You are on page 1of 4

CONQUEROR OF RUNETERRA

by Umut Ergün & Cağan Başaran


1. Gizemli Bi Konuk
"Kusura bakmayın, rahatsız etmek istemezdim ama..." dedi
koruma tırsak bir sesle.
LeBlanc, koruma odaya girince elindekini saklamaya çalıştığı belli
bir şekilde avucunu sıkıcı kapattı ve elindeki küreye benzer nesneyi
çekmecenin içine fırlattı. "Ama ettin, hem de etmemenizi kesin ve net
bir şekilde söylememe rağmen!"
Koruma:
-Bir adam ge...
LeBlanc:
-Söyleyin gitsin! Beni de bir daha rahatsız etmeyin.
Koruma:
- Sahn Uzal diye biri hakkında konuşmak istiyormuş.
LeBlanc aniden kafasını kaldırdı ve bir anlığına duraksadı.
Koruma:
-Tamam kızmayın... Hemen gitmesini söylüyorum.
Neredeyse her hafta bir tane adam çıkıp gelip Mordekaiser denen
varlığı öldürmenin yolunu bulduğunu söylerdi ve LeBlanc'tan yardım
isterdi. Hiçbiri Mordekaiser'in gerçekten nasıl bir gücü olduğunun
farkında bile değildi ve ilk defa kendilerinin aklına geldiğini
sandıkları fikirlerinin, aslında ne kadar işe yaramaz ve aptalca
olduğunu bilmiyorlardı. Artık Mordekaiser hakkında konuşmak
isteyen herkesi dinlemeden geri gönderiyordu. Ama bu sefer ilgisini
çekti. Çünkü bu seferki, herkesin Demir Hortlak Mordekaiser diye
bahsettiği bu adamın gerçek adını biliyordu. Bu adam belki bir şekilde
gerçekten işine yarayabilirdi. Sahn Uzal'ı öldürmek ya da bir şekilde
durdurmanın imkansız olduğunu bilse de, bu adam belli ki eski ve
köklü bir soydan geliyordu ya da runeterra tarihini iyi biliyordu. Hatta
belki uzun yıllar yaşayan bir varlıktı ve Sahn Uzal'ı bizzat tanımıştı.
Yani, düşününce birşeyler içip sohbet etmekten zarar gelmezdi.
"Bekle." dedi LeBlanc koruma kapıyı kapatmadan hemen önce.
Biraz durup devam etti: "Söyle gelsin."
Koruma:
-Öyle diyorsanız...

Koruma odadan çıktıktan sonra masanın öteki tarafına geçti ve


içecek birşeyler hazırlarken kapı sesini duydu. "Ejderan sütü seversin
değil mi?" diye sordu kafasını çevirmeden. "Severim... Aslına
bakarsanız her hayvanın sütüne severim." dedi yabancı. Yabancının
sesini daha farklı bekleyen LeBlanc, kalın ve kendinden emin sesi
duyunca şaşırdı ve yüzüne görmek için arkasını döndü. Bu seferki
diğerleri gibi aptal gençlerden değildi. Orta yaşlı, geniş ve kemikli bir
suratı olan, uzun boylu ve cüsseli bi adamdı. Eski püskü ve kirli bir
kaban giyiyordu. Sanki emekli bir Lejyon gibi fiziği vardı ama bir
köylü gibi giyinmişti. Ellerinde oldukça bol ve sağlama benzer bir çift
eldiven vardı. Görünüşte aklı başında ve zeki birine benzese de
LeBlanc, onun da Mordekaiser hakkında ne düşünüyorsa yanıldğını
biliyordu. Demir Hortlak savaşılabilecek birşey değildi. Onun geri
gelmesi durumunda herhangi bir noxuslunun bir şekilde onunla
savaşmasının imkanı yoktu. Olur da onu yenmeyi başarsalar bile bu
onu sadece birkaç yıl hatta belki birkaç yüzyıl sonra geri gelene kadar
ölüler diyarına geçici olarak göndermekten başka bir işe yaramazdı.
Noxus, en azından LeBlanc ve onun etkisinde Kara Gül,
Mordekaisere karşı önlem almaya veya hazırlık yapmayı bırakmıştı.
Bir gün geri gelememesi için dua etmekten başka birşey
yapamayacağını düşünüyordu. Bir şekilde gelmesi durumunda
şanslıysa belki Shurima'nın güneyine, hatta belki Gölge Adalara kadar
kaçar ve ondan saklanabilirdi. Ne de olsa son hayata dönüşünde
olanlardan sonra LeBlanc'a bayağı bir sinirli olsa gerek.
LeBlanc:
-O ismi duymayalı uzun zaman olmuştu...

You might also like