You are on page 1of 12

Final Çalışması

20.yüzyılın merkezi Avrupa olmuştur.

Reform ve Rönesans gibi siyaset alanındaki gelişmelerle bağlantılı olarak


Kentleşme alanında yorum yapmak mümkündür. Bu gelişmelere bir örnek de
elektriğin kullanımının başlamasıyla olacaktır. Elektriğin kullanımının
sistematikleşmesiyle birlikte şehirde bununla ilgili altyapı kurulmuş ve geceler de
kullanılabilir bir zaman dilimi haline gelmiştir. Ayrıca iş yeri ve konut düzeninin
oluşmasıyla toplu taşıma da gelişmiş ve artmıştır. (Periyodik ulaşım sistemleri
verimliliği de arttırmaktadır.)

20.yüzyılda sanayinin daha da artması olanağını elektrik kullanımının


başlamasından almıştır.

Elektriğin haberleşme sistemleri açısından da önemi büyüktür.

‘’Neden 20.yüzyıl’da elektrikle birlikte dünya kalkınmaya başlıyor?’’ — Genel


20.yüzyıl Avrupa’sı okunabilir.

Raylı ulaşım sistemleri için ABD’de özel sektörün ciddi bir yatırımı oluyor.
Demiryolunun gelişmesiyle ve büyümesiyle de beraber kent dışı yerleşme arttıysa
da sonrasında yeniden radyokonsantrik haline dönüşüyor.

radyokonsantrik ⇒ radioconcentric ⇒ radiating from the centre


ABD kentleşme modelinde raylı sistemlere özel sektörün yatırımıyla toprağın da
özel sektöre bağlanışını görürüz.

Avrupa, ABD’ye göre daha kısıtlı ve kompakt bir gelişme gösteriyor.

20.yüzyılın başındaki kentte özellikle fiziki anlamda şekil değiştiren, işlevsel ve


içindeki hayatın ritmi açısından oldukça farklı, yeni nitelikte bir kent görülür.

Betonarme denen yapı türünün Avrupa’da ortaya çıkmasıyla çok daha uzun
binaların yapımı mümkün oldu. ABD’de bu çelik kullanımı ile sağlanmıştır. Yapılat
daha kolay ve hızlı yapılabilmeye başlanmış, çok daha geniş ve yüksek binalar
ortaya çıkmıştır.

Bu durum kentteki konut ihtiyacının karşılanmasını sağlamıştır.

Final Çalışması 1
Betonarmenin başka bir yanı da istenilen şekilde ön cephesinin yapılabilecek
olmasıdır. Belirli şehirlerde eski yapıların taklidi böyle sağlanmıştır.

Bu yapı türü Avrupa’nın 1945-1960 arasında yapılanmasını sağlamıştır. Özellikle


savaş sonrası yıkılan Avrupa şehirleri bu sistemle yeniden yapılandı ve/veya
kuruldu.

Bu dönemde çok sayıda konuta ihtiyaç olmasının yanı sıra konfor ve büyüklük
algısı paralel ilerlemiştir.

Bu dönemde aynı zamanda Avrupa iletişim, ulaşım, haberleşme, bilimsel bilgi


konusunda ilerlemeye başlıyor. Paris ve Amerika fuarlarında gelişmeler tüm
Dünya’ya tanıtılıp, yayılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sebebiyle savaş teknolojisinin
gelişmesiyle gelen bilimsel buluşlar ve bilgiler de bu ilerlemenin bir parçası
olmuştur.

Elektriğin sağladığı teknolojik gelişmelerle birlikte kentin görüntüsü gelişiyor. Lastik


tekerlekli araçların gün yüzüne çıkmasıyla, trafik ve park sorunu ortaya çıkıyor. Bu
durumun çözümlerinden biri de yolların genişletilmesi olmuştur.

Kentteki insanların yaşamı da bu gelişmelerle büyük ölçüde değişmiştir. ABD’deki


sendikalizm de bu şekilde ortaya çıktı denilebilir. Sanayi işçi sınıfı, sağlıklı iş alanı
için sendikalarda örgütleniyor. Ayrıca, aristokrasinin kent yönetimleri karar
mekanizmasından çıkıp sanayi burjuvazisinin girdiğini görüyoruz.

‘’Avrupa-merkezcilik nasıl tüm dünyaya kabul ettirilmiş?’’

20. yüzyıl başında kent yaklaşımları


ilerlemeciler
Teknolojiye daha yaklaşmış bir görüş olarak tanımlanabilir.

Charles Garnier ideal kent yapısı, sanayi hayali ve barajlardan bahsetmiştir.

Dünyanın her açıdan büyük bir değişim içinde olduğuna odaklanılmıştır.

Le Corbusier ve Walter Gropuis en önemli ilerlemeciler olarak anılmaktadır.

Walter Gropuis Bauhaus Okulu’nun kurucusudur. Sadece yapı değil, yapının içinde
akla gelebilecek tasarım içeren her şeye odaklanırlar. Le Corbusier ise Congrès
Internationaux d'Architecture Moderne (CIAM) ile anılmaktadır.

Final Çalışması 2
Kentin tarihi mirasını göz önüne almadan çalışmalarını sürdürmüşlerdir.
(radikal bir tavır)

Corbusier aynı zamanda plan voisin’i ve la ville radieuse’ü ile de anılır.

plan voisin: şehir merkezinde 60 katlı binaların olmasıyla alakalı bir plandır.
uygulanmamıştır.

la ville radieuse: bu projede, insanlar çıkmadan hayatlarını idame


ettirebiliyorlar. Polis, okul, spor tesisi, yeşil alan dahil olmak üzere her şey var.
yeşil alanların bu şekilde kente nüfuz etmesini sağlamak isteniyor. Binaların
içinde 1000 civarı insan yaşaması ve iki bina arası büyük yeşillik alanlar
planlanıyor. Kenti daha yaşanabilir bir hale getirmek istiyorlar. Yerel yönetim ve
devletin aktif olması gereken bir plan, ve günümüzde yerel yönetimlerin böyle
bir bütçesi yok.

kültüralistler
Kültüralist yaklaşımda hala muhafazakar ve feodal kente öykünen bir hava
bulunuyor. Sanayiyle bozulan yapıyı yerine getirme amacı taşıyor.

Ebenezer Howard İngiliz muhafazakar bir kültüralisttir. Bahçe-şehir kavramını


oluşturmuştur. (Bahçeye şehir yapma, kenti doğaya götürme)

Kenti sınırsız bir düzen içine yaymatyı savunmuştur.

tehlikeli çünkü kent-kır tanımı ve sınırı önemli bir konsept. kentin yaşam
tarzı ve kırsal yaşam tarzı birbirine karışırsa üretim ve benzeri her şey
karışmaya başlayabilir.

Bütün yerleşim alanlarında kentte alınan hizmetin alınabilmesini


savunmuştur.

lineer kent: bir kentleşme karşıtlığı olarak görülmüştür. kent büyüdükçe kırsal alana
erişim zorlaşıyor. burada yaşayan insanın bahçesi kırsal alan direkt. sürdürülebilir
olmadığından terk ediliyor.

natüralistler
frank lloyd wright önemli bir isim.

Final Çalışması 3
Uyumlu gibi gözükür, mesela altında nehir akan villa vardır. Halbuki doğa tahrip
edilmektedir. Yapıldığı dönemde kimse itiraz etmemiştir. Dönemin anlayış ve
kabulü çerçevesinde oluşuyor.

20.yüzyılın başı için bir kırılma noktası ve günümüz kentini ortaya çıkaran bir
konjonktür demek doğru olacaktır.

Kent var oldukça kır da var olacaktır. Çünkü kır her zaman kentin temel var oluş
amacıdır. Kır, kentin antitezidir.

Kentsel politikalar tamamen kırsal yapıya bağlı olarak şekillenir.

Kır ve kent beraberliği daima var olacaktır.

Kentin oluşumu da tarımla olmuştur.

Kentle kırın arasındaki fark da fiziksel olarak artık flulaşmıştır. Ekonomik, siyasi ve
kültürel farklar hala hissediliyor olsa da, kenti çevreleyen surlar artık yoktur.

Dünya kentleri arasında bir şebekeden, küreselleşmeden bahsedebiliriz. 20.


yüzyılda tartışılan kent kavramından ziyade, belirli kentler toprakla ilişkisini kesip
kendini bir ağın içine sokmuştur. (New York, Paris, İstanbul…)

kentsel kuram okulları


kentleşme okulu
Park ve Burgess’in bu okulda yaptığı hareket bir olaya ad koymaktır. Yeni bir
kentleşme tanımı bu sırada şekilleniyordur.

Max Weber gibi Avrupalı sosyologlara dayandırılır.

Amerika üzerinden ilerlenir çünkü Avrupa kentleri gibi geçmişe sahip değillerdir.
Gelişen sistem içerisinde var olurlar. Avrupa’nın çok parçalı kent mozaiğinde
gelişmeyi görmek daha zor.

Aynı zamanda yönetim tarzı da Avrupa’dan farklıdır.

‘’Tarımsal, sanayi öncesi veya feodal yaşam düzeyinden; sanayi, kentsel


kapitalist yaşam düzeyine geçişte hangi şablonlar veya süreçler etkili

Final Çalışması 4
olmaktadır?’’

Bu soruya Park ve Burgess’ten iki cevap gelmiştir:

Arz ve talep üzerine gelişen yapı ve ekonomik gelişmeyi takip etmek.

Diğer cevapta ise toplum içi rekabet ve sosyal darwinizm ile bu geçiş açıklanır.

chicago okulu
Chicago Okulu temsilcileri, kenti bir anlamda uzun sürede kendiliğinden dengeye
oturacak bir eko-sistem ya da organizma olarak görmüşlerdir.

Bu görüşe göre barındırdığı sistem içerisinde kent toplumu ekolojide ortaya çıkan
rekabet (competition), istila (invasion), yerine geçme (succession) süreçleri yoluyla
dengeye ulaşır.

Sosyal darwinizm ve klasik iktisat doktrinleri baz alınmıştır.

tümdengelimci temel yaklaşımdır.

ekolojik kompleks okulu


temel yaklaşım tümevarımcıdır.

toplum üzerinden gelişen birey tanımı yapılır.

hem destekleyicileri hem de karşıtları bulunmaktadır.

neoklasik materyalistlerin eleştirisi: subjektivitenin ortadan kaldırılması


üzerine kurulu eleştiriler yapmışlardır.

ekonomi okulu
ortaya koyduğu olgulardan en önemlisi mesleklerin dağılımı üzerine olmuştur.

toplumu ekonomik yapı üzerinden konuşup sınıflandırmaktadır.

çevre okulu
20.yüzyılın sonunda yaklaşıldığında bu okul bizi 21. yüzyılın bilim toplumuna bizi
götürür. Yeni bir yapıya evrilme dönemidir.

Çevre kavramı, kentin kendi içindeki çevre anlamıyla da beraber değerlendiriliyor.


(mesela toplumsal çevre, ekonomik çevre.)

Final Çalışması 5
İnsan çevreden etkilenip çevreyi etkiliyor.

Sistem yaklaşımını da bu okulda görürüz: ‘’Dünya iç içe sistemlerden oluşan büyük


bir sistem.’’

teknoloji okulu
toplumu değiştirenin teknoloji olmadığını iddia etmektedir.

know-how: teknolojiyi nasıl kullanmayı biliyorsan, sahibi olmana gerek yok.

toplumsal iktidar/sosyal güç okulu


her toplumun içinde farklı güç odakları aynı anda bulunabiliyor, ve bu güç odakları
çok önemlidir.

kent tanımlama okulları


iktisadi ve siyasi kuramlar üzerinden kent tanımlanır.

sistem kuramı ve ussal geniş kapsamlılık okulu.

yeni sağ okulu.

1970-80 dönemi.

neoliberalizm ifadesi görüyoruz. (yeni/neo)

dünyanın yeniden özel sektör yaptırımı ve liberal sisteme dönüşünün etkileri


görülüyor.

Kentin toprak pazarından koparılmasından bahsediliyor. Kentleri bu


değerler üzerinden döndürdüğümüzde kent planlaması bu sistematik
üzerinden saf dışı bırakılıyor.

büyük kentlerde yer alan sanayisizleşme olgusu, serbest piyasanın


oluşturduğu yeni iş düzeni ve üretilen ürünlerin, üretici ve teknolojinin çok
hızlı değişimi (ör: nanosanayi) yeni sağ okuluyla beraber ilerleyen
konulardır.

geri kalan tüm ekoller yeni sağın antitezidir.

marksizm ve eleştirel kuram okulu.

sınıflı toplumları ortadan kaldırma anlayışı var.

Final Çalışması 6
post-modernist okul.

post-neoliberalizm.

doğrulanabilirlik üzerine bir ölçümden ziyade yalnışlanabilirlik üzerine bir


ölçümü tercih ediyorlar.

pragmatist okul.

paralel yapıdır.

savunucu okul.

vietnam savaşı karşıtlığıyla yeşermiş bir ekol.

sağ iktidarlar giderek toplumu fragmante ediyorlar.

en yoğun şekliyle büyük kentlerde ortaya çıkıyor. zaten kırsal yapı böylesine
farklılıkları içinde tutmuyor.

kentte bazı unsurlar çok kolay şekilde kayboluyor, gizleniyor. istekli


veya isteksiz.

toplumun içinde sesini çıkaramayn azınlıkları savunuyor, kentte ifade


etmeye çabalıyor.

farklılıklar çıktıkça toplum atomize oluyor. böylece kentteki güç


odaklarını kırmak, çoğulculuğu getirmek mümkündür.

çünkü polarize olmak demek, kent sistemini paradoksa düşürmek


demek.

1968 sonrası ortaya çıkan ciddi bir eğilimdir. çoğunlukla amerikan gençliği
ortaya çıkarıyor.

feminist ideoloji, savaşa hayır hareketleri de bu dönemin eserleridir.

ortaklaşa

farklılıkların yan yana gelerek beraberce konuların değerlendirilmesi konusu


hakimdir.

katılım: sorun veya konuyla birinci seviyeden ilgili kişilerin bir araya
gelmesi durumu var.bazı temel yaklaşımlara bağlı. karar mekanizmaları
tarafından kabul edilip utgulanacağının kesin olması lazım.

Final Çalışması 7
katılım sistemi tümevarımcı bir sistemdir.

katılım ⇒ karar mekanizmasının kararını etkileyebilmek.


iş birliği: spesifik konunun uzmanları, sorunun çözümüne yardım
edebilir. karar çıkmaz, sadece değerlendirme, analiz ve seçenekler
çıkar. iktidarlar bunu uygulayabilir.

sahibi olmasalar da kuruma aidiyetlerinin yükselmesi, çalışanların


verimliliklerini de arttırıyor.

(verimlilik arttırıcı) toyotism: promote teamwork instead of isolated


activity, to improve performance through the incentive that arises
from exchange, and the self-enrichment of learning from others.

(toyotismin karşı olduğu) fordizm: Geçen yüzyıl boyunca en baskın


olarak kullanılan üretim yöntemidir. 1920'li yılların başında
uygulamaya konan yöntem, vasıfsız işçilerin bir üretim bandı
oluşturduğu, kitle üretimi ve kitle tüketimi üzerine kurulu bir
sistemdir. Her bir işçi üretim bandında çok küçük ve vasıfsız bir işle
görevlendirilmiş olup, bütünün (yani üretilen ürünün) ne olduğu
konusunda bilgisizdirler.

bu ekolde katılımdan ziyade, işbirliği anlayışı var. katılımı


gerçekleştiremediğiniz ölçüde çoğulculuktan uzaklaşılır.

klasik kent doktrini


kenti fiziksel mekanın kullanıcısına bağlı olarak değerlendiren bir doktrindir.

kent topraklarını metrekare fiyatlarına bağlı olarak dağıtan, mozaik haline geitren bir
sistemdir.

gecekondu ⇒ kişinin kendisine ait olmayan toprağa el koyması. (genelde kamusal


alan)

insanlar hangi yerin fiyatını ödeyebiliyorlarsa orada otururlar. genel gelirler aynı
bölgede yaşayanlar için benzerdir.

kent nedir?
özel nitelikleri olan insan yerleşmesi. (en jenerik tanım)

Final Çalışması 8
kenti tanımlamak için 5 temel unsur vardır:

1. nüfus: diğer insan yerleşmelerinden nüfus büyüklüğüne göre ayrılır. (çin’de


300.000 kişilik köy varken, Avrupa’da 500 kişilik var.)

2. tarım dışı ekonomik faaliyet

3. kentin morfolojik (yapıbilimsel) yapısı

4. kent kültürü/kültürel yapı

5. uzmanlaşma: kır/kent arası en temel farklılıklardan biri budur.

Türkiye %90 oranında kentleşmiş gözüküyor, fakat bu gerçekliği yansıtmıyor.

Büyükşehir sınırları il sınırlarına kadar ilerledi: Kırsal kesimin muhafazakar


yapısını kentin ilerlemeci yapısıyla etkilemek: İDEOLOJİK ÇARPIŞMA.

Kent ideolojik bir yapı. Kentin kendine ait yaşam formatı, kentin bir kültürü var. Göç
durumunda da bu kültüre nasıl tepki verildiğini farklı doktrinler yorumluyor.

asimilasyon ⇒ geleneksel doktrin


kent içinde tek yaşam vardır.

adaptasyon ⇒ günümüz doktrini


farklı kültürel yapılar kent içinde yanyana yaşıyor.

içinde yaşadığımız kent farklı şekillerde tanımlanan ama özü itibariyle temel
özellikleri olan farklı insan yerleşmesidir.

metropol, dünya kenti, küresel kent, büyük kent. aynı şeyleri anlatıyorlar.

mesela istanbul, diğer ulusal kentlere benzemiyor, uluslararası bir yapı ve


kentler uluslararası işlevler üstlendiğinde farklılaşmaya başlıyor. (bknz:
uluslararası elitlerin istanbuldaki varlığı)

metropolde küreselleşmeyi görüyoruz. kentteki sermaye küresel sermayeye


uyarlanmaya çalışılıyor. küresel kent kavramı ortaya çıktı. Metropollerden farklı
olarak borsayla, bankalarla, uluslararası şirketlerle dünyaya etki eden kentler
bunlar. küresel kentin işlevleri arasında artık endüstriyel üretim yok, hizmet
sektörü var. hizmet sektörünün de özelleşmiş, gelişmiş olanı yani küresel
sermayeye hizmet verebilecek olanı önemlidir.

Final Çalışması 9
küresel elit dediğimiz uluslararası firmalarda çalışan kişiler ve lüks konut alanları
oluşuyor. İstanbul’a bakınca, küresel kent olma potansiyeli var. Merkezi ve yerel
ölçekte yöneticiler bu doğrultuda politikalar geliştiriyorlar. İstanbul için “vitrin
kent” kavramı kullanılıyordu.

Günümüzde teknoloji ve hız etkiliyor küreselleşmeyi. Zamanla kent devletleri


ortaya çıkıyor. Ulus-devletlerin çıkmasıyla kentler otorite altına giriyorlar. Bugün
küreselleşmeyle birlikte kentler tekrar aktör olarak ortaya çıkmaya başladılar.
Neredeyse devletten bağımsız hareket edebilir hale geldiler. Ulus-devlet
ortadan kalkmıyor ama kentler yeniden öne çıkıyorlar. Bu anlamda kentin
yönetimi yeniden önem kazanan kavram olarak karşımıza çıkıyor.

yoksulluk
bütün ülkelerin karşı karşıya olduğu en temel sorunlardan bir tanesidir.

yoksulluk nedir?

kentsel: çok görünen, kolayca fark edilebilen yoksulluk.

ilişkiler mekanik ve insanlar diğerlerini fark etmediği için üstünü kapatmak,


yardım etmek gibi fonksiyonlar işlemiyor.

kırsal: çok fazla görülen bir yoksulluk değil. daha gelişmiş bir aile yapısı var.
koşullar her zaman belirgin değil.

mutlak yoksulluk (açlık sınırı): anatomik olarak yaşama devam etmekten mahrum
olma/bırakılma.

Mutlak yoksulluk, bir insanın insan olma özelliğini gerçekleştirebilmesi için


günde ihtiyaç duyulan kaloriye göre belirlenir.

göreli yoksulluk: bir bölgedeki toplumun gelir düzeyinin altında olarak ifade
edilmektedir.

İnsan sosyal bir varlıktır bu yüzden kültürel konular da insan için önemlidir.
Burada göreli yoksulluk karşımıza çıkıyor. Kişinin sosyal yaşantısını
sürdürebilmesi için gerekli olan minimum değeri ifade eder. Herkes için farklı bir
sonuç çıkar çünkü herkesin farklı değerleri vardır.

insani gelişmişlik endeksi bunun için var.

amartiesenne ⇒ capabilite. (fırsat ve imkanlar)

Final Çalışması 10
insanların karşı karşıya kaldığı fırsatlara verdiği tepkiyle ölçüm. fırsat eşitliği
kavramı burada devreye giriyor.

insanlar yoksulluğa nasıl düşüyor?

topluma farklı bakış açıları, yoksulluğu değerlendirirken farklı şekillerde değinir.

liberal bakış: yoksulluk kişinin kendi hatası. onların aksiyonlarının sonucu.


toplumu değil, bireyi değerlendirip bireyden tüm fırsatları sonuna kadar
kullanmasını bekliyor.

marksizm benzeri görüşler: yoksulluğu toplumun üzerine aktarır. yoksulluğu


kaldırmak için toplumsal bir aksiyon gerekliliğini savunur. fırsatlara eşit
erişim üzerinden politikalar beklenir.

yoksulluk farklı kesimleri tek bir alanda eritiyor, büyük bir indirgemecilik var. şu an
yoksulluk alt grupları bile var, çünkü farklı farklı kesimler yoksullukla mücadele
ediyor.

yönetim yoksullukla mücadele yerine onu yönetmeyi seçiyor.

kentteki yoksulluk var. bir de kentin yoksulluğu var.

kentin yoksulluğu: kentin bazı hizmetleri sunamaması. o hizmetten mahrum


kalan insan da farklı bir yoksulluğa ilerliyor.

yoksulluk kendi kültürünü oluşturuyor. (örnek olarak: arabesk. tam olarak bir
yoksulluk kültürü değil ama burada arabesk ve yoksullukb ortak kümesinden
bahsediliyor.)

değer kavramı
toplumun değerleri bir aidiyet (mesela tarihi miras) meselesi ortaya çıkarıyor.

her toplumun kendine ait değerleri var ve genellikle bunları tartışmaktan


hoşlanmıyorlar, tabulaşmışlar.

insanların tarihsel bir süreç içinde ürettiği değerler o günkü varlığa teslim ediliyor.
ama günle örtüşmediğinde bu değerlerin kaybedilmesi de çok mümkün.

sivil toplum örgütleri, dünya miras alanları vs. bundan çok önemli. ulusaldan
uluslararası bir noktaya taşıyabiliyorlar bu değerleri.

göç bu alanda tehlike yaratabiliyor. kültür varlıklarıyla ilgili aktarım bozuluyor.

Final Çalışması 11
Anadolu’da, Bandırma’dan Marmaris’e kadar 150 kent gezilebilir. Efes, Teke
Yarımadası... Antakya’da kitaplı dinlerin izlerini bulabiliriz. Devam edersek Yukarı
Mezopotamya’nın zenginliklerini görebiliriz. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Yesemek
Heykel Atölyesi... Harran’da toprak evler, ilk üniversite. Atatürk Barajı. GAP
bölgesine su altında kalan Zeugma kenti ve mozaikleri. Atatürk Barajı’nın yanında
Göbeklitepe var. Nemrut Dağı ve tümülüsler. Sonrasında Hasankeyf. Diyarbakır.
Urartular ve demir işleme ocakları. Van, Edremit’te Semiramis’in asma bahçeleri
var.
Urartular’ın su kanalları.

Final Çalışması 12

You might also like