Professional Documents
Culture Documents
Tus Ders Notu-Patoloji (Uz DR Mehmet Sar)
Tus Ders Notu-Patoloji (Uz DR Mehmet Sar)
• ııoza.ıouı Tnıım:z.i
t EJtZURUM
TD!mlD
KAYSERi c:cı::=:t
'TYA • ELAZKl
-Mtti1
4•iNM34Yi1•34•
oıw.:.=- ::::::::=""
1
• K.MARAŞ • DIYARBAKIR
Tı:ıı:mmS TfJ!1lm
PATOLOJİ-1 İCjindekiler
Patolojide Çıkmış Tus Soru Spotları - Hücre Patolojisi - Hücre
Ölümü ve Adaptasyon Patolojisi - İnflamasyon Patolojisi - Onarım
Patolojisi - Neoplazi Patolojisi - Ödem ve Trombus Patolojisi -
Çevresel Hastalıklar ve Patolojisi - Çocukluk Çağı Hastalıkları ve
Patolojisi - İmmün Sistem Hastalıkları ve Patolojisi - Damar
Hastalıkları ve Patolojisi - Kalp Hastalıkları ve Patolojisi - Kan
Hastalıkları ve Patolojisi
-
Sorulu Cevaplı Çıkmış TUS Spotları • 1 ...............................................................3
.
PATOLOJl'DE
ÇIKMIŞ TUS SORU SPOTLARI- 1
• HOcrenln
lskemlkortamdailk etkll nenor9anell
. .. nekrozg&ıtılen hastalıklar ... Lökositoklastik
• Flbrlnold
Mitokondri vaskülit, Wegener granülomatozisi, Henoch Schönlein
purpurası , PAN, Churg Strauss hastalığında fibrinoid
• Hlpoksl sonrası htlcrenlnııımeılne neden olan nekroz görülebilir . (Yani vaskülitler)
mekanizma . .. ATP nin azalmasına sekonder gelişen
membran pompa fonksiyon bozukluğu (Sodyum/ • Apoptozlsln
flzyoloJlkBrn klerl:
potasyum A TPaz bozulması) - Embriyogenez sırasında organ involüsyonları.
ba§lı hCJcre
• Hlpokslye zedelenmeslnd
görtllenlr .. . - Hormona! involüsyonlarda (menstürasyonda
Mitokondrilerde enerji üretiminin azalması, hücre endometriyal hücrelerin dökülmesi , laktasyon
membranında sodyum pompasının çalışmasının döneminden çıkan meme dokusunun küçülmesi)
bozulması, endoplazmik retikulumun dilatasyonu , hormona bağımlı organlarda görülen küçülmede rol
miyelin cisimciklerinin oluşumu oynar.
• :tskemlkhOcrenekrozunun ııık mlkroskobundaklen - Prolifere olan hücrelerde hücre ayıklanması
erkenbulgusu ... Hücresel şişme (bağırsak kriptlerinde yenilenme, timus-kemik
• Geri dtsnaşamıa hOcrezedelenmeslnde g5rtllenler
. .. iliğinde hücrelerin seçilmesi).
Akut hücresel şişme, yağlı değişiklik - Akut inf lamasyonunsonundanötrof illerde ve immün
• HOcrezedelenmesine alt bulgulardan
z delenmnln reaksiyonların sonundalenfositlerde görülen ölüm.
lrreverslblı oldu§unugB terenler.. . Membran • Apoptozlsln
patoloJlk
Brneklerl
:
parçalanması, lizozom parçalanması, piknoz is,
karyoreksiz, karyolizis, miyelin figürler - DNA hasarı: Radyasyon, sitotoksik antikanser
ilaçları, yüksek ısı gibi durumlarda ya da direkt
• HOcrenln hldrolltlk enzimlerle kendi kendini
ne denir... Otoliz
sindirmesine serbest radikal reaksiyonu sonucu görülebilir .
Tamir mekanizmaları tarafından tamir edilemezse
• Mlyokard lnfarktOsQnde gBrtllen nekroz. ..
Koagülasyonnekrozu apoptoz tetiklenir .
• Damartıkanıklığı sonrası dokudagellıen nekroz... - Yanlış katlanmış proteinlerin bir ikmesi.
Koagülasyonnekrozu
nekrozununmekanizması ... Protein
Koagtllasyon - Vira! enfeksiyonlarda görülen hücre hasarı (
denatürasyonu adenovirüs, HIV , vira! hepatit) .
• MallgntQmörlerdegcirQlen
nekroz... Koagülasyon Duktus tıkanıklıklarına bağlı olarak parankima!
nekrozu organlarda gelişen patolojik atrofi (pankreas,
• Hacre ve doku ;atısının korundu§uve protein parotis bezi ve böbrek) .
denattlrasyonunun hakim oldu§u nekroz ...
Koagülasyonnekrozu o:zltı g6rtllenınorfoloJlk özellikler
• Apopt ...
• Koroner arterlerden birinin tıkanmasına ba§lı - Nükleus periferinde kromatin birikimi
miyokartenfarktasa sonucuBldtı§a dtı tlt\tllenbir - Apoptotik cisimlerin oluşumu
enfarlctalanından alınan örnekte
kisininotopsisinde, - Apoptotik cisimlerin fagositozu
görQlen nekroztipi. .. Koagülasyonnekrozu - Sitoplazmik balonlaşma
• Llkefakslyonnekrozunun en sık gorald(Jğa organ... - Hücrese fragmantasyon
Beyin (Diğeri apse, ancak apse organ değildir) .
• Apoptozls m kanlzması yeter iz kalır a ortGya ;ıkan
oluıan nekroz
• Beyindelskemlsonucu ... Likefaksiyon hastalıklar ... Otoimmün hastalıklar , lenfoma
nekrozu
0 MERKEZLERİ
TUS HAZIRLIK
Konjenital veya akkiz lipid hastalıklarında Gebelik süresince uterusun belirgin bir şekilde
ekstremitelerin ekstansör yüzlerinde, göz büyümesi hangisine örnektir ... Hipertrofi (Aslında
kapaklarında yerleşen, içinde kolesterol kristalleri hipertrofi ve hiperplazi genelde bir arada olur. Gebede
içeren oluşum. . . Ksantom memedeağırlıklı hiperplazi varken, uterusta hipertrofi
vardır).
• Esas olarak hücre dışında biriken anormal protein...
Amiloid · Lipofuskin granüllerinin görülmesinin karakteristik
olduğu durum... Atrofi (Brown atrofi:Özellikle kalpte
• Plazma hücre diskrazilerinde, immünoglobulinlerin
birikimi ile oluşan hyalen cisimcik... Russel görülür).
cisimciği · Bronşiyal silyalı kolumnar epitelin skuamöz epitele
dönüşmesi hangi adaptasyon mekanizmasına
Demiri göstermek için kullanılan boya... Prusya örnektir.. . Metaplazi
mavisi
• Olgun bir hücrenin başka bir olgun hücreye
• Endojen pigmentler: Melanin, bilirübin, hemosiderin, dönüşmesine ne denir. . . Metaplazi
lipofuksin
• Safra kanallarında taş iritasyonu sonucukolumnar
• Ekzojen pigmentler: Kömür tozu, dövme epitelin yerine çok katlı yassı epitelin geçmesinin
örnek olduğu hücresel adaptasyon mekanizması . ..
• Yaşlanmada hangi madde serbest radikallerin Metaplazi
etkisiyle oluşur ... Lipofuskin
· Metaplazi hangi dokuda daha sık görülür. . . Epitel
• Tirozin oksidasyonu sonucu oluşan pigment . .. dokusu
Melanin
• Travmadan sonra iskelet kasında kemik metaplazisi
• Distrof ik ve metastatik kalsif ikasyon örnekleri . .. görülmesinene denir ... Miyozitis ossif ikans
• Nötrof illerin fagositoz yapmasını kolaylaştıran • Hangi hCicre tipinde rejenerasyon yeteneği
maddelerene ad verilir... Opsonin kaybolmuştur... Miyokard hücresi , iskelet kası
hücresi , nöronlar (Permanent hücreler)
• Kronikgranülomatöz hastalık hangienzimdefektinde
gelişir ... NADPH oksidaz • Siklin bağımlı klnaz lnhibltörlerindenbiri olan p27
(CbKN1B)hCleresiklusukontrolnoktalarından G2-M
• Pluripotent hematopoletlk kök hücrede bulunan noktasında hangisiniinhibeeder... Siki in B-CDKl
antijen... CD 34
• Hangi proteinin fosforilasyonu hCicreslklusunun
• Hangi hücre lenfokinlerin esas kaynağıdır... T ilerlemesindeönemli rol oynar... Retinoblastoma
lenfosit pr ote ini
• Sltotokslk T hücrelerininantijen tanıma olayında • özellikleuzunekstremltelerl,bllaterallensektoplsl,
rol alanlar... CD8, T hücre reseptörü , CD3, HLA sınıf mitral valvprolapsusu
ve aort dilatasyonu bulunanbir
I hastanın genetik incelemesinde flbrillln-1 geninde
mutasyonsaptanmışsa... Marfan sendromu
• Hangi hücre immünoglobulin
sentezler... Plazma
hücresi
· Yara iyileşmesinin onarım fazında rol alanhClcreler
...
Fibroblast , makrofaj , endotel hücreleri, epitel
• B hücrelerindekiCC>40ve T hücrelerindekiCb40
ligandgenindekimutasyonlarsonucuortaya çıkan • Rejenerasyonve yara iyileşmesinde keratinoslt
göçO,anjiyogenez,yara kontrakslyonuve matrlks
primer immünyetmezlik... Hiper IgM sendromu
depolanmasına yol açanfaktör ... Fibroblast büyüme
dokuhasarı tamiri. fibro:zisve
• Kronikinflamasyonda faktörü
anjiyogenezdensorumlufaktör ... Aktive makrofaj
• İltihabi granülasyondokusu nelerden oluşur . ..
(=Alternatif makrofaj=M2 makrofaj) .
Fibroblastlar, kapiller ve ilt ihap hücreler i
• Mononükleer fagositik sistem elemanları
hangileridir.. . (Fibroblastbu gruba girmez) • tnsizyondansonradikilmiş bir yarada"epltellzasyon"
ne :zamanoluşur (primer yara iyileşmesi) ... İlk 24
- Karaciğer :Kupffer hücreleri saat
- Dalak ve lenf nodları :Sinüs histios itleri · Kırk yaşındaki erkek hastada iş kazası sonucusağ
ön kol derisindeoluşan kesi dikilerek kapatıldıktan
- SSS:Mikroglia 1 ay sonraki bulgu... İntakt epiderm isle örtülü
- Deri : Langerhans hücreler i (D i kkat stratum kollajenden zengin konnektif doku varlığı
spinozumda)(Ancak Langerhans hücreleri makrofaj
• Anjiyogene:zi
inhibeeden faktör . .. Trombospondin
değildir)
(Diğer l er i; Anjiyostatin , endostatin , vaskülostatin ,
- Kemik :Osteoklast SPARK, osteopont in ... )
- Akciğer :Alveolar makrofaj
0 MERKEZLERİ
TUSHAZIRLIK
TQmör anJiyogenezindediğerlerine göre daha Tilmör hacresinin köken aldığı hacreye morfolojik
erken erken artışı görülen... HIF-1 (Anjiyojenez benzerliğinin ifadesi nedir... Diferansiyasyon
gelişmesinde sıralama şu şekilde :
Hipoksi-laktat-HIF
• SarkomlarınhangisindetQmöriloluşturan hacrelerin
1 alfa -VEGF-vazodilatasyon-metalloproteinaz-endotel
diferensiasyonuen iyidir... Derece (grade) I olan
göçü-periendotelyal destek hücre göçü)
tümör ler .
• Skar dokusunun
kontrakte olabilmesinin
nedeni...
• Hangisinde
temelözelliktilrnöründiferansiasyonunda
Fibroblastların düz kas hücreleri gib i davranması
bozukluktur
... Anaplastik karsinom
(=Miyof ibroblastlar)
• Malignneoplazmlarda kaybını
hacrediferonsiasyonun
ifade eden terim ... Anaplazi
NEOPLAZİ
• TCimörhacrelerininbiçim, bOyüklilkve boyanma
• Skuamözepitelyaldokudangelişen b nigntCimör
... özellikleriaçısından birbirlerindenfarklı olmaları . ..
Papillom Pleomorf izm
Etyolojisinde güneş ışığı olan tümörler... Bazal İyonize radyasyonun neden olduğu hücresel DNA
hücreli karsinom , skuamöz hücreli cilt karsinomu, zedelenmesi sonucu neoplazm gelişiminde genlerden
malign melanomve aktinik keratoz . hangisinin mutasyonu önemli rol oynar. . . p53
• Patogenezinde Epstein-Barr virusun rolu oynadığı • Tümör supresör genlerden hangisinin mutasyona
uğradığı durumda kemoterapiye dirençten söz
hastalıklar... Hodgkin lenfoma , Burkitt lenfoma
edilir .. . p53
lenfoma, Nazofarenks karsinomu, Enfeksiyöz
mononükleoz • Hücre siklusunda Gl/S fazı geçişinde rol alan
bir tümör supressör geni fonksiyonel tek allel ile
• Kaposisarkomu, malignlenfomalar ve multipl myelomda doğan çocukta 6 yıl içinde gelişen malign neoplazi ...
rolü olduğu düşüıülen virus ... HumanHerpes Virüs Tip Retinoblastom
8
• Tümör baskılayıcı genlerden hangisinin mutasyonu
• Gelişiminde viral ajanın etiyolojik faktör olarak böbrek kanserleri, feokromositoma ve böbrek
rol aldığı neoplazm ... Erişkin T-hücreli lösemi/ kistleri oluşumuna neden olur . .. VHL
lenfoma (HTLV-1 yapar). Ancak HPV serviks kanseri,
BRCA-1 ve BRCA-2 genlerinin etki mekanizmaları. . .
EBV lenfoma ve nazofarenks kanseri, HHV-8 kaposi
DNA onarımı
sarkomu ve malign efüzyon lenfoması bazı virüsler in
yaptığı diğer malignitelerdir . · BRCA-1 geninin mutasyonu kadın genital sisteminde
hangi tümörün gelişiminde en sık rol oynar ... Over
• İnsan Herpes virus 8'in rol oynadığı lenfoma ...
kanserleri (Diğeri meme kanseri).
Primer efüzyon lenfoması
• BCL-2 proteininin aşırı ekspresyonu sonucu
Sinonasal papilloma hangi virus ile ilişkilidir ... apoptozisin engellenmesinin önemli rol oynadığı
HPV
neoplazm... Foliküler lenfoma
• Servikal in situ karsinom hangi virus ile ilişkilidir ... DNA onarım mekanizmalarının defektif olduğu
HPV hastalıklar:
• Nazofarenks karsinomu hangi virus ile ilişkilidir ... - Herediter non-polipozis koli
EBV (Epstein Barr virüs) .
- Kseroderma pigmentozum
• Hepatoselüler karsinom hangi virus ile ilişkilidir . .. - Ataksi telenjiektazi
HBV (hepatit B), HCV (Hepatit C)
- Fanconi anemisi
• Gastrik maltoma hangi bakteri ile ilişkilidir .. . - Bloom sendromu
Helicobacter pylori ile ilişkilidir.
0 TUS HAZIRUK MERKEZLERİ
• t>NA onarım genlerindeki mutasyonlar. • Yumuşak doku içine kanama sonucundaortaya çıkan
gastrointestinal polip hastalıklarından hangisiyle kitlenin ismi... Hematom
ilişkilidir ... Herediter nonpolipozis kolorektal kanser
• Vasküler zedelenmede görülen normal hemostatik
sendromu
mekanizmaların oluş sırası ... geçici vazokonstrüksiyon,
• t>NA tamir mekanizmalarındaki bozukluktan trombositlerin ekstraselüler matrikse yapışması, doku
kaynaklanan ailevi bir kanser sendromu . .. faktörünün sentezi ve trombin oluşumu , fibrin ağının
Kseroderma pigmentozum (diğerleri Herediter non- oluşumu
polipozis koli , Ataksi telenj iektazi , Fanconi anemisi ,
Bloom sendromu) · Tromboz gelişiminde rolü olan faktörler
nelerdir ...
• Kseroderma pigmentozumdaki asıl patolojik
- Endotel hücre hasarı
mekanizma nedir ... DNA onarım bozukluğu
- Trombositler
• Saf eritroid hipoplazi. hipogamaglobulinemi ve
myastenia gravis ile birlikte görülen neoplazm... - Pıhtılaşma sistemi
Timoma
• Pnömoninedeniyle hastaneye yatırılan 52 yaşında
Paraneoplastik bir sürecin sonucunda gelişen hastanın, bir hafta sonra ayağında femoral ven
trombozu saptanıyorsa etyolojide en olası neden...
hastalıklar ... Cushing sendromu, Polisitemi,
Uzamış immobilizasyon
Hipertrofik osteoartropati , Saf kırmızı küre aplazisi
(Mesela parkinson hastalığı gelişmez) . · Trombüsün en sık kaynağı. .. Diz üstü derin bacak
· Karsinoembriyonikantijen (CEA} düzeyleri en yüksek venler i
olan tümör hangi bölgedengelişir ... Kolorekta l bölge
• Venöz pulmoner emboliler en sık hangi bölgeden
(CEA pankreas kanserinde de yükselir)
köken alır ... Dizin üstündeki bacak venleri
• Alfa-fetoprotein yüksekliğinde tümörün hangisinden
• En sık görülen emboli tipi hangisidir ...
köken aldığı düşünülür ... Hepatosit (Testis veya over
Tromboemboli
tümörlerinde de yükselebilir) .
• Femur kırığı sonrasında ani gelişen takipne, dispne,
· Hangi filament karsinom kökenlidir... Keratin taşikardi ve trombositopeni bulguları sonrasında
oluşan koma nedeniyle eksitus olan bir hastada en
• Karsinom ile lenfomanın ayırıcı tanısında hangi
olası bulgu. .. Pulmoner dolaşımda kemik iliği dokusu
filament karsinom lehinedir ... Sitokeratin
ve yağ globüllerinin varlığı
• Teratomlar çocuklarda en sık nerede yerleşir . .. Marfan sendromu oluşumundan sorumlu gen . . .
Sakrokoksigeal bölge Fibr ill in
• Daha çok çocukluk yaşlarında görülen, batında kitle • Otozomal dominant geçişli kanser sendromları:
oluşturan, nöronal kaynaklı ve malign olan tümör .. .
- Li Fr aumeni Sendromu
Nöroblastom
- Familya! adenomatöz polipozis koli
• Çocukta görülen malign hastalıklardan hangisinde
iyileşme şansı en fazladır ... Wilms tümörü
- MEN t ip I
- MEN tip II
• Çocukluk çağında sık görülen malign tümörler ...
Ret inoblastom , Wilms tümörü , Nöroblastom , - MEN tip III
Medulloblastom, Ewing sarkomu, Rabdomyosarkom, - Nörofibromatozis tip I (von Recklinghausen
Hepatoblastom . hastalığı)
• Çocuklarda __ ~s~ı~k
=e=n görülen Nörof ibromatozis t ip II
sarkom ... Rabdomyosarkom - Von Hippel-Lindau sendromu
• Posterior mediastende görülme olasılığı en yüksek - Wi lms tümörü
tümör ... Nörojen ik or ijinli tümörler
- Familya! retinoblastom
• Kistik higroma ile eş anlamlı olan ... Kavernöz Herediter non polipozis koli
lenfanjiyom
• Kistik f ibroziste hangi doku veya organda morfolojik
• Histopatolojik olarak malign lenfoma ile en sık bulgular belirgin değildir ... Ter bezleri
karışabilen tümör. . . küçük yuvarlak mavi hücre! i
tümör ler grubu • Mitokondriyal DNA mutasyonlarıyla ilişkili olan
hastalık .. . Leberin hered iter opt ik nöropatisi
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
• CTG üçlü nükleotid tekrar mutasyonu ile ortaya • Mycobacterium tuberculosis'e ikincil gelişen
çıkan bir hastalık ... Miyotonik distrof i (Trinükleot id granülomatöz iltihap odağında karakteristik
tekrarı ile oluşan diğer hastalıklar Huntington koresi , bulgular .. . Multinükleer histiyositik dev hücre,
Friedreich ataksisi ve Frajil X sendromudur) . lenfositlerden zengin inflamasyon hücreleri, fibrozis,
nekroz. Plazmahücreleri (Sif iliz granülomundavar) ve
nötrofiller (Kedi tırmığı hastalığ ı granülomunda var)
İMMÜN SİSTEM PATOLO.JİSİ TBC granülomunda görülmez.
• İmmün kompleksleraracılığıyla gelişen vaskülitler .. . · Graft versus host reaksiyonu görülmesi en olası
Hepatit B'ye sekonder gelişen PAN, ilaca bağlı oluşan nakil. . . Allogenik kemik iliği nakli
vaskülit ve idiopatik.
• SLE de genel olarak görülenler. .. SLE'de artralji,
• Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu özelliği. .. Aktive kelebek tarzı eritem, fotosensitivite, plevral ve
T lenfositler önemli rol oynar . (Granülom yapan peritona! efüzyon, perikardit, hemolitik anemi, psikoz
hastalıklar ve CD 8'in rol oynadoğı hastalıklar genellikle ve VDRLye karşı yalancı pozitiflik vardır . ANA düzeyi
tip 4'tür) . yüksektir .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
• Böbrekte Wire loop görünümü saptanan hastalık ... • Aşırı miktarda transforme edici büyüme faktörü-
SLE (Wire loop hastalığı aktivasyon göstergesidir. beta üretimi görülen hastalık . . . Skleroderma.TGF
Özellikler evre 4 te görülür . Zaten o yüzden en sık beta f ibrozisten asıl sorumlu sitokindir . Sadece
ve en kötü böbrek tutulumu evre 4'tür) skleroderma değil hipertrof ik skor gelişmesinden
de sorumludur . (TGF beta=skar) . Ayrıca Marfan
• SLE'de hastalığın tanısında yardımcı olan
sendromu'nda da rolü vard ır .
otoantikorlar hangi moleküle karşı gelişmiştir . ..
DNA • Kalsirıozis , Rayrıoud fenomeni, özofagusdismotilitesi,
sklerodaktili ve telenjiektazi hangi hastalıkta . ..
• Hangi organdaki SLE tutulumunun prognozu en
Lokalize skleroderma (CREST sendromu)
ölümcüldür. . . Böbrek (SLE'de en sık ölüm nedenleri
böbrek tutulumu ve enfeksiyondur) . • AL tipi amiloidozisin en sık nedeni . .. Mu iti pi
• l)alak arterinde soğan zarı görününühangihastalıkta
myelom
mevcut.. . SLE • Sekonder amiloidoz görülen hastalıklar . . . Kronik
ve sistemik hastalıklar sekonder amiloidoza neden
• Teleskobik idrar hangisinin bulgusudur... Lupus
nefrit i (Bu arada SLE böbrek biyopsisinde full house olur . Önemli örnekler i; romatoid artrit , TBC, FMF,
pattern görülür) Ülserat if kolit, Crohn.
· Libmann-Sacks endokarditi hangi hasta lı kta • Kronik böbrek yetmezlikli bir diyaliz hastasının
dirseğindeki amiloid.. . Beta 2 mikroglobulin
görülür . .. SLE (SLE'nin en spesifik kalp
tutulumu Libman-Sacks iken en sık kalp tutulumu · Uzun süre diyalize giren hastalarda biriken amiloid. ..
perikardittir) . Beta 2 mikroglobulin (En sık eklemde birikir)
• SLE nin tanı kriterleri: • Kronik böbrek yetmezliği nedeniyle uzun süredir
hemodiyalize giren bir hastada biriken amiloid
Malar rush protein ... A~2m (Beta 2 mikroglobulin) .
Diskoid rush
· Kronik hastalığı olmayan, kalp yetmezliği tedavisi
Fotosensitivite gören yaşlı hastada kalp interstisyumunda kongo
Oral ülser kırmızı ile boyanan eozinofilik madde birikimi . ..
Transtiretin (Senil kardiyak amiloidoz)
Artrit : Non eroziv
Serozit • Senil sistemik amiloidozdadaha sık tutulan organ...
Kalp
Renal tutulum
ANA pozitifliği • Amiloidozisin en ciddi ve hayati tutulumu . . .
Nörolojik tutulum : Nöbetler, psikoz Böbrek
Hematolojik tutulum : Pansitopeni • Kongokırmızısı boyası ile polarize ışık altında sarı -
İmmünolojik bulgular: Anti Ds DNA ,Anti Sm, Anti yeşil çift kırınım {birefrejans) ... Amiloid
fosfolipid antikorlar
• Amiloid fibril proteinleri. . . Transtiretin , kalsitonin ,
• Göz ve ağız kuruluğu ile karakter ize otoimmün ()2 mikroglobulin , prealbumin
hastalık . .. Sjögren sendromu
• Ailesel Akdeniz ateşinde dokulardabiriken protein...
• Keratokonjunktivitissicca hangisininbir bulgusudır . .. Serum amiloid asosiye protein (sAAP)
Sjögren sendromu
• Hücresel immün yetmezliği olan {AIDS) hastada
• Sjögren sendromununbirlikte görüldüğü hastalıklar saptananlar:
arasında en sık olanı . .. Romatoid artrit
- CD 4 helper oranında düşmeye bağlı CD4 / CD8
• budaktan yapılan minör tükürük bezi biyopsisinde oranının azalması
periduktal T lenfositlerin bulunmasının tanısında
kullanıldığı immün sistem hastalığı .. . Sjögren - Spesifik sitotoksisitede azalma
sendromu
- Kemotaksis ve fagos itoz def ekti eri
• Genellikle kadınlarda , daha sık deri tutulumu başta
olmak üzere tüm organ ve dokulardayaygın fibrozise - Antijenlerin T lenfosite sunumundaazalma
neden olan kollajen doku hastalığı .. . Skleroderma
- Hipergamaglobulinemi
© TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
• Serumda nötrof il granüller ine karşı antikorlar • 60 yaşında bir erkek hasta ateş, kilo kaybı, baş
(ANCA) bulunması hangi hastalığı düşündürür . .. ağrısı , görme bozukluğu, yiyecekleri çiğnerken
Wegener granülomatozu (Diğerleri Mikroskobik PAN çenede ağrı ve kalça ekleminde ağrı yakınmaları
ve Churg Strauss sendromu) ile hastaneye baş wran hastada en olası tanı ...
Temporal arterit
• PAN hangi organı en az sıklıkla tutar . .. Akciğer
Poliarteritis nodozadaki patolojik damar bulgusu . . . Daha çok yaşlılarda görülen, çoğunlukla kranyumda,
Küçük ve orta çaplı arterleri tutan f ibrinoid nekroz küçük ve orta arterlerde fokal granülomatöz
lezyonlara sebep olan ve lökositler içerisinde dev
ve lökosit infiltrasyonu granüllere yol açan hastalık . . . Dev hücreli arterit
Hepatit B virus antijenlerine ilişkin immün (Temporal arterit).
komplekslerin dokularda birikimine ikincil gelişen
hastalık ... Poliarteritis nodosa Yaşlı bir şahısta ağrılı ani görme kaybı olursa
öncelikle düşünülmesi gereken hastalık . .. Dev hücreli
• Vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak farklı
evredeki lezyonların aynı anda, hatta aynı damarda arterit
bulunması karakteristiktir .. . Poliarteritis nodosa
Yaşlı hastalarda aort, karotis ve oftalmik arterleri
• Poliarteritis nodosalı hastalarda en sık karşılaşılan tutan damar hastalığı ... Dev hücreli arterit
serolojik bulgu . . . HBs Ag (+)' !iği Genç kadınlarda daha sık görülen, arteriollerin
• Üst ve alt solunum yollarında granülomatöz fonksiyonel vazospazmı ile ilişkili olan, her iki elde
solukluk , halsizlik, uyuşma ve zamanla iskemik
reaksiyonla karakterize hastalık ... Wegener
değişikliklerle seyreden hastalık ... Takayasu
granülomatozu (Yeni ismi granülomatöz polianjit) .
hastalığı
• Özellikle üst solunum yollarının küçük ve orta
boy damarlarını tutarak yaygın nekroz ve Aort ve büyük damarları tutan vaskülit ... Takayasu
glomerülonefrite yol açan hastalık . . . Wegener arteriti
granülomatozu (Yeni ismi granülomatöz polianjit) . • Çocukluk çağında myokard infarktüsü, koroner
Wegener granülomatozu (=Granülomatöz arter anevrizması, rüptür ve trombozlara yol açan
mukokutanöz lenf düğümü sendromu da denilen
polianjit):
hastalık ... Kawasaki hastalığı
- Nazofarenkste nekrotizan granülomlar
Otuz yaşında bir erkekte ayak parmaklarında
- Akciğerlerde pnömonik infiltrasyon gangren görülmüşse en olası tanı. .. Tromboanji itis
- Akut böbrek yetersizliği obliterans (Buerger hastalığı).
- Serumda c-ANCA (+) (Anti-proteinaz 3 Sigara içen orta yaşlı
erkek hasta, eforda
antikorları) bacaklarında ağrı
duyuyorsa en olası tanı .. .
Tromboanjiitis obliterans
• Yaygın döküntüler, palpabl purpura , dermal
venüllerde lökositoklastik vaskülit ve glomerüllerde Çok sigara içen genç erkek hastada, orta küçük
IgA birikimi ile karakterize bir tablo oluşturan çaptaki ekstremite damarlarında tromboz, akut
hastalık. . . Henoch - Schönlein purpurası ve kronik iltihabi değişiklikle segmental tutulum
gösteren vaskülit . . . Buerger hastalığı
Otuz iki yaşındaki erkek hasta, her iki bacak ön
yüzünde daha fazla olmak üzere purpurik özellikte • Genç sigara içicilerde orta ve küçük arterlerle
cilt lezyonlarıyla başvuran ve deri biyopsisinin birlikte ven ve sinir paketini Marak ekstremitelerde
mikroskobik incelemesinde, dermisteki küçük çaplı iskemik değişikliklere yol açan vaskülit . . .
damarlarda fibrinoid nekrozun yanı sıra damar Tromboanjiitis obliterans
lümenleri ve çevresinde parçalanmış nötrof iller
tespit edilen bir hasta için en olası tanı .. . • Tersiyer sifilizdeki damar lezyonu en sık .. . Çıkan
Lökositoklastik vaskülit aorta
• Altmış dört yaşında bir erkek hastada ani başlayan
Torasik aortada anevrizma ve aort yetmezliği;
görme bozukluğu nedeniyle yapılan temporal arter mikroskopik olarak yoğun lenfoplazmosit infiltrasyonu
biyopsisinde lümende trombüs, duvarda internal
elastik membran çevresinde granülomatöz iltihap ve endarterit ile karakterize hastalık ... Sif iliz
saptanması durumunda tanı . . . Temporal arterit • Perivasküler plazma infiltrasyonu ile birlikte
obliteratif endarterit bulunan bir hastada tanı . . .
Vasküler sif iliz
TUS HAZIRUKMERKEZLER!
• İntimada yırtık, mediada hematom hangi hastalıkta • Anemi tiplerinden hangisinde eritrositlerde
görülür ... Dissekan anevrizma makrosltlk, makroovalosltlk değişiklikler,
nötrof illerde irileşme ve nOkleuslarında
• Kaposi sarkomu hangi hücrelerden köken alır .•. hipersegmentasyongörCIIClr
... Megaloblastik anemi
Vasküler endotel
• Megaloblastlkanemininnedenleri... Gastrektomi,
• Yirmi altı yaşındaki gebe kadın 3 hafta önce dişeti
pernisiyöz anemi, kör barsak segmentlerinde
tedavisi görülen ve kontrol muayenesinde, tedavi
bölgesinde mor renkli, kanamalı polipoid gingival aşırı bakteri üremesi durumu , yaygın barsak
lezyon saptanan dokunun histoloJlslnln granülasyon hastalıkları (lenfoma , skleroderma) , B12 için yarışan
dokusu ile eş özellikte olduğu görCllenbir hasta için diphyllobothrium latum varlığı , gereksinimin arttığı
en olası tanı ... Piyojenik granülom durumlar .
• tmmcın yetmezliği olan bir hastada fırsatçı bir • Gastrektomlsonrası hücredebNA sentezbozukluğu
enfeksiyon nedeni ile vaskcıler proliferasyon sonucuortaya çıkan anemi tipi ... Megaloblastik
gelişmesini tanımı ... Basiler anjiyomatozis anemi
• Dört yıl önce böbrek transplantasyonu olan 38
• Demireksikliği anemisinin
etyoloJlslnde:
yaşındaki kadın hastada lenf nodcıllerl, mukozalar
ve iç organları tutan multipl lezyonların iğsi hücreler - bClşClk diyet alımı; tek başına nadirdir.
ve kapiller damarlardan oluştuğu ve bu hücrelerde
HumanHerpes virus 8 DNA'sı saptanıyorsa en olası - Malabsorbslyon; sprue ve çölyak hastalığıyla
• Çocukluk çağı Hodgkin dışı lenfomaların sık görülen • Reed-Sternberg tipi dev hücreler hangi hastalıkta
özellikleri : görülür .. . Hodgkin lenfoma
- Santral sinir sistemi tutulumu • Hodgkin hastalığında görülen dev hücre hangisidir...
- Gonad(testis/over) tutulumu Reed-Sternberg hücresi
- Yüksek dereceli olması
• Boyunbölgesindeki lenf nodu biyopsisinde eozinofil,
- Lösemikdönüşüm lenfosit, plazma hücreleri ve histiyositlerden
- Ekstranodal yerleşim oluşan reaktif hücresel zeminde, neoplastik Reed-
Stenberg hücreleri görülürse en olası tanı .. .
• Yaygın lenfadenopati ve hepato-splenomegali
ile periferik kanda absolut lenfositozu olan 60 Hodgkin lenfoma
yaşındaki bir hastada en olası tanı . .. Kronik • Mediastende kitle saptanan 25 yaşındaki erkek
lenfositik lösemi hastada en olası tanı .. . Hodgkin lenfoma
• KLL'ye morfolojik , fenotipik ve genotipik olarak en • Yüzündeödem ve nefes darlığı ile doktora başvuran
çok benzerlik gösteren lenf oma tipi. . . Küçükhücreli genç bir kadın hastada mediastinal lenfadenopati
lenfositik lenfoma saptanıyor . Alınan biyopside kalın fibröz bantlar
ile birbirinden ayrılan nodüller izleniyor. Nodüllerin
• Genellikleyaşlılarda görülen, yaygın lenfadenopati ve içinde belirgin nükleollü, geniş sitoplazmalı, CD30
hepotosplenomegalibulunan, yavaş seyirli , çoğunlukla ve CD15 pozitif dev hücreler gözleniyor. En olası
kemik iliği ve periferik kana yayılan lenfoid neoplazi tanı .. . Hodgkin lenfoma
tür(J. .. Diffüz küçük hücreli lenfosit ik lenfoma
• İki taraflı boyun ve aksiller lenfadenopatisi olan 22
Germinal merkez B hücrelerinden köken alan non- yaşındaki genç bir bayanda kilo kaybı , ateş ve gece
Hodgkin lenfoma.. . Foliküler lenfoma terlemesi tespit ediliyor yapılan biyopside kapsülde
ve nodül içerisinde kollaJenize bağ dokusu artışı ve
• Lenfomalardan hangisi , immünohistok imyasal nodülasyongörülüyor, lenfositler plazma hücreleri,
olaraksiklin 01 pozitif iği gösterir . .. Mantle hücreli eozinof il ve histiositlerin bulunduğu zeminde çok
sayıda lobüle nükleuslu belirgin nükleollü atipik
lenfoma
multinükleer dev hücreler saptanmıştır . En olası
• Reaktif germinal merkezler çevresindeki küçük tanı . . . Nodüler sklerozan tip Hodgkin hastalığı
lenfoid hücrelerin proliferasyonu ve t(l 1; 14)
• Daha sıklıkla servikal, supraklavikular ve mediastinal
translokasyonu ile karakterize matür B hücreli
lenf dcığümlerini tutan genelllikle adölesan ve genç
lenfoma... Mantle hücreli lenfoma erişkinlerde ortaya çıkan kadınlarda erkeklere göre
Nükleozom
- Kromatin; interfazdaki (iki mitoz arasındaki) hücrede DNA ve histonların
z
.=xiffl
r
. r
Sitoplazma
Mltokondrl
- Dış membranda; karnitin/karnitin palmitil transferaz
- İç membran; oksidatif fosforilizasyon gerçekleşir . Krista adlı çıkıntılar bulunur.
Mitokondri
- Matriks; Kreb's trikarboksilik asit ve sitrik asit siklüsü , mitokondriyal DNA içerir.
- Mitokondriyel DNA üzerinden 13 adet protein üretebilir (otonom organel
olarak bilinir)
Mitokondriyel DNA; intron, histon, onarım enzimlerini içermez ve yoğun
serbest oksijen radikal hasarına maruz kalır; bu nedenle nükleer DNA'dan 10-
20 kat fazla mutasyona neden olur . Bu insanda yaşlılığın nedenlerinden biridir.
- Heme sentezi için gereken ara ürünler mitokondride üretilir.
Apopitoz ' un intrensik yolunda rol alır.
Ribozom
Nissle cismi
- Hücre içinde prote in sentezinin yapıld ı ğı organellerdi r.
~
- Ay n ı proteinin sentezinde bir arada çalışan ribozom grubuna
polizom ad ı verilir .
- Ribozomların bir arada bulunduğu sitoplazmadaki bazofilik
bölgelere (granüllü endoplazmik reti kuluma karşılık gelir) , sindirim
enzimi içeren glandüler hücrelerde ergasitoplazm , nöronlarda
Nissle cisimcikleri, d i ğer hücrelerde "bazofilik cisim" ad ı veril ir.
Endoplazmik redikulum
Düz endoplazmik redikulum;Steroid ve lipoprotein sentezi ve ilaç/toksin detoksifikasyonunda aktif rol oynar.
a- Adrenal korteks, Leydig hücresi ve korpus luteum gibi steroid hormon sentezleyen hücreler
b- Karaciğerde; oksidasyon, konjugasyon ve metilasyonda rol alarak toksik maddelerin detoksifikasyon (İlaç gibi
hidrofobik bileşiklerin suda çözünür moleküllere dönüştürülmesi) veya nötralizasyonun yapıld ı ğı organeldir
(kara ci ğerde sitokrom P-450, düz endoplazm ik retikulum yerleşimlidir) .
- Alkol, barbitür atlar ve f enito in karaciğerde düz endoplazmik redikulumu aktive eder .
c- Kas hücrelerinde sarkoplazm ik reti kulum adını alarak kontraks iyonu düzenleyen Ca++ i yonlarının salınımını
düzenler.
- Düz kas hücrelerinde kalsiyu mun regülasyonunu s ağlayan protein kalmodilin
- Çizgili kas ve kalp k asında kalsiyumun regülasyonunu s a ğ l ayan prot ein troponin C
- Lipolizin erken a ş ama s ı (t rigliserit lerden yağ asitlerin in ayrılması ), lipoproteinlerin yenilenmesi
- Kalsiyumun serbest l eşmes i
Granüllü endoplazmik redikulum; Hücrede protein sentezini yapıldığı organellerdir ; endoplazmik redikulum üzerine
ribozomların oturması ile oluşur . Ribozomların endoplazmik redi kulum yüzeyine tutunmasını sağlayan soketler ; riboforin
adlı bir membran prote inidir .
Golgi aperatı
- Golgi aparatında; protein sentezi sürecinde, lipid ve şekerlerin sentezlenen proteine eklenmesi gerçekleşir.
Golgi'nin ışık mikroskopik olarak görülebildiği tek hücre, müsin üretimi yapan goblet hücreleridir .Goblet hücrelerinde
nükleus ile apikal sitoplazma arasında geniş alanlarda golgi aparatı bulunur. Bu hücrelere kadeh görünümünü veren
organel golgi'dir .
Lizozom
Hücre dışından alınan materyalin sindirilmesine heterofaji adı verilir ; burada primer lizozom, fagozom ile birleşir ve
sekonder lizozom (Fagolizozom) oluşur .
Lizozomlar bazı maddeleri sindiremediklerinde hücre içinde fonksiyon suz ve artık olarak kalırlar, bun lar residüal cisim
(tersiye! lizozom) olarak adlandırılır .
• Membran yapısındaki kompleks lipidlerin lizozomlarda sindiremem i ş artı k ları residüal cisimlerde birikir ve lipofuksin
olarak adlandırılır .
Hücre' nin kendi elemanlarını yıkması; otofaji olarak bilinir ve atrofinin bir bulgusudur.
- Çizgili kasın atrofiye gidişi sürecinde ; Otofaji, otofagozom ve lipofuksin birikimi izlenir; Brown /kahverengi/ esmer
atrofi olarak adlandırılır.
- Çoğu cytosolik enzim pH 7.4'te çalışırken , lizozomal enzimler pH 5 veya daha az olduğunda çalışırlar.
- İnklüzyon hücre (1-cell) hastalığı; Lizozom proteini olan mannoz 6-P' ın, lizozom membranına eklenmesindeki bozukluk
sonucu gelişir; lizozomların boş olması ile karakterizedir . Hastalarda kaba yüz görünümü, eklem sertliği , katarakt ve
mental reterdasyon izlenir .
- Chediak-Higashi sendromu; otozomal resesif, lizozomal transport protein defekti sonucu fagolizozomların
oluşamaması ve hücre içi granüllerin birleşmesi ile (füzyon defekti) megagranüllerin oluşumu .
Peroksizom
Peroksizomların işlevi;
- Uzun zincirli yağ asitlerinin beta oksidasyon ile hücre içi yıkımı
- Asetil KoA ve H202 üretimi
- Fosfolipidlerin değ i şimi (fosfotidilserin ' in fosfotidiletanolamine dönüştürülmesi)
Peroksizomal hastalıklar;
- X'e bağlı adrenolökodistrofi: İnsanda en sık izlenen peroksisomal hastalık; davranış değişiklikleri, kas güçsüzlüğü,
konuşma güçlüğü ile 4 yaş civarında başlar; 10 yaş altında ölüm nedeni olurlar .
- Zellweger sendromu:PEXl , PEX2,PEX3, PEXS,PEX6ve PEX12 kodlayan genlerdeki mutasyonlara bağlı olarak
peroksizomların hatalı montajına neden olan ve buna bağlı olarak sitoplazmada yeni sentezlenen peroksizomal
enzimlerin peroks i zomların içine giremediği bir hastalıktır.
®- TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Otozomal resesif bir hastalık olup, hücrelerde uzun zincirli yağ asitleri birikir, myelin yapım ı bozulur , hastada
hipotoni, epilepsi, hepatomegali ve mental reterdasyon gelişir ve sıklıkla 2 yaş altında ölümle sonuçlanır.
- İnfantil Refsumhastalığı: Fitanik asitin peroksizomlarda oksidasyonunun (yıkımının) bozulması, plazma ve dokularda
fitanik asit birikimi ile karakterizedir . Sıklıkla 10-20 yaş arası kalp nedenli patolojiler sonucu ölüm nedenidir.
Proteazom
Proteozomların temel fon ks iyonları malforme (üç boyutlu yapısını kaybetm i ş) ve/veya ubiquitin tarafından işaretli
deforme proteinlerin hücre içi y ı kımını yapmas ı d ı r .
MHC class 1 ile peptit leri n prezent asyonunda proteozomlar rol alı r .
• Üç boyut lu yapısı bozulan prot einlerin tekrar eski haline gelmesini (onarımın ı ) sağlayan moleküllere Chaperone
(şaperon) adı ver ilir
• Üç boyutlu yapısı bozulan prot einlerin onarılamadığı durumlarda işaretleyerek proteozoma taşıyan ve yıkılmalarını
sağlayan moleküllere Ubiquitin (ubikuitin) adı verilir .
- Oksidize proteinlerin yıkımında 20S proteosomlar
- Ubikuitin ile i şaretli proteinler in yıkı mında 265 proteosomlar kullanılır.
Ubikultin-proteozomsistemihast lıklatı
Nörolojik hastalıklar
Parkinson hastalığı Azalmış Lewycismi
Alzheimer hastalığı Azalmış Amiloid plak, nörofıbriller tangle
Motor nöronlarda süperoksit dismutaz
Amiyotrofık latera l skleroz Azalm ı ş
agregatları
Kardiyovasküler
İskemi / reperfüzyon Azalmış Miyosit apopitozu
Yüksek basınç Azalmış Miyosit apopitozu
Plazma(sitoplazma) membran.ı
Plazma membra nı nı o l uşturan fosfo lipidler içinde en büyük kısmı fosfatidilkolin(lecithin) oluşturur (membranın dış
sağlar.
Hücre dışı
Kolesterol ve yağ asidi zincirleri ise plazma membranının hidrofobik
tabakasını oluşturur .
Sitoplazma
Hücre iskeleti
Actin mikroflamentleri
Hücre iskeleti
Globüle r protein actin (G-actin) den oluşan 5-9 nm çaplı fibrillerdir .
Hücrede en fazla bulunan sitozolik proteindirler .
G-actin monomerleri , uzun flamentleri (F-actin) olu şturur ve bunlar hücre ş eki l
ve hareketini kontrol ederler.
İntermediate filamentler
- Bir anaplastik malign tümör sitokeratin pozitif; vimentin negatif ise; Karsinom
- Bir anaplastik malign tümör sitokeratin negatif; vimentin pozitif ise; Sarkom
kullanımı NSE ve nöroflament Nöral tümörler ; çocukluk çağı küçük yuvarlak mavi hücreli tümörler içinde
pozitif(+ nöral rozetler) nöroblastom gibi
Kuwetli PAS pozitif, NSE, Çocukluk çağı küçük yuvarla k mavi hücre li tümörler içinde Ewing
CD99 pozitif sarkomu
Mikrotubüller
Siliada mikrotubüllerin oluşturduğu
25 nm çapta alfa ve beta tubül in polimerlerinden olu ş u r lar . 9+2 yapısı
Hücrede hareketten sorumlu yapılardır; özelli kle siliya ve fr ajella y apı s ında
Ekstrasellülermatriks
Mukopolisakkaritler
Mukopolisakaridozlar ; temelde lizozomal enzim defektleri olup , heparan sülfat, dermatan sülfat ve keratan sülfat gibi
mukopolisakaritlerin anormal birikmesine neden hastalıklardır.
Glikoproteinler
Ana amaçları hücreleri n integrinler i ile bağlanarak, on l arın ekst raselüler matrikse tutunmalarını s ağlamaktır .
Laminin-211 ' in yapısal bozukluğu konjen ital musküler distrofinin bir formunda izlenir .
Laminin-332 ' nin anormalliği junctional epidermoliz bulloza da saptanır .
Laminin-521 'de defekt nefrotik sendrom nedenidir.
Bazal membran
Elastiklifler
Elastik lifler ; glisin, lizin, alanin, valin, prol inden zengindir; faka t hidro ksil izin içermez .
Elastik lifler ; elastin adlı kor ve bunu çevreleyen fibrilin adlı mikroflamentlerden olu ş ur .
Marfan sendromu; Fibrilintip 1 bozukluğudur; bu nedenle Marfan sendromu ağırlıkla elastik liften zengin dokularda
bozulmaya neden olur; aort, kalp kapakları, göz gibi.
PATOLOJİ
Kollajen
l --
• Tip 2 kollajen: Elastik yeteneği yüksek kollajen ; hyalen ve elastik
kıkırdağın major kollajeni (%50), vitreous body
• Tip 3 kollajen: Yeni üretilen , taze kollajen; granülasyon dokusu, fötal
ı
\
-
..... ~V1.~ıı
\ 1\
1
/ \
.:N,,.V,(N,•,"lIN:.
\
·•1' "&;._. , ·11..l
.. ,...
dokular , lümenli dokular (damar , barsak) -'=.,-
• Tip 4 kollajen: Tabaka, şebeke formunda kollaj en; bazal membran
F1broblastlar ı..rafından kollajen uretirni
• Tip 7 kollajen: Derinin epidermal bazal laminaya ve a l tında ki
stromaya sıkıca tutunmasını sağ l ar (dermo-epidermal bi l eş k e )
Sentez
mRNA'dan, alfa zincir (pre-prokollajen) translasyonu
(granüllü endoplazmik redikulum)
Hidroksilasyon
Prolin ve lizin artıklarının C vitamini yardımı ile hidroksilasyonu
(endoplazmik redikulum)
Kollajen patolojileri
Epitel hücrele ri
Epitel hücreleri alt yüzlerinde bulunan integrinleri ile bazal laminadaki lamil in ve fibronektine tutunurlar, yan yüzler i ile
ise yanındaki epiteliyal hücreye sıkıca yapışmışlardır.
- Claudin 16 kodlayan genin bir mutasyonu, hipomagnezemi ve nöbetlerle karakterize nadir görülen insan böbrek
magnezyum tüketim sendromunun nedenidir .
®- TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Keratin
-- ı
- Kokleanın hücrelerinde yüksek oranda eksprese olan connexin 26 (Cx26) genindeki mutasyonlar , sağırlık ile ilişkilidir.
- Connexin 32 (Cx32) genindeki mutasyonlar X-bağlı Charcot-Marie-Tooth demiyelinizan nöropatisinde saptanır; bu da
distal kas güçsüzlüğü ve atrofi ile karakterize periferik sinirlerin ilerleyici dejenerasyonu ve derin tendon reflekslerinin
bozulması ile sonuçlanır.
- Connexin 50 (Cx50) genindeki mutasyonlar konjenital kataraktlarla ilişkili olup , körlüğe yol açmaktadır.
- Kemik hücreleri (osteoblastlar / osteositler) connexin 43 (Cx43) ve connexin 45 (Cx45) proteinlerini eksprese eder.
Cx43 geninin kaybı, iskelet kusurlarını ve mineralizasyon gecikmelerine neden olur .
Eksokrinsalgı formları
Hücreadezyon molekülleri
Kalsiyumabağlı moleküller
Cadherin'ler E cadherin; epiteliyal hücrelerde yan yüzlerde, zonula adherensde bulunur ve kayb ı neoplazilerde
invazive büyümeye neden olur.
Cadherinlerin aksine selektinler karbonhidratlara tutunan moleküllerdir . Her selektin , bir proteine
(glikoprotein) veya bir lipide (glikolipid) bağlanma afinitesi olan bir karbonhidrat tanıma alanına (CRD)
sahiptir . CRD'nin moleküler konfigürasyonu kalsiyum tarafından kontrol edilir .
Selectin'ler
P-selektin, trombositlerde ve kan damarlarını döşiyen aktive edilmiş endotel hücrelerinde bulunur.
E-selektin , aktive ed i lmiş endotel hücrelerinde bulunur .
L-selektin, lökositler üzerinde bulunur .
Kalsiyumdanbağımsız moleküller
İntegrinler, hücre-matris etkileşimlerinde ki roller ine ilaveten , hücre-hücre etkileş i mine de aracılık
ederler. Beta 2 alt birimleri içeren integrinler, ekstravazasyona hazırlık amacıyla lökositlerin
yüzeyinde eksprese edilir ve endotel hücrelerine sı k ıca tutunmasını , adezyonu sağlar.
İntegrallerin veya integrin düzenleyicilerinin geneti k muta syonları , Glanzmann ' ın trombasten isi (beta
lntegrin'ler
3 integrin alt birimindeki mutasyon lar), lö kosit adezyon bozukluğu (tip 1, beta2 integ rin alt bir imindeki
mutasyon ; tip il, genet ik bir endojen fu koz metabol i zmas ı defekt i)
ADAM (fora disintegr in and metalloprotease ) prote inleri, t emelde sekrete edilen enzimlerdir .
İntegrinin aracılık ettiği hücrenin hücre dışı matrise bağlanmasını y ı kan prote inlerdir .
Nöroendokrinsistem hücreleri
Vücutta hemen her organda nöroendokr in hücreler bulunur ; ve bunların bir kısmının özel adları vardır .
Nöroendokrin hücrelerden köken alan dü ş ük malignite pota nsiyelli tüm örl er; karsinoid (nöroendokrin tümör) ; yüksek
malignite potansiyelli (agresif seyirli) tümörle r nöroe ndo krin karsino m olara k ad l a n d ırıl ı rl ar.
Boya Boyanankomponent
Rhodamine,orsein Ba k ı r
NEKROZ
Nekroz daima patolojiktir ; apopitoz ise bazen patolojik bazen fizyolojiktir .
Hücre hasarının en sık nedeni hipoksi ve hipoksinin en sık nedeni iskemidir .
İnsanda iskeminin en sık nedeni ise aterosklerozdu r.
-:Rlı?I • - •
Membran hasarı ve ATP yetersizliği nedeni ile fazla kalsiyumu hücre dışında tutmakla
sorumlu Ca-ATPasepompası bozulur; bunun sonucu hücre içine giren aşırı kalsiyum
--
hücrede ölümün gerçek nedenini oluşturur.
- Hücre içi yüksek kalsiyum fosfolipazları (membranları yıkar) , proteazları (hücre SMlingOf
iskeleti ve membranları yıkar), endonükleazları (DNA hasarı) , ATPazı aktive eder retlculuffland
(ATP'yi azaltır) .
- Sitoplazmik kalsiyum artışı direkt caspas sistemini uyararak ayrıca mitokondriyel
membran permeabilitesini arttırarak sitokrom C'nin mitokondriden sitoplazmaya
geçişini uyarır ve bu apopitozu başlatabilir.
.._ ._
-
.....
özellikle ultraviyole radyasyon etkisi ile gelişen deri kanserlerinde hücrede malignite yönündeki ilk adım olarak bilinir.
ONA hasarı sonrası hücre ölümü , hücrede yaşlanma ve malign transformasyon olasılığı artar .
d- Polipeptit fragmantasyonu
Serbest radikallerin patoloj ik
etlôleri
Radiation
Toıdns -ııııuıııııı..-....1> Llpid peroıôdatlori
Repe,fuslo n ı.---~-----:ı
Protein Breakdown. ~~f"tJş>
modfficalionş mlsfoldlng ~~
DNAdamage Mulatlons
COmıersloı\ Dec:omı:,osllion to
toHA Hı() by gh.ıtathiono
bySOO peroxldase
. catalase
Serbe st radikallerin uzakl aşt ırılm ası
a- Bazı kimyasallar direkt olarak hücre organellerine zarar verirler. Örneğin, civa-klorid zehirlenmesinde civa hücre
membranı, diğer hücresel proteinleri (sülfidril gruplarına bağlanarak) ve ATPaz-bağımlı transportu baskılayarak hasar verir .
b- İkinci yol ise inaktif kimyasalların toksik metabolitlere dönüşerek hücreye zarar vermesidir. Bu değişim genellikle
karaciğerde düz endoplazmik retikülumda bulunan P-450 yardımıyla oluşur . P-450 etkisi ile değişime uğrayan metabolitler
serbest oksijen radikallerinin oluşumu , membran zararı ve karsinojenik moleküllerin gelişimine neden olabilir. Eksojen
alınan karbon tetraklorür (CCl4)' ün karaciğerde CCl3' e dönüşümü iyi bir örnektir (özellikle karaciğerde) . Bu yüksek oranda
toksik bir serbest radikaldir (serbest oksijen radikalleri oluşumuna neden olur) .
Nekroz çeşitleri ;
İnsanda hücre ölümünün en sık nedeni nekroz; en sık izlenen nekroz ise koagülasyon nekrozudur
APOPİTOZ
Fizyolojik apopitoz
Hormona bağımlı dokularda involüsyon (endometriyum gibi) Hormon seviyesinde azalma ve buna bağlı yaşam
sinyalinin azalması
Bağışıklık ve inflamatuar yanıtların sonunda lökosit sayılarının Lökosit aktivasyonu için gerekli yaşam sinyallerinin kaybı
azalması
Potansiyel olarak zararlı self-reaktif lenfositlerin yok edilmesi Self antijenlerin güçlü bir şekilde tanınması hem
mitokondriyal hem de ölüm reseptör yalakları üzerinden
apoptosise neden olur
- Erişkinlerde hormonlara bağımlı involüsyonlarda: Endometriumun menstrüel siklusu, kastrasyondan sonra prostatta
olduğu gibi.
- Akut inflamasyon sürecinde nötrofillerin, tim usta otoreaktif T hücrelerinin ve germinal merkezlerde ki seleksiyonda
başarısız olan B hücrelerinin ölümü gibi.
Patolojik apopitoz
DNA hasarı " BH3-only " sensörler tarafından proapoptotik proteinlerin akt ivasyonu
Hatalı katlanmış " BH3-only " sensörler tarafından proapoptotik proteinlerin aktivasyonu , muhtemelen direkt
proteinlerin birikimi kaspaz aktivasyonunu başlatması
KoagülasyonNekrozu Apopitoz
Histoloji Plazma membranı parçalanmıştır Plazma membranı son aşamaya kadar intakttır
Hücre artıkları makrofajlarca fagosite Apopitotik cisimcikler makrofajlar ile fagosite edilir
edilir
Apopitozungelişim mekanizmaları
Sistein proteazlar (calpain-1 ve interlokin-lbeta konverting enzim) apoptoz için spesifik protein hidrolizine neden olurlar . Bu
grup enzimlere genel olarak caspasadı verilir .
Caspas'iarın fonksiyonları;
Transglutaminazların aktivasyonu: Bu enzimler aktive olunca sitoplazmik proteinler birbirlerine kovalent bağlarla çapraz
bağlanır ve apoptotik cisimlerin yapısına katılırlar.
İntrensek apopitozu başlatan hücre hasarları; Ekstrensek apopitozu başlatan hücre hasarları;
• Büyüme fa ktörleri ve tropik hormonlar ı n yet ers iz liğ i Fas (CD95} sıklıkla aktive T lenfositlerince uyarılır ;
• DNA hasarı (radyasyon, toks inler, serbest oksijen radikaller i}, • Viral hastalıklar
p53 • Tümör hücreleri
• Hatalı katlanmış proteinlerin hücre içinde aşırı birikmesi TNF reseptör tip 1; TNF-alfa ile aktive olur
• Serbest oksijen radikal hasarı ve sitoplazmik Ca ++ artışı
- Bid; hem intrensek (mitokondriyal), hem de ekstrensek(ölüm reseptörü üzerinden) apopitoz yollarında görev alır.
- Caspas3, hücreyi öldüren en önemli yıkıcı caspastır
- Glukokortikoitler genel olarak apopitozu indüklerler; seks steroidleri ise inhibe ederler.
- Bcl-2, FLİP, Bcl-XL,MCL-1(myeloid lösemi hücre diferansiasyon proteini) apopitozu durdurur/azaltır
- p53, Bax, Bid, Puma, Noxa, Bim apopitozu başlatır/arttırır .
Apopitozun disregülasyonu
Defektif apopitozisve Apopitozis gerçekleşmediği için anormal apopitoza gitmesi gereken hücreler yaşamaya
artmışhücreyaşam süresi
devam ediyor ve özellikle malignite gelişme olasılığı artıyor.
Otofaji, hücreölümü;
Otofaji, besin yoksunluğu dönemlerinde bir hayatta kalma (adaptasyon) mekanizma s ıdır.
Bu süreçte, hücre içi organeller ve sitoplazma kısımları, besin yoksunluğunu hisseden sitozolik proteinler tarafından başlatılan endoplazmik
redikulumdan-türetilmiş otofajik vakuol içinde alınır .
Ardından bu vakuol lizozomlarla birleşerek bir otofagolizozom oluşturur; burada lizozomal enzimler hücresel bileşenleri sindirir.
Uzun süreli açlık periyotlarında hücrelerde otofaji son rası (otofajinin adaptasyon sınırı aşılınca) apoptotik hücre ölümü gelişir.
Bir hücrede hata l ı katlanmış proteinlerin birikmesi, endoplazmik redikulumu (ER)gererek apoptoz ile hücre ölümüne neden
olabilir.
Normal bir protein sentezi sürecinde , ER'deki şaperonlar, yeni sentezlenen proteinlerin doğru şekilde katlanmasını kontrol
eder ve yanlış katlanmış polipeptidler ubikuitinle işaretlenir ve yıkılır.
Herhangi bir nedenle hatalı katlanmış proteinlerin ER'de birikimi başladığında öncelikle adaptif yanıt olarak;
Şaperonların üretimi artar
Protein sentezi azalır
Tay-Sachshastalığı Hexosaminidase
Lizozomal enzimin yokluğu ve nöronlarda GM2 gangliosidase' ın depolanması
beta subünit
Retinltls Rhodopsin Rodopsinin anormal katlanması fotoreseptör kaybına ve hücre ölümüne neden
plgmentosa olur ve körlükle sonuçlanır
Creutzfeldt-Jakob Prion
Anormal katlanmış PrPsc birikimi, nöronlarda hücre ölümüne neden olur
hastalığı
Alfa-1 antitripsin Alfa-1 antitripsin Hepatositlerde nonfon ksiyonel protein birikimi ve apopitoz ; akciğerde amfizem
deflsltl ge l iş i m i
Ayrıca
Huntingtonve Parkinsonhastalığında ve olasılıkla tip 2 diabette de hücreölümleri hatalı katlanmış proteinler
nedenligelişmektedir.
Hücre membranında bulunan TNF reseptör tip 1 (TNFRl)in uyarılması ile başlar ve
hücre içinde reseptör associated kinase 1 ve 3 (RIPl ve RIP3) ile kaspas 8' i akt ive
edebilirse apopitoz başlar ancak kaspas 8 aktivasyonunda yete rsizlik olu r ise RIPl +
Nekropitosis
RIP3 + bilinmeyen bir protein (MLKL) ile birleşere k "nekrosome"u olu ş tururlar .
Nekrozom hücre içinde metabo lik değ iş i k li k ler yapara k ATP' de azalma ve reaktif
oksijen ürünlerin in (ROS) artmas ı ile hem iskemi hem de serbest oksijen rad ikal hasar ı
Pyropitosis
Deficiency of
ONA hasarı sonrası Hücre ölümü; ROS g,owth fact0<s
Radiatlon end survtvaJ
Chernıcoı s slgnals
Hücrede DNA hasarının olası nedenler i; radyasyon, kemoterapödik ajanlar , serbest
oksijen radikalleri , kazanılmış mutasyonlardır . ONA hasarı alan bir hücrede ilk
üretilen ve apopitozu başlatan molekül p53'dür.
Bu süreçte bcl-2 ve bcl-XL üzerinden sitokrom C'nin mitokondri dışına çıkışı engellenir ,
böylece apopitotik hücre ölümü durdurulur ve hücrenin DNA ha s arını onarma sı için
zaman tanınır
- Eğer GA0045 ile MDM2 transkripsiyonu ile p53 inaktive edilir, hücre
başlatılan ONA onarımı normal hayatına geri döner
başarılı olur ise;
- Eğer GA0045 ile p53, PUMA ve NOXA üzerinden bax genin i aktive ederek
başlatılan ONA onarımı sito krom C'nin mito kondri dış ı na ç ı k ı şın ı uyar ı r ve
başarılı olmaz ise; apopito z sürecinin dev a mını sağ l ar
Hücrenin temel enerji üret im yeri o lan mito kondr i, hipoksi, kimyasal
toksinler ve radyasyon gibi zararlı uyaranlara k arşı h a ssa s tır .
Mitokondrial değişiklikler nekroz veya apoptoz ile sonuçlanabi len birkaç
biyokimyasal anormallik ile sonuçlana bilirler:
• Oksidatif fosforilasyonun yetersizliği ; hücrede ATP nin aza l masına
neden olur . Milochondrla
l oamage
o, dyslunc:llon
• Anormal oksidatif fosfor ilasyon, serbest oksijen radikallerinin aşırı 1
•
üretimine neden olabilir .
Mitokondriye zarar, mitokondriyal zarda "yüksek geçirgen
mitokondrial kanalların " oluşumuna neden olur . Bu kanalın
'
i ATP t Productlon
ofAOS
1
i aboormaJitles
Multipe cellulaı
oluşması , mitokondriyal membran potansiyelinin ve pH !
değiş i mlerinin kaybolmas ı na ve daha da ötesi oksidatif NECROSIS APOPTOS IS
1- Normal bir maddenin sekonder bir defekt sonucu paketlenmesi ve transportunun bozulması ile uzaklaştırılamayarak
2- Anormal bir endojen maddenin genetik ya da kazanılmış bir defekt sonucu katlanmasının, paketlenmesinin, transportunun
ve sekresyonundaki bozukluk sonucu birikmesi ; örnek : alfa-1 antitripsin birikimi
3- Herediter bir enzim defekti nedeni ile bir metabolitin yıkımının yapılamaması ve parçalanamayan bu maddenin hücre içi
birikimi ; örnek : depo hastalıkları
4- Anormal bir eksojen maddenin hücre içinde depolanması ve birikmesi; örnek : antrakosis
Biriken madde Etkilenen parankima! hücre Neden olan tablo
Lipid, Trigliserid (yağlı - Alkol kullanımı (en sık neden; NAD azalması
değişim) nedenli)
- Diyabet , şişmanlık, yaşlılık
Hepatosit
Glikojen depo hastalıkları
Glikojen
Diabet; böbrek tubülleri ; Ebstein Armani bulgusu
PATOLOJİ
- t>utcher cismi; plazma hücre nükleuslarında, sadece lösemi/lenfomalarda en sık olarak da Waldenström
makroglobülinemisinde (lenfoplazmasiter lenfoma) izlenir
Viral inklüzyonlar
Virüs İnklüzyon Yeri
Herpes Cowdry intranükleer; dudakta Tzanck testi , beyinde temporal lob
Baykuş gözü İntranükleer ve sitoplazmik; böbrek tubülleri , beyinde
CMV
ependimal hücreler
Negri Sitoplazmik ; beyinde serebellum Pürkinje hücreleri ,
Kuduz
hipokampus pyramidal nöronları
HPV Koilosit Sitoplazmik ; skuamöz epitel ; deri , serviks, larinks, özofagus
HBV Buzlu cam Sitoplazmik ; HBVyüzey antijenine karşılık gelir
Molloskum kontagiosum Molluskum cisimleri Keratinize skuamöz epitel ; deri
Endojen pigmentler
Okronozis
Eksojen pigmentler
Eksojen pigment
Dövme (tattoo) İnsolubl metalik-bitkisel pigmentler
Deri
Eksojen pigment
Kurşun
Böbrek proksimal tubul Kurşun zehirlenmesi
hücreler i
Fizyolojik hiperplazi:
a- Hormononal hiperplazi (Östrojen stimülasyonundan sonra endometriyum
proliferasyonu)
b- Kompansatuvar hiperplazi (Parsiyel hepatektomiden sonra karaciğerin hiperplazisi)
Patolojik hiperplazi:
a- Aşırı hormon stimülasyonu (Hiperöstrojenizm ile endometrium hiperplazisi , benign
prostat hiperplazisi)
Hiperplazi
b- Lokal üretilen growth faktörlerin hedef hücreler üzerindeki etkileri (Yara
iyileşmes i nde a ş ı rı bağ doku pro life rasyonu, HPV ile uyarılan skuamöz epitel
proliferasyonu)
c- Kronik iritasyon; Deride kronik kaşıntı, sigara kullanımında bronş epitel
hiperplazisi, sirozda rejeneratif nodüller
d- Antikor uyarısı ; Basedow-Graves hastalığı gibi
e- Viral infeksiyonlar ; HPV, EBVgibi
f- Kimyasal düzensizlik; Hipokalsemi sonucu paratiroit gland hiperplazi si gelişimi , iyot
eksikliği sonucu guatr gel i şimi
PATOLOJİ
Fizyolojik hipertrofı: Hamilelik esnasında uterusta östrojen etkisi ile düz has hipertrofisi
(daha az oranda düz kas hiperplazisi), çizgili kasta artmış fonksiyon ihtiyacı (Kas
geliştirenlerde iskelet kası h ipertrofi si) gibi
ki bu daha yavaş ancak enerji tüketimi açısından daha ekonomik bir kasılmayı sağlar
• Hipertrofideki hücre daha da zorlanırsa apoptoz veya nekroz ile ölür. Bunun
örneği hipertrofiye giden kalbin en sonunda kalp yetmezliğine girmesidir .
• Gebelik sürecinde uterusun fizyolojik büyümesi; östrojenle uyarılan düz kas hipertrofisi ve düz kas hiperplazisin in bir
sonucu olarak ortaya çıkar .
- Malign hipertansiyonda arteriollerin duvarında izlenen hiperplastik arterioloskleroz bir düz kas hücre hiperplazisi
örneğidir .
• Buna karşılık, artan i ş yüküne yanıt olarak, hem iskelet kasında hem de kalpteki çizgili kas hücreleri , yalnızca hipertrofiye
girerler, çünkü yetişkin kas hücreleri mitoz için sınırlı bir kapasiteye sahiptirler .
• ACTH uyarısı ile adrenal korteks hücrelerinde izlenen değişim ön planda hipertrofinin bir örneğidir .
• Yaşlı erkeklerde prostat dokuda hiperplazi, uretra tıkandığında ise mesane düz kasında hipertrofi gelişir .
• Ayakkabının ayağı vurması ile oluşan nasır, kronik sistitte mesane epitelinde ; psöriaziste epidermiste ve sigara
kullananlarda bronş epitelinde izlenen değişim öncelikle hiperplaz i' dir; bu lezyonlarda zamanla metaplazi ve displazi
gelişebilir.
• İlaca bağlı hepatositlerde P450 aktivitesinde artış, detoksifikasyon yeteneğinde artış; bir böbrek çıkarıldığında diğer
böbreğin büyümesi ve TSH etkisi ile tiroit hücrelerdeki büyüme hipertrofiye örnekt ir.
Matür bir hücrenin yerini başka bir matür hücreye bırakmasını tanımlar
Sıklıkla kronik iritasyona cevap olarak gelişir; genel kavram olarak reversibldır .
Metaplazinin yönünü (hangi hücrenin, hangi hücreye) belirleyen, iritanın tipidir .
Eğer metaplaziye neden olan iritasyon uzun süre devam ederse etkilenen hücrelerde
metaplazi • displazi • in-situ karsinom • invazive karsinom gelişimi izlenebilir .
Transizyonel epitelden glandüler epitele metaplazi Mesanede ekstrofi sonrası gelişen intestinal metaplazi
PATOLOJİ
Patolojik kalsifikasyonlar
Yaşlılık
14. Dokuda mikroskobik olarak kazeifiye granülomlarla 20. Plazma hücresinde , immünglobülinlerin birikimi ile
karakterize bir kronik inflamasyonda öncelikle düşünülmesi oluşan hyalen cisimcik aşağıdakilerden hangisidir?
gereken hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aschoff
A) Sifiliz B) Negri
B) Tüberküloz C) Mallory
B) Sarkoidoz D) Russel body
C) Şistozomiyazis E) Civatte body
O) Lepra
Doğru cevap: D
Doğru cevap: B
21. Aşağıdakilerden hangisi , esas olarak hücre dışında
15. Akut pankreatitteki nekroz tipi aşağıdakilerden biriken anormal proteindir?
hangisidir?
A) Mallory cismi
A) Likefaksiyon nekrozu B)Amiloid
B) Gangren C) Crooke hiyalini
C) Koagülasyon nekrozu D) Russell cismi
O) Yağ nekrozu E) Nörofıbriler yumak
E) Kazeifıkasyon nekrozu
Doğru cevap: B
Doğru cevap: D
22 . Aşağıdaki pigment birikimlerinden hangisi egzojendir?
16. Yirmi beş yaşında erkek hasta hematüri şikayetiyle
A) Lipofuskin
başvuruyor. Yapılan böbrek biyopsisinde vasküler yapılarda
B) Hemosideroz is
nekrotizan inflamasyon saptanıyor, ileri tetkikler ile hasta
C) Okronozis
poliarteritis nodosa tanısı a lı nıyor.
D) Antrakozis
Bu hastada vasküler yapılarda saptanan nekroz tipi E) Hemokromatozis
aşağıdakilerden
hangisidir?
Doğru cevap: D
A) Koagülasyon nekrozu
B) Gangrenöz nekroz 23 . Yaşlanmada aşağıdaki bulgulardan hangisi serbest
C) Fibrinoid nekroz radikallerin etkisiyle ortaya çıkar?
O) Kazeifıkasyon nekrozu
E) Likefaksiyon nekrozu A) Serebral atrofı
B) Prostat hiperplazisi
Doğru cevap: C C) Parankimatöz organlarda stromal yağlanma
D) Dermiste solar elastoz
17. Aşağıdakilerden hangisi temel olarak apoptozis yoluyla E) Parankim hücrelerinde lipofuscin birikimi
gelişen bir durum değildir?
Doğru cevap : E
A) Viral enfeksiyonlarda hücre ölümü
B) Embriyonun gelişimi sürecindeki organogenez 24 . Aşağıdakilerin hangisinde metastatik kalsifikasyon
C) Kastrasyon sonrası prostat atrofısi gelişebilir?
O) Menstrüal siklusta endometrial hücre yıkımı
E) Koroner arter tıkanması sonucu miyokard hücresi ölümü A) Yağ nekrozu
B) Nekrozlu tüberküloz granülomu
Doğru cevap : E C) Ateroskleroz
D) Multiple miyelom
18. Apoptotik hücrenin makrofajlarca ortadan E) Hasarlı kalp kapakçıkları
kaldırılmasında, ölü hücrenin yüzeyinde oluşan
Doğru cevap: D
aşağıdaki reseptörlerden hangisi kullanılır?
A) Hücrenin enzimatik sindirim ile dağılması 26. Hücre boyutunun artması aşağıdaki adaptasyon
B) Plazma membranında bozulma örnekler inden hangisinin temel özelliğidir?
C) Hücre boyutunun artması
O) Çevrede iltihabi yanıt A) Laktasyonda memenin büyümesi
E) Hücresel fragmentasyon B) Kapak hastalıklarında miyokard kalınlaşması
C) Solunum yollarında skuamöz epitel oluşması
Doğru cevap: E D) Yaşlılıkta g i rusların incelip sulkusların genişlemesi
E) Nodüler guatrda tiroid büyümesi
Doğru cevap: B
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
27. Hücre içi protein yapımında artış, hücresel adaptasyon 33. On yed i yaşında bir erkek kolunda kitle ve ağrı yakınmalarıyla
mekanizmalarından hangisinin gelişiminde ana etken başvuruyor. Öyküsünden 3 hafta önce basketbol oynarken
olarak rol alır? koluna darbe aldığı öğreniliyor. Radyolojik incelemede iyi
sınırlı , perifer ik kalsifıkasyonları olan yumuşak doku lezyonu
A) Metaplazi saptanıyo r.
B) Displazi
C) Hiperplazi Bu hasta için ~ tanı aşağıdakilerden hangisidir?
D) Atrofı
A) Miyozitis ossifıkans B) Fibromatozis
E) Hipertrofı
C) Ewing sarkomu D) Osteosarkom
Doğru cevap: E E) Fibrosarkom
Doğru cevap: A
28. Sistemik hipertansiyonu olan bir hastada kalp kasında
gözlenen değişiklik aşağıdakilerden hangisi ile ifade
edilir?
C) Patolojik hiperplazi
D) Fizyolojik hiperplazi
1. Hipoksik hücre hasarında hücrede ilk görülen değişim
E) Fizyolojik atrofı
aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap: B
A) Kromatinde kabalaşma
B) Hücre membranında tomurcuklanma
29. Aşağıdakilerden hangisinde lipofuscin granüllerinin C) Endoplazmik retikulumdan ribozomların ayrışması
görülmesi karakteristiktir? D) Ribozomal protein sentezinin düşmesi
A) Hiperplazi E) Mitokondriyal ATP sentezinin düşmesi
B) Metaplazi Doğru cevap: E
C) Lökoplaki
D) Atrofı
2. Hipoksik hücre hasannda kalsiyum pompası bozukluğu
E) Displazi
sonucu aşağıdakilerden hangisinin gelişmesi beklenmez?
Doğru cevap: D
A) Kromatin hasarı
B) Mikrotubul hasarı
30. Endojen ve egzojen uyaranlara karşı hücrenin canlılığını C) ATP azalması
koruyarak , olgun bir hücre tipinin bir başka olgun hücre D) Membran hasarı
tipine dönüşümü ile kendin i gösteren adaptif patolojik E) Sitoplazmik vakuolizasyon
değişim aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap: E
A) Hiperplazi
B) Nekroz
3. Hücre hasarına bağlı aşağıdaki hücresel değişikliklerden
C) Atrofı
hangisi en erken irreversibl değişiklik olarak kabul
D) Metaplazi
edilir?
E) Apoptoz
A) Piknozis
Doğru cevap: D
B) Karyolizis
C) Karyoreksis
31. Bronş iyal silyalıkolumnar epitelin skuamöz epitele
D) Hücresel şişme
değişmesine ne ad verilir?
E) Hücre zarı parçalanması
A) Anaplazi Doğru cevap : E
B) Displazi
C) Metaplazi
4. Hipoks ik hücre değişikliği-mekanizma eşleşmelerinden
D) Hiperplazi
hangisi Xfil!!ıi1!r?
E) Karsinoma in situ
A) Mikrovillus kaybı-Sodyum
birikimi
Doğru cevap: C
B) Yağlanma-Protein sentez azalması
C) Endoplazmik retikulum şişmesi-Sodyum birikimi
32. Safra kanallarında taş iritasyonu sonucu kolumnar
D) Myelin fıgürler-Membran parçalanması
epitelin yerine çok katlı yassı epitelin geçmesi , aşağıdaki E) Kromatinde kümeleşme-pH artması
hücresel adaptasyon mekanizmalarından hangisine
örnektir? Doğru cevap: E
A) Hiperplazi
5. Diyabetik ayakta bir arada görülen nekroz tipleri
B) Hipertrofı
aşağıdakilerden hangileridir?
C) Metaplazi
D)Atrofı A) Koagülasyon nekrozu - Yağ nekrozu
E) Displazi B) Fibrinoid nekroz- Koagülasyon nekrozu
C) Koagülasyon nekrozu- Likefaksiyon nekrozu
Doğru cevap: C
D) Likefaksiyon nekrozu- Yağ nekrozu
E) Kazeöz nekroz- Fibrinoid nekroz
Doğru cevap: C
TUS HAZIRUK MERKEZLERİ
A) Yalnız il
13. Aşağıdakilerden hangisi distrofık kalsifıkasyona örnek
B) 11- V
teşkil~?
C) 1-111
D) 111- iV A) Aterosklerozda damar duvarında kalsiyum birikimi
E) 1- iV B) Meme travmasında meme yağ dokusunda kalsiyum
birikimi
Doğru cevap: B
C) Psammom cisimcikleri
D) Kemiğin paget hastalığı osteolitik dönem
7.
E) Tüberkül oz granülomları
1. Hücresel şişme Doğru cevap: D
il. lnflamasyon oluşturmaması
111.Nükleus periferinde kromatinin birikmesi
14. Aşağıdaki örnek - eşleştiği durum doğru olarak
Aşağıdakilerden hangisi/hangileri nekrozun verilmemiştir?
özelliklerindendir?
A) Endometriyal hiperplazi-Patolojik hiperplazi
A)I B) Notokord küçülmesi-Patolojik atrofı
B) 1- 11 C) Gebede meme büyümesi-Fizyolojik hiperplazi
C) 11-111 D) Siğil- Patolojik hiperplazi
D)III E) Sigara içe nlerde akciğerlerdeki değişim-Skuamöz
E) 1-111 metaplazi
Doğru cevap: A Doğru cevap: B
8. Aşağıdakilerden hangisi geri dönüşümsüz bir hücresel 15. Aşağıdakilerden ifadelerden hangisi metaplaziyi
değişikliktir? tanımlar?
A) Bcl-2 apoptozisi inhibe eder 16. Bir hücrede oluşacak metaplazik değişimin tipini
B) BAX apoptozisi inhibe eder belirleyen en önemli etken aşağıdakilerden hangisidir?
C) Fas reseptör uyarımı apoptozu aktive eder
D) Jel elektroforezinde merdiven paterni oluşur A) Hücrenin tipi
E) Hücre tipik olarak önce büzüşüp sonra küçük apoptotik B) Bulunduğu organ
cisimciklere ayrışır C) lrritan etkenin tipi
D) Hastanın yaşı
Doğru cevap: B E) lrritasyonun şiddeti
A) Masson Trikrom
B) Kongo Red
C) Oil Red
D) Masson Fontana
E) Prusya Mavisi
Doğru cevap: B
e İNFLAMASYON PATOLOJİSİ
İnflamasyon (iltihap), dokunun kendini onarma çabasının bir (çoğunlukla ilk) parçasıdır.
Hasarlı dokunun onarımında inflamasyonu; rejenerasyonve/ veya organizasyontakip eder.
İltihabın akut ve kronik formları vardır.
Akut iltihap kısa süreli bir reaksiyondur; birkaç saat - birkaç gün sürer
Kronik inflamasyonise uzun sürelidir (yı l larca sürebilir).
Lokal ve sistemik bulgular ; belirgin Lokal ve sistemik bulgular ; daha az belirgin belirgin
Doku hasarı ve fıbrozis; hafıf-selt limited Doku hasarı ve fıbrozis; ağır ve progressif
+
'1 f-c
f 1
Albomin tı• 1 tı·2 ~ y (G, A, M)
Albü min düzeyi düşer i -
/\
ı V\fv~~
Poliklon :'..:.'.k.. Albümin düzeyi düşer
Chroniotnııamma.ııon
Acuıe lnflammallon (potydonalgammopa lhy)
~
PATOLOJİ
-®
İLTİHABIN HÜCRELERİ
GRANÜLOSİTİK SERİ HÜCRELERİ
Nötroflller
Kemik iliğinde miyeloid seri tarafından üretilir ve olgunlaştığında kan dolaşımına verilirler.
- Primer veya azurofılik granül; kemik iliğinde PNL gelişiminin erken döneminde o l uşur
- Sekonder veya spesifik granüller; nötrofil kemik iliğini terkettikten sonra oluşur
Kemotaktik uyarı sonrası nötrofiller bütün dokulara ve vücut s ıvılarına geçebilir burada 1-2 gün
yaşayabilir ve opsoninlenmiş hücreleri fagosite edip öldürürler.
• Nötrofılle r için dört majör kemotaktik madde vardır; • Nötrofillerir için opsonin olan moleküller
- Erim iş bakteri ürünleri (en kuwetli kemotaktik madde ) - C3b (en çok k u ll an ıl an opson in)
- IL-8 (insan tarafından üretilen en kuwetli kemotakt ik madde ) - immü nglobü linler in Fc kısm ı
-CSa - Lektin ve kollekt inler
- Lökotriyen B4
Nötrofiller kemotaktik uyarı olan alanlarda, postkapiller venüllerden damar dışına çıkar ve kemotaktik faktörleri takip ederler, olay yerine
ulaştıklarında esas fonksiyonları opsonin ile işaretli hücre ve moleküllerin fagositozudur .
Eozinofıller
Kemik iliğinde miyeloid seri tarafından üretilir ve olgunlaştığında kan do l aş ı mına verilirler .
Eozinofiller fizyolojik olarak damar dışına çıkmazlar .
Nötrofiller gibi kemotaktik maddelere cevap verirler (çok daha zay ı f oranda )
Antijen antikor komplekslerini fagosite edebilirler (nötrofillerden çok daha zayıf oranda)
Eozinofillerin sahip oldukları pek çok enzim nötrofillerle ortaktır, ancak eozinofiller lizozim içermezler.
Eozinofillerdeki granüllerin yarıdan fazlasını çok sayıda arginin artığı içeren "major basic protein " oluşturur. Bu
madde özellikle parazitleri öldürmede anlamlı rol oynar.
Eozinofiller özellikle multi sellüler parazit lere karşı aktive olurlar ayrıca alerjik olaylar ve Tip 1 aşırı duyarlılıkta rol
alırlar. Eozinofil
C3b, C4b, CSa, LTB4, IL-3 ve IL-5 ile aktive olurlar; ancak eozinofıl aktivasyonunda IL-S; eozinofil kemotaksisinde
eotaksin en kuwetli moleküllerdir .
---~ TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Mast hücreleri
Mast hücreleri, aktifleştikten sonra parazit enfeksiyonlarına karşı savunma yapan veya alerjik hastalık
belirtilerine neden olan sıklıkla deride ve mukozal epitelde bulunan kemik iliği kaynaklı hücrelerdir .
Kök hücre faktörü (veya c-Kit ligandı, CDll 7) adı verilen bir sitokin, mast hücresi gelişiminde gereklidir .
Normal olarak, olgun mast hücreleri dolaşımda bulunm az, ancak dokul arda genellikle küçük damar ve
sinirlere komşu olarak bulunurlar . Sitoplazmaları histam in gibi inflamatuvar medyatörler ile dolu granüller
bulunur.
Çeşitli uyaranlar; sitoplazmik granül içeriğini hücre dışı alana salmak için mast hücrelerini aktive edebilir, aynı
Mast hücreleri , lgE adı verilen bir antikor tipi için yüksek afıniteli plazma membranı reseptörlerini taşırlar.
Mast hücre yüzeyindeki antikorlar antijene bağlandığında, mast hücrelerinin aktivasyonuna yol açan sinyal Mast hücresi
olayları tetiklenir.
Mast hücreleri , ayrıca lgE'den bağımsız olarak mikrobiyal ürünleri tanıdıklarında da aktifleşirler.
Basofi er
Bazofıller, mast hücrelerine birçok yapısal ve işlevsel benzerlik gösteren kan granülosit lerid ir. Diğer
granülositlerde olduğu gibi bazofıller hematopoietik öncüllerden türet ilir, kemik i l iğinde olgunlaşır ve kan
dolaşımına verilirler .
Bazofıller kan lökositlerinden % l 'den daha azın ı oluşturur.
T ve B lenfositlerinin her klonu, diğer tüm klonlarda ki reseptörlerin özgüllüklerinden farklı olan tek bir özgünlükle antijen
reseptörlerini eksprese eder dolayısıyla vücudda milyonlarca lenfosit klonu vardır ki bu kişinin milyonlarca yabancı antijeni
tanım asını ve yanıt vermesini sağlar. Lenfositlerin %65'i lenfoid organlarda (esas olarak Dalak ve lenf düğümleri) yerleşmişt i r .
PATOLOJİ
lenft>sitierin
temelft>nkslyonlan
İnsan vücuduna giren patolojik etken makrofaj ya da dendritik hücre yüzeyindeki TLR ile tanınır ve fagosite edilir; bu
süreçte makrofajın ilk ürettiği medyatör TNF'dir.
Makrofaj fagosite ettiği patojeni öncelikle öldürmeyi amaçlar. Eğer etken öldürülüğ yok edilemiyor ise makrofaj
fagosite ettiği etkene ait antijenleri class II MHC reseptörü ile CD4+ T lenfosite sunar; bu esnada makrofaj TNF + IL- 1
sekrete ederler; ayrıca antijenik uyaran çok kuwetli ise sistemik etki için TNF ve IL-l'e ek olarak IL-6 üretimi yaparlar.
Nötrofilik reaksiyon
•
CD4+ T lenfositi antijenin üç boyutlu yap ı sını TCRile alg ı lar; ilk ürettiği sitokin IL-2' dir ve otokrin etki ile CD4+ T
Makrofaj fagosite ettiği lenfositleri uyarır ve sayısın ı artt ı rır ve i ltihab ı n ş i ddet i n i belirler
antijeni/ mikrobu yok edemez • Eğer makrofaj tarafından üretilen IL-12 ve/ veya ortamda INF gamma var ise CD4+ T lenfosit Thl tipine
CD4+ T lenfositi antijenin üç boyutlu yapısını TCR ile algılar; ilk ürettiği sitokin IL-2'dir ve otokrin etki ile CD4+ T
lenfositleri uyarır ve sayısını arttırır ve iltihabın şiddetini belirler
Makrofaj fagosite ettiği
• Ortamda IL-4 bulunduğunda CD4+T lenfosit Th2 tipine döner
antijeni / mikrobu yok edemez
- Th2 tipi CD4+ T lenfositleri IL-4 üreterek B lenfositler in lgE ve lgG4 üretimini uyarır
ve c\ass '2 'MttC ile C~'T
- Th2 tipi CD4+ T lenfosit leri IL-4 ve IL-13 üreterek inte st inal mukus sekresyonu ve peristaltizmi arttırırlar
lenfositine sunar
- Th2 tipi CD4+ T lenfositleri IL-5 üreterek eozinofil aktivasyonuna neden olurlar
- Th2 tipi CD4+ T lenfositleri IL-4 ve IL-13 üreterek makrofaj aktivasyonu ve fibrozis/doku onarımını uyarır
®- TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
CD4+ T lenfositi antijenin üç boyutlu yapısını TCR ile algılar ; ilk ürettiğ i sitokin IL-2' dir ve otokrin etki ile CD4+ T
lenfositleri uyarır ve sayısını arttırır ve iltihabın şiddetini belirler
Makrofaj fagositeettiği • Ortamda TGF-~. IL-23 varlığında ve/veya makrofaj kay naklı IL-1, IL-6 varlığıda CD4+ T lenfosit Th17 tipine
ve class2 MHC ile C04+T - Th17 tipi CD4+ T lenfositleri IL-17 üreterek lökositler ve doku hücrelerini uyrır TNF, IL-1, IL-6 ve koloni
lenfositinesunar uyarıcı faktörler üretim ine neden olarak infla masyon ve nötrofil cevabına neden olur
- Th17 tipi CD4+ T lenfositler i IL-22 üreterek dokularda anti -mikrobiyal peptitlerin üretimini ve bariyer
fonksiyonun artmasını s ağla r .
• Ayrıca tümör hücrelerine direkt saldırabilen NK hücreler i CD4+T lenfositlerinin ürettiğ i IL-2 ile (majör uyaran) ve makrofaj kaynaklı IL-12 ile
(ikinci uyaran) aktive olurla r
• Hücre içinde bulunan virüslerin class 1 MHC ile sunulması durumund a CD8+T lenfositleri tarafından fark edilir ve bu hücrelere saldırılır; CD8+ T
lenfositlerin majör uyaran ı IL-2; ikincil uyaran ı IL-12'dir
T lenfositler
Lenf nodunda parakortikal (parafoliküler) bölgede, dalakta periarteriolar bölgede, timusta ve periferik kanda (dolaşan
Yüzeylerinde daima TCR bulunur . Bu reseptör B lenfositlerin yüzeyinde bulunan Ig reseptörüne (BCR) karşılık gelir ve
her T hücresi için spesifiktir; dolayısıyla TCR'ler T hücrelerinde klonaliteyi (monoklonaliteyi) göstermek için kullanılır.
T lenfositler B lenfositlerin aksine serbest ya da dolaşımda bulunan antijenleri tanıma ve reaksiyon verme yeteneğine
sahip değillerdir.
Buna karşın vücudun kendi hücrelerinin yüzeyinde bulunan protein yapısındaki MHC (veya HLA) reseptörlerini tanır ve
bunlardaki değişikliklere cevap verirler .
MHC moleküllerinin temel fonksiyonu hücrelerin T lenfositler ile bağlantı kurmasıdır (hücre içinde bulunan ya da
fagosite edilen patolojileri T lenfositlere sunmak).
T lenfositleri MHC üzerinden kendilerine sunulan antijenleri yüzeylerinde bulunan TCR ile algılarlar. TCR, MHC ile
sunulan antijene reaksiyon verirken beraberinde CD3, iki adet ~ zinciri ve CD4 veya CD8 molekülü bir arada bulunan
kompleks bir molekül formundadır.
Otoimmün ve diğer kronik inflamatu var Otoimmün ve diğer kro nik inflamatuvar
hastal ık lar
hastalıklar
Rol aldığı hastalıklar Alle rjenler {lnflamatuvar barsak hastalığı ,
(lnflamatuvar barsak hastalığı , psör iasis,
granülomatöz hasta l ıklar gib i) psöriasis, mu ltiple skleroz gibi)
Klas 1 MHC reseptörü insanda nükleusu bulunan bütün hücreler ve trombositlerde saptanır .
Hücre içindeki bir antijeni sunmak için MHC klas 1 antijenini kullanır ve bu ant ijen sadece CD 8 (+) T lenfositinin CD 8 reseptörleri ile
(reseptörün tamamı: TCR + iki adet~ zinciri+ CD3 + CD8) karşılıklı gelerek çalışırlar.
Perforin: Komplemanın " membran attack compleks"i gibi hedef hücre membranında gen i ş bir kanal açar.
GranzymeB: Perforinin açtığı kanaldan geçip hedef hücreye girer ve apoptozu uyarır.
c- BellekT hücreleri
Antijenin niteliğini uzun süre kayıtlı tutmak ve aynı antijen ile tekrar karşılaşılır ise hızla ve yüksek düzeyde yanıt oluşturmak için kullanılan
B lenfositler
Lokalizasyonları, lenf nodunda süperfısyel kortekste (özellikle foliküller, germinal merkez ve mantle-marjinal zonu
oluştururlar), dalakta beyaz pulpada, foliküllerde bulunurlar .
Dolaşan kandaki lenfositlerin %10-20'si B lenfositidir.
Lenfoid foliküllerde, folikül merkezlerinde B lenfositlere antijen sunan hücreler foliküler dendritik hücrelerdir. Bu
hücreler insanda antijen sunma işini en iyi yapan hücrelerdir .
Sitoplazmik membranlarında antijen spesifik IgM bulunur . Bu spesifik reseptör T lenfositindeki TCR'nin karşılığıdır ve
BCRolarak adlandırılır.
B lenfositlerinde monoklonalite BCR ile gösterilir.
Her B lenfositi tek bir tip değişken bölge (variable alan) taşıyan antikor üretirler.
T lenfositleri yalnızca MHC tarafından sunulan antijenlere reaksiyon verirken; B lenfositleri pek çok kimyasal yapıya
cevap verebilirler (proteinler, lipidler, polisakkaritler, nükleik asitler ve küçük kimyasallar gibi).
B lenfositler, folikül (serminal) merkezlerindeki seleksiyon ile antijene karşı antikor üretebildikleri gibi marjinal zon ve
B-1 hücre formundaki B lenfositleri antijen le karşılaştıklarında germinal merkez seleksiyonu olmaksızın antikor üretimi
yapabilirler. Bu üretim infeksiyonun akut aşamasında, lenf nodlarının parakortikal bölgelerinde ve IgM formundadır.
• B lenfosit yüzeyindek i CD40 reseptörü CD4+ T lenfositlerinde CD40L (CD154) ile bağlantı kurmada kullanılır ve bu bağlantı
antikor switching (lg alt tipindeki değişim ; lgM'den lgG'ye dönüşüm gibi) oluşması için gereklidir.
• CD21 reseptörü (CR2 kompleman reseptörü olarak bilinir ; ayrıca EBV tutunma bölgesine karşılık gelir) mikroplar üzerindeki
kompleman ürünlerinin tanınmasında
rol alır.
• CD81 reseptörü ; hepatit C ve plasmodium vivax için reseptördür
Fc reseptör
Folliküle B
Antikor üretimi Yüzeylg Class il MHC 5-20 20-25 40-45
hücreler
CD19+ CD23+
lgM+
Antikor üret imi Yüzeylg
B-1 hücreler CD43+ CD20+ 1-3 Nadir Nadir
-Hızlı ve erken antikor üretimi Yüksek lgM üret imi
CD27+ CD70-
Plazma hücreleri
Belli bir antijene karş ı spesifik antikor üretme k için ö zelle şmiş B lenfosit leridir.
B lenfositlerinin folikü l merkezlerindeki seleksiyonl a rı so nra sı seçi lm iş B lenfo sit lerden ol u ş urlar .
Plazma hücreleri t a rafından üretilen antijene karş ı spesifi k karakte rdeki immünglobül in molekülünün
variable (deği ş ken) kısm ı sabit kalarak, sadece a ğ ır zincirini deği ş tirerek ay nı antije ne karş ı akut
iltihapta ürettiği lgM tipi antikor yerine kronik iltihapta antikorun lgG versiyonunu üretirler ; bu
dönüşüm antikor switching olarak adlandırılır.
Plazma hücreleri mitotik yeteneği olmayan hücrelerdir ve kemik iliğinde normal kişilerde %5' in altında Plazma hücresi
bulunurl ar.
Plazma hücreleri daima dokularda bulunur; dolaşan kanda plazma hücresi bulunmaz.
PATOLOJİ
NK hücreler i
NK hücreleri antijenler için büyük oranda farklılık gösteren klonalite reseptörleri taşımazlar .
NK hücreleri ; streste ortaya çıkan molekülleri , infekte hücreleri ve DNA h a s a rl ı hücreleri tanıyıp bunlara
saldırabilirler.
Normal insan hücrelerinde bulunan MHC klas 1 reseptörleri NK hücreleri için bir inhibitördür ve bu
NK hücresi
hücrelere saldırmalarını önler.
Büyük granüllü lenfosit
İmmünglobülinlerin Fc kısmına karş ı reseptör ta ş ır l a r (bu reseptö r CD16 olarak bilinir ) ve bu sayede lg ile
NK hücreleri , öncesinde duyarlı hale gelmedikler i virüsle infekte hücreler ve tümör hücrelerine direkt
saldırarak öldürebilirler.
NK hücreleri
Hücre ö ldürür
Hücreye saldırmaz
Kemik iliğinde miyeloid seri tarafından üret ilen, olgunlaştığında kan dolaşımına verilen hücrelerdir . Kemik
(lJ
iliğinde promonoblast , monoblast ; periferik kan dolaşımında monosit; dokuya geçtiğinde ise makrofaj
(histiyosit) olarak adlandırılırlar.
üretimleri uyarılır.
Monosit
Makrofajları belirlemek için CD68 kullanılır
Makrofajın fonksiyonları;
- Antijen sunma
- Tip dört aşırı duyarlılık reaksiyonunda da rol alırlar; granülom formasyonunun temel hücresidir
- Sitokin üretilmesi: INF-a ve INF-~; IL-1; IL-6; IL-8; IL-12; TNF-a
- Granülomlar ve yabancı cisimler çevresinde birleşerek dev hücrelere dönüşebilirler
© TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
• Dokuya geçen makrofajlar antijen ile karşılaşıp aktive olduklarında aktive makrofaj, granülom yapısına katıldıklarında epiteloid makrofaj
(epiteloid hücre, epiteloid histiyosit) ya da histiyositik dev hücre formunu alır.
• Dokuya geçen makrofajlar diferansiye olur ise antij en sunma yeteneklerini kullanarak çevrelerinde yakaladıkları ve fagosite ettikleri
antijenleri MHC klas il reseptörleri ile CD4(+) T hücrele rine antijen sunarlar .
• Makrofajlar tipik olarak mikroplara nötrofiller kadar hızlı tepki verirler, ancak makrofajlar iltihap alanında daha uzun süre hayatta kalırlar .
Dolayısıyla makrofajlar , bir enfeksiyon ba ş ladıktan birkaç gün sonra nötrofil hakimiyeti sonrası süreçte olay yerinde baskın hücre haline
gelirler .
Makrofajlarm diferansiasyonu
Aktive makrofaj
Aktive makrofaj Epiteloid hücreler (epiteloid makrofaj)
Dev hücreler
Promonoblast
Mikroglia (beyin)
Monoblast Monosit Makrofaj
(kök hücre) Kupffer hücresi (karaciğer)
Diferansiye makrofaj Alveoler makrofaj (akciğer)
Osteoklast (kemik)
Mezangial hücre (böbrek, glomerül)
Orijin Kemik iliği, kök hücre -Dokuda yerleşik marofajlar ; yolk kesesi veya fetal karaciğerdeki kök
Hızlı Yavaş
Lizozomalenzimlerin -
Belirgin Daha az
sekresyonu
CTlA-4 (cytotoxlcT-lymphocyte-associated
protein 4- CD152)
Makrofaj antijeni CD4+T lenfositi ne sunarken, makrofajın B7 reseptörü CD4+T lenfosit inin CD28 reseptörü ile bağ kurar ise oluşan
immün cevap kuwetli olurken, B7, CTLA-4 ile ba kurar ise antijene yanıt baskılanır. CTLA-4' de gelişen mutasyonların ağır otoimmün
hastalıklara neden olduğu gösterilmiştir.
Doğal ve adaptif bağışıklıkta rol alan, immün reaksiyonları başlatabilen ve T hücrelerine antijen sunabilen
hücrelerdir .
DC'ler, mikrobiyal molekülleri tanıyan TLR'leri vardır ve fark l ı sitokinler üretir.
,ı,
-r,-
•
'-. .:. ,,i,_
DC'ler lenfoid dokularda, mukoza! epitelde ve organ parankiminde ya ygın olarak bulunur .
r
.
,~
DC'lerin çoğu kemik iliğinde myeloid seride, monositlerden far kl ı bir prekürs ör den üretilir .
Epidermiste bulunan bir DC türü Langerhans hücreler i, organizman ın ge lişimi sırasında yolk kesesi veya fetal J
.{
karaciğerdeki embriyonik öncüllerden gelişir ve doğumdan önce der iye ye rl eş ir.
Dendritik hücre
Tüm DC'ler CD8 + ve CD4 + T hücreler ine ant ije nler sunmak için gerekli olan class I ve class il MHC
moleküllerini taşırlar.
DC'ler, fenotipik özelliklerine ve başlıca işlev lerine göre iki büyük alt gruba ayrılır.
• Klasik DH'ler, epiteliyal alana giren mikropların protein antijenlerini yakalamada ve bu antijenleri T hücrelerine sunmada rol alan DC'lerdir .
Epitheliyal ve lenfoid organlarda en çok bulunan DC alt kümesidir.
Bağırsaklarda yerleşmiş ·DC'ler, epitel hücreleri arasında yerleşir ve lümendeki antijenleri yakalama işlevi görürler.
Epidermisdeki Langerhans hücreleri diğer klasik DC'lere benzer özelliktedir.
Klasik DC'ler ayrıca iki ana alt gruba ayrılabilirler; antjeni CD4+ T lenfositine sunmada uzmanlaşmış klasikgrup ve antijeni CD8 + T
hücrelerine sunmada uzmanlaşmış çapraz-sunan(cross-presenting)grupdur.
• Plazmasitoid DC'ler, virüslere yanıt olarak tip 1 IFN üretir , kan yoluyla taşınan mikropları yakalar ve antijenlerini T hücrelerine sunmak için
dalağa taşı r lar. Bu DC'lerin adları , akti vasyondan sonra plazma hücrelerine morfolojik olarak benzemeleri nedenlidir. Kemik iliğinde, aynı
Transcription
IRF4 IRF8 E2-2
factors
Majör sitokin
IL-12 ve diğerleri IL-23 Tip 1 IFN
üretimi
• Folliküler dendritik hücreler (FDC'ler) olarak adlandırılan diğer bir hücre popülasyonu, dendritik hücre morfolojisine sahiptir, ancak DC'lerle
ilgili değillerdir. FDC'ler class il MHC moleküllerini ifade etmez ve kemik iliğinde öncülerden üretilmemişlerdir (olasılıkla mezankimal
kökenlidirler).
FDC'ler sadece lenfoid foliküllerde bulunurlar; buralarda lenfoid mikro-arşidektürü organize ederler ve germinal merkez B hücrelerinin
seleksiyonu için antijen sunumuna katılırlar .
PATOLOJİ
MHCclass 1 (HLA A, B, C)
MHCclass 1 (HLAA, B, C)
Antijen sunma MHCclass 2 (HLA DP, DK,Q, DR)
MHCclass 2 (HLA DP, DK,Q, DR)
CD1 (a, b, c)
Fagositik hücrelerde (Makrofaj, dendiritik hücre, nötrofıller ve eozinofıller) mikrop öldürme süreci
- Mannoz ve scavenger (çöpçü) reseptörler: Mikrobiyal hücre duvarı üzerinde bulunan glikoproteinler ve glikolipidlerin terminal mannoz ve
receptors" (antijenik yapıyı , insana ait olmayanı tanıyabilen reseptörler) olarak bilinirler.
Farklı TLR grupları insanda özellikle lipopolisakkaritlere (LPS) karşı hücresel yanıtın oluşumunda temel rolü oynarlar. TLR makrofaj hücre
- Nötrofillerde NADPH oksidaz sistemi tarafından üretilen H202 mikrop ö ldürmede en çok kullanılan ajand ır
- Nötrofillerin azurofilik granüllerinde bulunan miyeloperoksidaz (MPO) enziminin yardımı ile CI gibi halidlerin bulunduğu ortamlarda; H202,
hipoklorid radikallerine (HOCI; hipoklorid) dönüştürülür; bu nötrofiller tarafından üretilen mikrop öldürmede kullanılan en kuwetli ajandır
- Makrofajlar iNOS üzerinden reaktif nitroje intermediatelerini üretir (reakt if nitrojen ara ürünleri); nitrik oksit (NO) olarak bilinen son ürün
mikrop öldürmede makrofajlar tarafından yaygın olarak kullanılır; özellikle hücre içi üreyen bakterilere karşı en etkin ajandır.
Nötrofıl, eozinofıl, makrofaj, dendritik hücrelerde üretilen oksijene bağımlı olmayan ajanlar :
a-Bakteri permeabilite arttırıcı protein (BPI): Etkisini, fosfolipaz aktivasyonu , fosfolipid yıkımı ve mikroorganizmaların dış membranında
artmış permeabilite üzerinden gösterir .
b-Lizozim: Muramik asit-N asetil-glükozamin 'e bağlanan bir hidrolaz olup bütün bakter ilerin glikopeptid kılıflar ı üzerine etkilidir
c- Laktoferrin: Nötrofillerin spesifik granülleri içinde bulunur, demire bağlı bir proteindir .
d-Defensin: Arjininden zengin bir katyonik granül peptidi olup mikroplar için ve baz ı memeli hücreleri için sitotoksiktir.
e-Major basit protein: Eozinofillerde bol miktarda bulunan katyonik prote in olup sınırlı bakterisidal etkiye sahiptir; fakat özellikle pek çok
parazit için sitotoksiktir .
f. Cathelicidinler: Antimikrobiyal bir protein.
g-Elastaz gibi enzimler
TUS HAZIRLIK MERKEZLERİ
- Nötrofillerde mikrop öldürmek için en fazla kullanılan molekOI; bir serbest oksijen radikali olan H202 'dir
- Nötrofillerde mikrop öldürmek için kullanılan en kuvvetli molekOI;bir serbest oksijen radikali olan HOCI'dir
- Makrofajlarda en yOksek dOzeyde bulunan ve yOksek oranda hOcre içi bakteriler Clzerine etkin madde; NO'dur
- Eozinofillerde en yOksek dOzeyde bulunan ve özellikle parazit öldürmede aktif molekOI;major basic protein
- Ct>8 + T lenfositlerde mikrop öldürmede kullanılan, perforin / granzim sistemi
İnflamazom
NOD-like reseptörler i ntrasellüler Mikrobiyal ürünler ve hasarlı veya ölü
NLRP-3+ adaptör proteinlerin
(NLR) (sitoplazmik) hücrelerden ortaya çıkan moleküller
NLRP-3 procaspas 1 ile bağlanarak caspas
(ATP, üri k asit, kristaller , reaktif
l ' i aktive etmesi; buna bağlı olarak
oksij en ürünleri)
IL-1 beta salınması
RIG-like reseptörler
Sitoplazmik RIG-1, MDA-5 Vira! RNA interferon üretimi
(RLR)
Mutasyon Etki
Gut
İnflammasome fonksiyonunaetkili mutasyonlar Atheroskleroz
Tip 2 diabet
- 6. Kromozom kısa kol yerleşimli genlerle belirlenir ve human lökosit antijen (HLA) sistemi olarakta bilinir.
HLA-A3 Hemakromatosis
HLA-B27 Anklozan spondilit, Reither sendromu, postinfeksiyöz artrit
HLA-BW47 21 alfa hidroksilaz defekti
HLA-DR2 Multiple skleroz
HLA-DR3 Basedow-Graves hastalığı , sistemik lupus eritematosus
HLA-DR4 Romatoid artrit
HLA-DR3/DR4 Tip 1 diabetes mellitus
HLA-DR5 Hashimoto tiroiditi
HLA-DQ2 Çölyak hastalık
HLA-DQB1 Guillain-Barre sendromu
İLTİHABIN MEDİYATÖRLERİ
Sistemik mediyatörler
• Hageman faktör ; kollajen , bazal membran ve aktive trombositler ile karşılaştığında aktive olur ve kinin
Hageman sistemi (bradikinin) ve pıhtılaşma sistemini çalıştırır.
faktör
Kinin sistemide görev alan kallikrein ; fibrinolitik sistemleri çalıştırır (plazmin)
(Faktör XII)
Fibrinolitik sistemde başrol oynayan plazmin ise C3 üzerinden kompleman sistemini aktive eder
Lokal mediyatörler
1- Histamin
2- Proteazlar:
İltihap hücrelerinde patojen ile
a- Kinaz
Primer karşılaşmadan önce üretilir ve
b- Triptaz
mediyatörler sekret granüllerinde
3- Kemotaktik faktörler :
depolanırlar
a- ECF (eoz i nofil kemotaktik faktör)
b- NCF (nötrofil kemotaktik faktör)
Membran fosfo lipidlerinden 1- PAF
sentezlenirler 2- Araşidonik asit sistemi
Sekonder İltihap hücrelerinde antijenle
Protein yapıda olduklarından 3- Sitokinler ;
mediyatörler karşılaştıktan sonra üretilirler
endoplazmik retikulum - golgi üzerinden a- İnterlökinler
sentezlenirler b- İnterferonler
İltihabın medyatörleri öncelikle sistemik ve lokal olmak üzere iki gruba ayrılır.
Sistemik medyatörler karaciğerde üretilir ve her an için dolaşan kanda bulunurlar ; gerektiğinde ilt ihap alan ı nda aktive olurlar .
Lokal mediyatörler ise sadece iltihap alanında üretilir ve aktive olurlar.
Lokal medyatörlerin temel kaynağı mast hücreleridi r.
Histamin
Kinin sistemi
Bir plazma (sistemik) mediyatörü olan Faktör XII (Hageman faktör)'nin
negatif yüklü yüzeyler (kollajen , bazal membran) ve aktive
Colado r.
HMWK-
l
XII
/
Facior Xll (Hageman lactor)
'
trombositler tarafından , yüksek molekül ağırlıklı kininojenin (HMWK)
xıı. Facıo, Xlla
kofaktörlüğünde
ile başlar.
aktive olması (Faktör XII • Faktör Xlla'ya dönü ş ür)
etkilidir .
Plasrnlnog in-F. . ·•rn
' F= JPlasml - Flbnnogen
Kallikrein , ayrıca plazminojenin , gereksiz tüm fibrin ürünlerini y ı kan ıyıtem ibnn -spbt products
SisrEMi
KOMPLBMAN
Kompleman sisteminin elemanları karaciğerde üretilen
ve daima kanda bulunan sistemik medyatörlerdir.
Kompleman sistemindeki en önemli aktivasyon
basamağı C3'ün aktivasyonudur.
Vasküler etkiler: C3a ve CSa (bazı kaynaklarda C4a'da bunlara eklenir) mast hücrelerinden histamin salgılatarak vazodilatasyona neden olur
(Anaflatoksin adını alırlar).
CSaaynı zamanda (Nötrofil ve monositlerde) araşidonik asit metabolizmasının lipooksijenaz yolunu aktive eder.
Lökosit aktivasyonu, adezyonu ve kemotaksis: CSa; nötrofil , monosit, eozinofil ve bazofiller için kuwetli bir kemotaktik ajandır.
Fagositoz: C3b ve C3bi fagositoza yol gösteren moleküller (opsonin) olarak görev alırlar. insanda opsonizasyonun yaklaşık %80'inden
sorumludur (en önemli opsonin).
Kompleman sisteminin son ürünü; Membran Atak kompleks (MAC; CS-C9); Mikroorganizmaların membranlarında oluşur ve membranda
delikler açarak, hücreler i öldürür.
Kompleman sisteminde kemotaktik olarak çalışan, nötrofil adezyon moleküllerini aktive C5a
eden
Kompleman sisteminde anafilatoksinler; mast hücrelerinden histamin salınımını uyanrlar C3a, C4a, C5a
Kompleman sisteminde lökosit aktivasyonu, adezyonu ve kemotaksisi C5a; daha az oranda C3a ve C4a
Kompleman sisteminde mast hücrelerinden histamin salınımını uyararak vasküler C3a, C5a
permeabilite artışı ve vazodilatasyona neden olan
Nötrofil ve makrofajlarda lipooksijenaz yolunu aktive eden CSa
Kompleman sisteminde membran atakt kompleksi oluşturarak hücre lizisi yapan C5b,C6,C7,C8,C9
Kompleman kontrolü
sistemininakttvasyonunun
- Aktif kompleman komponentlerinin, plazmadaki spesifik proteinlere bağlanması cı inhibitör
(C1INH) ile bloke edilir.
- C3 ve es konvertazların regülasyonu: Bu regülasyon konvertaz kompleksinin dissosiyasyon
arttırılması (decay-accelerating faktör; DAF) veya C3b'nin proteolitik yıkımı (faktör I) ile gerçekleşir.
- Faktör H; konvertaz formasyonunu sınırlayan bir plazma proteinidir.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Herediter defekt
Cl'in gereksiz aktivasyonunu Cl inhibitör defekti ;
cı inhibitör
bloke eder Herediter anj iyonörotik ödem
Herediter komplemandefektleri
1- Hücre membran fosfolipidlerinden araşidonik asit dönüşümünün blokajı: Steroid lerce gerçekleştirilir.
Tüm AA ürünlerini bloke eder.
2- Siklooksijenazın blokajı: coxı ve COX2 inhibitör ler i, aspirin ve indometazin gibi NSAID tarafından
gerçekleşti ri Iir.
- Tromboksan A2
Vazokonstrüksiyon Trombosit agregasyonunu uyarır
- Lökotriyen C4, D4, E4
Prostasiklin (PGl2)
Vazodilatasyon Trombo sit agregasyonun u inhibe eder
PGEl, PGE2, PGD2
Vazokonstrüksiyon
Vasküler permeabilite artışı Lökotr ien C4, D4, E4
intestinal ve bronş düz kas konstrik siyonu ve mukus üretim inde artış
COOH
CH ,
-
COX-1vıı cox-2
Aıplnn,
lndom-
ır11Ibltl!rlerl,
lnhlbe
•~--~~----~
ProolaglandlnG,(PGG,)
Praetııglandt H,(PGH,)
ıl
.-----ıL
~~-uı_*_*_IIJ_ _,-ı•r')
6-HPETE
! r~
6-HETE
Lıı-{D,~TDj
TI<A,
\lamdllıı!Myana
yol ııçar, tramboell
ııgnıguyonunu
L6lıclrien E.(LTI;)
lnhlbe-
UpaıdnA, Lipaxln B,
PGO, PG (l.XA,) ~.)
Vıızodl:'8"Y°"
Vasldllarpem,ııııbllltıı artıtı r kamolıılaılelne
VII
Nııtrofll ııdlazyı,nunu
lnhbe eder
PGD2 PGE2ve PGF2a ile birlikte vasodilatasyon ve vasküler permeabilite artışına neden olur
Nötrofiller üzerinde düşük oranda kemotaktik etkilidir .
PGE2 Lenfosit proliferasyonu, sitokin üretimi ve nötrofil fonksiyonunu inhibe eder ve vasküler permeabilite artışına neden olur.
Vasodilatasyon,ağrı ve ateş oluşumundan sorumludur.
Kemoklnler
İki ana fonksiyonları vardır:
1- Lökositlerin inflamasyon alanına toplanmasını sağlarlar
2- Lenfoid organlar ve diğer dokularda hücrelerin normal anatomik organizasyonuna yerleşmelerini
sağlarlar
Aktif makrofajlar, endotel ve fıbroblastlar tarafından özellikle iL- 1 ve TNF'ye cevap olarak salgılanırlar.
Kemokinler, hedef hücreler üzerindeki spesifik G-proteinine bağlı reseptörlere bağlanırlar ; bu reseptörler aynı zamanda
HIV'in lenfositler içine girmek için kullandıkl arı reseptörlerdir.
1- CXC4 veya a kemokinler: Etkilerini öncelikle nötr ofill er üzerinde gösterirler. Nötrofiller IL-8
IL-8 bu gru bun en önemli üyesidir. Monosit ler MIP-la
2-CCR5 veya 13kemokinler: Bu grupt a monosit kemotaktik pro t ein (MCP-1), Eozinofiller Eotaksin
eot aksin, makrofaj inflama t uvar protei n-l a (MI P-la) bulunur; monositler , Lenfositler Lenfota ksin
eozinofiller , bazofi ller ve lenfos it ler üzerinde et kilidir; ancak nöt rofi llere etkisi
yokt ur.
3-y kemokinler: Lymphotactin Bazofiller IL-8, MIP-la
4-CX3C:Fractalkin
SerbestoksUen
radikalleri
Serbest oksijen radikalleri, inf lamasyon sürecinde fagolizozomlarda görev alır; temel işlevleri mikroplar ve nekrot ik
dokuları yıkmaktır.
Hücre dışına atıldıklarında inflamatuar medyatörler i uyarırlar; bunun sonucu ortaya çıkan etkiler
a- Endotel hücre hasarı, bunu takiben tromboz gelişimi ve permeabilite artışı
b- Proteazların aktivasyonu ve anti-proteazların inaktivasyonu; ekstrasellüler matriks yıkımı
c- Diğer hücre tiplerine direkt hasar (tümör hücreleri, eritrositler gibi)
Nitrik oksit (NO); L-arjinin, oksijen ve NADPH yardımıy l a ve NOS (nitr ik oksit sentaz) enzimi arac ıl ığ ı ile sentezlenir.
NO'nun Etkileri :
a- Vasküler düz kaslardagevşeme, vazodilatasyon
b- Trombosit agregasyonununbütün basamaklannı engelleme
c- inflamasyonalanına lökosit göçününazalması
d- Aktive makrofajlarda sitotoksiketkinin artışı
Platelet(Tromboslt)AktiveB<llci
Pakt.ör(PAP)
PAF; nötrofıl, monosit, bazofil, endotel hücreleri ve trombositlerde membran fosfolipidlerinden fosfolipaz Aı etkisi ile
üretilen bir sekonder mediyatördür.
PAF'ın etkileri:
- Trombosit agregasyonu ve degranülasyonunu uyarır
- Çok düşük dozlarda permeabilite artışı; bilinen en güçlü permeabilite arttırıcı maddedir
- Düşük dozlarda vazodilatasyon
- Yüksek dozlarda ise vazokonstrüksiyon ve bronkokonstriksiyon etkileri ön plana çıkar.
•
PATOLOJİ
Nöropeptitler
Histamine benzer etkiye sahiptirler; inflamatuar cevabın başlangıcında rol alırlar.
Bu grupta yer alan en önemli molekül Substance P'dir.
- Temel fonksiyonu ağrı sinyallerinin iletimi, damar tonusunun ve vasküler permeabilitenin
düzenlenmesidir; ayrıca endokrin hücre sekresyonu uyarırlar.
• Ağrıya neden olan medyatörler prostoglandin ve bradikinin, ağrının iletiminden sorumlu olan
Substance P'dir.
Sitoktnler{interlöktnler,
interferonlar
ve TNP)
Peptit yapıda, endoplazmik redikulum-golgi üzerinden üretilen sekonder medyatörlerdir
Pek çok hücre tarafından üretilirler; ancak en fazla sitokin üreten hücre CD4+ T lenfositlerdir
Pozitif etkili
• IL-2 (tiin immün sistem ve özellikle hücresel immüte üzerine pozitif etkili)
Negatif etkili
• IL-10 (hücresel immünite üzerine süpressör etkili)
• INF-Gamma (humoral immünite üzerine süpressör etkili)
• TGF-1) (hem hücresel hem humoral immünite üzerine süpressör etkili)
• Akut faz reaksiyonlarını oluştururlar: Ateş, uykuya meyil, iştah kaybı, akut faz proteinlerinin yapımında artış,
hemodinamik etkiler (şok) ve nötrofili .
• Endotel üzerine etkileri: Lökositlerin endotel adezyonunda artma, prostaglandin sentezinde artma, prokoagülan
aktivitede artma, antikoagülan etkide azalma, IL-1, IL-8, IL-6 ve PDGF de artma .
• Fibroblastlara etkileri: Proliferasyonda artış, kollajen sentezinde artış, kollejenazda artış, proteazlarda artış, PGE
sentezinde artış .
• Lökositlere etkileri: Sitokin sekresyonu (IL-1, IL-6) artar .
Akut inflamasyon
IL-1 Makrofaj, endotel hücresi, bazı epitel hücreleri TNF' e benzer; ateşte daha ön planda rol oynar
IL-6 Makrofaj, diğer bazı hücreler Sistemik etki (akut faz cevabı)
Kronik inflamasyon
IL-lSRa
Makrofajlar ve diğer NK hücreleri: proliferasyon
IL-15 CD122
hücreler T hücreleri: hafıza CD8 + hücrelerinin hayatta kalması ve çoğa lma s ı
CD132
-IL-17A CD4 ' T lenfositler CD217 Epitelyal hücreler , makrofajlar ve d iğer hücre tipleri: artmış kemoki n ve
-IL-17F (Th17) IL-17RC sitokin üretimi ; GM-CSFve G-CSFüretimi
Granulocyte-
T lenfositler ,
monocyte CD116 Olgunlaşmamış öncü hücreler , olgun makrofajlar : granülositlerin ve
makrofajlar , endotel ,
CSF(GM- CD131 monositlerin uyarılmış olgunlaşması , makrofaj aktivasyonu
fibroblastlar
CSF)
CSFl) fibroblastlar
Granulocyte Makrofaj, fibroblast,
CSF (G-CSF, endotel CD114 Hematopoietik progenitörler: granülositlerin uyarılmış olgunlaşması
CSF3)
Tip 2 sitokin ailesi
IFN-a
Plazmasitoid dendritik IFNARl Tüm hücreler: antiviral durum, artmış class I MHC ekspresyonu
(multiple
hücreler , makrofajlar CD118 NK hücreleri : aktivasyon
proteins)
Fibroblastlar ,
IFNARl Tüm hücreler: antiviral durum , artmış sınıf I MHC ekspresyonu
IFN-13 plazmasitoit dendrit ik
CD118 NK hücreleri: akt ivasyon
hücreler
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
lnterleuk in- IL-22Ral, IL-22Ra2 Epitelyal hücreler : defens in üretimi , artmış bariyer fonksiyonu
Thl 7 hücreler
22 {IL-22) IL-10R~2 Hepatos itler : hayatta kalma
lnterferon-As
IFNLRl (IL-28Ra)
(tip 111 Dendritik hücreler Epitelyal hücreler: antiviral etki
CD210B {IL-10R~2)
interferon)
Leukemia
Kemik iliği stromal CD118 (LIFR)
inhibitory Kök hücreler : farklılaşmayı durdurur
hücreler CD130 (gp130)
factor (LiF)
Oncostatin Kemik i liği stroma l OSMR Endotel hücreleri : hematopoietik sitokin üretimini n düzenlenme si
M hücreler CD130 (gp130) Kanser hücreleri : proliferasyonun inhibisyonu
T ve NK hücreleri,
Lymphotoxin-ajl Lenfoid doku stromal hücreleri ve folliküler dendritik hücreler: kemokin
foliküler B LT~R
(LTajl) ekspresyonu ve lenfoid organogenezis
hücreler
Dendritik
BAFF (CD257, hücreler , foliküler BAFF-R, TACI,
B hücreleri: hayatta kalma, çoğa lma
TNFSF13B) dendritik hücre, B BCMA
lenfosit
Dendrit ik
APRIL (CD256 , hücreler , foliküler
TACI, BCMA B hücreleri: hayatta kalma, çoğalma
TNFSF13) dendrit ik hücre, T
lenfosit
Osteoprotegerin Osteoblast RANKL Osteoklast öncü hücreler: osteoklast farklılaşmasını in hibe eder
Makrofajlar ,
dendritik
hücreler,
lnterleukin -la CD121a Endotel hücreleri : aktivasyon (iltihap lanma, koagülasyon)
fibroblastlar ,
{iL-la) CD121b Hipotalamus : ateş
endotel ,
keratinosit ,
hepat osit
•
PATOLOJİ
Makrofajlar ,
dendr itik
Endotel hücreleri: aktivasyon (iltiha planm a, koagülasyon)
hücreler ,
lnterleukin-113 CD121a Hipotalamus : ateş
fibrobla stlar ,
{IL-113) CD121b Karaciğer : akut faz proteinler ini n sentezi
endotel,
T hücreleri : Th17 farklılaşma
keratinosit ,
hepato sit
lnterleukin-1
receptor CD121a
Makrofajlar Çeşitli hücreler : IL-l'in rekabetçi antagonisti
antagonist {iL- IL-lRAP
lRA)
Monosit-
makrofajla r,
NK hücreleri ve T hücreleri: IFN-y sentezi
lnterleukin-18 dendritik CD218a
Monositler : GM-CSF, TNF, I L-l Wnın ekspresyonu
{IL-18) hücreler, CD218b
Nötrofıller : aktivasyon , sitokin s a lınımı
keratinosit ,
osteoblast
Diğer sitokinler
Mast • Vazodilatasyon
hücresi, • Vasküler permeabilite artışı
Histamin
basofil, • Endotel hücre aktivasyonu
trombosit
Mast • Vasodilatasyon
Prostoglandinler hücresi, • Ağrı , Ateş
lökositler
• Vasküler permeabilite artışı
Mast
Lökotriyenler hücresi, • Kemotaksis
lökositler • Lökosit adezyon ve aktivasyonu
®- TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
• Vasodilatasyon
Lökosit, • Vasküler permeabilite artışı
PAF
mast hücresi • Lökosit adezyonu, kemotaksis, degranülasyon, oksidatif yıkım
• Mikrop öldürme
Reaktif oksijen araürünleri Lökositler • Doku h asarı
Makrofaj ,
• Lokal; endotel akt ivasyonu (adezyon molekülleri nin aktivasyonu)
Sitokinler (TNF, IL-1, IL-6) endotel,
• Sistemik; ateş, metabolik anormallikler, hipotansiyon (şok)
mast hücresi
Lökosit,
Şemoki n ler aktive • Kemotaksis, lökosit aktivasyonu
makrofaj
Plazmaproteinikaynaklı (sistemik)medyatörler
Plazma
P ıhtı l aşma sürecinde
(karaciğerde
• Endotel hücre aktivasyonu .
proteazların aktivasyonu • Lökosit lerin toplanması
üretilir)
• Prostogla ndinler
Vazodllatasyon • NO
• Histamin
• Histamin ve serotonin
• C3a, CSa
• Bradiki nin
Vaskülerpermeabllltedeartış
• Lökotrien C4, D4, E4
• PAF
• Substance P
• TNF, IL-1
• Şemokinler; IL-8
Kemotaksls
• C3a, CSa
Lökosittoplanması ve aktlvasyonu
• Lökotriye n 84
• Bakteriyel ür ünler (N-formyl methyl peptitler)
• IL-1, TNF
Atei
• Prostoglandinler
AKUTİLTİHAP
Bir patojenin insan vücuduna gırışını takiben doğal immünite uyarılır; ön planda nötrofıllerin (PNL) bulunduğu bu
cevap; akut iltihap olarak da adlandırılır ve non-spesifık bir immün yanıttır.
Doğal immüniteden kaçabilen etkenler ise adaptif immüniteyi başlatır; antikor üretimi, B ve T lenfositleri ve
makrofajların (özellikle granülom formasyonunda rol almalarıyla) rol aldığı bu süreç kronik iltihap olarak kabul edilir;
ve etkene karşı gelişen spesifik bir immün yanıttır.
Akut iltihap birkaç saat - birkaç gün süren bir süreçtir.
İltihap başladıktan sonraki 6 - 24 saat içinde nötrofıller iltihap alanında baskındır.
24 - 48 saat içinde nötrofıller iltihap alanında azalırken mononükleer hücreler baskın hale geçer.
-Sadece psödomonas enfeksiyonlarında nötrofıller olay yerinde 2 - 4 gün baskın olarak saptanabilir.
-Apse, süpüratif bir iltihap formu olup bakterinin olay yerinde üremesi, dokunun yıkılarak (likefaksiyon nekrozu)
bakterinin bu boşlukta üremesi ve çevresinde fıbröz kapsül gelişimi ile karakterizedir. Apse içinde canlı bakteri, bol
polimorf nüveli lökosit, makrofaj ve nekrotik hücre artıkları bulunur . Apseyi, kronik bir iltihap ve bu kronik süreçte canlı
hastalık etkeninin ortadan kaldırılamaması nedeni ile sürekli tekrarlayan bir akut iltihap olarak düşünebiliriz.
Apse alanında hastalık etkeni yok edilememekte ancak kronik iltihap-fıbrozis ile olay yerinde sınırlandırılmakta ve
vücuda yayılması önlenmektedir.
Kronik osteomiyelitlerde izlenen Brodi apsesi bunun tipik bir örneğidir. Apselerde iltihap immün sistem tarafından
kontrol altında tutulmaz ise akut iltihap baskın hale geçer; osteomyelitlerde sinüs gelişimi izlenmesi gibi.
1. Postkapiller venüllerde endotelial kontraksiyon sonrası intersellüler gap'ların (kapıların) açılması sonucu gelişen vasküler permeabilite
artışı
- İnflamasyonun ilk 15-30 dakikasında postkapiller venüllerde, histamin (en önemlisi), lökotrienler ve bradikinin etkisi ile oluşan
geçirgenlik artışı " ani geçici cevap" olarak adlandırılır.
- TNF ve IL-1 ile gerçekleşen daha yavaş ve daha uzun süreli endotel retrak siyonu hücre iskelet sistemindeki değişime ba ğlı dır; bu değişim
4-6 saat sonra başlar ve 24 saat ya da daha uzun sürebilir
VEGF gibi bazı medyatörlerin etkisi ile intrasellüler vesiküler organellerin aktive olması (kanal oluşturacak şekilde bir araya gelmeleri) ile
venüler permeabilitenin artışını tanımlar
- Anjiogenesis sürecinde yeni prolifere endotel hücrelerinde (VEGFgibi uyaranların etkisi ile) vazoaktif medyatörlere karşı artmış reseptör
taşımaları ve intersellüler aralıkların matüre olmaması ile artmış vasküler permeabilite saptanır
MERKEZLERİ
TUSHAZIRLIK ----- ---- --------- ----_!f~
Akut iltihap sürecinde nötrofilin hareketi
Doku hasarı
T
Vazokonstrüksiyon
T
•En önemli kemotaktikler: erimiş bakteri ürünleri, IL-8, CSa, LTB4 Normal
Yuvarlanma Nötrofi l yüzeyindede bulunan : Sialyl-Lewis X' in (CD15) fH: OISTRIBUTION OF P-SELECT IN
Transmigrasyom Nötrofil ve endotel yüzeyinde bulunan : PECAM-1 (CD 31) yardımı ile
(diapedesis)
Erimiş bakter i ürün ler i, IL-8, CSa, Lökotrien B4 y ardımı ile gerç ekleş ir.
Kemotaksis Nötrofiller kemotaktik ajanları tak ip ederek pato j enleri n bulunduğu
alana ulaşır .
Macroptıage -
wıth microbe.s
Postkapiller venül endotelindeki ICAM (intersellüler adezyon molekülü) ve VCAM (vasküler hücre adezyon molekülü)
aktive eder
Aktive ICAM nötrofil yüzeyindeki aktive P2-integrin (CDlla : CD18) moleküllerine bağlanarak nötrofil adezyonunu
IL-lveTNF
gerçekleştirir
Aktive VCAM eozinofil, monosit ve lenfositlerin yüzeyindeki aktive P2-int egrin (CDlla: CD18) moleküllerine
bağlanarak bu hücrelerin adezyonunu gerçekleştirir
CSave LTB4
Nötrofil yüzeyindeki P2-integrin (CDlla: CD18) moleküllerini aktive eder
Nötrofillerin P2-integrin (CDlla : CD18) moleküllerini aktive eder ve nötrofillerin damar dışına çıkışını arttırır; kan nötrofil
Endotoksinler sayısı azalır, nötropeni gelişir.
Nötrofil, monosit, yeni Endotel üzerinde eksprese edilen (HEV) GlyCAM·l üzerindeki Sialyl-
L-selektin {CD62L)
üretilmiş T ve B lenfositler Lewis X/PNAd, CD34, MAdCAM-1
LFA-1 {CDllaCDlS) Nötrofil, monosit , T hücreleri Aktive endotel üzerinde bulunan ICAM-1 (CDS4), ICAM-2 (CD102)
MAC-1 (CDllbCDlS) Monositler, dendritik hücreler Aktive endotel üzerinde bulunan ICAM-1 (CDS4), ICAM-2 (CD102)
İntegrinler VLA-4 {CD49aCD29) Monositler , T hücreleri Aktive endotel üzerinde bulunan VCAM-1 (CD106)
Hastalık Defekt
Kazanılmış
Kemik iliği baskı lanma s ı ; Malignite , radyasyon, kemoterapi nedenli Lökosit üretiminin bozulması
Termal hasar, diabetes mellitus , malignite, sepsis, immün yetersizlik Kemotaksis defekti
Lösemi, anemi , sepsis, diyabet, yenidoğan, malnütrisyon Fagositoz ve mikrosidal aktivitede defekt
Genetik
Lökosit adezyon Otozomal resesif geçişli , lökositlerin endotel yüzeyine adezyonunu sağlayan integrinlerin bozuk olduğu bir hastalıktır .
integrin aktivasyonuyla bağl a ntılı bir hücre iskelet proteini olan KINDLIN-3 geninde mutasyonl a karakterizedir.
Lökositlerde kemokinlerle uyarı lan integrin aktivasyonunun oluşmaması, buna bağlı olarak lökosit adezyonunun
Lökosit adezyon
bozukluğu ile karakterizedir .
defekti tip3
Klinikte, rekürren bakteriyel infeksiyonlar ve gecikmiş umbilikal kord ayrımı izlenir, ayrıca Glanzmann
trombastenisi benzeri bir trombo sit agregasyon bozukluğu ve ölümcül kanamalar gelişebilir.
- Otozomal resesif formu ; guanin nükleotid değişim faktörü DOCK8'i kodlayan gendeki mutasyonlardan
Hiper-lgE
kaynaklanmaktadır. DOCK8mutasyonları, T, B ve NK hücrelerinin sayısının azalmasına ve lenfosit
Sendromu
sinyalizasyonundaki kusurlara ve Wiskott-Aldrich sendromunda görülenlere benzeyen hücre iskelet sisteminde
(Job sendromu)
yeniden düzenlenmelere neden olur .
- Klinikte, egzama, eozinofili , rekürren pulmoner enfeksiyonlar , stafilokok ve mantar nedenli soğuk deri apseleri ile
karakterizedir.
Lizozomların hücre içi trafiğini düzenleyen LYSTproteinini kodlayan gendeki mutasyonlardan kaynaklanır, nötrofiller,
monositler ve lenfositlerde gözlenen dev lizozomlar ile karakterizedir.
Mutasyonlar nötrofillerde ve makrofajlarda fonksiyonel defekte (enfeksiyona direncin azalması), melanositlerde
melon in oluşumunda (albinism'e) ve sinir sistemi hücrelerinde (sinir defektleri) ve trombositlerde (kanama
Chediak-Higashi
bozukluğu) lizozomal fonksiyonel kayıplara neden olur.
sendromu
Hastalarda orta derecede lökopeni saptanır ve nötrofillerin kemotaksis ve fagositoz yetenekleri kayıptır.
NK hücre fonksiyonu bozuk, T hücre defekti değişkendir.
Klinikte, piyojenik bakterilerin tekrarlayan enfeksiyonları, parsiyelokülokütanözalbinizmin ve çeşitli organların
nonneoplastik lenfositler tarafından infiltrasyonu ile karakterize nadir bir otozomal resesif hastalıktır.
hastalık karakterizedir.
invazive infeksiyonlar (Aspergillus gibi) majör ölüm nedenidir
- IFN-y tedavisi , X bağlantılı CGDtedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
PATOLOJİ
GATA-2 transkripsiyon faktörünü kodlayan gen ve MCM-4 DNA helikazını kodlayan gende mutasyon
NK hücreleri aza lmış ya da yoktur
NK hücre defekti
-Hastalar ağırlık lı olarak herpesvirüs ve papilloma virüs ailelerinden oluşan virüslerle ciddi enfeksiyonl ar o lu şur.
TLR3, TRIF, TBKl , NEMO, UNC93B, MyD88, IKBa ve IRAK-4'teki mutasyonlar sonucu TLR üzerinden 11,L KB
aktivasyonunun gerçekleşmemesi ile karakterizedir .
Tool like reseptör
sinyal defekti TLR ve CD40 sinyalizasyonunda ki bozuklu k ve detektif tip I interferon üretim inin neden olduğu tek rarlayan
enfeksiyo nlar
Mycobacterial
hastalıklara karşı IL-12p40, IL-12RB, IFNGRl, IFNGR2, STATl, NEMO ve ISGlS'deki mutasyonlar nedenlid ir.
Mendelian Mikobakteriler, BCGve diğer hücreler arası bakterilerin neden olduğu ağır hastalı k tablosu izlenir.
duyarlılık
Akut lltthapm
sonuçlan
a- İyileşme
b- Süpürasyon (süpüratif iltihap; apse formasyonu)
c- Fibrozis gelişimi
d- Kronik infeksiyona ilerleme
KRONİK İLTİHAP
Kronikiltihabın m.elllkleri
Akut bir iltihabı takip edebileceği gibi, viral infeksiyonlar ve otoimmün hastalıklarda görüldüğü şekilde inflamasyon
direkt kronik iltihap olarak da başlayabilir .
Kronik iltihap uzun sürelidir; yıllarca sürebilir, üç temel özelliği vardır;
ömekleıi
Kronikil:tihabm
a- Hümoralimmünite;Makrofaj /dendritik hücreler tarafından fagosite edilen ancak yok edilemeyen ekstrasellüler
antijenler bölgesel lenf noduna taşınır. Lenf nodunda parakortekste antijen CD4+ T lenfositlerinin aracılığı ile direkt B
lenfositlerine sunulur . Bu bölgedeki B lenfositler immünoblastik değiim gösterir ve ardından kısa yaşam süreli, IgM
üreten plazma hücrelerine dönüşürler. Bu aşama hızla antikor üretimine başlamayı amaçlar ancak üretilen antikorun
spesifikliği düşüktür.
Aynı süreç esnasında antijen makrofajlar ile class I MHC reseptörleri ile CD4+ T lenfositlerine sunulur; CD4+ T
lenfositleri antijeni germinal merkeze taşır ve burada antijene karşı en uygun antikoru üretecek B lenfositlerini seçerek
(folikül merkezlerinde; foliküler dendritik hücrelerin yardımı ile) plazma hücresine dönüştürür. Bu plazma hücreleri
akut iltihap sürecinde IgM üretirken ardından antikor switching ardından uzun yaşam süresine sahip ve IgG yapısında
spesifik antikorlar üretirler. Daha sonraki günlerde antikor değişken bölgesindek hipermutasyonlar antikrun
spesifikliğini maksimuma ulaştırır.
Bu form kronik iltihap özellikle ekstrasellüler bakterilere (süpüratif iltihap etkenleri) karşı gelişen yanıtta ön plandadır.
Hümoral immünite
b- Granülomatöz
iltthap;Makrofaj/Dendrit ik hücreler tarafından fagosite edilen ancak yok edilemeyen antijenler
CD4+ T lenfositlerine sunulur; CD4+ T lenfositleri antijene karşı en uygun antikoru üretecek B lenfositlerini seçer
plazma hücresine çevirir ve etkene karşı spesifik antikor üretimini sağlar. Ancak etken hücre içi yerleşimli ise ya da
antikor ile yok edilemediğinde CD4+ T lenfosit INF-y üreterek olay yerine makrofajların gelmesini sağlar; IL-2 ve IL-
12'nin yardımı ile ortamda toplanan makrofajları epiteloid hücre formunda etkenin çevresine duvar örer gibi dizer.
Bu şekilde öldürülemeyen, yok edilemeyen etkenlerin makrofajlar yardımı ile izole edilmesi ve etkenin olay yerinde
hapsedilmesi amacı ile oluşturulan yapıya granülom adı verilir.
•
PATOLOJİ
-®
Granülomun yapıs ı na katılan makrofajlar epitelo id hücre (epiteloid makrofaj , epiteloid
histiyosit) olarak adlandırılırlar .
Granülom çevresinde sıklıkla makrofajların birleşmesi ile histiyositik dev hücreler oluşur .
IFN y: CD4+T lenfosit kaynaklı bu medyatör , monositlerin olay yerinde damar dışına çıkarak
makrofajlara dönüşmesini ; makrofajların aktive olup epiteloid görünümde bir araya gelerek
etkeni çevrelemelerinde başrolü oynar .
Özellikle IFN-y etkisi ile kandan olay yerine geçen makrofajlar insan immün sistemi tarafından
öldürülemeyen ya da yok edilemeyen antijeni olay yerinde sınırlandırmak amacı ile ant ijeni
çevreler. Zamanla makrofajların antijenin çevresinde giderek artarlar ve makrofaj lar bu alanda
sıkı ş arak birbirlerine yaslanmaları sonucu epite loid (epitelo id hücre, epite loid makrofaj )
görünüm alırlar; ve granülomun biçimlenir .
Lenfosit Mokr olaj
IL-12: Makrofaj kaynaklı bir medyatördür . Granülom form asyonunda IFN-y' ya y a rdım cı ve
CD4+T lenfositinin hızla hücresel immün cevaba yönelme sini sağ l ar (Thl ' e dönme sini)
Granülom formasyonu
IL-2: CD4+T lenfosit kaynaklıdır; insanda hücresel immünitenin en önemli uyaranıdır.
TNF: Makrofaj kaynaklı IL-1 ile birlikte iltihabın hemen her aşamasını uyarır.
Granülomatöz iltihap
Bakteriyel: Tüberküloz , lepra, sifilitik gem , kedi tırmığı hastalığı , bruselloz , listeriyoz , Q fever .
Mantara bağlı: Histoplasma capsulatum , Blastomyces dermatitidis , Cyiptococcus neoformans , Coccidioides
immitis , hipersensivite pnömonileri.
Granülomatöz
Parazitik: Şistozomiyasis , Trichiniasis , Filariasis , Capillariasis.
iltihap
İnorganik metaller ve tuzlar: Berilyozis, silikozis , zirconium granülomatosisi.
örnekleri
Yabancı cisim: Sütur , meme protezleri , vasküler greft , yabanc ı cisim pnömonileri.
Etkeni bilinmeyenler: Sarkoidoz , Crohn hasta l ığı , Wegener granülomatozisi , dev hücreli (temporal) arterit ,
primer biliyer siroz , granüloma anülare , romatoid artrit .
Nekrozlaşmayan granülom
- Sarkoidoz, Crohn hastalığı, yabancı cisim granülomlan
- Berfliosis
- Kedi tırmığı
Apseleşen (içinde nötrofil bulunan) granülomlar - Yersinia
- Tularemi
Viral infeksiyonlarda etkene ka rş ı ilk cevap INF alfa ve beta üretimidir ; virüsün
içine girdiği hücrede ilk üretilen medyat örler bunlardır ve üretildikleri
hücrelere faydası olmayıp, çevredeki hücreler i uyarma amacı güderler
Ardından virüs ile infekte hücrelere NK hücreleri saldırır; fakat bu virüs ile
infekte hücrelerin sayısını azaltmada genellikle başarısızdır
Ardından CD8+ T lenfosit cevabı gelişir ve birinci haftanın sonunda virüs ile
infekte hücreleri ve virüsleri öldürerek hastalık tablosunda düzelme sağlar.
Vira! infeksiyon süreci
En son olarakta viral antijenlere karşı uzun süre koruyucu antikor üretimi
gelişir
d-Otolmmünhast.alıklar
Kronikllt1habın sonuçlan
• Rezolüsyonya da iyileşme
• Fibrozisve skar gelişimi
• Granülomlar(nekrotik ya da değil)
• Ülser gelişimi (midede H.pylori ya da NSAI sonucu)
• Fistül gelişimi
Tanım Örnekler
- Kolera, paratifo
PATOLOJİ
Epitelyal bir yüzeyde doku kaybı ve bunun altında aktif kronik inflamasyonla giden bir süreçtir .
Ülserasyon Doku kaybı iltihap ya da dolaşım bozukluğu (bası nedenli ülserler gibi) nedenlidir .
Çok katlı skuamöz ve değişici epitelde ülser denilebilmesi için , epitel tabakasının bazal
membranı kaybedilmelidir. Bazal tabakanın korunduğu doku kayıpları erozyon olarak
adlandırılır .
Mide ve barsaklarda ülser tanımlamasının yapılabilmesi için muskülaris mukoza kaybı
gereklidir . Muskülaris mukozanın korunduğu doku kayıpları erezyon olarak adlandırılır .
• Taşikardi (90 üstü), Taşipne (dakikada 20' nin üstü), Yavaş dalga uyku
İltihabın Sistemik • Yapısal semptomlar (iştahsızlık, yorgunluk , güçsüzlük, sersemlik)
Etkileri • Laboratuvar bulguları (lökositoz , eritrosit sedimantasyon hızında artma)
• Kas proteinlerinin parçalanması (rabdomyol isis), Hipotansiyon , Akut faz proteinlerinin sentezi
Hepcidin;karaciğerde üretilen bir akut faz reaktanıdır; barsaktan demir emilimini azaltır.
SAA; karaciğerde üretilen bir akut faz reaktanıdır; kronik iltihapta sistemik olarak interstisyumda birikir ve AA tipi
sekonder amiloidoza neden olur .
Akut bakteriyel • Sola kayma (bant nötrofillerde %10' dan fazla artış)
İltihaplarda sistemik etkinin başlangıcı makrofajlardan salınan TNF-a ve IL-1 ile başlar; bu iki mediyatöre IL-6'nın katılması iltihabın sistemik
TNFa/lL-1/IL-6'nın sistemiketkileri
Kemik iliğinde
Hipotalamusta Yağ ve kas
Karaciğerde
ve Dendritik hücreler
endotelde PGEüzerinden dokusu
Kompleman
Viral ve bakteriyel repl ikasyon azalır
komponentlerinin Fagositozun
Antijen proçesi artar Adaptif immün cevabı başlatır
aktivasyonu uyarılması
Adaptif immün sistemi uyarır
Opsonizasyon
- TNF, kan damarları ve endotel üzerine etki ile trombüs oluşumu ve permeabilite artışına neden olur
- TNF, IL-1; iskelet kasında insülindirencini arttırır
PATOLOJİ
İmmünglobülinler
- İki ağır ve iki hafif zincirden oluşur :
a- Hafif zincir iki tipte olabili r; kappa ve lambda
b- Ağır zincir beş tipte olabilir alfa, gamma, epsilon , mü, delta.
• Anneden çocuğa plasenta ve barsak yolu ile geçer , neonatal immünitede rol alır.
• lgG vücutta ekstrasellüler antijenlerin nötralizasyonunda ve en önemli immünglobülindir .
lgM • Genellikle pentamer olarak bulunur (5 adet J peptit kullanılarak) ve kan lg' lerinin %10'unu oluşturur.
• Sekrete edilmeyen sadece B lenfositlerinin yüzeyinde spesifik antijen reseptörü olarak çalışan bir lg'dir.
• B hücre aktivasyonunda rol alır
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Damarda uzun süreli geçirgenlikten sorumlu • EBV (Epstein Barr Virüsü}'nin bağlandığı B lenfosit
mekanizma... Endotelde lizis yapanher şey yüzey molekülü... CD21
Marjinasyondan sorumlu olan vasküler değişiklik ... • B lenfositlerin plazma hücrelerine dönüşmesi için
Staz gerekli hücre ve ligandı ... CD4 lenfosit , ligandı : CD40
l i gandı
• Rollingden sorumlu olan moleküller... Selektinler
(Endotelde E- selektin , P- selektin , CD34; lökositte • Naturel killer (NK} hücresinin yüzey proteinleri . ..
L- selektin , Sialyl- Lewis X proteini) CD 16, 56
Doğru cevap: C
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
16. Soğuk algınlığında görulen iltihap tipi aşağıdakilerden 7. Albini2ım, öronal hasar, kanama ve lökosit kemota'ksis
hangisidir? defekti görülen hastalık aşağıdakilerden angis'dir?
Doğru cevap: D
Doğru cevap: D 11. Eozinofillerden salınan ve parazitlere arşı çok etkili bir
silah olan madde aşağıda'kilerden hangisidir?
5. Aşağıdakilerden hangisi transm igrasyonda görev yapan A) Seröz inflamasyon B) Fibrinöz inflamasyon
adezyon molekülüdilr? C) Seroanjinöz inflamasyon D) Süpüratif inflamasyon
E) Kataral inflamasyon
A) E Selektin B) L Selektin
C) PECAM-1(CD-31) D) ICAM-1 Doğru cevap: D
E) MAC-1(CD-18)
13. Adenoviriis ve EBV enfeksiyonlannda gorülen ,
Doğru cevap: C
eksuda ve lökosi erin oluşt rduğu lnflamasyon tipi
aşağ dakilerden hangisidir?
6. Aşa§ıdakilerden hangisi yuvarlanmada görev alan
selektinlerden biri sldllil.it? A) Seröz inflamasyon
B) Fibrinöz inflamasyon
A) Sialyl Lewis X B) L-selektin C) Kataral inflamasyon
C) CD31 D) CD34 D) Pseudomembranöz inflamasyon
E) E-selektin E) Süpüratif inflamasyon
a- Rejenerasyon: Hasarlı dokunun ya da ölen hücrenin yerine aynı tip parankima! hücrenin konulmasını tanımlar .
b- Organizasyon(fibrozisya da skar dokusugelişimi): Hasarlı dokunun ya da ölen hücrenin yerine konnektif doi<u gelişimini
(fibroplazi veya fibrozis) tanımlar.
Bölünme yeteneği olan hücreler onarımda rejenerasyonu, olmayan hücreler ise zorunlu olarak fibrozisi kullanırlar .
Fibrozisin gelişimi için diğer nedenler dokunun çatısını {bazal tabakalarda yaygın hasar) yıkan ağır hasarlar ve kronik iltihaptır.
- Yüzeyel yaralar
Parankima! hücre ölümü
REJENERASYON - Parsiyel hepatektomi
Dokunun çatısı korunmuş
- Lober pnömoni
Akut doku hasarı
- Derin yaralar
Parankima! hücre ölümü
SKARFORMASYONU - Myokard infarktüsü
Dokunun çatısı yıkı lmış
- Fulminan hepatit
- Kronik inflamasyon
Persistandoku Parankima! hücre ölümü - Siroz
SKARFORMASYONU
hasarı Dokunun çatısı yıkılmış - Kronik pankreatit
- Pulmonel fibrosis
- Embriyonikkök hücre: Tuba'nın ampullas ' ında zigot oluşmasından , endometrium arka duvara düşmesine kadar geçen sürede zigot yaklaşık
32 hücreye ulaşır ve blastokist olarak adlandırılır . Bu 32 hücrenin her biri henüz farklılaşmamıştır ve çocuğu tek başına oluşturabilir . Bu
hücreler de vücuttaki her hücreye dönüşebilme yeteneği vardır ve embriyonik kök hücre olarak biinirler .
- Adult kök hücre: Erişki n hayatta saptanan diferansiye (sadece belli hücreleri üretme yeteneğine sahip) kök hücreleri tanımlar .
Kalıcı
Mitoz yeteneği olmayan, yenilenemeyen Kalp k as ı , çizgili kasve sinir hücreleri (nöronlar)
hücreler
hücreler
Kıkırdak hücreleri ise bölünme yeteneği olduğu halde bunu en az kullanan hücrelerdir ve kıkırdak dokusunda rejenerasyon
yeteneği yoktur . Kıkırdak dokuda gelişen hasarlar , rejenerasyon ile onarılamadığından hayat boyu kalıcıdır. Osteoartrit ile
ge l işen kıkırdak hasarının yaşam boyu onarılamadığını unutmayalım .
. Düz kas hücreleri, kalp ve iskelet kasının aksine mitoz yapabilen stab il hücrelerdir . Gebelik sürecinde uterus düz kasında
hiperplazi ve hipertrofi bir arada izlenir .
Böbrek tubül epitel hücreleri mitoz ve re jenerasyon yeteneği olan hücrelerdir ; aksine glomerüllerin hasar sonrası
Ancak epiteliyal hücrelerde tam bir rejenerasyon için bazal tabakanın korunmuş olması gerekir.
Bir hücrenin mitoz yapabilmesi için öncelikle hücreye mitoz yapması yönünde bir uyaran (sinyal) gelmelidir; sinyal
hücre yüzeyinde bir reseptöre bağlanmalı ve hücre içi yalakları harekete geçirerek nükleusa ulaşmalı; burada DNA
transkripsiyonu ve pro-onkojen aktivasyonu yaparak hücrenin GO-Gl geçişini yapmasını ve mitoz sürecine girmesini
sağlamalıdır.
Mitozun aşamaları
Presentetikfaz
Gl
ATPsentez ve depolanma
Sentezfazı
s
DNA kopya lanma s ı
Premitotik faz
G2
ATPsentez ve depolama
M Mit ot ik faz
PATOLOJİ
1 GO'ddi
h6ufde mitoıu
........
baıiatab ...
(growth) faktörlerdir.
2. Sinyallerin Hücreye ulaşan sinyal molekülü , kendi reseptörlerine bağlan ı r ve ardından istenen hücresel tepkimeyi o luşturacak
hücre hücre içi olaylardan oluşan bir kaskatı başlatır. Reseptörler hücre yüzeyinde veya hücre içinde bulunabilir;
yüzeyinde
Hücre içi reseptörler, plazma zarlarını kolaylıkla geçebilen lipid-çözünür ligandla r tarafından aktive olan
reseptörle re
transkripsiyon faktörlerini içerir. Örnek olarak, nükleer hormon reseptörlerini aktive eden D vitamini ve steroid
bağlanması
hormonlar verilebilir.
- Küçük ve/veya nonpolar bir sinyal ligandı bitişik hücrelere yayılabilir. En iyi örnek NO' dir. NO, aktive bir endotel
hücresi tarafından üretilir ve daha sonra bitişik vasküler düz kas hücrelerine yayılır.
Hücre yüzey reseptörleri, genelde aktive edici ligan dları bağlayan hücre dışı alanlara sahip transmembran
proteinlerdir . Sinyalin reseptöre bağlanması , (1) iyon kanallarını açabilir, (2) ilişkili bir GTP bağlayıcı düzenleyici
protein (G proteini) aktive edebilir , (3) bir endojen veya ilişkili enzimi (tirozin kinaz gibi) aktive edebilir, (4) bir
proteolitik olayı tetikleyebilir veya latent bir transkripsiyon faktörünü aktive eden protein bağlanmasında veya
stabilitesinde bir değişimi tetikler.
2 ve 3. Seçenekler, hücre çoğalmasını yönlendiren büyüme faktörü sinyal yalakları ile il i şk ili iken, 4. seçenek, normal
gelişimini düzenleyen çok yollu yolakların ortak bir özelliğidir (örn ., Notch, Wnt ve Hedgehog).
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
Nonreceptor Tyrosine
tyrosine ~inase inase
based receptor recep tor
GPCR ligand lıp5/lrp6
Nonreceptor-
tyrosirıe kinase
Hücresel reseptörler , kullandıkları sinyal mekanizmalarına ve aktive ettiği hücre içi Grow,h factor Gro-.ı.1h factorrecoptor
A.ctiwRAS
• Reseptör tirozin kinazlar (RTK) = protein kinazlar, integral membran proteinleridir
(örn., lnsülin reseptörleri , epidermal büyüme faktör / EGF ve trombosit kaynaklı
~~w~
• G-protein bağlı reseptörler, plazma membranına karakteristik olarak yedi kez dolanan
polipeptitlerdir (serpantin reseptör). intrensek tirozin kinaz reseptörü aktive olduktan
of transcriptioo
sonra, fosforilasyon ile bir hücre içi GTP bağlayıcı protein (G protein) ile birleşir. G
proteinleri ; bir reseptör-ligand kompleksiyle etkileşim sonucu GDP nin GTP'ye
~
MYC ptQlein
değişimiyle aktive olurlar. G protein ailesinin bir üyesi olan RAS böylece aktive olur; +
yandaki şekilde görüldüğü gibi RAF/MAPK ve Pl3K/Akt/mTOR yolaklarını uyararak
Ce.U cyckı: progressiorı 1
hücrede transkripsiyonu uyarır.
• Diğer reseptör intrensek katalitik aktiviteye sahip değildir (örn ., immün reseptörler , bazı sitokin reseptörleri ve integrinler) . Bunlar, nan-
reseptör tirozin kinaz olarak bilinen ayrı bir hücre içi protein-liganda bağlandıktan sonra reseptörler ile etkileşir ve reseptör veya diğer
proteinler üzerinde spesifik molekülleri fosforile eder. Sitokin reseptörleri ve JAK/STATyolağı bu gruptadır.
• Nükleer reseptörler. Lipid-çözünür ligandlar , nükleer DNA'ya doğrudan bağlanan bir reseptör-ligand kompleksi oluşturmak için hücre içi
proteinlerle etkileşime girebilirler ve bunun sonucu gen tran skripsiyonunun aktivasyonu ya da bastırılması olabilir.
• Diğer reseptör sınıfları;
4. DNA transkripsiyonuve Pro-onkojenlerinaktivasyonu Hücre içi ya laklar nükleusta myc, jun ve fos gibi spesifik transkripsiyon
faktörlerini (pro-onkogenleri) fosforiller ; takiben pro-onkojende aktif
gen ekspresyo nu izlenir; ve hücre Go'dan, G 'e girer.
1
PATOLOJİ
s. Hücreninmitotik siklusu
gerç ekleşir .
Siklin A + CDKl
G2/M aşamasındaki 2. checkpoint(kontrol noktası); duplike olmamış, hasarlı ONA ile tetiklenir .
G2
COC25 fosfotase , p53'e bağlı mekanizmalar ile inaktive edilir ise siklin B + COKl kompleksi bozulur ve mitoz durdurulur.
BRCAl ve BRCA-2 genlerinin bu nokta üzerinde etkili olduğu düşünülüyor.
Hücre siklüsününkontrolü
Hücre siklisü sayısız aktivatör ve inhibitör tarafından düzenlenir . Hücre
siklüsünün ilerlemesi, siklinler ve sikline bağlı kinazlar (COK'ler) olarak
C0K -
adlandırılan siklin ile ilişkili enzimler tarafından yönlendirilir. P2l p2'1 pŞ1
...L ...L ...L
COK'ler, ilgili siklinlerle kompleksler oluşturarak protein substratlarını (kinaz
aktivitesini) fosforile etme yeteneğini kazanır .
p15,pl6, pl8,p19 -8
Gl süreci Siklin D / CDK4 e
• p21 (CDKNlA), p27 (CDKNlB) ve p57 (CDKNlC) olarak adlandırılan üç proteinden oluşan bir CDK-inhibitör ailesi, birden fazla CDK'ı inhibe eder
• CDK-inhibitörlerin bir başka ailesi, siklin CDK4 ve siklin CDK6 üzerinde seçici etkile re sahiptir; Bu proteinlere plS (CDKN2B), p16 (CDKN2A), p18
(CDKN2C)ve p19 (CDKN2D)
(CDKN2A-C) - Familial malign melanom ve pankreas - özofagus karsinomlarında süpressör gen olarak çalışır
RB Hipofosfori le o lduğu sürece hücrenin G1 aşamasından S fazına geçebilmek için gereken E2F
transkripsiyon faktörüne bağlanarak mitozu durdurur
Hücre siklüs p53 Hücrede mitozu durduran ve apopitozu başlatan en önemli tümör süpressör moleküldür.
checkpoint •M itozu durdurma etkisini p21 üzerinden gösterir.
komponentleri •BAX gibi genleri uyararak apopitozu uyarır.
•Hücrede hasarlı DNA onarıldığında artan MDM2, p53 aktivitesini baskılar ve apopitozu durdurur .
ı .[F eedback
Cyclin D r in D
+ CDK4
Cyd in D/CDK4 (aclive complex)
p53
ı \.....
"'ulation
MDM2
-f. +- CDK4/6
pi
---~
-phosphoryla
-~ ı~-oo-n-in--~ ~ T
Cyclin D / CDK4/6 (aktif kompleks) E2F/DP1ı'RB complex
tE2F
Actiııe
Hücrenin mitoza girip giremeyeceği bu aşamada kontrol edilir
t
Cydin E transcription
(also Cydin A, ONA polyınmases and other genes)
RB PROTEİNİNİN FOSFORİLASYONU
Aktif E2F
Mitoz gerçekleşir
Growth faktörler
Kaynak Fonksiyon
Epidermal büyüme Aktive makrofajlar , tükrük bezleri, Keratinositler ve fibroblastlar için büyüme faktörü
faktörü (EGF) keratinositler ve pekçok diğer hücre Granülasyon dokusu formasyonu, keratinosit migrasyonu
Transformingbüyüme Aktive makrofajlar, keratinositler ve Hepatosit ve çoğu epitel hücresi için büyüme faktörü
faktörü alfa (TGF-alfa) pekçok diğer hücre
Hepatosit büyüme Fibroblastlar, karaciğer stromal Epitel, endotel hücreleri ve hepatositler için büyüme faktörü
faktörü (HGF) (scatter hücreleri, endotel hücreleri
factör)
Vasküler endotelyal Mezankimal hücreler Anjiogenesis, damar geçirgenliğini arttırır
Trombosit kaynaklı Trombositler , makrofajlar , endotel - PMN, makrofajlar, fibroblastlar ve düz kas hücreleri için kemotaktik
büyüme faktörü (PDGF) hücreleri , düz kas hücreleri, - Fibroblastlar , endotel hücreleri ve düz kas hücreleri için büyüme
keratinositler faktörü
- MMP , fibronektin yapımını uyarır
düz kas hücreleri, keratinositler , - MMP yapımını ve keratinosit proliferasyonunu inhibe eder
fibroblastlar
Prematür retinopat isinde anjiogenezi başlatan veya diabetik hastalarda anjiogenezi başlatarak makuler ödem nedeni
olan ajandır
- Yeni damar oluşumunda , özellikle yeni damar l arın yapısal matürasyonunda rol oynarlar
- Yeni oluşan damarlar perisitler , düz kas hücreleri ve konnektif doku depolanımı ile matüdeşirler
- Angl'in endotel hücre yüzeyindeki intrensek tirozin kinaz reseptörüne bağlanmış haline Tie2 adı verilir .
4-PDGF Damar düz kas hücre proliferasyonunu uyarır
PATOLOJİ
Beyin hariç d iğer dokularda hasar geliştiğinde ve bu hasar rejenerasyon ile onarılamaz ise organizasyon (fıbrozis, skar)
süreci başlar.
ı. Hasarın oluştuğu bölgeye ilk gelen akut iltihabın hücreleri yani nötrofıllerdir ; eğer yara infekte olmaz ise onu
makrofajlar takip eder. Olay yerine gelen makrofajlar nekrotik ölü dokuyu temi zler; infeksiyon nedeni olacak etken
yok ise ve IL-13 ve IL-14 ile uyarıldıklarında (TLR uyarı sı ve ortamda INF gamma bulunmad ığı n da ) makrofajla r,
fıbroblastların olay yerine gelmeleri ve prolifere olmalarını sağlayan uyaranla rı üretirler ; bunlar TGF-~, PDGF, EGF,
FGF, IL-1+ TNF dir.
2. Olay yerine gelen fıbroblastlar bir yandan kollaj en üreti rken bir yandan da makrofajl arla beraber anjiogenezi
uyarırlar (ortamda yeterli oksijen ve damar yok ise). Fibroblastlar tarafından anj iogenez amaçl ı olarak üret ilen iki
temel faktör VEGFve bFGF'dür.
Bu uyaranlar çevre damarların hasarlı alana doğru yeni dal vererek fıbroblastların çalıştığı bu bölgede
oksijenizasyonu sağlarlar.
VEGF; Hipoksik bir dokuda anjiogenezi başlatan en önemli uyaran VEGF'dir.
FGF; pek çok hücre tarafından üretilir ve serbestleşen FGF ekstrasellüler mesafede heparan sülfata bağlanır ve
depolanır . Yumuşakdokuda hasar oluşmasını takiben serbestleşir; anjiogenezis ve fıbroblast proliferasyonu başta
olmak üzere bağ doku gelişimini başlatır .
3. Genellikle 3. günden sonra hasar alanında aktif tip 111 kollajen üretimi başlar ve 4-6. günler arasında
bol fıbroblast + tip 111 kollajen üretimi+ yeni damar oluşumu + ödem + hafif iltihap ile karakterize
granülasyon dokusu oluşur.
4. Yedinci günden sonra tip III kollajen, tip I kollajene (skar dokusu) dönmeye başlar .
Bu dönüşüm ekstrasellüler mesafede çapraz bağlar ile kollejeni sağlamlaştıran lizil oksidaz tarafından sağlanır. Lizil
oksidaz 'ın
ko-faktörü bakır'dır.
5. Tip 1 kollajene dönüşüm sonrası hasarlı bölgenin kullan ı mına bağlı olarak kollajen en ideal yapılanmasına getiril ir ki
bu yaklaşık 3 ay sürer ve yara gerimi olarak adlandırılır .
Yara gerimi özellikle myofıbroblastlar tarafından üret ilen matriks metalloproteinazla rı ( MMP) ta rafından sağ lanı r .
Matriks metalloproteinazların ko-faktörörü çinko'dur.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
gün Şemokinler
gelişimi baş l ar) TNF-a, IL-1, PDGF Yara alanı temizle nir
3-7. Baskın hücre fibrob last TGF-B, PDGF, bFGF, TNF, şemokinler, Fibroblast + Tip 111kollajen +
günler IL-1+TNF anjiogenezis + ödem + hafif
iltihap = Granülasyon dokusu
7. Tip lll'den, Tip 1 kollajene dönüşüm Lizil oksidaz (ko-faktör bakır) çapraz Skar ge lişi m inin baş lam ası
günden başlar bağlar ile kollajeni sağlamlaştınr
sonra
IL-1 + TNF
•
İlk dakikalar ; kanama pıhtılaşma •
İlk dakikalarda hematom gelişimi
i
i 2-3. günler; Baskın hücre makrofajlar (dokuyu temizlerler)
2-3 . günler; Baskın hücre
makrofajlar (dokuyu temizlerler)
Granülasyon dokusu i
•
Lizil oksidaz çapraz bağlar ile
kollajeni sağlamlaştırır. 7.
3. hafta ; osseöz kallus; tip I kollajen
•
Kemiğin kullanılması (alçının açılması) sonrası kemiğe uygulanan basınç doğrultusunda
günden sonra Tip lll'den, Tip 1 sonucu 3-6 ay içinde tip I kollajenin fazlasının atılıp, en ideal forma getirilmesi =
kollajene dönüşüm başlar. Remodeling
•
3 ay içinde myofibroblastlar
tarafından üretilen matriks
• Kallusu üreten hücre (kollajeni kemikte üreten hücre); osteoblast
• Kemikte fagositik hücre; yaşlı kemiği kemikten uzaklaştıran hücre; osteoktast
• Remodeling'den sorumlu hücre; osteoklast
metalloproteinazlan (mmp) ile • Remodeling'den sorumlu enzim; MMP, ko-enzimi; çinko
yara gerimi oluşur (3 ay içinde
%80 ile tamamlanır)
Kronik Makrofaj ve Büyüme faktörleri Fibroblast ve endotel hücre FİBROZİS
iltihapta lenfositlerin PDGF, FGF, TGF-beta proliferasyonu
fibrozis aktivasyonu
Sitokinler Kollajen sentezinde artış
gelişimi
TNF, IL-1, IL-4, IL-13
Metalloproteinaz aktivitesinde azalma Kollajen yıkımında azalma
TGF-beta
Primer Temiz, infekte olmamış, sütüre edilmiş cerrahi yaralar bu tip iyileşmeye en güzel örnekt ir. Bazal membran devamlılığında fokal bir
yara hasar vardır; epitel ve bağ dokusu hücrelerinde kayıp nispeten azdır.
iyileşmesi Primer yara iyileşmesinde 24-48 saat içinde yara uçlarında basal membran komponentleri birikir ve epiteliyal hücreler prolifere
olarak epitelizasyonu başlatır.
Makrofajlar, FGF-7 (keratinosit büyüme faktörü) ve IL-6 üreterek fıbroblastları uyarır ve bu keratinosit migrasyonu ve
proliferasyonuna neden olur. Bu re-epitelizasyon sürecinde HGF ve HB-EGFyardımcıdır.
Sekonder Yara dudaklarının arası açık ise veya ülser , infarkt alanı , apse gibi geniş doku kayıplarında görülür. Rejenerasyon en erken 3.
yara günden sonra başlar
iyileşmesi
Sekonder yara iyileşmes inin primer yara iyileşme s ine a- Sekonder yara iyileşmesinde daha yüksek oranda inflamasyon
göre farkları bulunur .
b- Sekonder yara iyileşmesinde defekti doldurabilmek için büyük
Prim er ya ra iyi l eş mesi
M mm
rrm
miktar granülasyon dokusu gereklid ir.
c- Sekonder yara iyile ş mesinde yara kontraksiyonu daha yava ş geli ş ir.
M ITın
Sekonder yara iy il eşmesi
e- Sekonder yara i y ileşme s i daha uzun sürede iyileşir .
r.s----,
11tt1.
11
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Diğer örnekler • Atheroskleroz nedenli periferik vasküler hastalıkda gelişen ayak ülserleri
• Diabetik nöropatide izlenen nöropatik ülserler
2- Onarım prosesininaşırı miktarda oluşması; aşırı miktarda kollajen birikimi
Hipertrofık skar Aşırı miktard a kollajen birikimi ve bunun sonucu artmış skar dokusu gelişimini tanımlar .
Myofibroblastlardan otokrin TGF-beta üreti mi temel rol oynar.
Sıklıkla dermi sin derin tabakalarını etkileyen termal veya tra vma tik hasar s onrası gelişir.
Keloid Skar doku sunun oriji nal yara s ınırl a rı nı aşması ve regrese olmamasını tanımlar.
• •
•
Koagülasyon nekrozu gelişimi
Birinci gün; baskın hücre nötrofiller
•
(akut iltihap)
•
Birinci gün; baskın hücre nötrofiller (akut iltihap)
• •
(beyinde mikroglia) 2-3. günler ; baskın hücre makrofajlar(dokuyu temizlerler)
Daha sonra beyinde onarımdan sorumlu hücreler , 4-6. günler ; baskın hücre fibroblast + tip 111
kollajen
yani astrositler olay bölgesinde toplanmaya başlar; + anjiogenezis +ödem+ hafif iltihap= Granülasyon dokusu
•
nekroz alanı çevres~de gliozissaptanır
Kalp ve iskelet kasının rejenerasyon yeteneği yoktur , hasar daima fibrozis (organizasyon)
•
ile iyileşir .
•
protein olan GFAP'ı~ üretimine başlarlar
•
7. günden sonra tip I kollajen tip lll ' ün yerine geçer
•
Gemistositik astros itler ile dolu bölge glial skar
dokusuolarak adlandırılır .
• Myokard infarktüsü sonrası en sık komplikasyonve ölüm nedeni aritmi
• 2-4. günler arasında papiller kas rüptürü
• 4-7. günler arası kalp duvar rüptürü (granülasyondokusuaşamasında)
• En erken 15. gün en sık 2. ayda anevrizma gelişimi (yara gerimi aşamasında)
12
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
4. Aşağıdaki kansere ilişkin genlerden hangisinin ürünleri 12. Aşağıdakilerden hangisi hücre adezyon protein
hücrede sinyal iletimini etkiler? gruplarından biri değildir?
2. Yara iyileşmesi sırasında ortama ills gelen hücreler 10. Bazal membranın yapısında bulunan adheziv
aşağıdakilerden hangisidir? glikoprotein aşağıdakilerden hangisidir?
A) Makrofajlar B) Nötrofiller A) Elastin B) Fibrilin
C) Fibroblastlar O) Eozinofiller C) Tip 4 kollajen O) Fibronektin
E) Trombositler E) Laminin
Doğru cevap: B Doğru cevap: E
1- Parankim 2- Stroma
Damarlar -anjiogenesis - ve destek dokudan -fibrozis- oluşur
• Epitel Adenoma, polip , papillom Adenokarsinom, skuamöz hücreli karsinom, hepatosellüler karsinom, papiller
karsinom, vs
Mezankimal
• Memenin en sık benign tümörü fibroadenom • En sık izlenen; malign mikst mülleriyan tümör endometriyum
• Tükrük bezinin en sık benign tümörü pleomorfik • Mezotelioma
adenom (mikst tümör) • Sinovyal sarkom
• Ameloblastoma, lipoblastoma • Hepatoblastoma, pulmonelblastom
Trifazik tümör ; Wilms tümörü (böbrek oluşumundaki üç komponenti içerir; tubüller, inmatür stroma ve blastem)
1
adlandınlması:
Neoplazllerin
Benigntümörler; Sonu .... oma le biten tümörler; ancak çok sayıda yanlış isimlendirme vardır. Kondroma,
meningioma, mol hidatiform, pleomorfık adenoma, matür teratom, dermoid kist, glomus tümörü, filloides tümör
PATOLOJİ
ÔLelneoplazigellşimleıinin adlandınnalan
Adenoma; Glandüler doku l a rın benign tüm örünü tan ı mlar . Ancak glandüler yapı oluş t u r ma yan dokula rdan da ge l işeb i li r ; sürre nal kortek s,
hipofiz, parat iroid, ka ra ciğe r a d enom l arı gibi
Kistadenoma; Büyük bir kist in d uvarı n d a glandü ler benign t ümörün v ar l ığ ı n ı tan ı m l ar.
İ n sa nd a en s ı k overd e (seröz / müsinöz kistadenom ), ardından apend ikste (müsinöz kistaden om) s a pt an ır . Kist in iç yüzünde papi ller yap ıl a r
varsa papil ler kist adenom olarak a dl a ndı rılı r .
Polip; Sekretuar mukozalardan köken alan parmaks ı karakt erde geli ş e n beni gn t ümö rleri t a nımla r.
Adenomatöz polip (kolon), endometriy al polip, safr a kesesi polibi gibi. ..
Polipoid geli ş ime neden olan bir adenom ise "adenom at öz polip " olarak a dl a ndırılır .
Polipoid ge li ş ime neden olan infl amatu ar bir süreç ise "i nflamatuar polip " olara k a dl a ndırılır .
Papillom; Sekretu ar olmayan yüzey epitel inden ge li şe n benign tüm örleri tan ı ml a r .
Skuamöz hücreli papill om (deri), d eğişici ep itel hücreli papill om (mesane), int radu kt al papillom
(meme) gibi. ..
Mlksttümör; Mikst tümör tan ı mı , tek bir germ hücre taba kası n dan kaynaklanan, fakat morfo lojik olarak birden
fazla parankima! hücre tipi içeren tümörler için kull an ı l ı r .
En iyi örnek tükrük bezinin mikst tümö rüdür (Hem epitel iyal hem mezankimal komponent neoplastik o l duğundan
bifazik bir benign tümördür), burada izlenen farklı morfolojide ki hücreler, duktus epitelinin veya myoepiteliyal
hücrelerin farklı diferansiyasyonlarından kaynaklanır . Tümöral hücrelerin arasında kı kırdağı anımsatan kondroid bir
stroma bulunur (teratom ile karıştırılmamalı) ancak bu görünüm diferansiye myoepitel hücrelerinden kaynaklanır.
Teratom;Teratomlar birden fazla germ hücre tabakasından kaynaklanır ve kimi olgularda her üç germ tabakasının
parankima! hücrelerini de bir arada içerir (ektoderm: deri, nöral doku; endoderm: barsak ve bronş benzeri yapılar;
mezoderm: kemik, kıkırdak gibi). Bu tümörler totipotansiyel hücrelerden kaynaklanır ve sıklıkla testis ve overde izlenir;
ancak orta hat boyunca her yerde (beyinde pineal bezde) görülebilirler .
Teratomlar çocukluk çağında en sık sakrokoksigeal bölgeden çıkar .
Benign olma olasılığı en yüksek teratomlar çocukluk çağı sakrokoksigeal teratomlarıdı r; bu teratom larda malignite
bulgusu immatür eleman görülmesidir.
Over teratomu tamamen matür elemanlardan oluşmuş ise matür teratom ( sıklıkla kistikt ir ve matür kistik teratom
olarak adlandırılır) adını alır ve benign kabul edilir; dermoid kist tanımlamas ı gen i ş alanlarda matür deriden oluşan
Testis teratomları 0-5 yaş aras ı nda ise hemen daima (i mmatür eleman içersin ya da içermesin) benign seyirlidir.
Aksine testis teratomları 20 yaş üstünde saptanırlarsa hemen daima maligndir (immatü r eleman içersin ya da
içermesin).
Testis teratomlarında maligniteyi en iyi gösteren bulgu tanı anındaki hastanın yaşıdır.
Blastom;Blastomlar dokuların fetal analoglarına benzer immatür hücrelerden çıkan tümörlerinin adlandırılmasında
kullanılır. Retinoblastom, nöroblastom, medülloblastom, hepatoblastom, pulmonel blastom, pankreatoblastom gibi
blastik tümörlerin hemen hepsi maligndir.
Kortstom;Koristom (heterotopik rest - ektopik adalar): Normal görünümdek i hücrelerin bulunması gereken
dokudan farkl ı bir alanda bulunmasını tanımlar . İnce barsak mukozası veya midede nodüler pankreatik hücre adaları
bulunması, naza! kavitede ektop ik beyin dokusunun bulunması ve adrenal hücrelerinin böbrek kapsülü altında
bulunması, Meckel divertikülünde ektopik mide mukozası bulunması gibi.
Koristomlar, gerçek bir neoplazi olarak kabul edilmez.
Hamartom;Hamartomlar temelde neoplazi değil bir malformasyondur , bir dokuda bulunması gereken öğeleri n
disorganize ve kitle olu şturacak tarzda aynı dokuda bulunmasını ta n ımlar .
Akciğerde; kan damarları, bronş epiteli ve kartilajın disorganize şekilde tümöral kitle ol uşturarak bir arada bulunması
" akciğerin kondroid hamartomu" olarak ad l an d ırılı r. S ıklı k la er i ş kin yaşta ve akc i ğerin üst yarısında iyi sınırlı
(radyolojide patlamış mısır benzeri kalsifı kasyo n ve iyi sınır lı kitleler- "coin lezyon'') lezyon olarak izlenir. Eğer
nevüsler sayılmaz ise (bugün için nevüsler hamartom olarak kabul edilmiyorlar) insanın en sı k izlenen hamartomlarıdır .
Ayrıca kondroid hamartom akciğerin en sık benign neoplazisidir.
Tuberous sklerozda kalpte izlenen rabdomyomlar ve böbrek üzerinde saptanan anjiomyolipomlar sıklıkla hamartom
olarak kabül edilen lezyonlardır
Sindirim sisteminde izlenen iki hamartomatöz polip sendromu izlenir; Cowden sendromu'nun polipleri (daima
benigndir ; mal igleşmez ; ancak hasta meme, endometriyum ve tiro id karsinomu riski ile bir aradadır) , Peutz-Jeghers
sendromu'nun polipleri (temelde selimdir ancak % 5 olasılıkla sekonder etkiler ile malignleşebi lirler; ancak hasta
akciğer, meme, endometriyum ve pankreas karsinomu için risk taşır) hamartomatöz polip örneğidir.
Displazi: Non-neop lastik, ancak normal oryantasyonunu k a y betmiş yapılanmay ı tanı ml ar . Lezyonu oluşt uran
Normal doku hücre lerde pleomorf izm, hiperkrom azi ve dife ransiyasyonda kay ıp gibi malignite yönünde sitoloj ik d eğişim i n bul unuşu
,_J,
fakat bu atipik hücreler in bazal tabaka yı aş ı p invazyon oluşturm ad ığı; epitel taba k asının bir kısm ı nı et kileyip epit el
Hiperplazi
Hafif displaz i içinde sınır l ı ka ld ığı durumdur.
,_J, Displazi genel olarak epiteliyal hücreler in bir özelliğidir ve reve r s i bledır .
Ağır displazi Bir epit elde epit el altı bazal membran intakt iken, epite lin bütün katlarını / ka l ı n l ı ğ ın ı ol u ştu ra n hücrel erde
,_J,
displazik değiş im i n bulunu şu n a in situ karsinom ad ı verilir. Reversibl bir süreç olsa da yüksek oranda
İn situ karsinom
invazive karsinomu n öncüsüdü r.
İnvaziv karsinom Epiteldeki displazik hücreler bazal membranı invaze ederek çevre doku içine girdiklerinde invaziv (malign) tüm ör
-İyi diferansiye olarak a d la ndırılırlar.
-Kötü diferansiye
Bir tü mörü o lu ştu ran hücre lerde fa r k lı laşman ın hiç olmamasına (köken al ı nan dokuya hiç benzememesine;
,_J,
Anaplaz i
diferansiyasyonun tam kay b ı) "anaplazi " denir; s ı k l ıkla p53 ka y bı ile beraberdir ve anaplazi sap t a nd ığı hücren in malign
olduğu n u göst eren bir belirleyicidir, anaplazik tüm ör/er grade iV tümör/er o/arak bilinir/er .
PATOLOJİ
• Lokalinvazyonunbulunması
Benign ve malign
• Metastaz gelişimi
tümörlerin
- Bu ilk üç bulgu benign-maligntümör
ayrımında kullanılan
kriterler ayrımında en önemli kriterlerdir.
• Büyüme h ız ı (mit oz sayıs ı )
• Hücresel anorma llikler
Malignite Kriterler i
Tümörlerde diferansiyasyon
Tümörün köken aldığı dokuya ne kadar benzed iği ni, foks iyon l a rını ne kadar taklit edebil d i ğin i ta nı m l a r; iyi diferansiye
tümörler köken aldıkları dokulara benzerlerken, kötü (ya da az) diferansiye tü mörler köken a l d ıkl a rı dokulara düşü k
oranda benzerler; köken aldığı dokuya hiç benzemiyor ise diferansiasyon tamamen kaybol m uştur ve "anaplazi"
olarak tanım l anır.
• İyi diferansiye skuamöz hücreli karsinomda tümör keratin üretirken, kötü diferansiye tümörlerde keratin üretimi
kaybolacaktır.
• Adenokarsinom, iyi diferansiye ise düzenli glandüler (halka fo rmasyonu) yapılar oluştu racak ve müsin üretecektir,
az diferansiye ise bu özellikleri yitirecektir .
• İyi diferansiye hepatoselüler karsinom hücrelerinde safra üretimi saptanabilir; fakat kötü diferansiye olanlarda bu
izlenmeyecektir.
Tümörlerde nekroz
Bütün tümör nekrozları koagülasyon nekrozu tipindedir .
Hızlı büyüyen, agresif seyirli malign tümörlerde kanlanamama sonucu santral iskemik nekroz oluşumu beklenir.
• Özellikle nöroblastom gibi hızla büyüyen tümörlerde, böbrek hücreli karsinom gibi geç yakalanan tümörlerde
nekrozun sıklıkla saptand ığı unutulmamalıdır.
• Nekroz sıklıkla malign tümörlerde görülen bir bulgu olmakla beraber büyük çaplı benign tümörlerde (20 cm çapa
ulaşmış uterus myomunda izlenebileceği gibi) de izlenebilir .
Tümörlerde kapsül
Gerçek bir kapsül sadece benign tümörlerde bulunur .
Ancak pek çok benign tümörde gerçek kapsül bulunmaz (hemangioma, uterus leiomyoması gibi); bu nedenle bir
tümörde gerçek kapsül yok ise benign ya da malign olabilir .
Malign neoplazmlar ise genellikle kapsülsüzdürler ve çevre dokuya progresif infıltrasyon, invazyon, destrüksiyon ve
penetrasyon oluştururlar .
• Nöroblastom; tümör içindeki bazı hücreler ganglion hücresine dönerse; ganglionöroblastom olarak adlandırılır
• Malign melanom; regresyonun varlığı kötü prognoz kriteridir
• Koryokarsinom; kimi zaman tamamen nekroza gideren yok olabilen bir tümördür
• Diğerleri, Retinoblastom, Wilms tümörü, infantil fıbrosarkom, hemanjioma
METASTAZ
Metastaztanımı; Lenfatikler, kan damarları , vücut kaviteleri yolu ile tümöral hücrelerin ana kitleden ayrılarak
normal gelişi m ve yaşam sürecinde bu l unmas ı beklenmeyen d i ğer organ lara yayı lmasını tan ı mlar
Metastaz, malignitenin en güvenilir bulgusudur.
Tanı konduğunda solit tümörlerin yaklaşık % 30'unda metastaz bulunur.
Malign olduğunu söylemek için metastazının bulunması gereken tümörler ya da sadece metastaz
yaptığında malign olduğusöylenebilen tümörler:
- Feokromasitoma
- Paraganglioma
- Dev hücreli kemik tümörü
PATOLOJİ
Lenfatik metastaz
• Karsinomlar ilk metastazlarını sıklıkla lenfatik yolla yaparlar.
• Böbrek hücreli karsinom, hepatoselüler karsinomun ve tiroidin foliküler karsinomu (karsinom olmalarına rağmen)
ilk metastazlarını lenfatikten önce hematojen yolla akciğere yaparlar.
- Sentinal lenf nodu; lezyon alanının drene olduğu ilk lenf nodunu örneklenmesini tanımlar; özellikle meme
karsinomlarında kullanılır.
Hematojen metastaz
• Sarkomlar sıklıkla hematojen metastaz yaparlar.
Hematojen metastaz öncelikle venöz damarlarla gerçekleşir (arter duvarı daha kalın ve invazyona daha dirençlidir),
sistemik venöz dolaşımın yönü nedeni ile en sık akciğer metastazı izlenir.
• Sindirim sistemi özellikle de kolon ve pankreas tümörlerinin vena porta üzerinden karaciğer metastazı yapmaları
tipiktir.
• Lenf nodu metastazı yapabilen sarkomlar; epiteloid sarkom, sinovyal sarkom, rabdomyosarkom, malign fıbröz
histiyositom, berrak hücreli sarkom ve anjiyosarkom
• Kanlanması çok olmasına karşın hematojen metastaz alma olasılığı çok düşük organlar; Dalak, çizgili kas, deri,
tiroit
• Dalağın karsinom metastazı alması beklenmez; ancak lenfomalar (en sık Hodgkin) sıklıkla dalak tutulumu yaparlar.
- Arter duvarı ve kıkırdak doku, tümör invazyonuna en dirençli dokulardır.
Kemik metastazı
• Çocukluk çağında en sık neden nöroblastomdur ; ard ı ndan Willms tümörü , osteosarkom, Ewing sarkomu ve
rabdomyosarkom gelir.
• Erişkinde en sık neden akciğer, prostat, meme karsinomları
• Erkekte osteoblastik metastaz; prostat karsinomu
• Kadında osteoblastik metastaz; meme karsinomu
• Pür osteolitik metastaz yapması beklenen tümörler; Böbrek hücreli karsinom, akciğer karsinomu, sindirim sistemi
tümörleri ve malign melanomdur.
Beyin metastazı
En sık akciğer ve meme karsinomları
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
leptomeningeal karsinomatozis
Beyin zarlarında multipl metastaz (karsinomatöz menenjit) yapabilen tümörler;
- Akciğer karsinomları
- Lösemi, lenfomalar
- Meme (özellikle lobüler karsinom)
- Prostat karsinomu
Oluşan trombüsler kan akım ı ile aynı yönde büyüyerek sağ kalbe kadar ilerleyerek metastazlarını oluşturabilirler.
Kanser epidemiyolojisi
2010 yılında ABD'de ölüm 2016 ABD kanser istatistikleri : (Bu istati stiklerd e progno stik anlam taşımayan derinin bazal hücreli
nedenleri: karsinomu yer alma z)
Kadında en sık tanı alan maligniteler : Erkeklerde en sık tanı alan maligniteler :
Son 50 yılda insidansı artan maligniteler: Akciğer kanseri (sigara), prostat kanseri (yaşam süresinin artışı ve
saptanma oranında artış) , Kaposisarkomu (AIDS) .
0-5 yaş arası görülmesi beklenen malign tümörler: Akut lenfoblastik lösemi (ALL), Wilms tümörü, retinoblastom ,
nöroblastom, testisin yolk sac tümörü , rabdomyosarkom.
6-15 yaş arası: Osteosarkom, Ewing sarkomu, PNET, medülloblastom
25-40 yaş arası : Testis tümörler i (Seminom,teratokarsinom)
Bifazik yaş dağılımı gösteren tümörler: Hodgkin hastalığı ve nazofarenks tümörleri (birinci pikleri 10-20, ikinci
pikleri 50 yaş üstünde izlenir).
Ağırlıkla erkeklerde izlenen tümörler: Sindirim sistemi tümörleri (orofar inks, özofagus, mide), karaciğer , mesane,
akciğer .
Doğru cevap: D
• Glandüler kaynaklı benign tümör ... adenom,
kistadenom 3. Aşağıdakilerden hang isi malign tümördür?
• Karsinomdastromaya yoğun fibrozis hakim ise buna
ne denir . .. Skiröz tümör (Desmoplazi) A) Seminom B) Kistadenom
C) Menenjiom D) Leiyomiyom
• Skuamöz epitelin parmaksı çıkıntıları nedir . .. E) Adenomiyozis
papillom
Doğru cevap: A
• Glandüler epitelin parmaksı çıkıntıları nedir ...
Polip
4. Aşağıdakilerden hangisi malign epitelyal bir tümördür?
• Aynı germ tabakasından kaynaklanan farklı hücre
gruplarını içeren tümör ... Mikst tümör A) Kistadenom B) Hepatom
C) Papillom D) Adenom
• Birden fazla germ hücre tabakasından kaynaklanan E) Matür teratom
tümör .. . Teratom
Doğru cevap: B
• Matür hücrenin kendine ait olmayandokuda organize
kitle oluşturması .. . Koristom (Heterotopi)
5. Aşağıdakilerden hangis i malign değildir?
• Matür hücrenin kendine ait dokuda disorganize
kitle oluşturması ... Hamartom A) Retinoblastom B) Medulloblastom
C) Nöroblastom D) Kondroblastom
• Bir tümörün köken aldığı hücreye benzemesi. ..
E) Nefroblastom
diferansiyasyon . Grade ile ifade edilir .
Doğru cevap : D
• t>iferansiyasyonun hiç olmaması. . . anaplazi
• Pleomorfizm nedir . .. Tümör hücre çekirdeklerinde 6. Her üç germ yaprağından köken alan ve overde, testiste
şekil ve boyut farklılığı ya da orta hat embriyonel artıklarından gelişebilen
• Matür hücrenin matürasyonununbozulması ve atipi neoplaziye ne ad verilir?
kazanması . . . Displazi
A) Fibrom B) Brenner tümörü
• Karsinoma in situ malign midir . .. Epitele sınırlı C) Seröz kist adenom D) Disgerminom
malign tümördür E) Teratom
• Kesin malignite kriteri... Metastaz Doğru cevap: E
• Mezotelyoma, Krukenberg tümörü hangi metastaz
yolunu kullanır.. . Vücut kaviteleri 7. Mikroskobik olarak normal olup farklı bir dokuda lokal ize
• Karsinomlar sıklıkla hangi metastaz yolunu olan yapılara ne ad verili r?
kullanır .. . Lenfatikler A) Teratom B)Hamartom
• Karsinom olup daha çok hematojen yayılımı seven C) Koristom D) Adenom
tümörler . . . Prostat kanseri, Renal hücreli kanser, E) Hibernom
Hepatosellüler kanser, Tiroid foliküler kanser Doğru cevap: C
• Yenlere invazyonyolu ile yayılımı seven tümörler . . .
Renal hücreli kanser, Hepatosellüler kanser, Wilms 8. Aşağıdaki lerden hangis i yerleştiği organın matür hücre
tümörü, adrenal bez kanseri ve dokulannda organizasyon bozukluğu gösteren kitle
oluşumu ile karakterizedir?
• Sarkomlar metastaz için sıklıkla hangi yolu
kullanır . .. Hematojen A) Germinom B) Teratom
• Metastazın en az görüldüğü dokular. . . Kasve Dalak C) Koristom D) Hamartom
(Metalloproteinaza karşı direnç mevcut) E) Melanom
• İnvazyona dirençli dokular . . . Arter duvarı, Doğru cevap: D
Kıkırdak
9. Aşağıdakilerden hangisi tümör hücresinin köken aldığı
hücreye morfolojik benzerliğinin ifadesidir?
A) Displazi B) Diferansiasyon
C) Metaplazi D)Atipi
ÇIKMIŞ SORULAR E) Anaplazi
Doğru cevap: B
1. Aşağıdakilerden hangis i benign epitelyal bir tümördür? 10. Aşağıdaki sarkom ların hangisinde tümörü oluşturan
AIFil:ımm BIPaçıi//am
hücıeJeıin difeıansiyasyonJJ en jyjdjı7
C) Hamartom D) Osteom A) Evre (stage) l liposarkom
E) Lipom B) Evre (stage) il leiyomiyosarkom
Doğru cevap: B C) Evre (stage) 111 liposarkom
D) Derece (grade) 1leiyomiyosarkom
E) Derece (grade } 111 osteosarkom
Doğru cevap: D
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
11. Aşağıdakilerden hangisinde temel özellik tümörün 19. Malign mezenkimal tümörler (sarkomlar) e.ıı....sık hangi
diferansiyasyonunda bozukluktur? yolla metastaz yaparlar?
12. Tümör hücrelerinin biçim, büyüklük ve boyanma 20. Aşağıdaki tümörlerden hangisi çok nadir metastaz
özellikleri açısından birbirlerinden farklı olmaları nasıl yapar?
isimlendirilir?
A) Yassı hücreli akciğer kanseri
A) Atip i B) Pleomorfızm B) Derinin bazal hücreli kanseri
C) Anaplazi D) Displazi C) Berrak hücreli böbrek kanseri
E) Andiferansiasyon D) Yassı hücreli larinks kanseri
E) Küçük hücreli akciğer kanseri
Doğru cevap: B
Doğru cevap: B
13. Malign neoplazmlarda hücre diferansiasyonun kaybını
ifade eden terim aşağıdakilerden hangisidir? 21. Vena kava inferiorda tümöral trombüs oluşturma eğilimi
olan malignite aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pleomorfızm B) Hiperkromazi
C) Displazi D) Anaplazi A) Kolon karsinomu B) Servikal karsinom
E) Aplazi C) Adrenokortikal karsinom D) Vajen kanseri
E) Mesane karsinomu
Doğru cevap: D
Doğru cevap: C
14. Aşağıdakilerden hangisi displaziyi tanımlar?
22. Malign tümörlerin infıltratif gelişmesine karşı en yüksek
A) Hücrelerin normal , fizyolojik çoğalması
direnç hangi dokuda görülür?
B) Epitel hücrelerinin vakuolizasyon göstermesi
C) Epitel hücrelerinin indiferansiye özellik göstermesi A) Skatrisyel bağ dokusu B) Organların stroması
D) Epitel hücrelerinin şekil , büyüklük ve dizilim farklılıkları C) Deri altı yağ dokusu D) Kemik dokusu
gösterm esi E) Kıkırdak dokusu
E) Bir hücre tipinin diğer bir hücre tipine dönüşmesi
Doğru cevap: E
Doğru cevap: D
Doğru cevap: A
______
...., _ PATOLOJİ
PreneoplastikHastalıklara Örnekler
Hepatoselüler karsinom
Karaciğer sirozu
- En yüksek risk; Hemakromatosis,tirozinomi tip 1
- En düşük risk; Wilson hastalığı
Ultraviole radyasyon Deride skuamöz hücr eli karsinom , mal ign me lanom , basal hücreli karsinom
• Tümör (o tümör için beklenen ortalama yaşa oranla) daha erken bilinen norma l hücre gen ler inin mut asyo na u ğ ramı ş formlarıdır.
yaşta saptanır
. Tümör süpressörgenler; norma l hücrelerde kontrolsüz büyümeyi
• Sıklıkla otozomal dominanttır önleyen genlerd ir. S ı klı k la otozomal resesif göster irler.
• Aynı embriyolojik kökenden gelen diğer dokularda da multipl konak bağışıklık sistemi tarafından tümör hücrelerinin tanınmasını
Otozomal dominat geçen malignite tabloları; Sıklıkla tümör süpressörgen defekti içerirler
Bu olgularda retinoblaston geli ş mesi normal retinoblastom olgularına göre daha erken
Retinobla stom
OD yaşta (4 yaş yerine 2 yaşında) , her iki gözde ve multifokal olarak geli ş ir .
RB gen defekti
Hastalar 1O ya ş ın üstünde yaşarlarsa sıklıkla osteosarkom tablo ya eşlik eder .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
MEN 1 (Wermer) Paratiroid hiperplazi ve adenom (%95olguda), Hipofiz adenomu (prolaktinoma en sık) , ve
OD
MEN 1 gen defekti pankreasta adacık hücreli tümör (gastrinoma en sık)
MEN 2 (Sipple) Tiroidin medüller karsinomu (%99 olguda; medüller karsinom multifokal olma eğilimindedir
OD ve hemen daima C hücre hiperplazisi alanları ile bir aradadır) , feokromasitoma , paratiroid
RETgen defekti hiperplazi
MEN 3 (veya 2B) Medüller tiro id karsinomu, feokromasitoma, mukoza! nöromlar , marfanoid görünüm,
RETgen defekti OD paratiroidleri tutmaz
Nörofibr omatozi s ti p 1 Cafe-au-lait lekeleri , subkutan nörofibromlar , Lisch nodülleri , opti k sinirde gliom , skolyoz
Neurofibromin gen defekti OD
Nörofibr omat ozi s tip 2 Bilateral 8. kraniyal sinir schwannomu, multipl menenjioma , multiple ependimom , juvenil
Merlin/neurofibromin 2 gen OD katarakt
defekti
Otozomal resesif geçen malignite tabloları; DNA'nın onarımında bozukluk, kromozomda instabilite içerir
Skuamöz hücreli karsinom (en sık) , bazal hücreli karsinom ve melanom riski
artmıştır
ONA polime raz ve ONA ligaz onarımı tamamlar. (nükleotit eksizyon onarım; NER
yolu)
Akut lösemi (özell ikle AML), aplastik anemi , skuamöz hücreli karsinom,
Fanconi anemisi OR hepato sellüler karsinom
Hastalar özellikle ONA'y a cross bağlanan ajanlara karşı çok hassasdır .
Akut lösemi , lenfoma , kad ında meme karsinomu (iyonize radyasyona özellikle
duyarl ı hastalard ır ve radyografi özellikle mamografi çekilm esi kontrendikedir) ,
immün yete rsizlik.
ATM gen mutasyon u sonucu gelişir.
Ataksi-telenjiye ktazi OR ATM' nin kodladığı protein ONA'da çift iplik kırıklarına karşı duyarlıdır (radyasyon
ve serbest oksijen hasarı sonucu gelişen). Hasar sonrası hücrede ATM prote ini
hızla artar ve p53' ü uyarır . ATM'de bozulma radyasyon hasarı alan hücrede
apopitoz gelişimini ve ONA onarımını bozar ve mal ignite geli şimi için zemin
hazırlar .
X'e bağlı lenfoproliferatif sendromu XR EBV nedenle B hücreli , difüz , büyük hücreli (sıklıkla immünoblastik tip)
lenfoma gelişme riskinde artış
Kanserdegenetik lezyonlar;
Kanserlerdeizlenen genetik değişiklikler, tek nükleotid içeren nokta mutasyonlarından, kromozom yapısında büyük değişiklikler oluşturan
ağır
anormalliklere kadar değişkendir .
Nokta mutasyonlar, konum ve son u ç larına bağlı olarak etkilenen genlerin protein ürünlerini aktifleştirir veya
devre dışı bırakab ilir.
Point (nokta) mutasyon - Nokta muta syonlar, proto-onkojenleri , onkojenlere çevirebilir, en iyi örnek RASmutasyonlarıdır .
Aksine, t ümör süpresör genlerindeki nokta mutasyonlar (ekleme ve silmeler gibi daha büyük sapmalar)
genin kodladığı prote inin işlevini azaltır veya etkisiz hale getirir. En iyi örnek p53 tümör süpressör gendeki
nokta muta syo nlardır .
Spesifik kromozoma! translok asyonlar ve inversiyonl ar, hematopo ietik ve mezenkimal hücre kaynaklı bazı
2- Burada gelişen translokasyon sonucu oluşan patolojik füzyon genleri, anormal bir proteinin üretimine
neden olur ve bu protein hücrede neoplastik süreci başlatabilir . En iyi örnek KML hastalarında izlenen
t(9 ;22) sonucu 22. kromozomdaki BRCgeni ile 9. kromozomdaki ABL geninin füzyonu ile sonuçlanır. BCR-
ABL füzyon geninin kodladığı protein, hücrede güçlü bir transformasyon aktivitesi yaratan yeni bir tirozin
kinazı kodlar. Ewing sarkomunda (11; 22) (q24; q12) translokasyonu s aptanır; bu yeniden düzenleme ,
EWSve Flll olarak adland ı rılan iki far klı transkripsiyon faktörünün bölümlerinden oluşan bir
onkoproteini kodlayan bir füzyon geni ya ratır .
Belirli kromozom bölgelerin in silinmesi, tümör süpresör genler in kay bına neden olabilir.
Delesyon Tümör süpressör genlerin malign iteye neden olabilmesi için her iki ailelini n de inaktive olması gerekir. Sıklıkla bir
allel nokta mutasyon ile inakt ive olur, ardından d iğe r allel delesyon ile silinir.
En iyi örnekler, 13q14 yerleşimli RBgen delesyonları ile retinoblastom gelişimi ve 17p yerleşimli p53
mutasyonları gibi.
Proto-onkogenler , gen amplifikasyonuyla onkogenlere dönüştürülebilir . Bu amplifıye genler, birkaç yüz kopye
içerebilir ve ONA probları kullanılarak moleküler hibridizasyon ile kolaylıkla tespit edilebilir . Nadiren ampifiye
Gen ampifıkasyonları
genler kromozom değişikliklerine neden olabilir. En iyi örnekler, nöroblastomda N-MYC geni ve meme
kanserlerinde HER2 (c-erb 82) gen ampifikasyonlarıdır .
Anaploidi , insanlar için hücrede 23' ün ka tı olmayan bir kromozom sayısının saptanmasıdır. Aneuploidi ,
Anaploidi kanserlerde, özellikle karsinomlarda oldukça yaygındır ve sıklıkla mitoz kontrolündeki hatalardan kaynaklanır.
Kansere neden de olabilir ; ya da kanser hücrelerinde de gelişebilir.
MikroRNA 'lar (miRNA'lar), genler in negatif düzenleyicileri olarak işlev gören , protein kodlamayan, tek sarmallı,
yaklaşık 22 nükleot id uzun l uğunda RNA ' lard ı r. Hücre büyümes i, farklılaşması ve hayatta kalmasının
kontrolündeki önemli işlevler i bakım ı ndan , biriken ka nıt ların miRNA ' ların karsinogeneze katkıda bulunabileceğini
göstermektedir.
Bir miRNA'nın hedefi bir tümör baskılayıcı gen ise, o zaman miRNA ' nın aşırı aktivitesi tümör baskılayıcı proteini
azaltabilir . Bu tür miRNA'lara oncomlR s denir.
MicroRNAs
-miR-155 (MYC gibi genlerin düzenlenme sinde rol alır ), B hücreli lenfomalarda overekspresyonu sıklıkla saptanır .
Tersine, eğer bir miRNA bir onkogenin trans lasyonunu engelliyorsa , bu miRNA'nın miktar veya işlevinde bir
azalma onkojen ürününün aşırı üretimine yol açacaktır.
-miR-15 ve miR-16; yaşlı bireylerde, özellikle kronik lenfo sitik lösemide en sık rastlanan genetik anomaliler
arasındadır.
Epigenetik değişiklikler, mutasyon olmadan ortaya çıkan gen ekspresyonunda geri döndürülebilir , kalıtsal
değişiklikler anlamına gelmektedir. Bu tür değişiklikler, gen ifadesin i etkileyen histonların post trans lasyonel
modifikasyonlarını ve DNA metilasyo nunu içerir.
Normal , farklılaşmış bir hücrelerde , genomun büyük kısmı kullanılmamaktadır. Genomun bu r. -seleri, DNA
EpigenetikDeğişiklikler ve
Kanser metilasyonu ve histon modifikasyonlarıyla susturulur. Öte yandan, kanser hücreleri , küresel bir DNA
hipometilasyonu ve selektif yükseltici -lokal ize hipermeti lasyon ile karakterized ir.
Tümör süpresör genlerin, mutasyona uğramak yerine promoter dizilerinin hipermetilasyon ile
susturulabilir.
Genom çapında hipometila syonun kromozomal instabiliteye neden o lduğu bilinmektedir .
-NOTCHl geni, T hücreli lösemide onkojenik role sahipti r, ancak skuamöz hücre karsinomalard a tümör süpressör olarak görev yapar . Bu ikiliğin
nedeni aktive NOTCHl in öncü T hücrelerinde büyümeyi uyaran genler i aktive ederken ; keratinositlerde tümör süpressör genleri aktiflemesidir .
KANSERİN MOLEKÜLERTEMELLERİ
İnsan hücresinde neoplastik süreçleri etkileyen dört tip düzenleyici gen grubu vardır. Bunların temel
görevleri:
ı- Hücre bölünmesinin sağlanması
• Hücre çoğalması ve büyümesini durduran genler; tümör süpresör genler; antionkogen olarak fonksiyon
yaparlar
• Tümör süpressörgenler, resesif genlerdir; iki alel de hasarlı olmadan patolojik etki göstermezler
3- Apopitozun kontrolü
• Apoptozisidüzenleyengenlerdir
• Dominant veya resesif olabilirler
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Onkogenler
Aşırı çalıştığında kansere neden olan genlerdir ; fizyolojik olarak mitozu başlatan pro-onkogenlerin patolojik aktivite artışı sonucu
oluşurlar
Onkogenlerin fonksiyonlarını değerlendirmek için normal hücre proliferasyonu ile birlikte düşünmek gerekir
- insanda mitozu başlatan farklı sinyaller bulunsa da mitozun sıklıkla nedeni growth faktörlerdir
Hücrede mitozu başlatan - Growth faktörler hücre yüzeyinde intrensek tirozin ki naz aktivitesi gösteren reseptörlere bağlanırlar .
sinyaller
- GF' lerin aşırı üretimi hedef hücrede kontrol süz proliferasyon ve neoplaziye neden olabilir ; bunun
örnekleri tabloda verilm i ştir.
Meme kanseri
Malign melanom
.. ..
Büyüme Faktör Reseptörleri üzerinden gelişen onkogenez
Büyüme faktör reseptörleri - Neoplast ik hücrelerde normal growth factor (GF) reseptörün aşırı yapımı
EGFR ailesi
ERB-B2 {HER2/NEU) Amplifikasyon Meme, over karsinomları
Akciğer adenokarsinomları
- ABL protoon kogeni, büyüme faktör reseptörü olan intrensek tirozin kinaz aktivitesine sahiptir ve
KML hastalarında t(9 ;22) sonrası gelişen ABL-BCRgen füzyonu sonrası fonksiyonu bozulur
Nokta mutasyonu
Notch sinyal yolağı NOTCHl Lösemiler , lenfomalar , meme karsinomu
Translokasyon
Myeloproliferatif neoplaziler
JAK/STATsinyal yolağı JAK2 Translokasyon
Akut lenfoblastik lösemi
·- -
Nükleer regülatör proteinler üzerinden gelişen İlgili onkogenez
Hücrenin, mitoz siklüsünün çeş i t l i aşamalarından geçmesi sikline bağlı kinaz (CDK) ve siklinler
Hücre siklus düzenleyicileri ; a racılığ ı yla sağlanır
ve kontrol edilir .
Siklin ve sikline bağlı
Siklüsün her aşaması kontro l edilse de, en önem li kontro l noktası Gl sürecindeki chekpoint
kinazlar noktasındadır .
Bazı onkogenlerinfonksiyonları;
RAS, insan tümörlerinde en sık mutasyona uğrayan onkojendir.
RAS,guanozin nükleotidlerini (GTP ve GDP) bağlayan küçük G prot einler i
ailesinin bir üyesidir.
Normalde RAS, GDP'ye bağlı iken etkisizdir ; EGFve PDGFgibi büyüme
faktörleri tarafından hücrelerin uyarılması , GDP nin GTP ye
dönüşmesine ve RAS' ın aktivasyonuna neden olur .
Aktif RAS, hücrenin büyüme ve çoğalmasını düzen leyen gen ler in
ekspresyonunu uyarır (myc gibi) . RAS üzerinden akt ive olan " RAF/
ERK/ MAP kinaz yolu " olarak adlandırı l an yolakta yer alan BRAF;
melanomların % 60 ' ından fazla s ında muta syona u ğ ram ış t ır.
Pl3K / AKT yolağındak i "fosfatidil inositol-3 ki n a zın " (Pl3 kinaz) /V;t,e RAS ~
RAS 1 / ~
mutasyonları bazı sıkl ı kla sa ptanır.
~
tümör t iplerinde
RASmutasyonları ,
bozulmasına
RAS ' ı inakti ve etme k için gerekli olan GTP'nin
engel olur . Böylece RAS aktive ed i lmiş GTP'ye bağlı
8- Gp--TTOR Pro-growllı
lncreased
synıhesis
~ Di llns
kaybı mutasyonları ile aynı etkilidir. Pratikte bir GAP olan, Cellc.ycte
!'"<J!T8Sslon
nörofıbromin-1 (NFl), nörofıbromatozis tip l'de mutasyona
uğramıştır.
• Benzer şekilde, PTEN adlı başka bir önemli tümör süpresör de Pl3
kinazın negatif bir inhibitörüdür ve sıklıkla karsinomlarda, bazı
Kronik miyeloid lösemi ve bazı akut lösemilerde ABL geninin bir kısmı kromozom 9 üzerindeki normal yerleşim yerinden
kromozom 22'ye taşınır (translokasyon) ve burada BRCile kaynaşır. Bu füzyon geni, ABL tirozin ki naz alanını ve bir kısım BCR
ABL
alanını içeren patolojik BCR-ABLhibrid proteinini kodlar . BCR-ABLproteini , RASüzerinden tüm sinyalleri aktive eder , bu da onu
hücre büyümesinin güçlü bir uyarıcısı haline getirir .
BCR-ABL'nin malignitedeki rolü, kronik miyeloid lösemili hastaların BCR-ABLki naz inh ibitörlerine çarpıcı klinik yanıtı ile teyit
edilmiştir. KML ve imatinib en güzel örnektir.
MYC, MYB, JUN, FOSve RELonkojenlerinin ürünleri de dahil olmak üzere bir dizi onkoprotein , siki inler gibi büyüme destekleyici
Nükleer genlerin ekspresyonunu düzenleyen transkripsiyon faktörleri olarak işlev görürler.
transkripsiyon Bu genler RASyolağı ile a ş ırı uyarılarak ya da kendileri mutasyon ile aktifleşerek malignite sürecinde rol alabilirler.
faktörleri MYC'nin disregüla syonu , oldukç a agresif bir B hücre tümörü olan Burkitt lenfoma'da (8; 14) translokasyon sonucu ortaya çıkar.
MYC ayrıca sırasıyla meme , kolon , akciğer ve diğer birçok kanserde rol oynar .
İnsan hücreler inde birinci si Gl / S geçişinde d iğeri G2 / M ge ç işinde olmak üzere iki ana mitoz kontrol noktas ı vardır ve bu
noktalar mitozu durduran ya da aktive eden faktörlerin dengesi ve DNA hasar sensörleri ile düzenlenir.
-Gl/5 geçişindeki kontrol noktasında iki ana bozukluk saptanmı ştır;
1- CDK4 veya siklin D'nin fonksiyonunu arttıran mutasyonlar; neoplazi lerde sık görülür .
Cyclins and
Cyclin- -Siklin D geninde bozulma; meme , özofagus, karaciğer ve lenfoma ve plazma hücreli tüm örlerde s ıklıkla izlenir.
Dependent -CDK4 geninin amplifikasyonu melanomlar , sarkomlar ve glioblastomalarda görülür .
Kinases
2- CDK-inhibitörlerinde fonksiyon kaybına neden olan mutasyonlar;
-CDK inhibitörü p16'yı kodlayan gen olan CDKN2A ' nın germl ine mutasyonlar ı , melanomda % 25 s aptanır.
-CDKN2A'da delesyon ve inaktivasyonu , pankreatik karsinomların % 75'inde, gl i oblastomaların %40-70 ' inde, özofagus
kanserlerinin% S0'si, mesane kanserlerinin% 20'si ve bazı lösemiler, küçük hücre dışı akc i ğer karsinomlar , yumuşak doku
sarkomlarında saptanır .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Tümör süpressörgenler
Hasar gördüğünde, fonksiyonunu kaybettiğinde kansere neden olan genlerdir .
Adenomatöz polipo sis WNT sinyal yolu Familial kolonik Mide , kolon , pankreas
APC
koli proteini inhibisyonu pol iposis ve kanserler kars inomları , melanom
Retinoblastom ,
RB Retinoblastom proteini Gl / S geçişinde inhi bitör Familial retinoblastom osteosarkom, meme ,
kolon akciğer karsinomu
transkripsiyon
Von Hippel Lindau Von Hippel Lindau
VHL faktörlerinin Renal celi karsinom
proteini sendromu
inhibsyonu ; HIFl alfa
gibi
Succinate
TCA siklüsü, oksidatif Familial paraganglioma ,
SOHB, SOHO dehydrogenase Paraganglioma
fosforilasyon familia l feokromasitoma
kompleks subünit B ve O
E-cadherine Hücre adezyonu, hücre Familial mide karsinomu Mide karsinomu, lobüler
COHl
motilitesinin inhibsyonu meme karsinomu
başlat ı r
Mekanizması bilinmeyenler
Wilms tümörü ,
WTl Wilms tümörü 1 Transkripsiyon faktörü Familial Wilms tümörü
lösemiler
Hipofiz, paratiro it,
Mul t iple endokrin
MENl Menin Transkripsiyon fakt örü pankrea s adacık hücreli
neoplazi
tümör
'
Tümör süpressör etkili moleküllerin fonksiyonları
Hücre döngüsünün anahtar bir negatif düzenleyici si olan RB, kanserlerin çoğunda doğrudan veya dolaylı olarak
inaktive olur.
Retinob lastom gelişmesi için 13q14 yerleşimli RB geninin normal alellerinin her ikisi de etkisiz hale
getirilmelidir ; bu "iki mutasyona (vuruş) " olarak bilinir.
• Ailevi olgularda (otozomal dominant), çocuklar, genetik olarak RBgeninin bir kusurlu ko pya sını alırlar;
diğer kopya ise normaldir. Olgularda retinoblastom, somatik mutasyon sonucu normal RB geni
kaybolduğunda gelişir . Ailevi retinoblastoma hastalarında osteosarkom ve bazı yumuşak doku sarkomlar ı
Retinoblastom
gelişme riski çok yüksektir.
RB
• Sporadik olgularda , her iki normal RB aileli de somatik mutasyon ile kaybedilir.
Normal RB genlerinin bialelik kaybının meme kanseri, akciğere küçük hücreli kanseri ve mesane kanseri
dahil olmak üzere çeşitli tümörlerde de bulunduğu gösterilmişdir .
- TGF-beta gibi mitozu engelleyebilen moleküller p16 gibi mitozu durdurabilen molekülleri uyararak
RB' un hiperfosforile olmasını engeller .
HPV tarafından üretilen E7 proteini RB' nin hipofosforile formuna bağlanır . Böylece, RB proteini
fonksiyonunu kaybeder ve hücrede kontrolsüz büyüme gerçekleşir.
İnsanlarda görülen kanserlerde en sık mutasyona uğrayan gendir. İki önemli görevi vardır;
Çeşitli stresler, (anoksi, uygun olmayan pro-büyüme uyarıları (ör., aşırı MYC veya RASaktivitesi}
ve ONA hasarı da dahil olmak üzere) p53'ü tetikler.
ONA hasar sonrası, p53 genomun bütünlüğünün korunmasında merkezi bir rol oynar .
Normal hücrelerde p53'ün yarı ömrü son derece kısadır {20 dakika}; ve MDM2 ile birleşerek ve
inaktive edilir .
P53 aktivasyonu üç yol ile neoplastik transformasyonu engeller;
1- Hücre silklüsünün p53 ile durdurulması; Gl evresinin geç döneminde ortaya çıkan CDKN1A
tarafından üretilen bir CDK-inhibitörü olan p21 ile sağlanır. P21 proteini siklin-CDK
komplekslerini inhibe eder ve RB'nin fosforilasyonunu engeller, böylece hücreleri Gl
fazında durdurur .
2- Hücre siklüsü p53 tarafından kalıcı olarakta durdurulabilir.
3- Geri döndürülemez ONA hasarına sahip hücrelerin p53 ile indüklenen apoptozu, neoplastik
p53 - genomun
gardiyanı dönüşüme karşı temel koruyucu mekanizmadır. BAXve PUMA dahil olmak üzere birkaç pro-
apoptotik genin upregülasyonuyla gerçekleşir.
TP53 geninin bieleik anormallikleri, akciğer, kolon ve meme kanserleri de dahil olmak üzere
neredeyse her kanser türünde saptanmıştır .
- Hücre, DNA'sının hasar alması sonras ı, ATM (ataksi telenjektazide mutasyonedir) gibi protein
ki nazları içeren "sensörler" aktive edilir. Aktive olan bu sensörler, p53'teki posttranslasyonel
modifikasyonları kataliz leyerek MDM2'den ayırır ve yarı ömrünü artırır .
- Bazı sarkomlarda ise p53'ün kuwetli bir inhibitörünü kodlayan MDM2 geninin amplifikasyonu
ve aşın ekspresyonu saptanır.
- Daha nadir olarak, hastalarda genetik olarak bir TP53 aleli doğumda mutasyonedir; bu hastalar
Li-Fraumeni sendromu olark bilinir .
- Onkogenik HPV'ler, bazı polyoma virüsler ve hepatit B virüsü tarafından kodlanan proteinlerden
E6, p53'e bağlanır ve inaktive eder .
Normal epitelyal , endotel ve hematopoietik hücrelerin çoğunda, TGF-~, proliferasyonun güçlü bir
inhibitörüdür. TGF-Wnın hücre yüzeyine bağlanması ile CDK-inhibitörlerinin transkripsiyonel
aktivasyonunun yanı sıra MYC ve CDK4 gibi büyüme destekleyici genlerin inaktivasyonuna yol
açar.
Birçok kanser tipinde , TGF-beta inhibitör etkisi mutasyonlarla bozulur. Bu mutasyonlar iki
Transforming
growth
formdadır;
factor-beta(TGF-
beta)yolu - TGF-beta tip il reseptör mutasyonları kolon , mide ve endometrium karsinomlarında sık görülür
E-cadherin (epitel için E), kontakt inhibisyonunun nasıl oluştuğu iki mekanizma ile açıklanır:
• İlk mekanizma tümör süpresör gen NF2 aracılıklıdır . Meri in adı verilen nörofibromin-2
ürünü, E-cadherin'in kontakt inhibisyon sinyallinin iletiminde rol alır .
Homozigoz NF2 kaybı, bazı nöral tümörlere saptanırken NF2'deki germ hattı mutasyon tip 2
nörofibromatoziste izlenir.
• E-cadherin'in kontakt inhibisyonunu düzen l ediği ikinci mekanizma, Beta-katenin'e
bağlanması üzerinden çalışır . Beta-katenin , epitel hücre lerinin düzenlenmesinde rol
oynayan WNT sinyal yalağında rol alır .
E-cadherin kaybı: meme lobü ler karsinom, mide taşlı yüzün hücreli (infiltratif)
karsinomlarında hücrelerin birbirlerine tutunmadan tek tek ilerlmelerini sağlar .
Beta-catenin kaybı: kolon , mide , pankreas karsinomu , hepatoblastom ve melanom
dışında karaciğer adenomlarının hepatosellüler karsinoma dönüşümler i nde rol alır.
Contact lnhibition, APC kaybı; familial poliposis koli, sol taraf kolon kanserlerinde ilk bozulan gendir .
Destructıon
comp1e,
HIFlalfa (hipoksi ile uyarılan transkripsiyon faktör 1 alfa), aktivasyonunda kritik rol oynar .
Yeterli oksijen varlığında HIFlalfa hidroks illenir ve VHL proteinine bağlanır, ubikuitin ile i şaretlenir
ve proteozomda parçalanır . HIFlalfa ' nın hidroksillenmesi için oksijene ihtiyaç vardır ; hipoksik
VHL hücrelerde bu gerçekleşmez ve HIFlalfa , VHL prote ininden ve yık ı mdan kaçar, nükleusa giderek
pek çok geni aktive eder; hücrede özellikle VEGFve PDGFüret imini arttırır .
VHL aktivitesi olmadığında HIFlalfa yıkılmayacak ve anjiogenik büyüme faktörleri yüksek seviyede
üretilecektir.
- Von Hippel Lindau sendromunda ve renal celi karsinom gelişiminde rol oynar
PTCHl ve PTCH2genleri, PATCHEDadlı hücre membran proteinini kodlar lar; bu protein Hedgehog
• bcl-2 programlanmış hücre ölümü, yani apopitozisin önlenmesinde prototipik bir gendir. bcl-2 nin neden
olduğu malignitelere tipik örnek B hücreli foliküler lenfomalardır . Foliküler lenfoma olgularının %85'inde
Bcl-2 bcl-2, t (14:18) ile lg ağır zincir lokusuna taşınır ve B lenfositlerinin sitoplazmasında aşırı bcl-2 yapımı izlenir.
Bu üretim p53'ü n apopitotik etkisini bloke ederek hücren in apopitozunu önler . Sonuçta hücre genetik
hasarıyla yaşamaya ve bölünmeye başlar ki buda malignite gelişimi için zemin oluşturur .
• P53; anoksi, uygunsuz onkogen sinyali ve ONA hasarı gibi hücrenin strese girdiği durumlarda aktive olan
P53 temel moleküldür. Aktive olan p53 hücre siklüsünü durduran , ONA onarımını sağlayan, anjiogenezisi
durduran ve apopitozu gerçekleştiren genleri aktive eder.
Oncometabolism;
Tümör gelişiminde rol alan ve görece yeni keşfedilen bir diğer genetik değişim grubu, Krebs
döngü süne katılan enzimlerin mutasyonudur. Oncometabolizma olarak adlandırılan bu yeni IDH ısocıtraıe
dehydrogenase
onkogenez mekani z masının en önemli üyesi isocitrate dehydrogenase (IDH) mutasyonlarıdır.
l
Mutation ~
• Muta syone IDH sonucu üretilen anormal protein , izositrat dehidrojenaz olarak işlevini / mJDH inhibitor
kaybeder ve bunun yerine, 2-hidroksglutarat (2-HG) üretimini katalize eden yeni bir
mlDH Mutanı IOH
enzimatik aktivite edinir.
- Buna karşılık 2-HG, TET2'yi de içeren TET ailesinin üyele ri olan birkaç enzimin inhibitörü ~
e<-ketoglutarate 2-hydroxyglularıttıı
bir kaç faktörden biridir. TET2 aktivitesinin kaybı DNA metilasyon bozukluklarına neden !
Epigenetic changes
olur. Anormal DNA metilasyonu , kansere neden olabilen genlerin onkogeneze neden olan (ONA methylaıion .
hisıone modilication)
yanlış ifade edilmesine neden olur. !
Altered cancer gene expressioo
• Onkogenik IDH mutasyonları, kolanjiyokarsinomların, gliomların (astrositom ve
gösterilmiştir.
Bir neoplazi, anjiogenezi uyaramaz ise 1-2 mm' den daha fazla büyüyemez .
En iyi bilinen t ümör kaynaklı anjiogenik faktörler VEGF ve bFGF (fıbroblast growth faktör) dür ; bu iki faktörün normal insan hücrelerinde
anjiogenezis için kullanılan faktörlerle aynı olduğu unutulmamalıdır .
Hücrede hipoksiyi algılayan , oksijene duyarlı bir transkripsiyon faktörü olan HIFla ' dır.
Multistep karsinogenez
Malignite gelişiminde hücrede birbiri üzerine eklenen uygun mutasyonlar, sürekli büyüme uyarısı, anjiogenezis,
telomeraz aktivasyonu ve dokunun immünitesinden kaçış gibi pek çok faktörün bir biri ardına eklenmesi gereklidir. Biz
bu sürece multistep karsinogenezis diyoruz.
PATOLOJİ
Wild-type 1
TP 53 _
Mu cosa ı,;;::;.a::,......,:;:;.__;:..::;
Submucosa
M uscutaris ----- - --"-'
propıia
Metastaz
Malign tümörlerin çoğunda hastanın ölüm nedeni metastazdır . Bu nedenle malign bir
Malign tümörlerde metastazın tümörde hastayı öldürmek için kazandığı en önemli yetenek metastazdır . Tümörde
gerçekleşmesi metastaz potansiyeli sadece bu yeteneği kazanabilen subklonlar tarafından
gerçekleştirilir .
Metastaz gelişimi:
Metastatik subklonun oluşumu
! T""""" med ı cıon.ı~
Tümör hücreler inde katherinlerin kaybı PAIMARY ; oel
T\JMOR ----gnıwtı, cıı-.ııcaııan.
!
Bazal membran ya da ekstrasellüler elemanlara tutunma
!
T
-----Malaıılıllcıubclone
Bazal membran ve ekstrasellüler matriksin eritilmesi ~ 1Dand
i'w8ıl0n of ı-nerıt
Proteazlar kullanılır ;
- Ser in: Ürokinaz tipi plazminogen Pn~
ıııtıaceliuı. malrix
-Sistein: Katepsin- D 1
-Matriks metalloproteinaz (MMP): Tip IV kollajenaz
Özellikle MMP-9
!
'T lrılncllon..,ııast
lymphaldc.ı.
Replikasyonpotansiyelininsınırsız hale getirilmesi Stem celi gibi telome raz aktivitesi kazanması
Kimyasal
. Aromatik aminler ve Azo boyaları ;
İndirekt etkili
. Doğal olarak oluşan karsinojenler
karsinojenler Aflotoksin B1; hepatosellüler karsinom
Griseofulvin ; hepatosellüler karsinom
Cycasin; nörotoksik, hepatosellüler karsinom
Safrole ; hepatosellüler karsinom
Bete! nuts; oral mukoza kanserleri
. Nitrosamidler ve amidler
İyonize radyasyon;
En sık neden olduğu malignite akut lösemiler
İyonize radyasyon etkisi ile çıkmayan lösemi ; KLL' dir
İyonize radyasyon sonrası en sık çıkan sarkom (postradyasyon sarkomu ) undiferansiye pleomorfik sarkom.
Fiziksel
karsinojenler
Ultraviole radyasyon;
Deri karsinomlan ve melanom'un en önemli nedeni UV radyasyondur
UV radyasyona en bağımlı deri karsinomu bazal hücrel i karsinomdur
UV radyasyondan bağımsız deri karsinomu Merkel hücreli karsinomdur
PATOLOJİ
Viral karsinojenler
ONA virüslerinden HPV (özellikle 16,18); Skuamöz hücreli karsinom (serviks, penis, deri)
Burkitt lenfoma ; Hodgkin lenfoma; B hücreli büyük hücreli lenfoma ; Nazofarenks karsinomu;
ONA virü slerinden EBV; NK hücreli lenfoma
- Ayrıca mide ve timus karsinomlarında da EBV rol alır
Hepatosellüler karsinom,
ONA virüslerinden HBV (ayrıca HCV);
HCV; lenfoplazmasiter lenfoma, marjinal zon lenfoma, difüz büyük B hücreli lenfoma
ONA virüslerinden Herpes virüs tip 8; Kaposi sarkomu, Primer effüzyon lenfoma, Multisentrik Castleman hastalığı
Ayrıca p21 ve p27 COKinhibitörlerini bloke eder , ---1 p53 lnhibruonol p53
Yüksek riskli HPV tiplerinde üretilen E7'nin RB' ye afinite si, düşük riskli ' • lmmorıaization
Yüksek riskli HPV tiplerinde üretilen EG' nın p53' e afinitesi, dü şük riskli \ -L
COK
r ioD
Bir EBVgeni olan LMP-1 (latent membran protein - 1), onkojeniktir , etkileri;
EBV; - C040 reseptörlerini sürekli aktive eder
- NF-•B ve JAK/STATyolağını uyararak B hücre prolif erasyonunu ve "yaşam süresini" arttırır; hücreye otonomi kazandırır
Bir diğer EBVgeni olan EBNA-2 ise nükleer proteinleri kodlar ve siklin O ile src ailesi protoonkogenlerin üretimini arttırır
Sonuçta vücutta EBVile infekte poli klonal B hücre prolifer asyonu gelişir .
Hepatoselüler karsinomların % 70-85 'inin HBV veya HCV kaynaklı olduğu tahmin edilmektedir.
Hepatit B ve
Bununla birlikte, bu virüslerin tümörigenezdeki etki tarzı tam olarak aydınlatılamamıştır.
hepatit C
virüsleri HBV genomu HBx olarak bilinen bir gen içerir ve HBx, doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli transkripsiyon faktörlerini ve birkaç
sinyal iletim yolunu aktive edebilir ve p53 iş levini etkileyebilir .
HTLV-1, Japonya, Karayipler, Güney Amerika ve Afrika'nın belli bölgelerinde endemikdir ve sporadik bir "yetişkin T-hücreli
lösemi/ lenfoma " nedenidir. HTLV-1, HIV virüsüne benzer şekilde C04 + T hücreleri için tropizm taşır . İnfeksiyon cinsel ilişki,
kan ürünleri veya emzirme yoluyla bulaşır . Lösemi, enfekte kişilerin % 3 ila % S'inde, genellikle 40 ila 60 yıl arasındaki uzun
HTLV- 1
süreli bir latent dönemden sonra gelişir . HTLV-l'in transformasyon aktivitesi tax geninin protein ürünü olan Tax prote inine
atfedilir . Tax proteini birçok hücre geninin transkripsiyonunu değiştirir ve bazı konakçı hücre sinyal proteinleriyle etkileşime
girer.
H. pylori enfeksiyonu hem gastrik adenokarsinomların hem de gastrik lenfomaların oluşumunda rol oynar .
Helicobacter
Kronik inflamasyonun arka planında epitel hücre çoğalması artar . Viral hepat itt e olduğu gibi, inflamatuar ortamda IL-1, TNF ve
pylori ;
reaktif oksijen türleri gibi genotoksik ajanlar bulunur ve neoplazi için tetiği çekerler .
PATOLOJİ
PARANEOPLASTİK SENDROMLAR
Tümör tarafından üretilen bir maddenin kan yolu ile endokrin bir etki göstermesin i tanımlar .
En sık akciğer karsinomunda paraneoplastik sendrom saptanır .
Paraneoplastlksendromlar
Multiple myelom ve kemik metastazı sonrası gelişen hiperkalsemiler paraneoplastik sendrom olarak kabül
edilmezler
Myastenia gravis Timoma / timik hiperplazi Asetilkolin reseptörlerine karşı oto antikor
Over karsinomları
Hipoglisemi İnsülin benzeri peptit üretimi
Fibrosarkom
Nöro-MuskulerSendromlar
Santral ve Periferik
sinir ?
Meme kanseri
sistemi hastalıkları
Dermatolojik Hastalıklar
..
Mide karsinomu (en sık neden) immünolo j ik; epidermal growth faktör sekresyonu
Akantozis Nigrikans
Akciğer, Uterus kanseri nedenli
Hipertrofık
osteoartropati Bronkojenik karsinom
?
Çomak parmak Timik neoplaziler
Venoz trombozis
Adenokarsinomların ürettiği müsin pıhtılaşmayı
(Trousseau Pankreas ve akciğer adenokanseri
fenomeni) başlatır
Nonbakteriyel
trombotik endokardit İlerlemiş kanserler Hiperkoagülabilite
Membranöz glomerülonefrit
- Sıklıkla karsinomlar nedenli
Nefrotik sendrom
Tümör antijenleri ve İmmun kompleksler nedenli
Membranoproliferatif GMN
Kanserin derecesi
Tümör hücrelerinin mitoz oranı ve dife ransiasyon derecesi ile belirlenir.
(grade)
T; tümörün ça pı , boyutu
Kanserin evresi (stage ; N; lenf nodu metastazı
TNM)
M; uzak metastazını tanım l ar
PATOLOJİ
taşır
Non-Hodgkin
lenfoma En önemli prognostik veri tümörün grade'idir
1
Tümörde tarama / tanı testleri
lmmünhistokimyasal marker'lar
Hormonlar
Katekolaminler Feokromasitoma
(HCG)
TUS HAZIRUK MERKEZLERİ
-
Onkofetal antijenler
Karsino embriojenik antijen (CEA) Kolorektal karsinomlar %60-90 ; Pankreas kanseri %50-80; Mide ve meme kanseri %20-30
Diğer:
..
Nöroblastom VMA
Spesifik proteinler
Doğru cevap: B
12. Aşağıdakitümörlerden hangisinde RET protoonkojen
mutasyonu görülme sıklığı yüksektir?
5. Kaposi sarkomu, malign lenfomalar ve multiple
miyelomda rolü olduğu düşünülen virus aşağıdakilerden A) Akciğerin küçük hücreli karsinomu
hangisidir? B) Tiroidin medüller karsinomu
C) Memenin bazal benzeri invaziv karsinomu
A) Human Herpes 8 D) Ailesel nonpolipozis kolon adenokarsinomu
B) Epstein-Barr virusü E) Gastrointestinal stromal tümör
C) Herpes zoster virusu
D) Human papilloma virusu Doğru cevap: B
E) insan immun yetmezlik virusu
13. Hücre siklusunda G1/S fazı geçişinde rol alan bir tümör
Doğru cevap: A
supressör geni fonksiyonel tek allel ile doğan çocukta 6 yıl
içinde malign bir neoplazm gelişiyor.
6. Aşağıdakilerden hangisi sinonazal papilloma etkenidir?
Bu neoplazm aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Hepatit B virüsü
B) insan T hücreli lösemi virüsü A) Böbrekte nefroblastom B) Akut lenfoblastik lösemi
C) Human papilloma virüs C) Serebellar astrositom D) Nöroblastom
D) Polyomavirüs E) Relinoblastom
E) Herpes simpleks virüs
Doğru cevap: E
Doğru cevap: C
14. Aşağıdaki tümör supresör genlerden hangisinin
7. Aşağıdakilerden hangisinin gelişiminde viral etki söz mutasyona uğradığı durumda, akciğer ve kolorektal
konusu değildir? kanserlerde kemoterapi ve radyoterapiye direnç
görülür?
A) Gastr ik MALTorna
B) Sinonazal papillom A)RB B) p53
C) Servikal in situ karsinom C) WT-1 D)BRCA-1
D) Nazofarenks karsinomu E) APC /p-katenin
E) Hepatoselüler karsinom
Doğru cevap: B
Doğru cevap: A
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
15. Aşağıdakilerden hangisi hücre içi sinyal yolu inhibisyon 22. Aşağıdakilerden hangisi gastrointestinal
yapan süpresör baskılayıcı
genlerden biridir? adenokarsinoma eşlik edebilen deri lezyonudur?
A) Hepatosit büyüme faktörü- Büyüme faktörü 13. Aşağıdaki durumların hangisinde biyopsi materyali
B) RET- Büyüme Faktör reseptörü %10'Iuk formaline koyulmamalıdır?
C) Erb-B2- Büyüme Faktör Reseptörü
D) Jak-Hücre siklus regülatuvar proteini A) Doku kemik fragmanları içeriyorsa
E) ABL- Sinyal iletim proteini B) Elektron mikroskobisi bakılacaksa
C) Metastaz - primer ayrımı yapılamıyorsa
Doğru cevap: D D) invazyon derecesi araştırılacaksa
E) Doku primeri bilinmeyen yumuşak doku kitlesi ise
6. Aşağıdaki nükleer regülatör genlerden hangisinin
Doğru cevap: B
mutasyonu özellikle küçük yuvarlak mavi hücreli
tümörlerin oluşmasına neden olabilir?
A) Fos B) Myc C)Jun D)Abl E) Siklin-D
Doğru cevap: B
A) Mide kanseri
B) Mesane kanseri
C) Endometrium kanseri
D) Over kanseri
E) Wilms tümörü
Doğru cevap: C
- ısı
Arterioler dilatasyon
nedenli - Nörohumoral disregülasyon
İnflamasyon
Neoplastik
Postoperatif
c- Lenfatik obstrüksiyon
Postradyasyon nedenli
(lenfödem)
Lenfatik dolaşımın bozulmasına sekonder gelişir
Filariyazis, meme karsinomunun deri altı lenfatikleri invaze etmesi sonrası gelişen
Akut inflamasyon
e- İnflamasyon Kronik inflamasyon
Anjiogenezis gelişen bölgelerde (granülasyon dokusu gibi) ödem izlenir.
Hlperemive koqJesyon
Hiperemi: Dilate arter, arteriol ve kapiller yataklardan geçen kan miktarında artışı ve kan akımında azalmayı tanımlar.
Hiperemi gelişen bölge kırmızı renk alır; iltihap bu tablonun bir örneğidir.
Konjesyon: Pasif hiperemi olarak da bilinir, temel neden bozulmuş venöz drenaj sonucu venler, venüller ve
kapillerlerde kanın göllenmesi ile karakterizedir. Bu alanlarda, eritrositlerde hemoglobinin indirgenmesi sonucu
mavimsi renk değişimi izlenir; buna siyanoz adını verilir
- Lokal konjesyon: İzole venöz obstrüksiyonda gelişir;
- Trombofilebit
- Tansiyon aletinin şişirilmesi sonucu kolda
- Sistemik konjesyon: İki önemli formu vardır;
(§- TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Sol kalpyetmezllği
İlk klinik bulgusu dispnedir ve akciğerde konjesyon gelişimi ile karakterizedir.
Sağ kalpyetmezliği
İlk klinik bulgusu ödem (hasta ayakta ise pretibial; yatıyor ise sırtta ödem)
Hemoraji:
- Düşük trombosit sayısı, trombosit fonksiyon bozukluğu (en sık, en tipik neden)
-Travma
Hematom: Kanama doku içinde birikip kitle oluşturur ise hematom adını alır.
- Hemofili
Hemostaz
A. VASOCON STRICTION
8 . PAIMARY HEMOSTASIS
Endot helıum Ba semenı membrane Aneriole smoolh muscle
! ==EE:iiZ
Endothelin release
causes vasoconstriction vasocons tricıi on
PATOLOJİ
Trappedneutrophil
Trappedred
bloodceHs
Fibrin
Hasar
•
Damarlarda vazospazm
(endotelin ve nörolojik faktörler nedenli)
•
Endotel hasarı var ve kan ile kollajen karşılaşmış ise
•
Çevre endotellerde Weibel-Palade cisimlerinden salınan (histamin ve trombin nedenle) vWF'ün kan içine (ortama) atılması
vWF'ün kollajen ile karşılaşıp ona sıkıca tutunması
•
Trombosit kaynaklı tromboksan A2'nin salınımı ve hasarlı damarda vazokonstriksiyonun devam etmesinin sağlanması
•
Trombositlerin üst üste yığılırken birbirlerine fosfolipit bağlarla (fosfolipid kompleksler) bağlanması
•
Trombositlerin adezyon sonrası aktive olarak granüllerini ortama salması (ADP ve Ca++gibi) ; (trombositin sekresyorıu)
•
Kollajen ile karşılaşarak aktive olan Hageman faktör üzerinden başlayan pıhtılaşma faktörlerinin fibrine kadar ulaşan
aktivasyonu ve trombositlerin üzerlerinde oluşan fibrine tutunmaları (Glikoprotein Ilb-Ilia reseptörü ile / agregasyon);
trombosit agregasyonu (sekonder hemostaz)
•
Fibrin+ trombosit kümesinden oluşan pıhtının hasarlı bölgeyi kaplayan pıhtı gelişimi
(Genellikle içine kan elemanlarını da alır)
Pıhtının
•
retraksiyonu
Faktör XIIIa ile çapraz bağlar oluşturularak fibrinin sağlamlaştırılması
İnsolubl fibrin pıhtısının oluşumu
(trombüs)
Damarın onarılması ve •
pıhtının eritilmesi (t-PA ile)
• Trombüsün oluşum sürecinde trombositin yaptığı işlem primer hemostaz; pıhtılaşma faktörlerinin trombositler
ardından yaptığı işleme ise sekonder hemostaz adı verilir .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Tedaviye cevap Kısa sürede ; lo kal basınç u ygulaması etkil i Uzun sürede ; sistemik tedavi gerekli
Trombin-trombomodülin
beraberliği kanda bulunan protein
Hasarlı bölge çevresindeki normal
C'yi aktive eder ve protein C'de, Faktör V Leiden mutasyon hastalarında
endotel hücrelerinin yüzeyinde bulunan
faktör Va ve faktör Vllla ' yı yıkar bulunan mutasyone faktör V, protein C'ye
2 trombomodülin , hasar alanında sürekli
dirençlidir ; ve hastalarda protein C
üretilen ve kalsiyum yardımı ile fibrime
Bu mekanizma trombüsün hasarlı çalışmaz.
dönen trombin (faktör lla) ile bağlanır
bölgeye sınırlı kalmasını sağlayan
en önemli mekanizmadır
Trombinin
hemostazsürecindekirolü
- Fibrin oluşumu
- Trombosit agregasyonu, TXA2 üretimini uyarır
- Nötrofil adezyonu
- Monosit aktivasyonu
- Lenfosit aktivasyonu
- Endotel aktivasyonu; t-PA, PGI2, NO üretimi
- Monosit ve endotel hücrelerinden PDGF üretimin i
arttırır· damar düz kas roliferas onunu u ar
PATOLOJİ
Trombositler
Yüzey reseptörleri
Glikoprotein lb-lX (Gplb-lX) Trombositin vWF tutunmasını sağlar (adezyonda görev alır)
Glikoprotein llb-llla (Gpllb-llla) Trombositin fibrinojene tutunması (agregasyondagörev alır)
Glikoprotein la-lla (a2B 1) Trombositin kollajene tutunmasını sağlar (adezyon)
Sitoplazmik özellikleri
Faktör XIII Fibrini stabilize eder
Trombosit kaynaklı endotel
Endotel hücre proliferasyonunu uyarır
büyüme faktörü
Defıcttnıcy:
Glanzmam
th rombastlienıa
t --
Gpllb-llla ~
ı:cmpiex
• vWF'nin yüksek molekül ağırlıklı multimerlerinin normal bir proteolitik yol üzerinden küçük formlara ayrılması
gereklidir; bu süreçte oluşan bozukluklar dolaşımda anormal trombosit agregasyon bozukluklarına yol açar ve
klinikte trombotik trombositopenik purpura (TIP) olarak adlandırılır.
2- Trombosit sekresyonu: Adhezyonu takiben trombositlerdeki a ve y granüller ortama boşalır. Granüllerden
salınan kalsiyum koagülasyon faktörlerinin aktivasyonu için (Hageman faktör tarafından aktiflenen) gereklidir ve
ADP trombosit agregasyonunu uyarır.
TXA2 damarda ilk planda endotelin nedeni ile gelişen vazokonstrüksiyonun devamını sağlar.
3- Trombosit agregasyonu: Trombositin fıbrinojene tutunmasını tanımlar ve ADP, seratonin ve TXA2
trombosit agregasyonunun gelişiminde rol al ı r.
Tronbositin fıbrine bağlanması yüzeyindeki glikoprotein reseptörlerince sağlanır (Gpllb-lIIa) ve bu reseptör büyük
agregatların oluşumu için gereklidir. Gpllb-IIIa 'nın yokluğu ya da inaktive olması ile gelişen trombosit agregasyon
bozukluğu Glanzmann trombastenisi adını alır.
• Genetik
- Okülokutanöz albinizm (Hermansky-Pudlak send.)
• Genetik • Genetik Chediak-Higashi sendromu
- Bernard-Souer sendromu - Glazmann trombastenisi Ağır delta granül eksikliği (storage pool hastalığı)
• Kazanılmış
• Kazanılmış • Kazanılmış
Fibrin yıkım ürünlerinin
- Üremi - Kardiyopulmoner bypass
inhibisyonu
- Kazanılmış von-Willebrand - Myeloproliferatif hastalıklar
Disproteinemiler
hastalığı - İlaçlar (aspirin ve diğer NSAİ)
İlaç yan etkisi
Gpllb-llla Gplb-lX
• Trombosit in fibrinojene tutunması , Trombositin vWF tutunmasını
Defekt sağlar sağlar
Trombosit
Normal 100.000'den az olabilir
sayısı
Dev trombositler
Periferik
Trombositlerde kümeleşme yok Dev trombositler
yayma
Endotel hücreleri
lnactivates tissue
tacıor-Vlla compleııes
Endotelin a-vWF
ürettiği
b- Endotelyal hasar sonucu ortaya çıkan subendotelyal alandaki kollajen
protrombotik
(pıhtıyı
c- Endotel hücrele ri özellikle bakteriyel endotoksin ler ve sitokinler (TNF ve IL-1) etkis iyle tromboplastin i (doku
faktörler i , Fili) sentezlerler . Ekstrinsik pıhtılaşma yolunu aktive eder
kolaylaştıran)
maddeler d- Son olarak endotel hücreleri plazminojen aktivatör inhibitörünü (PAi) sentezlerler
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
TROMBÜS
Trombüs nedenleri
- Uzun süreli yatak istrehati sonrası diz üstü derin venlerde trombüs gelişimi (en sık neden)
· Polistemi gibi hiperviskozite sendromlannda kan yoğunluğunun artışı ve kan akımında yavaşlama,
Kan komponentlerinin
• Genetik nedenli hiperkoagülabilitenin en sık nedeni Faktör V mutasyonu (Leiden mutasyon'dur . Bu
değişimi
olgularda özellikle 50 yaş altı derin ven trombüsü riski yüksektir.
(Hiperkoagülabilite )
Hiperttoagülabilitetablolan
Sıklıkla koroner, serebral ve femoral arterde izlenir En sık diz üstü derin venlerinde izlenir
Sıklıkla endotel hasarını takiben oluşur; en sık neden atherosklerozdur Sıklıkla stazı takiben oluşur; en sık uzun süreli istrahat sonrası diz üstü
derin venlerde izlenir
(endotel hasarı sonucu kollajene direkt yapıştığı için) (net endotel hasarı bulunmadığı için)
Kan akımının aksi yönünde büyür Kan akımı ile aynı yönde büyür
- Yeri: Elastik ve musküler arterler (atheroskleroz) - Yeri: Diz üstü derin venleri, diğer
- Aspirin ve diğer trombosit agregat inhibitörleri oluşumunu önler - Antikoagülanlar {heparin ve warfarin) oluşumunu önler
Trombüsün çeşitleri
Mural trombüs
Sıklıkla kalp içi ve aort duvarı gibi lümenin geniş olduğu ve/veya anevrizmatik lezyonlarda
saptanan, duvara sıvanmış tarzda, yassı trombüsleri tanımlar
Tümöre eşlik eden inflamasyon ve koagülasyon faktörleri (doku faktörü, faktör VIII) ve tümöral
Trousseau hücreler tarafından üretilen prokoagülanlar (müsin gibi) nedeni ie artan tromboemboli riski ve
Mide, kolon ve akciğer adenokarsinomları gibi müsin üreten tüm karsinomlarda gelişebilir
Bütün vücutta mikrosirkülas yon içinde yaygın fibrin trombüslerinin oluşmasını tanımlar
- Pıhtı oluşumu ile giden DİK tablolan: Uzun sürede yavaş yavaş gelişen tablolar ; örnek ölü
Yaygın damar içi pıhtılaşma
fetüs retansiyonu ve kanserler
(DİK)
- Kanamaya meyil ile giden DİK tabloları : Kısa sürede ve hızla gelişen tablolar ; örnek amniyon
sıvı embolisi , endotoksik şok
- Sıklıkla asemptomatik
SLE Libman-Sacks
- Kapağın hareketli uç kısmında ve her iki
yüzünde vejetasyonlar
Akut romatizma! ateş En sık mitral kapak üst yüz, hareketl i uç kısımlar; ikinci sırada aort kapağı
- Atriyal fibrilasyon (kalp içinde tro mbüs gelişme olasılığı en yüksek hastalık)
• Sol ventrikülde mural trombüs gelişimine en sık neden olan hastalık; miyokart enfarktüsü
• Sol atriyumda mural trombüs gelişimine en sık neden olan hastal ı klar; mitral stenoz ve atriyal fıbrilasyon
• Tipik olarak kalpte gelişen trombü sler "mural trombüs " formundadır
Trombüsün sonuçları
Çözünebilir(trombolizis)
Organizasyon(fibrozis gelişimi) ve rekanalizasyonagidebilir .
Organize trombüs
EMBOLİ NEDENLERİ
Emboli
Tromboembolizmin sonuçları, embolinin boyutuna bağlıdır; %5 olguda akut ölüm; %60-80 olguda sessiz
Pulmonel emboli seyir; %10-15 olguda akciğerde hemorajik enfarkt sonucu ani başlayan hemoptizi , dispne izlenir.
Akut kor pulmonalenin en sık nedenidir
Akciğerde infarktların %75'i alt lobdadır ve çoğu multipldır
dispne izlenir.
Arteriyel ya da venöz sistemde oluşan bir trombüsün kalpte ki atri yal ya da vent riküler septal
defeklerden karşı tarafa geçmesini tanımlar
Paradoksalemboli
Tipik örnek ; dizüstü venlerden kaynaklanan pulmonel em bol ide, trombüsün kalpte sol tarafa
geçerek, sistemik dolaşıma girmesi ve beyinde orta serebral arterde tıkanık l ık oluşturmasıdır .
%80 intrakardiyak murat trombüslerden kaynaklanır; kalpten aorta atılan trombüsü tanımlar .
Pulmonel damarlarda tıkanmanın yanı sıra yağ asitlerinin akciğerde endotel hücreleri üzerine toksik etki
göstermeleri de etkilidir.
Tanı için taze akciğerin frozen doku kesitlerine yağ boyası (oil red O, Sudan black) uygulanır
Otopside annenin pulmoner damarları içinde , çocuğa ait (amniyon sıvısı içine dökülmüş) skuamöz
hücreler , lanugo tüyleri , verniks caseosa yağının ve fetal müsinin bulunuşudur .
INFARKTÜS
- İnfarktüsün en sık nedeni tromboembolidir.
- İnfarkt alanında baskın histolojik görünüm iskemik koagülasyon nekrozu ; beyinde gelişen infarklarda ise likefaksiyon
nekrozudur .
Hemorajik infarkt
< --~
- Venöz oklüzyonlar (over ve testis torsiyonu)
Uver
Lung Y
- İnfarkt bölgesinde kan toplanmasına izin veren gevşek yapılı organlarda (akciğer, barsak
gibi)
- Akciğer, karaciğer ve barsak gibi çift sistemden kan alan organlarda
- İnfarkt öncesinde konjesyonu olan dokularda (venöz kan akımının birikmesi nedenli}
- İnfarkt alanına , infarkt geliştikten sonra tekrar kan akımının sağlandığı durumunda (arterial
tıkanma sonrası anjiop lasti yapılması)
Hemorajik infarkt örnekleri
- Her infarkt başlangıçta (çok kısa bir süre de olsa), infarkt alanındaki kanama nedeni ile
hemorajiktir
- Beyinde, kalp kaynaklı multipl emboli sonrası gelişen infaktlar hemorajik tiptedir .
PATOLOJİ
Soluk infarkt
- Beyinde, aterosklerozu takiben gelişen tek tromboemboli sonrası infaktlar soluk tiptedir.
Soluk infarktüste
Septik infarkt
Demarkasyon hattı
- Sıklıkla infektif endokardit kaynaklıdır .
Şok
Nadiren ise anestezik ajanlar ve spinal kord hasarlarını takiben "nörojenik şok" gelişebilir. Temel neden damar tonu sunda kayıp ve kanın
periferik göllenmesidir .
- Ayrıca tip 1 aşırı duyarlılı k reaksiyonu olarak karşımıza çıkan "anafılaktik şok" sistemik vazodilatasyon ve artmış permeabilite ile karakterizedir .
İnflamatuvar ve anti-inflamatuar cevaplar; Mikrobiyal hücre duvar bileşenler i nin immün sisteminin hücrelerindeki reseptörleri
etkileyerek proinflamatuar yanıtları tetiklemesin i tanımlar .
- Sepsiste inflamasyonu başlatan "pathogen-associated molecular patterns" (PAMPs) in Toll-like reseptörler
bağlanmasıdır; ayrıca G protein reseptörler i ve C tipi lektinler de tet i ği çekebilir .
- Akut aşamada TNF, IL-1, IFN-y, IL-12 ve IL-18'in yanı sıra "high-mobility group box 1 protein" (HMGBl} üretilir.
C-reaktif protein ve prokalsitonin (septi k şok göstergesi olarak kullanılır) gibi akut iltihap markerları yükselmiştir.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
- Kompleman kaskadı ; hem anafilotoksinlerin (C3a, CSa), kemotaktik fragmanların (CSa) ve opsoninlerin (C3b} üretimiyle
sonuçlanan plazmin'in proteolitik aktivitesi yoluyla hem de mikrobiyal b i leşenler tarafından aktifleştirilir .
- Buna ek olarak, mikrobiyal bileşenler pıhtılaşmayı direkt olarak faktör XII vasıtasıyla ve değiştirilmiş endotel fonksiyonu
yoluyla dolaylı olarak aktive edebilir .
- Sepsisle başlayan hiperinflamatuar durum , hem doğuştan hem de adaptif bağışıklık hücrelerini kapsayan karşı düzenleyici
immünsüpresif mekanizmaları tetikler .
Bağışıklık bastırma için öngörülen mekanizmalar, proinflamatuar (THl) ila anti- inflamatuar (TH2) sitokinlere geçiş, anti -
inflamatuar mediyatörlerin üretilmesi (örneğin çözünebilir TNF reseptörü , IL-1 reseptör antagonisti ve iL -10), lenfosit
apoptozu, apoptotik hücrelerin immünosüpresif etkileri ve hücresel anerjinin indüklenmesidir .
Bazı hastalarda karşı düzenleyici mekanizmalar inflamatuar cevap l arı aşar ve sonuçtaki bağışıklık bastırma bu hastaları
Endotel aktivasyonu ve yaralanması; Sepsis ile ilişk i l i pro inflamatuar durum ve endotel hücre aktivasyonu damarlarda
geçirgenliği arttırır ve ağır doku ödemine neden olur .
Bu değişiklik doku perfüzyonunu engeller ve intra venöz s ıvıl ar l a hasta yı deste kleme g i r iş imleriyle daha da kötüleşebilir .
Aktive olan endotel aynı zamanda vasküler düz kas gevşemes i ne ve sistemi k hipotan siyona kat k ıda bulunabilen NO ve diğer
Prokoagulan tablo oluşumu; Sepsis koagülasyon lehine olacak şekilde birçok faktörün ekspresyonunu değ i ştirir .
- Proinflamatuvar sitokinler, monosit ve muhtemelen endotel hücreleri tarafından doku faktörü üretimini de arttırır ve doku
faktörü yol inhibitörü, trombomodulin ve protein C gibi endotel anti-koagülan faktörlerin üretimini azaltır.
Hücresel hipoksi ve azaltılmış oksidatif fosfor ilasyon artmı ş laktat üretim ine ve lakti k asi doza yol açar.
Organ disfonksiyonu; Sistemik hipotansiyon, interstisyel ödem ve küçük damar trombozu , oksijen ve besin maddelerini
dokulara girişini engeller ve oksidatif stres sonucu oluşan mitokondriyal hasar oksijen kullanımını bozar.
Yüksek seviyedeki sitokinler ve sekonder mediyatörler miyokard kontraktilitesini ve kalp debisini azaltır ve artmış vasküler
permeabilite ve endotel hasarı ARDS'ye neden olabilir .
Sonuç olarak , bu faktörler, birden fazla organın, özellikle de böbreklerin , karaciğerin , akciğerlerin ve kalbin başarısızlığa
Procoagotant
t TF t PAl-1
1 TFPI. llırombomo<Uin, Socondary antı-"1flaımıatory
-_L___
?<""'"1C modoators
""---1~_::~.:::===-=-:.ı--------------ı- ---_-__
SYSTE.MIC lMMUNOSUPPRESSION
EFFECTS
Fev8r', diminished
myocardialcxıooaeıili1y,
meta.bok a.bnormalıbes
Adrenol l nautıi<:len<y
- -
-------
MULTK>RGMı i--A!LL•Rı:.
_J
Şokun evreleri
• Hücrelerde aerobik solunum yerini anaerobik glikolizise b ı rakır ; laktik asidoz gelişir
• Metabolik asidoz, dokularda pH ' ı düşürür , vazomotor cevap önlenir
Progresiffaz • Arteriolar dilatas yon, kan perife rde gölleni r , kardi yak atım bozulur
• Vita l organlann perfüz yonu azalır
• İzole sağ kalp yetmezliğinin en sık nedeni. .. KOAH • Postmortem pı htı damara tutunmaz, trombüs damar
(Kronik obstrüktif akciğer hastalığı) duvarına sıkıca tutunmuştur .
• Derideki küçük noktasal kanamalar nedir .. . peteş i , • Pulmoner tromboemboli en sı k nereden gelir .. . Diz
daha büyükleri ... purpura, santimetreler ölçüsünde üstü derin bacak venlerinden gelir
ise... ekimoz • Sistemik tromboembolizm en sık nereden nereye
• Endotelin pıhtılaşmay ı önley ici özell i k leri gider ... Mural trombüsten kaynaklanır , en sık alt
nelerdir ... ekstrem itelere ve beyne (dahiliyede en sık) gider .
1) Antitrombositik etki ( PGI2 (prostas iklin) ve NO Murat trombüsün en sık nedeni .. . Miyokard
(nitrik oksit) sentez i ile) enfarktüsüne bağlı aritmiler
2) Antikoagülan etki (Heparin benzeri molekül ve • Multipl uzun kemik kırıkları nedeniyle hospitalize
trombomodülin ile) edilen hastada hospitalizasyondan 2 gün sonra
3) Fibrinolitik etki (t-PA (doku plazminojenaktivatörü) dispne, hemoptizi, taşikardi ve göğüs ağrısı
sentezi ile) gelişiyor, en olası tanı ... yağ embolisi
• Endotelin trombotik etkileri nelerdir . .. • Multipl uzun kemik kırıkları nedeniyle hospitalize
edilen hastada tedavisinin lOO'üncügünündedispne,
1) Von Willebrand faktör (VWF) hemoptizi, taşikardi ve göğüs ağrısı gelişiyor, en
2) doku faktörler i olası tanı . .. pulmoner emboli
3) Plazminojen aktivatörü inhibitörü • Amniyon sıvı embolisinintanısı ... Otopsi ile konur
• Trombositler nasıl adezyon yapar ... GP Ib/IX ile • Amniyon sıvı embolisinde DIK gelişme nedeni. ..
VWF bağlan ı r ve subendotelyal kollajene tutunur . Bu Tromboplastin
glikoprotein eksikliğinde Bernard Soulier sendr omu • İnfarktta izlenen nekroz .. . koagülasyonnekrozu
meydanagelir .
• Hemorajik infarkt nedenleri... over, testis torsiyonu,
• Trombositler nasıl agrege olur ... GP IIb/ IIIa ile
akciğer ve bağırsak gibi çift kanaldankan alanorganlar,
birbirler ine ve fibrinojene bağlanır . Bu glikoprote in
reperfüzyon infarktı
eksikliğinde Glanzmanntrombastenis i meydanagelir .
• Soluk infarkt nerelerde görülür... Böbrek, dalak,
• Koagülasyonintrensek yolda problem varsa .. . APTT
kalp
uzar
• Septik infarkt nedir .. . İnfarkt gelişmesi + bakteriyel
• Koagülasyonekstrensek yolda problem varsa . . . PT
kolonizasyon
uzar
• Septik şokta ilk artan sitokin . .. TNF (tümör nekroz
• Oral antikoagülasyonkullanımında ise .. . hem APTT,
faktörü)
hem de PT uzar
• Şokun organ morfolojisi. .. Beyinde Water-shed
• vW hastalığında ise. . . hem kanama zamanı hem de
infarkt , kalpte subendokardiyal hemorajiler i,
APTT(F8 taşıdığından) uzar.
böbreklerde akut tübüler nekroz, akciğerlerde diffüz
• Koagülasyon intrensek yol . .. Hageman faktörün alveolar hasar (hyalen membran), sindirim sisteminde
(FXII) aktivasyonu ile, koagu1asyonekstrensek yol. . . nekrot izan enterokolit , adrenal kortikal hücrelerde
doku faktörler iyle (Faktör 3-Tromboplastin) başlar . lipid kaybı, karaciğerde perisantral nekroz
• Koagülasyondaintrensek ve ekstrensek yol nerede
birleşir. .. Faktör X
TUS HAZIRLIK MERKEZLERİ
Doğru cevap: A
8. Aşağıdaki emboli tiplerinden hangisi~ görülür?
2. Aşağıdaki durumlann hangisinde ödem oluşma
A) Yağ embolisi
mekanizması diğerlerinden farklıdır?
B) Hava embolisi
A) Konjestif kalp yetmezliği B) Malnütrisyon C) Septik emboli
C) Nefrotik sendrom D) Karaci ü er yetmezl iği D) Tromboemboli
E) Hipoalbminem i E) Tümör embolisi
3. Nörohümoral regülasyon bozukluğunda gelişen ödemin 9. Venöz pulmoner amboliler m.fil!s aşağıdaki bölgelerin
fizyopatolojik nedeni aağıdakilerden hangisidir? hangisinden köken alır?
A) Hidrostatik basınç artışı B) Hipoproteinemi A) Pelvis venleri
C) Lenfatik obstrüksiyon D) Sodyum birikimi B) Dizin üstündeki bacak venleri
E) lnflamasyon C) Dizin altındaki bacak venleri
D) lnferior vena kava
Doğru cevap: A E) Renal venler
Doğru cevap: B
4. Aşağıdakilerden hangisinde ödem hidrostatik basınç
artışı sonucu oluşur?
A) Konjestif kalp yetmezliği B) Nefrotik sendrom 10. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde dokularda yaygın
C) Siroz D) Malnutrisyon fibrin trombüsleri gözlenir?
E)Hipoproteinemi
A) lmmün trombositopeni
Doğru cevap: A B) Hemofili B
C) Dissemine intravasküler koagülopati
D) Von Willebrand hastalığı
5. Vasküler zedelenmede görülen normal hemostatik
E) Faktör 8 eksikliği
mekanizmalar;
1. Doku faktörünün sentezi ve trombin oluşumu Doğru cevap: C
il. Geçici vazokonstrüksiyon
111.Trombositlerin , ekstraselüler matrikse yapışması
iV. Fibrin ağının oluşumu 11. Aşağıdakilerden hangisi, şoka bağlı organlarda
görlebilen değişikliklerden biri ~?
Bu mekanizmalann oluş sırası aşağıdakilerin hangisinde
doğruolarak verilmiştir? A) Gastrointestinal sistemde mukozal hemoraji , nekroz
B) Karaciğerde santral nekroz
A) 1- il - 111- iV B) 1- 111- il - iV C) Kalpte subendokardial kanama
C) il - 1- 111- iV D) il - 111- 1- iV D) Akciğerde diffüz alveol hasarı
E) 111- il - 1- iV E) Böbrekte akut diffüz glomerülonefrit
Doğru cevap: D
Doğru cevap: E
Doğru cevap: A
® MERKEZLERİ
TUSHAZIRLIK
Doğru cevap: A
2. Bernard Soulier sendromunda aşağıdaki lerden hangis i 6. Aşağ ı dak i o rganların hangisinde soluk infarkt görülü r?
~ ?
A) Over
A) Von willebrand faktör B) Testis
B) Glikoprotein llb/llla C) Akciğer
C) Glikoprotein lb/lX D) Kalpte reperfüzyon durumunda
D) Trombositlerin ADP salgılaması E) Böbrek
E) Faktör VIII
Doğru cevap: E
Doğru cevap: C
3. Aşağıdaki le rden hang isi hiperkoagülobilite nedeni 7. Aşağıdakile rde n hangisi şoka bağlı organlarda
~ ? görü lebilen patolojik bulgulardan biri değ il dir?
Doğru cevap: D
fJ ÇEVRESEL
HASTALIKLAR
VE PATOLOJİSİ
İklim değişikliğinin sağlık üzerine etkisi;
• Kalp-damar hastalıkları , serebrovasküler hastalıklar ve solunum yolu hastalıkları, sıcak hava dalgaları ve hava kirliliği ile
artacak .
• Yağışların ve diğer çevresel felaketlerin ardından seller ve arıtılmış su temininin bozulmas ı ve kanalizasyon
işlemlerinden kaynaklanan kontaminasyondan kaynaklanan gastroenterit, kolera ve diğer gıda ve su kaynaklı bulaşıcı
hastalıklar artacak.
• Artan sıcaklık ve daha aşırı hava değişimleri ile sıtma ve dang humması gibi vektör kaynaklı bulaşıcı hastalıklar artacak .
• Malnütrisyon , yerel iklim değişikliklerinden ötürü (en ağır tropikal bölgelerde) mahsul üretiminde azalmaya bağlı
artacak .
SiGARAKULLANIMI
Sigara önlenebilir insan ölümlerinin en sık nedenidir.
Kan AML
- Sigara ile en yakından ilişkili akciğer karsinomu; küçük hücreli akciğer karsinomu
Solunum - Sigara ile yüksek oranda ilişkili akciğer karsinomu; skuamöz hücreli karsinom
- Sigara ile düşük oranda ilişkili akciğer karsinomu ; adenokarsinom ve büyük hücreli karsinom
ÖSTROJENKULLANIMI
Düzenli östrojen kullanımı sıklıkla postmenapozal dönemde izlenir; böyle bir hastada
gelişmesi beklenen patolojiler:
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
a. Maligniteler: endometriyal karsinom, meme karsinomu (siklik projestinlerin kullanımı bu riski artırmaz)
b. Venöz tromboz ve pulmoner emboli: venöz tromboz riski 45 yaş altı ve sigara kullanmayanlarda tamamen
normale inmiştir; fakat sigara kullananlarda tromboz riski hala yüksektir.
c. Safra kesesinde kolesterol tipi taş gelişimi: safra kesesinde kolesterol tipi taş gelişimi ve safra kesesi
hastalıklarının görülme oranı artar.
Safra kesesinde pigment tipi taş gelişimi hemolitik anemi ve kronik infeksiyon ile ilişkilidir.
DİETİLSTİLBESTEROL KULLANIMI
• Annenin gebeliği süresince dietilstilbesterol kullanımı sonucu doğan kız çocukta sıklıkla adolesan çağda %70
gibi sık bir oranda "vajinal adenozis", nadiren de vajinal adenozisin predispozan olduğu "berrak hücreli
vajinal adenokarsinom" gelişimi gözlenir.
ORALKONTRASEPTİF KULLANIMI
• Düzenli oral kontraseptif kullanımı, over karsinomu gel i şme riskini azaltı r.
• Trisiklikler gibi kombine haplar içlerindeki progesteronun etkisi ile endometriyum karsinomu riskini arttırmaz
hatta içerdekileri progesteron nedeni ile azaltabilirler.
• Oral kondraseptifler, karaciğerde adenom gelişimini ve var olan adenomun büyüme riskini arttırırlar.
• Oral kondraseptiflerin atheroskleroz ve myokartin farktüsü riski üzerine etkileri belirsizdir. Özellikle 35 yaş üzeri
ve sigara kullananlarda atheroskleroz riski artar.
ALKOLKULLANIMI
Etil alkol
• Beyinde inhibisyonlann inhibe olması sonucu, ajitan etki
Akut etki • Akut gastrit, yüzeye! ülserasyonlar
• Karaciğerde yağlı değişim (ilk günler mikroveziküler; sonra hayat boyu makrovesiküler)
• Hepatosteatoz --+ Steatohepatit --+ Alkolik siroz (Laennec) --+ Hepatosellüler karsinom
Kronik etki • Tiamin (vit B1) eksikliği, periferik nöropati, Wernicke -Korsakoff
Metanol
Etilen glikol
• Etilen glikol; aldehitlere metabolize edilir, çok miktarda glikolat , oksalat ve laktat oluşur.
AĞIR METALLER
Civa zehirlenmesi
Deniz ürünleri kaynaklıdır ; serebral felç , sağırlık , körlük , major santral sinir sistemi defektleri gelişimine neden olur
intrauterin hayatta yüksek doz civa ile karşılaşan çocuklarda gelişen hastalık tablosu "Minamata hastalığı" olarak bilinir.
Kurşun
Besinlerde bulunan kurşun sindirim isteminden çocuklarda %50; erişkinlerde %15 emilir.
İnsanda vücutta biriken kurşunun temel kaynağı ise solunum sistemidir (egzoz solunması).
Çocukluk çağında vücuda giren kurşunun %85'i kemik ve gelişmekte olan dişlerde birikir, kemikte biriken kurşunun insan
için net patolojik etkisi bilinmemektedir.
a- Özellikle enzim yapısındaki proteinlerin sülfhidril grublarına bağlanarak bunları denatüre ederler
Hem sentezinin yapıldığı eritrosit prekürsörlerinde enzimlerin (aminolevulinik asit dehidretaz)
yapısını bozarak, hipokromik mikrositik anemiye neden olur .
Etkilenen eritrositlerin sitoplazmasında bazofilik granüller (bazofilik noktalanma) görülür
Eritrositlerin frajilitesi arttığı için hastada hemolitik anemi gelişir .
Kronik böbrek hasarı sonunda interstisyel fibrozise ve muhtemelen böbrek yetmezliğine ve gut
("saturnine gut") düşündüren bulgulara neden olur.
Kurşun zehirlenmesinde en sık ölüm nedeni böbrek yetmezliğidir.
e- Sindirim sisteminde kolik ağrı ve anoreksi izlenir, görülebilen tek bulgu diş-jinjiva sınınnda oluşan
kurşun çizgisidir.
f- Aşırı kurşun büyüme kıkırdaklarının şekillenmesini (remodelling) bozar.
Çocuklarda uzun kemik diafizlerinde belirgindir ve radyografide radyodens kurşun çizgileri
tarzında görülür.
Çocukta kurşun zehirlenmesinin tanısında kullanılan yöntem , uzun kemik epifizinde artmış
Tanı
Erişkinlerde kurşun zehirlenmesi düşünülüyor ise ilk olarak periferik yaymada eritrositlerde
bazofilik kırıntılar araştırılır
Arsenik
Mitokondriyel oksidatif fosforilasyonu durdurur ; pek çok sistemde toksik etki oluşturur
Arsenik tuzlar , sindirim ve sinir sistemi, deri ve kalpte en belirgin toksisiteye yol açar.
Deri karsinomları gelişimi için prekürsördür
Kadminyum
Kadmiyum, artmış ROSüretimi sonucu özellikle böbrekler ve akciğerlere karşı toksiktir.
Obstrüktif akciğer hastalığı ve böbrek hasarına neden olur
Prostat ve akciğer karsinomu gelişimi için prekürsördür
YANIKLAR
Vücudun etkilenme yüzdesi (en önemli prognostik gösterge} , yanığın derinliğ i ve sekonder infeksiyonlar prognozda önemlidir .
Yanık nedenli sistem ik tablolar şöyle sıralanabilir, yanık sonrası öncelikle nörojenik şok, takiben s ıvı , elektrolit ve protein kaybı sonucu
hipovolemik şok (yanık alanı %20'yi geçerse} gelişir. Zemin infeksiyon için çok uygun olduğundan (sıklıkla Pseudomonas aeruginosa}
Yanıkların klasifikasyonu
İkinci derece (yüzeyel} Epidermis ve yüzeyel dermis Kırmızı, ıslak, ağrılı ve blister oluşumu
Üçüncü derece Epiderm is ve tüm dermis Kömürleşmiş, inci gibi beyaz, hassas değil
ELEKTRİK KAZALAR!
İnsan vücudunda bütün dokular elektriği iletir, fakat dokudaki su oranı arttıkça dokunun elektriğe geçirgenliği
artar. Elektriğin yüksek dirençli bir organdan geçişi zordur ve geçişi esnasında dirençle orantılı olarak ısı oluşturur.
Kuru deri elektriğe özellikle dirençlidir (derinin en üst tabakasını oluşturan ölü hücre tabakasında su içeriği son
derece düşüktür), fakat ıslak derinin direnci ileri derecede düşer.
Kuru deride elektrik sadece yüzeye! yanıklar oluştururken (vücuda giren elektrik az olduğundan iç organ hasarı
oluşturmaz), ıslak deri ve mukozalar elektrik ile karşılaşır ise yüzeyde hiçbir bulgu vermeden (yüzeyde yanık
oluşmaksızın; iç organlara yüksek oranda elektrik geçirerek) sıklıkla ventriküler fibrilasyon, kalp bloğu veya
solunum paralizisi ile ölüme neden olabilir.
PNÖMOKONYOZLAR
İnhale edilen inorganik mineral tozlarının neden olduğu non-neoplastik, inflamasyon ve fıbrozis ile giden bir grup
akciğer hastalığıdır. Uzun süreli tedavisiz olgularda restriktif akciğer hastalığı gelişimi izlenir.
Hastaların akciğerlerinde gelişen patoloj i inhale edilen tozun miktarına, partiküllerin boyut (1-5 mm çaplı olanlar
terminal hava yollarına ulaşabilirler, en tehlikeli durum) ve şekline, eriyebilirliğine, ek iritan bulunup
bulunmamasına göre değişir.
Akciğer alveollerine aspirasyon ile ulaşan inorganik tozlara karşı gelişen defansta ön planda rol alan hücreler
alveoler makrofajlar ve dendritik hücrelerdir.
PATOLOJİ
------
Pnömokonyozlar;
Hastalık Hastalık
Antrakozis , maküller
Kömür tozu Progresif masif fibrozi s Saman küfü (micro polyspora faeni) Çiftçi akciğeri
Kaplan sendromu
• KOAH nedeni
Eşlik eden
• Malignite riskinde artı ş yok
malignite
- Asemptomatik pulmonel antra kozis • Klinik ve radyo loj ik bulgu yok, akc i ğerde antrakoz birikimi var
- Basit kömür işçisi pnömokonyozu • Klinik bulgu yok ancak radyolojik olarak a kciğ erde makrofaj grublarından oluşan
nodülleri (kömür makülleri -1-2mm çapta-, büyük olduklarında kömür nodülleri olarak adlandırılır) ve sıklıkla
özelik - Progressif masif fibrozis (komplike kömür işçisi pnömokonyozu) • Nefes darl ı ğı ve akciğerde 1-10 cm çaplı multiple
nodüller (dens kollajen ve pigment içerir) ve interstisyel fibrozis izlenir
- Komplike kömür işçisi pnömokonyozunda %10'dan azında anlamlı pulmonel disfonksiyon , pulmonel hipertansiyon ve kor
pulmonale gelişimi izlenir.
Silikozis
• Akciğerde en erken fıbrozisi başlatan pnömokonyoz;uzun vadede pulmonel hipertansiyon,kor pulmanale gelişimi
• Aktive makrofajlar IL-1, TNF, fibronektin , serbest oksijen radikalleri ve fibrojenik medyatörler sekrete eder
• Karakteristik morfolojik bulgular ortada yoğ u n whorl tarzı kollajen lifleri , çevrelerinde toz-yüklü makrofajların varlığıdır.
Polerize ışık mikroskobu ile silika partikülleri çift kırıcılık göste rerek saptanabilir .
Eşlik eden
• Akciğer karsinomu riski artar
malignite
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Klinik sahiptir .
özelik • Polerize ışık mikroskopu ile silika zayıf çift k ırı cılık göster ir
• Akut toksikasyon: Yoğun temas sonrası birkaç ay için de başlar; genellikle ölümcül
• Kronik toksika syon: Erken dön em fi bro zis, ileri dönemde interstisyel fibroz is
Asbestozis
özellik • Amfibol - krokidolit (sert-düz lifli asbest; mavi asbest); mezotelyoma riski çok yü ksekti
• Serpentin- krizotil (beyaz asbest); sanayide işlenen asbestin %90' ı; mezotelioma riski yok
• Asbestoz lifleri demir içeren prote inöz bir materyel ile kap lıdı r (ferruginouscisimcik)
• Ana bulgular :
- interstisyelfibrozis gelişimi (asbestozis)
Klinik - Plevrada lokalize fıbröz plak; asbeste maruz kalanlarda en sık bulgudur ; sıklıkla diaframın kubbesinde ve pariyetal
Beriliozis
• Akciğerde sarkoidozabenzeyengranülomlar
Patolojik
• Akut pnömoni
özellik
• Akc iğer üst lobları ve periferik bölümleri tutar
Eşlik eden
• Akciğer karsinomu
malignite
Pnömokonyozlar özet;
BESLENMEBOZUKLUKLAR!
Kwashiorko
r:
Diyette uygun kalori alınımının bulunup, gerekli proteinin olmamasıdır . Çocuklarda haftalar içinde hızla gel i şir
ve tipik olarak periferal ödem ile karakter izedir.
Marasmus
:
Diyette yeterli protein in olup, kalorinin olmamasıdır . Aylar içinde ( yavaş ) gelişir ve büyüme, gelişme geri li ği ile
karakterizedir.
Laboratuvar
Normal ya da hafifçe azalmış serum proteini Serum albümini 2.8 gr/dl ' nin altında
veriler
İnce barsak Nadiren epitel turnover'ı azalmış Epitel deturn-over ' ı azalmış
Anoreksianeıvoza
Psikotik bir tablodur, hastaların hemen hepsi kadındır (sıklıkla 15-25 yaş arası), ağır kilo kaybı ile karakterizedir.
Hasta hastalığını saklamaya çalışır. Genellikle tanı annenin amenoreyi fark etmesi ile konulur.
Amenore, diğer hormona! bozukluklar (tiroid hormonunda azalma gibi), soğuk intoksikasyonu, bradikardi, kabızlık,
saç (soluk ve ince olup kıllanmada artış vardır) ve deri (kuru ve pullu görünümde) değişiklikleri tabloya eklenir.
Major komplikasyon ağır olgularda tabloya eklenen şiddetli kusmaları takiben gelişen hipokalemi ve
bunun sonucu gelişen aritmiler ve ani ölümdür.
Mortalite tedavi edilmeyen olgularda % 25; tedavi edilenlerde % 5 civarındadır. O l guların sadece %35'i tamamen
normale dönebilir .
Bullmia
Sıklıkla kozmetik kaygıları yüksek kadınlarda izlenen, düşük oranda erkeklerde görülebilen nörotik bir hastalıktır .
Bulimia aşırı yemek yeme atakları ve bunu takiben kasıtlı ağır kusma nöbetleri ile karakterizedir.
Elektrolit bozukluğu (özellikle hipokalemi), mide içeriğinin aspirasyonu ve özefageal / mide kardia rüptürü
gelişebil i r .
OBEZİTE
- POMC(pro-opiomelanokortin)
- CART (Cocaineand amfetamine-regulated transcripts) nöronları
- NPY ( nöropeptid Y)
- AgRP (agoiti-relatedpeptide) içeren nöronlar
Leptin: Yağ dokusundan sentezlenir ve hipotalamustaki POMCve CART nöronlarını uyarır. Bu nöronlar anoreksik
peptidler olan melanosit stimüle edici hormonu salgılar . Dolayısı ile endokrin olarak TRH ve CRH salgılanır ve
enerji tüketiminde artış sağlanmış olur.
Ayrıca leptin NPY/ AgRP nöronlarını in hibe eder ve bu nöronlardan iştahı açan ( oreksijenik) peptidlerin
salgılanmasını durdurur.
Adiponektin: Yağ dokusundan sentezlenir ve yağ asid yıkımını arttırır; azalır ise obezite nedeni olur.
Yağ dokusundan TNF, IL-1, IL-6, IL- 18 salınır. Bu inflamatuar sitokinler ACTH salımını arttırır ve ateroskleroz riski
yükselir.
Ghrelin: Mideden salgılanır ve iştahı arttırır (oroksijenik etki). Bu etki NPY/AgRPnöronlarını uyararak gerçekleşir.
ObesltenlnSonuçlan
• Metabolik sendrom: Yağ dokusundaartış, glukoz intoleransı, hipertansiyon,dislipidemi
• Hiperinsülinemi, insülin rezistansı ve tip 2 diabetes mellitus
• Hipertrigliseridemi, HDL'de düşme, koroner arter hastalığı
VİTAMİNLER
Kanama diatezi
Karaciğerde pıhtılaşma faktörlerinin Neonatal hemoraji
Yit. K (faktö r 2, 7, 9, 10 ve protein C, S ve PT artar , PTT artar , kanama zamanı
Z) karboksilasyonunun kofaktörü ,
normal
TUS HAZIRLIKMERKEZLERi
VİTAMİNLER (devamı)
Fazlalık
Vitamin Fonksiyon Eksiklik bulgulan
bulgulan
Vit. B5
CoA ve yağ asit sentezinin esansiyel Dermatit , enterit , alopesi, sürrenal
(pant o-
komponenti yetmezlik
thenate)
Pyridoksal fosfata dönüşür , transaminasyon
(ALT, AST gibi) , dekarboksilasyon, glikojen Konvulsiyon, hiperirritabilite,
Vit. B6 fosforilase kofaktörü , cystathionine ve hem perifer i knöropati, sideroblastik anemi
(pyridoksin) sentezinde rol alır. INH ve oral kondroseptif kullanımı
Antioksidan
ESERELEMENTLER
Chromium insulin aktivitesini potansiyalize eder; eksikliği sonucu glukoz intöleransı ile sonuçlanır.
- Bakır eksikliğinde yara iyileşmesi gecikir , dissekan aort anevrizması, deride depigmentasyon, mikrositik
anemi (demir eksikliği sonucu), osteoporoz, kas güçsüzlüğü gelişimi beklenik
Molybde num - Ksantinoksidase'ın kof aktörüdür; pürin metabolizması ürik asit sentezinde önemli rol oynar.
- Özellikle oksidazlar olmak üzere enzimlerde kofaktör olarak kullanılır; ayrıca aminoasit metabolizması ,
Eksikliğinde izlenenler: Akrodermatitis enteropatika (gözler, ağız, burun ve anüs çevresinde deri
döküntüleri), anoreksi, diyare, çocuklarda büyüme geriliği , mental fonksiyonlarda depresyon, gece
görmede bozulma, infertilite , cücelik , hipogonadizm, yara iyileşmesinde gecikme
Doğru cevap: C
1. Elektriğe en dirençli do'ku aşağıdakilerden hangisidir?
A) Deri B) Kas 2. Etyolojisinde güneş ışığı .(UV) olmayan tümör
C) Kıkırdak O) Kemik aşağ dakilerden hangisidir?
E)Yağ
A) Bazal hücreli karsinom
Doğru cevap: A
B) Skuamöz hücreli karsinom
C) Mikozis fungoides
2. Anilinboyası aşağıdaki tümörlerdenhangisiyleilişkilidir? O) Malign melanom
A) Böbrek tümörü B) Wilms tümörü E) Aktinik keratoz
C) Mesane kanseri O) Prostat kanseri Doğru cevap: C
E) Karaciğer tümörü
Doğru cevap: C 3. Aşağıdaki vitamin eksikliklerinin hangisirıde genellikle
santral sinir sistemi bo~ukluğu bulgulan gö~lenmez?
3. Uzun süre maruz kalındığında lösemi ve aplastik
anemiye neden olan aşağıdakilerden hangisidir? A) 81 B)B3
C) E vitamini O) Siyanokobalamin
A) Asbest B) Nikel E) A vitamini
C) Toluen O) Etilen glikol
Doğru cevap E
E) Benzen
Doğru cevap: E
e ÇOCUKLUK ÇAĞI HASTALIKLARIVE PATOLOJİSİ
GENETİK BOZUKLUKLAR
Protein kodlayan genlerde mutasyon
Mutasyon: DNA'da onarılamayan kalıcı bir patolojiyi tanımlar.
- Mutasyon germ hücrelerini etkilerse herediter bir bozukluğa yol açabilir.
- Somatik hücreleri etkilerse herediter bir bozukluk oluşmaz, kansere dönüşüm ve bazı konjenital malformasyonlara
neden olabilir.
Nokta mutasyon Nokta mutasyon sonucu bir proteini oluşturan gen Orak hücreli anemide; B-globülin dizisinde 6.
dizini içindeki bir aminoasidi tanımlayan üç nükleotit sırada yer alan glutamik asit yerine valinin
Missense
den birindeki değişim sonrası normal dizide yer alan geçmesi -CTC veya GAG yerine CACveya GUG
mutasyon; bir aminoasitin değişimini tanımlar. geçmesidir
Daha nadiren bir veya iki baz çifti DNA'ya eklenebilir (insertion) , aynlabilir (delesyon); bunun sonucunda DNA'da üç
nükleotitli grublann okunması değişir (frameshift mutasyon).
55-200 (pre )
Frajil X sendromu FMRI (FRAXA) Xq27.3 FMRl-1 prote ini CGG 6-55
230 üstü full
34-80 (pre)
Friedreich ataksi FXN 9q21.1 Frataxin GAA 7-34
100 üstü full
Huntington hastalığı HTT 4p1 6.3 Hunt ingtin CAG 6-35 36-121
Dentatorubral-pallidoluysian atrofi
ATNL 12p13.31 At ro phin-1 CAG 6-35 49-88
(Haw River sendromu)
Spinoserebellar ataksi tip 1 ATXNl 6p23 Ata xin-1 CAG 6-44 39-82
Spinoserebellar ataksi tip 2 ATXN2 12q24.l Ata xin-2 CAG 15-31 36-63
Spinoserebellar ataksi tip 7 ATXN7 3p14 .l Ata xin-7 CAG 4-35 37-306
• Akandroplazi
• Familial hiperkolesterolomi
• Orak hücreli anemi
• Huntington hastalığı
• Kistik fibrozis
• Nörofibromatosis
• Fenilketonüri
• Marfan sendromu
• Kartegener sendromu
• von Hippel-Lindau sendromu
• Otozomal dominant polikistik böbrek
- Hastanın anne ya da babasından birinde Hastanın anne ya da babasından birinde Sadece anneden çocuğa geçer
hastalık ardır sıklıkla hastalık izlenmez - Her iki cinsi etkiler
Her iki cinsi etkiler Sıklıkla sadece erkekleri etkiler - Oksidatif fosforilasyonla ilişkili olup
Erkekten erkeğe geçiş yoktur Erkekten erkeğe geçiş yoktur nöropati ve myopatilerle karakterizedir ve
Kadınlarda, erkeklere oranla daha hafif ve Kadın taşıyıcılarda kimizaman hafif bulgular beyin-kas sıklıkla etkilenir .
değişken bulgular verir izlenebilir
distrofi
MARFANSENDROMU
Fibrilin tip 1 (elastik liflerin yapı taşı) bozukluğu (15q21; FBN1 gen Maıfan ayndrome
defekti)
1/5.000 sıklık; %70-85 familial; diğerleri sporadik Optik lens subluksasyonu
Zeka normaldir. Aort duvarında tunika media zayıf ve TGF-~ artışı saptanır. ,r
\ Güvercin göOsOaort
Genç yaşta ölümün major nedeni dissekan aort anevr i zması (kistik medial - dlseksiyonu mitral kapak
[ı __ prolapsusu
nekroz)
Ekstremlteleıin aşın
İleri yaşlarda en büyük sorun hipertansiyonun kontrol altına alınmasıd ır, uzun oldUOuuzun,
ince vücut yapısı
tedavide ek olarak TGF-beta sinyal inhibitörleri de kullanılır.
__ -;, Uzun kol ve parmaklar
• TGF-beta tip il reseptör mutasyonu; Marfan sendromu tip 2
(MFS2) olarak bilinir.
® TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
EHLERDANLOSSENDROMU (EDS)
Kollajenin sentez ve yapısında defekt ile karakterize, heterojen bir hastalık grubudur.
Kollajendenzengin dokular; deri, ligamenttler ve eklemler sıklıkla etkilenir.
Sık tutulur ve en ağır komplikasyonlar burada izlenir. Rekürren pulmoner infeksiyonlar ve bronşiektazi gelişimi ;
Hastaların %90'ında etkilenir. Pankreasta sekret koyulaşır , obstrüksiyon, kronik pankreatit , fibrozis gelişimi
Pankreas
Pankreatik sekresyonun total etkilenmesi sonrası yağ ve yağda emilen vitaminler- de emilim bozulur
%5-10 bebekte visköz tıkaçlar ince bağırsak obstrüksiyonu ve mekonyum ileusu gelişimi
Barsak
Yenidoğan bir çocukta kistik fibrozis nedenli ölüm olursa en muhtemel sebebi bu olacaktır (mekonyum ileusu).
Yaklaşık %5 olguda safra kanallarında müsinöz tıkaçlar safra akımını engeller; hastada kolanjit, kolestaz;
Karaciğer
karaciğerde nodülasyona ve biliyer siroz gelişimine neden olur.
Tükürük
Sık tutulur, duktuslarda progresif dilatasyon ve skuamöz metaplazi, glandüler atrofi izlenir.
bezi
Erkek Epididim ve vas deferens yoğun sekret nedeni ile tıkanmıştır, erkeklerde azospermi sıktır ve erkek olguların %95 i
genital infertildir .
Olgularda ortalama yaşam 36 yıldır ve giderek artmaktadır , ileri yaştaki hastalarda sindirim sistemi maligniteleri (sindirim kanalı ,
safra yolu, karaciğer ve pankreasta) gelişim riski yüksektir .
Lipoprotein Hastalıkları
Hiperliporo Artan
Sendrom Defekt Ana semptom Tedavi Sıklık
teinemi lipoprotein
Burger-Gruetz sendromu
Lipoprotein lipaz
A Familial
azalmış Akut pankreatit ,
hiperşilomikronemi
lipemi retinalis ,
Tip 1 Familial apoprotein CII APO C2'de Şilomikronlar Diyet kontrol 1/1.000 .000
B deride ksantomlar,
defekti değişim
hepatosplenomegali
Lipoprotein lipaz
C
inhibisyonu
Ksantelezme, arkus Safra asit
Familial LDL reseptör senilis, tendon 1/500
A LDL ekstratları,
hiperkolesterolemi defekti ksantomları
statinler, niasin
Tip2
Azalmış LDL
Familial kombine Statinler, niasin,
B reseptör ve artmış LDLve VLDL 1/100
hiperlipidemi fibrat
ApoB
Tuboerüptif
Familial Apo E2 sentezinde Fibrate,
Tip 3 IDL ksantomlar ve 1/10.000
disbetalipoproteinemi defekt statinler
palmar ksantomlar
Artm ış VLDL
VLDL ve
TipS üretimi ve azalmış Niasin, fibrate
şilomikronlar
LPL
Lipoprotein hastalıkları
OR; nadir;
Tip 1 LDLreseptör proteininin sentezinde komple bir bozukluk mevcut
Erken çocukluk çağında şilomikron; ileri çağlarda VLDL artar
LDLreseptör proteini endoplazmik retikulum içinde üretilir , ama golgiye transportu sağlanamaz ve protein endoplazmik
retikulumda birik ir.
Serum LDLve kolesterol yüksek
Kazanılmış hiperkolesterolemi : Primer hipot iroidi , Nefrotik sendrom , Ekstrahepatik kolestaz tab l olarında saptanır
Tip 2
Familial hiperkolesterolemi : OD; Prematür koroner arter hastalığı ve inme; tendon ksantomları (aşil ) ; ksantele zma
Poligenik hiperkolesterolem i (tip lla}; En sık genetik tablo
Familial kombine hiperkolesterolemi (tip llb}: OD
Tip3
Serum kolesterol ve trigliserid yüksek; Apo E defisiti
Ekstansör yüzeylerde ve palmar ksantomlar
Koroner arter hastalığı riski artmış
Periferik kandaki LDL, karaciğerdeki LDL reseptörlerine normal olarak bağlan ır; fakat
LDLve LDL reseptör kompleksi hepatosit içine internal ize edilemez .
Trigliserid ve kolesterol yüksek
En sık lipid hastalığı
En sık neden ağır alkol kullanımı Coaled
Tip4 Endosome
Kazanılmış hipertrigliseridemi: Aşırı alkol tüketimi , Oral kondroseptif pit
kullanımı, Diabetes mellitu s, Kronik böbrek yetmezliği , Tiazidler, ~-blokör
kullanımı
- Familial hipertrigliseridemi: OD; erüptive ksantomlar X
J(
Artmış koroner arter ve periferik vasküler hastal ık riski
"
iN ----'--.ı+ X
LDLreseptörü ile LDL' nin oluşturduğu kompleks hepatosit tarafından interna lize iV _---------++
___.
________it x
edilir, fakat internalize edilen bu kompleks ayrıştırılamaz. V
Şilomikron ve VLDL artmış
Tip 5
Tip iV + diabetik ketoasidoz, alkol
- Hiperşilomikronemi sendromu: Erüptive ksantomlar , akut pankreatit
insidensinde artış, lipemi retinalis , dispne, hipoksi, hepat osplenomegali
PATOLOJİ
Fenilketonüri benzeri
Malign
Di hydropterin reductase Nörot ransmit ter üret imi azalmı ş
Fenil ketonüri
Nöroloji k problemler
He re dit e r
Hepatik tirozin amino - Mikrosefali , mental retarda syon, fotofobi , korneal ülser , ağrılı palmar ve
tirozinemi
transferaz plantar hiperkerato z (okülokutanöz tirozinemi)
Tip 2
Okronozis (deri ve sklerada endojen pigment birikimi)
İdrarın beklemekle koyulaşması
Alkapt onüri Homojeııtisik asit oksidaz
Kıkı rdakta erezyon, yıkım , ağrı
Sistationin B-sentaz
Mental retardasyon
Metion in sentaz
Homosistinüri Marfanoid gör ünüm , opti k lens dislokasyonu, ost eoporoz
Metilen tetrahidrofol at
redüktazda Küçük ve büyük damarl arda tro mboemboli
iV asetil glukozamine- İs kelet anomalileri , eklem hareketlerinde k ısıtlama , kaba yüz görünümü
I-Cell hastalığı
fosfotransferaz ve ağır psikomotor bozukluk , 8 yaş ci varı ölüm
reterdasyon t ransferaz (GALT) Katarakt (15 gün), siroz (6 ay) , mental reterdasyon (1 yıl)
nedenidir Escherichia coli septisemisi
LizozomalDepo Hastalıkları
Makulada "cherry-red spot (Japon bayrağı , kiraz lekesi)" görünümü hemen tüm hastalarda
Gözde japon bayrağı izlenir.
görünümü Etkilenen bebekle bulgular 6-1O. ayda baş lar ; ana bulgular motor - mental geri kalma ve
körlüktür. Hastalık 2-3 yaşlarında ölümle sonlanır .
Hücrelerde elektron mikroskobu ile konsantrik myelin [ameller "zebra cisimleri" saptanır.
Tip A: Bu tip ağır infantil form olarak bilinir , ağır nörolojik defekt; masif iç organ büyümeleri ,
Niemann -Pick hastalığı
progresif erime ve ilk 3 yaş içinde ölüm ile karakterizedir.
Klinik: 6. ayda masif hepatosplenomegali + lenfadenopati + nörolojik bulgular gelişir
Olgula rın yarısında gözde "cherry-red spot "(Japon bayrağı veya kiraz kırmızısı lekesi şeklinde
maküla)
Kemik iliği aspirasyonunda "sea blue" (deniz mavisi) histiyositler izlenir
Tip B: Santral sinir sistemi tutulumu olmayan ve organomegali ile seyreden hafif formdur. Zeka
normaldir. Erişkin yaşa kadar yaşamaları beklenir
Tip C: En sık izlenen tip . NPC1 ve NPC2 defekti. Primer defekt lipid transportundadır
Gaucher hastalığı Tip 1 (kronik non-nöropatik form) : Olguların %99' unu olu ş turur
Sinir sistemi tutulmaz ; zeka normaldir ; dalak, karaciğer ve iskelet sistemi en ağır etkilenen
bölgeler
Kemiklerde osteopeni, fokal litik nekroz, osteonekroz
Hipersplenizm -, Pansitopeni, kemi k ağrısı , patolojik kırık , uzun kemiklerde kalınlaşma (Erlen
Mayer deformitesi)
Glukoserebrosid biriken fagositik sistem hücrelerine "Gaucher hücresi" adı verilir (buruşmuş
sigara kağıdı tipi makrofaj). Dalakta, karaciğerde , kemik iliğinde, lenf nodunda, tonsild e,
timusta ve payer plaklarında izlenirler . İleri derecede büyümüş bu makrofajlar PAS(+) dir .
Tip 1 Gaucher hastalarında tablo genellikle adult yaşta başlar (10 yaş üstünde), ilk bulgular
sıklıkla ağrısız splenomegali, hepatomegali , hipersiplenizm bulgu l arı ve pansitopeni gel işi m i dir .
Seramidaz enzim defekti; seramidin deri , lenf bezleri , beyin ve iç organlarda biri kimi
Mental defekt , karaciğe r , kalp ve böbrek tutu lumu a ğ ırdır
Farber hastalığı
Eklemlerde kontraktür , ksantomlar s ık ; vücutta yaygın lipogranülomlar ile karakterizedir .
Ses kısıklığı ve doğumda solunum zo rl uğu saptanabilir
Arilsülfataz A yetersizliği ,
Serebrosid sülfatidin , santral ve periferik sinir sisteminde; daha az oranda böbrek , mesane
birikimi tipiktir.
Metakromat ik lökodistrofi
Kas güçsüzlüğü, rijidite , konvülsiyonlar ve paralizi sık
İnsanda en sık izlenen lökodistrofidir (en sık izlenen dismyelinizan hastalık)
2-4 yaş arası ölümle sonuçlanır.
- Hepatosplenomegali
- İskelet deformitesi
Mukopolisakkaridozlar - Kalp kapağı ve arterlerde subendotelial alanda depolanım
Sıklıkla ölüm nedeni myokard infarktüsü ve/ veya kalp yetmezliğidir
- Beyin birikimi ve mental retardasyon geli ş imi
- Kaba yüz görünümü, Katarakt , Eklem sertliği
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
En ağır mukopolisakkaridozdur.
6-10 yaş arası kalp komplikasyonu ile ölüm
Hurler sendromu; Otozomal resesif geçiş
MPS tip 1 Bir yaşın sonunda kaba yüz görünümü "gargolism" oluşur .
Katarakt, sağırlık , gingival hiperplazi, hepatosplenomegali ve üst hava
yolu obstrüksiyonu ilk klinik bulgular olabilir.
Kas
Enzim İsim Hipoglisemi Hepatomegali Hiperlipidemi Prognoz Diğer bulgular
semptomu
Renomegali
Karaciğerde adenom
GSDtip il 2 yıl içinde Kalp yetmezliği
Var Kas
Acid maltase Pompe's Yok Yok kalp nedenli Lizozomaldepo
Siroz gelişmez güçsüzlüğü
disease ölüm hastalığı
GSDtip 111
Glycogen İy i prognoz
Cori'sdisease Var
dallanmayı Var Var Miyopati Erişkin yaşa kadar
ar Forbes' Siroz gelişebilir
yıkan enzim yaşayabilirler
disease
Glycogen GSDtip iV Var Gelişme
dallanmayı
Andersen Yok Daima siroz Yok Yok geriliği 5 yaş altı ölüm
yapan enzim disease gelişimi
Akut böbrek
GSDtipV Eksersizle yetmezliği
İyi prognoz
Kas glycogen McArdle gelişen ağrı Myoglobinüri
Yok Yok Yok Eksersizden
phosphorylase disease rabdomyoli 20 yaş üstünde en sık
kaçınma
Myopatik tip sis tanı alan glikojen
depo hastalığı
Karaciğer
GSDtipVI Sadece karaciğerde
glycogen Var Var Yok Yok İyi prognoz
Hers' disease glikojen birikimi
phosphorylase
PATOLOJİ
Karaciğerde glikojen
Eksersizle
Kas deposuyok
GSDtip VII ge l iş en kas Büyüme
phosphofru ct o Yok Yok Yok Açlıkla derin
Tarui 's disease kra mpl a r ı , ge r i l iği
kinase hipoglisemigelişimi
güçsüzlük
Hemolitik anemi
Mo t or
Glucose GSDtip XI
t ransport er, Fanconi-Bickel Var Var Yok Yok
GLUT2 syndrome
Glukoz mobi lizasyonu başarısı z lığından kaynaklanan hipoglisem i (çoğunlukla konvül siyonlara yol açar)
Myopatik tip - Sadece iskelet kası etkilenir : subsarkolemmal ağırlıkl ı glikojen birikimi
- McArdle disease - Erişkinde (20 yaş üzerinde) en sık tanı alan glikojen depo hastalığıdır
Siroz ve splenomaga li ge l i ş me z
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
~----
KROMOZOMAL HASTALIKLAR
2- Down hastalarının %4'ünde Robertsoniantranslokasyon (fazla 21. Kromozom en sık 14. Kromozoma tutunmuş
olarak saptanır)
3- Down hastalarının % 1'inde ise neden mosaizmdir.
Klinik;
Down hastası doğduğunda yassı yüz, sarkık palpabl fıssürler, epikantus, açık ağız, sentral pilisi olmayan büyük dil ve
doğumda kas tonusunda azalma (floppy baby), alçak yerleşimli kulaklar, avuçta tek çizgi (simian çizgisi),
radyog rafık anormallikler (orta falanks ve pelviste hipoplazi), elde 5. parmakta klinodaktili (virgül parmak), iriste
" Brushfıeld lekeleri", umbilikal hemi saptanabilir .
Down hastalarında kalp defektleri (en sı k saptanan konjenital kalp hastalığı %40 olguda saptanan endokardiyal
yastık defektidir, (sıklıkla atriyoventr iküler kanal formunda membranöz tip ventri küler ve ostium primum tipi atriyal
septal defekt), ardından fallot tetraloj isi, patent duktus arteriozus saptanabilir.
Down sendromlu çocuklarda duodenal atreziveya stenoz, imperfore anüs, Hirschsprung hastalığı gelişme olasılığı
artm ı ştır.
Down hastalarında lösemi riski 10-20 kat artmıştır ve en sık izlenen lösemi ALL'dir. AML içinde m7
özellikle sık izlenir ve normal kişilerde oldukça kötü prognozlu olan m7; Down olgularında
saptandığında iyi prognozludur.
Alzheimer hastalığı (40 yaş civarı) gelişme riskinde artış, atlantoaksiyel instabilite
Ön planda T hücre fonksiyon bozukluğu formunda immün defekt saptanır; sonuçta ağır solunum yolu infeksiyonları ve
otoimmün tiroidit gelişimi beklenir.
• Serin treoni n kinase'ı kodlayan DYRKlA ve calcineurin i inhibe eden protein i kodlayan RCANl (calcineurin 1
regülatör) , Down sendromunun patogenezinde suçlanan genlerdir
Bulgular; mental retardasyon, küçük çene (mikrognati), üst üste binen el parmakları (3-4. parmaklar),
sallanan sandalye altı tarzı ayaklar (sandal ayak), kı sa boyun, düşük kulak yerleşimi, konjenital kalp defekti
(pol ivalvül defektleri), renal malformasyonlar ( en sık at nalı böbrek), kalça ekleminde abduksiyonda sınırlanma,
akciğerde anormal lobülasyon.
-!liı,ıılıi "--:100cııo--1
Kaıyotlploı'!
Trtzııml 21 lpt 47 ,)0(, .al
,___, 11pt -46,)0(.dıı(14:21Xq1o;q111)..:l'I
-tip: 4')0(147.XX. -ıZ1
----
Diifıll<- ---
Kııa ııo,ı., - -=-----:1:l,
-- -\--.-+. -- iL
-
ır..-
TRlmul 18: EDWARDIIBEN~U
ıı..nı: aooo
dııQımlı 1
Kaıyotlploı'!
Trtzııml1811pt 47,l0(,+18
-tip: 4')C)Cl47,XX.+18 •-ıı--
TillzOııl 18:PATAIJ--.ı
ı.-ıı:1aooo...,...1
~,. 41.XX.+13
,,..._, llpt 411,l0(,+13,doı(1 3;'141(,ı1Cl;q10,
-ıı,: 48,XX/47,)0(,+11
Küçükbaş (mikrosefali), mental retardasyon, ariensefali (anormal !imbik sistem), birbirine yakın ve küçük gözler
(mikroftalmi), elde polidaktili, konjenital kalp hastalığı (Fallot tetralojisi, atriyal ve ventriküler septal defekt),
polikistik böbrek, renal defekt (nadiren at nalı böbrek), akciğerde anormal lobülasyon, umblikal hemi, Simian çizgisi
ve yarık damak dudak ile karakterizedir.
Bazı ağır olgularda tek serebral hemisfer (özellikle ön beyin gelişim bozukluğu; holoprosensefali) ve
burnun üzerinde tek göz (cyclops) bulunur.
Olguların çoğu hayatın ilk 6 ayında ölür.
Bulgular kedi sesi gibi ağlama, düşük doğum ağırlığı, mikrosefali, yuvarlak yüz, hipertelorism, epikantal kıvrımlar,
konjenital kalp hastalığı, kısa el ve ayaklar, simian çizgisi
Velocardiofacial sendrom; Hafif immün yetmezlik fakat ağır dismorfızm ve kalp defekti ön planda olduğunda
kullanılır.
22qll.2 delesyon hastaları psikoz gelişimi için yüksek risk taşır (şizofreni ve bipolar hastalık).
Klinefelter sendromu
Pubertede testislerde germ hücreleri ve sertoli hücreleri karakteristik olarak yoktur, Leydig hücre vardır, sayısı
artmıştır (ama fonksiyonları yetersizdir, testosteron üretimi yok); seminifer tubüllerde atrofi, hyalinizasyon ve
peritubüler yoğun fibrozis bulunur .
• Meme karsinomu
• Ekstragonadalgerm hücrelitümörler
• SLEgibi otoimmün hastalıklar
Turner sendromu:
• Turner sendromlu bireylerin % 57'sinde 45X0 saptanır; bunlar çok ağır formdur ve tanı sıklıkla doğumda yada
erken çocukluk çağında konur
Büyüme geriliği, anormal kısa boy, boyunda şişlik (lenfatik kanal nedenli, kistik lenfanjioma), pelerin tarzı boyun,
kalkan göğüs, kubitis valgus, saç çizgisinin aşağıda yerleşmesi, el ve ayaklarda lenfödem, konjenital kalp defekti
(aort koarkasyonu ve biküspit aort valvülü), at nalı böbrek, çok sayıda pigmente nevüs varlığı tipiktir.
Mental reterdasyon yok; görme ve duymada defekt, artmış tiroid hasta l ığı riski saptanır .
Kısa boy + primer amonore majör bulgular; tanı karyotipleme ile konur.
• Turner sendromlu bireylerin %43'ünde mozaizm veya X kromozomunda yapısal anomali saptanır . En sık X
kromozom kısa kol delesyonu saptanır ve bunun sonucu uzun kolda bir isokromozom formasyonu ile sonuçlanır,
46,X,i(X) (qlO)
Bu grup Turner hastası anlamlı fenotipik farklılıklar içerebilir; hatta tamamen normal görünümde olup sadece primer
amenore saptanabilir.
- Menarj öncesi menopoz gelişimi: 2 yaşına kadar oositlerin total kaybı, fıbrotik överler
- Turner hastası daima sterildir.
- SHOX geni (short stature homeobox) Xp22.33: normal bireyde iki kopye olmalı iken Turner hastasında tek
kopyedir ve kısa boy, büyüme geril iğ i, kardiyak malformasyonlar've endokrin bozukluklardan sorumludur
- 45X0/46XY mozaizmi bulunan olgularda gonadal disgenezi zemininde germ hücreli kanserler
gelişebilir; bu nedenle saptandıklarında gonadlar profılaktik olarak çıkarılmalıdır. Bu gonadlarda gelişmesi
beklenen tü mör gonadoblastomdur (gonadoblastom = germ hücreli tümör + seks kord stromal tümör
beraberliği) ve sıklıkla germ hücre komponenti olarak disgerminom (disgerminom malign bir tümör) içerir.
Fragile X sendromu:
Fragile X sendromu; tekrarlayan tr inükleotit dizi mutasyonlarının yol açtığı hasta l ıkların bir prototipi ve en sık
izlenen örneğidir.
Fragile X sendromu; FMRl gen (Xq27.3) mutasyonu; Down sendromu sonrası mental reterdasyona en sık neden olan
ikinci genetik hastalık ve mental reterdasyona en sık neden olan mendelian hastalıktır.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Frajil X sendromunda izlenen bir diğer alışılmadık bulgu taşıyıcı kadınların % 50'sinde
mental retardasyonun saptanmasıdır. Bu veri olasılıkla mutasyonun dinamik natürü ile
ilişkilidir .
Normal kişilerde FMRl geninde ortalama 29 kez tekrarlanan CGG dizisi, etkilenen bireylerde 230-4.000 kez tekrarlanır. Bu
sayıdaki tekrara ful mutasyon adı verilir ; 52-200 CGG tekrarı ise premutasyon olarak adlandırılır . Taşıyıcı erkek ve kadınlarda
premutasyon bulunur . Oogenez sürecinde (spermatogenezde izlenmez) premutasyon full mutasyona dönebilir.
Özellikle otistik erkek çocuklar frajil X kromozomunu sıklıkla taşırlar ve ek bulgularda saptanırsa bu yönde araştırı/malıdırlar.
Fragile X'li erkek hastalarda; mental retardasyon, büyük, uzun, kaba yüz, büyük mandibula, büyük katlanmış kulaklar, özellikle
%90 olguda postpubertal dönemde büyük testisler (makroorchidism), aşırı esnek eklemler , yüksek damak ve mitral kapak
prolapsusu sıklıkla izlenir .
Frajil X' li kadınların %30' unda 40 yaş altında prematür overian yetmezlik gelişir .
Frajil X' li erkeklerde %30 olguda 6. dekatta progresif nörodegeneratif sendrom gelişir .
15. Kromozom q 11-13 bölgesi Prader-Willi sendromu ve Angelman sendromuna neden olan genetik defekti taşır.
PEROKSİZOMAL HASTALIKLAR:
Adrenaller küçük ve zona fasikulatada karakteristik !ameller yapıda sitoplazmik lipit inklüzyonlar bulunur. Lipidler
MSS'de de birikir ve tablo ağır demyelinizasyon ile sonlanır.
Zellweger sendromu:
Yenidoğanda tipik yüz, epilepsi, göz bozuklukları ile birkaç ay içinde ölümle sonuçlanır.
PATOLOJİ
Major patoloji karaciğer (karaciğer büyük, fıbrotik, mikronodüler siroz), böbrek (fetal lobülasyon, kortikal renal kistler)
ve beyindedir (fokal lissensefali, heterotopik serebral korteks, korpus kallozum agenezisi, dismyelinizasyon).
OR fitanik asit oksidasyonunda defekt (phytanoyl-CoA hydroxylase defısiti ) ve doku ve sıvı larda fıtanik asit
birikimi ile karakterizedir.
Retinitis pigmentoza, iktiyozis, duyma kaybı, periferik nöropati ve serebellar ataksi saptanır. Fitanik asit seviyeleri çok
yükselirse aritmi ya da kalp ileti boz uklukları ve kardiyomyopati oluşur .
Sıklıkla kalp patolojisi ya da ağır nörolojik bozukluk ve depresyon nedenli ölüm izlenir.
BAKIRMETABOLİZMASI HASTALIKLARI:
Wilson hastalığı:
Karaciğerdeki bakırın kuru ağırlık olarak arttığının gösterilmesi tanıda altın standarttır
Menke s sendromu:
X'e bağlı resesif geçiş, ATP7A protein defekti sonucu gelişen bir ba kır metabolizma hastalığıdır
Menkes'in kinky (dağınık, kolay kırılan) hair (saç) sendromunun karakteristik bulguları erkek
bebeklerde, intestinal bakır emilimindeki defekt sonucunda bakır ve serüloplazminin serum
seviyelerinde düşüklüktür.
Dağınık, kaba ve kırılgan saçlar, yumuşak yanak ve kemik değişiklikleri (metafızlerde gen i şleme, kosta ve femurda
osteofıtler), progressif serebral dezoryantasyon ve epilepsi, arterlerde yaygın genişlemeler, arter duvarında internal
elastik membranda defekt saptanabilir.
. Gerçek hermafrodit
Hem erkek hem kadın gonadlan var
Karyotip sıklıkla 46XX
PEDİATRİK HASTALIKLAR
ı yaş altı bir çocuğun açıklanamayan ani ölümünü tanımlar (%90'ı 6 ay altındadır; en sık ise 2-4 ay arasında izlenir).
İnfantların çoğu evde, gece uykusunda ölür. Çocukların sırt üstü uyutulması ABD'de son 10 yıl içinde riski %40
azaltmıştır.
Ani infant ölümü sendromunda otopside en sık saptanan bulgu (%80 olguda); genellikle timus, visseral ve pariyetal
plevra ve epikardiyumda saptanan multiple peteşilerdir; ayrıca akciğerde konjesyon, pulmonel ödem, arkuate
nükleusta hipoplazi, beyin kökü nöronlarında azalma saptanabilir.
Maternal faktörler İnfanta bağlı nedenler Çevresel faktörler Postmortem saptanan anormallikler
• 20 yaş altında anne yaşı • Beyin kökünün gelişimsel anomalisi • Yüz üstü uyuma pozisyonu • Viral myokardit, bronkopnömoni
• Annenin gebelik sürecinde sigara • Prematürite , düşük doğum ağırlığı • Yumuşak yüzey üzerinde uyuma • Konjenital aort stenozu
• Annenin madde kullanımı • Multiple doğum, ilk kardeş olmama • İlk üç ayda ebeveyn ile beraber uyuma • Genetik ve metabolizma hastalıkları
• Siyah ırk
KONJENİTAL ANOMALİLER
Malformasyon ;
Gelişim sürecinin rölatif olarak erken evresinde oluşan intrinsik patolojilerdir . İki temel neden ile oluşur:
a- Genetik; Karyotipik anormallikler, tek gen mutasyonları, multifaktoriyel hastalıklar, Mendelian geçişli hastalıklar gibi.
b- Çevresel nedenler; Virüsler (CMV, kızamıkçık, HSVgibi), ilaçlar (talidomit, folat antagonistleri, androjenik hormonlar,
alkol, antikonvülzanlar ve 13-cis-retinoik asit), radyasyon gibi.
CMV, en sık malformasyona neden olan fetal viral infeksiyondur (ikinci en sık viral etken kızamıkçık).
Malformasyonlar tek (anensefali ve konjenital kalp hastalığı gibi) ya da multipl organ sistemini etkileyebilir.
Tekrarlama riski malformasyonun t ipine göre farklıdı r, yakla ş ık %2-7 arasında değişir .
Deforma syon;
Fetal hayatın rölatif olarak geç evresinde (3. trimester) bir mekanik faktör (en sık neden uterusun
çocuğu sıkıştırmasıdır) sonucu gelişir.
Genel bulgu, basınç etkisi ile vücutta şekil, form veya pozisyonda anomali gelişimidir.
PATOLOJİ
Disruption
Normal gelişimini tamamladıktan sonra organ ve vücut bölgelerinde oluşan ikincil yıkım ya da bozukluğu tanımlar .
Eksternal ya da internal etki sonucu oluşabilir (amniyotik bant gibi). Genetik temelli bir olay değildir.
Sequence (dizi);
Ollgohldramnlyoz
Bir dizi halinde oluşan multipl konjenital anormalliği tanımlar . Organogenezde tek,
lokalize bir bozukluk ile başlar, bu patolojiye bağlı olarak diğer organlarıda sekonder etkiler
yaratır. Primer etki malformasyon, deformasyon ya da disruption olabilir.
Hipoplastik
En iyi örnek oligohidramniyoz sequensi (Potter's' dir. Renal agenezi veya ,,,...:~ -d ... böbrek
, .ı,,.ı+-,-- fdnır
yolu
amniyon sıvı kaybı gibi çeşitli faktörler sonucu amniyotik sıvıda azalma obstrüksiyonu
(oligohidramniyoz), bunun sonucu fetusa basınç ile yassılaşmış bir yüz, el ve
Amniyon s ıvı-+
ayaklarda pozisyonel anormallikler gelişmesidir. Ayrıca amniyon sıvısının kaybı
Aplazi : Gelişim bozuk l uğu sonucu bir organın yokluğudur, fakat organın rudimental artığı bulunur .
Atrezi: Özellikle içi boş organlarda (trakea ve barsak gibi) lümenin açılmamasını tanımlar .
TORCHinfeksiyonları
• Kedi dışkısındaki
oocyst'lere maruz
Koryoretinitis (körlük nedeni), periventriküler
kalmaya sekonder
Toksoplazmosis kalsifikasyon, mikrosefali , mental retardasyon , TORCHiçin pozitif serolojik test
materna l infeksiyon .
neonatal kolestaz
• Öncelikle transplesental
bulaşma
Fetal nedenler; kromozom hastalıkları (sıklıkla trizom i 13, 18 ve 21, canlı doğan monozomi X ve triploidi) , konjenital
anomaliler ve konjenital enfeksiyonlar (TORCH).
Plasenta! nedenler; temel patoloji utero-plasenta l yete rsizlikdir; ublasyo plasenta, plasenta previa, plasenta!
trombozis ve enfarktla r, plasenta! infeksiyonlar, plasenta! mosaicism ve multiple gestasyon.
Maternal (anneye bağlı) nedenler; en sık rastlanılan intrauterin büyüme geriliği nedenidir. Farklı nedenler
ile oluşursa da ortak sonuç, plasenta! kan a kı m ı nda a za l madır.
Plasenta! kan akımının azalmasının günümüzde en sık nedeni annenin sigara kullanmasıdır.
1- Yenidoğanda doğum sürecindeki ağır hipoksinin sonucu olarak gelişmesi beklenen hastalıklar:
a- İntrakranyal hemoraji
- 35 haftadan küçük çocuklarda kanama periventriküler germinal matrikste,
- 35. haftadan sonra preventriküler beyaz maddede (periventriküler lökomalazi)
b- Respiratuar distres sendrom(hyalin membran hastalığı)
Travma nedenlidir. Doğumda alt uterin kanalda basınç sonucu kafatası yumuşak dokusunda ödem, konjesyon ve
şişme gelişi r (kaput succedaneum). Eğer bu tablo hemoraji içeriyor ise sefalhematom denir. Klinik önemi yoktur ,
fakat kafatası fraktürünün tabloya eşlik edip etmediği bilinmelidir .
3- Caput succedaneum: Scalpta travma sonrası ödem, konjesyon ve şişme
4- Kranyel sinir hasarları: En sık fasiyel sinir (sıklıkla mandibular dal) hasar
5- Brachial pleksus hasarı:
- Erb's pralizisi: Üst brakial pleksus hasarına karşılık gelir ve omuz adduksiyon ve internal rotasyonda, ön kol
pronasyonda durur. İpsilateral diafram paralisizi sıklıkla eşl i k eder.
- Klumpke's paralizisi: Alt brakial pleksus hasarına karşılık gelir; el-bilekte paralizi ve ipsilateral Horner
sendromu (miosis, pitosis, fasiyel anhidrosis) ile karakter izadir.
• Bu infantlarda basınçlı oksijen tedavisi bulguları düzeltir, bazı Akciğerde, alveolleri örten
infantlar cevapsız olabilir . Bu durumda surfaktan replasmanı ve hyalen membranlar
solunum desteği gereklidir . Komplike olmayan olgular (infantlar
gelişen hiperoksik fazda VEGF belirgin ölçüde azal ı r ve endotel hücrelerinde apopitoz gel işir; çocuk oda havasına
alındığında rölatif olarak oksijen düşer ve VEGF sentesi yeniden başlar, bu retinal damarlarda proliferasyona
neden olur (neovaskülarizasyon) ki buda körlüğe yol açar. İnsülin-like büyüme faktörü (IGF-1) VEGF
regülasyonunda anahtar rol oynar. IGF-1 düşüklüğü VEGF sinyalini baskılar.
• Neonatal respiratular distres sendromlu çocuklarda gelişmesi beklenen diğer hastalıklar; (ağır hipoksinin ortak
etyolojisi nedeniyle) patent duktus arteriosus, intraventriküler hemoraji ve nekrotizan enterokolitdir.
NEKROTİZAN ENTEROKOLİT
Ağır hipoksi nedenlidir ve düşük doğum ağırlıklı premature bebeklerde sık izlenir
Barsakta etkilenen segmentte genişleme, frajil ve konjesyone görünüm ile karakterizedir ; ağır olgularda gangrenöz
nekroz ve perforasyon gelişebil i r
HİDROPS FETALİS
Fetuste anazarka tarzında generalize ödemi tanımlar. Neden intrauterin ağır hipoksidir.
İntraüterin büyüme sürecinde progresif sıvı birikimi ile karakter izedir ve sıklıkla ölümcül bir tablodur .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Hemanjiomlar
Sakrokoksigeal teratomlar
Teratomların insidensi yaşam içinde iki pik yapar , birincis i 2 yaş civarında , ikincisi 20 yaş
civarındadır .
0-5 yaş: Akut lösemi %36 , beyin tm %13, lenfoma %10, Wi lms tm %10, nörobla stom
%7, retinoblast om %6
Lenfoma
5-9 yaş: Akut lösemi %31, beyin tm %25, lenfoma %16, Wilm s tm %5, nöroblastom 13""
%3, retinoblastom %2
10-14 yaş : Akut lösemi %18, beyin tm %18, lenfoma %25, kemik %11, yumuşak dok u
%5, tiro id %4
15-19 yaş : Akut lösemi %12, beyin tm %10, lenfoma %27 , ret inoblasto m %4, kemik Wllm s Tm
6%
Serebellumda kitle
Medülloblastom 17p delesyonu
NSE,nöroflament , synaptofizin, kromograninpozitif
15 yaş altı çocuklarda malignite nedenli ölümlerde en sık neden akut lösemilerdir.
Histolojik olarak çocukluk çağı tümörlerinin büyük kısmı çok primitif , küçük, yuvarlak hücrelerden oluşurlar ve rutin yöntemler ile
birbirlerinden ayrılmaları ya da tümörlerin hangi hücreden köken aldığının saptanması kolay değildir . Bu nedenle benzer
morfolojiye sahip (nöroblastom , lenfoma-lösemi , rabdomyosarkom , Ewing sarkomu/PNET gibi) tümörlere (ek yöntemler
uygulanarak - immünh istokimyasal mar kerlar ve elekt ron mik roskobu gibi yöntemler ayrım yapılamadığı ya da bütün çabalara
rağmen köken aldığı doku belirlenemediği takdirde} genel olarak "küçük yuvarlak mavi hücreli tümör'' adı verilir.
Nöroblastom :
• N-myc amplifikasyonu şu anda nöroblastik tümörlerin en önemli risk faktörüdür; tümörün evresi ya da yaş göz önüne
alınmadan otomatik olarak tümörü "yüksek risk" grubuna sokar.
Erken çocukluk çağında sık ve genellikle 5 yaş altının tümörü ; infantlardaki malignitelerin %SO'sini oluşturur.
1 yaş altı infantlarda en sık tanı alan malign tümördür.
Çocukluk çağında en sık izlenen solit ekstrakranyal malign neoplazisi
Nöroblastomun %1-2 olguda izlenen familial yatkınlığından sorumlu gen 2. kromozom ALK' dır
En sık adrenal medülla kökenli (%40}; ardından retroperitondan (%25) ve posterior mediastenden (%15} kaynaklanır.
Nöroblastomun eşsiz özellikleri ; spontaz regresyon ve spontan ya da tedav iye sekonder matürasyon göstermesidir
2 yaş altındaki çocuklarda ilk bulgu; abdominal kitle; nöroblastomlar sıklıkla büyüdüğünde
orta hattı geçer; aksine Wilms tümörü büyüse bile genellikle orta hattı geçmez.
Klinik;
2 yaş üstündeki çocukta ilk bulgu; metastaz
Ek bulgular; ateş, kilo kaybı, diastolik hipertansiyon, apsomiyoklonus (%20-50)
kemik iliği, kemik, karaciğer, deri (tanı anında %70 olguda metastaz saptanır)
Horner sendromu Torasiktümörlerde; unilateral pitoz, miyoz, anhidroz; tümör çıkarılırsa da semptomlar düzelmez
Kerner-Morrison sendromu Tümörün sekrete ettiği VİP nedenli sekretuar diare, tümör çıkarılırsa tablo düzelir
Mikroskopi; Küçük yuvarlak mavi hücreli tümör , Homer-Wright ve perivasküler psödorozetler tipiktir.
Tümör hücreleri spontan ya da tedavi ile ganglion hücresine matürleşir ise; pirimitif nöroblastomlar arasında ganglion hücreleri
izlenir ki bu tabloya ganglionöroblastom adı verilir. Bu veri tümörde regresyon bulgusudur .
Eğer tümör hücrelerinin tümü matürasyon gösterir ise tümör, ganglionöroma adını alır
Nöroblastom içinde schwannian stromanın varlığı özellikle tümörün iyi diferansiye olduğu anlamına gelir ki bu önemli bir iyi
prognozu gösteren histolojik veridir .
Perivaskülerpsödorozet Yüksek mitoz oranına sahip tümörler Turn-over'ı yüksek tüm tümörlerde saptanır
Nöroblastom
Nörojenik tümörler
Medülloblastom
Homer-Wright Nöropil çevresinde dizilen tümör hücreler inde
Retinoblastom
oluşan psödorozetler Nöroendokrin tümörler
Retinoblastom
Flexner Embriyoloj ik gelişimdeki nöral tübü taklit eden
Nöroblastom
Wintersteiner ortalarında lümen bulunan gerçek rozetler
Medülloblastom
Nöroblastomdaprognostikkriterler;
İyi prognoz Kötü prognoz
Evre IVS (special): Bir yaş altı çocukta, lokalize primer tümör (stage 1, 2A, 2B gibi)+ deri, karaciğer ve/veya kemik iliğine sınırlı yayıl ı m
Retinoblastom:
3q14 RB delesyon/ mutasyonu bulunan otozomal dominant retinoblastom olguları Sporadik retinoblastom olguları
Klinik; hastalar genelde göz ağrısı, hassasiyet , kötü görme , strabismu s ve papillada beyaz renk ile doktora gelirler .
Doktorun muayenede saptadığı en karakteristik bulgu, pupilde izlenen beyaz refleksdir (cat's eye pupil, kedi gözü papilla veya
lökokori olarak adlandırılır) ; genel anestezi alında pupil dilatasyonu sonrası indirekt oftalmoskop ile incelenerek tanınır .
Mikroskopi; Histolojik görünüm tabakalar halinde küçük yuvarlak hücrelerden oluşmuştur, tanı koydurucu bulgu bir arada
izlenen sıklıkla saptanan nöral tüpü taklit eden, ortalarında lümen bulunan gerçek rozetler (Flexner Wintersteiner) ve nadiren
izlenen psödorozetlerdir (Homer -Wright) . Yüksek oranda kalsifiye tümörlerdir .
Tanı; retinoblastomlar tomografide yüksek kalsifi kasyon özell i ğ i ile kolayca tan ı n ı r l ar .
Metastaz; en sık uzak metastaz yeri: optik sinir invazyonu ile beyin ve kafatası, kemik ve lenf nodlarıdır.
• Ayrıca "nefroblastomatozis" böbrekte izlenen immatür böbrek adalarını (nefrojenik restler) tanımlar ve Wilms tümörü için
premalign kabül edilen bir lezyondur.
WT-1 geni ile beta-catenin geninin birlikte bozulması sporadik Wilms tümörlerinin %10' unda saptanmıştır
PATOLOJİ
Klinik; Wilms tümörü hastalarında sıklıkla batında palpable kitle (Wilms önce batında kitle oluşturacak tarzda büyür ; sonrasında
metastazlarını yapar ; bu nedenle 2-6 yaş arası çocuklarda batında ele gelen kitle tan ı m l aması hemen daima Wilms için kullanılır) ,
Anaplazi Wilms için bilinen en değerli morfolojik prognostik veridir; varlığı anlamlı kötü prognozu gösterir.
Fokal anaplazi prognozu çok etkilemez ancak diffüz anaplazi (sıklıkla ekstra renal yayılımla birlikte saptanır) çok kötü prognoz
anlamına gelir.
Anaplazi ve kötü prognoz sıklıkla p53 mutasyonu 1Ie koreledir ve kemoterapödik tedaviye direnç anlamına gelir
Metastaz; Wilms tümörü olgularında en sık metastaz akciğeredir; ardından bölgesel lenf nodlarına , diğer böbreğe ve karaciğere
metastaz saptanır .
Wilms tümörü hastalarına en sık eşlik eden anomali genitoüriner malformasyonlardır; aniridi geneti k sendromlar ve 11.
Kromozom defektlerine sıklıkla eşlik eder. Ama unutulmamalıdır ki sporadik Wilms tümörleri genetik bazlı olanlara göre çok daha
sıkt ı r.
• Yenidoğanda batında ele gelen kitlenin en sık nedeni: Unilateral (tek taraflı) renal kistikdisplazi
• 2 yaş altında batında ele gelen kitlenin en sık nedeni: Nöroblastom(orta hattı geçmesibeklenir)
• 2 yaş üstünde batında ele gelen kitlenin en sık nedeni: Wilms tümörü (orta hattı geçmesibeklenmez)
• 0-2 yaş arası batında kitle (orta hattı • Görme bozukluğu, gözde
• Batında ele gelen kitle (orta hattı
İlk bulgu
geçer) ağrı
geçmez)
• 2 yaş üstünde metastaz • Lökokori
Trifazik yapı
Flexner • Blastem
Mikroskopi Homer-Wright
Wintersteiner • lnmatür stroma
• Tubüller
Kemik iliği
En sık metastaz Optik sinir yolu ile beyin Akciğer
Karaciğer
13q14 llpl3
Kromozoma! 17q kazanımı, lp delesyonu
Pepper sendromu
Horner sendromu
WAGR
Hutchinson sendromu
Eş lik edenler Osteosarkom Denys-Drash sendromu
Opsomiyoklonus
Beckwith-Wiedeman sendromu
Kerner-Morrison sendromu
Racoon(panda)gözü
Anaplazi hangisidir?
A) Burkitl lenfoma B) Rabdomiyosarkom
C) Nörofıbrom D) Optik gliom
E) Retinoblastom
8. Hücre siklusunda G1/S fazı geçi ş i nde rol alan bir tümör
1. Aşağıdakilerden hangisi prematüre yenidoğanlarda
supressör genin fonksiyonel tek aile! ile doğan çocukta 6 yıl
görülen nekrotizan enterokolit için kesin tanı koydurucu
içinde malign bir neoplazm gelişiyor.
bulgudur?
Bu neoplazm aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Abdominal distansiyon
B) Direkt karın grafısinde pnömatozis intestinalis görülmesi A) Böbrekte nefroblastom B) Akut lenfoblastik lösemi
C) Kan gazlarında asidoz saptanması C) Serebellar astrositom D) Nöroblastom
D) Kusma E) Retinoblastom
E) Tam kan sayımında trombositopeni saptanması
Doğru cevap : E
Doğru cevap: B
9. Herediter retinoblastomlu hastalarda aşağıdaki
2. Kistik fıbroziste aşağıdaki doku veya organlann neoplazilerden hangisinin görülme sıklığı artar?
hangisinde morfolojik bulgular belirgin~?
A) Adenokars inom B) Lösemi
A) Ter bezleri B) Pankreas C) Malign Melanom D) Osteosarkom
C) Tükürük bezleri D) Karaciğer E) Lenfoma
E) Akciğerler
Doğru cevap: D
Doğru cevap: A
10. Üç yaşındaki bir çocukta aniridi saptanmış ve sağ abdominal
3. Aşağıdaki iyon kanallarından hangisinde görülen orta hatt ı geçmeyen bir kitle palpe edilmiştir. idrar tetkikinde
fonksiyon bozukluğu kistik fıbrozise neden olur? hematüri izlenm i şti r.
A) Magnezyum B) Kalsiyum
Bu hasta icin .8.!1...Qınfil tanı aşağıdakilerden hangisidir?
C) Sodyum D) Potasyum
E) Klor A) Nöroblastom B) Rabdomiyosarkom
C) Renal hücreli karsino m D) Wilms tümörü
Doğru cevap: E E) Non-Hodgkin lenfoma
Doğru cevap: D
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
11. Wilms tümörlü bir hastada kötü prognoz ~ 6. On beş yaşında bir kız çocuğunda aksiler kitleden yapılan
aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilidir? ince iğne biyopsisinde küçük yuvarlak undiferansiye
hücrelerden oluşan bir tümör saptanıyor. Yapılan
A)Aniridi B) Cinsiyet
immünhistokimyasal boyamada tümör hücrelerinde LCA
C) Hemihipertrofı D) Anaplazi saptanmas ı
( + )' liği saptanıyor.
E)Yaş
Doğru cevap: C
7. Aşağıdakilerden hangisi nöroblastomun özelliklerinden
biri .d.e,ğj_J_@:?
A) Hava yolu epitelinde klorun lümene aktif sekresy onu Verilen bilgilere göre tümörün evresi hangi şıkta doğru
bozuktur. olarak verilmiştir?
B) Yenidoğanda kistik fıbrozise bağlı ölüm genelde mekonyum
A) Evre 1
ileusundan olur.
B) Evre il
C) Gençlerde ölüm nedeni çoğunlukla pnömonilerd ir.
C) Evre 111
D) 1leri yaşlardaki hastalarda gastrointestinal sistem
D) Evre iV S
maligniteleri riski artmıştır.
E) Evre iV
E) Ter bezlerinde klorun lümene aktif sekresyonu bozuktur.
Doğru cevap: D
Doğru cevap: E
A) Lenfanjiyom B) Hemanjiyom
C) Teratom D) Lösemi 10. Aşağıdaki böbrek tümörlerinden hangisi trifazik özellik
E) Wilms tümörü gösteren ve aniridinin eşlik edebildiği çocukluk çağı
neoplazisidir?
Doğru cevap: B A) Nöroblastom
B) Nefroblastoma (Wilms tümörü )
5. Aşağıdaki çocukluk çağı tümörlerinden hangisinde C) Feokromasitoma
Flexner-Wintersteiner rozetleri ve psödo Homer Wright D) Renal hücreli karsinom
rozetleri görülür? E) Renal anjiyosarkom
A) Relinoblastom B) Rabdomiyosarkom Doğru cevap: B
C) Nöroblastom D) Lenfoma
E) Medulloblastom
Doğru cevap: A
D İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI
VE PATOLOJİSİ
AŞIRI DUYARLILIKREAKSİYONLAR!
• Klinikte eksojen (dışarıdan alınan) bir ajana karşı, hızla gelişen , akut bir reaksiyondur.
• Başrol oyuncuları mast hücreleri, eozinofiller ve lgE'dir .
Başlangıç fazı Antijen ile karşılaştıktan sonra ilk 30 dakika içinde ba ş lar
Rol alan medyatörler (primer medyatörler) ; Hist amin, Adenozin, Eozinofilik kemotaktik faktör , Nötrofilik
kemotaktik faktör , Kinaz ve triptaz
Tip 1 aşırı duyarlılık tablosu hastalıkları klinik açıdan iki alt grupta incelenir :
a- Sistemik anafilaksi
Allerjenin parenteral ya da oral alınımın ı takiben
gelişen , ağır aşırı duyarlılık tablosudur . Sı k lıkla şok
obstrüksiyon gelişir .
gelişebilir.
1- Opsonizasyon ve fagositoz
Herhangi bir antijeni taş ı yan bir hücreye karşı antikor üretimi ( sıklıkla IgG ve IgM) ve hücre yüzeyinde oluşan
antikor-antijen birleşmesi sonrası ya antikorun Fc kısmı üzerinden ya da komplemanın aktive olarak hücre
yüzeyinde C3b oluşması ve antijeni taşıyan hücrenin bu opsoninler ile fagosite edilerek temizlenmesini tanımlar .
A. Opsonlzatlonand phagocytosis
Opsonized
cen
C3b
Herhangi bir antijeni taşıyan bir hücreye karşı antikor üretimi ve hücre yüzeyinde antikor-antijen birleşmes i
oluştuktan sonra komplemanın aktive olması ve bir yandan antijeni taşıyan hücre yüzeyinde CS-9 üzerinden
membran hasarı yapması ve aktive olan diğer kompleman komponentleri ile (CSa ve C3a gibi) nötrofillerin olay
yerine gelerek inflamasyon ve doku hasarı oluşturduğu reaksiyonu tanımlar .
Bu iki alt tip için örnek olarak verilebilecek tablolar; Hatalı kan transfüzyon reaksiyonları, eritroblastozis fetalis,
otoimmün trombositopeni, agranülositoz, otoimmün hemolitik anemi, pemfıgus vulgaris ve bazı ilaç reaksiyonları
Fc
recepler-
r:
7
Compkıment ='.L
by-protuctsraacliveoxygen
(C5a, C3a) intemıediates
Compkıment ııctivation lnflammatlon
and tissueinjury
Myastenia gravis'de nöromusküler iletinin bozulmasına neden olan, asetilkolin reseptörlerine karşı gelişmiş
antikorlar, Basedow Graves hastalığında gel i şen hipertiroidizmde tiroid stimülan hormon reseptörlerine karşı
gelişen antikorlar bu tip reaksiyonun en iyi örnekleridir.
Nıwveending
Anlibody
/Acetylchollne against-
,.r (ACh) TSH nıceptor TSH
nıaıplor
ACh Thyroid
nıaıptor
epithelial
aıll
/
Tlıyrold homıones
Antlbodyinhlbilabindlngof
neurolnın8mltlı 1Dnıceptor Antibody stimulates receplor wtthout homıone
1- Damarlar (vaskülit)
Damar duvarında immün kompleksler birikir , bu komp lema nı aktive eder ;
polimorflar olay yerine gelir , iltihap ve trombosit agregasyonunda tabloya
eklenmesi ile bütün vücutta yaygın fibrinoid nekroz ile karakte rize vaskülit
tablosu oluşur . Fibrinoid nekroz tüm damar duvarını tam kat tuttuğu için
organizasyon ile yani fibrozisle iyileşir . Yıllar içinde tekrarlayan vaskülit ata klar ı
sonucu küçük çaplı arterlerde daralma gelişir; tipik örneği Raynaud fenomeni
gelişimidir .
2- Glomerüller (glomerülonefrit)
Dolaşan kandaki immün kompleksler sirkülasyon esnasında glomerüllerde
birikir . İmmünfloresan mikroskop ile bunlar granüler lg ve kompleman birikimi
olarak saptanır. Sonuç glomerülonefrit gelişimidir.
3- Eklemler (artrit)
Son olarak dolaşan kandaki immün kompleksler (bugün için çok iyi bilinmeyen
şekilde) artrite neden olurlar. Eklemde tutulan bölge sinovyadır.
4- Plevra, perikart ve akciğer parankimi tutulumu;
Akciğerde interst isyel fibrozis (sadece bazı yazarlar dördüncü klinik tablo olarak
eklerler)
İmmün komplekslerin foka! o l uşumu veya depolanımı sonucu lokalize doku vasküliti ve fıbrinoid nekroz gelişi mini
tanımlar.Deneysel olarak oluşturulur. Ağır nekrotizan vaskülit , yoğun nötrofıl birikimi, deneysel olarak cilt içine
enjeksiyon yapılan bölgede görülür
lnflammation
Tıasue injury
B. T cell-medlatedcytolysls
CD8+
cn.s
Celi killing and
tissue injury
IIJıı
Kontakt Kaşıntılı dermatit, sıklıkla kısa sürelidir ; etkene uzun süre maruz
Çevresel kimyasallar
duyarlılık kalınır ise kronikleşebilir .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
DOKUTRANSPLANTASYONU
Allogreft: Ay nı tü rden, geneti k olar ak far k l ı bireyler ara sı ya pıl an
• l-typeracute İ • Acut e rejection 1 • Chron ic rej ection
tr ansplantasyonu tanıml a r . rej ection ıı • Renal vein j ı • Rerum of origlnal
• AClrte tubular ıl th rombosls 1 disease
Otogreft: Ki ş inin kendi dokusu k ullanıl a ra k ya pılan tr ansplanta syonu necrosls ~ • Clclosporln : -
a.ı • Renal artery /v eln h nephrotox iclty 1'
tanımlar . c: obstruction 1 ''
E • Ureteric blockage ı
'1
lzogreft (sinerjik): Kişin i n t ek yumurta ikizinden a lı nan doku :.
~
JllJ\ 1
/
k ull a n ıla r ak yap ı l an tr ansplanta syonu tanımlar . E
2
Ksenogreft: Ayr ı t ürden bir canlıdan yapılan transp lantasyonu .,:
tan ı mlar .
a- Hiperakut red
b- Akut red
- Akut hücresel red
- Akut hu mor al red (rejeksiyo n vaskülit i)
c- Kronik red
Hiperakut red Akut hücresel red Akut humoral red Kronik red
- Transplante edilen böbrekte nekrot izan vaskülit saptanması, humoral redde karşılık gelir (tip 2 aşırı duyarlılık) ve bugün
için tedavi şansı yoktur.
- Transplante edilen böbrekte tubülit ve endotelit tarzı tek tek hücre ölümü saptanır ise bu hücresel redde karşılık gelir
(tip 4 aşırı duyarlılık) ve immünsüpresif tedaviye cevap verirlr.
- Humoral red reaksiyonlarının (antikor aracılıklı red; tip 2 aşırı duyarlılık) tanısında böbrek biyopsisinde C4d birikimi tanı
koydurur.
• Kronik GVH bulguları, akut tabloyu ta kiben ge l iş i r (100 günü geçen hastalıkta
kullanılır) . ,
- Deri atrofisi, fibrozis (skleroderma benzeri tablo)
- Kronik karaciğer hastalığı (kolestatik sarılık)
Kemik iliği kök hücre nakli - Ağır aplastik anemi; idiopat ik, iatrojenik
adayları
- Akut myeloid lösemi
Akut lenfoblastik lösemi
- Remisyon yakalanan genç yaş non-Hodgkin lenfoma hastaları
OTOİMMÜN HASTALIKLAR
Otoimmün hastalıklar
Otoantikorlar üzerinden galişen T hücre üzerinden gelişen Otoimmün orjinli olduğu varsayılan
hastalıklar hastalıkla r hastalıklar
-~
..•!•·:•.
lncıaased
I
buroen of
ER
• Apopıosıs
OelectiYe clearaoce
ot apopfotıc bodies
Genetik f aktörle r
- Di ğe r genler ; C1q, C2, C4 üzerind en nucıea, antigens
Çevresel faktörler
- UV radyasyon
- Sigara kullanım ı
- Seks hormonları
- İlaçlar ; prokainamide ve hidralazine ;
·-
=-
~~~
complexes and
Tl.R S!imulation ot
B ceb arıd DCa:
8 cııtll
SLE'demorfolojik bulgular
Kan damarları: Küçük arter ve arteriollerde akut nekrotizan vaskülit
Damar duvarında nekroz, fibrin depolanımı , antikor , DNA, kompleman
komponentleri, fibrinojen ; perivasküler lökositik infiltrasyon bulunur
Böbrek: Böbrek tutulumu en önemli klinik sonuç, majör ölüm neden idir
Böbrekte immünkompleks birikimi sonucu glomerülonefrit geli ş imi izlenir
Class 1: Minimal mezangial lupus nefriti (en az %5).
Class il: Mezengial prliferatif lupus nefriti (%10-25).
Class 111:Fokal lupus nefriti (%20-35).
Class iV: Diffüz lupus nefriti (en sık izlenen tip: %35-60) GMN
- Glomerü llerin yarısı veya daha fazlası tutulmuştur
Güneş ışığı lezyonları artırır; fotosensitivite; fotosensitivite SS-A, anti-Ro ile ilişkilidir
Dermo-epidermal bileşkede linear lgG ve kompleman birikimi izlenir ; lupus band
Eklem: SLEhastalarında en sık semptom; en sık doktora başvuru nedenidir
Beyin: Santral sinir sistemi tutulumu sıktır ve genellikle fokal nörolojik bulgular ve/veya nöropsikiyatrik tabloları içerir
Vasküler lezyonlar iskemiye veya multiple serebral mikro infarktlara neden olabilir ler
Küçük damar anjiopatisi, en sık izlenen patolojik lezyondur
Bu anjiopatiler antifosfolipid antikor nedenli trombüslerin sonucu olabilir
Nörozdan psikoza kadar gidebilen nöropsikiatrik bulgular; baş ağrısı, epilepsi , felç, kafa çiftlerinde tutulma, transvers myelit
ve periferik nöropatiler gelişebilir
Santral arterler ve arteriollerde karakteristik perivasküler fibrozis ile soğan zarı görünümü oluşur.
Seröz membranlar: kut, subakut veya kronik olabilir . Başlangıçta fokal vaskülit ile fibrinöz plörit gelişir, sonrasında fibrinoid
nekroz ve ödem ardından progresif adezyonlar ve sonuçta seröz kavitelerde parsiyel ya da difüz obliterasyon gelişir.
SLE'de sık saptanan bir bulgudur; genç yaş bayanda açıklanamayan serözit saptandığında (plevra ve perikart tutulumu)
SLEilk düşünülmesi gereken hastalıktır
• Öncelikle plevra-perikardı sıklıkla Man, akciğer parankimini nadiren Man hastalık; SLE
• Öncelikle akciğer parankimini tutan; plevra-perikardı ise nadiren Man hastalık; Skleroderma
• Hem plevra-perikardı, hem de akciğer parankimini sıklıkla Man hastalık; Romatoid artrit
Kalp; karakteristik olarak nen-bakteriyel verrüköz endokardit (immün kompleks depolanımına sekonder;
Libman-Sacks endokarditi) izlenir. Uygun tedavi alan SLE olgularında Libman-Sacks gelişimi beklenmez.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Tipik olarak mitral kapakların fonksiyonel yüzlerinde (ventriküle bakan alt yüz); sıklıkla ise kapağın her iki yüzünde
1-3 mm çaplı çok sayıda vejetasyonlar izlenir.
SLE'li hastalarda koroner arter hastalığı riski anlamlı boyutta artmıştır.
Akciğer; akciğer parankimi SLE'de nadiren tutulur , sıklıkla izlenen plörit ve plevral efüzyon (en sık akciğer
bulgusu, %50 olguda) gelişimidir .
Sadece nadir olgularda interstisyel pnömoni, difüz interstisyel fıbrozis ve pulmonel hipertansiyon saptanabilir.
Sindirim sistemi; nadiren tutulur. İntestinal vaskülit ve hepatosplenomegali saptanabilir . Karaciğerde portal
alanlarda akut vaskülit bulguları ve portal lenfositi k enfıltrasyon gelişim i saptanabilir.
Göz; nadiren optik nöropati, üveit, sklerit , episklerit ve retinit gelişebil i r . ,
Gebelik
Neonatal lupus; anneden çocuğa geçen anti-Ro (SS-A) antikorları ile gelişir.
Kardiyak blok ve aritmi, hemolitik anemi, trombositopeni ve deri döküntüleri ile karakterizedir.
Rekürren düşükler; antifosfolipid antikorlar, mikrotrombüs gelişimi; mikrotrombüsler nedenli tekrarlayan
mikroinfarktlarsonucu düşük gelişimi
SJÖGRENSENDROMU
Kuru göz (keratokonjunktivitis sicca) ve kuru ağız (kserostomi) ile karakterize hastalık olup, lakrimal ve
tükrük bezlerinde otoimmün yıkımın sonucudur .
Olguların %90'ı 35-45 yaş arası kadınlardır. Hastaların çoğunda ribonükleoproteinlere karşı gelişen SS-A (Ro) ve
SS-B (La) tipi ANA'lar pozitiftir.
PATOLOJİ
b- Sekonder hastalık:
Tükrük bezi ve lakrimal gland tutulumuna ek olarak başka bir otoimmün hastalık ile birlikte bulunmasını
tanımlar.
Büyük sıklıkla romatoid artrit (Sjögren'e en sık eşlik eden otoimmün hastalık RA'dir), daha az
oranda SLE, polimiyozit, tiroidit veya skleroderma eşlik edebilir. HLA DR4 ile ilişkilidir .
Klinik
I
Lakrimal bez: Gözde, kornea! epitelde kuruma, inflamasyon, erezyon ve ülserasyon (keratokonjiktivitis)
Tedavisiz olgularda keratit ve körlük gelişebilir
%25 olguda, özellikle anti-SS-A antikorları saptanan olgularda ekstraglandüler tutulum saptanır; bu grub hastada
santral sinir sistemi, deri, böbrek, kas sık tutulur
Ekstraglandüler bulgular; sinovit, pulmonel fibrozis ve periferik nöropatidir.
Böbrek; hafif tubülointertisyel nefrit ve tubüler transport defekti izlenir.
Sjögren sendromunda böbrekte glomerüler lezyon gelişimi beklenmez.
Sjögren sendromunda klinik • Ekzokrin glandlarda (göz, ağız , solunum yolu , vajina) kuruluk (%100);
bulgular kuru göz (keratokonjunktivitis sicca) ve kuru ağız (kserostomi).
• RF yüksek oranda pozitif (%95)
• SS-Ave SS-Btipi ANA pozitif ; ancak SS-A(anti -RO) SLE'de %50 pozitif olduğu için SS-B
Sjögren tanısı için daha spesifiktir .
• Tükrük bezinde düşük grade B hücreli lenfoma (MALT tipi) olasılığında artış.
• Artralji / artrit (%60), Raynaud fenomeni (%37)
Göz kuruluğu • Böbrekte tubulointerstisyel nefrit gelişimi (%25)
• Lenfadenopati (%14), Vaskülit (%11), Renal tubüler asidoz tip 1 (%9)
Mikulicz's sendromu
: Lakrimal ve tükrük bezlerinin beraberce büyümesini tanımlar
Sjögren sendromu dışı nedenleri sarkoidoz, lösemi ve lenfomadır (son derece nadir
tüberküloz ve sifilis de neden olabilir). Ayrımı ve tanı için biyopsi yapılır .
septum perforasyonu
Bul'.'Unda - Wegener granülomatozisi,
nedenleri - Sjögren sendromu,
- Kokain kullanıcıları
- İnfeksiyonlar (sifilis, lepra gibi)
SİSTEMİK SKLEROZ(SKLERODERMA)
Sıklıkla deride, fakat aynı zamanda sindirim sistemi, böbrekler, kalp, kas ve akciğeri de etkileyen obliteratif
vasküler hastalığa sekonder gelişen sistemik fibrozis ve multiple otoantikorların üretimi ile karakterize otoimmün
hastalıktır
%70 hastada DNA topoizomeraz l'e karşı (anti-Scl-70), %30 sentromere (CREST'de%90) karşı otoantikor
gelişimi izlenir.
DNA topoisomerase 1 (anti-scl 70) skleroderma için yüksek oranda spesifiktir; pozitif olması agresif pulmonel
fibrozis ve periferik vasküler hastalık ile beraberdir; Scl-70 diğer konnektif doku hastalıklarında %1'den az oranda
pozitiftir
® TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Klinik
Deri; skleroderma hastalarının %70'inin ilk klinik bulgusu Raynaud
fenomenidir
%95 olguda deri tutulur . En sık etkilenen bölge üst ekstremite distalidir
{parmaklar) ve uzun sürede proksimale doğru ilerleme gösterir .
Temel tablo yıllar içinde sürekli tekrarlayan küçük çaplı arterler i etkileyen
fibrinoid nekrozla giden vaskülit atakları ve bun l arın fibrozisle iyileşmesi d ir .
Bütün sindirim sisteminde mukoza beslenmesi bozulur; mukozalar atrofıye gider, fıbrozis gelişir ve sonuçta
malabsorpsiyon izlenir.
Kas-iskelet sistemi; Eklem semptomları RA'dakine benzer; sinovyada hiperplazi ve inflamasyon erken dönemde
saptanır; ancak eklemde kalıcı hasar gelişmesi beklenmez
İnflamatuar myozit gelişir ise bu polimyozitden ayrılamaz
interstisyel damarlarda fıbrinoid nekrozla giden vaskülit ve uzun süre sonunda interstisyel fıbrozis ve pulmonel
hipertansiyon gelişimi izlenir. Son aşamada idiopatik pulmonel fıbrozisden ayrılamaz.
Sklerodermada günümüzde en sık ölüm nedeni interstisyel fıbrozis zemininde gelişen akciğer
yetmezliğidir.
Böbrek; Olguların 2/3'ünde tutulur. En ağır lezyon damar duvarlarındadır; bütün vücutta (parmaklar ve
özofagusta olduğu gibi) izlenen fıbrinoid nekroz ile karakterize vaskülit böbrekte sıklıkla interlobüler arterlerde
gelişir. Vaskülitin ardından damarlarda fıbrozis (intimal kalınlaşma) ve bunu takiben belirgin glomerüler iskemi
gelişir. Bu renin üretimini arttırarak su ve tuz tutulumu üzerinden hipertansiyon gelişimine neden olur.
Glomerüler iskemi nedenli olarak %30 olguda hipertansiyon ve bunların %20'sinde malign hipertansiyon gelişir.
Tablo ağırlaştıkça damar lümeninin ileri derece daralması ve trombüs gelişimi ardından
glomerüllerde nekroz (nekrotizan glomerülonefrit) ve böbrek yetmezliği gelişir. Sklerodermalı olguların
en önemli ölüm nedenlerinden biri böbrek yetersizliğidir.
Kalp; Effüzyonlu perikardit ve miyokardiyel fıbrozis olguların %33'ünde izlenir.
Kalp tutulumu sıklıkla klinik bulgu vermez. Nadiren aritmi veya rekstriktif kardiyomyopati üzerinden kalp
yetersizliğine neden olabilir.
Prognoz; 10 yıllık sürvi %35-70 arasındadır.
eıJ,ı■- Mi@• ,
Kalsinozis +++ +
Telenjiektazi +++ +
Böbrek
++
yetmezliği
İNFLAMATUAR MİYOPATİLER:
ANA grubu içinde Jo-1 antikoru (t-RNA sentetaza karşı) inflamatuar myopatiler için spesifiktir.
Dermatomyozit
Küçük boy kan damarlarını (telanjiektaziler) ve deri - iskelet kasını tutmasıyla karakterizedir. Deri ve iskelet
kasındaki damarlarda C5b-9 (membran atakt kompleks) birikimi izlenir.
Çocukta 5-10; erişkinde 50 yaş civarında sık %20 olgu malignitelere eşlik eder, en sık akciğer ve
ardından meme karsinomlarında paraneoplastik sendrom olarak saptanabilir.
Çocukluk çağının en sık inflamatuvar myopatisidir
Deri bulguları
Periorbital ödem ile üst göz kapaklarında veya göz çevresinde leylak rengi veya
heliotrop renk değişikliği
El eklemleri, dirsek ve dizde, eklemin ekstansör yüzünde kabarık kırmızı \.
--
~
,....__
_,ı
Polimiyozit: Kas tutulumu dermatomyozite benzer fakat deri t utulumu yoktur ve çocuklarda izlenmez, erişkinlerin
hastalığıdır . Malignitelere eşlik etmesi nadirdir .
Dermatomyozitin aksine etkilenen kaslarda izlenen inflamatuvar hücreler ağırlıkla CD8+T lenfositleridir ve endomisyal
lokalizasyonludur; tabloda vaskülit majör rol oynamaz .
İnklüzyon cisimsiği miyozit: Yaşlılarda izlenen ve kas gruplarını asimetrik ve distal olarak tutan (özellikle dizin ekstansör -
quadriceps - ve bilek ve parmakların fleksör kaslarını) bir miyopatidir ; disfaji nadirdir.
Hastalarda kreatin ki naz yüksek, etkilenen kaslarda endomisyal CD8+ T lenfosit infiltrasyonu belirgindir
Etkilenen kas hücrelerinde "rimmed vakuol " olara k adlandırılan anormal sitoplazmik inklüzyonlar izlenir ; bu
inklüzyonlar beta-amiloid protein pozitif olup ; TDP-43 ve ubikuit in içerir.
65 yaş üstünün en sık inflamatuvar myopat isidir .
IgG4-RD spektrumunda yer alan hastalıklar; Mikulicz sendromu, Riedel tiroiditi, idiopatik
retroperitoneal fıbrozis, otoimmün pankreatit, orbita-akciğer-böbrek gibi organlarda saptanan
inflamatuar psödotümörler yer alır
Ant i-B hücre ajanlar; (Rituximab) klinik fayda sağlar
30-50 yaş arası; toplumda % 1 sıklıkla saptanan ve kadınlarda 3-5 kat daha sı k bir h astal ık
Tip 4 aşırı duyarlılık örneğidir.
Ağırlıkla eklemleri tutan, nonsüpüratif, proliferatif bir sinovit ile karakterize ; sıklıkla deri, kalp, kan
damarı, kaslar ve akciğeri tıutan sistemik, kronik inflamatuar bir otoimmün hastalıktır .
Patogenez; ı
- Pek çok hastada cyclic citrullinated peptitlere (CCPs) karşı antikor üretimi saptanır ve bunlar eklem lezyonlarının
gelişiminde rol oynarlar.
RA sinovyumu , ba z ı l ar ı self- antij enlere karşı antikor üreten bol miktarda plazma hücre leri ve aktif folikü ller bulu nan
germinal merkez ler i içerir. Hast alarda saptanan serum otoantikorlarının çoğu, argin in kalıntılarının postt ranslasyonel
olarak sitr ulin 'e dön üş t ü r ül d üğü sitrülinat peptidlere spesifik tir . RA'da, ant ik or l arın sitrull i n l enmiş fi brinojen , tip il
kollajen , a-enolaz ve viment in komp leksleri eklemlere yerleşir . Kanıtlar, sitrül i natlanmış proteinlere bir T hücresi y an ıtı
ile komb inasyon halinde ant i-sitr ülinat prote in a ntikorl a rının (ACPA) hastalığın k ro nikl e şmesin e k at kı d a b u lu ndu ğ un u
• TNF+IL-1; makrofajları uyarır, makrofajlar sinovyal hücreleri aktive ederek hyalen k artilajı yıkan proteazların
Kan damarları; Sistemik RA olgularında, küçük damarları etkileyen akut fibrinoid nekrozla giden vaskülit gelişir. Özellikle
vasa nervorum ve parmak arterleri sık tutulur, tutulan arterlerde zamanla obliterasyon gelişir. Sonuçta nöropati , ülser ve
gangrenler oluşur .
Lökositoklastik venülit gelişen olgularda ise purpura , tırnak yatağı infarktları ve deri ülserleri gelişir.
immünkom pleks vasküliti (ayak bileğ i çevresinde lokal ize, yüksek RFtitresi ile karele)
Romatoid artritte diğer bulgular
Akciğer Romatoid nodüller (Kaplan sendromu ), kronik plör it, efüzyon, interstisyel fibrozis
Hematolojik Kronik hastal ı k anemisi, Felty sendromu , oto immün hemolitik anemi
Karpal tunel sendromu El bileğinde median sinirin sıkışması ile o l uşan tuzak nöropatiyi tanımlar
"
Juvenil idiopatik artrit'de
memtının,o
-
...
.,
l
-- --
•JRA'nın en sık tuttuğu eklem; diz ardından dirsek
')f' '
JRA tanılı %70-90 hastada düzelme ge r çekleş i r ken sadece %10 olguda ka l ıcı eklem
deformite si gerçekl eş i r .
rı.nr.no
- coss
THl ve TH17 aktiva syonu ve TNF, IL-1 ve IL-6 eklem yapılarındaki hasardan
sorum ludur.
Tanım İlk altı ay boyunca en çok dört İ l k altı ayda beş ya da daha fazla Sistemik bulgular ön planda
eklem tutulmalı eklem tutulmalı
Eklem Hafif şi ş l ik Simetrik tutulum Ateşit akiben ağ rı
semptomları Hareket aza lmı ş Verte bra tutulum u Boyun sertli ği
El deformit esi Bazen çene tut ulu r
Eklem dışı %30 üveit , iri dosikli t Büyüme geriliğ i Deği şken ateş
bulgular Nadir iridos iklit Makülop apüler döküntü
Organomegali (hepat osplenomegali)
Lenf adenopati
Perikar dit
Büyüme geriliği
Laboratu ar ANA pozitif Erken yaşta ANA poz iti f olabi lir ANA negatif
İleri y aşta RF pozit if RF negat if (nadi r pozit if )
Prognoz İyi %60 hasta 15 yıl içinde remisyona Prognoz çok değişken ,
Pek çok vaka 6 ay içinde girer %50 hastada remisyon gelişir
düzel ir İ l e ri yaş hastada köt ü prognoz Sekel kalabilir
Nadir en sekel kal ı r Sekel kalma o lasıl ığı
pausiartikülerden daha yüksek
Komplikasyon İri d osklit nedenli körlük Kronik artrit Bacak uzun l uğ und a değişik li k
Bacak uzunluğunda değ işiklik Bacak uzunluğunda değişiklik Kroni k artr it
Nadiren kronik -progresif artr it Çene art riti
Amil oidoz
Seronegatif Seropozitif
Romatoid faktör Romatoid faktör negatif Romatoid faktör pozitif
Cinsiyet tercihi Erkekte sık Kadında sık
Periferik artrit Asimetrik Simetrik
Spinal tutulum Sakroileit , spondyllt Servikal subluksasyon
Tutulum yeri Sinovyadan daha çok ligemantöz elemanları tutar Sinovya
Eklem Ankloz gelişebilir Ankloz gelişebilir
Seronegatif artritler;
%90'dan fazla olguda HLA-B27 pozitif ; bu gen IL-23 reseptör geni ile bir arada bulunur
Genç yaş erkeklerde bilateral sakroileit , sabah tutukluğu ile başlar
Ankilozan spondilit
Ardından vertebral kolon tutulur , füzyon-ankloz gelişir (bambu kamışı görünümü), kifoz
geli şir.
Diğer bulgular;
Göğüs kafesi hareketler inde azalma; rekstriktif akciğer hastalığı
Aortit, aort regürjitasyonu
Anterior üveit; bulanı k görme, körlük
Amiloidoz
Kauda ekuina sendromu
Nadiren atlanto-aksi yel subluksasyon
Reiter sendromu %80 olgu HLA-827 pozitif
• Artrit; sıklıkla asimetrik kronik alt ekstremite oligoartriti formunda
Aşil tendon periostiti, Tendinit, fasiit, lumbosakral ağrı
• Non-gonokokal üretrit ya da servisit ; üret ri t nedeni Chlamydia trachomat is
• Konjunktivit (noninfeksiyöz)
Diğer bulgular; İnflamatuar balanit, Kalp ileti bozuklukları, Aort reürjitasyonu
Sosisparmak
Teleskopik eklem oluşturabilir.
Mürekkep-hokka görünümü
Histolojik yapı RA'ya benzer, genellikle ağır bir tablo değildir ve remisyonla seyreder;
nadiren eklem hasarı ve ankloz gelişebilir .
Üveit ++ ++ + + +
Konjunktivit - + - - -
Üretrit - + - - +/-
Deri tutulumu - + ++ - -
Mukozal tutulum - + - + +
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
4. Sinir-kas ileti kavşağında asetil kolin reseptörlerine 12. Aşağıdaki histomorfolojik bulgulardan hangisi gecikmiş
yönelik antikorların varlığı sonucunda oluşan hastalık tip aşırı duyarlılık reaksiyonunu mw
gösterir?
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Epidermis hücreleri çevresinde lgG birikimi
A) Miyotoni konjenita B) Miyotonik distrofı B) Hiler lenf nodlarında kazeifiye granülomlar
C) Polimiyozit-dermatomiyozit D) Myastenia gravis C) Karaciğerde asidofılik cisimcikler
E) Miyozitis ossifıkans D) Deri kan damarlarında fıbrinoid nekroz
Doğru cevap: D E) Bir nazal polip içerisinde çok sayıda eozinofıller
Doğru cevap: B
5. Aşağıdakilerden hangisi tip il aşırı duyarlılık
hastalıklarından biridir?
13. Aşağıdakilerden hangisinde granülomatöz inflamasyon
A) Kontak! dermatit B) Allerjik rinit görülmez?
C) Sistemik lupus eritematozus D) Goodpasture sendromu
E) Serum hastalığı A) Bruselloz B) Lepra
C) Kedi tırmığı hastalığı , D) Sarkoidozis
Doğru cevap: D
E) Difteri
6. Otuz beş yaşında erkek hasta baş ağrısı , halsizlik , dispne Doğru cevap: E
ve taşikardi şikayetleriyle başvuruyor. Hastanın öyküsünden ,
bir hafta önce üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği 14. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinin patogenezinde
öğreniliyor. Laboratuvar incelemelerinde hemoglobin değeri hücre-aracılı hipersensitivite reaksiyonu rol oynar?
düşük ve direkt Coombs testi pozitif bulunuyor.
A) Otoimmün hemolitik anemi B) Pernisiyöz anemi
Bu bulgular aşağıdaki aşırı duyarlılık reaksiyon C) Diabetes mellitus tip 1 D) Astım
tiplerinden hangisi ile uyumludur? E) Sistemik lupus eritematozus
A) Tip I B) Tip il antikora bağlı
Doğru cevap : C
C) Tip 111immün kompleks D) Tip iV gecikmiş tip
E) Tip iV hücresel sitotoksisite
15. Tip iV aşırı duyarlılık reaksiyonu ile ilgili aşağıdaki
Doğru cevap: B ifadelerden hangisi doğrudur?
7. Aşağıdakilerden hangisinin patogenezinde A) Saman nezlesi patogenezinde yer alır
immünkompleks depolanması rol oynamaz? B) Pemfıgus vulgarisin gelişim mekanizmasıdır
A) Sistemik lupus eritematozus C) Aktive T lenfositler önemli rol oynar
B) Serum hastalığı D) Graves hastalığında rol oynar
C) Poststreptokoksik glomerülonefri t E) Akut poststreptokoksik glomerilonefrit mekanizmasında
D) Poliarteritis nodosa rol oynar
E) Otoimmün hemolitik anemi Doğru cevap: C
Doğru cevap: E
16. Oniki yıldır
kronik böbrek yetmezliği tanısıyla hemodiyaliz
8. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde gözlenen vaskülit yapılan bir hastaya kadavradan böbrek nakli yapılıyor. Nakil
immün kompleksler aracılığıyla geHsmez? sırasında vasküler anastomozu takiben greftin ; siyanotik,
A) Serum hastalığı B) Wegener granlomatozu benekli hal aldığı ve kıvamının yumuşadığı gözleniyor .
C) Sistemik lupus eritematozus D) Kronik hepatit B Nakledilen böbrek çıkarılıyor ve yapılan histopatolojik
E) Henoch-Schönlein purpurası incelemede arter ve arteriyol duvarlarında vaskülit
Doğru cevap: B görülüyor .
Bu durumun ~ nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
9. Granülomatöz iltihap tanısının kesinleşmesi ıçın
granülomun yapısında !lli!1!.a..!@.bulunması gereken A) Primer hastalık nüksü B) Selüler akut rejeksiyon
karakteristik hücre aşağıdakilerden hangisidir? C) Humoral akut rejeksiyon D) Hiperakut rejeksiyon
A) Lenfosit B) Langhans tipi dev hücre E) Kronik rejeksiyon
C) Epiteloid hücre D) Fibroblast Doğru cevap : D
E) Plazma hücresi
Doğru cevap: C 17. SLE'de hastalığın tanısında yardımcı olan otoantikorlar
aşağıdakilerden hangisine karşı gelişmiştir?
10. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde, merkezinde A) Mitokondri B) Tiroglobulin
nötrofıller ve granüler materyalin bulunduğu
C) Düz kas D)DNA
granülomatöz iltihap görülür? E) Ribozom
A) Tüberküloz B) Sarkoidoz
Doğru cevap: D
C) Lepramatöz lepra D) Sifiliz
E) Kedi tırmığı hastalığı
18. SLE'de aşağıdakilerden hangisi görülmez?
Doğru cevap: E
A) Artralji B) Kelebek tarz ı eritem
11. Mycobacterium tuberculosis'e ikincil gelişen
C) ANA düşüklüğü D) Fotosensitivite
granülomatöz iltihap odağında aşağıdaki histopatolojik E)Anemi
değişikliklerden hangisinin görülmesi karakteristik Doğru cevap: C
değildir?
19. Dalak arterinde soğan zarı görünümü aşağıdakilerden
A) Plazma hücrelerin in infıltrasyonu
hangisinde görülür?
B) Multinükleer histiyositik dev hücreleri
C) Lenfositlerden zengin inflamasyon A) PAN B) Polimiyozit
D) Fibrozis C) SLE D) Romatoid artrit
E) Nekroz E) Wegener granülomatozisi
Doğru cevap: A
Doğru cevap: C
MERKEZLERİ
TUSHAZIRLIK @
20. Libmann-Sachs endokarditi aşağıdaki hastalıkların 4. Sistemik lupus eritematozus'a spesifitesi en yüksek
hangisinde görülür? olan otoantikor aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romatizma! ateş B) Multiple miyeloma A) Anti histon B) Anti-sentromer
C) SLE D) Amiloidozis C) Anti-Jo-1 D) Anti-SS-A
E) Kronik böbrek yetmezliği E) Anti çift sarmal ONA
Doğru cevap: C Doğru cevap: E
21. Göz ve ağız kuruluğu ile karakterize otoimmün hastalık
5. Sistemik Lupus Eritematozus'ta wire loop (tel halka)
aşağıdakilerden hangisidir?
görünümü aşağıdaki böbrek tutulumlarının hangisinde
A) Hashimoto tiroiditi B) Raynaud hastalığı m,sıksaptanır?
C) Skleroderma D) Sjögren sendromu
A) Kresentik glomerülonefrit
E)SLE
B) Fokal proliferatif glomerülonefrit
Doğru cevap: D C) Diffüz proliferatif glomerülonefrit
22. üç yıl önce sistemik lupus eritematozus tanısı almış olan D) Membranöz glomerülonefrit ,
42 yaşında bir kadın hasta, ağız kuruluğu şikayetiyle E) İleri sklerozan glomerülonefrit
başvuruyor. Yapılan incelemelerde serumda romatoid faktör Doğru cevap: C
ile ribonükleoprotein SS-A(Ro)'ya karşı antinükleer antikor
varlığı saptanıyor Minör tükürük bezlerini içeren biyopsi 6. Aşağıdakilerden hangisi Sistemik Lupus Eritematozus'un
materyalinde periduktal lenfositik infiltrasyon ve duktal en...filk
klinik bulgusudur?
epitelyal hiperplazi dikkati çekiyor.
A) Non-eroziv artrit B) Fotosensivite
Bu hasta için ~ tanı aşağıdakilerden hangisidir? C) Perikardit D) Plevral effüzyon
A) Ehlers-Danlos sendromu B) Sarkoidoz E) Diffüz proliferatif glomerülonefrit
C) Sjögren sendromu D) Liken planus Doğru cevap: A
E) Reiter sendromu
Doğru cevap: C 7. Sistemik Lupus Eritematozus'ta en...filkkalp tutulumu
aşağıdakilerdenhangisidir?
23. Genellikle kadınlarda, daha sık deri tutulumu başta
A) Marantik endokartit B) Enfektif endokardit
olmak üzere tüm organ ve dokularda yaygın fibrozise
C) Libman Sacks endokarditi D) Perikardiyal efüzyon
neden olan kollajen doku hastalığı aşağıdakilerden
E) Fibrinöz perikardit
hangisidir?
Doğru cevap: E
A) Skleroderma B) Dermatomiyozit
C) Polimiyozit D)SLE 8. Aşağıdakilerden hangisi ilaca bağlı lupusun
E) Sjögren özelliklerinden biri~?
Doğru cevap: A
A) Sıklıkla ANA pozitifliğine yol açar.
24. Kalsinozis, Reynaud fenomeni, özofagus dismotilitesi, B) Anti Ds ONA antikorları nadirdir.
sklerodaktili ve telenjiektazi aşağıdakilerden hangisinde C) Anti histon antikorları sıktır.
görülür? D) Böbrek ve santral sinir sistemi tutulumu sıktır.
A)SLE B) Dermatomiyozit E) Hidralazin ve prokainamid bu hastalığa neden olabilir.
C) Polimiyozit D) Sistemik skleroz Doğru cevap : D
E) Sjögren sendromu
Doğru cevap: D 9. Aşağıda verilen hastalık ve otoantikor eşleştirmelerinden
hangisi vı..nJwır?
• Canlı polio aşısı; sonrası paralitik polio ve ansefalit gelişebildiği için kontrendikedir
Tedavi İ.Y. immün globülin (IYIG)
Prognoz 2.-3. dekata kadar yaşarlar
- Tekrarlayan infeksiyonlar: Bronşektazi , pnömoni
- Otoimmün hastalıklar (Romatoid artrit ve dermatomyozit gibi)
- Lösemi/lenfoma gelişimi
Common Yaklaşık 50 farklı hastalığı içine alan bir grup, kız ve erkek çocukları etkileyebilir , 1/50 .000 sıklık
Variabe
B lenfosilerin dokularda plazma hücrelerine dönüşümünün son derece az gerçekleşmes i yada plazma
lmmunode
hücreler inin antikor üretiminin bozuk olması tarzı , B lenfosit farklılaşması bozuktur .
ficiency
(CVID) Genetik (BAFF için reseptör mutasyonu) ya da edinse! olarak gelişebilir .
Kemik iliğinde B lenfosit üretimi norma l, B lenfositler kemik i l iği dışına çıkarlar ve lenf nodu ve dalakta
germinal merkezlerde çok fazla B lenfo sit bulunur (foli küler hiperplazi) fakat az sayıda plazma hücresi
saptanır • hipogammaglobülinemi
Olguların çoğu sporadiktir ; %5-25 genetik geçiş gösterilmiştir .
Adolesanlarda ve genç erişkinlerde en sık izlenen bağışıklık eksikliğidir.
Bazı hastalarda ICOSve TACI genlerinde mutasyon saptanmışt ı r .
İzole lgA En sık (700 kişide bir) primer immün yetmezlik ; otozomal dominant yada negatif geçiş gösterebilir
Yetersizliği
Serumda ve sekresyonlarda lgA' nın y oklu ğ u ; B lenfo sit inin lgA üret en plazma hücresine diferan siasyonu
bozuk
Ataksi tel anjiektaz ili h a st a ların %50-80'i nde izole lgA e ksikl i ği var
Bazı hastalarda TACI mut asyonu gö s t e r i lm işt i r
Klinik Yaş a mınilk y ı l ında te krarlayan bakte riyel infe ksiyonlar, Pneumocysti s j iroveci,
Crypt osporidium infeksiyon u
- Hücre içi infeksiyonlara du y ar l ı l ı k CD40L' nin arac ı l ık et t i ği makrofaj akt ivasyonun
ge rç e kleşmemes i d i r .
- lgM ant ik or l a r ı kan hücrel eri ile reaksiyona gire rek oto immün hemolit ik anemi ,
trombositop eni (TTP) ve nötrop eni o l uşturabi l i r .
Hastalarda HBV ve HCV s ık l ık l a k ron ikleşi r
Dİ George Olguların % 90'ında 22q11 delesyonu ve T-box 1 (TBXl} adlı bir transkripsiyon faktörünü kodlayan bir
Sendromu gende muta syon s aptanır .
Gestasyonun 8. haftasından önce 3.ve 4. fareng ial yarık geli ş imindeki hasar
Ağır kombine immün yetmezlik tablo l arına en yakın dete ktif timüs gelişim bozukluğudur .
Klinik •Timik hipoplazi veya aplazi: T hücre yetersizliği ve hücresel immünitenin kaybına neden
olur.
• B ve plazma hücreleri ayrıca lg seviyeleri genellikle normaldir.
•Paratiroid hipoplazisi: Anormal Ca++ regülasyonu ve ilk 24 saat içinde hipokalsemi ,
tetani
• Kalp ve büyük damarlarda kongenital defekt (prognozu belirler)
• Dismorfik yüz
Lenf nodu, dalak ve per ifer ik kanda T lenfosit yok; B lenfosit ve serum im münglobülinleri
normal
Antikor seviyeler i genelli kle nor maldi r ancak ağ ı r hastalarda azalabilir .
Ağır T hücre eksiklikler inde olduğu gibi, hastalar mikobakteriyel , viral ve mantar
enfeksiyonlarına duyarlıdırlar .
Sekonder
lmmünyetersizlikler
Sekonder (kazanılmış) immünyetmezlik
Neden Mekanizma
HIV nfeksiyonu CD4 + T hücrelerinin tükenmes i
Protein-kalori malnutrüsyonu Metabolik bozukluklar lenfosit olgunlaşmasını ve fonksiy onunu inhibe
eder
Kanser tedavisinde kullanılan radyasyon ve kemoterapi Azalan kemik iliği lenfos it prekursorları
Kanser metastazları ve kemik iliği tutan lösemi Lökosit gelişiminin azalması
Transplantasyonlarda immünsüpresyon , otoimmün hastalıklar Lenfosit aktivasyonunda azalma, sitokin blokajı, lökosit trafi ğ in i bozma
Travma, orak hücre hastalığı veya cerrahiye bağlı dalak kaybı Kan yoluyla gelen bakterilerin azaltılmış fagositozu
AIDS ,
,
• HIV bir insan retrovirüsü olup lentivirüs ailesinin bir üyesidir. . r,J."j.,., .
•
•
Revers transkriptase enzimi içeren bir RNA virüsüdür.
Bilinen iki tipi vardır; HIV-1 tüm dünyada bulunur ken; HIV-2 batı Afrika'da sıktır.
/... .
.
ı'} ,ı. =~ . .
. .-
~:
.
\C-.,
.,_ -• •,;;:,,
• . -,.
• HIV insanda CD4+ T lenfositler (hepler T), makrofajlar , dendritik hücreler ve az
sayıda B lenfositinde yaşayabilir .
AMILOIDOZIS
Genetik ve inflamatuar tablolarda üretilen anormal fıbriller proteinlerin (hatalı katlanmış proteinler)
ekstrasellüler birikimi sonucu dokuda hasar ve fonksiyonel bozukluğa neden olması ile karakterize bir
hastalıktır.
Bu fıbriller depozit serum amiloid P komponenti (SAP) olarak bilinen proteoglikan ve glikozaminoglikanları içerir.
Amiloid dallanmayan, ~ heliks yapısında, lineer protein olup HE ile amorf eozinofılik görünür
Amiloidoz tipleri
Slstemik amiloidoz Primer amiloidoz - Multiple myelom (en AL (immünglobülin hafif zincir) - Kalp
sık neden) - Sindirim
-Tüm B hücre sistemi
En sık amiloidoz diskrezileri - Periferik
sinirler
- Deri
- Dil
Sekonder - Tüm kron ik iltihaplar AA ("serum amiloid-assosiated - Böbrek
amiloidoz (tüberküloz , FMF, (SAA)" olarak adlandırıl ıf; - Karaciğer
romatoid artr it, Karaciğerde d i ğer akut faz - Dalak
En sık neden anklozan spondilit, reaktanları gibi iltihabın sistemik - Lenf nodu
romatoid artrit inflamatuvar barsak etkisinden sorumlu olan IL-1 + -Adrenal
hastalığı gibi) TNF-a ve IL-6'nın etkisi ile - Tiroid
sentezlenir .)
•İntravenöz ilaç kullanımı generalize AA amiloidoz için yüksek risk taşır.
•Reaktif sistemik amiloidoz bazı kanserlerle birlikte görülebilir , en yaygın olanı renal hücreli
karsinom ve Hodgkin lenfoma'dır.
Dializ Dializ hastaları Beta-2 mikroglobülin (class I MHC - Eklemler,
hastalarında molekülü ile yapısal benzerliği sinovya ve
izlenen Beta-2 vardır) tendon
mikroglobülin kılıfları
birikimi
•Dializ hastalarında gelişen amiloidoz nedenle oluşan klasik triyad ; skapulohumeral periartrit,
karpal tünel sendromu ve elin fleksör tenosinovitidir .
Herediter amiloidoz FMF AA (sekonder amiloidoz ile aynı) - Böbrek
FMF'de pyrin adlı bir gen inflammasome ' un komponenti - Karaciğer
olan bir peoteini kodlar ; hastalarda pyrin ' de kazanılmış - Dalak
fonksiyonel bir mutasyon sonucu aşırı IL-1 üretim i ve - Lenf nodu
persistan inflamasyon gelişir
Ailevi amiloidik Transtretin (TTR) - Periferik ve
polynöropati Mutant form transtretin bu genetik hastalıkta birikir otonomik
sinirlerde
birikir.
Sistemik senil Transtretin (TTR) - Sistemik
amiloidoz
Lokalize amiloidoz Senil kardiyak Yaşlılarda Sıklıklatransthyretin (mutant - Kalp
amiloidoz değildir) ,nadiren atrial
natriüretik faktör proteinlerinden
köken alan birikim izlenir .
izole atriyal Yaşlılarda AANF (Atriyel natriüretik faktör) - Kalp
amiloidoz (atriyum)
Senil serebral - Alzheimner hastalığı Al3 amiloid prote in - Beyin
amiloidoz - Tüm yaşlılar
- Down sendromu
Amiloid böbrekte küçük arter duvarlarını öncelikle tutar (afferent arteriol ve glomerül damarları
Böbrek
gibi).
•Ancak böbrekte amiloidin ilk birikim yeri glomerül mezangial matrikstedir.
Böbrek etkilenince , büyük , soluk, sert görülür .
İleri hastalık durumunda arter oklüzyonu sonucu böbrek küçülebilir.
Amiloid böbreği tuttuğunda aşırı protein kaybıyla seyreden nefrot ik sendrom tablosu oluşturur
(protein kaybı 10-30 gramlarda) ve hızla (2 yıl içinde) böbrek yetmezliği gelişir .
,
AA amiloidozun öncelikle böbreği tutmasına karşın , AL' nin böbreği ön planda tercih etmediği
unutulmamalıdır. Ancak multiple myelomda AL amiloidoza neden olan lg hafif zincirlerinin
Kargo pozitifliği ve
böbrekten atılırken distal tubülleri (ve toplayıcı tubülleri) tıkaması ve inflamasyona neden olarak
polerize
obstrüktif nafropati yaratmaları sonucu myelom nefropatileri gelişir. Bu tablo amiloidin
ışıktaki görünümü
böbrebrekte birikmesi sonucu değil aşırı miktardaki lg hafif zincirlerin atılırken tubülleri tıkaması
sonucudur .
Dalak Splenik foliküllere (beyaz pulpa) sınırlı depolanım varsa "sago dalağı" , kırmızı pulpada birikim
varsa "Lardaceous dalak " adı verilir.
Karaciğer Karaciğerde büyüme , soluk ve sert görünüm izlenir.
İlk depolanım Disse aralığında baş lar. Sonra parankim ve sinüsler etkilenir .
Kalp Amiloid depolanımı myokartta , kas fibrilleri arasında izlenir ; basınç atrofisine ve rekstriktif
kardiyomyopatiye neden olabil irler ; ayrıca aritmi önemli bir ölüm nedenidir
İzole form olarak senil hastalar ve AL amiloid özellikle kalbi tutar.
Büyük serilerde amiloid tanısı için en az invazive yöntem olan abdominal yağ aspirasyonu
kullanılır
8. Amiloidozda ~ ölüm sebebi hangi organ 4. Sitokin reseptörlerini kodlayan ortak gama zincir
tutulumudur? mutasyonu aşağıdaki immün yetmezliklerin hangisinde
görülür?
A) Kalp
B) Dalak A) Ağır kombine immün yetmezlik sendromu
C) Karaciğer B) Wiskott Aldrich sendromu
D) Böbrek C) DiGeorge sendromu
E) Akciğer D) Bruton agamaglobülinemisi
E) Hiper lgM sendromu (Swich tip)
Doğru cevap : D
Doğru cevap : A
ÇALIŞMA SORULARI
'
1. Bruton'un X'e bağlı agammaglobülinemisindeki temel 6. Aşağıdakilerden hangisi AIDS'te sıklığı artan
bozukluk aşağıdakilerden hangisidir? tümörlerden biri~?
Fonksiyon Ürün
Permeabilite bariyeri
Prostasiklin
Antikoagülan
Trombomodülin
Antitrombotik
Hepatin-like molekül
Fibrinolitik
Plazminogen aktivatör
Kan akışının
modülasyonu ve vasküler
Vazokonstrüksiyon; Endotelin , ACE
Vazodilatasyon; NO, prostasiklin
reaktivite
LDL oksidasyonu
ARTERİOSKLEROZ
Karakteristik tablo orta boy musküler arterlerin medialannda yaşlılıkla gelişen distrofik
kalsifikasyondur.
Mönckeberg medial
Sıklıkla 50 yaş üzerindeki kadınlarda izlenir.
kalsinosisi
Lezyonun damar tümenine ve lümendeki kan akımına bir zararı yoktur; bu nedenle gerçek bir
hastalık olarak kabul edilmez.
Ath e roskleros is Öncelikle musküler ve elastik arterleri tutar; en sık elastik arterleri (abdominal aorta) tutsa da en
sık komplikasyonlarını musküler arterde oluşturur.
PATOLOJİ
HİPERTANSİF VASKÜLERHASTALIK;ARTERİOLOSKLEROZ
Hipertansiyonda küçük çaplı arterlerde (arteriollerde) iki farklı damar lezyonu izlenir bunlar:
Hyalin Arterioloskleroz: Küçük çaplı arter duvarının yoğun kollajenöz, hyalini bir madde ile kalınlaşarak lümeninin
daralmasını tanımlar. Yaşlılar, diyabet hastaları ve benign hipertansiyonda izlenir.
En ağır ve en sık olarak böbreği tutar ve uzun sürede difüz renal iskemi ve böbrekte simetrik
, küçülme izlenir
(benign nefroskleroz)
Küçük çaplı arter duvarlarının, soğan zarı tarzında, konsantrik ve lameller düz kas hücre hiperplazisi sonucu
kalınlaşması ve lümenin daralmasını tanımlar .
Damar duvarı zaman içinde progresif olarak kalınlaşır, lümen progresif olarak daralır.
Damar duvarındaki hiperplastik değişikliklere, fıbrinoid nekroz eklenirse bu tablo "nekrotizan arteriolitis" adını alır.
Hiperplastik arterioloskleroz tüm vücut arteriollerini etkileyebilir, en sık etkilediği bölgeler böbrek, periadrenal yağ
doku, safra kesesi, peripankreatik ve intestinal arteriollerdir .
Hipertansiyon Nedenleri
• Sekonder hipertansiyon:
- Aldesteron metabolizmasında enzimleri etkileyen gen defektleri : Aldesteron synthase, 1 lbeta -hyd roxylase, 17alfa-
hydroxylase gibi. Su ve tuz tutulumu artar ve sonuçta plazma vol ümü artar .
- Sodyum rezorpsiyonu üzerinde etkili proteinlerde mutasyon: ENaC mutasyonu sonucu geli ştiğinde Liddle sendromu olarak
bilinir , aldesteron tarafından uyarılan distal tubüllerde sodyum resorpsiyonunda artış ile karakterizedir .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Hipertansiyonun komplikasyonları
damarları Anevrizma gelişimi (aort diseksiyonu) ; var olan anevrizmaların büyümesi ve patlaması
İntraserebral kanama %10-20 hipertansif hastanın ölüm nedenidir; en sık ikinci neden
İntraserebral kanama nedeni; bazal ganglionlarda "charcot-bouchard" mikroanevrizmaları (en sık putamen)
Hipertansif ensefalopati , beyin parankiminde yarık tarzı kanamalar , laküner infarktlar, vasküler (multi-infarkt)
demans, Binswanger hastalığı
• Evre 1: Retinanın arterlerinde yaygın olarak orta dereceli bir daralma izlenir .
• Evre 2: Damar daralmaları belirginleşmiştir . İlave olarak retinada arter-ven çaprazlasma bölgelerinde arterler
altındaki venin yönünü değiştirmiştir.
• Evre 3: Retina arterleri bakir tel görünümünü alır ve arter-ven çaprazlasma bölgelerinde altta kalan veni ezer
Retinopati ve buna bağlı gerisindeki damarı genişletir. Retina yüzeyinde yaygın kanamalara ve eski damar dışı
sızıntılarına ait sert eksüda (atılmış pamuk manzarası) denilen kalıntılara rastlanır.
• Evre 4: Bu evrede ilave olarak optik diskte belirgin ödem vardır. Retina arterleri gümüş tel görünümünü
almış olup bu damarlarda anevrizma tarzı yer yer balonlaşmalar izlenebilir. Retina altındaki koroid
bölgesinde dolaşımın bozulmasına bağlı enfarktüs alanları oluşur.
Bartter sendromu Henle' nin çıkan kolu Nacı geri emilimi bozulma
liddle sendromu Kortikal toplayıcı tubüller ENaCproteininde mutasyon ; Na tutulması artar; Katılımı artar
• Aldosteron metabolizmasında yer alan enzimlerde (örneğin , aldosteron sentaz, 11~-hidroksilaz , 17a-hidroksilaz) genetik defekt , artmış
aldosteron salınımına, artan tuz ve su emilmesine ve plazma hacim genişlemesine neden olur.
PATOLOJİ
Psödohiperaldesteronizmve Liddlesendromu
• Kortikal toplayıcı tubüllerde ENaC proteininde mutasyon sonucu, Na tutulumu ve Katılımı artmıştır;
• Aşırı Na tutulumu nedenli orta düzeyde tuza duyarlı hipertansiyon, ve hipokalemi gelişir.
• Hastada renin ve aldesteron seviyeleri düşüktür.
Bartter sendromu
ATEROSKLEROZİS
İkinci sırada koroner arterler ardından karotis bifurkasyonu ve karotis interna gelir.
• Aterosklerozun en sık tuttuğu ekstremite arteri femoral/popliteal arterdir .
Ateroskleroza bağlı ölümler sıklıkla koroner arter aterom plakları nedeni ie gelişen myokard infarktüsü sonucudur
• Çıkan aort ve pulmoner arterde aterom plağı görülmesi beklenmez
Aort üzerinde aterosklerozun en ağır etkilediği bölge abdominal aort; en az etkilenen bölge ise çıkan aorttur (ilk 10
cm); çıkan aortta sadece altta bir hastalık varsa (örneğin sifilitik aortit, Takayasu gibi) aterom plağı görülür .
--
Yağlı çizgiler (fatty streak)
·-
1 cıı«ın,c
intrasellüler lipid birikimi
• H-
Yağlı çizgiler tipik olarak 2-3 mm genişlikte ve 1-1.Scm boydadır
• Snıd<"!I
Aorta
Desenden torasik aortanın arka duvarı
ilerlerler.
Aterosklerozun başlangıcında saptanan ilk bozukluk
Trombosit
adezyonu
3. Macropnagc
Monosit Monositlerin intimaya girmesi ve makrofajlar ve actlvation ,
smooth muscte t ecrvitme nt
• 20 yaş sonrası
Anjiogenez (VEGFnedenli)
İntimanın
Düz kas hücre proliferasyonu (PDGFnedenle) ve
kalınlaşması
ekstrasellüler matriks üretimi
lipid birikimi
tamamlanması
5. Smooıh muscle
Sıklıkla plak içi kanama, infeksiyon, mekanik travma sonucu plak içi p,oıt eraııon , collagen
and other extr.ıcelluiar
matrb:depogiıion
basıncın artması ve plağın patlaması eıcuaccNular lıptd
T lymphocyle Collagen
Aterosklerotik plak on yıllar içinde yavaşça gelişir; temelde iki tip plak söz konusudur: Stable plak
• Stable plak : Damarın yavaş yavaş daralması ile kronik iskemi ile il i şkili semptomlar oluşur
Stable plaklarda minima l lipid birikimi, hafif inflamasyon ve yüzeyde yoğun fibröz cap, doku bulunur '
• Unstable plak: Akut plak rüptürü , tromboz ve embolizasyon sonucu ölümcül iskemik komplikasyon lar
oluşur
Unstable plaklarda büyük miktarda lipid birikim i, yoğun inflamasyon ve yüzeyde ince fibrö z cap, doku
bulunur . Unstable plak
İleri olgularda plak ya küçük odak halinde ya da masif olarak kalsifıye olabilir, bu damarda progresif daralmaya ve arter
Progressif
içindeki kan akımında azalmaya neden olur
kalsifıkasyon
Örnek; popliteal arterin stenoza yol açan aterosklerozu sonucu alt bacakta gangren oluşumu ve kladikasyo intermitans
Plağın rüptüre olması sonucu plağın içindeki ekstrasellüler lipid kor kan akımına girer ve kolesterol embolisi oluşabilir
Kolesterolembolisi
Örnek; aorttaki ülsere atherosklerotik plaktan kaynaklanan kolesterol embolisi ile renal infarktüs oluşumu
Plak içine kanama sonucu plak rüptüre olur ve olay alanında damar duvarı zayıflar; lümendek i kanın basınci ile zamanla
Plak içine kanama sonucu plak rüptüre olur, rüptür alanında trombü s gelişir ve damar lümeni daralır ya da tıkanır
lskemiktablolar
Örnek; miyokard infarktüsü
Plak içine kanama sonucu plak rüptüre olur, rüptür alanında trombüs gelişir ve kan trombüse çarparak trombüsü
örnek; Karotis bifurkasyon noktasındaki aterom plaklarından kopan trombüslerin orta serebral arteri tıkamaları
ANEVRİZMALAR
• Gerçek anevrizma: Damar duvarının her üç tabakasını (int ima, media, adventisya) yada tüm kalp katlarını içeren
anevrizmaları tanımlar. Atherosklerotik, konjenital vasküler anevrizmalar ve transmural myokard infarktüsü sonrası
gelişen ventriküler anevrizmalar bu grupta yer alır.
• Yalancı anevrizma (psödoanevrizma): Damar duvarındaki defekt sonucu intravasküler boşluk ile ilişkili
ekstravasküler hematom (pulsatil hematom) gelişimini tanımlar . Perikardiyal adezyon gelişmiş ventrikül rüptürü ve
vasküler graft ile normal arter birleşme noktasındaki sızmalar bu gruba örnektir.
• Arterial diseksiyon: Yüzeydeki bir defekten kanın arter duvarına girmesi ve duvar içindeki kanın diğer tabakaları
iterek ilerlemesini tanımlar .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
lntimada
yırtık
Anevrizmalar
. Kollajen yapım-yıkım arasındaki Atheroskleroz alanındaki makrofajlardan aşırı miktarda salınan matriks
dengenin lokal inflamasyon ve metalloproteinazlar ya da azalmış TIMP nedenle
proteolitik enzimlerle bozulması: Vaskülitlerde
Hipertansiyon vazo vazorumları tıkayarak damar duva rında iskemi ve düz kas
Vasküler duvardaki düz kas hücre sayısın da azalmaya neden olur . Ekstrasellüler matriks sentezi bozulur ve
hücrelerinin kaybı, ECM " kistik medial nekroz" gelişir.
Konjenital defektler sonucu gelişen anevrizmalar; Marfan, Ehler Danlos sendromu tip iV ve Berry
anevrizmaları
Sistemik hastalıklara bağlı gelişen anevrizmalar; ateroskleroz , vasküler immünolojik hasar-PAN, Kawasaki
Anevrizma alt Hipertansiyon; dissekan aort anevrizması (idiyopatik kistik medial nekroz).
gruptan
Travma nedeni ile gelişen anevrizmalar; travmatik veya arteriovenöz anevrizmalar
Atheroskleroz nedenli anevrizmalar en sık abdominal aortada izlenir ; ardında ortak iliyak arterler, arkus aorta ve torasik
aortada izlenir. Hipertans iyon bu anevrizmaların gelişimine yardımcıdır .
E/K: 5/1 , 50 yaş üstü, sigara kullanımı ile sıklıkla bir aradadır .
Ateroskleroz alanında inflamasyon nedeniyle ekstrasellüler matriks yıkımı ve alttaki mediaya bası sonucu burada dejenerasyon
ve nekroz gelişimi ile damar duvarı incelir .
Patoloji ; En sık renal arterlerin çıkış yeri ile aort bifurkasyonu arasında gelişir
Ateroskleroz yüzeyinde organize mural trombüs ve altında ince ve fokal destrüktif media izlenir . Daha küçük çaplı iliak arter
anevrizmaları sıklıkla AAA' rına eşlik eder
- İnflamatuar AAA: Yoğun paraaortik fibrozis , bol makrofaj ve dev hücreler içeren yoğun lenfoplazmasiter inflamasyon içeren
alt tiptir
- Mikotik AAA: Dolaşımdaki mikroorganizmalar {Salmonella gibi) anevrizma duvar ı veya trombü s içinde yerleşmesini tanımlar ;
mikotik anevrizmalarda mediada hasar artar ve anevrizma h ız la dilate olur ve rüptür gelişme riski artar
Klinik; Hastanın ilk bulguları ve doktora gidiş nedeni non-spesifiktir; bel, karın ağrısı gibi
- Aorttan çıkan damarların t ıkanm as ı; renal, iliak, vertebra l veya mezenter ik arter t ık anmas ı , distalde iskemi gel iş mesi
- Aterom plağı ve mural trombüsten embolizasyon
- Komşu yapılara etkiler ; üretere bası , vertebraya bası ve erezyon
- Peritoneal kavite veya retroperitoneal dokuya rüptür sonucu masif, sıklıkla ölüm nedeni olan kanama gelişir
Torasikaort anevrizması:
Sıklıkla hipertansiyon ve Marfan sendromu ile ilişkilidir
Aort diseksiyonu:
Kanın; sıklıkla çıkan aortada (Tip A; olguların %90'ını içerir), yüksek basınç nedeni ile endoteli yırtıp, intimayı geçerek
media tabakasının elastik lifleri arasında ilerlemesini tanımlar; aort lümeninde anevrizmatik bir genişleme beklenmez.
- Konnektif doku anormalliği bulunan genç yaş hastalar; Marfan ve Ehler Danlos sendromu tip iV gibi
Patoloji ; disseksiyon hemen daima aort duvarında endotel ve intimal yırtık nedeniyledir. Bu intimal yırtık aortada
herhangi bir yerde olabilirse de olguların %90'ında aort valvülünden sonraki ilk 10 cm içindedir. İkinci en sık görülme
yeri sol subklaviyal arterin çıktığı bölgenin distalinde, inen torasik aortadadır.
Diseksiyon bazen lokaldir, aort duvarı içinde ilerlemez ve anevrizma tipi kitle gelişimi ve hemoraji ile karakterizedir,
kimi zaman bu kitle perikard ya da plevra! boşluğa açılabilir.
Aort diseksiyonunun bir kısmı aort duvarı içinden femoral - iliak arterlere kadar ulaşabilir.
Sı klıkla aort duvarındaki kan abdominal aortadaki bir aterom plağından tekrar lümene geri döner.
Bu ikinci yol rüptüre karşı koruyucudur ve yıllar içinde endotelize olabilir ve yüzeyinde ateroskleroz gelişebilir; kronik
diseksiyon. Bu aşamada aortda çift lümenli görünüm saptanır ve bu "çift namlulu aorta" olarak adlandırılır.
Aort duvarında en sık saptanan lezyon; mediada düz kas tabakasında düzensizlik, elastik dokuda fregmantasyon,
amorf proteoglikandan zengin materyel birikimi izlenir ve bu tablo "kistik medial nekroz" olarak adlandırılır. Bu
nekroza inflamasyon eşlik etmemesi tipiktir.
PATOLOJİ
Diseksiyonsonrası
oluşan yalancı lümen
Gerçek ıomen
, . · · Aort diseksiyonu
« - '• . ~
Klinik; klinik bulgular aortun etkilenen bölgesine göre değişir . En ciddi komplikasyonlar proksimal aort ya da arkus
aorta etkilendiğinde olur; iki formu bulunur:
• Proksimal lezyonlar: Tip A diseksiyon; çıkan aortayı etkiler; inen aorta etkilenebilir yada etkilenmez (DeBakey
tip I veya II)
• Distal lezyonlar: Tip B diseksiyon; subklavyen arter çıkışının distalindeki yırtılmaları tanımlar (DeBakey tip III)
- Klasik bulgular: Aort duvarındaki ilk yırtılma esnasında; ani başlayan yırtıcı bir ağrıdır (sıklıkla anterior
mediastende başlayıp sırta yayılır sonrasında diseksiyon seviyesine göre aşağıya iner), bu hastanın yaşı ve
hipertansif olması nedeni ile klinikte sıklıkla kalp tamponadı, aort yetmezliği ve miyokard enfarktüsü ile karışır.
Hastalarda en sık izlenen ölüm nedeni anevrizmanın rüptürüdür; rüptür sonrası abondan kanama sıklıkla
retroperitonea idi r.
Aort kapak kökündeki patolojiler veya koroner arter basısı da ölümcül komplikasyonlara neden olabilir.
Tedavi; Dissekan aort anevrizmasında rüptür sıklıkla ani ölümlere yol açar.
Tanıda en iyi yöntem anjiyografidir, fakat invazif bir işlem olduğundan uygulanmamalıdır; bugün için tanıda
tomografi kullanılmaktadır, ultrason ve dopler tanıya yardımcıdır (özellikle transözefajial ekokardiyografı).
Slfilltikaortlt ve anevrizma:
Günümüzde sifılizin daha erken ve başarılı tedavisi sonucu tersiyer evre sifıliz izlenmemektedir. Ancak bilinmesi
gereken tersiyer sifiliz en sık kardiyovasküler (%85) ve sinir sistemini (%15) tutar.
Sifılizin tipik lezyonu obliterif endarterit'tir (damar duvarını besleyen damarın iltihabı) ve karakteristik olarak vücutta
herhangi bir bölgeyi tutabilirsede, klinik açıdan anlamlı olan proksimal aortanın vaza vazorumunu etkilemesidir.
Zamanla proksimal aortada gelişen fıbrozis, elastikiyetin kaybolmasına ve rölatif bir darlığa neden olur. Buna bağlı
olarak çıkan aortada anevrizma! genişleme ve aort kökünü genişleti p aort valvülünde dilatasyona neden olur.
Aort yetmezliği bu olgularda izlenen en sık ölüm nedenidir.
TUS HAZIRLIKM.ERKEZLERİ
Raynaud fenomeni
Ekstremitelerde ama özellikle parmaklarda; bazen burun, kulak ve dudaklarda arter ve arteriollerde aşırı
vasokonstrüksiyon sonucu gelişen hastalığı tanımlar; etkilenen bölgelerde kan akımında azalma solukluk ve siyanoza
neden olur; özellikle parmaklarda proksimal vasodilatasyon, sentral vasokonstrüksiyon ve distalte siyanoz gelişimi
sonrası kırmızı-beyaz ve mavi renk değişimi izlenir. Raynaud fenomeni primer ya da sekonder olabilir .
• Primer Raynaud fenomeni: Sıklıkla genç yaş bayanlar olmak üzere toplumun %3-S'inde saptanır. Soğuk ve
emosyonel durumlara cevap olarak gelişen abartılı sentral ve lokal vasomotor cevaba karşılık gelir . Damar
duvarında anlamlı yapısal değişim saptanmaz. Kronik tablolarda deri, subkutan doku ve kaslarda atrofi saptanır;
ülserasyon ve iskemik gangren nadirdir.
• Sekonder Raynaud fenomeni: SLE, skleroderma, Buerger ve ateroskleroz gibi vasküler hastalıklara sekonder
gelişen damar yetmezl i ğini tanımlar.
Endojen (feokromasitoma kaynaklı epinefrin gibi) ya da eksojen ajanlar (kokain, fenilefrine gibi) nedenli olabilir
Vasospazma kardiyak arter ya da arteriollerde oluduğunda kardiyak Raynaud olarak adlandırılır ve 20-30 dakika
sürdüğünde infarktüse neden olabilir. Yüksek seviyede katekolamin kalp hızını arttırarak ve kalp kasında kontraktiliteyi
yükselterek iskemi ve vasospazmı oluşturabilir. Sonuçta fatal aritmiler sonucu "ani kardiyak ölüm" ve iskemik dilate
kardiyomyopati (Takotsubo kardiyomyopatisi; emosyonel durumlarla ilişkili olduğu için kırık kalp sendromu
olarak da adlandırılır) gelişebilir.
PATOLOJİ
O -İNFEKSİYÖZ VASKÜLİTLER
on-mfekstyöz aslcülitıleıiııı neden eri;
ANCA otoantikorları dire kt hücresel yapılara karşıdır (t ip 2 aşırı du yar lılık) ve dolaşan k;,ııı da immünkom pleksler
oluşturmazlar . Damar lezyonlarında antikor ve kompleman birikimi saptanmaz ve ANCA pozitif vaskülit ler bu
nedenle " pauci-immün " olarak adlandırılırl a r .
ANCA, inflamatuar barsak hastalığı , sklero zan kolanjit ve romatoid artrit gibi non-vaskülitik ha stalıklard a da
sapt anabilir .
ANCA pozitif vaskülitler akciğeri ve böbreği tutmaları beklenir
ANCA pozitif vaskülitler s ıkl ıkla böbrekte rapidly progressif glomerülonefrit nedeni olurl ar; bu nedenle ölüm
nedenleri genelli kle böbrek yetmezliğ id ir
ANCA pozitif vaskülitler
ANCA hem tanıda , hem de hastalığın akti vitesine karş ıl ık geldiği için hastanın takibinde kullanı lı r
otoantikorları tanımlar
OtoreaktifT lenfosit
nedenli vaskülitler
Dev hücreli (temporal) arterit Temporal arter, (tutması beklenmeyen yer akciğer, aorta)
Büyük boy damarlar
Takayasuarteriti Aort ve aorttan çıkan büyük damarlar
venüller (lökositoklastikvaskülit)
Kriyoglobülinemikvaskülit
(lökositoklastikvaskülit)
Mikroskopik PAN
Arteriol, kapillerler, Böbrek, akciğer
(lökositoklastik vaskülit)
postkapillervenüller ve
Wegener granülomatozisi Üst solunum yolu , alt solunum yolu (akciğer) ve böbrek
venüller
Churg-Strauss sendromu Akciğer
-
Temporal (Dev hücreli; kraniyal) arter it:
En sık kronik vaskülit ve arteritler arasında en sık olanıdır.
Sıklıkla baştaki büyük arterleri, özellikle karotisten ç ı kan arter dallarını tutan , karakteristik olarak segmental (atlamalı) tutulum
gösteren, akut ya da kronik seyirli, granülomatöz bir vaskülittir.
En sık tuttuğu lokalizasyonlar, temporal, vertebral ve oftalmik arterin terminal dallarıdır, tutulum sıklıkla tek taraflıdır.
Klinik;
- Temporal arterit sıklıkla yaşlıların hastalığıdır {50 yaş üstü) ve K/E oranı 3/l'dir.
Bazı olgularda ise başlangıç klin ik bulguları nan-spesifiktir; ateş, güçsüzlük, sedimantasyonda anlamlı ölçüde yükseklik ve kilo
kaybı, zaman içinde yüz ve temporal baş ağrısı, çenede kladikasyo gibi lokal bulgular ön plana geçer .
Olguların yaklaşık yarısında diplopi, geçici ya da tek taraflı tam görme kaybı gelişir .
Zaman ile viseral organların tutulumu sonucu miyokardiyal iskemi, gastrointestinal ve nörolojik bozukluklar izlenebilir.
Patogenez; Henüz tanımlanmamış damar duvarındaki bir antijene karşı gelişen T hücre temelli bir immün yanıttır
Lamina elastika internada parçalanma ve internal elastik lamina parçalarını fagosite eden yabancı cisim ya da Langhans tipi
dev hücreler saptanması tipik bulgudur
PATOLOJİ
Takayasu arteriti
Tipik olarak aort (en sık aortik arch) ve aorttan çıkan arterleri, kimi zaman ise pulmoner arteri tutan, bir kronik granülomatöz
vaskülit
Damar bulguları ilerledikçe semptomlar belirginleşir; üst ekstremitede kan akımının azalması, nabız alınamaması, nörolojik
bulgular, görme bozukluğu , görme alanı defektleri , retinal kanama, total görme kayb ı gelişebilir .
Koroner arter tutulursa anjina, miyokard infarktüsü gelişebilir; nadiren renal arter tutulabilir .
Proksimal aort etkilenirse, uzun sürede aortta kapak anulüsünda dilatasyon ve sonuçta aort yetmezliği üzerinden kalp
yetmezliği gelişir (en sık ölüm nedeni).
Patoloji; özellikle arkus aorta ve arkus aorttan çıkan büyük damarlarda transmural
kalınlaşma ve lümende daralma gelişir
Geç dönemde; Bütün duvar katlarında fibrozis, damarda irregüler kalınlaşma, intimal
hiperplazi ve adventisyal fibrozis sonrası lümende ileri derecede daralma ve nabız Aort ve aorttan çıkan damarların
tutulumu
alınamaması (nabızsızlık hastalığı) saptanır .
Tedavi; tanı anjiografi ile konulabilir. Bazı hastalar hızlı seyrederek 1-2 yıl içinde ölümle sonuçlanır . Aksine baz ı olgularda seyir
çok yavaş olabilir .
Orta boy ve küçük arterleri, atlamalı (öncelikle bifurkasyon bölgeleri) olarak ve transmural tutan,
tuttuğu bölgelerde akut-kronik iltihap, fibrinoid nekroz ve fibrozis gelişimi ile karakterize sistemik bir
vaskülittir
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Etkilenen damarda uzun süre sonunda fıbrozis, obstrüksiyon ve perifere giden kan akımında azalma
izlenir
PAN her yaşta görülebilirse de sıklıkla orta yaşlı erişkinleri n hastalığıdır
Klinik; genel bulgular yorgunluk, ateş , güçsüzlük ve kilo kaybı tarzında nan-spesifiktir
PAN renal arter dallarını tuttuğunda tekrarlayan fıbrinoid nekroz atakları ve bunların iyileşmesi ile fıbrozis gelişi mi ve
lümende daralmaya neden olur. Zaman içinde renal arter dallarında yaygın daralma sonucu renal iskemi ve renin-
anjiotensin sisteminin devreye girmesi ile hastada hipertansiyon gelişimi izlenir. PAN olgusunda hipertansiyonun varlığı
hastalığın böbreği tuttuğu ve kötü prognozlu olacağı anlamına gelir.
Patogenez; HBV yüzey antijeni ile ilişkili, tip 3 aşırı duyarlılık örneği
Tedavi; PAN tedavi edilmediğinde ölümcül bir hastalıktır; majör ölüm nedeni böbrek yetmezliğidir
Kortikosteroid ve siklofosfamid tedavisi ile %90 remisyon ve kür sağlanır.
Kawasakihastalığı
Bebekler ve erken çocukluk çağında izlenen sıklıkla self-limited, akut febril bir hastalıktır
%20 kardiyovasküler bulgular gelişir: Miyokardit, perikardit, valvulit ve koroner arter tutulumu
Tedavi görmeyen olgulard a; aritmiler, mitral yetersizlik sonucu kardiyak dilatasyon, konjestif kalp yetersizliği ve myokard
enfarktüsü gelişebilir.
Patogenez; Genetik olarak duyarlı kişilerde sıkl ıkla viral infeksiyöz ajanların tetiği çektiği bir hastalıktır ve poliklonal B hücre
aktivasyonu sonucu endotel ve düz kas hücrelerine karşı otoantikor gelişimi vaskülit tablosunu uyarır
Etkilenen damarda izlenen transmural inflamasyon ve fibrinoid nekroz PAN'a göre hada hafiftir. Sıklıkla intimada fibrozis ve
kalınlaşma ile iyileşir
Damar duvarında hasar ve 7-8 mm çaplı anevrizmalar gelişir; lümende obstrüksiyon nadiren izlenir
Tedavi; Tedavide koroner anevrizma gelişimine neden olduğu için steroidler kullanılmamalıdır.
PAN'dan daha küçük damarları (arteriol, kapiller ve postkapiller venülleri) etkileyen , fibrinoid nekrotiz ile giden bir vaskülitdir .
Lökositokla stik vaskülit bir hastalık olmaktan çok pek çok hastalıkta saptanabilen ortak bir mikroskopik bulgudur .
Tipik tutulum yeri deri , mukozal membranlar, akciğer, beyin, kalp, böbrekler ve kastır.
Klinik;
• Lökositoklastik vaskülit olgularının çoğunda lezyonlar deride sınırlıdır (Kutanöz lökositoklastik vaskülit) , klinik bulgular palpabl
purpura ile karakterizedir.
Pek çok olguda olayın başlangıcı, ilaçlar (penisilin gibi) mikroorganizmalar (streptokok gibi), heterolog proteinler ve tümör
antijenleridir . Damarlarda immün depozitler saptanmaz.
• Deriyi minimal etkileyip , ağır iç organ tutulumu (özellikle böbrek ve akciğer) saptanan ve p-ANCA pozitif olgular klinikte
mikroskopik polianjitis (mikroskopik PAN) olarak adlandırıl ı r ; kötü prognozludur; karın ağrısı, hemoptizi , hematüri , proteinür i;
böbrekte pauci-immün hasar ve RPGMN (kresentik , hızla ilerleyen glomerülonefrit) ve nekrotizan glomerülonefrit izlenir .
Patogenez;
- İlaçlar (penisilin gibi) mikroorganizmalar (streptokok gibi), heterolog proteinler ve tümör antijenleri neden olabilir
- Lezyonların çoğu "pauci-immün" karakterdedir, dermal lezyonlarda immünglobülin ve kompleman birikimi saptanabilir
Patoloji; PAN'dan ayrı olarak lökositoklastikvaskülit olgularında vücutta izlenen bütün lezyonlar aynı evrede saptanır.
Lökositoklastik vaskülitde küçük çaplı damar duvarlarında izlenen görünüm segmental, transmural fibrinoid nekroz, polimorf
infiltrasyonu (beraberinde çok miktarda parçalanmış, polimorf parçacıkları - lökositoklazi) ve ekstravaze eritrositlerdir.
Tedavi; Mikroskopik PAN (p-ANCA pozitif) hızla böbrek yetersizliğine gidebilen ( kresentik/hızla ilerleyen glomerülonefrit) kötü
prognozlu bir tablodur ; oysa deriye sınırlı lökositoklastik vaskülitler ise kendi kendine düzelen benign b ir klinik tablodur.
Rapidy progresif
Böbrektutulumu Nekrotizan glomerülonefrit
glomerülonefrit
WG tipik olarak nekrotizan ve/veya granülomatöz vaskülit tablosu oluşturur ve küçük (kimi zaman daha büyük) arter
ve venleri tutar. İzlenen nekrotizan vaskülit tablosu mikroskopik PAN ve klasik PAN'dan ayrılamaz (WG'inde cANCA
pozitifliği, mikroskopik PAN'da P-ANCA pozitifliği ve klasik PAN'ın akciğeri tutmadığı hatırlanmalı).
PATOLOJİ
Patoloji; Üst solunum yolu lezyonları , inflamatuar sinüzit gibi çok hafif olabileceği gibi, vaskülit
ve nekrotizan granülomatöz inflama syonun burun (septum perforasyonu), damak ve
far enkste, ülseratif lezyonlar ve mukozal granülomlar geliştirmesi sonucu çok ağır da olabilir.
WG akciğerde en sık kanamaya neden olan vaskülitdirve kim i olgul arda abundan kanamalar
ile ölüm nedeni olabilir.
Böbrekte izlenen en sık morfolojik tablo kresentik (hızla ilerleyen) glomerülonefrit , nekrotizan
glomerülonefrit veya nadiren fokal segmental glomerülonefrit ' dir . Böbrekte nekrotizan Nekrotizan, granülomatözvaskülüt
granülomlar , nekrotizan ve granülomatöz vaskülit izlenebilir.
Tedavi edilmeyen olgularda hızla böbrek yetmezliği gelişir ve 1 yıl içinde mortalite % 80' nın üzerindedir .
Steroidler, siklofosfamid , TNF inhibitörleri ve anti-B hücre antikorları (Ritu ximab) teda vide başarılıdır ve hastalar rölapslarla
giden uzun bir döneme girerler (normal yaşamını sürebilir).
Kritik nokta hastalığın böbreği tutmadan erken tanınab i lme si dir . Uygun tedavi hastalığın böbreği tutmasını önler ve diğer klinik
bulguları silebilir . Hasta düzenli c-ANCA ölçümleri ile takip edilmeli ve buna göre tedavi dozu ayarlanmalıdır. Bu takip hastalık
alevlendiğinde immünsüpresif dozunu arttırarak hastalığın böbrek hasarı oluşturmasını önlemede anlamlıdır .
Son derece nadir saptanan, astım, alerjik rinit, akciğer infiltrasyonu, periferal eozinofili, ekstravasküler granülomlar ve
damarlar ve perivasküler dokuda eozinofil infltrasyonu ile karakterize hastalık
%60 hastada kalp tutulumu saptanır ve myokardiyal eozinofil infiltrasyonunun neden olduğu kardiyomyopati majör ölüm
nedenidir
Patogenez; Normalde zararsız olan alerjik uyaranlara karşı gelişen aşırı bir cevap karakterindedir ve p-ANCA %70 olguda pozitif
Patoloji; Lezyonların histo loj isi PAN ve mikroskopik PAN ile yüksek oranda benzerdir ; ancak granülomlar ve eozinofillerin varlığı
ile ayrım yapılır
Tedavi; Koroner arterit , miyokardit (eozinofi l infilt rasyonu) ve kardiyomyopati gelişimi morbidite ve mortalitenin temel
nedenidir
Hastalar 25-50 yaş arası , sıklıkla erkekd ir; sıklıkla 35 yaş alt ı ağır sigara içicisi erkek ler
izlenir.
Patogenez; Sigaranın bazı komponentlerinin direkt endotel hücre toksis itene neden olması ya da sigaranın damar duvar
kompone ntlerini modifiye ederek immün yanıt başlatma sı sonucu gelişir; pek çok Buerger hastası sigara ekstrelerine karşı
hipersensitifdir.
Patoloji ; Küçük ve orta boy damarlarda segmental akut ve kronik transmural vaskülit
Arter duvarında başlayan fibrozis ileri aşamada arter , ven ve siniri saracak şekilde
Tromboangitis obliterans
ilerler
Tedavi; Erken dönemde sigaranın b ı rakılması faydalı; ancak oluşan lezyonlar gerilemez
• Mukokutanöz bulgular (oral aftlar, genital ülserler, papülo püstüler lezyonlar, eritema nodozum,
yüzeye! trombofilebit)
• Venöz trombüsler
• Arteriyel anevrizmalar
• Nörolojik bulgular (dural-sagital trombüs)
• Göz bulguları (üveit)
Dr. Hulusi Behçet
• Epididimit
• En küçükten en büyüğe bütün boy damarları tutabilen vaskülit; Behçet
• Pulmonel arter anevrizması; Behçet
VENÖZ HASTAllKlAR
Variköz venfer
Bunlar anormal boyutta ancak dilate ve düzensiz venlerdir.
Neden sıklıkla lümen içinde basıncın artışı, nadiren damar duvarında destek doku kaybıdır. Vücuttaki her ven etkilenebilirsede,
yüksek venöz basıncın en yoğun hissedildiği ayağın yüzeye! venleri en sık etkilenir.
50 yaş üzeri kişilerin %50'sinde alt ekstremite varisleri saptanır ve kadınlarda erkeklere oranla çok daha sık görülür.
Alt ekstremite varislerinin gelişmesi için risk faktörleri; Pozitif aile hikayesi olan yaşlı kadınlar, uzun süre ayakta duran kişiler,
şişmanlık, gebelik , tromboflebit yönünde pozitif hikayenin varlığıdır
Her ne kadar yüzeyel variköz venler genellikle tromboze iselerde, a kciğere embolizasyon gelişimi çok nadird ir.
ffebotroml,oz:ve tromf>offlebiit
Bu iki tanım venlerdeki trombüs oluşumu için sinonim olarak kullanılır.
Anlamlı trombüsler %90 alt ekstremitelerin diz üstü derin venlerinden kaynaklanır.
Olgular sessiz bir klinik seyir gösterirler, buna karşın bu bölge venleri akciğerde embolizasyon ve infarkt oluşumu için
ciddi potansiyele sahiptirler ve günümüzde önemli morbidite ve mortalite nedenidir.
Erişkinde akciğer karsinomları (en sık küçük hücreli akciğer karsinomu), çocukta mediastinal
S.ıırr;,erioırvena l'caw.
lenfomalar en sık nedendir
sendromuı
Hastalarda siyanoz, baş boyun ve kollarda venler dilate görünüm izlenir.
En sık izlenen neden, diz üstü derin venlerinden gelen trombüslerin ininferior vena kava'yı tıkamasıdır .
Ağrılı subkutan, kırmızı çizgi tarzında izlenir; en sık neden grup A P-hemolitik streptokoklardır.
Lenfödem
.,
Primer ve sekonder olmak üzere iki alt gruba ayrılır:
• Sekonder lenfödem nedenleri: Postinflamatuar lenfatik kanal skar yada trombüsü, malign neoplazilerin lenfatik
kanallarda obstrüksiyon yaratması, radikal cerrahi operasyonlar (aksiller küretaj), postradyasyon fıbrozisi, fılariazis.
• Primer lenfödem: Son derece nadir bir hastalıktır; basit konjenital lenfödem veya familial Milroy hastalığı
(heredofamiliyal konjenital lenfödem) olarak bilinir. Lenfatik kanalların agenezi ya da hipoplazisine karşılık gelir.
VASKÜLERTÜMÖRLER
• Hemanjioma
Kapiller hemanjioma
Kavernöz hemanjioma
Pyojenik granülom (lobüler kapiller hemanjiom)
• Lenfanjioma
Kapiller (basit) lenfanjioma
Kavernöz (kistik higroma) lenfanjioma Kaposi sarkomu Anjiosarkom
• Glomus tümörü Hemangioendoteliyoma Hemanjioperisltoma
• Vasküler ektazi
Nevus flamneus
Spider telanjiektazi
Herediter hemorajik telenjiektazi
• Reaktif vasküler proliferasyon
Basiller angiomatozis
• Jüvenil kapiller (strawberry) hemanjiom: Özel klinik bir varyanttır . Doğumda bulunur
ve hızla büyür, ilk birkaç aydan sonra büyümesi durur ve 1-3 yıl içinde küçülür ve yok
olur . hemanjiom
PATOLOJİ
Sıklıkla deridedir fakat iç organ larda da (en sık ka r aciğer ; ardından merkezi sinir
sistemi) bulunabilir , sıklıkla klinik anlam taşımazlar
gelişebilirler
Lenfanjioma
• Kapiller (basit) lenfanjioma: Sıklıkla baş, boyun ve aksillada, subkutan dokuda yerleşen 1-2 cm çapa
ulaşabilen lezyonlardır
• Kavernöz lenfanjioma (kistik higroma): Benign ve çocukluk çağında (en sık boyunda ve aksillada; çok
nadiren retroperitonda) sık saptanan tümörlerdir.
Turner sendromlu çocuklarda boyunda kavernöz hemanjiom sıklıkla saptanır.
Erişkinde en sık el bileğinde ağrılı, küçük nodül tarzında izlenirler (ganglion); endotelle döşeli birbirleri ile bağlantılı
dilate lenfatik kanallardan oluşur. Sınırları belirsiz olmasıve kapsülsüz olmaları nedeni ile rezeksiyonları zordur.
Glomus tümörü
Benign, ileri derecede ağrılı , glomus cismindeki modifiye düz kas hücrelerinden {nöromiyoarterial
reseptör olup ısıya bağlı arter kan akımını ayarlarlar) kaynaklanan tümör lerdir .
En sık izlendiği yer distal falanks (parmak ucu) ve sıklıkla da tırnak y ataklarıdır .
Genellikle lcm .'den küçük tümörlerdir ; ileri derecede ağrılı olmalar ı nedeni ile kemi k k ırıkları ile
karışırlar . Tam çıkarılamaz ise nüks ederler .
Basiler anjiomatosis
Sıklıkla AIDS olgularında ya da immün yetmez kişilerde izlenen opportunist ik bir infeksiyondur .
Etken gram negatif bir basil olan Bartonella ailesindendir (Bartonella henselae).
Glomus tümörü
Sıklıkla deri ve lenf düğümünde izlenir. Karaciğer ve dalakta görüldüğünde basiller peliosis adı verilir .
Kaposi sarkomuna mikroskop ik olarak son derce benzer .
VaskülerEktaziler(Telanjiektaziler)
• Herediter hemorajik telanjiektazi (Osler-Weber-Rendu Hastalığ ı): Otozoma l dominant bir hastalık olup,
mukoza! membranlar ve deride, multipl 5mm. 'den küçük, anevrizmal lezyonlar veya telanjiektazilerle karakterizedir.
Bu hastalıkta endotel hücrelerinde TGF-beta sinyal yolunda görev alan komponentlerden birin de mutasyon saptanır
Tipik olarak epistaksis, hemoptizi, sindirim ya da genitoüriner kanamalarla karakterizedir, ileri yaşlarda ciddi klinik
tablo yaratabilir.
Klinik seyri çok değişken olan bu tümörler %40 lokal nüks; %25 metastaz ve %15 ölüm nedeni bile olabilir
Tümörü oluşturan hücreler epiteloid görünümde olduklarından karsinomlar ve melanom ile karışabilir
a.Klasik KS:Tipik olarak yaşlılarda multipl kırmızı-mor kutanöz plaklar ve nodüller olarak başlar, sıklıkla alt ekstremite tutulur,
iç organ tutulumu nadirdir . Yavaş gidişli bir tablodur . İkinci bir maligniteye eşlik edebilir. Asemptomatik olup metastaz
yapmaz, fakat lokal agresif seyirlidir .
b. Afrika KS (endemik ya da lenfadenopatik kaposi): Klasik forma benzer; fakat daha genç erkek ve çocuklarda endemik
olarak görülür. Lokalize veya generalize lenfadenopati ile agresif seyreder, sık iç organ tutulumu izlenir; ölüm nedeni olabilir
c. Transplantasyona eşlik eden KS: İmmünsüpresyona bağlıdır, deride lokalize ya da iç organları tutan agresif seyir
gösterebilir . Hasta immünsüpresyondan çıktığında tümör spontan geriler.
d. AIDS'e eşlik eden KS (epidemik KS): AIDS'li olgularda , deri, mukus membranlar, lenf nodları ve sindirim sistemini sıklıkla
tutar. Agresif seyredebilir ve ölüm nedeni olabilir.
Patogenez ; Tüm hastalar KSHV ile infektedir ve tümörün gelişmesi için T hücre yetmezliği gerekir.
KSHV, endotel hücresinde latent infeksiyon a neden olur ve kodladığı bir protein VEGF üretimini uyaran G proteini kodlar,
endotel büyümesi ve sitokin üretimi uyarılır. Ay rı ca latent olarak infekte hücrelerde p53 inhibsyonu yaparak apopitozu durdurur.
PATOLOJİ
• Yama tarzı lezyon: alt ekstremitede pembe, kırmızı ve mor maküler lezyonlardır
Nodül tarzı lezyon: Prolifere şişkin, yüksek mitoz içeren, iğsi endotel hücreleri ,
Neoplastik iğsi endotel hücreleri,
ekstravaze eritrositler, hemosiderin yüklü makrofjlar ve mononükleer hücreler
ekstravaze eritrositler
içerir .
Hastalık klasik olarak küçük yama tarzı nonspesifik bir lezyon olarak başlar ve ana
kitlesel lezyonun çevresinde küçük satellit lezyonlar izlenir.
geçer.
Klasik Kaposi sarkomu sıklıkla yavaş seyirli bir tümördür , uzun bir sürvi söz konusudur,
endemik ve epidemik Kaposiler ise çok agresif gidebilir; özellikle iç organ tutulumu ile
2-5 yıl içinde fatal seyredebilir.
Multiple lezyon ve Lenf nodu tutulumu içeren dissemine olgularda radyoterapi kullanılabilir
AIDS hastalarında gelişen kaposide anti-HIV retroviral teda vi faydalıdır ; ayrıca interferon-gamma ve anjiogenez inhibitörler etkili
kullanılır.
MAIJİGN VASKÜLER
TÜMÖRLER
Anjiosaııkom
Karaciğerin en sık primer sarkomu anjiosarkomdur ve arsenik içeren pektisitler, polivinil klorid {PVC) ve torotrast, karaciğer
anjiosarkomlarının etiyolojisinde yer alır.
Meme karsinomu nedeni ile radikal mastektomi olmuş ve üzerinden en az on yıl geçmiş kişilerde izlenen uzun süreli lenfödem
zemininden (özellikle de radyoterapi görenlerde) lenfanjiyosarkom gelişmesi tipiktir.
Hemanjioperisitoma
Kapiller ve venüllerin çevresindeki perisitlerden (yeni çalışmalarda sıklıkla fibrobla st kökenli) köken alan, klinikte yavaş büyüyen,
ağrısız kitleler olarak saptanan tümörlerdir .
'
...
~
~
Temporal Churg-
Takayasu Wegener PAN Lökositoklastik Burger Behçet
arterit Strauss
Tutulum alanı
Aort + + . . . . . .
' ~
Orta boy
+ + + + + . + +
arter
Küçük boy
. . + + + + + +
arter
Kapiller . . . . . + . +
-
Ven . . . . . + + +
- "
Eozinofil Çoknadir Çok nadir +/· Şart +/- +/· +/· +/·
Diler özellikler
Granülom + + + + . . . .
- ·-
'"
Dev hücre + + + . . . . .
Tromboz +/· +/· +/· +/· +/· +/· Şart +/·
Serum
. . + + . . . .
ANCA
50 yaş üstü
S0yaş altı Hemopt izi,
kadın,
kadın , burunda
polimyalji
Sigara
nab ızsızlık, septum A s tım, ato pi, Nen-spesifik,
romatika ,
kullanımı , Orogenital
Klinik pulmonel perfora syonu , myokard it , Hipertan siyo n, Deği şken
sedim 100,
ekstrem ite ülserler
hipertan siyon, böbrekte kardiyomyopa ti t est is a ğrısı
oftalmik
gangreni
aort kresent ik
arter
yetmezliği glomerülonefr it
tutulumu
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
• PAN- HBV {Hepatit B Virils) birlikteliği var mıdır .•. %30 Ateroskleroz
vakada serumda HBV antijeni pozitiftir . • Anevrizma en sık nerede izlenir ... Abdominal aorta,
renal arterin çıkış yerinin distali
• PAN'da p-ANCA nasıldır .. . negatif .
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
Doğru cevap: B
1. Aşağıdakilerden hangisi aterosklerozda majör risk 9. Aşağıdaki vaskülitlerin hangisinde morfolojik olarak
faktörlerinden biri değildir? farklı
evredeki lezyonların aynı anda, hatta aynı damarda
bulunması karakteristiktir?
A) Stresli yaşam B) Hipertansiyon
C) Sigara D) Diabetes mellitus A) Kawasaki hastalığı B) Takayasu arteriti
E) Hiperlipidemi C) Temporal arterit D) Poliarteritis nodosa
E) Wegener granülomatozu
Doğru cevap: A
Doğru cevap: D
2. Ateroskleroz en şiddetli ve yaygın olarak aortun hangi
kısmına yerleşir? 10. Hepatit B virus antijenlerine ilişkin immün komplekslerin
dokularda birikimine ikincil gelişen hastalık
A) Ascenden aorta B) Arcus aorta aşağıdakilerden hangisidir?
C) Torasik aortanın üst kısmı D) Abdominal aorta
E) Torasik aortanın alt kısmı A) Romatoid artrit B) Sistemik lupus eritematozus
C) Serum hastalığı D) Poliarteritis nodosa
Doğru cevap: D E) Henoch-Schönlein purpurası
Doğru cevap: D
3. Çocuklarda özellikle aortada, intraselüler lipid
depolanması ile karakterize aterosklerotik lezyonlara ne
ad verilir? 11. Klasik poliarteritis nodosa aşağıdaki organlardan
hangisini en.il sıklıkla tutar?
A) Ateromatöz plak B) Fibroaterom plağı
C) Komplike plak D) Yağlı çizgilenme A) Akciğer B) Böbrek
E) Kalsifiye plak C) Kalp D) Dalak
E) Karaciğer
Doğru cevap: D
Doğru cevap: A
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
12. Üst ve alt solunum yollarında granülomatöz reaksiyonla 19. Altmış yaşında bir erkek hastada ani başlayan görme
dört
karakterize olan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? bozukluğu nedeniyle yapılan temporal arter biyopsisinde
lümende trombüs , duvarda internal elastik rnembran
A) Wegener granülomatozu B) Good Pasture sendromu çevresinde granülomatöz iltihap saptanmıştır.
C) Poliarteritis nodosa D) Henöch Schönlein purpurası
E) Tromboangiitis obliterans
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap: A
A) Takayasu hastalığı
B) Buerger hastahüi
13. Kırk yaşında bir erkek hastaya, burundan gelen kanlı
C) Wegener granlomatozu
akıntı nedeniyle sinüzit tedavisi uygulanmış ancak fayda
D) Dev hücreli arterit
sağlanmamıştır. Yapılan nazofarenks biyopsisinde
E) Henoch - Schönlein purpurası
nekrotizan granülomlar , radyolojik incelemede ise
-
akciğerlerde pnömonik infiltrasyon varlığı saptanmıştır. Doğru cevap: D
Klinik tabloya akut böbrek yetersizliği eklenmiş ve serumda c
- ANCA(+) olarak bulunmuştur. 20. Aort ve büyük damarları tutan hastalık aşağıdakilerden
14. Serumda nötrofıl granüllerine karşı antikorlar (ANCA) 21. Çocukluk çağında miyokard enfarktüsü, koroner
bulunması, aşağıdaki hastalıklardan hangisini arter anevrizması, rüptür ve trombozlara yol açan
düşündürür?
mukokutaneöz lenf düğümü sendromu da denilen
hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
A) Goodpasture sendromu B) Wegener granülomatozu
C) Pernisiyöz anemi D) Akut romatizmal ateş A) Poliarteritis nodosa B) Sifiliz
E) Myastenia gravis C) Kawasaki hastalığı D) Churg strauss sendromu
E) Good pasture sendromu
Doğru cevap : B
Doğru cevap: C
15. Aşağıdakilerden hangisi Wegener granülomatozu
bulgularından biri değildir?
22. Genç sigara içicilerde orta ve küçük arterlerle birlikte
ven ve sinir paketini tutarak ekstremitelerde iskemik
A) ANCA pozitifliği değişikliklere yol açan vaskülit aşağıdakilerden
B) Böbrekte hızlı ilerleyen kresentik glomerülonefrit hangisidir?
C) Üst solunum yolunda ülserler ve granülomlar
D) Akciğerde granülomatöz inflamasyon A) Ateroskleroz B) Dev hücreli arterit
E) Aort tutulumu C) Tromboanjiitis obliterans D) Mikroskobik polianjiitis
E) Wegener granülomatozu
Doğru cevap: E
Doğru cevap: C
16. Yaygın döküntüler, palpabl purpura, dermal venüllerde
lökositoklastik vaskülit ve glomerüllerde lgA birikimi ile 23. Kaposi sarkomu ~ aşağıdaki hücre tiplerinin
karakterize bir tablo oluşturan hastalık aşağıdakilerden hangisinden köken alır?
hangisidir?
A) Fibroblast B) Osteoblast
A) Henoch-Schönlein purpurası C) Perisi! D) Damar endoteli
B) Wegener granülomatozu E) Fibroblast
C) Tromboangiitis obliterans Doğru cevap: D
D) Poliarteritis nodoza
E) Takayasu arteriti
24. Dört yıl
önce böbrek transplantasyonu olan 38 yaşındaki
Doğru cevap: A kadın hastada lenf nodülleri, mukozalar ve iç organları tutan
multipl lezyonların iğsi hücreler ve kapiller damarlardan
17. Yaşlı hastalarda aort, karotis ve oftalmik arterleri tutan oluştuğu görülüyor . Bu hücrelerde Human Herpes virus 8
damar hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? DNAsı bulunuyor.
26. Yetmiş altıyaşındaki HIV(-) erkekhastanınsağayağında 6 6. Aşağıdakilerden hangisi ANCA (+) durumlardan biri
yıldır varolan 4 adetmornodülerlezyondanbiyopsialınıyor . ~?
Histolojik incelemede dermiste iğsi hücre proliferasyonu ,
A) Romatoid artrit B) Primer sklerozan kolanjit
bu hücreler arasında eritrosit içeren yarıklar ve çok sayıda
eozinofilik hiyalin cisimcikler görülüyor . lmmünohistokimyasal C) Primer biliyer siroz D) Mikroskobik PAN
incelemede iğsi hücrelerde HHV-8 ve CD31/CD 34 pozitifliği E) Ülseratif kolit
saptanıyor. Doğru cevap: C
Bu hasta için~ tanı aşağıdakilerden hangisidir?
7. Aşağıdaki vaskülitlerden hangisi granülomatöz polianjit
A) Bazal hücreli karsinom B) Skuamöz hücreli karsinom olarak bilinir?
C) Kaposi sarkomu D) Merkel hücreli karsinom
E) Hemanjiyosarkom A) Kawasaki hastalığı
B) Wegener granulomatozis
Doğru cevap: C C) Poliarterit is nodosa (PAN)
D) Mikroskob ik Polianjitis .,
E) Churg-Strauss sendromu
2. Hayatın ilk yıllarında ortaya çıkan ve aterosklerozun A) Granülomatöz polianjit B) Poliarteridis nodoza
öncüsü olarak kabul edilen lezyon aşağıdakilerden C) Kawasaki hastalığı D) Takayasu arteridi
hangisidir? E) Tromboanjitis obliterans
- Sempatik sinir sistemi aktivitesinde artış , katekolamin deşarjı ile kalp kas ı lma gücünü artırır ve pozitif inotrop ik etki
gelişir; kalpte konsantrik hipertrofi izlenir
- Kalpten perifere yetersiz kan pompalanması sonucu renal iskemi nedeni ile renin-anj iotensin sistem inin devreye girmesi
ve artmış su ve tuz reabsorbsiyonu ile kan volümünde
- Yeterli kan hala kalpten pompalanamıyorsa
artışa
Sol kalp yetersizliğinin en sık izlenen dört Sol kalp yetersizliğinde gelişen klinik bulgular:
nedeni: • Pulmoner venöz basınçta artış
• İskemik kalp hastal ı ğı • Akciğerde konj esyon ve ödem; nefes darlığı
• Hipertansiyon Akciğerde yaygın hemosiderin birikimi (akciğerin kahverengi dönemi)
• Valvüler hastalıklar (aort ve mitral kapak) Balgamda hemosiderin yüklü makrofajların varl ığı (kalp hatası
• Miyokard hastalıkları (miyokardit ve hücreleri)
kardiyomiyopatiler) • Sağ kalp yetersizliği gel i şim i. Organlarda hipoperfüzyon ve disfonksiyon
Sistolik sol kalp yetmezliği; Kalbin pompalama fonksiyonunda zayıflamaya karşılık gelir . En sık neden iskemik kalp
hastalığıdır . Genç hastalarda viral myokarditler ve kardiyomyopati sıklıkla nedendir.
Diastolik kalp yetmezliği; Kalp kompliansının (esneyeb i lirliğinin) azalması ve buna bağlı diastolik dolma basıncının artması
sonucu gelişir . Ventriküler hipertrofili hipertansiyon en sık nedend ir.
Sağ kalp yetersizliğinin en sık 5 nedeni: Sağ kalp yetersizliğinde gelişen bulgular;
• Sol kalp yetmezliği • Sistemik venöz basınçta artış
• Yetmezliğe neden olmayan sol kalp lezyonları (mitral • Yumuşak doku ve iç organlarda konjesyon ve ödem
stenoz ve yetersizlik)
• Hepatomegali (Muskat, Nutmeg; "Hint cevizi karaciğeri"
• Pulmoner hipertansiyon (KOAH, pulmoner emboli , iZiKardiyak siroz)
pulmoner damar hastalıkları, göğüs hareketinin azaldığı
• Konjestif splenomegali
hastalıklar)
• Alt ekstremitede gode bırakan ödem
• Valvüler hastalıklar (triküspit , pulmoner)
• Hidrotoraks , asit, anazarka tarzı ödem
• Miyokard hastalıkları (miyokardit ve kardiyomiyopatiler)
Sağ kalp yetmezliğin i n ilk bulgusu ödemdir ; ayaktaki hastalarda bilek ve pretibia l bölgede; yatan hastalarda sırtta öden
gelişir; ağır olgularda anazarka tarzı ödem gelişebilir
Sağ kalp yetmezliğinde tüm vücut konjesyondadır; ancak en çok etkilenen organ karaciğerdir . Karaciğerde erken evrede
konjestif hepatomegali , ardından santral bölgede konjesyon ve portal bölgede non-konjesyone (nutmeg/muskat karaciğer)
görünüm gelişir, ardından zamanla sentrilobüler nekroz ve ileri evrede kardiyak siroz gelişir .
MERKEZLERİ
TUS HAZIRLIK
c- Biventriküler yetmezlik
• Arteriovenöz fistül • Venöz dönüşde artış ➔ Travma (en sık neden), hemodializ (cerrahi şant) , Paget hastalığı mikst
dönem
HİPERTANSİF KALPHASTALl~I
Hastalarda saptanan ana yapısal patoloji konsantrik sol ventrikül
hipertrofisidir
Hipertansiyonda kalp bulguları sistemik küçük çaplı damarlardaki artmış
yüküdür.
Hipertrofi duvarı simetrik olarak kalınlaştırır (Konsantrik hipertrofi)
Klinikte tablo ağırlaşmadıkça hastalar asemptomatikdir .
Sistemik hipertansiyonun olası sonuçları;
• Kardiyak hipertrofi ve yetersizlik
• Ateroskleroz
• Dissekan aort anevrizması
• İntraserebral hemoraji
• Nefroskleroz gelişimi Konsantrikhipertrofı
• Ani kardiyak ölüm
• Retinopati
HİPBMANSiP KALP
PUIMONBR HASrAUÖI
(KORPULMONALB)
Pulmoner hipertansiyona c evaben gelişen sağ kalp yetersizliği, dilatasyonu ve hipertrofısidir.
Akut kor pulmonale en sık pulmoner arter embolisi nedeniyle oluşur (en sık diz üstü derin venlerinden
kaynaklanır). Hastada sağ ventrikül dilatedir ama hipertrofık değildir.
Kronik kor pulmonalenin en sık nedeni KOAH'tır. Akut tablodan farklı olarak sağ ventrikülde hipertrofı saptanır.
Anjina pektoris
Klinik olarak anlamlı aterom plakları sol anter ior desenden ve sol sirkumflek s arter in ilk birkaç santum et resinde veya s ağ
%90 veya üstündeki darlıklarda dinlenmekle gelen ağrı izlen ir ki bu ta bloya " unst able anji na" olarak a d lan d ırılır
Koronerin akut tıkanmas ı kollateral ge l işimine imkan vermez ; ancak uzun süreli tıkanıklıkl ar kollateral geli şimini uyarır ve bu
klinik tabloyu düzeltebilir .
İnflamasyon: Aterom plaklarında ağırlı k la T lenfo sit ve makrofajlar toplanır ; ve düz kas hücre prolif erasyonu, aşırı matriks
üret imi, lipid kare, kolesterol, kalsifikasyon , nekrotik debri ile bir arada bulunu r
• Akut koroner sendromlarda: Aterom plağın ın akut tıkanmas ı nı s a ğ la yan pl ağ ın rüptürü s onra sı uzerin de gelişen
trombüslerdir . Lümen tcJmtıkandığında transmu ral myo kard infar ktü süne; parsiyel lümen t ı kanmaların da subendoka rdiy al
myokard infarktüsüne neden olur .
• Vazokonstrüksiyon: Aterosklerotik damarda vasokonstrüksi yon yapabil en nedenler ; d ol a şan kandaki adr enerji k
agonistler, lokal salınan trombosit kaynaklı medyatörler , endotelde üret ilen Nü gibi maddelerin üretiminde bozulma,
perivasküler inflamatua r hücr eler den sa lın a n medyatörlerdir .
Akut koroner sendrom Kor ener art erdeki aterom pl ağının rüptürü nü tanım l ar . Ate rom plağının oluşum u ndan rüptü ru'le
kadar her aşamada inflama syon öneml i ro l alır . Ayrıca plak içi kanama, plak içi basınc ı a rttır ır ve t akiben plak rüptüre oı ur
fissür gelişir yada ülserasyo n izlen ir; üzerine otur an trombüs ile koroner arte r akut olarak t ı kan ı r ve has ada unstable a nı ın a .
myokard infarktüsü geli şimi veya ani kardiy ak ölüm ge l i ş i m i ile sonuç la n ı r . Nadiren korone r vazospazm nedele gelişeb ilir .
Miyokard infarktüsü
Lokal iskemi nedeniyle oluşan sınırlı bir alandaki miyokardın koagülasyonnekrozudur.
TUS HAZIRUK MERKEZLERİ
Erkeklerde sıktır ve genellikle 65 yaş altında izlenir. Menopoz sonrası kadında risk artar ve yaşlı kadınların en sık
ölüm nedeni myokard infarktüsüdür.
Patogenezde en sık koroner arter yerleşimli aterosklerotik plakta rüptür ve üzerine trombüs oturması ile koroner
damarın tıkanmasıdır (olguların %90'ı)
Subendokardiyal miyokard enfarktı; kalbin en az kanlanan kısmı olan subendokardiyal bölgesinde, genellikle
koronerlerde parsiyel tıkanma ve genellikle buna eşlik eden sıvı kaybı sonucu gelişen nekrozu tanımlar.
Myokardda nekroz damarın tıkanmasından 20-40 dk. sonra başlar.
İnfarkt alanının tam boyutuna ulaşması genellikle 3-6 saat alır
Bu periyod sürecinde trombolit ik ajan l arın uygulanması (streptolizin, doku plazminojen aktivatör) infarktı
sınırlayabilir.
.,.
Uzun sürede yavaş gelişen tıkanma l ar kollateral oluşumuna yol açarlar. Bu uzun vadade infarkt sınırlarını küçültür.
'
trombüs aptanmaz . Bu olgularda olası nedenler ;
vazospazm , emboli , vaskülit , orak hücre li anemi , amiloid ,
aort stenozu , şok tablosu ve geç i rilmiş kalp cerrah isi
olabilir.
Transmural infarkt
Miyokard enfarktüsünün lokalizasyonu, tıkanma bölgesi ve koroner do l aşımın anatomisi ile belirlenir .
a- Sol ön inen dal (%40-50): Sol ventrikülün ön ve apikal bölgeleriyle komşu interventr iküler septumun
2/3'ünde (anteroapikal miyokard enfarktüsü); insanda en sık ateroskleroz bu damarın ilk 2 cm'si üzerinde
bulunur.
b- Sağ koroner arter (%30-40): Sol ventrikülün arka kısmı ve septum 1/3 arka kısmı (sağ baskın sirkülasyon)
c- Sol sirkumfleks koroner arter (% 15-20): Sol ventrikül dış duvarı (Sol koroner dolaşımı baskın kişilerde
arka duvarı da besleyebilir).
Myokart infarktüsünde tanı: Klinik + EKG'de 1 mm'den fazla ST segment elevasyonu ve ya yeni oluşan sol dal
bloğu + kardiyak enzimlerin yükselmesi ( birkaç saat içinde CK, CK-MB ve troponin yükselir). Troponin myokard
hasarı için spesifiktir.
Kardiyak enzimler yüksek ancak EKG non-d iagnostik ( non-ST-elevasyonlu MI) ise bu plağın rüptüre olduğu fakat
lümenin tam tıkanmadığı anlamına gelir; sıklıkla myokartta hasar oluşur.
İrreversible hasar
Sıklıkla bulgu saptanmaz
Değişiklik yok
1/2-4 saat İnfarkt sınırında az sayıda dalgalı lif
Elekt ron Mikroskobisi; sarkolemmal bozulma, mitokondriyal amorf dansiteler
4-12 saat Hafif alacalı görünüm Erken koagülasyon nekrozu, ödem, hemoroji
İlerlemiş koagülasyon nekrozu
Myositlerin sitoplazmasında hipereosinofilik görünüm
12-24 saat Hafif solukluk ve alacalı görünüm
İnfarkt sınırında "kontraksiyon band nekr ozu"
Erken nötrofil infiltrasyonunun
1-3 gün
Hiperemik sınırlar oluşurken
i nfarktüs (demarkasy on hattı)
ortası solar; soluk Tamamen
infiltrasyonu
oluşmuş
2-8 hafta Sert gri-beyaz skar Kollajen depolanımı artar , hHücresellik azalır
2 aydan
Komple gelişmiş skar Dens kollajenöz skar
sonra
•Kalpteki nekroz a l a n ını makroskopik olarak daha iyi görebilme k için kalp triphenyl tetrazolium klorid ile boyanabilir.
fonksiyon kaybı
Klinik;
- Eklem (sinovya): Migratuar poliartrit (%75); sıklıkla ilk klinik bulgu, diz, dirsek, bilek gibi büyük eklem tutae, eklemlerde
kalıcı hasar gelişmez; sekel kalmaz
- Deri: Ekstansör yüzeylerde subkutan nodüller (%10), Erythema marginatum (%10); deri lezyonarında kalıcı hasar gelişmez;
sekel kalmaz
- Kalp: Prognostik açıdan en anlamlı organdır; ölüm nedeni olabilen kalıcı hasara neden olur .
Fibrinöz Perikardiyal tutulum fibrinöz perikardit şeklindedir, tabloya fibrinöz ya da serofibrinöz perikardiyal
perikardit efüzyon eşlik eder; ekmek üzeri sürülmüş tereyağı görünümü olarak adlandırılır.
Göğüs ağrısı, sürtünme sesi saptanabilir .
Perikardit ARA olgularında genellikle sekelsiz olarak iyileşir.
Myokardit Sıklıkla klinik anlam taşımaz ancak ARA hastalarında akut aşama (çocukluk çağı) hastalarda en sık ölüm
nedenid ir.
Aschoff nodüllerinin fibrozis ile iyileşmesi ve myokard içinde fibrotik odaklarla karakterizedir .
Endokardit En sık mitral kapak ardından aort tutulur , steril , verrüköz vejetasyonlar olarak izlenir .
Endokard tutulumu ARA'da en sık izlenen kalp tutulumdur .
PATOLOJİ
Sıklıkla sol taraf kalp kapakları (en sık olarak da mitral kapakta) etkilenir .
Etkilenen kapak endotelinde Aschoff nodüllerine karşılık gelen küçük vejetasyonlar (1-2 mm çaplı) izlenir .
Bu vejetasyonlar kapanma çizgileri boyunca (kapağ ı n hareketli sınırında, üst yüzde) görülür (verrüköz
endokardit olarak adlandırılır) .
Subendokardiyal lezyonlar endokardda düzensiz bir kalınlaşmaya neden olurlar ve sıklıkla sol atriyumda
izlenirler ve bu lezyonlar da Mac Callum plakları olarak bilinir .
Endokard tutulumunun erken aşamada (çocukluk çağında) sekeli; mitral yetmezlik
Endokard tutulumunun ileri aşamada sekeli; komissüral füzyon • mitral stenoz gelişimidir .
• Myokard tutulumu: Aschoff nodüllerinin fibrozisle iyileşmesi -+ Sıklıkla klinik anlam taşımaz
• Endokart tutulumu: En önemli sekeller endokart Mulumu son.ıcu gelişir
l
Endokartta Aschoff nodüllerinin yerleşim yeri mitral kapak üst yüz, hareketli uç kısımlardır ve burada dizi dizi
beyaz nodüller (granülomlar) olarak görülür "verr<uközendokardit"
Mitral kapak uç kısımlardaki granülomlar çocukluk çağında fibrozisle iyileşir -+ afif bir mitra yetmezlik gelişir.
Eğer hasta çocukluğunda defalarca roınatizınal ateş atağı geçirir ise her defasında kalpte granülomlar gelişir ve
iltihap sürekli devam eder ise kalp kapaklarında anjiogenezis başlar (normalde kalp kapaklarında damar olmaz),
mitral kapakta sürekli tekrarlayan iltihap, anjiogenezis soru:u granülasyon dokusu gelişir, kalp kapakları fibrozis
ile yapışmaya başlar "komissüral fOzyon•
Komissüral füzyon sonıcu sıklıkla 30'1u yaşlarda "mıtraı stenoz' gelişir
(Balık ağzı veya düğme deliği görvı~ü)
l
Komplikasyonlar
Valvüler kalp hastalığı: Tutulan kapağa bağlı olarak üf~ (atriyal fibrilasyon gibi), hipertrofi-dilatasyon,
kalp yetmezliği gelişimi
• Aritmi gelişiıni: En sık izlenen aritmi mitral stenozu takiben gelişen atriyel fibrilasyondur
• Troınboembolik komplikasyonlar
• İnfektif endokardit elişim
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
ARA'nın Komplikasyonları
Aort ik kapağının sklerozu ve kalsifikasyonu ABD' de izole aort ik stenozun en sık nedenidir.
Pek çok olguda aort kapak kalsifikasyonu asemptomat ikt ir ve rast l antısal yakalanır
Hiperlipidemi, hipertansiyon , inflamasyon ve diğer aterosk lerotik predispozanlar ile yakından ilişkilidir.
Patoloji: Kalsifikasyon valsalva sinüslerinin dış yüzlerindedir (kapağın hareketsiz kök kısmındadır) ve kapakların serbest
yüzlerinin tam olarak açılmalarını önler. Olgularda stenozun nedeni kapak hareketinin bozulmasıdır .
Klinik: Klinik bulgular normalde 4 cm2 olması gereken kapak alanının 1 cm2' nin altına inmesi
Aort kapak ıtenozu
ile başlar
Klinikte aort stenozu, sol ventrikü l ç ı kışın ı dara l t ı r , hastada konsantri k sol ventr ikül
hipertrofisi gelişir.
b- Aort kapağında
zamanla dilatasyon gelişimi sonucu aort yetersizliği
c- Aort kapak prolapsusu
d- Aort kapağında enfektif endokardit
e- Ayrıca aort koarktasyonu ve dissekan aort anevrizması gelişimi.
PATOLOJİ
Mitral anülerkalsfflkasyon:
Dejeneratif kalsifıkasyon hemen daima arka mitral kapak kökünde izlenir.
Mitral anuler kalsifikasyon gelişimi için predispozan durumlar:
a- 60 yaş üzeri kadınlar,
b- Miksomatözmitral kapak (mitral kapak prolapsusu)bulunan kişiler,
c- Sol ventrikül basıncı artmış kişilerde (örneğin hipertansiyonhastaları) izlenir.
Genelliklekapak fonksiyonunu etkilemez.
yetmezliği tanımlar .
İNFEKTİP BNOOKARDİT
Akut endokardit: Destrüktif, gürültülü bir enfeksiyondur ; sıklıkla öncesinde normal olan bir kalp kapağında,
yüksek oranda virülan bir organizma ile gerçekleşir .
• Akut endokardit ağır kapak deformitesi oluşturur . Kapak yüzeyindeki vejetasyonlar frajildir, emboli olası lığı
yüksek.
• En sık mitral kapak tutulur.
Subakut endokardit: Deforme kapak üzerine oturan d ü ş ük virülansa sahip organizma rol oynar.
• Subakut endokardit minimal kapak deformitesi o l uşt ur u r. Etkilenen kapak yüzeyinde ge l işen vejetasyonlar
sert, emboli olasılığı düşük.
• En sık mitral kapak tutulur.
Protez kalp kapaklarda gelişen endokardit: Protez kalp kapaklarına en sık oturan etken koagülaz negatif
stafilokok.
- Mekanik protez; trombüs (kronik antikoagülan kullanımı gerekir) ve eritrositlerin mekanik hasarı sık izlenir
- Bioprotez; trombüs gelişme riski düşük ancak dejenere olma olasılığı yüksek
İntravenöz ilaç kullanımı nedenle gelişen endokardit: İntravenöz ilaç kullanımındaki en sık etken ise deride
bol bulunan staf. aureus'tur (sağ taraf kalp kapakları etkilenir)
Kalp kapaklarının avasküler yapısı nedeniyle kapak infeksiyon l arının tedavisi çok zordur . Aynı neden ile inflamatuar
yanıtçok az gelişmekte, bu da bakterinin üremesini ko l a yl aşt ır maktad ır .
Klinik Özellikler;
- Ateş (en sık bulgu) , yorgunlu k ve kilo k aybı
nodüller
- Tırnak yatağında (splinter) hemoraji ler
- Vücutta yaygın "mikotik anevrizmalar"
- Kaplte "ring abseleri" gelişimi
- Böbrekte fokal segmental glomerüloskleroz Janeway lezyonları
Komplikasyonlar;
a- Valvül yetersizliği veya stenoz; Kalp yetersizliği gelişimi
b- Miyokardiyal ring abselerinin ilerlemesi ile aorta, interventr iküler septum veya serbest duvar
perforasyonları, ileti sisteminin invazyonu, kalp blokları, ani ölüm.
c- Süpüratif perikardit
d- Embolik komplikasyonlar: Sol kalp lezyonları
ile beyin (felç, abse gelişimi, menenjit), kalp (miyokard
enfarktüsü), dalak (abseler), böbrek (abseler) ve sağ kalp lezyonları ile akciğerde infarkt , abse, pnömoni
gelişimi
e- Renal komplikasyonlar: Embolik infarkt, sıklıkla fokal segmental glomerüloskleroz, hematüri, albüminüri,
renal yetmezlik gelişim i ve multipl kortikal abseler, pyelonefrit.
Endokardit olgularında gel i şen pyelonefritle r de çok sık izlenen tablonun aksine bakteri böbreğe hematojen yol ile
ulaşır
ve gelişen pyelonefrit böbrek korteksini tutar; sıklıkla etken staf. aureus'tur
PATOLOJİ
Non-lnfektif
İnfektif Karsinoid
Romatizma! ateş Ubman-Sacks (SLE} endokardit
endokardit sendrom
(maligniteler}
Vejetasyonun
Büyük Küçük Küçük Orta Plak tipinde
boyutu
Triküspit,
Etkilenen kapak Mitral, aort Mitral, aort Mitral Aort, mitral
pulmoner
Atriyal ve
Atriyal yüz; Kapağın hareketli uç Atriyal yüz;
ventriküler yüz Kapakların
Tutulan alan kapağın hareketli bölgesi; atriyuma Kapağın hareketli
(Daha çok her iki yüzü
uç bölgesi bakan yüz uç bölgesi
ventriküler yüz)
Emboli +++ - - + -
Akut iltihap + - (kronik iltihap) - (kronik iltihap) - (iltihap yok) -
Organizma +++ - - - -
++ (ülserasyon,
Kapak
destrüksiyonu
perforasyon, - - - -
rüptür)
MİYOKARDİTLER
İnfekstyon nedenli
• Virüsler: En sık myokardit nedeni virüslerdir, myokardite en sık neden olan virüs ise Coxsackie
B'dir
• Bakteriler: Corynebacterium (difteri), Neisseria (meningokok), Borrelia burgdorferi (Lyme), stafilokok
• Mantar: Candida
• Parazit: Typanozoma cruzi (Chagas), Toxoplasma gondii
• Helmint: Trişinoz; kalp tutulumu ile giden en sık helmintik enfeksiyon
Pledlermtyokardltt
(devhücrelimtyokardlt)
İdiyopatik bir miyokardit, kötü prognoz
• Morfolojik olarak en sık saptanan myokardit "lenfositik myokardit"
KARDIYOMIYOPATILER
Dilate kardiyomiyopati (tüm kardiyomiyopati olgularının %90' 1);en sık saptanan kardiyomiyopatidir.
Dilate kardiyomiyopati
Etyoloji
- ldiyopatik Dilate kardiyomyopatinin en sık nedenid ir.
- Genetik %20-50 olgunun genetik temelli olduğu düşünülüyor .
Duchenne ve Becker musküler distrofilerinde bozuk olan Distrofin defekti
- Myokardit Dilate kardiyomyopatininbilinen en sık nedenidir.
Sıklıkla geçirilmiş koksaki infeksiyonuna sekonderdir.
- Alkol Bırakıldığında tablo düzelebilir .
- Gebelik Gebelik sonlandırılır ise tablo düzelebilir.
- Hemakromatosis Konjenital ya da multiple tranfüzyon (talasemi) sonrası gelişebilir.
- ilaçlar Doksorubisin, daunorubicin, kokain
- Diğer Tiamin eksikliği (beriberi), Friedreich ataksia, organik solventler, akromegali, ağır hipertiroidi
Hipertrofik kardiyomiyopati
Restriktif kardiyomiyopati
PERİKARDİTLER
• İnfeksiyonlar: En sık bilinen neden virüsler (en sık koksaki virüs) , piyojen bakteriler , tbc, mantarlar .
• Perikardın primer infeksiyonu nadirdir , infeksiyon sıklıkla myokardite sekonderdir.
• Otoimmün tablolar: RA, SLE, skleroderma, post-m iyokard enfarktüsü (Dressler sendromu)
• Diğer: Miyokard enfarktüsü , üremi , kalp cerrahisi sonrası , neoplazi, travma, radyasyon.
• Perikardite en sık neden olan sistemik hastalık üremidir .
Perikarditin Tipleri:
• Seröz perikardit
• En sık izlenen perikarditt ir.
• Sıklıkla viral nedenlid ir.
• Diğer nedenler ; RA, SLE, s k lerodermad ır.
• Fibrinöz ve serofıbrinöz perikardit
• Akut romatizma! ateş (ekmek üstüne sürü l müş tereyağ görünümü), SLE, üremi , tüberküloz nedenlidir .
• Oskültasyonda sürtünme sesine neden olur (friction rub).
• Fibrotik olduğunda bu kalbin diast olde ge ni şleme si n i engelleyip " konstruktif perikard ite " yol açabilir.
• Pürülan ya da süpüratif perikardit
• Perikard boşluğuna enfe ksiyon a j a nl a rın ı n inv a zyon l ar ı na sekonder g e l işi r .
• Perikarda ulaşma direkt komşuluk yoluy la (en sık a k c i ğ er l e r den ), kan yolu ile, lenfat ikler le, kardiyak cerrahi
esnasında gelişebilir . Sıklıkla Strep. pneumonia , staf . aureus et kend ir.
• Hemorajik perikardit
• Seröz sıvı birikimine , fibrinöz , ya da süpüratif tablolara eşlik edebilir.
• En sık neden tüberküloz, travma ve direkt malign tümör invazyonudur .
• Kazeöz / konstrüktif perikardit
• Konstrüktif perikardit pek çok tablonun sonunda gelişen bir ortak sonuçtur.
• Tüberküloz perikard it dünyada konstrüktif perikarditin en s ı k nedenidir
• Sadece ABD' de aç ı k kalp cerrah isi, pürülan infeksiyonlar ve travma en sık konstrüktif perikardit nedenidir .
• Tablo sıklıkla fibro kalsifiye olur ve kro nik konst rüktif perikardite ilerler.
• Konstrüktif peri kardit , kalbin yoğu n , fibröz ya da fi brokalsifiy e skar ile k aplanmas ı ve diastolik genişlemesinin
sınırlanmasına ve cidd i restr ükt if kalp prob lemler ine neden olur .
• Adezif mediastinoperikardit
• Süpüratif ya da kazaöz tablolarda, kalp cerrahisi geçirenlerde ya da radyasyona bağl ı g e lişen bir tablodur . Kalbin her
sistoldeki atımında ventrikül önünde bir engel oluşturur . Kalbin işi artar , kardiya k hipertrofi ve dilatasyon geliş i r ki,
çok ağır olgularda kalpte masif büyüme ve dilate kardiyomiyopati benzeri görünüm izlenir .
• Kalp tamponadı
• İntraper i kardiyal basıncı arttırır, bu özellikle ventr iküllerin genişlemesini zorlaştırır. Beck triyadı, hipotansiyon , artmış
juguler venöz basınç , kalp seslerinde zayıflama . Tanı eko ile konur . Grafide su şişesi görünümü izlenir .
KALBİN TÜMÖRLERİ
Metastatik tümörler
Kalp ve perikardda metastatik karsinomlar primerlerden daha fa z ladır .
Kalbe en sık metastaz yapan tümörler :
Komşuluk yolu ile: Akciğer (erkek hastada en sık neden) ve meme (kad ı n hastada en sık neden) karsinomları ,
Hematojen yol ile: Malign melanom ve hematolojik maligniteler
Kalpte en sık izlenen ve benign seyir göstermesi beklenen beş tümör ;
Miksom , fibrom , lipom, papiller fibroelastom, rabdomyom
Miksom
• Miksomatöz bir tümör olup multinükleer hiperkromatik miksom hücreleri, endotel, düz kas ve
fibroblastik değişim göstermiş multipotansiyel mezankimal hücreler içerir
PATOLOJİ
• Carney sendromunun (OD,PRKARlA gen defekti , kalp ve deride miksomlar, deride lentijenöz hiperpigmentasyon,
endokrin hiperaktivite, sertoli hücreli tümörler) bir bileşeni olabilir
Klinik: Valvüler obstrüksiyon (lümene sarkan yumuşak kitle nedeni ile; ball-valve obstructions)
Kardiyakrabdomiyomlar
• Bebek ve çocuklarda kalbin en sık izlenen primer tümörü kardiyak rabdomiyomlardır. Sıklıkla ı yaş altında saptlnırlar.
• Sıklıkla sağ ve sol ventrikülde mu iti pi olarak saptanırlar.
• Klinik bulgular sıklıkla kalp kapak disfonksiyonudur.
• Kardiyakrabdomiyomlar, TSCl veya TSC2 tümör süpresör genlerinde mutasyonların neden olduğu tuberous sklerozlu hastalar ile
yüksekoranda birarada bulunur.
• Nadiren kendiliğinden gerileyebilirler, bu nedenle hamartom olarak da kabul edilebilir.
Lipom
• Kötü kapsüllü lezyonlardır
• Miksoma benzer klinik bulgular ve aritmi nedeni olabilir
Papillerfıbroelastom
• Genellikle kalp kapaklarında lokalizedir
• Endotel ile çevrili 1 cm çapa ulaşabilen mukopolisakkarit matr iks içeren tümörlerdir
Kardiyakanjiosarkom
• Kalbinen sık primer maligntümörüdür.
b- Ostium primum tipi ASD'de ise (% 7) septum primum ve endokard iyal yastığın k aynaşamadığı görülür . Bu defekt
genellikle diğer endokardiyal yastık k ayna klı yapılarda da görülen bozukluklarla birlikt edir (Down'da sık; mitral ve
trikuspid kapaklar gibi) .
c- Diğer tablo sinus venosus defektidir (% 5) burada ASD atriumlar arası septumun en üst noktasında defekt bulunur. En
az görülen ASD'dir.
Sağ atrial ve ventriküler dilatasyon, zamanla sağ ventriküler hipertrofi ve pulmoner arterde dilatasyon gelişir . Bütün bunların
nedeni sağ kalpte kronik volüm yükselmesi ve pulmoner hipertansiyondur . Zamanla pulmoner hipertansiyon gelişince şantın
yönü tersine döner ve o zaman kalp yetersizliği ve siyanoz gelişir . (Eisenmenger sendromu)
Ostium prim um defektlerinde mitral kapağın ön yaprağında ve triküspit kapağın septal yaprağında defektler oluşur . Çok ağır
vakalarda olaya bir de VSD eklenir ve ortak atr iyoventriküler kanal gelişir . Bu tablo persistan common atr iyoventriküler
kanal olarak bilinir ve özellikle Down sendromu izlenir.
Ductus arteriosus pulmoner arter ve aort arasında yer alan bir kana l d ı r. İntrauterin hayatta ductus arteriosus pulmoner
arterden aorta kan geçişini sağlayıp oksijensiz akciğerlerin pas geçilmesine neden olur.
Fizyolojik olarak doğumdan 1-2 gün sonra artmış arterial oksijene, azalmış pulmoner rezistansa ve azalmış PG E2
seviyelerine bağlı olarak kanalın fonksiyonel kapanması gerçekleşir . Komplet kapanma ilk birkaç ay içinde oluşur ve
ligamentum arteriosum oluşur .
Oksijenli kan sol ventrikülden patent duktus yoluyla akciğere tekrar gider ve
sol atriuma döner . Aşırı yük nedeniyle sol atrium ve ventrikül hipertrofik ve
dilatedir .
Ductus
Pulmoner hipertansiyon gelişt ikçe ana pulmoner arterlerde ateroskleroz arteriosus
(patent)
(gerçekte insan vücudunda aterosklerozun en az ge li şt i ğ i arte r pulmon er
arterdir ve distal pulmoner damarlarda proliferasyon baş l ar. Bu da sonuçta -c::-
~ --,-,-- Pulmonary
sağ kalp dilatasyonuna ve sağ ventrikül hipertrofisine neden olur. artery
PDA yüksek basınçlı bir sol -sağ şanta yol açar. Oskültasyonda "machinery
murmur'' duyulur. İleri aşamalarda siyanoz, kalp yetersizliği gelişebilir ve
infektif endokardit riski artar .
Doğumu takiben erken siyanoz gelişimi ile karakter ize konjenital kalp hastalıkları
• Fallot tetralojisi (bu tablonun en sık nedeni)
• Büyük damar transpozisyonu (aort sağ ventrikülden çıkar)
• Trunkus arteriosus communis (aort ve pulmoner arter ayrılmamıştır, her iki ventrikülle de ilişkilidir)
• Triküspit kapak atrezisi (atriyal septal defekt ile birlikte)
• Pulmoner venlerin total geri dönüş anomalisi (oksijenlenen kan sağ atriyuma döner)
Proksimal aort normalden büyük, pulmoner damar ise dard ır. Kalbin sol yarısı normal
kalınlıkta iken sağ duvar kalınlığı sol ile eşitlenmiştir.
VSD membranöz kısımdadır ve tüm membranöz kısmı silmiştir . Aortik kapak hemen VSD' nin üstürffledir . Pulmoner akım
yolu daralmıştır .
Bazı vakalarda PDA ya da ASD gibi ek anomaliler olabilir . Bunlar akciğere biraz kan gitmesini sağlayacakları için
koruyucudurlar.
Fallotlu hastalar büyüdükçe pulmoner orifis genişlemez ama kalp büyüyeceğinden darlık artmış olur ve siyanoz ilerler.
Akciğerler bu darlık nedeniyle aşırı yükten korunacağından pulmoner hipertansiyon gelişmez.
İnfektif endokardit, beyin absesi ve sistemik emboli riski artmıştır. Tedavi cerrahi ile mümkündür.
Aort sağ ventrikülden, pulmoner arter sol ventr ikülden çıkar . Komplet formunda pulmoner ve
sistemik dolaşım tamamen ayrıdır . Bu yüzden yaşayan vakalarda mutlaka ASD, VSD ya da PDA gibi
bir defekt bulunmalıdır . Pek çok varyantı var d ır. Ana formunda sistem ik basıncın yükü neden iyle
sağ ventrikül hipertrofisi görülebilir . Baş lıca bulgu siyanozdur . Prognoz ekstra ya da intrakardiyak
şantların derecesine bağlıdır .
KONJENITAL
OBSTRÜKTIF
LEZVONLAR
Aort koarktasyonu
% 50 vakada izole şekilde bulunur . Aortik lümenin anormal darlığı olarak tarif edilebilir.
PDA, VSD ve ASD ile de birlikte olabilir. Ayrıca santral sinir sisteminde sakküler anevrizmalarla birlikte görülebilmekte (Berry)
ve Turner sendromlu hastalarda sıklığının arttığı bildirilmektedir .
İki ana kategori vardır: Preduktal darlık ve postduktal darlık . Postduktal darlık daha sıktır .
Preduktal darlık: Preduktal darlık, aortik isthmusun darlığı ile karakterizedir. (Aortik Llgamentum
anterloaum
isthmus ; sol subklavian arterle duktus arteriosus arasındaki bölgedir) Duktus arteriosus
çoğunlukla açıktır ve aorta giden kanı bu sağlar. Sağ ventrikül bu ak ım a destek
olduğundan genellikle hipertrofik ve dilatedir . Pulmoner damarda artmış a kımı
Preduktal koarktasyon , çoğunlukla infantlarda görü lür ve bu yüzden infantil koarkta syon
adını almıştır. Bebekte, konjestif kalp yetersizliği ve alt ekstremitelerde siyanoz gelişimi
ve nabız alınamaması ile karakterizedir . PDA açık, sağ ventrikül dilate , pulmonel arter
geniş ve kalındır; cerrahi tedavi zorunludur .
Postduktal darlıkta: Postduktal darlıkta, aort ligamentum arteriosum hizasında ya da
sonrasında dardır. Dar segment düz kas ve elastik liflerden yapılı olup aort mediası ile
devamlılık gösterir. Kalınlaşmış bir intima ile döşelidir . Duktus arteriosus kapalıdır .
Darlığın proksimalinde aort ve dalları genişlemiştir . Sol ventrikül hipertrofiktir. İnterkostal , firenik ve epigastrik arterlerden
gelişen kollateraller aortik akımın çoğunu sağlar ve bu kollateraller çoğunlukla dilatedir. Postduktal koarktasyon, büyük
çocuk ya da erişkinde tanı alır, siyanoz yoktur. Tipik olarak üst ekstremitede hipotansiyon ile karakterizedir. PDA kapalı, sol
ventrikül hipertrofik darlık proksimalinde aorta kalın ve geniş , alt ekstremiteye kanı interkostal, frenik, epigastrik arterlerin
kollateralleri sağlar; alt ekstremitede siyanoz yoktur ama nabızlar zayıf alınır . Ayrıca claudicatio intermittens gibi arterial
yetersizlik bulguları görülebilir.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
---
Löffler endomiyokarditi , amiloidoz , hemokromatozis,
sarkoidoz ...Diyastolik disfonksiyon.
SPOT BİLGİLER • En sık konjenital kalp hastalığı. .. VSD (Ventriküler
septal defekt)
• ARA (Akut romatizma! ateş) mikroskobisinde • En sık siyanotik kalp hastalığı .. . Fallot tetralojisi
bulunanlar .. . Aschoff cis imcikleri ve Anitschkow
• Preduktal aort koarktasyonu özellikleri. . . duktus
hücreleri
açık , siyanoz mevcut, çocuklarda daha sık
• Romatizma! ateş makroskobis inde
• Postduktal aort koarktasyonu özellikleri. . . duktus
bulunanlar... Tereyağlı ekmek görüntüsü, Verrüköz
kapalı, siyanoz yok , kollateral mevcut , erişkinlerde
endokardit, Mac Callum plakları, Balık ağzı
daha sık
deformitesi
• En sık perikardit tipi.. .Fibrinöz perikardit
• Kalp kapaklarının kapanması boyunca uzanan küçük
siğilimsi vejetasyonlar hangi hastalıkta görülür_ • Fibrinöz perikarditin en fık nedeni. . .MI, sistemik
ARA en sık nedeni üremi
• ARA nın en sık tuttuğu kapak.. . Mitral kapak. Erken • Kalpte en sık görülen tümör . . . Metastaz.
dönemde yetmezlik , geç dönemde stenoz yapar. • Miksoma özellikleri.. . Er işkinlerde en sık primer kalp
• ARA'nın en sık ölüm nedeni... Miyokardit tümörü . Sol atriyuma yerleşir .
• Mitral stenozun en sık nedeni.. .Romatizmal kalp • Carneysendromunave McCuneAlbright sendromuna
hastalığı (GNAS) eşlik eden kalp tümöra _.miksoma
• Bikilspid Aorta ve Fallot tetralojisinde hangi gen · Çocuğun en sık primer kalp tümörü.. .Rabdomiyom
mutasyonu görülür ...NOTCH · Deniz gülü şeklinde uzantıları olan, lambl
• Mitral yetmezliğinin en sık nedeni. •• Mitral valv kabarıklıklarına benzeyen rastlantısal kalp lezyonu...
prolapsusu (M VP) Papiller Fibroelastom
• En sık edinsel kalp kapak hastalığı nedeni. .MVP • En sık primer malignkalp tümörü.. .Anjiyosarkom
4. Romatizma! kalp hastalıkları dışında, erişkinlerde 1O. Kalp tümörleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
mitral kalp kapağı hastalığının ~ görülen nedeni ~?
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kardiya k miksoma en sık atriyum yerleşimlidir.
A) Lupus Eritematozus B) Kardiyak rabdomiyomların tuberoskleroz ile birlikteliği
B) Ehlers - Danlos Sendromu sıktır.
C) Marfan Sendromu C) Kalpte primer benign tümörler primer ,7align tümörlerden
D) lnfektif endokardit daha s ı k görülür .
E) Miksomatöz dejenerasyon D) Eriş ki nlerde en sı k görülen primer tümör rabdomiyomdur.
E) Kalpte metastatik tümörler pr imer tü mörlerden sık
Doğru cevap: E görülür.
Doğru cevap: D
5. Mitral ve aortik kapaklarda daha sık görülen ve 1 • 5 mm
çapında noninflamatuar vejetasyonlar ile karakterize -
hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
D) Perikardit
E) Kardiyomiyopati
1. Sol ve sağ atrium ile sağ ventrikül hipertrofısi, pulmoner
Doğru cevap: A konjesyon ve normal sol ventrikül aşağıdaki kapak
patolojilerinden hangisinde gözlenen bulgulardır?
A) Triküsp it stenozu
6. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde özellikle sağ kalp B) Pulmoner stenoz
endokardı etkilenir? C) Mitral stenoz
D) Triküspit yet mez l i ği
A) Karsinoid kalp hastalığı
E) Aort stenozu
B) Libman - Sacks hastalığı
C) Nonbakteriyal trombot ik endokardit Doğru cevap: C
D) Romatizma! ateş
E) Bakter iyal endokardit
Doğru cevap : A
2. Aşağıdakilerden hangisi akut romatizma! ateşin (ARA)
özelliklerinden biridir?
7. Kalp kasının
kontraktil ünitesi olan sarkomer genlerinde A) Tip 3 hipersensitivite örneğidir
oluşan mutasyonlar sıklıkla aşağıdaki hastalıklardan B) Gözde Roth lekesi oluşmasına neden olur
hangisinin patogenezinde rol oynar? C) Beta hemolitik streptokok enfeksiyonundan sonra oluşur
D) ARA kalpte sadece miyokard tutulumu ile seyreder
A) Hipertrofik kardiyomiyopati E) Kardit ARA'da hemen daima sekel bırakmadan iyileşir
B) ldiyopatik restriktif kardiyomiyopati
C) Musküler distrofi Doğru cevap: C
D) Dev hücreli miyokardit
E) Fabry hastalığı
Doğru cevap: A
3. Vücuta beyin , kalp, dalak gibi bölgelerde birden çok
abse, çomak parmak ve gözde Roth lekelerine neden
olan hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
8. Aşağıdakilerden hangisi fibrinöz perikardit
nedenlerinden biri değildir?
A) Wegener granü lomatoz isi
B) Sistem ik lupus eritematozus
A) Akut miyokard enfarktüs ü C) Karsinoid sendrom
B) Postenfarktüs sendromu D) Enfektif endokardit
C) Üremi E) Trombotik endokardit
D) Akut romatizma! ateş
Doğru cevap: D
E) Tüberküloz
Doğru cevap: E
7. Aşağıdakilerden hangisi dilate kardiyomiyopatinin 11. En sık görülen perikardit türü aşağıdakilerden
özelliklerinden biri~? hangisidir?
A) Etyolojide virüsler vardır A) Seröz
B) Kalp diyastolde yeterince gevşeyemez B) Fibrinöz
C) Genetik formlarında hücre iskelet proteinlerinden distrofın C) Hemoraj ik
bozuktur D)Şilöz
D) Kardiak aritmiler ve sistemik emboliler komplikasyonudur. E) Süpüratif
E) Etyolojide alkol kullanımı yer alır.
Doğru cevap: B
Doğru cevap : B
Howell-Jolly Splenektomi
cismi (nükleer HbSS'de gelişen
artıklar): otosplenektomi
Gözyaşı Miyelofibroz
damlası (Tear Talasemi
drop):
•
ij SPHEROCYlE U) SCHISl'OCYTE
-
111
) IRREGUlAR
eotm<ACTED CELi.
TARGET CELL
Travma nedenlidir
Başlangıçta hematoklitte değişim olmaz.
48 - 72. saatler arasında maksimum hemodilüsyon izlenir.
Akut:
Plazma proteinleri eritrositlere göre çok daha hızla yerine konur .
internal kanamalarda vücutta demir kaybı olmaz.
Kronik Kemik iliğinin üretim kapasitenin üzerinde kanama varsa anemi oluşur.
• Herediter:
- Yapısa l anormal globin sentezi (hemoglobinopatiler); orak hücreli anemi, unstable hemoglobinler
a- Antikor nedenli
a- Stem cell'in proliferasyon ve differansiyasyonunda bozulma ; Aplastik anemi , pür eritroid aplazi, renal yetmezlik anemisi, endokrin
hastalıklardaki anemi
b- Eritroblastların proliferasyon ve matürasyonunda bozulma
f- Progenitörlerin immün bazlı hasarı; Aplastik anemi, pür red celi aplazi
HEMOLİTİK ANEMİLER
Karakteristikbulgular;
a- Eritrosit (normalde 120 gün olan) ömründe kısalma
Nadirdir , eritrositler mekanik yolla hasarlanmış ise (mikroanjiyopatik hemolitik anemi gibi) veya komplemana bağlı lizis
gerçekleşmişse (hatalı kan transfüzyonu sonucu antikorlarla kaplı eritrositlerin yıkılımı gibi) izlenir. Nadiren ekzojen
toksinlerle gelişebilir (Falciparum malaria) .
Klinikte, intravasküler hemoliz bulguları: Anemi, hemog_lobinemi, hemoglob ünüri, methemalbüminemi , hemosiderinüri ,
sarılık (konjüge hiperbilirübinem i) ve karakteristik bulgu azalmış serum haptoglobini (serbest hemoglobin e bağlanan bir
prote in) dir.
Ekstravasküler hemoliz:
Sık rastlanır, mononükleer fagositik sistemin dalak, ka r aciğ er ve kemik i l i ğin de o l uştur du ğ u fagosit oz sonucu izlenir .
Hemolizin nedeni eritrositler in intre nsik anormallikleri (Hb, ora k l a şm a ve enzimler gibi), membran bo zuk l uk ları , ekstrins ik
nedenlerle oluşan eritrosit anti kor l arı , t ravma ve d o l aşı mda bulunan enfe ksiyöz a j a n l ard ı r .
Dalak sıklıkla etkilenmiştir, hafif anormallik ve hasar ta ş ıyan veya sıcak anti korlarla kaplı eritrositler dalak tarafından
dolaşımdan uzaklaştırılır .
Ağır hasa r lı ya da soğuk antikorlar veya komp leman (C3) ile kaplı eritrositler kan do l aşımında ya da karac i ğerde yıkılırlar .
1- Akut transfüzyon reaksiyonu 1- Sıcak otoimmün hemolitik 1- Membran defekti olanlar: Herediter sferositoz,
2- Paroksismal soğuk hemoglobül inüri anemi Herediter eliptositoz, Herediter stomatositoz gibi.
3- Mekroanjiopatik hemolitik anemi 2- Soğuk hemaglutinin hastalığı 2- Metabolik defekti olanlar : Pürivat kinaz, Triose
4- Glukoz-6 fosfat dehidrogenaz defisiti 3- Yeni doğanın hemolitik fosfat isomeraz, pyrimidin-5-nükleot idaz, GGPD,
5- lnfeksiyöz (özellikle malaria) hastalığı glutatyon sentetaz gibi.
6- Fosfokinase defisiti 4- Herediter sferosito z 3- Hemoglobin defekti olanlar : Detektif sentez
7- Paroksismal nocturnal 5- Hemoglobülinopatiler (talasemiler ), anormal varyantlar (HbS. HbC gibi)
hemoglobülinüri
Bu hastalıklarda hemolizin nedeni anti-eritrosit antikorlarının ortaya çıkmasıdır . Major tanı kriteri, "Coombs antiglobulin
testidir ".
vücudun soğuk kısımlarında eritrositlerin yıkılmasına ve siyanoza neden olur . Ancak yıkım en yoğun olarak
karaciğerde Kupfer hücreleri tarafından gerçekleştirilir ; splenomegali gelişmez .
3- Eritrosite tutunan antikorun varlığını gösterdiği için Cooms testi negatift ir.
4- Sıklıkla I kan grup antijenlerine karşı antikor üretimi izlenir .
5- Klasik klinik bulgu Raynaud fenomenidir.
Mikroanjiopatik
hemolitikanemilerinayrımı
Herediter sferositoz(HS)
Sıklıkla otozomal dominant (%75) geçişli , eritrosit membranında intrinsik defekt ve bunun etkisi ile eritrositlerde sferik
görünüm alma ve eritrosit membranının stabilite ve esneyebilirliğinde kayıp, sonuçta dalaktan geçerken eritrositlerin
yıkımı ve klinikte sarılık, anemi, splenomegali gelişimi ile karakterize bir hastalık .
Eritrosit membran iskeletini oluşturanlar : Spectin, ankyrin, actin, band 4.2, band 3'tür.
En sık izlenen anormallik "spektin"dedir.
En sık izlenen mutasyon ankyrin'de; ardından band 4.2 ve band 3 ve spektindedir.
Patoloji; Eritrositler küçük ve santral solukluklarında k aybetm i ş ve yuvarlak olarak izlenir . (sferosit)
Dalakta anlamlı büyüme (500-1000 gr) ve kırmızı pulpada belirgin konjesyon ve eritrofagositoz saptanır. Kemik iliğinde
kompansatuvar eritroid hiperplazi ve sıklıkla pigment tip i safra ta ş ı gelişimi izlenir .
PATOLOJİ
Herediter sferositozda eritrosit hücre membranında alfa-spektin, beta-spekt in, ankyrin, band 4.2 ve b; nd 3 m•Jtasyonu
sonrası plazma membranı z ayıflar ; membranda veziküller ve sferosit görünümü ol u şu r . Bu hücreler makrofajla r
tarafından temizlen ir.
Altıncı ayda splenomegali geliş i mi başlar; zamanla iskelet anormallik lerinin gelişim i (tower-shaped skull, polidaktilizm
gibi) görülebilir.
%50 olguda ileri yaşlarda hemolitik anemi sonucu pigment tipi safra ta ş ı g e l işimi izlenir .
Araya giren i nfeks i yonların t et i ğ i çekmesi sonucu herediter sferositoz o l gu l a r ın da iki t ip kriz o l uşur,
a- Masif hemoliz ile beraber hemolitik kriz,
b- Eritropoezin geçici baskılanmas ı son ucu aplastik kriz (en a ğır kriz parvovirüs B19 nedenlidir) .
Tanı; aile hikayesi (otozomal dominat), hematolo j ik bulgular ve laboratuvar testleri ile konur .
Periferik yayma incelemesinde sferik eritrositlerin görülmesi ve eritrositlerin osmotik frajilitelerinde artış tanıda
değerlidir .
a- A- tipi ABD'de siyah ırkta %10 sıklıkla izlenir. Sadece yaşlı eritrositlerin oksidan ilaçlarla (özellikle antimalarialler ile)
hemolizi tipiktir . Genç eritrositler bu etkiye dirençlidir, bu nedenle sınırlı hemoliz izlenir, klinik bulgular hafiftir.
b- Akdeniz tipi nde ise G6PD seviyesi çok düşüktür ve bütün eritrositleri içeren (genç-yaşlı) ağır hemoliz gelişebilir. Olası
hemoliz etkenleri, primakin, salisilatlar, sulfonamidler, nitrofuranlar, phenacetin, naftalin, bazı vitamin K deriveleri ve
bazı beyaz bakla tipleri (favizm).
Bunlara karşın, ateş, akut viral ve bakteriyel infeksiyonlar ve diyabetik asidoz koması bu hastalar için günümüzde
ilaçlardan çok daha sık hemoliz nedenidir .
Tanı; En iyi tanı, eritrositlerde enzim düzeylerinin ölçülmesi ile konur, ancak u nutulmamalıdır ki ltrizden 10-15 gün sonra
eritrositlerde enzim düzeyi tayini ile kesin tanı konabilir. Kriz esnasında ya da hemen kriz sonrası enzim düzeyleri ölçülür
ise enzim düzeyi yetersiz eritrositler krizde yok o l du k la r ı için sadece da y a n ı k l ı eritrositler dolaşan kanda bulunacak ve test
yanlışlıkla normal çıkacaktır .
izlenir.
Kanda oksijen konsantrasyonu azald ı ğında , HbS molekülü agrege
ve polimeri ze olur, bu da eritrositlerin orak biçimi a l ma sıyl a Orak hücreler
sonuç l anır.
Morfoloji
Anemi+ vasküler staz sonucu dokularda hipoksi gelişir ; bunun sonucu olarak kalp, karaciğer ve böbrek tubüllerinde
yağlı değişim izlenir .
Periferik kan yaymalarında izlenen irreversib le oraklaşma+ redikülositosis + target hücreler in varlığı temelde
eritrositlerin dehidretasyonunun sonucudur
Eritrositlerde küçük nükleer artıklara karşılık gelen Howell-Jolly cisimleri; aspleni nedenlidir.
Kemik iliğinde eritroit hiperplazi , hipersellüler görünüm , kemik rezopsiyonu, yeni kemik yapımı , radyografide
"crewcut " görünümü, ekstramedüller hematopoez
PATOLOJİ
• Çocuklarda splenomegali (yaklaşık 500 grm), kırmızı pulpada konjesyon, erişkinde otosplenektomi gelişimi
• Pek çok organda (kemik, karaciğer, böbrek, retina, beyin, akciğer, deri) vasküler konjesyon, tromboz ve infarktüs
gelişimi
Klinik; Klinikte orak hücreli anemi hastaları homozigot ve hererozigot olarak iki farklı formda izlenirler:
tipiktir.
Femur başının avasküler nekrozu orak hücreli anemi hastalarında sık izlenir .
Hasta çocuklarda ağır abdominal ağrı ve kusma saptanabilir . Hemipleji, kafa çiftlerinin felçleri ve diğer nörolojik
bulgular vaso-oklüzyon sonucu izlenebilir.
İnfeksiyon: Hiposplenizm sonucu kapsüllü bakteriler; özellikle pnömokok infeksiyonları sıktır .
Özellikle erken çocukluk çağında pnömokok infeksiyonları yüksek mortalite oranı ile beraberdir . Salmonella
osteomyelitleri sıktır
• Akut göğüs sendromu, ani başlayan ateş , göğüs ağrısı, lökositozis ve radyografide pulmoner parenkimal
infiltrasyon ile karakterizedir. Beş yaş üstü hastalarda en sık ölüm nedenidir .
Homozigot orak hücreli anemi hastalarında ölüm sıklıkla infeksiyonları takiben ya da mikrovasküler oklüzyon ve
hızlı hipoksemi gelişimiyledir .
İskemi nedenli ölümlerden akut göğüs sendromu ve felç tab l olar ı sorum ludur .
• Heterozigot (Hb AS) hastalar klinikte asemptomatiktir.
Ağır egzersiz sonucu ani ölümler ve rabdomiyoliz gelişebilir .
Aralıklı olarak tekrarlayan kronik hemolitik anemi sonucu hiperbilirübinemi ve safra taşları sıktır. Renal papiller
nekroz, egzersiz sonrası orak hücreli anemi olgularında tipik olarak beklenir.
Özellikle salmonella osteomiyeliti ve kapsüllü organizmalara (strep . pnömonia ve H.İnfluenza gibi) duyarlılık
(splenik fibrozis ve bozulmuş alternatif kompleman yolu nedeniyle) saptanır.
Tanı; Tanı , klinik bulgular (ağır anemi, vazo-oklüzif komplikasyonlar ve kronik hiperbilüribinemi) , periferik kan
yaymalarında orak hücrelerin görülmesi ve Hb elektroforezi ile konur .
Fetal ONA analizi ile prenatal olarak homozigot ya da heterozigot bireyler saptanabilir .
Talasemiler
HbA (2a, 28) yı oluşturan a veya 8 globin zincirlerinde sentezin azalması ya da tamamen kaybı ile karakterize herediter
bir hastalık grubudur.
• Beta talaseminin en sık nedeni; aberrant RNA splicing'e yol açan mutasyonlardır
• Alfa talaseminin en sık nedeni; bir ya da daha çok alfa globin genini etkileyen delesyonlardur.
Patofizyolojik tablo globin zincirlerinden birinde sentezin azalması ve bunun sonucu azalmış eritrosit Hb'ine (mikrositik,
hipokromi, anizositoz, poikilositosis) ve diğer zincirlerde aşırı yapıma bağlıdır.
Kemik iliğinde yoğun üretim çabasına karşın eritrosit prekürsörlerinde (normoblastların %80'inde) bu hasar sonucu
apopitotik ölüm izlenir, bu inefektif (etkisiz) eritropoez olarak
içeren eritrositler periferik kana geçebilirler ise sıklıkla dalakta
adlandırılır.
yıkılır.
Bu prekürsörlerinden
..kaynaklanan inklüzyon
Sonuç eritrosit yaşam süresinde kısalma ve anemidir , ağır olgularda kemik iliğinde kompansatuvar genişleme, buna bağlı
Talasemi Anormal
Varyant Karakter
tipi gen sayısı
-
tedavisine dirençli hipokrom mikrositer anemi olgularında düşünülmelidir.
Myeloid kök hücrede kazanılmış somatik mutasyon sonucu gelişen tek hemolitik anemi tablosudur
Paroksismal noktürnal hemoglobinüri, multipotent kök hücreden köken alan klonal bir edinsel kök hücre hastalığıdır
Mutasyon fosfotidilinositl glycan (PIG) sentezi için gerekli olan PIGA gen indedir
Diğer kök hücre hastalıklarına transformasyon görülebilir , özellikle aplastik anemi ve akut lösemi gelişebilir.
%5-10 myelodisplastik sendrom ve akut myeloid lösemi gelişimi izlenir
Tanı; Paroksismal noktürnal hemoglobinüri olgularında tanı koydurucu test , asit hemoliz testidir (Ham's test).
Flow sitometrik analiz ile CD55 ve CD59'da defekt bulunması çok daha hassas ve değerli bir testtir .
Tedavi; Hemolitik ve trombüs komplikasyonları geliştiğinde C5b-C9 membran atak kompleks etkinliğini azaltan antikorlar
kullanılır (eculizumab); bu tedavi uygulanan hastalarda Neisseria infeksiyon riskinde artış unutulmamalıdır.
Hipersplenizm
Splenomegali ile karakterizedir ; dalakta büyüme sonucu, filtrasyon ve
fagositoz fonksiyonları artmıştır ve hastalarda sıklıkla anemiye ek olarak
lökopeni ve trombositopeni de bulunur .
Ana klinik bulgu splenomegalidir ve dalak boyutu ile aneminin derecesi
arasında denge vardır.
Splenomegaliyi yaratan nedenin ortadan kaldırılması esas tedavidir ,
splenektomi nadiren gerekir.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Sıtma
• Demir eksikliği (en sık anemi nedeni)(serum demiri düşük , total demir bağlama kapasitesinde artış,
ferritinde azalma)
Mfkrositik
• Kronik hastalık anemisi (Epogen tedaviye eklenir ), pika
anemi
(MCV<80 µL) • Talesemiler (Hb A2 seviyesinde artış )
• Sideroblastik anemi (MCV artmı ş , normal ya da azalmış olabilir)
• Alüminyum toksisitesi (hemodializ hastaları n da izle nir)
Besinlerde bulunan non-heme demir (FeJ+) ise absorbtif hücre yüzeyindeki duodenal sitokrom B tarafından Fe2+'e
dönüştürülür ve DMTl (divalent metal transporter-1 ) tarafı ndan hücre sitoplazmasına alınır
Demir absorbtif hücre sitoplazması nda mukoza! ferrit ine bağ l a nır.
Hücre sitoplazmasındak i demir absoptif hücrenin basa! membrana bakan yüzündeki ferroportin 1 ile hücre dışına
atılır ve aynı hücrenin aynı yüzünde bulunan hephaestin tarafı ndan Fe2 +'den Fe3+'e dönüştürülür ve kana verilir.
FeJ+kanda plazma transferrin'e bağlanır ve karaciğer, kemik iliğinde eritroid seri elemanlarına ulaştırılır
Karaciğerde üretilen hepcidin adlı küçük peptit ile demirin absorptif hücreden kana verilişi kontrol edilir. Hepcidin,
ferroportin l'e bağlanarak absorptif hücredeki demirin kana geçişini aza ltır ve absorptif hücrelerin dökülmesi ile
mukoza! ferritin atılmış olur.
Fonksiyonel vücut demirinin % 80'i Hb'de bulunur. Geri kalan demir miyoglobin ve demir içeren enzimlerde
(katalaz ve sitokromlar gibi) bulunur.
İnsanda demir deposu karaciğer, dalak, kemik iliği ve iskelet kasında bulunan hemosiderin ve ferritindir ve vücut
demirinin % 15-20'sini oluştururlar.
• Kemik iliğindeki demir depoları da iyi bir göstergedir ancak değerlendirmesi invazif yöntem
gerektirir.
İnsanda negatif demir balansı, anemi ile sonlanır.
Demir balansı bozulduğunda ilk etkilenen demir depolarıdır ve serum ferritin ve kemik iliğinde boyanabilir demir
azalır
En sonunda ise hemoglobin, myoglobin ve diğer demire bağlı proteinlerin yapımı bozulur
Demir
-
eksikliğinin en olası
Patoloji; Klinikte, periferik kan yaymalarında soluk (hipokromik) ve küçük (mikrositer) eritrositler bulunur.
Retiküloendoteliyal sistemde boyanabilir Fe bulunmaması tipiktir.
Tanı;
Kronikhastalık anemisi
Hastanede yatan hastalarda en sık saptanan anemi tipidir.
Sistemik inflamasyon nedenle eritropoezin baskılanmasının bir sonucudur.
Tanı;
Tedavi;
• Eritropoetin ve demir verilmesi geçici çözüm sağlar
• Temel tedavi neden olan hastalığın ortadan kaldırılmasıdır
Megaloblastik.
anemiler
Sıklıkla vitamin B12 ve folat eksikliği nedeniyle gerçekleşir.
ABD'de megaloblastik aneminin en sık nedeni pernisiyöz anemidir.
Patoloji: Temel bulgu megaloblastik anemidir ve megaloblastlar ile büyük eritroit prekürsörlerin varlığı ile
karakterizedir
Hatalı DNA sentezine bağlı nükleer matürasyon ve hücre bölünmesi bozulur; hücrelerde aşırı büyüme saptanır
(sellüler gigantism).
RNA ve sitoplazmik elemanların normal oranda sentezi sonucu özellikle hemopoetik prekürsörlerde nükleo-
sitoplazmik asenkronizasyon gelişir.
- Kemik iliğinde anormal boyutta büyük eritroid prekürsörler (megaloblastlar), dev
metamiyelositler, büyük multilobe nüveli megakaryositler, inefektif eritropoez ve
kompansatuvar megaloblastik hiperplazi saptanır
Mide asidi yardımı ile serbestleşen vitamin B ıı , haptocorrin adlı bir tükrük bezi kaynaklı proteine bağlanır
Dudenuma giren haptocorrin + B ıı kompleksi pankreatik proteazlar tarafındab ayrılır ve serbestleşen B ıı , mide
fundus mukozasında pariyetal hücreler tarafından üretilen intrensek faktör ile bağlanır
intrensek faktör+ Bıı kompleksi distal ileuma ulaşır , burada bulunan intrense k faktör reseptörleri olan cubulin'e
bağlanır ve enterositlerin içine girer
Emilen B ıı , enterositin basolateral membranlarından kana girer ve plazma içindeki transkobalamine bağlanır
Pernisiyöz anemi:
Gastrik mukozada atrofi, mide korpusunda yerleşen pariyetal hücrelerde belirgin kayıp ve intrinsik faktör
yapılamaması ile karakterize otoimmün bir kronik atrofik gastrit tablosudur.
Subakut kombine spinal kord dejenerasyonunda saptanan klinik bulgular, ataksik yürüyüş ,
Folat pişmemiş sebze ve meyvalarda bulunur ve ince barsağın üst 1/3 lük kısmından emilir
Folat, kanda monoglutamate formunda transfer edilir
Hücrede tetrah ydrofo late formuna döner ve pürin ve th ymidylate sentezinde görev alır
Yetersiz alım; sıklıkla kronik alkolizm ve yaşlılık gibi sekonder nedenlere bağlı olarak gelişir ,
insan vücudunda folat depoları az olduğundan en sık izlenen nedendir
- Malabsorpsiyon sendromları; tropikal ve nan-tropikal sprue
Folat
İhtiyacın arttığı durumlar; gebelik , infantlar , yaygın kanser hastaları
eksikliğinin
olası nedenleri Özellikle kanser kemoterapisinde kullanılan folat antogonistleri , metotreksat gibi
Kaybın arttığı durumlar; hemodiyali z hastaları
Emilimi bozan ilaçlar ; antikonvülsanlar , oral kontrasept ifler, fenitoin
Giardia lambdia
Sideroblastik
Yüksek Yüksek Düşük >13 Ring sideroblastlar
anemi ,
Mikrositik eritrositler
Normal ya
Talasemi Normal Normal <13 Alfa talasemide target hücreler
da yüksek
Beta talasemide bazofilik noktalanma
APLASTIK
ANEMiLER
Multipotent miye loid kö k hücr e nin bo zuk l uğu ya da supresyo n u ile karakter ize bi r kö k hü cre h a stal ı ğıdı r .
Sonuçta hastalarda nötropeni +anem i+ t ro mbos itope ni ile pans itopen i ge li şir.
En az %65 olguda aplastik anemi idiyopatikdir.
Miyelotoksik ilaçlar ve kimyasal maddeler en sık ikinci nedendir.
Hasar doz ile ilişkili olabil ir ya da olmayabilir, tablo sıklıkla reversibledır.
En iyi bilinen miyelotoksinler , benzen, alkilleyici ajanlar ve antimetabolit ler di r (vinkristin , busulfan gibi).
İd iyosenkrat i k reaksiyona neden olanlar , kloramfenikol , klorp roma zin ve streptomisi ndi r.
Bunlar dışında nedenler , radya syon , infek siyonlar (özell i kle HAV, HBV ve HCV hepatitleri) ve bazı genetik hastalıklardır
(Fancon i anemis i).
Erişk i nde, aplastik anem iye en sık neden olan virüs HCV, çocukta parvovirüstür.
Bir kök hücre patolojis i içerdiğ i nde n , nad ir de o lsa, o lgu larda löse miy e t ran sforma syon izlen e bil ir .
Kazanılmış İd i opatik (aplastik anemiler in %65' i), kazanılmış stem celi defektleri , immün nedenli
Fiziksel
Tüm vücut radyasyon, viral infeksiyonlar (CMV, EBV, herpes zoster)
ajanlar
DNA onarım bozu kl uğu ile karakter ize, otozomal resesif, nadir bir hasta l ı k. Hayatın erken
Fankoni
anemisi aşamas ı nda kemik i l iğ i nde hipofon ksiyon, e şli k eden konj enital anomaliler (böbrek ve dalakta
Genetik hipoplazi, başparmak ve tibia anomalileri) ile karakterizedi r.
Telomerase
Erişkin aplastik anemilerinin %5-lO 'u .
defektleri
Patoloji
• Kemik iliğinde tam hiposelü ler görünüm izlenir, bütün ilik yağ dokuya replase olmu ştur
Klinik; Klinikte ağır anemiye ek olarak granülositopeni (infeksiyona meyil) ve trombositopeni (kanamaya meyil)
tabloya eklenir .
Semptomlar pansitopen i temelinde gelişir
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Splenomegali kural olarak yoktur; hastada splenomegali saptanır ise aplastik anemi tanısı gözden geçirilmelidir
İlaç ya da kimyasal maddeler ile oluşan aplastik anemilerde bu ajanlar kesilirse tablo düzelir.
Tedavi; Spontan remisyon gelişmeyen hastalarda kemik iliği transferi küratif tedavidir
40 yaş altı, transfüzyon gerektirmeyen olgular iyi prognozludur
Parenteral parvovirüs B19 infeks iyonu , eritros it progenitörler in yı kı mı ile karakterizedir ; normal bireylerde 1-2 hafta
içinde düzelir.
Kronik mikrobiyal
Osteomyelit, bakteriyel endokardit, akciğer apsesi
infeksiyon
Kronik immün
Romatoid artrit, regional enterit
hastalıklar
Hastalarda düşük serum demiri , total demir bağlamada azalma, doku makrofajlarında aşırı demir birkimi saptanır.
İnflamatuvar medyatör ler, özellikle IL-6 karaciğerde hepcidin üretimini arttırır, hepcidin ise makrofajlarda ferropontin
fonksiyonunu in hibe eder ve bu depo dem irin serbest l eşmesini baskılar . Eritrositlerin görünümü normokrom, normositer
ya da hipokrom , mikrositer olabili r. Tedavi altta ki hastal ı ğı n düzelti lmesidir .
Miyelofıtizik anemi
Kemik iliği yapısını yıkan veya üretim kapasitesini baskılayacak derecede kemik il i ğinde yer kaplayan, tümöral
infiltrasyonun sonucudur . En sık neden meme, akciğer veya prostat karsinom metastazlarıdır.
Varislerden kanama nedenli demir eksikliği ve beslenme bozukluğu nedenli folat eksikliği gelişimi de tablonun
ağırlaşmasına neden olur .
KANAMA BOZUKLUKLAR!
Primer hemostaz bozukluğudur. Bu kategorideki hastalıklara rölatif olarak sık rastlanır, fakat genellikle ciddi kanamalara
neden olmazlar .
İlaç reaksiyonu Deride peteşi ve purpuralar ile karakterize lökositoklastik vaskülit nedenlidir.
Henoch-Schönlein Ekstremitelerin ekstansör yüzlerinde pururalar + kolik tarz ı karın ağrısı+ poliartralji + akut glomerülonefrit
purpura
Osler-Weber-Rendu
Lökositoklastik vaskülit nedenlidir.
Herediter hemorajik telenjiektazi olarak ta bilinir . TGF beta yalağında en az beş farklı gen mutasyonu
-
sendromu tanımlanmıştır . Mukoz membranlarda kanama ile karakterizedir.
b- Trombosit bozuklukları
Primer hemostaz bozukluğudur . Trombosit say ı sında azalmayı tanımlar. Trombositopeni karakteristik olarak peteşiyel
kanamalar ile kendini gösterir . Sıklıkla der i ve mukozal membranların küçük damarlarında izlen ir.
Klinikte anlamlı ağır kanama bulgularının oluşabilmesi içi n trombosit s ayıs ının mm ' te 10.000-20 .000 civa rına düşmesi
3
gereklidir.
Trombositopeni nedenleri;
Sekestrasyon Hipersplenizm
Dilüsyonel Transfüzyon
Trombositopeniler
İmmün trombositopenik purpura (İTP)
İTP olgularında trombositlerin immünolojik mekanizmayla yıkılması karakteristiktir.
• Kronik ITP:
Kronik İTP, klinikte özellikle çocuk doğurma yaşlarında ki kadınlarda izlenir {20 - 40 yaş arası).
Kronik ITP olgu l arında trombosit yıkımı, direk trombosite karşı gelişen otoantikorlar nedeni ile gelişir .
Dalak, aynı zamanda bu hastalar için anti-trombosit ant ik orların ana yapım yeridi r.
Bu nedenle olguların çoğu splenektomiden anlamlı ölçüde fayda görür ; 2/3 olguda tam remisyon sağlanır .
Klinik; Akut ve kronik ITP hastalardaki başlangıç semptomları minör darbe ler sonrası deride morarmaların (peteşi , ekimoz)
oluşumu ve di ş eti-burun kanamasıdır.
Az sayıdaki olgularda ani başlayan peteşi, hemoraji veya internal kanamalar (melena, hematüri gibi) nadiren de
subaraknoid ve intr aserebral kanamalar bulunabilir .
Kemik iliğ i nde megakaryosit sayıs ınd a artış bulunur , bu veri tan ıyı destekler.
Tanı; Klinik bulgular+ Trombosi t openi varlığı+ Kemik iliği incelemesi
Periferik kanda anorma l büyük trombositler izlenebi lir (megatrom bositl er)
Trombotik mikroanjiopatiler
Bu grubdaki hastalıklar DİK' e benzer özellikler taşımakla birlikte pıhtılaşma sistemini DİK kadar geniş ölçüde aktive etmezler
ve PT-PTTgibi pıhtılaşma testleri genell ikle normaldir
ADAMTS 13 (vWF metal loprote ase) defekti • buna bağlı olarak kanda vWF multimerlerinin temizlenmesi bozulur • kanda
çok sayıda büyük boyutlu vWF multimerleri bulunur • bunların etkisi ile yaygın mikrotrombüsler , trombositopeni ,
mikroanjiopat ik hemol itik anemi ve iskemik tab lolar gel işi r.
Klinik; Hemolitik üremik sendrom çocuk ve erişkinde sıklıkla E.coli tarafından üretilen verotoksinlerin, endotel hasarının
Trombotik mikroanjiopatiler
Trombotik Genetik
ADAMTS13 defekti
trombositik purpura
Ka zanı l mış (otoan t iko rlar ile)
Tipik
Şigella benzeri toksinlerle endotelial hasar
Escherichiacoli 0157:H7 infeksiyonu
Atipik Genetik
Alternatif kompleman yolu inhibisyonu Kazanılmış (otoantikorlar ile)
Hemolitik üremik
sendrom
İlaçlar (siklosiporin, kemoteropadik ajanlar)
Tip 1 trombositopeni; tedavi başlangıcını takiben hazla gelişir , klinik önemi azdır . Heparinin direkt trombosit
agregasyonu yaratma etkisi nedenlidir .
Tip 2 trombositopeni; tedavi başlangıcını takip eden 5-14 gün içinde ba ş lar, daha nadir görülür ve klinik anlamı daha
fazladır.
Hastalarda trombosit membranında bulunan heparin ile bağlantılı trombosit faktör 4'e bağlanan lgG yapısında antikorlar
saptanır; etkilenen trombositlerde agregasyon uyarılır ; arteriyel ve venöz trombüslerin oluşumu ; akut tüketim nedeni ile
trombositlerin sayısında belirgin düşmeye neden olur ve hastada ölüme kadar gidebilen ağır kom plikasyonlara (ekstremite
kaybı gibi) neden olabilir .
Düşük molekül ağırlıklı heparin preperatlarında risk daha dü şüktür.
Takiben trombosit, fibrin ve koagülasyon faktörlerinde yoğun tüket imine bağlı azalma ve ikincil olarak fibrinolitik
mekanizmaların aktivasyonu sonucunda trombolitik diyatez gelişimi izlenir.
• DİK'te tetiği çeken iki mekanizma vardır;
a- Dolaşıma doku faktörleri ve thromboplastik maddelerin serbestleşmesi
e- Nadir durumlar: Akut intra vasküler hemoliz, y ıl an ı s ı r ığ ı, dev hemanj iyomlar , ısı ş oku , vaskülitler, aort
anevrizması , karaciğer hasta l ı kları.
Patoloji;
DİK'te klasik tablodan , her organ ya da dokuda saptanab ilen, infarktüs ler ve hemor ajilere neden olan yaygın
mikrotrombüsler (küçük çaplı damarlarda yaygın fibrin depolanımı) sorumludur .
Damarlardaki bu küçük fibrin depolanımları mikroanjiopatik hemolitik anemiye neden olurlar
İnflamatuvar süreçlerde (gram negatif ve gram pozitif sepsis tablolarında endo ve eksotoksinler in uyarısı ile)
makrofajlardan üretilen IL-1 ve TNF, endotel hücrelerinden doku faktörlerinin salınımını arttırarak ve endotel
hücrelerinde trombomodülin ekspresyonunu azaltarak DİK gelişimini kolaylaştırır
Böbrek glomerüllerinde yaygın trombüsler izlenir ve sonuçta mikroinfarktlar ve bilateral renal kortikal nekroz ile
sonuçlanır .
Akciğerde alveol kapillerlerinde yaygın mikrotrombüsler , intraalveolar hemoraji ve ARDSgelişimi ile seyredebilir.
Beyinde mikroinfarktlar ve taze kanamalar izlenebilir ki buna bağlı olarak hastada ağır nörolojik bulgular saptanır .
Plasenta, karac iğ er , böbrek, beyin ve hipofiz de yaygın trombüsler ve sonucunda Eklamsi tablosu izlenebilir
Klinik; Klinik bulgular hafif-ağı r olab ilir; şok, akut böbrek yetmez li ğ i , dispne, siyanoz, konvüls iyon, koma geliş i mi izlenebilir .
DİK tablosunun ortaya çıkışı kabaca iki farkl ı t ipte o l duğu kabul edilirse, bun lar:
• DİK tablosunun gel işi m i, endotoks ik şok ve amn iyot ik s ıv ı embo lisinde, fu l m i nan d ı r . Tablo dakikalar içinde gelişir ve
akut DİK olarak adlandırılır.
Bu hastalar klinik kanama diyatez i ile karakterizedirler ve koagülasyon faktör eksikliği temel nedend ir. Bu nedenle
tedavisi için taze donmuş plazma replasmanı ve heparin uygulanır .
• DİK tablosunun gelişimi, karsinomatosis ve ölü fötüs retansiyonunda ise yavaş ve sinsidir. Tablo günler, haftalar
içinde gelişir ve kronik DİK olarak adlandırılır.
Bu hastalarda klinik trombotik komplikasyonlar ile karakterizedir; tedavi direkt altta yatan nedene yönelik olmalı ve
antikoagülan tedavi, ön planda heparin ve antitrombin 111kullanımı düşünülmelidir.
Otozomal dominant geçişli, insanlar arasında tahmini sıklığı %1 düzeyinde olan bir hastalıktır.
İnsanda kanamaya neden olan, en sık saptanan genetik hastalıktır .
Çok ağır olarak etkilenen az sayıdaki hasta hariç, olgular asemptomat ikt ir; Faktör VIII eksikliğinde izlenen eklem içi
kanamalar gibi ağır tablolar hemen hiç izlenmez .
Başlangıç bulguları, mukozal membranlarda spontan kanama, küçük yaralarda aşırı kanama ve menorajidir .
Hastalarda faktör Vlll ' in kan düzeyi düşer, çünkü vWF, faktör Vlll ' in kan içinde taşınmasını ve stabilizasyonunu gerçekleştirir .
VWF yokluğunda faktör VIII plazmada hızla yıkılır, rölat if bir faktör 8 eksikliği tablosu oluşur .
Sonuçta, von Willebrand hastalığında hem trombosit fonksiyonu bozuk (trombositin kollajene tutunması bozuk} ve hem
de koagülasyon faktör bozukluğu (rölatif faktör VIII eksikliği) bir arada bulunur.
• Von Willebrand hastalığında laboratuvar verileri: Kanama zamanında uzama, normal trombosit sayısı ve uzamış
PTT olarak bulunur.
PATOLOJİ
Tip I;
Otozomal dominant geçişlidir ve bütün vWF olgularının yaklaşık %70'ini oluşturur.
KandavWF azalmıştır; olasılıkla vWF'ün endotelden salınımında bir problem vardır
Kandaanlamlı derecede azalmış faktör VIII düzeyleri saptanır
Klinik: mukozal kanamalar (hafif-orta), menoraji, epikstaksis
Tip il;
Genetik geçiş: tip 2A/2B/2M: OD tip 2N: OR
vWF'ün yüksek molekül ağırlıklı multimerinde selektif kayıp ve vWF'de fonksiyonel defekt ile karakterizedir
Tip IIA'da yüksek molekül ağırlıklı multimerin sentezi yapılamaz
Tip IIB'de anormal hiperfonksiyone yüksek molekül ağırlıklı multimerin sentezi yapılır ve bu hızla do,l;ışımdan uzaklaştırılır;
ancak spontan trombosit agregasyonunaneden olabileceği için kronik veya intermittan trombositopeni oluşturabilirler
Peteşi ve purpuranın bulunmayışı , kanamaların geniş ekimozlar ya da sıklıkla hematom karakterinde olması hemofili
hastaları için tipiktir.
Hemofili olgularında kanama zamanı normal {trombosit sayı ve fonksiyonu normal), PTT uzundur
Tanı; Faktör Vlll'in kandaki düzeyi ile konur. Yaklaşık %15 hastada faktör Vlll'e karşı otoantikorlar gelişir
,,
TUS HAZIRUK MERKEZLERİ --------------------ı,~
Jilfft,..-)·t+it~j
Agranülositosis
;
Agranülositosisin (klinik açıdan anlamlı sayıda azalmış nötrofil say ısı ve bunun sonucu bakteriyel ve fungal infeksiyonlara karşı artmış
duyarlılığı tanımlar) en sık nedeni ilaç toksisitesidir. Nötrofil sayısı 500 mm 'ü n altına inmesi ciddi infeksiyonların oluşmasına neden olur.
3
Periferik kanda
• Konjenital tablolar ; Kostman sendromu gibi
Lökositosis
;
Akut infeksiyonda TNF ve IL-l ' in etkisi ile kemik ili ği deposundaki matür granülositlerin hızla kana girmesini sağlaya rak lökositosise
neden olur. Sepsis veya ağır inflamatuvar hastalıklarda (Kawasaki h asta l ığı gibi) nötrofillerde toksik granüller (sit oplazmik anormal
azurofilik -primer - granü ller ) ve Döhle cisimleri(dilate endoplazmik granüloma karşılık gelen sitoplazmik gökyüzü mavisi renkte su
damlası tipinde cisimler) izlenebilir. Lökositosis nedenleri ;
• Endotoksem i
Kemik iliği depolarından
artmış serbestleşme • İ nfeks iyon
• Hipoksi
• Egzersiz
Azalmış migrasyon
• Katerolaminler
Lökositosistipleri;
• Allerjik hastalıklar
• Kronik infeksiyon lar; tüberküloz gibi, bakteriy el endokardit , rikketsiyal infeks iyonlar
Monositosis • Otoimmün hastalıklar; SLEgibi
• İnflamatuvar barsak hastalığ ı; ülseratif kolit gibi
LENFOSİT HASTALIKLARI
EBV nedenli, akut, self-limited, genç yaş grubunda izlenen bir hastalık
EBV'ün bulaşması oral temas, ağız suyu yoluyladır
Virüs öncelikle nazofarenjiyal veya orofarenjiyal epitel hücrelerine tutunur
Ardından epitel altındaki B lenfositlerin içine CD21 reseptörüne bağlanarak girer
EBV, B lenfositlerinde proliferasyon ve poliklonal aktivasyona neden olur
İlk bulguları eksüdatif tonsillit, boğaz ağrısı ve şişmesidir
Hücresel {CD8+ T lenfositleri) ve humoral immün yanıt EBV ile infekte B lenfositlerinin çok büyük kısmını 4-6 hafta içinde
temizlenir .
-
Enfeksiyonun başlangıcında, viral kapsid antijenlerine karşı lgM antikorları oluşur .
Daha sonra serolojik cevap ömrünü uzatan lgG antikorlarının üreimi başlar .
Virüse özgü CD8 + T hücreleri dolaşımda atipik lenfositler olarak görülür, bu hastada saptanan mononükleoza neden olur.
Pek çok hastada, latent olarak enfekte olmuş az sayıdaki EBV pozitif B hücreleri immün yanıttan kaçar ve hastanın ömrü
boyunca sağ kalır .
İmmün sistem bozulduğunda {T hücre bağışıklığı) EBV aktive olur ve B hücre prol iferasyonları gelişir ve malignite riski
doğar .
Klinik; Laboratuar
- Sıklıkla asemptomatik - Atipik lenfositozis (kanda CD8+ T lenfositler de artış nedenli)
Ağır güçsüzlük - Heterof il ant ikor testi pozitif (monospot test )
Ateş , boğaz ağrısı , eksüdatif tonsillit - Antiviral kapsid antijen (VCA) antikoru;
Generalize lenfadenopati Yüksek sensitivite ve spesifite
Hepatosplenomegali İnfeksiyonun erken döneminde yükselir
Kanda lenfosit sayısında artış (atipik morfolojide Hayat boyu yüksek kalır
Komplikasyonları
Hodgkin lenfoma
İmmün yetmez kişilerde malignite gelişimine
Burkitt lenfoma , NK hücreli lenfoma
neden olabilir, olası maligniteler ;
B hücreli , büyük hücreli non-Hodgk in lenfoma
Nazofarenks, Timik ve Mide karsinomu
Hemofagositiklenfohistiyositosis
Makrofaj aktivasyonuylailişkili sistemik inflamasyonsemptomları ve sitopenilerle karakterize reaktif bir durumdur.
- En sık neden infeksiyonlar özelliklede EBV'dür.
- Makrofajlar ve CD8+sitotoksik T lenfositlerinin sistemik aktivasyonuylakarakterizedir
- INF-gamma,TNF-alfa,IL-6ve IL-12seviyeleriyüksek, soluble IL-2 reseptör düzeyi artmıştır.
Kemik iliği incelemesinde hemafagositoz sıklıkla izlenir fakat bu veri ta nı için şa rt değildir
Reaktif lenfadenitler;
Lenf düğümlerinin malignite dışı bir neden ile büyümesin i tanım l ar .
Sıklıkla yüksek mitoz içeren büyük germinal mer kezler ile karakterizedir
lenf düğümü
• Folikül mer kezindeki B lenfos itl er in
sayıca artı şı ; fo liküll er in büyüme si; • Erken dönem (generalize
• Bartonella henselae' nin etken olduğu , lenf nodunda sınırlı granülomatöz bir lenfaden it
• Olguların %90'ı, 18 yaşın altındadır.
• Sıklıkla aksilla (%80) ve ikinci sırada boyun (%20) lenf nodla rı etkil enir.
• Tipik olarak kedi tırmalamasından sonraki iki hafta içinde lenf nod u şişer .
• Genellikle tek bir lenf nodu etkilenir; büyük, sert ve soğuk olarak saptanır.
• Kedi tırmığı hastalığında lenf nodunda , ortalarında nekroz ve nötrofil birik imi bulunan (mikroabseler içeren)
granülomların izlenmesi t ipiktir . Etken gümüş boyalar ile görüleb ilir.
• Pek çok olguda lenf nodu 2-4 ay içinde tamamen normale döner.
• Hodgkin lenfoma ile benzer klinik tablo oluşturması nedeni ile önemlidir
• Nadiren ensefalit , osteomiyelit ve trombositopeni gibi komplikasyonlar gelişir.
PATOLOJİ
HEMATOLOJİK MALİGNİTELER
Hematolojik maligniteler
hipogammaglobülinemi
Kazanılmış hasta lıklar
• Myelodisplasti k sendromlar , paroksismal noktürnal hemoglobünüri ,
myeloprlife ratif hastalıklar , aplastik anemi
LENFOMALAR -
Özel morfolojik görünüm ve klinik veriler doğrultu sunda lenfomalar öncelikle iki gruba a yrılırl a r:
a- Hodgkin lenfomalar
b- Non-Hodgkin lenfomalar
Sıklıkla lokalize tek lenfadenopati ; öncelikle servikal nodlar Sıklıkla multipl / generalize lenfadenopati
etkilenir
Öncelikle kom şuluğundaki lenf nodlarına yayılır Mezenter ik nodlar ve Waldayer ha lkasına yayılma sıklıkla
sapta nır.
Mediasten tutu lumu; 10-20 ya ş arası kı z hastada, nodüler Mediasten tutul umu; adölosan ç ağ erkek hasta,
sklerozan Hodgkin lenfoblastik lenfoma
Mikroskopide tümör benign mikst hücre popülasyonu ve Mikroskopide tümör monomorfik (ve monoklonal) hücre
tümöral Reed Steinberg hücrelerinden oluşur infiltrasyonundan oluşur
Ekstranodal tutulum sıklıkla rediküloendoterial sisteme Ekstranodal tutulum vücudun her yerinde saptanabilir
sınırlıdır
Hodgkin sıklıkla çocukta düş ü k gradeli , e rşki nde yüksek Non-Hodgkin sıklıkla çocukta yüksek, yaşlıda düşük
gradeli ' dir . gradeli'dir
NON-HODGKIN LENFOMALAR
• En sık saptanan ekstranodal lenfomalar, mide lenfomalarıdır; AIDS olgu l arında ise beyin lenfomalarıdır
• En sık non-Hodgkin lenfoma; Büyük B hücreli non-Hodgkin l enfomadır
• En s ı k ekstranodal lenfoma; Büyük B hücreli non-Hodgkin lenfomadır
• Non-Hodgkin lenfomalar %80 B hücre kökenlidir.
• Non-Hodgkin l enfomaların sürvi lenfomanın grade 'i ile belirlen ir.
PATOLOJİ
. Non-Hodgkin lenfoma hastalannda malign hücreler periferik kan ve kemik iliği tutulumu yaparsa tipik bir
lösemi/lenfoma tablosu oluştururlar. Lösemi lenfoma yapması beklenen lenfomalar;
Sık
Lenfob lastik lenfo ma Kemik iliği ve periferik kan tutulumu yaptığında T hücreli ALL'den aynd edilemez
saptanır
Kemik iliği ve periferik kan tutulumu yaptığında matür B hücreli ALL'den (A,,1L
L3)
Burk itt le nfoma Nadir
aynt edilemez
Kök hücre marken C034: Pluripotent hemapoetik kök hücre ve pek çok seride progenitör hücreler
Aktivasyon marken C030: Akti ve B hücreler , T hücreler ve monositlerde ayrıca Reed-Stern berg hücrelerinde pozitif.
B hücreli neoplazinin
Malignitenin köken aldığı hücre Marker
ad landın iması
TdT +,
Foliküler lenfoma
Burkitt lenfoma
lenfoma (bir kısmı)
karşılaştırılarak uygun antikora sahip
olanlar seçilirken diğerleri apopitoz ile
. Hodgkin lenfoma
CD20+ CD5 - CD10 + CD23-
ölür .
t (8; 14); myc, bcl-2 -, bcl -6 +
Yüksek grade lenfoma
Lenf düğümünde
merkezini terk
marjinal zon; folikül
etmiş (seçilmiş) B
. Diffüz büyük B hüc reli CD20+
lenfoma
lenfositler mantle zonun
marjinal zona geçerler
dışındaki
. Ekstranodal marj inal zon
Bcl-6 +/ -, BCL2 +/-, CD10 +/ -
Yüksek grade lenfoma
lenfoma (MALT lenfoma)
Marjinal zondan ayrı c a
merkez büyük B hücreli lenfomalar
post -germinal . Küçük hücreli lenfositik
Ekstranodal marjinal zon lenfoma (MALT
lenfoma)
lenfoma / KLL
köken alır . CD20+CD5 - CD10 - CD23-; t (11; 18);
Düşük grade lenfoma
PATOLOJİ
B HÜCRELiNON-HODGKIN LENFOMALAR
Küçük hücreli lenfositik lenfoma
Klinik;
- Uzun süre asemptomatik ya da hafif ve nan-spesifiktir bulgular
- Generalize lenfadenopati ; hafif karaciğer ve dalak büyümesi (%60)
- Hipogammaglobülinemi , immündisregülasyon ve infeksiyonlara duyarlılık
Patoloji;
Lenf nodunun çatısını yıkan, monomorfik , ati pi ve yüksek mitoz içermeyen difüz
lenfoid infiltrasyon
Tümöral hücreler sıklıkla CD20+, CD3-ve CD56-'dir; bu B hücre kökenli olduğunu
gösterir
Bu veriler ile düşük grade B hücreli non-Hodgk in lenfom a tanısı konduktan
sonra; diğer düşük grade B hücre li non-Hodgkin lenfomalardan ayrımı için CD
S+; CDl0 -; CD23 + olduğu göster ilmelidir .
Küçük hücreli lenfositik lenfomanın tümör hücreleri yüksek oranda bcl-2
pozitiftir ; ancak foliküler lenfomalar gibi translokasyon içermezler ; olası neden
13. Kromozomda mikro-RNA nedenli regülasyon bozukluğudur
En sık saptanan kromozomal anomali ; 12. kromozom trizomisidir, ayrıca Kaplumbağ sırtı görünümü
kromozom 11, 13 ve 17'de delesyonlar saptanabilir
Sonuç;
Pek çok hasta 10 yıldan uzun yaşar ve başka bir nedenle ölür
Olguların %15-30'u yıllar içinde prolenfositik transformasyon ile prolenfositik lösemi veya yüksek grade difüz büyük
B hücreli lenfomaya döner; bu transformasyon "Richter sendromu " olarak adlandırılır
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Ortalama ömür tanı sonra sı 4-6 yıldır; transformasyon sonrası sürvi ise sadece 6 aydır
ALL'ye dönüşüm son derece nadir
Foliküler lenfoma
İyi diferansiye , düşük gradeli, B hücreli non- Hodgkin lenfoma
50 yaş üstünde; kadın ve erkekte eşik sıklıkta izlenir
ABD'de en sık izlenen sessiz gidişli lenfomadır
Lösemi/lenfoma tablosu oluşturması beklenmez
Klinik
Temel bulgu ağrısız, generalize lenfad enopat i
Tanı anın da kemik iliği hemen daima {%85) tutulmuştur
Visseral organ tutulumu {dalak beyaz pulpa ve karaciğerde port al bölge tutulur) ve perifer ik kan tutulumu nadir
Patoloji
Lenf nodunun çatısını yıkan, nodüler karakterde proliferasyon oluşturan,
germinal merkez hücreleri karakterinde ve yüksek mitoz içermeyen, farklı
boylarda çentikli hücreler içeren lenfo id i nfılt rasyon
İki t ip hücre içerir sentrositler {küçük çent ikli hücreler ; baskın olarak
izlenir) ve sentroblastlar {büyük hücreler) .
Germinal merkezlerde bulunması gereken apopitotik hücreler ve t ingble
body makrofajlar saptanmaz
Tümöral hücreler CD20+, CD3- ve CD56-'dir; bu B hücre kökenli olduğunu
gösterir
Bu veriler ile düşük grade B hücreli non-Hodgkin lenfom a tanısı konduktan
sonra; diğer düşük grade B hücreli non-Hodgkin lenfomalardan ayrımı için
CD 5-; CDlO+; olduğu gösterilmelid ir .
Foliküler lenfomada nodüler
Foliküler lenfomalann %90'ında t(l4;18) ve aşırı bcl-2 (anti-apopitoz gen)
görünüm
üretimi saptanmıştır
Sonuç
Ortalama sürvi 7-9 yı l
Foliküler lenfom a tedav iye rağmen tam şifa elde edileb ilen (kürabl) bir hastalık değild ir; buna karşın pek çok hastada
sessiz bir klinik seyir göster ir
Sitotoksik ilaçlar ve rit uximab {anti-CD20 ant ikor) semptomatik hastalarda anlamlı fayda sağlar
%30-50 hastada yıllar içinde yüksek grade diffüz büyük B hücreli lenfomaya transformasyon gösterir
Lenfoid foliküllerin mantle bölgelerinde bulunan CD5+ B hücrelerinden köken alan lenfomalardır.
Düşük-yüksek grade olabilen, B hücreli, non-Hodgkin lenfoma
Tüm non-Hodgkin lenfomaların %4'ünü oluşturur
Klinik;
Patoloji ;
Lenf nodunun çatısını yıkan , diffüz ya da nodül er karakterde proliferasyon olu şturan ve genellikle yüksek mitoz
içermeyen hücreler içeren lenfoid infiltrasyon
Tümöral hücreler CD20+, CD3-ve CD56-'dir; bu B hücre kökenli olduğunu gösterir
Bu veriler ile düşük grade B hücrel i non-Hodgk in lenfoma tanısı konduktan sonra; diğer düşük grade B hücreli non-
Hodgkin lenfomalardan ayrımı için CD 5+; CDl0- ; CD23- olduğu gösterilmelidir.
Hemen tüm olgularda t{l1;14) trakslokasyonu ve bd-1 (eydin-Dl) ile immünglobülin ağır zincir gen füzyonu
saptanır; sonuçta aşırı eydin-Dl üretimi saptanır
Sonuç;
- Ortalama sürvi 3-5 yıldır
- Mantle cell lenfoma kürabl değild i r ve orta derecede agresif seyretmesi beklenir
Erişkinde en sık izlenen non-Hodgkin lenfoma ; adult non-Hodgk in' lerin %SO'si
Çocukluk çağı lenfomalarının yaklaşık %1S'i
Yüksek grade lenfomalardır. Sıklıkla 60 yaş civarında saptanır.
AIDS'e en sık eşlik eden lenfoma , HIV pozitif bireylerdeki beyin lenfomalarının büyük kısmı
Erişkinde en sık saptanan ekstranodal saptanan lenfoma tipidir .
Büyük hücreli lenfoma düşük grade lenfomaların transformasyon sonucu en s ı k dönü ştükle r i yüksek grade lenfomadır .
%30 olguda ise t(1 4;18) translokasyonu ve bcl-2 aşırı üretim i saptanır.
%5 olguda myc pozitiftir .
Klinik;
İlk bulgu; bir ya da birkaç alanda hızla büyüyen semptomatik kitlelerdir
Ekstranodal tutulum sık; özellikle sindirim sistemi ve beyinde sık izlense
de her yeri tutabilir
%50 olguda Waldeyer halkası tutulur
Düşük grade non-Hodgkin lenfomaların aksine tanı anında karaciğer, dalak
ve kemik iliği tutulumu beklenmez; ancak ileri evrede kemik iliği nde büyük
kitl eler oluşturab i lir
Lösemi/lenfoma tabl osu ileri evrede ve nadiren oluşur . Yüksek grade, büyük hücreler
Patoloji
Sık lıkla difüz büyüme paterni gösterir ve Pan B hücre marker'lar CD19 ve CD20 pozitifdir
Pek çok tüm ör hücresinde yüzeyde monoklonal lgM ve/veya lgG ekspresyonu bulunur
Bcl-6, Bcl-2 ve CDlO ekspresyonu değişkendir
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Alt tipleri
•
- AIDS olgularında sık
izlenir
-
- Öncelikle abdominal iç organlara ve sentral sinir sistemine yayılır
Sonuç
Eğer düşü k grade bir lenfo madan progresyon ile ge l işen bir büyük hücreli lenfom a (sekonder ) ise prognoz ve
t edaviye cevap kötüd ür.
Burkitt lenfoma
Sıklıkla çocukları ve genç erişkinleri etkileyen yüksek grade, difüz B hücreli lenfoma
Folikül/germinal merkezin blastlarından köken alır.
Klinik
Endemik bölgelerde (Afrika) çene ve mandibula tutulumuyla başlarken, ABD, Avrupa ve ülkemizde batın
tutulumu (en sık: terminal ileum "payer plakları ", retroperiton , overler) ön plandadır.
Lösemik presentasyon nadir
Periferik kanda, Burkitt hücrelerinin sitoplazması basofilik ve pironinofilik olup lipid yüklü vakuoller (Sudan
black pozitif) içerirler ve TdT negatiftir (ALL L3' e karşılık gelir).
Patoloji
Tümör hücrelerinde çok yüksek oranda proliferasyon ve apop itot ik oran saptanır
Aşırı prolifere orta boy tümör hücreleri koyu renk bir zemin (gece) oluşturur ve bu zeminde beyaz geniş
s itoplazmalı makrofajlar (yıldızlar) saptanır ki bu görünüme yıldızlı gökyüzü manzara s ı adı verilir ; bu görünüm
yüksek grade lenfomalard a en sık ve en güzel olarak ta Burkitt ' de saptanır
PATOLOJİ
Sonuç
İnsanda turnover'ı (mitotik bölünme hızı) en yüksek malign tümördür;
Kemoterapödik tedaviye çok iyi cevap verirler
Tümör lizis sendromu gelişme olasılığı en yüksek olan malignitedir .
Tümör lizis sendromunda en ağır ve yaşam tehdit eden komplikasyon hiperkalemid ir
Hiperürisemi , ağ ı rlı k la distal tubüllerde ürik asit bir ikimi ile gelişen akut renal yetmezliği
Tümöral hücreler belli bir antijene özel gelişmiş lenfositler olduklarından o ant ije nin bulunduğu organdan dışa rı çıkmazlar;
lokal kalma eğilimindedirler; ancak transformasyon geçirirler ise sistemik yayılım yapabilirler
Lösemi lenfoma yapmaları hemen hiç beklenmez
Klinik
Otoimmün hastalıklar veya kronik infeksiy onları tak iben gelişmesi beklenir
Bazı MALT lenfomaların predispozan ı bili niyor ;
Otoimmün hastalıklar Sjögren sendromu ve Hashimoto tiroiditi
İnfeksiyon hastalıkları ;
Patoloji;
Sonuç;
Pat agnom onik bir mor fo lojik ö z e lli ğ i yoktur ; fakat karakteristik bulgu lar içerir .
Lenf nodla rı nı difü z ol arak infiltr e eden fark l ı boyutta, pleomorfi k malign T lenfositleri içerir. Tümö r hücreler a ra s ınd a
Hastalarda genera lize lenfa denopat i s a p tanır, baz ı o lgularda eozinofil i, k a ş ı ntı , ate ş , kilo ka y b ı buna eş l ik eder .
Lenfoblastik lenfoma
Hızla kemik i liği ve perife ri k kan tutulum u yapar; hasta tanı ald ı ğında T-
ALL' den ayırt edilemez .
T hücre li ALL olgula rı nd a t imusta kitle varlığı lenfoblastik lenfoma
zeminin de ge li şti ğ in i göst erir.
Tümör hücreler i T hücre m arker la rı (CD2,CD3, CDS gbi) ve TdT poziti fdi r.
Yüksek mitoz , hücresel atipi içeren yüksek grade bir lenfomadır.
Lenfoblastik lenfoma
Tüm yüksek grade lenfomalar gibi yıldızlı gökyüzü manzarası saptanır .
Klinik;
Lösemik hücrelerde virüs JAK / STAT olağını aktive eder, yüksek Adult T hücreli lösemi/lenfoma deri
bulgula rı
oranda CD25 ve IL-2 reseptör alfa zinciri eksprese ederler
PATOLOJİ
- Tümör hücreleri tipik olarak küçük boy damarları invaze eder ve yaygın iskemik nekrozlara neden olurlar
Erişkin yaşta izlenen T ve NK hücreli varyantlar içeren nadir bir neoplazidir . Klinikte hafif -orta düzey lenfositosis
ve splenomega li ile karakterizedir. %30-40 olguda bir sitokin reseptörler ini fonksiyonel olara bozan ST!\T3
mutasyonu (transkripsiyon faktörü) saptanmıştır .
Tümör geniş mavi sitoplazmalı büyük lenfositlerden ol uş ur ve sitoplazmalarında birkaç adet kaba azurofilik
granül (en iyi periferk kan yaymalarında görülebi lir ) izlenir. Kemik iliği nde dağını k inter stisyel tümöral infiltrasyon
ve dalak- ka raciğer tutulumu beklen ir.
T hücreli olgularda tümö r hücreleri CD3 pozitifken NK kökenli olanlarda CD3 negatif , CD56 pozit iftir .
Klinikte nötropeni ve anemi temel bulgulardır. Nadiren pür red cell aplazi görülebilir. Bazı hastalar Felty
sendromu triyadı (romatoid artrit, splenomegali, nötropeni) formunda görülebilir .
T hücreli tümörler görece sessizken NK hücrel i olgularda seyir çok agresifdir.
Özellikle NK hücreli tipde en sık tutulan bölgeler nazofarenks, sinüsler ve burun mukozasıdır; EBV infeksiyonu
ile yakından ilişkilidir ve c-KIT (CD117) protoonkojen mutasyonu saptanabilir; butipte radyasyona cevap iyi;
kemoterapödiklere cevap kötüdür.
HODGKIN LENFOMA
Klinikte tek bir lenf nodunda ya da lenf nodu bölgesinde ağrısız büyüme ile
karakterizedir .
En sık etkilenen lenf nodu grubu servikal bölgedir.
Hodgkin lenfoma germinal merkez B hücrelerinden köken alan bir neoplazidir
NF-kappa B {NF-KB, Nuclear Factor kappa B) transkripsiyon faktörünün akt ivasyonu klasik Hodgkin
lenfomalarının karakte ristik öze l liğidir.
EBV infeksiyonu ya da diğer faktörler NF-KB akt ivasyonu yaratarak germinal merkez B lenfositlerini
etkiler ve bu hücreler de apopitozu durdurarak aynı zamanda diğer mutasyonları tetikleyerek Reed-
Steinberg hücrelerine dönü ş melerine neden olur . Reed-Steinberg hücrelerinin yüzeyinde bulunan Klasik Reed-Streinberg
CD30 ve CD40 reseptörler inin aktivasyonu NF-KBregülasyonunu etkiler. Kromozom 2p yerleşimli REL hücresi
10-20 yaş arası ve 50 yaş üstü olmak üzere iki pik yapar .
Hodgkin lenfoma tipik olarak başlangıçta tek bir lenf nodu ya da lenf nodu zincirini tutar.
Hodgkin lenfoma tuttuğu lenf nodunda sınırlı kalma ya da bölgesel bir diğer lenf noduna
yayılma eğilimindedir .
Uzak metastaz gelişimi nadirdir; gerçekleştiğinde rediküloendoteliyal bölgelere (dalak, Patlamış mısır tipi Reed-
karaciğer ve kemik i liği) yayılım izlenir Streinberg hücresi
Ekstranodal alanlarda , Waldeyer halkası ve mezenterik lenf nodlarında tutulum
beklenmez
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
• Sadece nodüler lenfos itten baskın tip Hodgk in lenfomalarda saptanan , RS hücreleri CD20+; CDlS-
, CD30- ve patlamış mısır ya da LH görünümündedir .
Hodgkin hastalığında histolojik sınıflama, RS hücrelerinin tipi, miktarı ve zemindeki lenfositlerin oranı ile ilişkili d ir
HodgkinlenfomadasaptananReed-Steinberg
hücrelerininvaryantları
Lenfohistiyositik
Lenfositten baskın tipte izlenirlar
varyant(LHhücreleri)
Polipoit nükleuslu, nükleolusları belirsiz, orta deredece geniş sitoplazmalı hücrelerdir
Patlamış mısır tipi
Mll!s,ı ııallülar
l!.enfoaltten zencı,ı.
Lenfositwff fal<ir
PATOLOJİ
Lenfositten zengin tip Hodgkin lenfoma Lenfositten fakir tip klasik Hodgkin Lenfoma
• En az görülen Hodgkin lenfoma alt tipidir
• Erkeklerde sık izlenir
• En çok RShücresi içeren tip
• Sıklıkla yaşlı kişilerde
• Erkeklerde sık izlenir
• Az sayıda klasik tip RShücresi ve bol
• Sıklıkla yaşlı erkeklerde ve HIV pozitif kişilerde izlenir
reaktif lenfosit izlenir
• Olgular tanı anında ileri evrededir
• Residüal B hücre folikülleri izlenebilir
• Pleomorfık tip RS hücreleri izlenir
• EBV %40 olguda pozitiftir
(RS hücreleri CD15+CD30+CD20-CD45-dir)
• Sıklıkla tanı anında düşük evrededir ve
• EBV %90 olguda pozitifdir; EBV ile en yüksek beraberliği ola
iyi prognozludur
Hodgkin.
• Non-Hodgkin lenfomalarla en sık karışan Hodgkin alt tipidir
Klinik
- Ağrısız lenfadenopati (sıklıkla servikal bölgede)
- Ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı varlığı "B" semptomları olarak adlandırılır ve kötü prognoz bulgusudur.
- Hastalarda ayrıca kaşıntı ve anemi saptanabilir
Prognoz ve kür olasılığı histolojik tipten ziyade hastalığın tanı anındaki stage'ine bağlıdır.
Laküner tip RS hücreler i, nadiren klasik RS hücreleri En sık görülen alt tip
Nodüler Zeminde T lenfosit , eozinofil , makrofaj , plazma hücresi içerir Genellikle stage 1 ya da 2
RS hücreleri CD15+, CD30+, CD20-, EBV genellikle negatiftir Genç erişkinlerde ve kadın-erkek eşit oranda izlenir
Mononükleer ve klasik diagnostik RS hücreleri içerir 50 yaş üstünde en sık görülen Hodgkin
Zeminde T lenfosit, eozinofil , makrofaj , plazma hücresi içerir Sıklıkla tanıda stage 3 ya da 4
M ikst sellüler
RS hücreleri CD15+, CD30+, CD20-, EBV %70 pozitif Erkelerde sı k
lenfositten Zeminde foliküler dendritik hücreler ve reaktif B lenfositleri Genç yaş erkeklerde servikal ya da aksiller lenf
Multiple myelom ve tüm plazma hücreli tümörler tek immünglobülin ya da hafif zincir sekrete eden monoklonal
neoplazilerdir .
Serum protein elektroforezinde monoklonal gammopati saptanması (M prote ini, M piki) tipiktir .
- Multiple myelom
- Soliter plazmasitom
Plazma hücreli neoplazilerin alt - Lenfoplazmasitik lenfoma (Waldenström makroglobülinemisi)
tipleri - Ağır zincir hastalığı
- Primer amiloidosis
- Anlamı bilinmeyen monoklonal gammapatidir (MGUS)
-
• En sık izlenen plazma hücre diskrezisi; Anlam ı bilinmeyen monoklonal gammapatidir (MGUS).
• En sık izlenen malign plazma hücre diskrezisi; Multipl myelom
Multiple myelom
Kemik iliğindeki plazma hücrelerinin malignitesidir ve litik kemik lezyonları ile birliktedir .
En sık tutulan kemik ilikleri; vertebra (%66), kosta (%44), kafatası (%41), pelvis (%28)
Myelom olgularının % 60 ' ı lgG, % 20-25'i ise lgA üretir ; lgM , lgD ve lgE üretim i nadir
Olguların % 15-20'sinde ise plazma hücreler i sadece hafif zincir (kappa ya da lamda ) üretir.
Patoloji;
- Multiple myelomlarda siklin Dl disregülasyon sıklıkla saptanır
- Sıklıkla 14. kromozomdaki lg ağır zincir geni ile cyclin Dl, FGFR3ve cyclin D3 genleri arasında translokasyon saptanır;
Klinik
- En sık saptanan muayene bulgusu solukluk ; sıklıkla normokrom
normositer anemi ile bir aradadır
Prognoz;
- Beta-2 mikroglobülin; prognozda önemlidir; yükseldikçe prognoz kötüleşir
- Cyclin Dl translokasyonu varsa iyi; 13q delesyonu, 17p delesyonu ve t(4 ;14) saptanırsa kötü prognoz
- Myelomda proteozom inhibitörleri sitoplazma içinde hatalı katlanmış ve patolojik lg birikimini arttırarak hücrelerde
apopitozu tetikler; bunlar tedavide yeni kullanılmaya başlanmıştır .
Smolderlng miyelom
Multiple miyelom ile MGUS arasında bir hastalıktır .
Soliter plazmasitom
Kemik ya da yumuşak dokuda lokalize kitle oluşturan tümörlerdir.
• Soliter kemik plazmasitomları , 5-10 yıl içinde aynı lokalizasyonda mult iple myelom geliştiğ i gösterildiğ i için bu gün
multiple myelomun erken evre lezyonları olarak kabül edilirler .
Bazı olgularda tanıda orta düzey M protein yüksekliği saptanır
• Yumuşak doku plazmasitomlarında (en sık üst solunum yolunda saptanırlar) kemik iliği yayılımı ve multiple myeloma
dönmeleri beklenmez; lokal rezeksiyonları sıklıkla kür sağlar
Hemen tüm lenfoplazmasiter lenfomalar MYDSS mutasyonu içerir. MYD88 hücre adaptö r prot einlerini kod lar (NF-kB ve B
hücre reseptö r lg kompleks ); bu gendeki mut asyon hücrelerin uzun yaş a m as ı n ı ve proliferasyonuna neden olur.
Üretilen M protein i sıklıkla lgM yapısındadır
• Genellikle lenf nodu, kemik iliği ve dalak yerleşimli klinikte kitle oluşturmayan sessiz bir B hücreli lenfoma gibi
davranır; ancak kanda yüksek seviyede lgM bulunur ve hiperviskozite bulgusu oluşturur (tedaviye dirençli baş ağrısı+
görme bozukluğu + kulak çınlaması) ve bu sendrom "Waldenström makroglobülinemisi" olarak adlandırılır
Ağır ve hafif zincirler dengeli üretildiği için açıkta kalan hafif zincir yok ya da çok azdır; bu nedenle Bence Jones
proteinürisi sıklıkla saptanmaz; hastalarda böbrek yetmezliği ve amiloidoz gelişimi baklanmez .
Yaşlı erkeklerde sık (60-70 yaş ) izlenir ve ana risk faktö rü MGUS
Klinik;
Tümör hücreleri CD20 pozitiftir ve monoklonal lg (özellikle lgM pozitif) ekspresyonu sapta nır.
- Litik kemik lezyonları yoktur ve sadece% 10 olguda Bence Jones proteinürisi izlenir
Kurable tedavi yok ; ortalama sürvi 4-5 yıl
Waldenström
Multiple myelom
Makroglobulinemisi
litik kemik lezyonları +++
Kemik ağrısı +++
Patolojik fraktür ++
Anemi +++ ++
Rekürren infeksiyon ++
Hiperkalsemi ++
Böbrek yetmezliği ++
Trombositopei ++
Lökopeni +
Lenfoplazmas iter lenfoma
Nöropati + +
Lenfadenopati + +++
Spesifik bir antite değildir ve bir grup sadece ağır zincir üreten (sıklıkla lgA) proliferasyonu tanımlar
Serum protein elektroforezinde monoklonaliteyi gösteren M piki saptanır ancak Bence Jones proteinürisi yoktur
lgA ağır zincir hastalığı, normalde lgA üretimi yapan ince barsak ve solu num sistemi gibi bölgelerden kaynaklanır ve
ekstranoda l marji nal zon lenfomaların bir varyantı olarak kabül edilir ler
Daha az oranda saptanan lgG ağır zincir hasta lı ğı ise sıklıkla diffüz lenfadenopati , hepatosplenomegali oluşturur ve
lenfoplazmasitik lenfom alara benzer morfolojide izlenirler
Primer amiloidosis
Primer amiloidoza neden olan, serbest hafif zincirler üreten monoklonal plazma hücre proliferasyonunu tanımlar. AL tipinde
amiloid birikimi ile karakter izedir ; daha sıkmonoklonal lamda tipi hafif zincir sekresyonu saptanır.
-Lenfoblast lar myeloblastlara oranla daha kondans e kromatin , daha az belirgin nükleolu s ve sitoplazmik granüllerin
olmaması ya da çok az olması ile ayrılırlar .
Geç pre B hücre! ALL CD10, CD19, CD20, sitoplazmik lgM ağır
zinciri pozitif
İnmatür T hücreli ALL CD3, CD4, CD8 negatif ALL, kemik iliği
Pre T hücreli ALL CDl, CD2, CDS, CD7 pozitif
Çocukluk çağının en sık malign tümörüdür; çocukluk çağı kanser nedenli ölümlerin % 35-40'ının nedenidir.
Çoğunlukla çocukluk çağında sıklıkla 2-10 yaş arasında saptanır
ALL sıklıkla (olguların %85'i) pre-B hücre nadiren pre-T ve matür B hücre kökenlidir .
Kemik iliğindeki lenfoblastların malignitesidir ; malign lenfoblastların hız l a simetrik mitoz yapmaları ile karakterizedir. Kök
hücrelerde saptanan bu matürasyon durması , immatür lenfoit veya myeloid hücrelerde diferans iayonu düzenleyen spesifik
transkripsiyon faktörlerinde kazanılmış mutasyonlar sonucudur.
- B-ALL olgularında en sık saptanan mutasyonlar; TEL1, AMLl, E2A, PAX5 ve EF
-T-ALL olgularında en sık saptanan mutasyonlar; TALl ve NOTCHl
- ALL olgularının %30'unda t(9;22) ile BCR-ABLfüzyon geni saptanır (filadelfiya kromozomu)
- Bazı T-ALL olgularında ise NUP214-ABL füzyon geni oluşur ki fonksiyonel sonucu BCR-ABLfüzyon geni ile aynıdır
Klinik; Çok hızlı başlar ve h ı zlı seyreder ; 3 ay içinde öl ümcül klinik tab lo olu ş abilir
a- Kemik iliği deplesyonu; pansitopeni bulguları
b- Yaygın kemik ağrısı; basmakla ağrıda artış (sternumda belirgin)
c- Hepatosplenomegali + lenfadenomegali ; ileri evrede
d- Santral sinir sistemi bulguları; baş ağrısı, kusma, menenjial yayılım sonrası sinir felçleri
- Pre-B hücreli ALL'de klinik genellikle pansitopeni üzerine kuruludur; en sık 4 yaş civarında tanı alırlar
- Pre-T hücreli ALL olguları mediastinal kitle ve dalak, karaciğer ve kemik iliği tutumu ile giden lenfoblast ik lenfoma
kliniğindedir ve sıklıkla 15-20 yaş arasında tanı alırlar
Tanı;
• Tanı için kemik iliğinde %2S'den fazla lenfoblast saptanmalı ve periferik kanda'da aynı lenfoblastlar izlenmeli
(periferik kanda tümöral blastlar saptanmaz ise "alösemik lösemi" olarak adlandırılır)
• ALL tanısında AML ile ayrımda temel kullanılan marker TdT'dir (TdT pre-B ve pre-T lösemilerde pozitif); TdT pozitifliği
%9S'den fazla olasılıkla ALL'yi gösterir
ALL' nin blastları PASpozitif; AML' nin blastları PASnegatiftir
B hücreli ALL'ler CD19, T hücreli ALL'ler ise CD3 gibi kökeni gösteren markerlar ile pozitiftir .
NormalBlood Leukemia
, .ı
Genetik özellikler
%90 olasılıkla karyotip ik anomali saptanır
Çocukluk çağı pre-B ALL'lerde en sık hiperdiploidi (hücrede 50' den fazla kromozom) ve t(12;21), TEL1 ve AMLl genlerini
içeren translokasyonlar saptanr
Erişkin yaş pre-B ALL'lerde %25 t(9;22) saptanır
- Pre-T ALL olgularında ise sıklıkla TALl gibi transkripsiyon faktörlerini içeren translokasyonlar saptanır
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
e- Trizomi 4, 7, 10 varlığı
a- 2 yaş altı hastalar (sıklıkla 11. kromozo mdaki MLL genini içeren translokasyon
Prognoz
taşırlar)
Kan-beyin ve kan-t estis bariyer ler ini t ümör hücreleri geçebilir ken, tedav ide kullanılan i laçların geçememesi
neden i ile
a- Merkezi sinir sistemi
Nüks
b- Testis'de nükslersıktır
• Ancak günümüzde ALL teda visi es n as ı n da profıl a ktik MSS ı ş ınl am as ı uygula nd ığ ı için nüksler en sı k
kemi k i li ğ in d e s apt a nm a kta d ı r
ALL-L2; ALL-L3;
ALL-Ll;
Orta boy lenfoblastlar ; nükleolus belirg in, Büyük lenfoblastlar (sitoplazmik lipid
Küçük lenfoblastlar nükleus sınırları düzensiz vokuolleri var; Sudan black pozitif)
KRONiKLENFOSITIKLÖSEMi(KLL)
Klinik
- Uzun süre asemptomatik {%25 olgu tanıda asemptomat ikt ir; rastlantısa l yakalanır)
- İlk bulgular;halsizlik,yorgunlukikilo kaybı (non-spesifik)
- Periferik kanda yüksek lenfosit sayısı
PATOLOJİ
Tanı
Periferik kanda ve dokularda monomorfik , atipi ve yüksek mitoz içermeye n difüz lenfo id infi ltrasyon
Küçük hücreli lenfos ittik lenfoma ile
Dalakta beyaz ve kırmızı pulpayı ve
aynı olarak patagnomonik proliferasyon merkezler i içerir.
karaciğerde portal bölgeleri infiltre eder .
-
- Tümöral hücreler CD20+, CD19+, CD 5+; CDlO -; CD23 + ve bcl-2+ dir .
Prognoz
KLL'deprognozçok değişken; fakat genellikle prognoziyi, sürvi uzundur.
Ortalama sürvi 4-6 yıldır ancak tanı erken konur ise (tümör yükü az) sürvi 10 yılın üstündedir .
Hastalarda %5-10 Richter sendromu ge l iş i r ve yüksek grade B hücreli non -Hodgkin lenfoma ge l i ş ir ; Richter geliştikten sonra
ortalama sürvi 1 yıldır.
KML'ye benzemez şekilde KLL'de blastik kriz ile akut lösemiye tra nsformasyon nadird ir .
Hastaların anlamlı bir kısmında ölüm nedeni KLL' nin uzun sürvi sıras ı nda gel i şen koroner kalp hastalığı gibi bağımsız başka
bir hastalıktır.
HAIRYCELLLÖSEMİ (HCL)
Nadir izlenen düşük grade'li kronik B hücreli lösemidir (KLL'ninkötü prognozlubir alt tipi)
Orta-ileri yaş, erkeklerde sık; HTLV-2 virüs ile birlikteliği vardır.
Hairy celi lösemiliolguların %90'dan fazlasında BRAFserine/treoinin kinazında aktive edici nokta mutasyongelişir. Bu
mutasyonda 600. sıradaki glutamik asit yerine valinin geçmesi tipiktir. Bu mutasyon benzer şekilde melanomlar ve
Langerhans hücreli histiyositozlarda da izlenir .
Klinik
Tanı
Lösemik hücrelerin ince, saç benzeri sitoplazmik uzantıları bulunur (en iyi faz kontrast mikroskobunda görülür)
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
• Hairy cell lösemi olgularında neoplastik hücrelerde tartarata dirençli asit fosfatazın (TRAP) pozitifliği tanıda hemen
daima kullanılır.
Tümöral hücreler CD19, CD20, CDllc , annexin Al , CD25 ve CD103 pozitifd ir
Prognoz
MYELOİD NEOPLAZİLER
Klinik
- İlk bulgular; güçsüzlük, ateş, kilo ka ybı (non-spesifik bulgular)
- ileri dönemde AML tipine bağlı bulgular gelişi r;
Spontan mukozal kanamalar (en sık M3)
Serozal kavitelere kanama (en sı k M3)
İnfeksiyon a meyil (mant ar, psödomona s v.s.)
DİK gelişimi (en sı k M3 )
Organomegali , diş et i infi ltras yonu (en sık M S)
- Son aşamada; blastların kemik il i ğ i infil t rasyonu art ar ve pansitopen i g eliş i r
• Remisyon sağlayabilmek için kemik i li ğ i hipop lazisi yaratma k gerek ir
• Merkezi sinir sistem i tutulumu nadir (sadece AML mS en s ı k )
• Kür şansı %30' un altındad ı r
AML olg u larının ç oğu CD13, CD14, CDlS , CD64 veya CD117 (c-kit) pozit iftir
CD33 plur ipotent kök hücre tarafın dan eksprese edilir
Kandaki lösemikhücrelerin sayıs ı yüksek oranda değişkendir. Hastalarda mm de 100.000'in üstünde ya da; olguların ya klaşık
3
yarısında olduğu gibi 10.000'den az olabilir. Ba zı olgularda kanda blast görülemeyebilir (alösemik lösemi) .
AML t (llq23;v)
Kötü M4, MS Genellikle monositik diferansiyas yon
MLL füzyon genleri
Multilineage displazi ile MDS için t ipik displastik özellikler , matürasyon gösteren
Kötü Değişken
giden AML hücreler
gel i ş i r
4) DiğerAML'ler
M2
Myelositik
matürasyonlu AML
AML'lerin %30-40'1
Orta
1.
M2
En sık saptanan AML
Myelomonositik
Myelositik ve monosit ik diferans iyasyon
matürasyonlu AML
Orta M4 Myeloperoksidaz ve nonspesifik este raz pozitif
Kemik iliğinde eozinofili saptan ı r
AML' lerin %15-20'si
MIYELODISPLASTİK SENDROM
Kemik iliği hipersellüler ya da normosellüler olabilir ve perifer ik kan smearleri genell ikle pansitopeni ile uyumludur .
Klinik bulgular anemi (sıklıkla makrositer), bisitopeni veya trombos itopeni ile baş l ayab i lir
En sık saptanan genetik mutasyon ; monosomy 5 veya 7; Sq, 7q ve 20q delesyonu ve trizom i 8' dir
Sq - sendrom ; Kadında anlamlı derecede sıktır . Ağır anemi + korunmuş ya da yüksek trombosit sayısı + thalidomide
tedavisine cevap verir (bu ilaç kemik iliği stromal hücreleri ile hemopoetik kök hücre etkileşimi üzerine etkilidir)
Tedaviye sekonder ortaya çıkan MDS (t-MDS}'in AML dönüşümü en yüksek riske sahiptir.
Myelodisplastik sendrom olguları AML gelişimi için yüksek risk taşırlar( % 10-40 olguda)
MDS zemininde en sık gelişen lösemi AML MS'dir
Myelodisplastik sendrom zemininden sadece lösemi olarak AML gelişir ve bu AML olguları çok kötü prognozludur .
gösterilmesi
• Megaloblastoid matürasyo n
• Psödo-Pelger-Huet hücreleri ; nötrofillerde 3 den az segment varlığı
MYELOPROLİFERATİF NEOPLAZİLER
Myeloid kök hücrenin neoplastik bir hastalığıdır.
Kemik iliğinde myeloid seriye ait total (hem meyeloblastlarda hem de matür hücrelerde) bir artış ile karakterizedir
Kemik iliğinde myeloblastların sayısı artm ı ş ancak %20' nin alt ı ndad ı r
Alt tipleme kemik iliğinde hangi serilerde ki artış ön planda ise ona göre yapılır
Myeloproliferatif
neoplazilerin Mutasyon Sıklık Sonuç
alt tipleri
JAK2 nokt a muta syon %50-60 AML ve myelofi broz getiş m e riski çok dü şük;
Esansiyel trombositemi
MPL nokta muta syon %5-10 hastalar sıklıkla normal h a ya t ları n ı y a şar lar
Primer myelofibrozis
(Myeloid metaplazi JAK2 nokta mutasyon %50-60 %90 olgu 5 yıl içinde pansit openi nedenle
MPL nokt a mutasyon %5-10 ölür ; %10 hastada AML gelişi r
myelofibroz)
FIPlll-PDGFRa füzyon S ık
geni
Kronik eozinofilik lösemi
PDE4DI- PDGFR~fü zyon
Nadir
geni
"'"
"' ~
::J
......
,.
KML bir myeloproliferatif hastalıktır OCR (~22) ABt (ch~ 9)
Tüm lösemilerin % 15-20'si sıkl ı k l a 25-60 yaş a ras ı e r işki n le rde sa pta n ı r
~ ~
L:
, nıloca1lon l rranııocııoon
Olguların % 95'ten fazla Filadelfiya kromozomu (t (9;22)yi tanımlar) saptanır
8CR·A8t (CW CNOtnOl(),ntı 22)
KM L'de iyi prognozu gösterir , d i ğer hematolojik malignitelerde kötü prognoz
~
bulgu sudur l
Bu t ranslo kasyo n sonucu BCR-A BL füzyon geni oluşu r ve bu gen tirozin kinaz
aktiv itesin e sahip patoloji k bi r hücre yüzey reseptör prote inini sentezler ve
l
hücreye RAS, STAT ve AKT üzerinden growth fa ktör lerden
ve sürvi s ağ l ar .
Kemik iliği bulguları
- Kemik iliği hipersellüler (%100 hücre)
bağıms ı z pro liferasyo n
----
STAT
- Granulositik ve megakaryositik seride hiperplazi
~
- Eritroid serinin / Myeloid seriye oranı ; normal değeri olan 1/3'ten 1/10- Gtowt" flK10t lndt~I prOllt«ıUon inci tUM••t
Nomıal dttt.r.ndıOon
Z0'ye düşer
Kroni k lösemi lerde kök hücre nin mat ürasyonun da bir blok izlenmez
Bu nedenle KML' de perif erik kanda çok s a yıd a matür myelo id seri hücresi özellik le
de granülosit bulunur . Ancak bu hücreler pato lojik ve sıklıkla nan-fonksiyoneldir .
Klinik;
• İlk bulgular; halsizlik, yorgunlu k, kilo kayb ı (no nspesifik)
- İlk klinik bulgu; dalak büyü k lüğü (%90 olguda sapta n ı r)
KML dalağı en fazla büyüten hastalıktır; dalakta büyümenin ana nedeni ekstramedüller hematopoezdir .
- İnfe ksi yona meyil
- İleri evrede; kemik iliği yetmezliğ i b u lguları
Laboratuar;
- Periferik kanda lökosit s ayı s ı genelli kle 25.000'i n sıklıkla da 100.000' in üst ünde
- Dolaşımdaki hücreler in çoğu nötrofiller, metamyelositler ve myelositlerdir
- Daha az oranda bazofiller ve eozinofillerde de artış olabili r
- %50 olguda trombosito sis izlenir (trombo sitler azalm ış , normal ya da artmış olabil ir)
PATOLOJİ
Tanı;
Prognoz;
- KML yavaş seyirli hastalık ; tedavisiz olgularda 3 yıl içinde %50 akselere faza girer ve bundan sonra 6 ay-1 yıl içinde hasta
kaybedilir .
- Tedavisiz olgularda ortalama sürvi 5 yıl
- KML olgularında tedavi edilmezlerse 1-10 yıl içinde mutlaka blastik kriz ile %70 AML'ye ve %30 ALL'ye dönüşür
- Günümüzde imatinip ile başarıyla tedavi edilir (%90 remisyon).
Primer myelofibroz
Kemik iliğinde yoğun fibroz is (myelofibroz ) ile karakterizedir.
Bu fibrozisin nedenin in megakaryositlerde üret ilen TGF-beta ve PDGFo l d uğu gö st er ilmiş t i r.
Kemik iliğindeki malign myeloid kök hücre ler in sık l ı k la da l ağa göç etmesi ve dalakta y oğ un myeloid seri üretimi ,
ekstramedüller hematopoez nedeni ile dalak ileri derecede büyük, 4 kgr' a ulaşabilir .
9.Kromozon kısa kolundaki JAK2 geninde mutasyon %60; MPL'de (M PL bir pro-onkogen olup thrombopoietin reseptörüne
karşılık gelir) mutasyon %5 saptanır.
Klinik;
- 50-60 yaş üstünde sık
- Masif splenomegali , partal hipertansiyon, spenik subkapsüler infarktlar
Orta derecede hepatomegali ve lenfadenopati sık lı kla saptanır
- Erken aşamada kan tablosu polistemia vera ya da myeloid lösemi lere
benzeyebilir.
- Hastaların çoğunda ağır anemi saptanır
- Lenfositlerin sayısı az, normal ya da artmış olabilir.
- Başlangıç evrelerinde trombosit sayısı normal ya da yüksek olabilir , fakat
sonrasında trombositopeni gelişir.
- Periferik kanda anormal eritrositler, (poikilositoz ve tear drop -göz yaşı damlası
tipinde) ve immatür (progenitör) lökositler (lökoeritroblastik reaksiyon) izlenir
lökoeritroblastosis; nükleuslu eritrositlerin ve erken granülositik progenitör
hücrelerin periferik kana geçmesini tanımlar .
- LAPskoru; normal ya da yüksek
Sonuç;
Ortalama sürvi 4-5 yıldır.
Olguların% 5-15' inde blastik kriz ile AML' ye dönüşüm izlenir ; %85 hasta ise pansitopeni nedeni ile ölür
Esansiyal trombositosis
Kemik iliğin de megakaryositler anorma l büyük ve sayıca artmış
Periferik kanda 600.000'den fazla non-fonksiyonel trombosit
Kemik iliğinde fibrozis ve polistemi gelişimi beklenmez .
9.Kromozon kısa kolundaki JAK2 geninde aktive edici nokta mutasyon %50; MPL'de mutasyon %10 saptanır.
Klinik
- Sı klıkl a 60 yaş üstü hastalarda; kanamaya meyil, demir eksikliği anemisi, splenomegali, bazofili
3
- 600.000 /mm den fazla trombosit; anorma l trombosit morfolojisi
- Hafif nötrofilik lökositoz
- Karakteristik semptom; "erythromelalgia" ; Küçük arteriollerin trombo sit agregatları ile tıkanması sonucu el ve
ayaklarda pulsasyon ve yanma hissini tanımlar.
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
- Derin ven trombüsü, portal ve hepatik vende trombüs ayrıca myokard infarktüsü gelişebilir.
Sonuç; Prognoz iyi Myelofibroz ve AML gelişimi son derece nadirdir.
Polistemia vera
En sık izlenen myeloproliferatif neoplazi alt tipidir
Artmış Hb konsantrasyonu , yüksek hematokrit (%60'ın üstü) ve eritrosit miktarı (6-10 milyon/mikrol) ile karakterizedir
Granülosit sayısı 50.000/mikrol'ye kadar çıkabilir, trombosit sayısı 400.000/m ikrol ' nin sıklıkla üstündedir, bazofili sıklıkla
bulunur
Kemik iliği hipersellüler, serum eritropoetin seviyesi düşüktür
Bu dönemde dalak ve karaciğerde ekstramedüller hematopoez gelişir ve bu organlar anlamlı derecede büyür .
İleri evrede myelofibroz (spent faz) gelişir ,.
9.Kromozon kısa kolundaki JAK2 geninde mutasyon %95 saptanır.
Klinik;
- En önemli klinik bulgu anormal kan akımı ve anorma l trombos it fonksiyonu nedenli majör kanamalar ve trombotik
epizotlardır.
- Bozulmuş MSS dolaşımı; Baş ağrısı, bulanık görme, vertigo, geçici iskemik atak
- Mast hücrelerinden histamin salınımı bulguları; Banyo sonrası kaşıntı, peptik ülser gelişimi
Yüzde kızarıklık
Hepatosplenomegali
Gut, ürik asit taşları
- Hiperviskozite , vasküler staz ve trombotik bulgular ; Budd-Chiari sendromu , Dural sinüs trombozu, Retinal ven trombozu,
Kemik ağrıları
- Hb: 14-26 gr/dl ; Htc : %60'ın üstü; Lökosit sayısı 12.000-50.000 mm arası; trombosit sayısı sıklıkla 500.000 üstündedir .
3
Sonuç;
• Sıklıkla 1-10 yıllık bir sürecin sonunda kemik iliğinde fibrozis gelişir.
Rölatif
Absolute
Primer
Polistemia vera
(eritroprotein
Genetik eritropoetin reseptör mutasyonları (nadir)
düşük)
Sekonder Eritropoetin sekrete eden tümörler (renal celi karsinom, hepatosellüler karsinom,
Paraneoplastik
(eritropoetin serebellar hemanjioblastom)
yüksek) Yüksek oksijen afinitesi gösteren hemoglobin mutasyonları
HIF-1 alfa defektleri Chuvash polistemi (homozigot VHL mutasyonu), proly l hidroksilase mutasyonları
LANGERHANSHÜCRELİ HİSTİOSİTOZLAR
Langerhans hücreleri, günümüzde dendritik hücreler içinde özel bir grub olarak kabül edilmektedir.
•Erken yaş grubunda bulgu verenler kötü, ileri yaşlarda bulgu verenler görece iyi prognozludur.
Kemik iliğinde üretilirler ve deride epidermis içinde yerleşirler ve antijen fagositoz ve sunma işlevini yaparlar.
Langerhans hücreleri, CDla, S-100 ve CD207 (langerin) pozitiftir
Elektron mikroskobunda Birbeck granülleri saptanır
Langerhans hücreli histiositozların patogenezinde en iyi blinen serin/threonine kinase BRAF yolağında kazanılmış
mutasyon sıklıkla yer alır; BRAF, temelde RAS sinyal yolunun bir elemanıdır; hücre proliferasyonu ve sürvinde
görev alır.
Sonuç Hızla fatal seyreder; tedavi alan olguların ancak yarısı 5 yıl yaşar
Unislstemlangerhanshücreli histiositozlar
En sık saptanan Langerhans hücre hastalığı (LHH'ların %80'i)
En iyi prognozlu Langerhans hücre hastalığı , benign histiositoz
Unifokal (tek odaklı) ya da multifokal olarak kemikte medüller kavitede lezyonları ile
Eozinofilik granülom karakterize
Kemik lezyonlarının yerleşim yerleri ; Vertebra (en sık torakal vertebra ), Kafatası , Kosta,
Femur
Unifokal hastalık sıklıkla sadece iskelet sistemini tutar
Daha az oranda deri, akciğer ve mide tutulumu izlenebilir
- Adelosan ve geç yaşların sıklıkla asemptomatik bir hastalığıdır
Klinik - Kemik ağrısı
· Patolojik kemik kırığı
Sonuç Lezyonun lokal eksizyonu ya da radyoterapi uygulanması genelde kür sağlar
Malign histiositoz
Multifokal unisistem Sıklıkla 5 yaş altı çocukların bir hastalığı
langerhans hücreli
- Ateş , saçlı deri ve dış kulak yolunda döküntüler
histiositozlar
Hand-Schüller-Christian triyadı;
(Hand-Schüller-
1- Kafatasında litik kemik lezyonları
Christian hastalığı)
Klinik 2- Posterior hipofiz invazyonu; Diabetes insipitus gelişimi (%50)
3- Orbita invazyonu; Eksoftalmus gelişimi
- Ağır otitis media, mastoidit ve ayrıca üst solunum yolu infeksiyonu
- Hafif lenfadenomegali ve hepatosplenomegali
Olguların ancak %5'inde spontan regresyon
Sonuç
Prognozu Latterer Siwe ile eozinofilik granülom arasındadır; ancak ölüm nedenidir
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
DALAK
Dalağı tutabilen maligniteler
- Hodgkin hastalığı (dalağı en sık tutan malignite)
- Non-Hodgkin lenfoma
- Multipl miyelom
- Miyeloproliferatif hasta l ıklar .
Splenektomi
primer benign tümörleri
Lenfanjiom , hemanjiom, fıbrom.
sonrası gelişebilen hematolojik değişiklikler
-
Howell-Jolly cisimleri (eritros itlerde ki nükleer artı k lar)
İleri Derecede Splenomegali Orta Derecede Splenomegali (500-1000 g) Hafif Derecede Splenomegali
(1000 g' dan fazla) nedenleri : nedenleri: (500 g'dan az) nedenleri:
a- Miyeloprolife ratif neoplaziler a- Kronik konjestif splenomegali (portal a- Akut splenit
(KML, primer miyelofibroz) hipertansiyon veya splenik ven b- Akut splenik konjesyon
b- KLLve hairly cell lösemi obstrüksiyonu) c- Enfeksiyöz mononükleoz
c- Lenfoma b- Akut lösemiler
d- Sıtma, Gaucher hastalığı c- Herediter sferositoz , Talasemi majör
d- Otoimmün hemolitik anemi
e- Amiloidoz
TİMUS
Timik hiperplazi
Timus medul l as ı nda lenfoid fo liküllerin bu l unm as ı ile karakterize
Timik hiperplaziler miyastenia gravis, SLE ve romatoid artr it gibi pek çok otoimmün h astal ıkl a bir arada
bulunabilir.
Timoma
. Mikroskobik olarak tüm t imomalar inmatür T lenfo sit leri ve epite l hücre lerinin k arı ş ım ı nd a n o lu ş u r
Benign timomalar
Medüller
timoma Benign timomal arda epiteliyal hücreler spindle veya uz a mış (elonge) karakte rde olup norma l tim usta ki
(Benign medülla hücreler ine benzer; bu nedenle medüller timoma olara k adlandırılırlar
timoma)
Ş iş kin , yuvarla k korti kal tip epitel hücreleri ile spindl e medüller epitel hücrelerin in kar ı şık i zlen d i ğ i
Mikst timoma
ti mo m a ları ta n ıml a r
Malign timomalar
Sitolojik olarak benign hücrelerden oluşur ancak lokal invazive seyrederler Tüm t i momaların %20-
Malign 25'i ni olu şturur l ar Nadiren metastaz yaparlar
timomatip 1 Tümör içindeki epit eliyal komponent kort ikal t ip hücrelerden oluşur Tan ı da kritik nokta kapsül
penetrasyonu ve çevre dokuya invazyo ndur
Timik karsinom olarak bilin ir; t i moma l arın %5' ini o l uşturur Y aygın kapsül invazyonu ve uzak metastaz
Malign yapması beklenir Sı klıkla skuamöz hücrel i karsinom formu n dad ı r
timoma tip 2 İkinci sıklıkla lenfoepi telio ma benzeri karsinom lar saptan ı r; bu t ip Asya ha lkl ar ı nda sıktır ve %50 EBV ile
ilişkili di r
Timomada klinik;
• Klinikte yaklaşık %30 hastada sessiz l ezyonlar dır; rastlantısal tanı alırlar
-
• %30-40 olgu lokal bulgular nedeni ile t anı alır; öksürük , dispne, süperior vena kava sendromu
• Geri kalan hastalar paraneoplas ti k sendrom bulguları ile t anı a l ırlar
MEDİASTEN
Hodgkin lenfoma (özell ikle nodüler skleroza n tip ) Timus k a yn a klı lenfom a
10-20 yaş arası kız çocukta sık Yüksek grade, kötü prognoz
Düşük grade, iyi prognoz Sık l ık l a T-ALL ile bir arada, akut lösemi klin iği izleni r
5-Metastatik tümör
M2 M2
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
B hücreli akut
Kemik iliğindeki %25 olguda t(12;21) RUNXl Çocukluk çağında sık, pansitopeni , kemik ağrısı ,
lenfoblastik
prekürsör B hücreleri ve ETV6 translokasyonu generalize lenfadenopati, hepatosplenomegali
lösemi/ lenfoma
T hücreli akut
Kemik iliğindeki %50-70 olguda NOTCHl Adelosan erkelerde sık, timik kitle , pansitopeni, kemik
lenfoblastik
prekürsör T hücreleri mutasyonu ağrısı
lösemi / lenfoma
Mantle cell Yaşlı erkek lerde sık, yaygın hastalık, orta derecede
Naive B hücreleri t(11;14), cyclinDl-lg H
lenfoma agresif
/ soliter kemik i l iği yerleşimli yen idendüze nlen meler derecede agresif
plazmasitom plazma hücreler i 13q delesyonu Plazmasitoma ; kemik yada y umuşak dokuda izole
plazma hücreleri , sessiz seyir
Küçük hücreli Naive B lenfositler Yaşlı kişilerde ; kemik iliği, lenf nodu, dalak, karaciğer
Trizomi 12
lenfosittik veya memory B tutulumu ; nadiren otoimmün hemoliz ve
llq , 13q ve 17p delesyonu
lenfoma / Kll lenfositler trombositopeni , sessiz seyir
Periferik T hücreli Helper ve sitotoksik T Nan-spesifik kromozoma! Yaşlı kişilerde s ı k, genellikle lenfadenopati ile
lenfoma hücreleri anormallikler beraberdir , agresif seyir
• AML (Akut miyeloidlösemi)-ALLayrımı nasıl yapılır ... • EBV ile ilişkili T hücreli lenf oma hangisidir ...
ALL de lenfoblastlar miyeloblastlara göre daha yoğun Ekstranodal NK/T hücreli Lenfoma
kromatin , daha az belirgin nükleol, granüllerden yoksun
• Hodgkin lenfomaları (HL) oluşturan hücre. . . Reed-
küçük sitoplazmalar içerirler . Ancak kesin ayr ı m için Sternberg (RS).
miyeloblastların aksine lenfoblastlar miyeloperoksidaz
(-) ve PAS(+) sitoplazmalara sahiptirler . • Reed-Sternberg hücreleri hangi hastalıklarda
görülür... Hodgkin lenfoma, enfeksiyöz mononükleoz,
· ALL de kötü prognoz kriterleri. .. 2 yaş altı olmak yumuşak doku kanserleri ve büyük hücreli lenfomalarda
(MLL gen translokasyonu içerebileceği için), adölesan görülebilir .
veya erişkinde ortaya çıkmak, periferik blast sayısının
100000 üzerinde olması, t (9;22) içermesi · tmmünhistokimyasal olarak diğer lenfomalardan
farklı olan Hodgkin lenfoma hangisidir... Lenfosit
• ALL de iyi prognoz kriterleri. .. 2-10 yaş arası predominant hariç tüm hodgkin lenfomalar PAX5 (B
olmak, düşük beyaz küre sayısı , Hiperdiploidi , 4,7,10. lenfosit transkripsiyon fak ..rü) , CD 15, CD 30 (+) tir.
Kromoz omların trizomileri , t(12 ;21)
Lenfosit predominant CD 20 (+)tir.
· Sıklıkla çocukları ve genç erişkinleri etkileyen
HL de prognoz kriteri. . . Matür lenfosit ile RS
B hücre kökenli yüksek gradeli NHL ... Burkitt
hücre sayısına bağlıdır . Ne kadar lenfosit o kadar iyi
Lenfoma
prognoz.
· Burkitt lenfomadaki türnöral lenfositlerin normal
Genellikle ileri evreye sahip olan, semptomların
lenfositlerden ne farkı var ... Çentiksiz çekirdekli
görüldüğü (ateş, kilo kaybı, gece terlemesi) ve
• Yarılanma ömrü en kısa olan NHL ... Burkitt kötü prognoza sahip olan hodgkin lenfomalar ...
Mikst sellüler ve lenfosit fakir
• Burkitte klasik translokasyon... t(B,14)
• Mor jinal Zon Lenf omanın özellikleri nelerdir . .. · Az sayıda RS. bol matür lenfosit içeren. prognozu
Kronik inflamasyon ve otoimmün hasta lıkl a r zemininde son derece iyi, az oranda EBV ile ilişkili HL ...
görülebilir (Sjögren , Hashimoto tiroid iti , Helicobacter Lenfositt en zengin HL
pylor i gastriti gibi). Uzun süre lokal ka lı r lar , son • CD 15 w 30 negatif. CD 20 pozitif olan, EBV ilişkisi
aşamada yayılırlar , neden olan ajan ortadan kaldırıl ırs a olmayan, popcorn hücreleri ile karakterize HL. ..
gerileyebi lirler (H. pylori gibi)
Lenfosit predominant tip HL
• Maltoma en sık nerede görülür... Mide
50 yaş civarı erkeklerde izlenen, klasik RS
· MALT -1 ve BCL-10 mutasyonu hangi hastalıkta hücrelerini içeren, bol reaktif inflamatuar hücre
görülür... MAL TOMA içeren, EBV sıklığı fazla olan HL ... Mikst sellüler
tip HL
· Derinin CD4 + T hücreli lenfoması. .. Mik ozi s
Fungoides (MF) • En az rastlanan, bol RS (pleomorfik RS) az sayıda
• MF'deki hücrenin özel adı... Sezary lützn er matür lenfosit içeren, ileri yaşta görülen agresif.
(serebr iform nüveli lenfos it) kötü prognozluve EBV ilişkisi çok yüksek olan HL . ..
Lenfos it ten fakir HL
· Yonca yaprağı veya çiçek şeklinde hücreler hangi
lenfomada görülür... Erişkin T hücreli lenfoma · En sık izlenen, lakünertip RS içeren, genç kadınlarda
ınediasten tutulumunuseven, EBV ile ilişkisi olmayan,
• HTLV (İnsan T hücreli lenfoma virüsü)-1 hangi lenf nodunda fibröz bantlar nedeniyle nodülasyon
mekanizmaylamaligniteye neden olur... HTLV-1 ta x izlenen HL .. . Nodüler Skleroz an tip HL
proteinini kodlar ve bu protein NF (nükleer faktör)-KB
yolunu aktive ederek maligniteye neden olur . • HL nasıl prezente olur... Sıklı kla servikal lenf nodu
tutulum u ile
· ALK gen mutasyonuolan lenfoma... Anaplasti k büyük
hücreli lenfoma Tedaviyi etkilediği için Hodgkin lenfomada en önemli
prognoz kriteri nedir ... ~tage
• At nalı şeklinde nükleus içeren lenfositler hangi
lenfoma için tipiktir ... Anaplastik büyük hücre li • Multiple miyelomda (MM) litik kemik lezyonlarının
nedeni nedir ... Litik kemik lezyonlarının nedeni
lenfoma
malign plazma hücrelerinin MIP (makrofaj inflamatuar
· T hücreli ve NK (Natural Killer) hücreli lenfomaların protein) al fa sentezlernesidir. Bu protein NF -
prognozları çok kötüdür. Bu lenfomaların hangisinde KB lig andın a (RANKL) bağlanır. Bunun uyarılma sı
prognoz diğerlerine göre daha iyidir ... Anaplast ik osteoklast akt ivasyonuna neden olur.
büyük hücr eli lenfo ma
• Mott cell (benekli hücreler) ve flame cell (alev
• CD 30 (+)'liğinin
kural olduğu lenfomcı tipi... Anaplastik hücreleri) hangi hastalıkta görülür... M.miyelom
Büyük Hücre li Lenfo ma
M. miyelomdaböbrek yetmezliğinin en önemlinedeni
• STAT-3 mutasyonubulunanlösemi... Büyük Granüler nedir ... Bence jones proteinürisi ve re nal amiloidoz
Lenfositik Lösemi
· KLL/SLL ile karışan plazma hücre diskrazisi nedir ...
· Romatolojik hastalıklar (Örn: Felty sendromu) ile Waldenström makroglobülinemisi (Lenfoplazmosit er
birlikteliği olan lösemi hangisidir... Büyük Granüler lenfoma)
Lenfos itik Lösemi
• Waldenström makroglobülinemisi(Lenfoplazmositer
• Nazofarenkse yerleşmesi tipik olan ve damarları lenfoma) ile KLL/SLL arasındaki fark nedir ... KLL/
tıkayıp organlarda nekroza neden olabilen lenfoma SLL de B lenfos itl er plazma hücreleri ne dönüşemezken
hangisidir... Ekstra nodal NK/T hücreli Lenfoma burada dö nüşe bili r .
TUS HAZIRUK MERKEZLERİ
· Miyeloidneoplazmlar
nelerdir... AML, Miyelodisplastik · Sigaraiçenerişkinlerde görülen,spontanolarakveya
Sendrom, Miyeloproliferatif Hastalıklar sigaranın kesilmesiylegerileyebilenve gerçek bir
3. Gastrektomi sonrası hücrede DNA sentez bozukluğu 10. Reaktif germinal merkezler çevresindeki küçük lenfoid
sonucu ortaya çıkan anemi tipi aşağıdakilerden hücrelerin proliferasyonu ve t (11 ;14) translokasyonu
hangisidir? ile karakterize matür B hücreli lenfoma aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Aplastik anemi B) Megaloblastik anemi
C) Kronik hastalık anemisi D) Orak hücreli anemi A) Küçük lenfositik lenfoma B) Marjinal zon lenfoması
E) Demir eksikliği anemisi C) Foliküler lenfoma D) Burkitt lenfoma
E) Mantle hücreli lenfoma
Doğru cevap: B
Doğru cevap: E
4. Aplastik anemide aşağıdakilerden hangisinin görülme
olasılığı en düşüktür? 11. Aşağıdaki lenfomalardan hangisi, immünohisto kimyasal
olarak siklin D1 pozitifliği gösterir?
A) Splenomegali B) Nötropeni
C) Trombositopeni D) Retikülositopeni A) Ekstranodal NK/T hücreli leı,foma
E) Hiposelüler kemik iliği B) Marjinal zon lenfoma
C) Burkitt lenfoma
Doğru cevap: A D) Mantle hücreli lenfoma
E) Anaplastik büyük hücreli lenfoma
5. Aşağıdaki hematolojik hastalıklann hangisinde
Doğru cevap: D
splenomegali görülme olasılığı en düşüktür?
A) Hodgkin hastalığı 12. İnsan Herpes virus 8 aşağıdaki lenfoma tiplerinden
B) Orak hücreli anemi hangisinin gelişiminde rol oynar?
C) Kronik lenfositik lösemi
D) Saçlı hücre (hairy celi) lösemisi A) Primer efüzyon B) Afrika tipi Burkitt
E) Polisitemia vera C) Lenfoplazmas itik D) Marjinal zon
E) Mikozis fungoides
Doğru cevap: B
Doğru cevap: A
6. Talasemi minörde görülmeyen bulgu aşağıdakilerden
hangisidir? 13. Mediastende kitle saptanan 25 yaşındaki erkek hastada,
A) Hipokrom anemi B) MCV düşüklüğü 1. Diffüz büyük 8-hücreli lenfoma
C) MCHC düşüklüğü D) HbA2 normalliği il. Foliküler lenfoma
E) Fe seviyesi normalliği 111.Hodgkin lenfoma
iV. Burkitt lenfoma
Doğru cevap: D V. Küçük lenfositik lenfoma
VI. Lenfoblastik lenfoma
7. Aşağıdakilerden hangisinin fizyopatolojik temeli lenfoma tiplerinden hangileri öncelikle düşünülmelidir?
eritropoezin azalmasıyla ilişkili değildir?
A) 1, il ve iV B) 1, 111veVI
A) Herediter sferositoz C) 1, IVveVI D) 11, IVveV
B) Folik asit !eksiliğine bağlı anemi E) 111
, iV ve V
C) Vitamin 812 eksikliğine balı anemi
D) Demir eksikliği anemisi Doğru cevap: B
E)Aplastik anemi
16. İmmünoglobülin ağır zincir geni ile c - myc geninin 22. Daha sıklıkla servikal, supraklavikular ve mediastinal
translokasyonu sonucu ortaya çıkan t(8;14), lenf düğümlerini tutan genelllikle adölesan ve genç
aşağıdaki lenfomalardan hangisinin gelişiminde rol erişkinlerde ortaya çıkan prognozu iyi olan Hodgkin
oynar? hastalığı alt tipi aşağıdakilerden hangisidir?
Doğru cevap: A
23. iki taraflı boyun ve aksiller lenfadenopatisi olan 22 yaşındaki
genç bir bayanda kilo kaybı, ateş ve gece terlemesi tespit
17. Beş yaşında bir erkek çocuk hızla karın şişliği nedeniyle ediliyor yapılan biyopside kapsülde ve nodül içerisinde
getiriliyor. Yapılan fizik muayenede yaygın asit ve ileoçekal kollajenize bağ dokusu artışı -V e nodülasyon görülüyor,
kitle saptanıyor. Asit sıvısının incelenmesinde vakuollü lenfositler plazma hücreleri, eozinofıl ve histiositlerin
sitoplazmalı immatür hücreler görülüyor ve immünfenotipleme bulunduğu zeminde çok sayıda lobüle nükleuslu belirgin
ile bu hücrelerin matür B hücre fenotipi taşıdıkları nükleollü atipik multinükleer dev hücreler saptanmıştır.
belirleniyor .
Bu hasta için lın...2.!nı tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Non - Hodgkin lenfoma
A) Burkitt lenfoma B) Akut lenfoblastik lösem i
B) Lenfoblastik lenfoma C) Akut miyeloblastik lösem i
C) Anaplastik büyük hücreli lenfoma D) Enfeksiyöz mononükleoz
D) Hodgkin lenfoma E) Nodüler sklerozan tip Hodgkin hastalığı
E) Castleman hastalığı
Doğru cevap: E
Doğru cevap: A
24. Yüzünde ödem ve nefes darlığı ile doktora başvuran genç bir
18. Ekstranodal yerleşimli B lenfosit kökenli Non - Hodgkin kadın hastada mediastinal lenfadenopati saptanıyor.Alınan
lenfomalar aşağıdakilerden hangisidir? biyopside kalın fıbröz bantlar ile birbirinden ayrılan nodüller
izleniyor . Nodüllerin içinde belirgin nükleollü, geniş
A) Angioimmünoblastik lenfadenopati ile ilişkili lenfoma
sitoplazmalı, CD30 ve CD15 pozitif dev hücreler gözleniyor.
B) Enteropati ile ilişkili ince bağırsak lenfoması
C) Angiosentrik lenfoma Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
D) MALToma
E) Mikozis fungoides A) Lenfoblastik lenfoma
B) Hodgkin lenfoma
Doğru cevap: D C) Büyük B hücreli lenfoma
D) nmoma
E) Terato m
19. Ekstranodal T hücre neoplazisi aşağıdakilerden
hangisidir? Doğru cevap : B
A) MALToma
B) Hodgkin lenfoma 25. Aşağıdakilerden hangisi Hodgkin lenfomanın klasik
C) Mantle hücreli lenfoma formlanndan biri~?
D) Mikozis fungoides
A) Nodüler lenfosit baskın
E) Non - Hodgkin lenfoma
B) Lenfos it zengin
C) Karışık hücreli
Doğru cevap: D
D) Nodüler sklerozan
E) Lenfosit fakir
20. Patogenezinde HTLV-l'in rol oynadığı lenfoproliferatif
hastalık aşağıdakilerden hangisidir? Doğru cevap: A
A) Erişkin T hücreli lenfoma
B) Mikozis fungoides 26.
C) Non - endemik Burkitt lenfoma 1. Nodüler sklerozan klasik Hodgkin lenfoma
D) Foliküler lenfoma il. Nodüler lenfosit predominans Hodgkin lenfoma
E) Lenfoblastik lenfoma 111.Mikst selüler klasik Hodgkin lenfoma
iV. Lenfositten zengin klasik Hodgkin lenfoma
Doğru cevap: A V. Lenfositten fakir klasik Hodgkin lenfoma
Epstein Barr virüsü ile belirgin bir ilişkisi olan
21. Reed -Sternberg tipi dev hücreler aşağıdaki
Hodgkin lenfomalar aşağıdakilerin hangisinde birlikte
hastalıklardan hangisinde görülür?
verilmiştir?
A) Kronik lenfositik lösemi A) 1,111 ve V
B) Hodgkin lenfoma B) 111, iV ve V
C) Sarkoidoz
C) 1, il ve iV
D) Tüberküloz
D) 1, il ve 111
E) Pnömoni
E)I ve il
Doğru cevap: B
Doğru cevap: B
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
27. On sekiz yaşındaki erkek hastanın boyun bölgesinde 5 aydır 33. Pansitopen isiolanbirhastanın kemikiliği aspirasyonyaymasında
var olan ve zamanla büyüyen lenf nodu saptanıyor. Lenf blast oranı % 1O olarak saptanıyor. Eritroidprekürsör1erde
nodubiyopsisinde eozinofil, lenfosit, plazma hücreleri ve çekirdekdüzensizliği , miyeloidprekürsör1erde grandilerinaz
histiyositlerdenoluşanreaktifhücreselzeminde, neoplastikReed olduğu ve megakaryositlerin hemenhepsin in tek lobluolduğu
Stenberg hücreleri görülüyor. dikkatçekiyor.
Doğru cevap: C
TUS HAZIRUKMERKEZLERİ
4. Yama, plak ve nodul evreleri olan, pautrier 10. Aşağıdaki plazma hücre diskrazilerlnin hangisinde
mikroabselerinin görüldüğü lenfoma tipi aşağıdakilerden hiperviskozite ön plandaki semptomdur?
hangisidir?
A) Multiple myelom
A) Mikozis fungoides B) Loka lize plazmositom
B) Kaposi sarkomu C) Waldenström makroglobulinemisi
C) Diffüz büyük B hücreli lenfoma D) Ağır zinc ir hastalığı
D) Foliküler lenfoma E) Primer amilo idoz
E) Burkitt lenfoma
Doğru cevap : C
Doğru cevap: A
11. Aşağıda akut miyelositer lösemi tipleriyle ilgili olarak
5. Aşağıda belirtilen hücrelerden hangisi Nodüler verilenlerden hangisi :an.l.ıi1!ı:7
Sklerozan Hodgkin lenfomaya özgüdür?
A) AML o lguları FAB sınıflaması.ı;ı,a göre 8 alt gruba ayrılır.
A) Popcorn tipi Reed Sternberg hücreleri B) AML M2 en s ık görülen tipidir .
B) Histiositler C) DİK gel i şimi en sık AM L M3 'te gözlenir .
C) İmmunoblastlar D) En iyi prognoz AML M2 'dir.
D) Laküner Reed Sternberg hücreleri E) Down sendromuyla birliktelik en sık AML MTde görülür.
E) Klasik tipte Reed Sternberg hücreleri
Doğru cevap : D
Doğru cevap: D
12. ~ Jak mutasyonunun görüldüğü myeloprollferatif
6. Aşağıdaki Hodgkin lenfoma alt tiplerinden hangisinde hastalık aşağıdakilerden hangisidir?
hastanın EBV geçirmiş olma olasılığı en yüksektjr?
A ) Kron i mye lositer lösem i
A) Lenfosi tten zengin tip Hodgkin lenfoma B) Po listem ia vera
B) Mikst sellü ler tip Hodgkin lenfoma C) i ye l ofıbroz i s
C) Nodüler sklerozan tip Hodgk in lenfoma D) Esa ns iyel trombos itoz
D) Lenfosi tten fakir tip Hodgk in lenfoma E) Sistem i mas tosito z
E) Lenfosit predominant tip Hodgkin lenfoma
Doğru cevap : B
Doğru cevap: D
13. Myastenia gravis ile ~ birliktelik gösteren timus
7. İmmünhistokimyasal inceleme soncunda CD20 ile patolojisi aşağıdakilerden hangisidir?
pozitif boyanan Reed-Sternberg hücreleri hangi Hodgkin
lenfomanın özelliğidir?
A) Timus aplazisi
B) Timoma
A) Lenfosit predomina nt tip Hodgkin lenfoma C) Timus hipoplazisi
B) Mikst sellüler tip Hodgkin lenfoma D) Timus agenezisi
C) Nodüler sklerozan tip Hodgkin lenfom a E) Timus hiperplazisi
D) Lenfositten fakir tip Hodg kin lenfoma
E) Le nfositten zengin tip Hodgkin lenfoma Doğru cevap: E
Doğru cevap: A
14.
1. Malignite kriteri kapsül invazyonudur
8. Aşağıdakilerden hangisi klasik Hodgkin lenfoma
tiplerinden farklı olarak lenfohistiositik tip Reed Stenberg il. Timik epitelden köken alırlar
111.Malignleşirse en sık skuamöz hücreli karsinom gelişir.
hücreleri(POPCORN hücreleri) ile karakterizedir?
Timomalar için yukarıdakilerden hangisi/hangileri
A) Lenfositten zengin tip Hodgkin lenfoma
doğrudur?
B) Mikst sellüler tip Hodgkin lenfoma
C) Nodüler sklerozan tip Hodgkin lenfoma A) 1
D) Len fositten fakir tip Hodg kin lenfoma B) 1 ve il
E) Lenfosit predominant tip Hodgkin lenfoma C) 1ve 111
D) il ve 111
Doğru cevap: E E) 1-11ve 111
Doğru cevap: E
MERKEZLERİ
TUS HAZIRLIK
Notlar .....
-
·····························..·································..··············........... ........ ................ .
TUS HAZIRLIKMERKEZLERİ
Notlar •.•.•
1
O (312) 418 44 68 O (312) 418 57 47 O (312) 363 46 52 O (312) 223 46 51
-
KültürMah.3851.Sok. Zafer Mahallesi Avenue Veraj Biznes Markazi
Sci Martaba Bakı Şahari , Hisariçi Mah.
' TürkmenApart. Ne: 21/ 3·4
ANTALYA! Üniversite Varyantı Cad. Nasimi Rayonu,Sül~man Yaymacılar Cad.No:27/3D
No:18/48 Efeler/Aydın
(Kepez) (Giriş Kat)Kepez/ ANTALYA
O (256) 215 35 77 Rgtkm.i'm~·~~ı, ı~A O (266) 244 44 94
O (242) 226 27 28
1
05168442 50
il
Karaköymah.Şehit OzanÖzenCad.
Dumlupınar Mah.
Cumhuriyet Mah.Berber YunusEmreMah.Süleyman
No: 7 / 21-22 MerkezAbant izzet
FerrahSok.No:4 Bursa Şükrü Sok.No:2/A DemirelBulvarı 6428 . sok.
eow BaysalÜniversitesi Yaşam merkezi
O (224) 441 58 87 Çanakkale No:lD Denizli (Üstgeçityanı)
O (374) 217 33 99 O (286) 263 66 44 O (258) 213 44 20
,;,.,u,,.I
-
AbdurrahmanMah. Üniversite Mah.
Ekinciler Cad.Kalender Kültür Mah.Hastane Cad. Talat Paşa Asfaltı No:168 Karşıyaka Sok.Na: 20
Center Kat:2 No:4-5 Na: 134 Kat 1-2 D Blok 3.Kat No:80
Elazığ
O (412) 228 09 64 O (380) 512 25 14 Ayşekadın
O 284 225 58 58 O (424) 236 93 33
ERZİNCAN!
Başba~tar Mah. Hacı Ali Akın Cad. Yukarı MumcuMah. BüyükdereMah. ,/\kasmasok
No: 57/1 Güneş Apt. Altı• Erzincan Yed ıtepe Mah. 85088
Yeditepe Sok.
DabakhaneSok.Atatürk Evi No: 1-8 (ESOGU Tıp Fak.
O (446) 226 02 25 Çaprazı Enfüzİş Merk.Kat:5 Tramvaysondurağı) GAZİANTEP Ne 4/A Şahınbey
No:4/A Şahinbey
Yenişehir Mah. 259. Sok. Mehmet Ali Paşa Mah. Abdülaziz Mah.
Baki Kornsuoğlu Bu l varı Atatürk Cad.No:9 Kat2
8/44 Yahşihan· Kırıkkale Bağdat cad. No:189/2
KIRIKKALEI (Tıp Fakültesi Karşısı) Kaplan İş Merkezi
Ne: 534 Umuttepe (S incaı Market üstü)
O (262) 359 1113 Za er Meydanı
O (318) 310 17 77 O (262) 323 33 50 O (332) 350 66 46
GaziKemalMah.SinemaSk. CevherizadeMah. Uncubozköy Mah. GMKbulv. Eğriçam Mah.
Birlik Apt. Kat:4 M.EgemenlikCad. 5527 Sok. 22224 Sok.Vatan
KÜTAHVAI
Daire: 5 Merkez• Kütahya lEmeksiz Cad"k No:5/1 Merkez · Manisa Bilgisayar üstü Ors Plaza
Aşı lar Sok. No:l /1 Katı No:203 • Yenişehir
O (274) 666 00 07 O (422) 325 12 84 O (236) 236 32 22 O 324 325 59 33
TOKAT I __
_ Mah.ValiZekai
Yeşilırmak
Gümüşdiş Bul.Muratdağı Plaza
No:9Kat:4-5 OfisNo:42
O (356) 212 44 04
O 506 834 89 68
Gazi Paşa Cad. Şehit Ercan
Aygün SokakNo:5 Kat2
O (462) 321 20 25
Kazım KarabekirCad.
Yavuzlarİş Merk. Kat:4
0(432) 214 70 44
Uzun Mehmet Cad.
Apaydınlar Mercimek
lşhanı No:21 Kat:4
O (372) 222 00 10
Ai:LAROA
SOSYAL OAYANINIZOAYIZ
TUSDATA TUS-DATA
İMTİYAZ SAHİBİ ve
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
A.Ş . ADINA