You are on page 1of 14

2014 YILI TOPKAPI SARAYI MÜZESİ

PORSELEN KOLEKSİYONU ÜZERİNDE YAPILAN ÖNLEYİCİ KORUMA


VE RESTORASYON-KONSERVASYON ÇALIŞMALARI

Serkan GEDÜK*

ABSTRACT

Topkapı Palace reached to present by being well preserved with its objects inside
since the date transformed to a museum. This preservation awareness still continues
inside the line of modern museology principals and technology of present. In this article,
we will tell about preservation, restoration and conservation works upon the
Department of Chinese and Japanese Porcelains of the Topkapı Palace Museum,

Keywords: Porcelain, Restoration, Conservation, Preventive Conservation Active


Conservation.

ÖZET

Topkapı Sarayı, müze olduğu tarihten itibaren barındırdığı eserler ile birlikte, en iyi
şekilde korunmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Bu koruma bilinci, günümüz teknolojisi ve
çağdaş müzecilik ilkeleri doğrultusunda devam etmektedir. Bu makalede Topkapı Sarayı
porselen koleksiyonu üzerinde yapılmış olan önleyici koruma ve restorasyon konservasyon
çaılşmalarını aktarmaya çalışacağız.
Anahtar Kelime: Porselen, Restorasyon, Konservasyon, Önleyici Koruma, Aktif
Koruma.

1. GİRİŞ:
“Anadolu'da 14.yüzyıldan itibaren kullanıldığı varsayılan Çin porselenleri, Osmanlı
hanedanı, çevresi ve elitleri tarafından tercih edilerek kullanılmış ve değerli bir eşya olarak
kabul görmüştür.”1
“Topkapı Sarayı Müzesi’nin en ünlü koleksiyonlarından biri Çin Porselenleridir. Bu
koleksiyonun dünyaca ünlü ve eşsiz olmasının sebebi, on bini aşan sayısı ile Çin dışındaki en
büyük porselen koleksiyonu olmasıdır. 13.yüzyıl sonundan 20.yüzyıl başına kadar uzanan
tarihiyle ihraç porselenlerin gelişimini göstermesi acısından ayrı bir öneme sahiptir.”2 Çin
porselenleri dışında; Japon porselenleri, Avrupa porselenleri ve Türk porselenleri olarak

* Arkeolog /Restoratör (Saatler ve Çin /Japon Porselenleri Bölüm Küratörü), Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Topkapı Sarayı Müzesi, serkan.geduk@kultur.gov.tr.
1
Serkan GEDÜK “Topkapı Sarayı Müzesi Çin Porselenleri Koleksiyonu Üzerinde Yapılmış Osmanlı
Süslemeleri ve Onarımları, İstanbul 2014, s. 99.
2
A, ERDOĞDU, S,GEDÜK, Topkapi Sarayi Müzesi’nin Mücevherli Çin Porselenleri, Bosna Hersek 2014,
s.273-278.
bilinen Eser-i İstanbul ile Yıldız Porselenleri sarayın diğer önemli porselen koleksiyonlarını
oluşturmaktadır.
Topkapı Sarayı porselen koleksiyonu çok katmanlı bir çeşitliliğe sahip olup, her
dönemin sanat anlayışını ve süsleme özelliklerini yansıtıyor olması açısından önemlidir.
Özellikle Osmanlı döneminde yapılmış olan süslemeler ve onarım çeşitliliği açısından
dünyada tek olma özelliğine sahiptir.
Topkapı Sarayı porselen koleksiyonu üzerinde yapılan koruma ve onarım çalışmalarını
iki ana başlık altında toplayabiliriz. Aktif koruma çalışmaları ve Pasif (önleyici) koruma
çalışmaları.

2. AKTİF KORUMA ÇALIŞMALARI

Aktif koruma çalışmaları, eser üzerine doğrudan müdahale edilerek yapılan koruma-
onarım çalışmalarını kapsar. Yaptığımız aktif koruma çalışmalarını belgeleme, teşhis,
uygulama (temizleme, yapıştırma-dolgu-tümleme, sağlamlaştırma ve koruma) ve bakım
şeklinde sınıflandırabiliriz.

2.1. Belgeleme

Koruma ve onarım çalışmalarına başlamadan önce eserlerin mevcut durumu ve


detayları görsel ve dijital olanaklarla belgelenerek arşivlendi. Belgeleme sırasında eser
üzerinde görülen mikro çatlakların boyutunu ve durumunu öğrenmek için mikroskop kamera
kullanıldı. (Resim 1) Özellikle porselenin hammaddesi, süsleme özelliği ve daha önceki
onarımlar tespit edilerek belgeleme fişlerine işlendi.

2.2. Teşhis

Teşhis süreci eserin morfolojisinin karakterize edilmesi ve bozulma nedenlerinin


belirlenmesi için, yerinde ve laboratuvar ortamında yapılan çalışmaları ifade eder. Detaylı
bilimsel veriler elde etmek, doğru onarım malzemelerini seçebilmek ve hatalı uygulamaların
önüne geçebilmek için oldukça önemlidir.

Teşhisteki ilk aşama porselenin içeriğinin tespiti olmuştur. Porselenin ana hammaddesi
alüminyumsilikat grubu içinde yer alan kil minerali olan kaolindir.3 Porselen, kaolin
(Al2O3.2SiO2.2H2O) , kuvars ve feldispat maddelerinin karışımından üretilir. Kaolin, porselen
hamurunun kolay yoğrulmasını, şekil almasını ve rengini sağlar. Kuvars iskelet yapıcı,
feldspat ise camsı faz oluşumunu sağlayan hammaddedir. Porselen 1300-1400 °C civarında
pişirilerek pekişir.

Porselenler üzerinde atmosfer şartlarına bağlı olarak toz partikülleri birikmektedir. Bu


partiküller nem ve sıcaklık değişimleri nedeniyle çatlamış yüzeylerde basınç oluşturmaktadır.
Basıncın oluşturduğu gerilim zamanla mikro çatlakların oluşmasını sağlayarak eserlere zarar
vermektedir. Porselen koleksiyonunda bu sebeple oluşmuş bozulmalar tespit edildi. Yine

3
Kaolin ilk Çin’in Kao-Lin adlı şehrinde bulunmuştur. Bu yüzden bulunduğu şehrin ismini almıştır.
porselenlerin kırılmış kesitlerinde, nem ve sıcaklık seviyelerine bağlı gelişen tuz hareketleri
ile oluşmuş tuz kristalleri saptandı.

Yapılan analizler sonucunda Osmanlı döneminde onarım amaçlı birçok organik


maddenin kullanıldığı görülmektedir. Kullanılan onarım malzemeleri genel olarak doğal
zamk, reçine, yumurta akı ve hayvansal içerikli yapıştırıcılardır. 19.yy.da hayvanların değişik
organlarından elde edilen yapıştırıcılar (jelatin) eserlerde onarım amaçlı kullanılmıştır. Bu
yapıştırıcılar kalsiyum karbonat (tebeşir) karıştırılarak macun haline getirilmiştir. 4 Hazırlanan
macunlar gerek yapıştırıcı gerekse dolgu malzemesi olarak eserler üzerinde kullanılmıştır. Bu
dolgu malzemelerinin zamanla özelliğini yitirdiği, sarardığı ve toz partikülleriyle birleşerek
sert kabuk oluşumlarına neden olduğu tespit edildi.

Cumhuriyet döneminde yapılan onarımlarda ise polivinil asetat türevi yapıştırıcılar


sıklıkla kullanılmıştır. Bu tür yapıştırıcıların özensizce kullanıldığı için yüzeylere taştığı ve
zamanla sarararak lekelenmelere yol açtığı tespit edildi.

Sır, üstünde süsleme yok ise nemden etkilenmeyen bir malzemedir. Üretimden
kaynaklı sır çatlakları ve kullanım kaynaklı fiziksel hasarların tespiti yapıldı.

Osmanlı döneminde fiziksel etkenler sonucunda kırılan veya çatlayan eserler


perçinleme (rivet) uygulaması ile onarılmıştır. (Resim 2) Perçin yapılacak yerler elmas uçlu
aletlerle 2-3 mm derinliğinde, 1-3 mm çapında karşılıklı olarak sığı şekilde delik açılarak
yapıldığı görülmektedir. İki perçin arasındaki mesafe ortalama 2-3 cm olup deliklerin
arasındaki mesafe ise ortalama 1-2 cm arasında değişmektedir. Bu onarım şeklinin sadece
porselenlerde değil taş, ahşap metal gibi değişik eserde de uygulandığı görülmektedir.
Kullanılan perçinler genellikle kolay şekillenen bronz ve demir alaşımlı malzemelerden
yapılmıştır. Özellikle demir kenetlerin zamanla oksidasyona uğradığı için onarım yerlerinden
ayrılarak porselen yüzeylerde demir oksit lekelenmelerine yol açtığı tespit edildi.

2.3. Uygulama

Belgeleme ve teşhiste edinilen bilimsel veriler değerlendirilerek uygulama aşamasına


geçilmiştir. Porselenlerde yapılan uygulama aşması temizleme, sağlamlaştırma, yapıştırma,
tümleme ve rötuş gibi çeşitli bölümlerden oluşmaktadır.

2.3.1. Temizleme

Porselenlerin yüzeyinde birikmiş toza bağlı oluşan bozulmaları en aza indirmek için,
toz partikülleri saf su ve alkol karşımı ile temizlendi. Porselenlerin kırılmış kesitlerinde
görülen tuz kristalleri saf su tamponu ile temizlendi.

Daha önceki onarımlarda kullanılmış olan organik dolgu malzemelerinin oluşturduğu


kirlilikler mümkün olduğunca mekanik yöntemlerle temizlendi. (Resim 3) Mekanik yöntemle

4
RATHGEN Friedrich, , The Preservation of Antiquities, London 1905, s.148.
temizlenemeyen yüzeylere tetrakloroetilen, amonyum bikarbonat ve sodyum bikarbobant gibi
çözücüler uygulandı.5

Polivinil asetatın yaratmış olduğu lekelenmeleri yüzeylerden çıkarmak için öncelikle


mekanik temizlik yapıldı. (Resim 4-6) Ardından ılık su ve alkol karışımı tatbik edildi. Ilık su
ve alkol karşımının çözemediği bazı boya lekeleri için metilasetat ve aseton gibi çözeltiler
kullanıldı. (Resim 6)

2.3.2. Sağlamlaştırma ve Yapıştırma

Kırık porselen ve seramik eserler, epoksi türevli bir yapıştırıcı ile onarılacak ise dikkat
edilmesi gereken birtakım hususlar vardır. Kullanılan yapıştırıcının mümkün olduğunca geri
dönüşümlü olması gerekmektedir. Ayrıca gelecekteki konservasyon işlemlerini ve analizleri
etkilemeyecek özellikte olmasına özen gösterilmelidir. Göz önüne alınması gereken bir diğer
husus ise, yapıştırıcının uzun vadede gösterdiği yaşlanma karakteristikleri ve eserin
depolandığı sürece maruz kalacağı sıcaklık ve bağıl nem değişikliklerine karşı
dayanıklılığıdır. Bu özellikleri karşılayan çok sınırlı sayıda koruma ve onarım malzemesi
bulunmaktadır.

Yukarda belirttiğimiz özellikler ışığında porselen eser yüzeylerinde oluşan sır


çatlaklarını sağlamlaştırmak ve çatlakların büyümesini engellemek için %3’lük veya %5’lik
akrilik reçine kullanıldı.(Resim 5)

Kırık eserlerin yüzeyleri iyice temizlendikten sonra kırık parça kesitlerine %3’lük
veya %5’lik akrilik reçine sürülerek ince bir film tabakası oluşturuldu. Ardından epoksi
yapıştırıcı, parça kesitlerden taşmayacak şekilde sürülerek yapıştırma işlemi
gerçekleştirildi.(Çizim Epoksi türevli yapıştırıcıların çözücüsü olmadığı için hatalı yapıştırılan
parçaları yerinde çıkarmak çok zordur. Bu nedenle kesite sürülen geri dönüşümlü akrilik
malzeme son derece önemlidir. Epoksi yapıştırıcılar daha çok kesit kalınlığı 1 cm. den büyük
eserlerde kullanılırken, 1 cm. den küçük eserler için Paroloid B 72 (sertliği 9-10), Paroloid B
66 (Sertliği 11-12) ve HMG selioz nitrat gibi geri dönüşümlü akrilik reçineler kullanıldı.
(Resim 7)

2.3.3. Tümleme, Rötuş

Temizleme, sağlamlaştırma ve yapıştırma işlemi bittikten sonra tümleme aşamasına


geçilmiştir. Porselen koleksiyonu içinde hasar görmüş, 15 adet eser uygun dolgu
malzemeleriyle tümlendi. Tümleme yapılırken yapısal stabilizasyon sağlama amaçlı olmasına
dikkat edildi. Bütün parçaların düzgün şekilde yapıştırıldığından emin olunduktan sonra
uygulamaya geçildi.

Tümleme yapılırken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar vardır.

5
Susan BUYS ,Victoria OAKLEY, The Conservation and Restoration of Ceramics , London 1996,
s. 121-126.
 Tümlemede kullanılan dolgu malzemesi kolaylıkla geri alınabilir olmalıdır. Kullanılan
onarım malzemelerinin zamanla bozulabileceği unutulmamalıdır.
 Yapılan tümleme uygulamaları eser üzerinde bozulmaları tetiklememelidir.
 Eser üzerinde yapılan tümleme mümkün olduğunca aslına uygun olmalı ve aynı
zamanda yakından fark edilebilmelidir.
 Tümlemede kullanılan malzemeler birbirleriyle ve eserin yapısal özellikleriyle
uyumlu olmalıdır. Farklı fiziksel, mekanik özeliklere sahip malzemeler birbirleri
üzerinde mekanik baskı yaratabilir. Bunun sonucunda hassas olan eser yüzeyleri zarar
görebilir.

Yukarıdaki hususlar göz önünde bulundurularak tümleme işlemine başlandı. Kalıp


alınmasında dişçi mumu, plasterin gibi malzemeler kullanıldı. Kalıbı alınan yüzeyler
porseleninin kimyasal yapısına uygun olan paris plasteri,6 ablebond ve millput marka dolgu
malzemeleriyle tümlendi. (Resim 9) Küçük yüzeylerde TiO2 (Rutil Minerali)7 karışımı
yapılmış epoksi dolgu malzemeler kullanıldı. Epoksi dolgu zamanla sarardığı için büyük
yüzeylerde kullanılmadı.

Tümleme işlemi tamamlandıktan sonra rötuş işlemleri yapıldı. Tümlemede kullanılan


dolgu malzemesinin rötuş için kullanılacak boya ile uyumlu olması gerekmektedir.
Dolgular boyanırken boyanın özgün yüzeye taşmamasına dikkat edilmelidir. Rötuş
işlemlerinde genellikle arkrilik kökenli boyalar tercih edildi. (Resim 8)

2.4. Bakım

Koruma ve onarımı yapılan eserlerin takipleri yapılmadığı sürece sorunların tekrarı


kaçınılmazdır. Eserlerde sorun çıktığı anda yapılacak küçük müdahaleler hem sorunun
büyümesini engelleyecek hemde ekonomik kazanç sağlayacaktır.

Koruma ve onarımı yapılan porselen eserler belirli periyotlar içinde kontrol edilerek kayıt
altına alınmaktadır.

3. PASİF (ÖNLEYİCİ) KORUMA ÇALIŞMALARI


Önleyici koruma çalışmaları esere direk müdahalede bulunmadan, eserin çevre
koşullarının iyileştirilmesine yönelik yapılan uygulamaları kapsamaktadır. Önleyici koruma
uygulamalarında başvurulan strateji ve yöntemler daha önce denenmiş donanım ve
malzemelerden seçilmiştir. Yapılan önleyici koruma uygulamaları genel olarak; uygun
depolama ve teşhir koşullarının sağlanması, eserlerin taşınması, paketlenmesi, belgelenmesi,
yangın ve hırsızlık gibi tehlikelere karşı önlemlerin alınması, deprem gibi doğal afetlere karşı
alınan önlemlerin tümünü kapsamaktadır.

6
Jips (CaSO4.H2O)'in ısıtılması ile oluşan ve su ile karıştırıldığı zaman ısı açığa çıkartarak hemen katılaşan
kalsiyumsülfatın yarım kristal sulu hali bir madde (CaSO4.1/2H2O).
7
Epoksiyle yapılan küçük yüzey tümlemelerinde epoksinin sararmasını azaltan mineral .
Uygulamalardaki doğru teşhis ve müdahaleler eserlerin ömrünü uzatabileceği gibi
yanlış yapılan uygulamalarında tam tersi sonuçlar ortaya çıkarabileceği unutulmamalıdır.
Eserlerin en az müdahale ile korunması önleyici koruma yöntemleriyle mümkündür.
Topkapı Sarayı Müzesinde açılan bir çok geçici ve kalıcı sergide, önleyici koruma
uygulamaları çağdaş müzecilik anlayışı içinde yapılmaktadır. Bunun en son örneği 2014 yılı
içinde açılan Saray Mutfakları Sergisi’dir. Serginin hazırlık süreci içinde önleyici koruma
uygulamaları yapılmıştır. Mutfaklar bölümünde sergilenen eserlerin büyük bir bölümü
porselen ve seramik eserlerden oluşmaktadır. Eserler depodan, sergi salonlarına taşınırken,
ayrı ayrı paketlenip ethafoam vb. polietilen köpükle desteklenmişlerdir. (Resim 10)
Paketlemede kullanılması önerilen malzemeler: asitsiz kağıt, tayvek, sarılabilen köpük
yaprak, ethafoam, polisitren köpük ve polietilendir. Eserlerin bu malzemelerle depolanması
ve taşınması son derece önem arz etmektedir.
Eserler sergi salonuna getirildikten sonra, eserleri fiziksel etkenlerden korumak için bir
takım önlemler alınmıştır. Burada önemli olan “uygun ve sağlam yüzeylere eserleri
devrilirken en çok hareket edecek yerlerinden sabitlemektir. Eserleri yanlış şekilde
sabitlemek, önlemlerin etkisini azaltabileceği gibi bu önlemlerin hiçbir işe yaramamasına da
neden olabilir” 8
Önleyici koruma çalışmaları kapsamında, eserler için belgeleme fişleri doğrultusunda
uygun destekleme aparatları üretilmiştir. Her eser için ayrı destekleme aparatı yapılmıştır.
“Yapılan destek, öncelikle hareketi engelleyebilir nitelikte olmalıdır. Ayrıca sarsıntı sırasında
oluşan gerilimin etkisiyle harekete geçecek eserin ağırlığına dayanması önemlidir.”9
Önleyici koruma aşamasında porselenler üzerinde kullandığımız malzemeleri misina
ipi, müze mumu, metal ve pleksi form destekleri ve pleksi klips destekleri olarak
sıralayabiliriz.(Resim 11-12-13-14)

4. SONUÇ
Ülkemizde kültürel mirasın korunmasına yönelik yapılan çalışmalar sevindiricidir.
2005 yılında Bakanlığımız bünyesinde kadrolu çalışan restoratör sayısı 30 iken, 2015 yılında
bu sayı 270 civarındadır. Gerek Topkapı Sarayında gerekse diğer müzelerde çağdaş müzecilik
anlayışı içinde eserler için uygun depolama ve teşhir koşulların sağlanması konusunda yeni
düzenlemelere gidilmiştir.
Dünyanın en önemli porselen koleksiyonlarından birine sahip olan Topkapı Sarayı
Müzesi’nde gerçekleştirilen koruma ve onarım çalışmaları, gerekli araştırma ve deneyimler
sonucunda dışarıya bağımlı olmadan, kendi uzman personeli tarafından yapılmıştır.
Türkiye’de porselen restorasyonu ve konservasyonu konusunda bilimsel çalışmalar
yetersizdir. Çalışmamızın porselen restorasyonu ve konservasyonu konusunda çalışan
uzmanlara bir nebze olsun yardımcı olmasını dileriz.

8
Rebekah Green, , Ömer Çalışkan , vd. ,YOTA Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması El Kitabı,
İstanbul 2003, s. 7-8.
9
Serkan GEDÜK, Sergi Salonlarında Deprem Risklerinin Azaltılması, Adana 2013, s. 130.
5. KAYNAKÇA

BUYS Susan, OAKLEY Victoria, The Conservation and Restoration of Ceramics ,British
Museum, London 1996.

ERDOĞDU Ayşe , GEDÜK, Serkan , “Çin Porselenleri Üzerindeki Osmanlı Süslemeleri ”,


II. Uluslararası Türk Sanatları, Tarihi ve Folkloru Kongresi Bildiri Kitabı, 05 - 10 Nisan
2014, Bosna Hersek, s.273-281.

GEDÜK Serkan, “Sergi Salonlarında Deprem Risklerinin Azaltılması”, 22. Müze


Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, 14-17 Kasım 2003, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Adana 2013, s. 127-145.

GEDÜK, Serkan (2014) Topkapı Sarayı Müzesi, Çin Porselenleri Koleksiyonu Üzerinde
Yapılmış Osmanlı Süslemeleri ve Onarımları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

GREEN Rebekah, ÇALIŞKAN Ömer, SUNGAV Bilgen, ZARA Paci, YOTA Yapısal
Olmayan Tehlikelerin Azaltılması El Kitabı, Beyaz Gemi Yayınları, İstanbul 2013.

RATHGEN Friedrich, (1905)” The preservation of antiquities “, Trans. G. A.Auden and


H.Auden. Cambridge, Eng.: Cambridge University Press. Appendix sec. 148.
6. RESİMLER

Resim 1: Porselenlerde mikroskop kamera kullanım ve belgeleme çalışması.

Resim 2: Osmanlı döneminde yapılmış perçin onarımları.


Resim 3: Organik yapıştırıcı ve toz partiküllerinin temizlenmesi.

Resim 4: Polivinil asetat (PVA) yapıştırıcısının temizlik aşması.


Resim 5: 34/423 envanter numaralı eserin sağlamlaştırma ve temizleme aşamaları.

Resim 6: Porselen tabağın sağlamlaştırma ve temizleme aşamaları.


Resim 7: Çin porseleni tabakların yapıştırma aşamaları.

Resim 8: 34/137 envanter numaralı vazonun tümleme ve rötuş işlemleri.


Resim 9: Çin porseleni kasede yapılan tümleme uygulaması

Resim 10: Porselen eserlerin geçici olarak paketlenip taşınması.


Resim 11: : Saray mutfakları sergi salonunda yapılan pleksi klips uygulamaları.

Resim 12: Saray mutfakları sergi salonunda yapılan metal/pleksi klips ve form destek
uygulamaları.
Resim 13: : Saray mutfakları sergi salonunda yapılan metal form destekleri.

Resim 14: Saray mutfakları sergi salonunda yapılan müze mumu ve form destek
uygulamaları.

You might also like