Professional Documents
Culture Documents
Avram Galanti - Vatandaş Türkçe Konuş!-Kebikeç Yayınları (2000)
Avram Galanti - Vatandaş Türkçe Konuş!-Kebikeç Yayınları (2000)
Avram Galanti
Çevrimyazı
Ömer TÜRKOÔLU
Sunuş
Rıfat N. BALİ
kebikeç yayınları
kebTkeç yayınları: 17
tarih kitaplığı: 4
Kapak Tasarımı
Ömer Türkoğlu
Baskı:
kebikeç yayınları
Karanfil Sokak
Birlik İş Merkezi 5/2
06650 Kızılay - Ankara
Tel&Fax: 3 12. 418 62 03
E-mail: kebikec@ada.net.tr
Çevirenin Notu
v
yıllarında geçerli olan düzenin az bir değişiklikle Cumhuriyet rejimi
altında da devam edebileceğini sanıyorlar, kendi milli dillerinde yayın
ve eğitim yapabileceklerine inanıyorlardı. Ancak L o z an
Antlaşması'nda yer alan ve azınlıklara özel imtiyazlar tanıyan bu
maddeler aslında bir ulus-devletin kuruluş ilkelerine tamamen aykırı
maddelerdi. Bu nedenle de Lozan Antlaşması'nın azınlıklara kendi
dini şeriatlarına göre yargılanma hakkını tanımış olan 42inci
maddeden feragat etmeleri yolunda siyasi iktidarın azınlık cemaat
yönetimlerine yapmış olduğu telkinler amacına ulaştı. Önce Yahudi
daha sonra Ermeni ve en nihayet Rum cemaati 42inci maddeden
feragat ettiklerini ve Medeni Kanunu'nu kabul ettiklerini beyan
ettiler.
Lozan Antlaşması'nın azınlıklara kendi dillerinde eğitim
görmelerine ve yayın yapmalarına izin veren diğer maddeleri ise
hem siyasi iktidar hem de kamuoyu tarafından kerhen kabul
edilmişlerdi. Dönemin basını her vesileyle azınlıkların ve özellikle
Yahudilerin Türkçe konuşmamalarını kimi zaman alaycı, kimi zaman
sivri, kimi zaman ise ağır bir üslupla eleştirmekten geri kalmıyordu.
Basının özellikle Yahudileri Türkçe konuşmama konusunda
eleştirmesi ise Yahudilerin içinde bulundukları özel durumdan
kaynaklanıyordu. Türkiye Yahudilerinin büyük çoğunluğu halen
atalarının 1 492 yılında kovulmuş oldukları İspanya'dan Osmanlı
topraklarına göç ettiklerinde konuştukları İspanyolcayı konuşmaya
devam ediyorlardı. Bunun sebebi de azınlıklara kendi dillerinde
eğitim görme izni vermiş olan Osmanlı Devleti'nin millet düzeniydi.
Osmanlı Yahudileri daha sonra merkezi Paris'de bulunan Allliance
İ s raelite U niverselle (kısaca Alyans) teş kilatının, aralarında
Türkiye'nin de bulunduğu, Yakın Doğu Yahudilerini içinde
bulundukları toplumsal ve kültürel çöküntüden kurtarmak için
kurmuş olduğu ve Fransızca eğitim veren Alyans okullarına gitmiş,
burada da Fransız dil ve kültürünü ve bunun yanı sıra da bir zanaati
öğrenmişlerdi.
Cumhuriyet Osmanlı Devleti'nin böyle bir cemaat yapısını miras
olarak devralmaktaydı, yani Türkçeyi iyi konuşamayan, buna karşılık
İspanyolca ve Fransızcayı konuşan bir Yahudi cemaati.
vi
Basın ve siyasi iktidar Yahudilerin milli dili olarak İspanyolcayı
değil İbraniceyi kabul etmekteydi. Ancak İbranice Yahudiler arasında
hiç yaygın değildi. İspanyolca ve Fransızca konuşmakta ısrarlı olan
Türkiye Yahudilerine yöneltilen belli başlı eleştiri bir "nankörlük"
eleştirisi olup şöyle özetlenebilirdi: "siz Türkiye Yahudileri sizleri
450 yıl önce topraklarından kovmuş olan bir ülkenin dilini
kullanmakta ısrar ediyorsunuz ve atalarınıza kollarını açmış ve
onların hayatlarını kurtarmış olan Türkiye'nin diline tenezzül
etmiyorsunuz. Demek ki sizler nankö r insanlarsınız. Sizler
İspanyolcanın yanı sıra başka bir dil öğrenmeye karar verdiğinizde
Türkçeyi öğreneceğinize Fransızcayı öğrenmeyi tercih ettiniz.
Dolayısıyla iki kere nankörsünüz."
Sadece Yahudilerin değil bütün azınlıkların Türkçeye hakim
olmamaları nedeniyle de dönemin Milliyet, Anadolu, Cumhuriyet,
Akşam gibi önemli gazeteleri Türkçeden ziyade Fransızcaya aşina
olan bu okur kitlesine hitap etmek üzere gazetelerinin Fransızca
versiyonlarını yayımlıyorlardı. Bunun yanı sıra Stambou� Le Journal
D 'Orient gibi yıllardan beri yayın hayatlarını sürdüren ve azınlıklara
hitap eden günlük Fransızca basın da mevcuttu.
Azınlıkların Türkçe konuşmamalarının daha fazla tahammül
edilemez bir durum olduğuna dair bir haleti ruhiyenin kamuoyuna
hakim olduğu bir ortamda Dar-ül-fünun Hukuk Fakültesi Talebe
Cemiyeti'nin 13 Ocak 1928 tarihinde düzenlenen yıllık kongresinde
azınlıkları Türkçe konuşturmaya teşvik etmek için bunun bir
kampanya ile yapılması fikri ortaya atıldı. Bu fikir hazır bulunan
herkes tarafından kabul gördü ve "Vatandaş Türkçe Konuş!" sloganı
ile uygulamaya geçildi.
Uygulamada azınlıkların nüfus açısından yoğun oldukları Edirne,
İstanbul ve İzmir gibi kentlerin umumi yerlerine bez afişler,
pankartlar asıldı, el ilanları dağıtıldı. Ancak bu hareket kısa zamanda
fevri ve kontroldan çıkmış bir hal arz etti. Tramvaylarda, şehir
hatlarında çalışan vapurlarda, sokaklarda, kendi aralarında Türkçe
dışında bir dil konuşan ve dönemin Fransızca gazetelerini okuyan
kişilere sataşmalarda ve tacizlerde bulunuldu. Zorla Türkçe
konuşmaları istendi, gazeteleri ellerinden alıp yırtıldı, kavgalar
Vll
meydana geldi.
''Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyası yaklaşık üç ay sürdü ve
başladığı gibi aniden sonra erdi. Bu kampanya azınlıkları oldukçu
huzursuz ve tedirgin etti. Kampanyanın hedefine ulaştığı kesinlikle
söylenemez zira azınlıkların ve özellikle Yahudilerin Türkçe
konuşmamaları 1945 yılına kadar kamuoyunun ve siyasi iktidarın
azınlıklara yönelttiği belli başlı serzenişlerinin ve eleştirilerinin en
önemlisini teşkil etti.
Avram Galanti'nin bu kampanyanın sloganını başlık olarak
benimsemiş olan bu eseri Yahudilerin 1928 yılı itibariyle halen neden
Türkçe konuşmadıklarını açıklamaya, onları eleştiren basına karşı
savunmaya ve kamuoyunun öfkesinin azaltmaya ve yatıştırmaya
yönelik bir eserdir. Eser Tekin Alp 'ın, Türkiye Yahudilerinin
Türkleşmeleri gerektiğini vaaz eden Türkleştirme başlıklı eseriyle
aynı tarihte, 1928 yılının Mart ayında yayımlandı. 10 Mart 1928
tarihinde de Tekin Alp ve bir grup Yahudi ve Türk aydın ve
gazetecinin önderliğinde Milli Hars Birliği Kuruldu. Milli Hars
Birliği'nin amacı, adından anlaşılacağı üzere, Yahudilerin Türk milli
kültürü içinde erimelerini sağlamaktı.
Sonuç itibariyle Avram Galanti'nin b u eseri kamuoyunun
Yahudilere Türkleşmemiş olmalarından ötürü yöneltmiş olduğu
eleştiri ve baskılara karşı hem Yahudilerin Türkçe konuşmamalarının
tarihsel nedenlerini açıklayan hem de, Tekin Alp gibi, Yahudi
cemaatine bir an önce Türkçe konuşmalarını telkin etme amacını
güden bir çalışma olma özelliğine haizdir.
Rıfat N. Bali
viii
Vatandaş: Türl�çe Konuş!
yahud
Türl�çe'nin Ta'mimi
Meselesi
Avram Galanti
İstanbul
Hüsn-i tabiat Matbaası
1928
Vatandaş Türkçe Konuş!
Mukaddime
Avram Galanti
Avram Galanti
BİRİNCİ FASIL
2
Vatandaş Türlzçc Konuşl
3
Avram Galanti
4
Vatandaş Türhçc Konuş!
5
Avram Galanti
7
Avranı Galanti
8
Vatanda ş Türkçe Komı ş 1
Sefılu tamatiyaso
Se fi lu ta ma ti ya so
9
Avram Galanti
İKİNCİ FASIL
Rumca ve Türkçe
Sırf Türkçe Konuşulan Mıntıka - Sırf Türkçe
Konuşulmayan Mıntıka - Yunanca'nın Birinci Mıntıkayı
İstilası - Birinci Mıntıka Rumları -Türkçe'yi Niçin Yunan
Harfleriyle Yazmışlardır - İstanbul Rumları
des Altertums , birinci cilt, ikinci kısım, sahife 693, üçüncü tab'.
* Metin içerisinde zaman zaman geçen "(b.m.)" rumuzu ba'd-el miliid; milattan
10
Vatandaş Türkçe Konuş!
11
Avram Galanti
12
Vatanda ş Türl<çc Konu ş l
13
Avram Galanti
14
Vatandaş Türkçe Konuş l
15
Avram Galanti
16
Vatandaş Türkçe Konuş !
İSTANBUL RUMLARI
* Evangelinos Mjsailidis'in söz konusu kıtabının tam ismi Tem aşa-i Diinya ııe Cejakciı
ü Cefakeş olup Robert Anhegger ve Vedat Günyol tarafından hazırlanarak 2
defa Türkçe baskısı yapılmıştır. Bkz. Evangelinos Misailidis, Haz: Anhegger
Robert, Günyol Vedat; Seyreyle Dü nyayı (fem aşa-i Dünya ve Cefakôr ti Cefakeı),
Cem yayınları, gözden geçirilmiş 2. baskı, İstanbul, 1988. (ç.n.)
17
Avram Galanti
ÜÇÜNCÜ FASIL
18
Vatandaş Türl<çc Konuş1
13 E. Meyer, Geschich te des Alte rtu111s, üçüncü tab'ı, ikinci kısım, sahife 700.
14 J. Delaville Le Roulx, Les Hospita /iers en Te rre Sain t e t d Ch ypre, sahife 51.
15 Keza sahife 244.
* Timurtaş-noyan, 1317-1327'de Moğol (İlhanlı) genel valisidir. (ç. n.)
19
Avram Galanti
20
Vatandaş Türkçe Konuş!
21
Avram Galanti
22
Vatandaş Türkçe Konuş1
İSTANBUL ERMENİLERİ
* Muhtemelen bir tertip yada telaffuz hatası sonucu "Teremya" olarak yazılan
ismin aslı "Yeremya Çelebi Kömürciyan" (1637-1695) olup bahse konu olan
okul da 1662'de Langa'da Surp Sarkis Kilisesi'nde açılan okuldur. Bkz. Yaşam/an
ve Yapıtlanyla Osmanlılar Ansiklopedisi, ilgili madde, 2. cilt, ss. 35, 36, Yapı Kredi
Yayınları, İ stanbul, 1999. (ç.n.)
23
Avram Galanti
DÖRDÜNCÜ FASIL
Yahudiler ve T ürkçe
1 . İSPANYA MUHACERETİNDEN
İBRAHİM MÜTEFERRİKA ZAMANINA KADAR
24
Vatandaş Türkçe Konuşl
25
Avram Galanti
Harsi Tesir:
Burada mevzu-i bahs olan harsi tesir, maddi değil manevi tesirdir.
1492'de Türkiye'ye gelen Musevilerin manevi harsları vardı. Bu
manevi harsın idamesine muktezi amile yani matbaaya malik idiler.
Bu muhacir Museviler 1 494'de İstanbul'da, 1510'da Selanik'te,
1554'de Edirne'de, 1605'de Şam'da, 1646'da İzmir'de matbaa
açmışlardır. Bu matbaalarda -memnu' olduğu için Türkçe ve
Arapça'dan gayrı- Yunanca, Latince, İspanyolca, İbranice eserler
basılırdı. 1 9 Türkiye'de İbrahim Müteferrika, Arap harfleriyle işleyen
ilk matbaayı 1727'de açmaya başlamış ve 1729'da ilk Türkçe kitabı
basmıştır. 1494'de açılan matbaa ile 1727'de açılan matbaa arasında
geçen zaman 233 senelik bir zamandır. Bu zaman zarfında
memlekette Türkçe matbu' kitaplar olmadığından, İspanyol
Musevileri okunan ve yazılan Türkçe'den istifade edemeyip,
bildikleri İspanyol muhiti içinde sıkışıp kalmışlardır.
İçtimai Tesir:
İçtimai tesiri anlamak için İspanya Yahudileri'nin Türkiye'de
ikamet ettikleri yerlerin şeraitini tedkik etmek lazımdır.
İ spanya'dan ve bilahare Portekiz'den Türkiye'nin büyük
merkezlerine gelen Museviler, mürur-ı zamanla kendilerine mahsus
mahalleler teşkil ederek, oralarda guruplar halinde yaşamışlar ve
lisanlarıyla örf ve a'datını muhafaza etmişlerdir.
İ spanyol M usevileri e kseriy e t itibarıyla ticaretle iştigal
ettiklerinden, ticaretlerine yeni mahrecler bulmak için, Musevi
kesafetleri çok olan İstanbul, Edirne, Selanik, İzmir, Bursa ve Rodos
gibi yerlerin Musevileri, bu şehirlerin civarlarına gitmişler ve mürlır-ı
zaman ile, küçük küçük yeni cemaatler teşkil etmeye muvafık
26
olmuşlardır. Bu suretle İstanbul'dan Şarki Trakya; Edirne'den Garbi
Trakya; Selanik'ten Makedonya; Bursa'dan Marmara deni:ô sevahili
İzmir'den eski Aydın vilayeti; Rodos'tan kendisine nazır Anadolu
sevahili Musevi cemaatleri meydana gelmiştir.
B öyle teşkil etmiş olan küçük c emaatlerin e fradı, Türk
mahalleleri arasında dağınık bir halde yaşarlardı. Büyük ve küçük
cemaatler teşkil edip, Türkçe'den gayrı bir lisan konuşan bu İspanyol
Musevilerin erkeklerinin vaziyeti, kadınlarınkinden farklıydı.
Erke kler, işleri i tib arıyla çarşılara gi tme k mecburiyetinde
b ulunduklarından, iyi kötü, Türkçe konuşmayı öğrenirl erdi.
Hanelerde imrar-ı hayat eden kadınların hali ise kesafetleri a?, ve
kesafetleri çok olan cemaatlere göre değişir, Türk mahallelerinde
dağınık yahud karışık bir halde yaşayan kadınlar ve çocuklar, içtimai
düstlırlara tevfikan, farkına varmadan, hoş ve zengin tabirler ile
Avam Türkçesi'ni hemen hemen Türk telaffu?,uyla konuşurlar ve
İspanyolcalarını koyu bir Türkçe boya ile boyarlar. Musevi kesafeti
çok olan mahallelerdeki kadınlar ve çocuklar toplu bir halde
yaşadıklarından, içtimai düsturlara tevfikan, daima Yah udice
İspanyolca ve nadiren Türkçe konuşurlar. Ben bu farkları vaktiyle
eski Aydın vilayetinin muhtelif yerlerinde yerleşmiş olanı küçük
Musevi cemaatler ile Rodos Yahudi mahallesinde sakin Musevilerin
efradı meyanında müşahede ettim.
Dini Tesir:
Bu ciheti tedkik etmezden evvel, Yahudilerde "Din"in, hiç bir
vakit ecnebi lisanların tahsiline mümanaat etmediğini söyleyelim.
Yahudiler, en eski zamandan itibaren, İbranice gibi Samice bir lisan
olmayan Yunanca'yı kabul etmişlerdir. Ahd-i ati'k'in ba?,ı aksamı211
Aramca olduğu gibi, el-yevm bile, dual arın bir iki parçası da
Aramcadır.
Yunanca'ya gelince, bu'dü'n-nefy ve'l-icla, Mısır'a gidip orada
yerleşmiş Museviler, Mısır'ın Batlamyuslarının devri zamanında,
Yunanca konuşurlardı. Filadiflos namıyla ma'rlıf İkinci Batlamyus
27
Avram Galanti
İktisadi Tesir:
İspanya'dan Türkiye'ye gelen Museviler, memlekette kendi
lisanlarını bilip Türkçe'yi bilmeyen Rumlar ile kezalik Türkçe
bilmeyen Galata'da İngiliz, Fransız, Felemenk, Ceneviz, ilh.
kolonileri bularak, münasebat-ı ticariyyeleri için, konuştukları
Türkçe'den başka, bunların lisanlarını da öğrenmeye mecbur
olmuşlardır. Bu hal, mesela İ stanbul'da tekellüm edilen diğer
lisanlara hükmünü kabul ettirecek bir lisanın tekvinine mani'
olmuştur. Çünkü İstanbul'un fethinden evvel şehrin lisan-ı umumisi
Rumca ve Galata'nın hakim lisanı Cenevizce yani İtalyanca ve
Rumca idi.
Fetihten pek az bir müddet sonra, İspanya'dan gelen Museviler,
İ s tanbul'da konuşulan b ü tü n lis anların muhiti haricinde
kalamazlardı. Bu halin aksini Mısır'da görüyoruz. Mısır'da Arapça
kabul edildiği zamandan itibaren Mısır İ slamları, Kıbdleri
28
Vatandaş Türkçe Komış l
İspanyolca ve Portekizce:
Portekizli Musevilerin, Türkiye'de yerleşmelerinden bir asır
sonra, adetleri bin-nisbe az ve lisanları İspanyolca'ya pek çok
benzediği ve İspanya ve Portekiz Musevileri arasında din ve ırk ve
a'dat farkı mevcut olmadığı için, tesis-i sıhriyyet ve ihtilat suretiyle
İspanyolca Portekizce'yi bel' ve temsll etmiştir. El-yevm Türkiye
Yahudileri'nce konuşulan İspanyolca'da Portekizce'nin bazı enkazı
mevcuttur.
29
Avram Galanti
30
Vatandaş Türkçe Komışl
31
Avram Galanti
32
Vatandaş Türl<çc Konu ş !
25 Paris'te çıkan Revue des deux mondes mecmuasının 1874 senesinin Teşrin-i evvel
nüshasında.
26 Türk Tarih Encümeni Mecmuası (fanzimit'tan Sonra Türkiye'de M aarif Teşkilatı
makalesi). Eylül 1926, adet 17 (94), sahife 303.
27 Keza, sahife 307.
28 Keza, sahife 310.
33
Avram Galanti
34
Vatanda ş Türl<çc Konu ş l
35
Avram Galanti
36
Vatandaş Türl<çc Konu ş l
Haham Mektebi:
1 897'de açılıp, fıkdan-ı varidattan dolayı Harb-i umumi'nin ilk
senesinde kapanan Kuzguncuk Haham Mektebi'nde Türkçe,
Türkiye Tarihi, Türkiye Coğrafyası'ndan maada Tevrat, Talmud,
Tefsir dersleri tercümeleri Türkçe idi.
37
Avram Galanti
4. HAL-İ HAZIR
38
Vatandaş Türhçe Konuşi
39
Avram Galanti
BEŞİNCİ FASIL
1.
Eski Mısırlılar:
Mısır'ın on dokuzuncu sülalesinin evasıtına doğru, (k.m takriben
on üç asır evvel) Sezostiris'in (İkinci Ramses) muharebeleri ve
Hititlerin kralıyla akdetmiş olduğu Sıky muahede neticesi olarak,
Mısır'da Suriye lehçeleri taammüm etmeye başlamıştır.31 O zamanın
Mısır uleması ve katipleri milli lisanlarını ecnebi kelime ve tabirlerle
tezyin etmeye koyulmuşlardır. Mesela Mısırca "şehir" demek olan
nouit, "kapı" demek olan ro, "erganun" demek olan bonit, "selam"
demek olan aaou ilh. ilh. yerine Simice mukabilleri olan qarat,
tiraa, kinnor, salam ilh. ilh. kullanılırdı. Mısır'da Simice o kadar
yerleşmiştir ki Samke mukabili bulunmayan Mısırca kelimelerin
sonları tahrif edilerek yerlerine yabancı lahikalar vaz' edilmiştir.
Mesela Mısırca "lamba" demek olan khabsou ve "kapı" demek
olan sonshou yerine khabousa ve saneshaou'nun muharref
şekilleri kullanılmıştır. 32
40
Vatandaş Türkçe Konuş!
2. İbraniler:
İbraniler eski zamandan beri, İbranice gibi Sami bir lisan olan
Aramca ve gayr-ı Sami bir lisan olan Yunanca'nın taht-ı tesirinde
kalmışlardır. Ahd-ı atfk'in bazı aksamı33 Aramca olduğu gibi, el
yevm dualarının bir kaç parçası da Aramcadır.
Yunanca'ya gelince, İbraniler memleketlerinden nefy u icla'
edildikten sonra bir kısmı Mısır'a giderek, Batlamyusların devri
zamanında Yunanca konuşurlardı. Filadafos namıyla ma'rılf İkinci
Batlamyus zamanında, (k.m. 274-285) Tevrat Yunanca'ya tercüme
olunmuştur. Mürılr-ı zaman ile, Yunanca'nın nüfüzu Suriye'ye de
yayıldığı vakit, orada bulunan Yah u diler Yu nanca'yı
benimsemişlerdir. Yunanca'nın İbranice üzerine kuvvetli olan
tesirinden tabir-i diğerle İbranice'nin Yunanca tarafından bel'
edilmesinden endişe eden zamanın Yahudi uleması, bazı tedabir
ittihaz ederek "u!Um"un Yunan lisanında ne gündüz ne gece
okunmamasını emretmişlerdir.34 Bu emir dini bir maksat değil,
lisanın yani İbranice'nin Yunanca tarafından bel' ve temsil
edilmesinin men'ini istihdaf ediyordu.
3. Eski Romalılar:
Yunanlılann ve bilhassa İskenderiye Yunan Mektebi'nin harsı,
Cenubi İtalya üzerine icra-yı tesir etmekten hali kalmamıştır. Meşhur
"Katan" zamanında (k.m. 1 42-237) Roma'da Yunanca taammüm
ederek kendisi Yunanca bilir, fakat konuşmazdı. İmparator Augustus
zamanında yaşamış meşhur Horace (k.m. 8-64) Yunanca'nın
tesirinden bahsederek Bilinguis Apulia yani "çifte dilli" Apulia
demiştir. (Apulia'nın şimdiki ismi Pouilles'dir ki Cenubi İtalya'da
kaindir.)
4.Eski Bizanslılar:
Yunanca eski Cenubi İ talya'dan kovulduktan ve Şarki Roma
İmparatorluğu tesis ettikten sonra, Latince taammüm etmiştir.
Bizans İmparatorluğu'nun resmi lisanı Latince idi. Justinianus (m.b.
41
Avram Galanti
1.Eski Roma:
Eski Roma, cesim bir lisan ittihadı husule gelmiştir. Roma henüz
küçük bir devlet iken, İtalya şibh-i ceziresinde muhtelif lisanlar
tekellüm edilirdi. Yavaş yavaş Etrüsk lisanıyla Yunanca, merkezin
İtalyan lehçeleriyle şimalin Seltik lehçeleri, hakim bir vaziyet almış
olan milletin lisanı önünden ric'at ederlerdi. Bu değişikliğin başlıca
iki vasfı vardı: Hüsn-i rıza ve bataet. Roma hükumeti Latince'nin
ta'mimi hususunda acele ve rakib olan lisanların tedrisini men'
etmemiştir. Roma bu sahada kuvve-i tabiiyyeye iş gördürmüş yani
kendisine tabi akvama Latince'nin tahsilinde "menfaat" mevcut
olduğunu bil-fiil göstermiş ve bu vazifeyi yapmak için "zaman"a
terk etmiştir. "Menfaat" ve "zaman"ın tesiriyle Latince, mevcut
eski lisanları ve lehçeleri her-taraf ederek bilahare büyümüş olan
imparatorluğuyla beraber Roma'nın Afrika eyaletlerine İspanya'ya,
Galya'ya (Fransa), Pannonia'ya (eski Avrupa'nın eski bir mıntıkası
olup şimalen Tuna ve c�nuben İlirya ile muhat) ve Balkan şibh-i
ceziresine yayılmıştır. El-yevm kendisinde Latince'nin tekellüm
edilen Avrupa'nın, Roma İmparatorluğu'nun ilk asırlarında
Latince'nin tekellüm edildiği arazinin ancak bir kısmını temsil eder.
Yukarıda söylendiği gibi Latince, muzafferiyetini, hüsn-i rıza ve
bataete medyılndur.
2.
Prusya 'da:
Eski Roma hakkında zikredilen bu lis ani hadis enin bir
numunesini bazı Avrupa devletlerinin yeni tarihlerinde görürüz.
Şimdiki Prusya'nın ve ha-husus şark ve şimal mıntıkalarının, bir
kaç asır evvele gelinceye kadar, I slavlar ile meskun olduğu
42
mallımdur. 1 8 1 5 senesinde in'ikad eden Viyana Konferansı'nda
Prusya, Cermen'den ziyade bir I slav devleti addolunurd u.
Lehistan'ın merkezinden uzak olan Lehli ahalinin bir kısmı, tabii
bel' ve temsil usulü dairesinde Cermanlaşmıştır. Lehistan'ın
merkezine doğru yani Leh unsurun kesif bulunduğu yerlere
yaklaştıkça bel' ve temsil o kadar müessir olamamıştır. Burada Leh
milleti, hüsn-i rıza ile yapılan bati Cermanlaşmaya karşı kuvvetli
bir mukavemet göstermiştir. On dokuzuncu asrın nısf-ı salisinde,
mecburi Cermanlaşmaya tevessül edilmiş ise, intizar edilen neticenin
aksi elde edilmiştir. İdari esaslara istinaden Leh lisanını kökünden
koparmak için Rusya İmparatorluğu tarafından neşrolunan kavanin
ve nizamat, böyle bir siyasetin faidesizliğine şehadet eder.
3. Şimdiki İta/ya:
1 9 1 4-191 8 Harb-i umumisi'nden sonra İtalya hududu dahiline
girmiş olan gayr-ı İ talyan anasırı İtalyanlaştırmak için İtalya
hükumetinin çalışmakta olduğunu gazeteler yazıyor. Mesele henüz
yeni olduğu için, neticesinin ne olduğu malum değildir.
43
Avram Galanti
44
Birinci vesika:
14 Şubat 1 3 1 0 (1 894) tarih ve bila numara Adliye N ezaret-i
Celilesi'nden tezkere suretidir.
"Mekatib-i gayr-ı müslimede lisan-ı Osmani'nin tedrisi hakkında şeref
sadır olan irade-i seniyye-i hazret-i hilafet-penahi mantuk-i münifi
vechile sebk eden tebligat üzerine kasabalarda vaki' mektepler için
Türkçe muallimi tedarikine teşebbüs olunmuş ise de, kura için muallim
tayinine muktedir olamayacakları bildirildiğine dair Kosova vilayet-i
aliyyesinden vuku' bulan i ş 'ardan b a h s ile Dahiliye N ezaret-i
Celilesi'nden takdim olunan tezkere Meclis-i Mahsus-ı Vüke!a'da le
del-mütfilaa bu misüllü tedabirin tedricen mevkii-i fi'l-i icraya vaz'ı
İcab edeceğine nazaran şimdilik kasabalarda bulunan mekatib-i gayr-ı
müslimede lisan-ı O sm ani tedri s a tına mantuk-ı emr u ferman
hümaylından mübaderetle kura mekteplerinde lisan-ı Osmani tedrisi
hususunun ileriye tealliki bi't-tensib icrayı icabı Maarif Nezaret-i
Celilesi'ne emr u iş'ar buyurulmuş olmakla muamele ve hareket
olunmak üzere beyan-ı keyfiyete ibtidar kılındı."
İkinci vesika:
18 Ağustos 1 31 0 (1 894) tarih ve 20 numaralı Adliye Nezaret-i
Celilesi'nin tezkeresidir:
"Avrupa devletleri yalnız elkalarında değil muvakkaten işgal
eyledikleri mahallerde dahi kendi lisanlarını mecburi't-tahsil tutmakta
ve Memfilik-i Mahruse-i Şahane'de dahi lisanlarını neşre çalışmakta
oldukları cihetle Memalik-i Devlet-i Aliyye'de bulunan mekatib-i
Hıristiyaniyye'de dahi talebeye Türkçe tedris ettirilmesi hususunun
temini ve bu mekteplerin lisan-ı Türki imtihanlarında taraf-ı nezaretten
mümeyyiz bulundurularak şakirdanın lisan-ı O smanl'deki derece-i
tahsillerinin tahkik ve ber-mucib nizam-ı mekatib-i mezkurenin ayrıca
teftiş ettirilmesi ve bunlardan ş akirdana Türkçe öğretilm eyen
mekteplerin seddi mukteza-yı irade-i seniyye-i şehinşahi'ye tevfikan
cemaatleri mekteplerinde ita-yı muamele olunmak üzere savb-ı
dostanelerine tebligat-ı lazıme icrası Maarif Nezaret-i Celilesi'nden
ba-tezkere iş'ar olunmuş olmakla iktizasının icrasıyla keyfiyetin
ifadesine himmet eylemeleri siyakında tezkere-i muhibbi terkim
kılındı."
45
Avram Galanti
Hfil-i hazırda, maarif-i umumiyye siyasetini ilmi bir göz ile tedkik
eden Türkiye Cumhuriyeti, ekalliyetleri Türkleştirmeye azmederek
'şimdiye kadar ekalliyet mekteplerinde Türkçe olarak okunan lisan,
tarih ve coğrafyadan maada Malumat-ı Vataniyye, İlm-i Eşya, Tıbiat
Tedkiki gibi derslerin aynı lisanda okunmasını emretmiştir. Bu emir
infaz olunmakla beraber, ekalliyetlerin Türkleşmesini talep etmek
hakkı, hükumetin itiraz kabul etmez bir hakkıdır.
Yukarıda söylendiği gibi, evde Türkçe'den gayrı konuşulan bir
lisanı o evden tard etmek ve yerine Türkçe'yi yerleştirmek için yegane
çare kendisinde b ütün tedrisat Türkçe yapılan m e k t epti r.
Binaenaleyh bu cihete büyük ehemmiyet verilmelidir. Bu sahada
tam bir muvaffakiyet elde etmek için, atideki şartlara riFıyet e tmek
lazımdır.
1 . Hükumet, Türkleştirmek siyasetini tevcihkar bir t c � v l k ile
bizzat eline almalı.
2. Hükumet, Türkleştirmek istediği anasırın Türkleşmesi için
kendilerine azami te shilit gös terilmeli, ekalliye t l c r i ıı kesif
bulundukları yerlerde resmi mektep açmalı, ekalliyet mekteplerine
muktedir muallim göndermeli.
3. Lisan, maişeti temin eden diğer "sanayii" gibi bir ''san'at"
olduğundan Türkleşenlere bu hususta kolaylık gösterilmeli.
Kendi lisanlarını ta'mim etmek istemiş olan ve isteyen ecnebi
memleketler ile ecnebi mektepler aynı şartları takip ederek nafi'
neticeler elde etmişlerdir. Atideki misaller bunu te'yid eder:
1 . Amerika Müttehid Devletleri, oraya gelen yabancı muhacirlere
mahsus meccanen İngilizce gece kursları açıyor ve Amerika'yı
sevdirmek için, ilk derste Amerika bayrağını gösteriyor ve hakkında
muhabbet uyandıracak sözler söylüyor.
2. Pek çok memleketler, lisanlarının ta'mimi maksadına mebni,
46
Vatandaş Türkçe Konuş!
SON
47