Versailles sarayının ve gereksiz savaşların
yarattığı masraflar kadar bir bedel yeterdi.

Ekonomiden bir
bir başka
baş ka konuya, “kral
“ krallığı
lığın
n yeters
yetersiz
iz kalmasının”
kalmas ının” nedeni
ned eni olan
merkeziyetçiliğin terk edilişine geçiyoruz:

Öyle görünüyor ki, kraliyet hükümetinin, Kral’ın otoritesini her yer


de mevcut ve etkili kılan bir yönetimi taşraya sokmak için, Richelieu
zamanında başlayan çabayı sürdürmesi
sürdürm esi gerekirdi
gerekirdi ( .....)
.) Bu idare, izlenen
izlenen
bir tutumla, farklıl
farklılıkl
ıkları
arı ortadan
ortada n kaldırmaya değilse
değilse bile,
bile, -bu ne müm
m üm
kün, ne de arzu edilen şey idi- en azından Fransa’nın bütünlüğünün
gerçekleşmesi
gerçekleşm esi karşısındaki belli
belli başlı
başlı engelleri
engelleri yok etmeyi sağlardı
sağlard ı ( .....)
.)
Calonne’un ifadesine göre Kral “krallık eyaletlerini kendine mal
etmedi”, onlan Fransız olarak görmedi. Krallık, Mirabeau’nun dediği
gibi, henüz sadece “ayn halkların belirsiz bir katılımından ibarettir”.
Fransa
Fra nsa’’yı, Duııkerklinin olduğu kadar
kad ar Marsilyalı
Marsilyalının,
nın, Bordolun
Bord olununun oldu
oldu 
ğu kadar Strazburglunun “bir ve bölünmez” memleketi haline getire
cek olay Devrim’dir.

Son, ama en ağır suçlama: “Fransa’nın gücü azalıyor”.

Utanılacak Paris barışı, “aptal” Aix-la-Chapelle barışı, bir parçacık


toprak
topr ak almadan,
alm adan, on beş yı yıl süren
süren savaşlar -Avu sturya
stur ya V eraset ve Ye
diyi!
iyi! sa va şlan
şla n - bir kaç subayın
subayın kahramanlığı sayesinde halkın ta tanı
nıyı
yıpp

LAVISSE’İN
LAVISSE’İN FRANSA TARİHİ
TARİHİ:: PIETAS
PIETAS ERG
ERGAA PATRIAM 9 3

sevdiği kolonilerimizin elden


elden çıkm
çıkması;
ası; saray görevlileri tarafınd
tarafından
an yanlış
yanlış
yürütülen operasyonlar, sonradan görme Prusyalılar karşısında utanı
lası geri çekilme amsı hiç silinmedi. Fontenay zaferi görkemli oldu,
fakat Kral’ın arzı endam ettiği o gün, Saxelı bir Alman mareşali ko
muta ediyordu. Krallığın gözden düşmesinin nedeni, çoğunlukla za
feri seven Fransa’nın maruz kaldığı aşağalınma olmalıdır.

Kral XVIII. yüzyıl


yüzyılda
da A vr
vrup
up a’daki değişmelerden sorumlu değ değildi
ildir:
r: ““Fa
Fa
kat krallığm
krallığm düzensizliğ
düzensizliğinde,
inde, mo
monarşi
narşi düzenini
düzeninin n eksikliğinden
eksikliğinden tamamen
sorumludur.” Kesinlikle halkın duygusuna tercüman olan Lavisse, kralı
bazen çok aşın kral olmak
olmaklala ve bazen de yeteri
yeterince
nce kral olmam
olm amaklaakla eleş
eleştir
tirir:
ir:
Reformcuların önerilerine duy duyararsız
sızdır
dır,, ““Ve
Versailles’de
rsailles’de kendisine yaptırdı
ğı sarayda servetinin sefasını sürmektedir”; Versailles, “kralın krallığını
harcadığı” sahte başkenttir
başken ttir ve öfk
öfkee yaratmaktadır. Lavisse şu sonuc sonucaa var
varır:
ır:
“Fransız Devriminin nedenleri arasında Paris korkusunu ve XIV. Louis’yi,
başlangıçta ücra bir yeri, av partileri düzenlenen bir yeri Fransa’nın baş
kentii yapmaya götüren kendini beğen
kent beğenmişl
mişlik ik dü
düşüncesin
şüncesinii saym
saymak ak gerekir
gerekir.”.”
Lavisse’in
Lav isse’in XIV. Louis ile göğüs göğüse olmasa da, kiş kişise
isell ka
kavgasına
vgasına stra
tejik önemini ve ilginçliğini kazadıran şey, Belle Epoque’a ait küçük bur
 juvaz
 juv azini
ininn değe
de ğerl
rler
erii ve bir ddee een
n pa
parl
rlak
ak dö
dönn em ind
in d ek
ekii m on
onar
arşi
şidi
dir.
r. B u ka
karşı
rşı
laşmanın tasviri ve yargılamasında aynı hava yoktur: Şahsen sorumlu
olduğu dönemin
dönem in seçimiyle açıklanabilecek bir farktır bu. İki cilt -istis -istisna
naii
yoğunluğu ve zengin ayrıntılarıyla ayrı bir inceleme konusu olabilecek
iki cil
c ilt-
t- krallık görkemini aşırı bir mem memnuniyetle
nuniyetle ifade eder, öyle ki kiş kişise
isell
bir haz ve neredeyse mizaç yakınlığı bulur gibi oluruz. Lavisse yaklaşık
yirmi yılını XIV. Louis’nin özel yaşamına vermiştir. Philipp Sagnac şunu
söyler: “İhtiras dramalarmı severdi, devletleri kurulma aşamalarında ince

lemekten
laşma
laşmazlı hoşlanırdı.
zlıkk çıkan Devletleri,
çıkanaa kadar serb estçebiryayı
serbestçe kezlan,
yayılan,kurulduktan sonra,
boyun eğen ya dadiğerleriyle
kaz
kazanan an
anan kuv
kuv
vetler gibi görürdü. Prusya devletinin gerçek kurucusu II. Friedrich’ten
sonra bunca iç kuvvetle ve bütün Avrupa’yla savaşan XIV. Louis’yi nasıl
sevmesin?" Ancak bir demokratın son sözü daha ciddi soyluluk taşır:

Biraz sonra “E
Biraz “Eski
ski Rej
Rejim
im”” diy
diyee adlandıracağu
adlandıracağunız
nız şey, ya
yarar
rarsız
sız ya da uğur
suz,
suz, mo
modası
dası geçm
geçmişiş düşüncelerin, parça parça ddekorların,
ekorların, suist
suistimalle
imallere
re
dönüşmü
dönü şmüş,
ş, sor
sorum
umluluk
luluk içermeyen hakhakların
ların bu ölüm
ölümee ya
yargı
rgılı
lı ve ya
yarar
rarsız
sız
birleşimi, üstünde, bir gelecek hazırlamaktan itina etmiş yapayalnız

9 4 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

bir mutlak gücü


gücünn yükseldi
yükseldiği
ği bütün bu geçmişin yıkı
yıkıntıl
ntıları;
arı; bunu sad
sadece
ece
XIV. Louis’ye mal etmek haksızlık olacaktır: Ancak o bu eski rejimi
sakatlığının en uç noktasına götürdü ve ölüme mahkûm etti.

Paylaşılan bir yargı: işte bu uzun saltanatı bütün Fran


Fransa
sa Tarihi’nin ekseni,
Tarihi’nin
onun zirvesi ve çöküşünün başlangıcı olarak gören düşünce budur.

XIV . Lo
XIV. Louis'nin
uis'nin en parlak başarısı sisiyas
yasii itaati sağlamak
sağlam ak oldu. Bu sıkıntı
sızz olmadı. H ery
sı eryıl
ıl isyanlar oldu
oldu,, bazı
bazıları
ları çok
ço k cciddiydi.
iddiydi. Devri
Devrimin
min işaret
işaret
lerini açıkça bilmek istiyorsak, bu isyanların, başvurulan motiflerin,
hakaretlerin ve orada savrulan tehditlerin tam bir tarihmi yazmak
gerekecektir.

Şurası bir gerçek ki, krallık sınırlarını genişletti, Franche-Comte yi, Flan-
dre’ın ve Hainaut’nun bir bölümü ile Cambresis'yi, Strazburg’u ele geçir
di. Ancak bu toprak kazanma ile ilgili neticeler ne kadar görkemli olursa
olsun, 1661 ’deki Fransa’nın gücü ve Avrupa’nın zayıflığı Lavisse’i daha
fazlasının ümit edilmesi gerektiğini düşünmeye teşvik etmektedir:

Burada, ulusal bütünlük içinde Kuzey ve Güııey’in. üstünlüklerini ve


ayırıcı özelliklerini dengeleyen, denize kıyısını L’Escaut boğazlarına
kadar genişleten, Dunkerque’e, Bordeaux’ya, Marsilya’ya, Anvers’i
katan,, sınıra çok yakan olan Paris’i kral
katan krallığı
lığınn mer
merkez
kezii yapan Fra
Fransa
nsa’’ya
İspanyol Pays-Bas’nın alınmasının neye mal olmuş olacağını hatırlat
mak gereki
gerekir.r. ( ...)
.. .) Tek rar etm
etmek
ek ger
gereki
ekirr kkii Colber
Colbert’i
t’in
n ve
ve Seignelay
Seignelay’m
’m
Fransa'sı, Dunkerqııe’in, Brest’in, Rochefort’un, Bordeaux’nun ve Mar

silya’nın
tiren
tire Fransa’sı
n Fransa, C
Colb ile Kanada'yi,
olbert’in
ert’in gibLoııisiaııe’ı
dediği gibi,
i, “denizd ve Antiller’i
“denizdee güçlü” olduğusömürgeleş
kada
ka darr “ka
“k a
rada da kuvvetli” olabilirdi...76

Bunlar aslında
a slında ““başkasının
başkasının kü
küçük
çük düşmesiyl
düşmesiylee kendine zafer
zafer pay
payıı çıkaran
sabit bir düşüncenin etrafında toplanan çelişkili ve farklı niyetli bu politi-
ka”da
ka ”dan
n dolayı gerçekte tamamen
tamam en ziya
ziyan
n edilmiş dış olasılıklar
olasılıklardı;
dı; “büyük
“ büyük bir
bir
yapıyı yerle bir eden ihtiyat, kurnazlık ve kibir; bu oyunla herkes bozulur,
hakarete uğrar ya da aptal yerine konur, öyle ki koalisyonlar her zaman

76) Ph. Sagnac. “Emesi Lavisse”, Le Fltmıbeaıı,


Fltmıbeaıı,   Mıırr 1922.

LAVISSE'İN
LAVISSE 'İN FRA
FRANSA
NSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PIET
PIETAS
AS ERG
ERGAA PATRIAM 9 5

artarak deva
de vamm ed
ederer ve son
sonund
undaa bütün Av
Avrurupa
pa’y
’yıı içine alır
alır.. İy
İyii bir ‘kurma
‘kurmayy
subay’ nitelikl
nitelikleri
eri olan, am
amaa ne bir general kafasına, ne de bir asker yüreğ yüreğineine
sahip bir adam tarafından idare edilen sürekli bir savaş politikası.”
XIV. Louis’yle başarısız bir diyaloga giren Lavisse, garip şekilde, bunu
Colbert’in
Co lbert’in aracı
aracılığ
lığıyla
ıyla sürdürür. Lavisse ““büyük
büyük haberc
haberci” i” Co
Colber
lbert’e
t’e ssüre
ürekl
klii
başvurmuş, onu büyük sevgi ve dikkatle bütün Fransa Fransa   Turi/ıi’nde Sully,
Richelieu, Turgot gibi büyük reformcu bakanlar arasında saymış, uzun

zamanne onun
Meline
Meli onu n “devrim
kanun “devrimci
kanunları
ları ara ci fikir
fikirleri
arasında
sında lerinin"
Cu
Cumhunin"riyetin
iz
izin
mhuriyetininii sürmü
sürmüş
gümrükş veveonu To
Tonk
koloni nkinin sef
seferi
politi eri il
politikasınıile
kasınınne
habercisi olarak
olara k anmıştır. 161661
61 h
hüküm
ükümetinin
etinin yerleşmesiyle, bire
bireysel
ysel iktidarın
başlangıç
başlang ıç dönem
dönemleri
leri arasınd
arasındaki
aki dönem
dönemee özen
özenlele yer
yerleş
leştiri
tirilmiş
lmiş bir bölüm vvar
ar
dır, o da “Colbert’in armağam”dır. “Bu özel ve geçici dönemde Colbert bü
yükk bi
yü birr yyeni
enilik
lik öner
önerir:
ir: K
Kral
ral ve Fran
Fransa’nın
sa’nın yapacağı en önem önemlili şey para ka
zanmaktır. Lavisse bunu Colbert in ideal Fra
Fransa
nsa sı olarak şöyle yo
yoruml
rumlar:
ar:

O bambaşka bir Fransa hayal ediyordu: Dışarıya kapalı, iç engellerin


yok edilmesi ve bir tek yasanın, bir tek ağırlık ve uzunluk ölçüsünün
kullanılmasıyla bütünleşmiş bir Fransa; “daha yerinde bir mükellef
seçi
seçimi
mi ve dah
dahaa aadil
dil bi
birr dağılım la.. ver
vergi
gi yükünün hahafi
fifl
fled
ediğ
iğii bi
birr Fran
sa; kendi ihtiyacına ve dışsatıma yönelik üretim yapan, bu iş ve bu
satış için düzenlenmiş, büyük ve geniş bir donanmanın koruyacağı
deniz
den iz ticaretine sahip bir Fransa; ihtiyihtiyacı
acı olan bü
bütün
tün m
mallan,
allan, Güney’
Güney’iin
ve Kuzey’in
Ku zey’in ürünlerini alan bir Fransa
Fransa;; nihayet bizzat kendisine yeten,
yabancılara kendi
kendinini kabul ettiren, altın
altın madeniyl
madeniylee zenginle
zenginleşen
şen ve bütün
uluslara karşı
k arşı gi
girişilen
rişilen para sasava
vaşın
şında
da muzaffer, başka
başkalarının
larının yıkınt
yıkıntıla
ıları

arasında görkemlice dikilen, kısaca Evren’in özeti olacak bir Fansa.

İdeal Fransa’ya, “ideal bir kral", yani tutumlu ve “tüccarların dostu”,


adil ve asker bir kral, her şeyin ötesinde “Paris’li bir kral" gerekmektedir.
Lavisse’in
Lavisse’in on
onaa atfettiği bu istekl
istekler,
er, ayrıca Fra
Fransa’nın
nsa’nın bütü
bütün n kaderini hemen
hemen “bu özel ve geçici döneme” bağlaması açısından çarpıcı bir bölü
mdür bu. Lavisse kkısa
ısa bi
birr sonuçla bağlar: “F“Fransa
ransa ve Kra
Kral,l, Colb
Colbert’in
ert’in tek
tekli
li
fini nasıl karşıladılar? XIV. Louis’nin hükümdarlığının ana sorusudur bu."
Louis XIV-C
XIV -Colbe
olbert:
rt: U
Ulusal
lusal dinam
dinamiğin
iğin ortasın
ortasında,
da, zirve
zirveye
ye giden ik
ikii çiz
çizgi
gi
nin tam üstündeyiz. Biri, ulusal bbirliği
irliğin
n büyük sim
simaları
alarının
nın ötesin
ötesine,
e, IV. Hcnri
ve VI. Charles, XI. Louis ve Saint Louis’den öteye, büyük kumculara ka
dar gider; Charlemagne değildir bu -Ren’li Charlemagne imparatorluk

9 6 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

hayali iç
hayali içind
indeyd
eydii am
amaa ““sanki
sanki bizi
bizim
m dı
dışımız
şımızda
da gib
gibidi
idir”
r”-- , Hugu
Hugues es Ca
Cape
pet:
t: “Fr
“Fran
an
sa Dükü, Paris Kontu (...). Toprağımızın bölge ve beldelerinin ötesinde,
bütünü temsil ediyordu o. Fransa’nın birliğinin kökü onda bulunuyor
du.”
du .” La
Lavisse’e
visse’e durm adan aşk ilanları
ilanları yyaptır
aptırıp
ıp hayran
hayranlıklık çığ
çığlıkl
lıkları
arı attıran,
kutsal kahramanlıkla
kahram anlıkla dolu bu kral krallık
lık her alan
alandada varlığ
varlığınıını sürdürüp götür
düğü “boş biçimler”, birbiriyle çelişen yasalar kaosu, keyfilik ve yararsız
lık nedeniyle “monarşiyi aşındıran” XIV. Louis’den sonra kaybolacaktır;
zi
zira
ra “krallığı
“krallığın n çöküşün
çöküşününün esa
esass sebebi, kralın yoklu
yokluğu ğu olmu
olmuştur.”
ştur.” Ü
Üstünde
stünde
durulan diğer olgu, prenslerin ve nazik, ama halkın iradesi nedeniyle
ağırlaşmış genel menfaa
menfaatlerin
tlerin kötü niyet
niyetlerini
lerinin
n temsilcisi Co lbe
lbert’de
rt’de cisi
cisim
m
bulan bu olgu dosdoğru Federasyon bayramına götürür. “Bizzat ulusun
isteyip
isteyip rraz
azıı olduğu bir ulus, sad
sadec
ecee Fr
Fran
ansa’ya
sa’ya özg
özgüü bbir
ir düşün
düşüncedir.
cedir. 14 Tem
Tem--
muz 1790’da monarşik birliğin yerini yıkılmaz ulusal birlik almıştır.
Devrim’in
Devrim ’in ulusla
ulusla,, ulusun Cu m huhuriye
riyetle
tle Cumhu
Cumhuriyet’i
riyet’in
n “so
“sonn olduğun
olduğunaa
inandığımız
inandığ ımız bir rejim’’
rejim’’le
le bu şidde
şiddetli
tli birleşiminde önem li sorunlar çıkmıyor
değildir. Hiçbir tarih, monarşik geçmişi cumhuriyetçi şimdiki zamanla

kaynaştırmak,
onu kend ulusal m
kendii derinliğinde maceraya
aceraya
di
dirilti
riltip, tuta
tutarlıl
p, ken dirlılığın
kendi ığınıı ve örnek
güncelliğinde değerini
ddond
ondurm
urmak akverm
vermek
için ek ve
bböyle
öyle
bir çaba sarfe
sarfetmemiştir.
tmemiştir. Şa
Şans
ns eseri bbuu mmacera,
acera, ulus
ulusun
un biz
bizza
zatt kendi hakhakkın
kın
da nza
n za gö
gösterd
sterdiği
iği en büyü
büyükk ça
çaba
ba oolan
lan ssava
avaşş trajedisi üüzer
zerind
indee doruk n noktas
oktasıı
na ulaşmıştır. Muzaffer, fakat tükenmiş, kana bulanmış, bölünmüş ve güç
ten düşm
düşmüşüş bi
birr ul
ulus.
us. Oysa, işte tam bu aşam ada Lâvisse topar toparlayıc
layıcıı sonuç
bölümüne
bölüm üne geçm
geçmek ek zorundadır. Ü Ünlü
nlü Fran
Fransız
sız “sağlamlığı” ssarsı
arsıldı,
ldı, enfl
enflasyon
asyon
başladı, parlamento tıkandı, komünist parti doğdu, koloni dünyası kıpır
danmaya
danm aya başladı. P Parçalanm
arçalanmış ış bir A vru
vrupa’da
pa’da Fran
Fransa’nın
sa’nın yyer
erii birden
birden değişti.
değişti.
Lavisse ölümün eşiğindedir77. Lavisse’in bağrına basmak zorunda kaldığı
“geleceğe güveni yaratan nedenler”
ned enler” kavramının içi bboşal
oşalır.
ır. Dem
Demokrasinin
okrasinin
sarsılmazlığma
sarsılmazlığma ola
olann güveni ggerçekdışıdır.
erçekdışıdır. Fr
Fran
ansa’nın
sa’nın uluslararası bi
birr bar
barış
ış

77) Çiziktir
Çiziktirilmiş
ilmiş kelimeler doku
dokunaklıdır.
naklıdır. Kan
Kansı
sı ameliyat olmuştur, "bunalıma girecek kadar”
endişelenir. “Kafam iyi, fakat bacaklarım onu taşımayı reddediyor." “Çok az çalışıyorum, çiinkii
aklım bir ya da iki saat sonra devam etmeyi reddediyor. Yürüyemivorum, bacaklarım hep çok
zayıf." İşte imdat çağnsı. Lııcien Hcrr'e: "Perşembe. Gııcünı azaldı. Büyük sıkıntı çekmeden
yatıp kalkamıyorum. Birinin bana yardım etmesi gerekiyor. Bütünçalışmayı askıya almam ge
rekti. Yazma fikri lıeııi tiksindiriyor." Sagnac'a, 11 Temmuz 1921: “Sizden büyük bir yardım
istiyorum.
istiyorum. Çağd
Çağdaş
aş tarihin sonuç bölümünü
bölümün ü yazmaktayım. Bu, bölüm olarak ciltlerin özeti
özeti olacak.
Sizi ilgilendiren bölümü almak ister misiniz? (Christophe Clıarle koleksiyonu) Aynca Lucien
Herr'e, 29 Eylül ’de şöy
şöyle
le yazar: “Sinirlerim
“Sinirle rim yıprandı. Hiçbir şey yapamıyorum vvee bu duru
durumun
mun
kalıcı olduğunu hissediyorum. Bu nedenle endişeyle sonuç bölümünü düşünüyorum. Beşinizi
de kucaklıyorum.”

LAVISSE'İN
LAVIS SE'İN FRAN
FRANSA
SA TAR
TARİHİ
İHİ:: PI
PIETAS
ETAS ERG
ERGAA PATRIAM 9 7

yanlısı olduğu
yanlısı oldu ğu propag
pro pagand
andası
ası ütopiktir
ütopiktir.. İç çekmeyi andıran
an dıran bu önemli
önem li ffik
ikri
ri
edinmesini sağlayan sosyal yakınlı
yakınlıkk arzusu
arzusu duygulandırıcıdır: “Frans
“F ransaa bun
bun
dan böyle burjuvalaşacak mı? Eğer öyle olsaydı, açıkça söylemek gerekir
se, artık bujuvazi olmazdı: Nihayetinde bütün bir ulus olurdu.”
Fransızların kafasına Lavisse’i yerleştiren bu mesaj değil, Fransa Tari
hi  olmuştur: Önce, bu büyük başvuru kitabını daha çok bilinen küçük
kitabın en üst rafi haline getirmiştir. Birinden diğerine geçerken gelişme
etkisi oluşur. Aynı havayı çalan bu ikisi karşılıklı olarak birbirlerinin işine
yaramışlardır; “küçü
“ küçükk Lavi
L avisse
sse”” diğerinde ggiz
izil
il siyasi felsefeyi
felsefeyi kuvvetle
kuvv etle vur
gularken, “büyük Lavisse", küçüğündeki anlatım mantığı ve kıvraklığı,
kaynağın ve belgenin en son haliyle telafi etmiştir. Tarihin devamlılığı
kanıtını eğitimin devamlılığında bulur; bir tarihçi topluluğunun bitirdiği
ve milyonlarca çocuğun başladığı bir eğitimdir bu.
Ancak Fransa Tarihi bizzat Cumhuriyet ve Fransa tarihinde bilhassa
benze
benzeri
ri olmayan bir denge dönemini
d önemini temsil
temsil etmektedir.
etmekted ir. Tarihç
Tar ihçii kurmayla
ra ulusal bilincin yönetimini veren ve onu mitin anlatıcısı ve koruyucusu

yapan araştırma ile eğitim arasındaki denge. Henüz bir başka devrimin
tehdidi altında bulunmayan Devrim’i geleneklerine yerleştirmek için bir
yüzyıl uğraşan Fransızların dengesi. Nihayet, 1830 yılının La Fayette’in
den 1880’lı
1880’lı yıllann Gam
Ga m betta’sma,
be tta’sma, Cumhuriyeti
Cum huriyeti müzakere etmeye ayrı
ayrılm
lmış
ış
bir yarım yüzyıl ile Maurras’dan Brasillach’a ve Bainville’e, onu alaşağı
etmeye yönelik çabalann sökün ettiği bir yanm yüzyıl arasındaki denge.
Lavisse geleneksel ulusal görünümün hiçbir şeyini değiştirmedi. Ancak
sonuçta, bir anlamın ortaya çıktığı olayları bir araya getirirken, önemli
imgelere işaret etmiş ve Fransa’nın artık içinde sürekli kendisini gördü
ğü aynayı tutmuştur.

Ek 1: Fransa Tarihi Planı

Başlangıcından Devrime Fransa Tarihi

k 1) P. Vidal
Vid al de La Bla
Blache
che:: Tableau de la géographie de la France,  1903.
2) G. Bloch: Les Or
Origine
igines,
s, la Ga
Gaul
ulee indépend
indépendante
ante et la Gau
G aule
le romaine,  1903.
romaine,
*k 1) C. Bayet, C. Pfister,
Pfister, A. Kleinclausz: Le Christianisme, les Barbares, 
les Méroi’ingiens et les Carolingiens,  1903
2) A. Luchaire: Les Premiers Capétiens 987-1137,  1901.

9 8 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

II
III.
I. I) A. Luchaire: Louis VII, Philippe Auguste et Louis VIII (1137-1226),
1901.
2) Ch. V. Langlois: Saint Louis, Philippe Le Bel et Les derniers Capétiens 
Capétiens  
(1226-1328),   1901.
(1226-1328),
IV. 1) A. Covilie:
Covi lie: Les Prem
Premie
iers
rs Valois
Valois et
et la Guerre de Cent Ans (1
(132
328-
8-14
1422
22),
),
1902.
2) Ch. Petit'Dutaillis: Charles VII, Louis XI,
Louis XI, Charles VIII (1422-1492),
1902.
V. 1) H. Lemonnie
Lemo nnier:r: Charles VIII, Louis 
Louis  XII et François Ier, Les guerres 
guerres 
(1492-1547), 1903.
d'Italie (1492-1547), 1903.
2) H. Lemonnier: La lutte contre La Maison d'Autriche. La France sous  sous 
(1519-1559),   1904.
François 1er et Henri II (1519-1559), 
VI. 1) J. Mariéjol:
Mariéjo l: La Réforme, la Ligue et l'édit de Nantes (1559-1598), 
(1559-1598),  
1904.
2) J. Mariéjol: Henri IV et Louis XIII 
XIII   (1598-1643), 1905.
VII. 1) E. Lavisse:
Lavi sse: Louis XIV, La Fronde, Le Roi, Colbert (1943-1685), 
(1943-1685),  1905:
2) E. Lavisse: Louis XIV, la religion, les lettres et les arts, la guerre ( 1643- 
1643- 
1685),  1906.
1685), 
VIII. 1) A. de Saint-Léger, A. Rebellieu, Ph. Sagnac, E. Lavisse: Louis XIV  XIV 
(1685-1715),  1908.
et la fin du règne (1685-1715), 
2) H. Carré: La  Régence et le règne de Louis 
La Régence Louis  XV (1715-1774) , ,  1909.
IX.. 1) H. Carré,
IX Car ré, Ph. Sagna
Sag nac,
c, E. Lavisse:
Laviss e: Le
Le   Règne de .Louis (17 74-  
.Louis XVI (1774-
1789),   1911.
1789),
2) Tables amdytiques, 
amdytiques,  1911.

Fransız Devrinxi’nden 1919 Savaşma Çağdaş Fransa Tarihi

I. Ph. Sagna
Sag nac:c: La Révolution (1789-1792), 
(1789-1792),  1920
II..
II G. Pariser: La Révolutim (1792-1799), 
(1792-1799),  1920.
III.
III. G. Pariset
Par iset:: Le Consulat et l'Empire (1799-1815), 
(1799-1815),  1921.
IV..
IV S. Charléty: La Restauration (1815-1830), 
(1815-1830),  1921.
V. S. Charléty: La Monarchie de Juillet (1830-1848), 
(1830-1848),  1921.
VI. Ch. Seignobos: La La   Révolution de 1848
184 8 et les
les débuts du Empire  
du second Empire
(1848-1859),   1921.
(1848-1859),
VII. Ch. Seignobos
Seign obos:: Le Déclin de l’Empire et l'établissement de la Troisième 
Troisième 
République   (1859-1875), 1921.
République
VIII. Ch. Seignobos: L’Évolution de la Troisième République (1875-1914), 1921
(1875-1914), 1921 ■
IX. H. Bidou, h. Gauvain, Ch. Seignobos: L a  Grande Guerre (1914-1918),
(1914-1918),  
1922.

LAVISSE'İN FRANSA TARİ


TARİHİ
Hİ:: PIE
PIETAS
TAS ERGA PATRIAM 9 9

Ek 2: Fransa Tarihî’ne Katkıda Bulunanlar


Lavisse’i ve üniversite kökenli olmayan ve zaman zaman Henri Bidou,
Auguste Gauvain ve Alexandre de Saint-Léger’yi bu listenin dışında tuttuk.
Onlar hakkında belli başlı bilgiler metnin içinde verilmiştir. Sorbonrie’da
profesör olanlar hakkında, Christophe Charle’m Les Professeurs de la Facidté 
Facidté 
des lettres de Paris adlı
Paris adlı biyografik sözlüğünde da
daha
ha fazla bilgi bulunabilir:
bulunabilir: N.R.
N .R.P.
P.
- C .N
.N.R.R.S.,
.S., cilt I, 1809
1809-1908.
-1908. Bu
Burada
rada doğum ve ölüm tarihl
tarihlerini,
erini, eeğitim
ğitimler
leri
i
ni, kariyerlerini ve başlıca eserlerini belirtmekle yetindik.

BAYET, Charles, 1849


1 849-191
-1918.-L
8.-Lièg
iège’de
e’de doğdu, ToToulo
ulon’n’da
da ööldü.
ldü. E.N.S., 1868;
öğretim elemanı, 1872 (2.); doktor, 1879: Re Recher
cherches
ches pour se
serv
rvir
iraa l'hi
l'histo
stoire
ire  
de la peinture et de la sculpture chrétienne en Orient 
Orient   avant Ut querelle des des 
Icon
Iconoc
ocla
last
stes
es.. Ecole de Rom
Romee et d’Athè
d’Athènes,
nes, 1874-1876
1874-1876.. -Öğr
-Ö ğreti
etim
m gö görevl
revlisi,
isi,
1876, sonra Lyon’
Lyon’da
da O
Ortaça
rtaçağğ tari
tarihi
hi pprof
rofesörü
esörü;; dekan, 18 1886.
86. -Lille A ka
demisi Rektörü,
Rekt örü, 1891. —İlk Öğretim müdürü, 1896, sonra sonr a Louis LiaLiard’ın
rd’ın
yerine Yüksek Öğretim müdürü, 1902-1914.
L’Art byzantin, 1883; Les Derniers Carolingiens, 877-987,
Carolingiens, 877-987, 1884; Précis Précis  
d'histoire d’art, 1886; Gbtto, 1907.

. BLOCH, Gustave, 1848-1923. -Fegersheinı’da (Bas-Rhin) doğdu, Marlotte’ta


- (Seine-et-Marne) öldü. Babası Strazburg’da il ilkokul
kokul müdürü. E E.N.
.N.S.,
S., 1868
1868;;
öğretim elemanı, 1872 (1.); doktor, 1884: Les Origines du Sévit roınain.  roınain. 
Ecole dede Rome, 1875 1875.. -Ly
-Lyon
on’’da Yunan ve Latin Antik
A ntikçağ
çağ’ı’ı dersleri
dersleri verdi
1876.
187 6. -E .N .S
.S.,., 1887’de doçent, Sor
Sorbonne’da
bonne’da Rom
Romaa tarihi
tarihi profe
profesörü
sörü,, 190
1904.
4.
La République
République romaine,
romaine,   1900; L'Empire romain, 
romain,  1911; La République romaine 
romaine 
de 146 a 44 av. av.  j.-C. (J. Carcopino tarafından Glotz’un Histoire générale 
générale 
kitabında tamamlanmıştır.)
CARRÉ, Henri, 1850-1939. -Favier’de doğdu. (Indre-et-Loire) Babası zabıt
kâtibidir. E.N.S., 1870; öğretim elemanı, 1888: Essai sur le parlement de  de 
Bretagne après La Ligue.
Ligue.   1877’de Alençon, Ca Carcas
rcassonn
sonne,e, Renn
Renneses llisel
iselerin
erinde
de
öğretmen. -1886’da Rennes’de doçent. -1889’da Poitiers Fakültesinde
profesör. L'Administratio
L'Administration n mun
municipale
icipale ddee Renne
Renness aauu tem
temps
ps d'Henr
d'Henrii IV, 1889;
La Fra
France
nce sous Louis XV
XV,, 1892; hist
histoir
oiree d’
d’une
une let
lettre
tre de
de cachet
 cachet et d’
d ’un aventure
ğoitevırı, 1895; Correspondance du cons
constituan
tituantt Thib
Thibaud'yu
aud'yu yayma
 yayma hazırlamış
tır, 1898.

CHARLÉTY,Sébastien, 1867-1945. -Chambéry doğumlu. Babası gümrük me


murudur. E.P.H.E., 1889; öğretim elemanı, 1890; doktor, 1896: Essai sur

1 0 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

saint-s imonisme.  1840’ta


l'histoire du saint-simonisme.
l'histoire 1840 ’ta Lyon lises
lisesinde
inde öğretmen. -Lyo
-L yon n tarihi
üzerine
üzer ine Lyon’da konferanslar sorumlusu, 1901 1901 ’de profesör.
profesör. -Tu
-T u n u s hükü
hü kü
meti nezdinde hükümet görevlisi 1908. -Strazburg Akademisi Rektörü,
1919, sonra Paris Akademisi Rektörü. Bibliographie critique de l’histoire de 
Lyon,  1902; Histoi
Histoire
re de
de l'enseignem
l'enseignement
ent secondaire
secondaire dans le R Rhône
hône depuis 17 84,, 
1784
1901 ; Histoire de Lyon,  1903; Le lyonnais,  1904,
1904, coll
coll.. ““Les
Les Régions de Fran
Fran 
ce” de la Revue de synthèse historique,  1904; Documents relatifs à la vente 
des biens nationaux dans le département du Rhône,  1906; Ordonnances des 
Rois de France, règne de François Ier’yi yayma hazırlamıştır; Charléty’nin
1934’ten itibaren yönettiği bir dizinin III. cildi; ayrıca çok sayıda önsöz.

COVILLE, Alfred, 1860


18 60-1
-194942.
2.——Versailles doğumlu. E.P.H.E., 1882; öğretim
öğretim
elemanı, 1883; Ecole des chartes, 1885; doktor, 1889; Les Cabochiens et 
l’ordo
l’ordonn
nnan ce de 1 4 1 3 .1884’te Dijon’da, 1885’te
ance 1885’te Caen
Ca en’da
’da doçent. Lyon’da
öğretim görevlisi, sonra 1891’de profesör. -1904, Clermont Akademisi
Rektörü.
Rekt örü. -Milli
-Mi lli Eğiti
Eğitimm müfettişi.
müfettişi. -O rt
rtaa ve Yüksek
Yüksek Öğretim
Öğretim müdürü. Rec
herches sur l'histoire de Lyon du Ve au IXe siècle,   1928;Jean Petit, la question 
du tyrannicide au commemcement du XVe siècle,  1932; Gantier et Pierre Col 
et l'humanisme  en France au temps de Charles VI,  1934; Recherches sur 
quelques écrivains du XIVe et XVe siecle,  1935; La Vie intellectuelle dans les 
domaines d'Anjou-Provence de 1380 à 1435,  1941.; Histoire du Moyen Age, 
L’Europe occidentale de 1270 à 1380,   II. bölüm, 1328’den 1380’a kadar:
G. Glotz, Histoire générale,  1941.

KLEINCLAUSZ, Arthur, 1869-1947.-Auxonne doğumlu (Cote-d’Or). Öğre


tim elemanı, 1891 (3.); doktor, 1902: L'Empire carolingien, ses origines  et

ses
-Lyo
-L transformations.
yon’da,
n’da, 1904’te   Dijon’da
1904’ te Ortaç
Or taçağ 1897’de,
ağ tarihi
tarihi Paris’te
profesörü.
profesörü. -1 91902’de
-19 2 4 dekanöğretim görevlisi.
yardımcı
yardımcısı,
sı, 1931
1931
dekan. -Lyon Güzel Sanatlar Okulu müdürü, 1928.
Les Carolingiens,  1903; Claus Sluter et la sculpture bourguignonne au 
XVe siècle, 1905; Les Villes d’art célèbres: Dijon et Beaune,  1907; Histoire de 
Bourgogne,  1909; Lyon, des origines à nos jours,  1925; Les Pays d'art: la 
Bourgogne,  1929; La Provence,  1930.

LâNGLOIS, Charles V . , 1865-1929. -Rouen’da doğdu, Paris’te öldü. Babası


dava vekili. E.P.H.E., I V. seksiyon, 1882; öğretim elemanı, 1884 (1er);
École des chartes, (1885) (1.); doktor, 1887: Le règne de Philippe III le 
Hardi.
Douai’da doçent, 1885. -Montpellier’de öğretim görevlisi, 1886. -Pa
ris’te öğretim
öğretim görevlisi, 1888; yardımcı profesör, 1901, Tarih
Ta rih ek bilim
bilimleri
leri

LAVISSE'İN FRANSA TAR


TARİHİ
İHİ:: PIET
PIETAS
AS ERGA
ERG A PATRIAM 10
1011

profesörü, 1906; Ortaçağ tarihi profesörü, 1909. -Mili Arşivler Müdürü,


1903.
Les archives de l'histoire de France,  H. Stein’le birlikte, 1891; Manuel 
de bibliographie historique,  I, 1896, II, 1904; Introduction aux
au x études histori
ques, Ch. Seignobos’la birlikte, 1898; Histoire du Moyen Age,  1901;.L’In-
quisition,  1902; Questions d’histoire et d'enseignement,  1902; L a So
Socié
ciété
té fra
fran
n
çaise au XIIIe siecle,  1903; Histoire de l’écriture en France,  1905; La Con
naissance de la nature en France au Moyen Age,  1911; Registres perdus des 
archives de la chambre des comptes de Paris,  1917; La Vie en France au 
Moyen Age,  I, 1908, II, 1924, III, 1925.

LEMONNIER, Henry, 1842-1936. -Saint-Prix’de doğdu (Seine-et-Oise). Ba


bası Ecole de Rome’un
Rom e’un eski
eski sekre
sekreteri.
teri. École des
de s Char
Chartes
tes,, 1865 (2e)
(2e) ; h
hukuk
ukuk
doktoru, 1688; öğretim elemanı, 1872 (1.), doktor, 1887: Étude sur la 
condition privée des affranchis sous l'Empire romain.
Avukat, 1864. -Louis-le-Grand Lisesi’nde öğretim görevlisi, 1875;
Henri-IV Lisesi’nde delege öğretmen, 1874; Saint-Louis Lisesi’nde ve
kil
il,, 1875, Louis-le-Grand, 1881. -G -Güzüzel
el sanada
sana darr okulun
okulundada pprofesör
rofesör,, 1874;
Sèvres E.N.S.’de doçent, 1884; Sorbonne’da Lavisse’in vekili, 1889; öğ
retim görevlisi, sonra sanat tarihi öğretmeni, 1893.
L 'art français
fran çaisee au
a u tem
temps
ps de R
Rich
ichelie
elieuu eett de Mazarm
Maz arm,,  1893; Cros, biographie 
. critique,  1907; L’art français au temps de Louis XIV,  1911; L’art moderne,
. 1500-1800; 1912; l’l’Acad Académie
émie roya
royale
le d’architecture
d’architect ure tutanaklannı
tuta naklannı yayma
yayma
hazırlamıştır, 1911-1924, 8 cilt.

LUCHAIRE, Achille, 1846-190


1846-1902.
2. -Par
-P aris’te
is’te doğdu ve öldü. Babası İç
İçişl
işler
erii Ba

kanlığında büro
le Grand, sire şefi. E.N.S.,
d'Albert, 1866; öğretim
l’administration royaleelemanı, Midi.Alain
doktor,du1877;
et la féodalité   Pau 
Lisesi, 1869 ve Bordeaux Lisesi, 1874. -Bordeaux’da Fransa’nın güney
bölgesi dili ve tarihi uzmanı, 1877, coğrafya öğretmeni, 1879. -Paris’te
tarihe yardımcı bilimler öğretim görevlisi, 1885; Ortaçağ öğretim görev
lisi, 1888. -Fustel de Coulanges yerine Ortaçağ tarih profesörü, 1889.
Histoire des institutions monarchiques de la France sous les premiers Ca
pétiens,  1885; Étude sur les actes de Louis VU,  1885, Gobert ödülü; Louis 
VIIe Gros, annales de sa vie et de son règnerègne,, 188
1889;
9; Les Communes françaises 
à l'époque
l'époque des Capé
Capétien
tienss dir
directs
ects,, 1892; Innoc
Innocent
ent III, 1904-1907, 4 cilt.

M a r ie jo l, Jean-Hipp
Jean-Hippolyte,
olyte, 1855-1934. -Ant
-Antibe
ibess doğ
doğumlu.
umlu. Ba
Babası
bası “s
“sın
ınıf
ıflı

denizci”. Öğretim elemanı, 1882 (5.); doktor, 1887: Un lettré italien à la 
Cour d'Espagne: Pierre Martyre d'Anghera, 1488-1526. Lyon lisesinde öğ

1 0 2 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

retmen, 1882.- Dijon’da doçent, 1885, öğretim görevlisi, 1890; Rennes


ve sonra Lyon’da öğretim görevlisi, 1893, ve 1925’e kadar çağdaş tarih
profesörü. -Sorbonne’da öğretim görevlisi, 1911-1912.
L 'Espagne sous Ferdinand
Ferdinand et Isabe
Isabelle,
lle,   1892; Catherine de Médicis, 
Médicis,  1920;
La Vie de Marguerite de Valois, 
Valois,  1928.

Georges, 1865-1927.
Georges,
P âR I S E T, 1865-1927. -A -Aududinc
incou
ourt’da
rt’da doğdu (Doubs),
(D oubs), Strazburg’
Strazburg’da da
öldü. Ailesi Alsac
Al sace’lıd
e’lıdır
ır.. Alsace
Alsa ce okulu,
okulu, 1874
1874-1882
-1882.. -Öğretim
-Öğ retim elemanı 1888 1888
(1.); doktor, 1897; L’Etat et les Eglises en Prusse
en Prusse sous Frédéric-Guillaume
Frédéric-Guillaume  
1CT, 1713-1740.
1713-1740.   Henri-IV Lisesi’nde vekil vekil öğretmen, 1885.
1885. -Ber
-B erlin
lin ikameti
ikameti
esnasında Nevers Lisesi’nde vekil öğretmen, 1888-1892. -Nancy’de Mo-
demçağ ve çağdaş dönem tarihi öğretim görevlisi, 1892, sonra yardımcı
profesör, 1897 ve profesör, 1901. -Dreyfus Olayı esnasında halk üniver
sitesi üyes
üyesi.i. -Stra
-St razbu
zburg’da
rg’da profesör, 1919. Vall ée ile Carn
1919. Georges Vallée Carnetet d’
d ’éta
étape
pess 
du dragon MarqMa rquauant
nt;; Ét
Études
udes d'histoire
d'histoire m
moderne
oderne et con
contempor
temporaine,
aine, Strazburg,
 Strazburg,

1929 adlı eserin yayıncısı.


PETIT-DUTAİLLIS, Charles, 1868-1947. -Saint-Saint-Na
-Nazaire
zaire doğumlu.
doğumlu. Babası, gemi gemi
başhekimi. E.P.H.E.,
E.P.H .E., 1887; École des Charte
Cha rtess ve
ve ööğretim
ğretim üyerliği
üyerliği sınavı,
1890 (2. et 3.); doktor, 1895: Étude sur la vie et le règne de Louis VIII,  VIII, 
1187-1226
1187- 1226.. Troyes
Tro yes Lisesi’nde öğretmen,
öğre tmen, 18
1891
91 ; Lille’de Or
Orta
taça
çağğ tarihi vvekil
ekil
öğretmeni, 1896. -Lille Ticaret yüksek okulu müdürü, 1899. -Grenoble
Akademi Rektörü, 1908. -École des Chartes demeği başkanı, 1925.
Le Déshéritement de Jean sans Terre et le meurtre d'Arthure
d'Arthure d
 dee Bretagne,
Bretagne,  
1925; La Monarchie féodale 
féodale  eti France et en Angleterre, Xe-Xîlle siecle, siecle, 
1933; Histoire du Moyen Age, IV.
Age, IV. cilt, 2. bölüm, L ’Essor des
des Etats dd’O
’Occide
ccideni,
ni,  
P. Guinard’la birlikte: G. Glotz, l’Histoire générale, 
générale,  1937 ve 1944; Recueil
Recueil  
des actes de Philippe Auguste, 
Auguste,  Clovis Brunei (der.), H.-Fr. Delaborde’la
birlikte, 1943; Le Roi Jean Shakespeare, 
Shakespeare,  1944; Les Les   Communes françaises,
françaises,  
1947.

PFISTER, Christian, 1857-1933. -Beblenheim’da (Haut-Rhin) doğdu ve ora


da öldü. Babası, belediye işçisi. E.N.S., 1878 (5.); öğretim elemanı, 1881
(2.): Étude sur le règne
le règne de Robert le Pieux, 996-
Pieux, 996-1031.  Nancy; doçent, 1884;
1031. Nancy;
öğretim görevlisi, 1885, profesör, 1842; dekan yardımcısı, 1899. -Paris:
E.N.S’de vekil doçent, 1902-1904.-Strazburg: Profesör, 1919-1927, sonra
Strazburg Akademi rektörü, 1927-1931. -1912’den beri Revue historique historique  
müdürü.
La Duché mérovingien d’Alsace et la légende de sainte Odile, Odile,  1892; Les es 
Manuscrits
Manuscri ts allemands
allemands de la Bib
Biblioth
liothèq
èque
ue nationale relatifs à l’histoire
à l’histoire de
de l’Alsace,
 l’Alsace,

LAVISSE'İN
LAVISSE'İN FRANSA TAR
TARİHİ
İHİ:: PPIE
IETAS
TAS ERGA PATR
PATRIAM
IAM 1 0 3
1843 ; His
Histoire
toire de Nancy
Nancy,,  1902-19
1902-1909,3 ilt; Rapport sur
09,3 ccilt; su r l'université
l'université de Stras
Str as
bourg,  1917 ; Histoire du Moyen Age,  I. cilt, F. Lot ve A . G
Gan
ansho
shoff ile bir
birlik
lik
te: Glotz, l’Histoire Générale,  1928, 1934; Pages alsctcietmes,  1927.

REBELLIAU, Alfred, 1858-1934, Nantes’da doğdu. Babası, posta memuru.


E.N.S., 1877; öğretim elemanı, 1880 (1.); doktor, 1892: Bossıtet, historien 
du protestantisme.
E.N.S’de vekil kütüphane memuru, 1880. -Rennes’de doçent. -Sor-
bonne’da dinsel edebiyat ve düşünceler tarihi öğretim görevlisi. Bossuet,
Chénier, La Bruyere, Voltaire yayıncısı.

SAGNAC, Philippe, 1868-1954. Périgueux doğumlu, Luynes hastanesinde öldü


(İndre-et-Loire). Babası, ticaret memuru. E.N.S., 1891: öğretim elema
nı, 1894 (3.); doktor: L a  Législation civile de  la Révolution française. Lille:
ders sorumlusu, 1899; yardımcı profesör, 1903, modem ve çağdaş tarih
profesörü. -Sorbonne’da Fransız Devrim tarihi profesörü, 1923.- 1849-
19214, Revue d'histoire modeme et contemporaine  müdürü, -Louis Hal
phen ile "Peuples et civilisations" koleksiyonunu yönetti, 22 cilt.
La Chute de la royauté, la révolution du 10 août 1792,1909 ; Le Rhin 
français
fran çais pétulant la Révolutio
Révolution
n et L'Empire,
L'Emp ire, 1917; Louis XIV,
XI V, la prépond
prépondérance
érance 
française,  1933 (genişletilmiş basım, 1944); La Révolution française,  G .
Lefebvre ve R. Guyot ile birlikte, 1930; La Fin de  l’Ancien Régime et la 
révolution américaine,  1941, Gobert büyük ödülü; Cahiers de la Flandre 
maritime en 1784 A.  de Saint-Léger ile birlikte, 1906, 2 cilt.

SEIGNOBOS, Charles, 1854-1952. -Lamastre’da doğdu (Ardèche), Ploubaz-


lanec’de öldü.(Cotes-du-Nord). Babası, avukat. E.N.S, 1974 (3.); öğre
tim elemanı, 1877 (1.; doktor, 1882): Le Régime féodal en Bourgogne.
Dijon’da doçent, 1879. -1883’ten itibaren görevinden izin alır; Sor-
bonne Avrupa enstitül
enstitülerinde
erinde dışandan ders ver verir.
ir. -Sorbo
-Sor bonn
nne’da
e’da pedagoj
pedagojii
doçenti, 1890; modem tarih öğretim görevlisi, 1898, genel tarih öğretim
görevlisi, 1904. -Yardımcı profesör, 1904. -Modem ve çağdaş zamanlar
siyasi tarih profesörü, 1921.
Abrégé de l ’kistoir
kistoiree de la
l a civilisation,
civilisation,  1887; Histoire narrative et descripti
ve des anciens peuples de  l’Orient, 1890; Histoire politique de l'Europe con
temporaine, 1847; büroductions aux études historiques. Ch. V. Langlois ile
birlikte, 1898; La Méthode historique appliquée aux sciences sociales,  1901;
Histoire de Russie, P. Milioukov ve K. Eisenmann
Eisenma nn ile birlik
birlikte,
te, 1932, 3 cilt;
cilt;
Histoire sincère de la tuition française,  1933; Histoire comparée des peuples 
de l'Europe,  1938; Orta öğretim ders kitapları.

 
1 0 4 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

VlDA
VlDALD
LDELELAB
ABLALACH
CHE,
E, Paul, 1845-1918.
1845 -1918. -Péze
-P ézena
nas'da
s'da doğdu (Hérault)
(Hér ault),, Tama-
Tam a-
ris’de (Var) öldü. Babası, felsefe profesörü. Akademi müfettişi. E.N.S.,
1863 (1.); tarih öğretim elemanı, 1866 (1.), doktor, 1870; Hérodia  Atti-
Hérodia Atti-
 Ecole d’Athènes, 1866-18
cus. Ecole
cus. 186 6-1867.-
67.-A
A ngers
ng ers lisesind
lisesindee tarih
tarih öğretmen
öğretmeni,i, 1871.
1871.
-Nancy’de ders sorumlusu, 1872. -Seyahat ve görevler: Gotha, Berlin,
İsviçre, İtalya,
İtalya, İspanya, İngiltere,
İngiltere, Cezayir.
Cezayir. - E .N .S ’de doçen
do çen t 1877,
1877,
E.N .S.’de
.S. ’de müdür yardı
yardımcı
mcısı.
sı. -Sorbo
-Sor bonn
nne’da
e’da coğra
coğrafya
fya prof
profesö
esörü,
rü, 1898.
1898. -
Annales
Anna les de géogra
géographie kurucusu, La Terre, géographie physique et éamomi- 
phie kurucusu, éamomi- 
que,   1883; Etats et nations de l'Europe autour de la France, 
que, France,   1884; Atlas
général,   1894; La France de l'Est, 
général, l'Est,  1917; Principes de géographie humaine, 
humaine, 
1922'de E. de Maitouse tarafından yayımlanmıştır; L. Gallois ile birlikte
22 ciltlik Géographie universelle’in yayımını
universelle’in yayımını üstlendi.

 
Devlet Anılan: 
Commynes’den De Gaulle’e

“Belirlii bir Fransa düşüncesi.”


“Belirl düşü ncesi.” Gene
G eneral
ral de G aulle’ün
au lle’ün Mémo
Mémoir
ires
esi (Anı
(An ı
lar), Commynes’e kadar uzanan, ve çok doğal olarak Sully’nin Economies 
royales’ini (Krallık ekonomisi), Richelieu’nün Testarnent’ını (Vasiyet),
XIV. Louis’nin Mémoires’ini (Anılar), ayrıca M émoiral ele Sainte-Hélène’i 
(Sainte-H
(Sain te-Hélène
élène anmalığı) ya da Guizo
G uizot’nun
t’nun Mémo
Mémoire
iress pou
pourr servir à l'h
l'hist
istoire 
oire
de mon  cemps'ini (Zamanımın tarihine hizmet edecek Anılar) içeren bu
türe, yeniden eski saygınlığını ve görkemini verebilmiştir. Üç zamanlı rit
min
mi n ve akadem
ak adem ik soyluluğun arkasında,
arkasınd a, öncellere yapılmış
yapılmış zımni
zımni bir
bir baş
vuruu bulunur:
vur bulunur: K aramsar
aram sar mizaç
mizaç bakımından
bakımından Tacitu
T acitus,
s, üçüncü şahsın
şahsın kulla
nımı bakımından Sezar, Makyavelci anlayış ve devlet ısrarı bakımından
Retz, portre sanatı bakımından Saint-Simon, Colomby sürgünü açısın
dan Napolyon, ağaç
ağ aç gölgesi ve darmadağınıklık açısından Chateau
C hateaubriand;
briand;
kısaca tam bir kültür derlemesi; de Gaulle’ün, iyisiyle kötüsüyle, kısa bir
özeti ve imalı referansı gibi göründüğü bütün bir devlet Anılan geleneği.
Kolektif bir ulus tasavvuruna derinden bağlı bir gelenektir bu; öyle
bağlı ki günümüzde ulusun kaybolmasıyla silinip gitmiyor. Şurası kesin ki,
bu çağ hiçbir
hiçbir zaman bu kadar
kad ar anı tüketicisi
tüketicisi olmamıştır, ancak
anc ak artık bunlar
aynı anılar değildir. Bir yandan Annales ekolü diğer yandan psikanaliz,
 

1 0 6 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

biyografik manzarayı kökünden değiştirmiştir. Kapsamlı olaylarla genişle


tilmiş bir tarih anlayışı, yüksek dereceli zevatın aksine, vasat bir düşün
cenin en belirleyicisi olan adsız, ünsüz kişilere ayrıcalık tanımıştır; sanki
derinlik psikolojisi siyasi bir biyografinin işlevsel açıklamasını ve gerçe
ğin basit anlatısını sıradanlığa mahkûm etmiştir. Demokratik görenek,
her siyasi kişinin kariyerinin sonunda kendi gerçeklerini kaleme almasını
neredeyse zorunlu hale getirir. Oysa basın-yayın mülakatı ya da sözlü
anket, sürekli anıları talep ederek, yaşamöykıilerini parçalara ayırarak,
sonunda bu yüce ve neredeyse törensi edebiyat türünü gündelik yaşam
içinde atomlarına ayınr. Buna karşın biz bu türe sadece birkaç edebiyat
şaheserini değil, aynı zamanda, belli bir hafıza, iktidar ve tarih fikrini
borçluyuz.
Oysa, -ne şaşkınlık!—bu son yıllarda otobiyografiye, hayat hikâyele
rine, güncelere1o kadar önem verilmesine rağmen, bunlar anı çözümle
meleriyle karşılaştırılabilecek kadar değildir. Belli başlı eserler hakkında
bir yığın uzmanlık çalışması var kuşkusuz. Bunlar bazı stratejik dönem
lerde ortak değerleri2 belirlemeye yönelik kısmi girişimler; otobiyografiyi
anılardan
anıla rdan33 ayır
ayıran
an derinlikl
derinliklii belirlemelerdir.
belirlemelerdir. Bu türü niteleyen genel çözüm
çöz üm
lemelerden, sınıflamalardan, tipolojilerden, bütüne ilişkin zamandizinsel
girişi
girişimler
mlerden
den başka, Georg
Geo rg Misc’i
M isc’in
n tamam lanm
lanmam
amış,
ış, çevrilmemiş,
çevrilmemiş, anıtsal

I ) Bkz. Özellikle Philippe Lejeune’ün çalışmaları, L'Autobiographie en France,


France, Par
 ParLs
Ls,, Arm
Armanıanıll
Colin. "U 2" dizisi, 1971, Le Pacte Autobiographique, Paris,
Autobiographique, Paris, Ed. du Seuil, 1975, ve je est est un
 un autre,
Paris. Ed. du Seuil, 1980, bunlara Georges May'm L'Autobiographie, Paris, P.U.F,, 1979 ve
Daniel Madelenat’n
Made lenat’nm m l a Bi
Biog
ogra
raph
phie,
ie, Pari
 Paris,s, P.U.P., 198
19844 ekl
eklenebili
enebilir.
r. Gün
Günce
ce için: Béatrice
Béat rice Didier,
Le Journal intime, Paris, P.U.F., 1976. Söz!ii anlatı için: Philippe Joutard, Ces voix qui qui   nous
viennent du passé,
passé,   Paris, Hachette, 1983: Otoportre için: Michel Beaujour, Miroires d’encre,
Paris, Ed. du Seuil, 1980. Sosyal bilimlerde yaşamöyküsü yöntemi hakkında: Jean Poirier, Simone
Clapier-Valladon ve Paul Raybaut, Les Récits Je vie, théorie et pratique, 
pratique,  Paris, P.U.F., 1983. Ha
yat hikâyeleri kaynakçası hakkında, “Life-writing in France: A French Bibliography", Biography, Biography,  
V. no: 4, Sonbahar 1982, Philippe Lejeune un Bibliographie des études en études en longue français
françaisee sur la la  
littérature personnelle et les récits de vie, 
vie,   1: 1982-/983, Cahiers
Cahiers de
 de sémiotéfue textuelle,
textuelle,   Université
de Paris X-Nanterre, no: 3, 1984 ile tamamlayabiliriz. Dictionnaire des littératures de langue  langue 
française
française'de
genel bir'de (Bordas)
makale Amlar-Mémoires
olması anlamlıdî. hakkında değil ama özyaşamöyküsü (D. Coury) hakkında
2) Özellikle Les Valeurs chez le
chez less mémoriali stes français
mémorialistes français du
 du XVIIe siècle
siècle avant
 avant Im  Fronde,
 Fronde, Straz-
 Straz-
hurg ve M Metz
etz kolokyumu, 18-2
18-200 M
Mayıayıss 1978, Socié
So ciété
té d'étu
d'études
des du XVIIe siècle’in yön
yönetim
etiminJe,
inJe,
Paris, Klincksieck, 1979: Temel hr yapıt.
3) Özellikle Georges Gusdoifun çalışmalarıyla ilgileneceğiz, La La   Découverte de soi, Paris,
P.U.F., 1948, Mémoire et personne,
personne,   Paris,
Paris, P
P.U.F.,
.U.F., 1950 ve öz
özellik
ellikle
le “Con
“Conditio
ditions
ns et limites de
l’autobiographie", Formen der Se/hstdurstellimg, Festgahe fur Fritz Nettben, 
Nettben,  Berlin, Duncker und
Humblot, 1956.

DEVLET
DEVLET ANILA
NILARI
RI:: CO MM YN ES'D EN D E G
GAULL
AULLE’
E’EE 1 0 7

enva nterinden
envanterind en bu yana hemen hhemen
emen hiçb
hiçbir
ir şey yok
yoktur4
tur4.. Ç ok biç
biçimli
imli ve
her yerde mevcut bu tür, kuşkuyla bakılan anılardan, gizledikleri hakiki

doğruları çıkarmaya
çıkarm aya çaçalışan
lışan tarihçinin
tarihçinin55bakışı iile
le yapıtm tarihsel şartların
dan çok
ço k este
estetik
tik gelişimine dah
dahaa itinal
itinalıı olan edebiyatçının6 bakışı arasında
parçalanmış görünmektedir. Bu boşluk birçok bakış açısını gerektirmek
tedir; bunun için de çok özel bir bakış açısından yola çıkmalıdır: Anılar
ile, yorumladığı ve değerlendirdiği iktidar ve Devlet arasındaki ilişkiler.
Fransa’da
Fran sa’da çok erken zamanlardan
zaman lardan beri vardır bu tür; ayrıca art arda
ard a bürün
düğü birçok biçim ise anı üretiminin bolluğunu ve sıçrayışını belirler.
Şunu ifade edelim ki, bu nedenle burada, üstünkörü de olsa bile, bu
türün tarihsel bir taslağını çıkarmak ya da tarih ile anıların kamıaşık
ilişkilerine dair eski senaryoyu yeniden ele almak söz konusu değildir;
hurada XVII. yüzyıldan günümüze Anılar ile edebiyat arasında sürekli
gidiş gelişlerin zenginliğini sistemli bir biçimde incelemek ya da Anılar
ile otobiyo
otobiyografi
grafi arasınd
arasındaki
aki ince vurgul
vurguları,
arı, yakından analiz edi
edilmeye
lmeye de değe
ğe
cek bütün konulan, çok derin incelemek de söz konusu değildir. Biz bu
rada, tanım gereği birbiriyle barışmayan metinleri kabaca karşılaştırarak
ve ulusal hafızaya ilişkin genel topografya çizgisi üstünde kalarak, yer yer
ziya
ziyaret
ret edilen am a son
sonuç
uç olarak pek de açımaçımlanm
lanmamış,
amış, kkapsam
apsamlı
lı bbir
ir bbütün-
ütün-
cenin çerçevesini belirlemeye çalışacağız.

I . Anı
Anılar
lar hafız
hafızası
ası
Anılar geleneğinin bizim geleneğimiz üzerinde ağırlığını kavramak için
oluşumunun tanı mer
merkezine
kezine,, R estaura
estauration
tion sonun
sonunun
un en önemli on yı
yılı iile
le
Temmuz Monarşisi’nin ilk yıllarına bakmak gerekir. O zamana kadar,

4) George Misch, Gesc Geschicte


hicte dus Autobiographie, Franctbrc-sur-le-Main, Schulte und Bıılmke,
19
1949-
49-196
1962,6
2,6 cilt., ilk iki
iki cilt orij
orijinal
inal olara
olarakk Leipz
Leipzig
ig ve Berlin’de 1907 ve 1931
1931 tarihle
tarihlerinde
rinde Teub
Teuber
er
Vayınevince yayımlanmıştır. İlk iki cilt İngilizceye çevrilmiştir: A Hismi} o f Aucobiogr
Aucobiography
aphy  m
Arıuyujty,
5) Londra,
Liste içinRoutlcdge
bkz. Hen andHaııs
Henri
ri Kegan Paul,
cr, Les
Haııscr, 1950.de l'histoire de France, XVI‘: siècle,  Paris, Picard,
Sources
1908 ve Emile Bourgeois ile Louis André, Les sources de l'histoire de France, XVIIe siècle, II, Mémoi-
res et lettres,  Paris, Picard, 1913. Buna Robert Barroux’nun Dictionnaire des lettres françmes'in  
Çeşitli ciltlerinde yayımlanan “Mémoires" başlıklı makaleleri ekleyeceğiz: Paris, Fayard, 1950-
1951, 4 cilt.
6) Bunlar gerçekte, hu alanda
aland a uzmanlaşmı
uzmanlaşmışş çalışm
çalışmalardan
alardan ayn olarak
olarak,, Anılann
An ılann incelemes
incelemesine
ine
en çok katkısı olan klasik edebiyat tarihçileridir. Bkz. özellikle Marc Fumaroli’nin (bkz. daha
ileride, dipnot: 41) ve René Démoris’in (aşağıda, dipnot: 68) çaiışmalan.

1 0 8 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

klasik dönemde, genelde iyi kontrol edilmemiş baskılar ve çoğunlukla


Köln, Amsterd
A msterdamam ya da
da Lond
Lo ndra’da
ra’da dağınık ya
yayı
yınla
nlarr vardı
vardır.
r. XIV.
XIV . Louis’ni
Louis’nin
n
hükümdarlığının başlangıcı gibi bazı dönemlerde La Fronde Anılan gibi
yoğunluklu yayınlar yapılmıştır. XVII. yüzyılda sürekli yeni baskıları yapı
lan Sully ve Richelieu XVIII. yüzyılda yalnız bir kez yeniden basılmıştır;
XVIII. yüzyılda, kötü bir Retz baskısıyla başarı kazanın La Régence ha
riç, Versailles hatıralarına daha fazla değer veriliyordu. Saint-Sünon’un
halk tarafından bilinmiyor olduğunu hatırlatalım. Düzenli olarak yeni
den basdanlar arasında Monluc, Pierre de L’Estoile, Bassompierre, La
Rochefoucauld, Mlle de Montpensier vardı, aynca XVI. yüzyılda yedi,
XVII. yüz
yüzyıl
yılda
da bir diğer yedi baskı, XVIII
XVII I yüzyıl
yüzyılda
da da üç baskıyla bu tar
zın modeli olan ve devlet adamının el kitabı olan Commynes vardır7.
Oysa 1820’den itibaren birden bire ve 1840’a kadar anıtsal yapıtlar
sökün
sökü n eder;
ed er; bunların bel kemiğini diz
dizii ilkesi
ilkesi oluşturur.
oluşturur. İlki
İlki ve en önemlisi
önem lisi,,
1819’da, Petitot’nun Collection complète des Mémoires relatifs à l'histoire 
de France (Fransa tarihine ilişkin anıların tam koleksiyonu) adlı dizisi baş
lar.
lar. D
Devrim
evrim dön
dönemin
eminin
in başarısız tiyatro yaz
yazarı
arı ve en son
sonund
undaa yöneticiliğine
yöneticiliğine
geldiği Mil
Milli
li Eğiti
Eğitim
m müdürlüğ
m üdürlüğünde
ündekiki kari
kariyeri
yerini
ni de FFon
ontan
tanes’e
es’e borçlu olan
Claude-Bernard Peritot8 kırk yedi yaşında, dürüstlüğüyle tanman aydın
bir filologtur. Alfieri ve Cervantes’i çeviren, Port-Royal Grammaire’ini,

Racine ’in
Racine’i n, La Ha
Harpe’ın
rpe’ın ve Molière’in yapıtlannı
yapıtlannı yayımla
yayımlayan yan Claude-Be
Claude-Bernardrnard
Petitot otuz üç ciltl
ciltlik
ik Rép
Répert
ertoir
oiree du théâtr
théâtree fran
fr ança is’)!!  yayı
çais’)  yayımlamış
mlamıştır
tır.. Ba
Başlan
şlan
gıçta amacı, “Fransa tarihine hizmet etmek adına” bizzat Didot’nun ko
leksiyonl
leksiyonları
arından
ndan esinlenen JeaJean-A
n-A ntoine
nto ine Rou
Rouche
cher’ni
r’nin,n, 1785
1785’te
’te başladığı
başladığı,,
fakat Devrim’in altmış beşinci ciltte yarıda kestiği koleksiyona benzer
bir koleksiyonu, kırk iki cilt halinde yeniden basmaktı. Aynı sekizli for-

7) And ré Bertière'in Le Cardinal de Reız mémorialiste (Paris,


André mémorialiste (Paris, Klincksieck, 1977, s. 606-615)
başlıklı mükemmel tezinin III. Ek bölümünde “XV. yüzyılın ortalarından XV111. yüzyılın ortala-
nna kadar büyük anıların yayın tarihleri tablosu” yer almaktadır.
8) Claude-Bernard Petitot
Petitot 30 M an 1772'de Dijon'da doğdu. ! 790’da Paris’e Paris’e geldi,
geldi, ke
kendin
ndinii
yenileyerek tragedya yazmaya girişti, başarısız oldu: HécubeHécube   (Théâtre-Français’d
(Théâtre-F rançais’dee oynandı), sonra
sonra
La Conjuration de  de  Ptsrm, Geta,
Geta,   Laurent le Magnifique, Rosemımde. La
Rosemımde. La Seine bölgesi Milli Eğirim
müdürlüğünde büro daire başkam, eski Yunan dili eğitiminin yeniden başlamasını savundu ve
genel sınav sistemini
sistemini getirdi. 1805'te
18 05'te Dijon’da
Dijo n’da evlendi. Üniversitedeki
Üniversitedeki hocası Fontan
F ontanes
es onu 1808’de
80 8’de
araştırmalar müfettişi
müfettişi olarak
olar ak atadt. 1815’te istifa etti ve Milli
Milli Eğiti
Eğitim
m komisyonu
kom isyonu genel
genel sekreteri,
sekreteri,
182 l ’de üniversite danışmanı oldu. 1824’te
1824 ’te Milli
Milli Eğitim müdürü olarak atandı, 6 N isan 1825’t1825 ’tee
öldü. 1803’te, Petitot başında Essai sur l’origine et
l’origine et la formation de la langue française"in
française"in bulundu
ğu Port-Royal Grammaire généraie’in
généraie’in yeni baskısını
bask ısını yayamlar. Yirmi üç ciltlik Répertoire du théâtre 
yayamlar. Yirmi théâtre 
français   (1803-180
français (180 3-1804)4) 1807 ile 1819 tarihleri anısında
anısında otuz üç cilt olarak yeniden yayımyayımlandı
landı..

DEVL
DEVLET
ET ANI
NILA
LARI
RI:: CO M M YN ES'D EN DE GAUL
GAULLE'
LE'EE 1 0 9

ma, aynı fasikül formülü, Villehardouin’den Brantöme’a kadar aynı me


tinler, Philippe Auguste’ten XVII. yüzyılın başlangıcına kadar aynı dö
nemler. Ancak düşünce ve tarz daha o zaman çok farklıydı: Metinleri
oluşturmaya yönelik büyük bir çalışma; bazen tastamam risalelere dönü
şen, yeni gelişen filoloji ve eleştiriyle
eleştiriyle yyüklü,
üklü, ço çokk sa
sayıda
yıda ve ayrı
ayrıntılı
ntılı sunumla,
açıklamayla dolu notlar bütünü (La Fronde ya da Port-Royale üzerine
kısa
kısa notlar ikikii yyüz
üz elli
elli sayfadan fazlad
fazladır, ır, Guise dükü il ilee La
La RRochefou
ochefoucauld
cauld
üzeri
üz erine
ne olan
olanlar
lar ise aşağı yukan yetmiş sayfadır); son olara olarakk J. L. Foucau
F oucault
lt
tarafından çok iyi hazırlanmış beş yüz nüshalı tanıtım baskısı9. Yönetici
abonelerin
aboneleri n baskısı nedeniyle kardeşi Alexan Alexandre dre ililee birl
birlikte
ikte ““IV.
IV. HHenri’ni
enri’ninn
tahta gelişinden,
gelişinden, 1763’te sonu sonuçlan
çlanan an Paris ban banşına
şına kadkadar”
ar” yyermi
ermişş sek
sekiz
iz
ciltlik daha iddialı ikinci bir dizi planlar. Cl.-B. Petitot’nun 1825’te ölü
münden sonra bu dizi dizi,, çalışma arkadaşı Jean Jean-Lou
-Louis is Monmerqué
M onmerqué taraf tarafın
ın
dan 1829’da tam am lana lanacakcaktır1
tır100. İl
İlkk ddizi
izi,, düşün
düşünülen
ülendenden on cilt dah dahaa faz
faz
laydı
lay dı ve 1823’te
1823’ten n sonra
sonra,, bütü
bütün n yapı
yapıtın tın beş yyüzüz nü
nüshasha ola
olarak
rak ikinci baskısı
kaçınılmaz oldu.
Atılım
Atılı m başlamıştı. R Resta
estaura
uration
tion’un ’un yeni basımcı-kitapçıları burad buradaa ge
lişme halinde bir pazarın, kütüphanelerini yeniden kurmak ve hafızayı
tamam
tam amlam
lamak
ak üzere yyarı arı aristokr
aristokrat,
at, yar
yarıı burjuva yeni bir kitlenin bulun bulundu
du
ğunun farkına vardılar1
vard ılar111. T ak
akip
ip eden yıldan itiba itibaren,
ren, C Cononstitu
stituan
ante’m
te’m eski

9) Şu iki dökümün bu koleksiyonların baskı macerasına ve yayıncılar savaşına ışık tutmak


tadır: J.-L. Foucauit'nun 6 Kasım 1827’de yayımladığı Précis des contestations relatives à la collec
tion des Mémoires sur l'histoire de France, 
France,   41 sayfa (B.N., Fp 2445) ve Foucauit'nun başlangıçta
ilk seri olarak düşünülen kırk ikiye ek dokuz cildin otuz üç nüshasının teslimi karşılığında 831
frank ödemeyi reddettiğinden dolayı kendisine dava açtığı Brière’in avukatı Gaudry'nin savun
ması (B.N. -Versailles, mahkeme belgeleri, J.O, J.O,   A 797). Yetmiş dokuz ciltlik ikinci dizinin
Tablolarından biri 480 franktır, yüz ornz bir cildin iki dizinin kaşıt bedeli 750 franktır.
10) Louis Jean Nicolas (Jean-Louis diye tanınır) Monmerqué (1780-1860), yargıç, serbest
yargıç, sonra 1811-1852 tarihleri arasında isrinaf mahkemesinde danışman; 1822'de La Seine
Ağırr cceza
Ağı eza mahkemesi başkanlığı
başkanlığı y a p a Libe
Liberal
ral tar
tarzda
zda yöne
yönetimi
timiyle
yle dikkati çektiği La Rochelle'li

dürt
rt çavuşun ddavasının
avasının tartışmalarım idare eetti.tti. I833
I833'tc
'tc A cadém ie ddes
es Inscript
Inscriptions
ions üye
üyesi
si ol
oldu;
du;
aynı yıl Fransa tarihi topluluğunun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Brantôme (1823), Mme de
Maintenon
Maint enon ( 1828 ), Fransa ve Navarre Kral Kralıı I. Jean
Jea n (1844) üzerin
üzerinee tarihi notlan yazdı
yazdı;; Mm
Mmee de
Sévigné’nm Lettres’ini (Mektuplar) on cilt (1818-1819) olarak, Coulanges'ın Mémoires'im (Anı
lar), XIV. Louis'nin Lctıres’inı (Mektuplar, 1822) ve Francisque Michel ile birlikte Tallemant
des Réaux'nun Htstorieıtes'ini (Masallar, 1833-1835) altı cilt olarak yayımladı.
11)
11) Restauratio
Re staurationn so
sonun
nunda
da ve Tem
Temmu muzz Monarşisi'nin baştnda yayınyayın dünyasının köklü yen yenile
ileni-
ni-
5i üzerine, ikinci cildin sonunda ve Flenri-Jean Manin ve Roger Charrier yönetiminde Histoire Histoire  
de l'édition
l'édition frtmç
frtmçaise
aise’in
’in üçü
 üçüncü
ncü cildinin başınd
başındaa h huu konuyu ele alan birço
birçokk mak
makaleye
aleye başv
başvurabili
urabilir-
r-
sdıiz, 1. cilt, Le Livre triomphant 
triomphant  (1660-1830) ve III. cilt, Le Temps des éditeurs, 
éditeurs,  Paris, Promodis,
1984 ve 1985.

1 1 0 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

basımcıları Baud
basımcıları Baudoui
ouinn kardeşler, libe
liberal
ral bi
birr avu
avuka
katt olan B
Berville’i1
erville’i12ar
2arkadaşı
kadaşı
Barrière13 ile beraber, tanıtım prospektüsünde söylendiği gibi, “yeni ku
şağın tanımak
tanım ak için sasabırsı
bırsızlandığı”
zlandığı” devrimcileri
devrimcilerin n anıları
anılarını
nı toplam akla gö
gö 
revlendirirler.
revlendi rirler. O n ik
ikii cilt olarak pla
planla
nlana
nan n dizi
dizi 1827'de
18 27'de elli üç cildi bul
bulur.
ur.
1823’tee Gu
1823’t Guizot,
izot, J.-L. Brière’in tavsiyesi üzüzeri
erine,
ne, Ingiltere devrimi hakkında
hak kında
yirmi beş ciltlik anıların yanında Collection de Mémoires relatifs à l'histoire 
l'histoire 
de France depuis la fondation de la monarchie française jusqu'à Philippe  Philippe 
Auguste   (Fransız monarşisinin kuruluşundan Philippe Auguste’e kadar
Auguste
Fransız tarihine ilişkin anılar koleksiyonu) adlı yapıtı yayımlar: On iki
yılda 30 cilt. Merkezi dönem böylece iki ucuyla tamamlanmış olur. Ta
rihsel manzara tamamlanmıştır ve önemli olan da bu panoramik etkidir.
Bütün giriş bölümleri birbiriyle yarışırcasına şunu tekrar eder: “Ayrı ayrı
ele alındıklarında tarih için değersiz ve etkisiz olan anılar böylece bir
araya gelmiştir ve çağın eksiksiz tablosunu sunmaktadırlar.14"
Hareket burada bitmez. Censeur
Censeur   européen’de Augustin Thierry’nin
meslektaşı, Martign
Mar tignac’m
ac’m bakanlığı dönemin
döneminde de geçic
geçicii süre yönettiği
yönettiği arşiv
lere ilişkin bir reform projesinin sahibi ve Panthéon littéraire’in
littéraire’in gelecek te
ki müdürü Alex
Alexan
andre
dre Bu
Buch
chon
on115 1826’d
1826’dan
an 1828’e
182 8’e kad
kadar
ar iiki
ki yılda,
yılda, Verdière

12) Albin de Berville, Saint-Albin Berville diye anılır (1788-1868), yargıç ve edebiyatçı.
Restauration döneminde liberal olarak 1821’de Paul-Louis Courier’nin 1822’de Béranger'nin
savunmasını üstlendi; savunma
savu nmalan lan Oeuvr
Oeuvreses complètes’
complètes’de
de sonradan basılmıştır
basılmıştır.. Temmuz
Temm uz devrimiıv
den sonra Paris krallı
krallıkk mahkemesinin avukatı
avu katı oldu. 1838'den 1848’e Pontois milletvekili
milletvekili olarak
merkezd
merk ezdee kaldı. Kurucu meclis üyesi üyesi olarak o zaman sağda ye yerr aldı.
aldı. 1825'ten
1825'ten itibaren ait olduğu
Philotcchniquc
Philotcc hniquc derneğinin daimi sekreteri oldu. Revuee encyclojrédiqtte
old u. Revu encyclojrédiqtte ve
 ve CortstmırıoriJiel'de gazete
ci olarak Éloge de 
de  Delil
Delille
le'i'i 1817 de Amien
Am ienss akademi
akad emisi tarafın dan ödüllendirildi. Éloge de Rallini 
si tarafından Rallini 
I8l8 de Fransız akademisi belagat ödülünü aldı. Birçok savunması Panckouckc un Barreau Barreau  
français koleksiyonu
français  koleksiyonu ile Warée
Wa rée’nin
’nin Annales
Annales du bureau'suna dahil edildi. 1845’te Fragments oratoires  
Fragmentsoratoires
et littératures haricinde,
littératures haricinde, Œuvres diverses, şiirleri
diverses, şiirleri ve düz yazıları 1868'de
186 8'de Œuvres
Œuvres  oratoires1! I8
I869
69'da
'da
bir araya getirildi.
13) Jean-François Barrière (1786-1868) baroya kayıtlıydı, özellikle hastanelerin organizas
yonlarından sorumlu La Seine valiliğine bağlı bölüm şefi oldu. Gazette de France  France  ve Journal des 
des 
débats’da reklamcı ve yazardı; belirtilen iki büyük koleksiyonun dışında Mme Campan’ın ve
Loménie de Brienne'in Mémoires’ini, XVII. yüzyılın basılmamış belgelerinden iki derlemeyi, La
Cour et
Cour  et la ville sous Louis XIV, Louis 
Louis  XV et Louis
Louis   XVl'i (1829) ve Tableaux de de genre
 genre et d’histoire'i
d’histoire'i  
(1848) yayımladı.
14) Berville et Barriere'in Mémoires relatifs à la Révolution française dizisinin
française  dizisinin Prospectus
Prospectus u,
 u, 8
s., B.N., La 1.
15) Jean-Alexandre Buchon (1791-1846), reklamcı, tarihçi ve gezgin olarak özellikle yazı
koleksiyonun
koleks iyonunda da G.
G. C
Chastellain
hastellain,, J. Molinet'nin ve Dacier'nin önerisi üzerine
üzerine,, Froissart'nm
F roissart'nm yazıla
yazılan-
n-
nın önemli bir bölümünü tanıta Arşivleri reform projesi üzerine, bkz. Pierre Petresson de Saint-
Aubin, "1829'da bölge arşivleri reform projesi", Gazette des archives, archives,   no: 68, 1970; ilk üç aylık
dönemi, s. 46-48 ve “bölge arşivleri organizasyonu için A. Buchon projesi”, Bulletin de l’École des

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES'D EN D E G
GAUL
AULLE
LE E 11 1

yayınevinde, XIII. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar Chroniques nationales en 


langue vulgaire (Halk dilinde yazılmış ulusal vakayinameler) adlı eseri kırk
altı cilt halinde yayımlar. Aynca 1824’ten 1826’ya kadar dram sanatı üze
rine on dört ciltlik anıları yayımlar. Temmuz Devrimi’ni izleyen yıllarda
hu yayınl
yayınlar
ar h
hıız kazanı
kazanır.r. Krallık kütüphan
kütüphanesindeki
esindeki ik ikii uzman, L Cimber
ve F. Danjou,
Dan jou, özelli
özellikle
kle Guizot, Pe
Petitot
titot ve Buc
Buchon
hon koleksiy
koleksiyonlarını
onlarını tamam
tamam
lamaya yönelik yirmi dört ciltlik Archives curieuses de l'histoire de France,  
depuis Louis XI jusqu'à Louis  XVIII (XI. Louis’den XVIII. Louis’ye kadar
Fransa tarihiyle ilgil ilginç arşivler) adlı eseri 1834’ten 1839’a kadar yayım
lamak üzere
üzere Saint-Thom as-du Louvre sokağındaki Beaııvais’y Beaııvais’yee başvur
başvururur
la
lar.
r. Özell
Özellikle
ikle Micha
Michaud ud ve PPoujoulat’nm
oujoulat’nm 1836’1836’da
dan n 1839’a kad kadar
ar yyayı
ayımlad
mladık
ık
la
ları
rı,, XIII. yüzyı
yüzyılda
ldann Eski Rejim dönem
dönemlerinin
lerinin sonu
sonununu kapkapsaya
sayan n Nouvelles 
Collection de Mémoires relatifs à l’histoire de France  (Fransa tarihine ilişkin
yeni
ye ni anılar koleksiyonu) vardır. Sorumluların
Sorumlular ın aşın Ka Katolik
tolik anlayışına karş karşıı
olan Pierre
Pierre Larou
Laroussesse bunu PePetitot
titot koleksiyonunun ba basitsit bir ttakli
aklidi
di ol
olarak
arak
takdim eder. Şu bir gerçek ki Histoire des Croisades’ın (Haçlılar tarihi)
yazarı ve büyük Biographie u
ünlü yazarı  uni
nivverse
erselle
lle (Evr
(Evrense
ensell biyografi) çalışm
ça lışmasın
asınaa
hayatmı
hayat mı vermiş Gabrie
Gabriell MMicha
ichaudud’nun
’nun kardeşi JeanJean-Fr
-Franançois
çois M Micha
ichaudud116

dûmes, no 12
dûmes, no 129,19
9,1971,71, s. 12 0-
0-12
12 9.1830’dan sonra Yunanistan'da bir bir misyonla gör
görevli
evliyken,
yken, 1843’t
1843’tee
La Grèce contirumtale et la Morée’yi
la Morée’yi ve onu takiben Nouvelles Recherches sur la principauté fran
de Morée’y
çaise de Morée’yii (18
(1843-1
43-1844
844,, 2 cilt), İtalya, Malt
Malta.
a. İsviçre’ye seya
seyahat
hat yazıları
yazılarını
nı yay
yayımladı.
ımladı. Aynı
amanda. Histoire populaire des Français (1832) ve HistoireHistoire üniverselle
 üniverselle des
des religiom’un
 religiom’un (1844) ilk
Üç cildinin yazandır. Biographie universelle ile
universelle ile Revue indépendante’a katkıda bulundu. Bkz. Jean
Longnoti, Alexandre Buchon, voyage dans l’Eubée, les des Ioniennes et les Cyclades 
Cyclades   en 1841, avec
avec  
une notice biographique et bibliograltluque, 
bibliograltluque,  Paris, Emile-Paul, 1911, Maurice Barrès'in önsözü.
1.6) Jean-François Michaud (1767-1839), tarihçi ve reklamcı, Albens’de (Savoie) doğdu.
19 yaşında Lyon'da kitapçı çıraklığı yaparken Kontes Fanny de Beauhamais tanıtından fark
edildi, Kontes onu 1790’da Paris’e götürecekti. Kralcı gazetelerin yazan olarak, Ain’e iltica
etmek zorunda kaldı. Fransız devrim takviminin 13’ünde, Konvansiyon’a karşı krallık müfreze
lerini desteklediğinden dolayı tutuklanmış, ölüme mahkûm edilmiştir; İsviçre’ye kaçtı, oradan
Fransız devrim tarihinin ikinci ayının I8’indc geri döndü. 1806’da, kardeşi Louis-Gabriel ile
Biographie modeme ou Dictionnaire des hommes qui se sont se  sont fait
fait   un nom en Europe depuis 1789'e 1 789'e
girişti; heybetli Biographie
Biographie   universelle'in ilk baskısı olan bu çalışmayı daha sonra tamamen
kardeşine bıraktı; kendisini beş cildi metin ve dön cildi bibliyografyadan ibaret (1811-1822)
Histoire des Croisades'a
Croisades'a adadı. 1813’ten itibaren Fransız Akademisi üyesi oldu, Restauration
döneminde milletvekilliği
milletvekilliği yaptı. 1830’da
1830’dan n sonra Lu Quotidi
Quotidienne
enne vvee  Munüeur'de başyazarlık yapn.
Dokunaklı bir ayrıntı: Biographie
Biographie ıımverselle’de
 ıımverselle’de kendisine yönelik bir ibare onun ünlü Mémoires
koleksiyonuna sadece
sadec e itibari katkısının altım çizer; “orada
“ora da bizzat kend
kendisinin
isinin itirafıyl
itirafıylaa bbuu ççalışmay
alışmayaa
katkısının neredeyse hiç olmadığını biliyoruz” -o zaman İtalya'da tedavi görüyordu- ve sonuç
olarak onun hakkında şöyle bir yargıya varıyoruz: "onun duru, tamamen akademik, fakat o
kadar da soluk ve belirsiz yanı vardı; Gerçek ve sade olan bıı enerji konuşmasında ve yazıların-
Ba bulunmuyordu.”

1 1 2 HAFIZA
HAFIZ A MEKANLA
MEKA NLARI
RI

sadece ismini koymuş gibidir. Buna rağmen, bizzat Jacques-Josephe ve


Aiméé Champollion-Figeac,
Aim Cham pollion-Figeac, Mısır
Mısır uzmanının17
uzmanının17 kardeşi
kardeşi ve yeğeni
yeğeni tarafın
dan kısa notları, daha iyi düzenlenmiş metinleri, iki sütunluk büyük boy
formalarıyla
formal arıyla desteklenen,
destek lenen, gelecekte
gelec ekte ço
çokk sayıda çalışmasıyla
çalışmasıyla kendini kanıt
kan ıt
layacak genç
g enç Jean-Pierre Poujoulat’nm
Poujoulat’ nm118yönettiğ
yönettiğii “Michaud
“M ichaud-Pou
-Poujoulat”nın,
joulat”nın,
kullanılması kolay otuz iki cildi, “Petitot-Monmerqué”nin yanında bir
klasik olacak ve her ikisi günümüze kadar yerleri doldurulamaz olarak
kalacaktır; bu ikisi yüz temel yazardan oluşan bir bütünce oluştururlar.
Yine de talebe cevap
cev ap vermekten uzaktırlar.
uzaktırlar. Buchon 1836’da,
1836 ’da, Joinville
Join ville’den
’den
XVIII. yüzyı
yüzyıla
la kadar,
kadar , on yedi
yedi ciltlik bir derleme
derlem e basar;
basa r; Fimıin
Fimı in D id
idot
ot 1846’da,
Lescure’le birlikte Barrière’den otuz yedi ciltlik XVIII. yüzyılın anılarını
isteyecektir.
isteye cektir. Bu envanter
envan ter tam kapsamlı
kapsam lı değ
değildi
ildir,
r, çünkü her yayıncı
yayıncı bütün
bütü n
lük görüntüsünü bozmamak için çok büyük ayn basımlar yapar. Ancak
esass itibarıyla
esa itibarıyla bunlar,
bunlar, belli başlı dizileri
dizilerinn toplam
top lamından
ından dad a anlaş
a nlaşılaca
ılacağı
ğı üzere
toplam beş yüz ciltten fazladır ve bu yapıtlar birkaç yılda hafıza pazarına
akın etmiştir.

17)
17) Jean-Jos
Jean-Josephe
ephe François
Fran çois Poujoulat 180S‘de
180S ‘de Bouches-du-R
Bouches-du-Rhone’da
hone’da doğdu, Aix'de
Ai x'de eğitim
eğitimini
ini

yapnk
yapnktan
katini tan
çektisonra 1826’
1826’da
ve onun da Paris’e
Paris’
aracılığıylae Bibliothèque
aracılığıyla geld
geldi.i. Kral
Bibliot hèqueyanl
yanlısı
ısıCroi
des ve Katolik
Kato
Croisade lik
sades’ olması
s’ee gi
girdi. François
da onMic
rdi. 1830’da
1830’ Miclıaud
a Dolıaud’nun
ğu’da’nun
ğu ’da dik
refakat
eder ve onunla L a Corre
Corresponda
spondance
nce d'Orient'ı, yedi cilt (1832-1835), yayınlar, onun ölümünden
sonra. His
Histoi
toire
re des C
Croisades
roisades m  yen
 yenii ba
baskısını
skısını yapar (1840-
(1840-1846).
1846). 1848 den 185 185 l e kadar Kurucu
ve yasama meclisinde milletvekili olarak kilise yanlısı ve meşruiyetçi grupta yer alır. 2 Aralık’tan
kendini gazeteciliğe (lé Musée des
sonra politikadan çekilir ve kendini des famill
familles,
es, La Quotid
Quotidienne,
ienne, LLaa Rev
Revue
ue 
des Deux Morules) ve  edebi yapın adar. Bu yapıt üç alanda yirmi beşten fâzla konuyu içme alır:
Doğu (La Bédouine,  1835, Franse akademisi ödülü; Histo Histoire
ire de Jérusal
Jérusalem,
em,  1840-1842; Voyage en 
Algérie,  18.46); Katoliklik (Histoire de Sain
Saintt  Augustin, 1844; lettres sur Bossuet, 1854; Le  Cardinal
Maury, 1855; Vie de Mgr Sibour,  1857; Associations et congrégations religieuses,   1860, vb.); son
olarak, politika (Histoire de la Révolution française,  1847; LaL a Droi te et sa mission, 1848; La France
Droite
et la Russie à Constantinople,  1853; Le Pape et la liberté,  1860).
18) jean-François’mn büyük kardeşi ve yazı ortağı, Jacques-Joseph Champollion-Figeac
(1778-1867) hakkında, bkz.  Toukıuse,
Charles-OIivier Champoüion, Jacques- 
Joseph Champollion-Figeac, PresseCarbonell’in
de l’Institutekd’études
tezi, L’Autre
politiques et l’Asiathèque.
1985. Dacier’ye körü körüne bajlı, Edebiyat ve sanatlar akademisi daimi sekreteri, sonra École
des Chartes’da öğretmen ve kralkk kütüphanesine müdür oldu; özde şüpheci bilgin olan Jacques-
Joseph
Josep h Champollion-F
Champollion-Figeac
igeac Guhot’nun
Guh ot’nun açtığı birçok
birçok belg
belgesel
esel şanti
şantiyeye
yeye katıld
katıldı.ı. Oğlunu 1830’da
Ecole des Char
C hartes
tes’a
’a serbest ddin
inley
leyici
ici olarak kabul ettirdi ve takip eden yıl, yıl, krallık kütüphan
kütüphanesi
esi
ne “elyazmalan memuru” olarak aldırd aldırdı.ı. O
Oğlu
ğlu 1880’ da Les Deux Champoüion'u  yazdı. Michaud
1880’da
ve Poujoulat’ıım kolckslyonıındı, Jacques-Joseph ile François de Lorraine’in Condé prensinin
ve Antoine Puget’nin (VI. cilt) Mémoires’inm, Pierre de L’Estoile’ın (XIII. cilt), Retz’in (XXIII-
cilt), Joım
Joımıalm
ıalmin,
in, Briennc,
Briennc, Monff
Monffésor,
ésor, Font
Fontrail
railles,
les, La Châtre, Turen
Turennene (XXV
(XXV.. cilt), OmOmerer Talon
ve l’abbé de Choisy’nin (XXVIII cilt) Mémoires’min yayınına kâğıt üzerinde katılan Aimé’yi
buluruz.

DEVLET
DEVLET ANIL
ANILAR
ARI:
I: CO MM YN ES 'DE N D E GAULL
GAULLE'
E'EE 1 13

Yayıncılann eleştirel çabalarına rağmen, uzmanlara tahsis edilmiş bi


limsel yayınlara bel bağlanamaz. Aksine, bizzat Guizot kendi koleksiyo
nunun prosp
prospektü
ektüsün
sünde
de bunu şöyle iilan
lan etmekte
etmektedir:
dir: ““Esk
Eskii ttari
arihimiz
himizin
in oriji
oriji
nal anıtları şimdiye kadar sırf bilimle uğraşanların özel malı oldu; halk
ona hiç yaklaşamadı, Fransa’yı ve hayatını tanıyamadı19...’’ Bu kolek
si
siyonl
yonları
arın
n esas
e sas am
amacı,
acı, onlarla ayn
aynıı düzende yay
yayımlanan
ımlanan anılar gib gibi,
i, klasik
yüzyıllara ait Benedikten derlemeleri, Duchesne’in ya da özellikle Dom
Bouqu
Bou quet’nin
et’nin derlemeleri karşıs
karşısında,
ında, hafızanın
hafızanın gen
geniş
iş ölçü
ölçüde
de dem
demokratikleş
okratikleş
mesinii sağlam
mesin sağlamaktı;
aktı; büyük bi
birr kolek
kolektif
tif semıayeyi, ulusun yaşam derinlderinliği
iği
ne ilişkin büyük bir stoğu herkesin, eski ya da yeni Fransa taraftarlarının
hizmetine sunmaktı. Ortak bir geçmiş, sanki siz ordaymışsınız gibi, dili
nin tadıyla ve tartışılmaz hakikat payıyla. Onlar her şeyi gördüler,  siz de
onlarla Rocroi’da zafer kazanacak, kralın odasına girecek, Bastille’i ala
caksınız. Yayıncılann ağız kalabalıklarıyla yankılar uyandıracak şekilde
düzenlenmiş, sürekli yinelenen bir tema. Şüphesiz, bu koleksiyonların
çekirdek kadrosunda sürekli yenilenme olur. Petitot-Monmerqué ve
Michaııd-Poııjoulat klasik bir yapıtı özümseyerek biçimini hiç değiştir
medikleri tanınmış bir yapıyı demet halinde örerler. Guizot bir alan de
rinliği verir, Guibert de Nogent gibi yeni yazarları çevirip tanıtır; büyük
ölçüde anlatısal
an latısal kayn
kaynaklar
aklar üzer
üzerine
ine dayalı tari
tarihyazı
hyazımı
mı kurmay
kurmayaa gayret ede
eder.
r.
Berville ve Barrière bir devrim değilse de en azından bir cesaret girişimi
ortaya koyarlar; bu çok yeni bir tarihin başlangıcı, tarih hafızasına henüz
çok taze ve ihtilaflı bir hafızanın karışmasıdır, ikinci Dünya Savaşı’ndan
otuz yıl sonra, Pucheu’nun Anılarını ya da Tillon’un Anılarıyla birleşen
Déat’yi nu düşünmeli? Buna karşın bu, mezarın ve devrim dramının kırk
özel tanığının peşine düşüldüğü zamanın ötesindeki bir davadır; o za
manlar, örneğin Convention tarafından Vendé’lilerin kökünü kazıması
içi
çin
n gönde
gönderilen
rilen gen
general
eral Tu rre
rreau
au’nun,
’nun, en ünlü şeflerinden biri
birinin
nin dul kar
karıs
ısıı
markiz Rochejaquelein’e yaklaştığım, XVI. Louis’nin oda hizmetçisi
Cléry’nin kral katili Cornot’yla içli dışlı olduğu zamanlardı. Yayıncılar
hu bi
birli
rliktel
ktelikte
ikte ““bugün
bugün ayrıcalıkl
ayrıcalıklarından
arından yararlanılan değişiklikleri
değişikliklerin
n ned
nede
e
ni, se
seyr
yrii ve sonu
sonuçla
çların
rınaa il
ilişki
işkin
n aydınla
aydınlanma
nmanın
nın een
n kesin yolu”
yolu”nu
nu görmektey
görmek tey
diler. Klasik anılar, askeri anılar, tarihyazımsal anılar, hepsi birdir; ben
zer bir hayranlığa, benzer niyete uygun gelmektedirler. Petitot’yu olumlu

19) Mémoires relatifs à ITu


ITusto
stoırc Fra nce depui
ırc de France depuiss la fondation de la monarc
monarchie
hie française,
française, Guizot
 Guizot
koleksiyonunun Prospectus'ü,
Prospectus'ü,   Bibi, nat., L45 q.

1 1 4 HAFIZA MEKÂNLARI

bir biçimde karşılayan Le Globe  şöyle yorum yapar: “Ya çok yanılıyoruz,
ya da bu moda olacak ve dünya insanları sonunda derin bilgi ile alay ede
cekler.” (1825, I. cilt, s. 340). Bu anı sahiplerinden lier biri etkili bir
şekilde politikaya girmiştir.
girmiştir. Petitot
Pe titot ılıml
ılımlıı Katolik
Kato lik monarşist, M ichau
ich audd aşırı
aşırı
başkaldırıcı, Guizot körü körüne bağlı liberal, Berville yurtsever bir libe
raldir, fakat hepsi aynı amaca bağlıydılar: Geçmişin kanıtlan üzerine şim
diki zamanın ulusal meşruluğunu kurmak. Herkes, Guizot’nun kendi üze
rinde yeniden kurmayı dilediği bu “hak ve sempati duygusu” adı verilen
global tarih ve uygarlık mirası düşüncesini paylaşıyordu. Halka açık bu
anıların
anıları n bir araya getiril
getirilmelerinde
melerindekiki en
e n büyük amaç, açıkça,
açıkça , ulusal toplulu
ğun gizl
gizlii sermayesini
sermayesini yeniden elde etmek,
etm ek, ölü bir Fran
Fr ansa’nın
sa’nın yaşayan hafı
zasını günümüz Fransa’sının kanlı ve görkemli hafızasına eklemlemekten
ibarettir.
1820’lı yıllar bunlann birbirine karıştığı yer oldu. Bu boş politika anı,
parlamenter aktivitelerin yenilenmesinin, salonların yeniden canlanma
sının,, sansüre karşı
sının karşı mücadelenin
mücad elenin bütün politikpolitik ve sosyal
sosyal şartlarla
şartlarla destek
des tek
lendiği dolu bir hafıza ânıdır. Her şey Restauration’u bir bayram, hafıza
nın bir
bir tiyatro
tiyatro eseri haline getirmek
getirme k üzere bir
bir araya geliyordu.
geliyordu. X. Ch ar
arles
les ın
gülünç sarayı gibi XVIII. Louis’nin hüzünlü sarayı, eski saray betimleme
lerini okumayı eğlenceli kılıyordu; İ815’in ulusal utancı Fransa’nın eski
ve yeni zafer hikâyelerinin değerini artırmıştı. Barışın sona ermesiyle si
vil Anılar savaşı başladı, imparatorluk, Fransız Devrimi’yle ilgili anıları
derinlere gömmüş
göm müş ve bu anıları ortaya çıkarmaya
çık armaya yönelik nadir
n adir giri
girişimle
şimleri
ri
de cezalandırmıştır20. Napolyon’un düşüşünden sonra devrimle ilgili anı
lar sökün eder; ancak Napolyon’la ilgili efsaneler de artar21: Başlangıçta
Salgues’ın dokuz ciltlik derlemesi ve doruk noktada ise 1823'teki Mémorial
vardır22. Yüzyılın sonunu ve kan içicilerin üzerine düşen büyük utancın

kalkmasını bekHistoire
bekleyecek
Lamartine’in leyecekdes
olan da
dağlılar
ğlılar  başlığını
Girondins değil,
değil, gerçekte bir Devrim
da açıklayan tarihi
Kurucu olan
Meclis
üyeleri ve Girondin’lerdir. Robespierre’in etrafında toplanan meclis üye

20) 1810’da Paganel’de Essai historique et critique sur la Révolution française   eseri için olup
biten şeydir bu.
21) Bkz. Jean Tulard, Bibliographie critiıpıe des Mémoires sur le Consulat et l'Empire, Centre
de recherches
recherche s d ’his
’histoire
toire et de philologie
philologie de la IV0 ssection
ection de l’Ecole pratique des h aute
autess étud
étude»,
e»,
XIII. cilt, Cenevre, Librairie Droz, 1971.
22) Bkz. Edmond Biré, La Légende des Girondins,  Cenevre, Société générale de librairie
catholique, 1881.

DEVLET
DEVLET ANI
NILA
LARI
RI:: CO M M YN ES'DE N DE GAULLE'E 1 1 5

leridir’1. Yayınların durumu bunu açıkça göstermektedir. Eski Girondin’le-


rin
rin Anılarının yansından
yansın dan fazl
fazlası
ası 183 0’dan
0’da n ön
öncece yayımlanmıştır2
yayımlanmıştır244. 2 Haziran
1793
17 93 gününü pprotesto
rotesto ettiğinden dol
dolay
ayıı hakkında
hak kında şşuç
uç duy
duyurusunda
urusunda bulunu
lan ve ayağında prangalarla Paris’
Paris’ee getiri
getirilen,
len, Co
Conciergerie’dc
nciergerie’dc Girondin’lerin
Girondin’lerin
son günlerine
günlerine tanık olmuş Charles Bailleul’ii
Bailleul’iinn anılan 18
1818
18’’de bbaşlama
aşlama vuru
şunu yapmıştı. Bundan sonra Berville ve Bamère’de Bailly, Buzot, Petion,
Median, Carnot, Thibaudeau, Durand-Maillane, Lanjuinais, Levasseur,
Perroux, Fouché’nin anılan gelir: Bunlar gerek doğru gerekse yanlıştır,
çoğunlukla d a giyot
giyotinle
inle ya
yarıda
rıda kalmıştır
kalmıştır;; Barb
B arbaro aroux
ux’nunkil
’nunkileri
eri ggibi
ibi,, bazen
kurbanların oğullan tarafından yayıncıya götürülmüş anılardı; bunlann
duygulardan yoksun olması düşünülebilir mi? J.-B Louvet’nin Récit de mes 
Périls (Yaşadığım tehlikeler), Honoré Rioufîe’un Mémoires d'un déte détenunu (Bir
tutuklunun
tutuk lunun anıları
anıları),
), Mm
Mme.e. R
Roland
oland’m’m Ap
Apfxl
fxl à l’l’im
impar
partiale po
tiale posté
stérit
ritéé (Tar
(Tarafsı
afsız
z
ca, olduğu
olduğ u gi
gibi
bi geçm
geçmişim)
işim) gi
gibi
bi bbirçokları
irçokları ayrıca yeniden basılmıştır. Bütün
XIX. yü yüzy
zyıl
ıl boy
boyunc
uncaa ulusun üzerinde yaşay yaşayacağı,
acağı, ve birçok açıdaaçıdan n bize
bize
kadar gelecek olan büyük hafıza kozları meydana gelmektedir.
Böylece burada bizi ilgilendiren konu açısından, hem evrensel, hem

parçalanmış ulusal bir metinlerin


nın berraklaşmasının, hafızanın, yaşanan tarihin yayınevlerinin
doğruluğunun, biçimi olmuş bir hafıza
kurulma
sının
sın ın ve yayı
yayınlanır
nlanır düzeyi
düzeyinin
nin pek önemi yoktur. A ksinksine,
e, o zam
zamanlar
anlar yerle
yerle
şe
şenn ve A
Anıların
nıların köşe taşı ve simges
simgesel
el şekli
şeklini
ni oluşturd
oluşturduğu
uğu bu geçmişle yen
yenii
ilişkinin anlamlı bir yönü olan türlerin kanşımı önemlidir. En halkçısın
dan en bilge
bilge olanın
olanınaa bü
bütün
tün düze
düzeyle
ylerde
rde mev
mevcutturlar
cutturlar ve en önemlisi bbirbi
irbi
rinin içine geçmiş haldedirler. Büyüğünü küçüğünü ayırmadan, örneğin
Richelieu’nün ve Vidocq’unkilerinin yanında XVIII. Louis’nin Memoires’ı-
nı (Anılar) basan bir sanayi olmuştur bu. Pek seçici olmayan yayıncıların
ısmarladıkları ve yirmi beş takma adla Villemarest, Ida de Saint-Elnre,
Roquefort, Beauchanrp’ın bağladığı imparatoriçe sırları ve oda hizmetçisi
anıları, ayrıca biraz kuşkulu ve çoğunlukla hiçbir temele dayanmayan,
Bourrienne Anılan ve  Constant Antları  gibi hemencecik hazırlanıverdi

23) I98 4’te Jean-Pierre Jacqu


Jacques'in
es'in not
notlan
lan ve gir
girişiyle Plon’da yeniden basılan Histoire des 
işiyle
Gırondim'in doğuşu hakkında, bkz. Antoine Court'un (basılmamış) tezi Lamartine historien,
Université
Univers ité de Clermo
Clermont-Ferran
nt-Ferrandd II,
II, 198
19855 ve FFabienne
abienne RReboul'un
eboul'un m
makalesi
akalesi ""Histoire
Histoire ou .feuille
ton? La Révolution française vue par Lamartine”, Romantisme,   1986.
24) Konu, Sergio Luzzato’nun (basılmamış) teziyle daha iyi aydınlığa kavuşmuştur, La  
RwcJuzu
Rw cJuzume
me nella memoria, studio sstdla
tdla memorialistica dei ctmv
ctmvenzionali,
enzionali, Ecole normale supérieure.

Université
Université de Paris de Pise. 1985, kendisine sonuç
sonuçlan
lan nazikçe ba
bana
na ilettiği için teşekkür ederim.

1 1 6 HAFIZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

diğer “ ki
kirl
rlii çamaşırlar”
çamaşırl ar”.. Lamoth
Lam othe-L
e-Lang
angon2
on255 duygusal
duygusal roman, polisiy
polisiyee roman
rom an
ve gelenek romanı türler
türlerini
ini bırak
bırakıp
ıp sahte anılar türünü benimsemiş ve sade
sad e
ce 1829 yılında en az yirmi
yirmi cilt basmıştır:
basm ıştır: Mémoire
Mémoiress histo
historiques
riques et anecdoti que 
anecdotique
du duc de Richelieu (Dük Richelieu’nün tarihi ve anekdotik anıları), M é
moires d'une femme de qualité (Üst düzeyden bir kadının anıları), M émoire 
de Madame la  comtesse du Barry  (Kontes Barry’nin anıları) ve Souvenir  
d ’un pair de Fran ce (Bir Fransız yüksek meclis üyesinin hatıraları). Gerçek
France
bir anılar değirmeni ve tarihsel imgelemin demokratikleşmesinin güçlü
bi
birr aracı; aynı yıyıl 182
1829’da
9’da Balzac’m
Bal zac’m dediği
de diği gibi
gibi,, “Fr
“ Fran
ansa’nın
sa’nın ve XIX.
XIX . yüz
yüzyıl
edebiyatının ifadesi” olan tarihsel romanroma n moda
modasıdır
sıdır bu26
bu26. Uzmanl
Uzm anlar
ar 1815’ten
1832’yee kadar27
1832’y kadar27, 1822
18 22,18
,1828
28-1
-182829,
9, 1832
1832 tarihlerindeki
tarihlerindeki sıçramalarla
sıçramala rla birlik
birlik
te bunlar gibi altı yüz kitap belirlemişlerdir; bu tarihlerden “birincisi için
S co tt’v
tt ’vari
ari bir
bir etkiden, İkincisi
İkincisi için liberallerin
liberallerin politik
politik saldırısından,
saldırısından , üçün-
ciisü için de Temmuz monarşisine olan tepkiden söz edebiliriz”: Anıların
hareketlenişine tastama
tasta mam
m koşut bir
bir çiz
çizgi
gi.. Thie
T hiers’ni
rs’nin
n on beş ciltli
ciltlikk Histoire 
du Consulat et de l’Empire  (Consulat ve imparatorluk tarihi), Barante’ın

on ciltlik
di’nin Histoire
otuz des ducs
des
bir ciltlik de Bourgogne
Bour
Histoire gogne
des  (Bourgogne
Français dükleritarihi)
  (Fransızların tarihi),gibi
Sismon-
çağa
damgasını vuran diğer büyük tarih yapıtları aslında vakayinamelerden
ve anı yazarlarından kesilip
kesilip alınmış parç
p arçala
alarla
rla oluşturulan bi
birr mozaik değil
değil
de nedir? Michelet, hem arşivlere dalan ilk kişi hem de sayesinde yazar
ların sesini
sesini işitebild
işitebildiğimi
iğimizz son kişi olmakla
olma kla övüne
öv ünecektir.
cektir. Bilhassa
Bilh assa Devr
D evrim
im’i’i
anlattığı288 onun tarihi
anlattığı2 tarihi hafızanın
hafızanın büyüsünün
büyü sünün egemenliği altındadır. O nd an
sonra, büyü bozuldu.
bozuldu. UzmUzmanla
anlaşmış
şmış tarihyazarlı
tarihyazarlığmın
ğmın yenili
yeniliği
ği aslında
aslın da anıla
an ıla

rın
n işlenmesine dayanma
dayan maktadktadır.
ır. 1824’te
1824 ’te Augustin
Aug ustin Thierry2
Thi erry299 şöyle
şöyle açıklar:

25) Bkz. Richard Switzer, Etienne-Léon de letmothe-Langon et le roman po/ndaire français de  de 
1800 à 1830, 
1830,  Toulouse, Privai, 1962.
26) Bkz. Louis Maigron, Le Roman historique à  l’époque romantique,
romantique,   Paris, Hachette, 1898,
vc Georges Lukacs, Le Roman historique, Paris,
historique, Paris, Payot, 1965. Balzac'tan alıntı Du roman histo
historique
rique  
et de Frag/aleua, 
Frag/aleua,  1829’dan alınmıştır.
27) Bkz. Claude Duchct'nin ilginç makalesi, “L’Illusion historique, renseignement des
préfaces (1815-1832)”, Revue d'histoire littéraire de la la  France, 1975, 75. cilt, s. 245-267.
28) Bunun için Histoire de la Révolution’un,
Révolution’un, Bibliothèque de la Pléiade, Paris, Gallimard,
1939, baskısının sonunda
son unda Gérard
Gér ard Walter'in
W alter'in hazırla
hazırladığı
dığı Michelet kaynaklanılın
kaynak lanılın dosyasına başvur
başvu r
mak yeterlidir.
29) Hiç bitirilememiş, otuz ciltlik Histoire de Fronce'in
de Fronce'in prospektüsü, Augustin Thierry Di»
ems d'études hisuniqucs'in
hisuniqucs'in   önsözünde (1834) buna değinir. O dönem, Le Journal des savants
des savants do
(1824, s. 698) yayımlanan metin Louis Halphen tarafından L’Hisroire en France depuis cent
ans’da (Paris, Armand Colin, 1914, s. 52) alıntı olarak verilmiştir.

DEVL
DEVLET
ET AN
ANIILA
LARI
RI:: CO MM YN ES DE N D E GAULLE
GAULLE''E 1 1 7

“Bugün yapılabilecek en eksiksiz, en sadık ve en güzel Fransa Tarihi,


eski vakanivüs
vaka nivüslerin
lerin tanık oldukları, gözlemleyip
gözlemleyip izizledi
ledikler
klerii olayla
olayları
rı tam a
men kronolojik bir sırayla, her biri kendi üslubunda ve çağının renkle
riyle anlatacakları bir tarih olabilir. Hiç zorlanmadan birbirini izleyecek,
okuyucunun haberi olmadan birbirine bağlanacak ve herhangi bir felsefi
düşünceyle,
düşün ceyle, mo
modern
dern eklentiyle kesilmeyecek
kesilmeyece k bu yapm
yapmacıksız
acıksız ifadeler, biz
bizee
alışkanlıklarımızı, geleneklerimizi ve uygarlığımızı gösteren geçmişimizin
dolaysız tasavvuru olacaktır." Bu bir kaç satırda her şey söylenmiştir.
Bu taze ya da
d a yen
yeniden
iden ısıtılm
ısıtılmış
ış anıların art arda
ard a basılmasıyla, anıları
anıların
n
hafızaya dönüştüğü son noktaya ulaşıyoruz. Fransa Tarih Kurumu’nun
yayınlarından, sonra
yayınlarından, son ra da,
d a, aynı zih
zihniy
niyet
etle
le kurulan3
kuru lan300 Tarih
Ta rih Çalışmalar
Ça lışmalarıı Ku-
rulu’nun
rul u’nun yayınlarından itibaren bilimsel
bilimsel tarihe geçiyoruz.
geçiyoruz. Aile ve devlet
anılarını
anıla rının
n bulunup
bulunu p yayımlanmasına yol yol açaca
aça cakk merak
m erak ve bağlılı
bağlılıkk ne olursa
olsun,
olsun, bunlarda
bun larda öze
özell sadakatin
sadak atin damgası
dam gası bulunacak
bulu nacak ve bunlar artık ulusa
ulusall
bir tasav
tasavvur
vur çerçevesin
çerçe vesinee girmeyecekle
girmeyeceklerdir
rdir.. Küç
K üçük
ük kuzeni, Gene
Generalral Marki
Rouvray de Saint-Simon tarafından Saint-Simon’un Arulan’nm 1829-
1830’da yayımlanması ile 1879’dan 1928’e Boislisle’in görkemli yayını ara
sında herhangi bir karşılaştırma yapılamaz. Devrim Tarihi Demeği çer
çevesinde M ontagn
onta gnard’ları
ard’ların
n anılan ile,
ile, oğullan ve dul hanımlarının
hanımlarının ya yayı
yın
n
cıya
cıya bitmemiş ve neredeyse kanlı elyazmalanm
elyazmalanm götürdükleri Girond G irondin’le
in’leri
rin
n
anılan arasında da karşılaştırma yapılamaz. Baskı değişik, okuyucu kitle
si farklı
farklıdır,
dır, ama
am a dah
d ah a köklü bir değişik söz
söz konusu
kon usudu
dur.
r. 1830-1848
1830- 1848 yıllar
yıllarıı
arasında, ulusal kimliği tekrar tekrar oluşturan, yakıcı tarihe ilişkin bir
kolektif hafızanın ortaya çıkışı ile ulusal topluluğa ait bir bilimsel hafiza
arasında ince, çok ayrıntılı, ama çok açık bir eklemlenme oluşur
Bu büyük hafiza
hafiza zamanı,
z amanı, anılar zamanı, bir sınır çizgis
çizgisi,i, sula
sulann
nn bir
birbiri
birin
n
den aynldığı bir hat oluşturur; uzıın bir geleneğin altüst olduğu zaman
dır. Aslında Fransa’nın tarihinin ve adına layık tarihçisinin olmadığı,
buna karşılık anılarının olduğu ve bu anıların da bizim ulusal tarihçilik
geleneğimiz olduğu yolunda Rönesans’tan beri sürekli yinelenen bir topos
vardır. Bu tema klasikçağ boyunca süriip gider; buna ilişkin bir antoloji

30) Ayrıca yine bakım ı, Laurent Th eis’ni


eis’nin
n kat
katkısı
kısı,, "Guizot et institut
institution
ion de mémoire".
Burada kapsamlı ve önemli uluslararası bir kolokyum olan Le Temps où l’histoire se fie science,
science,  
IS30 -(8
-(848
48’a’a başvu racağı:. Bu kolokyum 17-20 Aral
Aralık
ık 1985
1985 tarihleri
tarihlerinde
nde Franst: Tarih biliml
bilimleri
eri
komitesi tarafından tarih bilimlerinin yenilenmesi dolayısıyla Robert-Henri Bautier taralından
İransa Enstitüsünde düzenlenmiştir. Daha sonra, çalışmaları Milan’da yayımlanan Suma della  della 
itoriografia   adlı uluslararası dergide yayımlanacaktır.
itoriografia

1 1 8 HAFIZA MEKÂNLARI

kolayca çıkarılabilir. 1670 tarihli De l’histoire (Tarihe dair) adlı risalesinde


baba Le Moyne şöyle der: “Bu zamana kadar Fransa’nın çok günlükleri
ve Anılan oldu, fakat bir Fransa tarihi yazılmadı.” Bodin’in Methodus'un- 
dan, La Popelinière’in Dessein de l'hi l'histoire parfaite  (Mükemmel tarih tasa
stoire
rısı
rısı)) adl
adlıı eserinden XV
XVI.
I. yüzyı
yüzyıld
ldaa Fén
Fénelon
elon’’a ve Saint-E
Saint-Evrem
vrem ond
ond’a’a varana
kadar: “Tarihçil
“Tarihçilerimizin
erimizin ancak çok vasvasat
at bir
bir değ
değeri
eri olduklarını
olduklarını itiraf etmek
gerekir31”, batta Voltaire’e kadar: “herkesin bildiği32 yaklaşık iki yüz cil
tlik Anıların dışında, genel tarih üzerine başka Anılar var”. Çok sayıdaki
tlik Anıların dışında, genel tarih üzerine başka Anılar var . Çok sayıdaki
tarihsel risale de bundan nasibini alır: Lenglet-Dufresnoy Méthode pour 
étudier l’histoire (Ta
 (Tarih
rih inceleme metodu, 1715) adl adlıı kitabında "saray dan danış
ış
manlarla dolup taşmaktadır...” diye alay eder33. Monarşinin tarihçileri
de bu durumun doğru olduğunu olduğun u anlamış
anlam ış görün
görünüyor
üyorlar
lar.. T
Tarihçisi
arihçisi Evan
E vans’ın
s’ın
dediğine bakılırsa, Mezeray bile, konu karşısında kendi yetersizliğinin bi
lincindedir34; Hist
Histoir
oiree de Fr
Fran ce’tn (Fransa Tarihi) önsözünde, hatta 1723
ance’tn
tari
tarihli
hli Abr
Abrégé’
égé’sinde
sinde bab
babaa Da
Daniel
niel de aynı durumdadır. Boulainvi
Boulainvillier
lliers,
s, “m
“müü
kemmel bir tarih adına bunca anıdan sonra”, “mükemmel bir hafıza için
tarih”
tari h” ist
istediği
ediğinde
nde konunun can ca n dam
damarına
arına dokunuyordu. Bu basit bbir ir duruma
duru ma
uyum sağlama gösterisi değildi; Chateaubriand’ın Génie du chrisıiunisme’in 
(Hıristiya
(Hıri stiyanlı
nlığın
ğın dehası) bili
bilinen
nen bi
birr bölümün
bölümünde,
de, kelime keli
kelime
me te
tekrarlana
krarlanan n
bir ifadenin kökleşmiş bir halidir: “Neden Fransızların tarih yerine sade
ce anılan vardır ve neden bu anılar çoğunlukla
çoğunluk la müke
mükemm mmeldir?"
eldir?" (III
(III.. Kısmı
1. III. Bölüm IV.). “Fransız bütün zamanlara aittir, geveze, boş, hafif ve
sosyal iken bile; nesnelerin bütünü üzerine az düşünür, ama ayrıntıları
merakla inceler;
inceler; ba
bakışı
kışı çabuk, kavra
kavrayıcı
yıcı ve hamarattır: Her zaman sahne sah ne
de olmak isrer ve tarihçi olarak bile bütünüyle kaybolup gitmeye razı
olmaz”, der Chateaubriand. Kısaca, “anılar ona kendi dehasına teslim
erme özgürlüğü vermektedirler.” Büyiik söz söylenmiştir; ulusal karakter
yoluyla açıklama yöntemi uzun bir süre resmi olarak kabul edilecektir.
Yine aynı yöntemle Cl.-B. Petitot Discours préliminaires (Giriş söylevleri)
adlı
ad lı eserinden itiitibaren
baren anlayışını
anlayışını şöyle
şöyle haklı göstermektedir: “Fransa
“F ransa Tari-
T ari-

3 t) Sain
Saint-E
t-Evrcm
vrcmond
ond,, Œuvres, Londra
Lon dra,, 7 cilt, 11111. cilt, s.s. 157.
157.
32) Voltaire, Abbé Dubos’ya mektup, 30 Ekim 1738, Correspondances, Paris, Gallimard.
Bibliothèque de la Pléiade, I. cilt, s. 1279.
33) Lenglet-Dufresnoy, Méthode pour étudier l’histoire, 
l’histoire,  1713, 2 cilt. II. cill, s. 5. Klasik

çağda
Le Romuntari
tarihin
hin teorisy
teorisyonler
d Ut onleri
[rremiere i ha
hakkında
kkında
personne,
personne,  -P ede
  Taris, r Rapin,Colin,
Armand Sorel,1975,
La Morh
Morhe e Levayer,
bölümLevay
I. s.er, bkz.
bkz. René Démor
78-89. Démoris,
is,
34) Bkz. W. H. Evns, L'Historien Mezeray et la  la   conception de l'histoire en
l'histoire en France au XVIIe 
XVIIe 
siècle, Paris, 1930.

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES 'DE N DE GAULLE'E 1 19

hinin yavanlığından şikâyet ediyorlar, ama peşine düştüğümüz ayrıntı


ları barındıran anılara bunca güzelliği veren şey de budur.” Soylu, retorik
ve Cicero’cu tarih, süslü söylem, felsefi tarih ile antik tarihe ait belirsiz
derlemeler,
derl emeler, Saint-M
Sain t-M aıır’lu
aıır’lu Benediktenlerinki ya da yazıtlar
yazıtlar ve
ve yazı
yazın
n A ka
demisi kayıtlan arasında gerçek tarih, tek tarih anılardır.
Anı yayınlarının birdenbire başlaması, anıların tarihsel yazıya yoğun
luklu girişi, hafıza ile tarihin birbiriyle buluştuğu ve birbirine karıştığı
birleşme ânını göstermektedir. Denklem devam etmeyecektir; 1870 sa
vaşından sonra “pozitivist” denen kuşağın ortaya çıkmasıyla, geriye dönüş
hızlanır; bu ise, önce olası kaynaklarından ilki, sonra da İkincisi olacak
Anılardan
An ılardan oluşan tarihin
tarihin iş
işine
ine yarayacaktır. Tarih
Tari h eleştirel bi
birr bilanço ve
bir yüksek mahkemeye dönüştüğü andan itibaren anıların ayrıcalığı sona
ermişti; anıların üstünde eleştirel kuşkunun ağırlığı düşmüştü. Kaynak
ların toplanması ve kesin karara varılması işi tarihçilere, tanıklık üretimi
ve bunların
bunların içeriklerinin aynntılt
aynntılt raporunu sunm
su nmak
ak da
d a tarihin aktörlerine,
devletin hizmetçilerine
devletin hizmetçilerine düşüyordu. Anc A ncak
ak bu kesin paylaşım, değişmenin
değişmenin
anılar ekseni üzerinde gerçekleştiği XIX. yüzyılın ikinci çeyreğinin öne
mini unutturamayacakttr. Yeni tarihi, hepsini tanıyıp yayımlayabileceği
miz anılar üzerine
üzerine kur
kurma
makk gerektiği inancı; son s on derece
de rece anlam lı bir
bir klişenin
klişenin
gücüne ulaşan bu eski ana motifi motifinn - “Fransa’nı
“F ransa’nın n Anıları
Anıları vardır,
vardır, Tarihi
Tarihi
yoktur
yok tur.”
.”-- en uç nok tada doğrulanması.
doğrulanması.
Gerçekten, eleştirel tarihin gelişiminin bu ilk aşamasında, ilk arşiv
malzemesi önce anlatısal kaynaklardan toparlanmıştır. Kısaca söylemek
gerekirse anılar arşiv olarak değerlendirilmiş, elyazma kitaplar ile arşivler
birbirine kanştınlmıştır. sanki elyazmalarıymış gibi kütüphanelere gön
derilen arşivlerin özelliği anlaşılamamıştır; bu arada Anılar arşiv olarak,
siciller de hafıza olarak görülmüştür35. Guizot “yurdumuzun tarihi üzeri
ne henüz basılmamış önemli bütün elyazmalarının genel bir yayınının”
hem
he m mümkün
müm kün hem de gerekli olduğunu düşünüyordu.
düşünüy ordu. Bugün bizi şaşırtan
şaşırtan
bir saflıkla,
saflıkl a, 31 Ara
A ralık
lık 1833
18 333361tarihli resmi
resm i rapo
ra poru
rund
ndaa belirttiği gibi, “şimdiye
kadarr bulunan elyazmalar ve oriji
kada orijinal
nal am tlann sa sayı
yı ve önem
ö nem bakımından
bakımından

35) Jean Le Pottier tatarafından


rafından aln
a ln çizilen
çizilen anlaşmazlık.
anlaşmazlık. Histoi
Histoire
re et érudition, l'histoire el l'éru- 
dâion médiévale dans l’historiographie française du  XIXe siècle, basılmamış École des Chartes tezi.
1979.
36) Bkz. Xavier Charmes, Le  Comité des Trav
T ravau
auxx historiques
historiques et sscienti
cientifiques,
fiques, histoire et docu- 
"tenu, Paris, 1886,11. cilt, s.3 ve 39, Louis Halphen tarafından abnü yapılmış, HistoiHistoire
re en France
Fran ce 
depuis cem ons, a.g.y., özellike bölüm IV. "dökiiman avı".

1 2 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI

basılı olmayanları
olmay anları geçmed
geçm ediği”n
iği”nee inanıyordu. Birkaç
Birk aç yılda hem iy
iyi bir
bir hükü
hükü 
met organizasyonu hem kredilerle, ulusal belleğin hepsi yayımlanabilir-
di. Bu mükemmellik ütopyasıyla bazı düşler kuruluyordu. O, bu ütopyayı
bütün kuşağıyla paylaşıyordu; ulusal eğitimle ilgili işlerinde hep bu ütop
yayı izlemiştir; Memoıres’m III. bölümdeki bir bölümü ayrı bir bütün, ki
tap içinde bir kitap, ulusal hafızanın yoğunlaştığı bir hafiza mekânı hali
ne getiren olgu da budur.
Ancak olgu olaylann zorlamasına dayansa bile, eleştirel tarihin ilk
anda arşiv olarak anılara yönelmiş olması, bireysel Anıların ortak hafı
zayla ilişkisi, biyografik tarihin ulusal tarihe kaydoluşu ve devlet anıları
bakımından anlamsız değildir. Fransa’da bunların önemi sık sık yapıldığı
gibi siyasal dramatizasyondan çok, birey ile tarih arasında kurulan özel
ilişkiden kaynaklanır. Bu ilişki soy ve kimlik ilişkisidir, uzun süre yeri
sağlamlaştırılmış aynı öbek içinde destanın, ulusun, seçimin ve nesrin

ye
yer
r aldı
aldığı
lüğüyle ğıkarışmış
kristalleşmiş
kristalleşmiş
olarakkanaatler
kana atler bütünüdür.
Miehelet’ııin Bunlarıà Anıların
Introduction An ıların sauniverselle
l'histoire k üstün
üstü n 
(Evrensel tarihe giriş) adlı kitabında şu satırlarda buluruz: “Fransa hare
ket eder ve düşünür,
düşün ür, ilan eder ve savaşır,
sava şır, dünyayı
dünyayı yerinden oynatır, Tarih Ta rih
yapar ve onu hikâye eder. Tarih olayın özetidir. Hiçbir yerde, ne İngilte
re’de ne Almanya'da, ne İtalya’da (...) bireysel tarih Anılan bulamazsınız.
Mevcut zaman Fransa için her şeydir. Fransa onu benzersiz bir canlılıkla
ele alır.
alır. İnsan gördüğ
g ördüğüü ya da yaptığı herhangi
her hangi bir şeyi hemen
hem en kaleme
kalem e alır
alır..
Çoğunlıkla
Çoğu nlıkla abartır. Atalarımızın ( .....)
.) yaptığ
yaptığıı bütün her şe şeyi
yi eski vakayin
vaka yina
a
melerde görmek gerekir. Fransa düzyaz düzyazıı ülkesidir (. ....)) ulusumuzun
ulusum uzun zekâsı
zekâsı
çok yüksek ölçüde
ölçüd e düzya
düzyazı
zı karakterinden
karakterind en başka
b aşka hiçbir
hiçbir yerde ortaya çıkmaz.”
çıkm az.”
Bizzat anılar geleneği bilincini güçle oluşturan bir bütündür bu ve bu bü
tün anılar alanını belirler; rıpkı konuyla ilgili tek yapıt olan, Caboche’un
Les Mémoires et l’histoire en France   (Fransa’da anılar ve tarih) adlı eserin
de olduğu gibi; bu yapıt bizim incelediğimiz dönemin en sonuna, 1863
tarihine rastlar; bu dönem aynı zamanda kesin ayrımı dile getirecek olan
büyük pozitivist bildirgelerin dönemidir; Caboche yapıtta “altı yüzyıllık
kesint
kes intisi
isizz Anılar”d
A nılar”dan
an tarihse
tarihsell anlam çıkarmaya çalışır
çalışır.. Yazar sa f otobiyog
rafileri, gönül Anılarım, çocukluk hikâyelerini ve özel hatıraları (Port-
Royal, Mamıontel, Lamartine vb...) dikkatlice ayırır ve sadece “ciddi
tarilı tablolarını”, “yürekli onur ve tutku mücadelelerini”, “iktidarın, kre
dinin, itibarın tartışıldığı yerleri”, “hizmet edilen bir kralın, zaferlerinin
duyulduğu bir ülkenin olduğu” zamanlan ele alır. Monarşi ve bürokrasi

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES ’D E N D E GAULLE’
GAULLE’EE 12 1
nin en etkili ifadesi olan devlet kımıltılarının nesnel gücüne ve sürekli
liğine
liğine samimi ve insani bi birr karşıl
karşılık
ık olan A Anılar
nılar DDevle
evlett AAnılandır.
nılandır. Cab
C aboch
ochee
bıı tiirün, “Fransızlara, bu özel ve samimi, insani ve neredeyse aileye Özgü
tarihler imtiyazını veren ulusal, kahramansı ve gelgeç, geveze ve somut,
coşkulu ve hafif', samimi ve gururlu karakterimize" doğal uyumunu kazanç
olarak görmektedir. Bu Anıların sayesinde tarihimizde köklü bir kimlik
saptam
sap taması
ası gerçekleşebil
gerçekleşebilir,ir, “biz
“biz hepi
hepimiz
miz Bayard’12, biz biz hepimiz Pharam
Pha ramonond’u
d’uzz,
biz hepimiz” Mansourah savaşında “Tanrı aşkına, hanımların odalarında
bile bundan söz edeceğiz!" diye bağıran "birer Joinville'iz.”
Bireyin ulusal epos’
epos’  a kaydoluşunu daha d aha açık biçimde bizza bizzatt türün ve
geleneğin kökeninde buluruz; genelde Fransız anı yazarlarının ilki kabul
edilen
edile n Guibe
Guibertrt de N og ogen
ent’ıt’ın,
n, hem ililkk tı
tıaçlı
açlı sef
seferi
erini
ni aanlatan
nlatan Gesta Dei per per 
Francos’u ve hem de ulusal birliğin genel tarihe yadsınamaz biçimde bağlı
özel bir tarihle ikiye bölünmüş benzer bir kaygısı içinde biyografisi De vita  vita 
sua'yı yazdığı
sua'yı  yazdığı XII. yüzyıldır bu. XVI. yüzyılda, Jacques Auguste de Thou bu
başlangı
başl angıcı
cı yenile
yenileyecekt
yecektir.ir. Giri
Girişş bölümünde Guibert ddee N og ogen
entt başlangıçt
başlangıçtaa
Haçlılar tarihini nazım türünde bir destan gibi yazmayı istediğini, ancak
bira
birazz düşününc
düşün ünce, e, düzyazını
düzyazının n ko
konunun
nunun ciddiyetine ddah ahaa uygun olduğunu
düşündüğ
düşün düğünü
ünü itiraf
itira f ed
eder3
er377. Kuru
Kurucucu bir
bir it
itira
iraf.
f. Fra
Fransa
nsa’nın
’nın seçk
seçkin
in saygınl
saygınlığına
ığına
ve kendini adadığı istisnai yazgısına ilişkin burada açıkça belirtilmiş, ama
her yerde
yerde örtük olarak yer al alan
an inanç olmadan An Anılar
ılar olmaz.
olmaz. Bü
Bütün
tün An
Anılar
ılar
De vitae 
vitae  sua’nın Gesta Dei Per Francos  Francos  ile birleşmesidir. Bireyselciliğin
kabulü, mode
mo dem m otobiyografinin
otobiyografinin doğuşu, tanıkl tanıklığın
ığın yeri
yeri doldurulam
doldurulamaz az ni
ni
teli
teliği
ği bu duyguyu
duyguyu sad
sadece
ece güçlendirecektir: A Anılar,
nılar, som utlaşmış tarih, de
ğişik ve çok biçimli Fransa demektir. Ve bu duygu, kendi tarihindeki
karışı
kar ışıklıkl
klıkları
arın
n ve iktidar sarsınt
sarsıntılar
ılarının
ının sonra
sonrasuıd
suıda,
a, önem li An
Anılara
ılara konu
olan Devletler Birliği, din savaşları ve La Fronde zamanında olduğu ka
dar hiçbir zaman güçlü olmamıştır; bu duygu hiçbir zaman, tarihinin en
ciddi krizinde
krizindenn sonra. Devrim ililee İmparatorluğun yarattığı büyük kopma

37) De vita sua  ilk kez Fransa’da Guizot tarafından 1825'te Mémoires relatifs à l'histoire Je  
France'ta yayımlandı, IX. ve X. cilt. GeGeorg
orges
es Bourgin 1907’de LatLatince
ince metnin
m etnin eleştirel baskısını
verir. İngilizce eleştiri baskısı John F. Benton’un ilginç girişini içerir, Self
Se lf and Society m Medieval 
Prance, the Memoirs of Abbot Guibert of Nogent,   New York. Harper and Row, 1970. Bernard
Guenée’ye
Guené e’ye beni ondan haberdar ettiği için teşekkür ederim. H Haçlılar
açlılar tarihine girişinin
girişinin ssonunda,
onunda,
Guibert de Nogent.
Nogent. ssöyle
öyle ya
yazar
zar:: “E ğe rT an n ’mn kendisine böyl
böylee bir konu üzerinde
üzerinde uygun bbiçimde
içimde
yazm
yazmaa lütfunu atfetmeyi layık
layık gö
gördüğü
rdüğü bir insan varsa, bu insanın bütün Yahudiye savaşları
sav aşları tarihçi
lerinin aidıklan tondan daha ağır bir ton almaya çalışması gerektiğini düsüniiyorum.(...). Ese
rimee iddiasız,
rim iddiasız, ama ulusumu oonurlandırmaya
nurlandırmaya yarayacak bir bbaşlıkaşlık verdim: G Gesuı
esuı Dei pper
er Franco
Francos."
s."

 
1 2 2 HAFIZA MEKÂNLARI

döneminde, Eski Rejimin kaybolmuş bütün mirasının toparlanmaya baş


landığı
lan dığı ve en büy
büyük
ük orkestrasyonunu C hate
hateaub riand ’ın Mémoires d ’ou
aub riand’ın ’outre
tre-- 
tombe’unda (Mezar ötesinden anılar) bulan —"bir dünyanın öldüğünü ve
bir diğeri
diğerinin
nin başladığını gördü
gördüm”—
m”—bi
birr dönem
dönemde
de olduğu kadar
kad ar yoğun olm a
mıştır.
Mémoires d’outre-tombe 
d’outre-tombe  (1848-1850) ile ilk cildi 1858 tarihinde çıkan
Guizot’nun Mémoires pour servir à l'histoire de mon temps  temps  (Zamanımın
tarihine yardımcı olacak anılar) arasında aşağı yukarı on yıl vardır. On
yıl ve bununla birlikte iki Anı kuşağı: Bir yandan yazarı öldükten sonra
ve gösterişli
gösterişli şekilde düzen
düzenlenmiş
lenmiş kitapların yayın
yayını;ı; diğer taraftan
tarafta n ilk cü
cümm le
den itibaren
itibaren il
iler
erii sürülen özgünlük, “birçok çağd
çağdaşımızın
aşımızın yaptığından
yaptığınd an ba ş
ka biçimde”
biçimde” hare
hareketket edil
edildiği
diği iddiası:
iddiası: “Dah
“D ah a henüz hayatt
hayattayken
ayken sorum lu
luğunu üstlendiğim Anılarımı yayınlıyorum". Bir yandan, aristokrasinin
kaybolan dünyasını ve yeni liyakat rejrejimini
imini biz
bizzat
zat kendi şahsın
şah sında
da cisim
c isimlen
len
diğinee olan inanç vardır
diğin vardır;; bu yüzde
yüzdenn de bü
bütün
tün aristokratik An
Anılarda
ılarda oldu
o ldu
ğu gibi, uzun uzun soy sop sayılır, ama “bu safiyane ezberlerin" sonunda
da “ismimi unvanıma tercih ederim” türünden kısa ve özlü söz sarfedilir.
Diğer yandan çocukluğu ve soyu hakkında belirsizlikler, ama kamusal
yaşantıya hızlı bir giriş vardır: “Ne Devrim’e ne de İmparatorluğa hizmet
ettim.” Bir yandan, kendi asıl ve özel ben’ini kuşağinın önemli tarih refe
ransına denk tutma saplannsı; Napolyon, kendini söylemlerin imparato
ru, orduların imparatorunun tam yaşın yapmak üzere doğum tarihini bir
yıl değiştirmeye kadar gider. Diğer yandan, sadece eylemini ve davasını
haklı göstermek için yazdığına ilişkin bir ısrarlı düşünce: "Benim kendi
özel hikâyem, ülkemin sorunlarına katkı için düşündüğüm, hissettiğim
ve istediğim şeylerdir; kendileriyle beraber olduğum siyasi dostlarımın
benimle beraber düşündüğü, hissettiği ve istediği şeyleri anlattım; şunu
rahatlıkla söyleyebilirin ki, bunlara eylemlerimizdeki ortak ruhu kattım,
işte özellikle anlatmak istediklerim bunlar.” Onunla birlikte "büyük ya
zar” betisine dönüşmekte olan kutsal bir yaratığın hizmetindeki modern
edebiyat ile Renan’ın “büyük olayların gerçek üslübu” diye nitelediği “ihti
yatlı ve ölçülü hava” bulduğu, o yaratığı aşan bir davanın mütevazı ve
mağrur
mağ rur avuk
avukatı
atı —“eserlerimin
“eserlerimin ağırlığından kaçmıyorum
kaçm ıyorum”-”- aras
arasınd
ındaki
aki zıtl
zıtlık
ık--
lan kolaylıkla izleyebiliriz38.

.38) Renaıı'ın üuizot'nun Mémoircs'Ianni değerlendirmesi Revue des deux  mondes'da


  mondes'da 1 Teni
miz I859'da yayımlandı.

 
DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILA
ARI
RI:: C OM M YN ES 'DE N DE GAULLE’
GAULLE’EE 1 2 3

Chateaubriand, Guizot: Ayrım yapılmıştır. Biri, yüzyılın ortasında,


devlet demokrasisine hizmet eden Anılann yoğun ve düzenli üretimini
başlatır. Anıların hafızası ancak diğerine aittir. Artık sona eren anılar

dönemine n okta
nokta
özünee doruk
özün koyar veson
noktasında
nok tasında aslında
aslında
verir.old
verir.oldukça
ukça karmaşı
karmaşıkk olan gelenek
gelenekler
lerini
inin
n

2. Bir geleneğin gelenekleri


Modern bir Anılar geleneğinin oluşmasında, öncelikle monarşinin art
arda kullanıp
k ullanıp sonund
sonu ndaa dışlayıp
dışlayıp attığı silahşörleri
silahşörlerin,
n, savaşların ve sarayın o
büyük feodallerinin anılannın berraklaştırıcı ve verimli rolü üzerinde du
rulacaktır.
rulacaktır. Tarihsel
Tarih sel açıdan
açıd an artık ellerinde
ellerinde hiçbir
hiçbir şey
şey kalmadığınd
kalm adığındaa geri
geriye
ye
sade ce hafiza
sadece hafiza kalıyordu. Ellerinde
Ellerinde hiç olmazsa geçmişleri vardır! Gerekirse
onu kendi elleriyle savunacaklardır, bu yüce savaş uğruna kılıcı bırakıp
kaleme sarılacaklar, "ellerini mürekkeple” kirleteceklerdir. Onu resmi
tarihçilere karşı savunacaklardır. Onurlarını koruma, görevlerinin, hiz
metlerinin ve fedakârlıklarının doğru değerlendirilmesi işini “okullulara”,
kiralık
kiralık tarihçilerin
tarihçilerin esir kalemlerine
kalem lerine bırakm
bır akmayac
ayacakla
aklardı
rdır3
r399. K ra
rallan
llannn zaferle
zaferle
rini
rinin
n mimarlarına ve dalk
dalkavu
avuklan
klanna
na karşı, büyükler
büyüklerin
in Anı
A nılan
lan son
so n siper ve
geçmi
ge çmişin
şin kalesi olmaktadır. Rabastens
Rabas tens savaşınd
sav aşındaa arkebüzle
arkebüzle yüzün
yüzündenden yara
lanan, görevinden azledilmiş Biaise de Monluc Commentaires’lerin (Yo-

mmiar) ililkk derlemesini yedi


yedi ayda dikte eder; kralın ve Katoliklik davasının
hizmetindeki bu yaman savaşçının yaptığı beş meydan savaşma, on yedi
kale
ka le baskınına, on bir kuşatmaya
kuşatm aya ve baskına
bask ına ilişki
ilişkin
n acılı ve intikam dolu
bir katalogdur bu yapıt. XIII. Louis’nin tarihyazımcısı Simon Dupleix’in
vakayinamesini okuduğunda öfkeye kapılan mareşal Bassompierre Bas-
tille’deki hücresinde olaylar hakkında kendi görüşlerini yazmaya karar
veri
ve rir.
r. Bütün
Bütü n bu Anıla
A nılarr kaderin ve krallı
krallıkk propagandasıyla
propagand asıyla resmi yorumu
sunan sarayın nankörlüğüne karşı suçlamalardan oluşur. Retz, “kabine
de olup bitenler hakkında
hakkın da hiçbir şey kaçırmamak
kaçırmam ak için bi birbir
rbirler
lerini
ini yarala
yan aşağılık ve satılmış ruhlu” “değersiz bu insanların küstahlıklarına”

39) Bkz. Orc st Ramım. Artüum of Gbny, Wtiters and Historiatl Thought m Sevenıeeıııh 
Bkz. Orcst Sevenıeeıııh  
Gtntuıy France, 
France,  Universty of North Carolina Press, 1980 ve François Fossier’nin iki önemli
'nakalesi: “La charge d’historiographe du XVIe au XIXe siècle”, Revue historique,
historique, CCL-VII1,
 CCL-VII1,
3976,
3976, ve “A propos du titre
titre d’hist
d ’historiogr
oriographe Revue d'histoire moderne et 
aphe sous l’Ancien Régime” , Revue et 
contemporaine, XXXII. cilt, Tcmmuz-Eylül 1985.
 

1 2 4 HAFIZA MEKÂNLARI

karşı, “kümeste doğmuş ve hiçbir zaman bekleme odasına geçememiş”


"bu densiz yazarların komik kibirlenmelerine” karşı kendine hâkim ola
maz40.
Bu bereketli fikri41 borçlu olduğumuz Marc Fumaroli bu silahşor anıla
rına ilişkin klişenin 1555’ten 1570’e kadar nasıl bir kuramsal ortamda doğ
duğunu
duğ unu kesin ççizgi
izgilerl
lerlee belir
belirlemiştir
lemiştir:: Bu klişe, Bodin, M artin Du
Du B
Bellay
ellay’i’in
n
Mcmoıres’mdan oluştuğu görünen Methodus ad facilem historiarum cogni-
tionem’de “historia nuda, simplex, recta et omnibus detractis omamencis”in 
savunuculuğunu yaptığında ortaya çıkar; “mükemmel tarilı” tarihçileri
nin özgür kilise ekolü yöntemini filolojik eleştiri ile hukuk bilimine da
yandırdıkları zamanlardır bunlar; Denemeler'in çok önemli bir bölümde,
Montaigne’in “olaylan idare eden, bunlara katılan ya da en azından aynı
türden başka olaylan yürütme şansına sahip kişiler tarafından yazılmış
tarihler iyi tarihlerdir ancak” dediği zamanlardır (1. II. X. bölüm). Fuma
roli
roli,, XV
XVI.
I. ve XVII.
XV II. yüzy
yüzyıl
ıllar
larda
da bu türün hangi
hang i hesaplaşm
hesap laşmaa ve ad
adale
alett ar
arayı
ayışı,
şı,
titiz muhasebe ve ateşli polemikler ortamında geliştiğini de gün ışığına
çıkarır. Ayrıca aynı örnek üzerinden, zayıflama dönemindeki monarşi
iktidarının ve bütünüyle parçalanan bir toplumun bütün sürtüşme nok
talarında
taları nda başka kaymaların ol oluştuğun
uştuğunuu da göster
gösterir:
ir: “P
“Parlam
arlamentolara
entolara karş
karşıı
Monarşi, Protestanlara karşı Katolikler, haşımların edebi sürtüşmeleri,
rakip dinsel teşkilatlar, özgür kiliselere karşı Gallikan kilisesi, bu fay hat
larından her birinin üstünde uzlaşmaz anıyazarlar ailesi ortaya çıkar.42”
İşte burada, kelimenin idari, hukuki, mali ve daha sonra bilimsel anla
mıyla hafıza ile “olaylara katkısı olan ya da onların görgü tanığı olan ya
da hayatlarını ve temel eylemlerini içine alan kişiler tarafından yazılmış”
(Furetière)43 Anılar arasında kökeni bakımından bütün sözlükler tarafın
dan kabul
kabul ed
edilen
ilen-F
-Fure
uretière
tière’’den Laroıısse’a ve Littré’
Littré’ye
ye kad ar
ar-b
-b ağ , ate
ateşl
şlii
soruşturmalarda, protestocu savunmalarda sağlamlaşır ve doğrulanır: Ki
şisel girişimi, gerçeğin, kendi  gerçeğinin garantisi olan insan. “İsmimi bu

40) Cardinal de Retz, Œuvres, Paris, Gallimard, Bibliothèque de la Pléiade, 1984, s. 635.
41) Marc Fumaroli iki önemli makalede bu düşünceyi ustaca açar, “Les Mémoires du
XVIIe siècle au carrefour des genres en prose”, Anılara ayrılmış XVIIe siècle
siècle   dergisi, 1971 ve
“Mémoires et histoire: le dilemme de l’historiographie humaniste au XVIe siècle", Strazburg
ve Metz Kolokyumu, Les Valeurs chez les mémorialistes 
mémorialistes français
franç ais du XV IIe siècle avant la Fronde, 
XVIIe Fronde, 
a.g.y.
42) A.g.y.,
A.g.y.,   Les Mémoires du XVIIe siècle... , s. 23.
43) Bu nedenle bıı çalışmada gramere uygun, fakat tabii kullanıma aykırı olarak "Les
Mémoires"i eril çoğul olarak almak zorunda kaldık.

DEVLET
DEVLET ANIL
ANILAR
ARI:
I: CO M M YN ES 'DE N D E GAULLE'E 1 2 5

eserin başına koyuyo


eserin koyuyorum,
rum, çünkü gerçeği zayıflatmamakla
zayıflatmama kla ve abar
abartm
tmam
amak
ak
la yükümlüyüm” (Cardinal de Retz).
Kuşkusuz burada Anıların en canlı tohumu vardır. Aynı şeyi özellikle
XVIII. yü yüzyzyıl
ılda
da Ch
Choise
oiseul
ul ka
kadar
dar kiba
kibar,
r, nazik ve zevkine düşkün bir insan insan
da da bulbuluruz:
uruz: Y Yine
ine geçmişin büyük soylusu ve “ku “kurallara
rallara uygun bbirir çalış
ma ya da Anılar değil, hafı hafızaya
zaya geldi
geldiği
ği biçimi
biçimiyle
yle geçm
geçmişeişe ait fikirler” sund
sundu
u
ğunu bilen Chanteloııp sürgünüdür bu; Voltaire’e (20 aralık 1759) şöyle
yazar: “Prenslerin (...) tutkuları, hınçları, acımasızlıkları, ikiyüzlülükle
ri
riyyle teselli
teselli olacağım. M etresimin kalçaları ban banaa bütü
bütün n bunları un unutturu
utturu
yor ve büyük eylemlere sahip, yani bu tür zaafları olanlara karşı kinimi
artınyor.” En iyi Anılar varoluşa ilişkin polemiklerdir ve bu türün en göz
alıcı ünlü kişilerinin, Retz’in, Saint-Simon’un, Chateaubriand’ın soylu
kökenli
köke nli olma
olması sı anlamlıdır, ay
aynca
nca bunları
bunlarınn sınıflara ait ononurla
urlann derinde
derindenn
yara almıştır;
almıştır; çünk
çünküü bunların ilkilki La Frond
Frondee hezimetini, İki İkincis
ncisii monarşik
mutlakiyetçilik yüzünden aşağılanmayı, üçünciisü de devrim karışıklığı
nedeniyle sürgünü yaşamıştır. Bütün Anılar “savaş Anılan”dırlar; Fil de 
l’épée  adli kitabının girişinde Shakespeare’den şu cümleyi almtı yapan
Grand Connétable’in Anılan da dahil: “Büyük olmak, büyük bir kavgayı
desteklemektir.44” Anılar iktidar kavgasının simgesel yönüdür, geçmişin
ele geçiri
geçirilmesini
lmesinin, n, gerçeklik içinde kaybolmuş olanın ggeçmiş eçmiş önün
önündede fethe-
dilmesidi
dilme sidir.
r. ““Kaybedilmiş
Kaybedilmiş bir savaş yoktur ki, ki, kâ
kâğıt
ğıt üzerinde yeniden kaza kaza
nılmasın” der hoş bir şekilde Albert Sorel45. İktidar dışındaki anıyazan,
siyasette gözden düşmede, tarihi bozgunda, mezann eşiğinde iktidann yar

gıcı
cı hal
haline
ine ge
geli
lir;
r; T
Tan
an rı’mn ya da T ari arih’in
h’in önünde
önünde,, kimin ne yaptı yaptığına
ğına en
son o karar verir. Bütün anılar öncelikle karşı-tarihtirler.
Zamandizinsel açıdan, yayıncısı tarafından 1550’de ilk kez bu adla
anılan Commynes Anıları   ve yine Retz Anılarıyla belirlenen bu silahşor
tnodasının
tnodası nın fayd
faydası,
ası, siyas
siyasii anlam da bebelir
lirley
leyici
ici bbir
ir dönem de, bütübütünn bi
birr Or
Orta
ta
çağ mirasının ele
ele alınm
alınması,
ası, veril
verilerinin
erinin geliştirilip bell
bellii başlı hatlar
hatlarının
ının yeni
den beli
belirlen
rlenmesi
mesi olmuştur. Kahram
Kahramanlıkanlık Anıları, gerçekte yakın ama yine yine

de farklıvardır
gelenek olan Ortaçağ kökenlimezar
ve bu gelenek, birçokyazılarına,
akımı birbirine bağlar. benzeyen
heykelciklere Soylu bir
ve vi
virt
rtute
utes’in
s’in,, büyük ins
insan
anlan
lannn eylemlerini, ünlü aailelerin
ilelerin unvan
unvanlarını
larını ko
44) Oldukça anlamlı bir giriş sözü, Amerikalı biyografi yazarı Bernard Ledvvidgc'in işaret
e'riği gibi, hafızası onu yanılttığından De Gaulle Hamlette'dcn anlamı değişen yanlış bir alıntı
Vapmıştır. Bkz. Bernard Ledwidge, De Gaulle,
Gaulle,   Paris, Flammarion, 1984, s. 52.
45) Albert Sorel,
Sorel, “Histoire et Mém oires”. Minemi, 15 Oca
Ocakk 190
1903.
3.

1 2 6 HAFIZA MEKÂNLARI

rumaya, bunları sonraki


sonrak i kuşak
ku şaklara
lara hatırlatmaya
hatırlatm aya yönelik memorıa’
memorıa’yyı hikâye
ler haline getiriyordu'16. Öte yandan çok seyrek de olsa hayat hikâyeleri
de mevcuttur.
mevcu ttur. Guibe
G uibert rt de N ogen
og ent’mki
t’mki gib
gibii dinse
dinsell nitelikl
niteliklii Anlatıla
Anlatılarr vardır;
vardır;
Abélard, Bernard de Clairvau
C lairvauxx ya da Pier
Pierre
re le Véné
Vénérable’m
rable’m mektuplarında
olduğuu gibi kişise
olduğ kişisell nitelikl
niteliklii anlatı
an latılar
lar vardır;
var dır; tarihçiler göre47
göre47, kraliçe JeJean
annne
de Navarre’ın ermişliğinin resmen ilanından sonra, kendisinden Saint
Louis’nin
Lo uis’nin hayatını yazmasını istediğinde
isted iğinde Joinville'inki gibi askeri nitelikl
niteliklii
anlatılar vardır. Nihayet ve özellikle vakayiname vardır; hu tiir XIII. ve
XIV. yüzyıldaki tarihe nazaran bireyselleşir, ayrıca özerklik işaretlerinden
biri de tam da yazarının kişisel yüklenimidir; bu yiiklenim Saint-Loııis’nin
hayatının ilk bölümünü noktalayan törensel bir deyişle teminat altına
alınır488: “Kudret
alınır4 “Ku dret sahibi T an rın ın adıyla,
adıyla, ben Sir de Joyngville,
Joyngville, Senesch
Sen eschal
al
de Champaigne, aziz ve kutsal kralımız Louis’nin hayatını yazıyorum;
altı yıl boyunca gördüklerimi ve duyduklarımı, ol şahısla beraber deniz
ötesindeki hac
h ac topraklarına gidişim
gidişimizi
izi ve dönüşümü
dönüşü müzü.”zü.” Resmi tarihy
tarihyazı
azım-
m-
cıların
cıların benimseyecekleri gittikçe daha dah a hukukileşen deyiş:
deyiş: “haşmet
“haş metme meapla-
apla-
rınca görevlendir
görevlendirilmiş
ilmiş veve atanm
atan m ış" temsilci,
temsilci, tıpkı bunlardan ilki ilki olan Jean
Chartier’ni
Ch artier’nin
n belirt
belirttiğ
tiğii gibi
gibi;; Bernard
Be rnard Guen
G uenée,
ée, V ll. Cha
C harles
rles’ı’ın
n Paris’
Paris’ee döner
dönmez, 1437 yılında yaptığı bu atamanın ne denli önemli olduğunu gös
termiştir.
Bütün bu gelenekler,
gelenekler, din savaşlarından
savaşlar ından La Fronde sonrasına, gerçekten
bu türü
türü kuran
ku ran büyük
büyük kahramanlık
kahram anlık Altıları kavşağında buluşur.
buluşur. Öte
Ö te yandan
yan dan

46) Bkz
Bkz.. Phi
Philippe
lippe Ariès, "Po
"Pourqu
urquoi
oi écrit-on des Mémoires?” Les Valeu
Valeurs...,
rs..., a.g.y. Bkz. Maria
Rosa Lida de Malkiel, L'Idée de gloire dans dons la iruditiori occidentale,  Fransızca çeviri, Paris,
Klincksieck, 1968.
47) Joinvilte’in Kanadalı yeni yorumcularından Alain Archambault "eserin esası ermişlerin
yaşamını ele almaz, özyaşamöykiisel özellik taşır” der: bu Anılar La Vie de Soinr Lottis'den otuz
yıl kadar önceye, yani 1272 yılına dayanır. Bkz. “Les Silences de Joinviile”, Pupers on Laııguage
and Literatüre,  VII. cilt, 1971. Jacques Le Golfa bu açıklamadan dolayı teşekkür ederim. Bu
Gaston Paris'nin de düşüncesiydi, “Jean, sire de Joinviile”, Histoire littéraire de la France,
XXXII. cilt, 1898, s. 291-459. Joinville'in baskısını yapan Jacques Monfnn taralından doğrula
nır. Bkz. Aynca Danielle Régnier-Bohlcr'in tespiti, Histoire de la vie  privée, II. cilt, Georges
Duby’nin yöne
yönetimind
timinde,e, Paris, Seui
Seuil,l, 1985, ss.. 376 vd.
48) Bkz. La Chronique et l'histoire au   Moyen Age kolokyumu, 24 ve 25 Mayıs 1982, Daniel
Poirion (der.), Paris, Presses de l’Université de Paris-Sorbonne, 1984, burada üç makale doğru
dan bizim konumuzu ilgilendirmektedir: Bernard Guenée, “Histoire et chronique: nouvelles
réflexions sur les genres historiques au Moyen Age"; Christiane Marchello-Nizia, “L’historien
et son prol
prologue:
ogue: Forme
Formess littér
littéraires
aires et stratégies discursives
discursives”;
”; Olivier Soute
Soutett et C
Claude
laude Thom asset.
“Des
“D es marques de la subjectivité dans les MMémo
émoire
iress de Gm
Gmim
imyn
ynes".
es". Kahramanlık destanlan (chanson
de geste) raporlan için, Jean I-Vappier, Histoire, mythes et symboles,  Cenevre, Droz, 1976.

DEVLET
DEVLET ANI
NILA
LARI
RI:: C O M M YN ES 'DE N DE GAULLE’
GAULLE’EE 1 2 7

feodal aristokrasinin büyükleri, kahramanlara ait kamusal mezarlığı özel

Şeref vasiyetnam
Şeref vasiy etnamesine
esine dönü
d önüştürerek,
ştürerek, tarihi onu yapanla
ya panlarla,
rla, gözleriyl
gözleriylee görüp
kulaklarıyla işittikl
işittikleriyle
eriyle bir
bir tutarak, bilanço yapıp
y apıp envante
enva nterr çıkarma işiniişini
onların dışında kimseye bırakmadan kendileri idare edip denetleyerek
mirasın
mir asın anlamını
anlam ını tamame
tam amen n değiştirmi
değiştirmişlerdi
şlerdir.
r. Bu aşırı sahiplenme,
sahiplenm e, bu güçlü
özelleştirme sadece bir geleneğin yerleşmesine katkıda bulunmamış, bu
geleneğin içselleştirilmeye
içselleştirilmeye meyletmesine büyük ölçüde ölçü de yardımcı olmuştur.
olmuştur.
Artık onur kadar zafer, ruhun selameti kadar hafızanın ölümsüzlüğü, özel
yaşam kadar halk yaşamı, soyut bir şöhret kadar aile ve çocuklar, dün
yanın tantanası kadar ahlaki ve Hıristiyan eğitimi söz konusu değildir.
Çökmekte olan feodalitenin şövalye ruhu, topluluğun resmi hafızasının
kutsallığı
kutsal lığını
nı kendi
kend i ailesinin ve soyunun özel hafızasına
hafızas ına kaydırmıştır.
kaydırmıştır. Hiçbir
yazı,
azı, çoğunlukla
çoğun lukla açıklamalı
açıklam alı bir biçimde
biçimde yazılmış
yazılmış vasiyetname
vasiyetnam e hariç, ölümle
bu kadar içli dışlı birlikteliği sürdüremez49. Özde kendinden bahsetme
kaygısı
kay gısının
nın bulundu
bulu nduğu ğu bu girişimi
girişimi başlatan
başla tan şey çoğu
ço ğunlu
nlukla
kla ciddi
cid di bir kri
krizd
zdirir,,
bir hastalığın belirtileri, değerli bir varlık için tutulan yas, emeklinin son
görevidir. Geçmişe ait bu düzenlemeyi, artık saklayacak hiçbir şeyi ol
mayan bir gerçeklik adına sunulan bütün yalanlan unutturan da işte bu
duygu yüküdür. Bir yandan anılan mantık kitaplarına benzetecek, diğer
yandan da anılan
an ılan bir çileye,
çileye, ruhani bir
bir alıştınnaya,
alıştınnaya, h atta
att a bir günah çıkar
maya dönüştürmenin yolu açılmıştır. Dünyanın beyhudeliğini anlatan
bir dünya anlansı. Bu iki akım, örneğin, Robert Arnauld d’Andilly’nin
Anılarındaki tipik girişinde buluşur; içindeki her kelimenin diizgülü bir
ritüe
ritüele
le uyduğu, Aziz Augus
Au gustinu
tinus’un
s’un Confcssiones’inin (İtiraflar) çevirisini
bu yazara borçluyuz50: “uzun bir hayat benimki, büyük bölümünü saray
da geçirdim, birçok büyük insan tanıdım ve onlarla olabildiği kadar içli
dışlıydım. Bu uzun ömürde dünya işlerinin hiçliğine o kadar inandım ki,
yakınlarımla ve özellikle beni
beniml
mlee ilgili
ilgili olan
ola n şeyleri ele alan anılar
an ılar bırakmak
aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ancak zıpçıktı oğlumun ısrarlarına
dayanamadım,
dayanamad ım, aile yaşantısıyla ilgi
ilgili
li örneklerle
örneklerle onlan
on lan Erdem’
Erdem ’e yönlendi
recek, onları çoğu kişinin taptığı, uğrunda onurlarını ve sağlıklarını feda
ettikleri geçici işlerden alıkoyacak bir şeyler yazmaya ikna etti beni; işte
böylece onu memnun etmeye karar verdim, ama gözlerimle görmediğim
Ya da güvenilir insanlardan
insanlard an duymadığım hiçbir şşeyi
eyi aktarmayacağım
aktarm ayacağım.”
.”
49) Marc Fumaroli bunıı Henri de Campion'un M^moıYcs'tna girişte açıklamıştır. Paris,
Mercure de France, “Lc temps remıuvf" dizisi, 1967.
50) Robert Amault d'Andilly, Petitot koleksiyonu, 2. Seri, XXXIII. cilt.

1 2 8 HAFIZA MEKÂNLARI

Nihayet Port-Royal Amlan’nda kefaret ödemeye, günah çıkannaya


yönelik hale gelecek olan, ölüm döşeğinde yapılmış bu anlaşma, bizzat
bu aristokratik damarın
dam arın geçmişçiliğinin
geçm işçiliğinin türe kazandırdığı
kazandırdığı yaşamsal
yaşam sal tazeliğ
tazeliğii
ve varoluşsal ihtişamı örtbas edemeyecektir. Bütün kahramanlık Anıları
altın çağ anlatılarıdır. Bıınlan
B ıınlan bbaşlat
aşlatan
an ıstırap,
ıstırap, esinlerinde
esinlerindeki
ki memenıo  mori,
memenıo mori,
kaleme alınışlarındaki melan
melankoli,
koli, özellikle
özellikle XVI.
XV I. yüzyılda
yüzyılda ve X
XVII
VII.. yüz
yüzyı
yılı
lın
n
ilk döneminde, hatıraların olağanüstü neşesini çok daha fazla ortaya çı
karır5
kar ır511. La R
Roch
ochefou
efoucauld
cauld’nun
’nun ilk
ilk dönem
döne m anılann
anılannaa varmadan,
varmad an, Casteln
C astelnau,
au,
Beauvais-Nangis, Tavannes
Tavan nes,, Mergey’in
Mergey’in Anılan’2,  Huizinga’n
Anılan’2, Hu izinga’nın
ın sözünü
sözünü etet 
tiği o “hayatın buruk tadı” ile doludurlar. İtalya savaşları Güneşi, din savaş
larının eğlenceli katliamları, bir yığın siyaset ve gönül macerasıyla dolu
tuhaf La Fronde çılgınlıkları; canlı renkli çılgın bir dönemin, şiddetli ve
hareketli bir soylu ssınıf
ınıfın
ın yaldızlı
yaldızlı anıları; bunlar
bun lar 1660’
1660’tan
tan sonra,
son ra, ağır saray
etiketi
etiketiyle
yle büyüdüklerinde ve Régen
R égence’m
ce’m tuhaflıkl
tuhaflıklarıyl
arıyla,
a, romantik
rom antik hayal
h ayal
lerle yeniden dirilecek anılardır. Bu hatıra çeşitliliği en çok kadınlarda
ortaya çıkar; Mile de Montpensier gibi savaşçı olarak başlayıp Mme de
Motteville53 gibi sonunda saray hanımefendisi olan kadınlardır bunlar; ya
da bunlardan hep uzakta kalmış kadınlarda, Jeanne Jeann e dd’Arc
’Arc’ın
’ın VII. Clıarles’a
Clıarle s’a
sadık olması gibi krala sadık kalan, La Fronde’un taşralı amazonu Mme
de la Guette gibi; Condé’ye geçmiş kocasını, geri almak için keşiş kılığın
da Fransa’yı boydan hoya dolaşmış, bir kireç ocağı üzerine mevzilenmiş
Turenne ordusunu kurtarmış, on çocuğundan birinin yanına sığındığı
Hollanda’da
Ho llanda’da “başlarına geleni
geleni gün ışığına
ışığına çıkarmayı"
çıkarmayı" ve “kendi
“ kendi güze
güzell genç
gen ç
liğinin coşkularını yeniden canlandırmayı amaçlayan nadir kadınlardan
biri” olmak istemiştir54. Konformist olmayan ve kendini sanatsız gören
bir sanat tarzının serbestliği bu büyüklere ve küçüklere aittir. “Anılar,
en basit ve en serbest yazı türüdür...” diye söyler Mine de Caylus>5. Bir

51) Jean-Marie
française Constant’da
aux XVF-XVIb bunun Hachette,
siècles  (Paris,
siècles  birçok örneğini anılann Ltı
1985)buluruz, Vie quotidienne
dikkatli okunmasınade Ltdayanır.
noblesse 
noblesse 
52) Michel de Castelnau, Jean de Mergey, Guillaume de Saulx-Tavannes’in Mémoires’i.
koleksiyon Petitot, 1. Seri, XXXIII., XXXJV. ve XXXV. ciltler, Beauvais-Nangisnin anıları,
Société de l'histoire de France, 1862.
53) Mlle de Montpensier ile Mme de Motteville'in Mémoires'i, Petitot, 2. Seri, XXXV1L.
XU11. ciltler.
541 Mme de La G ue
uette
tte'in
'in Mémoire
Mémoires'is'i (1613-1
(16 13-1676676),), Micheline Cuénm
Cuén m tarafından basılmıştır
basılmıştır..
Paris,
Paris, Mercure de France, “ Le temps retouvé"
retou vé" dizisi,
dizisi, 1982.
1982.
55) Mm
Mmee de Caylus’nün
Caylu s’nün Souven
Souvenirs irs'i'i Bernard Noel
No el tarafından basılmıştır
basılmıştır,, Paris,
Paris, Mercure de
France. “Le temps retrouvé“ dizisi, 1965.

DEVL
DE VLET
ET AN
ANIILA
LARI
RI:: CO MM YN ES'D EN DE GAU LLEE 1 2 9

üslup serbestliği,
olumsuzca, çünkü türü olumsuzca
her çeşit nitelemeye
sıçrayışa neden bu...
açık bir türdür olan doğal teşhir;
Feodal, tartışmacı ve savaşçı aristokratçılıktan doğmuş bu gelenek,
saray Anılarının türün çökmesinde
çökm esinde oynadığı
oy nadığı rolün payını azaltmamalıdır.
azaltmamalıdır.
Portreler, anekdotlar, tasvirler içermeyen, itirafları, doğrulanmış ya da
yalanlanmış dedikoduları, psikolojik ve tarihsel açıklamaları olmayan,
düzen kaygısı gütmeyen, hatta “karakterlerden” ve “özdeyişlerden” yok
sun Anılar düşünebilir miyiz? Bu kuralsız türün ilkeleri, alışkanlıkları ve
daha en başından iyi bir dil kullanum gibi kaçınılmaz kuralları varsa,
bunu Norbert Elias’m saray topluluğu diye adlandırdığı olgunun uzun
süreli etkisine borçluyuz56. Zamandizinsel açıdan, süreklilik vardır; hafı
zanın dinamiği açısındansa kahramanlık Anılan geleneği tam anlamıyla
tersyüz olur. İktidara ve Devlete karşı Anılar değil de, İktidarın ve Dev
leti
letin
n Anıları.
A nıları. Sorgulayıcı
S orgulayıcı Anılar
A nılar deği
değill teşhir eden
ed en ve
v e yorumlayan Anılar;
A nılar;
geçmişin kutlayan değil, geçmişte ve aşağılama amacıyla yazılmış bile
olsa, şimdiki zamanı kutlayan anılar. Saray olgusu ile anı uygulamalan
ayın gövdeye bağlıdır. Saray hafızaya başvurur, aynısı değil ama özü bakı
mından yazıcı ve betimleyici bir hafızadır bu. Merkezileşmiş,  sıradüzenli
bir dünya; üstüne odaklanmış ama sürekli değişen bir ışık altında sürekli

titreşimlerle canlıentrikaların,
saca ihanetlerin, kalan bir dünya; hiziplerin,
komplolann ittifakların, ağırlığını
miniminnacık nüvelerin57, kı
yükle
nen bir dünya; en küçük hareketin kararsız bir ifade kılığını aldığı, üzeri
ne önemsiz’
önemsiz’ee atfedilen aşın önemin
önem in çöreklendiği
ç öreklendiği bir
bir dünya. Sabit bir dünya,
sabitliğe bağlı bütün yöntemleri ortaya çıkarmamış olsa da en azından
bunların teşvik edilip genelleşirilmesine yaramış bir dünya: Tablo, sahne,
özdeyiş. Yazılı olmayan ama herkes tarafından paylaşılan yasaların ve
düzgünün dünyası; sürekli öğrenme ve şifre çözme, yorumlama ve ihlal
etme oyununu içeren dünya. Bir tiyatro v  vee -gi
-gibi
bi görünme dünyası; kulisle
görünme
ri, mesafeyi, uzak duruşu, abartmayı, stratejiyi gerektiren ve varlığın do
ğasını sürekli sorgulayan, gizli niyetlerin görünen yüzlerini sergileyen bir
dünya
dün ya.. Tam
Ta m am en dış sınırla
sınırlarla
rla çevri
çevrili
li -iste
-is terr içeride
içeride isterse
isterse dışarıda olun
sun-
su n- ama itibara ve mizaca
m izaca göre farklı,
farklı, değişken iç sınırlarla parsellenmiş,
parsellenmiş,
toplums
top lumsal al sınıflara
sınıflara ve günlere göre küçük alanlar oluşturup
oluştu rup alanlar bozan

56) Notbert Elias, L a Socüte de cour, Paris, Flammarion, 1974. Maurice Magcndic’nin


Magcndic’nin klasik
klasik
escrinc başvurmaktan geri durmaz, L a  Poliresse mcmdaine el fes ıheories de l'honnetete. en France. 
■wXV lle süete, de 1600 â   1660, Paris, 1898.
XVlle
57)) Bkz. Emmanuct Le Roy Ladurie, "Systeme dc la Cour de Versailles”, L'Aıc. no: 65.
57

1 3 0 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

kapalı  bir dünya. Üst muhitler dünyası, medenilik değerlerinin, başkala-


nyla ilişk
ilişkile
ilerin
rin,, sohbetin, “ aklın”
aklın ” diğer
diğer olgulardan üstün tutulduğu, ancak
ram aksine inzivayı, yalnızlığı ve dünyanın hiçliği hakkındaki Hıristiyan
inancına çağrı yapan bir dünya. Son olarak ve belki de özellikle içinde
siyasi toplumun kesiştiği ve aynı rejime bağlı monden topluma uyduğu
bir dünya; öyle ki asker ve diplomat mareşal de Villars ile yazar ve saray
kadını Mme de La Fayette’in Anıları aynı sistemin sadece iki yüzüdürler
ve her ikisi, kuvvetle, anıyazarlığı geleneğinin şüphesiz en büyük kuru-
culan arasmda yer alan aynı ilkeyi dile getirir: Marjinalliğin iktidar mer

kezi ile,
ile, merkeziliğin
Anılara merkezi
yön veriliğin
verir, fakde
at iktidar
r, fakat iktid
Anılarar laortam
A nılarla ortamıyla
ıyla
nınilişk
hafızanın
hafıza ilişkisi
isi..men
tamamen
tama Sara
S arayayrı
y olgusu
ayolg busunda
rı bir ilinda
ir ilişki her
şkisis
sisi vaşey
i var
r
dır. Saray yıllıklarmın yalın kaydına indirgenen bu hafızanın sıfır derece
si
sin
ni ölçmek için örneğin XV . Louis döneminde,
dönem inde, D Dük
ük Luynes’iıı
Luynes’iıı Anılarını
okumak gerekir. Halkanın diğer ucunda, sistemin mantığını tamamen
tersine çevirmeye kadar ileri giden ve hafızanın olası bütün ayna oyun-
larm
larmıı sergil
sergileye
eyenn Saint
Sa int-Sim
-Sim on’
on ’da bile yandan, karşıdan, kısaca farklı farklı nok
talardan tutulan ışık bu dümdüz hafızanın izlerinin içine işler38. En azın
dan Dang
D angeau
eau'nu
'nuıı
ıı Joum
Jou m al’inin
al’inin (Günlük)
(Gün lük) belir
belirley
leyici
ici biçimde
biçimde kullanılış
kullanılışıı ve
zamandi
zama ndizins
zinsei
ei çerçevenin
çerçeve nin yapay bir bir çözüm olarak kesince benimsenmesi
benimsen mesi
bunu gösterir.
Böylee bir evren doğal olarak
Böyl ola rak anı yazıları
yazılarına
na giz
gizli
lili
likk affeder. Saray A n ı
larının bütün boyutları sonunda bu ana kategoriye indirgenebilir. XV1L
yüzyıl üzerine Les Sources de l'histoire de Fremce’ta (Fransa tarihi kaynak
ları) Bourgeois ve Aridre’nm tespit ettiği iki yüz elli dokuz anının bütün
vasıfları ele alındığında, neredeyse hepsinin XIII. Louis’nin ve XIV.
Louis’nin krallıklarına, onların önemli kişilik özellikleriyle ilgili “ilginç
ayrıntılara”
ayrıntılara”,, “özel duruml
duru mlara
ara”” ya
ya da önemli
önem li ipuçlarına
ipuç larına değinildiği görülür.
İşte burada, gizliliğin genel ekonomisini yöneten iktidarın bizzat doğasıdır.
Diğer bütün iktidarlan elinde bulundurup belirleyen bir merkezi iktidar
odağına sahip olmayan hiçbir anı yoktur. Demek ki devlet sırları olmazsa
anılar da yoktur; bu sırlar da yine büyükleri yazmaya iter, ancak bu kez
yazanlar
yazan lar aynı
aynı değildir, ayrıca
ayr ıca yazma nedenleri
neden leri de büyük feodallerin yazma
nedenleriyle aynı değildir. Zamanla sırrm diğer biçimlerini düzenleyen
olgu devlet sırrının bu üstün varoluşudur. Zira klasik Anılarda sır, siyasal

58) Bk :. Yves Coirau


Co irault’nun
lt’nun Saint-Sim
Saint -Sim on baskısına girişi
girişi,, Bibli
Bibliothiq
othiqııe
ııe de la Pleiade, Paris.
Paris.
Gallimard. Daha aşağıda, dipnot 85.

DEVLET
DEVLET ANI
ANILARI
LARI:: CO M M YN ES 'DEN D E GAULLEE 131

boyutla sınırlı değildir. Sır, papaz Choisy’nin bizzat kadın59 kılığına gir
mesi gibi, tam aksiyle yüklü gibidir, gönül sırları ve yatak odası suları
kılığına sokulmuş gibidir. Psikolojik, ahlaki, tarihi bir anlamla yüklenir.
İnsanın anılarını yazması büyük amaçlan küçük nedenlerle ya da tam
aksine
aksi ne küçük so
sonuç
nuçlan
lan büyü
büyükk nedenle
nedenlerlerle açıklaması demdemekti ektir.
r. İnsanl
İnsanları
arı
anlatmak ve insanı anlamak, “olayların gerçek seyrini” ortaya çıkarmak
tır. Sahne işlemlerinden portre sanatına kadar -çünkü portre üst düzey
de bir sır psikolojisine dayanır- klasik anılar şablonunu oluşturan mü
kemmel repertuvar zenginliğ
zenginliğinininin kaynağı budur. Retz’den Sa Saint-S
int-Simimon
on’a ’a
portrenin geliştiğini dikkatle işlendiğini görmekteyiz60. Retz portreleri
Richelieu ve Mazarin gibi karşı karşıya getirmeye ya da, ayakta ve hey
betli tasvirden çekinmediği sonraki on yedi komplocunun takdimindeki
gibi
gibi,, yan yana koyma
ko yma eğilimindedir: “ Portreleri sevdiğinizi bbili iliyorum
yorum ( ...)
.. .)
işte bu galeride simaları size enginlikleriyle görünecek ve ben sonradan
eylem
eyle m içinde göreceğiniz kişi
kişiler
lerin
in tablolarını su
sunac
nacağım
ağım.6.611” SSain
aint-S
t-Sim
imon
on’’da,
tam aksine, aşağı yukan
yu kan ikikii bin yyüz
üz kad
kadarar portre dikkatimizi çeker; 1659’da
Recu
Re cueeil de Madem
Mademois
oisel(
el(e6
e622,d en bu yyan
anaa bbüt
ütün
ün ddersler
erslerini
ini por
portretre kuram
ku ramlann
lann--
dan çıkaran Saint-Simon portreleri serpiştirir, damıtır ve ulaşılmaz bir
berraklık aracına dönüşene kadar derinleştirir. Ancak gerçek, en büyük
ve en önemli
önem li sı
sır,
r, bizzat
bizzat anıların yazılmasını gerektiren vvee oonu
nunn olab
olabili
ilirlik
rlik
koşulu
koşulu olan şey
şeydir
dir.. Bu yin
yinee Saint-Sim
Saint -Simon’da
on’da da
daha
ha açık
açıkça
ça görü
görünmekt
nmektedir
edir..
Bölüm alıntılamaya değer63:

Son zamanlarda yaptığım tarih ve özellikle I. François’dan bu yana


bi
bize
ze öözgü
zgü anı oku
okumm alan,
alan , önemli olduğunu umduğum
umduğum,, zamanımın ol olay
ay--
lannı olabildiğince
olabildiğinc e yansıtt
yansıttığını
ığını düşün
düşündüğü
düğüm
m şeyle
şeyleri
ri yazma ist
isteği
eği uyan
dırdı. Sakıncalarını zihnimden silemiyordum; ancak sadece benim

59) Bkz. Aynı ciltte toplanmış Les Mémoires pour servir à ('histoire de Louis XIV ve Les
Mémoires de l'abbé de Choisy déguisé en femme, 
femme,  Georges Mongrédien taralından basılmış, Paris,
Mercure de France, “Le temps retrouvé" dizisi, 1966.
60) Bkz. Direk Van der Cruysse, Le Portrait dans Les  Les   Mémoires de Sumt-Smum, Paris,
Nizet, 1971.
61) Cardinal de Retz, a.g.y-,
a.g.y-, s.
 s. 286.
62) Söz dağarcığım ödünç aldığı, romandan ayrılan ve resmi taklit eden (faça, çizgi, tarz
vb.
b.)) portre Mlle de Scudéry ve Mile de M ontpcnsier etraf etrafında
ında Luxem bourg'un küçük topl toplulu
ulu
ğunda
ğun da bir oyun olarak doğmuştur. Ö nce Segrais taralından otuz kadar nü nüshası
shası bir atara get
getiril
irilmiş
miş
6u Galene
Galen e des po
port rais de Mlle de 
rtrais de Mompen
Mompensie sier,
r, Edou
Edouardard ddee Barthélém
Barthélémyy tarafından
tarafınd an 1663'te
663 'te yaklaşık
yaklaşık
6in sayfalık iki cilt olarak basılmıştır.
63) Saint-Simon, Mémoires, a.g.y.,
a.g.y., I.
 I. cilt. s. 20.

1 3 2 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

bildiğim sırlan koruma kararı bana her şeyi unutturdu. Temmuz


1694’te, Ginsheim kampında, Le Vieux-Rhin üstünde, mareşal diik
de Lorges tarafından yönetilen ordunun süvari alay komutanı kim
liğiyle anılan yazmaya başladım.”

Birçok açıdan ilginç bir kesit. Aralıksız elli yıllık hazırlığın sonunda
tasarısının sahip olduğu karmaşıklık düşünüldüğünde, öncelikle sadeli
ğiyle ilginç bir kesit. Klasik hafıza düzeneğini gösterdiği için de ilginçtir:
Saint-Simon Andar’ma on dokuz yaşında başlamış olmalı! Kuşkusuz eşi
olmayan, erken bir girişim; saplantılı ve yaratıcı zekâlan “Saray”ı sannlı
bir zihinsellik havasına büründüren anıyazarlannda bile, olay ile onun
ifadesinin doğal eşliğini gösteren bir girişim. Ancak bu kesitin daha da
ilginç olmasının nedeni, yazara göre ayrılmaz bir bütün olan geniş tasan
ile tamamıyla sırlara dayanması arasındaki birleşmedir.
Saray Anılarının özü başka yerlerdedir: Anılar ile edebiyat arasında
tam olarak kurulan ve artık hiç kopmayacak bağdır bu; bu ikisi arasında
umut verici alışverişler olacaktır. 1660 ile 1680 yıllan arasında klasik
estetiğin oluşum
estetiğin oluşumundundaa rom ana çözümlerini, serbestl
serbestliğinin
iğinin ve modern
mode rn tanı
mını
mı nı kazandıran şey iş
işte
te bu AAntla
ntlarr şebe
şebekesidir.
kesidir. Bu ddurum
urum un Lu Princesse
Princesse  
Clèves’de (Clèves Prensesi) ve Mme de La Fayette’in Lescheraine’a64
de Clèves’de
gönderdiği ünlü mektupta oynadığı rolü biliyoruz; Gelecekte Mémoires Mémoires  
France'ı  (Fransa saray anılan) yazacak Mme de La Fayette
de la cour de France'ı 
bu mektupta
m ektupta romanı hakkında şu şunu
nu yazı
yazıyo
yord
rdu:
u: Bu roman “saray
“ saray dünya
sının ve oradaki yaşamın tam bir taklididir. Romana özgü, gayriciddi bir
şeyy yok içinde
şe içinde.. O neden
nedenle le bu bir roman deği
değil,
l, tam anlamıyla anılar kita
bıdır.” Öteden beri anladığımız haliyle roman, gerçek Anılarla aynı “ana
hücre”den meydana gelir05. Özyaşamöyküsel ve tarihsel anlatıya dayalı
anılar ile barok, kahramansı ya da pastoral düş anlatısına dayalı romanı
itinayla ayıran çizgi artık yok olur; bu çizgi bundan böyle iki tarz arasmda
değil, bir tek türün iki ayn tarzı arasmda yer alacaktır; romanlar ve artık
analize, ince psikolojik
psikolo jik kavrayışa, kişisel anlatıya, psişik haya
ha yata
ta ve bir
bireys
eysel
el

64) Mme de La Fayette, Correspondance, André Beaunier'nin çalışması, Paris. 1942. li
ait, s. 63. Lescheraine şövalyesine mektup, 13 Nisan 1678. Mme de La Fayette roman yazan
olduğunu iddia etmiyor, “söylenen şeyi” anlatıyor.
65) İfade. Mythes et réalités, enquête sur
enquête sur le roman
roman et
 et les Mémoires
Mémoires   (1660-1700) adlı tezinde
Marie-Thérèsc Hipp'c aittir. Pans, Klincksieck, 1976, s. 531. Yazar girişinin yarısını anı türü
üzerine tarihsel bir değerlendirmeye ayınyor.

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES'D EN D E GAULLE'
GAULLE'EE 1 3 3

çoşku lara doğru dah


çoşkulara dahaa fazla
fazla yönelmi
yönelmişş Anılar; romanlar
roman lar ve öte yandan,
ya ndan, için
de en büyük hissenin tablovari anlatıya, ve belgesel röportaja ayrıldığı,
gerçekçi ve sosyolojik betimlemeye adanmış Anılar. Roman, bütün ipuç
larını66 karıştırmaya çalışan Courtilz de Sandras’dan bu yana, artık yalan
dolanları desteklemekten ve yanlışı doğruyla karıştırmaktan başka bir
şey
şeye yaramadığından, sözc sözcüğü
üğü açık referanslanndan boşaltacak
boşa ltacak ve anla
mını altüst edecek formülü Anılardan almıştır: 1700’den 1750’ye kadar iki
binden fazl
fazlaa an
anı6
ı677 tarzında yazılmış
yazılmış roman
rom an tespit
tesp it ettik.
ettik . Bu gelişmele
geliş melerr üüzeri
zeri
ne, edebiyat tarihçilerinden Georges May, René Démoris, Jean Rousset,
Marie-Thérèse
Marie-Thérè se Hip
Hipp’in
p’in önemli çalışmalan çok
ço k verimli
verimli katkılarda
katk ılarda bulundu
lar; bunlar sadece doğrudan konumuzla ilgili birkaç örnektir68. Kapsamlı
ve basit, ama bununla birlikte karışık bir olgu: XVII. XVIII. ve XIX.
yüzyıllarda en büyük üç anı yazarı aynı zamanda, kariyerlerinde anı yaz
manın
manı n hem dolaylı ve h hem
em de kesinlikl
kesinliklee merkezi
m erkezi rolü
rolü oynadığı en büyük
Fransız edebiyatçılarıdır; bunlar en ufak maddi bir çıkar görmedikleri po
litikanın büyüsüne ken
litikanın kendilerini
dilerini kaptırmış yazarlardı
yazarlardı.. Gerçe
Ge rçekt
kten
en de R
Retz’i
etz’in,
n,
Saint-Simon’un
Saint-Sim on’un ve Chateau
Ch ateaubriand
briand’ı’ın
n An
Anılarını
ılarını tam anlamıyla devlet anı

ları haline
üstlendik
üstl getiren
endikleri
leri olgu,
kamusal
kam usal onlann zaman
sorumluluklar zaman
değil,
değil d ahaönemini
, dah a ziyade az lann
ziyade on çokn abartarak
onlan iktidarl
iktidarla,
a,
politikayla ve devletle kişisel ilişkilerdir; bu ise tam bir özdeşleşme ya da
mesafe koyma, imgelem yatkınlığı ya da neredeyse gönüllü yeteneksizlik
olgusudur. Üst düzeyde siyaseti becerememiş bu üç yazar, onları ikti
darın üç önemli büyüğüyle aynı düzeye getirecek bir ego  sahibiydi: Retz
Richelieu’yle, Saint-Simon XIV. Louis’yle ve Chateaubriand da Napol-

66) Düzmece anılar formülün


formülünün ün mucidi,
mucidi, Courtil
Courtilzz de SaSandr
ndras
as ( 1644-1712
1644-1712)) olay
olaylan
lan ve kiş
kişil
iler
erii
bilinen, doğrulanamaz savaş, aşk ve gizli diplomasi öyküler rengini tarihi bir çerçeveyle katıp
kanşnran görkemli bir eserin yazarıdır. Aşağı yukan Alexandre Dumas kopyası olan Mémoires
de d’Artagnun en çok bilinendir. Bkz. J. Lombard, “Le personnage de Mémoires apocryphes
chez
chez Courtilz de S andras"
an dras",, Revue d'histoire littéraire de la France,  Ağustos 1977. XVII. yüzyılda
tornana ayrılmış özel sayı ve aynı şekilde, Courtilz de Sandras ou l'aventure littéraire sous le règne 
de Louis XIV, Edebiyat tezi. Université de Paris IV. 1978.
67) Bkz. Philippe Stewart, Imitation and llhtsion in the French Memoir-Novel, 1700-1750. 
Ihe Art o f Make Bel
Believe. New Haven. Yale Universty Press, 1969.
ieve.
68) Bk
Bkz.z. Georges
George s May, “ L'histoir
L'histoiree a-t-el
a-t-elle
le eengendré
ngendré le roromm an!”
an !” Revue
Revue d'histoire littéraire de 
1“ France, Nisan-Haziran 1955; René Démoris, Le Roman à la pre premiè re pers
mière persomw
omw’da,
’da, Paris,
P aris, Armand
Arm and
Colin, 1975, “Les Mémoires, l’histoire, la nouvelle” adlı geniş bir bölümü, tarihsel amlann
doğuşuna, tarihçilerin
tarihçilerin anılarla iliş
ilişkisine
kisine ve klasik estetik ka karşısında
rşısında an
antlara
tlara ayırır. Aynı şekil
şekilde,
de,
Uasik olmuş bir makale, “Les Mémoires de Pontis, Port-Royal et le roman”, XVIIe siècle, no:
79,
79, 1968. Jean Rousset’nin Narcisse ro roma
manc
ncie
ier,
r, Paris,
Paris, Jos é C orti, 1950 vvcc “ Les difficultés
difficultés de
l autoportrait”, Revue d’histoire littéraire de  la France, no: 3-4, Mayıs-Ağustos 1969.

1 3 4 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

yon’la eşleşmiştir;
eşleşmiştir; an
anca
cakk onlar, şöhre
şöhrett iç
için
in anılara pek de ihtiyacı
ihtiyacı olmayan
alter egoların
 egolarından
dan far
farklı
klı olarak, anıla
anılarının
rının ede
edehi
hi başyapıtla
başyapıtlarırı sayesinde ba
b a
şarısızlıktan kurtulmuşlardır. Edebi başarılarının ezici üstünlüğü sayesinde
devlet anıları sistemine katılabilmişlerdir; oysa onlar bu sistemin kefiliy
diler, onlar olmadan var olamayacak sistemin temel direğiydiler.
“Anılar"
“A nılar" kavramı çağd
çağdaş
aş anlamını üç büyük olaym etkisi
etkisi altında kazan
mıştır: Benlik çözümlemesinin derinleştirilmesi, bir tür ilahi adalet gücü
nün ortadan kalkması, tarihin aniden hızlanışı. XVIII. yüzyılın sonunda
birbirleri
birbi rlerine
ne sıkı sıkı
sıkıya
ya bağlı bu üç olgu, bu türü de
demok
mokratik
ratik ggelene
elenekk içinde
tam yerine oturtmuştur.
Sözcüğün modern, geniş ve sınırlı anlamıyla Anıların olması için, ön
ce geleneksel sosyal çerçevenin kırılması ve bireyin ortaya çıkması ge
rekmektedir; kesinlikle
kesinlikle psikolojik anlam
anlamda da değil,
değil, aksine top
toplums
lumsal
al açıdan,
Tocqueville ci anlamda, koşulların eşitliği bakımından. Anılar psikolojiye
yer verir, ama bu yer sınırlıdır ve sadece toplumsal tanımın gerekleriyle
belirlenmiştir.
belirlenmiştir. Psikoloji sadec
sadecee anıyazannın kaçınılmaz kimliğinin
kimliğinin bir öğe
sidir, gidişatmuı ve kariyerinin aydınlatıcısıdır; ancak bu psikolojik kim

lik
lik Anıl
geçiAnıların
geçilir; arın ges
lir; Geor temel
Georges konusu
G us
usdo
dorf olmaya
rf birçok başladığında,
önemli
önem li yazısında özyaşamöyküsüne doğr
yazısında özyaşamöyküsiinün doğruu
geniş
bir demokratikleşme sürecinin son noktası olduğunu göstermiştir69. Ken-
di’nin kendine olan mesafesinin incelemeye değer görülebilmesi, varlı
ğın tamamen özel çehresinin gerçek bir değer kazanması, hatırlamanın ■
bizzat kendi için izlenebilmesi için, sosyal hareketliliğin müdahalesi ge
rekir.
rek ir. Aksi takdirde Souvenirs d'enfance et de jeuness
jeunessee  (Çocu
(Çocukluk
kluk ve gençli
gençlikk
anıları), Renan’ınki ve ondan sonra birçoklarınınki pek anlaşılabilir ol
maz. Jacques Voisine’in araştırmaları bunu açıkça ortaya koymaktadır70:
1856’da Dictionnaire de l'Académie, şimdiki anlamıyla “otobiyografi” teri
mini yeni sözcük olarak benimsemiştir. Littré ise 1863’te Rousseau’nun
Con/essıons’unun (İtiraflar) kesin ve tamamen bilinçli olarak yön verdiği
hu türün gelişimine gecikme ve tereddütle yaklaşmıştır71. “Neuchâtel”

69) Bkz. Georges Gusdorf, “Conditions et limites de l'autobiographie", a.g.y.


70) Bkz. Jacques Voisine, “Naissance et évolution du tetme littéraire autobiographique”. .
Littérature comparée en
comparée en Europe occidentale,
occidentale, Budapeşte
 Budapeşte konfera
konferansla
nsları,
rı, 26-29 Ekim
Ekim 1962. Bud ap eşt *
Akademiai Kiade (B.N., 8e Z.38120 (1962).
71) Bkz. Yves Coirault, “Autobiographie et Mémoires (XVIIe-XVIIIe) ou existence eı
naissance de l'autobiographie" Revue d'histoire littéraire de la France, 
France,  no: 6, 1975, aynı şekilde
Jacques Voisine, “De la confession religieuse à l’autobiographie et au journal intime entre 1760
et 1820", Neohelicon, no: 3-4, 1974 (B.N. 8e Z. 43.411).

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: C O M M YN ES 'DE N DE GAULLE'
GAULLE'EE 1 3 5

elyazması denilen72 önsöz bölümünde Rousseau, hayat hikâyesinin ne


bir roman ne de bir portre olmadığını açıkça ilan etmektedir: “toplumsal
tabakaya men
mensup
sup ve soyuyl
soyuylaa bilinen” önemli bir kiş
kişinin
inin deği
değil,
l, fakat ““sıkın
sıkın
tılarıyla tanınan” bir halk adamının hayatıdır bu. Bir iç tarihtir bu; bura
da “fikir ve duygular zinciri” “dış olaylar” kronolojisinin yerini alır; bu dış
olaylar ancak Rousseau’yu etkilediğinde yer alacak, böyle olduğundaysa
bunların onu nasıl etkilediği sergilenecektir. Dünyevi bir coşkuyla “gön

lü (nü
(nü)) okuyuculara
olmaktan açık”
açık ” tutmak
dolayı okuyucuların istemekte
istemektedir.
dikkatini dir. ““Sa
çekecek Sade
dece
bir ce bir
şey bisöylemediğim
r halk ada
adamı

başıma kakılmasın (...). Ne kadar gölgede kalırsam kalayım, krallardan
dahaa fa
dah fazl
zlaa ve d ah
ahaa iyi düş
düşünüyorsam,
ünüyorsam, gönül hhikâye
ikâyemm onlarınkinden dah dahaa
ilginçtir." İşte bir bireyin tarihi.
XIX .
XIX. yüz
yüzyıyılı
lın
n ilk yarısında
yarısında,, 18
1810
10 da Alfı
Alfıeri
eri nin Vit
Vitaa ssıı ile
ile bu türün
yeni oluşumunda ayrıca belirleyici bir rol oynayan Goethe’nin Dichtung 
und Warheit adl
 adlıı eserinin Anılar başlığı
başlığı altı
altında
nda çevri
çevrilmesi
lmesi de özyaşamöykü-
süniin belirsizliğine işarettir. Buna karşın, Lamartine Mémoires (anılar) ye
rine Confidences  (it
(itira
irafla
flar)
r) ifades
ifadesini
ini terci
tercih
h eder, öte yan
yandan
dan R oussea
ousseau’nunu’nun
öğrencisi ve Confessions' u basan George San Sandd Histoire de mam a vie'ye (Haya
tımın hikâyesi) dönüş yapar. Burada doğru kronoloji değil de hareketin
anlamı
anlamı önemlidir: Ozyaşam
Ozyaşamöyküsünün
öyküsünün iç7 iç7\\ psikolojik ve edebi bir ta tari
rih
h
yönünde sınırlandırılması A nı nılan
lan kesin olar
olarak
ak dış tarihin çizg
çizgisel
isel anlatısına
sürükleyecektir. Anıların onuru, ama kırılganlığı; hepsinde de tarihsel bir
törensili
törens ilikk ve yavan
yavanlaştınc
laştıncıı bir topl
toplumsal
umsal yyansıma
ansıma vvardır.
ardır. AAnılar
nılar de
derinlikle
rinliklerr
psikolojisinin
psikoloji sinin parıl
parıltı
tı ve karmaşıklığı il ilee harelenmezler. Agr Agricol
icol Perdiguier
gi
gibi
bi sade
sadecece “ hayat hikâyelerine” hakkı olan alçak alçakgönü
gönüllülerin
llülerin duyguların
dan ürpermezler,
ürpermezler, amamaa bug
bugün
ün biz
bizee da
daha
ha ilgi
ilginç
nç gelen ttab
aban
anaa ait karşı ha
hafız
fızayı
ayı
temsil ederler74. Ne Michel Leiris’in L’Age d'homme’u,  ne La Creuse’lü

72) Özyaşamöyküscl parçalar ve Confessions  taslakları söz


Confessions taslakları  konusudur.. Neuchatel kütüpha
söz konusudur
nesinde korunmaktadır ve Oeuvres complètes'te  yayımlanmıştır, Paris, Gallimard, Bibliothèque
complètes'te yayımlanmıştır,
de la Pléiade
Pléiade,, 11.. cilt, s, 1148 vd.
73) Bu konuda G Georges
eorges ü u sd or f un dağınık notl
notlarıyl
arıylaa karşıl
karşılaşmaktayız
aşmaktayız:: LeLess Sciences humaines 
humaines 
et la pensée occidentale. 
occidentale.  Örneğin
Örn eğin,, L ’Ho
’Homme
mme roman
romaniiùjue’
ùjue’in
in IX. bö bölüm
lümünd
ündee (Paris, Payot, 1984)
Charles Nodier’nin Thérèse Auben'c  Auben'c  yeni önsözünde bu alıntısına işaret eder (ilk baskı 1819
tarihli
tarihlidir)
dir):: Serv
Serveteete gönül veren gençler onu sad sadece
ece gari
garipliği
pliği için sevdiklerinde yan yanılırılırlar:
lar: Geride
kalandan
kala ndan daha da monotondu
monotondurr o. Günümüzde dendiği dendiği gibi
gibi,, çok bireyselciliğin  ve sonuç itibarıyla
bireyselciliğin ve
hürün bunun temelinde kocaman bir can sıkmasının olduğunu daha iyi anlıyorum."
74) Bkz. Agricol Perdiguier, Mémoires d un compagnon,
compagnon, P  Phlip
hlippejo
pejoutar
utard’ın
d’ın gi
giriş
rişi,i, Pari
Paris,
s, U.G.E.,
19
1964.
64. Son yıllarda yay yayımlanmış
ımlanmış sıradan vev e anonim biyogr
biyografiler
afiler çok sayıdadır.
sayıdadır. En dikkat çe çekenler
kenler
arasında, bkz. Maurice Agıılhon, der., Martin Nadaud, Mémoires de Léonard, ancien garç
Nadaud, Mémoires garçon
on maçon,

13 6 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI

duvar ustası Martin N Nada


adaud
ud : Anılar, demokratik çağda, özyaşamö
özyaşamöyküs
yküsü-
ü-
nün ilk aşaması gibidirler. Ancak özyaşamöyküsü anıları basit ve bayağı
önvarsayımlar üzerine kurulu olarak gösterir, oysa anılar bundan ibaret
değildir. Belki önemli kişilerin anıları öyledir, ama bu kişilerin hayadan
uzun bir dönemi kapsar ve kendilerinin dışında bir tarih üstlenirler.
Zira dış etkiler, sırası gelince anımsama oyunlannı sürekli artıran ta
rihsel bir acelecilik içinde artık hep üstün durumdadır. Tanıklık haline
gelen anılar: Demokratik çağ anıları iktidarın iç işleriyle ilgili bir günlük
haline getirmiştir. Belki önemli olan budur. Tanrısal hukuka dayalı bir
monarşik iktidann, devlet anılarının baskınlığı altındaki anıların içinde
ya da karşı olarak çoğaldığı bir devlet tekelinin çökmesi günlük türü
anıları etki alanları dışına çıkara
çıkaran
n sını
sınırı
rı tama
tamamenmen kaldı
kaldırmışt
rmıştır.
ır. Bu günlük
biçimindeki anılar hep var olmuşlardır; bunlar XV. yüzyılda Paris burju
vası Pierre de l’Estoile’den, XVI. yüzyılda, tamamen farklı noktalarda,
Tallem
Ta llem ant des R eaux ya da SSebastie
ebastienn Mercier’
Mercier’den den bu yana sürsürekli
ekli vard
vardı.
ı.
Lille’de
Lille’de bir işçinin, Pierre
Pierre-Ignace
-Ignace C h av
avar
arte
te’ın7
’ın7’’ XVII.
XV II. yüz
yüzyı
yılı
lın
n ikinci yansı
boyunca tuttuğu ve geçenlerde bulunan vakayinamesi de aynı merak tut
kusunun, aynı
aynı not alma arzusunun ürünüdür
ürünüdür.. D edikodu, anekd
a nekdot,
ot, sıradan
olaylar, geçen zaman, hayatın bedeli, gündelik yaşam macerası, işler ve
günler.. C h av
günler avat
atte
te’m
’m be
belirt
lirttiği
tiği gib
gibi,
i, bu tür “anıya day
dayalı
alı vakayin
vakayinam ame”e” uz
uzun
un
müddet devlet anılannm görünmeyen yönünü temsil etmiştir. Bu tür ken
dine yabancı toplumsal çevrelerde, şehirlişehirli,, burjuva ve halka ait
a it ortamlarda
doğar; hafı
hafızanı
zanınn bam başk
başkaa bir biçi
biçimini,
mini, kısa ânın algılanmasını
algılanm asını gegerekti
rektirir;
rir;
iktidara ilişkin
ilişkin sad
sadece
ece uzak bi
birr yansıma içeri
içerir,
r, bunlar da çekin
çekingen,
gen, edilgen
ya da eleştirel bir zihniyeti gösterir. Bütün değerini incelikle kabalığın ka

rışımından,
rışımından, ayrınt
ayrıntıya
ıya ola
olann bağlılığından al
alır
ır.. Bunlar
Bun lar kanıları gösteren anı
anı--
Paris,, Hacherte.
Paris 1976; Jean-Marie Gou lement, der., JameTOi Duval
H acherte. 1976; uval (Vafemm):
 (Vafemm): Mémoires, enfance
enfance  
et éducation d'un paysan au XVJIIe
au  XVJIIe siècle,
siècle, Paris,
 Paris, Le Sycomore, 1981 ; Daniel Roche, der., Jacques-
Jacques-  
Louis   Menestra, compagnon vitrier au XVIIIe siècle, 
Louis siècle,  Paris, Montalba, 1982; Emmanuel Le Roy
Ladurie ve Orest Ranum, der,, Pierre
Pierre   Prion, scribe,
scribe,   Paris, Gallimard-Juillard, "Archives" dizisi,
1985. Philippe Lejeune, özyaşamöyküsünün burjuva türüne yakınlığına bir etki yapan halka
özgü özyaşamöyküleri üzerine geniş bir anket gerçekleştirmiştir. Bunun ilk sonuçları; "Auto
biographie et histoire sociale au XIX
X IXee siècl e", Individualism
siècle", Individualismee et autobiographie en Occident,
Occi dent, Claudette
 Claudette
Delhez-Sarlet ve Maurizio Catani yönetiminde Centre culturel international de Cerisy-la-Salle
kolokyumu, Institut Solvay, Brüksel, Université de Bruxelles, 1983. Bu derlemede konumuzu
doğrudan ilgilendiren iki makaleyi de ele alacağız: Friedheim Kemp, “Se voir dans l'histoire:
lesrassemblement
et écrits autobiographiques
du moi dansde Goethe”
Goet he” ve Claudette
l'histoire". Cla udette Delhez-Sarlet,
Delhez-Sarlet, “Chateaubriand:
“Chateau briand: scissions
scissions
75) Bkz. .Alain Lott in, Chavaue,
.Alain Lottin, Chavaue,   ouvrier lillois,
lillois,   Paris, Flammarion, 1979.

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO MM YN ES'DE N DE GA
GAULLE
ULLE''E 1 3 7

lardır. XVIII. yüzyılda Paris’in gelişmesi ve entelektüel bir başkaldmmn


ortaya çıkmasıyla bu tür anılar artmıştır. Bu “halk zihniyeti’’76 krallık
kütüphanesinde yazman olan Buvat’nın anılannda, Mathieu Marais ve
özelli
özellikle
kle parlam
parlamento
ento ve iktidar kavgalarını çekiştiri
çekiştiripp du
durm
rmada
ada bir be
benze
nze
ri olmayan eşsiz Barbier gibi avukatlann kaleminde ya da, ilk beşini Ba-
chaum ont’un yaz
yazdığ
dığıı Mémoires secrets de la république des lettres’in (Ede

biyat cumhuriyetinin
Devrimin mükemmel gizli anılan) etkisi,
hızlandıncı otuz altı cildinde
üstün tamdayalı
yetkiye ifadesini bulur.
monarşik
iktidarın çökmesi, halka ait alanuı birdenbire genişlemesi, olayların rit
minin hızlanması bu alt düzeydeki türün boyutunu değiştirir ve merkezi
bir konuma yerleştirir. Örneğin kibarlar âleminden Mme de Caylus’nün
ve Conte
Co ntesse
sse de BBoign
oigne’m7
e’m777 Souvenirs  (Hatıral
(Hatıralar)ar) ya da entelekt
entelektüel
üel ve ede
bi çevrelerden Ba Bacha
chaum
umonr’nun
onr’nun ve R ém émusa
usat’ t’mn
mn778 Mémoires (Anılar) kar
şılaştırıldığında, yüzyıl arayla günlüklerin büyük Anılar geleneğine nasıl
karıştığı kolaylıkla görülebilir.
Böylecee dem
Böylec demokr
okrasinin
asinin yükseli
yükselişi,
şi, bizza
bizzatt ilkes
ilkesii içinde, bu türün yeniden
dağılımı
dağı lımını,
nı, özyaşamöyküsü edimediminin
inin genell
genelleştiri
eştirilmesini
lmesini ve so
sonsuzca
nsuzca çeşit-
lendirilmesini, aynı zamanda siyaset anılarının yeniden tanımlanmasını
içermektedi
içerme ktedir.r. Bu sözcü
sözcükk doğrudan devlet ile bütünleşmiştir: Yaşamı, ku
rumlan, partileri,
partileri, diplomasisi, önemli
önem li kişiler
kişilerii ya da basit etm
etmenleri,
enleri, sorum
sorum
luluklar sıradüzeniyle
sıradüzeniyle sıkı sıkıy
sıkıyaa birleşen bir çıka
çıkarlar
rlar sıradüzen
sıradüzenii içine yerleş
miştir. Ancak uygulama yan işlevsellik kazanırken, nicelik olarak kazan
dığını nitelik olarak kaybetmiştir. Devletteki siyasi bölünme, bir yandan
medyadaki güncel mırıltıla
mırıltılar,
r, diğer yan
yandan
dan üniversitelilerin eleştirel
eleştirel ççalış
alış
maları arasında tarihe her geçen gün artan bir yığın bireysel tanıklık kat

maktadır. Çağdaşlar bu olgunun çöküşünün ve bulaşıcılığının çok çabuk


farkına vardılar. Chateaubriand Etudes historiques'in  (Tarihsel araşt araştırma
ırma
lar, 1831) önsözünde şunu belirler: “içinde yaşadığımız zaman hafizalara
birçok
birç ok malzeme
malzemeyiyi sağlamı
sağlamışş olmabdır. Yirmi dört saatliğ
saatliğine
ine de olsa tari
tarihsel
hsel
bi
birr kiş
kişii haline gelm
gelmemiş
emiş vvee yaşadığı çevrede gerçekleştirdiği etkiyi dünyaya
duyurma zorunluluğu hissetmemiş kimse yoktur." Edebiyat tarihçilerinde

76) Bkz. Charles Aubertin’in çok yararlı eseri, L'Esprit public au  X  XV
VIII1 si ècle,, étude sur les
II I1-' siècle
Mémoires et les correspondances politiques des contemporaines,  Paris, 187.3.
77) Bkz. Boigne kontesinin eşsiz anılan, jean-Claudc Perchet, der., 2 cilt., Paris, Mercure
de France, ‘‘Le remps retrouvé" dizisi, 1971.
78) Bkz. Charles de Rémusat, Mémoires de ma vie,  Charles Pouthas’nm takdimi ve notlan,
Paris, Pion, 1958-1960, 3 cilt.

138 HAFIZA   MEKÂNLARI

de aynı hava vardır: “XIX. yüzyıl Anıları, diye yazar Frédéric Godefroy79,
birkaç istisnayla, sadece kendini beğenmiş önemli kişileri ortaya çıkarır;
bu kişiler olayları kendi üstlerine alıp özümserler ya da herkesin bildiği
tarihsel genellemelerle yetinip sadece kendi rollerini vurgularlar.” Peri-
tot’nunki gibi
gibi bir çalışma bu
bugün
gün düşünülemez. Bu
Bunun
nun m
mümkü
ümkün n olmamaya
başladığı zaman, açıkça onun bunu kavradığı zamandır. “Fransa Tarihi
Anılan” kavramı bile erimiş ve günümüzdeki politikanın havası içinde
kaybolup gitmiştir. Bugün bu olgunun özgüllüğünü ve hir geleneğin
özgünlüğünü algılamamızı sağlayan şey de bu tükeniştir. Böylece devlet
adamlarının anıları iktidarın düzyazısı içine saplanıp kalmıştır. Devlet
hafızasının geçmişe ait şiirinin son bir kıvılcım olarak parıldaması için
De Gaulle ve onun istisnai kaderi gerekliydi kuşkusuz.

3. Devlet anıları ve devletin hafızası


Az sayıda kişinin yaydığı büyü geriye dönük olarak tuhaf ve nihayetinde
tarihsel
tarihsel olarak anlamlı görünmekte
görünmektedir:dir: Sully’den de G aulle
au lle'e
'e,, R
Richelieu’den
ichelieu’den
Napoly
Na polyon’a
on’a gerçek aanla
nlamm da iktidarın, devletin bell
bellii h
hir
ir zamanının, işleyen
Tarihin cisimleşmesi olmuş ya da olabilmiş, ayrıca kendi hesaplarına kay
dettikleri amlan
am lan bibizi
zim
m tarihimi
tarihimizin
zin kesitler
kesitlerii olarak ka
kalan
lan kişilerdir bunlar.
Onlar ayadırlar, merkezidirler. Zira, işaret ettiğimiz ve ulusal boyutta ço
ğalmalarından sorumlu anılara ilişkin bu üç kurucu gelenekten her biri,
gördüğümüz gibi,
gibi, devletin hi
hirr figürünün ifadesid
ifadesidir,
ir, am
amaa bu
bunlard
nlardan an hiç
hiçbir
birii
onun merkezi değildir. Bunlardan ilki, kahramanlık anıları, devlete karşı
bir tepkiye kök salar; İkincisi, saray anıları, devletin merkezine marjinal
bi
birr bağımlı
bağımlılık lık içi
içinde
nde gelişi
gelişir;
r; iiçüncü
iiçüncüsü,
sü, ddemo
emokratik
kratik gelene
gelenek, k, ddevl
evlet
et iktida-
nnın paylaştırılmasma ve bu iktidarın geçici olarak elde tutulma tu tulmasına
sına ba
bağlı
ğlı
dır. Bütün anılar devlet anılandır, ancak hiçbiri öyle değildir: iktidar anla

tıla
ları
rı,, ama dolaylı anlatılar. Peki ko konu
nuşan
şan iktidar oldu
olduğuğunda
nda duru
durumm ne olur?
Som ut kimkimlilikk ssaptam
aptam a gücüne sahip Anılar bbuu gücü tamamen tama men sıradan
anılar
anı larlala açık farktan alma
almaktadırlar.
ktadırlar. T ut
utku
kulan
lann
n ve ta
taril
rilıse
ısell du
durumla
rumlannnn zonı
zonın-
n-
.u kkıldığı
ıldığı bir farktır h huu - büyük yazarlar, iktidarı kralların güveniyle üstleneüstlenenn
bakanlar ya ya da, tanrısal, devrimci ya da seçm seçmcci
cci huku
hukukk yoluyoluyla
yla üstün gücü

79) Frédéric Godefroy, Histoire de la littérature française an


française  an XIXe siècle,
siècle, Paris,
 Paris, 1879,1. cilt, s.
642.

DEVLET
DEVLET ANIL
ANILA
ARI
RI:: CO MM YN ES 'DEN DE GAULLE'
GAULLE'E 1 3 9

ellerind e ttuta
ellerinde utanla
nlar—
r—, ama
am a bu kişisel türe özgü zıtlı
zıtlıkları
kları yok ederken
eder ken bbaşka
aşka
çelişkileri
çeliş kileri ekleyen bir farktır.
farktır. G
Gerç
erçekten
ekten de her an
anıda
ıda bir
bireye
eye öz
özgü
gü öözel
zelliği
liğin
n
silinmesine ya da abartılmasına rastlanabilir; kendinin namevcudiyeti ile
kendi’nin heryerde oluşu arasında gidiş gelişler bulunabilir. Hepsi hassas
bi
birr m
meşruluk
eşruluk ve gayrimeşruluk
gayrimeşruluk diyalekt
diyalektiğine
iğine ka
kapılm
pılm ışlar
ışlardır
dır-“söz
-“söz alma
almalı
lı mı
yım, sö
yım, sözz almam
almamalı alı mıyım?”-
mıyım?”- ve hepsi bu muam muammayı
mayı anca
an cakk düzgülenmiş bir bir
yığın
yığın m otif
oti f yoluyla, sadece
sade ce önsözleri sistema
sistematik
tik olarak
ola rak karşıla
karşılaştırdığı
ştırdığımızda
mızda
listesini çıkarabileceğimiz bir dizi bahane yoluyla çözebilirler. Hepsi bir anı
tarzın
tar zınıı kabul ettiren ve hamlatm
ham latm ak ya da örtbas
örtb as etmek istediğ
istediğii şeyi
şeyin
n seçimi
seçimini
ni
yazara bırakan gelengeleneksel
eksel bir türe bağlıdı
bağlıdırlar:
rlar: Fikirler kitabı ya ddaa emeklilik
kitabı, belge ya da kanıt anılar, aklayan anılar ya da itiraf-anılar, vasiyet-
anı ya da sonuçlan
sonu çlandm dmcıcı anılar;
anılar; öte yandan
yand an bunlardan
bun lardan birçoğu bbuu öz özel
el tür
türün
ün
çoğunu bi birr arada kullan
kullanır.
ır. Yukandan
Yukand an gelen anılar bütün bu bölg bölgese
esell katego
rileri
rileri aşar
aş ar ve başlangıç
başla ngıçta
ta etkili bir ilkeni
ilkenin
nm meşrulu
eşruluğund
ğundan yararlanır. Capuuio 
an yararlanır.
benevolentiae  (okurun dikkatini ilk anda çekmek) gerekli değildir. Buna

karşın, olayların dış anlatımı herkes tarafından


tarafın dan bilindi
bilindiği
ği ve zorunlu bir geçiş
sağladığı için, yazardan beklenen
bek lenen bu iç anlatım
anlatımdır;
dır; yazar bu anlatımı zorun
lu olarak denetleyeceğini bilir. Yukarıdaki anı yazarı, yaptığı iş ile kılığına
girdiği kişi arasındaki mesafe üzerine oynayamayacağını da bilir: Anılan
eyleme aittirler ve bu eylemin anlatımı da hiç değiştirilmez. Neticede
devletin büyük anıyazarlarının artık kendileri anılardan başka bir şey
değildirler. Kamu arşivlerinin bir bölümünün yok olunca tarihçiler yakın
bir döneme kadar basit olay yazarlarına indirgemişlerdir ve bunu Sully gibi
bazılarının şansı olarak görebiliriz80. Aksi takdirde Vichy rejimine kadar
yaşayan ve ululanan bir Sully miti olur muydu81? Bu gözlem pratik olarak
herkes için
için geçerlidir.
geçerlidir. Comm
Commynes
ynes ve Retz
Retz,, Napo
Napolyon
lyon ya da Cha
Chateau
teaubria
briand
nd
anıları olmasa ne olurlardı? Vincent Auriol gibi ikinci derecede bile olsa
bazı de
devlet
vlet adamla
ada mlarının
rının günlüklerinin82
günlüklerinin82 öldük
öldükten
ten so
sonra
nra bulunması tarihin
tarihin
görünüşünü tamamen değiştirmiştir.

80) Bkz. Sully, Mémoires des sages et royales œcorurm


œcorurmies  d’Estut, Michaud ve Poujoulat kolek
ies d’Estut,
siyonu, 2. Seri, II. cilt ve III ve sadece birinci cildinin yayımlandığı David Buizscret ile Bernard
Barbiche m baskısını yaptığı Oeconomies royales. 
royales.  (1572-1594), Paris, Société de de   l’histoire de
France, 1970. Sully hakkında bkz. Bernard Barbiche, Sully, Sully,   Paris, Albin Michel, 1978.
81) Bkz. Christian Faute, “Pétainisme et retour aux sources: autour du tricentenaire de
Vichy”, Cahiers d'hiscoire, 
d'hiscoire,  XXVIIt. cilt, no: 4, 1983.
82) Yedi yıllık süresinin ilk gününden son gününe (1947-1954), Vincent Auriol, anılarını
yazma düşüncesi içinde, bürosunda gizli ses alma cihazında görüşmelerinin kaydıyla birlikte
binlerce sayfalık elyazmalarını bir araya getirmiştir. Ölümünden sonra, bu büyük yığın Jacques

1 4 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

Yazarın konusuyla, beıı’in tarihle, tanığın faille mutlak eşliği, devlet


anılarındaki “ben”e çok belirsiz ve sorunlu bir konum verir. Birinci şahıs
neredeyse üçüncü şahıs olmalıdır. Bu “ben” artık bizzat kendini, kendi
geçmişini, kendi yapay tutarlılığını arayan özyaşamöykü yazarının araş
tırmacı “ben”i değildir; gayrişahsi ve şahıs ötesi bir “ben"dir, cismani, ama
tarihsel kişili
kişiliğin
ğin cism
cismind
inden
en sıyrıl
sıyrılmış,
mış, kkole
olekti
ktiff isim altında
altındaki
ki bir özyaşamöy-
küsünün kahramanıdır. M alrau alraux’nun,
x’nun, de Ga Gaulle’le
ulle’le ve onun anılarını yaz
yaz
dığı simgesel kişiyle olan ilişkisine ilişkin önemli bir belirlemesi vardır:
“Orada Charles asla gözükmez83”. Anılar'daki bu isimsiz kişi, generalin
kend
ke ndii ifade
ifadesi
siyle
yle,, onun dönü
dönüşünü
şünü selamlayan alkışlardan ddoğmuştur,
oğmuştur, ama
o bu alkışları kendisine yönelik olarak görmez. “Geleceğin anıtları o anıtla
ra layık olan kişilerindir”. XIV. Louis ve Napolyon daha iyisini yaptılar:
Sadece bir isimleri vardır onların. XIV. Louis’deki özel insan kamusal
insanla bire
birebir
bir örtüşü
örtüşürr ve imparato
imparatorunrun çok bilin
bilinenen tanıdıkları onu
onunn kkaşa
aşarr
lanmış maceracı imgesine aittir. Güçlü görünümlerin bedeli bireysel
görünümden sıyrılmakla ödenir; büyük kimliklere bürünmek kişinin terk
edilip kişiliğin sahiplenilmesiyle sağlanır. Büyük devlet anılarında başka
sıyla özdeşsel yakınlığın ve bizzat kendisiyle mesafenin şiddetle birleşmesi
buradan kaynaklanır. Rou R ousse
sseau
au’daki
’daki gi
gibi
bi okuyucuyla diyalog yoktur; Aziz
Augustinus’taki gibi ilahi bakış yoktur: Bizzat kendisine ve başkalarının
ondan beklediği şeye eşit bir “ben” vardır. Sadece iktidara sahip olmak bu
simya için kesinlikle yeterli değildir: Bunu günlüklerinde ne Poincaré ne
de Auriol başarabilmiştir.
başarab ilmiştir. BBuna
una karşılı
karşılık,
k, Fréville’in M Maurice
aurice T
Tho
horez8
rez844 içi
için
n
yazdığı özyaşamöyküsü olan Fils du peuple  (halkın çocuğu), karşı-devlet
anılarıı da
anılar d a ddevlet
evlet anıları katı
katına
na yüksel
yükselir,
ir, am
amaa kitabın yeniden basılmasını
imkânsız kılacak karşı-gerçekler bedeliyle.
Biiyük
Bii yük devlet anılannın türün iç çelişkileri
çelişkilerinden
nden kurtu
kurtulur,
lur, ama bu çeliş
kilere üst düzeyde, daha yoğun bir seviyede karşılaşır, bu ise anıların veri-

Ozoufla birlikte yönettiğimi: iki farklı yayının konusu olmuştur: Bir cilt halinde kısa bir baskı,
Vincent Auriol, Mon septennat (1947-1954), Paris, Gallimard, 1970 ve yedi ciltik bütün ve
eleştiri baskısı, Vincent Auriol, Journal du septennat,  René Rémond’un önsözü, Paris, Armand
Colin, 1970-1978 (1947 Pierre Nora, 1948 Jean-Pierre Azema, 1949 Pierre Kerlcroux, 1950
Anne-Marle Bellec, 1951 Laurent Theis, 1952 Dominique Boché, 1953-1954 Jacques Ozoui).
83) Bkz. André Malraux, Antimémo/res, Le Miroir des limbes  içinde, Paris, Gallimard, Bi
bliothèque
bliothèque de la Pléiade
Pléiade,, s. 114 vd. H
Her
er bölümü büyük ins
insanların
anların anılann
anılannaa ayrıl
ayrılmış,
mış, okunmaya
değer.
84) Maurice Thorez, Fils du peuple  hakkında, bkz. Philippe Robrieux, Maurice Thorei,  vie
secrète ei vie publique, Paris, Fayard, 1975, özellikle 1. bölüm.

DEVLET ANILARI: COMMYNES'DEN DE GAULLE'E 141

lerini alt üst eder, kozları farklılaştırır. Bu nedenle, büyük devlet Anıları
türün zirvesini, onun en yüksek varış noktasını, mükemmel icraatını ve
üstün meşruluğunu oluşturur.
oluşturur. Aynı zam
zamanda,
anda, bunları tamtamamen
amen yen yenid
iden
en
ele alır ve görün
görünürde
ürde aralarında kıyaslanamaz öğelere bir ddiz izii isti
istisna
sna oluş
turur. Herkes özel bir tarih evrenine dalar, tanım gereği istisnai önemli
kişilere
kişilere bağlanır. HHerkesin
erkesin kendi türü yyalnı
alnızz kendisine aitti
aittir,
r, çünk
çünküü bütün
herkes sırrı kimseye ait olmayan bir tek ilkeye aittir: Tarihsel kurtuluşu
elde etmek. Böylece herkes mutlak özgünlüğe mahkûmdur; başlıklardaki
eşitsizlik de bunu vurgular: İktisatlar, Vasiyet, Malumatlar, Haurat, mezar  mezar 
ötesi.   Sanki kullanılması ya da dışlanması anlamlı olan “anılar” başlığı
ötesi.
içeriği sıradanlaştırmakta, yıpranmış ya da isteyerek göndermede bulu
nulan bir mod
modele
ele indirgemektedir
indirgemektedir;; sank
sankii yapılaca
yapılacakk ilk şey ond
ondan an kaçarken
onu kurban etmektir; sanki bir model
modelii örtük biçi
biçimde
mde benimsemek o m mo
o
delden ayrılmayı gerektiriyormuş gibidir.

Bu anıların
yöntemlerin köklüburadan
önemi farklılıklarını pekiştirmek
gelmektedir. Sonsuziçin kullandıkları
değişikliğe usulyel
açık bir ve
paze. Büyük edebiyatçılar için bu elbette kendi hafızalarıyla incelikli ve
karmaşık bir yansıma oyunu biçimini alır; edebiyat tarihçileri özellikle
Retz
Re tz ve Sain
S aint-S
t-Sim
imon
on’’da bunu inc
incelerl
elerler8
er855. An
Anca
cakk siyasetçilere ggelindiği
elindiğindende
bu farklılık dönemlere ve devlet adamı türlerine göre, kimi kez hikâyeye
kişisel olarak dahil olmak meşrulaştırılarak, kimi kez de bizzat anıların
özel konumunun niteliği yoluyla sağlanır. Belgelerle açıklayalım.
Anlan teknikleri. Özellikle XVI. yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın ilk
yansında büyük dere derebeyl
beyleri
erinin,
nin, toplumsal sınıf
sını f onuru, alışkanlık noksanlı
ğı, yüz
yüzeys
eysel
el sadelik, tarihçileri
tarihçilerinn taklidi, kendi övgü
övgüsün
sünüü bbaşka
aşkaların
larınaa yükle
me kolaylığı gibi sebeplerden dolayı, anılarını ısmarladıktan ve yazma işini
astlanna bıraknklan, bu işe şahsen kan kanşmadıklan
şmadıklan durumlar az ddeği eğild
ldir
ir.. Ö
Ör
r
neğin Rohan Dükü’nün, Estrées Mareşalleri’nin, Plessis’in, Gramont’un,
Gaston d’Or
d’Orlean
leans’ı
s’ın
n durumu budur. Kimiler
Kimilerii olaylan kanştır
kanştırmış,
mış, cambaz
lıkl
lıklar
ar yapa
yaparak
rak oku
okumayı
mayı bulanıklaştırmışnr: Ö Öyle
yle olduklarını itiraf edem
ede m e
yen bu anılar anlatıcıyı okurdan öylesine ayırır ki kimin konuştuğu bilin
mez. Dışandan alınan yardımla anı yazma o denli yerleşmiştir ki 1675

85)
85 ) üzerine, bkz. An dré Bertière, Le Cardinal de Retz..., a.g.y., özellikle
Retz üzerine, a.g.y.,  özellikle s. 300-306
(şimdiki zamanın ışığında yeniden gözden geçirilmiş geçmiş zaman), 418-426 (Mémoires’da
samansallık), 429-469 (anlatının akışı). Saint-Simon hakkında, bkz. Yves Coirault, L'Optique
L'Optique  
de Saint-Simon, Pans.
Saint-Simon, Pans. Arm and Colin, 1965, özellikle
özellikle IL Bölüm, B,
B , “La
“L a vision retrouvée
retrouvée dans le
souvenir”.

1 4 2 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI
yılında bile Mme de Sévigné Retz’in anılarına başlamasını istediğinde, onu
kendi hikâyesini “yazmaya" ya da “yazdırtmaya” teşvik eder; görünürde bu
iki ifade aynı anlama gelmektedir. Böylece Simone Berrière “birinci şahıs
tan yoksun amlar”
am lar”dan
dan söz
söz eder86
eder86. Bunu
Bu nunla
nla birlikte
birlikte bu dolaylı
dolaylı özyaşamöykü-

leriyle Suliy’nin
Şatosunun87 büyükbaşvurduğu
salonunda şaşırtıcı
majestedüzenleme arasında sessiz
tavrında oturmuş, ne tarkderebeyi
vardır!
Sully, önlerinde “kendini yeniden gözden geçirmeye” razı olduğu dört
sekreterin yazdığı politik kariyerinin hikâyesini dinler ve onaylar. Sainte-
Beuve’ün dediği gibi, “ısmarlanmış anılarını bir cenaze söylevi tarzında ve
sanki dört
dör t ayrı
ayrı tiitsülük içinden geçirerek teslim
teslim alıyordu;
alıyordu; kendi
ken di yaşamının
kırıntılarına
kırıntı larına gölgelik altında
altınd a tanık oluyor, ananılan
ılanna
na kulak kabartıyordu8
k abartıyordu888.”
Sully bunları çok iyi bilmektedir: “Büyüklüğünüze yine geleceğiz. Beyefen
di babanızın dört oğlu vardı...” Bu anlatı kurgusu, her türlü çarpıtmaya,
ayrıntıya, suskunluğa, tahrifata ve hesaplaşmalara imkân tanımaktadır;
gözden düşmüş bakanın
baka nın mektu
m ektupp ve belge
belge desteği
desteğiyle
yle kin ve nefretini
nefretini artır
masına, otuz yıl boyunca IV. Henri’nin ve Fransa’nın şanıyla karışmış olan
kendi şanım söysöyley
leyip
ip durmasına neden olmuştur. Anc A ncak
ak “okuyucuya uyarı”
uyarı”
bölümünde,
bölümü nde, Fumaroli’nin
Fum aroli’nin muzipçe kaydettiği gibi, gibi, tarihçiliğin saygı duyul
ması gerektiğine inandığı “on “o n üç kuralını”
ku ralını” sıralamaktan
sıralamak tan ela geri kalmaz89
kalmaz89. ..
Ancak başka ve daha verimli anlatısal kıvraklıklar da vardır: Örneğin
Retz’in “sırdaşına”, Mme de Sevigné’ye, Mme de Caumartin’e, Mme de
La Fayette'e ya da Mme de Grignan’a90 verdiği aracılık rolü. Ondan ön
cekii bütün anıyazarlan sadece
cek sad ece ailelerinin
ailelerinin ya
ya da arkadaşlarının teşviki
teşvikiyle,
yle,
olmazsa reddedilemeyecek bir kışkırtma nedeniyle yazmaya başladıklannı
söylerler. Böylece örneğin Commynes kendi ifadesine göre, anılarını yaz
maya Viyana başpapazı Angelo
An gelo C ato
at o ’nun isteği
isteği üzer
üzerine
ine başlamışnr;
başlamışnr; istekte
istekte
bulunan kişinin ölümünden çok sonra bile yazma işini sürdürmüş olsa

86) Bkz.
Bkz. Simone Berrière
Berrière,, “Le
“ Le recul de quelques
quelqu es mémorialistes
mémorialistes devan
devantt l'usage de la première
première
personne: réalité de la rédaction et artifices de l'expression”, Les Valeurs chez les mémorialistes 
français du XVIIe siècle avant la Frtmde, a.g.y.
87) Hélene Himelfarb
H imelfarb en azından
azından klasik XVII.
XVI I. yüz
yüzyı
yıll ççerçevesinde,
erçevesinde, An ılann
ılan n kaleme alınma
alın ma
sının önemini göstermeye girişti: “Palais et châteaux chez les mémorialistes du règne de Louis
XIV”, XVIIe siècle,  no: 118-119, Ocak-Haziran 1978.
88
88)) Sainte-Beuv
Saint e-Beuvee Sully'nin Mémo
Mémoires
ires’ina
’ina üç makale Causeries du hauli, Paris, Gamier,
ma kale aymr, Causeries
VIII. cilt.
89) Marc Fumaroli, “Le dilemme de l’historiographie humaniste...", Les Valeurs..., a.g.y., 
s. 29.
90) Bkz. André Derrière, Le Cardinal de Retz..., a.g.y., 1. kısım, III. bölüm, “L'identité de la
destin
des tinata
ataire
ire11'.

 
DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES 'DE N DE GAULLE'E 1 4 3

bile ve metin, esas alıcısının ötesinde, genellikle prenslere hitap ettiğini


gösterse
göste rse bile9
bile911. İlkenin gerekleri sözleşmenin
sözleşme nin bir bölüm
bölümüne üne dahildir. Paul
de Gondi
Gon di şöyle
şöyle başlıyo
başlıyor:
r: “M
“ M adam,
adam , maceralı
mac eralı ve çalkantılı
çalkan tılı hayatımın hikâye
hikâye
si
sini
ni size
size sunark
sun arkenen ne kadar
kad ar gönülsüz olsam da sözünüzü dinli dinliyor
yor ve ben
den ist
istedi
ediğini
ğinizi
zi şanımı tehlikeye
tehlikeye atma pahasına
paha sına gerçekleştiri
gerçekleştiriyorum.
yorum. Kade
Ka de
rin cilvesiyle çok kusurlar işledim; bazı şeyleri gizleyen örtüyü kaldırma
nın
nı n doğru olacağınd
olaca ğından
an kuşkuluyum. BununlaB ununla birlikte,
birlikte, durumumu öğren
meyee başladığım andan
mey and an itibaren, ssiz
izii en küçü
küçükk no
nokta
ktalar
lar hakkında açık açık
bilgi sahibi edeceğim. Hayatım boyunca giriştiğim hiçbir faaliyeti sizden
saklamayacağım.” Yine de basit bir protokol hitabı gibi sıradan olmayan
bu giriş
giriş ithafından itibaren, savaş
sava ş adamı, devlet adamı, kilise kilise adam ı olarak
olarak
bölünmüş bu hayat, bu kadınsı, hayali ya da gerçek, buyurgan ve baştan
Çıkarıcı bakışta hangi kaynakları bulur92? Tek alıcı, bütün alıcıların tem
silcisi, içsel denektaşı, içsel ayna, yazarın belagatinin, söz özgürlüğünün
sıçrama tahtası olan ve Retz’in bu türü tamamen yenilemesi için araç
haline getirdiği, adını
adın ı söylemekten
söyleme kten zevk aldığı “sırdaş
“s ırdaş kadın”
kadı n” Memoi
Memoires res’ın
’ın
kuruluşunda, Kaybolan zamanın i
zamanın izi
zind
nde’nin
e’nin Anlatıcısı'n
Anlatı cısı'nın
ın yapımı
ya pımı mimarisin
deki rolü kadar temel bir rol oynar. Richelieu’nün Testament politique’in-  politique’in- 
de93 (Politik vasiyetname), L 'H is istoi
toirere de la mère et du fils 
fils  (Ann
(A nnee ile
ile oğulun
hikâyesi, 1600-1623) ve Succinte Narration des grandes actions du Roi  Roi 
(Kral’ın büyük işlerinin kısa anlatımı, 1624-1639) gibi alıntı parçalarla
ve zamanın koşullarından alınan eklemelerle kurulmuş geniş bir zaman-
di
dizin
zinsel
sel anlatı olan anılarda
anıla rda olduğu
old uğunda
ndan n daha
da ha fazla devlet iktidarını tem temsi
sill
etme gücü vardır; bu güç sıradan bir olgunun işlenmesindeki aynı tür bir
geriy
geriyee dönüşten
dönüşt en il
iler
erii gel
gelir.
ir. Vasiyetn
Vasiyetname
ame:: Bu sözcük XVI.
XV I. ve
v e XVII.
XVII . yüz
yüzyı
yıld
ldaa
çok yaygın olmasına ve ona çok yakın olmasına rağmen tam olarak anı
olmayan
olmay an bir türü gösterir.
gö sterir. Richel
Ric helieu
ieu’nün
’nün Vosry
osryem
emzm
zmıe
ıe’sinin
’sinin yazıldığı
yazıldığı döne
dö nem
m
(kuşkusu
(kuş kusuzz 1637)
1637) bunun
bun un önemli iki örneğin
örneğinii vermektedir: Şan
Şansölye
sölye Hurault
Hu rault
de Chevemy’nin çocukları için yazdığı ve 1636’da oğlu tarafından yayım

91) Commynes, Mémoires


Mémoires   sur Louis XI, 
XI,  Jean Dufoumet, der., Paris, Gallimard, “Folio"
dirisi
dirisi,, 1979 ve genel olarak Jean Dufo
Dufoume t'nin çalışmaları: La Destruction des
umet'nin Destruction des mythes dans les 
les 
Mémoires de Philijijte de Commynes, 
Commynes,  Cenevre, Droz, 1966; Vie de Philip/te de Commynes, 
Commynes,  Paris,

Sédcs,
92)1969; Études sur
AndréveBertière, LePhilippe
CardinaldedeCommynes, 
Commynes,   Paris,
Retz-- - a.g.y., ve   Champion,
ve  1975.“Apprends, ma confi
Marc Fumaroli,
dente, apprends à me connaître”, Versants,
Versants,   I, 1981, Coınmeıuaire'de yeniden basılmıştır, no;
>5, Sonbahar 1981.
93) Bkz
Bkz.. Card
Cardinal
inal de Richelieu,
R ichelieu, Test amentt Ixililique,
Testamen Ixililique, L
 Louis
ouis André, der.,
der., Léon N œ l’un önsöz
önsözü,
ü,
Paris, Robert Laffont, 1947.

 
1 4 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

lanmış Instructions
Instructions   (Öğütler), Fortin de La Hoguette’in Testament
Testament’i’i (Va
siyet) ve XVII. yüzyılda on altı baskı yapan Conseils fidelles d'un bon père  père 
à ses enfants’ 2 2ı  (İyi bir babanın çocuklarına gerçek öğütleri, 1649) model
olur94. Sarayda ve yüksek sosyetede toplumsal davranışa ilişkin ileti, ta
mamen ailesel ve özel kullanıma yönelik ileti, ölüme hazırlığa dair ahlaki
ve dini ileti
ileti:: Rich
Richelieu’nun
elieu’nun Testament’ı,  özell yaşamın ifadesi haline gelmiş
Testament’ı, öze
ve yazarı bir çırpıda prensin, monarşinin ve devletin boyutlarına taşımış
türden esinlenmektedir; yazar bu türü içsel anlamından ve kendi özel
deneyiminden arındırmış, ona kamusal bir ağırlık yüklemiştir; ayrıca bu
türü, görünüşe göre daha önce ve bağımsız olarak derlenmiş, yapıtın de
ğerini artıran Maximes’le (özlü sözler) donatmıştır.
Devlet anılarıyla mutlak mesafe: Bu mesafe XIV. Louis ile Napolyon
gibi
gibi Fransa tarihinin
tarihinin iki iki süpergücünde
süpergücün de olduğundan
oldu ğundan daha
dah a fazl
fazlaa hiçbir yer
yer
de ortaya çıkmayacaktır; bu onlara köklü özgünlüklerini kazandıracak
tır. İkisini karşılaştırmak şart, çünkü kimlikleri birbirlerine olan zıtlıkla
rıyla
rıyla ortaya çıkıyo
çıkıyor.
r. Başlangıç
Ba şlangıçta,
ta, çarpıcı bir olgu: Sez
Sezar’ın
ar’ın dengi, güç ola ola 
rak müsait ve doğuştan
doğ uştan yazar N apolyo
apo lyon’dan
n’dan anılarım
anılarım yazması
yazması bekleni
beklenirdi;
rdi;
o şalisen anılarını yazmadı, gayri ihtiyari, yarı bilinçli bir tanda bir aracı
ya anlattı. XIV. Louis ilke olarak bundan kendini bağışık tutabilecekken
-güneş kendi ışıklaruıı aydınlatır nu?- 166l’de.iktidara gelişiyle bu fikri
edinmiş, 1666’dan itibaren kendini bu işe vermiş vé kralların “bütün
işlerinin kamusal hesabını bütün dünyaya ve bütün yüzyıllara vermek
zorunda” olduklarına inanmıştır95. Elimizde kalan 1661-1662 ile 1666-
1668 yıll
yıllar
arıı arasını kapsayan ikikii ayn bölümün
b ölümün yazımında
yazımında Colb
C olbert’in,
ert’in, Ba
Baş
ş
kan Périgny’nin, Veliaht’ın eğitmeninin, Pélisson’un, sekreteri Rose’un
payı ne olursa olsun,
olsun , elyazmalan
elyazm alan hüküm
h ükümdarın
darın her sözcüğü titizl
titizlikl
iklee doğru
doğru
ladığını gösterir; o her şeyi
şeyi üstlenir. Anca
An cakk bu iki tuhaf metne tam örnek-
sellik kazandıran, en çarpıcı yön bu zıtlık değildir. Bu ömekselliği birinde
dolaysız diğerinde dolaylı olarak yöntem ile bırakmak istedikleri devlet
imgesii arasında kurdukları mükemmel
imges m ükemmel denklikten
d enklikten alırla
alırlar.
r. XIV.
X IV. LoLouis’ni
uis’nin
n
anıları sıcağı
sıcağı sıcağına sunulan
sun ulan bir bilançodur.
bilançodur. Bunlar
B unlar önce
önc e Colb
C olbert’e
ert’e veri
len öğütlerin kayda geçirilmesi biçimindedir; Colbert ise bir süre sonra

94) Bkz. Marc Fumaroli, "Le dilemme de l’historiographie humaniste...’’, Les Valeurs.,,,
a.g.y., 5.33.
95) Louis XIV, Mémoires, Jean Longnon, der-, Paris, Tallandier, 1978 ve Charles Dreyss.
Mémoires de Louis XIV pour l'instruction du Dauphin avec une étude sur leur composition, 
composition,   Paris.
1860, 2 cilt.
 

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES ’DE N D E GA
GAULLE
ULLE’’E 1 4 5

“kralın tar
“kralın tarihi
ihine
ne kkatkıda
atkıda bulunması için haftad haftadaa bir tutulan kayıtlarla
kayıtlarla oluş
turulmuş bir
bir günliik” işi
işine
ne gi
girişmi
rişmiştir
ştir;; C
Colb
olbert
ert 1665’te bu işten vazgeçtiğin
de bu kez
kez bizz
bizzat
at XIV . Lo
Louis
uis defter sayfalarına notla
notlarr alır; 14 Şu bat
ba t 1666’da
dikte ettirmeye başladığında Ocak ayı ile Şubatın başını anlatır. 1672’de
Hollanda savaşının başında bıraktığı ve sonradan arada bir yeniden
gerçekleşti
gerçekl eştirdiği
rdiği bbuu zor
zorunl
unluu görev XIV . Lou
Louis’nin
is’nin kafasında
kafasındakiki krall
krallık
ık “mes
leğinin” bir
bir resmiydi
resmiydi;; “K
“Kendin
endinii girişti
giriştiği
ği bütü
bütünn işleri ye
yerine
rine getirmeye layık
hissettiğinde büyük, soylu ve muhteşem” bir meslek. Hükümdar tarafın
dan hüküm
hükümdarın
darın önem li olaylannın her ânının yazılması monarş monarşiyeiye öözgü
zgü
faaliyetin kurumsallaşnğmı ifade etmektedir. Mutlakiyetçiliğin bir imge
sidir; en başında bu anılarla eğitilmesi düşünülen Veliaht, kulların tek
ve somut betisini temsil eder; beklenmedik bir cümlenin sonunda onun
da dedi
dediği
ği gi
gibi
bi ““aslında
aslında hep h hoşa
oşa git
gitmeyi
meyi amaçlad
amaçladığımız”
ığımız” ku
kullardır
llardır bunlar.
İşte Me'moires’ın nihai amacı olan tam eğitimli prensin hafif eğitsel ağır
lıklı portresi böyle çizilir: Buyruk, sağduyu ve ruh yüceliği. Napolyon’un
Las Cases96 aracılığıyla sunduğu imgeyse aksine tamamen istekdışı ve
sonradan’dır. O bir yabancının karşısında itiraflarla içini döktü, onun
bununla ne yapacağını bilmiyordu; tanıdık bile olmayan bir adam; bir
göçmen, onun peşisira dünyanın bir ucuna gidebileceğini gösteren, hiç
bir şeyi olmayan bir adam; ama, diğer yol arkadaşları Montholon ya da
Gburgau
Gb urgaud’nun
d’nun üç satırda özetl
özetledikl
edikleri
erini
ni sand
sandıkla
ıklann bitmek bil
bilme
mezz sürgün
hikâyelerinde önemli noktalan çekip çıkamıa ve bunlara saygı duyma be
cerisini edinmiş biri. Bütün etki bir dizi tezatlığa dayanmaktadır: Sainte-
Hélène’in sefaleti, Hudsotı Lovve’un kötü uygulamalar ile sivil ve askeri
alanlarda imparatorun eski gücü arasındaki tezatlık; despotun anısı ile
sürgünün mütevazı insanlığı arasuıda; zorbanm yıkım bilançosu ile devrim
ci mirasın özgür savunucusu arasındaki tezatlık. Bu etki çarpıcı olmuştur.
Mémorial de Sainte-Hélène 
Sainte-Hélène  ile XIV. Louis’nin Memoires’ı tamamen farklı
yollar
yollarla
la ve tam
tamamen
amen ter
terss nedenlerle ayaynı
nı sonuca
sonu ca varm
varmaktadırlar:
aktadırlar: Bir ola
olayı

yeniden
yeni den kurmazlar, am
amaa bir kkiş
işiy
iyii mey
meydana
dana getirirler. T arihe
ar ihe anc
ancak
ak iki
ikinci
nci
dereceden katkıda bulunurlar, mit oluştururlar.
Nihayet bireyin doğrudan tarihe eklenmesi: Bu, büyük devlet anıla
rını yaratan en kuvvetli damardır ve hiçbir zaman demokratik çağda ol

96) La
Lass Cases,
Cas es, Mémori
Mémorialal de Samw-Héléne,
de Samw-Héléne, Marcel Dunan’in tam ve açıklamalı birinci baskısı,
Paris, Flammarion, 1954, 2 cilt; André Fugier'nin girişi, Paris, Gamier, 1961, 2 cili ve Seuil,
‘L'intégral"
‘L'intégral" dizis
dizisi,i, Jean T
Tul
ulard
ard ’m gir
girişi
işi,, Joël Sch
Schmidt'in
midt'in takdimi ve notları, 1968,
1968, Mémori
Mémoriui
ui'e
'e
ihtiyatlı karşılama, bkz. III. cilc, Jean Tulard'ın makalesi, "le retour des cendres”.

14 6 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

duğundan daha iyi ortaya çıkmamıştır. O zamana kadar kralın hizmeti


ve monarşinin büyüklüğü siyaset için yeterliydi. Joinville Saint-Louis’nin
arkasına, Commynes de XI. Louis’in arkasına saklanır ve bu böyle sürer
gider. Meşru monarşi silindikçe, siyasi hırs ancak tarihsel davanın
büyüklüğüyle haklılaştınlabilir; bu dava basit bir özel kişinin istemeden
iktidarı üstlenmesine yol açar. Böylelikle en büyük devlet anıları ancak
“ölümcül”
“ölümcü l” bi
birr zor
zorunluluktan
unluluktan doğ
doğar;
ar; bu anılar li
liyakatin
yakatin ve şan
şansın
sın hizm
hizmetin
etin
den yararlanır. Zorunluluk: İşte terim budur ve René Rémond Mémoires Mémoires  
pour servir à l'histo
l'histoire
ire de mon temps
temps997 (Zamanım
(Zamanımın ın tarihine ya
yaraya
rayacak
cak anılar)
adlı eserin sekiz cildini dikkatle okurken bu terimi kaydeder; Guizot’nun
sık sık yinelediği, De Gaulle’iin de “eşyanın tabiatı” biçiminde ifade ettiği
terimdir
terimdir bu. Şu
Şurası
rası bir
bir gerçek: Yüzy
Yüzyılla
ılların
rın ve insanla
insanların
rın farklılığına rağmen,
rağme n,
demokratik devletin bu iki en büyük anıyazannda tarihle bir bağ bulabili
riz; bu bağ yine tamamıyla tezat olsa da, burada tamamıyla benzer sonuç
lara ulaşmıyor değildir: Bireysel eylem ile bütünüyle sonsuzluğa ait dev
letin bir ânının eşleştirilmesi. Guizot eylem içindeki bir tarihçidir; en iyi
anıları
anı ların
n nas
nasıl
ıl yo
yoğrulduğunu
ğrulduğunu bizza
bizzatt yayım
yayımlayacak
layacak ka
kadar
dar bil
bilir;
ir; yetmiş yaşında,
geçmişteki işl
işleri
erini
ni tarihçi gib
gibii gözde
gözdenn geçir
geçirir.
ir. Diğerleri gi
gibi
bi -E m ile Ollivier,
Clemenceau ya da Po Poincaré-
incaré- T Temm
emm uz monarş
monarşisi
isininki
ninki gi
gibi
bi bir
bir.dava
.davayı
yı sa
vamsa da bunu önemli bir yorum adına yapar, çünkü bu yorumun hedefi
modern Fransa’nın siyasal biçimini oturtmak ve devrimci sapmaya son
vermektir. Demek ki doğal olarak ve güçlü biçimde ideolojik bir eylemde
bulunur; siyaseti, “fazla miktarda olsa bile” o “Makyavelci oyunlarla"
açıklamaktan kaçınır (II. cilt, s. 324) ve yine büyük olayları küçük neden
le
lerl
rlee açıkl
açıklamayı
amayı reddeder. O nu
nun n kaleminde eyl
eylem,
em, eyl
eylemi
emi harek
harekete
ete ge
geçi
çi
ren esas nedenlerden çok fazla ilginç değildir. Kuşkusuz bu nedenle, uzun
bakanlığından önceki dönemi konu alan, ama Restauration dönemini,
1830 devrimini ve köklü çözümlemelerle yüklü ulusal eğitimdeki işlerini
anlatan ilk üç cilt sonraki beş ciltten daha zengin görünür; bu beş cilt
1840 krizi, Doğu işleri ya da İspanya evlilikleri gibi çağdaşları daha fazla
gerektiren günlük olaylarla doludur. Guizot’da tarih dramatik olmayan
olgu içinde ve geriye dönüş yoluyla, anlamını kavramaya çalışan hir
tümdengelimle ortaya çıkar. Aksine De Gaulle’de tarih trajik ve mistik
içinde olduğu kadar başka hiçbir yerde mevcut değildir. De Gaulle Fran

97) Bkz
Bkz.. René Rémond
Rémond,, “G
“Guizot
uizot’da felsefesi’’,’, Acles du Colloque François Guizot, Paris.
’da tarih felsefesi’
22-25 Ekim 1974, Paris, Société de l'histoire du protestantisme français, 1976.

DEVLET
DEV LET AN
ANIILA
LARI
RI:: CO M M YN ES'DE N DE GAUL
GAULLE'
LE'EE 1 4 7

sa’yı kendi bünyesine "katmış” gibidir, bu sözcük onun yazısında sürekli


yerini bulur; Fransa üzerinde unvanları gerektirmeyen hakları bu sayde
kazanır: “Tarihin derinliklerinden gelen bir çağrı, sonra memleket sev
gisi beni mirasçısı olmayan hâzineyi dikkate almaya, Fransız egemenliği
ni temin
temin etmeye götürmüştür;
götürm üştür; meşruluğu elinde
elinde bulunduran
bulun duran benim." (II.
(II.
cilt, s. 321) Devlet hafızasının özüne parmak basan olağanüstü bir cüm
le. Ancak her iki durumda ilkeleri ve inançları olan bu iki karamsarın
yüce dirayetlerinden bağımsız olarak, birinde çözümlemeyle diğerinde
tensel duyguyla oluşturulmuş, tamamıyla yapma bir tarih bloğu, kısaca
kökten farklı bir
bir psikoloji
psikolo ji ve ahlakla
ahla kla destekle
dest eklenen
nen tarihsel bir hafıza
hafıza onlara
onla ra
insanları
insanl arı ve durumları sağlar; ânınd
ân ındaa uygulanabilec
uygu lanabilecek
ek bir yorum çerçevesi
sağlar; bu çerçeve onların olayı ânında anlatıya katmalarını sağlar; bu
şuada yazımın daha sonraya rastlaması ve ayrıca -belirtmekte yarar var-
benzer bir belge desteği almaları işlerini kolaylaştırmıştır. Her ikisinde
de tarih
tarih “olduğu şey”, insanlar da “oldukları şey” şey” olduğun
oldu ğundandan,, yeni
yeni asla
tam olarak yeni değildir, hafızayı oluşturan eski’ye benzer; hafıza ise bir
devlet anısına dönüşmüştür, çünkü bu onlann hafızasıdır.
Bunaa rağmen bu temel metinlerin
Bun metinlerin denkli
denklikleri
klerini
ni basit
bas it bir araç
araçlar
lar bütü
nüne, kişise
kişisell olaylara ve zorunlu düşüncelere
düşünce lere indirgeyenle
indirgeyenleyiz.yiz. Bu denklik
daha temel
tem el nedenlere
nede nlere bağlıdır: Zorunluluktan
Zorun luluktan ile olumsallıklarının bi birb
rbiri
iri
içine geçmiş olması, ki bu durum yüzünden rastlantı sonucu oluşmuş bu
bütünce adamakıllı bitişkin bir hafiza aygıtı haline gelir.
Gerçekte bunu düşünmemek imkânsızdır. Olmamış olabilirdi. Günü
müzde türdeşliğini daha da belli eden benzer kapaklar altında bir araya
getir
getiril
ilmi
mişş olan bu muazzam uazzamm galeri rastlantının,
rastlantının, umulmadık
umulm adık buluşlann
bulu şlann ve
âlimane çalışmanın
çalışma nın ürünüdür.
ürünü dür. İktidarın icrası ve bizzat
bizzat ulusal tarihin gidi
gidi
şatıyla
şatıyla ilg
ilgil
ilii iifadelerd
fadelerdenen ayrılamayacak
ayrılam ayacak bir imge: An
A n cak
ca k bu son
sonrad
radan
an yapıl
ma bir hafızadır, ateşe atılmadığında ya da farelere terk edilmediğinde
File
File mahkûm olacağı olac ağı karanlıkt
kara nlıktan
an çekilip çıkarılmış bir hafıza.
hafıza. XIX.
X IX. yü
yüzy
zyıl
ılaa
kadar bu metinlerden hiçbiri yayımlanmak için yazılmamıştı. Sully bun
la
ları
rı basm a işini kimseye vermemişti ve Econom
Eco nom ies royales (Kraliyet işle
işleri
ri))
kendii şatosunda
kend şatosun da doğdu.
doğ du. A n cak
ca k bu anıların
anıların en sahicileri
sahicileri umulmadık
umulm adık olayla-
olayla-
nn ürünüdür.
ürünüdür. XIV. Louis’nin
Louis’nin anılan
an ılan denilen yapıt
yapıt aslında ateşe
ate şe atılmaktan
kurtulmuş çok dağınık
da ğınık parçalardır,
p arçalardır, zira
zira yaşlı
yaşlı kral bunları 1714 yılında birbir
8ün ateşe atmıştı ve Mareşal Noailles ise bunları özenle çıkarıp almış,
°tuz beş yıl sonra Kraliyet kütüphanesine teslim etmişti. Kurtarılan bu
Parşöme
Par şömenler
nlerin
in bir Yunan tapmağını yeniden inşa edercesin
e dercesinee tamir edileb
edilebil-
il-

1 4 8 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNLARI

nıesi için 1806’da Grouvelle’in, 1860’ta Charles Dressy’in, 1927’de Jean

ğLong
Longnon
i ve,non’un
genç’unQuin
Qtiti
tiuinet’nin
tizz et’nin
çalışmaları
çalışmaları gerekmiştir.
dediği gib
gibi, Ya
Y a Mé
i, “ölümün Mémo
moria
rial?
tamamen
tamame l?nNapoly
Nap olyon
değiş on’un
d eğiştir ’unbir
tirdiği
diği bindi
ha
yalet olar
olarak
ak zihinleri yokladığ
yok ladığı”
ı” efsa
efsanenede
deki
ki o sava
sa vaşş acı9
acı98; Ingilizler
Ingilizler,, Sa
Saint
inte-
e-
Hélène’den hareketinde, Las Cases'dan bir süre için aldıkları notlan ona
geri vermeyebilirlerdi. Ya Retz ve Richelieu? Uzmanlar bugün hâlâ Paul
de G onondidi’’nin Aru
Arularlar'ınt
'ınt yayımlatmak isteyi
isteyipp istemediğini
istemed iğini tartışıyorlar, ama
hepsii eğer yazar anıla
heps anılann
nnıı bitir
bitirmiş
miş olsaydı böyle bir bir sorunun ortaya
ortay a çıkm
çık m a
yacağını kabul ediyorlar. Her halükarda bunlar tamamlanamamıştır. Üs
telik en başındaki bir bölümü yırtılmış ya da kaybolmuştur. Le Testament 
l>olitique  (Siyasi vasiyet) özellikle XIII. Louis’ye yönelikti; Richelieu’nün
ölümünden kırk altı yıl sonra, 1668’de Amsterdam’da, bunları nasıl ele
geçird
geç irdiği
iği meçhul bir Pro Protestan
testan yayı
yayıncı
ncı tara
tarafından
fından yayımlanmıştır.
y ayımlanmıştır. Üstelik
vayın
va yının
ın ama
amacı cı tamam
tamamıyla ıyla saptırılmıştı: XIV
XIV.. Louis’y
Lo uis’yee karşı
karşı bir pro
propa
pagan
gandada
aracı olarak kullanmaktı bu amaç; Nantes Fermanının yakın tarihli ipta
line
line kkarş
arşıı ddaha
aha h hoşgörülü
oşgörülü bir politika modelini çıkarıyordu. M etn etninin sahici
uzun süre ve özellikle Voltaire tarafından reddedilmiştir; bu ise XVIII.
Yüzyıl boyunca
boyunc a bu metnin C Colb
olb ert’in
er t’in ya da Mazarin’inkil
Mazarin’ inkilerleerle birlikte düz
mece siyasi
siyasi vasiyetname derlemeler
derlemelerii içinde yeniden
yeniden yayımlanmasına en e n
gel olamad
olamadı. ı. Peki Saint-S
Saint-Simo
imon’a
n’a ne demeli? Gi Gizl
zlil
ilik
ik onu asla bırakmamış
gibidir.
gibidi r. Bir yyığın
ığın el
elyazmasının
yazmasının saksaklan
lanmm ası küçük
küçü k Dük’ün
Dü k’ün iflasıyl
iflasıylaa ilgilidi
ilgilidir;
r;
Mart 1755’te ölümünden sonra alacaklıları mallarına haciz koydurmuş
lard
lardı9
ı999. A
Anc
ncak
ak bu kurtarıcı
ku rtarıcı olaydan sonra anıları defalarca
defala rca dışarı sızdırı
sızdırıldı
ldı!!
El altınd
altındanan dolaştır
dolaştırılan
ılan kopya
kopyalar,
lar, bir dizi da
dava
va,, iftira
iftira içeren
içere n korsan
k orsan baskılar,
yasaklanan basımlar, ele geçirilen yüz altmış üç portföyün kayıtlı olduğu
Dışişlerinin yapnnm
yapn nmı; ı; Yves C
Coir
oirau
ault’nun
lt’nun tititi
tizz çalışmaları
çalışmalarıylayla Pléiade dizi
dizi
sinde hazırlanmakta olan bu anılar bunlardan sadece on birini içermek
ledir; bu polisiye macerada her şey vardır. Guizot Michel Lévy ile yılda
sekiz ciltlik bir yayın anlaşmasını imzalayarak gelenekle ilişkisini kese

cek ve “çok
kendine erkenden
övünç gönlümdeki
payı çıkaracak bu eser”inAncak
ilk kişidir100. halka günümüzde
ulaşmasından dolayı
hâlâ, za-
mandizini mucizevi
mucizevi biçimde ayrıntılı
ayrıntılı olan General
Gen eral'in
'in Memoires
Memoires’ının
’ının yayım
yayım--

98) Giriş bölümünd


bölümündee Jean Tulard ’ı’ın
n alınnsı ch ef-d'œuvre de propagande", Mémorial.
alınnsı,, “ Un chef-d'œuvre Mémorial.  
Jgy-
99
99))  François-Régis Bastide tarafından elyazmalan tarihin açık özeti. Saûu-Smum, Paris.
Seuil. “Ecrivain de toujours" dizisi 1953, s. 175.
100) Bkz. Michel Richard, "Guizot mémorialiste”, Actes du colloque François
colloque François Guécoi, a.g-y-

DEVL
DEVLET
ET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: CO M M YN ES'DE N DE GAULL
GAULLE'
E'EE 1 4 9

lanmastnı kollayan bir melek var gibidir: René Coty’nin maskaraca ve


gıyabında seçimi esnasında L 'Appel  (Çağn); IV. Cumhuriyetin dağılışı
sırasında L'Unité  (Birlik); iktidara dönüşünün ertesi gününde Le Salut 
(Kurtuluş) ; ölümünden
ölümünd en üç ay önce Mémoires d’espoir (U m ut anıları)
anıları) ; ta
mamlanmamış olan ve öncekiler gibi güzel olmadığı söylenen ikinci cilt
bu sona eren hayata gereksindiği bitmemişlik havasını kazandırmıştır...
Bütün bu metinlerin
metinlerin yazgı
yazgısı
sı tuhaftır;
tuhaftır; çok sayıda vesaye
ve sayede
de ulusal malvar
lığı kapsamına girmiş, kusurlu ama çok etkili yaymlarla yaşayan hafiza
üzerinde
üzeri nde belirivemıiş,
belirivemıiş, dah
d ah a sonra uzmanlar ve eleştirm
eleştirmenlerce
enlerce ele alınmış,
ardından da tedavülden kalkmış,
kalkmış, ama
am a bir süre sonra yeniden ortaya çıkmış
çıkmış

metinlerdir bunlar; çoğunluğu az okunan bu metinler, geçmişi, yani on


ların tek ve belirsiz alıcılarını pek kaale almayan mahkemenin önünde,
hem mevcut hem de namevcut durdukları Panteon’a yerleşmişlerdir.
Bunaa karşın bu
Bun bu devlet
de vlet anıları,
anıları, sonradan
son radan bir
bir sistem olarak
olar ak deşifre
deşifre edil
mesi mümkün bir bütün oluştururlar. Zira, bu bütünce nihayetinde farklı
ve tamamlayıcı üç kategoriye bağlıdır. Birincisi gözden düşmüş ya da
düşmemiş bakanlan, her biri ulusal dirilişe ilişkin güçlü bir imgeyi kendi
lerince temsil eden Sully’yi, Richelieu’yü, Guizot’yu kapsar: Hikmeti hü
kümetin şaklayan kırbacını temsil eden Richelieu; burjuva Fransa’nın
eğitimcisi
eğiti mcisi Guizot. Bu, devdevletin,
letin, gerektirdiği devamlılık
dev amlılık,, dirayet
diray et ve bağlılık
bağlılık
içinde siyasal inşasının temel eksenidir. Bu yapıtların çok az okunuyor
olmasının, hatta piyasadan kalkmış olmasının pek önemi yoktur. Bütün
eylem
ey lem planı “kırsal
“ kırsal işlerden, rençberlik
renç berlikten1
ten1001” ibaret
ib aret olan
ola n Sully’ııi
Sully ’ııin
n imge
im ge
si,, Fran
si F ransa
sa kırsalc
kırsalcılığ
ılığı,
ı, fizyokra
fizyokratla
tlar,
r, R
Restau
estauration
ration dönemi,
döne mi, Méline yasaları,
yasaları,
Vichy tarafından ne zaman öne çıkarılsaç ıkarılsa yeniden canlanm
can lanmıştır;
ıştır; tarih kitabı
kitabı
olsıın roman olsun Richelieu’yü102 konu alan Maximes’in yazarını geniş
kitleyee tanıtmıştır; parlam
kitley pa rlamente
enterr monarşinin bütün
bütü n siyasi anlayışının karşı
la
laşt
ştığ
ığıı gözden düşmeyi yaşamış olan Guizot
Gu izot günümüzde yeniden ilg ilgii oda
od a
ğı haline geliyor10
geliyor103. Diğer
Diğ er bütün
bütü n büyük bak
b akanl
anlarm
arm an ıla
ılannnnee ka
kadar
dar ilgi
ilginç

ya da eğitici olursa olsun, hiçbiri bu kadar uzağa giden ve Fransızlann
devletin üstün sağlamlığı ve temel dengesi hakkında edindikleri ya da
edinmek istedikleri düşünceye bu kadar derinlemesine temas eden bir

101) Bla. Bernard Barbiche, Sutty, a.g.y.,   özellikle, s. 197-201.


10
102) Carmo na, Richelieu, Paris
2) Son olarak, Michel Carmona, aynı şekilde, İM France 
 Paris,, Fayard, 1983 ve aynı
de Richelieu,  Paris. Fayard, 1984.
103) Pierre Rosanvallon’un eserinin başlığının gösterdiği gibi. Le Momenı Guizot, Paris,
Gallimard, 1985.

1 5 0 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI

davay la özdeşleşmez.
davayla özdeşleşmez. Bu dizidizi ulusal yapının ana direğini
direğini oluşturur. Yapının
bir yanında ve üstünde, bakışımlı bir durumda, devletin edebiyatçıları
vardır -Retz, Saint-Simon, Chateaubriand- diğer yanda ise büyük siya
setçile
setç ilerr - XIV. Louis,
Louis, Napolyon ve De Gaulle. Hizmetkâ H izmetkârlar
rlar,, ozanlar ve
büyük yorumcular.
yorumcular. D evlet
evle t anılarıyla ilgi
ilgili
li bu Fransız
Fransız sistemine özgünlü
özg ünlüğü
ğü
nü kazandıran ve bu coğrafyaya özgüllüğünü veren şey işte bu üç grup
metin arasındaki yapay ama zorunlu işteşlik ilişkisidir. Devlet hizmetin
de olanlar
olanla r devlet hafızasına
hafızasına hizmet
hizmet ederler, ama eğer ozanlar
ozanlar devlet
dev let hafı
zasını şarkılarla dile getirmiyor olsalardı devleti cisinıleştirenler artık onu
temsil etmezlerdi. Zira bütünüyle yazınm itibarına ve sözcüklerin müzi
ğine dayanan bir Fransız sisteminin nihai temsilcileri oıılardır, yani siyasi
eylemden çekilmiş,
çekilmiş, hayranlık uyandırmış hayanlıkhayanlık duymuş büyük yazarlar
dır.
dır. De G aulle’de
au lle’denn söz etmeyelim;
etmeyelim; onunonu n edebiyat saplantısı faz fazlas
lasıyl
ıylaa orta
orta
dadır.
dadı r. Peki Balzac,
Balzac, Stendhal, H ugo ug o olmasaydı
olmasaydı muhtemelen Sainte-Hélène
mahkûmuyla ilgili o romantik figürün de olamayacağını unutabilir miyiz?
XIV.. Louis’nin
XIV Louis’nin ciddi ciddi A ral ralar
arını
ını kaleme
kalem e almaya girişti
giriştiği
ği 1668 yılınd
yılındaa
Racine’in Les Plaideurs
Plaideurs   (Davacılar), Molière’in Amphytrion
Amphytrion   ve LAvare’ı
LAvare’ı  
(Cimri) sahnelettiğini, Boileau’nun L'Epicre au Roi’yı Roi’yı (Krala övgü) yazdı
ğını ve La Fontaine’in Fables ’ın (Masallar) ilk altı kitabını yayımladığını
Fables’ın
görmezden gelebilir miyiz? Edebiyatın sürekli hâsı ile devlet imgesinin
büyük orkestrasyonları arasındaki -sadece De Gaulle-Malraux104 İkilisini
düşünmek yeterlidir- bağ hiç olmadığı kadar sıkılaşmıştır.
Bu yapı esas olarak sadece düşüncenin bir yönü olacaktır. Yani XIV.
Louis’nin, Napolyon’un ve De Gaulle’ün anılarında cisimleşen şey ulusal
birliğin üç anahtar dönemidir: Mutlak monarşinin yükselişi, devrim mi
rasının
rasının yerleşmesi
yerleşmesi,, demokratik
demo kratik ve cumhuriyetçi
cu mhuriyetçi devletin derinliğine
derinliğine kök
kök
salması. Olgu ortadad
o rtadadır,
ır, gizl
gizlii ve kitleseldir, başka ülkelerde ve başka tarih
tarih 
lerde benzeri yoktur; devlet hafızasının genel ekonomisini ve gizli sıradü-

zeniııi o yönetir. Ulusal meşruluğu en yoğun biçimde sağlamlaştırmış üç


104)
104) Antimé
Antimémomoire
iress başlığı da yarar
yara r aç
açısınd
ısından tama men belirleyicidir; yazar, L es  Cbnquc-
an tamamen
rem«’dan bu yana (1928) kahramanının ağzıyla şöyle söylemektedir: “Anılar haricinde hangi
kitaplar okunmaya değer?" Malraux'nun, tıpkı kendi bağlamında de Gaulle’iin olduğu gibi, hir
geleneğin derinliğinin ve zonınluluğun bilincinde olduğunu, General gibi özetlemeden değil,
yıkıp yeniden kurmadan yana olduğunu gösterir. Gerçek, yapmacık ve Malraux'nun adlandır
dığı biçimiyle “yaşanmışlık" oranlan konusunda, özellikle Jean Lacouturc'ün edebi versiyon ile
Mao Çctung'la ünlü görüşmesinin resmi versiyonlan ve genellikle, kendi biyografisinin ünlü
son bölümü, “La mémoire", Malraux, ime vie dans te siècle,  (Paris, Ed. du Seuil, 1973) arasında
giriştiği aydınlatıcı karşılaştırmaya başvuracağız.

DEVLET
DEVLET AN
ANIL
ILAR
ARI:
I: C O M M YN ES 'DE N DE GAULLE'E 1 51

kişi; tarihimizde ve mitolojimizde, devletin neredeyse içinde yok olup


gideceği La Fronde, Devrim, 1940 bozgunu gibi büyük krizler sonrası
önemli devlet imgelerini temsil etmiş üç kişi; bunların her biri çok farklı
durumlarda ve görünürde ilgisiz sebepler uğruna, her biri kendi tarzında
anılara kendi imgesi
imgesini
ni kazandırır ve sank
sankii eylemleri
eylemlerini
ni değerle
değerlendiriyornuış
ndiriyornuış
gibi ortaya çıkar. Sistemin ana kilidi, en üst güvencesi ve sonsuz gerçeği
buradadır. Eğer Fransa’da devlet hafızası varsa ve böyle bir yoğunluk
kazanıyorsa
kazanı yorsa bunun ned
nedeni
eni sad
sadece
ece büyük dev
devlet
let adamları
adamlarının
nın sürek
sürekli
li olarak
güçlü iktidar ateşini yeniden canlandırmış olmalan değil, tarihi gelenek
ile devamlılığın birbiri içine geçtiği üç belirleyici dönemecin bu kurucu
metinlerde berraklaşmış olmasıdır: Sisteme geçerlilik ve iç mantık kazan
dıran güçlü bir çakışmadır bu.
Aslında XIV. Loııis'
Loııis'nin
nin Anılar ’ıııın on
onun
un im
imgesi
gesi için vazgeçilmez olm
olma
a
masının, ayrıca Napoly
Nap olyon
on’un
’un da anıları
anılarını nı kendi eli
eliyle
yle yazmamış olmasının
pek önemi yoktur. Bu metinlerin cari dolaşımı ve gerçek kullanımı da pek
önemli değildir. Bunlar da ulusa ait dinsel ritiiel değerindedirler. Fran
sa’da devlet hafızası kurumsal ve kümülatif değil, kişisel ve neredeyse
topluluksaldır. Gerçeğin gerçeğini aktardığı kabul edilen en büyük devlet
anıları bilgi edinmek için değil, kişinin kişilikle, kişinin en önemli ânların
da devletle özdeşliği
özdeşliğini
ni teyi
teyitt etmek içi
için
n okunur. XXIV.
IV. Lo
Louis’nin
uis’nin An
Anıları
ıların
n
dan geriye kalan şey İspanyol evlilikleri anlatısı değildir; “halkı için duyu-
duğu şefkati ve dostluğu göstermek amacıyla” benimsediği "aşın şiddeti”
itir
itiraf
af ederek dah dahaa fazl
fazlaa parlayan muh
muhteşem
teşem GGün
üneş
eş Kr
Kral’ın
al’ın Sain
Sa inte-
te-Be
Beuv
uve1e1005
tarafından belirlenen bu “krallık notasıdır". Mémoridl'den akılda kalan,
bir kaya üzerine çivilenmiş kahramanın içten haykırışlarıdır. Mémoires
de g u e r r e 'den (Sa
(Sava
vaşş anıları) halkın bilincinde kalan şey tamamıyla birinc
birincii
cümlede
cüm lede1106 bulunur, herkesin kendi düş düşünce
üncesini
sini ya
yansıtabildiği
nsıtabildiği ve ddevam
evamıı
ise sad
sadece
ece bir sav
savun
unmm a ve bir sergi
sergileme
leme olan şu “bell
“bellii Fr
Fransa
ansa düş
düşün
ünces
cesi”dir
i”dir
bu. Gerisi gerçekte sadece tarihçileri ilgilendirmektedir. En yüklü devlet
hafızası sade eylem anlatısı içermeyen anılardır. Bunlarda sırları öğrene
nleyiz, ama bir üslüpla karşılaşırız, bir imgeyi buluruz, bir rite uyanz, bir
tecessümü izle
izleri
riz.
z. On
Onda
dan
n hareke
hareketle
tle genel bir düzenlem
düzenlemee gerçekleşir, rast
lantıya
lantıya bağ
bağlı,
lı, am
amaa zorunlu bir model ortay
ortayaa çıkar. Eğer bu üç metin oima-

105) Sainte-Beııve, Courseries du  lundi, a.g.y.,  V. cilt, s. 315.


106) Bu ünlü ilk cümlenin (“Bütün hayatım boyunca, Fransa hakkında kesin hir fikir edin
cini”) ritm açısından Kayıp Zurnanın İznıde'nin ilk cümlesi olan "Uzun zaman, erkenden vattım"
aym olduğuna yeterince dikkat çekebildik mi?

1 5 2 HAFIZA MEKÂNLARI

saydı, onları icat etmek gerekeceğini söylemek geliyor insanın içinden.


Zaten ilk ikisi için pratikte olan şey budur, çünkü üçüncüsünün itibarı
diğer ikisinin yeniden güncelleştirilmesiyle açıklık kazanır. Bu üçü bizim
devlet üstbenimizi oluştururlar. Geriye dönük olarak Monluc’un acılan-
na, Boigne kontesinin zekice gevezeliğine, Edgar Faure’ün kariyerindeki
beklenmedik olgulara gittikçe daha çok tat ve ilginçlik kazandıran da
budur. Büyük kişilerin geçmişteki işleri hakkında yaydıkları parıltılı an
latılar olmasaydı, anı geleneği olmazdı, aynca tarihçi için özne temelsiz
olurdu.
Devlet geleneğinin eskiliği, edebi gelenek ile siyasi gelenek arasında
ki hayati bağ, tarihi gelenekte iktidarın özünün yoğun bir şekilde kişisel
oluşu: Sürekliliği ve çeşitliliği sonsuz bir anılar üretimi işte bu üç ulusal
özelli
öze lliğin
ğin çakışm
çakışmaa no
noktasın
ktasında
da dü
düzene
zene gi
girer.
rer. An
Anılar
ılar en azından XV I. yüzyüzyı
yıl
l
dan beri mevcuttur, ama bir dizi istisna olarak. Geçen yüzyılda bunlar
yığı
yığın
n yı
yığu
ğuıı keşfedil
keşfedildi
di ve yayımlandı. G
Günü
ünümümüzde
zde bunların ananlatm
latm ak isteyip
isteyip
de anlatam
an latamadıkların
adıklarınıı çözmek için ye
yeni
ni bbir
ir okuma gerekl
gereklidir
idir.. XIX.
XIX . yüz
üzyı
yıl,
l,
tarihimizin devlet sırlarım orada bulmuştu, devlet hafızamızın gizli tari
hini de orada bulabiliriz. Zira bilinçaltına girmenin en iyi yolu düşlerse,
demek ki anıları da sırf anlatıdan oluşan marjinal bir tür olarak değil,
ama bizi ulusal kimliğimize götürecek bir yol,, kutsal yol olmasa da bir kral
yolu olarak görmek gerekir.

Ulus'Hafiza
sekiz cildin ve ayrıca La Republufue’in (C
Kırk sekiz Republufue’in (Cumhu
umhuriyet)
riyet) on yedi cil
cildinin
dinin
ortaya çıkardığı dört tür ulusal hafiza vardır.
İlki
İlki feodal m
monarşiye
onarşiye ve devleti tanıma ve kabul etmeetm e dönem
dönemineine uygun
düşmektedir. Uzun bir oluşumdur bu, ister Troyalı, ister Frank isterse
Galyalı olsun, soy saplantısı olan bir dönem; meşruluğun doğrulanışı ile
zengin Antikçağ’a sahip çıkışın birbirine sıkı sıkı bağlandığı bir dönem.
Öz olarak kralcı
kralcı   hafı
hafıza,
za, çünkü salt üstünlüğü temin edilecek ve kutsall
kutsallığı
ığı
benimse
ben imsenece
necekk kralın kişil
kişiliğine
iğine bbağlıdır.
ağlıdır. Bu hafızanın berrak
berraklaştığı
laştığı yerl
yerleri
erin
n

dinsel, siyasal,
budur. Belli simgesel,
başlı tarihyazımsal
özelliklerini “miras" adıve soyzincirsel niteliğinin
altında yeniden kaynağı
gruplayabilme-
mizin nedeni, hafızanın ortaya çıktığı çağda bile kendini bir ritüel alarak
sunmaya özen göstermesi ve zamana zaman a kaydolmak için zamandışı iile le doğaüs
doğa üs
tünü kullanmaya
ku llanmaya meyletmesi
meyletmesidir.
dir. Fl
Flafıza
afıza içine
içine henüz ulusu olma
olmayan
yan ulusal
bir kutsallık kök salar;
sala r; o bunu ulusal hafızanı
hafızanın n gele
gelecek
cek bütün şeki
şekille
llerine
rine
miras olarak bırakacaktır, ona sürekli bir geçerlik sağlacak şeydir bu.
Laik ve cumhuriyetçi hafızanın bu kutsallık mirasını ele geçirmek için
pullan
pu llan ac
acağ
ağıı bütü
bütünn düzenekler, mona
monarşirşi il
ilahiyatçı
ahiyatçılarının,
larının, kr
kralın
alın tar
tarihy
ihyazı
azım-
m-
cılannın ve v e krallık memurlarımı! m monarşik
onarşik kurum üzeri
üzerine,
ne, kral
kralın
ın bedeni

1 5 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKANL
MEKANLARI
ARI

üzerine, kiliseye ve İsa’nın bedenine bağlanan ilahi bir olguyu yansıtmak


için kullandıkları şeylerden yararlanacaktır. Yani kurucu bir hafıza; Les Les  
Grandes Chroniques de  de  Fmnce'm Hıristiyanlık ve hanedanlık açısından
algılanışıyla, ayrıca Etienne Pasquier’nin Le Recherches de la France’mm  France’mm 
(Fransa araştırmaları)
araştırmaları) Gallikan ve parlementocu açıdan kabulüylkabulüylee ifadesi
ni bulan hafıza. Ancak bu hafızayı, tıpkı Commynes ve Monluc’ten Kar
dinal Retz’e ilk devlet anıları geleneğini kuran kahramanlık anılarındaki
gi
gibi
bi,, il
ilkk Valois’lardan
Valo is’lardan XIV.
X IV. Louis’ye
Lo uis’ye kadar devlet
d evlet simgeselli
simgeselliği
ği içinde, ülke
sınırlarının, siyasal cepheli feodal hudutların oluşumunda da buluruz.
İkinci
İki nci tür,
tür, bizzat
bizzat kendi tasavvu
tasav vurr imgesine bütünüyle kendini kaptırmış
anıtsal
anıts al ve görsel hafiza-devlet’in  sat ifadesidir.
hafiza-devlet’in sat ifadesidir. Versailles bunun
bu nun en çarpıcı
örneğidir; tıpkı 1663’te bütünüyle Colbert tarafından kurulmuş Académie
des inscriptions’un madalyonlarına basıldığı gibi taşa kazman, cisimleşririci
ve ayrı bir büyüklüktür o; bununla birlikte aynı ölçüde evcilleştirilmiş
doğayla, saray ritüelleriyle, kralın putlaştırılan kahramanlığıyla ve toplunı-
sallaşabilme kurallarıyla ifade edilen büyüklük. Övgülerle kutlanan değiş
mezliğin hafızası, gücünün ve ışığının görkeminde kendini bulur. Zorlayıcı

ve baskıcı olmayan bir hafıza, tamamen resmi, koruyucu, sanatsever bir


hafıza; siyasi ve sanatsal yazgısı bakımından, “kralların malikânesi ve sa
natların tapmağı”
tapm ağı” Louvre
Lou vre müzesi
müzesi bunu iyi iyi ifade éder; o Louvre ki monar
mon ar
şinin düşüşünün yıldönümü olan 10 Ağustos 1794 günü Devrim tarafın
dan halka açık ilk milli müze haline getirilmiştir. Demek ki büyük ölçüde
birlik
bir likçi
çi ve
ve pozitif bir hafızadı
hafızadırr bu; am a Collège
C ollège de
d e France ve Fransız Aka-
demisi’yle devlet garantisi altında edindiği özgürlük alanlarını bizzat ku
ran bir hafiza; XVIII. yüzyılın dış biçimini koruyarak içeriden yıkacağı bir
hafıza. Burada bu bölüm, ünlü kişilerin ölümlerinden sonra cenaze söy
leviyle, akademik övgü söylevlerine varıncaya kadar, ya da evinde ziya
ret
ret ritüeiin
ritüeiinii başlatan
başla tan büyük yazarın doğuşuyla
doğuşu yla açıkça
açık ça vurgulanmıştır.
vurgulanm ıştır. D ev
ev 
letin
letin mmonarşik
onarşik hafızasını
hafızasınınn gerçek gizli
gizli karşı
karşı hareketi olan Saint
S aint-Sim
-Sim on’un
on ’un
Mernoires’ında (Anılar) bu değişmenin en uç ifadesi görülecektir.
Üçüncü tür, ulus-hafıza.  Bu,, ulus olarak bizzat kendinin fark
ulus-hafıza. Bu farkına
ına varan,
Devrim esnasında varlığını ilan eden, Restauration’da düzene giren ve
Temmuz Monarşisi idaresi altında kök salan, tam anlamıyla ulusal hafı
zanın esas ânını teşkil eder. “Ortak mal”ın oluşumundan ayrı olarak,
bunun ortaya çıkışını belirlemek ve değerlendirilişini anlamak için bura
da çok sayıda öğeyi bir araya geçirmek gerekecektir: Bunun temeli ve ilk
koşulu olan medeni kanun, aynca, benzer niceliklerin ve eşit birimlerin

ULUS-HAFIZA 155

kaydını öngören genel Fransa istatistiğinden, anıların kapitalizasyonunu


gösteren bu ilk
ilk devlet
de vlet anılarına
an ılarına kadar,
kada r, bu arada esas
e sas niyetini böyle
böyle açıkla
açı kla
yan Thierry’nin Leıtres sur l’histoire de la Fnmce’tna (Fransa tarihi üzerine
mektuplar) kadar. Bütün boyutlarıyla, hukuksal, tarihsel, ekonomik ve
coğrafi boyutlarıyla genleşen ulusal hafiza. Bu, bütün romantik ve liberal
tarihyazımı içinde kendini geçmiş olarak yeniden bulan Ulus’tur; yaşan
mışlığının derinliğinde, tarihsel romanla kendini keşfeden, Michelet’nin
Tableau de la France’ ında (Fransa tablosu) anlatılan coğrafi varlığının
birliği içinde kendini duyumsayan bir Ulus; Guides-Joannes’ın oluşturul
masıyla kendi kendini açımlayan, yeni resimde manzaralarını bulan bir
Ulus. Özellikle
Özellikle kendi hafızasını
hafızasınınn açımlanmasını
açım lanmasını ve korunmasını sağlaya
cak araçları yaratan bir tasarı olarak ulus: Müzeler, uzman toplulukları,
Ecole de Chartes, Tarih çalışmalan kurulu, Ulusal arşiv ve kütüphane
ler vb. Hatta bu barış döneminde bile Versailles müzesinin tarih galeri
sindeki
sindeki sav
s avaş
aş tablolarıyla,
tablolarıyla, Napoly
Nap olyon
on’un
’un küllerinin geri getir
getirilmesi
ilmesiyle
yle coşan
bir ulus. Özellikle mitik asker Chauvin mitiyle can bulan çiftçi asker
mitiyle. Ulusal yaşamın tarihsel açıdan donuk ve boş zamanı; öyle ki
1830 devrimi bile 1789 devriminin minyatürü olarak görülür; ulusal mace
raların güçlü anlatıları arasında, Büyük Napolyon ile küçük Napolyon,
Aydınlanma dönemi ile sosyalizm, devrimci destan ile cumhuriyetçi des
tan arasında sıkışıp kalmış bir zamandır bu. Ancak aynı zamanda ulusal
hafizanm en dolu zamanı; bunun merkezi, kurumlar bakımından bu lıafi-
zasal hareketliliğin en belirle
belirleyici
yici kişisi
kişisi olan Cuzio
Cu ziott ile heryerde
heryerde olduğund
oldu ğundan
an
burada bireys
bireysel
el olarak
ola rak hiçbir yerde
yerde olmayan
olmayan M ichelet arasında
arasınd a gi
gidip
dip ge
lir. Olası bütün hafiza mekânını aşkınlaştıran Michelet, çünkü diğerleri
arasında
arası nda o geometrik
geom etrik yerdir,
yerdir, ortak
or tak belirle
belirleyici
yicidir,
dir, Hafıza mekânları'nın ruhu
dur.
Dördüncü tür hafıza, La RepublUjue’e  özgü yerlerin aydınlattığı bir
hafızadır: Ulus-hafiza'nın etkin yansıması, toplumsal ve militan kökleşmesi
olan yurttaş-hafiza. Büyük ölçüde demokratikleştirilmiş, kitlenin hafı
zası; en genel olarak eğitsel anıtlarıyla ifadesini bulduğuna şaşmamak
gerekir: “Büyük Lavisse”in bilimsel tarihyazımı, manzaraya dair güçlü
önsezgisini beşeri coğrafya diline dönüştürmedeki örnek mücadelesiyle
Vidal de la Blache. Bu hafızahafıza hayali
hayali A lsace
lsac e üyeliğinde
üyeliğinde kendisini
kendisini hissetti
hissetti
rir;
rir; okul haritalarıyla ve Altıgen
A ltıgen geometrik
geom etrik şekliyle
şekliyle bakışlara kendini kabul
ettirir;
ettir ir; Paris’teki heykellerde gözlerden kaçmaz, sokak sok ak isimleri repertuva-
nndaa yer
nnd yer alır,
alır, Palais-Bourbon
Palais-Bou rbon parlemento
parlemen to söyleminde tutan
tutanaklara
aklara geçer.

156 HAFIZA  MEKÂNLARI

Okul klasiklerinin kültürel ana metinlerinde belirlenir ve dondurulur;


Ecole normale supérieure’e hazırlık sınıfları ve Eléments pour une doctrine  doctrine 
 adlı eserin
radicale adlı
radicale eserin yazar
yazarıı filozof
filozof Kutsal
Kut sal Ruh
Ru h Alain bunun
bunu n basit örnekleri
dir. Bu yurttaş-hafıza bir engel oluşturur; ulus adı altında uzlaşmış bir
toplum ile devletin aşılmaz bir bir sentezidi
sentezidir.
r. İşte
İşte bu yüzde
yüzdenn de onu
o nunla
nla b aşla
aşl a
dık,, sanki
dık sa nki bu pekiştirilmi
pekiştirilmişş ulusal hafızanın yoğun
yoğun siyasal birl
birliği
iği Verd
Ve rdun
un’’dan
bu yana çağların aşındırmasına maruz kalmıştır.
Kraliyet hafıza
hafızası,
sı, devlet-hafıza, ulus-hafiza,
ulus-hafiza, yurttaş-hafiz
yurttaş-hafiza;
a; sonu
so nuçta
çta ulu
sal kimliği saptayan dört önemli anla buluşuyoruz: Feodal monarşi, mut
lak monarşi, devrimin yerleşmesi ve cumhuriyetçi sentez. Güven verici,
ama hayal kırıklığı yaratan sonuç. Peki konu dışına böyle büyük bir çıkış
gerekli miydi?
gerekli miydi? Yolun sonun
son unda
da en geleneksel siyasal
siyasal tarihin
tarihin klasik ayrımları
na varacaksak
varac aksak , bu yalpalamaların, bu hafıza zorlamalarının
zorlamalarının ne yarar
yararıı var
va r
dır? Bu, Fransız devlet tarihinin eski, belirgin ve gösterişli ayrımlarına,
simgesel
simges el açımlam
açım lamaa dışında boşluk ve bulanıklık
bulanıklık -e n iyi ihtimalle görüntü
güzelliği- dışında ne katmaktadır? Çünkü bu dört tür hafıza anlamlarını
onları ortaya çıkaran bir beşinciden, bizim hafızamızdan alır: Ortakmal-
hafıza.
Ortakmal-hafıza deyişini sadece ulusal geçmişe tanıklık eden bütün
nesnelere doğru genişletilmiş bir kavra
ka vramm olarak değil, dah a derinde, bizza
bizzatt
hafızanın geleneksel hedeflerinin ortakmal ve kolektif miras haline geti
rilmesi
rilm esini
ni anlatan
anlata n bir
bir kavram oolarak
larak anlam
a nlam ak gerekir.
gerekir. Bu metabolizma
metabolizm a il ilkk
aşamada, en azından, Devrim'den beri ulusal hafızanın düzenlenmesine
temel teşkil
teşkil eden
ed en klasik tezatlıkların
teza tlıkların bitişiyle
bitişiyle ifadesini bulur: Eski Fran
Fr an sa
sa’’ya
karşı
karşı yeni
yeni Fransa, dinsel Fran
F ran sa’ya karşı laik Fransa, sağcı
sağ cı Fran
Fr ansa’
sa’ya
ya karşı
karşı
solcu Fransa. Bir tükeniştir bu, ama soyzincirlerinin ve sadakatlerin yok
oluşuna neden olmaz; ayrıca en azından en son değişim konusunda de
mokratik örgütlenme için zorunlu bölünmelere engel olmayan bir zayıf
lamadır; ancak bu bizzat bu demokrasinin ilkesini sorguya açar. Hafıza
nın bu şekilde
şekilde ortakma
ortak malala dönüşüm
dönü şümü, ü, ulusun derinliğinde
derinliğinde gömülmüş
gömülm üş olanın
yüzeye çıkışıyla, ayrıca Albigeois savaşından Nazi işbirlikçiliğine, Saiııt-
Barthélemy’den
Barthélemy’ den Vendé
Vendéee savaşm
sav aşm a kadar
ka dar ortak vicdandaki en acılıacılı bölüml
bölümler er
üzerine serbest dönüşle ifadesini bulur.Ya da Cumhuriyet gibi sığmak
değerlerle
değerler le asgari düzeyde
düzeyde uzlaşmakla. Hafıza özelliözellikle
kle ulusa
u lusa ait olma duyg
duygu u
sunun gittikçe güçlenmesiyle ortaya çıkar; bu duygu geleneksel ulusçulu ulusçu lu
ğun olumlayıcı
olumlayıcı tarzında
tarzında değildir -tazyikleri beslese bile
bile-,
-, ama
am a ulusal tekil
liğe karşı yeni bir duyarlılıktır; bu tekillik Avrupa’ya girişin yarattığı yeni

ULUS-HAFIZA 157

koşullarla birleşmiştir,
birleşmiştir, mo
modern
dern yaşam tarzlannın genelleşmesiyle, merkezi
merkezi
yetçilikten
yetçil ikten kurtu
kurtulma
lma iste
istekle
kleriy
riyle,
le, devletin ça
çağd
ğdaş
aş m üda
üdahale
hale biçi
biçimler
mleriyl
iyle,
e,
alışıldık Fransızlık normlarına pek de tabi olmayan bir göçmen halkın
güçlü mevcudiyetiyle,
mevcudiyetiyle, Frankofoni’nin küçülmesiyl
küçülmesiylee olu
oluşan
şan yeni koşullardı
koşullardırr
bunlar.
Kesin bir dönüşüm.
dönüşüm . İşte bubu dön
dönüşüm
üşüm Fra
Fransa
nsa’ya
’ya ha
hafiza
fiza yol
yoluyl
uylaa tarihs
tarihsel
el
yaklaşımın her
h er alanına
alan ına yeni
yenilik
lik geti
getirir
rir ve işte bu Hafiz mekânlarıı da bunun
Hafizaa mekânlar
odağında yer alır.
Hafiza bugün Fra Fransa
nsa ya anancak
cak devler
devlerle
le özdeşleşmesiyle tanı tanıyabil
yabileceği
eceği
birl
bi rliğ
iğii ve ya
yasallı
sallığı
ğı irade ve ttasav
asavvur
vur olarak babağlayaca
ğlayacakk tek sıçrama tahtası,
uzun süren büyük bir güc gücünün ifadesidir. G üc
ücünün,, ul
ulusun
usun ve Fran
F ransa
sa imgesi
imgesinin
nin
devletin bu eski ve etkili özdeşleşmesi dünyanın gelişimi ve kuvvetler
ilişkisi karşısında gittikçe bozulmuştur. Yarım yüzyıldan bu yana hem
vicdan hem de bilim buna karşı çıkıyor.
Fransa'nın gerilemesi
gerilemesi I. I. Dünya SSavaavaşı’mn
şı’mn hemen sonrasında başladı başladı;;
ancakk bütü
anca bütünnA Avr
vrup
up a’nın ge
gerilem
rilemesiy
esiyle
le birl
birleşen
eşen bu gerileme içeride ulusaulusalcı
lcı
duygulan ve yenilenme yanılgısıyanılgısındaki
ndaki sağlamlığı ber bertar
taraf
af ede
edenn tepkicile
tepkicilerin
rin
sözlerinde ifadesini bulmuştur. Şurası bir gerçek: O zamana kadar Avru
pa’ya
pa’ ya ait bütün büyük tecrübel
tecrübelerin
erin ta
tarihs
rihsel
el lab
laboratu
oratuvan
van olmakla övün övünenen
Fransa -feodaliteden cumhuriyete kadar, bu arada mutlakiyctçilikten,
Haçlı sefer
seferleri
lerinden
nden sömürge
sömürgecil ciliğe,
iğe, Reform
Reformdan dan Aydınlanmaya ka da dar-
r- sa
vaştan bu yana dıştand ıştan gelen büyük olgulann etkilerine maruz kalmaya baş
lamıştı
lamı ştır:
r: 1917 Devrimi, faşiz
faşizm,
m, ekon
ekonomik
omik kr
kriz
iz ya da ‘T re n te Glor
Glorieuse
ieusesӟn
sӟn
yaygınlaşması. 1940’taki gerçek bozgun, hür Fransa’nın birlikte hareket
ettiği müttefiklerinin zaferiyle perdelenmiştir. Cumhuriyetin yeniden ku
rulmasını kendisini borçlu olduğumuz De Gaulle iflas duygusunu silip
atmıştı,
atmış tı, aks
aksii halde Fran
Fransasa sömürgeler sorunu ve önsezilerin felc felcee uğramas
uğramasıı
karşısında aynı duygu içine gömülü gömülürdü.
rdü. Bü
Büyüm
yümenin
enin katkısı
katkısıyla
yla Cezayir’d
Cezayir’denen
çekilmeyi
çekil meyi bir zazafer
fer üslubuyla bezbezeyebi
eyebilmiş
lmiş ve kısa süre son
sonra
ra da Fr
Fran
ansa’nı
sa’nın
n
nükleer güçler arasına girmesiyle bunu unutturabilmişti. 1962 tarihi De
Gaulle döneminin sonunun ve ekonomik krizin genele yaydığı kesin bir
bi
bili
linci
ncin
n başlangıcı olmuştur
olmuştur.. Fransa’nın
Fransa’nın vvasa
asatt devletler arasında ve AAvru
vru
pa'daa kesin dengesini bulması, kendine ve geçmişine bir kez
pa'd kez daha
da ha bakm a
sını
sını gerektir
gerektirdi.
di. B
Buu yıllar bbir
ir ortakmal-hafiza dönem
dönemiydi;
iydi; ayrıca FFran
ran sa’nı
sa’nın
n

ulusalcılıktan
Üstelik aynıuzak
sürebir
süre ulusla kucaklaşma
boyunca tari
tarihçil
hçilerin dönemiydi.
erin bütün çab
çabalan
alan geleneks
geleneksel
el ola
rak devletle özdeşleşmiş ulus olgusundan vazgeçmeye ve gerçekliklerin

1 5 8 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI

dün yasına gökten birl


dünyasına birlikç
ikçii vahiyler
vahiyler indirmeye yöneldi. Bu gerçekler, öörn rne
e
ğin bölge,
bölge, eyalet ya da köy
köy gibi
gibi ister ulusal
ulusal bütün
bütünlükten
lükten dah
d ahaa alt
a lt bi
birr çözüm 
leme düzeyind
düzeyindee bulunsunlar, ister, büyük ekonomik dönemler,
dönem ler, demografik
dem ografik
akımlar, kültürel uygulamalar vb. gibi üst bir düzeyde bulunsunlar, her
durumda başka bir aşamaya aittirler ve özgüllüklerini yeniden tanımaları
gerekmektedir. Öte yandan ulusun kaderinin önemli tarihleri ile Fransız
tarihyazımının yöntembilimsel ilerlemeleri arasındaki paralellik dikkat
çekici ve anlamlıdır. 1930
1930 bunalımı
bunalım ı Annales’in ortaya çıkmasıyla; İkinci
Dünya Savaşı sonrası, demografik, ekonomik ve sosyal tarihin panltılı
dönemiyle; Cezayir şavaşımn bitimini izleyen yıllar ise zihniyetler tarihi
nin yükselişiyle aynı zamana denk gelir. Ulusal vicdan ile bilim sanki yan
yanaa yürüyormuş
yan yürüyormuş gibi
gibi,, ikis
ikisii de aynı olguyu kaydeder, ama
am a bilim,
bilim, vicdan
v icdanın
ın
evrensel mevcudiyet açısından yitirdiğini yöntemin evrenselliğiyle telafi
eder. Bu varsayımın doğruluğu ne olursa olsun, sonuç aynı olmuştur.
Şimdiye kadar uygulandığı haliyle tarihçi bir çözümleme karşısında konu
olarak Fransa işlevsel ve inandırıcı çalışma bütünlüğünden yoksundur
artık. Ekonomik faktörler, kültürel uygulamalar ya da zihinsel gelişmeler
bile incelense, artık bütünlük bağı kalmamıştır ve “bir Fransa”nın varlığı
tamamıyla sorunsala dönüşmüştür. Ulus konusunun eğitimde sunuluş bi
çimi hakkmdaki
hakkm daki belirs
belirsiz
izli
likk bunu burada
bur ada gözler önüne
önün e sermektedir.
sermekted ir. Lavisse
zamanında olduğu gibi artık sorgusuz sualsiz tek bir “Fransa tarihi” yapı
lamaz. Ayrıca günümüzde yazılanyazılan ve kısmen
k ısmen otuz yılı
yılın
n bireşimini
bireşimini çıkaran
çıka ran
bütün tarihlerin bunu sorgulama tarzı dışında başka bir tarzla yapabile
ceği kuşkuludur.

Birleştirici
şısında anlamıyla
geçerliliğini “ulus” ancak
ve yasallığını hafızanın,
koruyabilir. Böylecesadece hafızanın kar
bir sermayeleştirme
gerçekleşir ve derinlik kendini kabul ettirir; bizzat devletçi hir devam
lılığın açıklığı bütün anlamını, büyük güç siyaseti esinleyebilecek ya da
bir üst dili haklılaştırabilecek bir gurur konusu olarak değil, hir olgu ola
rak kazanır ve korur.
Zira
Zira Fransa, bütün eeski
ski Avrup
Avr upaa ulusları arasında,
arasınd a, devletçi
de vletçi belirlenimin
en erken, en sürekli
sürekli ve
ve en kurucu olduğu,
olduğ u, hatta
ha tta ortak
ort ak bilinç için
için neredeyse
zaman dışı ve kesintisiz olduğu ulustur. Fransa'da, bütün komşularının
aksine, coğrafi ve ülkesel devamlılık her zaman bağlarını ve aracılarını
bulmuştur. Fransa’nın devamlılık iradesini ve birleştiriciliği benimsemesi
yukarıdan gelir;
gelir; bunlar dağıtıcı
dağıtıcı kuvvetler
kuv vetler ne kadar
ka dar güçlüyse,
güçlüyse, hükm
hü kmedec
edecek
ek
birlikler ne kadar az türdeşse, patlama ne kadar çok tehdit ediciyse o ka

ULUS-HAFIZA 159

dar enerjiyle ve kimi kez de umutsuzca desteklenir ve dile getirilir. Fran


sa'nın gücünün ve “büyüklüğünün” malzemesi olan tarihsel hafızanın
erktekelci yapısı şüphesiz aynı zamanda onun doğuştan zayıflığının ifade
sidir. Fransa “durağan-merkezi” bir ulustur. Kendi hakkındaki bilincine
sadece siyasetle varabilmiştir, yoksa merkantilist iradeyle bütünleşmiş,
ama sanayi
san ayi devr
devriminin
iminin ve yüksele
yükselen n kapital
kapitalizmin
izmin en güçlü olduğu zaman
zaman 
da bile ikincil bir uğraş olarak kalmış ekonomiyle değil; bütün dünyaya
yaılmış, ama toplumun dokusunu ancak devletin ona çizdiği yollardan
oluşturabilmiş kültürle de değil; zorlayıcı biçimde kendini kabul ettiren
dille de değil. Topluluk bilincini ve ulus duygusunu berraklaştırmaya yet
miş bu dört alanda devletin yönetici, koruyucu, birleştirici ve eğitici rolü
buradan gelmektedir. Fran
F ransa’da
sa’da lib
libera
erall bil
bilee olsa ekonom
ekonominin
inin kavramları
na olduğu kadar
ka dar uygulamasına da yö yönn vermiş ve onları güçlükle ve yayarı
rım
m
yamalak işleten şey devlet olmuştur. Devlet, özerkliklerinin gereçlerini
temin etme pahasına bile olsa, önemli üniversite ve akademik kurumlan
kurmuştur. Dev D evlet
let elverişli olarak görülen dilsel düzgüleri yaymış ve taşra
ağzını ortadan kaldırmıştır. Devlet toplumu sivilleştirmiştir. Hiçbir ülke
ulusal devlet, onun ekonomisi, kültürü, dili ve toplumu arasında bu kadar
sıkıı denklik kurm
sık kurmamıştır.
amıştır. Yine hiçbir ülke radikalizmi -i -ikk i ke
kez,
z, ilk
ilkin
in XIV.
Louiss mutlakiyetçil
Loui mutlakiyetçiliği,
iği, İkinc
İkincis
isii D
Dev
evrim
rim - bu kad
kadar
ar açık bi
birr şekilde yaşam
yaşama
a
mıştı
mı ştır.
r. Bu ddeneyler
eneylerden
den her biri ulusun tarih hafızasının zorunlu ve eksik
siz biçimd
biçimdee yenyeniden
iden yyorum
orumlanmas
lanmasınaına yo
yoll açmıştır. Fransız ulusal tari
tarihinin
hinin
çelişkisi, kendi özsel devamlılığını, doğası gereği en az devamlılık içeren
şeye,
şey e, siyase
siyasete
te yerleştirmiş olmasıdır. B Böylece
öylece Fransız ulusa
ulusall hafızası diğerle

ri
rinde
kindenn da
daha
ha çok
tortulaşma tartışmalı
üzerinde bir ttar
arzz üzeri
gelişmiştir. üzerinde,
nde, aşın köktencilik ya da zora
A nc
ncak
ak tam
tamamamenen ulus-d
ulus-devlet
evlet uf
ufku
ku al
altında
tında sürüp giden bi birr ttarih,
arih, devlet
çevresinde düğümlenmiş olan bu hafızanın ulusal tortulaşmasını ortaya
koyamaz. Böyle bir tarih doğal bir birliği gerektirir, ki bütün bilgilerimiz
bunu
bu nu yyal
alanl
anlıyo
ıyor.
r. A n ık dünyanın Fransa’da
Fransa’dan n aalacak
lacak pek dersi olmadığuıda,
Fransa örnek bir tarih ileri sürmekteydi. Bu tarih fethedici ve evrenselci
bir ulus görüşüne dendenkk düşüyordu; Altıgen içine kap kapan
anmm a bunu safdil
safdillik
lik
ya da saçmalık
saçm alık haline gegeti
tiriyo
riyor.
r. Dü
Dünyaya
nyaya m model
odel olarak bunu önerip h hatta
atta
•>nu zorla kabul eettirirken,
ttirirken, ulusun bizzat sah sahip
ip old
olduğu
uğu şeyi saklam
saklamaktad
aktadır.
ır.
Tarih bu empcryal ve askeri modeli ssilmiş
ilmiştir.
tir. Ulus
Ulusal
al tarih kendi devamlı
lığını ancak hafızada anlamaktadır. “Fransa" ya kendi hafızasıdır ya da bir
^'Ç- Eğer bir ulus varsa, bu ulus ulus-devlet tarihini idare eden çizgisel

1 6 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

nedensellikten
nedensellikten ya da hikmeti
hikmeti hükiimetçi amaçtan
ama çtan değil,
değil, ama hafıza
hafıza ekono
eko no
misini
misini idare eden güncelleştiric
güncelleştiricii süreklilikten ibarettir
ibarettir ve küm
k üm ülatif kay
malarla ve birleştirici hesaplarla işler. Şematik basitlikleri içinde göste
rebildiğimiz bu dört tür hafızanın esas ilginçliği ulusal oluşumun dört
aşamasını mekanik olarak ele alması değil, bu belirli kesitlerin ötesine
geçmesi ve bunları başka bir tarihin örtüsüyle örtmesidir. Bunların birbi
rini izleyen bir silsilenin aksine açıkça gösterdikleri şey bir hafıza sürekli
liğidi
liğidir;
r; bu
bu hafızanın öncek
ön cekii katmanla
katm anlarırı bir
bir tarihi,
tarihi, hatta çokta
ço ktann geçip gitmiş
bir tarihi entegre etmiştir. Bunla
Bu nlarr birhir
birhirler
leriyl
iylee bağlantılıdırlar, birbirleri
birbirlerine
ne
sanlmışlardır, çakışmışlar, kaynaşmışlardır; öyle ki hiçbiri tamamen kay
bolmaz. Kundaktan çıkmaları bile bir hafiza neticesidir. Hafızayla ilgili
bir “TocquevilIe’cilik” vardır ve, bu derine işleyen, ışıltılı kırk sekiz projek
töre,
tör e, korkm
ko rkmadan
adan aydınlatıcı
a ydınlatıcı kapasite
kapasi te diye adlandırdığımız olguyu kazandı
kazan dı
ran da odur.

Hafıza bütünüyle sürekliliğin  yayılmasına, bir benzersizliğin


sürekliliğin yayılmasına,  değerlendi
benzersizliğin değerlendi
rilmesine ve bir zamandizinin
zamandizinin   ortaya çıkmasına bağlıdır. Onu hisseden
vatandaşta
vatan daşta,, onu açımlayan tarihçide - v e başta ben olmak üzere,
üzere, bu
bu Hafıza
Hafıza  
Mekânlanna   katkıda bulunan herk
Mekânlanna h erkese-
ese- olgunun sak büyüklüğü
büyüklüğü karşıs
karşısında
ında
bitmez tükenmez bir tutku, anlaşılmaz bir hayranlık uyandıracak, ama
kesinlikle bu geçip girmiş yücelikle bir özdeşleşme ya da en küçük hir
nostalji yaratmayan hir devamlılıktır bu. Şimdiden epeyce kalınlaşan bu
üç cilt hu tekilliğin kıvnmlannın tamamıyla açımladığı ya da ana hatla
rını belirlediği iddiasında değildir; ancak hu ciltler bu tekilliğin üslubunu
diğer ulusal oluşum türleriyle birlikte gereken karşılaştırmayı sağlamak
niyetindedir
niyet indedir;; bu tekilli
tekilliğe
ğe gerçek boyutunu anca
a ncakk bu karşılaştırmalar
karşılaştırmalar vere
vere 
bilecektir. Ulus-devlet tekeli Fransa’da değildir, ama bu deneyimi bir
devletin gelişimine, bir toprağa kökleşmeye, kültürel bir ifadeye işlemiş,
onu, uzun süre topraksız ve devletsiz kalmış Yahudilerin “hafıza-halkı"
olarak içlerine işledikleri anlamla, bir "ulus-hafıza" haline getiren bir ifa
de tarzına nakşetmiştir. Devletin hafızası, haklı bir seçimin çerçevelediği
ve tarihçinin eşelenerek sergilediği tarihsel hir gelenek, bir tarihyazımı,
manzaralar, kurumlar, anıtlar ve söylemler içinde sağlamlaşmıştır. Bu
kitabın konusu da bundan farklı değildir.
A ncak
nc ak kitabın ulaştığı sonuçla
sonu çlarda
rdann herhangi
herha ngi biri
biri,, bizi
bizim
m bildikler
bildiklerimizde
imizden n
farklı
farklı hir
hir zamandizini
zamandizini açıklığa kavuştu
kav uşturm
rmak
ak değildir; tıtıpkı
pkı La Republique’in 
Republique’in 
1880-1890 yılları için yaptığı gibi, birçok makalenin vurguladığı 1820 ile
1840 arasında
arasınd a ulusal bilincin kitlesel olarak
olara k ortaya çıkışı
çıkışı da değildir. B u n u

ULUS-HAFIZA 161
en sonda
son da hatırlatmamızın nede
nedeni,
ni, öncelikle her tür yeni tari
tarihsel
hsel yaklaşımı
yaklaşımın,
n,
ulusal tarihi yeni bir zamansal elekten geçiren, temel başlangıç noktası
ya da kesin kazanım olarak bir zamandizinin oluşturulmasını hedefliyor
olmasıdır. Frans
Fra nsa’nın
a’nın siyasal
siyasal tari
tarihinin
hinin zamandizi
zamandizinini vardır, çünk
çünküü çağda
çağ daş
ş
ların duygusuyla aynı zamanda ortaya çıkarılmıştır. Ama ekonomik, de
mografik
mogra fik tarihin ve sosyal tarihin de zamandizinleri
zamandizinleri vardır ve bunlar daha
geniş erimli ve daha uzun süreli eğimler üzerinde bulunur. Kültürel tarih
ve düşünceler tarihi başka zamandizinlerini kabul ettirmiştir. Her tür
açık zamansal kesitlemeye karşı olan hafızanın birinci ve vasati çerçeve
lenmesi
lenme si ayn
aynıı aand
ndaa kendine özgü kesitle
kesitlerr doğurur; bu
bunlar
nlar başk
başkaa kayıtlarda
başka anlamlı
anlam lı kesitlere yaklaştmlabili
yaklaştmlabilir,r, bu ise gerektiğinde bu
bunun
nun işlev
işlevsel
sel
verimliliğini ve “bilimsel” geçerliliğini kanıtlamaya yeter.
Ancak bu ısrarın esas sebebi bu değildir. Ortakmal kavramını icat
eden, gotiği keşfeden ve “ulusal”dan başı dönmüş bir tarih ihtiyacına
kapılmış XIX. yüzyıl ile, hafıza gereksinimiyle kavrulan, ortakmal kav
ramını
ramı nı genel
genelleştire
leştiren,
n, O rta
rtaça
çağ’a
ğ’a tutkun ve m muzaffe
uzafferr ulusalcılıktan ayr
ayrılan
ılan
bizim XX. yüzyılımız arasında derin ilişkiler ve yakınlıklar vardır; bunlar
sağlam bir tekdüzelik ünüyle kayıtsızlığı ve küçümsemenin keşfedildiğini
ortaya çıkaran harekette bile kendi ulusal zamanımızı nitelemeye katkı
da bulunur: Romantizmle
Rom antizmle kül kültüre
türell aç
açıdan
ıdan zengin
zengin bir döndönem
em,, am
amaa Biri
Birinci
nci
İmpara
İm paratorlu
torluksa
ksann ddah
ahaa az
az tar
tarihsel
ihsel parıl
parıltıya
tıya sahip, ikinc
ikincii İİmpa
mparatorluk’tan
ratorluk’tan
daha az ekonomik parıl tıya sahip bir dönem; burjuva monarşisinin siyasi
açıdan tam anlam
anlamıyla
ıyla ççekiciliğini
ekiciliğini yiti
yitirdiğ
rdiğii bir dön
dönem
em,, tıpkı bizde De Gau
Gaulle
lle
sonrasında olduğu gibi. Geçmişte Guizot bu tutucu liberalliğin bedelini
yaptığı ünle ödemiştir; işte o Guizot burada hafızanın merkezi düzenleyi
cisi olarak yerini almaktadır.
Bu iki çağın oortak
rtak bir ttemel
emel çi
çizgi
zgisi
si vardır
vardır:: Ge
Gelene
leneksel
ksel ggeçm
eçmişten
işten aniden
kopmaa ve on a yeni
kopm yeniden
den kavu
kavuşmaşma iht
ihtiya
iyacı.
cı. Devrim
Devrim’den
’den ve imp
imparatorluk’tan
aratorluk’tan
hemen sonra, bu kavuşm
kav uşmaa tarih yyoluoluyl
ylaa ve eski Fran
Fransa’nın
sa’nın monarşik geç
mişinin “ulusal" yorumu vasıtasıyla olur. De Gaulle döneminin, Cezayir
savaşının
savaşını n ve Fra
Fransa
nsa’nı
’nın
n tanıdığı
tanıdığı en kuvvetli ekonom
ekonomik ik devrimin sonrasın
daki kavuşm
kavu şmaa ise hafıza vasıtasıyla, Galya merkezli
merkezli,, empery
emperyal al ve evrenselci
ulusa dair ulu
ulusalcı
salcı değişk
değişkenin
enin bir yan
yanaa bırakılmasıyla olmuştu
olmuştur.r. Bu gözden
düşme sadece olayların gidişi nedeniyle değildir. Önemli boyutta iki olay
buna genişçe katkıd
katkıdaa bulunmuştur: Bir yand
yandaa ulusun demokratik
demo kratik ve cu
cum
m
huriye
hur iyetç
tçii tam kabulünün sa
sağa
ğa demirlemesine katkıda
katkıd a bulunm
bulunmuş
uş De Gaul-
le’cü ökümenizm; diğer tarafta, solda Devrim tarafından hapsedildiği

 
1 6 2 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

denk lemden ulusu ayım


denklemden ayımıak
ıak ve dinamiğini
dinamiğini harekete geçirmek üzere önem
önemli
li
rol oynamış olan devrimci düşüncenin yakın tarihlerde sona ermesi. İşte
şimdi onun karşısındayız, ama o başka şeye dönüşmüş durumda, çoğulcu
ve barışçı bi
birr alana yer
yerleş
leşmiş
miş durum
durumda;
da; yapm
yapmacık
acık sonsuzluğun
sonsuzluğundan
dan çıkmış
ve öngörülemez bir gelec geleceğe
eğe do
doğru
ğru yönelmiş durum
durumda. da. İşte
İşte tersyüz
tersyüz edilmiş
gerçekliğinin karşısındayız
karşısındayız,, yankıl
yankılannı
annın
n derinliğin
derinliğini,i, yoğunluğu
yoğunluğunu nu ve tuhaf
tu haf
lığını
lığ ını ölçüp
ölçü p biçe
biçebilecek
bilecek durumdayız. Bir yü yüzyıl
yıl boyun
boyunca ca ulusç
ulusçuluk
uluk bizden
Ulus'u gizlemişt
gizlemişti.
i. Şimdi Chare
Ch areau
aubria
briand
nd’m
’m söyledi
söyledikle
klerini
rini yyinel
ineleyi
eyipp ““Fran
Fran
s a ’nın dü
düşün
şüncenin
cenin ilerl
ilerlemesiy
emesiyle
le uyumlu h hale
ale getirmek am amacıyla
acıyla yıllı
yıllıkla
klarını
rını
yeniden
yenide n düzenlemesi gerekir” dem demenin
enin zamanı değil mid midir?
ir? Günüm
Günümüzün üzün
ulusal kimlik bunalımı ve kimlik dayanaklarının sarsıntısı içinde bu kim
liği
liğin n düzel
düzeltilmesi
tilmesinin
nin ve Avr
Avrup
upaa bü
bütünü
tünü içinde yeni
yeniden
den tanımlanm asının
ilk koşulu hafızayla ilgili ortakmallann değerlendirilmesidir.

dı Savaşçı,
ünyaya emperyalist
dışş ddünyaya açı
açılması,
lması, an ve m
ancak
cak Mesihçi
mirası
irasını ulusolarak
nı tam geridesahiplenmesiyle
kalmıştır. Bugün
müulusun
mümm kün
kün 
dür. Uluslararası geleceği ise burada ele aldığımız konuyla, yani özel’in
kılı kılma ölçülmesiyle mümkündür.
1986

 
Fransa'lar: 
Fransa Tarihi Nasıl Yazılmalı?

France (Fransa’lar) dizisinin bıı üç cildiyle Hafıza Mekânları


Les France (Fransa’lar)  tamamlan
Mekânları tamamlan
maktadır. Ancak, başlangıçta ilan edilen 4 cilt 7’ye çıktı. La République 
République 
(Cumhuriyet, 1984) on sekiz cildiyle sadece bir derlemeyken, yüz otuzu

aşkın
kın bölümden oluşan dev bir bir Meccan
M eccanoo haline geldi;
geldi; bu bölümler önc
önce
e
den düşünülmüş
düşünülm üş am a karmaşık bir düzene sahip; bunlarbu nlar çok sayıda kestir
me yol
yol barındıran katedralimsi
katedra limsi ve labirentimsi
labirentimsi birbir am a oluşturuyor; odak
odak 
la
larr son derece değişken
d eğişken ve kullanılması da son derece
d erece belirs
belirsiz
iz ve sorunlu.
Tek başına bir “hafız
“hafızaa mekân
mekânı”ı” bu, hatta
ha tta olduğu gibi ele alınıp
alınıp incelen
mesi gerektiğini bile söyleyenler çıkacaktır. Konu öyle gerektirdiği için
bulunmuş, pek tanıdık olmayan “hafıza mekânı” deyişi rekor bir sürede
yarancısınm elinden sıyrddı ve ortak söz dağarının bir terimi haline gel
di. Aynı zamanda
zam anda bundan
bun dan sekiz yıl önce il
ilkk cildin
cildin başınd
ba şındaa kuramlaştınlmış
kuramlaştınlmış
olan kavram hem Fransa’da hem de diğer ülkelerde birçok şantiyenin
açılmasını sağladı; az çok aslına uygun kopyaların ve yanlış kullanım
ların yanı sıra çoğunlukla verimli uygulamalar doğurmuştur1. Bütün bu

1) Bkz
Bkz.,
., I. Q ua
uarto'
rto'nu
nunn başı
başında,
nda, "En
"Entre
tre mém
mémoi
oirre e t histoire, la probl
problém
émat
atiique des lieu
lieuxx ".
■Okuyucu buna sürekli
süre kli başvurm
başvurmalıalıdır.
dır.
 

1 6 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

açılımlar üzerinde, bu taşkınlıklar üzerinde bazı açıklamalar yapmanın


zamanı geldi.
Gerçekten de tasarının gerçekleştirilmesi, tanımlanış biçiminden de
belli olduğu gibi, kendi tarihinin ağırlığını taşımaktadır. Başlangıçtaki
fikir, alışıldık tarihin tersine, kolektif mirasın berraklaşma noktalarının
seçmeci ve uzmanca açımlanm
açım lanmasına
asına dayanıyordu;
dayanıyordu; sözcüğü
sözcüğün n bütün anlam
an lam
larıyla, ulusal hafızanın kök saldığı belli başlı “yerlerin” envanteri, kısaca
Fransız simgeselliğinin geniş bir topolojisi söz konusuydu. Böylelikle dört
cilt öngörülmüştü:
öngörülm üştü: La République (Cumhuriyet) için bir, La Nation  (Ulus)
için iki, Les France (Fransa’lar) için bir cilt. Bunların verileri de belirlen
mişti: Bölgesel, dinsel, toplumsal ve siyasal veriler. Yol boyunca ve La
République’ten sonra La Nation'un iki iki cildi
cildi üçe çıktı (1986
(1 986).
). Yazarlar ken
dilerini tutamadıkları ya da ustabaşı kontrolsüz olduğu için değil, ama
çalışmanın bütün seyrini idare eden bir iç mantıktan dolayı. Gerçekten
de La République bu kavram k avramın ın geçerliliği
geçerliliğini ni test etmek, onun farklı
farklı uygula
malarını göstermek
gösterme k ve dikkati
dikk ati onun
onu n en merkez
merkezii ve en bölünmez ânı ân ı üzeri
üzeri
ne, yani III. Cumhuriyetin başlangıç dönemindeki yaratıcı sentez üzerine
toplamaya yetecek örneklerle yetinebilirdi. La Nation  alan değişikliğini
zorunlu
zoru nlu kıld
kıldı.
ı. Çünk
Çü nküü artık ortak mirasın
mirasın ortak zenginlikl
zenginliklerieri içinden alın a
cak numunelerin sıkı sıkı bi
birr elemeden
elemede n geçirilmesi değil,
değil, yaşanmış tarihin bün
yesinde bu tarihin yapısını
yapısını ortaya
ortay a çıkarma
çıkar ma ve yeniden inşa ettirmeettirm e amacıy
am acıy
la geniş birbir gi
giriş
rişim
im söz konusuydu, işare iş arett edilen olgu artık sadece
sad ece hedefle
rin,, yani
rin yani en görünür olandan
oland an een n gizl
gizlii kapaklı olana doğru -ü - ü ç renkli
renkli bay
raktan Victor Flugo’nun cenaze törenine ve III. Bölge Eğitimseverleri
Derneği kütüpha
k ütüphanesine
nesine k ad ar-
ar - belirlenmesi
belirlenmesi değil
değildi;
di; bunların gizgizli
li düzen
düze n
leniş biçiminin açığa çıkarılması, bunların kavrayıcı ve sıradüzenli mi
marileriydi. Öncelik artık sadece konular değil, onların söylemiydi; artık
sadecee bunların çözümlenişinden
sadec çözüm lenişinden doğand oğan sonuç değil,
değil, bunların birleş
birleştir
tirili
ilişş
tarzı
tarzıyd
ydı.ı. En sonund
sonu ndaa ulaştığım bu üç öğe de burad bu radan
an ileri
ileri geliyor:
geliyor: Öncelik
Ön celiklele
“miras”, “tarihyazımı”, “manzaralar” ile birlikte maddi-olmayan’m stoğu;
sonra “ülke”, “devlet”, “ortakmal” ile birlikte maddi-olan;  en sonunda
“şan” ve “sözcükler” ile birlikte afaki  olgu. Buna karşın füzenin bu tıka
basa dolmuş
dolmu ş ikinci
ikinci katm am,
am , başlangıç
başla ngıçta
ta öngörülen rotayı
rotayı saptırdı
saptırdı ve bütün
bütün
programın yeniden ele alınmasını gerektirdi.
Oysa bu arada yapıta birçok yeni veri eklendi. İlan edilen programı
en azından sayısı bakımından tamamlamış görünen bu dört ciltlik yığm
da vardı.
vardı. Kavram
K avram büyük ölçüde
ölçüd e yaygınlaşt
yaygınlaştı;
ı; yalnı
yalnızz m addi ve anıtsal m ekân
ekâ n

FRANSA'LAR:
FRANSA'LAR: FRANSA TAR
TARİH
İHİİ NASIL YAZILMALI? 1 6 5

lara indirgendiğinde, kamuya yönelik bu deyişin kamu nazarında aldığı


anlamdan pek uzak olmayan bir kullanım kazandı2. İşte bu konuda vox
populi, vox Dei 
Dei  (halkın sesi
sesi,, hakk
hakkın
ın se
sesi)
si).. Sözlüğ
Sözlüğee bi
birr kel
kelime
ime katm
katmışış olmak
olm ak
tan çok memnun
m emnun olundu, ger geriye
iye sadece şapka çıkarm
çıkarmak ak kalıyo
kalıyordu.
rdu. Olayl
Olayla-
a-
nn garip bir seyr
seyriyle
iyle,, her yerde kullanılıp
kullanılıp ddura
urann bir düşü
düşüncncee ile
ile bir
bir sözcü
sözcüğü
ğü
sonsuzca didikleyip
didikleyip durm
durmayacak
ayacak ininiyd
iydikik?? Bu kad
kadarar sıradan
sıradanlaşan,
laşan, bu yüz
yüzden
den
de içeriğini kaybeden bir başlık nasıl kullanılırdı? Sıradan sözcük orta
malı haline gelmiyor muydu? En nihayet, yöntemin önemli çizgilerinden
olarakk La République'in
birii olara
bir République'in sonuç bölümünde bildirilen ve yayınların sel
gi
gibi
bi artm
artmasıyla
asıyla berr
berraklaşan
aklaşan ulusal tarihyaz
tarihyazımın
ımın güçlü biçimde geri dönü dönüşüşü
söz konusuydu3.
Yine abartmak gerekir miydi? Her şey söylenmemiş miydi? Bu bütün
içinde tek bir cildin en küçük bir anlamı var mıydı? Şüphesiz Fransa
tarihlerinin hiçbiri “mekânlar" formülüne uymamaktaydı. Ancak füze-
nüı bu üç
üçüncü
üncü katmkatmanı
anı bu formüle ve onun içe içerdiği
rdiği çoğa
çoğaltıcı
ltıcı di
dinamizme
namizme
açıkça
açı kça bağ
bağllı ol
olsa
saydı
ydı - 1 ,3 ,6 ,. . .- ya
yayı
yınc
ncıy
ıyaa ol
olduğu
duğu ggib
ibii ookuyucu
kuyucuyaya da tama
men dayanılmaz gelecek bir sonuca mı ulaşırdı? Bu sırada araya giren
Devrimin ikiyüzüncü yıldönümü ve hazırlığı yapılan De Gaulle yılı gibi
önemli olaylar Fransa'lar
Fransa'lar projesi
 projesini ni ba
bazı
zı parçalard
parçalardan an yyoksun
oksun bıra
bıraktı,
ktı, burada
yerr alma
ye alması
sı gereken öne
önemlimli konuların gö gözz ardı edilmesine nedeneden n oldu4
oldu4.. En
iyisi bu kadarla yetinmek değil miydi?
Üstelik devam etmek dem demek, ek, koz
kozuu ik
ikii katm
katmaa çıkarmak, am amaa en başt
baştaki
aki
anaparayı
anapar ayı tehl
tehlikeye
ikeye atm
atmak ak demekti. Ge Gerçek ten de LaNation’da
rçekten LaNation’da kullanılan
 kullanılan

2) Halk vc hukuk hakkında. Kavram gerçekte hukuk alanına da girer: Tarihsel anıtlar
hakktndak
hak ktndakii 1 19
913 yasası artık ““hafıhafıza
za ye
yerle
rleri"
ri" başlı
başlığı ğı alnn
alnnda
da olası sı sın
nıflan
ıfland
dırm
ırmaları
aları kabul etme
etmekte-
kte-
dir.
3) L 'identité
identité de la rance  (Paris, Flammarion, 1986, 3 cilt) ile Fernand Braudel; Jean Favier
la FFrance
Histoire de Fran
France'i
ce'in
n alü
a lü cil
c ild
d in
inii yönetiyordu (Pa (Paris,ris, Fayard, 19 1984
841198988)
8),, Georges Duby, Emma- Emm a-
nuel Le Roy Ladurie, François Furet ve Maurice Agulhon L ’Histoire ’Histoire de France
Fran ce ill ustrée’de  birbir-
illustrée’de
lerin
erinii izliyorlard
zliyorlardıı (Par
(Paris,
is, H ach
achette,
ette, 19
1987
871199
991) 1),, Pierre G Gou
oubcrt
bcrt ve D Dan
anieliel Ro
Roche,
che, Les
Le s  Français
"  l’Ancien
l’Ancien Re Regi
gime,
me, Pa
Paris.
ris. Arm and C o lilinn , 19
1984 84,, 2 c ilt, bunu Yve Yvess Leq
Lequin
uin Histoire des  Français.
X IX'X
IX' X X * ssiiècl
ècles,
es, üç c ilt (Pa
(Paris,
ris, Arm
Armand
and C Co o lilin
n , 1984
1984)) ilile
e izler; bu
bunları
nları ttaçland
açlandır ıran
an An
André
dré Bur
Bur

guière ile Jacques Revel yönetimindeki Histoire de la   France'in dört cildi olur (Paris, Ed. du
Seuil. 19891992)
4) Örneği
Ö rneğinn M arcel Gauch
Gaucher,
er, François Furet vc M
Monaona Ozouf ((Pa
Pari
ris,
s, Fl
Flam
ammm ari
arion,
on, 19
1988
88))
yönetimindeki Dictionnaire critique de la Révolution française’de   “İnsan Haklan” adlı yazısını
yayım
yayım ladı ve bunu Lu Révoluti
Révolution es droits de ITi
on ddes Tiomme'
omme'd daa ((Pa
Paris,
ris, G alli
allim
m ard
ard,, 191989
89)) a y rıntılı
rın tılı olarak
açıkladı. JeanPierre Rioux aldukça geniş biçimde De Gaulle en son siècl e’e   ayrılm
siècle’e ayrılmış
ış sem
seminer
iner çalış
ış
•Kas
•Kasıını
nın
n sent
sentezi
ezi olan “ Le sou
souverai
verainn en mémo
émoiire" ilile
e “ D e G au
aulllle,
e, homme
hommemémoi
mémoirre” e”ii ince
nceliliyord
yordu,u,
Actes des Journ ées internationales de  ('U
Journées Unesco,
nesco, Paris, Lu Docu ocum m en
entati
tation
on franç
française,
aise, 19
199191,, I. ccilt.
ilt.

1 6 6 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

mantık nedeniyle aynı zorluklar tekrarlanıyor, gerek konuların seçimin


de gerekse işlenmesinde olsun, sorunlar çoğalıyordu.
Bu yüzden önceki ciltlerde zorunlu konular ve yükümlülükler çok na
dirdi. Aksine, doğru saldın açısını belirlemek, hassas, beklenmedik ve ay
dınlatıcı noktaları incelemek gerekti:
gerekti: Verd
V erdun’un
un’un yanı
yanı sıra
sıra asker Chauvin,
Chau vin,
Coupole’un yanında Cagne, Tableau de la géographie de la France  France   (Fran
sa’nın coğrafya tablosu) yanında Guides-joanne.
Guides-joanne.   Bunlar hemen
hem en dile gelen
yakınlıklardır. Buna karşın, Fransa’lara girişmek, atlanamayacak konu
ların ortaya çıkacağını, bunların kaçınılmaz olarak birbirlerini çağrıştıra
caklarını kabul etmek demekti.
d emekti. Yani klasik konular, bol miktarda m iktarda ve dizi
dizi
halinde. Örneğin “Sar
“ Saray
ay’’’ı’ı,, “departm
“de partm an’’ı,
an’’ı, Jeanne
Jean ne d'Arc’
d'A rc’ıı ya da Eytel
Eytel kule

sini
cak bu elekonuların
almamak her
olmazdı:
bir hirrOkuyucu
birii hi hafıza bunları
hafıza mekânı bulamadığında
kategorisine -toplumşaşırırdı.
-top lum An
sal model,
mekân-zaman ayrımı, simgesel beti, merkez nokta- bağlı olduklarından,
hepsi olmasa da diğer belli başlı tasavvurları dikkate almamak düşünüle
mezdi. “Eski Rejim ve Devrim” de siyasal hafızanın bölümlendiği başlıca
mekânlardan
mek ânlardan biridir
biridir.. Ancak
An cak , bunu işlemek,
işlemek, “Franklar
“ Franklar ile Galyalılar” , “sağ
ile sol” gibi siyasal hafızanın bütün bölümlenınelerine değinmeyi gerekti
ri
rirr. Tanını gereği, Fransa
Fra nsa’nın’nın bütün hafıza
hafıza mekânlarını
m ekânlarını incelemek imkânim kân
sızdır:
sız dır: Bu yapıt ne bir
bir ansiklopediydi,
ansikloped iydi, ne de bir bir sözlük.
sözlük. Ele alınan çerçe
çe rçeve
ve
de, sistemli ve tutarlı olmak gerekiyordu. La Nation'da Nation'da yapıtı yöntemlice
katmanlayacak bir “tarihyazım” bölümü vardı sâdece. Burada terimler
dizini neredeyse genel kural olacaktı; hayallere ya da keyfiliğe pek az yer
bırakıyordu. Yapıt senteze dayalı olduğundan, konuların tamamını ol
masa da büyük kısmını anlatmak gerekiyordu: Örneğin La Nation’&a, 
Nation’&a, 
“Fran
“F ransa’nın
sa’nın hüyi
hüyiik
ik vakayinameleri”
vakayinam eleri”ni
ni takdim edecek O rtaça
rta çağğ uzmanı ön 
söze benzer bir girişle yetinmeliydi. Dünyanın aynası, kültür yuvası ve
Hıristiyan Fransa’nın tecessümii olan “katedral" konusunda aynı Ortaçağ
uzmanı sadece yirmi beş sayfayla yetinemezdi.
Dahası, konuların çoğu o zamana kadar açıkça “hafıza yerleri” olarak

ortada duruyordu; bunları belirlemek, oldukları gibi göstermek ve arala-


nnd a bağlantılandırma
nnda bağlantılan dırmakk yeterli
yeterliydi
ydi.. Bu
B u kez
kez bunlan işlemek söz
söz konusuydu
konu suydu55.
“Mekânlar” radarı gerekliydi, ama alanlannda Panthéon’u, Ferdinand
Buisson’un Dictionnaire pédagogique’ini 
pédagogique’ini  (pedagoji sözlüğü),
söz lüğü), taşra müzelerini,
müzelerini,

5) Bürünün takdiminden itibaren, “bu son bölümün


bölümü n gerçek sorununun konuyu sonu belir elirsi
sin
n
bir açılıma götürmesi
gö türmesi değil, hafiza mekânın
mekânınıı aynca
ayn ca açıklam
açıklamayı
ayı gerektirdiğ
gerektirdiğii oldu
olduğunu
ğunu”” belir
belirtmiş
tmiştim
tim--

FRANSA’
FRA NSA’LA
LAR
R: FRAN
FRANSA
SA TARİHİ NASIL YAZ
YAZILMAL
ILMALI?
I? 1 6 7

sokak is
isimle
imlerin
rini,
i, Devrim takvimini Altıge
Alt ıgen’i
n’i ve yeni olduğunu
olduğ unu yorumcula
yo rumcula

rın kolayca
ramı
ramın kabul
n verimliliği
verimli ettikleri
liği derhal diğer hissettirdi.
kendini
ke ndini nesneleri göstermek
A
Anc
ncak işiiçin
ak,, işi bizeyeterliydi.
bize Kav
bırakmamışlar,
Vichy, kuşak, Vezelay ya da üzüm bağı ve şarap hakkında kütüphaneler
dolusu yazmışla
yazmışlardı
rdı.. Girişim doğrudan yöneldi
yöneldiği ği temalar
te malar ve konular hakkın
da tereddiite
tereddiite düşmüştü.
düşmü ştü. Uygulamada
U ygulamada özünde yeni yeni hiçbir
hiçbir konu yoktu
yoktu.. Am
A m aç
kesinlikle farklıydı, konuya içkindi, konunun etkinlikle oluşturulma tanında
ve buradan çıkacak anlamlardaydı. Hafiza mekânının olabilmesi tarihçi
nin,, deyiş yerindeyse,
nin yerindeyse, “ hafıza-mekânı haline getirebilme”
g etirebilme” gücüne
gücü ne bağlı
bağlıydı.
ydı.
Paris ile taşra ilişkileri üzerine, atasözleri, masallar, şarkılar üzerine, seçere
ya da endüstri arkeolojisi üzerine, komünistler ile De Gaulle taraftarları
arasındakii ilişkiler
arasındak ilişkiler üzerine
üzerine ya
ya da La Loire şatoları hakk
h akkınd
ındaa her şeyi biliy
biliyo
o
ruz. Soru şu: Bunların
B unların “hafıza mek
m ek ân la
ların
rın a dönüştürülmeleri
dönü ştürülmeleri bu top topos’la
os’lara
ra
bu işlem olmasa söyleyemeyecekleri bir şey söyletmekte midir?
Beni düşünce boyutunda kışkırtan bu zorlamalar ve zorunluluklardır.
Çok sayıda katılımcı olmasına karşın bizzat onlarla değil, ya da üstlenilen
görevler ya da ilan edilen programlar değil değil,, işte bu muam
m uamma ma ve bu başkal
başk al
dırı ilgilendiriyordu beni: Hafızaya alma gereçlerine, hatıranın sığındığı
mekânla
me kânlara,
ra, özel grupların
grup ların kimlik simgelerine kendiliğinden
ken diliğinden uyum sağlamış,
bütünüyle
bütünü yle kayıp duygusundan
duygu sundan doğmuş
doğm uş ve bu yüzden de geçip ge çip gitmiş şeyle
şeyle
rin nostaljisinde
nostaljisin denn iz taşıyan bu kavram ın bbulgulatıcı
ulgulatıcı geçerliliğini,
geçerliliğini, işlemsel
kapasitesini, onun bizzat kendi üstüne dönüp yeni bir nefesle herkese
mall olan m ekânlara
ma ekân lara yeniden hayat verebileceği
verebileceği güç durumlarda
durum larda kurtuluş
dinamiği
dina miğinini koruyup korumadığını
korumadığını sınamak için için son
sonun
unaa kadar
k adar gitmek gere
kiyordu
kiyordu.. Bir üst perdeye geçtiğind
g eçtiğindee ve kolek
ko lektif
tif kimlikleri
kimliklerimizin
mizin büyük ekranı
üzerin
üze rinee yansıdığında,
yansıdığınd a, eğretileme yyoğunluğ
oğunluğunun
unun azalıp azalmadığını, smırla-
nnı ve hatlarını kaybedip kaybetmediğini, “tarih yerleri” halinde sıradan
laşıp
laşıp sıradanlaşmad
sıradanlaşmadığmı;
ığmı; ya da tam aksine basitb asit yapılar
yapılar üzerinde deneyl
deneylere
ere
dayanarak işlem gördüğünde
gördüğ ünde ççağ ağdaş
daş tarihin
tarihin anl
anlaşıla
aşılabilir
bilirlik
lik kategorisi olma
ya elverişli
manın olup G
İzinde'yi, olmadığını
 Galya horozuanlamak
nu ya da için
alya horozunu denide.
deniz Descartes’ı
z cephesini ya da Kayı
Kayıp
sarmalamak, p Za
Za 
Fran
sa’lara girişmek demek, kavramı ateşle sınamak, sınırı aşmak demekti.
Bu soru benim içimi kemiriyordu.
Kavram ın kesinliğini
kesinliğini ve ekonomisini sağlayacak
sağlayac ak gibi görünen bilgece
bilgece
bir
bir çözüm, kavram
k avramıı en simgesel yönüne
yö nüne doğru çekerek
çek erek çözümlemeyi bizz
bizzat
at
Fransa’nın en simgesel
simge sel olgusu üzerinde yoğunlaştırm
yoğu nlaştırmak
ak olabilirdi:
olabilirdi: Bu sim
gesel olgular bazı tarihlerdi (89,48, 14,40,68), bazı olaylar, bazı figürler,

1«8 HAFIZA MEKÂNLARI


MEKÂN LARI

bizi yerler ve bazı kurumlardı. Bunun formülü tasarıyı tek bir cilt halin
de oluşturup zarif bir şekilde tamamlamaktı. Bir süre bunu benimsedim.
Ancak bu bir zayıflık itirafıydı. Hayır, bu en pahalı çözümdü, kavramı
tartışılabilirlik sınıruıa götürmeye yetecek bir eleştirel konu yığınını işe
htacaktı, ki tasarının çizgisinin de bu olduğuna ikna olmuştum. Girişimin
gecikiyor olması, ağırlaşması önemli değildi. Makalelerinden bazılarının
anaçlara ulaşamıyor olması önemli değildi; önemli olan çoğunluk itiba
rımla sergilemenin tam olması ve bahsin kazanılmasıydı. Bir seminer üslu
buyl
buyla,
a, el yordamıyla edm
edmilen
ilen bir deneyi
deneyimin
min m
mega
egalom
loman
anca
ca bir teşhire doğru
kuyıyor olması da önemli değildi; günümüzde böyle kapsamlı girişimler
ptk fazla değil. Kavramın tomurcuk halini alırken fazladan bir karma-
şulığa sahip olması, en sonunda da çevresinde bir belirsizlik halesi oluş
masının da önemi yoktu, ya da belki böylesi daha iyiydi. Tarihçilerin el
attıkları her tür kavramsal aracın sonu öyle olmamış mıdır? Örneğin,
olguyu, olay'ı, neden’i ve belge’yi bir yana bırakırsak zihniyet kavramı

için
in de duru
durumm bu değil mi? Bunla
Bunların
rın bel
belirsiz
irsiz olmaları ver
verimliliklerine
imliliklerine engel
okııamıştır; bunları kullanımlarıyla değerlendirmek gerekir ve güçleri de
anlaşılmazlıklarından ileri gelir. Bilimsel doğrulamalann bedeli budur.
Br daha hamle yapmaya karar verdim ve altmıştan fazla tarihçiyi bu
neşel
eşelii serüvene yeniden sürükledim; oonla
nlara
ra ne kada
kadarr teşekkür etsem azdı
azdır.
r.
Uç cilt: La Nation'un   cilt sayısı. Ciltlerin düzeni hafızanın özgüllüğüne
uvacak ve hafızanın doğal düzenleniş biçimlerini taklit edecekti: Önce
kırılmaları, sonra gerçek ya da yapay devamlılıkları, en sonunda da sim
gesel sabitlenişleri. Ciltlerin kalınlığı yayımlanmış olanlarla aynı olacak
tı Ancak bu şekilde içim rahat edecekti.
Fransa'lar   işte böyle doğdu. Peki L a   Nanon’dan farkı neydi? Neden
çoğuldu? Bu arada “hafıza mekânı” kavramına ne olmuştu?
Baştan başa bütün bu kitabın, yorumcuların bazen açıkça gösterme

den
çünkühissettikleri
bu çelişki görünür bir çelişkiye
ancak burada açıklığadayandığını
kavuşabilirkabul etmek gerekir,
ve sağladığı bilgiler
açıklayıcı olabilir. Çelişki yöntem ile tasarı arasında bulunuyor. Genel
takdimde açıkça belirtilen amaç, o zamana kadar bütün ulusal tarihin
içine hapsolduğu ve sürekli olarak kavramı kavramla Fansa’yı Fransa ile
açıklamaktan ibaret olan bu çemberin dışına “mekânlar" tekniğiyle çık
maktı. Oysa, içinde Fransa’yı aradığınız bu binbir konu boyunca aslında
merinde hiç düşün
düşünmemeden,
den, tanım
tanımlam
lamadan
adan,, Fran
F ransa’nı
sa’nın
n ardından koşarsı
koşarsınız
nız..
Yönteminizin tükettiğini iddia ettiği konu içine hapsolursunıız. Ve koşunun

FRANSA'LAR
FRANSA'LAR:: FRANSA TA
TARİ
RİHİ
Hİ NASIL YAZILMALI? 1 6 9

sonunda, başlangıçta sahip olduğunuza dönersiniz. Kesitleme biçiminiz


bile Fransız usulüdür: Cumhuriyet, Ulus, Fransa; bu kesitlemeyi başka
hangii üülkeye
hang lkeye uyg
uygulayab
ulayabiliri
ilirizz kki?
i? Peki Fra
Frans
nsa’y
a’yı,ı, san
sankiki Cum
Cumhur
huriyet
iyet FFran
ransa’ya
sa’ya
özgü değilmiş gibi, Fransa bir ulus değilmiş gibi tecrit edebilir miyiz? Ge
riye Fransa’lar mozayiği kalıyor; çoğul, çünkü kırıntılar halinde. Kullan
dığınız
dığı nız gereç aanc
ncak
ak s u f Fr
Franansasa’’ya özgü olduğu için işlevsel hale gel geliyor
iyor..
Kanıt: Bunu İngilizceye, Almancaya, İspanyolcaya nasıl çevirebilirsiniz
ki? Gururla kurtulduğunuzu söylediğiniz yinelemeye yakanızı kaparısınız
sonunda.
sonun da. O and
andanan sonra üç renk renkli li bayr
bayrağın
ağın kat izl izler
erini
ini didik didik etmek,
ölü anıtlannı türlerine ayırmak, Etienne Pasquier’yi ve Recherches de la  la 
France’ını (Fransa araştırmalan) yeniden diriltmek ve Altıgen’in sanıldı
ğından daha yeni bir ifade olduğun
olduğunuu hatırlatma
hatırlatmak, k, “v
“vata
atann için ölm
ölme”e” ifade
sinin
sinin şeceresin
şeceresinii çıkramak, vb. bütün bunlarda bunlard a ilginçlik
ilginçlik ya da çekicilik yok
değildi
değ ildir.
r. An ca
cakk bu ulusal geçmiş
geçmişimizin
imizin bbir
ir denem
denemeye eye sığm
sığmayaca
ayacakk büyük
lükte,
lükt e, am
amaa bir
bir repertuvar için çok küçük bbuu parkında yapılacak bir ge gezin
zinti
ti,,
ne kadar kapsamlı olursa olsun, hatta sahnelense bile Fransa hakkında
sahip olunan genel fikri kesinlikle değiştirmez.
Daha ileri gidelim: Hapsolduğunuz, La Republique’ten itibar
Republique’ten  itibaren en belir
belirle-
le-
nebilecek, La Nation'dan
Nation 'dan sonra aklı başında kişilerin belirleyeceği ve son
ciltte patlayan bu çelişkinin sizi mahkûm ettiği sonuç, itici dinamizmi
olmayan bir Fransa’dır. Bu dinamizm ulusal düzeyde olabilirdi: Siz, bizzat
yaptığı
yapt ığınız
nız kesitleme yüzünden bu dinamizm
dinamizmden
den mah
mahrum
rum kalırs
kalırsınız
ınız -çü
-çünk
nkii
ii
ul
ulus
usuu sadec
s adecee bir
bir bütünü
bütününn parçası haline getirirsiniz- ve ulusalcı sapmayı
reddederek buna karşı kendinizi savunursunuz. Ekonomik ve toplumsal
seviyede
sevi yede de ololabil
abilirdi:
irdi: M
Marksizm
arksizm derdersleri
slerine
ne takılm
takılmadan
adan bu
bunu
nu bbert
ertara
araff eder
eder
siniz. O andan sonra, eğer açılan olmayan, saldınsız, tümelci ve barışık bir
Fransa’y
Fran sa’yaa ulaşac
ulaşacaksan
aksanız ız bunlar ne neye
ye yar
yarar?
ar? Kurt meyvenin içindeydi
içindeydi,, bbaşa
aşa
rısızlık da ilkenin içinde. Fransa’yı “hafıza mekânian”yla işlemek, Fransa’yı
bütünüyle bir “hafiza mekânı”na dönüştürmek demekti.
Kısaca söylemek gerekirse, bu çelişki kavramınızın içindeydi. “Hafıza
mekânı”, bu güzel ifade, kolektif hissiyatın güncel ihtiyacıyla karşılaşınca
zenginleşti; vasilik referansını iyi hissettiğimiz Chateaubriand’ı, Proust’u,
Michelet’yi,
Michelet’ yi, bu üç gözde yazan düşündürtüyor. A m a böylesine büy büyükük bi
birr
konu işlenir
işlenirken
ken uygulanan bu kavram kavram,, anancak
cak deneyim
deneyimin in ve ulusal mitolo
 jinin
 jin in ve bu dden
eney
eyim
im ile mmito
itolo
lojin
jinin
in oolu
luşu
şum
m araç
ar açla
ları
rını
nınn ca
camm am
amlan
landı
dığı
ğı aynı
düzeyden oluşursa bilimsel olarak anlam taşıyabilir. Sizin de yaptığınız bu
dur, siz
sizee atfedilen başanl
baş anlar
ar ve etkil
etkilerle
erle bir
birlikt
likte.
e. 14 Tem m uz’un yanına La

I 7 0 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

T our de France par deux enfarıts’ı


enfarıts’ı   (İki
(İki çocuğun Fransa turu)
turu) eklemek dok u
naklıdır. Tre
Tresord
sordek
ektt la
lang
ngue
ue française'i  (Fransız dilinin hâzinesi) Versailles
française'i (Fransız
sarayına bağlamak mutluluk vericidir. Belki doğru, “kuşak” ile “hafıza
mekânı”nı iki küçük kıymetli taş gibi çarparak umulmadık kıvılcımlar
ortaya çıkarabiliriz. Fransa Genel İstatistiklerine ya da taşra müzelerine
varana kadar öğretmeye yönelik bu yöntem -bu olanaksız bir şeydir!—
aslen
aslen çok sıradandır
sıradandır.. Reims ya da Verdun, Saint-Denis, Jeann e d ’Arc ya
da De Gaulle, Tarih çalışmalan kurulu ya da Larousse sözlüğüyle aynı
kategoriye bağlı değillerdir.
değillerdir. Bu komik,
ko mik, özgün, biraz
biraz bezdirici
bezdiricidir,
dir, am a bunu
göç gibi, Fransa’daki Yahudiler, ordu, devlet, işçi dünyası gibi oldukça
önemli konulara uyguladı
uyguladığını
ğınızda,
zda, kaçınılmaz
kaçınılmaz olarak, sonunda
sonun da cansız
cansız Fran
F ran
sa’nın yanında, cansız bir kavrama varırsınız. Hafıza mekânları gerçekte
deniz cephesi mi yoksa orman mı? Hafıza mekânı konuşma mı? Hafıza
mekânı sağ mı, sol mu? Her şey olmak isterken, hafıza yeri artık hiçbir
şeydir. Kanıtı yoktur. Sizin Fransa’nızda özellikle ne dış odak, ne yaban
cının bakışı, ne Fransa'nın kendi hakkında bilmek istemediği, reddettiği
şeyler, yani çalkantıları ve hafıza kayıpları vardır. Nereye varmak iste
diğiniz çok iyi anlaşılıyor. En azından ne söylemek istediğiniz: En iyisi

Prevert’vari bir envanter,cevap


İşte bu sorgulamaya en kötiisii
vermekFransa’ya
gerekir;birbuAğıt.
çelişkiyi kaldırmak
gerekir. Şurası gerçek ki, çalışma başından beri, yavaş yavaş birbiriyle
yanşan ve birbirine sıkı sıkıya bağlı iki tasarıyla bir o yana bir bu yana
çekildi. Bir yanda sırf epistemolojik ya da teorik olmayan bir tasarı, diğer
yanda
yan da ise kesinlikle betimleyici
betimleyici ve analitik
a nalitik bir tasarı. A
Amm a hafıza yerl
yerleri
eriyle
yle
ilgili
ilgili dar ve kısıtlayıcı
kısıtlayıcı bir
bir anlayış; bu anlayış sergilemeyi
sergilemeyi gerçek
gerç ek ve birbiri
ne akraba anılar üzerinde odaklıyordu (ölü anıtlarından müzelere, arşiv
lerden dövize ve anma törenlerine); bir başka anlayış da geniş ve kap
samlı bir anlayıştı ve ulusal tasavvur ve mitolojimizin kitlesel bloklarını
sistemli çerçevelere oturtm
ot urtmaya
aya ve didiklemeye meylediyordu.
meylediyordu. Bizzat planın
kendisi, ayrıntılarında olduğu gibi bütününde bu iki eğilimi kapsamak
taydı. Bu nedenle, örneğin La Maneillaise’m  yanma Ferdinand Buisson’un
Maneillaise’m yanma
Dictionnairepedagogkjue’’ini
Dictionnairepedagogkjue ini (Pedagoji sözlüğ
sözlüğü)ü) ya da La Co upoie
up oie’un
’un yanı
na büyük yazara
yazara ziyar
ziyareti
eti koymaktan
koymak tan çekinmedim. Genel Gene l kabule sığınmak
dahaa ihtiy
dah ihtiyatl
atlı,
ı, daha
dah a sürükleyici,
sürükleyici, dah a kesin gibi
gibi görünebili
görünebilirdi.
rdi. An
A n cak
ca k bu,
bu,
bir dizi konuya ayncalık tanımak ve ifadeyi somut mekânlara indirgemek
olurdu; bu durum kavramı fazlasıyla kamusal anlamıyla sınırlardı. Molitor
havuzu ve Champs-Elysees’deki Fouquet’s ya da Hotel du Nord hafıza

FRANSA’
FRAN SA’LA
LAR:
R: FRANSA
FRAN SA TAR
TARİHİ
İHİ NASIL YAZILM ALI? 171
17 1

mekânına dönüşürdü. Yüz otuz tarihçiyi on yıl boyunca işbaşına geçirme


mizin amacı, açıkça söylemek gerekirse hiçbiri de “hafıza yeri" olmayan
hu saygıdeğer yapıların korunması değildi!
Bu ik
ikii eğilime
eğilime bütün
bütü n esnekliklerini vermiş olduğum
olduğumuzu uzu düşünmem
düşünmemizin izin
nedeni bu ikisinin
ikisinin bizzat
bizzat ilkenin ifadesinde
ifadesind e yer alıyor
alıyor olmalarıdır. Bu ifade
anılara ek bir saygınlık,
saygınlık, ek bir ruh katmak
katm ak için dile ggetirilmedi;
etirilmedi; anılar zaten
öyle ve öyle kalmalılar. Ayrıca hu ifade, basit hiçimde nesnelere, mekân
lara,
lara, hafızaya
hafızaya yaraşır olaylara,
olaylara, manzaraları
m anzaraların n ve ortak
o rtak malların baz bazen
en vah
va h
şice yıkıldığı bu dönemde korunmayı hak eden ya da etmeyen anıtlara,
bütün anılara bağlanan matem havasının duygusallığını vermek için de
dile getirilmemiştir. Sözcük dağarcığında var olan bir kavramı alıp onu
saptırmadım,
saptı rmadım, değiştirmedim,
değiştirmedim, anlamını
anlam ını ggenişletmedim.
enişletmedim. HafıHafıza
za mekânı
m ekânı be
nim gözümde asla sad s adece
ece fi
fizi
ziki
ki,, elle tutulabile
tutulabilen,
n, görünür
görü nür bir nesne olmadı.
olm adı.
Bazı somut
som ut nesneleri “ hafı
hafıza
za mekânı"
mek ânı" olarak önerdiğim
ö nerdiğim deyişl
deyişlee kavrayabil-
kavrayabil-
diği
diğinıi
nıi düşünmemin
düşünm emin nedeni,
n edeni, bu hatıra nesnelerinin doğası il ilee ortak nok
n ok
taları sadece simgesel olan ve içerikleri de hafıza olan son derece çeşitli
nesneler arasında bir yakınlaştırmanın olası olmasıdır.
İlk anda hafıza yeri iki tür gerçeklik düzeninin iç içeliğini varsayar:
Mekâna, zamana, dile, geleneğe kaydolmuş, kimi kez maddi, kimi kez
daha az maddi, ele gelir, kavranabilir bir gerçeklik; diğeriyse sırf simge
sel, tarih barındıran bir gerçeklik. Kavram hem fiziksel nesneleri hem de
sembolik nesneleri, ortak “bir şeyleri” olduğu temeli üzerinde kavramayı
amaçlar. İşte bütün mesele de bu “birkaç şey”dir. Bunu herkes kendi
liğinden
liğinden ve şu ve ya bu şekilde hissetmiştir. Bu “şeyler”i
“şeyle r”i incelemek, mek-
nanizmalarını
nanizmaları nı göstermek,
gösterme k, tabakalarını belirlemek, çökelme
çökelm e ve akınt
akıntılarını
ılarını
ayırt
ayı rt etmek, çekirdeğini
çekirdeğini bulmak, aldatıcı görünüşlerini ve optik yanılsama
larını göstermek, onu aydınlığa çıkarmak, hakkında söylenmemiş olanı
söylemek tarihçinin işidir. İşaret etmek, gün ışığına çıkarma olgusuna
bağlı
bağ lı olduğundan
olduğun dan önemlidir, ama
am a tarihçi
tarihçinin
nin işinin
işinin esası bu değildir.
değildir. Tarihçi
için önemli olan, mekânın tespit edilmesi değil, mekâna ait olan hafı
zanın açıklanmasıdır. Bir anıtı bir hafiza mekânı olarak düşünmek hiçbir
şekilde tarihini yazmakla yetinmek demek değildir. Bu durumda hafıza
mekânının tanımı şudur: İnsanların iradesiyle ya da zamanın işleyişiyle
herhangi bir topluluğun ortak hafıza malına ait simgesel öğe haline getir
diği maddi ya da fikri düzendeki her anlamlı birim.
Burada ele alman topluluk Fransız ve ulusal bir topluluktur. Hafıza
mekânı ilke olarak oluşmuş bir yerin iki yönüdür ve bu yerin ait olduğu

1 7 2 HAFIZA MEKÂNLARI

iki
iki egemenlik
egem enlik vardır. Bunlar,
Bun lar, ilkeye
ilkeye sadık olursak ve bütün
büt ün gücüllüklerini
gücüllüklerin i
geliştiri
geliştirisek,
sek, bir
bir yandan
yan dan gerçek ve akraba
ak raba hatıra öğelerine (örneğin
(örneğin Panteon
Pan teon
ya da cumhuriyetçi
cu mhuriyetçi döviz),
döv iz), diğe
diğeT
T yandan
yan dan simgesel açılımı ulusal hafızanın
hafızanın
temel ve anlamlı bir öğesini, her ikisi aradaki mesafeyi kat ederek ifade
eden bütün zatiyetler
zatiyetleree başvurulmasını gerektiri
gerektirir.
r. Coğrafyacı olarak
ola rak deniz
deniz
yamacını ya da ormanı tasvir etmeketm ek ya da Fransa
Fr ansa’nı
’nın
n denizlerin
denizlerinin,
in, Avr
A vruu 
pa’nın en büyüğü olan ormanlarının durumunu, birini başarısız tarihsel
yönüyle, diğerini de derin hayalgücü merkezi oluşuyla anlatmak, aynı
şey değildir. Vézelay tarihini yazmak ve tarihçi olarak, kendi tarzında,
şairin “Vézelay, hafıza ürünüdür" diyerek açıkladığı şeyi betimlemek aynı
şey değildir. Descartes’ı Fransa’nın en büyük filozofu olarak incelemek
ya da “Descartes, Fransa’dır" diye ilan etmek ve Descartes’ı Fransız filo
zofu modeli olarak takdim edip, Fransız felsefesinin Descartes’ın etrafın
da nasıl oluştuğunu göstermek aynı kapıya çıkmaz. Bir yandan sağın po
litik ya da ideolojik tarihini ve solu kurmak, ve onları tanımlamaya çalış
mak, bu iki
iki politik
politik ailenin devamlılıklarını ve biçim
biçim değiştirmelerini an
anla
lat
t
mak, ve diğer
diğer yandan Fransa
Fra nsa nın evrensel kıldığı
kıldığı ve biz
bizee çok aşikâr olan
ola n bu
ik
ikii sözcüğün, çağdaş
çağd aş toplumların
toplumların demokratik
dem okratik karşılaştırılmalanm
karşılaştırılmalanmn n temel
temel
kategorisi
kategor isi olarak tarihse
tarihsell açıdan nasıl oluştuğunu göstermek aynı aynı sorula
sorula 
ra götürmez. Fransa turunu anlatmak, silah arkadaşlarının yollarını ye
niden belirleyen bu erginleyici şebekenin, Vidal de la Blache’ın Tableau 
géographique de la  France’ı (Fransa’nın coğrafi tablosu, 1803) yayımladığı
aynı yıl nasıl
nasıl olup da dem
d emokra
okratik
tik bir at üzerinde ovalara
ovala ra ve dağlar
da ğlaraa ilişkin
ilişkin
fiziksel bilgiler dönemini başlattığını göstermek farklı alanlarda yer alır.
Bu altmış yedi denemeden her biri hakkında aynı şeyleri söyleyebiliriz.
İşte her şeyi idare eden de bu hem somut hem de soyut ilkedir: Plan,
konular, yerleri ve işlenişleri. Bu son aşamada işlemin ve konunun hafiza
mekânı haline getiriliş tarzı mekânların tespitine baskın geliyor olması,
ayrıca
ayr ıca içsel
içsel tanımlamanın
tanımlam anın dışsal
dışsal tanımlam anın önüne
önü ne geçiyor olması, bu
kavramın mecazlaştırılmasıdan ileri gelmez ya da buna yol açmaz. Altüst
olan şey konunun kendisidir.
Konu: Farklı biçimleri altında açımlanan Fransızlık. Ulus  yönlendi
ri
rici
ci ve
ve idare edici bir ilkeydi;
ilkeydi; Fran
F ransa
sa bu modele ve patron
pa tronaa göre dikilmişti;
bu ilke onun devamlılığının itici gücüydü. Ulus ve hafiza aslında içten
içe birbirine bağlıydı: Hafiza-ulus. İçindekiler bölümüne bakıldığında ön
ceki üç ciltteki konulardan hiçbirinin, işlenmesini istediğimiz biçimde

Fransa’larda
Fran sa’larda olmadığı
olmadığı görülür
görülür.. Bunun
Bunu n nedeni bunların
bunların sadece
sade ce yapıtı
yapıtı oluş

FRANSA
FRA NSA’’LAR:
LAR: FRA
FRANSA
NSA TARİHİ NASIL YAZIL
YAZILMAL
MALI?
I? 1 7 3

turan araçlar olmalar


turan olmaları, ı, tasavvu
tasavvurunun
runun dayanak
dayan ak noktaları, temel
temeller
lerini
inin
n de
de
rinlerd
rinlerdeki
eki kazıklar
kazıklarıı olmalarıdır. Fransa
F ransa bütünüyle simgesel
simge sel gerçeklik tara
fında yer alır; tarihinin ve varoluş biçimlerinin bitıbir kılığı altında -ancak
simgesel bir anlamı olabilir. Bu bir aidiyet ilkesidir. Ulus ile Fransa’nın
eşanlamlı görünmesi ve aynı tekil yaklaşana uygun olmaları Fransa'nın,
yani ulusal modelin ta kendisinin özelliklerinden biridir; aynca bu “hafıza
yerleri” ifâdesinin özelliklerinden biri de tam da bunlan iyi ayırt etmeyi
sağlamasıdır.
İşte böylece, aynı ve ebedi ilkenin uygulamasıyla ortaya çıkar Fran
sa’lar. Çoğul kullanım kesinlikle o ünlü Fransız “farklılığına” gönderme
yapmaz; ayrıca dikkatsizce bölgesel, dinsel, siyasal ve toplumsal olarak
ilan
ilan ettiğimi
ettiğimizz çeşit
çeşitli
li Fran sa’lara da gönderm
g öndermede
ede bulunmaz. Fransa
Fran sa hakkın
da edinebildiğimiz, birbirine taban tabana zıt, farklı anlayışlan ifade et
mez.
me z. Aceleyle
A celeyle ilan ettiğimi
ettiğimizz gibi,
gibi, bugü
bugünn kuşkulu olan
ola n bir kimlik
kimlik karışık
lığını da ifade etmez. Çok işlenmiş konulara biçem kıvraklığıyla yenilik
katmayı da amaçlamaz. Bu çoğul kullanımın nedeni, girişimin temelinde
olan, "hafıza mekânlarının” ortasında bulunan ilkeyi bir sözcükle, bir

harfle ifade etmenin


kadar inmenin ve onu
tek yolu resmeden
olmasıdır. her konunun
Kavrama en küçükveayrıntısına
özgü kapanışlar açılımlar
işte burada en ele gelmez halkalarını, moleküler gerçekliklerini ele verir
ler. Bu monografilerden her biri derin bir dalıştır; Fransa’ya gözenekli bir
mercekten,
mercek ten, kristal bir toptan bakıştır,
bakıştır, simgesel bir
bir bütünden yapılan sim
gesel bir kesittir. Elbette bütünlüklü bir Fransa vardır, ama bu konular
dan hiçbiri, bu nesnelerden, bu “yerlerden” hiçbiri bir başrna bir bütün
lüklü Fransa tarihi oluşturamaz. Her biri kendi tarzında bütün bir Fran
sa’dır; çünkü her biri gerçekten ya da, bütün içerimlerini geliştirebildiği
mizde sanal olarak, her tür küresel çerçevenin, her tür “tanımlamanın”
kaçınılmaz biçimde kemirip sileceği bütün
bütü n içsel karmaşıklıkl
karma şıklıklan
an kendi içki
de üretir.
üretir. Başan
Baş anlı
lı oldukların
olduklarında
da bu yerler
yerler Rus bebekleri ya da Pandora
Pan dora’nı
’nın
n
kutusu gibidir. Çoğul Fransa’nın ifade ettiği şey, sahip olduğu çok sayıda
determinizmdir.

Bu son kanatta “Hafıza mekânları”nm


mekânları”nm sorduğu esas soru —saklamak
yersiz olacaktır- bugün Fransa tarihini nasıl yazılabileceğidir. Bu geniş
çalışmanın esinlendiği kopu
k opuşş isteği
isteğini
ni de gizleyemeyec
gizleyemeyeceğiz;
eğiz; umarı
umarızz bu kopuş
kop uş
gerçekleşmiştir.

Esasa
Esa sa gelelim, çi
çiinkii
inkii bu esas sonuç
sonu ç olarak bir kaç
ka ç kelim
kelimeden
eden ibaret
ibarettir
tir..

1 7 4 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

Bütün Fransa tarihlerinin, istisnasız hepsinin bir ortak noktası vardır:


Organik
Organ ik bütünlüğün, Fransa zafizafiyeti
yetinin
nin tarihçi
tarihçinin
nin oluşturacağı, çöçözüm
zümle
le
yeceği,
yeceği, bağlantılan
bağlantılandıracağı,
dıracağı, dengeleyeceği bir ddiz
izii gerçeklikten oluştuğun
oluştuğunuu
varsaymak. Bu gerçekliklerin tarihsel düzende (tarihler, kişiler, olaylar),
coğrafî ya
ya da co
coğrafi-tarihsel
ğrafi-tarihsel düzende, siyasal düzend
düzendee (De
(Devlet,
vlet, iktidarlar,
hükümet), ekonomik ya da toplumsal düzende; maddi ya da kurumsal
düzende, tinsel ya da ideolojik düzende olduğu düşüncesi. Ama bunlar

karmaşık da olsa hepvegerçekliklerdir;


olsa ve rastlantılara kendi çevrelerinde
zorunluluklara atfedilen payları ne karmaşık da
olursa olsun
sıradüzen sağlayan bir determinizm oluşturu
oluştururlar.
rlar. Bu Fra
Fransa
nsa Tarihlerin
Tarihlerinin
in
üzerinde yazıldığı en önemli matris modelleri, Fransa tarihlerinin sürekli
birikmesi düşünüldüğünde çok daha az sayıdadırlar zaten. Burada bunu
da göstermeye çalıştık6. Hâlâ geçerli olan ve bizi doğrudan etkilemeyi
sürdürenlerii alırsak, bunlar aras
sürdürenler arasınd
ındaa rom
romantik
antik model, olgolgucu
ucu m model,
odel, yıl
yıllı
lıkk
modeller vardı
vardır.
r. Kı
Kısaca
saca söylemek gereki
gerekirse:
rse: Michelet,
M ichelet, Lav
Lavisse
isse ve Braudel.
Michelet
Mich elet modeli, m maddi
addi ve m
manev
anevii öğeleri yaşayan bbir
ir bbir
irli
likk içine sokmaya
çalışmıştır, çünkü Michelet “dinsel, ekonomik, sanatsal, vb. etkinliklere
ilişkin gelişmelerin en ince ayrıntısına” girmeye çalışan, Fransa’yı “bir
ruh ve bir şahşahıs”
ıs” ola
olarak
rak ddüşün
üşünen
en ilk ki
kişi
şi olmak istemiştir7
istemiştir7.. İki
İkincisi,
ncisi, ulusal
geleneğin
gele neğin bütünlüğünü ddikkatle
ikkatle ince
inceleyi
leyipp bili
bilimsel
msel doğrulama işle işleminden
minden
geçirmiştir8. Üçüncüsü -ne yazık ki yarım kalmış bir yapıta ilişkin vara
bileceğ
bil eceğimiz
imiz yargıya göre
göre—
—sürenin aşam
aşamaların
alarınıı bireysel
bireyselleştirmeye
leştirmeye çalışm
çalışmış,
ış,
Vidal’cı coğrafi tarihi içselleştirmiş, bir sentezi ekonomistlerin döngüle
rinden
rinde n itiba
itibaren
ren en uç noktaya götürmü
götürmüştür;
ştür; bu sente
sentezz Fransa’da
Fran sa’da M arksist
kavramları değiştirerek uygulayan tek sentezdir; yayımlanmış tek bölümü
coğrafi, nüfussal, ekonomik, maddi gerçeklerin etkileyici bir bütününü

ele almıştır.
açıklamak sözAncak her üççok
konusudur, durumda şimdiki zamanı
farklı etkileşim ve amaçgeçip gitmiş olanla
seviyelerinde bile
tutarlı hir zincir oluştunnak söz konusudur.
Bu gerçeklerin olmadığı fikri ve burada sunulan Fransa'nın hayali
hiçbir şeyinin olmadığı düşüncesi bana çok uzak. Ancak Fransa’yı bizzat
simgesel gerçek olarak tanımlamak için simgeselliği özel bir alana yerleş
tirmeye
tirme ye ra
razı
zı olmadığımız an
anda
da - yani onu belirl
belirlenebili
enebilirr gerçeklere indir

6) Bkz. 1. Quarto, La Nation,  “Historiographie” bölümü-


71 Michelet. Histoire de  Fraıure’taki 1869 tarihli önsözü.
8) Bkz. I. Quarto, La Nation,  "L'Histoire de France de Lavisse".

FRANSA'LAR: FRANSA
FRAN SA TARİ
TARİHİ
Hİ NASIL YAZILM ALI? 1 7 5

geyecek her tür olası tanımla


tanımlamayı
mayı ond
ondan
an esirgedi
esirgediğimizde
ğimizde - bam
bambaşka
başka bir bir
tarihin yolu açılmışnr: Belirleyiciler değil, etkiler; artık hafızaya kayde
dilmiş ya da ort
ortak
ak h
haiizaya
aiizaya alınm
alınmışış eylemler değil, bu eylemlerin izizii ve bu
ortak hafıza oyunlan; kendi içinde
içinde olaylar değil, am
amaa onların zaman içi için
n
de kuruluşları, anlamlarının silinmesi ve yeniden ortaya çıkışı; meydana
geldiği haliyle
haliyle geçm
geçmişiş değil, am
amaa on
onunun sürekli yeniden kullanı
kullanılışı,
lışı, iy
iyiyiyee ve
kötüye kullanımlan, şimdiki zamanlar silsilesi önünde önem kazanması;
gelenek değil, ama onun meydana gelme ve aktarılma tarzı. Kısaca, ne
yeniden canlanma, ne yeniden kurulma, ne de tasavvurdur bu; yeni bir
hafıza yaratma’dır bu (remémoration). Hafıza: anı değil, ama geçmiş’in
şimdi içindeki genel tasarrufu ve idares
idaresi.i. Yani bir Fra
Fransa
nsa tarihi, ama ikinci
dereceden.
Tarihyazım boyutunu bu şekilde
şekilde öne çıkarm ak ya da ddaha aha ziziya
yade
de onun
gerekleri
ger eklerine
ne boyun eğm
eğmek,
ek, zorlukl
zorluklarıarı yanından geçip göz ardı etm etmek
ek ya da
belirsiz bir Fransa’nın belirsiz bir tarihinin hoşa gidecek bir bireşiminden
bilimsel
bilimsel,, ahlaki ya da yurttaşl
yurttaşlıkla
ıkla ilg
ilgil
ilii olası
olasılık
lık sonu
sonuçlarını
çlarını çıkarmayı aam m aç
layan bir yan yola sapma stratejisinden ileri gelmiyor kesinlikle. Tam
aksine, deyiş yerindeyse, bu bir yüzyıldan fazladır kazandığı hızıyla, bizzat
bilimsel bir tarih disiplininin yükselişiyle başladığı haliyle bizzat tarihsel
hareketin derin süreci içine inatla ve usluca kaydolmak demektir. Tarih
bi
bilim
lim ve bilinç olar
olarak
ak sürekli
sürek li ile
ilerle
rleyip
yip yenilenirken, ça çağd
ğdaşla
aşların
rın yaşadığını,
yaşamış olduğunu sandığı şey ile bu inanç stoğunun olabildiğince kesin
bilimsel
bilimsel değerlendirmesi aarasınd
rasındaa nenett bbir
ir aayr
yrını
ını,, denetim
denetimlili bi
birr kopma oluş
turmaktan ibaret olmuştur; çünkü bu ilerlemelerin her biri büyük bir
altüst oluşun darbesine bağlıdır; bu altüst oluş kaynakların, yöntemlerin
ve ilgi alanlarının genel olarak değişmesine yol açar. Böylece, 1870 boz
gununun sarsıntısı ve Almanya ile olan hasımlık, burada aynnnlanyla
belirttiğimiz koşullar altında, aktanlan ulusal geleneğin tamamının yazılı
ve bizzat doğrulanmış kaynaklara başvurularak kurulması ya da doğru
lanmasını kesin ve ayırımcı bir zorunluluk haline getirir; bu ise anlatısal
kaynaklar ile arşi
arşivv kaynakları arasınd
arasındaki
aki kesin ve tam aynm
aynmıı gerektirmek
teydi. Bu eleştirel  kopmadan, 1914 savaşı ve simgesel olarak Annales’in
oluşturulmasıyla
oluşturul masıyla aaynı
ynı zamana gelen 1929 ekonom
ekonomik ik krizind
krizinden
en sonra, ek
eko
o
nominin ve istatistik demografinin ilerlemesiyle, yapısal bir kopma çıka
geldi; bu kopma bireysel ve kolektif yaşanmışlığın karşısına uzun ya da
orta vade
va deli
li zor
zorlayı
layıcı
cı öğeleri çıkardı; bu öğeler de ttoplu
oplumm lann ve bir
bireyl
eyleri
erin
n
hayatını cend
cendere
ere aaltına
ltına alı
alıyor,
yor, onların kendilerini yenileme ritmini
ritmini,, yaşam

1 7 6 HAFIZA MEKÂNLARI

sürelerini, evlilik tarihlerini, salgınlardan kaçma ya da zengin olma şans-


lannı, sevme, okuma ve konuşma tarzlarını belirliyordu. İşte Braudel’in
ünlü süre’leri de bu kopma türlerine aitti; bunlar tarihsel zamanın türdeş
olduğuna ilişkin yanlış görüşü değiştirmeye büyük katkıda bulundu. Aynı
derinleştirme ve tarihsel
tarihsel genişleme hareketiyle, sömürgelerin kay kaybedilme
bedilme
sinin yarattığı darbe ve büyümenin şahlanması -bunlar, bir İngiliz nüfus-
bilimcinin
bilimcinin dediği gibi,
gibi, “kaybett
“ kaybettiğimiz
iğimiz bu dünya"
düny a" ile ddikey
ikey bağlan
bağl an koparmış
ve aynı
aynı zamanda M ont ontaign
aignee tarzı bu “yamyamlar” dünyasıyla,
dünyasıyla, benzemedi
benzemed i
ğimiz benzerlerimizle aniden yatay dayanışmalar oluşturmuştur- bilinci
ve bilimi
bilimi kendimiz ile
ile kendimiz
kendimiz arasında
aras ındakiki bir mesafeye,
mesafeye, zaman
zam an içinde kim
liğimizin kopukluğuna götürmüştür; psikanalizin halka yayılması bu kop
mayı bizim için hem anlaşılabilir hem de alışılmış hale getirmiştir. Bunu
etnolojik  kopma olarak adlandıralım. Özellikle bir “zihniyetler” tarihinin
ortaya çıkmasına,
çıkma sına, marjinal grup
gruplara
lara ilgi
ilgi duyulmasına - bi bizi
zim
m kendi içimiz
içimiz
deki sömürgele
sömürgelerimiz
rimiz - iklim,
iklim, beden, efsane, bayram
bayram gi
gibi
bi açıkça
açıkç a zamandışı,
ya da mutfak, temizlik, kokular gibi görünüşte sıradan izleklerin kalaba
lık ve güçlü olarak tarihselleştirilmesine ve bu yolla da fikir, imge, olayla
ilgili yeni bir eleştirel ilgiye neden olmuştur. Yine burada da 1962’de
Cezayir savaşının sonu ile Michel Foucault’nun bu aşamadaki-öncü kita
bı Histoire de la folie’sinin (Deliliğin tarihi) yayırfılanışı arasında bir bağ
kurabil
kura biliri
irizz -yine tarihlerin simgesel olarak
olar ak çakıştığı dir durum.
durum . Kırılmanın
K ırılmanın
ilk ânı hakkında birçok kitaba başlık olan “...nin kaynaklan” kelimesi,
onu izleyen “.. .yapılan” sözcüğü yerine, bir kesitin yerleşmesini, bir başka-
sınmki gibi kendi tarihini iyice işaret eden “...doğuşu" türünden başlık
öne geçmekteydi. Bu, tarihçilerin -bizim9—özne yerine “nesne”den bah

setme
setmeye
ye ve aşağı
yaşadığımız yukarı tarihin
kopukluk, aynı şeyi
şeyibizzat
söylemeye
kendibaşladığımız dönemd
döne mdir.
üstüne ve sürekli ir. Bugün
Bugü n
dönüşüne,
daha genişlemiş aynı ayrımın devamı ve takibi içine kaydolur; şu farkla
ki, geride bütün tarihsel geleneğin genel bir canlanışı ve değer kaybetme
sinden başka hiçbir şey söz konusu değildir.
Ancak tarihyaztmsal  diyebileceğimiz bu kopukluk diğerlerinden hem
daha yaygın, hem daha köklüdür. Daha dağınıktır, çünkü her biri kendi
içinde karmaşık ve geniş kapsamlı birçok olayın kesiştiği noktada bulu
nur: De
D e Gaulle
Gau lle sonrasının siyasi
siyasi ve ulusal ini
iniş-çı
ş-çıkışl
kışları,
arı, devrimci düş
düşününce
ce

9) Bkz.
Bkz. Lacques
Lacq ues Le G of vdy., Faire de l'histoire
offf vdy., l' histoire,, Paris, Gallimard,
Gallim ard, 1947, üç cildin
cild in alt başlıkları:
“Nouveaux problèmes", “Nouvelles approches", “Nouveaux objecs".

FRANSA'LAR: FRANSA
FRA NSA TAR
TARİHİ
İHİ NAS
NASJL
JL YAZJL
YAZJLMAU
MAU?? 1 7 7

nin sona ermesi


nin ermesinin
nin yansımalan, ekonomik kr kriz
iz darbesinin sonuçlar
sonuçları.
ı. D ah
ahaa
radikaldir, çünkü bu üç olay bir araya gelmiş ve, “ikinci bir Fransız ihtila
linin10” başlangıç dönemleri ile üçüncü bin yılın sonunda yüzyıl-sonu’na
ilişki
ilişkin
n yaklaşımlar
yakla şımlar ara
arasın
sında
da,, yeni bbir
ir ca
cakm
kmry
ryıld
ıldızın
ızın öğelerin
öğelerinii oluştu
oluşturmu
rmuştur;
ştur;
bu yeni takımyıldız geçmişle olan ilişkiyi ve ulusal duygunun geleneksel
biçimlerini derinlemesine değiştirmiştir.
Tarih, daha açıkçası ulusal tarih, geleceğin bakış açısıyla yazılmıştır
her zaman. Kolektifliğin onu bekleyen şeyle yüzleşebilmesi için hazırla
ması ve kurtarması
k urtarması gerektiği şşeyl
eyler,
er, bu geleceğin bü bütün
tün geçip gitmiş geç
mişlerin belirsiz yığını arasında olması gerektiği ya da olacağı şeye ilişkin
örtük, kimi kez de açık fikre göre toparlanabilecekti. Şimdiki zamanı
basit ve sürekli bir geç
geçiş,
iş, tarihç
tarihçiyi
iyi yan noter, ya yan
n peygam
peygamberber bir aktarıcıya
dönüştüren
dönüştü ren şey budur. Ge
Gelece
leceği
ği ssezme
ezme ve bu geçm
geçmişin
işin yeniden derlenmesi
derlenmesi,,
kabaca ifade etmek gerekirse, üç büyük anlaşılabilirlik şemasına göre
olmuştur: Olası bir restorasyon şeması (Eski Rejim, toprak istikran, çok
Hıristiyan bir Fransa şeması); olası bir ilerleme şeması (insanın doğa ve
kendi üzerindeki, olaylann düzeni üzerindeki egemenliği) ve arzulanan
bi
birr devrim ve tarihin yemd
y emdenen başlayışına iliilişkin
şkin şem a. Yüzyı
Yüzyılın
lın zo
zorluk
rlukları
ları
bu üç şemadaki umutları ve düşleri birer birer yok etmiştir. Şimdiki za
man, son derece açık ve bununla birlik birlikte
te geleceksiz birbir gel
geleceğin
eceğin baskıcı
öngörüimezliği ile kendi donukluğuna geri dönmüş bir geçmişin tıkayıcı
bolluğu arasında, kendi kendimizi anlamamız için bir kategoriye dönüş
müştür. AnA n ca
cakk bu genleşmiş bir şimdi
şimdiki
ki zaman
zamandır;dır; değişim süreklil
süreklilik
ik kaza
nır, kendini ancak yeni bir çekicilik ve gizeme bürünmüş bir geçmiş saye
sinde, sığınak olmuş bir geçmiş, yani hem bizim “tarihimiz" hem de “kim
liğimiz” olan şeyin sırlannı banndırdığı düşünülen bir geçmiş sayesinde
kavrayabilir.
İlginç
İlginç bbir
ir zam
zaman,
an, kop
kopuşun,
uşun, ye
yeni
ni kaynakla
kayn aklann
nn zaman
zamanı;ı; bu zaman
zamanda
da Fran-
sızlar artık “vatan için ölmeye” hazır değil, ama Fransa’ya ilgi ve bağlılık
gösterme konusunda ağızbirliği içindeler. Aşkın onurlarına, sohbetin şanı
na, bilginin çekiciliğine layık görülmüş şey sadece Fransa tarihi, siyaseti,
ekonomisi, toplumu değil, aynı zamanda onun manzaraları, arkeolojik
ve maddi ortakmalı, gelenekleri, sanatlan ve varlığına ilişkin en küçük
tanıklıklardı; bunlar artık tam olarak kimden kaldığı ya da neye yaradığı
bilinmeyen, ama son derece değerli bir miras olarak törensileştirilmiştir.

10) Bk:. Henri Mendras, Lu Seconde Révolution française.


française.   Paris, Gallimard, 1988.

1 7 8 HAFIZA MEKÂNLARI

Bu zamanda, anketler bir uzlaşma eğilimini gösteriyor; buna göre Dev-


rim’den beri ilkilk kkez
ez çoğunluk kurum
kurumlanıl
lanıl esası hakkında,
hakkınd a, bunları uyumlu
uyumlu
hale getirme
getirme koşuluyla muta m utabak
bakat
at sağlıyor;
sağlıyor; aşın sağcı partiler bilebile Cumhu-
Cum hu-
riyet’e
riyet’e sahip çıkıyo
çıkıyor.r. Klasik muh
m uhalef
alefetle
etler-E
r-Eski
ski FrFran
ansa’ya
sa’ya karşı
karşı Yeni Fransa,
Dini Fransa
Fra nsa’’ya karşı
karşı laik Fransa ve dah
d ahaa iy
iyis
isii sağ Fransa
F ransa’sına
’sına karşı
karşı sol Fran
Fran 
sa’sı- tekelci keskinliklerini kaybetmişlerdir, çiinkü kuyruk çıkıntısı ko
münist parti ve tanı bir gelişme halindeki Ulusal Cephe bile, sözle bile
olsa, en azından demokrasi ilkesine bağlılıklarını dile getirmektedirler.
Ancak bu zaman, eğitsel iletinin içeriğinde yepyeni bir belirsizliğin
hâkim olduğu bir zamandır da; din okuluna
okulun a özgürlü
özgürlükk talebi
talebinin
nin savaş
sava ş son
son 
rasıı en büyük sokak gösterilerine neden
ras nede n olduğu, siyasal söylemin söylenme
söylenm e
yenler
yenl er etrafında
etrafında dolanıp
do lanıp durarak
durar ak kredisini tükettiği
tükettiği,, yüce devlet
de vlet sistemin
deki en küçük reformun kutsal ilkeleri tehlikeye attığı bir zamandır bu.
Yazım
Ya zım refor
reformu
mu büyük bibirr korkuya yol
yol açmıştır. Bu zaman,
zam an, nüfusun ihtiyaç-
ihtiyaç-
laruıa göre
göre bitmez tükenmez değişikliklere
değişikliklere konu olan vatandaşlık
vatand aşlık yasasının
yasasının

zamanıdır; Mağripli göçmen kitlesinin büyüklüğü göz önüne alındığında,


ulusal kimlik kavgasının başladığı bir zamandır. Uzak bile olsa geçmişe
yapılan her başvuru, uykuya daldığını sandığımız eski şeytanları uyandı-
rıvermektedir.
Evet, tuhaf zaman; derinlemesine bölünmüş olsa bile, “egemen ve
kendinden emin” bir Fransa silinip gidiyor, diğer yandan tükenmiş bir
Jakobenizme benzer bir ulusalcılığın ötesinde, yepyeni bir duygu ortaya
çıkıyor: Fransa’ya özgü bir ayrıcalığa bağlılık, ulusal olgunun derinliğinin
ve köklülüğünün keşfedilmesi, bunların ifâde edilişinde zenginliğe ve çeşit
liliğe yönelik çoğulcu ve neredeyse birörnek bir merak. Sanki Fransa bizi
bölen bir tarih olmayı bırakmış, hizi birleştiren hir kültür haline gelmiştir;
bir aile mülkü gibi bölünmez bütünlüğünü fark ettiğimiz bir mülkiyet
haline gelmiştir.
Önceki cildin sonunda bu geçişi tanımlamaya çalıştım11. Özetleyelim.
Klasik, tanrısal,
tanrısal, evrenselci ve Mesihçi model, 1914 savaşının hemen
h emen son 
rasından, Fransa
Fra nsa’n
’nın
ın nükleer güçler seviyesine yükselmesine karşın düşüşe
geçtiğine ilişkin bilinci berraklaştıran Cezayir savaşının sonuna kadar
gittikçe dağılmıştır.
dağılmıştır. O zamana
zam ana kadar,
k adar, ulusal düşünce
düşü nce devl
devlet
et gücüyle özdeş
leşme sayesinde sağlamlaşmıştı; yaşadığı deneyler hile sürekli yenilenen
bir büyüklüğü doğrulamaktan başka bir şey yapmıyordu. Belli bir toprak
11) Bla. I. Quarto, La Nation, “La
Nation, “La nation-m6moire".

FRANSA’
FRA NSA’LLAR: FRAN
FRANSA
SA TARİH
TARİHİİ NASIL YAZILMALI?
YAZIL MALI? 1 7 9

üzerinde, belli sınırlar içinde kurulmuş olan devlet, yabancı komşulara


karşı sınırların askeri güvencesi olan devlet. Ama ulusal dinamiği taşıyan,
koruyan, yönlendiren,
yönlendir en, işleten devlet. Diğer
D iğer ülkeler bağlılıklar
bağlılıklarının
ının damarını
ve birliktel
birliktelikle
iklerinin
rinin sımn ı ekonomiye, dine, dile
dile,, toplumsal ve em
emik
ik top
luluğa ya da ddoğrud
oğrudan
an kültüre bağl
bağlayabi
ayabilir.
lir. Fra
Fransa
nsa bunlan devletin gönül
gönüllü

ve
iki sürekli etkinliğine
uç deneyim borçludur;
yaşamıştır: o, komşularının
Mutlakiyet ve Devrim. aksine, bununla
Birinciye, ulusal ilgili
ağır
lık merkezini merkez iktidarın ellerine teslim eden ya da aksine onu sivil
toplumun ocağın
oc ağınaa bırakan her zzaman
aman canlı alte
altern
rnatif
atif eklenir.
eklenir. Geri
Geriye
ye dö
dö
nük olarak çelişkili olmaktan çok birbirini tamamlar görünen, Fransa’ya
özgü iki ulusal düşünce, cumhuriyetçi dövizin Fransa’sı, "toprağı ve ölü
leri” olan Fransa, İkincisinden doğmuştur.
Günümüzde tanık olduğumuz derin ulusal bilinç hareketi bambaşka
bir ulus modelini varsaymaktadır. Bu, Fransa’nın orta güçteki devletler
sırasında istikrarına ve onun çatışmalı, çoğul ama barışçı bir Avrupa bü
tününe eklemlenmesine
eklemlenm esine denk düşer, içeride ise modern hayat h ayat tarzlan
tarzlannmnm
genelleştirilmesine, merkeziyetçili
merkeziyetçiliktenkten uzakla
uzaklaşma
şma eğilimine, de devlet
vlet mü
müdada
halesinin çağdaş biçimlerine, geleneksel özümleme biçimleriyle topluma
katıştırılması
katıştırı lması zorlaşan etkil
etkilii bir göçm en to toplum
plumunu
ununn varlığına denk düşer.
Özellikle, siyasal açıdan, bir yüzyıldan bu yana alışageldiğimiz ulusalcılığın
yokk olm
yo olmasm
asmaa de
denk
nk ddüşer;
üşer; alı
alıştı
ştığımı
ğımızz bbiçim,
içim, gerek sol versiyonunda ggerekse erekse
sağ, tutucu,
tutuc u, tepkici, Barres-Maurras'cı versiyonversiyonund
undaa ulus
ulusunun kesin biçimi
nin belirlediği cumhuriyet biçimidir. Bu temel dönüşüme, XX. yüzyılın en
önemli siyasal iki koşut olgusu büyük ölçüde katkıda bulunmuştur; bu
olgular De G aulle'cülük
aulle'c ülük ve komüniz
komünizmdir mdir ve bunların h her
er ik
ikis
isii bir
birlik
likte
te ve
ayrı
ay rı ay
ayrı
rı etkilemiş
etkilemiştir;
tir; bbura
urada
da uzun uuzun
zun anla
anlatıla
tılan
n koşullar
ko şullar iiçin
çinde
de112 ulusalcı-
devrimci Fransa’nın doruk noktasını ve onun son yapıtını temsil eder.
Gelenek
Ge leneksel
sel ulusalcı
ulusalcılığı
lığın
n bu büyük çıkışçıkışı,
ı, ulusal duygunun azalmasına
yol açmak bir yana, tam aksine bunun dinamiğini açığa çıkarmıştır, ki
vurgulanması gereken konu da budur. Bu çıkış, Fran Fransa’nın
sa’nın yüceli
yüceliğe ğe eriş
eriş
mesini sağlayan şeyin geri dönüşü, saplantı halini alıncaya kadar derin
leşmesiyle ifadesini bulur: Fransa tarihinin bütün biçimleriyle yüceliğe
erişir. Geleneksel ölçütlere vurulduğunda ulusalcılık azalmış görünebi
lir. An ca
cakk yoğunluktan çok çapın çapında
da ve ifade tarzı
tarzında
nda bir değ
değişik
işiklik
lik olmuş
tur.
tur. im
imparator
paratorluğun
luğun birl
birlikçe
ikçe çerçevesi yok olmuştur, içine ye
yerleş
rleşip
ip sabit-
sabit-
12) Bkz. II. Quarto, Les France, “Gaullistes et communistes".

1 8 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI

lendiği Altı
lendiği Altıgen
gen’i’in
n çerçevesi,
çerçevesi, A vrup
vr upa’nın,
a’nın, Batı’nın, demokrasilerin
demo krasilerin üst sevi
yesinde, din, aile, iilke gibi yerel gerçekliklerin alt seviyesinde, yukarı ve
aşağ ı doğru
aşağı doğru aniden
an iden genişlemiştir. Ulusa
U lusall duygu olumlayıcıyken sorgul
sorgulayıcı
ayıcı
hale gelmiştir. Saldırgan ve militer olan bu duygu rekabetçi hale gelmiş,
endüstri
endü striyel
yel performans ve spor alanındaki
alanın daki rekorlara yönelmiştir.
yönelmiştir. Kurban
Kurb an
sunan, cenaze töreni
töreni yapan ve savun
savunmm aya geçen bu duyg
duygu,
u, zevke
zevke düşkün,
meraklıı ve turistik diyeceği
merakl diyeceğimiz
miz bir hale dönüşm
d önüşmüştür.
üştür. Pedagojikk
Ped agojikken,
en, med-
yatik, kolektifken bireysel ve bireyselci olmuştur. Mönülii bir Fransa,
yemek kartı ve Michelin kartı. Ulusal duygu çok yurttaşça bir duyguydu;
ama şimdi dokunaklı, neredeyse duygusal olmuştur. Evrenselciydi, ama
şimdi tekille
tekilleştiri
ştirici.
ci. Kendisini
Ke ndisini tensel görüyordu, artık simgesel. Y
Yoks
oksaa Fran
F ran
sa olası bütün Fransa’ların ortak paydasına mı dönüştü?
Fransa’nın tarihçilerinin bugün bu büyük değişikliğe uymaları isteni
yor. İşte ulusallık konusuna zoraki dönüşün nedeni bu. Bunun nedeni

bilimsel
nede
nedeni örtü çerçevenin
ni ulusal altında, kokuşmuş
en bir ulusalcılığa
e n direşken süreklitapınma
ve en sürekli biçimdedeğildir;
biçimde ortaya bunun
ortay a çıkması
dır. Bizi
Bizi hafıza
hafıza göreviyle görevle
gö revlendi
ndiren
ren şey işte
işte bu yeniden ele alm a olguolgususu
dur. Bunun nedeni geçmişe özgü nostalji ya da müzecilik çılgınlığı değil,
ktyaslanamaz sürekliliğiyl
sürekliliğiylee uzun zamanın
zam anın ağırlığını
ağırlığını koyan bir ülkede, geç g eç
mişe sadakatin bizzat bu geçmişin yeniden inşası, onun sürekli yeniden
üretil
üre tilmesine
mesine bağlı olduğunun
olduğunun hatırlatılarak her tür kopmanınkopm anın yasallaştırıl
yasallaştırıl
masıdır. îngilizlerin
îngilizlerin geleneği, bizi
bizim
m de hafızamız
hafızamız var. Yine nesnelerin
ne snelerin ato
at o
mik dağılımını bize zorunlu olarak kabul ettiren bu ele alma olmuştur.
Çiçekten çiçeğe,
çiçeğe, nesneden nesneye
nesneye uçup konmakla değil değil,, am
amaa ana m oto
run parçalanmasıyla ve parçacıklanmn uzaklarda ışıldamasıyla. Bizi tarih-
yazımla ilgili kaygıya sürükleyen şey budur. Yaptakçı merakı nedeniyle,
şeylerin ters yüzüne yönelik garip merak nedeniyle değil, ama hepsi inşa
edilmiş huhu blokların
blokların biz
bizee kad
kadar
ar taşınma,
taşınm a, görünüp kaybolma,
kaybolm a, hurdaya
hurd aya çıka
çık a
rılma
rılma ve yeniden
yen iden kullanılm
k ullanılmaa tarzının
tarzının bizzat
bizzat bizi
bizi biz
biz yap
yapanan şey olma
olması
sı ned
n ede
e
niyle. Nihayet yine bu ele alma, Fransız evrenselcilik geleneğinin en iisr
ifadelerini
ifadeleri ni ve bunun
bu nun üretiminin en mütevazı gereç gereçlerini
lerini aynı terazinin
terazinin aynı
aynı
kefesinde tartmayı telkin eder, çünkü anlaşılması ve iyice duyarlı hale
getirilmesi gereken şey, Fransa’nın belki fazladan özel olarak elde ettiği
evrensellik eğili
eğiliminin
minin nedeni ve nasılıdır
nasılıdır.. Bu kitapta ve kitabın tekniğinde
ne yazık
yazık ki kişisel
kişisel hayallere ve bbaşıbo
aşıboşş gezintilere
gezintilere çok az yer verildi! Bugü
Bug ü
nün zorunluluklarının gerektirdiği yanıt bu; günümüzde
günüm üzde bilimin ve bilin
bilincin
cin
durumuna uyan tek yanıt. Tanrı ayrıntılardadır, Fransa da öyle.

FRANSA'LLAR:
AR: FRANSA TA
TARİH
RİHİİ NASIL YAZILMALI? 18 1
Ancak simgesel ve ata malıyla ilgili bu birliğin genel olarak algılanışı,
bunlara ilişkin ifadelerin şiddetle bireysel benimsenişini içerir; bunlarla
mahrem ve tamamen kişisel bir alışverişi içerir; site içinde, tarihçinin
rolünün de yenilendiği özel bir birliği içerir. Bu çalışmaya katılan herkes
bunuu büyük orand
bun ora ndaa hissetmiş olmalı.
olmalı. N e noter, ne peygamber.
peygamber. Tercü
Tercüm m an
ve aracı. Her zaman aktarıcı, ama geçmiş ile gelecek arasında değil, kör
talep ile aydınlık arz arasında, kamusal baskı ile laboratuvann sessiz sabrı
arasında, hissettiği şey ile bildiği şey arasında. Değiş tokuş, paylaşma ve
gidiş geliş, nihayet anlam buradan çıkar ve burada yine bir görev ortaya
çıkar.
Cumhuriyet’ten merkezci jakobenizmi, “ya özgürlük ya ölüm"ü, “öz
gürlük düşmanlarına özgürlüğe hayırT çıkardığımızda geriye ne kalır?
Ulustan ulusçuluğu, emperyalizmi ve Devletin üstünlüğünü aldığımızda
geriye
geriye ne kalır? Fra
Frans
nsa’d
a’dan
an evrenselciliği aaldığımızda
ldığımızda geriye
geriye ne kalır?
kalır? Ke
Kenn
dini öğrenme süreci.
Bu Hafıza mekânları’nı aynı coşku ve aynı adımla benim Fransa’m ve
Fransa, her bir kişinin Fransa’sı ve herkesin Fransa’sı haline getiren uzun
bir öğrenme dönemi.
1992
 
Kuşak

Bıı denli bayağılaşmış ve her şeye rağmen daha donuk başka bir kavram
yoktur. Biyolojik referansları İncil’e, Herodotos’a ve Plutarkhos’a kadar
.gide
.giden
n dah
dahaa eski bir kavram ddaa yokt
yoktur;
ur; an
ancak
cak kavram anlamını an
ancak
cak biz
bizim
yakın tarihli demokratik bireyselleşme dünyasından alır. Gençlerin ve za
manın havasın
havasında,
da, m od
odad
adaa yyüz
üzey
eyse
sell olarak görül
görülür;
ür; am
amaa bizi
bizim
m şimdiki zaman
üzerine
üzerine tarihsel anlayışımızı
anlayışımızın n duyarlı merkezine bu kkad adar
ar nüfuz eden başka
b aşka
kavram da yoktur. Onda özü itibarıyla Fransa’ya ait olan nedir? Bu tam
anlamıyla hangi hafıza mekânıdır? Burada
Bur ada n
nee tür bir paylaşım
paylaşımaa imkâ
imkânn ta
tanır?
nır?
1968 Mayıs
Mayısıı olmasaydı kuşaklar çevresinde yirmi yıldan1ber
yıldan1berii sorulan
bu sosyolojik,
sosyolojik, ekonom
ekonomik,ik, demo
demografik
grafik ve tarihsel sorular olmazdı; kamuoyu

1) Bu
Burada
rada b e llllii ba§l
ba§lıı kay
kaynak
naklan
lan vereceği
vereceğim m i bunlarda da kayna
kaynakçakça b ilg
ilg iler
ilerii yer alıyor; Ph
Phililippe
ippe
Parrot'nun Encyclopcedia Universalis'teki 
Universalis'teki  “Géné
“G énérati
rationon"" ad
adlı
lı m akal
akalesi
esi;; SS.N
.N.. Ei
Eisenstadt
senstadt''m klasi klasik
k
yapıtı From Generation to Generation,
Generation,   Glenco
Glencoe,e, III
III.,
., 19
1956
56;; Hans Jaeger, ""G Gen
enerations
erations iin nh hiistory,

reflections on a controversial concept”, History and Theory, 


ul
ulusl
uslaa ilgili
ilg ili ttarihyazım
arihyazımını
ını çıka
çıkann r. A lain B . Spit
Spitze
zer,
Theory,  no
r, “The
no:: 2, 1978, s. 273292; bu yap
“T he historical pr probl
oblem
em o f generati
yapıt
generations'1
ıt
ons'1,
American Historical Review,
Review,   no
no:: 78, A
Ara
ralık
lık 197
1973,
3, s. 1353
13531138
385;
5; bu yap
ya p ıt da kavram ın kapsam
kapsamınıını
belirl
elirler
er ve AmA m erikalıl
erikalılan
annn çok
ço k zengi
zengin
n sosyoloji kaynakçası hakk hakkında
ında durum ssapta aptam ması yapar.
Ayrıca bkz. Claudine AttiasDonfut, Sociolo Sociologie
gie ddes générations,   Paris, P .U .F.,
es générations, .F ., 1988 ve Pierre
Favre, “De la question sociologique des générations et de la difficulté à la résoudre dans le cas

 
1 8 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

yoklamalarında pek sevilen bu cemanın aşın kullanımı da olmazdı. Bunu


gençlerin
gençler in uluslararası boyutta başkaldırması
başka ldırması olgusuna yerleştirmek gerekir
gerekir;;
bu olguda Margarat Mead dünya uygarlığı ölçeğinde bir Fossé de généra
tions2 (kuşaklar uçurumu)
uçurum u) belirliyo
belirliyordu
rdu ilk
ilk kez.
kez. 68 hayaletine yakalanmış
yakalanm ış
her türden araştırmanın bir anda çoğalınası işte en azından tarihçiler
nezdinde bubu belirsiz
belirsiz kavramın
kavram ın sahip olduğu o uzun
uzun ve dikkatli kayıtsızlık
tan sonra gerçekleşti. Zıvanadan çıkış ilginçti, çünkü sağlam düşünceli
kişiler3 hafiza
hafiza ifadelerinin
ifadelerinin önlenemeyen
önlenem eyen furya
furyası
sı ve gerek kendiliğinden
gerekse etmenlerce kışkırtılan kendi kendini kutlama önceliği karşısında
1968 patlaması hakkında ciddi tarih yapıtlarının azlığına işaret ediyor
lardı. Sanki kimsenin tahmin edemediği, hiçbir aklın tamamıyla açıkla
maya yetmeyeceği grizu patlaması tam da “bir kuşağın” yükselişiyle ifa
desini buluyordu.
O kutsal 68 kuşağının oluşum
oluşumuu “olaylarla” başlamadı. O n yıll yıllık
ık kutla
kutla 
maların ritmiyle -1978, 1988-son derece farklı tarihsel bağlamlarda ger
çekleşti4: İlki, solcu grubun çıkardığı nostaljik bilançoda ve melankolik
havada, sonunda bir gazetecinin “kaybolmuş bir kuşağın”5 anılarını talep
ettiği “öksüz
“öks üz yıllar”m üzüntüsü içinde6
içind e6 yer alır; İkincisi koalisyon
koalis yonun
un gergin
son dönemindedir;
dönem indedir; destan
d estanın
ın başkişisi
başkişisi Serge July’nin
July’nin Aralık
A ralık 19867 öğrenci
öğrenci

de la France", Générations et po/itique’in VIII. bölümü, Jean Crète ve Pierre Favre yönetiminde,
Paris, Econrmica,  1989; bu yazı Haziran I984’te Québec Laval Üniversite’sindeki "Générations
et changements politiques" başlıklı kolokyum bildirisinin genişletilmiş haliyle “Génération: un

concept pour les sciences


lantı Association françaisesociales?” başlıklı
de science yuvarlakParis'teki
poiitique'in masa tartışmasının
kongresinde giriş bölümüdür;
Annick bu top
Percheron’un
düzenlediği yuvarlak masa toplantısıdır; Génération et politique, 22-24 Ekim 1981. Burada
277 kitap ve makaleden oluşan bir kaynakça sunulmuştur.
Çağdaş Fransa tarihi kavramının güncelliği Vingtième Siècle, revue d'histoire'ın "Les généra
tions” başlıklı özel sayısıyla da doğrulanır; no: 22, Nisan-Haziran 1989. Kavramın psikoloji,
emoloji, ekonomi, ve demografi tarafından ele almışı aşağıdaki notlarda görülecektir.
2) Margaret MMead,
ead, C
Cııilme
ııilme and Commit
Commitmemmem:: A Study of  t/ıe
 t/ıe Génération Gap,  Londra, 1970,
Fransızca çevirisi, Le Fossé des générations,  Paris, Deııoel, 1971.
3) Sorunun üzerinde özellikle Antoine Prost durur: “Quoi de neuf sur le Mai fiançais?", Le
Mouvement social, no: 143, Nisan-
Ni san-Ha
Haziran
ziran 1988, s. 81
81 -79; bu
bu sayının bbaşlığı
aşlığı “M
“Mém
émoires
oires et histoire
de L968”dir.
4) Bk
Bkz.
z. Jean-Pierre Rioux, “A propos des célébrations
célébrations déce
décennales
nnales du Mai français", Vingtième 

Siècle, revue d'histoir


izliyorum. d'histoire,
e, no: 23, Temmuz-Eylül 198
1989,
9, s. 49-58; ben
be n burada bu zeng
zengin
in çöz
çözümlemey
ümlemeyii
5) Jean-Claude Guillebaud, Les Armées orphelins (1968-1978),  Paris, Seuil, 1978.
6) Jacques Paugam, Génération perdue,  Paris, Robert Laffont, 1977. Fr. Lévy, J.-P. Dollé,
Chr. Jambert, J.-M. Benoist, M. Lebris, J.-E. Hallier, M. Buiel, J.-P. Faye, B. Kouchncr, B.-H.
Lévy, M. Halter, Pli. Sollers, A. de Gaudemar ile söyleşiler.
7) Serge July, “La Révolution en creu
creux",
x", Lib
Liber
erat
ation
ion,, 27 mai 1988.
1988.
 

KUŞAK 185

hareketinin “erken boşalması"


boşalm ası" olarak adlandırm
ad landırmakta
akta tereddüt
tereddü t etmediğ
etmediğii olgu
olgu
il
ilee İki
İkiyüzüncü
yüzüncü yyııl ffonu
onu üzerinde
üzerinde başlatılan
başla tılan başkan
ba şkanlık,
lık, sonra
son ra da
d a genel seçim
kampanyaları
kam panyaları aras
arasındaında sıkışıp
sıkışıp kalmış
kalmış bbir
ir koalisyon.
koalisyon. An ca
cakk il
ilki
ki tarafından
tarafından
Kuşak8 olarak taçlandırılmış
Kuşak8 olarak taçlandırılmış olan bu iki on yı yıl kutlama
ku tlamalarından
larından az sayıda
etmenin ve vakayiııüvisin kapasitesi ortaya çıktı: Bunlar eski Troçkist,
eski Maocular, eski G.P.’lilerdi, idareyi ele almışlar, kendilerini bir kuşağın
kahramanları olarak görmek ya da göstennek ve bu kuşağın ku şağın anm a sırası
sırasın
n
daki temsil gücünü üstlenmek istemişlerdi.
Bu kutlama saplantısı özü itibarıyla anlamlıdır. Önemli boyutlu hiç
bir tarihse
tarihsell olay için
için -1 9 1 4 savaşı, Ha
Halk
lk Cephesi, Direniş
Direniş,, Kurtu
K urtu luş- var
olmamıştı. Olayın bizzat doğasının derinliğini haber verir: Bunun yansıt
ma eğilimi, simgesel esnekliği, tarihsel oynaklığı, olgulann nesnel mad
diliği üzerinde öznel yaşantısının sürekliliği. Hafızaya özgü filizlenme, aynı
hareket içinde yapılan eyleme bağlıdır. Zira bu hareket alıntı barikatla

rıyyla ve gönd
gönderge
erge oyunuyla, devrimci
devrimci son uca yol açmayan
açm ayan devrimci hafı
za hareketinden başka ne idi?
Kuşak, hafıza, simge. Mayıs 1968 kendi başına bir anma törenidir. Bir
hafızanın
hafız anın inşa edilm
edilmesiesi ve bir
bir kuşağın kendini
ken dini kabu
kabullenmesi
llenmesi aynı olgunun
ik
ikii yüzü
yüzü gibi
gibi başab
ba şabaş
aş gider. Tarihyazımsal
T arihyazımsal durağ
d urağın
ın silinmesinin vurguladı
vurguladığığı
bir tek şey vardır: 1968’in kuşaksal dinamizmi ve o zamanlar ifadenin
büründüğü
büründ üğü simgesel anlam içinde, tam da De Devrim'le
vrim'le başlamış ve o zaman
tamamlanmış geniş bir tarihsel döngünün son noktası. “Kuşak” kavramı
saf, geçişli
geçişli olmayan
olm ayan anlam
anlamıyla
ıyla ortaya çıkmış ve kavramın
kavram ın işlemci
işlemci ve geçmi
şe dönük egemenliğini sergilemi
sergilemiş,
ş, böyleli
böylelikle
kle de dah
d ahaa il
ilkk başta ve il
ilkk anla
anla 
mıyla tamamıyla zamansal anlamıyla bir hafıza yeri haline getirmiştir.

1. Kav
Kavra
ramı
mınn güzergâhı
Kavramın 68’ci anlamı uluslararası bağlamında olduğu kadar Fransa’ya
özgülüğü bakımından iyi anlaşılabilir; Fransa bağlamında olgunun köke
nine, yani Fransız Devrimi’ne -68-89- bağlanır: Yalın durumdaki Olay,
modem olayın yükselişi ile bunlardan birini nasıl oluşturabildiklerini sor
duğumuz “olaylar”
“o laylar” arasındaki
arasınd aki benzetmenin
benze tmenin patavatsızlığını
patavatsızlığın ı ve ayr
ayrık
ıksıl
sılığın
ığınıı
gizlemiyoruz9. Ancak kısa devre açıklayıcıdır. Bir doruk hattını ortaya
8) Hervé Hamon ve Patrick Rotman, Génération, Paris, Seuil, 1987-1988, 2 cilt.

1 8 6 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

çıkarır ve kuşağı sırf tarihsel içerikli bir tanımlamadan tamamen simge


sel boyutlu bir anlama geçiren gökkuşağını resmeder.
1968 kuşaksal boyutu büyütür, ama 1789 bunu önemsiz gösterir. Bu
nunla birlikte
birlikte her
her yerde mevcuttur. R estif de La Bretonne
Bre tonne bunu o zaman
zam an
lar şöyle kaydediyordu: “Bize şakacı, inatçı, kaba, saygısız, karar veren,
yeniden kavuşturan,
kavuştu ran, yüksek
yüksek sesle konuşan
k onuşan,, yaşlıla
yaşlıları
rı susturan ve değişmez
bir cesaretle, kah eğitimle güçlendirilmiş doğuştan çılgınlığını, kah ağus
tos ortasındaki
ortasın daki koruk suyu
suyu gibi
gibi olgunlaşm
olgun laşmış
ış batıcı ham bilgeliğini
bilgeliğini gösteren
göstere n
Emile'in ta kendisidir.10" Kuşak boyutu devrimin patlamasından önceki
yirmi yıl içinde, taşrada olduğu gibi Paris’te yakın zamanda ortaya çıkan
gençlik hareketleri
h areketleri ve gösterileriyle
gösterileriyle de görünü
görü nür1
r1**. Ataların
Atala rın karan
ka ran karşısın
da ilk kardeşçe dayanışma ilkesini gösteren oyunun yemininde ortaya
çıkar12; eğer komplo fikriyle çok çabuk gizlenmeseydi, belki daha açık
olacaktı. Bu boyut devrimcilerin düşüncesi ve anlayışında net biçimde
kendini ifade
ifade eder;
eder; o zaman mirasçı
mirasçı hü
hükümetin
kümetin ortadan kalkmasıyla tem 
sili yasallık arasındaki ilişkiyi derinleştirir; buna tanıklık eden yapıtlar
arasında örneğin Thomas Paine’in III. yıl, 5 Messidor tarihli ilginç bir
kitapçığı: Les Premier
Premierss Principes gouvernement (Hükümetin ilk ilkeleri).
Principes de gouvernement
İngiliz-Amerikan
İngil iz-Amerikan reklamcı burada
burad a Jefferson
Jeffer son’u
’unn 13 fikir
fikir çizgis
çizgisini
ini izler
izler ve
ve
çağların yenileriyle yer değiştinnesine ilişkin hesaplar yapar, her bireyin
haklarını belirlemek amacıyla kavramın kesin tanımını yapar:

9) Yakınlık Espace-Tem/is'da tasarlanmıştır, no: 38-39, 1988: "Concevoir la Révolution,


89, 68, confrontations.”
10) Nicolas Restif de La Bretonne, Les Nuits Je Paris  (1788-1794), Patrice Boussel, der.,
Paris, U.G.E., 1965, s. 193.
11) Tam da kuşakla ilgili artan bir merak hakkında bkz. Jean Nicolas, “Génération 1789”,
L ’Histoire,  no: 123, Haziran 1989, s. 28-34.
12) Bkz. Mona Ozouf, Dictionnaire critique Je la Révolution /nm
 /nmçais
çaise'de
e'de “ Fraternité”
Fraternité” m adde
si: François Furet ve Mona Ozouf, der., Paris, Flammarion, 1988, s. 731-740; ayrıca bu maka
lenin ardından yayımlanan bir diğeri: Antoine de Baecque, “La Révolution française et les âges
de la vie", Age et politique,   Annick Percheron ve René Rémond, der., Paris, Economica,  1991,
II. bölüm, s. 39-59.
13) Jefferson, kuşakların kendileri hakkında en açık ifadeyi belirtme hakkını yine kuşaklara
vermiştir. “Ölülerin hiç hakkı yoktur. Hiçbir şeydirler. Ve bir şey olmayan, herhangi bir şeye
sahip olamaz."
olamaz ." Samuel Kerchevol’a
K erchevol’a mektup, Tem muz 1816, WriWriti
tin
ngs,
gs, 1924,
1924, s. 1402. Ayrıca:
Ayrıca:
“Her kuşağı, üyelerini birbirine bağlama, ama onlardan sonrakileri ya da başka bir ülkenin
insaıılanyla bağlannı kesinlikle koparma iradesinden ileri gelen bir hukuku olan ayrı bir ulus
olarak düşünebiliriz." Th. Earle’e mektup, 24 Haziran 1823. A.g.y., s. 962; bkz. Patrick Thierry,
“De la Révolution américaine à la Révolution française”, Critique,  Haziran-Tcmmuz 1987.
Jefferson, lier kanunun her on dokuz yılda bir yeniden oylanması düşiincesindeydi.

KUŞAK 187

H er kuşak h
hukuke
ukukenn di
diğerine
ğerine eşit olduğ
olduğunda
undan,
n, kaçınılmaz olarak hiçbi
ri
rini
nin
n ded
dededen
eden bab
babadan
adan sürüp gegelen
len bir hakkı olmadığı sonuc
sonucuu ortaya
çıkar ( .....)
.) . Her çağ
çağ,, her kuşa
kuşakk (haklar konusunda) ondan önce ge gele
len
n
çağlar ve kuşaklar kkadar adar bi
bizza
zzatt ken
kendisi
disi içi
için
nhhareke
arekett etm
etmekte
ekte özgür
özgürdür
dür
ve özgür olmalıdır, eğer bu noktada bir başka temel kaynak edinirsek,
köleler ya da zorbalar gibi ol oluruz;
uruz; ilk kuşağın bi
bizi
zi birleştirmek içi
için
n hiç
h iç
bir hakkı olmadığını bilirsek, köleler gibi oluruz; bizi takip eden kuşak
ları yakın
yakınlaştırm
laştırmaa yyetkisini
etkisini kendimizde görürsek, zorbzorbalar
alar gib
gibii oluru
oluruz1
z144.

Kurucu metinlerde kuşak büyük bir yer işgal eder; 1793 İnsan Hak
lar
ları Bild
Bildirg
irgesi
esi -C on do rc
rcet’n
et’ninki-
inki- otu
otuzunc
zuncuu ve sonuncu maddesinde şunu
belirtir: “Bir kuşağın gelecek kuşağı kendi yasalarına bağlamaya hakkı
yoktur.1
yok tur.155” 179
17911 ana
anayas
yasasın
asından
dan ber
berii bu örtü
örtükk olarak zaten öyleyd
öyleydi,i, çünkü
soydan gelen hakları ve örgütsel zorunlulukları yok etmekte, yerine eşit
ve özgür bireyler toplumunun temellerini koymaktaydı. Aynı zamanda
aile ve babalık otoritesiyle ilgili önlemlerde de durum öyleydi; özellikle
gençlerin taleplerine, kıdem hakkının ortadan kaldırılması, yetişkin yaşı
olarak yimıi bir yaşın kabulü, aile onayı zorunlu olmaksızın evlenebilme,
çocuklardan herhangi birinin mirastan mahrum bırakılamaması gibi ta
leplere ilişkin önlemlerdi bunlar. Yükselen kuşağın temsilcisi Saint-Just
bir çırpıda şunu söyleyebiliyordu: "Bu durumda bir kuşağın bir diğerine
eklenemeyeceğine karar verdiniz16”. Ancak aslında içten içe kuşaksal olan
Devrim retoriğinde ve isteklerinde de öyledir; bu retorik despotizmin
karanlığından özgürlüğün aydınlığına çıkış, tarihsel bir erginlenme sevi
yesine yükseltilmiştir. Kuşak-Yeni kuşak üretme17: Bu iki konu biyolojik,

14) Marcel Gauchet'nin bana işaret ettiği bu nadir metnin amacı, “şu konuştuğumuz anda
yirmi bir yaşın üstünde olan bütün bireyleri anlayan", ve on dört ile yirmi bir yaş döneminde,
“yani, birinci sınıfta kalanlann sayısından daha büyük olanların yaşma gelmiş küçüklerin sayı
sına varıncaya kadar", otoriteyi konıyacak kuşağın doğal tanımından sosyal ve politik tanıma
geçişin ortaya koyduğu pratik sonuçların kavranmasıdır.
15) Metin için bkz. Marcel Gaucheı, La Révolution des droits de l'homme, Paris, Gallimard,
1989, s. 328. Aynı zamanda bu düşünceye sahip olduğundan kont Mathieu de Montmorency’i
kutlayan Condorcet'nin 30 Ağustos 1789 tarihli bir mektubunu, “savaş için yetişmiş bir gencin
yirmi yıl önce filozofları şaşırtan, sıkıntısız insan haklarına bir kapsam" verdiğini görmekten
memnun olduğu bu politikanın yenilerinden birini alıntılar. (Condorcet, Œuvres, IX. cilt)
16) Le Moniteur, XVI. cilt, s. 215.
17) Bkz. Mona Ozouf, Dictionnaire criti
critique
que de la Révolut
Révolution
ion française,'
frança ise,' de makale “Régénéra
tion", a.g.y., s. 821-831ve L'Hom
L'Homme
me régénéré
régénéré,, Pari
 Paris,
s, Gallimard,
Gallimard , 1989.
1989. Bkz,
Bkz, Avnı
Avn ı zamanda
zama nda Antoine
Anto ine
de Baecque, “Le peuple briseur de chaînes, fracture historique et mutations de l'homme dans
l'imaginaire politique au début de la Révolution française”. Révolte et  société, Actes du IVe

1 8 8 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

psikolojik, ahlaki,
psikolojik, ahlaki, dinsel ve Mesihçi yananlamlarunn
yananlam larunn tamamı
tamam ı bakımından
birbirine bağlıdır. Ancak daha derinlerde eğitim saplantısında, zamanın
gerii dönüşünde,
ger dönü şünde, kopuş eskatalog
esk atalogyasınd
yasında,a, Eski’
E ski’den
den Yeni’ye çok hı hızl
zlıı geçişte
de öyledir. Meşruluğun alacakaranlığı, kuşağın şafağı. Geçmiş artık yasa
değildir: Bizzat olgunun özüdür.
Bu durumda
duru mda Fransı
Fransızz Devrimi kavramın mutlakm utlak ama
am a görünmez çıkış çıkışını
ını
işaret eder. Kuşkusuz devrim macerası ve ayrıcalıkların kaldırılmasının
Bonaparte gibi yetenekli kişilerin hızla yükselmesini sağladığı vurgulan
mıştır. Ancak Saint-Juste’ünki gibi bireysel gençlik tarihsel etmenin ge
nel olarak gençleşmesinden daha önce imgelemleri sarmıştır. Örneğin
Chateau
Ch ateaubrian
briand’m
d’m doğum tartarihi
ihini
ni -1 7 6 8 yeri
yerine
ne 1769’a
769 ’a-- bir yıl ile
ileri atmak
istemesi, onun “89’da yirmi yaşında” olma arzusundan çok, yıldızını Na-
polyon’un yıldızıyla çakıştırma isteğiyle ilgiliydi. Meclistekilerin ortala
ma yaşıyla ilgili uzmanlık çalışmalarına ancak bugün ve bu konuya olan
ilginin artması sonucu, üstelik Anglosakson araştırmacılar18 vasıtasıyla
başlanabilmiştir.
başlanabilm iştir. İşte gençliğin siyaset sahnesine
sahne sine ani çıkışı bböyle
öyle olmuştur:
olm uştur:
Kurucu meclis üyelerinin yaş ortalaması kırk civarındaydı, yasama mecli-
sindekileri
sindeki lerinse
nse yirm
yirmii altı.
altı. Tar
T arih
ih aktörlerinin fantastik gençlik darbesi. İhti
lalin bilinmeyen bu boyutu kendi ışığı altında olaym yeniden genel bir
incelenmesini gerektirecektir. Bu boyut, örneğin düşman devrimci frak-

siyonlann
liğin
liğ içinde bile,
inii düşündüğümüzde,
düşündüğüm üzde,Girondin’lerle
ayrıntı içinde ilişkili
ayrıntı faolarak
daha fazl Montagnard’lar
zlaa ortaya genç
çıkmaktadır. Fakat
Fak at
bu boyut, bizzat Devrim’le kaynaşmış olduğundan, etraflıca ele alınama
mıştır. Bir grubun özel dinamiği, yani gençlik, ilkelerin en evrenseliyle
karışmış, bu ilkenin uç ya da radikal biçimi değil, temel gerçekliği haline
gelmiştir
gelm iştir.. Ünlü
Ün lü Burke-Paine
Bu rke-Paine polemiğinin
polemiğinin tarih açısından aldığı
aldığı anlam budur;
budur;
bu polemikte kuşağın tarihsel vaftizini görmek abartılı olmayacaktır. Bu
“gaspçıla
“gas pçılara”ra”,, “politika yeniyetmelerine",
yeniyetme lerine", “sın
“sınırs
ırsız
ız alışverişlerine
alışverişlerine başlam
başla m ak”
ak ”
ve “model
“m odel hükümeti reddetmek
redde tmek için
için meydanı boş bulan ” bu “yaz “yaz sinekle
sinekle 
rine yönelik
yönelik alay
alay dolu gelenek değe
değerleri
rleri hakkında
hak kında Burke
Burk e nin düşünceleri
düşü nceleri
ne karşı
karşı T hom
ho m as Paine,
Paine , “ölülerin suistimal edilen otoritesi
otor itesi”” teması üzerine
üzerine

colloqu e d’histoire
colloque d’histoire au présent,
présen t, I. cilt, Paris, Mayıs 198
1988,
8, Sorbonne
Sorb onne yayınla
yayınları,
rı, Şubat
Şub at 1989, s.s.
211-217; ve “l'homme nouveau est arrivé. L’image de la régénération des Français dans la
presse patriotique des débuts de la Révolution”, Dix-huitième Siècle.  1988.
18) Maric-H
Mari c-Hélèn
élènee Parinaud, Membres des assemblées et volontaires nationaux (1789-1792);  
Parinaud , Membres
contribution à l'étude de l'effet de génération   dans la Révolution française,  tez E.H.E.S.S, 1985, 2
cilt, grafikli.

KUŞAK 189

kurulu başlangıç ifadeleriyl


ifadeleriylee kuşakların kendi başlar
başlarına
ına ka
kalm
lmaa hakkını çıka
rır
ır:: “ İnsanın bir başk
başkaa insan üzeri
üzerinde
nde hiçbir mülkiyet hakkı olm olmadığı
adığı gib
gibii
şimdiki kuşakların
kuşa kların dad a gele
gelecek
cek kuşakla
kuşaklarr üzerinde mülkiyet hakkı yoktu yoktur1
r199”.
Böylece Devrim kuşağı oluşturmuştur; sergil sergilenmesi
enmesi zaten ge geriye
riye dönük
bir soyzinciri etkisi bırakacak olan bir kuşak doğurmuş olduğu için değil,
“bir kuşak bilincinin” doğmasını sağlayan değişim evrenini ve eşitlikçi
dünyayı açtığı, hızlandırdığı, başlattığı, buna fırsat tanımış olduğu için.
Bu olgu sadece Fransa’ya özgü değildir -uzun monarşik veraset ve kralın
katledilmesindeki Oidipusçu şiddet Fransa’da bu olguya özel bir yoğunluk
kazandırmış olsa bile; bu olgu Atlantik ötesindeki Devrime ve demokra
sinin temsil ilkesine aittir. Amerika Birleşik Devletleri’nde sorun hemen
çözülmüş, siyasal çerçevede kuşak değişimine ilişkin soru bu haliyle hiç
sorulmamış olduğu halde, Devrim Fran Fransa’da
sa’da uz
uzun
un sü
süreli
reli bi
birr çatışma ba
başlat
şlat
mış ve kuşak
kuşaksal
sal veçhesi hhep
ep mmevcu
evcutt olan siy
siyasi
asi bir ritm doğurmuştur. K Kuşak
uşak
terimleri ve temalarıyla yazılabilecek bir siyasal tarih vardır elbette; bu
tarih
tar ih XVIII
XVIII.. Lou
Louis’
is’den
den De GaGaulle’e,
ulle’e, Thiers ve Pétain’e kadkadar ar büy
büyükük önder
lere karşı gençliğin isyanı olarak okunabilir. Bu siyasi tarih kolektif ha
yatın sürekli bas’ını ve örgüsünü, Fransız hafızasının siyasal çerçevelerini
şekillendir
şekil lendirmiş,
miş, am
amaa her halük
halükarda
arda FFran
ransa’ya
sa’ya özgü kuşak kavram
kavramınınının özü
özüne
ne
iktidarın
iktidarı n ele geçirilmesi anlamını katmkatmıştır.
ıştır. Ve yalnızca bu bile Fr Fran
ansa
sa’da,
’da,
bizzat “kuşak” ifadesinin, nefes nefese kalmış, soluğu kesilmiş bir siyasal
tarihin ritmiyle, “egemen” kuşakla eşanlamlı hale gelmesine yeter.
İç içe girmiş bu iki tarih, zamandizin zincirinin iki ucunda ve Fransa
sahnesinde, toplumsal tasavvurun iki çağı olarak, tersyüz edilmiş betile
riyle
riyle gen
geniş
iş bir yelpaze ortay
ortayaa koyar. 1789 ile birlikte O
Olay
lay ku
kuşak
şakla
la ilg
ilgil
ilii
simgeselliği emmiştir, öyle ki bunu tamamıyla sergilediğinde maskeler hale
gelmiştir; 1968 ile birlikte kuşaksal boyut, tam aksine, bizzat olayın kuru
cusu olmuştur, öyle ki ki etmenlerin yaşa
yaşamöyküsel
möyküsel m maceraları
aceraları ve yaşanmış
yaşanm ış
lıkl
lıklar
arıı bi
birr yan
yanaa R
Ran
anke
ke’ni
’nin
n ima ettiği anlamda
anlam da “gerçek
“g erçekten
ten n
neler
eler olup bittiği
bittiği
ni” sorma hakkı doğmuştur. Fiegel’ci ifadeyle ve kanla yazılan bir tarihin
nazannda: Hiçbir şey.

19) Edmund Burke, Réflexions sur h RévRévolu


olution
tion française,
française , Philippe Raynaud'nun girişi, Paris,
Hachette, “Pluriel” dizisi, 1989. Thomas Paine, Les Droits de l'homme,  Paris, Belin, “Littérature
cr politique” dizisi, 1988. İhtilaf üzerine bkz. Robert B. Dishman, Burke and Paine, on Revolution 
ond the Rights of Man, New York, 19711971 ve daha açıkça,
açıkça , Marilyn
Marilyn Butle Burke, Paine, Godwin and 
Bu tlerr Burke,
the
the Révolution
Révolution Controvers
Contr oversy,
y, Cambridge Universty Press, 1984,2. Baskı 1988. Bkz. Judith Schlanger,
“Les Débats sur la signification du passé à la fin du XVIIIe siècle”, Le Préronunuisme. hypothèque 
ou  hy/Mthèse?, Clermont-Femmd kolokyumu, 29-30 Haziran 1972, Paris, Klincksicck, 1975.

1 9 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

An cak, diğe
Ancak, diğerr bütü
bütünn dike
dikeyy dayanışm
dayanışmalara
alara bir
birden
den değer katan ve bunl bunları
arı
aşan yatay ki
kimli
mliğin
ğin şiddetl
şiddetlii olum
olumlanm
lanması,
ası, tems
temsili
ili bbirleşme
irleşme kategorisi, kukuşa
şa
ğın özündeki bu simgesel kopmanın bir gaz gibi ortaya çıkabilmesi için
tam da bu boş tarihsel ortam gerekliydi. 1968 yılı, kuşağın temelini oluştu
ran bu aidiyetin basit ve karmaşık dinamiğini gün ışığına çıkardı. “Genç
hareket” her yerde ortaya çıktı, ama ortak bir belirleyici deneyimden yok
sundu; bu deneyim bizzat tarihin travmatik bir suistimali içinde olmasa
da, Direniş ya da Cezayir savaşı
sav aşı gibi bi
birr kaide ya da bir yaşanmış deneyim
sunabilirdi. Bu devrimi taklit eden başkaldırı, tam bir ters akıntı halinde
büyümenin zirvesinde, sıtır
sıtır iş
işsiz
sizlik
lik aşa
aşamm asın
asında,
da, De
Devrim
vrim ’e iilişkin
lişkin gelenekçi
ideolojilerinden
ideolojileri nden tam
tamamen
amen ayrışma ânınd
ânındaa ortaya çıkmıştır
çıkmıştır.. Bi
Bizza
zzatt etmenler
de şaşkınlık içindeydi, aynı şekilde nüfusun stratejik çekirdekleri de hızla
alev almıştı. Kuşakla ilgili bu patlama o kadar şaşırtıcı görünmüştür ki,
yorumcular ona eşlik eden “söz alma”dan ve hemen arkasından gelen
genel çözümlemelerden bağımsız olarak, kuşağın etkisini bir başka olay
ya da bir
bir başka ku
kuşağ
şağaa bağ
bağlam
lamanın
anın yolları
yollarım
m aramışlardır2
aramışlardır200. Örn
Örneğin
eğin ni
niifu
ifus-
s-
bilimcilere göre, şu üç kuşak tabakasının kümülatif ve ateşleyici etkisi söz
konusuydu: Cezayir Savaşından terhis olup dönen (1935 ile 1941 arası
doğan
do ğan gençler)
gençler) kuşak, bunu iz izle
leye
yenn boş ve ideolojiden uzak kuşak (savaş
esnasında doğanlar) ve bu kuşağa dinamizm kazandıran savaş sonrası ilk
aşırı doğum dalgasına ait kuşak21. Hareketin romantik nostaljisine ve 1848
devrimiyle benzerliklerine karşı duyarlı olan kültür psikologlanna göre22
her şeyi
şeyi başlata
başlatann travm a bizza
bizzatt tarihsel olay yoklu
yokluğudu
ğudur;r; bu yeni ve isyan
kâr itirazı
itirazın
n ütopik ve narsisik niteli
niteliği
ği de bunu ddoğruluyor
oğruluyor.. SSosy
osyolog
olog bakışlı
bi
birr gazeteci için23
için23 19
1968
68 kuşağı, De G au aulle’
lle’ün
ün on yyıl
ıl ön
önce
ce iktidara dödönm
nmee
si
siyle
yle beliren Cezayir savaş
savaşıı kuşağının getirdiği gölge olaca
olacaktır
ktır sa
sade
dece.
ce. 1968

20) Bkz. bilhassa “Le mystère 68", Le Débat


Débat   taralından düzenlenen yuvarlak masa toplan

tısı, 21)
no: 50 ve 51,Hervé
Örneğin Mayıs-Ağustos vc savunduğu
Le Bras’nın Eylül-Kasımşey, 1988.
a.g.y.
22) Örneğin Dider Anzıeıı, Les Idées de mai,
mai, Paris,
 Paris, Fayard,
Fayard, 1969; AndAndréré Stéph
Stéphane,
ane, L'Univ
L'Univers
ers
amusiaiknmüire, Paris,
amusiaiknmüire,  Paris, Payol, 1969; Gérard Mendel, La Crise de générations, 
générations,  Paris, Payot, 1969.
25) Pier
Pierre
re Viansson-Ponté, “La“L a nouvelle génération perdue". Le Monde, 6   Eylül 1976,
Couleur du temps qui Jxisse'da yer alır, II, Paris. Srock, s. 247. Bu yazı Jacques Paugam'in, a-g-y- a-g-y-  
Kasım-Aralık
Kasım-Ara lık 1976 tarihindeki programlarına esin kaynağı olmuş ve Générat ion perdue'ye
Génération perdue'ye önsöz
 önsöz
olmuş, şu alt başlığı
başlığıyla
yla yayımlanmıştır;
yayımlanmıştır; "C
"Ceu
eu x qui avaien
avaientt vingt ans en 1968
1968?? Ceux
Ceu x qui avaient
vingt ans à la fin de la guerre d’Algérie? Ou
O u ni les uns ni lles
es autre
autres?”:
s?”: Bir kuşağı meydana getiri
getiripp
getirmediğ
geti rmediğinizi
inizi tartışmayalım, bu yapaydır.
yapaydır. EEvet
vet siz kayboldunuz! C Cep
epte
te anaht
anahtarla
arla kaybol
kayboldunuz:
dunuz:
kimliğiniz, etkiniz, güvenliğiniz."

KUŞAK 191

kuşağı,silinmesiyle,
sının so lcu aang
solcu ngajm
ajm an
anlar
lara2
komünista244 sahip
partininbir gözlemciye
önceki kuşak göreyse
göreyse,, Cezayir
üzerinde referan
gerçekleştir
diği hayranlığın aşılmasıyla belirlenen 70’Ii yıllar kuşağının doğurucusu
olacaktır sadece. Sarkaç sürekli hareket etmiştir.
En sonuncu,
sonuncu , en görünür, an ancak
cak yin
yinee biz
bizee ait olan kuşağı basitçe tanı
tanım
m
lama ve hatta ne olduğunu belirleme konusundaki bu yetersizlik, Auguste
C om te’d
te’dan
an225 bu yana bi
birbi
rbiri
ri ardına gelen bütün çöz çözüm
ümcülerin,
cülerin, aynı mac
macee
rayla birbirine yapışmış bir yaş gurubuna hassas, görgül bir tanımlamadan
kuramsal bir tanımlamaya geçmeye çalıştıkları anda çektikleri sıkıntıyı
artırmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Gerçekten de kavram, sorduğu
dört soruya, yani zamansal, demografik, tarihsel, sosyolojik sorulara açık
ve net
n et bir ce
ceva
vapp verilebildiğinde işl işlevsel
evsel ve bilimsel değe
değere
re sa
sahip
hip olabil
olabilirdi
irdi..
Birr kuşak ne kada
Bi kadarr zaman sürsürer;
er; babaların oğullarla yenilenmesi süre sürekli
kli ve
kesintisiz bir hareket olduğuna göre, eskisinin yerine hangi ritimle geçer?
Kuşağın yerini belirlemek için ne tür bir tarihsel nirengi noktası seçmek
gerekir: Doğum tarihi mi, yoksa bir gencin en üst düzeyde alımlamaya açık
olduğu ortalama yaşının sonu anlamına gelen yirmi yaş mı? Olay geniş
anlamda,
anlamd a, hem ço çokk genel deneyim şar şartlar
tlarını
ını hem sıkıntılı bir durumu ifa
de ettiğine göre, bir kuşağın tespitinde olayuı payı ve rolü nedir? Kuşak

bilinçli ya da bilinçsiz, zorla benimsetilen ya da seçilmiş, istatistik ya da


psikolojik bir olgu mudur? Başka hir deyişle kim bir kuşağa aittir, kim
değildir? Bütün bir yaş sınıfının, hatta farklı yaş gruplarının kendilerini,
maceralarına katılmadıkları bi birr kuşağ
kuşağaa ait hissedeb
hissedebileceklerini
ileceklerini bil
bildiği
diğimi
mi
ze göre, bu kuşak nasıl ortaya çıkmaktadır?
Bu soruların hepsini ha
hatırlattığımızda
tırlattığımızda bbir
ir anda çözülmez çelişk
çelişkiler
ileri,i, kkaça
aça
mayacağımız açmazları fark ederiz. Bu sorular o kadar açık ki, açıklamaya
kalkamayacağız; bunlara ilişkin tartışmalar kütüphaneleri doldurmuştur.
Kavramın önemini bilen en ye yenil
nilikç
ikçii çözümlemecilerin hepsi bunlarla kar
şılaşmışl
şılaşmışlardı
ardır;
r; sosyolog Kari Mannheim 1928 tarihli klasik denem esinde2esinde266

24) Eric Vigne, "Des générations 68;". Le Débar,  no:51, Eylül-Ekim, 1988, s. 157-161.
25) Sosyal gelişmenin ve beşeri düşüncenin ilerlemesi için kuşakların yenilenme ritminin
önemii konusunun önce
önem önceliği
liği Auguste Com te'a kadar uzauzanı
nır:
r: Auguste
Aug uste CComom te, Cours de philososphie 
positive,  Paris, 1839, IV. cilt, 51. ders.
26) I3kz. Karl Mannh
Mannheim,
eim, “Th e Problem o f Génératio ns", Essay
Gén érations", Essayss in theSociology ooff Kno
Knowl
wledg
edge,
e, 
Londra,, Routledge and K
Londra Keagan
eagan Paul,
Paul, 1959,
1959, s. 278-322, "D
" D as Proble
Problemm der Generntionen", Kölner 
Vienaljalmhefte fiir Soziohgı e,  1928. Bu ba
Soziohgıe, başvuru
şvuru deneme
denemesi
si Gérard Manger ve N Nia
ia Peri
Perivolarop
volaropoulou
oulou
tarafından Fransızcaya çevrilmiştir: Le Problème des générations,  Gérard Mauger’nin giriş ve
sonsözii, Paris, Nathan, 1990.

19 2 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLARI

hu kavramı “tarih dinamiğinin gerçekleşmesinin temel faktörlerinden


biri" olarak görüyor, ama kavramı anlamsız, çözümlenemez bir karmaşa
olarak sunuyordu. Böylece kavramı kullananların çoğu ya esnek, duygu
lu ve hemen hemen yansız bir tanımdan, katı bir rakamsal uygulamaya
geçiyor ya da bunun
bu nun tersini yapıyordu.
yapıyordu. Örneğin
Örne ğin François
Fra nçois Mentré
M entré,, I.
I. Dünya
Dü nya
Savaşı'nın
Savaşı'n ın sonrasında
son rasında kavramı
kavram ı “önceki
“önc eki yaşam biçimine zı zıt,
t, ya da en azın
dan ona muhalif olan, hayatı hissetme ve anlamanın yeni bir biçimi”
olarak
olar ak görüyordu2
görüyord u277. 11. Dünya Sav
S avaş
aşıı sonrasında
sonra sında edebiy
e debiyat
at tarihçisi
tarih çisi Henri
Peyre kuşağı “daha erken yaşta olmasa da on altı ile yirmi beş yaşları
arasında aynı etkilere maruz kalmış, bu yüzden de içlerinde aynı husu
metleri taşıyanlar” olarak tanımlıyordu28. Ancak her ikisi de, incelenen
dizilere göre az çok keyfi bir kaynak tarihten başlayıp düzenli bir şekilde
kesitlenen, uzun,
uzun, sonu gelmez özetle
özetleyici
yici tablolar oluşturm
oluş turm akta
akt a duraksama-
duraksam a-
mışlardır: Birine göre 1490 (Clouet, Du Bellay, Marguerite de Navarre,
Rabelais,
Rabelai s, Marot),
Mar ot), diğeri
diğerine
ne göre
göre 1600
1600 (Descartes, Poussin,
Poussin, Mansart, C or
or 
neill
neille,
e, Claude, Lorrain,
Lorrain, Fermât) - bu alandaki en çarpıcı
çarpıcı sonuçlardan
biri İspanyol Julian Marias’ınkidir; üstadı Ortega y Gasset'nin fikirleri
nin sistemlice uygulamak istemiş ve XIX. ve XX. yüzyıl kuşaklarını ilk
bakışta beklenmedik tarihlere yerleştirmiştir: 1812, 1827, 1842, 1857,
1872, 1887, 1902, 1917, 19.32 ve 194729- Tam aksine 1953 u, “tek başına
bir toplumun dinamik tablosunu çıkarmaya yeten” o “gözalıcı ışık”ı se
lamlayan ilk tarihçi olan Yves Renouard daha kesin bir tanımdan yana
çıkıyordu: “Fikirlerin, duyguların ve yaşama biçimlerinin aynı olduğu ve
üyesi oldukları toplumu etkileyen başlıca olay ve olgulara aynı fiziksel,
zihinsel ve ahlaki koşullarla katılan erkekler ve kadınlar topluluğu, yaş
sınıf
sınıflar
larıı demeti”
dem eti” . Buna
Bu na karşın çok dar
da r bir
bir uygulama konusun
kon usundada ihtiyat ve
dikkat önermekteydi30.
Bunun nedeni
nedeni bu maceraya
m aceraya cesaretle girmi
girmişş ve vasati bir
bir saptama
saptamadan
dan
hareketle tehlikeye atılmış bütün yazarlar, “sert ve yumuşak diyalektiği”
olarak adlandırabileceğimiz şeyin tutsağı olmuşlardır ister istemez. Kuşak
gereci onlar için ancak belirli olduğunda bilimsel olarak görünmektedir,

27) François Mentré, Les Générations sociales,  Paris, Ed. Bossard, 1920.
28) Henri Pcyre, Les Générations littéraires,  Paris, Boivin et Cie, 1948.
29) Julan Marias, El método historico de las generaciones,  Madrid, Revista de Occidence,
1949.
10
10)) Yves Renouard, généra tion en histoire”, Rente historique,  1953, p. 1-23,
Renoua rd, “La notion de génération
daha sonra Etudes d'histoire médiévale'e  alınmıştır, Paris, Sevpen, 1968, 2 cilt.

KUŞAK 193

am a be
beli
lirl
rlii bir kullanım
kullanımdada yaşamın tutarsızlı
tutarsızlıktan
ktan karşısında gerilemekte
dirler. Bundan çıkmak için çabalarız, ama elimizden konuşmaktan başka
bir şey gelmez, yeniden oraya hapsoluruz. Bu cesaret verici girişimler şu
ünlü kauç
ka uçukuk meraklısını akla get
getiri
iriyor;
yor; on
onaa göre ka
kauçu
uçuk,
k, esnekliği yyüzün
üzün
den birçok alanda kullanılamaz oluşuna karşın her tür özelliğe sahipti.
Kuşak da eğer mahkûm ettiği kesinlik onu gerçeğin sınıflandırılamayan
düzensizliğine
düzensizliği ne uy
uygulan
gulanama
amazz hale getirm
getirmemiş
emiş olsaydı, eşi bulu
bulunmaz
nmaz bir sınıf
landırma gereci
gere ci olurdu.
olurdu . Ger
Gerçek
çekte
te yenileni
yenilenişş rit
ritmi
mi mi söz konusudu
konusudur? r? Albe
Albert
rt
Thiba
Th ibaud
udet’nin
et’nin sad
sadık
ık kaldığı otuzar yıll
yıllık
ık kesitlerden -Hi
kesitlerden -Histoir
stoiree de la littér
littératu
ature
re  
française depu
depuis
is 1789
1789   (17
(1789
89’dan
’dan bu yana Fransı
Fransızz edebiyatı tari
tarihi)
hi) tamamıyla
kuşak düşün
d üşüncesi
cesi üze
üzeri
rine
ne yapılandırıl
yapılandırılmıştır5
mıştır51- O rte
rtega
ga y Ga
Gasset'n
sset'nin
in ve Yves
Renou
Re nouard’ın
ard’ın on beşer yıyıll
llık
ık kkesitl
esitlerine
erine,, H
Henri
enri Pe
Peyr
yree ve Fran
François
çois M
Mentré
entré’ni
’nin
n
onar yıllık kesitlerine geçilir ve işte böylece kimileri 1789’dan bu yana
on iki ede
edebiya
biyatt kuşa
kuşağı,
ğı, kimileri de be beşş edebiyat kuşa
kuşağığı beli
belirler.
rler. Peki doğum
tarihi
tarihi mi söz kon
konusu?
usu? Hiçbiri eelçabuklu
lçabukluğu ğu ve hok
hokkabazlık
kabazlıklardan
lardan çekinmez;

işte
te örnek, duru
durumdmdan
an mmemnun
emnun olmayı
olmayıpp 1766-17
1766-1769 69 yıl
yılları
larına
na doğr
doğruu dünya
ya gelenleri (Chateaubriand, Napolyon, Senancour, B. Constant, Maire
de Biran) ve aynca Rivarol ya da Joubert gibi Napolyon ya da Chateau-
briand’dan on beş yaş daha büyük olan yazarları I789’un aynı sıçrama
-dalgasına katmaya çalışan Thibaudet. Thibaudet 1914 savaş kuşağına
aralarında aşağı yukan otuz yıllık fark olan Proust ile Montherlant’ı al
makta duraksamamıştır. Palamarı Olay’ın sağlam kayasına mı atmalı? O
zaman hemen maruz kalınan olay ile seçilen olay, yapıcı olay ile belirleyi
ci olay arasında ayrım yapmak gerekir. Ayrıca her olay birçok kuşağa
bağlıdı
bağl ıdırr ve bunlar yapış
yapışıkt
ıktır
ır -19 1 4 savaşı ggibi
ibi-- olayl
olayların
arın işaret ettiğ
ettiğii grup
larsa daha az bilinir. Yves Renouard’ın dediğine göre, olay karşısında dört
tür kuşaksal tepki olabilir: Duygusuz ihtiyarlarm ve bilinçsiz çocukların
tepkisi
tepki si vvee bu ikisi
ikisinin
nin arasın
arasında
da olay üzeri
üzerinde
nde iktidan elinde bulun
bulundura
duranla
nla
rın tepkisi ve bunu onlann elinden almaya çalışanların tepkisi. Sonunda
istatistik
istatistik maddeselliğe mi ka kalı
lıyoru
yoruz?z? Bu duru
durumda
mda ânı
ânında
nda bir
bir kuşağı takvi
min
mi n aynı yyıl
ılıı doğa
doğann nüfusla, yaş grubu, akran gibi kavram larla tanımlayan
nüfusbilimcileri
nüfusbili mcilerinn ba
basit
sit ve nnet
et aynmıyla, ekonom
ekonomistlerin
istlerin ve istatistikçi
istatistikçilerin
lerin
tartışılmaz
tartış ılmaz gereci
gereciyle
yle sıkışı
sıkışıpp kalır
kalırız
ız;; olm
olmazsa,
azsa, kkuşağ
uşağıı temsil etm
etmee kkonusuyla,
onusuyla,

31) Alber
Albertt Th iba
ibaude
udet,
t, Hist
Histoire de la littérat
oire littérature
ure fran
française
çaise de 178
17899 à nos Jours,
Jours,   Paris, Stock,
1936. Th iba
ibaud
udet
et yazılarında
yazılarından
n bir
birini
ini François Men
Mentré’ni
tré’nin
n eleştirisine ayırmıştır,, a.g.y., La Nouvelle 
ayırmıştır Nouvelle 
Revue française,
française,   1 Mayı
Mayıss 1921, Réflexions sur la littérature, 
1921, littérature,  Paris, Gallimard, 1938.

1 9 4   HAFIZA MEKÂNLARI

yani tiyaro oyunuyla hiç ilgisi olmayan ya da hiç savaşmamış kişilere


 kuşağı ya da Direniş kuşağı demeyi sağlayan ölçüte sıkışır kalırız.
Herrıani kuşağı
Herrıani
Gerçekten
Ge rçekten de bir kuşağı tarihstarihsel
el olarak, san
sanatsal,
atsal, düşünsel ve edebi if
ifad
adee
çevrelerine uygulanışını son derece zengin ve verimli kılan doğal bir kay
ma yoluyla, o kuşağın sözcüleriyle belirlemeye hakkımız var mı?
Herr bbir
He irii be
belli
lli sonu
sonuçlara
çlara ggötüren,
ötüren, am a ince çözümleme ve keskin ay ayrı
rım
m
gereci sunamayan bütün bu çözümler çıkmazı önünde, en sorumlu tarih
çilerin,
çilerin, bi
birr zaman kes kesitinin
itinin an
anlaşılm
laşılmasında
asında ku
kuşak
şak kavram
kavramının
ının sağlayabile

ceği aydın
aydınlığ
lığıı hesa
zenginleştirici hesaba
bayoksullaştırıcı
değil ka
katsala
tsalarr bi
bile,
le, kavram
kavramı
olarak ıgörüp
şematik, etkisi
etkisiz,
z, kab
kabaaanlıyoruz.
reddettiklerini ve kısaca
Özellikle toplumsal somutluğu göz önünde tutma niyetlerinde bu kav
ramla buluşmaktan ger gerii kkalmayan
almayan Annales  kurucuları kavram karşısında
Annales kurucuları
acımasızdırlar; kavramda bir artefact,  bizzat etmenlerin bir gözyanılgısım
artefact, bizzat
buluyorlardı. Marc
Ma rc Bloch ka kavra
vram m a şöy
şöyle
le bir değiniyor
değiniyor ve sa
sadedece
ce “ilk ha t32
t32”
değeri veriyordu. Lucien Febvre ise kendi açısından şu karan dile getir
mekten çekinmemiştir: “En iy iyis
isii bu
bund
ndan
an vazgeçmektir!3
vazgeçme ktir!333” . Olguya
Olgu ya tarihse
tarihsell
bir hayat vermek ve politik34 ya da düşünsel35 alanda kuşaksal grupları
ince ince belirlemek için yapılan yakın tarihli ve çoğunlukla başanlı de
neylere karşın, temel kanaat değişmemiştir36.
Kuşağa açık bir tanım ya da her tür tanımın içeriğini kazandırmak
istendiğinde bizzat kavramın gizlediği ikili bir tuzağa düşeriz. Bir yandan
kuşak doğası gereği aynı zamanda sırf kolektif anlamı olan bireysel bir
olgudur; öte yandan
ya ndan devamlılık içeren kökeni itiitibarı
barıyla
yla anca
ancakk süreksi
süreksizli
zlikk

32) Marc Bloch, Apologia pour l'histoire ou métier d'historien,  Paris, Armand Colin, 1961, s.
94
94..
33) Lucien Febvre, “Générations", Revue de synthèse historique,  Haziran 1920.
34) Bkz. Özellikle, komünist kuşaklar üzerine Annie Kriegel'in çözümlemeleri, Les Com
munistes frtmçais, essai d'ethnographie politique,  Paris, Seuil, 1968. La Guerre d'Algérie et les intel
lectuels français, Jean-Pierre Rioux ve Jean-François Sirinelli yönetiminde, Cahiers de l’LH.T.P, 
no: 10, Kasım 1988.
35) Özellike Jean-François Sirinelli, Génération intellectuelle, Khâgneux et normaliens dans 
l'entre-deux-guerres, Paris, Fayard, 1988, Sirinelli yönetiminde, Cahier
Cahierss de l i . H.T.P., no: 6, Kasım
1987 -
36) Bkz. Örneğin, Raoul Girardet, “Remarques perplexes sur le concept de génération et
les virtualités de son bon usage”, L’Assoc'utlion française de science politique’in  1. kongresinde
sunulan bildiri, 22-24 Ekim 1981, “Du concept de génération à la notion de contemporanéiré",
Revue d'histoire moderne et contemporaine'dc genişletilerek yeniden basılmıştır, XXX- cilt., Nisan-
Haziran 1983, s. 257-270. Jacques Le Goff: “Tarihte kuşak kavramının kullanımı konusunda
şüpheciyim, zira kuşak nedir, ne zaman kuşaktan bahsedebiliriz?", Essai d'ego-histoire, Pierre
Nora yönetiminde, Paris, Gallimard, 1987, 5. 238.

KUŞAK T9 5

ve kopma anlamını taşır37. Kavram temel biyolojimden doğar, sonra da


herhangi bir gerçek çağ ç ağ il
ilee hiçbir iliş
ilişki
ki içermeyen zzamanın
amanın simgesel kesit- kesit-
lenmesinde açıklığa kavuşur. Her birimiz birçok kuşağa air olduğumuzu
ve kendimizi
kendimizi o kuşa
k uşaklard
klardanan birine
birine şu ya da bu şekilde
şek ilde bağlı hissettiğimizi,
hissettiğimizi,
doğumu
doğu mun n atfettiği kuşa
k uşağa
ğa ait olamayabileceğimizi bili biliri
riz;
z; bu çok
ço k özel peri
peri--
yodlaştırı
yodlaş tırıııa
ııa kategorisinin,
kategorisinin, matematiğe
m atematiğe bağlı
bağlı olmayan tek kategorinin en
ilginç yönünün mahkûm ettiği maddi ve zamansal belirlenimde değil,
sağladığı aidiyet dinamiğinde bulund bulunduğunu
uğunu da bilir
biliriz
iz.. Burad
Bu radaa kuşakla
k uşakla il ilggil
ilii
taban tabana zıt iki felsefe olmasa da iki ayrı ilke vardır. Biri kavramın
özünde bir kapanma, topluma bağımlılık ve varoluşsal sınırlama, yani
romantik Alman felsefesinin izindeki Heidegger’e “kendi kuşağı içinde
ve kuşağıyla birlikte
birlikte yaşama
yaşa mak, k, insanın varoluş dramın
dra mınaa sonso n ve
verir”3
rir”388 dedir
ded ir
ten
ten çift kat bitimlilik
bitimlilik görür. Diğeri kavramın dem d emokra
okratiktik eşitlikçilik teme
linde ve çerçevesinde yüklendiği inanılmaz birleştirici gücü ancak öngör
düğü özgürlük alanı ve ortaya çıkardığı benlik çoğalması yoluyla anlar.
Olgunun özünü oluşturan saf kuşaksal dayanışma, öngördüğü yataylık
eşitlikçi demokrasinin ideal ve idealleştirilmiş imgesine benzediği Ölçüde

özgürlüktür. Kuşak, doğduğu


kesin olarak sadeleştirici eşitlik
köktenliğini
köktenli ğiniilkesini temsil
veren şeydir.
şeydi eder
r. Bir ve ede
haml özetler.
hamlede d iğerBu
diğer ona
bütün
farklılı
farklılıkla
kları
rı siler.
siler. Dah
D ahaa iyi
iyisi
si:: Kuşa
K uşakk demokrasi
demokras i çerçeve
çe rçevesini
sini kırar,
kırar, maruz kalı
kalı
nan şeyi istenen şeye çevirir, doğuşun basit verisini varlık beklentisine dö
nüştürür. Belki, herhangi
herh angi bir şeye ait olarak özgür olmanın
olm anın tek yolu
yolu budur.
Kuşak demokrasinin ve tarihin hızlı akışının emrindedir. Olay yoluy
la kimli
kimlikk saptam
sap tama, a, aktörlerin tanınması içi için
n gerekli
gerekli olan yavaş değişiklikler
değişiklikler
ve açık kesitlemelere denk den k düşmekteydi. Tam T am anlam
anlamıyla
ıyla kolektif
kolekt if bir hafı
hafıza
za
nirengisinin olmayışı ve değişimlerin çabukluğu durumu tersine çevirdi:
Zamansal
Zamans al akış bizzat
bizzat kuşak kavramıyla belirlenme
belirlenmeye ye başlandı.
başland ı. Büyük olay
lar kaybolduğu için değil, aksine rejimlerini değiştirdikleri için: Büyük
olaylar bizza
bizzatt çokluklarıyla bayağılaşmış, alındıkları
alındıkları ve yaşandık
y aşandıkları
ları tarzda
tarzda
gerçek dışına atılmış, etkilerini hissettirdiği halkın içinde yoğunluğu azal
mıştır. Ortaya çıktıkları tarihsel ortam bütün dünyaya sıçramıştır. Fransa
uzun zaman kendi merkezine odaklı bir tarihle yaşamıştır, şimdiyse dış-

37) Bla. İmbilimscl açıdan, Eric Landowski: “Continuité et discontunité: vivre la généra-
tion", L'Association française de science polirique'in 1. kongresinde sunulan bildiri, 22-24
Ekim 1981, Lu Société réfléchie’de basılmıştır, Paris, Seuil, 1989, s. 57-73.
38) Martin Heidegger, Être et temps, Jean-Fran
 Jean-François
çois Verin'in çevirisi, Paris,
Paris, Gallimard, 1986,
1986,
s. 449. Pasajın hedeflerinden biri, tarihi açıdan kavramı ilk açan W. Dilthey’e haşvumıaknr.

1 9 6 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI

merkezli
merkez li bir tarihle yaşamaya yöyönelmektedir.
nelmektedir. To
Toplum
plum dak
dakii kargaş
kargaşalar
alar yi
yirm
rmii
beş yıldan bu yana orta sınıfın genişlemesi ve hayat tarzlarının, tüketim
alışkanlıklannm
alışkanlık lannm biröm
birömekleşmes
ekleşmesiyle
iyle ayn
aynıı yönde işlemiştir3
işlemiştir399: Yenil
Yenilik
ik vurg
vurgu
u
su aynı hamleyle teknik ya da toplumsal yeniliklerle ilgili mikro olaylar
üzeri
üze rine
ne kay
kaymıştı
mıştır.
r. N
Nüfu
üfusun
sun evrimi de bir yanda
yandann yaşam süresinin uzunlu
ğuna ve doğumları
doğumların n azalm
azalmasına
asına bağlı nüfusun yaşlanm
yaşlanmasına,
asına, diğer taraftan
hayata atılmanın gecikmesi ve “ergenlik sonrası’’nm ortaya çıkmasına
bağlı olarak genç nüfus sayısının nisbi artışı yoluyla olgunun değişimini
vurgular40. Fransız toplumunda, yaşlılann ağırlığı ile gençlerin ağırlığının
eş zamanlı artması “genç” olmayan her şeyin derhal “yaşlı” olarak kabul
edildi
edildiği
ği bir
bir çatışm
çatışmaa durumu
durumununu önem
önemlili derecede
dereced e hantallaştırır. Ta
Tarih
rih,, top
lum,
lum, demografi
demo grafi demo
demokratik
kratik kkaynaklı
aynaklı bir oolgu
lguyu
yu dem
demokratikleştirmek
okratikleştirmek iç için
in
böyle geniş ölçüde gizlice elbirliği etmiştir. Nihayet kuşakla birlikte,
modem ve medyatize olmuş olay konusunda tanımlayabileceğimize ben
zer bir içsel altüst oluş meydana gelmiştir41. Egemen kuşak ve bütünsel
tarih olgusu olarak kuşak parçacıklara bölünmüştür ve kuşak yoluyla bü
tün bu toplumsal gündelik yaşamın kalp atışları dinlenir. Eskiden yüzyıl
başına üç kuşak sayıyorduk.
sayıyorduk. Bugü
Bugün n neredeyse gün başına bi birr kuşak saya
saya
cağız. Bu satırları yazdığım 1989 yılının bir tek Mayıs ayında, haftalık Le 
Nouvel Observateur “otuz yıl, yıl, bir kuşağın portresi” başlıklı bbir ir dosya yayın
lıyordu;
lıyordu; büyük bir günlük ggazete
azete oolan
lan Libération ise edebiy
edebiyatat ekine emekli
olmuş “Vemant Kuşağı” başlığını koyuyordu; V In Infini dergisi bir grup ge
fini genç

yazara “89
“8 9 ku
kuşağ
şağı"
ı" adını veriy
veriyordu;
ordu; Vin
Vingt
gtiè
ième
me siècle dergisinin özel sayısının
tamamı “kuşaklar”
“ kuşaklar” konu
konusuna
suna ayrılmı
ayrılmışş ve “ 1992 Kuşa
Kuşağı”
ğı” ad
adını
ını taşı
taşıyan
yan der
neğin iki yetkilisi Généra
Génération Europe’’u (Avrupa kuş
tion Europe kuşağı
ağı)) çıkarmışt
çıkarmıştı!ı! Ga
Gazete
zete
ci ve reklamcı imgelem kuşağı, tıpkı parasal dalgalanma içindeki frank
gibi
gibi teknik
teknik düzenden -M ou ouline
linexx ya da Pam
Pampers
pers kuşkuşağ
ağı-
ı- psikol
psikolojik
ojik ddüzene
üzene
yapıya: bof  kuşağı,
 kuşağı, flip kuşağı, “bekarlar"   kuşağı
kuşağı.. Blöf
Blöfün
ün ya da dahiliği
dahiliğinn son
noktası “Mitterand
“M itterand Kuş
Kuşağı”
ağı” af
afişi
işiydi;
ydi; ünlü reklamcı
reklamcı bunu komploc
komplocuu bir rref
ef
leksle mi yoksa ironik bir sadakatle mi düşündü bilmiyoruz. Bu yıkıcı, sap
lantılı enflasyond
enflasyonda,
a, statü
statükoc
kocular
ularının dediği ggib
ibi,i, bu “çarpıtılmış”
“çarpıtılm ış” kullanımda

39) Bkz. Henri Mendra, La Seconde  Révolution française,  Paris, Gallimard, 1988.
40) Bkz. “Entrer dans la vie aujourd'hui", Débat,  no: 25, Mayıs 1983: Hervé Le Bras,
"L’Interminable adolescence ou les ruses de la famille” ve André Béjin, “De l’adolescence à la
post-adolescence, les années indécises".

41)  “Le
l'histoire, Jacqretour
uess Le de
Jacque l'événement"
G of
offf vc Pierr başlıklı
Pierree Nora
Nora,, dcr.,makaleme göndermede
Paris, Gallimard, 1947, bulunuyorum,
1947, 1.
1. cilt. Faire de 

KUŞAK 197

haklı olarak uzun ve ağır bir XIX. yüzyıl anlayışına çok iyi uyum sağlamış,
amaa zamanların
am zam anların geçici
geçic i hafifli
hafifliğiyl
ğiylee geçerliliğini
geçerliliğini yitirmiş
yitirmiş bir kavramın
kavram ın erken
yıpranmasını görebildik4
görebildik422. Bu yıpranma açık değildir.
değildir. Kavra
Ka vramın
mın parçal
par çalanm
anma
a
sı ve bayağılaşması kutsallaştırılmasına, aşkıncı istidattna asla engel olmaz.
Günümüzde kavramın kullanımında ve yayılmasındaki bu değişimin
yarattığı gerçek soru, kısacası şudur: Değişim hızlandıkça bireyin yalnız
ca yaşların eşitliği yoluyla yatay tanımlanması niçin ve nasıl dikey tanım
lamanın diğer bütün biçimlerinin önüne geçmiştir? Kuşak eskiden aile,
toplumsal sınıf, okul, kariyer ve ulus gibi dar çerçevelerde görülürdü. Ku
şak kendini daha fazla göstermek için bunlan darmadağın etti. Kavramın
uçup gitmesi ve aynı zamanda
zama nda bütün ağırlığ
ağırlığın
ınıı kazanması,
kazanma sı, bütün
bütü n gücüyle
gücüyle
kendini kabul ettirmesi ve smıflandırıcı, sınıftan çıkarıcı gücünü ortaya
koyması için tam
tam da
d a diğer paramatrelerin
paramatre lerin birb
birbir
irii içine geçmesi
geçm esi ve gelenek
gelen ek
sel toplum tanımlama biçimlerinin tükenmesi gerekmiştir. Bunun anla
mı bu soy zincir
zincirii ve soya bağlan
ba ğlanm
m a tarzlarını
tarzlarınınn yok olduğu değildir;
d eğildir; ancak,
anc ak,
yapılandırıcı enerjilerinden bir şeyler
şeylerii kaybettiler. Kuşa
Ku şakk bu boşlukta
boşluk ta büyü

dü. Kuşak
Kuş ak Paulbelirttiği
çalışmalarının Yonne
Yon ne t43
t4gibi,
3 gibitoplumsal
çağın soru
s orunla
nlann
nnaa endokusunu
aidiyetler duyarlı sosyologların
sosy ologların
basitleştirdi
ve aynı zamanda karmaşıkaştırdı, daha sonra da başka dayanışma biçim
lerini örtü olarak alıp bunlara, başka ihlâl biçimleri ve başka kısıtlama
biçimle
biçimleri
ri varsayan esnek ve katı bir
bir çerçeve dayatn.
day atn. Başarısını oluşturan
oluşturan
şey bizzat esnekliğidir, doldurduğu boşluk, sonuçta onun dolu halidir.
İşte yumuşak, belirsiz, artırılmış bir kavram sert, esaslı ve kesin etkilere
sahip bir araç haline gelmiştir. İlginç dönüşüm: Kuşak ilk baştaki tarih
sel işlevi zayıfladıkça sınıflandırıcı hegemonyasını doğrular.
Benzer değişme, ancak bizzat çağların prestijinin tersyüz edilmesiyle
anlaşılabilir. Çeyrek yüzyıldan bu yana aniden ve gösterişle hız kazanan
gençlik kıtasının ilerici özerkleşmesiyle ilgili içinden çıkılmaz sorun işte
burada kendini gösterir44. Hayatın geçici bir aşamasını atlatmış, toplum
bilimsel bir gerçekliği ve toplumsal azınlığı aşmış, hatta bir yaş simgesel-

42) Annie Kricgel'in önemli makalesinin teri, "Le concept politique de génération: apogée
et déclin”, Commentaire, no:7, Sonbahar 1979.
43) Paul Yonnet, “Faits de générauon, effet de génération”.
44) Michel Philibert, L’Echelle des âges,  Paris, Seuil, 1968.
1968. Philippe Ariès, ““Les
Les âges de la
vie”, Contrepoint, no: 1, Mayıs 1970, s. 23-30, ve makalesi, Encyclopedia Einaudi, “Generarioni”.
John Giltis, Youth and History, New York,
York, 19
197474 ve Kenneth
K enneth Kenisto “Youth: a “news" stage of
life", American Scholar,  no: 39, Sonbahar 1970. Rapport au  temps et fossé des générations, Actes
du colloque C.N.R.S./Associarions des âges, Gif-sur-Yvette, 29-30 Kasım 1979. Uluslararası

1 9 8 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

liginden kurtulup bütün bir toplumun düzenleyici ilkesi haline gelmiş bir
gençliktir bu; rolleri ve yerleri pay eden zihinsel bir imgedir bu, kendi
içinde bir
bir amaçtır.
amaç tır. Çocuk
Ço cukluk
luk ve gençlik üzerine
üzerine bunca
bun ca araştırm adan sonra,
şematik ve kuşbakışı olarak, şimdi artık sadece “bir sözcük”45 olan bu
gençlik statüsünün çok büyük aşamalar gördüğü iyice anlaşılmıştır. İlk
anda, devrimci döngünün bitişini ve tam bunalım halinde bir dünyanın

başlamasını temsil eden şey gerçekten yetişkin rolünü üstlenmiş olan


gençlerdir. Siyasal ve toplumsal dönüşümün dinamiğini büyük ölçüde
üstlenenler onlardır. Aydınlatıcı bir ayrıntı: “yaşlılar yönetimi” sözcüğü
(Gérontocratie) tam da d a L825’te
L825’te ortaya çıkmıştır
çıkmıştır -b u yeni sözcüğün mucidi
Beranger
Bera nger mi yoksa reklamcı
reklam cı J.J. Fazy46
Fazy46 miydi?
miydi? - yani eski Resta R estaura
uration
tion
dünyasının içe kapanıklılığına karşı liberal saldırının başladığı zamanda.
XLX.
XL X. yüzy
yüzyılılın
ın bütün devrimleri
devrim leri gençliğin ayaklanmaları olarak ortaya çıka çık a
caktır. Devrim’den çıkan toplumun gittikçe yerleşmesi, devrimin ortaya
koyduğu yeni aile düzeni, desteklediği mirasların dağılması ve artırdığı
baba-oğul çatışması,
çatışm ası, yeteneklilere sunduğu kariye
kariyerle
rleri
rin
n açılması, en yete
neklile
nekl ilerin
rin büyük okullara alınması ikinci
ikinci bir
bir aşamayı
aşamayı oluşturur; bu aşam aşa m a
da gençlerin yetişkinl
yetişkinlere
ere ait toplumsal sorumluluğa
sorum luluğa adım atmaları
atm aları yenile
nen kuşakların
kuşak ların şiddetli ya da düzenli, kolay ya ya da zoraki ritmiyle
ritmiyle gerçekle
gerç ekle
şir.
şir. Balzac’tan Jules Rom
Ro m ains’e Flaubert’i
Flaub ert’in
n L'Éducation  Sentimenwle’inden
L'Éducation Sentimenwle’inden
(Duygusal eğitim) Marcel Arland’m L’Ordre’una (Düzen) ve Jean-Paul
Sartre
Sa rtre’m
’m Sursis’
Sursis’sine
sine (Erteleme)
(Erteleme) kadar
kad ar XIX.
X IX. yüzy
yüzyıl
ılın
ın ve ilk dönem XX. XX . yüzy
yüzyı
ı
lın
lın edebiyatının
edebiyatının büyük birbir bölümün
bölümününün beslendiği temadır bu4'.bu4'. Bugün sosyo
lojik ve ekonomik
ekon omik edebiyatın
ed ebiyatın bilimsel olarak
olara k incelediği tema
tem a işte
işte bu “kuşak
“ kuşak

kolokyum, Historic
Historicité
ité de l'enfance et de la jeunesse
jeunesse sayesinde
 sayesinde önemli hiçbir şey gözden kkaçm açmayaca
ayacak
k
tır, Atina, 1-5 Ekim 1984, Archives histo historique
riquess de la jeune
jeunesse
sse grecque, sayı
grecque, sayı 6, Atina, 1986, önemli
bir kaynakçası vardır. Buna Olivier Galland’t ekleyeceğiz, Les Jeunes, Jeunes,   Paris, La Découverte,
1984 ve Uluslararası gençlik yılı dolayısıyla 1985’te yapılan iki kolokyumun sonuçlan: “Classes
d’âge et société de jeunesse” , Le Le Cr
Creusot
eusot,, 30 May
Mayıs-1ıs-1 Hazira
Haziran 1985, Bulle
n 1985, Bulletin
tin de la Société
Société française
française  
d’ethtıologie'de özetlenmiştir,
d’ethtıologie'de  özetlenmiştir, sayı 12, 1986, ve Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı kolokyumu, 9-10
Aralık 1985, Les Jeunes et les autres, contribution des sciences de l'homme à la question des jeunes,  jeunes,  
sunu: Michelle Perrot ve Annick Percheron, Vaucresson, C.R.I.V., 1986, 2 cilt. Bkz. Gérard
Mauger, Tableau des recherches sur les jeunes jeunes  en France,
France,   P.I.R.T.T.E.M.-C.N.R.S. raporu, 1988.
45) Bkz. Pierre Bourdieu, “La “jeunesse" n’est qu’un mot”, Questions de sociologie,  sociologie,  Paris,
Minuit, 1980, s. 143-154.
46) Robert sözlüğü bu kelimeyi 1825’te Bérangcr’ye atfeder. Öte yandan reklamcı J.J. Fazy
De la gérontocratie ou abus de la sagesse des vieillards dans le gouvernement de la France'ta   (Paris,
1928): "Bu yeni sözcüğü Yunanların diliyle kunıyorum."
47) Bkz. Jean-Yves Tadié’nin “Le roman de génération", Le roman au XXe siècle,
siècle,   Paris,
Belfond, 1990, s. 99-102.

KUŞAK 199

döngüleri’’dır48. Kuşak kavramının açıkça billûrlaştığı bu uzun istikrara


kavuşmaa dön
kavuşm dönem
emind
indee XI
XIX.
X. yü
yüzzyı
yıll sonu ve XX
X X . yüz
yüzyı
yıll gençliğine özgü bütün
hareketler ya da örgütler, iz
izci
ci hareketlerin
hareketlerinden
den KaKatolik
tolik ya da komün
komünist
ist gen
genç
ç
liğe kadar, şöyle ya da böyle sadece gençliğin yetişkin topluma, onun yapı
larına, ideolojilerine, partilerine bağlanmalarına neden olan bağlardı49.
Sonra olgu birden geri çekildi ve demokratikleşti. Buna belli bir tarih vere
bilir miyiz? Hata riski olmadan onu şöyle yerine oturturuz: “meşin eeket-
liler”in
lil er”in ortaya çıkışıyla
çıkışıyla kamuoyu yoklamalarında ve sosyal temsillerde genç ge nç
li
likk mitini
mitininn olumsuz yönde değiştiği 1959 il ilee 1965 aras
arası;ı; bu son tarih
tarihte
te on
yıl içinde kuşak yenilenmesi sı sınırı
nırının
nın altına düşec
dü şecekek olan doğum
do ğum oranında
oranın da
artış eğilimi belirlerler; yine o yıl Roger Daltrey mavi proh londonien  londonien  b a
kışıyla My G-Generation
G-Generation şarkısını
 şarkısını söylemektedir. Birden kamu nazarında
gençlik
gen çlik550 kend
kendii yasala
yasaları,
rı, ke
kendi
ndi giyimi,
giyimi, kendi sözlüğü, kendi k endi kimlik
kim lik işaret
işaretle
le
ri, kendi ilahlan -Ke ro rouu ac,
ac , Johnny Halii
H aliida
day-y- Plan
Planèc
èce’den Sain
e’den Saintt les copains’e
copains’e  
kadar kendi mitolojisi olan apayn bir evren olarak belirir; bu gençliğin
büyük ayinleri vardır ve bunlardan ilki de 21 Haziran 1963’te yapılan o
unutulmaz
unutul maz A Arka
rkada
daşş gecesi’d
gece si’dir;ir; o gün
gün Na
Natio
tion n meydan
m eydanında
ında yüyüzz el
elli
li bi
binden
nden
fazla
faz la gencin
genc in toplan
to planmm ası yıllıklarda
yıllıklarda en önem
önemli li olaylar ararasınd
asındaa yer alır’ 1.
Ancak en önemli konu bu değildir. Önemli olan şudur: Kuşak, kavra
mın yaşla bağlantıla
ba ğlantılandın
ndınldığı
ldığı için bu haliyl
haliylee donm
donması,
ası, aayrıcalıkçı
yrıcalıkçı ve aynmcı
bir keskinliğe sahip olması nedeniyle bütün çağların üstüne çıkmış ve an
lamı her yöne doğru dağılmıştır. Zira, hiçbir güvence, hiçbir açılım nok

48) Bkr. Dominique Srrausse-Kahn, Economie de la famille et  et  accumtdatton patrimoniale,
Paris, Cujas, 1977; Accumulation et répartition des 
des  patrimoine, Actes du colloque international
du C.N.R.S., 5-7 Temmuz 1978, Paris, Economica, 1982; Claude Thelot, Tel pere, tel tel fils
 fils!!  Position
sociale  Parts, Dunod, 1982, ve Denis Kessler ve André Masson yönetiminde
Cycles etdeorigine
vie et familiale, Parts,
familiale,
générations,  Paris, Economica,
générations,  Economica,   1985. Bkz. Xavier Gaullier, "La mutation des
âges”, Le Début, sayı: 61, Eyliil-Ekim 1990.
49) Bkz. özellikle Antoine Prost, “Jeunesse et société dans l'entre-deux-guerres”, Vingtième
d’histoire,  sayt 13, Ocak-Mart 1987, s. 35-43.
siècle, revue d’histoire, 
50) Bu olgu ekonomistlerde ve demograflarda (Alfred Sauvy, La   Montée des jeunes,  jeunes,  Paris,
Calman-Lévy, 1959), tarihçilerde (Philippe Ariès, L'enfant  ett la vie familiale sous L’Ancien Régime,
L'enfant e L’Ancien Régime,
Paris, Pion, 1960), sosyologlarda (Edgar Morin, L'Esprit du temps, Paris. Pion, 1962) derhal
ifadesini bulur; “Salut les copains”, Le Monde, 6-8 Temmuz 1963; Georges Lapassade, L'Entrée
vie,  Paris, Minuit, 1963). Le
dans la vie,  Le   Débat'da (no; 50, Mayıs-Ağustos 1988) Anne Simonin’in
kurduğu “fikirler macerası" kronolojisi daha sonra kitap olarak Les Idées en France, en France, 1945-1988,
1945-1988,  
une chronologie,  başlığı altında yayı
chronologie, başlığı yayımlanmı
mlanmıştır
ştır,, Paris,
P aris, Folio-Histoire, 1989, eser bu yıllayıllarr hakkında
önemli ortak işaretler serisi sunmaktadır.

51) Bkz. Paul


“L'Esthétique rock"Yoıınet, “Rock,
(Le Débat, pop,
 no: 25
Débat, no: er punk, masques
40) Jeux, modes et vertigesta du
et masses'ta
masses' peuplebasılmıştır,
yeniden adolescenr” ve
Paris,
Gallimard. 1986.

2 0 0 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

tası sağlamayan yataylık ilkesi, gençlerin özerkleşmesine izin verse de, ger
çekte gençlerin önceliğini
önceliğini ve onun
on un kuşağı tekeline alma
almasına
sına yaramam
yaramamıştır;
ıştır;
bu, aksine,
aksine, kavram
kavramın
ın bütün yaş sınıflarınca benimsenmesini, olgun
olgunun
un bütün
toplumca içselleştirilmesini hazırlamıştır; yaşam süresinin uzamasının da
yardımıyla, kuşağı çağlar içinde sayısızca çoğaltmıştır; örneğin genç-yaşlı
ve yaşlı-yaşlılar arasında sayısız kuşak basamakları belirlemek çok zor
değildir. Bu durum kuşağın nereye vardığını, ne bale geldiğini gösterir:
Sırf psikolojik, bireysel ve özel bir dil, dahili kullanımdaki bir kimlik.
Demokratik bir parçalanmaya adanmış bir dünyada, kuşak sadece özgür
olmanın bir yolu değil, aynı zamanda yalnız olmamanın da bir yoludur.

2. Modelin tarihsel oluşumu


Muhtemelen, her ülkede, sonrakilere model ve örnek olan bir tek kuşak
vardır. Rusya'da 1860’lı yılların başında Çernişevski’nin ideolojik-politik
kuşağı vardır. İspanya'da, Unamuno etrafında edebi bir tepkiyi belirleyen
efsanevi 1898 kuşağı. A.B.D’de américain way o f lif
lifee’ın “ kaybolan kuşağı”
ku şağı”
yetiştirmesi için 1. Dünya Savaşı’nın sonralarını beklemek gerekir. Peki ya
Almanya’da? Burada Fransa ile koşuduk kurmak en doğrusudur, işte iki
ülkenin tarihleri o denli iç içe girmiş ve Devrim ve imparatorluk savaşla
rından bu yana birbirlerini etkilemiştir52. Bu nedenle, Fransa’daki “roman
tik kuşağın53” temsil ettiği gerçekten önemli ve örnek zamanı burada

52)inin,
tarihçis Tanık:
tarihçisinin, CapLe Gouvernemen
Gouvernement
Capefigue
efigue’i n notu, tParis
’in de Juillet,
Paris, les .partis
, 183 5,1
5,1. ci
cilt, et 22:
lt, s. les ho
homm
mmes
““Franessa’da
polit
politiqu
Fransa’da iques,
es, 1830
Alman 18 30-1
Almanya'nın -183
ya'nın 835'
ilk5'te
te çağın
etkinl
etkinliği
iği
1818 yılında hissedilmiştir; atılgan Alman birliği fikri yankılanır ve kolejlerimizdeki gençler,
Schiller’iııı dramalarıyla desteklediği ve 1812 ile 1813’tc kitle ayaklanmaları askeri bir idare gi
Schiller’iı gibi
bi
düzenlediği o ateşli kuşakla birlik olur”.
53) Romantik
Roma ntik kuşak üzer üzerine,
ine, başlıca ve en ye yenini eser: Alan B. Spitze r, The French G
Spitzer, Generation
eneration  
oj'
oj' 1820
1820,, Princeton, N .J ., Princeton Universty Pre Press,
ss, 1987. Yazar
Yazar sonuç bölümünde
bölümünd e çağın A Alman
lman
öğrenci hareketleriyle ve Burschenschaften demekleriyle bir karşılaştırma taslağı çizmektedir;
özellikle bkz. kaynakça, s. 267. Değerlendirmesi dolaylı olarak ölçülü biçimde Henri Brunsch-
wig’inkine ulaşmaktadır, La Crise de l'Etat  l'Etat  (mtssien à la fin du XVIIIe siècle et la genèse de la  la 
mentalité romantique, Paris,
romantique, Paris, P.U.F., 1947, s. 104 ve 270. Sistematik olarak izlenmeye değen bu iki
ülkenin kuşaklarının karşılaştırmasına ilişkin bazı bölümler şıı yapıttadır: Claude Digeon, La  La 
Crise allemande
allemande ddee la pensé
penséee française, 1870
1870-19-1914,
14, Paris,
 Paris, P.U.F., 1959. Yazar planı açıkça kuşakların

bölünmesi üzeriPress,
üzerine
vard Universty ne kurulmuştur; Rober
Robert
1980; bu yapıt t Woh The Generation
Wohl,l, sonra
Fraasa'dan of 1914, Cambridge,
ikinci bölümü 1914,  Cambridge,
Almanya’ya ayırır.Mass., Har
Bkz. aynı
zamanda bu makalenin yayımlanmasından sonra çıkan, Jean-Claude Caron’un Générations ro
mantiques. Les étudiants de Paris et le quartier Latin 
Latin  (1814-1851), Paris, Armand Colin, 1991.

KUŞAK 201

“Aufklärung” ve “Sturm und Drang”dan ziyade, entelektüel özgürleşme


ve ulusal birli
birlikk ama
amaçlı
çlı 1815-18
1815-1820
20 yı
yıll
llar
arıı arasındaki Prus
Prusya
ya gençlik hare
hareket
ket
lerinde görebiliyoruz. Romantik kuşakta “XIX. yüzyıla esas ifadesini
kazan dırma5
kazandırm a544” erdemi görülür, bu kkuşa
uşakta
kta “doğa
“doğall bir ruha5
ruha555" se
selam
lam dduru
uru
lur; bu kuşak tarihte ve efsanede iz bırakmıştır.

Musset,
ifadesini çok sonradan,
kazandırmıştı
kazandırmıştır. 1836’da
r. A nc
ncak bu kuşağa
ak bu kuşağı ne “yüzyılın
““ne çocukları”
olduğu belirs
belirsiz
iz bbir şiirsel
ir boşlukla,
bir kaypaklıkla36” damgalayan bu lirik çıkışın arkasında belli bir tarihsel
durumu görmek gerekir; bu durum 1819-1820’li yıllarda üniversitelilerin
ve Carbon
Carb onaro
aro hareketlerini bastmrk
bastmrken
en hazı
hazırlanmış,
rlanmış, 1823 yıyılında
lında (yen
(yenii şşiir
iirin
in
beşiği olacak tasa ömürlü Muse française in  yılı) berraklaşır, 1825 yılında
tam olarak sabitlenir (kuşağın bayrak
bayraktan
tan Globe’
Globe’unun tarihi
tarihi)) ve nihayet 1830
yılında patlar; bu durum yirmi yıl boyunca egemen olacak ve aydınlığıyla
Baudelaire
Bau delaire’e
’e ve Flau
Flaubert’e
bert’e varan
varanaa kad
kadar
ar ezi
ezipp geçece
geçecektir.
ktir. Öyle ki 1830 kuşağı
kuşağı
ya da 1820 kuşağı hakkında aynı şeyler söylenebilir. Allan B. Spitzeren
bunların yüz seksen üç üyesini belirlemiştir: Büyük bölümü 1795 ile 1802
tarihler
tarihlerii arasınd
arasındaa doğmuştur: Thierr
Thierryy (1
(1795
795), ), Vigny (179
(1797),
7), Thie
Thiers
rs (1797),
Michelet (1798), Comte (1798), Pierre Leroux (1797), Cournot (1801),
Delacroix (1798), Balzac (1799), Flugo (1802).
Amerikalı tarihçi burada gençlik bağlannı, yakınlıklarını, karşılıklı
ilişkilerini ve karmaşık şebekeleri göstermiştir, çünkü grup tam bir edebi
isyan halindeki krakrall yanlısı genç yazarl
yazarlar
ar iile
le komploc
komplocuu topluluğu
topluluğun n cum
cumhu
hu
riyetçi genç öğrenci militanlarını aynı taktik birlik içinde birbirine bağla

54) Au
Augustin
gustin Challam
Challamel,el, Souve
Souveninirr d un hugolâ
hugolâıre,
ıre, portrait
portrait d'une
 d'une génération,
génération, Pa
 Paré
rés,
s, 1885: “Y
“Yakla
akla
şık yirmi yıldan beri, ünlü bir ölünün mezarı üstünde, çoğunlukla bir hatibin şu cümleyi telaffuz
ettiğii duyul
ettiğ duyulur:
ur: "kuvvetli ve kahraman 1830 kuşağına ait aitrir’’
rir’’(( .. .) Kimse onu inkâr et etmez:
mez: Politi
Politi
ka, edebiyat, bilim, sanat alanında, aşağı yukan bu dönemde yaşayan bütün Fransızlan kapsa
yan 1830 kuşağı görkemli biçimde, bu yüzyılın başından son yansına kadar eserini yaratmıştır."
55) Sébastien Charlcty, La Monarchie dejnület; Emest
dejnület;  Emest Lavissc, l'Histoire de de France
 France contem
poraine,   V. cilt, 1921, s. 47.
poraine,
56) Bu ifa
ifadeyi
deyi bağlamı içine yerleşt
yerleştirmek
irmek ggerekir:
erekir: “Böylec
“Böyleccc üç öğ öğee gençlere sunu
sunulan
lan hayata
katılıyordu: Arkalannda, artık yitip gitmiş bir geçmiş, mutlakiyetçiliğin bütün o fosilleriyle
birlikte hâlâ yıkıntıları üstünde kımıldayan bir geçmiş; önlerinde uçsuz bucaksız bir ufkun şafağı,
geleceğin ilk ışıklan; ve bu iki dünya arasında... eski kıtayı genç Amerika'dan ayıran okyanusa
benzer bir şey, belirsi
belirsiz,
z, dalgalı, bu
bulanık
lanık bir deniz, fırtınal
fırtınalarla
arla dol
doluu bir deniz, zaman zaman uzaklauzaklar-
r-
da göğe yükselen dumanlar çıkararak ilerleyen beyaz bir gemi; tek sözcükle, şimdiki yüzyıl,
geçmişi gelecekten ayıran yüzyıl; bu yüzyıl ne geçmiş ne de gelecektir ve aynı zamanda her
ikisine de benzer; anlan her adımda bir tohum mu yoksa bir tortu üstünde mi yüründüğü pek
bilinmez", Alfred de Musset, La Confession d'un enfant du siècle. Musset
siècle.  Musset 1810’da doğdu, roman
tik kuşağın en önemli kişisiyle arasında on yıllık bir fark vardır.

2 0 2 HAF
HAFIZ
IZAA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

maktadır. Bu kuşak kısa sü


süre
re içinde Thé
Théodo
odore
re Jouff
Jouffroy’un
roy’un ( 1796 doğumlu)
özellikle ünlü metniyle kendini ortaya atmıştır; Ecole normale deki öğre
tim elemanlığı görevinden azledile
azledilen
n bi
birr Ca
Carbo
rbona
naro
ro olan Jouffroy 182
823’
3’ten
ten
sonra yazdığı bir metni 1825’te Le Globe’da yayımlatır; metin vasattır, ama
çok dikkat çeker ve sonradan Sainte-Be
Sainte-Beuve
uve bu metni “bas
“baskıya
kıya mar
maruz
uz kal
mış elit genç tabakan
tabakanın
ın en açıklayıcı bildirges
bildirgesi5
i577” olarak kabul ed
edecektir.
ecektir.

İki partinin söz hakkına sahip olduğu bir zamandaki kuşku ortasında
doğmuş olan yeni bir kuşak yükseliyor. Bu yeni kuşak onları dinledi
ve anladı. Ve bu çocuk
ç ocuklar
lar babaları
babalarını nı çok
çoktan
tan geçti, onların öğretil
öğretilerin
erin
deki boşluğu hissetti (...) Çevrelerindekilerden üstün olan bu çocuklar
ne doğmakta
doğmak ta olan fanat
fanatizmi
izmin n ne de toplumu kaplayan inan inançsız
çsız bencil
li
liği
ğin
n egemenliğine gi
girebi
rebilir
lirdi
di ( ...)
.. .) Görev
Görevlerinin
lerinin bilinc
bilincindeler,
indeler, çağlarını
anlıyorlar; babalarının anlamadıklarını, kokuşmuş zorbaların hiç anla
yamayacaklarını anlıyorlar; devrimin ne demek olduğunu biliyorlar
ve bunun için geldiklerini biliyorlar58.

Bu hareketli
harek etli yı
yıllar
llar her
herkes
keste
te ilahi bir
bir hatıra, bir düny
dünyaa ufku ile bezenmiş
bir hanra bırakmıştır. Histoire du romantisme’de (Romantizmin tarihi)
Théophile
Théop hile Ga
Gautier
utier ilk Cé
Cén n ac
acle’m
le’m toplantı
toplantılarını
larını hatırlatarak5
hatırlatarak599 “N
“Nee müthiş
müthiş
zamanlardı!” der. “Bütün bunlar yepyeniydi, capcanlıydı, rengarenkti,
baş döndürücü ve çok ilginçti!
ilginçti! Başımızı döndürdü
döndürdü;; bili
bilinmeyen
nmeyen dünyalara
girdiğimizi sanıyorduk.” Alfred de Vigny, bir çeyrek yüzyıl sonra, yine bu
ilk Cennet’in cazibesi altında, La Muse française'in etrafında nasıl top
landıklarını hatırlatır: “o zamanlar çok genç, yeni şiir üzerinde düşünen,
birbirlerini tanımayan birkaç kişi. Her biri içinde bir misyon duygusunu

57) 1804 doğumlu Sainte-


Sainte-Beu
Beuveve birçok defa portrel
portreler
er ga
galerisini
lerisini kuşaklara göre sınıf
sınıflandı
landırır.
rır.
Çağdaşları için oldukça acımasız olan Sainte-Beuve, yirminci yılda onu çağdaşlarına bağlayan
her şey
şeyii sergilemişt
sergilemiştir:
ir: “Her
“H er edebi kuşak an ancak
cak kendi zamanına bağlıd
bağlıdır
ır ( .....)
.) O zaman yirm
yirmii yaşın
da olan kişi için, Olympio'nun ızdırabı Lamartine’in “Gö!"ünün etkisini gösterecektir. Kanaatin
bu izlenimleri alt etmesi için nıhta sağlamlık ve enginlik gerekir." Notes et pensées,  no: 187. Bu
referansların bütününü Henri Peyre’nin ona adadığı kısa bölümde buluruz, a.g.y.  s. 53-58.
58) Théodore Jouffroy, Comment les dogmes finissent,  alıntı: S. Charlety, La Restauration, 
Ernest Lavissc’in L'Histoire de  France comemporaine’inin IV. cildi, III. bölüm, “La génération
nouvelle", s. 197.
59) Théophile
Th éophile Gautier, Histoire du romantisme, Paris, 1872, s. 11. 181 l'de doğan Gauticr’nin,
A. de Musset gibi post romantizmin düş kırıklığına uğratan düşüşünü temsil ettiğini hatırlaya
lım. Bkz. Paul Bérvicbon, Le Sucre
Sucre de l'l'écrivain,
écrivain, Paris, Gallim
Gall imard
ard,, 1996, ve
v e Les Mages romantiques,
romantiques,
Paris, Gallimard, 1988.

KUŞAK 203
taşıyordu sessizce60
sessizce60” . Bu gruba ya da Thib
Th ibauaude
de t’nin ifadeleriyle
ifadeleriyle bu
bu "kul
"k uluç
uç
ka yatağı”na
yatağ ı”na şiirsel, toplumsal
toplu msal ya da siyasi
siyasi görevini veren şey onun tarihsel
tarihsel
durumudur: O kuşak, gecikmiş
gecikmiş devrimci
 devrimci kuşaktır. İşte onun yerineyerine geçm e
ye çalışanlarca da kabul görüp selamlanmaları bu nedenleydi: Gerçek
ten de bir kuşağın
kuşağ ın yasallığı iç
için
in babaların vaftizi en temel ve ilk koşuldur.
koşuldur.
1820’den itibaren bizzat yaşlı La Fayette “aydın, açık fikirli, Jakobenliğin
ve Bonapartçıiığın etkilerini aşmış ve eminim ki saf özgürlük hakkını des
tekleyecek yeni bir kuşak”tan söz eder61. 1822’de, Benjamin Constant
milletvekilleri kabinesinin locasından, “şimdiki gençliği, Eski rejiminkin-
den daha az havai, Devrim’inkinden daha az hırslı, bilgiye susamışlığıyla,
çalışma aşkıyla,
aşkıyla, gerçeğe
gerçe ğe yürekten bağlılı
bağlılığıyl
ğıylaa kendini göstere
gö steren
n bu gençliği"
selam lamaktad
lam aktadır0
ır022. Restaur
Re stauration,
ation, yüzyı
yüzyılı
lın
n bitiminde doğmuş,
doğm uş, imparatorlu
ğun kışla-lise
kışla-liselerind
lerindee büyümüş
büyümü ş ve Napolyon
Nap olyon hakkında
hakkın da sadece
sade ce zafer
zafer öyküsü
öyküsü
ve ulusal aşağılanma duymuş bu genç insanlara, Devrim'in eylem halin

de derlediği
On
Onunun devasasermayeyi
coşkusu,kuşak
bir bilinc
bilinci
bir ordu
ordu i halinde
halinyolundaki
kurma de ifade
yolun dakietme
etm e görevini
görevin
gençlik
gençlik ist i vermiştir.
isteği
eğivermişti
- “ İt
İtal r.
alya
ya
ordusunda olduğu gibi romantik orduda da, der Gautier, herkes gençti63”-,
sorumluluk, tutarlılık duygusu, dağıtılacak düşman cephesi hakkmdaki
düşüncesi buradan geliyordu. Zira kronolojinin hazırladığı şeyi, siyasi ve
politik durum sağlamlaştırmıştır64. Konuyu sürekli işleyen Balzac’ın de
diği gibi “ışıktan korkan ve yeni gelenleri hor gören gece kuşları" misali,
pudralanmış bir yaşlılar rejiminin Restauration’una yamanan şöhreti ya
lanlamaya yönelik olarak Restauration’un idari ve politik personelinde
ilk ve gençlere özgü büyük başarılara sahip olmanın yararı olmayacaktır;
bu tam da
d a siyasal bir imgedir, tarihsel bir zayıflamadır; 1830 başarısızl
başarısızlığıyl
ığıyla,
a,
toplumsal çöküş,
çökü ş, taşralı
taşralı gelenekçilik,
gelenekçilik, zıvanadan çıkmış
çıkmış rekabetçilikle
rekabetçilikle perçiıı-
perçiıı-
lenmiştir;
lenmiştir; işte bu iş alanları ve kariyerlerdeki
kariyerlerdeki bunalım görünt
gö rüntüsü
üsü Balzac’ın
Balza c’ın,,
mit değilse de, ünlü ifadesini, yani “o uçsuz bucaksız 89 kuşağı" deyişini

60) Alfred de Vigny, Discours de réception à l'Académie française,  26 Ocuk 1864, Œuvres, 
Paris, Gallimard, Pléiade, 194S, 1. Cilt, s. 968. Bkz. P. Bénichou, Le  Sacre..., a.g.y.
61) La Fayette'in James Monroe’ya
Mon roe’ya 20 Temmuz
Tem muz 1820 tarihli
tarihli mektub
mektubu,
u, Gilbert de La Fayette,
Mémoires, correspondance et manuscrits du générale La Fayette,  Paris, 1837-1838,1. cilt, s. 93, A.
Spitzer tarafından alıntı yapılmıştır, a.g.y.,  s. 4.
62) Parlamento Arşivleri, 2. dizi, XXXV. cilt, s. 466.
63) Th. Gautier, a.g.y.,  s. 9.
64) Bkz. Louis Mazoyer'nin aydınlatıcı makalesi, “Catégories d'âge et groupes sociaux, les
 jeun
 je unes
es généra
gén ératio
tions
ns frança
fra nçaise
isess de 1830",
1830 ", Annales d'histoire économiques et  sociales, no: 55, Eylfil
1938, s. 385-419.

2 0 4 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNLA
ÂNLARI
RI
beslemiştir; bu, üstü çizilmiş,
çizilmiş, alaylı bir
bir ifadedir, çünkü
çün kü bir kuşak bilincinin
b ilincinin
oluşması için baskı duygusu bir başka önemli koşuldur.
Bunun sadece tarihsel cephesi yoktur. Romantik kuşağı egemen bir
model haline getiren şey aslında toplumsal, siyasal, entelektüel paramet
releri işe katan ya da Fransız çağdaş tarihinin en ağır tarihsel zamanıyla
sürüklenmiş bir yaş sınıfının hayati ifadesine bağlı, çerçevelerini Tem
muz 1830 çarpışmasıyla keskinleştiren ve belirleyen bilimsel parametre
ler değildir. Bu kuşak grubunu yaratıcı ve besleyici bir kalıp haline geti
ren şey, bütün bu öğeleri Fransa’da kavramın her zaman sert çekirdeğini
oluşturmuş iki eksene bağlamış olmasıdır: Siyaset ve edebiyat, iktidar ve
sözcükler —bur
buradaada etken
etk en büyüley
büyüleyicil
icilikler
ikleriyl
iyle,
e, yani tam da romantiklerin
roman tiklerin
kerametimsi bir güç atfettikleri şiir63. Burada Fransız tarzı kuşağın yapıcı
düğümü atılır. Diğer ülkeler modellerini başka düzenler üzerinde kura
caklardır; örneğin Rusya, Devlet gücü, sivil toplum ve milli eğitim üçge
ni, A.B.D. ise refah sürecinin kırılması üstüne kuracaktır. Fransa’da kuşak
iktidarla
iktidarla ve iifadeyl
fadeylee -ede
-e de bi
bi,, düşünsel
d üşünsel ya da müzika
müzikall ifad
if ade-
e- ilişki
ilişki temelin
de dile getirilir
getirilir;; kuşağı yükselten şey bunların karışımıdır
karışımıdır.. Kuşkusuz
Kuşku suz sem 
bolistler ve gerçeküstücüler gibi, Dreyfus olayında Mallarme’niıı vc de
vrimci harekette Breton’un siyasi güdümü burada tersini söylese bile,
sadece edebiyatın kapalı ortamlarını etkisi altma âlacak kuşaklar vardır.
Elbette Direniş ya da soğuk savaş komünizm kuşakları gibi sadece siyasi
tepkilere sahip kuşaklar vardır; Eluard ve Aragon bunun aksini gösterse
de. Fakat, Fransa’da kuşağa seçkinlik imajını veren bu önemli karışımla

uzantılı
uzant
derin ılılirizmi
olarak olmasaydı
tarihçileri
tarihçilerin
nbir
bu Dreyfus
ayrıntıları
ayrıntıları sadece
sade ceSartre’ın
kuşağı, ikinci
ikinci plan
plandadır.
dadır. Peguy’nin
“varoluş” Peguy’ni
kavramın
olmasaydı bir savaş sonrası kuşağı olabilir miydi? Çatışma olmadan, ken
di hakkındaki bilincin ilanı olmadan kuşak olmaz; bu iki olgu siyaseti ve
edebiyatı kuşağın ortaya çıktığı özel alanlar haline getirir. Bizzat kavrama
açıklayıcı derinliğini ve süresini, bu parametrelerin birbirine bağlandığı
iki yüzyıl üzerinde kazandıran şey işte bu iki içeriğin, siyasal-tarihsel ile
edebi-simgesel içerikleri
içeriklerin
n birleşmesidir. Bir yanda siyasal kuşa
kuşaklar
klar il
ilee diğer
yanda edebi kuşaklar diye bir şey yoktur. Buna karşılık siyasal tarihte Dev-
rim’den beri kuşak kavramının başarıyla gelişebilmesini ve araştırmanın
eski edebi
edebi kuşaklarda ve ideolojik
ideolojik kuşaklarda, şişimdiys
mdiysee entelektüel kukuşak
şak

65) Bkz. Yves
Bkz. Yves Vad6, L'Enchantemenı Uuemire. Efriıtıre
Uuemire. Efriıtıre et nızıgie
et nızıgie de Chatecutbnand a Rimbaud. 
Rimbaud. 
Paris, Gallimard, 1990.

 
KUŞAK 205

larda en verimli olduğunu açıklayan olgu, kavramın bu bitişik iki alanla


yüklenmiş olmasıdır. Kavram bu niteliğini iki Fransa’nın, estetik ve siya
sal Fransa’nın karşı karşıya geldiği parlamenter monarşinin en önemli
anı olan 1820 yılına borçludur. Restauration ve Temmuz Monarşisinin
başlangıç dönemleri Devrimden doğmuş, ama onunla tamamlanmamış
ve baba-oğul,
baba-o ğul, genç-yaşlı,
g enç-yaşlı, eski-yeni karşıtlığına uygun bu büyük iki ikili
li grup
ların ortak hafızasını kaydeden çatışma şemasını, kuşakla ilgili en üst
yoğunluk ve görünürlük seviyesine ulaştırmıştır. Kuşağı temsil etme gücü
ne ilişkin mesele ise yapaydır.
1820 kuşağının oluşumunun
oluşum unun bir
bir başka ama kesinlik
kesinlikle
le önems
önemsiz
iz olmayan
olmayan
boyutuu vardır: Tarih
boyut T arihee geçiril
geçirilmesi
mesi ve yazılmasının
yazılmasının önem i. Aynı
Ayn ı “kuşağın”
“ku şağın”
tarihi ve kuşağı keşfetmesi çarpıcı bir olgudur. Marcel Gauchet 1820’de
Augustin
Augu stin Thierry’
T hierry’nin Lettres sur l'histoire de France (Fransa
nin France (Fransa tarihi üzerine

yazılar)
yazılar) adlı eserinin
eserinin hangi ortam
orta m da oluşturulduğ
oluştu rulduğuna
una ilişki
ilişkin
n aynntılı araş
tırmasında ( 1. Quarto, s. 787-850) bu özelliği belirtmiştir. Gauchet “tarih
reformunun kuşağın sıçrayıp ortaya çıkması olgusuyla ilgisi vardır”, diye
belirtir. Thierry tarihsel hafızayı ve geçmişe bakışı tamamıyla yeniden
ele alma tasarısını dile getirdiğinde yirmi beş yaşındaydı. Thierry, tarihi
kolektif
kole ktif kimli
kimliğin
ğin yapıcı
yapıcı parçası olarak gören tarihçiler
tarihçiler grubunun en gençgen ç
katmanına aittir. 1795 yılında doğmuştur, öte yandan Mignet 1796’da,
Tİıiers 1797’de, Michelet 1798’deQuinetde 1803’te doğmuşlardır. 1787’de
doğan Guizot’nun ya da Histoire des Français’ye 
Français’ye  girişinde tarihsel refor
mun temel çerçevelerini gösteren, öncü ve hep marjinal kalmış Genevois Gen evois
Sismondi’nin aksine, çocukluğunda Devrim'i görmemiştir: “Devrim, hak
ları ve ayrıcalıkları kesip atarken hemen hemen bütün geçmiş yüzyılları
bizimle aynı mesafeye getirmiştir. (...) Artık hiçbiri kurumlarıyla bizi
idaree etmemek
idar etme mektedir”.
tedir”. Etkisi
Etkisi vurgulanmaya
vurgulanmaya değecek
de ğecek kadar
kada r önemlid
önemlidir:
ir: Aynı
yaş grubu aynı anda Gauchet’nin doğru biçimde “geçmiş olarak geçmiş”,
dolayıs
dol ayısıyl
ıylaa “şimdiki zaman olarak şimdiki zaman"
zam an" denilmesi gereken şeyi
keşfeder; eğer iyi bir tanımlama bulmak gerekiyorsa kuşağın en iyi ta
rihsel tanımı bu adlandırma olabilirdi. Bu iki hareket birbirinden aynl-
maz.. Kuşağ
maz K uşağaa özgü bir bilincin
bilincin ortaya çıkması
çıkması tarih
tarih düşüncesin
düşü ncesinii doğal ola

rak içerir.
ren En baştatarihsel
şey Devrimin kuşağı köklülüğüdür;
ulusal ve Fransa’ya
ancak,özgü bir olgu eylemlerini
devrimciler haline geti
ne tarih içinde ele almışlar
almışlar ne de tarihe katmışlardır.
katmışlardır. Aksine
A ksine,, onlar tarih
ten kopmayı, tarihin tersyüz edilmesini, yeniden başlamasını, soyzinciri
yasalanndan, devamlılığın gereklerinden kurtulmasını istemişlerdir. Ey

 
2 0 6 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

lemin boşluğunda ve tepkinin doluluğunda yaşla birleşen ve devrimci


hareketin etkisine kapılan bu grup aynı anda hem insanın insanlar tara
fından üretimi olarak tarihi, hem kolektif eylemin ağırlığını, hem toplum

sal çıkışı, hem de şimdiki zamanın gelecekteki rolünü keşfederler. Derin


tarihe yapılan bu dalışı, kuşakla ilgili bir bilincin ortaya çıkışından ke
sinlikle ayrı tutamayız. Bir devamlılık öngörüsü olmadan kopma olmaz.
Bir başka hafıza diriltilmeden bir hafıza değişikliği yapılamaz. Onların
kuşağı keşfetmelerini sağlayan şey tarih reformunun ve romantiklerin
geçmiş karşısındaki, Ortaçağ ve onun yıkıntıları karşısındaki yeni tutu
munun önem kazanmasıdır. Geçmiş bir tarihin aynı kuşak tarafından
keşfedilmeden kuşakların gelecek tarihi olamaz. Yenilenmenin bütün di
namiği buna bağlıdır.
Yenilenme dinamiği, öncelikle
ön celikle bize
bize kadar uzanan dip sürgünüyle
sürgünüyle Dev-
rim’den
rim’ den 1968’e
1968’e kadar
kad ar olan uzun
uzun dönemin
dönem in sabit ve ağır
ağır çerçevesini ve 196
1960-
0-
19655 civan
196 c ivan nda
nd a bu çerçevede
çerçeve de belirlenebil
belirlenebilecek
ecek ani eğilimi
eğilimi varsayar.
varsayar. Belirle
diğimiz ritmi ya da büründüğü biçim ne olursa olsun bir kuşağın yerine bir
başka kuşağın geçmesi, birçok taslağını üzerinde barındıran bir fon per
desi olan bir dizi sabit ve sürekli öğeye duyarlı olmasaydık, anlaşılmaz olur
du. Burada o ünlü Fransız “sağlamlığını” anmak yerinde olur, biz burada
bunun sadece iskeletini açıklayabiliriz. Bu sağlamlık iç yırtılmalara karşın
ulusal birlikten
birlikten oluşur; bu birliğin
birliğin vazgeçilmez
vazgeçilmez simgesi ““Ku
Kutsal
tsal birlik” sim
sim 
gesidir; inanılmaz derecede istikrarlı bir nüfus rejiminden II. İmparator
luksan Vichy’ye kadar kırk milyonluk bir nüfusla Avrupa’da sıfır nüfus
artışına geçme mucizesini gerçekleştirmiştir; diğer sanayileşmiş ülkeler
dekinden daha az hareketli bir nüfustur bu ve kırsal kesimdekilerin oranı
daha yoğundur, çünkü 1914’te aktif nüfusun %50’sinden fazlası toprağa
bağlıydı ve bu oran ancak 1970’te % 10’un altına indi. Nihayet bu daya
nıklılı
nık lılıkk siyasal gelenekler
gelenekl er ile seçim alışkanlık
alışk anlıklarına
larına ilişkin
ilişkin derin bir istikrara
istikrar a
bağlıdı
bağ lıdır.r. Kuşak
Ku şak yenilenmesiyle
y enilenmesiyle ilgil
ilgilii Fran
Fr ansa
sa ayrıcalığı sanıldığı gibi siyasal
siyasal
yaşamın
yaşam ın sıçrayışlarından çok ulusal, toplumsal,
toplu msal, demografik,
demogra fik, ailesel ve siya
sa
sall süreklili
süreklilikle
klere
re bağlıd
bağlıdır
ır.. Bunlar, Fransa’
Fran sa’dada basit “kuşakların devamı"
deva mı" ifade
ifade 

sinin sahip
akıntısı olanolduğu
akıntısı kimlikk gücül
kimli iticiliği,
tanımınd
tan ımındaki kuaynı
aki kuşak zamanda hem
şak temasının sürekli
sürekliköpüğü,
varlığı hem dip
varlığı anlam ak
içm kaçınılmazd
kaçınılmazdır;
ır; ayrıca sonuç olarak
olar ak babaların oğullar tara
tarafından
fından alt edil
e dil
mesi ile aralarında onunla hiçbir ilgisi yok gibi görünen, ona yabancı ulus,
entelektüel, gelecek,
g elecek, siyaset gibi kavram lar arasındaki uyuşmayı
uyuşmayı anlamak
anlam ak
için de kaçınılmazdır.
 

KUŞAK 207

İşte kuşakların yenilenmesine ilişkin büyük doğal düzenekler bu çer


çevede işleyebilir. Öncelikle pıhtılaşmasıyla birden bire kuşağı doğuran
o tuhaf ve heter
heterokli
oklitt topl
toplanma
anma olmuşt
olmuştur
ur -Resta
-Restaura
uration
tion sonu il
ilee Temmuz
M ona
onarşisind
rşisindee durum budur; Delec
Delecluze'
luze'ee gö
göre
re bbuu “ 1830 dev
devriminden
riminden önce
uslu, çok çalışkan olduğu söylenen, ama birdenbire önceki kuşakların
insanlarına karşı alaycı ve nankör hale gelen gençlik vardı”66. Bu, bir
buhar makinası gibi patlayacak olan Balzac’ın ünlü “kazanı”dır67; bu du
rum 1830 ve yarattığı düş kırıklığı sonrasında siyasal yaşamda isyankâr
şiddeti yeterince açıklar.
a çıklar. Başken
Ba şkentin
tin çektiği hırsl
hırslıı taşralılar, aile di
disiplinin
siplinin
den kurtulur, Guizot’nun deyişiyle kente “nakledilir”; büyük okulların
ilk ürünleri olan genç okullular, Musset’nin deyişiyle “Faubourg Saint-
Germain’de korku salan haylaz çocuklar”68, yer kapma telaşındaki ayak
takımından doktor
d oktor ve avukatlar, zanaatkârlığın alışkanlıklarından
alışkanlıklarından kopmuş
genç işçiler, köyün ıvırzıvırmdan kopmuş genç köylüler... İşte Balzac’ın
1833’te “yeni yasanın mahkûm ettiği” kişiler olarak ilan ettiği bütün bu
güruhu, seçme ve seçilmeden mahrum bu topluluğu edebiyat sayesinde
çok iyi biliyoruz: Marcas’lar, Julien Sorel’ler ya da Deslauriers’ler. Daha
sonra kilisenin, ordunun, ailelerin ve bilhassa okulun geçirdiği güçlü sar
sıntılara varıncaya kadar kuşak çerçeveleri vardır; bunlar sırasıyla XIX.
yüz
üzyı
yıll dem
demokra
okrasisi,
sisi, büyü
büyükk yurttaş seçim şebekele
şebekeleri ri ve liyak
liyakat
at şebekele
şebekelerince
rince
çizilmiştir; bunlar da bütün toplumu denetim altına almış, “engelleri ve
seviyeleri69” dayatmış, büyük okulların yıllıklarını ve “eski öğrenci” der
neklerini
nekl erini dold
dolduru
urupp neredeyse he
herr yıl bi
birr “sın
“s ınıf
ıf’’ yaratara
yar atarakk ku
kuşaklan
şaklan belirle
miştir. İsteyerek seçilip üstlenilmiş katılım birlikleri işte bu işlevsel tesirle
rinden hiçbir şey kaybetmeksizin
kaybetmeksizin bugün
bu gün aynı ölçüd ölçüdee ayrıks
ayrıksılık
ılık taşıyan bbuu
dayatılmış kanallar içinde yeşerebilmiştir; bu katılım birlikleri her tür
den dernekler
dernek ler ve gençlik hareketl
hareketleridir
eridir;; bura
buralarda
larda sasade
dece
ce yaş bil
bilee kuşaksal
şebekeler oluşturmaya yerlidir; bu şebekeler de çoğunlukla yaşam boyu
giiçlü ve gizli dayanışma gereçleridir ve kişisel ve doğrudan ilişkiden bir
gösteride, bir konserde, gençlik grubun
grubunda, da, kulüplerde, çevre, muhi muhit,t, kısaca
Kari Mannheim’ın kuşak ifadesini gördüğü ve “somut gruplar” dediği

66) Delecluz, "De la politesse en 1832”, Le Livre des


des Cents-ım, Paris, tarihsiz, XIII. cilt, s. 107
107..
67) Honoré de Balzac, "La jeunesse éclatera comme la cchaudière
haudière d’une machine à vapeur",
Z. Marcas, La Comédie  humaine, Parts, Gallimard, Pléiade, 1978, VIII. cilt, s. 847.
68) Alfred de Musset, Mélanges de littérature et de critique,  23 Mayıs 1831.
69) Bkz. Edmond Goblot, La Barrière et le Niveau, étude sociale sur la bourgeoisie française  
moderne,  Paris, Alcan, 1925.

2 0 8 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

her şeyde ortaya çıkan dayanışmaya kadar gider. Nihayet üçüncü bir
katman yakın tarihte kuşak katlarının birikmesini, buradaki iyi düzeni
yıkarak değiştirmiştir: Bu katman imaj uygarlığına, tüketimin ve teknolo
 jinin
 jin in büyü
bü yüme
mesin
sine,
e, genç
ge nçli
liğin
ğin ul
ulus
usla
lara
rara
rası
sı hale
ha le get
getir
irilm
ilmes
esin
inee - “biz
“bi z hepimi
hep imizz
Alman Yahudileriyiz!”-, geleneksel okulun buhranına, genç burjuvalarla
işçileri birbirinden ayıran bölmelerin kalkması olmasa da indirilmesine
denk gelir.
A ncak
nc ak kuşaksa
kuşaksall dinamizmin
dinamizmin merkezi
merkezi bu yenil
yenilenme
enme mekaniğinde
m ekaniğinde değil
dir. Önemli olan zamansal vektördeki hangi değişiklik nedeniyle toplu
mun bu iktidara gir giriş
iş yaşının
yaşının -o
- o gençlik mitol
m itolojisi
ojisinin
nin o mitik
mitik yirmi
yirmi yaşı
yaşı--
alanının, bu yaşın kendi kendini değerlendirmesini sağlayacak değerlerle,
varlıkla,
varlıkl a, bir var olma zorunluluğuyla
zorunluluğuyla donattığını anlamaktır.
an lamaktır. Bunun
Bun un esas
düzeneğinin Restauration döneminde, Devrim çocuklarına en iyi Dev-
rim’i yapma işini teslim eden kuşağın ikiye çıkmasına ilişkin ilkede işledi
ğinii gördük. Her aşam
ğin aşa m ada
ad a bunun
bu nun sürekli
s ürekli yenilendiğini
yenilendiğini görürüz
görürüz.. Büyükleri
Büyüklerin n
kendi adlarına çocuklarından
çocukların dan gözler
gözlerii kamaşarak
kam aşarak ve çocuklarının
çoc uklarının sırt
sırtından
ından
edindikleri memnunluk sertifikaları saymakla bitmez. Buna ilişkin derle
meye örneğin 1914 savaşından önce yapılan gençlikle ilgili çok sayıda
ankette
ank ette eski ulusalcı ve Dreyyfus’
D reyyfus’çuçu tarafın
tarafın coşkuyla karşılanışını
karşılanışını alabili
a labili
riz; bu anketlerin en ünlüsü Henri Massis.ve Alfred de Tarde’in 1912’de
L’Opiniorı'da Agathon takma adıyla başlatıkları ve sonraki yıl Les Jeunes
d’aujourd’hui  (Bugünün
Gens d’aujourd’hui  (Bugü nün gençleri)
gençle ri) başlığıyla
başlığıyla yayımladıklarıdır70
yayımladıklarıdır70. S o s 
yalist eğitimcilerin eğitimiyle yozlaşmış bir gençlik saplantısı yaşadık:
Onlar sportif, şakacı, vatansever, akıllı ve geleneğe saygılıdırlar. “Gelen
yeni kuşak
kuşa k ülkemizin tanıdığı en iyilerden biri
biri olarak
ola rak görünür,
görünü r, diye haykınr
Maurice Barrés Cahiers'de - yaşasın Fransız genç gençliği!”
liği!” Paul Bourget
Bourg et Emile
Emile
Boutroux’nun
Boutro ux’nun Fransız
Fransız Akadem
Ak ademisine
isine kabul söylevine
söylevine cevaben şöyle demişti
demiştir:
r:

“V e işte kuşaklar doğuyor; onlar


on lar için
için gökyüzü
gökyüzü yeniden yıldızla
yıldızlarl
rlaa dop-
doludur;
dolud ur; bu kuşaklar
kuş aklarm
m en iyi
iyi tanıklarından
tanıklarınd an öğreniyoruz
öğreniyoruz ki
ki bu kuşa
kuşaklar
klar
da düşüncelerini yaşamda doğrulamak istiyorlar, hem bilmeye hem de
inanmaya başlıyorlar; eski Fransa’nın dinsel ve felsefi geleneğine ka
rarlı biçimde, bilinçli olarak yaklaşıyorlar.”
70) Bkz.
Bkz. Agath
Ag athon
on Philip
Philippe
pe Bénéton
Bén éton'un
'un anketinin yaptığı
yaptığı zengi
zenginn analiz,
analiz, “ La génération de
1912-1914: image, mythe et réalité?”, Revue française de science politique, 
politique,  XXI, 1971,
1971, s. 981-
1009.

KUŞAK 209

Yarım yüzyıl sonra ve siyasi yelpazenin diğer ucunda, örneğin Edgar


Morin’i
Mor in’in
n mayıs 68 öğrenc iler hakkında La Brè
öğrenciler Brèche’te,
che’te, ya da Laure
Laurent
nt Jofffi
Jofffin’in
n’in
86’lı liseliler üzerine71 Un coup ddee jeune de  yaptığı heyecanlı yoru yorumu
mu aaçar
çar
sak , hayranlık aynı
sak, aynı olaca
olacaktır.
ktır. Ku
Kuşağ
şağın
ın tarihçin
tarihçininin karşısına çıkardığı sorun-
sorun-
larm en ciddisi ve belki de en gerçek olanı şudur: Yetişkinler toplumu
gençliği niçin ve nasıl kendisinin en iyi parçası olarak göstermektedir;
bunun kökeninde hangi rahatsızlık ve hangi aktarmalar vardır; bunu ya
pan yetişkinler toplumtoplumuu kendi başarısızl
başarısızlığım,
ığım, eksikliğini, kişisel yıkımı
yıkımını,
nı,
vekaletle gerçekleştirdiği benliğini nasıl gizlice kabul etmektedir? Babala-
nn çocu
çocuklar
klar üzerinde
üzerindekiki bu il
ilkk gi
giriş
rişimi
imi olm
olmadan
adan,, yani onla
onları
rı öldürerek kusur-
suzlaştırma girşimi olmadan, bir kopma ve ret ilkesinin aynı zamanda bir
devamlılık ve geleneğin yenilenmesi ilkesi haline geldiğini anlayamazdık.
Burada şematik olarak saptadığımız ve tarihi kuşakların şarkısını her
telden çalabilecek modeli oluşturan temel öğeler bunlardır. Biz bu tarihi
siyasal-tarihsel terimlerle sanatsal-edebi terimleri kimi kez ayırıp kimi
kez birleştirerek yazarız72. Ancak güçlü kuşaklara (1800-, 1820-,1840
vb.)) ve zayı
vb. zayıff ku
kuşaklara
şaklara (1810-, 18301830-,-, 11850
850 vb.); tama
tamamlan
mlanmış
mış kuşaklara,
her yöne doğru dağılan kuşaklara, içinde mütevazı biçimde, kuşaklarını
tanımlamak için sadece soğuk savaşa sahip Direniş ile Cezayir Savaşı
arasındaki Paul Thibaudet’niıı ya da Claude Nicolet’nin yer aldıklan o
“soluk beni
benizlzlii ara dönem ggüruhüruhu’ u’ na daha duyarl
duyarlı,
ı, daha eesnek
snek kuşaklar

türetilebilir73.
hiss
hissetmi yorum. Bunu
etmiyorum. Nihay biliyorum,
Nihayetet “som
“somut bu benim
ut grupl
grupların" kuşağım, kendimi
arın" yaşantısına da
daha
ha faozlaakuşağa
fazl bağlanait
bağlana
a
rak daha ince kesitler bulabiliriz. Örneğin Fransız Yahudilerine bakarsak
Soykırım kuşağı, Altı Gün savaşlarının ertesi kuşağını, Sefaradların geliş
dönemi kuşağım ve nihayet Lübnan'ın işgaliyle İsrail büyüsünün bozuldu
ğu dönemin
dönem in kukuşağını
şağını beli
belirle
rleyebi
yebilir
liriz.
iz. Ya da ka
kadınların
dınların özgürleşm
özgürleşmee har harek
eke
e
tine bakarsak keşif kuşağını (oy hakkı, 1945; Le Deuxième Sexe  —İkinci

71) Edgar Morin, Claude Lefort, Jean-Marc Coudray, Mai 1968: la brèche,  brèche,  Paris, Fayard,
1968. Laurent Joffrin, Un coup de jeune, portrait d'une génération morale, 
morale,   Paris, Grasset, 1987.
72) Dah
Dahaa yakın zamanda
zam anda Michel W
Winock
inock birb
birbirin
irinii izl
izleyen
eyen sekiz entelektü
entelektüel
el kuşağ
kuşağıı ince bbir
ir
kurgu içinde sunuyor; ona göre bu kuşaklar Dreyfus olayından 1968'c kadardır. Bkz. Vingtième Vingtième  
siècle,   sayı: 22, Nisan-Haziran 1989, s. 17-39.
siècle,
73) Paul Tltibaud: “Bu kuşak öykiinmcciydi: Büyüklerinin takipçisi ve de -çok nadiren-
küçiikl
küç iiklerin
erinin
in takipçisi
takipçisi",
", “Les décrocheurs", Esp
Espri
rit,
t, Tem
Temmuz
muz 1985. Claud
Cla udee Nicolet:
Nico let: “S
“Son
on uç ola
rak, biz tarihin terk ettiği bir kuşağız”, Pierre Mendès France ou le métier de de  Cassandre, Paris,
Julliard, 1959, s. 37. Jean-Pierre Azéma tarafından altntılanmıtştır: “La clef générationnelle",
Vingtième siècle, a.g.y.

2 1 0 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

cins-, 1947; El Dieu créa la femme - V e Tanrı


Tan rı kadını
kadını yarattı-
yara ttı- 1956,
1956, bu tarih
tarih
aynıı zamanda
ayn zamand a aile
aile planlamasının oluşturulduğu
oluşturu lduğu yıl
yıldı
dır)
r) ve 1975’te Simone
Sim one
Veil yasasıyla doruk noktasına ulaşan özgürlüğü onaylanan kuşağı, kısaca
Simone
Sim one de Beauv
B eauvoir
oir kuşağını ve M .L.F kuşağını göre
görebil
biliri
iriz.
z. İkisi
İkisi arasındaki
nirengi
nire ngi noktala
nok talan n fazladır:
fazladır: Bımjour tristesse y
 yaa da doğum kontrol
kontrol hapı, çam a
şır makinası
ma kinası774, ağrıs
ağrısız
ız doğum ya da Polytechnique
Polytec hnique’te’te ilk
ilk Chopin
Ch opinet. et. Nirengi
noktalan birbirine benzer ve temsil güçleri de bizim yüklediğimiz anlamlar
bağlıdır
bağl ıdır.. Olasılıklar
O lasılıklar gerçekte sonsuzdur ve bunun ilginç ilginçliğ
liğii seçenek
seçen ek çeşit
liliği ya da oluşturmayı sağladığı tarih değildir. İlginç olan, bir modelin
yasasına, gizli hiyerarşiye, sabit öğeli kurallara uyan kuruluş ilkesidir. Gü
nümüzde artık Dcvrim’den ayrı, kuşakların dikte ettiği bir Fransa tarihi

vardır.
Geriye,
Geri ye, gerçekte Fransa
Fra nsa’y
’yıı kuşaklar cenneti -eğe
-e ğe r hafıza
hafıza mekânı haki
hak i
katen kuşak ise- yapan olgunun ne olduğunu bilmek kalıyor. Kaçamak
yolu olmayan bu soruya memnuniyetle ve yapmacıksız üç cevap verece
ğiz. İlki Fransa’yı bizzac kendisiyle ikili bir ilişki içinde inşa eden tarihsel
elverişlilikle ilgilidir. Bu kitap tamamıyla basit zıtlıklar sistemi üzerine
kurulmuştur; ancak
anca k bu basit zıtlıkl
zıtlıklar
ar başka
başk a yerde
yerde ve başka
başk a ölçekte bulam
bu lama
a
yacağımız bir
bir doluluğa
dolu luğa sahiptir.
sahipt ir. Fra
F rans
nsa’y
a’yıı kuşaklar ilişkisinin
ilişkisinin derinlemesine
derinlem esine
üzerine
üzer ine kurulu
kurulu olduğu baba
b abalar
lar ve oğullar biçimindeki basit ve temel yam a
cıyla birleşen, iki yamaçlı bir benlik bilinci içine yerleştirmiştir. Bu mekân
bakımındandır, merkez ile çevre, Paris ile taşra ilişkisi bakımındandır.
Devlet açısından, merkez iktidarın yerel iktidarlarla ilişkisi. Tarihsel açı
dan, birliğin çeşitlilikle ilişkisi. Toplumsal açıdan, çoğunluğun azınlıkla
ilişkisi. Ulusal açıdan, olağan durumun garip durumla ilişkisi. Fransa’da
iktidar sorunu kuşak sorununa göbekten bağlıdır. Son incelemede ya
bunun kontrolünü
kontrolün ü elde tutmak
tutma k ya
ya da elden kaçırmak söz söz konusu olmuştur
olm uştur
hep. Monarşik iktidarın ve tanrısal hukukun çok uzun sürmesi, devlet
iktidarının ağır ve derin merkeziliği Fransa’nın bizzat kendisiyle ilişki ilke
sinde yer alan çatışmanın her zaman ve her yerde oluşunu açıklar; Dev
rim
rimı bu
sın
sını çatışma
çatışm
-T ocqu
oc evaille’
için’inbütün
qu eville işl
işledi cepheleri
ediği
ği tem açmış,
açm ış,
te m a- değiştir
değiş iktidarınr.simgesel
tirmemişti
memiştir. simgese
Bü tün lulusal
Bütün yoğunlaşm
yoğu
ulusal nlaşm
drama-a
türji,
tür ji, onun
onu n bir şekilde hep temel
teme l yönünü oluşturmu
oluştu rmuşş olan kuşakların
ku şakların deği-

74) Déh
éhn
nr’
r’daki
daki özgün makalesi
mak alesinde
nde (sayı
(sayı:: 17
17,, Aralık 1981, s. 15-35
15-35,, “Auto
“A utopsie
psie d'u
d'une
ne machine
à laver, la société française face à l’innovation grand public") Yves Straudté, kadınlan bıktıncı
ama gelenekselleşmiş bir ev işinden kurtaran bu alet hakkında yine kadmlann 1965 ile 1970
yıllan arasında gösterdikleri tereddütleri hatırlatıyor.

KUŞAK 211

şiıu
şiıuiyl
iylee ke
kendiliğinden
ndiliğinden ortaya çık çıkan
an dramatiirjid
dramatiirjiden en kaynaklanmış, buna bun a göre
oluşmuş ve eklemlenmiştir. Freud’un neden FFran ran sa’y
sa’yıı psi
psikanalize
kanalize en aler
 jik ülke oolalara
rakk ggör
ördü
düğü
ğü bö
böylel
ylelikle
ikle aanla
nlaşılı
şılıyo
yor.
r. O n u n an
antr
trop
opol
oloj
ojik
ik,, ppsi
siko
kolo
lo
 jik
 ji k ve bireysel ter
terim
imler
lerle
le beli
belirled
rlediği
iği ççat
atış
ışm
m a, ge
gene
neti
tikk ba
bakı
kım
m da
dann d a h a öön nce
den ulusal, politik ve kolektif terimlerle kaydedilmiştir. Coğrafya, tarih,
politika, toplum, gizli ve sürekli bir kuşak boyutuyla sarmaş dolaştır. A
contmrio   kanıt: Uzlaşmayla belirlenen ilerlemeler, kuşakların özerklikle
contmrio
rinin onaylanmasında babalar ile çocuklar zıtlığının gözden silinmesiyle
aynı zamana denk gelir.
İkinci neden, Raymond Aron’a göre Fransa’yı ancak devrim yoluyla
reform yapabilen bir ülke haline getiren tutuculuk, arkaiklik, gelenekçilik
le il
ilgi
gilid
lidir.
ir. H er ala
aland
ndaa aaçık
çık olan bu atıll
atıllık
ık ilkeleri
ilkelerin
n evrenselliği ililee gerçek
ger çek
lerin hareketsizliği arasında özellikle çarpıcı bir zıtlık yaratır. Burada da
kuşakların zıtlık içeren şemasının yeni içindeki eski rejim özelliklerinin
sürekliliği içine kaydolmasını sağlar. Bu zıtlık ve bu süreklilik çan kulesi
nin gölgesinde bütün yabancı gözlemcilerin dikkatini çekti; özellikle de
Michel Crozier ile Stanley Hoffmann’m “tıkanmış toplum” ve “cumhuri
yetçi sentez” biçimind
biç imindeki
eki fikirle
fikirlerine
rine karşıl
karşılık
ık olarak
olarak,, altmışlı yı
yılla
lların
rın başın
başın
da, tam da modernite iyi bildikleri ama artık tanıyamadıkları bir ülkeyi
kucağına aldığı sırada “Fransa’nın arayışına çıkmış”75 Harvard’ll incele
meci grubun dikkatini çekti. Belki de demokratik, laik ve kapitalist top
lumda uzun monarşik, Hıristiyan ve feodal geleneklerin içe işlemişliğini
ölçebilmek için onlardaki Amerikan bakışının tamamen etnolojik mesa
fesi gerekiyordu. Onlar bu geleneklere yabancı olduklanndan, ilk olarak
burjuva değerlerinin içinde aristokratik değerlerin devamlılığını ortaya
çıkarmışlardır. Kurtuluş kavrammın haşan kavrammın içine girmesi, kili
senin kutsallığının devletin kutsallığıyla yer değiştirmesi; görevlere ve
kıdeme bağlı ayrıcalıkların korunması, oysa toplum ancak bu ayrıcalıkla-
nn kaldırıl
kaldırılmasıyla
masıyla ku
kurulm
rulmuştu
uştu776; dem
demokra
okrasinin
sinin eşit
eşitlikçi
likçi işlemleri karşısın
da pasif
p asif di
direniş;
reniş; özgürlükt
özgürlükten
en zi
ziya
yade
de güvenli
güvenliğe
ğe ön
önem
em veril
verilmesi.
mesi. Tu
Turg
rgot
ot’’dan

Mendes France’a reformlara alışamama ve geçmişe bağımlılık kuşaksal


tepkiyi Fansa’nın kolektif kimliğinin merkezine yerleştirir.

75) St. Hoffman, Ch. P. Kindleberger, L. Wylie, J. R. Pirts, J.-B. Duroselle, Fr. Gogııec, Â
la reclıerc/ıe de la France, Paris, Scuil, 1963. Özellikle Jesse R. Pirts, "ConrimıitS et  changement
aıı sein de la France bourgeoisc", s. 265-339.
76) Bkz. François de Closets, Taıjmtrs plus!,  Paris, Grasset. 1982 ve Alain Mine, La Ma
chine egaluaire,  Paris, Grasset, 1987.

21 2 HAFIZA MEKÂNLARI

Kuşağın ulusal özgüllüğünü oluşturan nedenlerden üçüncüsü de yine


aynı kaynaklardan beslenir. Buna “Fransız başkaldırmacılığı” denilebilir.
Gerçekten
Ger çekten de herhe r ülke kendisine özel
özel bir kurulu
kurulu düzene m uhalefeti yaşa yaşar.
r.
Rusya eskiden bunu terörizmle kınadı, şimdiyse isyankârlıkla kınıyor.
Kayıpp kuşa
Kayı kuşaktan
ktan sonra
son ra Amerika
A merika Kaliforniya
Kaliforniya kaynaklı
kaynaklı karşı-kültürünü
karşı-kültürünü üret
ti. Ingi
Ingiliz
lizler
ler aristokratik
aristokra tik gelenekleri
gelen ekleri yoluyla
yoluyla ayrıksılığ
ayrıksılığıı doğal
doğa l bir hak olarak
olara k
özümledi. Tarihi ve uygarlığıyla Fransa, tanrısal hukuktan miras alınmış,
devletçi ve bürokratik merkezileşme tarafından korunmuş, yukarıdan
aşağı bütiin kurumlan, orduyu, okulu, şirketi istila etmiş, çiftlere ve aile
lere varıncaya kadar bütün toplumsal ilişkilerin içine işlemiş biçimci ve
sıradüzenli otorite tarzına bağlı olan bir başkaldın refleksin geliştirmiştir.
Fransa komuta ülkesidir'7. Buradan gizli bir anarşizm çıkar, entelektüel
olduğu kadar siyasal da olan tarihin özünü oluşturan bir düzen ve karşı
çıkma diyalektiği çıkar. Bunu konformizm timsali ve Principes d’anarchie  d’anarchie 
appliquée’nin  (Saf ve uygulamalı anarşinin ilkeleri) yazarı Paul
pure et appliquée’nin 
Valéry gibi
gibi tipik
tipik Fransız dahilerinde
dahilerinde,, ayn
a ynca
ca Dreyfus olayı gibi tipi
tipikk Fransız
tarihsel olaylarında görebiliriz; bu olay sırasında bir Paul Léautaud “Dü
zen uğruna, adalet ve gerçeğe karşı” diye yazıp Henry anıtı içirı Action
française’e birkaç kuruş gönderebiliyordu. Buna benzer bir hareket han
gi ülkede tasavvur edilebilir? Bu refleks aslında Fransa tarihine en özgü
kesitlerde,
kesitlerde, örneğin 1968 öğrenci hhareketleri
areketlerinn özündeki Pétain-De
Pétain-D e Gaulle
G aulle
kesitinde hep işlemiştir. Ancak, bütün entelektüel hayatın ritmine de
yerleşmiştir, yine görünmez bir sıradüzenle sarmalanmıştır (bkz. özellikle
M arc Fumaroli’ni
Fum aroli’nin yapıtı: La Coupole,
n bu dizideki yapıtı: Coupole, 2. 2. Quarto, La Nation) 
Nation) 
ve romantiklerden gerçeküstücülere, onlardan Michel Foucault’ya ka
dar kuşakların ikamesini idare eder. Tarihsel
Tarihse l tesir
tesirii kuşağın tesirine
tesirine koşut
olan ve onu bir gölge gibi izleyen bu “avangard” kavramı, siyasetin ve
entelektüel dünyanın
düny anın ortak alanlarındaki
alanların daki kuşaksal isyankârl
isyankârlığı
ığı uzun
uzun süre
teminat altına almıştır.
Otoriteye derin bağlılık
bağlılık isyan
isyan kültürünü doğurur ve onu peşin olarak
meşru kılar. İşte belki de Fransız Devrimiyle açılan tarihi dönem içinde
kuşağın oynadığı ana rolün son gizemi burada yer alır: Bundan dolayı,
inşaa edilen
inş edilen Fransız toplumu
toplumu sonsuz umut ve yüc yücee düşüncelerle
düşünce lerle dolu genç
gen ç
liğine içinde tamamıyla kendini tanıyabileceği, kendi kendini oluşturma

77) “ La France, terre de comma


com mande
ndem
m ent”, Michel Crozier’nin Esp
Esprit
rit dergisinin özel
özel sayı
sındaki makalesinin başlığı buydu (Aralık 1957, s. 779-797, Fransızların Fransa’sı dosyası)

KUŞAK 213

misyonunu vermiştir. Yüce ve aziz biçimi altında, bu misyon kendini şid


dete kurban etmeyi gerektirmektedir, gençliğin bedelini ödediği savaş
misyonu, gençliğin vurucu gücü olduğu Devrim misyonu. Sözün özü, bu
gençliğe
gençli ğe gizl
gizlice
ice başkaldırma hakkı
hakkının
nın tanındığı ve oonunnun da sorumlul
sorumluluğu
uğu
fedakârca taşıdığıdır. Bu nedenle, Barrès’in ve Péguy’nin yüzyılın biti
minde kesin olarak ileri sürdükleri “kurban edilen kuşak” teması kuşak
temasına göbekten bağlıdır. “İsyan etmekte hep haklıyız78”: Sartre bu
kaçınılmaz
kaçını lmaz kökt
köktenci
enci formülü haykırmaktaydı, ta tamm da bu ifade gerçekliği
gerçekliğini
ni
yitirdiği sırada. Yani, iki yüzyılın bitiminde, uluslardan oluşan Avrupa’da
ve devrimler Fran
Fr ansa’sı
sa’sında
nda kanın ağ
ağırl
ırlığ
ığıı ulusal kkuşaklar
uşaklar mod
modeline
eline gerçek

hafıza yoğunluğunu verdiği bir zamanda.

3. Hafıza banyosu
Bir hafıza ve tarih karışunı olarak kuşak hep öyledir, hep öyle olmuştur,
ama zaman boyunca altüst olmuş gibi görünen oranlar ve ilişkilerle. En
az soyut, en ço
çokk tensel, zamansal ve biyolo
biyoloji
jikk tarih kavram
kavramıı - “İmdi, İbra
him’den Davud’a kadar olan kuşaklar on dört kuşaktır; Davud’dan Ba-
bil’’e sürgünlüğe kada
bil kadarr on ddört
ört kuşaktır; ve B
Babil’e
abil’e sürgünlükten M esih’
esih’ee
ka d ar on d ör t kuşaktı
kuşaktır”
r” (Matta, 1 .1 -1 7 )-günümüzde
)- günümüzde tarih
tarihse
sell zinci
zincirl
rlen
eniş
işe,
e,
sa f h
hafı
afızaya
zaya en alerjik
alerjik olan
o lan kavramdır
kavramdır..
Bununla birlikte kavramın her yanı tarihle doludur, öncelikle geniş
ölçüde inşa edilmiş, geriye dönük ve sonradan yapılmış bir olgu olduğu
için bile olsa öyledir. Kuşak olayın sıcaklığı içinde bir fışkırma değildir:
Tarihe geçmek için bir belirlemedir bu, bir bilançodur, kendi üzerine bir
dönüştür. N e kkadaradar ““kuşağa
kuşağa öz
özgü”
gü” ols
olsaa da, 68 kuşağ
kuşağıı kendi
kendini
ni ancak solun
düşüşe
dü şüşe geçtiği yılyıllarda
larda kuşak olarak ttanımlayabilmiştir.
anımlayabilmiştir. Dreyfus olayından
on yıl sonra Péguy Notre jeunesse'i  (Gençliğimiz, 1910) yeniden ele alır.
Musset “yüzyılın çocukları" adını kullandığında, bu çocuklar çoktan ye
tişkin olmuşlardı. Genç damgası esasen yaşlıların vurduğu bir damgadır.
Ortaya çıktığı tarihini dikkate aldığımızda ise ânmda belli bir zamanı gös
terir
terir - “bu yüyüzzyı
yıll iiki
ki yaşındaydı”.
yaşındaydı”. Kuşak ananın
ının
ın ürünüdür, yenid
yeniden
en anım
anımsa
sa
manın bi birr sonucud
sonucudur. ur. Kendini anc
ancak
ak far
farklı
klılı
lıkk ve karşıtlıkla kavraya
kavrayabil
bilir.
ir.

78) Jean
Jea n Paul-Sartre, On a toujours raison de 
de  se réiolter, Paris, Mercure de France. “La
France sauvage”, 1974-

2 1 4 HAF
HAFIZ
IZAA MEKÂN
MEKÂNLARI
LARI

Bu çok genel olgu, örneğin, cemanın derinleştiği ve yeniden bir kalı


ba girdiği geçen yüzyıl sonu krizi içinde, Péguy ve Barres’i karşı karşıya
getiren
getiren ifade içinde, Dreyfus’ç
Dreyfus’çüü ve ulusalcı kutuplarda olduğunda
o lduğundann daha
d aha
açık hiçbir yerde ortaya çıkmamıştır. Bunların her ikisi de aynı ama yine
de farklı bir kuşağa ait olma konusundaki o güçlü inancın neden ibaret
olduğunu herkesten daha iyi söylemişlerdir. Peguy’e göre okul sıraların
da, Ecole Normale’in “thurne”üyle, acıyla ve “dostlukla" beslenmiş bir
kuşak; burada dostluk sözcüğünü en üst anlamında alır. Barrès’e göre
“gençlik prenslerinin”
prenslerinin” kuşağı, hepsi de estetikçi
estetikçi soyundan
soyun dan gelme. Kuşa
K uşağa
ğa
özgü kutsallaştırma her ikisinde de aynı oranda yoğundur ve her ikisinde
kendi kutsallıklanna hizmet etmeye yöneliktir; ancak aynı anlama sahip
değillerdir.
değillerdir. Péguy’de
Péguy’de son kukuşak
şak olduğu duygusu - “biz
“biz cumhu
cumhuriyetçi
riyetçi mis
tiğin son kuşağıyı
kuşağıyız”-
z”-,, son bozgunun
bozgun un tanığı - “biz
“biz yenilmiş
yenilmiş bir kuşağız”-,
kuşağız”- ,
somutlaşmış ahlaki bir deneyimin tek sahihi olduğu duygusu vardır. İşte
Péguy’nin “Dostlara, abonelerimize79” başlığını taşıyan 1901 tarihli yazı
sının anlamı bııdur; bu, Péguy’nin kendisine gelip Dreyfus olayını soran
sağduyulu bir gencin ziyaretini anlattığı, kendi kuşağı için tam bir mezar
yazıcıdır:

Çok uysaldı. Şapkası elindeydi: Beni dinliyor, dinliyordu, sözlerimi


adeta içiyordu. Kafamda bir şimşek çaktı ve ben işte o anda tarihin
ne olduğunu anladım ve hissettim; gerçek olay ile tarihsel olay arasın
daki aşılmaz uçurumu, bunların kesinlikle, asla birbirine uymadığını,
birbirleriyle bağlarının olmadığını, ölçülerinin tutmadığım, yani tam
olarak söylemek gerekirse, olası herhangi bir ölçünün bulunmadığını
anladım (...) Dreyfus olayı diye bir olayı anlatıyor, telaffuz ediyor,
dile getiriyordum, o olayı, bizim, kuşağımızdan diğerlerinin, hep dahil
olduğumuz o gerçek Dreyfus olayını.

Barrès’in kuşakla ilgili mesajı ve genelde ulusalcı mesaj bambaşkadır.


Alman entelektüel hegemonyasını sarsmakta ve Boulangizm’in diriltici
kaynağını anlamakta etkisiz kalan “atalarımızın başansızlığına” karşı çıkar.
Kuşak içindeki bireyciliğinin tamamıyla bilincindedir. Ancak yeniden

79) Péguy, Œuvres en prose,  Paris, Pléiade, II. cilt, s. 1309. Bu çarpıcı bölümün
Charles Péguy,
1968 kuşağından bir Yahudi’nin, Alain Finkielkraur’nun kaleminden çıkmış olması kuşaks,ıl
yeniden hatırlama sürecine ait bir özelliktir; bu bölüm yazarın Barbie davasıyla ilgili düşüncele
rinin ilk kısmını oluşturur: Lu Mémoire vaine,  Paris, Gallimard, 1989.

KUŞAK 215

kavuştuğu ve ele geçirdiği gelenekselcilik onu bir çizgiye yerleştirir: La  


Marche
Marc he montante d'une génératio
génération’V n’Vaa  (Bir kuşağın yükselişi) bir zincirin
halkası olur, bu zincir tam olarak Evocations  (Çağrışımlar) yazarı Henri
Massis’den Montherlant’a, Drieu La Rochelle’e ve hatta D ’u ’une eunesse 
ne jjeunesse
européenne’i  (Avru
(Avrupalı
palı bi
birr ge
gençlik
nçlik,, 1927) yazan
yazan M alrau
alraux’y
x’ya,
a, sonra Thierry
Maulnier’ye ve Notre avatu-guerre’i  (Bizim savaş öncemiz) yazan Robert
Brasillach’a, Kurtuluş sonrasında Roger Nimier’ye, uzanan bir çizgide,
Régis Debray ile Jean-Edem Hallier arasında bir yerdedir. Burada ilkör-
neksel iki kuşak kuruluş biçimi, bunların kaydoluşlanna ilişkin iki örnek
biçim vardır. Her kuşak tektir, ama biri, Peguy’nin dediği gibi, “yükselen
ve aynı an
anda
da ddüşe
üşenn bi
birr ce
ceph
phe”e” ; diğeri
diğeriyse,
yse, Barrè
Barrès’c
s’c göre, “ulu
“ulusun
sun zzincir
incirinde
inde
geçici bir halkadır.”
Kuşak hafızası sadece karşılaştırmacı bir geriye dönüklük ve zaman
içinde kendi kendini inşa etmesi yüzünden tarihsel değildir. Tarihseldir,
çünkü dışarıdan dayatılmış, sonra da içselleşririlmiştir. Aslında bu kendi
kendini ilan başka yerden, bir çağrıya verilen bir karşılıktan
karşılıktan,, başkalarının,
ebeveyinierin, “ustaların”, gazetecilerin ya da kamuoyunu bakışının yu
varlanan kartopu gibi büyüyen bir etkisidir. Agathon’un anketi bir 1912
kuşağı imgesini kutsallaştırır; bu kuşak demografik ve toplumsal düzlem
de, bu anketçileriıı hiç de gönderme yapmadıkları öğrenci sayısının hızla
artışı
artışı dışında bbaşk
aşkaa hiçbir şey
şeyee tekabül ed
edemez8
emez800. A n ca
cakk anketin yarattığı
yankı, onu izleyen diğer on anket, yayımlandığı savaş öncesi yıllarında bu
anketi doğrular görünen
gör ünen bibirr yyığ
ığın
ın kita
kitap,
p, bütün bunlar kamuoyunda, sonra
tarihte ve okul kitaplarında mitik bir imajın parçalarını oluşturan öğe
lerdir; çünkü aslında 1914 savaşı bu kavramın en üst yoğunluklu tarihsel
dönemini oluşturur. Benzer olgular küçük ça çapta
pta ortaya çıkmıştır;
çıkmıştır; örneğin
1957'de L’Express  taraf
tarafından
ından başl
başlatıl
atılan
an “Yeni D
Dalga”
alga” hakkmdaki
hakkmd aki anket ya
da 1978 Nisan
Nisanınd
ındaa “Yeni fi
filoz
lozofl
oflar”
ar” kampanyası; bu
bunlar
nlar kuşaksal olgul
olguları
arı
berraklaştırabilmiştir. Hepsi aynı başarıya ulaşmamıştır. 1949’da François
Mauriac
Mau riac 3300 Mayıs tarihli Le Figaro'daki başyazısını bir “Anket Davasına”
tarihli

80
80)) Philippe
Philippe Béné
Bénéton
ton (a.g.y.)
(a.g.y.)   anket sonucunun gerek ankete karılanlann seçimi gerekse
hoşa gitmeyen yanıtların çkanlması nedeninedeniyle
yle nas
nasıl
ıl çarpıtıl
çarpıtıldığını
dığını gös
gösteriyor;
teriyor; örnek olarak EmmEmma a
nuel Berl'in anketini (A contretemps,
contretemps,   Paris, Gallimard, 1969, s. 155) ve diğer anketlerin listesini
ve
verir
rir;; bunlardan Agarho
Agarhon'un
n'un anketinden sonra en önemlisi Emile Emile H enriot’nun anketidir
anketidir,, Nisan-
Haziran 1912 Le TemTemj>s
j>s’da,
’da, 19
1913
13'te
'tede
de A quo
quoii rée
réeent
ent les
les jeunes gen
genss başlığı alt
altınd
ınd a yay
yayımlanmıştır.
ımlanmıştır.
Aynı dönemdeki diğer yayınlar: Etienne Rey, La Renaissance de l'orgueil français,  français,  Gaston Riou,
écoutes de la France, Ernest
Aux écoutes de France, Ernest Psichari, L'Appel des armes. armes.  Robert Wohl'un The Génération of  
1914   başlıklı bölümü (a.g.y.)
1914  geçer akçe olarak tamamen bu düşünceye dayanmaktadır.
(a.g.y.) geçer

216 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

ayırmaktaydı:
ayırmaktay dı: ““Ge
Genç
nç yaymc
yaymcı-ya
ı-yazar
zar Gilbert Sigau
Sigauxx yakınlarda, 1910'a doğru
Agathon anketinin bildirdiğine benzer bir bilinçlenmeyi kendi kuşağı için
de gerçekleştirmenin zamanının geldiğini söylüyordu.” Gilbert Sigaux ile
birlikte çalışan Robert Kanters iki yıl sonra Vingt tırıs en 1951  başlığı altın
da bu anketin sonuçlannı yayımlayacaktır. Bu anket La Table Ronde  ve
Aspects de La France   arasında derhal bir rekabete yol açmıştır; bu son
yapıtta Michel Braspart (takma adı Roland Laudenbach) ilk kez “liberal
idolle
ido llere8
re811” “ küstahça bak an an”” An toin
toinee Blondin, Jac
Jacqu
qu es LLaure
aurent
nt ve Roger
Nimier'yi
Nimier 'yi bbir
ir araya ggeti
etirir.
rir. An
Ancacakk bu maya ham
hamuru
uru ka
kabartmaya
bartmaya yetm
yetmemiş
emiş
tir. Kuşkusuz o zamanlar sağ fazlasıyla göz ardı edilmiş, bizzat sahneye
çıkam ayac
ayacak
ak kadar iz
izol
olee edi
edilmişti
lmiştir.
r. B
Bernard
ernard FFran
rank’ı
k’ın
n “süvariler ve muha
muhafız
fız
birl
birliği
iği askerleri” nin8
nin822 bu katm
k atmanı
anı ku
kuşak
şak açısın
açısından
dan görün
görünürür kkılması
ılması üüçç yyııl
ve solun Les Temps M odemes'e ilişmesini beklemek gerekti. O zamandan
bu yana kamuoyu yoklamaları, olguyu dar yazar çevresinden çıkardı ve
ona dadaha
ha sosyoloji
sosyolojikk ve bil
bilimse
imsell bir te
temel
mel kazandı
kazandırdı.
rdı. A
Ancncak
ak kuşağın dışa
dışa
rıdan tanımlanmasına ilişkin ilke hep aynı kaldı. Ürün iyi satınca, ifrada
kaçıldı.
kaçıl dı. Çağ
Çağda
daşş toplum ölü doğm
doğmuş uş olay
olayların
ların aktüalitesi haline gelemeyen
kuşaklarla doludur.
Son
So n olarak kuşak hafıza
hafızasısı tarihs
tarihseldir
eldir,, bu kez son de
derece
rece ağır bi
birr anla
anlamm
da, zira en ücra köşesine kadar tarihle yüklüdür. Daha iyi bir ifadeyle:
Altında ezilmiştir. Bir kuşak olunduğuna dair bilincin edinilme anlan,
erişilmez
erişilmez yüksekliği
yüksekliğiyle yle üstünüze üstünü
üstünüze ze gelen ve büyüklüğü vvee tra
trajik
jikli
li--
ğiyle elinizi kolunuzu bağlayan kesif bir tarih önündeki umutsuzlukla, bit
kinlikle doludur. Romantikler için Devrim; “yüzyıl sonu" kuşakları için
bütün
bütü n XIX
XIX.. yyüz
üzyı
yıl;l; otuzl
otuzluu yıllann kri
krizz ve sav
savaş
aş kkuşa
uşaklan
klan içi
için
n Büyük SSav
avaş
aş;;
Kurtuluş83 sonrası kuşaklar II. Dünya Savaşı; 68 ve sonrası kuşaklar için
yine
yine Devrim ve hi hiçç yapmadıkları
yapmad ıkları on
onca
ca sa
savaş
vaş.. Bitmiş, geçip gitmiş ve ge
geriy
riyee

81) Bakımı, Marc Dambrc, Roger Nimier, hussard du demi-siècle,  Paris, Flammarion, 1989,
s. 253.
82) Bernard Frand, “Hussards et grognards”, Les Temps modernes, küçük kitap olarak
basılmıştır, Paris, 1988.
83) Buna ilginç bir örnek: Armand Petitjean'm 1939’da “silalı altına alınabilecekler" konu
sundaki başyazısı Courrier dergisinde yayımlanır, daha sonra Combats'da da basılmıştır, Paris,
Gallimard, 1941.
Soğuk savaştaki komünist güdüm hakkında iki ömek; Emmanuel Le Roy Ladurie, Puris-
Montpellier P.C.-P.S.U. 1945-1963, Taris, Gallimard, ve Maurice Agulhon, “Vu des coulisses",
Essais d'e
d'ego-h
go-histo
istoire .g.y.,., s. 20 vd. Üçüncüsü biraz daha sonra: Philippe Robrieux, Notre géné
ire,, aa.g.y
ration communiste,  1953-1968, Paris, Robert Laffont, 1977.

KUŞAK 217

sade ce boşluk bırakmış bir


sadece bir tarih
tarih takıntısı
takıntısı bütün gü
güçlü
çlü kuşakların imgelemi
ne ve ister istemez
istemez aracı olarak adlandırılan kkuşaklarm
uşaklarm imgelemine
imgelemine yapış
mış ve onların hafıza düzeneklerini yönetmiştir.
yönetmiştir. Bir kuşağın başlang
başlangıcında
ıcında
bir eksiklik vardır ve bu bir yas gibidir. Hafızalarının temelini yaşamış
olduklarından
oldukların dan çok
ço k hep bi
birli
rlikte
kte yaşamadıkları şey oluşturur. Bu arkalarında
bıraktıklar
bıraktıklarıı ortak noktadır ve bu hayeleti
hayeletimsi
msi ve sancılı ortak nokta onla-
n birbirleri
birbirlerine
ne önlerinde ola
olann ve onları bölen şeyden çok daha
d aha emin biçim
de kaynaştırır. Bütün kuşak hafızası ekonomisini düzenleyen bu sürekli
evveliyat, bunu bitmek bilmez bir köken açıklaması, bitmek bilmez bir
destan haline getirir. Montherlant’dan Celine’e, Aragon ve Drieu’den
M alraux
alra ux’’ya yirmi
yirmili
li ve otuzl
otuzluu yılların
yılların bütün
bütü n edeb
edebiyatı
iyatı iki sa
sava
vaşş arasını
arasın ı eski
savaşçılara ilişkin anlatılara boğmuştur. »Mayıs 1968 derhal kendi anma
töreni haline geldi: Aynı yılın Ekim ayından itibaren yüz yirmi dört kitap
yayımlandı. Romantizm
Roman tizm tarihi
tarihi bizzat
bizzat romantizmle başladı. En büyük tarih
çisini,, Miche
çisini M ichelet’yi,
let’yi, bizzat
bizzat kuşağı icat etmiş kuşak
kuşa k içinde gördüğ
gö rdüğüü için
için tör
tören-
en-
silik ve dokunaklılık kazanır; kuşak kuşağı icat etmiş, onu “deha” simgesi
altında yaşamış ve böyle bir icadı aktarma ve soyağacım yüceltme yoluyla
Devrim’e bağlamıştır. Bölüm alıntı yapmaya değer:
Eğer dehanın
deha nın bu şaşırtıcı taşkınlığının
taşkınlığının ssebebi
ebebi aranırsa,
aranırsa , insanların Dev-
rim’de en güçlü coşkuyu, yepyeni bir düşünce özgürlüğünü vb. bıılduk-
lannı söyleyebiliriz kuşkusuz. Ancak, bana göre, başlangıçta başka bir
sebep var: Bu hayran olunacak
olun acak çocuklar,
çocuk lar, Ro
Rous
ussea
seau’nun
u’nun deltası
deltasıyla
yla ma
nevii balam dan
nev da n yükse
yükselti
ltilmiş
lmiş bu
bu yüz
yüzyıl umuda
umu da ve inanca
in anca yeniden
yeniden kavuş
ka vuş
tuğunda tasarlanıp üretilmişlerdir. Yeni bir dinin ufkunda, kadınlar
uyanıyorl
uyanı yorlardı
ardı.. Son
S onuç
uçta
ta insani olmaktan
olma ktan da öte bir kuşak ortaya çıktı
çıktı..
(Histoire de Ut Revolution,  IV. kitap, I. Bölüm)

İşte kuşağı tarihten


ta rihten çıka
ç ıkanp
np hafızaya yerleş
yerleştiren
tiren şey de içten içe mito
mitolo
lo
 jik ve an m a y a daya
da yalı
lı ol
olan
an tarihs
tar ihsel
el kutla
ku tlam
m adır.
ad ır.
Ziraa aslında
Zir aslınd a kuşakla
kuşak la birli
birlikte
kte saf
sa f hafıza içindey
içindeyiziz demektir
demek tir - burburada
ada bizi
bizi
zaten bu nedenle ilgilendiriyor. Tarihle alay eden, mesafelerini ve zincirle-
ni
nişler
şlerini
ini,, akışını ve engellerini
engellerini bilmeyen
bilmeyen bir kuşak.
kuşa k. “ Flaşla
Flaşlarla”
rla” , güçlü imge
lerle ve etkili demirlemelerle işleyen kuşak. Zamanın süresini yok eden ve
onu tar
tarihi
ihi olmayan bi birr şimdik
şimdikii zamana dönüştüren
dönü ştüren kuşak. Ulusal boyutta
boyutta
zamanın yok edilmesine en çarpıcı örnek yine yine Devrim
Dev rim’di
’dir;
r; 1789 yyazı
azı sonun
son un
da Eski Rejim’in süratle tasfiyesini icat ederek bir hamlede on yüzyıllık

2 1 8 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

bir tarihi zamansallaştırmıştı. Ancak, her aşamasında işlem toptan ve


perakende olarak
olarak yeniden
yeniden başlar.
başlar. H atta
att a kuşaksal
kuşaksal kopmanın -onu-on u n yaratıcı
yaratıcı
zenginliğinin ve tekrarlanıp duran fakirliğinin sebebi- esas olarak şimdiki
zamanı daha iyi “hafızaya
“hafızaya aktarm
aktar m akak”” iiçin
çin geçmişi
geçmişi “hafızada
“ hafızadan
n çıkarm
çık armak”
ak” ta
tan
n
ibaret olduğunu
olduğunu da söyl
söyleye
eyebi
bilir
liriz.
iz. Bu anlam
anla m da kuşak özellikl
özelliklee ve esas itiba
rıyla “hafıza mekânları” üreticisidir; bu mekânlar da geçici kimliğinin ve
kendi hafızasının nirengi noktalarının dokusunu oluşturur. Erişilmez bir
simgesel çağnşım gücüyle yüklü kaynak yerler; parolalar, anlatıyla, belgey

le, tanıklıkla ya da fotoğrafın büyüsüyle sürekli olarak canlanan karşılıklı


anlaşma sinyalleri. Kuşak hafızasının açımlanması hu yerlerin sayımıyla
başlar.
başl ar. Bütün kitabın
kitabın konusu da sonuç
sonu ç olarak Fransa için ve bizibizimm kuşağı
ku şağı
mızz ölçüsündeki konu
mı konusu
su bııdur.
bııdur. Birçokla
Bir çoklann Janet
Jan et gi
gibi
bi Bergson’
Bergson ’cıı
cıı psikolog
psikolog 
ların eskiden duygusal hafıza ile entelektüel hafıza arasında yaptıklan
ayrıma ulaştığımızı
ulaştığımızı söyleyecektir; ya da kolek
ko lektif
tif hafızanın sosyolojik temel
tem el
lerii hakkın
ler ha kkında
da Halbvva
Halbvvachs
chs gibi
gibi Durkh
D urkheim’ci
eim’ci sosyologların
sosyologların çözümlemelerine
çözümlem elerine
ulaştığımı
ulaşt ığımızı
zı söyleyeceklerdir.
söyleyeceklerdir. Bunu
Bu nunla
nla birlikte
birlikte başka bir şey söz
söz konusudur;
konusu dur;
zira kuşağa özgü hafıza bireysel psikolojiye bağlı değildir. İçinde özümsen-
diği ve ifade edildiği yerlerin
yerlerin hepsi ortak
o rtak yerler
yerler,, ortak
ort ak katılım merkezleridir,
merkezleridir,
ama doğrudan kişisel uyuma tabi yerlerdir. Mitingler, gazeteler, gösteri
ler,
ler, kongreler, dem
demekl
ekler,
er, siyasi kuşakla
ku şaklarr için kitlese
kitlesell simgeler. Yayınevleri
Yayınevleri
ve entelektüel kuşaklar için dergiler, kahveler ve salonlar, kolokyumlar,
“Cag
“C agn n e”lar ya
ya da kitapçılar. Bunlar
Bun lar hafıza
hafızaları
larını
nı halk simgelerine
simgelerine bağlayan
özel
özel şahıslar değillerdir;
değillerdir; bunlar
bunla r paylaşılan bire
bireyse
ysell co
coşkula
şkularr da değildir. Ku
Ku 
şağa özgü hafıza, hayati seçenekleri ve refleks doğrulan idare eden bilinç-
dışı ve içgüdüsel derinliklere varana kadar bünyeye dahil edilebilecek ko
lektif
lekt if ve tarihsel toplu
toplumsallığa
msallığa aittir. “Be
“ Ben"
n" aynı
aynı zamanda
zaman da “biz”e işaret eder.
eder.
Bu somutlaşma ve dunılaştırma seviyesinde, hafızanın zamanla pek
fazla işi yoktur. İşte burada kuşağın en gerçeğine ulaşıyoruz kuşkusuz. Kendi
üzerine kapanmış ve kimliği içinde donup kalmış, tanımı gereği tarihe ve
onun “derslerine” karşı duyarsız kuşak manaıi'ı, daha ziyade bir bilim
tarihçisii olan Tho
tarihçis T homm as S. Kuhn
Ku hn’un
’un bilimsel
bilimsel devrimlerin
devrimlerin yapısı
yapısını
nı idare eden
“paradigmalar” olarak tanımladığı olguya yakındır84. Bu kendi üstüne
kapalı araştırm
a raştırmacılar
acılar ve bilgin
bilgin topluluklar
topluluklarıı gi
gibi
bi olgular açıklamaya
açıklamay a yönelik
yönelik
aynı model üzerinde birleşip orada lıapsolmuşlardır; bunları entelektüel
bir uzlaşımın, korporatif bir öğrenimin, bir çalışma tarzının ve özel bir

84) Thomas S. Kuhn, La Structure des révolutions scientifiques, 


scientifiques,  Paris, Flammarion, 1972.

KUŞAK 2 1 9 

dilin oluşturduğu bu anahtar refleksler birbirine kaynaştırır; bunlar tuhaf


biçimde kuşak
ku şak düzleminde ifadel
ifadelerini
erini bulabil
bulabilirler.
irler. N asıl ki bil
bilimsel
imsel top
toplu
lu
luklar kendilerini ancak birbirlerine karşı çıkarak ama bu arada bilimsel
geleneğin kazanılmış haklarının özünü örtük hiçimde paylaşarak tanımlı
yorlarsa, kuşaklar da diğerleriyle hemen hiçbir şeyi paylaşmazlar, ama he
men hemen her şeyi paylaşırlar. İki kavramın birbirine yakınlığı, Daniel
Milo’nun açıkladığı gibi85, üzerlerinde kesin ve geçici kuşakların gruplan
dıkları hafızanın tarihsel nirengi noktalarını, belirleyici, ama marjinal yer
lerine yer
lerine yerleş
leşrire
rirebilm
bilmişti
iştir.
r. Ke
Kendi
ndi iistii
iistiine
ne dönük, ama bütün zamanzamansal sal dalga
dalg a
ların
ların kat ettiği ku
kuşak
şak parad
paradigma
igmasısı da, silinip gidinceye
gidinceye,, yer
yerini
ini bbir
ir bbuu arada
arad a
olası dirilişlerini bekleyerek başkasına bırakmcaya kadar, yeni kuşaklarca
kullanılıncaya
kullanı lıncaya kad
kadar
ar değiş
değişmez
mez olarak süregide
süregider.r. Böy
Böylece
lece çağd
çağdaşaş FFran
ransa’n
sa’nın
ın
kimliğinde ve bilincinde ortak olan “savaş ve işgal paradigması” olarak
adlandırabileceğimiz şey, uzun bir sessizlik entrikasından sonra, art arda
yeni yatırımlara konu olmolmuştur.
uştur. Bunun ilk dalgası 1960’lı
196 0’lı yıl
yıllar
ların
ın başında
geldi; tarihçiler çevre
çevresinin
sinin ötesine geçmey
geçmeyen en ve yukarı doğru, otuzlu yıl yıllar
laraa
doğı u ile
ilerleye
rleyenn bir dalgaydı. A nc
ncak
ak bu dalga geç
geçlikleriııde
likleriııde bunları yaşamış
olan, örneğin
örneğin Jean Tou cha chard
rd ve RRené
ené Rémond gibi gibi kiş
kişile
ilerden
rden kaynakla
nıyordu; ayrıca Fransa'ya özgü bir faşizmin olup olamayacağı konusunda
çekinerek ve bilimsel yaklaşımla bir soru soruyordu86. Ancak bununla ilgili
kitlesel yatırını yine 1968 kuşağı tarafından yapılacaktır. Bu dalga L a Pl Plaace 
de l’Étoile'in  (Etoile meydanı) yayımlanmasıyla o yyıl ıl başla
başladı;
dı; yir
yirmi
mi yaşındaki
yazar Patri
Patrick
ck Mo
Modia
diano
no İşgal yıll
yıllarında
arında takıntı haline gelmiş hafıza mek mekânân
larını işliyordu; romancı 1971 yılında Le Chagrin et la Pitié  (Acı ve acı acıma)
ma)
ile yoluna devam edecektir. Bu geçmişe özenen tarz, başsavcı Mornet’nin
1949’da dediği gibi, ““tarihimizden
tarihimizden çıkarı
çıkarılıp
lıp atılması gereken bu dört yılın”yılın”
karanlıklarına gömülüyordu,
göm ülüyordu, üsteli
üstelik,
k, günümüze kadar, imgelem ile ile bi
bilim
limin,
in,

romanın, sinema ve tarihin87 her tür yöntemini kullanarak.


85) Bkz. Daniel Milo, “Neutraliser la chronologie: “génération" comme paradigme scien
tifique”, IX. Bölüm, Trahir  le temps
Trahir le temps   (Histoire), Paris, Les Belles Lettres, 1990.
86) Jean Touchard’m denemesi olan "L'esprit des années 1930” (Guy Michaud, der., Ten
dances politiques clans la vie française depuis 
depuis  1789, Paris, Hachette, 1960) doğrudan Jean-Louis
Loubet del Bayle’in başyapıtım esinlemiştir: Les Naii-canformisies des aimées  aimées  30, Paris, Seuil,
1969. 1954'ten itibaren René Rémond'un Im Droite  Droite  eu France’in yayımlanmasıyla soru ortaya
konmuş
konm uş oldu, Paris, Aubier-Montaig
Aubier-Montaigne. ne. 1982’de
1982’de4.4. baskısında Les Droi
Droites
tes en Franc
France'mX
e'mX.. Bölümü
olmuştur: “Y-a-t-il un fascisme français/'' Bıı sorunun geçmişi Zecv Sternlıell'in eserine ve yol
açtığı polemiğe kadar gider.
87) Özellikle bkz. Pascal Ory. “Comme de l’an quarante, dix années de rétro satanas". Le
Débar, sayı; 16, Kasım 1981, s. 109-117. 1968'den 198Te önemli bir kronoloji vermektedir.

220 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

Bu noktaya ge geldiğ
ldiğimizde
imizde kuşağın katettiği güz güzerg
ergâhı
âhı ve bütün m etabo
etab o
lizmasını ölçebiliyoruz. Şimdi elimizde aynntılı bir takımın bulunduğu bu
kuşaklann
kuşakla nn ampirik incelemesinin yapı yapıldığ
ldığıı tarihsel, demografik ve zihinse
zihinsell
tanımlamala
tanım lamalarr yelpa
yelpazesi
zesi ttoplumsallık
oplumsallık alanın
alanınıı iy
iyice
ice kavrıyordu. BuBugün
gün tan
tanım
ım
lama hayaletinin kuşağı saf sa f bir zamansal bölümleme, toplumsal etmenin
yiikseli
yiiks eliğini
ğini beli
belirtip
rtip kutsay
kutsayanan değişim tsavvtsavvurun
urunaa özgü bir tartarzz haline get
geti
i
ren hafız
hafızaya
aya odaklanmıştır. Z Zaten
aten Toc
Tocque
queville
ville de demo
demokrasi
krasi zamanların
zamanlarında da
daha fazla rol oynamaya sevk edilen yaşın düzenleyici ve sınıflandıncı
ilkesin
ilk esinii tamı tanım
tanımaa belirtmiş
belirtmişti;ti; bu dem
demokra si zamanlarında "benzer kavra
okrasi
mı” aristokratik zamanlardakinden “d “dah
ahaa az karanlık”tı
karanlık”tı,, ama bu zamanlar
“her insana atasını unutturup soyunu ondan saklayarak" “insanın duygu
bağlarını hem dağıt”mış “hem de daralt”mıştı88. Çağımızdaki bu kesitle-
meyee öözgü
mey zgü kategorinin m merkezdek
erkezdeki, i, am a nnihayetinde
ihayetinde mütevazı yerini da daha
ha
iyi
iyi resmedenl
resmedenleyiz.
eyiz. Bu kateg
kategoride
oride yaşın antro
antropolo
polojik
jik genişli
genişliği,
ği, çağ
çağın
ın dinsel-
li
liği
ği,, yüz
yüzyıl
yılın
ın tarihsel saygınlığ
saygınlığı,ı, çağ
çağın
ın ya da dön
dönem
emin
in renk ve boyut zen
zengin
gin
liği yoktur. Bireysel ile kolektifle yaptığı karışım, bunlardan ilkinin psiko
lojik derinliğini diğerininse ifade giicüllüğünü ortadan kaldırır. Kuşkusuz

bilinçdışı
bilinçdışı gibi sonu gelmez bir olgu ve on
onun
un gib
gibii büyül
büyüleyici,
eyici, am
amaa yine onu
onunn
gibi güdük, zayıf ve tekrara dayalı. Herkesin bizzat kendisinin tarihçisi
olmaya yöneldiği bu sürekli değişiklikler dünyasında, kuşak, hafızasını
tarihe dönüştürme
dönüştür me tarzl
tarzlarının
arının en içgüdüseli haline ge
gelir.
lir. İşte
İşte budu
budurr kuşak:
Bireyin tarihi nesneleştirmesine ait, kendiliğinden oluşan ufuk.

A nc
ncak
ak kavram a şimdi ve bu
burada
rada güçlü güncel
güncelliğ
liğini
ini ve açıklayıc
açıklayıcıı ffazi
azile
le
tini kazandıran şey, savaştan beri ikiy
ikiyee katlanmış
katlan mış bir tarih bilincini yaşayan
Fransa’nın çok özel durumudur. Yani bu durum bir yandan meselelere
ağır tarihsel yükler bindirmiş, bu yüzden Fransa Avrupa’daki herhangi
başka bir ülkeden daha ağır bir tarihe sahip olmuştur; ayrıca dünya tari
hine karşı derin bir kayıtsızlık yaşamış, bu ise Fransa’yı kendi tarihsel
deneyimini geveleyip durmaya itmiştir. Olgu tektir, karmaşıktır ve öyle
özeldir
özeldir ki bunun birbi
birbiri
ri içine geçm
geçmiş
iş ölçülerini almak,
alm ak, bağ
bağlarını
larını belir
belirlemek
lemek
gerekir.
Kesitlere hızla bakalım. Savaş: Fransa bütün ülkeler içinde savaştan
yarı galip yarı mağlup çıkacak tek ülkedir. İngiltere ölümcül tehlikeden

88 ) Alexis de Tocqueville,
Tocque ville, De la démocratie en
démocratie en Amérique,
Amérique,   Paris, Gallimard, 1961, II. cilt, II.
kısım, II. bölüm: “De l'individualisme dans les pays démocratiques", s. 106.

KUŞA
ŞAK
K 221

biiyük zafere birl


birlik
ik hali
halinde
nde gitmiştir. A Alm
lmany
anyaa tters
ers yolu izl
izledi,
edi, oysa büt
bütün
ün
o felaket ona yapılacak cerrahi işlemleri basitleştirdi ve ham gençliğinde
ve tarihçilerin münakaşasında tarihini yeniden bizimkine benzetmeye
başlayan bilinç dramlarını bulabilmesi için açıkça bir kuşak beklemesi
gerekecektir. Ispanya
Ispany a işin içinden ustalıkl
ustalıklaa sıyn
sıynldı
ldı.. Kurtııluş’un ertesi gün
lerinin yoğu
yoğunn duygusa
duygusallığı
llığı,, D
Direniş’
ireniş’in
in ve De G auaulle’ün
lle’ün yardımıyl
yardımıylaa Fran
F ransa’y
sa’yıı
yenen ülkeler arasına, ama yenilmiş ülkelerin mirası yoluyla katan geri
li
lim
m sırasında tam
ta m aksidir. İç böl
bölünmeyle
ünmeyle kırılmış
kırılmış,, aşağılan
aşağılanmış,
mış, hara
harapp olmuş
bu ülke artık hiçbir dayanağı kalmadığından kendi “yerini” bulmak için
daha da takıntılı hale gelmiştir. Yokuşu henüz aşmıştı ki soğuk savaş
başladı. Flerkes kendi kampına. Ama Fransa burada da, bir komünist
partinin varlığı
varlığı ve 1945’te kesip atamatamadığı,
adığı, yakasını kurtar
kurtaramad
amadığıığı sömü
sömür
r
gecilik sorunu nedeniyle, kendi eliyle çözemeyeceği blokların oluşumuna
ilişkin meseleleri içselleştiren, ayrıca bu meseleleri bilinç yırtılması, siyasal
iktidarsızlık ve en son yıkılışa kadar kurumsal felç biçiminde yaşayacak tek
Batı Avru
A vrupa
pa ülk
ülkesidi
esidir.
r. Biz
Bizim
im gerçek iç savaşımız olan Cezayir savaşı, sad
sade
e
ce eski hesaplaşm
h esaplaşmaları
aları yeniden güncelleştirip tari
tarihimizi
himizi taşracılığa bulaştır
bulaştır
makla kalmaz, aynı zamanda
zamand a ulusa
ulusall çatışm
çatışmanınanın yayanına
nına bir de solun içindeki
bi
birr çatışmayı koyar; işte savaşın bitmek bilmemesinin
bilmem esinin ve durumun
durum un ahlaki
bi
birr yara
yara haline gelmesinin nedeni budur. Bu sav savaşaş bize
bize De GGauaulle’cii
lle’ciilüğü
lüğü
getirmiştir; bu akım d a biz izii burada ilgiilgilendir
lendirenen tarihsel içeri
içerikk bakımından
ik
ikii yamaçlı bir meseled
meseledir,
ir, zira
zira ulusalcı
ulusalcılığın
lığın bu şamşampiy
piyonu
onu bir yandan
yan dan A Altı-
ltı-
gen ’in
’in içine kap
kapanm
anm asını az çok söze sözel, l, az ço
çokk gerçek bir hamle
hamleyle yle büy
büyük
ük
dünyaa siyaseti iiçinde
düny çinde örtebil
örtebilmiştir;
miştir; diğer yandyandan an o sanayileşmiş ve Louis-
Philippe’
Phili ppe’çı
çı bir Fr
Fran
ansa
sa hayalini kuran bir delegedir, kendi sanayi devri devrimi-
mi-
ne girişmiş ve büyümenin getirilerinden hoyratça yararlanmıştı.
Bunlar tarihe yapılan bu aşın yatırıma ilişkin şematik bir özettir. Bu
yatınm , FFran
ransa’nın
sa’nın büyük tarihin dışına çı çıkarılış
karılışıı temelin
temelindede ve bu görüntü
altında
altın da gerçe
gerçekleşmiştir;
kleşmiştir; bu biibiiyük
yük tarih yü yüzzyı
yılı
lın
n büyük darbelerinin sadece sade ce
yansımasına maruz
m aruz kkalmış
almıştır
tır.. Biiy
Biiyükük dünya gü gücüncünün
ün orta düz
düzeydek
eydekii güce
aşam alar ve sıçram alar halinde geçişidir,
geçişidir, aynca bununlabun unla ilg
ilgil
ilii sancılı olu
şumlardır: 1918, 1945, 1962; bu tarihlerin her birinin kendi sakatlayıcı
gerçekliği
gerçekli ği ve tela
telafi
fi edici hayal
hayalleri
leri vvardı
ardır.r. O zaman
zamanaa kkadar
adar,, A
Avru
vrupa pa kiml
kimlik
ik
oluşumunun bütün tarihsel deneyimlerini, Haçlı Seferlerinden sömürge
imparatorluğuna, ulus-devlete, mutlak monarşiye, diktatörlüğe ve Dev-
rim’ee kkada
rim’ adarr her deneyimi
deneyimi yaşamış il ilkk ülk
ülkee olmakla öövünvünen
en bu ülke, bu olay

ların
ların sonuçlarına ve yansımalar
yansımalarına
ına manız kalmışt
kalmıştır
ır sade
sadece:
ce: O nu tastamam

2 2 2 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

ne sosyalist devrim, ne Nazi totalitarizmi, ne ekonomik kriz, ne tüketim


toplumu etkilemiştir; ülke sadece bunların işgaline uğradı, bunların sıçra
yışlarına, dirilişlerine tanık oldu. Tarihsel bilincin hu iki farklı ve çelişkili
kaydı, bu yapış yapış çöküş ve bu acılı uzaklaşma, geçmişin şimdi içinde
sürekli ve sıçramalar halinde belirivermesini, artık sadece içi boşaltılmış
bir dünya tarihinin yerel versiyonu olan ve kendini hafızada gören bir
ulusal tarihin bu aşırı etkinleştirilmesini anlamak için esastır. Kendisi de
aynı katlanmaya maruz tarihsel bir lıafıza, kararsızlık içinde bir ulusal
hafıza,, çünkü oorta
hafıza rtakk kararını bir yerde kutlarken
ku tlarken - “büyük bir ttari
arihimiz
himiz
olmadığı için, büyük bir geçmişimiz var"- bir başka yerde bunun tarihsel
kesitlerinin ve özellikle en yakın tarihli olanlarını sürekli ölçüp biçer,
sonra da
d a bunları
bunların
n gerçekten o kadar
kad ar büyü
büyükk olup olmadıklar
olmadıklarını
ını ya da gör
görün
ün
dükleri gibi utanç verici olup olmadıklarını soruşturur. İkiyüzüncü yıl kut
lamaları, son bilançoda bu çift hafızayı yaşayacaktır ve bu yüzden hiç aşıl
m ayac
ayacakak bir anla
anlamm belrisi
belrisizli
zliğine
ğine bürünecektir. Devrim bitti ya da bitmedi,
bu bir blok ya da değil, Vendée soykırımdır ya da değildir, Robespierre
büyük bir insandır ya da bir canidir, Terör dönemi zamanın koşullarına
bağlı bir olgudur ya da bizim siyasal kültürümüzün gücül bir tasarımıdır,
İnsan Hakları Bildirgesi evrensel ve evrenselleştirilebilir bir ilkedir ya da
iç kullanıma yönelik bir metindir. Belki evet, belki hayır, ama bütün bun
lar bizde olup bitiyordu ve herkes izliyordu. Mitterand’ın mesajının özü de
bu olmuştur: “Bizi hâlâ izliyorlar ve ben de tam ortada duruyordum.”
Kuşaklar sorunu ve buna ilişkin sorular dizisi tam da burada çarpıcı
boyutunu kazan
kazanıyor
ıyor.. Üstelik bu soru
sorular
lar sürekli sarsıntılarla ve yaşam süsüre
re
sinin uzamasıyla daha da artıyor ve yığılıyor. Geçmiş, geçip gitmiyor, et
menler ölmüyorlar ve yeni gelenler de değişiyor. Kuşağı şaşırtan ve yüz
yılın, etmenleri hâlâ hayatta olan ve birbiri ardına dalgaların yöneldiği
trajedinin oluşturduğu yankı vadisinde tam etkisini yaratan bu üç verinin
diyalektiğidir
diyale ktiğidir.. Biraz ön
önce
ce kurduğumuz
kurduğum uz ik ikii boy
boyutlu
utlu çerçe
çerçeve
ve içinde, teoride
ve pratikte sadece kuşağa özgü hafızaya ait olan ile yine sadece  tarihsel ha
fızaya ait olan arasında, başka bir deyişle hafıza ile tarih arasındaki bölün
me burada ortaya çıkar. Am A m a hu payl
paylaşımın
aşımın iki boyutta meyd meydana ana geldiği
ni belirtmek gerekir. Hafıza onu taşıyan ve onu ya yaşam
şamada
adann yeri
yerine
ne otu
oturtan
rtan
kuşaklardan geçtiği
geçtiği and
andaa zamansal geçiş söz
söz konusudur. YaşanYaşanmışmış tanıklık
tan eleştiri uğraşına geçildiğindeyse entelektüel geçiş. Bu iki geçişin hiçbiri
kuşakk terim
kuşa terimii bakım
bakımında
ındann tekanlam
tekanlamlı
lı değildir, zir
ziraa tarihlerini
tarihlerini yyazdıkl
azdıkları
arı kendi
kuşaklarının hafızasını eleştiren mükemmel eleştirmenler ve aynı ölçüde

KUŞAK 223

mükemmel olan ve işleri konularının kendi kuşaksal hafızalan açısından


yeniden sorgulam
sorg ulam ak olan tarihçi kuşakları olabilir,
olabilir, vardır da. Bunu
Bu nu sürekli
sürekli
görürüz, özellikle ikiyüzüncü yıl kutlamaları Devrim’le ilgili olarak bunu
doğrulamıştır. Büyük tarihin çıkışının ve tarihsel olarak tam hafızadan
yoksun çağa girişin kuşak konusuna odakladığı ve en büyük dramatik
yoğunluktaki iki zamanda, Fransız Devrimi ile savaşta, boyutlamı geniş
lettiği şey işte bu ikili paylaşımdır.
Dem ek ki başta sorduğumuz
sorduğumuz sorul
soruları
arın
n cevabı açıktır.
açıktır. Ço k sayıda “Fran
sız”
sız” kuşağı vardır.
vardır. Kuşağın
K uşağın bi
birr hafıza
hafıza mekânı olm
olmasının
asının nnedeni,
edeni, paylaşılan
paylaşılan
bir deneyim gibi bayağı bir olgunun içerdiği bir hafıza ortaklığı değildir
sadece. Kuşağın hafıza mekânı olmasının nedeni hafıza ile tarihin basit
ama akıllıca oyunu nedeniyledir; hep şimdi olarak kalan bir geçmişin,
kendi tamklan haline gelmiş etmenlerin ve etmenler haline gelmiş yeni
tanıkların sonsuza kadar uzayan diyalektiği nedeniyledir. Sorun bu üç
öğe çarpıştığında kıvıl
kıvılcım
cım çıkarmaya başl
başlar.
ar. Bugün
B ugün Fran
F ransa’da
sa’da kuşağı hafı
zanın ocağı yapan, kuşağı sahne önüne çıkaran şey işte bunların birleş

mesidir.
kendi Bu tarihini
kuşak zamandayazmalı.
ve bu yerde. Oyun
Peki ama devam
böyle ediyor ve herçiğkuşak
bir takımyıldızın da
ışığının
ulaşması için sonraki tarihler ne kadar zaman beklemeli?
 

Anma Törenleri Çağı


Hafıza   Mekânları'nın tuhaf yazgısı: Bu mekânlar girişimleri, yöntemleri
ve hatta adlarıyla anma karşıtı bir tarih olmak istemişler, ama yakaları
na anma törenleri yapışmıştır. Kutlama tehlikesini bertaraf etme, kök
lerden beri süregelen söylemdeki övgüyü kırma, ulusal tarih sistemini
nesnelleştirip öğelerine ayırma iste
istekler
klerii o kada
kadarr güçlü olmuştur
olm uştur ki biz
bizza
zatt
anmaları çözümlenişlerinin ayrıcalıklı bir nesnesi haline getirmişlerdir.
Bu yapıt
yapıt da, Reim
Reimss ayi
ayininde
nindenn Federe dduvara
uvara ka
kadar,
dar, akadem ik övg
övgüü söy
levinden cumhuriyet takvimine, anıtkabirlere, Pantheon’a, Versailles
tarih müzesine, Victor Hugo’nun cenaze törenine, Devrimin ikiyüzün-
cü yıldönümü kutlamalanna ve daha birçok gösterilere kadar anma ol
gusuna ısrarlı bir dikkat göstermiş, bu olgunun her katmanını betim
leyecek ve hatta olgunun tipolojisini çıkaracak kadar ayrıntılandırmış
ulusal tarihyazımında bir ilktir. Ancak hafızanın nüfuzu bugün o kadar
kuvved
kuv vedidir
idir ki çağ
çağın
ın an
anmm a açlığı bu olguyu bile emebilmiştir; ayrıca “hafıza
mekânı” ifadesi ortaya çıkar çıkmaz eleştirel mesafeyi aydınlatmak için
oluşturulmuş gereçler tam da anma gereçlerine dönüşmüştür. Peki ne
yapmalı,, bu durumun nedenlerini
yapmalı nedenlerini bibire
rerr bi
birer
rer anlamaya
anlamay a çalışm
çalışmaktan
aktan baş
ka?

226 HA
HAFI
FIZA
ZA MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

Anma olgusunu ilgi odağı yapmış bir araştırma ile anma saplantısına
tutulmuş tarihsel ân arasında bir bağ vardır aslında. Bu Mekânların,   art
arda anma törenleri dönemine giren Fransa'da gün ışığına çıkacağını
dikkate almamak olur mu?
Kuşkusuz olgu Fransa’ya özgü değildir. Olgu, kendini tarihsel olarak
bilen, yani insanların kurucu özgürlüğü temeli üzerinde inşa edilmiş ve
herhangi bir tanrısal iradeyle yönetilmeyen, ayrıca tarihlerindeki büyük
ânları Hıristiyanlıktaki anma törenlerinin yerine koymuş toplundan ilgi
lendirir. Ancak Fransa bu olguya bir yoğunluk kazandırmıştır; bu yoğun
luk
luk rasgele birzam
birzamandizinin
andizinin işişii değil,
değil, daha
dah a ziyade
ziyade ülkenin
ülken in tarih repertuva-
rımn zenginliğine, devrimci kopmadaki köktenciliğe ve ülkenin kendini
büyük tarihten çıkmış gibi
gibi hissetmesi nedeniyle mahkmahkûm ûm oldu
olduğu
ğu o haf
hafiz
iza-
a-
sal tekrarlara bağlıdır.
bağlıdır. Yalnızca birinci cilt (1984) il ilee bu son ciltler (1992)
arasında kalan süreyi alırsak, her yıl görkemli ya da sönük bir kutlamayla
geçmiştir: Nantes Fermanı’nın yürürlükten kaldırılmasının üçyüzüncii
yıldönümü, Halkçı cephenin ellinci yıldönümü, Capet hanedanlığının
bininci
bini nci yıl
yılıı, Mayıs 1968’in yirmi
yirminci
nci yıl
yılı,ı, general De Gau
G au lle
lle’ün
’ün doğumunu
doğum unun n
yüzüncü yılı. Bunlar sadece ulusal boyutlu ya da nitelikli gösterilerdir; her

yıl,l, her ay zor
zorunlu
unlu ya da yapay yıldöııümlerini
yıldöııüm lerini peşisıra
p eşisıra sürükley
sürü kleyipip getirirler.
getirirler.
Elbette eşzamanlılık rastlantısal değildir. Artık'“hafıza yerleri” haline
gelmiş çağdaş anmalar olan Hafıza Mekânları  anmalara doymuştur: So
nuçta ikisi arasında bir yakınlık oluşturmak gerekir. Her bir büyük ulusal
anmayı layık olduğu hiçimde incelemek, bir yığın girişime konu olmuş
olsa da henüz emekleme çağındaki anmayla ilgili kuramsal düşünüşe
katkıda bulunmak için değil; bu Mekânlar’m doğum yerlerini, bunları
aşan ve götüren, adların taşıyacakları çağ hareketini kavramak içindir.
Tarihii ken
Tarih kendi di tari
tarihleri
hlerini
ni de içerecek kadar
ka dar uzun olan tarihtarih kitapları
kitapları ende
enderr
dir. Bu kitap böyle bir şansa sahip1.

1) Bu metin, 1991-1992 yılyılları


larında
nda École des Hau
Hautes
tes Éludes en Sciences
Science s Soc
Socialcs’da
ialcs’da çağdaş
Fransa'da anına törenleri konusuna ayırdığ
ayırdığım
ım seminerdeki merinler
merinler ve sunum
sunumlardan
lardan beslenm
beslenmek
ek
tedir. Bunlar arasında özellikle Thierry Gasnier’nin (ulusal anma kurulu konusunda, kurulun
idarecisi Elisabeth Pauly ile birlikte), Philippe Raynaud'nun (siyaset bilimi agregasvoını sırasında
ki “kapsamlı dersi“ anma törenini konu almaktadır) ve Laurent Theis’nin (Nantes Fermanı'nm
iptalinin iiçyüzüncü yılı ve Capet hanedanlığının bininci yılı) katkılannı belirtmem gerek. Onlara
buradan minnettarlığımı ifade ediyorum.
Ele alınan konulann her birinin zenginliği ve farklılığını ve bu metinde olması gereken
genel ve sonuca bağlayıcı özellik göz öniine alındığında, notlar ve bibliyografik referanslar en
alt sınıra indirgenmiştir.

A NM A TÖRE
TÖRENL
NLER
ERİİ ÇAĞ
ÇAĞII 2 2 7

1. Anmanın biçim değiştirmesi


Mayıs 1968, DDevri
evrim
m in iki
ikiyüzüncü
yüzüncü yılı
yılı:: Ç
Çağ
ağ an
anmm a töreni düzenleyen hafı
zanın bu iki uç noktasıyla çerçevelenmiş, bunların hükmü altında kalmış
ve sanki bunlar arasında parçalanmıştır. Bunlardan gönüllü ve ortaklaşa

bir anma modelini ifade eden İkincisi atlatılacak bir olgu değildir, ama
ayın zamanda yönetimi de zordur; bilerek anmanın ortaya çıkardığı yeni
zorluğu gösterir; irade dışı ve hatta bilinçdışı olan, denetimi imkânsız
birinci anma, tam aksine, anma olmaksızın harekete geçmenin imkân
sızlığını gösterir.
Devrim’in ikiyüzüncü yılı töreni, onu anma töreni haline getiren
getiren n
nite
ite
liklerini sergilemeye gereksinim duymaz. Bizzat olguyu bugün bizim ver
diğimiz anlamıyla icad eden bizzat Devrim değil midir? Burada Mona
Ozou
Oz ouff Bast
Bastille’i
ille’in
n alını
alınışını
şını anma isteğ
isteğinin
inin olayı
olayın
n hemen ertesinde ortaya
çıktığını
çıktığ ını hatırlatıyor. Péguy’e gelince: “ 14 Tem m uz bizza
bizzatt kendi içinde
bi
birr anma töre
töreni
ni olmu
olmuştur”
ştur”.. Ayrıca ulusal anma törenl
törenleri
eri arasında tekrar
landıkça
landı kça --an
an m a töre
törenin
ninii kutlamadan ayıran
ayıran şşey
ey - değer kazanan
kazanan bir tek
anma o değil midir- erişilecek yüzüncü yıl kutlama modeli, kaçınılacak
yüzellinci yıl kutlama modeli2? Yine mesafe bilinci ile bu mesafeyi orta
dan kaldırma isteği arasında, şölensi içtenlik ile onu düzenleyen kurum
arasında, durağ
durağan
an bir koruma ile geleceğe açılım
açılım arasında, il
ilet
etiye
iye sadaka
sadakatt
ile onun şimdiki zamana uyumlulaştırılması arasındaki geıilimlere,
çelişkilere tam bir zemin hazırlayan da o değil midir? Nihayet, Capet
hanedanlığının bininci yılı tam bir karşıcı ikiyüzüncü yıl kutlaması, De
Gaulle yılı bir düşüş ve Nantes Fermam’nın iptalinin üçyüzüncü yılı da
bir tür önceleme olduğu için, hem geriye hem de ileriye doğru, bütün
ulusal kutlama tekrarlannın işleyişi ona bağlı değil midir?
Bununla birlikte bunlar arasında ister istemez anmacı hafıza impara
torluğunu temsil eden elbette Mayıs 1968’dir. Bu olaydan sonra, herkes
devrimci eylem bakımından, Hegel’in anladığı anlamda, kanla yazılan

2) Bkz.
Bkz. özellikle,
özellikle, bu eserde, Pascal Ory, “ Le centenaire centenai re de la Révolution française", Les Les 
de mémoire
lient de  mémoire,, 1. Q ua rt rto,
o, La Répufelique; aynı şekilde, "Le cent cinquantenaire ou comment
s'en débarrasser", Jean-C laudelaud e Bonnet ve Philippe Roger yönetiminde, La Légende de la  Révolution
la Révolution
«u XXe siècle,
siècle,   Paris, Flamma
Flam marion
rion,, 1988; bunu
bu nunn yanı sıra Une notionnotion pour mémo
mémoire,
ire, 1889, 1939,
1939 ,
1989, trois jubilés
trois jubilés révolution
révolutionnaire s,   Paris, Presses de F.N.S.P., 1992. Devrim’in İkiyüzüncü yılı ve
naires,
anma törenleri üzerine kaynakça: liıdletin  trim
liıdletin tr imes
estr
trie
iel.l. Institut d’histoire du temps présent (I.H.T.P
(I.H .T.P.),
.),
sayı: 49, Eyliil 1992.

2 2 8 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

tarih bakımından gerçekte neler olup bittiğini sormuştur. Devrim olma


mıştır, hatta
mıştır, h atta ele gelir
gelir,, elle tutulur
tutulu r bir şey de yoktur, am a etmenlere
etmen lere karşın,
bütün devrim efsanelerinin öngürülemeyen, şaşalı bir şöleni yapılmış ve
etmenler
etm enler hunı
hunııı kelle koltuk
ko ltukta
ta gerçekleştirmiştir: Bu devrimler, 18 4 8 ’i,
’i,
Komün barikatlarım andıran öğrenciler, Halk cephesi kortejleriyle, Dire-
niş’in hâlâ yaşayan anısıyla birlikte XIX. yüzyıl ve hatta XX. yüzyıl Fran
sız devrimleridir; Sovyet ve Petrograd devrimleridir, Lenin’in iktidara
gelişidir; üçüncü dünya ülkelerininkiler, Küba devrimi, Çin devrimidir.
Mayıs 68’in sırf simgesel olarak temsil ettiği devrimleriıı bilançosunun
sonu gelmez. Altmışsekizliler eylem yapmak istiyorlardı, ama nihai bir
şölenle ve öykünmeli bir canlanma içinde Devrimin sonunu kutladılar
aslında. Olayın sadece anmacı bir anlamı vardır. Hatta Mayıs 1968, iste
meden
mede n 1989 yılın
yılının
ın kutlamak
kutlam ak istediği şeyişeyin
n sonunu kutlayarak,
kutlayara k, İkiyüzüncü
yılın altını oymuştur.

Zıtlık
Zıtl ık bununla
bununla kalmaz.
kalmaz. Mayıs 1968 her tür gerçek anmanın
anm anın sahip
sah ip oldu
oldu 
ğu özgöndergesellik eğiliminin karikatürünü temsil ermeye kadar gider,
İkiyüzüncü yıl ise tarihsel yığılma eğilimini temsil eder. 11 haziran 1968
günü “Jéricho”
“Jéricho ” operasyonunun
operasyonunu n son göstericileri
göstericileri O .R.T
.R .T.F
.F.. kalesinin etrafın
da dönerken kendilerine sıcağı sıcağına Seuil tarafından basılan Le Petit 
livre noir des journé es de mai   (Mayıs günlerinin küçük kara kitabı) satıl
 journées
maktaydı. “Gösteri toplumunun” yükselişiydi bu, oysa “Mayıs olayları”
açıkça bu toplumdan kopmayı düşünüyordu. Burada kendini kutsama
boyutu ile kendi kendini tarihselleştirme boyutu birbirinden ayırt edile
memekteydi. Olay kendi içinde bir olaydı; onu ifade edecek tek sözcük
tü bu. Tastamam tarihçi çözümlemesinin şaşırtıcı eksikliği ve bu gizemi
çözmenin zorluğu buradan ileri gelir; etmenlerin periyodik olarak, özyaşa-
möykiilerini yazdıkça, kendi kendilerini dinlemeleri de buradan ileri ge
lir. Mayıs 68 “kendi yetersizliği” içine ne kadar kapandıysa, sırf hafıza
olarak çoğalmaya ne kadar mahkûm olduysa, kamusal ve ulusal sahneye
açılması ne kadar engellendiyse on yılda bir yapılan kutlamaları siyasi
açıdan o kadar kötü zamanlara rastlamıştır3: İlki, 1978 yılındaki, solun
düşüşünün hemen sonrasına ve ortak programlı seçimlerin büyük coşku
sunaa rastladı; İkincis
sun İkincisii 1988 yılında, henüz iktidardaki sağ parparti,
ti, 1968’den

kötü anılarla çıkmış birin


birinin
in başkanlık
başka nlık kampanyası il
ilee tam da Mayıs günle
gün le

3) Bk
Bk:.:. Jean-Pierre Rioux, "A propos des célébrations nationales du mai français", Vin
Vingtièm
tièmee
Siècle, revue d'histoire,  sayı: 23, Temmuz-Eylül 1989, s. 49-59.

AN M A TÖRE
TÖRENL
NLER
ERİİ ÇAĞI
ÇAĞI 2 2 9
rinin gerçek kutlamasına dönüştüğü Devrim’in ikiyüzüncü yıl kutlama
ları hazırlıkları arasında parçalanmış bir zamana denk geldi.
İkiyüzüncü yıl kutlamalarıysa, aksine, taşımakta güçlük çektiği bir
tarihin yüküyle soluk soluğa kalmıştır. 1985’ten itibaren “Fransız Devri-

mi’ni
mi’nin n kutlanıp ku
kutlanam
tlanam
lerle sorulagelmiştir'*. Anmaayac
ayacağı”
ağı” sorusu,
töreninin büyükcevabı
bir bölümüaçık hale getir
getiren
bizzat en terim
amtıa töreni
üzerine tartışmayla geçti. Bunun doğuştan getirdiği zayıflık bizzat kendi
anlamını aramaya girişmesi olmuştur; birbiri ardına gelen üç başkan, bu
arada bizzat Cumhurbaşkanı bu anmalara farklı anlamlar vermişlerdir’,
çünkü
çün kü bunlardan
bun lardan hiçbir
hiçbirii baskın değildi; zay
zayıfl
ıflığ
ığı,ı, tarihten
tarih ten bbaşk
aşkaa bir yolla vvee
hafif arkaik cumhuriyetçi şebekelerin seferber edilmesi haricinde, elli ve
yüz yıl ön
önce
ce hâlâ ca
canlı
nlı olan, devrimci hafızanın m militan
ilitan sıcaklığını ve siirü
siirük-
k-
lcyiciliğini bulamamış olmasıdır. İşte bibioculuğun kaynağı budur: Nazlı
nazl
na zlıı yükse
yükselen
len balon (O cak ayında), semp
sempatik
atik özgür
özgürlük lük ağaçlarının diki
dikimi
mi
(Mart ayında),
ayında), an animasyo
imasyonlar-parodiler,
nlar-parodiler, Versail
Versailles’
les’da
da Etats générau
généraux’nu
x’nunn
açılışı (Mayıs ayında), Tuileries’de turistik, Valmy’de sanatsal gösteriler
(Eyl
(Eylül
ül ayı
ayınd
nda)-
a)-,, bu
bunlar
nlar aslınd
aslındaa öneml
önemlii ân
ânaa sah
sahip
ip olmayan
olmaya n bir yılı
ılın
n kararna
kararna 
meylee kabul ed
meyl edilen
ilen önem
önemli li ânland
ânlandır.
ır. İkiyüzünc
İkiyüzüncüü yyııl ku
kutlama
tlamaları
ları yapılı
yapılırken
rken
her tür şanssızlığı yaşamıştır. Başbakan olan Paris belediye başkanının
düşmanlığı; evrensel sergi düşüncesinden vazgeçmeye zorlayan ve kutla
maları daraltan bir başbakanla siyasi şanssızlık; kutlama komisyonun iki
başkanın arta rt arda öl
ölümü
ümü ve üçüncü başkanın ço çokk az zamanı kalması nede
niyle durumdan kaynaklanan şanssızlık; herkesçe kabul edilmesine karşın

durağan
durağ an venedeniyle
gulanması sonuçsuz bi bir
r odaklam
odaklamayla
ideolojik birayla sadec
sadecee insan
şanssızlık; h
hakları
nihayet akları mesajının
ve özellikle vur
Berlin
Duvan’nın yıkılması ve Tiananmen meydanındaki olayların Bastille’in
almışını tamamen dışlayıcı bir tersyüz oluşa maruz bırakmaları nedeniyle
ortaya çıkan şanssızlık. 14 Temmuz’da, televizyon sayesinde ikiyüzüncü
yıl kutlama törenler
törenlerinin6
inin6 en önemli görüntü
görüntüsü sü olarak kala
kalacak
cak olan Gou
Goudede
resmi
res mi geçidi sayesinde açığın son aand ndaa kapatılma
kapatılmasısı pek iş
işee yaramamışt
yaramamıştır;
ır;
kuda
ku dam
m an
anın
ın tarihi
tarihi,, solun iktidara ggeli
elişiyl
şiylee oluşan en başta
baştaki
ki büyük hevesi
hevesinn

4) Bkz. Mona Ozouf, “Peut-on commémorer la Révolution française?", ve François Furet,


"La Révolution dans l'imaginaire politique français", Le Débat,
Débat,   sayt: 26, Eylül 1983.
5) Bkz. Patrick Garcia, “Gestes d’une commémoration" başlıklı dosya içinde, “François
Mitterand. chef d’Etat, commémorateur et citoyen", Mois, sayı 31, Haziran 1992.
6) "Ce que j’ai voulu faire, entretien avec Jean-Paul Goude” vc Le Débat'nm “89:
Débat'nm  “89: la Co m 
mémoration" konusuna ayrılmış özel sayısında Olivier Salvatori'nin yazısı: “Bricolo-les-belles-
images", sayı: 57, Ekim-Kasım 1989.

 
2 3 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

ustac a makyajlanm
ustaca makyajlanmış ış sürekli bir dü
düşş kırıkl
kırıklığı
ığı ola
olacak
caktır7
tır7.. A n ca
cakk iki
ikiyüzün
yüzüncücü
yıl kendi tali
talihsizli
hsizlikleri
kleri içinde yine de beklenmed
beklenmedik ik bir şan
şansasa sa
sahip
hip o laca
la cak
k
tır; anmayı gerçekleştiren etmenler arasında bir tarihçinin bulunmasıdır
hu şans; bu tarihçiye göre “ayna etkisini aşırıya vardırmadan ikiyüzüncü
yılın hazırlanıp gerçekleştirilme biçiminin olayın ötesinde gelecekte top
lumun, siyaset
siyasetin
in ve X X . yü
yüzy
zyıl
ıl sonund
son undaa Fran
Fransız
sız kültürün
kültürünün ün durum
durumuu hak
kında değerli bilgi
bilgiler
ler verebileceğ
verebileceğineine kuşku yoktur8
yoktur8”. ”. Jea
Jean-n-N
N oe
oell Jeaıın
Jeaıınen
eney
ey
eksiksiz, iyi sınıflandırılmış ve derhal işlenebilecek arşivler kurma çaba
sını ikiye katladı. “Seksenli yılların Fransa’sını anma aynasında9” irde
leyecek bir anketçi ekibi işe başladı bile; bu ekibin çok eksikliği çekilen
geçmişle ilgili tarihsel derinlik ve yoğunluğu elde edeceğine hiç kuşku
yok. Tarihi tarih için hiç olmadığı bir olay haline gelecek İkiyüzüncü
yıl’ın tuhaf yazgısı.

Böylece çağdaş
destekleyip anlama
düzenleyen ikialanını
kavramakutuplaştıran
bağlayan ikivemodel,
üstelikiki herarketip
birini var:
onu
Yüzüncüü yyıl
Yüzünc ıl -İkiyü
-İkiyüzünc
züncüü yyıl
ıl bu
buna
na gönderme
gönderm e ya
yapp a r -v e kkuu şak
şa k —Mayıs 1968
de bütün pozitifliğini10 ona vermiştir. Bir insan yaşamının törensi ama kısa
süresi içindeki mekanik ve yansız bir birlik; yaşanmış zamana biçim ve
anlam veren varoluşsal keşideme. Aslında yüzüncü yıl yüzyıllık ihtişamı
içinde, çarpımları ya da alt çarpımları yoluyla takvimin bütün aritmetik
buluşma noktalarını hükmü altına alır. Yalnız kuşak, aynı tarihin çevresin
de zorunlu kıldığı çoğulluk yoluyla buluşmayı canlandırır. Bu iki zamansal
gereç olmadan
olmadan,, bunları
bunların n çakışması olmad
olmadan,
an, güncel anm anmaa prog
programlar
ramlarının
ının
yoğunluğunu ve sürekli yükünü dikte ettirecek anma töreni yoktur. Ger
çekten de yüzüncü yyıl ıl sözlüklerin
sözlüklerin tam olar
olarak
ak III.
III. Cum hu huriye
riyetin1
tin111 ilk
ilk yı
yılla
lla

7) Bkz. Jcan-Pierrc Rioux, "A propos du Bicentenaire de la Révolution dans la France de


1989”, La  srona délia storiografia eumpea sulla rivolu
rivoluzion
zioncc frances
francese,e,  Rela
Relazion
zionii Congresso Associa-
zione degli Storici Europci, Mayıs 1989, Roma, 1990.
Jean-Noe l Jeannency, Rappor
8) Jean-Noel Rapportt du ffrrés
rrésiden
identt de llaa Mission du Bicentenai
Bicentenairere au présidait
pr ésidait de La  
République sur les activités de cet organisme et les dimensions de la célébration,   5 Mart 1990, Paris,
La Document
Docu mentationation française, s. 187.
187. BBkz.
kz. aynca,
aynca , “Ap
“Aprèsrès coup. Réflexe d’un çommémçom mém orateur” ,
Le Débat,  sayı: 57, a.g.y.
9) I.H.T.P.'nin
I.H .T.P.'nin pe
periy
riyodi
odikk “Lettres d'information"u, C.N .R.S'te .R .S'te vvee F.N.S.P.'d
F.N.S.P.'dee yürütülmekt
yürütülmektee
olan “La commémoration du bicentena
bicentenaire
ire de la Révolution françafrançaiseise dans les comm
communes
unes rura
rurales
les
française" konulu anketle tamamlanır.
10) Bkz., Les lieux de mémoire,  2. Quarto, La   Nation, “La génération".
11) Deyim Pierre Larousse tarafından ( 1867) yalnızca dinsel bir tören anlamında kullanılmış
tır: Littrc’nin (1863) ilk baskısı, sadece sıfat olarak ve yüz yaşında bir insanı ifade ediyor. Buna
karşın, 1877 tarihli SSup
upplém
plément
ent eril
eril ismin şöyle ağır bas
basan an bir anlamı olduğ
o lduğunu
unu gösterir: “Yüz yıyılın
lın
sonunda
sonu nda yı
yıll dönümü kukutlaması.
tlaması. Böyle bir yaş günü için gösteriş
gösterişli
li kutlam
kutlama". a". D
Ducle
uclerc
rc ve Pagncrre’in
Pagnc rre’in

 
AN M A TÖRENL
TÖRENLERİ
ERİ ÇAĞ
ÇAĞII 23 1

rıyla tarihlendirdikleri ve üç kesin tarihin içselleştirdiği yakın tarihli bir


kategoridir: Amerikan bağımsızlığının yüzüncü yılı (1876), Fransız Dev-
rimi’nin yüzüncü yılı ve bizzat yüzyılın yüzüncü yılı (1900). Yüzüncü yıl
kutlamasının tam olarak kutsanması için XVIII. yüzyıl keşfi olan “yüz-
yıl”m12 bizzat yüz yaşında olması gerekir. Renan, çok önceden, 1889’da,
bu yeniliğin
yeniliğin yyarattığ
arattığıı zorluklardan şikâyet ediyor ve “yüzyıl
“yüzyıllann
lann yüz yaşına
gelmelerine engel olunama”dığı13 için hayıflanıyordu. Peki ama o olsa
bugün hakkında ne derdi? Devrim çağının ve III. Cumhuriyetin fetih
dönemi gibi ulusal yaşamın bu iki önemli döneminde ortaya çıkan her
tür yenil
yenilikle
iklerr ve icatlar dikkate alındığında,
alındığında, bu kavram ın doğu
doğuşuna
şuna tutu
lacak bu basit ışık, yüzüncü yıl, ikiyüzüncü yıl, ayrıca ellinci yıl ve yiizel-
linci yıl kutlamalarının sonsuz çeşitliliğini göstermeye yeter; yirmi yıldır
ve yüz
yüzyı
yıll sonuna
sonun a ka
kadar
dar resmi
resmi ve kkurumsal
urumsal an
anma,
ma, kutlam
kutlamaa töre
törenler
nlerii bunlar
dan oluş
o luşur
ur114. A
Amm a ne yüz
yüzyı
yıl!
l! İşte sırf aritme
aritmetik
tik hesa
hesapp her ân diğer kutu
kutup
p
tan, yaşanmışlık
yaşanmışlık kutb
kutbund
undan
an gel
gelen
en dalgalarla karşılaşır;
karşılaşır; bu kutbun demog
dem og
rafik ve kıışaksal ritmi anma zorunluluğunu başka bir örtüyle örter, ona
başka bir soluk, dah
dahaa talepkâr, dahdahaa gergi
gergin
n bir soluk veri
verir;
r; bu soluk ka
kan
n
la dolu bir tarihin hafızasından mürekkeple yazılmış bir tarihe geçen et
menlerin, tanıkların ve kurbanların soluğudur. Ö Örne
rneğin
ğin eski muhariplere,
çifte yıldöniimlerine, Büyük Savaş’a ve Kurtuluş’a-Jean Moulin’in tanrı-
la’ştınlmasıyla zirveye varan 1964; I. Dünya Savaşı’na katılmış son Fran
sız askerlerinin doksanıncı yaş kutlamalarının yapıldığı 1984; en büyük
kutlamanın hazırlandığı 1994- emeklilik yaşı ile “son tanık” yaşı arasın
da son yirmi
yirmi ya da otuz yıl
yıllı
lıkk kutlam
kutlamaa furyasını anlam
anlamaya
aya yeter
yeterlidi
lidir.
r. Aynı
biçimde yüzyıl ve kuşak kavramlarını çakıştırmak da altmışlı yıllardan
üçüncü biııyılın eşiğine kadar iki modelin yalnızca nicel artış açısından
anma çağı diyebileceğimiz dönemi simgesel olarak belirlemekle kalma
dığını göstermeye yeter.

(1868) Le Dictionnaire 
Dictionnaire  polititjue'i "yıl dönümü” başlığı altında “yüz yıl kutlaması” açıklaması
yapar ki bu son başlık bu sözlükte yoktur. Aynı şekilde Bertheloı’nıın Grande
Grande   Eneyeliıpıidie’si
“büyük olayların yüz yıl dönümü kutlamasının âdet haline geldiğine" dikkati çekerek "Yüzüncü
yıl dönümü” başlığını taşıyan iki sütunu demografik sorunlara ayırır.
12) Bkz. Daniel Milo, “A la recherche du siècle", Trahir le  le  temps (histoire)'ın 1. bölümü,
Paris. Les Belles Lettres, 1991.
13) Ernest Renan, "Réponse au discours de réception de Jules Claretie à l’Académie fran
çaise", 21 Şubat 1889.
14) Kültürel anma törenleri için özellikle bkz. William M. Johnsran, Posı-ınodemisme el  el 
Bimillenuıre, le culte des anniversaire dans la 
la   culture contemporaine, Paris, P.U.F., 1992.
 

2 3 2 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

Ancak burada önemli olan olgunun sayısındaki enflasyon değil, iç dö


nüşümüdür
nüşüm üdür:: Devr
D evrim
im’in
’in icat
ica t ettiği ve fetihçi III.
III. Cumhur
Cum huriyet’i
iyet’inn 15sabitlediği
sabitlediğ i
lıaliyle ulusal anmaya ilişkin modelin dağılıp altüst olması ve bu modelin
yerine parçalı bir sistemin gelmesi; bu sistem dağınık anma dillerinden
oluşur; hu model geçmiş ile farklı hir ilişki kurar, zorunluluğa dayanma
yan, seçmeci bir ilişki, açık, plastik, canlı, sürekli evrilen hir ilişki. Örne
ğin -s
-sad
ad ece
ec e bu yaz
yazıy
ıyıı yazdı
yazdığım
ğım haftalardaki
haftalar daki gösteri
gösterileri
leri ele alırsa
alır sak-
k- François
M itterand
ittera nd’ın
’ın Kanad
Ka nadalı
alı askeri birliğ
birliğin
in çıkışının
çıkışının yermiş
yermiş beşinci yılyıl kutlaması
kutlama sı
için Artois’da Vimy’e resmi ziyareti, Critique de la raison pure'ün  pure'ün   (Saf
Aklın Eleştirisi) ikiyüzüncü yıldönümü için yapılan uluslararası kolokyum,
Cezayir savaşının sonunun otuzuncu yılı, Beaubourg’un on beşinci yılı,
V él’d’hiv’ baskınının
baskınının ellinci yıl
yılı,
ı, Paul Sig na c’m SSaint-T
aint-Trope
ropez’y
z’yee gelişin
gelişinin
in
yüzüncü yılı gibi erkinlikler arasında ne bağ vardır? Saat başlarında saat
çalar, ama artık aynı saat değildir hu. Hiç kuşkusuz başka bir mantık iş
başındadır. Ulus-devletin
Ulus-dev letin birleşti
birleştirici
rici çerçevesinin silinmesi,
silinmesi, onun simge
sel ve yoğunlaşmış ifadesi olan geleneksel sistemi darmadağın etmiştir.
Artık anmayla ilgili bir iist-ben yoktur, gerçek model yok olmuştur.
Gerçekten de klasik model gayrişahsi ve olumlayıcı bir egemenlik
gerektir
gere ktiriyordu
iyordu - Fransa, Cumhu
C umhuriyet,
riyet, U lus-,
lu s-, bu da büyük düzenley
düzenleyicis
icisii
ve uygulayıcısı devlet olan gösterilerin varlık nedeniydi. Devletin varlığı
artık bügün her yerde gizli haldedir; devlet yönlendirici olmaktan ziyade
teşvik edicidir. İkiyüzüncü yıl gibi tastamam ulusal bir kutlama için bile
cumhurbaşkanının kutlama komisyonuyla ilgili yazısında sadece “teşvik
etmek”,
etmek ”, "uyumlu
"uyumlu hale getirmek”
getirmek” , “eşgüdüm
“eşgüdüm sağlam ak", “yardımc
“yardımcıı olm ak”
fiilleri kullanılmıştır. Klasik model, destansı, savaşçı, amaçlı olduğu için
özellikle siyasal ve askeri seçkinlere sahip, ayrıca sessizliğe, özel anmala
ra mahkû
ma hkûm m edilmiş dışlan
d ışlanmı
mışlara
şlara sahip
sah ip bir tarihin
tarihin birl
birliğini
iğini gerekli kılıyor
kılıyor
du; örneğin XVI. Louis’ııin idam ediliş yıldönümlerinde 21 Ocakta gizlice
ama sadakatle yapılan ayin ve Picus mezarığındaki tören. İkiyüzüncü yıl
törenleri
tören leri sırasında sesle
sesleri
ri en çok çıkanlar
çıkan lar Devrim
D evrim dalkavukları değil, kur
banlardır, bunların başında Vendée “soykırımını" ele verenler ve baskı

altındakive kilisenin
devrim sözcüleri
insan hakları geliyor.
ilkeleri
ilkeleri adına Bunlar
adın a talep edikendi
yorlar.anma
ediyorlar. Klasikhaklarını yine
model bbaştan
aştan
ayağa bir düzene ve bir sıraya dayalıydı. İşte bu düzen ve bu sıra bozuldu,
15) Bkz. Mo
Monana Ozoııf, La Fête révolutionnaire, 1789-1799, 
1789-1799,  Paris, Gallimard, 1976: aynca
bkz. Olivier İlil, La citoyenneté
citoyenneté en
 en fête
fête;; célébrations nationales et intégration
intégration politique
politique dans
 dans la France 
France 
républicaine de 1870 à 1914, 
1914,  E
E.H
.H.E
.E.S.
.S.SS iezi.,
iezi., 199
1991,
1, çok
ço k sayıda
sayıda gr
grafik
afik içermektedir.
içermektedir.

AN M A TÖ
TÖRE
RENL
NLER
ERİİ ÇAĞ
ÇAĞII 2 3 3

bunun yerini
yerini çok sayıd
s ayıdaa merkezi olmayan girişi
girişim
m aldı; bu girişimlerde
girişimlerde ise
medyatik, turistik, eğlencelik ve ödüllendirici veçheler
veçhe ler bi
birr araya toplanmış
durumda. Artık anıtsal yapılar yok, heykel saplantısının çağı geçti, artık
ulusal alanın
alan ın tam
tamamamınd
ında,
a, gruplanıl
grupla nıl ve bireyl
bireyleri
erinn özgül girişimlerine
girişimlerine kaykayıts
ıtsız
ız
kalan, aynı anda, aynı ritiıeller, aynı kortejler kalmadı; artık kuşaklara
özgü tören alaylanna saygı duyuluyor. Artık ortak kimliğin onaylandığı
ve kutlama zihniyetinin ifadesini bulduğu yerler okul, yani geleneksel
aygıtın
aygıtı n merkezi
merkezi gereci, kamusa
k amusall alanlar,
alan lar, canlılığı gittikç
gittikçee düşe
düşen n 11 Kasım,
14 Tem
Te m m uz ve diğer 1 M ayıs1 ay ıs166 ritüelleri değil,
deği l, televizyondur,
televizyond ur, müzelerd
m üzelerdir,ir,
C ae
aenn anıt müzesi ve Peronne
Peronn e tarih
tarih müzesidi
müzesidir, r, ayrıca
ayrıca bu am açla oluşturul
muş dernekler, bir yığın tiyatro temsili, müzikal ve folklorik gösterilerdir;
çağımızdaki anmaların
anm aların ik ikii temel direği
direği hep vardır; m mutlak
utlakaa bir ser
sergi
gi düzen
lenirr ve mutlaka
leni mu tlaka bibirr kolokyum yapılıyapılır.
r. “V ata
atan
n minne
m innettard
ttardır”
ır” sürekliliğ
sürekliliğini,
ini,
aşkın soyutluğunu
soyutluğun u yitird
yitirdi.i. Bu ifade yeri
yeri geldiğinde tannla
tan nlaştın
ştınlan
lan kişilerden
kişilerden
çok (René
(Ren é Cassin
Cas sin 1987’de,
1987’de, Jean
Jea n Monnet
Mon net 1988'de, Rahip
Rah ip Grégoire, Monge
ve Condorcet 1989’de) belli alanlardaki ve anlık kahramanlara, Coluche
ya da Paris-Dakar kurbanı Daniel Balavoine’a yönelir. Bu minnettarlık
kutlama töreni, resmi onur atfı, kamusal kutsama etkinliklerinden ziyade
bunlann
bun lann sahne
sah nesel
sel ve dram
dramatik
atik bileşkelerini ku kullana
llanann büyük seyirl
seyirlik
ik yayın
yayın
larda ifade edilir. Dönemin anlayışmı en güçlü biçimde gösteren anma
töreni için Puy-du-Fou’ya bakmak gerekir17. Her şey vardır orada: bir Ge
nel Konsey
Kon sey başk
b aşkanm
anmın,ın, Philippe
Philippe de Villiers’nin resmi akım karşıtı girişi girişimi,
mi,
güçlü bir inançla bağlı olduğu kırsal-Hıristiyan amentüsü; artık yitirdiği
miz bir dünyanın tanığı örnek bir Vendée’li dramatik kesitlemeli karşı-
tarihini
tari hini sergiler;
sergiler; bu, tarihöncesine
tarihönc esine ““ses
ses ve ışık” gönderen
gönder en barutlu, desibe
desibelli
lli
ve laze
lazerl
rlii başdön
başdöndürü
dürücü
cü bi
birr sahneleme; bunlann
bunlan n hepsi geniş bir
bir dernek ve
dostluk şebeke
ş ebekesine
sine eklemlenmiş
eklemlenm iş ayinsel
ayinsel bir katılımcılık
katılımcılık içinde
içinde olup bitmiş
ti
tirr. So
Sonu
nuç: ç: 1978’de
1978 ’de Gisgard
Gisga rd d’Estaing’in
d ’Estaing’in resmi
resmi ziyareti
ziyaretinden
nden bu yana yıld
yıldaa
iki yüz ilâ üçyüz bin arasında ziyaretçi. Genç Augustin Thierry’nin “Plıara-
mond, Pharamon
P haramond, d, kılıçla
kılıçla mücadele verdik!”
ver dik!” diyer
diyerek
ek coştuğu
coştuğ u kolej
kolejin
in tek
düzeliğini
düzel iğini hâlâ koruyor saysayıl
ılmay
mayız.
ız. Gerçek
Gerç ekte,
te, gelenek
gele neksel
sel model kınlmıştır.
kınlmıştır.

16) Bıı üç tarih için bkz. Antoine Prost, Les Anciens 


Anciens  Combattants et la Société française, 
française,  
1914-1939, Paris,
1914-1939,  Paris, Presses de la F.N.S.P, 1977; Christian Amalvi’nin bu yapıtta yer alan yazısı;
“le 14 Juillet", Les lieux de mémoire, 1. Quarto, La Rélmblique; 
Rélmblique;  Miguel Rodriguez, Le Ier Mai, 
Mai, 
Paris, Gallimard-Julliard, “Archives" dizisi, 1990.
17) Bkz. Jean-Clément Martin, “A propos du Puy-du-Fou", La France des annéesdes années quatre-
quatre-  
vingt au miroir du bicentetutire, I.H.T.P.,
bicentetutire, I.H.T.P., “Lettre d’information”, sayı 4, Mart 1992.

2 3 4 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

Tastamam ulusal ve sivil anma törenleri de siyasete batmış durumda


dır. Bunun temel bir nedeni var: Savaştan bu yana birlikçi ulusal hafıza

ya eklemlenebilecek
savaşlarını tekil herhangi
başlattı; bunlann birulusal
her biri olay olmamıştır18.
temsiliyetten Kurtuluş
paylarını hafıza
yasal
olarak talep ettikleri için daha da çetinleşti. 1945’teki De Gaulle’cü ve
komünist vaat buna çarpıcı bir örnektir. I. Dünya Savaşı hafızası büyük
ölçüdee birle
ölçüd birleştiri
ştirici
ci olmuştur: Vichy
V ichy’den
’den sonra Pétain hatı
hatırası
rası bile Verdu
Ve rdun
n un
bütün bir ulusun simgesi olarak kalmasına engel olamamıştır. 11. Dünya
Savaşı yer yer bölünmelere neden olur, hatta tek ve tartışmasız bir zafer
tarihi
tarihi bile
bile verilememiştir,
verilememiştir, çünkü
çünk ü Kurtulu
K urtuluşş her yerde
yerde aynı anda
an da olmamıştır
olm amıştır
ve 11 Kasım tarihli ateşkes ile de Gaıılle un buna tercih ettiği Jeanne
d’Arc bayramı arasında belirsiz bir yerde duran 8 Mayıs asla yerini bula
madı. Ancak 1975’te Valéry Gisgard d’Estaing tarafından kaldırılması
eski muhariplerin doğrudan ve etkili tepkilerine neden oldu. Bu artıştan
kısmen sorumlu
sorumlu olan bu anma
anm a politikası bütün sistemi değiştirmiş
değiştirmiştir
tir:: A n 
maları laikleştirmiştir, demokratikleştirmiştir, gösteriye yaklaştırmıştır19.
Ters yönlere sahip iki sonuç: Bir yanda anmanın düzgüsii ve anlamı özel
grupların, partilerin, sendikaların ve demeklerin eline geçmiştir ve bu,
bi
bizza
zzatt törenin
törenin düzenlenişinde yaratnkları bütün
bü tün iç muh
m uhalefetle
alefetlerve
rve kaçınıl
maz itirazlarla birlikte -çünkü her ayrıntı bütünün anlamını etkiler- ol
muştur; diğer yandan, bunun aksine ulusal gösteri, bir grubun birliğinin

militancadönüşmüştür.
birliğine ifadesinden ziyade
ziyDevrim’in
ade demokrasi
dem okrasi içindeki
yüzüncü bütün gruplann
yılı cumhuriyet çatışmalı
ç atışmalı
ailesinin bağ
larını sıkılaştırmak için bir fırsat olmuştu; ikiyüzüncü yıl ise bütün siyasal
ailelerin ifade yeri haline gelmiştir. V. Cumhuriyet’in düzenekleri olguyu
iyice vurgulamıştır: En resmi olumlamalarında bizzat ulusal hafıza sahip
lerinin ve üst memurlarının elinde sadece siyasal bir anlama bürünebilir.
19588 yılında
195 yılındann sonra bile
bile De
D e Gau
G aulle’cü
lle’cü anm a ne denli ulusa
ulusall ve vatan
va tanpe
per
r
ver olmaya meylet
meyletse
se De Gaul
Ga ulle’cü
le’cü sahiplenişten kurtulamamıştır:
kurtulamamıştır: Örneğin
Ö rneğin
Valérien tepesine ele koyma bunu gösterir. François Mitterand’ın yedi
yıllık görevine Schoelcher, Jaurès ve Jean Moulin’in mezarlarına ziyaret
ederek,
ederek, bu arada Jouy-e
Jou y-enJo
nJo sas’daki Léon
Lé on Blum’un
Blum ’un mezannıözel bi
birr ziy
ziyar
aret
et
için
için ayırarak başlam ası, görevi üstlendiği 1987 den bu yana Pétai
P étain
n in me-
me-

18) Bkı. La   Mémoire des Français. Quarante ans de commémoration de la Seconde Guerre  
moiuliale,  l.H.T.P kolokyumu. Pans, C.N.R.S yayım, 1988; Gérard Namer. Batailles pour la 
mémoire, la commémoration  en France 1944-1 982, Paris, S.P.A.G., Papyrus, 1983.
19) Bkz. La Manifestation,  Pierre kabre yönetiminde, Paris. Presses de la P.N.S.P., 1990.

AN M A TÖR
TÖREN
ENLE
LERİ
Rİ ÇAĞI
ÇAĞI 2 3 5

zarını çiçeklerle süsletmesi ya da Tem


zarını Temmuz
muz 1992’de Vé
Vél’d’hiv’
l’d’hiv’ anm
anmaa töre
nine katılmayı kararlaştırması gitgite yükümlülüğü altına girdiği ulusal
hafızanın aç
hafızanın açık
ık politik yoruml
yorumlarıdır.
arıdır. En üüst
st düzeyde
düzeyde,, artık ulusal değil sade
sade
ce politik, hatta partizan anma töreni vardır.
Öte yandan ve özellikle bu model, “ulusal”ı derinden yıkan yèrel’in
ve kültürel’in yükselişiyle de rekabet içindedir; bu iki kavram kültür ba
kanının etkinliğiyle, merkeziyetçilikten uzaklaşmayla, turistik gelişmeyle,
ortak malın değerinin vurgulanmasıyla, uzman toplulukların dirilişiyle,
yerel yönetimlerin ya da kültürel kurumlanır gösterdikleri ilgiyle destek
lenmiştir. İşte anma yaşamına bir darbe indiren ama dinamizmini tersine
çeviren temel olgu budun Anma arnk yukarıdan gelmemektedir, ulusal
ve vatansev
va tansever er değerler düdüzey
zeyind
indee damıtıl
damıtılmış
mış olduğun
olduğundan, dan, anm
anmaa sanatının
bir sanayiye dönüştürmüş olan özel, bölgesel, örgütsel ya da kurumsal
çıkarlanıı mantığın
m antığınaa uymaktadır. İşte dah dahaa bu yyııl Isère’de Aiguille tepesine
il
ilkk tırmanışın yıldönümü etkin etkinlikl
likleri:
eri: Zirvede dağcıla
dağcılarr arasında
arasınd a yardımlaş
ma ve dağcı etiğine ilişkin bir bildirgenin imzalanması, farklı ülkelerden
gelmiş engellilerin tırmanışı, üç kuşaktan rehberlerin “onur tırmanışı”,
yeni bir yoldan kadınların ilk tırmanışı ve diğer şölenler. Harcanan bu
çabalard
çab alardaa aaltı
ltı yyıl
ıl önce yapıl
yapılan
an M ont B Blan
lanc’a
c’a tırmanışın
tırmanışın ikiyüz
ikiyüzünc
üncüü yıl
yıldö
dö
nümü töreninin tekrarlanışmı ve abartılışını görmemek elde değil. Daha
bu yıl Hôtel-dieu de Tonnerre’in kuruluşunun yediyiizüncü yıl kutlama
sına ilişkin büyük bir program yapıldı: Fransa’da ve dünyada insani yar
dım
dım etki
etkinlik
nlikleri
leri kon
konusunda
usunda,, Danielle Mitter
Mitterand
and il
ilee Bernard Ko
Kouch
uchner’in
ner’in
de katılacakları belirtilen üç günlük kolokyum; Monsieur Vmcent ve Hiver 
54, l’abbé Pierre  in de gösterileceğ
gösterileceğii sinem
sinemaa festivali; bizz
bizzat
at Fransa
Frans a Arşivleri
genel müdürü tarafından açılan, Ortaçağ konulu konferanslar dizisi. Bu
genel seferberlik
seferberlikte,
te, o zaman Tonner
Tonnerre re bele
belediye
diye başkan
başkanıı ve AdAdalet
alet Baka
Bakanı

olan Henri Nallet’nin şahsi çabasını görmemezlik edebilir miyiz? Ancak
bunlar görevi yaklaşık on beş yıldır teşvik edilmeye değer girişimleri bir
elde toplamak, teşvik etmek ve bunlara yardım etmek olan ulusal kutla
malar kurulunun yıllık broşüründen tırtıkladığımız iki örnek sadece: Altı
yıldır buna benzer bin etkinlik bulunuyo
yıldır bulunuyor. r. Hiçb
Hiçbir
ir bilim adam
adamı,ı, hiçbir
hiçb ir yaz
yazar,
ar,
hiçbir sanatçı günümüzde anma radarından kaçma şansına sahip değil:
Hatta bu yıl Châlons-sur-Marne, konservenin icadının yüzüncü yılını
kudamak için Nicolas Appert’i hortlatacak; Ipoustéguy’de bir heykelini
dikecekler. Kültürel anma törenleri seyrektir, bunlar okul törenleriyle
sınırlıdır ve ne kadar edebi nitelik taşısalar da ulusal bir zamanla ya da bir

236 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLAR
MEKÂNLARII

argümanla harekete geçirilirler20. Bunlar artık bugün geçerli değil. Çarpıcı

bir örnek:
lerine konu Buolan
yyıl
ıl ölümünü
ölüm ünün
Montaignen dörtyüzünc
dörtyüzüncü
için hile ü1892’de
yyıl
ılıı do
dolayısıy
layısıyla
la şaşaalı
üçyüzüncü yıl,an
anm m a ttören
1933’teören
de
doğumunun dörtyüzüncü yılı vesilesiyle herhangi bir şey yapılmamıştır.
Peki ya Stendhal’a ne demeli, o çok etkin Stendhal Dostlan Demeği bu
yıl ölüm
ölümünü
ünün n yiizel
yiizellin
linci
ci yyıl
ılıı nedeniyle
n edeniyle gösterişli tö törenler
renler yaptı; ööte
te ya
yanda
ndann
dahaa on yyıl
dah ıl öncesin
ön cesinde
de bile değil, J 98 9833 yılında da aynaynıı şekilde doğum unu ununn
ikiyüzüncü yılını kutlamıştı. Ancak bu olgunun en çarpıcı olduğu alan
özellikle sanat alanıdır. Retrospektifler, özellikle sanatçının ölümünden
hemen sonra, özel galerilerde anma sergileri hiç de azımsanacak kadar
değildir. Altmışlı yıllardan bu yana yeni olgu, müze kuruntunun gelişme
siyle ve yeni konservatör kuşağıyla birlikte hir ritüel haline gelen bu olgu
yüzüncü ya da ikiyü
ikiyüzüncü
züncü vvıl
ıl vesilesiyle büyük ulusal müzelerdeki kkut utlam
lamaa
lardır. En son tarihlisi: Géricault, Vouet, Seurat. Kural hemen hemen
geneldir: Hayali müzenin sürekli açık yelpazesinde, anma töreni bir terci
hin belirtici
belirticisi,
si, neredeyse olası tek işareti, entelektü
entelektüelel ve bilimsel bi
birr çalış
ma programının aracı haline gelmiştir21.
A nm a töreninin bizbizzat
zat dinamiği yön değiştirmişti
değiştirmiştir,
r, hafıza
hafızaya
ya dayalı mmoo
del tarihsel modele ve onunla birlikte, önceden kestirilemez ve değişken
geçmişin her tür değişik
değişik kullanımına üstün ge geli
lir.
r. Geçm
Geçmiş,
iş, organik, tartış

maya yer verm


bize zorla vermeyen
kabuleyen ve zorla
zorlayıcı
ettirdiği şeyyıcı ni
niteliğini
değil,teliğini kaybetmiştir.
fakat oraya Ö
Önem
nemli
kattığımızdır. li olan
Ne onu
onun
olursa n
ol
sun mesajın karışıklığı buradan geliyor. Şimdiki zaman, anma gereçlerini
meydana getirir, tarihlerin ve anılacak önemli kişilerin ardından gider,
otılan
ot ılan bilmez ya da sa
sayılannı
yılannı artırır,
artırır, kabul ettirilen program
programın
ın içind
içindee ( 178
1789’a
9’a
eklenen Valmy gibi) kendini on onun
un keyf
keyfilikl
iliklerine
erine verir ya da tarihe maruz
kalır (örneğin 1994 Dreyfus olayı, yargılanması, iade-i itibarı değil) ama

20) Michelct'nin
Michelct'nin (1898
(1898),
), Victor Hugo
Hugo’’mın (1902), Edgar Quinet'nin (1903
(1903),
), Lamarrine'
Lamarrine'in
in
(1920, Mcdi
Mcditati
tatiom’lann
om’lann yüzüncü yıl yılı),
ı), Flaubert ve Louis Bou
Bouilhet'nin
ilhet'nin (1921) yüzüncü yıllannın,
yıllannın,
La Fontaine’in
Fontain e’in üçyüzüncü yıl yılını
ının
n kutlam
kutlaması,
ası, Hugo’nun
Hu go’nun ölü
ölümünü
münün n ellinci yı
yılını
lının
n anılması ( 1935)
ve Racine’in üçyüzüncü yılının kutlanmasını (1939) ilgilendirir. Bakanlık sirkülerlerinin hepsinde
bu kararların yurttaşlığa özgü ve pedagojik nedenlen üzerinde durulur. Bunlan bana l.N.R.P.’de
eğitim tarihi bölümü başkanı olan André Chcrvcl iletmiştir.
21) Orsay müzesi müdürü Anne Roqucbcrt tarafından önerim üzerine bir araya getirilen
sergi listelerinden ortaya açıkça bu çıkar. Bu listeler, ilk iki “yüzyıllık" sergilerden beri, düzen
leyicisi Antoine Proust’un düşüncesine göre “yüz yılımız boyunca fransız sanatının parlaklığını
ve gücünün kanıtı olacak"
olaca k" (1891 tar
tarihli
ihli rap
rapor,
or, belge no: 3, s. 124) 1889 sergisi
sergisi ve,
ve, R
Roger
oger Marx'in
dediği gibi (Maîtres d’hier et d’aujourd'hui, Paris, 1914, s. 73) “her şeyin ötesinde Fransız eko
lünü yüceltmeyi amaçlayan”
amaçlaya n” 1900 sergisinden heri heri kat edilen yolu gör
görmemizi
memizi sağlamaktadırlar.

AN M A TÖ
TÖRE
RENL
NLER
ERİİ ÇAĞI 2 3 7

onun anlamını değiştirir. Tarih önerir, fakat şimdiki zaman tanzim eder,
ve olup biten şey genelde istenenden farklıdır. Son yıllarda birbirini iz
leyen bu büyük ulusal anma törenlerinin tuhaflığının nedeni şudur: En
başarılı ola
olan
n an
anma
malar
lar konusuz anmanmaa törenleridir,
törenleridir, siyasal ve tarihsel açıdan
en boş olanlar hafıza açısından en dolu olanlardır.
C ap
apet
et hane
hanedanlığ
danlığının
ının bini
bininci
nci yyıl
ılıı ve De Ga
Gaulle
ulle yıl
ılıı bunun çarpıcı örne
ğini sergiler. Capet hanedanlığının bininci yılı, ya da daha doğrusu baş
langıçta sadace Hugues Capet’nin tahta çıkışının kutlanması, hiçbir şey
ifade etmiyor; sağcı önderin solcu öndere, üstelik koalisyon sırasında,
verdiği şak
şaklaba
labanca
nca ceva
cevapp dışı
dışında
nda hiçbi
hiçbirr şşey
ey.. A
Amm a işt
işte,
e, De G aulle hayaleti
ile ilan edilen ikinci “binyıl” hülyası arasında, monarşi düşüncesinin biti
şinde buna pek inanmayan bi birr avuç tartarihç
ihçii tarafından m asumasumca
ca alevle
alevlenen
nen
fitil zincirleme bir anlam patlamasına yol açtı: Hugues Capet'nin tahta
çıkışı kısa sürede Capet hanedanlığının "bininci” yılı haline geldi; bu ise
kraliyetin ve genç bir Ortaçağ uzmanı olan Colette Beaune’ün Naissarıce 
de fa nation France   (Fransız ulusunun doğuşu) diye adlandırdığı olgunun
kökenine göndermede bulunuyordu. Bu iş kendiliğinden oldu22.
De Gaulle yönetiminde henüz mevcut monarşik canlanma tehditin
ortadan kalkmasının kanıtı: Bizzat cumhurbaşkanı, 3 Nisanda Amiens
katedralinde evsahibi Paris Kontunun yanında yer alıp olay olmayan bu
olayı ulusallaştırarak olay haline gelmesine katkıda bulunmuştur. Tam
anlamıyla tarihsel bir ters anlam, çünkü ağırlığı olmayan bir olay ulusal
başlangıç olarak belirleniyor ve izi bulunamayan biri, ama bir yıl içinde
dört yaşamöyküsii yazılan biri kurucu olarak tayin ediliyordu; çünkü “Ca
pet”
pe t” dah
dahaa son
sonra,
ra, XV
XVI.
I. yüz
yüzyıl
yılda
da kull
kullanılan
anılan bibirr adlandırmad
adlandırmadır ır ve bir
bir Ca
Cape
pett
hanedanlığı
haneda nlığı “devam lılığından” ssöz
öz edenler de SainSaint-M
t-M au
aurr Benedikt
Benediktenler-
enler-
dir.
dir. Tarihse
Tarihsell hassasiyeti
hassasiyetin
n ne önemi vvar!
ar! T
Tama
amamıy
mıylala özümsenmiş ve hazme
dilmiş bir dönem söz konusudur; bu öylesine içi boş bir olaydır ki içi her
türlü aktarmalarla rahatlıkla doldurulabilir. Aynı yıl, Murray Kendall’ın
aynı ölçü
ölçüde
de şaşırtıcı Louis XI  ad
 adlı
lı yaşamöyk
yaşamöyküsün
üsünden
den on yyıl
ıl sonra, François

22) Kültür bakanı olası bütün kutlaraalan her açıdan değerlendeğerlendirmek


dirmek amacıyl
amacıylaa 1983
1983'te
'te
C.N.R.S’ten bir tarihçiler kuruluna Hugues Capet’nin tahta çıkışının üzerinde dunılmaya değip
değmeyeceğini sormu
sormuştu.
ştu. Kurul eğer Clovis
Clovis'in
'in vaft
vaftizi
izi (496) ya da Charlem
Cha rlemagne
agne imparatorlu
imparatorluğunun
ğunun
paylaşılmasını onaylayan Verdun anlaşması (843) Fransa için bir başlangıç sayılsa da, kendi
içinde herhangi bir sonuca yol açmamış olan 987 tarihinin pek o kadar anılmaya değer olmadı
ğım, çünkü belirsiz ve pek iyi tanımlanamayan bir kişinin iktidara gelişini gösterdiğini bildirmişti.
Bu işi yeniden başlatan da Chirac hükümeti olmuştur.

2 3 8 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLA
NLARI
RI

Biııch’ün büyük bir XIV. Louis yaşamöyküsünün beklenmedik başarısı,


Jaurès’in “monarşinin yüzyıllardır süren çekiciliği” dediği olguyu farklı
yollardan gerçekleştiriyordu. Fransızlar içeriksiz bir program konusunda,
bölücü olaydan önce ulusun kendiyle yaptığı evliliği kutlamak için can
attılar. Demek ki Fransa bin yaşındaydı ve bu bir doğum tarihiydi, baba
belliydi, yani kimlik belirlenmişti, oysa önceki yıl Fernand Braııdel bu
kimliği durağan zaman (longue durée) hesabına yazmıştı.
Oklarla
Ok larla belirtil
belirtilmiş
miş güzergâhlar ve yeniden ziyar
ziyaret
et edilecek şa
şatolar
tolarla
la epey
şey vaadeden, geçmişin bu yeniden üretimi, var olmayan bir objektifle bu
devas
de vasaa tarihsel
tarihsel “zum” DeD e Gaull
Ga ulle’e
e’e ait yıldöni
yıldöniimler
imleriyle
iyle,, doğumunun
doğum unun yüzün
cü yılı
yılı,, 18 Haziran
Haz iranının ellinci yılı,
yılı, ölüm
ölü m ün yinninci
yinninc i yılı
yılı biçimindeki
biçimind eki o ağır
teçhizatın hazırlanmasıyla çelişiyor. Başyazılarda ve medyada o kadar çok
ele
ele alınm
alınmasına
asına karşın derinlemesine
derinlem esine bir bir bakışın
bakışın olmamasının
olmam asının nedeni nedir?
Oysa zamandizinde her tür umudu bulabiliriz: Monarşiden sonra, Dev-
rim’den sonra yapılacak bir bir se
sentezle
ntezle De Gaulle
G aulle Cum
Cu m huriyet’in kralkralıı olm a
lıydı, bu ise kurucu geçmişin son kesitiydi ve Fransızlar bunu üç yıl içinde
yeniden yaşamaya davet ediliyordu. Ancak hesap tutmadı: Kahraman
zaten çoktan kahramanlaştırılmtştı,
kahram anlaştırılmtştı, taç giydirme
giydirme töreni aslında
aslınd a uzun sü süre
re
den beri kutsanmıştı ve bu törene belki de hiç istemeden Huges Capet
de ikinci kutsayıcı ve yansıtma ikamesi olarak hizmet etnüşti.
N antes
an tes Fermanı’
Ferm anı’nın
nın iptalinin
iptalinin 1985’e rastlayan
rastlayan üçyiizünc
üçyiizüncüü yıldönümü
yıldönümü
bu hafıza ve tarih oyununa farklı bir gizli öncelik kazandırmıştır. Başlan
gıçta sadece
sad ece Protestan
Prote stan ortam
o rtamlarını
larını ilgilendiren,
ilgilendiren, belir
belirli
li ve sınır
sınırlı
lı bir tarihsel
kapsamaa sahip bi
kapsam birr olay üzerine
üzerine bütün bir ulusal imgelem kapaklanır. Prote P rote
stanlık tarihi topluluğunun niyeti gibi reforme edilmiş Fransa kilisesinin
niyeti de, geleneklerine uygun olarak, uçucu topluluk kimliğinin tarihsel
derinlikle, vurtdışma dağılmış kardeşlerle olan bağların sıkılaştınlmastyla
toparlanması, canlandırılması için fırsatı değerlendirmektir; kısaca sadece
kendine ait olan neredeyse ailesel
ailesel bir hafızad
hafızadır
ır bu. A m a işt
işte,
e, devlet otori
ot ori
te
tele
leri
ri Protestan topluluğunu
topluluğunun n projel
projelerini
erini alıyor
alıyor ve bunlann
bunlan n kapsam
kap samlannı
lannı
genişletiyor: Elysée’de, Matignon’da, Hotel de Ville’de, sanki gizliden
gizliye bizzat Fransa ve Cumhuriyet’in değerlerinin olası bir anmayla uyuş
tuğu hissediliyor gibi, fennanın iptalinden söz ediliyor. Aslında anılan olayın
değerlerine zıt
zıt değerlerdir bunlar:
bunlar: 1685 yılında FonFontaine
taineblea
bleauu fermanının
gerçekleştirdiğini iddia ettiği şey tektiplik yoluyla ulusal birlikti -Elisabeth
Labrous
Lab rousse’un
se’un dediği gibi
gibi Bir kanun,
kanun, bir inanç,
inanç, bir
birkr al;; 1985’te ise kutlandığı
kral
sanılan şey birlik içindeki çeşitlilik, hoşgörüydü; önceki yıl özgür okul,

A N M A TÖ
TÖRE
RENL
NLER
ERİİ ÇAĞ
ÇAĞII 2 3 9

sığınılacak
özgürlüğüydü. yurtProtestan
Fransa lehine
dünyayapılan dev gösterilerin
olayı sıradan, talep
tarihsel ve ettiği vicdan
canlılıktan uzak
bir
bir tar
tarzda
zda ele alırken, Pro
Protesta
testann tarihin çıkardığı bbuu her telden
teld en sesle titre
yenler Prot
Protesta
estan n olmayanlardı: Sürg
Sürgün,ün, zulü
zulüm,
m, kır
kırım,
ım, dir
direniş
eniş gel
geleneği,
eneği, ttop
op
luluk sadakati, hikmeti hükümet adına işlenen adaletsizlikle, zorla azaltı
lan azınlık haklan, insan ve yurttaş haklan. 1685’in dışlananları içinde,
S.O.S. Irkçılık “ahbaplar” buluyordu ve o zaman ulusal anmalar Derneği
başkanı olan Madeleine
Mad eleine R
Reberioux
eberioux “bugünün göçmengöçmenlerinde
lerinde dünün Pro Pro--
testa
te stan
n lan n r3
r3”” görecek
görecek kadar il
iler
erii gi
gidi
diyord
yordu.
u. Na
Nantntes
es Fe
Fenn
nnan
anı’nm
ı’nm iiptal
ptalini
inin
n
üçyüzüncü yılı İkiyüzüncü yıl’ın bir erken kutlaması ya da onun rakibi
olmasa da, en azıdan François
François Mitterand’m Un Unesco
esco töreni
törenindeki
ndeki mevcudi
yetii yol
yet yoluyla
uyla ulusa
ulusall an
anma
ma kılığına bbürüneb
ürünebilmiştir;
ilmiştir; ikiyüzüncü yyılı
ılın
n orkestra
eseri haline getirmeye çalıştığı için müziğe aktaramadığı temalar kendili
ğinden ortaya çıkmıştır.
İkiyüzüncü yıl yılın
ın etkisiz kalmasın
kalmasının ın n
nedeni
edeni zorunlu olması değild
değildi.i. A
Aks
ksi
i
ne. Siyasal başarısızlık ancak hafıza açısından başarı demektir. Bu nere
den ileri
ileri gelir,
gelir, içeğiri nedir?
nedir? Ö
Öncelikle,
ncelikle, tarihi
tarihin
n ağı
ağırlığı
rlığı hesa
hesaba
ba katıldığında,
mesafe alma, devamlılığı bitirme ve uzaklaşarak yakınlaşma olgularından
ileri gelir. Bunun nedeni Fransa’nın küresel olarak sessizce ve neredeyse
hepbirr ağızdan Dev
hepbi Devrim’i
rim’in
n kazananlarını kutsallaşt
kutsallaştırabil
ırabildiği
diği devrim denkdenk
leminden çıkmış
çıkm ış oolmasıdır.
lmasıdır. Fraıısızl
Fraıısızlar
ar kendi
kendilerini
lerini devrim yokluğunda bu
labil
lab ildil
diler,
er, am
amaa devrimin meydana gelmi gelmişş olmasında
olmasından n da mutluydular.
mutluydular. K Kut
ut
lamakta, onaylama
ona ylamaktakta ya da yargı
yargılamakt
lamakta,a, ha
hatta
tta öğrenmek
öğrenmekte te özgür
özgür olduk
la
larrı şe
şeyy geçmiş olarak Dev Devrim’di
rim’di.. Doğud
Doğudaa Fran
Fransız
sız Devrimi’ne ait olduğu
nu bildiren komünizme karşı ve kutlamaları teklif edilen idealler adına
yeniden güncelleştirilerek doğrulanan tarihin tahliyesi. Fransızlara dev
rimci olma, öyle olmaktan dolayı haklı olma, artık öyle olmadığı halde
hâlâ öyle olma fırsatı sunan çifte kâr. ikiyüzüncü yıl hafıza olgusu olarak
yaşanmıştır ve bu anlamda büyük bir birleştirici şemadır, bir anmadır.
Aynca Devrim FFransa
ransa’da
’da her yer
yerde
de olmuş
olmuştur,
tur, her kentte, her köyd
köydee olmuş
tur,, bu yüzden yakınlık pe
tur pekk akla gelm
gelmeyecek
eyecek biçimde bir bir bir
bireyi
eyinn soyağacı
araştırması gibidir. Vizille’de Cholet’de olduğu gibi olmamıştır, Lyon’da
da Nantes’ta olduğu gibi olmamıştır. Kendisine gösterilen saygı bir yana,
ikiyüzünc
ikiyüzüncüü yıl,
yıl, şehirlerarası yarışma ya da spo
sportif
rtif hi
hirr müsa
müsabak
bakanın
anın yer
yerini
ini
tutmuştur; aynı özdeşleşme gücüne sahiptir. Bu bugün izlerini ve derin-

23) L'Hisıoiıt'Tn yazısına cevap, sayı: 77, Nisan 1985.

2 4 0 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

ligini ölçemeyeceğimiz bir uzaklaşma ve yakınlaşmadır; ama, başkentin


çekinceleri ve yorumculann kuşkuculuğunun ötesinde düzeneği açıktır.
İkiyüzüncü yılın özgünlüğü, meydana getirmek istenen şey ile gerçekten
olup biten şey arasındaki farkldıktır. Düzenleyicilerinin çabalarına karşı
başarılı olduğunu söylemek biraz abartılı olacaktır. En azından burada
değerini vurguladığı şeyi açıkça ortaya çıkarmıştır, yani Devrim’i anma
işinin anılan Devrim’den daha önemli olduğunu.

2. Ulusaldan ortak malvarlığına


malvarlığına
Anm anın bu şe
Anmanın şekilde
kilde döüşüm göstermesi nihayet
nihayetinde
inde ancak kendi sonunu
ifade edebi
edebilir
lir,, elbette bibizza
zzatt kendisi çok dah
dahaa geniş kapsamlı bir dönü dö nüşü
şü
mün, yani birlik
birlikçiçi bir ulusal bilinç
bilinçten
ten ort
ortak
ak malvarlığı türü
türünde
nde bir bilince
yirm
yirmii yıldan aazz bi
birr süre içinde geçm
geçmesin
esinin
in bir son
sonucu
ucu değilse. İşte aşam ala-
nnın belirtilmesi, anlamının belirlenmesi gereken şey de bu geçiştir.
Büyük dönemeç tam olarak yetmişli yılların ortalandır; bu yıllarda
koşulların
koşullar ın tu
tuhh af bir uygunluğuyla görünüş
görü nüşte
te birbi
birbiriy
riyle
le ilişkisi
ilişkisi olmayan bir
dizi sarsımının yarattığı sonuç bizzat kolektif ve ulusal bilincin'temelleri-
ni derinlemesine
derinlemesine altü st ed edecek
ecek bir depr
depreme,
eme, yo
yoll açm
açmıştır.
ıştır. Bun
Bunlardan
lardan en
belirl
belirleyic
eyicisi
isi hiç kuşkusuz büyümbüyümenin
enin tersine dönmesiyle köylü dünyasının
kesin olarak bittiğini açıkça, elle dokunur biçimde ortaya koymasıydı.
İlerlemenin gözlemcilerin bu durumun götürdüklerini ve yaptığı hasarı
ölçüp biçmekten geri durmadılar. Ancak 1974 yılından itibaren krizin
ilk dalgası altında, bi
birr süre sonra Jean
Jea n Fou
Fourastié’nin
rastié’nin “büyüm
“büyümenin
enin görk
görkemli
emli
otuz yılı" diye adlandıracağı dönemin hemen sonrasında genel bir tespit
yapılır. On yıldan bu yana, terk edilmiş köylerin anketçilerinin, Paysans
Paysans  
Languedoc  (Languedoc köylüleri) tarihçilerinin kapalı çevresinden, Le
de Languedoc 
Plozévet du Finistère ya da Châtillonnais kırsalı üzerine eğilen küçük bir
etnograflar grubundan kalmış ve yakın tar tarihl
ihli,i, az uğranılan H Halk
alk Gele
G elene
nek
k
leri
leri ve Sana
Sanattan
ttan müzes
müzesini
ininn duv
duvarlan
arlan arasına kapatılmış olan şeyle şeylerr birden
bi
bire
re kamusal sahne üstünde
üstün de patlad
patladı;
ı; çevrecil
çevrecilerinerin zira
ziraatçı
atçı René DumD um on
ont’u
t’u
cumhurbaşkanı adayı göstemıesi Hist Histoire
oire ddee la FFrance
rance rrural  (Kırsal Fransa
ural (Kırsal
tarihi), Cheval d'orgueil 
d'orgueil  (Gurur atı) ve Monwillow’nun beklenmedik ve ani
başarıları
başarıla rı ve bunların 1980 Or Ortak
takmm al yıl
yılıy
ıyla
la çak
çakışar
ışarak
ak zi
zirv
rvey
eyii oluşturm
oluşturması.
ası.
Altmışlı yılların sonunda “yeni işçi sınıfının” ortaya çıkışı tarihe damga

sını
nı vurm
vurmuştu;
uştu; M art 197
9711 ’de, Kom
K om ün
ün’ün
’ün yüzünc
yüzüncüü yılın
yılında
da G. Pompidou,

A N M A TÖR
TÖRENL
ENLERİ
ERİ ÇAĞI 24 1

Fed ere duva


Federe duvarı
rı önünde
önün de sasaygı
ygı duruşun
duruşunda
da bulunduğunda
bulunduğunda,, Rothschild
Rothsc hild bankası
Kanlı H afta il
ilee açılan parantezi kapattığında,
kapattığınd a, Fransa
Fra nsa’da
’da işçilerin yyüz
üzyı
yılı
lını
nın
n
tamamlanıyor olduğu ve Creu Creusot
sot ekomüzesinin zamanının gel gelmiş
miş olduğ
olduğuu
açıktı. Ancak köylü dünyasının sonu çok daha derinlere, bin yıllık bir
istikrarın temellerine kadar uzanıyordu. Derin Fransa’yı hafızaya sığmaz
kimliğinin ortasına yansıtan şey, Braudel’in öğrencilerinin tezlerinden
çıkardığı “durağan zaman” kavramı olmuştur. Tarımda çalışan nüfuzun
oranının % 10’un altına düşmesi ve Latince ayinin sona ermesi kolektif
bilinçte temel hir dönemeci, hir Ortaçağ ve Hıristiyan hafızası içinde
etken ve canlı olarak kalan en son noktayı belirtiyordu. Artık geriye
sadece tarih ve hayali yansıtma yoluyla kaybolup gitmiş bir dünyanın
yeniden bulunması kalıyordu. Kaybolmuş ama yine de mevcut bir dün
ya, kendi kendine hir yabancılık yaratan, bulanıklığı, gizemi ve çekiciliği
içine düşmüş bir dünya; tarihin sürekliliğinden çıkmış, hafızanın kopuk
luğu içinde yaşamaya doğru yönelen bir dünya.
Eğer devletin başına derinlerdeki Fransa’yla özdeşleşmeyi sağlayacak
herhangi bir
bir yönü olmayan, aksine De GGaulle
aulle düzeninden kopuşu vvurgu
urgu
layan genç, aristokratik, teknokratik ve Parisli bir başkanımn geçmesiyle
çakışmamış olsaydı, bu temel ve sessiz darbe belki de daha az hissedilirdi.
Tutuklularla dayanışma, 8 Mayısın yürürlükten kaldırılması, kişinin on
sekiz yaşında ergen sayılması gibi gösterişe dayalı hareketlerden bizzat
ekonomik ve Avrupa eksenli, “açılma” ve merkezden yönerim eğilimli
siyasetin temellerine kadar
kad ar Fransızlar özel
özellikle
likle yedi yıl
yıllı
lıkk başkan
başkanlık
lık görev
süresinin etkili başlangıcında tarihsel bir yerçekimsizlik içinde yaşadı.
Birçok seviyede derin hafıza düzeltmelerini kışkırtmış olan bizzat De
Gaulle sonrası köksüzleşmedir bu. 18 Haziran insanının ani kayboluşu
Fransa’nın savaş yörüngesinden çıkışını belirlemiştir. İşte tam bu zaman
larda, milis Touvier’nin cezası Pompidou tarafından affedildikten sonra,

Alm an işga
işgali
la, sinemaylali sırasındaki Vichy
kara hatırasını Fran
Fransa’sın
sa’sının
ssergilediğin
ergilediğini ın bütün
i hatırla
hatırlatmaytarih
tmaya ger
gereçleri
a gerekeçleriyle,
vvar yle,4?roman
ar mı2
mı24 roman
A nc ak
ncak
post-Gaulle’cülük de özellikle derin geçmişin yeniden ele almışıdır. De
G aulle’cü kurumla
kurumların rın kurucularından sonra devam etmeleri bakımından
ve ortak program seçimlerin
seçimlerinin in arefesindeki olası anayasan
anayasanın ın olası “ ikin
ikinci
ci

24) Özellikl
Özelliklee bkz.
bkz. Pascal Ory, “comme de l'al'an
n quarante: dix années
année s de ‘rétro
‘rétro satanas'",
satana s'", Le
Le  
Début, sayı: 16, Kasım 1981, s. 109-117 ve L’Entre-deux-nuu, histoire culturelle de la France, mai 
mai 
1968-mai   /98 1, Paris,
1968-mai Paris, Seuil. 1983,
1983, s. 118-127.
118-127. D aha genel anlamda,
anlam da, Henry Rousso, Le SySynd
ndro
rome
me
1944-198...,  Paris, Seuil, 1987.
de Vichy, 1944-198..., 

242 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

okuması” bakımından, De Gaulle’ün tarih bahsini kazandığı ve 89 tara


fından açılan siyasi savaşımın çözümünü bulduğu hissi onaylanmıştır. Aynı
hamleyle Fransa tarihinin son iki yüzyılı uzun, Tocqueville’ci ulus-devlet
tarihi içine, o uzun monarşi, XIV. Louis ve Capet binyılıyla birlikte eklem-
lenmişti. Bu ölçülmesi zor ama kesin bir hedefti, mitin ve atalar galerisi
ne yeni ve uzun süre en sonuncu kalacak bir figürün kaydedilmesiydi:
Tarihsel yaşamöyküsünüıı geri dönüşü bizzat bu galerinin yenilenmesine
yabancı değildir; Fransızların genel anlamda belli bir Fransa düşüncesine
karşı hassaslaştırılmaları -Fransa tarihi, özgüllüğü- ve yine daha genel
olarak ulus temasının yeniden meşrulaştınlnnısı; sol cenahta bu konu
hakkında Marksizmin sürekli olarak başansız olduğu ve solun bu konu
nedeniyle düşüşe geçtiği kabul ediliyordu.
Öyle ki, bu berraklaşmanın, Fransa’nın Fansa üzerine bu dönüşünün
ek ama belirleyici bir etmen olarak devrimci Marksizm duvarı, o zamana
kadar her tür saldırıya karşı koyan bu duvar, tıpkı Maocu küçük solcu
gruplar biçiminde olduğu gibi Sovyet Leninist komünizmi kılığı altında
da yıkılır. "Solyenitsin etkisi" gerçekleşir ve “yeni filozofların” başarısı,
orada hâlâ birkaç yıldır dolaşıp duran şeylere kamusal görünürlük kazan
dırır: Marksizmle kesin kopma ve devrimci mantık, bizzat solda-totalita-
rizm sözcüğünün onay görmesi ve kesin biı Sovyet karşıtlığına doğru res
mi bir
bir kkayma.
ayma. Marcel G auch
au chet
et lıakl
lıaklıı olarak şun
şunlar
larıı söy
söyle
ler:
r: “ 1978 seçim
seçimle
le
rinde Fransız Komünist Partisi’nin büyük direnişinin gizlediği şeyi 1981
yılında keşfediyoruz: İntelligentsia’da yerleşmiş bir olgu değil, ama halis
bir toplumsal kınlına söz konusudur. Belki de Fransız siyasal-entelektüel
sistemin özyeterliğinin dağılması25”. Aynı yazarın açıkladığı gibi, devrim
ci projeyle kırılan şey, geçmişle köklü bir kopma düşüncesi kadar tarihin
sonu düşüncesidir. O halde burad
buradaa geçmişin kesi
kesin
n bir kısmına dönü
dönüşş yok
tur, ama düzenlemeye dayalı bir eksenin, sabit bir temsil çerçevesinin
yıkılışı, bütün geçmişi kendi özgürlüğüne, meşruluğuna diyemesek de,
anlam arayı
arayışına
şına tesl
teslim
im eden bil
bilimsel
imsel bi
birr öngörülürlüğün sonu. H er durum
duru m
da bu bir
bir kopmadır, kopm
kopmaa kavramındaki
kavram ındaki bütün anlamlar
an lamlarla
la birl
birlikte:
ikte: “Giz
“Giz
liden gizliye yasallığını yitiren şey, kapanış çağına geldiği sanılan ve onu
büyük ölçüde aşmaya yönelik bir çabayı gerektiren şeydir. En büyük sap
ma: Bir var olma, yargılama, yapma, onyıllardır sabitlenmiş bir yenilik
25) Marcel Ca uc
uchc
hct,
t, “Totalitarism e, libér
libéralis
alisme,
me, individualisme”, “M ots-mom
ots-moments”
ents”,, Le
 sayı:: 50, May
Débal, sayı
Débal, Mayıs-Ağustos
ıs-Ağustos 1988
1988,, Les Idées en France, 1945-1988, une chronıılogıc'ye alınmıştır,
chronıılogıc'ye alınmıştır,
Paris, Gallimard, “Folio histoire" dizisi, 1989, s. 513-521.

AN M A TÖ
TÖRE
RENL
NLER
ERİİ ÇA
ÇAĞI
ĞI 2 4 3

içgüdüsü bir anda, herhangi bir görünür yalanlama olmaksızın kendi iç
sel varlık nedenini yitirir.”
Büyümenin toprağa dayalı hareketsizliğin güvenliğinden çıkarılması,
De Gatılle’cü büyüklük rüyasından uyanma, devrimler yurdunun onca
senedir inanmak
inanm ak ististediği
ediği sserabı
erabınn dağılması, bu üç ayn şok dalgası, Chirac'm
atılım başarısızlığından sonra Matignon’a Brüksel Avrupa’sından “Fran
sa’nın en iyi ekonomistinin” gelişi ve onun büyük planı yeni bir gerçeği,
dışa bağımlılık yasasına boyuneğişi
boyu neğişi somsomutlaşt
utlaştırdığın
ırdığında
da bi
birr araya gelmi
gelmiştir
ştir..
1977: Sıraya gimıe zamanı. Uluslararası boyuta sarsılmaz bağlılık, büyük
güçten
güç ten ort
ortaa güce geçişin içselle
içselleştiri
ştirilmesi,
lmesi, cumhuriyetin sıradan de demok
mokrasi
rasi
le
lerr toplulu
topluluğuğu aras
arasında
ında yer alması, Fran Fransız
sız ayrı
ayrıcalığ
calığını
ının
n sonun
sonunun un başl
başlangıcı
angıcı..
Otuzlu
Otu zlu yıl
yıllar
ların
ın kri
krizi
zi,, gelenekse
geleneksell kimlik sistemi üzerinde, aşırı
aşırılıklarla
lıklarla ifade
ifadesi
si
ni bulm
bulmuştur;
uştur; ye
yetmişli
tmişli yıl
yıllar
ların
ın kkri
rizi
zi bunun aksin
aksinee neden olmu
olmuştur:
ştur: De
Derin
rin
liklere doğru bir dalış, kendi içine geri dönüş, yakın nirengilerin yeniden
kavranması.
Ortak malvarlığı yılının başarısı işte bu şaşırtıcı çabukluktaki yeniden
oluşturma çalışmasıyla sağlanmıştır; bunu hatırlatmaya değer, çünkü bu
sözcük o yıl anlambilimsel evrimini tamamlamıştır26. Basit bir idari teklif
ten doğmuş,
doğm uş, hiç beklenm
beklenmedik
edik bir başar
başarıdır
ıdır bu2
bu277. 1978
1978’de
’de kü
kültür
ltür ve çevre
olarak iki ayn bakanlığın oluşturulmasından sonra, yeni kültür bakanı
Jean-Philippe Lec Lecat,
at, kendi yet
yetkisindeki
kisindeki bir
bir alanı gözden kaçırmamak iç için
in
bir ortak malvarlığı idaresi kurmayı düşündü; bu idare tarihsel anıtları,
Malraux tarafından başlatı
başlatılan
lan genel envan
envanteri
teri ve arkeolo
arkeolojiyi
jiyi yeniden
yeniden dü
dü
zenleyecekti28. Cumhurbaşkanı bu tür şeylerin Fransızları duyarlı kılmak
için
için bi
birr fır
fırsat
sat olduğunu telk
telkin
in edince 9 A
Ağu
ğustos
stos’taki
’taki Bak
Bakanlar
anlar Kurulunda
öneri kabul edilir. Kadın yılından, çocuk yılından sonra neden bir Ortak
malvarlığı yılı olmasın? Olsun, der bakan fakat kendisine zaman ve katkı

sadec26)
sadece e %19 O ca
cakk 1981
12'sinin, "ort aktarihli Le Figam’
Figam’da
malvarlığı” da yayımlanan
ttenmini
enmini Medeni K bbir
ir yoklama,
Kamım
amımın Aral
Aralık
ın dayanağı ık 1979'da
değil ulusalFransızla
ulusalFran sızların
rın
ve sanatsal
zenginliklerin biltünü olarak anladıklarım göstermektedir; Aralık 1980’da bu oran % 36’yı geç
miştir.
27) Basın
B asın dosyası muazzamdı
muazzamdır. r. Öz
Özellikle
ellikle Josette
Jos ette Alia'nm (Frédér
(Frédéric
ic Femey
Femey'in'in anketi) röporta
 jını izliyorum, “L a co
cours
ursee au bon vie vieuxux tem psps”” , Le Nouvel Observateur, 
Observateur,  6 Eylül 1980, Jean-
Philippe Lecat'inn 13 Mart 1992’dc bana ayırmayı uygun gördüğü ayramlı bir mülakatla her
noktasında doğrulanmıştır.
28) Ulusal kutlama
kutlamalarlar daires
dairesii de bu tarihte ve bu düşünceyle güçlendiril
güçlendirilmiş,
miş, yapdandmlmış-
tır; bu idarenin desteklediği bir genel delegesi bulunmaktadır; bu delege de 1973 yılında kültür
bakanı Maurice Druon tarahndan ““törenle törenlerin
rin ça
çarpıcı
rpıcılığı
lığını
nı artırmak” ve “Fran
“Fransa'nın
sa'nın itiba
itibarın
rınıı yükselt
mek" için tonlar oluşturmayı amaçlayan bir “ulusal kutlamalar derneği” dern eği” yoluyla
yoluyla desteklenmiştir.

2 4 4 HAFI
HAFIZA
ZA MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

sağlamak için 1980 daha iyi olacaktır. 1979’da sektöre beklenmedik bir
kredi yardımı doğar, bu ise siyasi olarak ölü bir alan söz konusu olduğu
için
için fazl
fazlası
asıyl
ylaa sevindi
sevindiricidir.
ricidir. Nasıl yapılacağı konusu
konusunda
nda bölge kom
komitelerin
itelerin
den projeler istenir. İşte sürprizler o zaman başlar. Bölgeler fazlasıyla ta-
iepkârdır.
iepkâ rdır. Orta
Ortakk malvarlığ
malvarlığıı ter
terimi
imi beklenmedik çağn
çağnşım
şımlar
lar yarat
yaratır.
ır. Sözc
Sözcük
ük
noteri ve kirli çıkını çağrıştırıyordu. Bu anlam yok oldu. Babadan kalma
mal sizin bütün topluma kök salmanızı, onunla bağ kurmanızı sağlayan
ağırlık haline geldi; kutsal bir emanet, aktanlması gereken, paha biçilmez

bir değer halini aldı. Katedrallerin, şatoların kulelerinden indi ve unutul


muş alışkanlıklar ve eski ya
yapm
pma-etnıe
a-etnıe tarzl
tarzları
arı içine sığındı2
sığındı299; iiyi
yi şara
şaraplar
plara,
a,
şarkılara ve yerel ağızlara kaydı; ulusal müzelerden çıktı ve yeşil alanları
kapladı ya da eski sok
sokakl
aklan
annn taşları üzer
üzerine
ine kondu. Buldozerlerin yıkımla
rından,
rında n, yyeniden
eniden diril
dirilmeye
meye hazı
hazırr san
sanats
atsal
al yaratıcılığı
yaratıcılığın
n ani düşüş duyduygusun
gusunaa
kadar her şey buna uydu; Ortak programın kopması sonrası solun boşa
çıkan umutlarından yeni sağın popüler kültürünün dirilişine bağladığı
umutlara kadar. Geçmiş, başkanlık seçimlerini takip eden yılda alınıp
satılacak geçer akçe olmuştur. Ortak malvarlığı içinde, sözcüğün belirsiz
ve karmaşık anlamlarıyla
anlamlarıyla birlikte vatan vard
vardır;
ır; vatan
vatan,, büyük orta
ortakk hâzine
de saygın
saygın ve nnaçizane
açizane bi
birr akçedir, aam
m a aynı zaman
zamanda,
da, var
varlı
lığı
ğı hissedilme
hissedilme
ye başlanan göçmene duyulan düşman odaklara olan inancın da olası bir
türevidir,
türevidir, gelenekl
geleneklere
ere olan say
saygıdan
gıdan modernliğin bütün biçimlerini redde reddet
t
meye kadar.
Böylece temelden, taşradan gelmiş ve daha sonra kuşkucu ve alaycı
Paris’e doğru akmıştır. İlk altı ay boyunca, ulusal medyada bir tek kelime
yoktur, buna karşılık, bölgesel gazetelerde tam sayfa haberler yer alır.
Mayenne’deki Evran sakinlerinin, bin yılını kutlamak için X. yüzyıl kos
tümleri giyinmelerini, Sarthe’da Saint-Symphorien’de, köy gençlerinin bir

akşamlığına
her yerde bir Chouan'lann
şeylerin oldu
olduğunsaldırısını
ğunu yeniden
u kkeşfetmem
eşfetmemiz canlandırdıklarını,
iz için yazzı ve yaz tatilini kısaca
ya bek
bekle
le
mek gerekmiştir. Kalabalık içinde uçsuz bucaksız bir gönüllüler şebekesi
nin varlığını biraz şaşırıp afallayarak öğreniyoruz; bu şebeke iki ya da üç
yıldan beri kendiliğinden oluşmuş ve kimseden bir şey istememiş, her tür
bürokratik ve merkez
merkezii müd
müdahaleye
ahaleye sırt çevirerek çok geniş bir alan çalış
ması gerçekleşti
gerçekleştirmişti:
rmişti: A
Altı
ltı bin orta
ortakk m
malvar
alvarlığı
lığı koruma derneği ve ve en

29) Örn
Örneğin
eğin,, o yıl Yvo
Yvonne
nne Verdi
Verdier’nin
er’nin kitabının başarısıyla yayılan harek
hareket,
et, Faço
Façons dire,, 
ns de dire
façons de faire. Laveuse, la couturière, la cuisinière,  Paris, Gallimard, 1979.

A N M A TÖR
TÖREN
ENLE
LERİ
Rİ ÇAĞ
ÇAĞII 2 4 5

az dört bin yerel kültür derneği! Bölgeselleşme tek başma olaylara katı
lır
lır. Politikacılara ise bu sanki kamukamusalsal iktidara yönelmiş harek
hareketi
eti çerçeve
içine almak, yönlendirmek, tam bir etnoloji silah silahıyla
ıyla si
silahlandırm
lahlandırmakak kalı
yordu300. Or
yordu3 Orta
takk m
malvarlığı
alvarlığı yıl
yılı,
ı, bi
birr anlam da taşralıların ve köylülerin Mayıs
6 8 ’idi
’idir.
r. Gelec
Geleceğ
eğee yöneli
yönelikk çok az kaykaygı
gı,, çok az gerçek koruma ve aktarma
politikası, ama buna karşılık geçmişe doğru bir akın. Fransızlar, o yıl, kre
dilerin kırlığıyla sınırlı, batma yolunda bir kıta arayışına çıkar. Bu, andı
ğı
ğımız
mız geçmiştir, iktidardaki sağ partinipartinin n bir
biraz
az raslannyla kekeşfettiği
şfettiği ve so 
lun bir yıl sonra miras alacağı geçmiş.

Tarihsel olan ’dan hatırlama olgusuna


olgusuna ve hatırlama’
hatırlama’dan
dan anm a olgusu
na geçişten ibaret olan bu olgunun bübütünün
tününüü yeniden ince
inceleyel
leyelim.
im. Yeni
den incelememiz gerekli, ççünkü
ünkü teri
terimlerin
mlerin sıradan an
anlamlarının
lamlarının tamamıy
la tersyüz oluşuna neden olmaktadır; ayrıca anma’nm gerçek dönüşümü
bu tersyüz oluşun sonunda gerçekleşir51. İlk akla gelen anlamıyla tarih;
bu anlam temel olarak ulusu ifade eder, ve ulus da bu kavramla ifadesini
bulur; işte bu tarih okulda ve zaman içinde bizim kolektif hafızamızın
çerçevesi ve kalıbı haline gelmiştir. Bizzat bilimsel tarih, ulusu kuramlaş
tıran tarih haliyle bu
bu hafıza gelen
geleneğinin
eğinin düzeltilem
düzeltilemesi
esi ve zenginleştiri
zenginleştirilme-
lme-
sinden ibaretti; ancak ne kadar “eleştirel” olmaya çalışsa da, bunun an
cak derinleşmesini temsi
temsill eder. Nih
Nihai
ai am acı soyzi
soyzincir
ncirii yyoluy
oluyla
la kimlik tanı
mından ibaretti. İşte bu anlamda tarih ve hafıza aynı şeydi: Tarih doğru
lanmış bir hafızaydı.
Bugün hepbir ağızdan hafıza denilen şey, yani bir işçi hafızası, Occitan
hafıza kadın hafızası anlamında, tam aksine ölmüş bir geleneğin tarihsel
bilincine yükseliş demektir, ayrıldığımız bir olgunun yeniden inşa etme
amacıyla ele geçirilmesidir; bu olgu kendini onun mirasçılan ve torunlan

olar
olarak
ak hissedenleri
biçimde dikkate almdah
daha
a lma a doğrudan
a ihtdoğrud
ihtiyacı an ilgilendir
ilgilendirmektedir.
iyacı hisset
hissetmediği mektedir.
mediği bir gelen
gelenek,Resm
ek, çü i ta
çünkü
nkütarihin
rihin
ulusalhiçb
hiçbir
ir
top
luluk
luluk ço
çoğun
ğunlukla
lukla bu geleneğin bastırı
bastırılması
lması üzerine, onun sess
sessizl
izliği
iği üze
üzeri
ri
ne kurulmuştur,
kurulmu ştur, ya da bunu
bunun n gi
gibi
bi tar
tarihe
ihe eş dü
düzeye
zeye yyükselmemiştir.
ükselmemiştir. An Ancakcak
artık ulusal tarihe eklemlenme yolundaki bu grupların en vahşisinden en

30) Başka bir deyişle çeşitliliğin korunması; bu girişimin tarihi için bkz. Isac Chiva, "La
patrimoinee ethnologi
patrimoin ethnologique:
que: l’exemple
l’exemple de la France", Encyclopédie universalis. Symposium  1990. s.
229-241.
31) Bkz. Bu önemli argüman "Entre Mémoire et Histoire. La Problématique des iieux"te
açımlanmışım

246 HAF
HAFIZ
IZA
A MEK
MEKÂNL
ÂNLARI
ARI

bilimseline kadar iğreti araçlarla oluşturma yolunda acil bir gereksinim


duydukları bir gelenek, çünkü bu gelenek onların kimliğinin parçasıdır.
Gerçekte bu hafıza onların tarihidir.
İşte vurgulanması
vurgulanm ası gereken bu çok basit ama pek p ek açık olmayan ters
tersyü
yüzz
oluştur, çünkü ortak malvarlığı kutlamalarının ilkesini o oluşturur; bu
kutlamalar da aynı tersyüz oluşu yaşamıştır. Anma olgusu ulusal bir tari
hin yoğunlaşmış bir ifadesiydi, ender ve törensi bir andı, kolektif kaynak
bulmanın hep zo zorr olmuş bir yolu, soyzinci
soyzincirini
rinin
n simgesel onayı,
onayı, bir aktam
ak tam ıa
biçimi olarak bir miras seçimi, geçmişten geleceğe bir geçiş noktasıydı. Bu
tarih atomlarına aynlmıştır. İlgili gruplardan her biri için toplumsal doku
içinde, o grubun şimdi içinde artık ölmüş bir geçmişle kısa devre oluştur
masını sağlayaca
sağlay acakk bir ipucu sunar.
su nar. Bu dağınık ipler
ipler her yerdedir ve hiçbir
yerde değildir. Anma töreni kendi mekânından geleneksel atfı yoluyla
erişkinleşir, ama artık yüzyılın tamamı anmaya yönelmiştir.
Yetmişli yıllar boyunca “yeni tarihin” sağladığı başarı düzeneği açıkça
ortaya koyup
koyup berl
berlirl
irlememi
ememizi
zi sağlamaktad
sağlam aktadır.
ır. Görün
G örünüşe
üşe göre, eğer işlemlerin
işlemlerin
kanuaşıklaşmasım, konuların uzaklığını, olay anlatımıyla ve etmenlerin
yaşamöykiisüyle uğraşmayı bir yana bırakma isteğinin ilan edilmesini
düşündüğüm
düşün düğümüzde
üzde şaşırtıcı
şaşırtıcı bir başarıdır bu. Kendilerini
K endilerini Annu
Annule
less ekolünden
ekolü nden
sayan, özellikle ikinci ve üçüncü kuşaktan32 tarihçilerin giriştikleri kla
sik siyasal ve ulusal tarihin tersyüz edilmesi işi daha o zamanlar hafızaya
bir açılımı ve tarihin hafızasallığa doğru kayışını ifade ediyordu. Ortaçağ
Compoix çözümlemelerinde ya da XVII. yüzyılın demografik eğrilerinin
saptanmasında aniden halkın ilgisini çeken ne vardır? Başarılacak bir
sürü şey: Tarihçi için klasik zamansal kimliklerin birbirinden ayrılmasına
kadar tarihsel zamanın homojenliğine son verilmesini gerektiren tarihsel
“konun
“ko nununun oluştu
oluşturulma
rulması"
sı" işlemi33
işlemi33. Geçm
Ge çmiş
iş sırlar
sırlarım
ım kendiliğinden açığa
açığ a vur
maz. Michelet’nin dediği gibi “tarihin sessizlikleri” olaylann açıklığı arka
sında, etmenlerin söylemleri ve eylemleri arkasında, ifade buldukları bel
gelerin
geler in ötesinde konuşmaya
konuşm aya başlarlar; büy büyükük miktarlar
miktarların
ın anonimliğinde,
istatistiğin çürütülemezliğinde, durağan sürenin ağırlığında, yapıların ça-

32) Bakınız, Krzysztot Pomian “L’heure des Annales”,


Annales”,   Les lieux de mémoire, 
mémoire,  I. Quarto, La
Nation, özellikle
Nation,  özellikle s. 946-947.
33) Birçoğumuzun katkıda bulunduğumuz kronolojik bölünme: Endüstri devrimine kadar
uzanan “Uzun Ortaçağ” ile Jacques Le Goff. Collège de France’da (1971) ilk dersinin konusu
olan "hareketsiz tarihi" ile Emmanuel Le Roy Ladurie, ancak 1880’de "amacına ulaşan" Fransız
Dcvrimiyle François Furet
Fure t ve medyatik olmuş olayın rolünü inceleyen,
inceleyen, günümüz tarihi alanında
bendeniz.

A N M A TÖRE
TÖRENL
NLER
ERİİ ÇAĞI
ÇAĞI 2 4 7

tışmalarmda. Ama sonunda, karşı çıkılamayacak bir mevcudiyetin ani


parlayı
parlayışı,
şı, şapk
şapkad
adan
an çık
çıkan
an tav
tavşan.
şan. Zam
Zamanın
anın büyük bbeli
elirsiz
rsizliğ
liğinde
inden,
n, “n
“neden
eden
ler” ve “sonu
“so nuçla
çlar”
r” zincir
zincirinden
inden yyeni
eni ve bi
bizi
zim
m içi
için
n anlam
anlamlılı şeyle
şeylerr ortaya çıka
çıka
ran sihirli bir işlem. İşte Pierre Goubert on yılını Beatıvaisis’nin kilise
kayıtlarında vaftiz ve ölüleri saymakla geçirdi, ama sonunda Loui Louiss XI
XIVV et 
vingt millions de Français   (XIV. Louis ve yirmi milyon Fransız) adlı yeni
tarihin ilk başarılı kitabının etkileyi
etkileyici
ci ilk
ilk cümlesini yazdı
yazdı:: “ 1966'da orortala
tala

ma yaşam
ya şama
bulur a sü
muydu?süresi
resi yetmiş
Bu yuvarlak
yu yaşa
varlak yakın yaoda
rakamlar, za on
onu
zaman u lar
aşıyor.
manlar tıpkı166
1661
1 ’delıkların
mezar
mezarlıklyi
yirmi
rmi
arınbeş yaş
yaşıı
köyün
merkezinde olması gibi, ölümün de hayatın merkezinde olduğu anlamına
gelir”. Versailles dekoru hir anda zıvanadan çıkmıştır. Başka bir saldın mı?
Ortaçağ toplum, ekonomi ve düşünce yapılarının büyük ustası Georges
Du by’nin
Duby’ni n saldı
saldırısı,
rısı, 1973’iin ço
çoksa
ksatan
tan olan Boı Boıtv
tvın
ınes
es:: “ 1214 yı
yılın
lının
ın 27 Tem
Te m 
muzu
mu zu pazara denk geliyor
geliyordu.
du. Paza
Pazarr T a n n ’nın günüdür. Bu günü tamamıyla
onaa ven
on venneli
neliyiz.
yiz. Kötü hava nedeni
nedeniyle
yle hasadı pazar günü kaldınııak zorunda
kaldığı için bugün bile biraz ürperen köylüler bilirim! Üzerlerinde gökyüzü
nün öfkesini hissediyorlardı!”. Uzun sözün kısası halkın geçmişe ilişkin yeni
bir algılayış ve tarihin özgün bir anlatımını keşfetmesi için çok kapsamlı
işlerdeki
işlerdeki anma
anm a gücün
gücününün ortay
ortayaa çıkması gerekmiştir
gerekmiştir.. Ö te yan
yandan
dan kamuo
kamuoyu yu
ilk ve orta öğretimde yöntemlerin ve zihniyetlerin kabaca uygulanması
nedeniyle ortaya
ort aya çıkan
çık an zar
zararla
arları
rı fark ediyor, bu
buna
na karşılık biz
bizzat
zat tar
tarihçilers
ihçilersee
hafıza sorunlarının tarihsel özgünlüğünün bilincine varıyordu34.
Bunu anlamış sayılacağız. Aynı şekilde, “yeni” tarihçiyi “eski" tarihçi
den ayı
ayıran
ran şe
şey,
y, malzeme değil
değil,, ama geçmiş karşısındak
karşısındakii varoluşsa!
varolu şsa! tavır
tavırdır,
dır,
kimileri için hir devamlılığın sakin teminatı, kimileri içinse kökten kop
manın ve aşılıp yok edilecek engellerin kesinliğidir; aynca hafızasal olanı
tarihsel olandan-bizzat güçlü biçimde tarih üreticisi olan hafızasal-ayıran
sınır, hu ele gelmez ama buna karşın belirli sınır ancak benlik bilincinin
kaçınılmaz bir parçası olan benliğin bir parçasının kesilip alındığı hissine
dayanır. İşte Fransa kısa bir sürede, 1975 ile 1980 arasında bu sınıra
doğru kaymıştır; ardından da gelenekselci kimliğinin gittikçe etkinleşen
dallanıp budaklanm ası yoluy
yoluyla,
la, kim olunduğuna, nerede olunduğu
olunduğuna na göre

34) Örneğin öç ciltl


ciltlik
ik ortak yapıt olan Faire de l'histoire’ı (Paris, Gallimard, 1973) yöneten
Jacques Le Goff ya da ben, hafızayı “yeni sonınlar", “yeni yaklaşımlar" ya da “yeni konular"
arasına koyma gereksinimi hissetmedik. Buna karşın, he§ yıl sonra Jacques Revel vc Roger
Charrie
Ch arrierr ile birlikte yönettiği Dic
Dictio
tionna
nnaire
ire de la Nouvelle
Nouvelle H
Hist
istoire
oire için (Paris, Ret:,
Re t:, 1978) Jac
Jacqu
ques
es
Le Goff benden “Mémoire collective” ve “Présent” konusunda iki makale istedi.

2 4 8 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂ
MEKÂNLAR
NLARII

geç mişlee ilgili


geçmişl ilgili her ân yeni bir figür
figür sergileyen sü
sürekli
rekli bir değişimin
değişim in ritmiyle
ritmiyle
gittikçe daha fazla hafıza ülkesi haline gelmiştir. Kırsal, ulusal, devrimci
elbette bu kesin değişikliklerdendir. Ancak bizzat kendi güzergâhlannı
tamamlamış değillerdir ve bunlar sadece ilk değişikliklerdir.
O zamandan beri, bazen nerede başladığı bilinen, fakat nerede bittiği
pek bilinmeyen anma töreni sınırı çok ince, değişken ve yine de oldukça
açık olmuştur. Örneğin
Örn eğin en üst kesinlik gerektiren hav
havaa fotoğrafç
fotoğrafçılığı
ılığı konu
konu 
sunda anılacak herhangi bir şey yoktur. Peki, ova ve ormanlarla kaplı bir
alan diye bbildiğimiz
ildiğimiz yerlerde, kuzey bölgelerinde, yir
yirmi
mi yıl
yıldır
dır bizim
bizim “Galyalı
“Ga lyalı
atalarımıza” gerçeklik
gerçeklik kazandıran
ka zandıran Galya-R
G alya-Rom
omaa çiftlikl
çiftliklerini
erinin
n en yoğun ol
duğu ortaya çıkanldığmda?
çıkanldığm da? Bu dizide
dizide de ele alınmış
alınmış olan Jea n M aitron un
Le Dictionnaire biographique du mouvement ouvrier  ouvrier  (Biyografik
(Biyografik işçi
işçi harek
hareketi
eti
sözlüğü)
sözl üğü) tam bi birr anıtkabir haline gelmemiş
gelmemiş miydi?
miydi? Ayn ca Le Roy Ladurie
Ladu rie
Langud
Lan gudoc’un
oc’un izi kay
kayıp
ıp köylülerini
köylülerinin n peşine düştüğünd
dü ştüğündee basit bir ad bu köy
lüleri, yazar için olduğundan çok okuyucu için, herhangi bir çalışma ol
maktan çıkarıp Fransa köylerini XVIII. yüzyılın sonunda kara vebayla
boğmuşş büyük
boğmu büyük Malth
M althusus döngüs
dön güsününüü sunan
sun an büyük birbir tarihsel kişiliğin
kişiliğin adsız
adsız
etmenleri haline getirmez mi35? Halk gelenekleri ve sanatları müzesi yö
neticileri için özel biçimde anmaya yönelik bir şey yok; ancak.bir yüzyıl
önceki bir Aubrac çiftliğinin büyük salonunun taban kapısıyla, mutfak
arkasıyla, tütün tabakalarıyla rökonstrüksüyonu karşısında yirmi beş ya
şında genç bir yazar,
yazar, Hervé Guibert,
Gu ibert, “geç
“geçmişin
mişin sınırında duruyormuş
duruyorm uş gibi”
şaşırıp kaldığında, “hiçbi
“ hiçbirr fotoğrafin, hiçbir stereskopinin,
stereskopinin, hiçbi
hiçbirr holografi
ni
nin
n geçmiş
geç mişe3
e366 olan özlemi bu kadar
kada r güçlüce kam
kamçılam
çılamaya
ayacağı”
cağı”,, bu “zaman
“zam an
makinasının" önünde durduğunda,
durdu ğunda, tastamam aynı anm an m a halinde değ
değil
il mi
yiz? Jean
Je an Lacou
La couture
ture’ün
’ün De Gaulle
Ga ulle üzerine
üzerine yaz
yazdı
dığı
ğı mükemmel yaşamöykü-
sü, bildiğim kadarıyla, anmaya yönelik hiçbir niyeti taşımıyordu: Ancak,
Richelieu üzerine bizzat eğilmiş genç bir tarihçi için bu yapıt “on granit
Lorraine haçın
h açına”
a” değer, işte kendi siyaset kültürünün ona hatırlattığı şşey ey
o denli “tam tesirl
tesirlii bir anm
an m a töreninin
tören inin başarısın
başa rısına”
a” sahiptir3
sahip tir3'.'. Ayrıca
Ay rıca bizzat
bizzat
yaşamöyküsü furyası
furyası çağın anm a töreni ruhuna
ruhun a dahil değil m midi
idir?
r? Zorun

35) Daha da ileri gidebilir ve 1966 tarihli tezde ve aym başlığı taşıyan 1979 tarihli kitapta
Romans karnavalının farklı ele alınışını karşılaştırabiliriz: Toplumsal tarihe ait herhangi bir
olay, başlangıçtan anma hafızasına konu olacak bir olay haline gelinceye kadar değişim geçir
miştir.
36) Hervé Guibert. “Un patrimoine fantôme”, Le Monde, 20 Ağustos 1980.

37) Christıane
l’historien Jouhaud, “La
se fait biographe”, galene
Esprit, 
Esprit, des hommes
  Ağustos-Eylül illustres” ortak kitaptaki yazı. “Quand
1992.

A N M A TÖ
TÖRE
RENL
NLER
ERİİ ÇA
ÇAĞI
ĞI 2 4 9

lu ve kolektif anma kuşkulu hale geldi, ama bireysel ve kendiliğinden


anma ise beklenmedik anda olur; böylece bu iki anma birbirinden ayrılır.
Sivil toplumun
top lumun - çağı
çağımızın
mızın de
deyişi-
yişi- derinliklerinden çıkan bu hafızay
hafızayaa
dayalı anma
anm a h hamlesi
amlesi durm
durmadan
adan hız kazandı, sürekli genişledi ve sol bunu
çelişkili durumlarda evirip çevirmek zorunda kaldı.
Zira solun iktidara dönüşü son derece anmaya özgü bir anlama bürü
nür. Bunun nedeni sadece tıpkı 21 Mayıs 1981 günü başa geçmesinin coş
kusu içinde yeni Cumhurbaşkanının dediği gibi, bunun “Halkçı cephe
den, K urtuluş’tan sonra uzuzun
un bbir
ir yol
yolun
un üçüncü durağı” olm
olması
ası ve “kendi
lerini demokratik olarak ifade etmiş olan Fransızlann siyasal çoğunluğu
nun toplumsal çoğunluğuyla özdeşleşmiş” olması değildir. Ama, bunun
nedeni, Fransa’da anma işinin sola ait olmasıdır; öylesine sola aittir ki
sağın anma
anm a törenle
törenleri
ri kar
karşı
şı anm
anmaa törenl
törenleri
eri olarak gösteri
gösterilir.
lir. Bu Ayd
Aydınlan
ınlan
ma, Devrim ve Cumhuriyet geleneğine bağlı laik bir ifadedir; bunun ilk
hareketlerinden
hareke tlerinden biri 1880’de iki anlamıyla birlik
birlikte,
te, Bastille
Bastille’in
’in almışı ve fede
rasyon bayramıyla birlikte, ulusal bayramın kabul edilmesidir. Mon Monarşinin
arşinin

yerinde kaldığı
kaldığı İngiltere’de siv
sivil
il bayramlar az sayıdadır; 19 88’de88 ’de ““Görkemli
Görkemli
Devrim
De vrim”in”in üçyüzüncü yı lı ve Bili ofth
yılı of thee rig
rights
hts çok
 çok az kutlandı; aynca tasta
mam ulusal bayramı
bayramın n olmayışı
olmayışı da son derece anlamlı anlamlıdır.
dır. A
A.B
.B.D
.D .’de, po
poli
litik
tik
ve demokrati
dem okratikk mod
modememiteye
iteye gi
giriş
riş,, monarşik ve dinsel bbir ir düzene karş
karşıı yapıl
mamıştır; büyük kuruluş bayramlan, çağd ça ğdaşaş sosyolog ve tari
tarihçileri
hçilerinn gerçek
bir “sivil din38” olarak gördükleri bir çerçevede gelişmişlerdir. Fransa’da,
monarşik ritüeller -k -kra
rallar
llar için kutsam
kutsamaa ayini, taç giyme,
giyme, kralların zziyaiyaret
ret
leri
leri,, cenaze töre
törenler
nleri,
i, Paris Parlamentosunda kralın kralın oturduğu t a h t- tam
aksine tannsal
tan nsal h
hukuk
ukukaa bağlı monarşiyl
monarşiylee kopmayı göster gösterenen an
anmm a törenl
törenleri
eri
değildir39. François Mitterand’m, onyılı her tür retrospektifin zorunlu ge
çidi haline
halin e getiren yi
yine
ne aaynı
ynı 2211 M ayısta PPan
anth
théon
éon’a’a ilk ziyaretine simgesel
anlamını
anlam ını ver
veren
en şeydir bu4
bu400. Tö
Tören
renin
in öte
ötesind
sinde,
e, an
anlam
lam la yüklü yer
yer seçiminin
ötesinde,, ulusa
ötesinde ulusall tarihin bbir
ir versiyonuna kök salmanın onaylanm
onaylanmasının
asının öte
sinde, burada sanki anmanın bir anması vardır ve bu hiçbir ikiyüzüncü

38) Bkz. özellikle, Robert Bellah. “La religion civile aux Etats-Unis". Le Débat,  sayı: 30,
Mayıs 1984 ve Philippe E. HammonJ, Vorieties of Civil Religion,  San Francisco, Haipcr and
Row, 1980.
39)
39) Bkz.
Bkz. Alain Boureau. “Les
“L es cérémonies royales
royales françaises entre performance
performance juridique et
compétence liturgique”. Annales E.S.C., Kasım-Aralık 1991, s. 1253-1264-
40) Bkz.
Bkz. Gilles Bousquet. “François Mitterand au Panthéon: la mort, la nation et la gauche",
Frendi Politics and  S
 Soc
ociet
iety,
y, X. cilt, no: 1, Kış 1992, s. 59-68
59 -68 ve
v e Les lieux de mémoire, 1. Quarto,
Lt République,  Mon a O zou f un kaleminde
kaleminden n “ Le Panthéon".
Panthéon".

2 5 0 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

yıl töreninde görülmedik bir coşkuya sahne olmuştur. Ulusal anmanın


yeniden canlandırılması iktidarın hem temennisi hem de kaygılarından
biri olarak kalmıştır41. Bunun gözle görülür düşüşü karşısında devlet an
maların laikleşmesinin artışını yakalaması, teşvik etmesi ve çerçeve içine
alması zor olmuştur; devlet ideolojisi, bu lalikleşme devlet otoritesine ne
kadar
kad ar da yaban
yabancı
cı olursa olsun, dev
devletin
letin ideol
ideoloji
ojisi
si de bu laikl
laikleşmeye
eşmeye uyma
uymayı

gerektiriyordu.
Bu artış kavramın alt üst olmasına neden olan ortak malvarlığının
patlamasıyla açıklanabilir42. Klasik anma töreni gibi ortak malvarlığı da
bir buçuk yüzyıldan beridir “tarihsel anıt” bağlamında berraklaşmıştır;
anıt geçip gitmiş, tehlike altındaki ve ulusal kolektivitenin kendi kimli
ğinin
ğini n temsilcisi olarak tanıyıp beli belirlediği
rlediği geçmişin reddedilemez ta tanıklığı
nıklığı

dır.
r. Çünkü, I. Dünya SSav avaşı
aşı hemen sonrası G Güzel
üzel Sanat
Sanatlar
lar müdürü Pa Paul
ul
Léon'un
Léon'u n ifadesi
ifadesini ni ku
kullanaca
llanacakk olursak, “ Fra
Fransa
nsa’’nın ssonsuz
onsuz ççiz
izgi
giler
lerii onlann
imgelerinde yansımaktadır43". 1887 kanununun üzerine dayandığı ulusal
menfaat, 1913 yasasmın başvu başvurduğu
rduğu halk menfaati, devlete öze özell mülkiyet
lere olduğu gibi bölge yönetimlerine de kendi politikasını ve yasasını be
nimsetme hakkı veren otoriter usulleri usulleri de haklı ççıkarıy
ıkarıyordu.
ordu. OOrta
rtakk mmalvar
alvar
lığı
lığı kolek
kolektiftif bi
birr sahip
sahiplenm
lenmee biçimiydi
biçimiydi;; bu biçim 1927 yıl yılında,
ında, ikinci
ikincill ddeğer
eğer
de bulunup tasnif dışında kalan yapıları korumaya yönelik ek bir envan
terin çıkarılmasıyla tamamlanmıştır. İyi ya da kötü, bu sistem yetmişli
yıll
yıllar
arın
ın ssonu
onunana kadar, se senato
natodan
dan yıl
yılda
da seksen sınıfl
sınıflandırmanın
andırmanın geç geçiril
irilme
me
siyle ve yüz kadar envanter kaydıyla işlemişti. Sonra birdenbire ve kitle
halinde, sanayi değişimi ve mekânın düzenlenmesi nedeniyle yok olma
tehditi altındaki nesne kategorileri, alışılmadık
alışılmadık estetik ya da kü kültürel
ltürel ala
alan
n

lar ortakini
mimarisini
mimaris malvarlığı
çekin genkapsamına
çekingen alındı.ettirerek
yönetime kabul Bizzat Malraux XX. yüzyıl
bunun yolunu ilk dönem
açmıştır. Jean-
Philip
Phi lippe
pe Lecat
Leca t tematik kamp
kampanya
anyalar
lar başl
başlatmış,
atmış, bunlardan ilk
ilk yararlan
yararlanan
an
lar da kültürel yapılar için artan ilgi nedeniyle büyük orglar ve XVIII. ve
XIX. yüzyıl sinagoglan olmuştur. Daha sonra, etnolojik ve kırsal ortak mal-

41) Kanıt: Kiıltıir ve iletişim Bakanlığı taralından "ulusal kutlamalar anlayışı ve organizas
yonu” üzerine
üzerine Ith
Ithaque
aque müh
mühendislik
endislik ve kült
kültürel
ürel ileti
iletişim
şim ajans
ajansına
ına 1988'de sipariş edilmiş inceleme.
42) Ortak malvarlığı konusundaki zengin kaynaklar arasında en yeni ve kanımca en etkili
eser: Jean-M
Jean-Miclıe! Lcnıaud,, L'Utopie française, essai su
iclıe! Lcnıaud surr le pat
patrim
rimoine
oine.. Pari
 Paris,
s, Mengès, 1992, kaynak
kaynak
ça ile birlikte; ayrıca, Dominique Poulot'nun, “Le Patrimoine universel: un modèle français"

adlı yazısı: Revue


"L’Histoire d'histoire
cuılturelle moderne « co
moderne « come
memp
du contemporain", mpororeü
sayı: eüne
ne,,Ocak-Mart
39, P ascal Ory 1992
tarafın
ta rafından
s. dan hazırlanan
hazırla nan özel sayı
29-55.
43) Paul Léon, La Vie des des  monume
monuments
nts frança
fra nçais,
is, Paris, 1951, s. 29.

AN M A TÖR
TÖREN
ENLE
LERİ
Rİ ÇAĞ
ÇAĞII 25 1

varlığından sonra, endüstriyel ve kentsel ortak malvarlığının tamamına


sıra gelmiştir. N ihay
ihayet
et XIX. yü
yüzzyı
yıll mimarisinin tamamı, 19 7 0 ’te Baltard
Baltard’m
’m
Les Halles katliamından sonra parlak çıkışma başlıyordu44; bu çıkış on
yıl sonra Or
Orsay
say müzesinin açıl
açılışıyla
ışıyla dile geliyordu
geliyordu.. Endüstrileşm
Endüstrileşmeyle
eyle hızl
hızla
a
nan geleneksel hayat çerçevesinin yıkılması, doğal sitlerin korunmasıyla
beraber aynı anda manzara kavramı üzerine yeni bir eğilimi gerekli
kılıyordu. Bu arada, ortak yöresel etkinlikler, Ardèche’in sitleri ve eski
Anıtları’ndan,
Anıtlar ı’ndan, demiry
demiryolu
olu ortak m malva
alvarlığ
rlığının
ının savunulm
savunulması ası için kurulmuş
Ajecta’ya ya da Douarnenez deniz Kültürü Federasyonuna kadar, gittik
çe akt
a ktif
if ve çoçokk sayı
sayıda
da ulusal
ulusal,, bölgesel ya da mesleki karakterli derneklerde
hir
hir aray
arayaa gelen öze özell şahısla
şahıslarr ortak malvarlığı
malvarlığının
nın etetmenler
menlerii ve yardımcıları
oluyorlardı. Merkeziyetçiliğin azaltılmasının da yardımıyla, çok sayıdaki
tarihsel anıtın envantere kaydı bölge valilerine bırakıldı; valiliklerde
1984’te kendi bünyelerinde Tarihi ve arkeolojik ortak malvarlığı bölge
kurullar
kurul larıı (Corep
(Corephae)
hae) oluşturdular. Bruno FFouc oucart
art gibi
gibi,, “bir ül
ülkenin
kenin hafıza
sının,
sının, tari
tarihsel
hsel anıtlarının ulusun sorumluluğu altındaltındaa olduğu
olduğuna na inanmak
inanmakta ta
inat eden
ed en445” “yürekli Gi Giron
rondin
din”lerin
”lerin zararına, sınıflandırm
sınıflandırmaa âânındnındaa ikikiy
iye,
e,
yazıt
yaz ıtlar
lar da ona katla
katlanıyordu.
nıyordu. A nca
ncakk gerçek aaltüst
ltüst oluş merke
merkeziye
ziyetçil
tçilikt
ikten
en
uzaklaşma
uzaklaş ma kararı değil
değil,, M alraux’dan Lan g’a kkadar
adar ddevlet
evlet devamlı
devamlılığ lığının
ının,,
devlet
dev let ggirişimini
irişimininn ter
terkk edilişinin
edilişinin mmaskelemesidir;
askelemesidir; çok sayıda sınıf sınıflandırma
landırma
kararı kamuoyu baskısı altında alınmışn: Örneğin hiçbir “tarihsel ya da
sanats
san atsal”
al” değer (1913 tarihl
tarihlii yasanın iki kri
kriter
teri)
i) içermeyen Hôt Hôtelel du Nord
Nord,,
Jemm
Jem m ep
epas as rıhtımı, çünkü aynı adı taşıyan ünlü fil film
m bi
birr stüd
stüdyo
yoda
da çekil
çekilmişti,
mişti,
amaa binanın dış cephesi mahalle dernekleri
am dernekleri ve Marce
Marcell Carn
Carnéé fanatikleri
nin baskısı sonucu ortak malvarlığı olarak sınıflandırılmıştır.
Du hamel
Duham el programındaki ““el elli
li yıld
yıldaa hi
hin
n am t”a doğru genişlet
genişletilen
ilen M
Mal
al
raux tar
tarzı
zı “bin yıl
yılda
da el
elli
li am
amt”la
t”la Gui
Guizot
zot anlayışınd
anlayışındaki
aki bir taritarihsel
hsel anıt dön
d öne
e
minde kaldık46. Tarihsel değerden eskilik değerine geçilildiği anda her şey
değişir. Kated
Kat edilen
ilen yolu ölçm
ölçmekek için örneğin yüz ellellii yyııl önc
öncee M
Merimé
erimée’ni
e’nin
n
önerdiği ilk dört sıralama ile 6 Eylül 1988’de Jack Lang’m Chambord’da
gururlaa ilan ettiği dört sını
gururl sınıflandırmayı
flandırmayı karşılaştırmak yeterl yeterlidir;
idir; Lang
L ang ko
koa
a

44) İçerik bakımından olduğu kadar verdiği okuma zevkiyle, André Fermigier, La La Bataille 
Bataille 
de   Paris, Paris, Gallimard, 1991.
de
45) Le Quotidien ile Paris, 12
Paris, 12 Temmuz 1984. Ayrıca bkz. Les Actes Salpetrière  
Ac tes du colloque de la Salpetrière
de  Novembre 1984, Les Monuments historiques demain. Ministère
de Novembre demain. Ministère de la Culture et de la Commu
nication, 1987.
46) Bkz. Alois Riegel, La Culture  moderne des monuments. Son essence
Culture moderne Son essence et sa genèse 
genèse  (1903),
Fransızca çevirisi, Paris, Seuil, 1984.

2 5 2 HAFIZ
HAFIZA
A MEKÂNLA
MEKÂNLARI
RI

lisyondan sonraki bu yeniden göreve gel


lisyondan gelişi
işini,
ni, ilk görev dönem inde öönem
nem 
semediği için kınanmasına neden olan ortak malvarlığı simgesiyle süsle
mek istemişti; “ kültür
kültürel
el or
ortak
tak malvarlığ
malvarlığıı kavramının genişl
genişletilmesini
etilmesini di
dile
le
getirmenin" gerektiğini söylemişd. Bir yanda Silvacane manastın, Aigues-
Mortes surlan, Bourges’daki Jacques-Coeur sarayı, Gard köprüsü. Diğer
yandan, Viollet-le-Duc’ün
Viollet-le-Duc’ün restorasyonundan önce N Notre-D
otre-Dam ame’ın
e’ın iilk
lk fotoğ
raflarından biri, XIX. yüzyıla ait taşra kreşi, Digne’de Alexandre David-
Neel’in Uzakdoğu koleksiyonu, Jaurès’nin son kahvesini içtiği Croissant
kafenin
kafeni n mermer taşıtaşı.. N e olursa olsun, ortak m malvar
alvarlığı
lığı fi
fikri
krinin
nin temelinde
olan
ola n seçm
seçmee kriterl
kriterleri
eri bütün belirginl
belirginliğini
iğini yitirm
yitirmiştir
iştir.. ““O
O rtak
rt ak malvarlığı sayıla
bilecek" şeyleri
şeylerin
n sayıs
sayısıı sonsuzdur ve - yasayasall ortak malvarlığı
malvarlığınana karş
karşıı ger
ger
çek ortak malvarlığı- bayağı fırın ya da köyün genel çamaşırhanesi bun
dan böyle ulusal
ulusal bi
birr sana t şaheseri
şaheseriyle
yle aynı savunm a co coşkusu
şkusu içinde değer
lendiril
len dirilebil
ebilir.
ir. Or
Ortak
tak malvarlığı nesne
nesnesisi yapı ve statü ddeğiştirmişt
eğiştirmiştir.
ir. Bir mü
müze
ze
eşyası haline gelmiştir, on yıldır sayıları sürekli artmış olan kırsaldaki o
binlerce kestane, cam ya da pabuç müzelerinden birine dönüşmüştür; bu
m üzelerde kend
kendil
ileri
eri hakkında “uygarlı
“uygarlık",
k", “toplum ” , “kimlik”, y a d a “ha
“hafı
fı
za” terimleriyle konuşmaktadırlar47. Bunlar ile “üçüncü tür” denilen ortak
malvarlığı arasında artık hiçbir fark kalmamıştır, çünkü her ikisi de aynı
değişimi göstermektedir: Artık ortak malvarlığı bütünün kolektif kim
liğini, bütünü içinde sosyal yapıyı temsil etmemektedir, ama artık sadece
belli bir kesimin kimliğini, yalnızca kültürel boyutuyla algılanan bir top
lumsal kategoriyi
kategoriyi temsil etm
etmekte
ektedir4
dir488. Tar
Tarihs
ihsel
el çağ
çağın
ın orta
ortakk malva
malvarlığm
rlığmdan,
dan,
ki bunun için bir idare kurulmuştur, hafıza çağına geçiş sırasında bu ida
re buna elindeki imkânlarla49 uyma sorumluluğuna sahiptir.

47) Bkz. "Musées et sociétés" kolokyumunun bildirileri, Mulhousc-Ungershcim, Haziran


19
1991
91 (yayımlanac
(yayım lanacak),
ak), Henry-Pierre
Henr y-Pierre yönetiminde:
yönetim inde: Patrimo
Patrimoines
ines en folie, Paris,, la Maison d es scien
folie, Paris
ces de l’homme, 1990,
1990, özellikl
özelliklee Krzysztof
Krzysztof Pomian, “ Musée
Musé e et patrim
patrimoine”
oine”..
48) Bu değişim, tamamen Jack Lang'ın hükümete gelişinde bakanlığının organizasyonuna
ilişkin kararnameye getirmeyi arzu ettiği basit, takat kesin değişiklikte görülür. Malraux dönemine
ait bu kararname
kararnam e kültür işlerinden sorumlu devlet
de vlet bakanlığının ilk görevini “insanlığın ve öncelikle
Fransa’nın başlıca vapıtlannı Fransızlann olabildiğince büyük bir kıs kısım
ım için ulaşılır
ulaşılır hale getirme
getirmek"k"
ve dah a sonra da “ortak
“ ortak malvarlığına olabilecek
olabilecek en geniş bir katılımı" sağlamak olarak tanımlıyor
du (Resmi Gazete, 26 Temmuz 1959. s. 7413.) Kültür Bakanlığı bundan böyle tamamen “bütün
kolektivitenin ortak çıkan
ç ıkan uğruna farklı sosyal gnıplan n bölgesel ya da ulusal ortak m malvarl
alvarlığını
ığını
korumakla” görevlidir. (Resmi Gazete 1i Mayıs 1982, s. 1346)
49) Bu yollardan bir tanesi 1990’da ulusal Ortak malvarlığı kurmak oldu. Bkz. "Une Ecole
nationale
nation ale du patrimoine, pourquoi fa faire?",
ire?", Jean-Pierre Bady ile
ile sö
söyleşi
yleşi.. Le Débat,  sayı 65, Mavis-
Débat, sayı
Ağutos 1991.

A N M A TÖRE
TÖRENL
NLER
ERİİ ÇAĞI
ÇAĞI 2 5 3

Bakan ve ortak malvarlığı idaresi de, bu yapıtın dile getirdiği ve Jack


Lang tarafından Fouquet’s olayı esnasında kullamlıveren bu “hafıza me
kânı kavramının bu işe yaramasını umm u mmuşlardı5
uşlardı500. A n ca k ik
ikii şey söz
söz ko
nusu olabilir: Ya çoğunlukla hiçbir mimari değeri olmayan ama ünlü bir
kişiyle, sanatsal ya da kültürel bir olayla, tarihsel bir olayla sıkı bağı olan

belli sayıda ikincil binayı, ancak 1913 yasasının çarpıtılmasıyla kayda ge
çirilebilecek her tür binayı içerecek ek “tarihsel anıtlar” söz konusudur;
bu yasanın uygulanması da bir değerini düşürme, bir yanlış anlama ve
hatta kavramın tam aksi anlamı pahasına gerçekleşebilirdi; kavramın
bulgulancı ilginçliği “yeri" maddilikten çıkarması ve simgesel bir araç
haline getirmesindedir. Ya da maddi ya da maddi olmayan, ulusal bede
nin yüzyıl sonunda Fransa kimliğinin cisimleştiği düşünülen “yüz yer"in
bir uzman kurul tarafından belirlenmesi söz konusudur; böylece ulusal
bedenin kendini ttamam olarak içinde tanıyamayacağı otoriter, key
keyfi
fi ve ister
istemez partizan bir seçimin imkânsızlığı içine düşülüyordu. Böylece çık
maza girildi; ama bu aynı zamanda ulusal türden anma ile ortak malvar
lığına
lığına dayalı an
anmm a arasın
arasındak
dakii te
temel
mel karşıtlığı aydınlatm
aydın latmaa gibi bir iilgi
lginçliğ
nçliğii
olan bir sınır deneyimdir; ama daha genel anlamda ulusal tarihi artık
adına ulusal hafıza denecek olan olgudan ayıran mesafe söz konusudur.

3. Hafıza âru
Zira bir ulusal hafıza fikri bile yeni bir olgudur.
Eskiden ulusal bir tarih ve özel grupların hatıraları vardı. İşlevinde
olduğu gibi yapısında da büyük ölçüde mitolojik, kendi iç öğelerinin her
biri üzerinde bölücü olsa da birleştirici, esas olarak okulun verdiği bir
tarih; çerçeveleri, zamandizini, zorunlu geçiş noktaları, önemli kişileriyle
uzun ve epeyce türdeş bir anlatı; ilkokuldan yüksekokula kadar, iyice
yerleşmiş silsileler boyunca, uzman versiyon ile basit versiyonun gidiş

50) Bak
Bakan
an 4 Nisa
Nisann 1990 tari
tarihli
hli bir ya
yazıy
zıyla
la benden grup oluşturmamı
oluşturm amı isti
istiyor,
yor, yapılacak
işleri belirtiyordu; belirtilen konular ulusal tarih açısından anlamlıdır: “Bildiğiniz gibi, politik,
bilimsel, teknik, filozofik vb. açıdan XIX. yüzyıl ve XX, yüzyıldaki ilerlemelere tanık olmuş çok
sayıda hafiza mekânını koruma altına alma kumpanyasını başlatmayı uygun gördüm. Bu kam
panya. bana ulusal malvarlığımız içinde, somut ya da somut olmayan bıı kanıtlann tanınmasını
sağlamak için gerekli görünmektedir. Bu amaçla mevcut yürürlükteki yasayı değiştirmek gere
kecek midir ya da tarihi anıtlar üzerine 1913 yasasının düzenlemelerini kullanabilir miyiz/ Bu
konuda en başında ortaya çıkan sorulardan biri budur.”

2 5 4 HAFIZA
HAFIZA MEKÂNL
MEKÂNLARI
ARI

gelişini, hepsinin toplumsal dokuya katılmasını sağlayan bir anlatım; dinsel


eğitime karşı oluşturulmuş ve bizzat sivil ve vatandaşlık amaçları için
kutsal bir tarihe dönüşmüş bir tarih; Vercingétorix’den koloni impara
torluğuna ve Jıılles Ferey’ııin zorunlu ve laik eğitimine kadar ilerleyişi
bireysel gelişmenin mitolojik çağının yansıtılıp onunla özdeşleşilmesinin
gereklerine uyar gibi görünen bir hareket51. Ve diğer yandan, özel hatı
ralar52, yani aileyle ve çevreyle gelen, bireysel işaretlerden ve toplulukla
ra özgü alışkanlıklardan yapılmış yerel, bölgesel, dinsel, mesleki ve alışıla
gelmiş geleneklere bağlı tarihin sessiz deneyimleri; bireysel eğitim ve ya
kınlık hatıraları. Ulusun ortak kimliği bu çifte kayıt üzerine kurulmuştur.
Bütünün dengesini sağlamak ve siya siyaset
setii ve yasaları
yasalarının
nın herkes tarafından
kabul edilmesini devletin
dev letin yüküm
yükümlülüğündedir;
lülüğündedir; bire
bireyler
ylerinin yükümlülüğüyse
yükümlülüğüyse
karılım
karı lım tarzlar
tarzlarını
ını ve toplumsal bağ bağıı kuran bu kolek
kolektiftif amen
amentiitii karşısındaki
güdüm derecelerini müzakere etmektir. İşte düzenleniş istikran bozulan
şey bu iki kayıttır.
Tarihi
Tar ihinn ulusal yazgı taşıyı
taşıyıcısı
cısı olarak
olara k uf
ufalanm
alanması,
ası, bü
bütün
tün bir
bir yü
yüzy
zyıl
ıl boyun
ca sonuçlan temel bir öğeyi temelden sarsan savaşlar nedeniyle birbiri
ardına geniş bölümler halindedir: 1918, felakete uğramış Avrupa; 1945,
sahte zafer
zafer;; 1962, dünya çapınd
çapındaa yansıtmaların
yansıtmaların sonu.
sonu. An cak bu ufalanma
aynca
ayn ca ve özell
özellikle
ikle iki
iki anah
an ahtar
tar kavram
kavramın, ın, ulus ile
ile uyga
uygarlırlığın
ğın,, ayrışmasında
ayrışmasından n
ileri gelir; Aydınlanma çağı bu iki kavramı birbirine sıkı sıkıya bağlamış,
bunlann tam kaynaşmalarım Devrimci, kökleşmelerini de cumhuriyetçi
eğitim sağlamıştı. Bu iki temel düşüncenin birleşmesinden epeyce basit,
amaa m
am müthiş
üthiş bi
birr dinamik gü güce
ce sa
sahip
hip bir tasım ortaya çıkar; İnsanl
İnsanlığın
ığın ilerl
ilerle
e
meye doğru yürüyüşü aklın fethiyle
fethiyle gerçekleşir; an
ancacakk akim hu il
ilerle
erleyişin
yişinin
in
tarihse
tarihsell etmeni devri
devrimci
mci Fr
Fran
ansa’nın
sa’nın tastam
tastamam
am örneğin
örneğinii oluşturduğu ulu
sal devlettir; demek
deme k ki Fra
Fransa
nsa tarihi yürümekte olan aklın tarihi
tarihidir.
dir. Fra
Fransa
nsa
evrenselciliği
evrensel ciliği işte ulusal bilince eeklemlenmiş
klemlenmiş olan hu tasıma dayanır: A Akıl
kıl
cılığaa dayalı bir seçim, özel
cılığ özel bir ulusal mac
macerayla
erayla cisimleştiri
c isimleştirilebilecek
lebilecek gene
genel
l
leştirilebilir bir ilke, bir aile romanının kesitlerinden ortaya çıkan, ihraç
edilebilir bir örnek. Geleneksel Fransız kimlik sisteminin o çok sık ilan

5 1) Bk
Bkz,
z, öze
özellikle
llikle Cla ud e Billard ve Pierre Guibbert,
Guibb ert, Histoire mythologique des Français, 
Français,  
Paris. Galilée,1976 ve, “Peut-on encore enseigner l’histoire aux enfants.'”, Le Débat, 
Débat,  sayı: 16.
Kasım 1981, s. 84-95.
52) Yetmişli yıll
yıllarda
arda o zaman bile hayli eskim
eskimişiş olan Les Cadres sociaux de la mémoire 
mémoire 
(Paris, P.U.F, 1925 ya da yeni bakısı Lu Mémoire collective, 
collective,  Paris, P.U.F. 1950, tekrar baskı
1968) adlı yapıtı keşfedilen Maurice Halbwachs’in sosyolog sıfatıyla tanımladığı gibi, bunlar
tarihçilerin hafızaya ilgi göstermelerinin nedeni değil sonucudur.

AN M A TÖR
TÖREN
ENLE
LERİ
Rİ ÇAĞ
ÇAĞII 2 5 5
edilen içe dönüşü karşılığında dünyaya açılma kapasitesi de içermektedir.
Fransa tarihi sadec
sadecee FFran
ransa’ya
sa’ya ait değildir. Bu yüzde
yüzden n Fransız ulusal mi mitini
tininn
sarsılması sadece iç bölünmelerden, 1. Dünya Savaşı’ndan doğmuş, II.
Dünya Savaşı’yla ağırlaşmış ve soğuk savaş ve sömürge savaşları yoluyla
sürdürülmüş bölümlemelerden ileri gelmez. Aynı zamanda Avrupa'nın
dünya üzerindeki egemenliğinin ve bizzat uygarlık fikrinde bile bulunan
tekelciliğinin
tekelci liğinin bitm
bitmesinden
esinden iler
ilerii gelmektedir. Fransa'n
Fransa'nın
ın gücün
gücündenden vazvazgeç
geç
mesi,i, görevinden ve doğal eğiliminden vazgeçmesinden daha
mes d aha kola
kolayy olm
olmuş
uş
tur. De Gaulle ve komünistler, her biri kendi tarzlarında, savaştan sonra
bunun en son yorumunu temsil etmişlerdir; 70’li yılların ortasında, onla
rın ortadan kaybolması, ilk, etkili ve çifte hayal kırıklığına yol açmıştır.
Sosyalist
Sosy alist proje - üstelik önceki iki formformülün
ülün temel öğelerini düzenl
düzenleyerek
eyerek
ütopyayı, Marksizmi ve ulusal büyüklüğü yeniden canlandırmak istemiştir;
fakat sol, ideoloji
ideolojikk yeni
yenilgis
lgisii pratikte çokta
çoktann son
sonaa erdiğinde poli
politik
tik ol
olarak
arak
iktidara gelmiştir.
gelmiştir. 198
1983’te
3’te tiirdeş bir
bir tesis olara
olarakk sosyali
sosyalizmin
zmin içine k apan ap an
ması kuşkusuz önemli bir ânı, bedene katılmayan ulusal tasarının nihai
bitişini belirler. O zamandan bu yana benimsenen üç ideolojik-politik
çıkış yolu ancak onun tükenişini vurgular: Ulusal Cephenin çıkışı ve
onun ulusalcı ve arkaik içine dönüklüğü, çevreci çıkış ve onun kültürün
doğaya aktarması,
aktarm ası, “insan hhakla
aklan" n" yandaşlığımn yükyükseli
selişi,
şi, S.
S.OO .S
.S.. İrkçıl
İrkçılık’ı
ık’ın
n
somutlaşnrdığı
somutlaşn rdığı hir ân ve ulusal pemb
pembee rorom
m and
andanan polis
polisiye
iye rom
romanaana taş
taşıyı
ıyıcısı
cısı
olduğu suçlayıcı dönüş55. Geleneksel tarihsel kimliğin bozuluşunu nite
leyen
leyen üç özel biç
biçim:
im: Büzülme, çö çözülme,
zülme, kendi kendini yıkma yol yoluyl
uylaa bozul
ma. Şimdi bu aşamadayız. Gerçekleşt
Gerçekleştirilme
irilme biçi
biçimi
mi ne olursa olsun Avru Avrupapa

fikrinin bu sarsılmış ulusal kimlikten bayrağı devralabilmesi pek olası gö


rünmüyor.
Ulusal bir hafızanın ulusal bir tarih yerine geçmesi, tarihsel olarak
bünyeye katılan hu projenin bitmesine bağlıdır. Renan’a göre ulusun er
demleri yeniden keşfedildiği anda, Renan’a özgü tanımın kurulduğu daya
nak üzerindeki iki öğenin kesin ayrımını gerektirir: Miras olarak ulus ve
proje olarak ulus, “beraber
“ beraber büyük şşeyler
eyler yapmış olm a” , “yine birli
birlikte
kte başka
şeyler
şeyler yap
yapmm ak istem
isteme”,
e”, mezarlık
mezarlıklara
lara saygı ve her günkü kamuoyu uzl uzlaş
aşım
ımı.ı.
Bu kahramanca ve fedakârane iradecilik derinlerdeki ulusal bozgundan
ve alçalmadan
alçalmad an gelmekteydi
gelmekteydi;; bunun sonu Revanş, sömürgeci fe feti
tih
h ve güç
güçlü

devlete varıyordu.
varıyordu. Ulusu
Ulusunn kend
kendii hakkm
hakkmdaki
daki fi
fikr
kriy
iyle
le bir
birli
likte
kte devam etm e
53) Bkz. Paul Yonnet, Voyage au centre du
centre du malaise français,
français,   Paris, Gallimard, 1993.

256 HAF
HAFIZ
IZA
A MEKÂNLARI
MEKÂNLARI

You might also like