You are on page 1of 66

Yerel Yönetimler, Kamu Kurumları

ve Sivil Toplum Örgütleri İçin


KADIN DOSTU KENTLER EĞİTİCİ KİTİ

TOPLUMSAL
CİNSİYET
EŞİTLİĞİ
Zehra Tosun
Yerel Yönetimler, Kamu Kurumları
ve Sivil Toplum Örgütleri İçin
KADIN DOSTU KENTLER EĞİTİCİ KİTİ
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği / Zehra Tosun

Yayıma Hazırlayan
Gamze Göker, Ege Tekinbaş

Grafik Tasarım
Gülru Höyük, Cem Kocataş

Basım Tarihi
Mayıs 2015

Basım Yeri
Berk Matbaacılık
Kazım Karabekir Cad.
Özer Han No: 31/25-26
İskitler ANKARA
Tel: (0312) 342 19 13
Faks: (0312) 342 19 14
ÖNSÖZ

Birleşmiş Milletler Kadın Dostu Kentler Ortak Programı 2006 yılında toplumsal cinsiyet eşit-
liği prensiplerinin yerel yönetimlerin planlama ve programlama süreçlerine dahil edilmesi ve
bu sürece paralel olarak yerel yönetimler ile kadın örgütlerinin güçlendirilmesi ve aralarındaki
işbirliği fırsatlarının arttırılması amacıyla başlatılmıştır. İçişleri Bakanlığı’nın ana paydaşı ol-
duğu Ortak Programın ilk aşamasına Birleşmiş Milletler kuruluşlarının yanı sıra, Sabancı Vak-
fı, 10 ülke ve çok sayıda kadın sivil toplum kuruluşu destek vermiştir. Programın ilk aşaması
2006-2010 yılları arasında Türkiye’de 6 kentte; İzmir, Kars, Nevşehir, Şanlıurfa, Trabzon ve
Van’da uygulanmıştır. Kadın Dostu Kentler Programı, sürdürülebilir ve insan hakları temelli
yaklaşımıyla BM Nüfus Fonu-UNFPA tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (1948)
kabul edilişinin 60. yılı vesilesiyle yapılan değerlendirmede tüm dünyada ‘insan hakları ala-
nında yürütülen’ en iyi altı program arasına girmeyi başarmış ve Türkiye’de toplumsal cinsi-
yet eşitliği çalışmalarını yerel yönetimlere taşıyan ilk program olmuştur.

Programın uygulandığı 6 kentte kaydedilen ilerlemenin ardından, birçok yerel yönetim ken-
di illerinde de “Kadın Dostu Kent” modelini uygulama isteği ile UNFPA’e başvurmuştur. Bu
olumlu gelişmelerden hareketle, Kadın Dostu Kentler-2 Ortak Programı, birinci aşamanın
bıraktığı noktadan, toplumsal cinsiyeti yerel yönetişime dahil etmek amacıyla 2011 yılında
başlatılmıştır. Programa dahil olma isteği ile başvuran aday iller ‘kapasite’ ve ‘ihtiyaç’ esasına
göre sıralanmış ve yeni program illerinin seçimi için bu kriterler üzerinden ağırlıklı bir değer-
lendirme yapılmıştır. Yapılan haritalama çalışmasının sonunda 7 yeni il (Adıyaman, Antalya,
Bursa, Gaziantep, Malatya, Mardin, Samsun) Ortak Program’a dahil olmuştur.

İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, Kadın Dostu Kentler Birleşmiş Milletler
Ortak Programının ulusal ortağı ve temel paydaşıdır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu- UNF-
PA ve (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı-UNDP’nin ortaklaşa yürüttükleri Kadın Dostu
Kentler Programı’nın 2. aşaması, İsveç Uluslararası İşbirliği ve Kalkınma Ajansı-SIDA tarafın-
dan finanse edilmektedir.

Birleşmiş Milletler Kadın Dostu Kentler Ortak Programı’nın 2006 yılından bu yana devam
eden uygulama sürecinde de ortaya konduğu şekliyle, “Kadın Dostu Kentler”, en temel tanı-
mıyla “kadınların kentsel yaşamın tüm alanlarında eşit bir biçimde yer almasını destekleyen”
kentlerdir. Bu tanımdan hareketle düşünüldüğünde, gerçek anlamda kadın dostu bir kent,
kadınların, kent hayatına rahat katılabildiği, istihdam olanaklarından erkeklerle eşit yararla-
nabildiği, kız çocuklarının örgün eğitime devam sıkıntısı yaşamadığı, sağlık hizmetlerinin ve
özellikle kadını doğrudan ilgilendiren üreme sağlığı hizmetlerinin kolay ve ulaşılabilir oldu-
ğu, kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik mekanizmaların ve şiddete maruz kalmış ya da
kalma riski bulunan kadınların destek alabileceği yapıların etkili ve erişilebilir olduğu, fiziksel
mekânların kadınlar ve kız çocukları açısından rahat, güvenli ve eşitlikçi olduğu, sosyal ya-
şantı, ulaşım, toplu konut ve altyapı hizmetlerinin planlama süreçlerinin toplumsal cinsiyet
eşitliği prensibinin dikkate alınarak yapıldığı bir kenttir. Böyle bir kentin var olabilmesinin en
önemli koşulu ise kadınların karar alma mekanizmalarında ve planlama süreçlerinde yer al-
maları ve kendilerini doğrudan etkileyen yerel politikalar üzerinde söz sahibi olmalarıdır. Yine
bir o kadar önemli olan diğer bir ihtiyaç ise, yerelde hizmet sağlamakla yükümlü kurum ve
kuruluşların toplumsal cinsiyet eşitliği ve bu eşitlik politikalarının ana plan ve programlara
yansımasını kapsayan “toplumsal cinsiyetin anaakımlaştırılması” konularında bilgi, kapasite
ve istek sahibi olmasıdır.

Bu ihtiyaçtan hareketle, Kadın Dostu Kentler program illerinde yerleşik, yetkin ve yüksek
kapasiteli eğiticilerin yetişmesi önemli bir hedef olarak tanımlanmıştır. Bu hedef doğrultu-
sunda, Kadın Dostu Kentler Birleşmiş Milletler Ortak Programı kapsamında 2013 yılının Ni-
san ayında, İzmir’de kapsamlı bir “Eğitici Eğitimi” düzenlenmiştir. Eğitimin ardından taslak bir
eğitim kiti hazırlanmış ve bu taslak kit program illerinde deneme eğitimleri ile test edilmiş
ve raporlanmıştır. Elde edilen geri dönüşler ve deneme eğitimlerinin çıktıları ile deneme kiti
Türkiye’nin alanında önde gelen isimleri tarafından tekrar düzenlenmiş ve elinizdeki kapsamlı
çalışma ortaya çıkmıştır.

Bu eğitici kiti ile amaçlanan, yerelde birikecek bilgi, deneyim ve kapasitenin kurum içi ve ku-
rumlar arası aktarımını ve sürekliliğini sağlamak, eşitlik bakışını kurumsal bir prensibe dö-
nüştürmek ve Kadın Dostu Kentler modelini uygulamak isteyen diğer iller için kolaylaştırıcı
bir araç sunmaktır. Kadın Dostu Kentler Programı kapsamında program ortağı tüm illerde
katılımcı süreçler yardımıyla hazırlanan Yerel Eşitlik Eylem Planlarının ana başlıklarında dü-
zenlenen ve bu planların hayata geçmesinde ihtiyaç duyulan kurumsal teknik kapasiteye
katkı sunması amaçlanan bu eğitim kiti, hem yerel hem de merkezi düzeyde çalışma yapan
kişi ve kurumlar tarafından rahatlıkla kullanılabilecek pratik bilgileri, eğitim egzersizlerini ve
sunumları içermektedir. Yerel Eşitlik Eylem Planı alanlarından eğitim, istihdam, kadına yöne-
lik şiddet, kentsel hizmetler ve sağlık dışında toplumsal cinsiyet anaakımlaştırma ve yetişkin
eğitimi konuları da eğitici kitinin kapsamına alınmıştır. Kadın Dostu Kentler Programı süresin-
ce tanımaktan gurur duyduğumuz kendini işine ve yaşadığı topluma fayda sağlamaya ada-
mış çok sayıda kamu, yerel yönetim ve sivil toplum örgütü temsilcisi için bu yayının önemli
bir fayda sağlayacağına yürekten inanıyor ve onlara çalışmalarında destek olabildiğimiz için
kendimizi şanslı sayıyoruz.

Yayında emeği geçen değerli uzmanlarımıza ve akademisyenlerimize, 2006 yılından bu yana


Kadın Dostu Kentler Programı’nı uygulamakta olan ve bu sayede yerelde düzeyde toplum-
sal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını amaç edinen İçişleri Bakanlığı’na, Program ortağı valilik
ve belediyelere, Programın uygulanmasına çok önemli katkı sağlayan kadın sivil toplum ör-
gütlerine ve 2011 yılından bu yana programa finansal destek sağlayan İsveç Kalkınma ve
İşbirliği Ajansı’na (SIDA) teşekkür ediyor, elinizdeki bu Eğitici Kitinin yerel düzeyde toplumsal
cinsiyete duyarlı politika ve programların hayata geçmesinde kilit rol oynayan kurum ve ku-
ruluşların çalışmalarına ışık tutmasını diliyoruz.

Zahidul Huque
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi
İÇİNDEKİLER

Giriş 7

Cinsiyet Eşitliği 8

Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık 10

Toplumsal Cinsiyet 14

Cinsiyete Dayalı İşbölümü 20

Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Kadının Kaynak,


Hizmet ve Haklara Erişimi 25

Toplumsal Cinsiyet, Kadın-Erkek Eşitliği


ve Kadına Yönelik Şiddet İlişkisi 29

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik Uluslararası


Mevzuat ve Mekanizmalar 30

Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İçin


Ulusal Mevzuat ve Mekanizmalar 37

Toplumsal Cinsiyet Eğitimlerinde


Direnç Argümanları ve Dirençle Başa Çıkma 46

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İle İlişkili Kavramlar 47

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ / EGZERSİZLER 49

Dipnotlar 59
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
7

Giriş keklerle eşit biçimde yararlanamıyor, çeşitli


alanlarda ayrımcılığa uğruyorlar. Yine dün-
yanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de
Cinsiyet eşitliği bir insan hakları sorunu, sos- birbirlerinden farklı koşullarda yaşıyorlar. Bu
yal adaletin gereği, kalkınma ve barışın vaz- nedenle, tek bir “kadınlık durumu”ndan söz
geçilmez önkoşuludur. Hayatın hemen her edilemez, farklı kadınlık durumlarından, eşit-
alanında toplumsal cinsiyet ilişkileri kadın ve sizliğin farklı görünümlerinden söz etmek
erkek açısından eşitsiz güç ilişkilerini ifade gerekir.
eder. Kadına yönelik şiddet, cinsiyetler arası
gelir adaletsizliği, yetki ve karar alma me- Yirminci yüzyılın son çeyreğini etkileyen en
kanizmalarında kadınların eşitsiz konumları, önemli siyasal gelişmelerden biri, ulusla-
eğitim ve istihdam olanaklarının milyonlarca rarası kadın hareketinin toplumsal cinsiyet
kadın ve kız çocuğu için sınırlılığı, anne ölüm- eşitliği konusunda yıllardan beri dile getir-
leri kadınların insan haklarına ilişkin devam diği hak odaklı taleplerin kamu politikalarına
eden sorunlar olarak varlığını sürdürmekte- yansımaya başlaması oldu. 1980’li yıllardan
dir. itibaren, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere
birçok ülke siyasal katılım, ekonomik yaşam,
Eşitsizlik yalnızca kadınların mağduru olduk- istihdam, eğitim, sağlık, şiddet ve ayrımcılığı
ları kısmi bir sorun değildir; kadın erkek eşit- önleme, bütçeleme ve kalkınma politikaları
liğinin sağlanamaması, bunun sonucu olarak gibi konularda toplumsal cinsiyet eşitliğini
kadınların ayrımcılığa ve şiddete uğraması, sağlayıcı birçok yasal ve kurumsal düzen-
insan topluluğunun tamamına zarar verir, lemeyi yürürlüğe koymaya başladı. 1975
potansiyellerini açığa çıkarmasını engeller. yılında Meksika’da düzenlenen Birleşmiş
Eşitsizlik kadın-erkek herkesi etkiler, hatta Milletler (BM) 1. Dünya Kadın Konferansı’nı
sadece bireyleri değil, kurumları ve yapıları takiben toplanan BM Dünya Kadın Konfe-
da etkiler. ranslarında kadınların ve kız çocuklarının ya-
şadığı eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir dizi
Kadınlar, dünyanın her yerinde olduğu gibi, önerme geliştirildi ve bu önermeler süreç
Türkiye’de de toplumsal kaynaklardan er- içerisinde birçok ülkenin taraf olduğu ulus-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
8

lararası sözleşmeler biçimini aldı. Mevzuba- nulmuş kurallara ve oluşturulmuş yapılara


his sözleşmelerin en başında “Uluslararası uymaya zorlamaktadır. Şekli eşitlik anlayışı
Kadın Hakları Bildirgesi” olarak da bilinen çerçevesinde doğrudan ayrımcılığın yasak-
“Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ön- lanması yeterli olmaktadır. Örneğin, görme
lenmesi Sözleşmesi” (CEDAW) gelmektedir. engelli olan bir kişinin yükseköğrenime kabul
edilmesi, şekli eşitlik anlayışı için yeterli ve
Toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının yasal gereklidir. Oysa bu kişinin diğer öğrencilerin
çerçevesinin genişletilmesi ve kadının top- erişebildikleri eğitim materyallerine ulaşa-
lumdaki rolünün güçlendirilmesi insani ve maması veya bu materyalleri elde etme kül-
sosyal-ekonomik göstergelerdeki eşitsizlik- fetinin tamamen görme engelli kişiye yük-
lerin giderilmesi açısından önemlidir. Top- lenmesi halinde, eğitimde fırsat eşitliğinden
lumsal cinsiyet bakış açısı, kadının hayatına bahsetmek mümkün değildir. Aynı durum,
ve kalkınma sürecindeki yerine bütüncül bir başvurduğu bir işe kabul edilmekle birlikte,
bakış açısı ile bakmayı, üretim ve yeniden işyerine erişim imkânı bulamayan ortopedik
üretim arasındaki etkileşimi kalkınmanın engelli kişi için de geçerlidir.
her aşamasında-planlama, uygulama, izle-
me-değerlendirme-göz önünde bulundur- Statükocu olmayan, diğer bir deyişle şekli
mayı gerektirmektedir. Bu haliyle kalkın- eşitlik yaklaşımının ötesine geçen bir eşit-
mada toplumsal cinsiyet meselesi sektörler lik anlayışı farklılıkların gözetilmesini, top-
ve disiplinler arası bir karaktere sahiptir. Bu lumun bu farklılıklar gözetilerek yeniden
nedenle kalkınma alanında çalışanların tüm yapılanmasını ve kaynakların dağılımında
sektörlerde planlama ve uygulamaya top- yeni ölçütler kullanılmasını gerektirir. Mad-
lumsal cinsiyet boyutunu katmak için kav- di (fiili) eşitlik anlayışı olarak ifade edilen bu
ramsal çerçeveler ve metodolojik araçlar anlayışta hedef, şekli eşitlik anlayışından
geliştirmeleri ve bunu ana politikalara dahil farklı olarak, kişi ve kişi grupları arasında-
etmeleri gerekmektedir. İşte bu nedenle, ka- ki farklılıkların göz önünde bulundurulması
dınların ve erkeklerin hayatlarında bir dönü- ve onların eşit veya aynı varsayılmamasıdır.
şüm yaratmayı hedefleyen her türlü girişim, Bu yeni eşitlik anlayışının benimsenmesi
politika, proje, program, eylem planları bu zorunluluğu, bugüne kadar geçerli olan şekli
farklılığı dikkate almak, hesaba katmak zo- eşitlik anlayışının eşitsizlikleri pekiştirmenin
rundadır. ötesinde bir sonuç doğurmamış olmasından
kaynaklanmaktadır. Maddi eşitlik, kişi ve kişi
grupları arasındaki farklılıkları olumlu yönde
Cinsiyet Eşitliği göz önünde bulunduran ve onları eşit veya
aynı varsaymayan eşitlik anlayışıdır. Bu sa-
Günümüzde yaygın şekilde kabul gören şekli yede mevcut eşitsizlikleri ortadan kaldırmak
eşitlik anlayışı, eşitliğin asgari ölçüsünü “ka- için geçici özel önlemler gibi önlemler gün-
nun önünde eşitlik” ve “kanunların eşit ko- deme gelebilmektedir. Yukarıda belirtildiği
ruma öngörmesi” şeklinde ifade eder. Eşitlik gibi, şekli eşitlik anlayışında, örneğin engelli
kavramı ile devletin bireylere eşit mesafede bir bireyin engelli olmayan bir birey ile “aynı”
olması, bireyleri keyfi ölçütlere dayanarak olduğu varsayılmakta, başka bir ifadeyle en-
kayırmaması veya bireylerin aleyhlerinde gelli bireye “engelli değilmiş gibi” davranıl-
farklı muamele yapmaması ifade edilmek- ması öngörülmektedir. Bu yaklaşım, kişinin
tedir. Bu yaklaşım, gerek uluslararası insan engelliliğin getirdiği sorunlarla bizzat kendi-
hakları belgelerinde gerekse ülkelerin iç hu- sinin baş etmesi zorunluluğunu beraberin-
kuklarında egemen olan yaklaşımdır. Şekli de getirmektedir. Şekli eşitlik anlayışında,
eşitlik anlayışı, gerçek eşitliğin sağlanması engelli kişinin engelli olmayanlar tarafından
bakımından yetersizdir. Öncelikle bu anlayış, ve engelli olmayanlara uygun olarak oluş-
kişi ve kişi grupları arasında var olan eşitsiz- turulan kural ve yapılara uyum sağlaması
liklerin ortadan kaldırılması yükümlülüğünü gerekirken, bu kuralların ve yapıların engelli-
öngörmemektedir. İkinci olarak, farklı nite- lerin “farklılıkları” ile uyumlu hale getirilmesi,
liklere sahip kişileri/kişi gruplarını, toplumun eşitliğin varlığı için gerekli görülmemektedir.
baskın gruplarının özellikleri gözetilerek ko- Bu nedenlerle maddi eşitlik anlayışı, “eşit-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
9

lik” ile “aynılığın” bir ve aynı şey olmadığının lemler eşitliğin sağlanması ile sona erdirilir.
altını çizer. Eşitliğin, farklılıkları göz ardı et- Geçici olarak adlandırılmasının nedeni de
mek yerine, onları gözetmekle sağlanabile- budur. Aksi takdirde, eşitliğin diğer bir kişi/
ceği konusunda bir farkındalık üzerine inşa grup aleyhine bozulması söz konusu olacak-
edilir. Bunun sadece doğrudan ayrımcılığın tır. Bu tür yükümlülükler geçici özel önlemler
önlenmesiyle mümkün olmayacağı açıktır. ile sınırlı değildir. Bazı yükümlülükler sürekli
Eşitliği sağlamakla yükümlü devletlerin aynı niteliktedir. Zira bunlar ayrımcılığı önlemekle
zamanda ayrımcılığın dolaylı biçimlerini ön- veya ortadan kaldırmakla birlikte, başka bir
lemeleri ve eşitliği sağlamak üzere başka grup bakımından olumsuz sonuçlar yarat-
önlemler de almaları gerekir. maya, başka bir ifade ile eşitlik dengesini
bozmaya elverişli edimler değildir. Örneğin
Doğrudan ayrımcılık yasağıyla sınırlı bir şekli engelliler için geçerli olan bazı özel önlemler
eşitlik anlayışından insan hak ve özgürlük- engelli olmayan kişiler bakımından herhangi
lerinden eşit yararlanmayı güvence altına bir eşitsiz durum ortaya çıkarmamaktadır.
alma yükümlülüğünü içeren bir eşitlik anla- Örneğin, işitme engellilerin kamu hizmetle-
yışına geçiş, bugün için sadece iki temel alan rine erişiminde eşitliği sağlamak üzere işaret
ile sınırlı olarak gerçekleşmiş görünmektedir. dili uygulamasının yaygınlaştırılması bu nite-
Bunlar, cinsiyet eşitliği ve ırklar arası eşit- liktedir1.
liktir. Türkiye’nin de taraf olduğu Medeni ve
Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme Toplumsal cinsiyet eşitliği, kaynaklara, hak-
(MSHS), Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılı- lara ve hizmetlere erişime ilişkindir. İdeal
ğın Önlenmesi Sözleşmesi ve Türkiye Cum- durumu, yani kadınların ve erkeklerin cinsi-
huriyeti Anayasası’nın 10. maddesi, cinsiyete yetlerinden bağımsız olarak eşit kaynaklara,
dayalı olarak ayrımcılık yapılmasını yasaklar- hizmetler ve haklara sahip olması durumunu
ken, aynı zamanda devletlere kadın ve erkek ifade eder. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) top-
arasındaki eşitliğin yaşama geçmesini sağ- lumsal cinsiyet eşitliğini karar verme, seçme,
lama yükümlülüğü getirir. Yine Türkiye’nin fırsatları kullanma, kaynak bölüşümü ve hiz-
taraf olduğu Her Türlü Irk Ayrımcılığının Or- metlere erişimde cinsiyete bağlı ayrımcılık
tadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Söz- yapılmaması olarak tanımlamaktadır.
leşme (IAOKS) şekli eşitliğin yeterli olmadığı-
na, “her türlü tedbir” ile eşitsizliklerin ortadan Kamu hizmetlerinin, ayrım gözetilmeksizin
kaldırılması gerektiğine vurgu yapmıştır. Ay- bütün vatandaşlara eşit olarak sağlanması,
rımcılığın söz konusu olduğu diğer alanlarda sosyal bir hukuk devleti olmanın temel il-
da bu yönde bir gelişimin başladığını, ancak kelerinden biridir. Ayrım gözetmemek, Ana-
sürecin henüz tamamlanmadığını söylemek yasamızda da belirtildiği gibi, herkese aynı
mümkündür. Eşitsizliklerin ortadan kaldırıl- davranmak değil, herkesin vatandaşlık hak-
ması konusunda devletlerin yükümlülükle- larından yararlanabilmesini sağlamaktır. Bu
rinden bahsederken, ikili bir ayrım yapmak ilke, 10’uncu maddede düzenlenmiş, 2004
zorunludur. İlk olarak devletin ayrımcılıktan ve 2011 yılında yapılan değişikliklerle cinsi-
kaçınma yükümlülüğü söz konusudur. Bu yetler arasındaki eşitsizliğin giderilmesi ko-
yükümlülük sözleşmelerde ve yasal metin- nusu vurgulanmıştır. Bu düzenlemede amaç,
lerde “her türlü tedbir” ile ifade edilir. İkinci doğrudan ya da dolaylı biçimde uygulanan
olarak ise kaçınmanın ötesinde, özel önlem- ayrımcılığın ortadan kaldırılması, böylelikle
ler gibi bir dizi önlem alma yükümlülüğüdür. sosyal adaletin sağlanmasıdır. Yani, kamusal
Bu şekilde ayrımcılıktan kaçınma şeklinde hizmetlerin ihtiyaçlara göre çeşitlendirilme-
negatif bir yükümlülüğün yanında pozitif yü- si, Anayasamızda da belirtildiği gibi, vatan-
kümlülükler de söz konusudur. Bunların bir daşların haklardan yararlanmada eşit hale
kısmı ayrımcılığın önlenmesine ve ortadan getirilmesini hedefler. Tıpkı, La Fontaine’in
kaldırılmasına yönelik iken, geçici özel ön- “Tilki ve Leylek” öyküsünde olduğu gibi: her
lemler olarak anılan bir kısmı ise ayrımcılığın ikisinin de karnının doyabilmesi için, içinden
geçmişten gelen etkilerini ortadan kaldırarak yiyebilecekleri biçim ve ölçüde kaplar gerek-
eşitliği sağlamaya yöneliktir. Geçici özel ön- mektedir. Her ikisine aynı kap verilmesi, bi-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
10

rinden birinin aç kalmasına ve huzursuzluk Dünyadan Cinsiyet Eşitsizliği Görüntüleri2


çıkmasına neden olacaktır.

Hareket alanları evle ve mahalleyle, görüş- • Refaha erişimde tüm dünyada cinsiyetler
tükleri kişiler ise akraba ve komşularla sı- arası eşitsizlik mevcuttur. Açlık sınırında ya-
nırlandırılmış kadınların var olan haklarını şayan 1.4 milyar insanın üçte ikisini kadınlar
bilmeleri, kullanmaları da mümkün olmaz. oluşturmaktadır.
Eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlan- • Cinsiyetimiz eğitim olanaklarına erişimi-
malarının önündeki engellerden biri budur. mizde belirleyicidir. Dünya üzerindeki toplam
Böyle bir kısıtlanma, sadece kadınları değil, 774 milyon okumaz yazmazın yüzde 64’ünü
erkekleri ve bütün bir toplumu da güçsüz kadınlar oluşturmaktadır. Küresel düzeyde
düşürür. Çünkü nüfusun yarısı, üretim gücü- kadınların yüzde 77’si erkeklerin ise yüzde
nü, yaratıcı kapasitesini yeterince kullana- 87’si okur yazardır.
mamaktadır. Bütün bunlar, cinsiyete dayalı •Yoksulluk arttıkça kadınlar ve erkeklerin
işbölümünün basit bir “alanların ayrılması” okullaşma oranları arasında kadınların aley-
meselesi olmadığını, hem cinsiyet eşitsizliği- hine eşitsizlik artmaktadır. Cinsiyetler arası
ne hem de toplumsal güçsüzlüğe kaynaklık okullaşma oranlarında eşitsizliğin en yüksek
ettiğini gösterir. olduğu yerler Batı Asya, Okyanusya ve Sah-
ra Altı Afrikası (Somali, Cibuti, Moritanya vb)
Eşitlik ilkesi hiçbir zaman insanların birbirle- ülkeleridir.
rinin “aynı” olması anlamına gelmemektedir. • Gelişmekte olan ülkelerde kadınların istih-
Elbette ki insanlar sadece cinsiyetleri değil, dama erişim olanakları sınırlıdır. Sahra Altı
başka pek çok niteliği nedeniyle de birbirle- Afrikasında kadınların yüzde 80’i kayıt dışı
rinden farklıdır ve toplumu toplum yapan da alanlarda istihdam edilmektedir.
bütün bu farklılıkların getirdiği zenginliktir. • Cinsiyet eşitsizliğinin en çarpıcı görüntüle-
Ancak, bütün bu niteliklerin birilerinin diğer- rinden birisi siyaset ve karar alma mekaniz-
lerinden daha fazla (ya da daha az) fırsata malarına katılımda kendini gösterir. Kadınlar
sahip olmasına, seçeneklerinin bu niteliklere karar alma mekanizmalarında neredeyse
bağlı olarak genişlemesi ya da daralmasına görünmezdir. 2014 yılında tüm ulusal parla-
neden olmaması, eşitlikçi bir toplumun vaz- mentolarda bulunan temsilcilerin ancak yüz-
geçilmez koşuludur. de 21,3’ü kadındır.
• Dünya genelinde yapılan çalışmalar,her
Erkeklere yüklenen roller çoğunlukla top- dört kadından birinin gebelikte fiziksel veya
lumsal kaynaklara ulaşma bakımından avan- cinsel şiddete uğradığını göstermektedir.
taj sağlarken, kadınlara yüklenen roller, onla- • Küresel olarak bakıldığında, ergenlik çağın-
rı bu kaynaklardan olabildiğince uzaklaştırır. daki kız çocuklarının HIV pozitif olma olasılık-
Toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler ka- larının yaşıtları erkek çocuklarına gore yüzde
dınların eğitim, sağlık, istihdam hizmetleri- 50 daha fazla olduğu görülür.
ne ve karar alma mekanizmalarına erişimini
kısıtlamakta ve onları dezavantajlı duruma
düşürmektedir. Rakamlar eğitim, sağlık, is-
tihdam, siyaset gibi alanlarda kadınlarla er-
kekler arasında ciddi uçurumlar olduğunu
Cinsiyete Dayalı
göstermektedir. Kadınların bu dezavantajlı
konumları hem şiddete uğramak bakımın-
Ayrımcılık
dan bir risk oluşturmakta hem de şiddetle Canlılar, bitkiler, binalar, arabalar vb. şekilde
mücadelede onları güçsüz kılmaktadır. sınıflandırma yapmak, insan beyninin etraf-
tan gelen sayısız bilgiyi işlemek ve depola-
mak için kullandığı bir yöntemdir. Her şey ve
herkes bu sınıflandırmaya tabidir. İnsanlar da
sahip oldukları ya da onlara atfedilen çeşitli
özellikler bakımından sınıflandırılır, bir grup
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
11

Ancak, farklı niteliklerin


birilerinin diğerlerinden
daha fazla (ya da daha az)
fırsata sahip olmasına
neden olmaması eşitlikçi
bir toplumun vazgeçilmez
koşuludur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
12

Literatürde ayrımcılıkla ilgili beş basamak ta-


rif edilmektedir.

Karşı olduğunu ifade etme: Kişi, önyargısı


konusunda kendisi gibi düşünen diğerleriyle
konuşur, antipatisini, düşmanca duygularını
ifade eder.

Uzak durma: Önyargılı olduğu birey ve grup-


larla aynı ortamlarda bulunmaktan kaçınır.
Ayrımcılık: Önyargılı olduğu grupların iş, sağ-
lık, eğitim, konut gibi hizmetlerden yararlan-
masına karşıdır.

Fiziksel saldırı: Önyargılı olunan gruba yö-


nelik şiddet içeren davranışlar sergiler.

Yok etme: Yok etme amaçlı linç girişimleri,


katliamlar, soykırımlarını içerir.

Ayrımcılığın en yaygın biçimlerinden biri cin-


siyete dayalı ayrımcılıktır. Cinsiyete dayalı
ayrımcılık söz konusu olduğunda ise bahse
konu olan “kadına karşı ayrımcılıktır”.

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlen-


içerisinde tanımlanır ve ait olduğu grubun
mesi Sözleşmesinde kadına karşı ayrımcılık
bir yansıması olarak görülür. Bu sınıflandır-
şu şekilde tanımlanmaktadır:
ma yaş, etnik köken, cinsiyet, din, dil ya da
renk temelinde yapılabilir. En başta basit ve
“…kadınlara karşı ayrımcılık” terimi siyasal,
zararsız gibi görünen bu işlem toplumsal ya-
ekonomik, sosyal, kültürel, kişisel veya diğer
şayışın hiyerarşik biçimde örgütlenmesinin
alanlardaki kadın ve erkek eşitliğine dayanan
de temelini oluşturur.
insan haklarının ve temel özgürlüklerin, medeni
durumları ne olursa olsun kadınlara tanınma-
Sosyal algılara dayalı sınıflandırma sonucu
sını, kadınların bu haklardan yararlanmalarını
birey kendini ve diğerlerini çeşitli gruplara ait
veya bu hakları kullanmalarını engelleme veya
olarak tanımlar. Bu gruplara ilişkin genelle-
hükümsüz kılma amacını taşıyan veya bu sonu-
melere dayalı beklentiler oluşturur. Kişinin
cu doğuran cinsiyete dayalı herhangi bir ayrım,
kendi grubu veya diğer gruplara ait bilgi,
dışlama veya kısıtlama anlamına gelir”.
beklenti ve inanışlarının bütünü kalıpyargı
olarak tanımlanmaktadır. Kadınların duygu-
Cinsiyetlerin varsayılan doğasına yüklenen
sal, erkeklerin mantıklı olduğunu düşünmek
özellikler üzerinden geliştirilen, genellikle
buna bir örnektir. Kalıpyargılara bağlı olarak
erkek cinsinin lehine sonuçlar doğuran, doğ-
geliştirilen önyargılar sonucu, “öteki”ni yok
rudan ya da dolaylı ayrımcılıktan bahsetmek
saymaktan yok etmeye varabilen davranış-
mümkündür.
lar sergilenir. Önyargılardan kaynaklı tutum
ve davranışların tümünü içeren bu süreç
Doğrudan ayrımcılık, bir kişiye cinsiyeti ya
ayrımcılık olarak tanımlanır. Ayrımcılık, hiye-
da kişinin değiştiremeyeceği başka özelli-
rarşik toplumsal örgütlenme içerisinde gücü
ğinden (örneğin, yaşı, fiziksel nitelikleri, ırkı
elinde bulunduran grupların diğer grupları
gibi) dolayı açıkça yasalarda, politikalarda ya
tahakküm altında tutmasının bir aracı haline
da uygulamalarda ayrımcılık yapmak olarak
dönüşür.
tanımlanmaktadır. Örneğin, eski Medeni Ka-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
13

nun’da evin seçimini kocanın yapacağı hük- yapmaması, bu açıdan son derece önemlidir.
mü bulunmaktaydı, bu hüküm 2001 yılında Ancak, bu ilkeler eşitliği sağlamaya yetme-
yürürlüğe giren Medeni Kanun’da değiştirile- mektedir. Eşitliğin fiilen, yani hayatın içinde
rek, eşlerin oturacakları evi birlikte seçecek- sağlanması için bazı ek önlemler de gerek-
leri hükmü getirilmiştir. Bir başka örnek ise, mektedir. Çünkü fiilen eşit olmayanlara eşit
hemşirelik mesleğini 2007 yılında Hemşire- muamele etmek, varolan eşitsizliklerin sür-
lik Kanunu değişinceye kadar sadece kadın- mesine yol açmaktadır. Bunun yerine eşit-
ların yapabiliyor olmasıdır. Erkekler bu mes- sizlikleri gören, dikkate alan ve düzeltmeye
leği edinmek isteseler hatta eğitimini alsalar çalışan bir bakış açısına ihtiyaç vardır. Pozitif
dahi, Hemşirelik Kanunun 3. maddesinin ilk ayrımcılık, eşit olmayan gruplar arasında
fıkrasında “Türkiye’de hemşirelik sanatını bu eşitlik sağlanıncaya kadar alınan geçici özel
kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanını önlemlerdir. Fiili eşitliğin sağlanması ile son
kazanmış Türk kadınlarından başka hiç kimse bulur.
yapamaz” yazdığı için hemşire olamıyorlardı.
Son yıllarda Türkiye’de yasalardaki (Türk Bir ideal olarak eşitlik yaygınlıkla benimsen-
Ceza Kanunu, Medeni Kanun, İş Kanunu vs.) se de, gerçekleştirilmesinde aksaklıklar ol-
cinsiyet temelli ayrımcılık içeren maddeler, duğu ortadadır. Örneğin, temel eğitim bütün
özellikle kadın hareketinin etkisi ile büyük öl- Türk vatandaşları için parasız ve zorunludur.
çüde değiştirilmiştir. Bu kural, kız ve oğlan çocukları arasında bir
ayrım yapmaz. Böyle olduğu halde, kız ve oğ-
Ancak toplumda ayrımcılık her zaman bu lan çocukların temel eğitim fırsatı yönünden
kadar görünür olmayabilir, bu nedenle fark eşit olduğunu söylemek mümkün değildir.
etmek ve değiştirmek daha zor hale gele- Okullaşma oranlarına baktığımızda, eğitim
bilir. Dolaylı ayrımcılık, görünürde tarafsız düzeyi yükseldikçe kız çocukların oranının
gibi duran, ancak sistemli olarak ayrımcı- azaldığını, eğitimin hiçbir aşamasında eşit
lık uygulanan durumları ifade etmektedir. olmadığını görüyoruz. Ayrıca, toplam nüfus
Örneğin sağlık kuruluşları ya da eğitim ku- açısından, okumaz yazmazlığın kadınlarda
rumlarında asansör, rampa yerine sadece yüzde 20 dolayında, erkeklerde ise yüzde 8
merdiven olması bu hizmetlerden tekerlekli civarında olduğunu ekleyebiliriz. Yani, eğitim
sandalye kullanan kişilerin yararlanmalarını fırsatlarından yararlanma açısından, yasa-
kısıtlaması gibi. Tekerlekli sandalye kullanan lar önündeki eşitlik yetmemekte, fiili eşit-
kişilerin sağlık hizmetlerinden ya da eğitim sizlik sürmektedir. Ülkemizde bu alanda fiili
hakkından yararlanması mevzuatta açık bi- eşitliği sağlamak üzere çeşitli kamu ve sivil
çimde kısıtlanmamış olsa bile, yani doğrudan toplum kuruluşları ve özel sektör desteği
ayrımcılık yapılmamış olsa dahi, bu kişilere ile geçici özel önlemler alınmaktadır. “Haydi
yönelik dolaylı bir ayrımcılık yapılmaktadır Kızlar Okula”, “Baba Beni Okula Gönder” gibi
denebilir. kampanyalar bu geçici özel önlemlere örnek
olarak verilebilir.
Cinsiyete dayalı dolaylı ayrımcılığa istihdam
alanından örnek verilebilir. Örneğin iş ka-
nunumuz işe alımlarda doğrudan cinsiye-
te dayalı bir ayrımcılık yapmayı yasamakla
beraber, açık iş ilanlarının sadece belli kamu
kuruluşlarının binalarında ve İnternet sayfa-
larında yer alması, bu işlere erişimde, kamu
binalarını ziyareti ve İnternet kullanım oran-
ları kısıtlı olan kadınların aleyhine dolaylı bir
ayrımcılık durumu yaratmaktadır3.

Doğuştan eşit haklara sahip olmak ve kanun


önünde eşitlik ilkesi, yani yasaların eşitlik il-
kesine aykırı olmaması ve cinsiyet ayrımcılığı
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
14

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal uyumlu olarak, 2004 ve 2010 yıllarında Ana-
Yardımlar Genel Müdürlüğü tarafından Şartlı yasanın 10. maddesinde yapılan değişiklik
Nakit Transferi hizmetleri kapsamında su- ile pozitif ayrımcılığın eşitlik ilkesine aykırı
nulan Şartlı Sağlık ve Eğitim Yardımlarında olmadığını ve Devletin eşitliği yaşama geçir-
kadınlara ve kız çocuklarına öncelik verilmesi mek ile yükümlü olduğunu ilan etmiştir.
geçici özel önlemler kapsamında sayılabilir.
Şartlı Sağlık Yardımları nüfusun en muhtaç
kesimine dahil olan ailelerin çocuklarının ve
anne adaylarının temel sağlık hizmetlerine Anayasamızın 10. maddesi der ki....
tam olarak erişimini hedef alan bir sosyal
güvenlik ağı oluşturmak amacıyla uygulan- MADDE 10 – Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
maktadır ve kadının aile ve toplum içindeki siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
konumunun güçlendirilmesi amacıyla, öde- benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin
meler doğrudan annelere yapılmaktadır. kanun önünde eşittir.
Şartlı Eğitim Yardımı çerçevesinde ise ihti-
yaç sahibi ailelere, çocuklarını düzenli olarak (Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve
okula göndermeleri şartıyla her ay eğitim erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşit-
yardımı verilmektedir. Kız çocuklarının okul- liğin yaşama geçmesini sağlamakla yüküm-
laşma oranları ile ilköğretimden ortaöğre- lüdür. (Ek cümle: 7/5/2010-5982/1 md.) Bu
time geçiş oranlarını artırmak amacıyla, kız maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine
çocuklarına ve ortaöğretimde devam eden aykırı olarak yorumlanamaz.
öğrencilere verilen yardım miktarları daha
yüksek tutulmaktadır4. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/1 md.) Çocuklar,
yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlen- dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alına-
mesi Sözleşmesinde de pozitif ayrımcılıkla cak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
ilgili maddeler bulunmaktadır. Sözleşmede Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa im-
konuya ilişkin olarak Madde 3 ve 4 aşağıda tiyaz tanınamaz.
sunulmaktadır:
Devlet organları ve idare makamları bütün
Madde 3: Taraf Devletler kadının tam geliş- işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine
mesini ve ilerlemesini sağlamak için,özellikle uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar
başta olmak üzere bütün alanlarda, erkek-
lerle eşit olarak insan hakları ve temel özgür-
lüklerinden yararlanmalarını ve bu haklan
kullanmalarını garanti etmek amacıyla yasal Toplumsal Cinsiyet
düzenleme dahil bütün uygun önlemleri ala-
caklardır. Cinsiyet denince ilk akla gelen kadın ve er-
keklerin biyolojik farklılıklarıdır. Kadın ve
Madde 4: Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağ- erkeğin cinsel organlarındaki ve üreme sis-
lamak için taraf devletlerce alınan geçici özel temlerindeki farklılık evrenseldir. Kız ve oğ-
önlemler, işbu sözleşmede belirtilen cinsten lan bebekler olarak dünyaya gelen kadın ve
bir ayrım olarak değerlendirilmeyecek ve hiç- erkekler aynı zamanda birer sosyal varlıktır.
bir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların Doğdukları andan itibaren bulundukları coğ-
muhafazası sonucunu doğurmayacaktır. Fır- rafya, zaman, sınıf, kentsel veya kırsal ya-
sat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı şama biçimleri onların kadın ve erkek olarak
zaman bu uygulamalara son verilecektir. şekillenmesinde rol oynar. Toplumların kadın
ve erkeklerden beklentileri de sosyal ilişki-
Türkiye, taraf olduğu Kadınlara Karşı Her lerle şekillenir.
Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ile
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
15

Hepimiz dünyaya kız ya da oğlan bebekler Kadın ve erkekler için uygun görülen bazı
olarak geliriz. Bu bizim seçtiğimiz bir şey nitelikler vardır: Cesaret, özgüven, güç gibi
değildir. Hangi kültürde, çağda yaşarsak ya- nitelikler erkeklere; yumuşaklık, fedakârlık,
şayalım, kız ya da oğlan olarak doğmak, tıpkı çekingenlik gibi nitelikler ise kadınlara at-
ölümlü olmak gibi, biyolojik varlığımızın bir fedilir. Cinsiyete göre dağıtılan bu nitelikler,
niteliğidir. Böyle olduğu için, üzerinde dü- bizim biyolojik varlığımızla ilişkilendirilir. Yani,
şünmeye gerek duymayız: Mavi gözlü, uzun cinsiyetin, sadece anatomik ve hormonsal
boylu yahut siyah saçlı olmayı nasıl “do- bir yapı tarafından belirlendiği düşünülür.
ğal” karşılıyorsak, kadın ya da erkek olmayı Örneğin, “kadınlar anne oldukları için er-
da öyle “doğal” karşılarız. Oysa, biraz daha keklere göre daha yumuşaktır” denir. Çünkü
yakından baktığımızda, cinsiyetin yalnızca “cinsiyet” ile “biyoloji”nin birbirine en kolay
biyolojik varlığımızın bir niteliği olmakla kal- bağlayabileceği nokta “annelik”tir. Kadınla-
madığını, toplumsal konumumuzu da derin- rın annelik potansiyelleri nedeniyle “kadınsı”
den etkilediğini görebiliriz. Yani, cinsiyetimiz, davrandıkları söylenir. Oysa bu potansiyelin
yalnızca biyolojik bir nitelik olmakla kalmaz, tamamen başka türlü toplumsal nitelikle-
toplumsal varlığımızın da en önemli bileşen- re kaynaklık etmesi pekala mümkündür: Bir
lerinden biri haline gelir. Toplumsal bir pro- kadın, anne olduğu için daha yırtıcı, daha
jeye dönüşür, kadim bir toplumsal projeye korumacı ve sert de olabilir. Bazı kültürler-
yani “kadın ve erkek” olmaya. Cinsiyet eşitliği de bunun örneklerine de rastlarız; örneğin
konusunda çığır açan “İkinci Cins” kitabının çocukların ataların ruhlarının yeniden cisim-
yazarı Simone de Beauvoir “Kadın doğulmaz, leşmesi olduğuna inanan topluluklar, çocuk
kadın olunur” derken şüphesiz bu toplumsal bakımını da topluluğun ortak işi olarak ta-
projeden bahsediyordu. nımlar; bu durumda annelik ve babalık rolleri
“doğal” olarak kabul ettiğimizden çok farklı
biçimlenir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
16

Avustralya yerlilerinde, “annelik” ve “babalık” Kadınlık ve erkekliğin toplumda nasıl algılan-


temelde biyolojik olmayan, özellikle toplum- dığı, algılanması gerektiği, bunlara hangi an-
sal kavramlar olarak görülür. Anne ile çocuk lamların yüklendiğini bize gösteren/öğreten
arasında da kan bağı olduğuna ilişkin bir fikir pek çok kanal vardır: Deyimler, atasözleri,
yoktur- aynı şekilde, baba ile çocuk arasında halk hikayeleri, medya gibi… Bu öğretiler, ka-
da. Bu gerçeğe pek önem verilmez… Bizim dınlar ve erkekler olarak belirli rol kalıplarına
inanç sistemimiz bize bir çocuğun kendisini girmemizi sağlar. Örneğin, “elinin hamuruyla
taşıyan kadının yumurtasının döllenmesinin erkek işine karışma!” deyişinin iki farklı işlevi
ürünü olduğunu söyler –fizyolojik annelik- olabilir: Birincisi, bu deyişin geçerli olduğu bir
ama Aborjinler arasında kadın ile “ondan toplumda, kadınların ikincil sayıldıklarını, “er-
çıkan çocuk” arasında bu türden temel bir kek işi” olarak tanımlanan karar verme işle-
fizyolojik ilişki bilinmez. Kadından doğan ço- rinin dışında bırakıldıklarını gösterir. İkincisi,
cuğun, o sırada kabilede yaşayan herkesten kadınlara “yerlerini” hatırlatır: Hamur yoğur-
daha yaşlı olduğuna, çünkü atalardan birinin mak ve erkek işlerine karışmamak.
ya da bir bilgenin dünyaya yeniden geldiğine
inanılır; bu nedenle de bebek, kabileye doğ- Aşağıda Türkçe Sözlük’ten5 alınmış “kadın”,
duğu ya da yeniden dünyaya geldiği zaman- “dişi” ve “erkek” tanımları vardır. Tanımlar,
daki herhangi bir fizyolojik nedenden köken kadınlar ve erkeklere yakıştırılan sıfatlar ko-
olarak tamamen bağımsız bir varlık olarak nusunda ya da birer sıfat olarak kadınlık ve
kabul edilir. erkekliğin nasıl kullanıldığı konusunda fikir
verir.
(Ashley-Montagu, Coming into Beingamong
the Australian Aborigines, 1974)

Kadın: 1. Dişi cinsten erişkin insan, erkek ya da “adam” karşıtı: Kadın erkek eşitliği.
“Kadın öğretmenlerle erkek öğretmenler ayrı ayrı masalarda oturuyorlardı.” -A. Nesin.

2. Evlenmiş ya da kızlığını yitirmiş dişi insan.

3. esk. “Hanım” anlamında kullanılan bir san: Fatma Kadın. Kâhya kadın.

4. öna. Analık ya da ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan.

5. mec. Sevgili, eş: “Karadutum, çatal karam, çingenem / … / Kadınım, kısrağım, karımsın.”
- B. R. Eyuboğlu.

6. mec. Hizmetçi, gündelikçi.

7. kaba Karı.

Erkek: 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı.

2. dirb. Sperma oluşturan organizma.

3. Yetişkin adam, “kadın” karşıtı: Köyün erkekleri askerde.

4. Koca: Kadın erkeğini uğurladı.

5. öna. mec. Sözüne güvenilir, mert.

6. Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerin çıkıntılısı: Erkek kopça. Erkek vida.

7. Sert, kolay bükülmez: Erkek demir.


Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
17

Dişi: 1. Yumurta oluşturan ya da yavru doğuran (birey).

2. Hayvan ve bitkilerin, erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş cinsi: Dişi kedi.

3. a. Kadın: “Peki ya ekmek kadar eski, vatan kadar gerçek / Ya erkekle dişi, dişiyle erkek.”
- B. R. Eyuboğlu.

4. öna. Kadına özgü: Dişi gülüş.

5. Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerin girintilisi: Dişi klişe. Dişi kalıp. Dişi fiş.

6. (Maden için) Yumuşak, kolay işlenen.

Geleneksel ifadeler, modern toplumlarda rollerinin oluşması sürecidir. Toplumdan top-


etkisini yitirmiş ve güçsüzleşmiş gibi görün- luma değişen bu beklentilerin kadın ve erke-
seler de, farklı biçimlerde varlıklarını sürdü- ği ayırt etme biçimlerine “toplumsal cinsiyet”
rürler. Kadının yumuşak erkeğinse sert ol- denir. Başka bir deyişle toplumsal cinsiyet;
duğu yolundaki eski inanış, günümüzde bir toplumun bireye verdiği roller, görevler ve
madencilik teriminde varlığını sürdürmek- sorumluluklar ya da toplumun birey hakkın-
tedir örneğin: Kolay işlenen madenlere “dişi”, daki algısı ve ondan beklentileridir.
işlenmesi güç olanlarına ise “erkek” denir.
Yani, “kadın” ve “erkek”, cinsiyetlerin isimleri Daha bebekler doğmadan ailelerin beklenti-
oldukları kadar, o cinsiyetten olan insanla- leriyle başlar proje. Oğlanı bulana kadar ço-
ra uygun görülen sıfatlardır da. Biyolojimiz, cuk yapmaya devam etmek ya da sohbetler-
basitçe bizi kadınlar ve erkekler olarak ikiye de uzayan bir sessizlik olduğunda “kız doğdu
ayırmakla kalmaz, uymamız gereken kural- galiba” şakası yapmak az rastlanır türden
ların, içine sığmamız gereken kalıpların ve olgular değildir. Proje, isimlendirme ile de-
bize uygun görülen sıfatların olduğu bir dün- vam eder. İsimler, basit bir adlandırmanın
yaya da sokar bizi-ki artık burada biyolojiden ötesinde zaman zaman, ailelerin çocukla-
değil, toplumdan, kültürden ve toplumsal bir rından beklentilerini ve onlarla ilgili umutla-
proje olarak cinsiyet rollerinden bahsetmek rını yansıtır. Böylece “Mert” olması, “Demir”
gerekir. Biyolojik özelliklerin toplumsal, kül- ya da “Kaya” gibi sert olması beklenen erkek
türel, politik/ideolojik ve ekonomik yapılarla çocukları ve “Peri”, “Sevgi”, “Nazlı” gibi yumu-
etkileşimi sonucu farklılaşarak, biyolojik cin- şak ve itaatkâr kız çocukları planlanmış olur.
siyetten başka bir hal alışı ve iki farklı yaşam
alanı oluşturması süreci toplumsal cinsiyet Aşağıdaki tabloya bakalım:

Kadın Erkek

Beden Akıl

Doğa Kültür

Duygu Mantık

Nesne Özne

Özel Kamusal
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
18

Bu ikili sınıflandırmada solda sıralananlar genç yaşta evermek” olduğunu da anlatırlar.


kadına özgü nitelikler, sağda sıralananlar ise “Kız çocuğu ya er koynunda, ya yer koynunda”,
erkeğe özgü nitelikler olarak genel kabul gör- “Kız evde olsa da elden sayılır”, “Kız girdi on
mektedir. Bu ikiliklerin sadece zıt kutupları üçüne, ya erdedir ya yerde”, “On beşinde kız,
göstermekle kalmayıp aynı zamanda ikilikler ya erde gerek ya yerde”.
arasında bir hiyerarşinin varlığını da ima et-
tiğini söylemek mümkündür. Söz gelimi, ak-
lın bedenden üstün olduğu, gelişen yapısıyla
kültürün doğadan üstün olduğu varsayılır. Önemli olan tarihimiz ve kültürümüzdeki ka-
Mantıklı ve nesnel olgular, duygusal ve öznel ranlıkların su yüzüne çıkartılmasıdır. Bunun
olanlardan daha fazla değer görür. yolu klasikleşmiş dilbilim çalışmalarında tah-
rifat yapmak değil, tarihi ve kültürel belleği-
Zıtlıklara ve ast-üst ilişkisine dayalı bir anlayı- mizdeki cinsiyetçi ve ırkçı içeriklerle hesaplaş-
şın pratik hayata yansıması ise şöyle olmakta- maktır.
dır: Kadın duygusallık, sabır, uysallık, fedakâr-
lık ve şefkat sahibi olmakla özdeşleştirilirken; “Eksik Etek Devrimi”
akli beceriler, güçlü bir karakter ve otorite gibi
özellikler erkekle özdeşleştirilir. Böyle bir ku- “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı
tuplaşmaya göre, kadınların küçüklüklerin- eksik etmeyeceksin”, “kaşık düşmanı”, “ek-
den itibaren uslu, sessiz, söz dinleyen, dikkat sik etek” gibi atasözü ve deyimler artık tarih
çekmeyen kişiler olduğu, erkeklerin ise yine oluyor.
küçüklüklerinden itibaren girişken, atak, ha-
reketli, dikkat çeken, tuttuğunu koparan ve Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şük-
kararlı kişiler olduğu düşünülür. Kız ve erkek rü Haluk Akalın, kadını aşağılayan, kötüleyen
çocukları yetiştirilirken, sistematik olarak kimi ve ikinci sınıf gösteren deyim ve atasözlerini
nitelikleri desteklenir, kimileri ise cezalandırı- sözlüklerden çıkaracaklarını açıkladı. 7 kişilik
lır: “Ne işin var kız başına senin orda?”, “Erkek çalışma grubu oluşturan TDK, 20 bine ya-
adam ağlamaz!”, “Hadi hanım kızım, ağabe- kın deyim ve atasözünü bilimsel incelemeye
yine su ver”, “Oğlum, kardeşine sahip çık”... tabi tutacak. Bazıları argo, bazıları ise özellikle
Kadınların “erkeksi” nitelikleri benimsemesi, doğu ve güneydoğu bölge ağızlarında kulla-
böyle özellikler göstermesi, belirli sınırlar için- nılan, Türk gelenek, kültür ve inançlarına uy-
de hoş görülebilir: “Erkek gibi kadın!” bir övgü- mayan sözleri yeni sözlüğe almayacak olan
dür. Kadının cinsiyetinden beklenmeyecek bir TDK, bu olumsuz mesajların nesilden nesile
cesaret ya da mertlik gösterdiğini ifade etmek geçmesini engelleyerek unutturmayı hedef-
için kullanılır. Oysa bir erkeğe “kadın gibi” de- liyor.…..
mek, hakaret sayılır.
Ayıklama yapılacak sözler
Atasözleri ve deyimler, dilimizin ve sözlü tari-
himizin önemli bir parçasıdır. Nesilden nesile Yeni sözlükte yer almayacak bazı atasözü ve
neyin nasıl yapılacağını, alınan dersleri aktarır. deyimler şöyle: Gül dalından odun, besleme-
Bu çerçevede herhangi bir kültür, sosyal yapı den kadın olmaz/ Kadın erkeğin şeytanıdır/
içerisindeki kadınlık ve erkeklik algısının ye- Kadının sofusu, şeytanın maskarası/ Kadının
niden üretilmesi ve toplumsal cinsiyet rolle- şamdanı altın olsa mumu dikecek erkektir/
rinin öğrenilmesi/içselleştirilmesi için önemli Avrat var arpa unundan aş yapar, avrat var
bir araç görevi görür. Dilimizde de bu türden buğday unundan keş yapar/ Avrat var ev ya-
cinsiyetçi deyiş, deyim ve atasözlerine sıklıkla par, avrat var ev yıkar/ Avradı eri saklar, peyni-
rastlanmaktadır. Örnek verecek olursak, bun- ri deri/ Kadının sırtından sopayı, karnından sı-
ların bir kısmı kız çocuğunu dert, oğlan çocu- payı eksik etme/ Kötü kabağın kötü dölü olur/
ğunu ödül olarak gösterir: “Kız doğuran tez Ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından
kocar”, “Kız yükü, tuz yükü”, “Oğlan doğuran sonra kalkan karıdan hayır gelmez/ Al atın iyi-
övünsün, kız doğuran dövünsün”, “Oğlanı her sini yiyeceği bir yem; al avradın iyisini giyeceği
karı doğurmaz, er karı doğurur”. bir don/ Avrat malı, kapı mandalı.

Bu cinsiyetçi deyişler , “başa gelmiş” bu dert- (Hürriyet 12 Temmuz 2006, http://www.hur-


ten en doğru kurtulma şeklinin, “kız çocuğu riyet.com.tr/gundem/4736890.asp?top=1)
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
19

Kadın ve erkeklerin nasıl oldukları (ve aynı lumsal beklentiler sebebiyle hiç istemeye-
zamanda nasıl olmaları gerektiği) hakkında, rek, namus saiki ile onun katili dahi olabilir.
kadim bir projede kökleşmiş kanaatler edi- Sakin bir karaktere sahip olan bir erkek, eşini
niriz. Bu kanaatler, ölümcül sonuçlara yol yola getirmenin güç kullanmaktan geçtiğine
açabilir: Kadınların ince, zarif ve narin olma- dair söylemlerin etkisi ile “olmadığı biri gibi
ları gerektiğini dinleyen küçük kızların yeme davranmanın” yarattığı travmayı yaşayabilir.
bozukluğu hastalıklarına yakalanması ya da Güç, sorumluluk getirir; güçlü cins olmanın
erkeklerin sert, çok sert, olmaları gerektiğini ağır bir bedeli daha vardır: Güçlü olmaya de-
dinleyen delikanlıların, sırf yan baktı diye bir vam etme gerilimi. Erkeklerin, erken teşhis
sınıf arkadaşını/öğretmenini bıçaklayıver- edilmesi gereken hastalıklardan dolayı ölüm
mesi gibi. oranlarının daha yüksek olması, bu bede-
lin parçalarıdır. “Erkek adam ağlamaz” diye
Kadınlar, her koşulda sevecen, uzlaşmacı, başlayan hikâye, hastalıkların geçiştirilmesi,
yumuşak başlı, fedakâr, başkalarına hizmet gerektiğinde yardım istenememesi, stresle
etmekten hoşlanan bireyler olarak tanım- başa çıkmanın becerilememesi ile devam
landığından, pek çok kadın bu tanımlamaya eder. Hekimler arasında yaygın bir deyiş var-
uyma baskısı altında bedensel hastalıklar, dır: “Kadınlar hastalanır, erkekler ölür!” Bu
depresif duygular, güvensizlik, aşırı duyarlı- deyiş, erkeklik rolünün getirdiği yaşam yükü-
lık, alınganlık ve asabiyete bağlı yakınmalarla nü çok iyi özetler.
karşı karşıya kalır.
Bu yüzdendir ki toplumsal cinsiyet rolleri
Benzer şekilde pek çok erkek de, erkeklerin ve dolayısı ile cinsiyete dayalı işbölümünün
güçlü, yenilmez, duygularını belli etmez bi- gerektirdiği düşünülen yerlerde durmayan
reyler olarak kabul edilmesinden kaynakla- “kadınlar” ve “erkekler” aşağıdaki haberde
nan ciddi psikolojik sorunlar yaşar. Çocukluk yaratılmak istendiği gibi “müstehzi bir gü-
ve gençlik döneminde kız kardeşiyle gayet iyi lümseme” ile karşılanır:
ilişkiler içinde büyüyen bir genç erkek, top-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
20

Aşağıdaki tablo, Aile ve Sosyal Politikalar önemli buldukları ya da istemedikleri özel-


Bakanlığı tarafından yürütülen, Türkiye’de likleri ortaya koymaktadır. Veriler, toplumsal
Aile Yapısı Araştırması, kadın ve erkekle- cinsiyet rollerine uygun talep ve beklentileri
rin evlenmeyi düşündükleri eşte aradıkları, teyit etmesi açısından dikkat çekicidir.

Tablo: Kadınların ve Erkeklerin Evlenecekleri Kişide Aradıkları Sosyal Özellikler6

Önemsiz Fark Etmez Önemli


Kadında / erkekte
aranan özellikler
Kadında Erkekte Kadında Erkekte Kadında Erkekte

Size âşık olması 6,2 6,0 13,3 13,8 80,5 80,2

Dindar olması 8,5 5,8 16,4 13,8 75,2 80,5

İlk kez evlenecek


6,0 5,5 9,0 10,4 85,0 84,1
olması
Aile yapılarının benzer
7,8 4,5 15,7 14,0 76,5 81,5
olması

Güzel/Yakışıklı olması 14,9 18,2 30,7 33,3 54,4 48,5

Bir işinin olması 21,8 2,3 24,1 6,8 54,1 90,9

Çalışma saatlerinin az
21,6 11,2 31,4 34,5 47,0 54,4
olması

İyi eğitimli olması 16,3 10,9 25,3 22,3 58,4 66,7

Yüksek gelir sahibi


30,5 18,5 38,9 36,3 30,6 45,2
olması

Eşine sadık olması 0,4 0,3 1,8 1,9 97,8 97,7

Bütün bu isimlendirmeler, beklentiler, onay- yüksek değer atfedilmesi kadınların bilinen


lamalar ya da cezalandırmalar, çocukların bütün kültürlerde erkeklere göre ikincil olu-
çok küçük yaştan itibaren bir takım kalıplara şunu açıklamamıza yardım eder.
uygun biçimlenmelerini sağlar. Kadınlara ve
erkeklere atfedilen nitelikler, onlar için ön- Kadınlarla erkeklerin yaptıkları işler yaşa-
görülmüş kalıp tipler yalnızca farklı olmak- dıkları ortama göre farklılıklar gösterse de,
la kalmaz, değer yargıları da içerirler ve bu genel kalıp aynıdır: Kadınlar evle ve eve ya-
yargılar kadınlar ve erkekler için kaynaklara, kın olan işlerle uğraşırlar, erkeklerse evin
hizmetlere ve haklara erişimde eşitsizliklere dışındaki işlerle. Kadınlar ev işlerini yapar,
yol açar. Bu nedendir ki cinsiyet farklılıklarını çocuklara bakar. Ev dışında ücretli çalışıyor
yalnızca hayatı zenginleştiren bir çeşitlenme bile olsalar, asli işleri her zaman evle ilgi-
olarak kabul etmek yerine üzerine düşünül- li olanlardır. Erkekler ise, asıl olarak ailenin
mesi gereken bir olgu olarak algılıyoruz. geçimini sağlamakla yükümlüdür. Eşin ve
çocukların maddi ihtiyaçlarının karşılanma-
sı, onların sorumluluğundadır. Bunun için ev
Cinsiyete Dayalı dışında çalışırlar. Bu temel işbölümü, haya-
tın pek çok alanında tekrarlanır. Örneğin ta-
İşbölümü rım kesiminde, kadın işleri ve erkek işlerine
baktığımızda, aynı ayrımı görürüz: Bahçeci-
Kadınların ve erkeklerin yaptıkları işlerin lik, hayvanların bakımı gibi emek yoğun ve
farklılaşmasının, bu farklı işlere farklı de- eve yakın işlerde kadınlar, makineli tarımda
ğerler yüklenmesi, yani cinsiyete dayalı iş- ise erkekler çalışırlar. Çocukların terbiyesi ve
bölümü, cinsiyet eşitsizliğinin temelidir. Bu temizliğinden anne, okula gidebilmesinden
işbölümünde, erkeklerin yaptığı işlere daha baba sorumludur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
21

Kadınların ve erkeklerin
yaptıkları işlerin
farklılaşması, bu farklı
işlere farklı değerler
yüklenmesi, yani cinsiyete
dayalı işbölümü, cinsiyet
eşitsizliğinin temelidir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
22

Kadınlar ne yapar, erkekler ne yapar?

KADIN ERKEK

Çalışır
Çalışır
Erkeklerin çalışma alanları, evin dışıdır. Genellikle
Kadınların birincil çalışma alanları evdir. Ev işi, maddi
ücret karşılığı çalışırlar. Ekonomik krizlere bağlı
karşılığı, mesai saati, sigortası ve emekliliği olmayan
olarak çalışma koşulları ağırlaşsa bile, sigorta ve
bir çalışmadır. Yapıldığında değil de yapılmadığında
emeklilik hakları vardır. Ayrıca, “çalışan bir insan”
fark edilir. Bu bakımdan, görünmeyen bir emektir.
olarak toplumsal statü de kazanırlar.
Kadınların evde yaptıkları iş, günde 18 saatlik bir
çalışma anlamına bile gelse, “sevgi emeği” olarak
Bu statü, erkeklerin aile içindeki konumlarını
görülür ve kadınlığın doğal bir parçası gibi algılanır.
pekiştirir. Ancak aynı zamanda büyük bir risk de
taşır: Erkeklik evin geçindirilme sorumluluğu ile
Ev işi, pek çok farklı yeteneğin ve çalışma türünün
tanımlandığı sürece, işsizlik yalnızca yoksullaşma
bir arada devreye sokulduğu bir alandır. Kocaların
değil, erkekler açısından kimlik kaybı ve buna bağlı
ve çocukların bakımı sadece üstlerini temiz tutup
güçsüzleşme anlamına da gelir. Nitekim, 1980’ler-
yemeklerini hazırlamakla bitmez; moral bozuklukla-
den sonra yapısal işsizliğin ortaya çıkmasıyla
rına, ergenlik krizlerine, başarısızlık korkularına çare
birlikte sıkça gündeme gelen “erkekliğin krizi”nin
aramaya kadar uzanır.
kaynaklarının başında, bu vardır.

Çalışır
İlişkiler Kurar
Kadınlar işgücü piyasasında da çalışırlar. Tarımsal
Erkekler, toplumsal hayata katılmak için çeşitli
işgücüne büyük bir katkıları vardır: Dünya gıda üreti-
kanallara sahiptir. Bu kanalların başında, çalışmak
minin yüzde yetmişini gerçekleştirirler mesela. So-
gelir. Erkekler, işçi, memur ya da esnaf olarak, top-
runsuz ve ucuz bir işgücü kaynağıdırlar. Genç kızlar
lumun üretici emeğinin bir parçasıdır ve bu, onlara
“çeyiz parası”, kadınlar “pazar parası” için çalışırlar.
toplumsal bir kimlik sağlar. Bu kimliğin bir parçası
Ne de olsa, evi geçindirmek onların sorumluluğunda
olarak sendika, meslek örgütü ya da meslek odası
değildir! Bu nedenle, kadınlara erkeklerden daha
türünden örgütlere katılırlar. Kahvehaneler ya da
düşük ücret verilmesi meşru görülür. Kadınlar, kayıt
stadyumlar, erkeklerin kendi aralarındaki toplum-
dışı ekonominin de belkemiğidir. Günde on-on iki
sallaşmalarının mekânlarıdır. Buralarda memleket
saat halı dokur, örgü örer, oyuncak parçalarını birbiri-
meselelerinden iş olanaklarına, futbolcu transfer-
ne diker, deri parçalarını diker, bilgisayar çipleri üretir,
lerinden geçim sıkıntılarına kadar, çeşitli konularda
televizyon tüpleri takarlar… Ama işgücü anketlerinde
konuşur, rahatlar, arkadaşlıklar kurarlar.
“ev hanımı” olarak görülürler.

Siyasetle Uğraşır
Çalışır
Türkiye’de siyasal örgütlerin tamamında erkekler
Kadınlar, sosyal hizmet uzmanları ve hemşireler- yer alır. Merkezi ve yerel siyasetin aktörleri onlardır.
dir. Ailedeki engelli ve yaşlılara, hastalara onlar Belediye meclislerinden parlamentoya, parti dele-
bakar. Bunu yaparken genellikle destek görmezler. geliğine kadar, her aşamada erkekleri görebilirsiniz.
Ama yapmadıklarında, “kadınlıktan uzak” olmakla Böyle bir faaliyet alanı, erkeklerin hem maddi
suçlanırlar. kazançlar elde etmelerini hem de güçlenmelerini
sağlar.

Karar Verir

Çalışır Yalnızca “siyasal” diyebileceklerimiz değil, gündelik


yaşamımızı etkileyen pek çok konuda da erkekler
Kadınlar halkla ilişkiler uzmanıdır. Konu komşuyla, karar verir. Aile bireyleri hangi saatlerde evden
akrabalarla görüşmeleri, ilişkileri ayarlar, evlilik- çıkacak, gidebilecekleri ve gidemeyecekleri yerler
leri düzenlerler. Yıldönümlerini hatırlar, hediyeleri nerelerdir, kimlerle görüşebilir, kimlerle görüşe-
düşünürler. mezler… Erkek çocuk hangi okula gidecek, kız çocuk
kaç yaşına kadar okuyacak, kadın dışarıda çalışacak
mı?…
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
23

KADIN ERKEK

Çalışır
Sanatla ve Bilimle Uğraşır
Kadınlar, diplomattırlar. Kendi aileleri ve kocala-
rının ailesi arasındaki ilişkileri ustalıkla yürütmek
Sanat ve bilim, insan türünün gelişiminde temel
zorundadırlar. Kim ne sıklıkla ziyaret edilecek? Kime
önemde faaliyet alanlarıdır ve bu iki alan, pek az
ne kadar hizmet edilecek? Hangi konuları öteki taraf
sayıdaki istisnalar dışında, erkeklerin tekelindedir.
bilmese daha iyi olur? Hangi selamlar iletilecek,
hangi haberler iletilmeyecek?

Çalışır

Kadınlar piyasa araştırmacılarıdır. Neyi nerden alma-


lı? Ucuzluk ne zaman? Hangi gün pazara gitmeli?

İlişkiler Kurar

Kadınların toplumsallaşma mekânları son derece


kısıtlıdır. Daha çok evleri ve yakın çevreleri, mahal-
leleri içinde kalırlar. Toplumsallaşma kanalları da asıl
olarak akrabalık ve komşuluk ilişkileridir. Genellikle
küçümsenerek bahsedilen kabul günleri, onların
çeşitli konularda bilgilenmeleri, iş bulma ya da çocuk
evlendirmeye dönük bağlantılar kurmaları ve rahat-
lamaları için son derece önemli işlevlere sahiptir.

Ücretli çalışmaya katıldıklarında bile, asıl aidiyetleri


ev ve aile olduğundan, “çalışan” kimlikleri genellikle
geride kalır. Biraz da bu nedenle, meslek örgütleri-
ne, sendika ya da odalara katılımları düşüktür (bu
katılım düşüklüğünün örgütlerden kaynaklanan
nedenleri de vardır).

Gündelik Yaşamın “Siyasetini” Yürütür

Kadınların yürüttükleri halkla ilişkiler ve diplomasi


işleri sadece çalışma değil, aynı zamanda onlar için
bir güçlenme kaynağıdır da. Gündelik yaşamın dü-
zenlenmesine ilişkin kararların alınması, bu kararlara
ilişkin rıza üretimi, kadınlara önemli bir hareket ve
güç alanı açar7.

Sanatla ve Bilimle Uğraşır

Kadınların estetikle ve bilgiyle ilişkileri, kurumsallaş-


mış bilim ve sanatın dışında kurulur. Onlar, gündelik
deneyimin bilgisini biriktirirler. Bu bilginin yaşamın
devamında büyük rolü olmasına karşın, değersiz
kabul edilir.

Benzer biçimde, gündelik yaşamı estetize etme


çabaları da genellikle görmezden gelinir.

Bora, Aksu (2008). Sivil Toplum Kuruluşları İçin Toplumsal Cinsiyet Rehberi, sayfa 14-17 (STGM Yayınları)
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
24

Kadın emeği pek çok alanda görünmeyen yüksek yıllık ortalama brüt kazanç erkekler-
ve ücretlendirilmeyen bir emek biçimidir. Bu de 37.878, kadınlarda ise 31.437’dir. İşgücü̈
anlamda, piyasadaki ücretli ve ücretsiz eko- piyasası istatistiklerine göre ev eksenli ça-
nomik faaliyetlerin tümü̈ “görünen emek” lışan kadınlar “ev kadını” veya “işsiz” olarak
kapsamına girerken, yemek pişirmek, çama- tanımlanmaktadırlar. Erkeklerin geçindirmek
şır yıkamak, alışveriş ve ütü yapmak, evdeki zorunda olduğu bir ailesinin bulunduğu fikri
hasta, yaşlı ve çocuklara bakmak, akrabalar ve kadınların evde yaptığı işlerin boş zamanı
ve komşular ile sosyal ilişkileri organize et- değerlendirme ya da “aile bütçesine katkı”
mek gibi işler “görünmeyen emek” grubunu kabilinden algılanması bu sonuç üzerinde
oluşturmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bu- etkilidir.
gün de duygusal hizmetleri de kapsayacak
biçimde ev içinde yürütülen faaliyetlerin Gündelik hayatta teknik beceri gerektiren ta-
tamamı maddi karşılığı düşünülmeyen bir mir ve tadilat gibi işlerin erkeklerce yapılma-
alana tekabül etmektedir. Cinsiyete dayalı sına karşın, erkeklerin birçoğu evde çamaşır
işbölümünün kadının iş gücüne katılımını da ve bulaşık makinesi gibi aletleri çalıştırmayı
olumsuz olarak etkilemektedir. Örneğin Eylül dahi bilmeyebilir. Diğer yandan evde yeme-
2013 TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırmasına ği yapanların çoğunlukla kadınlar olmasına
göre 15 yaş üstü iş gücüne dahil olmayan karşın, gündelik yaşamda aşçılık yapan ve
toplam 27 milyon kişinin yaklaşık 19.5 mil- yemek pişirme karşılığı ücret alanların çoğu
yonu kadındır ve bunların 11.5 milyonu “ev erkektir. 2006 yılında yapılan TÜİK aile ya-
işleri ile meşgul” oldukları için iş gücüne katı- pısı araştırmasının sonuçlarına göre, evde
lamayan kadınlardır. Aynı sebepten iş gücü- yemek yapma işi yüzde 87 oranında kadın-
ne katılamayan tek bir erkek yoktur. lar, yüzde 2 oranında erkekler ve yüzde 9,5
oranında ortaklaşa aile bireyleri tarafından
Günümüz ekonomik koşullarında, kişilerin yapılmaktadır.
ve ailelerin geçimi giderek zorlaşmaktadır.
Çalışma sektöründe kadınlara duyulan ihti- Kamusal/özel mesleklere yönelik ayrım bu
yaç artmakta, aynı zamanda bir ailenin tek noktada bir kez daha karşımıza çıkmakta-
kişinin çalışmasıyla geçinebilme kapasitesi dır. Köyde tarlada, kentte işyerinde erkekle
daralmaktadır. Hatta pek çok ailede çocuklar eşit düzeyde iş yapan kadın, eve geldiğinde
bile çalışma yaşamına dâhil olmak zorunda buna ilaveten çocuklarına bakmak ve evin
kalmaktadır. Kadınların çoğunlukla kadrosuz, diğer işlerini yürütmek zorundadır. Kadınlar-
güvencesiz, esnek, geçici işlerde yarım za- la erkeklerin yaptıkları işlerin farklılığı, onların
manlı veya ev eksenli olarak istihdam edil- eşitsizliğinin de temel kaynağıdır. Cinsiyete
diğini yinelemekte fayda vardır. Zira çalışma dayalı işbölümü, basitçe kadınlarla erkekleri
koşullarında kadınlar belli bir kazanç sağlasa farklılaştırmaz, aynı zamanda, onları eşitsiz
da bu kazanç tatmin edici olmaktan uzaktır. de kılar. Kadınların yaptıkları işlerle erkekle-
Üstelik çalışma hayatındaki bu bölümlendir- rinkiler arasındaki farklara baktığımızda, bu
me ve kadının bu konumu mevcut toplum- eşitsizliği görmemiz kolaylaşır. Farklılıkların
sal cinsiyet rollerini pekiştirmektedir. Örne- başında, emeğin karşılığının olup olmama-
ğin esnek üretimde kadınların fıstık kırmak, sı gelir. Erkekler, çalışmalarının karşılığında
dantel işlemek, düğme dikmek gibi yollarla genellikle maddi bir kazanç sağlarken, “ka-
iş süreçlerine katılması, “kadınlık rollerinin” dın işleri”nin karşılığı, ancak manevi olabilir.
yeniden ama bu sefer kayıt dışı bir işçi olarak Bunun sonucunu mülkiyet ve gelire ilişkin
tanımlanması anlamına gelmekte, kadınların rakamlarda görmek çok kolaydır: Bütün
statü ve gelir getirmeyen işlerle hayatlarına dünyada özel mülkiyetin yüzde 1’i, gelirin ise
devam etmesini sürekli kılmaktadır. Üstelik yüzde 10’u kadınlarındır. Rakamlar, onların
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2010 yılı Ka- daha az çalıştığını değil, emeklerinin karşı-
zanç Yapısı Araştırması’na göre, yöneticiler lığını almadıklarını gösterir. Örneğin 90’ların
hariç tüm meslek gruplarında cinsiyete da- başında İskoçya’da yapılan bir araştırmaya
yalı ücret farkının erkek lehine olduğu görül- göre kadınların evde harcadıkları emeğin
müştür. Söz gelimi eğitim durumuna göre en değeri, işlerin piyasadaki rayiç ücretleri üze-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
25

rinden hesaplandığında haftada 349 ster- erkeklere göre daha fazla yoksullaştığını,
lin tutmaktadır. Bu miktar evde 1 yaşından daha az eğitim gördüklerini, sağlık hizmet-
küçük bir çocuk olduğunda 457 sterline çık- lerinden yeterince faydalanamadıklarını,
maktadır ki, bu rakam orta düzeyde bir yö- siyasette daha az temsil edildiklerini ve er-
neticinin ücretine eşit ve ortalama ücretten keklere göre daha fazla aile içi şiddete maruz
yüzde 70 fazladır8. kaldıklarını göstermektedir. Kadınlar dünya
nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasını temsil
Bilimin erkek işi olarak kabul edilmesi birçok ettikleri, tüm işlerin yüzde 66’sını yaptıkları
kadın bilim insanı ve sanatçıyı tarih içerisin- halde dünya gelirinin yüzde 10’una, mülki-
de görünmez kılmış, tarih boyunca kadınla- yetlerin yüzde 1’ine sahiptir10. Bunun so-
rın gerek bilimsel çalışmaları, gerekse ev için nucunda dünyada yoksulluk giderek “kadın-
geliştirdikleri alet-edevat ve araç-gereçler laşmakta ve yeryüzündeki mutlak yoksulluk
görünmez olmuştur. Örneğin, Einstein’ın sınırındaki bir milyarın üzerindeki kişinin yak-
yolunu açan bilim kadınlarından Emilie du laşık yüzde 70’ini kadınlar oluşturmaktadır11.
Chatelet, kendisine “tek eksiği kadın olmak” Uluslararası örgütlerin toplumsal cinsiyet
diyen Voltaire’in “sevgilisi” olarak anılır. Fizik eşitsizliğini sadece bireysel bir problem de-
alanındaki çalışmalarıyla tanınan Lise Meit- ğil, toplumsal bir problem olarak kabulü, bu
ner ise görünmez kılınan kadın fizikçilerden eşitsizliğin ülkeler için bir kalkınmışlık/kal-
yalnızca biridir. kınmamışlık göstergesi olarak kullanılması
sonucunu doğurmuştur. Ülkeler yukarıda
Türkiye’de yüksek öğrenimde kadın ve er- tanımlanan eşitlik idealine yaklaştığı ölçüde
keklerin eğitim alanı tercihlerine bakıldığında gelişmişlik sıralamasında ön sıralara geç-
daha uzun yıllar Türkiye’de “teknik bilimler” mektedir.
erkek işi olarak algılanmaya devam edecek-
tir. Yüksek öğrenim istatistiklerine bakıldı- Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
ğında 2011-2012 akademik yılında yüksek (BMKP) 1990’lı yılların sonundan itibaren
öğrenim alan seçiminde teknik bilimler erkek “İnsani Gelişmişlik” seviyesini ölçerken cin-
öğrenciler tarafından daha çok tercih edilir- siyet eşitsizliğini de gösterge olarak kullan-
ken, kız öğrenciler daha çok dil ve edebiyat mıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği endek-
alanını tercih etmiştir. Teknik bilimlerde öğ- si (TCEE)12, cinsiyete dayalı eşitsizlikleri üç
renim gören erkek öğrenciler, kız öğrencilerin kategoride yansıtmaktadır. Bu kategoriler,
yaklaşık 2,4 katı çoğunluktadır9. üreme sağlığı, kadının güçlendirilmesi ve
ekonomik faaliyetlere katılımdır. Üreme sağ-
lığı, anne ölüm ve yetişkinlerde üreme oran-
Türkiye’de larıyla ölçülmekte, kadının güçlendirilmesi
ise, parlamentodaki sandalye sayısı ve her
Toplumsal Cinsiyet iki cinsiyetin orta ve yüksek öğrenim görme
oranıyla ölçülmektedir. Ekonomik faaliyet-
Eşitliği: Kadının ler de, her iki cinsiyetin istihdam piyasası-
na katılımıyla değerlendirilir. TCEE, üç farklı
Kaynak, Hizmet ve gösterge ile erkek ve kadınlar arasındaki
eşitsizliğin insani gelişmede yarattığı kaybı
Haklara Erişimi sergilemektedir. 0.366’lık TCEE puanı, Tür-
kiye’yi 2012 endeksinde 148 ülke arasında
68’inci sıraya oturtmuştur.
İdeal eşitlik durumunda kadınların ve erkek-
lerin, istihdam, mülkiyet, siyasi temsil gibi
(http://www.tr.undp.org/content/dam/tur-
kaynaklara; eğitim, sağlık, güvenlik, beledi-
key/docs/Publications/hdr/T%C3%BCrki-
yecilik gibi hizmetlere ve başta birey olma,
ye%20De%C4%9Ferlendirmesi.pdf)
şiddetten arındırılmış bir hayat sürme olmak
Her yıl ayrıca Dünya Ekonomik Forumu (DEF)
üzere tüm insan haklarına erişimlerinin eşit
tarafından “Küresel Cinsiyet Eşitsizliği/Uçu-
olacağını varsayarız. Bu idealden uzaklaştık-
rumu Raporu” yayımlanmaktadır. Türkiye
ça, istatistikler bize, tüm dünyada kadınların
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
26

2014 yılında 142 ülkede ekonomik katılım ve için ilave sürdürülebilir çalışmalara ihtiyaç bu-
fırsat eşitliği, eğitim, sağlık ve siyasi güçlen- lunmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği; eğitim
me konularında toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve iş piyasasına erişim, siyasi temsil, kadına
incelendiği rapora 125. sıradan girdi. yönelik şiddetle mücadele (namus cinayetleri
dahil) ve erken yaşta ve zorla yaptırılan evlilikler
Türkiye, ekonomik katılım ve fırsat eşitliğin- konuları dahil olmak üzere Türkiye için büyük bir
de 132, eğitimde 105, siyasi güçlenmede zorluk olmaya devam etmiştir” (2013 İlerleme
ise 113. sırada yer aldı. Türkiye eşit işe eşit Raporu, s. 65).
ücret kategorisinde 87; gelir eşitliğinde 120;
kanun yapıcılar ve yöneticilerde eşit temsi- Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yayım-
liyette 111; Eğitim: Okuryazarlıkta 102; il- ladığı veriler, Türkiye’de eğitim, işgücüne ve
köğretimde okullaşma oranında 103; ikinci karar mekanizmalarına katılım, elde edilen
öğretimde 96. sırada. Siyasi güçlenme: Par- kazanç, tercih edilen meslekler gibi pek çok
lamentoda kadın temsilinde 98; bakanlar konuda kadınların erkeklere göre belirgin bi-
arasında kadın temsilinde 133. sırada. çimde dezavantajlı bir konumda bulunduğu-
nu ortaya koymaktadır. Aşağıda söz konusu
hizmet alanlarına ve kay-
naklara erişimde Türki-
ye’de kadınların durumu-
nu ortaya koyan verilere
yer verilmektedir. Veriler
ağırlıklı olarak TÜİK’in
“İstatistiklerde Kadın
2012” adlı yayımı esas
alınarak derlenmiştir.

Nüfusun yarısını oluştu-


ran kadınların TBMM’de
temsil oranı 2011 se-
çimlerinde yüzde 9.1’den
yüzde 14.4’e çıkmıştır.
Yüzde 50’nin üzerin-
deki bu artış sevindirici
olmakla birlikte yeterli
değildir. Yerel yönetim-
lerde de durum pek farklı
değildir. 31 Mart 2014
tarihinde yapılan yerel
yönetim seçimlerinde ve
1 Haziran 2014 tarihinde
Türkiye’de cinsiyetler arası eşitsizlik ve se- 13 seçim bölgesinde yenilenen seçimlerde
bep olduğu sonuçlara Avrupa Komisyonu 30 büyükşehir belediye başkanlığının yalnız-
tarafından Türkiye için hazırlanan 2013 yılı ca 3’ü, 1364 il, ilçe ve belde belediyelerinin
İlerleme Raporunda da yer verilmekte ve ise yalnızca 37’sinde kadınlar belediye baş-
özellikle Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede kanı olarak seçildiler. BDP’nin eş başkanları
yasal ve kurumsal alanda gösterilen olumlu ile büyük şehir kadın belediye başkanı sayı-
gelişme vurgulanmaktadır. Raporda söz ko- sı 5, il, ilçe ve belde belediye kadın belediye
nusu yasal düzenlemelerin toplumsal alanda başkanı sayısı 105 oldu. 20.498 belediye
yansımalarının henüz aynı hızla izlenmediği meclis üyeliğinin 2.198’ini kadınlar oluşturdu
belirtilmektedir. Raporda bu durum şöyle (yüzde 10,72). 1.251 il genel meclis üyeliği-
ifade edilmektedir: “…Ancak mevzuatı siyasi, nin 60’ını kadınlar oluşturdu (yüzde 4,79)13.
sosyal ve ekonomik gerçekliğe dönüştürmek
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
27

Siyasette ve Karar Alma Mekanizmalarında Kadın Oranları-Türkiye

Gösterge Toplam Kadın %

Milletvekili 550 79 14,3

Bakan Sayısı 26 1 3,4

Belediye Başkanı 2924 26 0,9

Belediye Meclis Üyesi 31790 1340 4,2

İl Genel Meclisi Üyesi 3379 110 3,2

Muhtar Sayısı 34275 65 0,2

Vali Sayısı 81 1 1,2

Kamuda Genel Müdür 165 9 5,4

Rektör Sayısı 103 5 4,8

Büyükelçi Sayısı 185 21 11,3

Müsteşar Sayısı 26 0 0

BDDK üyesi 6 0 0

RTÜK 9 1 11,1

Yargıtay 5 0 0

Sayıştay 11 0 0

Danıştay 175 42 24

Anayasa Mahkemesi 56 8 14,2

DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, KAMU-SEN, MEMUR-SEN, TOBB,


0 0
MÜSİAD, TZOB, TESK Yönetim Kurulları

TÜSİAD 11 3 27,2

Kaynaklar: İçişleri Bakanlığı, Şubat 2012; KADER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği), 2012 Verileri

Kadınların ve erkeklerin farklı ihtiyaçları ve Bürokrasi içerisinde üst düzey karar verici
öncelikleri olduğunu göz önünde bulundur- konumlardaki oranının düşük olduğu gö-
duğumuzda, kadınların yönetim ve karar rülmektedir; üst düzey yöneticilerin yüzde
alma mekanizmalarında neredeyse görün- 89,7’si erkek, yüzde 10,3’ü kadındır. Bü-
mez olmaları, kadınlara özgü ihtiyaç ve ön- rokrasinin önemli alanlarından biri olan ve
celiklerin de politikalar üretme, uygulama ve bütün dünyada erkeklerin egemen olduğu
izleme aşamalarına yeterince yansıtılama- diplomatik görevlerde, Türk dışişlerinde gö-
yacağını düşünmek yanlış olmaz. Kadınlara rev yapan 189 büyükelçiden 22’si kadındır
ilişkin toplumsal cinsiyet algıları onlar için (TÜİK, 2011)14.
kısıtlı “seçilme” olanakları sunarken, kamu
yönetiminde de durumun farklı olmadığını Türkiye’de 2014 yılı itibariyle 1 kadın vali
yani “atanma” olanaklarının da sınırlı oldu- (Kırklareli) bulunmaktadır15. 470 vali yardım-
ğunu görürüz. cısından 6’sı kadındır. 860 kaymakamın ise
21’i kadındır (İçişleri Bakanlığı Personel Ge-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
28

nel Md. Kasım 2010). 241 kaymakam adayı- Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurumu 2011
nın ise sadece 3’ü kadındır (İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de savcıların yüzde
Personel Genel Md. Mart 2013). 7,4’ü, hâkimlerin ise yüzde 34,4’ü kadındır16.

Kadınların üst düzey bürokrasi içinde durum- Üniversitelerin yöneticilerinin cinsiyetlerine


larına bakıldığında, sadece bir kadın müs- bakıldığında da durum diğer sektörlerden
teşar bulunmaktadır. Bakanlıklarda 3 kadın pek farklı değildir. 2011 yılında akademik
müsteşar yardımcısı görev yapmaktadır. personel içerisinde kadın rektörlerin oranı
Ülkemizde, bağlı kurumlar ve bakanlık bün- sadece yüzde 5,6’dır. Devlet üniversitelerin-
yesindeki görev yapan 143 genel müdürden de bu oran yüzde 4,9 iken vakıf üniversitele-
5’i kadındır. 342 genel müdür yardımcısın- rinde yüzde 6,8’dir17.
dan 37’si kadın, 1976 daire başkanından ise
295’i kadındır (DPB, Aralık 2012).

Meclislerde Kadın Oranları-Ülke Örnekleri

Dünya Sıralamasındaki Yeri Ülke Seçim Yılı Kadın Oranı

1 Ruanda 2008 %56,3

8 Hollanda 2010 %40,7

16 Belçika 2010 %38

17 Arjantin 2011 %37,4

18 İspanya 2011 %36

27 Burundi 2010 %30,5

29 Trinidad&Tobago 2010 %28,6

41 Avustralya 2010 %24,7

50 Filipinler 2010 %22,9

69 Fransa 2007 %18,9

74 Kazakistan 2007 %17,8

88 Türkiye 2011 %14,2

96 Madagaskar 2010 %12,5

100 Uruguay 2009 %12,1

105 Hindistan 2009 %11

106 Japonya 2009 %10,8

116 Brezilya 2010 %8,6

127 Gürcistan 2008 %6,6

137 İran 2008 %2,8

143 Suudi Arabistan 2009 0

Kaynak: Parlamentolar Arası Birlik (Inter-Parliamentary Union), Aralık 2011


Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
29

Yukarıdaki tablodan da görülebileceği gibi


2007-2011 arasında çeşitli ülkelerde yapı- Toplumsal Cinsiyet
lan parlamento seçimlerinde kadın oranları
çok da iç açıcı görülmemektedir. Karar alma ve Kadına Yönelik
süreçlerinde bir grubun tüm grubun kararını
değiştirebilmesi için gerekli olan kritik eşik Şiddet İlişkisi18
(yüzde 33,3’lük altın oran) Parlamentolar
Arası Birliğin 2011 Aralık verilerine göre 190 Kadına yönelik şiddet, cinsiyet-temelli şid-
ülke içinde ancak 20 ülkede geçilmiştir. det olarak da ifade edilmekte ve kimi kay-
naklarda ataerkilliğin terörü olarak da tanım-
Geleneksel cinsiyetçi işbölümü kadınların lanmaktadır. Bu kavramsallaştırma, kadına
toplumsal alanda gerçekleştirdikleri faaliyet- yönelen şiddeti kişiler arası ilişkiler meselesi
lere de engel olmaktadır. Siyaset de bunların olmaktan çıkarıp daha geniş ölçekli bir ze-
başında gelmektedir. Kadınlar genel olarak mine yerleştirir. İşsizlik, alkol kullanımı ya
kendi hayatlarındaki birçok sorunun siyaset da ruh sağlığının bozuk olması gibi bireysel
dışı olduğu düşüncesi ile çözümleri de si- faktörlerin dünyanın her yerinde karşılaşılan
yaset dışında aramaktadırlar. Ayrıca siyasal ve öldürücü olan bu şiddet türünü-kadına
ve sivil örgüt yapıları da diğer dezavantajlı uygulanan şiddeti-açıklamak bakımından
gruplar gibi kadınların katılımını da güçleşti- yetersiz kaldığı bugün yaygın biçimde kabul
ren yapılardır. Her düzeydeki cinsiyet ayrım- görmektedir. Bu alanda yürütülen teorik ve
cılığı siyasi kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. pratik çalışmalar, kadına yönelik her türlü
Toplantı saatlerinden mekân düzenlemesine şiddetin cinsiyet boyutu hesaba katılmak-
kadar her türlü ayarlama kadınları yok sayan, sızın anlaşılamayacağını göstermektedir.
siyaseti de erkek işi olarak tasarlayan bir zih- Cinsiyet temelli eşitsizlik ve şiddet birbirini
niyet yapısına sahiptir. besler. Eşitsizlik şiddete yol açarken şidde-
te uğramak yeni eşitsizliklerin doğmasına
Yerelde siyaset, dünyadaki diğer ülkelerin neden olur. Zira şiddetin yarattığı zararlar
aksine, Türkiye’deki kadınların daha da zor neticesinde kadınlar toplumsal kaynaklara
girdikleri bir alandır, yerelde kadın siyaset- ulaşmakta çok daha büyük engellerle karşı-
çi temsili merkezi yönetimin de altındadır. laşmaktadır.
Bunun temel nedeni, büyük ölçüde, yerel si-
yasetin ciddi bir rant dağıtma mekanizması Geleneksel kadınlık ve erkek rollerinin bir
oluşu, dolayısıyla da tüm dezavantajlı grup- sonucu olarak kadın ve erkekten beklenen
lar gibi kadınları da dışarıya iten bir yapıya özellikler bütünü cinsler arasındaki güç ilişki-
sahip olmasıdır. lerini belirler. Cinsiyetlerden beklenen roller-
deki farklılığa bağlı olarak zaman içerisinde
Bu veriler ışığında, karşımıza çıkan resimde, erkeklik güç, saldırganlık, baskınlık; kadınlık
Türkiye’de kadınların, örgün eğitim hizmet- ise şefkat, zayıflık, pasiflik ve boyun eğme
lerinden erkeklere göre daha az faydalan- özellikleri ile özdeş hale gelmiştir. Bu özel-
dığını, ev içinde, ev dışında, kırda, kentte çok likler bir cinsin diğeri üzerindeki hakimiyetine
çalıştığını, buna karşılık erkeklere göre daha aracılık eder. Kadınlara atfedilen bu özellikler
az kazandığını, daha az şeye sahip olduğunu, bütünü, kadınların korunması gereken aciz
yönetim seviyelerinde ve siyasette nere- varlıklar olarak görülmesine, kadının bede-
deyse görünmez olduğunu görürüz. Kadının ni ve cinselliğinin kontrol edilmesine temel
kamu hizmetlerine, kamu hizmetlerinin de oluşturur. Kadınların sıklıkla “narin çiçekler”
kadına erişimine ilişkin ciddi bir sorun oldu- olarak tanımlanması bu anlayışın tezahürle-
ğu kesindir. Bu bağlamda, geçici önlemler ve rinden biridir.
fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik olarak ka-
dınlar ve kız çocukları lehine pozitif ayrımcılık Bu anlayış çerçevesinde erkekler, kendilerine
çok önemlidir. Ama bundan daha da önemlisi yüklenen rollerin bir parçası olarak kadınları
kalıplaşmış yargıları yıkmak ve tüm alanlarda “koruma” ve kontrol altında tutma “görevi-
cinsiyet rollerine ilişkin algının değişmesini ni” üstlenir. Bu rol çok küçük yaşlarda hem
sağlamaya yönelik çalışmalar yürütmektir. erkekler hem de kadınlar tarafından içselleş-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
30

tirilir. Bu “koruma” ve kontrol görevi, kadının olma, sınıf ve ırk gibi sosyal kategorilerle ilin-
ne giyeceği, kimle konuşacağı, nereye gide- tili gruplar içerisinde ve söz konusu gruplar
ceği, çalışıp çalışamayacağı, kaç çocuk do- arasında da farklılıklar göstermektedir20. Ka-
ğuracağı, hangi işi yapacağı, eğitimini hangi dınlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin bu ka-
noktaya kadar sürdürebileceği gibi konular- tegoriler çerçevesinde daha da şiddetlendiği
da karar verme süreçlerini kapsar. “Kadınla- unutulmamalıdır. Kadının toplumsal yaşam-
rın iyiliği için”, onlara rağmen ve onlar adına daki yaygın ve yerleşik hale getirilmiş ikincil
verilen bu kararlara uyulmasını sağlamanın konumu nedeniyle bireysel olarak eğitimli,
temel aracı şiddettir. zengin ya da kariyer sahibi olması toplum-
sal yaşamda erkeklerle eşit olduğu ve şiddet
Bu karar alan konumunun birbirine eşit olan görmeyeceği anlamına gelmemektedir.
cinsler arasında başlı başına bir eşitsizlik ya-
ratığını bir tarafa bıraksak bile, bu karar alma Toplumsal cinsiyetin şiddetle bağlantılı işlev-
sürecinin genellikle kadını toplumsal hayat- lerinden biri de şiddetin meşrulaştırılmasına
tan soyutlamak ve toplumsal kaynaklardan kaynak oluşturmasıdır. Cinsiyet farklılıkla-
uzaklaştırmak yönünde işlediğini görmekten rının insanların doğasında olduğu ve değiş-
kaçamayız. Karar alan konumu ve kadınların tirilemeyeceği fikri üzerinde temellenen ar-
kamusal alandan uzaklaştırılması yönünde gümanlar şiddeti meşrulaştırır. Bu anlayış,
işleyen bu karar alma süreci cinslerden biri- “şiddet erkeğin doğasında vardır, istese de
ne, erkeklere güç ve iktidar sağlar. Bu neden- kontrol edemez”, “yuvayı dişi kuş yapar”, “er-
le kadınların özel ve kamusal alanda varlık kek sever de döver de” gibi ifadelerle somut-
göstermesi, gücün ve iktidarın kaybedilme laşır. Yasalar, eğitim kurumları, aile, medya
kaygısını yaratır. vb. faktörler mevcut rollerin ve buna bağlı
olarak eşitsizliğin varlığını sürdürmesine
Kendisinden beklenen çocuk büyütme, has- aracılık eder.
ta yaşlı bakımı, yemek, temizlik, bulaşık-ça-
maşır yıkama gibi işleri olması gerektiği gibi
yerine getirmeyen, kocasının sözünü dinle- Toplumsal Cinsiyet
meyen, kendine çizilen sınırların dışına çı-
kan kadınlar şiddet aracılığıyla “yola getirilir”. Eşitliğine Yönelik
Bradley19 kadına uygulanan şiddetin erkek-
ler tarafından algılanan biçimiyle doğru yolu
gösterici, ders verici, eğitici ve bilgilendirici
Uluslararası
işlevleri olduğunu belirtmektedir. Bir anlam-
da şiddet, kadını istenen biçime sokmanın bir
Mevzuat ve
aracıdır. Mekanizmalar
Hem kamusal hem de özel alan hiyerarşiktir Kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi ve
ve erkek kamusal alanda herhangi bir biçim- toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için
de hiyerarşinin alt basamağında yer alabilir Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ve
ve birilerine itaat etmek durumunda kalabilir. üye ülkelerin onayına sunulan uluslararası
Ancak özel alanda “aileni reisi” olarak hiye- sözleşmeler, başta Kadınlara Karşı Her Tür-
rarşinin üst basamağında konumlanmış- lü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Ek
tır. Bu bakımdan erkeklik özellikle ev içinde İhtiyari Protokol olmak üzere ve daha sonra
avantajlı konumu sürdürmek ister ve kadın özellikle “kadına yönelik şiddet” konusun-
üstündeki kontrol ve denetimini kaybettiğini da kabul edilen BM Bildirgesi, devletlerin
hissettiği zaman uyguladığı şiddetin sıklığı iç hukuklarında da bu yolda düzenlemeler
ve yoğunluğu da artar. yapılması açısından yol gösterici olmuştur.
Bölgesel sözleşmeler de bu açıdan önem
Toplumsal cinsiyet hakkındaki inançlar ve taşımaktadır. Türkiye’nin yalnızca ülkemizde
toplumsal cinsiyetle ilişkili beklentiler aynı değil, uluslararası ortamda da insan onur ve
zamanda etnik köken, cinsel yönelim, engelli değerine yaraşır bir yaşam standardı, eşit-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
31

likçi, ayrımcılıktan uzak, adaleti oluşturmak rürlüğe sokmuştur. Bu şekilde iç hukuk nor-
için imzaladığı uluslararası sözleşmelerin iç muna dönüşen CEDAW doğrudan uygulanır
hukukta uygulanabilmesi için Anayasanın hale gelmiştir.
90. maddesine göre “...Türkiye Büyük Millet
Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun Sözleşme’ye göre “kadınlara karşı ayırımcı-
bulması gerekir...”. Usulüne uygun bir şekilde lık” deyimi kadınların medeni durumlarına
yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaş- (bekâr ya da evli olmalarına) bakılmaksızın
malar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak po-
Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mah- litik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve
kemesine başvurulamaz. Temel hak ve öz- diğer alanlardaki insan hakları ve temel öz-
gürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla gürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve
kanunlar arasında çelişki olduğunda millet- bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya
lerarası antlaşma hükümleri esas alınır. ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve
cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir
Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası söz- ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına
leşmeler, mekanizmalar ve mevzuat aşağıda gelecektir (Madde 1).
özetlenmiştir.
Sözleşmenin başlangıç bölümünde belirtildi-
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlen- ği gibi eşitlik ve adalete dayalı yeni uluslara-
mesi Sözleşmesi (CEDAW) rası ekonomik düzenin kurulmasının, kadın-
larla erkekler arasındaki eşitliğin sağlanması
Uluslararası sözleşmeler insan onur ve de- için önemli bir aşama oluşturacağına inanan
ğerine, erkeklerle kadınların eşit haklara taraf devletler, bu sözleşmeye imza atmakla
sahip olmaları gerektiğine, her ne nedenle şu yükümlülükleri üstlenmektedir:
olursa olsun insanlara karşı ayrımcılığın ka-
bul edilmezliğine ilişkin hükümler içermek- a. Kadın ile erkek eşitliği ilkesini kendi anayasa-
tedir. Buna rağmen kadınlara karşı ayırım- larına ve diğer ilgili yasalara henüz girmemişse
cılığın hak eşitliği ve insan şeref ve onuruna dâhil etmeyi ve yasalar ile ve diğer uygun yol-
saygı ilkelerini ihlal ettiğini tespit eden 1946 larla bu ilkenin uygulanmasını sağlamayı;
yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde ku-
rulan Kadının Statüsü Komisyonu kadının b. Kadınlara karşı her türlü ayrımı yasaklayan ve
insan haklarının korunması ve geliştirilmesi gerekli yerlerde yaptırımları da içeren yasal ve
alanında çalışmalar yapmıştır. Komisyonun diğer uygun önlemleri kabul etmeyi;
yoğun çalışmaları neticesinde 1976 yılında
tamamladığı Kadınlara Karşı Her Türlü Ay- c. Kadın haklarının erkeklerle eşit temelde hima-
rımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) yesini, yetkili ulusal mahkemeler ve diğer kuru-
1979 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kuru- luşlarla kadının her tür ayrımcılığa karşı etkin bir
luna sunulmuştur. şekilde korunmasını sağlamayı;

CEDAW metninde ilk bakışta doğrudan ka- d. Kadınlara karşı herhangi bir ayrımcı hareket
dına yönelik aile içi şiddete ilişkin bir dü- yapılmasından veya uygulanmasından kaçın-
zenlemeye yer verilmediği görülmektedir. mayı ve kamu yetkilileri ile kuruluşlarının bu
Ancak şiddetin temeli olan geleneksel ön- yükümlülüğe uyumlu olarak hareket etmeleri-
yargıları ortadan kaldırmayı, kadının gelişimi ni sağlamayı; Herhangi bir kişi veya kuruluşun
önündeki tüm engellere son vermeyi, kadını kadınlara karşı ayrım yapma girişimini önlemek
güçlendirmeyi, ayrımcılık yapan yapıyı gerek için bütün uygun önlemleri almayı;
kamusal gerekse özel alanda yasal, idari, adli
yollarla tasfiye etmeyi amaçlaması nedeni f. Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturulan mevcut
ile bu anlaşma sayesinde kadına yönelik tüm yasa, yönetmelik, adet ve uygulamaları değiş-
şiddet türleri de ortadan kaldırılmış olacak- tirmek veya feshetmek için yasal düzenlemeler
tır. Türkiye CEDAW’ı usulüne uygun şekilde de dâhil gerekli bütün uygun önlemleri almayı;
onaylayarak 19 Ocak 1986 tarihinde yü-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
32

g. Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan bütün f. Ülkenin kamu ve politik hayatı ile ilgili hükümet
ulusal cezai hükümleri yürürlükten kaldırmayı dışı kuruluşlara ve derneklere katılmak, (Madde
taahhüt ederler. 7)

Ancak devletlerin yükümlülükleri yalnızca bu g. Hükümetlerini erkeklerle eşit koşullarda ulus-


saydıklarımızdan ibaret değildir. Kamuoyun- lararası düzeyde temsil etmek, uluslararası ku-
da sık sık tartışılan bir konu olan ve “pozitif ruluşların etkinliklerine katılmaları için önlemler
ayrımcılık” diye de adlandırılan “geçici özel almak, (Madde 8)
önlemler” dayanağını bu sözleşmenin 4.
maddesinden almaktadır. h. Kadınlara uyrukluk edinme, uyruk değiştirme,
koruma ve uyruksuz kalmama, çocukların uyru-
4. Madde: ğu konularında erkeklerle eşit düzenlemeler ge-
tirmek, (Madde 9)
1. Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için Ta-
raf Devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, i. Eğitimde, her çeşit mesleki eğitimde, eğitimin
işbu Sözleşmede belirtilen türden bir ayrım ola- fiziki şartlarında, burs ve eğitim yardımlarında,
rak düşünülmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik spor ve beden eğitimi etkinliklerinde, yetişkin
veya farklı standartların korunması sonucunu okuma yazma öğretim programlarında kadınla-
doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği rın erkeklerle eşit hak ve fırsatlara sahip olmala-
hedeflerine ulaşıldığı zaman bu önlemlere son rını sağlamak, (Madde 10)
verilecektir.
j. Kadınların erkeklerle eşit çalışma olanaklarına
2. Anneliğin korunması amacıyla işbu Sözleş- sahip olması, iş seçiminde serbestlik, eşit ücret
me’de belirtilenler dahil, Taraf Devletlerce alına- hakkı, sosyal güvenlik hakkı, doğurganlığın ko-
cak özel önlemler, ayrımcı olarak nitelendirilme- runması, çocuk bakımevleri ağının kurulması,
yecektir. hamilelik ve annelik ve evliliğin işten çıkarma
nedeni olmaması için gerekli tedbirleri almak,
Kadınların İnsan Hakları Bildirgesi olarak da ta- (Madde 11)
nımlanan bu sözleşmede bunlar dışında taraf
devletler kadın vatandaşları ile ilgili şu taahhüt- k. Kadınlara kanun önünde erkeklerle eşit haklar
lerde bulunmaktadır: tanımak, medeni hakları kullanma, mülk yöne-
timi ve sözleşme yapmada eşit haklar tanıma,
a. Kadın ya da erkeğin doğuştan gelen aşağılığı (Madde 15)
ya da üstünlüğü fikrine dayalı önyargılar ve ge-
leneksel uygulamaların ortadan kaldırılması için l. Evlenmede, eş seçiminde, evlilik süresince ve
sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştir- evliliğin son bulmasında, erkeklerle kadınların
mek, (Madde 5) eşit haklara sahip olmalarını sağlamak, (Madde
17)Taraf Devletlerin Sözleşme hükümlerini etkin
b. Çocukların yetiştirilmesinde anne ve babanın kılmak amacı ile aldıkları önlemleri periyodik ola-
ortak sorumluluğu anlayışının ve her şeyden rak Birleşmiş Milletlere raporlama yükümlülüğü
önce çocukların menfaatinin esas olduğu bilinci- vardır. Sözleşmenin 18. maddesine göre, bu ön-
nin eğitimini sağlamak, (Madde 5) lemleri içeren raporlar taraf devletlerce;

c. Kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının önlen- 1. Sözleşme’nin, ilgili devlet bakımından yürürlü-
mesi için yasal ve fiili tedbirler almak, (Madde 6) ğe girmesini takiben bir yıl içinde;

d. Bütün seçimlerde ve halk oylamalarında oy 2. Bilahare, her dört yılda bir ve ileride de Komi-
kullanmak ve halk tarafından seçilen organlara tenin talep ettiği zamanlarda, Komite tarafından
seçilebilmek, (Madde 7) incelenmek üzere BM Genel Sekreterine sunulur.
Raporlarda işbu Sözleşme yükümlülüklerinin
e. Hükümet politikasının hazırlanmasına ve uy- gerçekleştirilmesini etkileyen unsurlar ve güçlük-
gulanmasına katılmak, kamu görevinde bulu- ler belirtilebilir.
nabilmek ve hükümetin her kademesinde kamu
görevleri ifa etmek, (Madde 7)
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
33

Komite bu raporları incelemek üzere yılda dışında, mevcut tüm iç hukuk yollarının tü-
bir kez olağan olarak toplanır. Komite yıllık ketildiği hususunu açıklığa kavuşturmadıkça
raporlarını değerlendirmeleri ile birlikte Bir- başvuruyu değerlendirmeyecektir. Başvuru-
leşmiş Milletler Genel Kuruluna sunar. Ayrıca nun alınmasından sonra ve karar verilmeden
Genel Sekreter tarafından da komitenin ra- önce Komite başvuru sahiplerinin karşılaş-
poru 23 uzmandan oluşan BM Kadın Statü- ması muhtemel telafisi imkânsız zararları
sü Komisyonuna ulaştırılır. Kadına Karşı Her önlemek için gerekli tedbirleri almayı taraf
Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi her yıl devletten talep edebilir. Taraf devlet kendisi-
toplanarak üye ülkelerin raporlarını inceler ne tebliğ edilen başvuru hakkında açıklama-
ve gerekirse Birleşmiş Milletlere önerilerde larını ve almış olduğu önlemleri 6 ay içinde
bulunur. Komite ayrıca incelenen ülkelerdeki yazılı olarak komiteye bildirecektir.
sivil toplum örgütlerinden de kadınların du-
rumu, koşullar ve kritik sorunlarla ilgili ba- Komite yapılan başvuru üzerine sözleşmede
ğımsız bilgi alır. yer alan hakların ciddi ve sistematik şekilde
ihlal edildiği kanaatine ulaşırsa, taraf devleti
CEDAW İhtiyari Protokol bu duruma ilişkin incelemede işbirliğine da-
vet eder. Taraf devletin rızası varsa araştır-
CEDAW İhtiyari Protokol’ü hazırlanması ilk ma için taraf devletin ülkesine bir ziyaret de
defa 1991 yılında “Kadınlara Karşı Şiddet” yapılabilir. Komite Protokol uyarınca gerçek-
başlıklı toplantıda uzmanlar tarafından öne- leştirdiği faaliyetlerini yıllık raporuna ekler.
rilmiş BM CEDAW komitesi tarafından 1992 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden farklı
yılında ele alınmış ve konunun 1993 yılında olarak Komiteye yapılan bireysel başvurula-
yapılacak BM İnsan Hakları Konferansında rın hiç bir hukuksal yaptırımı yoktur yalnızca
görüşülmesi ve diğer insan hakları sözleş- ülkelerin uluslararası prestijlerinin sarsılma-
meleri gibi bir protokolle güçlendirilmesi ması açısından caydırıcı bir niteliğe sahiptir.
tavsiye edilmiştir. 1994 yılında CEDAW ko-
mitesi, Genel Sekreterden İhtiyari Protokol Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
hazırlamak üzere talepte bulunmuştur. Birleşmiş Milletler Bildirgesi

1995 yılında gerçekleştirilen BM 4. Dünya Uluslararası hukuk açısından kadına yönelik


Kadın Konferansında aynı doğrultuda bir tav- şiddetin önlenmesine ilişkin ilk önemli belge,
siye kararı alınması, sözleşmeye taraf dev- 20 Aralık 1993 tarihinde BM Genel Kuru-
letlerin ve sivil toplum kuruluşlarının konuya lunda kabul edilen “Kadınlara Karşı Şiddetin
ilişkin görüşleri ve önerilerini farklı tarihlerde Önlenmesine Dair Bildirge”dir. Bütün dünya
Komiteye sunmalarından sonra 1999 yılında ülkeleri bu bildirgenin kabul edilmesi için,
gerçekleştirilen Komite toplantısında pro- “Kadın Haklarını Çiğnemek İnsan Haklarını
tokol kabul edilmiş ve BM resmi prosedürü Çiğnemektir” sloganıyla yürütülen bir imza
başlatılmıştır. 10 Aralık 1999’da ülkelerin kampanyasına destek vermişlerdir.
imzasına açılan protokol 23 ülke tarafından
imzalanmıştır. Protokol Türkiye tarafından Dünyanın her yerinde kadınlara karşı uygula-
usulüne uygun onaylanarak 29 Ocak 2003 nan şiddet konusunda acilen önlem alınma-
tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. sı talebiyle açılan bu imza kampanyasında
Türkiye koordinasyonunu İstanbul Üniversi-
Protokolle getirilen; Protokolü onaylayan tesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama
devletin yargılama yetkisi altında bulunan Merkezi üstlenmiş ve sivil toplum kuruluş-
bireyler ya da bireylerden oluşan grupların larıyla (STK) işbirliği içinde imzaların toplan-
sözleşmede yer alan haklardan herhangi bi- masına destek vermiştir. Kampanyaya katı-
rinin devlet tarafından ihlali sonucu mağdur lan ülkeler arasında Türkiye 30.000’den fazla
olunduğu iddiası ile Kadınlara Karşı Ayrımcılı- imza toplayarak birinci sırayı almıştır.
ğın Önlenmesi Komitesine başvuru hakkıdır.
Komite, iç hukuk yollarının işletilmesinin ma- Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
kul olmayan şekilde uzadığı veya etkili sonuç Bildirgede, şiddetin önlenmesi, failin ceza-
verme ihtimalinin zayıf olduğu durumlar landırılması ve şiddete uğrayanın korunması
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
34

konusunda devletlere düşen sorumluluklar Kadın Konferansında “Şiddete Uğramış Ka-


ve görevler ayrıntılı bir şekilde düzenlen- dınlar ve Aile İçi Şiddet’’ başlıklı karar kabul
miştir. Bildirgede, devletlerin iç hukukların- edildi. 1985’de Nairobi’de 3. Dünya Kadınlar
da ceza, medeni, idare ve iş hukuku ile ilgili Konferansında kadına yönelik şiddetin ön-
kanunlarında “şiddet uygulayanın cezalan- lenmesi ve silahlı çatışmalarda kadınların
dırılması ve kadınların sahip oldukları haklar korunmaları ilke olarak kabul edildi.
konusunda bilgilendirilmeleri ve bu konuda
STK’larla işbirliği yapılması” öngürülmüştür. 1995 Pekin Konferansında, Pekin Deklaras-
Ayrıca, özellikle şiddete uğrayanların güven- yonu ve Eylem Planı kabul edildi.
liği, fiziksel ve psikolojik rehabilitasyonu için
hükümet bütçesinde yeterli ödenek ayrılma- Pekin Deklarasyonunda kadına ve kız çocuk-
sı hususu da önemle vurgulanmıştır. larına yönelik her türden şiddetin önlenmesi
ve kaldırılması 3 başlık altında taahhüt edil-
Birleşmiş Milletler uzman kuruluşlarının miştir:
rolüne de değinilen bildirgede kadına yöne-
lik şiddetin önlenmesi konusunda bilginin • Aile içi şiddeti ve genel olarak kadına ve
yaygınlaştırılmasına ayrıntılı olarak yer ve- çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kam-
rilmiştir. Bildirge, hukuki bağlayıcılığa sahip panyalar, ana baba eğitimi programları dü-
olmadığı halde, kadınlara yönelik şiddetin zenlenmesi,
önlenmesi açısından içerdiği ilke ve kurallar, • Sağlık görevlileri, öğretmenler, psikologlar,
tüm devletlerce dikkate alınmakta ve yapılan sosyal hizmet uzmanları, polisler gibi meslek
iç hukuk düzenlemelerine dayanak oluştur- elemanlarının eğitim programlarında kadın
maktadır. Bildirgede “kadınlara karşı şiddet; ve çocuklara karşı şiddet konusunun yer al-
ister özel ister kamusal yaşamda meydana masının sağlanması,
gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psiko- • Şiddete uğrayan kadınlar için başvurabi-
lojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek lecekleri merkez ve konukevlerinin sayısının
olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu arttırılması, ücretsiz danışma, psikolojik ve
tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya yasal yardımı sağlanması.
keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma”
olarak tanımlanmıştır (Madde 1). Ayrıca 4. Eylem platformunda kadının yoksulluğu,
Maddede “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrım- yetersiz eğitim koşulları, kadınlara karşı her
cılığın Önlenmesi Sözleşmesini henüz onay- türlü şiddet, dünya kız çocuklarının durumu,
lamamış veya buna katılmamış devletlerin kadın ve medya, kadın ve çevre gibi sorun
bu sözleşmeyi onaylamak ve katılmak veya alanları belirlenmiştir. Kadının insan hakla-
koyduğu çekinceyi kaldırmak” devletlerin hiç rının ulusal düzenlemelere geçirilmesi ge-
gecikmeksizin alması gereken önlemler ara- rekliliği ifade edilirken tüm ülkeler CEDAW’ı
sında sayılmıştır. imzalamaya çağrılmaktadır.

Dünya Kadın Konferansları ve Pekin Dek- Eylem Platformu belgesinin kadına kar-
larasyonu şı şiddetle ilgili bölümünde ise kadına karşı
şiddetin eşitlik kalkınma ve barış hedefle-
Kadına yönelik şiddet 1980 yılına kadar ri önündeki en önemli engellerden biri ol-
herhangi bir uluslararası belgede açıkça yer duğu belirtilmiş, kadına karşı şiddet yani
almamıştır. Bütün dünyada gelişen kadın toplumsal cinsiyet temelli şiddet, fiziksel,
hareketleri sorunun gündeme gelmesini cinsel veya psikolojik zarar ve sıkıntı çekme
sağladı. 1975 yılında Meksika’da toplanan ile sonuçlanacak herhangi bir eylem olarak
Uluslararası Kadın Yılı Dünya Konferansı’nda tanımlanmıştır. Şiddetin neleri kapsadığına
sorun ilk kez tartışıldı. Aynı yıl Suçun Önlen- ayrıntılı bir şekilde yer verilen bölümde, dev-
mesi ve Suçlulara Karşı 5. Birleşmiş Milletler let tarafından yöneltilen fiziksel ve psikolojik
Kongresinde ilk kez kadınlara yönelik cinsel şiddet de şiddetin türleri arasında sayılmıştır.
şiddet türü olan tecavüzün arttığı belirtildi. Savaş ve silahlı çatışmalarda, kadının insan
1980’de Kopenhag’da toplanan 2. Dünya haklarının ihlalinden kaçınılması gerekliliği
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
35

ve hükümetlerin gelenek, görenek ve dinden Kasım 2006 tarihli 13 sayılı metin ile şu ta-
kaynaklanan nedenlerle uygulanan şidde- ahhütlerde bulunmuştur: “Biz insan haklarını
ti reddetmesi ve sözleşmenin uygulanması savunmayı kendisine görev edinmiş parla-
için gerekli önlemleri alması gerektiği vurgu- menterler olarak, aile içi şiddeti açıkça koşul-
lanmıştır. suz olarak kınamaktayız. Aile içi şiddet ka-
dın-erkek eşitsizliğinden doğup beslenir. Aile
AB ve Avrupa Konseyi Kararları içi şiddet coğrafi sınır, yaş, ırk ya da herhangi
bir etnik kökene mal edilemez. Her ailede ve
AB Parlamentosu, 1986 yılında üye ülkelerin her türlü sosyal çevrede kendini gösterir. Biz
hükümetlerine her 10.000 kadın ve kız ço- kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelenin
cuğu için bir sığınma yeri sağlama çağrısında kadın-erkek ayrımı gözetmeksizin, herkesin
bulunmuştur. Avrupa Konseyi 2002 yılına temel haklarının gözetildiği daha adil bir top-
kadar konuyu insan hakları boyutuyla kabul luma ulaşmamızı sağlayacağına inanıyoruz.
etmiş, 30 Nisan 2002’de Bakanlar Komitesi Aile içi şiddetin hem kişi için hem toplum için
kadının şiddete karşı korunması hakkındaki bedeli ağırdır.“
Rec(2002)5 sayılı tavsiye kararını kabul et-
miştir. Tavsiye kararında aile içi şiddet konu- Yine parlamenterler aile içi şiddet konu-
sunda Avrupa ülkelerinde yapılan araştırma- sunda kamuoyunun dikkatini sürekli canlı
lar, araştırma yapılan ülkelerdeki kadınların tutmayı, medya çalışanlarının bilinç ve an-
1/5’inin erişkinlik dönemlerinde en az bir kez layışlarını artırarak şiddetin tanımlanması
fiziksel şiddete maruz kaldığına, 1/10’dan ve şiddetle mücadelede medya desteğini
fazlasının ise güç kullanımı ile birlikte ger- almayı, şiddet mağdurlarının korunması ve
çekleşen cinsel şiddete maruz kaldığına, tedavisi için mücadele etmeyi de taahhüt
şiddeti uygulayanların genelde kadınların etmiştir. Gerek ulusal gerekse uluslararası
yakın çevresindeki erkekler olduğuna dikkat platformda aile içi şiddet konusunun sözleş-
çekmektedir. Kadına yönelik şiddetle müca- meler ve yasalarla bu denli geniş bir biçimde
delenin devletler için pozitif bir yükümlülük düzenlenmesi olumlu bir gelişme olsa da asıl
olduğu ve topluma maliyetinin ağır olduğu sorun zihniyet dönüşümüdür. Şiddeti uygu-
belirtilerek, şiddetin özel bir sorun olmak- layanın buna hakkı olmadığı, şiddete maruz
tan çıkıp acilen çözülmesi gereken sosyal kalanın bunu kabullenmesinin gerekmediği,
ve kamusal bir sorun olduğu vurgulanmıştır. kolluk güçleri ve adalet teşkilatının tüm yet-
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi de 14 kileri ile mağduru koruma yükümlülüğünün
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
36

bulunduğu bilincinin toplumda yerleşmesi ile dınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olduğu
sivil toplum kuruluşları ve medya aracılığıy- düzenlenmiştir Sözleşme’nin 3. maddesin-
la bu konunun sürekli gündemde tutulması de “toplumsal cinsiyet” tanımı yapılmıştır.
neticesinde sorunun çözümünde mesafe alı- “Toplumsal cinsiyet; kadınlar ve erkekler için
nacağı açıktır toplum tarafından uygun görülen ve sosyal
olarak inşa edilen roller, davranışlar, eylem-
İstanbul Sözleşmesi ler ve nitelikler anlamına gelir” denildikten
sonra “kadına yönelik toplumsal cinsiyete
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafın- dayalı şiddetin, kadına kadın olmasından
dan 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da im- dolayı uygulanan ve kadınları orantısız bi-
zaya açılan “Kadına Yönelik Şiddetin ve Ev İçi çimde etkileyen şiddet anlamına geldiğine”
Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye açık ifadelerle yer verilmiştir. Sözleşme’de,
Dair Sözleşme” uluslararası hukukta kadı- şiddetle mücadele için ilgili tüm kurum ve
na karşı şiddet ve aile içi şiddet konusunda kuruluşların etkili işbirliği yapması, tedbir-
yaptırım gücü olan ilk sözleşme niteliği taşı- lerin uygulaması sürecine sivil toplumun da
maktadır. Sözleşme, İstanbul’da imzaya açıl- dahil edilmesi ve mali kaynakların ve insan
mış olması nedeniyle İstanbul Sözleşmesi kaynaklarının yeterli düzeyde tahsis edilme-
olarak anılmaktadır Sözleşme’de, şiddetin si hükme bağlanmıştır. Sözleşmede, şiddet
kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğu olaylarına, başvurulara ve alınan önlemlere
da vurgulanmıştır. Sözleşme hem CEDAW’ın ilişkin ayrıştırılmış istatistiksel verilerin top-
(Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlen- lanması ve bunların kurulacak uzmanlar gru-
mesi BM Sözleşmesi) güçlenmesine hem buna iletilmesine yer verilmiştir.
de CEDAW’da düzenlenen ayrımcılığın kal-
dırılmasına ve eşitliğin sağlanmasına yönelik Sözleşme, şiddetin önlenmesi konusunda
düzenlemelere destek oluşturacak nitelik- adeta bir yol haritası çizmiş; farkındalığı ar-
tedir. Türkiye, imzaya açılma töreninde 13 tırma, uzmanların eğitimi, önleyici müdaha-
ülkenin imzaladığı Sözleşme’ye imza koyan le, tedavi programları, özel sektör ve medya
ve onaylayan ilk ülke olmuştur. Sözleşme, desteğinin alınması, psikolojik ve hukuksal
Avrupa Konseyi üyeleri dışındaki ülkelerin de destek hizmetleri, sığınakların kurulması, acil
imzasına ve onayına açılmıştır. Sözleşme 1 yardım hatlarının açılması, çocuk tanıklar için
Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. koruma, bedensel zarar görenlere tazminat,
Sözleşme’nin, kadına yönelik şiddete ve aile adli yardım hizmetleri gibi konular ayrıntılı
içi şiddete son verilmiş bir Avrupa yaratmak olarak düzenlenmiştir. Bağımsız bir izleme
amacıyla düzenlendiği önemle vurgulan- mekanizması kurularak (GREVIO adı veri-
mıştır. Sözleşme’de kadına karşı şiddetle len) uzmanlar grubunun Sözleşme’nin taraf
mücadele için kapsamlı bir hukuki çerçeve devletlerce uygulanmasını izleyecek olması,
oluşturmak üzere önleme (prevention), ko- Sözleşme’nin bağlayıcılığını ve yaptırım gü-
ruma (protection), kovuşturma (prosecution) cünü artıracak niteliktedir.
ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma
politikaları (policy) konularına yer verilmiştir. Türkiye’de de kadına yönelik şiddetle mü-
Sözleşme, medeni haline bakılmaksızın tüm cadele kapsamında yasal düzenlemeler
kadınların şiddetten korunmasını kapsa- gözden geçirilmiş 4320 sayılı Ailenin Korun-
makta, mağdurların haklarını korumaya yö- masına Dair Kanun değiştirilerek 6284 sayılı
nelik önlemlerin alınmasında hiçbir ayrımcılık Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
yapılmamasını öngörmektedir. Sözleşme’nin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir.
tanımlar maddesinde “kadına yönelik şidde- Söz konusu kanunda İstanbul Sözleşmesine
tin” ister kamusal ister özel alanda meydana atıfta bulunulması, kanunun pek çok mad-
gelsin kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve desinde bu sözleşmede belirtilen temel ilke
ekonomik acı ve ıstırap veren veya verebi- ve mücadele yollarına yer verilmesi önemli
lecek olan cinsiyete dayalı her türlü eylem bir gelişmedir.
veya bu eylemlerle tehdit etme anlamına
geldiği; bir insan hakları ihlali olduğu ve ka-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
37

Türkiye’de olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Baş-


kanlığı kurulmuştur. Kurum, aynı yıl “Kadının

Toplumsal Cinsiyet Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü” adı


ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına

Eşitliği İçin Ulusal bağlanmıştır. 1991 yılında yeniden Başba-


kanlık altında teşkilatlanan Kadının Statüsü

Mevzuat ve
ve Sorunları Genel Müdürlüğü 1993 yılında
Başbakanlık Kadın ve Sosyal Hizmetler Müs-

Mekanizmalar
teşarlığı’na bağlanmıştır. 2004 yılında Kadı-
nın Statüsü Genel Müdürlüğü olarak teşkilat
yasası onaylanmıştır. Genel Müdürlük, Ka-
Türkiye’de kadın erkek eşitliğini tesis etmek dının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) adı
için çabaların tarihini Cumhuriyetin ilk yılla- altında, Haziran 2011’de Aile ve Sosyal Poli-
rına kadar götürmek mümkündür. Ancak, tikalar Bakanlığı altında teşkilatlanmıştır.
özellikle son on yılda, “kadınların güçlenme-
si” yaklaşımı ile uluslararası mekanizmaları Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve
da esas alarak mevzuatta ve kurumsal yapı- Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin
da meydana gelen değişiklikler çığır açıcı ni- Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
teliktedir. 1980’li yıllardan bu yana gelişerek Belirlenmesi amacıyla 2005 yılında oluştu-
devam eden kadın hareketinin ve yürüttüğü rulan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)
başarılı kampanyaların bu değişimde büyük Araştırma Komisyonu’nun, TBMM Genel Ku-
katkısı vardır. rulu’nda görüşülen Raporunu takiben, kadın
erkek eşitliği, kadının insan haklarının korun-
Kadınların kamu hizmetlerine ve haklara eri- ması ve geliştirilmesi, toplumsal yaşamın
şimi konusunda 1924 yılında kabul edilen, her alanında kadının konumunun güçlendiril-
eğitimi tek sistem altında toplayarak kadın- mesi ile kadına yönelik şiddetin önlenmesi-
lara erkeklerle eşit eğitim imkânları sağlayan nin devlet politikası haline getirilmesinin açık
Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 1926 yılında kabul göstergesi olan 2006/17 sayılı Başbakanlık
edilen Medeni Kanun, kadınlara seçme ve Genelgesi 4 Temmuz 2006 tarihinde yayım-
seçilme (1930’da yerel, 1934’te de genel se- lanmıştır.
çimlerde) hakkının tanınması dönüm nokta-
larındandır. 5840 sayılı Kanun ile Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Ko-
2. Dünya Kadın Konferansının ardından 1 misyonu kurulmuştur. Kanun 24.03.2009
Mart 1980 tarihinde CEDAW Sözleşmesi üye tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yü-
ülkelerin imzasına açılmış, Türkiye’nin 1985 rürlüğe girmiştir. Kadın Erkek Fırsat Eşitli-
yılında onayladığı Sözleşme, 19 Ocak 1986 ği Komisyonu, kadın haklarının korunması
tarihinde yürürlüğe girmiştir. CEDAW Söz- ve geliştirilmesi ile kadın erkek eşitliğinin
leşmesi’ne ilişkin olarak hazırlanan İhtiyari sağlanmasına yönelik olarak ülkemizde ve
Protokol ise Türkiye tarafından 30 Temmuz uluslararası alandaki gelişmeleri izlemek, bu
2002 tarihinde onaylanmış, 29 Ocak 2003 gelişmeler konusunda Türkiye Büyük Millet
tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Meclisini bilgilendirmek, kendisine esas veya
tali olarak havale edilen işleri görüşmek, is-
Türkiye, 4. Dünya Kadın Konferansı sonunda tenildiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisine
yayımlanan Pekin Deklarasyonu ve Eylem sunulan kanun tasarı ve teklifleriyle kanun
Planını hiç çekince koymadan kabul etmiştir. hükmünde kararnameler hakkında ihtisas
Kadın-erkek eşitliğinin kamusal alanda komisyonlarına görüş sunmak amacıyla ku-
kurumsallaşma süreci 1987 yılında Dev- rulmuştur.
let Planlama Teşkilatı bünyesinde kurulan
Kadına Yönelik Politikalar Danışma Kurulu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 7 Ni-
ile başlamıştır. 20 Nisan 1990 tarihli Res- san 2011 tarihinde kabul ettiği “Kadına Yö-
mi Gazete’de yayımlanan 422 sayılı Kanun nelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve
Hükmünde Kararname ile Başbakana bağlı Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
38

Sözleşmesi” (İstanbul Sözleşmesi), yukarıda nı, ülkemizde yasalar önünde sağlanmış olan
da bahsedildiği gibi, kadına yönelik şiddetle kadın erkek eşitliği anlayışına rağmen uygu-
mücadelenin yasal çerçevesini çizmesi ve lamada varlığını sürdüren ve pek çok gös-
uluslararası bağlayıcılığa sahip ilk düzenleme tergede belirgin bir şekilde kendini gösteren
olması açısından önemlidir. toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin gideril-
mesinde önemli bir araçtır. Söz konusu Ulu-
Türkiye, başta Birleşmiş Milletler Kadınlara sal Eylem Planı, Pekin Eylem Platformunda
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldı- tanımlanan yedi kritik alanı “Kadının Eğitimi
rılması Sözleşmesi (CEDAW) öncelikli olmak ve Öğretimi”, “Kadın ve Ekonomi”, “Kadın ve
üzere, Avrupa Sosyal Şartı, Çocuk Hakları Yoksulluk”, “Kadın ve Sağlık”, “Yetki ve Karar
Sözleşmesi; ILO, OECD, AGİT gibi kuruluşla- Alma Süreçlerine Katılım”, “Kadın ve Çevre”,
rın sözleşme, karar ve tavsiyelerinin, Kahire “Kadın ve Medya”, “Kadının İnsan Hakları”,
Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem “Kız Çocukları” ve “Kadının İlerlemesinde
Planının, 4. Dünya Kadın Konferansı Eylem Kurumsal Mekanizmalar” kapsamaktadır.
Planı ve Pekin Deklarasyonunun iç hukukta Belirtilen alanlarda toplumsal cinsiyet eşit-
uygulanması yönünde çalışmaları sürdürül- liğinin geliştirilmesi amacıyla tüm tarafların
mektedir. katılımıyla kamu politikalarının oluşturul-
masında ve uygulanmasında esas alınmak
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması üzere amaç hedef ve uygulama stratejileri
çok taraflı, disiplinlerarası ve sektörler arası tanımlanmaktadır.
bir yaklaşım gerektirmektedir. Bütüncül ol-
mayan bir yaklaşım ile geliştirilen politikalar Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem
ve uygulamalar ancak palyatif çözümler ge- Planı, bağımsız bir politika olarak değil,
tirecektir. Oysa yukarıda da anlatıldığı üze- 2007-2013 dönemini kapsayan Dokuzuncu
re toplumsal cinsiyet rollerinin kökleri çok Kalkınma Planı, Kadınlara Karşı Her Türlü Ay-
derinlerdedir ve eşitsizliğin kaidesi kültürel, rımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, AB Mükte-
ekonomik, sosyal değerlemeler ile sürekli sebatı ve Milenyum Kalkınma Hedefleri gibi
güçlendirilmektedir. Bu çerçevede, kadın- üst politika belgelerindeki toplumsal cinsiyet
ların sosyal ve ekonomik konumlarını iyi- eşitliğinin geliştirilmesine dair düzenlemeler
leştirmek, hizmetlere, haklara, kaynaklara bağlamında hazırlanmıştır.Toplumsal Cinsi-
erişimini arttırmak, statüsünü yükseltmek yet Eşitliği Ulusal Eylem Planının tam met-
için sorumluluğu bulunan tüm tarafların ta- nine Bakanlık web sayfasından22 ulaşmak
ahhütte bulunması, yasal yükümlülüklerini mümkündür. Yeni Eylem Planı hazırlık aşa-
yerine getirmesi ve bu çerçevede koordineli masındadır.
çalışmalar yürütmesi gerektiği açıktır. Yapı-
lacak çalışmalara yön göstermesi ve temel 2.4.2. Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mü-
oluşturması açısından Toplumsal Cinsiyet cadele Ulusal Eylem Planı (2012-2015)
Eşitliği Ulusal Eylem Planı ve Kadına Yönelik
Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Aralık
önemli araçlardır. 2006-Aralık 2008 tarihleri arasında Birleş-
miş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) tek-
2.4.1. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal nik, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyo-
Eylem Planı (2008-2013)21 nu’nun mali desteği “Kadına Yönelik Aile İçi
Şiddetle Mücadele Projesi”ni yürütmüştür.
Türkiye’de 2008-2013 döneminde kadın ve Proje kapsamında; ilgili tüm kamu kurum ve
erkeklerin yaşamlarının çeşitli alanlarında kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ve
toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi bu alanda çalışma yürüten sivil toplum ku-
amacıyla hedef ve uygulama stratejilerinin ruluşlarının temsilcilerinin katılımı ve işbirliği
yanı sıra temel politika yapıcıları da tanım- ile “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele
layan entegre politika dokümanıdır ve nihai Ulusal Eylem Planı 2007-2010” hazırlanmış
hedefi kadına karşı ayrımcılığı önlemek ve ve yürürlüğe girmiştir.
kadınların sosyal ve ekonomik konumlarını
iyileştirmektir. Bu nedenle Ulusal Eylem Pla-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
39

Kadınların sosyal ve ekonomik


konumlarını iyileştirmek,
hizmetlere, haklara, kaynaklara
erişimini arttırmak, statüsünü
yükseltmek için sorumluluğu
bulunan tüm tarafların
taahhütte bulunması, yasal
yükümlülüklerini yerine
getirmesi ve bu çerçevede
koordineli çalışmalar yürütmesi
gerektiği açıktır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
40

Ulusal Eylem Planı, kısa, orta ve uzun vade Mücadele Ulusal Eylem Planı (2012-2015)”,
olmak üzere 3 uygulama dönemini kapsa- 10/7/2012 tarihinde onaylanarak yürürlüğe
maktadır. Planın amacı, ülkemizde aile içinde girmiştir. Güncellenen Plan ile yasal düzen-
kadına yönelik her tür şiddetin ortadan kal- lemeler, farkındalık yaratma ve zihinsel dö-
dırılması için gerekli önlemlerin uygulamaya nüşüm, kadının güçlendirilmesi ve koruyucu
konulmasıdır. Söz konusu Ulusal Eylem Planı hizmet sunumu, sağlık hizmetlerinin sunu-
ile yasal düzenlemeler, toplumsal farkındalık mu ve kurum/kuruluşlar arası işbirliği olmak
ve zihniyet dönüşümü, kadının sosyo-eko- üzere 5 temel alanda iyileştirmeler hedef-
nomik durumunun güçlendirilmesi, koruyucu lenmektedir. Eylem Planı, bu temel alanlar
hizmetler, tedavi ve rehabilitasyon hizmet- kapsamında geliştirilen hedefler doğrultu-
leri ve sektörler arası işbirliği olmak üzere 6 sunda gerçekleşmesi gereken kapsamlı ve
temel alanda iyileştirmeler hedeflenmiştir. uygulanabilir faaliyetleri, sorumlu kurumlar
ile işbirliği yapılacak kurum ve kuruluşları be-
Ulusal Eylem Planı’nda yer alan tedbirlere lirlemektedir.
ilişkin uygulamaların izlenmesi, Kadının Sta-
tüsü Genel Müdürlüğü tarafından dönemsel Ulusal Eylem Planı, Kısa (2012–2013), Orta
toplantılar aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. (2012–2014) ve Uzun vade (2012–2015 ve
2007-2010 dönemini kapsayan ilk uygula- sonrası) olmak üzere üç uygulama dönemini
ma süresinin bitiminde ilgili kamu kurum ve kapsamaktadır. Planın tam metinine Bakan-
kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve üniver- lık web sayfasından23 ulaşmak mümkündür.
sitelerin kadın araştırmaları merkezlerinin
katkı ve katılımları ile Kadının Statüsü Genel 2.4.3 Yasal Düzenlemeler İle Eşitlik24
Müdürlüğü koordinasyonunda, 6284 sayılı
“Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Bu bölümde Türkiye’de toplumsal cinsiyet
Önlenmesine Dair Kanun” ve “Kadına Yönelik eşitliğinin sağlanmasına yönelik olarak özel-
Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bun- likle son on yıl içerisinde, Anayasa, Medeni
larla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Söz- Kanun, Ceza Kanunu, İş Kanunu, Memurlar
leşmesi”nde (İstanbul Sözleşmesi) yer alan Kanunu’nda yapılan temel değişiklikler ele
tedbirler göz önünde bulundurularak Plan alınmıştır.
güncellenmiştir. “Kadına Yönelik Şiddetle
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
41

Anayasa • Evin seçimini kocanın yapacağı hükmü de-


ğiştirilerek, eşlerin oturacakları evi birlikte
Türkiye’de kadın-erkek eşitliği ilkesi; 2001 seçecekleri hükmü getirilmiştir.
yılında Anayasa’nın 41. ve 66. maddele- • Kadına önceki soyadını kocasının soyadın-
ri, 2004 yılında 10. ve 90. maddeleri, 2010 dan önce gelmek üzere kullanabilme hakkı
yılında ise yine 10. maddesinde yapılan de- veren ve 1997 yılında yapılan değişiklik yeni
ğişikliklerle güçlendirilmiştir. Anayasa’nın yasada aynen benimsenmiştir.
10. maddesine; 2004 yılında: “Kadınlar ve • Eski Medeni Kanunda yer alan eşlerin, ço-
erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşit- cukların velayetini birlikte kullanacağı, an-
liğin yaşama geçmesini sağlamakla yüküm- laşmazlık halinde ise babanın reyinin üstün
lüdür” hükmü eklenmiştir. 2010 yılında 10. olacağı hükmü değiştirilerek, eşlerin velayeti
maddenin ikinci fıkrasının sonuna: “…., bu birlikte kullanacakları hükmü getirilmiştir.
maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine Evlilik dışında doğan çocuğun velayeti anne-
aykırı olarak yorumlanamaz” ibaresi eklen- ye aittir.
miştir. • Eşlerden birinin meslek ve iş seçiminde di-
ğerinin iznini almak zorunda olmadığı hükmü
41. maddesine; “Aile Türk toplumunun te- getirilmiştir. Bu düzenlemeyle eşler meslek-
melidir” ifadesinden sonra gelmek üzere “ve lerini diğer eşten izin almadan sürdürebile-
eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmü ek- ceklerdir. Ayrıca maddenin devamında “eş-
lenmiştir. 66. maddesinden; Türk vatandaş- lerin meslek seçiminde evlilik birliğinin huzur
lığının düzenlenmesi ile ilgili eşitsizlik içeren ve yararını göz önünde tutması” gerektiği yer
hüküm çıkarılmıştır. 90. maddesine; “Usu- almıştır25.
lüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak • Eski kanunda, vesayeti kabul yükümlü-
ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaş- lüğünü sadece erkek ve koca için öngören
malarla ulusal kanunların aynı konuda farklı madde kadın-erkek eşitliğini zedelediği için
hükümler içermesi durumunda çıkabilecek tamamen kaldırılmıştır.
ihtilaflarda milletlerarası anlaşma hükümleri • Yeni kanun mirasın taksiminde, tereke
esas alınır” hükmü eklenmiş, bu çerçevede malları arasında yer alan ve ekonomik bü-
CEDAW Sözleşmesi de ulusal düzenlemeler tünlüğü bozulmaması gereken tarımsal ta-
karşısında üstün konuma getirilmiştir. şınmazların hangi mirasçıya özgüleneceği
konusunda erkek çocuklara kızlara nazaran
Türk Medeni Kanunu öncelik tanıyan eski hükme yer vermemiştir.
• Eski Medeni Kanuna göre diğer rejimlerden
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul biri seçilmemişse geçerli olan kanuni mal re-
edilerek 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe gi- jimi “mal ayrılığı” iken, Yeni kanunda “edinil-
ren Yeni Türk Medeni Kanunu, yasalar önün- miş mallara katılma rejimi” getirilmiştir. Her
de kadın erkek eşitliğini sağlamak yönünde eşin kendi adına kayıtlı mallara sahip olması
çok önemli bir adımdır. esasına dayanan mal ayrılığı rejimi yerine,
yeni mal rejimine göre evlilik birliğinin kurul-
Yeni Medeni Kanun hazırlanırken, aile huku- masından sonra her eşin karşılığını vererek
ku alanında bugüne kadar yaşanan gelişme- elde ettiği malvarlığı değerlerini (edinilmiş
ler, değişim ve ihtiyaçlar, kadın hareketinin mallar) evliliğin sona ermesi ile eşler eşit ola-
talepleri ve uluslararası sözleşmeler dikkate rak paylaşır. Kişisel mallar ve miras yoluyla
alınmıştır. Kanun ile getirilen başlıca düzen- intikal eden mallar ise paylaşıma girmez.
lemeler şunlardır: • Eski Medeni Kanuna göre evin ve çocuk-
ların geçimi kocaya ait iken, Yeni Medeni
• “Aile reisi kocadır” hükmü değiştirilerek Kanunda, “Eşler birliğin giderlerine güçleri
“evlilik birliğini eşler beraber yönetirler” hük- oranında emek ve malvarlıklarıyla birlikte
mü getirilmiştir. Eski kanunda evlilik birliğini katılırlar” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
temsil hakkı, bazı haller dışında kocaya ait • Yeni Kanun ile evlenme yaşı kadın ve erkek
iken, yeni Türk Medeni Kanununda evlilik bir- için eşitlenerek yükseltilmiş ve 17 yaşını dol-
liğinin temsili eşlerin her ikisine verilmiştir. durma şartı getirilmiştir. Ancak hâkim olağa-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
42

nüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple • Cinsiyet nedeniyle eşit değerde iş için daha
16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının düşük ücret verilemeyeceği,
evlenmesine izin verebilir. • Cinsiyet, medeni hal ve aile yükümlülükle-
• Daha önce evlenme için müracaat yeri er- ri, hamilelik ve doğumun iş akdinin feshi için
keğin oturduğu yerin evlendirme memurluğu geçerli sebep oluşturamayacağı,
iken yeni kanunda kadın veya erkeğin otur- • İşyerinde işçinin, işveren, diğer bir işçi veya
duğu yerdeki evlendirme memurluğu olarak üçüncü kişiler tarafından cinsel tacize uğ-
düzenlenmiştir. raması ve bu durumu işverene bildirmesi-
• Genel hükümlere göre boşanmadan son- ne rağmen gerekli önlemlerin alınmaması
ra nafaka davalarının açılma yeri davalının halinde işçinin haklı nedenle işi derhal fesih
ikametgah yeri mahkemesidir. Yeni kanun- hakkına sahip olduğuna ilişkin hüküm,
da, boşanmadan sonra açılacak nafaka da- • Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı neden-
valarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri lerle kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği
mahkemesi yetkili kılınmıştır. hükmü,
• Kanunda getirilen önemli bir düzenleme de • Kadın çalışanlara verilen ücretli doğum izin
tarafların talepleri ile boşanma davalarının sürelerinin artırılmasına ilişkin hüküm
gizli celse ile yapılabilecek olmasıdır.
• Bir başka değişiklik sağ kalan eşin ölen Kanunda yer almıştır.
eşine ait olan, birlikte yaşadıkları konut üze-
rinde, kendisine katılma alacağına mahsup 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Ya-
edilmek, yetmez ise bedel eklenmek sure- pılandırılması ile Sosyal Sigorta Kanunu ve
tiyle intifa ya da oturma hakkının tanınması- Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Ka-
nı isteyebilmesidir. rarnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
• Yine mirasın paylaşımında haklı sebeple- Kanun” 25.02.2011 tarihinde 27857 mü-
rin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya miras kerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak
bırakanın diğer yasal mirasçılarının birinin yürürlüğe girmiştir. 6111 sayılı yasa ile 4857
istemi üzerine mülkiyet yerine intifa veya sayılı “İş Kanunu”nun üçüncü maddesinin
oturma hakkı tanınması imkanı da getiril- birinci fıkrasında mevcut “Kadın işçilerin
mektedir. doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra
• Aile konutu ile ilgili yapılan bir düzenleme sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haf-
de, eşlerden birinin diğerinin açık rızası ol- talık süre için çalıştırılmamaları esastır. Ço-
madan aile konutu üzerindeki tasarruflarına ğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırıl-
sınırlandırma getirilmesidir. Kiralık bir konut mayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre
bile olsa diğer eşin rızası olmadan kira akdi eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu
feshedilemez. takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse
• Evlilik dışında doğmuş ve soy bağı tanıma doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde
veya hakim hükmüyle kurulmuş olanlara, çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı
baba yönünden, tıpkı evlilik içindeki çocuklar süreler doğum sonrası sürelere eklenir” hük-
gibi eşit mirasçı olabilme hakkı getirilmiştir. müne “Kadın işçinin erken doğum yapması
halinde ise doğumdan önce kullanamadığı
İş Kanunu çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sü-
relere eklenmek suretiyle kullandırılır” cüm-
10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren lesi eklenmiştir.
yeni İş Kanununun getirdiği en önemli ilerle-
me işveren-işçi ilişkisinde cinsiyet dahil hiç- Türk Ceza Kanunu
bir nedenle temel insan hakları bakımından
ayrım yapılamayacağıdır. Bu kapsamda; Yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısı 26 Eylül 2004
tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiştir.
• İş sözleşmesinin yapılmasında, uygulan- Kanun 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe
masında ve sona erdirilmesinde cinsiyet girmiştir. Cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şid-
veya gebelik nedeniyle doğrudan veya do- det konusunda çağdaş düzenlemelere yer
laylı farklı işlem yapılamayacağı, veren Kanundaki başlıca yeni düzenlemeler
şunlardır:
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
43

• “Kadın, kız ayrımı” biçimindeki tanım mad- kadını namus gerekçesiyle öldüren aile bi-
de metninden çıkarılmıştır. reyleri ve akrabalar ve diğer akrabaların hak-
• Cinsel suçlar, kişilere karşı suçlar başlığı al- sız tahrik indiriminden yararlanamayacağı,
tında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ola- her haksız fiilin de haksız tahrik oluşturma-
rak değerlendirilmiştir. yacağı madde gerekçesinde açıklanmıştır.
• Zorla ırza geçme ve zorla ırza tasaddi kav- • “Kadının mağdur olduğu bir suç sonucu
ramları kaldırılarak yerine cinsel saldırı ve gebe kalması halinde, süresi yirmi haftadan
çocukların cinsel istismarı kavramları kulla- fazla olmamak ve kadının rızası olmak koşu-
nılmıştır. luyla gebeliği sona erdirene ceza verilmez.
• Cinsel saldırı suçunun eşe karşı işlenmesi Ancak bunun için, gebeliğin uzman hekimler
durumunda soruşturma ve kovuşturma ya- tarafından hastane ortamında sona erdiril-
pılması mağdurun şikayetine bağlanmıştır. mesi gerekir” hükmü getirilmiştir.
Bu düzenleme ile eş üzerinde gerçekleşti- • Cinsel saldırı suçunun ağırlaşmış halleri
rilen ve cinsel saldırı suçunun nitelikli halini düzenlenerek, cinsel saldırı suçunun işlen-
oluşturan davranışlara ceza yaptırımı getiril- mesi suretiyle mağdurun beden veya ruh
miş, ancak bu durumda soruşturma ve ko- sağlığının bozulmasına neden olunması,
vuşturma yapılması mağdur eşin şikayetine daha ağır ceza ile cezalandırılmıştır. Yürür-
bağlı tutulmuştur. lükteki “mağyubiyet” kavramı kaldırılmıştır.
• Cinsel saldırının tanımı yapılmış ve cinsel Ruh sağlığı kavramı getirilmiştir. Suç sonucu
saldırı suçunun temel şekli tanımlanmıştır. mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölü-
• Cinsel saldırının vücuda organ veya sair bir mü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi cezası getirilmiştir.
bu suçun nitelikli hali olarak tanımlanmıştır. • Cinsel saldırı suçunun düzenlendiği mad-
• İşyerinde cinsel taciz kavramı getirilmiş, dede kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin
cinsel taciz suçunun nitelikli halleri belirlen- sağladığı nüfuzu kötüye kullanılmak suretiy-
miş; buna göre hiyerarşi ve hizmet ilişkisin- le suçun işlenmesi halinde daha ağır cezayı
den kaynaklanan nüfuzu kötüye kullanılmak gerektiren nitelikli unsurlar tanımlanmıştır.
suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın • Kasten yaralama suçu düzenlenmiş ve bu
sağladığı kolaylıktan yararlanılarak kişiye suçun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş
karşı cinsel tacizde bulunulması suçun temel veya kardeşe karşı işlenmesi suçun nitelikli
şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırıl- hali olarak kabul edilmiştir.
mıştır. Bu düzenleme ile sadece üst değil • İşkence ve Eziyet başlığı altında işkence,
çalışanlar arasında da cinsel taciz suçu dü- eziyet suçları düzenlenmiştir. Bu madde-
zenlenmiştir. ler ile Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası
• Dava veya cezanın ertelenmesini gerek- sözleşmelerden doğan yükümlülükler göz
tiren etkin pişmanlık halleri düzenlenmiş, önünde bulundurulmuştur. Bu yükümlülük-
bu düzenleme ile kaçırılan veya alıkonulan ler karşısında ve özellikle insan haysiyetinin
ile sanık veya hükümlülerden biri evlendiği tecavüzlerden korunması için işkence teşkil
takdirde cezalarında indirim veya erteleme eden fiillerin cezasız kalmaması düşünce-
yapılması ya da bu cezaların silinmesinin siyle işkence fiilleri bağımsız bir suç olarak
mümkün olamayacağı hükme bağlanmıştır. tanımlanmıştır. Suçun çocuğa, beden veya
• Kasten öldürme suçunun, ağırlaştırılmış ruh bakımından kendisini savunamayacak
müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına
hallerinin düzenlendiği maddeye “töre sai- karşı işlenmesi halinde sekiz yıldan on beş
kiyle” ifadesi eklenerek töre cinayetleri fa- yıla kadar hapis cezasına hükmolunmuştur.
illerinin en yüksek ceza ile cezalandırılması Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçu
kabul edilmiştir. düzenlenmiştir ve cezalarda artırım ve iş-
• Haksız tahrik maddesi düzenlenerek bu kence sonucunda ölüm meydana gelmesi
maddeye göre haksız tahrikin ancak haksız halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis ceza-
bir fiil sonucunda meydana gelmesi duru- sının verileceği belirtilmiştir.
munda uygulanmasına imkan veren bir dü- • Aile hukukundan doğan bakım, eğitim
zenleme yapılmış; cinsel saldırıya uğrayan veya destek olma yükümlülüğünün yerine
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
44

getirilmemesi suç olarak tanımlanmıştır. Bu lemelerde milletlerarası sözleşmelerden do-


suçun oluşması için terk olgusunun gerçek- ğan yükümlülükler göz önünde tutulmuştur.
leşmemesi gerekir. Aksi takdirde terk suçu • Ayrımcılık suçu düzenlenerek insanlar ara-
oluşmaktadır. Aile hukukundan kaynaklanan sında yürürlükteki kanun ve nizamların izin
bakım, eğitim veya destek olma yükümlülü- vermediği ayrımlar yapılarak bazı kişilerin
ğünün kapsamını Türk Medeni Kanununun hukukun sağladığı imkanlardan yoksun hale
hükümlerine göre belirlemek gerekir. Bu suç- getirilmeleri cezalandırılmıştır.
tan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapıl-
ması şikayete tabi tutulmuştur. Maddede Devlet Memurları Kanunu
evli olsun veya olmasın gebe olan eşini veya
sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Ya-
kalmış kadını çaresiz durumda terk eden, pılandırılması ile Sosyal Sigorta Kanunu ve
yani ona her türlü yardımı yapmaksızın orta- Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Ka-
da bırakan kişi cezalandırılmaktadır. Velayet rarnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
hakları kaldırılmış olsa da itiyadi sarhoşluk, Kanun” 25.02.2011 tarihinde 27857 müker-
uyuşturucu madde kullanma veya onur kı- rer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yü-
rıcı yaşayış tarzı nedeniyle özen noksanı rürlüğe girmiştir. 6111 sayılı yasa ile Devlet
veya kusurundan dolayı çocuklarının ahlak, Memurları Kanununda yapılan düzenlemeler
güvenlik ve sağlıklarını ağır şekilde tehlikeye şunlardır:
sokan ana ve babaya üç aydan bir yıla kadar
hapis cezası hükmolunmaktadır. • 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
• Fuhuş suçu düzenlenerek kişilerin ve özel- 101. maddesine, “Ancak, kadın memurlara;
likle çocukların fuhuşa teşviki, sürüklenmesi tabip raporunda belirtilmesi hâlinde hami-
fiillerinin hangi koşullarda suç oluşturduğu leliğin yirmi dördüncü haftasından önce ve
hususunda düzenlemeler yapılmıştır. Bu her hâlde hamileliğin yirmi dördüncü hafta-
düzenlemeler yapılırken Türkiye’nin fuhuşla sından itibaren ve doğumdan sonraki bir yıl
mücadele ile ilgili olarak milletlerarası söz- süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi
leşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri verilemez. Özürlü memurlara da isteği dışın-
göz önünde bulundurulmuştur. da gece nöbeti ve gece vardiyası görevi veri-
• Genital Muayene bağımsız bir madde ola- lemez” hükmü 2. fıkra olarak eklenmiştir.
rak düzenlenmiş, yetkili hakim ve savcı kararı • 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönde- 104. maddesi şu şekilde değiştirilmiştir:
ren veya bu muayeneyi yapan fail hakkında “Doğumdan önce ve doğumdan sonra 8’er
üç aydan bir yıla kadar hapis cezası getiril- hafta olmak üzere 16 haftalık “aylıklı izin”
miştir. kavramı değiştirilerek “analık izni” olarak ad-
• Reşit olmayan kişiyle cinsel ilişkide bulun- landırılmıştır. Türk Medeni Kanununda erken
mak bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. doğum ile ilgili bir hüküm bulunmaz iken;
• Çocukların cinsel istismarı fiilleri suç ola- “Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle,
rak tanımlanmıştır. Cinsel istismarın üst soy, doğum öncesi analık izninin kullanılama-
ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı üvey yan bölümü de doğum sonrası analık izni
baba, evlat edinen, vasi gibi kişilerce uygu- süresine ilave edilir. Doğumda veya doğum
lanması halinde verilecek cezalar yarı ora- sonrasında analık izni kullanılırken annenin
nında artırılmıştır. ölümü hâlinde, isteği üzerine memur olan
• İnsanlığa karşı diğer suçlar içerisinde iş- babaya anne için öngörülen süre kadar izin
kence veya insanlık dışı işlemlere veya bi- verilir” hükmü eklenerek bu hususta yeni bir
yolojik deneylere tabi kılmak, cinsel saldırıda düzenleme yapılmıştır. “Memurun eşinin do-
bulunmak, zorla hamile bırakmak, zorla fu- ğum yapması halinde, isteği üzerine on gün
huşa sevk etmek fiillerini işleyenlere ağırlaş- babalık izni verilir” hükmü getirilerek önceki
tırılmış müebbet hapis cezası verilmesi ve bu yasada yer alan “Erkek memura, karısının
suçlardan dolayı zaman aşımının işlemeye- doğum yapması sebebiyle isteği üzerine üç
ceği hükme bağlanmıştır. gün izin verilir” hükmü değiştirilmiştir.
• Kadın ve çocuk ticareti ile mücadele için
düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan bu düzen-
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
45

Gelir Vergisi Kanunu konulu 2004/7 sayılı Başbakanlık Genelgesi


22 Ocak 2004 tarihinde Resmi Gazetede ya-
2007 yılında Gelir Vergisi Kanunu’nda yapı- yımlanarak yürürlüğe girmiştir.
lan değişiklikle; hane içinde kadınlar tarafın- • “Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma
dan üretilen ürünlerin düzenlenen kermes, Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Ba-
festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluş- kım Yurtlarına Dair Yönetmelik” 14 Temmuz
larınca geçici olarak belirlenen yerlerde satıl- 2004 tarihinde Resmi Gazetede yayımlana-
ması sonucu kadınların elde ettikleri gelirler rak yürürlüğe girmiştir.
vergiden muaf tutulmuştur. • “Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırıl-
ma Koşulları Hakkında Yönetmelik” 9 Ağus-
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanu- tos 2004 tarihinde Resmi Gazetede yayım-
nu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılma- lanarak yürürlüğe girmiştir.
sına Dair Kanun • Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara
ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin
Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
bulunan kadın çiftçilerin sigorta kapsamında Belirlenmesi amacıyla 2005 yılında oluştu-
sayılması için aile reisi olmaları koşulunun rulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun Tür-
24.07.2003 tarihli ve “4956 sayılı Esnaf ve kiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda
Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar görüşülen Raporunu takiben, kadın erkek
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ve eşitliği, kadının insan haklarının korunması
Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar ve geliştirilmesi, toplumsal yaşamın her ala-
Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddele- nında kadının konumunun güçlendirilmesi ile
rinin Değiştirilmesi, Yürürlükten Kaldırılması kadına yönelik şiddetin önlenmesinin devlet
ve Bu Kanunlara Geçici Maddeler Eklenmesi politikası haline getirilmesinin açık gösterge-
Hakkında Kanun” ile 2 Ağustos 2003 tarihi si olan 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi
sonrasında uygulanmayacağı hükme bağ- 4 Temmuz 2006 tarihinde yayımlanmıştır.
lanmıştır. • 7 Mart 2010 tarihli “Ağır ve Tehlikeli İşler
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Bununla birlikte 26 Ocak 2012 tarihli ve Yönetmelik”te çok sayıda iş ağır ve tehlike-
6270 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli li iş olmaktan çıkarılarak kadın ve gençlerin
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişik- istihdamına ilişkin sınırlamalar kaldırılmıştır.
lik Yapılmasına Dair Kanun” ile söz konusu Böylece bazı işler yalnızca erkek işi olmaktan
koşulun 2 Ağustos 2003 tarihi öncesi için de çıkarılmıştır.
uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. • Kadınların sosyo-ekonomik konumlarının
Diğer Yasal Düzenlemeler güçlendirilmesi, toplumsal yaşamda kadın
erkek eşitliğinin sağlanması, sürdürülebilir
• Personel alımlarında cinsiyet ayrımcılığı ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma hede-
yapılmamasına ilişkin “Personel Teminin- fine ulaşılabilmesi için kadınların istihdamı-
de Eşitlik İlkesine Uygun Hareket Edilmesi” nın artırılması ve eşit işe eşit ücret imkanının
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
46

sağlanması amacıyla “Kadın İstihdamının • Zaten her şeyi kadınlar yönetiyor, son sözü
Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması” onlar söylüyor.
konulu 2010/14 sayılı Başbakanlık Genel- • Bütün bunlardan kadınlar sorumlu, daha
gesi 25.05.2010 tarihli Resmi Gazetede ya- fazla çaba göstersinler.
yımlanarak yürürlüğe girmiştir. • Çocuğu en iyi anne yetiştirir, babalar bece-
• 6111 sayılı yasa ile 5510 sayılı yasanın 12 remez.
inci maddesine “Kız çocuklarının durum de- • “Eğitim şart”, her şey eğitimle çözülür.
ğişikliklerinin ortadan kalkması halinde, bu • Bizim ailede/meslekte/ilde/bölgede vb.
kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla böyle bir sorun yok.
yükümlü olunan kişi sayılır” cümlesi eklene- • Bunlara müdahale edersek aile/toplum
rek kız çocuklarının sosyal ve ekonomik du- yapımız bozulur.
rumları korunmuştur.
Bunlarla baş etmek için aşağıdaki stratejileri
kullanmanız yararlı olacaktır:
Toplumsal
• Eşitliğin aynılıktan farkını detaylı bir şekil-
Cinsiyet Eşitliği de açıklayın. Şekli eşitlik ile fiili eşitlik anlayışı
hakkında bilgi verin.
Eğitimlerinde • Pozitif ayrımcılıktan bahsederken başka
alanlardan da örnekler verin, örn. engellilik.
Direnç Argümanları • Eşitliğin sadece kadınları ilgilendiren bir
mesele olmadığını belirtin, toplumsal sonuç-
ve Dirençle Başa larından bahsedin.
• Genel gerçeklerle örtüşmeyen istisna ör-
Çıkma nekler verildiğinde güncel istatistiklerden
bahsedin.
• Eşitsizliğin sadece eğitimle çözülemeyecek
Toplumsal cinsiyet eşitliği meselesinin dün-
bir mesele olduğunu açıklayın, eşitlik eylem
ya gündeminde yer bulmasının ne büyük
planlarından ve uluslararası örneklerden
çabalar sonucu gerçekleştiği, ne kadar uzun
bahsedin.
zaman aldığı ve günümüzde halen bu ko-
• Kadınların çalışma hayatı ve siyasete katı-
nuda kayda değer gelişme kaydedilememiş
lımı önündeki engelleri kadın katılımcılardan
olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu
örnekler isteyerek açıklayın.
meselenin kolaylıkla anlaşılıp kabul görmesi-
• Ayrımcılığın sadece kadınlar değil, toplum
nin, hele ki bunun bir eğitimle mümkün kılın-
açısından sonuçları olduğundan bahsedin.
masının zorluğu ortadadır. Cinsiyet eşitsizliği
• Eşitlik için herkesin yapabileceği bir şey
hayatımızın her alanı ile ilişkili olan, içselleş-
olduğunu sık sık vurgulayın, çalışmayı katı-
tirdiğimiz ve çeşitli argümanlarla meşrulaş-
lımcıların bireysel ve kurumsal olarak yapa-
tırdığımız bir sorundur ve tüm bunların eği-
bilecekleri üzerine düşünmelerini sağlayarak
timlere yansıması kaçınılmazdır. Toplumsal
tamamlayın.
cinsiyet eğitimlerinde sıkça karşılaştığımız
• Çocuğu sadece annenin yetiştirmediğini,
direnç ifadelerinden bazıları şöyledir:
çocuğun toplumsal çerçevenin etkisi ile bir
kimlik kazandığını vurgulayın.
• İnsanlar birbirinden farklıdır, bu nedenle
• Eğitim sırasında katılımcıları suçlayan ifa-
eşit olmamız mümkün değildir.
deler kullanmaktan kaçının.
• Kadınlar halinden çok memnun.
• Küçük grup çalışmaları ve egzersizlerden
• Böyle gelmiş böyle gider, ne yaparsak ya-
yararlanın.
palım eşitliği sağlayamayız.
• Günlük hayattan güncel örnekler verin.
• Pozitif ayrımcılık kadınlara hakarettir.
• Katılımcıları ikna çabasına girmeyin, sade-
• Kadınlara özgürlük verirseniz dengesizlik
ce meseleyi açık bir şekilde anlattığınızdan
olur.
emin olun.
• Kadınlar çalışmak istemiyorlar/kadınlar si-
• Sık sık geriye dönerek hatırlatmalar yapın,
yasete girmeyi kendileri istemiyor.
konular arasındaki geçişlerin kopuk olma-
• Hak verilmez alınır?
masına dikkat edin.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
47

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği katılım, üretim ve yönetimde eşit temsili he-


defler. Toplumdaki cinsiyetçi işbölümünün
İle İlişkili Kavramlar değiştirilmesini, ev işleri ve çocuk bakımı yü-
künün ortadan kaldırılmasını, kaynaklara ve
Güçlenme olanaklara (kredi vb.) ulaşım hakkını, şiddet
ve kadınlar üzerindeki denetime karşı tedbir-
Güçlenme kavramıyla, iktidar ilişkilerine ara- ler alınmasını sağlayacak dönüşümleri içerir.
cılık eden “güç”ten ziyade, kişinin kendi ha- Kadınlara ilişkin politika ve uygulamalar, ka-
yatı üzerinde kontrol sahibi olmayı olanaklı dınların içinde bulundukları kötü koşulların
kılan güce işaret edilmektedir. Güçlenme, düzeltilmesini içermelidir; ancak bunu ya-
kadınların cinsiyet kaynaklı ikincil konumunu parken kadınların ikincil konumunu değişti-
yeniden üreten kurum ve süreçlerde radikal recek bir hedef konmadığı sürece, bu tür iyi-
değişim olarak da tanımlanmaktadır26. Cin- leştirmeler son derece sınırlı bir etkiye sahip
siyet eşitliği bağlamında güçlenme; kadının olur ve sonuçta kadınların verili toplumsal
toplumsal kaynaklara ulaşabilir olma, kendi rollerinin pekiştirilmesine yol açabilir.
gündemini oluşturma, kendi hayatı hakkında
söz sahibi olma konumuna gelmesidir. Pekin Kadının insan hakları
Deklarasyonunda güçlenme; eşitlik, gelişme
ve barış için elzem bir süreç olarak tanımlan- Kadın ve erkeklerin farklı yaşam pratikle-
maktadır. Karar alma mekanizmalarına katı- ri sonucunda her iki cins için farklı deneyim
lımın sağlanması ve ekonomik aktivitelerde ve ihtiyaçlar gündeme gelmektedir. Tüm in-
yer alma güçlenmenin anahtar kavramları- sanlığı temsil ettiği düşünülen 1948 tarihli
dır. Kadınların güçlenme sürecini destekle- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, daha çok
yen etkin politikalar, kadınların kolaylaştırıcı kamusal alanın sorunlarına odaklanmakta
ve dönüştürücü cinsiyet ihtiyaçlarının fark ve dolayısıyla erkeklerin deneyim ve ihtiyaç-
edilmesi ve buna ilişkin önlemler alınmasını larını kapsayan haklara vurgu yapmaktaydı.
içermelidir. Kadınların doğurganlık özellikleri ile ilişkili
haklara, özel alana ilişkin konulara değinil-
Kolaylaştırıcı cinsiyet ihtiyaçları memekteydi. Bu sorun, 1993 yılında ger-
çekleştirilen İkinci Dünya İnsan Hakları Kon-
Kadınların cinsiyete dayalı işbölümü içindeki feransı’nda ele alınmış ve kadınların insan
rollerinden kaynaklanan ihtiyaçlardır. Kadın- haklarının evrensel insan haklarından ayrı
ların yeniden üretim rolleriyle ilgilidir ve bu düşünülemeyeceği vurgulanmıştır. Kadının
rollerini pekiştirir. Somut koşullardan çıkan, insan hakları kavramının kullanılması, ge-
acil olarak hissedilen ihtiyaçlardır. Kadınla- nellikle temel insan haklarından ayrı olduğu
rın ikincil konumundan kaynaklandığı halde, düşünülen kadın haklarının, evrensel insan
bu ihtiyaçların karşılanması, kadınların ikincil haklarının bir parçası olduğunu ifade etmesi
konumunu değiştirmez. Örneğin annelik ve bakımından son derece önemlidir.
çocuklarla ilgili temel sağlık ve bakım hiz-
metlerinin sağlanması, barınma, gıda, çeşitli
altyapı hizmetlerinin ucuz, kolay erişilebilir Toplumsal cinsiyet eşitliğinin anaakım po-
ve kaliteli olması gibi ihtiyaçlar, kadınların litikalara dahil edilmesi
maddi koşullarını iyileştirmeye yarar ve on-
lardan beklenen toplumsal cinsiyet rollerini UNESCO, cinsiyet eşitliğinin anaakım poli-
daha kolay yerine getirmelerini sağlar. tikalara dahil edilmesini “kadın ve erkekleri
ilgilendiren kanun, politika ve program gibi
Dönüştürücü cinsiyet ihtiyaçları her türlü uygulamanın tüm alanlarda ve her
düzeyde değerlendirilmesi süreci” olarak ta-
Kadınların toplumdaki ikincil konumlarından nımlamaktadır. Cinsiyet eşitliğinin anaakım
çıkan ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçların karşılan- politika ve programlara dahil edilmesi, (CE-
ması, kadınların ikincil konumunu değiştiri- APDE) 1995 yılında Pekin’de gerçekleştirilen
ci etki yapar. Kadınlarla erkekler arasındaki 4. Dünya Kadın konferansında anahtar stra-
toplumsal ilişkinin dönüştürülmesini, temsil, teji olarak belirlenmiş ve bu strateji ile sosyal
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
48

kaynaklara ulaşmak bakımından herkesin Cinsiyet eşitliğinin ana politika ve program-


eşit fırsatlara sahip olması hedeflenmiştir. lara dahil edilmesi bir amaçtan ziyade bir sü-
Kadınların kolaylaştırıcı cinsiyet ihtiyaçlarının reçtir. CEAPDE, sadece kadınları ilgilendiren
giderilmesi amacıyla yürütülen çalışmalar bir strateji olarak algılanmamalıdır. Cinsiyet
eşitsizliğin giderilmesi ve cinsiyetçi sistemin eşitliğinin sağlanması kadınlar kadar erkek-
dönüşümü için tek başına yeterli olmaz; çün- lerin de yararıyla sonuçlanır. CEAPDE dönüş-
kü bu yöndeki önlemler kadınların gündelik türücü bir süreçtir. Pratik cinsiyet ihtiyaçları-
yaşamını kolaylaştırmayı öngörür. Bunun için nın görmezden gelinmesini gerektirmez. Her
toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya dö- iki stratejinin de birlikte ilerlemesi gerekir.
nük, dönüştürücü cinsiyet ihtiyaçlarını temel
alan politikalara ihtiyaç vardır. Mevcut poli- CEAPDE, stratejisi çeşitli aşamaları içe-
tikaların bu bakımdan sorunlu olduğu kabul rir. Öncelikle sosyal adalet ve insan hakları
edilmektedir. Örneğin, kadınların kendilerine perspektifinden cinsiyet eşitliğinin yaygın-
daha fazla zaman ayırabilmesi için çamaşır- laştırılmasının, gelişme ile ilgili konularla
haneler açılması kadınların gündelik hayatını ilişkisinin anlaşılması gereklidir. Bu anlayış
kolaylaştırır ancak eşitsizliği gidermezken, çerçevesinde geliştirilen plan ve programla-
ev işlerinin erkek ve kadınlar tarafından adil rın kadın ve erkekler üzerindeki farklı etkile-
biçimde paylaşılması yönündeki politika ve rini değerlendirecek metot ve mekanizmalar
programlar geliştirilmesi eşitsizliği giderme- tanımlanmalıdır. Araştırmalar, istatistikler,
ye yarar. CEAPDE süreci politika ve program- fayda ve maliyet analizleri, hedeflerin tanım-
ların cinsiyetler açısından ele alınmasını ve lanması, sorumlulukların tanımlanması, etki
düzenlenmesini öngörür. değerlendirmesi gibi metotlar kullanılabilir.
Toplumsal cinsiyet anaakımlaştırması ile il-
gili daha ayrıntılı bilgiyi Kadın Dostu Kentler
Eğitici Kiti’nin Toplumsal Cinsiyet Anaakım-
laştırma kitapçığında bulabilirsiniz.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
49

TOPLUMSAL
CİNSİYET
EŞİTLİĞİ /
EGZERSİZLER
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
51

Bölüm: Cinsiyet Eşitsizliği

Uygulama Yönergesi:
• Katılımcıları dörder kişilik alt gruplara ayırın.
• Her gruba Materyal 1a’yı verin.
• Grupların tartışarak boşlukları doldurmasını isteyin.
• Daha sonra Materyal 1b’yi verin ve yanıtları ile karşılaştırmalarını isteyin.
• Materyal 1b’deki soruları tartışmalarını isteyin.
• Küçük grupta yapılan tartışmaların paylaşılmasını isteyin.

DİKKAT: Bu çalışmayı yürütürken doğru ya da yanlış yanıt vermenin bir önemi olmadığını
vurgulayın. Önemli olanın, Türkiye’de kadının durumunun nasıl algılandığını görmek
olduğunu belirtin.

Bazı katılımcılar durumun tahminlerinden çok iyi olduğunu, Türkiye’de kadının durumuna
ilişkin endişe edilecek bir durum olmadığını söylemektedir. Kadının durumunun bazı
alanlarda iyiye gitse de bu istatistiklerin, kadınların toplumsal kaynaklara ulaşım ve
temel haklar konusunda hala ciddi problemleri olduğunu gösterdiğini belirtin.
Katılımcılar sıklıkla Avrupa ülkelerinde durumun nasıl olduğunu merak etmekte, orada
daha iyi olsa bile kadınlar açısından pek çok sorunun devam ettiğini söylemektedir.
Bu nedenle eğitim öncesinde Avrupa ülkelerinde kadının durumuna ilişkin güncel bilgi
edinmek işinizi kolaylaştırabilir. Ayrıca, Avrupa ülkelerinde kadınının temsil vb. alanlarda
durumu daha iyi olsa bile, eşitlik anlayışının yerleşmesinin uzun zaman gerektiren bir
süreç olduğunu vurgulamakta da fayda vardır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
52

Bölüm: Cinsiyete Dayalı İşbölümü

Eğiticiye Not:
Kadınların cinsiyet rollerinden nasıl etkilendiğini görmek amacıyla bir egzersiz
yapacağınızı belirtin.
Bu egzersiz, kadın ve erkeklerin gündelik yaşamı nasıl deneyimlediklerini katılımcıların
görmesine yardımcı olmaktadır.

Uygulama Yönergesi:
• Katılımcıları dörder kişilik gruplara ayırın. 24 saat egzersizi materyalini (Materyal 2) her
gruba bir tane gelecek şekilde dağıtın.
• Her grup için farklı toplumsal statülerden çiftler tasarlayın (doktor/mimar, esnaf/”ev
hanımı” işsiz/temizlikçi gibi)
• Her grubun, materyalinde belirtilen çiftin sabah kalktıktan gece yatana kadar ne
yaptıklarını yazmasını isteyin.
• Çalışma tamamlanınca kadınların ve erkeklerin günlük rutinlerini çalışma süresi,
karşılığında ne aldıkları, uyku, boş zaman, kendini geliştirme, arkadaşlarla görüşme vb.
açılardan değerlendirmelerini isteyin.

Uygulama 3

Uygulama Yönergesi:
• Katılımcıları 4 gruba ayırın.
• Her grubun cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bireysel olarak ne yapabileceklerini ve
çalıştıkları kurumun neler yapabileceğini listelemelerini isteyin.
• Sonuçları katılımcılarla tartışın.

Süre: 45 dk.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
53

Materyal 1 A

TOPLUMSAL CİNSİYET İSTATİSTİKLERİ

1. 2011 genel seçim sonuçlarına göre 550 milletvekilinin …. kadındır. (TBMM,2011)

2. Türkiye’de …. kadın vali vardır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

3. 2014 yerel seçim sonuçlarına göre büyükşehir belediye başkanı sayısı ….,
eşbaşkanlıklarla birlikte toplam …… (KA.DER istatistikleri, 2014).

4. 2014 yerel seçim sonuçlarına göre 919 ilçede belediye başkanı kadın sayısı …… (KA.
DER istatistikleri, 2014).

5. Türkiye’de 2012 yılında okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı % ….. iken,
kadınlarda bu oran %....... (TÜİK, 2013)

6. 2014 itibariyle 26 müsteşarın …… kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

7. Yüksek yargıda başkanlık yapan 7 kişiden ……kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

8. 176 rektörün …….. kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

9. 2013 yılında Türkiye genelinde … erkeklerde işgücüne katılma oranı %........ kadınlarda
ise %........... (TÜİK, 2013)

10. Üst düzey kadın memur oranı %........... (www.dpb.gov.tr)

11. Kadın hâkim oranı %.............(KA.DER istatistikleri, 2014)

12. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için
%...... (KA.DER istatistikleri, 2014)

13. Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Uçurumu raporunda Türkiye 142 ülke arasında
……… sırada yer almıştır (en iyi ülke 1. sırada olacak şekilde) (DEF, 2014)
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
54

Materyal 1 B

TOPLUMSAL CİNSİYET İSTATİSTİKLERİ

1. 2011 genel seçim sonuçlarına göre 550 milletvekilinin 79 kadındır.

2. Türkiye’de 1 kadın vali vardır.

3. 201 yerel seçim sonuçlarına göre büyükşehir belediye başkanı sayısı 3,


eşbaşkanlıklarla birlikte toplam 5’tir.

4. 2014 yerel seçim sonuçlarına 919 ilçede belediye başkanı kadın sayısı 33’tür. (KA.DER
istatistikleri, 2014).

5. Türkiye’de 2012 yılında okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı %1,4 iken,
kadınlarda bu oran %7’dir. (TÜİK, 2013)

6. 2014 itibariyle 26 müsteşarın 1’i kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

7. Yüksek yargıda başkanlık yapan 7 kişiden 1’i kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

8. 176 rektörün 14’ü kadındır. (KA.DER istatistikleri, 2014)

9. 2013 yılında Türkiye genelinde erkeklerde işgücüne katılma oranı %70,9, kadınlarda ise
%29,7’dir.

10. Üst düzey kadın memur oranı % 9,27 (www.dpb.gov.tr)

11. Kadın hâkim oranı %36,3 (KA.DER istatistikleri, 2014)

12. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için
%28,1 (KA.DER istatistikleri, 2014)

13. Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Uçurumu raporunda Türkiye 142 ülke arasında
125. sırada yer almıştır (en iyi ülke 1. sırada olacak şekilde) (DEF, 2014)

SORULAR

1. Sizin yanıtlarınız ve mevcut oranlar arasında bir fark var mı?

2. Bu oranlara bakarak Türkiye’de kadının durumu hakkında neler söylenebilir?


Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
55

Materyal 2 - 1. GRUP

Gaziantep’te yaşayan matematik öğretmeni Tahir Bey ve fen bilgisi öğretmeni Tahire
Hanım 10 yıldır evlidirler ve 8 yaşında Türkan ile 4 yaşında Timur isimlerinde iki çocukları
vardır. Türkan annesinin çalıştığı okulda ikinci sınıfta okumaktadır. Timur, ailenin oturduğu
semtte bir kreşe gitmektedir.

SAAT TAHİR BEY SAAT TAHİRE HANIM

01:00 01:00

02:00 02:00

03:00 03:00

04:00 04:00

05:00 05:00

06:00 06:00

07:00 07:00

08:00 08:00

09:00 09:00

10:00 10:00

11:00 11:00

12:00 12:00

13:00 13:00

14:00 14:00

15:00 15:00

16:00 16:00

17:00 17:00

19:00 19:00

20:00 20:00

21:00 21:00

22:00 22:00

23:00 23:00

24:00 24:00
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
56

Materyal 2 - 2. GRUP

Melek Hanım ve Mehmet Bey Antalya’da dar gelirli kişilerin yoğun olarak tercih ettikleri
bir semtte küçük bir evde üç çocukları ile birlikte yaşamaktadırlar. Mehmet Bey, sanayide
çalışmaktadır. Melek Hanım ve Mehmet Bey’in 6 yaşındaki kızları Medine bu sene
oturdukları semtteki okula başlamıştır. İkinci çocukları Mert üç yaşındadır. Çocukların
sonuncusu iki buçuk aylık Mesude’dir.

SAAT MEHMET BEY SAAT MELEK HANIM

01:00 01:00

02:00 02:00

03:00 03:00

04:00 04:00

05:00 05:00

06:00 06:00

07:00 07:00

08:00 08:00

09:00 09:00

10:00 10:00

11:00 11:00

12:00 12:00

13:00 13:00

14:00 14:00

15:00 15:00

16:00 16:00

17:00 17:00

19:00 19:00

20:00 20:00

21:00 21:00

22:00 22:00

23:00 23:00

24:00 24:00
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
57

Materyal 2 - 3. GRUP

Sema Hanım ve Selami Bey Bursa’da yaşamaktadırlar. Dört yıllık evli olan çiftin 2 yaşında
Seda ve 3 aylık Semih isimlerinde çocukları vardır. Selami Bey’in tekstil atölyesi vardır.

SAAT SELAMİ BEY SAAT SEMA HANIM

01:00 01:00

02:00 02:00

03:00 03:00

04:00 04:00

05:00 05:00

06:00 06:00

07:00 07:00

08:00 08:00

09:00 09:00

10:00 10:00

11:00 11:00

12:00 12:00

13:00 13:00

14:00 14:00

15:00 15:00

16:00 16:00

17:00 17:00

19:00 19:00

20:00 20:00

21:00 21:00

22:00 22:00

23:00 23:00

24:00 24:00
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
58

Materyal 2 - 4. GRUP

Asya Hanım ve Ali Bey Malatya’da yaşamaktadırlar. 16 yaşında Arda isminde bir
oğulları ve 10 yaşında Akasya isminde bir kızları vardır. Her iki çocukları da oturdukları
mahalledeki okullara gitmektedir. Ali Bey muhasebeci olarak çalıştığı özel şirketten üç ay
önce çıkartılmıştır. Asya Hanım, bir hukuk bürosunda sekreter olarak çalışmaktadır.

SAAT ALİ BEY SAAT ASYA HANIM

01:00 01:00

02:00 02:00

03:00 03:00

04:00 04:00

05:00 05:00

06:00 06:00

07:00 07:00

08:00 08:00

09:00 09:00

10:00 10:00

11:00 11:00

12:00 12:00

13:00 13:00

14:00 14:00

15:00 15:00

16:00 16:00

17:00 17:00

19:00 19:00

20:00 20:00

21:00 21:00

22:00 22:00

23:00 23:00

24:00 24:00
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
59

DİPNOTLAR

1
Ayrımcılık Yasağı: Kavram, Hukuk, İzleme ve Belgeleme. İdil Işıl Gül, Ulaş Karan. İstanbul, 2011.

2
“Veriler “Women Deliver” İnternet sitesinden alınmıştır: http://www.womendeliver.org/
knowledge-center/facts-figures/gender-equity/

3
2014 yılı TÜİK Hane Halkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Anketi verilerine göre Türkiye’de
kadınların yüzde 44’1’i İnternet kullanıcısıdır: http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.
do?metod=temelist

4
http://www.sosyalyardimlar.gov.tr/tr/11569/Sartli-Nakit-Transferi

5
http://www.sosyalyardimlar.gov.tr/tr/11569/Sartli-Nakit-Transferi
aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFEC9E8A7FA3AA308F&Sozcuk=
kad%C4%B1n%20%20&Detay=1&ANAH=30110, http://www.dildernegi.org.tr/TR/Sozluk.
aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFEC9E8A7FA3AA308F&Sozcuk=
Erkek&Secim=1, http://www.dildernegi.org.tr/TR/Sozluk.
aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EFEC9E8A7FA3AA308F&Sozcuk=
di%C5%9Fi&Secim=1

6
Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara 2011.

7
Özel alanda kadına tanınan hareket alanı ve güç, kadının kamusal alanda görünürlüğü ve
söz sahibi olmasını sınırlayan ataerkil sosyal yapının bir parçasıdır. Dolayısı ile kadınlar için
hareket alanından daha çok yeni ezilme alanları yaratma kapasitesi olduğu göz önünde
bulundurulmalıdır.

8
Savran, Gülnur Acar, Beden Emek Tarih, Kanat yayınları, İstanbul 2004, s. 17.

9
TÜİK, İstatistiklerle Kadın, 2012.

10
Akın ve Ark. 2004.

11
Women 2000, AİŞ KSGM Projesi, s. 8.

12
TCEE, daha önceki Cinsiyete Bağlı Gelişme Endeksi ve Kadının Güçlendirilmesi Endeksi’nin
yerini almıştır.

13
http://www.kadinkoalisyonu.org/tr/node/197

14
http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/2012/trde_
kadinin_durumu_2012_ekim.pdf?p=1 syf 33

15
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı resmi web sitesinden alınan fotoğrafta, Türkiye
Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından verilen bir resepsiyonda bir
araya gelenTürkiye’nin 81 ilinin Valileri ve Jandarma Genel Komutanı Org. Bekir Kalyoncu
görülmektedir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
60

16
http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/2012/trde_
kadinin_durumu_2012_ekim.pdf?p=1

17
TÜİK İstatistikler Kadın 2012, s. 127.

18
Konuyla ilgili detaylı bilgi için “Kadına Yönelik Şiddet” bölümüne bakınız.

19
1985.

20
Olkin, 1999; Worrel & Remer, 2003.

21
2014-2018 yıllarını kapsayacak olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı’nın
güncelleme çalışmaları devam etmektedir.

http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/eski_site/Pdf/
22

TCEUlusaleylemplani.pdf

http://www.kadininstatusu.gov.tr/tr/19091/Kadina-Yonelik-Siddetle-Mucadele-Ulusal-
23

Eylem-Plani

http://www.kadininstatusu.gov.tr/upload/kadininstatusu.gov.tr/mce/2012/trde_kadinin_
24

durumu_2012_ekim.pdf

Eski kanunda yer alan kadının meslek seçiminde eşinden izin alacağı hükmü 1990 yılında
25

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.

26
Moser, 1993.
NOTLAR
NOTLAR
NOTLAR
NOTLAR

You might also like