Professional Documents
Culture Documents
Zihin Kontrolu - Omer Ozkaya
Zihin Kontrolu - Omer Ozkaya
ZİHİN
KONTROLÜ
ÖMER ÖZKAYA
Zihin Kontrolü
Ömer Özkaya
Genel Koordinatör: Mustafa Sabri Beşer Editör: Metin Editörü Sayfa Düzeni:
Adem Şenel Kapak Tasarım: Ferhat Çınar
Yayın No: 10
Sertifika No: 16092
"Bu bir BSR YAYIN GRUBU ürünüdür"
© Ömer Özkaya, 2011
© Paradoks Kitap, 2011
© Bütün yayın hakları BSR YAYIN GRUBU'na aittir.İzinsiz basılamaz,
kopyalanamaz, çoğaltılamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
BSR Yayın grubu
Alemdar Mah. Çatalçeşme Sok. Gendaş Han No: 19/2
Cağaloğlu–Fatih / İstanbul Tel: 0 212 528 22 06 – 0 212 528 02 72
Fax: 0 212 528 02 73
info@bsryayingrubu.com / www.bsryayingrubu.com
ÖNSÖZ
∑
Türkiye'de birçok kavram birbiriyle karıştırılır. Konumuz
"Zihin Saptırmaları" olduğu için bu alanda kullanılan ikili
kavramlara değinerek başlayayım. Çok yaygın olarak
kullanılan -bu alanda- iki kavram var. Komplo Teorisi ve
Manipülasyon (Saptırma).
İlginçtir ki bu iki kavramın da Türkiye'de tartışmaya
açılmasında ben önayak oldum. Manipülasyon'u ilk kez
1974'de "Türkiye'de Kadın" adlı kitabımda kullandım. Bu
kavram, tam anlamıyla, "saptırmak" demektir. Örneğin
Feminist Hareket, Kadın Hakları mücadelesinde bir
"saptırmaca" olarak ortaya çıkmıştır.
Komplo Teorisi kavramı ise Türkiye'de 1990'ın başlarında
kendisine yer buldu. Bunu da birileri "Manipüle" ettiler ve
kasten ve/veya bilmeden "Dezenformasyon" ve
"Conspiracy" kavramlarıyla karıştırdılar. Komplo Teorisi en
basit anlatımıyla bir "Senaryo"dur. "Conspiracy" ise tam
anlamıyla bir "Fesat"tır. Fesat varsa, devletin güvenlik
güçleri de bunlara karşı senaryolar hazırlarlar. "Fesat"ın
niteliği değiştikçe "Komplo=Senaryo" da değişir. Örnek
vereyim: Japon AUM gizli örgütü öldürücü gaz kullanarak bir
katliam yapmayı planlamıştı (1998). Örgüte bir türlü
sızılamamıştı. Bu durumda bir "Komplo Teorisi" ortaya atıldı.
Buna göre örgütün lideri olan kişi, kan grubu B olan bir kişi
tarafından öldürülecekti. İlginçtir ki örgütün lideri olan
kişinin iki yardımcısı da B Kan Grubu'ndaydılar. Örgütte
çatışma çıktı ve ihbarlar başladı. Bunun sonucunda örgüt
dağıtıldı. En az 10.000 masum insanın hayatı kurtarıldı.
Komplo Teorisi, bir katliamı önceden engelledi.
Ömer Özkaya'nın kitabı "CIA Belgeleriyle Zihin Kontrol
Operasyonları" üzerine. Eksikleri yok mu, var. Ama
önemsemiyorum. Neden? Çünkü yurdumun genç
insanlarının hiç bilmedikleri alanlara girerek "Araştırma"
yapmaya başlamalarına seviniyorum. Kaldı ki Özkaya'nın
kitabında birçok "Açıklayıcı ve Doğrulayıcı" bilgi var.
Gençlerimizin hiç duymadıkları ve bilmedikleri bazı yeni
kavramlar var. "Uyuşturucu Maddelerin" zihinsel ve ruhsal
manipülasyonlarda, istihbaratta nasıl kullanıldıkları var.
Kitabın ilgiyle okunacağına ve gençlerimizde bu hassas
konularda araştırma yapmak arzusunu uyandıracağına
eminim. Yazarı kutluyorum.
Son söz: Hayatlarımıza yön veren olayların önceden
kurgulanmış bir "Üst Tasarıma" göre yönlendirilmiş olup
olmadığını anlayabilmek elimizdedir. İşte elinizde tuttuğunuz
bu kitap da bu arayışlarda yardımcı olabilecek bir kaynaktır.
Aytunç Altındal
27 Temmuz 2002
İspilandit
BİRİNCİ BÖLÜM
∑
"İnsanları değiştirmeye yarayan araçlar, her gün biraz
daha çoğalarak elimizin altında toplanıyor.
Bunlardan akıllıca da budalaca da yararlanabiliriz."
John B. de. C. M. Saunder
Kaliforniya Üniversitesi
Tıp Fakültesi Dekanı
PSİKOTRONİK ÇAĞ
ELEKTROMANYETİK ALANLAR
DENEYLERİN DURDURULMASI
[imza]
STANSFIELD TURNER
6 Haziran 1977
TEKLİF
Hedef: Bilinci ortadan kaldırmada kullanılabilecek olan
uyuşturucuların synergistic etkileri üzerine çalışmak.
Tasarı: Hayvan deneyleri için 1000'er dolarlık pay dağıtımı,
Bu deneyler [silinmiş]'de özel bir ödenek ve uygun bir
gerekçe olmadan gayri resmi olarak yürütülmüştür.
Durum: İki yada daha fazla ilacın karıştırılarak
kullanılmasının, tek kullanımlarından daha etkili olduğuna
inanılmaktadır. Fakat diğer bileşiklerle synergism derecesi
henüz bilinmemektedir. Eğer yeterli synergism bulunursa, iki
olasılık üzerinde düşünülmelidir:
1- Yararlı bir bileşik bulunabilir.
2- Solunum yada bazı hayati fonksiyonlar üzerine olan
etkisinden dolayı belirli bileşikler tehlikeli olabilir.
Riskleri en aza indirmek için, insanların kullanıldığı
deneylerden önce hayvanlar üzerinde deneyler yapılmalıdır.
Sayın [silinmiş],
Bu sabahki telefon görüşmemizden sonra [bir satır
silinmiş]'e gittim ve [silinmiş] ismini kullanarak 100 dolarlık
bir hesap açtırdım.
Bunu güvenlik için- mesela bana bir şey olması
durumunda- sorunları hafifletebileceğinden bunu [silinmiş]
ve [silinmiş] arasında ortak bir hesap yaptım. Dolayısıyla,
yokluğum, hastalığım veya ölümüm durumunda ortak
hesabı hiçbir yasal güçlükle karşılaşmadan geri alabilirsiniz.
Banka, başka bankalardan referans almadan bir hesap
açmada oldukça zor bir tutum sergiledi, dolayısıyla
[silinmiş]'in bunca yıl boyunca bir banka hesabı olmadan
nasıl idare ettiğini anlamakta zorlandım. Fakat [silinmiş] olan
bir hükümet görevlisinden son derece iyi bir referans
sağladım ve bu da borç verenleri teskin etmiş göründü.
Daha sonra, [silinmiş]'le iletişime geçtim ve hemen
[silinmiş] için bir referans yazdı. [silinmiş] ayrıca kibarca
[silinmiş]'in hepsiyle tanışık olduğunu ve ona benzer bir
tavsiye önermekten mutluluk duyacağını belirtmişti.
Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünürsen, ortak hesap
anlaşmasını imzalamanı ve imzaladığın 3 kartla bana geri
göndermeni öneririm.
Bu hesap şuanda açık ve sana fonları en olay yoldan
hemen [silinmiş] hesabına yatırmanı tavsiye ederim.
Çekleri [silinmiş] adına çıkarttım. Fatura ve benzeri
ödemeleri bunun kolaylaştırabileceğini düşündüm.
Bankaların, şirketlerin, mal sahiplerinin şüpheli tavrı göz
önüne alınınca bu bir tür Jekyll-Hyde kişiliği oluşturmanın
biraz zaman alacağını tahmin edersiniz.
Ayın 8'i Pazartesi görüşmek üzere.
Saygılar,
İsim ve imza silinmiş
ONAYLANDI:
[imza silinmiş]
Kimya Departmanı Başkanı, TSS
Bu araştırma insan davranışlarını ve merkezi sinir sistemi
fonksiyonlarını değiştirmede etkili olan kimyasal maddeler
üzerine bir çalışmadır.
1- Bu çalışmada günlük kullanımda olan, bilinen çeşitli
ilaçları farmakolojik olarak incelemek ve yeni kimyasal
bileşenler üretip yada varolan durumun gerektirdiği ölçüde
değiştirmek üzere önerilerde bulunmuştur.
2- İncelenen çeşitli kimyasal maddeler ve üretilen yeni
bileşenler, tesirlerini ve kronik zehir durumlarını ölçmek için
hayvanlar üzerinde denenecektir. Kan basıncı, bronşlardaki
genişleme kayıtları, hormonel etkiler gibi çeşitli ölçüm
yöntemleriyle bunların farmakolojik etkileri araştırılacaktır.
Hayvanlardan sağlanan tüm bu sonuçlar beklenen amaç için
saklanacak ve hayvan öldürüldüğünde etkilenmiş organlar
üzerinde patolojik çalışmalar sürdürülecektir.
3- Önceki klinik araştırmalar da gelecek vaadeden
kimyasal maddeler üzerinde çalışmalar sürdürülecek ve
inceleme altındaki ilaçların yan etkilerini ve etki etme
güçlerini hesaplamak için kan sayımı v.b gibi uygun
laboratuar çalışmaları uygulanacaktır.
4- Her üç ayda bir elde edilen bulgular rapor edilecektir.
5- Önerilen bütçe:
Personel
Sentetik organik kimyacı 7,500.00 dolar
Tıbbi araştırma görevlisi 6,500.00 dolar
Farmakolojik asistan 5,500.00 dolar
Kimya asistanı 4,000.00 dolar
Dokubilim teknisyeni 2,400.00 dolar
Klinik Teknisyen 3,600.00 dolar
Kimyasal danışman 1,200.00 dolar
Personelin toplam maaşı 30,700 dolar
Diğer harcamalar
Hayvanlar, Hayvan bakımı 4,000.00 dolar
Kimyasallar ve laboratuar araçları 4,000.00 dolar
Sürekli gereken muhtelif araçlar 2,000.00 dolar
Seyahat, tıbbi toplantılar v.b 2,000.00 dolar
Toplam diğer harcamalar 12,000.00 dolar
GENEL TOPLAM 42.7000.00 dolar
25 Ağustos 1955
ARŞİV İÇİN MEMORANDUM
ONAYLANDI
[imza silinmiş]
[isim silinmiş], Başkan ,TSS
ONAYLANDI
[Sidney Gottlieb imzası]
TSS/ Kimya Departmanı, Başkan
31 Ağustos 1955
TASLAK/ [silinmiş]
5 Mayıs 1955
Araştırma Planı
YER: [Okunamadı]
Araştırma Projesi [....]'de konuşlanmış olan [....]'de
sürdürülecektir. Hastanenin bin yüz otuz beş (1135) yatak
kapasitesi vardır. Burada yüz kırk iki (142) rahatsızlığına tanı
konulamayan insan, suçlu-cinsi psikopat olarak
sınıflandırılmıştır. Ayrıca tüm gün çalışan 4 psikiyatrist,
çeşitli sayıda tıbbi stajyer, iki pskilog, dört sosyal çalışan,
hemşireler ve katılımcılar bulunmaktadır. Hastane yetkilisi
[....]'dir, kendisi araştırma ekibinin olanlardan "haberdar" bir
üyesidir. Kurum, Eyalet Ruh Sağlığı Departmanı Yöneticisi'nin
direktifleriyle yönetilir ve her araştırma projesi Eyalet Ruh
Sağlığı Departmanı araştırma sorumlusu tarafından
onaylanır. [......] bu onayın güvenini sağlayacaktır. Araştırma
ekibi için, incelemeleri boyunca hastanede kalabilmeleri için
[.....] tarafından yer sağlanacaktır.
Denekler
Denekler, yüz kırk iki suçlu-cinsi psikopat arasından, polis
raporlarında, fiziksel, psikiyatrik ve psikolojik birimlerde
hakkında yeterli bilgi sahibi olunan ve sosyal geçmişleri
bilinenlerden seçilmiştir. Yaş sınırı 20'den 70'e kadar
çeşitlilik göstermektedir ve ayrıca çok farklı zeka seviyeleri
ve sosyal geçmişleri olanlardan oluşmuştur.
İncelemeler
Aşağıdaki kişiler araştırma ekibi olarak önerilmiştir:
[bir satır silinmiş] , suçluları incelemede derin bir
deneyime sahip olan bir psikologtur, psikopatik cinsel
sapmalar üzerine kapsamlı yazıları vardır; ayrıca sorgulama
metotları üzerine uzmandır.
Otuz yıldır [bir satır silinmiş], suçlu ruh hastalarını tedavi
etmekle ömrünü geçirmiş bir psikiyatristtir, sadece [ ....]
kurumunu suçlu-cinsi psikopatların tedavisi ve bakımı için
yeniden düşünmüştür.
[.....] çok geniş bir özel deneyime sahip bir psikiyatristtir.
Şu anda sadece zamanını psiko analizlere ayırmıştır.
Suçluları tedavide geniş tecrübeye sahiptir. Ordu
psikiyatristi olarak doğu kültürleri [bir satır silinmiş], doğuya
özgü ruh sağlığı ve beyin yıkama v.b. gibi konularda
kapsamlı deneyim sahibidir. Ayrıca suçlularda uyuşturucu
kullanımlı sorgulamalar yapmış ve narko analiz ve hipno-
analiz ile de ilgilenmiştir.
[.....],[bir satır silinmiş]'in kadrosunda bulunan bir
psikiyatristtir ve psikiyatri alanında özel tecrübe sahibidir.
[......] yirmi beş yıldan beri suçlularla ilgili deneyimlere
sahiptir ve uyuşturuculu sorgulamalar hakkında da tecrübesi
vardır.
[silinmiş] son yirmi beş yıldır doktordur, [bir satır silinmiş] ,
uyuşturucu kullanılan sorgulamalar dahil her çeşit suçluyla
geniş tecrübeleri olmuştur.
[......]hastaların tedavisinde uyuşturucuları kullanmış olan
ve konuyla ilgilenen ayrıca ruh hastalarında hipnozu
kullanmış psikiyatristlerden birini kadrosundan vermeyi
önermiştir. Araştırma görevlileri henüz seçilmemiş olup
[.....]'e ilgili tıp öğrencisi/doktorlar ve psikologlardan
oluşacaktır. Sekreter, [......]'in şimdiki sekreteri olacak ve
kendi görevlerinin yanında gerekli stenografik çalışmayı
yapacaktır.
Deneysel Denemeler
İki kıdemli profesyonel tarafından üç ekip seçilecektir. Bir
ekip, normal sorgulama, hipnoz, hipnoz-LSD ve
tetrahydrocannabinol asetat türevlerinin kullanıldığı bir grup
hastayla çalışacaktır. Diğer ekip, başka bir grup üzerinde,
normal sorgu, LSD ile sorgu ve tetrahydrocannabinol asetat
türevi ve sorgu yöntemleriyle çalışacaktır. Sonrasında
üçüncü ekip diğer bir grup üzerinde normal sorgu ve LSD ve
tetrahydrocannabinol asetat türevi birleşimiyle çalışacaktır.
Araştırma Projesinin tüm üyelerinin katıldığı bir toplantıda
kullanılacak uyuşturucular üzerine bilgi verilmiş ayrıca şu
ana dek kullanılan uyuşturucular hakkında farmakolojik ve
tıbbi deneyim kazanılmıştır.
Deneyler için seçilen deneklerde şu özellikler aranacaktır:
1- Denekler, önceki kayıtlardan elde edilen iddiaları
reddedenler arasından seçileceklerdir.
2. Mümkün olduğu kadarıyla, araştırmacı uyguladığı
uyuşturucuyu belirtecek ve uyuşturucu ile birlikte yalancı
ilaç da verecektir.
3- Grupları seçmede yaş, zeka seviyesi, fiziksel kondisyon,
sosyal geçmiş ve diğer kontrol edilebilir özellikleri nötralize
etmek için önlemler alınacaktır Uyuşturucuların verilmesi
hem açıkça hem de gizli olarak yapılacaktır.
4- Sorgulamalar sırasında ses kayıtları tutulacak, yazılı
raporlar ise diğer durumlarda tutulacaktır.
5- Yapılabildiği kadarıyla sorgulama yöntemlerini
eşitlemede uygun bakım yapılacaktır. Uyuşturuculu
sorgulama ve diğer tekniklerle elde edilen sonuçlar var olan
kayıtlara karşı kontrol edilecek. Ayrıca nitelik ve miktarla
ilgili raporlar tutulacak ve tamamlanmış projelere teslim
edilecektir.
Konu: Beyin Sarsıntısı Üzerine
Araştırmanın Desteklenmesi Talebi
1 Şubat 1956 ile 1 Şubat 1957 tarihleri arasında Beyin
Sarsıntısı üzerinde yapılacak araştırmalara finansal destek
talebidir.
Bu araştırmaya dayalı olarak resonance-cavitation teorisi
[......]'e sunulan 27 Mart 1954 tarihli planda vardır.
Düzenlemeler insan kadavralarının kullanımı için [bir satır
silinmiş] ile yapılmıştır. Bunun için bir deney sahası
ayrılmıştır.
Hem full-time teknik personel hem de part-time
profesyonel araştırma görevlisi gerekmiş ve kendi özel
işlevleri konusunda ikna edilmişlerdir.
a- İstenen bilgiyi elde etmek için birçok test teknikleri ve
amacına uygun araç-gereçler üretilmiştir.
b- Beyin sarsıntısı teorisini destekleyen önemli bilgiler elde
edildi.
c- Kafatası formundaki sıvı dolu bir cam, başlangıçta hızla
algılama verileri sağlamıştır.
d- Çarpmaya veya havadan yayılan ses dalgalarına bağlı
olarak kafatası şeklindeki cam içinde baskının şiddetiyle
meydana gelen dalgalanma ve bunun niteliği üzerine bilgi
elde edilmiştir.
W. Trotter, beyin sarsıntısını "Ani bir çarpmayla
gerçekleşen kafanın yaralanmasından dolayı geçici bir
durumdur. Felç belirtileri gösterir, beyinin yapısıyla alakalı
bir hasarı içermez ve her zaman kazanın olduğu anda hafıza
kaybı gerçekleşir" diye tanımlar.
Yukarıdaki ifadenin altı çizili kısmı şunu ima etmektedir:
Eğer kişiye önceden uyarmadan ve dışarıdan fiziksel bir
darbe vermeden beyin sarsıntısı geçirtecek bir teknik
geliştirilirse, iyileşmekte olan şahıs kendisine olanları
hatırlamayacaktır. Bu şartlar altında sarsıntıyı sağlayan aynı
teknik, içeriği ifşa edilmeden defalarca uygulanabilir.
Öncelikle başa veya vücuda direk bir çarpma hesaba
katılarak bu araştırma programından çıkan sonuçlarla
aşağıdakileri belirlemek mümkündür:
a- En elverişli/uygun çarpma cihazlarına.
b- Vücuttaki veya baştaki en elverişli çarpma/vuruş
noktalarına.
c- İstenen etki için şiddeti yoğunlaştırma.
Mümkün olan vuruş cihazları için açıkça belirtilmiş
zorunluluklar vardır:
a- Önceden uyarmadan vurmalıdır.
b- Vurulan yer ve şiddet dağılımı öyle olmalı ki yüzeyde
travma gerçekleşmemelidir.
c- Vuruş gücünün yoğunluğu ve süresi istenen etkiyi elde
edebilecek düzeyde olmalıdır.
d- Kullanılacak aletlerin mümkün olduğunca küçük olmaları
ve ses çıkarmamaları gerekmektedir.
Bazı vuruş aletleri aşağıdakiler olabilir:
a- Yüzeye uygulayacağı düşük baskı ile yüksek bir etki
veren şarap şişesi
b- Gizlenmiş veya kamufle edilmiş kafaya temas ettiği
anda tetiklenen yaylı vuruş aleti
c- Fırlatıcı türden, bir poşet küçük saçmayla dolu havalı
tabanca gibi alet.
d- Başa veya vücuda teması halinde aniden infilak eden
patlayıcılar.
Şimdi dışarıdan müdahale etmeksizin beyin sarsıntısına
neden olabilecek ihtimalleri belirleyelim. Bunu oluşturacak
dikkate değer diğer örnekler şunlardır:
"Havada oluşturulacak şiddetli dalgalanmalar ve mekanik
bir itici güçle fiziksel heyecan oluşturup, kafadaki ses
dalgalanmalarını sıklaştırmak"
Oluşturulacak şiddetli dalgalanmalar beyin sarsıntısı
meydana getirebilecek yoğunlukta olmalıdır. Fakat basınç
dalgalarının değişmesinin derin etkilere neden olabileceği
yönünde deliller de vardır. (Carver ve Dinsley gibi...)
Beyin Sarsıntısı Teorisi (Resonance-cavitation) oluşumu,
ayarlanmış bir uyarıcı ile oldukça mümkündür. Bu yöntemle
ortaya çıkartılabilecek şiddetli dalgalanmayla oluşturulacak
beyin sarsıntısı, sinir bozukluğu gibi belirtiler gösterir. Fakat
bu yöntem, etkiyi oluşturacak güçlerle fiziksel temas
gerektirmektedir.
Beyin Sarsıntısı Teorisi (Resonance-cavitation) oluşumu,
ayarlanmış ses dalgaları ile de oldukça mümkündür. Uzak bir
noktadan akustik iletkenle ses alanı etkilenebilir. Patlamanın
(ses/hava dalgalanmasıyla) oluşumu saniyenin onda birini
alabilir. Bu sesi maskelemek çok zor bir durum olmamalıdır.
Yukarıdaki iki yöntemi de kullanmak beyin yıkama
terapilerinde bir araç olarak avantajlı olabilir. Yöntem
hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunmalı ve sonuçlar böyle bir
uygulamaya teslim olmaya zorlanmış insanların yararına
olmalıdır.
Bu çalışmanın belki de en önemli açısı, insana beyin
sarsıntısına karşı, geçici olmasına rağmen, bağışıklık
kazandırma olasılığı olmuştur.
Arşivler İçin Bilgi
MKSEARCH, OFTEN/CHICKWIT
MKSEARCH, MKULTRA proğramının devamına verilen
isimdir. Fon ayrımı FY 1966'da başlamış ve FY 1972'de sona
ermiştir. Bunun amacı, belirlenebilir insan davranışları
oluşturmak ve/ya son derece gizli faaliyetlerin talepleri
doğrultusunda psikolojik değişiklikler meydana getirmek için
biyolojik, kimyasal ve radyoaktif maddeleri kapasiteleri için
gizlice değerlendirme, test ve deneylerden geçirmektir.
OFTEN/ CHICKWIT
1967'de Araştırma ve Geliştirme Ofisi (ORD) ve Edgewood
Arsenal Araştırma laboratuarları insan davranışlarını
etkileyebilecek uyuşturucuların tanımlanması için bir
araştırma programı üstlendiler. Edgewood klinik testler ve
laboratuar alanında tüm imkanlara sahiptir. İnsan
davranışları üzerinde etkisi olacağına inanılan kimyasal
bileşenleri ve uyuşturucuları elde etmeyi içeren aşamalı bir
program öngörüldü ve ayrıca buna maddeleri ölçme ve
deneyleri laboratuar prosedürleriyle yürütme ve toksikolojik
çalışmaları da dahildi. Hayvanlara uygulandıktan sonra
"ümit vaadeden" olarak nitelendirilen bileşenler daha sonra
Edgewood'daki insan deneklere klinik şartlarda
uygulanacaktı. Sonra potansiyel kullanım için uygun bulunan
maddelerin yapısı analiz edilecek, daha iyi değerlendirmeler
amacıyla yeni türevler için sentezler yapılacaktı.
Program 2 projeye ayrıldı. OFTEN Projesi deneyi ve
toksikolojik çalışmalar önce hayvanlar sonra insanlar
üzerinde davranışsal etkilerle ilgiliydi. CHICKWIT Projesi,
Avrupa ve doğu ülkelerinde üretilen yeni uyuşturucu/ilaçlar
hakkında bilgi edinmek ve örnek ele geçirmek üzerineydi.
Edgewood Arsenal'in 1973 Haziranındaki deneyleriyle ilgili
DOD ve CIA'nin ifadesinde bir farklılık vardır. İnsanlar
üzerinde deneylerin yapıldığına dair bir uyum söz
konusuyken, bunu kimin finanse edip üstlendiği hususunda
bir anlaşmazlık vardır.
MERKEZ İSTİHBARAT BAŞKANI
WASHINGTON D.C. 20505
Hukuk Ofisi
Müşavir
23 Aralık 1977
Sayın Başkan Daniel K. Inouye
Parlamento İstihbarat Komisyonu
Amerika Birleşik Devletleri Meclisi
WASHINGTON D.C. 20510
Sayın Başkan,
Amiral Turner'ın 3 Ağustos 1977 tarihli komisyonunuza ve
sağlık ve bilimsel araştırmalar üzerine Meclis İnsan Hakları
Alt Komisyonu'na verdiği ifade sırasında, herhangi bir
Teşkilat (CIA) çalışanının MKULTRA Yan proje 3'e katılımından
dolayı işine son verilip verilmediğini sordunuz. Amiral Turner
böyle bir şeyin olduğuna inanmadığını fakat Teşkilat
kayıtlarının bu konuda araştırılabileceğini söyledi.
Kayıtlarımız incelenmiş ve bu tür bir eylemin
gerçekleşmediği doğrulanmıştır.
Saygılarımla,
[George L. Cary imzası ]
George L. Cary
Hukuki Danışman
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
∑
"Dr. Dalgado elindeki bir düğmeye bastı. Azgın boğa
durakladı, sonra da sakin sakin etrafta gezindi.
Delgado bir başka düğmeye basınca hayvan yine
kızgın haline dönüştü, burnundan köpükler saçıyor,
ön ayağıyla tepiniyor ve saldırıya hazırlanıyordu. Bu
farklı davranışlar, boğaya daha önce deri-altına
yerleştirilen çipler sayesinde, beyninin öfke ve huzur
bölgelerine elektrik vermekle oluyor."
Ord. Prof. Dr Reha Oğuz TÜRKKAN
Türk 2000 Vakfı Başkanı
PSİŞİK ARAŞTIRMALAR
Yıl 1992...
Önce İngiltere sonra Amerika daha sonra da Japonya'da
okumak amacıyla gitme teşebbüslerimden bir türlü "olumlu"
sonuç alamamıştım. Malezya'da İngilizce eğitim veren bir
okul tavsiye edilmişti. Bu okulun Sosyal Bilimler Kürsü
Başkanı Uluslararası İlişkiler Uzmanı Ahmet Davutoğlu da
bana referans olmuştu. Okuldan "kabul mektubu"
bekliyordum.
Bir gün babam evimize hiç tanımadığım, 45- 50 yaşlarında
birisiyle geldi. Daha sonra adının "Orhan" olduğunu
öğrendiğim bu adam, evimizin yakınındaki inşaatta
çalışıyormuş. Babam da almış, yemek için bize gelmiş.
Yemeklerimizi yemiş, keyif çay içiyorduk.
Orhan abi bana "Sen ne iş yapıyorsun, nerede
çalışıyorsun?" diye sordu
Ben de "Orhan abi Malezya'da bir üniversiteye müracaat
ettim. Oradan 'Kabul Mektubu' bekliyorum. Gelmesi
gerekiyordu ama hala gelmedi, bunu bekliyorum" dedim.
Bana "Annenin adını üç kez söyler misin?" dedi. Ben
babamla bir an göz göze geldim. Hiç tanımadığım bir adam
bana annemin adını soruyordu. Babam da bir şey
anlamamıştı. Sonra "Ne olacak ya, söyleyeyim" diye
düşündüm ve ve annemin adını üç kez söyledim.
Orhan abi gözlerini kapattı, içinden bazı şeyler söyledi. Ben
ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Çok kısa bir süre
sonra, "Ben şu an Malezya'dayım, okulunla ilgili ne sormak
istiyorsan sor" dedi.
"Anlamadım Orhan abi, burası İstanbul" dedim. Orhan abi
güldü ve "Sen sor, sor" dedi. Ben bir an, Orhan abinin deli
olduğunu düşündüm ama giyim ve hareketleri gayet
normaldi. Kısa bir süre şaşkınlık yaşadıktan sonra onu test
etmeye başladım.
"Orhan abi, sen madem ki Malezya'dasın, bana, benim
yazıştığım okulun adını söyler misin" dedim.
Orhan abi, "Bir dakika" dedi. Bir süre sonra başladı
okumaya: "İnternational....... Altında da karışık Arapça yazı
var, onu okuyamıyorum" dedi.
Şaşırmıştım, acaba ben sohbet anında ağzımdan mı
kaçırmıştım, okulun adını! "Orhan abi madem ki sen okulun
önündesin, benim o okulda tanıdığım bir Hoca var, Adı
Ahmet Davutoğlu. Bana bu hocayı tarif eder misin?" dedim.
Bir süre sonra başladı Ahmet Davutoğlu'nu tarif etmeye.....
Acaba televizyonda görmüş olmasın ! "Peki" dedim, "Orhan
abi, madem ki sen o hocanın yanındasın, benim işlemlerimi
o takip ediyor, benim durumumu ona sorar mısın ?" dedim.
Sordu, "Hoca senin çağrıldığını zannediyor" dedi. "Hayır
çağrılmadım, hala 'kabul mektubu' bekliyorum." dedim.
Orhan abi benim durumumu, Hoca'ya tekrar sordu, cevap
aynıydı. Orhan abiye göre Ahmet Hocam, benim çağrıldığımı
zannediyordu.
Orhan abi, "İstersen ben okulun arşivine girip dosyana
bakayım" demez mi ! Çıldıracaktım. "Peki gir bakalım arşive"
dedim. Kısa bir süre bekledim, Orhan abi dosyamı bulmuş,
karıştırıyordu. Bir süre sonra "Senin belgelerinde eksiklik
var" deyince "Oh be" dedim, gayr-i ihtiyari. Çünkü Orhan abi
çuvallamıştı. Bir hafta önce Malezya'dan bir profesör gelmiş,
evrakı eksik her öğrenci telefonla aranmış, ve eksik
evraklarımızı bu profesöre elden teslim etmiştik. Orhan abi
ise şimdi bir evrakımın eksik olduğunu söylüyordu. Orhan
abi inşaata gider gitmez, telefona sarıldım. Ahmet
Davutoğlu bey karşımdaydı. "Hocam, ben Özkan,
İstanbul'dan arıyorum, kabul mektubum hala gelmedi"
dedim. Hocam da şaşırmıştı. "Beni bir saat sonra ara, okula
gideyim, dosyana bakayım" dedi. Bir saat sonra tekrar
aradım, evet diplomamın onaylı tercümesi dosyamda yoktu!
Orhan abiyi defalarca denedim, yaşanmış olaylara yani
geçmişe ilişkin hiç hatası olmadı.
Şimdi, başımdan geçen bu olaydan sonra geçelim bazı
kelime gruplarının Maddeötesi Varlık'ları etkilemesi
meselesine.
İlk asırlardan beri yeryüzünde görülen bir meslek ve iş
vardır. Bu mesleğe "Büyücülük", yapılan işe de "büyü" denir.
Büyücülükte gaye, bir insanı tesir altına alıp, ona istemediği
bir şeyi zorla yaptırmaktır. Hatta bu yolla bir insan,
Maddeötesi Varlık tarafından öldürülebilir.
Büyü, özü Allah'a dayanan bütün dinleri tebliğ eden
peygamberlerce yasaklanmıştır. Bütün dinler, bağlılarına,
büyüyü "haram" kılmışlardır. Aynı şekilde İslam dini de
büyünün "hak" olduğunu kabul ettikten sonra büyü yapan
ve yaptıranları ciddi şekilde uyarmıştır.
Maddeötesi Varlık'larla büyünün yasaklanmasındaki
hikmet, insanların iradelerinin başkaları tarafından zoraki bir
şekilde kaldırılması veyahut kısıtlanmasının önüne
geçmektir. Büyünün özü Maddeötesi Varlık'lara
dayanmaktadır.
Gelmiş geçmiş bütün mukaddes kitapların orjinallerini
meydana getiren kelimelerin her birinin sekiz Maddeötesi
Varlık Hizmetçisi vardır.
Kutsal kitaplardaki bu kelime gruplarının "cifir ilmi" denilen
bir ilmin verdiği hesaplara göre çeşitli rakamlarla tekrarlanışı
o kelimenin vazifeli olan Maddeötesi Varlık'ını harekete
geçirir ve tesirini sevkedildiği insan üzerinde icra eder.
İşte büyü denilen hadise, bir kelime veya kelime grubunun
belli bir sayıda bazen de bazı yan çalışmalarla birlikte
okunmasıyla birlikte meydana gelmektedir.
Ancak burada önemli bir faktör olan "zaman" mefhumunun
da büyük rolü olmaktadır. Zira, zamanın yani günün 24
saatinin de ayrı ayrı rolleri bulunmaktadır.
Peki büyü nasıl meydana geliyor ? Bir insan,
elektromanyetik dalgalardan nasıl etkileniyor?
İşte 1960'lı yılların sonunda Hürriyet gazetesinde çıkan bir
haber:
"Anten Vazifesi Gören İnsan Vücudu Düşünceleri
Binlerce Kilometre Uzağa İleten Akım Yayıyormuş"