You are on page 1of 36
BILIM—KURGU*SCIENCE-FICTIO ANTARES 3 Edebiyat ve Kiilttir Dergisi Yaz 1974 Sahibi ve yaz: isleri sorumlusu: Sezar Erkin ERGIN isteme ve yazisma adresi: P.K. 56, Bakanhklar, ANKARA Posta Gekleri Hesap No: 10078115. Alta sayilk abone 60.— TL. Sayisi 10— TL. Odeme islemi icin posta ceki yatarma formili kullaniniz. iGiNDEKILER DROPLETS 2 Yuzik (Oykii, III. béliim) i Oze Déniis (Oyki) 12 Bilim - Kurgu Diinyasindan 31 Bize Gelen Mektuplar 33 MERHABA DOSTLAR! Uzun siire yine sizlerden ayri kalmis bulunuyoruz. Yaz sayisi olarak nite- ledigimiz bu sayi gercekte pastirma yazina dahi yetisemedi. Yayinda or- taya cikan bu dizensizlik sizlere bir abone kolayhg: saglamamuzi da gilc- lestirlyor. Bu yiizden, daha baslangicta alti say i¢in 50,— TL olarak dil- siindiigiimiz abone tarifesini simdiye dek uygulamaya sokamadik. Di ger yandan bazi okurlarimiz abone kosullarini bize israrla soruyor ve abone olmak istediklerini belirtiyorlar. Bu durumda olan okurlarimiz Is- terlerse yukarda sdzii edilen bicimde alt: sayihk bir abone islemini artk gerceklestirebilecekler. Abone olmak istemeyen okurlarimiz ise tek sayt iicretini yine dergi ellerine gectikten sonra icinde bulacaklari posta ¢eki ya- tirma formiiliinii kullanarak édeyebilirler. Bu sayida begeneceginizi umdugumuz uzunca bir dyki, kitap ve filim ta- nitma yazilarinin yerini almis bulunuyor. Ancak gelecek sayida bu ta- nitma yazilarim her zamankinden genis bir bigimde yeniden ele alaca- gimuzi belirtelim. Bu arada bize gelen elestirilerden, fiyat artis disinda, genellikle derginin her yéniiyle begenildigi anlasihyor. Buna bir karsi- hk olmak izere biz de, ele gecen ilk firsatta sayfa adedini arttirmay: di- siinilyoruz. Ancak bunun kag sayi sonra gerceklesebilecegini simdiden kestirmek olanaksiz. Sizlerden gérecegimiz ilgi kuskusuz bu yolda bizim baslica destegimiz olacaktir. ANTARES droplets There are more droplets than ever falling into my mailbox. Is it because the hot, drowsy summer days are past? In any case, I hope that those ‘droplets’ are as much efficient in raising your interest as they are in raising my spirit! So, without loosing much time, let’s go on with cultivating! Dear Mr. Ergin : Thank you for sending me a copy of ANTARES. Unfortunately, while I do read several languages other than my native English, Turkish is not among these. Some years ago, when Alan Nourse and I were about to pass through Turkey on our way back from India, I did buy a book called COLLOQUIAL TURKISH by a Prof. Mardin. Unfortunately, this book never did explain the grammatical structure of the language, which is so different from that of Indo-European tongues that without such an explanation, one is merely left confused by the sample sen- tences given. So I never got very far beyond dedi kendi kendine. diye dilsiindi. «Hatta orada... Ayos'ta yasi- yanlar da béyle olamazlar!» Farkh yapisi ona gurur verdi, fakat bu duygu kisa sirdi. Sinirli bir ta- virla, ézel isiticili yatagina oturdu. Basucunda duran aygitin dilgmesine basti. Kacincidir dinledigi ve seyrettigi bilgiler, yeniden dile geldi, g6- rinti kazandi. iz Aya’nin biyikbabasi, bilyiikannesi... Ozay {nceleme. Iaboratuvarini ku- ran Ayos'lular... Baska galaksilere, nebulalara dénen gézlem aygitlari... Hepsinden ilginci, Aya’nin anne ve babasi! Uydu sartlarina yatkin géri- nisl kisiler bunlar. Aya ise daha gelismis bir yapida... Daha da ilgincl, neslin islahi igin kardesler evienmisler birbirleriyle. Burada yeniden 6fkelendi. Aygitin dugmesine basti, susturdu. Kick ekrandaki sekiller de kayboluverdi. «Ben niye yalnizim!» diye sdylendi. Evet, ashnda yalnizhkt: onun buna- limina sebep. Aya, bu gezegen sartlarina gore yetlstirilmis bir disiydi ve kendine bir es ariyordu. Ayeitlar, cok nadir verdikleri uyari sinyallerine baslayinca, yattié1 yer- den firladi. Renkli géstergeler, buz cdl Uzerinde, yabanci bir cis- min varhgini haber veriyordu. Kivrik tirnakl parmaklari, bircok digmeye dilsiinmeden basti. Ekranlar izerinde, belirsiz bir sekil gériintyordu. Aya, sari gézlerini teleskopa ayarladi, bakti. Gézlem odasi, ekseni cevresinde, tam bir tur atti, eski ye- rine geldi. Saydam camin izerindeki aliilar, ekranlara, uzayin baska baska bélimlerini yansittilar. Aya, ekranlardan birinde yakalaci, yabanci cismi. Biyiticilleri harekete gecirdi. Onu yanindan, berisinden inceledi. Gesitli gériintimlerini kay ederken: Sari gézlerini saydam duvarin disina, sayisiz yildizla parlayan koyu ka- ranhga cevirdi. Uyku kapsilltinden cikaliberl, !lk kez heyecanlamiyordu. Jusor, sinirli sinirli aygitlari kontrol ett!, Zamanla yariga cikmis elbly- di. Uzay tasitinin makinelerinde olusan ariza, onu énemli yolculugun- dan alikoymustu. Yedek sistemler, uzayda basibos dolasmaktan onu kurtarmisti; fakat bu gezegen, yasam kosullarini sagliyabilecek miydi kendisine? isin kétdsi, aygitlar, sonun yaklasmakta oldugunu haber verlyorlardi pespese. En kisa siirede, inecek uygun bir zemin bulmaliydi. Aksi halde, gekim glctine dayanamiyacak, dondurucu firtimalarin ve buz ¢dllerinin ortasina dilsecekti. fbrelerde gérdigii belli belirsiz bir hareket, bakislarim: onlarin iizerine cekti. «Bir yasam belirtisi!> diye dilsiindu, urperdi. Alisiimadik bir ortamda yasiyan canlilar, nasil bir yapiya sahiptiler kimbilir?! Jusor, aygitlari yeniden kontrol etti. Bosluk giysisinin basligimi gecirdi. Ceplerindeki bélmelere, indigi zaman gereksinme duyacagi kayitlar yer- Jestirdi. Buz cdliindeki canlilar hakkinda bir fikr! yoktu. Ama eger akil- lh yaratiklarsa, anlasmalari i¢gin, bazi anahtar bilgilere thtiyaci olacakti. Tasit, lyice kontroliinden cikmisti artak. Gezegenin cekim gici, basdén- dirticit bir hizla, onu etkisine aliyordu. Jiisor, son bir kez zaman ve yik- selt! géstergelerine bakti. Tehlike aninda, gemiden ayrilmak igin kul- lanacagi portatif sali hazirlamisti. icine girdi, kapaklar1 kapadi. Otoma- tik aygitlar, kendi kendilerine calismaya basladilar. Sinyaller, tehlikeli derecede zemine yaklastiklarini haber verlyordu. Bu uzakhktayken, ana 13 Bemiden ayrilis ne sonug verecekti? Yere carpip parcalanacak muyd), yoksa, yériinge disina firlayip, uzayda kaybolacak muydi? Digmeye basarken: diye diisiindd. Gittikee alcaliyordu. Beyaz buz daglari, sivri dislerini 1sirmak i¢in uzav- mis, garip canavarlara benziyorlard. Bazi piriltial sekiller, canaklarda olusan gélleri animsatiyordu. Hig bir bitki izi, ya da aki yaratiklanin varhgini belirleyici nesne gérinmiyordu. dedi kendi kendine. ilk kez, onlarin dogra galisip calismadigindan siipheleniyordu. Bu da, tammlanmasi gil¢ bir sikint: verdi ona. Parmaklari otomatik olarak bazi digmelere dokundu. Yere konmak i¢in ilerdeki diz zemine dogru cevirdi salt. Birden, yilkseklik gdstergesinin, beklenmedik bir tepe kaydettigini gérdi. Sapma manevrasi yapmiya davrandi, ge¢ kalmisti. Aygitlar, istenen ¢cabuklukla yavashyamadilar. Portatif arag, buz daglarmin keskin dislerine ,olanca hizi ile carpti. Aya, uzun sire, ikinci titresim dalgalarim géstergelerden izledi. Uzay laboratuvarinin cok uzagindan, Sintu-4M’nin kuzey kutbuna yakin bir yerden geliyordu, sinyaller. Gézlem odasini terketti. Icice bélmelerden gccerek, genis bir salona gir- di. Kendisini, yeterince soguktan koruyacak giysileri aldi dolaptan. Acele giyindi. Disariya ¢ikmadan énce emniyet sisteminin diizgiin cahsip ¢cahs- madigim kontrol etti. Uzun milddet laboratuvardan ayri kalsa bile, aygit- lar, normal yasam sartlarini saglamalydilar. Duvardaki bir digmeye basti. Bir pano kaydi. Beyaz renkte bir kizak-oto cikt: meydana. Saydam értisii, yukari dogru kaydi. Aya, askin bir hare- ketle alttaki tek basamaga basti. Bir vizilt: duyuldu. Basamak, onun ince uzun gévdesini, oturma yerine kadar yilkseltti. Aya icine girdi. Kapak kendiliginden indi, kenetlendi. Dis kapiy1 acan sistemi uyaracak dilgmeye basti. Kanat kaydi. Sintu-4M’ nin buz ¢élil, beyaz ve donuk giizelligi ile karsisindayd. Kizak-oto, sessizce laboratuvar terketti. ibrelerin gésterdigi yénde, ar- tan bir hizla ilerliyordu. Birden yerden kesildi; kambur gévdesinden bek- lenmeyen bir ceviklikle ugmaya basladi. Aya, uzay gemisi kalintisinin epey uzagindan gecti. Bir kez daha canh arastirmas! yapmaktan kendini alamadi. Yanilmamisti. Hig bir belirti yoktu. Oysa géstergeler, kuzeydeki hedefe yaklastikca, kipirtilarim arttinyor- lardi. Degisen yer sekillerine katilarak hava sartlar da kétiilesmeye bas- lamisti. Tehlikeli bir firtinanin ilk belirtileri, ibreleri titrestiriyordu. Hizi son kademesine yiikseltti Zaman géstergesi, aldigi yola nazaran, yerinde sayiyor gibiydi. Derken, ilk sivri dag doruklari, canak géller, bil- yik yariklar ve kademeli denizler cikt: karsisina. Buralar birkac kez da- ha gezmisti, biliyordu. Fakat degiskenligi yiziinden, tam bir haritasini gikaramamisti. Sol yaminda, ufka cok yakin gérdiigii kara bir leke, simdi onden de gogu sarmisti. Boslukta dénen sayisiz yildizin isigim hizla értiyordu. Ekranlara, géstergelere pespese bakarak ve bir yigin aygiti birarada kul- lanarak, sonunda aradigini buldu. Sivri doruklarin arasina sikismis, tu- Tuncumsu renkte bir tasitti bu. Uzerinde bir arma vardi, ama éylesine ezilmisti ki, anlasilmyordu. Carpmanin siddetinden, buzlarin bir kismi erimis, tekrar donmustu. Béylece, cisim, bulundugu yerle kaynasmisti 4- deta. Aya, onun cevresinde birka¢ tur atti. Zemine konmaya cesaret edemt- yordu, ciinkii her an yer yarilabilirdi. Manyetik kesicileri cahstiran dig- meye basti. Kizak-otonun én kismindan fiskiran titresim, buz wzerinde derin bir yarik acti. Aya, portatif salin gevresinde her tur atista, ibreleri ayni yere ayarliyoz, atesliyordu. Demin cok agir hareket eden zaman géstergesi, bu kez, kor- kung bir hizla ilerliyordu sanki. Kozmik bulutla yarisa cikmisti Aya. © yetismeden, kendisi bir seyler becermeliydi. Portatif sal, kaltp seklinde, ectis-biicilg ayrindi tepenin dorugundan. O- nunla birlikte kopan buz parcalari, billurlasarak yarlardan asagi yuvar- lanmaya basladilar. Tasit ise, kizak-otonun miknatisina yakalanmis, hava- ya asih kalmisti. Aracin altindan bir bolme kaydi. iki ince kiskag, buz kalibiyla beraber portatif salt kavradi. Artik dénils yolculugu baslamisti. Aya, laboratuvarin éntine gelince, yeniden sistemleri uyard:. Kapi kaych, bilyiik salona girdiler. Kiskaclari acti, paketi hareketli platforma birakti. Kizak-otoyu bdlmesine koyduktan sonra, disari ¢cikti. Temizlenmesi ve gézden gecirilmesi icin, otomatik aygitlara baglad. Buz kahbini ¢ézmek amaciyla, platform tzerindeki isiticilari calistirdi. Bu arada radyasyon miktarini dlcilyor, gerekli tedbirler! alyordu. Muaz- zam filtrelerin ses! doldurmustu salonu. Koruyucu glysilerini cikarip, rahat kiyafeti ile déndigtinde; portatif sa- iin, yamru-yumru da olsa, iyice ortaya ciktigini gordi. Platformdan akan su, stizgeclerden gecerek yeraltina veriliyordu. Cismin cevresinde dondii, kapisini aradi. «Carpmanin siddetiyle sikismis olacak!» diye dtistindd. «Bu metali tami- muyorum. Atomize keskiyi kullanmam gerekecek.> Kiigiik bir odaya girdi. Bazi aygitlarin kollarim kurcaladi. Ekranda beli- ren portatif sali incelemeye koyuldu. Biran énce onu acmali, icerdekini gikarmalydi. Carpma sonucu yaralanmis olabilirdi. Son kez, tasidin yasam gartlarini irdeledi. Havasindaki gaz oranlari, ba- Sinci, 1si miktari; orada ne tip bir yaratik bulundugunu belirliyordu. Ayoslulara benzer bir karakter tasiyordu. Buna ragmen, bambaska bir géruniimle de karsilasabilirdi, Aya. Kararsizhgi kisa slirdi. Aygitlari calistiran dilgmelere basti. Platformun yan kismindan uzanan sivri bir kol, ucunu portatif salin tizerine degdir- di. Géz kamastirici sik, aradaki filtrell camdan sizabildigince siddetll, Aya’nin yilztine vurdu. Atomize bicak, metali rahathkla kesiyordu. Kisa zamanda ,genisce bir daire gizilmisti aracin iizerine. Miknatish ¢ekmen- ler, bunu zorladi. 16 Kapak yerinden oynadi. Aya, salonun isisini yikseltici sistemi uyard: bu kez. Kendisi igin biraz sicak olacakti am: © yaratigi yasatmaya azmetmisti. Mekanik kiskaclarla parcay1 sdktl, aldi. ikinci kez heyecan duyuyordu. «Sonra... babama soracagim!» diye disiindii. Odadan cikti. Platforma dogru ilerledi. Su anda, yiksek kisim, kendi ek- seni cevresinde déniyor ve portatif sal her yanindan gésterlyordu. Aya, icerde, aygitlarin arasinda oturani farkedince, yeniden heyecan duy- du. Platforma cikti. Deligin kenarlarina degmemeye gayret ediyordu. Ato- mize keskinin dokundugu yerler, yakici bir kizginliktaydi, Jsor, emniyet kemerine ve vurus hizinmi kesen yumusaticilara ragmen cansiz gériinlyordu. Bagi, koltuk ile kontrol sistemlerini _yone- ten tablonun arasina sikismisti. Bu yiizden, uzay koruma glysisinin bashéi parcalanmisti. Aya, bir kez daha gicli’ kuvvetli olusundan gurur duydu. Aygitlarin yardi- muyla kabinden cikardigi uzayliy: platformdan indirdi; hazirladigi oto- matik sedyeye yatirdi. «Ayoslu degil bu!» dedi kendi kendine. «Zaten béyle bir sey beklemiyor- dum. Ne olmasin. isterdim?... Bir Sintu-4M’ll mi? Ne mantuksiz bir diisiince. Sintu-4Mililerin hepsi burada, asagida... uyku odasinda!» Bashgin sikigmis, yamulmus kisimlarini, kuvvetli parmaklari ile kivirdi. Laciverde yakin koyu rengin tonladigi cehrede, ilk géze carpan sey, genis bir alind:. Uzerinde koyu renk damarlar segiliyordu. Gézleri birbirinden ayrikti ve yayik agzi, One dogru iyice sivrillyordu. Aya, uzay giysilerini cikarirken, dikkatli davranmaya gayret edlyordu. Hareketsiz gértinen yaratik, her an ayilabilecegi gibi; élebilirdi de. Onun yapisini bilmiyordu. Hatah bir dokunusu, onu cansiz birakabilirdi. Otomatik sedyenin saydam kapagimi értti. Garlp uzayl, yasam sartlarim yapay olarak sagliyacak kapsiile hapsolmustu bir siire i¢in. Aya, uzay aracindan, ayeitlarindan ve glysiden érnekler aldi. Platformu siren sistemi caligtirdi. Raylar Uzerinde kayan yizey, portatif sal fle be- raber, laboratuvarin deposuna girdi. Artiklari bir bélmeye yerlestirdi, ka- yit diisirdi.Bilgisayarlar, her seyl, o ana gore sistemli sekilde belgelediler. Ona yapacak pek az sey kalmisti. Jusor'un giysisininin ceplerinde buldugu manyetik bantlar alarak gézlem odasina déndl. Bir sire, bilgisayarlarin, bu verilerl cézmesini bekledi. Aygitlar, ne yapacaklarim sasirmis giblydiler. Aya, sinirli bir tavirla, odada dolanmaya basladi : «Bir anahtari olmali bunlarin!» diyordu kendi kendine. «Acaba uzay dille- rinden hangisini biliyor? Hang! uygarhgin simflamasina sokabilirim onu?» Gesitli dallardaki bilgileri karistirdi. Uzay tarihi, yakin ve uzak uzay bil- mi... Paralel evrenler ve yeni olugan galaksiler... Tatmin olmamis bir sekilde, aygitlar: durdurdu. Son ihtimal, durumu A- yos'a danisarak halletmekti. Fakat bu, uzun zamanini alacakti. Oradaki merkeze yapacagi uyari, birbucuk Sintu-4M ayini bulacakti. Bir o kadar da, cevabin gelisine ayrilirsa, ¢ Sintu-4M’ ayi, elini kavusturup oturmasi gerekecekti. «Babamla konusmaliyim!» diye distindu. Bu yénteme, cok zor durumlarda basvurulmasi gerekirdi. CunkU, uykuda 17 olanlarin yasam sistemleri bozulabilirdi. Uzay laboratuvarinin kosullari, bir-Iki kisiden fazlasina yetecek sekilde degildi. Aygitlara fazla yiklen- mektense, calisabilir elemani ayakta tutmak, digerlerini programlanan sil- renin bitiminde uyandirmak yoluna gitmislerdi. Su anda uyku odasinda. annesi ve babasi yatiyorlardi. Bir de kilctik kardesi... 0, yapay déllenme sonucu meydana gelmisti. Aile bireyleri, heniiz onu gérmemislerdi. Sadece Aya arasira oraya ugrar, geligmesini normal siirdiirip siirdtirmedigini kontrol ederdi. Gerekli bilgileri yanina aldi, asansére bindi. Epey indikten sonra, pano kaydi. Aya, donuk yes!l bir isikla aydinlanan koridora girdi. Camh bir bélmenin yanindan gecerken durakladi. Orada Sintu-4M’nin ilk sakinleri ile biyikbabasi ve bilyiikannesi yatiyorlardi. Artik yasamuyorlardi, ¢clinkit bu gezegen tzerinde yiizlerce Sintu-4M yillari gecirmisler, arastirmalar yapmislar, d6l vermislerdi. Simdi ebedi uykularindaydilar, artik uyandiri- lamazlardi. Ama Sintu-4M'de uzay laboratuvari varoldukca, béyle bozul- madan gelecekte de kalacaklardi. Parlak turuncu derili, iri bash, ince yapil yaratiklardi. Aya, kendini de onlar gibi tasarladi. Gigli elleri ufalsa, vicudunu bastan ayaga kaplayan kirk dékilse... evet, mutlaka onlara benzlyecekti. Icini cekti, yllrumeye devam etti. Su anda, babasindan cok, atalari ile ko- nusmayi yeg tutardi. Cinki onlarin duygulu yaratiklar olduklarini dgren- misti. Oysa babas: Dunax, kati kuralei bir kisiydi. Son derece akilliydi, ama duygudan yoksundu. Tipki Sintu-4M'ye benziyordu. Koridorun sonunda baska bir bélmeden gecti. Genisce bir odaya girdi. Ayni yesil isik, burayl da aydinlatiyordu. Duvarlara cepecevre yerlestirilen aygitlar, muntazam Isliyorlardi. Ortada i¢ kapsiil duruyordu. Ondekinde bilgin Dunax yatiyordu. Arkasinda ilk Sintu-4M'li disi, Aya'nin annes! vardi. Aya, onunla hic konusmak firsatim: bulamamisti, tipkt su anda, ya- pay ortamda bilytiyen kilciik kardesi gibi! Bilgileri tek tek beynine isle- misti. Béylece, uyandig1 zaman, galismaya hazir bir durumdaydi. Aya, kardesinin yanina gitti, bir zaman onu seyretti. Kapsitliin iginde ki- cik Sintu-4M'll, yavas yavas bilyiiyordu. «Onunla da konusmam miimktin olmayacak!» diye hayiflandi Aya. «Oyle ise, nigin dgrettiler bunu bana?» Her giln, Ayos'la iliski kuruyordu. Ses kodlarim cok. az kullanir, genellik- le sinyal alis-verisi yaparlardi..Belki daha ilerde, tamamen dilsiinceye dayanan bir anlasma teknigi gelistireceklerdi. Aya, babasinin kapsilii iizerindeki baz dilgmelere bast. Aygitlarin ¢a- lsmalarindaki deéisikligi hemen farketti, Dunax'n hayata yarim dé- nisi icin, sistemler uyarilmisti. Biraz sonra, yash bilgin, derin uyku- sundan yari uyamk bir hale gelecekti. O zaman, kizi ile konugabilecek derecede beyni berraklasacak, disiinme giict kazanacakti. ‘Aya, kapsiillerin karsisindaki koltuga oturdu. Ince bacaklarim uzatti. Sari gézlerini babasinin tzerinden ayirmadi. Oysa zihninde bir baskasi vardi, Yukarda, revirde, baska bir kapsiilde yatan o garip yaratik hak- kinda neler bilebilirdi babasi? Tim bilgilerini, kizina 6gretmemis miydi? 18 Dunax’in beklenen diizeye geldigini haber verdi, sinyaller. Aya, yeniden heyecanlandi. Epey zamandan beri, babasi ile konusmamisti. — Baba! dedi cekingen bir sesle. iyi misin? Dunax'in gézleri kapaliydi, ama dudaklari kipirdadi. — Olanaksiz bir soru, dedi kalin sesiyle. Yasam gostergeleri nasil gés- terlyorsa, dyleyim! Aya, ince ellerini ovusturdu: — Bir miskilum var, baba. — Bir Sintu-4M'li icin, miskiil olmamah! — Uzaydan bir konuk geldi... Bizim yildiz sistemimize ait degil. — Canh mi? — Evet... fakat baygin. Onun hakkinda hic bir bilgim yok. — Sistemimize ait degilse... nereden gelebilir? — Bazi kayitlar buldum izerinde... belki faydasi olabilir kanisindayim. Yalniz... bilgisayarlar da géztimleyemediler. — Dinleyeyim. Aya, getirdiklerini, orada bulunan bilgisayara verdi. Birtakim seslerin, sinyallerin olusturdugu kaydi dinlediler. Bunu bir baskas: izledi. Hepsi bitince, yash bilgin: — Yabanci degil! diye sdylendi. Binlerce Ayos yilt Gnce, galaksinin uzak bir kdsesinden bazi akilli yaratiklarin gonderdigi sinyalleri almistik. Kisa bir baglantimiz oldu, fakat devam etmedi. Nedenini bilemedigimiz bir olay ,onlari susturmustu. Belki dogal bir felaket, belki de bir savas... Ne sacma! Mantiksiz bir durum, nesillerin kendi cikarlari icin birbirin! yoketmeleri! Aya sevinmisti: — Bu gelen... onlardan biri mi yoksa? — Bilgisayarlari, bu yénde programla. Ayrica Ayos'a sor! Aya, sikintili bir tavirla ayaga kalkti. Odada gezindi. — O zaman, Ayos'tan gelip ,onu almazlar mi? — Mimkindir. — Diismeden nce, kendi evrenine haber génderdi. Onlarin gelisini beklesek! Dunax, kuru bir sesle: — Buna izin verilmemeliydi, dedi. istek ve diisiincelerinin ne oldugunu bilmeden, yabanci yaratiklari nasil kabul edebiliriz? Bizim uzay labo- ratuvarimiza ve bunca calismalarimiza zarar vermek isterlerse?! —- Cok kati diisiintyorsun, baba! — Sen. de duygusal olmaya basladin, Aya. Tipki babaannene benziyor- sun! Aya, ilgiyle ona déndi: — Babaannem?... Oh, o bir Ayos'luydu. — Sen de bir Ayos'lu kan: tasiyorsun, zaten! Fakat biz, onlar gibi duy- gusal olmamahiyiz. Bu, calismalarimizi engeller. Ayos'un ve nesillerimizin gelisimi icin gerekli arastirmalar baltalar. Aya, somurtkan bir yiizle, kapsilllere arkasim déndii: — Evet, duyguluyum... Ayrica, bundan memnunum da! — Memnun olmak da duygululuktur. — Kendimi zorlayamam! diye isyan etti Aya. — Bir yaradilis hatasi. Kardesinin sana benzememesi icin, gerekli ted- birleri almaliyim. Uyanisima kadar, durumu kontrole devam et. — Peki baba. Bir sire sustular. Aya, kardesini seyrediyordu simdi. Orada bilyiimeye birakilan Sintu-4M'li, aymt dokudan gelmesine ragmen, belki, burada- kilerin hepsinden fark yeteneklere sahip olacakti. Kendisi ise, onunla tanismaya bile firsat bulamadan, bos yasam kapsiillerinden birinde uy- kuya dalacakti. Ta ki, yeniden uyandirilincaya kadar. Aya, merakli bir tavirla: — O da bir disi! diye séylendi. Nicin erkek degil? — Disiler daha dayamkh oluyor. Birkag deneme basarisizlikla sonucla- ninca, onu yasatmaya karar verdim. — Sen, dayaniksiz degildin baba! — Evet... ama bu bir kural degildir. — Bana ve ona... bir es gerekmez mi? Dunax, bir stire cevap vermedi. Sonra, — Gercekten de annem kadar duygulusun, diye tekrarladi. Kendine bir es dilsiinddgine gore, yalmzhk mi cekiyorsun? Aya, ellerint ovusturdu; sesini cikarmadi. Dunax'in dudaklan bir kez daha oynadi: — Uyandigim zaman, nerede hata yaptigimi arastiracagim. Simdi bana olanlari bir kez daha anlat. Su kayitlari yeniden dinlemek istiyorum. Aya, ayeitlari calistiran digmeye basarken, ofke duygusunu da !lk kez tadiyordu. Jisor, basinda, simdiye dek duymadigi bir agri ile kendine geldi. Sanki beyni deliniyordu. Gdzlerini acmaya ¢alisti, beceremedi. Uzerine biytk bir agirlik cékmis gibiydi. Bir seyler amimsamaya calisti. Bir uzay yolculugu, bir kaza... ugsuz bu- caksiz buzlarla kapli bir gezegen... Oysa, ilk bir ortamdaydi. Belli belir- siz kulaklarina vuran sesler, portatif salin motor gtiriiltiisine benzemi- yordu. Bu derinden gelen muriltilarin anlami ne olabilirdi? Kimildamaya cabaladi, olmadi. Bedeninin sag yam, duyum almiyor; merkezlerin emirlerini yerine getirmiyordu. Bir uzay vurgunu mu ye- misti, yoksa ydéneticl sistemlerden biri mi kérelmisti? «Buz dagina carptigimi ansiyorum!» dedi kendi kendine. «Sonra ne ol- du? Galiba, basimi kontrol tablosuna carptim. Hayir degil! Tablo bana dogru géctil!> Butin bunlar! animsadiktan sonra, hala portatif salin icinde bulunma- digi bir gercekti. Aksi halde, kisa zamanda buz tutmasi gerekirdi. Bu uyusukluk, donma fle bagdastirilabilir miydi? «Hay! diye kendi kendini cevapladi. «Su anda ,bedenimin disindaki hava kosullarim: tahmin edebiliyorum. Vaté'ye cok benziyor... Acaba, génderdigim sinyaller, yerine ulagabilecek mi? Portatif sal sistemlerinia iyi calistigina inanmam gerek. Fakat su son olaydan sonra, gilvenmem mimkitn mi?> Bas agrisinin hafifler gibi oldugunu farketti. Kendini zorladi. Agir agir gozlerini araladi. Donuk beyaz bir isigin aydinlattigi, kick bir oda gér- di. Duvarlarda bazi aygitlar seciliyordu; fakat esas ilging olan, kendisl- nin, kapah bir bélmede bulunmasiydi. 20 Sevince benzer bir duygu icini sardi. «Burada, canlilarin varligimi haber veren aygitlarim, yanilmamislar!» diye disiindi. Yeniden kimildamaya ¢alisti. Sag yan, gercekten tutmuyordu. Bedeninin yaris! yok gibiydi. Sol kolunu kaldirdi, iki kiskactan olusan elini, bél- menin saydam kapagina deédirdi. Son derece duyarli derisi, onun es- nek ve saglam bir maddeden yapildigini gésteriyordu. igerde herhangi bir cikinti, ddgme ya da kol gérinmiyordu. Ancak kendisini buraya ka- Patan yaratik sayesinde cikabilirdi disari Yan tarafta bir kipirti farketti, agriyan basin cevirmeye gayret ettl. Bir zaman, uzerine dogru gelen uzun boylu, narin yapili yaratiktan géz- lerint ayiramadi. Donuk beyaz tulumunun disinda kalan kisimlar, yizi dahil, yamk turuncu renkli, parlak bir tiyle kaphydi, Basinda ise, son derece kivircik, kisa, kabarik saclar vardi. Telleri koyu kizildi ve sari gézleri ile hos bir uyusum saglamisti. Hareket ettikce, alev alev yam- yordu sanki. Aya, kapsiliin yaninda durdu, egildi. Konugunu dikkatle inceledi. Sis- temler muntazam ¢alsiyorlardi ve aygitlar, otomatik olarak, uzayll ya- ratigin yapisini kayitlara gecmislerdi. Onun bedeninde ,bazi merkezlerin normal ¢calismadigini da saptamislardi. Aya, onun anlamuyacagini bile bile: — iyi misiniz? diye sordu. Ses, Jisor'un kulaklarina, 6zel verici sayesinde ulasti. Gozlerini kirpis- tirdi. Saglam elini kaldirdi, kapsiiliin saydam kapagina dokundu. Aya, eildi; onun kiskaclarim inceledi. Bunlarin arasinda kalan her- hangi bir seyin, kurtulma derecesini saptamaya calisti. Onu, oradan c¢i- karsa miydi? Uzay adaminin séylemek istedigi de bu muydu yoksa? Bir digmeye basti. Kapsilliin kapagi kaydi. Iceriden yikselen sicak ha- va, yliztine carpti. Ayni ortam farki, Jiisor'u da etkiledi ve trperdi. Usii- yecegi diisitnilerek buraya kapatildigini anladi. Aya, onu incitmeye korkarak bedenini yokladi. ilk kez, canh bir seye dokundugu icin heyecanlamyordu. Gozlerini bu laboratuvarda agtigin- dan beri, hi¢ kimseye dokunmamisti. Uyku odasinda yatan aile fertleri- ne bile. Babasinin kinamalarini animsadi, 6fkelendi. Onu, yeniden derin uyku- suna ayarladiktan sonra, buraya gelene dek, hep onun sdzlerini ditsin- miisti. Dunax, uyaninca, kizimin gelisim sistemini kontrol edecekti. Boylece evrim sirasinda kendileri icin yararsiz gérdikleri genlerin, han- gileri oldugunu saptiyacakti. Aya, bunun, belki de kendi éluimi olabilecegini diisundi. Ne demisti ba- basi? «Birkag deneme basarisiziikla sonuclaninca onu yasatmaya karar ver- dim!» Bu konusma tarzinda, gizli bir tehdit yok muydu? Dunax, Isterse kiigik kizini yasamdan alikoymaya da karar verebilirdi. Aya; «Sadece diisiinmesini ve karar vermesini beceren bir makineden dteye, ne kazandirir duygusuz bir yaratik olmak bana?> diye kendi kendine sordu. «Bu halimle de dilstinebiliyorum ve ise yariyabiliyorum. Calisma- lari aksattigimi gosterecek en kiiciik bir davranista bulundum mu? Kim- 21 se beni, duygululugumdan dolayi yeremez! Buna haklari da yok!> JUsor, bedenini yoklayan ellerin, canim yakmasiyla inledi. Kiskaci Aye’ nin bileginden yakaladh, silkeledi. Aya beklemiyordu, bos bulundu. Geriye dogru savruldu. Kontrol aygitlarina ¢carpti. — Babam hakhymis! diye homurdandi. Seni serbest birakmak kaba- hat! Kapsiili értecek diigmeye uzandi. Jiisor, uslu bir tavirla gézlerini yum- du. Onu kizdirmak istemiyordu; ¢iinktii bu yaratik, sadece yasam orta- mimi deGistirerek, kendisini dluime terkedebilirdi. Aya, izdirap cekermis gibi kivrilan uzayliya bakarken, bu kez acima duy- du. Kapsiilii kapamaktan vazgecti, fakat bu ,onun Ustimesine sebep ol- maz miydi? Dayaniksiz bir yapisi oldugu belliydi. — Sana nasil yardim edebilirim? diye sordu. Hangi ilaclarin, ya da te- davi yéntemlerinin sana yariyacagim bilemem ki. Test etmem, bilgisa- yarlarla saptamam gerek. Bunun icin de, zamana ihtiyacim var. Rahat- sizhgin, zamanla yarisi gerektirirse, sonu¢ ne olur? Jisor'un onu anlamasina imkan yoktu. Fakat yumusak ses tonu, oksa- yisi, yatistiriciydi. Aya, kapstili érttii; isiticiy ¢alistird:. Kayit tablosu- nun éniine oturdu. Bantlari dinlemeye ve onun ig yapisim gésteren fi- limleri incelemeye koyuldu. isini bitirdiginde, zaman géstergesi epey ilerlemisti. Jusor ise uyuyordu. Aya, cok sey Ogrendigini diisindi. Onun getirdigi bantlar: cézmek icin gerekli anahtar, belki de pargalanan uzay gemisindeydi. Eger onu bulur- sa, bazi aygit parcalari ele gecirebilird. Bu da ,kendisine biyik yarar saglard.. Cipuri-X, agir agir ufukta yiikseliyordu. Kirmizi cehresi, Sintu-4M'yi isitacak yakinhkta degildi. Fakat buz c6liiniin izerinde yayilan 1siklarr. gogiin koyu karanhgini mora ceviriyordu. Yildiziarin parlakhklam sén- memisti. Bilakis, yeni rengin Uzerinde, daha gézalici goriinilyordu. Aya’nin kizak-otosu, kesif gezisinden dénilyordu. Jisor'un gemisinden dagilan parcalar, cok ufakti. Ayrica buzlarin icine sikismis, gémtlmiistt. Bir-iki ornek bulabilmisti, ama bunlar da dise dokunur bir bilgi verecege benzemiyordu. Laboratuvarin saydam dami ve bilylk gézleyicilerini gériince rahatladi. Yuvasina dénis heyecani, aslinda evcil olusundan mz ileri geliyordu aca- ba? «Babaanneme benzeyisim, onun soyundan gelisimdendir; ayrica bent asagilamaz! diye disindi. Oysa, laboratuvara bir an énce déniisiiniin... daha dogrusu, bu telasinin nedeni... kendisini bekledigini bildigi birinin olusuydu. Gerci ailesi de oradaydi, ama onlarin durumlari baskaydi. Onlar, kendisi olmasa bile, otomatik sistemler sayesinde, uzun zaman yasiyabilirlerdi. Oysa, O, her- sey bir yana achktan élirdi. diye disiindii. «Bu daha énce nicin aklima -gelmedi? Acaba neyle beslenir?» Kizak-oto, laboratuvarin éniinde durdu. Aya, kapilar. acan ayeitlari uyaran digmeye basti. Salona gecti. Jiisor'un bulundugu odaya girdiginde, gézlerine inanamadi. Uzaylinin 22 yattig1 kapsilin saydam kabi zorlanmis, acilmsti. Yaratik, yerinden kalkmak istemis, fakat diismiistil, Koyu renk gézlerini, iceri giren Aya'ya cevirdi. Suclu suclu bakta. Aya, ne yapacagim sasirmis bir tavirla durakladi. ilk an, yaklasmaya cesaret edemedi; ciinkii tek kolunu kullansa bile, onun giiclii-kuvvetli oldugunu farketmisti. Jisor, saglam yanina dogru dénmeye calisti. Bedeninin agirhgi, kasla- rina fazla yiik bindirdi. Beceremiyecegini anlayinca, yatagin kenarina basint dayadh. — Bir yanim tutmuyor, dedi. Mahvéldum... Sesi genizden geliyordu ve tslamaya benziyordu. Heceleri ayirmaya ¢a- hist: Aya, beceremedi. Buna ragmen, ilk kez, onun konusabildigine tamk oluyordu. Bu da bir asamaydi. Yanina cOktii. Incitmemeye cahsarak bedenini kavradi. Beraberce kalk- tilar. Onu yatirmay: denedi, fakat Jiisor karsi koydu. Orada yatmak is- temiyordu. Gerci bas agrisi hala devam ediyordu ,ama onu kontrol ede- bilecek giicl yeniden kazanmisti. Omri boyunca, cok hareketli bir ya- sam siirmisti. Dinlendigi anlar pek kisa olmustu. Caliskanhg, onu uzay incelemelerine itmis, ustlerinin géziine girmesini saglamisti. gine isleyen bu caliskanhk hasta anlarinda bile pesini birakmamisti. Kapsill- den ¢ikmaya ugrasmasi da bunu géstermiyor muydu? Ellyle kaply1 isaret etti. Aya, duraksadi. Onu disari cikarmasi dogru muydu? Zck4 derecesini bilmedigi birinin, laboratuvarda —_dolasmasi, girdisini ciktisin1 Ggrenmesi tehlikeli olmaz miydi? Dunax, bu konuda ok dikkatli davranmasi igin uyarida bulunmamis miydi? Yabanciya sid- det kullanmasi gerekecek milydi? Aya, sikintal bir tavirla ona bakti. Sam gézlerinde, neye karar verecegi- ni sasirmis bir anlam vardi Jitsor, bu duraksamadan bir seyler anlar gi- bi oldu. Sivri, cikak cenesini oynatt:, homurdandi. Aya, yumusak koltugu isaret etti., Onun agirhgini yilklenerek, yurdtmeye gabaladi. Jitsor’un gercekten bir yani tutmuyordu. Buna ragmen, gév- desini siiriklemeyi becerdi. Gésterilen yere otururken, Aya’nm memnun olup olmadigini anlamak icin, yilziine bakti. Sintu-4M'linin gézlerl pir pirildi ve ilk kez, gilliimsemeyi deniyordu. Tipki... uzun Sintu-4M yillari énce sonsuz uykusuna dalan babaannesi gibi! Jusor irperdi. Kiskaclari ile, koltugun yanlarim tuttu. Kapsilliinden ciktigi igin ,ortamin sicaklik farki, belirli sekilde etkilemisti onu. « diye distindi. iznim olmadan gétiremezier! Gemileri- ni yok ederim... Silahlarim: kullanamaz sekle sokarim! Ama onu birak- Mam!» Yatagina donerken, baska bir fikir gecti zihninden: 25 «Onun buraya gelisi, Ayos'tan da farkedilmis olmali!» dedi kendi kendi- ne. «Bu suskunlugumi nasil yorumlarlar acaba? Bir goktasi, ya da herhangi bir uzay olay: ile sorularim gecistirebilir miyim? Gozlemevleri, gemideki atom patlamasini saptamislardir. Onlar1 nasil kandirabilirim?» Bilgisayarlarin haberleri cevirmesini izledi yeniden. Oturdu. Kapsillden ¢ikali beri, ilk kez, kendi basina karar verdi. Ve... bundan da gurur duy- du! Jilsor, yorgun bedenini siiriikleye silriikleye laboratuvarin icinde dolasiyordu. Buranin yapisina, teknigine hayran kalmisti. Gérdiiklerini bellegine yer- lestirmeye calisiyordu. Ogrenme yeteneg: cok yiiksekti. Unutma giicil ise cok azdi. Bir bilgisayar gibi cabucak her seyi kavriyordu. Bahceye benzer bir yerden gecti. Vatd'de olmayan sayisiz bitkiyi, saydam kapsilllerin iginde izledi. Duyguluydu da... etkilendi onlardan. ister istemez, kendi gezegenini ansidi. Uzilliir gibi oldu. Eger génderdigi haberi alir ve ken- disini- kurtarirlarsa... bu haliyle... gahgmasina izin vermezlerdi. Belki yaratic: yeteneginden faydalanurlar... tecriibelerinden yararlamiriar... fa- kat uzaya acilmasina izin vermezlerdi. Uzgin bir tavirla dntine gelen seylere tutuna tutuna ilerledi. Bélmeler- den gecerken, nelerle karsilasacagim bilmedigi icin heyecan duyuyordu. Saydam kubbeli gézlem odasina ulasinca durdu. Kirmizi-mor gilnes, buz gOlleri iizerinde nefis bir gériniimdeydi. Aya, bir yigin aygitin ontinde oturmus ,onlari kullaniyordu. Yizil dilsiinceliydi... Belki tedirgind! de. Bir seyi, dikkatle gézlilyordu. Jiisor, bir-iki adim daha atta, Aya sicradi, basini cevirdi. Gézlerinde de- tin bir keder vardi. Dikkatle yabanciyi inceledi. — lyilestin mi? diye sordu. Tekrar éniindeki ekranlara bakti. Bazi diigmelere basti. Yerinden kalktu. Yumusak bir tavirla, onun yanina gitti. Kivrik pencelerinden beklenme- yen bir yumusakhkla ona dokundu. — Yaralarin nasil? Agnlarin gecti mi? Bu sozleri, su anda Jusor'un anlamasina imkan yoktu. Fakat Vatd'll az ok, bir seyler cikarmaya gayret etti. Ayni anda, bir sinyal, duyularin) harekete gecirdi. — Beni caginyorlar! diye soludu. Geldiler... Arkadaslarim geldiler. Sinyalleri yayan aygita dogru kiskacim uzatti. Aya, ona engel olmaya galisti. Jiisor, siddetle onu itti. Aya, geriye dogru dengesini kaybetti. Aygitlara carpti. Bir kez daha ona giivenmenin, kétii sonug verdigini diisiindil. Jusor, heyecanla sinyalleri dinliyordu. Onlarin ne dediklerini anlyordu, ama nasil cevap verecegini bilmiyordu. Aya’ya bakti ve onu incitmis ol- dugunu anladi. Sari gézlil, kizil tiylii yaratik Ofke ile kendisin! siiztlyordu. — Koti bir niyetim yoktu! dedi alcak bir sesle. Fakat onlar da benim soydaslarim... Gitmeliyim buradan... Tim- émriimi, bu laboratuvarda geciremem! Tabii eger, sakatlgim can alacak derecede dedilse... Bilgisayarlar ,onun sézlerini Aya'nin: diline ¢evirdiler. Sintu-4M'linin bakislan. saydam kubbeye déndil. Yizi anlamsizdi. Bir sire disiindi. Jisor, tekrar sinyalleri dinledi. 26 — Burak onlar! diyerek Aya'ya yaklasti. Aygitlari nigin bozuldu? Neden giiglerinin disinda bir kuvvet ,onlari yériingede tutuyor? Cczegene nasil oluyor da inemiyorlar? Aya, sari gézlerini Jiisor'a dikti. Aygitlari ve sinyalleri umursamaz gérii- niyordu. Aklindan gecen seylerin tehlikeli oldugu belliydi. Jusor; tiz bir sesle: — Buradan gitmeliyim! diye bagirdi. Birden, Aya’nin elinde, simdiye dek gérmedigi bir aygit belirdi. Fisildac gibi. — Git dyleyse! diye séylendi. Jisor'un bedeni, siddetli bir titresimle sarsildi. Vato'li, bir anda kendini kaybetti. Boylu boyunca, gézlem odasinin zeminine serildi. Aya, donuk yesil isigin altinda bir siire ilerledi. Caml bélmenin éniinde durdu. Sonsuz uykularina dalan atalari, canli gibi gériniyorlardi. icle- rinden biri... babaannesi Sumra... Yilzlerce Sintu-4M yilimt bu ugsuz bu- caksiz cillerde geciren yaratik. Ne denli huzur icinde gértintlyordu! Aya, buraya biiylik bir istekle gelmisti. Fakat su anda, derin bir huzur- suzluk duygusuyla doluydu. Sumra’nin ézel anilarim dinlemek aklina gelmisti. Babasi Dunax, kizinin hep, kendi annesine benzedigini séyledi- gine gore... bu benzerlik nerede bashyor .nerede bitiyordu? Duvardaki diigmelerden birine basti. Salonu ince bir ses doldurdu. Sum- ra, buradaki yasamini... Birbirine benzeyen giinlerini anlatmaya basladi. Aya, biyuk bir dikkatle onu dinledi. Bazi sézlere dahyor, siray: kagiri- veriyordu. Fakat biyiik bir gercek vardi karsisinda. Sumra, idealleri ug- Tuna, émriini bu kupkuru yerde gecirmisti. Aygitlari durdurdu. Babasi ,annesi ve kardesinin bélmesine gecti. Kitcik Sintu-4M'li, yavas yavas biyimeye devam ediyordu. Yanindaki bilgisa- yarlar ise, uyandigi zaman gerekli olacak bilgileri, simdiden ona ééreti- yorlardi. Aya, biraz Gteye gecti. Baska bir uyku kapstiliinde yatan Jiisor'un yanin- da durdu. Uzayh, derin bir uykudaydi. Yanibasina oturdu. Uzun uzun onu seyretti. Onunla konusma giiciine sahipti. Babasi gibi onu da yari uyandirabilirdi. Boylece, gercek diisiincelerini de égrenmis olurdu. Ciinkii bilingalts, béy- le zamanda rahatca aciga ¢ikardi. Bazi dilgmelere dokundu. Jisor'un soluk aliglam hizlandi. Kisa zamanda uyku ile uyamkhk arasi duruma geldi. — Nasilsin? diye sordu Aya. Vaté'liniin cevabini, bilgisayarlar cevirdiler. — Gok hastaym... Bedenimdeki ariza gittikce ilerliyor... bu, beni élu- me kadar gétirir. — Sana nasil yardim edebilirim? 27 — Ancak Vato'liler bunu bilebilirler. Ne aygitlar, ne de ilaglar, senin laboratuvarinda yoktur. — istedigin ilaci yapabilirim. Yeter ki... formiliini séyle bana! — Formillleri bilemem. -— Seni onlara birakirsam... ne denli yalniz kalacagim, biliyor musun? dJiisor, bir zaman cevap vermedi. — Bunu diisiinmemistim. Burada yalniz misin? Bu kez, Aya sustu. Derin bir soluk ald. — Ne pahasina olursa olsun, seni birakmak istemiyorum. — Yértingede hapsolan arkadaslarimi kurtarmaya, baskalari geleceklerdir. — iznim olmadan ne bu gezegene bir yaratik inebilir, ne de laboratuvara bir canli girebilir. — Giiclii silahlar, Vaté'de yok mudur samiyorsun? Elbet seninle basa ¢ik- manin yolunu bulacaklardir. — Ayos'lular beni korur! — Ayos‘lular? Bu davramisindan onlarin haberi var mi? Yoksa beni on- lara... deney igin mi sakliyorsun? — Hayir! diye yerinden sicradi Aya. Yok éyle bir sey... olamaz! — Olanlar: bilmediklerini séyleme... inanmam! Mutlaka haberleri ol- mustur. Aya, gozlerini bir noktaya dikti. — Evet, olmustur; En kisa zamanda, bana soracaklardir. Ve... yalanimi anlarlarsa... — Cezasi nedir? — Uyku kapsiili... — Bunun anlami nedir? — Uyku kapsiiliine giren, bir daha uyanmnyabilir! — Benim icin de béyle mi disiiniyorsun? Aya‘nin pencesi bir dgmeye dogru uzandi. — Hayir... diye mirildandi. Senin tim diisiincelerini silecegim... Bize ait bilgilerle dolacak bellegin. Sadece beni taniyacaksin... Vatdliiler gelseler bile... oraya dénmek istemiyeceksin! — Olecegimi bildigin halde... kisa bir arkadashk olacak bu... — Hayir... sayisiz yillar sirecek... — Kendi kendini aldatiyorsun... Cok kisa olacagini biliyorsun... inan- muyorsan, kayit aygitlarini incele. Binyemin, daha ne kadar dayanacagi- nt samyorsun? Aya, izgtin bir tavirla yerinden kalkti. Kivrik tirnakli ellerini ovusturdu. Uyku kapsiiliiniin birkag kez cevresinde dolandi. Jusor dogru séyliyordu. — Yalnizhgin da... benim icin éliim oldugunu anliyabiliyor musun? diye sordu. Babam Dunax, bu fikrime cok kizacak, billyorum... Fakat yaradili- simda olusan bir hata, ben! biyUkanneme benzetmis. Demin onun anile- rini dinledim. Eger bilyiikbabam olmasaydi... eminim,.. 0 da, bu yalnizhga dayanamazdi. 28 Jisor, dinliyordu sadece. Aya, ne yapacagimi bilemez halde bir zaman sa- londa dolandi. Sonra dar koridora dogru ilerledi. Asansérle gézlem odasina gikarken, yeni olaylara kendini hazirhyordu. Aya, gézlem aygitinin basinda oturuyordu. Gézlerini teleskopa ayarlamisti. Gézlem odasi, kendi cevresinde tam bir tur atti. Sayisiz ekran, renk renk duyurdu algilarim. Baska sinyaller, baska belirtiler gésterdi. Hepsini okudu... Kendince bir anlam gikardi. Sonra, Ayos ile baglanti kurdugu aygita dalgin dalgin bakti. Israrla, Sintu-4M’de neler oldugunu soruyorlardi... Onlara inandirici cevaplar vermeye calisiyordu... Fakat bi- raz énce gelen duyuru, baska bir fikri iletiyordu. Ayos'un bilginler kurulu, yetenekli bir kisi olan Dunax'in uyandirilmasini; onun deneylerinden ya- rarlanma yoluna gidilmesini istiyordu. Bu demekti ki, yériingede dénup duran yabanci uzay gemisinden haberleri vardi. Onlarin sinyallerini al- mislardi ve degerlendirmislerdi. Aya, babasini uyandirmazsa ne olacagini diisiindii. Ayos’tan bir grup bil- gin gelecek ve zorla idareyi ele alacaklardi. O zaman, Jiisor'un da farkina varilacakti. O... belki de o zamana kadar... dlecekti. — Yegane arkadasim! diye icini cekti Aya. Hayir, o benim arkadasim olmadi hig bir zaman! O bir yabanciydi... ve kendi gezegenine dénecek- tir. Buradaki antlarini unutacak... Ben de belleginden silinecegim! ici burkuldu. Uzildi. Buna ragmen, ézgiirce verdigi baska bir kararla éntindeki aygita uzandi. Vatdliilerin anhyabilmesi igin elektronik beyin- leri ayarladi. — Jiisor sagdir... ve biraz sonra... yanimizda olacaktir! dedi. Onun lyiles- mesi igin elimden geleni yaptim... siz de yapiniz! Pengesi bir dilgmeye uzandi. Yeralti salonundan ézel aygitlarla yizeye cikan Jisor‘un uyku kapsiili, uzay laboratuvarindan bosluga firlatilverdi. Aya, aygitlari siiratle gézden gecirdi. Zamani éyle ayarlamusti ki, uzayl, cok kisa bir siire iginde, arkadaslari ile bulusacakts. Aya, onu atmosfere firlatirken, uyku sistemini normale cevirmisti. Vatéli, soydaslarimin yanina vardiginda, kendine gelmis olacakti. Aygitlarin basindan ayrildi. Dinlenme yatafina uzandi. Doniilmez bir yola girmisti, babasi ve Ayos'lulara karsi. Simdi ne yapmasi gerekecekti? «Bu tatsiz durum yerine. uyku kapsiilii en iyisi!» diye disindd. «

You might also like