You are on page 1of 280

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
İdari Yargı ve
Anayasa Yargısı

Editörler

Prof.Dr. Hüseyin ÖZCAN


Prof.Dr. Mustafa AVCI

Yazarlar

BÖLÜM 1, 2, 3, 4 Prof.Dr. Ahmet NOHUTÇU

BÖLÜM 5, 6, 8
Prof.Dr. Hasan TUNÇ

BÖLÜM 7
Prof.Dr. Yüksel METİN
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4135
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2915

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.


“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2020 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.

Öğretim Tasarımcısı
Dr.Öğr.Üyesi Nazmiye Özenbaş Boydağ

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan

Dil ve Yazım Danışmanı


Öğr.Gör.Dr. Sevgi Çalışır Zenci

Ölçme Değerlendirme Sorumlusu


Biriçim Altınordu

Grafiker
Ayşegül Dibek

Dizgi ve Yayıma Hazırlama


Burak Arslan
Handan Atman
Halil Kaya
Kader Abpak Arul
Yasin Narin
Gözde Soysever
Dilek Özbek
Arzu Ercanlar

İDARİ YARGI VE ANAYASA YARGISI

E-ISBN
978-975-06-4031-5

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.


ESKİŞEHİR, Aralık 2020
3445-0-0-0-2102-V01
İçindekiler

İdari Yargının İdari Yargıda Görev


BÖLÜM 1 Kapsamı, Genel BÖLÜM 2 ve Yetki, İdari
Esasları ve Teşkilatı Davalar, Süreler

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 45
İdari Yargı Sistemi ve Kapsamı ..................... 3 İdari Yargının Görev Alanı: Dış Görev ......... 45
Yargı Sistemleri ..................................... 3 İdari Yargının Görev Alanının
İdari Yargılama Usulünün Tanımı ve Belirlenmesinde Kullanılan Ölçütler....   45
Diğer Yargılama Usullerinden Farkları .... 4 İdari Yargının Görev Alanı Dışında
İdari Yargılama Usulünün Kaynakları .......... 5 Kalan Hukuksal Uyuşmazlıklar ............ 46
Anayasa .................................................. 6 Uyuşmazlık Yargısı ................................ 50
Kanunlar ................................................ 6 İdari Yargıda Görev ve Yetki  ........................ 55
Yargı Kararları (İçtihatlar) .................... 7 Danıştay’ın Yargısal Görevleri  ............. 56
Uluslararası Antlaşmalar ...................... 7 İdare Mahkemeleri, Vergi
Öğreti (Doktrin, Bilimsel İçtihat) ........ 7 Mahkemeleri ve Bölge İdare
Türkiye’de İdari Yargı Sistemi ....................... 8 Mahkemelerinin Görevleri  .................. 58
Türkiye’de İdari Yargının Tarihçesi ve İdari Yargıda Yetki Kuralları ................. 59
Gelişimi .................................................. 8 Görev ve Yetki Uyuşmazlıkları ............. 60
Türkiye’de İdari Yargı Sisteminin Mercii Tayini: Yetkili Yargı Yerinin
Özellikleri ............................................... 10 Belirlenmesi ........................................... 62
İdari Yargı Teşkilatı ve Mensupları .............. 15 İdari Davalar: İptal ve Tam Yargı Davası ..... 63
Danıştay ................................................. 15 İptal Davası ............................................ 63
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare İptal Davasının Özellikleri  ................... 64
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri...   25 Tam Yargı Davası  ................................. 68
Sayıştay .......................................................... 29 İdari Yargıda Süreler ...................................... 74
Anayasal Dayanak ve Düzenlenmesi .. 29 Dava Açma Süreleri  .............................. 74
Sayıştay’ın Görev ve Yetkileri .............. 30 İdari Makamların Sükûtu: Zımni Ret
Sayıştay Üyelerinin Nitelikleri, Kararlarına Karşı Açılacak
Seçimleri ve Atanmaları ....................... 31 Davalarda Süre ...................................... 76
Sayıştay’ın Karar Organları ve Görevleri .. 32 Üst Makamlara Başvurma: Dava
Sayıştay’ın Yargısal Görevlerini Yerine Açma Süresinin Durması ...................... 77
Getirme Usulü ....................................... 32 Dava Açma Sürelerinin Kesilmesi:
Ek Süreler ............................................... 79

iii
İdari Davaların
BÖLÜM 3 Açılması, Yürütülmesi BÖLÜM 4 Kanun Yolları
ve Karara Bağlanması

Giriş ................................................................. 89 Giriş ................................................................. 131


Dava Dilekçesi ................................................ 89 Genel Olarak Kanun Yolları .......................... 131
Dava Dilekçesinin Tanzim Biçimi Kanun Yollarının Kapsamı .................... 131
ve Kapsamı ............................................. 89 Olağan ve Olağanüstü Kanun
Dava Dilekçesinin Verileceği Yerler ..... 91 Yolları ..................................................... 132
Dava Dilekçelerinin Üzerinde Kanun Yollarında Güncel Durum ......... 132
Uygulanacak İşlemler ........................... 91 Kanun Yolları Çeşitleri ................................... 133
Aynı Dilekçe ile Dava Açılabilecek Temyiz .................................................... 133
Durumlar ............................................... 92 Kanun Yararına Temyiz ........................ 142
Bağlantılı Davalar ................................. 94 İstinaf ..................................................... 142
Dava Açmanın Sonuçları ............................... 96 Yargılamanın Yenilenmesi .................... 146
Zamanaşımının Kesilmesi ..................... 96
Derdestlik ............................................... 97
Hüküm Verme Zorunluluğu ................. 97
İddia ve Savunmaların Sınırlandırılması:
Genişletilme veya Değiştirilme Yasağı..... 97
Yürütmenin Durdurulması ................... 98
Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme .................... 105
Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme
Usulü ve Hususları ................................ 105
İlk İnceleme Üzerine Verilecek Kararlar... 106
İlk İnceleme Üzerine Verilecek Kararlara
Karşı Kanun Yollarına Başvuru ............ 108
Yargılama ve Hüküm Aşaması ...................... 109
Tebligat ve Cevap Verme ...................... 109
Dosyaların İncelenmesi ........................ 110
Duruşma ................................................ 114
Yargılamanın Durması: Tarafların Kişilik
veya Niteliğinde Değişiklik .................. 115
Davaların Karara Bağlanması  .............. 117
Yargı Kararlarına Karşı Kanun Yolları
Dışında Başvuru Yolları ........................ 118

iv
Anayasaya Uygunluk
Anayasa Yargısının
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Denetiminin
Genel Esasları
Kapsamı

Giriş ................................................................. 161 Giriş ................................................................. 189


Anayasa Yargısının Anlamı, Ön Şartları ve Anayasaya Uygunluk Denetimi ve Konusu ..... 189
Tarihsel Gelişimi ............................................ 161 Genel Olarak Türkiye’de Anayasaya
Anayasa Yargısının Anlamı ................... 161 Uygunluk Denetimi .............................. 189
Anayasa Yargısının Ön Şartları  ........... 162 Anayasaya Uygunluk Denetiminin
Anayasa Yargısının Tarihsel Gelişimi...   165 Konusu ................................................... 190
Yargı Organları Tarafından Yapılan Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı
Denetim Türleri: Merkezileşmiş (Özel) - ve Anayasaya Uygunluk Bakımından
Merkezileşmemiş (Genel) - Karma .............. 167 Denetim Şekilleri ........................................... 204
Merkezileşmiş (Özel) Denetim ............ 168 Anayasaya Uygunluk Denetiminin
Merkezileşmemiş (Genel) .................... 168 Kapsamı .................................................. 204
Karma Sistemler .................................... 169 Anayasaya Uygunluk Bakımından
Ülkemizde Anayasa Yargısının Kabul Denetimin Şekilleri ............................... 205
Ediliş Süreci .................................................... 170
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu,
Yapısı, İşleyişi, Görevleri ve Çalışma Usulü ... 173
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu,
Yapısı Ve İşleyişi .................................... 173
Anayasa Mahkemesinin Hukuki
Konumu ................................................. 175
Anayasa Mahkemesinin Görevleri ....... 175
Anayasa Mahkemesi’nin Çalışma
Usulü ...................................................... 176

v
Anayasa Yargısında
Siyasi Partilerin
Yargısal Denetimi ile
Anayasa Yüce Divan Görevi ve
BÖLÜM 7 Mahkemesine BÖLÜM 8 Anayasa Mahkemesi
Bireysel Başvuru Kararlarının Etki
ve Sonuçları ile
Yürürlüğü Durdurma
ve Yokluk Kararları
Giriş ................................................................. 219 Giriş ................................................................. 249
Bireysel Başvurunun Hukuki Niteliği ve Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ve
İşlevleri  .......................................................... 219 Yüce Divan Görevi ......................................... 249
Bireysel Başvurunun Hukuki Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar
Niteliği  ................................................. 219 (Yasaklar ve Sınırlandırmalar)  ............ 249
Bireysel Başvurunun İşlevler ................ 220 Yasaklara Uymayan Partilere
Bireysel Başvurunun Hukuki Uygulanacak Yaptırımlar ...................... 251
Temelleri ................................................ 222 Yaptırımı Düzenlenmemiş Yasakların
Bireysel Başvuru Usulü (Kabul Edilebilirlik Durumu .................................................. 253
Aşaması)  ........................................................ 222 Parti Kapatma Davalarında Usul ......... 253
Kabul Edilebilirlik Aşaması  .................. 223 Parti Kapatma Davalarında Kapatma
Bireysel Başvuru Usulü (Esas İnceleme Kararının Sonuçları ............................... 255
Aşaması)  ........................................................ 234 Yüce Divan Yargılaması ........................ 255
Karar Aşaması ........................................ 237 Anayasa Mahkemesi Kararlarının Etki ve
Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve
Yokluk Kararları ............................................. 258
Kararların Niteliği, Bağlayıcılığı ve
Etkisi ....................................................... 258
Kararların Yürürlüğe Girmesi ............... 259
Kararların Geriye Yürümezliği ............. 260
Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk
Kararları ................................................. 260

vi
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
‘İdari Yargı ve Anayasa Yargısı’ adını taşıyan ki- verilen nihai kararlar kural olarak Danıştay’da
tapta, idari yargı ve anayasa yargısının temel temyiz edilememekte ve kesinleşmektedir. Söze
ilkelerinin ele alındığı ve iki ayrı yargı sistemi- konu kararlardan hangilerinin Danıştay’da tem-
nin ayrıntılı bir biçimde incelendiği sekiz bö- yiz edilebileceği de kanunda ayrıca belirlenmiş-
lüm mevcuttur. Bu kapsamda ilk dört bölüm tir. Böylelikle taraflara tanınan bu hukukî başvu-
idari yargıya ayrılarak birinci bölümde idari ru yollarının ve diğer usuli müesseselerin hukuk
yargının kapsamı, genel esasları ve teşkilatı, devletinin güçlendirilmesi amacıyla uygulan-
ikinci bölümde idari yargıda görev ve yetki, ması gerekli yargısal denetim mekanizmasının
idari davalar, süreler, üçüncü bölümde idari önemli bir bölümünü oluşturduğunu söylemek
davaların açılması, yürütülmesi ve karara bağ- şüphesiz mümkündür.
lanması ve dördünce bölümde ise kanun yolla-
Anayasa yargısının konusunu ise, genel anlam-
rı konuları ele alınmıştır.
da, normlar hiyerarşisinin kanunlar ile anayasa
Anayasa yargısının temel niteliklerine ilişkin arasındaki uygunluğunu sağlama esası oluştu-
olarak ise beşinci bölümde anayasa yargısının rur. Hukukun üstünlüğünün hukuk düzeninde
temel esasları, altıncı bölümde anayasaya uy- egemen kılınması amacıyla gerçekleştirilen
gunluk denetiminin kapsamı, yedinci bölümde anayasa yargısı neticesinde varılmak istenen
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ve esas nokta anayasanın üstünlüğüdür. Anaya-
son olarak sekizinci bölümde anayasa yargısın- sa yargısıyla tesis edilmek istenen de aslında
da siyasi partilerin yargısal denetimi ile yüce anayasanın üstünlüğünü belirginleştirmek-
divan görevi ve Anayasa Mahkemesi kararla- tir. Bu anlamda anayasa yargısı temel hak ve
rının etki ve sonuçları, yürürlüğü durdurma ve özgürlükleri koruyarak teminat altına alması
yokluk kararları işlenmiştir. ve denetim mekanizması olması hasebiyle ol-
dukça önem arz etmektedir. Hukuk devletinin
İdari yargının konusu, idarenin gerçekleştirmiş
temeli olan hukukun üstünlüğünü, dolayısıy-
olduğu idari işlem, eylem ve sözleşmelerin ba-
la da anayasanın üstünlüğünü tüm yönleriyle
ğımsız bir erk tarafından denetlenme gereklili-
hâkim kılabilmek nihai olarak anayasa yargısı
ğidir. Ülkemizde geçerli olan ‘idari rejim’ sistemi
ile mümkün olacaktır.
ile idarenin işlem, eylem ve sözleşmelerinden
doğan uyuşmazlıkların çözümünde ayrı bir yargı Çalışmada bahsedilen konular bölümlere ayrı-
kolunun mevcudiyeti kabul edilmiştir. İdari yar- larak özenle hazırlanmış, öğrencilerin kavrayı-
gı düzeni, 1982 Anayasasının 125. maddesinde şını kolaylaştıracak şekilde dikkatler ve tanım
bu durum; “İdarenin her türlü eylem ve işlemine kutuları ile desteklenmiştir. Yine öğrenmede-
karşı yargı yolu açıktır” hükmüyle de güvence ki etkinliği artırmak ve günlük hayatla ilişki
altına alınmıştır. Böylelikle 2575 sayılı Danıştay kurabilmek adına bölüm sonlarında yaşamla
Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemele- ilişkilendir ve araştırmalarla ilişkilendir kı-
ri, İdare ve Vergi Mahkemeleri Kanunu ile 2577 sımlarına yer verilmiştir. Bu anlamda kitabın
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunundaki “idari yazım sürecindeki katkılarından ötürü bölüm
işlem”, “idari eylem” ve “idari sözleşme” den kay- yazarlarımız sayın Prof. Dr. Hasan TUNÇ, sa-
naklanan davalar idari yargının görev alanında yın Prof. Dr. Metin YÜKSEL ve sayın Prof. Dr.
bulunmaktadır. Yargılama neticesinde verilen Ahmet NOHUTÇU’ya teşekkürlerimizi suna-
kararla birlikte idari yargılama sona ermemekte, rak, kitabın siz değerli öğrencilerimize yararlı
bir üst mercide verilen kararın hukuka uygun- olmasını temenni ediyoruz.
luğunun denetlenmesi mümkün olmaktadır.
Editörler
Kanun yolları adı verilen bu durumda, ilk dere-
ce mahkemeleri tarafından yapılan yargılama Prof.Dr. Hüseyin ÖZCAN
neticesinde verilen nihai kararlar, kural olarak Prof.Dr. Mustafa AVCI
istinaf mahkemesinin istinaf incelemesine tabi
olmaktadır. Fakat istinaf mahkemesi tarafından

vii
Bölüm 1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

İdari Yargı Sistemi ve Kapsamı

1 2
İdari Yargılama Usulünün Kaynakları
öğrenme çıktıları

1 İdari yargının tanımını ve kapsamını


belirleyip diğer yargılama usullerinden ayırt 2 İdari yargılama usulünün kaynaklarını
edebilme sıralayabilme

Türkiye’de İdari Yargı Sistemi İdari Yargı Teşkilatı ve Mensupları

3 4
3 Türkiye’de idari yargının tarihçesi ve 4 Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare
gelişimini açıklayabilme ve Türkiye’de idari mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin
yargı sisteminin özelliklerini sıralayabilme teşkilatlarını ve mensuplarını açıklayabilme

Sayıştay

5
5 Sayıştay’ın hukuki statüsünü, teşkilatını,
meslek mensuplarını ve yargısal görevlerini
açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • İdari Yargı Sistemi • İdari Yargılama Usulü • İdari Yargılama Usulünün Kaynakları
• Türkiye’de İdari Yargının Gelişimi • Türk İdari Yargı Sisteminin Temel Özellikleri • İdari Yargı Teşkilatı
• İdari Yargı Mensupları • Sayıştay

2
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ Yargı Birliği Sistemi: Adli İdare


Anayasal hukuk devletinin ve hukukun üstün- (Anglo-Sakson)
lüğünün en önemli ve vazgeçilmez şartlarından Yaygın olarak İngiltere, Amerika, Kanada gibi
biri, idari makamların işlem, eylem ve sözleşmele- Anglo-Sakson ülkelerinde, İngiliz egemenliğinde-
rin tarafsız ve bağımsız yargı organları tarafından ki ülkelerde (Commonwealth) ve İsviçre, Norveç,
denetlenmesidir. Bu husus 1982 Anayasasının Danimarka gibi İskandinav ülkelerde uygulandığı
“yargı yolu” kenar başlıklı 125. maddesinde “İda- için “İngiliz Sistemi” ya da “Anglo-Sakson Sistemi”
renin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu de denir.
açıktır.” hükmüyle güvence altına almıştır. Adli idare sisteminde, idareye ve etkinliklerine,
İdari makamların var oluş nedenleri olan kamu bireylere uygulanan özel hukuk kuralları uygulanır.
yararını gerçekleştirmek olduğu için kendilerine Yani, gerek idareye gerekse bireylere genel ve ortak
tek yanlı üstünlük veren kamu gücünü ve kud- hukuk (common law) uygulanır. Kişiler arasındaki
retini kullanıyor olmalarından dolayı sıkı, etkin, veya vatandaşla yönetim arasındaki tüm yönetsel
kapsamlı ve çok yönlü bir denetime tabi olmaları uyuşmazlıklar, ortak olarak adalet mahkemelerinde
son derece önemlidir. Bu bağlamda, idarenin işlem, çözülür.
işleyiş ve etkinliklerine karşı Anayasa ve yasalarla “Hukukun ve yargının tekliğine” dayanan adli
öngörülmüş siyasal, idari, kamuoyu, sivil toplum idare sistemi, genellikle liberal devlet anlayış ve
kuruluşları ve uluslararası kuruluşların denetimi geleneğinin egemen olduğu, devletin sınırsız ve
gibi başka denetim yolları ve araçları olmakla bera- sorumsuz davranışlarının görece daha az olduğu
ber, idarenin en etkili, tarafsız ve objektif denetimi Anglo-Sakson ülkelerinde benimsenmiş, kamu ku-
yargı denetimi ile sağlanır. rum ve kuruluşlarını sınırlamak ve hukuka uygun
Ülkemizde idarenin eylem ve işlemlerinin de- davranmalarını sağlamak için idare hukuku adı al-
netlenmesi için, “idari rejim” sistemi kapsamında, tında özel bir hukuk dalı ve idari yargı altında ayrı
adli yargıdan farklı ve bağımsız olarak kendine bir yargı düzeninin gelişmesine gereksinim duyul-
özgü mevzuatı, kuruluşu, usul ve esasları, süreleri mamıştır.
ve mekanizmaları olan idari yargılama yolu ve usu-
lü oluşturulmuştur.
İdari Yargı Sistemi: İdari Rejim
Bu bölümde, idari yargı sisteminin niteliği, ta-
nımı ve diğer yargılama usullerinden farkları; idari Adli rejimin tersine, idarenin kuruluşu ve etkin-
yargılama usulünün kaynakları; Türkiye’de idari likleri için idare hukuku adı altında ayrı bir hukuk
yargının tarihçesi ve gelişimi; Türk idari yargı siste- dalının, idarenin etkinliklerinden doğan uyuşmaz-
minin temel özellikleri ve ilkeleri; Danıştay, bölge lıklar içinse idari yargı adı altında ayrı bir yargı ko-
idare mahkemeleri, idare ve mahkemeleri ile idare- lunun geliştiği sisteme “idari rejim” denir.
nin mali işlemlerinin denetimini yapan Sayıştay’ın İdari rejim devlet geleneklerinin ve baskısının
teşkilatı ve mensupları anlatılacaktır. yoğun olduğu ceberut, aşkın veya transandantal
yapıdaki Fransa ve diğer kara Avrupası devletler-
de görüldüğü için “Fransız” ya da “Kara Avrupası”
İDARİ YARGI SİSTEMİ VE sistemi diye de adlandırılır. Türkiye’de de Fransız
KAPSAMI modeli izlenerek “idari rejim” uygulanmaktadır.
İdari yargı sistemlerinin nitelik ve kapsamları Almanya, İtalya, Hollanda, Lüksemburg gibi
aşağıda anlatılmıştır. ülkelerde temelde idari rejim uygulanmakla bera-
ber, özellikle yargılamada adli sistemin de etkileri
Yargı Sistemleri görülmektedir. Bu ülkelerde idari işlemlerin iptali
davaları idari yargıda çözümlenirken idarenin so-
Dünyada idarenin yargısal denetiminde “adli rumluluğundan kaynaklanan tazminat davaları adli
idare” ve “idari rejim” olmak üzere iki tür yargı sis- yargıda görülmektedir. Yani bu ülkelerde karma bir
temi uygulanmaktadır: sistemin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

3
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

“İdari düzen”, “icrai idare” sistemi olarak da ad-


landırılan idari rejimin temel özellikleri şöyle sıra-
İdari yargılama işlevini düzenleyen idari
lanabilir (Giritli, Bilgen & Akgüner, 2006: 17-21):
yargılama usulü hukuku ise, idari işlev kap-
1. İdare icrai (etkili) işlemler yapma ve re’sen samındaki idari işlem, eylem ve sözleşme-
(kendiliğinden) hareket etme yetkisine sahip- lerden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklara
tir. İdari düzende idare, kamu gücüne ve ilişkin iptal ve tam yargı davalarının hangi
ayrıcalıklarına dayanarak tek taraflı işlem durumlarda, kimler tarafından, hangi yön-
yapar ve bu işlemlerini gerekirse zorla ken- temle açılacağı; iddiaların, delillerin ve sa-
disi yerine getirebilir (re’sen icra). vunmanın nasıl ortaya konulacağı; davanın
2. Yargı denetimi. İdare icrai işlemlerini, takdir nasıl yürütüleceği, yargıcın hangi esaslara
ya da re’sen icra yetkisini keyfice ve hukuka göre uyuşmazlığı görüp, inceleyip, sonuç-
aykırı olarak kullanamaz. Etkinliklerinde landıracağı; olağan ve olağanüstü kanun
kanuna ve hukuka uygun hareket etmek yollarına hangi yollarla başvurulacağı gibi
zorundadır. Ancak bunu sağlamak için iş- hususları düzenleyen hukuki kural, ilke,
lem ve eylemlerine karşı hukuki güvence ve esas ve yöntemlerin tümüdür.
korunma sağlayan yargısal başvuru yolları
açıktır.
3. İdari yargı mercilerinin varlığı. İdari düzen-
de idarenin etkinliklerinden doğan uyuş- İdari Yargılama Usulünün Diğer
mazlıkları çözümlemek üzere adli yargıdan Yargılama Usullerinden Farkları
ayrı, bağımsız ve tarafsız idari yargı düzeni
Bağımsız ve özerk bir hukuk dalı olan idari yar-
ve mahkemeleri bulunur.
gılama usulü ile medeni ve ceza yargılama usulü
4. Uyuşmazlık mahkemesinin varlığı. İdari re- hukuku arasındaki farklar şöyle sıralanabilir (No-
jimin uygulandığı ülkelerde, adli ve idari hutçu: 2020:229-230):
yargı olmak üzere en az iki yargı düzeni
1. Medeni yargılama usulü ve ceza yargılama
bulunacağı için, bu yargı düzenleri arasında
usulü ilgili oldukları maddi hukuk dalları
çıkabilecek görev ve hüküm uyuşmazlıkla-
olan medeni hukuk ve ceza hukukundan
rını çözmek üzere bağımsız bir uyuşmazlık
görece kopuk ve bağımsız hukuk dallarıdır.
mahkemesi bulunur.
İdari yargılama usulü hukuku ise, ilgili ol-
duğu maddi hukuk dalı olan idare hukuku
İdari Yargılama Usulünün Tanımı ve ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Kamu hukukunun
Diğer Yargılama Usullerinden Farkları alt dalları olarak, gerek idare hukuku gerek-
se idari yargılama usulü hukuku eş zamanlı
İdari yargılama usulü hukuku, kendine özgü
ve birbirini tamamlayacak biçimde içtihat-
kuralların, süreçlerin, sürelilerin ve yargısal meka-
larla gelişmiş hukuk disiplinleridir.
nizmaların olduğu bağımsız ve özerk bir usul hu-
kuku dalıdır. Bu bağlamda medeni yargılama ve 2. İdari yargılama usulü, medeni yargılama ve
ceza yargılama usulü hukuklarından önemli nok- ceza yargılama usulünden farklı olarak gö-
talarda farkları ve özellikleri vardır. rece yeni ortaya çıkmış ve içtihatlara daya-
nan (jürisprudential) bir hukuk dalıdır. Me-
deni ve ceza yargılama usulü hukuku Roma
İdari Yargılama Usulünün Tanımı Hukuku’na dayanıp bu dönemde kodifiye
Yargılama, hukuk kurallarının bağımsız mahke- edilmişken, idari yargılama hukuku, idare
meler tarafından dava biçimini almış somut hukuki hukukuna koşut olarak 19. yüzyılda yüksek
uyuşmazlıkların çözümü amacıyla uygulanmasıdır. idare mahkemelerinin (Danıştay) içtihatla-
İdari yargılama, devlet organlarının idari iş- rıyla gelişmeye başlamış ve sonra kodifiye
leve dâhil işlem ve eylemleri nedeniyle ortaya çı- (tedvin) edilmiş bir hukuk dalıdır.
kan hukuki uyuşmazlıklarından doğan idari da- 3. Medeni yargılama usulündeki uyuşmaz-
vaların görümüyle ilgili hukuki süreç, kural, ilke lıkların niteliği bireysel çıkar çatışmaları-
ve yöntemlerdir. na dayanırken, idari yargılama usulündeki

4
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

uyuşmazlıkların konusunu kamu yara- kanıtlarla bağlı olmayıp gerekli gördüğü her
rı amacıyla yapılan idari işlem, eylem ve türlü inceleme ve belge toplamayı bizzat ken-
sözleşmelerdir. İdari yargılama usulünde, disinin gerçekleştirmesi zorunludur (mahke-
menfaati veya hakkı ihlal edilen kişilerin çı- menin aktifliği ya da re’sen tahkik ilkesi).
karlarının korunması sağlanmakla birlikte, 5. Medeni ve ceza yargılama usulünde yargı-
temel amaç idarenin işlem ve eylemlerinde lanan kişiler iken, idari yargılama usulünde
hukuka uygun hareket etmesinin sağlanma- her ne kadar davalı konumunda idare yer
sıyla hukuk devletinin gerçekleştirilmesi ve alsa da, aslında yargılanan idarenin işlem
nihai olarak kamu yararının tecelli etmesi- ve eylemleridir. İdari işlem ve eylemlerin
dir. Ceza yargılama usulün de adaletin te- hukuka uygunluğunun sağlanmasıyla nihai
celli etmesi temel olduğu için, kamu yararı olarak hukuk devletinin egemenliği gerçek-
bu usul dalında da bulunmaktadır. leştirilmek istenir.
4. Hukuk davalarında tarafların iradesi, ceza 6. İdari yargılama usulü hukukunda, medeni
davalarında mahkemenin serbestçe yürütül- yargılama usulü hukukunun bazı mües-
mesi temel kural iken, kamu yararı amacıyla seselerine yollamada bulunmakla birlikte
idari kuruluşların yasalara uygun davranarak bunlar son derece sınırlıdır (tahdidir). 2577
devletin hukuka bağlılığını sağlayan idari da- sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda
valarda, yargı yerinin yönlendirdiği kendine (Md. 31), 6100 sayılı Hukuk Muhakemele-
özgü yargılama yöntemi geçerlidir. Bu çer- ri Kanunu’nun somut olarak uygulanacağı
çevede, adli yargılamada kişinin kendi çıka- belirtilen müesseseler dışında diğer hüküm
rını en iyi kendisinin koruyacağı gerçeğinden ve yöntemleri uygulanamaz.
hareketle mahkeme pasif konumdadır, önü-
Görüldüğü üzere, idari yargılama usulü, kamu
ne getirilen kanıt, bilgi ve belgelerle bağlıdır
hukukunun alt dalı olması hasebiyle ceza yargıla-
(mahkemenin pasifliği ya da tarafların ege-
ma hukukuyla ortak bazı özelliklere sahip olmakla
menliği ilkesi). İdari yargılama ve ceza yargı-
birlikte, kendine özgü teknik, esas ve kuralları olan,
lamasında ise, kamu yararı temel amaç oldu-
dolayısıyla medeni ve ceza yargılama usulü huku-
ğu için, hâkim mahkemeye sunulan belge ve
kundan bağımsız ve özerk bir hukuk dalıdır.

Öğrenme Çıktısı

1 İdari yargının tanımını ve kapsamını belirleyip diğer yargılama usullerinden ayırt edebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdari yargılama usulünün


‘Adli İdare Sistemi’nin han- ‘Adli İdare Sistemi’ ile ‘İda-
diğer yargılama usullerin-
gi ülkelerde uygulandığını ri Rejim’ arasındaki farkları
den ayrılan yönlerini anla-
araştırınız. belirtiniz.
tınız.

İDARİ YARGILAMA USULÜNÜN KAYNAKLARI


Pozitif hukuk sistemimizde idari yargılama usulü hukukuna kaynaklık eden hukuki normlar ve ilkeler
şunlardır:

5
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Anayasa Kanunlar
Normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan İdari yargılama usulündeki temel kanunlar aşa-
Anayasa, tüm hukuk dallarında olduğu gibi, idari ğıdaki şekildedir.
yargılama usulü hukukunun da temelini ve sınırla-
rını oluşturur.
Temel Kanunlar: İYUK, DK ve
Anayasa’nın ilk fıkrası “İdarenin her türlü ey-
BİMİMVMK
lem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü
ile başlayan “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesi ida- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
ri yargının temel esas, kural ve ilkelerini belirlediği (İYUK) idari yargılama usulü hukukunun temel
gibi sınırlarını ve kısıntılarını da çizer. kaynağıdır. 1982 yılında İYUK çıkıncaya kadar
idari yargılama usulüne ilişkin kurallar dağınık bi-
Anayasa’nın 125. maddesinin 3., 5. ve 6. fıkra-
çimde eski 521 sayılı Danıştay Kanunu, 1086 sa-
ları, genel esasları koyan diğerlerinden farklı olarak,
yılı HUMK ve Memurin Muhakematı Hakkında
idari yargılama usulüne ilişkin somut kural ve yön-
Kanunu Muvakkat gibi kanunlarda yer alıyordu.
temleri ortaya koymaktadır:
2577 sayılı İYUK ile kendine özgü ve yeni usul
ve hükümler de eklenerek diğer kanunlardaki hü-
kümler sistematize edilerek bir araya getirilmiştir.
dikkat Bununla birlikte 2575 sayılı Danıştay Kanu-
Anayasa Md. 125/3: İdari işlemlere karşı açılacak nu (DK) ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemele-
davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar. ri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin
Anayasa Md. 125/5: İdari işlemin uygulanması Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun (Bİ-
halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğ- MİMVMK) da idari yargılama usulüne kaynaklık
ması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması eden temel kanunlardır.
şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda ge-
rekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına
Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
karar verilebilir.
Bilirkişilik Kanunu ve Vergi Usul
Anayasa Md. 125/6: Kanun, olağanüstü hallerde,
seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî güvenlik, Kanunu
kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütme- 2577 sayılı İYUK’un 31. maddesi, İYUK’ta hü-
nin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabilir. küm bulunmayan şu on yedi hususta 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) hü-
kümlerinin uygulanacağın hükme bağlamaktadır:
Ayrıca Anayasa’nın Danıştay’ı düzenleyen 155.
maddesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi’ni düzenleyen 1. Hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti
158. maddeleri de Anayasada idari yargılama usulü ve reddi,
hukukunun kaynaklarından olarak sayılabilir. 2. Ehliyet,
3. Üçüncü şahısların davaya katılması,
4. Davanın ihbarı,
5. Tarafların vekilleri,
6. Dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi,
7. Feragat ve kabul,
8. Teminat,
9. Mukabil dava,
10. Bilirkişi,
11. Keşif,
12. Delillerin tespiti,
Resim 1.1 Normlar hiyerarşisinin en üstünde ‘Anayasa’ 13. Yargılama giderleri,
yer almaktadır. 14. Adli yardım halleri

6
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

15. Duruşma sırasında tarafların mahkemenin - 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Gö-
sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketle- revlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun
rine karşı yapılacak işlemler, - 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
16. Elektronik işlemler - 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu
17. Ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruş-
ma icrası
Yargı Kararları (İçtihatlar)
Ancak, aynı maddede, davanın ihbarı Danıştay,
İdare hukuku gibi idari yargılama usul hukuku
mahkeme veya hâkim tarafından re’sen yapılacağı
da görece geç ortaya çıktığı için yargısal kuruluşla-
belirtilmektedir.
rının içtihatlarıyla gelişmiştir. İdari yargılama usu-
Keza, fıkranın devamına göre, bilirkişiler, bilirki- lüne ilişkin İYUK’ta yer alan kural ve yöntemlerin
şilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden çoğunluğu, Danıştay’ın içtihatlarıyla ortaya çıktık-
seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve tan sonra sistemli ve tutarlı bir bütünlüğe kavuşmak
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakeme- suretiyle kodifiye (tedvin) edilmiştir. Bireysel ve yer-
leri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. leşik içtihatlar bağlayıcı olmayıp yol gösterici niteli-
Yukarıda HMK’ya yollamada bulunulan onyedi ğindeyken, Danıştay’ın içtihadı birleştirme kararları
durumdan hâkimin memnuiyeti ve reddi, delillerin idari yargı mercileri ve idari makamlar için bağlayıcı
tespiti, duruşma ve ehliyet hususlarında İYUK’ta da niteliktedir. Dolayısıyla içtihatlar idari yargılama
özel düzenleme ve hükümlerin bulunmaktadır. usulü hukukunun asli kaynaklarındandır.
Ayrıca, yine İYUK Md. 31’e göre, İYUK ve
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na atıfta bulunulan
Uluslararası Antlaşmalar
haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının
çözümünde 1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca usulüne göre
Kanunu’nun (VUK) ilgili hükümleri uygulanır. yürürlüğe konmuş uluslararası antlaşmalar Türk iç
Tipik bir idari işlem olan vergi işlemlerinin ya- hukukunun kanunla eşdeğer parçası oldukları için
pılma usulünü düzenleyen, dolayısıyla yargılama idari yargı mercilerinin yargılama sürecinde gide-
usulü değil idari usul kanunu olan VUK’un ilgili rek daha yoğun başvurdukları bir hukuksal kaynak
hükümleri, idari yargılama sürecinde hâkimin esas olmuştur. Bu çerçevede BM İnsan Hakları Evren-
hakkında incelemelerine yardım eder. sel Bildirisi ile BM’nin diğer insan haklarına ilişkin
sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
idari yargılama usulü hukukunun asli kaynakları
Diğer Kanunlar olarak gösterilebilir.
İdari yargılama usulü hukukunda davanın ko-
nusu ve özelliğine göre farklı kanunlar doğrudan ya
Öğreti (Doktrin, Bilimsel İçtihat)
da dolaylı olarak kaynaklık etmektedir. Bu kanun-
lar şöyle sıralanabilir: İdari yargı mercilerinin de zaman zaman ka-
rarlarında yollamada bulundukları, idare hukuku
- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili
ve idari yargı alanında çalışan akademisyen ve uz-
Usulü Hakkındaki Kanun
manların idari yargılama işlevine ilişkin bilimsel
- 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu ve kuramsal görüş, öneri ve düşünceleri (bilimsel
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat içtihatları), idari yargılama usulü hukukunda yol
Tüzüğü gösterici yardımcı kaynak niteliği taşımaktadırlar.

7
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Öğrenme Çıktısı

2 İdari yargılama usulünün kaynaklarını sıralayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

2577 sayılı İYUK’a göre


hangi hallerde 6100 sayı- Uluslararası antlaşmaların
İçtihatlarla bilimsel içtihat-
lı Hukuk Muhakemeleri idari yargılama usulüne ne
lar arasındaki farkı ortaya
Kanunu’nun (HMK) hü- şekilde kaynaklık ettiğini
koyarak belirtiniz.
kümlerinin uygulanacağını anlatınız.
araştırınız.

TÜRKİYE’DE İDARİ YARGI Yine, Şura-yı Devlet kararları doğrudan değil,


SİSTEMİ Sadrazam’ın ve Padişahın iradesiyle yürürlüğe gi-
riyordu. Yani “tutuk adalet usulü” uygulanıyordu:
1868 yılında kurulan Şura-yı Devlet ile kurum-
yargı kararları idari makamların onayından son-
sallaşarak günümüze kadar gelişerek gelen idari
ra geçerlilik kazanıyordu. Bu çerçevede, Şura-yı
yargı rejimimizin, diğer idari yargı sistemine tabi
Devlet’in yargılama görevinin sıkı kayıt, usul ve
ülkelerden farklı olarak kendine özgü geçmişi, özel-
şartlara bağlandığını, dolayısıyla kâğıt üzerinde kal-
likleri, işleyişi ve yapısı bulunmaktadır.
dığını söylemek mümkündür. Ancak, bu dönem-
de 1871 yılında kabul edilen İdare-i Umumiye-i
Türkiye’de İdari Yargının Tarihçesi ve Vilayat Nizamnamesi ile kurulan Meclis-i İdare-i
Gelişimi Vilayet’ler (İl İdare Meclisleri), tutuk adalet usu-
Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik dönemi lünden bağımsız olarak, idareye ilişkin şikâyetleri
mülki yapılanmasında sancaklarda yer alan Sancak bağımsız ve onaya gerek olmaksızın karara bağla-
Divanı, eyaletlerde bulunan Divan-ı Ali ya da Paşa yabiliyorlardı.
Divanı ile başkentteki merkez teşkilatında halkın 1876 Kanun-u Esasi’si ile Şura-yı Devlet’in
idareyle ilgili şikâyetlerini de dinleyip karara bağ- kâğıt üzerindeki hükümet ile kişiler arasındaki
layan Divanı- Hümayun’un idari yargı işlevlerinin davaları yargılama görevi genel adli mahkemelere
benzeri nitelikte görev yapmaktaydılar. Ancak Tan- (Mehâkim-i Umumiyeye) bırakılarak idari yargı
zimatla beraber başlayan batılılaşma ve modernleş- sistemine son verilmiş, Şura-yı Devlet “memurin
me hareketleri kapsamında özel hukuk ve yargıla- muhakematı”, “kanun layihalarının (tasarılarının)
ma alanında gerçekleştirilen reformların bir sonucu hazırlanması” gibi idari nitelikli işlerle görevlen-
olarak, Fransa modelinden etkilenerek 10 Mayıs dirilmiştir. Bundan sonra Cumhuriyete kadar
1868 tarihinde Abdülaziz’in nutkuyla göreve baş- önemli bir değişiklik olmamış, yalnız daha önce
layan “Şura-yı Devlet” (Danıştay) kurulmuştur. İlk Heyeti Vükelanın (Bakanlar Kurulunun) bir üyesi
başkanı Mithat Paşa olan Şura-yı Devlet “hükümet olan Şura-yı Devlet Başkanlığı 1909 yılında Adliye
ile eşhas beyninde mütehaddis deaviyi rü’yet” (hükü- Nezareti’ne (Bakanlığına) bağlanmış, 1912 yılında
met ile kişiler arasında ortaya çıkacak davalara bak- bu uygulamadan vazgeçilerek Bakanlar Kurulun-
mak) ile görevlendirilmiştir. daki eski statüsüne dönmüştür.
Ancak Şura-yı Devlet’e doğrudan dava açılamı- Osmanlı İmparatorluğu’nda 54 yıl görev yapan
yor, şikâyet dilekçeleri Sadaret Makamına sunulu- Şura-yı Devlet, 1 Kasım 1922’de Saltanatın ilga-
yor, bu makamın havalesiyle dava inceleniyordu. sıyla, diğer Osmanlı kurumlarıyla birlikte kaldı-
rılmıştır. 1924 Anayasasının 51. Maddesinde idari

8
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

dava ve uyuşmazlıkları (ihtilafları) çözmek üzere nun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek, tü-
Şura-yı Devlet kurulmasının öngörülmesi üzerine, zük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini
23 Kasım 1925 tarih ve 669 sayılı Şura-yı Devlet incelemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmak-
Kanunu kabul edilmiştir. 669 sayılı Kanuna göre la görevlidir.” Görüldüğü üzere 1961 Anayasası ile
üç idari, bir dava olmak üzere toplam dört daireden idari yargı üst derece mahkemesi açıkça yargılama
oluşan Şura-yı Devlet 6 Temmuz 1927 tarihinde yanında yönetsel olarak da görevlendirilmiştir.
fiilen göreve başlamıştır. Danıştay Kanunu 1931, 1961 Anayasası döneminde İl ve İlçe İdare
1938, 1946, 1959 ve 1960 tarihlerinde değişikliğe Kurulları, Vergi İtiraz ve Temyiz Komisyonları ile
uğramış, nihayet, aynı zamanda ilk defa idari yargı- Gümrük Hakem Heyeti gibi idari makamlar, mah-
lama usulü hukukunun temel ilkelerini de düzen- keme niteliğinde olmamakla birlikte ilk derece ida-
leyen 24 Aralık 1964 tarih ve 521 sayılı Danıştay ri yargı yerlerinin işlevlerini yerine getirmişlerdir.
Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir.
12 Eylül 1980 darbesiyle 1961 Anayasal düzeni
lağvedilmiş, 6 Ocak 1982 tarihinde kabul edilen
2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge
İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi
Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Ka-
nunu ile idari yargı sistemimiz yeniden düzenlen-
miştir. Söz konusu kanunlarla, ilk derece idari yargı
yerleri olarak İdare Mahkemesi ve Vergi Mahke-
mesi oluşturulmuş, bunların kanunda belirlenmiş
kararlarına karşı itiraz yeri olarak da Bölge İdare
Mahkemesi kurulmuştur.
7 Kasım 1982 tarihindeki halkoylaması ile ka-
bul edilen 1982 Anayasası, bir taraftan 125. mad-
desi ile idarenin her türlü işlem ve eylemlerine
karşı yargı yolunu açarken, diğer taraftan Yargı bö-
lümündeki 155. maddesi ile Danıştay’ı bir yüksek
mahkeme olarak düzenlemiştir.
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun değişikliği
ile idari yargımıza “istinaf kanun yolu” getirilmiş, böl-
ge idare mahkemesi itiraz mercii olmaktan çıkarılıp
idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı
başvuruda bulunulacak bir istinaf mercii statüsüne
kavuşmuştur. 6545 sayılı Kanun ile Danıştay özel gö-
revli temyiz yeri olarak belirlenmiş, 20 Temmuz 2016
tarihinde bu hükümler yürürlüğe girmiştir.
Bu arada 1876, 1924 ve 1961 Anayasalarına
Resim 1.2 Danıştay Kanunu idari yargılama usulünün düzenlenen Sayıştay 1982 Anayasası’nda yüksek
temel ilkelerini de düzenler. mahkeme olarak sayılmamakla birlikte “Yargı” bö-
lümünde bir tür ilk ve son derece hesap mahkemesi
düzenlenmiş, kararlarına karşı Danıştay veya başka
1924 Anayasasında Yürütme bölümünde yer bir yargı yerine başvuru yolu kapatılmıştır.
alan Danıştay, ilk defa 1961 Anayasasında Yargı
bölümünde düzenlenir. 1961 Anayasasının 140. Sayıştay’ın yüksek mahkeme olmamasına rağ-
maddesinde göre: “Danıştay, kanunların başka idarî men idarenin mali hesaplarını, gelir, gider ve mal-
yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece larını denetleme görev ve yetkisini göz önünde bu-
ve genel olarak üst derece İdare Mahkemesidir. Da- lundurduğumuzda Danıştay ve Sayıştay’dan dolayı
nıştay, idarî uyuşmazlıkları ve davaları görmek ve idari yargı sistemimiz ikiye bölünmüş kısmen par-
çözümlemek, Bakanlar Kurulunca gönderilen ka- çalı bir görünüm arz etmektedir.

9
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Türkiye’de İdari Yargı Sisteminin sorumluluğuna yönelik olan tam yargı davası adalet
Özellikleri mahkemelerinde açılıyorsa görev kapsamı dardır.
Türkiye’de uygulanmakta olan idari yargı siste- Bu bağlamda Fransa’da geniş, İtalya ve Belçika’da
minin temel ve önemli hukuki, kurumsal ve işlev- dar görev ilkesi geçerlidir.
sel özellikleri aşağıda sıralanmaktadır.
Genel Görev İlkesinin Geçerliliği
Anayasal Dayanak İdari Yargı sistemimizde genel görev ilkesi uy-
Ülkemizde idari yargı sisteminin dayanağı Ana- gulanmaktadır. Yani, açık bir yasa hükmüne gerek
yasadır. 1982 Anayasasının Danıştay’ı düzenleyen olmaksızın idarenin işlem ve eylemlerinden kay-
155. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Danıştay, idari naklanan uyuşmazlıklar kural olarak idari yargıda
mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari çözümlenir. Herhangi bir idari işlem veya eyleme
yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin karşı başka bir yargı kolunda dava açılabilmesi an-
son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli cak özel bir yasal düzenlemeyle mümkündür. Eğer
davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak ba- hukuk düzenimizde idari yargıya başvurulabilecek
kar” hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesini düzenle- durumlar kalem kalem sayılsaydı, o zaman “özel
yen 158. maddesinin 1. fıkrasındaki “Uyuşmazlık görev” ilkesi geçerli olurdu.
Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki
görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çö- Kapsamının İdari İşlem, Eylem ve
zümlemeye yetkilidir” hükmü, idari yargı sistemi- Sözleşmeler Olması
mizin Anayasal dayanaklarını teşkil ederler.
İdari yargı denetiminin kapsamı, idari işlem,
eylem ve sözleşmelerdir, yani kısaca idari işlevdir.
Danıştay Biçiminde Örgütlenme Yani idarenin kamu yararı amacıyla idare hukuku
İdari yargı sistemimiz kuruluş yönünden Da- usul ve kuralları çerçevesinde tek taraflı üstünlü-
nıştay biçiminde örgütlenmiştir. İdari yargı siste- ğüyle sunduğu kamu hizmetlerinin yürütülmesi
minin başında olan yüksek mahkemenin, bizdeki çerçevesindeki her türlü iş, işleyiş, işlem, eylem,
gibi hem yönetsel hem yargısal görevleri varsa Da- faaliyet, etkinlik, sözleşme ve benzeri nitelikteki
nıştay biçiminde, yalnızca yargısal görevleri varsa her türlü işlev (fonksiyon) idari yargı denetiminin
Mahkeme biçiminde örgütlendiği kabul edilir. alanındadır.
Fransa, Belçika, Yunanistan, Hollanda, İspanya
gibi ülkelerde de idari yargı birimleri Danıştay biçi- Yasama Kısıntılarının Bulunması
minde örgütlenmiştir, yani idari görevlere sahiptir- Yasama kısıntısı, yasama organının Anayasa
ler ve çalışanları memur statüsündedir. Almanya ve veya kanunlarla, bazı idari eylem ve işlemleri yargı
Avusturya gibi ülkelerde ise idari yargı teşkilatı mah- denetiminin dışında tutmasına verilen addır. 1924
keme biçiminde örgütlenmiştir, yani idare ile ilişkisi Anayasası döneminde yargısal denetimi kısıtlayan
olmayan salt yargısal görevli birimlerden oluşur ve kanuni düzenlemelere tepki olarak, 1961 Anaya-
bunların mensupları hâkim statüsündedir. sası 114. maddesindeki “İdarenin hiçbir eylem ve
işlemi, hiçbir surette yargı denetimi dışında tutu-
Geniş/Karma Görevli Olma lamaz” hükmü ile yasama kısıntısına son vermiştir.
İdari yargı düzenimizde, görev yönünden ge- 1982 Anayasasının 125. maddesi “İdarenin her
niş ya da karma görev ilkesi geçerlidir. Bir ülkedeki türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır.”
idari yargı mahkemelerinde idari eylem ve işlemler- hükmüne rağmen, bizatihi kendisiyle çelişerek po-
den kaynaklanan tüm hukuksal uyuşmazlıklar idari lis devletindeki “kral hata yapmaz” anlayışının bir
yargı tarafından çözümleniyorsa yani idari yargıda uzantısı olarak bazı işlem ve eylemleri yargı deneti-
hem iptal hem de tam yargı davası açılabiliyorsa minden muaf tutmuştur:
idari yargının görev kapsamı geniştir. Yalnız idari 1. Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile
işlemlere karşı iptal davası açılabilip idarenin mali kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma iş-
lemleri (125/2)

10
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

2. Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararları (mes-


lekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar ha-
riç) (159/10) dikkat
3. Silahlı Kuvvetler mensuplarına verilen di- “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka
siplin cezaları (129/4) uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir su-
4. Spor tahkim kurulu kararları (59/3) rette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.”
5. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
(53/4) Bu çerçevede, Anayasanın 125. Maddesi ile İda-
6. Yüksek Hakem Kurulu kararları (54/4) ri Yargılama Usulü Kanununun 2. Maddesi de göz
önünde bulundurularak ülkemizdeki idari yargı
denetiminin sınırları şöyle belirlenebilir:
- İdari eylem ve işlemlerin hukuka uygunlu-
ğunun denetimi ile sınırlı olması
dikkat
1982 Anayasasının ilk halinden itibaren 125. - Yerindelik (icab-ı hale uygunluk) denetimi-
Maddeye göre “Cumhurbaşkanının tek başına nin yapılamaması
yaptığı işlemlere” karşı yargı yolu kapalı olup ya- - Yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhur-
sama kısıntıları kapsamında hiçbir biçimde dava başkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil
açılamıyordu. ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini
16 Nisan 2017 halkoylamasıyla kabul edilen kısıtlayacak yargı kararının verilememesi
6771 Sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu gere- - İdari işlem ve eylem niteliğinde yargı kara-
ğince 24 Haziran 2018 tarihinde birlikte yapı- rının verilememesi
lan ilk TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri
- İdarenin takdir yetkisini kaldıracak nitelik-
sonucunda Cumhurbaşkanının göreve başladığı
te yargı kararının verilememesi
9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren Cum-
hurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişiklikleri Ancak burada idarenin takdir yetkisinin yargı
kapsamında, Bakanlar Kurulunun lağvedilmesin- denetimi dışında bırakılmadığını belirtmek gerekir.
den sonra yürütme yetkisi ve görevini tek başına İdari yargı organları idarenin takdir yetkisi kaldırıl-
kullanmaya başlayan Cumhurbaşkanının olağa- maz ve yerindeliği, gereksinimlere uygunluk denet-
nüstü Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışındaki lenemez. Fakat, hukuk devletinde idarenin takdir
tüm karar, kararname ve işlemlerine karşı yargı yetkisi mutlak ve sınırsız değildir. İdarenin takdir
yolu açılmıştır. yetkisini hukuk devleti ve kanuni düzenlemelere
uygun, eşitlik ilkesi çerçevesinde, gerekçeli, kamu
yararı ve kamu hizmetinin gerekleri, amaç ve ilke-
leriyle orantılı ve uyumlu kullanıp kullanmadığı
elbette idari yargı organları tarafından denetlenir.
Hukuka Uygunlukla Sınırlı Olması
İdari yargı denetiminin sınırı hukuka uygun-
luktur. İdari yargı mercileri yönetsel eylem ve iş- İncelemenin Evrak Üzerinden
lemlerin ancak Anayasa, kanun ve diğer hukuki Yapılması ve Yazılılık İlkesi
normlara (mevzuata) uygun olup olmadığını de- İYUK Md. 1/2’de, Danıştay, bölge idare mahke-
netlerler. İdari kuruluşların yerine doğru kararı meleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerin-
alamazlar ya da idari kararların yerindeliğini (isa- de yazılı yargılama usulü uygulanacağı, inceleme-
betliliğini, rasyonelliğini, verimliliğini) denetle- nin evrak üzerinden yapılacağı öngörülmektedir.
yemezler. Yani, idari yargı kuruluşları yerindelik Buna göre, idari yargıda yargılama, sözlü yargılama
(icab-ı hale uygunluk) denetimi yapamazlar. usulünün karşıtı olarak, dosya üzerinden yazılı ola-
Bu doğrultuda, 13.05.2010 tarihli Anayasa de- rak gerçekleştirilir. Taraflar iddia, savunma, bilgi,
ğişikliği ile Anayasanın 125. Maddesine şu hüküm belge ve kanıtları yazılı olarak ibraz ederler. Mahke-
eklenmiştir: me de yazılı evraklardan oluşan dosyayı inceleyerek
davayı karara bağlar.

11
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

İYUK 17 ila 19. Maddelerinde, sonraki bölüm- Dolayısıyla, idari yargıda hâkimin, tarafların
lerde koşul ve kuralları incelenecek olan istisnai bir istem sonuçlarıyla bağlı olmaksızın davayla ilgili
uygulama olan “duruşma” usulü düzenlenmektedir. kendiliğinden her türlü incelemeyi yapması veya
Tarafların dava dilekçesi ve savunmada yazılı olarak yaptırması hem görevi hem yetkisidir. Yetkisidir,
ileri sürdükleri hususlardan vurgulanması gerektiğini çünkü kendisi bizzat bilgi, belge ve kanıtları top-
düşündükleri ve hâkimin dikkatini çekmek istedikleri layabilir; görevidir, çünkü davanın konusu olan iş-
noktaları sözlü biçimde açıklayarak psikolojik olarak lem ya da maddi olayın aydınlanması için gereken
tatmin oldukları duruşma belli koşullara dayanan is- her türlü araştırmayı yapmamışsa bu temyiz aşama-
tisnai bir usuldür. Dolayısıyla kural ve koşulları özel sında vardığı kararın bozulması sonucuna yol açar.
olarak düzenlenmiş “duruşma” usulünü idari yargıda-
ki yazılı yargılama usulünden bir sapma olarak değil,
istisnai bir uygulama olarak görmek gerekir. Yüksek Mahkemeler
İdari yargı düzenimizde, 16 Nisan 2017 ta-
rihinde kabul edilip aynı tarihte yürürlüğe giren
Kendiliğinden Araştırma / Re’sen
Anayasa değişikliği hükümleri kapsamında Askeri
Tahkik / Mahkemenin Aktifliği İlkesi
Yüksek İdare Mahkemesi’nin ilga edilmesiyle, özel
Dava dosyalarının yargı yerleri tarafından in- görevli anayasal tek yüksek mahkeme Danıştay kal-
celenmesini hükme bağlayan İYUK Md. 20/1’e mıştır. Dolayısıyla yönetsel yargı sistemimiz yekvü-
göre, Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri, bak- cut bir yapıya kavuşmuştur.
makta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri
kendiliklerinden yaparlar. Mahkemeler belirlenen
süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilme- Üç Dereceli Örgütlenme
sini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan Yukarıda değinildiği üzere, 18.6.2014 tarih ve
ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki 6545 sayılı Kanun değişikliği ile “istinaf kanun
kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilme- yolu” getirilmiş ve böylelikle idari yargı düzenimiz-
si mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde de, 20.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren “üç dere-
bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. celi (aşamalı)” bir sisteme geçilmiştir.
Taraflardan biri ara kararın icaplarını yerine getir-
1. İlk derece yargılama yapan idare ve vergi
mediği takdirde, bu durumun verilecek karar üze-
mahkemeleri,
rindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir ve
ara kararda bu husus ayrıca belirtilir. 2. İdare ve vergi mahkemelerinin nihai karar-
larını istinaf başvurusu yoluyla hem maddi
Medeni yargılama usulünde, mahkeme kişile-
rin kendi çıkarlarını en iyi şekilde savunacakları hem de hukuki açıdan denetleyip lüzum
gerçeğinden hareketle tarafların sundukları bilgi, görürse tekrar yargılama yapan bölge idare
belge ve kanıtlarla bağlı olup kendiliğinden araş- mahkemeleri,
tırma (tahkikat) yapma yetkisine sahip değildir. 3. Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluy-
Dolayısıyla, özel hukuk davalarında “taraf egemen- la baktıkları belirli davaları hukuki noktalara
liği” ya da “mahkemenin pasifliği” ilkesi geçerlidir. özgü olmak üzere temyizen inceleyen Danıştay.
Hâlbuki idari yargılama usulünde, ceza yargılama
usulüne benzer biçimde, kamu yararı amacı ege-
Yönetsel Yargıyı Düzenleyen Üç
men olduğu için mahkeme olayın hukuki nitelen-
dirmesini yapmada, uygulanması gereken kural ve Temel Yasanın Bulunması
yöntemlerin belirlenmesinde, dava sürecinin her Ülkemizde idari yargı kuruluşları, 6 Ocak 1982
aşamasında kendiliğinden davayla ilgili her türlü tarihinde çıkan 3 yasa ile yeniden düzenlenmiştir.
bilgi, belge ve kanıtların toplanmasında, maddi Bunlar:
olayın çözümü için bilirkişi veya keşif incelemesi - 2575 sayılı Danıştay Kanunu
yaptırılmasında ya da idareden kararının gerekçe- - 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare
sinin istenmesinde tam bir yetkiye sahiptir. İdari Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Ku-
yargılamada dava aktif bir konumda olan hakim ta- ruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
rafından yönlendirilip yönetildiği için “mahkeme-
nin aktifliği” ya da “re’sen tahkik” ilkesi geçerlidir. - 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu

12
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Genel ve Özel Görevli İdari Yargı 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Birimleri Kanunu ile yorum davası kaldırılmış, temyiz davası
İdari yargı sistemimizde, genel görevli tek ilk ise “temyiz yoluna” dönüştürülmüştür.
derece idari yargı mercii idare mahkemeleridir.
Diğer idari yargı birimleri, yani
- vergi mahkemeleri ile dikkat
- Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak İdari yargı sistemimizde iptal ve tam yargı davası
görev yapan dava daireleri olmak üzere iki tür dava bulunmaktadır:
özel görevli ilk derece yargı mahkemelerdir. 1. İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu
ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı
olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri
Temyiz Mercii ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
İdari yargı sistemimize istinaf yolunu getiren 2. İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile daha önce doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam
genel temyiz mercii olan Danıştay, bölge idare yargı davaları.
mahkemelerinin istinaf yoluyla baktıkları tahdiden
sayılmış davaları inceleyen özel görevli temyiz mer- İdari Yargılama Usulü Kanununda üçüncü bir
cii statüsünü kazanmıştır. tür olarak “Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaş-
ma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç,
İstinaf Mercii kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için ya-
pılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar
2014 yılında kabul edilen 6545 sayılı Kanun arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” biçi-
ile getirilen “istinaf kanun yolu” düzenlemesi so- minde geçen idari davaların, tam yargı davasının
nucu, önce özel görevli itiraz mercii olan bölge ida- bir çeşidi olduğu kabul edilmektedir.
re mahkemesi genel görevli istinaf mercii statüsü
kazanmıştır. İstinaf mercii olarak bölge idare mah-
kemeleri idare ve vergi mahkemelerinin nihai ka- Savcılık
rarlarını kanun yolu çerçevesinde hukuki ve maddi İdari yargılama usulünde “kanunsözcülüğü”
hususlarla yeniden inceleyip gözden geçiren bir de- (müddeiumumilik) ya da savcılık müessesesi, me-
netim mahkemesi statüsünü kazanmıştır. deni ya da ceza yargılama usulünden daha farklı bir
İstinaf mercii olarak düzenlenen bölge idare niteliğe sahiptir. Kanunsözcüsü, ne savcı ne de ida-
mahkemeleri, bir ilk derece mahkemesi değildir. renin temsilcisidir, yalnızca kanunun ne olduğunu
Yani, ilk derece mahkeme olarak bölge idare mah- söyleyen makamdır.
kemesine kanunen dava açılamaz, dolayısıyla bölge
idare mahkemelerine ilk derece mahkeme sıfatıyla
dava açılamaz.
dikkat
İdari yargı alanında savcılık müessesesi yalnızca
Dava Türleri
Danıştay ve Sayıştay’da vardır. İdare mahkemesi,
1964 tarihinde kabul edilen 521 sayılı eski Da- vergi mahkemesi ve bölge idare mahkemesinde
nıştay Kanununda iptal davası, tam yargı davası, savcı yoktur.
yorum davası ve temyiz davası olmak üzere dört tür
idari dava öngörülmekteydi.

13
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Yaşamla İlişkilendir

Şura-yı Devlet reisliği nazırlık mertebesinde Şura-yı Devlet üyeleri arasında gayrimüs-
olduğu için buraya tayin edilen kimselerin mut- lim unsurlardan birçok kişi bulunmasına rağ-
laka Şura-yı Devlet içinden yetişmesi aranmamış- men Şura-yı Devlet başkanlığına gelen hiçbir
tır. Siyasi bir görev olarak düşünülen bu makam bir gayrimüslimin bulunmadığı görülmektedir.
için çeşitli bürokratik kökenlerden gelen kişiler Oysa hariciye nezaretine ve maliye nezaretine
tayin edilmişlerdir. gayrimüslimlerden nazır tayin edildiği vakidir.
Beş Şura-yı Devlet başkanı eski sadrazamdır. Müslümanlar arasında köken itibarıyla gayritürk
Gerçekten, Yusuf Kamil Paşa 5 Ocak 1863-1 Ha- unsurlardan gelenlerin olması tabii idi. Nitekim
ziran 1863 tarihleri arasında sadrazamlık yaptık- Mahmud Nedim Paşa ve muhtemelen Batumlu
tan sonra ilki 4 Ağustos 1872’de olmak üzere 3 Hasan Fehmi Paşa Gürcü, Akif Mehmed Paşa
kez bu makama gelmiştir. Mahmud Nedim Paşa ve yine muhtemelen Turhan Paşa Arnavud, Said
ve Ahmed Arifi Paşa da ilk sadrazamlığının he- Paşa ve Abdülkadir Efendi ise Kürd idiler. Meh-
men ardından Şura-yı Devlet başkanlığı yapmış- med Şerif Paşa (Çavdaroğlu) sarayın damadı idi;
tır. Sadrazamlık yaptıktan sonra Şura-yı Devlet Abdülaziz’in kızı Emine Sultanla evlenmişti.
başkanlığına gelen başka bir isim Mehmed Kamil Başkanların bürokratik kökenlerine bakıl-
Paşa’dır. Paşa 25 Aralık 1885-4 Aralık 1891 tarih- dığında II. Meşrutiyete kadar çoğunun (19 kişi)
leri arasında sadrazamlık yapmış daha sonra so- Babıali kalemlerinde, Divan-ı Hümayun kalemi,
nuncusu 29 Ekim 1912-23 Ocak 1913’te olmak tercüme kaleminde, sadaret mektubi kalemi, har-
üzere dört kez daha sadrazamlık yaptıktan sonra biye nezareti kalemi, Hassa ordu-yu hümayunu
23 Temmuz 1912-31 Ekim 1912 tarihleri arasın- tahrirat kalemi, rüsumat emaneti tahrirat kalemi,
da Şura-yı Devlet başkanlığına getirilmiştir. Otuz Mahkeme-i Temyiz hukuk dairesi zabıt kitabeti,
dördüncü Şura-yı Devlet başkanı da eski sadra- amedi kalemi, Dahiliye mektubi kalemi hulefa-
zamlardan Said Paşa idi. 31 Ocak 1913-12 Hazi- lığı, şeyhülislamlık dairesi kalemi, gibi muhtelif
ran 1913 tarihleri arasında 4 ay 13 gün başkanlık kalemlerde bürokratik kariyerlerine adım attık-
yapan Said Paşa 9 kez sadrazamlık yaptıktan son- ları görülür. II. Meşrutiyetten sonra adliyeden
ra bu makama getirilmişti. Sadrazamlıktan sonra gelenler içinde devlet görevine mahkemelerde
Şura-yı Devlet reisliğinin kabulü bu makamın başlayanlar da görülür. Ayrıca miralaylık, nüfus
saygınlığını gösterir. Eski sadrazamların Şura-yı mukayyıtlığı, müderrislik, çiftçi (sonradan me-
Devlet reisliği yapması Şura-yı Devlet’in nüfuzu- bus), karantina dairesi, öğretmenlik, Beyoğlu
nu artırmış olmalıdır. Bidayet Mahkemesi İkinci Hukuk Dairesinde işe
Yeri gelmişken belirtelim ki Şura-yı Devlet başlayanlar mevcuttur.
başkanlığından sadrazamlığa gidenler de mevcut- Şura-yı Devlet başkanlığına atanmadan önce
tur. Midhat Paşa, İbrahim Edhem Paşa, Mehmed yürütülen göreve bakılınca çoğunlukla üç kişi
Esad Safvet Paşa, Mehmed Kadri Paşa, Said Ha- Adliye Nezaretinden, iki kişi Maarif nezaretin-
lim Paşa böyledir. den, iki kişi evkaf nezaretinden, bir kişi Nafia
İlk başkan valilikten bu makama getirilmişti. nezaretinden, hariciye nazırlığından, Dahiliye
Ayrılınca yine valiliğe tayin edildi ve daha sonra Nezaretinden, Maliye nezaretinden, Dahiliye,
iki kez sadrazam oldu. 9 kişi sadrazamlık yapmış- Orman ve Meadin Nezareti vekaletinden, Posta
tır. Bunlardan Mehmed Said Paşa 9, Mehmed ve Telefon nezareti ve Dahiliye ve Şura-yı Devlet
Kamil Paşa 4, Mahmud Nedim Paşa ve Midhat vekilliğinden gelmiştir. Bunların haricinde Mısır
Paşa ikişer kere sadrazamlık yapmıştır. Geri kalan fevkalade komiserliğinden, başvekaletten, Ayan
beş kişi sadece bir defa bu makama getirilmişti. Meclisi başkanlığından, Ayan Meclisi üyeliğin-

14
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

den (iki kişi), mahkeme-i temyiz başsavcılığından, Mebusan Meclisi reisliğinden Şura-yı Devlet reis-
liğine atama gerçekleşmiştir. Dört reis de valilikten gelmiştir. Meclis-i Aliyeden, İstanbul Konferansı
murahhaslığı, şehreminliğinden bu makama tayinler yapılmıştır.
Bu arada üç kez Adliye nazırlığı ile Şura-yı Devlet reisliği aynı şahıs asaleten tarafından yürütül-
müştür.
Namık Paşa, Ali Paşa askerlikten gelir. Fransa’da eğitim gören İbrahim Edhem Paşa mühendisti ve
orduda göreve başlamıştı.

Kaynak: https://www.danistay.gov.tr/kurumsal-14-1868den-1922ye-ura-y-devlet-reisleri.html

Öğrenme Çıktısı

3 Türkiye’de idari yargının tarihçesi ve gelişimini açıklayabilme ve Türkiye’de idari yargı


sisteminin özelliklerini sıralayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa’ya göre idarenin


İdari yargıda temyiz mercii İdari yargının temel ilkele-
hangi eylem ve işlemleri
ile istinaf merciini ilişkilen- rinden olan kendiliğinden
yargı denetiminden muaf
diriniz. inceleme ilkesini anlatınız.
tutulmuştur araştırınız.

İDARİ YARGI TEŞKİLATI VE 1982 Anayasası ve 2575 sayılı Danıştay Kanu-


MENSUPLARI nu kapsamında Danıştay’ın idari, hukuki, kurum-
sal statüsü ile ilgili hususlar aşağıda anlatılmaktadır.
1982’ye kadar ülkemizde idari yargı işlevi gören
sadece Danıştay vardı. 6 Ocak 1982 tarihinde kabul
edilen 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Böl- Anayasal Dayanak ve Düzenlenmesi
ge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi 1982 Anayasasının Danıştay’ı düzenleyen 155.
Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Maddesi şöyledir:
Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanu-
“Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve ka-
nu ile Danıştay yanında ilk defa idare mahkemeleri,
nunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı
vergi mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerinin
karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ka-
kuruluşuyla idari yargı teşkilatı, sistemi ve mensup-
nunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece
ları nitelik ve nicelik olarak genişleyip çeşitlenmiştir.
mahkemesi olarak bakar.
Danıştay, davaları görmek, kamu hizmetleri ile
Danıştay ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki
1868 yılında Şura-yı Devlet ismiyle kuruldu- ay içinde düşüncesini bildirmek, idari uyuşmazlık-
ğundan beri günümüze kadar devam eden ve 1982 ları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yap-
Anayasasının Yargı bölümünde Anayasa Mahke- makla görevlidir.
mesi, Yargıtay ve Uyuşmazlık Mahkemesi ile bir- Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf
likte dört yüksek mahkemeden biridir. Hem idari idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten sa-
hem yargısal görevleri olan bir yüksek mahkeme yılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulu;
olan, yönetimi ve temsili Danıştay Başkanına ait dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen görevliler
olan Danıştay’ın, yürütmeyle ilgili işleri Cumhur- arasından Cumhurbaşkanı; tarafından seçilir.
başkanlığı aracılığı ile yürütülür.

15
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve Genel Sekreter Kanunun görevli kıldığı işler ile
daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay Danıştay Başkanının vereceği idare ve yazı işlerini
Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu yürütür. Dairelere ve Başsavcılığa bağlı olanlar dı-
ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler şındaki müdürlükler ve diğer idari birimler Genel
yeniden seçilebilirler. Sekreterin yönetim ve denetimi altında bulunur.
Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsav- Ayrıca Danıştay’da idari hizmetler; Özlük İşle-
cı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin ri, Evrak, Levazım, Kitaplık ve Yayın, Tasnif, Arşiv,
nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, Sosyal ve İdari İşler, Özel Kalem müdürlükleriyle
mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı 2575 sayılı Danıştay Kanununda yazılı ve ihtiyaca
esaslarına göre kanunla düzenlenir.” göre kurulacak bürolar ve kalemler bulunur.
16 Nisan 2017 halkoylamasıyla kabul edilen
6771 Sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu gereğin- Daireler
ce 24 Haziran 2018 tarihinde birlikte yapılan ilk
TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucun- İdari uyuşmazlıklar ve davalar; İkinci, Üçüncü,
da Cumhurbaşkanının göreve başladığı 9 Temmuz Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci, Do-
2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikler kap- kuzuncu ve Onuncu daireler ile idari ve vergi dava
samında, 1982 Anayasasının 155. Maddesinin ba- daireleri kurullarında incelenir ve karara bağlanır.
şından itibaren Danıştay’a verilen şu iki görev son
bulmuştur:
1. Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderi- dikkat
len kanun tasarıları hakkında düşüncesini Danıştay; dokuzu dava, biri idari daire olmak üze-
bildirmek re on daireden oluşur.
2. Tüzük tasarılarını incelemek Dava dairelerinden Üçüncü, Dördüncü, Yedinci ve
Dokuzuncu daireler vergi dava dairesi; diğer dava
Danıştay’ın Karar Organları ve daireleri ise idari dava dairesi olarak görev yapar.
Görevleri İdari işlere ilişkin idari uyuşmazlıklar ve idari ni-
Danıştay Kanununun 5. Maddesinde sıralanıp telikli inceleme, danışma ve görüş bildirme görev-
13 ila 22. Maddeleri arasında düzenlenmiş bulu- leri Birinci Daire ve İdari İşler Kurulunda görülür.
nan Danıştay’ın karar organları şunlardır:
1. Daireler, İdari dava daireleri ile vergi dava daireleri ken-
2. Danıştay Genel Kurulu, di aralarında işbölümü esasına göre çalışır. Özel
kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdir-
3. İdari İşler Kurulu, de dava daireleri arasındaki iş bölümü 2575 sayılı
4. İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay Kanunundaki esaslar uyarınca Başkanlık
5. Vergi Dava Daireleri Kurulu, Kurulu tarafından belirlenir.
6. İçtihatları Birleştirme Kurulu, Her dairede bir başkan ile yeteri kadar üye bu-
7. Başkanlar Kurulu, lunur. Heyetler bir başkan ve dört üyenin katılma-
sıyla toplanır, salt çoğunluk ile karar verir.
8. Başkanlık Kurulu,
9. Yüksek Disiplin Kurulu, Üye sayısının yeterli olması halinde birden fazla
heyet oluşturulabilir. Bu durumda, oluşturulan di-
10. Disiplin Kurulu. ğer heyetlere, heyette yer alan en kıdemli üye baş-
Danıştay’da yukarıda sayılan karar organları kanlık eder.
dışında genel sekreterlik makamı vardır. Danıştay Müzakereler gizli yapılır.
Başkanının seçeceği bir üye Danıştay Genel Sekre-
terliği görevini yapar. Dairelerde yeteri kadar tetkik hâkimi bulunur.
Birinci sınıfa ayrılmış Danıştay tetkik Her dairede, ayrıca bir yazı işleri müdürünün
hâkimlerinden veya savcılarından en çok ikisi genel yönetimi altında bir kalem bulunur. Kalem, yazı ve
sekreter yardımcısı olarak görevlendirilebilir. Genel tebliğ işlerini yürütür.
Sekreterlik hizmetleri için yeteri kadar savcı, tetkik Daire başkanları belirli bir dairenin başkanı ola-
hâkimi ve memur verilir. rak seçilirler.

16
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Üyeler, Başkanlık Kurulunun kararı ile dairelere Bu Kurula Danıştay Başkanı veya başkanvekil-
ayrılırlar ve hizmetin icaplarına göre, daireleri aynı lerinden biri başkanlık eder.
usulle değiştirilebilir. Toplanma ve görüşme yeter sayısı dokuzdur.
Dairelerde oluşacak noksanlıklar, diğer daireler- Memurların yargılanması ile ilgili işlerin görü-
den üye alınmak suretiyle tamamlanır. Bu üyeler şülmesinde, incelenmekte olan kararı veren daire
Başkanlık Kurulunun kararı ile önceden tespit edilir. başkan ve üyeleri toplantıya katılamazlar. Bu top-
lantılarda toplanma ve görüşme yeter sayısı yedidir.
Danıştay Genel Kurulu Kararlar oyçokluğu ile verilir. Oylarda eşitlik
Danıştay Genel Kurulu, Danıştay Başkanı, Baş- hâlinde Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağ-
savcı, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeler ile lamış sayılır.
Genel Sekreterden oluşur. İdari İşler Kuruluna yeteri kadar tetkik hâkimi
Genel Kurulun toplanma ve görüşme yeter sa- ve memur verilir.
yısı Başkan ve üyeler tam sayısının yarısından faz- İdari İşler Kurulu:
lasıdır. - Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma
Kararlar çoğunlukla verilir. Oylarda eşitlik ha- ve sözleşmelerini,
linde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağ- - Kanunlarda Danıştay İdari İşler Kurulunda
lanmış sayılır. Genel Kurulun toplantı yeter sayısı- görüşüleceği yazılı olan işleri,
na ilişkin özel hükümler saklıdır. - Danıştay idari daire ve kurulları arasında
Danıştay Genel Kurulunun bazı önemli görev- çıkacak görev uyuşmazlıklarını,
leri şöyle sıralanabilir: - İdari dairelerden çıkan işlerden Danıştay
- Kendi üyeleri arasından üye tamsayısının Başkanının havale edeceği işleri,
salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için Da- - Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu
nıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve Muvakkatı hükümlerine göre ilgili dairece
daire başkanlarını seçmek (DK, Md. 10/1). birinci derecede verilen men’i muhakeme
- Başkanlık Kurulu’na üye seçmek (DK, Md. kararlarını kendiliğinden, lüzumu muhake-
19/B-1). me kararlarını ise itiraz üzerine,
- Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin İnceler ve gereğine göre karara bağlar veya dü-
Kurulu’na üye seçmek (DK, Md. 20 ve 21). şüncesini bildirir.
- Danıştay Kanunu’nda öngörülen içtüzük ve Danıştay, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şart-
yönetmelikleri kabul etmek (DK, Md. 45). laşma ve sözleşmeleri hakkında düşüncesini bildir-
- Uyuşmazlık Mahkemesi’ne kendi daire baş- meyi, geliş tarihinden itibaren iki ay içinde sonuç-
kan ve üyeleri arasından üçer asıl, üçer ye- landırmak zorundadır.
dek üye seçmek (2247 UMK, Md.2/3). Danıştay’ın ilgili dairesi Kurulun bozma karar-
larına uymak zorundadır.
İdari İşler Kurulu İdari dairelerin birinden çıkıp Danıştay Başka-
İdari işlere ilişkin idari uyuşmazlıklar ve idari ni- nı tarafından Danıştay İdari İşler Kuruluna havale
telikli inceleme, danışma ve görüş bildirme görevleri edilmemiş olan işler ve verilen kararlar ilgili bakan-
Birinci Daire ve İdari İşler Kurulunda görülür. lığın görüşüne uygun olmadığı takdirde, bakanın
isteği üzerine, Danıştay İdari İşler Kurulunda gö-
İdari İşler Kurulu, idari daire başkanı ile her
rüşülür.
takvim yılı başında Başkanlık Kurulunca idari da-
ireden seçilecek iki üye ve her dava dairesi başkan İdari dairelerin göreve ve usule ilişkin nedenler-
veya üyeleri arasından seçilecek bir üyeden oluşur. le işin esası hakkında karar vermediği işlerde, İdari
Kurulun seçimle belirlenen üyeliklerinde boşalma İşler Kurulunca bu kararın yerinde görülmemesi
olması hâlinde Başkanlık Kurulunca otuz gün için- hâlinde, ilgili daireye geri gönderilir ve bu dairece
de seçim yapılır. İdari İşler Kurulu kararı doğrultusunda İnceleme
yapılarak karar verilir.

17
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Dairelerle kurulların toplantılarında üye veya Kurulların asıl veya yedek üyeliklerinde boşalma
tetkik hâkimlerinin açıklamaları dinlendikten sonra olması hâlinde Başkanlık Kurulu tarafından yedi
işlerin görüşülmesine geçilir. Konular aydınlanınca gün içinde, kalan süreyi tamamlamak üzere yeni
göreve ve usule ilişkin meseleler varsa ilk önce bunlar üye görevlendirilir.
ve sırayla diğer meseleler karara bağlanır. Dava daireleri kurullarına Danıştay Başkanı
Danıştay’ın tek idari dairesi olan birinci dairesi- veya vekillerinden biri; bunların yokluğunda daire
nin görevleri şunlardır: başkanlarından en kıdemlisi başkanlık eder.
- Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma Toplantı ve görüşme yeter sayısı İdari Dava
ve sözleşmelerini, Daireleri Kurulu için on beş, Vergi Dava Dairele-
- Kanunlarında Danıştay’dan alınacağı yazılı ri Kurulu için ise on birdir. İdari dava daireleri ile
bulunan düşüncelere ilişkin istekleri, vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak
verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla in-
- 6830 sayılı İstimlak Kanununun otuzuncu
celenmesinde ve iki dava dairesinin birlikte yapa-
maddesinin uygulanmasından çıkan uyuş-
cağı toplantıda verilen kararların incelenmesinde,
mazlıkları,
bu dairelerde karara katılmış olanlar idari ve vergi
- İdarei Umumiyei Vilayat Kanunu Muvak- dava daireleri kurullarında bulunamazlar.
katı gereğince doğrudan doğruya veya itiraz
Bu toplantılarda hazır bulunanlar çift sayıda
yoluyla Danıştay’a verilen işleri,
olursa en kıdemsiz üye kurula katılamaz.
- Belediye Kanunu ile Danıştay’a verilip idari
Bu kurullarda kararlar oyçokluğu ile verilir.
davaya konu olmayan işleri,
Her kurula yeteri kadar tetkik hâkimi verilir.
- Derneklerin, kamu yararına çalışan dernek-
Ayrıca bir yazı işleri müdürlüğü bulunur.
lerden sayılabilmesi için yapılacak teklifleri,
- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yar-
gılanmalarına ilişkin mevzuat uyarınca gö-
rülecek işleri,
inceler ve gereğine göre karara bağlar veya düşün- dikkat
cesini bildirir. İdari / Vergi Dava Daireleri Kurulları:
a. Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla
baktıkları idari davalardaki ısrar (direnme) ka-
İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları rarlarını temyizen incelerler,
İdari Dava Daireleri Kurulu, idari dava dairele- b. Danıştay idari/vergi dava dairelerinin ilk derece
rinin başkanları ile her idari dava dairesinden iki yıl mahkemesi olarak verdikleri kararları temyizen
için Başkanlık Kurulu tarafından görevlendirilen incelerler,
iki asıl ve iki yedek üyeden; Vergi Dava Daireleri c. Danıştay idari/vergi dava dairelerinin ilk derece
Kurulu ise vergi dava dairelerinin başkanları ile her mahkemesi olarak baktıkları davalarda yürütme-
vergi dava dairesinden iki yıl için Başkanlık Kurulu nin durdurulması istemleri hakkında verdikleri
tarafından görevlendirilen üç asıl ve üç yedek üye- kararlara karşı yapılan itirazları incelerler,
den oluşur. d. Danıştay idari/vergi dava dairelerinde çekinen
İki yıllık süre sonunda Başkanlık Kurulunca, her veya reddedilen üye sayısının ikiden fazla olma-
iki kuruldaki üyelerin yarısı iki yıl süreyle yeniden sı halinde, bu husustaki istemleri incelerler.
görevlendirilirken diğer yarısı kurullarda daha önce Ayrıca Vergi Dava Daireleri Kurulundan farklı
görevlendirilmeyen üyeler arasından yenilenir. Ku- olarak İdari Dava Daireleri Kurulu, belediyeler ile
rullarda görevlendirilen asıl üyeler, üst üste en fazla il özel idarelerinin seçilmiş organlarının organlık
iki dönem görevlendirilebilir. Asıl üyenin görevini sıfatlarını kaybetmelerine ilişkin istemler hakkın-
geçici olarak yerine getirememesi durumunda ilgili da Danıştay 8. Dairesi tarafından verilen kararlara
daireden, zorunlu hallerde diğer dairelerden görev- karşı yapılan itirazları bir ay içinde inceler ve ka-
lendirilen yedek üye kurul toplantılarına katılır. rara bağlar.

18
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 7. Aykırı kararlarla ilgili kişiler, içtihatların birleş-
maddesiyle İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları- tirilmesi için Danıştay Başkanlığına başvurabilirler.
na yeni bir görev verilmiştir: Kurulun, içtihatların birleştirilmesi veya de-
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun ğiştirilmesi hakkındaki kararları, gönderildikleri
benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi dairele- tarihten itibaren bir ay içerisinde Resmî Gazete’de
rince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında veya yayımlanır.
farklı bölge idare mahkemeleri dairelerince verilen Bu kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile ida-
kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya ri mahkemeler ve idare uymak zorundadır.
uyuşmazlık bulunması hâlinde; resen veya ilgili böl-
ge idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna
başvurma hakkı bulunanların bu aykırılığın veya Başkanlar Kurulu
uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak isteme- Başkanlar Kurulu, Danıştay Başkanının baş-
leri üzerine, istemin uygun görülmesi hâlinde ken- kanlığında Başsavcı, başkanvekilleri ve daire baş-
di görüşlerini de ekleyerek Danıştaydan bu konuda kanlarından oluşur. Başkanlar Kurulu, Danıştay
karar verilmesi doğrultusundaki istemleri, konusuna Başkanının davetiyle toplanır.
göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna ileti- Daire başkanının mazereti hâlinde, Kurula, da-
lir. İlgili dava daireleri kurulunca üç ay içinde karar irenin en kıdemli üyesi katılır.
verilir. Aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesine Kararlar oy çokluğu ile verilir.
ilişkin olarak bu hususta verilen kararlar kesindir.
Oylarda eşitlik hâlinde Başkanın bulunduğu ta-
raf çoğunluğu sağlamış sayılır.
İçtihatları Birleştirme Kurulu
İçtihatları Birleştirme Kurulu, Danıştay Başka-
nı, Başsavcı, başkanvekilleri, dava daireleri başkan-
ları ve üyelerinden kurulur. dikkat
Başkanlar Kurulunun görevleri şunlardır:
Toplanma ve görüşme yetersayısı en az otuzbir-
- Danıştay daireleri arasında çıkan görev uyuş-
dir. Toplantıda hazır bulunanlar çift sayıda olursa
mazlıklarını karara bağlamak (DK, Md. 52/1)
en kıdemsiz üye Kurula katılmaz.
- Ayrı yargı çevrelerinde bulunan idare ve vergi
Esas hakkındaki kararlar, birinci toplantıda Ku- mahkemeleri arasında görev ve yetkiye ilişkin
rul üye tamsayısının salt çoğunluğu ile, bu toplan- uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalarda merci
tıda karar yetersayısı sağlanamaz ise ikinci toplan- tayinini yapmak (DK, Md. 52/1)
tıda mevcudun salt çoğunluğu ile verilir. Kurulun - Danıştay Başkanının Kurulda görüşülmesini
diğer kararları oyçokluğu ile verilir. uygun gördüğü işleri görüşmek ve karara bağla-
İçtihatları Birleştirme Kuruluna yeteri kadar mak (DK, Md. 52/1)
tetkik hâkimi ve memur verilir. - Görevini sağlık bakımından yerine getiremeye-
İçtihatları Birleştirme Kurulu, dava daireleri- ceği tam teşekküllü resmi sağlık kurulu raporuy-
nin veya idari ve vergi dava daireleri kurullarının la kesin olarak anlaşılan Danıştay meslek men-
kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar suplarının görevine son vermek (DK, Md. 84)
arasında aykırılık veya uyuşmazlık görüldüğü veya- - Çalışmaya ara verme süresi içinde çalışacak Da-
hut birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli nıştay nöbetçi dairesinin başkan ile üyelerini,
görüldüğü takdirde, Danıştay Başkanının havalesi Danıştay dairelerinin başkan ve üyeleri arasın-
üzerine, Başsavcının düşüncesi alındıktan sonra işi dan karma olarak seçmek (DK, Md. 86/3)
inceler ve lüzumlu görürse, içtihadın birleştirilmesi
veya değiştirilmesi hakkında karar verir. Başkanlar Kurulunun kararları kesin olup bu
İçtihatların birleştirilmesi veya birleştirilmiş iç- kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvuru-
tihatların değiştirilmesi, Danıştay Başkanı, konu lamaz.
ile ilgili daireler, idari ve vergi dava daireleri kurul-
ları veya Başsavcı tarafından istenebilir.

19
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Başkanlık Kurulu bir dengesizlik (nisbetsizlik) meydana gel-


Başkanlık Kurulu; Danıştay Başkanının baş- miş ise takvim yılı başında, bir kısım işleri
kanlığında, üçü daire başkanı üçü Danıştay üyesi başka daireye vermek (DK, Md. 27/3)
olmak üzere altı asıl ve ikisi daire başkanı ikisi Da- - İş yükü bakımından zorunluluk doğması
nıştay üyesi olmak üzere dört yedek üyeden oluşur. hâlinde vergi dava daireleri, idari dava da-
Başkanlık Kuruluna seçilecek asıl ve yedek üye- ireleri veya idari dairelerden birinin veya
ler Danıştay Genel Kurulunca seçilir. Başkanlık birkaçının görev alanını değiştirerek bu
Kurulu üyeliğine aynı daireden birden fazla kimse daireleri; vergi dava dairesi, idari dava da-
seçilemez. iresi veya idari daire olarak görevlendirmek
(DK, Md. 26/2)
Başkanlık Kurulu, üye tamsayısı ile topla-
nır. Asıl üyelerden birinin Kurula katılamaması - Görevlendirilen dairedeki dosyaların vergi ve
hâlinde, noksanlık yedeği ile tamamlanır. Başkan- idari uyuşmazlıklara ilişkin görev ayrımı gö-
lık Kurulu üyeleri kendileri ile ilgili konularda Ku- zetilerek hangi daireye ve nasıl devredileceği,
rul toplantılarına katılamazlar. görevlendirilen daireye görevlendirildiği alan
içinde hangi daire işlerinin verileceği husus-
Başkanlık Kuruluna seçilecek olanların tama-
larını karara bağlamak (DK, Md. 26/3)
mının bir oy pusulasında gösterilmesi suretiyle oy
kullanılması da mümkündür. Aday çıkmadığı veya - Danıştay daireleri üyeliklerinde vuku bula-
yeter sayıda başvuru olmadığı takdirde Başkanlar cak noksanlıkların tamamlanması için diğer
Kurulu tarafından gizli oyla ve oy çokluğu ile aday- dairelerden alınacak üyeleri önceden tespit
lar dışından seçilebileceklerin üç katı aday gösterilir. etmek (DK, Md. 14/4)
Başkanlık Kuruluna seçilenlerin görev süresi iki yıl - İdari İşler Kuruluna her takvim yılı başında
olup bir seçim dönemi geçmeden yeniden seçilemezler. her idari daireden bir üye seçmek ve İdari
İşler Kurulunun seçimle belirlenen üyelik-
Başkanlık Kurulu üyeliğine seçilen daire başkan
lerinde boşalma olması hâlinde Başkanlık
ve üyelerinin seçim süresi dolmadan bu sıfatları de-
Kurulunca otuz gün içinde seçim yapmak
ğiştiğinde Kurul üyeliğinden ayrılmış sayılırlar.
(DK, Md. 16/1)
Başkanlık Kurulu üyeliğinin herhangi bir ne-
- İdari / Vergi Dava Daireleri Kurullarına,
denle boşalması hâlinde on beş gün içinde boşalan
her idari dava dairesinden iki yıl için iki asıl
üyelik için seçim yapılır ve seçilen üye, yerine seçil-
ve iki yedek, her vergi dava dairesinden iki
diği üyenin süresini tamamlar.
yıl için üç asıl ve üç yedek üye görevlendir-
Başkanlık Kurulunun görevleri şunlardır: mek (DK, Md. 17/1)
- Üyelerin görev yerlerini, dairelerin iş duru- Başkanlık Kurulunun kararlarına karşı ilgililer-
munu ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak ce Başkanlar Kuruluna yedi gün içinde itiraz edi-
belirlemek (DK, Md. 52/2) lebilir. Başkanlar Kurulu, Başkanlık Kurulu karar-
- Zorunlu hâllerde daire başkanı ve üyelerin larını aynen onaylayabileceği gibi değiştirerek de
dairelerini değiştirmek (DK, Md. 52/2) onaylayabilir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesin
- Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışacakları olup, bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine
daireleri, kurulları ve görecekleri işleri belli başvurulamaz.
etmek ve gerektiğinde yerlerini değiştirmek
(DK, Md. 52/2) Yüksek Disiplin Kurulu
- Daireler arasında iş bölümünü belirlemek Yüksek Disiplin Kurulu, Danıştay Başkanının
(DK, Md. 52/2) Başkanlığında her takvim yılı başında, Danıştay
- Yetkili merciin neresi olduğu belirtilmemiş Genel Kurulunca her daireden seçilecek birer üye
olan yönetim işlerini belli etmek veya bu iş- ile ikisi dava daireleri ve biri de idari daireler baş-
leri yapmak (DK, Md. 52/2) kanları arasından seçilecek üç daire başkanından
- Dairelerden birinin yıl içinde gelen işleri kurulur. Danıştay Başsavcısı Kurulun tabii üyesidir.
normal çalışma ile karşılanamayacak oran- Kurula iki daire başkanı ve beş üye yedek olarak
da artmış ve daireler arasında iş bakımından seçilir.

20
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Kurul üye tam sayısı ile toplanır ve üçte iki oy- Disiplin Kurulu 4. Düzey
çokluğu ile karar verir. Disiplin Kurulu, Genel Kurulun her takvim yılı
Kurul üyeliklerinde boşalma halinde, boşalan başında seçeceği bir daire başkanıyla bir üyeden ve
yer için en çok on gün içinde Genel Kurulca birinci birinci sınıfa ayrılmış bir tetkik hâkimi ile bir Da-
fıkradaki esaslara göre yeniden seçim yapılır. nıştay savcısından oluşur. Aynı şekilde birer yedek
Kurulun yazı işlerini Genel Sekreter yürütür. seçilir. Genel Sekreter Kurulun tabii üyesidir. Dai-
Yüksek Disiplin Kurulu, 2575 sayılı Danıştay re Başkanı Kurula Başkanlık eder. Kurul oyçokluğu
Kanunu hükümleri dairesinde Danıştay Başkanı, ile karar verir.
Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeler Disiplin Kurulu:
hakkında, disiplin kovuşturması yapılmasına ve di- - Danıştay memurları hakkında Yüksek Di-
siplin cezası uygulanmasına karar verir. siplin Kurulu görevlerini yapar.
Yüksek Disiplin Kurulu, eldeki bilgi ve delille- - Danıştay memurları hakkında Memurlar
re ve isnat olunan hal ve hareketin niteliğine göre ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
disiplin kovuşturması yapılmasına yer olup olma- Hakkında Kanun hükümlerine göre birinci
dığına karar verir. derecede karar verir.
Kurul, disiplin kovuşturmasına karar verirse,
Kurul dışındaki daire başkanları ve üyeler arasın- Danıştay Meslek Mensupları
dan seçeceği üç kişiyi soruşturma yapmakla görev-
lendirir. Haklarında isnatta bulunulanlar, Yüksek Danıştay meslek mensupları Danıştay Başkanı,
Disiplin Kurulu üyesi ise, Kurulun bu husustaki Danıştay Başsavcısı, Danıştay başkanvekili, daire
toplantılarına katılamazlar. başkanları ile üyelerdir.
Yüksek Disiplin Kurulu isnat olunan hal ve Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri, da-
hareketi sabit görmezse dosyanın işlemden kaldı- ire başkanları ve üyeler yüksek mahkeme hâkimleri
rılmasına karar verir. Kurul, bu hal ve hareketle- olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanun-
ri sabit gördüğü takdirde bunların mahiyetine ve ların kendilerine sağladığı teminat altında görev
ağırlığına göre, ilgilinin uyarılmasını veya hizmet yaparlar.
süresine göre istifa etmeye veya emekliliğini iste- Daha önce anlatıldığı üzere Danıştay üyeleri,
meye davet edilmesini karar altına alır. Kurul ka- Başkanlık Kurulunun kararı ile dairelere ayrılırlar.
rarı Danıştay Başkanı hakkında ise, vekili, diğerleri
hakkında ise Danıştay Başkanı tarafından ilgiliye Danıştay Üyelerinin Nitelikleri
tebliğ edilir.
Danıştay üyeleri:
İlgili, emekliliğini istemeye veya istifa etmeye
a. İdari yargı hâkim ve savcılığı,
dair olan karara, tebliğ tarihinden itibaren bir ay
içinde uymazsa istifa etmiş sayılır. Bir aylık süre b. Bakanlık, Cumhurbaşkanı yardımcılığı,
içinde ilgili izinli sayılır. bakan yardımcılığı, müsteşarlık, müsteşar
yardımcılığı, elçilik, valilik,
c. Generallik, amirallik,
d. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Cum-
dikkat
hurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, Türkiye
İlgili, Yüksek Disiplin Kurulu kararının kendi-
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği,
sine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde
bu karara karşı ilk derece yargı makamı sıfatıyla e. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel
Danıştay’da dava açabilir. Bu davalar, savunmala- Sekreterliği,
rın alındığı veya cevap sürelerinin geçtiği tarihten f. Genel ve katma bütçeli dairelerde veya
itibaren üç ay içinde karara bağlanır. Çalışmaya ara kamu kuruluşlarında genel müdürlük veya
verme süresi hesaba katılmaz. Dava sonuçlanıncaya en az bu derecedeki tetkik ve teftiş kurul
kadar ilgililerden boşalan yerler doldurulmaz. başkanlıkları ile düzenleyici ve denetleyici
kurumların başkanlıkları,

21
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

g. Yükseköğrenim kurumlarında hukuk, ikti- Görevi sona eren üyelerin Danıştay ile ilişkileri
sat, maliye, kamu yönetimi profesörlüğü, kesilir; ancak atamaları gerçekleşinceye kadar, öz-
h. Kamu kurum ve kuruluşlarının başhukuk lük hakları Danıştay tarafından karşılanmaya de-
müşavirliği, birinci hukuk müşavirliği, hu- vam olunur.
kuk hizmetleri başkanlığı ve hukuk işleri Danıştay’da boşalan üye sayısı dördü bulunca,
müdürlüğü, dördüncü üyeliğin boşaldığı tarihten itibaren en
Görevlerini yapanlar arasından seçilir. geç üç gün içinde durum Danıştay Başkanlığınca,
boşalan üyeliklerin idare veya vergi dairesi üyeliği
İdari yargı hâkim ve savcılarının Danıştay üye-
olduğu da belirtilmek suretiyle, Cumhurbaşkanlı-
liğine seçilebilmeleri için birinci sınıfa ayrıldıktan
ğına ve Adalet Bakanlığına duyurulur.
sonra en az üç yıl bu görevlerde başarı ile çalışmış
olmaları ve birinci sınıfa ayrılma niteliğini kaybet- Cumhurbaşkanı ve Hâkimler ve Savcılar Ku-
memeleri gereklidir. rulunca bu duyurudan sonra en geç iki ay içinde
seçim yapılır.
İdari görevlerden Danıştay üyeliğine seçilecek-
lerin yükseköğrenimlerini tamamladıktan sonra
Devlet hizmetlerinde on beş yıl çalışmış bulunma- Danıştay Başkanının Görevleri
ları, birinci derece aylığını kazanılmış hak olarak Danıştay Genel Kurulu tarafından, en az altı yıl
almaları ve hâkimliğin gerektirdiği ahlak ve seciye- Danıştay üyeliği yapmışlar arasından dört yıllığına
ye sahip olmaları şarttır. seçilen ve süresi bittiği zaman yeniden seçilebilen
Danıştay Başkanı, Danıştay’ın genel işleyişinden so-
Üye Seçimi rumludur. Kuruluşun düzenli çalışmasını sağlar. Ge-
rekirse, ilgili daire başkanları veya Başkanlar Kurulu
Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından Da-
ile de istişare ederek lüzumlu idari tedbirleri alır.
nıştay üyeliğine seçilip görev süresi sona erenler,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ilgili dairesi Danıştay Başkanı, Danıştay Genel Kurulu ile
tarafından, idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun İçtihatları Birleştirme Kuruluna, İdari İşler Ku-
bir göreve atanır. ruluna, idari ve vergi dava daireleri kurullarına,
Yüksek Disiplin Kuruluna, Başkanlar Kuruluna ve
Başkanlık Kuruluna başkanlık eder.
Danıştay Başkanlığının boşalması, Danıştay
dikkat Başkanının izinli veya özürlü olması hallerinde
Danıştay’da boşalan üyeliklerin dörtte üçü idari başkanvekillerinde en kıdemlisi Danıştay Başkanı-
yargı hâkim ve savcılığından, dörtte biri ise diğer na vekâlet eder.
görevliler arasından seçilir.
İdari yargı hâkim ve savcıları, Hâkimler ve Savcılar
Danıştay Başkanvekillerinin Görevleri
Kurulunca; diğer görevlerde bulunanlar ise, Cum-
hurbaşkanınca Danıştay üyeliğine seçilirler. Danıştay Genel Kurulu tarafından, en az üç yıl Da-
Danıştay üyeleri on iki yıl için seçilir. Bir kimse iki nıştay üyeliği yapmışlar arasından dört yıllığına seçilen
defa Danıştay üyesi seçilemez. ve süresi bittiği zaman yeniden seçilebilen Danıştay
başkanvekilleri, Danıştay Başkanına ait görevlerden
Danıştay Başkanı tarafından verilenleri yaparlar.
Cumhurbaşkanı tarafından Danıştay üyeliğine
seçilip idari yargıda bir göreve atanmak isteyenler, Danıştay Başkanının yokluğunda kıdem sırası-
görev sürelerinin bitiminden bir ay öncesine ka- na göre ona vekillik ederler.
dar, idari yargıda bir göreve atanmak için talepte Danıştay Başkanının katılmadığı kurullara baş-
bulunur. Talepte bulunanlar Hâkimler ve Savcılar kanlık ederler.
Kurulu ilgili dairesi tarafından idari yargıda sınıf
ve derecelerine uygun bir göreve atanır. Talepte bu- Daire Başkanlarının Görevleri
lunmayanlar, başka bir göreve atanmak üzere Da-
Danıştay Genel Kurulu tarafından, en az üç yıl
nıştay Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığına
Danıştay üyeliği yapmışlar arasından dört yıllığına
bildirilir.

22
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

seçilen ve süresi bittiği zaman yeniden seçilebilen Danıştay daire başkanları, dairelerinde görevli bulunan-
ların görevlerine devamlarını, düzenli çalışmalarını, daire işlerinin verimli bir şekilde yürütülmesini ve
tetkik hâkimleri ile diğer memurların yetişmelerini sağlarlar. Görüşmeleri idare ederler, dâhil bulundukları
kurulların toplantılarına katılarak düşüncelerini bildirirler ve oylarını verirler.
Daire başkanları her takvim yılı sonunda, dairelerindeki işlerin durumu ve bunların yürütülmesinde
aksaklık varsa sebepleri hakkında Danıştay Başkanlığına bir rapor verirler ve alınmasını lüzumlu gördükleri
tedbirleri bildirirler.
Dairelerde en kıdemli üye başkana vekâlet eder. Başsavcıya Danıştay Başkanının seçeceği ve Başsavcılığa
seçilme niteliğine sahip bir Danıştay üyesi vekâlet eder.

Üyelerin Görevleri
Danıştay üyeleri, bulundukları dairelerde başkanlar veya dâhil bulundukları kurullarda kurul başkan-
ları tarafından kendilerine verilen dosyaları geciktirmeden inceleyerek görevli daire veya kurullara gerekli
açıklamaları yaparlar, kararları yazarlar, dairelerin ve üyesi bulundukları kurulların toplantılarına katılırlar,
düşünce ve görüşlerini bildirirler, oylarını verirler ve daire ile ilgili olmak üzere verilen diğer işleri görürler.

Danıştay Başsavcısının Görevleri


Danıştay Başsavcısı, Danıştay Genel Kurulu tarafın-
dan, en az altı yıl Danıştay üyeliği yapmışlar arasından dikkat
dört yıllığına seçilir ve süresi bittiği zaman yeniden se- Danıştay Başsavcısının önemli görevleri şunlardır:
çilebilir. a. Başsavcı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla
Danıştay’da görülen dava dosyalarını, esas hak-
Başsavcı, savcılardan birini, idari işlerde kendisine
kındaki düşüncelerini bildirmek üzere, uygun
yardım etmekte görevlendirebilir.
göreceği görev ayrımına göre savcılara havale
eder. Düşüncelerinin vaktinde bildirilmesini
Danıştay Meslek Mensuplarının Görevinin ve savcılar ile Başsavcılıkta görevli diğer me-
Sona Ermesi murların devamlarını ve intizamla çalışmalarını
Danıştay meslek mensuplarından birinin ağır hapis, sağlar, gelen dosyaların kaydı ve saklanması ile
kasıtlı bir suçtan dolayı altı ay veya daha fazla hapis ce- işi bitenlerin ilgili yerlere geciktirilmeden gön-
zası ile kesin olarak hüküm giymesi halinde, görevi ken- derilmesi için gerekli tedbirleri alır.
diliğinden sona erer. b. Başsavcı, incelediği dava dosyaları hakkında
düşüncelerini bildirir.
Kasıtlı bir suçtan dolayı altı aydan aşağı hapis cezası
c. İdari yargı mercileri tarafından verilmiş olup
ile hüküm giyme hâlinde bu suç, mesleğin vakar ve şe-
temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş
refini bozan veya mesleğe karşı genel saygı ve güveni gi-
bulunan kararlardan niteliği bakımından yürür-
deren nitelikte görülürse ilgilinin meslekten çıkarılması
lükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenleri,
gerekip gerekmediğine Yüksek Disiplin Kurulu tarafın-
ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine
dan karar verilir.
veya kendiliğinden kanun yararına temyiz eder.
Görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği d. Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma istemlerini ret
tam teşekküllü resmî sağlık kurulu raporuyla kesin ola- etmek ya da Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvur-
rak anlaşılan Danıştay meslek mensuplarının görevine mak suretiyle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarır.
son verilmesine, daha önce belirtildiği üzere Başkanlar e. Başsavcı her takvim yılı sonunda, işlerin duru-
Kurulunca karar verilir. mu ve bunların yürütülmesinde aksaklık varsa
Yüksek Disiplin Kurulu kararının ilgiliye tebliğ sebepleri hakkında Danıştay Başkanlığına bir
tarihinden itibaren on beş gün içinde bu karara karşı rapor verir ve alınmasını lüzumlu gördüğü idari
Danıştay’da dava açabilir. tedbirleri bildirir.

23
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Danıştay’ın Yardımcı Görevlileri: rine havale olunanları Başsavcı adına incelerler ve


Tetkik Hâkimleri ve Savcılar esas hakkındaki düşüncelerini, bir ay içinde gerek-
Danıştay’ın meslek mensuplarının dışında- çeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse
ki diğer yardımcı görevlileri savcılar ve tetkik durumu sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler.
hâkimleridir. Danıştay Başkanının ve Başsavcısının vereceği di-
ğer görevleri yerine getirir; çalışma düzeninin ko-
runması ve iş veriminin artırılması için Başsavcının
Danıştay Tetkik Hâkimleri alacağı tedbirlere uyarlar.
Danıştay tetkik hâkimleri, beş yıl meslekte hiz- Savcılar, ilgili yerlerden Danıştay Başkanlığı
met etmiş (Danıştay Kanunu’na 22/7/2020 tarih aracılığı ile her türlü bilgileri isteyebilecekleri gibi
ve 7151 sayılı Kanun’un 51. Maddesiyle Geçici 31. işlem dosyalarını da getirtebilirler.
Madde eklenmiştir. Buna göre Geçici 31. Madde- Dava dairelerince gerekli görüldüğü takdirde,
nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süre Danıştay savcıları, önceden haber verilmek suretiy-
ile yani 28.07.2023 tarihine kadar, Danıştay tetkik le, düşüncelerini sözlü olarak da açıklarlar.
hâkimliğine yapılacak atamalarda, beş yıllık hiz-
met süresi aranmayacağı hükmü getirilmiştir.) ve
olumlu sicil almış idari yargı hâkimleri arasından Danıştay’a İlişkin Diğer Hükümler
Hâkimler ve Savcılar Kurulunca atanırlar. Danıştay ile ilgili bazı usuli müesseseler aşağıda
Danıştay tetkik hâkimlerinin görev yerleri, Baş- ayrı başlıklar hâlinde ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
kanlık Kurulu tarafından belirlenir. Görev yerleri,
aynı usulle değiştirilir. İdari bakımdan zaruret ol- Danıştay’da Çekinme ve Ret
madıkça bir sicil devresi geçmeden görev yerleri
Davaya bakmakta olan dava dairesi başkan
değiştirilemez. Sicil devresi en az altı aydır.
ve üyelerinin çekinme veya reddi halinde, bunlar
Tetkik hâkimlerinin görev yaptıkları kurul ve hariç tutulmak suretiyle, o daire kurulu tamamla-
daireler, yönetmelikte belirlenecek esas ve sürelere narak, bu husus incelenir, çekinme veya ret istemi
göre değiştirilir. yerinde görülürse işin esası hakkında da bu kurulca
Tetkik hâkimleri Danıştay Başkanının, daire karar verilir.
ve kurul başkanlarının kendilerine havale ettikleri Çekinen veya reddedilenler ikiden fazla ise bu
işleri inceleyerek daire veya görevli kurula gerekli husustaki istem, idari dava dairesi başkan ve üyele-
açıklamaları yaparlar. Kendi düşünce ve görüşlerini ri için İdari Dava Daireleri Kurulunda, vergi dava
sözlü ve yazılı olarak bildirirler, karar taslaklarını dairesi başkan ve üyeleri için Vergi Dava Dairele-
yazarlar, gerekli tutanakları düzenler ve Danıştay ri Kurulunda incelenir. Çekinen veya reddedilen
Başkanı, kurul başkanı ve daire başkanının vere- başkan ve üyeler bu kurullara katılamazlar. Üye
cekleri diğer görevleri yerine getirirler. noksanı diğer dava dairelerinden tamamlanır. Bu
Her daire ve kurulda, o daire veya kurul baş- kurullarca çekinme veya ret istemi kabul edildiği
kanınca birinci sınıfa ayrılmış bir tetkik hâkimi, takdirde davanın esası hakkında da bu kurullarca
memurların görevlerine devamlarını, yetişmelerini karar verilir.
ve verimli bir biçimde çalışmalarını, idare, dosya İdari Dava Daireleri Kurulu ile Vergi Dava Dai-
ve diğer yazı işleri ile tebligat işlerinin gecikmeden releri Kurulu başkan ve üyelerinden bir kısmının da-
ve düzenli olarak yürütülmesini, Danıştay Başkanı- vaya bakmaktan çekinmesi veya reddi halinde nok-
nın, daire ve kurul başkanının vereceği diğer işleri san üyelikler diğer dava dairelerinden tamamlanır.
yapmakla görevlendirilir.
İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının top-
lanmasına engel olacak sayıda ret istemlerinde bu-
Danıştay Savcıları lunulamaz ve çekinilemez.
Danıştay savcıları, beş yıl meslekte hizmet etmiş Danıştay Tetkik hâkimleri ve savcıları sebeple-
ve olumlu sicil almış idari yargı hâkimleri arasın- rini bildirerek çekinebilecekleri gibi ta-raflarca da
dan Hâkimler ve Savcılar Kurulunca atanırlar. reddedilebilirler. Bunlar hakkındaki çekinme veya
Savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla ret istemleri davaya bakmakla görevli daire tarafın-
Danıştay’da görülen dava dosyalarından kendile- dan incelenerek karara bağlanır.

24
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Çalışmaya Ara Verme (Adli Tatil) 6 Ocak 1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge İdare Mah-
Danıştay daireleri her yıl bir eylülde başlamak kemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemele-
üzere, yirmi temmuzdan otuz bir ağustosa kadar rinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile ilk
çalışmaya ara verirler. defa idari yargı sistemimize dâhil olmuşlardır.
Ara verme süresi içinde çalışmak üzere; bir daire Aşağıda, bu mahkemelerin kuruluş, oluşum,
başkanı ile dört üyeden ve bir yedek üyeden oluşan birimleri ve üyeleri anlatılacak, yargısal görevleri
bir nöbetçi daire kurulur. Yedek üye aynı zamanda idari yargı makamlarının görev ve yetkilerinin an-
Genel Sekreterlik görevini yapar. latıldığı bir sonraki bölümde anlatılacaktır.
Bu dairenin başkanı ile üyeleri, Danıştay dai-
relerinin başkan ve üyeleri arasından karma olarak Kuruluş
Başkanlar Kurulu tarafından seçilir. Ayrıca lüzumu Aynı yargı çevresinde birden fazla idare veya
kadar savcı ve tetkik hâkimi görevlerine devam vergi mahkemesinin faaliyet gösterdiği hâllerde,
ederler. özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı tak-
Çalışmaya ara verme süresi içinde görevli olarak dirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen
kalanlar hariç olmak üzere Danıştay Başkanı, Baş- işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, mah-
savcı, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeler ile kemeler arasındaki iş bölümü Hâkimler ve Savcılar
savcılar ve tetkik hâkimleri çalışmaya ara verirler. Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî
Bu süre içinde Danıştay Başkanına, nöbetçi daire Gazete’de yayımlanır. Mahkemeler, tevzi edilen da-
başkanı vekâlet eder. valara bakmak zorundadır.
Danıştay’da çalışan diğer memurlar çalışmaya
devam ederler. Ancak, çalışmaya ara verme süresi
içinde işin icaplarına göre görevde kalmaları lü-
zumlu görülmeyen memurlar kanuni izinlerini dikkat
kullanırlar. Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları
Çalışmaya ara verme süresi içinde görevleri
ve iş hacmi göz önünde tutularak Adalet Bakanlı-
başında kalan Danıştay üyeleri yılın diğer dönem-
ğınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur.
lerinde yol süresi dâhil çalışmaya ara verme süresi
Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
kadar izin kullanabilirler.
vergi mahkemelerinin kuruluş ve yargı çevreleri-
nin tespitinde, İçişleri ile Hazine ve Maliye Ba-
Nöbetçi Dairenin Göreceği İşler kanlıklarının görüşleri alınır.
Nöbetçi daire, çalışmaya ara verme süresi içinde Bu mahkemelerin kaldırılmasına veya yargı çev-
aşağıda yazılı işleri görür: relerinin değiştirilmesine, İçişleri ile Hazine ve
Maliye Bakanlıklarının görüşleri alınarak, Adalet
a. kanunen belli süre içinde karara bağlanması
Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar
gereken işler,
Kurulunca karar verilir.
b. Yürütmenin durdurulmasına veya delillerin
tespitine ait işler,
Bu mahkemelerin kurulmaları, kaldırılmaları
c. Tutuklu memurlar hakkında 4483 sayılı
ve yargı çevrelerinin değiştirilmeleri hakkındaki
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.
Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri-
ne göre Danıştay’a gelen işler.
Bölge İdare Mahkemelerinin
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Oluşumu
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri Bölge idare mahkemeleri, başkanlık, başkanlar
kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet ko-
İdari yargı teşkilatının kuruluşu ve gelişimi baş-
misyonu ve müdürlüklerden oluşur.
lığı altında belirtildiği üzere, 1868’den itibaren tek
idari yargı teşkilatı Danıştay iken, bölge idare mah- Bölge idare mahkemelerinde biri idare diğeri
kemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri vergi olmak üzere en az iki daire bulunur. Gerekli

25
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

hâllerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığının tekli- Hukuki veya fiili nedenlerle bir daire toplana-
fi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca mazsa, bölge idare mahkemesi başkanının kara-
artırılıp azaltılabilir. rıyla diğer dairelerden; bu da mümkün olmazsa
Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Hâkimler ve Savcılar Kurulunca diğer bölge idare
mahkemelerinden yetkili olarak görevlendirilen
Bölge idare mahkemesi başkan ve üyeliklerine
üyelerle eksiklik tamamlanır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulunca atama yapılır.
Daire başkanının hukuki veya fiili nedenlerle
bulunamaması hâlinde dairenin en kıdemli üyesi
Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulu daireye başkanlık yapar.
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulu, bölge Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri
idare mahkemesi başkanı ile daire başkanlarından şunlardır:
oluşur.
a. İlk derece mahkemelerince verilen ve istinaf
Bölge idare mahkemesi başkanının bulunmadı- yolu açık olan nihai kararlara karşı yapılan isti-
ğı hâllerde kurula daire başkanlarından en kıdemli naf başvurularını inceleyerek karara bağlamak.
olan başkanlık eder.
b. İlk derece mahkemelerince yürütmenin
Daire başkanının mazereti hâlinde, o dairenin durdurulması istemleri hakkında verilen
en kıdemli üyesi kurula katılır. kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek
Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun karara bağlamak.
görevleri şunlardır: c. Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece
- Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuş- mahkemeleri arasındaki görev ve yetki
mazlıklarını karara bağlamak. uyuşmazlıklarını çözmek.
- Benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi d. Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk dere-
dairelerince verilen kesin nitelikteki karar- ce mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili
lar arasında veya farklı bölge idare mahke- veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mah-
meleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kemenin yargı çevresi sınırlarında tered-
kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık düt edildiği veya iki mahkemenin de aynı
bulunması hâlinde; resen veya ilgili bölge davaya bakmaya yetkili olduklarına karar
idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf verdikleri hâllerde; o davanın bölge idare
yoluna başvurma hakkı bulunanların bu mahkemesi yargı çevresi içinde bulunan
aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini başka bir mahkemeye nakline veya yetkili
gerekçeli olarak istemeleri üzerine, istemin mahkemenin tayinine karar vermek.
uygun görülmesi hâlinde kendi görüşlerini İki dairenin görevine ilişkin davalar, ilgili dai-
de ekleyerek Danıştay’dan bu konuda karar renin isteği üzerine o dairelerin birlikte yapacakları
verilmesini istemek. toplantıda karara bağlanır. Bu toplantıya daire baş-
Danıştay’dan bu konuda karar verilmesine dair kanlarından kıdemli olan katılır ve başkanlık eder.
istemler, konusuna göre İdari veya Vergi Dava Toplanma ve görüşme yeter sayısı beştir. Kararlar
Daireleri Kuruluna iletilir. İlgili dava daireleri ku- oy çokluğuyla verilir. Bu davalar, istemde bulunan
rulunca üç ay içinde karar verilir. Aykırılık veya ilgili dairenin esas ve karar numaralarını alır.
uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak bu fıkra Gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak
uyarınca verilen kararlar kesindir. bölge idare mahkemesi daireleri arasındaki iş bölümü,
Başkanlar Kurulu eksiksiz toplanır ve çoğun- Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.
lukla karar verir. Oyların eşitliği hâlinde başkanın
bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.
Bölge İdare Mahkemesi Başkanı, Daire
Başkanları ve Üyelerin Nitelikleri ve
Daireler ve Görevleri Atanmaları
Her daire, bir başkan ve iki üyenin katılımıyla Bölge idare mahkemesi başkanı ve daire baş-
toplanır. Görüşmeler gizli yapılır, kararlar çoğun- kanları birinci sınıf olup birinci sınıfa ayrılmayı
lukla verilir. gerektiren nitelikleri yitirmemiş; daire üyeleri ise

26
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

en az birinci sınıfa ayrılmış olup birinci sınıfa ay- Daire başkanının hukuki veya fiili nedenlerle
rılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı bulunamaması hâlinde dairenin en kıdemli üyesi
hâkim ve savcıları arasından Hâkimler ve Savcılar daireye başkanlık yapar.
Kurulunca atanır.
Danıştay daire başkanı ve üyeleri, istekleri üze- Bölge İdare Mahkemesi Adalet
rine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca bölge idare Komisyonu
mahkemesi başkanlığına veya daire başkanlıkları-
Her bölge idare mahkemesinde bir bölge idare
na dört yıllığına atanabilirler. Başka bir bölge idare
mahkemesi adalet komisyonu bulunur.
mahkemesine yapılacak atamalarda da aynı usul
uygulanır. Bu şekilde atananların; Danıştay üyeliği Komisyon, bölge idare mahkemesi başkanının
sıfatı, kadrosu, aylık ve ödeneği ile her türlü özlük başkanlığında, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca da-
hakları korunur; aylık ve ödenekleri ile her türlü ire başkanları arasından belirlenen iki asıl üyeden
mali ve sosyal haklarının Danıştay bütçesinden oluşur. Hâkimler ve Savcılar Kurulu ayrıca daire
ödenmesine devam olunur; disiplin ve ceza soruş- başkan veya üyeleri arasından iki yedek üye belir-
turma ve kovuşturmaları Danıştay üyeleri hakkın- ler. Başkanın yokluğunda asıl üye olan kıdemli da-
daki hükümlere tabidir; bu görevde geçirdikleri ire başkanı, asıl üyelerin yokluğunda ise kıdemine
süre Danıştay üyeliğinde geçmiş sayılır. göre yedek üyeler komisyona katılır.
Bu kişiler; Danıştay üyeleri tarafından Komisyon eksiksiz toplanır ve çoğunlukla karar
Danıştay’da yapılan iş ve işlemlere katılamazlar; verir.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeliği seçimleri hariç Bölge idare mahkemesi adalet komisyonu,
Danıştay’daki seçimlerde aday olamaz ve oy kulla- 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Sav-
namazlar; istekleri üzerine Danıştay’daki görevleri- cılar Kanununun 114 ve 115. maddelerinde belir-
ne geri dönerler. tilen görevler ile diğer kanunlarla verilen görevleri
yerine getirir.

Müdürlükler
Bölge idare mahkemesi başkanlığında, dairele-
rinde ve adalet komisyonunda yeterli sayıda yazı iş-
leri müdürlüğü ve idari işler müdürlüğü ile ihtiyaç
duyulan diğer müdürlükler kurulur.
Her müdürlükte bir müdür ile yeterli sayıda
memur bulunur.

Soruşturma ve Kovuşturma Usulü


Resim 1.3 Toplantılarda kararlar oy çokluğuyla alınır. Bölge idare mahkemelerinde görev yapan baş-
kan, daire başkanı ve üyelerin görevden doğan veya
Toplantı ve Karar görev sırasında işlenen suçları ve şahsi suçlarıyla
ilgili soruşturma ve kovuşturmalar, 26/9/2004 ta-
Her daire, bir başkan ve iki üyenin katılımıyla rihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahke-
toplanır. Görüşmeler gizli yapılır, kararlar çoğun- meleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş,
lukla verilir. Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 47. mad-
Hukuki veya fiili nedenlerle bir daire toplana- desi hükümleri uyarınca yürütülür. Ancak, anılan
mazsa, bölge idare mahkemesi başkanının kara- maddede yer alan en yakın bölge adliye mahkemesi
rıyla diğer dairelerden; bu da mümkün olmazsa, ibaresinden, görev yapılan bölge idare mahkemesi-
Hâkimler ve Savcılar Kurulunca diğer bölge idare nin bulunduğu ilin bağlı olduğu bölge adliye mah-
mahkemelerinden yetkili olarak görevlendirilen kemesi anlaşılır.
üyelerle eksiklik tamamlanır.

27
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

İdare ve Vergi Mahkemelerinin İdare ve vergi mahkemelerinde reddedilen baş-


Oluşumu kan ve üye birden çok ise istem bölge idare mah-
İdare ve vergi mahkemelerinde birer başkan kemesince incelenir. Bölge idare mahkemelerinde
ile yeteri kadar üye bulunur. Mahkeme kurulları, reddedilen başkan veya üye birden çok ise istem
başkan ile iki üyeden oluşur. Başkanın yokluğunda Danıştay tarafından incelenir.
kıdemli üye başkana vekillik eder. Danıştay tarafından ve bu mahkemelerce ret
İdare ve vergi mahkemeleri başkanları; istemleri yerinde görülürse için esası hakkında da
- Görüşme ve duruşmaları yönetirler, düşün- karar verilir.
ce ve görüşlerini bildirirler, oylarını verirler. Davaya bakmaktan çekinme halinde diğer bir
Mahkemelerinde görevli bulunanların gö- hâkimin görevlendirilmesi ile mahkemenin noksan
revlerine devamlarını, düzenli çalışmalarını, üyesinin tamamlanması veya görevli mahkemenin
mahkeme işlerinin verimli bir şekilde yürü- belirlenmesinde yukarıdaki hükümler uygulanır.
tülmesini sağlarlar,
- Her takvim yılı sonunda, mahkemelerinde- İdari Davalarda Delillerin Tespiti
ki işlerin durumu ve bunların yürütülme- Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara
sinde aksaklıklar varsa sebepleri hakkında ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Da-
bölge idare mahkemesi başkanlığına bir ra- nıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilirler.
por verirler ve alınmasını lüzumlu gördük-
leri tedbirleri bildirirler. Davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahke-
meleri istemi uygun gördüğü takdirde üyelerden
İdare ve vergi mahkemeleri üyeleri, bulundukları
birini bu işle görevlendirebileceği gibi, tespitin ma-
mahkemelerde başkanlar tarafından kendilerine ve-
halli idari veya adli yargı mercilerince yaptırılması-
rilen dosyaları geciktirmeden inceleyerek mahkeme
na da karar verebilir.
kuruluna gerekli açıklamaları yaparlar, düşünce ve
görüşlerini bildirirler, oylarını verirler, kararları ya- Delillerin tespiti istemi, ivedilikle karara bağlanır.
zarlar ve mahkeme ile ilgili olmak üzere kendilerine
başkan tarafından verilen diğer işleri görürler. Çalışmaya Ara Verme (Adli Tatil)
Her mahkemede bir yazı işleri müdürlüğü kurulur. Bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri her yıl
Adalet Bakanlığınca gerekli görülen yerlerde ay- bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz
rıca idari, mali ve teknik işlerle ilgili müdürlükler bir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler. Ancak,
kurulur. Her müdürlükte bir müdür ile yeteri ka- yargı çevresine dâhil olduğu bölge idare mahkeme-
dar memur bulunur. sinin bulunduğu il merkezi dışında kalan ve sadece
bir idare veya bir vergi mahkemesi bulunan yerler-
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare deki idari yargı mercileri çalışmaya ara vermeden
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerine yararlanamazlar. Bu mahkemeler, nöbetçi mahke-
İlişkin Çeşitli Hükümler meler için öngörülen sınırlamaya tabi olmaksızın
görevlerine devam ederler.
Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
vergi mahkemelerine ilişkin diğer usuli ve hukuki Çalışmaya ara verme süresi içinde; bölge idare
müesseseler aşağıdaki gibidir. mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler
ve Savcılar Kurulunca, birden fazla idari yargı mer-
cii olan yerlerde idare veya vergi mahkemeleri baş-
Mahkemelerde Çekinme ve Ret kan ve üyeleri arasından görevlendirilecek yeteri
Tek hâkimle görülen davalarda hâkimin reddi kadar hâkimin katıldığı bir nöbetçi mahkeme ku-
istemi, reddedilen hâkimin katılmadığı idare veya rulur. Bölge idare mahkemeleri için ise bölge idare
vergi mahkemesince incelenir. mahkemesi başkanının önerisi üzerine, Hâkimler
İtiraz üzerine veya doğrudan davaya bakmakta ve Savcılar Kurulunca, tüm daire başkan ve üyeleri
olan bölge idare mahkemesi ile idare ve vergi mah- arasından görevlendirilecek yeterli sayıda nöbetçi
kemesi başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedi- daire kurulur.
len başkan ve üyenin katılmadığı bölge idare, idare Çalışmaya ara vermeden yararlanamayanlar ve
ve vergi mahkemesince incelenir. nöbetçi kalanların yıllık izin hakları saklıdır.

28
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Nöbetçi Mahkemenin Göreceği İşler


Nöbetçi mahkeme, çalışmaya ara verme süresi içinde aşağıda yazılı işleri görür:
a. Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işler,
b. Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işler.

Öğrenme Çıktısı

4 Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin


teşkilatlarını ve mensuplarını açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Danıştay’ın karar organla- İdare mahkemeleri ile vergi Bölge idare mahkemesi baş-
rının neler olduğunu araş- mahkemelerini ilişkilendi- kanlar kurulunun görevleri-
tırınız. riniz. ni anlatınız.

SAYIŞTAY düzenlenen Sayıştay, güncel gelişmelere uyumunu sağ-


Yüksek mahkeme olmamasına rağmen kamu ku- lamak üzere en son 3 Aralık 2010 tarihinde 6085 sayılı
rum ve kuruluşlarının bütün gelir ve giderleri ile mal- Sayıştay Kanunu ile yeniden düzenlenmiştir.
larını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek
ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağ- Anayasal Dayanak ve Düzenlenmesi
lamak görev ve yetkilerini kullanan Sayıştay, kendine 1982 Anayasası’nın “Yargı” bölümünün
özgü özel bir anayasal mali ve idari yargı yeridir. Sayıştay’ı düzenleyen 160. Maddesi Sayıştay’ı bir
Sayıştay, 28 Mayıs 1862 yılında Sultan Abdülaziz’in yüksek mahkeme olarak saymamaktadır.
“İrade-i Seniyye”si ile Divan-ı Muhasebat ismiyle ku- 29 Ekim 2005 değişikliğinden sonra Anayasa’nın
rulmuş, 1866’da “Divan-ı Muhasebat Nizamname- 160. Maddesinin son hâli şöyledir:
si” ile yasal olarak düzenlenmiştir. İlk başkanlığını
Tanzimat’ın önde gelen devlet adamlarından Ahmet
Vefik Paşa’nın yaptığı Sayıştay, 1876 Kanuni Esa-
si’sinde düzenlenerek anayasal statüye kavuşmuştur.
Cumhuriyetin ilanından sonra 24 Kasım 1923 tarih dikkat
ve 374 sayılı “Divan-ı Muhasebat’ın Sureti İntihabı- “Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki
na Dair Kanun” ile Sayıştay tekrar düzenlenmiş, 1924 kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının
Anayasasının sonunda yer alan Mevadd-ı Müteferrika bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Bü-
(Türlü Maddeler) bölümünün 100. Maddesinde yer yük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumlu-
alarak yeniden anayasal kuruluş statüsüne kavuşmuş- ların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak
ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hük-
tur. 1934 yılındaki “Divan-ı Muhasebat Kanunu” ile
me bağlama işlerini yapmakla görevlidir.
kuruluş ve işleyişi dağınıklıktan kurtarılarak sistemli ve Sayıştay’ın kesin hükümleri hakkında ilgililer ya-
bütüncül olarak tek bir yasal çerçeveye oturtulmuştur. zılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde
Sayıştay 1961 Anayasası’nın 127. Maddesinde Yü- bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi
rütme başlığı altında “genel ve katma bütçeli dairelerin isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Mil- idari yargı yoluna başvurulamaz.
let Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hak-
kında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki
işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen
uyuşmazlıklarda Danıştay kararları esas alınır.
inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yap- Mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin denetimi ve
makla görevli” olarak düzenlenmiştir. Daha önce 1967 kesin hükme bağlanması Sayıştay tarafından yapılır.”
yılında kabul edilen 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na göre

29
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

1961 Anayasası döneminde Sayıştay, sui generis Sayıştay’ın denetlediği kamu kurum ve kuru-
bir alt idare mahkemesi olarak kabul edilmiş, ilam- luşları 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
larına karşı temyiz yoluyla Danıştay’a başvurabilme Kanunu’nun sonunda yer alan dört adet cetvelde
yolu benimsenmişti. tadadi olarak (liste usulü ile) sıralanmaktadır.
1982 Anayasasında yüksek mahkeme olarak Buna göre, Sayıştay denetimine tabi idareler
sayılmayan Sayıştay’ın bir yargı yeri olup olmadı- şöyle sınıflanmaktadır:
ğı tartışmalıdır. Yukarıda aktarılan ilgili Anayasa • 1 Sayılı Cetvel: Genel bütçe kapsamındaki
maddesine göre Sayıştay’ın kararlarına karşı idari kamu idareleri
yargı yolu kapatılmış, bu suretle askeri idari yargı-
• 2 Sayılı Cetvel: Özel bütçeli idareler
dan sonra, sayman hesaplarını denetleyip sorum-
luların “zimmetine” veya “beraatine” karar vermek - A. Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler
gibi mali konularda görev ve yetkileri olan üçüncü ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri
bir “(mali) idari yargı kolu” ya da hesap mahkemesi - B. Özel bütçeli diğer idareler
statüsüne sahip olmuştur. • 3 Sayılı Cetvel: Düzenleyici ve denetleyici
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne göre, Sayıştay kurumlar
Kanunu’nda, Sayıştay’ın yaptığı inceleme ve de- • 4 Sayılı Cetvel: Sosyal Güvenlik Kurumları
netleme görev ve yetkilerine ilişkin “yargılama”, ve Cetvellerde yer almamakla beraber mahalli idareler
“hüküm”, “ilam”, “temyiz” ve “içtihadı birleştirme”
TBMM’nin 3 Aralık 2010 tarihinde yani ka-
gibi yargılama usul kanunlarında kullanılan de-
bul ettiği 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’na göre,
yimler kullanılsa da Sayıştay bir “yargı kuruluşu”
KİT’lerin denetimi de Sayıştay’a verilmiştir.
olarak kabul edilemez ve mensupları da “hâkimlere
KİT’lerle beraber İller Bankası, TRT, TMSF ve
ilişkin hükümlere” tabi tutulamaz. Anayasa
TOKİ gibi diğer kuruluşlar da artık mali olarak Sa-
Mahkemesi’ne göre Sayıştay, TBMM adına, yargı-
yıştay tarafından denetlenmeye başlanmıştır.
sal değil, özel yöntemler kullanarak ve özü itiba-
riyle idari nitelikte mali denetim görevini yapan, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
bu denetim çerçevesinde aleyhine hiçbir yargı or- Kanunu, Sayıştay’ın bütçenin uygulanması sıra-
ganına başvurma olanağı bulunmayan, kimi kesin sındaki vize ve tescil yetkilerini kaldırmış, sosyal
kararlar alan kendine özgü bir anayasal kuruluştur. güvenlik kuruluşları ile üst kurulları Sayıştay’ın de-
netimine tabi kılmıştır.
6085 sayılı yeni Sayıştay Kanunu’na göre Sayış-
Sayıştay’ın Görev ve Yetkileri tay görev ve yetkileri bağlamında:
Anayasamıza göre Sayıştay’ın görevleri şöyle sı- a. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki
ralanabilir: kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumla-
1. Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki rını, mahallî idareleri, sermayesinde doğru-
kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumları- dan veya dolaylı olarak kamu payı olan özel
nın bütün gelir ve giderleri ile mallarını Tür- kanunlar ile kurulmuş anonim ortaklıkları,
kiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek, diğer kamu idarelerini (kamu kurumu nite-
2. Sorumluların hesap ve işlemlerini “beraat” liğindeki meslek kuruluşları hariç),
ya da “zimmetlerine” karar vermek suretiyle b. Yukarıda (a) bendinde sayılan idarelere bağ-
kesin hükme bağlamak, lı veya bu idarelerin kurdukları veya doğ-
3. Kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve rudan doğruya ya da dolaylı olarak ortak
hükme bağlama işlerini yapmak, oldukları her çeşit idare, kuruluş, müessese,
4. Mahallî idarelerin hesap ve işlemlerinin de- birlik, işletme ve şirketleri,
netlemek ve kesin hükme bağlamak ve c. Kamu idareleri tarafından yapılan her türlü
5. Cumhurbaşkanınca ilgili olduğu yılın iç ve dış borçlanma, borç verilmesi, borç geri
sonundan itibaren en geç altı ay içinde ödemeleri, yurt dışından alınan hibelerin
TBMM’ye teslim edilen kesin hesap kanun kullanımı, hibe verilmesi, Hazine garantileri,
tasarısı ile ilgili uygunluk bildirimini en geç Hazine alacakları, nakit yönetimi ve bunlarla
yetmiş gün içinde TBMM’ye sunmak. ilgili diğer hususları; tüm kaynak aktarımla-

30
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

rı ve kullanımları ile Avrupa Birliği fonları Daire Başkanlarının Seçimi


dâhil yurt içi ve yurt dışından sağlanan diğer Daire başkanları, Sayıştay Genel Kurulunca, en
kaynakların ve fonların kullanımını, az 3 yılını doldurmuş üyeler arasından gizli oy ve
ç. Kamu idareleri bütçelerinde yer alıp alma- üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilir. İlk üç
dığına bakılmaksızın özel hesaplar dâhil oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, üçüncü oy-
tüm kamu hesapları, fonları, kaynakları ve lamada en çok oy alan iki aday için dördüncü oy-
faaliyetlerini, lama yapılır. Dördüncü oylamada en fazla oy alan
denetler. üye daire başkanı seçilmiş olur.
Daire başkanlarının görev süresi dört yıldır.
Süresi dolan veya kendi isteği ile üyeliğe dönmüş
Sayıştay Üyelerinin Nitelikleri,
olanlar yeniden seçilebilir.
Seçimleri ve Atanmaları
Sayıştay mensupları şunlardır:
Üyelerin Seçimi
1. Meslek mensupları,
Sayıştay üyelerinin beşte üçü, Sayıştay meslek
a. Sayıştay Başkanı, mensuplarından; geriye kalanların en az yarısı Ma-
b. Daire başkanları ve üyeler, liye Bakanlığı meslek mensuplarından olmak üzere
c. Sayıştay denetçileri. Sayıştay Kanunu’nda nitelikleri belirlenen diğer
2. Başsavcı ve savcılar, adaylar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi ta-
rafından gizli oylamayla seçilir.
3. Yönetim mensupları.

Başsavcı ve Savcıların Nitelikleri ve


Meslek Mensupları
Atanmaları
Sayıştay başkanı ve üyeleri ile başsavcı ve savcı-
ların nitelikleri aşağıda ayrıntılarıyla açıklanmıştır. 10 Temmuz 2018 tarihinde çıkan Üst Kademe
Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşla-
rında Atama Usûllerine Dair 3 sayılı Cumhurbaş-
Sayıştay Başkan ve Üyelerinin Nitelikleri kanlığı Kararnamesi ile:
Sayıştay Başkan ve üyelerinin hukuk, siyasal Sayıştay Başsavcısı doğrudan Cumhurbaşkanı
bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler Kararı ile atanırlar.
fakülteleri veya öğrenim itibariyle bunlara denkli- Cumhurbaşkanı tarafından Sayıştay Başsavcısı
ği Yükseköğretim Kurulu tarafından onanmış yurt olarak atanabileceklerin şu hususiyetleri taşımaları
içinde veya yurt dışındaki en az dört yıllık fakül- aranır:
te veya yüksekokulların birinden mezun olduktan
sonra kamu idarelerinde en az on altı yıl çalışmış a. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
olmaları gerekir. 48. maddesinde sayılan genel memur olma
şartlarını taşımak.
b. En az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak.
Sayıştay Başkanının Seçimi
c. Kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumları-
Sayıştay Başkanı, yukarıda yazılı niteliklere na tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluş-
sahip isteklilerden Sayıştay Kanunu’nda yer alan lar ile özel sektörde veya serbest olarak en az
esaslara göre belirlenecek iki aday arasından Tür- 5 yıl çalışmış olmak.
kiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca gizli
oyla seçilir. Süresi dolan Sayıştay Başsavcısı yeniden atana-
bilir.
Sayıştay Başkanı seçilebilmek için Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi üye tamsayısının dörtte birinin
bir fazlasından az olmamak kaydıyla, toplantıya ka- Yönetim Birimleri ve Mensupları
tılanların salt çoğunluğunun oyu aranır. Sayıştay’ın yönetim işleri Sayıştay Başkanının
Sayıştay Başkanının görev süresi beş yıldır. Bir teklifi ve Sayıştay Genel Kurulunun kararı ile ku-
kimse en fazla iki defa Sayıştay Başkanı seçilebilir. rulacak birimler tarafından yürütülür.

31
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Sayıştay’ın Karar Organları ve Sayıştay denetimi düzenlilik denetimi ve per-


Görevleri formans denetimini kapsar.
Sayıştay’ın kuruluşuna dâhil başkanlık, yargı ve 1. Düzenlilik denetimi mali ve uygunluk de-
karar organları şunlardır: netimi kapsamında:
1. Başkanlık, - Kamu idarelerinin gelir, gider ve malları
2. Daireler, ile bunlara ilişkin hesap ve işlemlerinin
kanunlara ve diğer hukuki düzenleme-
3. Genel Kurul, lere uygun olup olmadığının tespiti,
4. Temyiz Kurulu, - Kamu idarelerinin mali rapor ve tablo-
5. Daireler Kurulu, larının, bunlara dayanak oluşturan ve
6. Rapor Değerlendirme Kurulu, ihtiyaç duyulan her türlü belgelerin de-
7. Yüksek Disiplin Kurulu, ğerlendirilerek, bunların güvenilirliği ve
doğruluğu hakkında görüş bildirilmesi,
8. Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin
Kurulu, - Mali yönetim ve iç kontrol sistemleri-
nin değerlendirilmesi,
9. Denetim, Planlama ve Koordinasyon Kurulu,
suretiyle gerçekleştirilir.
10. Başsavcılık.
2. Performans denetimi, hesap verme sorumlu-
luğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef
Sayıştay’ın Yargısal Görevlerini ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçla-
Yerine Getirme Usulü rının ölçülmesi suretiyle gerçekleştirilir.
Sayıştay saymanların, ikinci derecedeki ita
amirlerinin ve tahakkuk memurlarının hesaplarını Yargılama Aşaması
hükme bağlayıp mali sorumluluklarını yargılama
işlemini “ön inceleme”, “yargılama” ve “kanun yol- Hesap yargısının özellikli yargılama aşamaları
ları” olmak üzere üç aşamada gerçekleştirir. aşağıda ayrıntılarıyla açıklanmıştır.

Yargılamaya Esas Rapor


Ön İnceleme (Denetim ve Raporlama)
Aşaması Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
hesap ve işlemlerinin denetimi sırasında denetçiler
Denetçiler tarafından gerçekleştirilen ön ince- tarafından kamu zararına yol açan bir husus tespit
leme aşamasında, ödemelere ilişkin kayıt ve belge- edildiğinde sorumluların savunmaları alınarak mali
lerin birbirine uygunluğu, gelir ve giderlerin bütçe yılsonu itibariyle yargılamaya esas rapor düzenlenir.
ve mevzuata uyarlılığı araştırılır. Denetim; kamu Yargılamaya esas raporun düzenlenmesinde, tebliğ
idarelerinin hesap, mali işlem ve faaliyetleri ile iç tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap vermeyen
kontrol sistemlerinin incelenmesi ve kaynakların sorumluların savunmaları dikkate alınmaz.
etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak
kullanılmasının değerlendirilmesidir. Yargılamaya esas raporlar eki belgelerle birlikte
Başkanlığa sunulur. Başkanlık bu raporları en geç
Denetimler: onbeş gün içinde hesap yargılamasının yapılacağı
a. Denetimin planlanması, daireye gönderir.
b. Denetim programının hazırlanması ve uy-
gulanması, Yargılamaya Esas Raporların Dairelerce
c. Sonuçların ve tavsiyelerin raporlanması, İncelenmesi ve Hükme Bağlanması
ç. Raporların, Türkiye Büyük Millet Meclisi- Daire başkanları dairelerine verilen yargılamaya esas
ne sunulması ve ilgili kamu idaresine gön- raporlar hakkında başsavcılığın yazılı düşüncesini alır.
derilmesi, Daire başkanı başsavcılığın yazılı düşüncesini
d. Raporların izlenmesi içeren yargılamaya esas raporu düşüncesini bil-
aşamalarından oluşur. dirmesi için üyelerden birine verir. Üye kendisine

32
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

verilen yargılamaya esas rapor üzerinde gerekli in- İlamlar


celemeyi yapar ve yazılı düşüncesi ile birlikte daire İlamlar gerekçeli olarak düzenlenir. İlamlardan
başkanlığına geri verir ve raporda konu edilen he- ikişer nüshası daire başkanı ve üyeler tarafından
sap ve işlemlerin yargılanmasına başlanır. imza edildikten sonra imzalı nüshalardan biri da-
Hesap yargılaması sırasında savcı da hazır bulu- irede alıkonulur, diğeri ve imzasız nüshaları rapor
nur ve görüşünü açıklar. dosyası ile birlikte Sayıştay Başkanlığına verilir.
Sayıştay Başkanı veya görevlendireceği kimseler
Hüküm ve Tutanaklar tarafından Sayıştay mührü ile mühürlenip imza
edildikten sonra hesap yargılamasını yapan daire
Daireler tarafından yapılan hesap yargılaması başkan ve üyeleri tarafından imzalanan nüsha Baş-
sonucunda; hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere kanlıkça saklanır.
uygunluğuna (beraat” kararı) veya kamu zararının
sorumlulardan tazminine (zimmetine) hükmedilir. İlamlarda şu hususlar yer alır:
Bu kararlara karşı “kanun yolları” açıktır. a. Daire ve karar numarası, ilgili kamu idaresi-
nin adı ve denetim dönemi,
Bu hükümler dışında, gerekli görülen hususla-
rın ilgili mercilere bildirilmesine karar verilebilir. b. Raporu düzenleyen denetçinin, savcının ve
ilamı yazan raportörün ad ve soyadları,
Verilen hüküm ve kararlar gerekçeli olarak tuta-
nağa bağlanır ve daire başkanı ve üyeler tarafından c. Sorumluların ve varsa vekil veya temsilcile-
imzalanır. rinin ad ve soyadları ile unvan ve adresleri,
Hesap yargılaması sırasında, mahkemelere veya ç. Denetçinin rapora konu ettiği hususların ve
yürütülen bir soruşturma için ilgili idari mercile- dayandığı hukuki sebeplerin özeti, savcının
re verilmiş olması nedeniyle belgeleri bulunmayan düşüncesi, istem sonucu ve sorumluların
hesap yargılamasına konu olan bir işleme ilişkin savunmalarının özeti,
bilgi ve belgelerin yeterli görülmemesi ve kovuş- d. Duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise
turma veya soruşturma sonucunun beklenmesine hazır bulunanların ad ve soyadları,
gerek görülen hâllerde, bu hususlara ilişkin hesap e. Kararın hukuki dayanakları ile gerekçesi,
ve işlemlerin yargılanması durdurularak hüküm tazmin hükmolunan hallerde tazmin mik-
dışı bırakılabilir. Hüküm dışı bırakılan hususlara tarı ve uygulanacak faizin başlangıç tarihi,
ilişkin noksanlıklar giderildikten sonra bu hesap ve f. Tahsil edilmek suretiyle ilişiği giderilmiş
işlemlerin yargılanmasına devam edilir. hususlar ve ahizleri ile tahsilât miktarları,
g. Sorgu üzerine tahsil edilmiş olan miktarla-
rın yersiz tahsil edildiğine karar verilmesi
durumunda, tahsilâta ilişkin belgelerin ta-
rih ve numarası, sorumluların ve ahizlerin
ad ve soyadları ile iade gerekçesi,
ğ. Hüküm dışı bırakılan hususlar,
h. Kararın tarihi ve oybirliği veya oy çokluğu
ile verilmiş olduğu ve varsa muhalefet şerhi,
ı. Hesap yargılamasını yapan daire başkan ve
üyelerinin ad ve soyadları ile imzaları.

Resim 1.4 Kamu zararının tazmini kararı, Sayıştay


tarafından yapılan hesap yargılaması sonucunda verilen
kararlardan bir tanesidir.

33
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

İlamların Tebliği, Tavzihi ve Düzeltilmesi Dilekçelerin kanunda belirtilen hususları ihtiva


Sayıştay ilamları; sorumlulara, sorumluların etmediğine, ilgisine göre Temyiz Kurulu veya da-
bağlı olduğu kamu idarelerine, genel bütçe kapsa- irece karar verilirse, eksikliklerin onbeş gün için-
mındaki kamu idareleri için Maliye Bakanlığına, il- de tamamlatılması dilekçe sahibine tebliğ olunur.
gili muhasebe birimine ve başsavcılığa tebliğ edilir. Bu süre içinde eksiklikler tamamlanmazsa, ilgisine
Sayıştay dairelerinden veya Temyiz Kurulundan göre Temyiz Kurulunca veya dairece başvurunun
verilen kararlar müphem ise taraflardan her biri reddine karar verilir.
bunların tavzihini (açıklanmasını) yahut tarafların
adı ve soyadı ile sıfatı ve iddiaların sonucuna ilişkin
Temyiz
yanlışlıklar ile hüküm fıkrasındaki hesap yanlışlık-
larının düzeltilmesini isteyebilir. Sayıştay dairelerince verilen ilamlar Sayıştay
Tavzih veya düzeltme dilekçeleri karşı taraf sayı- Temyiz Kurulunda temyiz olunur. Temyiz Kuru-
sından bir nüsha fazlasıyla verilir. lunca verilen kararlar kesindir.
Kararı vermiş olan daire veya Kurul işi inceler Temyiz süresi ilamın ilgiliye tebliğinden itiba-
ve lüzum görürse dilekçenin bir nüshasını, tayin ren altmış gündür.
edeceği süre içerisinde cevap verilmek üzere, diğer Sayıştay dairelerinin ilamları;
tarafa tebliğ eder. Cevap iki nüsha olarak verilir; a. Kanuna aykırılık,
bunlardan biri tavzih veya düzeltmeyi isteyen tarafa
gönderilir. b. Yetkiyi aşmak,
Görevli daire veya Kurulun bu husustaki kararı c. Hesap yargılaması usullerine riayet etmemek,
taraflara tebliğ olunur. gibi sebeplerle sorumlular, sorumluların bağlı oldu-
Tavzih veya düzeltme, kararın yerine getirilme- ğu kamu idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu
sine kadar istenebilir. idareleri için Maliye Bakanlığı, ilgili muhasebe biri-
mi veya başsavcılık tarafından temyiz olunabilir.
İlamların İnfazı Temyiz dilekçesiyle buna ekli evrak karşı tarafa
Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan tebliğ olunur. Cevap süresi tebliğden itibaren otuz
gün içerisinde yerine getirilir. gündür. Bu cevaplar temyiz edene tebliğ olunur.
İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, Temyiz eden buna on beş gün içinde cevap verir.
ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöne- Bu cevaplar da karşı tarafa tebliğ olunur. Buna da
ticileri sorumludur. on beş gün içinde cevap verilir.
İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm Cevaplar alındıktan sonra veya taraflardan biri
tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, süresi içinde karşılık vermediği takdirde temyiz in-
9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu celemesi yapılarak karara bağlanır.
hükümlerine göre tahsil olunur. Taraflar dilekçelerinde duruşma istediklerini
belirtmişlerse veya Temyiz Kurulu lüzum görürse
Kanun Yolları Aşaması tarafları davet ederek savunmalarını dinler ve açık-
Temyiz, yargılamanın iadesi ve karar düzeltilmesi lama isteyebilir. Sorumlular diğer ilgililer ile bir-
talepleri, Sayıştay Başkanlığına hitaben yazılmış im- likte açıklamalarda bulunabilirler. Taraflara ikişer
zalı dilekçe ile yapılır. Dilekçeler Sayıştay Başkanlı- defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri gelirse onun
ğına verilir veya gönderilir. İlgililer isterlerse evrakın açıklamaları dinlenir; hiçbiri gelmezse duruşma
alındığına dair kendilerine bir alındı verilir. açılmaz, inceleme evrak üzerinde yapılır.
Temyiz Kurulu temyiz olunan hükmü olduğu
gibi veya düzelterek tasdik eder, bozar ya da Kurul
üye tamsayısının üçte ikisinin çoğunluğu ile kal-
dikkat dırır. Bozma halinde evrak yeniden karara bağlan-
6085 sayılı Sayıştay Kanununda üç kanun yolu
mak üzere o kararı veren daireye gönderilir.
öngörülmektedir:
1. Temyiz Daire ilk kararında ısrar eder ve bu ısrar üzerine
2. Yargılamanın İadesi temyiz olunarak tekrar Temyiz Kurulunca bozma
3. Karar Düzeltilmesi kararı verilirse daire bu karara uymak zorundadır.

34
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Temyiz Kurulunun tazmin hükmünün kaldırıl- a. Hükmün esasına etkili iddia ve itirazların
masına ilişkin kararları, temyiz konusu ilam mad- kararda karşılanmamış olması.
desindeki bütün sorumluları kapsar. b. Bir kararda aynı konu hakkında birbirine
aykırı hükümler bulunması.
Yargılamanın İadesi c. Temyiz incelemesi sırasında hükmün esası-
Sorumlular, sorumluların bağlı olduğu kamu nı etkileyen belgelerde hile ve sahtekârlığın
idareleri, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ortaya çıkmış olması.
için Maliye Bakanlığı, ilgili muhasebe birimi veya ç. Temyiz sebeplerinden en az birinin mevcut
başsavcılık ilgililer tarafından yargılamanın iadesi olması.
istenebileceği gibi Sayıştay dairelerince de doğru- Karar düzeltilmesi istem ve incelenmesi temyiz
dan doğruya buna karar verilebilir. şekil ve usulleri dairesinde yürütülür.
Yargılamanın iadesi isteminde bulunma süresi Temyiz Kurulu, karar düzeltilmesi isteminde
ilamın tebliği tarihinden itibaren beş yıldır. ileri sürülen sebeplerle bağlıdır. Karar düzeltilme-
Yargılamanın iadesi sebepleri şunlardır: si istemi, kesin hükmün yerine getirilmesine engel
a. Hesapta maddi hata, isim yanlışlığı veya değildir. Verilen karar, ilgililere tebliğ edilir.
eksikliği bulunması, noksanlık veya müker-
rerlik olması. Hesap Yargılamasına İlişkin Diğer
b. Hükme etki yapmış olan bir belgede sahte- Hususlar
cilik bulunması. Sayıştay tarafından gerçekleştirilen hesap yargı-
c. Denetleme veya hesap yargılaması sırasında sına ilişkin açıklanması gerekli görülen diğer hu-
görülmeyen yanlış veya usulsüz bir işlemin suslar aşağıda açıklanmıştır.
hükümden sonra meydana çıkmış olması.
ç. Denetleme veya hesap yargılaması sırasında İçtihatların Birleştirilmesi
bulunmayan hükme tesir edebilecek bazı
İçtihatların birleştirilmesi ya da birleşmiş içti-
belgelerin hükümden sonra ortaya çıkması.
hatların değiştirilmesi Sayıştay Genel Kurulunca
d. Hükme esas tutulan bir ilamın bozulma su- gerçekleştirilir.
retiyle ortadan kalkmış olması.
İşin gereği ve ibraz edilen belgelerin mahiyeti
e. Bilirkişi veya uzmanın gerçeğe aykırı rapor bir olduğu halde aynı konu hakkında dairelerce
düzenlediğinin ortaya çıkması. veya Temyiz Kurulunca verilen ilamlar birbirine
Yargılamanın iadesi isteminde bulunmak ilamın aykırı ise Sayıştay Başkanı bu ilamları içtihatların
icrasını alıkoymaz. Yargılamanın iadesi dilekçesini birleştirilmesi için Genel Kurula gönderir.
inceleyen daire gerekli gördüğü takdirde, kanunen Sayıştay Başkanı birleşmiş içtihadın değiştiril-
geçerli teminat karşılığında, icranın geciktirilmesi- mesi için de istemde bulunabilir.
ne karar verebilir.
İçtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesi
Yargılamanın iadesi istemi, hükmü veren daire- kararları Resmî Gazete’de yayımlanır. Bu kararlara
ce incelenir ve ilk olarak yargılamanın iadesi talebi- Sayıştay daire ve kurulları ile kamu idareleri ve so-
nin kabulüne veya reddine karar verilir. Kabul ka- rumlular uymak zorundadır.
rarı verilmesi halinde iade edilen hususlarla sınırlı
olmak üzere hesap yargılaması yapılır.
İdari Nitelikteki Kararların Birleştirilmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisince kesin hesap
kanunu tasarısının karara bağlanmış olması şahıs Dairelerin kararları veya bir dairenin iki ka-
borçlarına etkili değildir. rarı arasında aynı konuda aykırılık bulunur veya
bir içtihadın değişmesine lüzum görülür ya da bu
mahiyette bütün işlemlere uygulanabilecek karar-
Karar Düzeltilmesi lar almaya ihtiyaç duyulursa konu Genel Kurulda
Temyiz Kurulu kararları hakkında, ilgililer ya- görüşülerek karara bağlanır ve Resmî Gazete’de ya-
zılı bildirim tarihinden itibaren onbeş gün içinde yımlanır. Bu konunun görüşülmesinde Başsavcı da
bir defaya mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi bulunur ve görüşünü açıklar.
isteminde bulunabilirler. Bu kararlara Sayıştay daire ve kurulları uymak
Karar düzeltilmesi isteminde bulunabilme se- zorundadır.
bepleri şunlardır:

35
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Danıştay ile Sayıştay Kararları Arasındaki Uyuşmazlık Hali


Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay’ın kesinleşmiş kararları ara-
sındaki uyuşmazlıklarda ilgililerin yukarıda anlatılan yargılamanın iadesinde öngörülen esas ve usuller daire-
sinde başvuruları üzerine, Sayıştay kararı yine yargılamanın iadesi yoluyla görüşülerek uyuşmazlık Danıştay
kararı doğrultusunda giderilir.
Uyuşmazlığın bulunmadığı hakkındaki Sayıştay kararına karşı ilgililerce Danıştay’a başvurulduğu tak-
dirde, bu hususa ilişkin Danıştay kararına uyulur.
Uyuşmazlığın mevcut olmadığı tespit edilinceye kadar Sayıştay ilamının yerine getirilmesi durdurulur.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Uygulanacağı Haller


Sayıştay Kanunu’nda yargılama usulüne ve kanun yollarına ilişkin hüküm bulunmayan hâllerde Hu-
kuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.

Araştırmalarla
İlişkilendir
1862 yılında kurulan Divan-ı Muhase-
bat (Sayıştay), kuruluşundan günümüze kadar
İstanbul’da yedi, Ankara’da ise altı olmak üzere
toplamda on üç bina kullanmıştır. Günümüz-
de Ankara’da iki binada hizmet veren Sayıştayın
geçmişte kullandığı binalar, kurumun tarihsel
gelişimini yansıtır niteliktedir. Bu on üç yapıdan
özellikle iki tanesi olan Darülfünun Binası ve An-
kara’daki Egli’nin tasarladığı Divan-ı Muhasebat
Sarayı sadece Sayıştay tarihi açısından değil, Os-
manlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin o dö-
nemki politikasını gösteren simge yapılar olması
bakımından da önemlidir.

Kaynak: https://www.sayistay.gov.tr/tr/?p=2&
CategoryId=123

Öğrenme Çıktısı

5 Sayıştay’ın hukuki statüsünü, teşkilatını, meslek mensuplarını ve yargısal görevlerini


açıklayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Danıştay ile Sayıştay karar-


Sayıştay başkanının seçimi Sayıştay’ın yargısal görevle-
ları arasında uyuşmazlık çık-
ile daire başkanlarının seçi- rini yerine getirme usulünü
ması durumunda nasıl bir
mini ilişkilendiriniz. anlatınız.
yol izleneceğini araştırınız.

36
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdari yargının tanımını ve kapsamını


1 belirleyip diğer yargılama usullerinden
ayırt edebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


İdari Yargı Sistemi ve Kapsamı

Ülkemizde idarenin eylem ve işlemlerinin denetlenmesi için, “idari rejim” sistemi kapsamında, adli yargıdan
farklı ve bağımsız olarak kendine özgü mevzuatı, kuruluşu, usul ve esasları, süreleri ve mekanizmaları olan
idari yargılama yolu ve usulü oluşturulmuştur. İdari yargılama usulünün diğer yargılama usullerinden ayırıcı
özellikleri ise şu şekildedir:
- Medeni yargılama usulü ve ceza yargılama usulü ilgili oldukları maddi hukuk dalları olan medeni hukuk
ve ceza hukukundan görece kopuk ve bağımsız hukuk dallarıdır. İdari yargılama usulü hukuku ise, ilgili
olduğu maddi hukuk dalı olan idare hukuku ile sıkı sıkıya ilişkilidir.
- İdari yargılama usulü, medeni yargılama ve ceza yargılama usulünden farklı olarak görece yeni ortaya çıkmış
ve içtihatlara dayanan (jürisprudential) bir hukuk dalıdır. Medeni ve ceza yargılama usulü hukuku Roma
Hukuku’na dayanıp bu dönemde kodifiye edilmişken idari yargılama hukuku, idare hukukuna koşut olarak
19. yüzyılda yüksek idare mahkemelerinin (Danıştay) içtihatlarıyla gelişmeye başlamış ve sonra kodifiye
(tedvin) edilmiş bir hukuk dalıdır.
- Medeni yargılama usulündeki uyuşmazlıkların niteliği bireysel çıkar çatışmalarına dayanırken, idari yargılama
usulündeki uyuşmazlıkların konusunu kamu yararı amacıyla yapılan idari işlem, eylem ve sözleşmelerdir.
- Hukuk davalarında tarafların iradesi, ceza davalarında mahkemenin serbestçe yürütülmesi temel kural iken,
kamu yararı amacıyla idari kuruluşların yasalara uygun davranarak devletin hukuka bağlılığını sağlayan
idari davalarda, yargı yerinin yönlendirdiği kendine özgü yargılama yöntemi geçerlidir. Bu çerçevede, adli
yargılamada kişinin kendi çıkarını en iyi kendisinin koruyacağı gerçeğinden hareketle mahkeme pasif ko-
numdadır, önüne getirilen kanıt, bilgi ve belgelerle bağlıdır (mahkemenin pasifliği ya da tarafların egemenliği
ilkesi). İdari yargılama ve ceza yargılamasında ise, kamu yararı temel amaç olduğu için, hâkim mahkemeye
sunulan belge ve kanıtlarla bağlı olmayıp gerekli gördüğü her türlü inceleme ve belge toplamayı bizzat ken-
disinin gerçekleştirmesi zorunludur (mahkemenin aktifliği ya da re’sen tahkik ilkesi).

37
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

İdari yargılama usulünün kaynaklarını


2 sıralayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

İdari Yargılama Usulünün


Kaynakları

Normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan Anayasa, tüm hukuk dallarında olduğu gibi, idari yargılama usulü
hukukunun da temelini ve sınırlarını oluşturur. Anayasa’nın ilk fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlem-
lerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü ile başlayan “Yargı Yolu” başlıklı 125. Maddesi idari yargının temel
esas, kural ve ilkelerini belirlediği gibi sınırlarını ve kısıntılarını da çizer. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu (İYUK) idari yargılama usulü hukukunun temel kaynağıdır. Bununla birlikte 2575 sayılı Danıştay
Kanunu (DK) ile 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun (BİMİMVMK) da idari yargılama usulüne kaynaklık eden temel kanunlar-
dır. İdare hukuku gibi idari yargılama usul hukuku da görece geç ortaya çıktığı için yargısal kuruluşlarının
içtihatlarıyla gelişmiştir. İdari yargılama usulüne ilişkin İYUK’ta yer alan kural ve yöntemlerin çoğunluğu,
Danıştay’ın içtihatlarıyla ortaya çıktıktan sonra sistemli ve tutarlı bir bütünlüğe kavuşmak suretiyle kodifiye
(tedvin) edilmiştir. Anayasa’nın 90. Maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe konmuş uluslararası antlaşmalar
Türk iç hukukunun kanunla eşdeğer parçası oldukları için idari yargı mercilerinin yargılama sürecinde giderek
daha yoğun başvurdukları bir hukuksal kaynak olmuştur. Bu çerçevede BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi
ile BM’nin diğer insan haklarına ilişkin sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi idari yargılama usulü
hukukunun asli kaynakları olarak gösterilebilir. İdari yargı mercilerinin de zaman zaman kararlarında yolla-
mada bulundukları, idare hukuku ve idari yargı alanında çalışan akademisyen ve uzmanların idari yargılama
işlevine ilişkin bilimsel ve kuramsal görüş, öneri ve düşünceleri (bilimsel içtihatları), idari yargılama usulü
hukukunda yol gösterici yardımcı kaynak niteliği taşımaktadırlar.

Türkiye’de idari yargının tarihçesi ve


3 gelişimini açıklayabilme ve Türkiye’de idari
yargı sisteminin özelliklerini sıralayabilme

Türkiye’de İdari Yargı Sistemi

Osmanlı İmparatorluğu’nda 54 yıl görev yapan Şura-yı Devlet, 1 Kasım 1922’de Saltanatın ilgasıyla, diğer
Osmanlı kurumlarıyla birlikte kaldırılmıştır. 1924 Anayasasının 51. Maddesinde idari dava ve uyuşmazlıkları
(ihtilafları) çözmek üzere Şura-yı Devlet kurulmasının öngörülmesi üzerine, 23 Kasım 1925 tarih ve 669 sayılı
Şura-yı Devlet Kanunu kabul edilmiştir. 669 sayılı Kanuna göre üç idari, bir dava olmak üzere toplam dört
daireden oluşan Şura-yı Devlet 6 Temmuz 1927 tarihinde fiilen göreve başlamıştır. Danıştay Kanunu 1931,
1938, 1946, 1959 ve 1960 tarihlerinde değişikliğe uğramış, nihayet, aynı zamanda ilk defa idari yargılama
usulü hukukunun temel ilkelerini de düzenleyen 24 Aralık 1964 tarih ve 521 sayılı Danıştay Kanunu ile ye-
niden düzenlenmiştir. Türkiye’de uygulanmakta olan idari yargı sisteminin temel ve önemli hukuki, kurumsal
ve işlevsel özellikleri; anayasal dayanağının olması, Danıştay biçiminde örgütlenmesi, geniş/karma görevli
olma, genel görev ilkesine göre uygulanma, kapsamında idari eylem, işlem ve sözleşmelerin olması, yasama
kısıtlarının bulunması, hukuka uygunlukla sınırlı bulunması, incelemenin evrak üzerinden yapılması, re’sen
araştırma ilkesinin hakim olması, üç dereceli yargı örgütlenmesine sahip olunması şeklinde sıralanmaktadır.

38
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare


4 mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin
teşkilatlarını ve mensuplarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


İdari Yargı Teşkilatı ve
Mensupları

1868 yılında Şura-yı Devlet ismiyle kurulduğundan beri günümüze kadar devam eden ve 1982 Anayasasının
Yargı bölümünde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Uyuşmazlık Mahkemesi ile birlikte dört yüksek mahkeme-
den biridir. Danıştay Başkanı, Başsavcı, başkanvekilleri ve daire başkanları, kendi üyeleri arasından Danıştay
Genel Kurulunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler yeniden
seçilebilirler. Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin
nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına
göre kanunla düzenlenir. İdari yargı teşkilatının kuruluşu ve gelişimi başlığı altında belirtildiği üzere, 1868’den
itibaren tek idari yargı teşkilatı Danıştay iken, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahke-
meleri 6 Ocak 1982 tarih ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemele-
rinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile ilk defa idari yargı sistemimize dâhil olmuşlardır. Bölge idare
mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş hacmi göz önünde
tutularak Adalet Bakanlığınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur. Bölge idare mahkemeleri, başkanlık,
başkanlar kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluşur. Bölge idare
mahkemelerinde biri idare diğeri vergi olmak üzere en az iki daire bulunur. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı,
Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca artırılıp azaltılabilir.
Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bölge idare mahkemesi başkanlar kurulu, bölge idare
mahkemesi başkanı ile daire başkanlarından oluşur. Her daire, bir başkan ve iki üyenin katılımıyla toplanır.
Görüşmeler gizli yapılır, kararlar çoğunlukla verilir. Bölge idare mahkemesi başkanı ve daire başkanları birinci
sınıf olup birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş; daire üyeleri ise en az birinci sınıfa ayrılmış
olup birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hâkim ve savcıları arasından Hâkimler
ve Savcılar Kurulunca atanır. İdare ve vergi mahkemelerinde birer başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Mah-
keme kurulları, başkan ile iki üyeden oluşur. Başkanın yokluğunda kıdemli üye başkana vekillik eder.

Sayıştay’ın hukuki statüsünü, teşkilatını,


5 meslek mensuplarını ve yargısal görevlerini
açıklayabilme

Sayıştay

Yüksek mahkeme olmamasına rağmen kamu kurum ve kuruluşlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak
görev ve yetkilerini kullanan Sayıştay, kendine özgü özel bir anayasal mali ve idari yargı yeridir. Anayasamıza
göre Sayıştay’ın görevleri şöyle sıralanabilir: 1. Merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal
güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek,
2. Sorumluların hesap ve işlemlerini “beraat” ya da “zimmetlerine” karar vermek suretiyle kesin hükme bağ-
lamak, 3. Kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmak, 4. Mahallî idarelerin
hesap ve işlemlerinin denetlemek ve kesin hükme bağlamak ve 5. Cumhurbaşkanınca ilgili olduğu yılın so-
nundan itibaren en geç altı ay içinde TBMM’ye teslim edilen kesin hesap kanun tasarısı ile ilgili uygunluk
bildirimini en geç yetmiş gün içinde TBMM’ye sunmak. Sayıştay Başkan ve üyelerinin hukuk, siyasal bilgiler,
iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakülteleri veya öğrenim itibariyle bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından onanmış yurt içinde veya yurt dışındaki en az dört yıllık fakülte veya yüksekokulların birin-
den mezun olduktan sonra kamu idarelerinde en az on altı yıl çalışmış olmaları gerekir. Sayıştay saymanların,
ikinci derecedeki ita amirlerinin ve tahakkuk memurlarının hesaplarını hükme bağlayıp mali sorumluluklarını
yargılama işlemini “ön inceleme”, “yargılama” ve “kanun yolları” olmak üzere üç aşamada gerçekleştirir.

39
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

1 İdari rejimle ilgili aşağıdaki ifadelerden han- 4 Türkiye’de idari yargı sisteminin özellikleri
gisi yanlıştır? ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
neler öğrendik?

A. Hukukun ve yargının tekliğine dayanan yargı A. Dayanağı Anayasadır.


sistemidir. B. Kuruluş yönünden mahkeme biçiminde örgüt-
B. İdare, kamu gücüne ve ayrıcalıklarına dayana- lenmiştir.
rak tek taraflı işlem yapma yetkisine sahiptir. C. Görev yönünden geniş ya da karma görev ilkesi
C. İdare işlemlerini resen ve zorla kendisi yerine geçerlidir.
getirebilir. D. Genel görev ilkesi uygulanmaktadır.
D. İdari rejimde görev ve hüküm uyuşmazlıklarını E. İdari yargı denetiminin kapsamı, idari işlem,
çözmek üzere bağımsız bir uyuşmazlık mahke- eylem ve sözleşmelerdir.
mesi bulunması şarttır.
E. İdari rejim “Fransız” ya da “Kara Avrupası” sis-
temi diye de adlandırılır. 5 1982 Anayasası’na göre, aşağıdakilerden han-
gisi için yasama kısıntısı bulunmaz?
2
Aşağıdakilerden hangisi idari yargılama usu- A. Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadro-
lünün kaynaklarından biri değildir? suzluk nedeniyle emekliye ayırma işlemleri
B. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
A. Anayasa
C. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler
B. Hukuk Muhakemeleri Kanunu
D. Yüksek Hakem Kurulu kararları
C. Vergi Usul Kanunu
E. Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararları
D. TBMM İçtüzüğü
E. Uluslararası Antlaşmalar
6 Aşağıdakilerden hangisi Anayasamızda
Danıştay’a ilişkin hükümlerden biri değildir?
3 Aşağıdakilerden hangisi Anayasamızda düzenle-
nen idari yargıya ilişkin hükümlerden biri değildir? A. Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanu-
nun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı
A. İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
yargı yolu açıktır. B. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son
B. İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, ya- derece mahkemesi olarak bakar.
zılı bildirim tarihinden başlar. C. Danıştay, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz
C. İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde
veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin düşüncesini bildirir.
açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte D. Danıştay üyelerinin dörtte üçü, birinci sınıf
gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek idarî yargı hâkim ve savcıları ile bu meslekten
yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. sayılanlar arasından Hâkimler ve Savcılar Ku-
D. Kanun, olağanüstü hallerde, seferberlik ve sa- rulu; dörtte biri, nitelikleri kanunda belirtilen
vaş halinde ayrıca millî güvenlik, kamu düzeni, görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafın-
genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurul- dan seçilir.
ması kararı verilmesini sınırlayabilir. E. Danıştay Başsavcısı, Danıştay Genel Kurulunun
E. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre kendi üyeleri arasından göstereceği beş aday ara-
gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare sından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemele-
rinde otuz gündür.

40
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

7 Aşağıdakilerden hangisi Danıştay’ın karar or- 9 Danıştay meslek mensupları ile ilgili aşağıda-
ganlarından biri değildir? ki ifadelerden hangisi yanlıştır?

neler öğrendik?
A. Danıştay Genel Kurulu A. Danıştay meslek mensupları Danıştay Başkanı,
B. İdari İşler Kurulu Danıştay Başsavcısı, Danıştay başkanvekili, da-
C. İçtihatları Birleştirme Kurulu ire başkanları ile üyelerdir.
D. Danıştay Başsavcılığı B. Cumhurbaşkanı tarafından idari görevlerden
E. Yüksek Disiplin Kurulu Danıştay üyeliğine seçileceklerin yüksek öğre-
nimlerini tamamladıktan sonra Devlet hizmet-
lerinde on beş yıl çalışmış bulunmaları şarttır.
8 Aşağıdakilerden hangisi Danıştay Başkanlık C. Danıştay üyeleri dört yıl için seçilirler ve bir
Kurulunun görevlerinden biri değildir? kimse iki defa Danıştay üyesi seçilemez.
A. Danıştay daireleri arasında çıkan görev uyuş- D. Danıştay Başkanı, en az altı yıl Danıştay üyeli-
mazlıklarını karara bağlamak ği yapmışlar arasından Danıştay Genel Kurulu
B. Danıştay üyelerinin görev yerlerini, dairelerin iş tarafından dört yıllığına seçilir ve süresi bittiği
durumunu ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak zaman yeniden seçilebilir.
belirlemek E. Danıştay Başsavcısı, en az altı yıl Danıştay üye-
C. Danıştay daireleri arasında iş bölümünü belirle- liği yapmışlar arasından Danıştay Genel Ku-
mek rulu tarafından dört yıllığına seçilir ve süresi
D. Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışacakları dai- bittiği zaman yeniden seçilebilir.
releri, kurulları ve görecekleri işleri belli etmek
ve gerektiğinde yerlerini değiştirmek 10 Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri
E. Danıştay dairelerinden birinin yıl içinde gelen ve vergi mahkemeleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
işleri normal çalışma ile karşılanamayacak oran- hangisi yanlıştır?
da artmış ve daireler arasında iş bakımından bir
dengesizlik meydana gelmiş ise, bir kısım işleri A. Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
başka daireye vermek vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları
ve iş hacmi göz önünde tutularak Adalet Bakan-
lığınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur.
B. Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri
ve vergi mahkemelerinin kaldırılmasına veya
yargı çevrelerinin değiştirilmesine Adalet Ba-
kanlığınca karar verilir.
C. Bölge idare mahkemeleri, başkanlık, başkanlar
kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet
komisyonu ve müdürlüklerden oluşur.
D. Bölge idare mahkemelerinde biri idare diğeri
vergi olmak üzere en az iki daire bulunur.
E. İdare ve vergi mahkemelerinde birer başkan ile
yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme kurulla-
rı, başkan ile iki üyeden oluşur.

41
1
İdari Yargının Kapsamı, Genel Esasları ve Teşkilatı

Yanıtınız yanlış ise “Danıştay: Anayasal Da-


1. A Yanıtınız yanlış ise “Yargı Sistemleri” konu- 6. E
yanak ve Düzenlenmesi” konusunu yeniden
sunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargılama Usulü- Yanıtınız yanlış ise “Danıştay: Danıştay’ın
2. D 7. D
nün Kaynakları” konusunu yeniden gözden Karar Organları ve Görevleri” konusunu ye-
geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargılama Usulü-


3. E 8. A Yanıtınız yanlış ise “Danıştay: Başkanlık Ku-
nün Kaynakları: Anayasa” konusunu yeni-
rulu” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’de İdari Yargı Yanıtınız yanlış ise “Danıştay: Danıştay Mes-
4. B 9. C
Sisteminin Özellikleri” konusunu yeniden lek Mensupları” konusunu yeniden gözden
gözden geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’de İdari Yargı Yanıtınız yanlış ise “Bölge İdare Mahkemeleri,
5. C 10. B
Sisteminin Özellikleri: Yasama Kısıntısı” ko- İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Adli idare sisteminde, idareye ve etkinliklerine, bireylere uygulanan özel hu-


kuk kuralları uygulanır. Yani, gerek idareye gerekse bireylere genel ve ortak
hukuk (common law) uygulanır. Kişiler arasındaki veya vatandaşla yönetim
Araştır 1 arasındaki tüm yönetsel uyuşmazlıklar, ortak olarak adalet mahkemelerinde
çözülür. Yaygın olarak İngiltere, Amerika, Kanada gibi Anglo-Sakson ülkele-
rinde, İngiliz egemenliğindeki ülkelerde (Commonwealth) ve İsviçre, Norveç,
Danimarka gibi İskandinav ülkelerde uygulanmaktadır.

2577 sayılı İYUK’un 31. maddesi, İYUK’ta hüküm bulunmayan şu on yedi


hususta 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) hükümleri-
nin uygulanacağın hükme bağlamaktadır:
Hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, Ehliyet, Üçüncü şahısla-
Araştır 2 rın davaya katılması, Davanın ihbarı, Tarafların vekilleri, Dosyanın taraflar
ve ilgililerce incelenmesi, Feragat ve kabul, Teminat, Mukabil dava, Bilirkişi,
Keşif, Delillerin tespiti, Yargılama giderleri, Adli yardım halleri, Duruşma sı-
rasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine
karşı yapılacak işlemler, Elektronik işlemler , Ses ve görüntü nakledilmesi yo-
luyla duruşma icrası

42
1
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

1982 Anayasasının 125. Maddesi “İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı
yargı yolu açıktır.” hükmüne rağmen, bizatihi kendisiyle çelişerek polis devle-
tindeki “kral hata yapmaz” anlayışının bir uzantısı olarak bazı işlem ve eylem-
leri yargı denetiminden muaf tutmuştur:
1. Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye
Araştır 3 ayırma işlemleri (125/2)
2. Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararları (meslekten çıkarma cezasına ilişkin
olanlar hariç) (159/10)
3. Silahlı Kuvvetler mensuplarına verilen disiplin cezaları (129/4)
4. Spor tahkim kurulu kararları (59/3)
5. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları (53/4)
6. Yüksek Hakem Kurulu kararları (54/4)

Danıştay Kanununun 5. Maddesinde 4. İdari Dava Daireleri Kurulu,


sıralanıp, 13 ila 22. Maddeleri arasın- 5. Vergi Dava Daireleri Kurulu,
da düzenlenmiş bulunan Danıştay’ın 6. İçtihatları Birleştirme Kurulu,
Araştır 4 karar organları şunlardır: 7. Başkanlar Kurulu,
1. Daireler, 8. Başkanlık Kurulu,
2. Danıştay Genel Kurulu, 9. Yüksek Disiplin Kurulu,
3. İdari İşler Kurulu, 10. Disiplin Kurulu.

Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile Sayıştay’ın


kesinleşmiş kararları arasındaki uyuşmazlıklarda ilgililerin yukarıda anlatılan
yargılamanın iadesinde öngörülen esas ve usuller dairesinde başvuruları üze-
Araştır 5 rine, Sayıştay kararı yine yargılamanın iadesi yoluyla görüşülerek uyuşmazlık
Danıştay kararı doğrultusunda giderilir. Uyuşmazlığın bulunmadığı hakkın-
daki Sayıştay kararına karşı ilgililerce Danıştay’a başvurulduğu takdirde, bu
hususa ilişkin Danıştay kararına uyulur. Uyuşmazlığın mevcut olmadığı tespit
edilinceye kadar Sayıştay ilamının yerine getirilmesi durdurulur.

Kaynakça
Akyılmaz, B. & Sezginer, M. & Kaya, C. (2019). Türk Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetsel Yargı. 25. Bası.
İdari Yargılama Hukuku. 3. Baskı. Savaş Yayınevi: Turhan Kitabevi: Ankara..
Ankara.
Gözübüyük, A. Ş. & Tan, T. (2008). İdare Hukuku
Avcı, M. (2017). İdarî Yargılama Usûlündeki Son Cilt 2, İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Turhan
Yenilikler ve İdarî Yargıda İstinaf Kanun Yolu. Kitabevi, Ankara.
Yetkin Yayınları: Ankara.
Kalabalık, H. (2006). İdari Yargılama Usulü Hukuku
Çağlayan, R. (2016). İdarî Yargılama Hukuku. Mevzuat ve Soru İlaveli, 2. Baskı, Değişim
8.Baskı. Seçkin Yayınevi: Ankara. Yayınları, İstanbul.
Giritli, İ. & Bilgen, P. & Akgüner T. (2006). İdare Nohutçu, A. (2020). İdari Yargı. 20. Baskı, Savaş
Hukuku. 2. Baskı. İstanbul: Der Yayınları. Yayınevi, Ankara.

43
Bölüm 2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler
İdari Yargının Görev Alanı: Dış Görev İdari Yargıda Görev ve Yetki

1
2 Danıştay, bölge idare mahkemesi, idare
öğrenme çıktıları

2
1 İdari yargının görev alanını belirleyip diğer
yargılama usullerinden ayırt edebilme ve mahkemesi ve vergi mahkemesinin
Uyuşmazlık Mahkemesini ve uyuşmazlık görevlerini ve idari yargıda genel ve özel
yargısını açıklayabilme yetki kurallarını açıklayabilme

İdari Yargıda Süreler


4 İdari yargıda dava açma sürelerini,
İdari Davalar: İptal ve Tam Yargı Davası sürelere ilişkin esasları, zımni ret ve

3 4
3 İptal davasının biçimsel koşullarını, üst makamlara başvurma hususlarını
özelliklerini ve sonuçlarını ve tam yargı açıklayabilme ve dava açma süresinin
davasının biçimsel koşullarını, özelliklerini kesilmesi ve durmasını ve koşullarını ayırt
ve sonuçlarını açıklayabilme edebilme

Anahtar Sözcükler: • İç ve Dış Görev • Uyuşmazlık Yargısı • Genel ve Özel Yetki Kuralları
• Görev ve Yetki Uyuşmazlıklarının Çözümü • İptal Davası • Tam Yargı Davası • İdari Dava Süreleri

44
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ yargılama sürecini kapsayan idari davalar yoluyla


Bu bölümde, idari yargı sistemimizde yer alan gö- kullanılabilir. Bu çerçevede, iptal ve tam yargı da-
rev, yetki, idari davalar ve idari dava süreleri ele alına- vası olmak üzere iki tür dava bulunmaktadır.
caktır. İdari yargılama hukukumuzda görev, yetki ve İdari davaların açılması ve dinlenebilmesi ka-
dava açma süreleri kamu düzeni ile yakından ilişkili nunda öngörülen süreler içinde olmalıdır. Bu çer-
olmalarından ötürü, davanın tarafları tarafından ser- çevede, idari yargıda dava açma süresi kamu dü-
bestçe belirlenemez. Dolayısıyla kanun yolları (tem- zeninden olup “hak düşürücü süre” olarak kabul
yiz) dâhil davanın tüm aşamalarında hâkim, mah- edilmiştir.
keme ya da daire görev, yetki ve dava açma süreleri
konusunu re’sen araştırabileceği gibi, davanın tarafları İDARİ YARGININ GÖREV ALANI:
da bu hususlarda itirazda bulunabilir.
DIŞ GÖREV
Yargılama hukuku kavramı olarak görev, hu-
Dış görev, bir davanın konusu ve içerik itibariy-
kuksal uyuşmazlıkların çözümünde yargı mercile-
le adli ya da idari yargı düzeninin kapsamına girdi-
rinin görülen davaların konusu, esası, içeriği ya da
ğini anlatır. Buna göre, dış görev sorunu bu yargı
kapsamı bakımından yetkili olmasını ifade eder.
düzenleri arasında ortaya çıkabilir. Adli ve idari
Yargı düzenleri ya da kolları arasında görev ay- yargı düzenleri arasındaki olumlu ve olumsuz görev
rımları olduğu gibi yargı düzenlerinin kendi içinde uyuşmazlıkları ile hüküm uyuşmazlıklarını nihai ka-
de görev ayrımları bulunur. Bu çerçevede, görev kav- rara bağlamak için Uyuşmazlık Mahkemesi kurul-
ramını iç ve dış görev olarak ikiye ayırmak gerekir.
muştur. Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı
Dış görev, bir davanın konusu itibariyle hangi düzenleri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıkla-
yargı düzeninin yetki alanına girdiğini anlatır. rını çözer. Anayasa Mahkemesi ile diğer yargı kol-
İç görev ise, bir yargı düzeninin kendi bünye- ları arasında uyuşmazlık çıkması halinde Anayasa
sinde bulunan mahkemeleri arasındaki konu pay- Mahkemesi’nin görev ile ilgili kararı bağlayıcıdır.
laşımını ifade eder.
Yargılama hukukunda yetki, uyuşmazlığın coğ- İdari Yargının Görev Alanının
rafi anlamda hangi yer mahkemesinde karara bağ-
Belirlenmesinde Kullanılan Ölçütler
lanacağını anlatır. Doğal olarak yetki sorunu da,
aynı yargı düzeni içindeki aynı tür ve derecedeki İdari yargının görev alanını kısaca “idari işlev”
mahkeme ülkenin birden çok mülki (idari) sınırın- oluşturmaktadır. İdari işlev, yasama ve yargı işlevleri
da örgütlenmesi hâlinde ortaya çıkar. ile yürütme organının siyasal nitelikteki işlevleri dı-
şında kalan devletin tek taraflı üstünlüğü ile yürüt-
Bu çerçevede iç görev ile yetki kavramı karış-
tüğü her türlü işlem, eylem ve tasarrufundan oluş-
tırılmamalıdır. Bu bölümde anlatılacağı üzere iç
tuğuna göre, bu kapsama giren her türlü hukuksal
görev, bir yargı düzeninin alanına giren hukuksal
uyuşmazlık idari yargının görev alanına girer.
uyuşmazlığın konu bakımından hangi mahkeme-
ce, Örneğin, idari yargı düzeninin alanına giren Ancak, idari rejimi benimseyen ülkelerde, özel
bir davanın idare mahkemesi mi, vergi mahkeme- hukuk ve idare hukuku olmak üzere iki ayrı hu-
si mi ya da birinci derece sıfatıyla Danıştay tara- kuk düzeni, dolayısıyla iki yargı düzeni olduğu
fından mı görüleceği (iç) görev sorunuyken, da- için, idarenin etkinliklerine, olayın ve durumun
vanın Ankara İdare Mahkemesi mi ya da İstanbul içeriğine ve niteliğine göre hukuki uyuşmazlıklar
İdare Mahkemesi’nde mi karara bağlanacağı bir her iki yargı kolunda da görülebildiği için, gerek
yetki sorunudur. idare hukukunun gerekse idari yargının düzenle-
İdari yargılama usulümüzde hak arama özgür- me ve uygulama alanının belirlenmesinde zorluk-
lüğü, gerçek veya tüzel kişinin hak veya menfaatini lar yaşanmaktadır.
tehlikeye düşüren ya da ihlal eden uyuşmazlığın İşte bu muğlaklığı gidermek ve idari yargının
çözümlenmesi için Devlet’ten kanunen belirlen- görev alanını belirlemek için zaman içinde daha
miş süreler ve usuller çerçevesinde hukuksal ya da çok Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından idari yargı-
yargısal korunma talep etmesiyle başlayan ve idari nın görev alanını adli yargıya karşı korumak ama-
yargı merciinin vereceği nihai hükümle sonuçlanan cıyla çeşitli ölçütler geliştirilmiştir. Aynı zamanda

45
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

idare hukukunun da düzenleme ve uygulama alanı- Bu bağlamda, idari yargının görev alanı dışında
nı belirleyen bu ölçütlerin hiçbiri tek başına yeterli kalan hukuksal uyuşmazlıklar şöyle sıralanabilir:
olmamakta, diğerleriyle birlikte bir bütün olarak 1. Yasama Organının Yasama İşlevleri
kullanılmaktadır. 2. Yargı Organlarının Yargısal İşlevleri
1. Kamu Gücü Ölçütü (Toulouse Ekolü) 3. Seçimle İlgili Uyuşmazlıklar
2. Kamu Hizmeti Ölçütü (Bordeaux Ekolü) 4. Yasama Kısıntısı Kapsamındaki İdari iş-
3. Kamu Yararı Ölçütü lemler
4. Yeni Kamu Gücü (Eşitsizlik) Ölçütü 5. Yürütmenin Siyasal Nitelikli İşlevleri
5. Kamu Kanunu Ölçütü 6. Özel Hukuk Kişileri Arasındaki Uyuş-
6. İdari İşlem, İdari Eylem ve İdari Sözleşme mazlıklar
Ölçütü 7. İdarenin Özel Hukuk Sözleşmelerinden
Bunlar içinde, pozitif hukukumuzda en çok ka- Kaynaklanan Uyuşmazlıklar
bul edilip uygulanan en sonda yer alan “idari işlem, a. Abonman Sözleşmeleri
idari eylem ve idari sözleşme ölçütü”dür. İdarenin sunmuş olduğu elektrik, su, doğal gaz,
Bu bağlamda, 1982 yılında kabul edilen ve idari telefon ve atık su gibi endüstriyel ve ticari nitelik-
yargı sistemini kuran 2575 sayılı Danıştay Kanunu, teki kamu hizmetlerinden abonman sözleşmeleri
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi suretiyle yararlanılması sürecinde doğan hukuksal
Mahkemeleri Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargıla- sorunların görüm yeri adli yargıdır. Ancak abon-
ma Usulü Kanunundaki “idari işlem”, “idari eylem” man sözleşmelerinin imzalanmasından önceki dü-
ve “idari sözleşme” kavramlarının kapsamından zenleyici işlemler gibi tek yanlı idari tasarruflar ile
kaynaklanan davaları idari yargının görev alanında sözleşmenin imzalanmasından sonraki sözleşme
değerlendirilmektedir. İdarenin kamu hizmetleri- koşullarında, kamu hizmetinin özelliği, sunulma
ni yürütürken tek yanlı üstünlüğü, kamu gücü ve biçimi ve tarifelerinde yapılan tek yanlı değişiklik-
kudreti ile sonuç doğuran hukuksal “hâkimiyet ta- ler gibi tek taraflı idari tasarruflara ilişkin uyuşmaz-
sarruflarına” “idari işlem”, bu doğrultudaki davranış, lıklar idari yargının görev alanına girer.
hareket ve etkinliklerine “idari eylem”, üçüncü kişi- Elektrik borcunun ödenmemesi dolayısıyla
lerin kamu hizmetlerinin yürütülmesi ya da yürü- elektriğin kesilmesi ya da başkasına kaçak su kullan-
tülmesine katkıda bulunulmasını sağlayan, içeriğini dırtma nedeniyle suyun kesilmesi işlemlerine karşı
ve usulünü tek yanlı olarak belirlediği anlaşmalarına adli yargıda, kullanım tarifesinde idare tarafından
da “idari sözleşme” denmektedir. Hukuksal uyuş- yapılan değişikliğe karşı idari yargıda dava açılır.
mazlıklardan kanunlardaki bu kavramların içeriğine b. Öğrenci Kredi ve Burs Sözleşmeleri
girenlerin görüm ve çözüm yerinin idari yargı birim- c. İhale Sözleşmeleri
lerinin olduğu kabul edilmektedir.
İhale kanunları uyarınca yapılan alım-satım,
trampa, kiralama, taşıma ve bayındırlık gibi mal ve
İdari Yargının Görev Alanı Dışında hizmet teminini içeren sözleşmelerde:
Kalan Hukuksal Uyuşmazlıklar • Sözleşmenin yapılmasına kadar idare tara-
Anayasa Mahkemesi’nin içtihadına göre, idare- fından yapılan idari işlemler idari yargının,
nin eylem ve işlemlerinden kamu hukuku alanına • İhale sözleşmesinin imzalanması aşamasın-
girenler idari yargının, özel hukuk alanına girenler dan sonraki uygulama aşamasındaki uyuş-
adli yargının görev alanını oluşturur. Anayasal po- mazlıklar adli yargının görev alanına girer.
zitif hukuk sistemimizin sonucu olarak, idari yar- d. İş ve İşçi (Hizmet) Sözleşmeleri (İş Akitleri)
gı dışındaki diğer yargı yerlerinin görev alanlarına
e. Sosyal Güvenlik Kanunundan Doğan
giren hukuksal uyuşmazlıklar da bulunmaktadır.
Uyuşmazlıklar
Bunların yanında, yasa koyucu da idarenin işlem
ve eylemlerinden özel hukuk alanına girenleri, idari f. Kira, Alım-Satım ve Bayilik, Taahhüt
yargı düzeninin görev alanının anayasal dayanak ve Sözleşmeleri
güvencesi çerçevesinde, adli yargının görev alanına g. Tahkim Yolu Öngörülen İmtiyaz Şartlaş-
dâhil etmektedir. ma ve Sözleşmeleri

46
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

h. Yap-İşlet-Devret ve Yap-İşlet Modelleri 11. Yönetimce Yapılan Haksız Ödemelerin


Uyarınca Yapılan Sözleşmelerin Uygu- Geri Alınmasına İlişkin Uyuşmazlıklar
lanmasından Doğan Uyuşmazlıklar 12. Yönetimin Taşıt Araçlarının Yaptığı Ka-
8. KİT’lerin Özel Hukuka Tabi Faaliyetleri zalardan Kaynaklanan Uyuşmazlıklar
Karma bir hukuksal rejime tabi olan KİT’ler: Uyuşmazlık Mahkemesi’nin yerleşmiş içtihatla-
• Kuruluş, iç yapı ve iç ilişkilerine ilişkin işlem rına göre, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca trafik
ve eylemlerinde kamu hukuku kurallarına, kurallarına uymak bakımından bireylerle idare ara-
dolayısıyla bunlardan kaynaklanan uyuşmaz- sında bir ayrım olmadığı için kamu kurumlarına ait
taşıt araçlarının yaptığı kazalardan meydana gelen
lıklarında idari yargı denetimine tabidirler.
davalara adli yargıda bakılır. İdarenin araçlarının tra-
• KİT’lerin gündelik rutin işlerinde ve sun- fikte bir üstünlük ve ayrıcalığı olmadığı, dolayısıyla
dukları ticari ve endüstriyel hizmetlerden bireylerle eşit konumda olduğu için yapılan kazalar-
yararlanan özel hukuk gerçek ve tüzel kişi- dan doğan tazminat davaları adalet mahkemelerinde
leriyle, yani üçüncü kişilerle olan faaliyetle- çözümlenir. Ayrıca adli yargı mercileri bu konularda
rinde özel hukuk hükümleri geçerli olduğu uzmanlaştığı için bu tür davalara adli yargıda bakıl-
için, bunlardan kaynaklanan hukuk davala- ması ihtiyaçlara uygun düşmekte, sorumluluk ve za-
rı da adli yargıda karara bağlanır. rar tutarının belirlenmesi kolaylaşmaktadır.
9. Kamu Görevlilerine Karşı Açılan Davalar Kaza nedeniyle uğranılan zarar karayolu ile ilgili
İdari yargıda tahkim kaydı konmamış kamu idarenin hizmet kusuruna dayanıyorsa ya da kaza-
hizmeti imtiyaz sözleşmelerinde imtiyazlı şirkete da zarar gören kamu görevlisiyse tazminat davası
idare tarafından dava açılması dışında, idare dı- idareye karşı idari yargıda açılmaktadır.
şında başka hiçbir gerçek ya da tüzel özel hukuk 13. Yönetimin Fiili Yol (Haksız Fiil) Kapsa-
kişisine karşı dava açılması mümkün değildir. Do- mında Verdiği Zararların Tazminine İliş-
layısıyla kamu görevlilerinin hizmet kusurundan kin Uyuşmazlıklar
ayrılabilen kin, garez, husumet gibi kişisel sâiklerle İdarenin fiili yola giren etkinlikleri o denli
verdikleri zararlar ya da açıkça suç niteliği taşıyan hukuk düzeninin dışında ve idarenin var oluş ne-
kişisel kusurlarına karşı yine kendilerine ancak adli denlerine aykırıdır ki idarenin bu tür temel hak ve
yargıda ceza ve tazminat davası açılır. özgürlüklere, özellikle de mülkiyet hakkına saldırı-
Ancak kamu görevlilerinin hizmetin geç, kötü larına idari fiil bile denemez.
işlemesi ya da hiç işlememesi biçimindeki hizmet
kusurundan kaynaklanan davalar idari yargıda ida-
Fiili yol ya da haksız fiil, idarenin açık ve
re aleyhine açılır. Anayasanın 129. Maddesine göre
ağır olarak idari usul ve esaslara ve hukuka
memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini
aykırı biçimde temel hak ve hürriyetlere,
kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat
özellikle de mülkiyet hakkına müdahale
(tam yargı) davaları, kendilerine rücu edilmek kay-
(tecavüz) eden eylem ve etkinlikleridir.
dıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun
olarak idari yargıda ancak idare aleyhine açılabilir.
Fiili yol, yeni 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49
İdarenin bu hükümde başvurması zorunlu olan
ila 76. Maddeleri arasında düzenlenen “Haksız Fiil-
rücu yolu, yani hizmet kusuru çerçevesinde ida-
lerden Doğan Borç İlişkileri” başlığındaki hüküm-
renin tazmin ettiği miktarın kamu görevlisinden
lere tabi olarak değerlendirilmekte, dolayısıyla ida-
alınması çerçevesinde açacağı rücu davası adli yar- renin bu tür haksız fiillerinden (fiili yoldan) oluşan
gıda açılır. zararlara ilişkin davalar adli yargıda çözülmektedir.
10. Yönetimin Kişilere Karşı Açtığı Davalar Bu çerçevede, idarenin kamulaştırma kararı ol-
Önceki maddede belirtilen istisna dışında idari madan özel mülkiyete tabi taşınmaza tecavüz etme-
yargıda idare dışında davalı konumunda başka bir sini anlatan kamulaştırmasız el atmadan kaynakla-
özel ve tüzel gerçek kişi olamayacağına göre, yö- nan uyuşmazlıklar fiili yol kapsamına sokulmakta,
netimin aldığı kararı kendiliğinden yerine getirme bunlarla ilgili men-i müdahale ve tazminat davaları
(re’sen icra) yetkisi olmayan durumlarda, ilgiliye adli yargıya açılmaktadır.
karşı adli yargıda dava edebilir.

47
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

14. İdari Nitelikte Olmalarına Rağmen Yasa • İrtifak hakkı kurulması (Taşınmaz malın
Koyucunun Adli Yargıyı Görevli Saydığı mülkiyetinin kamulaştırılması yerine, amaç
Uyuşmazlıklar için yeterli olduğu takdirde taşınmaz ma-
a. Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesine İliş- lın belirli kesimi, yüksekliği, derinliği veya
kin Uyuşmazlıklar kaynak üzerinde kamulaştırma yoluyla irti-
fak hakkı kurulabilmesine ilişkin davalar)
b. Tapu Siciliyle İlgili Uyuşmazlıklar
(2942 KK, Md. 4),
c. Kadastro Kanununun Uygulanmasından • Kısmi kamulaştırmalarda idarenin kamu
Kaynaklanan Uyuşmazlıklar hizmetini yürütmesi esnasında neden oldu-
d. İcra ve İflas Dairesi Görevlilerinin Kusu- ğu zararlara karşı açılan tam yargı davaları.
rundan Kaynaklanan İdarenin Sorumlu- Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca, adli
luğuna İlişkin Uyuşmazlıklar yargının görevli olduğu kamulaştırma işlemleriyle il-
İcra ve iflas memurlarının yerine getirdikleri gili hukuksal uyuşmazlıklar şöyle sıralanabilir:
hizmetler idari nitelikte olmalarına rağmen, İcra ve • Kamulaştırma bedelinin tespiti (2942 KK,
İflas Kanununun 5. Maddesinde 1985 yılından ya- Md. 10),
pılan değişiklikle, bunlardan kaynaklanan zararlara
• Kamulaştırılan malın geri kalan kısmının
karşı tazminat davaları idare aleyhine adli yargı yer-
yararlanılamaz hale gelmesi durumun-
lerinde (tazminatın miktarına göre asliye veya sulh
dan yani kısmi kamulaştırmalardan doğan
hukuk mahkemelerinde) açılır. 1985’ten önce bu
uyuşmazlıklar (2942 KK, Md. 12),
davaların hangi yargı düzeninde görüleceği açıkça
belirtilmemişti. Yukarıda nakledilen Anayasanın • Kamulaştırma işlemindeki maddi hatalara
129. Maddesindeki kamu görevlilerinin hizmet karşı açılacak düzeltim davaları (2942 KK,
kusurlarından kaynaklanan tazminat davalarında Md. 14),
olduğu gibi, idarenin zarara sebep olan icra ve iflas • Kamulaştırılan malın idare adına tescili
görevlilerine rücu hakkı mahfuz tutulmuştur. (2942 KK, Md. 10, 16, 17, 18, 19),
e. Kamulaştırma Kanununun Uygulanma- • İdarenin kamulaştırmadan tek taraflı vaz-
sına İlişkin Özel Hukuk Uyuşmazlıkları geçmesi (2942 KK, Md. 20),
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa uygun • İdarenin kamulaştırmadan vazgeçmesi ha-
olarak tekemmül eden kamulaştırma işlemi ti- linde taşınmazın anlaşmayla geri alınması
pik bir idari işlem olmasına rağmen, taşınmazlar (2942 KK, Md. 22, 24),
üzerindeki özel mülkiyet hakkının sona ermesi ve • Taşınmazı kamulaştırılan malikin geri alma
yeniden tesis edilmesi, kamulaştırma bedeli konu- hakkı doğmasına ilişkin davalar (2942 KK,
sunda adli yargı yerlerinin uzmanlaşmış olması gibi Md. 23),
nedenlerle kamulaştırma işlemiyle ilgili uyuşmaz- • Kamulaştırma bedelinden düşülebilecek
lıkların çoğunda, yasa koyucu, adalet mahkemele- hasara ilişkin anlaşmazlıklar (Kamulaştırıl-
rini yetkili kılmıştır. Kamulaştırmayla ilgili dava- masından vazgeçilen veya geri alınan taşın-
larda görevli ve yetkili adli mahkemeler, taşınmazın maz mal üzerindeki bina, sabit tesisler ve
bulunduğu yer asliye hukuk mahkemeleridir. ekili dikili şeyler yıkılmış, sökülmüş veya
Ancak, kamulaştırma işlemiyle ilgili aşağıdaki harap olmuş ise, taşınmaz malın geri alın-
uyuşmazlıklara da idari yargıda bakılacağına dikkat masında mal sahibi veya mirasçısı, kamu-
edilmelidir: laştırma tarihindeki değerine göre farkının,
• Kamulaştırma işleminin iptali (2942 KK, ödeyeceği kamulaştırma bedelinden düşül-
Md.14), mesine ilişkin davalar) (2942 KK, Md. 24).

48
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Resim 2.1 Kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar adli yargının görev alanı içerisindedir.

15. İdari Para Cezalarına İlişkin Uyuşmazlıklar b. Adli Yargının Görevli Olduğu İdari Ce-
İdari yaptırım türlerinden biri olmasına ve idari zalar ve Yaptırımlar
işlemler gibi tertip olunmasına rağmen para cezala- Bunlar dışında, kendilerine ilişkin uyuşmazlık-
rına yapılan itirazlar, yasama organı tarafından adli ların çözüm yeri adli mahkemeler olan idari para
yargı yerlerinin görev alanına dâhil edilmiştir. cezalarının bazıları şöyle sıralanabilir:
a. Kanunla İdari Yargının Görevli Kılındı- • Belediye Cezalarına Karşı Yapılacak İtirazlar
ğı İdari Cezalar ve Yaptırımlar • İş Kanunu Hükümleri Uyarınca Verilen
Ancak, aşağıdaki idari para cezalarına karşı ya- Para Cezalarına İtirazlar
pılacak itirazların çözüm yerinin adli yargı olmayıp • Kabahatler Kanunu Hükümleri Uyarınca
idari yargı olduğuna dikkat etmek gerekir:
Verilen Para Cezaları
• İmar Mevzuatına Aykırılıktan Dolayı Veri-
Kabahatler Kanunu kapsamında toplum dü-
len Para Cezaları
zenini, genel ahlakı, genel sağlığı, çevreyi ve eko-
• Kıyı Kanunu Hükümlerince Düzenlenen nomik düzeni korumak amacıyla kabahatler kar-
Para Cezaları şılığında uygulanabilecek idari yaptırımlara ilişkin
• Gümrük Kanunu Kapsamındaki Vergi, itirazlarda görevli ve yetkili yargı yeri, adli yargıda
Ceza ve Kararlar bulunan sulh ceza hâkimlikleridir.
• Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Diğer kanunlardaki idari yaptırımlara itiraz yeri
Kapsamındaki İdarî Yaptırım Kararları kanun koyucunun öngörmesi durumunda idari
• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Odalar yargı, böyle bir yargı düzeninin belirtilmemesi du-
ve Borsalar Kanunu Kapsamındaki İdarî rumunda ise adli yargı mercileri olacaktır.
Para Cezaları 16. Kanunlarla Adli Yargının Görev Alanına
• Çevre Kanununda Öngörülen İdari Yaptı- Dâhil Edilen Diğer Uyuşmazlıklar
rım Kararları Yasa koyucu tarafından kabul edilen özel yasalar-
• Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu Kapsa- la adli yargının görev alanına tabi tutulan idari işlem
mındaki İdarî Para Cezaları ve eylemlerin bazıları aşağıda sıralanmaktadır:

49
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

a. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1982 Anayasasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ni


Uygulanmasından Doğan Uyuşmazlıklar düzenleyen 158. Maddesine göre, Uyuşmazlık
b. Patent Haklarının Korunması Hakkında Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki
KHK ile İlgili Uyuşmazlıklar görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çö-
zümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin
c. Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hak-
başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri
kında Kanun Kapsamındaki İstihkak
arasından görevlendirilen üye yapar. Diğer mah-
Davaları
kemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev
d. Milli Piyango İdaresi’nin Kararları ile uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı
İlgili Uyuşmazlıklar esas alınır.
e. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile İlgili
Uyuşmazlıklar
f. Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan
Kimselere Tazminat Verilmesine İlişkin dikkat
Davalar Aşağıdaki hallerde uyuşmazlık çıkarılamaz.
a) Anayasa Mahkemesinin Yüce Divan sıfatıyla
g. Karayolları Trafik Kanunundan Kay-
baktığı davalarda.
naklanan Zararlardan Doğan Davalar
b) Anayasa Mahkemesine açılan siyasi partilerin
ve Trafik Para Cezaları
kapatılması davalarında.

Uyuşmazlık Yargısı
Türkiye ve kıta Avrupasının pek çok ülkesi 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuru-
gibi idari rejime sahip ülkelerde, diğer bir deyişle luş ve İşleyişi Hakkında Kanuna göre, Uyuşmazlık
idarenin yargısal denetiminde adli yargı mercileri
Mahkemesi bir Başkan ile altı asıl, altı yedek üye-
dışında özel bir idari yargı düzeninin tesis edildiği
den kurulur. Uyuşmazlık Mahkemesine, Yargıtay
yerlerde, birden çok yargı yolu bulunmasından do-
Hukuk Genel Kurulu ile Danıştay Genel Kurulun-
layı bunlar arasında görev ve hüküm uyuşmazlık-
ca kendi daire başkan ve üyeleri arasından 3’er asıl,
larının olması da kaçınılmaz olmaktadır. Bundan
3’er yedek üye seçilir.
dolayı, idari rejime sahip ülkelerde, farklı yargı kol-
ları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıkları, bir Uyuşmazlık Mahkemesinin Başkanı, Başkan-
nevi hakem statüsünde uyuşmazlık mahkemeleri vekili ve üyeleri dört yıl için seçilir. Görev süresi
tarafından çözülür. Ülkemizde de adli yargı ve ida- bitenler yeniden seçilebilirler. Dört yılın hesabında
ri yargı düzenleri arasındaki görev ve hüküm uyuş- göreve başlama tarihi esas alınır.
mazlıkları Anayasa tarafından bir yüksek mahkeme Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları kesindir,
biçiminde düzenlenmiş Uyuşmazlık Mahkemesi ilgili yargı mercileri ile bütün makam, kuruluş ve
tarafından çözüme bağlanmaktadır. kişiler; mahkeme kararlarına uymak, geciktirmek-
sizin onları uygulamakla ödevlidirler.
Uyuşmazlık Mahkemesi Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kararlarına karşı
1945 yılında 4788 sayılı Yasa ile sadece “hukuk” herhangi bir yargı merciine temyize başvurulamaz
alanındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çöz- veya itiraz edilemez. Mahkemenin kararları, ilgili
mek üzere kurulan Uyuşmazlık Mahkemesi, 1961 yargı yerleri ve kişileri bağlar, geciktirilmeksizin
Anayasa’sı ile yüksek mahkeme olarak Anayasal sta- uygulanır. Başkanın uygun göreceği kararlar Resmî
tüye kavuşmuş, 12.06.1979 tarihinde kabul edilen Gazete’de yayımlanır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve Uyuşmazlık Mahkemesi; adli ve idari yargı kol-
İşleyişi Hakkında Kanun ile yeniden örgütlenmiş- ları arasındaki:
tir. Bu Kanun ile Uyuşmazlık Mahkemesi “hukuk” • Olumlu görev uyuşmazlıklarını,
alanı yanında “ceza” alanındaki görev uyuşmazlık- • Olumsuz görev uyuşmazlıklarını ve
larında da yetkilendirilerek görev alanı genişletil-
• Hüküm uyuşmazlıklarını
miş ve nihayet 1982 Anayasası’nda, yine, yüksek
mahkemeler arasında sayılmıştır. çözer.

50
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulu ve Olumlu görev uyuşmazlığının çıkartılabilmesi


Sayıştay Uyuşmazlık Mahkemesi’nin görev alanı için davanın esası hakkında karar verilmemiş ol-
dışındadır. maması gereklidir. Esas hakkında karar verilmiş
olması durumunda uyuşmazlık çıkartılması ancak
temyiz aşamasında mümkün olur.
Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarma
Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız
bir kez başvurulabilir. Olumlu Görev Uyuşmazlık Çıkarma
İsteminde Bulunmaya Yetkili Makam
Başsavcılar kendiliklerinden uyuşmazlık çıkar-
Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma; ma yetkisine sahip değildirler. Başsavcılar, ancak
adli ve idari bir yargı merciinde açılmış görev itirazı reddedilen taraf ya da makamın görev
olan davada, diğerinin görev alanına gir- itirazını reddeden mahkemeye yaptığı başvurudan
diği gerekçesiyle ileri sürülen görev itira- sonra kendisine gelen itirazı uygun gördükleri tak-
zının reddi üzerine, kendi görev alanına dirde uyuşmazlık isteminde bulunabilir.
girdiği ileri sürülen, dolayısıyla görev
alanı korunmak istenen ilgili Başsavcı
veya Başkanun sözcüsü tarafından görev
dikkat
konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık
Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yet-
Mahkemesi’nden istenmesidir.
kili makam, reddedilen görevsizlik itirazı;
• Adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cum-
huriyet Başsavcısı,
Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarma • İdari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danış-
Koşulları tay Başsavcısıdır.
1. Usulüne göre adli veya idari yargı yerlerine
açılmış bir dava olmalıdır. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarma
2. Davaya bakan yargı merciine “görev (yargı Süreci
kolu) itirazında” bulunulmalıdır. 1. Davaya bakan mahkemeye görev itirazında
Kanun, olumlu görev uyuşmazlığının çıkartıl- bulunulması
masının ilk aşaması olan bu görev itirazının belli 2. Davaya bakan mahkemenin görev itirazını
bir süre içinde yapılmasını öngörmüştür. Bu bağ- reddetmesi
lamda görev itirazının: 3. Görev itirazında bulunan tarafın görev itira-
- Hukuk mahkemelerinde en geç birinci otu- zının reddedilmesi üzerine, onbeş gün içinde
rumda, uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makama (görev
- İdari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma alanı korunmak istenen Başsavcıya) sunul-
evresi tamamlanmadan önce mak üzere itirazı reddeden yargı merciine iki
nüsha dilekçeyi vermesi
yapılmış olması gereklidir.
4. Davanın diğer tarafına uyuşmazlık çıkarma
3. Davaya bakan mahkeme görev itirazını red-
istemini içeren dilekçenin tebliği
detmeli ve görevlilik kararı vermelidir.
Davaya bakan ve görev itirazını reddeden yargı
Mahkeme kendisinin bağlı bulunduğu yargı
mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini
kolunun görmekte olduğu davanın konusu yönün- yedi gün içinde cevabını bildirmesi için davanın
den görevsiz olduğu yönündeki itirazı reddetmeli, diğer tarafına tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, sü-
görevlilik kararı vermelidir. Mahkemenin ret kararı resi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse,
ara karar olduğu için tek başına temyiz edilemez cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.
ancak mahkemenin nihai kararı ile birlikte temyiz
5. Mahkemenin dilekçeyi uyuşmazlık çıkarma
edilebilir.
yetkisine sahip başsavcıya havalesi
4. Davanın esastan karara bağlanmamış olması
6. Uyuşmazlık çıkarmaya yetkili Başsavcının is-
gerekir.
temi reddi

51
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Uyuşmazlık çıkarma konusundaki dilekçe ile Uyuşmazlık Mahkemesi davanın görülmek-


ekleri kendisine ulaşan yetkili Başsavcı, gerekirse te olduğu yargı yerinin görevli olduğu kararına
dilekçedeki veya eklerindeki eksiklikleri tamamlat- varırsa, uyuşmazlık çıkaran Başsavcının istemini
tıktan sonra: reddeder ve davanın açıldığı yargı mercii davayı
• uyuşmazlık çıkarmaya yer olmadığı sonu- görmeye yeniden başlar. Uyuşmazlık Mahkemesi
cuna varırsa veya davayı görmekte olan yargı yerinin görevsiz olduğu
sonucuna varırsa bu mahkemenin verdiği görevlilik
• yapılan görev itirazının reddinden sonraki
kararını kaldırıp görevli yargı kolunu belirler.
onbeş günlük başvuru süresinin geçirilmiş
olduğunu tespit ederse,
istemin reddine karar verir. Bu karar, ilgili kişilere Olumsuz Görev Uyuşmazlığı
veya makama ve ilgili yargı merciine, hemen tebliğ Adli ve idari yargı yerleri, kendilerine açılan
olunur. davaları, diğer yargı yerlerinden birini görevli
Başsavcının uyuşmazlık çıkmasına mahal gör- göstererek görevsizlik kararıyla reddetmekte, hak-
meyip istemi reddine ilişkin kararı kesin olup, bu kını arayan davacı davası ortada kalmaktadır. Bu
karara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz. tür sorunları çözmek için 2247 sayılı Uyuşmazlık
Olumlu görev uyuşmazlığı istemi bu noktada ka- Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Ka-
panmış olur. nunda olumsuz görev uyuşmazlığının şartları ve
7. Başsavcı’nın istemi kabulü ve on gün içinde usulleri düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesine başvurması
Başsavcı ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesine baş-
vurduğunu davayı görmekte olan ilgili yargı merci- Olumsuz görev uyuşmazlığı: adli ve ida-
ine hemen bildirir. Böylelikle olumlu görev uyuş- ri yargı mercilerinin en az ikisinin:
mazlığı çıkarma işlemi tamamlanmış olur. • tarafları,
• konusu,
8. Başsavcının uyuşmazlık çıkarmasıyla davaya
• sebebi
bakan mahkemenin davayı ertelemesi
aynı olan davada kendilerini görevsiz gör-
Uyuşmazlık çıkarma yetkisine sahip Başsavcı- meleri ve bu yolda verdikleri kararların
nın uyuşmazlık çıkardığını resmî yazı ile kendisi- kesin veya kesinleşmiş olduğu durumda
ne bildirdiği ilgili yargı mercii, “bekletici sorun” ortaya çıkan ve Uyuşmazlık Mahkemesi-
(mesele-i müstehire) kararıyla, görev konusunda nin görevli yargı kolunu belirlemesiyle çö-
Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından bir karar veri- zümlenen yargı kolu uyuşmazlığıdır.
linceye kadar, davanın görülmesini geri bırakır.
9. Uyuşmazlık Mahkemesinin altı ayda kararı-
nı vermesi Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, davanın ta-
Ancak, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurul- raflarınca ileri sürülebilir.
duğunu bildiren yazının alındığı günden başlamak
üzere altı ay içinde Uyuşmazlık Mahkemesi’nin ka- Olumsuz Görev Uyuşmazlığı Çıkarma
rarı gelmezse yargı mercii davayı görmeye devam Koşulları
eder. Ancak, esas hakkında son kararı vermeden
1. İki ayrı yargı kolundaki yargı mercii tarafından
Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı gelirse yargı
verilen iki ayrı görevsizlik kararı bulunmalıdır.
mercii bu karara uymak zorundadır.
Biri adli diğeri idari yargı kolundaki iki ayrı
10. Uyuşmazlık Mahkemesinin işlemleri ve kararı
mahkemeye açılan davalarda, her iki mahkeme de
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, düşünce ya- kendini görevsiz, diğer mahkemeyi görevli görerek
zısıyla eklerini, davanın açılıp görevsizlik itirazını davayı görev noktasından reddetmelidirler. Davayı
reddeden yargı merciinin başında bulunan Başsav- mahkemelerden biri görev, diğeri esas ya da başka
cıya tebliğ edebilir. Tebliği alan Başsavcı, karşılık bir nedenden (şekil eksikliği gibi) dolayı reddeder-
vermek isterse, yedi gün içinde yazılı karşılığını lerse, olumsuz görev uyuşmazlığı çıkartılamaz.
vermekle görevlidir.

52
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

2. Görevsizlik kararlarının kesin ya da kesinleş- Uyuşmazlık Mahkemesi Kanununda, olumsuz


miş olması gerekir. görev uyuşmazlıklarında davaların sürüncemede
Yargı mercilerinin verdiği görevsizlik kararları kalmasını önlemek amacıyla daha hızlı ve pratik
ya süresi içinde temyiz edilmeyerek ya da temyiz bir çözüm öngörülmüştür. Buna göre:
edildiği halde mahkemenin görevsizlik kararının Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin
onanması suretiyle kesinleşmiş olmalıdır. veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisi-
3. Görevsizlik kararı verilen davalar aynı olmalıdır. ne gelen bir davayı incelemeye başlayan veya ince-
Farklı yargı kollarındaki mahkemelerin verdiği lemekte olan ilk derece mahkemesi, davada görev-
görevsizlik kararı verdiği davaların tarafları, konusu sizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına
ve sebebi aynı olmalıdır. varırsa kendisi görevsizlik kararı vermeden, gerek-
çeli bir karar ile görevli yargı yerinin belirtilmesi
için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurur ve elin-
Olumsuz Görev Uyuşmazlığı Çıkarma deki işin incelenmesini, “bekletici sorun” (mesele-i
Süreci müstehire) kararı alarak Uyuşmazlık Mahkemesi-
1. Uyuşmazlığı ileri sürebilecekler nin karar vermesine değin erteler.
Olumlu görev uyuşmazlığını çıkarma yetkisi Yargı merciinin görevsizlik kararı vererek davayı
görev alanları korunmak istenen yargı kolunun reddetmesi durumunda, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne
Başsavcısına tanınmışken olumsuz görev uyuşmaz- başvurma yetkisinin kalmayacağına dikkat etmek
lığının giderilmesi istemi, ancak davanın tarafların- gerekir.
ca ileri sürülebilir. Davanın taraflarından anlaşıl- İlk derece yargı mahkemesi yanında, temyiz in-
ması gereken, pratikte davacıdır. celemesi yapan yargı mercii de Uyuşmazlık Mah-
2. Uyuşmazlığın giderilmesi başvuruşunda süre kemesine başvurabilir.
Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmada, görevsiz-
lik itirazının reddinden itibaren onbeş günlük bir
süre öngörülmüşken olumsuz görev uyuşmazlığı- Hüküm Uyuşmazlığı
nı gidermek için yapılan başvuru belli bir süreyle Adli ve idari yargı mercilerinden en az ikisi tara-
sınırlanmamıştır. Olumsuz görev uyuşmazlığını fından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak veril-
gidermek için yapılacak başvuru en erken ikinci miş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin,
görevsizlik kararı kesinleştiğinde yapılabilir. taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar ara-
3. Yargı merciince yapılacak işlemler sındaki çelişki yüzünden bir hakkın yerine getiril-
mesi olanaksız bulunan durumlardan kaynaklanan
Olumsuz görev uyuşmazlıklarında dava dosya- uyuşmazlıklara hüküm uyuşmazlığı denir.
ları, son görevsizlik kararını veren yargı merciince,
bu kararın kesinleşmesinden sonra, taraflardan bi-
rinin istemi üzerine, ilk görevsizlik kararını veren Hüküm Uyuşmazlığı Çıkarma Koşulları
yargı merciine ait dava dosyası da temin edilerek 1. İki ayrı yargı kolunda verilmiş iki ayrı yargı
Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilir ve görevli kararı bulunmalıdır.
yargı merciinin belirlenmesi istenir. Adli ve idari yargı kollarının ez az ikisinde bu-
4. Uyuşmazlık Mahkemesince yapılacak işlemler lunan iki mahkeme tarafından alınmış iki karar
Uyuşmazlık Mahkemesi, ikinci kesinleşmiş gö- bulunmalıdır. Aynı yargı kolundaki iki mahkeme
revsizlik kararını veren mahkemenin gönderdiği tarafından verilen çelişkili iki karar hüküm uyuş-
olumsuz görev uyuşmazlığıyla ilgili dosyayı inceler. mazlığına konu olmaz.
İlk inceleme sırasında ve gerekli gördüğü hallerde il- 2. Kararlar esasa ilişkin ve kesin veya kesinleşmiş
gili Başsavcıların görüşünü de alır. Uyuşmazlık Mah- olmalıdır.
kemesi görevli yargı merciini belirtip görevsizlik kara-
İki ayrı yargı düzeninde verilen kararların ikisi
rı veren mahkemenin kararını kaldırır ve bu durumu
de esasa ilişkin olmalıdır. Birinin göreve ilişkin ol-
mahkemeye bildirir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin
ması durumunda hüküm uyuşmazlığından söz edi-
görevlilik kararının tebliğini alan mahkeme ayrıca bir
lemez. Ayrıca her iki karar da ya temyize başvuru
görevlilik kararı almadan davayı görmeye başlar.
süresinde temyize gidilmediğinden ya da temyize
5. Yargı mercilerinin Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gidilip onandığından dolayı kesinleşmiş olmalıdır.
başvurmaları
53
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

3. Kararların dayandığı davaların konusu, sebebi ve taraflarından en az biri aynı olmalıdır.


Hüküm uyuşmazlığının ortaya çıkabilmesi için iki ayrı yargı düzeninde esastan karara bağlanıp kesin-
leşmiş kararların verildiği davaların:
• konusu,
• sebebi,
• taraflarından en az birinin
aynı olması gerekli ve yeterlidir.

Hüküm Uyuşmazlığı Çıkarma Süreci


1. Hüküm uyuşmazlığının giderilmesini isteme
Davanın tarafları veya yetkili makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının gi-
derilmesini isteyebilir. Bu durumda, yukarıda anlatılan olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili
usul kuralları (gerekli görülen hâllerde ilgili başsavcıların görüşünün alınması vb. gibi) uygulanır.
2. Hüküm uyuşmazlıklarında uygulanacak inceleme kuralları
Hüküm uyuşmazlıklarında Uyuşmazlık Mahkemesi, İdari Yargılama Usulü Kanununun Uyuşmazlık
Mahkemesi Kanununa aykırı olmayan hükümlerini uygulamak suretiyle anlaşmazlığın esasını ilk ve son
derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak karara bağlar.
Uyuşmazlık Mahkemesi hüküm uyuşmazlıklarını dosya üzerinde inceleyerek karara bağlar. Gerekli
gördüğü hâllerde veya istek üzerine tarafları da dinleyebilir.

Araştırmalarla
İlişkilendir
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel fından ise yetkili kurulun belirlenmesi ve anılan
Sekreterliğinin 22.05.2015 tarih ve 21232 sayılı konuda ilke kararı alınması talep edilmiş ise de;
yazısında ‘’ Açılan bir davada İzmir 1. Vergi Mah- İzmir 1. ve 3. Vergi Mahkemelerinin anılan ka-
kemesinin uyuşmazlığının İzmir 3. Vergi Mah- rarlarının gönderme kararı olduğu ve 2576 sayılı
kemesince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve
dosyanın İzmir 3. vergi Mahkemesine gönderil- Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri
mesine karar verdiği, İzmir 3. Vergi Mahkemesin- Hakkında Kanun’un 8. maddesi kapsamında her
ce de dosyanın tekrar İzmir 1. Vergi Mahkeme- iki mahkeme arasında bir görev ve yetki uyuş-
sine gönderildiği, dolayısıyla her iki mahkemece mazlığı bulunmadığı, bununla birlikte Yüksek
de uyuşmazlığın diğer mahkemece çözümlenmesi Kurulun yetkisinin ise kurullar arasındaki iş bö-
gerektiği gerekçesiyle gönderme kararı verildiği, lümünü belirlemek olduğu dikkate alındığında
sonrasında ise uyuşmazlığın hangi vergi mahke- karar verilmesine yer olmadığına 07.05.2015 ta-
mesince çözümlenmesi gerektiğinin belirlenmesi rihli 792 sayı ile karar verilmiştir.” yönünde görüş
amacıyla dosyanın gönderildiği İzmir Bölge İdare bildirilmiştir.
Mahkemesi 3. Kurulu tarafından dosyanın İzmir
Bölge İdare Mahkemesi 1. Kuruluna gönderildi- Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/download/
ği, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 1. Kurulu tara- article-file/271167

54
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Öğrenme Çıktısı

1 İdari yargının görev alanını belirleyip diğer yargılama usullerinden ayırt edebilme ve
Uyuşmazlık Mahkemesini ve uyuşmazlık yargısını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hüküm uyuşmazlığının han- Olumlu görev uyuşmazlığı İdari yargının görev alanı
gi koşullarda çıkarılabildiğini ile olumsuz görev uyuşmaz- dışında kalan hukuk uyuş-
araştırınız. lığını ilişkilendiriniz. mazlıklarını anlatınız.

İDARİ YARGIDA GÖREV VE YETKİ 4. İdari yargıda, hukuki uyuşmazlıklar için ön-
Anayasa’nın 142. Maddesi, mahkemelerin ku- görülen özel görev veya yetki kuralları, her
ruluş, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usul- zaman genel görev ve yetki kurallarından
lerinin kanunla düzenleneceğini belirtmektedir. öncelikli olarak gelir. İdari yargıda özel görev
Bu hüküm, yine başka bir Anayasal ilke olan “hiç ve yetki kuralı, genel görev ve yetki kuralını
kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka kaldırır. Bir idari dava için birden çok görevli
bir mercii önüne çıkartılamayacağını” düzenleyen ve yetkili mahkeme öngörülmemiştir. Özel
“kanuni (tabii) hâkim” ilkesinin bir sonucudur. Bu yetki kuralı öngörülen uyuşmazlıkların özel
çerçevede, idari yargı mercilerinin görev ve yetkile- görevli mahkemelerde görülmesi şarttır.
ri ile bunlara ilişkin kurallar 2575 sayılı Danıştay Medeni yargılama usulü uyarınca görülmekte
Kanunu, 2576 sayılı BİMİMVMK ve 2577 sayılı olan bir davada ise, özel yetki kuralı öngörülmüş
İYUK ile düzenlenmiştir. olsa bile davacı isterse genel yetkili mahkemede da-
Bu kapsamda idari yargı sisteminde görev ve yet- vasını açabilir.
kiye ilişkin kuralların özellikleri şöyle sıralanabilir: 5. Adli ya da askeri yargı düzeninin görev ala-
1. İdari yargıda görev ve yetki (İYUK 32/2) nına giren bir dava idari yargı yerlerine açıl-
kamu düzenindendir. mışsa (dış görev sorunu), dava görevsizlik
2. Görev ve yetki konusu, davanın kanun yol- nedeniyle reddedilir (İYUK 15/1-a).
ları (temyiz) dâhil her aşamasında yargı yeri 6. İdari yargı düzeninin görev alanına giren
tarafından re’sen (kendiliğinden) incelenece- bir dava görevsiz ya da yetkisiz idari yargı
ği gibi, taraflar da görevsizlik ya da yetkisizlik merciine açılmışsa (iç görev sorunu), dava
itirazında bulunabilirler. görevsizlik ya da yetkisizlik nedeniyle red-
Medeni yargılama hukukunda yalnızca görev dedilir. Ancak dış görev sorunundan farklı
kamu düzenindendir. Yetki ise kural olarak kamu olarak bu durumda davayı reddeden idari
düzeninden olmayıp yetki itirazı ancak ilk itiraz yargı mercii dava dosyasını kendiliğinden
olarak ileri sürülebilir. görevli ve yetkili idari yargı merciine gön-
3. İdari yargıda görev ya da yetki sözleşmesi yapı- derir (İYUK 15/1-a ve 43/1).
lamaz. Görev ve yetki konuları kanun ile dü- 7. İdari yargı mercilerinin kendilerini görevli
zenlendiğinden, taraflar aralarında anlaşarak veya yetkili görerek tarafların yaptığı görev
görevli ve yetkili mahkemeyi belirleyemezler. ya da yetki itirazlarını reddeden kararları bir
Medeni yargılama hukukunda tarafların an- ara karar niteliğinde olduğu için, tek başı-
laşarak yetkili mahkemeyi belirleyeceği durumlar na istinaf/temyiz olunamayıp ancak davayı
vardır. sonuçlandıran nihai kararla birlikte istinaf/
temyiz olunabilir.

55
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

8. İdari yargı mercilerinin görevsizlik veya yet- Danıştay’ın İlk Derece Mahkemesi
kisizlik kararları, normalde nihai kararlar ol- Olarak Görevli Olduğu Davalar
maları hasebiyle temyiz edilebilmeleri gere-
İdare Mahkemeleri ile vergi mahkemelerinden
kirken, bu karar üzerine dosyayı görevli ya da
verilen kararlara karşı temyiz istemlerini inceleyip
yetkili gördükleri idari yargı merciine gön-
karara bağlayan bir temyiz mercii olmakla beraber,
derdikleri için tek başına istinaf/temyiz edil-
istisnai olarak kanunla bazı idari davalara ilk derece
meleri imkânsız kılınmıştır (İYUK 15/4).
mahkemesi olarak bakan özel görevli bir idari yargı
mercii olarak da görevlendirilmiştir.
Danıştay’ın Yargısal Görevleri Danıştay Kanunu’nun 24. Maddesinin ilk fıkrası
Danıştay’ın yargısal ve idari olmak üzere iki uyarınca, Danıştay ilk derece mahkemesi olarak:
temel görevi vardır. Danıştay’ın Birinci Dairesi ta- a. Cumhurbaşkanı kararlarına,
rafından yerine getirilen görüş bildirme, inceleme b. Cumhurbaşkanınca çıkarılan Cumhurbaş-
yapma veya idari karar alma biçimindeki idari gö- kanlığı kararnameleri dışındaki düzenleyici
revleri idari yargı dersinin kapsamı dışında kaldığı işlemlere,
için, burada sadece yargısal görevleri ele alınacaktır.
c. Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu
Danıştay’ın yargıya ilişkin görevleri, 2575 sayılı kurumu niteliğindeki meslek kuruluşların-
Danıştay Kanunu ve 2577 sayılı İYUK çerçevesin- ca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak
de beş başlık hâlinde sıralanabilir: düzenleyici işlemlere,
1. İlk Derece Mahkemesi Olarak Danıştay: d. Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler
Danıştay Kanunu’nun aşağıda incelenen 24. Kurulunca verilen kararlar üzerine uygula-
Maddesindeki idari işlem ve eylemlere ilişkin açıla- nan eylem ve işlemlere,
cak iptal ve tam yargı davalarını ilk ve son derece e. Birden çok idare veya vergi mahkemesinin
mahkemesi olarak karara bağlar (DK Md. 23 ve 24). yetki alanına giren işlere,
2. Temyiz Yeri Olarak Danıştay: f. Danıştay Yüksek Disiplin Kurulu kararları
Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla ile bu Kurulun görev alanı ile ilgili Danıştay
verdiği kararlar ile ilk derece mahkemesi olarak Başkanlığı işlemlerine karşı açılacak iptal ve
Danıştay’da görülen davalarla ilgili kararlara karşı tam yargı davaları ile,
temyiz istemlerini inceler ve g. Tahkim yolu öngörülmeyen kamu hizmet-
3. İdari Yargı Mercileri Arasındaki Görev ve leri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmele-
Yetki Uyuşmazlıklarının Çözüm Yeri Olarak rinden doğan idari davaları karara bağlar.
Danıştay: Ayrıca Danıştay Kanunu’nun 24. Maddesinin
Danıştay, idari yargı düzenindeki idari yargı ikinci fıkrası uyarınca, Danıştay, belediyeler ile il
mercileri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmaz- özel idarelerinin seçimle gelen organlarının organ-
lıklarını giderip karar bağlar (DK Md. 27/2-5 ve lık sıfatlarını kaybetmeleri hakkındaki istemleri
6,52/1-d ve e, İYUK Md. 43 ve 44). inceler ve karara bağlar. Danıştay’ın 8. Dava Dai-
resine verilen bu tür istemleri inceleyip karara bağ-
4. Görev Alanına Giren Bağlantılı Dava İstem-
laması, diğer iptal ve tam yargı davalarını inceleyip
leri Hakkında Bağlantı Olup Olmadığı Yö-
karara bağlamasından farklı bir süreç ve usule tabi
nünde Karar Verme Mercii Olarak Danıştay
kılınmıştır. İYUK’a 05.04.1990 tarihinde 3622/26
(İYUK Md. 38, 39, 41 ve 42).
sayılı değişiklikle eklenen Ek 2. Madde uyarınca
5. İçtihadı Birleştirme Kararları Alma Mercii usul şöyle düzenlenmiştir:
Olarak Danıştay:
Belediyeler ile il özel idarelerinin seçilmiş organ-
Danıştay kendi dava dairelerinin veya dava da- larının organlık sıfatlarını kaybetmelerine ilişkin
ireleri kurullarının kararları arasındaki aykırılık ve olarak yetkili mercilerden Danıştay’a gönderilen
uyuşmazlıkları gidermek veya birleştirilmiş içtihat- dosyalar; belediye başkanlarının düşmesi istemine
ları değiştirmek için içtihadın birleştirilmesi veya dair ise belediye başkanlarının, belediye meclisleri-
değiştirilmesine karar verir (DK Md. 39). nin veya il genel meclislerinin feshi istemine ilişkin

56
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ise meclis başkanvekilinin savunması onbeş gün 1. İptal davaları ve idari sözleşmelerden doğan
içinde alındıktan sonra veya bu süre içerisinde sa- davalar yönünden, daireler arasındaki iş-
vunma verilmediği takdirde sürenin bittiği tarihte bölümünün belirlenmesinde uyuşmazlığın
tekemmül etmiş sayılır ve kanunlarda gösterilen kaynaklandığı mevzuat esas alınır.
karar süreleri bu tarihten itibaren işlemeye başlar. 2. Tam yargı davaları yönünden işbölümü;
Karar dosya üzerinden verilir. a. Zarara neden olan idari işlemden doğan
Bu kararlara karşı tebliğini izleyen günden iti- uyuşmazlığı çözmekle görevli daireye göre,
baren on beş gün içerisinde İdari Dava Daireleri b. Zarar idari eylemden kaynaklanmışsa
Kuruluna itiraz edilebilir. İtiraz bir ay içerisinde hizmetin niteliğine göre,
sonuçlandırılır. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. belirlenir.
3. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlere
Danıştay Dava Dairelerinin Görevleri ilişkin davalarda vergi dava daireleri arasın-
daki işbölümünün belirlenmesinde uyuş-
Danıştay; dokuzu dava, biri idari daire olmak
mazlığın kaynaklandığı mevzuat esas alınır.
üzere on daireden oluşur.
4. Temyiz incelemesi yapmakla görevli daire,
Bu on daireden birinci daire idari daire, geri
aynı konuda ilk derece mahkemesi olarak
kalan dokuz daire ise dava dairesidir. Dava daire- Danıştay’da görülecek davalara bakmak ve
lerinden üçüncü, dördüncü, yedinci ve dokuzuncu olağanüstü kanun yolları incelemelerini de
daireler vergi dava dairesi; diğer dava daireleri ise yapmakla görevlidir.
yani ikinci, beşinci, altıncı, sekizinci ve onuncu da-
5. İdare mahkemeleri arasında görev ve yetkiye
ireler idari dava dairesi olarak görev yapar.
ilişkin uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalar-
da merci tayini, uyuşmazlığın esasını çözüm-
lemekle görevli idari dava dairesince yapılır.
6. Vergi mahkemeleri arasında görev ve yetkiye
dikkat ilişkin uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalar-
Dava dairelerinin temelde iki tür görevi vardır: da merci tayini, uyuşmazlığın esasını çözüm-
1. Danıştay Kanunu’nun yukarıda anlatılan 24. lemekle görevli vergi dava dairesince yapılır.
Maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi olarak 7. İşbölümünde idari ve vergi dava dairele-
Danıştay’ın görev alanına giren iptal ve tam yar- rinden herhangi birinin görevinde olduğu
gı davalarını karara bağlamak, belirlenmemiş davalara bakmak üzere birer
2. Bölge idare mahkemelerinin istinaf mah- idari ve vergi dava dairesi görevlendirilir.
kemesi olarak baktığı davalardan İYUK Md. 8. İşbölümünde aynı mevzuattan kaynakla-
46/1’de ondört bent halinde sayılan davaları nan uyuşmazlıkların birden fazla dairede
temyiz mercii olarak incelemek. çözümlenmesi konusunda farklı esaslar be-
Ayrıca dava dairelerinin istisnai olarak idare lirlenebilir.
mahkemelerinin İYUK Md. 20/A’da “ivedi yar-
Dairelerden birinin yıl içinde gelen işleri nor-
gılama usulü” ile İYUK Md. 20/B’de “merkezî
mal çalışma ile karşılanamayacak oranda artmış
ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü” kap- ve daireler arasında iş bakımından bir dengesizlik
samında baktığı davaları da temyiz mercii olarak meydana gelmiş ise takvim yılı başında ikinci fık-
incelemektedir. rada belirlenen usule göre bir kısım işler başka da-
ireye verilebilir.
İdari dava daireleri ile vergi dava daireleri kendi Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
aralarında işbölümü esasına göre çalışır. Özel ka- Kanunun uygulanmasına ilişkin davalar, alacağın
nunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde tahakkukuna ilişkin davalara bakmakla görevli
dava daireleri arasındaki iş bölümü aşağıdaki esas- dava daireleri tarafından çözümlenir.
lar uyarınca Başkanlık Kurulu tarafından belirlenir. Bir vergiyi kaldıran ve yerine aynı veya benzeri
nitelikte yeni bir vergi koyan kanunlardan doğan
uyuşmazlıklar, önceki vergiden doğan uyuşmazlık-
ları çözümlemekle görevli dairece çözümlenir.

57
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

İdare Mahkemeleri, Vergi Vergi mahkemeleri:


Mahkemeleri ve Bölge İdare a. Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve
Mahkemelerinin Görevleri köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri
İdari yargı düzenimizde ilk derece mahkemeleri, mali yükümler ve bunların zam ve cezaları
idare ve vergi mahkemeleridir. Bölge idare mahke- ile tarifelere ilişkin davaları,
meleri ise bir ilk derece mahkemesi olmayıp genel b. (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme
görevli bir istinaf merciidir. Her üç mahkeme de Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanu-
1982 yılından önce mevcut olmayıp, 06.01.1982 nun uygulanmasına ilişkin davaları,
tarihli 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare c. Diğer kanunlarla verilen işleri,
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu çözümler.
ve Görevleri Hakkında Kanun (BİİVMK) ile ku-
rulup görev alanları belirlenmiştir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinde Tek
Hâkimle Çözümlenecek Davalar
İdare Mahkemelerinin Görev Alanı
2576 sayılı BİMİMVMK’nun 3. ve 7. Madde-
İdari yargı sistemimizdeki genel görevli tek mah- lerinde 8/6/2000 tarih ve 4577 sayılı Kanunla ya-
keme idare mahkemeleridir. Bir yargı yerinin “genel pılan değişiklik ile içerik ve niteliği küçük kapsamlı
görevli” olması, o yargı düzeni içindeki görevleri tek bazı idari uyuşmazlıkların daha süratli ve kolay ka-
tek, kalem kalem (tadadi olarak) sayılan “özel gö- rara bağlanabilmesi için tek hâkimle çözümlenebil-
revli” mahkemelerin bakacağı davalar dışında, tüm mesi düzenlenmiştir.
ortaya çıkacak hukuki uyuşmazlıklara genel olarak
Uyuşmazlık miktarı yirmibeşbin Türk Lirasını
bakma yetkisine sahip olmasını ifade eder.
(2020 yılı itibariyle yeniden değerleme oranları so-
2576 sayılı BİMİMVMK 5. Maddesi uyarınca, nucunda tek hâkim sınırı 53.000 TL olarak uygu-
idare mahkemeleri: lanmaktadır.)aşmayan;
İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin gö- a. Konusu belli parayı içeren idarî işlemlere
revine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çö- karşı açılan iptal davaları,
zümlenecek olanlar dışındaki:
b. Tam yargı davaları,
a. İptal davalarını,
İdare mahkemesi hâkimlerinden biri tarafından
b. Tam yargı davalarını, çözümlenir.
c. Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma Ayrıca yukarıdaki başlıkta vergi mahkemesinin
ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar-
görev alanına giren uyuşmazlıklardan kaynaklanan
dan hariç, kamu hizmetlerinden birinin yü-
toplam değeri yirmibeşbin Türk Lirasını (2020
rütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden
yılı itibariyle yeniden değerleme oranları sonu-
dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkla-
cunda tek hâkim sınırı 53.000 TL olarak uygu-
ra ilişkin davaları,
lanmaktadır.) aşmayan davalar, vergi mahkemesi
d. Diğer kanunlarla verilen işleri, hâkimlerinden biri tarafından çözümlenir.
çözümler. Bu tür davaların hâkimler arasında dağılımına
Ayrıca idare mahkemeleri, özel Kanunlarda ilişkin esaslar, işlerde denge sağlanacak biçimde
Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yar- mahkeme başkanı tarafından önceden tespit edilir.
gılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin
görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümler.
Bölge İdare Mahkemelerinin Görev
Alanı
Vergi Mahkemelerinin Görev Alanı İlk defa 1982 yılında 2576 sayılı BİMİMVMK
Özel görevli idari yargı mercileri olan vergi ile düzenlenen bölge idare mahkemeleri, bir ilk de-
mahkemelerinin görevleri BİMİMVMK’nun 6. rece mahkemesi değildir. Binaenaleyh, ilk derece
Maddesinde tek tek belirlenmiştir. Buna göre vergi mahkeme olarak bölge idare mahkemesine kanu-
mahkemelerinin bakacağı davalar şunlardır:

58
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

nen dava açılamaz, dolayısıyla bölge idare mahke- “Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla
melerinin ilk derece mahkeme sıfatıyla açılıp da bu Kanunda (İYUK) veya özel kanunlarda yetkili
baktığı hiçbir dava yoktur. idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde,
Bölge idare mahkemelerinin görevleri şöyle yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari iş-
sayılabilir: lemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bu-
a. Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkeme- lunduğu yerdeki idare mahkemesidir.
lerinin kararlarına karşı, kararın tebliğinden Bu Kanunun uygulanmasında yetki kamu dü-
itibaren otuz gün içinde yapılan istinaf baş- zenindendir.”
vurularını inceleyip karara bağlamak (Bİ- Bu hükümde, vergi mahkemeleri zikredilmedi-
MİVMK, 3/A ve İYUK, 45), ği için genel yetki kuralının yalnızca idare mahke-
b. Yargı çevresindeki idare ve vergi mahke- meleri için uygulanabileceği anlaşılmaktadır.
meleri arasında çıkan görev ve yetki uyuş- Ayrıca, genel yetki kuralı idari işlemin tek yanlı
mazlıklarını kesin karara bağlamak (Bİ- veya iki yanlı bir idari işlem (sözleşme) olmasına
MİVMK, 3/A ve İYUK, 43), göre belirlenmektedir. Yani, idari eylemler genel
c. İdare ve vergi mahkemelerinin yürütme- yetki kuralına tabi olmamakta, sonra gelen (İYUK
nin durdurulması istemleri hakkında ver- Md. 36) özel yetki kuralıyla düzenlenmektedirler.
dikleri kararlara karşı yedi günde yapılan Buna göre, tek yanlı idari işlemlere karşı açıla-
itirazları inceler ve yine yedi günde kesin cak iptal ve/veya tam yargı davalarında genel yetkili
olarak karara bağlamak (İYUK, 27/6), yargı mercii, idari işlemi nihai ve icrai olarak tesis
d. Yargı çevrelerindeki idare ve vergi mahke- etmiş olan idari kurum ya da kuruluşun bulundu-
melerinde açılmış olan davaların bağlantılı ğu yerdeki idare mahkemesidir. İki taraflı idari iş-
olup olmadıklarına karar vermek (İYUK, lem olan idari sözleşmelerde ise, sözleşmeye taraf
38, 40, 41, 42), olup sözleşmeyi imzalayan idari makamın bulun-
e. Yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler duğu yer idare mahkemesi uyuşmazlığı çözmeye
arasında merci tayini yapmak (İYUK, 44), yetkili yargı yeridir.
f. İdare ve vergi mahkemelerinde reddedilen
başkan ve üye sayısının birden çok olması
durumunda ret istemlerini karara bağla-
mak (İYUK, 57).

İdari Yargıda Yetki Kuralları


İdari yargılama usulünde kamu düzeninden
olan yetki, bir davaya hangi coğrafi mahaldeki
mahkemenin bakacağını anlatır. Doğal olarak yet-
ki sorunu da, aynı yargı düzeni içindeki aynı tür
ve derecedeki mahkeme ülkenin birden çok mülki
(idari) sınırında örgütlenmesi halinde ortaya çıkar.
Dolayısıyla idari yargı sistemimizde yetki sorunu Resim 2.2 Özel yetki kuralları iptal davalarında olduğu
yalnızca idare mahkemelerinin veya vergi mahke- gibi tam yargı davaları için de geçerlidir.

melerinin kendi aralarında çıkabilir. Danıştay’ın


dava daireleri arasında ya da idare, vergi mahkeme- Özel Yetki Kuralları
leri ile Danıştay dava daireleri arasında yetki soru-
Genel yetki kuralı, ancak özel ve bağlayıcı yetki
nundan bahsedilemez.
kurallarının bulunmadığı hâllerde uygulama bula-
bilir. Çünkü idari yargıda özel yetki kuralları ge-
Genel Yetki Kuralı nel yetki kuralını geçersiz kılar. Bu çerçevede, idari
Genel yetki kuralı, İYUK Md. 32’de “İdari yargıda bir dava ancak bir mahkemede açılabilir
Davalarda Genel Yetki” başlığı altında şöyle dü- ve özel yetki kuralına tabi bir idari uyuşmazlık bu
zenlenmektedir: kuralın öngördüğü yetkili yargı merciine açılabilir.

59
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Oysa medeni yargılama hukukunda bir uyuşmazlık Taşınır Mallara İlişkin Davalarda Yetki
için özel yetki kuralı öngörülse de genel yetkili yar- Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme,
gı merciine dava açmak mümkündür. taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir.
İYUK Md. 33 ila 37. Maddeler arasında düzen-
lenen özel ve bağlayıcı yetki kuralları hem iptal hem Tam Yargı Davalarında Yetki
de tam yargı davaları için hüküm ifade etmektedirler. İdari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan
tam yargı davalarında yetkili mahkeme, sırasıyla:
Kamu Görevlileri ile İlgili Davalarda Yetki a. Zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümle-
Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile meye yetkili,
ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlile- b. Zarar, bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hiz-
rinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir. metten veya idarenin herhangi bir eylemin-
Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, den doğmuş ise, hizmetin görüldüğü veya
emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları eylemin yapıldığı yer,
ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevli- c. Diğer hallerde davacının ikametgâhının
sinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir. bulunduğu yer.
Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesil- İdari mahkemesidir.
mesi sonucunu doğurmayan disiplin cezaları ile
ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer özlük ve Vergi Uyuşmazlıklarında Yetki
parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile İYUK’a göre vergi uyuşmazlıklarında yetkili
bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak mahkeme:
görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda yet- a. Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve
kili mahkeme ilgilinin görevli bulunduğu yer idare benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk
mahkemesidir. ettiren, zam ve cezaları kesen,
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kay- b. Gümrük Kanununa göre alınması gereken ver-
dıyla, hâkim ve savcıların mali ve sosyal haklarına ve gilerle Vergi Usul Kanunu gereğince şikâyet yo-
sicillerine ilişkin konularla, müfettiş hal kâğıtlarına luyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin
karşı açacakları ve idare mahkemelerinin görevine işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri mali
giren davalarda yetkili mahkeme, hâkim veya savcı- yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren,
nın görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi yönünden c. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanu-
bağlı olduğu bölge idare mahkemesine en yakın nun uygulanmasında, ödeme emrini dü-
bölge idare mahkemesinin bulunduğu yer idare zenleyen,
mahkemesidir. d. Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi
yapan,
Taşınmaz Mallara İlişkin Davalarda Yetki Dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir.
İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat
ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uy- Görev ve Yetki Uyuşmazlıkları
gulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara İdari yargı sistemimizde görev ve yetki uyuş-
veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mazlıklarına ilişkin kanunun öngördüğü usul ve
mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare kurallar ana hatlarıyla şöyledir:
mahkemesidir. 1. Mahkeme, davayı konusu itibariyle idari
Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren yargının görev alanının dışında görürse da-
mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır vayı görevsizlikten reddeder ve bırakır (dış
uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari görev sorunu).
birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu 2. Mahkeme davayı başka bir idari yargı mer-
yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir. ciinin görev ya da yetki alanında görürse,
davayı görevsizlik veya yetkisizlikten redde-
der ancak görevli veya yetkili gördüğü mah-

60
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

kemeye dosyayı gönderir. Davanın gönde- İdari Yargı Mahkemeleri Arasında


rildiği mahkeme davaya bakmakla kendini Çıkabilecek Görev Uyuşmazlıkları ve
görevli veya yetkili görürse uyuşmazlık çık- Çözümleri
mamış olur ve dava görülmeye başlar.
İdari yargı mercileri arasında ancak olumsuz
3. Davanın kendisine gönderildiği mahkeme görev uyuşmazlığı ortaya çıkabilir. Olumlu görev
de kendini görevsiz ve yetkisiz görürse, çı- uyuşmazlığının çıkması imkân dâhilinde olma-
kan uyuşmazlık, görevsizlik ve yetkisizlik makla beraber, böyle bir olasılığın çıkması duru-
kararı veren mahkemelerin her ikisi de aynı munda davalının “derdestlik” itirazında bulunarak
bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ikinci davayı reddettirmesi olanaklıdır.
ise ilgili bölge idare mahkemesi tarafından,
aksi durumda ise Danıştay tarafından çözü- İdari yargı mercileri arasında çıkması olası
lür. Danıştay ve bölge idare mahkemeleri- olumsuz görev uyuşmazlıkları ve çözümleri aşağı-
nin görev ve yetki uyuşmazlıklarına ilişkin daki şekilde sıralanabilir:
kararları kesindir. Ancak, istinaf ve temyiz
aşamasında tekrar incelenmesi istenebilir. İdare ve Vergi Mahkemeleri Arasında
4. Mahkemelerin görev ve yetki itirazlarını red- Görev Uyuşmazlıkları
dederek davayı görmeye devam etmeleri bir İdare mahkemesi kendisine açılan bir davada
ara karar niteliğinde olduğu için tek başına kendisini görevsiz görerek vergi mahkemesine
temyiz olunamayıp ancak davayı sonuçlan- gönderir, vergi mahkemesi de yine kendini gö-
dıran nihai kararla birlikte temyiz olunabilir. revsiz görerek idare mahkemesini görevli görür-
Görevsizlik veya yetkisizlik kararları ise nihai se, yani mahkemeler karşılıklı birbirlerini görevli
karar olarak temyiz edilebilmesi gerekirken, dava- görürse uyuşmazlık İYUK Md. 43/1-b uyarınca
nın kendiliğinden görevli ve yetkili mahkemeye şöyle çözülür:
gönderilmesinden dolayı, 1994 yılında İYUK Md. Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın
15/4’te yapılan değişiklik sonucu davanın görev ve gönderildiği mahkeme de kendisini görevsiz veya
yetkisizlik yönünden reddi kararlarının tek başına yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile
temyiz edilebilmesinin yolu kapatılmıştır. ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mah-
keme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevre-
sinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince,
Dış Görev Uyuşmazlığı: Görevli
aksi halde Danıştay (Başkanlar Kurulu) tarafından
Olmayan Yargı Kollarına Başvurma çözümlenir.
Bir davanın idari yargının görev alanına gir-
mekle birlikte yanlışlıkla adli yargıya açılması du-
rumu, İYUK Md. 9’da “Görevli olmayan yerlere Danıştay Dava Daireleri Arasında Görev
başvurma” başlığında şöyle düzenlenmiştir: Uyuşmazlığı
Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mah- Danıştay’a ilk derece mahkemesi olarak açı-
kemelerinin görevlerine girdiği hâlde, adli yargı lan davalar veya idare ve vergi mahkemelerinin
yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasın- kararlarına karşı yapılan temyiz başvuruları, Da-
dan reddi halinde, bu husustaki kararların kesin- nıştay Genel Sekreteri’nin denetimi altında tetkik
leşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde hâkimlerinden oluşan bir büro tarafından görevli
görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı dava dairesine gönderilir. Dava dosyasının hava-
merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi le edildiği dava dairesi kendini görevsiz görürse,
mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. dosyayı görevli gördüğü daireye gönderir. Dava-
nın gönderildiği daire de kendini görevsiz, dosyayı
Adli yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle
gönderen daireyi görevli görürse, uyuşmazlık Da-
reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesin-
nıştay Başkanlar Kurulu tarafından çözülür (Da-
leşmesinden sonra otuz günlük süre geçirilmiş olsa
nıştay Kanunu, 52/1-e).
dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz
dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.

61
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Danıştay ile İdare veya Vergi • vergi mahkemeleri arasında ise Danıştay’ın
Mahkemeleri Arasında Görev uyuşmazlığın esasını çözümlemekle görevli
Uyuşmazlığı vergi dava dairesi (DK, 27/6)
İYUK Md. 43/1-a’ya göre, görevsizlik sebebiy- tarafından karara bağlanır.
le gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi
içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahke-
Mercii Tayini: Yetkili Yargı Yerinin
meye gönderilmesine karar verir. Yine, İYUK Md.
43/3 uyarınca Danıştay’ın görev ve yetki uyuş- Belirlenmesi
mazlıklarına ilişkin kararları kesin olduğuna göre, Yukarıda belirtilen görev ve yetki uyuşmazlık-
Danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri arasındaki ları dışında, çok nadiren de olsa bazı özel durum-
uyuşmazlıklarında, Danıştay’a bağlayıcı son kararı larda görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi
verme yetkisi verilerek üstünlük tanınmıştır. sorunu ortaya çıkabilmektedir. İşte bu istisnai du-
rumlara özgü olmak üzere, “merci tayini” başlığı
altında mercii tayini nedenlerini ve usulü hükme
İdare Mahkemelerinin Kendi Arasında
bağlanmaktadır.
veya Vergi Mahkemelerinin Kendi
Arasında Görev Uyuşmazlığı
Uygulamada şu ana kadar karşılaşılmayan böyle
bir uyuşmazlığın durumunun nasıl çözümlenece- Mercii tayini: Yetkili mahkemenin bir
ği Kanun’da hükme bağlanmıştır. Buna çerçevede, davaya bakmasına fiili veya hukuki bir
BİİVMK Md. 2/4’e göre, aynı bölge idare mahke- engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı
mesinin yargı çevresinde birden fazla idare ve vergi çevresi sınırlarında tereddüt edildiği veya
mahkemesi kurulduğu takdirde, bu mahkemeler iki mahkemenin de aynı davaya bakmaya
arasındaki işbölümü HSK tarafından belirlenir. yetkili olduklarına karar verdikleri hâller.
Böyle bir durumun ortaya çıkması durumunda,
yani aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresin-
deki birden çok idare veya vergi mahkemelerinin Mercii tayinini gerektiren dava dosyaları, taraf-
aralarında görev ayrımı yapılıp da aralarında görev ların veya mahkemelerin istemi üzerine merci ta-
uyuşmazlığı çıkması durumunda, uyuşmazlık mah- yini için:
kemelerin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare
a. Uyuşmazlığın aynı yargı çevresindeki mah-
mahkemesi tarafından çözülür (İYUK, 43/1-b).
keme veya mahkemeler arasında çıkması
hâlinde, o yargı çevresindeki bölge idare
İdari Yargı Mahkemeleri Arasında mahkemesine,
Çıkabilecek Yetki Uyuşmazlığı ve b. Sair hâllerde Danıştay’a,
Çözümü gönderilir.
İdari yargıda ancak idare mahkemelerinin veya Danıştay ve bölge idare mahkemesi görevli ve
vergi mahkemelerinin arasında yetki uyuşmazlığı yetkili mahkemeyi kararlaştırır.
çıkabilir. Yetki uyuşmazlıklarının çözümü, idare ile
vergi mahkemeleri arasındaki uyuşmazlıkların çözü- Danıştay ve bölge idare mahkemesinin bu ko-
münü de düzenleyen İYUK Md. 43/1-b uyarınca ger- nuda vereceği kararlar kesindir.
çekleştirilir. Buna göre, yetkisizlik sebebiyle dosyanın Danıştay tarafından yapılacak yetkili yargı mer-
gönderildiği mahkeme kendisini yetkisiz gördüğü tak- ci tayini uyuşmazlığın:
dirde, söz konusu mahkeme ile ilk yetkisizlik kararını • idare mahkemeleri arasında olması duru-
veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı munda Danıştay’ın uyuşmazlığın esasını
çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, çözümlemekle görevli idari dava dairesi
aksi halde Danıştay tarafından çözüme kavuşturulur. (DK, 27/5),
Yetki uyuşmazlığının Danıştay tarafından çözü- • vergi mahkemeleri arasında olmasında ise
leceği durumlarda, yetki uyuşmazlığı:
Danıştay’ın uyuşmazlığın esasını çözümlemek-
• idare mahkemeleri arasında ise Danıştay’ın le görevli vergi dava dairesinin (DK, 27/6)
uyuşmazlığın esasını çözümlemekle görevli
yetkisi dâhilindedir.
idari dava dairesi (DK, 27/5),
62
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Öğrenme Çıktısı

2 Danıştay, bölge idare mahkemesi, idare mahkemesi ve vergi mahkemesinin görevlerini ve


idari yargıda genel ve özel yetki kurallarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdare mahkemelerinin gö- Danıştay’ın ilk derece mah-


Kamu görevlileri ile ilgili özel rev alanı ile bölge idare kemesi olarak görevli ol-
yetki kurallarını araştırınız. mahkemelerinin görev ala- duğu davalar hangileridir,
nını ilişkilendiriniz. anlatınız.

İDARİ DAVALAR: İPTAL VE TAM Ancak tahkim kaydı öngörülenler dışında kalan
YARGI DAVASI idari sözleşmelerden doğan davalar kanunda ayrı
bir dava kategorisi olarak düzenlense bile, bunlar
İdari dava idari işlevlerin yürütülmesi ya da
üçüncü bir bağımsız dava türü olarak değerlendiril-
sunulması esnasında, idarenin işlem ve eyleminin memekte, tam yargı davasının bir türü olarak kabul
hukuka aykırı olduğunu ileri süren gerçek veya edilmektedir. İdari sözleşmenin mali hükümlerin-
kamu tüzel kişisinin, hak veya menfaatini tehlikeye den dolayı kayba uğrayan taraflar idareye karşı tam
düşüren ya da ihlal eden uyuşmazlığın çözümlen- yargı davası açmaktadır. Uygulamada idari sözleş-
mesi için Devletten kanunen belirlenmiş süreler ve melere ilişkin bir takım uyuşmazlıkların, örneğin
usuller çerçevesinde hukuksal ya da yargısal korun- sözleşmenin tarafı olmayan ancak menfaati ihlal
ma talep etmesiyle başlayan ve idari yargı mercii- edilen üçüncü kişilerin açtıkları davalarda olduğu
nin vereceği nihai hükümle sonuçlanan yargılama üzere, iptal davasına da konu olduğu görülmektedir.
sürecidir. Sonuç olarak idari sözleşmelerden doğan idari dava-
Hukuka bağlı idare anlayışının, bu bağlamda lar, kanunda üçüncü bir dava kategorisi olarak sayıl-
idare hukukunun, hukuk devletinin ve hukukun sa da idari yargı mercilerinin önüne tam yargı davası
üstünlüğünün gerçekleşmesinde en önemli işleve ya da iptal davasının konusu olarak gelmektedirler.
ve role sahip olan idari davalar, bir taraftan devle- Dolayısıyla, idari yargı sistemimizde iptal ve tam
tin idari işlem ve eylemlerinde hukuka ve mevzuata yargı davası olmak üzere iki tür dava bulunmaktadır.
uygun hareket etmesini sağlarken, diğer taraftan
idarenin etkinlik ve hizmetleri karşısında gerçek ve İptal Davası
tüzel kişilerin hak ve menfaatlerinin korunmasına
İptal davaları bir taraftan devletin hukuka uy-
hizmet etmektedir. gun davranmasını sağlayarak hukukun üstünlüğü-
1982 tarih ve 2577 sayılı İYUK kabulünden nü ve hukuk devleti ilkesini egemen kılarken diğer
önce yürürlükte bulunan 1964 tarih ve 521 sayılı taraftan da idarenin işlemlerinden zarar görenlerin
Danıştay Kanununda İptal davası, tam yargı dava- hak ve menfaatlerini korumayı amaçlar.
sı, temyiz davası, yorum davası ve idari sözleşmeler-
den doğan davalar olmak üzere beş tür idari dava
öngörülmekteydi.
dikkat
1982’den sonraki idari yargı sistemimizde, 2577 İdari yargıya özgü bir dava türü olan iptal dava-
sayılı İYUK’un 2. Maddesi’ne göre iptal davası, tam sı, idari işleve dâhil işlemlerin yetki, şekil, sebep,
yargı davası ve idari sözleşmelerden doğan davalar konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı
olmak üzere üç tane idari dava bulunmaktadır. olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri
ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır.

63
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

İptal davası, idari işlemin hukuka uygun olup itirazdan sonra kesinleşmiş olur. İşlemi tesis
olmadığını belirlemesi yönüyle medeni yargılama eden idareye kanunen öngörülmüş zorunlu
hukukundaki tespit davasını andırmakta, işlemi itiraz yoluna gitmeden açılan iptal davaları,
iptal etmekle kalmayıp aynı zamanda tesis edildiği idari yargı mercileri tarafından “idari mer-
andan o ana dek hukuk âleminde doğurduğu tüm cii tecavüzü” gerekçesiyle reddedilmekte,
hüküm ve sonuçları ortadan kaldırması hasebiyle işlemin sahibi idari makama tevdiine karar
inşai (yenilik doğuran) davalara da benzemektedir. vermektedirler (İYUK, Md. 15/1-e).
2. İptal davasının açılabilmesi için “menfaat
İptal Davasının Özellikleri
Hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli
araçlarından biri olan ve idari yargıya özgü bir dava
dikkat
türü olan iptal davasının özellikleri şöyle sıralanabilir: İptal davası açılması için “hak ihlali” aranmayıp, süb-
1. İptal davasının konusu kesin ve yürütülme- jektif “hak” kavramından daha geniş bir anlam ve
si gereken (icrai) idari işlemlerdir. kapsama sahip olan “menfaat ihlali” yeterli sayılmak-
İptal davasına konu olan idari işlemlerin şu üç tadır. Yani davacı ile davaya konu ettiği idari işlem
özelliğe sahip olması zorunludur: arasında ciddi, makul, meşru, güncel ve kişisel bir ba-
a. Kesin (tamamlanmış) olması. İdari işlemin ğın (ilginin) bulunması dava açmayı mümkün kılar.
kesin olması, o işlemin karar alma sürecinde-
ki tüm aşamalardan geçerek tekemmül etme-
sini, tamamlanmasını anlatır. İdari işlemler ihlali” gerekli ve yeterlidir.
tamamlanmadan, yani kanunen öngörülen 3. İptal davası; idari işlemlerin yetki, şekil, se-
aşamalardan geçip nihai iradeyle tekemmül bep, konu ve amaç unsurlarından en az biri-
etmeden iptal davasına konu olamaz. nin hukuka aykırı olmalarından dolayı açılır.
Yalnız işlemin tamamlanmasıyla yürürlüğe gir- İşlemlerin yalnızca kanunda anılan unsurlar
mesini ya da uygulanabilmesini karıştırmamak ge- çerçevesindeki hukuka ve mevzuata aykırılıkların-
rekir. İşlemler tamamlansalar bile, ancak ilgililerine dan dolayı iptal davası açılır. İdari işlemin yerinde-
tebliğ ya da ilan edilmek suretiyle yürürlüğe girer- liği, isabetliliği, ussallığı, etkinliği, niteliği, ihtiyaca
ler. Kesin işlemlere karşı iptal davası açma süresi, uygunluğu veya niceliğinin yetersizliği gibi konu-
ancak tebliğ ya da ilan, yani yürürlük tarihini izle- larla iptal davası açılamaz.
yen günden itibaren başlar. 4. İdari yargı mercii, iptal davasında yalnızca
b. Etkili (icrai, lazimü-l icra, yürütülebilir) davaya konu olan işlemi hukuka aykırı ol-
olması. Bir idari işlemin icrai olması, o iş- masından dolayı iptal eder, yerindelik dene-
lemin maddi anlamda uygulanabilir, yürü- timi yapamaz.
tülebilir, etkili bir işlem olması ve hukuk İdari yargı yerlerinin görevi, idari işlemin tü-
düzenini etkileyen yeni bir hukuki durum münü veya bir kısmını, hukuka aykırı unsurları-
yaratma, mevcut bir hukuki durumu de- nın tespiti halinde iptal etmektir. İptal davası so-
ğiştirme ya da ortadan kaldırma biçiminde nucu, iddia edilen zararın miktarı, ağırlığı, nasıl ve
hukuki sonuçlar doğurmasıdır. ne şekilde giderileceği, telafi edileceği veya tazmin
İdari işlemin icrailiği, o işlem hakkında idari edileceğine karar verilemez, yalnızca işlem iptal
yargı da iptal davası açabilmenin de ön koşuludur. edilir ve bırakılır. Bu çerçevede idari mahkemeler;
Kural olarak, icrai nitelikte olmayan, yani hukuk yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevi-
âleminde değişiklik yaratmayan ya da uygulanabilir nin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun
olmayan işlemler iptal davasına konu olmazlar. olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem
ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini
c. Kesinleşmiş (idari başvuru yollarının tüke-
kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
tilmiş) olması. İdari işlemin kesin olması
ile kesinleşmiş olması farklı kavramlardır. 5. İptal davası objektif nitelikli bir davadır.
Eğer idari işleme karşı kanunen öngörül- İptal davasının objektif oluşunun bazı önemli
müş zorunlu başvuru yolları bulunuyorsa, görünüm ve sonuçları vardır:
söz konusu işlemler idareye karşı yapılan
64
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

a. İdari işlemler, her ne kadar davalı konumun- den sonra dava açmanın iptal davasına özgü sub-
da olan idareye karşı açılsa da, yargılanan jektif koşulu olan “menfaat ihlali” kriterinin bulu-
idare değil hukuka aykırı olduğu iddia edilen nup bulunmadığına bakılır.
idari işlemdir. Dolayısıyla, iptal davası açılır- İdari yargı davalarında iptal davasına özgü özel
ken davalı yanlış gösterilse ya da gösterilmese ehliyet şartını oluşturan “menfaat” kavramı, tam
bile dava kabul edilmekte, idari yargı mercii yargı davasının koşulu olan “sübjektif hak ihlalin-
doğru hasmı bulmakla yükümlü kılınmak- den” daha geniş bir içeriğe ve kapsama sahiptir.
tadır. Çünkü iptal davasının amacı, idareyi
İptal davasının özelliklerini sıralarken “objek-
yargılamak olmayıp idarenin hukuka uygun-
tif ” oluşunda değinildiği gibi, iptal davalarında da-
luğunu sağlamaktır. Yani, iptal davasında
vacının işlevi yargı yerlerini harekete geçirerek ida-
idare gerçek itibariyle davanın tarafı değildir.
renin hukuka aykırı işlemlerinin kaldırılmasına yol
b. Bu çerçevede, özel yargılama hukukunda açmak, bu yolla idarenin hukuka uygun hareket
“taraf egemenliği” ilkesi esasken idari yar- etmesinin ve hukuk devleti ilkesinin egemen kılın-
gıda “resen tahkik” (mahkemenin aktifliği) masına aracılık etmektir. İptal davasının bu objek-
ilkesi geçerlidir. İdari yargı yargıcı, taraflar- tif niteliğinin yanı sıra, davacı dava yoluyla kişisel
ca ileri sürülen delil, belge ve bilgilerle bağlı olarak uğradığı veya uğrayacağı kaybın giderilme-
olmayıp davanın gerektirdiği her türlü araş- sini sağlayarak sübjektif amacını da gerçekleştirir.
tırmayı kendiliğinden gerçekleştirir.
c. İptal kararlarından yalnız davacı değil, iptal
edilen işlemle ilgili olan herkes yararlanır.
d. İptal davası kamu düzeni ile ilgilidir. Dola- dikkat
yısıyla iptal davası açma yolu yasa ile kapa- “Menfaat” kriteri uyarınca, hukuka aykırı oldu-
tılamayacağı gibi, iptal davalarında özellikle ğu ileri sürülen idari işlemle “ciddi ve makul”
kamu yararının ağır bastığı durumlarda, da- olmak şartıyla “meşru, kişisel ve güncel (aktüel)”
vacının davasından önceden veya iptalden bir “ilgi (alaka) ve bağı (rabıta)” olan, işlemin
sonra vazgeçmesi işleme geçerlik kazandır- “doğrudan veya dolaylı”, “maddi veya manevi”
maz veya iptal davasını ortadan kaldırmaz. “etkisi altında kalan” ve bu suretle menfaati ihlal
olan herkes iptal davasında davacı olabilir.
Davacıya İlişkin Koşullar
İptal davasının ön koşullarından biri, İYUK Davalıya İlişkin Koşullar
14/3-c’de “ehliyet” olarak ifade edilen davada taraf
İptal davasında davalı (hasım) konumunda is-
olma ve dava açma ehliyetinin bulunmasıdır. Ehli-
tisnasız her zaman işlemi tesis etmiş olan idare bu-
yet kavramı “objektif ehliyet” ve “subjektif ehliyet”
lunur. Ancak daha önce değinildiği gibi, objektif
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
niteliği gereği iptal davası idareyi değil onun yap-
tığı işlemi hedef alır. Yani, aslında yargılanan idare
Objektif (Genel) Ehliyet: Hak ve Fiil Ehliyeti değil, idarenin tesis ettiği idari işlemdir. Çünkü esas
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu olan, idarenin işlemlerinin denetlenmesi yoluyla
(HMK) çerçevesinde, “taraf olma” (HMK, Md. işlemlerindeki hukuka aykırılıkların giderilmesi,
50) ve “dava açabilme” (HMK, Md. 51) ehliyetle- böylelikle hukuk devletinin gerçekleştirilmesidir.
rini kapsayan “objektif (genel) ehliyet”, HMK’nın Dolayısıyla tam yargı davalarından farklı olarak
göndermede bulunduğu Türk Medeni Kanunu iptal davasında davalının kim olduğu önemsizdir.
(TMK) hükümlerine göre belirlenen “hak ve fiil Her ne kadar İYUK Md. 3/1-a’ya göre davalının
ehliyeti” kavramlarının karşılığı olup, objektif eh- gösterilmesi zorunlu tutulmuş ve Md. 14/3-f ’ye
liyet koşullarında adli ya da idari davalar arasında göre husumetin ilk incelemede dikkate alınması
bir ayrım bulunmamaktadır. emredilmiş olsa bile, 1973 yılında Danıştay Kanu-
nuna girmiş ve İYUK Md. 15/1-c tarafından da be-
Subjektif (Özel) Dava Açabilme Ehliyeti: nimsenmiş düzenlemeye göre, davaya bakan idari
“Menfaat İhlali” yargı yeri, davanın hasım gösterilmeden veya yanlış
Davacının objektif ehliyeti koşullarını taşıması, hasım gösterilerek açılması hâlinde, dava dilekçe-
yani taraf olma ve dava açabilme ehliyetine sahip sinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine karar
olması ve açtığı davada hukuki yararının tespitin- vermekle yükümlü tutulmuştur.
65
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

26.9.2011 Tarih ve 659 Sayılı Genel Bütçe İptal Davasının Sonuçları


Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İda- İptal davası, ya yargı yerince yapılan ilk inceleme-
relerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İliş- de davanın kabul edilebilirliğini sağlayan ön koşul-
kin Kanun Hükmünde Kararname ile, 5018 sayılı larındaki eksikliği nedeniyle ya da esasa geçilerek in-
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli celenmesi durumunda idari işlemlerin unsurlarında
(I) ve (II) sayılı cetvellerde belirtilen kamu idare- hukuken bir sakatlık olmaması nedeniyle reddedilir
lerinin, yani TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa veya iptal nedenlerinin varlığı durumunda hukuka
Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcı- aykırılığı saptanarak kabul edilir ve işlem iptal edilir.
lar Kurulu ve Sayıştay dâhil genel bütçe kapsamın-
daki kamu idareleri özel bütçeli idarelerin “kendi İptal davasının reddedilmesinin veya kabul edi-
iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılacak adli ve idari lerek idari işlemin iptal edilmesinin idari işlem, ta-
davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde raflar ve üçüncü kişiler yönünden ayrı ayrı sonuçla-
taraf sıfatını haiz oldukları hüküm altına alınmıştır. rını değerlendirmek gerekir.
Dolayısıyla (I) sayılı cetvelde Devlet tüzelkişili-
ği içinde yer alan kamu idareleri de davacı ve davalı İptal Davasının Reddedilmesinin
olarak artık taraf sıfatını taşıyacaklardır. Bu bağlamda, Sonuçları
5018 sayılı Kanunda (I) sayılı cetvelde yer alan Emni- 1. İptal Davasının ön koşullardaki sakatlıklar
yet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, nedeniyle reddedilmesinin sonuçları:
Diyanet İşleri Başkanlığı, Tapu ve Kadastro Genel a. İdari İşleme Etkisi. İşlem yönünden her-
Müdürlüğü, Gelir İdaresi Genel Müdürlüğü, Göç hangi bir değişiklik olmaz, işlem uygu-
İdaresi Genel Müdürlüğü gibi kuruluşlar da idari yar- lanmaya devam eder.
gıdaki iptal ya da tam yargı davalarında davalı olarak
b. Davanın Taraflarına Etkisi. Davalı idare
husumetin yöneltilebileceği makamlar olmuşlardır.
üzerinde bir etkisi olmaz, idare işlemini
uygulamaya devam eder.
İptal Davasının Esasa İlişkin Koşulları c. Üçüncü Kişilere Etkisi. İptal davasının
İdari yargı mercii de, kendisine açılan bir davayı ön koşullar bakımından reddi, üçüncü
ön koşullar yönünden inceleyip bir sorun veya ek- kişileri etkilemez. Ön koşulları yerine
siklik çıkmaması durumunda, davanın esasına ge- getirmeleri kaydıyla üçüncü kişiler aynı
çerek davanın konusu olan işlemin hukuka uygun işlemin iptali için dava açabilirler.
olup olmadığını araştırmaya başlar. 2577 sayılı İda- 2. İptal davasının esastan reddedilmesinin so-
ri Yargılama Usulü Kanununun 2. Maddesi idari nuçları:
dava türlerinden iptal davasını tanımlarken “idari
İptal davasına konu olan hukuki uyuşmazlığın
işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve mak-
temeli işlemin esastan yapılan incelemesinde, iptal
sat yönlerinden biri ile hukuka aykırı oldukların-
nedenlerinin oluşmadığı, yani işlemin hukuka uy-
dan dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler
gun olduğunu görüşüne varılarak reddedilmesinin
tarafından açılan” davalar olarak tanımlamaktadır.
etkileri şöyledir:
Dolayısıyla bu hükümde sayılan
a. İdari İşleme Etkisi. İşlem yönünden bir
1. Yetki, değişiklik olmaz; işlemin hukuka uy-
2. Şekil (Biçim), gunluğu ya da işlemin hukukilik karinesi
3. Sebep (Neden), yargı kararıyla saptanmış olur.
4. Konu ve b. Davanın Taraflarına Etkisi. Açtığı iptal
5. Maksat (Amaç) davası esastan reddedilen davacı tekrar
aynı işleme aynı nedene dayanarak dava
unsurları idari işlemlerin hukuka uygun olup olma- açamaz.
dığının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerdir. Dü-
zenleyici ya da bireysel tüm idari işlemler, bu beş c. Üçüncü Kişilere Etkisi. Davanın esastan
unsurdan en az biri yönünden bile hukuka aykırı reddi üçüncü kişileri etkilemez, üçüncü
olmaları durumunda hukuken sakat işlem olurlar kişilerin, ön koşullarda eksiklik olma-
ve idari yargı mercilerince esastan iptal edilirler. mak kaydıyla, aynı işleme karşı iptal da-
vası açmalarında bir engel yoktur. Çün-
İdari işlemlerin bu beş unsurunun şartları, özellik-
kü davanın reddine ilişkin karar yalnız
leri ve hukuka aykırılık halleri idare hukukunun ko-
nusu olduğu için burada üzerinde durulmayacaktır. taraflar için kesin hüküm taşır.

66
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İptal Davasının Kabul Edilmesinin İdarenin İptal Kararlarını Yerine Getirme


Sonuçları Yükümlülüğü
İptal davası, idari işlemin yetki, şekil, neden, Tesis ettiği işlem iptal davası sonucu iptal edi-
konu ve amaç unsurlarından birindeki hukuka ay- len idare, Anayasal ve yasal bir yükümlülük olarak
kırılığının tespit edilmesi hâlinde iptal edilir. İptal işleminin baştan itibaren doğurmuş olduğu etki ve
davasının kabul edilerek iptal edilmesinin işleme, sonuçlarını derhal ortadan kaldırmak ve eski du-
taraflara ve üçüncü kişilere etkileri şöyledir: rumun avdet etmesini engelleyen hukuki ve fiili
a. İdari İşleme Etkisi. İptal kararları geriye yü- sonuçları giderici ve telafi edici önlemleri almak
rüdükleri için, iptal edilen idari işlem kesin zorundadır.
olarak ortadan kalkar ve başlangıçtan itiba- İdarenin iptal kararlarını uygulama yükümlülü-
ren hiç tesis edilmemiş gibi doğurduğu tüm ğünün mevzuattaki dayanakları, Anayasa ve yasadır.
etki ve sonuçlarla birlikte hukuk âleminden Bu çerçevede, Anayasa Md. 138/4’e göre:
silinir. Yani, işlemin yapılmasından önceki
eski durum kendiliğinden geri gelir. “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahke-
me kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
b. Davanın Taraflarına Etkisi. Davanın kabulü
idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştire-
durumunda davacı amacına ulaşmış, men-
mez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
faatini ihlal eden işlemin tüm etki ve sonuç-
larıyla ortadan kaldırılmasını sağlamış olur. İYUK Md. 28/1’de ise bu yükümlülük şöyle ifa-
İptal kararının etkisi temelde davalı idare de edilmektedir:
için ortaya çıkmaktadır. İdare, iptal kararı-
nı gecikmeksizin (en geç otuz gün içinde)
yerine getirmek, iptal edilen işleminin baş-
tan itibaren doğurduğu etki ve sonuçlarını, dikkat
icaplarına göre bertaraf etme yükümlülü- “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve
ğündedir. Yani, eski durumun gelmesine vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin dur-
neden olan fiili ve hukuki engelleri kaldır- durulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre
mak ve bunun mümkün olmaması duru- idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya ey-
munda, davalının durumunu düzeltmek lemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şe-
için gerekli önlemleri almak zorundadır. kilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz
günü geçemez.”
c. Üçüncü Kişilere Etkisi.
i. İptal edilen işlem bireysel bir işlem ise kural
olarak üçüncü kişileri etkilemez. Bireysel işle-
min iptalinden esas olarak davacı yararlanır. İptal davası sonucu tesis ettiği işlemi iptal edilen
ii. İptal edilen işlem düzenleyici ya da genel idari makam, iptale ilişkin yargı kararını, kararın
bir işlem ise, yalnız davacı değil, işlemle il- kendisine tebliğinden başlayarak en geç otuz gün
gili olan, menfaati bulunan herkes sonuçtan içinde, gecikmeksizin (derhal), gereklerine uygun,
yararlanır. Üçüncü kişilerin aynı düzenleyi- aynen ve tam olarak yerine getirmek için gerekli
ci işlem için dava açmalarına gerek kalmaz. işlemleri tesis etme veya eylemde bulunma yüküm-
Düzenleyici işleme dayanılarak yapılan di- lülüğündedir.
ğer tüm bireysel işlemler hükümsüz hale ge-
lir. Özellikle, düzenleyici işlemler esas kabul İptal Kararlarının Yerine Getirmemenin
edilerek tesis edilen yükümlendirici işlemler Sorumluluk ve Yaptırımları
dayanaksız kalmış olur, idare bu tür işlemle-
rini geri almak zorundadır. 1. İdarenin Sorumluğu
İdarenin iptal kararlarının gereğini yerine ge-
tirmemesi ağır hizmet kusuru olup, mali sorum-
İptal Kararlarının Yerine Getirilmesi luluğunu gerektirir. İptal kararlarını uygulamayan
İdari yargılama hukukunda iptal kararları idare idareye ilişkin yaptırım İYUK Md. 28/3’te şöyle
tarafından yerine getirilmelidir. Aksi halde idare- düzenlenmiştir:
nin sorumluluğu doğacaktır.

67
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Binaenaleyh, bu son düzenlemeyle mahkeme


kararını yerine getirmeyen kamu görevlisinin hu-
dikkat kuki/mali herhangi bir sorumluluğu ileri sürüle-
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve meyecektir. Sadece mahkeme kararını yerine getir-
vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis meyen idareye karşı idari yargıda tam yargı davası
edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde açılacaktır.
idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkeme- b. Cezai Sorumluluğu
de maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.” 2004 tarih ve 5237 sayılı yeni TCK Md. 257’de
“görevi kötüye kullanma” başlığı altında tek bir
başlık altında toplanan kamu görevlilerinin görev-
Kararı yürürlüğe koymayan veya gereği gibi uy- leriyle bağlantılı kişisel kusurları cezai suç kapsamı-
gulamayan idare aleyhine açılacak tazminat (tam na alınmıştır. Dolayısıyla, iptal kararlarını kasten
yargı davalarını) görecek görevli ve yetkili idari yar- yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında göre-
gı mercii, iptal kararını vermiş olan mahkemedir. vini kötüye kullanma suçu kapsamında ceza davası
İdarenin yargı kararını yerine getirmemesi sonucu açılabilmesi mümkündür.
açılan tazminat davası sonucu tazminat ödemesi,
yargı kararını yerine getirme yükümlülüğünü orta-
dan kaldırmaz. Yani idarenin yargı kararını uygula- Tam Yargı Davası
mak ya da tazminat ödemek gibi bir tercihi ya da İdari yargı düzenimizdeki ikinci dava türü tam
takdir yetkisi asla bulunmamaktadır. yargı davasıdır. Tam yargı davası, İYUK Md. 2/1-
Ayrıca fiili veya hukuki nedenlerle yargı kararı- b’de “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hak-
nın yerine getirilmesinin imkânsız olduğu durum- ları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan”
lar da, idarenin tazmin borcunu ortadan kaldırmaz. dava olarak tanımlanmaktadır.
2. Kamu Görevlisinin Sorumluluğu Eski deyimi “tam kaza” olan tam yargı davası,
a. Hukuki/Mali Sorumluluğu adli yargıdaki edim davalarına benzer ve bu yönüy-
21.2.2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun (5. Yargı le iptal davası gibi yalnızca idari yargıya özgü bir
Paketi) değişikliği öncesi, iptal kararlarını yerine ge- dava türü değildir. Tazminat davası olarak da nite-
tirmeyen kamu görevlisinin tabi olduğu yaptırım, lendirilebilecek tam yargı davasında, edim davala-
İYUK Md. 28/4’te şu şekilde hükme bağlanmıştı: rına benzer biçimde ya bir hakkın yerine getirilme-
si, ya bir saldırının durdurulması, ya eski durumun
“Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu
geri getirilmesi, ya haksızlığın giderilmesi ya da
görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde
uğranılan zararın giderilmesi gibi idarenin ifa, iade,
ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı
telafi ya da tazmin çerçevesinde bir şeyi yapması,
yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de taz-
yapmaması veya vermesi istenir.
minat davası açılabilir.”
Yani, idarenin bir işlem, eylem ya da eylemsizlik
Yani eski düzenlemeye göre, kamu görevlisinin
iptal kararını veya yürütmenin durdurulması kara- şeklindeki tutum ve davranışlarından dolayı, iptal
rını kasıtlı olarak uygulamaması veya geciktirerek davasından farklı olarak yalnızca menfaati değil,
uygulaması hem bir görev kusuru hem de hizmet aynı zamanda subjektif kişisel bir hakkı ihlal edi-
kusuruyla iç içe geçmiş kişisel kusur olarak kabul len, maddi veya manevi zarar gören davacı, tam
ediliyor ve bu durumda iki seçenek ortaya çıkıyordu: yargı (tazminat) davası açmak suretiyle zararının
Ya idare aleyhine idari yargıda maddi-manevi tazmi- tazmini ve hakkının iadesi isteminde bulunur.
nat (tam yargı) davası açılıyor ve/veya kamu görevlisi Gerek akademik literatürde gerekse yargı kararla-
aleyhine adli yargıda tazminat davası açılıyordu. rında üzerinde bir uzlaşma olmamakla birlikte, genel
21.2.2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun değişik- olarak tam yargı davasının dört türü bulunmaktadır:
liği ile İYUK Md. 28/4’ün son hali aşağıdaki gibi 1. Tazminat davaları
değiştirilmiştir: 2. İstirdat (geri alma) davaları
“Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu gö- 3. Vergi davaları
revlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat
4. İdari sözleşmelerden doğan davalar
davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.”

68
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Tam Yargı Davasının İptal Davasından Farkları


Daha somut ve kolay değerlendirebilmek için, iptal davası ile tam yargı davası arasında burada sözel
olarak sıralanan farklar, aşağıdaki Tabloda karşılaştırılmalı olarak anlatılmaktadır.

Tablo 2.1 İptal Davası ile Tam Yargı Davası Arasındaki Farklar
İptal Davası Tam Yargı Davası
İdari Yargıya özgü özgün bir dava türüdür Adli yargıdaki edim davalarına benzer
Konusu sadece idari işlemlerdir Konusu idari işlem, eylem ve sözleşmelerdir
Dava açmak için menfaat bağı yeterlidir Dava açmak için kişisel hak ihlali gereklidir
İhlal edildiği iddia edilen hakkın yerine getirilmesi
Hukuka aykırı işlemin iptali istenir
ve zararın tazmini istenir
Objektif niteliklidir Subjektif niteliklidir
Sonuçlarından ilgili herkes yararlanır Sonuçlarından yalnızca davacı yararlanır
Yargıç yalnızca işlemi iptal eder, idareye öneride
Yargıç, idarenin neyi nasıl yapacağını söyler
bulunamaz

Tam Yargı Davasının Konusu


Tam yargı davasının konusunu idari işlem ve eylemler oluşturur. İYUK’un 12. ve 13. Maddeleri uya-
rınca idari işlem ve idari eylemler nedeniyle açılan tam yargı davaları farklı düzenlemelere tabi tutulmuştur.

İdari İşlemler Nedeniyle Açılan Tam Yargı Davaları


İdari işlemler kişilerin menfaatlerini ihlal ettiklerinde hukuka aykırılıklarından hareketle ancak iptal
davasına konu olurlarken, kişisel bir hakkı ihlal etmeleri durumunda, bu ihlalin giderilmesi ve oluşan
maddi veya manevi zararın tazmini istemiyle tam yargı davasının konusunu oluştururlar.

dikkat
“İlgililer, haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan
doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası
açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halin-
de verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren
dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler.”

İdari işlemler nedeniyle hakları ihlal edilen ilgililerin açacakları tam yargı davaları İYUK’un 12. Mad-
desinde şöyle düzenlenmektedir:
İlgili kanuni düzenlemeden de açıkça görüleceği üzere, idari işlemlerden dolayı hakları ihlal edilen
ilgililerin açacakları tam yargı davaları dört ayrı biçimde ortaya çıkmaktadır:
a. İdari İşlemlere Karşı Doğrudan Doğruya Tam Yargı Davası Açılması
b. İptal ve Tam Yargı Davalarının Birlikte Açılması
c. İptal Davası Açıldıktan Sonra Tam Yargı Davası Açılması
d. İdari İşlemin İcrasından (Uygulanmasından) Doğan Zararların Tazmini İçin Tam Yargı Davası
Açılması

69
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

İdari Eylemler Nedeniyle Açılan Tam Yargı Görüldüğü gibi, salt idari eylemden doğan za-
Davaları rarların tazmini için açılacak tam yargı davaları
Burada tam yargı davasının konusunu, arkasın- özel bir düzenlemeye tabi tutulmuştur. Buna göre,
da (temelinde) bir idari işlem olmayan, idarenin görülen zarar, arkasında idari bir işlem olmayan,
kamu hizmetlerinin gündelik ve rutin yürütülme- yönetimin gündelik kamu hizmetlerini sunma
sine ilişkin maddi âlemde etkili olan hareket veya sürecindeki eylem veya davranışlarından ortaya
hareketsizlik, etkinlik, iş ve ameliyeleri gibi her çıkmışsa, bu zararın giderilmesi için doğrudan
türlü tutum ve davranışlarından oluşan “salt idari tam yargı davası açılamaz. Önce zararın ve zararın
eylemleri” oluşturmaktadır. Hastanelerde sunulan nedeninin yazılı tebliğ veya herhangi bir biçimde
her türlü sağlık hizmeti, emniyet ve jandarma tara- öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde (en
fından yürütülen idari kolluk hizmetleri, belediye- geç) eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye
lerce sunulan zabıta, itfaiye gibi olağan hizmetler, sebebiyet verdiği zararı gidermesi, ihlal ettiği hak-
yine ilgili idari kuruluşlarca sunulan karayolları, kı yerine getirmesi için başvurulur. Bu tüketilmesi
yapım, bakım gibi rutin imara ilişkin hizmetlerin mecburi idari başvurudur. Salt bir idari eyleme kar-
tamamı bir idari işleme dayanmayan “salt ida- şı idareden “ön karar” almadan doğrudan tam yargı
ri eylemler”in tipik örnekleridir. Burada idarenin davası açılması durumunda, idari yargı mercii, da-
yapmakla yükümlü olduğu hizmeti yerine getir- vayı “idari mercii tecavüzü”, yani ön karar alınmak
memesi yani hareketsiz kalması da olumsuz ya da suretiyle zorunlu idari başvuru yolu tüketilmediği
ihmali bir eylem olarak kabul edilir. Örneğin, ka- gerekçesiyle dava dilekçesini, zararı verdiği iddia
rayolları bakım ve onarım çalışmaları sırasında yola edilen ilgili idari makama tevdii eder.
gerekli uyarıların konmaması nedeniyle oluşan İdare zararı gidermeyi kısmen veya tamamen
kazada, idarenin olumsuz bir eyleminden doğan reddederse ya da altmış gün sessiz kalmak suretiyle
zarar vardır ve buna karşı hizmetin sunulmama- zımnen reddederse (zımni ret kararı), bunlar bir “ön
sından dolayı idareye, “kusurlu sorumluluk” ilkesi karar” olarak kabul edilir. İşte idarenin ön kararına
uyarınca tam yargı davası açılır. karşı dava açma süresi olan altmış gün içinde görevli
Bir idari işleme dayanmayan, arkasında bir ida- ve yetkili idari yargı merciine idarenin verdiği zararı
ri işlem olmayan salt idari eylemlerden uğranılan tazmin ettirmek için tam yargı davası açılır.
zararın giderilmesi için açılacak tam yargı davaları Salt idari eylemden kaynaklanan bir tam yargı
İYUK Md. 13’te şöyle düzenlenmiştir: davasında ön kararın aranmadığı tek özel durum
şöyledir: Ön karar alınmadan yanlışlıkla adli yargı
yerine açılmış, adli yargı da görevsizlik kararı ver-
mişse, bu görevsizlik kararının kesinleşmesinden
dikkat sonra, artık idareden bir ön karar alma zorunluluğu
“İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanla- kalmaz. Bu durumda doğrudan süresi içinde idari
rın idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı yargıya tam yargı davası açılır.
bildirim üzerine veya başka suretle öğrendik-
leri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem
tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye Sulh Başvurusunda Bulunma
başvurarak haklarının yerine getirilmesini is- 2011 yılında kabul edilen 659 sayılı Genel Büt-
temeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya çe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli
tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine
tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hak- İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 12.
kında altmış gün içinde cevap verilmediği tak- Maddesi ile “sulh başvurusu” getirilmiştir.
dirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava Buna göre, idari işlemler dolayısıyla haklarının
süresi içinde dava açılabilir. ihlal edildiğini iddia edenler idareye başvurarak,
Görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan uğramış oldukları zararın sulh yoluyla giderilme-
tam yargı davasının görev yönünden reddi ha- sini dava açma süresi içinde isteyebilirler. İdari
linde sonradan idari yargı mercilerine açılacak eylemler nedeniyle hakları ihlal edilenlerce, idari
davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye baş- dava açmadan önce 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
vurma şartı aranmaz.” İYUK’un 13. maddesinin birinci fıkrası uyarınca

70
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

yapılan başvurular da sulh başvurusu olarak kabul Hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonu-
edilir ve bu maddede yer alan hükümler çerçeve- nun inceleme sonunda hazırlayacağı rapor 11 inci
sinde incelenir. madde uyarınca karar vermeye yetkili mercilere su-
Sulh istemine ilişkin başvuru, işlemeye başlamış nulur. Bu mercilerin sulh başvurusunu kabul etme-
olan dava açma süresini durdurur. Başvuru sonuç- si halinde başvuru sahibine, hazırlanan sulh tuta-
lanmadan dava açılamaz. nağının imzalanması için en az onbeş günlük süre
verilir. Davet yazısında, belirtilen tarihte gelmesi
Yani, idari eylemden zarar görenlerin zararın
veya yetkili temsilcisini göndermesi gerektiği, aksi
öğrenildiği tarihten başlayarak bir ve beş yıllık sü-
takdirde sulh tutanağını kabul etmemiş sayılacağı
reler içinde idareye başvurarak almaları zorunlu
ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edil-
olan “ön karar” artık “sulh başvurusu” olarak kabul
mesini talep etme hakkının bulunduğu belirtilir.
edilecektir. Sulh başvurusunun zararın öğrenilme-
sinden itibaren bir yıl, her halükarda beş yıl içinde Tazminat miktarı ve ödeme şekli üzerinde idare
yapılması şarttır. Bu sürelerin geçirilmesi başvuru ve istemde bulunanın sulh olmaları halinde buna
hakkının, dolayısıyla dava açma hakkının yitiril- ilişkin bir tutanak düzenlenir ve taraflarca imzala-
mesi anlamına gelecektir. nır. Bu tutanak ilam hükmündedir. Sulh olunan
miktar idare bütçesinden ödenir. Vadeye bağlan-
Sulh başvurularının altmış gün içinde sonuç-
mamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten
landırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış
itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağ-
gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş
lanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce
sayılır.
tutanak icraya konulamaz.
Sulh başvurusu, belli bir konuyu ve somut bir ta-
Sulh tutanağının kabul edilmemesi veya kabul
lebi içermiyorsa, idari makam tarafından reddedilir.
edilmemiş sayılması hallerinde bir uyuşmazlık tu-
Bu Kanun Hükmünde Kararnameye uygun olarak
tanağı düzenlenerek bir örneği ilgiliye verilir.
yapılan ve idare tarafından reddedilmeyen başvuru-
lar, hukuki uyuşmazlık değerlendirme komisyonu- Sulh olunan konu ya da miktara ilişkin olarak
na gönderilir. Hak ihlaline neden olan birden fazla dava yoluna başvurulamaz.
idarenin varlığı halinde, ortak hukuki uyuşmazlık Bu madde kapsamındaki idari uyuşmazlıkların
değerlendirme komisyonu oluşturulabilir. sulhen halli ile idari davaların açılmasından, taki-
Sulh başvurularının incelenmesinde, başvuru- binden, davayı kabul ve feragatten, kanun yollarına
nun konusu, zarara yol açan olay ve nedenleri, za- başvurulmasından vazgeçilmesi, 11 inci maddede
rarın idari eylem veya işlemden doğup doğmadığı belirtilen esaslara ve tutarlara göre belirlenir.
ve meydana geliş şekli, idarenin tazmin sorumlulu-
ğunun olup olmadığı, zararın miktarı ve ödenecek Tam Yargı Davasının Sonuçları
tazminat tutarı tespit edilir. Hukuki uyuşmazlık
Tam yargı davalarının sonuçları aşağıda farklı
değerlendirme komisyonu tarafından, bilirkişi in-
başlıklar altında açıklanmıştır.
celemesi dâhil olmak üzere gerekli her türlü araştır-
ma ve inceleme yapılır, olayla ilgili bilgisi bulunan
kişiler dinlenebilir. Tam Yargı Davasında Yargıcın Yetkisi
İptal davalarında yargıç iptal isteminde bulu-
nulan idari işlemin hukuka uygun olup olmadığını
araştırır, hukuka aykırı kararları iptal eder. İptal et-
tiği kararın yerine hukuka uygun olan kararı öne-
remez, belli edemez ya da emredemez, idari işlem
niteliğinde karar alamaz. Yani iptal davasında yar-
gıcın yetkisi, işlemin hukuka aykırılığını tespit et-
mekten ibarettir.
Oysa tam yargı davasında hâkim, idarenin ku-
Resim 2.3 Zarar görenlerin almaları gerekli olan ‘ön surlu veya kusursuz olarak neden olduğu zararı
karar’ sulh başvurusu olarak kabul edilecektir. tespit eder. Ancak iptal davasından farklı olarak
zararın veya ihlal edilen hakkın ne olduğunu tespit

71
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

etmekten öteye geçerek idarenin mali sorumlulu- gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bu-
ğu çerçevesinde ne yapması gerektiğine, uğranılan lunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın
zarar ya da haksızlığın nasıl giderileceğine, öden- idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.”
mesi gereken tazminat tutarına da hükmeder. Do- Bu hükmün yanı sıra İYUK’un idari yargı ka-
layısıyla tam yargı davalarının sonucunda yargıcın rarlarının sonuçlarına ilişkin hükümlere ilişkin 28.
kararları buyruk niteliğinde olup idarenin bir şeyi Maddesine göre:
yapması, yapmaması, geri vermesi, gidermesi ya da
ödemesi biçiminde yükümlülüğünü içerir.

Davanın Reddinin Sonuçları dikkat


“Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini
1. Ön Koşullar Nedeniyle Reddedilmesi gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her
Tam yargı davası, davanın kabul edilebilirli- türlü davalarda hükmedilen vekâlet ücreti ve
ğini içeren İYUK Md. 14’teki ilk incelemede ön yargılama giderleri, davacının veya vekilinin da-
koşullarındaki bir eksiklik nedeniyle reddedilebilir. valı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap
Davanın ön koşullardan biri olan süre yönünden numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, bi-
reddedilmesi dışında eksiklik tamamlanabiliyor ve rinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesin-
giderilebiliyorsa dava tekrar açılabilir. de yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler için-
2. Esastan Reddedilmesi de ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler
Davanın esastan reddedilmesi, idarenin mali so- dairesinde infaz ve icra olunur.” (28/3)
rumluluğunu doğuracak bir zararın ortaya çıkmadı- “Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahke-
ğı, dolayısıyla kişisel bir hakkın ihlalinin söz konusu me kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi ara-
olmadığının yargı mercii tarafından belirlenmesi sındaki süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı
anlamına gelir. Mahkemenin esastan ret kararı kesin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
hüküm ifade ettiğinden dolayı, davacının aynı ne- Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen te-
denle yeni bir dava açması imkânı yoktur. cil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. An-
cak mahkeme kararının davacıya tebliği ile ban-
ka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih
Davanın Kabulünün Sonuçları arasında geçecek süre için faiz işlemez.” (28/6)
Tam yargı davasının kabulü, idarenin kusurlu
veya kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde bir
hakkı ihlal ettiği ve maddi veya manevi bir zara-
ra neden olduğunun kabulü anlamına geldiği için, İYUK’un yukarıda anılan 28/2. Maddesinde
idari yargı mercii kararında haksızlığın giderme bi- “belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren”
çimine, geri verilmesi gereken veya zararın telafisi davalar ifadesinden hareketle, tam yargı davasının
çerçevesinde ödenmesi gereken miktara hükmeder. en yaygın türü olan ve konusu bir miktar para olan
Tam yargı davası iptal davası gibi genel etkili olma- tazminat davaları sonucu hükmedilen ve idarenin
dığı için yalnızca davanın tarafları için kesin hü- borcu niteliğinde olan tutarın ödenmesine ilişkin
küm ifade eder, üçüncü kişileri bağlamaz. kolaylaştırıcı düzenlemeler anlaşılmaktadır. Söz
konusu düzenlemeler daha önce 1050 sayılı Mu-
hasebeyi Umumiye Kanununda yer almaktaydı.
Tam Yargı Davasının Sonuçları 2003 tarih ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Yukarıda İYUK Md. 28/1’de ifade edilen ida- Kontrol Kanunu 1050 sayılı Kanun’u kaldırmış,
renin iptal davasının kararlarının uygulanma yü- idarenin mahkeme ilamına bağlı borçlarının öden-
kümlülüğü zorunluluğu ve sorumluluğu için ge- mesine öncelik verilmesini öngörmüştür.
çerli olan hükümler tam yargı davası kararları için Daha önce ilamlı icra takibinden dolayı hem
de aynen geçerlidir: icra dairelerinin iş yükü artmakta, hem de idare
“Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve icra giderlerine katlanmak zorunda kalmaktaydı.
vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdu- Yeni düzenlemeyle tazminat miktarı ile diğer her
rulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, türlü yargısal ücret ve giderin banka hesap numa-

72
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

rasına yatırılmasıyla, bir taraftan idare icra gideri iresine başvurur. İcra dairesi de, devlet mallarının
ödeme külfetinden kurtarılmış, diğer taraftan icra hukuken haczedilebilmesine imkan olmadığı için,
dairelerinin iş yükü azaltılmış olacaktır. haciz dışında diğer zorla infaz yollarını kullanmak
Mamafih, zararın telafisi doğrultusunda dava suretiyle alacağı tahsil eder.
sonucu mahkemece hükmedilen tazminat mikta- Ayrıca, yargı kararının ilgili idare tarafından
rının sorumlu idare tarafından ödenmemesi du- gecikmeksizin (azami otuz gün içinde) ve gereğine
rumunda, davalı, İcra ve İflas Kanunu hükümleri (icabına) uygun biçimde yerine getirmesi zorunlu-
çerçevesinde, tıpkı adliye mahkemesinden alınan dur. İdarenin tazminat ve vergi davalarında kararın
ilamın yerine getirilmemesi veya eksik yerine ge- idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebe-
tirilmesi durumunda olduğu üzere görevli icra da- biyle idarece kanuni gecikme faizi ödenir.

Yaşamla İlişkilendir

Emsal 1 kilometrelik ‘hız aşımı’ kararı


70 km hız sınırı bulunan yolda 78 km hızla seyrettiği gerekçesiyle 235 TL ceza kesilen vatan-
daş, avukatı aracılığıyla cezaya itiraz etti. İtiraz sonucunda para cezasının iptalini karar verildi.
Görevli idare tarafından hakkında, 70 km hız sınırı bulunan “1934 metrelik Hız Koridor Radar
Sistemi” içerisinde, “78 km hızla seyrettiği” gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 51.
maddesinin 2. fıkrasının A bendinde bulunan yükümlülüğün ihlal edildiğinden bahisle 235 TL bedelli
“Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı” tanzim edilen vatandaş avukatı aracılığıyla cezaya itiraz etti.
İstanbul Barosu’na bağlı Avukat Banu Göncü Çelikten, “Hız koridoru radar sistemi içerisinde hız
sınırı limitinin %10 tolerans sınırı ile birlikte 77 km olduğu, 1934 metrelik hız koridor sisteminin sınır-
ları içerisinde seyreden bir otomobilin tolerans sınırını 1 (bir) birim ile aşmasının hakkaniyet gereğince
makul sayılması gerektiği ve de EDS cihazının sağlıklı bir ölçüm yapmamış olma ihtimalinin de göz
önünde bulundurulması gerekliliği” gerekçesiyle idari para cezasına itiraz etti.
İPTAL KARARI
Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği “78 km hızla radara düşmenin hakkaniyet gereğince makul sa-
yılması gerektiğini ve EDS cihazının sağlıklı bir ölçüm yapmamış olma ihtimalinin de olabileceğini
belirterek ilgili idari para cezasının iptalini karar verdi.
‘EMSAL KARAR’
hukukihaber.net’e konuşan Avukat Banu Göncü Çelikten “Bir hukukçu olarak, Söz konusu kararın
emsal karar teşkil ederek, vatandaşlarımıza trafik cezalarına itiraz edebilme haklarının olduğunu bildir-
mede önemli bir yere sahip olacağını düşünmekteyim.” dedi.
KARAR
Kararda “Muterizin 1 birimle hız limitini aştığı, uyulması gereken hız sınırı ile aşılmış olan hız
arasında 1 (bir) birim aşılmasının, EDS cihazının ölçümde sağlıklı bir ölçüm yapmamış olma ihtimali
ve hakkaniyet hususu birlikte değerlendirildiğinde idari para cezasına yapılan itirazın kabulüne karar
verilerek idari para cezasının İPTALİNE karar verildi.” ifadeleri kullanıldı. 

Kaynak: https://www.hukukihaber.net/gundem/emsal-1-kilometrelik-hiz-asimi-karari-h433882.html

73
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Öğrenme Çıktısı

3 İptal davasının biçimsel koşullarını, özelliklerini ve sonuçlarını ve tam yargı davasının


biçimsel koşullarını, özelliklerini ve sonuçlarını açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdari yargıda sübjektif


İptal kararlarının idare tara-
dava açabilme ehliyeti olan İptal davası ile tam yargı da-
fından yerine getirilme yü-
“Menfaat İhlali” kavramını vasını ilişkilendiriniz.
kümlülüğünü anlatınız.
araştırınız.

İDARİ YARGIDA SÜRELER


İdari davaların açılması ve dinlenebilmesi kanunda öngörülen süreler içinde olmalıdır.
Bu çerçevede, idari yargıda dava açma süresi kamu düzeninden olup “hak düşürücü süre” olarak kabul
edilmiştir. Maddi hukukla değil, usul hukuku ile ilgili olan “dava açma süresi”, idari yargı yeri tarafından
işin esasına girmeden, ön koşullar bakımından yapılan ilk inceleme aşamasında değerlendirilir. Ancak,
dava süresinin kamu düzenini ilgilendirmesi hasebiyle, yargılamanın her aşamasında yargı yeri tarafından
re’sen incelenir. Yargılama sürecinde mahkeme, re’sen veya itiraz üzerine dava süresinin geçirildiğinin far-
kına vardığı anda davayı süre yönünden reddeder.
Süresi içinde kullanılmayan dava hakkı düşer ve yargı yolu kapanır.
Hastalık, rapor, doğal afetler gibi mücbir (zorlayıcı) sebeplerle dava açma süresi durmaz ya da kesilmez.
Temel hak ve özgürlükler Anayasanın 13. Maddesinde belirtilen koşullarda ve kanunla sınırlanabile-
ceğine göre, bunlardan biri olan hak arama özgürlüğünün süre ile sınırlanması ancak kanunla olur. Yine
kamu düzeninden olan ve hak düşürücü nitelikte olan dava açma süresinin durması, kesilmesi ve uzaması
da ancak kanunla gösterilen hallerde ortaya çıkar.

Dava Açma Süreleri


İdari yargıda dava açma süreleri kural olarak genel dava açma sürelerine tabidir. Ancak özel kanunlarda
ayrı süre gösterilen durumlarda ise özel dava açma sürelerinden bahsedilecektir.

Genel Dava Açma Süresi


Bu süreler;
a. İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b. Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmaz-
lıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine
geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile
bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya
komisyon kararının idareye geldiği
tarihi izleyen günden başlar.
Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hâllerde,
özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren on beş
gün sonra işlemeye başlar.

74
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, 11. 2004 tarih ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve
ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak Borsalar Birliği Odalar ve Borsalar Kanunu:
bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzen- 30 gün (Md. 93)
leyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi 12. 1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu: 30
aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işle- gün (Md. 25)
min iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı
13. 1961 tarih ve 213 sayılı Vergi Usul Kanu-
işlemin iptaline engel olmaz.
nu: 15 gün (Md. 49/a ve b)
14. 1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Sa-
lahiyet Kanunu: 7 gün (Md. 6)
15. 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama
dikkat Usulü Kanunu: 30 gün (İvedi Yargılama
Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre Usulü) (Md. 20/A)
gösterilmeyen hâllerde Danıştay’da ve idare
16. 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerin-
Usulü Kanunu: 10 gün (Merkezî ve Ortak
de otuz gündür.
Sınavlara İlişkin Yargılama Usulü) (Md.
20/B)
Özel Dava Açma Süresi
Özel kanunlarda ayrı süre gösterilen durum- Sürelerle İlgili Genel Esaslar
larda yukarıda belirtilen genel dava açma süreleri Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen
yerine, söz konusu kanunlarda öngörülen süreler günden itibaren işlemeye başlar.
uygulanır. Tatil günleri sürelere dâhildir. Şu kadarki, süre-
Özel dava süresi uygulanması öngörülen ka- nin son günü tatil gününe (cumartesi, Pazar, dini ve
nunlardan bazıları şunlardır: milli bayram günlerine) rastlarsa, süre tatil gününü
1. 2005 tarih ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Ka- izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.
nunu: 10 gün (27/6) 2575 sayılı İYUK’ta yazılı sürelerin bitmesi ça-
2. 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu: lışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara
10 gün (Md. 23) vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren
3. 2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Bele- yedi gün uzamış sayılır.
diye Kanunu: 10 gün (Md. 25) 2575 sayılı Danıştay Kanununun 86. ve 2577
4. 1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Ka- sayılı İYUK 61. Maddeleri uyarınca Danıştay da-
nunu: 30 gün (Md. 14) ireleri ile bölge idare, idare ve vergi mahkemeleri
5. 1982 tarih ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu: her yıl bir eylülde başlamak üzere, 20 temmuzdan
15 gün (Md. 75) 31 ağustosa kadar çalışmaya ara verirler. İşte dava
açma süresinin 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasında
6. 1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacakları-
sona ermesi hâlinde, 31 Ağustos’u izleyen günden
nın Tahsili Usulü Hakkında Kanun: 15 gün
(Md. 58) itibaren yedi gün süreyle (7 Eylül mesai bitimine
kadar) uzamış sayılır.
7. 1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu: 5
yıl (Md. 8) İYUK’un benimsemiş olduğu üzere sürenin
gün cinsinden belirtilmesi durumunda, dava açma
8. 2005 tarih ve 5355 sayılı Mahalli İdare Bir-
süresi hesaplanırken yazılı bildirimin, ilanın ya da
likleri Kanunu: 10 gün (Md. 23)
yayının yapıldığı gün dikkate alınmadan bu günü
9. 2013 tarih ve 6502 sayılı Tüketicinin Ko- izleyen gün birinci gün olarak sayılmaya başlanır.
runması Hakkında Kanun: 30 gün (Md. Buna göre genel dava açma süreleri olan otuz veya
78/2) altmış günlük sürelerin kolay hesaplanması yolu,
10. 2002 tarih ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Pi- duruma göre sonraki veya bir sonraki ayın aynı gü-
yasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Gö- nüne gidilmesi, geçilen ayda 31 olması durumunda
revleri Hakkında Kanun: 15 gün (Md. 8) varılan tarihten bir gün geri gelinmesidir.

75
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

dikkat dikkat
Otuz günlük dava açma süresi 15 Mart’ta baş- “İlgililer, haklarında idari davaya konu olabile-
lıyorsa 14 Nisan’da; 14 Nisan’da başlıyorsa 14 cek bir işlem veya eylemin yapılması için idari
Mayıs’ta sona erer. Altmış günlük dava açma makamlara başvurabilirler.
süresi 16 Aralık’ta başlıyorsa 14 Şubat’ta; 5 Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek
Mayıs’ta başlıyorsa 4 Temmuz günü çalışma sa- redde-dilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği
ati sonunda biter. tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konu-
suna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkeme-
lerine dava açabilirler. Altmış günlük süre için-
de idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu
cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği
İdari Makamların Sükûtu: Zımni Ret
gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde
Kararlarına Karşı Açılacak Davalarda dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süre-
Süre si başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez.
İlgililerin haklarında idari davaya konu olabi- Dava açılmaması veya davanın süreden reddi
lecek bir işlemin veya eylemin yapılması için idari hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden
makamlara başvurması, idarenin bu başvuruya sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse,
yanıt vermeyerek, suskun ya da hareketsiz kalarak cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde
üstü kapalı biçimde (zımnen) başvuruyu reddet- dava açabilirler.”
mesi ya da kesin olmayan bir cevap vermesi, İYUK
Md. 10’da “idari makamların sükûtu” başlığıyla
düzenlenmiştir. Bu koşullar çerçevesinde idareye yapılan baş-
Bu madde kapsamında idarenin maddi veya hu- vuruda İYUK Md. 10, ortaya çıkabilecek 3 farklı
kuki bir işlem ya da eylemi ortada bulunmamakta, durumu düzenlemektedir:
idarenin sessiz ya da hareketsiz kalmasından dolayı
hak ya da menfaati ihlal edilen ilgili, idarenin ilk
olarak bir işlem ya da eylemde bulunup harekete İdarenin Suskun veya Hareketsiz
geçerek bu durumu gidermesi için başvuruda bu- Kalması
lunmaktadır. İdare böyle bir başvuruya olumlu ya İdarenin geleceğe yönelik hukuksal sonuçlar do-
da olumsuz biçimde yanıt verme yükümlülüğüne ğurmak üzere ilk kez icrai bir işlem ya da eylemde
rağmen suskun ya da hareketsiz kalarak (üstü ka- bulunması için kendisine yapılan başvuruya sessiz
palı biçimde reddederek) veya kesin olmayan bir kalarak cevap vermemesi durumunda, talebi üstü
yanıt vererek hak veya menfaat ihlalinin devamına kapalı olarak reddettiği varsayılır ki buna “zımni ret”
yol açmakta, bu durumda ise ilgili idarenin zımni denir. Zımni reddin bitiminden itibaren ilgili, ida-
reddinin iptal edilerek başvuru amacının yerine ge- re mahkemelerine altmış gün, vergi mahkemelerine
tirilmesi için dava açmaktadır. Bu kapsamda açılan otuz gün içinde idari dava açma hakkına sahip olur.
davalar iptal davası olabileceği gibi tam yargı davası Burada ilk zikredilen altmış günlük sürenin “zımni
da olabilir ve hem idare hem de vergi mahkemesine reddin” ortaya çıkma süresi olup idareye tanınmış
açılabilir. cevap süresi olduğuna ve dava açma süresi olmadı-
İşte, İYUK Md. 10, bu tür davalarda sürelere ğına, dolayısıyla bu sürenin bitiminin yukarıda be-
ilişkin düzenlemeler getirmektedir: lirtilen adli tatile rastlaması durumunda bile uzama
durumunun olmadığına dikkat etmek gerekir.

76
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdarenin Kararsız Kalarak Kesin olarak süre aşımından reddedilmiş olabilir.


Olmayan Bir Cevap Vermesi İdarenin açık ret cevabı, yargı yerinin davayı
İdare kendisine yapılan başvuru üzerine altmış süre yönünden reddinden sonra gelmişse, bu
günlük cevap verme süresi içinde “konunun ince- cevabın tebliğini izleyen günden itibaren altmış
lenmekte olduğu”, “üst makama intikal ettirildiği” günlük dava açma süresi tekrar işlemeye başlar.
ya da “konunun incelenebilmesi için ek bilgilere
ihtiyaç olduğu” gibi kesin olmayan bir yanıt verir- Üst Makamlara Başvurma: Dava
se, ilgili için iki seçenek ortaya çıkar:
Açma Süresinin Durması
1. İlgili, idarenin kesin olmayan cevabını istemi-
nin reddi sayarak, cevabın kendisine tebliğini İdari yargıda dava açma süresini durduran du-
izleyen günden itibaren dava açma süresi için- rum olan idari işlemi yapan makamın üst makamı-
de dava açabilir. na başvurma İYUK Md. 11’de düzenlenmiştir. Ön-
celikle İYUK Md. 10 ile 11 arasındaki farka dikkat
2. İlgili idarenin kesin olmayan cevabı üzerine
etmek gerekmektedir:
dava açmayarak kesin cevabın verilmesini bek-
ler ve kesin cevabın kendisine tebliğinden sonra
süresi içinde dava açar. Ancak, idarenin kesin
cevap verme süresinin gereğinden fazla uzaya-
rak belirsizliğe yol açmamak için Kanun bu dikkat
bekleme süresini altı ayla sınırlandırmıştır. An- İYUK Md. 10 → İdarenin ortada herhangi bir
cak bu altı aylık bekleme süresi, kesin olmayan işlemi veya hareketi olmayan durumlarda, il-
cevabın bildirilmesiyle değil, idareye başvuru gilinin idareyi ilk kez harekete geçirip geleceğe
tarihinden itibaren işlemeye başlar. Altı aylık yönelik hukuksal sonuçları olan etkili bir işlem
bekleme süresinin bitiminde hala kesin cevap tesis etmesi veya harekette bulunması için baş-
gelmemişse, ilgili bu sürenin bitimini izleyen vuruda bulunduğu durumlardaki sürelere ilişkin
günden itibaren süresi içinde davasını açabilir. düzenlemelerde bulunur.
Bu dava açma süresi geçtikten sonra idareden İYUK Md. 11 → İdarenin ortada tesis edilmiş,
gelecek kesin cevap yeniden dava açma süresi açıkça mevcut ve ilgilisine usulüne uygun biçimde
başlatmaz. Ayrıca altı aylık bekleme süresi için- bildirilmiş bir işleminin olduğu durumlarda, ilgili-
de idarenin kesin cevabı ne zaman gelirse, o nin bu işlemin kaldırılması, geri alınması, değişti-
tarihten itibaren dava açma süresi başlar. rilmesi veya yeni bir işlem yapılması için başvuru
sürelerine ilişkin düzenlemelerde bulunur.
İdarenin Dava Açma Süresi Geçtikten İYUK Md. 10, hem idari işlem hem de idari
Sonra Cevap Vermesi eylemlere ilişkin durumları kapsarken, Md. 11
yalnız idari işlemler için yapılacak başvuruları
İdare, kendisine yeni bir işlemde bulunması
düzenler.
için yapılan başvuruyu altmış gün suskun kalmak
suretiyle zımnen reddedip, sonra yeniden açıkça
reddettiğini bildirmesi durumunda üç seçenek or- Bu kapsamda İYUK Md. 11’e göre:
taya çıkabilir:
“İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce,
1. İdare altmış günlük zımni retten sonra başla-
idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştiril-
yan dava açma süresi içinde açık ret cevabını
mesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan,
bildirirse, bu cevabın tebliğini izleyen gün-
üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan,
den itibaren dava açma süresi yeniden başlar.
idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvur-
2. İdare zımni ret ve dava açma süresi geçtikten ma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
sonra açık ret cevabını bildirmiş, dava açma durdurur.
süresi içinde de ilgili dava açmamışsa, idare-
nin bu cevabın tebliğini izleyen günden iti- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek
baren dava açma süresi yeniden başlar. reddedilmiş sayılır.
3. İlgili idarenin zımni reddinden sonra dava İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması
açma süresi içinde davasını açmamış, bu süre halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve
geçtikten sonra davasını açmış ve dava doğal başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.”

77
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

İYUK 11. Madde uyarınca idareye yapılacak


başvurularda, idarenin işlemi hukukilik ve yerin-
delik açısından yeniden inceleyip değerlendirmesi, dikkat
hukuki veya isabetliliğinde sorun olması halinde, İdareye yapılan başvuru idari işleme ilişkin ola-
duruma göre gerekli düzeltici işlemi yaparak uzun rak şu dört amaçtan birinin gerçekleşmesi için
olan yargı yolunun devreye sokulmaması ve yargı- yapılmalıdır:
nın yoğunluğunun bir nebze de olsa hafifletilmesi a. Kaldırılması
amaçlanır. b. Geri alınması
İYUK Md. 11’de düzenlenen idareye başvuru c. Değiştirilmesi
yolunun ihtiyari (isteğe bağlı) bir yol olduğuna d. Yeni bir işlem yapılması
dikkat etmek gerekir. Bu kapsamdaki başvuruyu,
idari işlemin kesinleşmesi için kanunen emredilen
zorunlu başvuru yollarından ayırmak gerekir. Zo- Bu dört istem dışında idari işlemin gerekçesinin
runlu idari başvuru yolunun öngörüldüğü durum- bildirimine ilişkin, idareye şikâyet ve dilekler içeren
larda, işlemin ilgilinin işleme itiraz etmesi, idarenin başvurular dava açma süresini durdurmaz.
de itirazı reddetmesi ile kesinleşir ve dava açma sü- 3. Başvuru, İşlemi Tesis Eden İdari Makamın
resi de idarenin işlemi kesinleştiren bu ret cevabı- Hiyerarşik Üst Makamına, Üst Makamın
nın ilgiliye tebliğiyle başlar. Bulunmaması Durumunda İşlemi Tesis Eden
Makama Yapılmalıdır.
İYUK Md. 11 çerçevesinde ise ilgili, idari dava
konusu olabilecek bir idari işlemin kendisine usu- Başvuru işlemi yapan idari makamın hiyerar-
lüne uygun olarak tebliğ edilmesinden sonra iki şik üst makamına yapılmalıdır. Hiyerarşik makam
şeyi yapabilir: varken işlemi yapan makama yapılan başvuru dava
açma süresini durdurmaz.
1. İşlemin tebliğini izleyen günden itibaren
süresi içinde dava açar. Hiyerarşik üst dışında vesayet makamı, dilekçe
hakkının kullanılması çerçevesinde TBMM, Cum-
2. İşlemi tesis eden idari makamın üstüne,
hurbaşkanlığı, başbakanlık, bir diğer bakanlık di-
üstünün olmaması durumunda kendisine
ğer idari makamlara yapılan başvurular dava açma
başvurarak işlemin kaldırılması, geri alın-
süresini durdurmaz.
ması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem ya-
pılması için başvuruda bulunur. Bu başvu- Üst hiyerarşik makamın olmaması durumunda
ruyla birlikte, işlemin tebliğinden itibaren (bakanlık, rektörlük, YÖK, Üniversitelerarası Ku-
işlemeye başlamış dava açma süresini dur- rul, belediye başkanlığı, kamu tüzelkişiliğinin yö-
durmuş olur. netim kurulu veya genel müdürlüğü gibi), başvuru
işlemi yapan makamın kendisine yapılır.
4. Aleyhine başvurulacak işlemin idari anlamda
Dava Açma Süresinin Durmasının kesin bir işlem olmaması gerekir.
Koşulları Hakkında kanunda öngörülen amaçlarla idareye
İYUK’un 11. Maddesine göre, ilgilisine usulü- başvurulacak işlemin kesin bir işlem olmaması gere-
ne göre tebliğ edilen bir idari işleme ilişkin dava kir. Buradaki kesinlik yargısal değil, idari anlamda
açma süresinin durması şu koşulların gerçekleşme- kesinliktir. Kanunda idari anlamda kesin olduğu
siyle ortaya çıkar: belirtilen, aleyhlerinde idari mercilere başvuru yolu
1. İdareye başvuru dava açma süresi içinde ya- kapatılan işlemlere karşı yapılacak başvurular dava
pılmalıdır. açma süresini durdurmaz. Çünkü bu tür işlemlerin
2. Başvuru kanunda belirtilen dört istemden bi- bir kere tesis edildikten sonra, ne tesis eden idari ma-
rinin tesisi yapılmalıdır. kam ne de üst hiyerarşik makam tarafından kaldırı-
lamaz, değiştirilemez ve geri alınamaz.

78
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

5. İdareye ancak bir kez başvurulabilir. Oysa sürelerin kesilmesi durumlarında, süreler
Yukarıda belirtilen amaçlarla idareye ancak bir kesildikten sonra, baştan itibaren yeniden işlemeye
kez başvurulabilir. Birinci başvurudan sonraki di- başlamaktadır.
ğer başvurular dava açma süresini durdurmaz.

Duran Dava Açma Süresinin Yeniden dikkat


İşlemeye Başlaması İYUK’ta sürelerin kesilip baştan itibaren yeni-
den işlemeye başladığı üç durum şunlardır:
İdareye yukarıdaki koşullara ve usulüne uygun
1. Görevli olmayan yargı yerlerine başvuru üze-
olarak yapılan başvuru sonucunda dava açma süre-
rine sürenin kesilmesi
si durur. Bu şekilde kendisine itirazda bulunulan
2. Dava dilekçelerinin reddini gerektiren eksik-
idare:
liklerin giderilmesi için ek süre
1. Altmış gün içinde cevap vermeyerek zımnen 3. Konusu idari işlem olan tam yargı davala-
reddetmesi durumunda, altmış günlük süre- rında önce iptal davası açılması durumunda
nin son gününü izleyen günden itibaren, sürenin kesilmesi.
2. Cevap verme süresi içinde açıkça isteği red-
detmişse bu ret cevabının tebliğini izleyen
günden itibaren
dava açma süresi kaldığı yerden yeniden işlemeye Görevli Olmayan Yargı Yerlerine
başlar. Başvuru Üzerine Sürenin Kesilmesi
Yani idareye başvurma tarihine kadar geçmiş Tazminat davaları gibi konu bakımından farklı
dava açma süresi, idarenin açık ya da zımni ret ka- yargı kollarının görev alanlarının kesişme noktala-
rarını izleyen günden itibaren kaldığı yerden itiba- rında bulunan uyuşmazlıklarda, doğru yargı yeri
ren yeniden işlemeye başlar. her zaman isabetli olarak saptanamamakta, görev-
İdarenin ilgilinin yaptığı başvuruyu cevap ver- siz yargı koluna dava açılabilmektedir. Yargı yerleri
meyerek zımnen reddetmesi, dava açma süresi bile görev hususunda bazen kendilerine açılan da-
içinde sonradan açık ret cevabını bildirmesi duru- valarda tereddüt etmekte ya da yanlış kararlar vere-
munda dava açma hakkı yeniden doğmaz. İYUK bilmektedirler.
Md. 10 uyarınca gerçekleşen zımni rette dava açma İşte, normalde idari yargı yerinin görev alanına
süresi geçtikten sonra idarenin verdiği cevap yeni- girmekle birlikte yanlışlıkla farklı bir yargı kolu-
den dava açma hakkı doğururken, İYUK Md. 11 na açılmış bir davada, süre aşımı yönünden dava
kapsamındaki zımni rette dava açma süresi geçtik- hakkının kaybolmaması için ek dava açma süresi
ten sonra verdiği cevap dava açma hakkını yeniden tanınmıştır. Bu kapsamda getirilen ek dava açma
doğurmadığına dikkat edilmelidir. süresi İYUK Md. 9’da şöyle düzenlenmiştir:
“Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi
mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli
Dava Açma Sürelerinin Kesilmesi: Ek
yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev
Süreler noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların
İYUK’ta açıkça dava açma süresinin kesilmesin- kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün
den söz edilmemekle birlikte, bazı maddelerde (9, içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz
15/1-d ve 12) ilgililere ek yeni dava açma süresinin yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve
verilmesi esasının benimsendiği görülmektedir. vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul
Sürelerin durması ile kesilmesi farklı sonuçlar edilir.
ifade etmektedir: Adli yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebe-
İYUK Md. 11’de düzenlenen sürelerin durma- biyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının
sında, süreler üst makamlara başvurulması duru- kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz
munda durmakta, idarenin açık veya zımni red- günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılma-
dinden sonra yeni baştan işlemeye başlamamakta, sı için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre
kaldığı yerden işlemeye devam etmektedir. içinde idari dava açılabilir.”

79
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Yukarıda düzenlenen otuz günlük ek süreden yararlanabilmek için gerekli koşullar şöyle sıralanabilir:
a. Dava görevsiz yargı merciine açılmalıdır.
b. Dava idari dava açma süresi içinde açılmalıdır.
c. Yargı yeri görevsizlik kararı vermelidir.
d. Görevsizlik kararı kesinleşmiş olmalıdır.
e. Dava konusu aynı olmalıdır.
İYUK Md. 9’a göre, otuz günlük ek dava açma süresi adli yargı yerinin görevsizlik kararının kesinleş-
mesini izleyen günden itibaren başlar.

Dava Dilekçelerinin Reddini Gerektiren Eksikliklerin Giderilmesi İçin Ek Süre


İYUK Md. 15/1-d kapsamına giren dava dilekçesinin reddini gerektiren durumlarda, dava açma süresi
kesilir ve davacıya otuz günlük ek süre tanınır. Bu çerçevede otuz günlük ek sürenin verildiği üç durum
şunlardır:
1. Dava dilekçesinin düzenlenmesi ve içeriğinde eksiklik olması (İYUK Md. 3),
2. Kanunda öngörülen şartların gerçekleşmemesine rağmen aynı dilekçe ile birden çok dava açılması
ve ya birden çok kişinin dava açması (İYUK Md. 5),
3. Avukat olmayan vekil tarafından dava açılmış olması (İYUK Md. 14/3-c, 15/1-d)
İşte bu eksiklik ve yanlışlıkların ortaya çıkması durumunda dava dilekçesi bir defada ve tam olarak
otuz günlük ek sürede düzeltilmek üzere reddedilir. Davanın tekrar açılması durumunda aynı eksiklik ve
yanlışlıkların devam etmesi üzerine, bu kez dava reddedilir.

Konusu İdari İşlem Olan Tam Yargı Davalarında Önce İptal Davası Açılması
Durumunda Sürenin Kesilmesi
Yukarıda, tam yargı davası konusu anlatılırken kapsamında İYUK Md. 12 kapsamında idari işlemden
kaynaklanan tam yargı davalarında görüldüğü gibi, önce iptal davası açılıp bu davanın karara bağlanıp
kesinleşmesi üzerine tam yargı davası açılabiliyordu. İşte tam iptal davasının karara bağlanıp kesinleşme-
sine kadar tam yargı davası süresinin kesilerek işlememesi sonucunu doğurması, tam yargı davaları için
kanunen ek bir süre tanındığı anlamına gelmektedir.

Öğrenme Çıktısı

4 İdari yargıda dava açma sürelerini, sürelere ilişkin esasları, zımni ret ve üst makamlara
başvurma hususlarını açıklayabilme ve dava açma süresinin kesilmesi ve durmasını ve
koşullarını ayırt edebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdari başvuruya başvuru-


ya konu işleme karşı dava İdari makamların sükutu ile
Dava açma sürelerinin han-
açma süresi geçtikten sonra bu kararlara karşı açılacak
gi koşullarda kesileceğini
idarenin cevap vermesi ha- davalardaki süre koşulunu
anlatınız.
linde dava açma sürelerini ilişkilendiriniz.
araştırınız.

80
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdari yargının görev alanını belirleyip diğer yargılama


1 usullerinden ayırt edebilme ve Uyuşmazlık
Mahkemesini ve uyuşmazlık yargısını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Yargılama hukukunda yetki, uyuşmazlığın coğrafi anlamda
İdari Yargının Görev Alanı: Dış
Görev hangi yer mahkemesinde karara bağlanacağını anlatır. Doğal
olarak yetki sorunu da, aynı yargı düzeni içindeki aynı tür ve
derecedeki mahkeme ülkenin birden çok mülki (idari) sınırın-
da örgütlenmesi halinde ortaya çıkar. Bu çerçevede iç görev
ile yetki kavramı karıştırılmamalıdır. Bu bölümde anlatılacağı
üzere iç görev, bir yargı düzeninin alanına giren hukuksal uyuş-
mazlığın konu bakımından hangi mahkemece, Örneğin, idari
yargı düzeninin alanına giren bir davanın idare mahkemesi mi,
vergi mahkemesi mi ya da birinci derece sıfatıyla Danıştay ta-
rafından mı görüleceği (iç) görev sorunuyken, davanın Ankara
İdare Mahkemesi mi ya da İstanbul İdare Mahkemesi’nde mi
karara bağlanacağı bir yetki sorunudur. İdari yargılama usulü-
müzde hak arama özgürlüğü, gerçek veya tüzel kişinin hak veya
menfaatini tehlikeye düşüren ya da ihlal eden uyuşmazlığın
çözümlenmesi için Devlet’ten kanunen belirlenmiş süreler ve
usuller çerçevesinde hukuksal ya da yargısal korunma talep et-
mesiyle başlayan ve idari yargı merciinin vereceği nihai hüküm-
le sonuçlanan yargılama sürecini kapsayan idari davalar yoluyla
kullanılabilir. Bu çerçevede, iptal ve tam yargı davası olmak
üzere iki tür dava bulunmaktadır. İdari rejime sahip ülkelerde,
farklı yargı kolları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıkları,
bir nevi hakem statüsünde uyuşmazlık mahkemeleri tarafından
çözülür. Ülkemizde de adli yargı ve idari yargı düzenleri ara-
sındaki görev ve hüküm uyuşmazlıkları Anayasa tarafından bir
yüksek mahkeme biçiminde düzenlenmiş Uyuşmazlık Mahke-
mesi tarafından çözüme bağlanmaktadır.

81
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Danıştay, bölge idare mahkemesi, idare mahkemesi


2 ve vergi mahkemesinin görevlerini ve idari yargıda
genel ve özel yetki kurallarını açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

İdari Yargıda Görev ve Yetki

Danıştay’ın yargıya ilişkin görevleri, 2575 sayılı Danıştay Kanunu ve 2577 sayılı İYUK çerçevesinde beş başlık halinde
sıralanabilir: 1. İlk Derece Mahkemesi Olarak Danıştay: Danıştay Kanunu’nun aşağıda incelenen 24. Maddesindeki
idari işlem ve eylemlere ilişkin açılacak iptal ve tam yargı davalarını ilk ve son derece mahkemesi olarak karara bağlar
(DK Md. 23 ve 24). 2. Temyiz Yeri Olarak Danıştay: Bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla verdiği kararlar ile ilk
derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen davalarla ilgili kararlara karşı temyiz istemlerini inceler ve 3. İdari Yargı
Mercileri Arasındaki Görev ve Yetki Uyuşmazlıklarının Çözüm Yeri Olarak Danıştay: Danıştay, idari yargı düzenindeki
idari yargı mercileri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını giderip karar bağlar (DK Md. 27/2-5 ve 6,52/1-
d ve e, İYUK Md. 43 ve 44). 4. Görev Alanına Giren Bağlantılı Dava İstemleri Hakkında Bağlantı Olup Olmadığı
Yönünde Karar Verme Mercii Olarak Danıştay (İYUK Md. 38, 39, 41 ve 42). 5. İçtihadı Birleştirme Kararları Alma
Mercii Olarak Danıştay: Danıştay kendi dava dairelerinin veya dava daireleri kurullarının kararları arasındaki aykırılık
ve uyuşmazlıkları gidermek veya birleştirilmiş içtihatları değiştirmek için içtihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesine
karar verir (DK Md. 39). İdari yargı sistemimizdeki genel görevli tek mahkeme idare mahkemeleridir. Bir yargı yeri-
nin “genel görevli” olması, o yargı düzeni içindeki görevleri tek tek, kalem kalem (tadadi olarak) sayılan “özel görevli”
mahkemelerin bakacağı davalar dışında, tüm ortaya çıkacak hukuki uyuşmazlıklara genel olarak bakma yetkisine sa-
hip olmasını ifade eder. 2576 sayılı BİMİMVMK 5. Maddesi uyarınca, idare mahkemeleri: İdare mahkemeleri, vergi
mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki: a) İptal davalarını,
b) Tam yargı davalarını, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklardan
hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuş-
mazlıklara ilişkin davaları, d) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler. Ayrıca idare mahkemeleri, özel Kanunlarda
Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile idare mahkemelerinin görevli kılınmış bu-
lunduğu davaları çözümler. Özel görevli idari yargı mercileri olan vergi mahkemelerinin görevleri BİMİMVMK’nun
6. Maddesinde tek tek belirlenmiştir. Buna göre vergi mahkemelerinin bakacağı davalar şunlardır: a) Genel bütçeye,
il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları
ile tarifelere ilişkin davaları, b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler. Bölge idare mahkemelerinin
görevleri ise şöyle sayılabilir: a) Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, kararın tebliğinden
itibaren otuz gün içinde yapılan istinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak (BİMİVMK, 3/A ve İYUK, 45), b)
Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak
(BİMİVMK, 3/A ve İYUK, 43), c) İdare ve vergi mahkemelerinin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında
verdikleri kararlara karşı yedi günde yapılan itirazları inceler ve yine yedi günde kesin olarak karara bağlamak (İYUK,
27/6), d) Yargı çevrelerindeki idare ve vergi mahkemelerinde açılmış olan davaların bağlantılı olup olmadıklarına
karar vermek (İYUK, 38, 40, 41, 42), e) Yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler arasında merci tayini yapmak
(İYUK, 44), f) İdare ve vergi mahkemelerinde reddedilen başkan ve üye sayısının birden çok olması durumunda ret
istemlerini karara bağlamak (İYUK, 57). “Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda (İYUK) veya
özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan
idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. Genel yetki kuralı,
ancak özel ve bağlayıcı yetki kurallarının bulunmadığı hallerde uygulama bulabilir. Çünkü idari yargıda özel yetki
kuralları genel yetki kuralını geçersiz kılar. Bu çerçevede, idari yargıda bir dava ancak bir mahkemede açılabilir ve özel
yetki kuralına tabi bir idari uyuşmazlık bu kuralın öngördüğü yetkili yargı merciine açılabilir. Oysa medeni yargılama
hukukunda bir uyuşmazlık için özel yetki kuralı öngörülse de genel yetkili yargı merciine dava açmak mümkündür.
Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev
yeri idare mahkemesidir. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırıl-
maları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir. İmar, kamu-
laştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı
her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare
mahkemesidir. Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir.

82
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İptal davasının biçimsel koşullarını, özelliklerini ve sonuçlarını ve


3 tam yargı davasının biçimsel koşullarını, özelliklerini ve sonuçlarını
açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


İdari Davalar: İptal ve Tam
Yargı Davası

Hukuk devletini gerçekleştirmenin en önemli araçlarından biri olan ve idari yargıya özgü bir dava türü olan iptal
davasının özellikleri şöyle sıralanabilir: İptal davasının konusu kesin ve yürütülmesi gereken (icrai) idari işlemler-
dir. İptal davasının açılabilmesi için “menfaat ihlali” gerekli ve yeterlidir. İptal davası; idari işlemlerin yetki, şekil,
sebep, konu ve amaç unsurlarından en az birinin hukuka aykırı olmalarından dolayı açılır. İdari yargı mercii,
iptal davasında yalnızca davaya konu olan işlemi hukuka aykırı olmasından dolayı iptal eder, yerindelik denetimi
yapamaz. İptal davası objektif nitelikli bir davadır. İdari yargı düzenimizdeki ikinci dava türü tam yargı davasıdır.
Tam yargı davası, İYUK Md. 2/1-b’de “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olan-
lar tarafından açılan” dava olarak tanımlanmaktadır. Tazminat davası olarak da nitelendirilebilecek tam yargı
davasında, edim davalarına benzer biçimde ya bir hakkın yerine getirilmesi, ya bir saldırının durdurulması, ya
eski durumun geri getirilmesi, ya haksızlığın giderilmesi ya da uğranılan zararın giderilmesi gibi idarenin ifa,
iade, telafi ya da tazmin çerçevesinde bir şeyi yapması, yapmaması veya vermesi istenir. Yani, idarenin bir işlem,
eylem ya da eylemsizlik şeklindeki tutum ve davranışlarından dolayı, iptal davasından farklı olarak yalnızca
menfaati değil, aynı zamanda sübjektif kişisel bir hakkı ihlal edilen, maddi veya manevi zarar gören davacı, tam
yargı (tazminat) davası açmak suretiyle zararının tazmini ve hakkının iadesi isteminde bulunur. Gerek akademik
literatürde gerekse yargı kararlarında üzerinde bir uzlaşma olmamakla birlikte, genel olarak tam yargı davasının
dört türü bulunmaktadır: 1.Tazminat davaları, 2.İstirdat (geri alma) davaları, 3.Vergi davaları, 4.İdari sözleşme-
lerden doğan davalar.

İdari yargıda dava açma sürelerini, sürelere ilişkin esasları, zımni


4 ret ve üst makamlara başvurma hususlarını açıklayabilme ve dava
açma süresinin kesilmesi ve durmasını ve koşullarını ayırt edebilme

İdari Yargıda Süreler

Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde
altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre
ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini
izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan
tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya
uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu
düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz. Özel kanunlarda ayrı süre gösterilen durumlarda yukarıda
belirtilen genel dava açma süreleri yerine, söz konusu kanunlarda öngörülen süreler uygulanır. Özel dava süresi
uygulanması öngörülen kanunlardan bazıları şunlardır: 1. 2005 tarih ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu: 10
gün (27/6), 2. 2005 tarih ve 5393 sayılı Belediye Kanunu: 10 gün (Md. 23), 3. 2004 tarih ve 5216 sayılı Bü-
yükşehir Belediye Kanunu: 10 gün (Md. 25), 4. 1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu: 30 gün (Md.
14), 5. 1982 tarih ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu: 15 gün (Md. 75)

83
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

1 Aşağıdakilerden hangisi idari yargının görev 4 I. Cumhurbaşkanı kararları


alanına giren uyuşmazlıklardan biridir?
II. Danıştay İdari Dairesince veya İdari İşler
neler öğrendik?

A. İmar mevzuatına aykırılıktan dolayı verilen Kurulunca verilen kararlar üzerine uygu-
para cezalarından kaynaklanan uyuşmazlıklar lanan eylem ve işlemler
B. İdarenin taşıt araçlarının yaptığı kazalardan
III. Birden çok idare veya vergi mahkemesi-
kaynaklanan uyuşmazlıklar
nin yetki alanına giren işler
C. İcra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurundan
kaynaklanan idarenin sorumluluğuna ilişkin IV. Tahkim yolu öngörülmeyen kamu hiz-
uyuşmazlıklar metleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve söz-
D. Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca verilen leşmelerinden doğan idari davaları
para cezalarından kaynaklanan uyuşmazlıklar V. Belediyeler ile il özel idarelerinin seçim-
E. Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimsele- le gelen organlarının organlık sıfatlarını
re tazminat verilmesine ilişkin uyuşmazlıklar kaybetmeleri hakkındaki istemler
2575 Danıştay Kanunu’nun 24. maddesine göre,
2 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na göre yukarıdakilerden hangileri Danıştay’ın ilk derece
aşağıdakilerden hangisi idare mahkemesinin görev mahkemesi olarak görevli olduğu davalardandır?
alanına giren uyuşmazlıklardan biridir?
A. I, II ve III
A. Kamulaştırma bedelinin tespiti B. I, III ve IV
B. Kamulaştırma işleminin iptali C. I,III ve V
C. Kamulaştırılan malın idare adına tescili D. II, III ve IV
D. İdarenin kamulaştırmadan vazgeçmesi halinde E. I, II, III, IV ve V
taşınmazın anlaşmayla geri alınması
E. İdarenin kamulaştırmadan tek taraflı vazgeçmesi
5 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare
Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu
3 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Ku- ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre, aşağıdakiler-
ruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’a göre, olumlu den hangisi vergi mahkemelerinin bakacağı dava-
görev uyuşmazlığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden lardan biri değildir?
hangisi yanlıştır?
A. Genel bütçeye ait vergilerden 6183 sayılı
A. Usulüne göre adli veya idari yargı yerlerine açıl- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
mış bir dava olmalıdır. Kanun kapsamına giren davalar
B. Davaya bakan yargı merciine, hukuk mahke- B. Belediyelerin verdiği idari para cezalarından
melerinde en geç birinci oturumda, idari yargı doğan davalar
yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamam- C. Belediyelere ait harçlardan doğan davalar
lanmadan önce görev itirazında bulunulmalıdır. D. İl özel idarelerine ait resimlerden doğan davalar
C. Davaya bakan mahkeme görev itirazını reddet- E. Belediye ait harçlar kapsamındaki cezalardan
meli ve görevlilik kararı vermelidir. doğan davalar
D. Olumlu görev uyuşmazlık çıkarma isteminde
bulunmaya yetkili makam görev alanı korun-
mak istenen duruma göre Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı veya Danıştay Başsavcısıdır.
E. Uyuşmazlık Mahkemesi kendisine olumlu gö-
rev uyuşmazlığının yapıldığı günden başlamak
üzere beş ay içinde kararını vermelidir.

84
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

6 Aşağıdakileden hangisi bölge idare mahkemele- 9 Aşağıdakilerden hangisi ivedi yargılama usulü
rinin göreverinden biri değildir? ile Millî Eğitim Bakanlığı ve Ölçme, Seçme ve Yer-
leştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve or-
A. Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemelerinin

neler öğrendik?
tak sınavlara karşı açılan davalara ilişkin yargılama
kararlarına karşı, kararın tebliğinden itibaren otuz
usulünün her ikisinde de ortak olan noktalardan biri
gün içinde yapılan istinaf başvurularını inceleyip
değildir?
karara bağlamak
B. Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri ara- A. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanla-
sında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin rın idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı
karara bağlamak bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri
C. İdare ve vergi mahkemelerinin yürütmenin durdu- tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tari-
rulması istemleri hakkında verdikleri kararlara karşı hinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye baş-
yedi günde yapılan itirazları inceler en geç onbeş vurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri
günde kesin olarak karara bağlamak gereklidir.
D. Yargı çevrelerindeki idare ve vergi mahkemelerin- B. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde,
de açılmış olan davaların bağlantılı olup olmadık- bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden iti-
larına karar vermek baren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap
E. Yargı çevresindeki mahkeme veya mahkemeler verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten iti-
arasında merci tayini yapmak baren, dava süresi içinde dava açılabilir.
C. Görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam
yargı davasının görev yönünden reddi halinde
7 2577 sayılı İYUK’a göre, idari davalarda yetki ku- sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalar-
rallarıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? da, dava açmadan önce bir yıl ve her halde eylem
A. Kural olarak yetkili idare mahkemesi, dava konusu tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye
olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari başvurarak haklarının yerine getirilmesini isteme-
merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir. leri gereklidir.
B. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, D. İlgililer, haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayı-
emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile sıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine
ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve
son görev yaptığı yer idare mahkemesidir. tam yargı davalarını birlikte açabilirler.
C. Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, E. Bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan do-
taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir. layı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam
yargı davası açılabilir.
D. Bayındırlık ve ulaştırma gibi bir hizmetten veya
idarenin herhangi bir eyleminden doğmuş zarar-
lardan doğan tam yargı davalarında yetkili mah- 10 İdari yargıda dava açma süreleri ile ilgili aşağı-
keme, zarara neden olan idari merciin bulunduğu daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
yerdeki idare mahkemesidir.
A. İlk derece yargı yeri olarak Danıştay vergi dava
E. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunun uygulan-
dairesine dava açma süresi otuz gündür.
masında yetkili mahkeme, ödeme emrini düzenleyen
dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir. B. İlk derece yargı yeri olarak Danıştay idari dava
dairesine dava açma süresi altmış gündür.
C. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki
8 İptal davası ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangi- hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hal-
si yanlıştır? lerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunma-
A. İptal davası idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, dıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itiba-
konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı ren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
olduklarından dolayı açılır. D. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi,
B. İptal davasının açılabilmesi için menfaat ihlali ge- ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar.
rekli ve yeterlidir. E. Merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usu-
C. İptal davasının konusu kesin ve yürütülmesi gere- lünde dava açma süresi on gündür.
ken idari işlemlerdir.
D. İptal davasında idari yargı yeri davaya konu olan
işlemin yerindeliğinin denetimini yapar.
E. İptal davası objektif nitelikli bir davadır.

85
2
İdari Yargıda Görev ve Yetki, İdari Davalar, Süreler

Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargının Görev Yanıtınız yanlış ise “Bölge İdare Mahkeme-
1. A 6. C
Alanı Dışında Kalan Hukuksal Uyuşmazlık- lerinin Görev Alanı” konusunu yeniden göz-
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. den geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargının Görev


2. B 7. D Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargıda Yetki Ku-
Alanı Dışında Kalan Hukuksal Uyuşmazlık-
ralları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Olumlu Görev Uyuş-


3. E 8. D Yanıtınız yanlış ise “İptal Davasının Özellik-
mazlığı Çıkarma” konusunu yeniden gözden
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Danıştay’ın İlk Derece


4. E 9. C Yanıtınız yanlış ise “Tam Yargı Davasının Ko-
Mahkemesi Olarak Görevli Olduğu Dava-
nusu” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. B Yanıtınız yanlış ise “Vergi Mahkemelerinin Gö- 10. A Yanıtınız yanlış ise “Dava Açma Süreleri” ko-
rev Alanı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Hüküm uyuşmazlığı şu üç koşulun varlığı halinde çıkarılabilir: -İki ayrı yargı


kolunda verilmiş iki ayrı yargı kararı bulunmalıdır. -Kararlar esasa ilişkin ve
kesin veya kesinleşmiş olmalıdır. -Kararların dayandığı davaların konusu, se-
Araştır 1 bebi ve taraflarından en az biri aynı olmalıdır. Hüküm uyuşmazlığının ortaya
çıkabilmesi için iki ayrı yargı düzeninde esastan karara bağlanıp kesinleşmiş
kararların verildiği davaların konusu, sebebi, taraflarından en az birinin aynı
olması gerekli ve yeterlidir.

Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme,


kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir. Kamu görev-
lilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırıl-
maları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı
Araştır 2 yer idare mahkemesidir. Kamu görevlilerinin görevle ilişkisinin kesilmesi sonu-
cunu doğurmayan disiplin cezaları ile ilerleme, yükselme, sicil, intibak ve diğer
özlük ve parasal hakları ve mahalli idarelerin organları ile bu organların üyeleri-
nin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda yetkili
mahkeme ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir.

86
2
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Davacının objektif ehliyeti koşullarını taşıması, yani taraf olma ve dava açabilme
ehliyetine sahip olması ve açtığı davada hukuki yararının tespitinden sonra dava
açmanın iptal davasına özgü subjektif koşulu olan “menfaat ihlali” kriterinin bulu-
nup bulunmadığına bakılır. İdari yargı davalarında iptal davasına özgü özel ehliyet
şartını oluşturan “menfaat” kavramı, tam yargı davasının koşulu olan “subjektif
hak ihlalinden” daha geniş bir içeriğe ve kapsama sahiptir. İptal davasının özellik-
Araştır 3 lerini sıralarken “objektif” oluşunda değinildiği gibi, iptal davalarında davacının
işlevi yargı yerlerini harekete geçirerek idarenin hukuka aykırı işlemlerinin kaldı-
rılmasına yol açmak, bu yolla idarenin hukuka uygun hareket etmesinin ve hukuk
devleti ilkesinin egemen kılınmasına aracılık etmektir. İptal davasının bu objektif
niteliğinin yanı sıra, davacı dava yoluyla kişisel olarak uğradığı veya uğrayacağı
kaybın giderilmesini sağlayarak subjektif amacını da gerçekleştirir.

İdare, kendisine yeni bir işlemde bulunması için yapılan başvuruyu altmış gün
suskun kalmak suretiyle zımnen reddedip, sonra yeniden açıkça reddettiğini
bildirmesi durumunda üç seçenek ortaya çıkabilir:
1. İdare altmış günlük zımni retten sonra başlayan dava açma süresi içinde
açık ret cevabını bildirirse, bu cevabın tebliğini izleyen günden itibaren
dava açma süresi yeniden başlar.
Araştır 4 2. İdare zımni ret ve dava açma süresi geçtikten sonra açık ret cevabını bildir-
miş, dava açma süresi içinde de ilgili dava açmamışsa, idarenin bu cevabın
tebliğini izleyen günden itibaren dava açma süresi yeniden başlar.
3. İlgili idarenin zımni reddinden sonra dava açma süresi içinde davasını aç-
mamış, bu süre geçtikten sonra davasını açmış ve dava doğal olarak süre
aşımından reddedilmiş olabilir. İdarenin açık ret cevabı, yargı yerinin da-
vayı süre yönünden reddinden sonra gelmişse, bu cevabın tebliğini izleyen
günden itibaren altmış günlük dava açma süresi tekrar işlemeye başlar.

Kaynakça
Akyılmaz, B. & Sezginer, M. & Kaya, C. (2019). Türk Günday, M. (1997). “İdari Yargının Görev Alanının
İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Savaş Yayınevi, Anayasal Dayanakları”, Anayasa Yargısı, No:14,
Ankara. ss: 351-354.
Atay, E. E. (2007). “İptal Davasının Nitelikleri ve İptal Günday, M. (2000). İdare Hukuku, 1. Baskı, Anadolu
Kararlarının Uygulanması”, Danıştay ve İdarî Yargı Üniversitesi, Eskişehir.
Günü Sempozyumu, Danıştay Yayınları, Ankara.
Kalabalık, H. (2006). İdari Yargılama Usulü Hukuku
Çağlayan, R. (2016). İdarî Yargılama Hukuku, Seçkin Mevzuat ve Soru İlaveli, 2. Baskı, Değişim
Yayınevi, 8.Baskı, Eylül, Ankara. Yayınları, İstanbul.
Giritli, İ. & Bilgen, P. & Akgüner T. (2006). İdare Karavelioğlu, C. (2006). Açıklama ve Son İçtihatlarla
Hukuku. 2. Baskı. İstanbul: Der Yayınları. İdari Yargılama Usulü Kanunu, Cilt 1 ve 2,
6. Baskı, Ankara: Karavelioğlu Basın, Yayın,
Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetsel Yargı, 25. Bası,
Dağıtım, Pazarlama, Danışmanlık, İç ve Dış
Turhan Kitabevi, Ankara.
Ticaret Ltd. Şti..
Gözübüyük, A. Ş. & Tan, T. (2008). İdare Hukuku
Nohutçu, A. (2020). İdari Yargı. 20. Baskı, Savaş
Cilt 2, İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Turhan
Yayınevi, Ankara.
Kitabevi, Ankara.
Nohutçu, A. (2020). İdare Hukuku. 26. Baskı, Savaş
Gülan, A. (2006). “Kabahatler Kanunu’ndan Sonra
Yayınevi, Ankara.
İdari Para Cezalarına Karşı Yargısal Denetim”,
Mess Sicil, Yıl 1, Sayı 1, Mart 2006, ss. 159–171.

87
Bölüm 3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara
Bağlanması
Dava Dilekçesi Dava Açmanın Sonuçları
1 Dava dilekçesinin biçimi, koşulları, 2 Derdestlik, zamanaşımının kesilmesi,
öğrenme çıktıları

dilekçenin verileceği yerler ile dilekçeler hüküm verme zorunluluğu, genişletme

1
ve değiştirme yasaklarını tespit edebilme

2
üzerindeki uygulanacak işlemleri
açıklayabilme ve aynı dilekçe ile ve yürütmenin durdurulmasının hukuki
dava açılabilecek haller ile davaların niteliğini, özelliklerini, şartlarını ve
birleştirilmesi ve ayrılmasını ayırt edebilme sonuçlarını açıklayabilme

Yargılama ve Hüküm Aşaması


4 İdari dava sürecinde tebligat ve
cevap verme, dosyaların incelenmesi,
duruşma aşamalarını ve tarafların kişilik
veya niteliğinde değişiklik durumlarını
Dilekçeler Üzerinde İlk İnceleme

3 4
açıklayabilme ve idari davaların karara
3 Dava dilekçeleri üzerinde ilk inceleme bağlanması ile yargı kararlarına karşı
hususlarını ve bunun üzerine verilecek kanun yolları dışındaki başvuru yollarını
kararları sıralayabilme ayırt edebilme

Anahtar Sözcükler: • Dava Dilekçesi • Dava Açmanın Sonuçları • Yürütmenin Durdurulması


• İlk İnceleme • Yargılama Aşaması • Dosyaların İncelenmesi • Duruşma • Hüküm Aşaması
• Açıklama • Yanlışların Düzeltilmesi

88
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ ile ilişkisinin kesilmesi gibi noktaları içeren yargı-


Bu bölümde öncelikle, iptal ve tam yargı davası lamanın durması ile yargı kararlarına karşı kanun
ayrımı gözetmeksizin idari dava dilekçesinin tanzi- yolları dışında başvuru yolları olan “açıklama” ve
mi, dilekçelerin kapsamı, içeriği, dilekçelerin veri- “yanlışların düzeltilmesi” konuları ele alınıp açık-
leceği yerler, aynı dilekçe ile dava açılabilecek hâller, lanacaktır.
dilekçeler üzerinde idari yargı birimleri tarafından
uygulanacak işlemler, davaların birleştirilmesi ve DAVA DİLEKÇESİ
ayrılmasını gerektiren durumlar, dava açmanın so- İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve
nuçları anlatılacaktır. Bu kapsamda özellikle dava vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış
açmanın sonuçlarından biri olan, iptal davasına imzalı dilekçelerle açılır.
sıkı sıkıya bağlı ve iptal davasına anlam, içerik ve
etkinlik kazandıran geçici ve istisnai nitelikte bir İYUK’ta idari dava açabilmenin ön koşulu olan
çeşit ara karar niteliğindeki yürütmenin durdurul- dava dilekçesinin kapsamı, düzenlenmesi, taşıması
ması müessesesi özellikleri, biçimsel ve esasa ilişkin gereken hususlar, dilekçenin verileceği yerler, aynı
şartları ve sonuçlarıyla ele alınacaktır. dilekçe ile dava açılabilecek haller, dilekçeler üze-
rinde uygulanacak işlemler belirtilmiştir. Dava di-
Sonrasında davaların incelenmesi ve yürütül- lekçesinin içeriğinde, kanunda gösterilen hususlar-
mesi aşamasında, yargılama hukukunun temel dan birinin eksikliği, İYUK Md. 15/1-d uyarınca
prensiplerinden olan “usul esasa mukaddemdir” dilekçenin reddine neden olur. Bu şekilde reddedi-
kuralının sonucu olarak dava dilekçelerinin ilk in- len bir dava dilekçesindeki eksikler otuz gün içinde
celeme aşaması analiz edilecektir. İptal ve tam yargı tamamlanarak yeniden başvuruda bulunulabilir.
davalarının ön koşullar yönünden incelenmesinde,
idari yargı yerleri davalara konu uyuşmazlıkları esa-
sa girmeden önce usul yönünden bir ilk ya da ön Dava Dilekçesinin Tanzim Biçimi ve
incelemeye tabi tutarlar. İdari yargıda dava dosya Kapsamı
üzerinden görüldüğü için, davanın esası hakkında Bölge idare mahkemesinin kanunen ilk derece
isabetli ve sağlıklı karar verilmesi için ilk inceleme mahkemesi olarak bakacağı dava olmadığı için hi-
aşamasında gerekli evrakın tamamlanması, yani tap yalnızca idare, vergi veya Danıştay başkanlıkla-
dosyanın tekemmül etmesi zorunlu bir ön koşul- rına yönelebilir.
dur. İlk inceleme aşamasında, İYUK Md. 14/3’te
belirtilen hususlar açısından davayı kabul edilebi-
lirlik yönünden inceleyen yargı yeri, kanunen ön-
görülen koşullara uygun olması halinde davayı ka- dikkat
bul edip dinlemeye başlayabileceği gibi, saptadığı İdari yargılama usulünde, yazılılık
eksiklik ve yanlışlıkların özelliğine göre “dilekçenin ilkesi esas olduğu ve inceleme ev-
reddine” veya “davanın reddine” karar verebilir. raklardan oluşan dosya üzerinde
Davaların ilk inceleme aşamasında kabulü yapıldığı için davalar, yukarıda da
hâlinde tebligat ve cevap verme safhaları, sonrasın- belirtildiği gibi, uyuşmazlığın görev
da davanın idari yargı makamları tarafından ince- ve yetki alanına girdiği idari yargı
lenmesi süreci ivedi yargılama usulü gibi istisnai ve mercii (Danıştay, idare mahkemesi
yeni düzenlemeleri de içerecek şekilde anlatılacaktır. ve vergi mahkemesi) başkanlıkları-
İdari yargılama usulünde yazılılık ve evrak üze- na hitaben yazılmış imzalı dilekçe-
rinden inceleme esas kural olmakla birlikte İYUK lerle açılmalıdır.
Md. 17 ila 19 arasında istisnai olarak sözlü bir yar-
gılama usulü olarak duruşma kurumu, duruşmaya
karar verilmesi, duruşmaya ilişkin esaslar ve duruş- Dava dilekçelerinin her sayfasının davacı tara-
malı işlerde karar verilmesi hususları ele alınacaktır. fından, davacı küçük ya da kısıtlıysa veli, vasi veya
Nihayet, yargılama sürecinin özel durumları temsilcisi tarafından, vekil aracılığıyla açılıyorsa
olarak nitelenebilecek davacı gerçek kişinin ölmesi avukat tarafından, dava tek dilekçeyle birden çok
ya da dava yeteneğini kaybetmesi, davacının dava kişi tarafından açılıyorsa ayrı ayrı tüm davacılar

89
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

veya vekilleri tarafından imzalanmış olması gerek- gibi karar altına alınması istenen hususlar,
lidir. Dava dilekçesi şekil açısından imza ile tekem- davanın önceki bölümlerindeki konu ve se-
mül ettiği için imza bulunmayan dilekçelerle dava beplerle tutarlı biçimde talep edilir. Dava-
açılabilme olanağı yoktur. cının istem sonucu dava alanını belirlediği
Dava dilekçesinin tarihinin olmaması, dilekçe- için hem kendini, hem de hâkimi bağlar.
nin mahkeme dosyasına kayıt tarihi belli olduğu Hâkim istemle bağlı olduğu için istemden
için, dilekçenin reddine neden olmamaktadır. farklı bir karara hükmedemeyeceği gibi, da-
vacı da davayı genişletme yasağından dolayı
istemini sonradan değiştiremez.
Dava Dilekçesinde Gösterilmesi c. Dava dilekçeleri terditli olarak açılamaz.
Gereken Unsurlar Yani, istem sonucunda hüküm altına alın-
Dava dilekçesinde gösterilmesi zorunlu olan hu- ması istenen hususun mahkemece redde-
suslar İYUK Md. 3/2’de teker teker sıralanmıştır: dilmesi durumunda onun yerine başka bir
Buna göre idari dava dilekçelerinde: hususun hüküm altına alınması istenemez.
a. Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsil- Yani, sonuç bölümünde açık, net ve somut
cilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve olarak karara bağlanması gereken husus
adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cum- belirtilmeli, bunun olmaması durumunda
huriyeti kimlik numarası, ikircikli uygulamalara yol açacak istemlerde
bulunulmamalıdır.
b. Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller,
c. Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildi-
rim tarihi, Dava Dilekçesine Eklenecek Belgeler
d. Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve Sayısı
ve bunların zam ve cezalarına ilişkin dava- Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya
larla tam yargı davalarında uyuşmazlık ko- örnekleri dava dilekçesine eklenir. Ayrıca dava di-
nusu miktar, lekçesine karşı tarafın (davalı idarenin) sayısı kadar
e. Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu dava dilekçesi ile ekli evrakın birer örneği de ek-
verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, lenmelidir. Dava dilekçesinin tek nüsha düzenlen-
tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numa- mesi, ya da davalı idarenin örneğin iki tane olması
rası ve varsa mükellef hesap numarası, durumunda toplam üç nüsha düzenlenmemesi di-
lekçenin İYUK 15/1-d uyarınca reddini doğurur.
gösterilir.
2577 sayılı İYUK kabul edilmeden yürürlükte
Dava dilekçesinde İYUK 3/2’de yukarıda sırala-
olan eski 521 sayılı Danıştay Kanunu’na göre, dava
nan unsurlar dışında başka unsurların yer alması da
dilekçesine eklenen belgelerin asıl olmayıp fotoko-
davanın hızlı ve doğru bir biçimde yürütülebilmesi
pi olması durumunda, bunların noter, avukat veya
için yararlı ve zorunlu görünmektedir.
belgeyi düzenleyen idari makamca onaylanmış ol-
a. Dava dilekçesinin başında davanın türünün ması zorunluluğu aranıyordu. İYUK’un yürürlüğe
(iptal ya da tam yargı davası), duruşma ya girmesiyle beraber mahkemeye sunulan belgelerin
da iptal davası ise yürütmenin durdurul- idari makamlar veya noter tarafından tasdik edil-
ması isteminin yer alması uygun olur. Dava mesi zorunluluğu kalmamıştır.
dilekçesinin gelişiminde bu istemlerin açık,
net ve anlaşılır olarak istenmesi durumun-
da, dilekçenin başında bunların belirtilme- Dava Dilekçesindeki Hata ve Eksiklik
mesi dilekçenin reddine neden oluşturmaz. Durumları
b. Dilekçenin sonunda yer alan “sonuç ve Otuz gün içinde sunulan dava dilekçesinde belirti-
talep” (netice-i talep) bölümünde, davacı len hataların tekrarlanması veya eksikliklerin tamam-
neye hükmedilmesini istiyorsa onu arz eder. lanmaması durumunda dava reddedilir (İYUK, 15/5).
Bu bölümde, işlemin iptali, işlemin yürüt- Hata ya da eksiklik nedeniyle reddedilen dava
mesinin durdurulması ve iptali, uğranılan dilekçeleri süresi içinde tamamlanarak yeniden açı-
zararın miktarı ve tazminine hükmedilmesi lırken ayrıca harç alınmaz.

90
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

dışında ise oradaki Türk Konsolosluğuna


dava dilekçesi verilebilir.
Kanunda belirtilen dilekçenin teslim edilebi-
dikkat leceği makamlar, dilekçeleri en geç üç gün içinde
Dava dilekçelerinin yukarıda İYUK
Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlığı-
Md. 3 kapsamında anlatılan unsur-
na taahhütlü olarak gönderirler (İYUK, 6/3). Bu
lar ve koşullara aykırı olması duru-
makamlar yalnızca dava dilekçesini değil davanın
munda, yargı merciince yapılacak
yürütülmesi sürecinde karşı tarafın savunma yazıla-
ilk incelemede hangi nedenle huku-
rını (İYUK, 16), ara karar cevaplarını (İYUK, 20),
ka aykırı olduğu belirtilir ve yanlış-
sonradan ibraz edilen belgeleri (İYUK, 21), karar-
ların düzeltilip yeniden düzenlen-
lara karşı kanun yollarına başvurma dilekçelerini
mesi ve eksikliklerin tamamlanarak
de en geç üç gün içinde görevli ve yetkili idari yargı
otuz gün içinde tekrar başvurulmak
merciine gönderirler.
üzere dilekçenin reddine karar veri-
lir (İYUK, 15/1-d). Bunun dışındaki yollarla (posta gibi) veya ma-
kamlara (kaymakamlık veya valilik gibi) yapılacak
başvurularda, başvurunun yapıldığı değil, başvu-
runun yukarıda sayılan makamların (idari ve ver-
Dava Dilekçesinin Verileceği Yerler gi mahkemesi veya Danıştay Başkanlığı) defterine
Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her işlenen kayıt tarihi dava açma tarihi olarak kabul
türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme edilir. Diğer bir deyimle, dava dilekçesinin postaya
başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere ya da vali veya kaymakamlık idaresine verilmesiyle
idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare dava açma süresi kesilmiş olmayacaktır. Dava di-
veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde bü- lekçesi görevli yargı yerine ulaşıp harç ve posta gi-
yükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalma- derleri alındıktan sonra deftere kaydedilir ve dava
dığına bakılmaksızın asliye hukuk hâkimliklerine süresi bu tarihte kesilmiş olur.
veya yabancı memleketlerde Türk konsoloslukları- Ayrıca, bir yerde idare veya vergi mahkemesi
na verilebilir. varken asliye hukuk mahkemesine dilekçenin veril-
Dilekçelerin burada belirtilen makamlara teslim mesi de dava süresini durdurmayacaktır.
edilip harç ve posta ücretlerinin alınıp kayıtlarının
yapılarak kayıt tarih ve sayısının dilekçe üzerine ya-
zıldığı tarihte dava açılmış sayılır.
Dava dilekçelerinin hangi durumlarda hangi
makamlara teslim edileceğine ilişkin durumlar şöy-
le sıralanabilir:
1. Davayı görecek görevli ve yetkili idare veya
vergi mahkemesi davacının bulunduğu ilde
ise, dava dilekçesi doğrudan bu mahkeme-
lere verilmek zorundadır.
2. Davayı görecek mahkeme başka bir ilde,
ancak davacının bulunduğu ilde idare veya
vergi mahkemesi bulunuyorsa dava dilek-
çesi görevli ve yetkili mahkemeye iletilmek Resim 3.1 İmza bulunmayan dilekçelerle dava açılamaz.
üzere ildeki idare veya vergi mahkemesine
verilebilir.
Dava Dilekçelerinin Üzerinde
3. Davacının bulunduğu ilde idare veya vergi
Uygulanacak İşlemler
mahkemesi olmaması durumunda, büyük-
şehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kal- Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi
madığına bakılmaksızın bulunduğu yerdeki başkanlıklarına veya idari yargı yerlerinin olmadı-
asliye hukuk mahkemesi hâkimliğine, yurt ğı yerlerde, yukarıda anlatıldığı üzere asliye hukuk

91
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

hâkimlikleri ya da Türk konsolosluklarına verilen fından ilgiliye tebliğ olunur. Tebligata rağmen ge-
dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan son- reği yerine getirilmediği takdirde bildirim aynı şe-
ra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve kilde bir daha tekrarlanır. Posta ücreti süresi içinde
sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılmasına
yapıldığı tarihte açılmış sayılır. İdari yargı yerlerine karar verilir. Bu kararın tebliği tarihinden başlaya-
verilen dilekçelerin kaydı esas defterine, Asliye Hu- rak üç ay içinde, noksanı tamamlanmak suretiyle
kuk Hâkimlikleri veya konsolosluklara verilenler yeniden işleme konulması istenmediği takdirde da-
ise muhaberat defterine kaydedilir ve hâkim ya da vanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve davacı-
konsolos tarafından imzalanır. ya tebliğ olunur.
Davacılara, Danıştay’da Evrak Müdürlüğünce, Harç veya posta ücretlerinin hiç olmadığı ya
mahkemelerde yazı işleri müdürlüğünce kabul edi- da ilgiliye tebligat yapılacak kadar bile yeterli bu-
len dava dilekçesinin kayıt, tarih ve sayısını göste- lunmadığı takdirde, ilgiliye bu durumun tebligatı,
ren imzalı ve mühürlü, pulsuz bir “alındı kâğıdı” davayı gören yargı yerince re’sen genel bütçeden
verilir. Bu alındı belgesi, davacının davasını ispatı karşılanması yoluyla yapılır.
ve takibi açısından önemlidir.
Aynı Dilekçe ile Dava Açılabilecek
Dava Açılırken Dava Harcı veya Posta Durumlar
Ücretinin Verilmemesi veya Eksik Kural olarak her idari işleme karşı ayrı ayrı di-
Verilmesi lekçeyle dava açılmakla birlikte bunun istisnaları
Herhangi bir sebeple harcı veya posta ücreti ve- da bulunmaktadır. İYUK Md. 5’te bir kişinin bir-
rilmeden veya eksik harç veya posta ücreti ile dava den çok işleme karşı aynı dilekçe ile dava açması ile
açılmış olması halinde, otuz gün içinde harcın ve birden çok kişinin tek bir işleme karşı aynı dilekçe
posta ücretinin verilmesi ve tamamlanması hususu ile dava açabileceği durumları düzenlemektedir.
daire başkanı veya görevlendireceği tetkik hâkimi, Ayrıca aynı dilekçe ile birden çok dava açılabilecek
mahkeme başkanı veya hâkim tarafından ilgiliye üçüncü bir durum İYUK Md. 12’de düzenlenen
tebliğ olunur. Tebligata rağmen gereği yerine ge- iptal ve tam yargı davalarının aynı dava dilekçesi ile
tirilmediği takdirde bildirim aynı şekilde bir daha açılabilme durumudur.
tekrarlanır. Harç veya posta ücreti süresi içinde Dava açma şekline ilişkin olan aynı dilekçe ile
verilmez veya tamamlanmazsa davanın açılmamış dava açılabilecek bu durumlar, daha kısa zamanda,
sayılmasına karar verilir ve davacıya tebliğ olunur. daha az masraf ve emek tüketilerek dava açmayı
Burada yargı organlarının yapacağı tebligat re’sen kolaylaştırmak ve böylece dava ya da usul ekono-
genel bütçeden yapılır. misini sağlama amacına yönelik olup koşul ve kap-
Yani, dava açılırken bir nedenle harç veya pos- samları şöyle özetlenebilir:
ta ücretinin ödenmemiş veya eksik ödenmiş olması
durumunda, otuzar günlük iki bildirimden sonra da
Davacının Aynı Dilekçe ile Birden Çok
eksiklik tamamlanmadığı takdirde mahkeme davanın
açılmamış sayılmasına karar verir. Davanın açılmamış
İşleme Karşı Dava Açması
sayılması kararına karşı itiraz veya temyiz yolu açıktır. Bu çerçevede dava konusu işlemlerden birinin
diğerinin sonucu veya birinin konusunun diğeri-
nin nedeni olması, bir işlemin diğerine dayanılarak
Dava Açıldıktan Sonra Posta yapılması, bir işlem hakkında karar verilebilmesi
Ücretinde Tebliğ İşlemlerinin için diğerinin de değerlendirilmesinin veya ince-
Yapılmasını Engelleyecek Şekilde lenmesinin gerekmesi, birinin diğerini etkilemesi
Azalma Olması iki işlem arasında “bağlılık” olduğu, dolayısıyla
Dava açıldıktan sonra posta ücretinde tebliğ ikisine karşı aynı dilekçeyle dava açılabileceği anla-
işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azal- mına gelir. İşlemler arasındaki bağlılığın derecesi ve
ma olması halinde, otuz gün içinde posta ücretinin niteliği, işlemlerin özelliği ve ilgili hukuk kuralları-
tamamlanması daire başkanı veya görevlendireceği nın bunlara uygulanma usulüne bağlı olarak yargı-
tetkik hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tara- sal içtihatlarla saptanmaktadır.

92
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Birden Çok Kişinin Aynı Dilekçe ile


Tek Bir İşleme Karşı Dava Açması
Burada birden çok kişinin tek dilekçeyle dava
dikkat açması için davaya yol açan olay veya hukuki ne-
İYUK Md. 5/1’e göre, aralarında
denlerin aynı olması tek başına yeterli olmayıp aynı
maddi veya hukuki yönden bağlılık
zamanda kişilerin ortak hak veya menfaatlere sahip
ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan
olması gerektiğine dikkat edilmelidir.
birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile
de dava açılabilir.

Birden çok işleme karşı dava açılabilmesi için dikkat


maddi bağlılık, hukuki bağlılık ya da sebep-sonuç İYUK Md. 5/2’ye göre, birden faz-
ilişkisi (illiyet bağı) bağlılıklarından tek birinin bile la şahsın müşterek dilekçe ile dava
olması yeterlidir: açabilmesi için davacıların hak veya
a. İşlemler arasında maddi bağlılık, işlemlerin menfaatlerinde iştirak bulunması ve
dayandığı hukuki ya da maddi sebebin ya davaya yol açan maddi olay veya hu-
da olayın aynı olması demektir. kuki sebeplerin aynı olması gerekir.
b. İşlemler arasında hukuki bağlılık, işlemlerin
yalnızca aynı yasal metinden kaynaklanması Kişiler arasındaki hak veya menfaat ortaklığı ile
anlamına gelmemektedir. Hukuki bağlılık, dava konusu olayın veya işlemin hukuki ve maddi
farklı yasal dayanakları olsa da bir hukuki sebeplerinin aynı olup olmadığını idari yargı mer-
durum içinde bulunulmasının diğer hukuki cileri her davanın nitelik ve içeriğine göre belirle-
durum içinde bulunmayı gerektirmesi ve il- mektedirler. Bunu saptarken, her bir davacı için ve-
gili idarece farklı temele dayanan işlemlerin rilecek karardan tüm ilgililerin de yararlanabilmesi
bu nedenle uygulanması ya da uygulanması durumunu dikkate almaktadırlar.
gereken hukuki düzenlemelerin aynı olması
Aralarında hak veya menfaat ortaklığı olan
durumunda ortaya çıkmaktadır.
birden çok kişi tek dilekçe ile hem idari işlemlere
c. İki işlem arasındaki sebep-sonuç ilişkisi (il- hem de idari eylemlere iptal ya da tam yargı dava-
liyet bağı) ise, bir işlemin neden ya da ko- sı açabilmektedirler. İptal davalarında işlemin hu-
nusunun diğer işlemin sonucunu oluştur- kuka aykırılık unsurlarının aynı olması, tam yargı
masıdır. davalarında ise uğranılan zararın nitelik ve nicelik
İşlemler arasındaki maddi veya hukuki bağın yönünden aynı olması ve aynı (kusurlu ya da ku-
saptanması davanın nitelik ve koşullarına göre yar- sursuz) sorumluluk ilkesine dayanılması şarttır.
gı mercileri tarafından gerçekleştirilmektedir. Yar- Bu şekilde aynı dilekçeyle dava açan kişilerin
gı mercileri, uygulamada maddi veya hukuki bağı ortak adres göstermeleri ve davanın yürütülmesi
saptarken bazı kriterler kullanmaktadırlar: esnasında beraber hareket etmeleri şarttır.
1. İşlemlerin aynı yargı kolunun ve aynı mah-
kemenin görev alanında bulunması,
İptal ve Tam Yargı Davalarının Birlikte
2. İşlemler arasında süre yönünden uygunluk
Aynı Dilekçe ile Açılması
olması,
Tam yargı davası işlenirken de görüldüğü üze-
3. İşlemlerin aynı türden ve aynı yargılama
re İYUK Md. 12 uyarınca bir idari işlemin ilgili-
düzeyinde olması,
lerin hem hakkını hem de menfaatini ihlal etmesi
4. Davalının aynı olması, durumunda, aynı dava dilekçesinde hem işlemin
5. Temyiz ve istinaf yerlerinin aynı olması. iptali hem de uğranılan zararın tazmini istenebilir,
dolayısıyla iptal ve tam yargı davası tek dilekçe ile
birlikte açılabilir. Bu gibi durumlarda açılan davayı

93
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

kabul eden idari yargı yeri her iki davayı da kabul mahkemelerde açılmış birden çok dava vardır ve
edeceği gibi, iptal isteminin reddine, tazminat iste- koşulların uygun olması halinde davaların tek bir
minin kabulüne de karar verebilir. davada birleştirilmesi söz konusudur.

Aynı Dilekçe ile Dava Açılması Bağlantılı Davaların Koşulları


Durumlarının Yargı Yerlerince İdari yargı mercilerinde açılmış birden çok da-
Değerlendirilmesi vanın “bağlantılı dava” kapsamında tek bir yargı
Kendisine aynı dilekçe ile birden çok dava açı- yeri ve davada birleştirilebilmesi için şu şartların
lan veya birden çok kişinin dava açtığı idari yargı varlığı gereklidir:
mercii, tek dilekçe ile dava açma koşullarının oluş- a. Davaların hepsi idari yargı mercilerine (ida-
madığı kanaatine varırsa, dava dilekçesini İYUK re veya vergi mahkemesi ya da ilk derece sı-
Md. 15/1-d uyarınca, otuz gün içinde ayrı ayrı fatıyla Danıştay) açılan ve görülmekte olan
dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verir. (derdest) davalar olmalıdırlar.
Otuz gün içerisinde yine tek dilekçeyle dava b. Görülmekte olan davalar aynı maddi veya
açılması durumunda davanın reddine karar verir hukuki sebepten doğmuş olmalıdırlar.
(İYUK, 15/5). c. Davalardan biri hakkında verilecek karar,
Tek dilekçeyle dava açılıp mahkemenin dilek- diğerinin çözümünü etkileyecek mahiyette
çeyi reddetmesi sonucu dava otuz gün içinde ayrı olmalıdır. Yani davaların birine ilişkin uyuş-
ayrı dilekçelerle tekrar açılırken yeniden harç alınır. mazlık çözüldüğünde bağlantılı olduğu di-
ğer dava ya mesnetsiz kalacak ya da kendili-
ğinden çözüme kavuşacaktır.
Bağlantılı Davalar
d. Davaların hiçbiri henüz karara bağlanma-
Bağlantılı davalarda, ilk bakışta İYUK Md. 5’te
mış olmalı yani yargılamanın devam ediyor
düzenlenen aynı dilekçe ile açılacak davaları çağ-
olması gereklidir.
rıştırsa da tek dilekçe ile açılan davada tek bir dava
vardır. Oysa bağlantılı davalarda aynı ya da farklı e. Davaların tümü ilk derece düzeyinde görül-
mahkemelerde açılmış birden çok dava vardır ve mekte olan davalar olmalı, yani aynı yargı-
koşulların uygun olması hâlinde davaların tek bir lama düzeyinde (safahatta) bulunmalıdırlar.
davada birleştirilmesi söz konusudur. Aynı nedene dayansalar hatta sonuçları iti-
bariyle birbirlerini etkileseler de ilk derece
düzeyindeki bir dava ile temyiz aşamasın-
daki bir davanın birleştirilmesi mümkün
Bağlantılı davalar: Aynı maddi veya hu- değildir. Her ikisi de temyiz düzeyinde olan
kuki sebepten doğan ya da biri hakkında davaların da birleştirilmesi söz konusu de-
verilecek hüküm, diğerini etkileyecek ni- ğildir. Diğer bir deyimle bağlantılı davalar,
telikte olan davalar. ancak ve ancak ilk derece düzeyindeki dava-
lar için söz konusudur.

İdare mahkemesi, vergi mahkemesi veya


Danıştay’a veya birden fazla idare veya vergi mah- Aynı İdari Yargı Merciinde Görülen
kemelerine açılmış bulunan davalarda bağlantının Davaların Birleştirilmesi
varlığına taraflardan birinin isteği üzerine veya Aynı idare mahkemesi, vergi mahkemesi veya
doğrudan doğruya mahkemece karar verilir. ilk derece sıfatıyla aynı Danıştay dava dairesi, ken-
Bağlantılı davalarda, ilk bakışta İYUK Md. 5’te dilerinin bakmakta oldukları birden çok dava ara-
düzenlenen aynı dilekçe ile açılacak davaları çağ- sında, re’sen veya taraflardan birinin isteği üzerine
rıştırsa da tek dilekçe ile açılan davada tek bir dava bağlantı kararı vermeleri durumunda, davaları ilk
vardır. Oysa bağlantılı davalarda aynı ya da farklı açılan dava dosyasında birleştirir ve tek dava olarak
incelemeye devam ederler.

94
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Farklı İdari Yargı Mercilerinde nın bulunduğu yolunda ise, yetkili mahkeme ka-
Görülen Davaların Birleştirilmesi rarda belirtilmek suretiyle dosyalar yetkili mahke-
Farklı idari yargı mercilerinde görülmekte olan meye gönderilir. Durum ayrıca diğer mahkemeye
davaların, tarafların istemi veya mahkemece re’sen de duyurulur. Yetkili kılınan mahkeme durumu
birleştirilmesine karar verilmesi durumunda, bir- ilgililere bildirir.
leştirme kararı hakkında kesin hüküm verme, bir- Bölge idare mahkemesince verilen karar bağlan-
leştirilmesine karar verilmesi durumunda görevli ve tı olmadığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahkemele-
yetkili mahkemeyi belirleme yetkisi duruma göre re geri gönderilir.
Danıştay veya bölge idare mahkemesidir.
Bağlantılı davalardan birinin Danıştay’da bu- Bağlantı İsteminin Davayı Görmekte
lunması halinde dava dosyası Danıştay’a gönderilir. Olan Mahkemelerce Kabul
Bağlantılı davalar, değişik bölge idare mahke- Edilmemesi
mesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulun- Bağlantı iddiasıyla davaların birleştirilmesi is-
duğu takdirde dosyalar Danıştay’a gönderilir. temi davaları görmekte olan mahkemelerce kabul
Bağlantılı davalar aynı bölge idare mahkemesinin edilmediği takdirde, mahkemelerin bu hususta ver-
yargı çerçevesindeki mahkemelerde bulunduğu takdir- dikleri bağlantı istemini reddeden ara kararı tarafla-
de dosyalar o yer bölge idare mahkemesine gönderilir. ra tebliğ edilir. Bağlantının bulunduğunu savunan
taraf, redde ilişkin ara kararın tebliğ tarihini izleyen
Bağlantının Danıştay Tarafından onbeş gün içerisinde, yukarıda anlatıldığı gibi, du-
İncelenmesi rumun ortaya çıkış şekline paralel olarak bağlantıyı
inceleyip karara bağlamaya yetkili olan Danıştay
Danıştay’ın dava konusu uyuşmazlığı inceleme-
veya bölge idare mahkemesine başvurup bağlantı
ye yetkili dairesi, bağlantılı dava dosyalarını önce-
konusunun karara bağlanmasını isteyebilirler.
likle ve ivedilikle inceler ve karar verir.
Başvuru üzerine bölge idare mahkemesi veya
Danıştay bağlantının bulunduğuna karar verdi-
Danıştay’ın görevli dairesince durum, yukarıdaki
ği takdirde:
açıklanan usullere göre incelenerek karara bağlanır.
a. Davalardan biri Danıştay’da açılmış ve çö- Davaların birleştirilmesi uygun görülürse birleştiri-
zümlenmesi Danıştay’ın görevine dâhil len davaları görmeye devam edecek görevli ve yet-
bir uyuşmazlıkla ilgili ise, davaların tümü kili idari yargı mercii belirlenir.
Danıştay’da görülür ve durum ilgili mahke-

melere ve taraflara bildirilir.
b. Davaların çözümlenmesi, ayrı bölge idare
Bağlantılı Davalarla İlgili Diğer
mahkemesinin yargı çevresindeki idare veya Esaslar
vergi mahkemelerinin görevlerine giren uyuş- Bağlantının varlığı yolunda idare ve vergi mah-
mazlıklarla ilgili ise Danıştay’ın ilgili dairesi kemelerince veya bu konuda yapılacak itiraz üzerine
yetkili mahkemeyi kararında belirtir ve dosya- bölge idare mahkemesi veya Danıştay’ca bağlantı hak-
ları bu mahkemeye göndererek diğer mahke- kında karar verilinceye kadar usuli işlemler durur.
meye veya mahkemelere durumu bildirir. Yet- Bağlantıya ilişkin işlemler sonuçlandırıldıktan
kili mahkeme de durumu ilgililere duyurur. sonra bu davalara bakmakla yetkili kılınan mahkeme
c. Danıştay’ca verilen karar bağlantı bulun- veya Danıştay, davalara bırakıldığı yerden devam eder.
madığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahke- Bağlantının bulunup bulunmadığı yolundaki böl-
melere geri gönderilir. ge idare mahkemesi ve Danıştay kararları kesindir.

Bağlantının Bölge İdare Mahkemesi Davaların Ayrılması
Tarafından İncelenmesi
Davalar yukarıdaki koşul ve usullere uygun ola-
Bölge idare mahkemesi bağlantılı dava dosyala- rak birleştirilebileceği gibi, yine yargılamanın ama-
rını öncelikle ve ivedilikle inceler ve kararını verir. cına daha uygun ve sağlıklı devam edebilmesi için
Bölge idare mahkemesince verilen karar, bağlantı- gereken durumlarda birlikte açılan davaların da

95
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

ayrılmaları mümkündür. Davaların ayrılmasına (tefrikine) ilişkin 2577 sayılı İYUK’ta bir düzenleme bu-
lunmadığı gibi, Md. 31 kapsamında HMK’ya da yollamada bulunulmamaktadır. Bu nedenle, 6100 sayılı
HMK’nın 167. Maddesinde düzenlenmiş davaların ayrılmasına ilişkin hükümlere bağlı olmaksızın, idari
yargı yerlerinin re’sen ya da tarafların istemi üzerine davaların ayrılmasına karar vermelerinde bir engel bu-
lunmamaktadır.
Davaların ayrılması, yukarıda anlatılan bağlantılı dava kapsamında birleştirilen davaların ayrılmasıyla
ilgili olmayıp İYUK Md. 5 kapsamında birlikte açılmış ya da en azından aynı idari yargı yerinde görülmek-
te olan davanın bölge idare mahkemesi veya Danıştay kararı olmaksızın birleştirilmiş olanlar için geçerlidir.
İdari yargı mercii, ayrılmasına karar verdiği davalar için yeniden dava dilekçesine gerek olmaksızın kendi-
liğinden ayrı ayrı dava dosyaları oluşturur.

Öğrenme Çıktısı
1 Dava dilekçesinin biçimi, koşulları, dilekçenin verileceği yerler ile dilekçeler üzerindeki
uygulanacak işlemleri açıklayabilme ve aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller ile davaların
birleştirilmesi ve ayrılmasını ayırt edebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İptal ve tam yargı davaları- İdari yargılama usulünde


Bağlantılı dava ile davaların
nın aynı dilekçe ile açılma- aynı dilekçe ile birden çok
birleştirilmesi müessesesini
sını araştırınız. işleme karşı dava açılabil-
ilişkilendiriniz.
mesini anlatınız.

DAVA AÇMANIN SONUÇLARI


Dava açmanın yargılama usulü açısından önemli hukuki sonuçları şunlardır:
• Zamanaşımının kesilmesi,
• Derdestlik,
• Hüküm verme zorunluluğu,
• İddia ve savunmaların sınırlandırılması: genişletilme veya değiştirilme yasağı,
• Yürütmenin durdurulması.
Dava açmanın yukarıda sayılan ilk dört sonucu medeni veya idari yargılama hukuku açısından genel
ve ortak sonuçlar iken yürütmenin durdurulması yalnızca idari yargıya özgü özel bir sonuç ve müessesedir.

Zamanaşımının Kesilmesi
İdari davanın açılmasıyla zamanaşımı süresi kesilir ve dava konusu hakkın zamanaşımına uğrayarak
kaybolması önlenmiş olur. Medeni yargılama usulünde zamanaşımı mahkeme tarafından kendiliğinden
dikkate alınmazken idari yargılamada zamanaşımı kamu düzeninden olduğu için yargılamanın her aşama-
sında, tarafların itirazı üzerine veya mahkemece kendiliğinden dikkate alınır.

96
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Derdestlik
Derdestlik, bir davanın görevli ve yetkili yargı
yerince görülmeye başlamasıdır. Dolayısıyla dava
dilekçesinin mahkemeye sunulup kabul edilmesiy-
le dava konusu uyuşmazlık derdest hâle gelir. Bu-
nun sonucu, tarafları, dayandığı maddi nedenleri
ve konusu aynı olan söz konusu hukuki uyuşmaz-
lığa ilişkin başka bir yargı yerinde tekrar dava açıla-
maz. Tarafları, konusu ve nedenleri aynı olan ve bir
yargı yerinde dava açılmak suretiyle görülmeye baş-
lanmış hukuki uyuşmazlığa karşı ikinci bir davanın
açılması durumunda, taraflardan biri (mantıken
davalı), ikinci davaya bakmakta olan mahkemeye Resim 3.2 Dilekçelerin verilmesinden sonra iddia ve
uyuşmazlığın zaten görülmekte (derdest) olduğu savunmalar genişletilemez, değiştirilemez.
itirazında bulunur veya mahkeme bunu kendili-
ğinden tespit ederse ikinci açılan davanın açılma-
İddia ve Savunmaların
mış sayılmasına karar verilir.
Sınırlandırılması: Genişletilme veya
Değiştirilme Yasağı
Hüküm Verme Zorunluluğu Medeni yargılama usulünde, tarafların ön ince-
Davanın açılıp kabul edilmesinin sonucu, mah- leme aşamasının tamamlanıp dilekçelerin karşılıklı
kemenin davayı karara bağlama zorunluluğunun verilmesinden sonra iddia ya da savunmalarını ge-
ortaya çıkmasıdır. Mahkemenin davayı karara bağ- nişletmeleri (tevsi) veya değiştirmeleri (tebdil) yasak-
lama zorunluluğu hâkimin davanın esasına girme- lanmıştır (HMK, Md.141). İdari yargıda bu konuda
sini gerektirmez. Hâkimin davayı ilk incelemede bir düzenleme olmamakla birlikte, mahkemenin da-
eksik gördüğü bir ön koşul yönünden reddetmesi vacının istemiyle sınırlı olması kuralından hareketle,
de hüküm verme işlevinin yerine getirilmesidir. davacının dava dilekçesini teslim etmesi, davalının
Hâkimler, hüküm verme zorunluluğu çerçeve- da birinci savunma süresi geçtikten sonra iddialarını
sinde davacının istemiyle bağlı ve sınırlı olup da- değiştirip genişletemeyecekleri kabul edilmektedir.
vayı bu istem sınırları içinde kabul, kısmen kabul, Ancak daha sonra gelen “Tebligat ve Cevap Verme”
ret veya kısmen reddederek karara bağlayabilirler. konusunda değinileceği üzere, 11.4.2013 tarihli ve
İptal davasında davacının iptalini istediği bir işlem 6459 sayılı Kanun ile tam yargı davalarında dava di-
dışında başka bir işlemi iptal edemez ya da davacı lekçesinde belirtilen miktarın bir defaya mahsus olmak
talepte bulunmamışsa yürütmenin durdurulması- üzere artırılabilmesi yani ıslah müessesesi getirilmiştir.
na ya da işlemden görülen zarara karşılık tazminat Bu durum, idari yargıda davaların açılıp görülmeye
ödenmesine hükmedemezler. başlanmasıyla birlikte artık davanın tebdil veya tevsii
Kanuni dayanak ve sebepler oluşmadıkça, edilemeyeceği kuralının, davacının hak ve menfaati
hâkimin önüne gelen bir davaya bakmaktan ve lehine getirilmiş bir istisnası olarak da kabul edilebilir.
davayı karara bağlamaktan kaçınması, çekinmesi İYUK Md. 16/4’te yer alan taraflar, sürenin geç-
veya davayı yüzüstü bırakması, eski HUMK Md. mesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikin-
573/6’da düzenlenen “ihkak-ı haktan istinkâf ” ve ci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri
yeni 6100 sayılı HMK Md. 46/1-e’deki “hakkın hükmü idari yargıda iddia ve savunmanın sınır-
yerine getirilmesinden kaçınma” veya imtina etme landırılması kuralının uygulanabileceğini gösterir.
kapsamında hâkimin sorumluluğunu doğurur. Ancak görev, yetki veya zamanaşımı gibi kamu dü-
zeniyle sıkı sıkıya ilişkili olan konularda iddia ve
savunmanın sınırlandırılması mümkün değildir.

97
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Yine İYUK Md. 21’de yer alan, dilekçeler ve sa-


vunmalarla birlikte verilmeyen belgelerin, vaktinde
ibraz edilmelerine imkân bulunmadığına mahke-
mece kanaat getirilirse, bunların kabul edilip diğer dikkat
tarafa tebliğ edilmesi hükmü de iddia ve savunma- İşte yürütmenin durdurulması kara-
ların sınırlandırılması yasağının dolaylı ve sınırlı rı, idari işlemin uygulanması halinde
da olsa istisnalarının olabileceğini gösterir. Ancak telafisi güç veya imkânsız zararların
daha önce belirtildiği gibi, idari yargıda geçerli olan doğması ve idari işlemin açıkça hu-
re’sen tahkik ilkesinin (İYUK, 20/1) bir gereği ola- kuka aykırı olması şartlarının birlikte
rak mahkemenin re’sen veya tarafların dilekçelerine gerçekleşmesi durumunda, işlemlerin
istinaden gerekli gördüğü bilgi, belge veya kanıtı en geç davanın sonuna kadar geçici
araştırıp inceletme yetkisi olduğundan dolayı, id- olarak askıya alınması yoluyla iptal
dia ve savunmaların sınırlandırılması yasağının katı davasına anlam ve işlevsellik kazandı-
biçimde uygulanacağı düşünülemez. Ancak re’sen rıp bireylerin hak ve özgürlüklerinin
tahkik ilkesinin kesinlikle istem sonucuna (mah- korunmasına yardımcı olarak huku-
kemenin hükmüne) yönelik olmayıp mahkemenin kun üstünlüğünü sağlayan bir idari
yapacağı tahkikata ilişkin olabileceğini unutma- yargı müessesesidir.
mak gerekir.

Yürütmenin Durdurulması Anayasal Düzenleme


Dava açmanın yukarıda sıralanan sonuçları yar- Yürütmenin durdurulması müessesesi ve koşul-
gılama usulü hukukunun genel sonuçları iken yü- ları önemine binaen, 1980 sonrası hem Anayasa
rütmenin durdurulması yalnızca idari yargıya özgü hem de 2577 sayılı İYUK tarafından düzenlenmiş-
bir yargılama müessesesidir. tir. Anayasanın Md. 125/5-6’da ilgili düzenleme
Yürütmenin durdurulması idari yargılama usu- şöyledir:
lü hukukunda iptal davasına sıkı sıkıya bağlı ve “İdari işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç
iptal davasına anlam, içerik ve etkinlik kazandıran veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin
geçici ve istisnai nitelikte bir çeşit ara karardır. Yü- açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte ger-
rütmenin durdurulması kararı ile idari işlemlere ait çekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürüt-
icrailik (uygulanma), hukukilik karinesi, uyulma zo- menin durdurulmasına karar verilebilir.
runluluğu ve re’sen icra gibi özellikler en geç dava so- Kanun, olağanüstü hallerde, seferberlik ve savaş
nuçlanıncaya kadar işlemez olur ya da askıya alınır. hâlinde ayrıca milli güvenlik, kamu düzeni, genel
İdari işlemlere karşı iptal davası açmak dava sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması ka-
edilen işlemin yürütülmesini durdurmaz. Bir ida- rarı verilmesini sınırlayabilir.”
ri işlemin idari yargı mercileri tarafından iptali, o İYUK Md. 27/2, Anayasaya koşut bir tanım ge-
işlemden önceki hukuki durumun sanki işlem hiç tirmiş, yalnızca cümlenin başına “Danıştay ve idari
tesis edilmemiş gibi geri gelmesini sağlar. İdare, mahkemeler” ibaresi eklenmiştir. Ancak İYUK’ta,
iptal edilen işleminden önceki durumun geri gel- Anayasa’da olan yürütmenin durdurulması kararla-
mesini sağlamak, işlemin hukuki ve fiili etki ve so- rının sınırlanabileceği durumlar yer almamaktadır.
nuçlarının giderilmesi için gereken her türlü işlem
ve eylemi yapmakla yükümlüdür. Ancak idarenin
yıkım kararında olduğu gibi belli durumlarda, ka- Yürütmenin Durdurulmasının Usule
rar iptal edildiğinde idarenin eski durumu geri ge- İlişkin (Biçimsel) Şartları
tirmesi fiilen ve/veya hukuken mümkün olmayabi- İdari davalarda yürütmenin durdurulması mü-
lir. Dolayısıyla böyle bir durumda bir işlemin iptal essesesinin biçimsel şartları ve özellikleri şöyle sıra-
edilmesinin anlamı, işlevi ve etkisi olmayacaktır. lanabilir:

98
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

a. Yürütmenin durdurulması istisnai bir du- açılırken dava dilekçesinde veya dava görü-
rumdur. İptal davası açılması Almanya ve lürken müstakil bir dilekçeyle nihai karara
Avusturya gibi ülkelerde dava konusu işle- kadar her aşamada istenebilir. Medeni yar-
min yürütülmesini kendiliğinden durdu- gılama hukukunda yer alan “ihtiyati tedbir”
rurken, Fransa ve bizim gibi ülkelerde işle- kararlarının dava açılmadan istenebilmesi
min icrailiğini etkilemez. Dolayısıyla iptal mümkün olduğu hâlde, yürütmenin dur-
davası sonuçlanmadan bir işlemin yürütül- durulması dava açılmadan istenemez.
mesinin askıya alınması istisnai bir önlemdir. f. Yürütmenin durdurulması ancak davacının
b. Yürütmenin durdurulması geçici bir ön- istemi üzerine verilebilir.
lemdir. Yürütmenin durdurulması, idari g. Yürütmenin durdurulması kararı bir temi-
işlemin uygulanmasını en geç dava sonuna nat (güvence) karşılığı verilir. İptal dava-
kadar askıya alır. Davanın sonuçlanmasıyla sında yürütmesinin durdurulması kararı
kendiliğinden ortadan kalkar. İptal davası verilmiş bir idari işlemin uygulanmaması,
sonunda dava kabul edilip işlem iptal edil- idare için kimi zararlara yol açabilir. İşte
mişse yürütmenin durdurulması önemi- yürütmesinin durdurulması kararı verilmiş
ni yitirir, dava reddedilmişse yürütmenin bir işlemin dava sonunda iptal edilmemesi
durdurulması kendiliğinden kalkarak işlem durumunda idarenin zararlarının karşılan-
tekrar uygulanmaya devam eder. ması amacıyla İYUK Md. 27/5’te yürüt-
Yürütmenin durdurulmasına neden olan koşul- menin durdurulması kararlarının teminat
ların dava esnasında ortadan kalkması durumunda, karşılığında verileceği, ancak durumun
yargı merci dava sonuçlanmadan yürütmenin dur- gereklerine göre teminat aranmayabileceği
durulması kararını kaldırabilir. de hükme bağlanmıştır. Taraflar arasında
c. Yürütmenin durdurulması idari yargıya teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlık-
özgü sui generis bir tür ara karardır. Yargı- lar, yürütmenin durdurulması hakkında ka-
lama hukukunda nihai kararlar hâkimin rar veren Danıştay dairesi, mahkeme veya
davadan el çekmesine neden olan, davayı hâkim tarafından çözümlenir. İdareden ve
esasa veya usule ilişkin olarak çözüme ka- adli yardımdan faydalanan kimselerden te-
vuşturup sonuçlandıran kararlardır. Oysa minat alınmaz.
yürütmenin durdurulması davayı sonuç- h. Yürütmenin durdurulması kararları olumlu
landırmayıp işlemin uygulanmasını en geç (yürütülmekte olan) işlemlere karşı açılan
dava sonuna kadar askıya alan, hâkimin iptal davalarında istenebilir.
şartların değişmesi durumunda geri dönüp i. Yürütmenin durdurulması kararı gerekçeli
kararını kaldırabileceği ara kararlardır. olarak verilir.
Ancak literatürde yaygın olarak yürütmenin j. Farklı gerekçelerle olmak kaydıyla yürüt-
durdurulması kararının, davanın esasına veya ilerle- menin durdurulması isteminde bulunma-
mesine etkisi olmayan, diğer ara kararlarda olduğu nın sayısı konusunda bir kısıtlama getiril-
gibi davacı yararına kazanılmış hak oluşturmayan memiştir.
ve mahkeme tarafından resen verilemeyen nitelikte
k. Yürütmenin durdurulması istemi herhangi
olduğu için teknik anlamda bir ara karar olmayıp
bir dilekçe şekil şartına tabi değildir.
idari yargıya özgü sui generis bir yargısal karardır.
Ayrıca ara kararlara kararlar kesin olup ancak nihai l. Yürütmenin durdurulması istemine ilişkin
kararla birlikte kanun yollarına götürülebilirken yargı harçları peşin olarak ödenir.
yürütmenin durdurulması kararlarına karşı itiraz m. Yürütmenin durdurulması istemine ilişkin
yolu ve usulü düzenlenmiştir. davalarda özel süreler ve tebligat yöntemi
d. Yürütmenin durdurulması ancak iptal da- kullanılabilir.
valarında verilebilir. n. Yürütmenin durdurulması kararının ge-
e. Yürütmenin durdurulması en erken iptal çerlilik süresi için bir kısıtlama bulunma-
davası açılırken veya açıldıktan sonra is- maktadır. 1994 yılında 4001 sayılı Kanun
tenebilir. Yürütmenin durdurulması dava değişikliği ile yürütmenin durdurulması

99
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

kararlarının daha önce yer alan doksan gün etki ya da işlevi olmayacaktır. İşte bu gibi, örneğin
süreyle verilebileceği hükmü kaldırılmıştır. bir binanın yıkım kararı, öğrencilerin sene kaybına
Artık mahkeme tarafından kaldırılması ön- uğrayacakları idari kararlar gibi herkes için objektif
görülmedikçe yürütmenin durdurulması olarak aynı anlama gelen durumlarda hukuka aykı-
kararı dava nihai olarak karara bağlanıncaya rılık şartının da gerçekleşmesi kaydıyla yürütmenin
kadar geçerliliğini korumaktadır. durdurulması kararı verilir.
o. Yürütmenin durdurulması kararı verilen
dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara İdari İşlemin Açıkça Hukuka Aykırı
bağlanır. Olması
İdari işlemin hukuka aykırı olup olmadığı iptal
Yürütmenin Durdurulmasının Esasa davasının sonunda tespit edilebilecek bir durum
İlişkin Şartları olmakla birlikte, yürütmenin durdurulması istenen
işlem ilk bakışta ve dava dilekçesindeki anlatım ve
sunulan bilgi, belge ve kanıtların ilk incelemesin-
de açıkça idari işlemin unsurları açısından huku-
dikkat ka aykırı görünüyorsa bu işlemin yürütülmesinin
Hem Anayasa Md. 125/5 hem de durdurulması için bir neden oluşturur. Hâkimin
İYUK Md. 27/2 uyarınca yürütme- mesleki bilgi, birikim ve tecrübeleriyle bu açık ve
nin durdurulması kararı verilebilmesi bariz hukuka aykırılığı kolayca gözlemlemesi ve
için esasa ilişkin iki şart olan idari işle- saptaması yeterlidir.
min uygulanması halinde giderilmesi
güç veya imkânsız zararların doğması,
hem de işlemin açıkça hukuka aykırı İdari Yargı Yerlerinin Yürütmenin
olması koşullarının birlikte gerçekleş- Durdurulma İstemine İlişkin Kararları
miş olması şarttır. 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun ile
21.02.2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun değişiklik-
leri çerçevesinde, yürütmenin durdurulmasına iliş-
Bir idari işlem açıkça hukuka aykırı görünmek- kin gelen önemli yeniliklerle beraber İYUK’un 27.
le birlikte uygulanması telafisi güç veya imkânsız Maddesinde yürütmeyi durdurma müessesesine
zararlar doğurmuyorsa veya bu tür zararlara neden ilişkin hükümler şöyle sıralanabilir:
olacağı belli olmakla birlikte ilk bakışta açıkça hu- a. Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava
kuka aykırı değilse söz konusu işlemin yürütülme- açılması dava edilen idari işlemin yürütül-
sinin durdurulmasına imkân yoktur. mesini durdurmaz.
Şimdi esasa ilişkin bu iki şartı görelim: b. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işle-
min uygulanması hâlinde telafisi güç veya
İdari İşlemin Uygulanması Halinde imkânsız zararların doğması ve idari işle-
Telafisi Güç veya İmkânsız Zararların min açıkça hukuka aykırı olması şartlarının
Doğması birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı
idarenin savunması alındıktan veya savun-
İptal davası makabline şamil (geçmişe etkili) ma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek
olması hasebiyle dava kabul edilip işlemin iptal yürütmenin durdurulmasına karar verebi-
edilmesi durumunda işlem sanki hiç doğmamış lirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan
gibi işlemden önceki eski durum geri gelir. İşlemi idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alın-
iptal edilen idare eski hukuki ve maddi durumun dıktan sonra yeniden karar verilmek üzere,
geri gelmesi için gerekli işlem, eylem ve önlemle- idarenin savunması alınmaksızın da durdu-
ri almaya mecburdur. Ancak eski durumun geri rulabilir. Ancak kamu görevlileri hakkında
gelmesinin teknik, maddi veya hukuki bakımdan tesis edilen atama, naklen atama, görev ve
mümkün olmadığı, doğacak maddi veya manevi unvan değişikliği, geçici veya sürekli görev-
zararın telafisinin çok zor veya imkânsız olduğu lendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulan-
durumlarda iptal hükmünün herhangi bir anlam,

100
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

makla etkisi tükenecek olan idari işlemler- h. Yürütmenin durdurulmasına dair verilen ka-
den sayılmaz. Yürütmenin durdurulması rarlar on beş gün içinde yazılır ve imzalanır.
kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle i. Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yü-
hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uy- rütmenin durdurulması isteminde bulunu-
gulanması hâlinde doğacak telafisi güç veya lamaz.
imkânsız zararların neler olduğunun belir-
tilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün Yürütmenin Durdurulma Kararlarına
iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine baş- Karşı İtiraz
vurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdu- 1990 yılındaki 3622 sayılı Kanun değişikliğin-
rulması kararı verilemez. den önce yürütmenin durdurulma kararlarına karşı
c. Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin üst idari yargı mercilerine başvuru yolu kapalı olup
durdurulması isteminin yerinde olmadığı yalnızca yürütmeyi durdurma istemini karara bağ-
anlaşılırsa davalı idarenin savunması alın- layan, yani davayı gören mahkemeye davacı veya
maksızın istem reddedilebilir. davalı tarafından itirazda bulunulabiliyordu. Söz
d. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlık- konusu değişiklikten sonra yürütmenin durdu-
larından doğan davaların açılması, tarh rulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı
edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri eğer istem reddolmuşsa davacı, kabul edilip işlemin
mali yükümlerin ve bunların zam ve ce- yürütmesi durdurulmuşsa davalı idare itiraz etme
zalarının dava konusu edilen bölümünün hakkına sahip kılınmıştır.
tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, davacı-
nın gösterdiği adrese tebligat yapılamaması
halinde, yeni adresin bildirilmesine kadar
işlemden kaldırılan vergi davası dosyaların- dikkat
da tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde iş- Yürütmenin durdurulması istemleri
lemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme hakkında verilen kararlar;
konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyan- • Danıştay dava dairelerince veril-
nameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat mişse konusuna göre İdari veya
işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil Vergi Dava Daireleri Kurullarına,
işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yü- • bölge idare mahkemesi kararları-
rütmenin durdurulması istenebilir. na karşı en yakın bölge idare mah-
e. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda kemesine,
İYUK Md. 16’da yer alan tebligat ve cevap • idare ve vergi mahkemeleri ile tek
vermeye ilişkin yazılı süreler kısaltılabilece- hâkim tarafından verilen kararla-
ği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına ra karşı bölge idare mahkemesine
da karar verilebilir. kararın tebliğini izleyen günden
itibaren yedi gün içinde bir defaya
f. Yürütmenin durdurulması kararları temi-
mahsus olmak üzere itiraz edilebilir.
nat karşılığında verilir. Ancak durumun
İtiraz edilen merciler, dosyanın ken-
gereklerine göre teminat aranmayabilir. Ta-
disine gelişinden itibaren yedi gün
raflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan
içinde karar vermek zorundadır. İtiraz
anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması
üzerine verilen kararlar kesindir.
hakkında karar veren daire, mahkeme veya
hâkim tarafından çözümlenir. İdareden ve
adli yardımdan faydalanan kimselerden te-
minat alınmaz. İvedi yargılama usulü ile merkezî ve ortak sı-
g. Yürütmenin durdurulması kararı verilen navlara ilişkin yargılama usulüne tabi davalarda
dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak
bağlanır. verilecek kararlara itiraz edilemez.

101
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Vergi Uyuşmazlıklarından Doğan Yürütmenin Durdurulması


Davalarda Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Sonuçları
İdari yargı yerlerine dava açılmasının idari iş- Yürütmenin durdurulması kararı, iptal dava-
lemin yürütülmesini durdurmayacağı kuralının sının sonucunda olduğu gibi, idari işlemi hukuk
istisnası yukarıda belirtildiği üzere, vergi mahke- düzeninden tamamıyla ortadan kaldırmamakla
melerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan dava- beraber, işlemin icrasını geçici olarak askıya aldı-
ların açılmasının, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ğı için işlemin yapılmasından önceki eski durum
ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve geri gelir, işlem hiç yapılmamış sayılır. Yani, iptal
cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil kararları gibi sonuçları itibariyle makabline şamil-
işlemlerini kendiliğinden durdurmasıdır. Bu kap- dir (geçmişe etkilidir). İşlemin yapılmadan önceki
samdaki vergi uyuşmazlıklarına ilişkin dava açıl- durum ya kendiliğinden, bunun mümkün olma-
dığında yürütmenin durdurulması istemine gerek ması durumunda idarenin alacağı hukuki veya fiili
olmaksızın tahsil işlemi kendiliğinden askıya alınır. önlemlerle geri gelir.
Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin uyuşmazlıklarda
yukarıdaki kuralın yani dava açılmasıyla isteme ge-
rek olmaksızın kendiliğinden yürütmenin durma-
dikkat
sının dört istisnası vardır: İdare, İYUK Md. 28/1’e göre, ida-
a. Davacının gösterdiği adrese tebligat yapı- ri yargı yerlerinin iptal ve tam yargı
lamaması halinde yeni adresin bildirilme- davalarında esasa ilişkin kararlarında
sine kadar işlemden kaldırılan vergi davası olduğu gibi yürütmenin durdurulma-
dosyalarında tahsil işlemine yeniden devam sına ilişkin kararlarının da gereğine
edilir. Bu dosya için verilmiş yürütmenin göre, gecikmeksizin işlem tesis etmeye
durdurulması kararı kendiliğinden hüküm- veya eylemde bulunmaya mecburdur.
süz kalır (İYUK, 26/3-27/4). Bu süre hiçbir şekilde kararın idare-
b. İşlemden kaldırılan dosyanın “yeniden iş- ye tebliğinden başlayarak otuz günü
leme konulmasının”, tahsil işlemi üzerinde geçemez. Bu sürenin bir ruhsat olma-
herhangi bir etkisi yoktur; tahsil işlemine yıp zaruri durumlar için öngörülmüş
devam edilir. Bu gibi durumlarda, tahsil azami süre olduğuna dikkat etmek
işlemlerinden dolayı açılan davalar, tah- gerekir. Normal koşullarda idarenin
sil işlemini durdurmaz. Tahsil işleminin yürütmenin durdurması kararlarını
durdurulabilmesi için, yükümlünün vergi derhal yerine getirmesi gerekir.
mahkemesinden yürütmenin durdurulması
kararı alması gerekir (İYUK, 27/4).
c. İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzeri- İdare, yürütmeyi durdurma kararı verilen işle-
ne yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden mini henüz uygulamaya başlamamışsa, işlemi uy-
dolayı açılan davalar, tahsil işlemini dur- gulamaktan vazgeçer. İşlemi uygulamaya koymuşsa
durmaz. Tahsil işleminin durdurulması için uygulamayı keserek bu yöndeki işlem ve eylemleri-
vergi mahkemesinden yürütmenin durdu- ne son verir. Eğer idare işlemin uygulanmasını bi-
rulması istenmelidir (İYUK, 27/4). tirmişse alacağı hukuki ve fiili düzeltici önlemlerle
d. Vergi ve benzeri mali yükümlülüklere kar- işlemin yapılmasından önceki eski durumun geri
şı, vergi mahkemelerinde açılan davanın gelmesini sağlamak zorundadır.
yürütmeyi durdurması, temyiz veya istinaf İdarenin iptal kararını yerine getirme yüküm-
aşamasını kapsamaz. Ancak, bu kararların lülüğü, iptal davalarında yargı yerlerince verilen
teminat karşılığında yürütülmesinin dur- yürütmeyi durdurma kararları için de aynen geçer-
durulmasına temyiz istemini incelemeye lidir. Binaenaleyh, iptal ya da tam yargı davalarına
yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya ait nihai hükümlerin yerine getirilmemesinde ol-
istinaf başvurusunu incelemeye yetkili duğu gibi, idarenin yürütmenin durdurulması ka-
bölge idare mahkemesince karar verilebilir rarlarının gereğini yerine getirmemesi ağır hizmet
(İYUK, 52/1). kusuru olup mali sorumluluğunu gerektirir. İşlemi

102
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

yürürlükten kaldırmayan, geciktirerek uygulayan veya gereği gibi uygulamayan idare aleyhine açılacak da-
vada, tazminat (tam yargı davasını) görecek görevli ve yetkili idari yargı mercii, iptal kararını vermiş olan
mahkemedir.
İdarenin yargı kararını yerine getirmemesi sonucu açılan tazminat davası sonucu tazminat ödemesi, yü-
rütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Yani idarenin
yargı kararını uygulamak ya da tazminat ödemek gibi bir tercihi ya da takdir yetkisi asla bulunmamaktadır.

Yaşamla İlişkilendir

T.C. D A N I Ş T A Y günlü işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İdare


Onikinci Daire Mahkemesince, tarafları, konusu ve sebebi aynı
olan bir dava görülmekte iken ikinci davanın esa-
Esas No : 2013/1330
sının derdestlik nedeniyle incelenemeyeceği, da-
Karar No : 2013/4438 vacının bu davayla ulaşmak istediği amacın, dört
Özeti : Komiser yardımcılığı kursunu 1999 yıllık yükseköğrenimi bitirme tarihinin (A) gru-
yılında bitiren davacının, yükseköğrenimi bitir- bu polis amiri sayılma tarihi olarak kabul edilme-
diği tarihten geçerli olarak (A) grubu polis amiri si olduğu, fakat idarece davacının (A) grubu polis
statüsünde değerlendirilmesi istemiyle yaptığı amiri sayılmasında idareye başvuruda bulunduğu
başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali is- 14.04.2008 tarihinin esas alındığı ve bunun da
temiyle açtığı davada derdestlik bulunmadığı Çorum İdare Mahkemesinin 16.04.2012 gün-
hakkında. Temyiz İsteminde Bulunan(Davacı) : lü ve E:2012/241, K:2012/362 sayılı kararına
… Vekili : Av. … Karşı Taraf (Davalı) : Emniyet dayandığı, anılan kararın 01.06.2012 tarihinde
Genel Müdürlüğü Vekili : Hukuk Müşaviri … İs- temyiz edildiği, dolayısıyla işbu davanın açıldığı
temin Özeti : Tokat İdare Mahkemesince verilen 28.08.2012 tarihi itibarıyla davacının hangi ta-
31/12/2012 tarih ve E:2012/600; K:2012/952 rihten geçerli şekilde (A) grubu polis amiri sayı-
sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 lacağına ilişkin derdest bir davanın bulunduğu,
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. buna göre konuya ilişkin derdest bir dava varken,
maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulma- hukuken yeni bir durum ortaya çıkmaksızın,
sı istenilmektedir. Savunmanın Özeti : İstemin aynı konuda yapılmış olan ikinci bir başvuru
reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Tetkik üzerine açıldığı anlaşılan işbu davanın derdestlik
Hâkimi: … Düşüncesi : Kararın bozulması ge- nedeniyle incelenemeyeceği gerekçesiyle dava in-
rektiği düşünülmüştür. celenmeksizin reddedilmiştir. Davacı tarafından,
TÜRK MİLLETİ ADINA Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince sürülerek temyizen incelenip bozulması istenil-
dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürüt- mektedir. 4/2/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi
menin durdurulması istemi hakkında bir karar Gazetede yayımlanan ve 1/10/2011 tarihinde yü-
verilmeyerek işin gereği düşünüldü: Dava; komi- rürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanununun
ser yardımcılığı kursunu 30.06.1999 tarihinde ‘’Dava şartları’’ başlıklı 114. maddesinde, aynı
bitiren ve yargı kararı gereği (A) grubu polis amiri davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görül-
statüsünde değerlendirilen davacının, dört yıllık mekte olmaması ve aynı davanın, daha önceden
yükseköğrenimi bitirdiği 02.06.2003 tarihi itiba- kesin hükme bağlanmamış olması dava şartları
rıyla (A) grubu polis amiri statüsünde değerlen- arasında sayılmıştır. 2577 sayılı İdari Yargıla-
dirilerek kıdem ve terfi geçerlik tarihlerinin buna ma Usulü Kanununda “derdestlik” müessesesi
göre düzenlenmesi talebiyle yaptığı 20.07.2012 düzenlenmemiş ve Kanunun 31. maddesinde,
günlü başvurusunun reddine ilişkin 07.08.2012 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve onun

103
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

yerine çıkarılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu- anlaşılmıştır. Her ne kadar İdare Mahkemesince,
nun derdestlik ile ilgili maddelerine atıfta bulu- davacının hangi tarihten geçerli olacak şekilde
nulmamış olmakla birlikte, tarafları ve konusu (A) grubu polis amiri sayılacağına ilişkin derdest
aynı olan iki davanın açılmış olması, daha açık bir davanın bulunduğundan ve bu davanın tem-
bir ifadeyle, aynı davanın daha önce aynı veya yiz aşamasında olduğundan bahisle derdestlik ne-
başka bir mahkemede açılmış ve görülmekte deniyle dava reddedilmiş ise de; söz konusu dava-
olduğunun saptanması halinde, ikinci davanın nın, davacının (A) grubu polis amiri statüsünde
derdestlik nedeniyle incelenme olanağı bulun- değerlendirilmesi talebiyle yaptığı başvurusunun
madığı tartışmasızdır. Dosyanın incelenmesin- reddine yönelik işleme ilişkin olduğu, bakılan
den, 30.06.1999 tarihinde komiser yardımcılığı davanın ise davacının dört yıllık yükseköğreni-
kursunu bitirerek (B) grubu polis amiri olan ve mi tamamladığı tarihten geçerli olarak (A) grubu
(A) grubu polis amiri olma şartlarında değişik- polis amiri statüsünde değerlendirilmesi talebiy-
lik yapan 4638 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği le yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin
21.04.2001 tarihi itibarıyla devam etmekte oldu- iptali istemiyle açıldığı, dolayısıyla her iki dava-
ğu dört yıllık yükseköğrenimini 02.06.2003 tari- nın konularının farklı olduğu görülmüştür. Öte
hinde tamamlayan davacının, 4638 sayılı Yasanın yandan, davacının (A) grubu polis amiri statü-
yürürlüğe girdiği 21.04.2001 tarihinde komiser sünde değerlendirilmesi talebiyle yaptığı başvu-
yardımcılığı kursuna devam edenlerle ilgili olarak rusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle
Anayasa Mahkemesince verilen 07.02.2008 gün- açtığı davada Mahkemece verilen iptal kararında
lü ve E:2005/38, K:2008/53 sayılı iptal kararı ‘’Davacının (A) grubu polis amiri statüsünü baş-
üzerine (A) grubu polis amiri sayılması istemiyle vuru tarihi itibarıyla kazanacağının tartışmasız
14.04.2008 tarihinde davalı idareye başvurduğu, olduğu’’ yolunda bir ifadeye yer verilmiş ise de,
bu başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali bu ifadenin davacının dört yıllık yükseköğreni-
istemiyle açtığı davanın reddine ilişkin Çorum mi tamamladığı tarihten geçerli olarak (A) grubu
İdare Mahkemesi kararının Danıştay Onikin- polis amiri statüsünde değerlendirilemeyeceğine
ci Dairesinin 30.01.2012 gün ve E:2010/5158, yönelik bir gerekçeye ya da hükme dayanmadı-
K:2012/657 sayılı kararı ile bozulduğu, anılan ğı, zira söz konusu davada davacının bu yönde
Mahkemece bozma kararına uyularak verilen bir talebinin bulunmadığı açıktır. Bu durumda,
16.04.2012 günlü ve E:2012/241, K:2012/362 derdest olduğu belirtilen dava ile bakılmakta olan
sayılı kararla “...Anayasa Mahkemesinin davanın konuları farklı olduğundan işin esasının
17.03.2011 günlü ve E:2010/106, K:2011/55 incelenmesi gerekirken davanın derdestlik nede-
sayılı kararı doğrultusunda davacının (A) grubu niyle incelenmeksizin reddedilmesinde hukuki
polis amiri olarak değerlendirilmesi gerektiği ve isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle,
davacının bu statüsünü davalı idareye başvuru davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme
tarihi itibarıyla kazanacağının tartışmasız oldu- kararının bozulmasına, yeniden bir karar veril-
ğu” ifadelerine yer verilerek dava konusu işlemin mek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderil-
iptal edildiği, söz konusu iptal kararının temyiz mesine, 40 TL harç ile 15 TL posta ücretinin is-
edildiği ve bakılan davanın açıldığı tarihte sözü temi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ
edilen davanın derdest olduğu, davacının dört tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın
yıllık yükseköğrenimi bitirdiği 02.06.2003 tarihi düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 27/05/2013
itibarıyla (A) grubu polis amiri sayılarak kıdem tarihinde oybirliği ile karar verildi.
ve terfi geçerlik tarihlerinin buna göre düzen-
lenmesi istemiyle 20.07.2012 tarihinde yaptığı
Kaynak: https://www.danistay.gov.tr/upload/
başvurusunun dava konusu işlemle reddedildiği
guncelkarar/12_06_2014_081643.pdf

104
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Öğrenme Çıktısı
2 Derdestlik, zamanaşımının kesilmesi, hüküm verme zorunluluğu, genişletme ve değiştirme
yasaklarını tespit edebilme ve yürütmenin durdurulmasının hukuki niteliğini, özelliklerini,
şartlarını ve sonuçlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yürütmenin durdurulması İdari yargılama usulündeki


İdari yargıda derdestlik kav-
müessesesi ile iptal kararını genişletilme veya değiştiril-
ramını araştırınız.
ilişkilendiriniz. me yasağını anlatınız.

DİLEKÇELER ÜZERİNE İLK görüşünü almadan yargı yerinin tek taraflı olarak
İNCELEME karar alması nedeniyle karşılıklı tartışma ilkesini
zedelemektedir.
İptal ve tam yargı davalarının ön koşullar yö-
nünden incelenmesinde, “usul esasa mukaddem-
dir” kuralı mucibince, idari yargı yerleri davalara Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme Usulü
konu uyuşmazlıkları esasa girmeden önce usul yö- ve Hususları
nünden bir ilk ya da ön incelemeye tabi tutarlar. Dilekçeler Danıştay’da Evrak Müdürlüğünce
İdari yargıda dava dosya üzerinden görüldüğü için, kaydedilir ve Genel Sekreterlikçe görevli dairelere
davanın esası hakkında isabetli ve sağlıklı karar ve- havale olunur.
rilmesi için ilk inceleme aşamasında gerekli evrakın
tamamlanması, yani dosyanın tekemmül etmesi Bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde di-
zorunlu bir ön koşuldur. İlk inceleme aşamasında, lekçeler, evrak bürosunca kaydedilerek ilgili mahke-
İYUK Md. 14/3’te belirtilen hususlar açısından da- melere havale olunur. Dilekçe sahibine evrakın tarih
vayı kabul edilebilirlik yönünden inceleyen yargı ve sayısını gösterir ücretsiz bir alındı kâğıdı verilir.
yeri, kanunen öngörülen koşullara uygun olması
halinde davayı kabul edip dinlemeye başlayabilece-
ği gibi, saptadığı eksiklik ve yanlışlıkların özelliğine dikkat
göre “dilekçenin reddine” veya “davanın reddine” Dilekçeler, Danıştay’da daire başkanının
karar verebilir. görevlendireceği bir tetkik hâkimi, idare ve
İlk inceleme usulü hukukumuza 1931 yılında vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı
kabul edilen 1859 sayılı Kanun ile girip 1938 yı- veya görevlendireceği bir üye tarafından:
lında kaldırılmış, sonra 1959 yılında tekrar kabul a. Görev ve yetki,
edilerek 521 sayılı eski Danıştay Kanunu ile 1982 b. İdari merci tecavüzü,
tarihli İYUK tarafından yer almaya devam etmiştir. c. Ehliyet,
İlk inceleme usulü, önkoşullar yönünden davala- d. İdari davaya konu olacak kesin ve yürü-
rın sürüncemede kalmasını önleyen, basit ve süratli tülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
işleyen bir mekanizmadır. Dava dilekçesindeki bi- e. Süre aşımı,
çimsel eksikliklerin giderilmesi bakımından olum- f. Husumet,
lu bir yol olan ilk inceleme usulü; görev, süre, ehli- g. Dava dilekçesinin şekil şartlarını belirleyen
yet, dava konusunun niteliği, idari merci tecavüzü 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları,
gibi diğer önemli ve karışık nedenlerde tarafların Yönlerinden sırasıyla incelenir.

105
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Dilekçeler bu yönlerden kanuna aykırı görülür- İdari Merci Tecavüzü


se durum; görevli daire veya mahkemeye bir rapor İdari yargı yeri;
ile bildirilir. Tek hâkimle çözümlenecek dava dilek-
a. Kanunun istisnai olarak dava açılmadan
çeleri için rapor düzenlenmez ve ilk inceleme üze-
önce idari mercilere başvurulmasını zorun-
rine verilecek kararları içeren 15. madde hükümleri
lu tuttuğu,
ilgili hâkim tarafından uygulanır.
b. Salt idari eylemlerden kaynaklanan tam
İlk incelemeyi yapanlar, bu noktalardan kanuna
yargı davalarında, idareye başvurarak ver-
aykırılık görmezler veya daire veya mahkeme ta-
diği zararı gidermesini istemek suretiyle ön
rafından ilk inceleme raporu yerinde görülmezse,
karar alınmasının zorunlu olduğu,
tebligat işlemi yapılır.
ancak bu başvuruların yapılmadan dava açılma-
İlk incelemede kanunda sayılan hususların
sı durumlarında, “dilekçenin görevli idare merciine
araştırılması, bunlarda saptanan kanuna aykırı-
tevdiine” karar verir. İdare merciine tevdi kararın-
lıkların rapor edilmesi ve kanuna aykırılık görülme-
dan sonra, idarenin vereceği açık veya zımni ret ka-
mesi hâlinde tebligata çıkılması dilekçenin alındığı
rarından sonra davacının idari yargıya tekrar dava
tarihten itibaren en geç on beş gün içinde sonuç-
açması gerekir. Görevli idare merciine tevdi kararı-
landırılır.
na karşı kanun yollarına başvurulabilir.
Yukarıda sayılan hususların ilk incelemede de-
Dilekçelerin görevli mercie tevdii hâlinde,
ğil de davanın sonraki ilerleyen aşamalarında tespit
Danıştay’a veya ilgili mahkemeye başvurma tarihi,
edilmesi hâlinde, “ilk inceleme üzerine verilecek
kanunda öngörülmüş idari mercie başvurma tarihi
kararların” belirlendiği 15. Madde hükümleri aynı
olarak kabul edilir. İstisnai olarak öngörülen (“a”
şekilde uygulanır.
bendinde belirtilen) idari mercie zorunlu başvuru
çerçevesinde idari yargı yerleri, dava açma süresin-
İlk İnceleme Üzerine Verilecek den daha kısa tutulan idari başvuru geçtikten sonra
Kararlar ancak dava açma süresi içinde açılan davaları, süre
İptal ve tam yargı davalarının ön koşullar yö- aşımı ya da idari merci tecavüzü nedeni ile reddet-
nünden değerlendirilmesinde, ilk inceleme aşa- mektedirler. Uyuşmazlığın yargı önüne gelmeden
masında göz önüne alınan hususlar genişçe ele çözülmesini amaçlayan ve davacıya bir olanak sağ-
alınmıştı. O nedenle burada, İYUK’un 14 ve 15. layan zorunlu idari başvuru yoluna başvurma sü-
Maddeleri çerçevesinde, Danıştay veya idare ve ver- resinin geçirilmesi nedeniyle açılan davaların, dava
gi mahkemelerince yukarıda ilk inceleme aşama- açma süresinin geçirilmediği hâlde reddedilmesine
sında göz önünde bulundurulacak hususlarda rast- idari yargının varlık nedeni ve genel amaçları düşü-
lanacak kanuna aykırılıklar, bunların sonuçları ve nüldüğünde katılmak çok zordur.
yapılacak işlemler aşağıda kısaca belirtilmektedir.
Ehliyet
Görev ve Yetki Davacının davada taraf olma ya da dava açma
İdari yargıya açılan davanın adli yargının görev ehliyeti yoksa yani, iptal davalarında subjektif (özel)
alanına girdiği saptanmışsa (dış görev sorunu), gö- dava yeteneği (menfaat bağı) ya da tam yargı dava-
revsizlik kararı verilerek “dava reddedilir”. Bu görev- larında ihlal edilmiş hakkı yoksa “davanın reddine”
sizlik kararına karşı kanun yollarına başvurulabilir. karar verilir. Davanın ehliyet yönünden reddine iliş-
kin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir.
Dava, idari yargının görev alanına girmekle be-
raber görevli veya yetkili olmayan idari yargı yerine Davanın ehliyetli şahsın avukat olmayan vekil ta-
açılmışsa, görev veya yetki yönünden görevsizlik rafından açılması halinde otuz gün içinde davacının
kararı verilerek “dava reddedilir” ve dava dosya- bizzat veya kanunen vekil tayin edeceği avukat tara-
sı görevli veya yetkili mahkemeye gönderilir. Bu fından açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilir.
görevsizlik kararına karşı kanun yollarına başvuru Avukat olmayan vekil tarafından açılan davalarda di-
kapalıdır. lekçenin reddi kararlarına karşı kanun yolu kapalıdır.

106
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdari Davaya Konu Olacak Kesin ve Yürütülmesi Gereken


Bir İşlem Olup Olmadığı
Davaya konu olan işlem kesin ve icrai bir işlem olmayıp hazırlayıcı, yol gösterici, planlayıcı, öneri ve
danışma niteliğinde bir işlem ise “davanın reddine” karar verilir. Bu kararlara karşı kanun yollarına başvu-
rulabilir.

Süre Aşımı
İdari yargıda usul hukukunun parçası olan sürenin kamu düzeninden olması ve hak düşürücü
niteliğe sahip olması yönünden, kanunen öngörülen dava açma süresinin geçmesi durumunda “süre
aşımından davanın reddine” karar verilir. Süre aşımından dolayı davanın reddi kararlarına karşı ka-
nun yolları açıktır.

Husumet
İdari yargıda davalı (hasım) konumunda istisnasız her zaman idare bulunur. Ancak aslında yargılanan
idare değil, idarenin tesis ettiği idari işlemdir. Çünkü esas olan, idarenin işlem, eylem ve sözleşmelerinin
denetlenmesi yoluyla işlemlerindeki hukuka aykırılıkların giderilmesi, böylelikle hukuk devletinin gerçek-
leştirilmesidir.
Binaenaleyh, davanın hasım (davalı) gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması hâlinde, ida-
ri yargı yeri kendiliğinden düzeltimde bulunarak dava dilekçesinin tespit edilecek “gerçek ve doğru hasma
tebliğine” karar verir. İdari yargıda davanın ya da dilekçenin reddedilemeyeceği tek ilk inceleme hususu,
dava dilekçesinde davalı hasımın yanlış gösterilmesi ya da hiç gösterilmemesi hâlidir.
Dilekçenin gerçek hasma tebliği kararlarına karşı kanun yollarına başvurulamaz.

Dava Dilekçesindeki Sakatlıklar


İYUK Md. 3’te belirtilen dava dilekçesinin taşıması gereken unsurlardaki eksiklik ve yanlışlıkların, Md.
5’te öngörülen aynı dilekçe ile birden çok işleme karşı dava açılması veya birden çok kişinin dava açması
koşullarındaki sakatlıkların ortaya çıkması durumunda, otuz gün içinde hataların giderilip yeniden düzen-
lenerek dava açılmak üzere “dilekçelerin reddine” karar verilir. Bu çerçevedeki dilekçenin reddi kararlarına
karşı kanun yollarına başvurulamaz.
Dilekçelerin dava konusu işlemin idarece ilgiliye tebliğ tarihini içermemeleri, davacı veya vekilinin
ad-soyadları, adresleri veya imzalarının bulunmaması gibi İYUK Md. 3’te belirtilen koşulları taşımaması
nedeniyle reddedilmesi üzerine, otuz gün içinde hataların giderilip yeniden düzenlenerek yeni dilekçeyle
dava açılması hâlinde ayrıca harç alınmaz.
Ayrıca dilekçenin reddedilmesi üzerine otuz gün içinde yeniden verilen dilekçelerde, aynı yanlışlıklar
yapıldığı takdirde dava reddedilir.
Buraya kadar anlatılan idari yargı yerlerinin ilk incelemede göz önüne alacağı konuları ve bunlarda
ortaya çıkacak kanuna aykırılık hâllerinde alacağı kararları bir bütün olarak aşağıdaki tabloda görmek
mümkündür.

107
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Tablo 3.1 İdari yargı Yerlerinin İlk İncelemede Göz Önünde Bulunduracakları Hususlar ve Verecekleri Kararlar
DAVANIN DİLEKÇENİN KANUN
İLK İNCELEME KONULARI DİĞER
REDDİ REDDİ YOLLARI
Adli Yargının Görev Alanına
DAVANIN
Giren Konularda Görevsizlik AÇIK
REDDİ
Kararı
İdari Yargının Görev Alanına DOSYANIN GÖREVLİ VE
DAVANIN
Giren Konularda Görevsizlik ve YETKİLİ MAHKEMEYE KAPALI
REDDİ
Yetkisizlik Kararı HAVALESİ
DİLEKÇENİN GÖREVLİ
İdari Merci Tecavüzü AÇIK
İDARE MERCİİNE TEVDİİ
DAVANIN
Ehliyet AÇIK
REDDİ
İdari Davaya Konu Olacak
DAVANIN
Kesin ve Yürütülmesi Gereken AÇIK
REDDİ
Bir İşlem Olup Olmadığı
DAVANIN
Süre Aşımı AÇIK
REDDİ
DİLEKÇENİN GERÇEK
Husumet KAPALI
HASMA TEBLİĞİ
İYUK 3. ve 5. Maddelerde
DİLEKÇENİN
Belirtilen Hususlara Uygun KAPALI
REDDİ
Olup Olmadıkları
Avukat Olmayan Vekil DİLEKÇENİN
KAPALI
Tarafından Açılan Dava REDDİ

İlk İnceleme Üzerine Verilecek Kararlara Karşı Kanun Yollarına Başvuru


İYUK Md. 15/4’te ilk inceleme üzerine verilecek Danıştay ve mahkeme kararlarına karşı Danıştay’a
kararın düzeltilmesi ve temyiz yoluna, tek hâkim kararlarına karşı BİM’e istinaf yoluna başvurulabilecek ve
başvurulamayacak durumlar belirtilmektedir. Bunları bir tablo ile aşağıdaki gibi ifade etmek mümkündür.

Tablo 3.2 İlk İnceleme Üzerine Verilen Kararlara Karşı Kanun Yollarına Başvurunun Açık ve Kapalı Olduğu Durumlar
Kanun Yolu (İlgisine göre İstinaf veya Temyiz Kanun Yolu (İlgisine göre İstinaf veya Temyiz
Yolu) Açık Olan Kararlar Yolu) Kapalı Olan Kararlar
• Adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle • İdari yargının görevli olduğu konularda
verilen görevsizlik kararları davanın reddedilip dosyanın görevli ve yetkili
• Ehliyet yönünden davanın reddi kararları yargı yerine gönderilme kararları
• Konu yönünden (kesin ve icrai bir işlem olmadığı • Dava dilekçesinin gerçek hasma tebliğ
için) davanın reddi kararları kararları
• Süre aşımından davanın reddi kararları • İYUK Md. 3 ve 5 kapsamındaki dilekçe ret
• İlgili idari mercie tevdii kararları kararları
• Avukat olmayan vekil tarafından açılan
dilekçenin reddi kararları

108
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Öğrenme Çıktısı
3 Dava dilekçeleri üzerinde ilk inceleme hususlarını ve bunun üzerine verilecek kararları
sıralayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdari yargıda ehliyet yoklu- Davanın reddi ile dilekçe- İlk inceleme üzerine verilen
ğu halinde verilecek kararı nin reddi durumlarını iliş- kararlara karşı kanun yolla-
araştırınız. kilendiriniz.. rına başvuruyu anlatınız.

YARGILAMA VE HÜKÜM AŞAMASI rarlarına karşı kanun yolları dışında başvuru yolla-
İdari davalar açıldıktan sonra, dilekçeler üzerin- rından olan “açıklama” ve “yanlışların düzeltilmesi”
de yapılan ilk incelemede kanuna aykırılık, sakatlık bu kısımda ele alınıp açıklanacaktır.
veya eksiklik saptanmazsa hâkim, mahkeme veya
Danıştay dairesi tarafından işin esasına girilerek Tebligat ve Cevap Verme
davanın görülmesi ve yargılama aşaması başlar. Bu Dilekçeler üzerinde yapılan ilk incelemede ka-
bağlamda, öncelikle tebligat ve cevap verme aşa- nuna aykırılık, sakatlık veya eksiklik saptanmazsa,
ması ile başlayan yargılama süreci, dosyaların ince- birinci dava dilekçesinin ve eklerinin birer örneği
lenmesi ile devam eder. Her ne kadar idari yargıda davalı idareye bildirilir. Dava dilekçesinin tebliğiyle
evrak üzerinden inceleme ve re’sen tahkik (mahke- davalı idarenin cevap verme yükümlülüğü doğar.
menin aktifliği) ilkesi çerçevesinde Danıştay, bölge Davalı, kendisine tebliğ edilen dava dilekçesine,
idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemele- otuz gün içinde cevap verir. Davalı idarenin bu ilk
rinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit in- cevabına birinci savunma da denir. Davalının ilk
celemeleri kendiliklerinden yapmaları esas olsa da, savunması mahkemece davacıya tebliğ olunur.
lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her
türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer Davacı, kendisine tebliğ edilen birinci savun-
yerlerden isteyebilirler. manın tebliğini izleyen otuz gün içinde idarenin
savunmasına cevap niteliğindeki ikinci dilekçesini
Ayrıca idari yargıda yazılılık, dosya ve evrak verir ve bu dilekçe de davalıya tebliğ olunur. Da-
üzerinden inceleme esas kural olmakla birlikte da- valı idare ikinci dilekçeye karşı otuz günde ikinci
vaların görümü aşamasında istisnai olarak sözlü bir savunmasını hazırlar ve bu da davacıya tebliğ edilir.
yargılama usulü olarak duruşma kurumuna kulla- İdarenin ikinci savunması davacıya tebliğ edilme-
nılabilmektedir. Duruşmanın şartları, usulü, esas- den dosyanın incelenmesi usule aykırılık oluştu-
ları ve duruşmalı işlerde karar verilmesi de İYUK rur ve kanun yolunda mahkeme kararını bozma
17-19. maddeleri arasında düzenlenmektedir. nedenidir. Bu ikinci savunmaya karşı davacı cevap
Yargılama aşamasında yine seyrek görülmekle veremez. Ancak, davalının ikinci savunmasında,
beraber tarafların kişilik veya niteliğinde değişik- davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar
lik olması durumunda yargılamanın durması ile bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa
gösterilen adrese tebligat yapılmaması durumunda mahkemenin kararıyla davacıya cevap vermesi için
dosyanın işlemden kaldırılması usulleri ile yargı ka- bir süre daha verilebilir.

109
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

vesinde Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare


ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara
ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mah-
dikkat
Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı,
kemeler alacakları ara kararla, belirlenen süre için-
tebliğ tarihinden itibaren otuz gün
de lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her
içinde cevap verebilirler. Bu süre
türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer
ancak haklı sebeplerin bulunması
yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, il-
hâlinde, taraflardan birinin isteği üze-
gililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburi-
rine görevli mahkeme kararı ile otuz
dir. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde bu süre,
günü geçmemek ve bir defaya mahsus
bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geç- Bölge idare mahkemelerindeki istinaf kanun
mesinden sonra yapılan uzatma talep- yolu incelemeleri ile idare ve vergi mahkemelerin-
leri kabul edilmez. de heyet halinde görülen davalarda, birinci fıkrada
Ayrıca, yürütmenin durdurulması belirtilen bilgi ve belgelerin istenmesine ve ek süre
istemli davalar (İYUK Md. 27/4) ile verilmesine ilişkin ara kararları daire başkanı, mah-
ivedilikle karar verilmesi gereken du- keme başkanı veya dosyanın havale edildiği üye ta-
rumlarda otuz günlük cevap verme rafından da verilebilir.
süreleri yargı kararıyla kısaltılabilir. Taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine
getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar
üzerindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir
Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri ve ara kararında bu husus ayrıca belirtilir.
savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin gü-
iddia edemezler. venliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin
Ancak, 11.4.2013 tarihli ve 6459 sayılı Kanun güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı
ile bu hususla ilgili şu önemli yenilik getirilmiştir: devletlere de ilişkin ise, Cumhurbaşkanı ya da ilgili
Tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan, gerekçesi-
miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmek- ni bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri
sizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek vermeyebilir. Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanı-
suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir larak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez.
ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün Bu çerçevede, dava dosyalarının incelenme-
içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edi- sine ilişkin genel hükümler öngören İYUK Md.
lir. Adli yargıda “ıslah” müessesesinin idari yargıda 20’de10/06/1994 tarihinde 4001/10 sayılı Kanun
uygulanmaya başlaması olarak değerlendirilebile- ile yapılan iki değişiklikle, savunma eşitliğini sağla-
cek bu düzenleme, idari yargıda davaların açılıp maya yönelik adım atılmıştır. Buna göre:
görülmeye başlanmasıyla birlikte artık davanın teb- a. İYUK Md. 20/3’e, “Verilmeyen bilgi ve bel-
dil veya tevsii edilemeyeceği kuralının, davacının gelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya
hak ve menfaati lehine getirilmiş bir istisnası olarak göre karar verilemez.” cümlesi eklenmiştir.
da nitelendirilebilir. b. İYUK Md. 20/4 fıkrasını oluşturan “Geti-
Tüm bu aşamaların tamamlanmasıyla sonuçta rilen veya idarece gönderilen gizli belge ve
dava dosyası tekemmül etmiş olur. Davalara ilişkin dosyalar, taraf ve vekillerine incelettirile-
işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin mez.” cümlesi çıkarılmıştır.
savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahke-
me başkanlığına gönderilir.
Danıştay’da Dosyaların İncelenmesi
Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla
Dosyaların İncelenmesi baktığı davalarda dilekçelerin bildirim aşaması
İdari yargılama sistemimizde esas olan yazılı tamamlandıktan sonra dava dosyası daire başkanı
yargılama, dosya ve evrak üzerinden inceleme ve tarafından görüş bildirilmek üzere Danıştay Baş-
re’sen tahkik (mahkemenin aktifliği) ilkeleri çerçe- savcılığına gönderilir. Başsavcı, dava dosyalarını

110
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

uygun göreceği görev ayırımına göre dosyayı ince-


lemek ve görüş bildirmek üzere Danıştay savcıla-
rından birine havale eder.
Savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla dikkat
Danıştay’da görülen dava dosyalarından kendile- İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlem-
rine havale olunanları Başsavcı adına incelerler ve lerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygu-
esas hakkındaki düşüncelerini, bir ay içinde gerek- lanır:
çeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse a. İhaleden yasaklama kararları hariç ihale
durumu sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler. işlemleri.
Savcılar, ilgili yerlerden Danıştay Başkanlığı aracı- b. Acele kamulaştırma işlemleri.
lığı ile her türlü bilgileri isteyebilecekleri gibi işlem c. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları.
dosyalarını da getirtebilirler. d. 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi
Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış,
02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun çerçe-
tahsis ve kiralama işlemleri.
vesindeki yeni düzenleme uyarınca, Danıştay’da ilk
e. 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Ka-
derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcı-
nunu uyarınca, idari yaptırım kararları
nın esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ
hariç çevresel etki değerlendirmesi sonu-
edilir. Taraflar, tebliğden itibaren on gün içinde gö-
cu alınan kararlar.
rüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.
f. 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Ris-
ki Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
İdare ve Vergi Mahkemelerinde Hakkında Kanun uyarınca alınan Cum-
Dosyaların İncelenmesi hurbaşkanı kararları.
İdare ve vergi mahkemeleriyle bölge idare mah-
kemelerinde savcılık ve tetkik hâkimliği kurumları
yoktur. Dolayısıyla dosyaların incelenip rapor ha- İvedi yargılama usulünde:
zırlanması mahkeme başkanının görevlendireceği a. Dava açma süresi otuz gündür.
bir mahkeme üyesi tarafından gerçekleştirilir.
b. İvedi yargılama usulünde, idari dava açıl-
madan önce idari işlemin kaldırılması, geri
Davaların İncelenme Sırası alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkeme- yapılmasının üst makamdan, üst makam
lerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda be- yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari
lirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay dava açma süresi içinde istenmesine ve bu
için Başkanlar Kurulunca; diğer mahkemeler için başvurunun işlemeye başlamış olan idari
Hâkimler ve Savcılar Kurulunca konu itibariyle dava açma süresini durdurmasına ilişkin
tespit edilip Resmî Gazete’de ilan edilecek öncelikli İYUK’un “üst makamlara başvurma” baş-
işler göz önünde bulundurulmak suretiyle geliş ta- lıklı 11. Maddesinin hükümleri uygulan-
rihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra maz.
dâhilinde bir karara bağlanır. c. Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava
Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır.
ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itiba- d. Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğin-
ren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır. den itibaren on beş gün olup bu süre bir
defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş
gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya
İvedi Yargılama Usulü savunma verme süresinin geçmesiyle dosya
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile idari tekemmül etmiş sayılır.
yargı sistemimize, altı tane kritik ve işin mahiyeti e. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin
gereği daha hızlı yürütülmesi kamu yararı ve kamu olarak verilecek kararlara itiraz edilemez.
düzeni açısından önem arz eden dava için “ivedi
yargılama usulü” getirilmiştir. f. Bu davalar dosyanın tekemmülünden itiba-
ren en geç bir ay içinde karara bağlanır. Ara

111
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan
da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilik- davalara ilişkin yargılama usulünde:
le sonuçlandırılır. a. Dava açma süresi on gündür.
g. İvedi yargılama usulüne göre karara bağlan- b. İYUK’un “üst makamlara başvurma” baş-
mış davalar için bölge idare mahkemelerine lıklı 11. Maddesinin hükümleri uygulan-
istinaf yolu öngörülmemiş olup ilk derece maz.
mahkemelerinin nihai kararlara karşı tebliğ
c. Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava
tarihinden itibaren on beş gün içinde tem-
dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır.
yiz yoluna başvurulabilir.
ç. Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğin-
h. Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir
den itibaren üç gün olup, bu süre bir defaya
ve tebliğe çıkarılır. Bu çerçevede İYUK’un
mahsus olmak üzere en fazla üç gün uzatı-
“temyiz dilekçesi” başlıklı 48. maddesinin
labilir. Savunmanın verilmesi veya savunma
ivedi yargılama usulü için öngörülen esas ve
verme süresinin geçmesiyle dosya tekem-
usullere aykırı olmayan hükümleri kıyasen
mül etmiş sayılır.
uygulanır.
d. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin
ı. Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi on
olarak verilecek kararlara itiraz edilemez.
beş gündür.
e. Bu davalar dosyanın tekemmülünden itiba-
i. Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme
ren en geç on beş gün içinde karara bağ-
sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen
lanır. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi
bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece
incelemesi ya da duruşma yapılması gibi
hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz
işlemler ivedilikle sonuçlandırılır.
olunan karardaki maddi yanlışlıkların dü-
zeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında f. Verilen nihai kararlara karşı istinafa gidil-
karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve mez, tebliğ tarihinden itibaren beş gün için-
tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında ye- de temyiz yoluna başvurulabilir.
niden karar verir. Ancak, ilk inceleme üze- g. Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir
rine verilen kararlara karşı yapılan temyizi ve tebliğe çıkarılır. İYUK’un “temyiz dilek-
haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla bir- çesi” başlıklı 48. maddesinin burada anlatı-
likte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine lan “merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargı-
verilen kararlar kesindir. lama usulü” için öngörülen esas ve usullere
j. Temyiz istemi en geç iki ay içinde karara aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır.
bağlanır. Karar en geç bir ay içinde tebliğe ğ. Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi beş
çıkarılır. gündür.
h. Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme
sonunda, maddi vakalar hakkında edinilen
Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin
bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece
Yargılama Usulü hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz
İvedi yargılama usulünü” getiren kanun deği- olunan karardaki maddi yanlışlıkların dü-
şikliğinden yaklaşık üç ay sonra, 10.9.2014 tarih ve zeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında
6552 sayılı Kanun değişikliği ile İYUK’un “Dos- karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve
yaların İncelenmesi” başlıklı 20. Maddesine, bu tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında ye-
kez “Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama niden karar verir. Ancak ilk inceleme üze-
Usulü” alt başlığıyla, davaların ve yargılama süreci- rine verilen kararlara karşı yapılan temyizi
nin çok daha ivedi yürütülmesini hükme bağlayan, haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla bir-
özel süreler ve usuller getiren yeni bir özel yargıla- likte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine
ma usulü eklenmiştir. verilen kararlar kesindir.
Bu kapsamda, Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölç- ı. Temyiz istemi en geç on beş gün içinde ka-
me, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından ya- rara bağlanır. Karar en geç yedi gün içinde
pılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin tebliğe çıkarılır.

112
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak
sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda verilen yürütmenin
durdurulması ve iptal kararları, söz konusu sınava katılan kişilerin lehine sonuç doğuracak şekilde uygulanır.

Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama Usulü ile Merkezî ve Ortak


Sınavlara İlişkin Yargılama Usulünün Karşılaştırılması
İvedi yargılama usulü ile Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından
yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan da-
valara ilişkin yargılama usulünün her ikisinde de ortak noktalar şöyle sıralanabilir:
a. Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır.
b. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez.
c. İYUK’un “üst makamlara başvurma” başlıklı 11. Maddesinin hükümleri uygulanmaz.
ç. Verilen nihai kararlara karşı istinafa gidilmez, sadece Danıştay’a sadece temyize gidilir.
d. Temyiz dilekçeleri 3 gün içinde incelenir ve tebliğe çıkarılır. Bu çerçevede İYUK’un “temyiz dilek-
çesi” başlıklı 48. maddesinin ivedi yargılama usulü ile merkezî ve ortak sınavlar için öngörülen esas
ve usullere aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır.
e. Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli
görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlış-
lıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahki-
katı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir. Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara
karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir.
f. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.

Tablo 3.3 İdari yargı sistemimizde olağan yargılama usulü, ivedi yargılama usulü ve merkezi ve ortak sınavlara ilişkin
yargılama usulündeki süreler

Merkezi ve Ortak
Olağan İdari Yargılama
İvedi Yargılama Usulü Sınavlara İlişkin
Usulü
Yargılama Usulü
Dava Açma 60 30 10
İlk İnceleme 15 7 7
Savunma 30 15 3
Tekemmül Sonrası
6 ay 1 ay 15 gün
Karar
Temyiz 30 15 5
Temyiz İlk İnceleme - 3 3
Temyiz Dilekçesine
30 15 5
Cevap
Temyizde Nihai Karar - 2 ay 15 gün
Temyiz Kararının
7 gün 1 ay 7 gün
Tebliğe Çıkarılması

113
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Sonradan İbraz Olunan Belgeler Ayrıca, Danıştay ile idare ve vergi mahkemele-
Dilekçeler ve savunmalarla birlikte verilme- rinin ilk derece veya kanun yolları aşaması olsun
yen belgeler, bunların vaktinde ibraz edilmelerine her türlü davada tarafların istemi olmadan ve her-
imkân bulunmadığına mahkemece kanaat getirilir- hangi bir parasal sınırlamaya veya diğer kayıtlara
se, kabul ve diğer tarafa tebliğ edilir. Bu belgeler bağlı olmadan re’sen yargılamanın her aşamasında
duruşmada ibraz edilir ve diğer taraf cevabını he- duruşmaya karar verebilmeleri mümkündür.
men verebileceğini beyan eder veya cevap vermeye Temyiz ve istinaflarda, tarafların isteği üzerine
lüzum görmezse ayrıca tebliğ edilmez. duruşma yapılmasının zorunlu olduğu durum bu-
lunmayıp, duruşma yapılması tarafların istemine
ve Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesinin
Duruşma takdirine bırakılmıştır.
İdari yargılama usulünde yazılılık ve evrak üzerin- Yargı yeri davanın her aşamasında duruşmaya
den inceleme esas kural olmakla birlikte İYUK Md. karar verebilecekken, tarafların duruşma istemleri
17 ila 19 arasında istisnai olarak sözlü bir yargılama davanın ancak belli aşamalarında olabilir. Buna göre,
usulü olarak duruşma kurumuna da yer verilmek- taraflar sadece dava dilekçesi ile cevap ve savunma
tedir. Tarafların dava dilekçesi ve savunmada yazılı aşamasında duruşma isteminde bulunabilir. Dilekçe
olarak ileri sürdükleri hususlardan vurgulanması ge- ve savunma süreleri geçtikten sonra ek dilekçelerle
rektiğini düşündükleri ve hâkimin dikkatini çekmek duruşma isteminde bulunmaya bir engel olmamak-
istedikleri noktaları sözlü olarak açıklayarak psikolojik la beraber, bu duruşma istemlerin hâkim tarafından
olarak tatmin oldukları, maddi olayın daha açık seçik dikkate alınma zorunluluğu bulunmamaktadır.
ortaya konduğu duruşma, belli koşullara dayanan is-
tisnai bir usuldür. Dolayısıyla kural ve koşulları özel Duruşma isteminde bulunan tarafın duruşma
olarak düzenlenmiş “duruşma” usulünü idari yargıda- yapılıncaya kadar yazılı olarak başvurması halinde
ki yazılı yargılama usulünden bir sapma olarak değil, duruşmadan vazgeçilebilir. Duruşma talebinden
istisnai bir uygulama olarak görmek gerekir. vazgeçen tarafın, duruşma hakkının taraflara yalnız
bir kere verilmesinden ötürü tekrar duruşma iste-
minde bulunması mümkün değildir.
Duruşmaya Karar Verilmesi
İlk derece mahkeme sıfatıyla baktığı davalarda
Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde taraf-
lardan birinin isteği üzerine duruşma yapılmasının
zorunlu olduğu durumlar şunlardır:
1. İptal davaları
2. Tutarı 25.000 Türk Lirasını (2020 yılı itiba-
riyle yeniden değerleme oranları sonucunda
Kanunda 25.000 TL olarak geçen tüm tek
hâkim sınırları 53.000 TL olarak uygulan-
maktadır.) aşan tam yargı davaları
3. Toplamı 25.000 Türk Lirasını aşan tarh
edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali
yükümler ve bunların zam ve cezalarına iliş-
kin vergi davalarında. Resim 3.3 Davanın her aşamasında duruşma
Toplamı 25.000 Türk Lirasını aşmayan tam yapılmasına karar verilebilir.
yargı ve vergi davalarında tarafların duruşma is-
temesi durumunda, idari yargı yerleri duruşmaya Duruşmalara İlişkin Esaslar
karar verip vermemekte serbesttir.
Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az
Duruşma yapılmasının zorunlu olduğu durum- otuz gün önce taraflara gönderilir. Buradaki otuz
larda, duruşma yapılmadan davanın sonuçlandırıl- günlük süre, taraflara tebliğ edilme süresi olmayıp
ması temyiz ve istinaf nedenidir. postaya verilme süresidir.

114
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Duruşmalar adli yargıda olduğu gibi, mahke- Yargılamanın Durması: Tarafların


melerin tarafsızlık ve dürüstlüğünün bir gösterge- Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik
si olarak açık (aleni) olarak yapılır. Duruşmaların İdari davaların görümü sürecinde davanın ta-
açık yapılmasının iki istisnası vardır: raflarının kişilik ve niteliğinde olan değişikliler so-
1. Genel ahlakın veya nucu davanın yürütülmesi durabilir, duruma göre
2. Kamu güvenliğinin dava dilekçesi iptal edilebilir, dosya işlemden kaldı-
gerekli kıldığı hallerde, görevli daire veya mahke- rılabilir ya da davanın açılmamış sayılmasına karar
menin kararı ile, duruşmanın bir kısmı veya tamamı verilebilir. Dosyaların işlemden kaldırılmasına ve
gizli olarak yapılır. Duruşmanın kapalı yapılması davanın açılmamış sayılmasına dair kararlar diğer
durumunda, bunun nedeni tutanağa kaydedilir. tarafa tebliğ edilir.
Duruşmaları; tek hâkimle görülen davalarda Davacının ölümü, vasi, kayyım, yasal danışman
hâkim, diğer davalarda mahkeme veya daire baş- atanması yoluyla dava ehliyetini kaybetmesi ya da
kanı yönetir. sınırlı kullanır hale gelmesi, davalı idarenin tüzel ki-
şiliğini kaybetmesi gibi nedenlerle mahkemenin ala-
Duruşmalarda önce davacıdan başlamak üzere
cağı kararlar ve yapılması gereken usule ilişkin işlem-
taraflara ikişer defa söz verilir. Taraflardan yalnız biri
ler İYUK Md. 26’da ayrıntılarıyla düzenlenmiştir.
gelirse onun katılımıyla duruşma yapılır ve gelen
tarafın açıklamaları dinlenir; hiç biri gelmezse du-
ruşma açılmaz, inceleme evrak üzerinde yapılır. Mü- Davacı Gerçek Kişinin Kişilik veya
dahilin olduğu davalarda müdahil de dinlenir. Du- Niteliğinde Değişiklik
ruşmanın Türkçe yapılması zorunludur. Başkanın
izniyle mahkeme üyeleri taraflara soru sorabilirler.
Davacı Gerçek Kişinin Ölmesi
Danıştay’da görülen davaların duruşmalarında sav-
cının bulunması şarttır. Taraflar dinlendikten sonra sav- Davanın görümü sırasında davacı konumunda-
cı yazılı düşüncesini açıklar. Bundan sonra taraflara son ki gerçek kişinin ölmesiyle davanın türüne ve ölen
olarak ne diyecekleri sorulur ve duruşmaya son verilir. kişiyle ilgisine bağlı olarak ya davanın yürütülme-
sinden vazgeçilip dava dilekçesinin iptal edilmesi-
Ayrıca Danıştay’da görülen duruşmalı davalarda
ne ya da dava dosyasının işlemden kaldırılmasına
savcılar, keşif, bilirkişi incelemesi veya delil tespiti
karar verilir.
yapılmasını yahut işlem dosyasının getirtilmesini
istedikleri takdirde, bu istekleri görevli daire veya 1. Dava yalnızca öleni ilgilendiriyor ve da-
kurul tarafından kabul edilmezse, işin esası hakkın- vanın konusu kişiye sıkı sıkıya bağlı olup
da ayrıca yazılı olarak düşünce bildirirler. mirasçıya geçmeyen haklara ilişkin ise dava
konusuz kalır, yürütümünden vazgeçilip
idari yargı mercii tarafından “dava dilekçe-
Duruşmalı İşlerde Karar Verilmesi sinin iptaline” karar verilir. Örneğin pasa-
Duruşmadan hemen sonra aynı gün ya da en geç port işleminin reddi, vatandaşlıktan çıkar-
onbeş gün içinde karar verilmesi dosyası tekemmül ma, sınıfta kalma, silah ruhsatı verilmemesi,
etmiş davalar için geçerlidir. Duruşmada ara kararı basın kartı verilmemesi gibi kararlara ilişkin
alınmış ya da keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına açılan davalar doğrudan davacıyı ilgilendir-
karar verilmişse ara karar cevabından veya söz konusu diği için davacının ölmesiyle konusuz kalır
incelemelerden sonra dava karara bağlanır. Yani ara ka- ve dava dilekçesi iptal edilir.
rar verilen durumlarda onbeş günlük süre uygulanmaz. 2. Dava yalnız öleni ilgilendirmiyor ve miras-
Duruşmada ara kararı verilen hâllerde, bu kararın yeri- çıların mal varlığını etkileyen haklara ilişkin
ne getirilmesi üzerine, dosyalar öncelikle incelenir. ise, dava mirasçıların dilekçeyle mahkemeye
başvurarak davayı yenilemek istemelerine
kadar “dava dosyasının işlemden kaldırıl-
masına” (DİK) karar verilir. Yani mirasçıları
dikkat
etkileyen haklara ilişkin davalar konusuz
Duruşma yapıldıktan sonra en geç
kalmaz. Mirasçılar reddi miras yapmadığı
onbeş gün içinde karar verilir.
sürece mahkemeye başvurarak davayı yeni-

115
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

ler ve davanın tarafı olurlar. Örneğin, mi- Tüzel Kişilerin Kişilik veya Niteliğinde
rasçıya maddi olanak sağlayacak emeklilik, Değişiklik
sicil, terfii, istiklal madalyası, maddi tazmi- Gerek davacı konumundaki özel hukuk tüzelki-
nat içeren tam yargı davası gibi davalarda şilerinde (dernekler, vakıflar, ticari şirketler, banka-
davacının ölümü üzerine, mirasçıları mah- lar vb. gibi), gerekse davalı konumundaki idarenin
kemeye başvurmak suretiyle davacı konu- kamu tüzelkişiliğinde değişiklik olması durumun-
munu kazanırlar. da, bunların davada taraf olma ehliyeti sona ere-
İstinaf ve temyiz gibi kanun yolları aşamasında ceğinden davanın tarafları değişir. Bunların yerini
davacının ölmesi durumunda da, davanın mirasçı- alan yeni özel hukuk veya kamu/devlet tüzelkişisi
ların malvarlığını etkileyip etkilememesi durumu- davanın tarafı olur.
na göre aynı hüküm (dilekçenin iptali ya da dava
dosyasının işlemden kaldırılması) geçerlidir.
Dosyanın İşlemden Kaldırılması
Kararı ve Yürütmenin Durdurulması
Davacı Gerçek Kişinin Dava Yeteneğini
Kararı
Kaybetmesi ya da Dava Yeteneğinin
Kısıtlanması İdari davalarda mahkemelerin kişinin ölümü
veya diğer yukarıda açıklanan nedenlerle davanın
Davacı gerçek kişi, davasını açtıktan sonra Türk
yenilenmesi istemiyle yapılacak başvurulara kadar
Medeni Kanunu’nun hükümleri uyarınca “vesayet”
dava dosyanın işlemden kaldırılması kararlarında
(hacir) altına alınır, bir malın idaresi veya bir işin
önceden yürütmenin durdurulması kararı verilmiş
yapılması için “kayyım” nasbolunur ya da korun-
olabilir. Bu durumda, dava dosyasının işlemden kal-
ması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması ge-
dırılması kararlarından itibaren dört ay içinde davayı
rekli görülen ergin kişiye “kanuni müşavir” (yasal
yenileme isteminde bulunulmazsa yürütmenin dur-
danışman) tayin olunursa, davanın tarafı değil an-
durulması kararı kendiliğinden hükümsüz hâle gelir.
cak davayı yürüten kişi değişir.
Bu durumun mahkeme tarafından öğrenilme-
sinden sonra vasi, kayyım ya da kanuni müşavirin Gösterilen Adrese Tebligat
sulh hukuk hâkiminden alacakları izinle mahke- Yapılamaması
meye başvurmalarına kadar “dava dosyası işlemden Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılama-
kaldırılarak” (DİK) davanın yürütümü ertelenir. İl- ması halinde, yeni adresin mahkemeye bildirilme-
gili kişilerin başvurusu üzerine dosya tekrar işleme sine kadar “dava dosyası işlemden kaldırılır” (DİK)
konarak yargılamaya kaldığı yerden devam edilir. ve varsa yürütmenin durdurulması kararı kendili-
Mirasçılara geçen haklara ilişkin davalarda da- ğinden hükümsüz kalır. Oysa, yukarıda açıklandığı
vacı gerçek kişinin ölmesi durumunda davanın gibi, tarafların kişilik ve niteliğinde değişme olması
taraflarının değiştiğine, davacı gerçek kişinin dava durumlarında daha önce verilmiş olan yürütmenin
açma yeteneğinin kısıtlanmasında ise davanın ta- durdurulması kararlarının dört ay geçerliliği vardı.
raflarının aynı kalıp sadece davayı yürüten kişinin Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması
değiştiğine dikkat edilmelidir. durumunda ise, önceden verilmiş yürütmenin dur-
durulması kararları ise dosyanın işlemden kaldırıl-
ma kararı ile birlikte hükümsüz kalmaktadır.
Davacının Dava ile İlişkisinin Kesilmesi
Dava açıldıktan sonra davacının hukuksal bir
işlemle davanın konusu ile menfaat bağı kesilip
aynı konu ile üçüncü kişinin bir menfaat bağı ku- dikkat
rulmuşsa, üçüncü kişi davada taraf (davacı) sıfatını Davacının gösterdiği adrese tebligat yapılama-
kazanır. Taşınmazıyla ilgili bir dava açmış olan dava- ması üzerine, “dosyanın işlemden kaldırıldığı”
cının taşınmazını üçüncü kişiye satması durumun- (DİK) tarihten başlayarak 1 yıl içinde yeni
da, davacının yerini taşınmazın yeni maliki alır ve adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme ko-
davayı takip etmeye kalınan yerden devam eder. nulması istenmediği takdirde, “davanın açıl-
mamış sayılmasına” (DAS) karar verilir.

116
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Dosyaların işlemden kaldırılmasına ve davanın Azınlıkta kalan üye azınlık oyunu usule ya da
açılmamış sayılmasına dair kararlar diğer tarafa esasa veya her ikisine birden olduğunu belirterek
tebliğ edilir. gerekçesiyle birlikte belirtir.
Aynı düzenleme kanun yolları (istinaf, tem-
yiz, yargılamanın yenilenmesi) aşamasında da Tutanaklar
geçerlidir. Kanun yoluna başvuru dilekçesinde
İdari yargı yerlerinde görülmekte olan davalar-
gösterilen adrese tebligat yapılamaması durumun-
da, davayla ilişkin görüşülen konularla ilgili “gö-
da önce dava dosyası işlemden kaldırılır. Bir yıl
rüşme tutanağı” düzenlenir. Tutanaklarda hem
içinde yeni adres gösterilerek dosyanın tekrar işle-
yargılama usulüne ilişkin gerçekleştirilen işlemler
me konması istenmediği takdirde, “kanun yoluna
ve dosyanın tekemmülüne ilişkin ara kararlar hem
başvurulmamış sayılmasına” karar verilir.
de uyuşmazlığın esastan çözümüne ilişkin kararlar
bulunur. Duruşmalı davalarda, ayrıca bir duruşma
Davaların Karara Bağlanması tutanağı da düzenlenir.
Davaların karara bağlanması usulü ile ilgili Her dava dosyası için düzenlenmesi zorunlu
önemli hususlar aşağıda ayrıntılarıyla ele alınmıştır. olan tutanaklarda aşağıdaki hususlar bulunur:
• Görüşmelere katılan başkan ve üyelerin ad
Karara Bağlama Usulü ve soyadları,
İdari yargılama usulünde kullanılan “karar” • Danıştay’da düşünce veren savcının, tetkik
kavramı, medeni yargılama usulündeki “hüküm” hâkiminin ad ve soyadları,
kavramını da içeren daha geniş kapsamlı bir ifade- • Tarafların ad ve soyadları,
dir. İdari yargı yerleri tekemmül eden ve konuları • İncelenen dosya numarası,
aydınlanarak önüne gelen dosyalardaki uyuşmaz- • Kısaca dava konusu ve verilen kararın neticesi,
lıkları sırasıyla görüşerek oylar ve karara bağlar.
• Kararın oylamasında çoğunlukta ve azınlık-
Tek hâkimle karara bağlanan davalar dışında ta bulunanlar üyeler.
idari yargı yerlerinde kararlar, görüşmeye katılan
Bu tutanaklar görüşmelere katılanlar tarafından
üyelerin oylarıyla ve oy çokluğu ile alınır. Dava-
aynı toplantıda imzalanır ve dava dosyalarının içi-
ların karara bağlanabilmesi için 5 kişiyle toplanan
ne konarak saklanır.
Danıştay dairelerinde en az 3 üyenin, 3 kişi ile top-
lanan idare, vergi ve bölge idare mahkemelerinde
ise en az 2 üyenin aynı yönde oy kullanması yeter- Kararlarda Bulunacak Hususlar
lidir. Müzakereye katılan her bir üye ve başkanın İster ilk derece sıfatıyla baktığı davalarda Danış-
görüşünü bildirmesi zorunludur, çekimser kalmak tay ile idare ve vergi mahkemelerinin kararlarında, is-
mümkün değildir. terse bölge idare mahkemelerinin istinaf, Danıştay’ın
Karar verme aşamasında, davaya bakan heyet temyiz, kararın düzeltilmesi ve yargılamanın yenilen-
üyelerinden birinin İYUK Md. 14’te ilk inceleme- mesi kararlarında olsun, tüm idari yargı mercilerinin
ye ilişkin hususlardan birinin veya daha çoğunun kararlarında belirtilmesi gereken 9 husus şunlardır:
15. Maddede gösterildiği şekilde uygulanmasına a. Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcileri-
veya yargılama usullerine ilişkin bir tereddüt ya nin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,
da itirazının olması durumunda, önce bu hususlar
b. Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayan-
maddedeki sıralamaya uygun olarak görüşülür ve
dığı hukuki sebeplerin özeti, istem sonucu
oylanarak karara bağlanır. Usule ilişkin konulardan
ile davalının savunmasının özeti,
sonra davanın esasına ilişkin hukuki ve maddi un-
surlar görüşülüp oylanarak karara bağlanır. Usule c. Danıştay’da görülen davalarda tetkik hâkimi
veya davanın kabul edilebilirliğine ilişkin konular ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,
azınlıkta kalanlar işin esası hakkında da oylarını d. Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapıl-
kullanırlar. Azınlıkta kalanların görüşleri “karşı oy” madığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve
olarak nihai kararın altına yazılır. vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları,

117
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

e. Kararın dayandığı hukuki sebepler ile ge- bozma veya yargılamanın yenilenmesi) olmayıp, 1.
rekçesi ve hüküm; tazminat davalarında Bölümde “Genel Esaslar”da düzenlenmektedir.
hükmedilen tazminatın miktarı, “Açıklama” ve “yanlışlıkların düzeltilmesi” me-
f. Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği, kanizmaları ile, davayı karara bağlamış yargı yeri,
g. Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu “kesin hüküm” ilkesi çerçevesinde nihai kararında-
ile mi verildiği, ki hükmü daraltmadan, genişletmeden ve değiştir-
meden, yeni bir hüküm tesis etmeden hükümdeki
h. Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin
kapalı ve anlaşılmayan hususları, aykırılıkları, yan-
veya hâkiminin ad ve soyadları ve imzaları
lışlıkları, hükmün uygulanmasındaki duraksama
ve varsa karşı oyları,
ve imkânsızlıkları gidererek gerekli açıklama ve
ı. Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı düzeltimlerde bulunur. Bu yollarla kararın anlaşıl-
ve dosyanın esas ve karar numarası. ması sağlanır, maddi hatalar düzeltilir ve hükmün
Yargı kararlarında yukarıda sayılan hususlardan uygulanması kolaylaştırılmış olur.
bir veya birden çoğunun olmaması, yanlış ya da ek- Kanun yollarından farklı olarak “açıklama” ve
sik olması, bu durumun türüne ve niteliğine göre “yanlışlıkların düzeltilmesi” başvurusu bir üst yar-
“açıklama” (İYUK Md. 29), “yanlışlığın düzeltil- gısal mercie değil, davayı bizzat karara bağlayan
mesi” (İYUK. Md. 30) nedeni, hatta kanun yolları yargı yerine yapılır.
çerçevesinde “temyiz” (İYUK Md. 49) veya “isti-
naf ” (İYUK Md. 45) nedeni olarak ileri sürülebilir.
Örneğin karar yeterince açık değilse veya birbiri- Açıklama
ne aykırı hüküm fıkraları ihtiva ediyorsa “kararın Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve ver-
açıklanması”; tarafların veya vekillerinin adı, soyadı gi mahkemelerince verilen kararları yeterince açık
ve adreslerinde yanlışlıklar varsa “yanlışlığın düzel- değilse, anlaşılmayan belirsiz veya müphem ögeler
tilmesi” talep edilebilir. Ayrıca kararlarda yargıla- içeriyorsa yahut birbirine aykırı hüküm fıkraları ta-
ma giderlerinin tutarının ve hangi tarafa yükletile- şıyorsa taraflardan her biri (davaya katılanlar hariç)
ceğinin bulunmaması, duruşma istemli davalarda kararın açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini
duruşmanın yapılmaması, tam yargı davalarında isteyebilir. Açıklama ile hükmün yerine getirilmesi-
tazminat miktarının belirtilmemesi ya da mahke- nin kolaylaştırılması amaçlandığı için, açıklama is-
me heyetinden birinin imzasının olmaması “tem- teminin gerekçe veya diğer kısımlardaki belirsizlik
yiz” veya “istinaf ” nedeni olabilir. ve çelişkilere değil, hüküm fıkrasına ilişkin olması
gerekir. Ancak gerekçe ile hüküm fıkrası arasında
bir çelişki olması durumunda, bu çelişkinin gide-
Kararların Saklanması ve Tebliği
rilmesi istenebilir.
Mahkeme kararları davadaki taraf sayısından
Açıklama hüküm fıkrasına yönelik olmakla
iki fazla olmak üzere yazılıp mahkeme başkanı ve
beraber, açıklama ile hüküm fıkrasında daraltma,
üyeleri veya hâkimi tarafından imzalı asıllarından
genişletme, düzeltme veya bir biçimde bir başka-
biri, mahkemede bulunan karar dosyasına, diğeri
laştırma istenemeyeceği unutulmamalıdır. Çünkü
de dava dosyasına konur. Taraf sayısınca yazılan ka-
hüküm değişikliğine neden olabilecek istemler
rar örnekleri mahkeme mührü ile mühürlendikten
ancak istinaf, temyiz ya da yargılanmanın yenilen-
sonra, mahkeme başkanı veya hâkim, Danıştay’da
mesi gibi kanun yolları usulüne başvurulmasıyla
daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir
mümkün olur.
üye tarafından imzalandıktan sonra tasdikli birer
örneği taraflara (ve varsa müdahile) tebliğ edilir. Açıklama istemi olan kararın kesinleşmiş olma-
sına gerek yoktur. Açıklama veya aykırılığın kaldı-
rılması, kararın yerine getirilmesine kadar istenebi-
Yargı Kararlarına Karşı Kanun Yolları lir. Kararların yerine getirilmemiş olması yeterlidir,
Dışında Başvuru Yolları yerine getirilmiş kararlar için açıklama isteminde
“Açıklama” ve “yanlışların düzeltilmesi” ku- bulunulamaz.
rumları, kanun yolları kapsamında İYUK’un 3.
Bölümünde düzenlenen “Kararlara Karşı Başvuru
Yolları” arasında (istinaf, temyiz, kanun yararına

118
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Açıklama dilekçeleri karşı taraf sayısından bir Kanunda düzeltilmesi istenebilecek yanlışlar üç
nüsha fazla verilir. Açıklama dilekçeleri konusunda adet olarak sayılmıştır.
kanunda bir hüküm bulunmamakla birlikte, İYUK 1. İki tarafın adı ve soyadı ile sıfatına ilişkin
Md. 3’te dilekçeler için önerilen genel şartlara uy- yanlışlıklar. Tarafların ad ve soyadlarının
gun olması, tarafların adı, soyadı ve adreslerinin yanlış yazılması ya da davacı ve davalının
olması, hükmün esas ve karar numarası, hangi ne- isimlerinin karıştırılarak birbiri yerine ya-
denlerle açıklama isteminde bulunulduğunun be- zılması gibi
lirtilmesi uygun olur. Açıklama istemini içeren di-
2. Tarafların iddialarının sonucuna ilişkin yan-
lekçede yanlışlıkların düzeltilmesi, yargılanmanın
lışlıklar. Tarafların iddia ve savunmalarında
yenilenmesi gibi başkaca istemlerde bulunulamaz,
belirttikleri hususların ya da istem sonuçla-
bulunulduğu takdirde dilekçe reddedilir.
rının maddi olarak yanlış yazılması gibi.
Kararı vermiş olan daire veya mahkeme işi ince-
3. Kararın hüküm fıkrasındaki hesap yanlış-
ler ve gerek görürse dilekçenin bir örneğini, belirle-
lıkları. Tam yargı davasında maddi zararın
yeceği süre içinde cevap vermek üzere, karşı tarafa
15.000 TL, manevi zararın 5.000 TL ol-
tebliğ eder, cevap iki nüsha olarak verilir. Bunlar-
duğu belirtildiği halde, yanlışlıkla toplam
dan biri, açıklama veya aykırılığın kaldırılmasını is-
davacıya 15.000 TL ödenmesine karar ve-
teyen tarafa gönderilir. Bu işlemlerin tamamlanma-
rilmesi gibi.
sı üzerine istek yargı yeri tarafından değerlendirilir.
“Yanlışlığın düzeltilmesi” istemlerine ilişkin di-
Mahkeme inceleme sonrası istemi uygun görüp
lekçe ve başvuru usulü, yukarıdaki “açıklama” is-
kararların açık olmadığını ya da çelişkili olduğu-
temine ilişkin düzenlemelerin aynısıdır. Tek fark,
nu saptarsa hükmü ve gerekçesini değiştirmeden,
usulle ilgili olarak, başvuruya ilişkin sürededir.
yeni bir işlem tesis etmeden yalnızca hükmü açıklar
“Açıklama” istemi karar yerine getirilinceye kadar
veya çelişkileri giderir. Kararın açık olup çelişkili
istenebilecekken “yanlışlıkların düzeltilmesi” iste-
olmadığı sonucuna varırsa dilekçeyi reddeder. Gö-
mi süre sınırlamasına tabi olmaksızın her zaman,
revli daire veya mahkemenin bu husustaki kararı,
karar yerine getirildikten sonra da istenebilir. Çün-
taraflara tebliğ olunur.
kü yargı kararları başka davalar için kesin hüküm
Kararın açıklanması veya çelişkinin giderilmesi olabileceği için, maddi her türlü yanlışın düzeltil-
isteğinin reddine ilişkin kararlara karşı temyiz yolu mesi önem arz eder.
kapalıdır. Ancak yargı yeri tarafından açıklama ya-
Mahkeme düzeltilme istemi üzerine yaptığı in-
pılırken ilk kararın içeriğinde değişiklik yapılmışsa,
celemede, iddia edilen bir ara kararla, daha önce
bu kararlara karşı temyize gidilebilir.
taraflara tebliğ edilen ilam örneklerini geri ister.
Ayrıca kararın açıklanması isteğinin reddine Mahkeme söz konusu ilam örneklerini ve dava
ilişkin kararın açıklanması istenemez. dosyasındaki kararları çıkartarak yanlışları düzel-
tir. Mahkeme yanlışların düzeltildiği yeni bir ilam
Yanlışlıkların Düzeltilmesi hazırlamaz, düzeltme bütün nüshalarda önceki ila-
mın altına yazılır.
Yargı kararlarının yerine getirilmesindeki (icra-
sındaki) duraksamaları ortadan kaldırmak, yazım Yanlışlığın düzeltilmesi istemi üzerine verilen
yanlışı veya dikkatsizlikten kaynaklanan tamamen düzeltme veya ret kararlarına karşı kanun yolları-
nesnel nitelikli maddi hataların giderilmesi için ön- na başvurulamaz. Bunun tek istisnası yanlışlığın
görülen “yanlışlıkların düzeltilmesi” usulü ile hiç- düzeltilmesi istemi sonucu karar ya da hükmün
bir biçimde, davanın hukuki boyutlarının düzeltil- hukuki içeriğinin değiştirilmesi, düzeltilmesi veya
mesi, hükmün genişletilip daraltılması biçiminde genişletilmiş olmasıdır. Bu durumda kanun yolla-
kararın özünün değiştirilmesi yoluna gidilemez. Bu rına başvurmak mümkündür.
tür hukuki değişiklikler ancak son bölümde işlenen
kanun yolları başvurusu ile mümkündür.

119
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Araştırmalarla
İlişkilendir
T.C. lık bulunmadığı gerekçesiyle anılan işlemin ipta-
DANIŞTAY line karar verilmiştir.
Anılan karar, Danıştay Beşinci Dairesi’nin
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 06/05/2014 günlü, E:2013/9899, K:2014/3895
sayılı kararıyla; davacının göreve başladığı tarih-
te, imam-hatip lisesi mezunu olması dolayısıyla
Esas No : 2015/527
hakkında kademe ilerlemesi işlemi uygulanma-
Karar No : 2017/1554 dığından, en geç 2009 yılında yapılan üst öğre-
nim intibakı üzerine haberdar olduğunun kabulü
Temyiz Eden (Davalı) : gerektiği, buna göre, davacının 23/05/2012 tari-
Karşı Taraf (Davacı) : hinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin
İstemin Özeti : İstanbul 6. İdare Mah- iptali istemiyle açtığı davanın süresinde olmadığı,
kemesinin 30/09/2014 günlü, E:2014/1658, Mahkemece davanın süre aşımı nedeniyle reddi
K:2014/1617 sayılı ısrar kararının temyizen in- gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle karar
celenerek bozulması, davalı idare tarafından iste- verilmesinde hukuki isabet görülmediği gerekçe-
nilmektedir. siyle bozulmuş ise de, İdare Mahkemesince, boz-
ma kararına uyulmayarak ve davacının başvurusu
Savunmanın Özeti : İdare Mahkemesin-
2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında
ce verilen ısrar kararının usul ve hukuka uy-
kabul edilerek dava konusu işlemin iptali yolun-
gun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne
daki ilk kararda ısrar edilmiştir.
sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını ge-
rektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek tem- Davalı idare, İstanbul 6. İdare Mahkemesinin
yiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. 30/09/2014 günlü, E:2014/1658, K:2014/1617
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyiz sayılı ısrar kararının hukuka aykırı olduğunu öne
isteminin reddi ile ısrar kararının onanması ve sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını
uyuşmazlığın esası yönünden temyiz incelemesi istemektedir.
yapılmak üzere dosyanın Dairesine gönderilmesi İdare Mahkemesinin ısrar kararı,  davanın
gerektiği düşünülmektedir. süresinde açılıp açılmadığına ilişkin olduğundan,
TÜRK MİLLETİ ADINA bu hususla sınırlı olarak inceleme yapıldı:
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresi-
nin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
Dava, .. İlçesi Seçmen Kütük Bürosu Zabıt
hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde
Katibi olarak görev yapan davacının, ortaokul-
altmış gün olduğuna işaret edilmiş; 10. madde-
da hazırlık sınıfı okuması nedeniyle 657 sayılı
sinde ise, ilgililerin, haklarında idari davaya konu
Yasa’nın 36. maddesinin A/6-b bendi uyarın-
olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için
ca tarafına bir kademe verilmesi istemiyle yaptığı
idari makamlara başvurabileceği, altmış gün için-
başvurunun  reddine ilişkin 07/06/2012 günlü,
de bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sa-
1850 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
yılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten
İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 09/04/2013
itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre
günlü, E:2012/1196, K:2013/707 sayılı kararıy-
Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinde dava
la; 14/06/2002 tarihinde .. Anadolu İmam-Ha-
açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece ve-
tip Lisesinden mezun olan ve ortaokulda hazırlık
rilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, is-
sınıfı okuyan davacının, 657 sayılı Yasa’nın 36.
temin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin
maddesinin A/6-b bendinde aranan koşulları ta-
cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma
şıdığından, dava konusu işlemde mevzuata uyar-

120
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava
açılmaması veya davanın süre yönünden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra
yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği
hükme bağlanmıştır.
Parasal ve özlük hakları yönünden süregelen etkiler doğuran idari işlemlere karşı yapılan her yeni
başvuru üzerine idarece tesis edilecek işlemler hakkında, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen
süre içerisinde dava açılabilmesi, aynı Yasanın 10. maddesi gereğidir.
Uyuşmazlıkta, davacının ortaokulda hazırlık sınıfı okuduğundan bahisle (1) kademe verilmesi iste-
ğiyle yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, yeniden intibakının yapılması-
nın, kendisine her ay yapılan ödemeleri etkileyeceği, bu nedenle, davacının, 2577 sayılı Kanunun 10.
maddesi uyarınca yaptığı başvuru üzerine süresinde açtığı davanın esasının incelenmesi suretiyle karar
verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Danıştay Başkanlık Kurulunun 29/12/2016 günlü, Karar No: 2016/72 sayılı kararıy-
la; sözü edilen uyuşmazlıklarla ilgili temyiz incelemesi yapmakla, Danıştay Onbirinci Dairesi görevli
kılındığından, dosyanın esasa ilişkin temyiz incelemesi için anılan Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 30/09/2014 günlü, E:2014/1658,
K:2014/1617 sayılı kararının ısrara ilişkin kısmının ONANMASINA, esasa ilişkin temyiz inceleme-
sinin yapılması için dosyanın Danıştay Onbirinci Dairesi’ne gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini
izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2017 tarihinde oybirliği ile
karar verildi.

Öğrenme Çıktısı
4 İdari dava sürecinde tebligat ve cevap verme, dosyaların incelenmesi, duruşma aşamalarını
ve tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik durumlarını açıklayabilme ve idari davaların
karara bağlanması ile yargı kararlarına karşı kanun yolları dışındaki başvuru yollarını ayırt
edebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Merkezî ve ortak sınavlara


Yargı kararlarına karşı ka-
Danıştay’da dosyaların ince- ilişkin yargılama usulü ile
nun yolları dışındaki başvu-
lenmesi usulünü araştırınız. ivedi yargılama usulünü
ru yollarını anlatınız.
ilişkilendiriniz..

121
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Dava dilekçesinin biçimi, koşulları, dilekçenin verileceği yerler ile dilekçeler


1 üzerindeki uygulanacak işlemleri açıklayabilme ve aynı dilekçe ile dava
açılabilecek haller ile davaların birleştirilmesi ve ayrılmasını ayırt edebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Dava Dilekçesi

İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı di-
lekçelerle açılır. Bölge idare mahkemesinin kanunen ilk derece mahkemesi olarak bakacağı dava olmadığı
için, hitap yalnızca idare, vergi veya Danıştay başkanlıklarına yönelebilir. Dava dilekçelerinin her sayfasının
davacı tarafından, davacı küçük ya da kısıtlıysa veli, vasi veya temsilcisi tarafından, vekil aracılığıyla açılıyorsa
avukat tarafından, dava tek dilekçeyle birden çok kişi tarafından açılıyorsa ayrı ayrı tüm davacılar veya ve-
killeri tarafından imzalanmış olması gereklidir. Dava dilekçesi şekil açısından imza ile tekemmül ettiği için,
imza bulunmayan dilekçelerle dava açılabilme olanağı yoktur. Dava dilekçesinde gösterilmesi zorunlu olan
hususlar İYUK Md. 3/2’de teker teker sıralanmıştır: a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin
ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b)
Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d)
Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davala-
rında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının
nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası bulunur. Dilek-
çeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına
veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi
bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk
hâkimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir. Danıştay, idare mahkemesi
ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya idari yargı yerlerinin olmadığı yerlerde, yukarıda anlatıldığı üzere
asliye hukuk hâkimlikleri ya da Türk konsolosluklarına verilen dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındık-
tan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın
yapıldığı tarihte açılmış sayılır. İdari yargı yerlerine verilen dilekçelerin kaydı esas defterine, Asliye Hukuk
Hâkimlikleri veya konsolosluklara verilenler ise muhaberat defterine kaydedilir ve hâkim ya da konsolos
tarafından imzalanır.

122
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Derdestlik, zamanaşımının kesilmesi, hüküm verme zorunluluğu, genişletme


2 ve değiştirme yasaklarını tespit edebilme ve yürütmenin durdurulmasının
hukuki niteliğini, özelliklerini, şartlarını ve sonuçlarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Dava Açmanın Sonuçları

Dava açmanın yargılama usulü açısından önemli hukuki sonuçları şunlardır: Zamanaşımının kesilmesi,
derdestlik, hüküm verme zorunluluğu, iddia ve savunmaların sınırlandırılması: genişletilme veya değiştiril-
me yasağı, yürütmenin durdurulmasıdır. Derdestlik, bir davanın görevli ve yetkili yargı yerince görülmeye
başlamasıdır. Dolayısıyla dava dilekçesinin mahkemeye sunulup kabul edilmesiyle dava konusu uyuşmazlık
derdest hale gelir. Bunun sonucu, tarafları, dayandığı maddi nedenleri ve konusu aynı olan söz konusu hu-
kuki uyuşmazlığa ilişkin başka bir yargı yerinde tekrar dava açılamaz. Davanın açılıp kabul edilmesinin bir
diğer sonucu, mahkemenin davayı karara bağlama zorunluluğunun ortaya çıkmasıdır. Mahkemenin davayı
karara bağlama zorunluluğu hâkimin davanın esasına girmesini gerektirmez. Hâkimin davayı ilk incelemede
eksik gördüğü bir ön koşul yönünden reddetmesi de hüküm verme işlevinin yerine getirilmesidir. Mede-
ni yargılama usulünde, tarafların ön inceleme aşamasının tamamlanıp dilekçelerin karşılıklı verilmesinden
sonra iddia ya da savunmalarını genişletmeleri (tevsi) veya değiştirmeleri (tebdil) yasaklanmıştır (HMK,
Md.141). İdari yargıda bu konuda bir düzenleme olmamakla birlikte, mahkemenin davacının istemiyle
sınırlı olması kuralından hareketle, davacının dava dilekçesini teslim etmesi, davalının da birinci savunma
süresi geçtikten sonra iddialarını değiştirip genişletemeyecekleri kabul edilmektedir. İYUK Md. 16/4’te yer
alan taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia
edemeyecekleri hükmü idari yargıda iddia ve savunmanın sınırlandırılması kuralının uygulanabileceğini
gösterir. Ancak görev, yetki veya zamanaşımı gibi kamu düzeniyle sıkı sıkıya ilişkili olan konularda iddia
ve savunmanın sınırlandırılması mümkün değildir. Dava açmanın biraz önce sıralanan sonuçları yargılama
usulü hukukunun genel sonuçları iken, yürütmenin durdurulması yalnızca idari yargıya özgü bir yargılama
müessesesidir. Yürütmenin durdurulması idari yargılama usulü hukukunda iptal davasına sıkı sıkıya bağlı ve
iptal davasına anlam, içerik ve etkinlik kazandıran geçici ve istisnai nitelikte bir çeşit ara karardır. Yürütme-
nin durdurulması kararı ile idari işlemlere ait icrailik (uygulanma), hukukilik karinesi, uyulma zorunluluğu
ve re’sen icra gibi özellikler en geç dava sonuçlanıncaya kadar işlemez olur ya da askıya alınır.

123
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Dava dilekçeleri üzerinde ilk inceleme hususlarını ve bunun üzerine verilecek


3 kararları sıralayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Dilekçeler Üzerinde İlk


İnceleme

Dilekçeler, Danıştay’da daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hâkimi, idare ve vergi mahkemelerinde
ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından: a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü,
c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı,
f ) Husumet, g) Dava dilekçesinin şekil şartlarını belirleyen 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları,
yönlerinden sırasıyla incelenir. Dilekçeler bu yönlerden kanuna aykırı görülürse durum; görevli daire veya
mahkemeye bir rapor ile bildirilir. Tek hâkimle çözümlenecek dava dilekçeleri için rapor düzenlenmez ve
ilk inceleme üzerine verilecek kararları içeren 15. madde hükümleri ilgili hâkim tarafından uygulanır. İlk
incelemeyi yapanlar, bu noktalardan kanuna aykırılık görmezler veya daire veya mahkeme tarafından ilk
inceleme raporu yerinde görülmezse, tebligat işlemi yapılır. İdari yargıya açılan davanın adli yargının görev
alanına girdiği saptanmışsa (dış görev sorunu), görevsizlik kararı verilerek “dava reddedilir”. Bu görevsizlik
kararına karşı kanun yollarına başvurulabilir. İdari yargı yeri; kanunun istisnai olarak dava açılmadan önce
idari mercilere başvurulmasını zorunlu tuttuğu ve salt idari eylemlerden kaynaklanan tam yargı davalarında,
idareye başvurarak verdiği zararı gidermesini istemek suretiyle ön karar alınmasının zorunlu olduğu, ancak
bu başvuruların yapılmadan dava açılması durumlarında, “dilekçenin görevli idare merciine tevdiine” karar
verir. Davacının davada taraf olma ya da dava açma ehliyeti yoksa yani, iptal davalarında subjektif (özel) dava
yeteneği (menfaat bağı) ya da tam yargı davalarında ihlal edilmiş hakkı yoksa “davanın reddine” karar verilir.
Davaya konu olan işlem kesin ve icrai bir işlem olmayıp hazırlayıcı, yol gösterici, planlayıcı, öneri ve danış-
ma niteliğinde bir işlem ise “davanın reddine” karar verilir. Bu kararlara karşı kanun yollarına başvurulabilir.
İdari yargıda usul hukukunun parçası olan sürenin kamu düzeninden olması ve hak düşürücü niteliğe sahip
olması yönünden, kanunen öngörülen dava açma süresinin geçmesi durumunda “süre aşımından davanın
reddine” karar verilir. Davanın hasım (davalı) gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması hâlinde,
idari yargı yeri kendiliğinden düzeltimde bulunarak dava dilekçesinin tespit edilecek “gerçek ve doğru hasma
tebliğine” karar verir.

124
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdari dava sürecinde tebligat ve cevap verme, dosyaların incelenmesi,


duruşma aşamalarını ve tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik
4 durumlarını açıklayabilme ve idari davaların karara bağlanması ile yargı

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


kararlarına karşı kanun yolları dışındaki başvuru yollarını ayırt edebilme

Yargılama ve Hüküm Aşaması

İdari davalar açıldıktan sonra, dilekçeler üzerinde yapılan ilk incelemede kanuna aykırılık, sakatlık veya ek-
siklik saptanmazsa hâkim, mahkeme veya Danıştay dairesi tarafından işin esasına girilerek davanın görülme-
si ve yargılama aşaması başlar. Bu bağlamda, öncelikle tebligat ve cevap verme aşaması ile başlayan yargılama
süreci, dosyaların incelenmesi ile devam eder. Her ne kadar idari yargıda evrak üzerinden inceleme ve re’sen
tahkik (mahkemenin aktifliği) ilkesi çerçevesinde Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mah-
kemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapmaları esas olsa da,
lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerler-
den isteyebilirler. İdari yargılama sistemimizde esas olan yazılı yargılama, dosya ve evrak üzerinden inceleme
ve re’sen tahkik (mahkemenin aktifliği) ilkeleri çerçevesinde Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve
vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler
alacakları ara kararla, belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin
verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde
yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere
uzatılabilir. İdare ve vergi mahkemeleriyle bölge idare mahkemelerinde savcılık ve tetkik hâkimliği kurum-
ları yoktur. Dolayısıyla dosyaların incelenip rapor hazırlanması mahkeme başkanının görevlendireceği bir
mahkeme üyesi tarafından gerçekleştirilir. 18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile idari yargı sistemimize,
altı tane kritik ve işin mahiyeti gereği daha hızlı yürütülmesi kamu yararı ve kamu düzeni açısından önem
arz eden dava için “ivedi yargılama usulü” getirilmiştir. İvedi yargılama usulünü” getiren kanun değişik-
liğinden yaklaşık üç ay sonra, 10.9.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun değişikliği ile İYUK’un “Dosyaların
İncelenmesi” başlıklı 20. Maddesine, bu kez “Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama Usulü” alt başlı-
ğıyla, davaların ve yargılama sürecinin çok daha ivedi yürütülmesini hükme bağlayan, özel süreler ve usuller
getiren yeni bir özel yargılama usulü eklenmiştir. Medeni yargılama usulünde kullanılan “karar” kavramı,
medeni yargılama usulündeki “hüküm” kavramını da içeren daha geniş kapsamlı bir ifadedir. İdari yargı
yerleri tekemmül eden ve konuları aydınlanarak önüne gelen dosyalardaki uyuşmazlıkları sırasıyla görüşerek
oylar ve karara bağlar. Tek hâkimle karara bağlanan davalar dışında idari yargı yerlerinde kararlar, görüşmeye
katılan üyelerin oylarıyla ve oy çokluğu ile alınır. Davaların karara bağlanabilmesi için 5 kişiyle toplanan Da-
nıştay dairelerinde en az 3 üyenin, 3 kişi ile toplanan idare, vergi ve bölge idare mahkemelerinde ise en az 2
üyenin aynı yönde oy kullanması yeterlidir. Müzakereye katılan her bir üye ve başkanın görüşünü bildirmesi
zorunludur, çekimser kalmak mümkün değildir.

125
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

1 Aşağıdakilerden hangisi İYUK’un 3. madde- 4 I. İşlemler arasında maddi bağlılık olması


sine göre, dava dilekçesinde bulunması zorunlu II. İşlemler arasında hukuki bağlılık olması
hususlardan biri değildir?
neler öğrendik?

III. İşlemlerin aynı yargı kolunun ve aynı


A. Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcileri- mahkemenin görev alanında bulunması
nin ad ve soyadları veya unvanları
B. Gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik IV. İşlemler arasında süre yönünden uygun-
numarası luk olması
C. Davalı idarenin adı ve adresi V. İşlemler arasında sebep-sonuç ilişkisi bulunan
D. Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller 2577 sayılı İYUK’un 5. maddesine göre, yukarı-
E. Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim dakilerden hangileri birden fazla işleme karşı bir
tarihi dilekçe ile de dava açılabilmesinin şartlarındandır?
A. I, II, III
2 2577 sayılı İYUK’a göre, aşağıdakilerden
hangisi dava dilekçesinin verileceği yerlerden biri B. I, II ve V
değildir? C. III ve IV
D. III, IV ve V
A. Asliye hukuk hâkimlikleri
E. I, II, III, IV ve V
B. Kaymakamlıklar
C. Türk konsoloslukları
5 2577 sayılı İYUK’a göre, yürütmenin dur-
D. Danıştay durulması kararları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
E. Vergi mahkemesi başkanlıkları hangisi yanlıştır?
A. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari iş-
3 2577 sayılı İYUK’a göre, dava açıldıktan son-
lemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan
ra posta ücretinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını
sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin
engelleyecek şekilde azalma olması haliyle ilgili aşa-
savunması alınmaksızın da durdurulabilir.
ğıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin dur-
A. Otuz gün içinde posta ücretinin tamamlan- durulması isteminin yerinde olmadığı anlaşı-
ması daire başkanı veya görevlendireceği tetkik lırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın
hâkimi, mahkeme başkanı veya hâkim tarafın- istem reddedilebilir.
dan ilgiliye tebliğ olunur. C. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıkların-
B. Posta ücretinin tamamlanmasına dair ilk tebli- dan doğan davaların açılması, tarh edilen vergi,
gata rağmen gereği yerine getirilmediği takdirde resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve
Otuz gün içinde posta ücretinin tamamlanması bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen
aynı şekilde bir daha tekrarlanır. bölümünün tahsil işlemlerini durdurur.
C. Posta ücreti iki tebligata rağmen süresi içinde D. Yürütmenin durdurulması kararları teminat
tamamlanmazsa dosyanın işlemden kaldırılma- karşılığında verilir; ancak, durumun gerekleri-
sına karar verilir. ne göre teminat aranmayabilir.
D. Dosyanın işlemden kaldırılmasından başlaya- E. Yürütmenin durdurulmasına dair verilen ka-
rak altı ay içinde noksanı tamamlanmak sure- rarlar yedi gün içinde yazılır ve imzalanır.
tiyle yeniden işleme konulmasının istenmesi
beklenir.
E. Dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra
verilen sürede yeniden işleme konulmasının
istenmesi istenmediği takdirde davanın açılma-
mış sayılmasına karar verilir.

126
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

6 Aşağıdakilerden hangisi 2577 sayılı İYUK’ta 9


Aşağıdakilerden hangisi ivedi yargılama usu-
dilekçeler üzerinde ilk inceleme hususlarından biri lü ile Millî Eğitim Bakanlığı ve Ölçme, Seçme ve
değildir? Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve

neler öğrendik?
ortak sınavlara karşı açılan davalara ilişkin yargıla-
A. Görev ve yetki ma usulünün her ikisinde de ortak olan noktalar-
B. Yetki tecavüzü dan biri değildir?
C. Ehliyet
A. Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır.
D. İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi
gereken bir işlem olup olmadığı B. Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin ola-
rak verilecek kararlara itiraz edilemez.
E. Husumet
C. Verilen nihai kararlara karşı istinafa gidilmez,
sadece Danıştay’a sadece temyize gidilir.
7 2577 sayılı İYUK’a göre, dilekçeler üzerine
D. Temyiz dilekçeleri 3 gün içinde incelenir ve
ilk inceleme neticesinde verilecek kararlar ile ilgili
tebliğe çıkarılır.
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
E. Temyizde nihai karar süresi 2 aydır.
A. İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülme-
si gereken bir işlem olmaması halinde davanın 10 2577 sayılı İYUK’a göre, duruşma ile ilgili
reddine karar verilir. aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. Dava açma süresinin geçmesi halinde davanın
reddine karar verilir. A. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en
C. Dava dilekçesinin şekil şartlarını belirleyen 3. ve az otuz gün önce taraflara gönderilir.
5. maddelere aykırılık halinde otuz gün içinde B. Temyiz ve istinaflarda duruşma yapılması ta-
hataların giderilip yeniden düzenlenerek dava rafların istemine ve Danıştay veya ilgili bölge
açılmak üzere davanın reddine karar verilir. idare mahkemesi kararına bağlıdır.
D. Davanın hasım gösterilmeden veya yanlış ha- C. Danıştay, mahkeme ve hâkim ilk derece veya
sım gösterilerek açılması halinde, dava dilek- temyiz, istinaf gibi kanun yolları aşamaları
çesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine dâhil her türlü davada tarafların istemi olma-
karar verilir. dan ve herhangi bir parasal sınırlamaya veya
E. Davanın ehliyetli olan şahsın avukat olmayan diğer kayıtlara bağlı olmadan, re’sen yargılama-
vekili tarafından dava açılması halinde otuz gün nın her aşamasında duruşma yapılmasına karar
içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava verebilirler.
açılmak üzere dilekçelerin reddine karar verilir. D. Duruşma yapıldıktan sonra en geç otuz gün
içinde karar verilir.
8 Aşağıdakilerden hangisi 2577 sayılı İYUK’ta E. Danıştay’da görülen davaların duruşmalarında
sayılan ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerden savcının bulunması şarttır.
doğan uyuşmazlıklardan biri değildir?
A. Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyo-
nu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Ku-
rulunca itiraz üzerine verilen kararlar
B. İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri
C. Acele kamulaştırma işlemleri
D. Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış,
tahsis ve kiralama işlemleri
E. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun uyarınca alınan Cumhurbaş-
kanı kararları

127
3
İdari Davaların Açılması, Yürütülmesi ve Karara Bağlanması

Yanıtınız yanlış ise “Dava Dilekçesinde Gös- Yanıtınız yanlış ise “Dilekçeler Üzerine İlk
1. C 6. B
terilmesi Gereken Unsurlar” konusunu yeni- İnceleme Usulü ve Hususları” konusunu ye-
neler öğrendik yanıt anahtarı

den gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Dava Dilekçesinin Ve- Yanıtınız yanlış ise “İlk İnceleme Üzerine Ve-
2. B 7. C
rileceği Yerler” konusunu yeniden gözden rilecek Kararlar” konusunu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Dava Dilekçelerinin


3. D 8. A Yanıtınız yanlış ise “İvedi Yargılama Usulü”
Üzerinde Uygulanacak İşlemler” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Davacının Aynı Dilekçe Yanıtınız yanlış ise “Merkezî ve Ortak Sınavlara
4. B 9. E İlişkin Yargılama Usulü ile Merkezî ve Ortak
ile Birden Çok İşleme Karşı Dava Açması”
Sınavlara İlişkin Yargılama Usulünün Karşılaş-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
tırılması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı Yerlerinin Yü-


5. E 10. D Yanıtınız yanlış ise “Duruşmalara İlişkin
rütmenin Durdurulma İstemine İlişkin Ka-
Esaslar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
rarları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Aynı dava dilekçesinde hem işlemin iptali hem de uğranılan zararın tazmini
istenebilir, dolayısıyla iptal ve tam yargı davası tek dilekçe ile birlikte açılabi-
lir. Bu gibi durumlarda açılan davayı kabul eden idari yargı yeri her iki davayı
da kabul edeceği gibi, iptal isteminin reddine, tazminat isteminin kabulü-
ne de karar verebilir. Kendisine aynı dilekçe ile birden çok dava açılan veya
birden çok kişinin dava açtığı idari yargı mercii, tek dilekçe ile dava açma
Araştır 1 koşullarının oluşmadığı kanaatine varırsa, dava dilekçesini İYUK Md. 15/1-
d uyarınca, otuz gün içinde ayrı ayrı dava açılmak üzere dilekçenin reddine
karar verir. Otuz gün içerisinde yine tek dilekçeyle dava açılması durumunda
davanın reddine karar verir (İYUK, 15/5). Tek dilekçeyle dava açılıp mahke-
menin dilekçeyi reddetmesi sonucu dava otuz gün içinde ayrı ayrı dilekçelerle
tekrar açılırken yeniden harç alınır.

Derdestlik, bir davanın görevli ve yetkili yargı yerince görülmeye başlaması-


dır. Dolayısıyla dava dilekçesinin mahkemeye sunulup kabul edilmesiyle dava
konusu uyuşmazlık derdest hale gelir. Bunun sonucu, tarafları, dayandığı
maddi nedenleri ve konusu aynı olan söz konusu hukuki uyuşmazlığa ilişkin
başka bir yargı yerinde tekrar dava açılamaz. Tarafları, konusu ve nedenleri
Araştır 2 aynı olan ve bir yargı yerinde dava açılmak suretiyle görülmeye başlanmış
hukuki uyuşmazlığa karşı ikinci bir davanın açılması durumunda, taraflardan
biri (mantıken davalı), ikinci davaya bakmakta olan mahkemeye uyuşmaz-
lığın zaten görülmekte (derdest) olduğu itirazında bulunur veya mahkeme
bunu kendiliğinden tespit ederse, ikinci açılan davanın açılmamış sayılmasına
karar verilir.

128
3
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Davacının davada taraf olma ya da dava açma ehliyeti yoksa yani, iptal davala-
rında subjektif (özel) dava yeteneği (menfaat bağı) ya da tam yargı davaların-
da ihlal edilmiş hakkı yoksa “davanın reddine” karar verilir. Davanın ehliyet
yönünden reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Dava-
nın ehliyetli şahsın avukat olmayan vekil tarafından açılması halinde otuz gün
içinde davacının bizzat veya kanunen vekil tayin edeceği avukat tarafından
Araştır 3 açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilir. Avukat olmayan vekil tarafın-
dan açılan davalarda dilekçenin reddi kararlarına karşı kanun yolu kapalıdır.

Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalarda dilekçelerin bil-


dirim aşaması tamamlandıktan sonra dava dosyası daire başkanı tarafından
görüş bildirilmek üzere Danıştay Başsavcılığı’na gönderilir. Başsavcı, dava
dosyalarını uygun göreceği görev ayrımına göre dosyayı incelemek ve görüş
bildirmek üzere Danıştay savcılarından birine havale eder. Savcılar, ilk dere-
ce mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da görülen dava dosyalarından kendilerine
havale olunanları Başsavcı adına incelerler ve esas hakkındaki düşüncelerini,
bir ay içinde gerekçeli ve yazılı olarak verirler. Bu süreler geçirilirse durumu
Araştır 4 sebepleriyle birlikte Başsavcıya bildirirler. Savcılar, ilgili yerlerden Danıştay
Başkanlığı aracılığı ile her türlü bilgileri isteyebilecekleri gibi işlem dosyalarını
da getirtebilirler. 02.07.2012 tarih ve 6352 sayılı Kanun çerçevesindeki yeni
düzenleme uyarınca, Danıştay’da ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen dava-
larda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Taraflar,
tebliğden itibaren on gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.

Kaynakça
Akyılmaz, B. & Sezginer, M. & Kaya, C. (2019). Türk Günday, M. (2000). İdare Hukuku, 1. Baskı, Anadolu
İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Savaş Yayınevi, Üniversitesi, Eskişehir.
Ankara.
Kalabalık, H. (2006). İdari Yargılama Usulü Hukuku
Aslan, Z. (2009). İdarî Yargıda Yürütmenin Mevzuat ve Soru İlaveli, 2. Baskı, Değişim
Durdurulması, Alfa Yayınları, 2.Basım, İstanbul. Yayınları, İstanbul.
Avcı, M. (2017). İdarî Yargılama Usûlündeki Son Karavelioğlu, C. (2006). Açıklama ve Son İçtihatlarla
Yenilikler ve İdarî Yargıda İstinaf Kanun Yolu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Cilt 1 ve 2,
Yetkin Yayınları, Ankara. 6. Baskı, Ankara: Karavelioğlu Basın, Yayın,
Dağıtım, Pazarlama, Danışmanlık, İç ve dış
Çağlayan, R. (2016). İdarî Yargılama Hukuku, Seçkin
Ticaret Ltd. Şti..
Yayınevi, 8.Baskı, Eylül, Ankara.
Nohutçu, A. (2020). İdari Yargı. 20. Baskı, Savaş
Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetsel Yargı, 25. Bası,
Yayınevi, Ankara.
Turhan Kitabevi, Ankara.
Nohutçu, A. (2020). İdare Hukuku. 26. Baskı, Savaş
Gözübüyük, A. Ş. & Tan, T. (2008). İdare Hukuku
Yayınevi, Ankara.
Cilt 2, İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Turhan
Kitabevi, Ankara.

129
Bölüm 4
Kanun Yolları
Kanun Yolları Çeşitleri
2 İdari yargı kanun yollarından temyiz
öğrenme çıktıları

yolunun kapsamını, şartlarını, nedenlerini,


süresini, makamlarını, dilekçesini, temyiz
incelemesi sonucu verilecek kararları ve
temyiz yolunda yürütmenin durdurulmasını
açıklayabilme
3 İdari yargı kararlarına karşı başvuru
yollarından kanun yararına temyiz
yolunun şartlarını, kapsamını ve işleyişini
açıklayabilme
4 İstinaf kanun yoluna tabi yargı kararlarını,
Genel Olarak Kanun Yolları istinaf merciini, süresini, usulünü,
1 İdari yargı kararlarına karşı başvuru istinaf isteminin karara bağlanmasını ve
sonuçlarını açıklayabilme

1
yollarının kapsamı, mantığını, olağan-

2
olağanüstü kanun yollarını açıklayabilme 5 Yargılamanın yenilenmesi kanun yolunun
ve idari yargıda kaldırılarak yeniden tanımını, şartlarını, kapsamını, süresini,
düzenlenen kanun yollarını ayırt edebilme usulünü ve sonuçlarını açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Kanun Yolları • Temyiz • Kanun Yararına Temyiz • İstinaf


• Yargılamanın Yenilenmesi

130
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ GENEL OLARAK KANUN YOLLARI


İYUK’un 3. Bölümünde “Kararlara Karşı Baş- İdari yargı mercilerinin işlerinin yoğunluğu,
vuru Yolları” başlığıyla düzenlenen kanun yolları, dikkatsizlik, taraflarca bazı belgelerin sunulmama-
idari yargı mercileri tarafından verilmiş nihai yargı sı ya da yanıltıcı sunulması gibi nedenlerle yanlış
kararlarının davanın taraflarınca usule ve hukuka karar vermeleri mümkündür. Yargı mercileri, da-
aykırı olarak verildiğinin ileri sürülerek bir üst idari vayı karara bağladıktan sonra verdikleri kararlarda
yargı mercii tarafından yeniden incelenip denetlen- hukuksal bir hata ve usulsüzlüğün farkına varsa-
mesini sağlayan hukuki bir müessesedir. lar bile, kendiliklerinden kararlarını değiştiremez,
1982 yılında çıkan 2577 sayılı İYUK hükümle- bozamaz ya da yeni bir karar alamaz. Kural olarak
rine göre idari yargı düzenimizde iki dereceli (aşa- aleyhine hüküm verilen taraf veya taraflar, ilk dere-
malı) bir denetim sistemi öngörülmekteydi. ce yargı kararının hukuka aykırılığı ileri sürerek bir
üst yargı merciine başvurur ve yeniden incelenerek
Ancak 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun
değiştirilmesini ve düzeltilmesini isterler. Bu usule
ile idari yargı sistemimize “istinaf kanun yolu” ka-
kanun yolları adı verilmektedir.
bul edilmiş, 20.07.2016 tarihinde de adli yargıyla
birlikte idari yargıda da uygulama başlayarak üç
dereceli bir sisteme geçilmiştir. Kanun Yollarının Kapsamı
Bir hukuksal uyuşmazlık önce ilk derece yargı Kural olarak yargı yerlerinin kesinleşmemiş ni-
mercilerinde (idare ve vergi mahkemesinde) yar- hai kararlarına karşı kanun yollarına başvurulabilir.
gılanacak, sonra bölge idare mahkemesinde istinaf Nihai kararlar, yargı yerlerinde görülmekte olan
yoluyla hem maddi hem hukuki olarak tekrar göz- davaları sona erdiren, yargı yerinin sürekli ve kesin
den geçirilerek lüzumu hâlinde tekrar yargılanacak, biçimde davadan el çekmesini sağlayan kararlardır.
nihayet Danıştay’da üçüncü kez hukuki noktalarda Bu çerçevede, mahkemenin usule ilişkin ön koşul-
temyiz incelemesine tabi tutulacaktır. lardaki bir eksiklik veya hata yüzünden (süre aşımı,
İstinaf yoluyla, ilk olarak, ilk derece mahkeme- ehliyetsizlik veya görevsizlik gibi) el çekmesi ile da-
lerinin kararları bir kez daha hem hukuki hem de vayı olumlu veya olumsuz biçimde esastan çözerek el
maddi olarak gözden geçirilip yeniden yargılama, çekmesi arasında fark yoktur. Yani, kanun yollarına,
denetleme, düzeltme ve iyileştirme sağlanacağı için mahkemelerin ara kararları değil davayı sonuçlandı-
yargı kararları daha isabetli, güvenilir ve sağlıklı ran nihai kararları için başvurulabilir. Ara kararlara
olacaktır. Böylelikle kişilerin hak arama özgürlük- (yürütmenin durdurulması, görevsizlik itirazının
lerini genişletip geliştirerek kişinin hakları idarenin reddi, bilirkişi incelemesi, keşif, vb.) karşı tek başına
işlem ve eylemleri karşısında daha çok korunmuş kanun yollarına başvurmak mümkün değildir.
olacak, idarenin hukuka uygunluğu daha sıkı bi- Kanun yolları, bir taraftan yargısal kararların hu-
çimde ve tekraren denetlenmiş olup yargı kararla- kuka aykırılıklarının giderilmesini sağlayarak hukuk
rına güven artacak, adil yargılanma hakkı ve hak devletine olan güveni pekiştirirken diğer taraftan,
arama özgürlüğünün sağlandığı hukuk devletine yine kural olarak nihai yargı kararlarının kesinleşme-
daha çok yaklaşılacaktır. sini ertelerler. Çünkü nihai yargı kararları ya kanun
İkinci olarak, gerek ilk derece mahkemelerinin, yollarından geçtikten ya da kanun yollarına başvur-
gerekse ve özellikle de Danıştay’ın iş yükü azaltıla- mak için öngörülen süreler geçtikten sonra kesinleşir
caktır. İlk derece mahkemelerinin kararları istinaf ve kesin hüküm hâline gelir. Dolayısıyla bir yargı ye-
yoluyla bölge idare mahkemelerinde süzülecek, Da- rinin nihai kararına karşı kanun yoluna başvuruldu-
nıştay daha çok yargı birliğini sağlayıcı, yol gösteri- ğunda kararın kesinleşmesi, kanun yolu sonucunda
ci, idare hukukunun gelişimine katkı sağlayıcı bir verilecek hükme kadar engellenerek ertelenmiş olur.
yüksek içtihat mahkemesi niteliğini kazanacaktır. İdari yargı sistemimizde temyiz, kanun yararı-
Nihayet, istinaf yoluyla, yargı yerlerinin iş yükü na temyiz, istinaf, yargılamanın yenilenmesi olmak
hafifleyeceği için daha hızlı, etkin, isabetli, doğru, üzere dört tane kanun yolu bulunmaktadır. Kamu
tatmin edici, güvenilir ve adil yargılama sağlanmış kurum ve kuruluşlarının mali denetimini yapma-
olacaktır. sı hasebiyle dolaylı olarak idari yargı sayılabilecek
Sayıştay’da da temyiz, karar düzeltme ve yargılama-
nın iadesi olarak üç tür kanun yolu bulunmaktadır.

131
4
Kanun Yolları

Tablo 4.1 Genel İdari Yargı ve Sayıştay’da Kanun Yolları

Genel İdari Yargı Düzeninde Kanun Yolları Sayıştay’da Kanun Yolları

1. Temyiz (30 gün)


1. Temyiz (60 gün)
2. Kanun Yararına Temyiz
2. Karar Düzeltme (15 gün)
3. İstinaf (30 gün)
3. Yargılamanın İadesi (5 yıl)
4. Yargılamanın Yenilenmesi (60 gün, 1 yıl, 10 yıl)

Olağan ve Olağanüstü Kanun Yolları


Kanun yolları, idari yargı literatüründe olağan ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmak-
tadır. İYUK’ta böyle ikili bir ayrım yapılmamaktadır. Olağan ve olağanüstü kanun yolu ayrımını belirleyen
kriter yargı kararının kesinleşip kesinleşmemesidir. Yukarıda nihai yargı kararlarına karşı yapılacak kanun
yolu başvurularının kararların kesinleşmesini ertelemesinin kural olduğunu belirtilmişti. İşte, kesinleş-
memiş kararlara karşı yapılan başvurular olağan, bu kuralın istisnası sadedinde, kanun yolundan geçme
veya kanun yoluna başvurma süresini geçirme suretiyle kesinleşmiş kararlara karşı yapılacak başvurularda
olağanüstü kanun yolunu oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, olağan kanun yolları iki tanedir:
1. Temyiz
2. İstinaf
Kesinleşmiş yargı kararlarına karşı kanunda tahdidi olarak sayılmış nedenler çerçevesinde önemli usul
hatalarının yapılması durumunda başvurulacak ve kural olarak kararların yerine getirilmesini engelleme-
yen olağanüstü kanun yolu ise bir tanedir: Yargılamanın yenilenmesi.
Kanun yararına temyiz ise, ayrı ve olağanüstü bir kanun yolu olarak sayılabileceği gibi, olağan temyiz
yolunun belli durumlarda uygulanacak bir başka usulü olarak da nitelenebilir.

Kanun Yollarında Güncel Durum


18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun, 2577 sayılı İYUK’un kabul edildiği tarihten beri idari yargıda
olağan kanun yollarından biri olan “karar düzeltme” yolunu ilga etmiştir. Binaenaleyh, artık idari yargı
sistemimizde, “karar düzeltme” biçiminde bir kanun yolu bulunmamaktadır.
16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği refe-
randumu kapsamında aynı tarihte lağvedilen askeri idari yar-
gı düzenimizde tek aşamalı bir sistem öngörüldüğü ve AYİM
Kanunun kendisinin görev alanına dâhil ettiği uyuşmazlıkları dikkat
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun, daha
AYİM ilk ve son derece çözümleyen yüksek mahkeme olduğu
önce idari yargı sistemimizde olağan kanun
için olağan kanun yolu olarak karar düzeltme, olağanüstü ka-
yollarından olan “itiraz” yolunu kaldırmış,
nun yolu olarak ise yargılamanın iadesi (yenilenmesi) olmak
bunun yerine istinaf yolunu” getirmiştir.
üzere iki tane kanun yolu bulunmaktaydı. Yani, AYİM’de da-
irelerin verdiği kararların temyizi mümkün değildi.
Bir önceki bölümün sonunda belirtilen, yargı kararlarına karşı söz konusu kararı vermiş yargı mer-
cilerine hükümlerdeki belirsiz ve birbirine aykırı hususların açıklanması ya da nesnel nitelikteki maddi
hataların düzeltilmesi amacıyla yapılan “açıklama” ve “yanlışların düzeltilmesi” başvurularının bir kanun
yolu olmadığına çok dikkat edilmelidir.

132
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Öğrenme Çıktısı
1 İdari yargı kararlarına karşı başvuru yollarının kapsamı, mantığını, olağan-olağanüstü
kanun yollarını açıklayabilme ve idari yargıda kaldırılarak yeniden düzenlenen kanun
yollarını ayırt edebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İstinaf kanun yolunun han-


Olağan kanun yollarının kaç Olağan ve olağanüstü kanun
gi kanun yolunun yerine
tane olduğunu araştırınız. yollarını ilişkilendiriniz.
getirildiğini anlatınız.

KANUN YOLLARI ÇEŞİTLERİ


İYUK’un 45 ila 55. maddelerini kapsayan 3.
Bölümünde “Kararlara Karşı Başvuru Yolları” baş- dikkat
lığında olağan ve olağanüstü ayrımı yapılmaksızın Temyiz, Danıştay dava dairelerinin ilk dere-
düzenlenen temyiz, kanun yararına temyiz, istinaf, ce yargı yeri sıfatıyla verdikleri tüm nihai ka-
yargılamanın yenilenmesi olmak üzere dört tane rarları ile bölge idare mahkemelerinin İYUK
kanun yolu düzenlenmektedir. Md. 46’da 14 bent olarak sayılan nihai ka-
rarlarının, başka kanunlarda aksine hüküm
bulunsa dahi, hukuka aykırılıkları iddiasıyla
Temyiz Danıştay’a başvurularak incelenip denetlen-
Danıştay’ın temyiz mercii olarak görevi, bir melerini sağlayan hukuksal bir olanaktır.
hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygu-
lanması şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılıkların
denetimini yapmakla sınırlıdır.
Temyiz Makamları
Temyizde kural olarak dava konusu uyuşmaz-
Bölge idare mahkemelerinin istinaf makamı sı-
lığın yeniden yargılanması yapılmayıp, ilk derece
fatıyla verdikleri belirli kararları, idare mahkemele-
yargı sıfatıyla, Danıştay dava dairelerinin ve bölge
rinin ivedi yargılama usulüne tabi olarak verdikleri
idare mahkemelerinin İYUK Md. 46’da sayılan 14
kararları ile Danıştay dava dairelerinin ilk derece
davaya ilişkin nihai kararlarının usul ve esas bakı-
mahkemesi olarak verdikleri kararlarının hukuka
mından hukuka uygunluğu denetlenir.
aykırı olduğu savıyla yapılan başvurular sonucu
Kararlarına karşı temyize başvurulacak idari temyiz makamı olarak inceleme ve denetleme ya-
yargı yerleri üç tanedir: pan yargı yerleri şunlardır:
1. Bölge idare mahkemeleri (İstinaf makamı 1. Bölge idare mahkemeleri ve idare mah-
olarak İYUK Md. 46’da sayılan 14 uyuş- kemelerinin “İvedi Yargılama Usulü” ile
mazlıkla ilgili verdikleri kararlar) “Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargı-
2. İlk derece yargı yeri sıfatıyla Danıştay dava lama Usulüne” tabi kararlarında Danıştay
daireleri Dava Daireleri (Danıştay Başkanlar Ku-
3. Sadece “İvedi Yargılama Usulü” ile “Merkezî rulunun kararıyla görev alanları değişebil-
ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama Usu- mekle beraber 2575 sayılı Danıştay Ka-
lüne” tabi uyuşmazlıklar üzerine verdikleri nunu hükümleri uyarınca vergi davalarına
kararlarda idare mahkemeleri ilişkin kararları 3, 4, 7 ve 9. Daireler; idari
davalara ilişkin kararları 2, 5, 6, 8, 10 Dai-
reler inceler.)

133
4
Kanun Yolları

2. Danıştay dava dairelerinin ilk derece mah- ı. Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir
kemesi sıfatıyla baktıkları davalarda kararı meslek veya sanatın icrası veyahut kamu
idari dava dairesi vermişse Danıştay İdari hizmetine giriş amacıyla yapılan sınavlar
Dava Daireleri Kurulu, vergi dava daire- hakkında açılan davalar.
si vermişse Danıştay Vergi Dava Daireleri i. Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, mari-
Kurulu na, iskele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış
petrol gazı boru hattı gibi kıyı tesislerine
Temyize Konu Kararlar işletme izni verilmesine ilişkin mevzuatın
uygulanmasından doğan davalar.
Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile
bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan 14 j. 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım
dava hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlar- ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli
da aksine hüküm bulunsa dahi Danıştay’da, kararın Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanu-
tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edile- nun uygulanmasından ve 16/7/1997 tarihli
bilir: ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik
Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve
a. Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal da-
İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenme-
vaları.
si Hakkında Kanunun uygulanmasından
b. Konusu 100.000 Türk lirasını (2020 yılı doğan davalar.
itibariyle yeniden değerleme oranları so-
k. 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Böl-
nucunda bu sınır 176.000 TL olarak uygu-
geler Kanununun uygulanmasından doğan
lanmaktadır.) aşan vergi davaları, tam yargı
davalar.
davaları ve idari işlemler hakkında açılan
davalar. l. 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Ko-
ruma ve Arazi Kullanımı Kanununun uy-
c. Belli bir meslekten, kamu görevinden veya
gulanmasından doğan davalar.
öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu
doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları. m. Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafın-
dan görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgi-
d. Belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya
li olarak alınan kararlara karşı açılan davalar.
otuz gün yahut daha uzun süreyle engelle-
yen işlemlere karşı açılan iptal davaları. Danıştay’ın dava dairelerinin ilk derece yargı
yeri sıfatıyla verdiği kararlardan ön koşullar veya
e. Müşterek kararnameyle yapılan atama,
esas bakımından bir biçimde davayı sonlandıran,
naklen atama ve görevden alma işlemleri
dairenin sürekli ve kesin biçimde davadan elini
ile daire başkanı ve daha üst düzey kamu
çekmesine yol açan nihai kararlar temyize konu
görevlilerinin atama, naklen atama ve gö-
olabilir. Bu bağlamda Danıştay dava dairelerinin
revden alma işlemleri hakkında açılan iptal
hukuki uyuşmazlığın özünü ya da esasını çözme-
davaları.
den, ilk inceleme aşamasında görev, ehliyet, süre,
f. İmar planları, parselasyon işlemlerinden görevli idari mercie tevdii, işlemin kesin ve icrai bir
kaynaklanan davalar. işlem olmaması gibi nedenlerle davayı reddeden
g. Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Ko- kararların da nihai karar olup temyize tabi olduğu-
misyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma na dikkat etmelidir.
Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen Mamafih, Danıştay dava dairelerinin ilk dere-
kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 ce sıfatıyla baktığı davalarda yargılama sırasında
sayılı Boğaziçi Kanununun uygulanmasın- verdikleri bilirkişi incelemesi, keşif, belge isteme,
dan doğan davalar. yürütmenin durdurulması üzerine verilen kararlar,
h. Maden, taşocakları, orman, jeotermal kay- görev itirazını ret gibi davayı sonuçlandırmayan
naklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mev- “ara kararlara” karşı temyize başvurmak mümkün
zuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı değildir. Bu tür ara kararlar ancak davayı sonuçlan-
açılan davalar. dıran nihai kararlarla birlikte temyize konu olabilir.

134
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Temyiz Edilemeyecek Kararlar 7. Kanun yolları dışında olup yargı kararlarına


İYUK Md. 15/4’e göre, ilk inceleme üzerine başvuru yolları olan “açıklama” ve “yanlışla-
Danıştay veya mahkemelerce verilen; bu madde- rın düzeltilmesi” kararları.
nin 1/a bendinde belirtilen idari yargının görevli
olduğu konularda davanın görev ve yetki yönün- Danıştay’ın İlk İnceleme Üzerine
den reddine ilişkin kararlarla, 1/c bendinde yazılı Verdiği Kararlardan Temyize Konu
gerçek hasma tebliğ ve 1/d bendindeki dilekçe ret
Olanlar
kararları dışında, ilgisine göre istinaf ya da temyiz
yoluna başvurulabilir. Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkeme
sıfatıyla baktığı davalarla idari mahkemelerin “ive-
Bu çerçevede ilk üçü İYUK Md. 15/4’te belirti-
di yargılama usulü” ile “merkezî ve ortak sınavlara
lenler olmak üzere temyizi mümkün olmayan yargı
ilişkin yargılama usulüne” tabi olarak baktıkları
kararları şunlardır:
davalarda ilk inceleme üzerine verdikleri aşağıdaki
1. Danıştay’ın ilk derece sıfatıyla görev alanı- kararlarının temyizinin mümkün olduğuna, yuka-
na girmekle birlikte görevsiz dava dairesine rıdaki temyizi mümkün olmayan kararlarla karıştı-
açılan davaların görev yönünden reddedile- rılmamalıdır:
rek görevli dava dairesine havale kararları
1. Davanın başka bir yargı kolunun (adli yar-
2. Danıştay’a ilk derece sıfatıyla açılan dava gının) görev alanına girdiği gerekçesiyle ve-
dilekçesinde hasmın (davalının) yanlış gös- rilen “görevsizlik” kararları
terilmesi ya da hiç gösterilmemesi duru-
2. İdari merci tecavüzü nedeniyle davanın
munda gerçek hasma tebliğ kararları
“görevli idari mercie tevdii” kararları
3. Danıştay’a ilk derece sıfatıyla açılan dava
3. Davanın “ehliyet yönünden reddi” kararları
dilekçesinin İYUK Md. 3 ve 5’e uygun
şekilde otuz gün içinde yeniden düzenlen- 4. Dava konusu işlemin idari davaya konu
mek veya noksanları tamamlanmak veya olacak “kesin ve yürütülmesi gereken bir
ehliyetli olan şahsın avukat olmayan vekili işlem olmadığı” gerekçesiyle davanın reddi
tarafından dava açılmış ise yine otuz gün kararları
içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava 5. Dava açma süresinin geçmesi nedeniyle “süre
açılmak üzere dilekçelerin reddi kararları aşımından dolayı davanın reddi” kararları
(Ancak dilekçe ret kararı üzerine otuz gün 6. Dava dilekçesinin biçim yönünden İYUK
içinde verilen ikinci dilekçede eksikliklerin Md. 3 veya 5 çerçevesindeki sakatlıklar yö-
giderilmemesi üzerine verilen dava ret ka- nünden dilekçenin reddinden sonra otuz
rarları temyize tabidir.) gün içinde yeniden verilen dilekçelerde aynı
4. İdare ve vergi mahkemelerinin “ivedi yargı- yanlışlıkların devam etmesi durumundaki
lama usulü” ile “merkezî ve ortak sınavlara” “davanın reddi” kararları
ilişkin yargılama usulüne tabi olanlar dışın- Bu kararlara karşı temyiz yolu açıktır.
daki diğer tüm kararları
5. Bölge idare mahkemelerinin istinaf mahke-
Temyiz Süresi
mesi sıfatıyla verdiği İYUK Md. 46’da sayı-
lan 14 dava dışındaki diğer kararları Otuz günlük temyiz süresinin geçirilmesinden
sonra yapılacak başvurular, işin esasına girilmeden
6. Bölge idare mahkemesinin ilk inceleme
süre aşımı nedeniyle reddedilir.
üzerine verilen kararlara karşı yapılan isti-
naf başvurusunu haklı bulduğu, davaya gö- Davanın taraflarından birinin temyize gitmesi
revsiz veya yetkisiz mahkeme yahut redde- durumunda, temyiz dilekçesine otuz gün içinde ce-
dilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından vap verecek karşı taraf, temyiz süresini geçirse bile,
bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvu- cevap dilekçesinde temyiz isteminde bulunabilir.
rusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi Temyiz için kanunda özel süre öngörülmesi du-
kararının kaldırılmasına ilişkin kararları rumunda söz konusu süre geçerli olacaktır:

135
4
Kanun Yolları

Örneğin, bir önceki bölümde anlatıldığı üzere, reddedilir. Ancak kararın kısmen kabul edilip kıs-
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun değişikliği men reddedildiği durumlarda her iki taraf da tem-
uyarınca, İYUK’un 20/A Maddesinin 2. Fıkrasının yiz isteminde bulunabilir.
“g” bendinde, “ivedi yargılama usulü” çerçevesinde İYUK Md. 5/2 uyarınca birden çok kişinin aynı
Danıştay’ın idari dava daireleri veya idare mahke- dilekçeyle dava açtığı durumlarda, her bir davacı
melerince verilen nihai kararlara karşı tebliğ tari- temyize gidebilir.
hinden itibaren onbeş gün içinde temyiz yoluna
Müdahil (davaya katılan) tek başına temyiz iste-
başvurulabileceği öngörülmüştür.
minde bulunamaz. Müdahil katıldığı tarafla birlik-
te hareket etmek zorunda olduğundan, ancak ka-
tıldığı tarafla birlikte temyiz isteminde bulunabilir.
Davada taraf olmayanların, davayı kabul eden
dikkat idarenin ya da davadan feragat edenlerin de temyiz
Özel kanunlarda ayrı süre öngörülmeyen
isteminde bulunmaları mümkün değildir.
hâllerde, Danıştay dava dairelerinin ilk de-
rece sıfatıyla baktıkları davalardaki nihai ka-
rarları ile bölge idare mahkemelerinin istinaf Temyizden Vazgeçme
mahkemesi sıfatıyla İYUK Md. 46’da sayılan Danıştay dava dairesi ilk derece sıfatıyla ya da
14 dava hakkında verdikleri kararlar hakkın- bölge idare mahkemesi istinaf makamı olarak tem-
da, tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde yize tabi davalarında nihai karar vermeden, yani
Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabilir. temyiz hakkı doğmadan temyizden vazgeçilemez.
Nihai karar verilip temyiz hakkı doğduktan sonra
temyiz süresi içinde temyizden vazgeçilip kararın bir
Keza, 10.9.2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun an önce kesinleşmesi sağlanabileceği gibi, temyiz yo-
değişikliği ile İYUK’un “Dosyaların İncelenmesi” luna başvurduktan sonra temyiz mercii karar verme-
başlıklı 20. Maddesine eklenen “Merkezî ve Ortak den temyiz isteminden vazgeçmek de mümkündür.
Sınavlara İlişkin Yargılama Usulü” çerçevesinde,
Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleş-
tirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak
sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav
sonuçları hakkında açılan davalarda, temyiz süresi
beş gündür.

Temyiz İsteminde Bulunabilecek


Olanlar
Temyiz davanın taraflarının istemine (ihtiya-
rına) bağlı olarak yapılır, üst mercilerin kendili-
ğinden (resen) temyiz incelemesinde bulunmaları
mümkün değildir. Dolayısıyla temyiz isteminde
yalnızca davacı ve davalı bulunabilir. Resim 4.1 Temyizden vazgeçen kararı kabul etmiş
Danıştay dava dairesinin ilk derece sıfatıyla ver- demektir.
diği kararını ya da bölge idare mahkemesinin isti-
naf mahkemesi sıfatıyla İYUK Md.46’da sayılan 14 Temyiz Dilekçesi
dava hakkında verdiği kararını temyiz etmek iste- Temyiz istemleri Danıştay Başkanlığına hitaben
yen tarafın o kararın bozulmasında ya da değiştiril- yazılmış dilekçeler ile yapılır. Temyiz dilekçeleri
mesinde korunmaya değer hukuki bir yararının ve doğrudan temyiz mercii olarak Danıştay’a değil,
menfaatinin olması şarttır. Dava lehine sonuçlanan ilgisine göre kararı veren bölge idare mahkemesi-
ve kararın bozulmasında menfaati olmayan tarafın ne, ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalarda
temyiz istemi Danıştay tarafından incelenmeksizin Danıştay’a veya kararı veren ilk derece mahkemesi-

136
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ne göndermek üzere İYUK’un 4. Maddesi uyarınca Yürütmenin durdurulması isteği bulunan tem-
idari yargı mercilerinin olmadığı yerlerde asliye hu- yiz dilekçeleri, karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya
kuk mahkemelerine, yurt dışında ise Türk konso- ile birlikte, yürütmenin durdurulması istemi hak-
losluklarına verilir. kında karar verilmek üzere kararı veren bölge idare
Temyiz dilekçelerinin hitabı, bölge idare mah- mahkemesince Danıştay Başkanlığı’na, Danıştay’ın
kemelerinin kararlarında “Danıştay Başkanlığı’na ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, gö-
Sunulmak Üzere Sakarya Bölge İdare Mahkemesi revli dairece konusuna göre İdari / Vergi Dava Dai-
Başkanlığı’na”, Danıştay dava dairelerinin ilk dere- releri Kurulu’na gönderilir. Danıştay’da görevli dai-
ce mahkemesi sıfatıyla baktıkları davalarda “Danış- re veya Kurul tarafından yürütmenin durdurulması
tay İdari / Vergi Dava Daireleri Kurulu’na Sunul- istemi hakkında karar verildikten sonra karşı tarafa
mak Üzere Danıştay Başkanlığı’na” biçiminde olur. tebligat, bu kez kararı veren yargı yerince değil, yü-
Karşı tarafın sayısından bir fazla hazırlanan rütmenin durdurulması istemini karara bağlayan
temyiz dilekçeleri, İYUK Md. 3’te dava dilekçeleri üst mercii olan daire veya kurulca yapılır ve dosya
için belirlenen usullere uygun olarak düzenlenir. tekemmül ettirilir.
Bu çerçevede, temyiz dilekçelerinde tarafların ad-
soyadı ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Temyiz Dilekçesini Tekemmül
Cumhuriyeti kimlik numarası, temyize konu yargı Ettiren Yargı Merciin Kararları ve Bu
kararının tarih, numara ve yazılı tebliğ tarihi, kara- Kararlara İtiraz
rın özeti, temyiz nedenleri, ihtiyari olarak duruşma
Temyiz dilekçesinin teslim edildiği idari yargı
ve/veya yürütmenin durdurulması istemi, “istem
yeri, yani temyize konu yargı kararını vermiş olan
sonucu” ve imza yer alır.
bölge idare mahkemesi ya da ilk derece yargı yeri
Temyiz dilekçesinin kanunen öngörülen husus- sıfatıyla davayı görmüş olan Danıştay dava daire-
lara aykırı veya eksik düzenlenmesi durumunda, si, temyiz istemini temyiz makamına gönderme-
kararı veren Danıştay dairesi veya bölge idare mah- den aşağıdaki üç husus açısından inceler ve tespit
kemesi söz konusu hata ve eksikliklerin on beş gün ettiği hukuki hata veya eksiklikler sonucu şu ka-
içinde tamamlatılmasını ilgiliye tebliğ eder. (Dava rarları verir:
dilekçesindeki eksiklik ve hataların düzeltilmesi
için otuz gün süre verilmekteydi.) Bu on beş gün- 1. Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve
lük sürede eksiklikler tamamlanmazsa temyiz iste- posta giderlerin tamamının ödenmemiş
minde bulunulmamış sayılmasına Danıştay veya olması halinde kararı veren; bölge idare
bölge idare mahkemesince karar verilir. mahkemesi veya Danıştay daire başkanı
tarafından verilecek yedi günlük süre içeri-
Usulüne göre düzenlenmiş ve kabul edilmiş
sinde eksikliklerin tamamlanması, aksi hal-
temyiz dilekçesi, kararı veren bölge idare mahke-
de temyizden vazgeçilmiş sayılacağı hususu
mesi veya Danıştay dava dairesince karşı tarafa teb-
temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen
liğ edilir. Karşı taraf tebliğ tarihini izleyen otuz gün
süre içinde harç ve giderler tamamlanma-
içinde cevap verebilir. Cevap veren, kararı süresin-
de temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilek- dığı takdirde, bölge idare mahkemesi ya da
çesinde, temyiz isteminde bulunabilir. Bu takdirde ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan
bu cevap dilekçesi temyiz dilekçesi yerine geçer. Danıştay dairesi, kararın “temyiz edilmemiş
Karşı tarafın cevap dilekçesinde temyiz isteminde sayılmasına” karar verir.
bulunması durumunda, bu temyiz istemi de bu kez 2. Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapıl-
ilk temyiz isteminde bulunana otuz günlük cevap ması veya kesin bir karar hakkında olması
hakkı verilmek suretiyle tebliğ edilir. halinde kararı veren bölge idare mahkemesi
Temyiz istemi karşısında karşı tarafa tanınan ya da ilk derece mahkemesi olarak davaya
otuz günlük sürede cevap gelmesiyle ya da bu sü- bakan Danıştay dairesi, “temyiz isteminin
renin dolmasıyla temyiz dosyası tekemmül etmiş reddine” karar verir.
olur ve ilgili dosya kararı veren Danıştay dairesi 3. Temyiz dilekçesinin İYUK Md. 3’te öngö-
veya bölge idare mahkemesi tarafından, dizi listesi- rülen dilekçe şekil şartlarına aykırı düzen-
ne bağlı olarak, Danıştay’a veya İdari / Vergi Dava lenmesi halinde ise, eksikliklerin onbeş gün
Daireleri Kurulu’na gönderir. içinde tamamlatılması hususu, kararı veren

137
4
Kanun Yolları

Danıştay veya bölge idare mahkemesince Yukarıdaki temyiz nedenlerinden birincisi ve


ilgiliye tebliğ olunur. Bu sürede eksiklikler üçüncüsü yargılamanın bölge idare mahkemesi
tamamlanmazsa, Danıştay dairesi veya böl- ya da ilk derece yargı yeri sıfatıyla Danıştay dava
ge idare mahkemesince “temyiz isteminde dairesinin yargılama işleyişi ve usulü ile ikincisi ise
bulunulmamış sayılmasına” karar verilir. dava konusu idari işlemin konusuyla, yani hukuka
Temyize konu kararı veren mahkeme bölge uyarlığı ya da idarenin mali sorumluluğunun bulu-
idare mahkemesi ya da ilk derece yargı yeri olarak nup bulunmadığı ile ilgilidir.
Danıştay dava dairesinin temyiz dilekçesini incele- Temyiz incelenmesinde, kamu düzeniyle ilgili
meleri sonucu üzerine verdikleri: hususlar hariç istinaf mahkemesi sıfatıyla bölge ida-
a. kararın temyiz edilmemiş sayılması, re mahkemesi ya da ilk derece mahkemesi sıfatıyla
b. temyiz isteminin reddi ve Danıştay dava dairesinde ileri sürülmeyen iddia ve
c. temyiz isteminde bulunulmamış sayılması savunmalarda bulunulamayacağı gibi, temyiz ma-
kamı da yukarıda üç maddede sınırlı olarak sayılan
kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden iti- nedenlerden başka nedenlere dayanarak inceleme-
baren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
de bulunamaz.
Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve gi-
Temyiz nedenlerinin içerik ve kapsamları kısaca
derlerin ödenmemiş olduğu, dilekçenin İYUK Md.
şöyle belirtilebilir:
3’te belirlenen esaslara göre düzenlenmediği, temyi-
zin kanuni süre geçtikten sonra yapıldığı veya kesin
bir karar hakkında olduğunun anlaşıldığı husus- Görev ve Yetki Dışında Bir İşe Bakılmış
larının dosyanın gönderildiği temyiz makamı olan Olması
Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca saptanması Daha önceki görev ve yetkiye ilişkin bölümde
hâllerinde, yukarıda belirtilen kararın temyiz edil- de belirtildiği gibi, görev bir yargı yerinin konu ba-
memiş sayılması, temyiz isteminin reddi ve temyiz kımından, yetki ise coğrafi yer bakımından davaya
isteminde bulunulmamış sayılması kararları temyiz bakabilmesini anlatır. Hem görev hem de yetki ida-
makamı sıfatıyla daire ve kurulca kesin olarak verilir. ri yargıda kamu düzenindendir, dolayısıyla hem ilk
Binaenaleyh, yukarıda yedi gün içinde temyiz derece mahkemesi, hem istinaf başvurusunda bölge
yoluna başvurulmak suretiyle temyiz makamları idare mahkemesi, hem de temyiz mercii tarafından
tarafından verilen bu kararlara karşı temyiz yolu öncelikle ve re’sen dikkate alınır.
kapalıdır.
Bu çerçevede, ilgili idari yargı merciinin gerek
adli yargı kolunun görev alanına giren bir konuyu
Temyiz Nedenleri karara bağlaması (dış görev sorunu) gerekse idari yar-
Danıştay’ın temyiz mercii olarak görevi, bir gının görev alanına girmekle birlikte başka bir mah-
hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygu- kemenin görevine giren konuda karar alması (idare
lanması şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılıkların mahkemesinin vergi mahkemesi ya da Danıştay’ın
denetimini yapmakla sınırlıdır. dava dairesinin görevli olduğu bir davada karar ver-
mesi ya da tersi gibi) (iç görev sorunu) bir temyiz
nedenidir ve kararın bozulmasına yol açar.
Yine, ilgili idari yargı mercilerinin idari yargı-
dikkat nın görev alanına giren ancak kendi yetki alanına
Temyiz makamı olarak Danıştay, bölge idare girmeyen bir davayı (örneğin, bir idare mahkeme-
mahkemesinin ya da ilk derece yargı yeri sıfatıyla sinin diğer idare mahkemesinin yetkisine giren da-
dava dairesinin kararını, kanunda tahdidi olarak vayı) karara bağlamaları da temyiz nedenidir.
sayılmış olan şu üç nedeni göz önünde bulundu-
rarak inceler ve bozar:
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması Hukuka Aykırı Karar Verilmesi
b) Hukuka aykırı karar verilmesi İdari yargı yerinin kararını maddi olarak pozitif
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı et- hukuk kurallarını yanlış uygulaması, eksik uygu-
kileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin laması ya da hiç uygulamaması bir temyiz nede-
bulunması nidir. Binaenaleyh, Danıştay dava dairesinin ilk

138
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

derece sıfatıyla verdiği kararına veya bölge idare Temyiz İncelemesi Sonunda Danıştay
mahkemesinin istinaf sıfatıyla verdiği kararına esas Tarafından Verilecek Kararlar
ve dayanak olan hukuk kuralını yanlış seçmesi, Öncelikle belirtmek gerekir ki, temyize konu
doğru seçtiği hâlde yanlış veya eksik yorumlaması, edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı
uyuşmazlığa konu olay ve işlemin nedenini gerçeğe davanın temyiz incelemesinde görev alamaz.
aykırı nitelendirmesi, uyuşmazlığın konusunu be-
lirlemede hatalı davranması, kusurlu ve kusursuz Temyiz incelemesi üzerine Danıştay;
sorumluluğun koşullarında yanılması, yetkide ve a. Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın
usulde paralellik gibi ilkeleri göz ardı etmesi gibi sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gös-
hukuka aykırılık doğuran nedenler kararın temyiz- terilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik
de bozulmasına yol açar. bulursa kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
Bu çerçevede, iptal davalarında iptali istenen b. Kararda yeniden yargılama yapılmasına ih-
işlemin taşıması gereken yetki, şekil, sebep, konu tiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzel-
ve amaç ögelerindeki hukuka aykırılık ile tam yargı tilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar
davalarında kusurlu ve kusursuz sorumluluk hal- varsa kararı düzelterek onar.
lerinin varlığı temyiz makamının değerlendirmesi- Kararların kısmen onanması ve kısmen bozul-
nin temelini oluşturur. ması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararın-
da belirtilir.
Usul Hükümlerinin Uygulanmasında Binaenaleyh, ister bölge idare mahkemesinin
Kararı Etkileyebilecek Nitelikte Hata veya istinaf sıfatıyla isterse baktığı davalarda, isterse
Eksikliklerin Bulunması Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı
Yargılama sürecinde kullanılan, davanın tarafla- davalarda temyiz mercii olarak Danıştay, ilk incele-
rı için bir güvence oluşturan, dolayısıyla kamu dü- meden sonra, temyiz istemini esastan inceler ve şu
zeniyle ilgili olan şekil ve usule ilişkin müessir usul kararlardan birini verir:
kurallarına uyulmaması üçüncü temyiz nedenidir. a. Onama
Usul kurallarının kamu düzeninden olması hase- b. Bozma
biyle, taraflarca ileri sürülmese de temyiz mercii c. Gerekçesini değiştirerek onama
tarafından kendiliğinden dikkate alınır.
d. Kısmen bozma, kısmen onama
Davacının ikinci dilekçesi veya davalının birinci
veya ikinci savunması alınmadan ya da bu durum- e. Düzelterek onama
lara ilişkin süreler dolmadan karar verilmiş olması,
ilgili idari yargı yerlerinin toplanma (idare, vergi ve Onama
bölge idare mahkemelerinin üç, Danıştay dava dai- Yukarıda sayılan üç temyiz nedeninin bulun-
relerinin beş kişi ile toplanması) ve karar yeter (ço- maması durumunda temyiz istemini reddederek,
ğunlukla karar alma) nisaplarına uyulmaması, tek ilgili yargı merciin (bölge idare mahkemesinin ya
hâkimle alınması gereken bir kararın kurul hâlinde da Danıştay’ın ilk derece sıfatıyla baktığı davalarda
karara bağlanması, kararlarda gerekçenin olmaması dava dairesinin) kararını onar. Bu durumda kararı
ya da yeterince olmaması, resen tahkik ilkesinin ge- onanan ilgili yargı yerinin yapacağı bir işlem yok-
rektirdiği yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan tur. Kararı kendisine ulaşmasından itibaren yedi
hüküm kurulmuş olması, hâkimin davadan çekil- gün içinde taraflara tebliğ eder.
mesi zorunlu olan durumda çekilmemesi, avukat
olmayan kişinin açtığı davada ehliyetsizlik hâlinin
dikkate alınmaması, duruşma istemli davaların du- Bozma
ruşmasız karara bağlanması gibi usul hataları karar- Temyiz mercii, temyiz nedenlerinden birinin
ların bozulması için bir temyiz nedenidir. veya birden çoğunun varlığı hâlinde temyiz istemini
Bu bağlamda, idari yargı yerlerinin İYUK Md. kabul ederek ilgili idari yargı yerinin kararını bozar.
14 çerçevesinde yedi yönden yaptığı ilk incelemeye Kararın bozulması hâlinde dosya, Danıştay ta-
ilişkin hususlar, temyiz merciinin yapacağı incele- rafından kararı veren Danıştay dava dairesine ya da
menin temel unsurlarını oluşturur. bölge idare mahkemesine gönderilir.

139
4
Kanun Yolları

Gerekçesini Değiştirerek Onama Danıştay’ın İlk Derece Mahkemesi


Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte Sıfatıyla Baktığı Davaların Temyizde
gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bu- Bozulması
lursa kararı, gerekçesini değiştirerek onar. Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bak-
tığı davaların İdari veya Vergi Dava Daireleri Ku-
rulları tarafından temyizen incelenerek bozulması
Kısmen Bozma, Kısmen Onama
durumunda, Danıştay dava dairelerinin ısrar etme
Kararın bir kısmı hukuka ve usule uygunken (direnme) yetkisi yoktur. Dava dairelerinin kuru-
bazı kısımlarının aykırı ve hatalı olması durumun- lun bozma kararına uygun olarak aynı doğrultuda
da, Danıştay kararı kısmen onayıp kısmen de bo- karar vermeleri zorunludur.
zabilir. Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bak-
Kararların kısmen onaylanması ve kısmen bo- tığı davaların temyizen incelendiği bu durumda,
zulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kara- İYUK’un “temyiz incelemesi üzerine verilecek ka-
rında belirtilir. rarlar” başlıklı 49. Madde ile ısrar hariç “temyizen
verilen karar üzerine yapılacak işlem” başlıklı 50.
Düzelterek Onama Madde hükümleri kıyasen uygulanır.
Temyiz incelenmesi sonunda kararda yeniden
yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi Bölge İdare Mahkemelerinin İstinaf
hatalar ile hesap hataları gibi düzeltilmesi müm- Yoluyla Baktığı Davaların Temyizde
kün eksiklik veya yanlışlıkların saptanması duru- Bozulması
munda Danıştay, kararın düzeltilerek onanmasına Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma
karar verir. kararı üzerine bölge idare mahkemesi yeniden ka-
rar verirken 2 türlü davranabilir:
Temyizen Verilen Karar Üzerine i. Bölge idare mahkemesi temyiz merciinin bozma
kararına uyarak aynı doğrultuda karar verir.
Yapılacak İşlem
Bozmaya uyularak verilen yeni kararın
Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar,
temyiz edilebilmesi mümkündür. Danıştay’ın boz-
dosyayla birlikte kararı veren mercie (bölge idare
ma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın tem-
mahkemesine veya ilk derece yargı yeri sıfatıyla da-
yiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı
vayı gören Danıştay dairesine) geri gönderilir. olarak yapılır. Ancak bu durumda temyiz, yine ilk
Ancak Danıştay ilgili dairesinin onamaya ilişkin temyiz istemini bozan Danıştay dava dairesince ya-
kararları, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece pılacağı için, temyiz olunan yeni kararın bozulma
mahkemesine, kararın bir örneği de bölge idare olasılığı zayıftır.
mahkemesine gönderilir. ii. Bölge idare mahkemesi, bozmaya uymayarak
Bu kararlar, dosyanın bölge idare mahkemesi- eski kararında ısrar da edebilir (direnebilir).
ne veya Danıştay dairesine geldiği tarihten itibaren Bu ısrar kararının da temyiz edilmesi
yedi gün içinde taraflara tebliğ çıkarılır. mümkündür. Israr kararının ilgili tarafından tem-
Temyiz incelemesi sonucunda verilen bozma yizi halinde, talep, artık Danıştay dava dairesince
kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle ince- değil, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi
ler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak Dava Daireleri Kurulunca incelenir ve karara bağ-
yeniden karar verir. lanır. Kurul incelemelerine daha önce söz konusu
Burada yeniden karar verme hususunda, kararı kararı bozan dava dairesinin üyeleri iştirak etmez-
bozulan idari yargı merciin niteliğine göre iki du- ler. Kurul, Danıştay’ın ilgili dava dairesinin kararı
rum söz konusudur: uygun görülürse mahkemenin kararı bozulur; uy-
gun görülmezse dava dairesinin kararı bozularak ilk
derece idare ve vergi mahkemesinin kararı onanır.
İdare ve vergi mahkemelerinin Danıştay İdari
ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uy-
ması zorunludur.

140
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İstinaf yolu gelmeden önce, temyiz makamı Davanın Kabulüne İlişkin Kararların
olarak Danıştay’ın dava dairelerinin kararlarına Temyizinde Yürütmenin Durdurulması
karşı idare veya vergi mahkemeleri direnebiliyordu. Davanın kabul edilmesi, yani davacının istemi
18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun değişikliği doğrultusunda idari işlemin iptal edildiği veya ida-
ile gelen istinaf yolundan sonra idare vergi mah- renin neden olduğu zararı tazmin etmeye mahkûm
kemelerinin ivedi yargılama usulüne tabi olanlar edildiği durumlarda idare, yürütmenin durdurul-
dışındaki tüm kararlarına karşı ancak bölge idare ması istemiyle temyiz ya da istinaf başvurusunda
mahkemesine istinaf yoluyla başvurulabilmektedir. bulunur. Ancak bu başvuru, idarenin yargı kara-
Bölge idare mahkemelerinin İYUK Md. 46’da sayı- rını uygulama yükümlülüğünü kaldırmaz. Burada,
lan 14 davada verdiği kararlar hariç verdiği kararlar yürütmenin durdurulması istemi idari işlem için
kesindir. Dolayısıyla idare ve vergi mahkemesinin değil ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay dava
ısrar edebilmeleri mümkün olmayıp bu kararlara dairesinin ya da istinaf mahkemesi sıfatıyla bölge
uyması zorunludur. idare mahkemesinin kararının infazına, yani yerine
Hülasa, 6545 sayılı Kanun değişikliğinden son- getirilmesine ilişkindir.
ra, idare ve vergi mahkemelerinin ısrar (direnme) Kanunda temyiz merciinin hangi hallerde yü-
yetkileri kaldırılmıştır. Şu an, sadece bölge idare rütmenin durdurulmasına karar verebileceğine
mahkemeleri temyiz makamı sıfatıyla Danıştay ilişkin bir düzenleme bulunmamakla beraber, yargı
dava daireleri tarafından verilen bozma kararına kararının açıkça hukuka aykırı olduğu ve/veya ka-
uymayarak kararında ısrar edebilmektedir. rarın yürütülmesinin telafisi güç sonuçlar doğura-
cağı durumlarda yürütmenin durdurulmasına hük-
Temyiz veya İstinaf İstemlerinde medilebileceği söylenebilir.
Yürütmenin Durdurulması İdare yürütmenin durdurulması isteminde
Danıştay’a temyiz veya bir sonraki başlıkta an- bulunsa bile, temyiz mercii buna karar verinceye
latılacak olan bölge idare mahkemesine istinaf yo- kadar, ilk derece mahkeme sıfatıyla Danıştay dava
luna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya dairesinin ya da bölge idare mahkemesinin kararı
Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. uyarınca iptal edilen işlemini yürürlükten kaldır-
Ancak bu kararların teminat karşılığında yürütül- maya ya da mahkûm edildiği tazminat ödemeye
mesinin durdurulmasına, temyiz istemini ince- mecburdur. Temyiz merciinin yürütmenin durdu-
lemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya rulması kararı vermesi durumunda ise idare, kararı
istinaf başvurusunu incelemeye yetkili bölge idare uygulama yükümlülüğünden temyiz incelenmesi
mahkemesince karar verilebilir. tamamlanıncaya kadar kurtulur.
İptal davalarında teminat istenmeyebilir.
Ayrıca, idareden ve adli yardımdan yararlanan- Davanın Reddine İlişkin Kararların
lardan teminat alınmaz. Temyizinde Yürütmenin Durdurulması
Kararın bozulması, kararın yürütülmesini ken- Davanın reddine ilişkin kararlara karşı davacı
diliğinden durdurur. tarafından temyiz ya da istinaf yoluna başvurulma-
sı hâlinde, dava konusu işlem hakkında yürütme-
Yürütmenin durdurulması istemli temyizler, nin durdurulması kararı verilebilmesi “yürütmenin
karşı tarafa tebliğ edilmeden doğrudan temyiz durdurulması” başlığında İYUK Md. 27’de ön-
merciine gönderilir. Temyiz merciinin yürütmenin görülen iki koşulun varlığına bağlıdır. Buna göre
durdurulması istemine ilişkin kararından sonra temyiz mercii, davaya konu işlemin yürütülmesi-
temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilir ve otuz nin durdurulmasına “idari işlemin uygulanması
günlük cevap verme süresi başlar. hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğ-
Yürütmenin durdurulması istemlerinin içeriği ması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması
ve sonuçları davanın kabul ya da reddedilmiş ol- şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda ge-
masına göre değişir: rekçe göstererek” karar verebilecektir.

141
4
Kanun Yolları

İYUK Md. 27 ile 52’deki Yürütmenin Kanun Yararına Temyiz


Durdurulması Kararları Arasındaki Fark Kesinleşmiş kararlara karşı yapıldığı için olağa-
Sadece “yürütmenin durdurulması” başlıklı nüstü kanun yolu olarak da nitelenebilecek kanun
İYUK Md. 27 ile “temyiz veya istinaf istemlerin- yararına temyiz yolu, kanunda temyiz kadar geniş
de yürütmenin durdurulması” başlıklı İYUK Md. düzenlenmemiştir. Kanun yararına temyiz yetkisi,
52’deki yürütmenin durdurulması kararları arasın- kesinleşmiş yargı kararından olumsuz biçimde et-
da 3 fark bulunmaktadır: kilenen, dolayısıyla bozulmasında menfaati bulu-
1. İYUK Md. 27’deki yürütmenin durdurul- nan ilgili bakanlıkların talebi üzerine veya göreceği
ması kararlarını ilk derece idari yargı yerleri lüzum üzerine kendiliğinden münhasıran Danıştay
(idare veya vergi mahkemesi ya da ilk derece Başsavcısına tanınmıştır.
mahkemesi sıfatıyla Danıştay dava dairesi) Kanun yararına bozma herhangi bir süreye tabi
verirken; İYUK Md. 52’deki kararları tem- tutulmamıştır.
yiz ya da istinaf makamları (Danıştay dava Kanun yararına temyiz istemi, yürürlükteki po-
dairesi, Danıştay İdari veya Vergi Dava Da- zitif hukuk düzenine ters düşen kararlar için istene-
ireleri kurulları, bölge idare mahkemesi) bilir. Sonucu etkilemeyen, yalnızca yargılama usul
vermektedir. hükümlerine aykırılıklardan dolayı kanun yararına
2. İYUK Md. 27’deki yürütmenin durdurul- temyize gidilemez.
ması kararları dava konusu idari işlemin uy- Başsavcı tarafından yapılan temyiz isteği yerinde
gulanmasıyla ilgiliyken; İYUK Md. 52’deki görüldüğü takdirde kesinleşmiş yargı kararı, kanun
kararlardan yalnızca davanın reddine ilişkin yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce ke-
kararlar dava konusu işleme, davanın kabu- sinleşmiş merciin kararının hukuki sonuçlarını kal-
lüne ilişkin kararlarsa ilk derece mahkemesi dırmaz. bozma kararına karşı mahkemenin yeni bir
sıfatıyla Danıştay dava dairesinin ya da isti- karar alması ya da direnmesi mümkün değildir. Bu
naf mahkemesi sıfatıyla bölge idare mahke- yolla kararı hukuk düzenine ters düşen mahkeme
mesinin kararının infazına ilişkindir. uyarılmış ve ilgili kararlar ortadan kaldırılmış olur.
3. En önemli fark ise, İYUK Md. 27’deki yü- Kanun yararına bozma kararları aleyhine tem-
rütmenin durdurulması kararlarına karşı yiz ya da yargılanmanın yenilenmesi gibi diğer ka-
yedi gün içinde ve bir defaya mahsus olmak nun yollarına başvurmak mümkün değildir.
üzere bir üst mercie itiraz mümkün iken;
Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gön-
İYUK Md. 52’deki temyiz veya istinaf is-
derilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.
temlerinde yürütmenin durdurulması ka-
rarları kesin olup karşı itiraz yolu bulunma-
maktadır. İstinaf
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
kabul edildiği 1982 yılından itibaren idare ve vergi
mahkemelerinin bazı kararlarına karşı “itiraz” biçi-
dikkat minde bir kanun yolu öngörülmekteydi. Buna göre
İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare itiraz, idare ve vergi mahkemelerinin tek hâkimle ve
mahkemelerinin kesin olarak verdiği karar- İYUK Md. 45/1 kapsamında sayılan uyuşmazlık-
lar ile istinaf veya temyiz incelemesinden larda kurul halinde verdikleri nihai kararların, aley-
geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan hine hüküm verilen taraf veya taraflarca kanunda
niteliği bakımından yürürlükteki hukuka öngörülen hukuka aykırılık nedenleri ileri sürülerek
aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakan- bu mahkemelerin yargı çevresinde bulundukları
lıkların göstereceği lüzum üzerine veya ken- bölge idare mahkemeleri tarafından yeniden ince-
diliğinden Danıştay Başsavcısı tarafından lenip denetlenmesini sağlayan bir kanun yoluydu.
kanun yararına temyiz olunabilir. 18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile itiraz
yolu kaldırılıp yerine “istinaf kanun yolu” kabul
edilmiş, 20.07.2016 tarihinde de adli yargıyla bir-
likte idari yargıda da yürürlüğe girmiştir.

142
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

2. Ayrıca, “İvedi Yargılama Usulü” ile “Merkezî


ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama Usu-
İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına
lüne” tabi olan davalarda da istinaf yoluna
karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun
başvurulamaz (İvedi yargılama usulüne tabi
yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin
davalarda verilen nihai kararlara karşı teb-
bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare
liğ tarihinden itibaren on beş gün içinde,
mahkemesine yapılan kanun yolu başvu-
merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargıla-
rusuna istinaf yolu denmektedir.
ma usulüne tabi olan davalarda ise tebliğ
tarihinden itibaren beş gün içinde ancak
Danıştay’a temyiz yoluna başvurulabilir.).
20/7/2017 tarihli ve 7035 sayılı Kanunun 6.
maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Ka-
nununun “İstinaf ” yolunu düzenleyen 45. Mad- İstinaf Mercii
desinin birinci fıkrasında yer alan “İdare ve vergi İdare ve vergi mahkemelerinin yukarıda sayılan
mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlar- iki istisna hariç diğer tüm kararlarına karşı istinaf
da aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bu- mercii, bu mahkemelerin yargı çevresinde bulun-
lunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkeme- dukları bölge idare mahkemesidir.
sine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde
istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmündeki “aksine İstinaf Süresi
hüküm bulunsa” ibaresinin “farklı bir kanun yolu
öngörülmüş olsa” şeklinde değiştirilme nedeni şu- İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına
dur: Daha önce değişik kanunlarda yerel ilk derece karşı, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itiba-
mahkemelerinin bazı kararlarının “kesin” olduk- ren otuz gün içinde bölge idare mahkemesine isti-
larının belirtilmesine rağmen 45. Maddesinde yer naf yoluna başvurulabilir. Bu süre geçtikten sonra
alan “aksine hüküm bulunsa dahi” ibaresinden do- yapılacak itirazlar süre aşımından dolayı reddedilir.
layı bu kararlara karşı istinafa gidilip gidilemeyece-
ği yönünde bir tereddüt yaşanmaktaydı. “Farklı bir İstinaf Usulü
kanun yolu öngörülmüş olsa” ibaresi ile bu tered- İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İsti-
düt giderilerek mevzuatta “kesin” olan mahkeme naf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapı-
kararlarına karşı kanun yoluna başvurulamayacağı, lan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap
ancak istinaf yolu gelmeden önce çıkan kanunlar- ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare
daki “itiraz ya da temyize gidileceği” yönündeki mahkemesine gönderilir.
hükümlerin artık “istinaf yoluna başvuru” olarak
İstinaf dilekçesi bölge idare mahkemesi başkan-
anlaşılacağı netleşmiştir.
lığına sunulmak üzere kararı veren idare ve vergi
mahkemesine, idari yargı mercilerinin olmadığı
İstinaf Yoluna Tabi Olmayan Yargı yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine verilir.
Kararları
İdare ve vergi mahkemelerinin verdikleri karar-
lara karşı istinaf yoluna başvurmanın iki istisnası
bulunmaktadır:
1. Konusu 5.000 Türk lirasını (2020 yılı itiba-
riyle yeniden değerleme oranları sonucunda
bu sınır 7.000 TL olarak uygulanmaktadır.)
geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları
ve idari işlemlere karşı açılan iptal davala-
rı hakkında idare ve vergi mahkemelerince
verilen kararlar kesin olup bunlara karşı is-
tinaf yoluna başvurulamaz.
Resim 4.2 İstinaf dilekçeleri yurt dışında ise Türk
Konsolosluklarına verilir.

143
4
Kanun Yolları

İstinaf dilekçesinin taşıması gereken unsurlar, rarının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge
istinaf isteminde bulunabilecek kişiler, istinaf usu- idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir
lü, istinaf dilekçesinin otuz gün içinde cevabını karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması
vermesi için karşı tarafa tebliği, duruşma isteminde hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer
bulunma olanağı, istinaf sebepleri ve benzeri gibi idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İs-
hususlar bakımından temyiz ile istinaf arasında tinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri öncelikle
hiçbir fark bulunmamaktadır. ve ivedilikle yerine getirir.
Aynı şekilde istinaf dilekçesini kabul eden idare İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya
ve vergi mahkemesinin, istinaf istemini bölge idare da karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf yo-
mahkemesine göndermeden dilekçe üzerinde yapa- luyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde
cağı ilk inceleme ve vereceği karar, bu karara karşı bulunamaz.
yapılacak itirazlarda temyizde olduğu gibidir. Yani Bölge idare mahkemesinin idari dairesi, ida-
idare ve vergi mahkemesince: re mahkemesi, vergi dairesi ise vergi mahkemesi
a. İdare ve vergi mahkemesince istinaf dilek- tarafından gönderilen istinaf incelemesini evrak
çesinin İYUK Md. 3’teki şekil koşullarına üzerinden yaparlar. Bölge idare mahkemesinin il-
aykırı olması durumunda düzeltim için on- gili daireleri, istinaf incelemesinde re’sen veya taraf-
beş günlük süre verilir, bu sürede eksiklik- lardan birinin isteğini uygun görmesi durumunda
lerin tamamlanmaması durumunda “istinaf duruşmaya karar verebilir.
isteminde bulunulmamış sayılmasına” karar İstinaf başvurusu bir başkan ve iki üyenin işti-
verilir. rakiyle bölge idare mahkemesinin idare veya vergi
b. Dilekçe verilirken dava harcı ve posta gider- dairesince kurul hâlinde incelenir. İstinafa konu
lerinde eksiklik olması durumunda bunun edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim, aynı
tamamlanması için yedi günlük süre verilir, davanın istinaf yoluyla bölge idare mahkemesince
bu sürede eksikliklerin tamamlanmaması incelenmesinde bulunamaz.
durumunda karara karşı “istinaf edilmemiş Bölge idare mahkemesi önce istinaf isteminin
sayılmasına” karar verilir. süresi içinde yapılıp yapılmadığı, istinaf hakkının
c. İstinaf başvurusunun otuz günlük süre geç- bulunup bulunmadığı, kararın istinafa konu olup
tikten sonra yapılması veya kesin bir karar olmadığı, dilekçenin kanunda belirtilen esaslara
hakkında olması durumunda ise “istinaf is- uygunluğu, harç ve posta giderlerinin yatırılıp ya-
teminin reddine” karar verilir. tırılmadığı gibi usule ilişkin ön koşullar yönünden
Temyizde olduğu gibi, ilk derece yargı yerleri- incelemede bulunur.
nin istinaf dilekçesi üzerine verdikleri tüm bu ka- Sonra istinaf istemini esastan inceleyen bölge
rarlarına karşı, tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesi, temyiz nedenleri doğrultusunda
bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bu- istinafı inceler. Yani,
lunulabilir.
a. Görev ve yetki dışında bir işe bakılıp bakıl-
madığını,
İstinaf İsteminin Bölge İdare b. Kararların hukuka uygun olup olmadığını,
Mahkemesi Tarafından İncelenmesi c. Usul hükümlerinin uygulanıp uygulanma-
ve Karara Bağlanması dığını
Bölge idare mahkemesi, istinaf istemi üzerine inceler ve ilk derece yargı yerinin kararında bozma-
yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi yı gerektirecek bir neden görmemesi durumunda
kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusu- istinaf istemini reddeder ve mahkemenin kararını
nun reddine karar verir. onar.
Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi Bölge idare mahkemesi, idare veya vergi mahke-
mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı mesinin kararını hukuka aykırı görmesi durumun-
verir. da, kararı bozar ancak temyizden farklı olarak uyuş-
Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi mazlığın tekrar incelenerek yeniden karar verilmesi
kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde, istinaf için kararı veren mahkemeye göndermez. Temyiz ile
başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ka- istinaf arasındaki bir fark da bu noktadadır:

144
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Bölge idare mahkemesinin bu iki durumda ver-


diği kararları kesin olup temyize kapalıdır.
dikkat
Bölge idare mahkemesi yaptığı istinaf incelemesi so- İstinaf İstemlerinde Yürütmenin
nucunda:
Durdurulması
a. maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeter gö-
rürse veya Temyiz başlığı altında anlatıldığına benzer bi-
b. itiraz sadece hukuki noktalara ilişkin ise veya çimde, istinaf yoluna başvurulmuş olması, hâkim
c. itiraz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzel- veya mahkeme kararlarının yürütülmesini durdur-
tilmesi mümkün ise maz. Ancak bu kararların teminat karşılığında yü-
işin esası hakkında karar verir. rütülmesinin durdurulmasına istinaf başvurusunu
Bölge idare mahkemesi yaptığı istinaf incelemesi so- incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar
nucunda: verilebilir.
a. Maddi olgular hakkında bilginin yeterli olmaması Davanın reddine ilişkin kararlara karşı istinaf
veya yoluna başvurulması hâlinde, dava konusu işlem
b. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre karardaki maddi hakkında yürütmenin durdurulması kararı verile-
yanlışların hemen düzeltilme imkânının bulunma- bilmesi telafisi güç veya imkânsız zararların doğ-
ması durumunda, ması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olma-
gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hak- sı şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda
kında yeniden karar verir. mümkündür.
Daha önce temyiz aşamasında yürütmenin
durdurulması isteminde anlatıldığı üzere, istinaf
Bu çerçevede temyiz ile istinaf arasındaki en istemlerinde de yürütmenin durdurulması kararla-
önemli fark, temyizde temyiz makamının (Da- rına karşı itiraz yolu bulunmamaktadır.
nıştay dairesi veya Dava Daireleri Kurulu) temyiz
incelemesi sonucu kararı bozduğunda işin esası
hakkında karar verme yetkisi olmadığı için dosyayı
yeniden karar vermek üzere bölge idare mahkeme-
dikkat
sine geri göndermesi, istinafta ise bölge idare mah- Temyiz konusu anlatılırken bahsedildiği üze-
kemesinin bozmuş olduğu kararı geri göndermeyip re, daha önce temyiz ve istinaf incelemesi sı-
uyuşmazlığın esası hakkında karar vermesidir. rasında yürütmenin durdurulması istemleri
hakkında verilen kararlar kesindir.
Bölge İdare Mahkemesinin İstinaf
Başvurusunu Kabul Ettiği Halde
İlk Derece Mahkemesine Geri Bölge İdare Mahkemesinin
Gönderdiği Durumlar Kararlarının Niteliği
Bölge idare mahkemesi, istinaf başvurusunu Bölge idare mahkemelerinin İYUK’un 46.
kabul ederek ilk derece mahkemesinin kararının Maddesinde temyize başvurulabileceği öngörü-
kaldırılmasına karar vermekle birlikte, sadece şu iki len 14 dava hakkında verdikleri kararlara karşı
durumda esas hakkında karar vermeyip dosyayı il- Danıştay’a temyize gidilebilir.
gili ilk derece mahkemesine geri gönderir: Bu 14 dava dışında bölge idare mahkemelerinin
1. İlk inceleme üzerine verilen kararlara karşı temyize açık olmayan diğer tüm kararları kesindir.
yapılan istinaf başvurusunu haklı bulması Ancak, bölge idare mahkemelerinin kesin ola-
2. Davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme rak verdiği kararlardan niteliği bakımından yü-
yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim rürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler,
tarafından bakılmış olması daha önce anlatıldığı gibi, re’sen veya ilgili bakan-
hâllerinde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk dere- lığın göstereceği lüzum üzerine Danıştay Başsav-
ce mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vere- cısı tarafından “kanun yararına temyize” konu
rek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. olabilir.

145
4
Kanun Yolları

Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk de- ların davayı esastan karara bağlamamalarından ötü-
rece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce rü yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmak
yedi gün içinde tebliğe çıkarılır. mümkün değildir.
Bilindiği gibi bölge idare mahkemeleri, istinaf
Yargılamanın Yenilenmesi üzerine verdikleri kararlarda işin esasını karara
bağlamaktadırlar. Bu nedenle, bölge idare mahke-
Yargılamanın yenilenmesi, ilk derece mahke-
melerinin istinaf üzerine vermiş oldukları kesin-
mesi olarak Danıştay dava daireleri ile bölge idare,
leşmiş nihai kararları, temyiz kararlarından farklı
idare ve vergi mahkemelerinin kesinleşmiş nihai
olarak yargılamanın yenilenmesine konu olmak-
kararlarına karşı kanunda öngörülen süre içinde ve
tadır. Ayrıca bölge idare mahkemelerinin idare ve
yine kanunda tahdidi olarak nedenlere dayanarak
vergi mahkemelerinde iki veya daha fazla hâkimin
başvurulan ve söz konusu kararların yeniden in-
red veya çekinme istemlerini uygun görüp kabul
celenip yeni bir karar verilmesine imkân sağlayan
etmeleri durumunda ilk derece yargı yeri sıfatıyla
olağanüstü bir kanun yoludur.
uyuşmazlığı esastan çözen kararları da doğal olarak
Yargılamanın yenilenmesi yolu ile davanın esas- yargılamanın yenilenmesine konu olacaktır.
tan karara bağlanması sırasında elde olmayan ne-
denler ve imkânsızlıklar nedeniyle haksız duruma
düşen taraf, kararın kesin hüküm halini almasın- Yargılamanın Yenilenmesine Konu
dan sonra ortaya çıkan bir gelişmeden dolayı ger- Yargısal Kararlar
çeğe aykırı kararın yeniden incelenmesini sağlamış Yargılamanın yenilenmesi, uyuşmazlıkları esas-
olur. Böylelikle sonradan ortaya çıkan yeni durum- tan karara bağlayan yargı yerlerinin davayı sonuçlan-
lar nedeniyle hukuka aykırılığı anlaşılan kesinleş- dıran kesinleşmiş nihai kararlarına karşı istenebilir.
miş nihai yargı kararının yeni hukuksuzluklara yol Bir yargı kararının kesinleşmesi ya da kesin hüküm
açarak hukuk düzenini sarsması engellenmiş olur. hâlini alması, kanun yoluna gitmeyip kanun yolu
için öngörülen sürenin geçirilmesi ya da olağan ka-
Yargılamanın Yenilenmesi İstenecek nun yollarının tüketilmesi ile mümkün olur.
Merciler Aşağıdaki kararlar için yargılamanın yenilen-
Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabi- mesi yoluna gidilemez:
lecek, dolayısıyla kanunen öngörülen şartlar oluş- 1. Danıştay’ın temyiz yoluyla verdiği onama ve
tuğu takdirde daha önce verdikleri kesinleşmiş bozma kararları. Bu kararlar esas karar olma-
nihai kararlarını yeniden inceleyecek ve gerekirse yıp esas kararı veren ilk derece mahkemesi-
yeni bir hüküm kuracak yargı mercileri, esas kararı nin kararının yeniden incelenmesidir. Tem-
vermiş olan mahkemelerdir. yize tabi olmuş kararlara karşı yargılamanın
yenilenmesi, ilk derece sıfatıyla davayı karara
bağlamış mahkemeden istenebilir.
2. İdari yargı mercilerinin yargılama sırasında
verdikleri davayı sonuçlandırmayan ara ka-
dikkat
Yargılamanın yenilenmesi istenebilecek idari rarlar, yürütmenin durdurulması kararları,
yargı mercileri şunlardır: dava harcı ve giderlerinin tamamlanmaması
1. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay sonucu verilen dosyayı işlemden kaldırma
dava daireleri kararları.
2. Bölge idare mahkemeleri 3. Dava dilekçesinin İYUK Md. 3 ve 5’te be-
3. İdare mahkemeleri lirtilen esaslara uygun olmaması veya dava-
4. Vergi mahkemeleri nın ehliyetli şahsın avukat olmayan vekili
tarafından açılması dolayısıyla verilen di-
lekçe ret kararları.
Danıştay dava dairelerinin temyiz merci ola- 4. Tarafların açık iradeleriyle davadan feragat
rak verdikleri kararlar ile Danıştay İdari veya Vergi etmeleri ya da davayı kabul etmeleri hâlinde
Dava Daireleri Kurullarının kararlarına karşı, bun- verilen kararlar.

146
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

5. Danıştay İdari Dairesi ve İdari İşler Kurulu 9. Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürri-
tarafından verilen kararlar. yetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin veya
6. Görev ve yetki uyuşmazlıklarına ilişkin eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği-
mercii tayini kararları. nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi-
nin (AİHM) kesinleşmiş kararıyla tespit
7. Yargılanmanın yenilenmesi istemi üzerine
edilmiş olması. (Ek ibare: 25/7/2018 –
verilen kararlar.
7145/4 md.) veya hüküm aleyhine Avru-
8. İYUK Ek 2. Madde uyarınca mahalli idare- pa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan
lerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatla- başvuru hakkında dostane çözüm ya da
rını kaybetmeleri hakkında verilen kararlar. tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme
kararı verilmesi.
Yargılamanın Yenilenmesi Nedenleri 25.07.2015 Tarih ve 7145 Sayılı Kanun ile yar-
Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mah- gılamanın yenilenmesi nedenlerinden 9. Bendin
kemelerinden verilen kararlar hakkında, kanunda sonuna “veya hüküm aleyhine Avrupa İnsan Hak-
tahdidi olarak sayılan aşağıda yazılı nedenler dola- ları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dosta-
yısıyla yargılamanın yenilenmesi istenebilir. ne çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda
düşme kararı verilmesi” ibaresi ilave edilmiştir.
1. Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine
karar verilen tarafın eyleminden doğan bir Dolayısıyla İYUK’ta “yargılamanın yenilenme-
sebeple elde edilemeyen bir belgenin kararın si” sebepleri genişletilmiş, idari yargı mercilerinin
verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması, kararlarının sadece AİHM’in nihai kararlarında
değil, AİHM’nin yargılama sürecindeki “dostane
2. Karara esas olarak alınan belgenin, sahteli-
çözüm” ya da “tek taraflı beyan sonucu düşme” ka-
ğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mah-
rarları üzerine de yargılamanın yenilenmesi yoluna
keme veya resmi bir makam huzurunda
başvurulma imkânı doğmuştur.
ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hü-
küm karardan evvel verilmiş olup da, yar- Kanunda yukarıda sınırlı olarak sayılan yargı-
gılamanın yenilenmesini isteyen kimsenin lamanın yenilenmesi nedenleri dışında başka bir
karar zamanında bundan haberi bulunma- nedene dayanılarak yargılamanın yenilenmesine
mış olması, gitmek mümkün değildir. Örneğin, nihai kararın
kesin hüküm hâlini almasından sonra yargı yeri-
3. Karara esas olarak alınan bir ilam hükmü-
nin görev ve yetkisi dışında davaya bakmış olması,
nün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bo-
süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gereken bir da-
zularak ortadan kalkması,
vanın esastan karara bağlanmış olması ya da son-
4. Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda radan kesinleşmiş kararın aksi yönde bir içtihadı
bulunduğunun mahkeme kararıyla belir- birleştirme kararı alınmış olması gibi nedenlerden
lenmesi, ötürü yargılamanın yenilenmesi yolu isteminde
5. Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi bulunulamaz.
olan bir hile kullanmış olması,
6. Vekil veya kanuni temsilci olmayan kim- Yargılamanın Yenilenmesinde Süre
seler ile davanın görülüp karara bağlanmış
bulunması, Yargılamanın yenilenmesi istemi kanunda süre-
lere tabi kılınmıştır. Buna göre:
7. Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya
hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması, • Yukarıda 8. sırada yazılı neden için 10 yıl,
8. Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir • 9. sırada yazılı neden için Avrupa İnsan
dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği
kararın verilmesine neden olabilecek kanu- tarihten itibaren 1 yıl,
ni bir dayanak yokken, aynı mahkeme ya- • Diğer sebepler için altmış gündür.
hut başka bir mahkeme tarafından önceki Bu süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan
ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş yönünden gerçekleştiği tarihi izleyen günden başla-
bulunması. tılarak hesaplanır.

147
4
Kanun Yolları

Yargılamanın Yenilenmesi Usulü


Yargılamanın yenilenmesi, davanın bu yola başvurmada menfaati olan tarafınca bir dilekçeyle esas ka-
rarı vermiş olan mahkemeden istenir. Taraf olmayanlar yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunamazlar.
Dilekçeler İYUK Md. 3’te belirlenen esaslara uygun olarak tanzim edilir. Dilekçede yargılamanın yenilen-
mesi nedeni, nedenin öğrenildiği, belgenin veya yargı kararının elde edildiği tarih, duruşma isteniyorsa bu
husus yer alır. Duruşma yapılması, görevli daire veya mahkemenin kararına bağlıdır.
Yetkili mercii dilekçeyi karşı tarafa tebliğ eder ve savunmasını aldıktan sonra isteği incelemeye başlar.
İsteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin görevine girmiş ise karar bu daire veya mah-
kemece verilir.
Yargılamanın yenilenmesini inceleyen mercii, istemi önce ön koşullar yönünden inceler. Bu bağlamda,
dilekçenin biçim şartlarına uygunluğunu, istemde bulunan tarafın hukuki menfaatinin bulunup bulun-
madığını, ortada yenilenmeye konu kesinleşmiş nihai bir kararın bulunup bulunmadığını, istemin süresi
içinde yapılıp yapılmadığını inceler. Ön koşullarda bir eksik ya da hata olması durumunda istemi redde-
der, akdi durumda istemi esastan incelemeye başlar.
Yetkili mercii esastan yapacağı inceleme sonucunda yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda yazılı
sebeplere dayanmıyor ise, istemin reddine karar verir. Yargılamanın yenilenmesini gerektiren nedenin veya
nedenlerin varit olduğu sonucuna varırsa vermiş olduğu eski kararını kaldırıp yeniden yargılama yaparak
yeni bir karar verir. Bu yeni karara karşı da temyiz yoluna gidilebilir.
Aynı nedene dayanarak birden çok yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulamaz. Ancak aynı ke-
sinleşmiş yargı kararına karşı farklı nedenlerle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmak mümkündür.

Öğrenme Çıktısı
2 İdari yargı kanun yollarından temyiz yolunun kapsamını, şartlarını, nedenlerini, süresini,
makamlarını, dilekçesini, temyiz incelemesi sonucu verilecek kararları ve temyiz yolunda
yürütmenin durdurulmasını açıklayabilme
3 İdari yargı kararlarına karşı başvuru yollarından kanun yararına temyiz yolunun şartlarını,
kapsamını ve işleyişini açıklayabilme
4 İstinaf kanun yoluna tabi yargı kararlarını, istinaf merciini, süresini, usulünü, istinaf
isteminin karara bağlanmasını ve sonuçlarını açıklayabilme
5 Yargılamanın yenilenmesi kanun yolunun tanımını, şartlarını, kapsamını, süresini, usulünü
ve sonuçlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Temyiz kanun yolu ile ka-


İstinaf kanun yoluna tabi Yargılanmanın yenilenmesi
nun yararına temyiz kanun
olmayan kararları araştırınız. kanun yolunu anlatınız.
yolunu ilişkilendiriniz.

148
Tablo 4.2 İdari Yargıda Kanun Yolları

İDARİ YARGIDA KANUN YOLLARI

KANUN BAŞVURU
SÜRE KANUN YOLUNA KONU KARARLAR KANUN YOLU NEDENLERİ AÇIKLAMALAR
YOLLARI MERCİİ
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olmasın • BİM; ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı
İM ve VM’nin nihai Kararları. 2 istisna hariç:
b) Hukuka aykırı karar verilmesi takdirde istinaf başvurusun kabulü ile ilk derece mahkemesi
1. Miktarı 5.000 TL’nin altında olanlar hariç
İSTİNAF BİM 30 GÜN c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde BİM işin esası
2. İvedi yargılama usulüne tabi olanlar
etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin hakkında yeniden karar verir.
hariç
bulunması • BİM’in temyize açık olmayan kararları kesindir.

• Danıştay, temyiz istemini inceleyip şu kararlardan birini verir: a.


Onama, b. Bozma, c. Gerekçesini değiştirerek onama, d. Kısmen
• BİM’in istinaf yoluyla verdiği 14 karar a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması
bozma, kısmen onama, e. Düzelterek onama
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

(İYUK, Md. 46) b) Hukuka aykırı karar verilmesi


• BİM, Danıştayca verilen bozma kararına uyabileceği gibi
TEMYİZ DANIŞTAY 30 GÜN • İM’in ivedi yargılama usulüne tabi c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı
kararında ısrar da edebilir.
kararları etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin
• BİM’in ısrar kararının temyizi hâlinde, talep, konusuna göre
• DDD (ilk derece sıfatıyla) kararları bulunması
Danıştay İDDK veya VDDK’ca incelenir. İDDK ve VDDK kararları
kesindir.
• İlgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya Danıştay
KANUN Temyiz ve istinaf incelemesinden Yürürlükteki hukuka (pozitif hukuk düzenine) aykırı Başsavcısı tarafından resen kanun yararına temyiz olunabilir.
YARARINA DANIŞTAY -------- geçmeden kesinleşmiş İM, VM, BİM ve DDD bir sonuç ifade eden kararlar kanun yararına temyiz • Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına
TEMYİZ (ilk derece) kararları olunabilir. bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş merciin
kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
a) Belgenin kararın verilmesinden sonra ele
geçirilmesi
b) Karara esas olarak alınan belgenin sahteliğinin
ortaya çıkması
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün,
kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak
ortadan kalkması d) Bilirkişinin kasıtla • Olağanüstü bir kanun yoludur.
gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme • Temyiz mercii olarak Danıştay’ın kararlarına karşı gidilemez.
kararıyla belirlenmesi • Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas kararı vermiş olan
Esas Kararı
e) Lehine kara verilen tarafın, bir hile kullanması mahkemece karara bağlanır.
Veren
60 GÜN f ) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile • Süreler, dayanılan sebebin istemde bulunan yönünden
YARGILAMANIN • İM Esas kararı vermiş ilk derece
1 YIL (i) davanın görülüp karara bağlanmış bulunması gerçekleştiği tarihi izleyen günden başlatılarak hesaplanır.
YENİLENMESİ • VM mahkemelerinin kesinleşmiş nihai kararları
10 YIL (h) g) Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya • İsteğin ilişkin olduğu konu, diğer bir daire veya mahkemenin
• BİM
hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması görevine girmiş ise karar bu daire veya mahkemece verilir.
• DDD
h) Önceki ilamın hükmüne aykırı bir mahkeme karar • Karşı tarafın savunması alındıktan sonra istekler incelenir ve
verilmiş bulunması kanunda yazılı sebepler varsa davaya yeniden bakılarak karar
i) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri verilir.
Korumaya Dair Sözleşme’nin veya eki
protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin, AİHM’nin
kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya
hüküm aleyhine AİHM’e yapılan başvuru hakkında
dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon
sonucunda düşme kararı verilmesi.

149
4
4
Kanun Yolları

Yaşamla İlişkilendir

İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ Mahkemenin 31.12.2010 tarih ve E.2010/1068,


ESAS NO : 2012/4000 K.2010/1936 sayılı kararıyla para cezasının iptal
edildiği, bu karara yapılan itirazın da Bölge İda-
KARAR NO : 2012/4285
re Mahkemesince reddedilerek kararın onandığı,
YARGILANMANIN YENİLENMESİNİ aynı şekilde karar düzeltme isteminin de redde-
İSTEYEN (DAVACI) : dildiği, hal böyle olunca aynı binada yer alan bir
KARŞI TARAF (DAVALI) : üst kattaki 2 nolu bağımsız bölüm için verilen
İSTEMİN _ ÖZET : İzmir İli, Karşıyaka para cezasının yerinde bulunmasının eşitliğe ve
İlçesi, Yalı Mahallesinde, tapunun 32029 ada, 4 hakkaniyete aykırı olduğu iddia edilerek 2577 sa-
parselinde kayıtlı taşınmazdaki yapının 2 nolu yılı Yasa’nın 53. maddesi uyarınca yargılamanın
dairesinde ruhsat eki projesine aykırı olarak bal- yenilenmesine ve para cezasının iptaline karar ve-
konun doğrama cam ile kapatılarak kullanıma rilmesi istenilmektedir.
katıldığı nedeniyle 3194 sayılı yasanın 42. mad- SAVUNMANIN ÖZETİ : Bakılan davada,
desi uyarınca davacıya 5.334,84 TL para cezası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 53.
verilmesine ilişkin 25.3.2010 gün ve 580 sayılı maddesinde sınırlı olarak sayılan yargılamanın
belediye encümen kararının iptali istemiyle açı- yenilenmesi sebeplerinin, hem usul hem de esas
lan davada; gömme balkonun doğrama cam ile bakımından bulunmadığı belirtilerek talebin red-
kapatılarak kullanıma katılmasının yapının ta- dine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
şıyıcı sistemini etkilemediği, taban alanı dışın- TÜRKMİLLETİADINA
da ek kapalı kullanım alanı oluşturmadığı, bu Hüküm veren İzmir Bölge İdare
haliyle ruhsat gerektirmediği gerekçesiyle dava Mahkemesi’nce işin gereği görüşüldü: 2577 sayılı
konusu para cezasını iptal eden İzmir 3. İdare İdari Yargılama Usulü Kanunun 53. maddesinde,
Mahkemesinin 3.3.2011 tarih ve E.2010/1113, “Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahke-
K.2011/312 sayılı kararına yapılan itirazın reddi melerinden verilen kararlar hakkında, aşağıda
ile Mahkeme kararının onanmasına dair İzmir yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın yenilen-
Bölge İdare Mahkemesinin 19/10/2011 gün ve mesi istenebilir. a) Zorlayıcı sebepler dolayısıy-
E:2011/2326, K:2011/4560 sayılı kararının, la veya lehine karar verilen tarafın eyleminden
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin
54. maddesi uyarınca düzeltilmesi isteminin ka- kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olma-
bulü ile aynı imalatın mühürlenmesine dair işle- sı, b) Karara esas olarak alınan belgenin, sahteli-
min iptali istemiyle İzmir 2. İdare Mahkemesine ğine hükmedilmiş veya sahte olduğu mahkeme
açılan dava dosyasında yaptırılan bilirkişi sonucu veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş
düzenlenen rapora göre ruhsat gerektiren tür- veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel
den imalatlardan olduğu anlaşılan ancak davacı verilmiş olup da, yargılamanın yenilenmesini is-
tarafından ruhsatsız yapıldığı tespit edilen uyuş- teyen kimsenin karar zamanında bundan haberi
mazlık konusu imalat için 3194 sayılı Kanunun bulunmamış olması, c) Karara esas olarak alınan
42. maddesi uyarınca para cezası verilmesinde bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme
hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle mah- kararıyla bozularak ortadan kalkması, d) Bilirki-
keme kararının bozulması, davanın reddi yo- şinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu-
lunda verilen İzmir Bölge İdare Mahkemesinin nun mahkeme kararıyla belirlenmesi, e) Lehine
15/02/2012 gün ve E:2012/1686, K:2012/957 karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile
sayılı kararı sonrasında, aynı binanın 1. katın- kullanmış olması, f ) Vekil veya kanuni temsilci
daki 1 nolu dairesi için aynı türden imalat do- olmayan kimseler ile davanın görülüp karara bağ-
layısıyla davalı belediyece verilen para cezasına lanmış bulunması, g) Çekinmeye mecbur olan
karşı İzmir 1. İdare Mahkemesine açılan davada, başkan, üye veya hakimin katılmasıyla karar ve-

150
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

rilmiş olması, h) Tarafları, konusu ve sebebi aynı bitişik balkonun dış ucunda, girişe göre sol tara-
olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni fında kolon gösterildiği, sağ tarafında ise kolon
bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni gösterilmediği, dava konusu balkonun ön cephe-
bir dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka sinde, girişe göre sağ ve sol tarafındaki dış uçla-
bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne rında, zemin seviyesinden başlayan, zemin ile ir-
aykırı bir karar verilmiş bulunması, ı) Hükmün, tibatı sağlayan betonarme kolonların mevcut
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya olduğu, zemin ile irtibatı sağlayan ve balkonun
Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali dış cephesinde yer alan bu iki kolonun, balkonu
suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mah- halihazırda kapalı çıkma haline getirdiği ancak,
kemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş ol- dava dosyasında bulunan normal kat mimari pla-
ması. 2. Yargılamanın yenilenmesi istekleri esas nında ise balkonun, girişe göre sağ yanındaki dış
kararı vermiş olan mahkemece karara bağlanır. uçta zemin ile irtibatı sağlayan kolonun bulun-
3. Yargılamanın yenilenmesi süresi, (1) numaralı madığı, mimari projesinde ise girişe göre sağ ta-
fıkranın (h) bendinde yazılı sebep için on yıl, (1) rafta, balkonun dış cephesinden, 130 cm. içeride
numaralı fıkranın (ı) bendinde yazılı sebep için bir kolonun bulunduğu, bu kolonun dış yüzeyi-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının ke- nin çevrelediği alanın (taban alanının) dışında
sinleştiği tarihten itibaren bir yıl ve diğer sebepler kalan kısmın açık çıkma biçiminde olduğu, girişe
için altmış gündür. Bu süreler, dayanılan sebebin göre sağ tarafta imal edilen ve zemin ile irtibatı
istemde bulunan yönünden gerçekleştiği tarihi iz- sağlayan kolonun, dava konusu balkonu kapalı
leyen günden başlatılarak hesaplanır. “ hükmüne çıkma haline getirmekte iken, mimari projeye
yer verilmiştir. Dava dosyası ile Mahkememizin göre ise balkonun, girişe göre sağ dış ucunda bal-
E.2012/1686 sayılı dosyasının ve İzmir 2. İdare kon bulunmadığı, bu uçtan 130 cm. içeride ko-
Mahkemesinin E.2010/507 sayılı dosyasının bir- lon gösterildiği için balkonun açık çıkma haline
likte incelenmesinden, davacı tarafından, İzmir geldiği, girişe göre sağ uçta imal edilmiş bulunan
İli, Karşıyaka İlçesi, Yalı Mahallesi, 6329/5 Sokak kolon dikkate alındığında kapalı çıkma olan dava
No:9 D:2 adresinde, tapunun 32029 ada, 4 par- konusu balkonun, ön cephenin kapatılması sure-
selinde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan mevcut tiyle gerçekleştirilen imalatın ruhsat gerektirme-
ruhsatlı yapının ruhsat eki mimari projesine aykı- mesine karşın mimari projede, girişe göre, balko-
rı olarak balkonunun doğrama cam ile kapatılarak nun sağ dış ucundan 130 cm. içeride gösterilen
kullanıma katıldığının 9.3.2010 tarihinde tespit kolon dikkate alındığında açık çıkma olan balko-
edilerek yapının mühürlendiği ve dava konusu nun ön cephesinin kapatılması suretiyle elde edi-
işlemle davacının imar para cezası ile cezalandı- len kullanım alanının binanın kapalı kullanım
rılmasına karar verilmesi üzerine bakılmakta olan alanını arttırması nedeniyle 3194 sayılı İmar Ka-
davanın açıldığı, aynı imalatın mühürlenmesine nunun 21. maddesine göre ruhsat gerektirdiği
ilişkin 09.03.2010 tarih ve 36/232 sayılı yapı tatil yönünde belirtilen görüş esas alınarak dairenin
zaptının iptali istemiyle İzmir 2. İdare Mahkeme- ön cephesinde bulunan balkonun sağ tarafındaki
sinin E.2010/507 sayılı dosyasında açılan davada, dış ucunda mimari projede gösterilmemiş olma-
Mahkemece mahallinde yaptırılan keşif ve bilirki- sına rağmen, yapılmış olan kolon imalatı dikkate
şi incelemesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporun- alındığında balkonun kapalı çıkma niteliğinde
da özetle; uyuşmazlık konusu olduğu buna karşın binanın mimari projesinde,
balkonun ön cephesinin, PVC doğramalı, balkonun girişe göre sağ dış ucundan 130 cm.
sürgülü camlı, sabit nitelikli camekan ile kapatı- içeride gösterilen kolon dikkate alındığında ise
larak, balkonda kapalı kullanım alanı elde edildi- balkonun açık çıkma niteliğinde olduğu ve bina-
ği, salon ile balkonu ayıran duvar ile kapının kal- nın kapalı kullanım alanlarını arttırdığı anlaşıldı-
dırılmış vaziyete olduğu, gözlemsel olarak yapılan ğından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık
incelemede, kapatılan balkonun ön cephesinin bulunmadığı gerekçesiyle verilen 12/10/2011
sağ ve sol tarafında, mevcut halde kolonlar oldu- günlü, K:2011/1337 sayılı kararla davanın reddi-
ğunun tespit edildiği, binaya ait 1/50 ölçekli nor- ne karar verildiği, söz konusu dava dosyasında
mal kat projede binanın ön cephesinde, salona yer alan ve özeti yukarıda verilen bilirkişi raporu-

151
4
Kanun Yolları

nun, işbu davada da verilecek karara esas alınabi- ğımsız bölümü ile aynı binada bulunan ve alt
lecek nitelikte olduğu, buna göre, ruhsat gerekti- katta yer alan dairede, aynı türden yapılan imalat
ren türden imalatlardan olduğu anlaşılan ancak dolayısıyla komşuya verilen imar para cezasının
davacı tarafından ruhsatsız yapıldığı tespit edilen nihai olarak verilen yargı kararıyla iptal edilmesi-
uyuşmazlık konusu imalat için 3194 sayılı Kanu- ne karşın, kendisine verilen imar para cezasına
nun 42. maddesi uyarınca para cezasında hukuka karşı açtığı davada yapılan yargılama sonucunda
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Mahkememi- davanın reddine karar verilmesinin çelişki ve
zin 15.02.2012 günlü E.2012/1686, K.2012/957 hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülerek yargıla-
sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin kabulü- manın yenilenmesi istenmişse de, davacı tarafın-
ne, Mahkeme kararının bozulmasına ve davanın dan ileri sürülen bu husus 2577 sayılı yasanın
reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkeme- yukarıda verilen 53. maddesinde sınırlı şekilde
mizin E.2012/2662 sayılı dosyasının ve İzmir 1. sayılan yargılanmanın yenilenmesi sebeplerinden
İdare Mahkemesinin E.2010/721 sayılı dosyası- hiçbirine girmediği gibi, davacı tarafından yapı-
nın birlikte incelenmesinden, davacıya ait bağım- lan imalatın mühürlenmesine ilişkin işleme karşı
sız bölüm ile aynı binada ve bir alt katta bulunan açılan davada bilirkişi incelemesi sonucu düzen-
Emel PELİK’ e ait bağımsız bölümde de, davacı lenen raporda yer alan ve Mahkemenin de katıl-
tarafından yapılan türden bir imalat yapıldığının dığı bilirkişi kanaatine dayalı olarak davanın red-
09.03.2010 tarihli yapı tatil zaptı ile tespiti üzeri- di yolunda verilen kararın temyiz edilmeyerek
ne, davalı belediye encümeninin 20.04.2010 kesinleşmiş olması karşısında, ruhsata tabi oldu-
günlü, 787 sayılı kararı ile sözkonusu imalatın ğu yargı kararı ile ortaya konulan aynı imalat do-
yıkıma karar verildiği, bu kararın iptali istemiyle layısıyla imar kanunun 42. maddesi uyarınca ve-
İzmir 1. İdare Mahkemesinin E.2010/721 esası- rilen para cezasına karşı açılan davanın reddine
na kayden açılan davada, gömme balkonun kapa- karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı
tılması suretiyle taban alanı dışında, yeni ve fazla- sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, yar-
dan bir alan kazanılmadığı, çekme mesafesinin gılamanın yenilenmesi isteminin reddine, yargı-
ihmalinin söz konusu olmadığı, tadilatın taşıyıcı lamanın yenilenmesi aşamasına ait yargılama gi-
unsurları etkilemediği, cephe görünümünde derlerinin istemde bulunan üzerinde
meydana gelen değişikliğin ise ruhsat gerektirme- bırakılmasına, 30 gün içinde Danıştay’ a temyiz
diği gerekçesiyle iptal karar verildiği bu kararın yolu açık olmak üzere13/06/2012 tarihinde oy-
davalı tarafından temyiz edildiği ve halen Danış- çokluğuyla karar verildi. AZLIK OYU (X) : İs-
tay’ da olduğu, aynı imalat dolayısıyla 5.334,84 tem, davacıya yapısında imara aykırı tadilat yap-
TL para cezası verilmesine ilişkin 25.10.2010 tığı gerekçesiyle verilen idari para cezasının iptali
günlü ve 586 sayılı belediye encümeni kararının istemiyle açılan davada, karar düzeltme aşama-
iptali istemiyle İzmir 1. İdare Mahkemesinin sında verilen davanın reddine ilişkin mahkeme-
E:2010/1068 esasına kayden açılan davada da, miz kararının yargılamanın yenilenmesi suretiyle
gömme balkonun kapatılması suretiyle taban ala- düzeltilmesine ilişkindir. Yargılamanın yenilen-
nı dışında, yeni ve fazladan bir alan kazanılmadı- mesi sebepleri 2577 sayılı yasanın 53. maddesin-
ğı, çekme mesafesinin ihmalinin söz konusu ol- de 9 bend halinde sayma yoluyla belirlenmiştir.
madığı, tadilatın taşıyıcı unsurları etkilemediği, Bu maddenin (h) bendinde ‘’ tarafları konusu ve
cephe görünümünde meydana gelen değişikliğin sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara
ise ruhsat gerektirmediği gerekçesiyle iptal kararı aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabile-
verildiği, bu karara yapılan itirazın İzmir Bölge cek kanuni bir dayanak yokken, aynı mahkeme
İdare Mahkemesinin 19.10.2011 günlü, yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilam
E.2011/1685, K.2011/4561 sayılı kararı ile red- hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması’’
dedildiği ve Mahkeme kararının onandığı, karar yargılanmanın yenilenmesi sebebi olarak belir-
düzeltme isteminin de İzmir Bölge İdare Mahke- lenmiştir. Öte yandan Anayasanın 90. maddesin-
mesinin 20.03.2012 günlü, E.2012/2662, de de ‘’... usulüne göre yürürlüğe konulmuş te-
K.2012/1348 sayılı kararı ile reddedildiği görül- mel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası
mektedir. Davacı tarafından, kendisine ait ba- anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hü-

152
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

kümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmaz- birine zıt iki karar verildiği görüntüsü oluşmakta-
lıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas dır. Bu durumda öncelikle bilirkişi incelemesi
alınır.’’ hükmü düzenlenmiştir. Nitekim iç huku- veya ara kararı suretiyle her iki dairede aynı nite-
kumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları likte tadilat yapılıp yapılmadığının tespiti gerekir.
Sözleşmesinin adil yargılanma hakkını düzenle- Eğer tadilatlar aynı değilse, aynı konuda iki ayrı
yen 6. maddesinde; herkesin bağımsız ve tarafsız karar söz konusu olmayacaktır. Eğer aynı nitelik-
bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre te tadilat tespit edilirse bu durumda işbu davada
içinde hakkaniyete uygun olarak görülmesini is- sonradan verilen ret kararı 1 nolu daire için veri-
teme hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiş- len iptal kararı ile çelişkili olacaktır. Söz konusu
tir. Dava dosyasının incelenmesinden, davacının kararlar kesinleşmiş olduğundan bu çelişkiyi gi-
Karşıyaka, Yalı Mahallesi, 32029 ada, 4 parsel’de dermenin tek yolu sonradan verilen bu karar için
2 nolu dairesinde balkonu kapatıp, salon ile ara- yargılanmanın yenilenmesi müessesesinin kulla-
daki duvarı kaldırdığı, imara aykırı tadilat sebe- nılmasıdır. Yargılamanın yenilenmesi ise yukarı-
biyle mühürleme ve para cezası işlemi uygulandı- da belirtildiği üzere sadece sayılan hallerde ve
ğı, mühürleme işlemi ile ilgili davada bilirkişi koşullarda verilebilir. Nitekim bunlardan (h)
incelemesi yapılarak tadilatın ruhsat gerektirdiği bendinde sayılan durum bu ihtilafa en yakın se-
tespiti yapılarak davanın reddedildiği, iş bu para beptir. Ancak bu bende göre yargılanmanın yeni-
cezası davasında ise bir başka mahkemecekeşifsiz lenmesine karar verilebilmesi için davanın ‘’ ta-
olarak davanın reddine karar verildiği, ancak bu raflarının aynı olması’’ gerekmekte olup bu dava
ile 1 nolu daireye ilişkin davanın tarafları aynı
davada mahkememizce karar düzeltme safhasın-
değildir. Bu sebeple bu madde esas alınarak yargı-
da mühürleme dosyasındaki bilirkişi raporuna
lanmanın yenilenmesine karar verilemez. Ancak
atıf 4 T.C İZMİR BÖLGE İDARE MAHKE-
bu durumda da; gerek Anayasanın 36. maddesin-
MESİ ESAS NO : 2012/4000 KARAR NO :
de gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
2012/4285 yapılarak davanın reddine karar veril-
6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı
diği ve aynı daireye ait iki davanın da aynı şekilde
ihlal edilmiş olur. Nitekim bu gibi hallerde Ana-
kesinleştiği ancak davacının iddiasına göre bir alt yasanın 90. maddesi delaletiyle üst norm olan
kattaki 1 nolu dairede de aynı tadilatın yapıldığı, AİHS’nin ilgili maddesinin esas alınıp, kısıtlayıcı
anılan kişinin para cezasına karşı açtığı davanın nitelikteki kanun maddesinin aşılması gerekir.
keşifsiz iptal ile sonuçlandığı ve mahkememizce Bu bağlamda, bakılan ihtilafta önce bilirkişi ince-
bu kararın itiraz ve karar düzeltme safhalarında lemesi yapılması, eğer her iki dairedeki tadilatın
onandığı bu durumda aynı tadilatı yaptığı iddia aynı olduğu görülürse doğan netice adil yargılan-
olunan 1 nolu daire sahibinin cezası iptal edilir- ma ilkesinin ihlali sayılacağından 2577 sayılı ya-
ken kendi cezasında davanın ret ile sonuçlandığı sanın 53. maddesinin kısıtlayıcı hükümlerinin
bunun hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle ihmal edilerek Anayasanın 36. ve 90. maddedele-
yargılamanın yenilenmesinin istenildiği anlaşıl- ri delaletiyle AİHS.’ nin 6. md.’ si uyarınca yargı-
maktadır. Konuyla ilgili davacıya ait para cezası lanmanın yenilenmesine karar verilmesi gerek-
ve mühürlemeye ilişkin iki dosya ile 1 nolu daire- mektedir. Açıklanan nedenlerle, öncelikle 1. nolu
ye ait para cezasına ilişkin dosyanın incelenme- dairede bilikişi incelemesi yapılarak neticeye göre
sinden; davacının dosyalarında bilirkişi raporuna karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen ço-
göre dava ret kararları verildiği, 1 nolu dairede ise ğunluk kararına katılmıyorum.
bilirkişi incelemesi olmaksızın iptal kararı verildi-
ği ve bu kararların kesinleştiği görülmektedir. K aynak:http s : / / i z m i r b i m . ad al e t. gov. tr /
Yine davacı; komşu 1 nolu dairede de aynı tadila- belgeler/kararlar/idare%20kurulu/diger/
tın yapıldığını iddia etmektedir. Buna göre aynı Yarg%C4%B1laman%C4%B1n%20Yenilenme-
nitelikte olduğu iddia edilen iki ayrı davada bir- si.pdf

153
4
Kanun Yolları

İdari yargı kararlarına karşı başvuru yollarının

1 kapsamı, mantığını, olağan-olağanüstü kanun yollarını


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

açıklayabilme ve idari yargıda kaldırılarak yeniden


düzenlenen kanun yollarını ayırt edebilme

Genel Olarak Kanun Yolları

Kural olarak yargı yerlerinin kesinleşmemiş nihai kararlarına karşı kanun yollarına başvurulabilir. Nihai ka-
rarlar, yargı yerlerinde görülmekte olan davaları sona erdiren, yargı yerinin sürekli ve kesin biçimde davadan
el çekmesini sağlayan kararlardır. Bu çerçevede, mahkemenin usule ilişkin ön koşullardaki bir eksiklik veya
hata yüzünden (süre aşımı, ehliyetsizlik veya görevsizlik gibi) el çekmesi ile davayı olumlu veya olumsuz bi-
çimde esastan çözerek el çekmesi arasında fark yoktur. Kanun yolları, bir taraftan yargısal kararların hukuka
aykırılıklarının giderilmesini sağlayarak hukuk devletine olan güveni pekiştirirken diğer taraftan, yine kural
olarak nihai yargı kararlarının kesinleşmesini ertelerler. Çünkü nihai yargı kararları ya kanun yollarından
geçtikten ya da kanun yollarına başvurmak için öngörülen süreler geçtikten sonra kesinleşir ve kesin hüküm
hâline gelir. İdari yargı sistemimizde temyiz, kanun yararına temyiz, istinaf, yargılamanın yenilenmesi ol-
mak üzere dört tane kanun yolu bulunmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarının mali denetimini yapması
hasebiyle dolaylı olarak idari yargı sayılabilecek Sayıştay’da da temyiz, karar düzeltme ve yargılamanın iadesi
olarak üç tür kanun yolu bulunmaktadır.

154
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İdari yargı kanun yollarından temyiz yolunun


kapsamını, şartlarını, nedenlerini, süresini,
2

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


makamlarını, dilekçesini, temyiz incelemesi sonucu
verilecek kararları ve temyiz yolunda yürütmenin
durdurulmasını açıklayabilme

İdari yargı kararlarına karşı başvuru yollarından


3 kanun yararına temyiz yolunun şartlarını, kapsamını
ve işleyişini açıklayabilme

İstinaf kanun yoluna tabi yargı kararlarını, istinaf


4 merciini, süresini, usulünü, istinaf isteminin karara
bağlanmasını ve sonuçlarını açıklayabilme

Yargılamanın yenilenmesi kanun yolunun


5 tanımını, şartlarını, kapsamını, süresini, usulünü ve
sonuçlarını açıklayabilme

Kanun Yolları Çeşitleri

Danıştay’ın temyiz mercii olarak görevi, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması şek-
linde ortaya çıkan hukuka aykırılıkların denetimini yapmakla sınırlıdır. Temyizde kural olarak dava konusu
uyuşmazlığın yeniden yargılanması yapılmayıp, ilk derece yargı sıfatıyla, Danıştay dava dairelerinin ve bölge
idare mahkemelerinin İYUK Md. 46’da sayılan 14 davaya ilişkin nihai kararlarının usul ve esas bakımından
hukuka uygunluğu denetlenir. Kesinleşmiş kararlara karşı yapıldığı için olağanüstü kanun yolu olarak da
nitelenebilecek kanun yararına temyiz yolu, kanunda temyiz kadar geniş düzenlenmemiştir. Kanun yararına
temyiz yetkisi, kesinleşmiş yargı kararından olumsuz biçimde etkilenen, dolayısıyla bozulmasında menfaati
bulunan ilgili bakanlıkların talebi üzerine veya göreceği lüzum üzerine kendiliğinden münhasıran Danıştay
Başsavcısına tanınmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun kabul edildiği 1982 yılından itiba-
ren idare ve vergi mahkemelerinin bazı kararlarına karşı “itiraz” biçiminde bir kanun yolu öngörülmekteydi.
Buna göre itiraz, idare ve vergi mahkemelerinin tek hâkimle ve İYUK Md. 45/1 kapsamında sayılan uyuş-
mazlıklarda kurul halinde verdikleri nihai kararların, aleyhine hüküm verilen taraf veya taraflarca kanunda
öngörülen hukuka aykırılık nedenleri ileri sürülerek bu mahkemelerin yargı çevresinde bulundukları bölge
idare mahkemeleri tarafından yeniden incelenip denetlenmesini sağlayan bir kanun yoluydu. 18.6.2014
tarih ve 6545 sayılı Kanun ile itiraz yolu kaldırılıp yerine “istinaf kanun yolu” kabul edilmiş, 20.07.2016
tarihinde de adli yargıyla birlikte idari yargıda da yürürlüğe girmiştir. Yargılamanın yenilenmesi, ilk derece
mahkemesi olarak Danıştay dava daireleri ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin kesinleşmiş nihai
kararlarına karşı kanunda öngörülen süre içinde ve yine kanunda tahdidi olarak nedenlere dayanarak baş-
vurulan ve söz konusu kararların yeniden incelenip yeni bir karar verilmesine imkân sağlayan olağanüstü
bir kanun yoludur.

155
4
Kanun Yolları

1 Aşağıdakilerden hangisi idari yargıda kanun 4 I. Danıştay dava daireleri


yollarından biri değildir?
II. Danıştay Genel Kurulu
A. İstinaf
neler öğrendik?

III. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu


B. İtiraz
IV. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu
C. Kanun yararına temyiz
D. Temyiz V. Danıştay Başkanlık Kurulu
E. Yargılamanın yenilenmesi Yukarıdakilerden hangileri temyiz makamlarından
değildir?
2 İdari yargıda kanun yollarına başvuru sürele- A. I ve V
riyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? B. II ve V
A. Temyiz yoluna başvuru süresi 30 gündür. C. III ve IV
B. İstinaf yoluna başvuru süresi 30 gündür. D. I, III ve IV
C. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının E. III, IV ve V
kesinleştiği tarihten itibaren yargılamanın yeni-
lenmesi isteminde bulunma süresi 1 yıldır. 5 2577 sayılı İYUK’a göre, aşağıdakilerden
hangisi temyiz nedenlerinden biri değildir?
D. Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyanda bu-
lunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesin- A. Görev dışında bir işe bakılmış olması
den itibaren yargılamanın yenilenmesi istemin- B. Yetki dışında bir işe bakılmış olması
de bulunma süresi 60 gündür. C. Hukuka aykırı karar verilmesi
E. Kanun yararına temyizde bulunma süresi 10 D. Mahkemenin süresi içinde davayı karara bağla-
yıldır. maması
E. Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı et-
3 Bölge idare mahkemelerince verilen aşağıdaki kileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin
kararlardan hangisi Danıştay’da temyiz edilemez? bulunması
A. Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarına karşı 6 Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin
açılan davalar durdurulması ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
B. İmar planları, parselasyon işlemlerinden kay- yanlıştır?
naklanan davalar
A. Temyiz veya istinaf yoluna başvurulmuş olması
C. Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da bir
hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının
meslek veya sanatın icrası veyahut kamu hiz-
yürütülmesini durdurmaz.
metine giriş amacıyla yapılan sınavlar hakkında
açılan davalar B. Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin
durdurulması kararlarını Danıştay dava dairesi,
D. Düzenleyici ve denetleyici kurullar tarafından Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri kurul-
görevli oldukları piyasa veya sektörle ilgili ola- ları veya bölge idare mahkemesi verir.
rak alınan kararlara karşı açılan davalar
C. Temyiz veya istinaf yolunda yürütmenin dur-
E. 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma durulması istemleri, davanın kabulüne ilişkin
ve Arazi Kullanımı Kanununun uygulanmasın- kararlarda, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Da-
dan doğan davalar nıştay dava dairesinin ya da istinaf mahkemesi
sıfatıyla bölge idare mahkemesinin kararının
infazına ilişkindir.
D. Temyiz veya istinaf yolunda yürütmenin dur-
durulması istemleri, davanın reddine ilişkin
kararlarda, dava konusu işleme ilişkindir.
E. Temyiz veya istinaf istemlerinde yürütmenin
durdurulması kararlarına karşı yedi gün içinde
ve bir defaya mahsus olmak üzere bir üst mer-
cie itiraz mümkündür.

156
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

7 Kanun yararına temyiz yolu ile ilgili aşağıdaki 9 Aşağıdakilerden hangisi yargılamanın yeni-
ifadelerden hangisi yanlıştır? lenmesinin talep edilebileceği mercilerden biri de-
A. İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mah- ğildir?

neler öğrendik?
kemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile A. İdare mahkemeleri
istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden B. Vergi mahkemeleri
kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakı- C. Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Ku-
mından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu rulları
ifade edenler, kanun yararına temyiz olunabilir. D. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay dava
B. Danıştay Başsavcısı ilgili bakanlıkların göstere- daireleri
ceği lüzum üzerine veya kendiliğinden kanun E. Bölge idare mahkemeleri
yararına temyize başvurabilir.
C. Danıştay Başsavcısı ilgili bakanlıkların göstere-
ceği lüzum üzerine veya kendiliğinden kanun
10 2577 sayılı İYUK’a göre, aşağıdakilerden
hangisi yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden
yararına temyize başvurabilir.
biri değildir?
D. Adalet Bakanı doğrudan kanun yararına temyi-
ze başvurabilir. A. Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya
E. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması
kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha B. Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların,
önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki kararda karşılanmamış olması
sonuçlarını kaldırmaz. C. Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün,
kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak or-
8 İstinaf yolu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden tadan kalkması
hangisi yanlıştır? D. Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan
bir hile kullanmış olması
A. İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda isti-
E. Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler ile
naf yoluna başvurma süresi 15 gündür.
davanın görülüp karara bağlanmış bulunması
B. Konusu dört bin Türk lirasını olan bir vergi da-
vasında vergi mahkemelerince verilen kararlar
kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvu-
rulamaz.
C. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir.
D. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi
kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde is-
tinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mah-
kemesi kararının kaldırır ve işin esası hakkında
yeniden bir karar verir.
E. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine
verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusu-
nu haklı bulduğu durumda, istinaf başvurusu-
nun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının
kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mah-
kemeye gönderir.

157
4
Kanun Yolları

Yanıtınız yanlış ise “Kanun Yollarında Gün- Yanıtınız yanlış ise “Temyiz veya İstinaf İs-
1. B 6. E
cel Durum” konusunu yeniden gözden ge- temlerinde Yürütmenin Durdurulması” ko-
neler öğrendik yanıt anahtarı

çiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

2. E Yanıtınız yanlış ise “Kanun Yollarının Kapsa- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Kanun Yararına Temyiz”
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. A Yanıtınız yanlış ise “Temyize Konu Kararlar” 8. A Yanıtınız yanlış ise “İstinaf ” konusunu yeni-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yargılamanın Yenilen-


4. B Yanıtınız yanlış ise “Temyiz Makamları” ko- 9. C
mesi İstenecek Merciler” konusunu yeniden
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yargılamanın Yenilen-


5. D Yanıtınız yanlış ise “Temyiz Nedenleri” ko- 10. B
mesi Nedenleri” konusunu yeniden gözden
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Kanun yolları, idari yargı literatüründe olağan ve olağanüstü kanun yolları ol-
mak üzere ikiye ayrılmaktadır. İYUK’ta böyle ikili bir ayrım yapılmamaktadır.
Olağan ve olağanüstü kanun yolu ayrımını belirleyen kriter yargı kararının
kesinleşip kesinleşmemesidir. Yukarıda nihai yargı kararlarına karşı yapılacak
Araştır 1 kanun yolu başvurularının kararların kesinleşmesini ertelemesinin kural ol-
duğunu belirtilmişti. İşte, kesinleşmemiş kararlara karşı yapılan başvurular
olağan, bu kuralın istisnası sadedinde, kanun yolundan geçme veya kanun yo-
luna başvurma süresini geçirme suretiyle kesinleşmiş kararlara karşı yapılacak
başvurularda olağanüstü kanun yolunu oluşturmaktadır. Bu çerçevede, olağan
kanun yolları temyiz ve istinaf olmak üzere iki tanedir.

İdare ve vergi mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı istinaf yoluna baş-


vurmanın iki istisnası bulunmaktadır. Öncelikle konusu 5.000 Türk lirasını
(2020 yılı itibariyle yeniden değerleme oranları sonucunda bu sınır 7.000 TL
olarak uygulanmaktadır.) geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari
işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince
verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Yine
Araştır 2 “İvedi Yargılama Usulü” ile “Merkezî ve Ortak Sınavlara İlişkin Yargılama
Usulüne” tabi olan davalarda da istinaf yoluna başvurulamaz (İvedi yargılama
usulüne tabi davalarda verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren
on beş gün içinde, merkezî ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulüne tabi
olan davalarda ise tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde ancak Danıştay’a
temyiz yoluna başvurulabilir.).

158
4
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Kaynakça
Akyılmaz, B. & Sezginer, M. & Kaya, C. (2019). Türk Kalabalık, H. (2006). İdari Yargılama Usulü Hukuku
İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Savaş Yayınevi, Mevzuat ve Soru İlaveli, 2. Baskı, Değişim
Ankara. Yayınları, İstanbul.
Avcı, M. (2017). İdarî Yargılama Usûlündeki Son Karavelioğlu, C. (2006). Açıklama ve Son İçtihatlarla
Yenilikler ve İdarî Yargıda İstinaf Kanun Yolu, İdari Yargılama Usulü Kanunu, Cilt 1 ve 2,
Yetkin Yayınları, Ankara. 6. Baskı, Ankara: Karavelioğlu Basın, Yayın,
Dağıtım, Pazarlama, Danışmanlık, İç ve dış
Bilgin, H. (2016). 99 Soruda İdarî Yargıda İstinaf
Ticaret Ltd. Şti..
Başvuru Rehberi, Adalet Yayınevi, Ankara.
Nohutçu, A. (2020). İdari Yargı. 20. Baskı, Savaş
Çağlayan, R. (2016). İdarî Yargılama Hukuku, Seçkin
Yayınevi, Ankara.
Yayınevi, 8.Baskı, Eylül, Ankara.
Nohutçu, A. (2020). İdare Hukuku. 26. Baskı, Savaş
Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetsel Yargı, 25. Bası,
Yayınevi, Ankara.
Turhan Kitabevi, Ankara.
Sancakdar, O. (2013). “İdarî Yargıda İstinaf Sistemi
Gözübüyük, A. Ş. & Tan, T. (2008). İdare Hukuku
Üzerine Düşünceler”, Prof. Dr. Aydın Zevkliler’e
Cilt 2, İdari Yargılama Hukuku, 3. Baskı, Turhan
Armağan, Sayı:8, İzmir.
Kitabevi, Ankara.
Günday, M. (2000). İdare Hukuku, 1. Baskı, Anadolu
Üniversitesi, Eskişehir.

159
Bölüm 5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Yargı Organları Tarafından Yapılan


Denetim Türleri: Merkezileşmiş (Özel)
öğrenme çıktıları

Anayasa Yargısının Anlamı, Ön Şartları ve -Merkezileşmemiş (Genel) - Karma


Tarihsel Gelişimi 2 Anayasaya uygunluk denetimi yapan

1 2
1 Anayasa yargısı kavramının anlamı, ön organ açısından yapılan tasnifte yargı
şartları ve tarihsel gelişimindeki teorik ve organı tarafından yapılan denetimin
pratik nedenleri tespit edebilme türlerini sıralayabilme

Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu,


Yapısı, İşleyişi, Görevleri ve Çalışma
Usulü
4 Türk Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu,
2010 Anayasa değişikliğinden önce ve
Ülkemizde Anayasa Yargısının Kabul

4
2010 Anayasa değişikliğinden sonra

3
Ediliş Süreci 1982 Anayasası ile kurulan sistem ile
3 Türk Anayasa Yargısının kabul edilişi ve Mahkeme’nin görevleri ve çalışma
tarihsel gelişimini açıklayabilme usulünü değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Anayasa Yargısı • Anayasa Mahkemesi • Merkezileşmiş Denetim


• Merkezileşmemiş Denetim • Anayasanın Üstünlüğü • Denetim Organı

160
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ
Modern toplumlarda demokratik devlet organ-
larının yetki ihlallerini önleyebilmek ve çoğulcu de- dikkat
mokrasi uygulamalarını gerçekleştirebilmek fren ve Anayasa’ya uygunluğunu sağlamaya yönelik her
denge mekanizmalarının varlığını gerekli kılmak- türlü yargısal işlem anlamında anayasa yargı-
tadır. Fren ve denge sistemlerinin varlığı toplumun sı (Balta, 1961: 547; Kıratlı, 1966: 16; Tunç,
sosyal barışı için de bir zorunluluktur. Bu yönüyle, 1992: 8), en etkin hukuki güvence olarak kabul
keyfî olmayan devlet iktidarının tesisi, ferdî ve sos- edilmektedir.
yal hak-hürriyetler açısından hayati öneme sahiptir
(Vedel, 1960: 49).
Devlet iktidarını teşkil eden üstün organlarının
ANAYASA YARGISININ ANLAMI,
kuvvet suistimallerini, diğer deyişle keyfî uygula-
malarını önleyebilecek başlıca iki demokratik olu- ÖN ŞARTLARI VE TARİHSEL
şumdan söz etmek mümkündür. Bunlardan ilki; GELİŞİMİ
demokratik sistemlerin açık rejimler olmalarının Yargısal usullerle devlet iktidarını sınırlayan
sonucu ortaya çıkan kamuoyu, basın-yayın organ- bir oluşum olan Anayasa yargısı, kavram olarak,
ları ve seçmen duyarlılığıdır (Karamustafaoğlu, çeşitli tasniflere tabi tutularak incelenmektedir.
1968: 92). Siyasi ve manevi garantiler olarak be- Başlıcaları, dar ve geniş anlamda Anayasa yargısı
liren bu güç (Feyzioğlu, 1951: 131), ülkenin de- veya şekli ve maddi anayasa yargısı ayrımlarıdır
mokratikleşme seviyesi ile doğrudan ilgilidir. Ka- (Armağan, 67: 10).
muoyu baskısı, kitle iletişim araçlarının uyarıları ve
seçmenlerin oy tehditleri belirli ölçülerde de olsa,
Anayasa Yargısının Anlamı
devlet organlarını hukuka uygun davranmaya zor-
layabilir. Genelde, hukuka uygunluğu sağlamaya Dar anlamda anayasa yargısı, kanunların ve
yönelik faaliyetler yürütebilen bu güçler, çok de- diğer bazı yasama tasarruflarının Anayasa’ya uy-
ğişken ve yeterli olmayan bir güvence sağlayacaktır. gunluğunun yargı organlarınca denetimi anlamına
gelmektedir. Geniş anlamda ise, anayasa hukuku
Günümüz demokratik ülke anayasalarında
meselelerinin yargısal usullerle karara bağlanma-
bu yönde düzenlemeler yer almış bulunmaktadır.
sına yönelik her türlü yargı işlemini ifade etmek-
1982 tarihli Türk Anayasası’nın Başlangıç kısmı-
tedir. Şekli ve maddi açıdan yapılan tasnifte de,
nın son fıkrasında, anılan güvenceler şöyle ifade
Anayasa’ya uygunluğu denetlemekle görevli orga-
edilmektedir: “Türk milleti tarafından, demokra-
na, yürürlükteki hukukun tanıdığı tüm yargı gö-
siye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine
revlerine şekli anlamda anayasa yargısı denilmekte-
emanet ve tevdi olunur.”. Benzer düzenlemelere di-
dir. Maddi anlamda anayasa yargısını tanımlamak
ğer bazı demokratik devlet anayasalarında da rast-
ise oldukça zordur. Bir yazara göre, “maddi anayasa
lanılmaktadır. Örneğin; 23 Mayıs 1949 tarihli Fe-
yargısı, maddi anlamda anayasa problemleri ala-
deral Alman Cumhuriyeti Anayasası’nın Başlangıç
nındaki yargıdır” (Kıratlı, 1966: 18).
kısmının son fıkrasında; “Alman halkı, bütünüyle
kendi kaderini serbestçe belirleyerek, Almanya’nın Anayasa yargısı kavramının en yaygın tanımı
birlik ve hürriyetini gerçekleştirmeye davetlidir.” ise, “doğrudan doğruya Anayasa’ya riayeti sağ-
denilmektedir (Gürbüz, 1981: 46). layan her türlü yargı işlemi” (Balta, 1961: 547)
şeklinde olanıdır. Bu tanımda, doğrudan doğruya
İkincisi ise, yargısal usullerle devlet organlarının
sözcüğüyle, anayasa yargısı ile idari yargı arasında
Anayasa’ya (hukuka) uygunluğunu sağlamaya yö-
bir sınır belirtilmek istenmektedir. İdari tasarruf-
nelik tedbirlerdir. Hukuki garantiler olarak beyan
lara karşı koruma sağlamaya yönelik idari yargı-
edilen bu güvence (Feyzioğlu, 1951: 12), devlet
nın işlemleri, doğrudan doğruya Anayasa’ya riayet
organlarının Anayasa’ya aykırı tasarruflar ihdasını
sağlama amaçlı değildir.
önleyen etkin bir teminat meydana getirmektedir.

161
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

rias: 1989: 28-29; Güriz, 1985: 239-241; Keyman,


Anayasa yargısının temel amacı, tamamıy- 1970: 43-44). Bunun manası; hukuku uygulayan,
la Anayasa’ya uygun işlemlerin oluşumunu
yürürlüğe koyan her düzlemdeki organ, meşru ve
sağlamak ve bu alandaki aykırılıkları gider-
geçerli bir norm yaratmak veya uygulamaya sok-
mak istiyorsa, bir üst norma uygun davranacaktır
mektir. Bu kapsamda odak noktası temel
(Öktem, 1991: 267-268). Bu bakış açısında, ana-
hak ve hürriyetlerin korunmasıdır. Yargı
yasa yargısı için temel ölçüt normlar hiyerarşisidir.
insan haklarının bekçisi ise, Anayasa yargı-
Denetimin yapılabilmesi için de, yazılı Anayasa’nın
sı da insan hakları hazinesinin özel bekçisi
varlığı zorunludur. Aksi, anayasallık denetiminin
konumundadır (Fendoğlu, 2017: 54).
temel ölçütünü teşkil eden “üst norm” kavramının
mevcudiyetini yok eder. Üst normun bulunmadığı
Anayasa Yargısının Ön Şartları ortamlarda ise, neyin neye uygunluğunun denetle-
Hukukun üstünlüğü (hukuk devleti), yakın neceği belirsizleşecektir. Dolayısıyla, alt normların
zamanlara kadar, kanunilik prensibi ile eş an- meşruluk ve hukuki geçerlilik kaynağı olan yazılı
lamda kullanılmıştır. Bu anlayış, zamanla yerini Anayasa’nın bulunmadığı ülkelerde, anayasa yargısı
“Anayasa’nın üstünlüğü” prensibine terk etmiştir. denetimi gerçekleşemeyecektir.
Üstünlüğün sağlanabilmesi, diğer deyişle anayasa Montesqueiu’nun kuvvetler ayrılığı teorisinde
yargısının hukuk devletinde işlerlik kazanabilmesi, ifade edilen; devlet kuvvetlerinin birbirini sınırla-
bazı ön koşulların varlığını gerektirmektedir. Bun- ması ve bu yolla kuvvet suistimallerin önüne geçil-
lardan birincisi yazılı Anayasa’nın mevcudiyeti, mesi düşüncesi de anayasa yargısının varlığını ge-
ikincisi Anayasa’nın sertliği, üçüncüsü de anayasa rektirmektedir (Başgil, 1960: 279-293; Anderson,
dışı hukuk normlarının ve hukuki tasarrufların Weidner, 1953: 197-200; Saye, 1975: 82-83; Vile,
Anayasa’ya uygunluğunu sağlayacak cihazların sis- 1967: 86-89). Kuvvet sınırlarının belirlendiği yazılı
temde var olmasıdır (Cappelletti, 1971: VIII; Bre- Anayasa’nın varlığı, anayasallık denetiminin vazge-
wer, Carias, 1989: 1; Holland, 1991: 7-8) . çilmez unsurudur. Yazılı Anayasa’nın bulunmadığı
devletlerde kuvvet suistimallerinin önlenebilmesi
oldukça zordur. Kuvvetler arası ihtilaflarda nihai ve
Yazılı Anayasa kesin kararı verecek bir mekanizmanın varlığı, re-
Anayasalar, iktidarın (gücün) kullanımını ku- jim ahengi açısından da gereklidir. Kuvvetler ayrılı-
rumlar ve kurallar aracılığı ile düzenleyen, sınırlayan ğı düşüncesinin uygulamada iki boyutu söz konu-
ve yasaya bağlayan siyasal araçlardır. Yazılı olmaları, sudur. Yatay kuvvetler ayrılığı (horizontal division),
bir ülkede anayasa yargısının yerleşebilmesi açısından klasik kuvvetler ayrılığı olarak adlandırılan devletin
zorunluluktur. Daha açık ifade ile âdeta “olmazsa ol- üstün organları arası (yasama, yürütme ve yargı)
maz” tarzında bir gerekliliktir. Örneğin, İngiltere’de görev ve yetki dağılımını ifade etmektedir. Dikey
anayasa yargısının bulunmayışının en önemli neden- kuvvetler ayrılığı (vertical division) ise, devlet yet-
lerinden biri, yazılı Anayasa’nın olmayışıdır (Walt- kilerinin değişik seviyelerdeki organlar (bölgesel ve
man, 1991: 34-35; Sterett, 1994: 422-424). yerel yönetimler gibi) aracılığıyla kullanılmasıdır.
Anayasa’nın üstünlüğü prensibinin bir anlam Anayasa yargısı organı her seviyede oluşabilecek
ifade edebilmesi, üstünlüğü sağlayacak donanımla- ihtilafları çözerken, en önemli dayanağı yazılı ana-
rın etkinliği ile doğru orantılıdır. Bu donanımların yasa normları olacaktır (Brewer, Carias, 1989: 20).
en üst sıralarında ise, denetim mekanizmasının gel- Pratikte de anılan fonksiyonları üstlenebilecek ana-
diğinde kuşku yoktur. Kelsen’in normlar hiyerar- yasa yargısı organın yetki ve sınırlarının yazılı bir
şisi anlayışında ifade edilen “piramit”, anayasallık anayasa ile belirlenmesi gerekmektedir.
denetiminin olmadığı ortamlarda fazlaca anlamlı
olmayacaktır (Kaboğlu, 1993: 381).
Kelsen’e göre, hukuk normları hiyerarşik yapı
dâhilinde bir piramit oluştururlar. Piramidin en üs- dikkat
tünde anayasa yer almakta, bunu yasalar, cumhur- Yazılı Anayasa’sının bulunmadığı devletlerde
başkanlığı kararnameleri, yönetmelikler ile içtihatlar anayasallık denetimin gerçekleştirilememiş ol-
takip etmektedir. Yine Kelsen’e göre üst norm, (alt ması gerçeği de gerekliliğin bir başka boyutunu
normun) diğerinin geçerlilik sebebidir (Brewer, Ca- oluşturmaktadır.

162
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Yine hukuk devleti (rule of law, etat de droit) an- (veya genel anlamda yargının) rolü her zaman
layışı, anayasa yargısının varlığını gerekli kılmakta- önemli olmuştur.
dır (Çağlar, 1991: 18). Hukuk devleti uygulamaları Anayasa yargısı yalnızca hukuk devletini etkin
da, önemli ölçüde temel hak ve hürriyetleri koru- ve güçlü kılma yollarından biri değildir. Bundan
yucu cihazlara dayanmaktadır. Bunların öncüllerin- daha önemlisi, Anayasa’nın üstünlüğünün gerçek-
den olan anayasa yargısı, gerek hak ve hürriyetlerin leşmesini sağlayan uygulamalardan biridir. Anayasa
belirginleşmesi, gerekse denetimin sağlanabilmesi politik, ahlaki ve felsefi kaynaklı bir yol gösterici
için yazılı Anayasa’ya ihtiyaç duymaktadır. olmaktan çok yaptırımları olan bir kanundur. Bu
Bilindiği gibi, hukuk devletinde temel kural özelliğini ortaya çıkaran uygulamalar ise, genellikle
hukukun üstünlüğüdür ve tüm devlet organları anayasa yargısı organlarınca gerçekleştirilmektedir.
hukuka tabidirler. Hukuk devletindeki bu temel Modern anayasacılık hareketlerindeki genel
kural kendini iki ayrı biçimde gösterir. Birincisi, eğilime göre, anayasa kavramı normatif bir reali-
Anayasa’nın devletin bütün eylemleri, özellikle teye sahiptir ve bazı siyasi gruplarca masa başında
de kaynağını direkt olarak Anayasa’dan alanlar oluşturulan bir denge anlaşmasının ifadesi değildir.
üzerinde kesin bir üstünlüğün olmasıdır. İkincisi Yine anayasalar, dengelerin ortaya koyduğu ve her
ise, devletin eylemlerini düzenleyen ve parlamen- değişimle birlikte değişebilecek yazılı metinler de
to tarafından ihdas edilen kanunların üstünlü- değildir. Bu açıdan anayasalar, tüm siyasi süreci, ül-
ğünün mevcudiyetidir. Bu nedenle, bir hukuk kenin sosyal ve ekonomik hayatını etkisi altına alan
devletindeki anayasallaşma sürecinin ilk sonucu, ve bu yönüyle tüm legal (hukuki) sisteme geçerlilik
Anayasa’nın üstünlüğü ilkesinin tanınması ol- kazandıran etkili hukuk normlarının bileşimidir.
maktadır. Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, yalnızca Sonuçta, eğer anayasa gerçek ve etkili bir normlar
Anayasa’daki formel ve yazılı kanun maddelerinin bütünü ise, direkt olarak devlet organlarına ya da
üstünlüğü demek değildir. Anayasa kavramı bu vatandaşlara yönelik uygulanabilir kurallar içerme-
yönüyle, hukukun üstünlüğünü benimsemiş (le- lidir. Yani Anayasa’da varılan siyasi konsensus so-
gal) bir toplumdaki temel tüm değerler ile kanun- nucu oluşan metin, yargı organlarının gerektiğinde
lardan (normlardan) kaynaklanan bütün değerleri direkt olarak uygulayabileceği ve temel hak ve hür-
kapsamaktadır. Bu bağlamda, anayasa yargısının riyetleri koruyabilen temel kanundur.

Resim 5.1 Yazılı Anayasa’nın varlığı, anayasalık denetiminin ilk ve önemli adımlarındandır.

163
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Sert (Katı) Anayasa Denetim Organı


Katı anayasa sistemi, Anayasa’nın üstünlüğü Parlamento tasarruflarının Anayasa’ya uygun
için vazgeçilmez unsurlardandır (Capelletti, 1971: olup olmadıklarına karar verecek bağımsız bir
VIII). Bu üstünlük, maddi bakımdan Anayasa’nın organ olmadığı sürece, yazılı ve sert anayasaların
hukuk kuralları hiyerarşisinin en üstünde yer alması parlamento çoğunluklarını sınırlayabilmesi olduk-
anlamındadır. Bu ilkenin normal bir sonucu olarak ça zordur. Eğer parlamento kendi tasarruflarının
da kanunlar ve diğer bazı yasama tasarruflarının anayasallığı ile ilgili kararı, herhangi bir denetim
Anayasa’ya uygun olmaları gerekliliği ortaya çıkmak- olmaksızın yine kendisi verecek olursa kuvvet su-
tadır. Devlet kudretinin sınırlarının belirlenmesi ve istimalini önlemek mümkün olamayabilir (Lijp-
uygulamada iktidar kullanımının anayasallık deneti- hart, 1988: 128). Devlet organlarının Anayasa’ya
minin gerçekleşebilmesi için de katı anayasalara ihti- uygun işleyişlerini sağlamak ve gerektiğinde olu-
yaç duyulmaktadır. M. Hauriou’nun ifade ettiği gibi; şacak uyuşmazlıkları çözmek amaçlı bağımsız bir
“Devletin kendi kendini sınırlayabileceğini mantık denetim aracı, anılan keyfîliklerin önüne geçebile-
kabul etmez, tarih bunu anayasal bir gerçek olarak cektir. Anayasal kurallar tarafından yönetilebilme-
tespit etmiştir” (Hocaoğlu, Ocakçıoğlu, 1971: 77). miz için yasa koyucuların kendilerinin anayasalara
Katı anayasalar, normal kanunlardan farklı usul ve uyması veya bağlı olması gerekir. Yasa koyucula-
esaslara uyularak yapılan ve değiştirilebilen metin- rın, Anayasa’ya uygun davranmalarını sağlayabile-
lerdir. Diğer deyişle bu anayasaların, normal kanun- cek hukuki savunma araçlarının başında anayasa
larla değiştirilebilmesi mümkün değildir. yargısı organları gelmektedir. Bağımsız denetim
Anayasaların katılığı ile üstünlüğü ilkeleri, kar- organlarının bulunmadığı ortamlarda ise anaya-
şılıklı olarak birbirinin hem nedeni hem de sonu- sallık kontrolünün yapılamayacağı bir gerçektir.
cudurlar. Anayasalar, nitelikleri gereği üstün kural- Mosca’nın deyişiyle, hukuki savunma araçlarıyla
lar içerdikleri için katılaşırlar ve katılaştıkları için korunmalıyız (Sartori, 1993: 354).
de üstünlükleri pekişmiş olur (Tanör, 1986a: 163). Parlamento tasarruflarının Anayasa’ya uygun-
Bu nevi anayasaların bulunduğu ülkelerde de luk yönüyle, parlamento dışı organlarca denetimi-
üstünlüğün denetimini yapmakla görevli anayasa nin demokrasi açısından bir tehlike oluşturulabile-
yargısı organlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Çoğun- ceği ileri sürülmektedir. Bu şekilde bir denetimin,
lukçu demokrasi ile çoğulcu (oydaşmacı) demokra- etkin gücü temsilî organlardan temsili olmayan
si arasındaki farklardan birini de bu boyutun oluş- organlara aktarabileceği ifade edilmektedir (Shapi-
turduğu açıktır. Çoğunlukçu demokrasi modelinde ro, Stone, 1994: 406). Daha açık deyişle, seçimle
parlamentonun egemenliği hukuken sınırsız olup, göreve gelmiş bir parlamentonun yaptığı ve Anaya-
özellikle yasama tasarruflarından kanunların bir sa uygun kabul ettiği bir kanunun, mahkemelerce
yargı organınca denetlenmesi söz konusu değildir. denetlenebilmesinin sakıncalı olabileceği belirtil-
Çoğulcu demokrasi modelinde ise hem parlamen- mektedir (Lesueur, 1994: 283-284). Bu düşünce
tonun iradesi normal kanunlarla değiştirilemeye- tarzı, norm (kanun) kavramının farklı kabulünden
cek “katı anayasa” normlarıyla sınırlandırılmıştır kaynaklanmaktadır (Hayek, 1994: 125-129; Teziç,
hem de bunun pratik sonucu olarak kanunların 1986: 21-23). Bugün “norm”un, yalnızca yönetici
Anayasa’ya uygunluğunu denetleme görevi bağım- iradenin ürünü olmadığı, birçok sayıda iradenin
sız mahkemelere verilmiştir (Özbudun, 1993: 158) mücadelesi ile üretilerek meşruluk kazandığı bir
Bağımsız yargı organları kanunların Anayasa’ya gerçektir (Çağlar, 1993: 255-258). Çoğunluk ira-
uygunluğunu denetlerken aynı zamanda katı ana- desinin ifadesi kanun anlayışından, politikanın ira-
yasaların üstünlüğünü koruma görevini de üstlen- desi kanun anlayışına geçiş, yasama tasarruflarının
miş olmaktadırlar. denetimini gerektirmektedir.
Anayasa yargısı organının meşruiyetini açıkla-
yan teorilerden biri de “yorumun gerçekçi teorisi
dikkat (theorie realiste de I’interpretation)”dir (Çağlar,
Katı anayasaların bulunmadığı ülkelerde ise, 1991: 30). “Bu teoriye göre genel iradenin ifadesi
anayasa yargısı denetiminin gerçekleşebilmesi olan yasa, birden çok kısmi organca yapılır ve bu
mümkün değildir. organların ifade ettiği irade genel iradeyi meydana
getirir. Bu kısmi organlardan biri, çok kere bir si-

164
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

yasi blok meydana getiren parlamento ve hükûmet ma ve yürütme erkleri ayrı tutulmalıdır fakat yasa-
ikilisidir. Diğer kısmi organ ise Anayasa Mahkeme- ma üstündür. Hükûmet Üzerine İki Deneme (Two
lerine başvurma yetkisine sahip otoriteler ve Ana- Treatises of Government) adlı eserinde fikirlerini
yasa Mahkemesi’nin meydana getirdiği bir bütün- ifade eden Locke, yargı erki hakkında düşünce be-
dür.” (Çağlar, 1991: 30). yan etmemiştir (Brewer, Carias, 1989: 10-12; Rus-
Fransız Anayasa Konseyi, 23 Ağustos 1985 tarih sell, 1983: 618-621; Göze, 1982: 178-191).
ve 85-87 sayılı kararında; “Yasa, Anayasa’ya uygun Locke’u takiben, Montesquieu, Kanunların
olduğu ölçüde genel iradeyi ifade eder.” sözleriyle, Ruhu (De L’Esprit des lois) adlı eserinde kuvvet-
bu teoriyi formüle etmiştir (Çağlar, 1991: 30). ler ayrılığı ilkesini bugünkü berraklığında ortaya
Kanun artık yalnızca seçilenlerin iradesi ile değil, koymuştur. Yasama, yürütme ve yargı erklerini ayrı
denetleyenlerin de iradesinin katılımı ile anayasal ayrı sayan düşünür, bu üç devlet iktidarının mutla-
anlamına kavuşmaktadır (Kaboğlu, 1993: 404). Bu ka birbirini frenlemesi gerektiğini belirtmiştir. Yine
yönüyle, parlamento tasarruflarının anayasallığını düşünüre göre, bu güçlerin tek elde toplanması
denetlemek, parlamentonun yetkisini üstlenmek özgürlüklerin sonu anlamına gelecektir (Brewer,
değil, yetkinin genel iradeye uygun olup olmadığını Carias, 1989: 12).
belirlemektir. Anayasal denetim organları, bu faali- Kendinden önceki düşünürlerin fikirlerinden
yetleriyle genel iradenin oluşumunu engelleyici ol- önemli ölçüde etkilenmiş olan J.J. Rousseau, bu
maktan ziyade, katkıda bulunmaktadırlar. Bağımsız konuda anılması gereken kişilerdendir. Düşünür,
denetim organlarının bulunmadığı ülkelerde, ana- fikirlerini topladığı Sosyal Sözleşme (Contract So-
yasa yargısının teşekkül etmesi düşünülemez. cial) adlı eserinde insanların özgürlüğün bilincine
varmaları gerektiğini belirtmiştir. Rousseau, ese-
rinde yasama ve yürütme erklerinden bahsetmiştir
(Brewer, Carias, 1989: 13-14).
Anayasallık denetimi yapmakla görevli
organlar kararlarıyla, parlamento tasarruf- Her üç düşünür de devlet yönetiminde keyfi-
larının meşruluğunu, hukukiliğini adeta liğin değil, kanunların hâkim olması gerektiğini
onaylamaktadırlar (Ünsal, 1980: 28; Yüz- beyan etmişlerdir (Brewer, Carias, 1989: 14). Anı-
başıoğlu, 1993: IX-X). lan fikirler mutlakiyetçi yönetimleri sona erdirerek,
kuvvetler ayrılığı ilkesi ile yönetimde kanuniliğin
hürriyetler açısından bir garanti teşkil ettiğini orta-
ya koymuşlardır.
Anayasa Yargısının Tarihsel Gelişimi Bu gelişmeler, zamanla anayasal hareketler-
Kuvvetler ayrılığı ilkesinden, “Anayasa’nın üs- de de etkisini hissettirmeye başlamıştır. Örneğin,
tünlüğü” anlayışına geçiş sürecinin teorik ve pratik ABD’nde anayasal hareketlerin henüz başlangıcın-
nedenleri vardır. Hukuk kuralları arasında hiyerar- da Madison; yasama, yürütme ve yargı erklerinin
şik bir yapılanma olduğu fikri çok eskilere dayan- bir elde toplanmasının “Tiranlık” anlamına gelece-
sa da yönetimde güç tekelini sarsan temel düşün- ğini bildirmiştir. Yine 1780 tarihli “Massachusetts
ce “kuvvetler ayrılığı ilkesi” olmuştur (Feyzioğlu, Anayasası”nın XXX. maddesinde; yasama, yargı ve
1951: 2-3; Tunç, 1992: 3). Bu sebeple, anayasa yürütme organlarının birbirini denetleyemeyeceği ve
yargısının oluşumunu sağlayan teorik ve pratik ne- bu yolla kanunların devletinin kurulabileceği, fert-
denleri ayrı ayrı incelemek mümkündür. lerin devletinin önleneceği belirtilmektedir. Benzer
düzenleme, 1776 tarihli “Virginia Anayasası’nın III.
Teorik Nedenler maddesinde yer almıştır (Brewer, Carias, 1989: 15).
Düşünsel alanda, monarşik güç tekeline ilk karşı Gelişmeler giderek hukuk devleti ve Anayasa’sı-
çıkan düşünür John Locke olmuştur. Locke’a göre, nın üstünlüğü düşüncesinin doğumuna yol açmış-
uygar hükûmet sözleşme (sosyal sözleşme) ile salt tır. Hukuk kuralları arasında bir kademelenme ol-
bu dünyaya ilişkin olarak kurulmuştur ve tanrısal duğu ve en üstte de Anayasa’nın yer aldığı tarzında
otoriteye dayanmaz. Sosyal sözleşme (social cont- ifade edebileceğimiz normlar hiyerarşisi fikri ise,
ract) ile ortaya konan siyasal güç, yasa yapma hakkı kıta Avrupası anayasa mahkemelerinin kuruluşuna
olarak kabul edilmelidir. Yine düşünüre göre, yasa- kaynaklık etmiştir.

165
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Anayasa yargısı organları Anayasa’nın üstünlü- Coke’a göre; Common Law parlamentonun
ğü anlayışını uygulamaya geçirirken dar bir alan- uyması gereken temel kanundur ve buna aykırılık
dan (aykırılık denetimi) işe başlamıştır (Batum, mahkemelerce geçersiz kılınma sebebidir. Coke hu-
1993: 142). Tabii hukuk teorisi düşünürleri anılan kukun üç bölümden oluştuğunu, bunların ortak hu-
sürece olumlu katkı yapmışlardır. Özellikle “Üstün kuk (common law), yazılı hukuk (statute law) kural-
Hukuk”a (Higher Law) aykırı hukuk kuralı olama- ları ile gelenekler (custom) olduğunu bildirmektedir.
yacağı düşüncesi, Anayasa’nın üstünlüğü fikrinin Common Law’un bu kuralların tamamını kapsadı-
doğuşuna kaynaklık etmiştir diyebiliriz. Bu düşün- ğını ve buna aykırı yazılı hukuk kuralı veya gelenek
ce teorisyenlerine göre tabii hukuk (natural law), olamayacağını ifade etmektedir. Common Law’un
pozitif hukuk (positive law) tan üstündür. Tabii üstünlüğünü sağlayacak olanlar ise hâkimlerdir
hukuka aykırı pozitif hukuk kuralları geçersizdir ve (Cappelletti, 1971: 38). Hâkimler karar ve yorumla-
bağlayıcı olamazlar (Cappelletti, 1989: 117-120). rıyla bu teminatı sağlamakla görevlidirler.
Rousseau’cu demokrasi anlayışından anayasal
demokrasi anlayışına geçişi ifade eden bu süreç,
anayasa yargısının (norm denetimi olarak) yerleş-
mesini sağlamıştır. Yasamanın üstünlüğü fikri ile dikkat
hak ve hürriyetler açısından yasamanın temel te- Parlamentonun, Common Law’a aykırı tasar-
minat oluşturduğu kabulü, yerini devletin üstün rufta bulunamayacağı düşüncesi, İngiltere’de
organlarının özellikle yasama tasarruflarının yargı 1688 tarihli Glorious Revolution ile tamamen
organlarınca denetlenmesi gerektiği düşüncesine etkisizleştirilmiş ve parlamentonun üstünlüğü
terk etmiştir (Cappelletti, 1989: 117-120). Bu fikri yerleşmiştir.
gelişmeler, aşağıda belirtilen pratik oluşumlara ve
sonuçta günümüz anayasa yargısı sistemlerine fikrî
kaynaklık etmiştir. Coke’un savunduğu tez, yani mahkemelerin
“Common Law”a aykırı bulacakları kanunları hu-
kuki açıdan geçersiz kılmaları gerektiği şeklindeki
Pratik Nedenler görüş ve uygulamaları İngiltere’de kabul görmemiş-
Avrupa’nın en eski; temel haklara önem veren tir (Çağlar, 1987: 137). Coke doktrinini tabii hu-
demokrasisinde, yani İngiltere’de yazılı anayasa sis- kuk düşüncesi ile bütünleştirerek Amerika Birleşik
temine geçilmemiş ve “parlamentonun üstünlüğü” Devletleri’nde anayasa yargısının oluşumunu sağ-
prensibi kesin kabul görmüştür. Anılan düşünce layan gelişmeler, koloni dönemlerine kadar gerilere
sonucu, parlamentoca kabul edilerek yürürlük ka- giden bir uygulamalar zincirini ifade etmektedir
zanan kanunların anayasa yargısı denetimine konu (Cappelletti, 1971: 25).
edilmeleri mümkün değildir. Diğer deyişle, yasama Amerika’ya göç eden insanlar, İngiliz Milletler
tasarruflarını, bizzat yasama organı dışında kimse Topluluğuna bağlı (Commonwealth Countries)
denetleyemez. devletçikler kurmuşlardır. Genelde İngiltere’den bu
Her şeye rağmen, yasama organı tasarrufları- topraklara geçen insanlar, gelirken ana vatanlarına
nın Anayasa’ya aykırı olamayacağı, olanların hiçbir ait hukuki ve siyasi düşünce ile sistemlerini de be-
hüküm ifade etmeyeceği ve Anayasa’ya aykırı ka- raberlerinde taşıdıklarından, İngiltere’dekine ben-
nunların mahkemelerce uygulanmayacağına ilişkin zer devlet yapıları oluşturmuşlardır (Arsel, 1958:
ilk pratik örneği de, yine İngiltere’de görmekteyiz 104). İngiliz Kolonileri, Kraliyet kurallarına bağlı
(McWhinney, 1981: 111). kalmak zorundadır. Bu sebeple, kolonilerin kendi
Hâkim Edward Coke 1610 yılında Dr. Bonham yasama ve yürütme organları olsa bile, kanunları
Vakası (Dr. Bonham’s Case) olarak adlandırılan dava- kraliyet kurallarına aykırı olamaz (not contrary to
da (Abraham, 1980: 321-322), bir kanunun hak ve the laws of the Kingdom of England). Açıkça an-
mantığa aykırı olduğu zaman, “Common Law” or- laşılacağı gibi, anılan yapılanma İngiliz hukuku ve
tak hukukla çelişki içerisinde bulunduğunda geçersiz parlamentosunun üstünlüğünün Koloni devletleri
olacağını belirtmiştir. Coke, “Common Law”u parla- tarafından da kabulü anlamına gelmektedir. İngiliz
menter yasaların uyması gereken üstün hukuk (Hig- Kraliyet Konseyi (Privy Council of the King), kolo-
her Law) olarak kabul etmiştir (Çağlar, 1987: 137). ni kanunlarının İngiliz kanunlarına uygunluğunu

166
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

denetleme yetkisine sahip idi. Bu çerçevede, Krali- Nihayet, Amerika Birleşik Devletleri’nde Yük-
yet Konseyinin 1696 ile 1782 yılları arasında yap- sek Mahkeme başyargıcı (Chief Justice) Marshall
tığı denetimlerde koloni devletlerine ait 600’den 1803 tarihli “Marbury v. Madison” davasında
fazla kanunu geçersiz kıldığı bildirilmektedir (Cap- verdiği ünlü kararıyla bu gelişmelere son noktayı
pelletti, 1971: 40). koymuştur. Bu tarihî kararda belirtilen görüşler,
İngiltere Devleti kendi ülkesinde uygulamadığı birçok ülkede anayasa yargısının doğuşuna kay-
Coke doktrinini, yukarıda da belirtildiği gibi, kolo- naklık etmiştir. Dolayısıyla kanunların anayasaya
nileri üzerinde uygulamıştır. Bu baskı ve tecrübeler uygunluğunu dünyada ilk kez denetleyen ABD’dir
sonrası, bağımsızlığına kavuşan Kuzey Amerika Ko- diyebiliriz. 1787 Anayasası’nda anayasa mahke-
lonilerinde Anayasa’nın üstünlüğü düşüncesi kabul mesi konusunda bir hüküm olmadığı hâlde Mar-
görmüştür. Mc Whinney; İngiltere’nin bu çelişkisini bury v. Madison davasında (1803) Federal Yüksek
gören koloni devletlerinin kendi yüksek mahkeme- Mahkeme kendisini yetkili görmüştür. Mahkeme
lerini kurdukları ve Kraliyet Konseyi Yargı Komi- başkanı John Marshall’ın bu konudaki gerekçeli
tesince (Judicial Committee of the Privy Council) kararı meşhurdur. Bu karara göre kısaca adi bir ka-
yapılan denetimleri, kendi yüksek mahkemelerine nun anayasaya aykırı olamaz. Yasamanın anayasaya
yaptırdıklarını bildirmektedir. Koloni devletleri, aykırı tasarrufu kanun sayılmamalıdır. Mahkeme
İngiltere’ye karşı giriştikleri bağımsızlık mücadelesi anayasayı dikkate almak zorunda olup, anayasaya
sonrasında, özellikle anayasa yapımı süresince par- aykırı yasaya göre değil; anayasaya göre hüküm ver-
lamentoya karşı duyulan güvensizlik nedeniyle yeni melidir (Fendoğlu, 2017: 63).
arayışlara girmişlerdir (Arsel, 1958: 128).

Öğrenme Çıktısı
1 Anayasa yargısı kavramının anlamı, ön şartları ve tarihsel gelişimindeki teorik ve pratik
nedenleri tespit edebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa yargısının hukuk


Anayasa yargısının oluşu- Anayasaların katılığı ve üs-
devletinde işlerlik kazana-
munu sağlayan teorik ne- tünlüğü arasında nasıl bir
bilmesi için gereken ön şart-
denler nelerdir? ilişki vardır?
lar nelerdir?

YARGI ORGANLARI TARAFINDAN YAPILAN DENETİM TÜRLERİ:


MERKEZİLEŞMİŞ (ÖZEL) - MERKEZİLEŞMEMİŞ (GENEL) - KARMA
Yazılı ve katı anayasaların mevcut olduğu siyasi sistemlerde, hukuk normlarının hiyerarşik kademelen-
mesinde en üstte anayasa yer almaktadır. Bu nedenle, diğer tüm hukuk kuralları Anayasa’ya uygun olmak
zorundadır. Bu uygunluğun denetimi ise, genellikle hukuki bir sorundur ve hukuki bir yoldan gerçekleş-
tirilmesi gerekir. Hukuki sorunlarla ilgili olarak, hukukilik denetimi yapmakla görevli organın da yargı
organları olduğu malum bir gerçektir. Bu yüzden de yasama tasarruflarının ve diğer anayasa yargısı dene-
timine tabi tasarrufların, Anayasa’ya uygunluk denetimlerini yargı organları yapmalıdır. Hukuki tasarruf-
ların bizzat bu tasarrufları ihdas eden organların dışında, bağımsız yargı organlarınca denetimi düşüncesi,
karşılaştırmalı hukukta yaygın kabul görmektedir.

167
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Merkezileşmiş (Özel) Denetim


Kanunların yargısal denetimi yetkisini, özel bir yargı yerinde toplayan merkezîleşmiş (centralized judi-
cial review, concentrated system) anayasa yargısı sistemi önce Avusturya’da, İkinci Dünya Savaşı sonrasında
da kıta Avrupası liberal anayasacılık alanlarında gelişen bir uygulamadır (Çağlar, 1987: 186; Özbudun,
1993: 159; Cappelletti, 1971: 46-51). Bu özel yargı yeri Avusturya’dakine benzer şekilde, ihtisas mahke-
mesi olan “Anayasa Mahkemesi” veya Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmakla görevlendirilmiş bir yüksek
mahkeme olabilir. Merkezîleşmiş yargı denetimi, Anayasa’nın yargısal güvencesini kurmaya çaba gösteren
Avusturyalı büyük hukukçu Hans Kelsen’in kuramsal çalışmasının bir ürünüdür (Kaboğlu, 1993: 381).
Anayasa’ya uygunluk denetimi yetkisini bütün yargıçlara veren Amerikan modelini eleştiren Kelsen’e
göre; yürürlükteki normların anayasallık denetimi konusunda, bu alanda uzmanlaşmış tek bir yüksek yargı
organının kurulması ve denetim yetkisinin yalnızca bu yargı organına verilmesi bazı üstünlüklere sahiptir.
İçtihat birliği yoluyla “anayasal hakikatin” ortaya çıkmasını sağlayacak bu tercih, Anayasa’ya aykırı bir
hukuki tasarrufun hukuk düzeninden kesin olarak ayıklanmasına imkân tanıyacaktır (Cappellerri, 1971:
54-56; Kaboğlu, 1993: 381). Yine bu sistemde, Anayasa yargısı organının kararları tüm kişi ve kurumları
bağlayıcı etkiye sahip (erga omnes) kararlar olacaktır. Bu yönüyle, anayasa yargısı organının denetimini
olumsuz yasama (negative legislator) kabul eden Kelsen, Parlamentonunkine olumlu yasama (positive
legislator) demektedir. ABD sisteminde ise, yalnızca Federal Yüksek Mahkeme kararları erga omnes etkiye
sahip olabilmektedir.

1 Ekim 1920 tarihli Avusturya Anayasası’yla öngörülen merkezîleşmiş anayasa yargısı uygulaması,
bu Anayasa ile kurulan Yüksek Anayasa Divanı ile işlerlik kazanmıştır (Cappelletti, 1971: 46; Ka-
boğlu, 1993: 382). Sistem zamanla Almanya, İtalya, Türkiye ve diğer birçok Kıta Avrupası ülkesince
benimsenmiştir (Kaboğlu, 1993: 382). Merkezîleşmiş anayasa yargısı sistemi, eski komünist ülkele-
rin hemen hepsinde demokrasiye geçiş reformlarının temel taşlarından biri olarak kabul edilmiş ve
bu ülkeler komünist dönem sonrası yapılanmalarında öncelikle Anayasa Mahkemelerini kurmuşlar-
dır. Yine, yeni demokrasilerden anayasa yapım çalışmalarını sonuçlandırmış İspanya ve Portekiz de
bu modeli kabul etmişlerdir (Özbudun, 1993: 159). Son otuz senede bu ülkelere ek olarak Belçika,
Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya, Rusya’da da anayasa mahkemeleri kurulmuştur. Latin
Amerika’da ise Şili, Ekvador ve Peru bu denetim şeklini benimsemiştir (Erdoğan, 2017: 109).

Merkezileşmemiş (Genel)
Merkezîleşmemiş (decentralized Judicial review, diffuse system) sistemlerde, ülkedeki tüm mahkeme ve
yargıçların Anayasa’ya uygunluk denetimi yapma yetkileri vardır. Sistemin genel mantığına göre, bir kanunu
uygulama durumunda olan yargıç, öncelikle uygulayacağı normun Anayasa’ya uygun olup olmadığını kont-
rol etmelidir ve uygunsa uygulamalı, değilse uygulanmamalıdır (Brewer, Carias, 1989: 127). Bu sistemde,
Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmakla görevli özel bir mahkeme yaratılmış olmayıp, bu yetki tüm mah-
kemelerin doğal görevlerinden kabul edilmiştir. (Brewer, Carias, 1989: 127-128; Özbudun, 1993: 159-160;
Çağlar, 1987: 186; Cappelletti, 1989: 133-136). Bu sisteme aynı zamanda Amerikan sistemi de denmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki anayasacılık hareketi nasıl İngiliz Parlamentosunun egemenliğine
karşı başlamışsa merkezîleşmemiş anayasa yargısı denetimi de başlangıçtaki Amerikan bakış açısıyla, ya-
sama organına ve onun güçlerine karşı oluşturulmuştur. Hâkim William Paterson (Vanhorne’s Lessee v.
Dorrance 1795) davası ile ilgili kararda, konuyu şöyle dile getirmektedir: “Eğer yasama organı anayasal
ilkelere aykırı bir kanun ihdas ederse, açık ve kesin olarak tavrım Anayasa’ya bağlı kalmak ve Anayasa’ya
aykırı kuralı geçersiz kabul etmek olacaktır” (Brewer, Carias, 1989: 127). Çünkü ABD Anayasası’nın
6. maddesinin 2. bendi, yargıçlara bu yetkiyi vermektedir. Üstünlük bendi olarak kabul edilen bu bö-
lüm Anayasa’nın dingil çivisi, yani bütün yapıyı bir arada tutan bölüm olarak adlandırılmaktadır. Bu,
eyalet yasaları ile federal yasalar arasında bir uyuşmazlık olduğunda, federal yasaların üstünlüğünü de
ifade etmektedir. Ayrıca geçerli olabilmesi için bir federal yasanın Anayasa’ya uygun olması gerektiğini

168
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

açıkça ortaya koymaktadır (Peltason, 1987: 42) gelirler. Genellikle merkezileşmemiş sistemlerde
Anılan düşünce gereği, devletin bütün organları anayasa yargısı organı kararlarından yalnızca yargı-
gibi, Kongre de Anayasa’ya tabidir ve kongrenin lanan uyuşmazlığın tarafları etkilenirken merkezi-
çıkartacağı Anayasa’ya aykırı her kanun geçersiz leşmiş sistemlerde anayasa yargısı organınca verilen
sayılacaktır. Bu anayasal süreçte mahkemelerin kararlar tüm kişi ve kurumlar için bağlayıcıdırlar.
rolü Anayasa’nın üstünlüğünü ve hukuk devleti- Merkezileşmiş anayasallık denetimi sistemi ile
nin yüceliğini, sürekliliğini korumaktır. merkezileşmemiş anayasallık denetimi sistemle-
Bağımsız organlar olarak mahkemeler, yasama rinin her ikisini de bünyesinde taşıyan karma sis-
ve yürütmenin neşrettiği hukuk normlarına karşı temler de vardır. Örneğin 1975 tarihli Yunanistan
objektif olarak Anayasa’nın kurallarını değerlendi- Anayasasının 93/4. maddesine göre mahkemeler,
ren kurumlardır. Bunun yanı sıra mahkemeler siyasi muhtevası anayasaya aykırı olan kanunu uygu-
açıdan en az tehlikeli ve diğer devlet organları için- lamamalıdır. Bu düzenleme, tüm mahkemelere
de (üç devlet erki arasında) en zayıf olanıdır. Bu yö- kanunların anayasaya uygun olup olmadıklarını
nüyle mahkemeler (yargı) kendi rolleri kapsamında, denetleme yetkisi verme yönüyle merkezileşme-
diğer iki devlet organına hükmetmesi en düşük ih- miş anayasallık denetimini öngörmektedir. Diğer
timale sahip olanıdır. İfade edilen görüşlerin ürünü yandan Anayasanın 100/1 maddesi anayasallık
olarak ortaya çıkan merkezîleşmemiş anayasallık de- denetimlerinin özel bir yüksek mahkeme (Special
netim sistemi, bu nedenlerle “Amerikan sistemi”nin Highest Court) tarafından yapılacağını belirtmek-
karakteristik özelliklerine uygun bir denetim tarzı tedir. Bu hüküm dikkate alındığında, Yunanistan
olmaktadır. Bu sistem, eski İngiliz koloni devletle- Anayasasının merkezileşmiş sistemi tercih ettiği
rinden olan Kanada, Avustralya ve Hindistan’da da söylenebilir. Yunanistan’da özel yüksek mahkeme,
benimsenmiştir. İlginçtir ki, anılan model, anayasa kanunların anayasaya uygun olup olmadıklarının
yapım sürecinde Amerikan siyasi geleneklerinin et- denetimi ve Danıştay, Yüksek Mahkeme ya da Sa-
kili olduğu Latin Amerika dışında pek kabul gör- yıştay tarafından verilen kararların çelişik olması
memiştir (Özbudun, 1993: 159). A. De Tocqueville halinde, ilgili kanunun yorumlanmasına ilişkin
açıklanan denetim tarzını şu cümlesiyle özetlemek- anlaşmazlıkların çözümü konularında yetkili kı-
tedir: “Görülmüştür ki, eğer Anayasa üstün ve her- lınmıştır. Bu sürecin başlatılmasını Adalet Bakanı,
hangi bir normal kanun ile değiştirilemiyorsa bu- Yüksek Mahkeme Başsavcısı, Sayıştay veya Danış-
nun mantıki sonucu olarak mahkemeler Anayasa’ya tay kanun sözcüleri ve bu konuyla hukuki bağı
bağlı kalmalı ve diğer normlara Anayasa’yı tercih bulunan herhangi bir kişi talep edebilir. Doktrinde
etmelidirler (Cappelletti, 1971: 53). Yunanistan’daki mevcut anayasa yargısı sisteminin
norm denetimi ile normun gerçekliğinin araştırıl-
masının bir çeşit karışımı olduğu söylenmektedir
Karma Sistemler (Özbudun, 1993: 160).
Yargı organlarınca gerçekleştirilen anayasaya
uygunluk denetimleri, yapılan denetimin yarataca-
ğı hukuki sonuçlara göre de ayrıma tabi tutulabilin-
mektedir. Yargı organı kararları inter partes (olayla Yunanistan’daki genel mahkemeler ve
sınırlı) veya erga omnes (herkes için bağlayıcı) et- Özel Yüksek Mahkeme tarafından yapılan
kiye sahip olabilmektedir. Bu tanımlamalar, yargı denetimlerin birlikte değerlendirilmesi
organının verdiği kararın sadece taraftarları etki- halinde de ortaya karma sistem çıkmakta-
leyebilmesi veya toplumun tüm üyelerine uygula- dır (Özbudun, 1993: 172).
nabilecek genel etkiler doğurabilmesi anlamlarına

169
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Öğrenme Çıktısı
2 Anayasaya uygunluk denetimi yapan organ açısından yapılan tasnifte yargı organı
tarafından yapılan denetimin türlerini sıralayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Merkezileşmemiş denetime Merkezileşmiş denetimde, Merkezileşmiş denetimde


sahip sistemlere neden aynı bağımsız mahkemelerin ana- kanunların anayasaya uy-
zamanda Amerikan sistemi yasaya aykırı normların ayık- gunluğunun denetimi nasıl
de denmektedir? lanmasındaki işlevi nedir? işler?

ÜLKEMİZDE ANAYASA YARGISININ KABUL EDİLİŞ SÜRECİ


Yöneticilerin keyfi idaresine son vermek, devletin yönetim biçimini belirlemek, vatandaşların temel
hak ve hürriyetlerini düzenleyen ilke ve esasları yazılı belgelere dayandırmak gibi amaçlar güden anaya-
sacılık hareketleri, 19. Yüzyıldan itibaren tüm dünyada etkili olmaya başlamıştır. Bu gelişmeler zamanla
yazılı anayasaların doğuşunu ve en nihayetinde anayasa yargısının kurumsallaşmasını sağlamıştır. Anılan
sürecin ülkemizdeki ilk parıltısı ilk yazılı anayasamız olan 1876 tarihli Kanun-ı Esasi’dir.
Sert anayasa niteliğinde olan 1293 (1876) tarihli Anayasa’nın, 115. maddesinde “Kanun-ı Esasi’nin bir
maddesi hiçbir sebep ve bahane ile tatil ve icradan iskat edilemez.” hükmü yer aldığı gibi, 116. maddesinde
de Kanun-ı Esasi’nin katılığı, yani diğer kanunlardan ayrı bir şekilde değiştirilmesi gerektiği belirtilmekte-
dir. Zikredilen maddeler, Anayasa’nın diğer yasalara olan üstünlüğünü belirtmekte, yargısal denetime hiç
temas etmemektedir. Fakat aynı Anayasa’nın 64. Maddesindeki “Heyet-i Ayan, Heyet-i Mebusandan verilen
kavanin … layihalarını tetkik ile eğer bunlar da…ve Kanun-i Esasi ahkâmına…halel verir bir şey görür ise
mütaalasını ilavesile ya kat’iyyen red veyahut tadil ve tashih olunmak üzere Heyet-i Mebusan’a iade …”ifade-
leri ile siyasal denetime imkân tanınmaktadır (Aliefendioğlu, 1984: 6).
Görüldüğü üzere, 1876 Anayasasında, yargısal denetime hiç yer verilmemekte, buna karşılık, ikinci bir
meclise tanınan yetki ile siyasal denetime belirli ölçüde müsaade edilmiş bulunmaktadır.

dikkat
Kuvvetler birliği ve Meclis Hükûmeti sistemini kabul eden 1921 Anayasasında ise, Anayasa yargısı
ile ilgili hiçbir hüküm bulunmamakta idi. Yalnız 17. maddesi ile, Anayasa’nın üstünlüğü prensibi
arasında bir ilgi kurmak mümkün olabilir (Aliefendioğlu, 1984: 6; Feyzioğlu, 1951: 253).

170
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

1924 Anayasasında getirilen düzenlemede, Anayasa yargısı ile ilgili açık bir ifade bulunmamakta idi.
Fakat 103. maddesinde, “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun hiçbir maddesi, hiçbir sebep ve bahane ile ihmal
ve tadil olunamaz.” denmiştir. Diğer bir deyişle, kanunlar Anayasa’ya aykırı olamaz. Lâkin aykırılığı kimin
ne şekilde tespit edeceği belli değildir. Bu durum, doktrin ve içtihatlarda farklı görüşlere yol açmıştır.
Doktrinin önemli bir kesimi, Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi ile kanunların Anayasa’ya aykırılığını ve
Anayasa’nın ihmalini yasaklayan Anayasa hükmüne dayanarak; mahkemelerin kanunların Anayasa’ya
uygunluğunu incelemek ve Anayasa’ya aykırı kanunları uygulamaktan kaçınmak yetkisini haiz olduk-
larını, haklı olarak savunmuştur. Buna karşılık, mahkemelerin böyle bir yetkisini reddeden görüşün de
kuvvetli tarafları mevcuttu. Bu görüşün en önemli dayanağı, Anayasa’nın 52. maddesinde belirtilen
tüzüklerle ilgili hüküm idi. Görüş taraftarlarına göre, Meclis, millî egemenliği kullanan tek organdır,
bu sebeple Meclisin yaptığı kanunları, açıkça yetkilendirilmedikçe mahkemeler tetkik edemezler. Yargı
organları bir iki küçük istisna dışında, bu dönemde kanunların Anayasa’ya uygunluğunu incelemeye
pek yanaşmamıştır. Bazı ilk derece mahkemeleri bu yetkiyi kendilerinde görmüşse de, Temyiz Mahke-
mesince kabul görmemiştir. Bu konuda ilk parıltı olarak kabul edebileceğimiz, Akşehir Asliye Hukuk
Mahkemesinin 19.11.1949 tarih, 6206/6039 sayılı Kararı ve 7.4.1952 tarih, 132/216 sayılı ısrar kararı-
nı; Temyiz Hukuk Genel Kurulu, 3.12.1952 tarih, 96/140 sayılı Kararı ile reddetmiştir. Söz konusu ka-
rara yol açan olayda; bir köylü çocuğu velisinin rızası olmaksızın, Teknik Ziraat Okuluna kaydedilmiş,
iki yıl sonra ise kaydı silinmiştir. Öğrenciye yapılan masraflar velisinden talep edildiğinde, veli kaydın
rızası dışında yapıldığı gerekçesi ile ödemeyi kabul etmemiştir. İlk derece mahkemesi, ilgili kanunun
Anayasa’ya aykırı olması gerekçesi ile davayı reddetmiştir. Temyiz incelemesinde, karar bozularak iade
edilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararında ısrarı sonucu, olay Hukuk Genel Kurulunda incelenmiş,
Hukuk Genel Kurulu da alt mahkemeyi haksız bulmuştur (Özçelik, 1987: 482; Gür, 1958: 21; Feyzi-
oğlu 1951: 255). Özellikle, temyiz mercilerinin menfi tutumları sebebiyle, var olan birkaç kıvılcım da
alevlenmeden sönmüştür.
Danıştay konuya daha olumlu yaklaşmış bulunmaktadır. Kanunları Anayasa ile bağdaştıran bir yorum
metodu uygulayan idari yargı mercii, bazı işlemler aleyhine yargı yolunu kapayan kanunları, işlemin takdir
unsuruna hasretmek suretiyle manalandırarak ilgili idari merci kararlarını, kanuni şartları eksikliği sebebiy-
le iptal etmiştir (Balta, 1961: 550; Feyzioğlu, 1951: 257).
Gerek doktrin gerekse yargı içtihatlarında çokça tartışılmış olmasına rağmen, 1961 Anayasasına kadar
Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçek manada Anayasa yargısı kurulamamıştır. 1961 Anayasasının yapım sü-
recinde Türkiye’de müstakilen bir Anayasa Mahkemesinin kurulup kurulmaması gerektiği tartışılmış ve
nihayet bu anayasa ile Anayasa Mahkemesi kurularak faaliyete geçmiştir.
1961 Anayasası, yasaların Anayasaya uygunluğunun yargısal yolla sağlanması işini genel mahkemeler
yerine, özellikle bu amaçla kurulacak özel bir mahkemeye vermiştir. 1961 Anayasası’nın 151. maddesine
göre genel mahkemeler dahi kimi koşullarla görülmekte olan davada uygulanacak belirli bir kuralın Ana-
yasaya aykırılık savını kendi kanılarına göre çözümleyerek davayı yürütmekle yetkili kılınmıştır. Ancak
bu yetki Mahkemeler tarafından hiç kullanılmamıştır. Çünkü anayasaya göre, Anayasa Mahkemesi’nin
kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse Mahkemeler buna uymak zorundaydılar (Alie-
fendioğlu, 1997: 72).

171
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Yaşamla İlişkilendir

Anayasa Mahkemesinin ilk kararları 3.10.1962 tarihli


Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Ayrıca İlk toplantı 1.9.1962’de yapılarak, ilk karar
5.9.1962’de verilmiştir. İptal isteminde bulunan İnaç
Tureren adlı kişinin başvurusu üzerine, Anayasa Mahke-
mesi ilk kararını (K.1962/1) vermiştir: “Anayasanın 149
uncu ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri hakkındaki 22/4/1962 gün ve 44 sayılı Kanunun
21 inci maddelerinde iptal dâvası açmaya yetkili olan kişi,
kurul ve makamlar açıkça belirtilmiştir. İstek sahibi ise bu
maddelerde sayılanlardan değildir. Bu sebeple dilekçenin
yetki bakımından reddi gereklidir… Gösterilen sebepten
ötürü dilekçenin reddine, işbu kararın dilekçe sahibine
tebliğine, aynı kanunun 51 inci maddesi uyarınca Resmî
Gazete’de yayınlanmasına 5/9/1962 gününde oybirliğiy-
le karar verildi”. Günümüzde bireysel başvuru (anayasa
şikayeti) olarak adlandırılan bu tür başvurular, 1962 yı-
lında 109, 1963 yılında 168 kez yapılmış; Anayasa Mah-
kemesinin yetkisizlikten red kararları vermesi üzerine
sonraki yıllarda giderek azalmıştır.

Kaynak: https://www.anayasa.gov.tr/tr/mahkeme/tarihi/1/

Öğrenme Çıktısı
3 Türk Anayasa Yargısının kabul edilişi ve tarihsel gelişimini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasanın üstünlüğü ile


kanunların anayasaya aykı- Ülkemizde anayasa yargı-
Türkiye’de gerçek anlamda
rılığı arasında nasıl bir iliş- sının kabul ediliş sürecini,
Anayasa Yargısı hangi dö-
ki kurulmuştur? Bu ilişkiyi yürürlükteki anayasaları baz
nemde kurulmuştur?
kabul eden ve reddeden gö- alarak anlatınız.
rüşleri açıklayınız?

172
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN sebep olan faktör, aslında hukuk devleti olgusu-


KURULUŞU, YAPISI, İŞLEYİŞİ, nun içerisinde yatmaktadır (Sır, 2011). Anayasa
GÖREVLERİ VE ÇALIŞMA USULÜ Mahkemesi’ne duyulan ihtiyacın bir başka nede-
ni ise, anayasa hukukunun diğer hukuk dallarına
Anayasa Mahkemesinin yapısı ve işleyişini bil- göre daha soyut kalmasıdır. Özellikle temel haklar
mek anayasa yargısını anlayabilmek adına önemlidir. konusunda geniş bir düzenleme alanı mevcuttur.
Bu sebeple de anayasanın hukuksal anlamını be-
Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu, lirlemede ayrı bir organa ihtiyaç olduğu aşikârdır.
Yapısı ve İşleyişi Anayasa Mahkemesi bu sebeple bir nevi anayasayı
mükemmelleştirme, geliştirme ve en önemlisi de
Anayasa Yargısı, anayasanın mutlaklığı ve bağ-
koruma görevine sahiptir. Kendisine açıkça yorum
layıcılığını güvence altına alınması için hukuksal
yetkisi tanınmasa da, her mahkeme gibi Anayasa
bir koruma aracı durumundadır. Anayasa Mah-
Mahkemesi de önüne gelen uyuşmazlıklarla ilgili
kemelerine bu nedenle genelde “Anayasanın Bek-
olarak anayasayı uygularken anayasanın yorumunu
çisi’’ olma fonksiyonu tanınmıştır (İzgi, Gören,
yapacaktır (İzgi, Gören, 2002: 1262).
2002: 1274). Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşuna

Resim 5.2 Anayasa Mahkemesi uyuşmazlıkları çözüme kavuştururken anayasayı koruma görevine sahiptir.

1961 Anayasası ile Kurulan Sistem


Türkiye’de Anayasa Mahkemesi ilk kez 1961 Anayasası ile kurulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin kuru-
luşu, görev ve yetkileri, yargılama ve çalışma usulü ile kararlarının niteliği 1961 Anayasası’nın 145 ila 152.
maddelerinde düzenlenmiş, buna bağlı olarak 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun, 22/4/1962 tarihinde kabul edilmiştir.
1961 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi’ne kanunların ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzükleri’nin
Anayasa’ya “şekil ve esas” bakımından uygunluğunu denetleme görevi verilmiştir. Bu önemli görevin yanı
sıra görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Anayasa’da sayılan kişileri Yüce Divan sıfatıyla yargılamak, siyasi
partilerin kapatılması hakkındaki davalara bakmak, siyasi partilerin gelir kaynakları ile giderlerine ilişkin
hesapları incelemek ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirmekle de yetkili kılınmıştır.
1961 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesi on beş asıl beş yedek üyeden oluşmaktaydı. Bu on beş üye-
nin dört üyesi, Yargıtay Genel Kurulu tarafından kendi içerisinden gizli oy ve salt çoğunlukla, üç üyesi Da-
nıştay Genel Kurulu tarafından kendi içerisinden gizli oy ve salt çoğunlukla, iki üye TBMM tarafından bir
üye Cumhuriyet Senatosu tarafından TBMM üyeleri dışından gizli oy ve bu meclislerin üye tamsayılarının

173
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

2/3 çoğunluğu ile (bu sağlanamazsa salt çoğunluk Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yar-
ile), bir üye Millet Meclisi bir üye Cumhuriyet Se- gıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl
natosu tarafından ve üniversitelerin hukuk, iktisat üyeyi Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mah-
ve siyasal bilimler öğretim üyelerinin birlikte top- kemesi ve Sayıştay Genel Kurulunca kendi Baş-
lanarak kendi aralarından veya dışarıdan açık üye- kan ve üyeleri arasından, üye tam sayılarının salt
liklerin üç katı tutarında ve gizli oyla gösterecekleri çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer
adaylar arasından meclis üye tamsayılarının 2/3 ço- aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Ku-
ğunluğu ile (bu sağlanamazsa salt çoğunluk ile), iki rulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim ku-
üye ise Cumhurbaşkanı tarafından seçilmekteydi rumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday
(Arsel, 1963: 431432). arasından; üç asıl ve bir yedek üyeyi ise üst kademe
1961 Anayasası’nda 1971 Anayasası ile yapı- yöneticileri ile avukatlar arasından seçmekteydi.
lan değişiklikle, kanun hükmünde kararnameleri Anayasa’ya göre Anayasa Mahkemesi’ne seçilen
şekil ve esas bakımından, anayasa değişikliklerini üyeler 65 yaşını doldurunca emekli olmaktaydılar.
ise Anayasa’da gösterilen şekil şartları bakımından
denetleme görevi verilerek Anayasa Mahkemesinin 2010 ve 2017 Anayasa Değişiklikleri
görev alanı belirgin hale getirilmiştir.
ile Getirilen Sistem
1982 Anayasası’nın 146 ile 149. maddelerin-
2010 Anayasa Değişikliğinden Önce de değişiklik getiren 7/5/2010 tarih ve 5982 sayılı
1982 Anayasası ile Kurulan Sistem Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Madde-
Anayasa Mahkemesi 1982 Anayasası’nın 146 lerinde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun’un
ila 153. maddelerinde düzenlemiştir. 1982 Anaya- 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylamasıyla
sası döneminde Anayasa Mahkemesine ilişkin ilk kabul edilmesiyle birlikte Anayasa Mahkemesinin
kanuni düzenleme, 10/11/1983 tarih ve 2949 sa- kuruluşu, görev ve yetkileri yeniden düzenlenmiş-
yılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Görevleri tir. Bu Anayasa değişikliğinin ardından kabul edi-
Hakkında Kanun ile yapılmıştır. len 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahke-
mesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
1982 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi’ne,
Kanun ile de Anayasa Mahkemesinin çalışma usul
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin
ve esasları yeniden belirlenmiştir.
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Anayasa’ya “şekil ve esas” bakımlarından uygunlu- 2010 Anayasa değişikliği ile üye sayısı on ye-
ğunu denetleme, Anayasa değişikliklerini ise sadece diye çıkartılan Anayasa Mahkemesi’nin, iki bölüm
sınırlı sayıdaki şekil eksiklikleri yönünden inceleme ve genel kurul halinde çalışması benimsenmiş;
görevi verilmiştir. Bu önemli görevlerin yanında Mahkeme’ye mevcut görevlerinin yanı sıra bireysel
ayrıca, Anayasa’da sayılan bazı kişileri görevleriyle başvuruları karara bağlamak ve bireysel başvurula-
ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargı- rın kabul edilebilirlik incelemesini yapmak üzere
lama ve siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara komisyonlar oluşturulmasına imkân tanınmıştır.
bakma görevi de verilmiştir.
1982 Anayasası’nın ilk hâlinde Anayasa Mah-
kemesi, on bir asıl ve dört yedek üyeden oluşa-
dikkat
cak şekilde kurulmuştur. Mahkeme üyeleri kendi
Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal
aralarından dört yıl için bir başkan ve bir başkan
ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütü-
vekili seçiyordu.
lecek yargılamalara Genel Kurulca bakılmakta,
1982 Anayasası ile TBMM’nin Anayasa bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlan-
Mahkemesi’ne üye seçme yetkisi kaldırılmıştı. Bu maktadır.
doktrinde oldukça eleştirilmişti. Aslında devletin
üç organının da (yasama-yürütme-yargı) anayasa
mahkemesine üye seçmesinin doğru olabileceği Ayrıca 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa
tartışılmış; yedek üyelik kurumunun kaldırılması değişikliği ile Anayasa Mahkemesi’ne, Yüce Divan
ve hukukçu üyelerin çoğunluğu sağlaması gerektiği sıfatıyla, “görevleriyle ilgili suçlardan” dolayı Cum-
belirtilmiştir. hurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa

174
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, ticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi


Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyele- yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf
rini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl ça-
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay lışmış olması şarttır (AY m. 146/4).
Başkan ve üyelerini yargılama görevine ilave olarak 1982 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Genelkur- üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa
may Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Ko- Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa
mutanları ve Jandarma Genel Komutanını yargıla- Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını doldurunca
ma görevi de verilmiştir. emekliye ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından
1982 Anayasasının mevcut hâline göre ise önce görev süresi dolan üyelerin başka bir görevde
(2017 değişikliği sonrası) Anayasa Mahkemesi, on çalışmaları ve özlük işleri kanunla düzenlenir. 1961
beş üyeden oluşur. Türkiye Büyük Millet Meclisi; Anayasası ve 1982 Anayasasının ilk halinde durum
iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan farklı idi. Bu dönemde görev süresi bakımından sı-
ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri nır söz konusu olmayıp, 65 yaş emeklilik haddi ve
üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının görev süresi sınırı olarak kabul edilmiş idi.
serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday
içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Bü-
yük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her
Anayasa Mahkemesinin Hukuki
boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte Konumu
iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğun- Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin diğer mah-
luğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlana- kemelerden aşağıdaki gerekçelerle farklılaştığı ileri
mazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için sürülebilinmektedir.
üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla 1. Anayasa Mahkemesi’nin yöntemsel bağım-
oy alan aday üye seçilmiş olur (AY m. 146/1). sızlığı gereği Mahkeme içtüzüğünü kendisi
Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi yapar ve değiştirir (İçtüzük m. 95).
Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üye- 2. Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar
leri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer (AY m. 153).
aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç 3. Anayasa Mahkemesi kendi üyesinin görevi-
üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi ol- ni yine kendisi sona erdirir (İçtüzük m. 15)
mayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat
4. Anayasa Mahkemesi’nin kendine ait bütçe-
ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim
si mevcuttur (6216 Sayılı Kanun m. 4).
üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden;
dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukat- 5. Anayasa Mahkemesi’nin soruşturma açması
lar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl kendi kararı ile olur (6216 Sayılı Kanun m. 18)
raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportör- 6. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığını ve
leri arasından seçer (AY m. 146/2). Başkan Vekilliğini kendi aralarından seçilen
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile üyeler yapar (6216 Sayılı Kanun m. 3-9).
Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi 7. Diğer mahkemelerle ihtilaf çıkması halinde
üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimler- Anayasa Mahkemesi’nin kararı üstün sayılır.
de, her boş üyelik için, en fazla oy alan üç kişi aday
gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avu-
Anayasa Mahkemesinin Görevleri
katlar arasından gösterecekleri üç aday için yapıla-
cak seçimde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş Türkiye’de Anayasa Mahkemesinin görevlerini
sayılır (AY m. 146/3). şu şekilde saymak mümkündür (Özbudun, 2017:
380-381):
Anayasa Mahkemesi’ne üye seçilebilmek için,
kırk beş yaşını doldurulmuş olması kaydıyla; yük- 1. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararna-
seköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör melerinin ve TBMM İçtüzüğü’nün şekil ve
veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az esas, Anayasa değişikliklerinin ise şekil ba-
yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöne- kımından anayasaya uygunluğunu denetle-
mek (m. 148/2, 150).

175
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

2. Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla


Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yar- toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya
dımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkeme- Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlı-
si, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, ğında en az on üye ile toplanır. Bölümler ve Genel
Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekili- Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. Bireysel baş-
ni, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay vuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komis-
Başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, yonlar oluşturulabilir.
Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanları- Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal
nı görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütü-
Divan sıfatıyla yargılamak (m. 148/6). lecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır, bireysel
3. Siyasi partilerin kapatılması davalarına bak- başvurular ise bölümlerce karara bağlanır.
mak (m. 69/6). Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin
4. Siyasi partilerin mali denetimini yapmak kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun
(m. 69/4). bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya
5. TBMM’nin verdiği yasama dokunulmazlı- katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
ğının kaldırılması ve milletvekilliğinin dü-
şürülmesi kararlarının iptal istemini karara
bağlamak (m.85).
dikkat
6. Uyuşmazlık Mahkemesine başkanlık ede- Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları Anayasa
cek üyeyi kendi üyeleri arasından seçmek Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.
(m. 158/2).
7. 2010 Anayasa Değişikliği ile getirilen birey-
sel başvuruları karara bağlama görevi (m. Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, Genel Kurul
148/3). ve bölümlerin yargılama usulleri, Başkan, başkan-
Bu görevlerden özellikle (1) numaralı anayasaya vekilleri ve üyelerin disiplin işleri kanunla; Mah-
uygunluk denetimi ile (7) numaralı bireysel baş- kemenin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların
vuruları karara bağlamak görevleri, anayasa yargısı oluşumu ve işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle
sistematiği açısından özel bir önem arz etmektedir. düzenlenir.
Keza Yüce Divan görevi de kendine has özellikleri Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla baktığı
olan yargısal yetki olduğundan, özel bir yargılama davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler.
şeklidir. Ancak, bireysel başvurularda duruşma yapılmasına
karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü
hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgi-
Anayasa Mahkemesi’nin Çalışma lileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir
Usulü ve siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda,
Günümüzde Anayasa Mahkemesinin çalışma Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapa-
usulü 1982 Anayasasının 149. maddesinde dü- tılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının
zenlenmiştir. Buna göre Anayasa Mahkemesi, iki veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler,

176
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştırmalarla
İlişkilendir
Araştırma ve İçtihat Birimi (Ar-İç) b. Komisyonlar veya Bölümlerce kabul edilen
Birimin görev ve yetkileri, İçtüzük Birin- karar­lar arasında içtihat uyuşmazlığını tespit et-
ci Kısım, Birinci Bölüm Madde 3 ve Madde tiği takdirde durumu, bir rapor ile ilgili Bölüm
26’da düzenlenmiş olup ilgili kısımlar aşağıda Başkanının ve Başkanın dikkatine sunmak.
belirtilmiştir. c. Başkan ya da Başkanvekillerinin talebi üzeri-
MADDE 3 - (1) Bu İçtüzük uygulamasında; ne, rapor ve kararların hazırlanmasına yönelik
araştırma ve inceleme raporları hazırlamak ve
a. Araştırma ve İçtihat Birimi (Ar-İç): Mahkeme
bunları tüm üye, raportör ve raportör yardım-
kararlarını izleyerek içtihadın geliştirilmesi ve ta-
cılarının yararlanmasına sunmak.
nıtımı için çalışmalar yapmak, içtihat farklılıkla-
rının önlenmesine yönelik önerilerde bulunmak ç. Genel Kurul, Bölümler ve Komisyonlarca ve-
ve bu amaçlarla istatistik­ler ve araştırma raporları rilen ve içtihat açısından önem arz eden karar-
hazırlamakla görevli birimi ifade eder. ları takip ede­rek, bu konuda Mahkeme birim-
lerinde görev yapanla­rın bilgilendirilmesi için
MADDE 26 - (1) Bir başraportörün gözeti-
dokümanlar hazırlamak ve ge­rekli çalışmaları
minde ye­terli sayıda raportör, raportör yardımcısı
yapmak.
ve personelden oluşan Araştırma ve İçtihat Biri-
mi oluşturulur. d. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile diğer
ulus­lararası yargı organları ve diğer yüksek
(2) Araştırma ve İçtihat Biriminin görevleri
mahkemelerin içtihatlarını takip etmek, Mah-
şunlardır:
keme içtihadı açısından önemli görülen konu-
a. Rapor ve karar taslaklarını, Genel Kurulda larda bilgi notları hazırlamak.
ve Bölümlerde görüşülmesinden önce içtihat
e. Her yıl yayımlanmak üzere Genel Kurul, Bö-
uyumluluğu ve gelişimi ile hukuk dili ve ya-
lümler veya Komisyonlar tarafından verilen ilke-
zım kuralları yönünden inceleyerek gerekli
sel nitelikteki ve önemli kararları tespit etmek.
gördüğünde ilgili rapor ya da karar taslağı ile
birlikte Genel Kurul ya da Bölüme sunulmak
üzere, bunların Birime ulaştırılmasından itiba- Kaynak: https://www.anayasa.gov.tr/tr/mahke-
ren bir hafta içinde görüş hazırlamak. me/yapisi/arastirma-ve-ictihat-birimi-ar-ic/

Öğrenme Çıktısı
4 Türk Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu, 2010 Anayasa değişikliğinden önce ve 2010
Anayasa değişikliğinden sonra 1982 Anayasası ile kurulan sistem ile Mahkeme’nin görevleri
ve çalışma usulünü değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa Mahkemelerine
1982 Anayasası’na göre Türkiye’de Anayasa
“Anayasa Bekçisi” olma
Anayasa Mahkemesi’nin Mahkemesi’nin çalışma
fonksiyonu verilmesinin
görevlerini araştırınız. usulünü kısaca anlatınız.
nedenleri nelerdir?

177
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Anayasa yargısı kavramının anlamı, ön


1 şartları ve tarihsel gelişimindeki teorik
ve pratik nedenleri tespit edebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Anayasa Yargısının Anlamı, Ön


Şartları ve Tarihsel Gelişimi

Anayasa yargısı doğrudan doğruya Anayasa’ya riayeti sağlayan her türlü yargı işlemidir. Bu tanım en yaygın
kullanılan tanımdır. Anayasa yargısının temel amacı ise, tamamıyla Anayasa’ya uygun işlemlerin oluşumunu
sağlamak ve bu alandaki aykırılıkları gidermektir.
Hukukun üstünlüğünün, dolayısıyla Anayasanın üstünlüğünün sağlanabilmesi, diğer deyişle anayasa yargısı-
nın hukuk devletinde işlerlik kazanabilmesi, bazı ön koşulların varlığını gerektirmektedir. Bunlardan birincisi
yazılı Anayasa’nın mevcudiyeti, ikincisi Anayasa’nın sertliği, üçüncüsü de anayasa dışı hukuk normlarının ve
hukuki tasarrufların Anayasa’ya uygunluğunu sağlayacak cihazların sistemde var olmasıdır.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinden, “Anayasa’nın üstünlüğü” anlayışına geçiş sürecinin teorik ve pratik nedenleri
vardır. Düşünsel alanda Locke, Montesquieu ve Rousseau kendi dönemlerinde devlet yönetiminde keyfiliğin
değil, kanunların hâkim olması gerektiğini beyan etmişlerdir. Anılan fikirler mutlakiyetçi yönetimleri sona
erdirerek, kuvvetler ayrılığı ilkesi ile yönetimde kanuniliğin hürriyetler açısından bir garanti teşkil ettiğini
ortaya koymuşlardır. Uygulamaya bakıldığında ise Avrupa’nın en eski; temel haklara önem veren demokra-
sisinde, yani İngiltere’de yazılı anayasa sistemine geçilmemiş ve “parlamentonun üstünlüğü” prensibi kesin
kabul görmüştür. Anılan düşünce sonucu, parlamentoca kabul edilerek yürürlük kazanan kanunların anayasa
yargısı denetimine konu edilmeleri mümkün değildir. Diğer deyişle, yasama tasarruflarını, bizzat yasama orga-
nı dışında kimse denetleyemez. Her şeye rağmen, yasama organı tasarruflarının Anayasa’ya aykırı olamayacağı,
olanların hiçbir hüküm ifade etmeyeceği ve Anayasa’ya aykırı kanunların mahkemelerce uygulanmayacağına
ilişkin ilk pratik örneği de, yine İngiltere’de görmekteyiz. Nihayet Amerika Birleşik Devletleri’nde Yüksek
Mahkeme başyargıcı (Chief Justice) Marshall 1803 tarihli “Marbury v. Madison” davasında verdiği ünlü ka-
rarıyla İngiltere’de yaşanan gelişmelere son noktayı koymuştur. Bu tarihî kararda belirtilen görüşler, birçok
ülkede anayasa yargısının doğuşuna kaynaklık etmiştir.

178
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Anayasaya uygunluk denetimi yapan organ


2 açısından yapılan tasnifte yargı organı tarafından
yapılan denetimin türlerini sıralayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Yargı Organları Tarafından Yapılan
Denetim Türleri: Merkezileşmiş (Özel)
-Merkezileşmemiş (Genel) - Karma

Yazılı ve katı anayasaların mevcut olduğu siyasi sistemlerde, hukuk normlarının hiyerarşik kademelenmesinde
en üstte anayasa yer almaktadır. Bu nedenle, diğer tüm hukuk kuralları Anayasa’ya uygun olmak zorundadır.
Bu uygunluğun denetimi ise, genellikle hukuki bir sorundur ve hukuki bir yoldan gerçekleştirilmesi gerekir.
Hukuki sorunlarla ilgili olarak, hukukilik denetimi yapmakla görevli organın da yargı organları olduğu ma-
lum bir gerçektir. Bu yüzden de yasama tasarruflarının ve diğer anayasa yargısı denetimine tabi tasarrufların,
Anayasa’ya uygunluk denetimlerini yargı organları yapmalıdır.
Kanunların yargısal denetimi yetkisini, özel bir yargı yerinde toplayan merkezîleşmiş anayasa yargısı sistemi
önce Avusturya’da, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da kıta Avrupası liberal anayasacılık alanlarında gelişen bir
uygulamadır. Bu özel yargı yeri Avusturya’dakine benzer şekilde, ihtisas mahkemesi olan “Anayasa Mahkeme-
si” veya Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmakla görevlendirilmiş bir yüksek mahkeme olabilir.
Merkezîleşmemiş sistemlerde, ülkedeki tüm mahkeme ve yargıçların Anayasa’ya uygunluk denetimi yapma
yetkileri vardır. Sistemin genel mantığına göre, bir kanunu uygulama durumunda olan yargıç, öncelikle uy-
gulayacağı normun Anayasa’ya uygun olup olmadığını kontrol etmelidir ve uygunsa uygulamalı, değilse uy-
gulanmamalıdır. Bu sistemde, Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmakla görevli özel bir mahkeme yaratılmış
olmayıp bu yetki tüm mahkemelerin doğal görevlerinden kabul edilmiştir. Bu sisteme aynı zamanda Ameri-
kan sistemi de denmektedir.
Merkezileşmiş anayasallık denetimi sistemi ile merkezileşmemiş anayasallık denetimi sistemlerinin her ikisini
de bünyesinde taşıyan karma sistemler de vardır. Örneğin 1975 tarihli Yunanistan Anayasasının 93/4. madde-
sine göre mahkemeler, muhtevası anayasaya aykırı olan kanunu uygulamamalıdır. Bu düzenleme, tüm mah-
kemelere kanunların anayasaya uygun olup olmadıklarını denetleme yetkisi verme yönüyle merkezileşmemiş
anayasallık denetimini öngörmektedir. Diğer yandan Anayasanın 100/1 maddesi anayasallık denetimlerinin
özel bir yüksek mahkeme (Special Highest Court) tarafından yapılacağını belirtmektedir. Bu hüküm dikka-
te alındığında, Yunanistan Anayasasının merkezileşmiş sistemi tercih ettiği söylenebilir. Yunanistan’da özel
yüksek mahkeme, kanunların anayasaya uygun olup olmadıklarının denetimi ve Danıştay, Yüksek Mahkeme
ya da Sayıştay tarafından verilen kararların çelişik olması halinde, ilgili kanunun yorumlanmasına ilişkin an-
laşmazlıkların çözümü konularında yetkili kılınmıştır. Bu sürecin başlatılmasını Adalet Bakanı, Yüksek Mah-
keme Başsavcısı, Sayıştay veya Danıştay kanun sözcüleri ve bu konuyla hukuki bağı bulunan herhangi bir
kişi talep edebilir. Doktrinde Yunanistan’daki mevcut anayasa yargısı sisteminin norm denetimi ile normun
gerçekliğinin araştırılmasının bir çeşit karışımı olduğu söylenmektedir.

179
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

3 Türk Anayasa Yargısının kabul edilişi


ve tarihsel gelişimini açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Ülkemizde Anayasa Yargısının


Kabul Ediliş Süreci

1876 tarihli Kanun-i Esasi’nin bazı maddeleri, Anayasa’nın diğer yasalara olan üstünlüğünü belirtmekte, yar-
gısal denetime hiç temas etmemektedir. Ancak bu anayasada siyasi denetime izin veren hükümler mevcuttur.
1921 Anayasası’nda ise, Anayasa yargısı ile ilgili hiçbir hüküm bulunmamakta idi. 1924 Anayasasında getiri-
len düzenlemede kanunların anayasaya aykırı olamayacağı ifade edilmiş fakat aykırılığı kimin ne şekilde tespit
edeceği belli değildir.
Gerek doktrin gerekse yargı içtihatlarında çokça tartışılmış olmasına rağmen, 1961 Anayasasına kadar Tür-
kiye Cumhuriyeti’nde gerçek manada Anayasa yargısı kurulamamıştır. 1961 Anayasasının yapım sürecinde
Türkiye’de müstakilen bir Anayasa Mahkemesinin kurulup kurulmaması gerektiği tartışılmış ve nihayet bu
anayasa ile Anayasa Mahkemesi kurularak faaliyete geçmiştir.

180
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Türk Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu, 2010 Anayasa değişikliğinden


4 önce ve 2010 Anayasa değişikliğinden sonra 1982 Anayasası ile kurulan
sistem ile Mahkeme’nin görevleri ve çalışma usulünü değerlendirebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu,
Yapısı, İşleyişi, Görevleri ve Çalışma
Usulü

Türkiye’de Anayasa Mahkemesi ilk kez 1961 Anayasası ile kurulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu,
görev ve yetkileri, yargılama ve çalışma usulü ile kararlarının niteliği 1961 Anayasası’nın 145 ila 152. mad-
delerinde düzenlenmiştir. 1961 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi’ne kanunların ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzükleri’nin Anayasa’ya “şekil ve esas” bakımından uygunluğunu denetleme görevi verilmiştir. 1961
Anayasası’nda 1971 Anayasası ile yapılan değişiklikle, kanun hükmünde kararnameleri şekil ve esas bakımın-
dan, anayasa değişikliklerini ise Anayasa’da gösterilen şekil şartları bakımından denetleme görevi verilerek
Anayasa Mahkemesinin görev alanı belirgin hale getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi 1982 Anayasası’nın 146 ila 153. maddelerinde düzenlemiştir. 1982 Anayasası’nda Ana-
yasa Mahkemesi’ne, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzü-
ğünün Anayasa’ya “şekil ve esas” bakımlarından uygunluğunu denetleme, Anayasa değişikliklerini ise sadece
sınırlı sayıdaki şekil eksiklikleri yönünden inceleme görevi verilmiştir.
1982 Anayasası’nın ilk hâlinde Anayasa Mahkemesi, on bir asıl ve dört yedek üyeden oluşacak şekilde kurul-
muştur. Ayrıca Anayasa’ya göre Anayasa Mahkemesi’ne seçilen üyeler 65 yaşını doldurunca emekli olmaktay-
dılar.
1982 Anayasası’nın 146 ile 149. maddelerinde değişiklik getiren 7/5/2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cum-
huriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun’un 12 Eylül 2010 tarihinde
yapılan halkoylamasıyla kabul edilmesiyle birlikte Anayasa Mahkemesinin kuruluşu, görev ve yetkileri yeni-
den düzenlenmiştir. 2010 Anayasa değişikliği ile üye sayısı on yediye çıkartılan Anayasa Mahkemesi’nin, iki
bölüm ve genel kurul halinde çalışması benimsenmiş; Mahkeme’ye mevcut görevlerinin yanı sıra bireysel baş-
vuruları karara bağlamak ve bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini yapmak üzere komisyonlar
oluşturulmasına imkân tanınmıştır.
1982 Anayasasının mevcut haline göre ise Anayasa Mahkemesi, on beş üyeden oluşur; bu üyeler on iki yıl için
seçilirler. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını
doldurunca emekliye ayrılırlar. 1961 Anayasası ve 1982 Anayasasının ilk halinde durum farklı idi. Bu dönem-
de görev süresi bakımından sınır söz konusu olmayıp, 65 yaş emeklilik haddi ve görev süresi sonu olmuştur.
Anayasa Mahkemesi’nin görevlerinden özellikle kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM
İçtüzüğü’nün şekil ve esas, Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından anayasaya uygunluğunu denetlemek
anayasaya uygunluk denetimi (m. 148/2, 150) ile 2010 değişiklikleri ile getirilen bireysel başvuruları karara
bağlamak görevleri (m. 148/3), anayasa yargısı sistematiği açısından özel bir önem arz etmektedir. Keza Yüce
Divan görevi de kendine mahsus özellikleri olan yargısal bir görevdir.
Günümüzde Anayasa Mahkemesinin çalışma usulü 1982 Anayasasının 149. maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre Anayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan
sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak, bireysel başvurularda duruşma ya-
pılmasına karar verilebilir.

181
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

1 Anayasa yargısı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden 5 1982 Anayasası’na göre, aşağıdakilerden han-
hangisi yanlıştır? gisi Anayasa Mahkemesi tarafından denetime tabi
işlemlerden biri değildir?
neler öğrendik?

A. Anayasa yargısının var olmasının sebebi Anaya-


sa ile kanunlar arasındaki hiyerarşiyi gerçekleş- A. Kanun
tirmiştir. B. Olağan Dönem Cumhurbaşkanlığı Kararna-
B. Bir ülkede anayasa yargısının gelişebilmesi için meleri
o ülkede yazılı ve katı bir anayasa ve denetim C. Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararna-
organının varlığı gerekir. meleri
C. Merkezileşmiş denetimde kanunların ana- D. Anayasa Değişiklikleri
yasaya uygunluğunun yargısal denetimi özel E. TBMM İçtüzüğü
olarak görevlendirilmiş bir yüksek mahkeme
tarafından yapılır. 6 1982 Anayasası’na göre, Anayasa
D. Merkezileşmemiş denetimde kanunların anaya- Mahkemesi’nin çalışma usulü ile ilgili aşağıdaki
saya uygunluğunun yargısal denetimi ülkenin ifadelerden hangisi yanlıştır?
genel mahkemeleri tarafından yapılır.
A. Anayasa Mahkemesi, iki bölüm ve Genel Kurul
E. Amerika’da kanunların anayasaya uygunluğu-
halinde çalışır.
nun yargısal denetimi Avrupa’ya göre daha geç
ortaya çıkmıştır. B. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Baş-
kanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlı-
ğında en az on üye ile toplanır.
2 Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşu ilk defa C. Bölümler ve Genel Kurul, kararlarını oybirliği
hangi anayasada düzenlemiştir?
ile alır.
A. 1876 Kanun-ı Esasi D. Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal
B. 1921 Anayasası ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürü-
C. 1924 Anayasası tülecek yargılamalara Genel Kurulca bakılır,
D. 1961 Anayasası bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağ-
E. 1982 Anayasası lanır.
E. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla bak-
3 tığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde
1982 Anayasası’na göre, Anayasa
inceler. Ancak, bireysel başvurularda duruşma
Mahkemesi’nin üyeleri aşağıdakilerden hangisi ta-
yapılmasına karar verilebilir.
rafından seçilir?
A. Yargıtay-Danıştay 7 Anayasa Mahkemesi aşağıdakilerden hangisi-
B. Sayıştay- YÖK ni görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan
C. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu- HSK sıfatıyla yargılayamaz?
D. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu- TBMM A. TBMM Başkanı
Başkanlık Divanı
B. Cumhurbaşkanı
E. TBMM- Cumhurbaşkanı
C. Cumhurbaşkanı yardımcıları
D. HSK Başkanı
4 Aşağıdakilerden hangisi Anayasa
Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinden biri değildir? E. Büyükelçiler

A. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararname-


lerinin ve TBMM İçtüzüğü’nün şekil ve esas,
Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından
anayasaya uygunluğunu denetlemek
B. Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakmak
C. Yüce Divan sıfatı ile yargılama yapmak
D. Uyuşmazlık Mahkemesi üyelerini seçmek
E. Bireysel başvuruları karara bağlamak

182
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

8 1982 Anayasası’na göre, Anayasa 10 1982 Anayasası’na göre, aşağıdakilerden han-


Mahkemesi’nin yapısı ile ilgili aşağıdaki ifadeler- gisi Anayasa Mahkemesi’ne üye seçiminde Cum-
den hangisi yanlıştır? hurbaşkanına aday gösterir?

neler öğrendik?
A. Anayasa Mahkemesi, on yedi üyeden oluşur. A. HSK
B. Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçi- B. YSK
lirler. C. Sayıştay
C. Bir kimse iki defa Anayasa Mahkemesi üyesi D. YÖK
seçilemez.
E. Türkiye Barolar Birliği
D. Anayasa Mahkemesi üyeleri altmış beş yaşını
doldurunca emekliye ayrılırlar.
E. Anayasa Mahkemesi üyelerini TBMM ve Cum-
hurbaşkanı seçer.

9 Anayasa değişikliklerinin denetimi ile ilgili


aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. 1961 Anayasası döneminde Anayasa Mahkeme-
si anayasa değişikliklerinin Anayasaya uygunlu-
ğunu denetleme yetkisini kendinde görmüş, bu
doğrultuda bazı değişiklikleri Anayasaya aykırı
görerek iptal etmiştir.
B. 1982 Anayasası’na göre Anayasa Mahkemesi
Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımın-
dan denetler ve inceler.
C. 1982 Anayasası’na göre Anayasa Mahkemesi
Anayasa değişikliklerini şekil ve esas bakımın-
dan denetleyebilir.
D. 1982 Anayasası’na göre Anayasa Mahkemesi
Anayasa değişikliklerini esas bakımından de-
netleyemez.
E. 1982 Anayasası’na göre Anayasa Mahkemesin-
ce Anayasa değişikliklerinin denetimi, teklif ve
oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşüleme-
yeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile
sınırlıdır.

183
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Yargısının Anla- Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin
1. E 6. C
mı, Ön Şartları ve Tarihsel Gelişimi” konu- Çalışma Usulü” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Ülkemizde Anayasa Yar-


2. D 7. E Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin
gısının Kabul Ediliş Süreci” konusunu yeni-
Görevleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin
3. E 8. A
Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi” konusunu yeni- Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi” konusunu yeni-
den gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin


4. D Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin 9. C
Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi” konusunu yeni-
Görevleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin


5. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesinin 10. D
Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi” konusunu yeni-
Görevleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

184
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Düşünsel alanda Locke, Montesquieu ve Rousseau kendi dönemlerinde dev-


let yönetiminde keyfiliğin değil, kanunların hâkim olması gerektiğini beyan
etmişlerdir. Anılan fikirler mutlakiyetçi yönetimleri sona erdirerek, kuvvetler
ayrılığı ilkesi ile yönetimde kanuniliğin hürriyetler açısından bir garanti teşkil
ettiğini ortaya koymuşlardır.
Bu gelişmeler, zamanla anayasal hareketlerde de etkisini hissettirmeye başla-
mıştır. Örneğin, ABD’nde anayasal hareketlerin henüz başlangıcında Madi-
son; yasama, yürütme ve yargı erklerinin bir elde toplanmasının “Tiranlık”
anlamına geleceğini bildirmiştir. Gelişmeler giderek hukuk devleti ve Ana-
yasa’sının üstünlüğü düşüncesinin doğumuna yol açmıştır. Hukuk kuralları
arasında bir kademelenme olduğu ve en üstte de Anayasa’nın yer aldığı tar-
zında ifade edebileceğimiz normlar hiyerarşisi fikri ise, kıta Avrupası anayasa
mahkemelerinin kuruluşuna kaynaklık etmiştir.
Araştır 1
Anayasa yargısı organları Anayasa’nın üstünlüğü anlayışını uygulamaya ge-
çirirken dar bir alandan (aykırılık denetimi) işe başlamıştır. Tabii hukuk
teorisi düşünürleri anılan sürece olumlu katkı yapmışlardır. Özellikle “Üs-
tün Hukuk”a (Higher Law) aykırı hukuk kuralı olamayacağı düşüncesi,
Anayasa’nın üstünlüğü fikrinin doğuşuna kaynaklık etmiştir diyebiliriz. Bu
düşünce teorisyenlerine göre tabii hukuk (natural law), pozitif hukuk (posi-
tive law)tan üstündür. Tabii hukuka aykırı pozitif hukuk kuralları geçersizdir
ve bağlayıcı olamazlar.
Rousseau’cu demokrasi anlayışından anayasal demokrasi anlayışına geçişi
ifade eden bu süreç, anayasa yargısının (norm denetimi olarak) yerleşmesini
sağlamıştır. Yasamanın üstünlüğü fikri ile hak ve hürriyetler açısından yasa-
manın temel teminat oluşturduğu kabulü, yerini devletin üstün organlarının
özellikle yasama tasarruflarının yargı organlarınca denetlenmesi gerektiği dü-
şüncesine terk etmiştir.

Merkezîleşmemiş sistemlerde, ülkedeki tüm mahkeme ve yargıçların


Anayasa’ya uygunluk denetimi yapma yetkileri vardır. Sistemin genel mantı-
ğına göre, bir kanunu uygulama durumunda olan yargıç, öncelikle uygulaya-
cağı normun Anayasa’ya uygun olup olmadığını kontrol etmelidir ve uygunsa
uygulamalı, değilse uygulanmamalıdır. Bu sistemde, Anayasa’ya uygunluk de-
netimi yapmakla görevli özel bir mahkeme yaratılmış olmayıp, bu yetki tüm
mahkemelerin doğal görevlerinden kabul edilmiştir. Bu sisteme aynı zamanda
Amerikan sistemi de denilmektedir. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
anayasacılık hareketi nasıl İngiliz Parlamentosunun egemenliğine karşı başla-
mışsa, merkezîleşmemiş anayasa yargısı denetimi de başlangıçtaki Amerikan
Araştır 2 bakış açısıyla, yasama organına ve onun güçlerine karşı oluşturulmuştur.
ABD Anayasası’nın 6. maddesinin 2. bendi, yargıçlara bu yetkiyi vermektedir.
Üstünlük bendi olarak kabul edilen bu bölüm Anayasa’nın dingil çivisi, yani
bütün yapıyı bir arada tutan bölüm olarak adlandırılmaktadır. Bu, eyalet ya-
saları ile federal yasalar arasında bir uyuşmazlık olduğunda, federal yasaların
üstünlüğünü de ifade etmektedir. Ayrıca geçerli olabilmesi için bir federal ya-
sanın Anayasa’ya uygun olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Anılan
düşünce gereği, devletin bütün organları gibi, Kongre de Anayasa’ya tabidir
ve kongrenin çıkartacağı Anayasa’ya aykırı her kanun geçersiz sayılacaktır. Bu
anayasal süreçte mahkemelerin rolü Anayasa’nın üstünlüğünü ve hukuk dev-
letinin yüceliğini, sürekliliğini korumaktır.

185
5
Anayasa Yargısının Genel Esasları

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

1876 tarihli Kanun-ı Esasi’nin bazı maddelerinde Anayasa’nın diğer yasala-


ra olan üstünlüğünü belirtmekte, yargısal denetime hiç temas etmemektedir.
1921 Anayasası’nda ise, Anayasa yargısı ile ilgili hiçbir hüküm bulunmamak-
taydı. 1924 Anayasasında getirilen düzenlemede, Anayasa yargısı ile ilgili yal-
nızca kanunların Anayasaya aykırı olamayacağı düzenlenmiş; fakat bu aykırı-
Araştır 3 lığın kim tarafından ne şekilde tespit edileceği belli değildir.
Gerek doktrin gerekse yargı içtihatlarında çokça tartışılmış olmasına rağmen,
1961 Anayasasına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçek manada Anayasa
yargısı kurulamamıştır. 1961 Anayasasının yapım sürecinde Türkiye’de müs-
takilen bir Anayasa Mahkemesinin kurulup kurulmaması gerektiği tartışılmış
ve nihayet bu anayasa ile Anayasa Mahkemesi kurularak faaliyete geçmiştir.

Türkiye’de Anayasa Mahkemesinin görevlerini şu şekilde saymak mümkündür:


1. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve TBMM İçtüzüğü’nün
şekil ve esas, Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından anayasaya uy-
gunluğunu denetlemek (m. 148/2, 150).
2. Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaş-
kanı yardımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay
Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Ha-
kimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini, Genelkurmay
Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvet Komutanlarını görevleriyle ilgili
Araştır 4 suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılamak (m. 148/6).
3. Siyasi partilerin kapatılması davalarına bakmak (m. 69/6).
4. Siyasi partilerin mali denetimini yapmak (m. 69/4).
5. TBMM’nin verdiği yasama dokunulmazlığının kaldırılması ve milletve-
killiğinin düşürülmesi kararlarının iptal istemini karara bağlamak (m.85).
6. Uyuşmazlık Mahkemesine başkanlık edecek üyeyi kendi üyeleri arasından
seçmek (m. 158/2).
7. 2010 Anayasa Değişikliği ile getirilen bireysel başvuruları karara bağlama
görevi (m. 148/3).

Kaynakça
Aliefendioğlu, Y. (1984). “Türk Anayasa Yargısında Balta, T. B. (1961). “Türkiye’de Anayasa Yargısı 1”,
Denetim Yolu”, Danıştay Dergisi, Y.14. AÜHFD, Cilt: XVIII, Sayı: 1-4.
Anderson, W& W.Weidner, E. (1953). American Başgil, A: F. (1960). Esas Teşkilat Hukuku, Türkiye
Government. Fourth Edition, New York. Siyasi Rejimi ve Anayasa Prensipleri, Cilt I.
(Fasikül I.), Baha Matbaası: İstanbul
Armağan, S. (1967). Anayasa Mahkememizde Kazai
Murakabe Sistemi, İÜHF Yayını: İstanbul. Batum, S. (1993). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Türk Anayasal Sistemine Etkileri, İstanbul.
Arsel, İ. (1958). Amerikan Anayasası ve Federal Yüksek
Mahkeme, AÜHF Yayını: Ankara. Brewer-Carias, A. R. (1989). Judicial Review in
Comparative Law, Cambridge University Press.
Arsel, İ. (1963). Türk Anayasa Hukuku’nun Umumi
Esasları Capelletti, M. (1971). Judicial Review in the
Contemporary World, s. VIII, The Bobbs-Merrill.

186
5
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Cappeletti, M. (1989). The Judicial Process in Lijphart, A. (1988). Çağdaş Demokrasiler, (çev.
Comparative Perspective, (Ed., P.J. Kollmer- E. ÖZBUDUN-E. ONULDURAN), Türk
J.M.Olson), Clarendon Press: Oxford. Demokrasi Vakfı ve Siyasi İlimler Derneği Ortak
Yayını..
Çağlar, B. (1987). “Parlamentolar ve Anayasa
Mahkemeleri, Teori ve Pratikte Anayasa Yargısının McWhinney, E. (1981). Constitution-Making:
Sınırları Problemi”, Anayasa Yargısı 3, Anayasa Principles, Process, Practice, University of Toronto
Mahkemesi Yayını:Ankara. Press: Toronto Buffalo London.
Çağlar, B. (1991). “Anayasa Hukuku ve Anayasa’nın Öktem, N. (1991). “Hukuk Felsefesi ve Anayasa
Yargıcı, Yenilenen Anayasa Kavramı Üzerine Yargısı”, Anayasa Yargısı 8, Anayasa Mahkemesi
Düşünceler”, Anayasa Yargısı 8, Anayasa Yayını: Ankara.
Mahkemesi Yayını: Ankara.
Özbudun, E. (1993). Demokrasiye Geçiş Sürecinde
ÇAĞLAR, Bakır, “Hukuk’la Kavranan Demokrasi Anayasa Yapımı, Bilgi Yayınevi: İstanbul.
ya da Anayasal Demokrasi”, Anayasa Yargısı 10,
Anayasa Mahkemesi Yayını Ankara 1993. Özbudun, E. (2017). Türk Anayasa Hukuku, 17.
Baskı, Yetkin Yayıncılık: Ankara.
Erdoğan, M. (2017). Anayasal Demokrasi, Siyasal
Kitabevi: Ankara. Özçelik, S. (1987). “Mahkeme İçtihatları”, İÜHFM,
c. XXI..
Fendoğlu, H. T. (2017). Anayasa Yargısı, Yetkin
Yayıncılık: Ankara. Russel, B. (1983). Batı Felsefesi Tarihi, (çev. M.
Sencer), Say: İstanbul.
Feyzioğlu, T. (1951). Kanunların Anayasa’ya
Uygunluğunun Kazai Murakabesi,SBF Yayınları: Sartori, G. (1993). Demokrasi Teorisine Geri Dönüş,
Ankara. (çev. T. KARAMUSTAFAOĞLU -M. TURHAN)
Türk Demokrasi Vakfı Yayını: Ankara.
Göze, A. (1982). Siyasal Düşünceler Tarihi, İÜHF
Yayını: İstanbul. Saye, A. B. (1975). American Constitutional Law,
Columbus, Ohio.
Gür, A.R. (1958). Hukuk Devleti Kazai Murakabe,
Çeltüt Matbaası: İstanbul. Shapiro, M. & Stone Sweet, A. (1994). “The New
Constitutional Politics of Europe”, Comparative
Gürbüz, Y. (1981). Anayasalar, Filiz Kitabevi: Political Studies, Vol.: 26, Num.: 4.
İstanbul.
Sır, O. (2011). Hukuk Devleti Açısından Kanunların
Hayek, F. A. (1994). Kanun, Yasama Faaliyeti ve Anayasaya Uygunluğunun Yargısal Denetimi,
Özgürlük (Kurallar ve Düzen), (çev. A. Yayla), No: Adalet Yayınevi: Ankara.
331, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları: İstanbul.
Sterett, S. (1994). “Judicial in Britain”, Comperative
Hocaoğlu, A. Ş.& Ocakcıoğlu, İ. (1971). Anayasa ve Political Studies, Vol.: 26, Num.: 4.
Anayasa Mahkemesi, Ayyıldız Matbaası: Ankara.
Tanör, B. (1986). İki Anayasa 1961-1982, Beta Basım
Holland, K. M. (1991). “İntroduction”, Judicial Yayın: İstanbul.
Activism in Comparative Perspective, (Ed.,
K.M.HOLLAND), Macmillan. Teziç, E. (1986). “Kanunların Anayasa’ya
Uygunluğunun Esas Açısından Denetimi”,
İzgi, Ö. & Gören, Z. (2002). Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Yargısı 2, Anayasa Mahkemesi Yayını:
Anayasasının Yorumu, C.2, (3.10.2001 Ankara.
değişiklikleri ile), T.B.M.M. Basımevi: Ankara.
Tunç, H. (1992). Türk Anayasa Yargısında İtiraz Yolu,
Kaboğlu, İ. Ö. (1993). “Kelsen Modeli Sınırlarında Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını:
Demokratikleşme Sürecinde Anayasa Yargıçları”, Erzincan.
Anayasa Yargısı 10, Anayasa Mahkemesi Yayını:
Ankara. Ünsal, A. (1980). Siyaset ve Anayasa Mahkemesi,
AÜSBF Yayını: Ankara.
Karamustafaoğlu, T. (1968). “Anayasa Yargısının
Temel Sorunları”, AÜHFD, Cilt: XXV, Sayı: 3-4. Vedel, G. (1960). “Teşri ve İcranın Münasebetleri
Problemi”, (Çev.; T. Timur), AÜSBFD, Cilt: XV,
Keyman, S. (1981). Hukuka Giriş ve Metodoloji, Sayı 3.
Doruk Yayınları: Ankara.
Vile, M.J.C. (1967). Constitutionalizm and the
Kıratlı, M. (1966). Anayasa Yargısında Somut Norm Seperation of Powers, Oxford.
Denetimi, AÜSBF Yayını: Ankara.
Waltman, J. L. (1991). “Judicial Activism in England”,
LESUEUR, A.P. (1994). “The Judges and the ıntention Judicial Activism in Comparative Perspective,
of Parliament: Is Judicial Review Undemocratic”, (Ed., Kenneth M. HOLLAND), Macmillan.
Parliamentary Affairs, Vol.: 44, No: 3.
Yüzbaşıoğlu, N. (1993). Türk Anayasa Yargısında
Anayasallık Bloku, s. IX-X., İÜHF Yayını: İstanbul.

187
Bölüm 6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı
öğrenme çıktıları

Anayasaya Uygunluk Denetiminin


Kapsamı ve Anayasaya Uygunluk
Bakımından Denetim Şekilleri
2 Türk Anayasa Hukuku çerçevesinde,
yasama ve yürütme organı tarafından
Anayasaya Uygunluk Denetimi ve yapılan yasama niteliğindeki hukuki
Konusu

1
düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi

2
1 Anayasaya uygunluk denetiminin tanımını tarafından hangi kapsamda ve ne şekilde
yaparak niteliğini ve kapsamını ortaya denetime tabi tutuldukları hakkında ayrıntılı
koyabilme bilgi sahibi olabilme

Anahtar Sözcükler: • Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Denetimi • Soyut Norm Denetimi


• Somut Norm Denetimi • Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Denetimi • Denetlenemeyecek Normlar

188
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ yasaya aykırılığının farklı şekillerde ve kapsamlarda


1982 Anayasası’nda Anayasa Mahkemesi’nin iddia edilebildiği görülmektedir. Bu bakımdan so-
görev ve yetkileri 148. maddede düzenlenmiştir. yut norm denetimi ve somut norm denetimi hususları
Maddeye göre (1) Anayasa Mahkemesi, kanunların, incelenecektir.
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve ANAYASAYA UYGUNLUK
esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel DENETİMİ VE KONUSU
başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini
Anayasaya uygunluk denetiminin konusu aşa-
ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. An-
ğıda ayrıntılarıyla incelenmiştir.
cak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarı-
lan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas
bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Genel Olarak Türkiye’de Anayasaya
Mahkemesinde dava açılamaz. (2) Kanunların şekil Uygunluk Denetimi
bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen Anayasaya uygunluk denetimi öteden beri ana-
çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişiklikle- yasalarımızda önemli bir sorun olarak tartışılmıştır.
rinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle Şöyle ki; 1921 Anayasasını bir kenara bırakırsak,
görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususla- gerek Osmanlı Devleti’nin son zamanına damga-
rı ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cum- sını vuran 1876 Anayasasında, gerekse de Türkiye
hurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhuriyeti’nin ilk kapsamlı anayasası olan 1924
üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun Anayasasında bu durum yeterli açıklıkta düzenlen-
yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten son- memiştir. Özellikle 1924 Anayasasında bu durumun
ra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; düzenlenmemesi ve hukuki platformda tartışılan,
def ’i yoluyla da ileri sürülemez.” mahkemelerin aşağıda geniş bir şekilde değinileceği
Anayasa hükmü, yasama ve yürütme organı ta- üzere Somut Norm Denetimi vasıtası ile kanunların
rafından çıkarılan ve yasa niteliğini haiz düzenle- anayasaya uygunluğunu denetleyeceği fikri, gerekli
melerin anayasaya uygun olmasını garanti almayı hukuki zemine oturtulamadığından uygulanamamış
amaçlamaktadır. Bu çerçevede bu bölümün konusu ve bir boşluk söz konusu olmuştur.
ilgili anayasa hükmünü, bireysel başvurular haricin- Anayasaya uygunluk denetimi kapsamlı olarak
de olmak üzere, incelemektir. Bu bakımdan önce- ilk defa, kendisine, 1961 Anayasasında yer bulmuş-
likle hangi işlemlerin Anayasa Mahkemesi (AYM) tur. 1961 Anayasasının esas önemi, Türk Anayasa
denetimine tabi olduğu incelenmelidir. Kanunlar, tarihinde ilk defa anayasa yargısına ilişkin kurum-
olağanüstü ve olağan Cumhurbaşkanlığı kararna- sal bir yapılanmayı 145 vd. maddelerinde başlatmış
meleri (CBK), anayasa değişiklikleri, TBMM içtü- olması dolayısıyladır. Yasama organının işlemleri-
züğünün değiştirilmesi incelenmiştir. Ayrıca, 2017 nin anayasaya uygunluk açısından yargısal deneti-
değişikliklerinden öncesi dönemde, Cumhurbaş- me tabi tutan bu kurumsal yapılanma, Türk hukuk
kanlığı kararnamelerinin yerine kanun hükmünde tarihinde bir ilki gerçekleştirmiş olması nedeniyle
kararnamelerinin olduğu görülmektedir. Kanun ayrı bir öneme sahiptir. Bu kurumsallaşmanın bir
hükmünde kararnamelerin (KHK) hâlen yürürlük- ayağı olarak Anayasa Mahkemesi ilk defa bu ana-
te oldukları düşünüldüğünde söz konusu düzenle- yasamızda kendisine yer bulmuştur. 22.04.1962
melerin denetiminin de hâlen Anayasa Mahkemesi günlü 44 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
tarafından gerçekleştirileceği açıktır. Bu nedenle ve Yargılama Usullerine ilişkin Yasa ile de Anaya-
KHK’ların denetiminin kapsamına da yer veril- sa Mahkemesinin kuruluşu gerçekleşmiştir. Yani
miştir. Akabinde AYM’nin denetiminin kapsamı kanunların Anayasaya yargısal yoldan denetlenme
ortaya konulmuştur. Bu çerçevede esas bakımından işi kurulan özel mahkemeye bırakılmıştır. Böylece,
denetim ve şekil bakımından denetim hususlarına anayasa yargısının uygulama aracı olan bu mahke-
yer verilmiştir. Son olarak ilgili düzenlemelerin me, hukukumuza kazandırılmıştır.
anayasaya aykırı olduğunun iddia edilmesine iliş-
kin usullerin incelenmesi gerekmektedir. Zira her Yukarıda bahsedilen kurumsal yapı 1982 Ana-
bir yasal düzenleme türünün AYM nezdinde ana- yasası ile de korunmuş ancak gerek Anayasa Yar-
gısında gerekse Anayasa Mahkemesinin işleyişi

189
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

konusunda çeşitli farklılıklar söz konusu olmuş- Anayasaya Uygunluk Denetiminin


tur. 22.04.1962 günlü 44 sayılı Anayasa Mahke- Konusu
mesinin Kuruluşu ve Yargılama Usullerine ilişkin 1982 Anayasasının 148–152. maddeleri arasın-
kanun, 10.11.1983 tarihli kanun ile 2949 sayılı da; Anayasa Mahkemesinin, kanunların, Cumhur-
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama başkanlığı kararnamelerinin ve çeşitli parlamento
Usulleri Hakkındaki Kanun ile yeniden düzenlen- kararları ile TBMM içtüzüğünün şekil ve muhteva
miştir. Yukarıda belirtildiği üzere her iki anayasada açısından denetlenebileceği düzenlenmiştir. 1982
da ortak düzenlemeler olmakla beraber, önemli, Anayasası ile ilgili maddelerde hem Somut Norm
çeşitli farklılıklar da mevcuttur. Bu hususlara ile- hem de Soyut Norm Denetimi benimsemiş bulun-
riki kısımlarda temas edilmekle beraber, bir kaçını maktadır. 1982 Anayasası, ayrıca 1961 Anayasasın-
örnek vermek gerekirse, genel mahkemelere 1961 dan farklı olarak yapılan anayasa değişikliklerinin
Anayasası ile tanınan belli durumlarda anayasaya de anayasaya uygunluk bakımından denetiminin
uygunluk denetimi yapma yetkisi 1982 Anayasası önünü açmıştır. Ancak bu denetim sadece şekil ba-
ile kaldırılmıştır. Yine 1961 Anayasasında öngö- kımından denetim ile sınırlı olmaktadır.
rülen “organ davası’’, 1982 Anayasası ile hukuku-
muzdan çıkarılmıştır. Ayrıca 1982 Anayasasında Anayasal olarak bazı norm ve işlemlerin anayasa-
1961 Anayasasına göre iptal davası açabilecekler sı- ya uygunluk denetimine tabi olmadığı açıkça belir-
nırlandırılmıştır. Son olarak, dava açma sürelerinde tilmektedir. Örneğin anayasa değişiklikleri sadece şekil
de değişiklik söz konusu olmuştur. Bu genel açık- bakımından denetime tabidir. Yani esas bakımından de-
lamalardan sonra, anayasaya uygunluk bakımından netime tabi değildir (md. 148). Ayrıca olağanüstü dö-
denetim usullerini geniş bir şekilde ele almak ge- nem Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin anayasaya
rekir. Özellikle aşağıda inceleneceği üzere soyut ve uygunluk denetimine tabi olmadığı da açıkça anayasal
somut norm denetimleri, Anayasa Yargısının can olarak düzenlenmektedir (148). Ayrıca milletlerara-
damarı durumundadır. sı antlaşmaların anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurulamamaktadır (md. 90).
Anayasal açıdan Anayasa Mahkemesi’nin dene-
timine tabi olan ve olmayan norm ve işlemler şu
şekilde tablolaştırılabilinir:

Tablo 6.1 1982 Anayasasına Göre Anayasa Mahkemesinin Denetleyebileceği ve Denetleyemeyeceği İşlemler
1982 Anayasasına Göre Anayasa Mahkemesinin Denetleyebileceği ve Denetleyemeyeceği İşlemler
Anayasaya Uygunluk Denetimine Tabi Olan Norm ve Anayasaya Uygunluk Denetimine Tabi
İşlemler Olmayan Norm ve İşlemler
Kanunlar (md. 148)
Anayasa Değişiklikleri (Esas Bakımdan-md. 148)
Olağan dönem Kanun Hükmünde Kararnameler (Geçici 21.
Olağanüstü dönem Kanun Hükmünde
madde)
Kararnameler (Geçici 21. madde)
Olağan Dönem Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri (md. 148)
Olağanüstü dönem Cumhurbaşkanlığı
TBMM İçtüzük değişiklikleri (md. 148)
Kararnameleri (md 148)
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına ilişkin TBMM
Üç işlem dışındaki Parlamento Kararları
kararı (md. 85)
Milletlerarası antlaşmalar (md. 90)
Milletvekilliğinin Düşürülmesine İlişkin TBMM Kararı (md. 85)
İnkılap Kanunları (md. 174)
Anayasa Değişiklikleri (Şekil Bakımından-md. 148)

Buna karşın Anayasa Mahkemesi, zaman içerisinde geliştirdiği içtihatlar vasıtasıyla denetleyemeyeceği
açıkça anayasal olarak düzenlenen alanları da denetleme imkânı elde etmiştir. Bu çerçevede olağanüstü
dönem kanun hükmünde kararnameler – ve cumhurbaşkanlığı kararnameleri), eylemli içtüzük değişikliği
niteliğindeki parlamento kararlarını denetleyebilmektedir. Bu nedenle anayasa hukuku bakımından öne
çıkan norm ve işlemlerin anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı detaylı bir şekilde incelenecektir.

190
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Kanunların Anayasaya Aykırılığının Anayasa’nın 148. maddesi ile Anayasa Mahkeme-


Denetimi sine verilmiştir. Yargısal denetimde kanun hük-
münde kararnamenin, öncelikle yetki kanununa
Kanunların anayasaya uygunluğunun deneti- sonra da Anayasa’ya uygunluğu sorunlarının çö-
minden bahsedecek olursak; bu denetime gerek zümlenmesi gerekir. Her ne kadar, Anayasa’nın
maddi anlamda gerekse şekli anlamda kanunların 148. maddesinde kanun hükmünde kararname-
girdiği aşikârdır. Ancak 2001 yılına kadar, 1982 lerin yetki kanunlarına uygunluğunun denetlen-
Anayasasına göre, iki tür kanunun denetlenmesi mesinden değil, yalnızca Anayasa’ya biçim ve esas
söz konusu değildi. Bunlar, Anayasanın 174.mad- bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden
desinde sayılan İnkılâp Kanunları ile Anayasanın söz edilmekte ise de Anayasa’ya uygunluk dene-
geçici 15. maddesinde bahsedilen Milli Güvenlik timinin içerisine öncelikle kanun hükmünde
Konseyi döneminde çıkarılmış kanunlardır. Ancak kararnamenin yetki kanununa uygunluğunun
denetimi girer. Çünkü Anayasa’da, Bakanlar
2001 yılı anayasa değişikliği ile geçici 15. madde-
Kuruluna ancak yetki kanununda belirtilen sı-
nin denetiminin önü açılmış ve denetlenemeyen
nırlar içerisinde kanun hükmünde kararname çı-
kanun olarak sadece İnkılâp Kanunları kalmıştır. karma yetkisi verilmesi öngörülmüştür. Yetkinin
dışına çıkılması, kanun hükmünde kararnameyi
Olağan Dönem Kanun Hükmünde Anayasa’ya aykırı duruma getirir.
Kararnamelerin Denetimi 14. Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan
alan olağanüstü hal kanun hükmünde kararna-
2017 öncesinde olağan dönem kanun hükmün- melerinden farklı olarak, olağan dönemlerdeki
de kararnamelerinin (KHK) çerçevesi Anayasa’nın kanun hükmünde kararnamelerin bir yetki ka-
91. maddesinde çizilmişti. Buna göre olağan dö- nununa dayanması zorunludur. Bu nedenle,
nem KHK’ların çıkarılabilmesi için öncesinde kap- kanun hükmünde kararnameler ile dayandıkları
samını, amacını, süresini ve bu süre içerisinde ne yetki kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. Ka-
kadar KHK çıkarılabileceğini düzenleyen bir yetki nun hükmünde kararnamenin yetki kanunu ile
kanununa ihtiyaç vardı. KHK’lar da bu yetki ka- olan bağı, kanun hükmünde kararnameyi aynen
nunun çizdiği sınırlar içerisinde Bakanlar Kurulu ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir.
tarafından çıkarılır, Cumhurbaşkanı tarafından Kanun hükmünde kararnamenin Anayasa’ya
onaylayarak Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı uygun bir yetki kanununa dayanması, geçer-
liliğinin ön koşuludur. Bir yetki kanununa da-
gün TBMM’ye sunulurdu. KHK’lar yayımlanır
yanmadan çıkarılan veya dayandığı yetki kanunu
yayımlanmaz yürürlüğe girerdi. Bununla birlikte iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin içe-
TBMM, KHK’ları onaylayabilir, reddedebilir veya riği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bunların
değiştirerek onaylayabilirdi. Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
15. Kanun hükmünde kararnamelerin Anayasa’ya
uygunluk denetimi, kanunların denetiminden fark-
lıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde, “Kanunlar Ana-
dikkat yasaya aykırı olamaz.” denilmektedir. Bu nedenle
Değişiklikten önce KHK’lar yürürlüğe girmesinden kanunların denetiminde, onların yalnızca
itibaren Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabiiydi. Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkla-
rı saptanır. Kanun hükmünde kararnameler
ise konu, amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden
Bu noktada Anayasa Mahkemesi, KHK’ların hem dayandıkları yetki kanununa hem de
Anayasa’ya uygun olmak zorundadırlar.
hukuki denetimi ile ilgili içtihadını pek çok kara-
rında ortaya koymuştur. AYM’nin konuyla ilgili 16. Anayasa’da kimi konuların kanun hükmün-
kararı (E. 2015/1, K. 2015/91, K.T. 22/10/2015) de kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmak-
tadır. Anayasa’nın 91. maddesinin birinci
şu şekildedir:
fıkrasında “...sıkıyönetim ve olağanüstü
haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci
“13. Anayasa’nın 91. maddesinde düzenlenen kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer
kanun hükmünde kararnameler, işlevsel yön- alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
den yasama işlemi niteliğinde olduğundan yar- dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve
gısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi ödevler kanun hükmünde kararnamelerle

191
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

düzenlenemez.” denilmiştir. Bu kural ge- kurulu kararlarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanı,


reğince, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ba- Başbakan ve tüm Bakanlarca imzalanması gerek-
kanlar Kuruluna ancak kanun hükmünde mekte idi. Ancak Cumhurbaşkanı’nın buradaki
kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış iradesi, diğer Bakanlar Kurulu Kararlarında oldu-
alana girmeyen konularda kanun hükmünde ğu gibi sonradan eklenen tamamlayıcı, sembolik,
kararname çıkarma yetkisi verebilir.
şeklî değil; kararın oluşumuna katılan kurucu, ya-
17. Anayasa’nın herhangi bir maddesinde ka- pıcı bir irade niteliği gösteriyordu. Karar, Cumhur-
nunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, başkanı, Başbakan ve Bakanların aynı anda ortaya
Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrasının
koydukları birlikte iradeleriyle oluşur. Dolayısıyla
açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya
da Anayasa’nın 163. maddesinde olduğu gibi ka-
Cumhurbaşkanı’nın iradesinin olmadığı bir karar
nun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açık- tekemmül etmemiş değil, aslında hiç oluşmamıştır.
ça belirtilmedikçe, kanun hükmünde kararname Olağanüstü hal ilanı kararı, organik bakımdan idarî,
ile düzenlenmesi Anayasa’ya aykırılık oluşturmaz.” konusu bakımından bireysel, şart işlemdir.
Ancak bu durumda, olağanüstü halin gerekli
kıldığı konu hakkında veya olağanüstü hâlin ge-
Olağanüstü Dönem Kanun
rekli kıldığı bölgeyle (yerle) ilgili olup olmadığı ile
Hükmünde Kararnamelerin Denetimi Anayasa’nın 15. maddesinde düzenlenen sınırları
1982 Anayasası’nda gerçekleştirilen 2017 de- ihlal edip etmediğini denetleyecek bir merci kal-
ğişiklikleri ile olağanüstü yönetim usulleri ko- mamaktadır. Anayasa Mahkemesi daha önce ver-
nusunda önemli değişiklikler yapılmıştır. 1982 diği kararlarında olağanüstü hal kanun hükmünde
Anayasasında iki farklı olağanüstü yönetim usulü kararnameleri bu kapsamda denetleyebileceğine
(olağanüstü hal ve sıkıyönetim) öngörülmekte idi. hükmetmişken, yakın tarihli bir başka kararında
Bunlar “tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ise önceki kararlarına da atıfta bulunarak aksi yön-
ağır ekonomik bunalım hallerinde” ilan edilen ola- de bir karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekil-
ğanüstü hal yönetimi, “Anayasa ile kurulan hür dedir (AYM Kararı, E. 2016/171, K. 2016/164,
demokrasi düzeninin veya temel hak ve hürriyetleri K.T. 2.1.2016, 8.11.2016-29882):
ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketle-
rine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet “21. Anayasa Mahkemesi, konuya ilişkin olarak
olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bo- geliştirdiği önceki içtihadında maddi kriteri esas
zulması” hallerinde ilan edilen olağanüstü hal ilanı alarak, bir olağanüstü hâl KHK’sının gerçekten
ve “olağanüstü hal ilanını gerektiren hallerden daha Anayasa’nın 121. maddesinde öngörülen KHK
vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş olup olmadığını belirlemek için yer, zaman ve
hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, konu bakımından inceleme yapmıştır. Mahke-
ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete kar- me, 10.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla vermiş
olduğu E.1990/25, K.1991/1 sayılı kararında
şı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin
belirttiği ve E.1991/6, K.1991/20, E.1992/30,
ve milleti bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye
K.1992/36 ile E.2003/28, K.2003/42 sayılı ka-
düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebebiyle” rarlarında sürdürdüğü içtihadında, “olağanüstü
sıkıyönetim ilan edilmesi hâlleri idi. Ayrıca Olağa- hâl KHK’sı” adı altında yapılan düzenlemelerin
nüstü yönetimin ilan süresi de altı ay olarak belir- Anayasa’nın öngördüğü ve Anayasa’ya uygun-
lenmişti. Bu yönetim usullerinin tercih edilmesine luk denetimine bağlı tutmadığı olağanüstü hâl
göre yetkili ve görevli organlar da değişmekte idi. KHK’sı niteliğinde olup olmadıklarını incelemek
Her iki olağanüstü hal ilanında sivil makam ve ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönün-
mercilerin yetkileri artırılarak görevlerine devam den de Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmak
etmektedir. Ancak sıkıyönetim ilan edildiğinde, zorunda olduğunu ifade etmiştir. Olağanüstü
ilanı gerektiren konulardaki yetki ve görev askeri hâl KHK’sından söz edebilmek için yer, zaman
makamlara geçmektedir (Turhan, 1992: 17). Fakat ve konu ölçütlerini ortaya koymuştur. Anayasa
Mahkemesi bu ölçütler çerçevesinde olağanüstü
2017 değişiklikleri ile birlikte sıkıyönetim usulü
hâl ilanının gerekli kıldığı konuya ilişkin olma-
kaldırılmıştır.
yan veya olağanüstü hâlin geçerli olduğu yer ya
Olağanüstü hal ilanı hukuki biçim olarak bir Ba- da dönem hâricinde yürürlükte olacak düzenle-
kanlar Kurulu kararıydı. Dolayısıyla diğer bakanlar meleri, olağanüstü hâl KHK’sı niteliğinde görme-

192
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

yerek bunların olağan dönem KHK’sı olduğunu tim, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü
değerlendirip yargı denetimine konu yapmış bu- düzenleyen Anayasa’nın 11. maddesiyle ve hiçbir
lunmaktadır. kimse veya organın kaynağını Anayasa’dan alma-
Anayasa Mahkemesinin, olağanüstü hâl KHK’sı yan bir Devlet yetkisi kullanamayacağına ilişkin
şeklinde yapılan düzenlemelerin gerçekten olağa- Anayasa’nın 6. maddesiyle bağdaşmaz.”
nüstü hâl KHK’sı niteliğinde olup olmadığını be-
lirlemek için yer, zaman ve konu ölçütlerini esas Buna karşın Anayasa Mahkemesi, E. 2016/205
alarak yaptığı inceleme, KHK kurallarının içeri- ve K. 2019/63 sayılı kararında olağanüstü halin
ğinin değerlendirilmesini gerektirmektedir. Böyle 2017 değişikliğinden önceki anayasal çerçevesine
bir değerlendirme de kuralların, esas bakımından ilişkin olarak içtihadını geliştirmiştir. İçtihadı şu
Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılması so- şekildedir:
nucunu doğuracaktır. Nitekim, 2003 yılında oy-
çokluğuyla verilen kararda, 10.7.1987 tarihli ve
“21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cum-
285 sayılı KHK’nın 425 sayılı KHK ile yeniden
huriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına
düzenlenen 7. maddesinde yer alan “Bu KHK ile
Dair Kanun’la yapılan değişiklik öncesinde ola-
Bölge Valisine tanınan yetkilerin kullanılması ile
ğanüstü hâl sebepleri Anayasa’nın 119. ve 120.
ilgili idari işlemler hakkında iptal davası açıla-
maddelerinde düzenlenmiş ve 119. maddede
maz.” biçimindeki hükmün Anayasa’nın 125.
“tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır
maddesiyle bağdaşmadığı iddiası ele alınmıştır.
ekonomik bunalım halleri”; 120. maddede de
Anayasa Mahkemesi K.1991/1 sayılı kara-
“Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini
rında söz konusu kuralın olağanüstü hâl
veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırma-
KHK’sı hükmü olduğunu, dolayısıyla yargı
ya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî
denetimine tabi olmadığını belirterek iptal
belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları se-
talebinin reddine karar vermesine rağmen
bebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması
2003 yılında verilen K.2003/42 sayılı karar-
halleri” olağanüstü hâl ilan edilme sebepleri ola-
da, aynı hükmün Anayasa’nın 125. madde-
rak öngörülmüştür. Anayasa’nın 119. maddesin-
sine aykırı olması nedeniyle olağanüstü hâl
de düzenlenen olağanüstü hâl, Cumhurbaşkanı-
KHK’sı değil olağan KHK olduğunu ifade
nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca
ederek yargısal denetime tabi tutmuş ve yetki
ilan edilebilirken 120. maddesinde düzenlenen
kanunu olmadığı gerekçesiyle Anayasa’nın
olağanüstü hâl, Cumhurbaşkanının başkanlığın-
91. maddesine aykırı bularak anılan hük-
da toplanan Bakanlar Kurulunca Millî Güvenlik
mü iptal etmiştir. Bu yaklaşım, Anayasa’nın
Kurulunun da görüşü alındıktan sonra ilan edi-
148. maddesindeki şekil ve esas bakımından
lebilmektedir.
denetim yasağını tamamen anlamsız ve iş-
levsiz hâle getirmektedir. Zira olağanüstü hâl Anayasa’nın mülga 121. maddesinin üçüncü fık-
KHK’larının yargısal denetimi mümkün olsaydı rasında “Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaş-
Anayasa Mahkemesi, aynı incelemeyi yapacak ve kanının başkanlığında toplanan Bakanlar Ku-
kuralı Anayasa’nın 125. maddesine aykırı bula- rulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda,
rak iptal edecekti. Bu tür bir yaklaşımla olağa- kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu
nüstü hâl KHK’sı niteliğinde olan tüm kuralları kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı
bu kapsam dışına çıkarmak mümkündür.” gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına su-
nulur; bunların Meclisçe onaylanmasına ilişkin
23. Olağanüstü hâl KHK’larının Anayasa’ya
süre ve usul, İçtüzükte belirlenir” denilmektedir.
aykırı düzenlemeler içerdiğinin ileri sürül-
Anılan hüküm uyarınca, olağanüstü hâllerde
mesi, bunların anayasallık denetimine tabi
Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Ba-
tutulmaları için yeterli değildir. Olağanüstü
kanlar Kurulu, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı
hâl KHK’larının Anayasa Mahkemesi ta-
konularda kanun hükmünde kararname (KHK)
rafından denetlenebilmesi için bu yöndeki
çıkarma yetkisine sahiptir.
bir anayasal yetkinin açıkça tanınması ge-
rekir. Anayasa’nın 148. maddesinin lafzı, Ana- Anayasa’nın mülga 91. maddesinin birinci fık-
yasa koyucunun amacı ve ilgili yasama belgeleri rasında, sıkıyönetim ve olağanüstü hâller saklı
göz önünde bulundurulduğunda, olağanüstü kalmak üzere Anayasa’nın ikinci kısmının birin-
dönem KHK’larının herhangi bir ad altında ci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar,
yargısal denetime tabi tutulamayacağı açıktır. kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümün-
Anılan hükme rağmen yapılacak yargısal dene- de yer alan siyasi haklar ve ödevlerin KHK’larla

193
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

düzenlenemeyeceği belirtilmekte iken sıkıyönetim kararına dönüşmektedir. Bundan sonra uygulan-


ve olağanüstü hâllerde, söz konusu hak ve ödevler masına devam edilen olağanüstü halin hukuki da-
yönünden de KHK ile düzenleme yapılmasına bir yanağını, TBMM’nin onay kararı oluşturur. Onay
engel bulunmamaktadır. işlemi hukuki niteliği itibariyle bir Meclis Kararı
Anayasa’nın mülga 121. ve 122. maddelerinin olup, TBMM Kararı başlığı ile Resmî Gazete’de
üçüncü fıkralarında da olağanüstü hâl ve sıkı- yayımlanır. Bu sebeple söz konusu kararın yargısal
yönetim hâlinin gerekli kıldığı konularda çıkarı- denetimi de mümkün olmamaktadır.
lan KHK’ların Resmî Gazete’de yayımlandıkları
gün TBMM’nin onayına sunulacağı, bunların
TBMM tarafından onaylanmasına ilişkin süre
ve usulün İçtüzük’te belirleneceği öngörülmüş-
dikkat
tür. TBMM İçtüzüğü’nün 128. maddesinin
Olağanüstü hal, uzatılmaması halinde süresinin dol-
9/10/2018 tarihli ve 1200 sayılı Karar’la de-
ğiştirilmeden önceki hâline göre “Anayasanın masıyla kendiliğinden sona ereceği gibi; onaylanma-
121 ve 122 nci maddeleri gereğince çıkarılan ve dan önce Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kanun Bakanlar Kurulu kararıyla, onaylandıktan sonra da
hükmünde kararnameler, Anayasanın ve İçtüzü- TBMM kararıyla sona erdirilebilmekteydi.
ğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için
koyduğu kurallara göre ancak, komisyonlarda ve
Genel Kurulda diğer kanun hükmünde kararna-
Olağan Dönem Cumhurbaşkanlığı
melerle, kanun tasarı ve tekliflerinden önce, ive-
dilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara Kararnamelerinin Denetimi
bağlanır./ Komisyonlarda en geç yirmi gün içinde Kararnameler, mevcut sistemdeki gibi Anaya-
görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde sa Mahkemesi tarafından esas ve şekil denetimine
kararnameler Meclis Başkanlığınca doğrudan tabidir. Şekil ve esas bakımından Resmî Gazete’de
doğruya Genel Kurul gündemine alınır” Söz ko- yayımlandığı tarihten itibaren 60 günlük süre
nusu maddede, olağanüstü dönem KHK’larının zarfında; Cumhurbaşkanı, TBMM’de en fazla
da olağan dönem KHK’ları gibi komisyonlarda üyeye sahip iki siyasi parti grubu ve TBMM’nin
ve Genel Kurulda öncelikle ve ivedilikle görüşü-
en az beşte biri tutarındaki milletvekili Anayasa
leceği hükme bağlanmakla birlikte olağan dönem
Mahkemesi’ne iptal davası açmaya yetkilidir.
KHK’larından farklı olarak öncelikle ve ivedilik-
le görüşülme hususu, birtakım sürelere bağlana-
rak somutlaştırılmıştır.”

Yine 6771 sayılı Kanun’la Anayasada yapılan


değişiklikten önce, olağanüstü hal kararı, Resmi
Gazetede yayımlanırdı ve hemen TBMM’nin ona-
yına sunulurdu. TBMM tatilde ise derhal toplan-
tıya çağrılırdı. Meclis, olağanüstü hali kaldırabilir,
süresini değiştirebilir ve Bakanlar Kurulunun iste-
mi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere
süreyi uzatabilirdi (m.120). Bu düzenlemeye göre,
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar
kurulunun aldığı olağanüstü hal kararının Resmî
Gazete’de yayımlanması ile birlikte olağanüstü hal
yürürlüğe girer ve hukuki sonuçlarını doğurmaya
başlardı. Bu kararın TBMM’nin onayına sunulma-
sı daha çok siyasi denetim amaçlıydı. Bu doğrul-
tuda, TBMM, olağanüstü hal kararını kaldırırsa,
ilan edilmiş ve uygulanmakta olan olağanüstü hal
ortadan kalkardı. Aynen ya da süresini değiştirerek Resim 6.1 Kararnameler Anayasa Mahkemesi
onaylarsa, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan denetimine tabidir.
bakanlar kurulunun olağanüstü hal kararı, TBMM

194
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Doktrinde önceki KHK’ların, Bakanlar Kurulu netimi mahkemesidir. Yani normların Anayasa’ya
tarafından yayımlandıktan sonra TBMM onayla- uygunluğunu denetleme görevini haizdir. Bu tür
yana kadar hem Danıştay hem de Anayasa Mahke- kararnamelerin denetiminin de Anayasa Mahke-
mesi tarafından denetlenebileceği ifade edilmekte- mesi tarafından yapılacağını öne sürmek aslen idari
dir. Gözler, teorik açıdan meseleye yaklaşıldığında, yargıya ait olan bir yetkinin tamamıyla Anayasa
organik açıdan yürütme organının bir işlemi olan Mahkemesi’ne verilmesi anlamına gelecektir.
kararnamelerin Danıştay tarafından denetlenmesi Bu noktada tek sorun, mahkemeler arasın-
gerektiğinin düşünülebileceğini ifade etmektedir daki yetki ve görev paylaşımı değildir. Anayasa
(GÖZLER, 2001: 113). 6771 s. Kanun, karar- Mahkemesi’ne Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
namelerin düzenlenebilmesi için TBMM’den yet- için başvurulabilmesi için TBMM’de en fazla san-
ki kanunu çıkarılmasını öngörmemektedir. Keza dalyeye sahip iki partinin ve TBMM’nin 1/5’inin
1982 Anayasası’na göre, Cumhurbaşkanlığı ka- Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerekliliği
rarnameleri, kanunlarda değişiklik yapamaz veya düzenlenmektedir. Bunun tüm Cumhurbaşkanlı-
kanunların tamamını ya da bazı maddelerini ilga ğı kararnamelerinin takibi açısından oldukça zor
edemez. Ayrıca bakanların, Cumhurbaşkanı yar- olduğu mütalaa edilmektedir. Mevcut sistemde,
dımcılarının ve üst kademe kamu görevlilerinin böyle bir düzenlemenin yapılış amacı, TBMM’nin
atanması, birel işlem olarak Cumhurbaşkanlığı yetki kanununa dayanarak çıkarılan KHK’ların
kararnamesi ile gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla bu yine TBMM tarafından denetimidir. Bu nedenle
düzenleme, hem organik açıdan hem de maddi an- de AYM’ye dava açma yetkisi TBMM üyelerine bı-
lamda bir yürütme işlemidir denilebilir. Bu neden- rakılmaktadır. Ancak 6771 s. Kanun’da öngörülen
le de, denetiminin Anayasa’nın mevcut halindeki Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, tamamen yürüt-
gibi Anayasa Mahkemesi tarafından değil Danıştay menin işlemidir. Bu kararnameler, genel düzenle-
tarafından yapılmasının, yürütme işlemlerinin de- yici işlemler olabileceği gibi birel işlemler de ola-
netimi ve hukuk devleti bakımından daha uygun bilecektir. Birel işlem olarak yapılan kararnameler
olacağı ileri sürülebilir. ile kişisel ve güncel menfaatleri ihlal edilen kişilerin
Bu husus, özellikle Cumhurbaşkanlığı karar- haklarını arama yolları bu şekilde kapatılmaktadır.
nameleri ile birel işlemler yapıldığında önemli tar- Düzenleyici işlem şeklinde yapılan Cumhurbaşkan-
tışmalara yol açabilecektir. Bilindiği üzere, 1982 lığı kararnameleri hakkında bireylerin idari yargıda
Anayasası’nın mevcut hâlinde, Cumhurbaşkanı’nın açacakları davada ileri sürecekleri anayasaya aykırı-
tek başına yaptığı atamalar hariç olmak üzere, Ba- lık iddiası yoluyla, somut norm denetimini işlete-
kanlar Kurulu kararları, Başbakanlık, bakanlıklar bilme ve kararnamelerin anayasaya uygunluğunun
ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşar- dolaylı yoldan denetimini sağlama imkânları bu-
larıyla ilgili müşterek kararnameler, Bakanlıklar ile lunmaktadır. Ancak bu yetki birel işlem olarak çı-
kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğinde- karılan kararnameler için sadece TBMM üyelerine
ki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında tanındığında, bu imkan da ortadan kaldırılmakta-
uygulanacak düzenleyici işlemler, 5442 s. Kanunu dır. Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
md. 24/1-a,b ve c bentleri uyarınca Danıştay ta- ile kişisel ve güncel menfaatleri etkilenen kişilerin,
rafından incelenmektedir. Bahse konu kararna- kararnamenin idare tarafından uygulanarak işlemin
melerden, özellikle müşterek kararname olarak bir şart işlem olduğu durumlarını birbirinden ayır-
adlandırılan, üçlü kararnamelerle ilgili olarak, yeni makta yarar vardır. Şöyle ki; birel işlem niteliğinde-
sistemde Cumhurbaşkanı kararname çıkarma yet- ki Cumhurbaşkanı kararnamelerini, CBK’ların uy-
kisini haizdir. Bu noktada ise söz konusu birel iş- gulanması niteliğinde bir idari işlem kabul ederek,
lemlerin denetiminin hangi mahkeme tarafından idari yargı denetimine tabi kılmak en uygun çözüm
yapılacağı akla gelmektedir. 6771 s. Kanun md. 16 yolu olacaktır (İYUK md 2). Değilse en azından
uyarınca Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı bu gibi konularda, AYM’ne kişilerin de başvurma
Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabileceği öngörül- imkânının getirilmesi başka bir tercih olabilir.
mektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi bir norm de-

195
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

Kararnamelerin anayasaya uygunluk denetimi kapsamı ve mahfuz bir alana sahip olup olmaya-
yürürlüğe girdikten sonra yapılabilmektedir. Ana- cakları yine bir sorun olarak karşımıza çıkmakta-
yasa Mahkemesi kararları geriye yürümediği için dır. Örneğin cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile
de Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile Cum- yürütmeye harcama yetkisi verilebilir mi, yoksa bu
hurbaşkanlığı kararnamesinin yürürlüğe girdiği ta- husus Anayasa ile yasamaya verilmiş bir görev mi-
rih arasında geçen sürede meydana gelen hak ihlal- dir? Anayasa Mahkemesi, 22.01.2020 tarihli Genel
leri giderilememiş olmaktadır. Bilindiği üzere 1958 Kurul’da E.2019/31 sayısı verdiği kararda “1 nu-
Fransa Anayasası’na göre devletin organizasyonu maralı” Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde Kültür
ile ilgili organik yasaların Anayasa Konseyi’nin de- ve Turizm Bakanlığı’nın “Türkiye’nin tanıtımına
netimi sonrasında yürürlüğe gireceği düzenlenmiş- yönelik yurtdışında yapılacak mal ve hizmet alım-
tir. Böylelikle mevcut bir hukuka aykırılık, daha larında Kültür ve Turizm Bakanı’nın onayı ile yük-
ortaya çıkmadan önlenmiş olmaktadır (OYTAN, lenme tutarının tamamına kadar yükleniciye bütçe
1980: 29). Mevcut hali ile değişiklik teklifinde- dışı avans olarak ön ödeme yapılabilmesine” ilişkin
ki Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin denetimi fıkrayı iptal etmiştir. Böylece Mahkeme, bütçe dışı
bakımından siyasi ya da hukuki bir denetim me- avans verilebilmesini yalnızca kanun ile mümkün
kanizması öngörülmemiştir. Fakat bu noktada en kılmıştır. Halbuki Anayasaya göre bakanlıklara
azından bir önleyici denetim mekanizması düzen- ilişkin düzenlemelerin cumhurbaşkanlığı kararna-
lenerek, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yü- mesi ile yapılması öngörülmüştür. Böylece Anayasa
rürlüğe girmeden önce Anayasa Mahkemesi’nin Mahkemesi, bu kararıyla cumhurbaşkanlığı karar-
denetimine sunulması ya da TBMM’nin onayını namesi ile kanuna bırakılan bir alanın düzenlen-
aldıktan sonra yürürlüğe gireceğinin düzenlenmesi mesini Anayasaya aykırı görmüştür.
daha uygun olabilirdi (ESEN, 2016: 57-58). Zira Belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesinin
yukarıda bahsedilen tek taraflı eylem teorisi gereği, kararı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin mahfuz
Cumhurbaşkanı, TBMM ile çatıştığı ve lehine ka- bir alana sahip olup olmadığı konusunda herhan-
nunların çıkmasını sağlayamadığı durumlarda, is- gi bir değerlendirme içermemektedir. Buna karşın
tediği alanı kararnameler ile düzenleme yöntemini söz konusu karar ile ilk defa bir Cumhurbaşkanlığı
tercih edebilir. kararnamesi iptal edilmiş olup, bunun da temel se-
bebi cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılan dü-
zenlemenin yasama organının alanına girmesidir.
Ancak belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi,
dikkat söz konusu kararı 8’e karşı 8 oyla almış, Mahkeme
Her ne kadar Anayasada kararnamelerin sınırı belir- başkanının bulunduğu taraf düzenlemeyi anayasa-
lenmeye çalışılmışsa da belirtildiği gibi “kanunların ya aykırı gördüğü için düzenleme iptal edilmiştir.
düzenlediği alan” geniş yorumlanarak kararname için Bu durumda cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
alan oluşturmak mümkün olabilir.
mahfuz bir alanının olup olmadığı netleşmediği
gibi, bu kararnamelerin kapsam ve sınırları konu-
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anaya- sunda Anayasa Mahkemesi içtihadı da henüz istik-
saya uygunluk denetiminde, bu kararnamelerin rar kazanmamıştır.

196
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Tablo 6.2 1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Türlerine Göre Anayasaya Uygunluk
Denetimlerinin Kapsamı ve Denetim

1982 Anayasasına Göre Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Türlerine Göre Anayasaya Uygunluk


Denetimlerinin Kapsamı ve Denetim
İşlemin Hukuki
İşlem türü Sınırlandırma Denetimin Kapsamı Denetim
Niteliği
Bakanlıkların, Milli Güvenlik
Kurulu Genel Sekreterliği,
Devlet Denetleme Kurulu Sınırlandırma Anayasaya uygunluk Anayasa
Münhasır Yetki
ve Üst Kademe Kamu öngörülmemiş Bakımından Mahkemesi
Görevlilerinin atanması rejimi
hakkında işlemler
Genel Anayasaya ve
Kamu Tüzel Kişiliğinin Sınırlandırma Anayasa
Düzenleyici Kanunlara Uygunluk
kurulması öngörülmemiş Mahkemesi
İşlem Bakımından
İlgili fıkrada Genel Anayasa ve
Yürütmeye ilişkin genel Anayasa
sınırlandırma Düzenleyici Kanunlara Uygunluk
kararname çıkarma yetkisi Mahkemesi
öngörülmüş İşlem Bakımından

Olağanüstü Dönem Cumhurbaşkanlığı anayasal uygulaması gereği, TBMM, olağanüstü


Kararnamelerinin Denetimi hal kanun hükmündeki kararnamelerini bir parla-
1982 Anayasası’na göre, “savaş ve mücbir se- mento kararı ile değil kanun ile kabul etmektedir.
beplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin topla- Dolayısıyla da kararname, TBMM’nin kabulünün
namaması hariç olmak üzere; olağanüstü hal sıra- Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte kanun
sında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri vasfını almaktadır. Bu andan itibaren de kanunların
üç ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde tabi olduğu Anayasa’ya uygunluk denetiminin iş-
görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü letilebilmesi mümkün olacaktır (GÖZLER, 2001:
hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararname- 254; ALİEFENDİOĞLU, 1992: 39-40).
si kendiliğinden yürürlükten kalkar.” Buna göre
TBMM’nin kararnameleri üç ay içerisinde görüş-
TBMM’nin kabul ettiği ve kanunlaştırdığı bir
mesi ve karar alması gerekmektedir. Değişiklik,
kararname hakkında, altmış gün içinde Anayasa
mevcut sistemle aynı şekilde, olağanüstü hal karar-
Mahkemesi’ne norm denetimi için başvurulması
namelerini anayasa denetimine tabi kılmamaktadır.
sonucunda, bu kararnamenin anayasal denetimi
Bu nedenle de söz konusu kararnamelerin Ana- yapılabilecektir.
yasanın ilgili maddesine uygunluğu açısından dene-
timinin nasıl yapılacağı sorunu ortaya çıkmaktadır.
Zira hukuk devletinde asıl olan idarenin yargısal de- Anayasa Değişikliklerinin Anayasa
netimidir. Bu denetimin sağlanamadığı durumlarda Aykırılığının Denetimi
idareye açıkça keyfi hareket etme imkânı tanınmış
Anayasa değişikliklerinin yargısal denetimi ise
olacağı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, Anayasa
yukarıda da izah edildiği üzere sadece şekil açısın-
Mahkemesinin önceki yaklaşımı uygun bir çözüm
dan olup, Anayasa Mahkemesinin değişikliğin ipta-
olabilecektir.
line karar verebilmesi için üye tamsayısının üçte iki
Kararnamelerin yayımlanarak yürürlüğe girdik- çoğunluğu ile karar vermesi zorunludur. Bu düzen-
leri aynı gün TBMM’ye sunulmaları en azından leme 1961 Anayasasında mevcut değildir. Benzer
siyasi denetimin muhafaza ediliyor olması açısın- şekilde 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluş
dan önemlidir. Zira TBMM’nin kararnameleri, de- ve İşleyişi Hakkındaki Kanun’un 36. maddesi şu şe-
ğiştirme, kabul veya ret yetkileri vardır. Ülkemizin kildedir:

197
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

“(1) Şekil bakımından denetim; Anayasa değişik- yasağı ihlal edilmeden kullanılmış olması gerekir.
liklerinde teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğu- Teklif edilebilir olmayan bir Anayasa deği-
na ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup şikliğinin 148. maddenin ikinci fıkrasında
uyulmadığı (…) hususlarıyla sınırlıdır. öngörülen teklif çoğunluğu koşulunu yerine
2) Anayasa değişikliklerine karşı iptal davaları yal- getirmiş olması, hukuken geçersiz nitelikteki
nız şekil bakımından aykırılık iddiası ile açılabilir.” bir yasama tasarrufunun sırf sayısal çoklu-
ğun gücüyle etkin kılınmasının gerekçesi ola-
maz. Zira kurulu iktidar olan yasama organının
Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi’nin ana-
işlem ve eylemlerinin geçerliliği, asli kurucu ikti-
yasa değişikliklerini denetleme yetkisi hem anayasa darın öngördüğü anayasal sınırlar içinde kalması
hem de 6216 sayılı kanun ile teklif ve oylama çoğun- koşuluna bağlıdır.(…)
luğu ve ivedilikle görüşme yasağına uyulup uyulma-
Dolayısıyla Anayasanın ilk üç maddesinde
dığı ile sınırlıdır. Buna karşın Anayasa Mahkemesi, değişiklik öngören veya Anayasa’nın sair
Anayasanın değiştirilemez maddeleri ile bağlantı- maddelerinde yapılan değişikliklerle doğru-
lı olarak “teklif ” ibaresinden ne anladığını ortaya dan doğruya veya dolaylı olarak aynı sonucu
koymuştur (AYM Kararı, E.2008/16, K.2008/116, doğuran herhangi bir yasama tasarrufunun
K.t. 05.6.2008, Resmi Gazete, 22.10.2008, Sayı da hukuksal geçerlilik kazanması mümkün
27032). olmadığından, bu doğrultudaki tekliflerin sa-
yısal yönden Anayasa’ya uygun olması tasarrufun
“Anayasa’nın 175. maddesine göre Anayasayı de- geçersizliğine engel oluşturmayacaktır.”
ğiştirme yetkisi TBMM’ne tanınmıştır. Kaynağı
Anayasa olan bu yetkinin Anayasa’nın öngördüğü Bu yorumu ile birlikte Anayasa Mahkemesi,
yöntemlerle ve Anayasaya uygun olarak kullanı- Anayasanın değiştirilemez maddelerini açık veya
lacağı kuşkusuzdur. Yasama organı bu yetkisini zımnen değiştirmeye yönelen anayasa değişiklikle-
175. maddede belirtilen yöntemle kullanırken, rinin teklif şartına uygun olmadığını, bu nedenle
yetkinin her şeyden önce asli kurucu iktidar ta-
denetleyebileceğini ifade etmiştir.
rafından kullanılmasına izin verilen bir yetki
olması gerektiği açıktır. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 2012 yılında
Anayasa’nın 4. maddesinde “Anayasanın 1 inci verdiği bir kararı ile bu yöndeki içtihadından vaz-
maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet ol- geçtiğini söyleyebiliriz. 6216 sayılı kanunun 36.
duğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesinde- maddesi, anayasa değişikliklerinin şekil yönünden
ki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi denetiminin kapsamını “Anayasa değişikliklerinde
hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğuna ve ivedilik-
edilemez” denilmek suretiyle, 175. maddede be- le görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı; hu-
lirlenen yetkinin kullanılamayacağı, kullanılsa suslarıyla sınırlıdır. (1)” ifadeleriyle düzenlemiştir.
dahi hukuken geçerli olamayacağı alanlar açıkça Kanunun açık hükmü değerlendirildiğinde, “teklif
belirlenmiştir. şartının” sadece “teklif çoğunluğu” ile sınırlandırıldı-
Anayasa’nın 148. maddesinde öngörülen teklif ğı, bunun dışında herhangi bir hususun göz önün-
ve oylama çoğunluğuna uyulmaksızın ger- de bulundurulamayacağı sonucuna ulaşılacaktır.
çekleştirilecek bir Anayasa değişikliği huku- Konu Anayasa Mahkemesinin önüne getirilmesine
ken geçerli olamayacağı gibi, değiştirilmesi rağmen, Anayasa Mahkemesi 1/3/2012 tarihli ve
teklif edilemeyecek bir Anayasa kuralına
E.: 2011/59, K.: 2012/34 sayılı Kararı ile kanunun
yönelik değişiklik teklifi yasama organının
bu hükmünün Anayasa’ya aykırı olmadığına hük-
yetkisi kapsamında bulunmadığından, yet-
kisiz olduğu bir alanda yasama faaliyetine metmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
hukuksal geçerlilik tanımak da mümkün de-
ğildir. (…) “Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 148. maddesin-
de, Anayasa değişikliği ile ilgili olarak şekil de-
Anayasa’nın 175. maddesine göre kullanılacak
netiminin “teklif ve oylama çoğunluğu” şeklinde
Anayasa’yı değiştirme yetkisinin, hukuksal geçer-
ifade edildiği ancak, Kanun’da bu ifade değiştiri-
lilik ve etkinlik kazanabilmesi için Anayasa’nın
lerek, “teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğuna”
4. maddesinde teklif edilemez olarak belirlenen
şekline dönüştürüldüğü ve teklif de oylama da
hükümlere ilişkin olmaması, teklif ve oylama ço-
“çoğunluğa” bağlandığı, Anayasa Mahkemesinin
ğunluğuna uyularak ve nihayetinde ivedi görüşme
Anayasada yer alan “teklif ve oylama çoğunluğu”

198
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ifadesini, yorumlayarak “teklif ” ibaresini “teklif Parlamento Kararlarının Anayasaya


çoğunluğu”ndan farklı ve bağımsız olarak de- Aykırılığının Denetimi
ğerlendirdiği, Anayasa Mahkemesi kararlarının,
yasama, yürütme ve yargı organları ile idare Parlamento kararlarının denetimi, 1982 Anaya-
makamları, gerçek ve tüzelkişileri bağladığı, ka- sasına göre, Anayasa Mahkemesinin istisnai yetkisi
nun koyucunun da bu kurala uyması gerektiği, olarak gözükmektedir. Bunlar, yasama dokunulmaz-
yasama yetkisi kullanan TBMM’nin de kaynağı- lığın kaldırılmasına ve T.B.M.M. üyeliğinin düşme-
nı Anayasa’dan almayan Devlet yetkisi kullana- sine ilişkin kararlardır (KABOĞLU, 2005: 337).
mayacağı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 148. Anayasa Mahkemesi, hukuki anlamda bir par-
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
lamento kararı olan TBMM İçtüzüğü’nün mad-
Kanun’un 36. maddesinde, şekil bakımından ip- delerinin de Anayasaya uygunluk denetimini
tal davası ve sınırları düzenlenmiştir. Maddenin yapmaktadır. TBMM İçtüzüğü, değişikliğe ilişkin
(1) numaralı fıkrasında, Anayasa değişiklikle-
teklifi, Anayasa Komisyonu tarafından incelendik-
rinde şekil denetimi teklif çoğunluğuna, oylama
ten sonra Genel Kurul’da görüşülerek değiştirilir.
çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şar-
tına uyulup uyulmadığı ile sınırlandırılmıştır. Resmî Gazete’ye yayımlanarak yürürlüğe girer.
Anayasa değişikliklerinin şekil denetiminin nasıl Buna karşın eylemli iç tüzük değişikliği, İçtüzük’te
yapılacağına ilişkin 36. maddedeki düzenleme öngörülen değiştirilme yöntemlerine uyulmayarak
oldukça açık ve yoruma ihtiyaç duymayacak bir TBMM işlemleri ile içtüzüğün eylemli olarak değişti-
düzenlemedir. Kanun koyucu bu kural ile Anaya- rilmesidir. (TOPAL, 2010: 36-37)” Hatta Anayasa
sa değişikliklerinin şekil denetiminde göz önünde Mahkemesi 1991 yılından itibaren eylemli içtüzük
bulundurulması gereken “teklif ” edilebilme şar- değişikliklerinin dahi denetimini yapmıştır. 1991
tına Anayasa’nın 175. maddesindeki gibi sayısal yılına kadar dar yorum yöntemiyle çok sınırlı bir
bir anlam yükleyerek bu maddedeki düzenlemeye şekil denetimi yapan Anayasa Mahkemesi, 1991
paralel bir kurala yer vermiştir. yılında geliştirdiği bir içtihadıyla yeniden 1961 dö-
… neminde olduğu gibi şekil denetimi yapmaya baş-
Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında, lamıştır. Bu yorumla, eylemli içtüzük kuralı olarak
Anayasa değişikliklerinde şekil bakımından de- adlandırılan uygulamalar içtüzük değişikliği sayıl-
netimin “teklif ve oylama çoğunluğuna, ivedilikle mış ve tıpkı bir içtüzük değişikliği yapılmışçasına
görüşülemeyeceği” şartına uyulup uyulmadığı Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmiştir.
hususları ile sınırlı olduğu belirtilmiştir. Fıkrada 2007 tarihli bir kararında AYM, eylemli içtüzük
ifade edilen “teklif ve oylama çoğunluğu” ibare-
değişikliklerinin denetiminin gerekçesini şu şekilde
sindeki “çoğunluk” lafzı dil bilgisi kuralları dik-
kate alındığında sadece oylama kavramına mün-
ortaya koymaktadır:
hasır olmayıp aynı zamanda teklif kavramıyla
da ilgilidir. Bu nedenle Anayasa’nın 148. mad- “Anayasa’nın 85. maddesinde sözü edilen ya-
desinde Anayasa değişikliklerinin esas yönünden sama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya
denetimine yer verilmediği gibi bunların biçim milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM ka-
yönünden denetimleri de, teklif çoğunluğuna, oy- rarları ile Anayasa’nın 148. maddesinde belir-
lama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği tilen TBMM İçtüzüğü’nün, hukuki nitelikleri
şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı bakımından birer parlamento kararı oldukla-
tutulmuştur. rında duraksama bulunmamaktadır. Anayasa’da
sayılarak gösterilen bu kararlar dışında kalan
Ayrıca, dava konusu kuralın yer aldığı 36. mad-
parlamento kararları kural olarak Anayasa’ya
dedeki düzenlemenin Anayasa’nın 148. ve 175.
uygunluk denetimine bağlı tutulamamakta ise
maddelerindeki düzenlemelerle aynı olduğu ve
de, Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında
bu maddelerde sayma yöntemiyle belirlenen ko-
belirtildiği gibi, iptali istenilen bir yasama tasar-
şullardan eksik veya farklı bir denetim koşuluna
rufunun Anayasal denetime bağlı tutulabilecek
yer verilmediği açıktır.”
nitelikte olup olmadığı saptanırken sadece, onun
bu tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl ni-

199
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

telendirildiğine ve hangi ismin verildiğine veya Bu içtihat 2008 yılında yeniden değiştirilmiş ve
bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldı- 1982 uygulamasının başlangıcına geri gidilmiştir;
ğına bakılması yeterli olmayıp, yapılış yöntemi yani günümüzde Anayasa Mahkemesi, İçtüzük ku-
ve adı ne olursa olsun hukuksal niteliği, etkisi rallarına aykırı bir uygulamanın belli bir süreklilik
ve doğurduğu sonuçlar da gözetilmelidir. Yapı- arz etmesi durumunda bunu eylemli içtüzük de-
lacak değerlendirme sonucunda, iptali istenilen
ğişikliği saymaktadır (BAKIRCI, 2014: 258-259).
tasarrufun, Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca
Anayasa Mahkemesi’nin denetim alanına giren
kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ile aynı
değer ve etkide bir işlem olduğu kanısına varı- Kural olarak bütün Cumhurbaşkanlığı karar-
lırsa bu işlem Anayasa Mahkemesi’nce denetle- nameleri yürürlüğe girdikleri andan itibaren
nebilir. Aksi halde, hukuksal nitelikleri, etkileri anayasaya uygunluk bakımından Anayasa Mah-
ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından,
kemesinin denetimine tabi tutulmakla beraber,
Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi tutulan
Anayasanın 148.maddesi gereğince, olağanüstü
kanun, KHK ve TBMM İçtüzüğü ile eşdeğerde
bulunan ve bu nedenle de belirtilen işlemlere hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan
özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip, hukuki var- kararnameler denetim dışındadır.
lık kazanması gereken bazı yasama tasarrufları,
farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine dâhil
1982 ve 1962 Anayasalarının her ikisinde de
edilerek Anayasa’ya uygunluk denetiminin kap-
düzenleme alanı bulan özel önemi sebebi ile Mec-
samı dışına çıkarılabilir.
lis İçtüzüğünün denetimi de Anayasa Mahkemesi
Bu durumda adı yeni bir içtüzük düzenlemesi
tarafından sağlanmaktadır. Yine her iki anayasada
veya değişikliği olmadığı ve içtüzük yapılması
ortak olduğu üzere Milletlerarası Antlaşmalar Ana-
ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı
halde değer ve etkisi bakımından birer içtüzük yasa Yargısının denetimi dışındadır.
kuralı niteliğinde olan TBMM kararları ana- Son olarak, bir hukuk normunun Anayasa
yasal denetime bağlı tutulabilir. Değer ve etki- Mahkemesi tarafından denetlenebilmesi için o
leri bakımından aralarında fark bulunmayan normun yürürlükte olması gerekir. Ayrıca Anayasa
yasama tasarruflarının aynı yargısal denetime Mahkemesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, Ana-
bağlı tutulmaları hukuk devleti olmanın da ge- yasa Mahkemesi bir işlemin, anayasaya uygunluk
reğidir. (AYM Kararı, E. 2007/45, K. 2007/54, denetiminin kapsamına giren bir işlem olup olma-
1/5/2007)”
dığının belirlenmesinde işlemi yapan organın nite-
lendirmesi ile bağlı değildir (GÖREN, 2006: 286).

Yaşamla İlişkilendir

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Hakkında Kanun’a 3/4/2013 tarihli ve 6456 sa-


yılı Kanun’un 27. maddesiyle eklenen ek 2. mad-
Esas Sayısı :2018/70 denin üçüncü fıkrasının “…Sivriada’da yapılacak
Karar Sayısı : 2019/54 olan planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile di-
ğer düzenlemeler 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı
Karar Tarihi : 26/6/2019
Kıyı Kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer
R.G. Tarih – Sayı : 24/7/2019 – 30841 alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir.” bö-
lümünün Anayasa’nın 2., 5., 10., 11., 43., 56.,
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay 63. ve 125. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek
Altıncı Dairesi iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar
İTİRAZIN KONUSU: 8/6/1994 tarihli verilmesi talebidir.
ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap- OLAY: Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı
İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması plan notu değişikliğinin iptali için açılan davada

200
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ka- maları ile diğer düzenlemelerde başta 3621 sayılı
nısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur. Kanun hükümleri olmak üzere diğer mevzuatta
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ yer alan kısıtlama ve prosedürler uygulanmaya-
caktır. Bu durumda 3621 sayılı Kanun’da yer
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı
alan; kıyılarda, sahil şeritleri ile doldurma ve
ek 2. maddesi şöyledir:
kurutma yoluyla kazanılan arazilerde yapılaşma
“Ek Madde 2- (Ek: 3/4/2013-6456/27 md.) yasağına, yapılabilecek yapı ve tesislerle ilgili ge-
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yassıada ve tirilen kısıtlamalara, kıyı ve sahil şeritlerinde kazı
Sivriada’da bu Kanun kapsamında, 4 üncü madde- yapılamamasına, atık ve artık dökülememesine,
nin üçüncü fıkrasındaki düzenlemeye tabi olmak- kıyı ve sahil şeritlerindeki imar planlarının Ka-
sızın, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluş- nun ve Kanun’a dayanılarak çıkarılacak yönetme-
larına veya üst kuruluşlarına doğrudan sözleşme lik hükümlerine aykırı olamamasına ilişkin kural-
yapma suretiyle kültürel ve turizm amaçlı yatırım lar Sivriada’da yapılacak planlama, imar ve inşaat
ve hizmetler yaptırabilir. uygulamaları ile diğer düzenlemeler bakımından
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşla- uygulanmayacağı gibi getirilen muafiyetlerin bir
rı veya üst kuruluşları, bu madde kapsamındaki ya- sonucu olarak bu kurallara ilişkin uygulamaların
tırım ve hizmetleri kendileri yapabileceği gibi başka kontrolü ile ceza hükümlerinin uygulanması da
şirketler vasıtasıyla da yapabilirler. Bu şirketlerin mümkün olmayacaktır.
daha önce yap-işlet-devret projesi üstlenmiş olması 7. Öte yandan 3/5/1985 tarihli ve 3194 sa-
bu madde kapsamında yeni bir proje yüklenilmesi- yılı İmar Kanunu’nun 1. maddesinde Kanun’un
ne engel değildir. amacı, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaş-
Yassıada ve Sivriada’da yapılacak olan plan- maların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uy-
lama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer dü- gun teşekkülünü sağlamak olarak belirtilmiştir.
zenlemeler 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Bunun gerçekleşebilmesi, imar planlarının dü-
Kanunu hükümlerine ve diğer mevzuatta yer zenlemelerde öngörülen yöntem, esas ve sınırla-
alan kısıtlama ve prosedürlere tabi değildir.” malara uyulmak suretiyle hazırlanması, onaylan-
II. İLK İNCELEME ması ve değiştirilmesi hâlinde mümkün olacaktır.
Sivriada’da ise kural gereği Kanun’daki imar plan-
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümle-
larının hazırlanması, yapılması, değiştirilmesi ve
ri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN,
onaylanması için gerekli usul ve şekil kuralları
Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR, Ser-
ile diğer kısıtlamalar uygulanmayacaktır. Dola-
ruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Re-
yısıyla kural, onay makamının imar planlarının
cep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hica-
mevzuata, o yerin ihtiyaçlarına, imar planından
bi DURSUN, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin
beklenen kamusal amaca hizmet edip etmeyeceği
GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ,
gibi hususlarda yapılacak denetimi ortadan kal-
Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in
dırmaktadır.
katılımlarıyla 17/5/2018 tarihinde yapılan ilk in-
celeme toplantısında öncelikle sınırlama sorunu B. İtirazın Gerekçesi
görüşülmüştür.(...) 8. Başvuru dilekçesinde özetle; Prens Adala-
III. ESASIN İNCELENMESİ rının en uzağı olan, 183.875 m2 yüz ölçümüne
sahip tek parselden oluşan ve mülkiyeti Hazine
5. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cengiz
adına kayıtlı Sivriada’nın Millî Savunma Bakan-
ERTEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin
lığı adına yapılan tahsisinin 2012 yılında kaldırı-
rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan
larak kültür ve turizm amaçlı kullanılmak üzere
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsisinin yapıldı-
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra ge-
ğı, Prens Adalarının tamamı gibi doğal ve tarihî
reği görüşülüp düşünüldü:
sit alanı olan Sivriada’nın 2013 yılında tarihî sit
A. Anlam ve Kapsam özelliği taşımadığına karar verildiği, Sivriada’da
6. İtiraz konusu kural uyarınca Sivriada’da kültür ve turizme ilişkin kamu projesinin gerçek-
yapılacak olan planlama, imar ve inşaat uygula- leştirilmesi amacıyla 3996 sayılı Kanun’un ek 2.

201
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

maddesinin ihdas edildiği, kural dayanak alın- uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi
mak suretiyle hazırlanan plan ve projeler incelen- gerekir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağ-
diğinde kişilerin Sivriada kıyılarından serbestçe lantılı olup birey, kanundan belirli bir kesinlik
yararlanma hakkının ortadan kaldırılmasının içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hu-
kaçınılmaz olduğu, 3621 sayılı Kanun ile sınırlı kuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını,
yapılabileceği belirtilen yapıların kamu yararına bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdi-
aykırı olacak şekilde bu sınırlar dikkate alınmak- ğini bilmesini zorunlu kılmaktadır. Birey ancak
sızın inşa edilebileceği, kuralın tarih, kültür ve bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri
tabiat varlıklarının korunması amacıyla anayasal öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Huku-
düzenlemeler çerçevesinde çıkarılan 21/7/1983 ki güvenlik ilkesi, bireylerin tüm eylem ve işlem-
tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları- lerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de
nı Koruma Kanunu’nun getirdiği kısıtlayıcı dü- yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu ze-
zenlemeleri ve prosedürleri de bertaraf edeceği, deleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Sivriada’da yapılacak imar düzenlemelerinin imar 11. Anayasa’nın 43. maddesinde “Kıyılar,
mevzuatına uygun olma koşulunun ortadan kal- Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır./ Deniz,
dırılması nedeniyle söz konusu düzenlemelerin göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını
mevzuata uygunluğunun idari kurullarca dene- çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelik-
timinin imkânsız kılınacağı ve bu suretle imar le kamu yararı gözetilir./Kıyılarla sahil şeritlerinin,
hukukunda denetimsiz bir alanın oluşmasına kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu
yol açılacağı, bu durumun ise idarenin hukuksal yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla
sınırlar içinde kalıp kalmadığının denetlenmesi- düzenlenir” denilmektedir.
ni güçleştireceği, devletin bu konudaki gözetim
12. Kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu
ve denetim görevini yerine getirmesine engel
altında olması, buraların özel mülkiyete konu
oluşturacağı, nitekim yapılan son imar planıy-
olamayacağı ve doğasına uygun olarak, genellik,
la 2863 sayılı Kanun’un korunacak alanlar için
eşitlik ve serbestlik ilkeleri gereği herkesin ortak
öngördüğü imar uygulamalarının koruma bölge
kullanımına açık bulunmaları gerektiği anlamına
kurullarınca onaylanması şartının kaldırılması-
gelmektedir.
nın da bunun açık bir göstergesi olduğu, kuralla
Sivriada’nın 3621 sayılı Kanun ve imar mevzuatı- 13. Denizle kıyıların oluşturduğu doğal
nın uygulanması açısından farklı ve ayrıcalıklı bir ve ayrılamaz ilişki ve bütünlük gözetildiğinde
hukuki rejime tabi tutulmasının eşitlik ilkesiyle denizden yararlanmak, ancak kıyının kullanı-
de bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın mının herkese açık olması ile sağlanabilecektir.
2., 5., 10., 11., 43., 56., 63. ve 125. maddelerine Anayasa’nın 168. maddesinde tabii servetlerin ve
aykırı olduğu ileri sürülmüştür. kaynakların devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunduğu hükme bağlanmıştır. Anayasa kıyının
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
hukuksal konumunu, genel nitelikte tabii servet
9. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hu- ve kaynaklarla ilgili maddeler dışında bağımsız ve
kuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, ayrı bir maddede açıklamıştır. Dolayısıyla kıyılar
insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri Anayasa’da tabii servetler ve kaynaklardan biri
koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk olarak kabul edilmekle birlikte ülkemiz açısından
düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki giderek artan ekonomik ve sosyal değerler gö-
güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve zönünde bulundurularak Anayasa’nın 43. mad-
tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini desinde kıyılardan yararlanmaya ilişkin özel bir
bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir. düzenleme getirilmiştir. Bu düzenleme doğal ni-
10. Hukuk devletinin temel unsurlarından teliği itibarıyla herkesin serbestçe yararlanmasına
biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal dü- açık ve bu nedenle bir kamu malı olan kıyıların
zenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden kendisine tabii servet ve kaynak niteliği kazan-
herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer verme- dıran özelliklerini yitirmemesi ve bu özellikleri
yecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nedeniyle korunması gereğinin bir sonucudur.
nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî

202
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

14. Anayasa’nın 56. maddesinin birinci ve bulunduğundanSivriada’da yapılacak olan planla-


ikinci fıkralarında “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir ma, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzen-
çevrede yaşama hakkına sahiptir./ Çevreyi geliştir- lemeler yönünden mevcut yasal düzenlemeler-
mek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini den farklı düzenlemeler getirilebilmesi mümkün
önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” hü- olmakla birlikte söz konusu düzenlemelerin de
kümlerine yer verilmiştir. Anayasa’nın 43. ve 56. maddelerinde belirtilen
15. Buna göre çevrenin geliştirilmesi, çevre esaslara aykırı olmaması gerekir.
sağlığının korunması ve çevre kirlenmesinin ön- 19. Bu kapsamda faaliyetlerinin özelliği gere-
lenmesine yönelik tedbirleri almak devletin temel ği kıyıda yapılması zorunlu olan kamuya yararlı
ödevlerindendir. Bu amaçla devlet, çevrenin ko- yapı ve tesislerin inşası mümkün olmakla birlikte
runmasını sağlamak için etkili bir hukuk düzeni söz konusu yapı ve tesislere ilişkin yasal düzen-
oluşturmakla yükümlüdür. lemelerde Anayasa’nın kıyıların ve çevrenin ko-
16. Anayasa’nın 43. maddesi ile 56. madde- runmasına ilişkin hükümlerine uyulması zorun-
si arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Çün- ludur. Anayasa Mahkemesinin 5/1/2006 tarihli
kü denizlerin devamı olan kıyıların ve kıyıları ve E.2005/98, K.2006/3 sayılı kararında da belir-
tamamlayan sahil şeritlerinin dengeli bir çevre tildiği üzere kamu yararı amacıyla faaliyetlerinin
ile yakın ilişkisinin bulunduğu tartışmasızdır. gereği olarak kıyıda yapılması zorunlu olan yapı
Üstelik kamuya açık kıyıların ve denizlerin kir- ve tesislerin kullanımının bu zorunlulukla sınır-
lenmesinde sahil şeridinin kullanılış biçimi en lı olduğu, dolayısıyla bu yapı ve tesislerin olağan
büyük etkendir. Sahil şeritleri ve kıyılar, kişilerin ihtiyaçlarıyla ilgisi olmayan yapılaşmalara izin ve-
yararlanacağı doğal çevreyi oluşturur. Herkes, bu rilemeyeceği açıktır.
çevrede sağlıklı ve dengeli yaşama hakkına sa- 20. İtiraz konusu kuralla Sivriada’da yapıla-
hiptir. Planlama, imar ve inşaat uygulamalarında cak olan planlama, imar ve inşaat uygulamaları
herhangi bir kısıtlamanın olmadığı, çevre koşul- ile diğer düzenlemelerde başta 3621 sayılı Kanun
larına ve kamu yararı esasına göre belirlenmemiş hükümleri olmak üzere diğer mevzuatta yer alan
uygulamalar kişileri bu anayasal haktan yoksun kısıtlama ve prosedürlerin uygulanmayacağı be-
bırakacaktır. lirtilmekle birlikte söz konusu yerde yapılacak
17. Anayasa’nın yukarıda belirtilen 43. ve planlama, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer
56. maddelerinde ifadesini bulan ödevlerin so- düzenlemelerde hangi ilkelere, kurallara ve sınır-
mut tedbirlerle nasıl yerine getirileceği şüphe- lamalara tabi olunacağı düzenlenmemiştir. Bir
siz kanun koyucunun takdirindedir. Bununla başka deyişle söz konusu alanda yapılacak planla-
birlikte söz konusu ödevlerin ne şekilde yerine ma, imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzen-
getirileceğine ilişkin bir kanuni düzenleme ya- lemelerde gerek kıyı hukuku rejimi gerekse imar
pılmaksızın idarenin anayasal güvenceleri yaşa- ve diğer mevzuat rejimi yönünden tabi olunacak
ma geçirmek amacıyla daha önce kabul edilen herhangi bir kural bulunmamakta ve bu konuda
kanunlardaki kısıtlamaların dışında tutulması, denetimsiz bir alan oluşmaktadır. Bu durum ise
Anayasa’nın sözü edilen maddelerinde öngörülen Anayasa’nın 43. ve 56. maddeleri ile devlete ve-
koruma ödeviyle bağdaşmaz. rilen çevreyi ve kıyıları koruma görevinin yerine
getirilmesine engel oluşturmaktadır.
18. 3621 sayılı Kanun kapsamında kıyılar,
sahil şeritleri, doldurma ve kurutma yoluyla ka- 21. Devletin gözetim ve denetim görevini
zanılan arazilere ilişkin olarak getirilen yapı ve yerine getirmesini sağlayacak kurallara yer ve-
yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümler bu alan- rilmeksizin Sivriada’da yapılacak olan planlama,
ların doğal ve kültürel özellikleri gözetilerek ta- imar ve inşaat uygulamaları ile diğer düzenle-
bii servet ve kaynak olarak değerlerinin korun- melerin 3621 sayılı Kanun hükümleri ile diğer
ması amacına ve bu alanlardan yararlanmada mevzuatta yer alan kısıtlama ve prosedürlere tabi
öncelikle kamu yararının gözetilmesi esasının olmadığının belirtilmesi aynı zamanda hukuki
gerçekleşebilmesine hizmet etmektedir. Ancak belirsizliğe de yol açmaktadır. Söz konusu belir-
anılan hususlarda ne şekilde düzenleme yapılaca- sizliğin ortadan kaldırılması, devletin gözetim ve
ğı kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında denetim yükümlülüğünün yerine getirilebilmesi

203
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

için kurala konu yere ilişkin Anayasa’da öngö- 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım
rülen ilkelere uygun yasal düzenleme yapılması ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçeve-
zorunludur. Bu zorunluluğun gereğini yerine sinde Yaptırılması Hakkında Kanun’a 3/4/2013
getirmeyen kural Anayasa’nın 2. maddesiyle bağ- tarihli ve 6456 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle
daşmamaktadır. eklenen ek 2. maddenin üçüncü fıkrasında yer
22. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın alan “…Sivriada’da…” ibaresine yönelik yürür-
2., 43. ve 56. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir. lüğün durdurulması talebinin koşulları oluşma-
dığından REDDİNE 26/6/2019 tarihinde OY-
Kural Anayasa’nın 2., 43. ve 56. maddele-
BİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
rine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca
Anayasa’nın 5., 10., 11., 63. ve 125. maddeleri V. HÜKÜM
yönünden incelenmemiştir. 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım
IV. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçeve-
TALEBİ sinde Yaptırılması Hakkında Kanun’a 3/4/2013
tarihli ve 6456 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle
23. Başvuru kararında özetle, Anayasa Mah-
eklenen ek 2. maddenin üçüncü fıkrasında yer
kemesince verilecek kararın gecikmesi hâlinde
alan “…Sivriada’da…” ibaresinin Anayasa’ya ay-
itiraz konusu kuralın uygulanması nedeniyle hem
kırı olduğuna ve İPTALİNE 26/6/2019 tarihin-
kamusal hem de yargısal anlamda telafisi güç
de OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek
yürürlüğünün durdurulması talep edilmiştir.

Öğrenme Çıktısı
1 Anayasaya uygunluk denetiminin tanımını yaparak niteliğini ve kapsamını ortaya
koyabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de Anayasa Mahke-


mesi, anayasa değişiklikleri- Kanunların anayasaya uy- Kanun hükmünde kararna-
ni yalnızca şekil bakımından gunluğunun denetimi ile melerin denetimi noktasında
denetleyebilmesine karşın hukukun üstünlüğü arasında Anayasa Mahkemesi’nin dik-
2008 yılında bu yetkisini ne nasıl bir ilişi bulunmaktadır? kat ettiği kriterleri anlatınız.
şekilde genişletmiştir?

ANAYASAYA UYGUNLUK DENETİMİNİN KAPSAMI VE ANAYASAYA


UYGUNLUK BAKIMINDAN DENETİM ŞEKİLLERİ
Anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı iki şekilde belirlenmekte olup bunlar şekil ve esas bakımın-
dan denetimlerdir. Bu husus 1982 Anayasasının 148.maddesinde düzenlenmiştir.

Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı


Anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı aşağıdaki şekildedir.

204
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Esas Bakımından Denetim minde, bunlara ilaveten anayasa değişikliklerinin


Eğer bir kanun ya da diğer normların muhte- yargısal denetimi de söz konusu olmaktadır.
vası anayasa ile çatışıyorsa ortada anayasaya aykırı- 1982 Anayasası’na göre kanunlar, olağan dö-
lık vardır. Mahkemenin esas bakımından yapacağı nem cumhurbaşkanlığı kararnameleri, anayasa de-
denetim, hukukilik denetimi ile sınırlı olmalıdır. ğişiklikleri şekil bakımından denetime tabidir.
Ancak Anayasa Mahkemesinin siyaset ile hukukun Toplanma ve karar yeter sayıları, görüşme sa-
kesiştiği bir alanda görev yapan organ olması sebe- yısı ve süresi, görüşmeler arasında öngörülen za-
bi ile, hukukilik ve yerindelik denetimi her zaman man dilimi, oylamanın usule uygun olarak yapılıp
kolay bir şekilde ayrılamayabilinir. yapılmadığı gibi konular, Anayasa Mahkemesinin
Bir kanunun ya da diğer hukuk normlarının denetim sırasında öncelikle üzerinde durduğu ko-
esas bakımından denetimi sırasında anayasaya ay- nulardır (KABOĞLU, 2005: 350).
kırılığı, çeşitli biçimlerde tezahür etmektedir. Ör-
neğin, anayasanın amir hükmüne göre seçimler an-
Anayasa Mahkemesinin
cak savaş sebebi ile bir yıl geriye bırakılabilir. Şayet
ortada savaş yokken seçimler bir yıl geriye bırakılır- Uygulayacağı Ölçü Normlar
sa burada “sebep” yönünden anayasaya aykırılık söz Anayasa Mahkemesinin, anayasaya uygunluk
konusu olur. Yine bilindiği üzere, yasama organı denetimi sırasında uygulayacağı ilk ve temel ölçüt
istediği kadar ayrıntıya girerek bir konuyu, kanun anayasanın ta kendisidir. Ayrıca anayasanın başlan-
şeklinde düzenleyebilmektedir. Bu duruma “Ya- gıç normları da ölçüt olarak kabul edilmektedir.
samanın Genelliği” denmektedir. Ancak, yasama Denetimde kullanılan ölçüt normlar anayasanın
organını sadece bir durum engelleyebilmektedir. kendisi ile sınırlı olmayıp diğer bütün denetim
Bu da anayasanın ta kendisidir. Eğer yasama organı ölçütlerinin tümüne birden “Anayasa Bloğu” den-
anayasaya aykırı bir kanun çıkarırsa yani yasama mektedir. Anayasa Bloğunun ne anlama geldiği
organı takdir yetkisini anayasaya aykırı olarak kul- doktrinde tartışılsa da genel olarak; hukukun genel
lanacak olursa, burada anayasaya aykırılık “konu’’ ilkeleri, Atatürk ilke ve inkılâpları ve insan hakla-
bakımından söz konusu olur. rına ilişkin sözleşmeler bu durum için kıstas alın-
maktadır (YÜZBAŞIOĞLU, 1993: 45 vd).

Anayasaya Uygunluk Bakımından


dikkat
1982 Anayasası’na göre kanunlar, olağan dönem Denetimin Şekilleri
cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kanun hükmün- Anayasa Mahkemesi, anayasaya uygunluk de-
de kararnameler ile TBMM içtüzüğü esas bakımın- netimini iki şekilde yapar. Bunlar Somut Norm ve
dan denetime tabidir. Soyut Norm Denetimleridir.

Soyut Norm Denetimi (İptal Davası)


Şekil Bakımından Denetim
Gerek 1961 (m.149) gerek 1982 (m.150) Ana-
Anayasa Yargısında şekli bakımından denetim yasalarında “ İptal Davası’’ olarak adlandırılan
konusunda en güzel tanımı Anayasa Mahkemesinin soyut norm denetimi, Anayasada belirtilen bazı
kendisi yapmaktadır. Buna göre, “şekil bakımından organların bir kanun aleyhine Anayasa Mahkeme-
denetim, mevzuatın anayasa ve içtüzükle öngörülmüş sinde dava açmalarıyla gerçekleştirilen denetimdir.
bulunan usul ve şekil kurallarına uygun biçimde ya- Kanunun uygulandığı somut bir dava ya da olay
pılıp yapılmadıklarının denetimidir.’’ (AYM Kararı, yoktur. Anayasaya aykırılık ve iddiası ve denetimi,
E.1987/9, k.t. 18.06,1987, AMKD–23, s.285) herhangi bir dava ile ilgili olmaksızın, soyut olarak
Bu denetim şeklinin, esas bakımından dene- gerçekleştirildiği için, buna Soyut Norm Denetimi
timden önemli bir farkı söz konusudur. Esas ba- (iptal davası) denilmektedir.
kımından denetim; kanunlar, Cumhurbaşkanlığı Bu dava çeşidi, kapsamlı bir denetim sağlar. Bu
kararnameleri, parlamento kararları ve içtüzük için yargılamada yasa ve yasanın tek tek kuralları, Ana-
yapılabilmektedir. Oysa şekil bakımından deneti- yasanın tüm normlarına uygunlukları bakımından

205
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

denetime tabi tutulur. Ancak bu başvuru yolunu 1982 Anayasasında 2017 yılında yapılan de-
harekete geçirme hakkı, küçük bir çevreye tanın- ğişiklikten önce ise durum daha da kısıtlı bir hal
mıştır (GÖREN, 2006: 269). almıştır. Buna göre organ davası tümüyle kaldırı-
İptal davasının genel korunma davası ve organ lırken, iptal davasını açacak süjelerde de sınırlama
davası olmak üzere iki çeşidi vardır. Genel korunma yapılmıştır. İptal davasını; ancak Cumhurbaşkanı,
davası, belli bir menfaat şartı aranmaksızın, yetkili iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları ile
kılınan kişi veya organlarca açılan davadır. Organ TBMM üye tamsayısının beşte biri tutarında mil-
davası ise, belirli organ veya kurumlar tarafından, letvekili açabilmektedir. Ayrıca şekil bakımından
kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren durumlarda denetim yönünden dava açabileceklerin sayısı daha
kanunların anayasaya aykırılığından bahisle açılan da sınırlandırılmıştır. Şekil bakımından denetim
davadır (ATAR, 2002: 328). 1961 Anayasasında davasını açma yetkisi sadece Cumhurbaşkanı ile
her iki yolda tatbik alanı bulmuşken 1982 Ana- meclis üye tamsayısının beşte biri sayısındaki mil-
yasasında organ davası ile ilgili düzenlemelere yer letvekiline tanınmıştır. Ancak bu sınırlı denetim
verilmemiştir. sadece kanunlar ve anayasa değişiklikleri ile ilgili-
dir. Başka bir deyişle, kanun hükmünde kararna-
6771 Sayılı Kanun’un 16/B maddesi ile
meler ve Meclis İçtüzüğü ile ilgili yapılacak şekli
Anayasa’nın 148 inci maddesinin birinci fıkrasında
denetimle ilgili dava açma yetkisi, Cumhurbaşkanı
yer alan “kanun hükmünde kararnamelerin” iba-
veya belli sayıda milletvekili ile sınırlı değildir.
releri “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin” şek-
linde değiştirilmiştir. Yine 6771 Sayılı Kanun’un 6771 Sayılı Kanun’un 16/B. maddesiyle
16/A maddesiyle ise Anayasa’nın 148 inci mad- Anayasa’nın 150. maddesindeki “iktidar ve ana-
desinin birinci fıkrasında yer alan “, sıkıyönetim” muhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Bü-
ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Böylece yük Millet Meclisi” ibaresi “Türkiye Büyük Millet
madde metni şu hale gelmiştir: “Anayasa Mahke- Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti gru-
mesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamele- buna” şeklinde değiştirilmiştir. Böylece sistemde
rinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün artık iktidar ve anamuhalefet partileri bulunmadı-
Anayasa’ya şekil ve esas bakımından uygunluğunu ğından dava açma yetkisi de mecliste en çok üyeye
denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. An- sahip olan iki siyasi parti grubuna geçmiştir. En
cak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan çok üyeye sahip olan iki siyasi parti meclis grupla-
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas ba- rınca açılacak iptal davası, grup genel kurullarının
kımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile alacakları ka-
Mahkemesinde dâva açılamaz.” rar üzerine, grup başkanları veya vekilleri tarafın-
dan açılır.
Dava Açma Yetkisi
1961 Anayasasının ilk hâline göre dava açma
yetkisi; Cumhurbaşkanına, son milletvekili se- dikkat
çimlerinde oyların en az yüzde onunu alan veya Hemen belirtmek gerekir ki 6771 Sayılı Kanun’un 2.
TBMM’de temsilcisi bulunan siyasi partilere ile Maddesiyle Anayasa’nın 75 inci maddesinde yer alan
yasama meclislerinden birinin üyelerinin altıda bi- “beşyüzelli” ibaresi “altıyüz” şeklinde değiştirildiğinden
rine aitti. 1971’de yapılan değişiklikle bu sayı azal- beşte bir tutarındaki üye artık 120 milletvekili olacaktır.
tılmış, mecliste temsilcisi bulunan tüm partiler ye-
rine, yasama meclislerinde siyasi parti gruplarının
ve TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin dava Dava Açma Süresi
açabilecekleri kabul olunmuştur. Dava açma süreleri, değerlendirmeye aldığı-
Ayrıca yine 1961 Anayasası ile “Organ Davası’’ mız iki anayasada farklı olarak düzenlenmiştir.
kabul edilmiştir. Organ Davası ise, kendi varlık ve Buna göre, 1961 Anayasasında dava açma süresi
görev alanlarını ilgilendiren durumlarda belli ku- Resmî Gazete’de yayımdan itibaren doksan gün
rumların kullandığı dava açma yetkisidir. Bu ku- iken, 1982 Anayasasında bu süre altmış güne in-
rumlar; Yüksek Hâkimler Kurulu, Yargıtay, Danış- dirilmiştir. Bu düzenlemede amaçlanan, anayasaya
tay, Askeri Yargıtay ve üniversiteler idi. aykırı görülen bir hükmün uzun süre uygulanma-

206
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

sını önlemektir. Ayrıca yine 1982 Anayasasına göre Somut norm denetiminin dünyadaki uygula-
şekil ve esas bakımından denetim arasında da süre malarına baktığımızda, bu denetimin, davaya bak-
bakımından farklılık vardır. Şekil bakımından de- makta olan mahkemenin bizzat kendisi tarafından
netim sebebi ile açılacak iptal davası, iptali istenen yapıldığını da görebiliriz. Ancak bu durum, 1982
kanun ya da anayasa değişikliğinin Resmi Gazete- Anayasamız için söz konusu değildir. Somut norm
de yayınlandığı tarihten itibaren on gündür. Esas denetimi, soyut norm denetimi gibi Anayasa Mah-
bakımından denetim ve kanun ile anayasa değişik- kemesi tarafından yapılmaktadır. 1961 Anayasa-
likleri hariç şekli bakımından denetim ise yukarıda sında ise davayı gören mahkemeye bu hak sınırlı
belirlenen genel dava açma süresi olan altmış güne olarak verilmiş idi.
tabidir. Son olarak, Anayasa Mahkemesinin verdiği 1982 Anayasasının 152. maddesinin ilk fıkrasına
bir karar çerçevesince, dava açma süresinin hesap- göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulana-
lanmasında, Resmi Gazetede yayınlanma gününün cak bir kanunun ya da Cumhurbaşkanlığı kararna-
de hesaba dâhil edilmesi gerekmektedir (AYM Ka- melerinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya
rarı, E. 1964/5, K. 1964/45, 8.12.1966, AMKD., taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının
S.4, s.274). ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi-
nin bu konuda vereceği karar kadar davayı geri bı-
Dava Açmada İzlenecek Yol rakır. Bu hüküm 1961 Anayasasının 151. maddesi-
nin ilk fıkrası ile hemen hemen aynıdır. Yalnız 1961
İptal Davası dilekçesi, Anayasa Mahkemesi Ge-
metninde sadece kanundan söz edildiği halde, 1982
nel Sekreterliğince kaleme havale edildiği tarihte
metninde buna Cumhurbaşkanlığı kararnameleriler
iptal davası açılmış sayılır. Genel Sekreterlikçe da-
de eklenmiştir. Ancak şüphesiz ki, 1971 Anayasa
vayı açana, davanın açıldığına dair bir belge verilir.
değişikliği ile kanun hükmünde kararname mües-
Dava açanlar, anayasaya aykırılığını ileri sürdükleri
sesi kabul edildikten sonra, bunlara karşı da Somut
hükümlerin anayasanın hangi maddelerine aykı-
norm denetimine başvurulması mümkün olmuştur.
rı olduğunu dilekçelerinde belirtmek zorundadır.
Anayasada 2017 yılında 6771 Sayılı Kanun ile yapı-
Mahkeme on gün içerisinde dilekçenin belirtilen
lan değişiklikle de kanun hükmünde kararnameler
hususları içerip içermediğini inceler ve bir eksik-
ortada kalkmış, bu maddedeki kanun hükmünde
lik varsa, dilekçe sahibine, eksikliği gidermesi için
kararnameler ibareleri Cumhurbaşkanlığı kararna-
on beş günü geçmeyecek şekilde süre verir. Veri-
meleri şeklinde değiştirilmiştir. Dolayısıyla Cum-
len süre içerisinde eksiklikler tamamlanmazsa dava
hurbaşkanlığı kararnamelerine karşı somut norm
açılmamış sayılır.
denetimi yoluna gitmek mümkün hâle gelmiştir.
Ayrıca Anayasa metninde TBMM İçtüzüğünden söz
Somut Norm Denetimi (İtiraz Yolu) edilmemektedir.
Mahkemelerde görülmekte olan bir dava sıra- Somut norm denetiminin şartları ise; davaya
sında, taraflardan birinin ya da mahkeme makamı- bakmakta olan mahkeme, bakılmakta olan bir dava
nın uyuşmazlığın çözülmesinde uygulanacak kanu- bulunması, uygulanacak norm ve iddianın ciddili-
nun ya da belirli bir hükmünün anayasaya aykırı ğidir. Bunları sırasıyla inceleyelim.
olduğunu ileri sürmesi hâlinde işlemeye başlayan
yargısal denetime itiraz yolu denmektedir.
Davaya Bakmakta Olan Mahkeme
Somut norm denetiminin, soyut norm deneti-
Anayasamızın 152. maddesine göre, anayasaya
mine göre çeşitli farklılıkları söz konusudur. Ön-
aykırılık iddiası ancak davaya bakmakta olan mah-
celikle, soyut norm denetiminde herhangi bir ka-
kemede görülmekte olan bir dava nedeniyle ileri
nun hakkında bu yola başvurulurken somut norm
sürülebilmektedir. Somut norm denetimine başvu-
denetimine ancak görülmekte olan bir davada uy-
rabilecek olanlar yalnızca mahkemelerdir. Davanın
gulanacak norm için başvurulabilir. Ayrıca soyut
taraflarının başvurma hakları yoktur.
norm denetiminde, bu yola başvuracak kişiler ve
bu kişilerin bu başvuruyu yapacağı süreler kanunda Anayasa Mahkemesine göre mahkeme, her tür-
sınırlı olarak belirlenirken somut norm denetimin- lü adli, idari … davalara bakmakta olan, hâkim
de ilgili yargılamada taraf olan herkes tarafından ve niteliğindeki kişilerden kurulu, yargı yetkisine sa-
her zaman için bu yol kullanılabilinir. hip, taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasını nihai

207
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

hüküm vermek şartıyla çözümleyen her türlü mer- işlemlerini kesin hükme bağlama faaliyetinde bu-
ciidir (AYM Kararı, E. 1967/15, KT.30.05.1967, lunduğundan dolayı Sayıştay’ın anayasanın 152.
AMKD., S.5, s.119). Vergi itiraz ve temyiz komis- maddesi uyarınca “davaya bakmakta olan mahke-
yonları, il ve ilçe seçim kurulları, hakemler gibi me’’ olması gerektiği yönündeydi, Anayasa Mah-
görevi uyuşmazlık çözmek olsa bile, bu kişilerin kemesi, ilk defa 2013 yılında verdiği bir kararla
Anayasa Mahkemesine somut norm denetimi ile Sayıştay’ı davaya bakmakta olan Mahkeme olarak
başvuruları söz konusu olmamaktadır. Öte yandan görmüş ve içtihadını değiştirmiştir (AYM Kararı,
Anayasa Mahkemesi 1967 tarihli bir kararında yar- E. 2011/21, K. 2013/36, 28.2.2013, R.G. Tarih-
gılama yaptıkları bahsiyle İcra Tetkik Mercilerini, Sayı : 06.03.2014-28933). Böylece artık Sayıştay’da
kendisine bu denetim yolu ile başvurabilecek mah- görülen bir hesap uyuşmazlığında uygulanacak ku-
kemelerden saymaktadır. Yargıtay’ın temyiz incele- ralın somut norm denetiminin yapılması mümkün
mesindeki durumu ise farklıdır. Anayasa Mahke- hâle gelmiştir.
mesine göre Yargıtay temyiz incelemesi yaparken Uyuşmazlık Mahkemesinin ise, anayasanın
152. maddedeki mahkeme statüsündedir. 152. maddesine göre davaya bakan mahkeme sayı-
lıp sayılamayacağı konusu tartışmalıdır. Buna göre,
Uyuşmazlık Mahkemesi, hüküm uyuşmazlıkların-
da davanın esası hakkında karar verdiği için bu tür
uyuşmazlıklarda davaya bakan mahkeme olarak sa-
yılması gerekmektedir.

Bakılmakta Olan Dava


Somut norm denetiminin olmazsa olmaz ko-
şuludur. Dava sonuçlanmamış ve esas hakkında da
hükmün verilmemiş olması gerekmektedir. Buna
karşılık, itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine baş-
vurulduktan sonra, herhangi bir sebeple davanın
Resim 6.2 Somut norm denetimine tarafların başvuru
ortadan kalkması durumunda itiraz başvurusu
yapabilme imkanı bulunmamaktadır.
düşmez. Anayasa Mahkemesi bu gibi durumlarda
önüne gelen normun anayasaya uygunluğunu de-
Anayasa Mahkemesinin durumu ise biraz karı- netlemeye devam eder (ATAR, 2002: 336).
şıktır. Buna göre, Anayasa Mahkemesi kararlarında Anayasa Mahkemesi, ayrıca yoğun tartışmala-
Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan ve parti kapat- ra sebebiyet verdiği üzere meseleyi kendisine in-
ma davalarında 152. maddede sayılan mahkeme tikal ettiren mahkemenin görevli mahkeme olup
konumundayken kanunların, Cumhurbaşkanlığı olmadığını inceleme yetkisini kendisinde gör-
kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün anayasaya mektedir. Anayasa Mahkemesi burada, görevin
uygunluk denetimi ile yasama dokunulmazlığının kamu düzeni ile ilgili olmasından bahisle hareket
kaldırılması ile milletvekilliğinin düşürülmesi ka- etmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu yönde bir-
rarlarında mahkeme statüsünde değildir. çok kararı mevcuttur (AYM Kararı, E. 1969/46,
Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulunu KT.06.01.1970, AMKD, S.8, s.170–171).
mahkeme olarak saymamaktadır. Bunun sebebi
ise; Yüksek Seçim Kurulu için kendisinin yaptığı
Uygulanacak Norm
mahkeme tanımına girmediğidir. Mahkeme, Sa-
yıştay için ise, (Sayıştay her ne kadar anayasada Anayasa Mahkemesi, davada uygulanacak ka-
düzenlenen yargı bölümü içerisinde yer alsa da) nunun tayininde meseleyi kendisine intikal etti-
Anayasa Mahkemesi Sayıştay’ı Anayasanın 138. ile ren dava mahkemesinin görüşü ile bağlı değildir.
158. maddeleri arasında düzenlenen yargı organ- Uygulamada da Anayasa Mahkemesi bu denetimi
larından görmemekteydi. Fakat doktrinde genel yapmakta ve itiraz konusu normu, davada uygula-
kabul gören görüş, Sayıştay, sorumluların hesap ve nacak norm niteliğinde görmediği takdirde davayı
reddetmektedir.

208
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

İddianın Ciddiliği yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlan-


Somut Norm Denetimi, ya mahkemece ya da dırır. Ancak 1982 Anayasasının 152. maddesinin
taraflardan birinin talebi üzerine mahkeme tarafın- 3. fıkrasına göre, Anayasa Mahkemesi kararı esas
dan anayasada belirtilen düzenlemelerin anayasaya hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mah-
aykırı görülmesi durumlarında başvurulan bir de- keme buna uymak zorundadır. Bu husus, 1961
netim yoludur. Eğer bu yol mahkeme tarafından Anayasası ile ayrılmaktadır. Buna göre, 1961 Ana-
resen kullanılıyorsa mahkeme gerekçesini de gös- yasasında bu beş aylık süre altı aylık süre olarak dü-
termek zorundadır. Taraflardan birinin isteği halin- zenlenmekte idi. Ayrıca bir diğer önemli fark, 1961
de kullanılıyor ise taraflarla birlikte mahkemenin Anayasasında düzenlenmiş bulunan dava mahke-
de iddianın ciddi olması kanısına varması gerekir. mesinin altı ay içerisinde Anayasa Mahkemesinin
Zaten bu ciddiliği de takdir edecek makam, mah- kararı gelmediği takdirde, anayasaya aykırılık iddi-
kemenin ta kendisidir. asını kendi kanısına göre çözerek karar vermesidir.
Bu durum 1982 Anayasamızda mevcut değildir.
Mahkemenin iddiayı ciddi bulması, kendisinin
Böylece 1961 Anayasasında genel mahkemelere is-
de davada uygulanacak kanunu anayasaya aykırı
tisnai ve şartlı olarak tanınmış bulunan anayasaya
gördüğü anlamına gelmez. Mahkeme, sadece iddi-
uygunluk denetimi yapma yetkisi, 1982 Anayasası
anın ciddi olup olmadığına karar verir.
ile tamamen kaldırılmıştır.
1961 Anayasası döneminde çıkarılan 44 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşuna ve Yargılama
dikkat Usulleri Hakkındaki Kanunun 37. maddesine göre
Anayasa Mahkemesinin kendisine intikal eden itira- altı aylık yukarıda belirtilen bekleme sürecinin ne
zın ciddi olup olmadığını inceleme yetkisi söz konu- zaman başlayacağına dair bir hüküm söz konusu
su değildir. değildi. 1982 Anayasası döneminde çıkarılan 2949
sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanununun
28. maddesi ise bu durumu düzenlemekte ve buna
Somut Norm Denetiminin İşleyişi göre, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliği, ev-
1982 Anayasamızın 152. maddesinin 1. fıkrası- rakın kayda girdiğini yazı ile ilgili mahkemeye bil-
na göre, davaya bakmakta olan mahkeme, uygula- direceğini ve Anayasa Mahkemesinin iş kendisine
nacak kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu- noksansız olarak gelişinden başlanmak üzere beş ay
na re’sen kanat getirir veya taraflardan birinin ileri içerisinde karar vereceği hüküm altına almıştır.
sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi oldu- Yine 1982 Anayasasının 152. maddesine göre,
ğu kanısına varırsa anayasaya aykırılık ön meselesi Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği
oluşur ve mahkeme, Anayasa Mahkemesinin bu ret kararının Resmî Gazete’de yayımının üzerinden
konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anaya-
Yine 152. maddenin 2. fıkrasına göre Mahkeme saya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulu-
anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu id- nulamaz. Anayasa Mahkemesinin bir iptal davası
dia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara sonunda verdiği bir ret kararından sonra aynı ka-
bağlanır. Mahkemenin itirazın ciddi olmadığına nun hükmünün itiraz davası yoluyla tekrar Anaya-
dair vereceği karar, bir ara karardır. sa Mahkemesi önüne getirilmesi mümkündür. Bu
Anayasaya aykırılık ön meselesi oluştuğu takdir- sürenin hayli uzun olduğu çeşitli tartışmalara sebe-
de, Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden biyet vermiştir. Öncelikle değişen değer yargıları ve
başlamak üzere beş ay içerisinde kararını verir. Bu oluşabilecek çeşitli hukuksal farklılıklar buna hak-
beş ay içerisinde karar verilmezse mahkeme, davayı lılık payı vermektedir.

209
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

Öğrenme Çıktısı
2 Türk Anayasa Hukuku çerçevesinde, yasama ve yürütme organı tarafından yapılan
yasama niteliğindeki hukuki düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından hangi
kapsamda ve ne şekilde denetime tabi tutuldukları hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1924 Anayasası döneminde,


Türk mahkemelerinde gö-
rev yapan hâkimler tarafın-
Amerikan tarzı merkezileş-
dan bir kanun hükmünün
memiş denetim usulü düşü-
anayasaya aykırı olduğu ve
nüldüğünde, Türk anayasa Somut norm denetiminin
söz konusu davada uygula-
hukukundaki anayasa yar- unsurları nelerdir?
namayacağı öne sürülmüş
gısının hangi denetim şekli
müdür? Dönemin mevcut
bu sisteme daha yakındır?
anayasal düzenlemeleri dü-
şünüldüğünde bu iddia na-
sıl karşılık bulmuş olabilir?

210
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Anayasaya uygunluk denetiminin


1 tanımını yaparak niteliğini ve
kapsamını ortaya koyabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Anayasaya Uygunluk Denetimi
ve Konusu

Anayasaya uygunluk denetimi, Anayasa Mahkemesi tarafından, yasama ve yürütme organlarının yasama nite-
liği hâiz işlemlerinin anayasaya uygun olup olmadığının denetlenmesidir. Bu konu, 1982 Anayasası’nın 148.
maddesinde düzenlenmektedir. 148. maddenin birinci fıkrasına göre “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cum-
hurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımların-
dan uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından
inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.”
Bu anayasa hükmüne göre şu düzenlemelerin anayasaya uygunluğunun denetimi yapılabilir:
• Kanun
• Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri
• TBMM İçtüzüğü
• Anayasa değişiklikleri
Olağanüstü hal Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla başvurulamayacağı kabul
edilmiş ise de Anayasa Mahkemesi, geliştirdiği içtihatları çerçevesinde, CBK’ların (KHK’ların) olağanüstü
halin gerektirdiği konuda çıkarılıp çıkarılmadığı, ölçülü olup olmadığı ve geçicilik kriterleri çerçevesinde bir
denetim gerçekleştirebilmektedir.

211
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

Türk Anayasa Hukuku çerçevesinde, yasama ve yürütme organı

2 tarafından yapılan yasama niteliğindeki hukuki düzenlemelerin


Anayasa Mahkemesi tarafından hangi kapsamda ve ne şekilde
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

denetime tabi tutuldukları hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabilme

Anayasaya Uygunluk
Denetiminin Kapsamı
ve Anayasaya Uygunluk
Bakımından Denetim Şekilleri

Anayasa Mahkemesi, kapsamına giren konulara ilişkin denetimini iki farklı tarzda yapmaktadır. Bunlar
şekil bakımından denetim ve esas bakımından denetimdir. Şekil bakımından denetim, mevzuatın anayasa ve
içtüzükle öngörülmüş bulunan usul ve şekil kurallarına uygun biçimde yapılıp yapılmadıklarının denetimidir.
Esas bakımından denetim ise eğer bir kanun ya da diğer normların muhtevası anayasa ile çatışıyorsa orta-
da bir anayasaya aykırılık olduğu ön-kabulünden hareketle ortaya çıkar. Yani ilgili normun muhtevasının
anayasanın ön gördüğü esaslar ile çatışmasıdır. Mahkemenin esas bakımından yapacağı denetim, hukukilik
denetimi ile sınırlı olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin denetim şekilleri ise soyut norm denetimi ve somut norm denetimidir. Soyut norm
denetimi, Anayasa’nın 150. ve 151. maddesinde yer almaktadır. Anayasa’nın 150. maddesine göre “Kanun-
ların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli
madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğ-
rudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye
sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.” Anayasa’nın 151.
maddesine göre ise iptal davası açma hakkı, “kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya içtüzüğün Resmî
Gazetede yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşer.”
Somut norm denetiminin kapsamı ise Anayasa’nın 152. maddesinde düzenlenmektedir. Somut norm dene-
timinin kapsamı ilgili maddenin birinci fıkrasına göre şu şekildedir: “Bir davaya bakmakta olan mahkeme,
uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse
veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahke-
mesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Bununla birlikte mahkeme tarafların iddiasını
ciddi görmez ise bu iddia temyiz merciinde esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesinin
kararı, mahkemenin anayasaya aykırılığını iddia ettiği hukuk normunun anayasaya uygun olduğu yönünde
gelişirse yani işin esasına girerek ret kararı verirse, bu red kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra
on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.”

212
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

1 1982 Anayasası’na göre, aşağıdakilerden han- 4 Parlamento kararlarının anayasaya uygunlu-


gisi Türk Anayasa Mahkemesi’nin esas açısından ğu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
anayasaya uygunluk denetimi yapma yetkisine sa-

neler öğrendik?
hip olduğu norm türlerinden biri değildir? A. Kural olarak parlamento kararlarının denetimi
mümkün değildir.
A. Kanun B. Yalnızca TBMM içtüzüğünün değiştirilmesi,
B. TBMM İçtüzük değişiklikleri yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması ve
C. Kanun hükmünde kararname milletvekilliğinin düşürülmesi kararları Anaya-
D. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi sa Mahkemesi denetimine tabidir.
E. Anayasa değişiklikleri C. Yalnızca Resmi Gazete’de yayımlanan parla-
mento kararları, Anayasa Mahkemesi deneti-
mine tabidir.
2 Olağan dönem kanun hükmünde kararna-
melerin anayasaya uygun olabilmesi için aşağıdaki- D. İçtüzük kurallarına aykırı bir uygulamanın bel-
lerden hangisi aranmaz? li bir süreklilik arz etmesi, bunun eylemli içtü-
zük değişikliği olarak kabul edilmesi sonucunu
A. Bir yetki kanununa dayanması doğurur.
B. Kişi hak ve özgürlükleri ile siyasi hak ve ödevle- E. Anayasa Mahkemesinin, eylemli içtüzük deği-
ri düzenlememesi şikliği doktrini ile parlamento kararlarını de-
C. Yetki kanununda belirtilen sürede çıkarılması netleme imkânı bulmaktadır.
D. Yetki kanununda belirtilen sayıda çıkarılması
E. Resmi gazetede yayımlandıktan sonra onay için 5 1982 Anayasası’na göre, aşağıdaki ifadeler-
TBMM’ye sunulması den hangisi yanlıştır?
A. Kanunlar hem esas hem de şekil denetimine
3 Anayasa değişikliklerinin, Türk Anayasa tabidir.
Mahkemesi tarafından denetimi ile ilgili aşağıdaki B. Olağanüstü hâl Cumhurbaşkanlığı kararname-
ifadelerden hangisi doğrudur? leri sadece esas denetimine tabidir.
A. Anayasa değişikliklerinin denetimi, Anayasaya C. TBMM içtüzük değişiklikleri hem şekil hem
göre sadece şekil bakımından mümkündür. de esas denetimine tabidir.
B. Anayasa değişiklikleri, anayasaya göre hem şekil D. Olağan dönem Cumhurbaşkanlığı kararname-
hem de esas denetimine tabi iken Anayasa Mah- leri hem şekil hem de esas açısından anayasaya
kemesi, esas bakımından denetimi yalnızca ilk uygunluk denetimine tabidir.
üç maddeye uygunluk ile sınırlandırmaktadır. E. Olağanüstü kanun hükmünde kararnameler,
C. Anayasaya göre anayasa değişikliklerinin şekil anayasaya uygunluk denetimine tabi değildir.
bakımından denetimi, teklif ve oylama çoğun-
lukları, anayasanın ilk üç maddesine uygunluğu
ile ivedilikle görülme yasağını kapsamaz.
D. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerinin
anayasaya uygunluğunu denetlememektedir.
E. Anayasa değişikliklerinin hem anayasa hem de
Anayasa Mahkemesi’ne göre denetimi müm-
kün değildir.

213
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

6 TBMM’de görüşülen bir kanun teklifi, 500 9 Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yargı-


milletvekilinin bulunduğu oturumda 240 kabul, sal denetimi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
200 ret oyu elde etmiş, 60 milletvekili ise oy kul-
neler öğrendik?

yanlıştır?
lanmamıştır. Kanun teklifi, 2.2.2020 tarihinde
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. A. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve
140 milletvekili, bu kanunun komisyonda görü- esas bakımından anayasaya uygunluk denetim-
şülmediği için Anayasa’ya aykırı olduğunu düşün- leri yapılabilir.
mektedir. 10.2.2020 tarihinde Anayasa Mahkeme- B. Olağanüstü hâllerde ve savaş hâllerinde çıkarı-
sine dava açmıştır. lan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil
ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddi-
Buna göre, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvu- asıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
ru ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? C. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi
A. Başvuru iptal davasına ilişkindir. öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı karar-
B. Başvurucular şekil bakımından anayasaya uy- namesi çıkarılamaz.
gunluk talep etmektedir. D. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin kanuna
C. Bu konuda dava açma yetkisi, yalnızca TBMM uygun olmaması hâlinde Cumhurbaşkanlığı
üyelerinin beşte birine verilmiştir. kararnamesi anayasaya aykırı bulunarak iptal
D. Başvurucular, sayıları itibariyle Anayasa edilir.
Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. E. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci
E. Anayasa Mahkemesi’nin başvuruyu kapsamı bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hak-
bakımından reddetmesi beklenmektedir. ları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan
siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı ka-
rarnamesiyle düzenlenemez.
7 • Görülmekte olan bir dava
• Davaya uygulanacak hüküm
• Hakimin iddiayı ciddi bulması
10 1982 Anayasası’na göre somut norm deneti-
minin işleyişi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
Yukarıdaki kriterler ile aşağıdaki ikililerden hangisi yanlıştır?
uyumludur?
A. Davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak
A. Somut norm denetimi-anayasa değişiklikleri- kanunun anayasaya aykırılığı iddiasını ciddi
nin yargısal denetimi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hü-
B. Somut norm denetimi-kanunların anayasaya kümle birlikte karara bağlanır.
uygunluğunun yargısal denetimi B. Somut norm denetiminde Anayasa Mahkeme-
C. Soyut norm denetimi-TBMM İçtüzüğü deği- si, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş
şikliklerinin yargısal denetimi ay içinde kararını verir.
D. Somut norm denetimi-TBMM İçtüzüğü deği- C. Somut norm denetiminde Anayasa Mahkemesi
şikliklerinin yargısal denetimi tarafından 5 ay içinde karar verilmezse mahke-
E. Şekil bakımından denetim-kanunların anayasa- me davayı yürürlükteki kanun hükümlerine
ya uygunluğunun yargısal denetimi göre sonuçlandırır.
D. Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki
karar kesinleşinceye kadar gelirse, davaya bak-
8 Anayasa Mahkemesi aşağıdakilerin hangisin- makta olan mahkeme buna uymak zorundadır.
de kurum olarak düzenlenmiştir? E. Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek ver-
A. Tanzimat Fermanı diği red kararının Resmî Gazete’de yayınlanma-
B. 1876 Kanun-ı Esasi sından sonra bir daha aynı kanun hükmünün
C. 1921 Anayasası Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda
D. 1924 Anayasası bulunulamaz.
E. 1961 Anayasası

214
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Yanıtınız yanlış ise “Anayasaya Uygunluk Yanıtınız yanlış ise “Soyut Norm Denetimi
1. E 6. C
Denetiminin Konusu” konusunu yeniden (İptal Davası)” konusunu yeniden gözden
gözden geçiriniz. geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “2. Olağan Dönem Ka- Yanıtınız yanlış ise “Somut Norm Denetimi
2. E 7. B
nun Hükmünde Kararnamelerin Denetimi” (İtiraz Yolu)” ve “Şekil Bakımından Dene-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. tim” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Anayasaya Uygunluk Yanıtınız yanlış ise “Genel Olarak Türkiye’de
3. A 8. E
Denetiminin Kapsamı” konusunu yeniden Anayasaya Uygunluk Denetimi” konusunu
gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Parlamento Kararlarının Yanıtınız yanlış ise “Olağan Dönem Cum-
4. C 9. D
Anayasaya Aykırılığının Denetimi” konusu- hurbaşkanlığı Kararnamelerinin Denetimi”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Anayasaya Uygunluk Yanıtınız yanlış ise “Somut Norm Deneti-
5. B 10. E
Bakımından Denetimin Şekilleri” konusunu minin İşleyişi” konusunu yeniden gözden
yeniden gözden geçiriniz. geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

1982 Anayasası’nın 148. maddesine göre Anayasa değişiklerinin AYM tarafın-


dan denetimi ancak şekil bakımından denetlenebilir. Bu denetimin kapsamı
da teklif ve oylama çoğunluğu ile ivedilikle görüşme yasağına riayet edilip edilme-
diği ile sınırlıdır. Ancak AYM’ye göre yasama organı olan TBMM, bir kurul-
muş iktidardır. Kurulmuş iktidarlar ise asli kurucu iktidar tarafından hazırla-
nan anayasaya uygun hareket etmekle mükelleftir. Buna göre Türkiye’de asli
kurucu iktidar 1982 Anayasasını hazırlamıştır. Ayrıca asli kurucu iktidar bazı
hükümlerin değiştirilemez olduğuna hükmederek diğer anayasa hükümleri ile
arasında bir hiyerarşi kurmuştur. Bu hükümler şunlardır: Madde 1 – Türkiye
Devleti bir Cumhuriyettir. Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru,
milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk mil-
liyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk Devletidir. Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, be-
yaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.”
Bu hükümlerin doğrudan ya da dolaylı olarak değiştirilmesinin teklif edilmesi, asli
Araştır 1 kurucu iktidarın iradesine aykırılık teşkil eder. Bu nedenle bu yöndeki bir anayasa
değişikliğinin teklif dâhi edilemez olması gerekmektedir. Yani Anayasa’nın 10 ve
42. maddelerinde gerçekleştirilecek olan değişiklik teklifi Anayasa’nın 2. madde-
sinde yer alan “laiklik” prensibini ihlal eder nitelikte ise bu teklif daha en baştan
anayasaya aykırıdır. Bu nedenle AYM, anayasanın herhangi bir hükmü ile ilgili de-
ğişiklik tekliflerinin anayasanın değiştirilemez nitelikteki prensiplerine, yani ilk üç
maddesine, uygun olup olmadığını denetleme yetkisini kendisinde görmekte idi.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 2012 yılında verdiği bir kararı ile bu yöndeki
içtihadından vazgeçtiğini söyleyebiliriz. 6216 sayılı kanunun 36. maddesi, anayasa
değişikliklerinin şekil yönünden denetiminin kapsamını “Anayasa değişikliklerinde
teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup
uyulmadığı; hususlarıyla sınırlıdır. (1)” ifadeleriyle düzenlemiştir. Kanunun açık
hükmü değerlendirildiğinde, “teklif şartının” sadece “teklif çoğunluğu” ile sınırlan-
dırıldığı, bunun dışında herhangi bir hususun göz önünde bulundurulamayacağı
sonucuna ulaşılacaktır. Konu Anayasa Mahkemesinin önüne getirilmesine rağ-
men, Anayasa Mahkemesi 1/3/2012 tarihli ve E.: 2011/59, K.: 2012/34 sayılı
Kararı ile kanunun bu hükmünün Anayasa’ya aykırı olmadığına hükmetmiştir.

215
6
Anayasaya Uygunluk Denetiminin Kapsamı

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Bu konuda iki örnek verilebilir. Bunlardan ilki İspirto ve Meşrubat-ı Kûuliye


Şirketi davasıdır. Davaya konu olan olaya göre 790 sayılı İspirto ve Meşrubat-ı
Kûuliye İnhisarı hakkında kanuna dayanan söz konusu şirket, bir otele ait
likörü müsadere etmiş ve bu olay yargıya taşınmıştır. İstanbul 4. Hukuk Mah-
kemesi, başvurucu otel sahibini haklı bularak likörün iadesine karar vermiş,
bu kararın temyizi üzerine Yargıtay kararı bozarak iade etmiştir. Buna karşılık
İstanbul Dördüncü Hukuk Mahkemesi, müsadereye izin veren kanun hük-
münün, yargı yetkisinin millet adına bağımsız
mahkemelerde olduğunu düzenleyen Teşkilat’ı Esasiye’nin 8. maddesine aykı-
rı olduğunu ileri sürerek kararında ısrar etmiştir. Ancak ilgili dönem itibarıyla
Anayasada kanunların anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla iptal edilmesini ya
da somut olayda hâkim tarafından ihmal edilmesini öngören bir düzenleme
mevcut değildir. Bu nedenledir ki Yargıtay Genel Kurulu’nun 30 Nisan 1927
tarih ve E. 1930/50, K. 1930/59 sayılı kararıyla tekrar bozduğu görülmekte-
Araştır 2 dir. (Gözler, 2019, s. 1072).
İkinci örnek ise Hazine v. Kurt davasıdır. Davaya konu olayda, bir köylü ço-
cuğu olan Osman Kurt, 4486 Kanunun 3. maddesi gereğince velisinin rızası
olmaksızın Teknik Ziraat Okulu’na kaydedilmiştir. Okul idaresi tarafından
uygunsuz davranışları tespit edilen Osman Kurt okuldan uzaklaştırılmış, ço-
cuğa yapılan masraf ise ailesinden talep edilmiştir. Ailesi bu masrafı ödeme-
miştir. Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava olarak taşınan olayda hâkim
davalı aileyi haklı bulmuş ve davayı reddetmiştir. Yargıtay’ın bu kararı bozması
üzerine hâkim, 4486 sayılı Kanunun 3. maddesinin Anayasa ile gözetilen Türk-
lerin Kamu Hakları içerisine giren hak ve hürriyetlerine ve ‘Anayasanın hiçbir
maddesi hiçbir sebep ve bahane ile savsanamaz ve işlerlikten alıkonamaz. Hiçbir
kanun Anayasaya aykırı olamaz’ yazılı hükümlerine aykırı olduğu iddiasını ileri
sürmüştür. Yargıtay ise 3 Aralık 1952 tarih E. 4/209/96 ve L. 140 sayılı kararı
ile ülkemizde kanunların anayasaya uygunluklarının mahkemeler tarafından
denetlenemeyeceği gerekçesiyle bozmuştur. (Gözler, 2019, s. 1072-1074)

216
6
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Kaynakça
ALİEFENDİOĞLU, Y. (1992). “Anayasa Yargısı TOPAL, E. (2010). “Eylemli İçtüzük Değişiklikleri”,
Açısından Olağanüstü Yönetim Usulleri” Amme Yasama Dergisi, Sa. 16.
İdaresi Dergisi, C. 25, Sa. 2, ss. 25-46.
YÜZBAŞIOĞLU, N. (1993). Türk Anayasa Yargısında
ATAR, Y. (2002). Türk Anayasa Hukuku, Güncelleştirilmiş Anayasallık Bloku, İÜHF Yayını, İstanbul.
2.baskı, Mimoza Yayınları: Konya.
BAKIRCI, F. (2014). “Anayasa Mahkemesinin Eylemli
AYM Kararları
İçtüzük Kuralına İlişkin İçtihat Değişikliğinin
Gerekçesi Üzerine”, TBB Dergisi, Sayı. 112. AYM Kararı, E. 2015/1, K. 2015/91, K.T. 22/10/2015.
ESEN, S. (2016). “2016 Anayasa Değişiklik Teklifinin AYM Kararı, E. 2016/171, K. 2016/164, K.T. 2.1.2016,
Değerlendirilmesi”, Ankara Barosu Dergisi. 8.11.2016-29882.
GÖREN, Z. (2006). Anayasa Hukuku, Seçkin AYM Kararı, E.2008/16, K.2008/116, K.t. 05.6.2008,
Yayınları: Ankara. Resmi Gazete, 22.10.2008, Sayı 27032.
GÖZLER, K. (2019). Türk Anayasa Hukuku, 3. Baskı, AYM Kararı, E. 2007/45, K. 2007/54, 1/5/2007.
Ekin Kitabevi: Bursa. AYM Kararı, E.1987/9, k.t. 18.06,1987, AMKD–23.
KABOĞLU, İ. (2005). Anayasa Hukuku Dersleri, AYM Kararı, E. 1964/5, K. 1964/45, 8.12.1966,
2.Baskı, Legal Yayıncılık: İstanbul. AMKD., S.4.
OYTAN, M. (1980). “Fransa’da Anayasa Konseyinin AYM Kararı, E. 1967/15, KT.30.05.1967, AMKD., S.5.
Kuruluşu Görevleri ve İşleyişi Konusunda Bir
İnceleme”, T.O.D.A.İ.E. Dergisi, C.13, 5.3. AYM Kararı, E. 2011/21, K. 2013/36, 28.2.2013,
R.G. Tarih-Sayı : 06.03.2014-28933.
TURHAN, M. (1992). “Olağanüstü Hallerde
Çıkarılabilecek Kanun Hükmünde Kararnameler”, AYM Kararı, E. 1969/46, KT.06.01.1970, AMKD., S.8.
Amme İdaresi Dergisi, C. 25, Sa. 3.

217
Bölüm 7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru
öğrenme çıktıları

Bireysel Başvurunun Hukuki Niteliği ve Bireysel Başvuru Usulü (Kabul

1 2
İşlevleri Edilebilirlik Aşaması)
1 Bireysel başvurunun hukuki işlevlerini 2 Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik
sıralayabilme koşullarını açıklayabilme

Bireysel Başvuru Usulü (Esas İnceleme


Aşaması)

3
3 Bireysel başvurunun esas yönünden
incelenmesini ve esas incelemesi
sonucunda verilebilecek kararları
açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Anayasa Mahkemesi • Bireysel Başvuru • Kabul Edilebilirlik Koşulları


• Esas Yönden İnceleme • Esas İncelemesi Sonunda Verilebilecek Kararlar

218
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güven-


Anayasa yargısının ortaya çıkış nedeni, anaya- ce altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden
sanın üstünlüğü ilkesinin gerçekleştirilmesi, bir Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi veya buna ek
başka deyişle kanunların anayasaya uygunluğu- Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki
nun sağlanmasıdır. Bununla birlikte, temel hak herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildi-
ve özgürlüklerin korunmasını anayasa yargısının ği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yoludur.
başka bir temel fonksiyonu olarak kabul etmek
gerekmektedir. Anayasa yargısının temel hakları BİREYSEL BAŞVURUNUN HUKUKİ
koruma fonksiyonu geçmişte ikincil nitelikte gö- NİTELİĞİ VE İŞLEVLERİ
rülse de, temel hak ve özgürlükleri koruma fonk-
Bireysel başvurunun hukuki niteliği ve işlevleri
siyonu çağdaş anayasa mahkemelerinin ve anayasa
aşağıda ayrıntılarıyla incelenmiştir.
mahkemelerinin görevlerini yerine getiren yüksek
mahkemelerin en ayırt edici özelliğidir. Anayasa
yargısının temel hakları korumada ulaştığı gelişmiş- Bireysel Başvurunun Hukuki Niteliği
lik seviyesinin şimdilik son basamağını ise bireysel Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri
başvuru kurumu teşkil etmektedir. Gerçekten bi- kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nede-
reysel başvuru, anayasa ile güvence altına alınan niyle ihlal edilen bireylerin diğer başvuru yollarını
temel hakların korunması sisteminde ulaşılan son tükettikten sonra başvurdukları istisnai ve ikincil
noktadır. Anayasa yargısı, hukuk devletinin/yargı- nitelikte bir hak arama yolu olarak tanımlanabilir.
nın taçlandırılması, bireysel başvurusu ise, temel
Bireysel başvuru, temel hakları ihlal edilenlere
hakların korunmasının taçlandırılması olarak gö-
tanınan özel bir hak arama yolu olup diğer hak ara-
rülmektedir (Höfling, 2001: 138). Anayasa Mah-
ma yollarına göre yöntemi ve sonuçları itibariyle
kemelerinin temel görevi, anayasayı, özellikle de
farklı yönleri bulunmaktadır. Bireysel başvurunun
anayasada güvence altına alınmış olan temel hak ve
varlık nedeni, Anayasada güvence altına alınan te-
özgürlükleri korumaktır.
mel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesini önlemek;
Günümüzde, temel hakların korunması ama- ihlal gerçekleşmişse ihlali ve sonuçlarını ortadan
cıyla bireysel başvuru yolu, pek çok uygar ülkede kaldırmaktır. Bireysel başvuru kural olarak kamu
anayasa yargısının ayrılmaz bir parçası kabul edil- gücü işlemleri ne karşı yapılır. Dolayısıyla bireysel
mektedir. Bireysel başvuru yolu, kapsamı ülkeden başvuruda kamu gücü karşısında korumasız du-
ülkeye farklılık göstermekle birlikte, başta Federal rumdaki bireyin haklarının garanti altına alınması
Almanya olmak üzere Avusturya, İspanya, İsviçre, temel amaçtır. Bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir
Belçika, Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti. kanun yoludur. İnsan hakları ihlallerinin önlenme-
Slovak Cumhuriyeti, Meksika, Brezilya, Arjantin si, öncelikle idari ve yargısal makamların görevidir.
gibi pek çok ülkede uygulanmaktadır. Doğu Av- Bireysel başvuru, ek bir istinaf ya da temyiz yolu
rupa ülkelerinin çoğunda da bireysel başvuru ku- da değildir. Kanun yolunda ortaya çıkan her türlü
rumu kabul edilmiş ve işletilmektedir. Anglo-Ame- hukuka aykırılığın giderilmesi değil, ancak AİHS
rikan hukukunda teknik anlamda bireysel başvuru kapsamındaki anayasal bir hakkın ihlali iddiası, bi-
kurumu olmasa da bireysel başvuruyla benzer işlev- reysel başvuruya konu olabilmektedir.
lere sahip kanun yolları bulunmaktadır (Thieme,
2000: 37-38).
Anayasa şikâyeti olarak da adlandırılan bireysel
başvuru, kamu gücü tarafından temel hak ve öz- Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da
gürlükleri ihlal edilen bireylerin tüm idari ve yar- güvence altına alınmış temel hak ve öz-
gısal yolları tükettikten sonra gidebilecekleri ikincil gürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları
derecede ve istisnai nitelikte bir yargı yoludur. Ana- Sözleşmesi veya buna ek Türkiye’nin taraf
yasada güvence altına alınan hak ve özgürlükleri olduğu protokoller kapsamındaki her-
kamu gücü tarafından ihlal edilen kişilere Anaya- hangi birinin kamu gücü tarafından ihlal
sa Mahkemesine başvurma hakkı tanıyan bireysel edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak
başvurunun varlık nedeni, temel hak ve özgürlük- arama yoludur.
lerin ihlal edilmesini önlemektir.

219
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Bireysel Başvurunun İşlevler lara daha uygun davranma konusunda zorlayacak-


Bilindiği üzere bireysel başvuru Alman- tır. Bu amaçlarla yapılan değişiklikle, bireysel hak ve
ya ‘da uzun süreden beri ve kapsamlı bir şekilde özgürlüklerin korunması ve teminat altına alınması
uygulanmaktadır. Alman hukukunda bireysel baş- için, vatandaşlara bireysel başvuru hakkı tanınmakta
vuru sistemi kabul edilirken güdülen temel amaç, ve Anayasa Mahkemesine de bu başvuruları inceleme
hukuk devletini güçlendirmek ve temel hakları daha ve karara bağlama görevi verilmektedir.”
etkin bir şekilde korumaktır. Buna karşılık Türk Alman hukuk literatüründe genel kabul gö-
hukukunda bireysel başvuru kabul edilirken benzer ren görüşe göre, bireysel başvurunun subjek-
gerekçelere dayanılsa da asıl amaç, Türkiye aleyhi- tif ve objektif olmak üzere iki temel işlevi var-
ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılacak dır (Jarass-Pieroth, 2012: 985; Maurer, 2010:
başvuru sayısını azaltmak ve Türkiye’yi ihlal karar- 672). Bununla birlikte doktrinde bireysel başvu-
ları nedeniyle yüklü miktarda tazminat ödemekten runun hukuki işlevlerini daha farklı şekilde sırala-
kurtarmaktır. Anayasa değişikliği teklifinin madde yanlar da bulunmaktadır. Örneğin Gusy, bireysel
gerekçesinde bu konuda şöyle denilmektedir: başvurunun işlevlerini üç başlık altında toplamak-
tadır: (i) Temel hakların kullanılmasını ve korun-
“Türkiye’nin konumuna baktığımızda, bireysel masını sağlama, (ii) Anayasa hukukunu geliştirme,
başvuru müessesesinin kabul edilmediği, ancak, (iii) Anayasanın uygulanmasını sağlamak üzere
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel vatandaşları harekete geçirme (Gusy, 2006: 204-
başvuru hakkının ve bu Mahkemenin zorunlu 210). Zuck ise, bireysel başvurunun subjektif ve
yargılama yetkisinin tanındığı görülmektedir. objektif işlevi yanında genel eğitici bir etkisinin de
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yoluyla, iç bulunduğunu belirtmektedir (Zuck. 2006: 27-35).
hukukta halledilemeyen temel hak ihlâllerine iliş-
Mellinghof ’a göre, bireysel başvurunun asıl işlevi,
kin şikâyetlerin, ulusalüstü düzeyde ele alınması
birer sübjektif hak olarak temel hakların korunma-
kabul edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesinde her yıl Türkiye’ye karşı çok sayıda dava sı ve hayata geçirilmesidir. Bununla birlikte, birey-
açılmakta ve Türkiye pek çok davada tazminata sel başvurunun işlevi, bireysel temel hakların ko-
mahkûm edilmektedir. runmasıyla sınırlı değildir. Bireysel başvurunun bir
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, iç hukuk diğer işlevi de objektif anayasa hukukunun korun-
yollarının tüketilmiş olup olmadığını araştırır- masına, yorumlanması ve geliştirilmesine hizmet et-
ken, ilgili ülkede bireysel başvuru kurumunun mektir. Dolayısıyla, bireysel başvuru sadece subjek-
bulunup bulunmadığını da dikkate almakta ve tif temel hakların korunmasına değil, aynı zamanda
bunu hak ihlâllerinin ortadan kaldırılmasında objektif anayasa hukukunun korunmasına da hiz-
etkili bir hukuk yolu saymaktadır. Bu neden- met eden bir başvuru yoludur. Bireysel başvurunun
le, bireysel başvuru müessesesinin getirilmesiyle, objektif hukuk açısından sahip olduğu bu işlevin
hak ihlâllerine maruz kaldığını iddia edenlerin yanı sıra, bir diğer işlevi de yurttaşları Anayasa hu-
önemli bir bölümünün bireysel başvuru aşama- kukunun etkili biçimde uygulanması yönünde ha-
sında, başka bir ifadeyle Avrupa İnsan Hakları rekete geçirmektir. Bu şekilde, yurttaşların demok-
Mahkemesine gitmeden önce, tatmin edilebilme-
ratik düzenin işlerlik kazanmasına aktif katılımı
sinin mümkün olabileceği ve böylece Türkiye aley-
sağlanmaktadır. Bireysel başvuru, bireylere demok-
hine açılacak dava ve verilecek ihlâl kararlarında
azalma olacağı değerlendirilmektedir. Bu itibar- ratik düzenin öznesi ve savunucusu olarak Devle-
la, Türkiye’de de iyi işleyen bir bireysel başvuru tin karşısına çıkma bilinç ve imkânını vermektedir.
sisteminin kurulması, haklar ve hukukun üstün- Son olarak, bireysel başvurunun Devlet organları
lüğü temelindeki standartları yükseltecektir.” üzerinde eğitici ve önleyici bir etkisi vardır (Mel-
linghoff, 2009: 33).
Asıl amaç bu şekilde belirlendikten sonra ge- Türk hukuk literatüründe de bireysel başvu-
rekçenin devamında bireysel başvurunun ka- runun subjektif ve objektif olmak üzere iki temel
bul edilmesindeki diğer amaçlara yer verilmiştir: işlevinin bulunduğu kabul edilmektedir. Birinci
“Türkiye’de bireysel başvuru yolunun kabul edilmesi, işlevi, kişilerin subjektif haklarının korunması,
bir yandan bireylerin sahip oldukları temel hak ve ikinci işlevi ise kararlar aracılığıyla kimi anayasal
özgürlüklerin daha iyi korunmasını sağlayacak, öte sorunlara açıklık getirilmesi, anayasa düzeninin
yandan da kamu organlarını, Anayasaya ve kanun- korunmasına, yorumlanmasına ve geliştirilmesine

220
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

katkıda bulunulmasıdır (Sabuncu/Esen Arnwine, lar ise objektif işlev kapsamında ele alınabilecek un-
2004: 230). Bununla birlikte özellikle Alman öğ- surları ayrı ayrı başlıklandırarak incelemektedirler.
retisini izleyen yazarlar, bireysel başvurunun işlev- Bireysel başvurunun subjektif ve objektif iş-
lerini Alman öğretisine benzer şekilde sıralamakta- levinden hangisinin öncelikli olduğu konusunda
dır. Örneğin Sağlam’a göre, bireysel başvuru, her Alman öğretisinde bir görüş birliği bulunmamak-
şeyden önce temel hak ve özgürlüklerin dolaysız tadır. Bu işlevlerden birine öncelik veren yazarlar
kullanımını sağlar; “anayasaya uygun yorum” yön- olduğu gibi, her ikisini eşit biçimde değerlendiren-
teminin alanını genişletir; tüm hukuk düzenine ler de bulunmaktadır.
yayılan etkisiyle anayasa düzeyinde yargıda bir-
Türk Anayasa Mahkemesi de bireysel başvu-
lik ve bütünlüğü sağlar; eğitici bir etkiye sahiptir;
runun objektif ve subjektif olmak üzere iki temel
yurttaşlarda demokrasi bilincinin, “hak sahibi va-
işlevinin bulunduğunu kabul etmektedir. Bireysel
tandaş olma”, hakkını sonuna kadar arama bilin-
başvurunun objektif işlevi çerçevesinde Anayasa
cinin yaygınlaşmasını sağlar (Sağlam, 2011: 21).
Mahkemesine düşen görev Anayasa’nın temel hak
Göztepe de bireysel başvurunun işlevlerini, tıpkı
ve özgürlükleri düzenleyen hükümlerini yorumla-
Sağlam gibi, dört ana unsurda toplamaktadır: (i)
mak ve bunların uygulanmasını gözetmektir. Sub-
Hak ve özgürlüklerin dolaysız kullanımını sağ-
jektif işlev bakımından ise, bireysel başvuru yoluyla
lamak ve korumak; (ii) Anayasaya uygun yorum
önüne gelen somut olayda anılan hükümlerin ihlal
ilkesinin kapsamını genişletmek; (iii) Yargıda
edilip edilmediğini incelemek, gerektiğinde başvu-
birliği sağlamak; (iv) Yurttaşların demokratik
rucu lehine tazminata hükmetmektir (F.N.G., B.
bilinçlerinin gelişmesine katkıda bulunmak (Göz-
No: 2014/11928, 21/6/2017, s. 37). Bireysel baş-
tepe, 2011: 21).
vurunun sübjektif ve objektif işlevinden hangisinin
Bireysel başvurunun işlevleri, yukarıda verilen öncelikli olduğu konusuna gelince, Türk Anayasa
örneklerde olduğu gibi, farklı şekillerde sıralansa Mahkemesi bu konuda açık ve net bir pozisyon al-
da, bireysel başvurunun subjektif ve objektif olmak makta ve Mahkemenin Anayasa’yı yorumlama ve
üzere iki temel işlevinin bulunduğu herkes tarafın- uygulama şeklinde ortaya çıkan objektif işlevinin
dan kabul edilmektedir. Farklılaşmanın sebebine subjektif işlevine göre ön planda olduğunu kabul
gelince, bazı yazarlar objektif işlevi alt unsurlara etmektedir (F. N. G. Başvurusu, s. 38).
ayırmadan tek başlık altında incelerken, bazı yazar-

Yaşamla İlişkilendir

Yıllara Göre Yapılan ve Sonuçlandırılan Bireysel Başvuru Sayıları

Tablo 7.1 Yıllara Göre Yapılan ve Sonuçlandırılan Bireysel Başvuru Sayıları


2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 Toplam
Yapılan 1.342 9.897 20.578 20.376 80.756 40.530 38.186 42.971
254.636
Başvuru %1 %4 %8 %8 % 32 % 16 % 15 % 17
Sonuçlandırılan 4 4.924 10.926 15.369 16.089 89.650 35.370 39.469
211.801
Başvuru %0 %2 %5 %7 %8 % 42 % 17 % 19
Yapılan
Başvuruları %0 % 50 % 53 % 75 % 20 % 221 % 93 % 92 % 83,2
Karşılama Oranı
Kaynak: https://www.anayasa.gov.tr/tr/bireysel-basvuru/istatistikler/

221
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Bireysel Başvurunun Hukuki ruya ilişkin usul ve esasların kanunla düzenlenme-


Temelleri sini öngörmektedir.
Ülkemizde bireysel başvuru yolu, 12 Eylül 2010 Bireysel başvuru uygulaması ve usu-
tarihinde yapılan halkoylamasıyla kabul edilen lü 30 Mart 2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
5982 sayılı Kanun’un, Anayasa’nın 148. ve 149. Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulle-
maddelerinde yaptığı değişiklikle hukuk sistemi- ri Hakkındaki Kanun’un 45-51. maddeleri ile 12
mize girmiştir. Anayasanın 148. maddesinin birin- Temmuz 2012 tarih ve 28351 sayılı Resmî Gazete’de
ci fıkrasında yapılan değişiklikle, bireysel başvuru- yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
ları karara bağlama, Anayasa Mahkemesinin görev özellikle 59-84. maddelerinde düzenlenerek somut-
ve yetkilerine dâhil edilmiştir. Keza 148. maddeye laştırılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin zaman ba-
bireysel başvuru ile ilgili üç yeni fıkra eklenmiştir. kımından yetkisi 23 Eylül 2012 tarihiyle başlamış
Eklenen üçüncü fıkraya göre, “Herkes, Anayasada olup Anayasa Mahkemesi bu tarihten beri bireysel
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerin- başvuruları incelemekte ve kararlar vermektedir.
den, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamın-
daki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvura- Anayasa Mahkemesinin zaman bakı-
bilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun mından yetkisi: Anayasa Mahkemesi 23
yollarının tüketilmiş olması şarttır.” Eklenen dör- Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşen
düncü fıkraya göre, “bireysel başvuruda, kanun nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak
yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme bireysel başvuruları inceler.
yapılamaz.” Eklenen beşinci fıkra, bireysel başvu-

Öğrenme Çıktısı
1 Bireysel başvurunun hukuki işlevlerini sıralayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yasama işlemlerine karşı


Anayasa Mahkemesine göre
doğrudan bireysel başvuru- Bireysel başvurunun insan
bireysel başvurunun hukuki
da bulunulamaması bireysel haklarının korunması açı-
işlevleri nelerdir ve hangi iş-
başvurunun sübjektif işlevi- sından önemi nedir?
lev daha üstündür?
ni zayıflatır mı?

BİREYSEL BAŞVURU USULÜ (KABUL EDİLEBİLİRLİK AŞAMASI)


Bireysel başvurular, Anayasa Mahkemesinin sitesinde yer alan başvuru formunun doldurularak Mah-
kemeye ulaştırılması ile yapılır. İçtüzük ekinde ve Mahkeme İnternet sitesinde yayınlanan bireysel başvuru
formu örneği doldurulmak suretiyle bireysel başvuru yapılması öngörülmüş olup, sözlü şekilde başvuru
yapılmasına olanak tanınmamıştır. Bu nedenle, başvuruların yazılı şekilde yapılması zorunludur. Birey-
sel başvuruda başvuru formunun resmi dilde, yani Türkçe olarak doldurulması gerekir (İçtüzük m. 59).
Formlar, doğrudan Anayasa Mahkemesine teslim edilebileceği gibi, diğer mahkemeler veya yurtdışında
bulunanlar bakımından Türkiye’nin yurtdışı temsilcilikleri vasıtasıyla da yapılabilir (İçtüzük m. 63). Baş-
vuruların başvuruya konu kararı veren mahkemeler vasıtasıyla yapılma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Usulünce hazırlanan başvuru formu, harç tahsil makbuzuyla birlikte yukarıda belirtilen yerlere teslim
edildiğinde başvurucu ya da temsilcisine alındı belgesi verilir ve bu tarih, başvurunun yapıldığı tarih olarak
kabul edilir.

222
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Bireysel başvuruda bulunulurken ya da başvu- Gerçek kişiler bakımından Kanun’un 46/3.


runun incelenme sürecinde avukat tutmak zorunlu maddesine göre “Yalnızca Türk vatandaşlarına ta-
değildir. Bireysel başvuru bizzat başvurucu, kanuni nınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvu-
temsilcisi ya da avukatı tarafından yapılabilir. Avu- ru yapamaz”. Buna göre, bir Anayasa maddesinde
kat veya kanuni temsilci aracılığıyla yapılan başvu- yer alan “vatandaşlar” (örneğin Anayasa m. 67, 68)
rularda başvurucuyu temsile yetkili olunduğuna veya “her Türk” (örneğin Anayasa m. 67, 70, 72)
dair mevzuata uygun belgenin başvuru formuna gibi ibarelerden o hakkın yalnızca Türk vatandaşla-
eklenmesi zorunludur. Başvurucunun avukatı ya rına tanındığı anlaşılıyorsa, ilgili hak açısından bir
da kanuni temsilcisi varsa onunla yapılan yazışma- yabancının bireysel başvuru yapabilmesi söz konu-
lar ya da ona yapılan tebligatlar başvurucuya yapıl- su olamayacaktır.
mış sayılır (İçtüzük m. 61). Tüzel kişiler bakımından ise Kanun’un 46/2.
Bir bireysel başvurunun başvurucu açısından maddesine göre “Kamu tüzel kişileri bireysel başvu-
olumlu bir şekilde sonuçlanabilmesi için belli bazı ru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel ki-
aşamaların tamamlanması gerekmektedir. Bu aşa- şiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel
malar kabul edilebilirlik incelemesi, esas incelemesi başvuruda bulunabilir.” Buna göre, nitelikleri gere-
ve karar aşamalarıdır. ği yalnızca kanunla veya kanunun tanıdığı yetkiye
dayanmak suretiyle idari işlemle kurulabilen, kamu
hukuku kurallarına tabi olan, kamu otoritesine sa-
Kabul Edilebilirlik Aşaması hip olan ve kamu görevi yapan kamu tüzel kişileri
Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik şartları bireysel başvuruda bulunamayacaktır (Şirin, 2013:
aşağıda incelenmiştir. 227). Anayasa’nın 148. maddesinin 3. fıkrasında
“herkes”in bireysel başvuruda bulunabileceği kabul
Kabul Edilebilirliğe İlişkin Şartlar edilmiş olmasına rağmen, 6216 sayılı Kanun’un
46/2. maddesinde, “kamu tüzel kişileri bireysel
Bir bireysel başvurunun kabul edilebilirlik aşa-
başvuru yapamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu
masını geçebilmesi için bazı şartların yerine getiril-
hükmün, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru
miş olması gerekir. Bu şartlar şekli ve maddi olmak
haklarını engellediği gerekçesiyle iptali istenmiş
üzere ikiye ayrılabilir (Karaman, 2013: 221):
ancak Anayasa Mahkemesi iptal talebini reddet-
miştir. Anayasa Mahkemesinin dayandığı gerekçe
Şekli Şartlar şöyledir:
Bireysel başvurunun şekli şartları, bireysel baş-
vuru formunda doldurulması gereken alanları ve “Anayasalar genel ve soyut düzenlemeler içeren
başvuru formuna eklenmesi gereken belgeleri ifade metinlerdir. Anayasa’nın 148. maddesinde birey-
sel başvuruda bulunma hakkı herkese tanınmış
etmektedir. Buna göre;
bir hak olarak gözükmekle birlikte, Anayasa’da
Başvuru formunda başvurucu ve varsa tem- yer alan “herkes” ibaresinin kapsamında aynı
silcilere ilişkin bilgiler yer almalıdır zamanda kişilerin niteliğinden kaynaklanan ne-
Bireysel başvuru hem gerçek hem de tüzel kişi- denlerle bazı kısıtlamaları da içinde barındırdı-
ler için tanınmış bir yoldur. Dolayısıyla hem gerçek ğının, kabulü gerekir.
kişiler hem de tüzel kişiler başvurucu sıfatına sahip Anayasa’nın 148. maddesinde yer alan “herkes”
olabilmektedir. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesi- ibaresinin, kamu gücü kullanan kamu tüzel ki-
ne göre, “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış şilerini de kapsadığı şekilde anlaşılmaya elverişli
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları olmadığı, bu konuda kanun koyucunun bireysel
Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu pro- başvuruda bulunma ile ilgili hak sahipleri yö-
nünden takdir hakkının bulunduğunun da ka-
tokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
bulü gerekir.
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahke-
Bireysel başvuru yolu, Anayasa’da yer alan bütün
mesine başvurabilir.” Bununla birlikte 6216 sayılı
hak ve özgürlüklerin korunması için kabul edil-
Kanun, başvurucularla ilgili olarak bazı kısıtlama-
miş bir yol olmadığı gibi genel bir hak arama yolu
lar getirmiştir. da değildir. Bu nedenle Anayasa’nın 36. madde-
sinde yer alan hak arama özgürlüğünden de farklı

223
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

bir niteliğe sahiptir. Anayasa’nın 36. maddesinde dikleri haklar yönünden başvuru yapabilirler. Bu
yer alan hak arama özgürlüğü genel mahkemele- nedenle tüzel kişiler, yaşam hakkı, işkence yasağı,
rin koruma işlevini düzenlerken, bireysel başvuru kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, aile yaşamına
yolu daha özel, istisnai ve ikincil bir hak arama saygı hakkı, evlenme hakkı gibi sadece gerçek kişi-
yolu olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle 36. mad- lerin sahip olabileceği haklar yönünden başvuruda
dede yer alan “herkes” ibaresi ile 148. maddede
bulunamazlar. İkincisi; özel hukuk tüzel kişileri,
yer alan “herkes” ibaresinin her iki maddede dü-
zenlenen hak arama yollarının niteliğine uygun
üyeleri adına başvuru yapamazlar. Yani müdahale,
olarak yorumlanması gerekmektedir.” (AYM, tüzel kişiliğin bizzat sahip olduğu bir hakka yöne-
E.2011/59, K.2012/34, 1/3/ 2012). lik olmadıkça tüzel kişi tarafından bireysel başvu-
ru yapılması mümkün değildir. “Özel hukuk tüzel
Anayasa Mahkemesi uygulamada “Kamu tüzel kişisi” kavramı, ulusal hukukta Anayasa’da isimleri
kişileri bireysel başvuru yapamaz.” şeklindeki hük- anılan dernek, vakıf, kooperatif, siyasi parti ve sen-
mün uygulama alanını, sadece lâfzına bağlı olarak dikaların yanı sıra, Ticaret Kanununda düzenlenen
belirleme yoluna gitmiş, bireysel başvurunun ni- anonim şirket, limited şirket, kollektif şirket, ko-
teliğini ve amacını da dikkate alarak amaçsal yo- mandit şirket gibi tüzel kişileri kapsamaktadır.
rum yoluyla hükmün uygulama alanını genişlet- Yukarıdaki kriterlere uygun şekilde başvurucu
memiştir. Anayasa Mahkemesine göre, 6216 sayılı sıfatına sahip olanlar, bireysel başvuru formunda
Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının kimlik ve iletişim bilgilerine eksiksiz bir şekilde
birinci cümlesinde, kamu tüzel kişilerinin bireysel yer vermelidir. Şayet başvurucu bir tüzel kişi ise
başvuruda bulunamayacakları düzenlenmiş olup, Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası,
anılan hükümde, başvuruya konu olayın özel hu- unvanı, adresi ve tüzel kişiliği temsile kanunen yet-
kuk ilişkisinden ya da kamu gücü kullanılmasın- kili olan kimsenin bilgileri yer almalıdır. Bununla
dan kaynaklanan bir olay olup olmadığı ayrımı ya- birlikte, başvuru bir avukat veya avukat olmayan
pılmamıştır. Bu açıdan başvuruda bulunan kamu bir kanuni temsilci vasıtasıyla yapılmışsa, avukatın
tüzel kişisinin içinde bulunduğu hukuki ilişkinin veya temsilcinin kimlik ve iletişim bilgilerine yer
niteliğinin bir önemi yoktur. Bireysel başvuru, verilmesi gerekir (İçtüzük m. 59/2).
kamu gücünün kullanılmasından kaynaklanan hak Başvuru formunda ihlal edildiği ileri sürülen
ihlallerine karşı tanınan bir yol olduğundan kamu hakka/haklara ilişkin bilgiler yer almalıdır
tüzel kişilerine bireysel başvuru hakkı tanınması, Kamu gücü tarafından hangi hakların nasıl ihlal
bu anayasal kurumun hukuki niteliği ile bağdaş- edildiğine dair açıklamalar ile ihlale sebebiyet ver-
maz (İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, B. No: diği iddia edilen işlem, eylem ya da olayların tarih
2013/1430, 21/11/2013, s. 26-27). sırasına göre özetinin belirtilmesi gerekir (İçtüzük
Anayasa Mahkemesi kararlarına bakıldığında; m. 59/2). Bu noktada “hak”, “ihlal” ve “kamu
Bilkent Üniversitesi (B. No: 2013/1430), Doğube- gücü” kavramlarının özel anlamlara sahip olduğu-
yazıt Ticaret ve Sanayi Odası (B. No: 2012/743), nu belirtmek gerekir.
Ankara Barosu (B. No: 2015/17941) gibi hizmet Bireysel başvuru sisteminde hak, Anayasada
yönünden yerinden yönetim kuruluşları ile Büğ- yer alan bütün hakları değil, Anayasadaki belli
düz Köyü Muhtarlığı (B. No: 2012/22) ve Ballı- bazı hakları ifade eder. 6216 sayılı Kanun’un 45/1.
dere Belediyesi (B. No: 2012/1327) gibi yer yö- maddesine göre, “Herkes, Anayasada güvence altına
nünden yerinden yönetim kuruluşlarının yaptığı alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan
bireysel başvuruların, bu başvurucular kamu tüzel Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf oldu-
kişisi oldukları için, anılan hükme atıfla ve “kişi ğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu
yönünden yetkisizlik” gerekçesiyle reddedildiği gö- gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
rülmektedir. Mahkemesine başvurabilir”. Dolayısıyla ihlal edil-
Diğer taraftan 6216 sayılı Kanun’un 46. mad- diği iddia edilen hakkın Anayasada güvence altına
desinin ikinci fıkrasına göre, “özel hukuk tüzel ki- alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları
şileri, sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edil- Sözleşmesi veya Türkiye’nin taraf olduğu ek pro-
diği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.” Bu tokollerin kapsamına da girmesi gerekir. Bir baş-
hükümden iki sonuç çıkmaktadır. Birincisi; tüzel ka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma
kişiler, hakkın niteliği uyarınca bizzat sahibi olabil-

224
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün değildir (İsmail Şahan, B. No: 2016/54509, 28/11/2019, § 97).

Tablo 7.2 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye’nin Taraf Olduğu Ek Protokollerde Yer Alan Hak ve
Özgürlükler

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 ve 7 Nolu Ek Protokol


Madde 2: Yaşama Hakkı
Madde 3: İşkence Yasağı EP-1 Madde 1: Mülkiyet Hakkı
Madde 4: Kölelik ve Zorla Çalışma Yasağı EP-1 Madde 2: Eğitim Özgürlüğü
Madde 5: Özgürlük ve Güvenlik Hakkı EP-1 Madde 3: Serbest Seçim Hakkı
Madde 6: Adil Yargılanma Hakkı EP-7 Madde 1: Yabancıların Sınır Dışı Edilmesinde
Madde 7: Suçta ve Cezada Kanunilik Usulü Güvence Hakkı
Madde 9: Din ve Vicdan Özgürlüğü EP-7 Madde 2: Cezai Konularda Temyiz Hakkı
Madde 10: İfade Özgürlüğü EP-7 Madde 3: Haksız Mahkûmiyet İçin Temyiz Hakkı
Madde 11: Toplanma ve Örgütlenme Hakkı EP-7 Madde 4: Aynı Suçtan İki Kez Yargılanmama ve
Madde 12: Evlenme Hakkı Cezalandırılmama Hakkı
Madde 13: Etkili Başvuru Hakkı EP-7 Madde 5: Eşler Arası Eşitlik Hakkı
Madde 14: Ayrımcılık Yasağı

Başvurucunun ihlal edildiğini ileri sürdüğü Anayasa’da yer alan hak ve özgürlüklerden Avru-
hak, hem Anayasada hem de Sözleşme ya da Tür- pa İnsan Hakları Sözleşmesi veya Türkiye’nin taraf
kiye tarafından onaylanmış protokollerde yer alan olduğu Ek Protokoller kapsamında olmayan haklar
bir anayasal hak değilse Anayasa Mahkemesi böyle bireysel başvuruya konu edilemezler. Bunlar, çalış-
bir durumda, konu bakımından yetkisizlik nede- ma hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, adaletli bir
niyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar ücret edinme hakkı, tarih, kültür ve tabiat varlıkla-
verir. Türkiye’nin tarafı olmadığı protokollerde yer rının korunması hakkı, sosyal güvenlik hakkı, va-
alan haklar, Anayasada düzenlenen ancak Avrupa tandaşlık hakkı, dilekçe hakkı gibi haklardır.
İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenmemiş olan Başvuruya konu haklar tespit edilirken Avrupa
hak ve özgürlükler ile Anayasada ve Sözleşmede yer İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa metninde kap-
almayan haklar bireysel başvuruya konu edilemez. sam itibariyle örtüşen haklar dikkate alınabilecektir.
Örneğin, sosyal güvenlik hakkı, Anayasa’nın 60. Ancak Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruları
maddesinde güvence altına alınmış olmakla birlik- incelerken yalnız AİHS metni ile yetinmesi müm-
te, Sözleşme’de düzenlenen bir hak değildir. Dolayı- kün olmayıp, Sözleşme’nin yaşayan bir belge olarak
sıyla sosyal güvenlik hakkı bağımsız bir hak olarak anılmasına neden olan Avrupa İnsan Hakları Mah-
Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu pro- kemesi içtihadını da dikkate alması gerekir.
tokoller kapsamında bulunmadığından, bu hakka
İhlal, bir temel hak ve hürriyetin koruduğu ala-
yönelik ihlal iddiasının bireysel başvuru konusu ya-
na işlem, eylem ya da ihmal yoluyla yapılan hukuka
pılabilmesi mümkün değildir (Mehmet Hadi Tunç,
aykırı müdahaleleri ifade etmektedir. Bu müdahale-
B. No: 2013/1958, 7/7/2015, s. 28). Keza çalışma
ler, herhangi bir hukuka uygunluk sebebine dayan-
özgürlüğü ve çalışma hakkı Anayasa’nın 48. ve 49.
madan veya geçerli olmayan bir sebebe dayanarak
maddelerinde güvence altına alınmış olmakla bir-
hak sahibinin davranışı üzerinde bir zorlaştırma,
likte AİHS’de düzenlenen haklardan değildir. Avru-
sınırlama meydana getirir. Böylece hak sahibi, öl-
pa İnsan Hakları Mahkemesi de kamu hizmetine
çüsüz ve hukuka aykırı bir yasak, yaptırım ya da
girme ya da dilediği kamu görevinde çalışma hakkı-
yükümlülükle karşı karşıya kalmış olur (Karaman,
nın Sözleşme’de ya da protokollerinde korunan bir
2013: 193). Bireysel başvuru yapılırken bireysel baş-
hak olmadığını açıkça ifade etmektedir. Bu neden-
vuruya konu olabilecek haklardan hangisinin hangi
le çalışma hakkına yönelik ihlal iddiasının bireysel
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve
başvuru konusu yapılabilmesi mümkün değildir
delillere ait özlü açıklamalara ayrıntılı bir şekilde yer
(Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, s. 25).
verilmesi gerekir. Ayrıca ihlal edildiği iddia edilen

225
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

haklar ve bunlara ilişkin açıklamaların birbirleriyle 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin ikin-
ilişkilendirilerek ayrı ayrı belirtilmesi gerekir. Diğer ci fıkrası kapsamında başvurunun konusu, kamu
bir deyişle, ihlal edildiği ileri sürülen haklardan her gücünün işlemleri, eylemleri ya da ihmalleridir.
biri bakımından, hangi müdahalenin hangi hakkı “Kamu gücü”nü kullanan organlar ise başta devlet
ne şekilde ihlal ettiği detaylı bir şekilde açıklanma- tüzel kişiliği içinde yer alan yasama, yürütme ve yar-
lı ve somut delillerle ortaya konmalıdır. Başvuru gı organları ve bu organlara tabi olan merciler ile
dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden oldu- yerinden yönetim kuruluşlarıdır. Bireysel başvuru
ğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair kamu gücü kullanan organların icrai ya da ihmali
olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel bir eylemine ya da işlemine karşı yapılabilir. 6216
başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi sayılı Kanun’un 45. maddesinin üçüncü fıkrasında
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve Anayasa’dan ve bireysel başvurunun niteliğinden
deliller açıklanmalıdır (İçtüzük m. 59/2). kaynaklanan sebeplere dayanılarak “kamu gücü”
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel baş- kavramının kapsamı belirginleştirilmiş; yasama
vurularda, başvurucuların başvurularını titizlikle işlemleri ve düzenleyici idari işlemlerin yanı sıra
hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasa’nın yar-
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun soyut şekilde gı denetimi dışında bıraktığı işlemler bireysel baş-
Anayasa hükümlerine atıfta bulunmasının iddia- vurunun kapsamı dışında bırakılmıştır (Ali Kemal
ların ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini birçok Renklioğlu, B. No: 2012/171, 12/2/2013, s. 15-16).
kez vurgulamıştır. Başvurucu; başvuru formunu
özenle doldurmak, ihlal iddiasının dayanağı olan
tüm olayları göstermek, başvuruyu aydınlatacak ve Anayasa Mahkemesinin yer bakımın-
hükmün esasını etkileyecek argümanları destek- dan yetkisi: Bireysel başvuruya ancak
leyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemek Türkiye Cumhuriyeti devletinin kamu
ve bir bilgi veya belge elde edilememişse bunun gücü kullanan organlarına atfedilebilir şe-
da nedenlerini açıklamak zorundadır. Belirtilen kilde gerçekleşmiş temel hak ve özgürlük
bu koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa ihlalleri konu olabilir.
Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun
olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir (Mus-
tafa Akaydın, B. No: 2015/14800, 8/1/2020, s. İhmal yoluyla ihlalin ortaya çıkması, kamu gü-
22-23). cünü kullanan organların yapmaları gereken bir şeyi
Kamu gücü ise, hakkın ihlalcisine atıfta bulun- yapmamaları hâlinde gündeme gelir. Burada Ana-
mak üzere kullanılan bir kavramdır. İnsan hakla- yasa veya kanunlar tarafından öngörülen belli şekil-
rı, nitelikleri gereği devlete karşı ileri sürülebilen de davranma, belli bir eylemde bulunma yüküm-
haklardır. Bunun anlamı, insan haklarının yalnız- lülüğünün yerine getirilmemesi söz konusudur.
ca devlet tarafından ihlal edilebilmesidir. Burada- Örneğin yaşama hakkına yönelik bir müdahaleyle
ki ihlal bizzat devlet görevlileri tarafından yapılan ilgili olarak kamu makamları sorumluların tespiti
müdahalelerle doğabileceği gibi, üçüncü kişilerin ve cezalandırılması konusunda özverili bir araştır-
müdahalelerine karşı devletin koruma veya ye- ma yapmıyor veya sonuca mümkün olan en kısa
terli giderimi sağlayamaması şeklinde de ortaya zamanda ulaşmak yerine incelemeyi sürüncemede
çıkabilir. Her devlet, başta yasama, yürütme ve bırakacak şekilde yavaş davranıyorlarsa, ihmal yo-
yargı organları olmak üzere bütün teşkilatıyla te- luyla ihlalden söz etmek mümkündür.
mel hakları ihlal etmeme ve koruma yükümlülüğü Diğer taraftan ihlaller kamu gücü kaynaklı ey-
altındadır. Bu durum bireysel başvuru sisteminde lem ve işlemlerden de doğabilmektedir. Ancak
“kamu gücü” kavramı ile ifade edilir. Bu kapsamda kamu gücünün her türden eylem ve işlemi birey-
devletin yasama, yürütme veya yargı organlarının sel başvuruya konu edilemez. Nitekim 6216 sayılı
sebebiyet verdiği ihlaller, ilgili hakkın kamu gücü Kanun’un 45/3. maddesine göre, “yasama işlemleri
tarafından ihlal edildiği anlamına gelecektir. Birey- ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan birey-
sel başvuruya konu olan kamu gücü kaynaklı ih- sel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi
laller, bir işlem, eylem ya da ihmal şeklinde ortaya kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bırak-
çıkabilir. tığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz”.

226
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Buna göre, yasama organı tarafından çıkarılan yollarının tamamının tüketilmiş olması koşuluna
bir kanuna karşı doğrudan bireysel başvuruda bu- yer verilmiştir.
lunulamaz. Bu anlamda kanun hükmünün temel Başvuru formunda başvuru yollarının ne zaman
hakkı kendiliğinden ihlal edici nitelikte olup olma- ve nasıl tüketildiğine ilişkin bilgilerin belirtilmesi
dığına bakılmaksızın, yalnızca ilgili hükmün uygu- gerekir. Bireysel başvuru usulünün en önemli özel-
lanmasından doğan ihlallerle ilgili olarak bireysel liklerinden birisi ikincil nitelikte bir yol olmasıdır.
başvuru yoluna gidilebilmektedir. Aynı şekilde Bu husus, 6216 sayılı Kanun’un 45/2. maddesinde
idarenin düzenleyici işlemleri açısından da sadece “İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da
bunların uygulanmasından doğan ihlallerle ilgili ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal baş-
olarak bireysel başvuru yapılabilir. İdarenin bireysel vuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılma-
nitelikteki işlemleri ise bunlara karşı ilgili yargı yol- dan önce tüketilmiş olması gerekir.” şeklinde vurgu-
larına başvurulup sonuç elde edilememesi halinde lanmaktadır. Anayasa Mahkemesi de konuyla ilgili
bireysel başvuruya konu olabilmektedir. olarak, temel hak ve özgürlüklere saygının devletin
Yargı organı işlemleri bakımından ise, Anayasa tüm organları tarafından uyulması gereken bir ilke
Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar hariç ol- olduğunu ve bu ilkeye uyulmaması sonucu ortaya
mak üzere, yargı mercileri tarafından verilen her çıkan ihlallere karşı öncelikle yetkili idari mercile-
türden nihai karara karşı bireysel başvuru yoluna re ve derece mahkemelerine başvurulması gerekti-
gidilebilmektedir. ğini belirtmektedir. Bu anlamda bireysel başvuru,
Son olarak Anayasanın yargı denetimi dışında iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemele-
bıraktığı işlemlere karşı bireysel başvuru yolunun rince düzeltilmemesi halinde başvurulabilecek
kapatılmış olduğunu belirtmek gerekir. Şayet Ana- ikincil nitelikte bir kanun yolu olarak kendisini
yasada bir merciin vermiş olduğu kararın kesin göstermektedir (Bediha Altun, B. No: 2015/6354,
olduğu ve bu karara karşı başka bir mercie başvu- 23/10/2019, s. 45). Buna göre başvurucu, Anayasa
rulamayacağı özel olarak belirtilmiş ise söz konusu Mahkemesi önüne getirdiği şikayetini öncelikle ve
başvuru yasağı Anayasa Mahkemesine yapılacak süresi içerisinde yetkili idari ve yargısal mercilere
bireysel başvurular bakımından da geçerlidir. Ör- usulüne uygun olarak iletmeli, konuyla ilgili olarak
neğin Anayasanın 79/2. maddesine göre “Yüksek sahip olduğu bilgi ve delilleri süresi içerisinde bu
Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mer- makamlara sunmalı ve dava ve başvurusunu takip
cie başvurulamaz”. Keza Anayasa’nın “Hâkimler ve etmek için gerekli özeni göstermiş olmalıdır (İzzet
Savcılar Kurulu” kenar başlıklı 159. maddesinin Doğan, B. No: 2018/31594, 10/12/2019, s. 23).
onuncu fıkrasına göre, “Kurulun meslekten çıkarma
cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı
yargı mercilerine başvurulamaz.” İdari ve yargısal başvuru yollarını tü-
Başvuru formunda başvuru yollarının tüke- ketmek; ihlale neden olduğu ileri sürülen
tilmesine ve sürelere ilişkin bilgiler yer almalıdır işlem, eylem ya da ihmal için kanunda
Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yol-
yollarının tüketilmiş olması şarttır. Kanun yolları- larının tamamının bireysel başvuru yapıl-
nın tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel madan önce tüketilmesi anlamına gelir.
hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir
çare olmasının doğal sonucudur. Temel hak ihlal-
lerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke
yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi ko- olarak Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıl-
şulunu zorunlu kılar. Geniş anlamda kanun yolu, dığı tarihteki duruma bakılarak değerlendirilir.
her türlü kuruma, idareye ve mahkemelere başvuru Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bi-
yoludur. Dar anlamda ise, mahkemeye başvurma reysel başvuru yapıldıktan sonra oluşturulan yeni
olanağını ifade eder. 6216 sayılı Kanun’un 45. başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine de karar
Maddesinin ikinci fıkrasında ise açıkça, ihlal iddi- verebilir. Özellikle belli bir konudaki yapısal ve
asının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için sistemik sorunlara çözüm bulmak amacıyla sonra-
kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru dan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik

227
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

ilkesi, o konudaki temel hak ve özgürlüklerin ihlali süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı ta-
iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle idari ve rihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini bel-
yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân ta- geleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme,
nınmasını gerekli kılabilir (Remziye Duman, B. No: öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp
2016/25923, 20/7/2017, s. 35). görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder”.
Diğer taraftan başvurulan hukuki yolun da Buna göre başvurucu, yukarıda açıklanan şekilde
iddia edilen ihlali tespit edip sonuçlarını giderme başvuru yollarını tükettikten sonra, herhangi bir
kabiliyeti bulunan, etkili ve başvurucu açısından başvuru yolu öngörülmemişse de ihlali öğrenme-
makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte ve sadece sinden itibaren otuz gün içerisinde bireysel başvu-
kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip rusunu yapmalıdır. Başvuru yolunun tüketildiğin-
bir yol olması gerekmektedir (Rasul Kocatürk, B. den haberdar olmayan bir başvurucunun, haberdar
No: 2016/8080, 26/12/2019, s. 34). Bu kapsamda olmadığı bir konuda yükümlülük altına sokulması
başvurulan makam ihlal iddiasının özünü ele alma mantıklı değildir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi
yetkisine sahip olmalı; başvuru yolu da ihlal iddi- söz konusu hükümdeki “başvuru yollarının tüke-
asını önleyebilmeli, devam eden ihlali sonlandıra- tildiği tarih” ifadesini, “nihai kararın gerekçesinin
bilmeli veya sona ermiş bir ihlali karara bağlayıp öğrenilebildiği tarih” olarak yorumlamış ve bunu
bunun için uygun bir giderimi sunabilmelidir (Ra- her olayın kendi koşullarına göre somutlaştırmış-
mazan Baytemir, B. No: 2015/2105, 19/11/2019, tır. Sürenin hesaplanmasında ilk gün, nihai kararın
§ 51). Aksi halde Anayasa Mahkemesi, bazı istis- gerekçesinin öğrenilebildiği tarih değil, bu günü ta-
nai durumlarda ve somut olayın şartlarını dikkate kip eden gündür. İlgili kanun, kararın tefhim edil-
alarak, başvuru yollarının etkisiz olduğuna kanaat mesini düzenlemişse tefhim tarihi, tebliğ edilmesi-
getirip kanun yollarının tüketilmesi şartını göz ardı ni öngörmüşse tebliğ tarihi sürenin başlangıcında
edebilmektedir. Şayet tüketilmesi gereken başvuru dikkate alınacak tarihler olabilir. Sürenin son günü
yolları başvurucunun şikayetleri açısından makul hafta sonu veya resmi tatile denk gelirse, takip eden
başarı sunabilecek, bir çözüm sağlayabilecek ni- ilk iş gününde sürenin sona erdiği kabul edilir. Bu
telikte kullanılabilir ve etkili değilse istisnai nite- süre hak düşürücü süredir. Yani otuz gün içerisinde
likteki bu incelemeler söz konusu olabilmektedir yapılmayan başvurular doğrudan reddedilecektir.
(Burcu Özşahin ve Diğerleri, B. No: 2015/3497, Bu durumun tek istisnası, Anayasa Mahkemesi
4/7/2019, s. 105). İçtüzüğü’nün 64. maddesine göre, mücbir sebep
veya ağır hastalık gibi haklı bir mazeretin bulun-
Bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli ol-
masıdır. Bu takdirde mazeretin kalktığı tarihten
ması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönün-
itibaren onbeş gün içinde mazereti belgeleyen de-
den makul bir başarı şansı sunma ve yeterli giderim
lillerle birlikte başvuru yapılabilir. Mazeretin kabul
sağlama kapasitesini haiz olması gerekir. Belli bir
edilmesi halinde incelemeye devam edilir.
başvuru yolunun soyut olarak belirtilen nitelikleri
haiz olması yeterli değildir. Bu yolun uygulamada
da anılan nitelikleri haiz olması ya da en azından
haiz olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir. Bireysel başvurunun başvuru yollarının
Bununla birlikte soyut olarak makul bir başarı sun- tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngö-
ma kapasitesi bulunan bir yolun uygulamada başa- rülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
rıya ulaşmayacağına dair şüphe, o başvuru yolunun itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
tüketilmemesini haklı kılmaz. Özellikle sonradan
oluşturulan ve henüz uygulaması olmayan bir baş-
vuru yolunun bu kapsamda değerlendirilmesi gere- Başvuru formuna ilgili belgelerin eklenmiş
kir (Remziye Duman, s. 36). olması gerekir
Öte yandan bireysel başvurular belirli süreler Başvuru bizzat yapılmış ise başvurucunun kim-
içerisinde yapılabilir. 6216 sayılı Kanun’un 47/5. liğini tespite yarar resmî belgenin onaylı örneği,
maddesine göre, “Bireysel başvurunun, başvuru yol- kanuni temsilci veya avukat vasıtasıyla takip edilen
larının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülme- başvurularda temsilci veya avukatın başvurucuyu
mişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün temsile yetkili olduğuna dair mevzuata uygun bel-
içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle ge, tüzel kişi adına kanuni temsilcisinin başvurması

228
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

halinde temsile yetkili olunduğuna dair belge, harcın ödendiğine dair belge, başvuruda ileri sürülen hak
ihlali iddialarını temellendirecek belgeler, tazminat talebi varsa uğranılan zarar ve buna ilişkin belgeler,
olağan ve olağanüstü kanun yolu başvuru dilekçelerinin onaylı örnekleri, başvuru süresinde yapılmamışsa
varsa mazereti ispatlayan belgeler ve adli yardım talebi varsa başvurucunun yargılama giderlerini karşıla-
yabilecek durumda olmadığını gösteren mali duruma ilişkin belgeler başvuru foruma eklenmelidir. Bu
belgelerin herhangi bir nedenle sunulamaması halinde, gerekçeleri belirtilerek buna ilişkin bilgi ve belgeler
forma eklenebilir. Bu takdirde Mahkeme, mazereti kabul etmesi halinde ve gerekli gördüğü durumlarda
ilgili bilgi ve belgeleri kendisi toplayabilir (İçtüzük m. 59/3).

Araştırmalarla
İlişkilendir
Bireysel başvuru formu nereden temin edilebilir ve başvuru formu hangi bilgileri içermelidir?
6/11/2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan İçtüzük değişikliğiyle bireysel başvuru formu yeni-
lenmiştir. Başvuru formunun örneği, İçtüzük ekinde (EK-1) bulunmaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkeme-
sinin internet sitesinde (www.anayasa.gov.tr) yer almaktadır.
Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
a. Başvurucunun T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, anne adı, baba adı, doğum tarihi, cinsiyeti, uyru-
ğu, mesleği ve adresi, varsa telefon numaraları ve elektronik posta adresi.
b. Başvurucunun tüzel kişi olması hâlinde; Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası, unvanı,
adresi ve tüzel kişiliği temsile yetkili kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası, MERSİS numarası-
nın bulunmaması hâlinde tüzel kişinin vergi numarası veya kayıtlı olduğu sicil ve numarası ile varsa
telefon numaraları ve kayıtlı elektronik posta adresi.
c. Başvurunun;
1. Avukat vasıtasıyla yapılması hâlinde; avukatın adı, soyadı, kayıtlı olduğu baro ve sicil numarası,
yazışma adresi, varsa telefon numaraları ve elektronik posta adresi.
2. Avukat olmayan kanuni temsilci vasıtasıyla yapılması hâlinde; kanuni temsilcinin T.C. kimlik
numarası, adı, soyadı, anne adı, baba adı, doğum tarihi, uyruğu, yazışma adresi, varsa telefon
numaraları ve elektronik posta adresi.
ç. Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih
sırasına göre özeti.
d. Bireysel başvuru kapsamındaki güncel ve kişisel haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve
buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e. İhlal edildiği iddia edilen temel haklar ve bunlara ilişkin açıklamaların birbirleriyle ilişkilendirilerek
ayrı ayrı yapılması.
f. Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların tarih sırasına göre yazılması.
g. Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih.
ğ. Başvuru mazeret nedeniyle süresi içinde yapılamamışsa buna dair açıklamalar.
h. Başvurucunun talepleri.
ı. Başvurucunun Mahkeme önünde devam eden bir başka başvurusu varsa numarası.
i. Varsa kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebi ve bunun gerekçeleri.
j. Kısa mesaj (SMS) veya elektronik posta yoluyla bilgilendirme yapılmasını isteyip istemediği.
k. Başvurucunun veya avukatının ya da kanuni temsilcisinin imzası.
l. Varsa İçtüzük’ün 73. maddesi kapsamında maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik tedbir talebi ve
bunun gerekçeleri.

229
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Maddi Şartlar Kişisel ve doğrudan olma şartı, ihlal iddiasına


Bireysel başvurunun maddi şartları, başvuru konu olan eylem, işlem veya ihmalden dolayı baş-
formunda belirtilen hususların içeriğine ilişkin ola- vurucunun başkaca bir işleme gerek olmadan biz-
rak aranan şartlardır (Karaman, 2013: 221). zat etkilenmiş olmasını ifade eder. Kural olarak bir
kimse, başka bir kimsenin şikâyetini bireysel baş-
Başvurucu mağdur sıfatını taşıyor olmalıdır
vuru yoluyla Anayasa Mahkemesinin önüne taşıya-
Bireysel başvuruda bulunabilmek için yalnız- maz. Ancak somut olayın şartlarına ve ihlal edilen
ca başvurucu sıfatına sahip olmak yeterli değildir. hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasın-
Başvurucuların aynı zamanda mağdur sıfatını da da kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da ih-
taşımaları gerekir. Mağdur sıfatının kazanılması, lalden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona
bazı şartların bir arada bulunmasına bağlıdır. 6216 ermesinde meşru ve kişisel bir menfaati bulunan
sayılı Kanun’un 46/1. maddesine göre, “Bireysel kimseler dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuru-
başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, ey- da bulunabilir. Özellikle mağdurun bizzat başvuru
lem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı yapmasının mümkün olmadığı ve yakın akrabalık
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.” Ana- ilişkisinin bulunduğu kimi durumlarda başvuru-
yasa Mahkemesine göre, bir kişinin bireysel başvu- cuların ihlalden doğrudan etkilenmemiş olmala-
ruda bulunabilmesi için başvuruya konu edilen ve rına rağmen ihlalden dolaylı olarak etkilenmeleri
ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya nedeniyle kendi adlarına başvuru yapabileceklerine
işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun karar verilmiştir (İbrahim Tosun ve Diğerleri, B. No:
“güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden 2016/7869, 10/12/2019, s. 54-55).
dolayı “kişisel olarak” ve “doğrudan” etkilenmiş ol-
Son olarak mağdurluk sıfatının taşındığının
ması ve bunların sonucunda başvurucunun kendi-
ileri sürülmüş olması ve ihlale yol açtığı ileri sürü-
sinin mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Ömer
len işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
Fettahoğlu, B. No: 2016/6803, 28/11/2019, s. 43).
kişisel bir hakkın doğrudan etkilenildiğinin ortaya
6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına konulması, başka bir ifade ile mağduriyetin var-
sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinde kimle- lığının ispatlanması gerekir (Şenay Tavuz, B. No:
rin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan 2014/10777, 16/11/2016, s. 30). Bireysel başvu-
maddenin birinci fıkrasına göre bir kişinin Anaya- runun kabul edilebilmesi için başvurucunun sade-
sa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi ce mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp
için üç temel ön koşulun birlikte bulunması ge- ihlalden doğrudan etkilendiğini yani mağdur ol-
rekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu duğunu göstermesi veya mağdur olduğu konusun-
gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden da Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu
dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasın- itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi, mağ-
da bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel durluk sıfatının varlığı için yeterli değildir (Sınırlı
olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların Sorumlu Adapazarı Parcar Ekiciler Kooperatifi, B.
sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia No: 2016/15546, 7/11/2019, s. 27).
etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179,
Başvuru anayasal açıdan önem taşımalı,
20/3/2014, s. 24).
önemli bir zararın tespit veya giderilmesi için
Güncellik şartı, ihlal iddiasına konu olan eylem, yapılmış olmalı ve açıkça dayanaktan yoksun
işlem veya ihmalin bireysel başvuru yapılmadan olmamalıdır
önce başvurucuyu etkilemeye başlamış ve başvuru-
6216 sayılı Kanunun 48/2. maddesine göre
nun incelenmesi sırasında da etkilemeye devam edi-
“Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlan-
yor olması anlamına gelir. Bireysel başvuru yoluyla
ması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
hak ihlali iddialarının incelenmesinde idare ve de-
belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvuru-
rece mahkemeleri tarafından başvurucu lehine bir
cunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile
tedbir ya da kararın alınması suretiyle ihlalin tespit
açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edile-
edildiği, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve yeterli
mezliğine karar verebilir.”
biçimde giderildiğinin anlaşıldığı durumlarda mağ-
dur sıfatının kalktığı kabul edilir (Kemalettin Rıd- Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasında
van Yalın, B. No: 2014/6220, 18/7/2019, s. 74). herkesin bireysel başvuru hakkına sahip olduğu be-
lirtilmiştir. Buna karşın yukarıda yer verilen Kanun

230
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

maddesinde anayasal ve kişisel önemi düşük olan ve özgürlüklerden herhangi birinin ihlal edildiğine
veya bulunmayan başvuruların esastan incelen- ilişkin başvurunun bu kriter uygulanarak kabul
meksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmış- edilemez bulunması mümkündür. Bununla bir-
tır. Anılan düzenlemenin kaynağı, hâkimin küçük/ likte ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün
önemsiz işlerle uğraşmaması gerektiğini ifade eden niteliğinin anılan kriterin koşullarına ilişkin de-
kadim De minimis non curat praetor ilkesidir. Bu ğerlendirme yapılırken dikkate alınması gerekir
ilkenin temelinde yatan düşüncelerden biri mah- (K. V., s. 56).
kemelerin asıl işlevlerine odaklanmalarını sağlamak Kanun’ da anayasal ve kişisel önemden yoksun
ve buna engel teşkil edecek olan önem derecesi dü- başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için
şük davaların ve başvuruların iş yükü oluşturmasını iki koşul öngörülmüştür: “Anayasal önem” olarak
önlemektir (K. V., B. No: 2014/2293, 1/12/2016, adlandırılabilecek olan birinci koşul “başvurunun
s. 47). Karşılaştırmalı hukukta mahkemeler, fark- Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya te-
lı hukuk alanlarında ortaya çıkan uyuşmazlıklar mel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
yönünden De minimis non curat praetor ilkesini açısından önem taşımaması”, “kişisel önem” olarak
öteden beri uygulamaktadır. Anılan ilke, bireysel adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise “başvurucu-
başvuruları ya da anayasa şikâyetlerini incelemekle nun önemli bir zarara uğramaması”dır. Kanun met-
görevli uluslararası mahkemeler ile anayasa mahke- ninde iki koşul arasında “ve” bağlacının kullanılmış
melerinin karşılaştıkları ağır iş yükü ve buna bağlı olması nedeniyle anayasal ve kişisel önemden yok-
olarak asıl işlevlerini yerine getirmekte zorlanma- sunluk kriteri uygulanarak bir başvurunun kabul
ları nedenleriyle insan hakları hukuku alanında da edilemez bulunabilmesi için somut olayda anılan
uygulanmaya başlanmıştır. Nitekim Sözleşme’nin iki koşulun birlikte bulunması gerekir.
yanı sıra Federal Almanya ve İspanya Anayasa
Anayasal önem koşulunun uygulanmasıyla ilgi-
Mahkemelerinin görev ve yetkilerini düzenleyen
li olarak kanun koyucu “Anayasa’nın uygulanması
kanunlarda bu yönde düzenlemelere gidilmiştir (F.
açısından önem taşıma”, “Anayasa’nın yorumlan-
N. G., B. No: 2014/11928, 21/6/2017, s. 33).
ması açısından önem taşıma” ve “temel hakların
6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin ikin- kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından
ci fıkrasıyla Anayasa Mahkemesinin asıl işlevle- önem taşıma” şeklinde üç unsur belirlemiş olmak-
rine odaklanmasını sağlamak, buna engel teşkil la birlikte temel hak ve özgürlüklerle ilgili Anaya-
edecek olan anayasal ve kişisel önemden yoksun sa hükümlerinin yorumlanması işin doğası gereği
başvuruların Mahkemenin iş yükünü artırmasını temel hak ve özgürlüklerin kapsamının ve sınırla-
önlemek amacıyla Mahkemeye, anayasal ve kişisel rının belirlenmesini de içermektedir. Bu nedenle
önemden yoksun başvuruların kabul edilemezli- anayasal önemin, temel hak ve özgürlüklere ilişkin
ğine karar verme yetkisi tanınmıştır. Söz konusu Anayasa hükümlerinin “yorumlanması” ve “uy-
bu hükme göre Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın gulanması” açısından önem taşıma şeklinde ifade
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların edilebilecek iki unsurunun bulunduğunu kabul
kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından etmek gerekir (K. V., s. 61). İşin doğası ve kanun
önem taşımayan, başvurucunun önemli bir zarara metni dikkate alındığında bir başvurunun anayasal
uğramadığı başvuruların kabul edilemezliğine ka- öneminin bulunduğu sonucuna varılabilmesi için
rar verebilir. onun bu iki unsurdan biri açısından önem taşıma-
Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden sının yeterli olduğu anlaşılmaktadır (K. V., s. 62).
yoksun başvuruların esastan incelenmemesine Kişisel önem koşulu, başvurucunun önemli bir
imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri ge- zarara uğramamış olmasını ifade eder. Bu koşul, so-
tirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik mut olayın başvurucunun kişisel durumu üzerin-
kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye deki olumsuz etkisinin derecesiyle ilgilidir. Somut
geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte olsa olayda ortaya çıkan kişisel zararın önemli olup ol-
bile Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru ka- madığını başvurucunun subjektif algısı belirlemez.
bul edilemez bulunabilecektir (K. V., s. 55). Bu husus başvurucunun içinde bulunduğu koşul-
Diğer taraftan temel hak ve özgürlüklerin her- lar da dâhil olmak üzere her olayın kendine özgü
hangi biri, bu kabul edilebilirlik kriterinin kapsa- koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden
mı dışında bırakılmamıştır. Buna göre temel hak hareket edilerek Anayasa Mahkemesi tarafından

231
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

değerlendirilir. Zararın parayla ölçüp ölçülememe- Bunun dışında, karmaşık ve zorlama başvu-
si, onun önemini değerlendirme bakımından belir- rular ile kanun yolunda gözetilmesi gereken hu-
leyici değildir. Parayla ölçülmesi mümkün olmayan suslarla ilgili olarak yapılan başvurular da açıkça
zararlar yönünden de anayasal ve kişisel önemden dayanaktan yoksun kabul edilir. Anayasa Mahke-
yoksun olma kriterinin uygulanması mümkündür. mesine göre, hukuk kurallarının yorumlanması
Öte yandan parayla ölçülebilen zararlar yönünden ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin ka-
her başvurucu yönünden geçerli olacak ve kişisel bul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir
önem koşulunun belirlenmesinde esas alınacak bel- uyuşmazlığa derece mahkemeleri tarafından getiri-
li bir meblağ belirlenmesi mümkün değildir. Belli len çözümün esas yönünden adil olup olmaması,
bir meblağ, başvurucuların içinde bulundukları bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye
kişisel koşullara göre farklı önem derecesine sahip tabi tutulamaz (Birgül Arslan ve Arzu Ülker, B. No:
olabilir (F. N. G., s. 50-51). 2016/1819, 15/1/2020, s. 23). Bu kapsamda ilke
Kabul edilebilirlik açısından aranan bir diğer olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış
şart, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olma- maddi olay ve olguların kanıtlanması ve delillerin
masıdır. Bu kapsamda, başvuruculardan, bireysel değerlendirilmesi bireysel başvuru konusu olamaz.
başvuru yolunun amacına uygun şekilde hareket Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlen-
etmeleri ve iddialarını sağlam temellere dayandır- dirme, gösterilmek istenen delilin davayla ilgili
maları beklenir. Anayasa Mahkemesine göre, her olup olmadığına karar verme, delillerin geçerli olup
şeyden önce, bir ihlal iddiası içermeyen veya baş- olmadığı ile delil sunma ve inceleme yöntemlerinin
vurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı başvu- kanuna uygun olup olmadığını denetleme yetkisi
rular ile bir müdahalenin bulunmadığı veya müda- derece mahkemelerine aittir (Ünal Dede, B. No:
halenin meşru olduğunun açık olduğu başvurular 2015/1293, 6/2/2019, s. 16). Anayasa Mahkeme-
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilir. Başvuruya sinin görevi, başvuru konusu yargılamanın bütünü
konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak olaya içinde adil olup olmadığını değerlendirmektir. Bu
dair iddialarını ve hangi Anayasa hükmünün ihlal değerlendirme ise ancak Anayasada yer alan hak ve
edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle özgürlükler ihlal edilmişse veya derece mahkemele-
hukuki iddialarını kanıtlama yükümlülüğü baş- rinin delilleri değerlendirme ve hukuk kurallarını
vurucuya aittir. İhlal iddialarının soyut bir şekilde yorumlamada bariz bir takdir hatası yahut açık bir
ileri sürüldüğü ve hakkın nasıl ihlal edildiğine iliş- keyfilik içerisinde bulunması hallerinde söz konusu
kin bir açıklama ve kanıtlamada bulunulmadığının olabilmektedir (Mahir Kan, B. No: 2015/20001,
anlaşıldığı hallerde açıkça dayanaktan yoksunluğa 9/1/2020, s. 18).
karar verilecektir (Süleyman Göksel Yerdut, B. No: Başvuru hakkı kötüye kullanılmamış olma-
2014/788, 16/11/2017, s. 32). İddiaların dayanak- lıdır
tan yoksun olmadığı hususunda Mahkemenin ikna 6216 sayılı Kanunun 51. maddesine göre, “Bi-
edilmesi, başvurucu tarafından ortaya konulan reysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit
somut bilgi ve belgelerin niteliğine bağlıdır. Buna edilen başvurucular aleyhine, yargılama giderlerinin
göre başvurucu, kamu gücünün işlem, eylem ya da dışında, ayrıca ikibin Türk Lirasından fazla olma-
ihmali sebebiyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak mak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir”.
ve özgürlük ile dayandığı Anayasa hükümlerini, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 83. maddesine
ihlal gerekçelerini, öne sürdüğü deliller ile ihlale göre de “Başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve
sebep olduğunu iddia ettiği işlem ya da kararların benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru
aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemeli; di- hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi
lekçesinde kamu gücünün ihlale sebep olduğunu hâlinde incelemenin her aşamasında başvuru redde-
iddia ettiği müdahaleye dair olayların tarih sırasına dilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin
göre özetini yapmalıdır. Bu noktada başvurucula- Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para
rın başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme cezasıyla cezalandırılmasına karar verilebilir”.
yükümlülükleri bulunmaktadır (Nail Dertli ve Di-
ğerleri, B. No: 2015/18281, 8/5/2019, s. 25-27).

232
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ler. Başvuru formunda veya eklerinde herhangi bir


eksiklik tespit edilmesi halinde, bunların tamam-
İstismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelik-
lattırılması için başvurucuya, varsa avukatına veya
teki davranışlarda bulunulması hâlinde
kanuni temsilcisine onbeş günü geçmemek üzere
başvurucunun bireysel başvuru hakkını
kesin bir süre verilir. Eksikliklerin tamamlattırıl-
kötüye kullandığı kabul edilir.
masına dair yazıda başvurucuya geçerli bir maze-
reti olmaksızın verilen kesin sürede eksiklikleri
tamamlamadığı takdirde başvurusunun reddine
Anayasa Mahkemesine göre, bireysel başvuru
karar verileceği bildirilir (İçtüzük m. 66). Başvuru
usulünün amacına açıkça aykırı olan ve Mahke-
evrakında bir eksikliğin bulunmadığı veya verilen
menin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini
sürede eksikliklerin tamamlandığı hâllerde, şekli
engelleyen davranışlar, başvuru hakkının kötüye
şartlar ile ilgili olarak belirtilen hususların hukuki
kullanılması olarak değerlendirilir. Bu kapsamda;
ve yargısal denetimi, maddi şartların denetimi ile
mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan
birlikte yapılır.
maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi
ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi Kabul edilebilirliğe ilişkin maddi şartlar ile Bi-
noktasında esaslı bir unsur hakkında bilgi veril- reysel Başvuru Bürosunun idari incelemesinden
memesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde geçmiş şekli şartların hukuki ve yargısal denetimi,
vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkile- “kabul edilebilirlik incelemesi” adı altında Anayasa
yecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Mahkemesi bünyesinde yer alan Komisyonlar tara-
Mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru fından yerine getirilir. Mahkemede bireysel başvu-
hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının en- ruları incelemek üzere iki Bölüm bulunmaktadır.
gellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı Her Bölüm bir Başkanvekili ile altı üyeden oluşur
kalmak kaydıyla bireysel başvurunun amacıyla bağ- (İçtüzük m. 27). Bu Bölümlere bağlı olarak, bi-
daşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici reysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesini
bir üslup kullanılması ve söz konusu başvuru yolu yapmak üzere üçer tane Komisyon yer alır (İçtüzük
kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının m. 32). Komisyonlar iki üyeden oluşmaktadır (İç-
ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşma- tüzük m. 3/1-p). Ayrıca bireysel başvuruların daha
yacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması hızlı bir biçimde sonuçlandırılması amacıyla Ko-
hallerinde başvuru hakkının kötüye kullanıldı- misyonlar tarafından kabul edilebilirlik incelemesi
ğı kabul edilir (Kerem Elmas, B. No: 2015/5465, yapılacak dosyaları tasnif edip karar taslakları ha-
21/2/2019, s. 18-19). zırlayan ve başraportör gözetiminde yeterli sayıda
raportör, raportör yardımcısı ve personelden olu-
şan Komisyonlar raportörlüğü birimi kurulmuştur.
Kabul Edilebilirlik Şartlarının (İçtüzük m. 34).
İncelenmesi Bu kapsamda Komisyonlar Başraportörüne,
Kabul edilebilirliğe ilişkin belirtilen şartların bireysel başvurunun süresinde yapılmadığı, şekil
incelenmesi Bireysel Başvuru Bürosu ve Komis- şartlarının yerine getirilmediği ve tespit edilen ek-
yonlar tarafından yerine getirilir. Bireysel Başvuru sikliklerin verilen kesin sürelerde tamamlanmadığı
Bürosu, başvurunun şekli şartlarıyla ilgili olarak ilk hallerde başvuruyu reddetme yetkisi tanındığını
denetimi yapar. Büro’nun yapmış olduğu inceleme, belirtmek gerekir. Başraportör tarafından reddedi-
başvuru formunda yer alan alanların doldurulup len başvurulara ilişkin kararlara karşı, bu kararların
doldurulmadığı ve başvuru formuna eklenmesi ge- başvurucuya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün
reken belgelerin bulunup bulunmadığını gözetmek içerisinde Komisyona itiraz edilebilir. Komisyonun
ile sınırlıdır. Başvuru formunda yer verilen bilgi- bu konuda vereceği kararlar ise kesindir (İçtüzük
lerin ve forma eklenen belgelerin hukuki ve yargı- m. 66). Komisyonlar raportörlüğü aşamasını geçen
sal denetimi Büro’nun görevi değildir. Dolayısıyla başvurular Komisyonlar tarafından ele alınır.
Büro’nun yaptığı inceleme bir kabul edilebilirlik Komisyonlar, raportörlük tarafından hazırlanan
incelemesi değil, kabul edilebilirlik incelemesi için kabul edilebilirlik veya kabul edilemezlik karar tas-
hazırlık denetimidir. Büro, gelen başvuruları şekli laklarını kesin olarak karara bağlarlar; yani alınan
eksiklikler bulunup bulunmadığı yönünden ince- kararlara karşı başvurulacak bir merci bulunma-

233
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

maktadır. Bu noktada Komisyonların üç türlü karar alabileceği söylenebilir: başvurunun kabul edilebi-
lirliğine karar vermek, başvurunun kabul edilemezliğine karar vermek ve kabul edilebilirlik hususunu
karara bağlamadan başvuruyu Bölüme göndermek. Bu son ihtimalde Komisyonlar, önlerindeki başvuru-
nun Anayasanın uygulanması veya yorumlanması veya temel hakların kapsam ve sınırlarının belirlenmesi
açısından önem taşıyıp taşımadığı, başvurucunun önemli bir zarara uğrayıp uğramadığı, başvurunun çö-
zümünün bir ilke kararı gerektirmesi ve alınacak kararın Mahkeme tarafından verilmiş başka bir karar ile
çelişebileceği hususunda tereddüte düşmeleri halinde kabul edilebilirlik kararının alınması için başvuruyu
Bölümlere havale ederler. Sayılan kararlardan herhangi birinin alınmış sayılması için oybirliği şarttır. Aksi
halde konu, oybirliği sağlanamadığı belirtilmek suretiyle Bölüme havale edilir (İçtüzük m. 33). Dolayısıyla
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüme havale edilmesi, Komisyonların oybirliğiyle alacakları bir kararla
olabileceği gibi, oybirliğinin sağlanamamasından dolayı herhangi bir kararın alınamadığı hallerde de söz
konusu olmaktadır. Kabul edilebilirlik incelemesinin havale edildiği hallerde Bölümler, kabul edilebilirlik
ve esas hakkında incelemeyi birlikte yaparlar.

Öğrenme Çıktısı
2 Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bireysel başvurunun kabul Bireysel başvuru konusu Bireysel başvuru formu dol-
edilebilirlik koşulları ne- olabilen hak ve özgürlükle- durulurken nelere dikkat
lerdir? rin kapsamını değerlendirin. edilmesi gerekir?

BİREYSEL BAŞVURU USULÜ Hakkında kabul edilebilirlik kararı verilip esas


inceleme aşamasına geçilen başvurularla ilgili ola-
(ESAS İNCELEME AŞAMASI)
rak, öncelikle Bölümler Başraportörü ilgili başvu-
Komisyonlar veya Bölümler tarafından kabul ruya ilişkin görüşünün alınması için Adalet Ba-
edilebilirliğine karar verilmiş başvurular bakımın- kanlığına bildirimde bulunur (İçtüzük m. 37/4).
dan esas inceleme aşamasına geçilir. Esas inceleme Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hallerde görüşünü
aşamasında hakkın ihlal edilip edilmediği denetle- 30 gün içerisinde yazılı olarak Mahkemeye bildirir.
nir. Bir başvurunun kabul edilebilir bulunması, baş- Talep halinde bu süre 30 güne kadar uzatılabilir.
vuruda ileri sürülen hakkın ihlal edildiği sonucunu Ancak Bakanlık her bildirim için görüş bildirmek
beraberinde getirmez. Hakkın ihlal edilip edilmedi- zorunda olmadığı gibi, Mahkeme de her zaman Ba-
ği, esas inceleme adı altında ayrıca incelenir. Kabul kanlık görüşünü beklemek zorunda değildir. Belir-
edilebilirlik kararının anlamı, başvurunun esastan tilen sürelerde Adalet Bakanlığından cevap gelmezse
incelemesine geçilebileceğidir. Esas inceleme Bö- dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verilir. Ayrıca
lümler tarafından yerine getirilir. Bölümlerin de Mahkeme, içtihadın oluştuğu alanlarda veya ivedi-
kendilerine bağlı olarak çalışan raportörleri bulun- likle karar verilmesi gereken durumlarda Bakanlık
maktadır. Bölümler raportörlüğü de tıpkı Komis- cevabını beklemeden başvurunun kabul edilebilir-
yonlar raportörlüğü gibi başvuruları tasnif eder ve lik veya esası hakkında karar verebilir. Şayet Adalet
kabul edilebilirlik ve/veya esasa dair karar taslakları Bakanlığının cevabı beklenmiş ve bu cevap süresi
hazırlayıp Bölümlere sunar (İçtüzük m. 31).

234
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

içerisinde verilmişse, Bakanlığın cevabı başvurucu- hakkındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi
ya tebliğ edilir ve bu tarihten itibaren başvurucu gerekir. Tedbirin devamı konusunda yeni bir karar
-varsa- karşı beyanlarını 15 gün içinde Mahkemeye alınmadığında, başvurucunun hakkının ihlal edil-
sunar (İçtüzük m. 71). mediğine ya da başvurunun düşmesine karar veril-
Bunun dışında Mahkeme, kendisine verilen gö- diği durumlarda tedbir kararı kendiliğinden kalkar
revlerin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yasama, (İçtüzük m. 73).
yürütme, yargı organları, kamu idareleri, kamu 6216 sayılı Kanun’un 49/6. maddesine göre,
görevlileri, bankalar ile diğer gerçek ve tüzel kişi- “Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bi-
lerle doğrudan yazışabilir; bilgi ve belge isteyebilir; reysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hak-
gerekli gördüğü her türlü belge, kayıt ve işlemi in- kın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl orta-
celeyebilir; bilgi almak üzere her derece ve sınıftan dan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır”. İhlal
kamu görevlileri ile ilgilileri çağırabilir; idare ve kavramı, daha önce de ifade edildiği gibi, bir temel
diğer tüzel kişilerden temsilci isteyebilir. Bu yollar- hak ve hürriyetin koruduğu alana işlem, eylem ya
la elde ettiği bilgi ve belgeleri, yargılamanın gerek- da ihmal yoluyla yapılan hukuka aykırı müdaha-
tirmesi halinde 15 günlük süre içinde görüşlerini leleri ifade etmektedir. Bu müdahaleler, herhangi
sunabilmeleri için başvurucuya, Adalet Bakanlığı- bir hukuka uygunluk sebebine dayanmadan veya
na ve varsa diğer ilgililere tebliğ eder. Başvurucu ya geçerli olmayan bir sebebe dayanarak hak sahibinin
da kamu otoritesinin, istenen bilgi ya da belgeyi davranışı üzerinde bir zorlaştırma, sınırlama mey-
sunmaktan kaçındığı ya da bir delili gizlediği ya- dana getirir. Temel hak ve özgürlüklere getirilecek
hut her ne suretle olursa olsun davet edildiği halde sınırlamalar, Anayasanın 13. maddesine uygun şe-
yargılamaya etkin bir şekilde katılmadığı kanaatine kilde yapılmalıdır. Anayasanın 13. maddesine göre,
varırsa, bu durumdan gerekli sonuçları çıkararak “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın
kararını verir (İçtüzük m. 70). yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
Bildirim, talep ve yazışmaların yapılmasından sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabi-
sonra bireysel başvuru raportörleri ya da raportör lir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
yardımcıları, İçtüzükte belirtilen yazım usulüne demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin
uygun ve raportörün özet görüşünü de içeren karar gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Bö-
taslağını hazırlar. Bölümlere sunulmak üzere hazır- lümler de yapacakları esas hakkında incelemede bu
lanan taslak ayrıca Araştırma ve İçtihat Birimi’ne kriterlere uyulup uyulmadığını denetleyeceklerdir.
gönderilir (İçtüzük m. 76). Raportörler tarafından Anayasa Mahkemesine göre hak ya da özgürlüğe
hazırlanan karar taslakları Bölümlere sunulduğu bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tes-
tarihten itibaren 15 gün geçtikten sonra gündeme pit edilmesi gereken husus, müdahaleye yetki veren
alınır (İçtüzük m. 29/5). bir kanun hükmünün, yani müdahalenin hukuki
Bölümler kural olarak başvuruları dosya üze- temelinin bulunup bulunmadığıdır. Müdahalenin
rinden inceler. Ancak re’sen ya da başvurucu veya kanuna dayalı olması, öncelikle şekli manada bir
Adalet Bakanlığının talebi üzerine duruşma yapıl- kanunun varlığını zorunlu kılar. Bu da Türkiye Bü-
masına karar verebilmektedir. Böyle bir kararın yük Millet Meclisi tarafından Anayasada belirtilen
alınması halinde duruşmanın yeri, günü ve saati usullere uygun olarak kanun adı altında çıkarılan
ilgililere bildirilir (İçtüzük m. 74). Ayrıca başvu- düzenleyici yasama işlemlerini ifade etmektedir.
rucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bü- Hakka müdahale edilmesi, ancak yasama organı
tünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun tarafından kanun adı altında çıkarılan düzenleyici
anlaşılması üzerine, resen veya başvurucunun tale- işlemlerle müdahaleye imkan tanıyan bir hükmün
bi üzerine tedbir kararı verilebilir. Bunun anlamı, bulunması şartına bağlıdır (Ziya Özden, B. No:
hakka yönelik müdahalenin ihlal oluşturup oluş- 2016/67737, 19/11/2019, s. 52). Öte yandan te-
turmadığı ile ilgili bir karar henüz verilmemiş iken, mel hak ve özgürlüklere müdahalenin dayanağını
başvurucunun içerisinde bulunduğu durumun te- oluşturan kanunun hukuk devleti ilkesinin gerek-
lafisi güç veya mümkün olmayan bir zararla sonuç- lerine uygun olması da gerekir. Buna göre kanunla-
lanmasının önüne geçmektir. Bölümlerce verilen rın genel ve soyut olması gerekmektedir. Bireysel ve
tedbir kararlarının gerekleri ilgili kişi ve kurumlara sübjektif işlemlerin kanunla yapılması hukuk dev-
bildirilir. Tedbir kararının verilmesi halinde esas leti ilkesini zedeleyebilir (Mehmet Güçlü ve Rama-

235
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

zan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, s. 50). Esas inceleme aşamasında Bölümlerin gözetece-
Hukuk devleti ilkesi, aynı zamanda, hukuki güven- ği bir diğer kriter, sınırlamaların Anayasanın ilgili
lik ve belirlilik ilkelerini de beraberinde getirir. Zira maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ya-
Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun şeklen var pılmış olmasıdır. Anayasada temel hakların düzen-
olması yeterli kabul edilmemekte, niteliği de araştı- lendiği birçok maddede sınırlama sebeplerine yer
rılmakta ve bir sınırlamanın nerede başlayıp nerede verilmiştir. Kamu gücünün tezahürü niteliğindeki
bittiğinin belirlenmiş olması aranmaktadır (Bülent eylem ve işlemler hakların sınırlanmasına yöneldi-
Kaya, B. No: 2013/2941, 11/5/2016, s. 67). ğinde, bu sebeplerden birine dayalı olarak sınırlama
Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaç- getirmesi gerekmektedir. Aksi halde hakkın ihlal
layan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının edildiğinden söz edilecektir. Aynı zamanda sınır-
öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve lamaların Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun ol-
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin ması da gerekir. Anayasanın sözüne uygunluk, her
de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu ze- şeyden önce bir hak ve özgürlüğe Anayasa ile getiril-
deleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Bu miş ek güvence ölçütlerine aykırı düzenleme, eylem
anlamda temel hak ve özgürlükler alanında yasama ve işlem yapılamamasını ifade eder. Örneğin basın
organının, keyfiliğe izin vermeyen, öngörülebilir özgürlüğü ile ilgili olarak “basın sansür edilemez”
düzenlemeler yapma zorunluluğu bulunmaktadır. diyen Anayasanın 28. maddesinin bu emrine aykırı
İdareye keyfi uygulamalara sebebiyet verebilecek müdahaleler ihlal oluşturacaktır. Bununla birlikte
çok geniş takdir yetkisinin tanınması Anayasaya Anayasanın sözüne uygunluk, bir temel hakkı dü-
aykırı olabilecektir. Temel hak ve özgürlüklere iliş- zenleyen maddenin kapsamının daraltılmasına da
kin bir alanda kanunun emrine dayanarak yürüt- izin vermez. Örneğin hak ve özgürlüklerin özneleri
me organınca alınacak önlemlerin objektif nitelik açısından “herkes”, “kimse”, “vatandaşlar” gibi iba-
taşıması ve idarenin keyfi uygulamalarına meydan relere yer verilmesi halinde, bu haklar kendilerine
verecek geniş bir takdir yetkisi tanımaması gerekir tanınanlardan daha dar bir zümreye uygulanamaz.
(A. İ., B. No: 2017/16005, 11/12/2019, s. 50). Anayasanın ruhuna uygunluk ise, Anayasanın özü
bakımından belirlenen kurallara uygunluğu gerek-
Hukuki belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin
tirir. Anayasada açık bir hükmün bulunmadığı hal-
hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
lerde dahi kuralların maddenin konulma amacına
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşıla-
ve diğer maddelerle ilişkisine bakılarak tespit edil-
bilir ve uygulanabilir olmasını ve kamu otoritele-
mesine imkân sağlar. Böylece kurallar arasında bir
rinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem
çelişkiye yer verilmemiş olur ve Anayasanın bütün-
içermesini ifade etmektedir. Bu ilke, hukuki gü-
lüğü korunur (İnceoğlu, 2013: 45-46).
venlikle bağlantılı olup; bireye, belirli bir kesinlik
içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki Son olarak sınırlamaların demokratik toplum
yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların düzeninin gerekleri ile ölçülülük ilkesine uygun ol-
idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu, ması ve hak ve hürriyetlerin özlerine dokunmaması
kanundan öğrenebilme imkânını tanımaktadır. Bi- gerekir. Anayasa Mahkemesi bu üç kriter arasında
rey, ancak bu durumda kendisine düşen yükümlü- yakın bir alaka görmektedir. Mahkemeye göre, de-
lükleri öngörüp davranışlarını düzenleyebilir (Me- mokratik toplum düzeninin gerekleri ile ölçülülük
tin Durmaz, B. No: 2013/7764, 25/3/2015, s. 48). ilkesi iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla bir-
Bu anlamda içeriğinin tespiti idarenin görüşüne likte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır
bırakılan bir sınırlamanın kanun ile korunduğun- (Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019,
dan söz edilemez. Belirlilik ilkesi, kanun ile öngö- s. 36). Yine, Mahkemeye göre, çağdaş demokra-
rülen bir yükümlülüğün hem kişiler hem de idare siler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde
yönünden belirli ve kesin olmasını; kanun kuralı- sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel
nın, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir hak ve özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük
işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir ölçüde kısıtlayan veya tümüyle kullanılamaz hale
seviyede öngörmelerini mümkün kılacak şekilde getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeni-
düzenlenmesini gerektirmektedir (Kaya, s. 67). nin gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez (Abuzer
Uzun, B. No: 2016/61250, 13/6/2019, s. 40).

236
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Demokratik toplum düzeninin gerekleri kav- meşrulaştırmak üzere kullanılan argümanların el-
ramı, öncelikle ilgili hak yönünden getirilen kısıt- verişli, gerekli ve orantılı olmasını gerektirmekte-
lamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde, dir (Muhammed Ali Bayram, B. No: 2014/4077,
amaca ulaşmaya elverişli ve başvurulabilecek en 29/6/2016, s. 92).
son çare ya da alınabilecek en son tedbir olmasını Öte yandan sınırlamaların temel hak ve hürri-
gerektirmektedir. Diğer bir ifadeyle, bir sınırlama- yetlerin özüne dokunmaması da gerekir. Hakkın
nın demokratik toplumda zorlayıcı bir toplumsal özü, dokunulduğunda söz konusu temel hak ve
ihtiyacın karşılanması amacına yönelmesini ifade özgürlüğü anlamsız kılan asli çekirdeği ifade et-
etmektedir (İbrahim Aksoy, B. No: 2015/16346, mekte olup hak açısından kişiye dokunulmaz as-
28/6/2018, s. 42). Derece mahkemelerinin böyle gari bir alan teminatı sağlamaktadır. Bu çerçevede
bir ihtiyacın bulunup bulunmadığını değerlendir- hakkın kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren,
mede belirli bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak hakkı kullanılamaz hale getiren veya ortadan kaldı-
bu yetki Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi- ran sınırlamaların hakkın özüne dokunduğu kabul
dir (Ali İhsan Karahasanoğlu, B. No: 2017/21000, edilmektedir (Ahmet Çilgin, B. No: 2014/18849,
20/11/2019, s. 31). Öte yandan temel hak ve öz- 11/1/2017, s. 46).
gürlüklere yönelik sınırlamaların temel haklara en
az müdahaleye imkân veren orantılı sınırlamalar
olması da gerekir. Orantılılık, sınırlamayla ulaşıl- Karar Aşaması
mak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbi- Bireysel başvurulara ilişkin esas inceleme baş-
ri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmaması an- vuruya konu hak/hakların ihlal edilip edilmediğine
lamına gelir. Orantılılık ilkesi, bireyin hakkı ile yönelik olmakla birlikte, kimi durumlarda Bölüm-
kamunun menfaatleri arasında veya müdahalenin lere ihlalin bulunduğu veya bulunmadığı dışında
amacı başkalarının haklarını korumak ise bireyin kararlar verme yetkisi de tanınmıştır.
hakkı ile başkalarının hak ve menfaatleri arasında İlk olarak, Bölümlerden birinin görülmekte
adil bir dengenin kurulmasını gerektirir. Dengele- olan bir başvuruya ilişkin olarak vereceği karar, Bö-
me sonucunda müdahalede bulunulan hakkın sa- lümlerin önceden vermiş olduğu bir kararla çelişe-
hibi ile diğerleri veya kamunun menfaati arasında cekse ya da konunun niteliği itibariyle Genel Kurul
açıkça bir orantısızlık varsa, hak sahibine orantısız tarafından karara bağlanması gerekli görülürse ilgi-
bir külfet yüklenmişse, orantılılık ilkesi yönünden li Bölüm dosyadan el çekebilir (İçtüzük m. 28/3).
bir problem bulunmaktadır (Bilal Bilen, B. No: 6216 sayılı Kanunun 21. maddesine göre, Genel
2016/14741, 7/11/2019, s. 48). Bu anlamda de- Kurul, Mahkemenin onbeş üyesinden oluşur.
mokratik toplum düzeninin gerekleri kriteri ile öl- Genel Kurul, Başkanın veya belirleyeceği başkan-
çülülük kriteri arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. vekilinin başkanlığında en az on üye ile toplanır.
Nitekim ölçülülük kriteri, sınırlama için kul- Bireysel başvurulara ilişkin olarak Bölümlerin ka-
lanılan aracın sınırlama amacını gerçekleştirmeye rarları arasında oluşmuş veya oluşabilecek farklılık-
uygun olmasını ifade eden elverişlilik, sınırlayıcı ları gidermek ve Bölümlerce kendisine sevk edilen
tedbirin sınırlama amacına ulaşmak bakımından konuları karara bağlamak Genel Kurulun görevleri
zorunlu olmasını ifade eden gereklilik ve araçla arasında bulunmaktadır (İçtüzük m. 25/1-d). Do-
amacın orantısız bir ölçü içerisinde bulunmaması layısıyla Bölümler, belirli şartların oluştuğu kanaa-
ile sınırlamanın ölçüsüz bir yükümlülük getirme- tine varmaları hâlinde karar verme işini Genel Ku-
mesini ifade eden orantılılık unsurlarını içermekte- rula havale edebilmektedir.
dir (İlknur Yüksel, B. No: 2014/7738, 13/7/2016, Bunun dışında Bölümler, bir başvurunun ya-
s. 45). Kamu gücünü kullanan organlar, bir hakkın pısal bir sorundan kaynaklandığını ve bu sorunun
sınırlandırılması sürecinde, sınırlama ölçütünün başka başvurulara da yol açtığını tespit etmeleri ya
seçiminde ve ilgili sınırlama ölçütü çerçevesinde da bu durumun yeni başvurulara yol açacağını ön-
izlediği meşru amacı gerçekleştirmek üzere yapılan görmeleri halinde re’sen, Adalet Bakanlığının veya
sınırlamanın gerekliliği hususunda takdir yetki- başvurucunun talebi üzerine pilot karar verebilirler.
sine sahiptir. Ancak bu takdir yetkisinin kullanıl- Bu kararla birlikte, karara konu yapısal soruna iliş-
ması, ihlal iddiasına konu tedbirin anayasal temel kin benzer başvuruların incelenmesi ertelenebilir
hak ve özgürlüklerle bağdaşır, yani müdahaleyi ve ilgililer erteleme kararı hakkında bilgilendirilir.

237
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Ancak Bölüm, gerekli gördüğü takdirde ertelediği Bu durumda yargılamanın yenilenmesi sebebi-
başvuruları gündeme alarak karara da bağlayabilir. nin varlığının kabulü ve önceki kararın kaldırılma-
Pilot karar ile tespit edilen yapısal sorun ve bunun sı hususunda derece mahkemesinin herhangi bir
çözümü için alınması gereken tedbirler belirtilir. takdir yetkisi bulunmamaktadır. Zira ihlal kararı
Benzeri nitelikteki başvurular idari mercilerce bu verilen hallerde yargılamanın yenilenmesinin ge-
ilkeler çerçevesinde çözümlenir; çözümlenmediği rekliliği hususundaki takdir derece mahkemelerine
takdirde Mahkeme tarafından topluca görülerek değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahke-
karara bağlanır (İçtüzük m. 75). mesine bırakılmıştır. Derece mahkemesi, Anayasa
Ayrıca Bölümler ve Komisyonlar, başvurucu- Mahkemesinin ihlal kararında belirttiği doğrultu-
nun davadan açıkça feragat etmesi, başvurucunun da ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gerekli iş-
davasını takipsiz bıraktığının anlaşılması, ihlalin lemleri yapmakla yükümlüdür (Şakir Tekin, B. No:
ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması veya ken- 2016/9531, 27/11/2019, s. 56).
dilerince saptanan herhangi bir başka gerekçeden Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle
ötürü başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini yapması gereken şey, temel hak veya özgürlüğü ih-
haklı kılan bir neden görülmemesi hallerinde yar- lal ettiği veya idari makamlar tarafından temel hak
gılamanın her aşamasında düşme kararı verebilirler. ve özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali
Ancak belirtilen niteliklerdeki bir başvuru, Anaya- gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldır-
sanın uygulanması ve yorumlanması veya temel maktır. Bundan sonra ise Anayasa Mahkemesi ka-
hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya rarında tespit edilen ihlalin sonuçlarını gidermek
da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hallerde için gereken işlemleri yapmak durumundadır. Bu
incelenmeye devam edilebilir (İçtüzük m. 80). çerçevede ihlal, yargılama sırasında gerçekleştirilen
6216 sayılı Kanunun 50/1. maddesine göre usule ilişkin bir işlemden veya yerine getirilme-
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ih- yen usuli bir eksiklikten kaynaklanıyorsa söz ko-
lal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal nusu usul işleminin, hak ihlalini giderecek şekilde
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının orta- yeniden (veya daha önce yapılmamışsa ilk defa)
dan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedi- yapılması icap etmektedir. Buna karşın ihlalin,
lir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem idari işlem veya eylemin kendisinden ya da derece
ve işlem niteliğinde karar verilemez”. Bölümlerin mahkemesi kararının sonucundan kaynaklandığı-
ihlal olmadığına dair verdiği karar kamu gücünün nın Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edildiği
eylem ve işlemlerinin, diğer bir deyişle hakka ya- hallerde derece mahkemesinin, usule dair herhangi
pılan müdahalenin Anayasaya uygun olduğu anla- bir işlem yapmadan doğrudan mümkün olduğunca
mına gelir. Müdahalenin bir ihlale yol açtığı tespit dosya üzerinden önceki kararının aksi yönde karar
edilmişse, Bölüm kararında ihlalin ve sonuçlarının vererek ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırması ge-
hangi şekilde ortadan kaldırılabileceği hususunda rekir (Engin Karabaşlar ve Esra Karabaşlar, B. No:
yapılması gerekenler belirtilir (İçtüzük m. 79/2). 2016/4790, 4/7/2019, s. 60).
Ancak 6216 sayılı Kanun, yerindelik denetimini Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
ve idari eylem ve işlem niteliğinde kararları yasak- bulunmayan hallerde başvurucu lehine uygun bir
lamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, ihlale tazminata hükmedilebilir (İçtüzük m. 79/1-b).
konu müdahaleyi doğrudan ortadan kaldırmaya- Bunun için başvurucunun tazminat talebinde bu-
cak fakat bunu gerçekleştirecek organ ve kurumlara lunmuş olması gerekir. Tazminatın miktarına ve
yapmaları gereken şeyleri emredecektir. niteliğine (maddi veya manevi) Anayasa Mahke-
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından mesi serbestçe karar verir. Maddi tazminata hük-
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kal- medilebilmesi için uğranıldığı iddia edilen maddi
dırmak için dosya yeniden yargılama yapılmak üze- zarar ile tazminat talebi arasında illiyet bağı ku-
re ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama rulması gerekir (Nezir Depren, B. No: 2015/6547,
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkeme- 9/10/2019, s. 89). Tazminat miktarının tespitinin,
sinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını daha ayrıntılı bir incelemeyi gerektirmesi halinde,
ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üze- Bölüm konuyu kendisi karara bağlamaksızın genel
rinden ivedilikle karar verir (İçtüzük m. 79/1-a). mahkemelerde dava açılması yolunu gösterebilir

238
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

(İçtüzük m. 79/1-c). Bu hâlde genel mahkemeler- kesin olduğu gibi bağlayıcıdır. Yasama, yürütme ve
de dava açılması başvurucunun takdirindedir, yani yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tü-
dilerse dava açmayabilir. zel kişileri bağlar. Dolayısıyla bireysel başvurularla
Bölümler kararlarını salt çoğunlukla alırlar. Uy- ilgili olarak Komisyonlar, Bölümler ve Genel Kurul
gun görülmesi ve işin niteliğinin izin vermesi halin- tarafından verilen kararlara karşı ilgililer tarafından
de elektronik oylama yapılması mümkündür. Açık direnilmesi veya uyulmaması mümkün değildir.
oylama yapıldığı durumlarda oylamaya kıdemsiz Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı ni-
üyeden başlanır (İçtüzük m. 72). Kararlarda Mah- hai ve bağlayıcı nitelikte olup, başka bir merci ta-
keme önünde izlenen usulün anlatımına, davaya rafından Anayasa’ya veya kanuna uygunluk yönün-
konu olgulara, tarafların iddia ve savunmalarının den denetlenemez. İhlal kararının hukuki sonuç
özetine, gerekçeye, hüküm fıkrasına ve yargılama doğurabilmesi için Resmî Gazete’de yayımlanması
masrafları hakkındaki karara yer verilir. Heyete ka- gerekli olmayıp ilgili mercie tebliği veya gönderil-
tılan üyelerin birlikte veya ayrı ayrı varsa karşı oy mesi yeterlidir. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı
yazısı veya farklı ya da ek gerekçesini karara ekleme verip bu ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılma-
hakkı vardır (İçtüzük m. 78). Bölümler tarafından sına hükmettiği durumlarda ilgili merciler ihlal ka-
verilen kararlar kesindir. Kararların imzalı suretleri rarının niteliğini dikkate alarak ihlali ve sonuçlarını
Mahkeme arşivinde saklanır. Birer örneği başvu- ortadan kaldıracak şekilde hareket etmek zorunda-
rucuya, Adalet Bakanlığına ve diğer ilgililere teb- dırlar. Bu bağlamda derece mahkemelerinin görevi,
liğ edilir. Bölüm kararlarının tümü ile Komisyon Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin kap-
kararlarından kabul edilebilirlik açısından ilkesel samını değerlendirmek değil, Anayasa Mahkeme-
önem taşıyanları Mahkemenin internet sitesinde since tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kal-
yayımlanır (İçtüzük m. 81/3-4). 6216 sayılı Ka- dırmaktan ibarettir (Mehmet Hasan Altan (3), B.
nunun 65/1. maddesine göre Mahkeme kararları No: 2018/2620, 9/1/2020, s. 43).

Öğrenme Çıktısı
3 Bireysel başvurunun esas yönünden incelenmesini ve esas incelemesi sonucunda
verilebilecek kararları açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bireysel başvuru yolunun Anayasa Mahkemesi bireysel


Bireysel başvurunun esas
etkinliği ile bireysel başvuru başvuruda kanun yolunda
incelemesi sonucunda veri-
kararlarının bağlayıcılığını gözetilmesi gereken husus-
lebilecek kararlar nelerdir?
ilişkilendirin. larda inceleme yapabilir mi?

239
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Bireysel başvurunun
1 hukuki işlevlerini
sıralayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Bireysel Başvurunun Hukuki


Niteliği ve İşlevleri

Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi veya buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu
gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yoludur.
Bireysel başvurunun subjektif ve objektif olmak üzere iki temel işlevi vardır. Birinci işlevi, kişilerin subjektif
haklarının korunması, ikinci işlevi ise kararlar aracılığıyla kimi anayasal sorunlara açıklık getirilmesi, anaya-
sa düzeninin korunmasına, yorumlanmasına ve geliştirilmesine katkıda bulunulmasıdır. Bireysel başvuru-
nun objektif işlevinden türetilebilecek iki işlevden daha bahsedilebilir. Bunlar “eğitici etki” ve “meşrulaştırıcı
ve katılımcı etki”dir.
Türk Anayasa Mahkemesi de bireysel başvurunun objektif ve subjektif olmak üzere iki temel işlevinin bu-
lunduğunu kabul etmektedir. Bireysel başvurunun objektif işlevi çerçevesinde Anayasa Mahkemesine düşen
görev Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen hükümlerini yorumlamak ve bunların uygulanma-
sını gözetmektir. Subjektif işlev bakımından ise, bireysel başvuru yoluyla önüne gelen somut olayda anılan
hükümlerin ihlal edilip edilmediğini incelemek, gerektiğinde başvurucu lehine tazminata hükmetmektir.

Bireysel başvurunun kabul


2 edilebilirlik koşullarını
açıklayabilme

Bireysel Başvuru Usulü (Kabul


Edilebilirlik Aşaması)

Bireysel başvurunun esas yönünden incelenebilmesi için kabul edilebilirlik koşullarını taşıması gerekir. Bi-
reysel Başvuru Bürosunca yürütülen idari inceleme aşamasını, Komisyonlar ve bazı durumlarda da Bölüm-
lerce yürütülen kabul edilebilirlik incelemesi aşaması izlemektedir. Bireysel Başvuru Bürosunca yapılan ön
incelemede başvurunun süresinde yapıldığı ve başvuru formu ile eklerinde herhangi bir şekli eksikliğin
tespit edilmediği ya da belirlenen eksikliğin verilen kesin süre içinde giderildiği takdirde bu dosyalar kabul
edilebilirlik incelemeleri yapılmak üzere Komisyonlara aktarılmaktadır.
Bir başvurunun esas yönünden incelenmesinin ön koşulu olan kabul edilebilirlik kriterleri, 6216 sayılı
Kanun’un 45, 46, 47. maddelerinde ve 48. maddenin (2) numaralı fıkrasında düzenlenmiştir.
Kabul edilebilirlik incelemesinde, başvurunun mükerrer olup olmadığı, kişi, yer, zaman ve konu itibarıyla
mahkemenin yetkisine girip girmediği, başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, başvurunun açıkça da-
yanaksız olup olmadığı, başvuru hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı, önemli bir zararın bulunup
bulunmadığı ve başvurunun anayasal açıdan önem taşıyıp taşımadığı ayrı ayrı değerlendirilir.

240
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Bireysel başvurunun esas yönünden


3 incelenmesini ve esas incelemesi sonucunda
verilebilecek kararları açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Bireysel Başvuru Usulü (Esas
İnceleme Aşaması)

Bireysel başvurunun kabul edilebilirliğine karar verilmesi hâlinde, başvurunun bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı gerekli gördüğü hâllerde görüşünü yazılı olarak Mahkemeye bildi-
rir. Esas hakkındaki incelemede, temel hak ve özgürlüklere başvuruya konu kamu gücü işlemleriyle müda-
hale edilip edilmediği, bir müdahale varsa bu müdahalenin anayasa yargısı açısından anayasal sınırlar içinde
meşru olup olmadığı incelenir. Bu incelemede, bireyin ihlal edildiğini iddia ettiği temel hakkın korunması
yönünden bir denetim yapılmasının yanında (başvurunun subjektif işlevi), iddianın genel bir öneme sahip
olup olmadığı da (başvurunun objektif işlevi) incelenir. Sonuçta bireysel başvurunun yerinde olup olmama-
sına göre başvurunun kabulüne ya da reddine karar verilir.
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak
yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için
yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hu-
kuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.

241
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

1 Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular 4 Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ile


sonucunda verebileceği kararlar ile ilgili aşağıdaki ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
ifadelerden hangisi yanlıştır?
neler öğrendik?

A. Bireysel başvurular, Mahkemeye şahsen yapıla-


A. Başvurucunun hakkının ihlal edildiğine veya bileceği gibi diğer mahkemeler ya da yurt dışı
edilmediğine karar verebilir. temsilcilikler vasıtasıyla da yapılabilir.
B. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için B. Bir mahkeme aracılığıyla yapılan başvuruda,
yapılması gerekenlere hükmedebilir. başvurunun yapıldığı tarih, başvuru dosyasının
C. İhlal bir mahkeme kararından kaynaklanmış- Anayasa Mahkemesine ulaştığı tarihtir.
sa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için C. Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüke-
yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili tildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği ta-
mahkemeye gönderebilir. rihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
D. İhlalin giderilmesi için gerekli görülürse yerin- öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
delik denetimi yapıp buna uygun karar verebilir. yapılması gerekir.
E. Yeniden yargılamanın hukuki yarar sağlamadığı D. Başvurucunun kanuni temsilcisine yapılan teb-
durumlarda tazminata hükmedebilir. ligatlar başvurucuya yapılmış sayılır.
E. Kanuni temsilci aracılığıyla yapılan başvuru-
2 Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ile larda temsile dair yetki belgesinin sunulması
ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? zorunludur.
A. Bireysel başvurular harca tabidir.
B. Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüke- 5 1982 Anayasası ve 6216 sayılı Anayasa Mah-
tildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse kemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hak-
ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün kında Kanun’a göre, Anayasa Mahkemesine bi-
içinde yapılması gerekir. reysel başvuru yolu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
C. Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulun- hangisi yanlıştır?
ması hâlinde, Mahkeme başvurunun reddine A. Bireysel başvuruda bulunabilmek için olağan
karar verir. kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.
D. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde baş- B. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
vuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itiba- gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
ren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgele- C. Herkes, Anayasa’da güvence altına alınan te-
yen delillerle birlikte başvurabilirler. mel hak ve özgürlüklerinden herhangi birinin
E. Bireysel başvurular, doğrudan ya da mahkemeler kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası ile
veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilir. Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
D. Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler
3 Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamaz.
düşme kararı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi E. Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz.
yanlıştır?
A. Sadece Bölümler düşme kararı verebilir. 6 1982 Anayasası’na göre, Anayasa Mahkeme-
B. Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi sine bireysel başvuru usulü ile ilgili aşağıdaki ifade-
halinde düşme kararı verilebilir. lerden hangisi yanlıştır?
C. Başvurucunun davasını takipsiz bıraktığının A. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
anlaşılması halinde düşme kararı verilebilir. yollarının tüketilmiş olması şarttır.
D. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması B. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
halinde düşme kararı verilebilir. gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
E. Herhangi bir başka gerekçeden ötürü, başvuru- C. Bireysel başvurular, Anayasa Mahkemesinde
nun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bölümlerce karara bağlanır.
bir neden görülmemesi halinde düşme kararı D. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurularda du-
verilebilir. ruşma yapılmasına karar verebilir.
E. Bireysel başvurunun, ihlalin öğrenildiği tarih-
ten itibaren üç ay içinde yapılması gerekir.

242
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

7 Aşağıdaki hak ve özgürlüklerden hangisi bi- 10 Bireysel başvuruda verilebilecek kararlar ile
reysel başvuruya konu olabilir? ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Evlenme hakkı A. Başvurucunun yaşamına ya da maddi veya
B. Çalışma hakkı manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike

neler öğrendik?
C. Sosyal güvenlik hakkı bulunduğunun anlaşılması üzerine, Bölümler-
D. Kamu hizmetine girme hakkı ce esas inceleme aşamasında gerekli tedbirlere
E. Adaletli bir ücret edinme hakkı karar verilebilir.
B. Bölümler resen tedbir kararı veremez.
8 Aşağıdakilerden hangisi bireysel başvuruya C. Tedbir kararı verilen başvurunun esası hak-
konu olabilir? kındaki kararın en geç altı ay içinde verilmesi
gerekir.
A. Yasama işlemleri D. Bölümler, resen ya da başvurucu veya Adalet
B. Düzenleyici idari işlemler Bakanlığının talebi üzerine gerekli görmesi
C. Anayasa Mahkemesi kararları hâlinde duruşma yapılmasına karar verebilir.
D. Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı iş- E. Bölümler, bir başvurunun yapısal bir sorundan
lemler kaynaklandığını ve bu sorunun başka başvuru-
E. Yargıtay kararları lara da yol açtığını tespit etmeleri hâlinde, pilot
karar usulünü uygulayabilirler.
9 Bireysel başvuru usulü ile ilgili aşağıdaki ifa-
delerden hangisi yanlıştır?
A. Bireysel başvuru harca tabidir.
B. Bireysel başvuru, bizzat başvurucu, kanuni
temsilcisi ya da avukatı tarafından yapılabilir.
C. Avukat veya kanuni temsilci aracılığıyla yapılan
başvurularda temsile dair yetki belgesinin su-
nulması zorunludur.
D. Mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıta-
sıyla bireysel başvuru yapılamaz.
E. Bireysel başvuru, başvuru formu kullanılarak
resmî dilde yapılır.

243
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

1. D 6. E Yanıtınız yanlış ise “Başvuru Formunda Baş-


Yanıtınız yanlış ise “Karar Aşaması” konusu- vuru Yollarının Tüketilmesine ve Sürelere
nu yeniden gözden geçiriniz. İlişkin Bilgiler Yer Almalıdır” konusunu ye-
neler öğrendik yanıt anahtarı

niden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Başvuru Formunda İhlal


2. C 7. A
Yanıtınız yanlış ise “Şekli Şartlar” konusunu Edildiği İleri Sürülen Hakka/Haklara İlişkin
yeniden gözden geçiriniz. Bilgiler Yer Almalıdır” konusunu yeniden
gözden geçiriniz.

8. E Yanıtınız yanlış ise “Başvuru Formunda İhlal


3. A
Yanıtınız yanlış ise “Karar Aşaması” konusu- Edildiği İleri Sürülen Hakka/Haklara İlişkin
nu yeniden gözden geçiriniz. Bilgiler Yer Almalıdır” konusunu yeniden
gözden geçiriniz.

4. B Yanıtınız yanlış ise “Bireysel Başvuru Usulü” 9. D Yanıtınız yanlış ise “Bireysel Başvuru Usulü”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. C Yanıtınız yanlış ise “Şekli Şartlar” konusunu 10. B Yanıtınız yanlış ise “Karar Aşaması” konusu-
yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

244
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Türk Anayasa Mahkemesi de bireysel başvurunun objektif ve subjektif olmak


üzere iki temel işlevinin bulunduğunu kabul etmekte ve şöyle demektedir:
“Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında objektif ve subjek-
tif olmak üzere iki temel işlevi bulunmaktadır. Mahkemenin objektif işlevi
Anayasa’nın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen hükümlerini yorumlamak
ve bunların uygulanmasını gözetmektir. Subjektif yönü ise bireysel başvuru
yoluyla önüne gelen somut olayda anılan hükümlerin ihlal edilip edilmediğini
incelemek, gerektiğinde başvurucu lehine giderime hükmetmektir.
Araştır 1
Mahkemenin Anayasa’yı yorumlama ve uygulama şeklinde ortaya çıkan ob-
jektif işlevinin subjektif işlevine göre ön planda olduğu kabul edilmelidir.
Zira bireysel başvuru yolunun temel ilkelerinden ikincillik ilkesi ile bunun
yansıması olarak Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasında yer verilen
bireysel başvuruda bulunmadan önce başvuru yollarının tüketilmesi koşulu
dikkate alındığında temel hak ve özgürlüklerin korunmasında öncelikle kamu
makamları ve derece mahkemelerinin, sonrasında ise Anayasa Mahkemesinin
rolü bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerin ilk
elden kamu makamları ve derece mahkemeleri tarafından korunması gerekir.”

245
7
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Bir başvurunun esas yönünden incelenmesinin ön koşulu olan kabul edilebi-


lirlik kriterleri, 6216 sayılı Kanun’un 45, 46, 47. maddelerinde ve 48. madde-
nin (2) numaralı fıkrasında düzenlenmiştir.
45. maddeye göre, herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin
taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafın-
dan, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. İhlale ne-
den olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş
idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan
önce tüketilmiş olması gerekir. Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler
aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi
kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel
başvurunun konusu olamaz.
46. maddeye göre, bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler
tarafından yapılabilir. Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hu-
kuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle
bireysel başvuruda bulunabilir. Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla
ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz.
47. maddeye göre, bireysel başvurular, bu Kanunda ve İçtüzükte belirtilen
şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler
vasıtasıyla yapılabilir. Başvurunun diğer yollarla kabulüne ilişkin usul ve esas-
Araştır 2 lar İçtüzükle düzenlenir. Bireysel başvurular harca tabidir. Başvuru dilekçe-
sinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem,
eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün
ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının
tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilme-
si gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri
sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair
belgenin eklenmesi şarttır. Başvurucu bir avukat tarafından temsil ediliyorsa,
vekâletnamenin sunulması gerekir. Bireysel başvurunun, başvuru yollarının
tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi
içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde
ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, ön-
celikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek
talebi kabul veya reddeder. Başvuru evrakında herhangi bir eksiklik bulunması
hâlinde, Mahkeme yazı işleri tarafından eksikliğin giderilmesi için başvurucu
veya varsa vekiline onbeş günü geçmemek üzere bir süre verilir ve geçerli bir
mazereti olmaksızın bu sürede eksikliğin tamamlanmaması durumunda baş-
vurunun reddine karar verileceği bildirilir.
48. maddenin ikinci fıkrasına göre, Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve
yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi
açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı
başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine
karar verebilir.

246
7
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edil-


mediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik
denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez. Tespit
edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa ihlali ve sonuçlarını or-
Araştır 3 tadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahke-
meye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde
dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mah-
keme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.

Kaynakça
İnceoğlu, S. (2013). “Hak ve Özgürlükleri Sınırlama ve Güvence Rejimi”, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve
Anayasa: Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Kapsamında Bir İnceleme, Ed. Sibel İnceoğlu, Beta Basım
Yayım Dağıtım, İstanbul.
Karaman, E. (2013). Karşılaştırmalı Anayasa Yargısında Bireysel Başvuru Yolu, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul.
Karan, U. (2015). Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Rehberi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Koç, M. İ. ve Kaplan R. (2017). Bireysel Başvuru Kabul Edilebilirlik Kriterleri Rehberi, Anayasa Mahkemesi
Yayınları, Ankara.
Hamdemir, B. (2015), Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru, Seçkin Yayınları, Ankara
Şirin, T. (2013). Türkiye’de Anayasa Şikâyeti (Bireysel Başvuru): İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ve Almanya
Uygulaması ile Mukayeseli Bir İnceleme, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul.
Şirin, T. (2018). Bireysel Başvuru Usul Hukuku, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi-7,
Avrupa Konseyi Yayınları, Ankara.

247
Bölüm 8
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile
Yüce Divan Görevi ve Anayasa Mahkemesi Kararlarının Etki
ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ve Yüce


öğrenme çıktıları

Divan Görevi
1 Siyasi partilerin amaç, faaliyet ve Anayasa Mahkemesi Kararlarının Etki
örgütlenmelerine ilişkin yasaklamalar ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve
ve sınırlandırmalar, yaptırımlar, usul Yokluk Kararları

1
ve bu davaların sonuçları, Anayasa 2 AYM kararlarının hukuk düzeninde

2
Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı doğurduğu sonuçlar ile yürürlüğü
yargılamalar ile yargılanabilecek kişilerin durdurma ve yokluk kararlarını
cezai sorumluluklarını açıklayabilme açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Siyasi Partilerin Faaliyetlerine İlişkin Yasaklama ve Sınırlamalar


• Siyasi Partilerin Denetimi • Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların Cezai Sorumluluğu
• Yüce Divan Yargılaması • Anayasa Mahkemesi Kararlarının Bağlayıcılığı

248
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

GİRİŞ SİYASİ PARTİLERİN YARGISAL


Anayasa Mahkemesi’nin norm denetimi dışın- DENETİMİ VE YÜCE DİVAN GÖREVİ
da da Anayasanın kendisine vermiş olduğu birta- Siyasi partilerin yargısal denetimi esasları aşağı-
kım yetki ve görevleri söz konusudur. Bunlardan da ayrıntılarıyla incelenmiştir.
birisi siyasi partileri denetlemektir. Siyasi partiler
demokratik bir devletin vazgeçilmez unsurların-
dan olması sebebiyle kural olarak serbestlik ilke- Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar
sine tabidirler. Ancak bu serbestlik belli sebeplere (Yasaklar ve Sınırlandırmalar)
dayanılarak anayasal ve yasal bazı kısıtlamalara Siyasi partilerin serbestçe faaliyette bulunması
tabi tutulabilir. Bu kısıtlamalara uyulup uyulma- kuraldır. Buna karşın demokratik rejimin gereği
dığının tespitini ve uyulmadığı durumlarda uy- gibi işleyebilmesi için, siyasi partilere birtakım sı-
gulanacak yaptırımı belirlemek görevi Anayasa nırlamalar getirilebilir (Anayasa Mahkemesi’nin,
Mahkemesi’ne aittir. E.2002/1 -Siyasî Parti Kapatma- K.2008/1 sayı-
Anayasa Mahkemesi ayrıca bazı kamu görevli- lı kararı). Anayasa’nın siyasi partilerin uyacakları
lerini yargılamakla görevlidir. Bu kamu görevlileri esaslara yönelik 69. maddesinin ilk hali ile 1995 ve
bulundukları konum itibariyle devletin üç temel 2001 yılında yapılan değişiklikler karşılaştırıldığın-
erkini ve silahlı kuvvetleri temsilde hiyerarşik açı- da çıkan farklılıklar şu şekilde sıralanabilir:
dan en üst sırada yer alan kişilerdir. Yapılan yargı- • Siyasi partilerin parti içi düzenlemeleri ve çalış-
lama ilgili kişilerin görevleriyle ilgili cezai sorumlu- malarının yanı sıra “faaliyet”lerinin de demok-
luğuna ilişkin olup bu yargılama sırasında yüksek rasi ilkelerine uygun olması öngörülmüştür.
mahkeme Yüce Divan sıfatını almaktadır. Bu kişi- • Siyasi partilerin dernek, sendika, vakıf, ko-
lerin Yüce Divan’a sevk edilmesi ise bazı özel usul operatif ve mesleki kuruluşlarla ilişki kurma
ve esaslara tabi tutulmuştur. ve işbirliği yapma yasağı kaldırılmıştır.
Anayasa Mahkemesi kararları hukuk düzende • Siyasi partilerin mali denetimine ilişkin
yarattığı etki ve sonuçlar açısından ayrıca değerlen- esaslar daha ayrıntılı olarak yeniden düzen-
dirilmeyi gerektirmektedir. Zira yüksek mahkeme- lenmiştir.
nin kararları herkes için bağlayıcı ve kesindir. Ayrı-
• Siyasi partilerin kapatılması konusunda
ca Mahkeme, kanunların ve anayasada sayılan diğer
yeni bir düzenleme yapılarak “partinin tü-
düzenlemelerin anayasaya uygun olup olmadığını
züğü ve programının Anayasal hükümlere
denetleyerek anayasaya aykırı bulduğu normları
aykırı olması” veya “partinin anayasal hü-
iptal edebilir veya aykırı bulmayarak iptal talebi-
kümlere aykırı eylemlerin işlendiği bir odak
ni reddedebilir. Diğer bir deyişle yetkili organlarca
haline gelmesi” nedenleriyle kapatılması
yürürlüğe konulan hukuk kuralları Mahkemenin
şeklinde bir ayrıma yer verilmiştir.
vereceği karara göre hukuk aleminden silinebilir
veya hukuk aleminde kalmaya devam edebilir. • Eski düzenlemedeki “Temelli kapatılan siyasi
partilerin kurucuları ile her kademedeki yö-
Ancak yüksek mahkemenin norm denetimi so-
neticileri; yeni bir siyasi partinin kurucusu,
nucunda verebileceği iptal ve ret kararları dışında
yöneticisi ve denetçisi olamayacakları gibi,
Anayasada doğrudan yer almayan ancak kendi içti-
kapatılmış bir siyasi partinin mensuplarının
hatlarıyla ortaya koyduğu bazı karar türleri de mev-
üye çoğunluğunu teşkil edeceği yeni bir siyasi
cuttur. Bunlar yürürlüğü durdurma ve yokluk ka-
parti de kurulamaz.” hükmü “Temelli kapatı-
rarlarıdır. Anayasada doğrudan düzenlemeyen bu
lan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.”
kararların Mahkeme tarafından verilip verileme-
ve “Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına
yeceği öğretide çokça tartışılmış, yüksek mahkeme
beyan ve faaliyetleriyle sebep olan kurucuları
kendisi de içtihatlarıyla bu konudaki yaklaşımını
dahil üyeleri, … beş yıl süreyle bir başka par-
ortaya koymuştur.
tinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi
olamazlar.” şeklinde değiştirilmiştir.

249
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

2001 yılında Anayasa’nın 69. maddesindeki bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir.”
değişikliklerle ek birtakım yenilikler getirilmiştir. 2820 sayılı SPK’nin EK 1. maddesi de “Milletvekili
Bunlar şunlardır: genel seçimlerinde toplam geçerli oyların %3’ünden
Anayasa’ya aykırı eylemleri nedeniyle partilerin fazlasını alan siyasi partilere” aldıkları oylarla oran-
kapatılması için aranan odak haline gelme kriteri tılı olarak devlet yardımının yapılacağını düzenle-
doğrudan Anayasa ile tanımlanmıştır; partilerin miştir. Bu yardımlar ancak siyasi partinin ihtiyaçla-
tüzük, program ya da eylemlerinin Anayasa’ya rı ve parti çalışmaları için kullanılabilecektir.
aykırılığı nedeniyle kapatılabileceği durumlarda, Siyasi partilerin gelir ve olağan harcamaları ile
kapatma yerine, eylemin ağırlığına göre devlet yar- seçim harcamalarının mevzuata uygun olup olma-
dımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma dığı yönünden yapılacak denetime mali denetim
yaptırımının da uygulanabilmesi kabul edilmiştir. denilmektedir. Demokratik toplumlarda siyasal
Nihayet Anayasa’da siyasi partilerle ilgili son de- rekabetin adil olması ve partilerin ekonomik güç
ğişiklik ise 2010 yılında gerçekleştirilmiştir. Buna odaklarının baskısından kurtulması açısından
göre, siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet önem arz etmektedir (Anayurt, 2019: 532).
yardımından yoksun bırakılmasına karar verile-
bilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy
çokluğu şartı aranmaktadır (m. 149/3). Siyasi partilerin amaç ve faaliyetlerine iliş-
kin yasaklara ait düzenlemeler, Siyasi Par-
tiler Kanunu’nda da yer almaktadır.
Siyasi Partilerin Amaç ve
Faaliyetlerine İlişkin Yasaklar
1982 Anayasası siyasi partilerin amaç ve faa- Siyasi Partilerin Örgütlenmelerine
liyetlerine ilişkin uyacakları esasları, ilk ve en te- İlişkin Yasaklar
mel olarak 68/4. maddesinde göstermiştir. Buna
Anayasa’da siyasi partilerin amaçlarına ilişkin
göre, ”Siyasal partilerin tüzük ve programları ve
yasaklar yer aldığı gibi, siyasal partilerin örgütlen-
eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve mil-
me ve çalışmalarına ilişkin yasaklar da yer almıştır.
letiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına,
Buna göre:
eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olamaz;
sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi Hâkimler ve savcılar Sayıştay dâhil yüksek yargı
bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi organları mensupları kamu kurum ve kuruluşları-
amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.” (m. nın memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları
68/4). Bu sınırlamalar siyasal parti faaliyetlerinin hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer
ve amaçlarının sınırlarını çizmektedir. Anayasa’nın kamu görevlileri Silahlı Kuvvetler mensupları ile
69. maddesinin 1, 2 ve 3. maddesi siyasi partilerin yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere
faaliyetleriyle ilgili şu esaslara yer vermiştir: üye olamazlar; temelli kapatılan parti bir başka ad
altında kurulamaz; bir siyasi partinin temelli ka-
Siyasi partilerin faaliyetleri parti içi düzenle-
patılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan
meleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun
kurucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin
olur, bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir;
temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî
siyasi partiler ticari faaliyetlere girişemezler; siyasi
Gazete’de gerekçeli olarak yayımlanmasından baş-
partilerin gelir ve giderleri amaçlarına uygun ol-
layarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu,
ması gerekir bu kuralın uygulanması kanunla dü-
üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar; yabancı
zenlenir. Denetim Anayasa Mahkemesince yapılır.
devletlerden uluslararası kuruluşlardan ve Türk uy-
Anayasa Mahkemesi bu görevi yerine getirirken
ruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
Sayıştay’dan yardım alır. Denetim sonunda verilen
yardım alan siyasi partiler temelli kapatılır.
karar kesindir.
1995’te yapılan Anayasa değişiklikleri ile siyasi
Anayasa’nın 68. maddesinin son fıkrası, siyasi
partilerin örgütlenme ve çalışmalarına ilişkin ya-
partilere devlet tarafından mali yardım yapılmasını
saklar oldukça hafifletilmiştir. Bu değişiklikle kal-
öngörmüştür. Buna göre, “Siyasi partilere, devlet,
dırılan yasaklar şunlardır:
yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar. Parti-
lere yapılacak yardımın, alacakları üye aidatının ve

250
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Siyasi partilerin yurt dışında teşkilatlanıp faali- Anayasa’nın 69. Maddesinin 5, 6 ve


yette bulunmaları; kadın, gençlik kolu ve benzeri 10. Fıkrasında Öngörülen Yaptırım:
yan kuruluşlar meydana getirmeleri; vakıf kurma- Siyasi Partinin Kapatılması
ları; kendi siyasetlerini yürütmek ve güçlendirmek
1982 Anayasası’nda sayılan parti kapatma ne-
için dernek, sendika vakıf kooperatif ve kamu ku-
denlerini aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz. Bunlar-
rumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların
dan ilki, parti tüzük ve programın yasaklara aykırı
üst kuruluşları ile siyasi iş birliği ve ilişki içinde bu-
bulunması (AY 68/4); diğeri, partinin yasaklanan
lunmaları ve bunlardan maddi yardım almalarıdır.
eylemlerin odağı (68/4 hükmüne aykırı) olması
(AY 69/6); bir diğeri de partinin yabancı devlet-
Yasaklara Uymayan Partilere lerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruk-
Uygulanacak Yaptırımlar luğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
1982 Anayasası (Ay. md. 68) siyasi partileri, de- yardım (AY 69/10) almasıdır. Yani bu hükümler-
mokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları ola- den, siyasi partilerin kapatılmasının Anayasa’nın
rak saymıştır. Kuruluş için önceden izin alma mec- 68/4 hükmüne aykırılık halleri ve yabancılardan
buriyetlerinin de olmadığını belirtmiştir. Ancak maddi yardım alma şeklinde iki temel sebebe da-
siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri yandığı görülmektedir.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü-
ne, insan haklarına, millet egemenliğine, demok- Anayasa’nın 68/4 Hükmüne Aykırılık Hâli
ratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz, Yukarıda belirtildiği gibi Anayasa’nın 68/4 hük-
sınıf veya zümre egemenliğini veya herhangi bir mü, madde metninde belirtilen yasağa uyulma-
tür diktatörlüğü savunmayı amaçlayan siyasi par- ması hâlinde uygulanacak yaptırımı Anayasa’nın
tiler kurulamaz.” hükmü gereğince siyasi partile- 69. maddesi 5. ve 6. fıkralarında düzenlemiştir.
rin hangi amaçlara aykırı olarak kurulamayacağını Anayasa’nın 69/5 hükmü bir siyasi partinin tü-
belirtmiştir. 1982 Anayasasına göre siyasi partile- züğü ve programının 68/4 hükmüne aykırı olma-
rin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcılığının aça- sı hâlinde temelli kapatılacağını belirtmektedir.
cağı dava üzerine, Anayasa Mahkemesince karara Anayasa’nın 69/6 hükmü ise bir siyasi partinin
bağlanır. Siyasi partilere uygulanacak yaptırımlar, eylemlerinin 68/4 hükmüne aykırı olması hâlinde
Anayasa’nın 68 ve 69. maddeleri ile Siyasi Partiler siyasi partinin kapatılması yaptırımını düzenleme
Kanunu’nun “Siyasi Partilerle İlgili Yasaklar” başlı- altına almaktadır. Bunların ayrı ayrı ele alınmasın-
ğını taşıyan dördüncü kısmında (78-108. madde- da yarar vardır.
ler) düzenlenmiştir.
-Siyasi Partinin Tüzük ve Programının
Anayasa’nın Madde 68/4 Hükmüne Aykırı Olması
Anayasa 68/4. madde “Siyasi partilerin tüzük ve
programları ile eylemleri… insan haklarına, eşitlik
ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olamaz.” hükmü-
nü getirmiş ve yasağa aykırılığa kapatma yaptırımı
bağlamıştır. Siyasi Partiler Kanunu 101/a maddesi
Anayasa’nın bu maddesinin tekrarı niteliğindedir.
Anayasa’nın 69/5 hükmüne göre salt par-
ti tüzüğünün ve programının metninde 68/4
hükmünde belirtilen yasaklara aykırı ifadelerin
bulunması o siyasi partinin temelli kapatılması
sebebi olarak kabul edilir. Bu noktada bir siyasi
partinin kapatılma kararının verilebilmesi için,
Resim 8.1 Yasaklara uymayan siyasi partilerin kapatma siyasi partinin tüzük ve programının ilgili konu-
kararı Anayasa Mahkemesi tarafından verilir. lara aykırılık teşkil etmesi yeterlidir. Ancak, tüzük
ve programı nedeniyle bir siyasi partinin kapatıl-

251
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

masına, 68. maddede sayılan hukuksal değerlere Siyasi Partinin Yabancılardan Yardım
temel esasları ile açık bir aykırılığın olması duru- Alması
munda karar verilmelidir. Bu açıklığın ortaya çık- Anayasa’nın 69/10 hükmüne göre “Yabancı
madığı durumlarda ise, eylemlerde somutlaşma devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uy-
aramak gerekir (Can, 2005: 94-95). rukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi
-Siyasi Partinin Eylemlerinin Anayasa’nın yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır.”
Madde 68/4 Hükmüne Aykırı Olması Bu durumda Anayasanın tercihi açıktır. Yabancı
Anayasa, eylemlerinden dolayı siyasi parti- gerçek veya tüzel kişilerden yardım alan siyasi parti
nin kapatılmasını ayrıntılı şartlara bağlamıştır. hakkında mutlak surette kapatma kararı verilecek-
Anayasa’nın 69/6 maddesine göre “Bir siyasi par- tir. Bu durumda partinin devlet yardımından kıs-
tinin 68. maddenin dördüncü fıkrası hükümleri- men veya tamamen yoksun bırakılması yaptırımı
ne aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılma- uygulanması mümkün değildir.
sına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği
bir odak hâline geldiğinin Anayasa Mahkemesin-
Siyasi Partiler Kanunu’nun 101.
ce tespit edilmesi hâlinde karar verilir.” Eylemler-
den dolayı partinin kapatılması için odak olma Maddesinde Öngörülen Yaptırım
şartı Anayasa’da 1995 yılında yapılan değişiklikle Anayasa’nın 69. maddesine paralel bir şekilde
getirilmiştir. Böyle bir koşulun aranması, siyasal düzenlemiştir.
partiler için önemli bir güvence teşkil etmektedir
(Hakyemez, 2000: s. 243). Ancak, bunun gerçek
anlamda bir güvence olarak kabul edilebilmesi
Siyasi Partiler Kanunu’nda 101.
için, “odak hâline gelme” olgusunun açıklığa ka- Madde Dışında Öngörülmüş Olan
vuşturulması gerekmektedir. 2001 yılında yapılan Yaptırımlar
Anayasa değişikliği ile belirtilen hükme “Bir siyasi Siyasi Partiler Kanunu’nun Dördüncü Kısmın-
parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince da 101. madde dışında düzenlenmiş olan yasak-
yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o parti- ların yaptırımının ne olacağı konusunda bir be-
nin büyük kongre veya genel başkan veya merkez lirsizliğin olduğu söylenebilir. Çünkü Kanun’un
karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük yasaklara aykırılık hâlinde partilerin kapatılması-
Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup nı düzenleyen 101. maddesi üç kapatma sebebi-
yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsen- ni olabildiğince somutlaştırarak ve Anayasa’nın
diği yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan par- 69. maddesine paralel bir şekilde saymış ve mad-
ti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, de metni içinde verilecek iki alternatif cezayı da
söz konusu fiillerin odağı hâline gelmiş sayılır.” belirlemiştir. Kanun’un 101. maddesinde belirti-
ibaresi eklenmiştir. Örneğin üyeler bir takım ey- len yasaklar dışında düzenlenmiş olan diğer ya-
lemler icra ediyor, fakat parti organları bunları saklar ihlal edildiği zaman uygulanacak yaptırım
benimsemiyorsa, parti odak haline gelmez. Yine da Kanun’un 104. maddesinde belirtilmiştir. Bu
üyelerin münferit olarak bazı eylemleri işlemesi maddeye göre 101. madde dışındaki yasakların
de partiyi odak haline getirmez (Atar, 2007: 93). ihlal edilmesi durumunda, önce Yargıtay Cumhu-
Başka bir ifadeyle, aykırı eylemleri işleyenlerin riyet Başsavcısının Anayasa Mahkemesinden ilgili
hem sayıca fazla olması hem de eylemlerini sık- partiye ihtarda bulunacağı, ihtardan itibaren altı
lıkla tekrarlamaları gerekir. Bu durumda bir siyasi ay içinde aykırılık giderilmediği takdirde kapatma
partinin Anayasa’nın 68/4 hükmüne aykırı eylem davası açılacağı düzenlenmiştir. 104. maddede dü-
(fiil) ler açısından odak hâline gelmesi iki durum- zenlenmiş ihtar müessesesinin ve akabinde uygula-
da söz konusu olabilir: Ya 68/4 hükmüne aykırı nacak olan kapatma yaptırımının Anayasa’nın 69.
eylem (fiil) ler parti üyelerince yoğun bir şekilde maddesi ve SPK’nin 101. maddesinde yer alma-
veya bu eylem(fiiller) doğrudan parti organlarınca ması dikkat çekicidir. Doktrin, Anayasa’da belirtil-
kararlılık içinde işlenecektir. memiş, Kanun’da belirtilmiş bir sebeple bir siyasi

252
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

partinin kapatılıp kapatılamayacağını tartışmıştır. Yaptırımı Düzenlenmemiş Yasakların


Doktrinde çoğunluk görüşü, siyasi partilerin sade- Durumu
ce Anayasa’da sayılan sebeplerle kapatılabileceğini, Anayasa’da birtakım yasaklar öngörülmüş ancak
bu sebepler dışında diğer sebeplerle siyasi partile- bu yasaklara ilişkin herhangi bir yaptırım öngörül-
rin kapatılamayacağını ileri sürmektedir (Sabuncu, memiştir. Bu yasaklara örnek olarak, siyasi partilere
2005: 127). Anayasa Mahkemesinin de bu doğrul- ilişkin ticari faaliyet yasağını ve temelli kapatılan
tuda yukarıda belirtilen doktrin görüşünü kabul partinin bir başka ad altında kurulamayacağına
ettiğini söyleyebiliriz (Anayasa Mahkemesi’nin, ilişkin yasağı verebiliriz. Bu durumda, Anayasa
E.2003/21 K.2003/13 sayılı kararı). Mahkemesinin yukarıda belirttiğimiz içtihadına
göre kapatma nedenleri sınırlı olarak sayıldığına
Anayasa’nın 69/7 Hükmünde göre, bu yasaklar için kapatma yaptırımı uygula-
Öngörülmüş Olan Yaptırım (Partinin namaz. Başka bir ifadeyle, Siyasi Partiler Kanunu,
Devlet Yardımından Kısmen veya Anayasa’da yer almayan bir kapatma yaptırımı ih-
Tamamen Yoksun Bırakılması) das edemez.
Anayasa’da 2001 yılında yapılan değişikliklerle,
Anayasa Mahkemesinin, temelli kapatması yerine, Parti Kapatma Davalarında Usul
dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasî par- Parti kapatma davalarında usul aşağıda açıklan-
tinin devlet yardımından kısmen veya tamamen dığı gibidir.
yoksun bırakılmasına karar verebileceği hükmü
getirilmiştir. Devlet yardımından kısmen veya
tamamen yoksun bırakılma yaptırımı, kapatma Dava Açma ve Davaya Bakma Yetkisi
yaptırımına göre daha hafif bir yaptırımdır. Yeni 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 100.
düzenleme, partilerin kapatılmasının ancak istisnai maddesinde dava açma yetkisi düzenlenmiştir.
durumlarda ve son çare olarak düşünülmesi gerek- Buna göre “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı siyasal
tiği konusundaki görüşlerle uyumludur. Yapılan parti kapatılması davasını ya re’sen veya Bakanlar
eylem ile uygulanan yaptırım arasında orantılılı- Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiy-
ğı sağlamaya da elverişlidir. Bu yaptırımın sadece le yahut bir başka siyasal partinin istemi üzerine
devletten yardım alan partiler için uygulanacağı açar.” Ancak 6771 Sayılı Kanun’un 17. maddesi ile
muhakkaktır. Çünkü bütün partiler devlet yar- Anayasa’ya eklenen Geçici 21/G maddesi uyarın-
dımından yararlanamamaktadır. Ayrıca, Anayasa ca “Kanunlar ve diğer mevzuat ile Başbakanlık ve
Mahkemesi, devlet yardımından yoksun bırakılma Bakanlar Kuruluna verilen yetkiler, ilgili mevzuatta
yaptırımına karar verirse, ilgili partinin bu yardım- değişiklik yapılıncaya kadar Cumhurbaşkanı tara-
dan kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına fından kullanılır.” Bu sebeple 2017 Anayasa deği-
da karar verecektir. şikliklerinin hükümet sistemine ilişkin kısımları
SPK’nin 101. maddesine 2002 yılında 4748 sa- yürürlüğe girdiğinden bir siyasi partinin kapatıl-
yılı Kanun’la eklenen hükme göre, Anayasa Mah- masını isteyebilecek makam Cumhurbaşkanlığı’dır.
kemesi, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili Anayasa’ya göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
siyasi partinin almakta olduğu son yıllık devlet veya Cumhuriyet Başsavcı vekilinin açacağı dava
yardımı miktarının yarısından az olmamak kay- üzerine Anayasa Mahkemesince dosya üzerinde
dıyla, bu yardımdan kısmen veya tamamen yoksun inceleme yapılarak karara bağlanır. Anayasa Mah-
bırakılmasına, yardımın tamamı ödenmişse aynı kemesi gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamala-
miktarın Hazineye iadesine karar verebilir hükmü rı dinler ve konu hakkında bilgisi olanları çağırır.
getirilmiştir. Ayrıca getirilen bu hükümle, siyasi Siyasi partilerin kapatılması herhangi bir mahke-
partilerin bir yıl için aldıkları devlet yardımından meye değil Anayasa’nın üstünlüğünün koruyucusu
yoksun bırakılmalarını Kanun, bir yıl için aldık- ve teminatı olan bir yüksek yargı organına veril-
ları devlet yardımının en az yarısı kadar olan bir miştir. Bu hükmü, siyasi partilere güvence sağlayan
kısmından yoksun bırakılma olarak tanımlamıştır bir hüküm olarak kabul etmek gerekir (Özbudun,
(Öden, 2003: 98). 2017: 102).

253
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Parti Kapatma Davalarının Hukuki


Niteliği
dikkat Parti kapatma davalarının hukuki niteliği ko-
Bir siyasi partinin Cumhuriyet Başsavcılığından nusunda Anayasa Mahkemesinin farklı kararları
dava açılmasını isteyebilmesi için şu şartları birlikte bulunmaktadır. Mahkeme Doğru Yol Partisinin
taşıması gerekir. Son milletvekili seçimlerine katıl- kapatılması istemini incelediği kararında, açık ve
mış olmalı, TBMM’de grubu bulunmalı, ilk büyük kesin ifadeyle hukuksal olarak kapatma davasının
kongresini yapmış olmalı, dava açılması partinin ceza davası niteliğinde olduğunu kabul etmiştir
merkez karar ve yönetim kurulunun üye tamsayısı- (Koçak, 2002: 160).
nın salt çoğunluğu ile istenmiş olmalı ve parti genel Oysa Yüksek Mahkeme bir diğer kararında, si-
başkanı bu isteği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına yasi partilerin kapatılması davalarının sui generis
yazılı olarak sunmalı. (kendine özgü) davalar olduğunu ifade etmektedir.
Mahkeme bu kararında yasa koyucunun davanın
Bir siyasi partinin Anayasa 68/4 hükmünde niteliğini ceza hukuku ilkelerine daha yakın gör-
belirtilen yasakları ihlal etmesi üzerine Yargıtay mesinin davayı klasik manada bir ceza davasına
Cumhuriyet Başsavcılığı Adalet Bakanının veya dönüştürmeyeceği, fakat durumun temel hak ve
siyasi partinin isteminde yeterli delil bulunduğu özgürlüklerle alakalı olması nedeniyle, yasaların
kanısına varırsa davayı açar. Yargıtay Cumhuriyet yaptırım öngördüğü hâllerde, yasak eylemlerin ve
Başsavcısı yeterli delil bulunamadığı kanısına varır- bunların karşılığı olan cezaların yasalar tarafından
sa dava açmaz (SPK, mad. 100/3). Dava açmama belirlenmesi gibi temel ölçütlerin değerlendirilme-
kararına karşı Adalet Bakanı veya siyasi parti otuz sinin anayasal bir gereklilik olduğu vurgulamıştır
gün içinde Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme (Anayasa Mahkemesi’nin, E.1997/1 K.1998/1 sa-
Kuruluna itiraz edebilir (SPK, mad. 100/4). Kurul, yılı kararı). Anayasa Mahkemesinin bu kararından
itirazı ivedilikle en geç otuz gün içinde inceler. Bu sonra parti kapatma davalarının ceza davası niteli-
kurulun vermiş olduğu kararlar kesindir. Bu kurul, ğinde olmayan önleyici bir tedbir özelliği gösterdi-
Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlarından kurulur. ğini söylemek mümkündür. Belirtmek gerekir ki,
Kurul üye tamsayısı ile toplanır. Karar yeter sayı- parti kapatma davalarının ceza davası niteliğinde
sı, üye tamsayısının salt çoğunluğudur. İtiraz haklı olmaması bu davalarda ceza hukuku güvencelerinin
görülmezse dava açılmaz; haklı görülürse Yargıtay uygulanmaması sonucunu doğurmaz. Ceza hukuku
Cumhuriyet Başsavcısı Anayasa Mahkemesine dava güvenceleri, ancak siyasi parti kapatma davasının
açmakla yükümlüdür (SPK, mad. 100/5). Ancak tedbir niteliğini ortadan kaldırma durumunda ve
Cumhurbaşkanlığı kararı üzerine Adalet Bakanı ve oranında devre dışı bırakılabilir. Başka bir ifadeyle
bir siyasi parti milletvekili genel seçimi ile bu seçi- siyasi parti davasının tedbir niteliği bir cezai güven-
min yenilenmesine veya milletvekili ara seçimlerine cenin uygulanmasıyla ortadan kalkacaksa, bu cezai
dair verilen kararın Resmî Gazetede yayımlandığı güvence uygulanmayabilir (Can, 2005: 91).
tarihten başlayarak oy verme gününün ertesi günü-
ne kadar geçecek süre içinde Yargıtay Cumhuriyet Parti Kapatma Kararı İçin Aranan
Başsavcısından bir siyasi parti hakkında dava açma Çoğunluk
isteğinde bulunamazlar (SPK, mad. 100/6).
2017 değişikliği sonrasında Anayasa Mahke-
mesi 15 üyeli hâle getirilmiştir. Yeni hâliyle 149.
maddenin 3. fıkrası “Anayasa değişikliğinde iptale,
dikkat siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardı-
Hakkında kapatma davası açılan bir siyasi partinin, mından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi
kendisi kapanma kararı alarak partinin kapatılma- için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu
sı neticesinde ortaya çıkacak hukuki sonuçlardan şarttır.” hükmüne yer vermiştir. Genel Kurul’un da
kurtulabileceğini de belirtmek gerekir. en az on üyeyle toplanacağı göz önüne alındığın-
da şu sonuca ulaşmak mümkündür: parti kapatma

254
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

ya da devlet yardımından yoksun bırakma kararı Yüce Divan Yargılaması


için sabit bir çoğunluk aranmamaktadır. Kapatma Anayasa Mahkemesi’nin görevlerinden biri de
ya da devlet yardımından yoksun bırakma kararı, Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmaktır. Yüce
Anayasa Mahkemesinin davaya kaç üye ile baktı- Divan yargılamasında yalnızca cezai sorumluluğa
ğına göre değişecektir. Anayasa Mahkemesi 10 üye ilişkin konularda yargılama yapılır, hukuki sorum-
ile toplandığı takdirde, 6 oy, 15 üye ile toplandığı luluğa ilişkin bir yargılama yapılması söz konusu
takdirde 10 oy ile kapatma ya da devlet yardımın- olmaz. Anayasa’nın 148. maddesine göre “Anayasa
dan yoksun bırakma kararı verebilecektir. Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet
Yukarıda da belirtildiği gibi, dava konusu fiille- Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını,
rin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin almakta ol- bakanları, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay
duğu son yıllık devlet yardımı miktarının yarısın- Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Baş-
dan az olmamak kaydıyla, bu yardımdan kısmen savcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Sayış-
veya tamamen yoksun bırakılmasına, yardımın ta- tay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan
mamı ödenmişse aynı miktarın Hazineye iadesine dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
karar verebilir. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.) Genelkurmay
Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutan-
Parti Kapatma Davalarında Kapatma ları da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Di-
Kararının Sonuçları vanda yargılanırlar.”
Kapatma kararı ile birlikte siyasi partinin tüzel Yüce Divan, Anayasa Mahkemesi’nin; maddede
kişiliği sona erer; Anayasa Mahkemesi kararıyla sayılan kişileri görevleri ile ilgili suçlardan (Cum-
kapatılan siyasi partinin bütün malları Hazineye hurbaşkanı açısından ise görev veya adi suç ayrımı
geçer. (SPK. mad. 107); temelli kapatılan bir parti yapılmamaktadır.) dolayı yargılarken aldığı isimdir.
bir başka ad altında kurulamaz (Any. mad.69/8 ve
SPK mad. 95); bir siyasi partinin temelli kapatıl-
masına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kuru- Yüce Divan’da savcılık görevini Cumhu-
cuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli riyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı
kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de vekili yapar (Any. Md.148/8). Yüce Divan
gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş kararlarına karşı yeniden inceleme başvu-
yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yö- rusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden
neticisi ve deneticisi olamazlar (An. mad. 69/9). inceleme sonucunda verdiği kararlar ke-
SPK 95. madde buna ilave olarak, “Siyasi partiler sindir (Any. Md.148/9).
bu kişileri hiçbir suretle seçimlerde aday göstere-
mezler.” hükmüne yer vermiştir. Bu durumda be-
yan ve eylemleri ile partisinin kapatılmasına sebep Cumhurbaşkanı’nın Cezai
olanların, parti listesinden milletvekili adayı olma- Sorumluluğu ve Yüce Divan’a Sevki
ları mümkün değildir. Ancak bu kişilerin bağımsız Cumhurbaşkanını’nın cezai sorumluluğunun
aday olarak seçime girmesini engelleyen herhangi kapsamı ve Yüce Divan’a sevkedilebilme şartları
bir hukuki engel yoktur. Diğer deyişle, bu gibi ki- aşağıda açıklanmıştır.
şiler bir partiye bağlı olarak değil, bağımsız olarak
siyasi faaliyetlerini sürdürebilirler.
Cezai Sorumluluğun Kapsamı
2017 değişiklikleri öncesinde Cumhurbaşkanı’nın
cezai sorumluluğunun kapsamı “görevi ile ilgili olan
dikkat suçlar” ve “kişisel suçlar” olarak iki farklı şekilde de-
2010 değişikliğiyle, Anayasa Mahkemesinin temelli ğerlendirilmekte idi. Buna göre Cumhurbaşkanının
kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de görevle ilgili olarak sadece vatana ihanetten dolayı
gerekçeli olarak yayımlanmasıyla birlikte milletve- Anayasa’nın 105/3 hükmünde belirtilen şartlarda
killiğinin düşmesi sonucu ortadan kaldırılmıştır. suçlandırılmasının mümkün olduğu bunun dışında
Cumhurbaşkanının görev suçlarıyla ilgili olarak so-

255
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

rumsuz olduğu kabul edilmekte idi. Kişisel suçların- ması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay için-
dan dolayı sorumlu olduğu ise anayasada açıkça dü- de görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli
zenlenmemesine rağmen literatürde kabul edilmekte oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruş-
idi. 2017 Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’nın turma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki
tüm suçlarından dolayı cezai açıdan sorumlu tutula- siyasî partilerin, güçleri oranında komisyona verebi-
bileceği esası getirilerek, Yüce Divan’a sevkini müm- lecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri
kün kılan düzenlemeyle bu sorun çözülmüştür. Di- adaylar arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad
ğer deyişle görevi ile ilgili olsun ya da olmasın, ceza çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komis-
hukuku bakımından suç teşkil ettiği düşünülen tüm yon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, so-
eylemleri bakımından Cumhurbaşkanının cezai so- ruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde
rumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu kez de başka Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede
bir problem ortaya çıkmış olmaktadır (Gülener-Miş, bitirilememesi hâlinde, komisyona bir aylık yeni ve
2017: 14-15). Anayasa değişikliği ile sadece cezai so- kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği ta-
rumluluğunun düzenlenmiş, siyasal açıdan sorum- rihten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından
luluğunun öngörülmemiş olması doktrinde eleşti- itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür.
rilmiştir (Esen, 2016: 64-65). Şu belirtilmelidir ki Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının
Cumhurbaşkanı’nın yasama dokunulmazlığına sa- üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kara-
hip olup olmadığını konusunu, Cumhurbaşkanı’nın rı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içerisinde
görevi süresince işlediği iddia edilen suçlar bakı- tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya
mından tartışmaya gerek bulunmamaktadır. Zira mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargı-
Cumhurbaşkanı’nın görevi süresince işlediği iddia lama bu sürede kesin olarak tamamlanır. Hakkında
edilen tüm suçlar bakımından yargılanabilmesi için soruşturma açılmasına karar verilen Cumhurbaşkanı
de Yüce Divan’a sevk edilmesi gerekmektedir. Öyle seçim kararı alamaz. Yüce Divanda seçilmeye engel
ki Anayasa hükmünde göre, Cumhurbaşkanlığı gö- bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının göre-
revini ifa etmiş bir kişinin bu süre zarfında işlediği vi sona erer. Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu
suçlar için, Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittik-
sonra bile Yüce Divan’a sevk edilmesi gerekecektir. ten sonra da bu madde hükmü uygulanır.
Aslında bu durum, yasama dokunulmazlığından Parlamenter hükümet sistemi, yasamanın yü-
daha geniş bir koruma getirmektedir. rütmeye güven duyması ile yürütmenin görevine
Cumhurbaşkanı’nın “bir suç işlediği iddiası” devam edebilmesi temeli üzerine dayanmaktadır.
Cumhurbaşkanı’nın işlediği iddia edilen suçun Bu nedenle de 2017 öncesinde Yüce Divan’a sevk
Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi öncesinde mi, se- edilen bir başbakan ya da bakanın parlamentonun
çilip göreve başladığı süre öncesini mi ya da sadece güvenine sahip olmadığı gerekçesiyle görevinin
Cumhurbaşkanlığı görevine başladığı an ve son- de sona ereceği kabul edilmekteydi. Ancak yeni
rasını kapsayıp kapsamadığı Anayasa hükmünden sistemde, TBMM’nin 2/3’ünün oyları ile Yüce
açıkça anlaşılamamaktadır. Divan’a gönderilen bir Cumhurbaşkanı’nın görev-
Kanaatimizce Anayasa hükmünde açıkça “Cum- de kalmasını engelleyen bir durum söz konusu de-
hurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla” ğildir. Bu durum doktrinde eleştirilmektedir; “Bu
ifadelerine yer verildiğinden suçun işlendiği tarih durumdaki bir cumhurbaşkanı bir yandan üyeleri-
ile Cumhurbaşkanlığı görevinin başlangıç tarihi nin büyük bölümünü atadığı Anayasa Mahkemesin-
arasında bir ayrıma gidilmediği anlaşılmaktadır. de Yüce Divan sıfatıyla yargılanacak, bir yandan da
Buna göre seçilmesi öncesinde işlediği iddia edilen bütün yetkilerini kullanmayı sürdürecektir. Üstelik
suçlar da bu kapsamda kabul edilmelidir. Yüce Divan yargılamasında mahkûm olsa bile, bu
mahkûmiyet seçilmeye engel bir suç değilse görevde
kalmaya devam edecektir. Böyle bir duruma düşmüş
Yüce Divan Yargılaması cumhurbaşkanı meşruiyetini yitirecektir. Meşruiye-
1982 Anayasası’nın 105. maddesine göre; Cum- tini yitirmiş bir cumhurbaşkanının Meclisin büyük
hurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla çoğunluğunun kararına karşın görevde kalmayı sür-
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt dürmesi, rejim krizi yaratacak bir ortam hazırlaya-
çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açıl- caktır.” (Esen, 2016: 65).

256
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar ve-


rilmesi halinde, Meclisteki siyasî partilerin, güçleri
dikkat oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının
Anayasamızdaki 2017 sonrası düzenleme gereği, üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her
Yüce Divanda yalnızca seçilmeye engel bir suçtan siyasî parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kuru-
mahkûm edilen Cumhurbaşkanının görevi sona lacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruş-
erecektir; mahkûmiyet seçilmeye engel bir suç de- turma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu
ğilse görevde kalmaya devam edecektir. belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına
sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi ha-
linde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre ve-
Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve rilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on
Bakanların Cezai Sorumluluğu ve gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün
Yüce Divan’a Sevki içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük
2017 Anayasa değişiklikleri öncesindeki hü- Millet Meclisi üye tam sayısının üçte ikisinin
kümler ele alındığında, bakanların TBMM kar- gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir.
şısındaki siyasi sorumluluklarının kaldırıldığı gö- Yüce Divan yargılaması üç ay içerisinde tamamla-
rülmektedir. Yani, TBMM’de herhangi bir bakan nır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus
ya da başbakan hakkında 20 milletvekili veya si- olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu
yasi parti grubu gensoru önergesi verebilmekte ve sürede kesin olarak tamamlanır.”
TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğu ile görev- Anlaşılacağı üzere göreve ilişkin suçlarda yargı-
den alabilmekte idi. Aynı şekilde üye tamsayısının lama süreci Cumhurbaşkanı ile aynıdır.
onda biri ile meclis soruşturması açılabilmesi için “Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür
önerge verilebilmekte ve üye tamsayısının salt ço- ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla so-
ğunluğu ile Yüce Divan’a sevk edilmesine karar ruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma
verebilmekte idi. Ancak 2017 Anayasa değişikliği açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasî
ile birlikte bakanların siyasal sorumluluğu ortadan partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecek-
kaldırılmıştır. Cezai sorumlulukları ise Anayasa’nın leri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri aday-
106. maddesine göre, soruşturma önergesinin lar arasından her siyasî parti için ayrı ayrı ad çekme
üye tamsayısının salt çoğunluğu ile verilebilme- suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tara-
sini öngörmektedir. Akabinde ilgili bakan ya da fından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma
Cumhurbaşkanı’nın soruşturması için TBMM’de sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis
komisyon kurulacaktır. Soruşturma süreci ile ilgili Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede biti-
Anayasa hükmü şu şekildedir; rilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve ke-
Bu kişilerin cezai sorumluluğu bakımından sin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarih-
Cumhurbaşkanı’nın aksine görev suçu ve adi suç ten itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından
ayrımı yapılmıştır. Görev suçuyla ilgili yapılacak itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür.
yargılamayı başlatan süreç Cumhurbaşkanı’nınki- Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının
nin aksine özel olarak isimlendirilmiştir; Anayasa üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kara-
98/4. maddesine göre “meclis soruşturmasıdır” rı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içerisinde
(Anayurt, 2019: 318). 1982 Anayasası’nın 106. tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya
maddesine göre, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargıla-
bakanların cezai sorumlulukları şu şekilde düzen- ma bu sürede kesin olarak tamamlanır.”
lenmektedir; 106/10. maddeye göre, Cumhurbaşkanı yar-
“Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar dımcıları ile bakanların görevleri ile ilgili olma-
hakkında görevleri ile ilgili suç işledikleri id- yan suçlarından dolayı yasama dokunulmazlığına
diasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam- ilişkin hükümlere tabidirler. Dolayısıyla, görevleri
sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle ile ilgili olmayan suçlardan dolayı, bakanların ve
soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi Cumhurbaşkanı yardımcılarının yargılanmaları,
en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının TBMM’nin onayına bağlı kılınmaktadır.
beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına

257
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Öğrenme Çıktısı
1 Siyasi partilerin amaç, faaliyet ve örgütlenmelerine ilişkin yasaklamalar ve sınırlandırmalar,
yaptırımlar, usul ve bu davaların sonuçları, Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla
yaptığı yargılamalar ile yargılanabilecek kişilerin cezai sorumluluklarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa Mahkemesi’nin
parti kapatma davaların-
da temel aldığı demokrasi Cumhurbaşkanı’nın Yüce
anlayışı ile bunun Refah Divan’a sevkinin görevde Cumhurbaşkanı’nın Yüce
Partisi’nin kapatılması da- kalmasını engellememesi ile Divan’da yargılanabilmesi
vasındaki uygulaması ile Cumhurbaşkanı’nın meşru- için gerekli aşamaları ve sü-
2017 Anayasa değişiklikleri iyeti arasında nasıl bir ilişki reci anlatınız.
öncesi ve sonrası durumda vardır?
Cumhurbaşkanı’nın hukuki
sorumluluğunu araştırınız.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ ETKİ VE SONUÇLARI İLE


YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA VE YOKLUK KARARLARI
Anayasa mahkemesinin kararlarının doğurduğu etki ve sonuçlara aşağıda ayrıntılarıyla yer verilmiştir.

Kararların Niteliği, Bağlayıcılığı ve Etkisi


1982 ve 1961 Anayasalarına göre Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Diğer bir deyişle artık ke-
sin hüküm söz konusu olduğundan aynı taraflarca aynı sebebe dayanarak aynı konuya ilişkin uyuşmazlık
çıkarılamaz.
Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi önüne gelen bir hukuk kuralı Mahkeme tara-
fından anayasaya aykırı bulunmamışsa verilecek karar ret kararıdır. Bu karar o kuralın anayasaya uygun
olduğu anlamına geleceğinden anayasaya uygunluk kararı olarak da isimlendirilebilir. Ret kararları hukuk
düzeninde yenilik doğurucu sonuç meydana getirmeyecektir (Anayurt, 2019: 367).
Bazı durumlarda Anayasa Mahkemesi sonuç kısmında ret kararı vermesine rağmen, gerekçe kısmında
ilgili normu belirli bir şekilde yorumlar ve ancak bu yorumladığı şekliyle algılanıp uygulanırsa anayasaya
uygun olabileceğini ifade eder (Turhan, 2008: 60). Bu tür kararlara “şartlı (yorumlu) ret kararı” denmek-
tedir. Bu karar türü yürürlüğü durdurmaya benzer şekilde anayasada açıkça belirtilmediği halde Anayasa
Mahkemesi içtihatlarıyla oluşturulmuştur. Şartlı (yorumlu) ret kararının verilip verilemeyeceği öğretide
tartışmalı hususlardandır. Bazı yazarlar iptali istenen kuralı iptal ederek yasama organı ile uzlaşmazlığı
daha da artırmak yerine, anayasaya uygun şekilde yorumlanarak halledilmesi sonucu doğacağından bu tür
kararların verilebileceğini ifade etmekte iken bir grup yazar ise pozitif dayanak olmaması, yerindelik dene-
timi yasağına aykırı olacağı ve kararların gerekçelerinin bağlayıcı olmaması düşüncesiyle bu tür kararların
verilemeyeceğini ileri sürmektedir.
Bir hukuk kuralına ilişkin iptal kararı verilmesi o kuralın anayasa aykırı olduğu anlamına gelmektedir.
İptal kararları kuralın bütününe ilişkin olabileceği gibi bir kısmına da ilişkin olabilir. Kısmen iptalin söz
konusu olduğu durumlarda anayasaya uygun bölüm ile iptal edilen aykırı bölüm birbirinden ayrılamıyorsa
bu durumda kuralın bütününün anayasaya aykırılığı sonucuna da karar verilebilir (Anayurt, 2019: 367).

258
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Ayrıca iptal kararları gerekçesi yazılmadan 1961 Anayasasında bulunmayıp da 1982 Ana-
açıklanamaz. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî yasasında bulunan bir başka hüküm ise, Anayasa
Gazete’de hemen yayımlanır ve bu tarihten itibaren Mahkemesinin verdiği karardan sonra kendisini
yasama, yürütme ve yargı yerleri de dahil herkes kanun koyucu yerine koyup hüküm tesis edeme-
için (erga omnes) bağlayıcı bir hal alır (Any. mad. yeceğidir. Buna yerindelik denetimi yasağı den-
153/6). İptal kararının Resmî Gazete’de yayımla- mektedir. Aksinin kabulü hukuk devletinin temel
masıyla o norm hukuk dünyasından silineceğinden prensiplerinin başında gelen kuvvetler ayrılığına
o normun uygulanması hem cezai hem de hukuki ters düşecektir.
sorumluluk doğurabilir. Yasama organının iptal edilen kanunla aynı içe-
İptal kararlarının gerekçelerinin bağlayıcı olup rik ve nitelikte yeni bir kanun çıkarıp çıkaramaya-
olmadığı literatürde tartışmalı bir husus olmakla cağı hususu da tartışmalı olmakla beraber; Anaya-
beraber çoğunluk, gerekçelerin bağlayıcı olmama- sa Mahkemesi birçok kararında Anayasa’nın 153.
sı gerektiği kanaatindedir. Bunu savunanlara göre maddesinden yola çıkarak sözcükleri farklı da olsa
gerekçelerin bağlayıcı olması Mahkemenin bir üst aynı doğrultu, içerik ya da nitelikte yeni yasa çıka-
temyiz mercii olmama özelliğiyle ters düşmekte- rılmasını Anayasaya aykırı bulmuştur. Ancak bu
dir. Ayrıca gerekçelerin bağlayıcılığının kabul edil- yaklaşımın sosyal ihtiyaçların değiştiği gerçeğini göz
mesi yasama etkinliklerini yönlendirme işlevine ardı ettiği ve toplumun normal evrimini dondura-
dönüşebilecektir (Özbudun, 2018: 412-413). Bu cak nitelikte olduğu söylenebilir (Özbudun, 2018:
da Mahkemenin kendisini kanun koyucu yerine 413). Kaldı ki yeni yapılan kanunun iptal edilmesi
koyması sonucunu doğurabileceğinden kuvvetler yönünde karar verilmesinin de bir engeli yoktur.
ayrılığı prensibine ters düşecektir. Ancak Anayasa
Mahkemesi “başta yasama organları olmak üzere Kararların Yürürlüğe Girmesi
tüm organlar kararların yalnızca sonuçları ile de-
1982 Anayasasının 153. maddesinin 3. fıkrası
ğil, bir bütün olarak gerekçeler ile de bağlıdır.” gö-
ile 1961 Anayasasının 152. maddesinin 2. fıkrası-
rüşündedir. (Anayasa Mahkemesi’nin, E.2000/45
na göre; kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
K.2000/27 sayılı kararı).
veya TBMM İçtüzüğü ya da bunların hükümleri,
1961 Anayasasından farklı olarak 1982 Ana- iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı gün
yasasında Anayasa Mahkemesinin olay ve taraf- yürürlükten kalkar.
larla sınırlı karar verme yetkisi kaldırılmıştır. Yani
1982 Anayasasında 1961 Anayasasından farklı
Anayasa Mahkemesinin kararları ister somut norm
olarak, Anayasa Mahkemesine yürürlükten kaldır-
denetimi (itiraz yolu) ister soyut norm denetimi
ma tarihi konusunda bir zaman aralığı belirleme
(iptal davası) sonucunda verilmiş olsun herkes için
hakkı tanımaktadır. Buna göre, Anayasa Mahke-
bağlayıcıdır.
mesi iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir
yıl süre ile erteleyebilir. Ancak bu süre bir yılı geçe-
mez. Mahkeme’ye kararların yürürlüğü girmesini
erteleme yetkisinin verilmesindeki temel neden o
normun hukuk dünyasından silinmesi sonucunda
oluşabilecek hukuk boşluğunun yol açabileceği sa-
kıncaların önüne geçmektir. Böylece yasama orga-
nı da o norm yürürlükten kalktığında oluşabilecek
hukuk boşluğunu giderici gerekli düzenlemeleri
yapabilecektir.
İptal kararının yürürlüğe girmesinin ertelenme-
si durumunda karar yürürlüğe girene kadarki sü-
reçte görülecek davalarda bu iptal edilen normun
Resim 8.2 Anayasa mahkemesi kararları herkes için uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulması
bağlayıcıdır. gereken sorunlardandır. Zira eğer davaya bakmakta

259
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

olan mahkeme iptal hükmünü nazara alarak iptal • Ceza hukuku alanında; Anayasa Mah-
edilen normu önündeki olaya uygulamazsa Anaya- kemesinin iptal kararlarının geriye yürü-
sa Mahkemesinin verdiği erteleme kararına aykırı mezliği konusunda ceza kanunlarını özel
hareket etmiş olacaktır. Diğer taraftan erteleme ka- bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekir.
rarı dikkate alınarak iptal edilen norm uygulanırsa Ceza hukukunda suç ve cezaların geçmi-
da davanın ilgili tarafı açısından haksız bir durum şe yürümeyeceği, 1961 Anayasası’nın 33.,
meydana gelecektir (Özbudun, 2018: 418). Bu 1982 Anayasası’nın 38. maddesiyle açıkça
yüzden en makul çözümün davaya bakan mahke- hükme bağlanmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza
menin vereceği kararı iptal kararı yürürlüğe girene Kanunu’nun “Suçta ve cezada kanunilik il-
kadar ertelemesidir (Azrak, 1984: 165). kesi” başlıklı 2. maddesine göre “Kanunun
açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye
ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygula-
Kararların Geriye Yürümezliği namaz.” Yine 5237 sayılı Kanun’un 7. mad-
Hem 1961 Anayasasına hem de 1982 Anaya- desi “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan
sasına göre, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden do-
geriye yürümez. Bunun sebebi hukuk düzeninin is- layı kimseye ceza verilemez ve güvenlik ted-
tikrarı ve güvenliğidir. İptal kararlarının geriye yü- biri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürür-
rümezliği ilkesinin benimsenmesinin amacı, iptal lüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir
kararından önce kazanılmış olan hakların ihlalle- fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve
rinin önlenmesidir. Anayasa’nın 153/5. maddesine hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz.”
göre, iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı-
nın bir istisnası yoktur. Ancak hukuk güvenliği dü-
şüncesiyle getirilmiş olan bu kuralın katı biçimde
uygulanması bazı durumlarda adalet ilkesine aykırı dikkat
sonuçlara yol açabilecektir. Bu nedenle doktrin ve Ceza hükmü içeren bir kanunun Anayasa Mahke-
yargı, Anayasa’nın 153/5. maddesinin istisnaları- mesince iptal edilmesi durumunda, iptal kararının
nın olabileceğini tartışmıştır. Nitekim geriye yürü- geriye yürümemesi, yani mahkûmiyetin sürdürül-
me yasağı, doktrinde mutlak olarak anlaşılmamış, mesi en başta “Kanunsuz suç ve ceza olmaz.” temel
“iptal kararlarının kesin hüküm halini almış yargı ilkesine aykırı olacaktır.
ve idare kararları saklı kalmak koşulu ile geriye yü-
rüdüğü” kabul edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’ya
aykırı yasaya dayanan hukuki durum ve statülerin, Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk
eğer tamamlanarak kesinlik kazanmamış ve henüz Kararları
dava konusu edilebilir durumda ise iptal kararın- Yürürlüğü durdurma ve yokluk kararlarının içe-
dan etkilenecekleri söylenebilir (Teziç, 2013: 263). riğinden aşağıda ayrıntılarıyla bahsedilmiştir.
Geriye yürümezlik ilkesinin istisnalarını şu şe-
kilde saymak mümkündür: Yürürlüğü Durdurma Kararları
• Somut norm denetimi yolunda; Anayasa’nın Anayasa Mahkemesinin önüne gelen bir uyuş-
ilgili maddesinde, görülmekte olan bir dava- mazlıkta geçici bir tedbir olarak yürütmeyi dur-
nın taraflarına tanınan Anayasa’ya aykırılık durma kararı verip veremeyeceği ülkemiz mevzu-
iddiasında bulunma hakkı, geriye yürümez- atına göre hep tartışma konusu olmuştur. Gerek
lik sebebi ile Anayasa Mahkemesinin kararı 1961 Anayasasında gerekse 1982 Anayasasında
kendilerine uygulanmayacaksa, faydasız bir bu konu ile ilgili olarak bir düzenleme yapılma-
hak olacaktır. Bu bakımdan Anayasa koyu- mıştır. Öğretide bazı yazarlar böyle bir yetkinin
cunun, bir dava sırasında taraflardan birine kullanılabilmesi için anayasada açık bir dayanağın
Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunma olması gerektiği düşüncesiyle yürürlüğü durdur-
imkânını verirken, bu imkânın sonucu ola- ma kararının verilemeyeceği kanaatindeyken bazı
bilecek iptal kararından yararlanmasını da yazarlar ise böyle bir karar verilebilmesi için açık
tabii saymış olduğunu kabul etmek zorun- bir dayanağa gerek olmadığı zira bu yetkinin yar-
ludur (Kıratlı, 1966: 179). gı yetkisinin doğasından kaynaklandığı, bir kuralı

260
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

iptal etme yetkisini haiz Mahkemenin evleviyetle … Esasen iptal kararlarının geriye yürümezliği
yürürlüğü durdurma kararı da verebileceği dü- kuralı, yürürlüğü durdurma yetkisinin önemini
şüncesinden hareketle yürürlüğü durdurma kararı daha da artırmaktadır. Çünkü, bu kural yüzün-
verilebileceğini ileri sürmektedirler. den Anayasa Mahkemesi kararları etkinliğini yi-
tirmektedir. Yasa kuralı, gerekçeli iptal kararının
Anayasa Mahkemesi bu konu ile ilgili belli yayımlanmasına kadar Anayasa’ya aykırılığına
zaman aralıkları ile içtihatlarında farklı kararlar karşın yürürlükte kalmakta, kimi zaman bu sü-
vermekle beraber, 1993 yılında verdiği bir karar- rede yasaya dayalı işlemler yoğunlaşarak artmak-
da, bu durumu nispeten net bir hukuki zemine tadır. Bu durum, iptalden beklenen sonucun elde
oturtmuştur (Anayasa Mahkemesi’nin E.1993/33 edilmesini engellemektedir. Kararların etkinli-
K.1993/40-2 sayılı kararı). Bu karara göre; ğini sağlamak için kimi önlemler gerekmektedir
ki, yürürlüğün durdurulması bu önlemlerden bi-
“… Oysa, bu uygulamayı durdurma, yargısal ridir. Geçmiş uygulamalar bu yetkinin Anayasa
denetimin etkinliğinin özünde var olan bir araç- Mahkemesi’nce kullanılması gerektiğini çarpıcı
tır. … Yürürlüğü durdurma kararının “kamu biçimde ortaya koymuştur. ... ”
yararını” ve “kamu düzenini” kollayıp gözeten
niteliği de, Anayasa Mahkemesi’nin yargılama- Anayasa Mahkemesi bu içtihattan da anlaşıla-
larında gerektiğinde bu önleme başvurmasını cağı üzere yürürlüğü durdurma kararı verebileceği
zorunlu kılmaktadır. Anayasa Mahkemesi iptal düşüncesindedir. Anayasa Mahkemesi’nin yürür-
kararı verip bu yayımlanıncaya kadar, kural- lüğü durdurma kararı verirken aradığı şartlar idari
lar Anayasa’ya aykırı niteliğiyle yürürlüğünü ve yargıda yürütmenin durdurulması kararı verilirken
kamu yararı açısından olumsuz etkisini sürdürür. aranan şartlara benzerdir. Buna göre Anayasa Mah-
Bu durumda, kamu yararını kollamak ve ileride kemesi iptali talep edilen kural “açıkça anayasa-
giderilmesi güç ve olanaksız durumların ortaya ya aykırı” ve “uygulandığında telafisi güç zararlar
çıkmasını önlemek için yürürlüğü durdurma meydana gelecekse” yürürlüğü durdurma kararı ve-
yetkisinin kullanılması gerekir. … Giderilmesi
rebilir. Yani anayasa yargısında yürürlüğü durdur-
olanaksız bu zarar ya da durumların önlenme-
ma müessesi hukukumuza mevzuatla değil Anayasa
si için yargıcın “zamanı durdurma” anlamında
“uygulamayı durdurma” yetkisini kullanması Mahkemesi içtihadıyla girmiştir.
yargı işlevinin doğası gereğidir. … Anayasa yar- Yine kendisinden önce yürürlüğe girmiş olan
gısı yönünden, yürürlüğün durdurulması kararı, bir kanunu açıkça ilga etmiş olan bir kanunun, her-
özellikle uygulanmakla hükmünü yerine getiren hangi bir surette yürürlükten kalkması halinde ilk
yasalar için bir tür “koruma önlemi (tedbiri)” ilga edilen kanunun tekrar yürürlüğe girip girme-
olarak düşünülmelidir. Örneğin, ölüm cezala- yeceği sorunu hukukun genel teorisi bağlamında
rının yerine getirilmesi ya da devletleştirme gibi tartışılmış bir sorundur. Gözler’e göre; “Bu soruya
konuları düzenleyen yasalar iptal edilseler bile,
hukukun genel teorisinde olumsuz yanıt verilmiştir.
uygulandıkları süre içinde doğurdukları sonuçları
Bir kanunu ilga eden kanun başka bir kanun ile ilga
sonradan giderme olanağı yoktur. İptal ve yürür-
lüğün durdurulması kararları, yasama işlemini edilirse ilk kanun tekrar yürürlüğe girmez. Bu kural,
hukuksal sonuç doğuramaz duruma getirir. Bu şu özdeyişle ifade edilmiştir: Abrogata lege abrogan-
yönüyle durdurma kararı iptal hükmüyle eşde- te non revivescit lex abrogata (İlga eden kanunu ilga
ğerde kabûl edilebilir. Ancak, iptal hükmünün, etmek, ilga edilmiş kanuna tekrar hayat vermez.)”
kuralı ortadan kaldırıcı etkisi gözönüne alınırsa (Gözler, 2000: 147).
iptalin daha ağır bir yetki olduğu sonucuna ko- Buna göre kendisinden önce yürürlüğe girmiş
laylıkla varılır. Bir yasanın Anayasa’ya aykırılığı olan bir kanunu ilga eden herhangi bir kanun,
nedeniyle iptal edilmesi gibi çok geniş bir yetkiyi
kendisi hakkında Anayasa Mahkemesi’nce iptal
Anayasa Mahkemesi’ne tanıyan Anayasa ve Yasa
kararı verilmiş olsa dahi, Anayasa Mahkemesi’nin
koyucunun, daha hafif sonuçlar doğuracak olan
uygulamayı durdurma yetkisini öncelikle tanımış söz konusu iptal kararı, ilk ilga edilen kanunun
olduğunun kabulü gerekir. Çoğun içinde tersine kendiliğinden yürürlüğe girmesi sonucunu doğur-
bir hüküm ve neden olmadıkça, az her zaman mayacaktır. Nitekim bu durum, kanunların zaman
vardır. … Anayasa Mahkemesi’nin içtihat yoluy- bakımından uygulanması konusuna ilişkindir. Bu
la yürürlüğü durdurma kararı vermesi olanaklı- doğrultuda belirtmek gerekir ki belirli tarihte yü-
dır ve anayasal denetim yetkisi kapsamı içindedir. rürlüğe giren ve belirli tarihte yürürlükten kalkan

261
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

kurallar olan kanunlar, ancak yürürlükte oldukla- Böyle bir düzenleme yapılma gereği duyul-
rı müddetçe uygulanabilirler (Gözler, 2009: 131). maması yokluk türü işlemlerle anayasa yargısın-
Dolayısıyla herhangi bir kanunun başka bir kanun da karşılaşmanın son derece istisnai olmasından
tarafından ilga edilmesi halinde, bu kanunu ilga kaynaklanmaktadır denilebilir. Şöyle ki; olağan
eden kanun herhangi bir surette yürürlükten kalk- bir hukuk devletinde yokluk yaptırımıyla karşıla-
sa bile ilk ilga edilen kanun artık hukuk dünyasın- şılabilecek bir işlemin ortaya çıkması anayasal dü-
da ortadan kalkmış bir kanun olmaya devam eder. zenin tersyüz edilmesi anlamına gelecektir (Ana-
Bunun da temel sebebi, ilga edilmesiyle birlikte söz yurt, 2019: 367).
konusu kanunun geçerliliğini yitirmesi, yürürlük- Anayasa Mahkemesi ise yokluk kararı verebi-
ten kalkmasıdır. leceğini belirtmekle beraber şimdiye dek herhangi
1961 ve 1982 Anayasalarımızda bu konu dü- bir yokluk kararı vermemiştir. Mahkeme yoklu-
zenlenmemiş ve sadece içtihat yolu ile bir belirlilik ğu “yokluk, bir normun var olmadığının ifadesidir.
sağlanmaya çalışılmışsa da Anayasa Mahkemesine Yasalar bakımından, parlamento iradesinin olma-
böyle bir hakkın tanınması gerekmektedir. Çün- ması, Cumhurbaşkanının yayımlama iradesinin
kü kanunlar ve diğer denetime tabi işlemler ancak bulunmaması, Resmi Gazetede yayımlanmaması
Resmî Gazete’de yayımlandığında iptale konu ola- gibi bir normun varlığının zorunlu koşulları bu-
bilmekte, hatta 1982 Anayasası ile tanınan yetki lunmadığı sürece ‘var’lıktan söz etmek olanaksız-
ile Anayasa Mahkemesi iptal kararının yürürlüğe dır. Ancak, bunun dışındaki sakatlıklar, denetime
gireceği tarihi bir yıl süre ile de erteleyebilmektedir. tabi oldukları sürece, Anayasal denetimin konusunu
Tüm bu açıklamalar ışığında Türk hukukunda oluşturabilirler. ” şeklinde açıklamıştır (Anayasa
bir kanunu ilga eden diğer bir kanunun yürürlükten Mahkemesinin E.2008/16 K.2008/116 sayılı ka-
kalkmasının, ilk ilga edilen kanunun kendiliğinden rarı). Ayrıca bir kararında da “anayasa yargısında
yürürlüğe girmesi sonucunu doğurmayacağını te- yasama işlemlerinin yok sayılabilmesi ancak yetki ve
reddütsüz bir biçimde ifade etmek mümkündür. görev gasbı ya da çok ağır biçim eksikliği durumla-
rında söz konusu olabilir.” görüşünü ifade etmiştir
(Anayasa Mahkemesinin E.1992/26 K.1992/48
Yokluk Kararı sayılı kararı).
Hakkında yokluk kararı verilen bir işlem huku- Yokluk kararının verilip verilemeyeceği yukarı-
ka o denli aykırıdır ki yapıldığı andan itibaren hu- da söylendiği gibi tartışma konusudur. Bazı yazar-
kuk âleminde hiç vücut bulmamış, hüküm ve so- lar anayasada açık dayanak bulunmadığından böy-
nuç doğurmamış sayılır. Bu yönüyle bakıldığında le bir kararının verilemeyeceğini, bir grup yazar ise
iptal kararlarından çok daha ağır hüküm ve sonuç- yokluk kararı verilebilmesini açıkça yasaklayan bir
lar doğurmaktadır. Zira iptal edilen bir işlem iptal hüküm olmadığından yokluk kararının verilebile-
edildiği andan itibaren hüküm ve sonuçlarını kay- ceğini ileri sürmektedir.
bederken yokluk kararı verilen işlem hiçbir zaman
Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geçmişe
hüküm ve sonuç doğurmamış kabul edilmektedir.
yürümemesinin nedeni, geçmişte iptal edilen nor-
ma dayanılarak yapılan bireysel işlemlerin geçersiz-
liği sonucunda kamu düzenini bozmamaktır. Bu
nedenle daha ağır bir yaptırım olan yokluk karar-
dikkat
Anayasa Mahkemesinin önüne gelen bir uyuşmaz-
larıyla normların baştan itibaren yok sayılarak ka-
lıkta yokluk kararı verip veremeyeceği yürürlüğü
rarların geçmişe yürütülmesi, evleviyetle mümkün
durdurmaya benzer şekilde Ülkemiz mevzuatına
olmamalıdır (Köküsarı, 2009: 146).
göre hep tartışma konusu olmuştur. Gerek 1961
Anayasasında gerekse 1982 Anayasasında bu konu
ile ilgili olarak bir düzenleme de yapılmamıştır.

262
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Yaşamla İlişkilendir

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI


Esas Sayısı : 2010/46
Karar Sayısı : 2011/60
Karar Günü : 30.3.2011
R.G. Tarih-Sayı : 21.10.2011-28091

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu


İTİRAZIN KONUSU: 1- 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. madde-
sinin (C) fıkrasının,
2- 10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 49. maddesinin ikinci fıkrasının,
Anayasa’nın 2., 7., 13., 17., 48., 49. ve 60. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin
durdurulması istemidir.
I- OLAY
Başbakanlık Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun
4/C maddesi uyarınca çalışmakta iken hizmet sözleşmesi feshedilen davacının, tarafına iş sonu/kı-
dem tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki idarenin işlemi ile Hizmet
Sözleşmesi’nde yer alan ‘Sözleşmenin feshinde ihbar, kıdem veya sair adlar altında herhangi bir tazminat
ödenmez.’ hükmünün ve bütün bunlara dayanak alınan 2007/13014 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının
8. maddesinin 3. fıkrasının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay 2. Dairesine açılan
davada verilen yürütmenin durdurulması talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması istemiyle yapılan
başvuruda, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Danıştay İdari Dava Daire-
leri Kurulu, iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
1- 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin iptali istenen (C)
fıkrası şöyledir:
‘C) GEÇİCİ PERSONEL
Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye
Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen
ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.’
2- 10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun itiraz konusu kuralı da içeren 49.
maddesi şöyledir:
‘Madde 49- Sayım, araştırma ve veri kalite kontrolü ile inceleme ve denetleme işlerinde kurum
içinden veya dışından bu Kanun gereğince geçici görevle görevlendirilecek olan kişilere başka yerde
görevlendirildikleri süre için verilecek gündelikler, 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca
belirlenecek gündeliklerin birbuçuk katı olarak uygulanır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre sözleşmeli
olarak çalıştırılacak geçici personele ödenecek ücretler, Kurum dışından görevlendirileceklere ve-
rilecek zaruri gider karşılıkları ve her çeşit ödenekler ile anket formu başına verilecek ödenekler
ve bunların usûl ve esasları Bakanlar Kurulu kararı ile tespit edilir.

263
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre sözleşmeli olarak
çalıştırılacak geçici personele, bu Kanunun 45 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında verilecek
fazla çalışma ücreti, 15-11 inci dereceden aylık alanlar için tespit edilen tutar kadar ödenir.
Bu Kanun gereğince geçici görevle görevlendirilenlere verilecek yol ve konaklama giderleri ile sürek-
li görevle görevlendirilenlerin harcırahları da 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca ödenir.
Sayım, araştırma, inceleme, denetleme ve veri kalite kontrolü için alanda görevlendirilenler, mahallî
idarelerce işletilen toplu taşım araçlarından geçici görev süresince ücretsiz ve kamu kurum ve kuru-
luşlarının konaklama ve sosyal tesis imkânlarından, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının personeline
uygulanan şartlarla aynen yararlandırılır.’
(....)
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili
görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü (....)
VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
1- 14.7.1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (C) fıkrasına,
2- 10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 49. maddesinin ikinci fıkrasının ‘657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalıştırılacak
geçici personele ödenecek ücretler, ...’ bölümüne, yönelik iptal istemleri, 30.3.2011 günlü E. 2010/46, K.
2011/60 sayılı kararla reddedildiğinden, bu fıkra ve bölüme ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMA-
SI İSTEMİNİN REDDİNE, 30.3.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. (...)

Kaynak:https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2011/60?KelimeAra%5B0%5D=y%C3
%BCr%C3%BCtmenin%20durdurulmas%C4%B1&page=4

Öğrenme Çıktısı
2 AYM kararlarının hukuk düzeninde doğurduğu sonuçlar ile yürürlüğü durdurma ve yokluk
kararlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa Mahkemesi iptal


kararlarının geçmişe yü-
Anayasa Mahkemesi’nin
rümemesi ilkesinin temel AYM’nin verdiği yürürlüğü
yürürlüğü durdurma kararı
mantığını ve istisnaları ile durdurma kararı ile idari
verip veremeyeceğine ilişkin
Anayasa Mahkemesi içti- yargıdaki yürütmenin dur-
farklı görüşleri ve Mahke-
hatlarına göre kanunlar açı- durulması kararları arasın-
menin bu konudaki içtiha-
sından yokluk kararı verile- daki farklar nelerdir?
dını açıklayınız.
bilecek durumlar nelerdir?
Araştırınız.

264
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Siyasi partilerin amaç, faaliyet ve örgütlenmelerine ilişkin yasaklamalar

1 ve sınırlandırmalar, yaptırımlar, usul ve bu davaların sonuçları,


Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı yargılamalar ile

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


yargılanabilecek kişilerin cezai sorumluluklarını açıklayabilme

Siyasi Partilerin Yargısal


Denetimi ve Yüce Divan Görevi

Anayasa Mahkemesi’nin norm denetimi dışında da anayasanın kendisine vermiş olduğu birtakım yetki ve görev-
leri söz konusudur. Bunlardan birisi siyasi partileri denetlemektir. Siyasi partiler bir takım yasak ve sınırlamalara
uymak zorundadırlar. Bunlar genel itibariyle Anayasamızın 68 ve 69. maddelerinde ve Siyasi Partiler Kanununda
(78-108. maddeler) düzenlenmiştir. 1982 Anayasası’nda sayılan parti kapatma nedenlerini aşağıdaki gibi sınıf-
landırılabiliriz. Parti tüzük ve programın yasaklara aykırı bulunması (AY 68/4); partinin yasaklanan eylemlerin
odağı (68/4 hükmüne aykırı) olması (AY 69/6); partinin yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve
Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım (AY 69/10) almasıdır. Hâkimler ve savcılar
Sayıştay dâhil yüksek yargı organları mensupları kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri
ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri Silahlı Kuvvetler mensupları ile
yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasi partilere üye olamazlar.
Partilerin tüzük, program ya da eylemlerinin Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle kapatılabileceği durumlarda, kapat-
ma yerine, eylemin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma yaptırımının da
uygulanabilmesi kabul edilmiştir. Bu yaptırımlara hükmedilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oyu
gerekmektedir. Parti kapatma davalarını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ya re’sen veya Cumhurbaşkanı kararı
üzerine Adalet Bakanının istemiyle yahut bir başka siyasal partinin istemi üzerine açar.
Kapatma kararı ile birlikte siyasi partinin tüzel kişiliği sona erer; Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılan siyasi
partinin bütün malları Hazineye geçer. (SPK. mad. 107); temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurula-
maz (Any. mad.69/8 ve SPK mad. 95); bir siyasi partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep
olan kurucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmî Gazete’de
gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve
deneticisi olamazlar (An. mad. 69/9).
Ayrıca siyasi partiler ticari faaliyetlere girişemezler; siyasi partilerin gelir ve giderleri amaçlarına uygun olma-
sı gerekir ve bu kuralın uygulanması kanunla düzenlenir. Denetim Anayasa Mahkemesince yapılır. Anayasa
Mahkemesi bu görevi yerine getirirken Sayıştay’dan yardım alır. Denetim sonunda verilen karar kesindir. Bu
denetim türüne mali denetim denmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin norm denetimi dışında anayasanın kendisine verdiği görevlerden bir diğeri de bazı
kamu görevlilerinin görevleriyle ilgili işlediği suçlardan dolayı yargılamasını yapmaktır. Bu kamu görevlileri
“Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yardımcılarını, bakanları, Ana-
yasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakim-
ler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyeleri, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri
Komutanları”dır. Bu yargılama sırasında Yüksek Mahkeme Yüce Divan sıfatını almaktadır. Yüce Divan’da sav-
cılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcı vekili yapar (Any. Md.148/8). Yüce Divan
kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği
kararlar kesindir (Any. Md.148/9).
2017 Anayasa değişikliği ile görev suçları ve adi suçlar ayrımı kaldırılarak görevi ile ilgili olsun ya da olmasın,
ceza hukuku bakımından suç teşkil ettiği düşünülen tüm eylemleri bakımından Cumhurbaşkanının cezai so-
rumluluğu bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın yasama dokunulmazlığına sahip olup olmadığını konusunu,
Cumhurbaşkanı’nın görevi süresince işlediği iddia edilen suçlar bakımından tartışmaya gerek bulunmamakta-
dır. Zira yargılanabilmesi için de Yüce Divan’a sevk edilmesi gerekmektedir. Öyle ki Cumhurbaşkanlığı görevini
ifa etmiş bir kişinin bu süre zarfında işlediği suçlar için, Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra bile Yüce
Divan’a sevk edilmesi gerekecektir. Aslında bu durum, yasama dokunulmazlığından daha geniş bir koruma
getirmektedir.

265
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Siyasi partilerin amaç, faaliyet ve örgütlenmelerine ilişkin yasaklamalar

1 ve sınırlandırmalar, yaptırımlar, usul ve bu davaların sonuçları,


Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı yargılamalar ile
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

yargılanabilecek kişilerin cezai sorumluluklarını açıklayabilme

Siyasi Partilerin Yargısal


Denetimi ve Yüce Divan Görevi

1982 Anayasası’nın 105. maddesine göre; Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla Türkiye Bü-
yük Millet Meclisince üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istene-
bilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma
açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasî partilerin, güçleri
oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti
için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon,
soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede
bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten
itibaren on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan
yargılaması üç ay içerisinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek
süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır. Hakkında soruşturma açılmasına karar verilen Cum-
hurbaşkanı seçim kararı alamaz. Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanının
görevi sona erer. Cumhurbaşkanının görevde bulunduğu sürede işlediği iddia edilen suçlar için görevi bittikten
sonra da bu madde hükmü uygulanır.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların cezai sorumluluğu bakımından Cumhurbaşkanı’nın aksine görev
suçu ve adi suç ayrımı yapılmıştır. Göreve ilişkin suçlarda Yüce Divan’a sevk ve yargılama süreci Cumhurbaşkanı
ile aynıdır. 2017 Anayasa değişiklikleri öncesindeki hükümler ele alındığında, bakanların TBMM karşısındaki
siyasi sorumluluklarının kaldırıldığı görülmektedir. Yani, TBMM’de herhangi bir bakan ya da başbakan hak-
kında 20 milletvekili veya siyasi parti grubu gensoru önergesi verebilmekte ve TBMM üye tamsayısının salt
çoğunluğu ile görevden alabilmekte idi. Aynı şekilde üye tamsayısının onda biri ile meclis soruşturması açıla-
bilmesi için önerge verilebilmekte ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Yüce Divan’a sevk edilmesine karar
verebilmekte idi. Ancak 2017 Anayasa değişikliği ile birlikte bakanların siyasal sorumluluğu ortadan kaldırıl-
mıştır. Cezai sorumlulukları ise Anayasa’nın 106. maddesine göre, soruşturma önergesinin üye tamsayısının salt
çoğunluğu ile verilebilmesini öngörmektedir. Akabinde ilgili bakan ya da Cumhurbaşkanı’nın soruşturması için
TBMM’de komisyon kurulacaktır. Soruşturma süreci ile ilgili Anayasa hükmü şu şekildedir;
“Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılma-
sına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasî partilerin, güçleri oranında
komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasî parti için ayrı
ayrı ad çekme suretiyle kurulacak on beş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruş-
turma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirile-
memesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren
on gün içinde dağıtılır, dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tam sayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması
üç ay içerisinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir,
yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır.” 106/10. maddeye göre, Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlar
görevleri ile ilgili olmayan suçlarından dolayı yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlere tabidirler.

266
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

AYM kararlarının hukuk düzeninde


2 doğurduğu sonuçlar ile yürürlüğü durdurma
ve yokluk kararlarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Anayasa Mahkemesi
Kararlarının Etki ve Sonuçları
ile Yürürlüğü Durdurma ve
Yokluk Kararları

Anayasa Mahkemesi kararları hukuk düzende yarattığı etki ve sonuçlar açısından ayrıca değerlendirilmeyi
gerektirmektedir. Zira Yüksek Mahkemenin kararları herkes için bağlayıcı ve kesindir. Ayrıca Mahkeme,
kanunların ve anayasada sayılan diğer düzenlemelerin anayasaya uygun olup olmadığını denetleyerek ana-
yasaya aykırı bulduğu normları iptal edebilir veya aykırı bulmayarak iptal talebini reddedebilir. Sonuç kıs-
mında ret kararı vermesine rağmen, gerekçe kısmında ilgili normu belirli bir şekilde yorumlayarak ve ancak
bu yorumladığı şekliyle algılanıp uygulanırsa anayasaya uygun olabileceğini ifade ederse de bu tür kararlara
“şartlı (yorumlu) ret kararı” denmektedir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz. İptal kararlarının gerekçelerinin bağlayıcı olup olmadığı lite-
ratürde tartışmalı bir husus olmakla beraber çoğunluk, gerekçelerin bağlayıcı olmaması gerektiği kanaatindedir.
Anayasa Mahkemesi verdiği karardan sonra kendisini kanun koyucu yerine koyup hüküm tesis edemez.
Buna yerindelik denetimi yasağı denmektedir.
Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri veya TBMM İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararının
Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Anayasa Mahkemesi iptal kararının yürürlüğe gire-
ceği tarihi bir yıl süre ile erteleyebilir. Ancak bu süre bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girmesinin
ertelenmesi durumunda karar yürürlüğe girene kadarki süreçte görülecek davalarda davaya bakan mahkeme
vereceği kararı iptal kararı yürürlüğe girene kadar ertelemelidir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararları geriye yürümez. Bunun sebebi hukuk düzeninin istikrarı ve güven-
liğidir. İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin benimsenmesinin amacı, iptal kararından önce kaza-
nılmış olan hakların ihlallerinin önlenmesidir. Anayasa’nın 153/5. maddesine göre, iptal kararlarının geriye
yürümezliği kuralının bir istisnası yoktur. Ancak doktrin ve yargı geriye yürüme yasağını mutlak olarak
anlamlandırmamış, “iptal kararlarının kesin hüküm halini almış yargı ve idare kararları saklı kalmak koşulu
ile geriye yürüdüğü” kabul etmiştir. Ceza hukuku alanında da Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının
geriye yürümezliği konusunda ceza kanunlarını özel bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekir. Ceza hükmü
içeren bir kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi durumunda, iptal kararının geriye yürümemesi,
yani mahkûmiyetin sürdürülmesi “kanunsuz suç ve ceza olmaz” temel ilkesine aykırı olacaktır.
Ancak Yüksek Mahkemenin norm denetimi sonucunda verebileceği iptal ve ret kararları dışında Anayasada
doğrudan yer almayan ancak kendi içtihatlarıyla ortaya koyduğu bazı karar türleri de mevcuttur. Bunlar
yürürlüğü durdurma ve yokluk kararlarıdır. Anayasada doğrudan düzenlemeyen bu kararların Mahkeme
tarafından verilip verilemeyeceği öğretide çokça tartışılmış, Yüksek Mahkeme kendisi de içtihatlarıyla bu ko-
nudaki yaklaşımını ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi 1993 yılındaki içtihadından itibaren iptali talep
edilen kural “açıkça anayasaya aykırı” ve “uygulandığında telafisi güç zararlar meydana gelecekse” yürürlüğü
durdurma kararı verebileceğini belirtmektedir.
Anayasa Mahkemesinin önüne gelen bir uyuşmazlıkta yokluk kararı verip veremeyeceği yürürlüğü durdur-
maya benzer şekilde ülkemiz mevzuatına göre hep tartışma konusu olmuştur. Gerek 1961 Anayasasında
gerekse 1982 Anayasasında bu konu ile ilgili olarak bir düzenleme de yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesi
ise yokluk kararı verebileceğini belirtmekle beraber şimdiye dek herhangi bir yokluk kararı vermemiştir.
Mahkemeye göre, yasalar bakımından parlamento iradesinin olmaması, Cumhurbaşkanının yayımlama
iradesinin bulunmaması, Resmî Gazete’de yayımlanmaması gibi bir normun varlığının zorunlu koşulları
bulunmaması, yetki, görev, fonksiyon gasbı ya da çok ağır biçim eksikliği gibi durumlarda yokluk kararı ve-
rilebilir. Hakkında yokluk kararı verilen bir işlem hukuka o denli aykırıdır ki yapıldığı andan itibaren hukuk
âleminde hiç vücut bulmamış, hüküm ve sonuç doğurmamış sayılır.

267
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

1 I. Siyasi partilerin kapatılmasına veya ha- 3 Siyasi partilerin örgütlenmesi ile ilgili aşağı-
zine yardımından yoksun bırakılmasına daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
karar vermek
neler öğrendik?

A. Hâkimler ve savcılar, Sayıştay dâhil yüksek yar-


II. Siyasi partilerin denetimini yapmak gı organları mensupları kamu kurum ve kuru-
III. Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak luşlarının memur statüsündeki görevlileri siyasi
partilere üye olamazlar.
IV. Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin ana- B. Yükseköğretimde öğrenim gören öğrenciler si-
yasaya uygunluğunu denetlemek yasi partilere üye olamazlar.
V. Bakanlıkların gelir ve giderlerine ilişkin C. Siyasi partilerin yurt dışında teşkilatlanıp faali-
mali denetim yapmak yette bulunmaları serbesttir.
Yukarıdakilerden hangileri Anayasa Mahkemesi’nin D. Siyasi partilerin vakıf kurmaları yasak değildir.
norm denetimi dışında görevli olduğu konulardandır? E. Siyasi partilerin kendi siyasetlerini yürütmek ve
güçlendirmek için dernek, sendika vakıf koope-
A. IV ve V B. I, II ve III ratif ve kamu kurumu niteliğindeki meslek ku-
C. I, III ve IV D. I, II, III ve IV ruluşları ve bunların üst kuruluşları ile siyasi iş
E. I, II, III, IV ve V birliği ve ilişki içinde bulunmaları ve bunlardan
maddi yardım almaları yasak değildir.
2 I. Bir siyasi partinin tüzüğü ve programının
Anayasal hükümlere aykırı olması siyasi 4 Yüce Divan yargılaması ile ilgili aşağıdaki
partilerin kapatılma sebeplerindendir. ifadelerden hangisi yanlıştır?
II. Bir siyasi partinin Türk vatandaşlarından A. Anayasa Mahkemesi Genelkurmay Başkanı,
maddi yardım alması, bağış toplaması si- Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri ve Jandarma Ge-
yasi partilerin kapatılma sebeplerindendir. nel komutanlarını görevleriyle ilgili suçlardan
III. Bir siyasi partinin temelli kapatılmasına dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
beyan veya faaliyetleriyle sebep olan ku- B. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme
rucuları dâhil üyeleri, Anayasa Mahke- başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden
mesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
kararının Resmî Gazete’de gerekçeli ola- C. Görevi ile ilgili olsun ya da olmasın, ceza hu-
rak yayımlanmasından başlayarak on yıl kuku bakımından suç teşkil ettiği düşünülen
süreyle bir başka partinin kurucusu, üye- tüm eylemleri bakımından Cumhurbaşkanının
si, yöneticisi ve deneticisi olamazlar. cezai sorumluluğu bulunmaktadır.
IV. Anayasa Mahkemesi tarafından siya- D. Cumhurbaşkanı’nın Yüce Divan’a sevki kararı alı-
si partilerin kapatılmasına ya da devlet nabilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
yardımından yoksun bırakılmasına karar tam sayısının üçte ikisinin gizli oyu gereklidir.
verilebilmesi için toplantıya katılan üye- E. Yüce Divanda Cumhurbaşkanı’nın seçilmeye
lerin beşte üç oy çokluğu gerekmektedir. engel olmayan bir suçtan mahkûm edilmesi
V. Siyasal parti kapatılması davasını Yargıtay görevini sürdürmesine engel teşkil etmez.
Cumhuriyet Başsavcısı resen veya Cum-
hurbaşkanı kararı üzerine Adalet Bakanı-
nın istemiyle yahut bir başka siyasal par-
tinin istemi üzerine açar.
Siyasi partilerin denetimi ile ilgili yukarıdaki ifade-
lerden hangileri doğrudur?
A. Yalnız I B. I ve V
C. II, III ve IV D. II, III, IV ve V
E. I, II, III, IV ve V

268
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

5 Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların 8


I. Yürürlüğü durdurma
Yüce Divan’a sevki ile ilgili aşağıdaki ifadelerden II. Yokluk
hangisi doğrudur?

neler öğrendik?
III. İptal
A. Görev suçuyla ilgili yapılacak yargılamayı başla-
tan sürece meclis araştırması denir. IV. Siyasi partilerin hazine yardımından yok-
sun bırakılması
B. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlar gö-
revleri ile ilgili olan suçlarından dolayı yasama Yukarıdaki karar türlerinden hangileri Anayasada
dokunulmazlığına ilişkin hükümlere tabidirler. yer almamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin iç-
C. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantıya katı- tihatları doğrultusunda hukukumuza girmiştir?
lan üyelerin salt çoğunluğunun vereceği öner- A. Yalnız I B. Yalnız II
geyle soruşturma açılması istenebilir. C. I ve II D. III ve IV
D. Cezai sorumluluk bakımından Cumhurbaşkanı’nın E. I, II ve IV
aksine görev suçu ve adi suç ayrımı yapılmıştır.
E. Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının 9 I. Bu karar türü 1961 Anayasasında yer al-
üçte ikisinin açık oyuyla Yüce Divana sevk ka- makla beraber 1982 Anayasasında düzen-
rarı alabilir. lenmemiştir.
II. Bu karar türü Anayasa Mahkemesinin
6 Anayasa Mahkemesi kararlarının etki, nitelik kendi içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir.
ve sonuçları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
doğrudur? III. İptal talebiyle gelen kuralın açıkça ana-
yasaya aykırı olması veya uygulandığında
A. İptal kararlarının geriye yürümemesi kuralı telafisi güç zararlar meydana gelmesi şart-
mutlak olarak uygulanır, istisnası yoktur. larından birinin gerçekleşmesi yürürlüğü
B. İptal kararının yürürlüğe gireceği tarih en fazla durdurma kararı verilmesi için yeterlidir.
bir yıl süre ile ertelenebilir. IV. Yürürlüğü durdurma kararı verilebilmesi
C. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi için açıkça anayasaya aykırı olması ve uy-
sonucunda verdiği iptal kararları ilgili taraf ve gulandığında telafisi güç zararlar meyda-
olayla sınırlı şekilde de verilebilir. na gelmesi şartı birlikte aranır.
D. Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri veya Yürürlüğü durdurma kararı ile ilgili aşağıdaki ifa-
TBMM İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, delerden hangileri doğrudur?
iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı
günü izleyen 45 gün sonra yürürlükten kalkar. A. I ve IV B. II ve IV
E. Anayasa Mahkemesinin verdiği karardan sonra C. II ve III D. I, II ve III
kendisini kanun koyucu yerine koyup hüküm E. I, II ve IV
tesis edememesi hiyerarşik denetim yasağı ola-
rak adlandırılır. 10 Yokluk kararı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
7 Bazı durumlarda Anayasa Mahkemesi, sonuç A. Bu karar türü Anayasa Mahkemesinin kendi
kısmında ret kararı vermesine rağmen gerekçe kıs- içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir.
mında ilgili normu belirli bir şekilde yorumlar ve B. Anayasa Mahkemesi ise yokluk kararı verebile-
ancak bu yorumladığı şekliyle algılanıp uygulanırsa ceğini belirtmekle beraber şimdiye dek herhan-
anayasaya uygun olabileceğini ifade eder. gi bir yokluk kararı vermemiştir.
Bu karar türü aşağıdakilerden hangisidir? C. Hakkında yokluk kararı verilen bir işlem kara-
rın Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren
A. Şartlı (yorumlu) ret kararı doğurduğu hüküm ve sonuçlarını kaybeder.
B. Anayasaya uygun yorum kararı D. Yasalar bakımından parlamento iradesinin olma-
C. Ret kararı ması, Cumhurbaşkanının yayımlama iradesinin
D. İptal Kararı bulunmaması yokluk sebebi olarak kabul edilebilir.
E. Gerekçesi bağlayıcı karar E. Yokluk yaptırımı iptal yaptırımından daha ağır
bir yaptırımdır.

269
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Yargısında Siya- Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesi Ka-
1. B 6. B
si Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan rarlarının Etki ve Sonuçları” konusunu yeni-
Görevi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Siyasi Partilerin Yargı- Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Mahkemesi Ka-
2. B 7. A
sal Denetimi” konusunu yeniden gözden rarlarının Etki ve Sonuçları” konusunu yeni-
geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Siyasi Partilerin Yargı- Yanıtınız yanlış ise “Yürürlüğü Durdurma ve
3. B 8. C
sal Denetimi” konusunu yeniden gözden Yokluk Kararları” konusunu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yürürlüğü Durdurma ve


4. A Yanıtınız yanlış ise “Yüce Divan Yargılaması” 9. B
Yokluk Kararları” konusunu yeniden gözden
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yürürlüğü Durdurma ve


5. D Yanıtınız yanlış ise “Yüce Divan Yargılaması” 10. C
Yokluk Kararları” konusunu yeniden gözden
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Türk Anayasa Mahkemesi, 1982 Anayasası’nın benimsediği mücadeleci demok-


rasi anlayışını, yani amacı Anayasadaki hak ve özgürlüklerden yararlanarak öz-
gürlükçü demokrasiyi ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak olan akımlara meşru
faaliyet alanını daraltan, dolayısıyla hak ve özgürlüklerden yararlanma imkanla-
rını kısıtlayan demokrasi yaklaşımını benimsemiştir. Mahkeme, Cumhuriyet’in
laik niteliğini ortadan kaldırmaya veya devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne son vermeye yönelik akımlara karşı büyük bir duyarlılık göster-
mektedir. Mahkemenin bazı siyasi partiler hakkında verdiği kapatma kararları
bunun açık göstergesidir. Refah Partisi, 21 Mayıs 1997 tarihinde laiklik ilkesine
aykırı eylemlerin odağı (mihrakı) olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince
kapatılmıştır. 2017 değişiklikleri öncesinde Anayasa, Cumhurbaşkanı’nın göre-
viyle ilgili işlemlerden dolayı sorumlu olmadığını kabul ederek, görevi ile ilgili
olan ve görevi ile ilgili olmayan durumları açıkça ayırmıştır. Cumhurbaşkanının
göreviyle ilgili olarak karşı imza kuralına göre yaptığı işlemlerden dolayı hu-
Araştır 1 kuki ya da siyasi herhangi bir sorumluluğunun olmadığı kabul edilmektedir.
Bu işlemlerden dolayı olsa olsa ilgili bakan ya da Başbakanın sorumluluğundan
bahsedilebilecektir. Diğer taraftan Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlem-
lerden dolayı da hukuki sorumluluğu yoktur. Çünkü Anayasa açıkça “Cumhur-
başkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi
dâhil, yargı mercilerine başvurulamaz.” diyerek bu işlemlerden dolayı herhangi
bir yargı yoluna başvurulamayacağını belirtmiştir. Cumhurbaşkanının kişisel
ilişkilerinden kaynaklanan fiillerinden dolayı hukuki sorumluluğunun ise bu-
lunduğu kabul edilmektedir. Çünkü Anayasa’da buna engel herhangi bir hüküm
yoktur (Atar, 2003: 328). Bu açıdan Cumhurbaşkanının sorumluluğu, herhan-
gi bir gerçek kişinin hukuki sorumluluğundan farksızdır.
2017 Anayasa değişikliğiyle göreviyle ilgili ve ilgili olmayan durumlar ve de
tek başına yaptığı işlemler ayrımı kaldırılmıştır. Anayasanın yeni hali, Başkan-
lık sistemin getirdiği düşünceye uygun bir düzenlemedir. Zira başkanın işlem-
leri, siyasi sorumluluğunu doğurmayacak olsa da hukuki açıdan sorumluluğu-
nu gerektirmektedir. Anayasa’nın 125. maddesi, idarenin her türlü eylem ve
işlemine karşı yargı yolunun açık olduğunu belirtmektedir.

270
8
İdari Yargı ve Anayasa Yargısı

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

İptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin benimsenmesinin amacı, iptal


kararından önce kazanılmış olan hakların ihlallerinin önlenmesidir. Geriye
yürümezlik ilkesinin istisnalarını şu şekilde saymak mümkündür:
• Somut norm denetimi yolunda; Anayasa’nın ilgili maddesinde, görülmek-
te olan bir davanın taraflarına tanınan Anayasa’ya aykırılık iddiasında bu-
lunma hakkı, geriye yürümezlik sebebi ile Anayasa Mahkemesinin kararı
kendilerine uygulanmayacaksa, faydasız bir hak olacaktır. Bu bakımdan
Anayasa koyucunun, bir dava sırasında taraflardan birine Anayasa’ya aykı-
rılık iddiasında bulunma imkânını verirken, bu imkânın sonucu olabile-
cek iptal kararından yararlanmasını da tabii saymış olduğunu kabul etmek
zorunludur (Kıratlı, 1966: 179).
• Ceza hukuku alanında; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye
Araştır 2
yürümezliği konusunda ceza kanunlarını özel bir değerlendirmeye tabi tut-
mak gerekir. Ceza hukukunda suç ve cezaların geçmişe yürümeyeceği, 1961
Anayasası’nın 33, 1982 Anayasası’nın 38. maddesiyle açıkça hükme bağ-
lanmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suçta ve cezada kanunilik
ilkesi” başlıklı 2. maddesine göre “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için
kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz.” Yine 5237 sayılı
Kanun’un 7. maddesi “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre
suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri
uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılma-
yan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik ted-
biri uygulanamaz.” Yasalar bakımından, parlamento iradesinin olmaması,
Cumhurbaşkanının yayımlama iradesinin bulunmaması, Resmî Gazete’de
yayımlanmaması gibi bir normun varlığının zorunlu koşulları bulunmama-
sı, yetki, görev, fonksiyon gasbı ya da çok ağır biçim eksikliği.

271
Anayasa Yargısında Siyasi Partilerin Yargısal Denetimi ile Yüce Divan Görevi ve Anayasa

8
Mahkemesi Kararlarının Etki ve Sonuçları ile Yürürlüğü Durdurma ve Yokluk Kararları

Kaynakça
Kitap ve Makaleler Öden, M. (2003). Türk Anayasa Hukukunda Siyasi
Partilerin Anayasa’ya aykırı Eylemleri Nedeniyle
Anayurt, Ö. (2019). Anayasa Hukuku Genel Kısım, 2.
Kapatılmaları, Yetkin Yayınları, Ankara.
Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara.
Özbudun, E. (2017). Türk Anayasa Hukuku, 17.
Anayurt, Ö. (2019). Anayasa Hukuku Temel
Baskı, Yetkin Yayıncılık, Ankara.
Kavramlar ve Türk Anayasa Hukuku, 2. Baskı,
Seçkin Yayınları, Ankara. Özbudun, E. (2018). Türk Anayasa Hukuku, 18.
Baskı, Yetkin Yayıncılık, Ankara.
Atar, Y. (2007). Türk Anayasa Hukuku,
Güncelleştirilmiş 2.baskı, Mimoza Yayınları: Sabuncu, Y. (2005). Anayasa’ya Giriş, İmaj Yayınevi,
Konya. Ankara.
Azrak, Ü. (1984). “Anayasa Mahkemesi İptal Teziç, E. (2013). Anayasa Hukuku, Beta Yayınları,
Kararlarının Geriye Yürümezliği”, Anayasa Yargısı, İstanbul.
Anayasa Mahkemesi Yayını, Ankara.
Turhan, M. (2008). “Anayasa Yargısının İşlevi
Can, O. (2005). Demokratikleşme Serüveninde Anayasa ve Demokratik Meşruluğu”, Prof. Dr. Ergun
ve Siyasi Partilerin Kapatılması, Seçkin Yayınları, Özbudun’a Armağan, C. II. (Anayasa Hukuku),
Ankara. Yetkin Yayınları, Ankara.
Esen, S. (2016). “2016 Anayasa Değişiklik Teklifinin
Değerlendirilmesi”, Ankara Barosu Dergisi.
Anayasa Mahkemesi Kararları
Gözler, K. (2000). Türk Anayasa Hukuku, Ekin
Anayasa Mahkemesi’nin E.2002/1 -Siyasî Parti
Kitabevi Yayınları, Bursa.
Kapatma- K.2008/1 sayılı kararı
Gözler, K. (2009). Hukukun Temel Kavramları, Ekin
Anayasa Mahkemesi’nin E.2003/21 K.2003/13 sayılı
Yayınları, Bursa.
kararı
Gülener, S. & MİŞ, N. (2017). Cumhurbaşkanlığı
Anayasa Mahkemesi’nin E.1997/1 K.1998/1 sayılı
Sistemi, SETA, Ankara.
kararı
Hakyemez, Y. Ş. (2000). Militan Demokrasi Anlayışı
Anayasa Mahkemesi’nin E.2000/45 K.2000/27 sayılı
ve 1982 Anayasa’sı, Seçkin Yayınları, Ankara.
kararı
Kıratlı, M. (1966). Anayasa Yargısında Somut Norm
Anayasa Mahkemesi’nin E.1993/33 K.1993/40-2
Denetimi, AÜSBF Yayını, Ankara.
sayılı kararı
Koçak, M. (2002). Siyasal Partiler ve Türkiye’de Parti
Anayasa Mahkemesi’nin E.2008/16 K.2008/116
Yasakları, Ankara.
sayılı kararı
Köküsarı, İ. (2009). Anayasa Mahkemesi Kararlarının
Anayasa Mahkemesi’nin E.1992/26 K.1992/48 sayılı
Türleri ve Nitelikleri, On İki Levha Yayınları,
kararı
Ankara.

272

You might also like