Professional Documents
Culture Documents
Birinci Basamağa Yönelik Tanı Ve Tedavi Rehberi
Birinci Basamağa Yönelik Tanı Ve Tedavi Rehberi
SAÐLIK BAKANLIÐI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK
TANI VE TEDAVÝ
REHBERLERÝ
2003
1. Basým
Ocak 2002
2. Basým
Temmuz 2003
©Bu kitabýn tüm haklarý Saðlýk Bakanlýðý Refik Saydam Hýfzýssýhha Merkezi Baþkanlýðý
Hýfzýssýhha Mektebi Müdürlüðüne aittir. Bu kitabýn tamamen ya da kýsmen çoðaltýlmasý
kaynak gösterilerek ve/veya Mektep Müdürlüðünün onayý ile yapýlabilir.
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Editör
Prof. Dr. Emin Sami ARISOY1
Editör Yardýmcýsý
Doç. Dr. Ersin YARIÞ2
Dr. Özlem COÞKUN3
Danýþma Kurulu
Prof. Dr. Dilek ARMAN4
Yrd. Doç. Dr. Aykut BARUT5
Dr.Salih MOLLAHALÝLOÐLU3
Dr.A.Esra TÝRYAKÝOÐLU3
Dr. Ümit BAÞARA3
Doç. Dr. Oðuz BERKSUN6
Uzm. Dr. Lars BJERRUM7
Uzm. Dr. Marc BLOCKMAN8
Prof. Dr. Nail ÇAÐLAR6
Doç. Dr. Haluk C. ÇALIÞIR9
Prof. Dr. Lütfü ÇÖPLÜ10
Doç. Dr. Oktay ERAY11
Doç. Dr. B. Faruk ERDEN1
Prof. Dr. Çetin EROL6
Dr. Mehmet FETTAHOÐLU12
Dr. Doðan FÝDAN13
Prof. Dr. Fikret ÝLERÝ4
Prof. Dr. M. Oðuz GÜÇ10
Doç. Dr. Ý. Nuri KALYONCU2
Prof. Dr. Tülay KANSU10
Prof. Dr. Ayþen KARADUMAN10
Doç. Dr. Yunus Emre KOCABAÞOÐLU14
Doç. Dr. Deniz KUMBASAR6
Yrd. Doç. Cem OKTAY11
Prof. Dr. Nurgul MAÝMANALÝEVA15
Prof. Dr. Zeynep MISIRLIGÝL6
Uzm. Dr. Bass RÝKKEN7
Prof. Dr. Bülent SÝVRÝ10
Prof. Dr. Lale TOKGÖZOÐLU10
Prof. Dr. Ayþegül TOKATLI10
Uzm. Dr. Joanne TOPALÝAN16
Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR17
Uzm. Dr. Jaap VAN DER LAAN7
Yrd. Doç. Dr. Dilek YALNIZOÐLU10
Doç. Dr. Kazým YAZICI10
Doç. Dr. Muharrem YAZICI10
Prof. Dr. Hakan S. ORER10
Prof. Dr. Sabahattin AYGIN12
Yayýn Kurulu
Dr. Salih MOLLAHALÝLOÐLU3
Dr. Özlem COÞKUN3
Dr. A. Esra TÝRYAKÝOÐLU3
Dr. Ümit BAÞARA3
iii
1
Kocaeli Üniversitesi Týp Fakültesi
2
Karadeniz Teknik Üniversitesi Týp Fakültesi
3
Saðlýk Bakanlýðý Refik Saydam Hýfzýsýhha Merkezi Baþkanlýðý Hýfzýsýhha Müdürlüðü
4
Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi
5
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Týp Fakültesi
6
Ankara Üniversitesi Týp Fakültesi
7
DSÖ Farmakoterapi Eðitim ve Araþtýrma Ýþbirliði Merkezi Danýþmaný, Hollanda
8
SADAB Baþkaný, Cape Town Üniversitesi, Güney Afrika
9
S.B. Ankara Atatürk Göðüs Hastalýklarý ve Göðüs Cerrahisi Eðitim ve Araþtýrma
Hastanesi
10
Hacettepe Üniversitesi Týp Fakültesi
11
Akdeniz Üniversitesi Týp Fakültesi
12
Saðlýk Bakanlýðý
13
National Institute for Clinical Excellence (NICE), Ýngiltere
14
Groningen Üniversitesi Týp Fakültesi, Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalý, Hollanda
15
Boston Üniversitesi, Halk Saðlýðý Okulu, ABD
16
Scottish Intercollegiate Guidelines Network (SIGN), Ýngiltere
17
Saðlýk Bakanlýðý Müsteþarý
iv
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Kýymetli Meslektaþlarým;
v
vi
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Sevgili Meslektaþlarým,
Son on yýl içinde dünyanýn pek çok yerinde özellikle tedaviye yönelik rehberlerin, týbbi
uygulamalarýn bir parçasý haline gelmeye baþladýðý görülmektedir. Taný ve tedavi rehberlerinin,
titizlikle hazýrlandýðý takdirde saðlýk hizmetlerinin en üst düzeyde verilmesi, gereksiz saðlýk
harcamalarýnýn azaltýlmasý, hekimler arasý uzlaþmayý artýrmasý, etkinliði kanýtlanmamýþ veya etkisiz
hatta zararlý kimi yanlýþ uygulamalardan kaçýnmayý saðlamasý gibi çok sayýda yararý olduðu bir
gerçektir.
Elinizdeki Birinci Basamaða Yönelik Taný ve Tedavi Rehberleri, özellikle toplumda sýk görülen
saðlýk problemlerinin saptanmasýnda ve çözümünde tavsiye edilen, üzerinde uzlaþmaya varýlmýþ
ilaçlý ya da ilaçsýz taný ve tedavi þemalarýný içermektedir. Ayrýca saðlýk hizmetlerinin sunumun da
tartýþýlmaz bir öneme sahip olan özellikle sahada görev yapan hekimlerimizin reçete düzenlemesinde
ihtiyaç duyduklarý bilimsel kaynak eksikliðini ve bilimsel kaynaklara ulaþmanýn güçlüðünü gidermeyi
de amaçlamaktadýr.
Bu rehber II. Saðlýk Projesi kapsamýnda Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü tarafýndan
geliþtirilmiþtir. Rehbere son halinin verilmesi ve basýmý ise Hýfzýssýhha Mektebi tarafýndan
gerçekleþtirilmiþtir. Bildiðiniz üzere bu tür çalýþmalarda devamlýlýk ve kurumsallaþma çok önemlidir.
Bir çok güzel çalýþma ne yazýkki zaman içinde yarým kalmýþtýr. Büyük emekler harcanarak hazýrlanan
bu rehber çalýþmasýnýn gelecekte de ayný kalite ve güvenilirlikte devamýný saðlamak amacýyla,
Sayýn Bakanýmýzýn emirleri doðrultusunda tekrar hizmete açýlan Hýfzýssýhha Mektebine devredilmiþtir.
Bundan sonra ben ve arkadaþlarým daha önce Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü çatýsý altýnda
baþlayan faaliyetlerimize Hýfzýssýhha Mektebi çatýsý altýnda sizlerin katký ve destekleriyle devam
edeceðiz.
Birinci basamakta çalýþan hekimlere tavsiye niteliðinde olan; Taný ve Tedavi Rehberlerinin
kullanýma girmesi ile birlikte; akýlcý ilaç kullanýmýna temel oluþturacaðýna, birinci basamak saðlýk
hizmetlerinin verimliliðinin daha da artacaðýna inancýmýz sonsuzdur. Bu rehberlerin hazýrlanmasýnda
görev alan Saðlýk Bakanlýðý ilgili birimlerine, konularýnda uzman hekim ve öðretim üyelerine,
uzmanlýk derneklerine, birinci basamakta çalýþan hekimlerine, sigorta kurumlarýna, meslek örgütlerine,
DSÖ Rasyonel Farmakoterapi Ýþbirliði Merkezine, Saðlýk Projesi eski Genel Koordinatörü Dr.
Mehmet FETTAHOÐLU ve Saðlýk Programlarý bölümü çalýþanlarýna da katkýlarýndan dolayý teþekkür
ederim.
vii
viii
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
"Bir rehber
pek çok hekimin günlük çalýþma sürecini yansýtmýyorsa
yalnýzca hayranlýk duyulacak
bir altýn standart olarak kalacaktýr."
Farmer
1993
Birinci Basamaða Yönelik Taný ve Tedavi Rehberleri öncelikle birinci basamakta çalýþan
hekimler için hazýrlanmýþtýr ve bir yol gösterici niteliðindedir. Rehberiniz, ülkemizde en sýk görülen
ve alanda çalýþan hekimlerin böyle bir rehberde olmasýný istedikleri saðlýk sorunlarýný kapsamaktadýr.
Birinci Basamaða Yönelik Taný ve Tedavi Rehberleri ekinde yer alan Advers Ýlaç Etki Bildirim
Formu, ilaç yan etkileri söz konusu olduðunda kullanýlmak üzere eklenmiþtir. Bu tür bildirimler, ilaç
güvenirliðinin deðerlendirilmesi açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr.
ix
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
x
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xi
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xii
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xiii
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xiv
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xv
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xvi
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xvii
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
xviii
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
ÝÇÝNDEKÝLER
ACÝL PSÝKÝYATRÝK HASTAYA YAKLAÞIM 135 BOÐMACA 175
AKCÝÐER TÜBERKÜLOZU (ÇOCUK) 59 BRUSELLOZ 177
AKCÝÐER TÜBERKÜLOZU (ERÝÞKÝN) 63 CÝNSEL YOLLA BULAÞAN ENFEKSÝYONLAR 181
AKNE VULGARÝS 1 DELÝRYUM TREMENS 230
AKUT ALKOL ZEHÝRLENMESÝ 231 DEMÝR EKSÝKLÝÐÝ ANEMÝSÝ 255
AKUT ASTIM ATAÐI 69 DEPRESYON 241
AKUT BAKTERÝYEL RÝNOSÝNÜZÝT 123 DERÝNÝN YÜZEYEL MANTAR ENFEKSÝYONLARI 5
AKUT ÝSHAL (ERÝÞKÝN) 163 DÝABETES MELLÝTUS 271
AKUT KARIN (ERÝÞKÝN) 147 DÝFTERÝ 193
AKUT MENENJÝT 167 DÝSFONKSÝYONEL UTERUS KANAMALARI 105
AKUT MYOKARD ENFARKTÜSÜ 51 DÝSMENORE 109
AKUT OTÝTÝS MEDÝA 119 DÖKÜNTÜLÜ HASTALIKLAR (ÇOCUK) 191
AKUT ROMATÝZMAL ATEÞ 23 EGZAMA / DERMATÝT 11
AKUT VÝRAL HEPATÝT 171 ENTEROBÝYAZÝS 198
ALLERJÝK RÝNÝT 127 ERÝTEMA ENFEKSÝYOZUM 192
ALKOL BAÐIMLILIÐI 229 FAVUS 6
ALKOL KÖTÜYE KULLANIMI 230 FEBRÝL KONVÜLSÝYON 101
ALKOL YOKSUNLUÐU SENDROMU 230 FOBÝK BOZUKLUK 236
ALVEOLER EKÝNOKOKKOZ 226 GASTROÝNTESTÝNAL PARAZÝT
AMÝBÝYAZÝS 198 ENFEKSÝYONLARI 197
ANAFLAKTÝK ÞOK 151 GEBELÝK ÝZLEMÝ 111
ANJÝNA PEKTORÝS 27 GENÝTAL HERPES 182
ANKSÝYETE BOZUKLUKLARI 235 GENÝTAL SÝÐÝLLER 189
ASKARÝS 198 GENÝTAL ÜLSERLE KARAKTERÝZE HASTALIKLAR 181
ASTIM 73 GERÝLÝM TÝPÝ BAÞ AÐRISI 91
AÞI TAKVÝMÝ 295 GÝARDÝYAZÝS 198
AÞIRI UYKU DURUMU 253 HAYVAN ISIRIÐI 221
ATOPÝK DERMATÝT 11 HÝMENOLEPÝYAZÝS 198
BAÞ AÐRISI 91 HÝPERLÝPÝDEMÝ 31
BAKTERÝYEL VAJÝNOZ 187 HÝPERTANSÝYON 37
BEDEN DÝSMORFÝK BOZUKLUÐU 250 HÝPOKONDRÝAZÝS 247
BEL AÐRISI 259 ÝDRAR YOLU ENFEKSÝYONU (ÇOCUK) 201
BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU 95 ÝDRAR YOLU ENFEKSÝYONU (ERÝÞKÝN) 205
xix
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
ÝÇÝNDEKÝLER
ÝSHAL VE DEHÝDRATASYON PSÝKOJEN AÐRI BOZUKLUÐU 249
(BEÞ YAÞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARDA) 209 ROSEOLA ÝNFANTUM 192
KANCALI KURT ENFEKSÝYONU 198 SERVÝSÝT 184
KANDÝDÝYAZ 15 SITMA 213
KANSERLÝ HASTAYA YAKLAÞIM 287 SÝFÝLÝZ 182
KARDÝYO PULMONER CANLANDIRMA (ERÝÞKÝN) 139 SÝGARA BIRAKMA 293
KEDÝ TIRMIÐI HASTALIÐI 224 SOMATÝZASYON BOZUKLUÐU 248
KIZAMIK 192 SOMATOFORM BOZUKLUKLARI 247
KIZAMIKÇIK 192 SUÇÝÇEÐÝ 192
KIZIL 192 TENYAZÝS 198
KÝSTÝK EKÝNOKOKKOZ 226 TETANOZ 217
KONJESTÝF KALP YETMEZLÝÐ (ERÝÞKÝN) 45 TÝNEA KAPÝTÝS 5
KONTAKT DERMATÝT 13 TÝNEA KORPORÝS 7
KONVERSÝYON BOZUKLUÐU 249 TÝNEA PEDÝS 6
KRONÝK OBSTRÜKTÝF AKCÝÐER HASTALIÐI 77 TOKSOKARA ENFEKSÝYONLARI 227
KUDUZ 223 TOKSOPLAZMOZ 227
LABORATUVAR REFERANS DEÐERLERÝ 299 TONSÝLLOFARENJÝT 131
LEPTOSPÝROZ 225 TOPLUM KÖKENLÝ PNÖMONÝ (ERÝÞKÝN) 83
LYME HASTALIÐI 225 TRAVMALI HASTAYA YAKLAÞIM 155
MADDE KULLANIMINA BAÐLI ANKSÝYETE TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUÐU 236
BOZUKLUÐU 236 TRÝKOMONÝYAZ 187
MENOPOZ 115 TULAREMÝ 225
MÝGREN 91 UYKU APNE SENDROMU 253
OBSESÝF KOMPULSÝF BOZUKLUK 236 UYKU BOZUKLUKLARI 251
ONÝKOMÝKOZ 7 UYKUSUZLUK 251
OSTEOARTÝRÝT 263 ÜRETRÝT 184
OSTEOPOROZ 267 ÜRTÝKER 19
PANÝK BOZUKLUÐU 236 VÝRAL ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSÝYONU 133
PELVÝK ENFLAMATUAVAR HASTALIK 188 VULVOVAJÝNAL KANDÝDÝYAZ 187
PEPTÝK ÜLSER 55 YANIK 159
PÝTRÝYAZÝS VERSÝKOLOR 8 YAYGIN ANSÝYETE BOZUKLUÐU 236
PNÖMONÝ (ÇOCUK) 87 ZOONOZLAR 221
PROTEÝN-ENERJÝ MALNÜTRÝSYONU 281
xx
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
AKNE VULGARÝS
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Akne vulgaris, kýl kökü ve yað bezinin enflamatuvar bir hastalýðýdýr, 12-15 yaþ
arasýnda %85 sýklýktadýr. 25 yaþ dolayýnda kendiliðinden sonlanmakla birlikte,
özellikle kadýnlarda 40 yaþa kadar süren þiddetli bir seyir gösterebilir. Genetik yatkýnlýk,
stres, yaðlý kozmetik uygulamalar ve hiperandrojenizm baþlýca risk faktörleridir.
Taný
Birincil yerleþim yeri yüzdür, sýrt ve göðüste de görülebilir. Enflamatuvar olan ve
olmayan lezyonlardan oluþur.
Ayýrýcý Taný
Akne rozasea
Ýlaç akneleri (kortikosteroidler, halojenler, antitüberküloz ilaçlar, lityum)
Perioral dermatit
Follikülit
Ýkinci dönem sifiliz püstülleri
Tedavi
Akne vulgaris, psikososyal sorunlara yol açmasý ve skar býrakabilmesi nedeniyle
mutlaka tedavi edilmelidir. Hastaya, tedavinin uzun süreli olacaðý ve beklenen etkinin
en erken 1-2 aydan sonra baþlayacaðý açýklanmalýdýr. Tedavi seçiminde lezyonlarýn
þiddeti, yaygýnlýðý, hastanýn yaþý önemlidir.
A. Lokal tedavi
Tedavide ilk basamaktýr, hafif ve orta dereceli aknede uygulanýr.
1. Ýlaçsýz tedavi
Hafif (yalnýzca komedon bulunan) aknede tek olarak yeterlidir.
AKNE VULGARÝS 1
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
2. Ýlaçlý tedavi
Orta dereceli aknede, ilaçsýz tedaviye ek olarak keratolitikler ve antibakteriyel ilaçlar
uygulanýr.
Komedolitikler, Keratolitikler
Komedonlu aknede ilk seçenek tretinoin , ikinci seçenek adapalen dir. Bu ilaçlar
%2lik salisilik asit (jel, losyon) ile kombine edilebilir.
Tretinoin krem, jel (0,25-1 mg/gün), morötesi ýþýn duyarlýðý nedeniyle yalnýzca
akþamlarý, adapalen jel (%1) günde iki kez kullanýlýr. Topikal preparatlarýn mukoza
ve bütünlüðü bozulmuþ deriyle temasý ve kývrým yerlerinde birikiminden kaçýnýlmalýdýr.
Antibakteriyel ilaçlar
Enflamatuvar aknede;
- Klindamisin (%1) losyon günde iki kez kullanýlýr.
- Eritromisin (%3) ve benzoil peroksit (%5) birlikte günde iki kez kullanýlýr.
- Eritromisin (%2-4) jel günde iki kez kullanýlýr.
Komedolitik ve antibakteriyeller
- Benzoil peroksit (%2,5-10):
Günde bir kez, tercihen akþam uygulanýr. Tedaviye düþük konsantrasyonlu preparatla
baþlanýr. Ýki ay içinde yanýt alýnamazsa, topikal antibiyotik kullanýmý uygundur.
En önemli yan etki olan lokal deri irritasyonu doz azaltýmýyla hafifletilir.
- Azelaik asit (%20 krem):
Özellikle postenflamatuvar hiperpigmentasyon geliþenlerde seçilir. Günde iki kez
kullanýlýr. Gebelik ve emzirme döneminde dikkatli kullaným gerekir. Gözle temas
ettirilmemelidir. En önemli yan etki olan lokal irritasyon, uygulama sýklýðý azaltýlarak
veya tedaviye ara verilerek önlenebilir. Seyrek olarak ýþýða duyarlýlýk gözlenir.
B. Sistemik Tedavi
Þiddetli enflamatuvar aknede öncelikle antibiyotik kullanýmý gerekir. Ýlk seçenek
tetrasiklin , ikinci seçenek doksisiklin dir.
- Tetrasiklin:
Günde iki kez 500 mg kullanýlýr. 4-6 hafta sonra doz aþamalý olarak azaltýlýr ve
tedavi günlük 250 mg dozla 8-12 ay sürdürülür. Ýlk 3 ayda düzelme olmazsa
antibiyotik deðiþtirilir. Tetrasiklin ve türevleri 8 yaþýn altýndaki çocuklar, gebeler
ve emziren kadýnlar, böbrek ve karaciðer hastalarý ve ýþýk duyarlýðý olanlarda
kullanýlmamalýdýr. Süt, antiasit, kalsiyum, demir, magnezyum tuzlarý emilimi azaltýr.
2 AKNE VULGARÝS
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
- Doksisiklin:
Günde 2 kez 100 mg 4-6 hafta, sonra günde 100 mg 8-12 ay süreyle kullanýlýr.
Tedavi sýrasýnda ýþýða duyarlýk gözlenebilir.
Ýzlem
Ýlk üç ay ayda 1, sonra üç aylýk aralarla en az bir yýl izlem gerekir. Tedavi sýrasýnda
lokal irritasyon, gastrointestinal yakýnma, ilaç reaksiyonlarý geliþtiðinde hekime
baþvurulmasý önerilmelidir.
Sevk
Þiddetli nodülokistik akne
Akne fulminans (ateþ, artralji, genel durum bozukluðu gibi sistemik bulgularla
seyreden, sýklýkla genç erkeklerde görülen aðýr akne)
Tedaviye yanýtsýzlýk *
Ýleri yaþa kadar süren akne *
Yirmi beþ yaþýn üstünde (geç) baþlayan akne *
Hirþutizmin eþlik ettiði akne *
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
___________________________________
* Hiperandrojenizm olasýlýðý söz konusudur.
Kaynaklar
1. Odom RB, James WD, Berger TG. Acne. Disases of the Skin. Philadelphia: Saunders. 2000: 284-306.
2. Braun -Falco O, Plewig G, Wolff HH. Diseases of the Sebaceous Glands. Dermatology. Heidelberg:
Springer. 2000: 1051-82.
3. Strauss JS, Thiboutot DM. Diseases of the Sebaceous Glands. Freedberg IM, Eisen AZ, Wolff K, ed.
Dermatology in General Medicine. New York: McGraw-Hill. 1999: 769-84.
4. Cunliffe WJ, Simpson NB. Disorders of the Sebaceous Glands. Champion RH, Burton JI, Burns DA,
ed. Textbook of Dermatology. London: Blackwell Science. 1998: 1927 - 84.
AKNE VULGARÝS 3
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
2003
4
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
DERÝNÝN YÜZEYEL
MANTAR ENFEKSÝYONLARI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Risk Faktörleri
Sýcak ve nemli ortam
Hamam, sauna, plaj ve havuz gibi ortak kullaným alanlarý
Kapalý ve havalanmasý iyi olmayan ayakkabý kullanýmý (örneðin; asker, mahkum
ve iþçilerde)
Sentetik çamaþýr kullanýmý
Ýmmün sistemi baskýlayýcý durumlar
DERMATOFÝT ENFEKSÝYONLARI
Saçlý derinin mantar enfeksiyonudur, genellikle 3-5 yaþ grubu çocuklarda görülür.
Pubertede spontan iyileþir. Kýrýk ve cansýz kýllar, ince kepeklenme, lokal alopesi temel
bulgularýdýr. Bu bulgulara iltihabi deðiþiklikler eklenirse tümör benzeri püstüler, nodüler
lezyonlar (kerion celsi) ortaya çýkar ve kalýcý alopesi ile sonuçlanýr. (Sayfa 304-305)
Taný
Klinik görünüm ve kepeklerden alýnan kazýntý ve bir pens ile çekilen kýl örneðine
nativ preparat yapýlýr. Nativ preparat , alýnan örneðe %10-20lik KOH damlatýlarak
yapýlan mikroskobik incelemedir. Taný, nativ preparatta hif ve sporlarýn görülmesiyle
konur.
Ayýrýcý taný
Favus, seboreik dermatit, sifiliz 2. dönem lezyonlarý, alopesi areata, psöriyazis,
trikotillomani.
Tedavi
Sistemik antifungal ilaçlar 4-6 hafta süreyle kullanýlýr.
Çocuklarda Yetiþkinlerde
Griseofulvin 10-20 mg/kg/gün 500 mg/gün
Terbinafin 250 mg/gün
Itrakonazol 100 mg/gün
Ketokonazol 3-5 mg/kg/gün 200 mg/gün
FAVUS
Saçlý derinin mantar enfeksiyonudur. Daha çok çocuklarda görülür. Tedavi edilmezse
yaþam boyu sürer. Temel bulgular; çanak biçimi sarý-yeþil krut (skutula, godet) atrofik
skatris, cýlýz gri-beyaz normal uzunlukta saçlar ve kötü kokudur.
TÝNEA PEDÝS
En sýk yüzeyel mantar enfeksiyonu olup ayaklarda görülür. Erkeklerde daha sýk,
çocuklarda seyrektir. En sýk ayak parmaklarý arasýnda, ayrýca ayak tabaný, ayak
yan taraflarýnda yerleþim gösteren vezikülobülloz, sulantýlý, masere, skuamlý deðiþken
klinik bulgularla görülebilir.
Taný
Klinik görünüm ve nativ preparatla konur. (Sayfa : 306)
Ayýrýcý taný
Psöriyazis, kontakt dermatit, hiperhidrozis, sifiliz 2. dönem lezyonlarý.
Tedavi
Bölgenin kuru tutulmasý en önemli faktördür.
Lokal antifungal ilaçlar, 4-6 hafta süreyle günde 2 kez kullanýlýr.
Lokal antifungaller:
Bifanozol, izokonazol, klotrimazol, ketokonazol, mikonazol, naftifin, oksikonazol,
sulkonazol, sikloproksolamin, terbinafin, tiokonazol, tolnaftat, undesenoatlar.
TÝNEA KORPORÝS
Saçlý deri, el-ayak, týrnak ve kasýk dýþýndaki bölgelerde yerleþen yüzeyel mantar
hastalýðýdýr. Her yaþta görülebilir. Çevreye doðru geniþleyen, ortadan iyileþen, keskin
sýnýrlý, eritemli-skuamlý lezyonlarla karakterizedir.
Taný
Klinik görünüm ve nativ preparat ile konur. (Sayfa : 303)
Ayýrýcý taný
Ekzema, psöriyazis, pitriyazis rozesea, sifiliz 2. dönem lezyonlarý.
Tedavi
Lokal antifungal ilaçlar 3-4 hafta, günde 2 kez kullanýlýr.
ONÝKOMÝKOZ
Taný
Klinik görünüm ve nativ preparat ile konur.
Ayýrýcý Taný
Psöriyazis, liken planus, egzamalar, kandidiyaz
Tedavi
Tedaviye en dirençli yüzeyel mantar hastalýðýdýr. Sistemik antifungaller 312 ay
kullanýlýr. Hastalýklý týrnaklarýn törpülenmesi tedavi etkinliðini arttýrýr.
PÝTRÝYAZÝS VERSÝKOLOR
M. furfur un neden olduðu, sýk görülen yüzeyel bir mantar hastalýðýdýr.
Çocuklukta seyrektir. Nemli ve sýcak iklimlerde görülme sýklýðý %40a çýkabilir.
Gövde, boyun, ekstremitelerin üst kýsýmlarýnda sütlü kahverengi, düzensiz ve
keskin sýnýrlý, üzeri ince skuamlý maküller þeklindedir. Güneþle karþýlaþma sonucu
lezyonlar hipopigmente de görülebilir.
Taný
Klinik görünüm ve nativ preparat ile konur.
Ayýrýcý taný
Tinea korporis, seboreik dermatit, psöriyazis, pitriyazis rozasea, hipopigmente formda sifiliz
2. dönem, vitiligo, tüberküloid lepra.
Tedavi
Selenyum sülfit, çinko pirition veya ketokonazol içeren þampuanlar bir ay süreyle
günaþýrý lezyonlu vücut bölgesine uygulanýp 5 dakika bekletilerek yýkanýr. Ertesinde
haftada iki kez en az üç ay süreyle kullanýlýr. Topikal imidazol veya ketokonazol içeren
krem veya losyonlar 2 hafta süreyle günde 2 kez, terbinafin %1lik krem veya solüsyon
günde iki kez 7 gün süreyle kullanýlýr.
KANDÝDÝYAZ
Korunma
Havlu, þapka, tarak, fýrça, ayakkabý, terlik, çorap, giysi gibi kiþisel eþyalarýn ortak
kullanýmýndan kaçýnma önemlidir. Mantar enfeksiyonu oluþum ve bulaþmasýný kolaylaþtýrýcý
nedenler hastaya anlatýlmalýdýr.
Sevk
Karaciðer bozukluðu, böbrek bozukluðu, gebelik, emzirme dönemi ve diabetes
mellitus varlýðýnda sistemik tedavinin uzman denetiminde yapýlmasý önerilir. Tedaviye
dirençli onikomikozda ve cerrahi tedavi gerektiren durumlarda hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Odom RB, James W.D. Berger TG. Diseases Resulting from Fungi and Yeast. Diseases of The Skin.
Philadelphia: Saunders; 2000: 358-416,
2. Braun-Falco O, Plewig G, Wolff HH. Fungal Disease. In: Dermatalogy. Heidelberg: Springer:
2000: 313-81,
3. Martin AG, Kobayashi GS. Superficial Fungal Diseases with Cutaneous Involvement. Freedberg Im,
Eisen AZ, Wolff K, ed. Dermatology in General Medicine. New York: McGraw-Hill. p. 2337-88, 1999.
4. Hay RJ, Moore M. Mycology. Champion RH, Burton JI, Burns DA, ed. Textbook of Dermatology.
London: Blackwell Science: 1998: 1277-1376,
10
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
EGZEMA / DERMATÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
ATOPK DERMATÝT
Aile öyküsünde deri ve/veya solunum yolu alerjisi bulunabilen egzema türüdür.
Nedenleri
Besinler* (yumurta, süt, çerezler, soya, balýk ve buðday)
Ýnhalanlar (akarlar, polenler, küf ve mantar sporlarý)
Mikrobiyal etkenler (bakteri ve virüsler)
Taný
Öykü ve klinik bulgularla konur.
Erken baþlama yaþý
Ailesel atopi öyküsü
Kaþýntý, yaygýn deri kuruluðu
Lezyonlarýn tipik daðýlýmý
- Bebeklerde yüz, ekstremitelerin dýþ kýsýmlarý ve boyun
- Çocuk ve eriþkinlerde kývrým bölgeleri, özellikle antekübital ve popliteal
bölgeler
Kronik olarak tekrarlayan dermatit tablosu
Ayýrýcý taný
Seboreik dermatit
Kontakt dermatit
Psöriyazis
EGZEMA / DERMATÝT 11
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Tedavi
Temel amaç kaþýntý ve kaþýntýyý tetikleyen ya da neden olabilen faktörlerin
azaltýlmasýdýr. Bu nedenle, öncelikle bazý genel önlemler alýnmalýdýr. Yaþanan
ortam kuru olmamalý ve ýsýsý sabit tutulmalýdýr. Banyo suyu ýlýk olmalýdýr. Giysiler
pamuklu, týrnaklar kýsa olmalýdýr. Akut ataklarda çocukluk çaðý aþýlarý
uygulanmamalýdýr.
Ýlaçsýz tedavi
Nemlendiriciler: Sývý vazelin veya uygun nemlendiriciler banyodan sonra ilk
3 dakika içinde uygulanmalý ve gün içinde deri kurudukça tekrarlanmalýdýr.
Ýlaçlý tedavi
Topikal kortikosteroid
Topikal kortikosteroidler güçlerine göre tercih edilebilir.
Güç Örnek
Az %1lik hidrokortizon
Orta %0,05lik klobetazon butirat
Güçlü %0,1lik betametazon ve hidrokortizon butirat
Çok güçlü %0,05lik klobetazol propiyonat
12 EGZEMA / DERMATÝT
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýzlem
Atopik dermatit kronik ve tekrarlayan ataklarla süren bir hastalýktýr. Ataklar
sýrasýnda uygun tedavi önerileri ile izlenmelidir.
Sevk
Önerilen tedavilerle kontrol altýna alýnamayan
Yaygýn egzematöz bulgularý olan
Tedaviye dirençli kronik atopik dermatitli hastalar sevk edilmelidir.
KONTAKT DERMATÝT
Deriye temas eden maddelerle oluþan egzema türüdür. Etkenler çevre koþullarý,
meslek ve kiþisel faktörlere göre farklýlýk gösterir. Sýklýkla sabun, deterjan ve
çeþitli kimyasal maddeler (metaller, boyalar, bitkiler, topikal ilaçlar) neden olur.
Genellikle irritan ve alerjik olmak üzere iki farklý mekanizma ile oluþur.
Taný
Etkenin deriye temas ettiði bölgelerde þiddetli kaþýntý, eritem, vezikül, sulantý
ve kurutlu lezyonlar.
Kronik olgularda deri sert, fissürlü, kaþýntýlý ve kurutlu bir görünüm alýr.
Öykü ve klinik bulgularla konur.
Ayýrýcý taný
Atopik dermatit
Seboreik dermatit
Psöriyazis
Herpes simpleks enfeksiyonu
Yüzeyel mantar enfeksiyonlarý
Tedavi
Temel amaç alerjenle temasý önlemektir. Bu da, alerjenden uzaklaþmak veya
koruyucu malzeme (eldiven, koruyucu giysi gibi) kullanmak ile mümkündür.
Topikal kortikosteroidler:
Akut sulantýlý lezyonlarda güçlü kortikosteridli (klobetazol propiyonat) kremler
tercih edilmeli ve semptomlar düzelene kadar ya da en çok 2 hafta devam edilmelidir.
Sulu lezyonlarda ilacýn krem formu, kuru lezyonlarda pomad formu kullanýlmalýdýr.
Sevk
Tedaviye dirençli yaygýn lezyonlarý olan hastalar nedene yönelik araþtýrma için
sevk edilmelidir.
EGZEMA / DERMATÝT 13
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kaynaklar
1. Belsito DV. Allergic Contact Dermatitis. Freedberg IM, Eisen AZ, Woff K, ed. Dermatology in General
Medicine. New York: McGraw Hill. 1999;1447-61.
2. Kayaalp S O, ed, BNF/TÝK Türkiye Ýlaç Kýlavuzu, Ýstanbul: Turgut Yayýncýlýk, 2001
3. Braun FO, Plewig G, Burgdorf WHC. ed. Dermatology. Berlin: Springer-Verlog. 2nd ed. 2000;
457-64.
4. Leung DYM, Tharp M, Boguniewicz M. Atopic Dermatitis: Freedberg IM, Eisen AZ, Woff K,
ed. Dermatology in General Medicine. New York: McGraw Hill. 1999;1464-80.
5. Odom RB, James WD, Berger TG. Contact Dermatitis: Disease of The Skin. 9th ed. Philadelphia:
Saunders. 2000; 95-123.
6. Odom RB, James WD, Berger TG. Atopic Dermatitis: Disease of The Skin. 9th ed. Philadelphia:
Saunders. 2000; 69-76.
7. Tofte SJ, Hanifin JM. Current Management and Therapy of Atopic Dermatitis. J Am Acad Dermatol
2001;44:13-6.
14 EGZEMA / DERMATÝT
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
KANDÝDÝYAZ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
MAYIS 2003
Mukoza kandidiyazý
Perleþ:
Dudak köþelerinde, mukoza ile deri birleþim yerlerinde aðrý ve yanma ile birlikte
sulantýlý, eritemli lezyonlardýr.
Pamukçuk:
En sýk karþýlaþýlan kandidiyaz tipidir. Genellikle zayýf, hastalýklý, bakýmsýz
süt çocuklarýnda görülür. Aðýz içinde, dil üstünde beyaz ve gri küçük plaklar oluþur.
Kronik glossit:
Yaþlýlar ve sindirim sistemi bozuk kiþilerde geliþir. Dil papillalarý atrofiye olur ve
dilde derin çatlaklar oluþur. Dilde aðrý ve yanma vardýr. Dil üzerinde gri renkte
zarýmsý plaklar bulunabilir.
Vajinal kandidiyaz:
Gebeler ve diyabetlilerde sýk görülür. Vajen mukozasýnda kýzarýklýk, þiþlik ve yer
yer yapýþýk beyaz plaklar vardýr. Hastada "süt kesiði" tarzýnda vajinal akýntý, aðrý
ve kaþýntý olur. (Tedavi için sayfa 187)
KANDÝDÝYAZ 15
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Klinik görünüm ve nativ preparatla konur. Nativ preparat, alýnan örneðe %10-20lik
KOH damlatýlarak yapýlan mikroskobik incelemedir. Blastospor ve yalancý hif yapan
maya hücreleri görülür.
Ayýrýcý Taný
Kývrým bölgesi lezyonlarýnda; psöriyazis, seboreik dermatit, kontakt dermatit, atopik
dermatit.
Týrnak tutulumunda; psöriyazis, liken planus, onikomikoz, travma.
Perianal ve vajinal mukoza tutulumunda; kontakt dermatit, liken skleroatrofikus
Oral mukoza lezyonlarýnda; liken planus, sifiliz 2. dönem mukoza lezyonlarý, aft,
Behçet Hastalýðý, herpes simpleks, enfeksiyonu düþünülmelidir.
Tedavi
Oral enfeksiyonlar:
Sodyum bikarbonat solüsyonu lavajlarý ve/veya viole de gentione %1lik çözeltisi ile
atuþmanlar yapýlýr
veya
Nistatin süspansiyon (1 ml = 20 damla = 100.000 ünite) toplam 400.000-600.000
ünite/gün, günde 4 kez 2 hafta uygulanýr.
Týrnak tutulumu nda (9-12 ay) ve deri lezyonlarý nda (2-3 hafta) topikal ve sistemik
tedavi uygulanýr.
Yetiþkinlerde Çocuklarda
Flukonazol : 150 mg/hafta
veya
50 mg/gün 1-2 mg/kg/gün
Itrakonazol : 100-200 mg/gün
Ketokonazol* : 200 mg/gün 3-5 mg/kg/gün
Korunma
Havlu, þapka, tarak, fýrça, ayakkabý, terlik, çorap, giysi gibi kiþisel eþyalarýn ortak
kullanýmýndan kaçýnma önemlidir. Mantar enfeksiyonu oluþum ve bulaþýmýný kolaylaþtýrýcý
nedenler hastaya anlatýlmalýdýr.
Sevk
Karaciðer bozukluðu, böbrek bozukluðu, gebelik ve laktasyonda, diabetes mellitusta
ve immün baskýlanmýþ hastalarda sistemik tedavinin uzman kontrolünde yapýlmasý
önerilir.
16 KANDÝDÝYAZ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Kaynaklar
1. Odom RB, James WD, Berger TG. Diseases Resulting from Fungi and Yeast.: Diseases of The Skin.
Philadelphia:Saunders. 2000:358-416.
2. Braun-Falco O, Plewig G, Wolff HH. Fungal Disease.: Dermatology. Heidelberg: Springer. p. 2000:313-
80.
3. Martin AG. Kobayashi GS. Superficial Fungal Diseases with Cutaneous Involvement.: Freedberg IM,
Eisen AZ , Wolff K, ed. Dermatology in General Medicine. New York: McGraw-Hill. 1999:2337-88,
4. Hay RJ. Moore M , Mycology.: Champion RH. Burton JI. Burns DA, eds. Textbook of Dermatology.
London: Blackwell Science. 1998:1277-376
5. Kayaalp S O, ed, BNF/TÝK, Türkiye Ýlaç Kýlavuzu, Ýstanbul: Turgut Yayýncýlýk 2001. s.356.
KANDÝDÝYAZ 17
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
2003
18
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ÜRTÝKER
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ürtiker; ani baþlayan, derinin kaþýntýlý, eritemli, ödemli, deðiþik biçim ve büyüklüklerde
papül ve plaklarla özelliklenen, yüzeyel, geçici damarsal bir reaksiyonudur. Deri altý
doku ve mukozalarý tutan þekline anjiyoödem adý verilir.
Larinks ödeminin eþlik ettiði akut ürtiker ve anjiyoödem yaþamý tehdit edebilen
durumlardýr.
Lezyonlar 6 haftadan kýsa sürerse akut, uzun sürerse kronik ürtiker söz konusudur.
Ürtiker nedenleri:
Ýlaçlar (aspirin, steroid olmayan anti-enflamatuvar ilaçlar, kodein, penisilin ve
türevleri, radyokontrast maddeler ve baþka ilaçlar)
Besinler (çikolata, süt, yer fýstýðý, çilek, domates, yiyecek katký maddeleri, deniz
ürünleri)
Enfeksiyonlar (bakteriyel, viral), parazitik enfestasyonlar
Fiziksel uyaranlar (sýcak, soðuk, egzersiz, basýnç, su, dermografizm)
Emosyonel stres
Taný
Öykü ve klinik özelliklere dayanýr.
Lezyonlar vücudun herhangi bir yerinde veya yaygýn olabilir.
Lezyonlar kaþýntýlý, yer deðiþtiren, basmakla solan, eritemli, ödemli plaklardýr.
Bir lezyon ayný yerde 2-24 saat kalýr.
Anjiyoödem tanýsý yüz, göz çevresi, dudaklar ve dilde þiþlik varlýðý ile konur. Bazen
larinks ödemi ve solunum sýkýntýsý eþlik edebilir. (Sayfa : 307)
Ayýrýcý Taný
Böcek sokmasý reaksiyonu: Lezyon ortasýnda nokta þeklinde ýsýrýk yeri bulunur.
Viral döküntü: Eþlik eden baþka bulgular vardýr.
Eritema multiforme minör: Tipik hedef lezyonlar bulunur.
Ürtikeryal vaskülit: Lezyonlar basmakla solmaz ve 24 saatten uzun sürer.
ÜRTÝKER 19
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Tedavi
Genel önlemler
Nedenin (enfeksiyon, besin, emosyonel stres, ilaç) ortadan kaldýrýlmasý; neden ilaçsa
kesilmesi veya deðiþtirilmesi
Sýcak, stres, alkol ve ilaç gibi artýrýcý nedenlerden sakýnýlmasý
Klorfenoksamin hidroklorür:
Tercihen kas içine veya damar yoluyla, 5 dakika içinde yavaþ puþe þeklinde, uygulanýr 6 saat arayla tekrarlanabilir.
Hastalýk kontrol altýna alýndýktan sonra tedavi oral antihistaminikler ile 20 gün sürdürülür.
20 ÜRTÝKER
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Kronik ürtiker tedavisi akut ürtikerdeki gibidir. Tedavi süresi daha uzundur,
semptomlar tolere edilebilir düzeye gelinceye kadar sürer.
Uyarýlar
Antihistaminik kullanýlýrken sedasyon, aðýz kuruluðu (antikolinerjik etki), sindirim
sistemi yakýnmalarý, tremor gibi yan etkiler ortaya çýkabilir.
Gebeliðin ilk trimestrinde antihistaminik kullanýlmamalýdýr. Ýkinci ve üçüncü
trimestirde klasik antihistaminikler verilebilir.
Ürtiker tedavisinde topikal antihistaminik ve topikal kortikosteroidlerin yeri yoktur.
Sevk
Tedaviye yanýt alýnamadýðýnda
Anjiyoödemde semptomlar 24 saat içinde gerilemediðinde veya solunum sýkýntýsý
devam ettiðinde
Tekrarlayan anjiyoödem varlýðýnda
hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Odom RB, James WD, Berger TG. Erythema and Urticaria.: Disease of the Skin. Philadelphia:Saunders.
2000;160-74.
2. Grattan C, Powell S, Humphreys F. Management and Diagnostic Guidelines for Urticaria and Angiooedema.
Br J Dermatol 2001;144:708-14.
3. Soter NA. Urticaria and Angioedema. Freedberg IM, Eisen AZ, Woff K, ed. Dermatology in General
Medicine. New York: McGraHill. 1999:1409-19.
4. Kayaalp S O, Ed. BNF/TÝK Türkiye Ýlaç Kýlavuzu, Ýstanbul:Turgut Yayýncýlýk, 2001.
5. Black AK, Champion RC. Urticaria.: Champion RC, Burton JL, Burn DA, Breathnach SM, ed. Textbook
of Dermatology, 6th ed. Oxford: Blackwell Science, 1998: 2113-39.
6. Cotterill JA, Warin AP. General Aspects of Treatment.: Champion RC, Burton JL, Burn DA, Breathnach
SM, ed. Textbook of Dermatology 6th ed. Oxford: Blackwell Science, 1998: 3289-310.
7. Braun Falco O, Plewig G, Burgdorf WHC, eds. Dermatology, 2nd ed. Berlin: Springer-Verlog, 2000; 431-
56.
ÜRTÝKER 21
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
2003
22
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Sosyoekonomik durumu düþük toplumlarda daha sýk görülür. Sýklýkla 6-15 yaþ
grubunda ortaya çýkar.
Taný
Öykü
1-5 hafta, ortalama 3 hafta önce geçirilmiþ tonsillofarenjit öyküsü
Belirti ve bulgular
Gezici poliartrit (%75): Diz, ayak bileði, dirsek, el bileði
Kardit (%40-50): Taþikardi, üfürüm (mitral ve aort yetmezliði), perikardit,
kardiyomegali, kalp yetmezliði bulgularý
Eritema marginatum (%10): Özellikle gövde ve kollarýn iç yüzünde
Deri altý nodülleri (%2-10): Ekstansör yüzlerde, tendon kýlýflarýna yapýþýk nodüller
Sydenham koresi (%15): Tonsillofarenjitten 1-6 ay sonra
Ateþ
Artralji
Laboratuvar bulgularý:
Tam kan sayýmý
- Lökositoz
- Periferik yayma: (özellikle ayýrýcý taný için)
Eritrosit sedimentasyon hýzý (ESH): Genellikle 60 mm/st üzerinde
Yüksek antistreptolizýn O (ASO) düzeyi, titresi: Eriþkinlerde 240 Todd ü, çocuklarda
320 Todd ü üzerinde
C- reaktif protein (CRP) pozitifliði
EKG: Uzamýþ PR aralýðý, taþikardi
Boðaz kültürü: Sýklýkla negatif
- Telekardiyografi
- Ekokardiyografi
AKUT ROMATÝZMAL ATEÞ 23
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Akut romatizmal ateþe özgül bir testin bulunmamasý nedeniyle, taný, belirti ve bulgularýn
modifiye Jones kriterlerine göre deðerlendirilmesiyle konur. Geçirilmiþ streptokok
enfeksiyonunu gösteren bir kanýt eþliðinde, iki majör bulgu ya da bir majör ve iki minör
bulgu tanýyý kuvvetle düþündürür.
Modifiye Jones kriterleri
Majör bulgular Minör bulgular Grup A Streptokok enfeksiyonu kanýtý
Klinik:
- Kardit - Ateþ
- Poliartrit - Artralji - Yüksek veya yükselmekte olan streptokok
- Sydenham koresi Laboratuvar: antikor titresi
- Eritema marginatum - Akut faz reaktanlarýnda - Pozitif boðaz kültürü
- Deri altý nodülleri (ESH, CRP) artýþ
- PR aralýðýnda uzama
Ayýrýcý Taný
Juvenil romatoid artrit
Reaktif artrit
Sistemik lupus eritematosus
Septik artrit
Akut lösemi
Tedavi
1. Streptokok enfeksiyonunun tedavisi
2. Antienflamatuvar tedavi
- Asetil salisilik asit 50-75 mg/kg/gün (en çok 4 gr)
4 dozda, 2-3 hafta içinde azaltýlarak kesilir.
Profilaksi
- Benzatin penisilin (kas içine) kýþ aylarýnda 3 haftada bir
Profilaksi süresi
Ýzole artrit : Yirmi yaþa kadar veya ataktan sonra en az 5 yýl
Kardit: Yaþam boyu
Sevk
Kalp yetmezliði varsa, diürez, gerektiðinde dijitalizasyon, (Kalp Yetmezliði
rehberine bakýnýz. Sayfa 45) yapýlýp benzatin penisilin ve antienflamatuvar tedavi
uygulanarak hasta acilen sevk edilir.
Kore ön tanýsýyla deðerlendirilen hastalar sevk edilir.
Taný kesin deðilse ve kardiyak bulgu yoksa,
- ESH yüksekse benzatin penisilin uygulanýr ve hasta antienflamatuvar tedavi verilmeden
sevk edilir.
- ESH düþükse: benzatin penisilin ve izlem yapýlýr.
Taný kesinse, benzatin penisilin ve antienflamatuvar tedavi verilir ve hasta sevk edilir.
Kaynaklar
1. Ayoub EM. Acute Rheumatic Fever. Allen HD, Gutgesell HP, Clark EB, Driscoll DJ, ed. Heart Disease in
Infants, Children, and Adolescents. Philadelphia: Lippincott Williams &Wilkins, 2001:1226-41.
2. El Said GM, El-Refaee MM, Sorour KA, El-Said HG. Rheumatic Fever and Rheumatic Heart Disease. Garson
A, Bricker JT, Fisher DJ, Neish SR, ed. The Science and Practice of Pediatric Cardiology. Philadelphia:
Williams & Wilkins, 1998:1691-724.
3. Lan AJ, Colford JM, Colford JM Jr. The Impact of Dosing Frequency on the Efficacy of 10-day Penicillin
or Amoxicillin Therapy for Streptococcal Tonsillopharyngitis: A Meta-analysis. Pediatrics 2000; 105: E19.
4. Braunwald, ed. Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine, 6th ed. Philedelphia: Saunders,
2001.
26
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ANJÝNA PEKTORÝS
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Anjina, genellikle;
Efor ve emosyonel stresle ortaya çýkýp, dinlenmekle veya nitrogliserin sprey
ya da izosorbid dinitrat dil altý tablet ile geçen
Baský, sýkýþma veya yanma tarzýnda
Çoðunlukla prekordiyum ve sternum arkasýnda duyulup omuz, kol, boyun
ve çeneye yayýlým gösterebilen
göðüs aðrýsý veya rahatsýzlýk hissidir.
Temel sorun kalp kasýnýn oksijen gereksinimi ile kalbe gelen oksijen arasýndaki
dengenin bozulmasýdýr.
Kararlý Anjina Kararsýz Anjina
Egzersiz ve stresle ortaya çýkan ve (aþaðýdakilerden herhangi birinin varlýðý taný
Ýstirahat ve nitrogliserin (NG) ile geçen ve için yeterlidir)
Genellikle 5-15 dakikadan kýsa süren Karakteri ne olursa olsun son iki ay içinde
aðrý ile karakterizedir. baþlayan veya
Ýstirahat halinde gelen veya
Genellikle 20 dakikadan uzun süren veya
Ýlerleme gösteren; sýklýðý, süresi, þiddeti artan,
NGye yanýtý azalan veya
Miyokard enfarktüsü, bypass, kalbe invazif
giriþim sonrasý yeni geliþen aðrý ile karakterizedir.
Taný
Ýyi bir anamnez anjina pektoris tanýsý için yeterlidir. Egzersiz veya stres ile gelen ve
istirahat ile azalabilen, 5-15 dakika süren, prekordiyal bölgede baþlayýp, boyuna,
sol omuz ve kola yayýlabilen aðrý tipiktir . Ancak hastalar tipik aðrý tarif etmeden,
anjina eþdeðeri kabul edilen efor dispnesi, sýkýntý hissi, fenalaþma gibi subjektif yakýnmalarla
baþvurabilir.
Hasta; risk faktörleri ve anemi, hipertiroidi, aritmi, stres, aðýr egzersiz gibi anjina
ataklarýný uyarabilen nedenlerin varlýðý açýsýndan mutlaka sorgulanmalýdýr.
Fizik muayene
Fizik muayene ve laboratuvar bulgularý özgül olmayýp çoðu zaman normaldir.
Terleme, dispne ve anksiyete görülebilir. Komplikasyonlara baðlý olarak S 3, S 4 , mitral
yetmezlik üfürümü, ral duyulabilir; ödem, nabýz ve kan basýncý deðiþikliði saptanabilir.
ANJÝNA PEKTORÝS 27
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Laboratuvar
EKG deðiþiklikleri (ST ve T deðiþiklikleri, anormal Q dalgasý, ritim ve iletim
bozukluklarý) tanýyý destekler, EKG deðiþikliði olmamasý olasýlýðý ortadan kaldýrmaz.
Olanak varsa, hemoglobin, açlýk kan þekeri, kan kolesterol ve trigliserid düzeyi, akciðer
grafisi deðerlendirilmelidir.
Ayýrýcý taný
Baský, sýkýþtýrma,
aðýrlýk, yanma Normal olabilir. üfürüm Ýskemik göðüs aðrýsý *
tarzýnda; egzersiz, Göðüs, Kol, çene, boyun, akciðerde raller, terleme, Akut miyokard
soðuk, stres ile epigastrium sýrt soluk görünüm enfarktüsü
artan, istirahat ve Anjina pektoris
NG ile azalan
Ani baþlangýçlý,
Tek taraflý solunum *
býçak saplanýr Pnömotoraks
Tek taraflý seslerinde azalma, nefes
tarzda, nefes
almakla artan
- darlýðý
Ani baþlangýçlý,
býçak saplanýr Kalp apeksine, sol Perikardiyal frotman *
Göðüs Perikardit
tarzda, oturup öne kol ve boyuna duyulabilir
eðilmekle azalan
Palpasyon ve
Deðiþken Özgül bulgu yok Kas iskelet sistemi
hareketle artan
* Hasta mutlaka ileri tetkik ve tedavi amacýyla bir üst basamaða sevk kurallarýna uygun koþullarda
sevk edilmelidir. (Sayfa 30)
28 ANJÝNA PEKTORÝS
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Tedavi
Kararsýz anjinanýn her an miyokard enfarktüsüne ilerleyebileceði unutulmamalý
ve hasta acilen sevk edilmelidir.
1- Anjinanýn akut tedavisi
- Aspirin tablet 300 mg çiðnetilir ve
- Ýzosorbid dinitrat dil altý tablet 5 mg veya nitrogliserin sprey: Kontrendikasyon
yoksa, 5 dk ara ile 3 kez verildikten sonra göðüs aðrýsý geçmezse hasta sevk edilmelidir .
ANJÝNA PEKTORÝS 29
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
Kararsýz anjina düþünülen hastalar
Aðrýsý 15 dakikadan uzun süren, tedaviye yanýt vermeyen tüm olgular
Kaynaklar
1. Scottish Intercollagiate Guidelines Network. Management of Stable Angina. A national clinical guideline.
SIGN:Edinburg, 2001.
2. Management of Patients with Chronic Stable Angina ACC/AHA/ACP-ASIM Practice Guidelines for J
Am Coll Cardiol 1999;33:2092-197).
3. Guidelines 2000 for Cardiopulmonary Resuscitation and Emergency Cardiovascular Care. Part 7: the Era
of Reperfusion: Section 1: Acute Coronary Syndromes The American Heart Association in Collaboration
with the International Liaison Committee on Resuscitation. Circulation. 2000;102(8 Suppl).
30 ANJÝNA PEKTORÝS
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
HÝPERLÝPÝDEMÝ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
HÝPERLÝPÝDEMÝ 31
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Semptom ve bulgular
Hiperlipidemiler genellikle semptom veya bulguya yol açmaz.
Ayrýntýlý öykü alýnmalý, tam fizik muayene yapýlmalýdýr.
Fizik muayene
2
Vücut kitle indeksi (VKÝ) hesaplanmalýdýr: Vücut aðýrlýðý/(boy) = kg/m 2 (Obezite
rehberine bakýnýz. Sayfa 277)
Deri: Ksantalezma, ksantoma
Kardiyovasküler: Arter traselerinde üfürüm ve/veya nabýz alýnamamasý
Serebrovasküler: Karotid oskültasyonunda üfürüm ve benzeri bulgular araþtýrýlmalýdýr.
Tedavi
Lipid düzeylerinin normale dönmesi, koroner arter hastalýðý ve inme riski yaný sýra
kardiyovasküler sistem (KVS) ölümlerini de azaltýr. Hiperlipidemili birey, tüm diðer
KVS risk faktörleri açýsýndan deðerlendirilmeli, izlem ve tedavi buna göre planlanmalýdýr.
Tedavinin amacý koroner kalp hastalýðý (KKH) için yüksek risk taþýyan hastalarda
LDL-Kyi 100 mg/dlnin, TK/HDL-K oranýný 5in altýna düþürmektir.
32 HÝPERLÝPÝDEMÝ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Hiperlipidemi saptanan veya lipid düzeylerine bakýlamayan ancak risk faktörleri olan
hastalara yaþam biçimi deðiþiklikleri önerilmelidir. Bu önlemler çoðu hasta için en az
ilaç tedavisi kadar önemlidir.
Ýlaç Tedavisi
Ýlaç tedavisi mutlaka ikincil nedenler dýþlandýktan sonra baþlanmalýdýr.
Ýlaç tedavisi hedefleri hastanýn risk gruplarýna göre belirlenir.
Aile öyküsü Birinci derece erkek akrabalarda 55, birinci derece kadýn akrabalarda 65 yaþýndan
önce koroner arter hastalýðý bulunmasý
Sigara Ýçiyor olmak
Hipertansiyon 140/90 mm Hg üzeri kan basýncý veya antihipertansif tedavi görüyor olmak
Hiperkolesterolemi TK ³ 200 mg/dl, LDL-K ³ 130 mg/dl
Düþük HDL-K 40 mg/dl altý
Diyabet bir risk faktörü olmanýn yaný sýra, koroner kalp hastalýðý varlýðýna eþdeðer bir
DM
risk taþýdýðýndan risk deðerlendirmesinde ayrý bir yeri vardýr.
HÝPERLÝPÝDEMÝ 33
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ýzlem
Lipid düzeyleri yaný sýra, tedavi öncesi ve sonrasýnda serum transaminaz düzeyleri
de izlenmelidir. Bu izlemler ilk 3 ay, 6 haftada bir (yani 2 kez), ilk yýl 3 aylýk, daha sonra
6 aylýk ara ile ve doz artýþlarýnda yeni baþtan yapýlmasý önerilir. Serum transaminaz
düzeyleri yüksek olan veya alkol kullanan hastalarda bu izlem özellikle önemlidir. Tedavi
baþlangýcýnda kreatinin fosfokinaz düzeyinin bilinmesi yararlý olabilir. Rutin kreatinin
fosfokinaz kontrolüne gerek yoktur. Hastalara kas aðrýsý, güçsüzlük veya aþýrý halsizlik
gibi yakýnmalarýnda hekime baþvurmalarý gerektiðini söylemek yeterlidir.
Tedavi sonrasýnda izlem ile hedeflerin yaþam boyu korunmasý amaçlanýr. Ýlaç kullanan
hastalarda tedaviye amaçlanan LDL-K deðerini saðlayan en düþük doz ile devam
edilmelidir.
Sevk
Laboratuvar deðerlendirme olanaðý olmayan durumlarda tüm risk gruplarý
Yüksek risk grubunda olup da yaþam biçimi deðiþikliði ve ilaç tedavisine 6 hafta
sonunda yeterli yanýt vermeyen hastalar
Baþka sistemik hastalýðý olan hastalar
Yaþam biçimi ve beslenme deðiþikliðine yanýt vermeyen orta ve düþük risk grubu
hastalar
Öyküsünde ailesel hiperlipidemi olanlar
34 HÝPERLÝPÝDEMÝ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Kaynaklar
1. Executive Summary of the Third Report of the National Cholesterol Education Programme (NCEP) Expert
Panel on Detection, Evaluation and Treatment of High Blood Cholesterol in Adults (Adult Treatment
Panel III). JAMA 2001;285:2486-97.
2. Mahley RW, Bersot TP. Drug Therapy for Hypercholesterolemia and Dislipidemia. Hardman JG, Limbird
EL, ed. Goodman & Gilmans The Pharmacological Basis of Therapeutics. 10th ed. New York: McGraw-
Hill, 2001:971-1002.
3. Onat A, Ed. TEKHARF (Türk Eriþkinlerde Kalp Saðlýðý Risk Profili ve Kalp Hastalýðý), Ohan Matbaacýlýk,
2000, Ýstanbul.
4. Türk Kardiyoloji Derneði Koroner Kalp Hastalýklarý Korunma ve Tedavi Kýlavuzu.
HÝPERLÝPÝDEMÝ 35
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
36
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
HÝPERTANSÝYON
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Hipertansiyon, farklý günlerdeki üç ayrý ölçümde sistolik kan basýncýnýn 140 mmHg ve/veya
diastolik kan basýncýnýn 90 mmHg veya üzerinde olmasýdýr.
Hipertansiyon taný ve tedavisinin temel amacý, kan basýncý yüksekliðinin yaratabileceði
komplikasyonlarý, örneðin kardiyovasküler, serebrovasküler ve renal olaylar gibi hedef organ
hasarlarýný ve bu komplikasyonlara baðlý morbidite ve mortaliteyi azaltmaktýr.
Tüm hipertansiyon vakalarýnýn %95'ini primer hipertansiyon oluþturur. Eriþkin nüfusta ortalama
hipertansiyon prevalansý %30, 50 yaþ ve üzeri nüfusta %45-50'dir.
Kardiyovasküler Risk Faktörleri:
Diyabetes Mellitus (DM)
Aile öyküsü (Anne baba kardeþlerden erkeklerde 55, bayanlarda 65 yaþ önce koroner arter
hastalýðý görülmesi)
Hipertansiyon
Sigara
Hiperlipidemi
Taný
Kan basýncý, hasta 5-10 dakika dinlendikten sonra, oturur pozisyonda, manþon kola uyumlu
olacak þekilde, kol altý desteklenerek ve kalp hizasýnda ölçülmelidir. Kan basýncý yüksek saptanýrsa
ölçüm en az 5 dakika sonra tekrarlanmalýdýr. Ölçüm hastanýn ilk muayenesinde her iki koldan,
sonraki deðerlendirmelerde ise sað koldan yapýlmalýdýr.
HÝPERTANSÝYON 37
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Semptomlar:
Kan basýncý yüksekliði çoðunlukla semptomsuzdur. Bu nedenle, saðlýk ocaðýna baþvuran her
eriþkin hastanýn kan basýncý ölçülmelidir.
Fizik Muayene:
Hipertansiyonlu hastanýn fizik muayenesi dikkatle yapýlmalý, özellikle beden kitle indeksi, göz dibi,
kardiyovasküler sistem deðerlendirilmeli ve nörolojik muayeneye önem verilmelidir.
Laboratuvar Ýncelemesi:
Komplike olmamýþ hipertansiyonda laboratuvar incelemeleri çoðunlukla normaldir. Ancak, taný
konulmasý, hastanýn baþlangýç deðerlerinin bilinmesi ve izlemde yararlanýlmasý için, olanak varsa
aþaðýdaki incelemeler yapýlmalýdýr:
Tam idrar incelemesi
Potasyum, sodyum, klor, BUN, kreatinin, ürik asit, kan þekeri, total kolesterol, HDL kolesterol,
LDL-Kolesterol, trigliserid düzeyleri
EKG
Telekardiyogram
Ayýrýcý Taný
Sekonder hipertansiyon, tüm olgularýn %5'ini oluþturur. Hasta 20 yaþ ve altý veya 60 yaþ ve
üstündeyse, karýnda üfürüm alýnýyorsa, kan basýncý ataklar halinde yükseliyorsa, kan basýncý
yüksekliði aniden baþlamýþ ve çok þiddetli (Tablo 1) seyrediyorsa ya da ilaç tedavisine yanýt
alýnamýyorsa hasta sekonder hipertansiyon yönünden incelenmelidir.
Tedavi
Amaç kan basýncýný kontrol altýna alarak hedef organ hasarýný önlemek ve varolan hasarýn
ilerlemesini durdurmaktýr. Komplike olmamýþ hipertansiyonun taný ve tedavisi birinci basamakta
yapýlmalýdýr.
Hastaya hipertansiyon için risk faktörlerinin düzeltilmesi durumunda kan basýncýnýn düzeltilebileceði
ve ya daha rahat kontrol edilebileceði anlatýlmalýdýr.
38 HÝPERTANSÝYON
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýlaç Tedavisi
Yaþam biçimi deðiþiklikleri ile ilaç tedavisine baþlanýr.
Temel ilke bireyselleþtirilmiþ tedavidir. Eþlik eden kardiyovasküler risk faktörleri de göz önünde
bulundurulmalý ve tedaviyi planlamak için hastanýn mutlak riski deðerlendirilmelidir. Hastanýn risk faktörleri
öncelikle ortadan kaldýrýlmalýdýr.
Ýlaç seçiminde son öneriler hekimleri serbest býrakmakla birlikte öncelikle etkisi kanýtlanmýþ ve ekonomik
ilaçlar tercih edilmelidir.
Anjiyotensin dönüþtürücü enzim (ACE) inhibitörleri denenmeden Anjiotensin Reseptör Blokerleri
baþlanmasý tedavi maliyetini attýracaktýr.
Ýlaç Seçimi:
Evre 1 Hipertansiyon: Diüretikler ile tedaviye baþlanmalýdýr, ancak kombine preperatlar veya Beta
blokerler(BB), Anjiyotensin dönüþtürücü enzim inhibitörleri(ADE-Ý) , Anjiotensin Reseptör Blokerleri (ARB),
Kalsiyum kanal blokeri (KKB) de verilebilir.
Evre 2 Hipertansiyon: Thiazid diüretikler ile kombine ilaçlar tercih edilir, Tiazide + ADE-Ý veya ARB veya Beta
bloker veya KKB verilebilir.
Ýlaç seçimi
HÝPERTANSÝYON 39
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
40 HÝPERTANSÝYON
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Yaþam biçimi deðiþiklikleri %10luk bir hasta grubu için tek tedavi iken, farmakolojiktedavi önerilen
hastalar için destek tedavi konumundadýr.
Hipertansiyonlu hastalarýn %50'si 12 aylýk izlemde ilaç kullanýmýný býrakmaktadýr. Tedaviye uyuncu
artýrmak amacýyla, uzun etkili ve tercihen tek dozda kullanýlacak ilaç seçimi düþünülebilir. Tedaviye
uyuncun saðlanmasý en az ilaç seçimi kadar önemlidir.
Komplike olmayan hipertansiyonda, baþka bir ilaç grubu için endikasyon yoksa veya bu ilaçlarýn
kullanýlmasý için sakýnca bulunmuyorsa diüretikler, ADE inhibitörleri, ARBler ya da beta blokerler
tercih edilmelidir.
Hipertansiyonda tedaviye, seçilen ilacýn en düþük dozu ile baþlanmalýdýr. Burada amaç yan etkileri
en düþük düzeyde tutmaktýr. Kan basýncý kontrolü saðlanamazsa ve ilaç tolere edilebiliyorsa dozu
artýrýlýr, tolere edilemiyorsa tedaviye ikinci bir ilaç eklenir. Halen kullanýlmýyor ve kullanýmý için
kontrendikasyon yoksa ilk ek ilaç seçeneði diüretikler olmalýdýr.
Ýlk ilaç hiç tolere edilememiþ veya hiç yanýt alýnamamýþsa tamamen býrakýlýr.
HÝPERTANSÝYON 41
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Baþlangýç:
Enalapril 5-10 mg/gün, tek doz
Ýdame: 10-20 mg/gün
Silazapril
Baþlangýç:
Benazepril
Lisinopril 5-10 mg/gün, tek doz Perindopril
ADE inhibitörleri* Ýdame: 5-20 mg/gün
Fosinopril
Trandolapril
Baþlangýç:
Kinapril
Ramipril 2,5-5 mg/gün tek doz
Ýdame: 2,5-10 mg/gün
Baþlangýç:
Losartan 50-100 mg/gün, tek doz
Ýdame: 50-100 mg/gün Ýrbesartan
Anjiyotensin Reseptör
Telmisartan
Blokerleri Baþlangýç: Kandesartan
Valsartan 80-160 mg/gün, tek doz
Ýdame: 80-160 mg/gün
Baþlangýç:
Nifedipin
30-60 mg/gün, tek doz
(kontrollü salýnýmlý)
Ýdame: 30-90 mg/gün
Baþlangýç:
10-80 mg/gün, Ýsradipin
Kalsiyum Kanal Nitrendipin
2 doza bölünerek Lasidipin
Blokerleri Ýdame:10-80 mg/gün Nisoldipin
Baþlangýç:
Amlodipin ya da
5mg/gün, tek dozda
Felodipin
Ýdame: 5-10 mg/gün
* Yaþlýlarda, böbrek yetmezliði olanlarda ve diüretikle birlikte kullanýlýyorsa verilen günlük dozlarýn
yarýsýný kullanýnýz.
42 HÝPERTANSÝYON
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Özel Durumlar:
Ýzole Sistolik Hipertansiyon: Diyastolik kan basýncý 90 mmHgnýn altýnda iken sistolik kan
basýncýnýn 140 mmHg veya üstünde olmasýdýr. Özellikle yaþlýlarda sýk gözlenir ve mutlaka tedavi
edilmelidir. Ýlk seçenek ilaçlar tiazid diüretikler ve uzun etkili kalsiyum antagonistleridir.
Gebelikte Hipertansiyon: Hasta önceden antihipertansif tedavi alýyorsa ADE inhibitörleri ve
anjiotensin reseptör antagonistleri dýþýndaki ilaçlarýna devam edilir. Gebelikte yeni ortaya çýkan
hipertansiyon vakalarý sevk edilmelidir. Sevk edilemediði durumlarda alfa-metildopa veya hidralazin
kullanýlabilir.
Çocukluk Çaðýnda Hipertansiyon: Büyük oranda sekonder hipertansiyon grubunda olduðu için
birinci basamakta tedavisi önerilmez.
Hipertansif Acil Durumlar: Hasta yüksek kan basýncý deðerleri ile semptomsuz ya da hafif
semptomlarla baþvurduðunda kan basýncý kontrolü çok acil deðildir. Yüksek kan basýncý deðerlerini
aniden düþürmekten kaçýnýlmasý, birkaç saat içinde kontrol altýna alýnmasý önerilir (özellikle
nörolojik semptomlarý olan hastalarda). Bu amaçla kaptopril 25-50 mg çiðnetilerek verilir. Devamýnda
hastanýn almakta olduðu ilaç ek doz þeklinde ya da yeni bir ilaçla kombine edilerek hipertansiyon
tedavisine devam edilir. Sakýncalarý nedeni ile dilaltý nifedipin tedavisinden kaçýnmalýdýr.
Hasta, yüksek kan basýncý deðerleri ile birlikte geliþmiþ ensefalopati (baþ aðrýsý, huzursuzluk,
konfüzyon), akciðer ödemi, kararsýz angina, miyokard enfarktüsü, intrakraniyal kanama ya da
akut böbrek yetmezliði sorunlarýyla gelmiþse tedavi acildir. Parenteral tedavi ve sorunlarýn kontrolü
için hasta sevk edilmelidir.
Ýzlem
Hastaya, tedavi baþlandýktan sonra 5-7. günlerden itibaren ev koþullarýnda en az 4-5 günlük
kan basýncý deðeri izlemi önerilir. Hasta kan basýncý kontrol altýna alýnana kadar 15-30 günde bir
görülmelidir. Bu kontrollerde hastanýn evde yaptýðý izlem sorulmalý ve kan basýncý ölçülmelidir.
Ýlaçlarýn etkinlik ve yan etkilerin deðerlendirilmesi bu kontrol sýrasýnda yapýlmalýdýr.
HÝPERTANSÝYON 43
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kan basýncý kontrolü saðlandýktan sonra, komplike olmayan hastalarýn kan basýnçlarý 6 ayda bir
kontrol edilmeli ve hedef organ hastalýklarý yönünden deðerlendirme (tam idrar incelemesi, potasyum,
sodyum, klor, BUN, kreatinin, ürik asit, EKG) yapýlmalýdýr.
Komplike olan hastalar ise (Kalp yetmezliði, Diyabet vb) 3 ayda bir bu deðerlendirmeleri yaptýrmalýdýrlar.
Hastaya ilacýnýn düzenli kullanýmý ve yaþam biçimi deðiþiklikleri hatýrlatýlmalýdýr. Yapýlan çalýþmalarda
hastanýn ilacýný düzenli olarak almasý büyük ölçüde hekimin hastaya hastalýðýný, hastalýðýnýn
sonuçlarýný ve tedaviyi anlaþýlýr biçimde anlatmasýna baðlýdýr, bu nedenle hastanýn bilgilendirilmesi
büyük önem taþýr.
Sevk Ölçütleri
Üç ilaca raðmen kontrol edilemeyen hipertansiyon vakalarý
Ýntravenöz tedavi gerektiren hipertansif acil durumlar
Gebelikte ortaya çýkmýþ hipertansiyon vakalarý
Çocukluk çaðýndaki hipertansiyon vakalarý
Aðýr hedef organ hasarý ya da klinik sorunlarla seyreden hipertansiyon vakalarý
Sekonder hipertansiyon þüphesi olan hastalar
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. 1999 World Health Organization- International Society of Hypertension Guidelines for the
Management of Hypertension. Journal of Hypertension 1999;17:151-83.
2. The Seventh Report of the Joint National Committee on Detection, Evaluation and Treatment
of High Blood Pressure (JNC-VII). JAMA 2003;287;2560-2572.
3. The sixth report of the Joint National Committee on Detection, Evaluation and Treatment of High
Blood Pressure (JNC-VI). Arch Intern Med 1997;152: 2413-46.
4. The Treatment of Hypertension in Adult Patients with Diabetes, Diabetes Care 2002;25:134-47.
5. STOP Hypertension 2, Lancet 1999;354:1751-56.
8. Heart Outcomes Prevention Evaluation (HOPE) Study, NEJM 2000;342:145-53.
9. Onat A, ed. TekHarf Çalýþmasý, Türk Eriþkinlerinde Kalp Saðlýðý, Risk Profili ve Kalp Hastalýðý,
Ýstanbul: Ohan Matbaacýlýk, 2000.
10.American Diabetes Association. Treatment of Hypertension in Adults with Diabetes, Diabetes
Care 2002;25, 71-73.
44 HÝPERTANSÝYON
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Etyoloji
Ýskemik kalp hastalýklarý, hipertansiyon, kalp kapak hastalýklarý, kardiyomiyopatiler
en sýk nedenlerdir.
Taný
Semptom ve bulgular
Baþlýcalarý nefes darlýðý , halsizlik , egzersiz intoleransý ve ödem dir.
Nefes darlýðý, egzersiz veya istirahatte olabilir. Kalp yetmezliðinde nefes darlýðýnýn
temel nedeni akciðer konjesyonudur. Konjesyon derecesine göre egzersiz dispnesi,
ortopne ya da paroksismal noktürnal dispne geliþebilir. Konjesyonun sistemik venlere
yansýmasýyla periferik ödem oluþur.
Fizik muayene
Kalp-damar sistemi
Kalp hýzý genellikle yüksektir. Pulsus alternans saptanabilir.
Kalp tepe atýmýnýn aþaðý ve sola doðru yer deðiþtirmesi kalp büyüklüðünü göstermede
basit ve deðerli bir bulgudur.
Kalp yetmezliði nedenine baðlý olarak sistolik veya diyastolik üfürüm ve ek sesler
duyulabilir.
Solunum sistemi
Akciðerde krepitan raller
Kostodiafragmatik sinüs kapalýlýðý
Solunum seslerinde lokal azalma (plevral sývýya baðlý olarak)
Baþ-boyun
Boyunda venöz dolgunluk
Karýn
Hepatomegali
Asit
Ekstremite
Pretibial ödem
Laboratuvar
EKG
Nedeni aydýnlatmada yararlý olabilir. Kalp yetmezliði olan hastalarýn çoðunda EKGde
morfolojik, iskemik veya ritme ait bozukluk vardýr. Bu nedenle, EKGnin normal olmasý
durumunda kalp yetmezliði tanýsý gözden geçirilmelidir.
Telekardiyografi
Kalp büyüklüðü ve pulmoner konjesyonun deðerlendirilmesinde önemlidir.
Biyokimyasal inceleme
Kalp yetmezliðinde, azalan böbrek fonksiyonu ve/veya ilaçlar nedeniyle böbrek
fonksiyon testleri bozulabildiðinden izlemde üre ve kreatinin deðerleri ölçülmelidir.
Diüretik kullanýmýyla dengesizlikleri geliþebileceðinden elektrolitler (Na + , K + ), sistemik
konjesyonun deðerlendirilmesi açýsýndan karaciðer fonksiyon testleri de izlenmelidir.
Bu testlerin bir üst basamakta yapýlmasý önerilir.
Tedavi
Kalp yetmezliðinin önlenmesi
Amaç miyokard hasarý oluþturabilecek herhangi bir durumda hasarýn geniþlemesinin
önlenmesi, örneðin koroner arter hastalýðýnda yeni enfarktüslerin önlenmesi için risk
faktörlerinin azaltýlmasýdýr.
Ýlaçsýz tedavi
Yaþam tarzýnda deðiþiklikler yapýlmalýdýr.
Tuz kýsýtlanmalýdýr. Yapay tuzlar, zengin K + içeriði nedeniyle kalp yetmezliði
olan hastalarda sakýncalýdýr.
Alkol alýmý kesilmelidir.
Sigara býrakýlmalýdýr. (Sigarayý býrakma rehberine bakýnýz. Sayfa 293)
Yaygýn inanýþýn aksine, hastalar ilaç tedavisi ile stabil hale geldikten sonra
egzersize (yürüyüþ gibi) teþvik edilmelidir. Bu egzersizler hastanýn yaþam
kalitesini artýrýr.
Obezler kilo vermelidir. (Obezite rehberine bakýnýz. Sayfa 277)
Ýleri derecede kalp yetmezliði olanlar dýþýnda sývý alýmý kýsýtlanmamalýdýr.
Ýlaç tedavisi
Fonksiyonel kapasite tedavide durumu belirleyici rol oynar (Tablo 1). Yetmezlik
tedavisinde kullanýlan ilaçlarýn bir kýsmý yaþam kalitesini, bir kýsmý yaþam süresini artýrýr.
Tablo 1. Kalp yetmezliðinin týbbi tedavisi
Fonksiyonel Kapasite *** Kullanýlmasý önerilen ilaçlar
Günlük etkinliklerde
1. SINIF ADE inhibitörü
semptomsuz
Günlük etkinliklerde ADE inh. * (veya ARB) + diüretik
2. SINIF
hafif semptomlu + beta blokör
Günlük etkinlerde belirgin ADE inh. * (veya ARB) + diüretik
3. SINIF
semptomlu + beta blokör + spironolakton + kalp glikozidleri**
ADE Ýnh. * (veya ARB) + diüretik
4. SINIF Ýstirahatte semptomlu + beta blokör + spironolakton
+ kalp glikozidi **
* ADE inhibitörlerini tolere edemeyen hastalarda ARB verilir.
** Digoksin atrial fibrilasyon varlýðýnda tüm sýnýflarda kullanýlýr. Ayrýca ADE inhibitörü ve
diüretik tedavisine raðmen semptomu olan 2-4. sýnýf hastalarda kullanýlmasý önerilir.
*** Tüm fonksiyonel kapasite sýnýflarýna ilaçlarla beraber yaþam tarzý deðiþiklikleri önerilmelidir.
Diüretikler
Asemptomatik (1. sýnýf) hastalarda önerilmez. Su ve tuz tutulum bulgularý olan
Kalp glikozidleri
Kalp yetmezliðinde ilk seçilecek ilaçlar deðildir. Bu ilaçlarýn güvenlik aralýðý dardýr.
Yaþlýlarda, böbrek ve tiroid fonksiyon ve elektrolit bozukluðu olanlarda toksik etki çok
çabuk geliþebilir.
Bu ilaçlar atrial fibrilasyonun eþlik ettiði vakalarda, sinüs ritmindeki hastalarda ise
ileri kalp yetmezliðinde kullanýlmalýdýr. Ayrýca ADE inhibitörü ve diüretik tedavisine
raðmen kalp yetmezliði semptomlarý süren 2-4. sýnýf hastalarda kullanýmlarý önerilir.
Aðýzdan kullanýlan tek pozitif inotropik ilaç digoksindir.
Spironolakton
Aldosteron reseptör antagonistidir. K + tutucu bir diüretik olmakla birlikte kalp
yetmezliðinde kullaným nedeni diüretik etkisine baðlý deðildir. ADE inhibitörü ve diüretik
kullanýlmasýna raðmen fonksiyonel durumu 3-4. sýnýf olan hastalarda 25 mg/gün kullanýmýn
yaþam süresini uzatmaktadýr. 1-2. sýnýfta kullaným önerilmez.
Antitrombotik-antikoagülan tedavi
Ýskemik kaynaklý olan konjestif kalp yetmezlikli (KKY) hastalarda kontrendikasyon yoksa 100-
300 mg aspirin önerilir. Atriyal fibrilasyonlu KKYli hastalara aspirin baþlanmalý ve antikoagülan
tedavi (varfarin) açýsýndan deðerlendirilmek üzere sevk edilmelidir.
Antilipidemik tedavi
Ýskemik kaynaklý KKYli hastalara lipid düzeylerine göre antilipidemik tedavi
önerilmelidir (Hiperlipidemiler rehberine bakýnýz. Sayfa 31).
Ýzlem ve Sevk
Kontrol aralýklarý klinik duruma göre ayarlanýr. Klinik durum stabilse 3-6 ay aralarla
kontrol yeterlidir. Semptomlarda artma olduðunda hasta en kýsa sürede hekimine
baþvurmalýdýr.
Her kontrolde fonksiyonel kapasite sorgulanmalýdýr. Fonksiyonel kapasitesi bir
önceki deðerlendirmeye göre kötüleþenlerde neden araþtýrýlmalýdýr (Dekompansasyon
tablosu).
Diüretik veya ADE inhibitörü dozu semptomlara göre yeniden ayarlanan hastalar,
üre ve K + düzeyleri deðiþebileceði için, 1 hafta sonra ve stabil düzey saðlandýysa
3-6 ay aralarla izlenmelidir.
Araya giren enfeksiyonlar yetmezliði dekompanse edebileceðinden her yýl grip aþýsý
yapýlmalýdýr.
Kalp yetmezliði olan hastalarda fonsiyonel kapasiteye göre tedavi düzenlendikten
sonra nedeni aydýnlatmak ve olasý tedavileri deðerlendirmek amacýyla hasta sevk
edilmelidir.
Bazen hastalarda su-tuz tutulumunun ilk bulgusu kýsa süre içinde kilo almaktýr. Bu
nedenle, hastalar her gün tartýlma konusunda uyarýlmalýdýr. Kýsa sürede kilo artýþý
belirlenen hastalarda diüretik dozunu geçici olarak artýrmak çoðu zaman yararlýdýr.
Fonksiyonel kapasitenin kötüleþme nedeni bulunamazsa ileri sevk saðlanmalýdýr.
Kaynaklar
1. Packer M, Bristow MR, Cohn JN et al. For the Carvediol Heart Failure Study Group. The Effect of Carvediol on
Morbidity and Mortality in Patients with Chronic Heart Failure. N Eng J Med 1996;334: 1345-55.
2. The Digitalis Investigation Group. The Effect of Digoxin on Mortaliýty and Morbidity in Patients with Heart Failure.
N Engl J Med 1997;336:525-33.
3. Pitt B. Zannad F. Remme WJ et al. The Effect of Spironolactone on Morbidity and Mortality in Patients with Severe
Heart Failure. Randomized Aldactone Evaluation Study Investigetors. N Engl J Med 1999;34:709-17.
4. CIBIC-II Investigators and Commiýttees. The Cardiac Insufficiency Bisoprolol. Study II(CIBIC-II): A Randomized
trial. Lancet 1999;353: 9-13.
5. MERIT-HF Study Group Effect of Metoprolol CR/XL in Chronic Heart Faýlure. Intervention Trial in Randomized
Intervention Trial in CHF (MERIT-HF).Lancet 1999; 353: 2001-7.
6. Bristow MR. Management of Heart Failure. Braunwald E, Zipes DP, Libby P, ed. Heart Disease. 6th ed. Philadelphia:
Saunders; 2001; 635-58.
7. Remme WJ, Swedberg K. Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Chronic Heart Failure. Eur Heart J
2001;22:1527-60.
8. 1999 World Health Organization-Internal Society of Hypertension Guidelines for the Management of Hypertension.
Journal of Hypertension 1999;17:151-183.
9. Cohn JN, Tognoni G. A Randomized Trial of the Angiotensin-receptor Blocker Valsartam in Chronic Heart Failure.
N Engl J Med. 2001;345:1667-75.
10. Heart Outcomes Prevention Evaluation (HOPE) Study. N Engl J Med 2000;342:145-53.
AKUT MYOKARD
ENFARKTÜSÜ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Akut miyokard enfarktüsü (AME), akut koroner sendromlar olarak bilinen kararsýz
anjina pektoris ve ST yükselmesi olmayan miyokard enfarktüsünü (ME) de içeren klinik
sendromlardan biri ve en ciddi olanýdýr. Miyokardýn belli bir bölgesine gelen kan akýmýnýn
azalma veya kesilmesi sonucu geliþir. Etyopatogenezden ateroskleroz (%95) sorumludur.
Taný
Semptom ve bulgular
Göðüs aðrýsý en önemli klinik bulgudur. Sýklýkla prekordiyumda yerleþim gösterir.
Boyun, özellikle sol omuz ve kolun iç yüzüne yayýlýr. Genellikle 20-30 dakikadan uzun
sürer. Ezici, baskýlayýcý tipte bir aðrýdýr. Soðuk terleme ve ölüm korkusuyla birliktedir.
Aðrý eforla veya eforsuz baþlayabilir, narkotik analjeziklerle giderilebilir. Hastalarda
aðrý olmaksýzýn sýkýntý hissi, çarpýntý, bayýlma, nefes darlýðý gibi yakýnmalar olabilir; akut
akciðer ödemi, kardiyojenik þok tablosu ile gelebilirler.
Fizik muayene
Miyokard enfarktüsüne özgül bulgu yoktur.
Solukluk, terleme ve anksiyete olabilir. Nabýz ve kan basýncý artýþý genellikle beklenmekle
birlikte, normal ya da azalmýþ da olabilir. Dinlemekle kalp sesleri derinden gelebilir,
bazen S 3- S gallop, sistolik üfürümler ve perikard frotmaný duyulabilir.
4
Kalpte nekroz alanýnýn geniþ olduðu hastalarda akut akciðer ödemi veya kardiyojenik
þok bulgularý ortaya çýkabilir.
Laboratuvar bulgularý
EKG:
Enfarktüs alanýna uyan derivasyonlarda deðiþiklik olur. Baþlangýç döneminde, ilgili
derivasyonlarda T dalgasýnda sivrileþme, akut dönemde ST segment ve T dalgasýnda yükselme
olur (EKG örneklerine bakýnýz. Sayfa 54). Ýnferior ME saptanan olgularda sað göðüs derivasyonlarý
da çekilir, V4R de 1 mmden fazla ST segment yüksekliði sað ventrikül MEyi düþündürür. Ayrýca
enfarktüse baðlý olarak geliþen aritmiler saptanabilir.
Biyokimyasal deðiþiklikler
Biyokimyasal incelemelerde serumda miyoglobin (1-4 saat), CK-MB (4-8 saat),
troponin-T ve I (3-12 saat) (olanak varsa) bakýlýr ve yükseklik saptanýr.
Taný erken dönemde tipik göðüs aðrýsý, EKG deðiþiklikleri ve mümkünse biyokimyasal
deðiþikliklerin gösterilmesiyle konur.
Ayýrýcý Taný
Akut miyokard enfarktüsü aþaðýdaki durumlarla karýþabilir:
Aort diseksiyonu
Pulmoner emboli
Pnömotoraks
Perikardit
Prekordiyal bölgede kas-eklem aðrýlarý
Akut kolesistit
Peptik ülser
Dispepsi
Tedavi
Amaç
Nekroz alanýnýn geniþlemesinin önlenmesi
Akut miyokard enfarktüsü sonrasý ortaya çýkan malign aritmilerin önlenmesi ve
tedavisi
Miyokard iyileþmesinin desteklenmesi ve yeni enfarktüs oluþumunun önlenmesi
Tedavi çizelgesi
1. Oksijen 4-6 l/dk uygulanýr.
2- Damar yolu açýlýr.
3- Antiagregan tedavi: Asetil salisilik asit 300 mg (160-325 mg arasý) çiðnetilir .
4- Aðrýnýn giderilmesi: Morfin sülfat (2-4 mg damar yoluyla), yoksa meperidin
(50- 100 mg damar yoluyla) verilir. Aðrýnýn geçmemesi durumunda 15 dakika sonra
ayný doz tekrarlanabilir.
5- Antiiskemik tedavi:
a. Ýsosorbid dinitrat 5 mg: Hipotansiyon, bradikardi ile seyreden sað ventrikül
enfarktüsünde ve sildenafil kullananlarda kontrendikedir.
b. Beta blokerler: Kalp hýzý 60/dk altýnda ve sistolik kan basýncý 90 mmHgnýn
altýnda deðilse metoprolol 5 mg damar yoluyla yavaþ infüzyonla (3-5 dk içinde
gidecek þekilde) ve 5 dakika aralarla toplam 3 kez verilebilir. Monitörize edilemiyorsa
uygulanmamalýdýr.
Sevk
Reperfüzyon tedavisi 12 saate kadar yapýldýðý takdirde hayat kurtarýcý olduðundan,
birinci basamakta 20 dakikadan uzun süren ve iskemik aðrý düþündüren tüm hastalar,
EKG bulgusu olsun olmasýn yukarda anlatýlan tedavi þemasý hýzla uygulanarak, ambulans
ya da benzeri bir araçla derhal koroner yoðun bakým birimi olan bir merkeze sevk
edilmelidir. Hastanýn baþvurusundan sevkin tamamlandýðý son ana kadar aritmilere
(VF/ nabýzsýzVT) baðlý ölümleri önleyebilmek için defibrilasyon þartlarý saðlanmalýdýr.
Kaynaklar
1. Braunwald E, ed. Heart Disease: A Textbook of Cardiovascular Medicine, 6 th ed. Philadelphia: Saunders,
2001.
2. Topol EJ, ed. Textbook of Interventional Cardiology, 3rd ed. Philadelphia:Saunders, 1999.
3. Goldman L, Braunwald E, eds. Primary Cardiology. Philadelphia:Saunders, 1998.
4. Giuliani ER, Gersh BJ et al, eds Mayo Clinic Practice of Cardiology, 3rd ed. London:Mosby- Wolfe, 1997.
5. Volta SD et al, eds. Cardiology. London: Mc Graw-Hill, 1999.
EKG Örnekleri:
Normal EKG
Ýnferior AME
Anteior AME
PEPTÝK ÜLSER
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Mide asidi ve pepsinin yol açtýðý mukozal hasarýn oluþmasýyla ortaya çýkan peptik
ülser daha çok orta ve ileri yaþlarda gözlenir. Önde gelen etyolojik neden Helicobacter
pylori enfeksiyonudur. H. pylori enfeksiyonu yaþla artar; ülkemizde prevalansý 40-50 yaþ
grubunda %80dir. Duodenal ülserli hastalarýn %90-96, gastrik ülserli hastalarýn
%60-80inde H. pylori antijeni pozitifliði saptanmaktadýr.
Taný
Öykü
Öyküde yer alabilecek risk faktörleri arasýnda steroid olmayan antienflamatuvar ilaç
(SOAEÝ) ve aspirin kullanýmý, stres (travma, aðýr yanýk, enfeksiyon, cerrahi giriþim)
ve hipergastrinemi sayýlabilir.
Semptomlar
Peptik ülser semptomlarý
Yanma, kazýnma þeklinde epigastrik aðrý
Yiyecek ve antiasidlerle azalan aðrý
Gece uykudan uyandýran veya öðün aralarýnda mide boþken aðrý (pirozis / göðüste
yanma peptik ülserden çok gastro-özfageal reflü ile uyumludur)
Ekþime, yanma, þiþkinlik, bulantý gibi dispeptik yakýnmalar
Komplike peptik ülser bulgu ve semptomlarý
Gastrointestinal kanama: dýþkýda gizli kan (+), melena, hematemez, anemi
Obstrüksiyon (bulantý, kusma)
Penetrasyon, perforasyon (þiddetli karýn aðrýsý)
Kanser (kilo kaybý, iþtahsýzlýk)
(kanser riskinin yaþla arttýðý akýlda tutulmalýdýr)
PEPTÝK ÜLSER 55
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Fizik muayene
Epigastriumda derin palpasyonla hassasiyet olabilir.
Ayýrýcý taný
Fonksiyonel dispepsiler (dispeptik yakýnmalarla gelen hastalarýn %60ýnda)
Gastroözofageal reflü
Safra kesesi hastalýklarý
Mide kanseri
Kronik pankreatit
Tedavi
Amaç
Semptomlarýn giderilmesi
Peptik ülserin tedavisi ve komplikasyonlarýn engellenmesi
H. pylori eradikasyonu ile tekrarlama ve komplikasyonlarýn engellenmesi
Tedavide diyetin yeri yoktur. Ancak, hastanýn kendisine rahatsýzlýk verdiðini söylediði
yiyecekleri yememesi önerilebilir.
Peptik ülser SOAEÝ kullanýmýna baðlý ise, ilaç kesilir, alkol ve sigara kullanýmý
býraktýrýlýr.
1. Ýlaç tedavisi
Proton pompa inhibitörü veya H2 reseptör blokerlerinden biriyle dört hafta tedavi
verilir ve kontrole çaðrýlýr.
56 PEPTÝK ÜLSER
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Omeprazol 40 mg/gün, 2 eþit dozda veya Amoksisilin 2.000 mg/gün, 2 eþit dozda ve
Lansoprazol 60 mg/gün, 2 eþit dozda veya Klaritromisin 1.000 mg/gün, 2 eþit dozda
Pantoprazol 80 mg/gün, 2 eþit dozda
Omeprazol 40 mg/gün, 2 eþit dozda veya Metronidazol 1.000 mg/gün, 2 eþit dozda ve
Lansaprazol 60 mg/gün, 2 eþit dozda veya Klaritromisin 500 mg/gün, 2 eþit dozda
Pantaprazol 80 mg/gün, 2 eþit dozda
Ranitidin Bizmut sitrat 800 mg/gün, 2 eþit dozda Amoksisilin 2.000 mg/gün, 2 eþit dozda ve
Klaritromisin 1.000 mg/gün, 2 eþit dozda
Tedavi tamamlandýktan sonraki iki haftalýk süre içerisinde hastanýn semptom ve klinik
bulgularý devam ediyorsa hasta endoskopik inceleme için sevk edilmelidir.
Ýzlem
Hasta akut komplikasyonlar açýsýndan izlenmelidir:
Obstrüksiyon
Penetrasyon
Perforasyon
Mide-baðýrsak sistemi kanamasý
Sevk
45 yaþýn üstündeki dispepsili hastalar
Alarm semptomlarý (45 yaþýn üstündeki hastada, bulantý / kusma, anemi,
gastrointestinal kanama öyküsü, dýþkýda gizli kan (+), þiddetli karýn aðrýsý
hýzlý kilo kaybý, disfaji / odinofaji) olanlar
Komplikasyon þüphesi olan veya saptananlar
Týbbi tedaviye uyunç denetlenmek kaydýyla, tedaviye yanýtsýz kalan hastalar
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Dammann HG et al. Eradication of Helicobacter Pylori with Pantoprazol. Helicobacter; 2000;5:41-51.
2. Dyspepsia; Challenges in Diagnosis and Selection of Treatment. Clin Ther; 2001; 23:1130-44.
3. Fichbach LA, Goodman KJ, Feldman, Aragaki C. Source of Variation of Helicobacter Pylori Treatment
Success in Adults Worldwide: A Meta-analysis. Ýnt J Epidemiol , 2002; 31:128.
4. Leodolter, Kuling M, Brasch H, Meyer-Sabellek W, Willich SN, Malferheiner P. A Meta analysis comparing
Eradication, Healing and Relaps Rates in Patients with Helicobacter Pylori . Ther 2001;15:1949-58.
5. Miehlk S et al.Treatment of Helicobacter Pylori Infection. Semin Gastrointes Dis 2001;12:167-79
PEPTÝK ÜLSER 57
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
KOMPLÝKASYONLU EVET
ÜLSER?
HAYIR
SOAEÝ
EVET SOAEÝ KULLANIYOR MU?
KESÝLÝR
HAYIR
DAHA ÖNCE HP
SEMPTOMLAR EVET
TEDAVÝSÝ ALMI MI?
DÜZELDÝ MÝ?
HAYIR
EVET
EVET HAYIR
EVET HAYIR
HP ERADÝKASYONU
EVET
TEDAVÝSÝ
ÝLERÝ
TEDAVÝ SONRASI MERKEZE
1-2 HAFTA DEVAM EDEN EVET
GÖNDER
SEPTOMLAR
HAYIR
ÝDAME
TEDAVÝSÝNE
GEREK YOK
58 PEPTÝK ÜLSER
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
AKCÝÐER TÜBERKÜLOZU
(ÇOCUK)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Risk faktörleri
Ailede tüberkülozlu bir hasta olmasý
Ýlk beþ (özellikle ilk) yaþta tüberküloz enfeksiyonunun tüberküloz hastalýðýna
dönüþme olasýlýðý çok yüksektir. Ayrýca, bu yaþ grubunda yaþamý tehdit eden
menenjit ve miliyer tüberküloz daha sýk geliþir.
Enfeksiyondan sonraki ilk 6 ayda tüberküloz hastalýðý geliþme riski en yüksektir ve
bu risk 2 yýl boyunca yüksek kalýr.
Ýmmün sistemin baskýlandýðý durumlar (malnütrisyon, kýzamýk, suçiçeði, boðmaca,
HÝV enfeksiyonu, lösemi ve lenfoma gibi maligniteler, kronik böbrek yetersizliði,
kortikosteroidler ve immün sistemi baskýlayýcý tedaviler, immün yetersizlikler)
Taný
Öykü
Ev içinde tüberkülozlu bir hastanýn olmasý tanýsal açýdan çok önemlidir.
Semptomlar
Öksürük, ateþ, kilo kaybý, kilo alamama, gece terlemesi, halsizlik ve iþtahsýzlýk
Çocuklarda yaþ küçüldükçe bu semptomlarýn görülme sýklýðý azalýr.
Fizik muayene
Özgül bir fizik muayene bulgusu yoktur. Fizik muayene normal olabilir.
Akciðerdeki lezyona göre ral, ronküs ya da tuber sufl (bronþiyal solunum) duyulabilir.
Küçük çocuklarda lenfohematojen yayýlým sýk olduðundan hepatomegali ve/veya
splenomegali görülebilir.
Laboratuvar
Radyolojik bulgular
Akciðer grafisinde hiler ya da paratrakeal lenfadenopati, konsolidasyon, atelektazi,
plevral efüzyon, miliyer görünüm, eriþkin tip tüberküloz varsa kavite olabilir.
Bakteriyoloji
Tüberküloz hastalýðý düþünüldüðünde, mümkünse bakteriyolojik inceleme yapýlmalýdýr.
Hasta çýkarabiliyorsa balgam, çýkaramýyorsa açlýk mide suyu örneði alýnýr. Tüberküloz
basilleri için mikroskobik inceleme ve olanak varsa kültür yapýlýr.
Tedavi
Baþlangýç tedavisi döneminde 2 ay üç ilaç kullanýlýr:
Ýzoniazid (H) 10-15 mg/kg/gün (en çok 300 mg/gün)
Rifampisin (R) 10-15 mg/kg/gün (en çok 600 mg/gün)
Pirazinamid (Z) 20-40 mg/kg/gün (en çok 2 gr/gün)
ya da
Morfazinamid (M)* 40-60 mg/kg/gün (en çok 3 gr/gün)
Devam tedavisi döneminde 4 ay iki ilaç kullanýlýr:
Ýzoniazid (H) 10-15 mg/kg/gün (en çok 300 mg/gün)
Rifampisin (R) 10-15 mg/kg/gün (en çok 600 mg/gün)
Korunma
1. Tüberkülozlu eriþkin hastanýn tedavisi, basil kaynaðýný yok ederek bulaþmayý
önler.
2. BCG aþýsý, doðumdan sonra ikinci ayda ve ilkokul birinci sýnýfta yapýlýr.
3. Tüberküloz enfeksiyonu (tüberkülin testi pozitif olan ancak klinik veya
radyolojik bulgu saptanmayan) veya tüberkülozlu bir hastayla temas öyküsü
(enfeksiyon þüphesi) olan kiþilerde, koruyucu ilaç tedavisi tüberküloz hastalýðý
geliþimini belirgin olarak azaltýr .
Ýzlem
Tedaviye baþlandýðý gün hastanýn bildirimi yapýlýr.
Beslenme düzenlenir.
Eksik aþýlar tamamlanýr.
Hasta, verem savaþý dispanseriyle birlikte düzenli aralýklarla izlenir. Birinci
ay sonunda tedaviye yanýt deðerlendirilir. Daha sonra hasta aylýk dönemlerle
izlenir.
Sevk
Verem Savaþý Dispanserine sevk
Tüberküloz hastalýðý veya þüphesinde her çocuk, taný konulmasý, tedavi planý, ilaçlarýn
ücretsiz saðlanmasý ve tedavinin düzenli yürütülmesi için verem savaþý dispanserine
gönderilir.
Kaynak olgunun saptanmasý için, hastanýn aile bireyleri ve yakýn temasta bulunduðu
kiþiler tarama amacýyla verem savaþ dispanserine sevk edilir.
Hastaneye sevk
Solunum zorluðu bulunan ya da genel durumu bozuk olan
Miliyer tüberkülozlu
Kemik, eklem, menenks gibi akciðer dýþý tüberküloz hastalýðý olan
hastalar hastaneye sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Verem Savaþý Daire Baþkanlýðý. Tüberküloz Hastalarýnýn Taný, Tedavi ve Ýzlenmesi. Saðlýk Bakanlýðý
Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü ve Verem Savaþý Daire Baþkanlýðý, Ankara, 1998.
2. Pio A, Chaulet P. Tuberculosis Handbook. WHO/TB/98.253, Geneva, 1998.
3. Inselman LS, Kendig EL. Tuberculosis. Chernick V, Boat T, ed. Kendigs Disorders of the Respiratory
Tract in Children. 6th ed. Philadelphia: Saunders, 1998.
4. American Academy of Pediatrics. Tuberculosis. Pickering LK, ed. 2000 Red Book: Report of the Committee
on Infectious Diseases. 25th ed. Elk Grove Village, IL: American Academy of Pediatrics. 2000:593-613.
AKCÝÐER TÜBERKÜLOZU
(ERÝKÝN)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Akciðer tüberkülozu
Balgam yaymasýnda basil gösterilmesine göre:
- Yayma pozitif (+) akciðer tüberkülozu
- Yayma negatif (-) akciðer tüberkülozu
Akciðer dýþý organ tüberkülozu
Tüberküloz hastalýðýnýn toplum saðlýðý açýsýndan en önemli tipi yayma (+) akciðer
tüberkülozudur.
Hastalýk deðerlendirilirken dikkate alýnmasý gereken diðer bir nokta, hastanýn daha
önce tüberküloz tedavisi alýp almadýðýdýr . Hasta daha önce tüberküloz ilacý almamýþ veya
bir aydan kýsa bir süre tedavi almýþsa yeni olgu olarak tanýmlanýr.
Tüberküloz kontrolü
Tüberkülozun kontrolünde amaç, yayma (+) akciðer tüberkülozu olgularýnýn %70ini
saptamak ve saptanan hastalarýn da %85inin iyileþmesini (kür) saðlamaktýr. Bu hedefe
her ilaç dozunun bir gözetmen tarafýndan içirildiði doðrudan gözetimli tedavi (DGT)
ile ulaþmak olasýdýr.
Taný
Semptomlar
Genel semptomlar:
Kilo kaybý, ateþ, gece terlemesi, halsizlik, iþtahsýzlýk
Solunum sistemi semptomlarý:
Öksürük (özellikle üç haftadan uzun süren), balgam, hemoptizi, göðüs aðrýsý,
nefes darlýðý, ses kýsýklýðý (larenks tutulumunda)
3 haftadan uzun süren öksürük en önemli semptomdur, çünkü tüberkülozda her öksürük
hastalýðý yayar.
Fizik muayene
Özgül bir muayene bulgusu yoktur. Fizik muayene normal olabileceði gibi, hasta çok
aðýr belirti ve bulgularla da baþvurabilir.
Laboratuvar
Akciðer grafisi tek baþýna taný koydurmaz.
Üç haftadan uzun süren öksürük yakýnmasýyla baþvuran her kiþide, 24 saat içinde üç
kez (ilk baþvuruda alýnan, gece boyunca toplanan ve sabah çýkarýlan, ikinci örnek
getirildiðinde alýnan balgam örneklerinde) tüberküloz basili aranmalýdýr. Balgam inceleme
yöntemi için Saðlýk Bakanlýðý rehberlerine (kaynak no:2) baþvurulabilir. Balgam
örnekleri, incelendikten sonra kültür için verem savaþý dispanserine gönderilmelidir.
Yayma (+) akciðer tüberkülozu tanýsý aþaðýdaki durumlarda konur:
Üç balgam örneðinden en az ikisi yayma (+) ise
Üç balgam örneðinden biri yayma (+) ve akciðer grafisinde tüberkülozla
uyumlu bulgu varsa
Üç balgam örneðinden biri yayma (+) ve bu örneðe ait kültürde tüberküloz
basili üremiþse
Tedavi
Tüberküloz ilaçlarýnýn her dozu, tüm tedavi süresince bir görevlinin gözetimi altýnda
(DGT) içirilir. Ýlaçlar her gün bir kerede ve aç karnýna verilmelidir.
Tedavi süresi 6 ay olup iki dönemden oluþur:
Baþlangýç Dönemi: Ýlk iki ay 4 ilaçla
Devam Dönemi: Son dört ay 2 ilaçla
Ýzlem
Tedavi izleminde en önemli nokta, hastanýn ilaç alýmýnýn düzenli olarak gözetim
altýnda yapýlmasýný saðlamaktýr. Ýlaçlara baðlý olarak iþtahsýzlýk, bulantý, kusma ve
karaciðer enzimlerinde yükselme gözlenebilir. Bu yakýnma ve bulgular ortaya çýktýðýnda
sevk edilmelidir.
Sevk
Tüberküloz hastalýðý veya þüphesi olan her eriþkin, taný konulmasý, tedavi planý,
ilaçlarýn ücretsiz saðlanmasý ve tedavinin düzenli yürütülmesi; hastanýn aile bireyleri ve
yakýn temasta bulunduðu kiþiler de tarama amacýyla verem savaþý dispanserine (VSD) sevk
edilir.
Sevkte dikkate alýnmasý gereken en önemli nokta, hastalýðýn yolculuk sýrasýnda yayýlma
olasýlýðýdýr. Yayma (+) akciðer tüberkülozlu hastalarýn hava dolaþýmý iyi olmayan bir
araçla sevki uygun deðildir.
Kaynaklar
1. Pio A, Chaulet P. Tuberculosis Handbook. WHO/TB/98.253, Geneva, 1998.
2. Verem Savaþý Daire Baþkanlýðý. Tüberküloz Hastalarýnýn Taný, Tedavi ve Ýzlenmesi. Saðlýk Bakanlýðý
Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü ve Verem Savaþý Daire Baþkanlýðý, Ankara, 1998.
3. Treatment of Tuberculosis Guidelines for National Programmes. WHO/TB/97.220, 1997.
4. Crofton J., Horne N., Miller F. Klinik Tüberküloz, Yüce Yayýnlarý, 1995.
5. Who Global Tuberculosis Report. 2001 WHO/2001.
2 aylýk baþlangýç
tedavisi sonunda
yayma kontrolü yapýlýr
68
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Taný
Hafif Atak Orta Atak Aðýr Atak
Klinik özellikler
- Dispne - Yürürken çýkar. - Konuþurken çýkar. - Dinlenirken bile olabilir.
- Konuþma - Cümlelerle konuþur. - Birkaç cümlecikle konuþur. - Kelimelerle konuþur.
- Pozisyon - Oturmayý tercih eder. - Oturmayý tercih eder.
- Yardýmcý solunum kaslarý - Solunuma katýlmýyor. - Solunuma katýlýyor. - Solunuma katýlýyor,
- Vizing - Yalnýzca ekspiryum - Tüm ekspiryum boyunca - Uzaktan da duyulabilen,
sonunda vizing var. vizing var. tüm inspiryum ve
ekspiryum
boyunca süren vizing var.
Daha aðýr olgularda sessiz
- akciðer, siyanoz.
Tedavi
Ýlaç grubu Hafif Atak Orta Atak Aðýr Atak
Salbutamol 2-4 püskürtme Salbutamol 2-4 püskürtme Nebulizatörle 2,5 mg salbutamol
(puf) veya nebulizatörle 2,5 mg 20 dakikada bir yinelenerek
Kýsa etkili beta-2 agonist - Ýlk saatte 20 dakikada bir, - Ýlk saatte 20 dakikada veya 0,15-0,3 mg/kg sürekli
(salbutamol veya en fazla 3 kez bir, en fazla 3 kez,
terbutalin) - Sonra 4-6 saatte bir - Sonra duruma göre 1-4 ve
yinelenerek 24-48 saat saatte bir yinelenebilir.
devam edilebilir. ve
Prednisolon veya Alýyorsa, inhaler steroid dozu 0,5-1 mg/kg/gün sistemik 1-2 mg/kg/gün (60-80 mg/gün)
eþdeðeri iki katýna çýkarýlýr. olarak verilir. ÝV uygulanýr.
Taný
Hafif Atak Orta Atak Aðýr Atak
Klinik özellikler
- Dispne - Yürürken ortaya çýkar. - Konuþurken ortaya çýkar. - Dinlenirken bile olabilir.
- Konuþma - Cümlelerle konuþur. - Birkaç cümlecikle konuþur. - Kelimelerle konuþur.
- Pozisyon - Oturmayý tercih eder. - Oturmayý tercih eder.
- Yardýmcý solunum - Solunuma katýlmýyor. - Solunuma katýlýyor. - Solunuma katýlýyor.
kaslarý
- Vizing - Yalnýzca ekspiryum - Tüm ekspiryum boyunca - Uzaktan da duyulabilen,
sonunda vizing var. vizing var. tüm inspiryum ve
ekspiryum
boyunca süren vizing var.
- Daha aðýr olgularda sessiz
akciðer, siyanoz.
Hafif Atak Orta Atak Aðýr Atak
Bulgular
- Kalp tepe atýmý - Yaþa göre normal - <140/dk - >140/dk
- Solunum sayýsý - Normal - 40-50/dk - >50/dk
- Çekilme (retraksiyon) - Yok - Var - Var
- Beslenme güçlüðü - Yok - Var - Beslenemiyor
- PEF* - >%80 - %60-80 - <%60
- Oksijen satürasyonu ** - >%95 - %90-95 - <%90
Tedavi
Ýlaç gruplarý Hafif Atak Orta Atak Aðýr Atak
Salbutamol nebulizatörle Salbutamol nebulizatörle Salbutamol nebulizatörle
- 0,15 mg/kg/doz - 0,15 mg/kg/doz - 0,15 mg/kg/doz
- En çok 5 mg/doz - En çok 5 mg/doz - En çok 5 mg/doz
Hýzlý etkili beta-2 veya veya veya
agonist
(salbutamol veya - 2-4 püskürtme - 2-4 püskürtme - 2-4 püskürtme
terbutalin) - Ýlk saatte 20 dakikada bir, - Ýlk saatte 20 dakikada bir, - Ýlk saatte 20 dakikada bir,
en çok 3 kez en çok 3 kez en çok 3 kez
- Daha sonra 4-6 saatte bir - Daha sonra 1-4 saatte bir 0,1-0,15 - Daha sonra 1-4 saatte bir
yinelenerek 24-48 saat mg/kg/doz veya 2-4 püskürtme 0,1-0,15 mg/kg/doz veya 2-4
devam edilebilir. püskürtme
ve
- 1-2 mg/kg/gün (en çok 60 mg/gün) sistemik olarak verilir.
Prednisolon veya Alýyorsa, inhaler steroid Ancak, status astmatikus söz konusuysa;
eþdeðeri dozu iki katýna çýkarýlýr. - Metilprednisolon 1 mg/kg, ven içine 6 saat aralarla 48 saat süreyle
verilir.
- Sonra PEF >%70 olana dek 1-2 mg/kg/gün (en çok 60 mg/gün)
dozda devam edilir.
Oksijen Nazal kanülle 2-4 l/dk veya maske ile 4 l/dk
OKSÝJEN SATÜRASYONU %90IN ÜSTÜNE ÇIKARILAMIYORSA HASTA
ACÝL OLARAK SEVK EDÝLMELÝDÝR.
Akut astým ataðýnda tedavinin amacý hava yolu týkanýklýðýnýn ortadan kaldýrýlmasý ve
hipokseminin düzeltilmesidir.
Atak tedavisinin temelini yüksek dozda verilen kýsa etkili beta-2 agonistler ve sistemik
steroidler oluþturur.
Kýsa etkili beta-2 agonistler ölçülü doz inhaler, aracý tüp (spacer) veya nebulizatörle
verilir.
Metilprednisolon, hasta alabiliyorsa aðýzdan, deðilse ven içine 2-4 doza bölünerek
verilir.
Sevk
- Yaþamý tehdit edici aðýr atak geçiren eriþkin ve çocuk hastalar, ilk tedavi giriþimi
ertesinde
- Ýlk tedavi giriþimine karþýn, bir saat sonunda PEF deðeri %70in üstüne çýkmayan
hastalar, ataðýn aðýrlýðýna bakýlmaksýzýn
- Ölçülebiliyorsa, oksijen satürasyonu %90ýn üstüne çýkarýlamayan hastalar sevk
edilmelidir.
Kaynaklar
1. Bavbek S, Güç MO, Kalpaklýoðlu AF. Ulusal Verilerle Astma. Kalyoncu AF, Türktaþ H.,ed., Ankara: Kent
Matbaasý, 1999.
2. International Pediatric Asthma Consensus Group. Third International Pediatric Consensus Statement on
the Management of Childhood Asthma. Pediatric Pulmonology; 1998;25:1-17.
3. Global Initiative For Asthma (Global Strategy for Asthma Management and Preventation, NIH, 2002,
www.ginasthma.com).
4. Toraks Derneði Ulusal Astým Taný ve Tedavi Rehberi, Ýstanbul, 2000, www.toraks.org.tr
72
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ASTIM
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Astým kronik enflamasyona baðlý olarak geliþen, geri dönebilir bronkospazmla karakterize
bir hava yolu hastalýðýdýr. Ülkemizde sýklýðý çocuklarda %5-8, eriþkinlerde %5in altýndadýr.
Risk faktörleri
Kiþisel ve ailesel atopik hastalýk öyküsü
Alerjenler
Hava kirliliði ve sigaraya maruz kalma
Taný
Öykü
Bazý faktörlerle alevlenen, tekrarlayýcý öksürük, nefes darlýðý, hýrýltýlý/hýþýltýlý solunum,
göðüste sýkýþma hissi semptomlarýndan biri veya birkaçý bulunabilir.
Bu semptomlar viral solunum yolu enfeksiyonlarý ile artar, daha çok gece ve/veya
sabaha karþý ortaya çýkar, nöbetler halinde gelir, kendiliðinden veya ilaçlarla düzelir.
Yakýnmanýn olmadýðý dönemler vardýr, mevsimsel deðiþkenlik gösterir.
Fizik muayene
Bulgular hastalýðýn aðýrlýðýna göre deðiþir. Dinlemekle normal olabileceði gibi,
ekspiryum uzunluðu, vizing, ronküs duyulabilir. Aðýr olgularda solunum seslerinde
azalma ve sessiz akciðer vardýr. Ayrýca yardýmcý solunum kaslarýnýn solunuma katýlmasý
görülebilir.
Laboratuvar bulgularý
Hava yollarýndaki obstrüksiyonun ve bunun geri dönebilir olduðunun gösterilmesinde
zirve akým hýzý (peak expiratory flow: PEF) ölçeri olarak peak flowmeter (PFM)
yardýmcý olabilir. Bronkodilatör verildiðinde PEF deðerindeki %15 ve daha çok artýþ
astým lehinedir.
Ayýrýcý taný
Çocuklarda
Akut bronþiyolit, yabancý cisim aspirasyonu, gastroözefageal reflü, konjenital anomaliler,
kistik fibroz, kalp yetmezliði, tüberküloz, tümör.
ASTIM 73
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Tedavi
Amaç semptomsuz ve ataksýz, tüm etkinliklere izin veren yaþam kalitesi saðlamaktýr.
Korunma
Tetikleyici faktörlerin ortadan kaldýrýlmasý:
Alerjenler (ev tozu akarý, hamamböceði, ev hayvanlarý, polenler, mesleksel alerjenler),
ilaçlar (aspirin, steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar, beta blokörler), besinler
ve katký maddeleri, viral enfeksiyonlar, gastroözefageal reflü, kronik solunum yolu
hastalýklarý (rinit ve/veya rinosinüzit, nazal polip, kistik fibroz), sigara, bacasýz
soba, ocak, egzos gazý, deterjan, boya, insektisid, her türlü sprey ve parfüm kokusu
Grip aþýsý: Her yýl ekim veya kasým aylarýnda yapýlabilir.
Eðitim
Ýlk koþul hastanýn eðitimi ve uyumudur. Hastalýk hakkýnda genel bilgi, alerjen ve
diðer risk faktörlerinden korunma, uzun süreli ve düzenli ilaç kullanýmýnýn önemi,
inhaler ilaç teknikleri ve ilaçlarýn yan etkileri, semptomlar arttýðýnda ne yapmasý gerektiði
hastaya anlatýlmalýdýr.
Ýlaç tedavisi
Astým tedavisinde iki grup ilaç kullanýlýr:
1. Kontrol ediciler
Hava yolu enflamasyonunu kontrol altýna almak amacýyla düzenli kullanýlan ilaçlardýr.
Bu ilaçlar inhaler steroidler, yavaþ salýnan teofilin, uzun etkili beta-2 agonistler, kromonlar
ve lökotrien reseptör antagonistleridir.
Kontrol edici olarak uzun etkili beta-2 agonistler tek baþlarýna kullanýlmamalýdýr.
2. Semptom gidericiler
Hastanýn yakýnmalarýný ortadan kaldýrmak amacýyla gereksinim halinde kullanýlan
bronkodilatör ilaçlardýr. Ýlk seçenek hýzlý etkili beta-2 agonistlerdir. Bu amaçla kýsa
etkili teofilin ve antikolinerjikler de kullanýlabilir.
74 ASTIM
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
ASTIM 75
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ýzlem
Ýlk kontrol 3 ay sonra yapýlýr, sonrasýnda hasta 6-12 ay aralarla görülür. Tedavi
baþladýktan 3-6 ay sonra hasta stabilse ilaç dozu azaltýlabilir ve iki hafta izlenir.
Semptomlar geriliyorsa bir alt basamaða geri dönülür.
Sevk
Taný güçlüðü çekilen ve tedaviye tam yanýt vermeyen kronik astýmlý hastalar
Ciddi astýmlý eriþkinler, orta-aðýr astýmlý 3 yaþýn altýndaki çocuklar ve astým kontrolü
güçleþen gebeler
Suprasternal retraksiyonu olan, yardýmcý solunum kaslarýný kullanan, konuþma
güçlüðü olan hastalar
Ýlk müdahaleye karþýn bir saat sonunda PEF deðeri %70in üstüne çýkmayan hastalar
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Ulusal Verilerle Astma. Bavbek S, Güç MO, Kalpaklýoðlu AF, Kalyoncu AF, Türktaþ H, ed. Ankara:
Kent Matbaasý, 1999.
2. International Pediatric Asthma Consensus Group. Third International Pediatric
Consensus Statement on the Management of Childhood Asthma. Pediatric Pulmonology. 1998;25:1-17.
3. Global Initiative For Asthma (GINA). Global Strategy for Asthma Management and Prevention-2002.
(www.ginasthma.com)
4. Toraks Derneði Ulusal Astým Taný ve Tedavi Rehberi, Ýstanbul 2000.
76 ASTIM
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
KRONÝK OBSTRÜKTÝF
AKCÝÐER HASTALIÐI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kronik obstrüktif akciðer hastalýðý (KOAH), kýsmi geri dönüþüm gösteren hava
akým kýsýtlanmasý ile karakterize bir hastalýktýr. Hava akým kýsýtlanmasý ilerleyicidir ve
zararlý parçacýk veya gazlara karþý akciðerin anormal enflamatuvar yanýtýyla iliþkilidir.
Kronik bronþit, akciðer tüberkülozu, bronþektazi, akciðer apsesi gibi baþka bir
hastalýða baðlanamayan, birbirini izleyen en az iki yýl boyunca her yýl en az üç ay süren
öksürük ve balgam çýkarmayla özelliklenir.
Risk faktörleri
KOAH geliþiminde en önemli risk faktörü sigaradýr. Sigara içenlerin %50sinde kronik
bronþit geliþirken, %15-20sinde KOAH geliþir. KOAHlýlarýn %80-90ýnda neden
sigaradýr. Sigara dýþýnda kýrsal kesimde ýsýnma ya da piþirme amaçlý kullanýlan tezek,
odun gibi organik yakýtlarýn dumanýna maruz kalma, kömür madeni iþçilerindeki gibi
mesleksel faktörler ve genetik yatkýnlýk gibi faktörler de önemlidir.
Taný
Semptomlar
Hastalýðýn belirtileri genellikle orta yaþ sonu ya da ileri yaþta ortaya çýkar. Kronik
öksürüðü olan ve balgam çýkaran, efor kapasitesinde azalmaya yol açan sürekli ve
ilerleyici dispnesi olan hastalarda baþta sigara olmak üzere risk faktörleri varlýðýnda
KOAH mutlaka düþünülmelidir.
Spirometri
KOAH tanýsý spirometri ile desteklenmelidir. Spirometrik testler yapýlamadýðýnda
semptomlar, fizik muayene bulgularý ve PEF-metre ile ölçülen PEF deðerindeki azalma
tanýda yardýmcý olabilir. FEV1/FVC oranýnýn %50nin altýnda olduðunu gösteren pratik
bir yaklaþým zorlu ekspirasyon zamanýnýn 6 saniyenin üstüne çýkmasýdýr.
Ayýrýcý taný
Astým
Konjestif kalp yetmezliði
Bronþektazi
Tüberküloz
Tedavi
Amaçlar
Hastalýðýn ilerlemesini yavaþlatmak
Semptomlarý gidermek
Egzersiz toleransý ve yaþam kalitesini arttýrmak
Komplikasyon ve alevlenmeleri önlemek veya tedavi etmek.
A. Farmakolojik Tedavi
1. Bronkodilatörler
Ýlaç Ölçülü Doz Nebülizer(mg) Oral (mg) Etki süresi (saat)
Ýnhaler (µg)
Beta-2 Agonistler
Salbutamol (albuterol) 100-200 0,5- 2 4 4-6
Terbutalin 250-500 5-10 5 4-6
Formoterol 12-24 - 12
Salmeterol 50-100 - 12
Antikolinerjikler
Ýpratropium bromür 40-80 0,25-0,50 - 6-8
Metilksantinler
Aminofilin - - 200-400 24 saate kadar, deðiþken
Teofilin - - 100-400 24 saate kadar, deðiþken
2. Aþýlar
Yýlda bir kez sonbaharda uygulanan influenza aþýsýnýn alevlenmeleri ve ölüm riskini
azalttýðý bilinmektedir.
2. Antibiyotikler
Enfeksiyon kontrolü dýþýnda stabil dönemde antibiyotik kullanýmý önerilmez.
1. Oksijen tedavisi
Uzun süreli oksijen tedavisi verilmiþ hastalar günde en az 15 saat 1-3 litre/dk akým
hýzýnda oksijen almalýdýr.
KOAH Alevlenmesi
KOAH akut alevlenmesi hastalarýn belirti ve bulgularýnda özellikle nefes darlýðý,
balgam miktarý ve pürülansýnda artýþ olarak tanýmlanabilir.
Aðýr solunum yetmezliði geliþen hastalarda ise siyanoz, uykuya eðilim, istemsiz
kasýlmalar, interkostal çekilmeler ve bilinç bulanýklýðý görülebilir.
Alevlenme tedavisi
Bir bronkodilatör ilaçla (inhaler beta-2 agonist veya antikolinerjik) tedaviye baþlanýr.
Mümkünse hava odacýðý (spacer) ile, ölçülü doz inhaler kýsa etkili beta 2 agonist
(salbutamol ya da terbütalin)1,5-2 saatte bir 6-8 püskürtme uygulanýr; yanýt
yetersizse ipratropium bromür (3-4 saatte bir 6-8 püskürtme) eklenmelidir. Bazý
hastalarda her iki bronkodilatör ilaç birlikte verilebilir.
Ölçülü doz inhaler ile bronkodilatörleri kullanamayan hastalarda nebulizatör ile
tedavi seçeneði deðerlendirilmelidir.
Hastanýn durumu sýk aralýklarla (2-4 saat) deðerlendirilmeli tedavi planý hastanýn
cevabýna göre düzenlenmelidir.
Alevlenmeye baðlý aðýr solunum yetmezliði geliþenlerde veya bronkodilatör tedaviye
yanýt alýnamamýþ ise 0,4-0,6 mg/kg/gün (ortalama 30-60 mg/gün) / 1-2 hafta metil
prednizolon tedaviye aðýz yoluyla eklenir.
Pürülans varsa antibiotik tedavisi uygulanýr: Özellikle S. pneumoniae , H. influenzae
tip b ve M. catarrhalis e etkili antibiyotikler seçilmelidir. Öncelikli seçenek olarak
beta laktamaz inhibitörü + semisentetik penisilinler veya 2. kuþak sefalosporinler
baþlanabilir. Seçilmiþ olgularda (beta laktamlara aþýrý duyarlýk, etyolojide atipik
enfeksiyon etkeni olasýlýðý) kinolonlar ya da makrolidler verilebilir. Antibiyotikler
ortalama 7-14 gün kullanýlýr.
Sedatif ve hipnotiklerden kaçýnýlýr.
Hastanýn dehidrate ya da fazla hidrate olmamasý saðlanýr.
Tedaviye yanýt yoksa ya da hastalýk aðýrlaþýyorsa hasta sevk edilir.
Düzeliyorsa tedavi dozu azaltýlarak izlenir.
Varsa enfeksiyon dýþý alevlenme nedenlerine (konjestif kalp yetmezliði (sayfa 45)
gibi) yönelik önlemler ve tedavi için ilgili konulara bakýnýz.
Sevk
Semptom þiddetinde artma (ani istirahat dispnesi geliþmesi gibi)
Ýleri evre KOAH varlýðý
Yeni bulgularýn geliþmesi (siyanoz, periferik ödem gibi kor pulmonale bulgularý)
Týbbi tedaviye yanýtsýzlýk
Eþlik eden ciddi hastalýk varlýðý
Yeni geliþen aritmiler
Þüpheli taný
Uzun süreli oksijen tedavisi verilmesi öngörülen KOAH olgularý
Sýk enfeksiyon geçiren KOAH olgularý
Bronþektaziden þüphelenilen KOAH olgularý
40 yaþýndan genç KOAH olgularý
sevk edilmelidir.
Ýzlem
Hastanýn durumuna göre 3-12 ayda bir izlem yapýlmalýdýr.
Evde
tedavini devamýna Semptom ve bulgularda
karar ver kötüleþme
Ýkinci
basamaða
sevk et
Kaynaklar
1. Global Initiative for Chronic Obstructive Lung Disease. National Health, Lung and Blood Institute Publication
no:2701, April 2001.
2. Celli BR, Snider GL, Helfner J, et al. Standarts for the Diagnosis and Care of Patients with COPD. Am
Respir Crit Care Med 1995;152:S 77-120.
3. Siafakas NM, Vermeire P, Pride NB, et al. Optimal Assessment and Management of COPD. Eur Respir J
1995;8:1398-420.
4. Toraks Derneði Kronik Obstrüktif Akciðer Hastalýðý Taný ve Tedavi Rehberi. Ýstanbul, 2000.
Toplum kökenli pnömoni, toplum içindeki günlük yaþam sýrasýnda ortaya çýkan
akciðer parankimi enfeksiyonudur. Ölüm oraný, hafif pnömonili hastalarda %1-5 iken
aðýr hastalarda %25lere ulaþýr.
Taný
Semptomlar
Ateþ, öksürük, balgam çýkarma, yan aðrýsý, nefes darlýðý.
Fizik muayene
Bronþiyal solunum sesi ve/veya ince rallerin duyulmasý
Akciðer grafisi
Akciðer grafisinde parankimal infiltrasyon görülmesi
Klinik yaklaþým
Tipik Pnömoni Atipik Pnömoni
Klinik bulgular Subakut baþlangýç, hafif ateþ,
Akut baþlangýç, titreme ile yükselen
halsizlik, bilinç bulanýklýðý, baþ aðrýsý,
ateþ, öksürük, pürülan balgam, yan
bulantý, kusma, ishal, kuru öksürük
aðrýsý
veya mukoid balgam
Fizik muayene Konsolidasyon bulgularý Genellikle fizik muayene bulgularý
(perküsyonda matite ve dinlemekle ile radyolojik bulgular arasýnda
bronþiyal solunum sesi ve/veya uyumsuzluk saptanýr.
yaygýn ince raller)
Laboratuvar bulgularý Lökositoz Balgamýn Gram boyamasýnda
Balgam Gram boyamasýnda preparatta nötrofil görülmesi, bunun
preparatta nötröfil ve gram pozitif yanýnda bakteri görülememesi
diplokok hakimiyeti
Posteroanterior akciðer grafisi Lober tutulum Nonlober ve/veya lober tutulum
Ayýrýcý taný
Akut bronþit
Tüberküloz
Kalp yetersizliði
Akciðer kanseri
Herhangi bir kronik hastalýðý olmayan pnömonili hastalar, sevk gerektiren durumlar
dýþýnda, birinci basamakta tedavi edilir.
TOPLUM KÖKENLÝ PNÖMONÝ (ERÝÞKÝN) 83
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
Risk faktörleri* Fizik muayene* Laboratuvar*
60 yaþýn üstünde olmak
Eþlik eden hastalýklar
- Kronik obstrüktif akciðer hastalýðý Solunum sayýsý > 30/dakika
- Bronþektazi
- Kistik fibroz Kan basýncý 3
Beyaz küre sayýsý <4.000 /mm veya
- Diabet mellitus Sistolik < 90 mmHg
>30.000/mm 3
- Kronik böbrek yetmezliði Diyastolik < 60 mmHg
- Konjestif kalp yetmezliði
- Kronik karaciðer hastalýðý Ateþ < 35ºC veya
Hematokrit < %30 veya
Son 1 yýl içinde pnömoni tanýsýyla > 40ºC (aksiller)
Hemoglobin <9 g/dl
hastaneye yatýþ
Aspirasyon þüphesi Ekstrapulmoner hastalýk
Postsplenektomi (menenjit, artrit)
Akciðer grafisinde multilober tutulum, kavite,
Alkolizm plevral sývý birikimi, lezyonlarda hýzlý ilerleme
Malnütrisyon Bilinç deðiþikliði
Antibiyotik tedavisine 3 günde
cevapsýzlýk Siyanoz
Bakým eksikliði (evsiz veya yalnýz
yaþamak, fiziksel ve mental özürlü olmak)
* Risk faktörleri, fizik muayene ve laboratuvar bulgularýndan herhangi birini taþýyan hastalar sevk edilmelidir.
Tedavi
Sevk gerekmiyorsa, hemen ampirik tedavi baþlanýr.
Antibiyotik seçiminde klinik görünümün tipik veya atipik olmasý yönlendirici olabilir.
Tedavi ateþ düþtükten sonra bir hafta daha sürdürülür. Ortalama tedavi süresi, tipik
pnömonide 7-10 gün, atipik pnömonide 14-21 gündür. Klinik yanýt varsa tedavi süresi
uzatýlmamalýdýr. Radyolojik düzelme, klinik yanýta göre daha geç olabilir.
Penisilinler:
Amoksisilin : 1.000 mg günde üç kez (8 saat ara ile), aðýzdan
Prokain penisilin G : 800.000 ü günde iki kez, kas içine
YA DA
Makrolidler*:
Eritromisin : 6 saatte bir 500 mg aðýzdan *Atipik pnömoni düþünülüyor
Roksitromisin : 12 saatte bir 150 mg aðýzdan ve tipik-atipik pnömoni ayrýmý
Klaritromisin : 12 saatte bir 250-500 mg aðýzdan yapýlamýyorsa ya da penisilin
Azitromisin : 24 saatte bir 500 mg / 3 gün aðýzdan alerjisi varsa doksisiklin veya
veya 1. gün 500 mg/gün, makrolid grubu ilaçlardan biri
sonraki 4 gün 250 mg/gün aðýzdan seçilmelidir.
YA DA
Doksisiklin *:
12 saat arayla 200 mg ile baþlanýr,
12 saat arayla 100 mg ile devam edilir.
Ýzlem
Hastalar tedavinin 3. günü kontrole çaðrýlmalýdýr. Ateþi 72 saat içinde düþmeyen
veya genel durumu düzelmeyen hastalar sevk edilmelidir.
Tedaviye yanýt, ateþin antipiretik tedavi uygulanmadan düþmesi ve lökositozda
düzelme ile deðerlendirilir.
Risk faktörleri olan hastalara pnömoniden korunma amacýyla her yýl influenza aþýsý
ve beþ yýl ara ile yalnýzca 2 kez pnömokok aþýsý uygulanmalýdýr.
Kaynaklar
1. Bartlett JG, Dowell FS, File TM, Musher DM, Fine MJ. Practice Guidelines for the Management of
Community-acquired Pneumonia in Adults. Guidelines from the Infectious Diseases Society of America.
Clin Infect Dis 2001;31:347-82.
2. The Official Statement of the American Thoracic Society. Guidelines for the Management of
Communityacquired Pneumonia. Am J Resp Crit Care Med 2001;163:1730-54.
3. Toraks Derneði Solunum Sistemi Enfeksiyonlarý Çalýþma Grubu. Pnömoniler Taný ve Tedavi Rehberi,
Ankara: Toraks Derneði, 1998.
86
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
PNÖMONÝ
(ÇOCUK)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Pnömoni ülkemizde 0-4 yaþtaki çocuklarda ilk sýradaki ölüm nedenidir; 0-1 yaþ bebek
ölümlerinin %48,8; 1-4 yaþ çocuk ölümlerinin %42,1ini pnömoni oluþturur.
Risk faktörleri
Anne sütü ile beslenememe
Yetersiz baðýþýklama
Prematürelik, düþük doðum aðýrlýðý
Ýki yaþýndan küçük olmak
Malnütrisyon
Kalabalýk ortam (ev, okul)
Baþta sigara olmak üzere ev içi ve dýþý hava kirliliði
Doðumsal kalp, solunum, kas, sinir, iskelet sistemi hastalýklarý
Ýmmün sistemi baskýlayýcý hastalýklar.
Taný
Genel semptomlar
Ateþ, titreme, baþ aðrýsý, huzursuzluk, inleme, beslenme güçlüðü, kusma, karýn aðrýsý
Solunum sistemine ait semptomlar
Öksürük, takipne, dispne, siyanoz, yardýmcý solunum kaslarýnýn solunuma katýlmasý,
burun kanadý solunumu, balgam, plevrada tutulum varsa yan aðrýsý
Bazý pnömonilerde gripal enfeksiyon þeklinde prodromal bir dönem olabilir.
Fizik muayene
Takipne en önemli bulgudur.
Dakikadaki solunum sayýsýnýn;
0-2 ay için >60/dk
2 ay-1 yaþ için >50/dk
1-5 yaþ >40/dk olmasý takipne olarak kabul edilir.
PNÖMONÝ (ÇOCUK) 87
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Akciðer oskültasyonunda krepitan (ince) raller, lober pnömonide tuber sufl (bronþiyal
ses) alýnýr. Süt çocuklarýnda tipik dinleme bulgularý duyulmayabilir.
Klinik Bulgular Sýnýflama Tedavi
Evde
Takipne Pnömoni
(Saðlýk ocaðý kontrolünde)
Takipne Hastanede
Aðýr pnömoni
Göðüste çekilme (Sevk et)
Takipne ve apne Hastanede
Göðüste çekilme, inleme Çok aðýr pnömoni Yoðun bakým biriminde
Santral siyanoz, dalgýnlýk (Sevk et)
Sývý alamama, dehidratasyon
Laboratuvar bulgularý
Akciðer grafisinde pnömoni ile uyumlu bulgular
Tam kan sayýmýnda lökositoz
Eritrosit sedimentasyon hýzýnda artma
görülebilir.
Ayýrýcý taný
Pnömoni dýþýndaki akut solunum yolu enfeksiyonlarý (ÜSYE, larenjit, bronþiyolit),
astým, akciðer tüberkülozu.
Tedavi
Amaç sevki gereken hastalarýn ayýrt edilmesi, gerekmeyenlerin uygun tedavisidir.
Ýlaç tedavisi
Pnömonide çoðu kez tek ilaçla tedavi yeterlidir.
Tedavi süresi takipne düzeldikten sonra 7-10 gündür.
88 PNÖMONÝ (ÇOCUK)
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Anne eðitimi
Annenin bebeði sýk emzirmesi, bebek anne sütü alamýyorsa, dehidratasyonun
önlenmesi için sývý yiyecekleri sýk vermesi önerilir.
Anneye ilaçlarý uygun þekilde kullanmasýnýn ve hekimin önermediði hiçbir ilacý
(öksürük þurubu dahil) çocuða vermemesinin gereði anlatýlýr.
Anne, pnömonili çocuðun izleminde önemli olan ateþ, solunum sayýsý ve sýkýntýsýnda
artma, solunumun durmasý (apne), inleme, morarma durumunda hemen hekime
baþvurmasý konusunda eðitilir.
Annenin ateþli çocuða yaklaþýmý (ateþi dereceyle ölçerek izleme, fazla giydirmeme,
ýlýk suyla yýkama, gerekirse ateþ düþürmek için parasetamol verme) öðrenmesi
saðlanýr.
Ýzlem
Tedaviye yanýt genellikle 2 gün sonra alýnýr. Genel durum düzelir, ateþ 2-4 gün
sonra düþer. Fizik muayene bulgularý ilk haftada düzelmeyebilir.
Aileye bulgularda kötüleþme olmazsa 2 gün sonra; ateþin düþmemesi veya ortaya
çýkmasý, solunumun hýzlý olmasý, soluk alýrken göðüste çekilmeler olmasý, emmeme,
beslenememe, dalgýnlýk, havale geçirme, genel durum bozukluðu durumlarýnda
çocuðu hemen kontrole getirmesi söylenir.
Pnömonili her süt çocuðu kalp yetmezliði bulgularý yönünden deðerlendirilmeli ve
izlenmelidir.
Tedaviye yanýt alýnamayan hastalarda, verilen antibiyotiðe dirençli bir mikroorganizma
ile enfeksiyon olasýlýðý yaný sýra ampiyem, apse, perikardit, sepsis gibi sorunlar da
düþünülmelidir.
Malnütrisyon önemli bir risk faktörü olduðundan izlem sýrasýnda malnütrisyonun
tedavisine de önem verilmelidir.
Sevk
Aðýr ve çok aðýr pnömoni bulgularý olan her yaþtaki çocuklar
Pnömonili 0-2 aylýk bütün çocuklar
Tedavinin ilk 2-4 gününde bulgularýnda düzelme olmayan veya kötüleþme olan
çocuklar
Risk faktörü oluþturan sorunlarý olan çocuklar
Akciðer grafisi çekilebiliyorsa, çoklu lober tutulum, apse, pnömotosel, plevral
effüzyonu veya radyolojik bulgularda kötüleþmesi olan çocuklar
hastaneye sevk edilmelidir.
Korunma
Aþýlama: Kýzamýk ve boðmaca sonrasý pnömonilerin önlenmesi için, aþý takviminde
yer alan kýzamýk ve boðmaca aþýlarý ve BCG aþýsý yapýlmalýdýr. Astým, kronik
akciðer hastalýðý, diabetes mellitus, immün yetersizlik, malnütrisyon gibi sorunlarý
olan hastalara H. influenzae tip b aþýsý da yapýlmalýdýr.
PNÖMONÝ (ÇOCUK) 89
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Malnütrisyon önlenmelidir.
Baþta sigara olmak üzere ev içi ve dýþý hava kirliliði engellenmelidir.
Kaynaklar
1. T.C. Hükümeti-UNICEF 2001-2005 Ýþbirliði Programý Türkiyede Çocuk ve Kadýnlarýn Durumu Raporu,
Aralýk 2000: 103-85.
2. McCracken GH. Diagnosis and Management of Pneumonia in Children. Pediatr Infect Dis J 2000;
19: 924-8.
3. World Health Organisation. Fourth Programme Report, 1988-1989, ARI programme for Control of Acute
Respiratory Infections, Geneva; WHO 1990; 7:31.
4. Correa AG, Starke JR. Bacterial pneumonia. Chernick V, Boat TF, ed.
Kendigs Disorders of the Respiratory Tract in Children. Philadelphia: Saunders, 1998:
518-25.
5. Heiskanen-Kosma T, Korppi M, Jokinen C, et al. Etiology of Childhood Pneumonia: Serologic Results of
A Prospective, Population-based Study. Pediatr Infect J 1998; 17: 986-91.
90 PNÖMONÝ (ÇOCUK)
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
BAÞ AÐRISI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Baþ aðrýlarý primer ve sekonder olarak sýnýflandýrýlýr. Primer baþ aðrýlarý migren ve
migren dýþý olarak iki gruptur. Migren dýþý grupta en sýk gerilim tipi baþ aðrýsý görülür.
Sekonder baþ aðrýlarýnýn baþlýca nedenleri arasýnda hipertansiyon, kafa içi basýnç artýþý,
vasküler nedenler, enfeksiyonlar, hipoksi, hipoglisemi ve ilaçlar düþünülmelidir. Sekonder
baþ aðrýlarýnda altta yatan hastalýða yönelik tedavi ve sevk kurallarý uygulanmalýdýr.
Genellikle 20-50 yaþlarý arasýnda baþlar, kadýnlarda Genç eriþkin kadýnlarda daha sýk görülür.
erkeklere göre daha sýktýr, stresle iliþki gösterir. Dört saatten uzun, 72 saatten kýsa sürer.
Epizodik tip: Aðrý sýklýkla tek taraflý, zonklayýcý, orta
Ayda 15 günden az, 30 dakika-7 gün veya yüksek þiddetlidir.
arasýnda sürer. Fizik aktiviteyle artar.
Hafif veya orta þiddetli, basýcý veya Bulantý, fotofobi ve fonofobi ile birliktedir.
sýkýþtýrýcý karakterde, bilateral yerleþimlidir. Olgularýn %10-20sinde aura vardýr. Bu
Fiziksel aktiviteyle iliþki göstermez, olgular auralý (klasik) migren olarak
istirahatle geçmez. adlandýrýlýr.
Bulantý yoktur. Auralarýn %90ý görsel belirtiler þeklindedir.
Aura ve prodrom evreleri yoktur.
Görmede bulanýklýk ve baþ dönmesi eþlik
edebilir.
Kronik tip:
En az 6 ay boyunca, ayda en az 15 gün,
hemen her gün olan, daha çok bilateral ve
oksipitofrontal yerleþimlidir.
Tedavi
Gerilim tipi baþ aðrýsý tedavisi
Ýlaçsýz tedavi
Hastalara stresle mücadele etme ve gevþeme yöntemleri (düzenli egzersiz, jimnastik,
masaj, sýcak banyo, meditasyon) anlatýlmalý, bu iþlemlerin tedavinin önemli bir
parçasý olduðu vurgulanmalýdýr.
Hastaya doktor tarafýndan güven verilmesi önemlidir.
BAÞ AÐRISI 91
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ýlaç tedavisi
Parasetamol : Eriþkinlerde 4-6 saatte bir aðýzdan 500-1.000 mg (en çok 4 g/gün)
verilir.
Asetil salisilik asit : Eriþkinlerde 4-6 saatte bir aðýzdan 300-900 mg (en çok 4 g/gün)
verilir.
Ýbuprofen : Eriþkinlerde günde üç kez aðýzdan 400 mg verilir.
Naproksen sodyum : Eriþkinlerde günde iki kez aðýzdan 500 mg verilir.
Sevk
Ateþ ve ense sertliði (menenjit, subaraknoid kanama olasýlýðý)
Konvülsiyon
Bilinç bulanýklýðý
Görme bozukluðu
Nörolojik bulgu
Kafa travmasý ile birlikte bulantý-kusma, rinore veya otore
Ani baþlayan ve ilerleme gösteren ya da karakter deðiþtiren, bir haftadan uzun süren aðrý
Ikýnma ve öksürükle artan baþ aðrýsý (kafa içi basýnç artýþý olasýlýðý)
Organik bir nedene baðlý olduðu düþünülen baþ aðrýsý
Bir aylýk tedaviye raðmen iyileþmeyen baþ aðrýsý
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
92 BAÞ AÐRISI
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
A. Beta blokörler
Propranolol : Aðýzdan günde 2-3 kez alýnarak, 20 mg/gün dozundan baþlayýp yeterli
yanýt alýnýncaya kadar en çok 160 mg/gün dozuna çýkýlýr. Klinik etkin doz 80 mg/gündür.
Metoprolol : Eriþkinlerde günde iki kez 50 mg dozunda baþlanýr, günlük doz 200 mga
kadar artýrýlabilir.
B. Trisiklik antidepresanlar
Amitriptilin : Yatmadan önce aðýzdan 10-20 mg, tek dozda kullanýlýr, bazen 150 mglýk
doz gerekebilir.
C. Siproheptadin
Eriþkinlerde akþamlarý 4 mg verilir.
D. Flunarizin
Yatmadan önce 5-10 mg kullanýlýr.
Yanýt alýnamayan þiddetli aðrýlarda, triptan grubu ilaçlar aðýzdan, intranazal veya deri
altýna uygulanabilir.
BAÞ AÐRISI 93
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ýzlem
Migren hastalarý tedaviye baþladýktan 2 hafta sonra yan etkiler, üçüncü haftadan
sonra profilaksi etkinliði yönünden kontrole çaðýrýlmalýdýr.
Profilaksi baþarýlýysa hasta aylýk kontrollere çaðýrýlmalýdýr. Profilaktik tedavi altý
ay uygulandýktan sonra, doz yavaþ yavaþ azaltýlarak kesilir ve ataklarýn yeniden
baþlayýp baþlamadýðý deðerlendirilir.
Sevk
Elli yaþýn üstünde ortaya çýkan aðrý
Her zamankinden farklý veya çok þiddetli aðrý
Þiddetli seyreden ilk atak
Profilaksiye yanýt alýnamamasý
Tedaviye yanýt alýnamamasý (status migrenozus)
Fokal baþ aðrýsý ve nörolojik bulgu olmasý
Ýlerleyici seyretmesi ve eþliðinde mental bozukluk bulunmasý
Sistemik hastalýk ve hipertansiyon, taþikardi, ateþ gibi semptomlarla birlikte olmasý
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Headache Classification Committee of the International Headache Society. Classification and Diagnostic
Criteria for Headache Disorders, Cranial Neuralgias, and Facial Pain. Cephalalgia 1988;8(suppl 7):1-96.
2. Ferrari MD., et al. Oral Triptans (serotonin 5-HT(1B/1D) agonists) in Acute Migraine Treatment: A Meta-
analysis of 53 trials. Lancet . 2001; 358(9294):1668-75.
3. van der Kuy PH, Lohman JJ. A Quantification of the Placebo Response in Migraine Prophylaxis. Cephalalgia.
2002; 22:265-70.
4. Tomkins GE., et al. Treatment of Chronic Headache with Antidepressants: A Meta-analysis. Am J Med . 2001;
111:54-63.
5. Dahlof C. Sumatriptan Nasal Spray in the Acute Treatment of Migraine: A Review of Clinical Studies.
Cephalalgia . 999; 19:769-78.
6. Gray RN et al. Drug Treatments for the Prevention of Migraine Headache. Agency for Health Care Policy
and Research Technical Review 2.3, Feb 1999.
7. Gray RN et al. Self-Administered Drug Treatments for Acute Migraine Headache. Agency for Health Care
Policy and Research Technical Review , 2.4. Feb 1999.
8. Krobot KJ, Schroder-Bernhardi D, Pfaffenrath V. Migraine Consultation Patterns in Primary Care. Results
from the PCAOM study 1994-96. Cephalalgia . 1999;19:831-40.
9. Multinational Oral Sumatriptan and Cafergot Comparative Study Group. A Randomized, Double-blind
Comparison of Sumatriptan and Cafergot in the Acute Treatment of Migraine. Eur Neurol 1991;31:314-
322.
94 BAÞ AÐRISI
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Bilinç bozukluðu olan hasta deðerlendirilirken, bir yandan da acil sevk için
hazýrlýk yapýlmalýdýr.
Nedeni açýklanamayan her bilinç bozukluðu adli vakadýr.
Taný
Öykü
Bilinç deðiþikliðinin ortaya çýkýþ zamaný ve süresi
Eþlik eden belirtiler (terleme, göðüs aðrýsý, baþ aðrýsý, nöbet, çarpýntý, ateþ)
Alerji öyküsü
Geçirilmiþ hastalýk ve ameliyatlar
Kullanýlmakta olan ilaçlar
BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU 95
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Fizik Muayene
Travma þüphesi varsa, boyun kýrýðý olasýlýðý açýsýndan ani boyun hareketlerinden
kaçýnmalý, boyun stabilize edilmelidir.
Laboratuvar
Kan þekeri
Elektrolitler (sodyum, kalsiyum)
Tam kan sayýmý
Böbrek ve karaciðer fonksiyon testleri
EKG
Tedavi
Bilinç bozukluðu olan hastaya yaklaþým zamana karþý bir yarýþtýr.
Öncelikle yaþamý tehdit eden durumlara yönelik giriþimler baþlatýlmalýdýr.
Yaklaþým tüm yaþ gruplarýnda aþaðýdaki sýrayla olmalýdýr.
96 BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
AIRWAY TAKILMALI
(Kardiyopulmoner Canlandýrma rehberine bakýnýz. Sayfa 135)
SOLUNUM DEÐERLENDÝRÝLMELÝ
(Solunum sayýsý, derinliði, tipi)
Eriþkin Çocuk
Tiamin (B1 vitamini)* 100 mg ven içine Glikoz 0,2-0,5 g/kg olacak þekilde
%10 dekstroz ven içine puþe %10 dekstroz ven içine puþe
Glikoz ** 25 g (%50lik dekstroz 50 ml veya Hemodinamik bozukluk yoksa
% 20 dekstroz 125 ml) yaþa uygun deriþimde sývý*** ile devam
%0,9 NaCl (SF) veya laktatlý Ringer, hipoglisemi Hemodinamik bozukluk varsa laktatlý
þüphesinde Ringer veya SF ile 20 ml/kg/saat yükleme
%5 dekstroz ile devam edilir.
* Kronik alkol, ilaç baðýmlýlýðý veya uzun süreli açlýkta glikoz verilmeden önce mutlaka tiamin verilmelidir: Ven
içine infüzyon 10 dakikadan kýsa sürmemeli, anaflaksi için önlem alýnmalýdýr.
** Bakýlabiliyorsa glikoz verilmeden önce test çubuðu ile kan þekeri bakýlmasý uygundur.
*** Yenidoðan döneminde ilk gün %5 dekstroz, sonraki günlerde 1/5 SF, 1-24 ay arasýnda 1SF,
/4 2-6 yaþ arasýnda
SF, 6 yaþtan büyük çocuklarda 1/3 - 1/2 SF, adölesan ve eriþkinde SF verilir.
BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU 97
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Hareketsiz 1
* GKÇ puaný üç alanda alýnan toplam puandýr. Puanýn düþüklüðü komanýn derinliðini gösterir.
Ýzlemde puan deðiþikliði kaydedilmelidir.
98 BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Sevk
Bilinç bozukluðu ile gelen tüm hastalar acil deðerlendirme ve stabilizasyon
saðlandýktan sonra derhal sevk edilmeli ayrýntýlý nörolojik muayene için zaman
kaybedilmemelidir.
Sevk edilirken
Sevk öncesinde idrar sondasý takýlmalý
Hasta donanýmlý bir ambulansla sevk edilmeli
Mümkünse hastaya, geliþebilecek komplikasyonlarýn tedavisini yapabilecek bir
saðlýk görevlisi eþlik etmeli
Taný ve tedaviyle ilgili tüm iþlem ve izlemlere ait yazýlý belgeler hastayla birlikte
gönderilmeli ve sevk edilen kuruma hasta hakkýnda telefonla bilgi verilmeli
Damar yolu açýlýrken alýnan 10 ml kan örneði hastayla birlikte gönderilmelidir.
Kaynaklar
1. Plum F, Posner JB. The Diagnosis of Stupor and Coma. 3td ed. Philadelphia: Davis Company; 1982:1-
16.
2. Ziai WC, Mirski MA. Evaluation and Management of the Unconscious Patient. Johnson RT, Griffin JW,
Mc Arthur JC, ed. Current Therapy in Neurological Disease. 6th ed. Philadelphia: Mosby; 2002:1-8.
3. Hacke W, Kaste M, Olsen TS, et al. Acute Treatment of Ischemic Stroke. Cerebrovasc Dis 2000;10 (suppl
3): 22-33.
4. Kýrbaþ D, Varlý K. Delirium. Kýrbaþ D, Varlý K, ed. Birinci Basamakta Nörolojik Hastalýklar:
Taný, Tedavi, Rehabilitasyon. Ankara: Saðlýk Bakanlýðý; 1997:134-52.
5. Smith BJ. Treatment of Status Epilepticus. Wyllie E, ed. Epilepsy Neurol Clin 2001;19:347-69.
BÝLÝNÇ BOZUKLUÐU 99
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
100
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
FEBRÝL KONVÜLSÝYON
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Merkez sinir sistemi enfeksiyonu dýþý nedenlerle oluþan, ateþ eþliðinde ortaya çýkan
nöbettir. Çocukluk çaðý nöbetlerinin en sýk olanýdýr, insidansý %2-4tür. Sýklýkla 6 ay-5
yaþ arasý çocuklarda, en sýk 18-22 aylar arasýnda görülür. Etyolojide genetik geçiþin rolü
düþünülmektedir.
Taný
Nöbet bilinç kaybý, gözlerde kayma, dudaklarda morarma, apne, vücudun tümü ya da
bir bölümünde tonik klonik kasýlma, idrar ve/veya dýþký kaçýrma þeklinde ortaya çýkabilir.
Febril konvülsiyon genellikle kýsa sürer; çoðu zaman 3 dakikadan kýsadýr ve hasta
hekime ulaþtýðýnda nöbet bitmiþtir. Hastalarýn 1/4inde ateþin ilk bulgusu febril konvülsiyon
olabilir.
Onbeþ dakikadan kýsa süren, 24 saat içinde yinelemeyen, jeneralize tipte febril
konvülsiyonlar, basit febril konvülsiyon olarak nitelenir. Ýlk kez geçirilen basit febril
konvülsiyonda taný için kan sayýmý, biyokimyasal testler, EEG ve kraniyal görüntüleme
gerekmez.
Ýlk febril konvülsiyonda, hasta 12 aydan küçükse, normal bilinç durumuna nöbet
ertesinde kýsa sürede dönememiþse veya nöbet komplike ise, merkez sinir sistemi
enfeksiyonu olasýlýðý mutlaka dýþlanmalýdýr (Akut Menenjit rehberine bkz. Sayfa 167)
Tedavi
Amaç ateþin düþürülmesi, konvülsiyon sürüyorsa durdurulmasý, ateþe yol açan
enfeksiyon odaðýnýn bulunarak uygun tedavi verilmesidir.
Hasta getirildiðinde konvülsiyon sona ermiþ, hasta 12 ayýn üstünde ve genel durumu
iyi, febril konvülsiyon basitse, hasta ateþi düþürülüp, nedene yönelik tedavi planlanýp,
aileye gerekli bilgiler verilerek evine gönderilebilir.
Ateþ kontrolü
Giysiler çýkarýlýr, çocuk ince bir giysi ile býrakýlýr.
Oda sýcaklýðý 18-20°Cye ayarlanýr.
Koltuk altý ateþi 38°Cnin üstündeyse;
- Parasetamol : 10-15 mg/kg/doz, 4-6 saatte bir aðýzdan veya rektal
ya da
- Ýbuprofen : 5-10 mg/kg/doz, 6 saatte bir aðýzdan verilir.
Soðuk kompres, soðuk duþ, alkol uygulamasý yapýlmamalýdýr. Ilýk suyla
duþ yaptýrýlabilir.
Profilaksi
Tekrarlayan komplike febril konvülsiyonda ya da risk faktörü sayýsý 3 veya daha çoksa
bir uzmana danýþýlarak;
Sevk
Ýlk febril konvülsiyon 12 ayýn altýnda geçirilmiþse
Ýlk nöbet komplike febril konvülsiyonsa
Mental retardasyon, mikrosefali veya normal olmayan nörolojik bulgular varsa
Ateþsiz konvülsiyonlar varsa
Epilepsi veya intrakraniyal patoloji düþünülüyorsa
hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Rosman NP. Febril Seizures. Pellock JM, Dodson WE, Bourgeois BFD, ed. Pediatric Epilepsy. New
York: Demos, 2001:163-72.
2. Knudsen FU. Febrile Seizures: Treatment and Outcome. Brain Dev 1996;18:438-49.
3. Stenklyft PH, Carmona M. Febrile seizures. Emerg Med Clin North Am 1994;12:989- 99.
4. Fukuyama Y, Seki T, Ohtsuka C, Miura H, Hara M. Practical Guidelines for Physicians in the Management
of febrile seizures. Brain Dev 1996;18:479-84.
5. American Academy of Pediatrics Provisional Committee on Quality Improvement, Subcommittee on
Febrile Seizures. Practice Parameter: the Neurodiagnostic Evaluation of the Child with A First Simple Febrile
seizure. Pediatrics 1996;97:769-72.
6. Rantala H, Tarkka R, Uhari M. A Meta-analytic Review of the Preventive Treatment of Recurrences of Febrile
Seizures. J Pediatr 1997;131:922-5.
7. Gal P, Reed MD. Medications. Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB, ed. Nelson Textbook of
Pediatrics, 16th ed. Philadelphia: Saunders, 2000:2235-304.
DÝSFONKSÝYONEL
UTERUS KANAMALARI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Semptomlar
Oligomenore: Menstrüel siklusun 35 günden uzun sürmesidir.
Polimenore: Menstrüel siklusun 21 günden kýsa olmasýdýr.
Menoraji (hipermenore): Menstrüel siklusun düzenli olmasýna raðmen kanama
miktarýnýn çok ve süresinin uzun olmasýdýr.
Metroraji: Menstrüel sikluslarýn düzensiz ve sýk aralýklarla olmasýdýr.
Hipomenore: Kanama miktarýnýn az ve süresinin kýsa olmasýdýr.
ADET DÜZENSÝZLÝKLERÝ
Evet Evet
RÝA kullanýyor mu RÝA komplikasyonu? Hirsutizm Sevk et
Hayýr
Gebelik testi
Pozitif
Gebelik izlemi Obezite
Evet Obezite
izlemi
Negatif
Hormonal
kontrasepsiyon Evet
Ýlaç yan etkisi?
kullanýyor mu?
Hayýr
Evet Hayýr
Sistematik hastalýðý var mý? Sevk açýsýndan
deðerlendir
Hayýr
Evet
Ýlaç kullanýyor mu? Ýlaç yan etkisi?
Tedavi
Amaç, normal fizyolojik menstrüel siklusa benzer siklus yaratmaktýr. Tedavide
hastanýn kanadýðý süre, miktar ve siklus düzeni önemlidir. Hastanýn sistemik sorunlarý
ve gebe kalmayý isteyip istemediði göz önüne alýnarak aþaðýdaki tedavi seçeneklerinden
biri seçilmelidir. Tedavinin önkoþulu pelvik muayenedir.
Organik bir nedene baðlý deðilse tedavi edilmez. Organik nedenler sýklýkla küretaj, abortus,
Hipomenore enfeksiyonlar sonrasýnda endometrium dokusunun azalmasýna ya da hiperprolaktinemiye baðlýdýr.
Yaþ ile birlikte fizyolojik hipomenore geliþebilir.
Ýlk ayda istenen sonuç alýnýrsa tedaviye 3 ay devam edilmeli, alýnamazsa hasta sevk edilmelidir.
Oral kontraseptifler 40 yaþýn altýnda kontrasepsiyon isteyen hastalarda ilk seçenek olmalýdýr.
Progesteron 40 yaþýn üzerindeki hastalarda ilk seçenek olmalýdýr.
Kaynaklar
1. Rakel RE. Gynecology. Textbook of Family Practice, 6th ed. Philadelphia: Saunders, 2002; 667-87.
2. Lethaby A, Augood C, Duckitt K. Nonsteroidal Anti-inflammatory Drugs for Heavy Menstrual Bleeding.
Cochrane Library Issue 2, Oxford, 2002.
3. Hickey M, Higham J, Fraser IS. Progestogens Versus Estrogens and Progestogens for Irregular Uterine
Bleeding Associated with Anovulation. Cochrane Library Issue 2, Oxford, 2002.
4. Iyer V, Farquhar C, Jepson R. Oral Contraceptive Pills for Heavy Menstrual Bleeding. Cochrane Library
Ýssue 2, Oxford, 2002.
DÝSMENORE
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Dismenore aðrýlý adet görme durumudur. Aðrý aralýklý, kramp tarzýnda, suprapubik
bölgede yoðunlaþmýþ olup zaman zaman bulantý, kusma, ishalle birliktedir. Dismenore
adölesanlarda %60, eriþkinlerde %45 oranýnda görülür.
Taný
Temel semptom kramp tarzý pelvik aðrýdýr. Ayrýca bel aðrýsý, baþ aðrýsý, bulantý,
kusma, ishal, çarpýntý ve halsizlik görülebilir.
Primer dismenorede fizik muayene normaldir. Taný öykü, aðrýnýn periyodik özelliði
ve altta yatan bir neden saptanmamasýyla konur.
Sekonder dismenorede aðrý adetten bir-iki hafta önce baþlar ve adetin bitiminden
sonra birkaç gün sürer. Fizik muayenede duyarlýk ve patolojik bulgu olabilir. Kesin
taný için ileri inceleme gerekir.
Ayýrýcý Taný
Ektopik gebelik, tamamlanmamýþ düþük ve üriner enfeksiyon düþünülmelidir.
Tedavi
Primer dismenorede temel amaç aðrýnýn giderilmesidir. Tedavide prostaglandin sentaz
inhibitörü özelliði taþýyan steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar ya da ovülasyonu
baskýlayan kombine oral kontraseptifler kullanýlýr. Steroid olmayan antienflamatuvar
ilaçlar olgularýn %80inde etkindir.
DÝSMENORE 109
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
- Ýbuprofen :
Ýlk seçilecek ilaçtýr. 1.200-1.800 mg/gün (en çok 2.400 mg/gün), üç doza bölünerek,
tercihen tok karnýna alýnýr.
- Mefenamik asit :
Ýkinci seçilecek ilaçlardandýr. 1.500 mg/gün, üç doza bölünerek alýnýr.
- Naproksen sodyum :
Ýkinci seçilecek ilaçlardandýr. Baþlangýçta 500-575 mg, sonra gerekirse 6-8 saatte bir
250-275 mg (en çok 1.250 mg/gün) alýnýr.
- Diflunisal :
Üçüncü seçilecek ilaçlardandýr. 1.000 mglýk yükleme dozundan sonra 12 saatte bir
500 mg alýnýr.
- Flurbiprofen :
Üçüncü seçilecek ilaçlardandýr. 100 mg baþlangýç dozu ertesinde, 4-6 saatte bir
50-100 mg (en çok 300 mg/gün) alýnýr.
- Ketoprofen :
Üçüncü seçilecek ilaçlardandýr. 150 mg/gün üç doza bölünerek günde en çok 200 mg
alýnýr.
Ýlaç her adet döneminde kullanýlmalýdýr. Ýlaç seçimi ve doz deðiþikliði üç aylýk
uygulama deðerlendirilmeden yapýlmamalýdýr.
Sevk
Tedaviye yanýt alýnamayan primer dismenore olgularý ve sekonder dismenoreli olduðu
düþünülen hastalar sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Zhang WY, Li Wan Po A. Efficacy of Minor Analgesics in Primary Dysmenorrhea: A Systematic Review.
Br J Obstet Gynaecol. 1998;105: 780-9.
2. Barbieri RL. Dysmenorrhea. Barbieri RL, Berga SL, DeCherney AH, et al, ed. Gynecology in Primary
Care: A Step-by-Step Approach. New York: Scientific American Medicine, 1999:1-6.
3. Brown CS, Freeman EW, Ling FW. An Update on the Treatment of Premenstrual Syndrome. Am J. Man
Care. 1998; 4: 115-24.
4. Mehta DK, ed. British National Formulary, Nr 42. London:British Medical Association and Royal
Pharmaceutical Society of Great Britain, 2001.
5. Premenstrual Syndrome. Clinical Management Guidelines for Obstetrician-gynecologists. ACOG Practice
Bulletin No 15, April 2000.
110 DÝSMENORE
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
GEBELÝK ÝZLEMÝ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Amaçlar
Gebelik sorunlarýný erken taný ve tedaviyle en aza indirmek
Bebeklerin gebelik ve doðum nedenli sorunlarýný en aza indirmek
Gebelikteki risk faktörlerini belirlemek
Gebeyi normal gebelik süreci ve olasý sorunlar, tehlike iþaretleri konusunda
bilgilendirip yönlendirerek riskli tutum ve davranýþlardan uzaklaþmasýný saðlamak;
örneðin, sigara, alkol ve ilaç kullanýmýnýn zararlarý konusunda uyarmak, beslenme
ve egzersiz konusunda bilgilendirmek.
Anne ve bebek morbidite ve mortalitesini azaltmak
Doðum ve doðum sonrasýyla ilgili konularda (lohusalýk, doðum sonrasý kontrasepsiyon,
yenidoðan bakýmý ve beslenmesi, baðýþýklanmasý ve anne sütü) bilgilendirmek.
Gebeliðin tanýsý
Gebelik, gebelik testi ile doðrulanýr.
Gebelik testi (+) ise gebelik yaþý belirlenir:
- Son adet tarihi
- Fundus yüksekliði
- Bimanuel pelvik muayene
Ýzlem
Ýzlem gebeliðin saptanmasýyla baþlar.
Ýzlem sýklýðý:
Ýlk deðerlendirme
32. haftaya kadar 4 haftada bir
32-36 haftalarda 2-3 haftada bir
36. hafta-doðum arasýnda haftada bir
Yüksek riskli durumlarda hastaya uygun izlem sýklýðý deðiþiklikleri yapýlabilir.
Ýlk deðerlendirme
Öykü
Aile öyküsü: Diabetes mellitus, orak hücreli anemi, talasemi
Akraba evliliði
Kronik hastalýklar: Diabetes mellitus, hipertansiyon, tüberküloz, epilepsi, kalp
hastalýðý, tromboembolik hastalýk, kronik böbrek hastalýðý, doðumsal kalça çýkýðý
Ýlaç kullanýmý
Madde baðýmlýlýðý: Sigara, alkol, uyuþturucu madde kullanýmý
Enfeksiyonlar: Cinsel yolla bulaþan hastalýklar, TORCH, B hepatiti, HÝV
Cerrahi öykü: Geçirilmiþ karýn ameliyatlarý, kan transfüzyonu
Obstetrik öykü: Önceki gebeliklerin sayýsý, doðum þekli, doðum travmasý, düþük,
preterm eylem, bebek doðum aðýrlýðý, anomalili doðum, gestasyonel trofoblastik
hastalýk, dýþ gebelik, preeklampsi, eklampsi, çoðul gebelik, doðum sonrasý
komplikasyonlar
Anne yaþý: 18 yaþ altý, 35 yaþ üstü
Sosyoekonomik düzey
Fizik muayene
Genel fizik muayene
Kan basýncý ölçümü
Boy ölçümü (150 cmden kýsa boylularda baþ-pelvis uygunsuzluðu)
Aðýrlýk ölçümü
Meme muayenesi
Pelvik muayene (mümkünse pap smear)
Çocuk kalp sesi (ÇKS) muayenesi: 20. haftadan sonra
Fundus yüksekliði muayenesi: 16. haftadan sonra (son adet tarihiyle uyumu)
Fetal prezentasyon muayenesi: 20. haftadan sonra
Laboratuvar
Hemoglobin, hematokrit
Kan grubu (ABO ve Rh)
Tam idrar incelemesi
Açlýk kan þekeri (Diabetes mellitus açýsýndan risk faktörü varsa glukoz tolerans
testleri)
HBsAg (olanak varsa)
Fizik muayene
Genel fizik muayene (ödem, varis, sarýlýk, solukluk, obezite, aþýrý zayýflýk)
Kan basýncý ölçümü
Aðýrlýk ölçümü (Kilo alýmý izlemi)
Çocuk kalp sesi (ÇKS) muayenesi: 20. haftadan sonra
Fundus yüksekliði muayenesi: 16. haftadan sonra (simfizis pubis ile fundus
arasýndaki mesafenin santimetre cinsinden ölçümü gebelik haftasýný gösterir.)
Fetal prezentasyon muayenesi: 20. haftadan sonra
Laboratuvar incelemesi
Ýdrar incelemesi
Hemoglobin
Ultrasonografinin gebelik izleminde; gebelik yaþýnýn belirlenmesi, çoðul gebeliðin
tanýsý, ektopik gebelik, plasental yerleþim ve prezantasyonun belirlenmesi açýsýndan
rolü vardýr.
Baðýþýklama
Tetanoz Aþýsý
Hiç aþýlanmamýþsa : Birinci trimesterden sonra 4 hafta arayla iki doz
Baðýþýksa : Birinci trimesterden sonra tek doz
Destekleyici tedavi
Gebelik tanýsý konulduðu andan itibaren 0,4 mg/gün folik asit, anemi olmasa bile
ikinci trimesterden itibaren 60 mg/gün elementer demir verilir.
Kaynaklar
1. Hodnett ED. Continuity of Caregivers for Care During Pregnancy and Childbirth (Cochrane Review). The
Cochrane Library, Issue 2, 1999, Oxford.
2. Mahomed K. Iron Supplementation in Pregnancy (Cochrane Review). The Cochrane Library, Issue 2,
1999, Oxford.
3. Cloherty LJ, Nelson JP. Hormonal Placental Function Tests Before Fetal Assessment in High Risk
Pregnancies (Cochrane Review). The Cochrane Library Issue 2, 1999, Oxford.
4. Rakel RE. Textbook of Family Practice. Saunders, 2002.
5. WHO Antenatal Care Randomized Trial : Manual for the Implementation of the New Model. WHO, Geneva,
2002.
GEBELÝK ÝZLEMÝ
Ayak, baldýr ya da bacakta aðrý ve kýzarýklýk Tromboflebit Sevk et.
TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
Vajinal akýntý, genital bölgede yara ya da yanma Ayýrýcý taný yap, tedavi et. (Cinsel Yolla Bulaþan Hastalýklar bölümüne
Vajinit, cinsel yolla bulaþan hastalýklar
bakýnýz.)
Ateþ (>38°C ) Enfeksiyonlar (özellikle idrar yolu enf.) Ayýrýcý taný yap, tedavi ver.
-ÇKSnin en az 10 dakika boyunca 120 altý 160
üzerinde olmasý ve aritmi Fetal iyilik halinin bozulmasý Sevk et.
-Fetal hareketlerin azalmasý (12 saatte 10dan az)
Düþük tehdidi,düþük, plasenta previa,
Vajinal kanama Sevk et.
ablasyo plasenta, erken doðum tehdidi
Amniyon sývýsý gelmesi Erken membran rüptürü, doðum Sevk et.
Prezentasyon anomalileri ve makat geliþ Primipar makat, omuz, el vb geliþ Sevk et.
KB>140/90 mmHg ± proteinür i± ödem Sevk et.
Preeklampsi
Þiddetli baþ aðrýsý / epigastrik aðrý / bulanýk görme
Preterm doðum, term doðum, ablasyo Hidrasyonu saðla ve sevk et.
Aðrýlý kontraksiyon
plasenta
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK
114
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
MENOPOZ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
En az bir yýl adet görülmemesi ile menopoz tanýsý konulabilir.
Laboratuvar bulgularý:
Serum folikül stimüle edici hormon (FSH) >30 IU/ml
ve
Östradiol (E2) <20 pg/ml
ise kesin taný konur.
Sýnýflama
Doðal menopoz: Beklenen yaþta görülen son adettir. 44-56 yaþlarý arasýnda görülür;
ortalama menopoz yaþý ülkemizde 47dir.
Cerrahi menopoz: Her iki overin cerrahi olarak çýkarýlmasý sonucunda, erken
dönemde adetten kesilmedir.
Prematür menopoz: 40 yaþýn altýnda adetten kesilmedir; kadýnlarýn %1inde görülür.
Risk faktörleri
Aþaðýdaki durumlarda erken yaþta adetten kesilme görülebilir:
Sigara içimi
Anne menopoz yaþýnýn düþük oluþu
Radyoterapi
Kemoterapi
Otoimmün hastalýklar
Düþük sosyoekonomik durum, beslenme yetersizliði
Anne karnýnda geliþme geriliði ile doðan bebekler
Yüksek rakýmda yaþama
Psikolojik travmalar
MENOPOZ 115
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Semptomlar
Östrojen eksikliðine baðlý semptomlar
1. Akut dönem
Vazomotor yakýnmalar: Ateþ basmasý, terleme, çarpýntý
Psikosomatik yakýnmalar: Uyku düzensizlikleri, depresyon, sinirlilik, ruhsal durum
deðiþiklikleri, dikkat ve bellek azalmasý
2. Subakut dönem
Genitoüriner sistem yakýnmalarý: Vaginal kuruluk, cinsel yaþamda sýkýntýlar
tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, idrar kaçýrma
Deride kuruluk, saç ve týrnaklarda kýrýlma
3. Kronik dönem
Osteoporoz
Kardiovasküler sistem hastalýklarý: Menopoz öncesi kadýnlarda miyokard enfarktüsü
görülme riski erkeklere oranla daha düþükken menopoz sonrasý dönemde eþitlenir.
Total kolesterol ve LDL-kolesterol yükselir, HDL-kolesterol düþer.
Tedavi
Ýlaç dýþý tedavi
Bilgilendirme
Hastaya durumun doðal bir süreç olduðu, replasman tedavisiyle normal yaþamýna
devam edeceði anlatýlmalýdýr. Vazomotor semptomlarýn ve genitoüriner atrofinin
tedavisinde, osteoporozun önlenmesinde hormon replasman tedavisinin önemi
vurgulanmalýdýr.
Beslenme: Kolesterolden fakir, kalsiyumdan zengin diyet önerilir.
Egzersiz: Kemik kaybýný önlemek için, haftada 3 kez en az 30-60 dakika süreyle
koþma, tempolu yürüyüþ, bisiklete binme gibi egzersizler yapýlmalýdýr.
Kol ve bacaklarý açýkta býrakarak güneþten yararlanma önerilir.
Menopoz öncesi ve sonrasý dönemde karþýlaþýlan psikosomatik ve cinsel sorunlar
hakkýnda konuþup bilgi verilir.
Kendi memesini muayene etmesinin önemi anlatýlmalý ve öðretilmeli, meme
kanseri gibi sýklýkla menopoz sonrasý dönemde görülen hastalýklarýn taranabilmesi
için 40 yaþýndan sonra mamografi için uygun bir merkeze gitmesi önerilmelidir.
Önceden kalp hastalýðý olanlarda hormon tedavisi ile kalp hastalýðýna karþý
koruma elde edilememiþtir.
Kalsiyum desteði
Hormon replasman tedavisi almýyorsa günlük kalsiyum gereksinimi 1.500 mg
elementer kalsiyumdur. Besinlerle 500 mg elementer kalsiyum alýndýðýndan, ek
olarak 1.000 mg elementer kalsiyum verilir. Kalsiyum preparatlarýnýn yemeklerle
alýnmasý önerilir.
Hormon replasman tedavisi alýyorsa; günlük kalsiyum gereksinimi 1.000 mgdýr.
116 MENOPOZ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
D vitamini desteði
Günlük 400 IU D vitamini önerilir.
Sevk
Erken yaþta cerrahi menopoz
Prematür menopoz
Sekonder osteoporoz (uzun süreli steroid kullananlar, hiperparatiroidizm, kronik
böbrek hastalýðý)
durumlarýnda hasta sevk edilir.
Ayrýca;
Menopoz sonrasý dönemdeki her kadýnýn yýlda 1 kere kadýn hastalýklarý ve doðum
uzmanýnca muayene edilmesi önerilmelidir.
Kaynaklar
1. Coulam CB, Adamsen SC, Annegers JF. Incidence of Premature Ovarian Failure. Obstet Gynecol 1986;
67:604.
2. Cresswell JL, Egger P, Fall CHD, Osmond C, Fraser RB, Barker DJP. Is the Age of Menopause Determined
in-utero? Early Hum Develop 1997;49:143.
3. Gonzales GF, Villena A. Age at Menopause in Central Andean Peruvian women. Menopause 1997; 4:32.
4. Speroff L, Glass R, Kase N. Clinical Gynecologic Endocrinology and Infertility. Baltimore: Lippincott
Williams Wilkins, 1999;643-779.
5. Torgerson DJ, Avenell A, Russel IT, Reid DM. Factors Associated with Onset of Menopause in Women
aged 45-49. Maturitas 1994; 19:83.
6. Treolar AE. Menarche, Menopause and Intervening Fecundability. Hum Biol 1978; 46: 89.
7. Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneði ve Türkiye Jinekoloji Obstetrik Derneði. Hormon Replasman
Tedavisi Konsensus Sonuçlarý. 2324, Kasým 2002.
MENOPOZ 117
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
118
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Akut otitis media (AOM) orta kulak ve havalý boþluklarýnýn süpüratif enfeksiyonudur.
Sýklýkla bakteriyeldir ve etken orta kulaða nazofarenksten ulaþýr. Etken çoðunlukla
Streptococcus pneumoniae , Moraxella catarrhalis ve 5 yaþýndan küçük çocuklarda
Haemophilus influenzae dýr.
Taný
Öykü, fizik muayene ve özellikle otoskopi bulgularý ile konur.
Öykü
Þiddetli kulak aðrýsý
Çocuklarda aðlama ve huzursuzluk, ateþ
Ýþitme azlýðý
Kusma
Kulak kepçesini kurcalama (çocuklarda)
Geçirilmiþ ÜSYE
Laboratuvar bulgularý
Hematolojik, biyokimyasal ve mikrobiyolojik inceleme önerilmez.
Tedavi
Amaç enfeksiyonun giderilmesi, orta kulak havalanmasýnýn saðlanmasý, aðrýnýn
giderilmesi ve komplikasyonlarýn önlenmesidir.
Ýlaç tedavisi
Eriþkinde 500-1.000 mg/doz, aðýzdan
Aðrý ve ateþ Parasetamol 3-4 doz/gün, en çok 4 gr/gün
tedavisi Çocukta 10 mg/kg/doz, aðýzdan
4-6 doz /gün, 48-72 saat verilecektir.
Amoksisilin Eriþkinde 1,5-3,5 g/gün, aðýzdan 3 doz/gün,
10 gün süreyle
Çocukta 40-45 mg/kg/gün, aðýzdan
Antibakteriyel Birinci seçenek (Dirençli pnömokok olasýlýðý; son bir ay içinde penisilin grubu antibiyotik
Tedavi kullanýmý, akut otitis media öyküsü varsa: 80-90 mg/kg/gün, aðýzdan)
3 doz/gün, 10 gün süreyle
Penisilin alerjisi varsa aðýzdan eritromisin ve klaritromisin 10 gün ,
azitromisin 5 gün süreyle
Amoksisilinklavulonat* aðýzdan 10 gün süreyle
Ýkinci seçenek Ýkinci kuþak sefalosporinler ( sefuroksim aksetil ) aðýzdan 10 gün süreyle
* Amoksisilin / klavunat oraný 7/1 olmalýdýr.
Korunma
Viral ÜSYE sýrasýnda nazal hava yolu açýk tutulmalýdýr.
Anne sütü ile beslenme akut otitis media insidansýný azaltýr.
Evde sigara içilmemesi saðlanmalýdýr.
Süt çocuklarýnýn yatarak beslenmemesi, beslenirken yaklaþýk 45 derecelik açý ile
tutulmalarý önerilir.
Ayýrýcý taný
Bebekte aðlamaya baðlý kulak zarý kýzarýklýðý
Çene veya diþ kaynaklý aðrý (kulak aðrýsýna raðmen fizik muayenede kulak zarý
normaldir)
Eksternal otit
Kronik otitis media
FÝZÝK MUAYENE:
Kulak zarýnda AOM olasýðý düþüktür. Baþka taný
kýzarýklýk, bombeleþme, HAYIR
düþün. Antibakteriyel tedavi verilmez.
pürülan-seröz Gerekirse sevk et.
akýntý, perforasyon
EVET
AOM
1. seçenek antibakteriyel tedaviyle birlikte,
analjezik ve ilaç dýþý tedavi verilir.
Ýzlem
Tedavi baþladýktan 3-5 gün sonra otoskopik inceleme önerilir.
Kulak zarý ve iþitme 4-6 hafta sonra kontrol edilmelidir.
Komplikasyonlar
Kronik otitis media, akut mastoidit ve fasiyal paralizi, menenjit gibi intrakraniyal
komplikasyonlar geliþebilir.
Sevk
Kulak zarý perforasyonu
Ýkinci seçenek antibakteriyel tedaviye baþlanmasýndan 48-72 saat sonra AOM
bulgularýnýn gerilememesi
Altý ay içinde 3, 1 yýl içinde 4 veya daha çok sayýda AOM saptanmasý
Komplikasyon geliþmesi
Tedaviden sonraki ilk ay içinde rekürrens görülmesi
Tedavinin baþlangýcýndan 6 hafta sonra iþitme azlýðýnýn devam etmesi durumlarýnda
hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Alho OP, Kilkku O, Oja H, Koivu M, Sorri M. Control of Temporal Aspect When Considering Risk Factors
for Acute Otitis Media. Arch Otolaryngol Head Neck Surg 1993;119:444-9.
2. Pichichero ME Acute otitis media: Part I. Improving Diagnostic Accuracy. Am Fam Physician 2000;61:
2051-6.
3. ICSI Institute for Health Care Guidelines; no.GRD05 at Institute for Clinical Systems Improvement
1999;Dec:24 p.
4. Glasziou PP, Del Mar CB, Sanders SL. Antibiotics for Acute Otitis Media in Children, Cochrane Review.
The Cochrane Library 2, Oxford: Update Software, 2001.
5. Flynn CA, Griffin G, Tudiver F. Decongestants and Antihistamines for Acute Otitis Media in Children,
Cochrane Review. The Cochrane Library 2, Oxford: Update Software, 2001.
6. Pelton SI. Otitis, Sinusitis and Related Conditions. Armstrong D, Cohen J ed. Infectious Diseases, London:
Mosby, 1999:2.25.1-8.
AKUT BAKTERÝYEL
RÝNOSÝNÜZÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Risk faktörleri
Alerjik veya alerjik olmayan rinit (vazomotor rinit)
Viral üst solunum yolu enfeksiyonu
Anatomik yapý bozukluðu (kraniyofasiyal anomali, septal deviasyon, yarýk damak)
Nazal obstrüksiyon (adenoid vejetasyon, yabancý cisim, polip, tümör)
Çevresel faktörler ( sigara , hava kirliliði, kuru ve soðuk hava)
Ýmmün sistemin baskýlanmasý
Diþ enfeksiyonu
Gastroözefageal reflü
Travma
Kontamine suda yüzme
Taný
Taný öykü ve fizik muayene bulgularýyla konur. On günden daha uzun süren rinosinüzit
semptom ve bulgularýný taþýyan hastalar radyoloji ve laboratuvar incelemesi gerekmeksizin
akut bakteriyel rinosinüzit olarak kabul edilir.
Öykü
Burun týkanýklýðý
Baþ aðrýsý
Yüzde aðrý veya basýnç hissi (eðilmeyle artabilir)
Koku alma bozukluðu
Öksürük (uzamýþ öksürük, özellikle çocuklarda)
Aðýz kokusu
Ateþ
Geniz akýntýsý
Halsizlik
Fizik muayene
Burun ve genizde akýntý
Yüzde palpasyonla duyarlýk
Ateþ
Periorbital ödem (özellikle çocuklarda)
Genel olarak, viral üst solunum yolu enfeksiyonu geçirenlerde, semptomlarýn 7 gün
sonra kötüleþmesi ya da 10 gün sonra iyileþmemesi (burun akýntýsý, baþ aðrýsý, özellikle
geceleri artan öksürük) akut bakteriyel rinosinüzit lehinedir.
Ayýrýcý taný
Viral üst solunum yolu enfeksiyonu
Alerjik rinit
Adenoid vejetasyon
Yabancý cisim
Nazal polip
Tümör
Tedavi
Amaç enfeksiyonun tedavisi ve doku ödeminin azaltýlarak sinüs boþalým ve
havalanmasýnýn saðlanmasýdýr.
Ýlaç tedavisi
A. Antibakteriyel tedavi
Ýlk seçenek:
- Amoksisilin : Çocukta 40-45 mg/kg/gün, aðýzdan 8 saat arayla, aðýzdan, 10 gün
(Dirençli pnömokok olasýlýðý; son bir ay içinde penisilin grubu
antibiyotik kullanýmý, akut otitis media öyküsü varsa:
80-90 mg/kg/gün)
Eriþkinde 1,5-3 g/gün, 8 saat arayla, aðýzdan, 10 gün
Ýkinci seçenek:
B. Semptomatik tedavi
Lokal ya da sistemik dekonjestan:
Çocuklarda dekonjestan kullanýlmamalýdýr. Eriþkinlerde kullanýlabilir, ancak yaþlý
ve hipertansif hastalarda dikkatli olunmalýdýr. Lokal dekonjestanlar 5 günden uzun
kullanýlmamalýdýr.
Analjezik antipiretik ( parasetamol ya da ibuprofen )
Antihistaminikler yalnýzca alerjik olgularda kullanýlmalýdýr.
Komplikasyonlar
Orbital: Apse, selülit, optik nörit
Ýntrakraniyal: Menenjit, epidural apse, subdural apse, beyin apsesi, osteomiyelit,
kavernöz sinüs trombozu
Sevk
Komplikasyon geliþtiði düþünülen
Uygun tedaviye raðmen iki hafta içinde iyileþmeyen
Yýlda en az eriþkinlerde dört, çocuklarda altý kez akut bakteriyel rinosinüzit geçiren
Uygun tedaviye raðmen hastalýðý12 haftadan uzun süren (kronik)
hastalar sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Sinus and Allergy Partnership. Antimicrobial Treatment Guidelines for Acute Bacterial Rhinosinusitis.
Otolaryngology-Head and Neck Surgery. Suppl. 2000;123: No 1, Part 2.
2. Williams Jr. JW, Aguilar C, Makela M, Cornell J, Hollman DR, Chiquette E, Simel DL. Antibiotics for
Acute Maxillary Sinusitis. Cochrane Review. The Cochrane Library 2, Oxford:Update Software, 2001.
3. Osguthorpe JD. Adult Rhinosinusitis: Diagnosis and Management. Am Family Physician. 2001;63: 69-76.
4. Fagnan LJ. Acute Sinusitis: A Cost-effective Approach to Diagnosis and Treatment. Am Family Physician,
1998.
5. Snow V, Mottur-Pilson C, Hickner JM. Principles of Appropriate Antibiotic Use for Acute Sinusitis in Adults.
Ann Intern Med 2001;134: 495-7.
6. Hickner JM, Bartlett JG, Besser RE, Gonzales R, Hoffman JR, Sande MA. Principles of Appropriate
Antibiotic Use for Acute Rhinosinusitis in Adults: Background 2001:134: 498-505.
7. Pelton SI. Otitis, Sinusitis and Related Conditions. Armstrong D, Cohen J, eds. Infectious Diseases,
London:Mosby 1999; 2.25.1-8.
8. American Academy of Pediatrics. Clinical Practice Guideline: Management of Sinusitis. Pediatrics
2001;108:798-808.
9. National Guideline Clearinghouse. Evidence Based Clinical Practice Guideline for Children with Acute
Bacterial Sinusitis in Children 1 to 18 Years of Age. Cincinnati: Cincinnati Childrens Hospital Medical
Center; 2001 Apr 27. 17 (234)
ALERJÝK RÝNÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Alerjik rinit nazal mukozanýn IgE aracýlý, kronik enflamatuvar bir hastalýðýdýr. Çocuk
ve eriþkinlerde sýk rastlanýr. Kiþisel ve ailesel atopi öyküsü, alerjenler, hava kirliliði ve
sigara temel risk faktörleridir.
Taný
Öykü
Hapþýrma, burun týkanýklýðý, akýntýsý ve kaþýntýsý, geniz akýntýsý ve kaþýntýsý, en
belirgin yakýnmalardýr. Taný için, bu yakýnmalardan en az ikisinin bir saatten uzun
sürelerle bir günden fazla tekrarý gereklidir.
Fizik muayene
Nazal mukoza genellikle soluk ve ödemli görünümdedir. Berrak burun akýntýsý ve
konkalarýn hipertrofisi gözlenebilir. Göz altýnda koyu halkalanmalar (Shiner belirtisi),
alerjik selam (burun týkanýklýðý hissinden kurtulmak için el ayasý ile burnun yukarýya
doðru itilmesi) ve buna baðlý olarak burun üzerinde çizgilenme kronik olgularda belirgin
olabilir.
Komplikasyonlar
Uygun tedavi edilmediðinde rinosinüzit, uyku bozukluðu (apne), aðýz solunumu
nedeniyle damak ve diþ yapýsýnda geliþimsel sorunlar geliþebilir.
Ayýrýcý taný
Enfeksiyöz rinit (soðuk algýnlýðý)
Mekanik sorunlar (adenoid vejetasyon, septum deviasyonu, yabancý cisim, tümör)
Polipozis
Vazomotor rinit
Korunma
Mevsimsel rinitte, polen döneminde dýþ etkinliklerden olabildiðince kaçýnma
Ev tozu akarlarýndan korunmak için ev içinde nemin azaltýlmasý (ev içinde çamaþýr
kurutulmamasý, ev sýcaklýðýnýn yüksek tutulmasý), toz tutabilecek kalýn halý, battaniye
gibi eþyalarýn en aza indirilmesi.
Ev içi alerjenler yaný sýra sigara, egzoz gazý, deterjan, boya, parfüm gibi iritanlardan
sakýnma
Tedavi
Amaç, okul ve iþ baþarýsýný bozan, sosyal uyumda güçlüðe yol açan semptomlarýn
baskýlanmasý, yaþam kalitesinin düzeltilmesi ve komplikasyonlarýn önlenmesidir.
Ýlaç tedavisi
Alerjik rinit tedavisinde ilk seçenek antihistaminiklerdir.
Topikal steroidler:
Budesonid 6 yaþ üstü ve eriþkinde 2x100-200 µg
Flutikazon propionat 4-11 yaþ 1x100 µg
12 yaþ üstü ve eriþkinde 1-2x100 µg
Mometazon furoat 4-11 yaþ 1x100 µg
12 yaþ üstü ve eriþkinde 1-2x100 µg
Triamsinolon asetonid 6-12 yaþ 1x55 µg
12 yaþ üstü ve eriþkinde 1x110 µg
Sistemik dekonjestan:
Psödoefedrin 2- 5 yaþ 3x15 mg, aðýzdan
6-12 yaþ 3x30 mg, aðýzdan
12 yaþ üstü ve eriþkinde 2-3x60 mg, aðýzdan
Yaþlý ve hipertansif hastalarda dikkatle
kullanýlmalýdýr.
Lokal dekonjestan:
Ksilometazolin hidroklorür , oksimetazolin damla veya sprey
12 yaþ altýnda günde 2 kez 0,5 mg (günde 3 doz aþýlmamalý)
12 yaþ üstü ve eriþkinde günde 4 kez 1 mg
Lokal dekonjestanlar 5 günden uzun kullanýlmamalýdýr.
Topikal steroidler ile burun ve boðazda kuruma ve irritasyon, burun kanamasý, koku
ve tat duyusunda bozulma, seyrek olarak ülserasyon, septum perforasyonu gibi yan
etkiler olabilir.
Ýzlem
Mevsimsel alerjik rinitte tedavi, polen mevsimi boyunca, kronik olgularda kontrol
saðlanana dek sürmelidir.
Sevk
Tedaviye yeterli yanýt vermeyen olgular, ayýrýcý taný açýsýndan ileri tetkiklerin
yapýlabilmesi, sorumlu alerjenin saptanmasý ve gerektiðinde immünoterapi kararý açýsýndan
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Pathophysiology and Pharmacotherapy of Allergic Rhinitis. JACI 1999;103 (3)
2. Allergic Rhinitis and Its Impact on Asthma. Aria Workshop Report. JACI 2001;108 (5)
3. Gary S. Rachelefsky. National Guidelines Needed to Manage Rhinitis and Prevent Complications. Ann Allergy,
Asthma, Immunol. 1999;82:296-305
4. Kayaalp S, ed. BNF/TÝK Türkiye Ýlaç Kýlavuzu, Ýstanbul: Turgut Yay., 2001.
TONSÝLLOFARENJÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Ateþ, boðazda yanma-karýncalanma-aðrý, farenks-tonsil hiperemi veya eksüdasý temel
belirti ve bulgulardýr.
TONSÝLLOFARENJÝT 131
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý taný
Aðrýsýz servikal veya yaygýn lenfadenopati, splenomegali, makülopapüler döküntü
varlýðýnda enfeksiyöz mononükleoz olasýlýðý düþünülmelidir.
Kaldýrýnca kanayan gri-yeþil membran varlýðýnda difteri olasýlýðý düþünülmelidir.
Tedavi
AGBHS tonsillofarenjitinin uygun tedavisi hastalýk süresini kýsaltýr, etkenin baþkalarýna
bulaþmasýný azaltýr, süpüratif (retrofarengeal apse, peritonsiller apse, süpüratif lenfadenit
gibi) ve süpüratif olmayan (akut romatizmal ateþ ve akut poststreptokokkal glomerulonefrit)
komplikasyonlar engellenir.
Benzatin penisilin:
Tek doz, kas içine
<27 kg 600.000 ü
>27 kg 1.200.000 ü
ya da
Penisilin V:
Çocukta 50.000 ü/kg/gün
Eriþkinde 2-3 milyon ü/gün
Ýki veya üçe bölünerek, aðýzdan 10 gün
Penisilin alerjisi varsa;
Eritromisin:
Çocukta 40 mg/kg/gün 2-4 dozda
Eriþkinde günde 2-4 kez 500 mg
En çok 1 gr/gün, aðýzdan 10 gün
Semptomatik tedavi
Parasetamol:
Çocukta 10 mg/kg/doz, gerekirse 4-6 saat arayla tekrarlanýr. (en çok 60 mg/kg/gün)
Eriþkinde en çok 4 gr/gün
Ýzlem
Hasta süpüratif ve süpüratif olmayan komplikasyonlar yönünden izlenmelidir.
Sevk
Retrofarengeal veya peritonsiller apse
Tedaviye yanýtsýzlýk
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Cooper RJ, Hoffman JR, Bartlett JG, Besser RE, Gonzales R, Hickner JM, Sande MA. Principles of
Appropriate Antibiotic Use for Acute Pharyngitis in Adults: Background. Ann Intern Med 2001;134:509-17.
2. Hayes CS, Williamson H Jr. Management of Group A Beta-hemolytic Streptococcal Pharyngitis. Am Fam
Physician 2001;63:1557-64.
3. Lan AJ, Colford JM, Colford JM Jr. The Impact of Dosing Frequency on the Efficacy of 10-day Penicillin
or Amoxicillin Therapy for Streptococcal Tonsillopharyngitis: A Meta Analysis. Pediatrics 2000;105:E19.
4. Snow V, Mottur-Pilson C, Cooper RJ, Hoffman JR. Principles of Appropriate Antibiotic Use for Acute
Pharyngitis in Adults. Ann Intern Med 2001;134:506-8.
132 TONSÝLLOFARENJÝT
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Virüslerle oluþan, akut üst solunum yolu enfeksiyonlarýdýr (ÜSYE). Soðuk algýnlýðý,
gripal enfeksiyon, rinofarenjit adlarýyla da bilinir. Ýki yüze yakýn farklý virüs akut ÜSYE
yapabilir. Etken influenza virüsü olduðunda ÜSYE grip olarak nitelenir.
Viral ÜSYE genellikle 3-7 günde, etken influenza virüsü ise 7-14 günde kendiliðinden
iyileþir. Soðuk hava viral ÜSYE nedeni deðildir. Ancak kýþ aylarýnda kapalý alanda ortak
yaþamýn artmasý ÜSYE etkenlerinin bulaþma riskini artýrýr.
Taný
Semptomlar
Ateþ, halsizlik, iþtahsýzlýk, çocuklarda emme-yeme isteksizliði, baþ aðrýsý (Ýlk ortaya
çýkan ve bir-iki gün içinde giderek þiddetlenen belirtilerdir.)
Boðazda yanma-karýncalanma-aðrý
Burun týkanýklýðý-akýntýsý, hapþýrma, ses deðiþikliði, öksürük, konjonktivit,
ishal (Bu semptomlardan ikisinin bulunmasý viral ÜSYE tanýsýný koydurur.)
Yüksek ateþ, þiddetli semptomlar ve kas aðrýsý, influenza enfeksiyonunu düþündürür.
Tedavi
Semptomlara yöneliktir.
Ateþli dönemde yatak istirahati ve yeterli sývý alýmý önerilmelidir.
Analjezik/antipiretik ilaç kullanýlabilir.
Parasetamol (çocukta en çok 60 mg/kg/gün olacak þekilde 4 dozda) verilmesi
yeterlidir. Çocuklarda viral enfeksiyonlarda, Reye sendromu riski nedeniyle
asetilsalisilik asit kullanýlmamalýdýr.
Akut dönemde serum fizyolojik burun damlasý uygulanabilir.
Viral ÜSYE sýrasýnda hasta kesinlikle sigara içmemeli, ayrýca evde sigara
içilmesi mutlaka engellenmelidir.
ANTÝBÝYOTÝKLERÝN TEDAVÝDE YERÝ YOKTUR. Komplikasyon ve
sekonder bakteriyel enfeksiyon geliþmesini engellemezler.
Dekonjestanlar ve öksürük þuruplarý semptomlarý azaltabilir; ancak hastalýðý önlemez,
tedavi etmez ya da hastalýk süresini kýsaltmaz.
C vitamini viral ÜSYE seyir ve süresini etkilemez.
Ýzlem
Ýmmün yetmezliði, kronik akciðer, kalp ve metabolik hastalýðý olanlar ve 65 yaþýndan
büyük kiþilerde grip sonrasý komplikasyon geliþme riski fazladýr.
Bir haftadan uzun süren ateþ ve/veya öksürük, balgam, kulak aðrýsý, sinüslere
basmakla aðrý bulunmasý, komplikasyon (tonsillofarenjit, pnömoni, otit, sinüzit gibi
eklenmiþ bir bakteri enfeksiyonu) olasýlýðýný düþündürmelidir.
Korunma
Ellerin sabunla en az 30 saniye yýkanmasý, etken bulaþýmýnýn önlenmesinde
en etkili yöntemdir. Eller burun, göz ve aðýzdan uzak tutulmalýdýr.
Kapalý, kalabalýk ve özellikle sigara içilen ortamlardan uzak durulmalýdýr.
Ýnfluenza aþýsýnýn 65 yaþýndan büyük, huzurevinde kalan veya çalýþanlarla, kronik
sistemik hastalýðý, immün baskýlanmasý veya yetmezliði, astýmý olan çocuk ve
yetiþkinler gibi risk gruplarýnda uygulanmasý önerilir.
Kaynaklar
1. Pickering L, ed. 2000 Red Book, Report of the Committee on Infectious Disease, 25. ed. Elk Grove Village,
IL: American Academy of Pediatrics, 2000.
2. http: //www.niaid.nigh.gov/fact sheets/cold.htm
ACÝL PSÝKÝYATRÝK
HASTAYA YAKLAÞIM
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Psikiyatrik bir sorunu olduðu düþünülen her hastada intihar ve cinayet olasýlýðý akýlda
tutulmalýdýr. Ýntihar düþüncesi, planý ve varsa önceki giriþimlerin sorulmasýndan
kaçýnmamalýdýr. Hastanýn öykü ve davranýþlarý, kendisi veya baþkasýna zarar verebileceði
konusunda uyarýcý olabilir.
Çocuk yaþ grubunda fiziksel, cinsel veya duygusal istismar ya da ihmal olasýlýðý bile
adli makamlara bildirilmelidir.
Ayýrýcý Taný
Öncelikle organik bir sorun (fiziksel hastalýk, madde yoksunluðu, zehirlenme) olup
olmadýðý araþtýrýlmalýdýr:
1. Bilinç deðiþikliði (uykuya eðilim, deliriyum, koma) ve bellek , dikkat , yönelim
gibi biliþsel iþlevlerin bozukluðuna eþlik eden taþikardi, takipne, kýzarýklýk, tremor
Deðerlendirme
Ajitasyon, en sýk karþýlaþýlan acil psikiyatrik sorundur. Bütün hasta gruplarýnda
görülebilir, ancak psikotik bozukluklarda daha sýk karþýlaþýlýr. Ajite hasta, anksiyeteli,
iþbirliðine girmeyen, þiddete eðilim gösterebilen, tehditkâr ve saldýrgan hastadýr.
Ajite hasta ile karþýlaþýldýðýnda;
Hastayla aranýzda fiziksel olarak yeterli bir uzaklýk olmasýný saðlayýn.
Kim olduðunuzu ve ne yapmak istediðinizi açýk ve anlaþýlýr bir dille açýklayýn.
Uzun süreli göz iliþkisinden kaçýnýn; ýsrarlý göz iletiþimi tehditkâr olarak algýlanabilir.
Tartýþmaktan kaçýnýn.
Görüþme süresini çok uzatmayýn.
Tedavi
1. Deliryum yaþamý tehdit eden bir durumdur. Metabolik, endokrin, toksik, travmatik
ve serebral nedenli olabilir. Temel tedavi nedene yöneliktir:
Hasta yalnýz býrakýlmamalý, hastanýn kendisi ve baþkalarýna zarar vermesi önlenmelidir.
Hastanýn aþýrý uyaranlardan uzak, sakin bir ortamda kalmasý saðlanmalýdýr.
Neden belirlenmeden önce benzodiazepinler ve antikolinerjik ilaçlar kullanýlmamalýdýr.
Davranýþ bozukluðu kontrol edilemeyen ajite hastalarda, haloperidol 5-10 mg kas
içine uygulanmalýdýr.
Hasta en kýsa sürede sevk edilmelidir.
2. Alkol entoksikasyonu veya yoksunluðu durumunda özel yaklaþým gereklidir.
3. Akut psikotik eksitasyon (þizofreni, manik atak, þizoaffektif bozukluk, hezeyanlý
bozukluk, kýsa psikotik bozukluk) durumlarýnda, hastanýn saldýrgan ve dürtüsel
davranýþlarý olabileceði unutulmamalý ve dikkatli olunmalýdýr.
Psikotik eksitasyon durumlarýnda;
Haloperidol 5-10 mg kas içine uygulanmalýdýr. Davranýþ kontrolü saðlanamadýðýnda
30 dakika arayla ayný doz yinelenebilir.
Konversiyon bilinçli bir taklit deðildir. Bu nedenle, taný ve tedavi amacýyla, aðrýlý
uyaran vermek, amonyak koklatmak, iðne batýrmak, tokat atmak gibi hastaya acý
verecek uygulamalar kesinlikle yapýlmamalýdýr.
Hastalar genellikle telkine yatkýndýr. Sakin bir ortamda, tercihen yalnýz yapýlan
destekleyici ve anlamaya yönelik bir görüþme konversiyonun sonlanmasýný saðlar.
Konversiyonla en sýk psikojenik nöbet þeklinde karþýlaþýldýðýndan, epilepsi nöbeti ile
ayýrýcý taný yapýlmalýdýr.
Epilepsi Konversiyon
Bilinç Kapalýdýr. Çevresinin farkýndadýr, tepki vermez.
Süre 1-2 dakikadýr. Deðiþkendir, saatlerce sürebilir.
Gözkapaðýnda direnç yoktur
Göz Hareketleri Gözlerini açmaya dirençlidir ve gözler hareketlidir.
Gözler bir yöne sabittir
Kornea refleksi Yok. Var.
Iþýk refleksi Yok. Var.
Öncesinde Genellikle yoktur. Genellikle vardýr.
emosyonel stres
Plantar cevap Ekstansör Fleksör
c- Kriz, herhangi bir ruhsal rahatsýzlýðý olan ya da olmayan kiþilerde akut olarak geliþen,
yaþamý tehdit eden, olaðandýþý olaylar karþýsýnda yaþanan ve günlük iþlevselliði bozan
her türlü durumdur. Ölüm, iþ ve sosyal statü kaybý, doðal afet, insan eliyle oluþturulan
travmaya maruz kalma ve kiþiler arasý sorunlar kriz nedeni olabilir.
Sevk
Týbbi bir durum ve/veya madde etkisi düþünülen
Psikotik bulgu saptanan
Ýntihar ve cinayet olasýlýðý bulunan
hastalar ilk giriþimden sonra sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Köroðlu E, ed. DSM-IV Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý. HYB yayýný, 1994.
2. Gelder M, Mayou R, Cowen P, ed. Shoter Oxford Textbook of Psychiatry. Oxford
University Press, 2001.
3. Ebert M, Loosen P, Nurcombe B, ed. Current Diagnosis & Treatment in Psychiatry. Lange, 2000.
4. Hyman S, ed. Manual of Psychiatric Emergency. Little Brown, 1988.
5. Goldman H, ed. Review of General Psychiatry. Lange, 1995.
6. Kaplan SJ. Physical Abuse and Neglect in Child and Adolescent Psychiatry, 2. basým. Baltimore: Williams-
Wilkins. 1996;1033-41.
KARDÝYO PULMONER
CANLANDIRMA (ERÝÞKÝN)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Hiçbir týbbi araç ve ilaç kullanmadan yapýlan giriþimler temel yaþam desteði (TYD),
araç ve ilaç kullanýlarak yapýlan giriþimlerse ileri yaþam desteði (ÝYD) olarak tanýmlanýr.
4. Solunumu deðerlendirin.
Hava yolunu açýk tutarak "bak, dinle, hisset" yöntemiyle 10 saniye süreyle normal
solunumun olup olmadýðýný kontrol edin.
A. Normal soluyorsa:
- Hastayý iyileþme (yan) pozisyonuna çevirin.
- Solunumun devam edip etmediðini sýk aralýklarla kontrol edin.
B. Solumuyorsa veya ara sýra iç çekme (gasping) hareketleri veya yetersiz solunum
çabalarý varsa:
Her biri 2 saniye süren 2 kurtarýcý soluk verin. Göðüs kafesinin, normal solunumdaki
gibi yükseldiðini gözleyin.
Dakikada yaklaþýk 100 basýlýk bir hýzla göðüs basýsýný sürdürün (15 basýyý 9 saniyede yapýn).
Her 15 kompresyondan sonra hava yolunu yeniden açarak 2 etkili solunum verin.
Dakikada bir kez veya beþ döngüde bir dolaþým ve spontan solunum bulgularýný kontrol
edin.
Etkin spontan solunum ve dolaþým belirtileri varsa, hastayý hava yolu açýk kalacak
þekilde iyileþme pozisyonuna getirin.
Temel yaþam desteði sürdürülürken, olanak varsa, canlandýrmaya ileri yaþam desteði
ile devam edilmelidir.
VF/VT'nin devamý halinde ardýþýk olarak 30-60 saniye içinde 360 J ile defibrilasyon
ve antiaritmik ilaçlar uygulayarak resusitasyona devam edilir.
Adrenalin
Kardiyak arrest ritimlerinde, canlandýrma süresince, her 3-5 dakikada bir 1 mg adrenalin
ven yoluyla uygulanmalýdýr. Damar yolu açýlamamýþ, endotrakeal tüp yerleþtirilmiþ
hastalarda 2-3 mg adrenalin 10 mlye kadar %0,9 NaCl ile seyreltilerek endotrakeal
tüpten verilebilir. Bu uygulama sonrasýnda ilacýn alveoler aðaca uygun daðýlýmýný
saðlayabilmek için, ambu-maske sistemi ile 5 kez pozitif basýnçlý ventilasyon
uygulanmalýdýr.
Atropin
Non VF/VT'de (monitördeki ritmin hýzýnýn dakikada 60'ýn altýnda olduðu durumda)
1 mg atropin 3-5 dakikada bir ven içine verilir. Doz 0,04 mg/kg veya toplam 3 mgdýr.
Damar yolu açýlamamýþ, endotrakeal tüp yerleþtirilmiþ hastalarda 2-3 mg atropin 10 mlye
kadar %0,9 NaCl ile seyreltilerek endotrakeal tüpten verilebilir.
Antiaritmik ilaçlar
Amiodaron
Üç kez uygulanan defibrilasyona yanýt vermeyen VF/VT ritminde ilk seçilecek
antiaritmik amiodaron (150 mg/ 3 mllik ampul) olmalýdýr. Amoidaron 300 mg/doz ven
yoluyla verilir. Ardýndan bir kez daha defibrilasyon yapýlýr. VF/VT sürer veya tekrarlarsa
ek doz olarak 150 mg amiodaron verilir. Ýzleyen þoka yanýt alýnamazsa diðer bir antiaritmik
ilaç (örneðin lidokain) kullanýlýr.
Lidokain
Defibrilasyon ve amiodaron uygulamasýna yanýt vermeyen VF/VT ritminde kullanýlýr.
Lidokain , 1-1,5 mg/kg (eriþkin bir hasta için ortalama 100 mg; %2lik lidokain den 5 ml)
ven içine verilir. Etkisiz kalýrsa, ilk dozun yarýsý 3-5 dakika içinde tekrarlanýr. Ven içine
puþe edilen toplam lidokain dozu 3 mg/kgý aþmamalýdýr. Daha sonra 2-4 mg/dk hýzda
%10luk lidokain infüzyonuna geçilir.
Tampon solüsyonlar
Sodyum bikarbonat
Doku hipoksisini arttýrmasý ve ek sodyum yükü gibi potansiyel zararlarý nedeniyle,
bilinenin aksine, kardiyopulmoner canlandýrmada sýk kullanýlmamasý gerekir.
Sodyum bikarbonat uygulanmasý gereken durumlar:
Hiperkalemi (Altta yatan hastalýk nedeniyle geliþebilir.)
Metabolik asidoz (pH<7,1; altta yatan hastalýk nedeniyle geliþebilir.)
Trisiklik antidepresan (TCA) zehirlenmesi
Salisilat zehirlenmesi (Ýdrarý alkalinize etmek için)
Uzamýþ canlandýrma: Entübe edilerek solutulan arrestli hastalarda, 20-25 dakika
sonra 1 mEq/kg dozda s odyum bikarbonat ven yoluyla yavaþ olarak verilir.
Özellikle nabýzsýz elektriksel aktivite izlenen arrestli hastalarda, aþaðýdaki olasý geri
döndürülebilir durumlar (5 H -5 T ) deðerlendirilmeli ve tedavileri yapýlmalýdýr.
- H ipovolemi
- H ipoksi
- H idrojen iyonu (asidoz)
- H iperkalemi / H ipokalemi
- H ipotermi
- T abletler (TCA, beta-blokör, kalsiyum kanal blokörü, dijital zehirlenmeleri)
- T amponad (kardiyak)
- T ansiyon pnömotoraks
- T romboz (pulmoner emboli)
- T romboz (miyokard enfarktüsü)
Ýkinci Deðerlendirme
Daha ileri deðerlendirmeler ya da tedavilere odaklan
A Hava yolu : Hava yolunu mümkün olduðu kadar erken aç; kullanýlabilecek malzemeleri yerleþtir
B Solunum : Hava yolu malzemelerini doðru yerleþtirip yerleþtirmediðini kontrol et
B Solunum : Hava yolu malzemelerini sabitle, uygun malzemeyi tercih et
B Solunum : Etkili oksijenizasyon ve solunumu saðla
C Dolaþým : Damar yolu aç
C Dolaþým : Ritmi tanýmla, monitörize et
C Dolaþým : Ritim ve durum için uygun olan ilaçlarý uygula
D Ayýrýcý taný : Geri döndürülebilir durumlarý araþtýr ve tedavi et
Ýkinci Deðerlendirme
Ýkinci Deðerlendirme
Ritmi deðerlendir
Kaynaklar
1. The American Heart Association in Collaboration with the International Liasion Committee on Resuscitation.
Guidelines 2000 for Cardiopulmonary Resuscitation and Emergency Cardiovascular Care. Circulation.
2000;102 (suppl I):1-384.
146
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
AKUT KARIN
(ERÝÞKÝN)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Akut karýn yapan birçok neden vardýr.
Doðru tanýya ulaþmada iyi bir sorgulama ve fizik muayene çok önemlidir.
Semptomlar
Karýn aðrýsý, iþtahsýzlýk, bulantý, kusma, ateþ, ishal veya kabýzlýk, huzursuzluk.
Öykü
1. Aðrý sorgulamasý
Baþlangýcý:
- Nasýl baþladý? (Ani, 1-2 saat içinde, saatler içinde)
- Ne zaman baþladý? (6 saatten uzun süren þiddetli aðrýda önemli bir durum
var demektir.)
- Nerede baþladý? (Baþlangýç yeri, zamanla yer deðiþtirdi mi?)
Özelliði (Kolik, aralýklý, sürekli)
Þiddeti
Yerleþimi: Yayýlýmý var mý?
Arttýran ve azaltan faktörlerin varlýðý.
3. Kadýnlarda jinekolojik öykü: Son adet tarihi, varsa obstetrik öyküsü, anormal
vajinal kanama, ektopik gebelik risk faktörleri (pelvik enflamatuvar hastalýk, rahim
içi araç, geçirilmiþ ektopik gebelik öyküsü).
Fizik muayene
Ýnspeksiyon: Karýn distansiyonu, skar dokusu, herni varlýðý
Palpasyon: duyarlýk (hassasiyet), rijidite, kas defansý (peritonit lehinedir ve hasta
kesinlikle eve gönderilmemelidir) , organ büyümeleri, ele gelen kitle varlýðý, geri
tepen (rebound) duyarlýk varlýðý
Oskültasyon: Baðýrsak seslerinde artma veya azalma, abdominal aortada üfürüm
duyulmasý
Laboratuvar
Kan sayýmý: Beyaz küre sayýsý çoðu hastada artarken, ilerlemiþ peritonit ve sepsiste
normal veya düþük olabilir. Hematokrit, kan kaybý durumlarýnda düþme gösterir,
dehidratasyonda hemokonsantrasyona baðlý artýþ olabilir.
Tam idrar incelemesi: Üriner sistem enfeksiyonu ve/veya hematüri saptanabilir.
Ayýrýcý taný
Aðrýnýn Baþlangýç Olasý
Aðrýnýn Yerleþimi Þekli ve Tipi Fizik Muayene Taný Karar
Periumbilikal veya Baþlangýçta
Sinsi akut Derhal
genellikle sað alt epigastrik, sonra sað Akut apandisit
Sürekli Sevk et
kadrana lokalize alt kadran duyarlýðý
Ani Ýntestinal Derhal
Yaygýn Karýn distansiyonu
Kolik obstrüksiyon Sevk et
Ani Perfore duodenal Derhal
Epigastrik Epigastrik duyarlýk
Sürekli ülser Sevk et
Epigastrik veya sað Sinsi akut
Sað üst kadranda Akut kolesistit Sevk et
üst kadran duyarlýk
Epigastrik ve arkaya Ani Derhal
Epigastrik duyarlýk Akut pankreatit
yayýlan Sürekli ve þiddetli Sevk et
Kostavertebral veya Ani, þiddetli ve
üreter traseleri Keskin Lomber duyarlýk Renal kolik Sevk et
boyunca
Bilateral adneksiyal, Yavaþ Serviksin hareketiyle Derhal
Akut salpenjit
jeneralize olabilir Gittikçe artan artan aðrý Sevk et
Unilateral pelvik,
rüptüre olursa omuza Ani Adneksiyal kitle Ektopik gebelik Derhal
yayýlabilir Hafif -þiddetli Sevk et
Tabloda akut karýna en sýk neden olan hastalýklar özetlenmiþtir. Baþka birçok hastalýk da akut karýna
neden olabilir. Herhangi bir baþka nedenle akut karýn geliþtirdiði düþünülen tüm hastalar cerrahi giriþim
yapýlabilecek bir merkeze sevk edilmelidir.
Sevk
Akut karýn þüphesi olan bütün hastalar sevk edilmelidir.
Sevk öncesinde, bir sonraki hekimi yanýltabileceði için, aðrý kesici uygulanmasý
sakýncalýdýr.
Kaynaklar
1. Trunkey DD, Crass Ra. Abdominal Pain. Mills J, Ho MT, Salber PR, Trunkey DD, ed. Current Emergency
Diagnosis & Treatment, Los Altos: Lange, 1985: 111-30.
2. American College of Emergency Physicians. Clinical Policy for the Initial Approach to Patients Presenting
with a Chief Complaint of Nontraumatic Acute Abdominal Pain. Ann Emerg Med 1994; 23: 906-22.
3. Clinical Policy: Critical Issues for the Initial Evaluation and Management of Patients Presenting with a Chief
Complaint of Nontraumatic Acute Abdominal Pain. Ann Emergy Med 2000; 36: 406-15.
4. Boey JH. The Acute Abdomen. Way LW, ed. Current Surgical Diagnosis & Treatment. Beirut: Lange, 1994,
441-52.
5. Tait IS. The Patients with Acute Abdominal Pain Wait Unduty Long for Analgesia, Journal of Royal College
of Surgeons of Edinburgh, 1999, 44: 181-4.
150
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ANAFLAKTÝK ÞOK
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Anafilakside görülme sýklýðýna göre belirti ve bulgular
Ürtiker ve anjioödem; dil ve dudaklarda þiþme ve siyanoz
Dispne, vizing, hýrýltýlý solunum, boðulma hissi
Baþ dönmesi, bayýlma, hipotansiyon
Bulantý, kusma, karýn aðrýsý, ishal
Yüzde kýzarýklýk (flushing)
Üst hava yolu ödemine baðlý þiddetli disfoni, ses kýsýklýðý
Baþ aðrýsý
Rinit
Substernal aðrý
Kaþýntý, döküntü
Konvülsyon
Taþikardi
Atrial fibrilasyon
Kardiyak arrest
Takipne
ANAFLAKTÝK ÞOK 151
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Semptomlar, antijenle karþýlaþtýktan sonra 5-30 dakikada baþlar. Ancak, bir saat veya
daha geç, özellikle, anafilaksi besin ve aðýzdan alýnan ilaçlara baðlý olduðunda saatler
sonra ortaya çýkabilir. Atak yatýþtýktan saatler sonra yeniden alevlenebilir (bifazik
anafilaksi). Kardiyovasküler semptomlar tedaviye raðmen 24 saat sürebilir.
Ayýrýcý Taný
Yabancý cisim aspirasyonu
Vazovagal reaksiyon
Flushing sendromlarý: Karsinoid, post-menopozal, klorpropamid, alkol alýmý gibi
Diðer þok tipleri: Hemorajik, kardiyojenik, endotoksik
Panik atak
Herediter anjioödem
Progesteron anafilaksisi
Akut akciðer ödemi
Tedavi
Amaç yaþamý kurtarmak, temel ve ileri yaþam desteði saðlamaktýr.
Boyun ekstansiyona getirilip solunum yolu açýk tutulur.
Hasta sýrtüstü yatýrýlýr, kan basýncý ölçülür, ayaklar havaya kaldýrýlýr.
Nazal kanül veya maskeyle dakikada 4-6 litre %100 oksijen verilir.
Tedavide ilk ilaç adrenalin dir. Ülkemizde 0,25, 0,50 ve 1 mg/ml olarak 3 ayrý
1/1000 adrenalin ampulü vardýr. Adrenalin kas içine (ÝM) veya deri altýna (SC)
verilir:
Yaþ Doz 1 mg/ml 0,5 mg/ml 0,25 mg/ml
1 yaþ altý 0, 05 mg 0, 05 ml 0, 1 ml 0, 2 ml
1 yaþ 0, 1 mg 0, 1 ml 0, 2 ml 0, 4 ml
2 yaþ 0, 2 mg 0, 2 ml 0, 4 ml 0, 8 ml
3-12 yaþ 0, 3 mg 0, 3 ml 0, 6 ml 1, 2 ml
Eriþkin 0, 5 mg 0, 5 ml 1 ml 2 ml
Bir defalýk en yüksek doz çocukta 0,3 mg, eriþkinde 0,5 mgdýr.
Damar yolu açýlýr ve serum fizyolojik veya laktatlý Ringer sývý tedavisine baþlanýr.
Eriþkinde 1-2 ampul klorfenoksamin hidroklorür veya difenhidramin hidroklorür
ven yoluyla yavaþ enjeksiyon þeklinde verilir. Çocuk dozu, 2-5 yaþta eriþkin dozun
üçte biri, 6-10 yaþta eriþkin dozun yarýsý kadardýr. 10 yaþýn üstünde eriþkin dozu
uygulanýr. Daha sonra, 48 saat süreyle kas içine ve aðýzdan antihistaminik verilir.
Metil prednizolon 1-2 mg/kg ven yoluyla verilir ve hasta stabilize olana kadar
6 saat arayla tekrarlanýr. Eþdeðer doz hesaplanarak, deksametazon veya prednizolon
da kullanýlabilir.
152 ANAFLAKTÝK ÞOK
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Bronkospazm varsa ve kan basýncý düþük deðilse, daha önceden düzenli olarak
teofilin kullanýyorsa 3-6 mg/kg aminofilin 20 ml serum fizyolojik içinde
10-15 dakikada gidecek þekilde ven içine verilir.
Varsa, hazýr teofilin li sývý kullanýlabilir. Teofilin in ciddi aritmi yapma riski vardýr.
Bulantý, kusma veya aritmi olursa infüzyon durdurulur. Nebulizatör varsa, salbutamol
eriþkinde 2,5 mg/doz, günde en fazla 4 kez inhalasyon yoluyla verilir. Nebulizatör
yoksa salbutamol ölçülü doz inhaler (MDI) ara cihazla 4-6 püskürtme (puff) /20
dakikada bir inhalasyonla verilir.
Klinik durum aðýrlaþýyorsa, damar yoluyla sývý tedavisi hýzlandýrýlýr. Kardiyak aritmi
yoksa 10 ml serum fizyolojik ile sulandýrýlmýþ 0,1 mg adrenalin çok yavaþ olarak
ven içine verilir. Bu uygulamanýn fatal ventriküler aritmi riski vardýr.
Reaksiyon devam ediyor ve kalp yetmezliði geliþiyorsa 200 mg dopamin 500 ml
%5 dekstroz içine konulup 2-5 µg/kg/dk olarak baþlanýr ve kan basýncýna göre
sürdürülür.
Ýzlem ve Sevk
Acil giriþim ve tedaviye raðmen semptomlarý kaybolmayan ve hipotansiyonu düzelmeyen
hastalar, tedavi sürdürülerek, solunum ve dolaþýmýn devamlýlýðý saðlanarak, saðlýk
personeli eþliðinde ambulansla sevk edilmelidir.
Anafilaksi veya anafilaktoid reaksiyon tanýsýyla acil tedavisi yapýlan her hasta, erken
dönemde bifazik reaksiyon açýsýndan da tedavi edilebileceði bir merkezde izlenmelidir.
Korunma
Anafilaksi ve anafilaktoid reaksiyon oluþturabilecek her türlü týbbi giriþim ve
enjeksiyonun uygulandýðý ortamlarda, acil tedavi icin gerekli ilaçlar, oksijen tüpü, hava
yolu tüpü (airway), ven yoluyla kullanýlan serumlar ve enjektör hazýr bulundurulmalýdýr.
Alerjisi olduðu bilinen herkesin, yanýnda enjektör ve adrenalin ampul veya hazýr
adrenalin otoenjeksiyon kiti taþýmasý önerilmelidir.
Kaynakça
1. Liebermann P. Specific and Idiopathic Anaphylaxis. Pathophysiology and Treatment. Bierman CW, Pearlman
DS, Shapiro GG, Busse WW, ed. Allergy, Asthma and Immunology From Infancy to Adulthood, 3rd ed.
Philadelphia: Saunders. 1996;297-319.
2. Liebermann P. Anaphylaxis and Anaphylactoid Reactions. Middleton Jr E, Ellis EF, Yunginger JW, et al,
ed. Allergy Principles and Practice, 5th ed, St.Louis: Mosby, 1998; 1079-92.
3. Herrara AM, de Shazo RD. Current Concepts in Anaphylaxis. Pathophysiology, Diagnosis and Treatment.
Reisman RE, Liebermann P, ed. Immunology and Allergy Clinics of North America. Philadelphia: Saunders.
1992;12:517-34.
4. Kayaalp SO (ed). BNF/TÝK Türkiye Ýlaç Kýlavuzu 2001 Formüleri. Ýstanbul: Turgut Yay, 2001.
5. Nicklas RA, et al. The Diagnosis and Management of Anaphylaxis. Allergy and Clinical Immunulogy
1998;101:S465-528.
TRAVMALI
HASTAYA YAKLAÞIM
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Travmalý hasta, doku ve organ bütünlüðünü bozan ve yaþamsal sorun yaratan yaralanmasý
olan hastadýr. Baþlýca nedenler, trafik kazasý, düþme, kesici-delici alet ve ateþli silah
yaralanmalarýdýr. Solunum, dolaþým ve merkez sinir sistemi ile ilgili yaþamsal iþlevlerin
bozulmasý en önemli ölüm nedenidir.
Travmaya baðlý ölümlerin üçte biri, yaþamýn uygun bir yaklaþýmla kurtarýlabileceði
ilk birkaç dakika ile birkaç saat arasýnda gerçekleþir.
Ýlk Deðerlendirme
Bu aþamada amaç, hastanýn görüldüðü anda varolan ve yaþamý tehdit eden sorunlarýný
belirleyerek hýzla tedavi edilmesini saðlamaktýr.
Boyunluk takýlý hastada hava yolunu açmak için sadece çene öne itilmelidir.
Boyun travmasý olmadýðý kanýtlandýðýnda, baþ geriye itilerek çene yukarý
kaldýrýlmalýdýr.
Aðýz içindeki yabancý cisim, takma diþ, salgýlar, hematom ve kusmuk, el veya
aspiratörle temizlenmelidir.
Bilinci kapalý hastaya airway takýlmalýdýr.
Bu giriþimlere raðmen, hava yolu açýklýðý saðlanamýyorsa, Glasgow Koma Skoru
(GKS**) 8 veya altýndaysa ya da ciddi oksijen tedavisine raðmen nabýz oksimetre
deðeri %90 ve üstüne çýkmýyorsa, kalýcý hava yolu (orotrakeal entübasyon)
saðlanmalýdýr.
__________________________________________________________________
* Hava yolunun saðlanmasý ile ilgili ayrýntýlar için Kardiyopulmoner Canlandýrma rehberine bakýnýz . Sayfa 139
** GKS için Bilinç Bozukluðu rehberine bakýnýz. Sayfa 95.
_______________________________________________________________
* Solunumun saðlanmasý ile ilgili ayrýntýlar için Kardiyopulmoner Canlandýrma rehberine bakýnýz . Sayfa 139
Ýkinci deðerlendirme
ABCDE deðerlendirmesi ertesinde gerekli giriþimlerden sonra, 5-10 dakikada
tamamlanacak biçimde, bütün beden yapý ve iþlevlerinin deðerlendirildiði ayrýntýlý bir
fizik muayene yapýlmalýdýr. Amaç, travmalý hastalarda çoklu doku-organ etkilenme
olasýlýðýnýn yüksek olmasý nedeniyle, gözden kaçmýþ olabilecek yaralanmalarý araþtýrmak
ve varsa diðer hastalýklarý saptamaktýr. Saptanan sorunlar hýzla kontrol altýna alýnmalýdýr:
Tüm açýk yaralarda tetanoz profilaksisi yapýlýr (Tetanoz rehberine bakýnýz. Sayfa: 217).
Ýdrar yapma güçlüðü olan ve dolaþým sistemi stabil olmayan hastalarda,
kontrendikasyon oluþturacak bir sorun düþünülmüyorsa idrar sondasý uygulanýr. Dýþ
üretral meatusta kan, perinede hematom veya ekimoz bulunmasý durumunda retrograd
üretrografi yapýlmadan sonda takýlmamalýdýr.
Çoklu travmalý hastalarda midenin boþaltýlmasý amacýyla nazogastrik ya da orogastrik
sonda takýlýr.
TRAVMALI HASTAYA YAKLAÞIM 157
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
Vital bulgularýn stabilizasyonu saðlandýktan sonra, travmalý hastanýn ileri bir merkeze
uygun koþullarda ve en kýsa sürede sevk edilmesi için hazýrlýk yapýlmalýdýr. Bu amaçla:
1. Hastanýn gönderileceði merkez ile mutlaka iletiþime geçilmeli ve bu merkez sözel
ve yazýlý (epikriz) olarak bilgilendirilmelidir. Türkiye genelinde Acil Yardým
Ambulansý telefon numarasý 112dir.
2. Sevk, donanýmý yeterli bir ambulansla yapýlmalýdýr.
3. Sevk süresince hastaya mutlaka vital bulgularý deðerlendirebilecek ve gerektiðinde
müdahale edebilecek bir saðlýk personeli eþlik etmelidir.
4. Çocuk ihmal ve istismarý birinci basamakta çözümlenmesi güç ve ciddi bir sorundur.
Þüphe edildiðinde, hasta sevk edilmeli, ayrýca çocuðun korunmaya alýnmasýnýn
saðlanabilmesi için adli ihbar gerçekleþtirilmelidir.
5. Þiddeti hangi düzeyde olursa olsun, travmaya uðramýþ tüm hastalar, eriþkin
ya da çocuk, adli olgu olarak deðerlendirilmeli, adli bildirim zorunluluðu
nedeniyle kayýtlarý adli iþlemlere uygun olarak doldurulmalýdýr.
Korunma
Birinci basamak hekimi, alan çalýþmasýnda travmaya baðlý morbidite ve mortalitenin
azaltýlmasýna yönelik eðitici görev almalýdýr:
Topluma, yazýlý ve görsel malzeme kullanýlarak, saðlýðý yakýndan ilgilendiren -
alkollü araç kullanýlmamasý, emniyet kemeri takýlmasý, motosiklet sürücülerinin
baþlýk kullanmasý gibi- konularda, trafik kurallarý hakkýnda bilgi verilmelidir.
Yüksekten düþme ve ev içi kazalarýn önlenmesi amacýyla, çocuklarýn hiçbir koþulda
evde yalnýz býrakýlmamasý, konut içi ve çevresinin çocuklarýn varlýðý gözetilerek
düzenlenmesi (balkonlara uygun korkuluk takýlmasý, mobilyalarýn sabitlenmesi,
zararlý nesnelerin çocuklarýn ulaþamayacaðý yerlerde saklanmasý gibi) gerektiði
belirtilmelidir.
Ateþli silah ve delici-kesici aletlerin çocuklardan uzak tutulmasý yasal zorunluluktur.
Yasalarýn yaþama geçmesi için gereken eðitim çalýþmalarý yapýlmalýdýr.
Çocuklarda fiziksel istismarýn önlenmesi konusunda topluma yönelik eðitici çalýþma
ve görüþmeler yapýlmalýdýr.
Kaynaklar
1. American College of Surgeons. Advanced Trauma Life Support. Program for doctors, 6th ed. Chicago:
American College of Surgeons, 1997.
2. Edward E. Cornwell III. Initial Approach to Trauma Patient.: Tintinalli JE, Ruiz E, Krome RL, eds.
Emergency Medicine: A comprehensive Study Guide, 5th ed. New York: McGraw Hill. 2000:1609-1613.
3. Melio FR. Priorities in the Multiple Trauma Patient. In: Eckstein M, Chan D, eds. Contemporary Issues in
trauma. Emerg Med Clin North Am 1998;16:29-43.
4. Grossman MD. Introduction to Trauma Care. In: Peitzman BA, Rhodes M, Schwab CW, eds. The Trauma
Manual. Philadelphia: Lippincott-Raven Company, 1998:1-5.
YANIK
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Yanýk, ýsý, elektrik, kimyasal madde ve radyoaktif ýþýnlarýn etkisiyle, deri katlarýnda
deðiþik derinlik ve geniþlikte doku hasarýnýn oluþtuðu, deri bütünlüðünün bozulduðu,
sistemik sorunlara yol açabilen bir durumdur.
Taný
Yanýk alanýnýn geniþlik ve derinliði, etkenin þiddeti ve derinin etkenle etkileþim
süresiyle orantýlýdýr.
A A
1
1
13
2 2 2 13 2
1 1 1
2 2 1
B B
1 B B 1 1
C C C C
1 1 1 1
YANIK 159
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Yaþlar
A B C
(Baþýn bir yüzü) (Uyluðun bir yüzü) (Bacaðýn bir yüzü)
0- 1 yaþ %9 %2 %2
1- 4 yaþ %8 %3 %2
5- 9 yaþ %6 %4 %2
10 - 14 yaþ %5 %4 %3
15 yaþ %4 %4 %3
Eriþkin %3 %4 %3
Yanýk, derinliðine göre dört dereceye ayrýlýr:
Hafif Yanýk
Yetiþkinde %15'ten, çocukta %10'dan küçük 1-2. derece yanýk
Tüm hastalarda %2'den küçük 3. derece yanýk
Ciddi Yanýk
Yetiþkinde %15, çocukta %10dan büyük 2. derece yanýk
Tüm hastalarda %2den büyük 3. derece yanýk
160 YANIK
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Tedavi
Hasta giysileri çýkarýlýp steril ya da temiz bir çarþafa sarýlmalý, ne ile ve ne zaman
yandýðý sorgulanmalýdýr. Kimyasal yanýklarda yanýk alaný bol su ile yýkanmalý ve bu
iþlem asýl tedavi baþlayana kadar sürdürülmelidir.
Hafif yanýk
Birinci derece yanýk özel tedavi gerektirmez. Aðýzdan sývý desteði ve analjezik-
antipiretik tedavi yeterlidir.
Oda sýcaklýðýndaki serum fizyolojik ile yýkayarak temizlik yapýlýr. Akut yanýklarda
ýlýk su uygulamasý, aðrý ve ödemi azaltýr.
Yanýk tedavisinde büllerin temizlenmesi hatadýr. Bütünlüðü bozulmamýþ büllerden,
biyolojik bir pansuman gibi yararlanýlmalý, yalnýzca enfekte ya da kendiliðinden
patlamýþ büller debride edilmelidir.
Yanýk yarasý, nemli ve yaraya yapýþmayan pansuman malzemeleriyle örtülmeli ve
bu katýn üzerine steril gazlý bez kapatýlmalýdýr. Bu malzemeler içinde en ucuz ve
kolay elde edileni, steril vazelin ya da antibiyotikli pomat emdirilmiþ tül veya tek
kat gazlý bezdir.
Temiz yaralarda ayrýca topikal antibiyotik kullanýmýna gerek yoktur. Yalnýzca, yanýk
kontamine olmuþ ya da eskar dokusu geliþmiþse topikal antibiyotik kullanýlýr.
Tetanoz aþýlamasý sorgulanmalý ve gerekiyorsa tetanoz profilaksisi yapýlmalýdýr.
Ciddi yanýk
Hava yolu açýk tutulmalý (airway, gerekirse entübasyon, hatta trakeotomi), solunum
sýkýntýsý veya inhalasyon yaralanmasý olan hastalarda oksijen verilmelidir.
Damar yolu açýlmalý ve 24 saat içinde verilecek olan laktatlý Ringer solüsyonu
miktarý 4 ml/kg/yanýk yüzdesi (Modifiye Parkland Formülü) olarak hesaplanmalýdýr.
Bu miktarýn yarýsý ilk 8 saatte, kalan yarýsý sonraki 16 saatte verilmelidir
Foley kateteri takýlmalý ve saatlik idrar izlemi yapýlmalýdýr. Ýnfüzyon hýzý, idrar
çýkýþý eriþkinler için saatte 30-50 ml, çocuklar için saatte en az 1 ml/kg olacak þekilde
ayarlanmalýdýr.
Aðrý ven içine uygulanacak analjezik ve sedatifler ile giderilmeli, ekstremite
yanýklarýnda elevasyon uygulanmalýdýr.
Hipotermiyi önlemek amacýyla hasta örtülerek sýcak tutulmalý, ven yoluyla verilen
sývýlar vücut sýcaklýðýnda olmalýdýr.
Eskar dokusunun kanlanmasý olmadýðýndan sistemik antibiyotiklerin yanýk yarasýna
geçiþi yeterli deðildir. Bu nedenle topikal antibiyotikler kullanýlýr. En sýk kullanýlan
topikal ilaçlar gümüþ sülfadiyazin (%1) krem, nitrofurazon (%0,2) pomat ve gümüþ
nitrat (%0,5) solüsyonudur.
Tetanoz profilaksisi yapýlmalýdýr.
YANIK 161
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
%10dan büyük ikinci derece yanýk
Üçüncü derece yanýk
Elektrik yanýðý
Yýldýrým çarpmasýna baðlý yanýk
Vücudu çepeçevre saran yanýk
Yüz, el, ayak, genital bölge, perine ve eklem bölgesi yanýðý
Ýnhalasyon yanýðý
Kimyasal yanýk
Yanýða eþlik eden travma
Ýyileþme sürecini olumsuz etkileyebilecek sistemik bir hastalýk bulunmasý
Hastanýn 10 yaþýndan küçük veya 50 yaþýndan büyük olmasý
Sosyal, psikolojik ve uzun dönem rehabilitasyon gerektirecek yanýk
durumlarýnda hasta yanýk merkezi olan bir hastaneye sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Press B. Thermal, Electrical and Chemical Injuries. Aston SJ, Beasley RW, Thorne CHM, ed. Grabb &
Smith's Plastic Surgery, 5th ed, Philadelphia: Lippincott-Raven Publishers, 1997: 161.
2. Yowler JC, Fratienne RB. Current Status of Burn Resuscitation. Clin Plast Surg 2000; 27: 1.
3. Arýncý A. Yanýklar ve Tedavileri. Nobel Kitabevleri, Ýstanbul, 2000.
4. Wolf SE, Herndon DN. Burns. Townsend CM, ed. Sabiston Textbook of Surgery. Philadelphia: Saunders,
2001:345-63.
5. Committee of Trauma, American College of Surgeons. Resources for Optimal Care of the Injured Patient.
American College of Surgeons, Chicago, 1999: 55-62.
6. Warden GD, Heimbach DM. Burns. Schwartz Principles of Surgery, Vol 1, McGraw Hill, 1999:230.
162 YANIK
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
AKUT ÝSHAL
(ERÝÞKÝN)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ýshal, günde üç veya daha çok sayýda yumuþak, sulu dýþkýlama durumudur.
Akut ishal, süresi iki haftayý aþmayan ishaldir. Akut ishalde büyük çoðunlukla enfeksiyon
etkenleri sorumludur. Hastalarýn %50-60ýnda etken virüstür. Bakteri ve parazitler, daha
seyrek karþýlaþýlan akut ishal nedenleridir.
Persistan ishal, 14 günden uzun, bir aydan kýsa süren ishaldir.
Kronik ishal, bir aydan uzun süren ishaldir. Baþlýca kronik ishal nedenleri :
Enflamatuvar baðýrsak hastalýklarý (ülseratif kolit, Crohn hastalýðý)
Enfeksiyonlar
Paraziter hastalýklar
Baðýrsak tüberkülozu
Ýskemik baðýrsak hastalýðý
Baðýrsak tümörleri
Endokrin hastalýklar (hipertiroidi, hipoparatiroidi, diyabetes mellitus)
Kistik fibroz
Kýsa baðýrsak sendromu
Emilim bozukluklarý
Besin alerjisi
Taný
Öykü
Ateþ
Bulantý-kusma
Ýshal þiddeti (günlük dýþkýlama sayýsý ve kývamý)
Altta yatan hastalýk
Antibiyotik kullanýmý
Seyahat
Yakýn çevrede benzer semptomlarýn varlýðý mutlaka sorulmalýdýr.
Fizik muayene
Ateþ
Nabýz
Kan basýncý
Varsa, dehidratasyonun derecesi mutlaka belirlenmelidir.
Ayýrýcý taný
Ülseratif kolit
Ýskemik baðýrsak hastalýðý (50 yaþýn üstünde ishal ve ciddi karýn aðrýsý)
Divertikülit
Arsenik, kurþun, civa ve benzeri maddelerle zehirlenme (kusma, þiddetli karýn aðrýsý)
Tedavi
Baðýrsak hareketini azaltan ilaçlar ve baðýrsak antiseptikleri kesinlikle
kullanýlmamalýdýr.
1. Beslenme
5 yaþýn üstündeki çocuklarda su, yoðurt, patates haþlamasý, pirinç lapasý, muz, taze meyve
suyu (þeftali, elma, havuç) verilir. Eriþkinler, kafeinli içecekler dýþýnda, yiyebildiði her
besini alabilir.
Aðýzdan sývý tedavisinde ORS (oral rehidratasyon sývýsý) önerilir. Evde ORS hazýrlama
yöntemi :
1 litre kaynatýlmýþ soðutulmuþ suya 3,5 g NaCl (3/4 çay kaþýðý tuz)
2,5 g NaHCO 3 (1 çay kaþýðý karbonat)
1,5 g KCI (1 bardak portakal suyu veya orta boy patates veya 2 muz)
20 g glukoz (4 yemek kaþýðý toz þeker) katýlarak ORS oluþturulabilir.
ÝSHALLÝ HASTA
Düzelme
Sevk et
Var
Düzelme
Ýshal devam
ediyorsa Hafifse** Düzelme
tedavi et
Ýshal devam
ediyorsa
Sevk et Orta-aðýr ishal*** Orta-aðýr ishal***
(2.-3. derecede (2.-3. derecede
dehidratasyon) dehidratasyon)
Sevk et
1 Bunlardan en az biri varsa
2 Nonenflamatuvar ishal nedenleri: Besin zehirlenmesi (B. cereus, S. aureus ), V. cholerae, E. coli (ETEC,
EPEC), virüsler, G. lamblia
3 Enflamatuvar ishal nedenleri: Shigella , Salmonella , E. coli (EIEC, EHEC), C. jejuni, C. difficile,
E. histolytica
4 Antibiyotiðe baðlý ishal düþünülüyorsa
* Kolera salgýný varsa þüpheli olgularda antibiyotik tedavisi
** Hafif: Günlük aktiviteyi bozmuyorsa
*** Orta: Günlük aktivitelerde zorlanýyorsa. Aðýr: Günlük aktivitesini yapamýyorsa
3. Antimikrobiyal tedavi
Akut enfeksiyöz gastroenteritlerin %85-90ý antimikrobiyal tedavi gerektirmez.
Antimikrobiyal tedavi gereði akýþ þemasýna göre deðerlendirilir:
Eriþkinlerde 3-5 gün süreyle siprofloksasin 2x500 PO mg veya ofloksasin
2x200 mg PO veya bölgede direnç düþükse trimetoprim-sülfametoksazol
(TMP-SMZ) 2x(800/160) mg PO kullanýlýr.
Çocuklarda 3-5 gün süreyle trimetoprim-sülfametoksazol 8-12 mg/kg/gün PO,
iki eþit dozda, bölgede TMP-SMZ direnci yüksekse ikinci kuþak sefalosporin (sefuroksim
30-40 mg/kg/gün PO, iki dozda veya sefaklor 20-40 mg/kg/gün PO veya PE**, üç dozda)
veya seftriakson 50 mg/kg/gün PE, tek dozda kullanýlýr.
Ateþsiz, kanlý mukuslu ishal ve tenezm varlýðýnda E. histolytica tedavisi
açýsýndan Gastrointestinal Parazit Enfeksiyonlarý rehberine bakýnýz. Sayfa 197.
Antibiyotiðe baðlý kolit: Metronidazol eriþkinlerde 4x250 mg PO, çocuklarda
4x7,5 mg/kg PO, 7-14 gün süreyle kullanýlýr.
Korunma
Çið yenen sebze ve meyveler iyice yýkanmalý, temizliði bilinmeyen sular kaynatýlarak
içilmeli, yemekten önce, tuvalet ve oyundan sonra el yýkama alýþkanlýðý kazanýlmalýdýr.
Komplikasyonlar
Gastroenterit seyrinde
Dehidratasyon Metabolik asidoz
Elektrolit dengesizliði Sepsis
Þok Konvülsiyon (ateþ, shiga toksin etkisi)
Hemolitik üremik sendrom geliþebilir.
Sevk
Ýkinci veya üçüncü derece dehidratasyonu olan
Orta veya aðýr ishali olan
Parazit yönünden araþtýrýlmýþ, ancak parazit saptanamamýþ, kronik ishali olan
hastalar sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Acute Diarrhea: A Practical Review. The American Journal of Medicine, 1999;106:670-75.
2. Guidelines On Acute Infectious Diarrhea in Adults. The American Journal of Gastroenterology, 1997;
92:1962-75.
3. IDSA Guidelines for the Management of Infectious Diarrhea. Clin Infectious Diseases 2001;
32:331-51.
4. Mandell GL, Bennett Je, Dolin R, ed. Mandell, Douglas And Bennetts Principles And Practice Of
Infectious Diseases, 5Th Ed, New York: Churchill Livingstone, 2000.
5. Schlosberg D. Current Therapy of Infectious Diseases, St Louis: Mosby, 2001.
AKUT MENENJÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Menenjit beyin zarlarýnýn enflamasyonudur. Akut menenjit çeþitli etkenlerin kan veya
komþuluk yoluyla beyin zarlarýna ulaþmasý sonucu geliþir. En sýk karþýlaþýlan bakteriyel
etkenler, yenidoðan döneminde B grubu streptokoklar ve E. coli , diðer yaþ gruplarýnda
S. pneumoniae ve N. meningitidis tir. Ancak yenidoðan döneminde L. monocytogenes,
ilk beþ yaþta H. influenzae tip b ve yaþlýlarda gram negatif basiller de sýk görülen menenjit
etkenleri arasýnda yer alýr.
Taný
Belirti ve bulgular
0-3 AY 3 AY - 5 YAÞ 5 YAÞ ÜSTÜ ÇOCUKLAR
VE ERÝÞKÝNLER
Ateþ (>38°C rektal) veya
Hipotermi (<36°C rektal) Ateþ ( >38°C koltuk altý) Ateþ ( >37,2°C koltuk altý)
Bilinç deðiþikliði Baþ aðrýsý
Emmeme (letarjiden komaya kadar)
Aktivite azalmasý Huzursuzluk Kusma
Bilinç deðiþikliði
Kusma Kusma (letarjiden komaya kadar)
Konvülsiyon Konvülsiyon Fotofobi
Fontanel kabarýklýðý Peteþi veya purpura Konvülsiyon
Dolaþým bozukluðu*
(siyanoz, taþikardi, filiform nabýz,
kapiller dolum zamaný uzamasý, Konvülsiyon Peteþi veya purpura
hipotansiyon)
Menenks irritasyon bulgularý
Yenidoðan reflekslerin Baþ aðrýsý (ense sertliði, Kernig ve
azalmasý Brudzinski bulgularý)
Dolaþým bozukluðu*
Fontanel kabarýklýðý (siyanoz, taþikardi, filiform nabýz,
kapiller dolum zamaný uzamasý,
hipotansiyon)
Menenks irritasyon bulgularý (ense
sertliði, Kernig ve Brudzinski
bulgularý)
Dolaþým bozukluðu*
(siyanoz, taþikardi, filiform nabýz,
kapiller dolum zamaný uzamasý,
hipotansiyon)
Tedavi
Komplikasyon, sekel ve mortaliteyi önlemek için tedaviye hemen baþlanmalýdýr.
Solunum ve dolaþým desteði saðlanarak hasta en kýsa sürede sevk edilmelidir.
Menenjit etkeninin baþkalarýna bulaþmasý engellenmelidir.
Konvülsiyon varsa diazepam 0,2 mg/kg/doz (1 ay-5 yaþ arasýnda en çok 5 mg/doz,
5 yaþ üstünde 10 mg/doz) yavaþ olarak ven içine, damar yolu açýk deðilse
0,2-0,5 mg/kg/doz rektal yoldan verilir.
Antibiyotik tedavisi
Seftriakson -bulunabiliyorsa- tüm yaþ gruplarý için ilk seçenek olarak kullanýlýr
Çocuk: 50 mg/kg/doz, ven içine
Eriþkin: 2 gr/doz, ven içine
Sevk süresinin 12 saati aþtýðý durumlarda uygulama tekrarlanmalýdýr.
Sevk
Bütün hastalar acilen sevk edilmelidir.
Bildirimi zorunludur.
Profilaksi
Dolaþým bozukluðu bulgularý olan, belirti ve bulgularýn hýzla kötüleþtiði, peteþi veya
purpuralarýn bulunduðu hastalarda meningokok enfeksiyonu olasýlýðý yüksektir.
Meningokok kemoprofilaksisi
Hasta ile ayný evde yaþayanlara
Hastanýn kreþ, anaokulu ve okulda sýra arkadaþlarýna
Hastanýn salgýlarý ile temas (aðýzdan aðýza solunum, entübasyon, aspirasyon) eden
saðlýk personeline
Taný öncesindeki 7 günde, hasta ile ayný gün içinde 4 saatten uzun süre ayný kapalý
ortamda bulunanlara uygulanýr.
Kaynaklar
1. Prober CG. Central Nervous System Infections. Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB, ed. Nelson
Textbook of Pediatrics. 16th ed. Philadelphia: Saunders, 2000: 751-61.
2. American Academy of Pediatrics. Meningococcal Infections. Peter G, ed. 2000 Red Book: Report of
the Committee on Infectious Diseases. 24th ed. Elk Grove Village, Il: American Acedemy of Pediatrics,
2000: 396-401.
3. Tunkel AR, Scheld WM. Acute Meningitis. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed.
Mandell, Douglas and Bennetts Principles and Practice of Infectious Diseases, 5th ed. New York:
Churchill Livingstone, 2000: 959-89.
170
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Viral hepatit, hepatotrop virüslerin neden olduðu akut iltihabi karaciðer hastalýðýdýr.
Bu virüslerden A ve E (hepatiti) virüsleri baþlýca fekal oral yol; B, C ve D virüsleri
parenteral yolla bulaþýr. B, C ve D virüsleriyle taþýyýcýlýk ve kronikleþme söz konusudur.
A Hepatiti
Çocuklarda viral hepatitin en sýk nedenidir. Enfeksiyon çocuklarda %90 oranda
semptomsuzdur. Semptomlarýn görülme sýklýðý yaþla artar, eriþkinlerde %60a ulaþýr.
Eriþkinlerin %90dan çoðu seropozitiftir. A hepatiti binde 1-5 oranda fulminan seyreder.
B Hepatiti
Belirtiler A hepatitine göre daha az þiddetlidir. Bulaþma yaþý küçüldükçe kronikleþme
oraný artar. Perinatal bulaþýmda çocuklarda kronikleþme oraný %85-90, eriþkin yaþta
bulaþýmda %5-10dur. B hepatiti binde 5-15 oranda fulminan seyreder.
C Hepatiti
Akut enfeksiyon çoðunlukla semptomsuzdur. Kronik enfeksiyonda semptomlar silik,
seyir yavaþtýr. Kronikleþme oraný %75-80dir.
D Hepatiti
Bulaþma için HBsAgye gerek vardýr. D hepatitinin kronikleþme oraný %75-90dýr.
E Hepatiti
Klinik seyir A hepatiti ile benzerlik gösterir. Gebelerde fulminan seyir %20dir.
Risk Gruplarý
HBsAg pozitif (enfekte) anne bebekleri
HBsAg pozitif (enfekte) kiþilerin aile üyeleri
Ven yoluyla madde kullananlar
Çok eþli heteroseksüeller
Homoseksüel erkekler
Hemodiyaliz hastalarý
Sýk kan transfüzyonu yapýlanlar
Saðlýk çalýþanlarý
Endemik bölgeye seyahat edenler
Sosyoekonomik düzeyi düþük olanlar
Taný
Akut viral hepatit çoðunlukla semptomsuzdur. Semptomlu hastalarda bulantý, kusma,
halsizlik, iþtahsýzlýk, sað üst kadranda duyarlýk vardýr. Sarýlýk varlýðýnda dýþký renginde
açýlma olmasý kolestazý düþündürür.
Laboratuvar
Ýdrarda bilirubin saptanmasý ve ürobilinojen artýþý, serumda ALT ve AST yüksekliði
hepatiti destekler.
B hepatiti serolojisi
HBV enfeksiyonunun evresi HBsAg Anti-HBs Anti-HBc IgM Anti-HBc IgG
Akut + - + -
Kronik + - - +
Pencere dönemi - - + -
Geçirilmiþ/Ýyileþme - + - +
Aþýlanmýþ - + - -
Ayýrýcý Taný
Hemolitik anemiler
Bakteriyel ve paraziter hepatitler
Týkanma sarýlýklarý
Toksik hepatitler (alkol, ilaç, toksin)
Otoimmün hepatit
Kronik hepatitlerin relapsý veya üzerine baþka bir etkenin eklenmesi
Kanserler
Korunma
Kiþisel hijyen kurallarýna uymak fekal-oral yolla bulaþmayý önler. Parenteral, cerrahi
ve dental giriþimlerde kullanýlan araç gereçler tek kullanýmlýk olmalý ya da sterilize
edilmelidir.
Parenteral geçiþe neden olabilecek týraþ makinesi, jilet, týrnak makasý ve diþ fýrçasý
gibi gereçler ortak kullanýlmamalýdýr.
Eþi veya kendisi hepatitli kiþiler ve çok sayýda cinsel eþi olanlar prezervatif kullanmalý
ve aþýlanmalýdýr.
B hepatiti için temas öncesi profilakside, aþýlama ve saðlýk eðitimi çok önemlidir.
B hepatiti için temas sonrasý profilakside, perkütan yaralanmada, B hepatitli birisiyle cinsel
iliþkisi ertesinde ve HBsAg pozitif annelerden doðan bebeklere hemen B hepatiti aþýsý
ile birlikte hepatit B immünglobülini (HBÝG) uygulanmalýdýr.
Tedavi
Özel bir diyet önerilmez. Alkol ve hekime danýþmadan ilaç kullanýlmamalýdýr. Aðýr
egzersizden kaçýnýlmalýdýr. Haftada bir kontrol önerilir.
Komplikasyonlar
Kolestaz
Fulminan hepatit
Taþýyýcýlýk (B, C, D, hepatitleri için)
Kronik hepatit (B, C, D, hepatitleri için)
Siroz (B, C, D, hepatitleri için)
Hepatosellüler karsinoma (B, C, D, hepatitleri için)
Sevk
Sarýlýðýn iki haftadan uzun sürmesi ve giderek artma eðiliminde olmasý
Hepatik ensefalopati bulgularý (bilinç bulanýklýðý, uykuya eðilim, aðýzda amonyak
kokusu)
Aðýzdan beslenememe
Hipoglisemiye eðilim
Komplikasyonlarýn geliþmesi
Altta yatan kronik bir karaciðer hastalýðý durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Ýzle
Ýzle
Sevk
Kaynaklar
1. Kýlýçturgay K, Badur S. Viral Hepatit 2001. Viral Hepatitle Savaþým Derneði. Ankara, 2001.
2. Kawai H, Feinstone SM. Acute Viral Hepatitis. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles And
Practice of Infectious Diseases. 5th ed, Philadelphia: Churchill Livingstone, 2000:1279-97.
3. Leventhal WD, Hueston WJ, Virella G. Infectious Diseases. Rakel RE, ed. Textbook of Family Practice.
6th ed, Philadelphia: Saunders, 2002:329-32.
4. Rodney WM. Gastrointestinal Disorders. Rakel RE, ed. Textbook of Family Practice. 6th ed, Philadelphia:
Saunders, 2002:1176-9.
5. www.cdc.gov/hepatitis
BOÐMACA
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Boðmaca, Bordetella pertussis in yol açtýðý, her yaþtaki duyarlý bireyi etkileyebilen,
çocukluk çaðýnda aðýr seyreden akut bulaþýcý bir hastalýktýr.
Tam kan sayýmýnda, çoðu hastada karþýlaþýlan, mutlak lenfositozun bulunduðu lökositoz
(15.000-100.000 /mm 3 ) önemli bir tanýsal ipucudur.
Ayýrýcý Taný
Yabancý cisim aspirasyonu Tüberküloz Kistik fibroz
Tedavi
1. Solunumu rahatlatmak için oksijen verilebilir.
2. Sýk sýk ve az az beslenme saðlanmalýdýr.
3. Hasta, sigara dumaný ve toz gibi öksürüðü uyaran etkenlerden kesinlikle uzak
tutulmalýdýr.
4. Antibiyotik tedavisi:
- Eritromisin: Çocuklarda 40-50 mg/kg/gün 4 eþit doza bölerek
Eriþkinlerde toplam doz 1-2 gr/gün 4 eþit doza bölerek (en çok 2 gr/gün)
doz 14 gün aðýzdan uygulanýr.
BOÐMACA 175
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
Altý aydan küçük tüm çocuklar
Öksürük nöbetleriyle;
- Oksijenasyonun bozulmasý (apne, siyanoz)
- Beslenmenin bozulmasý gibi komplikasyonlarýn ortaya çýktýðý hastalar
sevk edilmelidir.
Korunma
A. Ýzolasyon:
Hastalarýn, bebekler, aþýsýz veya eksik aþýlý çocuklardan antibiyotik tedavisinin
ilk 5 günü tamamlanana kadar uzak tutulmasý ve okul, kreþ gibi toplu yaþanan ortamlara
girmemesi saðlanmalýdýr.
2. Baðýþýklama
Saðlýk Bakanlýðýnýn aþý takvimine göre yapýlmalýdýr. (Sayfa 295)
Ýzlem
Hasta ve onunla yakýn temasý olanlar semptomlar açýsýndan 21 gün izlenmelidir.
Kaynaklar
1. Pickering L, Ed. 2000 Red Book, Report of the Committee on Infectious Disease, 25. ed. Elk Grove
Village, Il: American Academy of Pediatrics, 2000.
2. Damro MR, Ed. Griffiths 5 Minute Clinical Consult. Texas: William & Wilkins, 1998.
3. Nip Publications. Guidelines for the Control of Pertussis Outbreaks. Chapter 3. Treatment and
Chemoprophylaxis, Cdc.
176 BOÐMACA
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
BRUSELLOZ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Bruselloz, Brucella cinsi bakterilerin etken olduðu bir zoonozdur. Ülkemizde yaygýn
bir enfeksiyon olup hayvancýlýkla uðraþýlan yörelerde daha sýktýr. Ülkemizde etken olan
türler B. melitensis ve B. abortus tur.
Bulaþma hasta hayvanlarýn (koyun, keçi, sýðýr) plasenta, fetus, kan, idrar gibi enfekte
materyallerinin deri ve mukozaya temasýyla, pastörize edilmemiþ süt ve süt ürünlerinin
tüketilmesiyle olur. Ýnhalasyon yolu ile bulaþma mümkündür.
Ýlkbaharda taze peynir tüketimi ve hayvan doðumlarýnýn artmasýyla iliþkili olarak daha
sýk görülür. Genç eriþkinlerde ve erkeklerde daha çok rastlanmasý mesleki risk ile ilgilidir.
Hastalýk kronikleþme eðilimindedir. Sýk görülen eklem ve kemik tutulumu yanýnda
çeþitli organ ve sistemler de tutulabilir. Sakroileit ve spondilit sýk görülür. Uygunsuz ve
yetersiz tedavi alanlarda daha sýk olmak üzere nüksedebilir. Uygun tedavi ile mortalite
%1den düþükken tedavi edilmeyenlerde %3-5'tir.
Bruselloz bildirimi zorunlu bir hastalýktýr .
Taný
Klinik Belirti ve Bulgular
Ateþ, gece terlemesi ve eklem aðrýsý akut brusellozda en sýk görülen belirtilerdir.
Halsizlik, bel, sýrt ve baþ aðrýlarý, iþtahsýzlýk bu belirtilere eþlik eder.
Akut dönemde daha çok geceleri olmak üzere yüksek olan ateþ, tedavi edilmeyen
hastalarda dalgalý bir seyirle giderek azalýr. Kronik olgularýn yaklaþýk yarýsýnda ateþ
görülmez.
Kronik olgularda daha sýk olmak üzere hepatosplenomegali ve lenfadenopati
görülebilir. Yine kronik olgularda depresyon da sýk rastlanan bir durumdur.
Organ tutulumu (sakroileit, spondilit, epididimoorþit, endokardit, menenjit gibi)
durumunda tutulan organla ilgili belirti ve bulgular saptanýr.
Laboratuvar
Serumda standart tüp aglütinasyon yöntemi (Wright testi) ile antikor araþtýrýlýr .
Uygun klinik bulgularýn yaný sýra 1/160 ve üstündeki titreler pozitif kabul edilir.
Rose Bengal ancak bir tarama testi olarak kullanýlabilir. Bu testle pozitiflik saptanan
olgularda Wright testi yapýlarak titre belirlenmelidir.
Özgül olmayan laboratuvar bulgularý arasýnda CRP pozitifliði, sedimantasyon hýzýnda
orta derecede artýþ, ALT ve AST yüksekliði vardýr. Lökositoz beklenen bir bulgu
deðildir. Anemi, lökopeni, trombositopeni ve seyrek olarak da pansitopeni görülebilir.
BRUSELLOZ 177
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý Taný
Akut romatizmal ateþ
Kollajen doku hastalýklarý
Dejeneratif eklem hastalýklarý
Salmonelloz, tüberküloz, sýtma gibi ateþle seyreden diðer enfeksiyonlar
Tedavi
Tedavinin amacý enfeksiyonun ortadan kaldýrýlmasý ve nükslerin önlenmesidir.
Temel tedavi ilkesi kombine ve en az 6 hafta süre ile uygun antibiyotik kullanýlmasýdýr.
Eriþkinler :
Doksisiklin * günde iki kez 100 mg, aðýzdan 6 hafta süreyle ve
Rifampisin ** günde tek doz 600-900 mg, aðýzdan 6 hafta süreyle
veya
Doksisiklin günde iki kez 100 mg, aðýzdan 6 hafta süreyle ve
Salmonelloz *** günde tek doz 1 g, ÝM 2-3 hafta
178 BRUSELLOZ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
* Hasta doksisiklin ile ayný anda antiasit almama, süt ve süt ürünlerini kullanmama
ve artan fotosensitivite konusunda uyarýlmalý ve ilacýn bol su ile alýnmasý
önerilmelidir. Gastrointestinal yakýnmalar halinde antiasit kullanýlacaksa doksisiklin
ve antasit kullanýmý arasýnda iki saatlik süre olmalýdýr.
** Rifampisin tedavisi sýrasýnda geçmeyen bulantý, kusma ve sarýlýk görülürse, tedavinin
kesilmesi ve doktora baþvurmasý konusunda hasta uyarýlmalýdýr. Baþta idrar olmak
üzere vücut sývýlarýna ve kontakt lense kýrmýzý renk verebileceði hastaya anlatýlmalýdýr.
*** Streptomisin kullanan hasta, kulak çýnlamasý, iþitme kaybý ve denge bozukluðu gibi
olasý yan etkilere karþý uyarýlmalý, böyle bir durumda ilacý keserek doktora baþvurmasý
önerilmelidir.
Ýzlem
Serumda antikor düþük titrede uzun süre pozitif kalacaðýndan, izlemde serolojinin
deðeri yoktur. Ýzlem klinik bulgularla yapýlýr.
Hastanýn yakýn çevresinde benzer hastalýk olup olmadýðý sorgulanmalýdýr.
Korunma
Hayvanlarýn plasenta, fetus, kan gibi enfekte olabilecek materyalleriyle temas
olasýlýðý ve doðum gibi iþlemler sýrasýnda eldiven, maske ve gözlük kullanýlmalýdýr.
Pastörize olmayan süt ve süt ürünlerinin piþirilmeden tüketilmemesi gerekir. Peynir
pastörize edilmemiþ sütten yapýlmýþsa üretim tarihinden itibaren salamura koþullarýnda
3 ay geçmeden tüketilmemelidir.
Sevk
Organ ve sistem tutulumu þüphesi olan
Gebe
Derin lökopeni, anemi, trombositopeni veya pansitopeni saptanan
Relaps görülen
Tedavi ile klinik düzelme olmayan
Altta yatan bir hastalýðý olan (kronik karaciðer, böbrek ve kalp kapak
hastalýklarý, maligniteler, baðýþýklýk sisteminin baskýlandýðý durumlar gibi)
Ýlaç yan etkisi geliþen
hastalar sevk edilmelidir.
BRUSELLOZ 179
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kaynaklar
1- Young E. Brucella Species. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles and Practice of Infectious
Diseases, 5th ed. New York: Churchill Livingstone. 2000:2386-93.
2- Gotuzzo E, Carillo C. Brucella. Gorbach SL, Bartlett NR ed. Infectious Diseases. 2Nd ed. Philadelphia:
Saunders, 1998:1837-45.
3- Brucellosis. Madkour Mm ed. 1st. ed, Cambridge: Gr.Britain University Press 1989.
4- Berbari Ef, Wilson Wr. Brucella, Francisella, Pasteurella, Yersinia and Hacek. Wilson Wr, Sande
Ma, Ed. Current Diagnosis and Treatment In Infectious Diseases. 1st Ed. New York: Mc-graw-hill,
2001:630-2.
5- Sözen TH. Bruselloz. Willke A, Söyletir G, Doðanay M, ed. Ýnfeksiyon Hastalýklarý 1. Baský. Ankara:
Nobel Týp Kitabevi; 1996, 486-91.
6- Chambers HF. Antimicrobial Agents. Hardman JG, Lirbird EL, ed. Goodman & Gilmans the Pharmacological
Basis of Therapeutics, 10th ed. New York: 2001:1143-380.
7- American Academy of Pediatrics. Brucellosis. Pickering LK, Ed. 2000 Red Book: Report of the Committee
on Infectious Diseases. 25th ed. Elkgrove Village: American Academy of Pediatrics, 2000;192-3.
180 BRUSELLOZ
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Cinsel yolla bulaþan enfeksiyonlar (CYBE), her türlü (vajinal, oral, anal) cinsel iliþki
yoluyla bulaþýr. Genç eriþkinler ve erkeklerde daha çok görülür.
A.1. Sifiliz
Etken Treponema pallidum dur. Sifiliz deri, mukoza ve iç organlarý tutar, tedavi
edilmediðinde yýllarca sinsi bir seyir gösterir, çeþitli organ ve doku yýkýmlarýna yol
açabilir. Ýnkübasyon süresi ortalama üç haftadýr. Genital ülser primer sifilizin baþlýca
belirtisidir.
Tedavi amacý
Bulaþýcýlýðýn önlenmesi
Hastalýðýn ilerlemesinin önlenmesi
Mortalitenin azaltýlmasý
Tedavi
Benzatin penisilin G: Tek doz 2,4 milyon ünite, kas içine
Penisiline alerji varsa, doksisiklin: Günde iki kez 100 mg, aðýzdan, 15 gün süreyle
Hastanýn cinsel eþi de mutlaka ayný þekilde tedavi edilmelidir.
Sevk
Kesin taný veya izlem için laboratuvar olanaklarý yoksa
Ülser kaybolduktan sonra deri ve mukozada papüler döküntüler ortaya çýkarsa
Gebelik durumunda
hasta sevk edilmelidir.
Tedavi amacý
Klinik iyileþmeyi hýzlandýrmak
Bulaþýcýlýðý önlemek
Nüksleri önlemek
Tedavi
Primer enfeksiyon:
Asiklovir : Günde 3 kez 400 mg, aðýzdan, 7-10 gün
Rekürren enfeksiyon:
Asiklovir : Günde 3 kez 400 mg, aðýzdan, 5 gün
Sevk
Tedaviye raðmen iyileþmeyenler
Yýlda 6 defadan fazla rekürrens gösterenler (süpresyon tedavisi planlanmasý için)
Gebeler
Sistemik aðýr hastalýðý (pnömoni, hepatit, meningoensefalit gibi) olanlar
sevk edilmelidir.
Genital ülser
Muayene edin
-Ýlaç döküntüsü
Serolojik test isteyin Tedavi
-Skabies (uyuz)
(VDRL ya da RPR)
-Behçet hastalýðý
-Travma
Ýyileþme var Ýyileþme yok -Diðer hastalýklar
Olanak var Olanak yok (þankroid, lenfogranüloma
venereum, granüloma
inguinale)
Sevk edin Ýzleyin
* Sifiliz acil olarak bildirimi zorunlu hastalýklardandýr; Saðlýk Bakanlýðý Sifiliz Tedavi Yönetmeliði
uyarýnca iþlem yapýlmalýdýr.
B. ÜRETRÝT VE SERVÝSÝTLER
Muayene edin
Pürülan veya
mukopürülan akýntý var
Var
3
*PNL: Polimorf nüveli lökosit ** Piyüri: Lökosit ³ 10/mm *** Cinsel eþi de tedavi edin
Tedavi amacý
Enfeksiyonun bulaþmasýný engellemek
Klinik iyileþmeyi hýzlandýrmak
Lokal ve sistemik komplikasyonlarý önlemek
Kronikleþmeyi ve sterilite gibi olumsuz sonuçlarý engellemek
Tedavi
Gonokoksik üretrit tedavisi:
Seftriakson : Tek doz, 250 mg, kas içine veya
Sefiksim : Tek doz, 400 mg, aðýzdan veya
Siprofloksasin : Tek doz, 500 mg, aðýzdan veya
Ofloksasin : Tek doz, 400 mg, aðýzdan
Sevk
Tedaviye karþýn yakýnmalarý devam edenler sevk edilir.
Bakteriyel vajinoz (Cinsel yolla bulaþan bir hastalýk olmamakla birlikte cinsel
aktivite ile iliþkisinin olduðu bilinmektedir.)
Trikomoniyaz
Vajinal kandidiyaz
Semptomlar
Dizüri - %20 + -
Koku - +/- - ++
Bulgular
Akýntý
Mikroskopi
(%70)
Bakteri G (+) basiller G (+) basiller G (+) basiller, maya Gram labil
* AÇSAP Genel Müdürlüðü tarafýndan yayýnlanan Ulusal Aile Planlamasý Hizmet Rehberine bakýnýz.
Tedavi amacý
Hastanýn yakýnma ve semptomlarýný ortadan kaldýrmak
Komplikasyonlarý önlenmek
Diðer cinsel yolla bulaþan hastalýklarýn görülmesini engellemek
Gebelerde istenmeyen sonuçlarý (erken doðum, erken membran rüptürü gibi) önlemek
Tedavi
Trikomoniyaz:
Metronidazol : Tek doz 2 gr tablet, aðýzdan veya günde iki kez 500 mg tablet,
aðýzdan, 7 gün.
Vulvovajinal kandidiyaz:
Bakteriyel vajinoz:
Sevk
Tekrarlayan
Aðýr (vulvada aþýrý eritem, ödem, fissür ve mukozada soyulma olan)
Tedaviye yanýt vermeyen
Altta yatan hastalýðý olan (diabetes mellitus, steroid alan hastalar gibi)
hastalar sevk edilmelidir.
Taný
Akut PEH için minimum klinik ölçütler alt karýn aðrýsý, adnekslerde ve serviks
duyarlýðýdýr. Ayrýca vajinal akýntý, yüksek ateþ (38°C üstü), düzensiz kanamalar eþlik
edebilir.
Ayýrýcý taný
Salpenjit, apendisit, dýþ gebelik, endometriozis ve over kisti komplikasyonlarý ile
karýþabilir.
Tedavi
Amaç klinik iyileþmenin hýzlandýrýlmasý, kronikleþmeyi önlemek, komplikasyonlarýn
önlenmesidir.
Rahim içi araç (RÝA) kullananlarda PEH þüphesi varsa 24 saatlik antibiyotik
tedavisinden sonra RÝA çýkarýlmalýdýr.
1. Seçenek :
Ofloksasin günde iki kez, 400 mg + metronidazol günde iki kez, 500 mg; aðýzdan,
14 gün.
2. Seçenek :
Seftriakson tek doz, 250 mg kas içine + doksisiklin ; günde iki kez, 100 mg, aðýzdan,
14 gün ± metronidazol ; günde iki kez, 500 mg, aðýzdan, 14 gün.
Sevk
Bulantý kusma, yüksek ateþi olan
Gebe
Tedavinin baþlamasýndan itibaren 3 gün içinde semptomlarý düzelmeyen hastalar
Kesin taný konamayan
Apse þüphesi olan
Oral tedavi uygulanamayan
Peritonit bulgusu saptananlar
sevk edilmelidir.
E. GENÝTAL SÝÐÝLLER
Human papilloma virüs (HPV) tarafýndan oluþturulan iyi huylu deri lezyonlarýdýr.
Bu lezyonlar doðrudan temas veya otoinokülasyonla yayýlýr. HPVnin alt tipleri ile farklý
görünümlü lezyonlar oluþur. En sýk görülen kondiloma aküminatadýr. Genital siðil
oluþturan HPV alt tiplerinin (16, 18, 31, 33, 35) serviks kanserleri ile iliþkisi
düþünülmektedir.
Taný
Siðiller genellikle semptomsuzdur. Hastalar genital bölgede ortaya çýkan kabarýk
oluþumlarla baþvurur.
Fizik muayene
Penis, pubis, anüs, vulva ve vajen çevresinde deriden kabarýk, pembe-kahve renkli
papüller görülür. Kondiloma aküminata, daha çok anüs çevresinde pembe renkli karnýbahar
görünümünde papüller þeklinde izlenir. Kondiloma aküminata sulantýlý ve kötü kokuludur.
Ayýrýcý taný
Anogenital yerleþimli nevüsler, skuamöz hücreli kanserler, kondiloma lata ve malign
melanomdan görünümü ile ayýrt edilmelidir. Olanak varsa, kondilama aküminata için
tedaviye baþlamadan önce patolojik inceleme yapýlmalýdýr.
Tedavi amacý
Temel ilke lezyonlarýn skar býrakmadan giderilmesini saðlamaktýr.
Bulaþýcýlýðý engellemek
Estetik kaygýlarý gidermek
Ýlaçsýz tedavi
Siðiller tedavi edilmeden kendiliðinden de kaybolabilir.
Ýlaçla tedavi
1. Podofilin %20lik tentür benzoat içinde hazýrlatýlýr. Çevre doku korunarak, siðillere
uygulanýr. Ýki saat bekletilerek yýkanýr. Haftada bir kez uygulanýr. Tahriþ olursa
tedaviye ara verilir. Gebelerde kullanýlmamalýdýr.
2. %30-40 konsantrasyonda hazýrlatýlan salisilik asit li pomadlar çevre doku korunarak
lezyon üzerine uygulanýr.
3. %80-90 konsantrasyonda triklorasetik asit çevre doku korunarak haftada bir
kez uygulanýr.
Ýzlem
Siðiller tedavi ile her zaman kaybolmayabilir veya yeni siðiller çýkabilir. Bu durumda
tedavi tekrarlanmalýdýr.
Sevk
Hýzla yayýlan ve büyüyen anogenital siðillerin varlýðýnda
Gebelik durumlarýnda
hasta sevk edilir
Genel uyarýlar
Hastalarýn cinsel eþleri de mutlaka muayene edilmelidir.
Tedavi süresince cinsel iliþkiye girmemeleri gerektiði hastalara mutlaka
söylenmelidir.
Cinsel yolla bulaþan hastalýðý olan bir kiþide mutlaka cinsel yolla bulaþan diðer
hastalýklar da araþtýrýlmalýdýr.
Cinsel eþ tedavisini unutmayýn.
Hastalara cinsel yolla bulaþan hastalýklarýn bulaþma yollarý konusunda eðitim verilmelidir.
Korunma
Tek cinsel eþlilik
Þüpheli cinsel iliþkide bulunmama
Þüpheli cinsel iliþkide kondom kullanýlmasý
Kaynaklar
1. Brown JJ, Yen-Moore Angela, Tyring SK. An Overview of Sexually Transmitted Disease, Part 1. J Am
Acad Dermatology 1999;41:511-29.
2. Brown JJ, Yen-Moore Angela, Tyring SK. An Overview of Sexually Transmitted Disease, Part 2. J Am
Acad Dermatology 1999;41:611-77.
3. Case Definition for Infectious Conditions Under Public Health Surveillance. MMWR.1997;46 (RR 10):1-
55.
4. CDC. Sexually Transmitted Disease Treatment Guidelines 2002. MMWR. 2002;51 (RR6):1-82
5. John Hopkins Ýnformation Program. Hatcher RA, Rinehart W, Blackburn R, Geller JS, ed. The Essentials
of Contraseptive Technology, Baltimore, 1997.
6. Rein MF. Vulvovaginitis and Cervicitis. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles and Practice of
Infectious Diseases. 5th ed. New York: Churchill Livingstone; 2000;2383-86.
7. Saðlýk Bakanlýðý Ana Çocuk Saðlýðý ve Aile Planlamasý Genel Müdürlüðü. Ulusal Aile Planlamasý Hizmet
Rehberi: 3. Basým. Ankara. 2000;239-307.
8. Sparling PF, Handsfield HH. Neisseria gonorhoeae . Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles and
Practice of Infectious Diseases. 5th ed. New York: Churchill Livingstone; 2000;2242-50.
9. The Sanford Guide to Antimicrobial Therapy 2002. Gilbert DN, Moellering RC, Sande A, ed. 32nd ed.
Hyde Park, 2002; Antimicrobial Therapy Inc.
DÖKÜNTÜLÜ HASTALIKLAR
(ÇOCUK)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Çocukluk çaðýnda sýk görülen, çoðu virüslerle oluþan, deride çeþitli tipte döküntüler,
bazen de ateþle seyreden hastalýklardýr. Baþlýcalarýný kýzamýk, kýzamýkçýk, kýzýl, suçiçeði,
beþinci hastalýk (eritema enfeksiyozum) ve altýncý hastalýk (roseola infantum) oluþturur.
Ayrýca birçok sistemik, alerjik ve bulaþýcý hastalýða döküntü eþlik edebilir.
Taný
Öykü
Öykü ve fizik inceleme birçok olgu için taný koydurucudur.
Yaþ
Yakýnmalarýn süresi
Döküntü dýþýnda baþka yakýnma olup olmadýðý, varsa neler olduðu (ateþ, burun
akýntýsý, baþ aðrýsý, boðaz aðrýsý, gözlerde kýzarýklýk, ýþýktan rahatsýz olma, öksürük,
kaþýntý, eklem aðrýsý, kusma, karýn aðrýsý gibi)
Döküntünün özellikleri: diðer belirtiler ortaya çýktýktan sonra kaçýncý günde baþladýðý,
kaç gündür var olduðu, nereden baþladýðý, nereye yayýldýðý, rengi, büyüklüðü
sorulmalýdýr.
Fizik muayene
Genel görünüm
Ateþ
Döküntünün özellikleri (makülopapüler, veziküler, yaygýn, basýnca solup solmama,
birleþme özelliði, rengi, simetrik olmasý)
Döküntünün yerleþimi (ilk baþlama yeri, yayýlýmý, döküntünün yoðun olduðu ya da
hiç görülmediði yerler)
Lenfadenopati varlýðý ve yerleþimi (ön servikal, postauriküler, suboksipital gibi)
Aðýz ve boðaz muayenesi (Koplik lekesi, yumuþak damakta enantem, tonsillerin
görünümü, çilek dili)
Gözlerin görünümü (konjonktivit)
Saçlý deri (lezyon olup olmadýðý)
saat sonra bulaþýcýlýk uvulada peteþiler, kýzarýklýk, peroral ü/kg/gün, 3 dozda, apse, osteomiyelit, septik artrit,
görünümünde
sona erer) Pastia çizgisi, solukluk aðýzdan, 10 gün ARA, AGN osteomiyelit
servikal LAP. Benzatin Penisilin
tek doz, kas içine
Kaþýntýlý,
eritematöz Aspirin verilmez
maküller, Ateþ için Deri enfeksiyonlarý
Döküntüden 1-2 gün parasetamol Ýmmün
Ateþ, halsizlik, Saçlý deri, yüz içi sývý dolu Semptomlardan Ýlk 72 satte ensefalit,
önce baþlayýp (40-60mg/kg/gün, yetmezlikli
Suçiçeði 10-21 iþtahsýzlýk, ve gövdede sýk, veziküllere 24-48 saat sonra lökopeni, Suçiçeði serebellar ataksi,
döküntülerin 4 dozda, aðýzdan), hastalar,
baþ aðrýsý, ekstremitelerde dönüþüp, baþlar, 7-10 gün ardýndan aþýsý*** pnömoni,
tamamý Kaþýntý için pnömoni,
bazen karýn aðrýsý nadir kabuklanýr. Ayný sürer lenfositoz aspirin kullanýlýrsa
kabuklanana dek hidroksizin ensefalit
anda farklý yaþta Reye Sendromu
lezyonlar Asiklovir**
bulunur
En sýk okul çaðýnda Makülopapüler, Ateþ için
Eritema 4-14 Döküntüden önce Yanaklarda, Belirtilerden
görülür. Özgül dantele parasetamol
baþlayýp, 1-2 gün kol, bacak ve hemen sonra Artrit, aplastik kriz Aplastik kriz
enfeksiyozum olmayan hafif benzeyen, (40-60mg/kg/gün,
sonrasýna dek gövdede baþlar,
ÜSYE bulgularý simetrik 4 dozda, aðýzdan)
Ateþin 3.-5.
En sýk 6 ay-3 yaþ Göðüste Pembe, 2-3 mm, günde aniden Ateþ için
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
192
*** Suçiçeði aþýsý: Bir yaþýndan büyük çocuklarda kullanýlabilecek bir aþý bulunmaktadýr. 12 ay-12 yaþ arasýnda tek doz, 12 yaþýn üzerinde dört-sekiz hafta arayla iki doz deri altýna uygulanabilir.
Saðlýk Bakanlýðý aþý takviminde yer almamaktadýr.
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
DÝFTERÝ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Difteri, toksin üreten Corynebacterium diphtheriae nýn yol açtýðý, tonsiller, farenks
veya burunda yapýþkan membran, düþük ateþ ve boðaz aðrýsý ile karakterize bir üst
solunum yolu enfeksiyonudur. Hastanýn orofarengeal salgýlarýyla bulaþýr.
Taný
Larenjit, nazofarenjit veya tonsillitle birlikte tonsil, farenks ve burunda yapýþkan
membranlarýn (psödomembran) görülmesi
Ayýrýcý taný
Bakteriyel farenjit (A grubu streptokok)
Viral farenjit
Enfeksiyöz mononükleoz
Oral sifiliz
Kandidiyaz
Akut epiglottit
Krup
DÝFTERÝ 193
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Tedavi
1. Hasta, solunum yolu týkanmasý ve asfiksi riski nedeniyle, kalp ve solunumun
monitörize edilebileceði bir hastaneye hemen sevk edilir . Hasta ambulansla sevk
edilmelidir. Sevk sýrasýnda, hastanýn solunumu kontrol altýnda tutulmalý ve oksijen
uygulanmalýdýr.
2. Antitoksin ve antibiyotik ile özgül tedaviye en kýsa sürede baþlanmalýdýr .
Antitoksin uygulamasý halen tedavide en ciddi destektir. Antibiyotik verilmesi ise
bakterinin yerleþtiði anatomik bölgede yok edilmesini saðlar ve hastalýðýn yayýlmasýný
önler.
Antibiyotik tedavisi
Antibiyotik tedavisi antitoksin tedavisine bir seçenek deðildir ve yerine geçmez.
Korunma ve kontrol
Difteri bildirimi zorunlu bir hastalýktýr.
Ýzolasyon
Hastalar; tedavi tamamlanýp en az 24 saat arayla lezyon bölgesinden alýnan kültür
iki kez (-) bulununcaya kadar kesinlikle saðlýklý bireylerden ayrý tutulmalýdýr.
194 DÝFTERÝ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Yakýn temaslýlar
Toksijenik C. diphtheriae ile enfekte bir difteri olgusu ile son yedi gün içinde yakýn
temasta bulunan herkesin risk altýnda olduðu kabul edilir.
Ev halký
Arkadaþlar, akrabalar ve evi düzenli ziyaret eden kiþiler (bakýcý kadýn vb.)
Öpüþme/cinsel iliþki
Okulda ayný sýnýfta bulunanlar
Ýþyerinde ayný odayý paylaþanlar
Hastanýn orofarengeal salgýlarýyla temas eden saðlýk çalýþanlarý
Profilaksi
Antibiyotik
Benzatin penisilin G : Tek doz kas içine <6 yaþ için 600.000 ü,
³6 yaþ için 1,2 milyon ü
veya
Eritromisin : 7-10 gün aðýzdan, çocuklar için 40 mg/kg/gün, eriþkinler için 1g/gün
Baðýþýklama
Geçmiþte üç dozdan daha az difteri toksoidi ile aþýlanmýþ bütün yakýn temaslýlar veya
aþýlanma durumu bilinmeyen her kiþiye hemen bir doz aþý uygulanmalý, daha sonra
baðýþýklama aþý takvimine göre tamamlanmalýdýr. Geçmiþte üç doz aþý yapýlmýþ olan
temaslýlara da, son 12 ayda dördüncü bir doz uygulanmamýþsa hemen rapel uygulanmalýdýr.
Hastalýðý geçirenler tedaviden 3 ay sonra aþýlanmalýdýr.
Ýzlem
Bütün yakýn temaslýlar difterinin klinik semptom ve bulgularýný gösterip göstermedikleri
yönünden sorgulanmalý, hastayla son temastan sonraki yedi gün boyunca günlük izleme
alýnmalýdýr. Günlük izlemde boðazda membran varlýðý araþtýrýlmalýdýr. Bütün temaslýlarýn
baðýþýklanma durumlarý sorgulanmalýdýr.
Kaynaklar
1. Christenson B, Bottiger M. Serological Immunity to Diphtheria in Sweden in 1978 and 1984. Scand J Infect
Dis 1986; 18:227-33
2. Damro M R, ed. Griffiths 5 Minute Clinical Consult. William & Wilkins, Texas, 1998.
3. Galazka A, Kardymowicz B. Immunity Against Diphtheria in Adults in Poland. Epidem Infect 1989; 103:
587-93
4. Krugman S, et al. Diphtheria. Infectious Disease of Children. Mosby Year Book, 9 th ed. 1992.
5. Pickering L, ed. 2000 Red Book, Report of the Committee on Infectious Disease, 25th ed. Elk grove Village:
American Acedemy of Pediatrics, 2000.
6. Rappuoli R, Peragini M, Falsen E. Molecular Epidemiology of the 1984-1986 Outbreak of Diphtheria in
Sweden. N Eng J Med 1988;318:12-4.
7. Simonsen O, Kjeldsen K, Bentzon MW, Heron I. Susceptibility to Diphtheria in Populations Vaccinated
Before and After Elimination of Indigenous Diphtheria in Denmark. Acta Path Microbiol Immunol Scand
1987; 95: 225-31
DÝFTERÝ 195
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
196
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
GASTROÝNTESTÝNAL
PARAZÝT ENFEKSÝYONLARI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Belirtiler
Ýshal, karýn aðrýsý, karýnda gaz ve gerginlik hissi ( A. lumbricoides, T. trichiura,
T. saginata, H. nana, G. lamblia )
Kanlý mukuslu dýþkýlama (dizanteri), tenezm ( E. histolytica )
Anal kaþýntý ( E. vermicularis )
Demir eksikliði anemisi (Kancalý kurtlar, E. histolytica )
Büyüme geliþme geriliði (Kancalý kurtlar, G. lamblia )
Rektal prolapsus ( T. trichiura )
Laboratuvar bulgularý
Farklý günlerde alýnan en az üç dýþký örneði ve perianal materyal incelenmelidir.
A. Makroskobik inceleme
Dýþký örneði, kývam, görünüm, renk, kan veya mukus içeriði açýsýndan incelenir.
Dýþkýda eriþkin A. lumbricoides (ortalama 20 cm uzunluðunda, pembe beyaz renktedir,
toprak solucanýný andýrýr) veya E. vermicularis (ortalama 1 cm uzunluðunda, 1-2 mm
enindedir, beyaz bir kýlý andýrýr) veya T. saginata halkalarý (1,5-2 cm uzunluðunda,
5-6 mm eninde, hareketlidir) görülebilir.
B. Mikroskobik inceleme
Dýþký örneði (3-4 mm büyüklüðünde) lam üstünde;
Serum fizyolojikle karýþtýrýlýp lamelle kapatýlarak özellikle hareketli trofozoitler
( G. lamblia ve E. histolytica ),
Lugol solüsyonu ile karýþtýrýlýp lamelle kapatýlarak helmint yumurtalarý ve protozoon
kistleri yönünden incelenir.
Tedavi
Gebelikte antiparaziter ilaç kullanýmý son derece kýsýtlýdýr ve tedavi mümkün olduðunca
gebelik sonrasýna ertelenmelidir. Niklosamid gebelikte güvenli kabul edilir.
3
Metronidazol Günde 3 kez, 500-750 mg, 10 gün 40-50 mg/kg/gün (3 dozda), 10gün
Amibiyazis 3
Ornidazol Günde 2 kez 500 mg, 10 gün 25 mg/kg/gün (2 dozda), 10 gün
3
Metronidazol Günde 2 kez 500 mg, 5 gün 20-25 mg/kg/gün (3 dozda), 5 gün
3
Ornidazol Günde 2 kez 250 mg, 5 gün 15 mg/kg/gün (2 dozda), 5 gün
Giardiyazis 3
Seknidazol 2 gr tek doz 40 mg/kg tek doz
4
Furazolidon Günde 4 kez 100 mg, 7-10 gün 6 mg/kg/gün (4 dozda), 7-10 gün
1, 5
Pirantel pamoat 750 mg tek doz 11 mg/kg tek doz
1
1 Mebendazol 100 mg tek doz 100 mg tek doz
Enterobiyazis 1, 6
Albendazol 400 mg tek doz 10 mg/kg tek doz
1, 5
Pirvinyum pamoat Eriþkinde tercih edilmez 5 mg/kg tek doz
Mebendazol Günde 2 kez 100 mg, 3 gün Günde 2 kez 100mg, 3 gün (+2 yaþ)
5
Askariyazis Pirantel pamoat 11 mg/kg tek doz (en çok 1 gr) 11 mg/kg tek doz (en çok 1 gr)
6
Albendazol 400 mg tek doz 400 mg tek doz
5
Mebendazol Günde 2 kez 100 mg, 3 gün Günde 2 kez 100 mg, 3 gün
Triþuriyazis 6
Albendazol 400 mg tek doz 400 mg tek doz
5
Mebendazol Günde 2 kez 100 mg 3 gün Günde 2 kez 100mg 3 gün (+2 yaþ)
Kancalý kurt 5
Pirantel pamoat 11 mg/kg tek doz (en çok 1 gr) 11 mg/kg tek doz (en çok 1 gr)
enfeksiyonu 6
Albendazol 400 mg tek doz 400 mg tek doz
2
Tenyazis
2 Niklosamid 2 gr tek doz 2-6 yaþ 1gr; 6-12 yaþ 1,5 gr; tek doz
Laksatif Niklosamid den 2 saat sonra Niklosamid den 2 saat sonra
2
Himenolepiyazis Niklosamid Ýlk gün 2 gr tek doz, sonra Ýlk gün 2-6 yaþ 1 gr, 6-12 yaþ
1 gr/gün tek dozda, 9 gün 1,5 gr tek dozda; sonraki 9 gün
1
ilk dozun 2 si tek dozda
1
Enterobiyazis saptandýðýnda tüm aile veya birlikte yaþayanlar tedavi edilir. 15 gün sonra
tedavi yinelenir.
2
Akþam yemeðinden sonra bir þey yememesi, sabah aç karnýna tabletleri iyice çiðneyip
az miktarda su ile yutmasý önerilir. Laksatif olarak sennosid A+B kullanýlabilir. Laksatiften
1 saat sonra yemek yenebilir.
3
Gebeliðin ilk 3 ayýnda ve emzirme sýrasýnda kontrendikedir.
4
Üç aylýktan küçük bebeklerde kontrendikedir.
5
Gebelikte ve 2 yaþýndan küçük çocuklarda kontrendikedir.
6
Gebelikte ve emzirme döneminde kontrendikedir. Tedavi uygulanýrken 1 ay süreyle
gebelik önlenmelidir.
Korunma
Týrnaklar kýsa kesilmeli, yemeklerden önce eller iyice yýkanmalýdýr. Meyve ve
sebzeler temiz suyla iyice yýkanmadan tüketilmemelidir.
Protozoon kistleri ve helmint yumurtalarý çoðunlukla klorlamaya dirençlidir ve
þüpheli içme sularý en az 10 dakika kaynatýldýktan sonra içilmelidir.
Tenyazisten korunmada, çið ve az piþmiþ sýðýr eti ve ürünlerinden, özellikle çið
köfteden kaçýnýlmalýdýr.
Kancalý kurtlardan korunmada çýplak el ve ayaðýn çamurla temasý önlenmelidir.
Kancalý kurt, askaris ve triþuris enfeksiyonlarýndan korunmada insan dýþkýsýnýn
gübre olarak kullanýlmasý önlenmelidir.
Besin sektöründe çalýþanlarda periyodik portör kontrolleri yapýlmalýdýr.
Sevk
Amipli dizanteride komplikasyon (perforasyon, toksik megakolon, ameboma,
perianal ülserasyon) geliþmiþ hastalar
Uygun tedaviye cevap vermeyen amipli dizanteri veya giardiyasis olgularý
Akut batýn þüphesi olan hastalar
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Mandell GL, Bennet JE, Dolin R, ed. Principles and Practice of Infectious Diseases, 5 th ed. New York:
Churchill Livingstone, 2000.
2. Unat EK, Yücel A, Altaþ K, Samastý M, ed. Ýnsanýn Ökaryonlu Parazitleri ve Bunlarla Oluþan Hastalýklarý.
Unatýn Týp Parazitolojisi. 5 inci baský, Ýstanbul: Doyuran Matbaasý, 1995.
3. Özcel MA, Altýntaþ N, ed. Parazit Hastalýklarýnda Taný. Türkiye Parazitoloji Derneði yayýný, Ýzmir: Ege
Üniversitesi Basýmevi, 1997.
4. Kuman HA, Altýntaþ N, ed. Protozoon Hastalýklarý, Ýzmir: Ege Üniversitesi Basýmevi, 1996.
200
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Ýdrar yolu enfeksiyonu (ÝYE), enfeksiyon semptomlarý ile birlikte, idrarda bakteri
bulunmasý durumudur. ÝYE çocukluk çaðýnda en sýk görülen enfeksiyonlardandýr,
morbiditesi yüksektir. Bir yaþýn altýnda erkeklerde, 1 yaþýn üstünde kýzlarda daha sýk
görülür.
Çocukluk çaðýnda ÝYE, semptomlarýn þiddetine göre komplike (ateþ >39,0°C, toksik
görünüm var, aðýzdan alým iyi deðil, orta-aðýr dehidrate) ve komplike-olmayan (ateþ
<39,0°C, aðýzdan alým iyi, dehidratasyon hafif veya yok) olarak ikiye ayrýlýr.
Patogenez
ÝYE genellikle, perineumda bulunan mikroorganizmalarýn, asendan olarak, üretra
yoluyla üriner sisteme ulaþmasý sonucunda oluþur. Altý aydan küçük çocuklarda hematojen
yolla yayýlým olabilir. ÝYEde en sýk izole edilen bakteri gram negatif enterik bakterilerden
E. coli dir. Daha az sýklýkla Klebsiella, Proteus , enterokok ve yenidoðanda B grubu
streptokok etken olabilir.
Taný
Klinik bulgular
Hastanýn yaþýna göre deðiþir.
Yenidoðan dönemi: Ateþ veya hipotermi, emmeme, kilo alamama, huzursuzluk, kusma,
ishal, uzamýþ sarýlýk, siyanoz ve sepsis bulgularý.
2 ay-2 yaþ: Ateþ, iþtahsýzlýk, kusma, ishal, büyüme geriliði ve kötü kokulu idrar.
2 yaþ üstü: Ateþ, dizüri, iþeme bozukluklarý (sýk idrara çýkma, idrara zor yetiþme,
enürezis), konstipasyon, suprapubik bölgede aðrý, böðür aðrýsý ve
büyüme geriliði
Adolesan dönemi: Daha çok sistit þeklinde görülür. Ýdrar yolu enfeksiyonu (Eriþkin) rehberine
bakýnýz. Sayfa 205.
Ýdrar incelemesi
Ýdrar incelemesi için steril þartlarda idrar örneði elde edilmelidir. Ýdrar incelemesi ve
kültürü için en iyi örnek, mesanede uzun süre beklemiþ olan sabah ilk idrarýdýr. Steril
idrar toplama yöntemleri:
1. Steril torba yöntemi: Ýþeme kontrolü olmayan çocuklarda en sýk kullanýlan yöntemdir.
Ancak, kontaminasyon riski çok olduðundan idrar örneði uzun süre bekletilmeden
elde edilmeli, 30 dakika içinde elde edilemezse yeni torba takýlmalýdýr.
ÝDRAR YOLU ENFEKSÝYONU (ÇOCUK) 201
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
2. Orta akým idrarý: Ýþeme kontrolü olan çocuklarda oldukça güvenilir bir yöntemdir.
3. Üretral kateterizasyon
4. Suprapubik aspirasyon
ÝYE kesin tanýsýnda altýn standart idrar kültürüdür. Steril idrar örneðinde 10 5 koloni/ml
tek tip bakteri üremesi kesin taný koydurur. Ýdrar kültürü yapýlamayan durumlarda idrarýn
mikroskopik incelemesinde piyüri ve bakteriürinin birlikte saptanmasý ÝYE tanýsýný
kuvvetle düþündürür:
Piyüri , santrifüj edilmiþ idrarda 40x büyütmede her alanda 10dan fazla lökosit saptanmasýdýr.
Bakteriüri santrifüj edilmiþ steril idrarda 40x büyütmede her alanda bakteri görülmesidir
ve idrar kültüründe 10 5 koloni/ml bakteri üreyeceðini gösterir. Ýdrarýn test çubuðuyla (stikle)
kimyasal incelemesinde nitrit veya lökosit esteraz testinin pozitif bulunmasý tanýya yardýmcý
olmakla birlikte, iki testin birlikte pozitif bulunmasý ÝYEyi kuvvetle düþündürür.
Komplikasyonlar
Tekrarlayan ÝYE
Renal skar oluþumu
Hipertansiyon
Tedavi
Amaç hýzlý, uygun taný ve tedavi ile akut morbidite ve uzun dönemdeki renal parankim
zedelenmesi, hipertansiyon ve böbrek yetmezliði komplikasyonlarýný önlemektir.
Ýki aydan büyük çocuklarda tedavi ve izlem planý þekil olarak özetlenmiþtir.
Baskýlayýcý tedavi
- 5 yaþýn altýnda ateþli ilk idrar yolu enfeksiyonundan sonra ileri tetkikler yapýlana
kadar
- 5 yaþýn üstünde tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonunda ileri tetkikler yapýlana kadar
tek doz, geceleri
trimetoprim/sulfametoksazol (2 mg/kg/gün, Trimetoprim dozu ile hesaplanýr.)
nitrofurantoin (2 mg/kg/gün)
Kaynaklar
1. Chon CH, Lai FC, Dairiki Shortlife LM. Pediatric Urinary Tract Infection. Pediatr Clin North Am
2001;48:1441-59.
2. Linshaw MA. Controversies in Childhood Urinary Tract Infections. World J Urol 1999;17:383-95.
3. Roberts KB. A Synopsis of the American Academy of Pediatrics Practice Parameter on The Diagnosis,
Treatment and Evaluation of The Initial Urinary Tract Infection in Febrile Infants and Young Children.
Pediatr Rev 1999;20:344-7.
4. Roberts KB. The AAP Practice Parameter on Urinary Tract Infections in Febrile Infants and Young Children.
American Academy of Pediatrics. Am Fam Physician. 2000;62:1815-2
Hayýr Evet
Hayýr Evet
Hayýr Evet
Tekrarlýyorsa ileri
deðerlendirme için
SEVK***
24-48 saat oral tedavi ver
Çocuðun ateþi düþtü mü ve klinik
olarak düzeldi mi ?
* Birinci basamak hizmeti veren birimlerin çoðunda idrar kültürü yapýlmadýðý dikkate alýnarak hazýrlanmýþtýr.
** Tedavi bitiminden 48 saat sonra idrar tetkiki ve mümkünse kültür ile iyileþmeyi deðerlendir.
*** 5 yaþýn altýnda tüm ateþli idrar yolu enfeksiyonlarý ve tekrarlayan sistit vakalarýnýn (veziko üreteral reflü gibi
anatomik bozukluklarý ekarte etmek amacýyla) ileri deðerlendirme için sevk edilmesi gereklidir.
Reenfeksiyon
Sistit tedavisinden en az 2 hafta sonra farklý bir bakteri kökeni (suþ) ile geliþen
enfeksiyondur. Tekrarlayan sistitlerin %20si reenfeksiyondur.
Cinsel iliþki
Diabetes mellitus
Diyafram kullanýmý
Menopoz sonrasý dönemde iþeme sonrasý artýk idrara yol açan durumlar gibi nedenlerle
oluþur.
Relaps
Sistit tedavisinden sonra 2 hafta içinde ayný bakteri kökeni ile geliþen enfeksiyondur.
Tekrarlayan sistitlerin % 10unu oluþturur.
Hastanýn tedaviye uymamasý
Yetersiz antibiyotik emilimi
Etkenin dirençli oluþu
Böbrek taþý
Daha seyrek olarak anatomik bozukluklar nedeniyle geliþir.
Tekrarlayan Enfeksiyon
Kadýnlarda son 6-12 ayda, erkeklerde son 3 yýlda en az 3 ÝYE varlýðýdýr.
Komplike ÝYE
Hastayý tekrarlayan veya tedavisi güç ÝYEye eðilimli duruma getiren anatomik,
fonksiyonel veya farmakolojik faktörler varlýðýnda geliþen enfeksiyondur. Diabetes
mellituslu erkeklerdeki ÝYE komplike kabul edilir.
Sýklýk
Cinsel aktif kadýnlarda prevalans %30-40týr.
Genç erkeklerde seyrektir.
Risk faktörleri
Önceden geçirilmiþ ÝYE
Diabetes mellitus
Gebelik
Yoðun cinsel yaþam
Spermisid, diyafram kullanýmý
Taþ, tümör, darlýk, mesanenin tam boþalamamasý gibi anatomik veya fonksiyonel
ürogenital sistem anomalileridir.
Taný
Klinik bulgular ve idrar tetkiki ile taný konur.
Semptomlar
Dizüri (en sýk görülen semptom)
Sýkýþma duygusuna karþýn az miktarda idrar çýkýþý
Sýk idrara çýkma
Suprapubik aðrý, dolgunluk, erkeklerde rektumda dolgunluk, perianal aðrý
Bulanýk, kötü kokulu idrar
Hematüri
Yaþlýlarda; idrar tutamama, kokulu idrar
Vajinitis (%10)
Fizik muayene
Genellikle suprapubik duyarlýk (hassasiyet) dýþýnda bulgu yoktur.
Ancak, kostovertebral açý duyarlýðýnýn mutlaka deðerlendirilmesi gerekir.
Ateþin 38,3 °Cnin üstünde olmasý, bulantý, kusma, kostavertebral açý duyarlýðý, bel
aðrýsý, üst ÝYE olasýlýðý düþündürmelidir.
Laboratuvar
Ýdrar incelemesi
Piyüri, santrifüj edilmiþ idrarda 40x büyütmede her alanda 10dan fazla lökosit
bulunmasýdýr. Test çubuðu (stik) ile tanýmlanabilir.
Bakteriüri: Mikroskopik inceleme veya nitrit stik testi ile saptanýr.
Ayýrýcý taný
Kadýnlarda vajinit, üretrit ve pelvik enflamatuvar hastalýk.
Erkeklerde prostatit ve epididimit.
Gerekirse pelvik ve rektal muayene yapýlabilir.
Tedavi
Amaç mesanenin bakteriden arýndýrýlmasý ve böylece semptomlarýn düzeltilerek
komplikasyonlarýn önlenmesidir.
Korunma ve eðitim
Hidrasyonun saðlanmasý: Günlük sývý gereksiniminin (2-2,5 lt) saðlanmasý
Tekrarlayan enfeksiyonu olan kadýnlarda antimikrobiyal profilaksi
Zemin hazýrlayýcý faktörlerin düzeltilmesi
Ýdrar yapma gereksinimi duyulduðunda idrarýn tutulmamasý
Kadýnlarda genital bölge temizliðine dikkat edilmesi
Gebelerde tekrarlayan bakteriüri saptandýðýnda semptomsuz olsa bile tedavi edilmeli,
tedavi baþarýsýzlýðý ve/veya komplike durumlarda idrar kültürü dahil ileri tetkikler
için bir üst basamaða hasta sevk edilmelidir.
Antimikrobiyal tedavi
Trimetoprim-Sülfametoksazol 1 160 mg + 800 mg 2 eþit dozda aðýzdan verilir.
Siprofloksasin 1,2 500-1000 mg/gün, iki eþit dozda, aðýzdan verilir.
Ofloksasin 1,2 200-400 mg/gün, sabahlarý tek doz, aðýzdan verilir.
Norfloksasin 1,2 800 mg/gün, iki eþit dozda, aðýzdan verilir.
1 Gebelikte kullanýlmamalýdýr.
2 Kinolonlar 18 yaþ altýnda, kýkýrdak geliþimi tamamlanmadýðýndan kullanýlmamalýdýr.
Ýzlem
48-72 saat içinde ateþi düþmeyen, semptomlarý düzelmeyen hastanýn kontrole gelmesi
istenir. Bu durumlar tedavi baþarýsýzlýðýný gösterir.
TMP-SMZ tedavisi ile baþarýsýzlýk söz konusu ise kinolon baþlanmalýdýr.
Kinolonlardan biri ile baþarýsýzlýk söz konusu ise hasta sevk edilmelidir.
Yýlda 3 kez veya daha fazla tekrarlayan hastalarda ve koitusla iliþkili sistit geçiren
hastalarda koitustan hemen sonra, kullanýlan kontraseptif yöntem (spermisid
vb.) ve genital hijyen deðerlendirildikten sonra düþük doz TMP-SMZ (80/400
mg/gün), sefuroksim (125 mg/gün) veya nitrofurantoin (100 mg/gün) ile profilaksi
yapýlýr.
Sevk
Komplike ve üst ÝYE olasýlýðý söz konusu olduðunda parenteral antibiyotik tedavisi
ve kültür ile izlem gereklidir. Bu durumlarda hastanýn sevki uygun olacaktýr. Sevkin
mümkün olamadýðý durumlarda florokinolonlar, geniþ spektrumlu sefalosporinler,
aminoglikozidler parenteral/oral yoldan kullanýlarak hastalar 2 hafta süreyle tedavi edilebilir.
Kaynaklar
1. Chambers ST. Cystitis and Urethral Syndromes. Armstrong D, Cohen J, ed. Infectious Diseases.
London:Mosby, Ch 57, 1999.
2. Infectious Disease Society of America. Guidelines for Antimicrobial Treatment of Uncomplicated Acute
Bacterial Cystitis and Acute Pyelonephritis in Women. Clin Infect Dis 1999;29:745-58.
3. Sobel JD, Kaye D. Urinary Tract Infections. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles & Practice
of Infectious Diseases, 5th Edition. Philadelphia: Churchill Livingstone, 2000:773-805.
4. Stam WE, Hooton TM. Managment of Urinary Tract Infections in Adults. N Engl J Med 1995;329:1328-34.
5. www.aafp.org/afp/99030lap/1225.html
6. Urinary Tract Infections in Pregnancy. Curr Opin Urol 2001;11:55-9.
ÝSHAL VE DEHÝDRATASYON
(BEÞ YAÞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARDA)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Beþ yaþýndan küçük çocuklarda ishalin en önemli tehlikesi, vücuttan akut olarak çok
miktarda su ve tuz kaybý sonucu ölümdür. Ýshal kronikleþirse beslenme bozukluðuna
neden olabilir.
Ýyi beslenemeyen çocuklarda ishal daha sýk görülür ve daha aðýr seyreder.
Akut ishal 14 günden kýsa süren ishaldir. Nedeni çoðu kez bir enfeksiyondur.
Persistan ishal akut ishalin baðýrsak epiteli iyileþmesindeki gecikme nedeniyle
14-30 gün sürmesi durumudur.
Kronik ishal bir aydan uzun süren ishaldir.
Dizanteri ishalde dýþkýda kan görülmesidir.
Taný
Öyküde ateþ, ishal süresi, dýþký sayýsý, dýþkýda kan varlýðý, kusma, beslenmenin bozulup
bozulmadýðý, hastanýn son kez ne zaman idrar yaptýðý sorulmalýdýr.
Tedavi
Ýshalli çocuklarda antidiyareik ve antiemetik ilaçlar kesinlikle kullanýlmamalýdýr.
Kotrimoksazol ile tedaviye yanýt vermeyen, bir yaþýndan büyük çocuklarda sefuroksim
aksetil 30 mg/kg/gün, iki dozda baþlanýr ve iki gün sonra kontrole çaðrýlýr. Düzelme
varsa tedavi 5 güne tamamlanýr.
Düzelme yoksa, amipli dizanteri düþünülerek metronidazol tedavisi baþlanýr
(Gastrointestinal Parazit Enfeksiyonlarý rehberine bakýnýz. Sayfa 197).
Bu tedavi ile yine düzelme yoksa sevk edilir.
Amipli dizanteri o yörede yaygýnsa metronidazol ile tedaviye hemen baþlanabilir
Sevk
Aðýzdan alamayan, ememeyen, sýk kusan, konvülsiyon geçiren, letarjik veya dalgýnlýðý
olan, baþvuruda aðýr dehidratasyonu olan
ORS tedavisi sýrasýnda aðýr dehidratasyon bulgularý geliþen, saatte birden çok
dýþkýlayan, saate üçten çok kusan, karýnda distansiyon geliþen
Aðýr malnütrisyonu olan
Ýshalle birlikte aðýr pnömoni veya menenjit düþünülen
Ýki aydan küçük olan
Ýshali 14 günden uzun süren ve beraberinde dehidratasyonu olan
Persistan ishali olan, gerekli önerilere karþýn beþinci günde düzelmeyen
Bir yaþýndan küçük olan ve dizanterisi iki gün sonra yapýlan kontrolde düzelmeyen
Kotrimoksazol, sefuroksim aksetil, metronidazol tedavisine karþýn dizanterisi
düzelmeyen
Ýshali 1 aydan uzun süren (kronik)
çocuklar sevk edilir.
Kaynaklar
1. Meyers A. Modern Management of Acute Diarrhea and Dehydration in Children. Am Fam Physician
1995;51:1103-17.
2. Murphy MS. Guidelines For Managing Acute Gastroenteritis Based On A Systematic Review of Published
Research. Arch Dis Child 1998;79:279-84.
3. World Health Organization (WHO). Readings on Diarrhoea: Student Manual. Geneva: WHO, 1992.
4. World Health Organization (WHO). Integrated Management of Childhood Illness. Geneva: Division of
Child Health and Development, WHO: 1997.
SITMA
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Halsizlik, baþ aðrýsý, eklem ve kas aðrýlarý, kýrýklýk gibi özgül olmayan belirtiler ve
düzensiz ateþ olabilir.
Üþüme-titreme, yüksek ateþ, bol terleme ile tanýmlanan klasik sýtma nöbeti,
Türkiyede görülen P. vivax sýtmasýnda genelde görülmez. P. vivax sýtmasý
tamamen özgül olmayan belirtilerle seyreder.
Ateþin nöbetler halinde gelmesi sýtmayý kuvvetle düþündürmelidir. P. vivax sýtmasýnda
nöbetler 48 saat aralarla gözlenir. Baþlangýçta, nöbet aralarýnda ve tedaviye baþladýktan
hemen sonra hasta kendini iyi hissettiðini belirtir.
Sýtmanýn yaygýn olduðu bölgelerde yaþayan veya son bir yýlda bu bölgelere seyahat
etmiþ olan, yüksek ateþ veya özgül olmayan enfeksiyon belirtileri bulunanlarda
sýtma olasýlýðý düþünülmelidir.
Fizik muayene
Yüksek ateþ, anemi bulgularý (solukluk, taþikardi), splenomegali ve daha çok çocuklarda
olmak üzere, seyrek olarak hepatomegali görülebilir.
Laboratuvar
Bir damla periferik kanla hazýrlanan kalýn ve ince yayma preparatlarýnýn, Giemsa
boyasý ile boyanmasýyla plazmodyumlar görülür. Taný kalýn yayma ile konur, ince
yayma ile tür belirlenir. Laboratuvarlarda yapýlmakta olan Wright boyasý ile boyanmýþ
kan preparatlarýnda da etken görülebilir.
Kalýn yayma preparatý, lama aktarýlan bir damla periferik kanýn, tek kullanýmlýk bir
araçla (lanset, kürdan, lam köþesi) yayýlarak, yapay ýsý kullanmadan, kapalý ortamda
kurutulmasýyla ve alkol ile tespit edilmeden hazýrlanýr.
Ýnce yayma preparatý, lama aktarýlan periferik kanýn, lamýn ince kenarý ile
yayýlmasýndan sonra, yapay ýsý kullanmadan, kapalý ortamda kurutulduktan sonra
alkol ile tespit edilmesi ile hazýrlanýr.
SITMA 213
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sýtmada kan alýmýnýn ateþle ilgisi yoktur. Kan yaymalarý 12-24 saat ara ile en az
üç kez tekrarlanýr.
Örneklerin alýndýðý lamlarýn temiz olmasý ve bir kez kullanýlmasýna özen
gösterilmelidir.
Ayýrýcý taný
Ateþ, anemi ve splenomegali ile seyreden diðer hastalýklar düþünülmelidir.
Tedavi
Klorokin ve primakin illerde Saðlýk Müdürlüklerine baðlý sýtma dispanseri/sýtma
birimlerinden ücretsiz olarak saðlanýr. Bir tablet/draje klorokin 150 mg klorokin
baz içerir. Bir tablet/draje primakin 7,5 veya 15 mg baz primakin içerir.
Primakin Eriþkin: 15 mg
(14 gün) Çocuk: 0,3 mg/kg
Korunma
P. vivax için kemoprofilaksi gereksiz ve sakýncalýdýr.
Temel önlem, sivrisinek-insan iliþkisinin kesilmesidir. Bu nedenle, cibinlikler,
sineklikler, perdeler önerilmelidir. Ýnsektisit içeren sinek kovucular da kullanýlabilir.
Durgun su alanlarýnýn kurutulmasý çok önemlidir.
Yurtdýþýnda sýtmanýn endemik olduðu bölgelere seyahat edecek olanlar, danýþmanlýk
için yönlendirilmelidir.
214 SITMA
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýzlem
Hastalar tedavinin 7., 14. ve 28. günlerinde ince ve kalýn yayma ile deðerlendirilmelidir.
Tedavi sýrasýnda ateþ yükselmesi olursa hastanýn kontrole gelmesi önerilmelidir.
Sýtma tanýsý konulan gebeler, 3 günlük klorokin tedavisinden sonra, gebelik sonuna
kadar 15 günde bir kalýn ve ince yaymayla izlenmelidir. Plazmodyum görülmesi
durumunda 3 günlük klorokin tedavisi yinelenir. Emzirmeyenlerde doðumdan sonra,
emzirenlerde bebek altý aylýk olduktan sonra, parazite bakýlmaksýzýn radikal tedavi
uygulanmalýdýr.
Sýtma tanýsý konulan 6 aylýktan küçük bebekler 3 günlük klorokin tedavisinden
sonra 15 günde bir kalýn ve ince yaymayla izlenir. Plazmodyum görülmesi durumunda
3 günlük klorokin tedavisi yinelenir. Bebek 6 ayýný doldurduðunda parazite
bakýlmaksýzýn radikal tedavi uygulanmalýdýr.
Sevk
P. falciparum olgularý
Tedavinin 7., 14. ve 28. günlerinde ince ve kalýn yayma ile tekrar deðerlendirilip
plazmodyum saptanan olgular
Glikoz-6-fosfat-dehidrogenaz eksikliði ya da immün yetmezliði olan sýtmalý hastalar
sevk edilir.
Kaynaklar
1. Akdur R. Sýtma Eðitim Notlarý. Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü, Ankara, 1997.
2. Akdur R. Sýtma Laboratuar Teknisyeni El Kitabý. Saðlýk Projesi Genel Koordinatörlüðü, Ankara, 1997.
3. Krogstad DJ. Malaria. Guerrant RL, Walker D, Weller P, ed. Tropical Infectious Diseases, Principles,
Pathogenesis and Practice. Edinburg: Churchill and Livingstone, 1999.
4. Krogstad DJ. Plasmodium species (Malaria). Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles and Practice
of Infectious Diseases. 5. baský. New York: Churchill and Livingstone, 2000.
SITMA 215
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
216
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
TETANOZ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Clostridium tetani nin neden olduðu, tonik klonik kasýlmalarýn görüldüðü, tedavisi
güç bir hastalýktýr. Her yaþta görülebilmekle birlikte, özellikle yenidoðan döneminde
ve ileri yaþlarda ölümcül seyreder. Etkenin ürettiði toksinler sinir-kas kavþaðýný
etkileyerek klinik bulgularý oluþturur. Aþýsýz ya da eksik aþýlý kiþilerde, deri bütünlüðünün
bozulduðu her durum tetanoz için önemli bir risktir.
Risk Faktörleri
Aþýsýz ya da eksik aþýlý oluþ Yenidoðanda hijyenik olmayan göbek bakýmý
Doðum Yanýk
Travmatik yara Ýntravenöz ilaç baðýmlýlýðý
Cerrahi yara Deri ülseri
Belirti ve bulgular
Huzursuzluk Yutma güçlüðü Trismus
Her türlü uyaranla oluþan kasýlmalar Opistotonus (tüfek tetiði pozisyonu)
Baþlangýçta çene ve boyun kaslarýnda, daha sonra tüm kaslarda katýlýk
Sevk ve Tedavi
Amaç komplikasyonlarý ve ölümü önlemektir.
Tedavi yoðun bakým biriminde yapýlmalýdýr. Hasta acil olarak sevk edilmelidir.
TETANOZ 217
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý taný
Diþ apsesi Peritonsiller apse Subaraknoid kanama
Konvülsiyon Menenjit Hipokalsemik tetani
Alkol yoksunluk sendromu
Korunma
Yara bakýmý
Deri bütünlüðünün bozulduðu her durumda tetanoz akla gelmelidir.
Yara yeri serum fizyolojikle iyice temizlenmelidir.
Ýmmünglobulin ve/veya aþý (ayrý enjektörlerle ayrý bölgelere) yapýlmalýdýr:
- Ýnsan kaynaklý tetanoz immünglobülini (TIG) 250 ü kas içine
- At kaynaklý antitoksin 3.000-5.000 ü kas içine uygulanýr.
Baðýþýklama
Tetanoz aþýsý etkin olarak korur.
Hastalýk baðýþýklýk oluþturmaz; bu nedenle, hastalýðý geçirenler de aþýlanmalýdýr.
Eðitim
Her türlü yaralanmada yara yerinin temiz su ve sabunla zaman geçirmeden yýkanmasý
Aþýlarýn düzenli olarak yaptýrýlmasý
Kaynaklar
1. Pickering L, ed. 2000 Red Book, Report of the Committee on Infectious Diseases, 25th ed. Elk Grove
Village, IL: American Acedemy of Pediatrics, 2000.
2. Dire DJ. Tetanus. eMedicine Journal, November 13, 2001, Vol 2, Number 11.
3. World Health Organization. Field Manual for Neonatal Tetanus Elimination. World Health Organization,
Geneva, 1999.
4. Mandell, Douglas and Bennetts Principals and Practice of Infectious Dieaeses., 5th ed, p. 2.541
218 TETANOZ
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
TETANOZ
(YENÝDOÐAN)
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Klinik belirti ve bulgularla düþünülür, bakteriyolojik doðrulama gerekmez.
Yaþamýn ilk günlerinde normal emen bir bebekte ortaya çýkan emme güçlüðü, katýlýk
ya da konvülsiyon taný için yol göstericidir.
Belirti ve bulgular
Emmeme
Huzursuzluk
Katýlýk (yaygýn kas spazmý, risus sardonikus, trismus, opistotonus)
Her türlü uyaranla kasýlma
Larengospazm
Sevk ve Tedavi
Tedavi yenidoðan yoðun bakým biriminde yapýlmalýdýr.
Hasta acil olarak yenidoðan yoðun bakým birimi bulunan en yakýn saðlýk kurumuna
sevk edilmelidir.
1. Damar yolu açýlmalý, 150 ml/kg/gün hýzýyla 1/5 % 0,9 NaCl infüzyonuna baþlanmalýdýr.
2. Hasta sedatize edilmelidir:
-Diazepam 0,2 mg/kg ven içine verilir, 3-6 saatte bir tekrarlanýr.
-Fenobarbital 5 mg/kg ven içine verilir.
3. Solunum yolu açýk tutulmalýdýr (airway takýlabilir).
4. Hasta ses, ýþýk ve dokunma uyaranlarýndan korunmalý, loþ ve sessiz bir ortamda
izlenmelidir.
5. Enfeksiyonun giriþ yeri temizlenmelidir.
6. Kristalize penisilin 100.000 ü/kg/doz ven içine verilir.
7. Mümkün olan en kýsa sürede tetanoz immünglobülini (500 ü) veya tetanoz
antitoksini (10.000 ü) kas içine yapýlmalýdýr.
B. Hasta kýsa sürede sevk edilebiliyorsa, yukarýdaki 1., 3., 4., 5. maddeler uygulanarak
gönderilmelidir.
Korunma
Tüm gebeler tetanoz yönünden tam aþýlý duruma getirilmelidir.
Doðumlar hijyenik koþullarda yapýlmalýdýr.
Yenidoðan göbek bakýmý uygun bir þekilde yapýlmalýdýr.
Kaynaklar
1. Pickering L, ed. 2000 Red Book: Report of the Committee on Infectious Diseases. 25th ed. Elk Grove
Village, IL: American Acedemy of Pediatrics, 2000.
2. Dire DJ. Tetanus. eMedicine Journal, November 13, 2001, Vol. 2(11).
3. Damro MR, ed. Griffiths 5 Minute Clinical Cunsult. Texas:William & Wilkins, 1998.
4. World Health Organization. Field Manual for Neonatal Tetanus Elimination. Geneva: World Health
Organization, 1999.
ZOONOZLAR
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
HAYVAN ISIRIÐI
Ülkemizde en sýk köpek, kedi ve fare ýsýrýðý görülürken, at, eþek, sýðýr, koyun, tavþan,
gelincik, kurt ve tilki ýsýrýðý da bildirilmektedir.
Hayvanla temas riski yüksek meslek gruplarý (veteriner hekim, orman bekçisi, korucu,
hayvan bakýcýsý, hayvan laboratuvarý personeli), çocuklar ve gençlerde ýsýrýlma daha sýktýr.
Hayvan ýsýrmasý sonucu, baþta kuduz ve tetanoz olmak üzere pek çok hastalýk bulaþabilir.
Hayvanýn aðýz florasýndaki mikroorganizmalarýn neden olduðu selülit, artrit, osteomiyelit
gibi enfeksiyöz sorunlar ve baðýþýklýk sistemi yetersiz kiþilerde ölümcül sepsis geliþebilir.
ZOONOZLAR 221
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Isýran hayvanýn türü, sahipli olup olmadýðý, saðlýk durumu, kuduz aþýsý olup olmadýðý,
hayvanýn nerede olduðu belirlenmelidir.
Tedavi
Hastanýn yaþamsal iþlevleri denetim altýndaysa aþaðýdaki uygulamalar yapýlmalýdýr:
Yara temizliði
Yara bol su ve sabunla yýkandýktan sonra iyot solüsyonlarý uygulanmalýdýr. Kuduz
þüpheli temasta, kozmetik faktörler ve enfeksiyon riski deðerlendirilerek, ancak yara
çevresine kuduz immün globulini uygulandýktan sonra dikiþ atýlabilir.
Profilaktik ve tedavi amaçlý antibiyotik
Büyük ýsýrýk, ezici-delici yara, kedi ýsýrýðý, el yarasý, kemik ve ekleme yakýn yara varlýðý
ve zemin hazýrlayýcý hastalýðý olanlarda profilaktik olarak, enfekte yaralarda tedavi
amacýyla;
- Amoksisilin/klavulanat 3-5 gün süreyle aðýz yoluyla günde iki kez 875/125 mg
veya
- Doksisiklin günde iki kez 100 mg
kullanýlmalýdýr.
Tetanoz baðýþýklamasý
Primer baðýþýklamasý yapýlmýþ ve son aþýsýnýn üzerinden 5 yýl geçmiþ hastalara bir
doz tetanoz aþýsý uygulanmasý yeterlidir. Aþýsýz olanlara ve aþýlanma durumu bilinmeyenlere
tetanoz aþýsý ve tetanoz immünglobulini uygulanmalý, daha sonra tetanoz aþý takvimi
(0., 1., 6. ve 12. ay) tamamlanmalýdýr.
Kuduz baðýþýklamasý
Kemiriciler dýþýndaki sýcakkanlý hayvan temaslarýnda (ýsýrma, týrmalama, mukozalara
salya bulaþmasý) kuduz baðýþýklamasý yapýlmalýdýr.
Sevk
Enfeksiyon bulgularý 48 saat içinde düzelmeyen veya deri altý, kas, eklem ve kemiðe
yayýlým gösteren, sepsis bulgularý olan, baðýþýklýk sistemi baskýlanmýþ, uyum göstermeyen,
yaþamsal iþlevleri bozulmuþ (özellikle boyun ýsýrýklarý damar ve sinir kesilerine yol
açabilir) ve ezilme tipi yaralanmasý olanlar sevk edilmelidir.
222 ZOONOZLAR
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
KUDUZ
Taný
Kuduz halsizlik, ateþ, baþ aðrýsý, iþtahsýzlýk, bulantý, boðaz aðrýsý ve aþýrý halsizlik gibi
özgül olmayan prodromal belirtilerle baþlar.
Þüpheli hayvan temasý (ýsýrma, týrmalama, mukozalara salya bulaþýmý) olan hastalarda,
prodromal belirtilerle birlikte, ýsýrýlma bölgesi ve bölgenin iletimini saðlayan periferik
sinir trasesinde hiperestezi, parestezi veya anestezi kuduz tanýsý için ilk ipucu olabilir.
Sevk
Kuduz þüpheli hayvan temasý olan ve yukarýdaki belirtileri gösteren bütün hastalar,
kuduz profilaksisi uygulanýp uygulanmadýðýna bakýlmaksýzýn sevk edilmelidir.
Kuduz þüphesi yok Kuduz þüphesi var Aþý (0., 3., 7., 14. ve28. günler)*
Kuduz immünglobülini**
ZOONOZLAR 223
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
* Hücre kültürü aþýsý eriþkinlerde deltoid, çocuklarda deltoid veya uyluk kasýna uygulanmalýdýr.
Hayvanýn kuduz olmadýðý kanýtlanýrsa aþýlama kesilir. Son 5 yýl içinde tam doz aþýlanmýþ veya
temas öncesi tam doz profilaksi uygulanmýþ olanlara temas sonrasýnda 0 ve 3. günlerde iki aþý
uygulanýr.
** Ýnsan kökenli kuduz immun globulini (Ig) 20 IU/kg, hayvan kökenli kuduz immun globulini 40 IU/kg
dozla, alan anatomik olarak uygunsa mümkün olduðunca yara çevresi ve içine, kalan miktar ise
aþýnýn yapýldýðý ekstremiteden farklý bir ekstremitede kas içine uygulanýr.
Ayrýntýlar için Saðlýk Bakanlýðý 9.05.2001 tarih, 7755 sayýlý Kuduz Baðýþýklama Yönergesine bakýnýz.
Kedi temasý sonucu bulaþabilen Bartonella hanselea nýn etken olduðu bir hastalýktýr.
Taný
Bakterinin giriþ yerinde oluþan aðrýsýz bir papül geliþimini en sýk aksiller, servikal,
submandibuler ve inguinal bölgede saptanan bölgesel lenfadenopati izler. Ateþ görülebilir.
Genellikle 2-3 haftada kendiliðinden iyileþir. Konjonktivit, nörolojik sorunlar ve özellikle
AÝDS hastalarýnda organ tutulumu saptanabilir.
Tedavi
Baðýþýklýk sistemi normal hastalar ve organ-sistem tutulumuyla seyretmeyen olgularda
antibakteriyel tedavi gerekmez.
ÞARBON
Etken Bacillus anthracis tir. En sýk karþýlaþýlan tipi olan deri þarbonu, hasta çiftlik
hayvanlarýnýn etleriyle temas sonucu geliþir. Bakteri sporlarýnýn inhalasyonuyla mediastinit
þeklinde seyreden solunum sistemi þarbonu aðýr ve öldürücüdür. Orofarengeal ve
gastrointestinal þarbon seyrek görülen hastalýklardýr.
Taný
Öykü ve klinik bulgular yol göstericidir.
Deri lezyonu aðrýsýzdýr, siyah renkli kabuðu tipiktir.
Kesin taný örneðin Gram boyamasýnda gram pozitif basillerin saptanmasý ve kültürle
konur.
Tedavi
Penisilin G eriþkinde 4 saat arayla 4 milyon ünite ven yoluyla verilir. Çocuklarda
aðýrlýða göre doz ayarlamasý yapýlmalýdýr.
Eriþkinde kinolonlar ve 8 yaþýn üstündeki hastalarda tetrasiklinler diðer seçeneklerdir.
Sepsisle sonuçlanabileceðinden yaraya cerrahi giriþimden kaçýnmalýdýr.
Sistemik bulgusu olan hastalar sevk edilmelidir.
224 ZOONOZLAR
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
TULAREMÝ
Etken olan Francisella tularensis gram negatif bir çomaktýr. Enfekte tavþan temasý,
kene ýsýrmasý ve enfekte hayvanlarýn kontamine ettiði sulardan bulaþabilir. Ülkemizde
su kökenli salgýnlarý bildirilmiþtir.
Taný
Etkenin giriþ yerinde deride ülser ve lenfadenopati en sýk rastlanan bulgulardýr. Ayrýca
konjonktivit, farenjit, pnömoni veya tifoya benzer belirti ve bulgularla seyredebilir.
Kesin taný kültür ve serolojik testlere dayanýr.
Tedavi
Streptomisin veya 8 yaþýn üstündeki hastalarda tetrasiklinler seçilecek antibiyotiktir.
Sistemik hastalýk bulgusu olanlar ve salgýn varlýðýnda hastalar sevk edilmelidir.
LEPTOSPÝROZ
Leptospira türlerinin yol açtýðý spiroketal bir enfeksiyondur. Enfekte fare ve bazen
köpek idrarlarýnýn kontamine ettiði sulardan deri ve mukozalar yoluyla bulaþýr. Ülkemizde
pirinç tarýmý yapýlan bölgelerde daha sýk karþýlaþýlmaktadýr.
Taný
Ateþ, sarýlýk, merkez sinir sistemi bulgularý, böbrek yetmezliði, konjonktival kanamalarla
seyredebileceði gibi kendini sýnýrlayan hafif ateþli veya aðýr hastalýk olarak da seyredebilir.
Taný genellikle serolojik testlerle doðrulanýr.
Tedavi
Penisilin G veya ampisilin ven yoluyla kullanýlýr.
Aðýr seyirli olgular sevk edilmelidir.
LYME HASTALIÐI
Ixodes cinsi kenelerin ýsýrmasý ile bulaþan Borrelia burgdorferi nin etken olduðu bir
hastalýktýr. Ülkemizdeki varlýðý serolojik araþtýrmalarla kanýtlanmýþtýr.
Kene ýsýrmasýndan 1-2 hafta sonra ýsýrýk bölgesinde eritema kronikum migrans adý
verilen, ortalama 15 cm çapýnda ortasý soluk, çevresi eritemli dairesel deri lezyonu geliþir.
Ateþ, kas aðrýsý, halsizlik gibi semptomlar olabilir. Lezyon 1-2 haftada solar. Konjonktivit,
aseptik menenjit, kardit ve fokal nörolojik bulgular görülebilir. Tedavi edilmeyen olgularda
aylar sonra artrit geliþebilir.
ZOONOZLAR 225
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Erken hastalýkta negatif olabilmekle birlikte özgül Ig M ve Ig G antikorlarýný saptayan
serolojik testler yararlý olabilir.
Tedavi
Eritema kronikum migrans için amoksisilin, 500 mg 8 saatte bir, doksisiklin 100 mg
12 saatte bir, sefuroksim aksetil 500 mg 12 saatte bir 3 hafta süre ile aðýz yoluyla
verilmelidir .
Kene ýsýrmasýndan sonra antibiyotik profilaksisine gerek yoktur.
Taný
Yýllarca belirtisiz kalabilir, bulunduðu yere göre basý belirtileri, hepatomegali, ürtiker,
sarýlýk görülebilir. Eozinofili sýktýr.
Taný görüntüleme yöntemleri ile konur, serolojik testlerle doðrulanýr.
Tedavi
Uygun merkezlerde, kistin yerleþtiði organ, kistin büyüklüðü, sayýsý, komplike olup
olmadýðý ve hastanýn genel durumu göz önüne alýnarak cerrahi tedavi, týbbi tedavi
(mebendazol, albendazol) veya PAIR (ponksiyon, aspirasyon, enjeksiyon, reaspirasyon)
uygulanýr.
Herhangi bir nedenle kist rüptüre olursa hastada anaflaktik reaksiyon geliþebilir.
Sevk
Kistik ekinokokkoz þüphesi olan ve tanýsý alan tüm hastalar sevk edilmelidir.
ALVEOLER EKÝNOKOKKOZ
Echinococcus multilocularis ile enfekte tilki, kedi ve köpek dýþkýsýyla bulaþýr. Orta
ve Doðu Anadoluda görülmektedir.
Kanser gibi hýzlý ilerler, sarýlýk sýktýr.
Taný
Görüntüleme yöntemleri ve serolojik testlerle konur.
226 ZOONOZLAR
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Tedavi
Mümkünse cerrahi olarak çýkarýlýr, ardýndan týbbi tedavi (albendazol, mebendazol)
uygulanýr. Cerrahi uygulanamýyorsa uzun süreli týbbi tedavi yararlýdýr.
Sevk
Alveoler ekinokokkoz þüphesi olan ve tanýsý alan tüm hastalar sevk edilmelidir.
TOKSOPLAZMOZ
Ýnsana, kedi dýþkýsýyla atýlan ve dýþ ortamda 1-5 günde enfektif hale geçen ookistlerin
su veya sebzelerle alýnmasý ya da doku kisti içeren çið veya az piþmiþ etlerin yenmesiyle
bulaþýr. Ýlk kez gebelikte enfekte olan annelerden plasenta yoluyla bebeklere bulaþabilir.
Düþüðe neden olabilir ama tekrarlayan düþüklere yol açmaz.
Taný
Baðýþýklýðý saðlam olgularda genellikle belirti vermez, bazen servikal lenfadenopati
gözlenir. Koryoretinite ve özellikle baðýþýklýðý baskýlanmýþlarda ensefalite yol açabilir.
Taný daha çok serolojik yöntemlerle konur. Akut enfeksiyonun tanýsýnda anti-
toksoplazma IgM antikorlarý varlýðý önemlidir.
Gebelikten önce bir kez antikor saptanan anne adaylarýnda, antikor düzeyi yüksek bile
olsa tedaviye ve antikor düzeyinin izlemine gerek yoktur.
Tedavi
Ülkemizde gereksiz tedavi ve küretaj uygulamalarý sýktýr. Gebelik sonlandýrýlmadan
önce, mümkünse, fetüsün enfekte olup olmadýðý araþtýrýlmalýdýr.
Sevk
Þüpheli olgular taný ve tedavi için sevk edilmelidir.
Etken sýklýkla köpeklerdeki Toxocara canis , bazen kedilerdeki Toxocara cati dir.
Etken anne köpekten yavrusuna geçtiðinden yavru köpekler en önemli enfeksiyon
kaynaðýdýr. Dýþkýyla atýlan yumurtalar dýþ ortamda 3-4 haftada enfektif özellik kazanýr.
Bu yumurtalarýn, özellikle çocuklar tarafýndan kirli eller, su ve yiyecekler aracýlýðýyla
alýnmasýyla baðýrsaklarda açýlan larvalar çeþitli organlara yayýlýr.
ZOONOZLAR 227
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Yavru köpeklerle temas ve pika öyküsü bulunabilir.
Tanýda serolojik yöntemler deðer taþýr. Kesin taný enfekte dokulardan alýnan
biyopsilerledir.
Sevk
Þüpheli olgular sevk edilmelidir.
ZOONOZLARDAN KORUNMA
Kaynaklar
1. Eckert J, Gemmell MA, Meslin FX, Pawlowski ZS. WHO/OIE Manual on Echinococcosis in Humans and
Animals: A Public Health Problem of Global Concern, 2002.
2. Glaser C, Lewis P, Wong S. Pet-, Animal-, and Vector-borne Infections. Pediatr Rev. 2000; 219-32.
3. Gorbach SL, Bartlett JG, Blacklow NR, ed. Infection Diseases. 2nd ed. Philadelphia: Saunders, 1998.
4. Kuduz Baðýþýklama Yönergesi. Saðlýk Bakanlýðý Temel Saðlýk Hizmetleri Genel Müdürlüðü Ankara, 2001.
5. Mandell GL, Bennett JE, Dolin R, ed. Principles and Practice of Infectious Diseases, 5th ed. New York:
Churchill and Livingstone, 2000.
228 ZOONOZLAR
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ALKOL BAÐIMLILIÐI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
A. ALKOL BAÐIMLILIÐI
Alkol kullanýmýna baðlý olarak denetim yitimiyle birlikte bedensel, ruhsal, toplumsal
ve yasal sorunlarýn oluþtuðu, kronik ve ilerleyici bir hastalýktýr.
Taný
Alkol baðýmlýsý hasta, alkol kullanýmý ve yoksunluk belirtileri dýþýnda, çoðunlukla
alkol ve sorunlarýndan hiç söz etmeksizin, ruhsal ya da bedensel yakýnmalarla baþvurur.
Aþaðýdaki durumlardan en az üçünün son bir yýlda varlýðý alkol baðýmlýlýðý tanýsýný
koydurur:
1.Uzun süredir ayný miktarda alkol alýnmasýna karþýn, ayný etkinin elde edilememesi
veya istenen etkiyi yaratmak için giderek artan miktarda alkol kullanýlmasý (tolerans)
2. Alkol alýnmadýðýnda yoksunluk semptomlarýnýn ortaya çýkmasý ya da semptomlardan
kaçýnmak için alkol alýnmasý
3. Alkol kullanýmýnýn miktar ya da süre olarak sýnýrlandýrýlamamasý
4. Alkol kullanýmýný denetlemek için sürekli istek duyulmasý veya tekrarlayan baþarýsýz
býrakma giriþimleri olmasý
5. Alkolü saðlamak, kullanmak veya etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcanmasý
Kanda alkol düzeyinin düþmesi sonucu 8-12 saat içinde ortaya çýkabilir. Hafif
anksiyeteden yaþamý tehdit eden bir durum olan delirium tremense kadar uzanan geniþ
bir yelpazede oluþabilir.
Semptomlar
Anksiyete Terleme
Uykusuzluk Tremor
Erken uyanma Algý bozukluklarý (halüsinasyon, illüzyon)
Bulantý Epileptik nöbet
Kusma Delirium tremens
A. 2. Delirium tremens
Uzun süredir aþýrý miktarda alkol kullananlarda görülme olasýlýðý daha yüksektir.
Alkol kesilmesi ya da azaltýlmasýndan yaklaþýk 48-72 saat, bazen bir hafta sonra ortaya
çýkabilir.
Semptomlar
Ajitasyon Oryantasyon bozukluðu
Algý bozukluklarý Bilinç bulanýklýðý
Yakýn bellek bozukluðu Dikkat bozukluðu
Otonomik bozukluklar (terleme, taþikardi, ateþ) Uykusuzluk
Ellerde tremor Ataksi
Taný
Alkol baðýmlýlýðý tanýsý almamýþ hastada, son bir yýlda aþaðýdakilerden en az birinin
sýkýntý yaratýcý biçimde ortaya çýkmasýyla taný konur:
Bir birim içkinin içerdiði alkol miktarý 8-13 gr etanoldür. Bu miktar yaklaþýk olarak
33 cllik bir kutu biraya karþýlýk gelir. Kabaca, bir tek raký / votka / cin veya 1 bardak
þarap da 1 birim olarak deðerlendirilebilir.
Tedavi
A. Bilgilendirme ve danýþmanlýk
1. Baðýmlýlýk:
Aile ve hastaya alkol baðýmlýlýðýnýn riskleri ve tedavi gerektirdiði açýklanmalýdýr.
2. Kötüye kullaným:
Baðýmlýlýk olmaksýzýn kötüye kullaným durumlarýnda, kontrollü ve daha az alkol
alma önerilmelidir. Alkol kullanýmýný azaltmaya yönelik öneriler hastaya özgü biçimde
planlanmalýdýr. Hastanýn tükettiði alkol miktarýný saptamak ve azaltmasýný önermek,
içmeye baþladýðý saati geciktirmesini, daha düþük konsantrasyonda alkol içeren içkileri
tercih etmesini önermek gibi yaklaþýmlardan yararlanýlabilir.
1. Alkol yoksunluðu:
Hangi alkol yoksunluðunun süreç içinde delirium tremense gireceði önceden bilinemez.
O nedenle, tedavinin hastanede yapýlmasý gerekir.
Hastayý sevk ederken yapýlmasý gerekenler aþaðýdaki sýra ile olmalýdýr:
3. Diazepam 10-60 mg/gün, aðýz veya ven yoluyla verilir. Baþlangýçta 5-10 mg
ven yoluyla verilir, tamamen sakinleþinceye dek 10 dakika aralarla 5 mg verilebilir.
Ven içine uygulama hýzý 5 mg/dkyý geçmemelidir. Aðýzdan baþlangýçta
10-20 mg verilip 1-2 saat aralarla tekrarlanabilir. Emilimi düzensiz olduðu için kas
içine verilmemelidir.
4. Hidrasyon: Sývý alýmý önerilir, bu saðlanamayacaksa ven yoluyla 3.000 ml/gün
%5 dekstroz verilmelidir.
Kaynaklar:
1. Öztürk MO. Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý, 8. baský. Ankara: Feryal Matbaasý, 2001.
2. Kent R. Olson ed. Poisoning & Drug Overdose. 3rd ed, Connecticut: Appleton Lange, 1999.
3. Gelder M, Mayou R, Cowen P, ed. Shorter Oxford Textbook of Psychiatry, 4th ed. New York: Oxford
University Press, 2001.
4. Amerikan Psikiyatri Birliði: Mental Bozukluklarýn Tanýsal ve Sayýmsal Elkitabý. 4. baský (DSM-IV),
Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington DC, 1994ten çeviri, Köroðlu E (çeviri editörü), Ankara:Hekimler
Yayýn Birliði, 1998.
234
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
ANKSÝYETE BOZUKLUKLARI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Belirtiler
Bedensel Ruhsal
Göðüs aðrýsý ya da göðüste sýkýntý hissi
Titreme
Çarpýntý hissi Gerginlik hissi
Sersemlik hali Endiþe, kaygý hali ve huzursuzluk
Baþ dönmesi Panik hissi
Bayýlacakmýþ gibi hissetme Kendini rüyada gibi hissetme
Kaslarda gerginlik hissi Çýldýrma, delirme korkusu
Bulantý ya da karýn aðrýsý Ölme korkusu
Nefes darlýðý, nefes alamama hissi, hava açlýðý Kontrolünü kaybetme korkusu
Uyuþukluk hissi Uyku bozukluðu
Vücudun deðiþik bölgelerinde karýncalanma hissi Konsantrasyon güçlüðü
Baþ aðrýsý,
Huzursuzluk, kolay yorulma
Anksiyete belirtileri ile ortaya çýkan, bireyi toplumsal, mesleksel ve ailesel iþlevselliðini
bozacak düzeyde etkileyen ruhsal bozukluklardýr. Eriþkinlerde görülen tüm anksiyete
bozukluklarý çocuk ve ergenlerde de görülebilir. Bu yaþ grubunda ayrýca baðlandýðý
kiþilerden ayrýlma ile ortaya çýkan yoðun anksiyete ile belirli ayrýlma anksiyetesi bozukluðu
da görülür.
Her dört kiþiden birinde yaþamýn herhangi bir döneminde anksiyete bozukluðu olduðu,
her altý kiþiden birinde ise son bir yýl içinde bozukluðun sürdüðü bilinmektedir.
Anksiyete Bozukluklarý
Yaygýn Anksiyete En az 6 ay süren, hemen her gün ortaya çýkan, gelecekteki birçok olay ve etkinlik
1 hakkýnda kaygý duyma ve bunu kontrol etmekte güçlük.
Bozukluðu (YAB)
Doðal afet, trafik kazasý ve þiddetle karþýlaþma gibi, fiziksel ve ruhsal bütünlüðü
tehdit eden, dehþete düþüren ve çaresiz býrakan travmatik yaþantýlardan 4 hafta
kadar sonra ortaya çýkabilen ve yýllarca sürebilen anksiyete durumudur. Travmayý
Travma Sonrasý Stres
5 tekrar yaþama (istem dýþý sýk anýmsama, rüyalarda görme veya olay tekrar oluyormuþ
Bozukluðu (TSSB) gibi hissetme), kaçýnma ve aþýrý uyarýlmýþlýk belirtileri ile gider.
Akut Stres Bozukluðu: Bu belirtilerin iki günden çok, bir aydan az sürmesi
yaný sýra þaþkýnlýk, þok, unutkanlýk, kendini rüyadaymýþ gibi hissetme belirtilerinin
varlýðý durumudur.
Genel Týbbi Duruma Baðlý Anksiyete bozukluðu belirtilerinin, genel týbbi bir durumun fizyolojik sonucu
6
Anksiyete Bozukluðu olduðuna iliþkin kanýtlarýn olduðu durumlardýr.
Madde Kullanýmýna Baðlý Anksiyete bozukluðu belirtilerinin madde kullanýmý, zehirlenmesi ya da yoksunluðu
7 ve bir ilaç kulanýmýnýn doðrudan fizyolojik sonucu geliþtiðine iliþkin kanýtlarýn olduðu
Anksiyete Bozukluðu
durumlardýr.
Ayýrýcý Taný
Genel Týbbi Duruma Baðlý Anksiyete Bozukluðu
Depresyon
Somatoform bozukluklar
Þizofreni ve þizoaffektif bozukluk
Bipolar affektif bozukluk
Uyum bozukluklarý
Madde kötüye kullanýmý, baðýmlýlýðý ve yoksunluðu
Sistemik hastalýklar
Endokrin hastalýklar (hipertiroidi, Cushing, feokromositoma ve diabetes mellitus
gibi)
Ýlaç yan etkileri (steroidler, sempatomimetikler, nöroleptikler)
Tedavi
Hastalara sakin ve güven verici davranmalý, düþünce ve kaygýlarýný ifade etmeleri
desteklenmelidir. Hastalýðýn nedenleri, seyri ve tedavi seçenekleri konusunda bilgilendirme
hastayý rahatlatabilir. Hastanýn kaçýnma davranýþý ve güvence arayýþý desteklenmemelidir.
Anksiyete ile baþetme ve sýkýntý veren durumlarýn üstüne gitmesi önerilmelidir.
Ýlaçlar
Farmakolojik Baþlangýç Dozu Doz aralýðý Sýk görülen yan etkiler Uyarýlar-önlemler
Ýlaç (mg/gün) (mg/gün)
Trisiklik Antidepresanlar
Fluvoksamin 50 100-300
Fluoksetin 10 20-80 Anksiyetede artýþ, bulantý, baþ Ýlaç etkileþmelerine dikkat
aðrýsý, uykusuzluk, iþtahsýzlýk, aðýz edilmelidir. Tek doz verilebilir.
Sertralin 25 50-200
kuruluðu, sersemlik, titreme, cinsel OKBde öncelikle tercih
Paroksetin 10 20-60 iþlev bozukluðu edilmelidir.
Citalopram 10 20-60
Benzodiazepinler
Diðer
Beta-blokörler
Ýzlem
Hasta, anksiyete bozukluðu tedavisi baþladýktan 1 hafta sonra yan etkiler yönünden,
en erken 3 hafta sonra da etkinlik yönünden kontrol edilmelidir. Tedavi, belirtilerin
ortadan kalkmasýndan sonra en az 6 ay sürdürülmeli ve tedavi bitiminde doz azaltýlarak
kesilmelidir. Bu süre panik bozukluðunda 1 yýl, OKBde 2 yýla dek uzatýlabilir. Ýzlem
sýklýðý hastaya göre ayarlanýr. Ýzlem aralýklarý 1 aydan uzun olmamalýdýr.
Sevk
Yeterli doz ve 6-8 hafta ilaç kullanýmýna raðmen tedaviye yanýt alýnamamasý
Tanýda kuþku olmasý
Eþzamanlý baþka psikiyatrik bozukluk ve intihar riski varlýðý
Eþlik eden madde ve alkol kötüye kullanýmý-baðýmlýlýðý varlýðý
Tedaviye uyum sorunlarý
Ciddi psikososyal sorun varlýðý
Psikososyal destek sistemlerinin yetersiz olmasý
Eþlik eden, taný ve tedavide güçlük yaratan organik hastalýk olasýlýðý
Gebelik veya laktasyon dönemi
Çocukluk dönemi anksiyete bozukluðu; ayrýlýk anksiyetesi, aþýrý anksiyete bozukluðu,
okul fobisi
Psikoterapi ya da ilaç dýþý tedavilere gereksinim
Öyküde baþka bir psikiyatrik bozukluk (psikotik bozukluk, bipolar bozukluk,
yineleyici depresyon gibi) varlýðý
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Öztürk O. Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý. 8. basým, Ankara: Feryal Matbaasý, 2001.
2. Amerikan Psikiyatri Birliði: Psikiyatride Hastalýklarýn Tanýmlanmasý ve Sýnýflandýrýlmasý Elkitabý, 4. basým
(DSM-IV-TR), Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington 2000den çeviri. Köroðlu E (çeviri ed). Ankara:
Hekimler Yayýn Birliði, 2001.
3. Greist CH, Jefferson JM., Anxiety Disorders. Goldman HH, ed. Review of General Psychiatry, 5th
ed, Lange, 1995.
4. Kaplan HI , Sadock BJ, Grebb JA, ed. Synopsis of Psychiatry, 7th ed. Baltimore:Williams&Wilkins.
1994:573-616.
240
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
DEPRESYON
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Depresyon kiþisel, mesleksel, ailesel ve sosyal aðýr komplikasyonlarý olan bir hastalýktýr.
Yaþam boyu geliþme olasýlýðý kadýnlarda %10-25, erkeklerde %5-12dir. Her yaþta
görülebilir ve tekrarlama riski yüksektir.
Diabetes mellitus, miyokard enfarktüsü, kanser, inme, hipotiroidi gibi bazý bedensel
hastalýklar ve alkol-madde baðýmlýlýðý depresyona eþlik edebilir ve/veya yol açabilir.
Oral kontraseptif ve kortikosteroidler baþta olmak üzere pek çok ilaç depresyona neden
olabilir. Depresyonlu hastalar sýklýkla, fiziksel yakýnmalarla psikiyatristten önce birinci
basamak hekimine baþvurur.
Taný
BELÝRTÝLER
1.GRUP 2.GRUP
* Çökkün duygudurum - üzüntü hali Güçsüzlük / enerji kaybý
* Ýlgi kaybý / zevk alamama Uyku bozukluðuuykusuzluk/çok uyuma
Dikkat toplayamama- kararsýzlýk
Ýþtah bozukluðukilo alma veya kaybý
Psikomotor yavaþlama veya hýzlanma
Deðersizlik ve yetersizlik düþünceleri
Ýntihar düþüncesi
* En az biri birinci gruptan olmak üzere, sayýlan belirtilerden beþi, en az iki hafta süre
ile iþlevselliði bozacak derecede varsa taný konulur.
DEPRESYON 241
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý taný
Madde ve ilaç kullanýmýnýn yol açtýðý duygudurum bozukluðu
Demans
Uyum bozukluðu
Anksiyete bozukluklarý
Travma sonrasý stres bozukluðu
Kiþilik bozukluklarý
Yaþ
Þizofreni ve þizoaffektif bozukluk
Bipolar affektif bozukluk
Tedavi
Tedavide etkinin haftalar içinde ortaya çýkacaðý açýklanýp hastaya sabýrlý olmasý
söylenir ve tedavi süresince yaþamýyla ilgili önemli kararlar almamasý önerilir.
Ýlaç tedavisine baþlamadan önce mutlaka alkol kullanýmý sorulmalýdýr. Alkol kullanan
hastada, antidepresan ilaçlarla alkolün aditif etkileþebileceði göz önünde bulundurulmalý
ve hasta uyarýlmalýdýr. Yan etkiler (örneðin; ilaca baðlý cinsel yetersizlik, iþtahsýzlýk,
aðýz kuruluðu, kabýzlýk) hakkýnda ayrýntýlý bilgi verilir. Bu yan etkilere bir ölçüde tolerans
geliþebileceðinden hastaya tedaviye devam etmesi önerilir.
Depresyonun yaný sýra fiziksel bir rahatsýzlýk varsa tedavi edilmesi gereklidir.
Tedaviye tek ilaçla baþlanýr. Doz düþük olarak baþlanýp aþamalý olarak arttýrýlýr. Yaþlý
hastalarýn tedavisinde doz azaltýmý gerekmektedir (Yaþlýlarda senkop olasýlýðýna dikkat
edilmelidir). Mümkün olduðu kadar kýsa sürede terapötik doza ulaþmak önemlidir.
Ýlaçlar arasýnda etkinlik yönünden deðil, yan etkileri açýsýndan fark vardýr. Trisiklik
antidepresanlarýn antikolinerjik, serotonin geri alým inhibitörlerlerinin (SSRI) cinsel
fonksiyonlar ve uyku üzerine yan etkileri daha çoktur.
SSRI grubunda baþlangýç ve tedavi dozu genellikle aynýdýr. Diðer grup ilaçlarda ise
düþük dozdan baþlanarak 7-14 günde tedavi dozuna ulaþýlýr. Tedaviye yanýt 3-6 haftada
gözlenir, ancak yanýt 8 haftaya kadar uzayabilir. Semptomlar kaybolduktan sonra, tedaviye
ayný dozda en az altý ay devam edilmelidir. Sonra dozlar azaltýlarak kesilir.
242 DEPRESYON
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýzlem
Hasta tedavi baþladýktan bir hafta sonra yan etki, en az üç hafta sonra da ilaç etkinliði
açýsýndan kontrol edilmelidir. Sonraki izlem sýklýðý hastanýn durumuna göre ayarlanýr.
Tedavinin bitiminde doz azaltýlarak kesilmelidir.
Sevk
Ýntihar riski
Þüpheli taný veya eþzamanlý baþka psikiyatrik bozukluk
Terapötik doza ulaþýlmasýný izleyen sekiz hafta sonunda tedaviye dirençli depresyon
veya antidepresanlara yetersiz yanýt
Psikotik bulgularýn varlýðý
Aile desteðinin yetersiz olmasý
Bipolar bozukluk (öyküde mani veya hipomani ataðý)
Antidepresan tedavi ile komplike olmuþ anlamlý fiziksel rahatsýzlýklarýn olmasý
Gebelik ve laktasyon döneminde olma
Çocukluk çaðý depresyonu
Hafif belirtilerle seyreden, ilaç tedavisi gerektirmeyen, genellikle süregen depresif
durumlarýn tedavisi için psikoterapi amaçlanmasý
Alkol-madde baðýmlýlýðý
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
DEPRESYON 243
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
TRÝSÝKLÝK ANTÝDEPRESANLAR
10 mg/gün bölünmüþ
Klomipramin dozlarda veya tek gece 30-150 mg/gün 250 mg/gün
dozu ile
244 DEPRESYON
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
ÝLAÇ ADI BAÞLANGIÇ DOZU TEDAVÝ (ÝDAME) DOZU EN YÜKSEK GÜNLÜK DOZ
50 mg/gün
Paroksetin Her sabah 20 mg 10 mglýk basamaklarla doz artýrýlýr.
Yaþlýlarda 40 mg/gün
75 mg/gün iki doza 75 mg/gün iki doza 2-3 günde bir 75 mglýk
Venlafaksin bölünerek, aðýr olgularda 150 bölünerek, aðýr olgularda artýrýmlarla 375 mg/güne kadar
mg/gün iki doza bölünerek 150 mg/gün iki doza bölünerek çýkýlabilir.
DÝÐER
Kaynaklar
1. Kaplan H, Sadock B. Comprehensive Textbook of Psychiatry. 6th ed. Baltimore: Williams and Wilkins,
2000.
2. Öztürk MO. Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý. Ankara: Nobel Týp Kitabevleri, 2001.
3. American Psychiatric Association. Practical Guidelines for Major Depressive Disorder in Adults. Am J
Psychiatry. 1993;150 (suppl 4).
4. Shatzberg AF , Nemeroff CB. 2nd ed. American Psychiatric Press, 1998.
5. Ebert MH, Loosen PT, Nurcombe B. Current Diagnosis and Treatment in Psychiatry. McGraw Hill, 2000.
6. Kayaalp SO. Türkiye Ýlaç Kýlavuzu 2001 Formüleri: Ýstanbul: Turgut Yayýncýlýk, 2001.
7. Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA. Synopsis of Psychiatry. 7th ed. Baltimore: Williams and Wilkins, 1994.
DEPRESYON 245
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
246
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
SOMATOFORM
BOZUKLUKLAR
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Yok
Bakýnýz
Anksiyete Var ilgili
hastalýk
Yok
Depresyon Var
Yok
Somatoform bozukluk
HÝPOKONDRÝAZÝS
Normal veya anormal bedensel duyumlara karþý aþýrý duyarlýlýk ve bu duyarlýlýkla
birlikte bu duyumlarý ciddi bedensel bir hastalýðýn belirtisi gibi yorumlama ve aksi kanýtlansa
bile hastanýn bu düþüncesinden vazgeçmemesi ile karakterize bir bozukluktur. Hastalýk
hastalýðý olarak da bilinen bu bozukluk aðýr bir anksiyete (bunaltý-kaygý-endiþe)
haline neden olur. Yaþam boyu prevalansý %4-9 arasýnda deðiþmektedir. En sýk
20-30 yaþlar arasýnda görülür. Her iki cinste de görülme sýklýðý aynýdýr. Hastalarýn
Ayýrýcý Taný
Major depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, yaygýn anksiyete bozukluðu ve panik
bozukluðu yarattýklarý somatik belirtiler ve bunlarla iliþkili þiddetli kaygýlar nedeniyle
ayýrýcý tanýda dikkate alýnmalýdýr. Yine HIV enfeksiyonu, multipl skleroz (MS), sistemik
lupus eritematozus (SLE), hipokondriazis tanýsý konmadan önce mutlaka dýþlanmalýdýr.
Beden dismorfikbozukluðu ayýrýcý tanýda dikkate alýnmasý gereken bir diðer durumdur.
Bu bozuklukta insanýn görüntüsünü bozduðunu düþündüðü bir beden bölgesi ile bitmek
tükenmek bilmeyen uðraþýsý vardýr.
Tedavi
Düzenli doktor (psikiyatrist dýþýnda) kontrolü ve bu kontrollerde, hastada içgörü
yetersizliði olsa bile telkin ve güven tesisi bu bozukluðun tedavisinde önemli bir yer tutar.
Psikiyatrik tedavide grup psikoterapileri bireysel psikoterapiye yeðlenir. Birlikte olan
psikiyatrik durumlar örneðin, depresyon, anksiyete antidepresanlar ve anksiyolitiklerle
tedavi edilir.
SOMATÝZASYON BOZUKLUÐU
Herhangi bir organik neden olmaksýzýn aþaðýdaki belirtilerin bir kýsmý ile seyreden
bir bozukluktur. Kadýnlarda bu belirtilerden 14ü, erkeklerde ise 12sinin bulunmasý
somatizasyon bozukluðu tanýsýnýn konmasý için yeterlidir. Bir kýsým hastada
belirti sayýsý açýsýndan somatizasyon bozukluðu kriterini karþýlamayabilir. Ancak
bu hastalar somatizasyon sendromu olarak deðerlendirilir. Yaþam boyu prevalans
%0,1-0,5tir. Kadýnlarda 5 ile 20 kat daha sýk görülür. Alt sosyokültürel düzeyde daha
sýk rastlanýr.
Ayýrýcý Taný
Hastalar özellikle MS, SLE ve HÝV gibi enfeksiyonlar açýsýndan incelenmelidir.
Ayrýca çok sayýda doðum ve düþük yapmýþ olma dikkate alýnmalýdýr. Somatik
belirtilerle seyreden depresyon ve anksiyete bozukluklarý ve þizofreni göz önünde
bulundurulmasý gereken ruhsal bozukluklardandýr.
Tedavi
Belirtilerin ruhsal ve emosyonel sorunlarýn bir ifadesi olduðu düþünüldüðünde
tedavide psikoterapinin ve psikoterapide de hastanýn kendisini, duygularýný ve sorunlarýný
ifade etmesinin önemli olduðu akýlda tutulmalýdýr. Psikoterapide amaç bedensel
belirtilerin ruhsal ve duygusal sorunlarýn bir anlatýmý olarak kullanýlýþýný hastalarýn
kendilerini ifade etme düzeyinde ortadan kaldýrýlmasýný saðlamaktýr.
Ayýrýcý Taný
Aðrý yaratan tüm týbbi durumlar ve somatizasyon bozukluðu dikkate alýnmalýdýr.
Tedavi
Destekleyici, içgörü kazandýrmaya yönelik psikoterapiler ve düþük doz antidepresan
ilaç ile tedaviler denenebilir.
KONVERSÝYON BOZUKLUÐU
Strese tepki olarak geliþen nörolojik hastalýða benzer, motor (paralizi gibi), disosiyatif
(bayýlma) veya duyusal (konuþamama, körlük, saðýrlýk gibi) semptomlarla seyreder. Bu
belirtiler nöroanatomik daðýlýma uymazlar. Hastalarýn, bu bedensel belirtilere karþý
güzel aldýrmazlýk (La belle indiference) adý verilen bir tür ilgisizlik içinde olmalarý
pek çok olguda neredeyse tipiktir. Hastalar belirtilerden yakýnýr ancak bu belirtileri
çok da umursamýyor izlenimi uyandýrýrlar. 1-30/10.000 oranýnda görülür.
Psikiyatrik ayaktan hastalarýn yaklaþýk %3ünü oluþturur. Alt sosyoekonomik düzeyde
daha sýk rastlanýr. 10-35 yaþlarý arasýnda kadýnlarda daha sýktýr.
Ayýrýcý Taný
Duyu ve motor kayýp veya fonksiyon bozukluklarý ile seyreden diðer tüm týbbi
durumlar konversiyon bozukluðu tanýsý konmadan önce dýþlanmalýdýr. Temaruz
(taklit ve uydurma tablolar) ayýrýcý tanýda dikkate alýnmalýdýr.
Tedavi
Belirtiler genellikle günler ve haftalar sürebilir ve yineler. Destekleyici
(supportive), içgörü kazandýrmaya yönelik ve davranýþçý psikoterapi uygulanýr.
Psikoterapi yaný sýra özellikle anksiyolitikler veya düþük doz antidepresanlar
(anksiyolitik amaçlý) tedavide iþe yarar.
Ayýrýcý Taný
Anoreksiya nervoza beden imajýnda bozulma ve kilo almaya karþý aþýrý duyarlýlýk
nedeniyle dikkate alýnmalýdýr.
Tedavi
SSRI antidepresanlar ve klomipramin tedavide etkin ilaçlardýr. Eþlik eden durumlar
ayrýca tedavi edilmelidirler.
Sevk
Ayýrýcý tanýda güçlük
Organik sorun
Psikoterapi gereksinimi
Öyküde baþka bir psikiyatrik hastalýk hikayesinin bulunmasý
Diðer eþlik eden hastalýklara baðlý intihar riski olmasý
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Amerikan Psikiyatri Birliði: Psikiyatride Hastalýklarýn Tanýmlanmasý ve Sýnýflandýrýlmasý Elkitabý, 4. basým
(DSM-IV-TR), Amerikan Psikiyatri Birliði, Washington 2000den çeviri. Köroðlu E (çeviri ed). Ankara:
Hekimler Yayýn Birliði, 2001.
2. Kaplan H, Sadock B. Comprehensive Textbook of Psychiatry. 6th ed. Baltimore: Williams and Wilkins,
2000.
3. Ebert MH, Loosen PT, Nurcombe B. Current Diagnosis and Treatment in Psychiatry. McGraw Hill, 2000.
4. Hahn RK, Albers LJ, Reist C. Current Clinical Strategies: Psychiatry 1999-2000 Edition. Current Clinical
Strategies Publishing. New York.
250 SOMATOFORM BOZUKLUKLAR
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
UYKU BOZUKLUKLARI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Yaþamýn üçte biri uykuda geçer. Saðlýksýz bir uyku günlük yaþamý doðrudan etkiler.
Uykuyla ilgili baþlýca sorunlar, uykusuzluk (insomnia), horlama ile birlikte tanýklý
apne, aþýrý uyku (hipersomnia) ve parasomniadýr (gece korkusu, gece terörü, uykuda
yürüme).
UYKUSUZLUK
Uykusuzluk, hastanýn kendini dinlenmiþ hissedebileceðinden daha az uyumasýdýr.
Uykuya geçme ve/veya uykuyu sürdürme sorunu olarak tanýmlanabilir. Uykusuzluðun
dört haftadan uzun sürmesi, kronik uykusuzluk olarak deðerlendirilir.
Tedavi
Uykusuzluktan yakýnan hasta dikkatle dinlenmeli ve sorunun önemsendiði fark
ettirilmelidir. Öyküde sorunun süresi, yataða giriþ saati, uykuya geçiþ süresi, gece
boyunca uyanma sýklýðý, çevresel faktörler gibi uyku hijyeni ile ilgili etkenler
sorgulanmalýdýr.
1. Benzodiazepinler: Uzun etkili olanlar ertesi gün uyuþukluk ve benzeri artýk etkiye
yol açar. Bu nedenle kýsa etki süreli olanlar seçilmelidir, ancak hipnotik olarak kullanýma
uygun benzodiazepinler ülkemizde bulunmamaktadýr. Ýlaçla tedavi gerektiðinde, etki
sürelerinin uzun olmasý sakýnca oluþturmakla birlikte, gece sedasyon saðlama ve uykuya
geçiþi kolaylaþtýrma amacýyla anksiyolitik olarak kullanýlan diðer benzodiazepinlerden
yararlanýlabilir. (Anksiyete Bozukluklarý rehberine bakýnýz. Sayfa 235)
Horlama sosyal bir semptom gibi görülmekle birlikte, hastanýn uyurken solunumunun
durduðunun yatak eþi tarafýndan fark edilmesi (tanýklý apne) ile birlikte bulunduðunda
uyku apne sendromu gibi ciddi sonuçlarý olan bir hastalýða iþaret edebilir. Hastalýðýn
üçüncü temel bulgusu gündüz aþýrý uykuya eðilimdir.
Öneriler
Bu tür yakýnmalarý olan hastalarýn uygulamasý gereken bazý genel önlemler vardýr:
1. Kilo verilmesi
2. Uykuda yatýþ pozisyonu apne sayý ve süresini deðiþtirdiðinden sýrtüstü deðil daha
çok yan pozisyonlarda yatýlmasý
3. Alkol ve her türlü sedatif-hipnotik ilaç kullanýmýndan kaçýnýlmasý
Sevk
Horlama, tanýklý apne ve aþýrý uyku halinden yakýnan hastalar ilgili alanda bir uzmanýn
bulunduðu bir merkeze sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Holbrook AM, Crowther R, Lotter A, Cheng C, King D. Metaanalysis of Benzodiazepine Use in The
Treatment of Insomnia. CMAJ 2000;162:225-33.
2. Kryger MH, Roth T, Dement WC. Principles and Practice of Sleep Medicine, 3rd ed. Philadelphia:
Saunders, 2000.
3. Kayaalp SO, editör. Türkiye Ýlaç Kýlavuzu 2001 Formüleri, Ýstanbul: Turgut Yayýncýlýk; 2001.
4. Öztürk MO. Ruh Saðlýðý ve Bozukluklarý. 8. baský. Ankara: Feryal Matbaasý, 2001.
254
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
Taný
Belirti ve Bulgular
Solukluk (özellikle avuç ve mukoza solukluðu), halsizlik, iþtahsýzlýk, huzursuzluk,
süt çocuklarýnda büyüme duraklamasý, çarpýntý, baþ aðrýsý, baþ dönmesi, nefes darlýðý,
kulak çýnlamasý.
Pika (toprak, kaðýt gibi besin dýþý maddeler yeme), çocuklarda katýlma nöbeti, glossit,
dilde papilla atrofisi, kaþýk týrnak, týrnaklarda kolay kýrýlma, aðýz köþelerinde ragadlar,
yutma güçlüðü, üfürüm.
Laboratuvar
Hemoglobin, hematokrit, eritrosit sayýsý ve ortalama eritrosit hacmi azalýr.
Periferik yaymada hipokromi, mikrositoz ve anizositoz görülebilir. Normoblast
görülmesi demir eksikliði anemisi olmadýðýný düþündürür. (Sayfa : 312-315)
Tedavi ve Ýzlem
Hemoglobin açýðýný düzeltmek ve depo demirini yerine koymak için demir verilmesi
gerekir. Ýki deðerlikli demir (ferro) sülfat , tercih edilen, standart oral demir preparatýdýr.
Eriþkinde 150-200 mg/gün elementer demir , (aç olarak, 2-3 dozda)
Çocukta 4-6 mg/kg/gün elementer demir (aç olarak, 2-3 dozda)
Oral demir kullanýmýyla kan deðerleri, aneminin derecesine göre 1-2 ayda normale
döner.
Hemoglobin normal düzeye ulaþtýktan sonra, depo demirini yerine koymak için,
tedavi eriþkinde 3-6 ay, çocukta 6-8 hafta daha sürdürülmelidir. Toplam tedavi
süresi 6 ayý geçmemelidir.
Tedaviye yanýtýn göstergesi hemoglobin deðerinin üçüncü haftada en az 2 g/dl
artmasýdýr.
Akut enfeksiyonda tedaviye ara verilir, enfeksiyon tedavisinden sonra anemi tedavisi
kaldýðý yerden sürdürülür.
Oral demir kullanýmýnda bulantý, kusma, karýn aðrýsý, kabýzlýk ve ishal gibi yan etkiler
olabilir, bu durumda ilaç tok karnýna alýnabilir. Ayrýca, dýþký siyaha boyanabilir. Þurup
veya damla kullanýlan çocuklarda diþler de boyanabilir.
Sevk
Baþlangýç hemoglobin düzeyi <7 gr/dl olan tüm çocuklar, aðýr anemi düþünülerek
Baþlangýçta avuç solukluðu, yalnýzca avuç içini deðil parmak uçlarýný da kapsayacak
biçimde belirginse, aðýr anemi düþünülerek
Oral demir tedavisinin uygun ve düzenli kullanýmýna karþýn, 3 hafta sonra avuç
Ayýrýcý taný
Birinci basamakta, tedavinin baþarýsýz kaldýðý hastalarda, ayýrýcý tanýda, ülkemizde
sýk görülen ve tedaviye yanýtsýz hipokromik-mikrositer anemiye yol açan iki anemi olan
talasemi (hasta ve taþýyýcýlarý) ile kronik hastalýk anemisi akýlda tutulmalýdýr.
Korunma
Bebeklerde ilk 6 ayda yalnýzca anne sütü verilmeli, 6. aydan sonra, özellikle
demirden zengin ek besinlere mutlaka baþlanmalýdýr. Zorunluluk olmadýkça, bir
yaþýn altýndaki bebeklere tam inek sütü verilmemelidir.
Anne sütü alamayan, demir ile zenginleþtirilmiþ mama verilemeyen durumlarda,
oral demir sülfat verilmelidir:
- Prematüre bebeklere 2. aydan baþlayarak 1 yaþýna kadar 2 mg/kg/gün, en çok
15 mg/gün,
- Zamanýnda doðan ve doðum aðýrlýðý normal olan bebeklerde 4. aydan baþlayarak
1 yaþýna kadar 1 mg/kg/gün, en çok 15 mg/gün
Gebelik ve emzirme döneminde 60-120 mg/gün demir sülfat kullanýlmalýdýr.
Hastalara demirden (sakatat, kýrmýzý et, beyaz et, yumurta sarýsý, kuru baklagil) ve
özellikle tahýlda bulunan demirin emilimini artýran C vitamininden zengin besinlerle
düzenli beslenme önerilmelidir.
Kaynaklar
1. Andrews NC, Bridges KR. Disorders of Iron Metabolism and Sideroblastic Anemia. Nathan and Oski SH,
ed. Philadelphia: Saunders. 1998;423-61.
2. Beers MH, Berkow R. Anemias. The Merck Manual, 17th ed. New Jersey: Merck. 1999;849-82.
3. Centers for Disease Control and Prevention. Recommendations to Prevent and Control of Iron Deficiency
in the United States. MMWR 1998;47(No.RR-3)
4. Fairbanks VF, Beutler E. Iron-deficiency. Beutler E, Lichtman MA, Coller BS, Kipps TJ, ed. Williams
Hematology, 5th ed. New York: Mc Graw Hill 1995;490-511.
5. Hamilton CW. Hematologic Disorders. Wells BG, DiPiro JT, Scwinghammer TL, Hamilton CW eds.
Pharmacotherapy Handbook, Appleton & Large 1998;367-74.
6. Lanskowsky P. Iron deficiency anemia. Lanskowsky P., ed. Manual of Pediatric Hematology and Oncology.
1995;35-50.
7. Lee GR. Iron Deficiency and Iron Deficiency Anemia. Lee GR, Foerster J, Lukens J, Parasvekas F, Greer
JP, Rodgers GM, ed. Wintrobes Clinical Hematology, 10th ed. Mass Publishing. 1999; 979-1110.
8. World Health Organization. Integrated Management of Childhood Illness. Reference Library of Selected
Materials-WHO/FCH/CAH/01.08, WHO. Geneva, 2001.
258
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
BEL AÐRISI
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Bel aðrýsý, iþgücü ve geçici veya kalýcý fonksiyon kaybýna neden olduðundan toplumlarýn
temel saðlýk sorunlarýndan biridir. Geliþmiþ ülkelerde nüfusun %60-80i yaþamýn bir
döneminde bel aðrýsý ile karþýlaþýr.
Bel aðrýsý nedenleri çeþitlidir, ancak %80-90ý mekanik kaynaklýdýr (kas zorlanmasý,
disk hernisi, spondilolistezis, osteoartrit, spinal stenoz). Kesin nedeni belirlemek her
zaman kolay olmamakla birlikte, bel aðrýsý oluþumunda aðýr yaþam koþullarý, vücut
mekaniklerinin yanlýþ kullanýmý, halter, futbol, güreþ gibi spor etkinlikleri, sigara,
obezite, aðýr fiziksel aktivite gerektiren meslekler gibi faktörlerin rol oynadýðý
gösterilmiþtir.
Taný
Tanýya ayrýntýlý sorgulama, fizik muayene ve yardýmcý taný yöntemleri (laboratuvar
ve görüntüleme yöntemleri) ile ulaþýlýr.
Mekanik bel aðrýsýndan farklý klinik özellikler gösteren hastalar ileri taný ve tedavi
için sevk edilmelidir.
Semptomlar
Bel aðrýsý ve/veya bacak aðrýsý
Hareket kýsýtlýlýðý
Bacaklarda uyuþma, karýncalanma, kuvvetsizlik
Ýdrar veya dýþký kaçýrma
Genel yakýnmalar (ateþ, halsizlik, kilo kaybý gibi)
Öykü
Aðrý sorgulamasý: Baþlangýcý, sýklýðý, süresi, yeri, yayýlýmý, derin veya yüzeysel
oluþu, aðrýyý baþlatan faktörler, arttýran veya azaltan faktörler, niteliði (künt, zonklayýcý
gibi), aðrýnýn niceliði, aðrýyla birlikte bulunan belirtiler, hastanýn daha önce aldýðý tedaviler
gibi.
Mekanik kaynaklý bel aðrýlarýnda, aðrý istirahat ile azalýr, aktivite ile artar, sabah tutukluðu
yok veya kýsa (5-10 dak.) sürelidir. Enflamatuvar bel aðrýlarýnda ise aðrý istirahat ve sýcak
uygulamayla artar, egzersizle azalýr, en az bir saat sabah tutukluðu eþlik eder, aðrý uykudan
uyandýrabilir. Gece uykudan uyandýran aðrý çoðu zaman ciddi bir nedene (kanser aðrýsý gibi) baðlý
olabilir.
BEL AÐRISI 259
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Fizik muayene
Sistemik fizik muayene yapýlmalýdýr. Ayrýca bel bölgesi kas iskelet sistemi ve nörolojik
muayene üzerine yoðunlaþýlmalýdýr.
Ayýrýcý Taný
Mekanik bel aðrýsýnýn sinir kökü aðrýsý ve olasý ciddi spinal patolojilerden ayrýmý
yapýlmalýdýr.
Tedavi
Mekanik bel aðrýsý tedavisinde temel ilke aðrýyý azaltmak, bele hareket yetisi
kazandýrmak, kiþiyi sosyal yaþamýna döndürmektir. Mekanik nedenli aðrýlarýn çoðu hiçbir
tedavi olmadan da zaman içinde kendiliðinden düzelme eðilimindedir.
Parasetamol ya da SOAEÝ
Gerekirse kýsa süreli istiharat
1 hafta sonra
hasta kontrole çaðrýlýr.
(Öykü, Fizik Muayene)
Yakýnmalarda azalma
Yakýnmalarda artma ve/veya
yeni semptomlar
SEVK
Ýzlem
Ýzlem süresi 1-4 haftadýr.
Sevk
Bel aðrýsý eþliðinde ateþ, kilo kaybý varsa veya genel durum kötüyse
Þiddetli bir travma varsa
Mesane veya baðýrsak sfinkter kontrolü ile ilgili sorun varsa
Nörolojik kayýp varsa
Mekanik kaynaklý olmayan bel aðrýsý ya da ayýrýcý tanýda sorun varsa
hasta sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Berker E. Bel Aðrýlarýnda Tanýya Kýsa Bakýþ. J Phys Med Rehab. 2001; 1:1-3.
2. Guidelines for the Management of Acute Low Back Pain. Royal College of General Practitioners. 1998;
6:253-4.
3. Low Back Pain. Cann CC ed. Grifiths 5 Minute Clinical Consult. Baltimore: Williams & Wilkins;
1998; 626-9.
4. Acute and Chronic Low Back Pain. Effective Health Care. 2000; 6:1-8.
5. Casey PJ, Neinstein JN. Low Back Pain Pwdoly S, Harris ED, Sledge CB eds. Kelleys Textbook
of Rheumatology, 6th ed. Philadelphia: Saunders. 2001; 509-23.
6. Borenstein DG. Low Back Pain. Klippel JH, Dieppe PA eds. Rheumatology. Philadelphia: Mosby;
1998; 4:3.1-26.
262
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
OSTEOARTRÝT
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Semptomlar
Hareketle artan, dinlenmekle azalan eklem aðrýlarý
Uzun süre hareketsizlik sonrasý ortaya çýkan ve yarým saatten kýsa süren eklem
tutukluðu/sertliði
Eklemde enflamatuvar atak sýrasýnda þiþlik, sýcaklýk artýþý
Radyolojik olarak osteoartrit bulgusu olan hastalarýn yaklaþýk %50sinde aðrý vardýr.
Bu nedenle yaþlýlarda aðrý yapabilecek diðer hastalýklarýn ayýrýcý tanýsý (Örn: kanser,
polimiyaljia romatika gibi) yapýlmalýdýr.
Fizik muayene
Eklemde palpasyonla hassasiyet
Krepitasyon
Eklem hareketlerinde aðrý ve kýsýtlýlýk
Enflamatuvar atak sýrasýnda eklemde sýcaklýk artýþý, hafif derecede efüzyon
Eklemde instabilite, periartiküler kas atrofisi
Laboratuvar
Laboratuvar bulgularý özellik göstermez. Ancak, enflamatuvar atak sýrasýnda eritrosit
sedimentasyon hýzý ve CRP düzeyinde hafif-orta derecede artýþ görülebilir.
Radyolojik bulgular
Eklem aralýðýnda daralma, osteofit oluþumu, subkondral skleroz, subkondral kistler
OSTEOARTRÝT 263
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý taný
Septik artrit
Romatoid artrit
Gut, psödogut
Psöriatik artrit
Fibromyalji
Yansýyan aðrý
Tedavi
Hastalýðýn kesin tedavisi yoktur. Tedavide amaç, aðrýyý azaltmak ve eklem hareketliliðini
artýrarak yaþam kalitesini yükseltmektir. Ýlaç dýþý tedavi en az ilaç tedavisi kadar önemlidir.
264 OSTEOARTRÝT
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýlaç Tedavisi
Eklem aðrýlarý
Egzersizlere devam ve
eklemlerin korunmasý
SEVK
(*) Farklý steroid olmayan antienflamatuvar ilaçlar (SOAEÝ)lar arasýnda etkinlik bakýmýndan fark bulunmamýþtýr.
(**) SOAEÝye baðlý gastropatilerde PGE2 analoðu veya proton pompasý inhibitörleri önerilmektedir.
OSTEOARTÝRÝT 265
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Sevk
Tedaviye raðmen semptomlarýn sürmesi
Semptomlarýn hýzla ilerlemesi
Tanýda þüphe olmasý
Sakatlýða neden olmuþ osteoartrit
Kaynaklar
1. ACR Subcommittee on Osteoarthritis Guidelines. Recommendations for the Medical Management of
Osteoarthritis of the Hip and Knee. Arthritis Rheum 2000;43(9):1905-1915
2. Hochberg MC, Altman RD, Brandt KD, Clark BM, Dieppe PA, Griffin MR, Moskowitz RW, Schnitzer
TJ. Guidelines for the Medical Management of Osteoarthritis. Part I. Osteoarthritis of the Hip. American
College of Rheumatology. Arthritis Rheum. 1995; 11:1535-40.
3. Hochberg MC, Altman RD, Brandt KD, Clark BM, Dieppe PA, Griffin MR, Moskowitz RW, Schnitzer
TJ. Guidelines for the Medical Management of Osteoarthritis. Part II. Osteoarthritis of the Knee. American
College of Rheumatology. Arthritis Rheum. 1995;11:154146.
4. Kas, Ýskelet ve Eklem Sistemi Hastalýklarý. Kayaalp SO Editör. Türkiye Ýlaç Kýlavuzu 2001 Formüleri,
Ýstanbul:Turgut Yayýncýlýk, 2001.
5. Manek NJ, Lane NE, Osteoarthritis: Current Concepts in Diagnosis and Management. Am Fam Physician.
2000; 61:1795-804.
266 OSTEOARTÝRÝT
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
OSTEOPOROZ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Primer osteoporoz
En sýk görülen tiptir. Menopoz sonrasý osteoporoz, 70 yaþ üstündekileri etkileyen
yaþa baðlý senil osteoporoz ve menopoz öncesi kadýnlarla orta yaþlý erkekleri etkileyen
idiyopatik osteoporoz gibi alt tipleri vardýr.
Sekonder osteoporoz
Ýlaç kullanýmý, kortikosteroid fazlalýðý, enflamatuvar eklem hastalýklarý (romatoid
artrit, ankilozan spondilit gibi), kemik yapýsýný etkileyen endokrin hastalýklar nedeniyle
geliþir.
Risk faktörleri
Diyetle yetersiz kalsiyum, D vitamini ve aþýrý miktarda protein alýmý
Aile öyküsü
45 yaþýn altýndaki menopoz, cerrahi menopoz
Geç menarþ (>16 yaþ)
Ýleri yaþ (>65 yaþ)
Hipogonadizm
Ýmmobilizasyon ve sedanter yaþam
Aþýrý sigara, alkol ve kafein tüketimi
Yetersiz güneþ ýþýðýna maruz kalma (örneðin; kapalý giyinme)
Kýsa boy ve ince vücut yapýsý
Cinsiyet: Kadýnlarda erkeklerden daha sýktýr.
Belirti ve bulgular
Sýrt aðrýsý (akut/kronik), travma olmaksýzýn veya minimal travma ile oluþan kýrýklar
(vertebra, önkol distali, femur proksimali, pubis ve kosta), torakal kifoz, skolyoz ve
boyda kýsalma.
OSTEOPOROZ 267
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Taný
Hastada risk faktörlerinin varlýðý, fizik muayenede postür deðiþiklikleri ve boy
kýsalmasý osteoporozu düþündüren bulgulardýr. Seksen yaþýn üstünde ve travmaya baðlý
olmadan kýrýk geliþen hastalarda baþka bir tetkik yapmadan osteoporoz tedavisine
baþlanmalýdýr.
Tedavi
Tedaviden çok korunma önemlidir. Maksimum kemik kütlesi otuzlu yaþlara kadar
oluþtuðundan, çocukluk ve gençlik döneminde yeterli kalsiyum ve D vitamini alýmý, çok
önemlidir.
Profilaktik ilaç uygulamasýnýn etkisi yoktur.
Tedavide hastaya göre yaklaþým önerilir.
Korunma
Yeterli kalsiyum alýmý (Tablo): Risk faktörleri olanlarda 1.000-1.500 mg/gün
kalsiyum alýmý saðlanmalýdýr. Diyetle yeterli kalsiyum alýmýnýn saðlanamadýðý
durumlarda aðýzdan kalsiyum preparatlarý, tercihen akþam verilebilir. Bir su bardaðý
süt veya 1 kase yoðurt veya 100 g beyaz peynir yaklaþýk 250 mg kalsiyum içerir.
Yeterli D vitamini alýmý: Yeterince güneþe maruz kalmayan kiþiler ve yaþlýlarda
400-800 iü/gün D vitamini aðýz yoluyla verilebilir.
Düzenli fiziksel aktivite: Haftada 3-4 gün 1 saat, yüz, kol ve bacaklar doðrudan
güneþ ýþýðýna maruz kalacak þekilde, yürüyüþ, koþu gibi kemiðe yük bindirici
egzersizler yararlýdýr.
Sigara içilmemesi, aþýrý alkol ve kafein tüketilmemesi önerilmelidir.
Düþmelerin engellenmesi için önlem alýnmalýdýr. Hastalar kýrýk oluþturabilecek
düþme risk faktörleri (örneðin genel düþkünlük hali, denge ve görme bozukluðu,
sedatif kullanýmý gibi) açýsýndan uyarýlmalýdýr.
268 OSTEOPOROZ
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Sevk
Ýki ve daha fazla risk faktörü olan, menopoz sonrasý dönemdeki kadýnlar
Radyografide ileri derecede osteopeni (kemik yoðunluðunda azalma) saptananlar
Sekonder osteoporoza yol açabilecek hastalýðý olanlar
Osteoporoza iliþkin semptom belirten hastalar
sevk edilmelidir.
Kaynaklar
1. Delaney MF, LeBoff MS. Metabolic Bone Diseases. Ruddy S, Harris ED, Sledge CB, ed. Kelleys
Textbook of Rheumatology. Philadelphia: Saunders 2001;1635-52.
2. Osteoporosis Prevention, Diagnosis, and Therapy. NIH Consensus Statement. March 27-29; 2000; 17(1):1-
36.
3. Lane JM, Nydick M. Osteoporosis: Current Modes of Prevention and Treatment. J Am Acad Orthop Surg.
1999;7:19-31.
4. Sambrook PN, Dequeker J, Rasp HH. Osteoporosis. Klippel JH, Dieppe PA, ed. Rheumatology.
London: Mosby; 1998; 8.36.1 8.41.11.
5. Hahn BH. Osteopenic Bone Diseases. Koopman WJ ed. Arthritis and Allied Conditions. Baltimore:
Williams and Wilkins; 1997;2203-31.
6. Yýlmaz C. Tüm Yönleriyle Osteoporoz. Ankara: Bilimsel Týp Yayýnevi; 1997.
7. Riggs BL, Melton LJ. The Prevention and Treatment of Osteoporosis. N Engl J Med. 1992;327:620-7.
OSTEOPOROZ 269
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
270
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
DÝABETES MELLÝTUS
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Diabetes mellitus (DM), insülin eksikliði ya da insüline karþý direnç nedeniyle oluþan
ve hiperglisemi ile karakterize bir metabolizma bozukluðudur. Görülme sýklýðý, 20 yaþ
üstünde %7,2dir. Açlýk kan/plazma þekeri normal sýnýrlarda olanlarýn tokluk kan þekeri
düzeyleri incelendiðinde, en az %33ünün DM tanýsý alma olasýlýðý olduðu görülür.
Risk faktörleri
Yaþ, þiþmanlýk, sedanter yaþam, ailede diyabet varlýðý, gestasyonel diyabet öyküsü.
Hastalarýn %50sine hipertansiyon eþlik eder.
Taný
Semptomlar
Belirgin bir semptom olmayabilir.
Aðýz kuruluðu Halsizlik Tekrarlayan deri enfeksiyonlarý
Kilo kaybý Vajinal kaþýntý El ve ayaklarda karýncalanma ve
Polidipsi ve/veya akýntý yanma
Polifaji Bulanýk görme Mide bulantýsý
Çabuk acýkma Yaralarýn geç iyileþmesi Uyku hali
Poliüri Erektil disfonksiyon
Fizik muayene
Hastada belirgin bir muayene bulgusu olmayabilir. Yine de
Tedavi
Amaç, kan/plazma þekerini düzenlemek ve DM ile birlikte sýk görülen lipid profil
bozukluðu, kan basýncý yüksekliði ve diðer mikro/makrovasküler patolojileri önlemek
yoluyla komplikasyonlarý engellemektir.
Ýlaçsýz tedavi
1. Eðitim: Hastaya hastalýðý, tedavi edilmezse DMnin yol açacaðý komplikasyonlar,
hipoglisemi belirtileri ve alýnabilecek önlemler, diyet, egzersiz, ayak bakýmý ve
uygulama yöntemleri hakkýnda bilgi verilmelidir.
2. Diyet tedavisi: Amaç, hastanýn ideal aðýrlýðýna ulaþmasý, bu aðýrlýðýn korunmasý ve
yemek sonrasý kan/plazma glukozunda ani yükselmelerin engellenmesidir. Ýdeal
aðýrlýk cinsiyete ve yaþa göre deðiþir. Vücut kitle indeksinin [VKÝ = Vücut aðýrlýðý
(kg) / boy (m 2)] 19-25 arasýnda olmasý hedeflenir. Hastaya verilecek kalori, hedef
ideal aðýrlýða göre hastanýn yaþý, cinsiyeti, mesleði ve fizik aktivitesi dikkate alýnarak
hesaplanýr. Hastanede yatan hastalarýn büyük kýsmýnýn enerji gereksinimi,
vücut aðýrlýðýnýn kilogramý baþýna 25-35 kcal hesabýyla karþýlanabilir. Hasta,
zayýfsa, günlük kalori miktarý 200-400 kcal arttýrýlabilirken þiþmansa azaltýlmalýdýr.
Saðlýk ocaðýnda, belirli kalori miktarý içeren standart diyet örnekleri, gýda deðiþim
listeleri geçici olarak kullanýlabilir.
3. Egzersiz: Uygun bir egzersiz programý, haftada 3-4 kez yapýlacak, kalp atým sayýsýný
%50 artýracak, 30-40 dakikalýk tempolu yürüyüþ gibi bir aktiviteden oluþmalýdýr.
Egzersiz programýna baþlamadan önce mutlaka sistemik muayene yapýlmalý,
hasta özellikle kardiyovasküler açýdan deðerlendirilmelidir.
4. Sigara ve alkol kullanýlmamasý önemlidir. (Sigara býrakma rehberine bakýnýz. Sh. 293)
Ýlaç tedavisi
Tip 1 DM kuþkusu olan veya yeni taný konulmuþ hastalar acilen sevk edilmelidir.
Ýleri inceleme ve tedavi planlanmasýndan sonra, hasta uzman önerileri çerçevesinde birinci
basamakta izlenebilir.
Tip 2 DMli hastalarýn yaklaþýk %30u diyet + egzersiz + eðitim ile yýllarca
metabolik olarak kontrol altýnda tutulabilir.
Tip 2 DMde oral antidiyabetikler düþük dozda baþlanýr ve kan glukoz deðerlerine
göre dozlarý ayarlanýr.
272 DÝABETES MELLÝTUS
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýyi metabolik
Ýnsülin + oral hipoglisemik kontrol saðlanmamýþsa** Ýnsülin
*TKÞ: Tokluk Kan/Plazma Þekeri: Öðünden iki saat sonra alýnan kan/plazma þekeri.
** Ýleri tetkik ve tedavi için uzmana sevk edilmelidir. Düzenlenen tedavi protokolü ve uzman önerileri çerçevesinde izlenebilir.
Temel ilaçlar
1. Metformin: Periferik insülin direncini düþürdüðü için özellikle obez hastalarda
tercih edilir. 850 mg dozla baþlanýr. Tek veya iki doz olarak yemeklerden sonra
verilir. En yüksek günlük doz 2,5 grdýr.
2. Akarboz: Baðýrsaklardan glikoz emilimini geciktirir. Baþlangýç dozu, günde üç
kez 50 mgdýr. Ýlaç yemeðin ilk lokmasý ile birlikte alýnmalýdýr. Gastrointestinal
sistem yakýnmalarýna yol açabilir. Bu yakýnmalarý azaltmak ve hasta uyuncunu
arttýrmak için 25 mg dozda da baþlanabilir. Gerekirse doz 3x100 mga kadar
yükseltilebilir.
3. Ýkinci kuþak sulfonilüreler: Ýnsülin salgýlanmasýnda artýþ saðlayarak etki gösteren
bu grup ilaçlar genellikle, yemeklerden 20-30 dakika önce alýnmalýdýr.
- Gliklazid: Tedaviye 40-80 mg arasýnda bir dozla baþlanýr ve yanýta göre doz
ayarlanýr. Tek dozda en fazla 160 mg kahvaltýda alýnýr. Daha yüksek dozlar günde
2 ya da 3e bölünerek verilmelidir. En yüksek günlük doz 320 mgdýr.
- Glipizid: Tedaviye 2,5 ile 5 mg arasýnda bir dozla baþlanýr. En yüksek günlük
doz 20 mgdýr. Kahvaltýdan önce 15 mglýk tek doz þeklinde uygulamak mümkündür.
Daha yüksek dozlar 2 ya da 3e bölünerek verilebilir.
- Glibenklamid: Tedaviye 5 mg (yaþlýlarda 2,5 mg) dozla baþlanýr ve yanýta göre
doz arttýrýlabilir. En yüksek günlük doz 15 mgdýr ve 3e bölünerek verilebilir.
- Glibornurid: Tedaviye 12,5 mg dozla baþlanýr. Tek doz uygulanýr. 75 mglýk en
yüksek doza kadar çýkýlabilir.
- Glimepirid: Tedaviye 0,5-1 mg arasýnda bir dozla baþlanýr. 1-2 haftada bir
1 mglýk artýþlarla doz ayarlanabilir. Tek veya iki dozda verilmelidir. En yüksek
günlük doz 6 mgdýr.
4. Meglitinidler: Nateglinid ve repaglinid gibi ilaçlar insülin salgýlanmasýný hýzla
arttýrýr, ancak bazal düzeylerine hýzla dönmesini saðlar. Dolayýsýyla, postprandiyal
kan/plazma glukozunun etkin kontrolünü saðlamak ve fizyolojik bir plazma insülin
profili elde etmek mümkün olabilir.
5. Tiyazolidindionlar: Rosiglitazon, pioglitazon gibi ilaçlar periferik dokularýn insüline
duyarlýlýðýný arttýrarak insülin direncini azaltýrlar.
6. Ýnsülin : Birinci basamakta zorunlu olmadýkça baþlanmamalýdýr. Uzman önerileri
çerçevesinde izlem ve doz ayarlanmasý yapýlabilir.
Ýzlem
Diyabetik hasta, kan þekeri kontrol altýna alýnana dek haftada 1-2 kez, sonra üç ayda
bir izlenmelidir. Ýzlemde, açlýk kan þekeri, postprandial ikinci saat kan þekeri, HbA lC
(mümkünse 6 ayda bir), genel fizik muayene, aðýrlýk izlemi, kan basýncý ölçümü, ayak
muayenesi gereklidir. Yaþam tarzýnda yapýlmasý gereken deðiþiklikler hasta eðitimi
çerçevesinde sürekli vurgulanmalýdýr. Her yýl ek olarak ayrýntýlý göz dibi muayenesi
Sevk
Kan þekerinin ölçülemediði durumlarda hastalarýn birinci basamakta izlemi ve
tedavisi mümkün deðildir.
Diyabetik koma ve prekomalarda yeterli hidrasyon saðlanarak hasta sevk edilmelidir.
Gebe diyabetikler
Aðýr nefropatisi olanlar
Retinopatisi olanlar
Aðrýlý nöropatisi olanlar
Tip 1 DMsi olanlar
Ýyileþmeyen diyabetik yaralarý, diyabetik ayaðý olanlar
Otonom nöropati saptananlar
Her þeye raðmen diyabeti kontrol edilemeyenler
Kronik karaciðer hastalýðý olanlar
Aðýr hiperglisemik ve genel durumu bozuk hastalar uzmana sevk edilmelidir. Yaþamý
tehdit eden durumlarda hasta, hipoglisemi riski yaratmayacak dozlarda kristalize
insülin uygulanarak sevk edilmelidir.
Tedavi altýndaki hastalar hipoglisemi halinde ise yeterli glikoz verilerek acilen sevk
edilmelidir. Nakil sýrasýnda hipoglisemi ataklarýný engelleyecek önlemler (glikoz
infüzyonu ve glukagon enjeksiyonu) alýnmalýdýr.
Kaynaklar
1. The Expert Committee on the Diagnosis and Classification of Diabetes Mellitus. Report of the Expert
Committee on the Diagnosis and Classification of Diabetes Mellitus. Diabetes Care, January 2002;
25(Supplement 1): S5-S20.
2. American Diabetes Association. Evidence Based Nutrition Principles and Recommendations for the
Treatment and Prevention of Diabetes and Related Complications. Diabetes Care, January 2002; 25(Supplement
1): S50-S620
3. American Diabetes Association: Standards of Medical Care for Patients with Diabetes Mellitus (position
statement) Diabetes Care 2002; 25 (Supplement 1): S3333-S49.
4. Defronzo RA. Pharmacologic Therapy for Type 2 Diabetes Mellitus. Ann Intern Med 1999;131:281-303.
5. Bonora E, Muggeo M. Postprandial Blood Glucose as a Risk factor for Cardiovascular Disease in type II
Diabetes: the Epidemiological Evidence. Diyabetologica 2001;44: 2107-14.
6. The DIS Group. Risk factors for myocardial infarction and death in newly detected NIDDM: The Diabetes
Intervention Study, 11-year Follow-up. Diyabetologia 1996; 39: 1577-83.
7. Ratner RE. Controlling Postprandial Hyperglycemia. Am J Cardiol 2001; 88(Supplement): 26H-31H.
8. Standard Treatment Guidelines and Essential Drugs List for South Africa. 1998:38-45.
9. Türkiye Ýlaç Kýlavuzu 2001 Formüleri. Endokrin Sistem Ýlaçlarý. Kayaalp SO, ed. Türkiye Ýlaç Kýlavuzu
2001 Formüleri. Ýstanbul: Turgut Yayýncýlýk, 2001; 308-19.
276
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
OBEZÝTE
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kýrk beþ yaþ üstü erkekler, menopozdaki kadýnlar, sigara içenler, sedanter yaþam
sürenler, ailelerinde hipertansiyon, kalp-damar hastalýðý, diabetes mellitus olanlar bu
hastalýklar açýsýndan risk altýndadýr.
Çocukluk çaðý, özellikle adolesan çaðý obezitesi genellikle eriþkin yaþta da sürer.
Çocukluk obezitesi taný ve tedavisi, eriþkin çaðdaki kronik hastalýklarý önleme açýsýndan
çok önemlidir.
Taný
Obezite tanýsý için antropometrik ölçümler yeterlidir.
Vücut kitle indeksi (VKÝ) en sýk ve güvenilir olarak kullanýlan ölçüttür:
2
VKÝ = Vücut aðýrlýðý (kg) / Boy (m 2 )
2
VKÝnin 30 kg/m ve üstünde olmasý obezite olarak kabul edilir.
2
Risk altýndaki kiþilerde VKÝ ³27 kg/m olmasý obezite kabul edilmelidir.
Çocuklarda ise VKÝnin yaþa ve cinsiyete göre 95. persentilin üstünde olmasý obezite
kabul edilir (Tablo 1).
OBEZÝTE 277
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Ayýrýcý taný
Endokrin (hipotiroidi, Cushing sendromu, insülinoma, polikistik over sendromu,
erkekte hipogonadizm), genetik nedenler ve ilaç kullanýmý düþünülmelidir.
Laboratuvar
Olanak varsa, açlýk ve tokluk kan þekeri, serum lipidleri (trigliserid, total kolesterol,
LDL-kolesterol, HDL-kolesterol) deðerlendirilmelidir.
Tedavi
Amaç, hasta için kabul edilebilir, gerçekçi bir kilo kaybý hedeflenerek, obeziteye
iliþkin morbidite ve mortalite riskini azaltmak ve yaþam kalitesini yükseltmektir. Vücut
aðýrlýðýnýn 6 aylýk dönemde %10 azalmasý obezitenin yol açtýðý hastalýklarýn önlenmesinde
önemli yarar saðlar.
1. Diyet
Diyetle haftada ortalama 500 gram kilo kaybý beklenir. Bu amaçla, düþük kalorili
dengeli diyetler planlanmalýdýr. Pratik yaklaþým olarak, kadýnlar için 1.200 kcal/gün,
erkekler için 1.400 kcal/gün orta derecede düþük kalorili diyet önerilebilir.
Diyet bileþimi %20-30 yað, %15 protein ve %55-60 karbonhidrattan oluþmalýdýr.
Diyet yüksek lif oraný içermeli, doymuþ yað oraný azaltýlmalý ve deðiþime olanak
saðlanmalýdýr.
Diyetin öðünleri sýk, miktarlarý az olmalý, sosyoekonomik koþullara uygun ve
yaþam boyu uygulanabilir olmalýdýr.
Kýsa süreli, dengesiz ya da çok düþük kalorili diyetlerden kaçýnmalýdýr.
2. Egzersiz
Egzersiz hastanýn cinsiyeti, yaþý ve mevcut risk faktörlerine göre ayarlanmalýdýr.
Yürüyüþ, güvenli ve kolay uygulanabilir olduðundan herkese önerilebilir. Günde 10
dakika olarak baþlayýp haftada en az 5 gün 30-45 dakikaya çýkacak þekilde arttýrýlmalýdýr.
3. Davranýþ deðiþikliði
Hastanýn yaþam þekli ve beslenme alýþkanlýklarýnda kalýcý deðiþiklikler saðlanmaya
çalýþýlýr. Besin maddelerinin saðlýklý hazýrlanýþ þekilleri önerilir.
278 OBEZÝTE
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TA N I V E T E D AV Ý R E H B E R Ý
2003
Ýki yaþ altýndaki çocuklarda, motor geliþme geriliði yoksa kilo kaybý
amaçlanmamalýdýr.
Ýki-yedi yaþ arasý çocuklarda amaç kilonun korunmasýdýr. Ancak çocuk çok hýzlý
kilo almýþsa ya da ailede baþka obez bireyler varsa, ayda en fazla 500 gram aðýrlýk
azalmasý saðlanmalýdýr.
Yedi yaþýndan büyük çocuklarýn haftada 0,5-1 kg kaybetmesi saðlanmalýdýr.
Sevk
Diyet ve egzersiz tedavisine raðmen kilo kaybýnýn olmamasý
Stabil olmayan veya yeni ortaya çýkmýþ ek hastalýklarýn varlýðý
Sekonder obezite
Hedeflenenden çok kilo kaybý
Yeme alýþkanlýklarý ve gerçekçi olmayan nedenlerle tedaviye uymama (psikotik
hastalar)
durumlarýnda hasta sevk edilmelidir.
Çocukluk çaðýnda, obez çocukta kabýzlýk varsa hipotiroidi; mental retardasyon,
geliþme geriliði ve minör malformasyonlar varsa genetik bazý sendromlar açýsýndan
çocuk sevk edilmelidir.
Ýzlem
Ayda bir kez, mümkünse ayný tartý ile, aðýrlýk izlemi yeterlidir.
Diyetle ilgili eðitim verilmelidir. Beklenen ölçüde kilo kaybý yoksa eðitim
tekrarlanmalýdýr.
Beklenenden (3 ayda vücut aðýrlýðýnýn %10undan) çok kilo kaybý varsa hasta
katabolizma açýsýndan dikkatle ve daha sýk aralýklarla izlenmelidir.
Kan basýncý izlemi yapýlmalýdýr.
OBEZÝTE 279
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Tablo 2. Günlük enerji gereksinimine göre besin gruplarýnýn tüketilmesi önerilen porsiyon sayýlarý*
Enerji Tahýl Meyve Sebze Süt ve ürünleri Et, yumurta, kurubaklagil Yað
1.200 5 2 3 1,5 4 3
1.300 5 2 4 1,5 4 4
1.400 5 2 4 2 5 4
1.500 6 2 4 2 5 4
1.600 6 3 4 2 6 4
1.700 7 3 4 2 6 5
1.800 7 3 5 2 7 5
Kaynaklar
1. Clinical Guidelines on the Identification, Evaluation and Treatment of Overweight and Obesity in Adults.
The Evidence Report. NIH Publication No. 98-4083, 1999.
2. Onat A. TEKHARF (Türk Eriþkinlerde Kalp Saðlýðý, Risk Profili ve Kalp Hastalýðý) Ýstanbul, 2000.
3. Hatemi H, Turan N, Arýk N, Yumuk V. Türkiye Obezite ve Hipertansiyon Tarama Sonuçlarý (TOHTA).
Endokrinolojide Yöneliþler 2000;11 (Ek 1).
4. Alikaþifoglu A, Yordam N. Obezitenin Tanýmý ve Prevalansý. Katký 2000:21:475-81.
5. Hellerstein MK, Parks EJ. Obesity and Overweight. Greenspan FS, Gardner DG, ed. Basic and Clinical
Endocrinology, 6th ed. McGraw-Hill, 2001.
6. Ulusal Obezite Rehberi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneði, 1999.
7. Whitaker RC, Wright JA, Pepe MS, Siedel KD, Diettz WH. Predicting Obesity in Young Adulthood from
Childhood and Parental Obesity. N Eng J Med. 1997:337;869-73.
8. Dietz WH. Chilhood Obesity. Prevention and Treatment of Childhood Obesity. Acad Sci. 1993:699:47-
54.
9. Scottish Intercollegiate Guidelines Network (SIGN). Obesity in Scottland. A National Clinical Guideline.
Pilot Edition. SIGN Publication No 8,1996.
280 OBEZÝTE
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
PROTEÝN-ENERJÝ
MALNÜTRÝSYONU
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Malnütrisyon ülkemizde yaygýn bir saðlýk sorunu olup 5 yaþýn altýndaki çocuklarýn
%8,3ü yaþa göre düþük aðýrlýklýdýr.
Risk faktörleri
1. Temel nedenler
Besin ögelerinin nitelik ya da nicelik olarak yetersizliði
Kusma ve ishaller
Enfeksiyon ve parazitozlar
Düþük sosyoekonomik düzey
2. Hazýrlayýcý nedenler
Preterm doðum, düþük doðum aðýrlýðý, doðum travmasý,
Sindirim sisteminin yapýsal bozukluklarý (örneðin; damak, dudak yarýðý)
Kalp, dolaþým, böbrek, sinir sisteminin kronik hastalýklarý, mental retardasyon
Metabolik ve endokrin hastalýklar (örneðin; diyabet)
Diðer hastalýklar (örneðin; çölyak, kistik fibroz, malign hastalýklar)
Taný
Vücut aðýrlýðý, antropometrik ölçüler ve aralarýndaki iliþkiler malnütrisyon tanýsýna
yardýmcýdýr. Malnütrisyon ve derecesinin belirlenmesinde yaygýn olarak Gomez sýnýflamasý
kullanýlýr.
Gomez sýnýflamasý:
Yaþa göre aðýrlýk deðerlendirmesine dayanýr. Aðýrlýk, ayný yaþta, beslenmesi iyi,
saðlýklý bir çocuðunki ile karþýlaþtýrýlýr.
Çocuðun aðýrlýðý
Yaþa göre aðýrlýk (%) = x 100
Ayný yaþta saðlýklý bir çocuðun aðýrlýðý
PROTEÝN-ENERJÝ MALNÜTRÝSYONU 281
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Aðýr malnütrisyon
Marasmus: Kalori eksikliði ön plandadýr. Aðýrlýk, yaþa göre aðýrlýk eðrilerinde
-2 SDnin altýndadýr ve belirgin zayýflýk bulgularý vardýr. Yüz görünümü normal olabilir,
ancak omuz, kol, kalça ve bacak kaslarý atrofiktir. Kostalar belirgindir. Kalçalar,
göðüs ve karýnla karþýlaþtýrýldýðýnda daha küçüktür. Kalça yað dokusu kaybolduðu
için kalça ve baldýrlarda çok sayýda deri katlantýsý vardýr.
Kwashiorkor: Protein eksikliði ön plandadýr. Özellikle ayaklarda olmak üzere
jeneralize ödem, apati, deri ve saç deðiþiklikleri görülür.
Marasmik kwashiorkor: Marasmus ve kwashiorkor bulgularý bir aradadýr.
Tedavi
Birinci basamakta yalnýzca hafif malnütrisyonlu çocuklar tedavi edilir.
Ýlaçsýz tedavi
Beslenme önerileri
Bebek 6 aydan küçük ve yalnýzca anne sütü alýyorsa:
- Emzirme tekniði deðerlendirilmeli ve uygun emzirme tekniði anneye gösterilmelidir.
Anneye daha sýk, daha uzun, gece ve gündüz emzirmesi önerilmelidir (1. Ek).
- Beþ gün sonra kontrole çaðýrýlmalýdýr.
Bebek 6 aydan küçük ve anne sütüne ek olarak baþka besin ya da süt alýyorsa:
- Anneye sütünün bebeði besleyebileceði konusunda özgüven kazandýrýlmalýdýr.
- Anneye bebeðini daha sýk, daha uzun, gece ve gündüz emzirmesi, yavaþ yavaþ ek
besinleri azaltmasý önerilmelidir.
- Beþ gün sonra kontrole çaðýrýlmalýdýr.
Ýlaçlý tedavi
Malnütrisyon açýsýndan izlem boyunca, A vitamini 1.000 ü/gün, D vitamini 400 ü/gün
içerecek þekilde çoklu vitamin verilir.
Demir eksikliði anemisi saptanýrsa tedavi edilir (Demir Eksikliði Anemisi rehberine
bakýnýz. Sayfa 255).
Ýzlem
5. günde annenin beslenmedeki deðiþiklik önerilerine uyucunu deðerlendirmek
için kontrol edilir.
14. günde çocuðun aðýrlýðýnýn ölçülmesi ve beslenme uygulamalarýnýn yeniden
deðerlendirilmesi için kontrol edilir.
Çocuk kilo almaya baþlamýþsa anne övülür ve desteklenir.
Çocuðun kilosunda deðiþiklik yoksa, anneye saptanan beslenme sorunlarý ile ilgili
önerilerde bulunularak 1 ay sonra tekrar kontrole çaðýrýlýr.
Çocuk yaþýna göre uygun kilo artýþýna ya da normal aðýrlýðýna ulaþýncaya kadar
aylýk izlem sürdürülür.
Aþýlamanýn aþý takvimine uygun olarak sürdürülmesi gerekir.
Sevk
Orta ve aðýr malnütrisyon varsa
Hafif malnütrisyonda beslenmenin düzelmediði (aðýrlýk artýþýnýn en az 10-20
gr/kg/gün olmadýðý) saptanýyor ya da çocuk kilo kaybediyorsa
Öykü ve klinik bulgular malnütrisyonun sistemik bir hastalýk sonucunda ortaya
çýktýðýný düþündürüyorsa
hasta sevk edilmelidir.
Korunma
Gebelik izleminin düzenli yapýlmasý ve anne sütünün önemi konusunda eðitim
verilmesi
Doðum sonrasýnda bebeðin anne yanýna hemen verilmesi ve emzirmeye baþlanmasý
Çocuk saðlýðý izleminin düzenli olarak yapýlmasý, izlemde büyüme eðrisinin
deðerlendirilmesi ve beslenme bilgilerinin verilmesi (1. Ek)
Çocuðun aðýrlýðý yaþýna göre henüz -2SDnin altýnda olmasa bile, aðýrlýk eðrisinin
plato çizmesi veya aðýrlýk kaybýnýn olmasý durumunda beslenme danýþmanlýðý ve
izlemin sýklaþtýrýlmasý
Malnütrisyon açýsýndan risk faktörlerine sahip çocuklarýn daha sýk izlenmesi ve
beslenme danýþmanlýðýna önem verilmesi
Kaynaklar
1. Gökçay G, Garibaðaoðlu M. Saðlýklý Çocuðun Beslenmesi. Neyzi O, Ertuðrul T, ed. Pediatri, 3. bas. Nobel
Týp Kitapevleri, 2002:183-203.
2. Saner G. Protein-enerji Malnütrisyonu. Neyzi O, Ertuðrul T, ed. Pediatri, 3. bas. Nobel Týp Kitapevleri,
2002:210-20.
3. Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý 1998, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara, 1999.
4. World Health Organization. Integrated Management of Childhood Illness-Çocuk Hastalýklarýna Entegre
Yaklaþým Türkiye Adaptasyonu, 2002.
5. World Health Organization. Management of Severe Malnutrition: A Manual for Physicians and Other
Senior Health Workers, Geneva, 1999.
PROTEÝN-ENERJÝ MALNÜTRÝSYONU
öðün/gün) verilmelidir. yumurta, peynir gibi besinlerden
ticari mama, inek sütü) benzeri) biri sývý yað ile birlikte katýlmalýdýr.
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I
verilmemelidir. Sývý yað ile hazýrlanmýþ kýymalý (ya da tavuklu) -Günde iki ara öðün verilmelidir.
Sývý yað ile hazýrlanan sebze ve tahýl
-Bebek her istediðinde, gece sebze yemeði (patates, kabak ve benzeri) ve yoðurt, -Ara öðün olarak taze sebze
çorbalarý (patates, pirinç, mercimek,
ve gündüz, günde toplam en bulgur ve benzeri) ekmek meyve, inek sütü, yoðurt, peynir
az 8 kez emzirilmelidir. Yumurta sarýsý ya da kýyma, sebze Sývý yað ile hazýrlanan kýymalý çorbalar (sebze ekmek verilebilir.
eklenmiþ pirinç ya da bulgur ile ve tahýl, kuru baklagil çorbalarý) -Ýçecek olarak kaynatýlmýþ su,
hazýrlanmýþ yemekler (etli dolmalar, sulu Sývý yað ile hazýrlanan kuru baklagil yemeði ayran, inek sütü, taze sýkýlmýþ
köfte ve benzeri) (kuru fasulye, nohut) ve ekmek (pirinç pilavý, meyve suyu verilmelidir.
Yoðurtlu çorbalar (tarhana, yayla) ve bulgur pilavý)
ekmek Yumurta sarýsý ya da kýyma, sebze eklenmiþ
Mercimek, pirinç, bulgur, havuç, patates, pirinç ya da bulgur ile hazýrlanmýþ yemekler (etli
domates, kuru soðan, sývý yað ile dolmalar, sulu köfte)
hazýrlanan çorbalar ve ekmek Yoðurtlu çorbalar (tarhana, yayla) ve ekmek
Muhallebi ya da sütlaç (pirinç unu, Izgara köfte, pilav (makarna, patates)
pirinç, yumurta, süt, þeker, sývý yað ile Yumurta, domates, biber, peynir, sývý yað ile
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK
285
T. C . S A Ð L I K B A K A N L I Ð I BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
MAYIS 2003
2. Ek. Anne sütü alamayan 0-6 aylýk bebekler için beslenme rehberi
Ýlk Ay
1-3 Ay
4-6 Ay
6 ay 220-240 ml 4
KANSERLÝ
HASTAYA YAKLAÞIM
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Kanserlerin üçte biri önlenebilir, üçte biri erken taný ile tedavi edilebilir, üçte
birinde yaþam kalitesi uygun bakýmla iyileþtirilebilir.
Tüm kanserlerin %35inden yiyecekler, %30undan tütün ve ürünleri, %10undan
enfeksiyon etkenleri, %4ünden mesleksel faktörler, %21inden diðer nedenler sorumludur.
*Avrupada benzer insidanslarýn yüz binde 150-300 arasýnda olduðu dikkate alýnýnca, ülkemizde kanserli
olgularýn saðlýklý bildirilmediði anlamý çýkarýlabilir.
Öykü
Meslek ve alýþkanlýk öyküsü, öz ve soygeçmiþi içeren ayrýntýlý öykü alýnmalýdýr.
Fizik muayene
Sistemik muayene yapýlmalý; deri, lenf düðümü, akciðerler, meme, karýn, testisler ve
prostat muayenesi, rektal, vajinal ve nörolojik muayene özellikle yapýlmalýdýr.
Laboratuvar
Kan sayýmý
Periferik yayma
Eritrosit sedimentasyon hýzý: Enfeksiyon dýþlandýktan sonra, 20 mm/stin üzerindeki
2 ölçüm, özellikle yaþlý hastalarda kanser olasýlýðý açýsýndan deðerlendirilmelidir.
Dýþkýda gizli kan: Kolorektal kanserlerde önemlidir.
Ýdrar incelemesi : Aðrýsýz hematüri mesane ve böbrek kanserlerinde önemli bir
bulgudur.
Pap smear: Serviks kanseri tanýsýnda önemlidir.
Risk faktörleri
Aþaðýda ülkemizde sýrasýyla en sýk görülen kanser tür ve risk faktörleri belirtilmiþtir.
Saðlýk ocaðý hekimi, bu riskleri taþýyan bireyleri yýlda en az bir kez deðerlendirmeli,
kuþkulu olgularý sevk etmeli ve sonuçlarýný izlemelidir.
Akciðer kanseri
Tütün ve alkol
Yaþ: En sýk 55-65 yaþ
Mesleksel veya çevresel olarak asbest, uranyum, radon veya radyasyona maruziyet
Akciðer kanseri %90ý tütünle iliþkili olmasý nedeniyle tüm kanser türleri arasýnda en
çok önlenebilir olanýdýr.
Mide kanseri
Yaþ: En sýk 60 yaþ
Kurutulmuþ, tuzlu, dumanlanmýþ, salamura, kýzartma, nitrat içeriði yüksek yiyeceklerin
fazla tüketimi
H. pylori enfeksiyonu
Tütün
Pernisyöz anemi, atrofik gastrit, intestinal polipler
Menetrier hastalýðý
Mesane kanseri
Tütün
Çeþitli karsinojenlere mesleksel veya çevresel olarak maruziyet (anilin, aromatik
aminler, benzidin, azo boyalarý, 2-naftilamin, boyalar, petrol ve ürünleriyle çalýþanlar,
kablo ve matbaa iþçileri)
Þistozoma enfeksiyonu
Kronik sistit
Pelvik radyoterapi, nitrozaminlerle karþýlaþma
Siklofosfamid, klornafazin, sodyum-2 merkaptosülfat kullanýmý
Larenks kanseri
Tütün, alkol ve marihuana
Gastroözofageal reflü hastalýðý
Human papilloma virus (HPV) enfeksiyonu
Ýyonizan radyasyon, hardal gazý, izopropil yaðý, asbest, nikel ve dietil sülfata
maruziyet
Kötü beslenme ve düþük sosyoekonomik düzey
Deri kanseri
Siðil, melanositik lezyon (ben)
Açýk ten, saç ve göz rengi
Kseroderma pigmentozum öyküsü
Albinizm
Uzun süreli ultraviyole maruziyeti veya yanýk skarlarý
Kömür-katran türevlerine maruziyet
Meme kanseri
40 yaþýn üstündeki kadýnlar
Kiþisel ve/veya ailesel meme kanseri öyküsü: Annesinde meme kanseri öyküsü
olanlarda risk en yüksektir.
Nulliparite, ilk gebeliðini 30 yaþtan sonra yaþamýþ olmak
Menarþý 12 yaþtan önce veya menopozu 50 yaþtan sonra yaþamýþ olmak
Radyasyona maruziyet
Kronik alkol kullanýmý
Atipik duktal hiperplazi
Over kanseri
Ýnfertilite
Klomifen sitrat, menotropin ve/veya perineal pudra kullanýmý
Yaðdan zengin beslenme
Kendisinde veya ailesinde meme, kolon ve/veya over kanseri öyküsü
Erken (12 yaþ öncesi) menarþ ve/veya geç (50 yaþ sonrasý) menopoz
Prostat kanseri
50 yaþýn üstündeki erkekler
Ailede prostat kanseri öyküsü
Yaðdan zengin beslenme
Aðýr metallere (özellikle kadmiyum) ve ultraviyole ýþýða maruziyet
Enfeksiyon etkenleri
Tütün
Serviks kanseri
50 yaþ (en sýk)
Human papilloma virüs (HPV), Herpes simpleks virüs (HSV) tip II, HÝV, Epstein
Barr (EB) virüs enfeksiyonu
Tütün
Erken yaþta cinsel etkinlik, çoklu cinsel eþ varlýðý
Kolorektal kanser
45 yaþ ve üstü
Obezite ve karbonhidrat ve yaðdan zengin, düþük posalý diyet
Kolorektal kanser veya adenomatöz polipli yakýn akraba öyküsü
Enflamatuvar baðýrsak hastalýðý
Endometrium kanseri
Östrojene uzun süreli maruziyet: Östrojen replasman tedavisi, tamoksifen, polikistik
over sendromu
Obezite, diyabet ve/veya hipertansiyon
Nulliparite, erken menarþ, geç menopoz, anovulatuvar siklus öyküsü
Hastada veya ailede kolon, meme, over kanseri öyküsü
Hayvansal yað, protein ve kaloriden zengin diyet
Tütün
Kanserden korunma
Temel amaç, etiyolojik faktörleri ortadan kaldýrmak veya en aza indirmektir. Bu amaçla
etkin kanser kontrol programlarý sürdürülmelidir.
Primer Korunma
Kanserle savaþýmda öncelikle tütün ve ürünlerine karþý önlemler alýnmalýdýr. Sigara
konusunda yüz yüze eðitim yöntemi seçilmelidir.
Yeterli ve dengeli beslenme için çaba gösterilmeli, obezite sorunu olanlar izlenmeli
ve eðitilmelidir. Toplumda fiziksel etkinliði arttýrmak için sürekli eðitim verilmelidir.
Baklagil, sebze-meyve, süt ve ürünlerinin tüketimi desteklenmeli, kýrmýzý et
tüketiminin sýnýrlandýrýlmasý saðlanmalýdýr.
Alkol kullanýmý önlenmelidir.
Mesleksel kanserlerle savaþým için, varsa iþyeri hekimi ile iþbirliði içinde, mesane
kanseriyle iliþkili anilin boyalarý ve lösemi ile iliþkili benzenle çalýþýlan yerlerde
iþveren ve iþçiler eðitilmelidir.
Kanserle iliþkili olduðu düþünülen enfeksiyonlarda (HBV-hepatoselüler karsinoma,
HPVservikal kanser, þistozoma-mesane kanseri) korunma, baðýþýklama, erken taný
ve etkili tedavi saðlanmalýdýr.
Ýyonize radyasyon ve güneþ ýþýnlarýna karþý deri kanserleri konusunda korunma
amaçlý eðitim verilmelidir.
Sekonder Korunma
Kanserde tedavi, erken taný ne kadar kýsa sürede konmuþsa o kadar baþarýlýdýr. Kanser
belirtileri olan olgularýn izi sürülmeli, erken taný için þüpheli hastalar hemen sevk
edilmelidir.
Kaynaklar
1. GLOBOCAN 2000: Cancer Incidence, Mortality and Prevalence Worldwide, Version 1.0. IARC Cancer
Base No:5, Lyon, IARCPress, 2001
2. http://cancerresearch.org/
3. http://www.aacr.org
4. http://www.aafp.org/afp
5. http://www.cancer.org
6. http://www.iarc.fr/
7. http://www.icr.ac.uk
8. http://www.nci.nih.gov
9. http://www.uicc.org
10. Klinik Onkoloji. 4. bsm. Uluslararasý Kanserle Savaþ Birliði 1992.
11. Saðlýk Bakanlýðý, Kanserle Savaþ Daire Baþkanlýðý, 1999 yýlý verileri
SÝGARAYI BIRAKMA
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ 2003
Sigaraya baþlamada 11-15 yaþ dönemi çok önemli olduðundan, bu yaþtaki çocuklar
özellikle korunmalýdýr.
Taný
Günde en az bir sigara içen kiþi günlük tiryakidir.
Fiziksel baðýmlýlýðýn derecesi Fagerström Nikotin Baðýmlýlýk Testi (Tablo 1) veya
Nikotin Baðýmlýlýðý Ölçütleri (Tablo 2) ile belirlenir.
Uyandýktan sonra ilk 30 dakika içinde sigara içilmesi ve günde 15 sigaradan fazla
içiliyor olmasý da nikotin baðýmlýlýðýnýn yüksek olduðunu gösteren basit bir testtir.
Tedavi
Hangi nedenle görülürse görülsün, her hastaya sigara içip içmediði sorulmalýdýr.
Sigara içen herkes zaman ayrýlýp görüþülerek, uygun bir dille ve ýsrarla sigarayý
býrakmaya teþvik edilmelidir. Birçok kiþi yalnýzca sorma ve teþvikle sigarayý býrakmaktadýr.
Ýzlem
Sigaraya yeniden baþlama sýklýkla ilk üç ay içinde olduðundan, bu dönemde yakýn
izlem, sonrasýnda da bir yýl süreyle izlem gereklidir.
Sevk
Nikotin replasmanýna gerek duyulan veya birkaç kez baþarýsýz giriþimde bulunmuþ
hastalar sigara býrakma birimleri veya ilgili uzmanlara yönlendirilir.
Kaynaklar
1. Tür A, ed. Sigaranýn Saðlýða Etkileri ve Býrakma Yöntemleri. Ýstanbul: Logos Yayýncýlýk, 1995:194-211.
2. Lillington GA, Leonard CT, Sachs DPL. Smoking cessation. Chest in Med 2000;21:199-208.
AÞI TAKVÝMÝ*
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
Doðumda 2. ayýn sonu 3. ayýn sonu 4. ayýn sonu 9. ayýn sonu 16-24. ay Ýlköðretim 1 Ýlköðretim 8
BCG 4 4
DBT 4 4 4 4
POLÝO 4 4 4 4 4
KIZAMIK 4 4
Td 4 4
HEPATÝT B 4 4 4
BCG % 90- 95 - -
Tüm aþýlar - Aþý veya aþýnýn bir bileþenine karþý anafilaktik - Hafif-orta dereceli lokal reaksiyon (aðrý, kýzarýklýk,
reaksiyon geçirme hikayesi þiþlik)
- Ateþli veya ateþsiz aðýr hastalýk - Aþý sonrasý düþük veya orta düzeyde ateþ hikayesi
- Ateþli veya ateþsiz hafif akut hastalýk
- Antibiyotik tedavisi alýyor olma
- Hastalýk sonrasý nekahat döneminde olma
- Enfeksiyöz hastalýk geçiren bir kiþi ile yakýn
zamanda temas hikayesi
- Aþý uygulanacak kiþide ya da ailesinde penisilin
allerjisi veya diðer spesifik olmayan allerji hikayesi
- Annenin hamile olmasý ya da evde hamile olan bir
kadýn olmasý
Kýzamýk - Neomisin veya jelatine karþý anafilaktik reaksiyon - Tüberkuloz veya pozitif PPD testi
hikayesi - Emzirme
- Gebelik - Ev halkýnda immün yetmezliði olan kiþi varlýðý
- Bilinen immün yetmezlik (malignite, HIV - Yumurtaya karþý allerjik reaksiyon hikayesi
enfeksiyonu, konjenital veya immünosüpresif - Neomisine karþý anafilaktik olmayan allerjik
tedavi ile ortaya çýkan immün yetmezlik durumu) reaksiyon hikayesi
- Aþýdan önceki 3-11 ay içinde kan ürünü veya
immünglobülin uygulanmýþ olmasý (uygulanan
ürünün etki süresine göre karar verilir)
- Trombositopeni,
- Trombositopenik purpura öyküsü
298
T.C. SAÐLIK BAKANLIÐI
LABORATUVAR
DEÐERLERÝ
BÝRÝNCÝ BASAMAÐA YÖNELÝK TANI VE TEDAVÝ REHBERÝ
2003
LABORATUVAR DEÐERLER*
BÝYOKÝMYASAL TESTLER
Albumin: ................................................ ........................... 3,5 5,0 g/dL
Alanin aminotransferaz (ALT): ............. ........................... 4 41 U/L
Aspartat aminotransferaz (AST): .......... ........................... 8 38 U/L
Alkalen fosfataz (ALP): ........................ ........................... 20 130 U/L
Amilaz: .................................................. ........................... 30 220 U/L
Bilirubin
Direkt: ....................................... ........................... 0,1 0,5 mg/dL
Ýndirekt: .................................... ........................... 0,1 1,0 mg/dL
Total: ........................................ ........................... 0,2 1,2 mg/dL
BUN: .................................................. ........................... 10 20 mg/dL
Demir: .................................................. ........................... 60 150 µg/dL
Demir baðlama kapasitesi, total: ........... ........................... 250 400 µg/dL
Folik asid: .............................................. ........................... 3 15 ng/mL
Fosfor, inorganik: .................................. ........................... 2,5 4,5 mg/dL
Gama glutamiltransferaz (GGT): Kadýn................. 7 30 U/L
Erkek................. 11 40 U/L
Glikoz: .................................................. ........................... 70 110 mg/dL
Globulin: ................................................ ........................... 2,3 3,5 g/dL
Hb Aýc: ................................................. ........................... %3,5 6,5
Kalsiyum: .............................................. ........................... 9,2 11,0 mg/dL
Klorür: .................................................. ........................... 98 109 mmol/L
Kolesterol
Total: ........................................ ........................... 150 200 mg/dL
HDL-K: Kadýn................. >40 mg/dL
Erkek................. >35 mg/dL
LDL-K: ..................................... ........................... <130 mg/dL
Kreatin kinaz (CK): Kadýn................. 30 140 U/L
Erkek................. 38 175 U/L
Kreatinin: ............................................... ........................... 0,6 1,2 mg/dL
Kreatinin klerensi ................................... ........................... 90 120 mL/dak
Laktat dehidrogenaz (LDH): ................. ........................... 100 190 U/L
HEMATOLOJÝK TESTLER
Hemoglobin (Hb): Kadýn ................ 12 16 g/dL
Erkek ................ 14 18 g/dL
Hematokrit (Hct): Kadýn................. %37 47
Erkek................. %40 54
Eritrosit (RBC): Kadýn ................ 4,0 5,5x10 12 /L
Erkek ................ 4,5 6,0x10 12 /L
Ortalama eritrosit hemoglobini (MCH): 26 34 pg
Ort. Erit. Hb konsantrasyonu (MCHC): ........................... %3137
Ortalama eritrosit hacmi (MCV): .......... 80 100 fL
Trombosit (PLT): ................................... 150 400x10 9 /L
Lökosit (WBC): ..................................... 4,5 11,0x10 9 /L
Sedimentasyon (ESR): Kadýn ................. 0 20 mm/saat
Erkek ................ 0 15 mm/saat
301
302
Akne Vulgaris
Tinea Korporis
303
304
Tinea Kapitis
Favus
Kerion Celci
305
Tinea Pedis
Tinea Pedis
Kuru - skuaml› tip
306
307
Ürtiker
Enterobius Vermicularis Yumurtas› (K›l Kurdu)
Selofau bant yöntemi x10'luk objektif
308
Entamoeba Histolytica (kistler)
Lugol yöntemi x40'l›k objektif
309
310
Plasmodium Vivax "Trofozoit" ‹nce Yayma, Giemsa Boyas›
x100'lük objektif (immersion)
311
Plasmodium Vivax "Trofozoit" ‹nce Yayma, Giemsa Boyas›
x100'lük objektif (immersion)
312
Demir Eksikli¤i Anemisi
Periferik Yayma
313
Demir Eksikli¤i Anemisi
Periferik Yayma
314
Demir Eksikli¤i Anemisi
Periferik Yayma
315
Demir Eksikli¤i Anemisi
Periferik Yayma