Professional Documents
Culture Documents
Manuel Castells - Ağ Toplumunun Yükselişi.pdf - - 0166Г2
Manuel Castells - Ağ Toplumunun Yükselişi.pdf - - 0166Г2
■•
En fo rm asyo n Ça g i:
Ekomom İ, T o p lu m ve K ü ltü r
BİRİNCİ CİLT
Ag T o plu m u n u n
YÜKSELİŞİ
I H IH I H 1 D 1 1 H 5 î 5
ıeı iflGioi lQ 0 iO B in n n ı i ı i 5
5
T î 5 5 î
S 5 5
5 5 5
5 5 5 5 i 5
5
5
5
5 i £
5 5
5
g
5g
i T 5 5
I5J l j IJ İ T fi] [51 7 5
Rrl f : i ı iTiT 5
î
5 i
1 0 1 1 a ı 7 r4J
ETi T n İst fjf
[t f i i l i STîT© 5 i 5 5
ıTTEfililT l rnî i T
nr ll ■ f K iv 5
■5I
5
İ i
T 5 İ 5 5
Günümüzün yaşayan en önemli düşünürlerinden biri sayılan Manuel Castells,
üç ciltlik dev eserinde, yeryüzündeki kültürlerin ve kurumların çeşitliliğine
bağlı olarak ortaya çıkan ve çok farklı biçimlerde tezahür eden yeni toplumsal
yapının oluşumunu inceliyor. Castells bu yapının biçimlenmesini, 20. yüzyılın
sonlarına doğru kapitalist üretimin yeniden yapılanmasıyla kendini gösteren
yeni bir kalkınma biçiminin ve bu anlamda enformasyonalizmin ortaya
çıkışıyla ilişkilendirmektedir.
Bu yaklaşımın gerisindeki kuramsal perspektifi açıklamak için tek bir düşünce
sisteminin yeterli olmadığını, günümüzde toplumların tarihi olarak farklı
konjonktürlerde belirlenmiş üretim, deneyim ve iktidar ilişkileri çevresinde
örgütlendiğini savunan Manuel Castells, bilgi toplumunun oluşumundaki
karmaşık sürece yüzeysellikten uzak bir yaklaşımla açıklık getiriyor.
Yazar Enformasyon Çağı:Ekonomi, Toplum ve Kültür adlı eserinin ilk cildi olan
A ğ Toplumunun Yükselişimde Amerika'dan Uzakdoğu'ya kadar çeşitli
bölgelerde yapılmış araştırmalardan yola çıkarak hızlı bilgi, sermaye ve kültür
akışının koşulladığı enformasyon çağının dinamiklerine dair sistematik
bir teori oluşturuyor.
oo
tmmmt
Bugün, belki de sanayi çağının bir adım ötesinde yoöun ve şaşırtıcı bir dönüşüm sürecinde I-
yaşıyoruz. Peki, bu geçiş sürecinin haritasını çıkaran büyük sosyoloji yapıtları nerede?
O
Bu yüzden Manuel Castells'in enformasyon çağının sosyal ve ekonomik dinamiklerinin haritasını
çıkarmaya çalıştığı bu üç ciltlik yapıtı gelecek yıllarda temel bir referans kaynağı olacaktır.
Alain Touraine, Ecole des Hautes etudes en Sciences Sociales, Sosyoloji Profesörü
Çağdaş medeniyetler sisteminin mantığını ortaya çıkaran, enformasyonel toplumların anlamına
ışık tutan bu başyapıt, sosyal bilimler üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olacaktır.
c n ı ,, r FernandoHenriaueCardoso,
Sao Paolo Unıversıty, Siyaset Bilimi Profesörü ve Uluslararası Sosyoloji Derneği Eski Başkanı.
kap,it^ lizm1i,n î?3? '1g ed iğ in i, Kari Marx da neden işlem ediğini açıkladı,
ş y e Manuel Castells Enformasyon Çağı'nın sosyal ve ekonom ik ilişkilerini açıklıyor.
W0770574V*.
L____ J
9 7 B 9 f !> ti I 7 (i 1 O 0
mummmrnm
w w w .b llg iy a y .c o m Is ı ANIN ’l BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI
MANUEL CASTELLS
Manuel Castells 1942’de Ispanya’da doğdu. 1958-1962 yılları arasında Barcelona Üni
versitesinde hukuk ve ekonomi eğitimi gördü. 1964’te Sorbonne Hukuk ve Ekonomi
Fakültesinden mezun oldu. Doktora derecesini, 1967’de Paris Üniversitesi Sosyoloji bö
lümünden aldı.
Akademik hayatma 1967’de Paris Üniversitesinde sosyoloji dersleri vererek başla
dı. 1972’de yazmış olduğu La Question Urbaine adlı kitabı on dile çevrildi ve bu kita
bıyla “Yeni Kent Sosyolojisi” kavramının entelektüel kurucularından biri oldu. 1982’de
Guggenheim Fellowship, 1983’te C.Wright Mills ödülünü kazandı.
1979’dan beri Berkeley Califomia Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama ve Sosyolo
ji bölümlerinin yanısıra, Avrupa, Amerika, Kanada, Asya ve Latin Amerika’daki 15 de
ğişik üniversitede konuk profesör olarak ders vermeye devam etmektedir. Derslerin içe
riğini; kentsel ve bölgesel siyasetin karşılaştırmalı analizi, enformasyon toplumunun sos
yolojisi ve enformasyon teknolojisi ve toplumu oluşturmaktadır.
Castells ayrıca, UNESCO, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı (UNDP), ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAED), Avrupa Ko
misyonu (EC), Şili (Ailende yönetimi), Meksika, Fransa, Ekvator, Rusya, Brezilya, Por
tekiz, İspanya ve Güney Afrika hükümetlerine danışmanlık yapmıştır.
Başta Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür adlı 3 ciltlik eseri olmak üze
re, yirmi kitap, yüzün üstünde makalenin yazarı ve on beş kitabın editörü olan Cas-
tells’in diğer önemli eserleri arasında; The City and the Grassroots: A Cross-cultural
Theory of Urban Social Movements (1983), The Informational City: Information Tech
nology, Economic Restructuring & the Urban-Regional Process (1989), The Internet
Gala:<y: Reflections on the Internet, Business, and Society (2001) yeralmaktadır.
İst a n bu l b İl g İ ü n iv e r s it e s i y a y in l a r i
Ma n u e l C a s t e l l s
E n f o r m a s y o n Ç a ğ i : E k o n o m I, T o p l u m v e K ü l t ü r
CİLT 1
AĞ TOPLUMUNUN YÜKSELİŞİ
Ç e v I r e n E b r u K iu ç
T h e I n f o r m a t io n A g e : E c o n o m y , S o c ie t y a n d C u l t u r e
Vo lü m e 1
T h e R i s e o f t h e N e t w o r k S o c ie t y (2“ E d it io n , 2003)
© 1 9 9 6 ,2 0 0 0 b y Ma n u e l C a s t e l l s
T h is e d it io n i s p u b l is h e d b y a r r a n g e m e n t w it h B l a c k w e l l P u b l is h in g L t d . O x f o r d . T r a n s ia t e d b y B I l g I
I l e t Iş Im G r u b u Y a y . M ü z . Y a p . v e Ha b e r AJa n s i L t d . Ş t I. f r o m t h e o r ig in a l E n g l is h l a n g u a g e v e r s io n .
RESPONSIBILITY OF THE ACCURACY o f THE TRANSLATION RESTS SOLELY WITH BİLGİ İLETİŞİM GRUBU YAY. MÜZ. YAP.
v e Ha b e r A|a n s i L t d . Ş t I. a n d is n o t t h e r e s p o n s i b i l i t y o f B l a c k w e l l P u b l is h in g L t d .
T ü r k ç e y a y in h a k l a r i A k ç a l i T e l If AJa n s i a r a c il i &i İl e a l in m iş t ir .
İ s t a n b u l B I l g I Ü n Iv e r s It e s I Y a y in l a r i 97
B Il g I v e T o p l u m 1
ISBN 9 7 5-6176-16-4
TAKIM ISBN 9 7 5 -6 1 7 6 -1 5 -6
A r a K a p a k l a r D e n Iz E r b a ş
1. B a s k i İ s t a n b u l , NIs a n 2005
2. B a s k i İ s t a n b u l , NIs a n 2008
© B I l g I I l e t I ş I m G r u b u Y a y in c il ik M ü z I k Y a p im v e H a b e r AIa n s i L t d . Ş t I.
Y a z iş m a A d r e s I: İ n ö n ü Ca d d e s i , No : 28 K u ş t e p e Ş I ş l I 34387 İ s t a n b u l
T e l e f o n : 0212 311 60 0 0 - 217 28 62 / Fa k s : 0212 347 10 11
www.bilgiyay.com
E - p o s t a yayin@bilgiyay.com
D a ğ itim dagitim@bilgiyay.coin
E n fo r m a sy o n Ça ğ i :
E k o n o m İ» T o p lu m v e K ü lt ü r
CİLT 1
AĞ T o p l u m u n u n Y ü k s e l İ ş İ
Ç ev İr en : E bru K iliç
Emma Kiselyova-Castells’e,
sevgisiy emeği ve desteği olmasaydı,
bu kitap ortaya çtkm azdt
İçindekiler
x Şekiller
xii Tablolar
xv 2 0 0 0 Baskısı İçin Teşekkür
xix 1996 Baskısı İçin Teşekkür
xxiii Teşekkür
i GİRİŞ Ağ ve Benlik
5 Teknoloji, Toplum ve Tarihsel Değişim
l 6 Enformasyonalizm, Sınaîleşmecilik, Kapitalizm
Devletçilik: Kalkınma Biçimleri, Üretim Biçimleri
22 Enformasyonalizm ve Kapitalist Perestroyka
26 Enformasyonel Toplumda Benlik
30 Yöntem Üzerine Birkaç Söz
621 SO N U Ç : Ağ T oplum u
633 K aynakça
691 D izin
Şekiller
falarda tahlil edilen meseleler üzerine düşünmek için zaman ayırıp ça
ba harcayan okuyuculara, eleştirmenlere, değerlendirme makaleleri
kaleme alanlara gönülden şükran duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Birçok ülkede, anlamadığım dillerde yapılmış yorumların, tartışmala
rın hepsini bildiğimi iddia edemem. Ama yorumları ve düzenledikleri
tartışmalarla bu kitapta ele aldığım sorunu daha iyi anlamama yar
dımcı olan kurumlar ve bireylere teşekkür etmekle, nerede olurlarsa
olsunlar, kim olurlarsa olsunlar bütün okuyuculara, bu kitabı değer
lendiren herkese teşekkür etmek istiyorum.
Öncelikle, düşünceleriyle, araştırmamın bazı unsurlarını daha
iyi anlamama, düzeltmeme katkıda bulunmuş olan birkaç kişiye teşek
kür etmek isterim. Değerlendirmeleriyle yardımcı olanlar arasında
Anthony Giddens, Alain Touraine, Anthony Smith, Peter Hail, Benja-
min Barber, Roger-Pol Droit, Chris Freeman, Krishan Kumar, Stephen
Jones, Frank Webster, Sophie Watson, Stephen Cisler, Felix Stalder,
David Lyon, Craig Calhoun, Jeffrey Handerson, Zygmunt Bauman,
Jay Ogilvy, Cliff Barney, Mark Williams, Alberto Melucci, Anthony
Orum, Tim Jordan, Rowan Ireland, Janet Abu-Lughod, Charles Tilly,
Mary Kaldor, Anne Marie Guillemard, Bernard Benhamou, Jose E.
Rodriguez Ibanez, Ramon Ramos, Jose Felix Tezanos, Sven-Eric Lied-
man, Markku Willennius, Andres Ortega, Alberto Catena ve Emilio
de Ipola yer alıyor. Kitabın tanıtımına ve sunumuna yönelik ilk toplan
tıları organize ederek tartışmayı başlatan üç meslektaşıma özellikle te
şekkür etmek istiyorum: Berkeley’den Michael Burawoy’a, Ox-
ford’dan Bob Catterall’a ve New York’tan Ida Susser’a.
1996-2000 döneminde, beni bu kitapta sunduğum araştırmayı
akademik eleştiriye açmaya davet eden pek çok akademik kuruma,
özellikle de derslerime ve seminerlerime gelerek entelektüel katkıda
bulunan herkese borçluyum. Kronolojik sıralamayla şu akademik ku-
rumlarda kitap hakkında sunuş toplantıları ve tartışmalar düzenlendi:
California Üniversitesi, Berkeley; Oxford Üniversitesi; New York, City
University, Lisansüstü Merkezi; Bilimsel araştırmalar Yüksek kurulu,
Barselona; Sevilla Üniversitesi; Oviedo Üniversitesi; Barselona Oto-
2000 baskısı için teşekkür XVİİ
••
Berkeley, California
Ocak 2000
1996 Baskısı İçin Teşekkür
B
u kitabın ortaya çıkması 12 yılı buldu; araştırma ve yazım odaklı
çalışmalarım, benim çalışma kapasitemden çok daha hızla gelişen,
büyüyen inceleme konuma ayak uydurmaya çalıştı bu yıllar boyunca.
Çalışmamı, tecrübe kabilinden de olsa, tamamlanmış bir biçime ulaş-
tırabildiysem eğer, bunu birkaç kurumun işbirliğine, yardımına ve des
teğine borçluyum.
Öncelikle ve en derinden Emma K iselyova’ya teşekkür ediyo
rum; birkaç bölümün ortaya çıkması için bilgilerin toplanması, bu bil
gilerin ince ince işlenmesi, bilmediğim dillere ulaşabilmem konusunda
gösterdiği işbirliği, müsveddenin tamamına ilişkin yorumları, değer
lendirmeleri ve tavsiyeleri gerçekten de temel önemdeydi.
1994-95 döneminde, yazımın son aşamasında kitabın ana fikir
lerinin derinlemesine tartışılmasına ve gereği gibi düzeltilmesine vesile
olan istisnai önemde dört ayrı forumu düzenleyenlere de teşekkür et
mek isterim: Amerikan Antropoloji Derneği’nin 1994 toplantısında
özel bir oturum düzenleyen Ida Susser’a; Berkeley’de, Sosyoloji Bölü
mü konferanslar dizisini düzenleyen Loic Wacquant’a; Brezilya Devlet
Başkanlığı’nı üstlenmeye hazırlandığı dönemde Fernando Henrique
XX 1996 baskısı için teşekkür
Berkeley, California
Mart 1996
Teşekkür
Yazar ve yayıncılar, telif hakkı mahfuz olan malzemelerin kullanımına izin verdik
leri için, aşağıda adı geçen yayın ve kurumlara teşekkür eder:
Amerika Coğrafyacılar Demeği (The Association of American Geographers): Şekil
6.1 “Enformasyon akışında en büyük artış, 1982 ve 1990,” R. L. Michelson
ile J.O. Wheeler tarafından işlenmiş Federal Express verileri “The flow of in-
formation in a global economy: the role of American urban system in 1990,”
Annals o f the Association o f American Geographers, 84: 1. Copyright 1994
The Association of American Geographers, Washington D.C.
The Association of American Geographers (Amerika Coğrafyacılar Derneği): Şekil
6.2 “A B D ’den dünyanın başlıca bölgelerine ve merkezlerine enformasyon ih
racatı”, R. L. Michelson ile J.O. Wheeler tarafından işlenmiş Federal Express
verileri, 1990, “The flow of information in a global economy: the role of Ame
rican urban system in 1990,” Annals o f the Association o f American Geograp
hers, 84: 1. Copyright 1994 The Association of American Geographers, Was-
hington D.C.
Business Week: Tablo 2.10 “Hisse senetlerinin değerlenmesi, 1995-1999: Standard
& Poor’un değerlendirmesine göre en fazla artan 500 hisse senedi” Bloomberg
Finans Piyasaları, Business Week derlemesi. Copyright 1999 McGraw Hill,
New York.
XXÎv teşekkür
The Economist: Şekil 2.2 “ABD'de verimliliğin gelişimine ilişkin tahminler, 1972-
1999 (saat başına üretim),” Bureau of Labor Statistics, Robert Gordon’un de
ğerlendirmesi, “The new economy: work in progress”, The Economist’te, s.
21-4. Copyright 1999 The Economist, Londra (24 Temmuz). Yayıncının izniy
le yeniden basım.
The Economist: Şekil 2.9 “Temettü ödemelerindeki düşüş," “Shares vvithout the
other bit," The Economist, s. 135. Copyright The Economist, Londra (20 Ka
sım). Yayıncının izniyle yeniden basım.
The Economist Şekil 5.1 “ 1998’de önde gelen medya gruplarının medya satışları,”
şirket raporları; Veronis, Suhler and Associates; Zenith Media; Warburg Dil-
lon Read; The Economist tarafından hazırlanmıştır, 1, s.62. Copyright 1999,
The Economist, Londra (11 Aralık). Yayıncının izniyle yeniden basım.
The Economist: Şekil 5.2 “Avrupa'da medya grupları arasında stratejik ittifaklar,
1999,” Warburg Dillon Read, The Economist tarafından hazırlanmıştır, 1, s.
62, Copyright 1999, The Economist, Londra (11 Aralık). Yayıncının izniyle ye
niden basım.
Harvard University Press: Şekil 4.3 “Bölgelere göre, istihdamda büyüme endeksi,
1973-1999”; bu şeklin daha önceki bir versiyonu Sustainable Flexibility'de
çıkmıştır, OCDE/GD (97)48; Martin Carnoy tarafından yakında çıkacak olan
Sustaining the New Economy: Work, Family and Community in the Informa
tion Age için hazırlanmıştır, Cambridge, Mass.: Harvard University Press,
Copyright 2000, Russell Sage Foundation.
Harvard University Press: Şekil 4.4 “OECD ülkelerinde istihdam edilen iş gücü da
hilinde yarı zamanlı çalışanların oranı, 1983-1998”; bu şeklin daha önceki bir
versiyonu Sustainable Flexibility'de çıkmıştır, OCDE/GD (97)48; Martin Car
noy tarafından yakında çıkacak olan Sustaining the New Economy: Work, Fa
mily and Community in the Information Age için hazırlanmıştır, Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, Copyright 2000, Russell Sage Foundation.
Harvard University Press: Şekil 4.5 “OECD ülkelerinde istihdam edilen iş gücü da
hilinde serbest çalışan işçilerin oranı, 1983-1993 ”; bu şeklin daha önceki bir
versiyonu Sustainable Flexibility'de çıkmıştır, OCDE/GD (97)48; Martin Car
noy tarafından yakında çıkacak olan Sustaining the New Economy: Work, Fa
mily and Community in the Information Age için hazırlanmıştır, Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, Copyright 2000, Russell Sage Foundation.
Harvard University Press: Şekil 4.6 “OECD ülkelerinde istihdam edilen iş gücü da
hilinde geçici işçilerin oranı, 1983-1997”; bu şeklin daha önceki bir versiyonu
XXVİ teşekkür
Harvard University Press: Şekil 4.25 “Ülkelere göre, işçi başına enformasyon tek
nolojisi harcaması (1987-1994), istihdamda büyüme (1987-1994) ve işsizlik
oranı (1995)’’, OECD Information Technology Outlook’tan alınmıştır, 1995
(Paris: OECD, 1996, şekil 2.1); istihdamda büyüme OECD, Labor Force Sta-
tistics, 1974-94'ten alınmıştır; işsizlik oranları OECD, Employment Outlo-
o k ’tan (Haziran 1996) alınmıştır, Martin Carnoy tarafından yakında çıkacak
olan Sustaining the New Economy: Work, Family and Community in the In
formation Age için derlenip hazırlanmıştır, Cambridge, Mass.: Harvard Uni
versity Press, Copyright 2000, Russell Sage Foundation.
Harvard University Press: Şekil 4.26 "Ülkelere göre, çalışan başına düşen ana tele
fon hattı (1986 ve 1993) ve 1000 kişiye düşen internet ‘host’u sayısı (Ocak
1996)”, ITU Statistical Yearbook, 1995, s. 270-5; Sam Paltridge, “How com-
petition helps internet,” OECD Observer, no. 201 (Ağustos-Eylül) 1996, s. 201;
OECD Information Technology Outlook, 1995, şekil 3.5, Martin Carnoy tara
fından yakında çıkacak olan Sustaining the Neu/ Economy: Work, Family and
Community in the Information Age için derlenip hazırlanmıştır, Cambridge,
Mass.: Harvard University Press, Copyright 2000, Russell Sage Foundation.
Harvard University Press: Şekil 4.27 “15-64 yaş grubundaki erkekler ve kadınla
rın istihdam oranları (%), 1973-1998”; OECD, Employment Outlook (Hazi
ran 1996, tablo A); OECD, Employment Outlook (Haziran 1999, tablo B),
Martin Carnoy tarafından yakında çıkacak olan Sustaining the New Economy:
Work, Family and Community in the Information Age için derlenip hazırlan
mıştır, Cambridge, Mass.: Harvard University Press, Copyright 2000, Russell
Sage Foundation.
Humboldt-Universitat zu Berlin: Tablo 7.2 “Hayat boyu çalışılan saatler toplamı,
1950-1985”; K. Schuldt, “Sociale und ökonomische Gestaltung der Elemente
der Lebensarbeitzeit der Werktatigen,” yayımlanmamış doktora tezi, s.43.
Copyright 1990 Humboldt-Universitat zu Berlin, Berlin.
hvanami Shoten Publishers: Tablo 4.28 “Japon şirketlerin chuki koyo sistemi için
de standart çalışanların oranı”; Masami Nomura, Syushin Koyo. Copyright
1994 hvanami Shoten, Tokyo.
International Labour Organization (Uluslararası Çalışma Örgütü): Şekil 4.2 Se
çilmiş OECD (Organization o f Economic Cooperation and Develop-
ment/Ekonomik işbirliği ve Kalkınma örgütü) ülkelerinde uyrukların ve ya
bancıların toplam doğurganlık oranlan,”; SOPEMI/OECD, P. Stalker tarafın
dan hazırlanmıştır, The Work o f Strangers: A Survey o f International Labour
Migration. Copyright 1994 International Labour Organization, Cenevre.
JOCVİİİ teşekkür
v^fr
r ^ ,>.
■_...
: •*
;•••.
:*
_ ;i.-. -X' 4
/, s
( / • i; / ,
■*%■::- „_:':■
.rır .V » n * . » -
•
.'Ş :; ' -
.’ .■,
* \-i’r
•- .
■■-'■>''■ r*1
ı j ■V “ • 1' '
^
'-. 'J *’■’ •-- İ ;.•*■il*
)- V ^ ■ v '-<1*
^•;'. •' >' ■ ■*-t"7-
X.,r • >r-y:; • *
•v r V; V..1
' > *"
.'4./ ■’■' S'; .
V'. . '; t. \•
.$*• ^'V. V ■'1 :, .^' -. •> ;••
NS f e l S T ı A *
:*|öİt s'&C* ^0^1
İ-X^ .'İV^; ^
;•*'■'.■• *i ■' v Js-33^'-' .'■ • ■-7 ■. ^.-vjj v> >-1- ^ '
f <•:'-1
"
*. • f - *• -■” *.
> *v:, *İK - \, . ■
c-. i
■ • „s - ^ V ,
; .. : . . h > .;.;- .._ v . .. v - , . . . . .
■ • - . . •.’•»•• y- •■;:■. ’ _ .\ : ~- ’ •. ' / •, ;
*■^1-^
.. .
GİRİŞ
Ağ ve Benlik
1 Sima Qian’da alıntı (MÖ 145-89), “Confucius”, Hu Shi’de The Development of Logical Met-
hods in Aneleni China (Şangay: Oricntal Boolc Company, 1922), Qian’da alıntı (1985: 125).
2 giriş
2 Meseleyle ilgili ilginç bir tartışma için Smith ve Marx’a bakınız (1994).
3 Teknoloji toplumu belirlemez: Onu temsil eder. Ama toplum da teknolojik yenilikleri belirle
mez, kullanır. Toplum ve teknoloji arasındaki bu diyalektik ilişki, Femand Braudel gibi en iyi
tarihçilerin çalışmalarında mevcuttur.
4 Klasik teknoloji tarihçisi Melvin Kranzberg teknolojik determinizmin sahte ikilemine kuvvetle
karşı koymuştu, örneğin Kranzberg’in NASTS’m onur üyeliği ödülünü kabulünde yaptığı ko
nuşmaya bakınız (1992).
5 Bijker vd. (1987).
ağ ve benlik "f
6 1970’lerde Silikon Vadisi’nde bilgisayar teknolojilerindeki devrimde kilit rol oynayan yenilikçi
isimlerin bazılarının değerlerine, kişisel bakış açılarına ilişkin etkileyici bir sosyal tarih hâlâ ya
zılmamıştır. Ancak birkaç gösterge, bu yenilikçilerin şirketler dünyasının merkezileştirici tekno
lojilerini bilinçli olarak bozmaya çalıştıklarına, hem buna inandıkları için hem de piyasada ken
dilerine yaşam alanı açmak için böyle yaptıklarına işaret eder görünmektedir. Kanıt olarak,
Apple Computer’ın 1984’te Macintosh’u piyasaya sürerken, IBM’i Onvellci mitolojinin Big
Brother’ı olarak niteleyip açıkça karşısına alarak yürüttüğü reklam kampanyasını hatırlataca
ğım. Bu yenilikçilerin birçoğunun karşıt kültürel özellikleriyle ilgili olarak da kişisel bilgisayar
lan geliştiren dahînin, Steve Wozniak’ın hayat hikâyesini anlatacağım: Şirketin bir başka çoku
luslu şirkete dönüşmesinden sıkılıp Apple’dan ayrıldıktan sonra beğendiği rock gruplarına mad
di destek sağlamaya bir servet harcayan Wozniak, daha sonra beğendiği teknolojileri üretmek
üzere bir başka şirket kurdu. Bir ara, kişisel bilgisayarı geliştirdikten sonra bilgisayar teknoloji
sinde hiçbir formel eğitimi olmadığını hatırlayan Wozniak UC Berkeley’e kaydoldu, ancak me
selenin herkesin diline düşmemesi için başka bir isim kullandı.
7 Enformasyon teknolojisinin başka başka toplumsal ve kurumsal bağlamlara yayılmasında göz
lenen farklılıklarla ilgili kanıtlar için başka çalışmaların yanı sıra şu kaynaklara da bakınız: Ber-
tazzoni vd. (1984); Guile (1985); Agence de PInformatique (1986); Castells vd. (1986); Landau
ve Rosenberg (1986); Bianchi vd. (1988); Watanuki (1990); Freeman vd. (1991); Wang (1994).
8 Toplum ile teknoloji arasındaki ilişkilere dair kapsamlı, titiz bir tartışma için Fischer e bakınız
(1985).
8 giriş
— \ " ~
gisiyle karşı koyabilmek için gerilla güçlerinin çok geniş bir araziye ya
yılmasını öngören M aocu taktiklerin elektronik bir dengiydi. Sonuç,
tam da mucitlerinin istediği gibi, herhangi bir merkezden kontrol edi
lemeyen, elektronik bariyerleri aşarak birbirleriyle sayısız biçimde bağ
lantı kurabilen binlerce özerk bilgisayar ağından oluşan bir ağ mima
risi oldu. Sonuçta, ABD Savunma Bakanlığinm kurduğu ARPANET,
vadesini doldurmuş bir Soğuk Savaş’ın kaygılarına bir hayli uzak dü
şen her tür amaçla bireyler ve gruplar tarafından kullanılan binlerce
bilgisayar ağının (kullanıcı sayısı 1996’da 20 milyonken, 2000’de 300
milyonu aşmıştır, hızla da artmaktadır) küresel, yatay iletişimin teme
lini oluşturdu. Öyle ki, Chiapas’taki Zapatistaların lideri Subcoman-
dante Marcos, Lacandon ormanının derinliklerinden dünyayla ve med
yayla İnternet üzerinden iletişim kurdu. İnternet, 1999’da Çin Komü
nist Partisi’ne meydan okuyan Çinli tarikat Falun Gong’un gelişimin
de, Aralık 1999’da Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü’ne karşı protesto
nun örgütlenmesinde ve yayılmasında da araçsal bir rol oynadı.
Ne ki toplum teknolojiyi belirlemese de, büyük ölçüde devlet
üzerinden onun gelişimini bastırabilir. Ya da, yine büyük ölçüde devlet
müdahalesiyle ekonomilerin, askeri gücün, toplumsal refahın kaderini
birkaç yıl içinde değiştirecek hızlandırılmış bir teknolojik değişim süre
cine sokulabilir. Hattâ toplumların teknolojide, özellikle de, farklı ta
rihsel dönemlerde stratejik açıdan belirleyici olan teknolojilerde usta
laşma kabiliyeti ya da kabiliyetsizliği, büyük ölçüde, onların kaderini
şekillendirir. Teknolojinin (ya da ondan yoksunluğun) toplumların hep,
çatışma dolu bir süreçten geçerek teknolojik potansiyellerini aktarma
ya karar verdikleri kullanım biçimleri kadar, toplumların kendilerini
dönüştürme becerisini de ihtiva ettiğini söyleyebileceğimiz noktada ,9
tarihsel evrim ve toplumsal değişim üzerindeki belirleyiciliği de başlar.
Bu yüzdendir ki, 1400’de Avrupa Rönesansı üç yüz yıl sonra
dünyaya hakim olacak teknolojik değişimin entelektüel tohumlarını
atarken, Mokyr’e göre Çin dünyanın teknolojik açıdan en gelişmiş uy-
garlığıydı.10 Kilit icatlar Çin’de yüzyıllar hattâ bin beş yüzyıl önce ya
pılmıştı; tıpkı MÖ 200 yılında Çin’de demirin tavlanmasına imkân ta
nıyalı maden eritme ocaklarının kurulması gibi. Su Sung da 1086’da o
dönemde Avrupa’daki mekanik saatlerin doğru zamanı gösterme ka
biliyetini geride bırakan su saatini geliştirmişti. Demir saban 6. yüzyıl
da icat edildi ve iki yüzyıl sonra da sulu tarlada pirinç ekimine uyar
landı. Tekstil alanına gelince ip eğirme çarkı Batı’yla aynı dönemde,
13. yüzyılda ortaya çıktı, ama Çin’de daha hızlı gelişti; çünkü sofisti
ke dokuma aygıtları eski bir geleneğe dayanıyordu: Han hanedanı dö
neminde ipek dokumak için kullanılan dokuma tezgâhlarına. Su ener
jisinin benimsenmesi de Avrupa’yla aynı dönemlere rastlar: 8. yüzyıl
da Çinliler hidrolik demir çekiçleri kullanıyorlardı, 1280’de de dikey
su çarkı yaygın olarak kullanılıyordu. Okyanus yolculukları Çinliler
için Avrupa’ya nazaran daha erken dönemlerde daha kolay hale gel
mişti; yaklaşık MS 960’da pusulayı keşfetmişlerdi; 14. yüzyılın sonu
na gelindiğindeyse gemileri, uzun deniz yolculuklarına elverişli, dünya
nın en gelişmiş gemileriydi. Askeri meselelere gelince Çinliler, barutu
icat etmenin yanı sıra, güçlü patlayıcılar imal etmeyi sağlayacak bir
kimya sanayii geliştirmişlerdi; arbalet ve mancınık Avrupa’dan yüzyıl
lar önce Çin ordularınca kullanılıyordu. Tıp alanında akupunktur gi
bi teknikler, ancak kısa zaman önce evrensel düzeyde bilinir hale gelen
olağanüstü sonuçlar veriyordu. Ayrıca, ilk bilgi işleme devrimini de
Çinliler gerçekleştirmişti: Kağıt ve matbaa Çin icadıydı. Kağıt Çin’de
Batı’dan bin yıl önce ortaya çıkmış, m atbuat da muhtemelen 7. yüzyı
lın sonlarında başlamıştı. Jones’un yazdığı gibi: “ 14. yüzyılda Çin, sa
nayileşmeye kıl payı uzaktaydı .”11 Ama bunun gerçekleşmemesi dün
ya tarihini değiştirdi. 1842’de Afyon Savaşları Britanya’nın sömürgeci
dayatmalarının önünü açtığında, Çin tecrit politikalarının O rta Kral-
lık’ı teknolojik bayağılığın kötücül sonuçlarından koruyamayacağını
10 Çin’de teknolojik devrimin kesintiye uğramasıyla ilgili tartışmam, ağırlıklı olarak Joel Mokyr in
kaleme aldığı sıradışı bir bölüme (1990: 209-38) ve son derece derinlikli, fakat tartışma yarat
mış bir kitaba dayanır, Qian (1985).
11 Jones (1981: 160), Mokyr’de alıntı (1990: 219).
10 giriş
anladı; ama artık çok geçti. Sonrasında Çin’in, tarihsel yolundan böy-
lesi yıkıcı bir sapmayı telafi etmeye başlaması bir yüzyılı aşkın bir za
manı alacaktı.
Bu denli çarpıcı bir tarihsel rotaya getirilen çok sayıda, muhte
lif açıklama olmuştur. Bu giriş bölümünde, tartışmanın karmaşıklığına
dalmamıza yetecek yer yok. Ancak Needham, Qian, Jones ve M okyr 12
gibi tarihçilerin araştırmaları ve analizleri temelinde, toplum, tarih ve
teknoloji arasındaki etkileşimi genel olarak anlamamızı sağlayabilecek
bir yorum ileri sürmek mümkündür. Ayrıca kültürel farklılıklarla ilgi
li varsayımlar (arkaplanda belli belirsiz ırkçı bir ton taşıyanlar bile)
M okyr’in de işaret ettiği gibi, Çin ve Avrupa arasındaki değil, 1300’le-
rin Çin’iyle 1800’lerin Çin’i arasındaki farkı açıklamakta başarısızdır.
Binlerce yıl boyunca teknolojik açıdan dünya lideri olmuş bir kültür ve
krallık, tam da Avrupa’nın keşifler çağma, ondan sonra da sanayi dev-
rimine adım attığı bir dönemde teknolojik açıdan yerinde sayar hale
gelmiştir.
Needham, Çin kültürünün hızlı teknolojik değişimlerle baltala
nabilecek bir şey olan insan ile doğa arasındaki uyuma Batinın değer
yargılarına kıyasla daha fazla önem verdiğini ileri sürer. Dahası, tek
nolojik gelişimi ölçmekte kullanılan Batılı ölçütlere de karşı çıkar. Ne
var ki kalkınma karşısında böyle kutsalcı yaklaşıma yapılan bu vurgu
teknolojik yeniliği binlerce yıl boyunca engellemediği gibi, doğanın
korunması giderek artan bir nüfusu beslemeye yönelik tarımsal üreti
min ardına itildiğinde Çin’in güneyinde tarım faaliyetleri sonucu orta
ya çıkan ekolojik çöküşün de önüne geçememiştir. Aslında Wen-yuan
Qian o güçlü kitabında, Needham’ın bir ömür adadığı muazzam eseri
karşısında duyulan hayranlığı paylaşsa da, onun Çin’in geleneksel tek
nolojisinin başarılarıyla ilgili biraz aşırıya kaçan heyecanına karşı çı
kar. Qian, Çin’de bilimin gelişimiyle devletin dinamiklerinin hakim ol
duğu Çin medeniyetinin özellikleri arasındaki bağlantının daha yakın
dan analiz edilmesi çağrısında bulunur. Mokyr de Çin’in modern za
12 Needham (1954-88, 1969, 1981); Qian (1985); Jones (1988); Mokyr (1990).
ağ ve benlik 11
13 Wang (1993).
ağ ve benlik 1 3
23 Touraine (1969).
24 Bell (1976). İlk kez 1973’te yayımlandı, ancak bütün alıntılar, yeni, kapsamlı bir önsöz içeren
1976 baskısındandır.
18 giriş
nelerin kendileri üzerindeki, biyolojik ve k ü ltü rel kim liklerinin etk ile
şimiyle, toplum sal ve doğal o rtam larıy la k u rd u k la rı ilişkilerle belirle
nen etkinlikleridir. İnsani gereksinim lerin, arzu ların giderilm esine y ö
nelik sonsuz bir arayışın etrafın d a inşa edilir. İktidar, ü retim ya da de
neyim tem elinde, bazı öznelerin isteklerini fiziksel ya da sem bolik o la
rak potansiyel ya da fiili şiddet k u lla n ara k diğerlerine d a y a ta n özneler
arasın d ak i ilişkidir. T o p lu m u n k u ru m la n , ik tid a r m ücadelelerinde elde
edilen kontroller, sın ırlam alar ve to p lu m sal sözleşm eler de d ah il, her
tarihsel dönem de m evcut olan ik tid a r ilişkilerini güçlendirm ek üzere
kurulm uşlardır.
Ü retim , insan öznelerin üretim sürecindeki k o n u m ları tem elin
de ü rü n ü n tüketim ve yatırım la ilişkili o la ra k nasıl paylaşılıp k u lla n ı
lacağına k a ra r verdiği süreci tan ım lay an sınıf ilişkileriyle örgütlenir.
D eneyim ise cinsiyet ilişkileri etrafın d a yapılanır, tarihsel o la ra k aile et
rafında örgütlenir, bugüne dek erkeklerin k a d ın lara b askın çıkm asıyla
nitelenir. Aile ilişkileri ve cinsiyet, kişiliği yapılandırır, sem bolik etkile
şim in çerçevesini çizer.
İk tid arın tem elinde devlet ile o n u n kurum sallaşm ış şiddet tek e
li vardır; her ne k a d a r F oucault, k u ru m la rd a , örgütlerde v ü cu t b ulan,
işyerlerinden hastanelere dek to p lu m u n geneline yayılan, özneleri res
mi görevler ile gayriresm i sald ırg an lık lard an ö rü lü sıkı bir çerçevenin
içine hapseden iktidarın m ikrofiziğinden bahsetse de.
İnsanlar arasın d ak i sem bolik iletişim , insanlarla doğa a ra sın d a
ki üretim (tam am layıcısı olan tüketim le birlikte), deneyim ve ik tid ar
tem elindeki ilişki, tarih boyunca belli bölgelerde kristalleşir ve böylece
kültürleri ve kolektif kimlikleri oluşturur.
m• •
Ü retim toplum sal açıdan karm aşık bir süreçtir, çü n k ü u n su rla
rının her biri kendi içlerinde farklılaşır. D olayısıyla insanoğlu, kolektif
bir üretici o larak hem emeği hem de üretim i örgütleyenleri k ap sar;
em ek de her işçinin üretim sürecinde üstlendiği role bağlı o larak son
derece farklılaşır, tabakalanır. M adde, doğayı, insanın değiştirdiği d o
ğayı, insanın ürettiği doğayı, insan doğasının kendisini; insanın binler
ce yıllık edim leri doğal ortam ı toplum a dahil ettiğinden, bizi gerek
ağ ve benlik 1 9
m addeten gerek sem bolik o larak bu ortam ın ayrılm az bir parçası kıl
dığından ö tü rü d ü r ki bizi insan ile doğa arasındaki klasik ayrım dan
uzaklaşm aya zorlayan tarihsel çabaları içerir. İş sürecinde emek ile
m adde arasındaki ilişki üretim araçlarının, enerji, bilgi ve enform as
yon tem elinde m adde üzerinde kullanılm asını içerir. Teknoloji bu iliş
kinin özgül biçimidir.
••
25 Kitapta açıklığı sağlamak adına, bilgi ile enformasyonun tanımlarını yapmak gerekiyor; ente
lektüel bakımdan tatmin edici bu hareket, söyleme bir m iktar yapaylık katacak olsa dahi; bu
nunla mücadele eden sosyal bilimcilerin de gayet iyi bildiği bir meseledir bu. Daniel Bell’in
(1976:175) bilgiye ilişkin tanımını geliştirmek için hiçbir zorlayıcı gerekçe göremiyorum: “Bil
gi: Mantıklı bir yargı ya da deneysel bir sonuç sunan, başkalarına sistemli bir biçimde bir ileti
şim aracıyla aktarılan olgulara ya da düşüncelere ilişkin örgütlü ifadeler dizisi. Dolayısıyla bil
giyi, haber ve eğlenceden ayırıyorum.” Enformasyon içinse alanın oturmuş bazı yazarlar, örne
ğin Machlup enformasyonu yalnızca bilginin iletilmesi olarak tanımlar (Bakınız Machlup 1962:
15). Ancak bunun sebebi Machlup’un bilgi tanımının, Bell’in de savunduğu gibi fazla geniş kap
samlı olmasıdır. Bu yüzden Porat’ın klasik çalışmasında (1977: 2) önerdiği enformasyon tanı
mına katılıyorum: “Enformasyon örgütlenmiş ve iletilen veridir.”
ağ ve benlik 21
teknolojinin kaynağındaki bilgi ile teknolojinin bilgi üretim ini, bilgi iş
lemeyi geliştirm ek için kullanılm ası arasında kurulan döngüde gerçek
leşir. G ünün m odasına uy arak , enform asyon teknolojisine dayalı yeni
bir teknolojik p arad ig m an ın ortaya çıkışıyla inşa edilen bu yeni kal
kınm a biçim ini enform asyonel o larak adlandırm am ın sebebi budur
(bkz. Birinci Bölüm ).
H e r kalkınm a biçim i aynı zam anda, etrafında teknolojik süreç
lerin örgütlendiği, yapısal o larak belirlenm iş bir perform ans ilkesine
sahiptir: Sanayileşm ecilik ekonom ik büyüm eye, yani çıktının m aksim i
zasyonuna o d ak lan m ıştır; enform asyonelizm teknolojik gelişmeye; y a
ni bilginin biriktirilm esine ve bilgi işlemde d ah a üst karm aşıklık sevi
yelerine odaklanm ıştır. Bilginin d ah a üst seviyeleri, norm alde, birim
girdi başına d ah a yüksek düzeylerde çıktı verse de, enform asyonelizm -
de tek n o lo jik ü retim fon k siy o n u n u n çerçevesini çizen, bu fonksiyonu
niteleyen bilgi ve en fo rm asy o n takibidir.
T eknoloji ile ü retim in tek n ik ilişkileri to p lu m u n b aşat alan la
rın d a do ğm uş p a ra d ig m a la r (örneğin üretim süreçleri, askeri-sanayi
kom pleksi) çerçevesinde örgütlenseler de tüm bir toplum sal ilişkiler,
to p lu m sal y ap ılar dü zenine yayılır, böylece ik tid ara, deneyim e nüfuz
eder, o n ları değiştirirler .26 Böylece k alk ın m a biçim leri, elbette sem bo
lik iletişim de d ah il o lm a k üzere, b ü tü n bir to p lu m sal d av ran ışlar a la
nını şekillendirir. E n fo rm asy o n elizm , bilgi ve en fo rm asy o n tek n o lo ji
sine dayalı o ld u ğ u n d a n d ır ki, enform asyonel k alk ın m a biçim inde
k ü ltü r ile ü retim güçleri, ru h ile m ad d e ara sın d a özellikle çok yakın
bir bağ vardır. T arihsel o la ra k yeni to p lu m sal etkileşim , toplum sal de
n etim ve to p lu m sal değişim biçim leri beklem em iz gerektiği d ü şünce
sine varılır.
26 Teknolojik yenilikle^ böyle bir yayılmanın önündeki kurumsal engeller yüzünden topluma ya
yılma zsa, bunu yenilik kunım larının, yenilikçilerin kendilerinin gerekli toplumsal/kültürel geri
bildirimi alam am alarından kaynaklanan bir teknolojik gerileme izler. Qing’in Çin’i ya da Sov-
yetler Birliği gibi önemli deneylerden alınacak temel ders budur. Sovyetler Birliği için IH’üncü
cilde bakınız. Çin için Q ian’a (1985) ve M okyr’e (1990) bakınız.
22 giriş
^7 Birkaç yıl önce, 1970*lerdeki dünya çapındaki ekonomik krizin nedenlerine ilişkin yorumları
mı, kapitalist yeniden yapılanmanın izleyeceği yola ilişkin hassas bazı tahminlerimi sunmuştum.
Ampirik analizle çizdiğim fazlasıyla katı kuramsal çerçeveye uygun düşmese de, kitabımda
(1977-8 de yazılmıştır) altını çizdiğim temel noktaların, “Reaganomik”e ilişkin tahminler de da
hil 20. yüzyılın son yirmi yılında kapitalizmde gerçekleşen niteliksel değişimleri anlamakta ya
rarlı olacağını sanıyorum. (Bakınız Castells 1980)
ağ ve benlik 23
28 Aron (1963).
29 Japonya’nın benzersizliğini sosyolojik bir bakışla değerlendirmek için Shoji’ye bakınız (1990).
30 İspanya başka ülkelerle karşılaştırıldığında, gözlenen farklılıklar ve benzerlikler için Zaldivar ile
Castells’e bakınız (1992).
ağ ve benlik 2 5
31 “Enformasyon toplum u” ile “enformasyonel toplum ” kavramları arasına bir ayrım koymam
gerekiyor. “Enformasyon toplum u” terimi, enformasyonun toplumdaki önemini vurgular. An
cak ben enformasyonun, en geniş anlamıyla, bir başka deyişle bilginin iletilmesi anlamıyla, bü
tün toplumlarda önemli olduğunu savunuyorum; büyük oranda entelektüel bir çerçeve olan
skolastisizm etrafında kültürel olarak yapılanmış ve bir ölçüde birleşmiş bir toplum olan O rta
çağ Avrupası da dahil (Southern’a bakınız 1995). Tersine “enformasyonel” terimi ise, enformas
yon üretimi, işlenmesi ve aktarımının, bu tarihsel dönemde ortaya çıkan yeni teknolojik koşul
lar nedeniyle üretkenliğin ve gücün temel kaynakları haline geldiği, özgül bir toplumsal örgüt
lenme biçiminin niteliklerine işaret eder. Terminolojim sanayi (endüstri) ile sınaî (endüstriyel)
arasındaki ayrımla bir paralellik kurma çabasındadır. Bir sınaî toplumu (sosyolojik gelenekte
yaygın bir terimdir), yalnızca sanayinin olduğu bir toplum değil, sınaî örgütlenmenin toplumsal
ve teknolojik biçimlerinin ekonomik sistem ve askeri teknoloji çerçevesindeki başlıca etkinlik
lerden başlayarak bütün etkinlik alanlarına yayıldığı, gündelik hayatın nesnelerine ve alışkan
lıklarına dek uzandığı bir toplumdur. “Enformasyonel toplum ” ve “enformasyonel ekonomi”
terimlerini kullanmam, enformasyonun ve bilginin toplumlarımız için önemli olduğu yönünde
ki ortak gözlemin ötesine geçen bugünkü dönüşümleri daha somut bir biçimde anlatabilmeyi
amaçlar. Ancak “enformasyonel toplum ”un gerçek içeriğinin gözlemler ve analizlerle belirlen
mesi gerekir. Bu kitabın amacı da budur. örneğin enformasyonel toplumun kilit unsurlarından
biri, temel yapısındaki ağlar oluşturma mantığıdır, bu da bu cildin sonuç bölümünde tanımlan
dığı ve açıklandığı üzere “ağ toplum u” kavramının kullanımını açıklar. Ancak “enformasyonel
toplum ”un toplumsal hareketler ya da devlet gibi başka bazı bileşenleri, ağlar oluşturma man
tığından ciddi ölçüde etkilenmiş olmalarına karşın, bu mantığın ötesine geçen özellikler göste
rirler. Dolayısıyla “ağ toplum u” “enformasyonel toplum ” kavramının anlamını tamamıyla kar
şılamaz. Peki neden bunca açıklamadan sonra, Ortaçağ Avrupası’nı araştırma kapsamına alma
mama rağmen, kitabın başlığı olarak Enformasyon Ç ağfm korudum? Başlıklar iletişim araçla
rıdır Kullanıcı dostu bir kitap, okuyucunun kitabın gerçek konusunun ne olduğunu kestirmesi-
26 giriş
toplum k uram ın ın her zam an, geniş kapsam lı o larak paylaşılan bir tek-
no-ekonom ik p aradigm ayla bağlantılı yapısal benzerlikler k a d a r ta rih
sel/kültürel özgüllüklere de d ik k at etmesi gerekir. Yeni enform asyonel
to p lu m u n özü o larak görülen bu o rta k top lu m sal yapının gerçek içeri
ğine gelince; k o rk arım b u n u bir p a ra g ra fta özetleyemeyeceğim: h a ttâ
şöyle söyleyeyim, enform asyonel to p lu m ları niteleyen yapılar ve süreç
ler bu kitabın k o n u su n u oluşturuyor.
E N F O R M A S Y O N E L T O P L U M D A BEN LİK
Yeni enform asyon teknolojileri, küresel araçsal ağlarla dünyayı birleş
tiriyor. Bilgisayar aracılığıyla iletişim, geniş bir sanal cem aatler yelpa
zesi oluşturdu. A ncak 1 9 9 0 ’larm ayırt edici toplum sal ve siyasi eğilimi,
toplum sal eylemin, toplum sal siyasetin ister atfedilm iş, tarih e ya da
coğrafyaya kök salmış olsun, ister bunalım lı m ân a, m aneviyat arayışı
içinde yeni inşa edilmiş olsun, ilksel kim likler etrafında örgütlenm esiy-
di. Öyle g ö rü n ü y o r ki, enform asyonel to p lu m ların ilk tarihsel adım la
rı, onlara kimliğin üstün lüğ ü nü n bir örgütlenm e ilkesi olm ası niteliği
ni kazandırdı. Kim likten, bir toplum sal a k tö rü n kendini tanım ası; a n
lamı, başka toplum sal yapılara kapsam lı bir biçimde atıfta bulunm ayı
dışlayarak belli bir kültürel özellik ya da özellikler dizisi tem elinde in
şa etmesi sürecini anlıyorum . Kimliğin k ab u lü m u tlak a, başka kim lik
lerle ilişki k u rm am a (örneğin kadın kimliği erkek kimliği ile hâlâ ilişki
lidir) ya da bu kimlikle b ü tün bir top lu m u kucaklam a (örneğin dini
köktenciler herkesin dinini değiştirm ek ister) anlam ına gelmez. M esele
toplum sal ilişkilerin kimliği belirleyen kültürel özellikler tem elinde baş
kalarıyla karşı karşıya belirlenmesidir. Ö rneğin Yoshino, nihonjiron *a
(Japonya’nın benzersizliğine ilişkin görüşler) ilişkin çalışm asında, kül
ni sağlayacak denli açık olmalı; semantik referans çerçevesinden fazla uzaklaşmayacak şekilde
kurgulanmalıdır. Bu yüzden de enformasyon teknolojileri, enformasyon toplumu, enformatik-
leştirme, enformasyon otobanı vb. (bütün terimler 1960’ların ortalarında Japonya’da doğmuş
-johoka shakai, Japoncası—dışarıdan kavram ithaline bulaşmış Simon Nora ve Alain Mine ta
rafından 1978 de Batı’ya aktarılmıştır) çevresinde kurulan bir dünyada Enformasyon Çağı gibi
bir başlık yanıtlar hakkında önceden bir yargıda bulunmaksızın yöneltilen sorulara doğrudan
dikkat çeken bir başlıktır.
ağ ve benlik 2 7
türel milliyetçiliği dik kat çekici bir biçimde “yokluğu ya da tehdit edil
diği hissedildiğinde halka ait bir kültürel kimlik yaratarak, koruyarak
ya da güçlendirerek ulusal cem aati yeniden yaratm a am acı,” olarak ta
nım lam ıştı. “ Kültürel milliyetçi, ulusu, benzersiz tarihinin, kültürünün
bir ü rü n ü , benzersiz özelliklere sahip kolektif bir dayanışm a olarak gö
rür .”32 C alhoun da, bu olgunun tarihsel o larak yeniliğine itiraz etse de,
bug ü nü n A m erikan to p lu m u n d a siyasetin tanım lanm asında, özellikle
de k ad ın hareketi, eşcinsel hareketi, sivil haklar hareketi, “yalnızca çe
şitli araçsal am açlar değil, aynı zam an d a dışlanan kimliklerin kamusal
açıdan iyi, siyaseten çarpıcı olarak onaylanm asını am açlayan” hareket
ler bağlam ında kimliğin belirleyici bir rol oynadığını vurgular .33 Alaine
T ouraine, “ üretim in özünde, m addi m alların yerini kültürel hizmetle
rin aldığı post-endüstriyel bir to p lu m d a, devlet aygıtlarının ve piyasa
ların mantığına karşı sınıf mücadelesinin yerini alan, kişiliğiyle ve kül
türüyle öznenin savunusudur,”3* diyerek d ah a da ileri gider. Bu d u ru m
da küreselleşm e ile p arçalan m an ın eş zam anlı işlediği bir dünyada kilit
mesele, C alderon ve L asena’nın da belirttiği gibi, “ yeni teknolojilerle
kolektif hafızanın, evrensel bilimle cem aatçi kültürlerin, duygularla ak
lın nasıl birleştirileceği” dir .35 G erçekten, nasıl? Ve neden tüm dünyada
ta m tersine bir eğilim, d ah a açık bir deyişle, küreselleşme ile kimlik, Ağ
ile Benlik arasın d ak i m esafenin giderek açıldığını gözlüyoruz?
R a y m o n d Barglovv, bu mesele üzerine sosyo-psikanalitik bir
perspektiften kalem e aldığı aydınlatıcı m akalesinde enform asyon sis
tem lerinin, ağlar o lu ştu rm an ın , insanın örgütlenm e, bütünleşm e gücü
n ü artırırk en , Batı’nın geleneksel, bağım sız özne kavrayışını değiştiri
y o r olm ası gibi p a ra d o k sa d ik k at çeker: “ M e k an ik teknolojilerden en
fo rm asy o n teknolojilerine d o ğ ru tarihsel değişim, Y unan filozofların
bu kav ram ı iki bin yıl öncesinde inceden inceye işlediği günlerden bu
yana bireysel kim lik için ideolojik bir dem ir a tm a noktası olm uş ege
32 Yoshino (1992:1).
33 Calhoun (1994:4).
34 Touraine (1994: 168, benim çevirim, italikler ona ait).
35 Calderon ile Lasema (1994: 90; benim çevirim).
28 giriş
m enlik ve kendi kendine yeterlik k a v ra m la rın ın değişm esini sağ lam ış
tır. Kısacası teknoloji, geçm işte kendisinin bizzat güçlendirdiği d ü n y a
kavrayışının çözülm esini sağ lam ak tad ır .” 36 Sonra F re u d ’un çalışm ala
rında yer alan klasik rüyalarla, 1 9 9 0 ’ların San F rancisco’su n d a yüksek
teknoloji o rta m ın d a kendi h a sta la rın d a n dinlediği rü y alar a ra sın d a
m uhteşem bir kıyaslam aya girişir: “ Bir baş g ö rü n tü sü ... A rkasın d a d a
bir bilgisayar klavyesi duruyor. Bu p ro g ram lan m ış kafa, benim işte !” 37
Klasik Freudçu temsille kıyaslandığında bu m u tla k yalnızlık, tek başı-
nalık d u ygusunun yeni olduğu görülür: “ R ü y aları görenler, d ü n y an ın
yapısına içkin, varoluşsal, kendisinden kaçılam az b ir yalnızlık d u y g u
su tecrübe ettiklerini dile getiriyorlar. T opyekûn yalıtılm ış benlik, k e n
dini tüm üyle yitirm iş gö rü n m ek ted ir .” 38 O rta k , yeniden inşa edilm iş
bir kim lik etrafında yeni bir bağ bulm a arayışı da öyle.
N e denli derin olursa olsun, bu varsayım , ancak açıklam anın bir
parçası olabilir. Bir açıdan bakınca, bu varsayım , Batılı bireyci bir kav
rayışla sınırlı, kontrol edilemez bir bağlantısızlıkla sarsılmış bir benliğin
krizine işaret edecektir. A ncak yeni kim lik, yeni m aneviyat arayışı, ko
lektif kimlik duygusunun daha güçlü olm asına, bireyin ailesine gelenek
sel, kültürel tabiyetine karşın D o ğ u ’da da vardır. Ja p o n y a ’da 1 9 9 5 ’te
Aum Shinrinkyo’nun özellikle gençler, yüksek eğitimli ku şak lar arasın
da yankı bulm ası, m aneviyatı, ileri teknolojiyi (kimyasallar, biyoloji, la
zer), iş dünyasının küresel bağlantılarını, binyılcı kıyam et k ü ltü rü n ü
ciddi biçimde birleştiren yeni, kolektif bir kim lik inşa etmeye duyulan
çaresiz ihtiyaçla derinleşmiş olan, yerleşik kim lik çerçevelerinin içinde
bulunduğu krizin bir sem ptom u olarak değerlendirilebilir .39
Diğer bir açıdan bakınca, kimliğin yükselen gü cünü açıklayacak
yorumlayıcı bir çerçevenin unsurları, büyük ölçüde yeni bir küresel sis
tem in ortaya çıkışına bağlı kurum sal değişimin m a k ro süreçleriyle iliş
40 Touraine (1991).
41 Wieviorka (1993).
42 örneğin Colas’a bakınız (1992); Kepel (1993).
30 giriş
ülkede azınlıktaki fem inistlerin p ro testo ların ı görm ezden gelebilm eyi
kaldırabildi? G ö rü n ü şe bakılırsa bir dışlayanları dışlam a; bilgisayar
d an an lam ay an lara, tüketm eyenlere ve yeterince iletişim k u ram am ış
bölgelere ayrılan yerin giderek azaldığı bir d ü n y a d a , değer ile an la m
kriterlerini yeniden belirlem e m antığı işliyorm uş gibi. Ağ, benlikle b ağ
lantıyı kestiğinde, bireysel olsun k o lek tif olsun, benlik anlam ını k ü re
sel, araçsal bir referansta b u lu n m a d a n inşa ediyor: Yapısal baskınlık
ve toplum sal dışlanm anın tek taraflı m antığıyla dışlananın reddi s o n
rasında, bağlantısızlık süreci karşılıklı hale geliyor.
Bu, belirtm ekle kalm ayıp inceleyeceğimiz alandır. E n fo rm asy o
nel to p lu m d a benliğin p a ra d o k sa l tezah ü rü n e ilişkin b u ra d a geliştiri
len bazı fikirler, yalnızca a raştırm am ın izlediği yönü o k u y u c u n u n bil
gisine sunm ayı am açlıyor, önceden bazı sonuçlar geliştirmeyi değil.
Y Ö N T E M Ü Z E R İN E BİRK AÇ S Ö Z
Elinizdeki kitap, k itap lar üzerine bir k itap değil. Bu çalışm a, çeşitli k a
nıtlara, birçok k a y n ak tan analize ve değerlendirm eye dayansa da,
post-sanayileşmecilik ya da enform asyon toplum uyla ilgili m evcut k u
ram ları tartışm ayı am açlam ıyor. Bu k u ram la ra ilişkin birkaç k a p sa m
lı, dengeli değerlendirm enin yanı sıra ,43 benim ki de dahil 44 farklı eleş
tirilere 45 ulaşılabilir. Keza, tartışm a açısından gerekli olm adığı m ü d
detçe, 1 9 8 0 ’lerde p o stm o d ern k u ram etrafında yaratılm ış ta rtışm a la
ra 46 da katkıda bulunm ayacağım . Z ira kendi adım a, D avid H a r-
vey’nin “ post-m od ern ite” nin 47 toplum sal, ideolojik tem ellerine ilişkin
48 Lash (1990).
49 Poulantzas (1978: özellikle 160-9).
32 giriş
lam aya değil, varsayım lar ileri sürm eye yöneliktir. Bu k ita p ta izlenen,
özgül çerçevesi her bölüm d e tartışılacak o lan m eto d o lo ji, kendi e n te
lektüel gayretinin kapsayıcı am acının hizm etindedir: E n fo rm asy o n Ç a-
ğı’nda, ki bu terim yeni bir toplumsal yaptntn ortaya çıkttğına özellik
le atıfta bulunur , ekonom i ve to p lu m a ilişkin keşif k ab ilin d en , k ü ltü r
ler arası bir k u ra m a dair bazı unsurları ileri sü rm ek tir bu am aç. E nfor-
m asyonelizm in toplum sal alan lar ve kültürel ifadeler üzerindeki derin
nüfuzu, analizim in de geniş ölçekli olm asını gerektirdi. A n cak k esin
likle, çağdaş to p lu m lard ak i tem aların , m eselelerin tü m ü n ü ele a lm a k
gibi bir niyetim yok; zira ansiklopediler kalem e a lm ak benim h arcım
değil.
K itap, yayıncının gayet akıllıca üç cilde d ö n ü ştü rd ü ğ ü üç b ö
lüm den oluşuyor. Bu ciltler analitik açıd an birbirleriyle bağlantılı, a n
cak, okum ayı bağım sız kılacak bir örgütlenm eye sahipler. Bu k u ralın
tek istisnası, üçüncü cildin so n u n d a yer alan, k itab ın to p y ek û n ele alı
nıp sonuçlara varıldığı, çalışm anın bulgularına, geliştirdiği d ü şüncele
re ilişkin sentetik bir y o ru m u n sunulduğu Sonuç bölüm ü.
K itabın üç cilde ayrılm ası, o n u yayım lanabilir, o k u n a b ilir kıl-
dıysa da, kuram ım ın tü m ü n ü iletm em açısından birtakım so ru n la r d o
ğuruyor. Öyle ki, bu k itap ta ele alınan b ü tü n tem alarla kesişen bazı
eleştirel ko n u lar ikinci ciltte yer alıyor. Özellikle k ad ın lar ile ataerkil-
liğin, iktidar ilişkileri ile devletin incelenm esinde de böyle bir d u ru m
söz konusu. T oplum un birbirinin üstüne binen k a tm a n la rd a n o lu ştu
ğunu, tab a n d a teknoloji ile ekonom inin, o rta d a iktidarın, en üstte k ü l
tü rü n yer aldığını öne süren geleneksel bakış açısını paylaşm adığım
konusunda okuyucuyu uyarırım . A ncak açıklık adına, birbiriyle ilgili
olsalar da, bu kitabın okuyucuyu davet ettiği entelektüel seyahat b o
yunca derinlemesine tartışılm aksızın b ü tü n unsurlarıyla kaynaştırıla-
m ayacak olan meselelerin sistem atik, biraz düz bir h at üzerinde yer
alan bir sunum unu verm ek zorun d a kaldım . O k u y u cu n u n elindeki ilk
cilt, esas olarak, benim deyişimle Ağ’ın m antığını ele alır; ikinci ciltse
(Kimliğin Gücü) benliğin oluşum unu, to p lu m u n iki merkezi k u ru m u -
nun, ataerkil aileyle, ulus-devletin içinde bulunduğu krizde Ağ ile ben
ağ ve benlik 33
3 Sosyolojik bakış açısı için uygun olduğunu düşündüğüm, teknolojinin “maddi bir kültür” ola
rak tanımı için Fischer’deki tartışmaya bakınız (1992: 1-32), özellikle de: “Technology here is
similar to the idea of material culture.”
A Brooks (1971:13) yayımlanmamış metinden, Bell’in eklediği vurguyla alıntılanrruştır (1976:29)
5 Saxby (1990); Mülgan (1991).
6 Hail (1987); Marx (1989).
7 Biyolojik devrim ile enformasyon teknolojisi devrimi arasındaki uyumla ilgili olarak, tartışma
yaratma amaçlı olsa da kışkırtıcı, bilgilendirici bir değerlendirme için Kelly’ye bakınız (1995).
8 Forester (1988); Edquist ile Jacobsson (1989); Herman (1990); Drexler ile Peterson (1991); Lin
coln ile Essin (1993); Dondero (1995); Lovins ve Lovins (1995); Lyon ile Gömer (1995).
enformasyon teknolojisi devrimi 39
9 Negroponte (1995).
10 Kranzberg ile Pursell (1967).
11 Bugünkü teknolojik devrimin tam olarak kavranabilmesi, yeni enformasyon teknolojilerinin,
aynı ölçüde devrimci olan kendilerinden önceki tarihsel örnekler, söz gelimi iletişim literatürü
nün klasik bir teması olarak Çin’de büyük olasılıkla 7. yüzyılda, Avrupa’da 15. yüzyılda m at
baanın keşfi gibi gelişmeler karşısındaki özgüllüğünün tartışılmasını gerektirir. Teknolojik deği
şimin sosyolojik boyutuna odaklanmış bu kitabın sınırları çerçevesinde bunu tartışmam müm
kün olmadığından, izninizle okuyucunun dikkatini birkaç konuya çekmek istiyorum. Elektro
niğe dayalı enformasyon teknolojileri (elektronik basım da dahil) eşsiz bir hafıza kapasitesine,
bitleri birleştirme ve aktarm a hızına sahiptir. Elektronik metin, geri bildirim, karşılıklı etkileşim,
metnin yeniden düzenlenmesi gibi konularda ciddi bir esneklik sunar; sözcük-işlemle (word-
processing) çalışan her yazar bilir bunu; böylece de iletişimin kendisini değiştirir. On-line ileti
şim metnin esnekliğiyle birleşince aynı anda her yerde olabilen, asenkronize bir uzam/zaman
programlamasını mümkün kılar. Enformasyon teknolojilerinin toplumsal etkileriyle ilgili ola
rak, etkilerinin derinliğinin, enformasyonun toplumsal yapıya yayılmasının bir fonksiyonu ol
duğu varsayımında bulunacağım. Yani, m atbaa modem çağda Avrupa toplumlarını ciddi ölçü
de, ortaçağda Çin’i daha az bir oranda etkilemiş olmakla birlikte, nüfusun geniş bir kesiminin
okuma yazma bilmemesi, üretim yapısında bilgi yoğunluğunun düşük olması sebebiyle etkileri
sınırlı olmuştur. Dolayısıyla sınaî toplumu yurttaşları eğiterek, yavaş yavaş ekonomiyi bilgi ve
enformasyon etrafında örgütleyerek, yeni enformasyon teknolojileri ortaya çıktığında insan zih
ninin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Daha önceki enformasyon teknolojisi devrimine ilişkin
tarihsel bir yorum için Boureau*ya bakınız vd. (1989). Mc Luhan’ın bakış açısı da dahil, elekt
40 birinci bölüm
ronik iletişimin teknolojik özgüllüğüne ilişkin tartışmanın bazı unsurları için beşinci bölüme ba
kınız.
12 M. Kranzberg, “Prerequisites for industrialization”, Kranzberg ve PurselPda (1967: I, 13. bö
lüm); Mokyr (1990).
13 Ashton (1948); Clow ve Clow (1952); Landes (1969); Mokyr (1990: 112).
14 Dizard (1982); Forester (1985); Hail ile Preston (1988); Saxby (1990).
15 Bar (1990).
16 Rosenberg (1982); Bar (1992).
enformasyon teknolojisi devrimi 4*
17 Mazlish (1993).
42 birinci bölüm
büyük bölgeler, kaydadeğer bir nüfus var: Kitabın temel argüm anların
dan biri de bu. Ayrıca teknolojik yayılmanın hızı da hem toplumsal
hem işlevsel açıdan seçici. İnsanlar, ülkeler ve bölgelerin teknolojinin
gücüne ulaşm alarındaki zam an farklılıkları, toplum um uzda önemli bir
eşitsizlik kaynağı. Ayrı olan bölgeler kültürel ve mekânsal olarak ayrı:
A m erika’nın iç bölgelerindeki kentlerde, Fransa’da taşrada, Afrika’nın
derm e çatm a k asabalarında ya da Ç in’in, H in d istan ’ın yoksul iç bölge
lerinde. A ncak baskın işlevler, toplum sal gruplar, dünya çapında terö
rist örgütlenm eler 21. yüzyılın şafağında ancak 197 0 ’lerde şekillenme
ye başlam ış olan yeni bir teknolojik sistemde birleştiler.
Tarihsel bir a n a tekab ü l eden bu köklü dönüşüm nasıl gerçek-
leşti? N eden eşitsiz de olsa, böyle ivme kazan an bir hızla tüm d ü n y a
ya yayılıyor? Bu neden bir “ d ev rim ” ? Yeni olana ilişkin deneyimimiz,
yakın geçmişle şekillendiğinden sanayi devrim inin, kurum larım ızda
dolayısıyla zihniyetim izde varlığını k o ru y an tarihsel kayıtlarını kısaca
h a tırlam a k b u soruları yanıtlam am ıza yardım cı olabilir.
22 Singer vd. (1958); M okyr vd. (1985). Ancak M okyr’in de belirttiği üzere bilim ile teknoloji ara-
sında bir arayüz Britanya'daki ilk sınaî devriminde de mevcuttu. Yani W att’ın Newcomen tara
fından tasarlanmış buhar makinesini geliştirmesi, bu belirleyici gelişme, dostu ve koruyucusu,
Glasgow Üniversitesi kimya profesörü Joseph Black’le sürekli bir etkileşim halinde olmasıyla or
44 birinci bölüm
ki, her ikisinin de o rta k özellikleri tek no lo jik devrim lerin m antığını
k av ram ak açısından son derece değerli düşünceler sunabilir.
Öncelikle her iki v a k ad a da, M o k y r’in tarihsel sta n d a rtla ra d a
y an arak “ hızlanan ve görülm em iş teknolojik değişim ”23 o la ra k ta n ım
ladığı bir dönem e tanıklık ediyoruz. Bir dizi b ü y ük icat, tarım , sanayi
ve iletişim alanında m ik ro icatların yeşermesi için gerekli zem ini hazır
ladı. Temel tarihsel kesinti, geri d ö n d ü rü lem ez bir biçim de, iç, sıralı
m antığını Paul D av id ’in araştırdığı, Brian A rth u r’un kuram laştırdığı
yola-bağlı bir süreçle, insan tü rü n ü n m ad d i tem eline yerleştirdi .24 Tek
nolojik uygulam aların ani, beklenm edik bir yükselişinin, yeni tek n o lo
jik sistemde ustalaşabilen ülkeler ve seçkinlerce birden erişilebilir hale
gelen bir gezegende üretim ve dağıtım süreçlerini dönüştürm esi, bir ye
ni ürünler furyası yaratm ası, zenginlik ile iktidarın k o n u m u n u belirle
yici bir biçimde değiştirmesi an lam ın d a, her ikisi de “d ev rim ” di. Bu
teknolojik m aceranın k aran lık yüzü, em peryalist heveslere, em peryalist
güçler arasındaki çatışm alara ayrılam az bir biçimde bağlı olmasıdır.
A ncak bu, yeni endüstriyel teknolojilerin devrimci k ara k te rin in
som ut bir teyididir. A slında Britanya ve Batı A vrupa’daki bir avuç ül
kenin yanı sıra onların Kuzey A m erika ve A vustralya’daki yeni yetm e
leriyle sınırlı olan Batı’nın tarihsel üstünlüğü, tem elde bu iki sanayi
devrimi sırasında elde edilen teknolojik üstünlükle bağlantılıdır .25 Sa
nayi devrimi öncesinde, dün yan ın kültürel, bilimsel, siyasi ya da ask e
ri tarihinde hiçbir şey, 1 7 5 0 ’ler ile 1 9 4 0 ’lar arasındaki tartışılm az “ Ba
tı” (biraz Fransız eli değmiş A nglo-Sakson/A lm an) üstünlüğünü açık-
layamaz. Çin, Rönesans öncesi tarihin büyük b ölüm ünde çok d ah a üs
tün bir kültürdü; M ü slü m an medeniyeti (böyle bir terim ku llan m a öz-
taya çıkmıştı; Watts 1757’de Glasgow Üniversitesine “Üniversite için Matematiksel Araç Ya
pımcısı olarak atanmış, burada bir Newcomen motoru üzerinde kendi deneylerini gerçekleş
tirmişti; Dickinson’a bakınız (1958). Hattâ Ubbelohde (1958:673) ttWatt’ın pistonun içinde ha
reket ettiği silindirden ayrılmış bir buhar sıkıştırıcısı geliştirmesi, Glasgow Üniversitesi kimya
profesörü Joseph Black’in (1728-99) bilimsel araştırmalarıyla yakından bağlantılı, bu araştır
malardan esinlenmiş bir gelişmeydi,” den
23 Mokyr (1990: 82).
24 David (1975); David ve Bunn (1988); Arthur (1989).
25 Rosenberg ile Birdzell (1986).
enformasyon teknolojisi devrimi 45
si ile yeni m akinelerin yayılm asına karşın erken dönem lerde ortaya
çıkm am ışlardır. M o k y r şu h atırlatm ad a bulunur: “ Kişi başına tüketim
ile hay at sta n d a rtla n , başlangıçta (18. yüzyılın sonunda) çok az yük
seldi, ancak birçok sanayide ve sektörde üretim teknolojilerinde, tek
nolojik ilerlemenin d ah a önce etkilenm em iş sanayilere yayıldığı, 19.
yüzyılın ikinci yarısındaki Schum peterci büyüm eye zemin hazırlayan
ciddi değişiklikler o ld u .” 33 Bu bizi büyük teknolojik değişimlerin ger
çek etkilerini, b ü y ük ölçüde her to p lu m u n özgül koşullarına bağlı olan
zam ansal bir ağırlık ışığında değerlendirm eye zorlayan kritik önem de
bir önerm edir. G ö rü n en o ki, tarihsel kayıtlar, b u n a karşın genel a n
lam da, yenilik, üretim , yeni teknolojilerin kullanım merkezleri arasın
da ne denli yakın bir ilişki varsa, to p lu m ların d ö n ü şü m ü n ü n de o den
li hızlı o ld u ğ u n u , toplum sal koşulların d ah a ileri yenilikler üzerindeki
olum lu etkisinin de o denli büyük o lduğunu gösteriyor. Bu yüzdendir
ki Isp an y a’da sanayi devrim i K atalo n y a’da 18. yüzyılın sonu gibi er
ken bir tarih te hızla yayıldı, an cak Isp an y a’nın geri kalan bölgelerin
de, özellikle de M a d rid ’de ve güney bölgelerinde daha yavaş ilerledi;
yalnızca Bask ülkesi ve A sturyas, 19. yüzyılın so n u n d a sanayileşme sü
recine k a tıld ı .34 Endüstriyel yeniliğin sınırları, büyük ölçüde iki yüzyıl
boyunca İspanyol-A m erikan söm ürgelerle ticaret yapm ası yasaklanan
bölgelere tek ab ü l eder; kraliyetin yanı sıra Endülüslü ve Kastilyalı seç
kinler, A m erik a’d an gelen ra n tla rla y aşarlark en , K atalanlar merkezi
devletin baskısına m aru z kalırken, ticaretleri ve dehalarıyla geçindiler.
Kısm en bu tarihsel yö rü ng en in bir sonucu o larak , 1 9 5 0 ’lere dek, tam
anlam ıyla sanayileşm iş bölgeler K atalonya ile Bask ülkesiydi; bu iki
bölge Isp a n y a ’nın geri k alan bölgelerindeki eğilimlerin tersine girişim
ciliğin, yenilikçiliğin de an a m ecrasıydı. D olayısıyla özgül toplum sal
koşullar, e k o n o m ik gelişme, d a h a ileri yenilikler yoluna iten tek n o lo
jik yenilikleri güçlendirir. A ncak böyle koşulların üretilm esi, ekonom ik
ve tek n o lo jik o lduğu kadar, kültürel ve k u ru m sald ır da. M azide kay-
dadeğer bir atalet söz k o n u su olsa da, toplum sal ve kurum sal o rtam -
Sıklıkla M akine Çağı olarak adlandırılan dönemi, son 250 yılın, beş
büyük yeni ana kuvveti yaratmıştır. 18. yüzyıl buhar makinesini; 19.
yüzyıl su türbinini, içten yanmalı m otoru ve buhar türbinini; 20. yüz
yıl gaz türbinini getirdi. Tarihçiler^ tarihteki hareketleri ya da akım
ları adlandırm ak için göz alıcı deyişler icat eder. Genelde 18. yüzyı
lın sonlarında başlayıp 19. yüzyıla uzanan bir gelişme olarak tanım
lanan “Sanayi D evrim i” de böyle bir deyiştir işte. Ağır bir devinim
di, ancak bu gelişme m addi ilerleme ile toplum sal dengeleri hareket
lendirmeyi birleştirmesi anlam ında o denli köklü değişiklikler mey
dana getirdi ki, bu ilk tarihleri topluca değerlendirecek olursak bu
gelişmeleri devrimci olarak nitelememiz pekala mümkündür.
E N F O R M A S Y O N T E K N O L O JİS İ D E V R İM İN İN
T A R İH SEL G ELİŞİM İ
E nform asy o n teknolojisi devrim inin kısa am a özlü tarihi son yıllarda
o k a d a r ço k anlatıldı ki, okuyucuya yeni bir toplu değerlendirm e sun-
37 Jarvis (1958); Canby (1962); Hail ve Preston (1988). Elektrikli telgrafa ilişkin ilk ayrıntılı bilgi
ler C.M diye imzalanan ve 1753’te Scots Magazine’de yayımlanan bir mektupta yer alır. Elekt
rikli bir sistemle ilk pratik denemeler; 1795’te Kata lan Francisco de Salva tarafından önerilmiş
tir. 1798’de M adrid ile Aranjuez arasına (26 mil) Salva’mn planının kullanıldığı tek kablolu bir
telgraf hattının inşa edildiği yönünde doğrulanmamış haberler vardır. Ancak elektrikli telgraf
ancak 1830’da geliştirilmiş (İngiltere’de William Cooke, Amerika’da Samuel Morse), ilk deniz
altı kablo Dover ile Calais arasına 1851’de çekilmiştir (Garratt: 1958); ayrıca Sharlin’e (1967)
ve M okyr’e (1990) de bakınız.
38 Forbes (1958: 148).
50 birinci bölüm
39 Enformasyon teknolojisi devriminin kökenlerine ilişkin iyi bir tarih çalışması için Braun ve
Macdonald’a bakınız (1982); 1980’lerden itibaren yaşanan gelişmeler doğal olarak bu çalışma
yı aşmıştır. Enformasyon teknolojisi devriminin ilk dönemlerindeki gelişmeleri özetlemeye yö
nelik en sistemli çaba Tom Forester tarafından bir dizi kitapla ortaya kondu: (1980, 1985,
1987, 1989, 1993). Genetik mühendisliğin kökenlerine ilişkin iyi bir değerlendirme için Elking-
ton’a (1985) ve Russell’a (1988) bakınız. Bilgisayarlaşmaya ilişkin yetkin bir tarih için Ceruz-
zi’ye bakınız (1998). Intemet’in tarihi için Abbate’ye (1999) ve N aughton’a (1999) bakınız.
40 Elektronik sektöründe kabul gören, Silikon Vadisi’nin efsanevi şirketlerinden, bugün mikro-
elektronik alanında dünyanın en büyük ve en kârlı şirketlerinden biri olan InteFin başkanı Gor-
don Moore tarafından uygulanmaya başlanmış bir “yasa”dır.
41 Bu bölümde aktarılan bilgilerin büyük bir bölümü gazeteler ve dergilerde bulunabilir. Ben ço
ğunu günlük/haftalık enformasyon kaynağım Business Week, The Economist, Wired, Scientific
American, bleıv York Times, El Pais ve San Francisco Chronicie okumalarımdan çıkardım. Ber
keley ve Stanford çevresinde elektronik ve biyoloji hakkında bilgili, sektörden kaynaklara yakın
olan dostlarım ve meslektaşlarımla teknoloji meseleleriyle ilgili sohbetlerimden de edindiğim bil
giler oldu. Böyle genel bir karakter gösteren verilere ilişkin ayrıntılı referanslarda bulunmayı,
rastlaması zor belli bir kişilik ya da söz olmadıkça, gerekli görmüyorum.
42 Hail ile Preston’a bakınız (1988); Mazlish (1993).
enformasyon teknolojisi devrimi 5 1
ancak elektronik alanında büyük teknolojik atılım lar İkinci Dünya Sa
vaşı sırasında ve sonrasında gerçekleşti: İlk program lanabilir bilgisaya
rın ve 20 . yüzyıldaki enform asyon teknolojisi devriminin özündeki
m ikro-elektroniğin kaynağı olan transistor .43 Ancak ben yeni enfor
m asyon teknolojilerinin ancak 1 9 7 0 ’lerde yaygınlık kazandığını, bu
tarih ten so n ra sinerjik gelişimlerinin hızlandığını ve yeni bir p aradig
m a çerçevesinde birbirlerine yaklaştıklarını düşünüyorum . Gelin, bir-
biriyle y ak ın d an bağlantılı üç temel teknolojik alanda, m ikro-elektro-
nik, bilgisayar ve telekom ünikasyon alanlarında elektroniğe dayalı
teknolojilerin tarihini o lu ştu ran yenilik aşam alarının izlerini sürelim.
1 9 4 7 ’de N ew Jersey M u rra y H ill’de bulunan Bell Laboratuvar-
ları’nda üç fizikçinin Bardeen, Brattain, Shockley’nin 1 9 4 7 ’de icat etti
ği (bu icatlarıyla N obel ödülü aldılar) transistor, elektrik akım ının ke
sinti ve genişlem eden oluşan ikili bir m o d d a d ah a hızlı işlenmesini, böy-
lece m akineler arasın d a ve m akinelerle iletişimin şifresinin ve m antığı
nın kodlanm asını sağladı: Bu işlem aygıtlarına yarı iletkenler deriz; halk
dilinde aynı aygıtlar çip o larak geçer (aslında bugün çipler milyonlarca
tran sistö rden oluşur). T ransistörün yaygınlık kazanm asında ilk adım ,
Shockley’nin 1 9 5 1 ’de bağlantı tran sistö rü n ü icat etmesiyle atıldı. A n
cak bağlantı tran sistö rü n ü n üretim i ve yaygın o larak kullanım ı, yeni
im alat teknolojilerini, uygun m alzem enin kullanım ını gerektiriyordu.
Silikona geçiş, açıkçası yeni devrimi k u m u n üzerine inşa etmek, ilk ola
ra k 1 9 5 4 ’te Texas Instrum ents (D allas’taki) tarafınd an gerçekleştirildi
(Bu 1 9 5 3 ’te Bell L a b o ra tu v a rla rı’n d an bir başka önde gelen bilim ad a
mı G o rd o n Teal’in işe alınm ası sayesinde kolaylaşan bir gelişmeydi).
1 9 5 9 ’da Fairchild S em iconductors’ın düzlemsel işleme icadı, m inyatür
p arçaların kusursuz im alatla bütünleştirilm esini m ü m k ü n kıldı.
A ncak m ikro-elektronikte belirleyici adım 195 7 ’de, Texas Instru
m ents m ühendislerinden Jack Kilby (patent sahibidir) ile Fairchild’ın
k u ru cu ların d an biri olan Bob N oy ce’un o rta k icadı olan entegre devrey
43 Sınaî devrimleri gibi, birkaç enformasyon teknolojisi devrimi olacağını sanıyorum; 1970’lerde
gerçekleşen bu devrimlerin ilkidir. 21 . yüzyılın başlarında gerçekleşmesi olası İkincisi, yeni bil
gisayar teknolojileriyle yakın ilişki içinde biyolojik devrime daha önemli bir rol verecektir.
52 birinci bölüm
49 İnternet’in tarihine ilişkin mükemmel anlatılar için Abbate’ye (1999) ve N aughton’a (1999) ba
kınız. Ayrıca H art vd. (1992). “Hacker” kültürünün înternet’in gelişimine katkılarıyla ilgili ola
rak Haffner ile M arkoff’a bakınız (1991); Naughton (1999); Himannen (2001).
enformasyon teknolojisi devrimi 59
tığı bir uygulam aydı bu; bugün de tüm dünyada bilgisayar iletişiminin
en yaygın biçimidir.
N e var ki, b ü tü n bunlar m adalyonun yalnızca bir yüzü. Penta
gon ile büyük bilimin “ kabul edilebilir kullanım ” norm ları kapsam ın
da, kam usal erişime açık evrensel bir bilgisayarlar ağı oluşturm a ç ab a
larına paralel o larak , ABD’de, entelektüel olarak 1 9 6 0 ’lardaki hare
ketlerin en özgürlükçü/ütopyacı versiyonlarının artçı şoklarıyla ilişki-
lendirilen, yaygınlık k azan an m uhalif bir bilgisayar kültürü ortaya çık
tı. Sistemin önem li u n su rların d an biri olan m odem , bu m uhalif k ü ltü
rü n öncülerinin, terim k ö tü anlam ını k azan m ad an önce en başta ‘hac-
k er’ diye ad lan d ırılan ların gerçekleştirdiği teknolojik atılım lardan bi
riydi. P C ’ler için ilk m od em , 1 9 7 8 ’de C hicagolu iki öğrenci, W ard
C hristensen ile R an d y Suess tarafın d an , m ikrobilgisayar p ro gram ları
nı birbirlerine a k ta rm a k için C hicago kışında evleri arasındaki onca
yolu tepm ek yerine, telefonu kullanm alarını sağlayacak bir sistem bul
m aya çalışırlarken icat edildi. 1 9 7 9 ’da bilgisayarların dosyaları bir
h ost sistem üzerinden geçmeksizin d o ğ ru d an ak tarm alarını sağlayan
X M o d e m p ro to k o lü n ü yaydılar. Ve de bu teknolojiyi hiçbir fiyat biç
m eden dağıttılar, çü n k ü niyetleri iletişim im kânlarını m ü m k ü n o ld u
ğunca yaym aktı. A R P A N E T ’ten (ilk aşam alard a bilim yapılan seçkin
üniversitelerle sınırlı tu tu lan ) dışlanan bilgisayar ağları kendi başları
na birbiriyle iletişim k u rm a n ın bir y olunu bulm uşlardı. 1 9 7 9 ’da D uke
Üniversitesi ile Kuzey C aro lin a Ü niversitesi’nden A R PA N E T ’e alınm a
yan üç öğrenci, UNDC p ro to k o lü n ü n bilgisayarların norm al telefon
h attı üzerinden bağlanm asını m ü m k ü n kılan bir versiyonunu geliştir
di. B unu k u lla n a ra k da, bilgisayarlar arası on-line bir tartışm a fo ru
m u, U senet’i başlattılar; U senet hızla ilk geniş çaplı elektronik ta rtış
m a o rta m la rın d a n biri haline geldi. Usenet Nevvs’un m ucitleri, yazı
lım larını UNDC kullanıcıları k o n feran sın d a bir broşürle bedava d ağ ıt
tı. 1 9 8 3 ’te Tom Jennings P C ’lere h a b er bültenleri p o stalam ak için, bir
m o d em ile özel bir yazılım ekleyerek, başka bilgisayarların bu arayüz
teknolojisine sahip PC ile bağlantı k u rm aların ı sağlayacak bir sistem
geliştirdi. T a b a n d a n gelen, en orijinal ağ lard an biri olan, 1 9 9 0 ’da
64 birinci bölüm
olan bu aygıtlar, kendilerine ait bir işletim sistemine gerek duym aksı
zın, araların d a iletişim kurabiliyorlar. Dolayısıyla bilgisayar gücü, uy
gulam alar, veriler, ağın ‘server’larında saklanıyor; bilgisayar zekası da
ağın kendisinde bulunuyor: W eb siteleri birbirleriyle iletişim kurabili
yor, evrensel bir bilgisayar ağm a bağlanm ak için gerekli yazılımı taşı
yorlar. Sun M icrosystem s’den Bili Jo y ’un tasarladığı Java (1995) ve Ji-
ni (1999) gibi yeni yazılım program ları, ağın gerçek bir bilgi-işleme sis
tem i haline gelmesini sağladı. İn tern et’in temsil ettiği ağlar oluşturm a
m antığı, elekronik bağlantının kurulabilir olduğu her faaliyet alanına,
her bağlam a, her yere uygulanabilir oldu. Finlandiya’da N okia, İs
veç’te Ericsson, A m erik a’da M o to ro la ’nın başını çektiği m obil telefon
ların yükselişi, İn tern et’e seyyar aygıtlardan bağlanabilm e im kânı y a
rattı. N o k ia ile F inlandiya’nın 1 9 9 7 ’de çıkardığı üçüncü kuşak mobil-
telefonlar, saniyede 3 8 4 kilobit veri gönderip 2 m egabit veri alabiliyor;
b ak ır h a tla r ise saniyede an cak 64 kilobit veri taşıyabiliyor. D ahası ge
niş b a n t iletişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte aktarım kapasitesi
nin o lağ an ü stü derecede artm ası, p a k et a n a h ta r üzerinden verinin ya
nı sıra ses a k ta rm a k için de İn te rn e t’in ya da İn tern et’le bağlantılı ile
tişim teknolojilerinin kullanılm asını m ü m k ü n kılarak, telekom ünikas
yon sanayiinde bir devrim e sebep oldu. V inton C erf’e göre, “ Bugün
p a k e t a n a h ta r alabilm ek için devre a n a h ta rı üzerinden geçiyorsunuz.
Yarın, devre a n a h ta rı alabilm ek için p ak et a n ah tarı üzerinden geçecek
siniz.” 55 C e rf’in bir başka tek no lo jik değerlendirm esiyle şöyle: “ Gele
cek o n yılın son yarısında —yani 2 0 0 5 -1 0 arasın d a—yeni bir teknolojik
yönlendirici olacak , İn te rn e t’e bağlı m ilyarlarca aygıt.” 56 Dolayısıyla
nihayetinde, veri a k tarım ın ın trafiğin ağırlıklı b ö lü m ü n ü oluşturm ası
ve ses a k ta rım ın ın tek uzm anlaşm ış hizm et olm asıyla birlikte, iletişim
ağı ‘p a k e t a n a h ta rlı’ hale gelecek. Bu hacim de bir iletişim trafiği, k a
pasitenin hem o k y an u s aşırı hem de yerel o larak devasa boyutlarda ge
nişletilm esini gerektirecek. Yüzyıl d ö n ü m ü n d e fiber optik ile sayısal
a k ta rım a dayalı yeni, küresel bir telekom ünikasyon altyapısının in şa
55 Cerf (1999).
56 The Economist'te alıntı (1997: 33).
68 birinci bölüm
sına ço k tan başlanm ıştı; tra n sa tla n tik fiber o p tik k a b lo la rın a k ta rım
kapasiteleri 1 9 9 3 ’te saniyede 5 gigabitken, 2 0 0 0 ’de saniyede 110 giga-
biti bulm uştu.
Binyılın d ö n ü m ü n d e , e n fo rm a sy o n tek n o lo jisin in yeni cep h e
sinde, k im y asallara dayalı ya da biyolojik tem elli n a n o te k n o lo ji y a k
laşım ının çip y ap ım ın a u yg u lan m ası g ö rü n ü y o r. N ite k im T em m uz
1 9 9 9 ’da Science dergisi de H e w le tt P a c k a rd ’ın Palo A lto la b o ra tu -
v arların d a görevli bilgisayar bilimci Phil K uekes ile UCLA’da k im y a
ger Jam es H e a lth ’in deneysel çalışm aların ın so n u çların ı yayım ladı.
Kuekes ile H e a lth , elek tron ik a n a h ta rla rın ışık yerine kim yasal sü reç
leri k u llan m asın ın , dolayısıyla a n a h ta rla rı m o lekü l b o y u tu n a in d ir
m enin bir y o lu n u b u lm u şlard ı. Bu son derece k ü ç ü k e le k tro n ik p a r
çalar, henüz o p erasyo n el o lm a k ta n çok u zak o lsalar da, g ö rü n ü şe b a
kılırsa bu ve başka deneysel p ro g ram lar, bir P en tiu m m ikroişlem ci-
den 100 m ilyar k a t d a h a hızlı olabilecek bilg isay arlar çağının y ak laş
tığını h ab er verm enin yanı sıra, m o lek ü ler elektron iğ in, silikon çip-
lerdeki giderek a rta n yoğunluğu a şm a n ın olası bir yolu olabileceğini
gösteriyor: Bu, 1999 m odel 100 ad et bilgisayar ista sy o n u n u n g ü cü
nün bir tuz tanesine yerleştirilebilm esi dem ek. Bu teknolojileri tem el
alan bilgisayar bilimciler, m ilyarlarca m ik ro sk o b ik bilgi işlem aygıtı
nın “ d u v ard ak i b o y an ın p ig m e n ti” gibi her yere yayılabileceği bilgi
sayar o rtam ları olasılığı üzerinde duruyorlar. Eğer böyleyse, bilgisa
yar ağları, m add i terim lerle belirtm ek gerekirse, hay atlarım ızın d o
kusu olacak dem ektir.57
H ayat Teknolojileri
B iyoteknolojinin izleri, bira yapım ı h ak k ın d ak i M Ö 6000 tarihli bir
Babil tabletine; m ikrobiyolojide devrim in izleri, Francis Crick ile J a
mes W a tso n ’ın 1 9 5 3 ’te C am b rid ge Ü n iv ersitesin d e, D N A ’nın çifte sar
7 0 birinci bölüm
zını k o ntro l etmeye yönelik önemli bir sigorta poliçesi haline geldi. Bu
yavaşlam a, en azından uygulam aların yayılm asında da yaşandı.
A ncak 1 9 8 0 ’lerin sonlarında, 1 9 9 0 ’ların başlarında büyük bir
bilimsel atılım , cü retk ar bir yeni bilimci girişimciler kuşağı, alandaki
gerçek devrimci teknoloji olan genetik mühendisliğine kararlı bir bi
çim de o d a k la n ara k biyo tek n oloji/i yeniden canlandırdı. 1 9 8 8 ’de H ar-
v a rd ’ın genetik m ühendislik eseri bir fareyi resm en patentlem esi, böy-
lece hayatın telif haklarını Tanrı ve D o ğ a’dan almasıyla birlikte gene
tik klonlam a da yeni bir çağa girdi. Sonraki yedi yıl içinde, m ühendis
lerinin malı o larak tan ım lan an yedi fare d ah a yeni hayat biçimleri o la
ra k paten d en d i. A ğustos 1 9 8 9 ’d a M ichigan ve T oronto üniversitele
rinden araştırm acılar sistik fibriyozdan sorum lu geni tespit ederek, ge
netik tedavinin ö n ü n ü açtı. Şubat 1 9 9 7 ’de W ilm ut ile E dinburgh’daki
R oslin E nstitüsü’ndeki m eslektaşları bir koyun klonladıklarını d u y u r
du; Dolly adını verdikleri klon yetişkin bir koyunun D N A ’sından üre
tilmişti. H aziran 1 9 9 8 ’de Nature dergisi, potansiyel olarak çok daha
önem li bir deneyin bulgularını açıkladı: Havvaii Ü niversitesinden iki
biyolog, Y anagim achi ile W ak ay am a, yedisi klonun klonu olm ak üze
re 22 fare klonlam ışlardı; böylece, fare em briyoları koyunlarınkinden
d a h a hızlı geliştiğinden, klonların, koyun klonlam aya göre daha zor
koşullar altında ardışık o larak üretilebileceğini de kanıtlam ış o lu y o r
lardı. Ayrıca 1 9 9 8 ’de P o rtla n d Devlet Üniversitesi’nden bilim ad am la
rı, y ap tıkları deneyin koşullarını yeniden üretem eseler de, yetişkin
m a y m u n la r kopyalam ayı başardılar.
M ed y an ın kopardığı b ü tü n gürültüye —ve k o rk u hikâyelerine-
karşın, hiç kim senin elindeki k a rtla rd a insan klonlam a yoktur; hem ke
sinlikle belirtm ek gerekir ki, b u fiziksel o larak imkânsızdır, çünkü can
lılar kişiliklerini, organ izm alarını çevreleriyle etkileşim içinde oluştu
rur. H a y v a n k lo nlam a ek o n o m ik açıdan verimsizdir, çü n k ü kitlesel öl
çekte gerçekleştirilecek o lu rsa, bir enfeksiyon d u ru m u n d a belli türden
b ü tü n h ay v anlar aynı ölüm cül ajan a karşı hassas olacağından, tüm üy
le yok o lm a ihtim alini doğuracaktır. A ncak özellikle tıp araştırm aları
a la n ın d a b aşk a olasılıklar d a söz k o n u su d u r: İnsan organlarının klon-
72 birinci bölüm
lanm ası, genetik m ühendislik eseri o lan hayv an ların deney am acıyla ya
da insan organlarının değiştirilm esi am acıyla k lonlanm ası. Ayrıca d a
ha güçlü tıbbi ve ticari u yg u lam alara sahip yeni biyolojik a ra ş tırm a la r
organ nakliyle insan o rg an ların ı değiştirm ek yerine in san lard a kendi
kendini yenileme kapasitesini geliştirmeyi am açlam aktadır. 1 9 9 0 ’ların
sonlarında, bu süreçteki potansiyel u y gu lam alara ilişkin bir a ra ştırm a
da hepsi de 2 0 0 0 ile 2 0 1 0 arasın d a operasyonel hale gelmesi beklenen,
hepsi de insan bedenindeki o rg an ların , d o k u ların ya da kem iklerin bi
yolojik yönlendirm eyle kendi kendini yenilemesi ya da büyüm esiyle il
gili olan şu projelerin y ü rü tü ld ü ğ ü görüldü: R eprogenesis şirketi, m e
sane; Integra Life Sciences, üriner işleyiş; O siris T herapeu tics, üst çene
kemiği; BioH ybrid Technologies, p an k reas işlevinin yerini alacak ensü
lin üreten hücreler; R eG en Biologics, kıkırdak; birçok farklı şirket, diş
ler; A corda, om urilik sinirleri; Reprogenesis, k ık ırd a k ta n göğüs; Ge-
nentech, kan dam arları üretebildikleri testlerde görülm üş o lan genetik
olarak değiştirilmiş proteinlere dayalı o lu ştu ru lan tam bir insan kalbi;
H u m an O rg an Sciences, karaciğer hücrelerinin yerleştiği d o k u y a d aya
lı olarak karaciğer üretim i k o n u su n d a çalışm alar yapılm aktadır.
Biyolojik araştırm a ve uygulam alar açısından en belirleyici cep
he, geniş ölçekli genetik tedavi ile genetik önlem edir. Bu potansiyel ge
lişmenin ardınd a, ABD h ü k üm etinin , 1 9 9 0 ’da insan g en o m u n u n h a ri
tasını çıkarm ak, bir başka deyişle insan tü rü n ü n alfabesini o lu ştu ran
60 ilâ 80 bin genin yerlerini tespit etm ek üzere Jam es W atso n ’m k o o r
dinasyonunda dünyanın en ileri m ikrobiyoloji araştırm a ekiplerinin
bazılarını bir araya getiren 15 yıl süreli, 3 m ilyar dolarlık bir projenin
sponsorluğunu ve finansm anını üstlenerek başlattığı çab alar vardır.5®
H aritan ın belirlenen takvim den önce, 2 0 0 1 ’de tam am lanm ası bekleni
yordu. N isan 2 0 0 0 ’de W alnut C reek’teki bir araştırm a m erkezinde
toplanan California Üniversitesi ekipleri, 23 insan k ro m o z o m u n d a n
üçünün dizilimini tam am ladı. Bu ve başka çab alar sayesinde, çeşitli
58 Biyoteknoloji ve genetik mühendisliğindeki ilk gelişmelerle ilgili olarak örneğin Hali (1987); Te-
itelman (1989); Bishop ile Waldholz (1990); ABD Kongresi, Teknoloji Değerlendirme Bürosu
(1991).
enformasyon teknolojisi devrimi 73
yor. 1 9 73 -4’teki petrol krizi, kapitalist sistem in küresel çap ta ciddi bi
çimde yeniden yapılanm asını teşvik ederek, G iriş’te ileri sü rd ü ğ ü m üze
re İkinci D ünya Savaşı sonrası kapitalizm de tarihsel bir kesinti y a ra ta
rak yeni bir serm aye birikim i m odelinin benim senm esine yol açtı. Yeni
teknolojik p arad ig m a, kapitalist sistem in kendi iç çelişkilerini aşm ak
için geliştirdiği bir yanıt mıydı? Ya da altern atif bir bakış açısıyla, Sov
yet düşm anın uzay yarışı ile nükleer silahlanm ada teknolojik m eydan
okuyuşu karşısında, askeri üstü n lü k sağlam anın bir yolu m uydu? İki
açıklam a da ikna edici görünm üyor. Yeni teknolojilerin o rta y a çıkışıy
la, 1 97 0 ’lerin ek onom ik krizi tarihsel b a k ım d an birbirlerine denk düş
seler de, zam anlam aları birbirlerine çok yakındır; “teknolojik o n a
rım ”ın çok çabuk, çok m ekanik gerçekleşmiş olm ası gerekir; sanayi
devrimi ile başka tarihsel teknolojik değişim süreçlerinden çıkarılacak
derslere bakacak olursak, ekonom ik, sınaî ve teknolojik gidişatın bir-
birleriyle ilgili olsalar da, yavaş ilerlediklerini, etkileşimleri açısından
tam olarak birbirlerine denk düşm ediklerini görürüz. Askeri tartışm a
ya gelince, 1 9 5 7 -6 0 ’ın Sputnik şoku, 1 9 7 0 ’lerdeki değil, 1 9 6 0 ’lardaki
kitlesel teknolojik yapılanm ayla yanıtlanm ıştı; A m erik a’nın yeni, bü
yük askeri teknoloji atılımı ise 1 9 8 3 ’te, bir önceki dahiyane on yılda
geliştirilen teknolojileri kullanan, ilerleten “ Yıldız Savaşları” program ı
çerçevesinde yapılmıştı. İnternet, Savunm a B akanlığı’nın spo nso rlu
ğundaki bir araştırm ad an doğm uş olsa da, aslına bakarsanız, ancak
çok sonraları, m uhalif kültürel ağlara yayılm aya başlam asıyla hem en
hemen aynı tarihlerde askeri uygulam alarda kullanılm aya başlandı.
• »
E N F O R M A S Y O N T E K N O L O JİS İ D E V R İM İN İN M O D E L L E R İ,
A K T Ö R L E R İ VE M E K Â N L A R I
İlk sanayi devrimi B ritanya’nın elinden çıkm aysa, ilk en fo rm asy o n
teknolojisi devrim i de A m erikan elinden çıkm adır, ağırlık o la ra k da
California etkisi taşır. H e r iki v ak ad a da başka ülkelerden bilimciler,
sanayiciler hem yeni teknolojilerin keşfinde, hem de yayılm asında çok
önemli bir rol oynam ışlardır. F ransa ile A lm anya, sanayi devrim inde
yeteneğin, uygulam aların kilit kaynaklarıydı. E lektronik ve biyoloji
alanındaki yeni teknolojilerin köklerinde de İngiltere, Fransa, A lm an
ya, İtalya’da doğan bilimsel keşifler yatar. J a p o n şirketlerin dehası,
elektronik alanında im alat süreçlerinin gelişim inde, enform asyon te k
nolojilerinin V C R ’lard an fakslara, video o y u n ların d an p ag er’lara u z a
nan bir yeni ü rü n furyası sayesinde dünyan ın d ö rt bir köşesinde g ü n
delik hayata girm esinde kritik bir rol oyn ad ı.63 Ö yle ki, 1 9 8 0 ’de, J a
pon şirketler, dünya piyasasında yarı iletken üretim inde başat d u ru m
daydılar; ancak 19 9 0’ların o rtaların d a A m erikan şirketleri bu rek ab et
te açık arayla öne geçtiler. B ütün bir sanayi, üçüncü bölüm de inceleye
ceğim üzere, farklı ülkelerden şirketlerin iç içe geçmesi, stratejik itti
faklar kurm ası, ağlar oluşturm ası yönünde gelişti. Bu da ulusal k ö k e
ni biraz önemsiz hale getirdi. A ncak ABD’li yenilikçiler, şirketler, k u
rum lar yalnızca 1 9 7 0 ’lerdeki devrim in temellerini atm ak la kalm adı,
63 Forester (1 9 9 3 ).
enformasyon teknolojisi devrimi 79
64 Silikon Vadisi’nin tarihi üzerine, yararlı, kolay okunabilir iki kitap Rogers ile Larsen (1984);
M alone (1985).
8o birinci bölüm
vaşı H ew lett P ack ard ile diğer yeni teknoloji şirketleri için büyük *bir
atılım oldu. Böylece doğal o larak , an cak S tan fo rd ’ın yenilikçi diye nite
lediği şirketlerin sem bolik bir kira ödediği yeni, ayrıcalıklı bir m ek ânın
ilk kiracıları oldular- P ark kısa sürede dolun ca, yeni elektronik şirketle
ri San Jose’ye giden 101 n o ’lu o to b an ın kıyısına yerleşmeye başladı.
Transistörün mucidi W illiam Shockley’nin 1 9 5 5 ’te Palo A lto ’ya
taşınm ası da belirleyici olaylardan biriydi. Bu yerleşik elektronik şirket
lerinin devrimci m ikro-elektronik teknolojisini y ak alam ak tak i tarihsel
beceriksizliğini yansıtıyor olsa da, tesadüfi bir gelişmeydi. Shockley keş
fini sanayi ürününe d ön ü ştü rm ek için, R C A ve R ay th eo n gibi East Co-
ast’taki büyük şirketlerden destek istemişti. Geri çevrilince, annesi Palo
Alto’da yaşıyor o ldu ğ u nd an büyük ihtim alle, Silikon V ad isin d e, Beck-
m an Instrum ents’ın bir şubesinde kendine bir iş buldu. Beckman Instru-
m ents’m desteğiyle 1 9 5 6 ’da, b u rad a kendi şirketini, Shockley Transis-
to rs’u kurm aya k a ra r verdi. Ç oğu Bell L a b o ra tu v a rla rin d a n , Shock-
ley’le çalışmanın cazibesine kapılm ış, birbirinden p arlak sekiz genç m ü
hendisi işe aldı; içlerinden biri Bob N oyce’du, N oyce, Bell L ab o ratu v ar
la rin d a n değildi. G rup kısa süre sonra hayal kırıklığına uğradı. Shock-
ley’den yeni m ikro-elektroniğin sırlarını öğreniyorlardı öğrenm esine
am a, şirketi çıkm aza sürükleyen otoriterliği ve kibrinden yaka silker h a
le gelmişlerdi. O n u n kararının aksine, transistörlerin d ah a geniş çapta
entegre edilmeleri açısından en üm itvar yol o larak gördükleri silisyum
üzerinde çalışmayı istiyorlardı. Böylece bir yılın sonunda Shockley’den
(şirketi batmıştı) ayrıldılar ve Fairchilds Sem iconductors’ı (Fairchild Ca-
m eras’ın yardımıyla) kurdular; düzlemsel işleme ve entegre devrenin
icadı gelecek iki yıl içinde burada gerçekleşecekti. Shockley birbirini iz
leyen başarısız girişimlerin ardından en sonunda 1 9 6 3 ’te Stanford Üni
versitesinde profesörlüğe sığınırken, “Fairchild Sekizlisi” de bilgilerinin
teknolojik ve işletme potansiyelini keşfettikçe, kendi şirketlerini kurm ak
üzere bir bir Fairchild’dan ayrıldılar. O nların işe aldıkları da bir süre
sonra aynısını yaptı; öyle ki A m erika’da yarı iletken üreten en büyük 85
şirketin yarısının, Intel, Advanced M icro Devices, N ational Semicon-
ductors, Signetics gibi şirketlerin tarihi, bu olaya bağlanabilir.
enformasyon teknolojisi devrimi 8 ı
65 Saxenian (1994).
66 Casteils (1989b: 2. bölüm).
67 Zook (2000c).
82 birinci bölUm
71 Saxenian (1999).
72 Rcid (1997); Bronson (1999); Kaplan (1999); Lewis (2000); Zook (2000c)
84 birinci bölüm
çev’in Sibirya rüyasının suya düşm esinden sonra Sovyet dönem inin ve
R usya’nın teknolojik bilgi ve üretim merkezleri oldular, hâlâ da öyle
ler. H sinchu aslında Taipei’nin uydusudur; D aeduck da diktatör
P a rk ’ın m em leketinde olm asına karşın hiçbir zam an Seul-Inchon k a
d a r önem li bir rol oynam am ıştır. Pekin ile Şangay, Ç in’in teknolojik
gelişiminin m erkezleri, böyle olm ayı da sürdürecekler. M eksika’da
M exico City, Brezilya’da Sao Paulo-C am pinas, A rjantin’de Buenos Ai
res de öyle. Bu an lam d a eski A m erikan m etropollerinin teknolojik b a
kım dan silinip gitmesi (1 9 6 0 ’lara dek oynadığı öncü role karşın N ew
Y ork/N ew Jersey, C hicago, D etro it, Philadelphia) uluslararası düzeyde
değerlendirildiğinde, A m erik a’nın öncü ru h u dışlam a, oturm uş şehir
lerin, o tu rm u ş to p lu m larm çelişkilerinden ebediyen kaçm a eğilimiyle
bağlantılı bir istisna. Ö te y a n d an , A m erika’nın bu dışlama eğilimiyle,
A m erik a’nın temel özelliği yaratıcılığı harekete geçirmek için zihinsel
zincirleri k ırm ak o lan bir teknoloji devrim inin başını çekmesi arasın
daki ilişkiyi incelem ek de çok ilginç olurdu.
A ncak dün ya çap ın d a, bilgi teknolojisi devrim inin m erkezleri
nin m etrop o l özelliğini taşım ası, görünüşe bakılırsa bu devrimin geli
şim indeki temel u n su rla rd a n birinin kurum sal ve kültürel ortam ın ye
niliği değil, bu devrim in d o ğ ru d a n sanayi üretimiyle, ticari uygulam a
larla bağlantılı o larak , bilgi ve enform asyon tem elinde sinerji y a ra ta
bilm e kapasitesi o ld u ğ u n u gösteriyor. M e tro p o lü n (eski ya da yeni, so
n uçta San Francisco Körfez bölgesi 6,5 m ilyon insanın yaşadığı bir
m etro p o ld ü r) kültürel gücü, girişimci gücü, o n u bu yeni teknoloji dev
rim i için ayrıcalıklı bir o rta m kılıyor; E nform asyon Ç a ğ in d a yeniliğin
m ekansız o lduğu düşüncesinin bir m istifikasyon olduğunu gösteriyor.
Aynı şekilde, en form asyon teknolojisi devrim inin girişimci m o
deli de g ö rü n ü şe bakılırsa, ideoloji tarafın d a n fazlaca gölgeleniyor. M e
sele, teknolojik yenilikte Ja p o n y a , A vrupa, Çin m odellerinin Am eri
k a ’nın deneyim inden ço k farklı olm am asıyla kalmıyor, öncü A m erika
deneyim i de sıklıkla yanlış anlaşılıyor. Büyük şirketlerin uzunca bir sü
re, 1 9 8 0 ’lere dek kimi başarısızlığa uğrayan (Beşinci K uşak Bilgisayar
gibi), fak at çoğu M ichael B o rru s’u n d a belgelediği gibi, ülkenin yalnız
86 birinci bölüm
ca 20 yıl içinde teknolojik bir süpergüce dönüşm esini sağlayan bir dizi
sıkı p ro g ram üzerinden, Dış T icaret ve Sanayi Bakanlığı ta ra fın d a n
yönlendirilip desteklendiği J a p o n y a ’da, devletin belirleyici bir ro lü ol
duğu teslim ediliyor .75 J a p o n deneyim inde k ü ç ü k yenilikçi şirketlerin,
üniversitelerin rolü olm am ıştır. Dış T icaret ve Sanayi B akanlığı’n m
stratejik planlam ası, keiretsu (dikey y ap ılan m a ağınd a yer alan b ü y ü k
şirketler) ile hü k ü m et arasın d ak i sürekli etkileşim , J a p o n y a ’nın Avru
p a ’yı aşan, enform asyon teknolojisinin bazı a lan ların d a A B D ’yi geride
bırakan gücünün açıklanm asında kilit unsurlardır. G üney K ore ile Tay
van h ak kınd a da benzer bir hikâye anlatılabilir. T ayvan’da çokuluslu
şirketler d aha büyük bir rol oynam ışlardır. H in d ista n ile Ç in ’in ise güç
lü teknolojik temellere sahip olm ası, d o ğ ru d a n devletin finanse edip
yönlendirdiği askeri-sanayi kom pleksleriyle bağlantılıdır.
Fakat, telekom ünikasyon ve savunm aya o d ak lan an Britanya ile
Fransa’nın elektronik sanayii için de büyük ölçüde aynı şey geçerlidir .76
20. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa Birliği, uluslararası rekabete ayak uy
durabilm ek için, zararına bile olsa, fazla sonuç getirmese bile ‘ulusal
şam piyonları’ sistematik o larak destekleyen bir dizi teknolojik program
başlattı. Avrupa’daki enform asyon teknolojisi şirketlerinin teknolojik
olarak ayakta kalmasının tek yolu, kayda değer m iktardaki kaynakları
nı (büyük bölüm ü hüküm et fonlarından gelir bu kaynakların), ileri en
formasyon teknolojisinde başlıca uygulam a bilgisi kaynakları haline ge
len Japon ve Amerikalı şirketlerle ittifaklar kurm aya ayırm ak olmuştuı ;77
ABD’de bile, askeri sözleşmelerin ve Savunm a B a k a n lığ in m
teknolojik girişimlerinin, enform asyon teknolojisi devrim inin oluşum
sürecinde, yani 1 9 4 0 ’lar ile 1 9 7 0 ’ler arasında, belirleyici rol oynadığı
gayet iyi bilinen bir gerçektir. E lektronik keşiflerin başlıca kaynağı
olan Bell L aboratuvarları bile bir ulusal lab o ratu v ar rolü üstlendi; ana
şirketi ATT, telekom ünikasyon alanında hü k ü m et destekli bir tekelden
yararlandı; ve aslına bakarsanız ATT 1 9 5 6 ’d an bu yana h ü k ü m et ta
75 Borrus (1988).
76 Hail vd. (1987).
77 Castells vd. (1991); Freeman vd. (1991).
enformasyon teknolojisi devrimi 87
82 Kenney (1986).
83 CasteUs’de derlenen analizlere bakınız (1988b).
84 Banegas (1993).
enformasyon teknolojisi devrimi 8 9
85 C. Freeman, “İkinci bölüme önsöz” (“Preface to part II” ), Dosi’de vd. (1988a: 10).
86 Kuhn (1962); Perez (1983); Dosi vd. (1988a).
87 Kelly (1995: 25-7) ağlar oluşturma mantığının özelliklerini etkileyici birkaç paragrafta şöyle iş
ler: “Atom geçmiştir. Gelecek yüzyılda bilimin sembolü dinamik Ağ’dır... Atom saf basitliği tem
sil ederken, N et karmaşıklığın kargaşa içindeki gücünü aktarır... önyargılara dayalı olmayan
90 birinci bölüm
bir büyümeyi ya da kılavuzsuz bir öğrenmeyi mümkün kılabilecek tek örgütlenme ağdır. Başka
bütün topolojiler, olabilecekleri sınırlar. Bir ağ yığını bütün kenarları kapsar, dolayısıyla ona
vardığınız her yol açık uçludur. H attâ ağ, bir yapısı olduğu söylenebilecek en az yapılanmış ör
gütlenmedir... Aslında gerçekten farklı bileşenler ancak bir ağ içinde tutarlı olabilir. Başka hiç
bir düzenleme —zincir, piramit, ağaç, çember, tekerlek—bir bütün olarak işleyen gerçek farklılı
ğı kapsayamaz.” Fizikçiler ve matematikçiler bu ifadelerin bazılarına çekince koysalar da,
Kelly’nin vermek istediği asıl mesaj ilginçtir: Canlı maddenin evrimsel topolojisi, giderek kar
maşıklaşan bir toplumun açık uçlu doğasıyla yeni enformasyon teknolojilerinin karşılıklı etki
leşime dayalı mantığı arasındaki uyum.
88 Tuomi (1999).
enformasyon teknolojisi devrimi 9 1
98 Mazlish (1993:233).
99 Kaos kuramının geniş bir kitleye yayılmasının sebebi büyük ölçüde Gleick’ın çok satan eserin
den kaynaklanır (1987); ayrıca Hail’a bakınız (1991). “Karmaşıklık” ekolünün açıklıkla kale
me alınmış, çarpıcı bir tarihi için bakınız Waldrop (1992). Santa Fe Enstitüsü’ne Kasım 1998’de
yaptığım ziyarette buradaki araştırmacılarla yaptığım kişisel sohbetlere de dayandım. Düşünce
lerini paylaştığı için Brian Arthur’a özellikle minnettarım.
enformasyon teknolojisi devrimi 95
halinde olm asalar da, aslında kısa bir aracı zinciriyle birbirleriyle bağ
lantılı olan unsurlar arasındaki yaygın bağlantı küm esinin oluşum u
n u n gerisindeki ağlar oluşturm a m antığına ilişkin formel bir analiz
Önerdi. Ö rneğin, ilişki sistemlerini bir grafikle temsil edecek olursak,
bir küçük dünya fenom eni (ağ oluştu rm a m antığına örnek olan) y a ra t
m ak ta kilit olanın, çeperlerin çoğu yerel ve gruplar halinde örgütlen
miş kalsa da, grafiğin uzak köşeleriyle tem as halinde uzun menzilli k ü
resel çeperlerin bulunm ası olduğunu m atem atiksel o larak gösterdi .100
Bu analiz, bu bölüm de de belgelendiği gibi, yeniliğin yerel/küresel ağ
lar o lu ştu rm a m antığını d oğ ru o larak yansıtır. K arm aşıklık kuram ını
temel alan düşünce ek o lü n ü n en önemli katkısı, hem doğada hem de
to p lu m d a canlı sistem lerin davranışlarının anlaşılm asında en verimli
yöntem o larak doğrusal o lm ay an dinam iklere yaptığı vurgu oldu. San
ta Fe E n stitü sü ’ndeki araştırm acıların çalışm alarının çoğu m atem atik
seldir, doğal ya da to p lu m sal fenom enlerin am pirik analizine dayalı
değildir. A ncak bilimin başka alan ların d a, doğrusal olm ayan dinamiği
reh b er ilkeleri o larak benim seyen, önem li bilimsel sonuçlar elde eden
araştırm acılar m evcuttur. Berkeley’de çalışan bir kuram sal fizikçi ve
ekolog olan Fritjof C a p ra, elde ettiği sonuçların büyük bölüm ünü, ç a r
pıcı eseri Web o f Life başta, bir dizi k itab ın d a canlı sistemlere ilişkin
tu tarlı bir k u ram o lu ştu rm a d o ğ ru ltu su n d a birleştirdi .101 C apra, N o-
bel ö d ü lü sahibi Ilya Prigogine’in çalışm alarını temel alır. Prigogine’in
dağınık yapılar k u ram ı, kim yasal döngülerin kendi başlarına ö rg ütlen
m elerinin doğrusal o lm ay an dinam iklerini gösterm iş, hayatın kilit bir
özelliği o la ra k düzenin kendiliğinden o lu şu m u n a ilişkin yeni bir kav-
raşıyın kapısını aralam ıştı. C a p ra , hücre gelişimi, küresel ekolojik sis
tem ler (tartışm alı G aia k u ra m ın ın ve L ovelock’ın ‘Daisyvvorld’ simü-
lasy o n u n u n o rta y a k o y d u ğ u üzere) nöroloji (G erald Edelm an ya da
O liver Sacks’ın çalışm aların d a olduğu gibi) ve hayatın kökenleri üze
rine kim yasal ağ o lu şu m u k u ra m ın a dayalı ara ştırm a la r gibi a la n la r
d aki çığır açıcı çalışm aların hepsinin de doğrusal olm ayan dinam ikle
4 Nelson ve W inter (1982); Boyer (1986); Dosi vd. (1988b); Arthur (1989, 1998); Krugman
(1990); Nelson (1994).
5 Nelson (1981); çok faktörlü verimlilik artışının kaynaklarına ilişkin, tüm dünyayı dikkate alan
bir değerlendirme için, bakınız Dünya Bankası (1998).
6 Solow (1957:32); ayrıca Solow’a bakınız (1956).
7 Kendrick (1961).
102 ikinci bölüm
8 ABD için bakınız Jorgerson ve Griliches (1967); Kendrick (1973); Denison (1974, 1979); Mans-
field (1982); Baumol vd. (1989). Fransa için bakınız Saurter (1978); Carre vd. (1984); Dubois
(1985). Uluslararası bir karşılaştırma için bakınız Denison (1967) ve Maddison (1984).
9 Bell (1976); Nelson (1981); Freeman (1982); Rosenberg (1982); Stonier (1983).
10 Nelson (1980, 1981, 1988, 1994); Nelson ve Winter (1982).
11 Dosi vd. (1988b).
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 1 0 3
gündem e getirir .12 “Ekonom im izde tarihsel olarak yeni olan nedir?”
sorusunu. Başka ekonom ik sistemlerle, özellikle endüstriyel ekono
miyle karşılaştırıldığında özgüllüğü nerededir?
12 Schıımpeter (1939).
13 David (1975); Rosenberg (1976); Arthur (1986); Basalla (1988); Mokyr (1990).
14 Porat (1977).
1 0 4 ikinci bölüm
TABLO 2.1
Verimlilik Oranı: Üretimde Çalışan Başına Büyüme Oranı
(Belirtilen dönemde meydana gelen yıllık ortalama değişim oranı, %)
Yukarıda geçen
OECD ülk. toplamı* 2,9 0,6 0,9 4,4 1,6 1,6 -0,7 -1,7 -0,9
a Toplam faktör verimliliği, işgücü ve sermaye verimliliğindeki büyümenin ağırlıklı ortalamasıdır. Bahsedilen dönemlerde sermaye ve işgücünün payla
rının ortalamaları ağırlık olarak kullanılmıştır,
b İstihdam edilen kişi başına üretim.
c Ya da eldeki daha önceki yıllara ait veriler; bir başka deyişle Avustralya, Yunanistan ve İrlanda için 1961, Japonya, Britanya ve Yeni Zelanda için
1962, İspanya için 1964, Fransa ve İsveç için 1965, Kanada ve Norveç için 1966, Belçika ve Hollanda için 1970.
d Ya da eldeki en geç tarihli veriler: Norveç ve İsviçre için 1991; İtalya, Avustralya, Avusturya, Belçika, İrlanda, Yeni Zelanda, Portekiz ve İsveç için
1992; ABD, Batı Almanya ve Danimarka için 1994.
e Batı Almanya
f Toplamlar, 1992 tarihli satın alma gücü parkelerinde, işletme sektörü için verilmiş 1992 gayri safi yurtiçi hasılası temel alınarak hesaplanmıştır,
g Ana karadaki işletme sektörü (gemicilik, ham petrol ve doğal gaz çıkarma faaliyetleri dışarıda bırakılmıştır).
Kaynak: OECD, Economic Outlook (Ekonomik Görünüm), Haziran 1995.
ıo8 ikinci bölüm
cede katkıda bulunm ası için, toplum un kültürüyle kurum larım n, şirket
lerin, üretim sürecine dahil oian faktörlerin ciddi bir değişimden geçme
si gerekir. Bilgiyi ve enform asyonu temel alan, toplum un kültürüyle, in
sanların eğitim ve becerileriyle bağlantılı olması gereken sembol işleme
operasyonlarında vücut bulan teknolojik bir devrim söz konusu oldu
ğunda bu genel değerlendirmeye gitmek yerindedir. Yeni teknolojik pa
radigm anın ortaya çıkış tarihi olarak 1970’lerin ortalarını, yerleştiği ta
rih olarak 1 9 9 0 ’Iarı kabul edersek, şirketlerin, kurum ların, örgütlerin
ve insanların, bir bü tün olarak toplum un teknolojik değişimi hazm et
meye, yararları üzerine düşünm eye pek vakti olmadığı görülür. Sonuçta
yeni tekno-ekonom ik sistem 1 9 7 0 ’lerde, 1 9 8 0 ’lerde henüz ülke ekono
milerinin tü m ü n de etkili değildir, 1 9 9 0 ’lara k ad ar da ekonom inin tam a
mı açısından verimlilik artışına yapay, toplam bir ölçü olarak yansımaz.
A ncak bu m akul tarihsel bakış açısı, toplum sal özgüllüğü gerek
tiriyor. Açıkçası bu yeni teknolojilerin üretkenliği artırm a vaatlerini ger
çekleştirmeleri için neden ve nasıl beklemeleri gerekti? Üretkenliği güç
lendirm elerinin koşulları nelerdi? Teknolojinin niteliklerine bağlı olarak
ne tü r farklılıklar gösteriyorlardı? Teknolojinin yayılma oranı, üretken
liğe etkisi farklı sanayilerde nasıl farklılıklar gösterir? Bu farklılıklar,
üretkenliğin tam am ını ülkelerin sınaî terkiplerine bağlı kılar mı? Buna
bağlı o larak , yeni teknolojilerin ekonom ik olgunlaşm a süreci farklı ül
kelerde ya da farklı politikalarla hızlandırılıp yavaşlatılabilir mi? Bir
başka deyişle teknoloji ile verimlilik arasındaki zam an aralığı bir kara
k u tu y a indirgenem ez. Belirlenmesi gerekir. Bu yüzden üretkenliğin son
yirmi yılda çeşitli ülkelerde, çeşitli sanayilerde gelişiminin nasıl farklılık
lar gösterdiğine d a h a y ak ın d an bakalım ; kapsam lı am pirik ayrıntılara
girip argüm anım ızın ipini k açırm am ak için gözlemlerimizi önde gelen
piyasa ekonom ileriyle sınırlı tutalım (bkz. T ablolar 2.3 ile 2.4).
Temel gözlem lerden biri, üretkenliğin özellikle hizm et sektörle
rinde yavaşladığı gerçeğiyle ilgilidir. Bu sektörlerin istihdam da ve gay
ri safi yurtiçi hasılada b ü y ü k payı o ld u ğ u n d a n , ağırlıkları istatistikî
o la ra k to p la m verim lilik artışı o ra n ın a yansır. Bu basit özellik, iki te
mel so ru n doğurur. İlki sayıca fazla o lan hizm et sektörlerinde, özellik-
110 ikinci bölüm
TABLO 2.3
İşletme Sektörlerinde Verimliliğin Gelişmesi
(Yıllık ortalam a büyüme oranı, %)
le de istihdam da büyük payı olan, eğitim, tıp hizm etleri, kam u hizm et
leri gibi sektörlerde üretkenliği ölçm enin zorluğuyla ilgilidir .20 Bu hiz
metlerde üretkenliği ölçm ekte kullanılan endekslerde sayısız p arad o k s,
ekonom ik saçm alık örnekleri vardır. A ncak yalnızca girişim sektörü
dikkate alındığında bile, ölçümle ilgili büyük sorunlarla karşılaşılır.
9m
20 McKinsey Global Institute un (McKinsey Küresel Enstitüsü) hizmetlerin verimliliğini ölçme ko
nusunda sarf ettiği ilginç çabaya bakınız (1992). Ancak bu çaba, ölçüm yapmanın görece kolay
olduğu, yalnızca beş hizmet sektörüne yoğunlaşmıştır.
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 111
TABLO 2.4
Serbest Ticarete Açık Olmayan Sektörlerde Verimliliğin Gelişimi
(Yıllık ortalama büyüme oranı, %)
^ CEPII (1992); bu bölümdeki Tablolar 2.3 ve 2.4’e de bakınız; ayrıca CEPII (1992: 58-9). İmalat
ta verimliliğe ilişkin veriler, farklı dönemlendirme ve hesaplama biçimleri yüzünden ABD Çalış
ma Bürosu İstatistikleri ni tutmaz. Ancak her iki kaynak da, 1980’lerde imalatta verimlilik artı
şı eğiliminin yavaşlamadığını gösterir: ABD Çalışma Bürosu verilerine göre, büyüme oranlarının
istikrar kazanması söz konusudur; CEPII verilerine göre de büyüme oranlarında bir artış vardır.
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 1 5
Ülkem iz, son yıllarda verim lilikte -çalışılan saat başına ü retim - d a
ha yüksek bir artış yaşıyor, ö y le görünüyor ki bu faydalı eğilimin
27 Brynjolfsson (1997:19).
28 Uchitelle (1999).
29 Stevenson’da alıntı (1999:C6).
ŞEKİL 2.1
ABD’de Verimlilik Artışı, 1995-1999
(Tarım dışı işletmelerdeki bütün çalışanların saat başı üretim miktarı endeksi)
115 ı—
110 -
105 -
100 -
30 Greenspan (1998).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 1 7
31 Gordon (1999).
32 Rosenberg (1982); Rosenberg ve Birdzell (1986); Hail ile Preston (1988).
33 Ham m er ile Camphy (1993); N onaka (1994); Saussois (1998); Tuomi (1999).
ıı8 ikinci bölüm
ŞEKİL 2.2
ABD’de Verimliliğin Gereksinimine İlişkin Tahminler, 1972-1999
(Saat başına üretim miktarı)
TABLO 2.5
ABD’de Endüstriyel Sektörler ve Dönemlere Göre Verimliliğin Gelişimi
37 M onetarist ekolün Amerikan ekonomisinde enflasyonun kaynaklarına ilişkin eleştirisi akla yat
kın görünmektedir; bakınız Friedman (1968). Ancak bu değerlendirmede, 1950’lerde, 1960’lar-
da görülmemiş, istikrarlı ekonomik büyümenin gerisinde aynı zamanda yayılmacı para politi
kalarının olduğu gerçeği atlanmıştır. Bu konuyla ilgili olarak, benim kendi analizime bakınız,
CasteLls (1980).
38 M arxçı ekonominin yanı sıra Keynesçi politikalarında kalbinde yer alan eski, yetersiz tüketim
kuram ının, küresel kapitalizmin yeni bağlamına yerleştirildiğinde de geçerliliğini koruduğu gö
rülür. Konuyla ilgili olarak bakınız Castells ile Tyson (1988).
39 Okuyucuya, Chesnais’nin küresel ekonomik dönüşümlere ilişkin mükemmel değerlendirmesini
öneriyorum (1994).
40 GATT (1994); Dünya Bankası (1995).
41 CEPII (1992: MIMOSA modeli).
122 ikinci bölüm
42 Schiller (1999).
43 Chesnais (1994: 209).
44 ABD için finans dışı şirkederin kârlılığı için iyi bir ölçü, birim çıktı başına vergi sonrası kârdır (el-
kette bu oran ne kadar yüksek olursa, kâr da o kadar yüksek olacaktır). Bu oran 1959’da 0,024’tü,
1970’de 0,020’ye; 1974’te 0,017’ye düştü; 1978’de 0,040’a çıktı, 1980’de yine 0,027’ye indi. Son
ra 1983 ten itibaren (0,048) 1990’larda ciddi bir ivme kazanan bir yükselme eğilimine girdi: 1991,
0,061; 1992, 0,067; 1993, 0,073; 1994’ün üçüncü çeyreğinde de 0,080. Council of Economic Ad-
vısers’a (Ekonomik Danışmanlar Konseyi) bakınız (1995: 291, Tablo B-14).
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 123
R ekabet gücünün şirket ve ulusal ekonom i için farklı an lam lan var
dır. Bir ülkenin rekabet gücü, serbest ve adil piyasa koşullarında,
uluslararası piyasaların sınavından geçebilecek m allar ve hizm eder
üretirken, bir yandan da yurttaşlarının reel gelirlerini artırm a dere
cesidir. Ulusal düzeyde rekabet gücü, ekonom inin üstün verimlilik
perform ansına, ekonom inin üretim i, verimin yüksek olduğu faaliyet
alanlarına kaydırabilm e becerisine bağlıdır; buna karşılık bu faali-
AO
yet alanları reel m aaşların yükselmesini sağlayacaktın
nin derhal hayata geçmesi. Yeni teknolojik p arad ig m a, küresel bir eko
nom i yaratıp m evcut ekon o m ik ajan lar arasın d a olduğu kadar, o n larla
yeni gelenler arasın d a da yeni bir rek ab et dalgasını güçlendirerek önce
endüstriyel ekonom inin çapını ve dinam iklerini değiştirdi. Şirketlerin
oynadığı, am a kuralları devletin belirlediği bu yeni rek ab et oyu n u, b a
zı şirketleri, bazı sektörleri, bazı alanları d ah a verimli kılan süreçlerde
ve ürünlerde ciddi teknolojik değişimlere zem in hazırladı. A m a aynı za
m and a, ekonom inin büyük bölüm ünde, şirketleri, sektörleri, bölgeleri
ve ülkeleri, farklı düzeylerde etkileyen yaratıcı bir yıkım yaşandı. D o la
yısıyla enform asyonel devrim in ilk aşam asında net sonuç, ek on o m ik
ilerlemenin karm aşık bir kutsanm asıydı. Ayrıca bilgiye dayalı üretim in
ve yönetim in, küresel ölçekte b ü tü n bir ekonom ik süreçler alanına ya
yılması, diğer teknolojik devrim lerin tarihsel sicili dikkate alındığında
zam an alacağı görülen köklü toplum sal, kültürel ve kurum sal d ö n ü
şümleri gerektiriyor. E konom inin yalnızca enform asyona dayalı değil,
aynı zam anda enform asyonel olm asının sebebi bu işte; zira, tıpkı en
düstriyel ekonom inin im alat için yalnızca yeni enerji kaynaklarına de
ğil, yeni bir toplum sal ve teknik işbölüm ünün dam gasını vurduğu bir
endüstriyel kültürün ortaya çıkm asına dayandığı gibi, yeni teknolojik
paradigm anın yayılması ve uygulanm asının da b ü tü n bir toplum sal sis
temin kültürel-kurum sal niteliklerini içermesi gerekiyor.
Dolayısıyla enform asyonel, küresel ekonom i endüstriyel e k o n o
m iden farklı olsa da, o nu n m antığına aykırı değildi^-Teknolojik derin
leşme, bilginirf ve enform asyonun, dağıtım alanının genişlemesi y ö
nünde devasa bir adım ın atılm asına dayalı o larak m addi üretim ve d a
ğıtım süreçlerinin hepsinde vücut bulması, teknolojik derinleşm e y o
luyla endüstriyel ekonom iyi de içine alır. Bir başka deyişle endüstriyel
ekonom inin ya enform asyonel ve küresel hale gelmesi ya da çökmesi
gerekir. Burada vurgulanm ası gereken bir n o k ta da, hiperendüstriyel
bir toplum un, Sovyetler Birliği’nin yapısal yetersizliğinden dolayı en
formasyonel paradigm aya geçişi, uluslararası ekonom iden göreli bir
tecrit ortam ında bu paradigm ayı geliştirmeyi başaram ayıp çökmesidir.
(Üçüncü cilt, birinci bölüm) Bu yorum u desteklemeye yönelik başka
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 1 2 7
bir tez de, Ü çüncü D ü n y a ’da, aslında ‘Üçüncü D ünya ’53 kavram ının
sonunu getiren çok farklı kalkınm a biçimlerinin gözlendiğine; bu du
d u m u n ülkelerin, ekonom ik aktörlerin enform asyonel süreçlerle ilişki
k u ru p, küresel ekonom ide rekabet etme kapasitesinde gözlenen farklı
lıklara bağlı o ld u ğ u n a 54 atıfta bulunur. Bu yüzden, sanayileşmecilikten
enform asyonelizm e geçiş, tarım ekonom ilerinden endüstriyel ek o n o
milere geçişin tarihsel dengi değildir ve hizm et ekonom isinin ortaya çı
kışıyla bir tu tu lam az. E nform asyon teknolojilerinin giderek artan g ü
cüyle çalışm a sürecinde vücut bulan enform asyon ve bilgiye dayalı o la
ra k üretim de ve dağıtım da bulun an enform asyonel tarım , enform asyo
nel im alat ve enform asyonel hizm et vardır. Değişen insanoğlunun uğ
raştığı faaliyetlerin nitelikleri değil, tü rü m ü zü biyolojik bir tuhaflık
o larak farklı kılan teknolojik becerisini d o ğ ru d an üretken bir güç o la
rak k u llan m a yetisidir; ü stün sem bol işleme kapasitesidir.
KÜRESEL E K O N O M İ: YAPISI, D İN A M İK L E R İ VE D O Ğ U ŞU
E nform asyonel ekonom i küreseldir. Küresel bir ekonom i, dünya eko
nom isinden farklı, yeni bir tarihsel gerçekliktir .55 Fernand Braudel ile
Im m anuel W allerstein’ın bize öğrettiği üzere dünya ekonom isi -se rm a
ye birikim inin dü n y a çapında ilerlediği bir ekonom i— en azından 16.
yüzyıldan beri Batı’da m ev cu ttu .56 Küresel ekonom i b u n d an biraz d a
53 Harris (1987).
54 Katz (1987); Castells ve Tyson (1988); Fajnzylber (1990); Kincaid ve Portes (1994).
55 Küreselleşmenin en iyi, en kapsamlı analizi için bakınız Held vd. (1999). Kilit önemde bir veri
ve görüş kaynağı da Birleşmiş M illetler’in 1999 tarihli Human Development Report (İnsani kal
kınma raporu) başlıklı, UNDP tarafından hazırlanmış raporudur. N ew York Times'ta Şubat
1999’da yayımlanan “Global C ontagion” başlıklı haber de belgelere dayanan iyi bir haberdir:
Kristoff (1999); Kristoff ve Sanger (1999); Kristoff ve WuDunn (1999); Kristoff ve Wyatt
(1999). Ekonomik küreselleşmeye ilişkin analizimde kullandığım verilerin çoğu Birleşmiş Mil
letle^ IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve OECD gibi uluslararası kurumlara aittir.
Bu verilerin birçoğu yukanda belirttiğim yayınlarda çıkmıştır. Sadelik adına rakamların kaynak
larını tek tek belirtmedim. Bu not veri kaynaklarına ilişkin genel, temel bir not olarak değerlen
dirilmelidir. Bu bölümdeki genel analizimde şu kaynakları da kullandım: Chesnais (1994); Eic-
hengreen, 1996; Estefania (1996); Hoogvelt (1997); Sachs (1998a, b); Schoettle ve Grant
(1998); Soros (1998); Friedmann (1999); Schiller (1999); Giddens ve H utton (2000).
56 Braudel (1967); Wallerstein (1974).
128 ikinci bölüm
57 Khoury’ye ve Ghosh’a bakınız (1987); Chesnais (1994); Heavey (1994); Shirref (1994); The Eco-
nomist (1995b); Canals (1997); Sachs (1998b, c); Soros (1998); Kristoff (1999); Kristoff ve Wyatt
(1999); Picciotto ve Mayne (1999); Giddens ve Hurton (2000); Zaioom (yakında çıkacak).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 129
TABLO 2.6
Sımrötesi Bono ve M enkul Kıymetler İşlemleri, 1970-1996
TABLO 2.7
Belirtilen Ülkelerdeki Ticari Bankaların Dış Varlıkları ve Borçlarının,
Toplam Varlıkları ve Borçlarına O ranı (% ), 1960-1997
da zirveye çıktı. 1990 ile 1997 yılları arasında yatırım fonlarının var
lıkları 12 k at arttı; 1 9 9 0 ’ların sonuna gelindiğinde 3.500 yatırım fonu
top lam 2 0 0 m ilyar ABD dolarını yönetiyor, bu sermayeyi daha büyük
m eblağlara borçlanm ak —ve bahse girm ek—için kullanıyorlardı .61
Beşinci sırada, S tandard &c Poor ya da M o o d y ’s gibi piyasa de
ğerlendirm e şirketleri de mali piyasalar arasındaki karşılıklı bağlılığın
güçlü unsurlarıdır. Bu şirketler m enkul kıymetlere, bazen ulusal eko
nom ilere küresel hesap sorulabilirlik ölçütleri çerçevesinde not vererek
dü n y a çapında piyasalara o rta k k urallar getirm e eğilimindedir. N o tla
rı p iy asalarda hareketlenm eyi tetikler (1 9 9 7 ’de Güney K ore’de olduğu
gibi), bu hareketlilik sonra başka piyasalara yayılır .62
Sermaye piyasaları ve dövizler karşılıklı bağımlılık içinde o ld u
ğ u n d a n , p a ra politikaları ve faiz politikaları da öyledir. D ünyanın her
yerinde ekonom iler de öyle. Büyük şirket m erkezleri, giderek k a rm a
şıklaşan küresel m ali ağı yönetm ek için gerekli insan kaynaklarını ve
tesisleri sağlasalar d a ,63 gerçek serm aye operasyonları bu merkezleri
birbirine bağlayan enform asyon ağların da gerçekleşir. Sermaye akışla
rı, ekonom ilerin gerçek perform ansları karşısında hem küresel hem de
giderek özerk hale gelir .64 N ihayetinde, küresel olarak karşılıklı b a
ğım lılık içindeki finans piyasalarında ekonom ilerin kaderini şekillendi
ren serm ayenin perform ansıdır. Serm ayenin perform ansı, tüm üyle
ek o n o m ik k u ra lla ra bağlı değildir. M ali piyasalar da piyasadır, am a o
denli k u su rlu d u rla r ki, arz-talep k a n u n la rın a kısm en yanıt verirler.
M ali p iy asalard ak i hareketlilik, piyasa kuralları, girişim stratejileri, si
yasi saikli ek o no m i po litik aları, m erkez b an k aların ın m ekanizm aları,
te k n o k ra tla rın ideolojisi, k alab alık psikolojisi, spekülatif yönlendir
m eler ve çeşitli k a y n a k la rd a n en form asy o n akışının karm aşık bileşke
sinin bir so n u cu d u r .65 Serm ayenin belli m enkul kıym etlere, belli piya-
66 Tyson (1992); Hockman ve Kostecki (1995); Krugman (1995); Held vd. (1999: 476-92).
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 1 3 5
ŞEKİL 2.3
Ticaret ve Sermaye Akışında Büyüme, 1970-1995
(Endeks 1980=1)
ŞEKİL 2.4
Teknolojik Yoğunluk Düzeyleri Bakımından Uluslararası Ticarette Mallar, 1976/1996
(Orta ve yüksek teknoloji m allan, araştırma-geliştirme harcamaları balonundan,
araştırma-geliştirme yoğun mallardır)
1976
Kaynaklara dayalı (11%) Yüksek teknoloji ( 11 %)
O rta düzeyde
teknoloji
(22%)
Diğer asal
ürünler (34%)
1996
Kaynaklara dayalı (11%)
Yüksek teknoloji (22%)
Diğer asal
ürünler (13%)
Çeşitli (4%)
Teknoloji seviyesi
düşük (18% ) O rta düzeyde
teknoloji (32%)
Kaynak: Dünya Bankası, Dünya Kalkınma Raporu (World Development Report) (1998),
TABLO 2.8
Dünyada İhracatın İzlediği Yön, 1965-1995
(Dünya toplamına oranı)
m ekte olan bir avuç ülkenin elinde toplanm ıştı; 1990’larda Afrika ile
O rta d o ğ u ’nun dünya ticaretindeki payı gerilemiş, Latin A m erika’nın
payı ise aynı kalmıştı. A ncak T ablo 2 .8 ’deki hesaplara Çin dahil edil
memiştir; Ç in ’in ihracatı da 1970 ile 1997 yılları arasında yıllık o rta
lam a % 10 artm ış, k alk ın m ak ta olan ülkelerin dünya ticaretindeki
toplam paylarının artışına % 20 ’nin üzerinde bir katkıda bulunm uştu.
Buna karşın 20. yüzyılın son u n da dünyada toplam mal ve hizmet ih
racatının % 7 1 ’i, dünya nüfu su nu n yalnızca % 19’una sahip olan
O E C D ekonom ilerinin elindeydi .68
Bir başka deyişle, yeni uluslararası işbölüm ü, bir yandan O ECD
ülkelerinin özellikle değeri yüksek m alların ticaretinde, teknolojik de
rinleşm e ve hizm et ticareti sayesinde ticari üstünlüğü korum asını sağ
lam aktadır. D iğer y an d an da yeni sanayileşmiş ülkelerin uluslararası
ticaretle bütünleşm esi için yeni k an allar açm aktadır, ancak bu enteg
rasy o n u n son derece eşitsiz, son derece seçici bir biçimde gerçekleştiği
söylenebilir. Geleneksel o larak m uğlak “ G ü n ey ” etiketi altında to p a r
lan an ülkelere ve bölgeler arasın d a köklü bir uçurum açm aktadır.
68 UNDP (1999).
69 Castells (1993); Cohen (1993).
1 4 0 ikinci bölüm
73 Frankcl (1991).
74 Cohen ve Guerrieri (1995).
142 ikinci bölüm
raflı anlaşm alar, uluslararası ticaret için yeni bir çerçeve y a ra tırk e n ,
küreselleşmeyi de güçlendirdi. 1 9 9 0 ’larm so n u n d a , A B D ’nin girişim iy
le W T O faaliyetlerini hizm et ticaretinin serbestleştirilm esine, fikrî
m ülkiyet haklarının ticaretle ilgili yönleri üzerinde bir uzlaşm a sağ la
m aya yoğunlaştırdı. Bu, her iki a la n d a da, küreselleşm enin yeni a ş a
m asıyla enform asyonel ek o n om i arasın d a stratejik bir b ağ lan tın ın v a r
lığına işaret ediyordu.
Dolayısıyla y ak ın d an incelendiğinde, yüzyıl so n u n d a küresel
ekonom inin şekillenmesinin 1 9 9 0 ’ların başında varsayılan bölgeselleş
miş yapıdan ciddi biçimde ayrıldığı görülür. Avrupa Birliği bir bölge de
ğil, tek bir ekonomidir. D oğu Avrupa, Avrupa Birliği’nin bir parçası ol
m a sürecindedir; bir süre AB’ye ek olarak kalacaktır. R usya’nın vahşi
kapitalizm e yıkıcı geçişinin olum suz etkilerini atlatabilm esi biraz za
m an alacaktır, ancak küresel ekonom iyle ticaret yapabilir hale geldiğin
de de (bugün oynadığı temel mal tedarikçisi rolünün ötesine geçtiğinde)
bu ticareti kendi koşullarıyla sürdürecektir. NAFTA ile O rta A m erika
aslında ABD ekonom isinin uzantılarıdır. M E R C O S U R şim dilik gelişme
sürecinde olan, Brezilya ve A rjantin’de devlet başkanlığıyla ilgili son ge
lişmelerin tehdidi altında bir çalışmadır. Şili’nin ihracatı tü m dünyaya
yayılmıştır. Özellikle temel ihraç m allarının (kahve olm adığı kesin) de
ğerine ilişkin bir değerlendirme yapabilirsek eğer, K olom biya, Bolivya
ve Peru’nun ihracatının da böyle olduğunu görürüz. Bu koşullar altın
da Güney A m erika’nın ABD karşısındaki geleneksel bağımlılığı, gide
rek daha fazla sorgulanır hale gelir. Buna bağlı olarak, öyle g ö rü n ü y o r
ki bir “ Am erikalar bölgesi” yoktur, ancak bir ABD/NAFTA oluşum u
nun, bağımsızca gelişmekte olan M E R C O SU R projesinin varlığından
bahsedebiliriz. Bir Asya-Pasifik bölgesi yoktuı; ancak Pasifik ötesine
ciddi bir ticaret vardır (bu ticaretin bir ucunda ABD bulunm aktadır).
Çin ile H indistan, kendilerini kıtasal ekonom iler olarak uluslararası ti
caret ağlarıyla kendi başlarına, bağımsız bağlantılar k u ru p tek başları
na ayakta durm a çabasındadır. Bölge ülkelerinde ekonom ilerin pek çe
şitlilik arz etmediği O rtadoğu, içine hapsedildiği sınırlı rolüyle, petrol
tedarikçiliğini sürdürmektedir. Kuzey Afrika Avrupa Birliği’nin uydusu
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 4 5
76 Tyson (1992).
1 4 6 ikinci bölüm
77 Cohen (1990); BRIE (1992); Sandholtz vd. (1992); Dünya Ticaret örgütü (1997, 1998).
78 UNCTAD (1995).
79 Daniels (1993).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması
ŞEKİL 2.5
Doğrudan Yabana Yatırımlar
(Toplam doğrudan yabancı yatırıma oranı)
100 [ -
80
OECD
60
Güney Asya
Sahra altı Afrikası
40 Arap Devletleri
Latin Amerika ve
Karayipler
Doğu Avrupa ve
20 Bağımsız Devletler Topluluğu
Güneydoğu Asya ve
Pasifik;
Doğu Asya
0
1970s 1980s 1990-6 1997
Kaynak: UNCTAD verileri (1999), UNDP’nin değerlendirmesi (1999)
dir. Sınır aşan şirket birleşmeleri ve satın alm aların toplam doğrudan
yabancı yatırım lardaki yıllık payı 1992’de % 42 iken, bu oran 1997’de
% 5 9 ’a tırm anm ış, toplam 236 m ilyar doları bulan bir meblağa ulaş
m ıştır (bkz. Şekil 2.6). D oğ ru d an yabancı yatırım ların ana kaynağı ço
kuluslu şirketlerdir. A ncak do ğ rudan yabancı yatırımlar, uluslararası
üretim e yapılan yatırım ların ancak % 2 5 ’i düzeyindedir. Çokuluslu şir
ketlerin yurtdışm daki kolları, yatırım larını, yerel ve uluslararası piya
salara borçlanm ak, hüküm etlerden yardım alm ak, yerel şirketlerle or
ta k finansm ana gitm ek de dahil çok çeşitli kaynaklara başvurarak fi
nanse ederler. Ç okuluslu şirketler ve onlara bağlı üretim ağları, üreti
m in uluslararasılaşm asının vektörüdür; doğru dan yabancı yatırım ların
yayılması da üretim in uluslararasılaşm asının tek bir göstergesidir. Ay
rıca dünya ticaretinin genişlemesi büyük ölçüde, çokuluslu şirketlerin
üretim lerinin bir so n u cu du r; zira çokuluslu şirketler toplam dünya ti
caretinde üçte ikilik bir paya sahiptir, buna aynı şirketin kolları arasın
d a gerçekleşen ticaret de dahildir ki, b u n u n da dünya ticaretinde payı
üçte bir oranındadır. Eğer bu hesaplam aya, belli bir çokuluslu şirkete
ŞEKİL 2.6
Sınırötesi Birleşmeler ve Alanlar, 1992-1997
236
200
-2
O
Q
O 150
CQ
<
100
Toplam
dan doğrudan
50 — yabancı yabancı
yatırım ların yatırım ların
% 4 2 ’si % 59’u
0 1 1 1 J_____ I__
1992 1993 1994 1995 1996 1997
Kaynak: UNCTAD verileri (1998), UNDP’nin değerlendirmesi (1999)
1 5 0 ikinci bölüm
bağlı şirket ağları arasın d aki ticaret de eklenirse, şirket ağları içi tica
retin payı m uhtem elen d ah a da artacaktır. D olayısıyla ulu slararası ti
caret diye ölçtüğüm üz şeyin b ü yük bir b ö lü m ü , aslında aynı üretim bi
rimi içinde sınır ötesi üretim in ölçüm üdür. 1 9 9 8 ’de yaklaşık 53 bin çok
uluslu şirket vardı; bu şirketlerin yu rtdışm dak i k o lların ın sayısı 4 5 0 bi
ni, küresel satışları 9,5 trilyon doları b u lu y o rd u . (Bu d ün y a çap ın d a
toplam dış ticaret hacm ini aşan bir meblağdır.) T oplam d ü n y a üreti
m inde % 20-30, dünya çapında to p lam dış ticarette % 6 6 -7 0 (çeşitli
tahm inlere göre) payları vardı (bkz. T ablo 2.9). Ç o k u lu slu şirketlerin
sektörel kom pozisyonu, 20 . yüzyılın ikinci yarısında ciddi bir d ö n ü şü m
geçirdi. 1 9 5 0 ’lere dek d o ğ ru d an yabancı yatırım ların b ü y ü k b ö lüm ü
birincil sektörde yoğunlaşm ıştı. A ncak 1 9 7 0 ’lere gelindiğinde birincil
sektördeki d o ğ ru d an yabancı yatırım ların to p la m d o ğ ru d a n yabancı
yatırım lara oranı % 2 2 ,7 ’ydi; bu o ra n ikincil sek tö rd e % 4 5 ,2 , üçün
cül sektörde % 3 1 ,4 ’tü. 1 9 9 4 ’te, d o ğ ru d an yabancı y atırım ların büyük
bölüm ünü hizmetlere yapılan d o ğ ru d an yabancı yatırım lar o lu ştu ru
yordu (% 53,6); birincil sektördeki d o ğ ru d an yabancı yatırım ların to p
lam a oranı % 8 ,7 ’ye gerilemiş, im alatın payı % 3 7 ,4 ’e düşm üştü. D u
rum böyleyken bile, çokuluslu şirketler dünya çapında m am ul m al ih
racatının büyük bölüm ünü ellerinde tutuyorlardı. H izm et ticaretinin
serbestleştirilmesi, fikrî m ülkiyet haklarını k o ru y an TRIPS anlaşm ası
nın tam am ına erdirilmesiyle birlikte çokuluslu şirketlerin uluslararası
hizmet ticaretinde, özellikle de ileri işletme hizm etlerindeki başatlığı
güvence altına alınmış görünüyor .®1 İm alatta olduğu gibi, hizm et tica
retindeki artış da aslında uluslararası mal ve hizm et üretim inin geniş
lemesini yansıtıyor, zira çokuluslu şirketler ve kollarının küresel çap ta
iş görebilmeleri için altyapı hizmetlerine ihtiyacı var.
Çokuluslu şirketlerin uluslararasılaşm ış üretim in çekirdeğini,
yani küreselleşme sürecinin temel bir boyutunu oluşturduğuna kuşku
yoksa da, tam olarak ne oldukları o kadar belli değil .82 Bazı analistler
81 UNDP (1999).
82 Reich (1991); Carnoy (1993); Dunning (1993); UNCTAD (1993, 1994, 1995, 1997); Graham
(1996); Dicken (1998); Held vd. (1999: 236-82).
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 151
TABLO 2.9
Bölgeye ve Ülkeye Göre Ana Şirketler ve Yabancı Kollan
(Sayı olarak); Eldeki En Geç Tarih
Ülkede yerleşik Ekonomiye dahil
ana şirkeder yurtdışı kollar*
Kalkınmış ülkeler 36.380 93.628
Batı Avrupa 26.161 61.902
Avr. Birliği 22.111 54.862
Japonya 3.967b 3.405c
ABD 3.470d 18.608c
Kalkınmakta olan ülkeler 7.932 129.771
Afrika 30 134
Latin Amerika ve Karayipler 1.099 24.267
Güney Asya ve Güneydoğu Asya 6.242 99.522
Güneydoğu Asya Batı Asya 449 1.948
O rta ve Doğu Avrupa 196 53.260
Dünya 1997 44.508 276.659
Dünya 1998 53.000 450.000
Önceki yıllara ait verilet; daha önce kapsanmamış ülkelere ilişkin veriler dikkate alındığında, tanım
lar değiştiğinde ya da eski veriler güncellendiğinde ciddi farklılıklar göstermektedir,
a Belirtilen ekonomide yer alan, yurtdışı kolların sayısını gösterir.
b M art 1995 itibarıyla finans, sigortacılık ve emlak sektörleri dahil edilmeden ana şirketlerin sayısı
( i.695) artı Aralık 1992 itibarıyla finans, sigortacılık ve emlak sektörlerindeki ana şirketlerin sayısı
c M art 1995 itibarıyla finans, sigortacılık ve emlak sektörleri dahil edilmeden yurtdışı kolların sa
yısı (3.121) artı Kasım 1995 itibarıyla sigortacılık ve emlak sektörlerinde faaliyet gösteren yurt
dışı kolların sayısı (284).
d Yurtdışuıda varlıkları, satışları ya da net geliri 3 milyon doları aşan en azından bir kola sahip
olan, 1994’te banka dışı 2.658, 1989’da ise 89 banka; 1989’da yurtdışı kollarının varlıkları, sa
tışları ve net gelirleri 3 milyon doların altında olan 723 banka dışı ve banka ana şirketin toplamı
nı ifade eder.
e 1994’te varlıkları, satışları ve net gelirleri 1 milyon doları aşan toplam 12.523 banka ve banka dı
şı yurtdışı kol; 1992’de varlıkları, satışları ve net gelirleri 1 milyon doların altında kalan 5.551
banka ve banka dışı yurtdışı kol ve tasarruf yatırma kurum lan olan ABD’li 534 şubenin toplamı
nı temsil eder. Her kol, tam anlamıyla bütünlüklü, birkaç tekil şirketi bünyesinde birleştirebilen
bir ABD girişimini temsil eder.
Kaynak: UNCTAD (1997, 1998), H eld’in derlemesi; Held vd. (1999: Tablo 5.3).
83 Co h en (1 9 9 0 ); Porter (1990).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 5 3
bir karak ter kazanm ası yönünde işleyen bir dizi etken mevcuttur. Yurt-
dışındaki kolların satışları ve gelirleri, her şirketin özellikle de Ameri
kalı şirketlerin toplam gelirlerinin büyük bir bölüm ünü oluşturur. Üst
düzey personel, akla gelen her o rtam a aşinalık göz önünde bulunduru
larak işe alınır. En yetenekli olan da hangi ülkeden olduğuna bakılm ak
sızın şirketin k o m u ta zinciri içinde terfi ettirilir, böylece daha üst düzey
lerde çokkültürlü bir karm a oluşturulur. İş dünyasıyla ve siyasî çevre
lerle bağlantılar önemli olm akla birlikte, bu bağlantılar şirketin işlediği
ulusal bağlam a özgüdür. Dolayısıyla bir şirketin küreselleşme çapı ge
nişledikçe, bulunduğu ülkenin koşullarına bağlı olarak iş dünyası ve si
yasî çevrelerle bağlantı yelpazesi de genişler. Bu anlam da, bunlar ulu-
süstü değil, çokuluslu şirketlerdir. Yani, ulusal tabiyete ve ulusal bağla
m a kayıtsız o lm ak tan çok, ulusal düzeyde birçok bağlantıları vardır .84
A ncak 1 9 9 0 ’larda küresel üretim in gelişmesinin gerisindeki k ri
tik eğilim, çokuluslu şirketlerin d ö n ü şü m ü de dahil, üretim sürecinin
örgütsel bir d ö n ü şü m geçirmesidir. M alların ve hizm etlerin küresel
üretim i, giderek çokuluslu şirketler tarafın d a n değil, ulusüstü üretim
ağları ta ra fın d a n gerçekleştirilm ektedir; çokuluslu şirketler bu ağların
tem el bir parçasıdır, an cak ağın geri kalan kısmı o lm ad an İşleyemeye
cek bir p a rç a .85 Bu örgütsel d ö n ü şü m ü bu cildin üçüncü bölüm ünde
ayrıntılı o la ra k inceleyeceğim. A ncak yeni, küresel ekonom inin yapısı
n a, süreçlerine ilişkin doğru bir tab lo çizebilmek için b u rad a meseleye
atıfta b u lu n m a k zo ru n d ay d ım .
B unun yanı sıra birçok ülkede —başlıca örnekler ABD (örneğin
Silikon Vadisi), H o n g K ong, Tayvan ve Kuzey İtalya’d a d ır- çokuluslu
şirketler, k ü çü k ve o rta ölçekli firm alar küreselleşmiş üretim sisteminde
d a h a fazla rek a b et gücüne sahip olm alarını sağlayan koo p eratif ağları
oluşturm uşlardır. Bu ağlar çokuluslu şirketlerle birleşmiş, karşılıklı o la
rak sözleşmeli çalışm aya başlam ışlardır. Genellikle küçük/orta ölçekli
84 Imai (1990a, b); Dunning (1993); Howell ve Woods (1993); Strange (1996); Dicken (1998).
85 Henderson (1989); C oriat (1990); Gereffi ve Wyman (1990); Sengenberger ve Campbell
(1992); Gereffi (1993); Borrus ve Zysman (1997); Dunning (1997); Em st (1997); Held vd.
(1999: 259-70).
154 ikinci bölüm
88 Gereffi (1999).
1 5 6 ikinci bölüm
91 Saxenian (1999).
92 Sachs (1999).
ı 58 ikinci bölüm
sel çıkarlar açısından çok az şey vaad eden ya da üm itv ar bir piyasaya
hitap etm eyen sorunlar, bilimsel a ra ştırm a la rd a başı çeken ülkelerin
araştırm a p ro g ram ların a genellikle alınm az. Ö rn eğ in etkili bir sıtm a
aşısı on m ilyonlarca insanın, özellikle çocukların hayatını k u rtarab ilip
ancak böyle bir aşının geliştirilmesine ya da D ü n y a Sağlık Ö r g ü tü ’n ü n
desteklediği üm it verici tedavi biçim lerinin dünya çap ın d a yaygınlaştı
rılması çalışm alarına pek az k ay n ak ayrılır. Batı’da geliştirilen AIDS
ilaçlan A frika’da kullanılam ayacak k a d a r pahalıdır, oysa HTV v a k ala
rının % 9 5 ’i k a lk ın m ak ta olan ülkelerdedir. Ç okuluslu farm aso tik şir
ketlerinin işletme stratejileri, bu ilaçları ucuza üretm e ya da altern atif
ilaçlar geliştirme girişimlerini baltalam ıştır, zira ara ştırm a la rın temel
aldığı patentlerin büyük bir bölüm ü bu şirketlerin denetim indedir. D o
layısıyla bilim küreseldir, ancak iç dinam ikleri çerçevesinde, ya so ru n
ları için çözüm ler üretm eyerek ya da h ayat koşullarının gelişmesini
sağlayan sonuçlar verecek bir tedaviye y an aşm ay arak dünya nüfusu
nun büyük bir b ö lü m ü n ü n dışlanm ası sürecini de yeniden üretir.
E konom ik kalkınm a ile rek abet perform ansı tem el a ra ştırm a la
ra değil, temel ve uygulam alı araştırm alar (araştırm a-geliştirm e çalış
maları) arasında bağlantı kurulm asına ve b u n u n dünya çap ın d a ö rg ü t
lere, bireylere yayılm asına dayanır. İleri akadem ik ara ştırm a la r ve iyi
bir eğitim sistemi, ülkelerin, şirketlerin ve bireylerin enform asyonel p a
radigm aya dahil olm ası için gerekli koşullardır, am a yeterli değillerdir.
Dolayısıyla bilimin seçici küreselleşmesi, teknolojinin küreselleşmesini
teşvik etmez. Küresel teknolojik gelişme, ulusal ve uluslararası p oliti
kalar kadar, bilim, teknoloji ve iş dünyası arasında da bir bağlantı ol
masını gerektirir .93 Kendilerine özgü kayırm a eğilimleri ya da kısıtla
maları olsa da, yayılm anın m ekanizm aları vardır. Ç okuluslu şirketler
ve onların üretim ağları aynı zam anda, teknolojik üstünlüğün araçla
rı, seçici teknolojik yayılm anın kanallarıdır.9* Kam usal olm ayan araş-
tırma-geliştirme çalışm alarının büyük bölüm ü çokuluslu şirketlerin
elindedir, onlar da bu bilgiyi rekabet, piyasalara sızma ve hüküm et
93 Foray (1999).
94 Archibugi ve Michie (1997).
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması 1 5 9
desteği için kilit bir varlık o larak kullanırlar. Diğer yandan araştırm a-
geliştirme çalışm alarının m aliyetinin ve önem inin artm ası yüzünden
şirketler, dünya çapında başka şirketlerle, üniversitelerle ve kam u araş
tırm a kurum larıyla (biyom edikal araştırm alar yapan hastanelerle ö r
neğin) birlikte işbirliğine dayalı araştırm alara girişirler. Bunu yaparken
sektörlere ve ülkelere yayılan dikey bir araştırm a-geliştirm e ağının ya
ratılm asına ve şekillendirilmesine k atkıd a bulunurlar. Ayrıca sınır öte
si üretim ağlarının verimli bir biçimde işleyebilmesi için çokuluslu şir
ketlerin uygulam aya dair bilgilerinin bir kısmını ortaklarıyla paylaş
m aları, küçük ve o rta ölçekli şirketlerin kendi teknolojilerini geliştir
m elerine, son tahlilde öğrenm e eğrisini geliştirme kapasitelerine k atk ı
da b u lu n m aları gerekir .95 Ç okuluslu şirketlerin yurtdışındaki kolları
nın, O E C D ülkelerinin üretim sistem inde yer alm asının bu ülkelerin
teknolojik gelişimini ve verimliliğini olum lu etkilediğine dair kanıtlar
m evcuttur .96 Bu meseleyle ilgili araştırm alarının ard ın d an H eld ile
m eslektaşları şu sonuca varm ışlardı: “ Sistem atik kanıtların eksikliğine
karşın, ara ştırm a la r zam an içinde üretim in küreselleşmesinin, ulusal
ek o n o m ik perform ansın, m erkezi o ülkede b u lu n an çokuluslu şirketle
rin p erfo rm an sın d an ay rılarak ilerlediğini gösterm ektedir. Ayrıca bu
süreç, yeniliklerden elde edilecek kârın en yüksek noktaya varm ası
beklenen yüksek teknoloji sektörlerinde de bu süreç geçerlidir .”97 Bu,
gelişmiş ülkelerin birço ğ u nd a yüksek teknolojinin gelişimini destekle
yen ulusal p o litik aların , her zam an ülkeye rekabetçi bir avantaj k a za n
d ırm a k ta başarılı olam adığı an lam ın a gelir. Diğer y an d an , k alk ın m ak
ta o lan , yeni sanayileşm iş ülkeler açısından yerel işgücünün ve yerel
şirketlerin u lu sü stü ü retim ağlarıyla işbirliğine girm esini, dünya piya
sasında yarışm asını sağlayabilm ek için ulusal politikalar gereklidir.
H ü k ü m e tle rin teknoloji p o litik aların ın k alk ın m a açısından belirleyici
bir ara ç o ldu ğ u, A sya’nın sanayileşm ekte o lan ülkelerinde d u ru m bu-
dur. (Ü çüncü cilt, d ö rd ü n c ü bölüm ) D ü n y a B ankası’nın 1998 tarihli
S ax en ian ’ın araştırm ası, 1990 gibi erken bir tarihte bile Silikon
V adisi’nde ileri teknoloji sek tö rü n d e çalışan işgücünün % 3 0 ’luk bir
kesim inin y aban cı ülkelerde doğm uş, genelde profesyonel mesleklerde
yoğunlaşm ış o ld u ğ u n u gösteriyor. 1 9 9 0 ’ların ikinci yarısında bir yeni
lik dalgası b aşlad ığ ın d a, çoğu yabancı girişimciler tarafın d an binlerce
yeni en fo rm asy o n teknolojisi şirketi k u ru ld u. 1980 ile 1998 arasında
Silikon V adisi’nde k u ru la n şirketlerin en azınd an % 2 5 ’i, 1995 ile
1998 a ra sın d a k u ru la n la rın % 2 9 ’u Çinli ve H in t yöneticiler tarafın
d a n yönetiliyordu. E tnik girişim cilerin yer aldığı bu ileri teknoloji ağ
ları iki y önlü o la ra k işliyordu:
99 Saxcnian (1999:3).
162 ikinci bölüm
102 Silikon Vadisi örneğinde görülen küresel yenilik ortamı ağlarına ilişkin analizlerin öncüsü mer
hum Richard G ordon’dur; bakınız Gordon (1994). G ordon’un önemli entelektüel değerlendir
melerine ilişkin kolektif bir tartışma için Journal o f Global Political Economy nin Competi-
tion and C hange” (Rekabet ve Değişim) başlıklı özel sayısına bakınız. (Mayıs 1998).
1 6 4 ikinci bölüm
rişinin yapılm asının da. Bu uzm an em ek kesim ine dahil o lan ların sayı
sı on m ilyonları bulm az, an cak bu kesim girişim ağlarının, m edya a ğ
larının, siyasi ağların perform ansı açısından son derece belirleyicidir;
öyle ki en değerli emeğin piyasası küreselleşm ektedir.
Ö te y a n d a n d ü n y an ın sıkış tepiş bir d u ru m d a k i kitleleri, istis
naî yeteneklere sahip o lm ay an am a h a y a t k oşu lların ı iyileştirm e, ço
cu k ların ın geleceği için m ücadele etm e ç ab a sın d a k i kesim için bu sicil
biraz d a h a karm aşıktır. 2 0. yüzyılın so n u n a d o ğ ru y ak laşık 1 3 0 -1 4 5
m ilyon kişi kendi ülkelerinin dışında y aşıyo rlardı; 1 9 7 5 ’te bu ra k a m
84 m ilyondu. Bu ra k a m la r yalnızca kayıtlı göçm enleri gö sterm ekte;
belgelenm em iş göçm enlerin sayısı da eklenince gerçek ra k a m ço k ço k
d ah a yükselecektir. Yine de, bu reel sayı d ik k ate alındığında bile, g ö ç
m enlerin toplam ı küresel işgücünün a n c a k k ü ç ü k bir b ö lü m ü n ü o lu ş
turur. Bu göçm enlerin önem li bir b ö lü m ü A frik a ’da ve O rta d o ğ u ’d a
dır (bazı hesap lam alara göre, 1 9 9 3 ’te b u ra la rd a 4 0 m ilyon göçm en
vardı). 1 9 9 0 ’larda ABD ’de, K a n a d a ’da, A vustraly a’da, d a h a k ü çü k
bir ölçekte Batı A vrupa’da göçm enlerin sayısında ciddi bir artış oldu.
Kısa süre öncesine dek pek az göç alan J a p o n y a gibi ülkelerde dahi
yüzbinlerce yeni göçm en var .103 Bu göçün ciddi bir b ö lü m ü belgelen
memiş d u ru m d a. A ncak Batı ülkelerinin ç o ğ u n d a yerel nüfusa kıyas
la göç düzeyi, tarih in başka dönem lerindeki düzeyleri aşm ış değildir.
Dolayısıyla öyle g ö rü n ü y o r ki göçün artışıyla birlikte, aslında o lu p bi
ten, yabancı düşm anı tepkileri tetikleyen Batı to p lu m la rın d a etnik ya
pı değişimidir. G öçm en denen birçok insanın aslında “ göç ettik le ri”
ülkelerde doğduğu, fakat 1 9 9 0 ’larm so n u n d a norm alleşm e ö nündeki
engellerle ikinci sınıf vatan daş k o n u m u n d a tu tu ld u k ları Batı Avru
p a ’da özellikle durum budur: A lm anya’daki T ü rk lerin , J a p o n y a ’daki
Korelilerin d u ru m u, “g öçm en ” etiketinin ayrım cılığa ta b î tu tu la n
azınlıklar için bir şifre o larak kullanılm asına örnektirler. Kuzey A m e
rika da ve Batı A vrupa’da çok etnili yapı yönündeki bu eğilim, yerel
nüfusun doğurganlık oranının düşük olm ası, zengin ve yoksul ülkeler
103 Campbell (1994); Stalker (1994, 1997); Massey vd. (1999); UNDP (1999).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 165
ŞEKİL 2.7
ihracat Paylan
(Toplam mal ve hizmet ihracatına oranı, %)
100 ı -
80
60 OECD
40
Arap Devletleri
Sahra altı Afrikası
Güney Asya
20 Doğu Avrupa ve
Bağımsız Devletler Topluluğu
Latin Amerika ve Karayipler
Güneydoğu Asya ve Pasifik
Doğu Asya
0
1970s 1980s 1990-6
Kaynak: Dünya Bankası verileri (1999); UNDP’nin değerlendirmesi (1999)
106 Veriler UNDP’den (1999); ayrıca Sengenberger ve CampbelPa da bakınız (1994); Hoogvelt
(1997); Duarte (1998); PNUD (1998a); UNISDR (1998); Dünya Bankası (1998); Dupas
(1999).
ı68 ikinci bölüm
110 1980 lerde ve 1990 iarda dünyanın farklı bölgelerinin küreselleşme sürecine ilişkin bir değer
lendirme için okuyucuya bu cildin ilk baskısında, The Rise o f the Network Society'de (1996)
ikinci bölümdeki Yeni Uluslararası İşbölümü” başlıklı metni önereceğim, s. 106-50. Bölümün
analitik yoğunluğunu keskinleştirmek için bu kesim, bu baskıdan çıkarılmıştır.
yeni ekonomi: enformasyonelizm. küreselleşme, ağın oluşması
Temel ekonom iyi dikkate alm ayan siyasetçi M itterrand, yarı entegre
bir Avrupa ekonom isinde, döviz piyasalarının geri tepmesinden etki-
lenmeksizin çalışm a saatlerini kısaltıp m aaşları ve sosyal yardım ları
artırabileceğini, şirketleri vergilendirebileceğini düşündü. H üküm eti
frankı devalüe etm ek zo ru n d a kaldı, iki yıl sonra da ekonom i politika
sında tam bir U dönüşüyle A lm anya’nın parasal istikrarını kendine ö r
nek alm aya başladı. F ran sa’da yaşananların, Ekim 1982’de seçilen ye
ni İspanya h ü kü m etin in , finansal serbestleşmeye ve kotrollü liberali-
zasyona sıcak b a k an , yeni ekonom ik politikada o rta yolu bulm aya ça
lışan tem kinlilik politikası üzerinde derin bir etkisi oldu. Öyle ki Feli-
pe G onzales ile H e lm u t K ohl, liberal bir ekonom inin —şefkat ve sosyal
piyasa ekonom isiyle karışık—ilkeleri etrafında birleşik bir Avrupa inşa
etm e hayaliyle güçlü bir ittifaka gittiler. Bu o rta yol (Giddens daha
so n ra b u n u “ ü çü n cü y o l” o larak kuram laştıracaktı) yavaş am a kesin
adım larla A vrupa k a m u o y u n u n ve hüküm etlerinin büyük bölüm ünü
kazandı. Yüzyıl so n u n a gelindiğinde Avrupa Birliği, farklı ideolojik
etiketlerle de olsa bu p rag m atik stratejiyi benim seyen sosyal dem okrat
hüküm etlerce y ö n etiliy o rd u .113
A ncak küreselleşm enin k u ru m ların ın ve kurallarının yerleşip
gezegen çap m a yayılm ası 1 9 9 0 ’lardadır. H a ttâ Ankie H oogvelt’in de
yazdığı gibi “ Küreselleşm e tartışm asınd a kuşkucu k o n u m u benim se
yenler, hâlâ devam eden, h a ttâ bazı d u ru m lard a açıkça güçlendirilmiş
o lan ulusal h ü k ü m etle rin yasal düzenlem eler yapm ası ve egemenliği ic
ra sın d a n yan a tav ır k o y u y o rlar aslında. N e var ki bu düzenlem elerin
b ü y ü k bir b ö lü m ü küreselleşm enin yasal düzenlem elere tabi o lm asın
d a n b aşk a bir şey değildir .” 114
K üreselleşm e sürecini d ü n y an ın birçok ülkesine yaym anın basit
bir m ekanizm ası vardı: Ya d o ğ ru d a n hüküm etlerin eylemleriyle ya da
U luslararası P ara F o n u , D ü n y a Bankası ve D ü n y a T icaret O rg ü tü ’nün
day atm ası yoluyla u y g u lan an siyasî baskı. Küresel serm aye ancak e k o
nom ilerin serbestleşm esini tak ib en ak acak tı. Aslında gerçek siyasi kü-
nucu ortay a çıkan yeni bir ideolojik ortam da kendi devletlerinin çıkar
larını k o ru m ak , güçlendirm ek için yapm ışlardır bunu. Küreselleşme
yönünde (kimi zam an daha İnsanî bir yüz um uduyla) kararlı adım lar
a ta n siyasi liderler, farklı derecelerde seyreden bir nam usla, kendi siya
si çıkarlarını, genellikle kendi kişisel çıkarlarını da gütmüşlerdir. Fakat
küresel ekonom inin en başta, siyasi kararlarla başlatıldığı gerçeği, te
mel doktrinleri itibariyle siyasi k ararlarla bozulabileceği anlam ına gel
mez. En azından bu o k a d a r da kolay değildir. Ç ünkü bugün artık kü
resel ekonom i, birbirleriyle iç bağlantılara sahip ekonom ik sektörlerin
o lu ştu rd u ğ u , her ülkenin ekonom isinde ve birçok insanın hayatında
belirleyici rol oynayan bir ağdır. Böyle bir ağ kurulduğunda, kendini
ayıran dü ğü m es geçiliverir ve k aynaklar (sermaye, bilgi, teknoloji,
m allar, hizmetler, vasıflı işgücü) ağın geri kalan kısm ında dolaşmayı
sürdürür. Küresel ek on o m id en her ayrılık ağır bir bedel anlam ına gelir:
Kısa vadede ekonom inin çökm esi ve büyüm eyi sağlayacak kaynaklara
erişem em ek. Dolayısıyla verimlilik ve tüketiciliğin değerler sistemi için
de, ülkeler, şirketler ya da insanlar için başka bir alternatif yoktur. Fi
n ans piyasasının felaket getirecek çö k ü şü n ü ya da tüm üyle farklı değer
lere sah ip insanlar tarafın d a n bir k en ara bırakılm asını engelleyen kü
reselleşme süreci başlam ıştır ve giderek hızlanm aktadır. Küresel ek o n o
mi k u ru ld u ğ u n d a , yeni ek o n o m in in başlıca özelliği haline gelmiştir.
YENİ EKONOM İ
Yeni ek o n o m i belli bir z am an dilim inde, 1 9 9 0 ’larda, belli bir yerde,
A B D ’de, belli sektörlerin, enfo rm asy o n teknolojisi ile finans sektörle
rinin çevresinde, biyoteknolojinin de u fu k ta parladığı bir o rta m d a o r
taya ç ık tı .118 Ö yle g ö rü n ü y o r ki, en fo rm asy o n teknolojisi devrim inin
1 9 7 0 ’lerde atılan to h u m la rı, an cak 1 9 9 0 ’ların so n u n d a, verimlilik a r
tışını h ızlan d ıran , ek o n o m ik rek ab eti kızıştıran bir yeni süreçler ve ye
118 Bu bölümde sunulan veriler standart istatistiki verilerdir ve iş dünyasıyla ilgili yayın organla
rında yayımlanmıştın. Dolayısıyla kamusal alana açılmışlardır, bu yüzden rakamla ilgili bilgiler
ayrı bir kaynağa atıfta bulunmayı gerektirmedikçe, her rakam için ayrıntılı olarak kaynak be-
lirtmeyi gerekli bulmadım.
186 ikinci bölüm
törleri çekiyordu (bkz. Şekil 2 .8 ).119 1995 ile 1998 arasında ABD’de
gayri safi yurt içi hasıladaki payı yalnızca % 8 olan enform asyon tek
nolojisi sektörü, gayri safi yu rt içi hasılanın artışına ortalam a % 35
k atk ıd a bulundu. Enform asyon teknolojisi üreten sektörlerde işçi b a
şına k atm a değer, 1 9 9 0 ’larda yıllık o rtalam a % 10.4’lük bir oranla
arttı; eko n om inin tam am ındaki büyüm e oranının beş katına denk bir
o ran d ı b u .120 Ticaret Bakanlığı’nın tahm inleri ,121 2 0 0 6 ’da Am erikan
işgücünün neredeyse % 5 0 ’sinin ya enform asyon teknolojisi üreten ya
da büyük ölçüde bu teknolojiyi kullanan sektörlerde istihdam edilece
ğini gösteriyor.
Yeni enform asyon teknolojisi şirketlerinin kalbinde, İnternet’le
ilgili şirketler 122 yer alıyor; 2 1 . yüzyılda da bu durum un giderek güçlen
diğine tanık olacağız. Bunun öncelikli nedeni, iş yapm a tarzı üzerinde
büyük bir potansiyel etkiye sahip olmalarıdır. Forrester Research’ün
1 9 9 8 ’de yaptığı, sıklıkla alıntılanan tahm ine göre, 1 9 9 3’te 43 milyar
d o lar düzeyindeki elektronik girişim işlemlerinin 2 0 0 3 ’te 1,3 trilyon do
lara ulaşm ası bekleniyordu. İkinci neden ise, İnternet sektörünün gelir
lerini, istihdam ı, piyasa kapitalizasyon değerini katlayarak büyüm esin
den dolayı kendi başına büyük bir güç haline gelmesidir. 1998-9 döne
m inde, İnternet sektö rü nü n gelirleri % 68 ’lik bir oranla büyüyerek,
1 9 9 9 ’un so n u n d a 500 m ilyar doların üstünde, telekom ünikasyon (300
m ilyar dolar) ve havayolları (355 m ilyar dolar) gibi sektörleri çok geri
de b ırak an ra k a m la ra ulaştı. Aynı büyüm e hızı üzerinden yapılan ta h
minler, A B D ’de İn tern et’le bağlantılı sektörlerin 2 0 0 2 ’de 1,2 trilyon d o
ları aşan bir gelir elde edeceğini o rtay a koyuyordu. Bu düzeye çıktıkla
rında, devasa sağlık sek tö rü n ü n elde ettiği gelir düzeyine erişmiş olacak
lar, an cak m uhtem elen küresel suç ekonom isinin gelir düzeyinin gerisin
de kalacaklardır. (Üçüncü ciltte, üçüncü bölüm e bakınız.) İlerleme m o
delimizi bir perspektife yerleştirmemizi sağlayan bir hatırlatm adır bu.
ŞEKİL* 2.8
ABD’de Yüksek Teknoloji Sektörünün Büyümedeki Payı, 1986-1998
(Rakamlar, 1998 hariç dördüncü mali çeyrekten dördüncü mali çeyreğedir.
Yüksek teknoloji harcamaları temelde, enformasyon teknolojisi donanımları ihracatı
ve ithalatına Hahil edilmiş, enformasyon teknolojisi donanımına yapılan işletme ve
tüketici harcamalarını, tüketicilerin telefon hizmetine harcamalarını da içerir.)
30 ı-
25 -
fazla iş yapan 294 şirket, ortalam a 18 milyar dolarlık bir piyasa kapi-
talizasyon değerine ulaşmıştı. Bu, yüksek teknoloji borsası N asd aq ’da
kayıtlı 5.068 şirketin o rtalam a piyasa kapitalizasyon değerinden 30 kat
d aha yüksek bir rakam dı. O cak 1 9 99 ’da bir gazete haberinde, İnternet
merkezli bazı şirketlerin piyasa kapitalizasyon değeri, sanayileşme dö
nem inin efsane isimlerinin değeriyle kıyaslanıyordu .125 Burada sundu
ğum uz tartışm ayı resm etm ek amacıyla bu kıyaslam alardan bazılarını
a k ta rm a k ta fayda görüyorum . 10.000 kişiyi istihdam eden, 1998’in
d ö rd ü n cü çeyreğinde gelirleri 68 milyon doları bulan America On-Li-
ne’ın değeri 66,4 m ilyar dolardı; yani 600.000 işçi çalıştıran ve d ö rd ü n
cü çeyrekteki geliri 800 m ilyon doları aşan General M o to rs’un toplam
değerinin (34,4 m ilyar dolar) iki katm a denkti. 673 kişiyi istihdam
eden, 1 9 9 8 ’in d ö rd ü n cü çeyreğindeki geliri 16,7 milyon dolar gibi dü
şük bir m eblağda gerçekleşen Y ahoo!’nun değeri ise, 33,9 milyar dolar
dı; yani 2 3 0 .0 0 0 kişiyi istihdam eden, 9 8 ’in dördüncü çeyreğinde 347
m ilyon d o lar gelir elde eden Boeing’in 35,8 milyar dolar olan piyasa ka-
pitalizasyonu değerinden biraz d ah a az. Yoksa bu finans balonunun ya
rattığı bir serap mıydı? Aslında çok d ah a karm aşık bir gelişme söz k o
nusuydu. İnternet hisselerinin bir bölüm ü aşırı değerli ve periyodik b o r
sa düzeltm elerine tabiyken, değer biçmedeki eğilim yeni ekonom ik bü
yüm e kay nak larının akılcı beklentilerini karşılar görünüyordu. Ayrıca
b u n u y ap ark en , yatırım cılar potansiyel İnternet şirketlerine dikkat çe
kiyor, hem risk sermayesi o larak hem de borsaya yeni sermaye yatırım
ları başlatıyorlardı. Sonuçta yenilik ve girişimcilik yönündeki örnek fır
satlar sayesinde sektöre p a ra akıyordu. Dolayısıyla bir balon varsa bi
le, bu “ gerçek” İntern et ekonom isinin p atlam ad an büyüm esini sağla
yan, böylece spek ü latif d ö n g ü n ü n yan etkilerini kısmen o rta d an kaldı
ra n bir b alo n d u . Böylece ek o n o m in in d ö n ü şü m ü n ü n gerisindeki ikinci
önem li kaynağa, finans sek tö rü n e geliyoruz.
Finans dünyası 1 9 9 0 ’lard a k u ru m sal değişim ve teknolojik ye
niliklerle bir d ö n ü şü m geçirm işti. Açıklık sağlam ak adına, gerçek h a
y atta bunlara eşlik eden birk aç kilit gelişmeyi özetlem ek isterim . Fi
nans sek tö rü n ü n d ö n ü şü m ü n ü n kökenleri, 1 9 8 0 ’ler ve 1 9 9 0 ’lard a ö n
ce Britanya ve ABD ’de so n ra d ü n y a çap ın d a sek tö rd e yasal d ü zenle
melerin gevşetilmesinde, yurtiçi ve yurtdışı finansal işlem lerin serb est
leştirilmesinde bulunabilir .126 Bu süreç K asım 1 9 9 9 ’da ABD B aşkam
Bili C lin to n ’ın, 1 9 2 9 ’daki Büyük B unalım ’a yol açan tü rd e n m ali k riz
leri önlem ek adına 1 9 3 0 ’larda ve 1 9 4 0 ’larda çıkarılan, finans s e k tö rü
nün farklı kesim lerinin birleşm esini engelleyen yasaları lağvetm esiyle
zirveye çıktı. 2 0 0 0 ’den bu yana A B D ’de b ankalar, m enkul kıym et şir
ketleri, sigorta şirketleri birlikte hareket edebiliyor, h a ttâ işlemlerini
tek bir finans k u ru m u n u n çatısı altında birleştirebiliyor. Kıyı b a n k a c ı
lığının ve yatırım şirketlerinin, örneğin yatırım fonların yayılm ası fi
nansal sınırlam aların birçoğunu zaten aşm ıştı. C itiC o rp ile Travelers
arasında olduğu gibi b ü y ü k birleşmeler, yasal düzenlem elerle adeta
dalga geçmişti. A ncak ABD federal denetim in el çekm e politikasını
resmileştirerek piyasanın kaldırabileceği herhangi bir biçim de, özel şir
ketlerin genel olarak ticaretle ilgili yasalar ve m ahkem elerin belirledi
ği sınırlam alar dışında hiçbir sınırlam aya ta b î olm aksızın p ara ve m e n
kul kıymet yönetim inde özgür olabileceğinin işaretini vermişti.
Finans sektörü kendini örgütlenm e açısından ve teknolojik o la
rak yeniden kurabilm ek için bu yeni getirilmiş özgürlükten yararlandı.
Diğer yandan dünya çapında finans şirketleri arasında büyük birleş
meler sektörün, küresel erim e, geniş bir finansal faaliyetler yelpazesine
sahip birkaç m ega-grupta birleşmesini (örneğin perakende m üşteriler
ve yatırımcıları aynı çatı altında buluşturan finans k u ru m la n gibi), gi
derek bütünleşmeci bir tavır içine girmesini beraberinde getirdi. Diğer
yandan enform asyon teknolojisi, m ali işlemlerin gerçekleştirilme biçi
mini niceliksel olarak değiştirdi. Güçlü bilgisayarlar, ileri m atem atik
sel modeller, hem gerçek zam anda hem de gelecekte işleyen giderek
karm aşıklaşan mali ürünlerin tasarım ını, izlenmesini ve tahm inlere k o
nu olmasını m üm kün kıldı. Elektronik iletişim ağları ile İn tern et’in
129 G u tn e r ( 1999).
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 9 5
kap tırd ık tan sonra yeni teknolojik aracın nasıl benimseneceği üzerine
kendi arasında kavgaya tu tu şm u ştu .130
İşlem teknolojisi neden önemli? Finans sektörünü nasıl etkili
yor? İşlem maliyetlerini düşü rü yo r (ABD’de 1990’ların sonunda bu
o ran % 5 0 ’ydi), böylece d ah a fazla bireysel yatırımcıyı çekerek, fiili ta
kasın m aliyetini de düşürüyor. Aynı zam anda, m ilyonlarca bireysel ya
tırım cıya yatırım fırsatları sunuyor; yatırım cılar on-line bilgilenme sa
yesinde değer biçip fırsatları yakalayabiliyorlar. Bunun sonuçları üç
düzeyde incelenebilir. Ö ncelikle takas edilen değer m iktarında ciddi
bir artış olur; sebep elektronik takasın hem d ah a yüksek gelir arayışın
daki tasarru fları harekete geçirmesi hem de serm ayenin geri dönüş
oranını kaydadeğer derecede yükseltmesidir. İkincisi bilgi, bilgi akışı,
serm ayenin hareketini, dolayısıyla finans sektörü ürünlerinin değerini
etkilem ekte kritik bir önem kazanır. Ü çüncüsü yatırım şablonları, alış
kanlıkları giderek m erkezsizleştiğinden, yatırım cılar m enkul kıym etle
re girip çık tık ların d an , piyasa eğilimleri yarı do ğ rudan tepkileri tetik-
lediğinden finansal dengesizlik k a tla n a ra k büyür. Ayrıca merkezi piya
saların düşüşü, elektronik takasın tabi olduğu yasal düzenlemelerin
gevşek olm ası serm aye hareketlerini izlemeyi güçleştirir. Yatırım ların
gizliliğinin giderek artm ası, büyük m ik tard a serm aye çeker. A ncak k ü
çük yatırım cılar, on-line bilgilere ulaşabilseler de, büyük şirketlerin ve
k u ru m sal yatırım cıların sahip olduğu, kurum sal olm ayan bilgiye sahip
değillerdir. Bilgileri yeterince m ükem m el olm adığından, bireysel yatı
rım cıların m enk u l kıym etlerin değerindeki değişikliklere ilişkin d olay
lı işaretlere ç ab u c u k tepki verebilm esi gerekir. Dolayısıyla elektronik
finans piyasasın da belirsizliğe karşı koym aya yönelik geniş bir stra te
jiler yelpazesine sah ip o lan , d a h a az düzeyde bilgi sahibi olm alarını h ı
zı ve esnekliği k u lla n a ra k telafi etm eye çalışan yatırım cı sayısı çoğal
mıştır. S onuçta piyasa d a h a karm aşıklaşır, d a h a dengesizleşir.
Finans piyasalarının açıklığı ve dinam izm i, küresel bütünleşm e
leri, b ü tü n k a y n a k la rd a n , d ü n y an ın d ö rt bir yan ın d an giderek daha
fazla serm aye çekiyor. Yeni teknolojik altyapıları, m enkul kıym etler ta
kasından değer y a ra ta n yeni finansal ürünler tasarlam aların ı sağlıyor.
Yeni finans sek tö rü n ü n köşe taşı, b ü tü n potansiyel değer k a y n ak ları
nın, m enkul kıymete dönüştürülm esidir. H em en her şey bir m enkul kıy
m et haline gelip, finans piyasasında işlem görebilir. D olayısıyla finans
piyasaları, yeni ekonom inin stratejik, baskın ağını oluşturur. Sonuçta,
piyasanın bir eko no m ik faaliyete değer biçmesi, finans piyasasında ger
çekleşir —türevler de dahil, hisse senetleri, b o n o lar ve başka m enkul
kıymetlerde görüldüğü üzere. Şirketlerin değeri, yatırım cıları çekm e (ya
da hasm ane satın alm alara karşı koym a) kapasiteleri finans piyasaları
nın yargılarına dayalıdır. Bu yargı nasıl oluşur? Piyasanın değerlendir
mesinin gerisindeki kriterler nedir? Yeni ekonom ide en karm aşık, fi
nans uzm anlarının üzerinde kesinlikle görüş birliğine varam adığı m ese
lelerden biri de budur. Fakat E nform asyon Ç ağı’n d a siyasi ekonom inin
köşetaşı da budur. Ç ünkü ancak ekon o m ik faaliyete nasıl değer biçildi
ğini bilebilirsek, yatırım ın, büyüm enin, durgunluğun sebeplerini an la
yabiliriz. Ayrıca belli bir ekonom ik sistemin perform ansıyla ilgili değer
yargısı, büyük ölçüde, değerin ne olduğuna ilişkin yargının stan d artla
rını tayin eden kriterlere dayalı olacaktır. Bu kritik soruyu yanıtlam aya
bile çalışm am am okuyucuyu hayal kırıklığına uğ ratacak tır kesinlikle:
Fakat elimizde sağlam bir değerlendirm e yapabilm em izi sağlayacak gü
venilir bilgiler yok. Yine de bu konuyla ilgili araştırm anın izleyebilece
ği yola işaret eden birkaç düşünce ileri sürm e riskine girebilirim.
Kapitalizm in d u rm ak bilmez bir k âr arayışına dayandığını bili
yoruz. Dolayısıyla yukarıda form üle ettiğimiz so ru n u n yanıtı basit ol
malıdır: Piyasa hisse senetlerini ve başka m enkul kıymetleri bir şirke
tin ya da ekonom ik faaliyetin ne k ad ar kârlı olduğuna b ak arak belir
leyecektir. Ancak milenyum dönüm ündeki bu kapitalizm de, mesele
basitçe bu değildir. En sık tekrarlan an örnek, çok az k âr eden ya da hiç
etmeyen İnternet’le ilgili şirketlerin hisselerinin değerlerinde büyük a r
tışlar gözlenmesidir (önceki verilere bakınız). D oğru, yeni kurulan bir
çok şirket, onlara yatırım da bulunanları da kendileriyle birlikte aşağı
çekerek battı. Ancak girişimcilerin de, yatırım cıların da genelde başka
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 9 7
Getirisi Yok
ABD şirketlerinden temettü ödemesinde bulunan %
m ından ilk o nda yer alan şirketlerin hepsi de, enform asyon tek n olo ji
si sektöründeydi; kimi bilgisayar, kimi çip, kimi yazılım , kimi İnternet
donanım ı üretiyordu; bazıları veri depolarıydı, bazıları da elektronik
aracılıkla uğraşıyordu (bkz. T ablo 2.10). Bu şirketler kârlı olsalar da,
geleneksel kârlılık hesaplam aları açısından başka sektörlerdeki şirket
lerle kıyaslandıklarında, en iyi perform ans gösteren şirketler değiller
di. Hisselerinin beş yıl içinde % 1000, % 2 0 0 0 h attâ % 9 0 00 değer
kazanm asını, kârlılıklarıyla açıklam ak m ü m k ü n değildir. Bu şirketle
rin o rtak özelliği yeni ekonom inin niteliklerini paylaşıyor olm alarıydı:
Yeni enform asyon teknolojisinin üreticisi ya da kullanıcısı o larak kilit
bir role sahiplerdi; ağ yapısına dayanan bir örgütlenm eleri vardı; yeni
likleri temel alan girişimlerdi; araştırm a-geliştirm e çalışm alarına ve/ve
ya bilgisayarla ilgili teçhizata çok yüksek o ran lard a yatırım yapıyor
lardı. Ayrıca hepsinin de yeni iş dünyasındaki eğilimlerin belirleyicile
ri imajına sahip parlak şirketler olduğunu da u n u tm am ak lazım.
yeni ekonomi: enformasyonelizm, küreselleşme, ağın oluşması 1 9 9
TABLO 2.10
Hisse Senetlerinin Değeri, 1995-1999
(Standard &c Poor’'un değerlendirmesine göre en fazla artan 500 hisse senedi)
Şirket % Artış
Dell Computers 9.402
Cisco Systems 2.356
Sun Microsystems 2,304
Qualcomm 1.646
Charles Schwab 1.634
EMC Corporation 1.233
Microsoft 1.168
Telia bs 1.036
Solectron 926
Intel 900
31 Ağustos 1999’da son bulan beş yıllık süre için toplam getiride artış (%).
Kaynak: Bloomberg Finans Piyasaları, Business Week*in değerlendirmesi
10 Dosi (1988).
ag kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 2 1 1
an cak işin d u rd u ru lm am ası, em eğin tüm üyle k o n tro l a ltın d a ted arik çi
lerinse tam am en güvenilir olm ası, piyasaların yeterince ö ngörülebilir
olması üzerine kurulabilir. “ T o y o tizm ” uy u m lu lu ğ u teşvik etm ek ten
çok belirsizliği azaltm aya yönelik bir yönetim sistemidir. Esneklik
ü ründe değil, süreçtedir. Bazı araştırm acılar, “T o y o tizm ” in, “ For-
d izm ” in26 aynı kitlesel üretim ilkelerini k o ru y a n , fa k a t üretim sürecini
insanların inisiyatifi ve israfı önlem eye yönelik geri bildirim kapasitesi
üzerine inşa ederken, ü rü n ü n özelliklerinin işletme p lan ın d ak in e yakın
olm asını sağlayan bir uzantısı o la ra k değerlendirilebileceğini öne sü r
müşlerdir. Bu gerçekten de sürekli bir g ird ap niteliği taşıyan küresel
ekonom iye çok uygun bir üretim sistemi mi? Yoksa Stephen C o h e n ’in
bana dediği gibi “ ‘Tam z a m a n ın d a ’ dem ek için artık çok geç” o ld u ğ u
nu söyleyebilir miyiz?
Aslında Toyotizm in, F ordizm den farklı olm ası itibarıyla gerçek
ten de ayrıksı olan k arak teri, şirketler arasın d ak i ilişkilerle değil, y ö
netim ve işçiler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. T o k y o ’da “J a p o n şirket
lerin yönetsel sistemi post-F ordizm m id ir? ” so ru su n u ta rtışm a k üzere
to p lan an sem inerde C o ria t’nın da savunduğu gibi, “ ne pre ne de p o st
Fordisttir. Emek sürecini yönetm enin orijinal ve yeni bir biçim idir; J a
p o n y a ’nın tu ttu ğ u yolun kilit ve ayırıcı özelliği, profesyonel işçileri u z
m anlaştırm am ak, onları çeşitli alan lara dağ ıtm ak yerine çok işlevli uz
m anlar haline getirm ektir.”27 Ö n d e gelen J a p o n ekonom istlerden Ao-
ki de emeğin örgütlenm esinin Ja p o n şirketlerin başarısında kilit bir
önem taşıdığını vurgular:
Şirketlerarası Ağ O lu şu m u
Şimdi, örgütlenm e esnekliğinin ulu slararası a la n d a , şirketler arası b a ğ
lantıların dam gasını taşıyan diğer iki tarzını incelem eye geçelim. B un
lar, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yürüttüğü, çok yönlü ağlar oluş
turma modeliyle, bir şirketin çatısı alttnda lisanslı ve sözleşmeli üretim
modelidir. Son yirm i yılda bazı ülkelerin ek o n o m ik büyüm esinde k a y
da değer bir rol o y n ay an bu iki farklı örgütlenm e m odelini kısaca t a
rif edeyim.
Bennett H a rris o n ’m arg ü m an ın ı p ay laşarak d a h a önce belirtti
ğim gibi, küçük ve o rta ölçekli işletm eler genelde b ü y ü k şirketlerle
yaptıkları sözleşm elerin ya da o n ların m ali/teknolojik ü stü n lü ğ ü n ü n
denetim indedir. A m a aynı z am an d a bu şirketler sıklıkla, birk aç b ü y ü k
şirketle ya da başka küçük ve o rta ölçekli girişim lerle ağ ilişkileri k u r
m a inisiyatifini de üstlenerek, piyasada kendilerine yaşam alanı a ç a r
lar ve işbirliğine dayalı girişimler kurarlar. Klasik bir ö rn ek o lan İta l
yan sınaî bölgelerinin yanı sıra, H o n g K o n g ’daki im alatçı şirketler de
iyi bir örnektir. Victor Sit’in çalışm alarına ve H o n g K o n g ’la ilgili çalış
m alar y apan başka araştırm acıların incelem elerine30 d a y an a n k itab ım
da da savunduğum gibi, H o n g K ong’un ihracatı 1 9 5 0 ’lerin so n la rın
dan 1 9 8 0 ’lerin başlarına uzanan uzunca bir süre boyunca, d ü n y a e k o
nom isinde rekabete soyunm uş küçük girişim ağlarına d ayan ıy o rd u.
1 9 8 0 ’lerin başına dek, H o n g K ong’u n m am ul m al ihracatının % 8 5 ’i,
% 41 ’i 5 0 ’den az işçi istihdam eden Çin aile şirketlerinden çıkıyordu.
Ç oğunun büyük şirketlerle sözleşmesi yok tu, yine Çinli ailelerin, sayı
ları 1 9 7 0 ’lerin so nu n d a o n d ö rt bini bulan ith alat-ih racat şirketleri
üzerinden ihracat yapıyorlardı. Üretim ve dağıtım ağları, dünya piya-
31 Gold (1986).
32 Gereffi (1999).
33 Hsing (1996).
34 Ybarra (1989).
2 2 0 üçüncü bölüm
35 Povvell (1990).
36 Belussi (1992); Harrison (1994).
37 Leo ve Phillippe (1989); Biggart (1990b).
38 Imai (1980); Gerlach (1992); Cohen ve Borrus (1995b); Emst (1995).
ağ kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 2 2 1
tu ran başka düzenlem elerden farklıdır, çünkü belli bir süre, piyasa,
ü rü n ve süreçle ilgilidirler; ayrıca anlaşm aların kapsam adığı diğer
alan lard a rekabeti dışlam azlar.39 Araştırm a-geliştirm e çalışm alarının
m aliyeti çok yükseldiğinden, ayrıcalıklı bilgilere erişim yeniliğin rek a
bet gücü açısından en önem li silah haline geldiği bir sektörde giderek
güçleştiğinden, bu tü r an laşm alara özellikle yüksek teknoloji sek tö rü n
de çok sık rastlanır.40 Genelde piyasalara ve serm aye kaynaklarına eri
şime karşılık teknoloji ve im alat becerileri sunulur; iki ya da daha faz
la şirketin yeni bir ü rü n geliştirm ek ya da yeni bir teknolojiyi daha ra
fine hale getirm ek üzere, genelde hüküm etlerin ve kam u kurum larının
sp o n so rlu ğ u n d a o lu ştu rd u ğ u o rta k girişim ler de m evcuttur. Avru
p a ’da, A vrupa Birliği’nin, farklı ülkelerden şirketleri teşvik alm a koşu-
■
luyla işbirliğine zorladığı bile olm uştur; Philips, Thom son-SG S ve Si-
em ens’in bir a ra y a geldiği m ik ro elektro nik program ı JESSI gibi. K ü
çük ve o rta ölçekli işletmeler, birden fazla ülkenin şirketleri arasında
o rta k girişim ler ku ru lm ası koşuluyla A vrupa Birliği ve EUREKA’dan
araştırm a-geliştirm e çalışm aları için destek alırlar.41 D ü n y a çapında
yüksek tek n oloji se k tö rü n ü n yapısı, büyük şirketlerin birçoğunun b ir
birine bağlandığı d ah a k arm aşık bir ittifaklar, an laşm alar ve o rta k gi
rişim ler ağı haline geliyor. Şirketler arasın d a k u ru lan bu bağlar, reka
beti dışlam az. A slında stratejik ittifaklar, bu rek ab ette belirleyici a ra ç
lardır; belli bir p iy asad a işbirliği y a p m a k d ü n y an ın başka bir bölgesin
de p iy asad an pay k a p m a k için verilen am ansız m ücadeleye ters düştü-
ğündendir, b u g ü n ü n o rta k la rı yarının d ü şm an ları haline gelir.42 Ayrı
ca, b ü y ü k şirketler sözleşm elerden o lu şan o b üy ü k ağa dayalı p ira m i
din en tepesinde o ld u k la rın d a n , ittifaklar k u rm a ve rek abet etm e bi
çim leri o n la rla sözleşm eli çalışanları da kapsar. Sözleşmeli şirketlerden
gelecek te d a rik m allarını güvenceye alm ak , ağa girişi engellem ek gibi
uygulam alar, b u şirketler ta ra fın d a n sıklıkla b aşv u ru lan rek abet silah
39 Dunning (1993).
40 Van Tulder ve Junne (1988); Em st ve O ’Connor (1992); Ernst (1995).
41 Baranano (1994).
42 Movvery (1988).
2 2 2 üçüncü bölüm
43 Bennett (1990).
44 Drucker (1988).
45 Business Week (1993a, 1995a).
ağ kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 2 2 3
49 Vaili (1990).
50 Cusumano (1985).
51 McMiiian (1984).
ag kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 227
benimsediği “ küresel bir ağa dayalı işletm e m o d e li” yle. Şirketin kendi
fo rm ü lasyo n un a göre, bu işletm e m odeli, üç kilit varsay ım a dayalıdır:
söz konusuysa yüz yüze görüşm eler yapılıyordu. M ü şte rin in siparişi
belirlendiğinde, sipariş yine on-line o la ra k tedarikçi ağ ın a a k ta rılıy o r
du. İm a la tç ıla r ü rü n le ri d o ğ r u d a n m ü şte rile re g ö n d e riy o rla rd ı.
1 9 9 9 ’da Cisco siparişlerinin % 8 3 ’ü n ü w eb üzerinden alıyor, m üşteri
hizm etlerinin % 8 0 ’ini yine w eb üzerinden sağlıyordu. Cisco bu saye
de 1997-99 dön em ind e yılda tah m in e n 5 0 0 m ilyon d o la r ta s a rru f etti.
Ayrıca siparişlerin % 5 0 ’sinden fazlası İn tern et üzerinden C isco ’n u n
tedarikçilerine ulaştırılıyor, o n lar da bu siparişleri d o ğ ru d a n m üşteriye
iletiyorlardı. Cisco yalnızca ödem eyi alıyordu. N e içindi peki bu ö d e
me? Güvenilir bir tedarikçi ağı o lu ştu rm a y a ve m üşterilere satış y a p
m aya vakfettiği araştırm a-geliştirm e çalışm aları, tasa rım , m ü h e n d is
lik, bilgi, teknik destek ve işletme anlayışı için. Cisco, neredeyse hiç
im alat yapm am ış, siz bu satırları o k u rk en de m u h tem elen hiç y a p m a
mış olacak bir im alat şirketiydi (üstelik de 2 0 0 0 yılında piyasa k ap ita-
lizasyon değeri d ik kate alındığında d ü n y an ın en b ü y ük im alat şirketiy
di). C isco’n u n o lu ştu rd u ğ u ağ, çalışanlarını da k ap sıyo rd u . Cisco Ç a
lışan Ağı (Cisco Em ployee C onnection) şirketin dün y a ç ap ın d a 10 bi
ni aşkın çalışanının an ın d a bağlantı kurm asını sağlayan bir şirket içi
ağdı. O rtak m ühendislik projelerinden, p azarlam a ve eğitim a la n la rı
na uzanan bir yelpazede bilgi, her b ö lü m ü n ve her çalışanın gereksi
nimleri do ğrultusunda ağ üzerinde serbestçe, a n ın d a d o lan ıyo rd u . So
nuçta, 1 9 9 9 ’da C isco’da çalışan başına gelir 6 5 0 .0 0 0 d o lark en , S tan
d ard P o o r’s listesindeki 500 şirkette bu ra k a m o rta la m a 3 9 6 .0 0 0
dolar, telefon ağları o lu ştu rm a teçhizatı üreten Lucent T echnologies’de
ise 253.000 dolardı. Cisco çeşitli alan lard a b ü y ü k şirketlerle o rta k lık
lar da kurm uştu: US W est ve Alcatel gibi servis sağlayıcı şirketler, In
tel, H ew lett Packard ve M icrosoft gibi server’lar; M icro so ft ve Intel gi
bi İnternet uygulam a şirketleri; K PM G ve EDS gibi sistem bütünleşti
rici şirketler. Bütün bu örneklerde, o rta k işletme projelerindeki ö rg ü t
lenme ağı, bilgi kaynaklarının paylaşılması ve on-line iletişim biçim in
de gerçekleşiyor, bu da her o rtak la bir işbirliği doğm asını sağlıyordu.
Cisco Systems, işleyişini şirket içinde ve dışında, kendisinin ürettiği ci
hazları kullanarak kurduğu ağlara d ay an d ırarak enform asyon tekno-
ag kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 231
lojisi devrim inin dayandığı verimli döngünün bir simgesi oldu: Bilginin
teknolojisini güçlendirm ek için, bilgi ağlarının gücüne dayalı ağ ö rg ü t
lenmeleri üzerinden enform asyon teknolojisini kullanm a döngüsü.
Ağ tarzın d aki örgütlenm enin en bilinçli örneği olduğu için Cis
co System s’e odaklanm ay ı tercih etmiş olsam da, bu tek bir örnek de
ğildir. Cisco Systems d ah a çok bir eğilimi yerleştiren şirkettir. H a ttâ
bazı gözlemciler, on-line ağlar o lu ştu rm a işinde öncü şirketin aslında,
1 9 9 0 ’lard a pek o k a d a r da ayrıksı bir teknoloji ya da yenilikçi işletme
m odeline dayanm aksızın, bilgisayar sek tö rü n ü n en kârlı şirketi, PC
se k tö rü n ü n liderlerinden Dell C o m p u ters olduğunu savunabilir. Cisco
gibi, Dell de m üşterilerin ürünlerini kendi beğenilerine göre o lu ştu r
m alarını sağlayan ileri bir yazılım la kurulm uş bir w eb sitesi k u llan a
ra k , siparişleri on-line alıyordu. 1 9 9 9 ’da şirket günde 30 milyon d o
larlık satış yapıyor, on-line gelirlerinin 20 0 0 yılında to p lam gelirlerinin
% 5 0 ’sini o lu ştu rm asın ı bekliyordu. Dell ayrıca, siparişleri on-line alıp
Dell m üşterilerine d o ğ ru d a n ulaştıran bir tedarikçiler ağm a d ay an ıyo r
du. T o p lam d a D ell’in aldığı siparişlerin % 5 0 ’si w eb üzerinden, Dell
yöneticileriyle d o ğ ru d a n bir tem as kurulm aksızın işlem görüyordu.
B ü tü n lü k lü bir ağ m odelini erkenden benim sem esinin bir sonucu olan
verim lilik ve rek a b et gücü, D ell’in hisse senetlerinin 1995-99 d ö n e
m inde % 9 bin 4 0 0 değer kazanm asın ı sağladı.
Bilgisayar se k tö rü n ü n efsanevi isim lerinden Hevvlett-Packard
ise, 1 9 9 0 ’larm so n u n d a bir on-line hizm et şirketi olm aya doğru ilerli
y o rd u . Şirket bilgisayar sa tm a k yerine, m üşterilerine aylık bir ücret
karşılığı, ağ üzerinden so n derece güçlü bilgisayarlarının kapasitesin
den y a ra rla n m a im kânı su n u y o rd u ya da elektro nik ticaret şirketleri
ne, m üşterilerin işlem gelirleri üzerinden bir yüzde alm ayı öneriyordu.
Yani Hevvlett P a c k a rd ’ın işletm e ağı şöyle çalışıyordu: Hevvlett-Pac
k a rd d ü n y a n ın d ö rt bir y a n ın d a im alatçı tedarikçilerin üreteceği çok
güçlü bilgisayarlar tasarlıyor, so n ra bunları kendine saklıyor, bu bilgi
say arların işlem kapasitelerini de, bilgisayar gücüne gereksinim duyan
şirketlere on-line o la ra k satıy o rd u . İm alat, bilgi-işlem ve bilgi-işlemin
k ullanım ı a ra sın d a k i ağ, fiili işlem birim i haline geliyordu böylece;
232 üçüncü bölüm
E N F O R M A S Y O N T E K N O L O JİSİ VE AĞ K U R U M U
B urada tanım ladığım yeni örgütlenm e biçimleri, teknolojik değişimin
m ekanik sonuçları değillerdir. Bazıları yeni enform asyon teknolojileri
nin gelişim inden önce doğm uştur. Ö rneğin, daha önce de belirttiğim
gibi k a n -b a n sistemi ilk o larak T o y o ta’da 1 9 4 8 ’de başlatıldı; bu siste
m in uygulanm ası da on-line elektronik bağlantıyı gerektirm iyordu.
T alim atlar ve bilgiler, tek tip k a rtla ra yazılıyor, farklı çalışma n o k tala
rına gönderiliyor, tedarikçilerle fabrika çalışanları arasında el değişti
riy o rd u .56 Ja p o n , İsveç ve A m erikan şirketlerinin büyük bölüm ü ta ra
fından denenm iş, işçilerin katılım ına dayalı yöntem lerin çoğu, m akine
lerin değişm esinden çok zihniyetlerin değişmesini gerektiriyordu.57 D i
key şirket m odelini, küresel ek o n o m in in esneklik gereksinimlerine
u y arlam an ın ö n ü n d ek i en b üy ü k engel, geleneksel şirket kültürlerinin
katılığıydı. Ayrıca 1 9 8 0 ’lerde, hızla yayıldığı dönem lerde, enform as
yon teknolojisi sınaî şirketlerini yenileyecek, değiştirecek sihirli bir
değnek o la ra k g ö rü lm ü ştü .58 A ncak enform asyon teknolojisinin, temel
bir örgütsel değişim y okken yayılm ası, aslında bürokratikleşm e ve k a
tılık so ru n ların ı d a h a da ağırlaştırdı. Bilgisayara dayalı denetim , şirke
ti bir tü r ö rtü lü pazarlığın hâlâ söz k o n u su olabildiği geleneksel yüz
yüze k o m u ta zincirinden d a h a fazla felce u ğ ra ta n bir uygulam aydı.59
1 9 8 0 ’lerde A m e rik a ’da, yeni teknoloji, örgütlenm ede değişimi sağla
y acak bir a ra ç o la ra k değil, em ekten tasa rru fu sağlayacak bir aygıt,
emeği k o n tro l altın a alm a fırsatı o la ra k g ö rü lü y o rd u .60
Böylece örgütlen m ed ek i değişimler, teknolojik değişim den b a
ğımsız o la ra k , sürekli değişen bir işleyiş o rta m ın a ayak u ydurm aya y ö
nelik bir y a n ıt o la ra k gerçekleşti.61 A ncak bu değişim gerçekleşmeye
b aşlad ığ ın d a d a , ö rg ü tlen m ed e y apılacak değişikliklerin şirketlere sağ
layacağı yarar, yeni en fo rm asy o n teknolojileri ta ra fın d a n olağanüstü
şirket dışı ağların yaygınlık kazanm asıyla birlikte, geniş b a n t, hızlı ile
tişim ağları sayesinde büyük, k ü çü k b ü tü n şirketler birbirleriyle, m ü ş
terileriyle esnek, in terak tif bir biçim de bağlantı k u rab ilir hale geldi.
Sonuçta, şirketin yönetsel yenilikler k o n u su n d a k ap asite sahibi olm ası
halinde, herkes teknolojik b a k ım d an şirketin k u rd u ğ u ağ lara dahil
olabilecek yeterlilikteydi.67
Ö te y an d an , D ieter E rnst de örgütlenm eye ilişkin gerekliliklerle
teknolojik değişim in, ağlar kurm ayı yeni, küresel e k o n o m id e başlıca
rekabet biçimi haline getirdiğini gösterm iştir. E lek tron ik ya d a o to m o
tiv gibi en gelişmiş sektörlere dahil o lm an ın ö n ü n d ek i engeller o denli
yükselm iştir ki, yeni rakiplerin piyasaya kendi başlarına girm eleri son
derece güçtür, h a ttâ büyük şirketlerin yeni üretim h atları açm a ya da
teknolojik değişim hızına ayak u y d u ra ra k kendi üretim süreçlerinde
yenilikler yapm aları da zorlaşm ıştır.68 D olayısıyla işbirliğine gitm ek ve
ağlar o lu ştu rm ak sürekli yenilenen bilgilere ayak u y d u rm an ın yanı sı
ra, yalnızca m aliyetlerin ve risklerin paylaşılm asını m ü m k ü n kılar. A n
cak ağlar, aynı zam an d a bezirgân vazifesi de görür. A ğların içinde d u r
m aksızın yeni im kân lar üretilir. Ağın dışında ay ak ta k alm ak son d ere
ce güçtür. Hızlı teknolojik değişim k o şu llarınd a şirketler değil, ağlar fi
ili operasyon birimi haline gelmiştir. Bir başka deyişle, örgütlenm ele
rin krizi ve değişimi ile yeni enform asyon teknolojileri arasın dak i etk i
leşim sayesinde enform asyonel, küresel ek o n o m in in başlıca özelliği
olan yeni bir örgütlenm e biçimi doğm uştur: Ağ müessesesi.
Ağ müessesesini daha som u t bir biçim de tarif edebilm ek için,
örgüte ilişkin tanım ım ı hatırlatayım : Belli hedeflere ulaşm a am acı e t
rafında yapılandırılm ış bir araçlar, yollar sistemi. Buna Alain T oura-
ine’in k u ram ın dan uyarladığım kişisel bir yorum la, ikinci bir analitik
ayrım ekleyeceğim.69 D inam ik, evrimci bir bakış açısı, iki örgütlenm e
biçimi arasında temel bir ayrım a gider: Kendi araçlar, yollar sistemini
yeniden üretmeyi, örgütlenm elerinin temel hedefi o larak gören örgüt-
70 Tuomi (1999).
238 üçüncü bölüm
K Ü L T Ü R , K U R U M L A R VE E K O N O M İK Ö R G Ü T L E N M E :
D O Ğ U ASYA’DA İŞL E T M E A Ğ L A R I
E k o n o m ik örgütlenm e biçim leri, to p lu m sal o la ra k yalıtılm ış b ir o r
ta m d a gelişmez, kökleri kü ltü re, k u ru m la ra uzanır. H e r to p lu m kendi
örgütlenm e biçim ini y a ra tm a eğilim indedir. Bir to p lu m tarihsel o la ra k
ne denli ayrıksıysa, başka to p lu m la rd a n yalıtılm ası halinde o denli ge
lişir; örgütlenm e biçimleri de o denli özgüldür. A ncak teknoloji e k o n o
m ik faaliyetlerin çapını genişletir, işletme sistem leri küresel ç ap ta bir-
birleriyle etkileşim k u rarla rsa , ö rg ü tlen m e biçimleri de yayılır, b irb ir
lerinden ödü n ç alır; bir y a n d a n içinde işledikleri farklı to p lu m sal o r
tam lara uyum sağlarken, diğer y a n d a n büyük ölçüde üretim ve re k a
betin o rta k özelliklerine y an ıt veren bir terk ip y aratırlar.71 B unun ucu,
“ piyasa m an tığ ı” örgütlenm eler, k ü ltü r ve k u ru m la r ta ra fın d a n o d e n
li derinden ö rü lm ü ştü r ki, o rto d o k s neoklasik ek o n o m in in b u y u rd u ğ u
gibi, soyut bir piyasa m antığını izlemeye k alk an ek o n o m ik a k tö rle r z a
rard a olacaktır.72 Birçok şirket böyle bir m an tık la h a re k et etm ez. Bazı
hüküm etler ideolojileri yüzünden böyle yapar, a m a so n u n d a kendi
ekonom ilerinin dizginlerini elden kaçırır (1 9 8 0 ’lerde ABD’de R eagan
yönetim i, 1 9 9 0 ’ların başında İsp an y a’da sosyalist h ü k ü m e t gibi). Bir
başka deyişle piyasa m ekanizm aları zam an la değişir ve farklı ö rg ü tlen
me biçimleri üzerinden işler. O halde kritik soru şudur: Piyasanın öz
güllüğünün kaynağı nedir? Böyle bir soru, an cak ek o n o m ik ö rg ü tlen
meleri kıyaslayan çalışm alarla yanıtlanabilir.
Kıyas yaklaşım ını benim seyen örgütlenm e ku ram ı çerçevesinde
yapılan araştırm aların önemli bir kolu, geleneksel A nglo-Sakson ta r
zından çok farklı bağlam larda şirketlerin örgütlenm eleri ile tu tu m ları
arasındaki temel farklılıkların, m ülkiyet hakları, bireycilik, devlet ile
müesseselerin ayrımı ko n u su n d a gözlendiğini gösterm iştir.73 Bu araş
tırm aların büyük bir bölüm ü D oğu Asya ekonom ilerine o d ak lan m ış
lardır; bu ekonom ilerin 1 9 7 0 ’ler ve 1 9 8 0 ’lerdeki göz kam aştırıcı başa-
71 Hamilton (1991).
72 Abolaffia ve Biggart (1991).
73 Clegg ve Redding (1990).
ağ kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 239
rısından dolayı yapılmış bir tercihtir bu. D oğu Asya ekonom ilerinin
örgütlenm eleri ile ilgili temel bulgular, iki sebepten dolayı genel eko
nom ik örgütlenm e kuram ı açısından önemlidir.
Birincisi, D oğu Asya to p lu m ların dak i işletme örgütlenm esi ta r
zının kültür, tarih ve k u ru m ların karşılıklı etkileşimiyle üretildiği, ku-
ru m larm belli işletme sistem lerinin o lu şu m un d a temel unsur olduğu
gösterilebilir. Ayrıca kurum salcı ekonom i kuram ı çerçevesinde beklen
diği üzere, bu örgütlenm e tarzları, kültürel benzerliklerle bağlantılı o r
ta k eğilimleri yansıttıkları gibi, farklı tarihsel süreçlerden geçmenin bir
sonucu o larak önem li k uru m sal farklılıklara dek izleri sürülebilecek
ayrıksı niteliklerin de bir ifadesidir.
İkincisi, D o ğ u A sya’da işletme sistem lerinin temel o rta k özelli
ği, ağ lara dayalı o lm alarıdır; her ne k a d a r bu ağlar farklı biçimlerde de
olsa. Bu sistem lerin tem el yapı taşı, şirket ya da bireysel girişimci de
ğil, farklı biçim lerde ağlar ya da girişimci gruplarıdır; bu ağlar ya da
g ru p la r birbirlerinden ne k a d a r farklı olurlarsa olsunlar, ağ müessese-
si o la ra k tan ım lad ığ ım örgütlenm e biçim ine denk düşerler. A ncak ye
ni e k o n o m i yayılıp küreselleşm e hız kazandığında, A sya’daki girişim
ağ ların ın eşitsiz bir p erfo rm an s gösterdiği gözlenmiştir. Dolayısıyla bu
ağların B atı’d a o rta y a çıkan ağ müessesesi m odeliyle ilişkilerini değer
lendirebilm ek için, k ü ltü rlerin tarihsel özgüllüklerini, k u ru m ların izle
diği tarihsel yörüngeleri, enform asyonel p arad ig m an ın tarihsel gerek
liliklerini ve küresel e k o n o m id e rek a b et biçimlerini de gözden geçirm e
m iz gerekir. “ E n form asyonelizm in ru h u n a ilişkin” açıklayıcı yanıtları,
a n c a k bu farklı ala n la rın karşılıklı etkileşim inde bulabiliriz.
74 Whitley (1993).
240 üçüncü bölüm
Japonya
J a p o n y a ’da girişim g ru p ları, birbirinin sahibi o lan , a n a şirketle
ri yönetici bir ekip ta ra fın d a n yönlendirilen bir şirketler ağı etrafın d a
örgütlenm iştir. Bu ağlar iki alt g ru b a ayrılır:77
1. Büyük şirketlerin piyasa içi bağlantıları üzerine k u ru lu yatay
ağlar (kigyo shudan). Bu ağlar, birçok farklı ek o n o m ik sektöre ulaşır.
Bazıları, J a p o n y a ’da İkinci D ü ny a Savaşı’n d a n önce sanayileşm enin ve
ticaretin başını çeken, d ah a so n ra A m erikan işgali z a m a n ın d a resm en
lağvedilen (pek etkili bir girişim olm am ıştır bu) dev şirketlerin, zaibat-
SM’nun m irasçılarıdır. En eski ağların en büyükleri M itsui, M itsubishi
ve S um itom o’dur. Savaştan son ra, b ü yü k b a n k aların çevresinde üç ağ
daha örgütlenm iştir: Fuyo, D ao-ichi K angin ve Sanw a. Bu ağların her
birinin kendi finansm an k ay n akları v ard ır ve başlıca b ü tü n sek tö rler
de faaliyet gösterirler.
2. Bir kaisha, yani uzm anlaşm ış büyük bir sınaî şirketi etrafın
da örgütlenm iş, yüzlerce, h attâ binlerce tedarikçiyi ve on ların k o lları
nı bir araya getiren dikey ağlar (keiretsu). Bu ağların başlıcaları, T oyo
ta, N issan, H itachi, M atsu sh ita, Toshiba, Tokai Bank ve Ja p o n y a Sı
naî Bankası etrafında örgütlenm iş olanlardır.
Bu değişmez girişim grupları, örgütledikleri, karşılıklı y ü k ü m lü
lükler, mali bağımlılık, piyasa düzenlem eleri, personel aktarım ı ve bil
gi paylaşımını kapsayan yoğun ağla Ja p o n ekonom isinin çekirdeğini
kontrol ederler. Sistemin önemli bir. bileşeni, her ağda b u lun an , teda-
75 Hamilton ve Biggart (1988); Biggart (1991); Hamilton (1991); Biggart ve Hamilton (1992).
76 Hamilton vd. (1990).
77 Imai ve Yonekura (1991); Gerlach (1992); Whitley (1993).
ag kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 2 / ^ 1
Kore
Tarihsel o larak Ja p o n y a kökenli zaibatsü*d a n esinlenm iş olsalar
da K o re’deki ağlar (chaebol), J a p o n y a ’dakilerden çok d a h a hiyerarşik
tir.84 K ore’deki ağların ayırıcı özelliği, ağdaki b ü tü n şirketlerin, bir bi
reyin ve ailesinin sahip olduğu bir holdingin k o n tro lü n d e olm asıdır.85
Ayrıca merkezi k o n u m d ak i bu holding şirke.ti, h ü k ü m e tin k o n tro lü n
deki ticaret şirketleri ve h ü k ü m et b an k aların ca desteklenir. H oldingi
k u ran aile chaebot da üst düzey yönetici m evkilerine aile bireylerini,
hemşehrilerini ya da yakın dostlarını a ta y a ra k sıkı bir denetim kurar.86
J a p o n y a ’daki keiretsu’n u n aksine küçü k ve o rta ölçekli girişim lerin ro
lü önemsizdir. ChaeboP daki şirketlerin çoğu b ü y ü k tü r; özellikle 1 9 6 1 ’-
den sonra hüküm etteki destekçilerinin benim sediği askeri tarzı ad eta
yeniden üreterek, ağın üst düzey m erkezi yönetim inin k o o rd in e inisiya
tifiyle iş görürler. Chaebol çok sektörlüdür, yöneticiler bir faaliyet ala
nından diğerine aktarılır, böylece stratejinin birliği, deneyim alışverişi
sağlanır. K ore’deki en büyük d ö rt chaebol (H yundai, Sam sung, Lucky
G old Star ve D aew oo) bugün dünyanın en büyük şirketleri arasın d a
yer alır; 1 9 8 5 ’te d ö rd ü birlikte K ore’de yurtiçi gayri safi milli hasılada
toplam % 45 pay sahibiydi. Chaebol, yalnızca hü k üm ete bağım lı olan,
bunun dışında büyük ölçüde kendi kendine yeten bir oluşum dur. Söz
leşmeli ilişkilerin büyük b ö lü m ü chaebol içinde gerçekleşir, dışarıyla
sözleşmeli yapılan işler küçük bir rol oynar. Piyasalar devlet tarafın d an
şekillendirilir ve chaeboP\er arasındaki rekabetle gelişir.87 ChaeboFün
dışında karşılıklı yüküm lülük ağlarına ender rastlanır. Chaebol içinde-
88 Wilkinson (1988).
89 Gclb ve Lief Palley (1994).
90 Park (1992).
91 Koo ve Kim (1992).
92 Shin ve Chin (1989).
244 üçüncü bölüm
eboPün çıkarları ailenin çık arların ın bile ö n ündedir. Chaebol ile aile
arasında bir çelişki o lursa, h ü k ü m et, bireylerin ya da ailelerin kaygıla
rının değil, chaeboPün çık arların ın ö n d e gelm esini sağlar.93
Çin
Ç in’de girişim ağları, aile şirketlerine (jiazuqiye) ve genelde tek
bir ailenin k o n tro lü n d ek i sektörler arası girişim ağların a (jituanqiye)
dayanır. Eldeki ayrıntılı araştırm aların b ü yü k b ö lü m ü , T ayvan’daki94
girişim ağlarının oluşum u ve gelişimiyle ilgiliyse de kişisel bilgimin ya
nı sıra, am pirik k an ıtlar da H o n g K ong’da ve G ü neydoğu A sya’nın çe
şitli ülkelerindeki Çin cem aatlerinde böyle bir incelemeye izin veriyor.95
İlginçtir, eğer bu ağların kapsam ını yerel h ü k ü m et yetkililerini de k a p
sayacak şekilde genişletirsek%güney Ç in ’de piyasa g ü d ü m ü n d ek i hızlı
sanayileşme sürecinde de benzer ağların işbaşında o ld u ğ u n u g ö rü rü z.96
Ç in ’de işletme örgütlenm elerinin tem el bileşeni ailedir.97 Şirket
ler aile m ülküdür, asıl önem li olan da şirket değil ailedir. Şirket zengin
leşirse, aile de zenginleşir. D olayısıyla yeterli servet birikim i sağ lan dı
ğında, ailenin başka girişim lere yatırım y ap acak olan üyeleri a rasın d a
paylaştırılır; aile bireyleri çoğu zam an asıl şirketin faaliyetleriyle ilgisi
olm ayan bir alana yatırım yaparlar. Kimi zam an , ailenin zenginliği a r t
tıkça, yeni girişim lerin yaratılm ası süreci, k u şak lar arası bir nitelik k a
zanır. A m a bu şirket kurucusu h ay attay k en olm azsa, o ö ld ü k ten so n
ra yaşanır. Bunun sebebi, Jap o n y a ve K o re’nin tersine, aile sistem inin
b ab ad an oğula devam ına, m irasın oğullar arasın d a eşit bölüştürülm e-
sine dayanm asıdır, böylece her oğul ailenin varlıklarından kendine d ü
şen payı alıp kendi girişimini kurabilecektir. Ö rneğin W ong’a göre,
Ç in’de başarılı işletmeler üç kuşak boyunca d ö rt aşam ad an geçer: D o
ğuş, merkezi bir nitelik k azanm a, p arçalan m a ve çözülm e, b u n d an
98 Wong (1985).
99 Ham ilton ve Biggart (1988).
2 4 6 üçüncü bölüm
ekonom ik sistem in, hem ülke içinde hem de uluslararası ekonom iyle
ilişkili o larak yapısal bir değişim geçirmesi ile hızlı ve yüksek o ran lı bir
ekonom ik büyüm e içinde olm asının bileşimidir. A ncak m eşruiyetin bel
li bir tarihsel bağlam da ne an lam a geldiğini açıkça o rta y a koym azsak,
bu tanım yanıltıcı olur. Birçok siyasi kuram cı, d em o k ratik devletle bağ
lantılı, etnosentrik bir m eşruiyet kavrayışına hapsetm iştir kendini. A n
cak devletlerin hepsi, m eşruiyetlerini sivil to p lu m d a konsensüs üzerine
inşa etmeye yeltenmemiştir. M eşruiyet ilkesi m evcut haliyle to p lu m adı
na icra edilebileceği gibi (dem okratik devlette olduğu gibi) to p lu m u n
‘tarihsel ihtiyaçları’na tercü m an olm a iddiasında devlet ta ra fın d a n yü
rütülen toplum sal bir proje adına da icra edilebilir (Leninist gelenekte
ki toplum sal ‘ö n cü ’ o larak devlet). Böyle bir toplum sal proje toplum sal
düzende köklü bir değişikliğe gidilmesini öngörü y orsa eğer, örneğin
K om ünist parti devleti gibi, y urttaşların devrimci m eşruiyeti ne ölçüde
içselleştirdiğinden bağımsız o larak , bu m eşruiyeti temel alan devlete
devrimci devlet diyorum ben. Devletin üstlendiği toplum sal proje, to p
lumsal düzenin (belli bir toplum sal yapının değil am a, örneğin tarım
toplum u gibi) kapsam lı değişkenlerine saygılıysa, bu devleti k alk ınm a
cı devlet olarak değerlendiriyorum . D oğu A sya’da bu toplum sal proje
nin tarihsel ifadesi, ulusal kim liklerin, ulusal k ü ltü rü n onaylanm ası; ül
kenin ekonom ik rekabet gücüyle ya da sosyo ekonom ik gelişmelerle bir
güç haline getirilmesi şeklinde gerçekleşti. K alkınm acı devlet için eko
nom ik kalkınm a bir hedef değil, bir araçtır: Milli bir projeyi uygulam a
nın, büyük bir savaşı ya da H o n g K ong ve Singapur örneklerinde (ko
m ünist Çin, bağımsız M alezya) gö rdüğüm üz gibi ekonom ik ve kültürel
ortam la bağların kopm asını izleyen m addi bir yıkım ve siyasi yenilgi
durum unu aşm anın aracı haline geldi. Başka birçok araştırm acıyla bir
likte ben de,114 birkaç yayınım da am pirik kanıtlara day an arak , Asya-
Pasifik ekonom ilerinin yükselişinin kökenlerinde kalkınm acı devletin
milli projesinin yattığını savunm uştum . Bu artık Japonya, Kore ve Sin
gapur bağlam ında genel olarak teslim edilen bir olgudur. Bu örneğe
114 Johnson (1982, 1985, 1987, 1995); Gold (1986); Deyo (1987); Amsdem (1989, 1992); Wade
(1990); Appelbaum ve Henderson (1992); Evans (1995).
ağ kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 251
uyuyor görünse de, Tayvan’ın durum uyla ilgili bazı tartışm alar var.115
Bu analizi H o n g K ong’u kapsayacak şekilde, yerinde tanım larla geniş
letm em de biraz yadırgandı.116
Bu m etnin sınırları içinde, bu tartışm anın am pirik ayrıntılarına
giremeyeceğim. Böyle bir çabaya girersek eğer, Asya’daki girişimlerin,
ağ m üessesesinin enform asyon ekonom isinde başlıca örgütlenm e biçi
m i o larak o rtay a çıkm asıyla ilgili olan bu b ö lüm ü n od ak noktasından
u zak laşarak incelenmesi gerekecektir çünkü. A ncak bu argüm anı aç
m a k ad ın a, D o ğu A sya’da her farklı bağlam da devlet m üdahalesinin
özellikleriyle girişim lerin oluştu rd u ğ u çeşitli ağların birbirine ne kad ar
den k d ü ştü ğ ü n ü gösterm ek m ü m k ü n d ü r ve yararlıdır.
J a p o n y a ’da h ü k ü m et girişimlere üretim hatları, ihracat piyasa
ları, teknoloji ve işin örgütlenm esi ile ilgili tavsiyelerde b ulu n arak ek o
n o m ik kalkınm ayı yönlen d ird i.117 Sunduğu bu rehberliğe, güçlü mali
ve p a ra sal önlem lerin yanı sıra, stratejik araştırm a geliştirme p ro g ra m
ların a seçici bir destek su n a ra k da a rk a çıktı. H ü k ü m etin sanayi poli
tik asın ın özü n de, J a p o n y a ’nın k alk ın m a çizgisine ilişkin “ vizyonları”
periyo d ik o la ra k inceleyen ve bu çizgide izlenmesi istenen yola girm ek
için gerekli sanayi politikası önlem lerini uygulam aya koyan Sanayi ve
D ış T icaret B akanlığı’nın (M TI) faaliyetleri vardı. Özel girişimlerin,
h ü k ü m e t po litik aların ı izlemesini sağlam a m ekanizm ası finansm ana
d a y an ıy o rd u . J a p o n şirketler krediye son derece fazla bağımlıydı. Sa
nayi ve Dış T icaret B akanlığı’yla k o o rd in a sy o n içindeki M aliye B akan-
lığı’nın talim atları d o ğ ru ltu su n d a , J a p o n y a M erk ez Bankası ta ra fın
d a n h er b ü y ü k girişim ağının b a n k a la rın a kredi aktarılıyordu. H a ttâ
Sanayi ve Dış T icaret Bakanlığı, stratejik p lan lam a so ru m luluğ u nu ü st
lenirken, J a p o n h ü k ü m e tin in gerçek iktidarı ise hep M aliye B akanlı
ğ ı n ı n elindeydi. Ayrıca borç verilen fo n ların b ü y ü k bölü m ü , Posta ve
T elek o m ü n ik asy o n B akanlığı’nın denetim inde b üy ü k bir m ali k ayn ak
o la n p o sta ta s a rru fla rın d a n geliyordu. Sanayi ve T icaret Bakanlığı, re
118 Jones ve Sakong (1980); Lim (1982); Jacobs (1985); Amsdem (1989); Evans (1995).
254 üçüncü bölüm
122 Chen (1979); Lin vd. (1980); Wong (1988); Castells vd. (1990).
2 5 6 üçüncü bölüm
Bar ile B orrus, sanayi fab rik a la rın d a üretim tesislerine yerleşti
rilen, küçük elektrikli jeneratörlerin m erkezden bağım sızlaştırılm ası
nın etkileriyle tarihsel bir paralellik de k u ra ra k devam edip şu sonuca
varırlar: “ Bu m erkezden bağım sız bilgisayarlar an cak b u g ü n birbirine
bağlanm aya başladı; böylece yeniden örgütlenm e m ü m k ü n o lu p des
teklenebilecek. B unun etkili bir biçim de tam am lan m asıy la birlikte, ve
rimlilikte de buna denk düşen artışlar o lacak tır.” 147
A ncak b ü tü n bu unsurlar, yeni kalkınm acı p a ra d ig m a n ın bile
şenleri olsalar da, onları bir araya getirecek kültürel tu tk a ld a n y o k su n
durlar. Ç ü n k ü M a x W eber’in de dediği gibi:
W eber ekliyor:
nin ağ biçim inde olm asının kendi içinde kültürel b o y u tları olm alı. A k
si tak dird e, e k o n o m ik faaliyetler to p lu m sal/k ü ltü rel bir yalıtılm ışlık
içinde gerçekleşiyor olacaktır, ki bu da bazı u ltra-rasy o n alist e k o n o
m istler tarafın d a n ileri sürülebilecek an cak tarihsel k ay ıtların ta m a
men yalanladığı bir açıklam adır. O halde bu “ağ müessesesinin ahlakî
temelleri”, “enformasyonelizmin ruhu " nedir?
Bu, k ü ltü rü n geleneksel o larak ifade ettiği, değerler sistem i a n
lam ında yeni bir k ü ltü r değildir kuşkusuz; ağ içindeki öznelerin ç o k lu
ğu, ağların çeşitliliği böyle birleştirici bir “ ağ k ü ltü rü ” nü dışlar çü n k ü .
Bir k u ru m lar b ü tü n ü de değil, ağ m üessesesinin farklı k u ru m sal o r
tam larda, bu tü r o rta m la r tarafın d a n geniş bir yelpazede yer alan b a ş
ka başka biçim lerde şekillendirildiğini söyleyebileceğimiz k a d a r farklı
bir gelişme gösterdiğini g ö rd ü k çünkü. A ncak yine de ağ m üessesesi
nin m uhtelif işleyiş biçim lerinde o rta k bir kültürel k u ra lla r b ü tü n ü
var. Zihinleri aşan, ağ içinde yer alan çeşitli katılım cıların stratejilerini
dayandırdığı, ağın üyeleri değiştikçe değişen, ağdaki birim lerin k ü ltü
rel ve örgütlenm e düzeyindeki dönüşüm lerini izleyen, birçok k ü ltü r
den, birçok değerden, birçok stratejiden oluşuyor. Bir kültür, evet, am a
bir haklar ve yüküm lülükler bildirisinden çok, geçici olanın k ü ltü rü ,
tek tek stratejik k ararların kültürü, birbirine yam anm ış bir deneyim ler
ve çıkarlar bütünü. Sanal alem deki bilgisayarların gerçekliği yeniden
düzenleyerek yarattığı görsel deneyimler gibi, çok yüzlü , sanal bir kül
tür. Bir fantazi değil, som u t bir güç, çü n k ü ağm hayatının her an ın d a
güçlü ekonom ik kararları destekliyor, güçlendiriyor. A m a çok da uzun
değil öm rü: Geçmiş başarıların ve başarısızlıkların ham m addesi o larak
bilgisayarın hafızasına giriyor. Ağ müessesesi kendi sanal k ü ltü rü için
de yaşamayı öğreniyor. Ağdaki k onum u belli bir zam an ya da m ek ân
daki bir kültürel kurallar bü tün ü olarak belirginleştirme yönündie her
girişim, ağı eskimeye m ahkum eder; çünkü enform asyonelizm in gerek
tirdiği değişken geometriye göre çok katı kaçar böyle bir girişim. “ E n
formasyonelizmin ru h u ” , sinyalleri işleyen opto-elektronik devrelerin
hızına erişmiş bir “yaratıcı yıkım ” kültürüdür. Schumpeter, sanal
alemde W eber’le karşılaşır.
ağ kurumu: enformasyonel ekonominin kültürü, kurumlan ve örgütlenmeleri 271
gH
Çalışmanın ve ••
■-4
oplum sal yap ın ın tem elinde, çalışm a süreci vardır. Enform asyonel
T p ara d ig m a ve küreselleşm e sürecinin etkisi, emeğin ve üretim iliş
kilerinin yeni yeni o rta y a çıkan ağ müesseseleri içindeki, bu müessese
ler etrafın d ak i tekn o lo jik ve yönetsel d ö n ü şü m üzerinden, b ü tü n bir
to p lu m a yansır. Bu b ö lü m d e, bu d ö n ü şü m ü eldeki k anıtlara d ayan arak
inceleyecek, geçen yıllarda çalışm a ve istihdam koşullarındaki değişik
liklerde gözlenen çelişkili eğilimleri an lam lan d ırm ay a çalışacağım. Ö n
celikle başlıca k ap italist ülkelerdeki istihdam yapısının 1920 ile 2 005
yılları ara sın d a k i gelişimini inceleyip, sanayileşm e sonrasına ilişkin ku
ra m la rın gerisindeki, istih dam yapısının seküler dönüşüm üyle ilgili kla
sik so ru y u y an ıtlam ay a çalışacağım . A rd ın d an , O E C D sınırlarının öte
sine geçebilelim diye, küresel bir işgücünün o rtay a çıkışıyla ilgili arg ü
m an ları değerlendireceğim . Sonra d a yeni enform asyon teknolojileri
nin çalışm a sürecine, istih d am düzeyine etkilerini incelemeye, giderek
1 Bu bölüme M artin Carnoy ve Harley Shaiken’ın önemli katkılarda bulunduğunu belirtmek is
tiyorum. Uluslararası Çalışma ö rg ü tü ’ne bağlı Uluslararası Çalışma Araştırmaları Kurumu’nun
verilerine, malzemesine de dayandım. Bunun için Padmanabha Gopinath ve Gerry Rodgers a
özellikle m innettarım.
2 7 6 dördüncü bölüm
3 G-7 ülkelerinde istihdam yapısının gelişimine ilişkin analiz, eskiden Berkeley’de benim araştır
ma asistanım olan Dr Yuko Aoyama’nın ciddi desteğiyle gerçekleştirildi; Aoyama’nın özellikle
de bu analizin dayandığı uluslararası, karşılaştırmalı veri tabanının hazırlanmasına büyük yar
dımı oldu.
2 7 8 dördüncü bölüm
sinin bir özelliği olduğunu söylemek anlam ına geliyor. Dolayısıyla 20.
yüzyılın son dönem lerindeki ekonomiler; İkinci Dünya Savaşı öncesi
ekonom ilerden açıkça farklı olsa da, bu iki tü r ekonomiyi birbirinden
ay ıran özelliğin kökleri, verimlilik artışlarının kaynağında değildir. Sa
nayi ekonom isiyle sanayileşme sonrası ekonom i arasında değil, bilgiye
dayalı sınaî, tarım sal üretim in ve hizm etlerin iki ayrı biçimi arasında
ayrım a gitm ek gerekir. Bu kitabın giriş bölüm lerinde de tartıştığım üze
re, 20. yüzyılın ilk ve ikinci yarısındaki ekonom ik yapılar arasında ta
rihsel b ak ım d an en ayırt edici n o k ta, enform asyon teknolojisi devrimi
ve bu devrim in b ü tü n toplum sal ve ekonom ik faaliyet alanlarına yayıl
m ası, küresel ekonom inin oluşum u için gerekli altyapının sağlanm ası
n a k a tk ıd a bulunm asıdır. Bu yüzden de analitik vurguyu, sanayileşme
so n rasın d an (form üle edildiği a n d a dahi bir yanıtı olm ayan toplum sal
bir tah m in sorunu) enform asyonelizm e kaydırm ak istiyorum . Bu bakış
açısına göre, toplum lar, belli bir toplum sal yapı m odeline o tu rd u kları
için değil, üretim sistemlerini bilgiye dayalı verimliliği enform asyon
teknolojilerinin gelişmesi ve yayılm ası yoluyla, bu teknolojilerden ya
ra rla n m a n ın ön gereklerini (öncelikle insan kaynakları ve iletişim alt
yapısı) yerine getirerek bu teknolojilerden yararlanm ayı en üst düzeye
çık a rm a ilkeleri etrafın d a örgütlendikleri için enform asyoneldir.
Sanayileşm e sonrası k u ram ın ın , bir to p lu m u sanayileşmecilik
so n rası to p lu m o la ra k değerlendirm ekte başv urdu ğ u ikinci ölçüt, hiz
m et faaliyetlerinin değişimi ve im alatın çözülm esiyle ilgilidir. İleri e k o
n o m ilerd e istih d am ın b ü y ü k b ö lü m ü n ü n hizm et sektörüne yayılmış o l
d u ğ u , hizm et s e k tö rü n ü n gayri safi milli hasılaya en büyük katkıyı
yaptığı açıktır. A n cak bu, im alat sektörlerinin yok olduğu, im alat fa
aliyetinin yapısının ve d in am ik lerin in bir hizm et ekonom isinin sağlı
ğıyla ilgisiz o ld u ğ u an la m ın a gelmez. Başka araştırm acıların yanı sıra,
C o h en ile Z y s m a n 5 d a , birçok hizm etin im alatla d o ğ ru d an ilişkilerine
d ay an d ığ ın ı, im alat faaliyetinin (im alat se k tö rü n d e istihd am d an farklı
o la ra k ) e k o n o m in in verimliliği ve re k a b e t gücü açısından kritik ö n e m
6 Wieczorek (1995).
7 Castells (1976a); Stanback (1979); Gershuny ve Miles (1983); De Brandt (1985); Cohen ve
Zysman (1987); Daniels (1993).
çalışmanın ve istihdamın dönüşüm ü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 281
leriyle tanım lam ak, enform asyonel ekonom inin gelişimiyle birlikte a n
lam ını da yitirmiştir. İleri ekonom ilerin özelliği olan bilgisayar yazılı
mı, video üretim i, m ikro-elektronik tasarım ı, biyo-teknolojiye dayalı
tarım ve başka birçok kritik süreç, bilgi içeriklerini ürünün som ut v ar
lığıyla öyle ayrılam az derecede birleştirdiler ki, “ m allar” ve “ hizm et
le r” arasın d ak i sınırları seçmek im kânsızlaştı. Yeni ekonom iyi ve to p
lum sal yapıyı an la m a k için, farklı “ hizm et” türleri arasındaki ayrım
ları çizmem iz, araların d ak i açık ayrım ları gösterm em iz gerekiyor. E n
form asyonel ekonom iyi k av ram a çabasında, her hizm et kategorisi, sa
nayi ekonom isinin d a h a önceki tipinde im alat ile hizm etler arasındaki
eski sınır çizgisi k a d a r önem li bir ayrım haline gelir. Ekonom iler daha
k a rm a şık bir hal aldıkça, ek o n o m ik faaliyetleri sınıflandırm akta k u l
landığım ız k av ram ları çeşitlendirm eli, Colin C la rk ’ın birincil, ikincil,
üçüncül sektörler arasın d ak i ayrım a dayandırdığı eski paradigm ayı t a
m am en terk etmeliyiz. Böyle bir ayrım , toplum larım ızı k av ram ak ta
epistem olojik bir engel haline gelmiştir.
O rijinal sanayileşm e sonrası k u ram ın ın üçüncü temel öngörüsü,
yönetsel, profesyonel ve tek n ik k o n u m la r gibi bilgi zenginliğini gerek
tiren m esleklerin, yeni m eslekî yapının çekirdeği o larak bir yayılm a
içinde o ld u ğ u n u söyler. Bu ö n g ö rü de do ğ ru lan m ay ı gerektiriyor. Bazı
analistler, b u eğilim in yeni mesleki yapının tek özelliği olm adığını sa
vunm uştur. Bu eğilime paralel o la ra k d a h a alçak m evkilerde yer alan,
vasıfsız, hizm et m eslekleri de artış eğilimi gösterir. Bu düşük vasıflı
m eslekler, b ü y ü m e hızlarının yavaşlığına karşın, sayıları bakım ın d an
sanayileşm e sonrası to p lu m sal y ap ın ın ciddi bir kısm ını temsil eder. Bir
b a şk a deyişle ileri, en fo rm asy o n el to p lu m la r da, tav an ile tab an ın o r
ta kesim aleyhine pay ların ı artırdığı d a h a k u tup laşm ış bir toplum sal
yapıyla tanım lanabilirler.8 Ayrıca literatü rd e, bilgi, bilim ve uzm anlı
ğın, yönetsel/profesyonel m esleklerin b irç o ğ u n u n kilit bileşeni o ld u ğ u
n a yaygın bir biçim de karşı çıkıldığı görülür. Geleceğimizi, eğitimli,
8 K uttner (1983); Rumberger ve Levin (1984); Bluestone ve Harrison (1988); Sayer ve Walker
(1992); Leal (1993).
282 dördüncü bölüm
9 Singelmann (1978).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ag işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 283
rımlar, genel hatlarla çizilmiş o lsalar da, başka b aşk a ülkelerde istih
dam yapısının gelişimi üzerine, en a zın d an genel istatistik! d eğ erlen d ir
m elerden d ah a derin bir analitik yaklaşım la, farklılıkları g ö rerek d ü
şünm em izi sağlarlar. H izm etler/m allar ikiliği ile istih d am ın bilgi-işlem
ve m alların işlenmesi faaliyetleri arasın d a bir ayrım y a p ılara k sınıflan
dırılm ası arasın d a da bir ayrım yap m ay a çalıştım ; zira bu ay rım ların
her biri, toplum sal yapının analizinde farklı bir yaklaşım a aittir. B unu
gerçekleştirebilm ek için hizm et verm e istihdam ı/m al üretim istihdam ı
ile bilgi-işlem istihdam ı/m al işleme istihdam ına ilişkin de iki tem el e n
deks çıkardım ve endeksleri ele alm an ülkelere ve dönem lere göre d e
ğerlendirdim . Son o larak , farklı ülkelerdeki m esleklere ilişkin sınıflan
dırm aları, A m erikan ve J a p o n istatistiklerinde kullanılan sınıflandır
m alar çevresinde k u ra ra k , m esleklere ilişkin basit bir tipoloji çıkardım .
Aslında meslekî k o n u m larla etkinlik tiplerini birbirine k arıştıran bu
tü r meslekî sınıflandırm alara dair tan ım larla ilgili ciddi kaygılarım o l
sa da, son derece yaygın o lan sta n d a rt istatistikleri k u llan m ak , bize
mesleki yapıların gelişimini k ab aca kıyaslayarak izleme fırsatı sunar.
Bu çalışm anın am acı, enform asyonel to p lu m ların , o rta k n o k ta la rın a
ve farklılıklarına ilişkin temel bir gösterge olan istihdam yapılarının
gelişimindeki farklılıkları kıyaslam acı bir çerçevede değerlendirerek bu
toplum ların sosyolojik bir analizini gerçekleştirm ektir.
rası istihdam yapısı o rta y a çıkm ıştır; a n ca k çeşitli ülkelerde o rta y a çı
kan y ap ılarda çok b ü y ü k bir çeşitlilik gözlenir; verim liliğin fazlalığı,
toplum sal istikrar ve uluslararası rekabetçilik de d o ğ ru d a n hizm etle il
gili ya da bilgi-işlem işlerinin yüksek bir o ra n d a olm asıyla ilgili g ö rü n
m em ektedir. Tam tersine, G -7 g ru b u n d a son d ö n em d e e k o n o m ik iler
leme ve toplum sal istikrarın başını çekm iş ülkeler, im alat, üretim e d ö
nük hizmetler, to plum sal hizm etler ve dağıtım hizm etleri arasın d a
Anglo-Sakson to p lu m ların a kıyasla d a h a etkili bir bağlantı sistemi ge
liştirmişlerdir; Fransa ve İtalya ise iki yol a rasın d a bir tercih y ap m a
noktasındadır. Bu to p lu m ların hepsinde, enform asyonelleşm e, e n fo r
m asyonun işlenm esinden d a h a belirleyici olm uş görünm ektedir.
Dolayısıyla, ülkeler sınaî d ö n ü şü m ü n ü yavaş yavaş su n m a k ye
rine, im alat sek tö rü n d ek i işleri kısa süre içinde kitlesel ç a p ta o rta d a n
kaldırırken, kendi kültürel, toplum sal ve siyasî ko şu llarına d a y an an
belli politikalar ve stratejileri izlemişlerdir. Ulusal ek o n o m in in ve işgü
cünün d ö n ü şü m ü n ü gerçekleştirm ek üzere yapılan tercihlerin, e n fo r
masyonel to p lu m u n yeni sınıf sistemi için gerekli tem elleri su n an m es
lekî yapının gelişimi açısından köklü sonuçları olm uştur.
11 Diğer OECD ülkeleriyle ilgili istihdam tahminleri için bakınız, OECD (1994a: 71-100).
12 Carey ve Franklin’e bakınız (1991); Kutscher (1991); Silvestri ve Lukasiewicz (1991); Braddock
(1992); Çalışma İstatistikleri Bürosu (1994).
302 dördüncü bölüm
yonu aşkın yeni istihdam imkânı yaratacağı tahm in ediliyor. Bu, önce
ki 13 yıllık dönemde, 1979-92 arasında gözlenenden biraz daha yük
sek, toplam % 2 2 ’lik bir artışa denk düşüyor. Tahminlerde en açık
olan unsurlar, tarım ve im alat sektörlerinde istihdamın gerilemesi yö
nündeki eğilimin 1990-2005 döneminde de sırasıyla % 0.4 ve %
0 .2 ’lik bir yıllık ortalam a hızda sürmesi. Ancak imalat çıktısının, eko
nominin tam am ının yarattığı üretimden daha yüksek bir oranda, yıl
lık ortalam a % 2 ,3 ’lük bir hızla büyümesi bekleniyor. Dolayısıyla ima
lat ve hizmetlerdeki üretimle, istihdamın büyüme oranları arasındaki
farklılık, bilgi-işlem faaliyetlerinde yeni teknolojilerin kullanılmaya
başlamasına karşın emeğin verimliliğinde imalat lehine bir açığa işaret
ediyor. İmalatın verimliliğin, ortalam a verimlilikten yüksek olması,
ekonominin diğer sektörlerinde iş imkânları yaratacak olan istikrarlı
bir ekonom ik büyümenin anahtarı olmayı sürdürüyor.
Tarımda istihdamın, toplam istihdamın % 2 ,5 ’u seviyesine ge
rileyecek olmasına karşın, tarımla ilgili mesleklerde artış beklenmesi
de ilginç bir gözlem: Bunun sebebi çiftçi sayısının 231 bine gerilerken,
bahçıvan ve bekçiler için 311 bin yeni iş imkânının yaratılması beklen
tisi: Kente odaklı tarımsal hizmet işlerinin çiftlik işlerini aşması, enfor
masyonel toplum ların tarım sonrası toplum lar olma niteliklerinde ne
denli ileri gittiklerine işaret ediyor.
Yaratılması beklenen 26,4 milyon yeni işin yalnızca 1 milyonu
nun mal üreten sektörlerde ortaya çıkacağı tahm in edilse de, imalat
sektöründe istihdam oranındaki gerilemenin yavaşlaması, imalatta
akıllı üretim, el sanatları, onarım gibi bazı mesleki kategorilerin geniş
lemesi umuluyor. Ancak ABD’de yeni iş imkânlarının, daha çok “hiz
met faaliyetleri ”nde yaratılması bekleniyor. Bu büyümenin yarısının
temelde sağlık hizmetleri ve işletme hizmetleri olarak iki ana başlık al
tında toplanan “ hizmetler ayrımı”ndan kaynaklanması bekleniyor.
1975-90 döneminde en hızlı büyüyen sektör olan işletme hizmetleri
sektörünün, 2005 ’e dek yıllık ortalam a % 2,5 gibi düşük bir büyüme
hızıyla da olsa başı çekeceği tahmin ediliyor. Ancak, işletme hizmetle
rinin hepsinin bilgi yoğun işler olmadığını da akılda tutmak gerek: Bu
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 303
ların yaklaşık üçte birinin lise eğitiminden daha düşük düzeyde bir eği
tim almış olmaları, çoğunun da bütün işçilerin ortalam asına kıyasla
yarı zamanlı çalışıyor olmasıdır.”15 Mesleki yapıda beklenen değişik
liklere ilişkin senteze dayalı bir görüş sunm ak amacıyla, Silvestri’nin
1992 (fiili veriler) ve 2 0 0 5 ’te (tahmini veriler) istihdamın mesleklere,
eğitime ve gelire göre dağılımına ilişkin bir başka çalışmasında yer
alan ayrıntılı verilere dayanarak, sadeleştirilmiş bir toplumsal tabaka
modeli geliştirdim.16 Toplumsal tabakalanm anm en doğrudan göster
gelerinden biri olarak gördüğüm haftalık gelir ortalam asından hare
ketle, dört toplumsal grup çıkardım: Üst sınıf (yöneticiler ve profesyo
neller), orta sınıf (teknisyenler ve el işçileri), alt orta sınıf (satış ve bü
ro işleriyle uğraşanlar, operatörler); alt sınıf (hizmet sektörü çalışanla
rı ve tarım işçileri). Silvestri’nin verilerini bu kategoriler içinde yeniden
hesaplayarak, üst sınıfın istihdamdaki payının 1992’de % 2 3 ,7 ’den,
2 0 0 5 ’te % 25 ,3 ’e çıktığını (+ % 1,6); orta sınıfta % 14,7’den % 14,3’e
küçük bir gerileme yaşandığını (-0,3); alt orta sınıfın % 4 2 ,7 ’den %
4 0 ’a gerilediğini (-2,7); alt sınıfın büyüyerek % 18,9’dan % 2 0 ’ye
ulaştığını (+1,1) gördüm. İki olgu var ki yorum gerektiriyor: Toplum
sal tabakalanm ada görece bir düzey yükselmesinin yaşandığını, aynı
zam anda da meslekî kutuplaşm a yönünde ılımlı bir eğilim olduğunu
gözlüyoruz. Bunun sebebi toplumsal merdivenin tabanında da tava
nında da eşzamanlı bir artışın yaşanmasıdır; ancak tavanda yaşanan
büyüme daha geniş ölçeklidir.
Şimdi Japonya’daki istihdam ve meslek yapısına ilişkin tahm in
leri incelemeye geçelim. Elimizde Çalışma Bakanlığı’na ait iki tahmin
bulunuyor. 1991’de yayımlanmış olan (1980-85 verilerine dayanarak),
1990, 1995 ve 2000 yılı için tahminlerde bulunuyor. 1987’de yayım
lanmış olansa, 1990, 1995, 2000 ve 2005 yılı için tahminlerde bulu
nuyor. Her iki çalışma da istihdam yapısına ilişkin tahminleri, sektör
ler ve mesleki yapıya göre düzenlemiş. Ben 1987’de yayımlanmış ra
poru temel almak istedim; ikisi de aynı ölçüde güvenilir olsalar da, bu
«
ŞEKİL 4.1
ABD’de Yurtdışı Doğumlu Olanların Nüfusa Oranı, 1900-1994
15
12 i
9 -
0>
"O
N
:3
6 -
3 1
0
1900 1920 1940 1960 1980 1990 1994
Kaynak: ABD Nüfus Sayımı Bürosu
28 Johnsron (1991).
29 ILO (1994).
318 dördüncü bölüm
ŞEKİL 4.2
Belirtilen OECD Ülkelerinde Vatandaşlarla
Yabancı Uyrukluların Doğurganlık Oranlan
A vusturya (1986)
K an ad a (1986) Yabancı
u y ru k lu lar
F ran sa (1985)
Federal A lm an
C u m h u riy eti (1985) Yer değiştirm e
oranı
L üksem b u rg (1986)
H o lla n d a (1986)
İsveç (1986)
İsviçre (1986)
0 1 2
T oplam D oğurganlık O ran ı
Kaynak: SOPEMI/OECD, Stalker değerlendirip işlemiştir (1994).
33 Wood (1994).
34 Kwok ve So (1995).
35 Krugman (1994a); Krugman ve Lawrence (1994}.
36 örneğin Cohen’e bakınız (1994); Mishel ve Bemsrein (1994).
37 Bailey vd. (1993); UNCTAD (1993); Campbell (1994).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 321
neklerinden biri de, ABD’de benzer işler için ödenen m aaşın % 2 0 ’sini
alan son derece vasıflı H in t m ühendisler ve bilgisayar uzm anlarının
emeğini kullanarak, tüm dünyada birçok şirkete sözleşmeli olarak ya
zılım üreten başlıca merkezler haline gelen Bombay ve Bangalo-
re’dur .40 Singapur, H ong Kong ve Taipei’de de benzer eğilimler gözle
niyor .41 Özetle, ekonom ik küreselleşme süreci ne kadar derinleşirse,
üretim ve yönetim ağlarının iç içe geçmişliği de sınırları o kadar aşıyor;
farklı ülkelerde ücretler ve sosyal güvence bakım ından farklı olan, am a
vasıf ve teknoloji bakım ından aradaki farkın giderek kapandığı çalış
ma koşulları arasındaki bağlantı da o ölçüde yakınlaşıyor.
Dolayısıyla ileri kapitalist ülkelerdeki şirketlerin önüne, vasıflı
ve vasıfsız emeğe yönelik stratejilerle ilgili bir fırsatlar ve seçenekler yel
pazesi açılıyor:
• Vazgeçilmez önemdeki vasıflı işgücünü kuzeyde tutup maliyeti
düşük olan bölgelerden girdi ithal ederek şirketin çapını küçültebilirler,
• Ellerindeki işlerin bir kısmını, ulus üstü kuruluşlarına ve üre
timleri ağ müessesesi sistemine dahil edilebilecek destek ağlarına söz
leşmeyle devredebilirler,
• Geçici işgücü, yarı zamanlı işçiler kullanabilirler ya da merkez
ülkede tedarikçi olarak gayrı resmi şirketlerden yararlanabilirler,
• Standart işgücü piyasasındaki fiyatları alternatif formüller
karşısında çok yüksek olan işleri ya da işlevleri otomatikleştirebilir,
yerlerini değiştirebilirler,
• Çekirdek kadroları da dahil kendi çalışanlarından, işlerinde
devam etmelerinin koşulu olarak, daha sıkı ve ödeme koşullarına razı
olm alarını isteyip işgücü için daha yararlı olacak koşullar altında yer
leştirilmiş toplumsal sözleşmeleri tersine çevirebilirler.
Gerçek hayatta, bu olasılıklar yelpazesindeki her şıkkın, şirket
lere, ülkelere, dönemlere göre değişik biçimlerde fiilen uygulandığını
görürüz. Dolayısıyla küresel rekabet OECD ülkelerinde işgücünün bü
yük bölüm ünü doğrudan etkilemese de, dolaylı etkileri, hemen her
40 Balaji (1994).
41 Tan ve Kapur (1986); Fouquin vd. (1992); Kwok ve So (1995).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 323
45 1995’e dek enformasyon teknolojisinin iş yerinde yayılmasının, belgelenmiş bir görünümü için
Business Week’e bakınız (1994a, 1995a).
46 İlgili yayınlar için bakınız Child (1986); ayrıca Burawoy (1979); Noble (1984); Buitelaar
(1988); Appelbaum ve Schettkat (1990).
47 Shaiken (1985); Castano (1994a).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ag işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 325
48 Hirschhom (1984).
49 Touraine (1955); Friedmann (1956); Friedmann ve Naville (1961); Mallet (1963); Pfeffer
(1998); Coriat (1990).
50 Braverman (1973).
326 dördüncü bölüm
51 Hirschhorn (1984); Japon Çalışma Enstitüsü (1985); Shaiken (1985, 1993); Kelley (1986,
1990); Zuboff (1988); Osterman (1999). İlgili yayınlara ilişkin bir tanışma için bakınız Adler
(1992); karşılaştırmalı bir yaklaşım için bakınız Ozaki vd. (1992).
52 Quinn (1988); Bushnell (1994).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 327
sine, doğrudan çalışm anın rolü büyüdü, çünkü enform asyon tek n o lo
jileri, ü rü n ü n tüketiciye ulaşm ası öncesindeki süreçlerde d o ğ ru d an ç a
lışan işçiyi (çiplerin denenm esi sürecinde de çalışıyor olabilir, sigorta
poliçelerinin hazırlanm ası sürecinde de) d ah a fazla yetki sahibi kıldı.
Bütünleşm iş otom asyon sayesinde o rta d a n kalkm a eğilimi gösteren iş
ler, icra edilm eleri m akineler tarafın d an şifrelenip p ro g ram lan ab ilir
olan ru tin , te k rarla n a n işlerdir. Taylorcu üretim bandıysa tarihsel bir
kalıntı haline gelm iştir (sanayileşm ekte olan d ü n y ad a, m ilyonlarca iş
çi için hâlâ acı bir gerçeklik olsa da). E nform asyon teknolojilerinin
tam o larak şunu yapıyor olm ası şaşırtıcı sayılm am alı: P ro g ram lan ab i
lir bir sıra içinde şifrelenebilir işlerin yerini değiştirm ek ve an cak insan
beyninin hakim olabileceği bir düzeyde, gerçek zam an d a analiz, k a ra r
o lu ştu rm a ve yeniden p ro g ram lam a vasıflarını gerektiren işlerin sayı
sını çoğaltm ak. E nform asyon teknolojisinin sıradışı ilerlem e hızı ve b i
rim bilgi başına m aliyeti sürekli azaltm ası d ik k ate alınırsa eğer, diğer
b ü tü n faaliyetlerin potansiyel o larak o to m asy o n a açık olduğu, d o lay ı
sıyla bu işlere h a rc an a n em eğin de gözden çıkarılabilir olduğu görülür.
(A ncak bu tü r işlerde çalışan işçiler, to p lu m sal örgütlenm elerine ve si
yasi kapasitelerine bağlı o la ra k gözden çıkarılabilir değillerdir.)
E nform asyonel çalışm a süreci, enform asyonel üretim sürecinin
nitelikleriyle belirlenir. D ah a önceki bölüm lerde enform asyonel, k ü re
sel ekonom i, örgütlen m e biçim i itibarıyla ağ m üessesesi h ak k ın d a su
nulan analizleri akılda tu ta ra k bu süreci şöyle özetleyebiliriz:
1. K atm a değer, ağırlıklı o larak hem süreçlerin hem de ü rü n le
rin yeniliğiyle üretilir. Yeni çip tasarım ları, yeni yazılım lar elektronik
sanayiinin kaderi üzerinde büyük bir belirleyiciliğe sahiptir. Finans şir
ketlerinin ve m üşterilerinin refahı ya da çö k ü şü n ü n k ö k en in d e, yeni fi
nans ü rü nlerinin icadı (örneğin 1 9 8 0 ’lerin so n u n d a b o rsa lard a türev
piyasalarının yaratılm ası) vardır.
2. Yenilik, iki koşula bağlıdır: A raştırm a potansiyeli ve tan ım la
nabilir olm a. Bir başka deyişle yeni bilgi keşfedilm eli, sonra da belli bir
örgütsel/kurum sal bağlam da belli am açlarla uygulanm alıdır. 1 9 9 0 ’lar
da m ikroelektronikte ısm arlam a tasarım kilit önem deydi; m ak ro eko-
3 2 8 dördüncü bölüm
53 Başkalarının yanı sıra bakınız Hartmann (1987); Wall vd. (1987); Buitelaar (1988); Hyman ve
Streeck (1988); ILO (1988); Camoy (1989); Mowery ve Henderson (1989); Wood (1989); De
an vd. (1992); Rees (1992); Tuomi (1999).
54 Shaiken (kişisel iletişim, 1994, 1995); ayrıca bakınız Shaiken (1995).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 331
de de, yeni teknolojik araçlara dayalı o larak yüksek perform ansı yara
tan kritik etkenlerin de altını çizer. Bu etkenlerin ilki, üretim e ve ü rü n
lere ilişkin bilgileri, gerektiğinde karm aşık bir süreci değiştirm ekte kri
tik bir önem taşıyan, deneyimli bir işgücüdür. Yeni çalışm a sistem inin
kalbinde, bu vasıfları geliştirm eye yönelik, fabrika dışında ve iş başın
da verilen özel eğitim kursları vardır. Satürn çalışanları yıllık çalışm a
sürelerinin % 5 ’ini çoğu fabrikanın yanındaki ek binada bulunan iş ge
liştirm e m erkezlerinde düzenlenen eğitim sem inerlerinde geçiriyordu.
Y üksek perfo rm an sa ulaşm ada ikinci kritik etken, başka fab ri
kalara kıyasla işçilerin özerkliğinin artm ış olm ası; işçilerin, üretim sü
recinde gerçek zam anlı o larak işbirliğine gitm esinin, kalite değerlen
dirm esi yapm asının ve geri bildirim de b u lunm asının m ü m k ü n kılınm ış
olm asıdır. H e r iki fabrika da üretim i ekipler düzeyinde örgütlem iştir,
yatay bir m eslekî sınıflandırm a sistem leri vardır. Satürn, üretim h attı
denetçisi k o n u m u n u kaldırm ıştır; C hrysler de aynı d o ğ ru ltu d a ilerle
m ektedir. İşçiler çalışırken, hatırı sayılır bir özgürlüğe sah ip tir ve g ö
revlerinin icrası sırasında form el etkileşim i a rtırm ay a teşvik edilirler.
İşçilerin, tek n o lo jik b a k ım d an yenilenm iş o lan üretim sürecine
katılım ı, her iki fab rik ad a da iki k o şulun yerine getirilm iş olm asına
bağlıdır: İş güvenliği ve sen d ik aların işin yeniden örgütlenm esi sü recin
deki görüşm elere, u y g u lam alara katılm ış olm ası. C h ry sler’in D etro -
it’teki yeni fabrikasın ın açılm ası öncesinde, yönetsel esnekliği ve çalı
şanların katkısını vurgulayan bir “ m o d ern işleyiş an laşm ası” im zalan
mıştır. E lbette ki, bu to p lu m sal çatışm alard an azade ideal bir dünya
değildir. Shaiken, gerilim lerin v aro ld u ğ u n u , işçilerle yöneticiler a ra sın
da olduğu kadar, Birleşik O to İşçileri Sendikası liderliğiyle yerel sendi
ka (Satürn örneğinde, yerel sen d ik an ın fab rik a sendikası gibi d a v ra n
m a eğilim inde olduğu g ö rü lü r) ara sın d a da potansiyel anlaşm azlık
k ay n ak ları b u lu n d u ğ u n u gözlem lem iştir. A ncak enform asyonel çalış
m a sürecinin doğası, işbirliğine gidilm esi, ekip çalışm ası yapılm ası, iş
çilerin özerklik ve so ru m lu lu k sahibi olm ası çağrısında da b u lu n u r;
b u n lar olm aksızın yeni tek n o lo jilerin sahip o ld u ğ u tam potansiyelin
tam anlam ıyla kullanılm ası m ü m k ü n olm ayacaktır. E nform asyonel
332 dördüncü bölüm
sonucu, m ekanik, rutin büro işlerinin büyük bölüm ünün elenmesi ol
du. Diğer yandan daha üst düzey operasyonlar, bilgisayarda dosyala
rına kaydettikleri bilgilere dayanarak k arar üreten vasıflı büro işçileri
nin ve profesyonellerin ellerinde toplanm ıştı. Dolayısıyla sürecin ta b a
nında, rutinleşm e giderek güçlenirken, orta düzeyde birkaç iş bilgiye
dayalı, genelde karar alm a sürecinde daha özerkleşmiş büro işçilerin
den oluşan bir ekibin işlediği, değerlendirdiği ve icra ettiği bir karar
oluşturm a süreciyle bütünleştiriliyordu. Bu, işleri yeniden bütünleştir
me sürecinin daha ileri bir aşam asında, o rta düzeydeki yöneticilerin de
denetimi ortadan kalkıyor, kontroller ve güvenlik prosedürleri bilgisa
yarda standartlaştırm ıyordu. Bu noktada, önemli meseleleri değerlen
dirip kararlar oluşturan profesyonellerle günlük işleyiş hakkında bilgi
sayarlarındaki dosyalara ve ağa bağlanm a becerilerine dayalı olarak
kararlar oluşturan büro çalışanları arasındaki bağ daha bir önem k a
zanıyordu. Dolayısıyla büro otom asyonunun üçüncü aşaması, görevi
akılcılaştırm aktan ziyade (yığın işleyen otom asyonda olduğu gibi), sü
reci akılcılaştırır; çünkü teknoloji birçok farklı kaynaktan akan bilgi
lerin bütünleştirilmesini, işlendikten sonra da icra sürecinin farklı,
merkezden bağımsız birimlerine yeniden dağıtımını sağlar. Bu yüzden,
yeni sistem farklı işleri (daktilo etmek, hesaplam ak gibi) otom atikleş
tirm ekten çok, bütün süreci (örneğin, yeni girişim sigortası işleme, bü
tün m asrafı ödeme taahhüdünde bulunur) akılcılaştırır ve sonra da
üretim bantlarındaki ya da birbirinden ayrı piyasalardaki çeşitli prose
dürleri birleştirir. Bunun ardından işçiler, örgütsel anlam da dağıtılmış
olm ak yerine, işlevsel olarak yeniden bütünleştirilmiş olurlar.
H irschhorn Am erikan bankalarına ilişkin analizlerinde, Casta-
no da Ispanya’da bankacılığa ilişkin analizlerinde benzer eğilimler
gözlediklerini belirtirler.61 Rutin işlemler giderek otomatikleştirilirken
(ATM’ler, telefonla bilgilendirme hizmetleri, elektronik bankacılık
vs.), geride kalan banka çalışanları giderek müşterilere finans hizmeti
pazarlayan ve sattıkları paranın geri ödenmesini denetleyen satış ele-
61 H ir s c h h o r n ( 1985); C a s t a n o ( 1991).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 335
62 Watanabe (1986).
336 dördüncü bölüm
rinde sosyo-teknik yeniden yapılanm ayı ele almıştı.63 M etal işçiliği sek
töründe, Parsons’ın incelediği şirketlerin çoğunda dile getirildiği üzere
yeni teknolojiyi kullanm anın amacı doğrudan emeğin azaltılmasıydı.
Dahası şirketler, fabrikalarını yeni teçhizatlarla donatm ak yerine, sen
dikalı fabrikaları kapatıp, genelde sendikanın bulunm adığı yeni fabri
kalar açıyorlardı; bu arada kendileri yerlerini değiştirmiyordu. Yeniden
yapılanm a sürecinin sonunda, büro cihazları hariç, metal işçiliği sektö
rünün tam am ında istihdam ciddi düzeyde geriledi. Bunun yanı sıra,
üretim sürecinde çalışan işçiler, sayılarının yöneticiler ve profesyonelle
re göre gerilediğine tanık oldu. Üretim sürecinde çalışan işçiler arasın
da, el işçiliğiyle uğraşanlar ve vasıfsız işgücü arasında bir kutuplaşm a
vardı; üretim bandında çalışan işçiler otom asyonun ciddi baskısı»altın
daydılar. Parsons da tekstil sektöründe, m ikro elektroniğe dayalı tek
nolojinin kullanımıyla ilgili benzer bir eğilim gözler. D oğrudan üretim
de çalışan işgücü hızla silinip gitmiş, sektör Amerikan piyasasının ta
leplerini, dünyanın dört bir köşesindeki im alatçılarla birleştiren bir
merkez haline gelmiştir. Sonuçta, bir uçta vasıflı tasarım cılar ile teleko
m ünikasyon im kânlarını kullanan satış temsilcilerinin, diğer uçta ya
yurtdışında ya da Am erika’da çoğunlukla yasadışı atölyelerde çalışan
vasıfsız, az ücret alan bir imalatçı işçiler grubunun yer aldığı iki kutup
lu bir işgücü ortaya çıkmıştır. Bu, üçüncü bölüm de, esnek üretime ör
nek gösterilen, dünya çapında bir ağa sahip tekstil firması Benetton’ı
anlatırken çizdiğim modelle çarpıcı benzerlikler taşıyan bir modeldir.
Eileen Appelbaum da, ciddi bir değişim sürecinden geçen sigor
tacılık sektöründe Barbara B aran’ın çalışmasına dayanarak anlattığım
üzere benzer eğilimler gözlemişti.64 Sigortacılık sektöründe de tekno
lojik yenilikler, örgütlenmedeki değişiklikler ve çalışmanın yeniden bü
tünleştirilmesinin hikâyesi, geniş çaplı tensikat ve vasıflı işgücünün az
maaş alması gibi gözlemlerle tam am lanıyordu. Appelbaum, sigortacı
lık sektöründeki hızlı değişim sürecini, finans piyasalarında yasal dü
zenlemelerin gevşetilmesi ve küresel rekabetin etkisiyle ilişkilendirir.
63 Parsons (1987).
64 Appelbaum (1984).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 337
65 1980’ler ve 1990’larda işsizlik eğilimlerinin dengeli ve ayrıntılı bir değerlendirmesi için bakınız
Freeman ve Soete (1994).
66 Jones (1982); Lavvrence (1984); Cyert ve Mowery (1987); Hinrichs vd. (1991); Bosch vd.
(1994); Avrupa Toplulukları Komisyonu (1994); OECD (1994b).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 339
işgücü sayı bakım ından yarıya inm iş, tarım sektöründe çalışanların iş
gücünün toplam ına oranı da % 5 0 ’den % 2 .2 ’ye düşm üştür; ancak ki
şi başına verim lilik 68 fak tö r a rtark en , verim lilikteki bu artış, nüfusun
giderek dah a geniş bir kesim ini istihdam edebilm ek için im alat, sonra
da hizm et sektörlerine serm aye ve em ek yatırım ına im kân tanım ıştır.
20. yüzyılda A m erikan ekonom isinde teknolojik değişim in olağanüstü
hızı, tarım kesim inde işgücünü kitlesel o larak yerinden etmiştir, ancak
ABD ekonom isinde y aratılan iş im kânlarının sayısı 1 9 0 0 ’de 2 7 m il
y ondan, 1 9 9 9 ’da 133 m ilyon seviyesine çıkmıştır. Bu bakış açısına gö
re, en geleneksel im alat işleri de tarım sektörüyle aynı kaderi paylaşa
caktır, ancak yüksek teknoloji im alatın d a ve d ah a önem lisi “ h izm et”
sektörün de yeni iş im kânları y aratılm ak tad ır ve y aratılacak tır (bkz. Ek
A ’da T ablo 4.23).67 Bu teknik eğilim in sürekliliğinin bir kanıtı o larak ,
kolayca teknolojik b ak ım d an en ileri sanayileşm iş ülkelerin, Jap o n y a
ile A m erika’nın deneyim lerine işaret edilebilir: Bu ülkeler 1 9 8 0 ’lerde ve
1 9 9 0 ’larda en fazla iş im kânı y a ra ta n ülkelerdir.68 A vrupa K om isyo-
n u ’nun 1994 tarihli Büyüme , Rekabet Gücü ve İstihdam başlıklı ra p o
ru n a göre, ABD ekonom isi, 1970 ile 1992 tarihleri arasın d a % 70 bü
yüm üş, istihdam da % 4 9 artm ıştır. Ja p o n y a ’da ekonom i % 173 büyü
m üş, istihdam % 25 artm ış, A vrupa T opluluğu’n u n ekonom isi ise %
81 büyüm üş, am a istihdam o ran ı an cak % 9 artm ıştır.69 K om isyon ra
p o ru n u n söylem ediği bir şey vardır: Bu yeni istihdam ın tam am ı k am u
sek töründe yaratılm ıştır; 1 9 8 0 ’lerde A vrupa T o p lu lu ğ u ’nda özel sek tö
rü n istihdam yaratm ası yerinde sayar vaziyetteydi. 1 9 9 0 ’lard a A vrupa
ile ABD ve Jap o n y a arasın d ak i istihdam y aratm a açığı derinleşti (bkz.
Şekil 4.3). Ö yle ki 1975 ile 1999 arasın d a A BD ’de 48 m ilyon, Ja p o n
y a ’da ise yalnızca 10 m ilyon yeni iş yaratıldı. A vrupa Birliği’nde ise, bu
24 yıl içinde 11 m ilyon yeni iş im kânı yaratıldı; 1 9 9 0 ’ların so n ların a
dek bu işlerin çoğu da k am u sek tö rü n d ey d i. D ahası 1 O cak 1993 ile 1
O cak 2 0 0 0 arasın d a ABD’de 2 0 m ilyonu aşkın yeni iş yaratılm ıştı, Av-
67 OECD (1994b).
68 OECD, İstihdam değerlendirmesi (Employment O utlook) (değişik yıllar).
69 Avrupa Toplulukları Komisyonu (1994: 141).
340 dördüncü bölüm
ŞEKİL 4.3
Bölgelere Göre İstihdamda Büyüme Endeksi, 1973-1999
rupa Birliği’nde ise 1990 ile 1996 arasında net iş sayısı düşmüştü. An
cak, Avrupa ülkelerinin, işgücü piyasasının yeni iş imkânları yaratılm a
sını engelleyen kurum sal yönlerinde reform lara devam edip enformas
yon teknolojisinin şirketlere girişini hızlandırdığı 1997-9 döneminde,
Avrupa da istihdam da genişlemeye başladı. Ekim 1999’da, on yıldır ilk
kez, Avrupa Birliği’nin tam am ında işsizlik oranı % 10’un altına indi.
Aslında Avrupa’da istihdam ın büyümesi ülkelere göre büyük farklılık
lar göstermiştir: 1999’da yalnızca İspanya, İtalya, Fransa, Almanya,
Finlandiya ve Belçika’da çift haneli bir işsizlik oranı söz konusuydu, di
ğer Avrupa ülkelerinde işsizlik oranı % 8’in altındaydı, bazılarındaysa
(Hollanda, İsviçre, Norveç) işsizlik oranı ABD’den bile daha düşüktü.
Yaratılan yeni işlerin vasıf düzeyi ortalam ası dikkate alındığında, top
lam işgücünün ortalam a düzeyinden daha yüksek olduğu gözleniyor
du. Nitekim ABD’nin durum unu değerlendiren, M artin Carnoy tara
fından hazırlanmış Tablo 4.24’te (Ek A’da) yüksek ücretli işlerin
1960’da % 24,6’dan, 1998’de % 33 oranına tırmandığı görülür; bu en
alt seviyede yer alan iş imkânlarının artış oranından çok geride bırakan
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 3 4 1
bir artıştır. En alt düzeyde yer alan işlerin oranı, o rta kesim in ağırlıklı
olarak mesleki yelpazenin en üst kesim i lehine düşüşünü doğrularcası-
na % 3 1 ,6 ’dan % 3 2 ,4 ’e çıkmıştır. ABD Çalışm a B akanlığı’nın
1 9 9 9 ’da, 1 9 9 0 ’lı yıllarda y aratılan yeni iş im kânlarının profili hakkın-
daki bir araştırm asında, yeni iş im kânlarının çoğunun, ülke çapında
o rtalam a 13 d o lar olan sa at başı ücretten d ah a fazla ödeyen m eslekler
de olduğu g ö rülm ü ştü .70 O E C D ’nin yaptığı bir araştırm ay a göre,
1980-95 dönem inde O E C D ülkelerinde y aratılan yeni işlerin % 3 ,3 ’ü
yüksek teknoloji sektörlerindeydi; teknolojinin o rta düzeyde kullanıl
dığı sektörlerde % 8 ,2 ’lik, düşük düzeyde kullanıldığı sektörlerde %
1 0 .9 ’luk bir gerilem e söz k o n u su y d u .71 G elecekteki m anzarayı değer
lendiren, Fransa Senato Finans K om isyonu’n u n hazırladığı 1997 ta rih
li T regouet R a p o ru ’n d a “ E nform asyon to p lu m u güçlendikçe, b u n d an
yirm i yıl sonra, doldurulm ası gereken k o n u m ların yarısı bugün m evcut
olm ayan, tem elde bilgi girilm esini gerektiren işler o la c a k .”72
Son yirm i yılın yeni işgücü piyasasının tem el özelliklerinden b i
ri de, k ad ın ların ücretli işlere girm esidir: 15-64 yaş g ru b u n d ak i k a d ın
ların işgücüne katılım o ran ı 1 9 7 3 ’te % 5 1 ,1 ’ken, bu o ra n 1 9 9 8 ’de
ABD’de % 7 0 ,7 ’ye; B ritan y a’da % 5 3 ,2 ’den % 6 7 ,8 ’e; F ra n sa ’da %
5 0 ,1 ’den % 6 0 ,8 ’e; J a p o n y a ’da % 5 4 ’ten % 5 9 ,8 ’e; A lm an y a’da %
5 0 ,3 ’ten % 60,9*a; İsp an y a’da % 3 3 ,4 ’ten % 4 8 ,7 ’ye; İtaly a’da %
3 3 ,7 ’den % 4 3 ,9 ’a; F in lan d iy a’da % 6 3 ,6 ’d an % 6 9 ,7 ’ye; k ad ın ların
işgücüne katılım o ran ın ın en yüksek düzeyde o lduğu İsveç’te % 6 2 ,6 ’-
dan % 7 5 ,5 ’e çıkm ıştır.73 A ncak em ek arzın d ak i bu ciddi artış, ABD
ve Ja p o n y a ’d a, bazı Batı A vrupa ülkelerinde o lduğu k a d a r yüksek
o ra n d a bir işsizlik yaratm am ıştır. Büyük bir tek n o lo jik yeniden d o n a
nım sürecinin o rta sın d a o lan ABD, K asım 1 9 9 9 ’da, son 30 yılın en d ü
şük işsizlik oran ın ı % 4,1 o la ra k k ay d a geçirm iştir. Ja p o n y a , 1 9 9 0 ’la r
da uzun süren bir d u rg u n lu k dönem ine k arşın , işsizlik o ran ın ı % 5 ’in
77 King (1991); Aznar (1993); Aronowitz ve Di Fazio (1994); Rifkin (1995). îşsiz toplumu haber
veren bütün bu yazıların en göze çarpan yönü, iddialarını destekleyecek tutarlı, güçlü kanıtlar
sunamamaları, cımbızlanmış haberlere, bazı ülkelerde bazı sektörlere ilişkin rasgele örneklere ve
bilgisayarların iş üzerindeki “açık” etkisine ilişkin “yaygın kanaatle dayanmalarıdır, örneğin
Batı Avrupa’ya kıyasla ABD ve Japonya’da yüksek oranda iş imkânı yaratılmasını açıklayan cid
di bir analiz yoktur; doğu ve güneydoğu Asya’da özellikle imalat alanında istihdam artışıyla il
gili kaynak zor bulunur. Bu yazarların çoğu kendilerini “siyasi sol”la ilişkilendirdiklerinden, te
melsiz tezleri işgücünü ve siyasi solu, ideolojik öz yıkım geleneği doğrultusunda yeni bir çıkma
za sürüklemeden evvel güvenilirlikleri sorgulanmalıdır.
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 345
lir. Son tahlilde, net istihdam ülke içindeki rekabete bağlı olacaktır. Bu
d urum da ticaret kuram cıları, küresel ticaretin genişlem esinin toplam
talebi a rtırara k katılım cıların çoğunun y ararın a olacağını savunur. Bu
savunuya göre, yeni enform asyon teknolojilerinin yayılm ası so n u cu n
da istihdam ın azalm ası olasılığı ancak şu d u ru m lard a m evcuttur:
1. Talepteki genişlem e, em eğin verim liliğini artırm azsa;
2. Böyle bir dengesizliğe işleri değil, çalışm a sürelerini azaltarak
kurum sal bir tepki verilm ezse.
Bu ikinci koşul özellikle önem lidir. S onuçta sanayileşm enin ta
rihi boyunca, işsizlik, ü retim , verim lilik, gerçek ücretler, k â rla r ve ta
lepte uzun vadeli bir artış gözlenm iş, çalışm a süresi, tek n o lo ji ve yö
netim de ilerlem elere bağlı o la ra k ciddi biçim de azaltılm ıştır.78 Tekno-
ek o n o m ik d ö n ü şü m ü n bu aşam asın d a neden böyle bir şey y aşan ıy o r
olm asın? E nform asy o n tek n o lo jileri neden, m akineleşm e ve o to m a s
y o n u n 20. yüzyılın b aşın d a to p la m istih d am üzerinde y a ra ttığ ın d a n
d ah a yıkıcı bir etkiye sah ip o lsun ki? A m pirik k ay ıtları gözden geçi
relim .
1 9 8 0 ’lerde farklı ülkeler ve sek tö rlere ilişkin bir dizi çalışm ayla
karşı karşıya k alan U luslararası Ç alışm a Ö rg ü tü , farklı b ağ lam lard a
m ikro-elektronik ve istihdam ara sın d a nasıl bir ilişki gözlendiğine d a
ir m evcut bilgilerin ve literatü rü n taran d ığ ı değerlendirm eler y a p ılm a
sı görevi verdi. Bu değerlendirm elerden ikisi gayet iyi belgelenm iştir ve
analitiktir: R aphael K aplinsky79 ile Jo h n B essant’ın80 h azırlad ık ları.
K aplinsky bulgular ara sın d a , sekiz farklı düzeyde ayrım y a p m ak ge
rektiğini vurgulam ıştı: Süreç düzeyi, fab rik a düzeyi, şirket düzeyi, sa
nayi düzeyi, bölge düzeyi, sek tö r düzeyi, ülke düzeyi ve m eta düzey.
(A lternatif sosyo-teknik p a ra d ig m a la rla ilgili fark lılık lard an k a y n a k la
n an etkilerin tartışılm ası an lam ın a gelir.) Bu düzeylerin her birinde k a
nıtların değerlendirilm esini tak ib en K aplinsky şu so nuca varm ıştır:
78 OECD (1994c).
79 Kaplinsky (1986).
80 Bessant (1989).
346 dördüncü bölüm
94 Yeni teknolojilerin ekonomi ve istihdam üzerindeki etkilerini tahmin etmeye yönelik en sistema
tik çabalardan biri de, 1980’lerin sonunda Almanya’da gerçekleştirilen “Meta Study”dir. Bu
araştırmanın temel bulguları Matzner ve Wagner’da (1990) sunulmuştur, özellikle “Sectoral
and Macroeconomic Impacts of Research and Development on Employment” (Araştırma ve ge
liştirmenin istihdam üzerindeki sektörel ve makroekonomik etkileri) başlıklı bölüme bakınız,
Blazejczak vd. (1990: 231).
95 Leontieff ve Duchin (1985).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ag işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 3 5 1
İŞ VE EN FO RM A SY O N EL BÖ LÜ N M E:
ZA M A N I ESNEK KULLANANLAR
Böyle bir işte (geçici bir iş), program ları öğrenmek ve ne yapıyor ol
duğunuzu anlamanız belli bir süre gerektiriyor. Ama ne yaptığınızı
anladığınızda, kurallar hep oldukları gibi olduğundan, zamanınız
dolmuş oluyor.
(Yoshiko Kitani, 10 ay sonra )104
ŞEKİL 4.4
OECD Ülkelerinde İstihdam Edilen İşgücünde Yan Zamanlı Çalışanlar, 1983-1998
35
1983
cd cd cd cd cd cd
C/3 >S "O
C C a ~cd a a cd
cd cd cd 4-> cd cd
Uı t-4
*-»
« -»
• »-m
Uh e O h
E C
/)
<
' o
DC
C /î
S D
>
cd
Q <
ŞEKİL 4.5
OECD Ülkelerinde İstihdam Edilen İşgücünde Serbest Çalışanlar, 1983-1993
30 ı-
Q cd cd
C/5
cd cd m
-O cd cd cd cd
PQ ccd d
cd
ccd 73 g C u
cd "r3 ao
< -2 cd
4l-ı
t-ı
IX. e 'o
O h 6 -» cx
PQ
X
C/5 • »N
C D
C/3
cd
cd
O 3
Kaynak: OECD verileri, Carnoy tarafından derlenip işlenmiştir (2000),
dördüncü bölüm
ŞEKİL 4.6
OECD Ülkelerinde İstihdam Edilen İşgücünde Geçici İşçiler, 1983-1997
40
35 1983
1994
30 1997
W 25
cw
(/» 20
13o>
’G 15
"GCD*
O 10
5
0
cd cd cd
Q
CQ
cd cd
C /î
cd cd cd
T3
cd
C G G cd G g U ı «\ vj G
< cd cd cd 4 -i cd cd cd Wh O
w
u. E Oh S cx
'C
*s
C/5
co cd
X
" o
PQ < cd
û
Kaynak: OECD verileri, Carnoy tarafından derlenip işlenmiştir (2000).
ŞEKİL 4.7
OECD Ülkelerinde İstihdam Edilen İşgücünde
Standart Dışı İstihdam Biçimleri, 1983-1994
1983
1993
ecd
"O
_C
Üj
on
c/>
"3
4-J
5-ı
Cd
ecd
c-o
cd cd cd cd cd cd cd
G
"O
G G a
cd "3 cd cd cd
Ut o
— O, e w O*
s "o </ı
’2
C/5
S cd
cd >
Q <
ŞEKİL 4.8
ABD’de Geçici Yardım Sektöründe İstihdam, 1982-1997
3.000
2,500
2.000
İH
’c 1,500
CQ
1,000
500
0
1982 1989 1997
Kaynak: ABD Çalışma Bürosu İstatistikleri (US Bureau of Labor Statistics) Mishel tara
fından işlenmiştir: Mishel vd. (1999).
bir sözleşmeli gibi çalışm adığı işler o larak tanım lanm ıştı; C arn o y ile be
nim kullandığım ız tan ım a çok yakındır bu. Bu tanım lam aya göre, Ca-
lifornialı çalışanların % 6 7 ’sinin geleneksel bir işi yoktu. G örev süresi
ölçütü de eklendiğinde, üç yıl ya da daha fazla süredir aynı işte çalışan
geleneksel iş sahiplerinin o ran ı % 2 2 ’ye iniyordu (bkz. Şekiller 4 .9 ve
4.10). Evde tek m aaş k azan an ö lçü tü n ü b u n a eklem em iz de, erkek ça
lışanın egem en olduğu geleneksel ailenin o rta d a n kalkışının bir göster
gesiydi; tek m aaşla geçinen ailelerin o ran ı % 8’e düşm üştü (% 7 ’sinde
aile reisi erkek, % l ’inde kadındı). A ncak bir düzeltm e y ap m am gerek.
G ündüz vardiyası m efhum u benim yaptığım geleneksel olm ayan iş ta
nım ında yer alm adığı için, araştırm a ekibinden gece vardiyasında çalı
şanların bu verilerden çıkarıldığı yeni bir hesaplam asını aldım . Yeni he
saplara bakınca, benim kısıtlayıcı tan ım ım a göre, sta n d a rt olm ayan bi
çim lerde istihdam edilenlerin sayısı % 6 7 ’den % 5 7*ye d ü şü y o rd u . Ay
nı araştırm aya d ay an arak , çalışanların yalnızca % 4 9 ’u n u n geleneksel,
haftada 35-40 sa at düzeniyle çalıştığını, üçte birinin h aftad a 4 5 saatten
fazla çalıştığını, % 18 ’inin de 35 saatten az çalıştığını öğreniyoruz.
3 6 4 dördüncü bölüm
ŞEKİL 4.9
"Geleneksel” İşlerde İstihdam Edilen
Çalışma Çağındaki Califomialıların Oram (%), 1999
(“Geleneksel” iş, ücreti işin yapıldığı şirket tarafından ödenen daimi bir çalışan olarak
bir tek, tam zamanlı, yıl boyunca gündüz vardiyasında çalışılan bir işe sahip olmak,
evden ya da bağımsız sözleşmeli olarak çalışmamak şeklinde tanımlanmıştır.)
ccGeleneksel” iş
Diğerleri
Toplam
(« = 1,144)
Erkek Kadın
(n = 592) (in = 552)
Kaynak: California Üniversitesi, San Francisco, Field Enstitüsü (The Field Institute), 1999.
ŞEKİL 4.10
Çalışma Çağındaki Califomialıların “Geleneksel” İş Statüsü
ve Görev Sürelerine Göre Dağılımı, 1999
(“Geleneksel” iş, şekil 4.9’daki gibi tanımlanmıştır.)
Toplam
(« = 1,144)
Erkek Kadın
(n = 592) (n = 552)
Kaynak: California Üniversitesi, San Francisco, Field Enstitüsü (The Field Institute), 1999.
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 3 6 5
kadınların aile gelirine görece küçük bir k atk ıd a bulunm asını, ikinci
bir m aaş eklem esinden daha avantajlı kılan Ja p o n vergi yasasıyla da
güçlendirilm iştir. B oşanm a ve ayrılm a o ran ların ın düşük olduğu, ku
şaklar arası güçlü bir dayanışm anın gözlendiği ataerkil Ja p o n ailesi, iş
gücü piyasasındaki bu ikiliğin bir sonucu o larak toplum sal yapının ku
tuplaşm asını engelleyerek kadınları ve erkekleri bir a ra d a tutar.126 Eği
timsiz gençler, küçük ve o rta ölçekli şirketlerin yaşlı çalışanları, Ja p o n
y a’da şirket ağlarında işgücü statü sü n ü n akışkan olm ası sebebiyle sı
nırları kolayca çizilemeyen bu istikrarsız işgücü kesim inin diğer grup
larıdır.127 Şekil 4 .1 1 , Ja p o n y a ’da işgücü piyasasının karm aşık yapısını
şem atik o larak sunm ayı am açlıyor.
Yüzyıl başında, Ja p o n işgücü piyasası m odelinin d ö n ü şü m y o
lunda olduğuna d air işaretler vardı. D u rg u n lu k la sarsılan, hem ülke
içinde hem y urtdışın d a yeni bir küresel rekabetle karşı karşıya olan, ağ
teknolojilerinde teknolojik açıklarını k ap am ay a çalışan Ja p o n şirk et
ler, iş güçlerinde kesintiye, seçime gitm eye hazır g ö rü n ü y o rd u . G enç iş
çiler, özellikle de k ad ın lar a rtık sad ak atlerin e güvenilem eyecek şirk et
lere karşı yeni bir tav ır benim sem eye hazırlardı. Şirketler ten sik ata gi
diyor, kalıcı işlerin yerine geçici işleri geçiriyordu; m ilyonlarca işçi y a
rı zam anlı ya da geçici işçi statüsündeydi. Chuki koyo sistem i, hızla J a
p on işgücünün yalnızca bir kesim inin çalışm a statü sü haline geliyordu.
Ç alışm a B akanlığı’na göre, 1 9 9 7 ’de 7 89 bin Ja p o n iş bulm a k u ru m la-
rı aracılığıyla iş buldu. Bu, el işçilerinin yanı sıra, profesyoneller için de
geçerliydi. Ja p o n y a ’nın önde gelen iş ve işçi b ulm a k u ru m ların d a n P a
sona, 1 9 9 0 ’larm b aşın d an beri, şirketlerin geçici işçi b u lm ak için y a p
tığı b aşv u ru ların yılda 100 binden 1 m ilyona yükseldiğini belirtiyordu.
Şirketler, kilit işgücü için, esnekliği kısıtlayan k u ralların kaldırılm ası
için hüküm ete baskı y apıyorlardı. H ü k ü m e t to p lu m sal istik rarın te h
d it edileceğinden k o rk a ra k , bu baskıları y a n ıtla m ak ta ağ ırd an aldı.
Böylece yalnızca geçici işçi ajan sların ın , eğitim ini tam am lam asın ın ü s
tü n d en bir yıl geçm em iş o lan lara iş bulm ası yasak lan d ı ve aynı işin ay-
126 Gelb ve Lief Palley (1994).
127 Takenori ve Higuchi (1995).
ŞEKİL 4.11
Savaş Sonrası Dönemde Japon İşgücü Piyasası
Vasıflılık
t
Keiretsu işgücü piyasası İç işgücü piyasası Dış işgücü piyasası
düzeyi
............... (Terfi)........................
Bağlı şirketlerden vasıflı
Orta: daimi işgücü
I
Vasıflı işgücü:
Eğitimli/
vasıflı (Daimi/ tç eğitimden geçip i
çalışanlar geçici terfi etmiş çalışanlar y
transfer) (Terfi)
Yeni mezunlar
Kaynak: Japonya nın Ekonomik Planlama Ajansı’ndan edinilen bilgilere dayanılarak Yuko Aoyama tarafından hazırlanmıştır, Caikokujin rodosha to
shakai no shinro, 1989, s.99, şekil 4.1
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 373
ölçekte etkiler; öyle ki düşük vasıflı işlerin sayısı da artar. Küresel tica
retin ve yatırım ların artm ası, yeni sanayileşm ekte olan ülkelerde m il
yonlarca yeni iş im kânının yaratılm asını sağlarken, kuzeyde iş im k ân
larının o rta d a n kaldırılm ası ve çalışm a koşullarının kötüleşm esinin tek
sebebi değildir. Enform asyonel bir to p lu m ve küresel bir ekonom i o l
m a yönündeki tarihsel d ö nü şü m sürecine, işgücünün önem li bir kesi
m inin h ay at ve çalışm a koşullarının kötüleşm esi dam gasını v u rm u ş
tur.132 K oşullardaki bu kötüleşm e farklı bağlam larda farklı biçimlerde
gerçekleşmiştir: A vrupa’da işsizliğin yükselişi; ABD’de reel m aaşların
düşüşü (en azından 1 9 9 6 ’ya dek), eşitsizliğin artışı ve iş güvencesinin
kalkm ası; J a p o n y a ’da çalışanların kapasitelerinin altındaki işlerde is
tih d am edilmesi ve işgücünün hızla parçalanm ası; sanayileşm ekte olan
ülkelerde işgücüne yenice dahil olm uş kentli işgücünün gayri resm ileş
mesi ve seviyelerinin düşm esi; d u rg u n , gelişmemiş ekonom ilerde t a
rım sal işgücünün giderek m arjinalleşm esi. Y ukarıda da tartıştığım gi
bi, bu eğilimler enform asyonel p arad ig m an ın yapısal m an tığ ın d an
k ayn ak lanm az, am a yeni en form asyo n teknolojilerinin sağladığı güçlü
araçlar sayesinde, yeni örgütlenm e biçim inin, ağ müessesesinin de k o
laylaştırdığı, serm aye-em ek ilişkilerinde devam eden yeniden y ap ılan
m anın birer sonucudur. Ayrıca enform asy o n teknolojilerinin p o ta n si
yeli, d a h a yüksek bir verim lilik, d ah a yüksek h ay at sta n d a rtla rı, d ah a
yüksek bir istihdam o ran ı yaratabilse de, belli teknolojik tercihler u y
gulam aya k o n d u k ta n so n ra, teknolojik yörüngeler “ kilitlenir ” 133 ve
enform asyonel to p lu m aynı z am an d a ikili bir to p lu m haline gelebilir
(ancak böyle olm ası teknolojik ya da tarihsel bir gereklilik değildir).
O E C D , IM F ve önde gelen Batılı ülkelerin h ü k ü m e t çevrelerin
de hakim o lan altern atif görüşler, işsizliğin yükselm esi, insanların k a
pasitelerinin altın d a işlerde istihdam edilm eleri, gelir eşitsizliği, y o k su l
luk ve toplum sal ku tu p sallaşm a gibi gözlenen eğilimlerin b ü y ü k ö lçü
de, vasıf uyu m suzluğ u n dan kaynaklandığı; bu uyum suzluğun işgücü
piyasalarının esneklikten y o k su n olm ası sebebiyle d a h a da kötüleştiği
134 Bu, genellikle ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan’in, IMF ile başka uluslararası uz
man çevrelerin dile getirdiği bir görüştür. Bu teze eklemlenen ekonomik bir görüş için Krug-
man’a bakınız (1994a); Krugman ve Lawrence (1994).
135 Cappelli ve Rogovsky (1994).
136 Carnoy ve Fluitman (1994).
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 377
sıflarda bir daralm a yaşanm adığını, yüksek vasıf sahibi olm anın m u t
laka yüksek ücret alm ak anlam ına gelmeyeceğini gösteren çalışm alar
da vardır.137 Dolayısıyla, A BD ’de reel ücretlerde gerileme en az eğitim
li kesimler açısından d ah a geçerli olsa da, 1987 ile 1993 arasında ü n i
versite m ezunlarının da ücretlerinde bir gerileme olm uştur.138
ABD’de yeniden yapılan m an ın d o ğ ru d an sonucu, 1 9 8 0 ’lerde ve
1 9 9 0 ’ların ilk yarısında hane gelirlerinin yükselmesidir. 1 9 9 3 ’te güçlü
bir ekonom ik iyileşmeye karşın, ücretler ve h ay at koşullarındaki geri
leme 1 9 9 6 ’ya dek sü rd ü .139 Ayrıca, G u n n a r M y rd a l’ın “ A m erikan iki-
lem i” ne d ik k at çekm esinden yaklaşık yarım yüzyıl so n ra, M a rtin C a r
noy, güçlü bir kitapla ırkçı ayrım cılığın, A m erik a’daki etnik azınlıkla
rın büyük b ö lü m ü n ü m arjinalleştirerek toplum sal eşitsizliği artırdığını
belgeledi.140 A ncak 1 9 9 6 -2 0 0 0 dönem inde enform asyon teknolojisi ile
yeni ekonom i sayesinde gerçekleşen istikrarlı iyileşme dönem de, bu
eğilim değişti ve o rta la m a reel ücretler yıllık % 1 ,2 ’lik bir artış göster
di. Ayrıca 1 9 9 6 ’da asgari ücrette m eydana gelen artış, A m erik a’da
to p lu m u n en altınd ak i % 2 0 ’lik kesim in uzun vadede d a h a fazla geri
lemesini d u rd u rd u . Gelir ve m al varlığı eşitsizliği, hiçbir zam an o lm a
dığı denli yüksekti. 1 9 9 5 ’te A m erik a’da en üst gelir dilim inde yer alan
% l ’lik kesim to p la m gelirin % 1 4 ,5 ’ini k azan ıy o rd u ; en alttak i %
9 0 ’lık kesim in ise to p la m gelirdeki payı % 6 0 ,8 ’di. Servet dağılımı ise
d aha d ik k at çekiciydi: En tepedeki % l ’lik dilim net servetin %
3 8 ,5 ’ine sahipti; a lttak i % 9 0 ’lık kesim ise % 2 8 ,2 ’sine. H anelerin %
1 8 ,5 ’inin hiç m al varlığı y o k tu ya da bu k o n u d a borçlu d u ru m d ay d ı.
K apitalizm in yeni biçim lerindeki hissedarlar dem okrasisi üstüne çok
çalışılmıştır, an cak T ab lo 4 .2 9 ’da, m enkul kıym etler planlarını, birey
sel emeklilik hesaplarını, m u tu a l fonları, p o p ü ler kapitalizm in başka
ŞEKİL 4.12
OECD Ülkelerinde Verimlilik, İstihdam ve Gelirlerde Yıllık Büyüme, 1984-1998
Verimlilik
İstihdam
G elirler'
(L>
e
>N
PQ
dördüncü bölüm
(a) 1920-70 (a) 1970-91
Sektör 1920 1930 1940 1950 1960 1970 1970 1980 1985 1990 1991
I Toprakla ilgili 28,9 25,4 21,3 14,4 8,1 4,5 4,6 4,5 4,0 3,5 3,5
Tarım 26,3 22,9 19,2 12,7 7,0 3,7 3,7 3,6 3,1 2,8 2,9
Madencilik 2,6 2,5 2,1 1,7 1,1 0,8 0,8 1,0 0,9 0,6 0,6
II Dönüştürücü 32,9 31,6 29,8 33,9 35,9 33,1 33,0 29,6 27,2 25,6 24,7
İnşaat A 6,5 4,7 6,2 6,2 5,8 6,0 6,2 6,5 6,5 6,1
A
Kamu hizmetleri
A
0,6 1,2 1,4 1,4 1,4 1,1 1,2 1,2 1,1 1,1
İmalat 24,5 23,9 26,2 28,3 25,9 25,9 22,2 19,5 18,0 17,5
Gıda A 2,3 2,7 2,7 3,1 2,0 1,9 1,9 1,7 1,6 1,5
Tekstil A 4,2 2,0 2,2 3,3 3,0 0,8 0,7 0,6 0,6
1,3
Metal A 7,7 2,9 3,6 3,9 3,3 2,7 2,0
3,1 1,8 1,7
Makine A A 2,4 3,7 7,5 8,3 5,2 4,5 3,8 3,7
5,1
Kimyasal A 1,3 1,5 1,7 1,5 1,6 1,3
1,8 1,6 1,3 1,3
Muhtelif A 9,0 11,8’ 12,3 8,7 7,7 12,9 10,0 8,6
9,4 8,9
İD Dağıtım hizm. 18,7 19,6 20,4 22,4 21,9 22,3 22,4 21,0 20,9 20,6 20,6
Nakliyat 7,6 6,0 4,9 5,3 4,4 3,9 3,9 3,7 3,5 3,5 3,6
İletişim A 1,0 0,9 1,5
1,2 1,3 1,5 1,5 1,5 1,3 1,4
Toptan 11,1 12,6 2,7 3,5 3,6 4,1 4,0 3,9 4,1 3,9 4,0
Perakende A A 11,8 12,3 12,5 12,8 12,9 11,9 11,9 11,8 11,7
IV Üretime dönük 2,8 3.2 4,6 4,8 6,6 8.5 8,2 10,5 12,7 14,0 14,0
Bankacılık A
A
1.3 1,1 1,1 1,6 2.6 2,2 2,6 2,9 2,9 2,8
?
Sigortacılık 1,1 1,2 1,4 1,7 1,8 2,1
1,8 1,9 1,9 2,1
Emlak A
0,6 1,1 1,0 1,0 1,0 1,0 1,6 1,7 1,8 1,8
A -
Mühendislik 1,3 0,2 0,3 0,4 0,4 0,6 0,7 0,7 0,7
A - A
Muhasebe 0,2 0,3 0,4 0,4 0,5 0,5 0,5 0,6
A A
/
İşletme hizm. 0,1 0,6 1,2 1,8 1,8 2,6 4,0 4,9 5,0
A A
Iw
Hukuk hizm. - 0,4 0,5 0,5 0,5 0,8 0,9 1,0 1,1
V Sosyal hizm. 8,7 9,2 10,0 12,4 16,3 21,9 22,0 23,7 23,6 24,9 25,5
A
Tıp, sağlık hizm. - 2,3 1,1 1,4 2,2 2,4 2,3 3,6 4,3 4,5
A - A
Hastane 1,8 2,7 3,7 3,7 5,3 4,0 4,0 4,1
p w• •
ağ işçileri,
Yeme, içme mekânları 2,5 3,0 2,9 3,3 3,2 4,4 4,9 4,8 4,9
A
Onarım hizm. - 1,5 1,7 1,4 1,3 1,4 1,3 1,5 1,4 1,4
A -
Çamaşırhane 1,0 1,2 1,0 0,8 0,8 0,4 0,4 0,5 0,4
385
TABLO 4.2
Japonya: İstihdamın Sektörlere ve Aracı Sanayi Gruplarına Göre Dağılımı, 1920-1990
OO
0,6 -
O
-
II Dönüştürücü 29,7 32,8 29,6 35,2 37,7 39,3 39,4 38,0 37,3 34,8 30,9 29,5
İnşaat 3,0 4,2 5,1 7,4 8,7 10,3 9,5 9,5 8,9 8,5 7,1 7,2
Kamu hizmetleri 0,2 0,0 0,6 0,7 0,8 0,8 0,8 0,8 0,8 0,9 1,0 1,0
İmalat 26,4 28,5 23,8 27,2 28,0 26,0 27,0 27,7 27,6 25,5 22,9 21,3
Gıda 2,3 2,6 2,2 3,2 3,1 3,0 3,0 3,0 2,9 2,9 2,9 2,8
Tekstil 9,4 4,4 2,5 6,0 4,9 2,3 3,8 3,6 3,1 2,5 2,1 1,7
Metal 0,6 2,1 7,3 0,9 1,1 1,5 5,0 5,1 5,0 4,3 3,6 3,5
Makine - - A 0,9 1,2 1,3 4,9 5,3 5,6 5,2 4,8 4,5
Kimyasal 0,9 1,1 1,1 1,3 1,4 1,5 1,8 1,9 1,9 1,8 1,7 1,6
Muhtelif 13,2 18,3 10,7 14,9 16,3 18,5 8,4 8,8 9,1 8,7 7,7 7,3
III Dağıtımla ilgili hizm. 14,4 13,6 15,1 14,2 16,4 15,5 18,8 18,7 19,2 19,9 20,2 20,5
Nakliyat/Ulaştırma
±|
5,6 5,1 6,1 4,2 4,3 4,3 4,2 4,1 4,1 4,1 4,2 4,3
İletişim 0,7 A A 1,3 1,7 0,1 1,8 1,8 2,0 2,1 2,3 2,2
Toptan 8,1 8,5 9,1 2,3 3,2 3,6 3,7 3,8 4,0 4,4 4,4 4,5
Perakende A A A 6,5 7,3 7,5 9,1 9,0 9,2 9,3 9,3 9,5
'î'/
IV Üretime dönük hizm. 1,6 2,1 1,9 2,6 3,2 5,5 5,0 5,5 6,5 7,8 8,5 10,0
Bankacılık 0,6 0,9 1,2 0,8 1,1 2,0 1,8 2,0
1,3 1,4 2,8 2,0
Sigortacılık 0,2 0,3 0,4 0,5 0,7 0,8 0,5 0,5 0,6 0,7 0,7 0,8
Emlak 0,0 0,0 0,0 0,4 0,2 0,4
Mühendislik 0,5 0,7 - 0,9 1,1 0,3
A A - A A
Muhasebe 1,6
A - A A A
Muhtelif işletme hizmetleri1 A
Hukuk hizmetleri 0,3 0,3 0,3 t» - 0,4
dördüncü bölüm
(a) 1921-61 (b) 1961-90
Sektör 1921 1931 1951 1961 1961 1971 1981 1990
I Toprakla ilgili 57,1 48,1 42,9 29,8 29,8 17,2 11,7 9,5
Tarım 56,7 47,7 42,5 29,1 29,1 17,2 11,4 9,5
Madencilik 0,4 0,4 0,4 0,7 0,7 -
0,3 -
(d) Büyük
(b) Britanya (c)Büyük Britanya Britanya
(a) İng. ve Galler (1970-90) (1970-92) 1971-81
1921-71 (maaşlı çalışanlar) (maaşlı çalışanlar) (istihdam)
Sektör 1921 1931 1951 1961 1971 1970 1975 1980 1985 1990 1970 1971 1980 1981 1990 1992 1971 1981
I Toprakla ilgili 14,2 11,8 8,9 6,6 4,3 3,6 3,3 4,7 4,4 3,3 3,6 3,4 4,3 4,9 3,2 1,8 4,3 3,9
Tanm 7,1 6,1 5,0 3,5 2,6 1,7 1,8 1,6 1,6 1,3 1,7 1,6 1,6 1,6 1,2 1,2 2,7 2,3
Madencilik 7,1 5,7 3,9 3,1 1,7 1,9 1,6 3,2 2,8 2,0 1,9 1,9 3,2 3,3 2,0 0,5 1,6 1,6
Q Dönüştürücü 42,2 39,3 45,4 46,0 43,8 46,7 40,3 35,7 29,8 27,3 46,6 45,9 35,7 33,7 27,3 26,3 42,8 35,6
İnşaat 4,4 5,2 6,5 6,9 7,1 6,3 5,8 5,5 4,8 4,8 6,2 6,0 5,4 5,2 4,8 4,0 7,0 7,0
Kamu hizmetleri 1,0 1,3 1,7 1,7 1,6 1,7 1,6 - - - 1,7 1,7 - - - 1,2 1,5 1,5
İmalat 36,8 32,9 37,2 37,4 34,9 38,7 33,0 30,2 25,0 22,5 38,8 38,2 30,3 28,5 22,5 21,1 34,2 27,1
Gıda 3,3 3,4 3,0 3,0 3,0 3,9 3,2 3,2 2,8 2,4 3,8 3,8 3,1 3,1 2,9 2,9 3,1 3,0
Tekstil 5,9 5,9 4,5 3,4 2,4 3,1 2,1 1,5 1,1 0,9 3,0 2,8 1,5 1,5 0,9 0,8 2,5 1,3
Metal 2,8 2,1 2,7 2,7 2,3 5,4 4,6 6,8 3,6 3,1 5,5 5,3 6,9 6,2 3,2 2,7 4,8 4,1
Makine 1,6 1,4 3,0 3,2 4,8 9,2 7,7 7,9 6,8 6,1 9,3 9,1 8,0 7,6 6,2 5,8 8,3 7,1
Kimyasal 1,1 1,1 2,1 2,3 2,0 2,3 2,1 - 1,6 1,4 2,4 2,4 - - 1,5 1,4 2,2 1,7
Muhtelif 22,1 19,0 21,9 22,8 20,4 14,8 13,1 10,8 9,2 8,6 14,8 14,8 10,8 10,2 8,5 8,0 13,4 10,0
III Dağıtımla ilgili hizm. 19,3 21,6 19,2 19,7 17,9 18,7 18,9 19,9 20,4 20,6 18,8 18,7 20,2 20,4 20,4 20,7 19,3 20,3
Nakliyat/Ulaştırma
■_
7,3 7,0 6,4 5,7 4,8 4,9 4,7 6,5 4,2 4,1 4,9 5,0 6,5 6,6 4,2 4,3 4,8 4,6
iletişim - - - M - 2,0 2,0 A
2,0 1,9 2,0 2,1 A A
1,9 1,9 1,8 1,9
Toptan 12,0 14,6 12,8 14,0 3,4 2,3 3,7 4,0 4,5 4,5 2,3 2,4 4,1 4,2 4,3 4,5 2,1 3,9
Perakende A A A A
9,6 9,5 8,4 9,5 9,7 10,1 9,5 9,3 9,5 9,6 10,1 10,0 10,7 9,8
IV Üretime dönük hizmetler 2,6 3,1 3,2 4,5 5,6 5,0 5,7 7,5 9,7 12,0 5,1 5,2 7,5 8,0 12,1 12,3 5,6 7,9
Bankacılık 0,8 0,8 0,9 1,2 1,6 1,6 1,9 2,0 2,4 2,8 2,0 2,2 2,8 2,8
1,6 1,7 1,6 2,1
Sigortacılık 0,7 0,9 0,9 1,1 1,2 1,3 1,2 0,9 1,2 1,0 1,0
1,1 1,3 1,3 1,2 1,2 1,2 1 ,1
Emlak m
0,3 0,3 0,3 0,4 0,3 0,4 - 0,6 0,6 0,3 0,3 • 0,6 0,7 0,4 0,4
Mühendislik 0,2 0,2 0,2 mm
0,4 - - - - - . _ 0,5
Muhasebe 0,0 0,3 0,3 0,4 0,4 0,4 0,4 •• - 0,4 0,4 •
m
m
0,8 0,4
j 9
Muhtelif işletme hizmetleri 0,4 0,2 0,1 1,1 1,0 1,0 1,4 4,5 5,6 7,4 1,1 1,1 4,5 4,8 7,5 5,9
/ 1,1 4,3
>)«/
Hukuk hizmetleri 0,4 0,4 0,4 0,4 0,5 0,5 0,5 - - - 0,5 0,5 1,0 0,5
Sosyal hizmetler 8,9 9,7 12,1 14,1 19,4 17,7 22,1 24,2 26,8 27,2 17,7 18,3 23,9 24,9 27,2 28,9 8,9 22,8
Tıp, sağlık hizmetleri 1,0 1,1 2,9 3,4 0,8 4,5 5,5 6,8 7,8 8,1 4,4 4,6 6,8 7,1 8,1 8,7 1,0 6,3
A A A A A
Hastane 3,1 - - A A A A A A A A
3,2
Eğitim 2,1 2,2 2,4 3,9 5,8 6,4 8,5 7,6 8,1 8,3 6,4 6,7 7,5 7,8 8,2 8,7 6,2 6,7
Sosyal yardım, dini hiz. 0,6 0,6 0,6 0,7 1,0 0,1 0,1 2,5 3,5 3,9 0,1 0,1 2,4 2,6 3,2 3,4 1,1
Kâr amacı gütmeyen kur. 0,1 0,1 - 0,0 0,2 - - - - - - - - - - m
0,1
Posta hizmeti 1,1 1,2 1,6 1,6 1,8 - - - - - - - - m w
Resmi makamlar 3,8 4,3 4,2 4,0 6,0 6,2 7,3 7,3 7,4 6,8 6,2 6,4 7,2 7,4 7,0 7,4 6,8 7,2
Muhtelif sosyal hizmetler 0,2 0,2 0,4 0,6 0,6 0,6 0,6 - - - 0,6 0,5 - - 0,6 0,7 0,4 2,6
Kişisel hizmetler 12,9 14,5 11,3 9,0 9,0 8,1 9,7 8,1 9,0 9,7 8,1 8,1 7,9 8,1 9,8 9,7 8,4 8,9
Ev içi hizmetler 7,5 8,2 2,4 1,6 1,0 0,4 - - - - 0,4 0,4 - - - - 1,0 0,4
Otel 2,4 2,2 4,2 2,7 1,6 1,2 1,1 4,3 4,9 5,6 U 1,2 4,3 4,4 1,2 1,3 1,0 4,1
A A A A A A A A
Yeme, içme mekânları 0,8 1,3 1,0 1,3 2,5 1,3 1,3 4,4 4,0 1,9
Onarım hizmetleri - - 1,4 1,8 2,1 1,8 1,9 0,9 1,0 1,0 1,8 1,9 0,9 0,9 1,0 1,1 2,1 1,5
Çamaşırhane 0,8 0,9 0,8 0,7 0,4 0,5 0,4 - - - 0,5 0,5 - - - - 0,4 -
Berber güzellik merk. 0,3 0,5 0,4 0,7 1,1 0,4 0,4 - - - 0,4 0,4 - - - - 0,6 -
Eğlence 0,7 0,9 1,1 1,0 1,1 1,1 1,3 1,9 2,3 2,3 1,1 1,1 1,9 2,0 2,3 2,3 1,1 1,9
Muhtelif kişisel hizmeder 0,5 0,3 1,0 0,5 0,8 1,3 2,1 1,0 0,9 0,9 1,3 1,4 0,8 0,8 0,9 0,9 0,2 1,1
Sınıflandırılamayan - - - m - 0,2 0,0 0,0 - - 0,2 0,3 - - 0,0 0,3 0,7 0,6
Muhtelif 10,0 8,6 11,2 15,7 12,6 14,4 9,3 9,0 14,9
III Dağıtımla ilgili hizmetler 19,2 18,4 17,7 21,8 23,9 23,0 20,8 22,9 24,0
Nakliyat/Ulaştırma
OO
c-n
Tıp, sağlık hizmetleri 1,1 1,8 2,2 3,1 0,9 1,0 1,8 2,0 A
Hastane A A A A 3,7 4,7 4,1 4,0 7,0
OO
A A A
NJ
Resmi makamlar 2,6 3,4 7,4 7,6
Muhtelif sosyal hizmetler 0,5 0,3 0,5 0,2 - -
1,1 1,6 13,5
VI Kişisel hizmetler 6,7 10,2 10,2 7,8 • 9,5 9,6 7,5 9,5
Ev içi hizmetler - 4,2 4,5 1,6 1,6 0,7 0,6 0,4 6,5
Otel - 2,8 1,6 1,5 3,9 1,7 1,5 5,7 A
Yeme, içme mekânları -
A 1,3 1,6 A 2,6 2,2 -
Berber, güzellik merk. - 0,6 0,6 0,5 0,7 0,7 0,6 0,5 -
dördüncü bölüm
ABD: Sektörlere Göre İstihdam İstatistikleri, 1920-1991
İ^O5
TABLO 4.16
ABD: Mesleklere Göre İstihdamın Dağılımı, 1960-1991 (%)
Mesleki kategori 1955 1960 1965 1970 1975 1980 1985 1990
Yönetsel 2,2 2,1 2,8 2,6 4,0 4,0 3,6 3,8
Profesyonel 4,6 5,0 5,0 5,8 7,0 7,9 9,3 ıı,ı
A A A A A A A A
Teknisyen
Satış 13,3 13,4 13,0 13,0 14,2 14,4 14,9 15,1
Büro işleri 9,0 11,2 13,4 14,8 15,7 16,7 17,7 18,6
Zanaatkârlar ve operatörler 27,0 29,5 31,4 34,2 33,3 33,1 33,2 31,8
Hizmet sektöründe yarı vasıflı çalışanlar 5,4 6,7 7,5 7,6 8,8 9,1 8,7 8,6
Yarı vasıflı nakliye işçileri 1,7 2,3 3,7 4,6 4,5 4,5 3,9 3,7
Çiftlik işçileri ve yöneticileri 36,7 29,8 23,1 17,3 12,5 10,3 8,7 7,2
A Rakamın bir önceki kategoriye dahil edildiğini gösterir.
Sokakları süpürenler ve çöpçüler^ 1970 ile 1980 arasında yarı vasıflı işçi kategorisine dahil edilmiştir. 1985’ten itibaren de zanaatkarlar ve operatörler sı
nıfına alınmışlardır;
Kaynak: Statistical Yearbook of Japan (Japonya İstatistik Yıllığı), 1991
4 0 8 dördüncü bölüm
TABLO 4.18
Almanya: Mesleklere Göre İstihdamın Dağılımı, 1976-1989 (%)
TABLO 4.19
Fransa: Mesleklere Göre İstihdamın Dağılımı 1982-1989 (%)
TABLO 4.20
Büyük Britanya: Mesleklere Göre İstihdamın Dağılımı, 1961-1990 (%)
TABLO 4.21
Kanada: Mesleklere Göre İstihdamın Dağılımı, 1950-1992
TABLO 4.23
Başlıca Ülkeler ve Bölgelerde İmalat Sektöründe İstihdam, 1970-1997
(Binlerle)
TABLO 4.24
ABD’de Bütün Çalışanların Sanayi/Meslek ve Etnik/Cinsiyet Gruplarına Göre
İstihdam Payı, 1960-1998 (%)
TABLO 4.25
Seçilen Ülkelerde Çalışan Başına Enformasyon Teknolojisi Harcaması (1987-1994),
İstihdamda Artış (1987-1994) ve İşsizlik Oram (1995)
Çalışan başma enformasyon
teknolojisi harcaması İstihdam artışı İşsizlik oram
(ABD dolan) 1987-1994 1995
Ülke 1987 1994 (% yıllık) (%)
Avustralya 647,9 949,4 1,9 8,5
Avusturya 303,0 540,5 0,8 5,9
Belçika 469,6 945,9 0,5 13
Kanada 525,0 772,7 1,6 9,5
Danimarka 395,2 717,1 0,2 10
Finlandiya 414,9 650,0 - 1,6 17,2
Fransa 540,5 871,6 0,1 11,6
Almanya 519,2 722,2 0,7 9,4
Yunanistan 54,9 79,2 0,5 10,0
İrlanda 272,7 341,9 0,4 12,9
İtalya 428,6 606,1 0,0 12,0
Japonya 350,0 604,6 1,2 3,1
Hollanda 578,9 873,0 1,8 7,1
Yeni Zelanda 431,6 833,3 0,3 6,3
Norveç 410,2 750,0 0,3 4,9
Portekiz 186,0 204,5 0,3 7,2
İspanya 294,1 440,7 0,6 22,9
İsveç 559,4 891,3 -0,6 7,7
İsviçre 497,1 981,4 1,5 4,2
Britanya 595,2 873,0 0,6 8,2
ABD 973,0 1487,8 1,8 5,6
Kaynak: OECD, Information Technology O utlook (Enformasyon Teknolojisinin Görünümü), 1995
(Paris: OECD, 1996, şekil 2.1); OECD Labour Force Statistics (İşgücü İstatistikleri), 1974-1994 (is-
rihdam artışı için); OECD, Employment O utlook (İstihdamın Görünümü) (Temmuz 1996) (istih
dam oranlan için), Carnoy tarafından derlenip işlenmiştir (2000).
414 dördüncü bölüm
TABLO 4.26
Seçilen Ülkelerde Çalışan Başına Düşen Ana Telefon Hattı ve
Her 1000 Kişiye Düşen İnternet Host’u Sayısı
TABLO 4.27
15-64 Yaş Aralığında İstihdam Edilen Kadınlar ve Erkeklerin Nüfusa Oranı
Erkekler Kadınlar
Ülke 1973 1983 1998 1973 1983 1998
Avustralya 89,9 77,5 75,2 46,4 47,0 59,2
Avusturya 82,4 79,4 75,9 47,7 47,1 59,0
Belçika 81,6 69,2 67,0 39,9 39,8 47,5
Kanada 81,9 77,8 74,7 44,1 55,0 63,3
Danimarka 89,0 78,3 80,2 61,2 65,0 70,2
Finlandiya 78,1 77,4 68,2 62,3 69,0 61,2
Fransa 83,8 73,4 66,5 47,9 48,3 52,3
Almanya 88,8 76,6 72,5 49,7 47,8 55,6
Yunanistan 81,8 75,3 71,0 31,2 35,6 39,6
İrlanda 86,5 73,8 71,4 32,8 33,6 48,2
İtalya 81,6 75,7 65,1 29,9 34,2 36,7
Japonya 3 88,8 86,7 81,7 53,4 55,7 57,2
Lüksemburg 93,1 84,0 74,6 35,9 40,9 45,6
Hollanda 83,5 69,1 79,9 28,6 34,7 59,4
Yeni Zelanda 89,1 80,3 77,1 39,1 42,8 62,1
Norveç 85,6 84,4 82,7 49,3 63,0 73,5
Portekiz 99,2 82,8 75,8 30,5 49,8 58,1
İspanya 90,5 67,9 67,0 32,5 26,5 35,7
İsveç 86,2 83,0 73,5 60,8 73,9 69,4
İsviçre 100,0 92,7 87,2 54,1 54,7 71,0
Britanya 90,3 75,9 78,1 52,7 52,6 64,2
ABD 82,8 76,5 80,5 48,0 56,2 67,4
a Japonya istatistikleri Employment O utlook’a göre, Japonya’daki veriler, 1996-1998 arası değişim
gösterir.
Kaynak: OECD, Em ploym ent O utlook (istihdamın Görünümü) (Temmuz 1996, Tablo A); OECD,
Em ploym ent O utlook (İstihdamın Görünümü) (Haziran 1999, Tablo B), Carnoy tarafından derle
nip işlenmiştir (2000).
4 1 6 dördüncü bölüm
TABLO 4.28
Japon Şirketlerin Chuki Koyo Sistemindeki Standart Çalışanların Oranı
(A) Şirketin büyüklüğü, işçilerin eğitimi ve chuki koyo üyeliği (her gruptaki işçilerin top
lamına oranı)
Çalışanların sayısı
>1000 100-999 10-99
İlkokul/ilköğretim okulu 8,4 4,9 3,9
Ortaokul/lise 24,3 11,7 4,8
Meslek yüksek okulu/2 yıllık kolej
9m
14,1 7,2 2,8
Üniversite 53,2 35,0 15,7
(B) Çalışan sayısı 1000’ün üstünde olan şirketlerde chuki koyo sistemine dahil olan ça
lışanların oranı, yaşlarına ve eğitimlerine göre
Yaşlar (yıl)
Eğitim 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59
V I w • •
İlkokul/ilköğretim okulu 13,1 13,1 27,9 32,5 25,6 17,1 8,4 6,2
Ortaokul/lise 53,4 50,3 42,9 52,6 41,4 39,1 24,3 14,3
Meslek yüksek okulu/
2 yıllık kolej 50,8 34,1 31,3 37,2 30,9 15,8 14,1 8,6
Üniversite 88,9 59,5 57,1 49,9 58,9 53,4 53,2 31,7
Kaynak: Nomura (1994)
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 4 1 7
TABLO 4.29
ABD’de Hisse Senedi Sahipliğinin Gelir Düzeyine Oranı, 1995 (%)
H e r sektörde T ablo A 4 .1 ’de görüldüğü üzere iki ila sekiz ara sa
nayi g rubu vardır. N üfus sayım larından ya da istatistiki so y utlam alar
d an elde edilen, sanayi gruplarını ayrıntılı olarak ayrıştıran istihdam
istatistikleri bu kategoriler altında top lan ıp yeniden sınıflandırılmıştır.
Veritabanını 1 9 2 0 ’lerden itibaren yeniden k u rm ak yerine, Sin-
gelm ann’ın çalışması üzerinden ilerleyip o n u n hazırladığı veritabanını
1970 sonrasına doğru genişletmeyi tercih ettik. Sanayilere ilişkin, Sin-
gelm ann’m yaptığına benzer bir sınıflandırm aya gidip verilerin k arşı
laştırılabilir olm asını sağlam ak için çok çaba sarf ettik.
A çıklam a am acıyla belirteyim; T ablo A 4.2, istihdam dağılımını
TABLO A4.1
Sanayi Sektörlerinin ve Aracı Sanayi Gruplarının Sınıflandırılması
Perakende Perakende ticaret Perakende gıda, Perakende Perakende Perakende Perakende Perakende ticaret
gıda-dışı perakende
oto onanını/satışı
Bankacılık Bankalar, aracı Finansal kurumlar Finansal kurumlar Finansal kurumlar, Finans/sigortacılık Bankacılık/fınans Bankacılık, tasarruf
kurumlar menkul kıymetler ve kredi kurumlan,
aracı kurumlar,
menkul kıymetler
Sigortacılık Sigorta şirketleri, Sigorta Sigorta Sigorta Sigorta Sigorta, sosyal Sigorta
ajansları / emlak güvenlik hariç
Gayrimenkul Veri yok Emlak kiralama/ Emlak, kiralama Emlak Emlak Emlak-alım satımı Emlak, emlak
finans sigortası
Mühendislik Mühendislik/ Veri yok Teknik Teknik İnşaat mühendis- Veri yok Mühendislik,
bilimsel hizmetler danışmanlık hizmetler liği, mimarlık mimarlık, araştırma
Muhasebe Muhasebe Veri yok Veri yok Muhasebe Muhasebe Muhasebe Muhasebe/hesap
denetimi
Muhtelif İşletme hizmetleri Girişimlere Hukuki, muhasebe, Diğer işletme Mal kiralama, İşletme hizmetleri, Reklamcılık, ticari
tşletme hizmetler diğer işletme hizmetleri, leasing, bilgi taşınabilir menkul ar-ge, personel destek
Hizmetleri hizmetleri kiralama servisleri, araştırma, kiralama hizmetleri, işletme
reklamcılık, pro yönetimi danışman
fesyonel hizmetler lığı, bilgisayar hiz
metleri, dedektiflik
hizmetleri, diğer
işletme hizmetleri
Hukuk Avukat, noter Veri yok Veri yok Hukuki Hukuki hizmetler Hukuki Hukuki hizmetler
Hizmetleri büroları
Tıp, Sağlık Doktor, cerrah, Veri yok Sağlık, veterinerlik Sağlık hizmetleri, Tıbbi hizmetler, Tıbbi/diğer sağlık Hastaneler hariç
Hizmetleri paramedikal, diş muayenehaneleri veterinerlik sağlık hizmetleri, hizmetleri, sağlık hizmetleri
hekimi ofisleri kamu sağlık senatoryum
hizmetleri
Hastane Hastaneler Veri yok Veri yok Hastaneler Hastaneler Veri yok Hastaneler
Eğitim Eğitim Veri yok Eğitim, bilim/ Eğitim, araştırma, Eğitim, bilimsel Eğitim, araştırma Okullar, kütüphane
araştırma enstitüleri müzeler, botanik/ araştırma enstitüleri ve geliştirme ler, meslek okulları,
hayvanat bahçeleri eğitim hizmetleri
Sosyal Sosyal yardım, Veri yok Sosyal hizmetler, Dini örgütler Sosyal yardım, Sosyal güvenlik Dini örgütler
Yardım, dini örgütler iş ve işçi bulma sosyal sigorta, dahil diğer
Dini Hizmetler kurumlan din kurumlan hizmetler
Kir Amacı İşçi örgütleri, Veri yok Kâr amacı Ekonomik Kooperatifler, Veri yok Üye olunan örgütler
Gütmeyen ticaret birlikleri gütmeyen kurumlar örgütlenmeler siyasi/ekonomik,
Kurumlar meslek birlikleri kültürel
organizasyonlar
Posta Veri yok Veri yok Veri yok Posta hizmetleri Veri yok Veri yok Posta hizmetleri
Hizmetleri
Resmi Kamu yönetimi, Veri yok Kamu yönetimi, Kamu yönetimi, Ulusal hükümet Kamu yönetimi Kamu yönetimi,
Makamlar savunma silahlı kuvvetler, hizmetleri, yerel ve savunma savunma, adalet,
uluslararası hükümet hizmetleri, kamu düzeni
örgütler uluslararası
hükumetler/örgütler
Muhtelif Sos* Muhtelif sosyal Veri yok Çöplerin kaldırıl Diğer sosyal Atıkların kaldırıl- Diğer profesyonel Çeşitli profesyonel ve
yal Hizmetler hizmetler ması, iskân hizmetler ması, diğer servisler bilimsel hizmetler ilgili servisler
kurumlan
Ev içi özel hizmetler Veri yok özel hizmetçi Ev içi hizmetler Ev içi hizmetler Veri yok özel hizmetçi
Hizmetler
Muhtelif Cenaze hizmetleri, Kâr amaçlı Diğer kişisel Mezarlık Çeşitli kişisel Kişisel hizmetler Cenaze hizmetleri,
Kişisel muhtelif kişisel bütün kişisel hizmetler yönetimi hizmetler krematoryum
Hizmetler hizmetler hizmetler
aorauncu Doıum
Kanada
1971 rak am ları, 1 9 7 0 ’de 15 yıl ya da d a h a fazla süredir K
d a ’da çalışm akta olan insanlara ilişkin nüfus sayımı verilerini tem el a l
m aktadır. 1981 rak am ları ise 15 yıldan fazla süredir K a n a d a ’da çalış
m a k ta o lan insanlara ilişkin nüfus sayımı verilerinin ö rnek % 2 0 ’lik
kesim ine dayanm aktadır. Kasım 1992 itibarıyla, 1991 nüfus sayımı
verilerine göre, işgücünü sanayi kollarına göre ayrıntılı bir biçim de a y
rıştırm ak m ü m k ü n o lm ad ığ ın d an , Statistics Canada’nm aylık The La
bor Force ra p o ru n d a yayım lanm ış o lan , eldeki en yakın tarihli (M ayıs
1992) verileri kullandık. R akam lar, ülke çap ın d a (Y ukon ve kuzey b a
tı to p rak ları hariç) ö rnek seçilen 62 bin h anenin değerlendirilm esi so
nucu oluşturulm uştur. A raştırm a, K an ad a eyaletlerinde yaşayan 15
yaş ve üstü kesim in profilini su n m a k üzere tasarlanm ıştır; a n ca k şu n
lar istisna tu tu lm u ştu r: Kızılderili yerleşim lerinde yaşayan insanlar; si
lahlı kuvvetlerin tam zam anlı çalışanları; k u ru m la rd a yaşayan in sa n
lar (k u ru m d a altı ayı aşkın bir süredir b u lu n an , cezalandırm a am açlı
4 2 6 dördüncü bölüm
Fransa
Rakamlar, her yıl 31 Aralık itibarıyla mevcut istihdam edilen
nüfusa ilişkin, yıllık istatistiklerde yayımlanan verilere dayanmaktadır.
1989 rakam ları başlangıcı oluşturur. Hizmet sektöründe istihdama
ilişkin istatistiklerin ayrıntılı bir döküm ünün bulunm am asından dola
yı bazı sorunlarla karşılaşılmıştır. Hizmet sektörünün ayrıntılı bir dö
küm ünün bulunmadığı durum larda, “kâr amacı gütmeyen hizmetler”
kategorisi muhtelif sosyal hizmetler, “ kâr amacı güden hizmetler” ka
tegorisi ise muhtelif kişisel hizmetler olarak sınıflandırılmıştır. Nüfus
sayımı verileri yerine yıllık istatistiklerin kullanılmasının sebebi, eli
mizdeki en yakın tarihli nüfus sayımı verilerinin 1982’deki sayıma ait
olmasıdır.
Almanya
Bu analizde, analiz birimi olarak birleşme öncesindeki eski Fe
deral Almanya Cum huriyeti’ni kullandık. Rakamlar, istihdam edilen
lere ilişkin, 1970 ile 1987’deki nüfus sayımlarında elde edilen verilere
dayanmaktadır. Almanya’da bu yıllar arasında hiç nüfus sayımı ger
çekleştirilmemiştir.
İtalya
Rakamlar, işgücüne ilişkin 1971 ile 1981’deki nüfus sayımı ve
rilerini temel alır; 1990 rakam ları kaynaklardaki farklılıklar yüzünden
daha önceki yılların verileriyle doğrudan kıyaslanabilir olmayabilir.
Analizimizi gerçekleştirdiğimiz sırada, 1991 nüfus sayımının rakam la
rı elimizde olmadığından, son dönemdeki eğilimlerin bir göstergesi
olarak 1990 rakamlarını kullandık.
çalışmanın ve istihdamın dönUşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 4 2 7
Japonya
R akam lar, istihdam edilen 15 yaş ve üstü kişilere ilişkin Ekim
1970, 1980 ve 1990 nüfus sayım ı verilerine dayanır. 1970 ve 1980 ra
kam ları, % 2 0 ’lik bir ö rn ek cetveli, 1990 rak am ları % l ’lik örnek bir
cetveli tem el alır.
Britanya
İngiltere ve G aller için, 1921 ile 1971 yılları a rasın d ak i ra k a m
lar kullanılm ıştır. 1 9 7 1 ’den itib aren , B ritan y a’nın ta m a m ın d a istih
dam edilenlere ilişkin her yılın h aziran ay ın d a belirlenen Ç alışm a Ba
kanlığı ra k a m la rın d a n y ararlan ılm ıştır. A nalizim iz sırasın d a 1991
nüfus sayım ı verilerine u laşam ad ığ ım ızd an , elim izdeki 1971 ve 1981
nüfus sayım ı ra k a m la rı da B rita n y a ’nın tam am ın ı k a p sam ad ığ ın d a n ,
istihdam edilenlere ilişkin n ü fu s sayım ı verilerini k u lla n m a k yerine
bu rak am ları k u llan m ay ı tercih ettik . Ayrıca istih d am edilenlere iliş
kin nüfus sayım ı verileriyle Ç alışm a B ak an lığ ı’nın B ritan y a’da istih
dam edilenlere ilişkin verilerinin titiz bir kıyaslam ası y ap ıld ığ ın d a,
veriler a ra sın d a istih d am ın d ağ ılım ın a ilişkin ço k k ü çü k fark lılık lar
o lduğu g ö rü ld ü .152 Böylece Ç alışm a B akanlığı verilerini, B rita n y a ’da
1970 ile 1 990 a ra sın d a k i eğilim lere ilişkin k a b ac a bir ta h m in geliştir
m ekte kullanabileceğim ize k a ra r verdik. Bu ra k a m la r özel, ev içi hiz
m etlilerle, m ü te a h h itlik şirk etlerin d e ç alışa n la rın k ü ç ü k bir kısm ını
d ışarıd a tu tar, fa k a t m evsim lik ve geçici işçileri kapsar. B ritanya ra
k a m ların a aile işletm elerinde ç a lışa n la r da dahildir, am a K uzey İrla n
da için aynı d u ru m söz k o n u su değildir. R ak am lar, serb est ç a lışa n la
rı da k ap sam az. D a y a n a k n o k ta sı, Ç alışm a B ak an lığ ı’nın B rita n y a ’da
yaptığı istih d am a ilişkin say ım lar ve Birleşik K rallık için de İnsangü-
cü H izm etleri B ak an lığ ı’nın K uzey İrla n d a ’da gerçekleştirdiği benzer
sayım lardır.
152 Tablo 4.16’da görüldüğü gibi, ziraî istihdamı, toplam müstahdem nüfustan daha düşük görme
eğilimi hakimdir.
4 2 8 dördüncü bölüm
ABD
1970’de mevcut nüfusun istihdamına ilişkin ayrıntılı dökümler,
Employment and Eamings sayılarında yayımlanmamıştır. Bu yüzden
1970 verileri yerine nüfus sayımı verilerini koyduk; çünkü mevcut nüfus
araştırm asının ortaya koyduğu istatistikler genelde on yıllık istatistikler
le karşılaştırılabilir olm ak üzere tasarlanmıştır. (1970 nüfus sayımı veri
lerinde sayfa vii’ye bakınız; ikinci cilt: 7B, Subject Reports: Industrial
Characteristics/Konu Raporları: Sanayi dallarının nitelikleri) ABD’de ki
rakamlar, araştırm a haftasında, kendi işleri ya da çiftlikleri olsun ücret
li olarak herhangi bir işte çalışan kişileri ya da aileden birinin işletmesin
de ücretsiz işçi olarak 15 saat ya da daha fazla çalışanları; araştırm a haf
tasında çalışmayan am a iş ya da işletme sahibi olup hastalık, kötü hava
koşulları, tatil, çalışan-yönetici anlaşmazlıkları ya da kişisel sebeplerle
geçici olarak iş yerlerinde bulunm ayan, işe gitmedikleri süre zarfında üc
ret alan almayan, başka bir işte çalışan çalışmayan herkesi kapsar.
ABD’de üslü silahlı kuvvetlerin üyeleri de istihdam edilenlerin toplamı
na dahildir. Birden fazla işi olanlar, araştırm a haftasında en fazla çalış
tıkları işte sayılmışlardır. Toplama, geçici olarak ABD’de bulunan, fakat
bir elçilik binasında konaklam akta olmayan yabancı ülkelerden çalışan
lar da dahildir. Evinde çalışanlar (boyama, onarım ya da ev işleri) ya da
dini kurumlar, hayır kurum lan veya benzeri örgütler için gönüllü çalı
şanlar toplam ın dışında tutulmuştur. (Çalışma Bakanlığı İstatistikleri,
1992) 1980 nüfus sayımında SIC kodları yeniden sımflandırıldığından,
bu tarihten önceki ya da sonraki rakam lar kıyaslanabilir olmayabilir.
153 Standart hizmet sektörü sınıflandırmasına uyum sağlamak için, yeme-içme mekânları peraken
de ticaretine dahil edilmiştir.
430 dördüncü bölüm
Kanada
Rakam lar, istihdam edilenlerin meslekî sınıflandırm asını temel
alır. Profesyonel ve teknisyen kategorileri, meslekleri fen bilimleri, sos
yal bilimler, öğretim , tıp/sağlık ve sanat/eğlenceyle ilgili olanları da
kapsar. El işçileri ve operatörler kategorisi, m adencilik/taş ocağı işçili
ği, m akine kullanım ı, işleme, inşaat ticareti, malzeme işleme, diğer el
işleri ve cihaz kullanım ını da içerir. Çiftlik işçileri ve yöneticileri kate
gorisi ise tarım , balıkçılık, avcılıkla ormancılık/keresteciliği de kapsar.
Fransa
Rakamlar, 15 yaş ve üstü nüfusun mesleki sınıflandırmasını te
mel alır; işsizler, emekliler, öğrenciler ve sonuçlarına istatistik yıllıkların
da yer verilen istihdam araştırm alarına göre hiç çalışmamış olanlar dı
şarıda bırakılmıştır. Yönetsel kategori, üst düzey kam u görevlileriyle şir
ketlerde üst düzey yönetsel/ticari görevlerde çalışanları da kapsar. Pro
fesyoneller kategorisi profesörleri, bilimsel meslekleri, bilgi/sanat ala
nında çalışanları ve mühendislerle teknik işçileri de kapsar. Teknisyen
ler ara düzeydeki profesyonelleri, din görevlilerini, ara düzeydeki sosyal
görevlileri, sağlık çalışanlarını kapsar. Büro işleri kategorisi devlet me
murlarını ve yönetsel işlerde çalışanları kapsar. El işçileri ve operatörler
kategorisi ise sanayi kollarındaki vasıflı ve vasıfsız işçileri kapsar.
Almanya
Rakamlar, istatistik yıllıklarına göre, istihdam edilenlere ilişkin
meslekî sınıflandırmaları temel alm aktadır. Yönetsel kategori muhase
becileri, devlet memurlarını ve girişimcileri kapsar. Profesyoneller ka
tegorisi ise mühendisleri, bilim adam larını, sanatçıları ve sağlık hiz-
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 4 3 1
Japonya
R akam lar, sonuçları istatistik yıllıklarında yayım lanan Ç alışm a
Bürosu A ra ştırm a sin a göre istihdam edilenlerin m esleki sınıflandır
m asına dayanır. Ç iftlik işçileri ve yöneticiler kategorisi, o rm an lar ve
balık çiftliklerinde çalışanları da içerir. Yarı vasıflı, hizm et çalışanları
kategorisi k o ru m a görevlilerini de kapsar. Yarı vasıflı, u laştırm a görev
lileri kategorisi, iletişim le ilgili m eslekleri de kapsar.
Britanya
R akam lar, nüfus say ım ların d an elde edilen B ritanya k ap sam ın
daki % 1 0 ’luk bir ö rn ek kesim i tem el alır. Profesyoneller kategorisi
yargıçları, ekonom istleri, çevre sağlığı görevlilerini vs. de kapsar. Tek
nisyen kategorisi, tah m in yü rü ten leri, sosyal k u ru m lard a çalışanları,
tıp teknisyenlerini, tek n ik ressam ları, u stab aşıları, takipçileri, takipçi
denetçilerini, tek n ik m ühendisleri de kapsar. El işçileri ve o peratörler,
sanayi işçilerinin ço ğ u n lu ğ u n u içerir. Yarı vasıflı u laştırm a işçilerine,
depo görevlileri/m ağaza görevlileri/paketlem e ve şişeleme işlerinde ç a
lışanlar da dahildir. Yarı vasıflı, hizm et sek tö rü çalışanları spor/eğlen
ce işlerinde çalışanları, k o ru m a görevlilerini de kapsar. 1990 ra k a m la
rı, N üfus Sayımı ve A raştırm aları B ü ro su ’n u n gerçekleştirdiği İşgücü
A raştırm ası’m (1990 ve 1991 tarihli) tem el alır. 1990 rak am ları, fa rk
lı araştırm a yöntem lerinin ve k ateg o rilerin k u llan ılm asın d an ö tü rü d a
ha önceki yılların verileriyle k arşılaştırılab ilir değildir. A ncak analizi
miz sırasında 1991 nüfus sayım ı verileri elim izde o lm ad ığ ın d an Bri
ta n y a ’da istihdam yapısına ilişkin k ab a bir tah m in geliştirm ek için
1990 rak am ların ı kullandık.
432 dördüncü bölüm
ABD
Rakam lar, Çalışma Bakanlığı’nın N üfus Sayımı Bürosu’nun
gerçekleştirdiği M evcut N üfus A raştırm asının bir parçası olarak yapı
lan hane araştırm alarına göre, istihdam edilenlerin yıllık ortalam asını
esas alır. Yönetici kategorisi, şirket yönetimiyle ilgili konum ları da içe
rir. Büro işleri kategorisi, yönetsel desteği de kapsar. Yarı vasıflı, hiz
m et sektörü çalışanları kategorisi özel ev içi hizmetleri ve korum a gö
revlerini de içerir. El işçileri ve operatörler kategorisi, hassas üretimi,
onarım ı, m akine işletim ini/bant işçilerini/kontrolörleri, bakıcıları, teç
hizat temizlikçilerini, yardım cıları ve işçileri de kapsar. Yarı vasıflı,
ulaştırm a işçileri kategorisi malzeme taşım a işlerini de içerir. Çiftlik iş
çileri ve çiftlik yöneticilerine, orm ancılık ve balıkçılık da dahildir.
İstihdamın dağtltmt
İstihdam edilenlerin statüsü, çalışanlar, serbest çalışanlar ve ai
le işletmelerinde çalışanlar olarak sınıflandırılır. Aile işletmelerinde ça
lışanların sayısına ulaşılam adığında, bu grubun serbest çalışan katego
risine dahil edildiği olmuştur. Serbest çalışanlar, aksi belirtilmediği sü
rece genelde işverenleri kapsar.
Ülkelerin özel durum ları aşağıdaki gibidir:
Kanada
Ücretli olan işverenler (serbest çalışan değil) ücretli çalışanlar
kategorisinde yer alır.
Fransa
Rakamlar, OECD İşgücü İstatistiklerinde belirtilen sivil istih
damı esas alır.
Almanya
Rakam lar yıllık istatistikleri esas alır.
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ağ işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 433
İtalya
R akam lar, O E C D İşgücü İsta tistik le rin d e belirtilen sivil istih
dam ı esas alır.
Japonya
R ak am lar yıllık istatistiklerde de yer verilen, istihdam edilenle
re ilişkin İşgücü A ra ştırm a sın a dayanır.
Britanya
R akam lar, O E C D İşgücü İsta tistik le rin d e belirtilen sivil istih
dam ı esas alır.
A BD
R ak am lar tarım ve tarım dışı sektörlerde istihdam edilen sivil
lerin yıllık o rta la m a sayısını esas alır.
Kanada
Statistics C anada. 1971 Census o f Canada, cilt. 3: E conom ic Characteristics
— . 1981 Census o f Canada: Population, L a b o r Force- Industry by dem ographic
a nd educational characteristics, Canada, provinceb, urban, rural, nonfarm and
rural farm , O cak 1984.
— . T he L a b o u r Force, çeşitli sayılar
— . L abou r Force. A n n u a l Averages, 1975-1983, O cak 1984
Fransa
Institut national de la statistique et des etudes econom iques (INSEE). A nnuarie sta-
tistique de la France 1979: resultats de 1978, M inistere de l’econom ie, des fi-
nances et du budget, Paris: INSEE, 1979.
— . Recensem ent general de la p o p u lation de 1982: resultats definitifs, Pierre-Ala-
in A udirac, n o .4 8 3 , des C ollections de PINSEE, serie D, no. 103, M inistere de
l’econom ie, des finances et du budget, Paris: INSEE, 1985.
— . E nquetes sur l ’em ploi de 1982 et 1983: resultats redresses, no. 120, Şubat
1985.
— . Enquetes sur l’em p lo i de m ars 1989: resultats detailles, no 28-29, Ekim 1989.
434 dördüncü bölüm
—. Annuaire statistique de la France 1990: resultats de 1989, cilt 95, nouvelle se-
rie no.37, M inistere de l’economie, des finances et du budgct, Paris: INSEE,
1990.
Almanya
Statistisches Bundesamt. Statistisches Jahrbuch 1977: für die Bundesrepublik De-
utschland, Metzler-Poeschel Verlag Stuttgart, 1977.
— . Statistisches Jahrbuch 1991: für die Bundesrepublik Deutschland, Metzler-Po
eschel Verlag Stuttgart, 1991.
— . Bevölkerung und Kultur: Volkszahlung vom 27. M ai 1970, Heft 17, Enverbs-
tatige in wirtschaftlicher Gliederung nach Wochenarbeitszeit und weiterer Ta-
tigkeit, Fachserie A, Stuttgart ve Mainz: Verlag W. Kohlhammer.
— . Volkszahlung vom 25 M ai 1987, Bevölkerung und Ervverbstatigkeit, Stutt-
gart:Metzler-Poeschel, 1989.
İtalya
Istituto Centrale di Statistica. 10. Censimento Generale della Popolazione, İS Ot-
tobre 1961, cilt IX: D ati Generali Riassuntivi, Roma, 1969
— . 11. Censimento Generale della Popolazione, 24 O ttobre 1971, cilt VI: Profes-
sioni e Attivita Economiche, Tomo 1: Attivita Economiche, Roma, 1975
— . 12. Censimento Generale della Popolazione, 25 O ttobre 1981, cilt II: D ati sul-
le caratteristiche strutturalli della popolazione e delle abitazioni, Tomo 3: İtal
ya, Roma, 1985.
Istituto Nazionale di Statistica (ISTAT). Annuario Statistico Italiano, edizione
1991.
Japonya
Statistics Bureau, M anagement and Coordination Agency (1977) Japan Statistical
Yearbook, Tokyo.
— . (1983) Japan Statistical Yearbook, Tokyo.
— . (1991) Japan Statistical Yearbook, Tokyo.
Bureau of Statistics, Office of the Prime Minister. Summary o f the Results o f 1970
Population Census o f Japan, Tokyo: Bureau of Statistics, 1975.
—. 1980 Population Census o f Japan, Tokyo: Bureau of Statistics, 1980.
—. 1990 Population Census o f Japan, Prompt report (% l ’lik örnek kesimin so
nuçları), Tokyo: Bureau of Statistics.
Britanya
Office of Population Censuses and Surveys, General Registrar Office. Çensus
1971: Great Britain, Economic Activity, kısım IV (% 10’luk örnek), Londra:
çalışmanın ve istihdamın dönüşümü: ag işçileri, işsizler ve esnek zamanlı çalışanlar 435
H M SO , 1974.
— . Census 1981: E conom ic Activity, Great Britain, Londra: H M SO , 1984.
— . L abour Force Survey 1990 a n d 1991: A Survey C onducted by O PCS and the
D epartm ent o f Econom ic D evelopm ent in N orthern Ireland on behalf o f the
E m plo ym en t D epartm ent and the European C om m unity, Series LFS no. 9,
Londra: H M SO , 1992.
Central Statistical Office. A n n u a l A bstract o f Statistics: 1977, Londra: H M SO ,
1977
— . A nnua l A bstract o f Statistics: 1985, Londra: H M S O , 1985.
— . A n n u a l A bstract o f Statistics: 1992, no. 128, Londra: H M SO , 1992.
D epartm ent of Em ploym ent. E m p lo ym en t G azzette cilt 100, no. 8 (Ağustos 1992).
ABD
United States D epartm ent of Labor. H a n d b o o k o f Labor Statistics, Bulletin 2175,
Bureau of Labor Statistics, Aralık.
— . L abor Force Statistics: D erived fro m the Current Population Survey, 1948-87,
Bureau of Labor Statistics, A ğustos 1988.
— . H a n d b o o k o f L a b o r Statistics, Bulletin 2340, Bureau of L abor Statistics, M art
1990.
— . E m p lo ym en t and E am ings, çeşitli sayılar.
Diğer
E urostat. L abour Force Sam ple Survey, Luxem bourg: E urostat, çeşitli sayılar.
— . L abor Force Survey, Them e 3, Series C, Population and Social Statistics, Acco-
unts, Surveys a n d Statistics, Luxem bourg: E urostat, çeşitli sayılar.
H ail, Peter (1988) “ Regions in the transition to the inform ation econom y,” G.
Stem lieb ve J. W. H ughes’da (editörler), A m erica’s N e w M arket Geography:
N ation, Region a n d M etropolis, R utgers, NJ: State University of N ew Jersey,
Ç enter for U rban Policy Research, N ew Brunsvvick, s. 137-59.
M ori, K. (1989) H ai-teku shakai to rodo: naniga o kite iruka, Ivvanami Shinsho
no.70, Tokyo: Iw anam i Shoten.
O rganization for Econom ic C o o peration an d D evelopm ent (OECD) (1991)
O E C D L a b o u r Force Statistics: 1969-1989, Paris: O EC D .
— . (1992a) O E C D E conom ic O u tlo o k: H istorical Statistics: 1960-90, Paris:
O EC D
— . (1992b) O E C D E conom ic O u tlo o k , no. 51, H aziran.
#ı ım
unanistan’da MÖ 700 yıllarında büyük bir icat gerçekleştirildi: Al
Y fabe. Havelock gibi önde gelen klasik akademisyenler buğün bil
diğimiz Batı felsefesi ve biliminin gelişmesinin temelinde bu kavramsal
teknolojinin varolduğunu savunur. Konuşulan sözle, lisan arasındaki
açığı kapatmış, böylece konuşulanı konuşandan ayırıp kavramsal söy
lemi mümkün kılmıştır. Bu tarihsel dönüm noktasının gerisinde, yak
laşık 3 bin yıllık bir sözlü geleneğin, alfabesiz iletişimin gelişimi, Yu
nan toplumunun Havelock’un deyişiyle yeni bir zihinsel duruma, in
san iletişiminde niteliksel bir dönüşüm başlatan “alfabetik zihne” eri
şimi vardır.1 Okur yazarlığın yaygınlığı uzun yüzyıllar sonra, matbaa
makinesinin icadı ve kağıdın imalatından sonra gözlenecekti. Ancak
Batı’da birikimsel, bilgiye dayalı iletişim için gerekli zihinsel altyapıyı
hazırlayan alfabe oldu.
Ancak yeni alfabetik düzen, akılcı söylemi mümkün kılmakla
birlikte, yazılı iletişimi insan zihninin tam manasıyla ifade edilebilme
si açısından kilit önemde olan görsel-işitsel semboller ve algılar siste-
6 McLuhan'uı kuramlarının geriye dönük bir değerlendirmesi için, ölümünden sonra yayımlanan
kitabına bakınız: McLuhan ve Povvers (1989).
7 McLuhan (1964).
8 Ball-Rokeach ve Cantor (1986).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 443
diği sanatlar, geniş ekranlardaki özel efekt gösterileri istisna olmak üze
re filmler, televizyon seyircilerine uygun düşecek bir dönüşümden geç
tiler. Gazeteler ve dergiler içeriklerini derinleştirmekte, hedef kitlelerini
seçmekte uzmanlaşırken, başat iletişim aracı olan TV’ye stratejik bilgi
sağlamaya özen gösterdiler.9 Kitaplara gelince; birçok kitabın gerisinde
ki bilinçdışı arzu TV senaryosu haline gelmek olsa da, onlar kitap ola
rak kaldılar; çok satanlar listeleriyse kısa sürede TV karakterlerine ya
da TV’de popüler olan temalara atıfta bulunan başlıklarla dolup taştı.
Televizyonun neden böyle baskın iletişim biçimi olduğu sorusu,
akademisyenler ve medya eleştirmenleri arasında hâlâ bir tartışma ko
nusudur.10 Benim, tembel bir izleyicinin temel içgüdüsünün sonucu di
ye özetlediğim, W. Russell Neuman’ın varsayımı mevcut kanıtlarla de
ğerlendirildiğinde akla yakın bir açıklama gibi görünüyor. Şöyle diyor
Neuman: “Siyaset ve kültürle ilgili olarak öğrenmede dikkat eksikliği
nin doğasını anlamak istiyorsak, samimiyetle eğilmemiz gereken eğit
sel etkiler ve reklam etkilerine ilişkin araştırmalarda elde edilen kilit
bulgu, insanların daha az direniş gördükleri yolu cazip bulmaları
dır.”11 Neuman, bu yorumu Herbert Simon ile Anthony Downs’ın bil
gi edinme, bilgiyi işlemenin psikolojik bedeline vurgu yapan geniş kap
samlı kuramlarının içine yerleştirir. Ben, bu mantığın köklerini insan
doğasıyla değil, yoğun iş günlerinin ardından ev hayatının koşullan,
kişisel/kültürel uğraşlar için alternatiflerin eksikliğiyle ilişkilendiriyo-
rum.12 Ancak toplumlarımızdaki koşullar dikkate alındığında, televiz
yonun tarih sahnesinde belirir belirmez bir iletişim aracı olarak hızla
başat konuma geçmesi ve yaygınlaşması, TV aracılığıyla iletişimle iliş-
kilendirilebilir görünen asgari düzeyde çaba sendromuyla açıklanabi
lir.13 Örneğin, medya araştırmalarına göre,14 insanların yalnızca kü
çük bir bölümü izleyecekleri programı önceden seçiyor. Genelde ilk
9 Postman (1985).
10 Withey ve Abeles (1980); Ferguson (1986).
11 Neuman (1991: 103).
12 Mattelart ve Stourdze (1982); Trejo Delarbre (1992).
13 Owen (1999).
14 Neuman (1991).
444 beşinci bölüm
19 McLuhan (1964:313).
20 Postman (1985: 87).
21 Postman (1985: 87).
22 Mander (1978).
23 Mankiewicz vc Swerdlow (1979).
446 beşinci bölüm
31 Sorlin (1994).
32 McLuhan (1964: 21).
33 Neuman (1991: 87).
34 Roger Drapet, “The Faithless Shepard”, New York Revietv of Books, 26 Haziran, Neuman
(1991).
448 beşinci bölüm
35 McGuire (1986).
36 Croteau ve Haynes (2000: 263).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 449
42 Kitlesel medya elektronik iletişim sistemini, bu sistemin varoluşunu farklı bir bilişsel ifade biçi
mi olarak gören devrimci düşünürün anısına McLuhan Galaksisi olarak anıyorum. Ancak bu
bolümün de tartışmaya çalıştığı gibi, McLuhan’ın hayal ettiğinden çok farklı olduğu açık, yeni
bir iletişim sistemine giriyoruz.
452 beşinci bölüm
43 Bu bölüm dünya çapında medyadaki yeni gelişmelerle ilgili olarak İspanya ve Latin Amerika’nın
önde gelen televizyon gazetecilerinden, Antena-3 televizyonunun başkanı Manuel Campo Vi-
dal’in sağladığı enformasyon ve düşüncelere dayanmaktadır.
44 Alvarado (1988).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 453
46 Chatterjee (yayımlanacak).
47 Sabbah (1985: 219).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 455
48 Ito (1991b).
49 Örneğin The Economist’te anılan verilere bakınız (1994a); ayrıca Trejo Delarbre (1988); Doy-
le (1992); Campo Vidal (1996).
456 beşinci bölüm
ŞEKİL 5.1
1998’de Büyük Medya Gruplarının Medya Satışları
(Milyar ABD dolan)
Time Warner
Disney
Viacom/CBS
News Corp
Bertelsmann
Seagram
Kirch Yayıncılık
Mediaset Müzik
BSkyB Televizyon
Film
Canal Plus
0 5 10 15 20 25
$bn
(Yazann notu: Time Warner, Ocak 2000’de internet servis sağlayıcısı America On-Line’la birleşti; bu
birleşme, dünyanın en büyük çoklu-medya grubunu yarattı.)
Kaynaklar: Şirket raporları; Veronis, Suhler and Associates; Zenith Media; Warburg Dillon Read,
The Economist derleyip işlemiştir (1999c: 62)
ŞEKİL 5.2
Avrupa’da Medya Gruplan Arasında Stratejik İttifaklar, 1999
53 Case (1994).
54 Myers (1981); Lehman (1994); Thery (1994).
55 McGowan ve Compaine (1989).
56 Rosenbaum (1992); Preston (1994); Thery (1994).
57 Nora ve Mine (1978).
58 McGowan (1988).
59 Mehta (1993).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 461
60 Minitel’in gelişimine yol açan politikanın kapsamlı bir analizi için bkz. Cats-Baril ve Jelassi
(1994).
61 Preston (1994).
62 Mehta (1993).
63 Honigsbaum (1988).
4 6 2 beşinci bölüm
İnternet Müessesesi
İnternet (oluşum sürecini birinci bölümde incelemiştim) bilgisayar ara
cılığıyla iletişimin belkemiğidir: Bilgisayar ağlarının büyük bölümünü
birleştiren ağdır. Vinton Cerf’in derlediği ve işlediği kaynaklara göre,
Haziran 1999’da, İnternet’e bağlı 63 milyon ana bilgisayar, 950 mil
yon telefon terminali, 5 milyon ikinci düzey domain, 3.6 milyon web
sitesi vardı ve 200 ülkede 179 milyon kişi İnternet kullanıcısıydı. Bir
leşik Devletler ve Kanada’da 102 milyon, Avrupa’da 40 milyonu aş
kın, Asya ve Asya-Pasifik’te yaklaşık 27 milyon, Latin Amerika’da
23,3 milyon, Afrika’da 1,14 milyon, O rtadoğu’da ise 0,88 milyon kul
lanıcı vardı. 1999’un ortalarında yapılan tahminlere göre, bağlı olan
ana bilgisayar sayısının 2001 ’de 123 milyonu, 2007’de de 878 milyo
nu bulması (Şekil 5.3), kullanıcı sayısının ise Aralık 2000’de 300 ilâ 1
milyara erişmesi bekleniyordu.68 Bazı uzmanlar, Cerf’in verdiği ra
kamların, titizliğinden ötürü 1999/2000 döneminde intenetin yayılma
sına ilişkin tahminlerinin gerçek rakamın altında olabileceği kanısın
dadır.69 Benim kişisel tahminimse, kullanıcı sayısının 2001’in ortala
rında 700 milyona erişeceği yönünde. İnternet’in gelişiminin ilk aşa
malarındaki çapıyla karşılaştırabiliriz bu verileri: 1973’te ağda yalnız-
68 Cerf (1999).
69 Zook (2000c).
4 6 4 beşinci bolüm
ŞEKİL 5.3
İnternet Host Şirketleri, 1989-2006 (binlerle)
1, 000,ooo r
878.065
900.000
800.000
700.000
600.000
■ğ 500,000
400.000
300.000
194.830
200.000 >55 >>>
122. 717 .
« 2.987
100,000
157 376 721 1313 2217 5846
21.819 29-670
43.230
»IS5
0
1989 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 00 01 02 03 04 05 2006
Her yılın rakamları (binlerle) şöyledir: 1989: 157; 1990: 376; 1991: 721; 1992: 1313; 1993: 2217;
1994: 5846; 1995: 14.352; 1996: 21.819; 1997: 29.670; 1998: 43.230; 1999: 62.987; 2000:
122.717; 2002: 194.830; 2003: 283.872; 2004: 413. 610; 2005: 602.641; 2006: 878. 065.
Kaynak: Cerf (1999).
70 Hafner ve Markoff (1991); Business Week (1994a); Sullivan-Trainor (1994); El Pais/World Me-
dia (1995); McLeod (1996).
71 İnternet ve başka bilgisayara dayalı iletişim ağlarının kökenleri, gelişimi ve özellikleriyle ilgili
belgelere dayalı, parlak analizler için Hart’a bakınız, Hart vd. (1992); ayrıca Rheingold (1993).
Intemet’in gelişimiyle ilgili ampirik bir araştırma için Batty ve Bar’a bakınız (1994). lntemet’in
geleceğiyle ilgili tartışmalar için Rand Corporation’ın hazırladığı, yalnızca yazım sırasında İn-
ternet’ten erişilebilen araştırmaya bakınız (1995).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 465
74 Zook (2000c).
75 UNDP (1999); UNESCO (1999); ABD Ticaret Bakanlığı (1999b); Castells ve Kiselyova (2000);
Zook (2000a).
ŞEKİL 5.4
İnternet CONE’u Ülke Kodu Domain Adlarının Dünya Çapında Kentlere Göre Dağılımı, Temmuz 1999
(8.766.072 internet domain adını temsil eder).
79 M a rk o ff ( 1995).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 473
sında yarı-yasal bir taban hareketi olarak başladı. Öyle görünüyor ki,
bilgisayarlı iletişimin tüm dünyada benzer bir hikâyesi var. Üniversite
merkezli bu yayılma süreci önemlidir; çünkü bilgisayarlı iletişime ilişkin
hem uygulama bilgisinin hem de alışkanlıkların yayılması açısından en
yüksek potansiyele sahipti. Öyle ki, toplumsal açıdan yalıtılmış olduk
ları varsayımını ileri süren fildişi kule imgesinin aksine, üniversiteler
toplumsal yeniliklerin yayılmasının başlıca aktörleri olmuşlardır; çünkü
kuşaklar kuşakları izler, genç insanlar üniversitelerden geçer ve yeni dü
şünme, yönetme, davranma, iletişim kurma biçimlerini öğrenir, bunlara
aşinalık kazanırlar. Bilgisayar aracılığıyla iletişim, uluslararası çapta
üniversite sistemine nüfuz ettikçe, 21. yüzyılda şirketlerin, kurumların
başına geçecek olan mezunlar da beraberlerinde getirdikleri bu yeni ile
tişim aracının mesajını da toplumun geneline taşıyacaklardır.
Yüzyılın son çeyreğinde İnternet’in, İnternet’le ilgili bilgisayarlı
iletişim ağlarının oluşumu ve yayılması yeni iletişim aracının yapısını,
ağın mimarisini, ağa bağlı olanların kültürünü ve iletişim biçimini ebe
diyen değiştirmiştir.80 Ağın mimarisi, açıktır; kamunun yaygın erişimi
ni destekler; toplumsal eşitsizliklerin, elektronik alanında kendilerini
güçlü bir biçimde ortaya koymalarına karşın hükümetin kısıtlamaları
na ya da ticari sınırlamalara ciddi biçimde ket vurur. Yukarıda belirt
tiğimiz askeri stratejik gerekçeler çerçevesinde düşünülen ilk tasarım,
askeri araştırma programlarını yürüten bilim adamlarının hem tekno
lojik yetkinliklerini gösterme kaygılarından, hem de ütopyacı birer gi
rişimci olmalarından ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, sistemin açıklığı
aynı zamanda, N et’te nüfusları yüzbinleri bulan ilk bilgisayar korsan
larının ve ağı hobi olarak benimsemiş kişilerin başlattığı sürekli yeni
lenme ve serbest erişim sürecinin bir sonucudur. Örneğin 1990’ların
sonunda, Helsinki Üniversitesinin genç, parlak bilgisayar uzmanların
dan Linus Torvalds’ın tasarımını yaptığı, Unix İnternet uygulamaları
nı yürüten Linux yazılımının İnternet üzerinden dağıtımı, Micro-
soft’un yazılım alanındaki başatlığına karşı ciddi bir tehdit oluşturdu.
80 De Kerckhove (1997).
474 beşinci bölüm
İnteraktif Toplum
İnternet aracılığıyla iletişimin, toplumsal olarak ne anlama geldiği,
akademik araştırm aların kesin bir sonuç ortaya koymasına izin ver
meyecek denli yeni bir sosyal olgudur/Ayrıca yetersiz ampirik kayıt
lar, www öncesi, yani bilgisayarlı iletişimin birkaç yüzbin tutkulu kul
lanıcıyı kapsayan küçük bir mesele olduğu 1995 öncesi dönemde yö
neltilen türde sorulardan izler taşır. Özellikle, İnternet’in 1990’larda-
ki sosyal boyutuyla ilgili tartışmaya hakim olan soru açısından geçer-
lidir bu durum: İnternet yeni cemaatlerin, sanal cemaatlerin oluşu
mundan yana mıdır, yoksa insanların toplumla ve en nihayetinde
“gerçek dünya” ile ilişkilerini bozarak bireyi yalıtılmışlığa mı götü
rür? H ow ard Rheingold, öncü çalışması Virtual Commurıities’de, in
sanları ortak değerler ve çıkarlar etrafında on-line bir araya getiren
yeni bir tür cemaatin doğduğunu savunarak tartışm anın tonunu be
lirlemiştir.85 Rheingold ayrıca, San Francisco Körfezi bölgesinde işbir
liğine dayalı bir bilgisayar ağı olan WELL’deki deneyiminden yola çı
karak on-line kurulan cemaatlerin, kendisinin de yaşadığı gibi fizik
sel biraradalığa, arkadaş toplantılarına, sanal cemaatteki üyelerin
maddi desteğine dönüşebileceği görüşünü ileri sürmüştür. Rhein-
84 Rheingold’un (1993) biyolojik imgesine atıf.
85 Rheingold (1993).
476 beşinci bölüm
gold’un argüm anı çerçevesinde sanal bir cem aat denince, genelde, ki
mi zam an iletişimin kendisi bir amaç haline gelse de, ortak bir çıkar
ya da am aç doğrultusunda örgütlenen, kendi kendini tanım layan in-
teraktif, elektronik bir iletişim ağı anlaşılır. Bu cemaatler, konferans
ya da bülten tahtası sistemleri gibi görece resmileşmiş olabilirler ya da
belli bir zam an aralığında (sonraki bir zam anda ya da gerçek zam an
da) mesaj gönderm ek ya da mesaj alm ak üzere ağa bağlanan toplum
sal ağlarla kendiliğinden kurulm uş olabilirler. 1990’larda, çoğu
ABD’de olsa da giderek küresel çapta yayılma gösteren böyle birçok
“cem aat” oluşmuştur. Ancak sayıları giderek artan araştırm acıların
tüm çabalarına karşın, bu elektronik ağlarda sosyalleşmenin ne ölçü
de gerçekleştiği, bu yeni sosyalleşme biçiminin kültürel etkilerinin ne
ler olduğu hâlâ belirsizdir.86
Rock şarkıcısı, özgürlükçü Electronic Frontier Foundation’m
kurucularından, İnternet peygamberi, insani davaların savunucusu ef
sanevi John Perry Barlovv ümitliydi: “Gezegen insanlarının yeni tür bir
iletişim ilişkisi kurabilecekleri bir uzam yaratıyoruz: Benimle iletişim
kurm ak isteyen bilinçle tam bir etkileşim kurabilmek istiyorum.”87
William Mitchell ise daha akademik bir yaklaşımla, yeni teknolojik
ortamımıza uyarlanmış yeni sosyalleşme biçimlerinin, kent hayatının
yeni biçimlerinin on-line belirmekte olduğu yönünde ikna edici bir a r
güman ileri sürmüştür.88 İnternet kullanıcılarına ilişkin ilk psikanalitik
çalışmalardan birinde de [bir ‘M ulti Users Dungeons’ (MUD-çok kul
lanıcılı zindanlar) grubunun üyelerini kapsıyordu bu çalışma], Sherry
Turkle kullanıcıların rol yaptıklarını; on-line, kimlikler inşa ettiğini
gösterdi. Ancak bu bir cemaat duygusu yaratıyor ve iletişim kurma,
kendini ifade etme ihtiyacı içinde olan insanlara geçici de olsa bir te
selli sağlıyordu. Fakat Turkle şu sonuca varır: “Gerçeklik mefhumu
karşı saldırıya geçer. Ekranda paralel hayatlar yaşayan insanlar, fizik
sel benliklerinin arzuları, acıları ve faniliğiyle bağlanmıştır. Sanal ce-
86 Rheingold (1993); Turkle (1995); Jones (1995, 1997, 1998); Kiesler (1997).
87 Barlow (1995: 40).
88 Mitchell (1995, 1999).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 477
rulmuştur.
İnternet sosyolojisinin önde gelen ampirik araştırmacılarından
Barry Wellman ile çalışma arkadaşları, verilerin kafa karıştırıcı çeşitli
liğini anlamlandırma çabasıyla, çok geniş bir kaynak yelpazesinden el
de edilen, İnternet’te sanal cemaatlerin oluşumu hakkındaki temel bul
guları 1996-9 döneminde bir dizi makalede incelemiştir.93 Wellman’ın
dikkat çektiği kilit nokta, “sanal cemaatler”in “ fiziksel cemaatler”e
karşıt olmadığıdır: Belli kuralları ve dinamikleri olan, başka cemaat
biçimleriyle etkileşim içinde olan farklı cemaat biçimleridir. Ayrıca,
eleştirel sosyal bilimciler, genelde muhtemelen kırsal kesimde varolm a
yan, ileri, sanayileşmiş ülkelerde de kaybolmuş sıkı sıkıya bağlı, belli
lerdir, farklı bir gerçeklik düzleminde işlerler. Çoğu, zayıf bağlara da
yanan, son derece çeşidenmiş ve uzmanlaşmış, sağlam bir etkileşimin
dinamikleriyle karşılıklılık ve destek üretebilen kişisel sosyal ağlardır.
W ellman’m da belirttiği gibi, başka yaşam biçimlerinin taklidi değiller
dir, kendi dinamikleri vardır: Net, N et’tir. Bu ağlar, düşük maliyete
mesafeleri aşarlar; genelde eşzamanlı olmayan bir doğaları vardır; kit
le iletişimin hızlı yayılmasını, kişisel iletişimin nüfuzuyla birleştirirler;
kısmi cemaatleri çoğul üyeliğe açarlar. Ayrıca başka sosyalleşme biçim
lerinden yalıtılmış değillerdir. “Sosyalleşmenin özelleştirilmesi”, yani
bireyin etrafında sosyal ağlar kurulması, hem fiziksel hem de bilgisa
yara dayalı olarak kişisel cemaatlerin gelişimi yönündeki eğilimi güç
lendirirler. Sanal bağlar, bağları giderek uzamsal olarak dağıldığından
çok sınırlı sosyal hayatlar yaşayacak olan insanlara toplumsal bağlar
kurm a fırsatı tanır.
Ayrıca düzenli olarak bilgisayarla iletişim kuran kesimde, bu
iletişim aracının çekincesiz iletişimi desteklediği, daha düşük statüdeki
çalışanların şirket temelindeki ağlara katılımını teşvik ettiği gözlen
mektedir.98 Aynı argüm an doğrultusunda, kadınlar ve toplumdaki baş
ka kesimler de, bu elektronik iletişim aracının koruması altında ken
dilerini daha açıkça ifade edebilme imkânına kavuşmuş görünmekte
dir; yine de kadınların 1999’a kadar kullanıcılar arasında azınlıkta
olan bir kesim olduğunu unutmamalıyız.99 Yüz yüze iletişime içkin
olan iktidarın sembolizmi, yeni bilgisayarlı iletişimde henüz dilini bu
lamamış görünüyor. Bu iletişim aracının tarihsel yeniliğinden ve kadın
lar gibi geleneksel olarak bastırılmış grupların göreli gücündeki göreli
ilerlemeden dolayı, bilgisayarlı iletişim, iletişim sürecindeki iktidar
oyunlarının tersine çevrilmesi yönünde bir fırsat sunabilir.
Analizi kullamctlardan, kullanıma kaydıracak olursak, bilgisa
yarlı iletişim faaliyetlerinin büyük bölümünün işte ya da işle ilgili du
rumlarda gerçekleştiğini vurgulamak gerekir. Üçüncü ve dördüncü bö
lümlerde, ağ örgütlenmelerinin yeni biçimi ve ağ içinde çalışanların
98 Sproull ve Kiesler (1991); Rand Corporation (1995).
99 Hiitz ve Turoff (1993); Sato vd. (1995); ABD Ticaret Bakanlığı (1999).
gerçek sanallık kültürü: elektronik iletişimin entegrasyonu 481
çekleşmesi beklenen artışı aştığı açık. Ayrıca zaman da kıt bir kaynak.
ABD’de 1973 ile 1994 yılları arasında dinlence zamanının % 37 kısal
dığı yönünde işaretler mevcut. Ayrıca kitle iletişim araçları izleme ora
nının da 1980’in ikinci yarısında gerilediği görülüyor: 1985 ile 1990
arasında TV ve film izlemeye harcanan toplam zaman yılda 45 saat ge
riledi; TV izlemeye harcanan zaman % 4 düştü; şebeke TV izlemeye
ayrılan zaman % 20 azalmıştır.136 Bir başka tahmine göre ABD’de or
talama bir insanın radyo televizyon yayınlarını ve kablolu TV izleme
ye ayırdığı zaman 1984’te haftada 20,4 saate yükselmiş, bundan son
ra en azından 1998’e dek yavaş yavaş azalmıştır.137 Kitle iletişim araç
larının izlenmesindeki bu gerileme, ilgi eksikliğinden ziyade toplumun
aşırı çalışmasıyla (iki işte çalışan aileler vardır) ilişkilendirilebilse de
multi-medya girişimciliği bir başka yoruma daha oynuyor: Yeterince
cazip bir içerikten yoksun olmak. Medya sektöründeki uzmanların ço
ğu, multi-medyanın yaygınlaşmasında gerçekten en zorlu dönemecin
içeriğin, teknolojik dönüşümü izlememesi olduğu görüşünde: Mesaj,
iletişim aracının gerisinden geliyor.138 İnteraktif tercih fırsatıyla birlik
te, yayın kapasitesindeki ciddi genişleme, içerik anlamında gerçek bir
tercih söz konusu değilse eğer potansiyelini gerçekleştiremeyecektir:
Birbirinden farklı-ama-aynı 500 seks/şiddet filmine on-line ulaşabilir
olmak, aktarım kapasitesindeki ciddi genişlemeyi haklı çıkarmaz.
Hollywood stüdyolarının, film şirketlerinin ve TV belgesel arşivlerinin
satın alınması bu yüzden herhangi bir küresel medya konsorsiyumu
için bir zorunluluktur. Steven Spielberg gibi yaratıcı girişimciler bunu
anlamış görünüyorlar; yeni sistemde içeriğin potansiyel çeşitliliğinden
ötürü, mesaj mesajdır: En fazla rekabet gücü potansiyeli kazandıransa
bir ürünü farklılaştırma yetisidir. Dolayısıyla yeterli kaynaklara sahip
olan büyük bir şirket, multi-medya teknolojisine erişebilir ve yasal dü
zenlemelerden giderek uzaklaşan bir bağlamda herhangi bir piyasaya
girebilir. Ancak Bogart’ın filmleri kimdeyse ya da yeni elektronik Ma-
likte kişi başına mekân genişlemiş, ev daha rahat bir ortam haline gel
miştir. H attâ 1990’ların başında evde geçirilen vakit artmıştır. Diğer
yandan yeni elektronik ev, taşınabilir iletişim aygıtları aile bireylerinin
kendi zam anlarını, mekânlarını organize etme fırsatını artırmıştır. Ö r
neğin önceden pişirilmiş yemeklerin bireysel olarak tüketimini m üm
kün kılan mikrodalga fırınlar, topluca yenen aile yemeklerinin sayısını
azaltmıştır. Tek kişilik TV yemek setlerinin büyüyen bir piyasası var
dır. VCR’lar ve walkm an aygıtları, TV setleri, radyolar ve CD yürütü
cülerin fiyatlarındaki düşüşle birlikte, nüfusun büyük bir kesiminin
seçtikleri görsel-işitsel ortam lara girebilmesini sağlamaktadır. Ailenin
ilgisi de elektronikle birlikte dönüşüm geçirmiştir: Çocuklar uzaktan
kum anda sayesinde uzaktan izlenebilmektedir; araştırmalar, anne ba
ba ev işleriyle meşgulken TV ’nin bakıcı olarak kullanıldığını göster
mektedir; yalnız yaşayan yaşlı insanlar acil durum lar için alarm sis
temleri kullanmaktadır. Ancak bazı sosyal veçheler, teknolojik devri
min ötesinde kalıcılığını koruyacakmış gibi görünüyor: Ev işlerinin
cinsiyetler arasında paylaşımı (ya da paylaşılmaması) elektronikten et
kilenmemiştir; VCR ve uzaktan kum anda kullanımı ailedeki otorite
yapısını yansıtır; elektronik aygıtların kullanımı cinsiyete ve yaşlara
göre farklılık gösterir, erkekler daha ziyade bilgisayarla, kadınlar
elektrikli ev eşyalarıyla ve telematik hizmetlerle uğraşırken, çocuklar
video oyunlarına kapılmış haldedir.
Yeni elektronik iletişim araçları geleneksel kültürlerden uzaklaş
mamış, onları hazmetmiştir. 1990’larda bütün Asya’da hızla yayılan,
yakın gelecekte dünyanın geri kalan kısmına da yayılması muhtemel
Japon icadı karaoke dikkat çekici bir örnektir. 1991’de Japonya’da eğ
lence hizmetlerinin de verildiği otellerin % 100’ünde, barların, kulüp
lerin % 99’unda karaoke vardı; özel karaoke odası sayısının 1989’da
2000’den azken 1992’de 107 bine çıktığını da eklemek gerek. 1992’de
Japonların % 52’si karaoke furyasına katılmıştı; genç kadınlarınsa %
79’u.143 İlk bakışta karaoke Japonya’da olduğu kadar İspanya ve Bri
yazılı basın, popüler kültür ile öğrenilen kültür, eğlence ile bilgilenme,
eğitim ile kanaat arasındaki ayrımın, hattâ farkın sona ermesine kadar
varır. En kötüsünden en iyisine, en elitistinden en popülerine her kül
türel ifade, iletişime hazır zihnin geçmiş, şimdi ve gelecekteki ifadele
rini devasa, tarih dışı bir hipertext’te birleştiren bu dijital evrende bir
araya gelir. Böylece yeni bir sembolik ortam oluştururlar. Sanallığı ger
çekliğimiz haline getirirler.
1 Kaku (1994)
5 0 6 altıncı bölüm
yanır. Bu bölüm, çeşitli ülkelerle ilgili güncellenmiş, ek bilgiler; geliştirilmiş kuramsal değerlen
dirmeler içerse de, daha detaylı bir analiz, burada sunulan analizi ampirik olarak destekleyecek
veriler için okuyucuya bahsettiğim kitabı öneriyorum. Bu yüzden de, yukarıda bahsettiğim ki
tapta kullandığım, alıntıladığım kaynakları burada tekrarlamayacağım. Bu not, The Informa-
tional City’nin içerdiği kaynaklara ve malzemeye ilişkin genel ve kapsayıcı bir not sayılmalıdır
Bu meselelere ilişkin güncel tartışmalar için Graham ve Marvin’e de bakınız (1996; 2000).
Kentlerin gelişimine ilişkin tarihsel, analitik, kültürel bir değerlendirme için Sir Peter HalPun
başyapıtına bakınız (1998). Kentleşmeyle ilgili uluslararası bir perspektif için Borja ve Cas-
tells’e bakınız (1997).
A Uzamsal biçimlerin ve süreçlerin, küresel düzeydeki mevcut dönüşümüne ilişkin mükemmel bir
değerlendirme için Hall’a bakınız (1995: 3-32)
5 Daniels (1993).
6 Norman (1993).
7 Graham (1994).
8 Enderwick (1989).
akışların uzamı 509
9 Daniels (1993).
10 Thrift (1986); Thrift ve Leyshon (1992).
11 Sassen (1991).
12 Daniels (1993).
13 Borja vd. (1991).
14 Araştırma raporunun bir özeti için Castells’e bakınız. (1991)
5io altıncı bölüm
ŞEKİL 6.1
Enformasyon Akışlarındaki En Büyük Mutlak Büyüme, 1982 ile 1990
Kaynak: Federal Express verileri, Michelson ile Wheeler tarafından işlenmiştir. (1994)
Kaynak: Federal Express verileri, 1990, Michelson ile Wheeler tarafından işlenmiştir. (1994)
514 altıncı bölüm
23 Küresel kentlerde toplumsal dünyaların farklılaşmasına ilişkin, New York’un örnek olarak kul
lanıldığı bir tahmin için Mollenkopf (1989); ve Mollenkopf ile Castells’de (1991) derlenmiş çe
şitli makalelere bakınız; ayrıca Zukin’e (1992) bakınız.
24 Hizmetlerin uzamsal bakımdan merkezden kopmalarıyla ilgili olarak bkz. Marshall vd. (1988);
Castells (1989b; 3. bölüm); Daniels (1993; 5. bölüm)
25 Castells*e bakınız (1989b: 3. bölüm); ve Dunford ile Kafkalas'a (1992).
akışların uzamı 517
28 Coopcr (1994)
akışların uzamı 519
29 Chesnais (1994)
30 Castells ve Hail (1994)
31 Aoyama (1995)
520 altıncı bölüm
ŞEKİL 6.3
Enformasyon Teknolojisi İmalatının Nitelikleri ile
Endüstrinin Uzamsal Şablonu Arasındaki İlişkiler
İ İ i ~ r ~
İşlevsel
Üretimin temel Teknolojik Sektörde keskin
serbestlik
faktörü olarak bilgiye erişme bir teknik ve
yenilikçi emek gereksinimi sosyal işbölümü Bilgi işlem
aygıtlarının
kullanımı üretim
sürecinin uzamsal
Üretimin kesim olarak ayrışmasına
Yenilikçi emeğin izin verir
lere ayrılması
üretken bir güç ola
bilmesi için üre
timin genel bir Yenilik
koşulu olarak yeni ortamı Uzamsal
likçi ortam işbölümü
A Kendi kendini
genişleten, t
kendi kendini
üreten süreç Farklı üretim Sektörün
işlevlerinin kes ürünü ile kul
imlere ayrılacak lanıcı süreç
merkezsizleşmesi leri arasında
İkincil önemdeki yeni
lik ortamının yakm ilişki
Standartlaşmış
hiyerarşik olarak
üretim
merkezsizleştirilmesi Farklılaşmamış t
piyasa Özgül
Ismarlama pivasa
üretim
Uzamsal t
yayılma Uzamsal
I yoğun
Üretim işlevlerinin laşma
teknolojik hiyerarşisi
uyarınca endüstriyel
/
yerleşimin parçalı bir ri Esnek üretim
yapı göstermesinin biçimi
dünya çapma yayılması
35 Camagni (1991)
524 altıncı bölüm
38 Gordon (1994:46)
526 altıncı bölüm
40 Steinle (1988:8)
41 Qvortup (1992: 8)
42 Kraut (1989)
43 Nilles (1988); Rijn ve Williams (1988); Huws vd. (1990)
44 Mokhtarian (1991a, b); Handy ve Mokhtarian (1995)
45 Mokhtarian (1991b)
5 2 8 altıncı bölüm
KENT FO R M U N U N DÖNÜŞÜM Ü:
ENFORMASYONEL KENT
Enformasyon Çağı, yeni bir kent form unun, enformasyonel kentin ha
bercisidir. Ancak, nasıl ki sınaî kenti M anchester’ın dünya çapma ya
yılmış bir kopyası değilse, belirmekte olan enformasyonel kent de Sili-
•»
kon Vadisi bir yana, Los Angeles’ın da bir kopyası olmayacaktır. Ote
yandan, sınaîleşme çağında olduğu gibi, kültürel, fiziksel bağlamların
sıradışı çeşitliliğine karşın enformasyonel kentin kültürler ötesi gelişi
minde de bazı temel ortak noktalar vardır. Yeni toplumun, bilgiye da
yalı, ağlar etrafında örgütlenmiş, kısmen akışlardan oluşan doğası yü
zünden enformasyonel kentin bir kent formu değil, bir süreç, akışlar
uzamının yapısal hakimiyetinin izini taşıyan bir süreç olduğunu savu
nacağım. Bu düşünceyi geliştirmeden önce, dünyayı sonu gelmez çev
re yollarının ve fiber optik ağların basitleştirici merceklerinden gören
iptidaî teknolojik bakış açısına karşı koymak için sanıyorum öncelik
le, yeni tarihsel dönemde ortaya çıkan kentleşme biçimlerinin farklılı
ğına bir göz atmak gerekiyor.
akışların uzamı 533
Kenar Kent: a) En az beş yüz kırk dört bin beş yüz metre kare kul
lanılabilir ofis alanına sahip olan; Enformasyon Çağı’mn bürosu b)
En az 65.340 metrekare kullanılabilir perakende ticaret alanı bulu
nan c) Yatakodası sayısından fazla iş imkânı olan d) Nüfusun tek
bir mekân olarak algıladığı e) Otuz yıl önce hiç de “kent”e benze
meyen her yerdir.61
60 Davis (1990)
61 Garreau (1991: 6-7)
534 altıncı bölüm
62 Garreau (1991: 4)
63 Kunstler (1993)
64 Caves’in topladığı araştırma koleksiyonuna bakınız (1994)
65 Goldsmith ve Blakely (1992)
akışların uzamı 535
70 Mega kentler kavramı uluslararası arenada birkaç kentleşme uzmanı tarafından popülerleştiril-
miştir; en tanınanı New York merkezli “Mega-cities Project”in (Mega-kentler Projesi) kurucu
su ve yöneticisi Janice Perlman’dır. Perlman’ın hayalinin basında bir değerlendirmesi için bakı
nız Time (1993); bu kaynakta konuyla ilgili temel verileri de bulabilirsiniz.
71 Borja ve Castells’e bakınız (1997).
ŞEKİL 6.4
Dünyanın En Kalabalık Kentleri
(1992’de nüfusu 10 milyondan fazla olanlar)
2010
p!
p
I
P*1Tll
ES
Li
C/5 C/3
CTj aj
3 u X>
-ü
aj Uı
<L> :3
Oh o E CüD
c < <U c
O u o
PQ <
C/i
O ■— i
C/} X
<L> cn
0
c
V T<3D
J 3
CQ
O• m*
oC
akışların uzamı
Kaynak: Birleşmiş Milletler (1992)
539
540 altıncı bölüm
bağlarlar. Aynı zam anda arka bölgeleri, yani bütün bir ülke ya da bu
lundukları bölge için de mıknatıs işlevi görürler. M ega-kentler yalnız
ca büyüklüklerine dikkat ederek anlaşılamazlar; dünyanın büyük böl
gelerini bir araya getirmeye yönelik güçlerinin bir işlevi olarak da gö
rülmelidirler. Dolayısıyla H ong Kong, yalnızca içindeki altı milyon in
san değildir; Guangzhou yalnızca altı buçuk milyon insandan ibaret
değildir: O rtaya çıkm akta olan, birazdan da tartışacağım gibi, Hong
Kong, Shenzhen, Guangzhou, Zhuhai, M acau ve Pearl Nehri Delta
sın d ak i başka küçük kentleri birbirine bağlayan 40-50 milyon nüfus
lu bir mega kenttir. Mega kentler, küresel ekonomiye eklemlenir, en
formasyonel ağlara bağlanır; dünyadaki iktidarın yoğunlaştığı bölge
lerdir. Ama aynı zam anda, nüfusun ayakta kalmaya çalışan bütün ke
simlerini ve iletişim ağlarının es geçtiği bölgelerde kimseden habersiz
ölüp gitmektense terk edilişlerini görünür kılmak isteyen grupları da
barındırır. Mega kentler, yenilikçilerden, güce sahip olanlardan, yapı
sal olarak onlarla alakasız olanlara, bu alakasızlıklarını satmaya ya da
“ başkalarına” ödeme yaptırmaya hazır insanlara, en iyiyle, en kötüyü
bir araya getirirler. Ancak mega-kentlerle ilgili olarak en önemli olan,
dışarıdan küresel ağlara, kendi ülkelerinin çeşitli kesimlerine bağlı ol
malarıdır. Bunun Ne w York için olduğu kadar, Cakarta ve Mexico
City için de geçerli olduğunu savunuyorum. Mega kentleri yeni bir
kentleşme biçimi yapan, tam da bu ayrıksı özellikleri; küresel ağlarla
bağlantılı olmaları, yerel düzeyde ise fiziksel ya da toplumsal bağlan
tıların olmamasıdır. Geniş topraklar üzerinde kurduğu işlevsel bağlan
tıların damgasını vurduğu, ancak toprağın kullanım biçimlerinde bü
yük ölçüde bir kesintililiğin yaşandığı bir kentleşme biçimidir bu. Me-
ga-kentlerin işlevsel ve toplumsal hiyerarşileri, uzamsal olarak bula
nıklaşmış, karışmış; kısıtlanmış çevreler içinde örgütlenmiş; istenme
yen kullanımların beklenmeyen cüzdanları tarafından eşitsizce dağıtıl
mıştır. Mega kentler uzamsal bölünmeler, işlevsel parçalar ve toplum
sal kesimlerin oluşturduğu süreklilik taşımayan yapılardır.72
73 Güney Çin’de ortaya çıkmakta olan metropollere, özellikle de 1980’lerde araştırma yaptığım
Hong Kong ve Shenzhen’e ilişkin benim analizim; diğer yandan, 1990’lardaki gelişmelerle ilgi
li olarak birkaç kaynak arasında meseleyle en ilgili olanlar şunlardır: Sit (1991); Leung (1993);
Lo (1994); Hsing (1995); Kwok ve So (1995); Ling (1995).
542 altıncı bölüm
ŞEKİL 6.5
Pearl Nehri Deltası’ndaki Kentleşmiş Bölgelerde Başlıca Düğüm N o k talarının
ve Bağlantıların Grafik Temsili
O Büyük kasaba
Yol bağlantısı (km)
Tamamlanacak yol
Kaynak: W oo ( 1994)
akışların uzamı 543
79 Ricardo Bofill’in mimari hayatına ilişkin otobiyografisinin açılış cümlesi, Espacio y Vida (Bofill
1990).
556 altıncı bölüm
80 Panofsky (1957); Lynch (1960); Tafuri (1971); Venturi vd. (1977); Harvey (1990),
81 Burlen’a bakınız. (1972).
82 Posrmodernizm ve postmodern mimariye ilişkin kavrayışımı David Harvey’nin analizine yakın
buluyorum. Ancak kendi konumumu desteklemek için onun çalışmasını kullanmanın sorumlu
luğunu üstlenmiyorum.
ŞEKİL 6.6
Kaoshiung Kent Merkezi
cak tarihin sonundaysak, daha önceden bildiğimiz her şeyi birbirine ka
rıştırabiliriz (Şekil 6.6). Artık hiçbir mekâna, hiçbir kültüre ait olmadı
ğımızdan, postmodernizmin aşırı versiyonu kod çözücü mantığını, bir
şeyin inşa edildiği her yere uygular. Kültürel kodlardan kurtulmakta,
aslında köklü bir tarihi olan toplumlardan kaçış vardır. Bu bakımdan
postmodernizm, akışlar uzamının mimarisi olarak da düşünülebilir.
Toplumlar, kimliklerini akışların denetimsiz gücünün küresel
mantığından ne denli kurtarmaya çalışırlarsa, tarih aşırı bir uzamsal
yelpazeden güzellik çalmaksızın, kendi gerçekliklerini ifade edecek bir
mimara da o kadar ihtiyaç duyarlar.83 Ama aynı zamanda, çok belir-
83 Postmodern mimarinin toplumsal anlamına ilişkin dengeli, akıllıca bir tartışma için bakınız
Kolb (1990); küreselleşme/enformasyonelizm süreçleri ve mimarisi arasındaki etkileşime ilişkin
daha kapsamlı bir tartışma için bakınız Saunders (1996).
558 altıncı bölüm
ŞEKİL 6.7
Barcelona Havaalanının Giriş Salonu
H oll’un tasarladığı, New York’ta Batı 4 5 ’inci Cadde’de yer alan D.E.
Shaw ve şirketinin bürolarına bakalım (Şekil 6.8):
84 Muschamp (1992).
85 Bofill’in Barcelona havaalanına (bence biçimsel olarak öncülü Paris’teki Marche St Honore için
yaptığı tasarımdır) ilişkin kendi yorumu için kitabına bakınız: Bofill (1990). Ancak uzun bir
sohbette, analizime ilişkin taslağı okuduktan sonra projesini “çıplaklığın mimarisi” olarak yo
rumlamama karşı çıkmadı; kendisi bu projeyi yüksek teknoloji ve klasik tasarımı bir araya ge
tirmeye yönelik yenilikçi bir girişim olarak görmüş olsa da. Çağımızın yeni mimari şaheserleri
nin büyük olasılıkla “iletişim değiş tokuşu merkezleri” (havaalanları, tren istasyonları, iç trans
fer bölgeleri, telekomünikasyon yapıları, limanlar ve bilgisayarlı ticaret merkezleri) olacağında
görüş birliğine vardık.
86 Konuyla ilgili yararlı bir tartışma için bakınız Lillyman vd. (1994).
akışların uzamı 561
ŞEKİL 6.8
D.E. Shaw ve Şirketi’nde Bekleme Odası
ŞEKİL 6.9
Beileville, 1999: Çokkültiirlü, Kentleşmiş Bir Yer
ŞEKİL 6.10
Las Ramblas, Barcelona, 1999: Yaşanabilir Bir Yerde Kent Hayatı
90 Jacobs ( 1993 ).
akışların uzamı
ŞEKİL 6.11
Barcelona: Paseo de Gracia
0 1 Mil
ŞEKİL 6.12
Irvine, C alifornia: İşletme K om pleksi
o 1 Mil
---- 1
o 1000 2000 3000 4000 5280 Fit
t
--------- 1
o 500 1000 1609 Metre
1 Zamanın analizi, bizim entelektüel kuşağımızın önde gelen sosyolojik kuramcılarından Anthony
Giddens’ın düşüncesinde merkezi bir roldedir, özellikle bakınız Giddens (1981; 1984). Zaman,
uzam ve toplum arasındaki ilişkinin kuramlaştınldığı, esin kaynağı bir çalışma da Lash ve
Urry’nindir (1994); ayrıca Young’a bakınız (1988). Adam da (2000) genetik olarak değiştirilmiş
gıdalar konusunda bir örneğini gördüğümüz toplumsal tartışmalarla ilgili zaman çerçevelerinin
en yenilikçi analizlerinden birini sunar. Zamanın sosyal analizine ilişkin daha geleneksel, ampi
rik bir yaklaşım için bakınız Kirsch vd. (1988). Farklı bakış açılarından çeşitli tartışmalar için Fri-
edland ve Boden’a bakınız (1994). Elbette Durkheim (1912), Sorokin ve Merton (1937) sosyo
loglar için toplumsal zamanla ilgili klasik referanslar olmayı sürdürüyor. Tarihsel çağları belirle-
yen zaman ve uzam rejimleriyle ilgili olarak Innis’in çalışmasına da bakınız (1950, 1951, 1952).
572 yedinci bölüm
yoloji araştırm aları, insan zam anına ilişkin bağlamsal bir kavrayışı be
nimsemekte birleşmiş görünüyor.2 Bütün zam an, doğada olduğu gibi
toplum da da verili bir bağlama özgü görünüyor: Zam an yereldir. Be
lirmekte olan toplum sal yapıya bakarak, H arold Innis’in geleneğinden
devam ederek “Zam anın zihninin, zamanı reddeden zihin olduğunu”,3
bu yeni “zaman rejimi”nin iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle bağ
lantılı olduğunu savunacağım. Dolayısıyla, yeni toplumsal sosyo-tek-
nik bağlamda insan zamanının dönüşüm ünü değerlendirebilmemiz
için, zam an ile toplum arasındaki değişen ilişki hakkında, kısaca tarih
sel bir bakış sunm akta yarar olabilir.
8 Thompson (1967).
9 Giddens (1984).
10 Lash ve Urry (1994: 229)
11 Castillo (1994).
576 yedinci bölüm
12 Gleick (1999).
13 Harvey’nin de gösterdiği gibi (1990).
14 Hinrichs vd. (1991); Rifkin’e de bakınız (1987).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 577
ESNEK ZA M A N VE AĞ MÜESSESESİ
Zamanın aşılması, ekonomik faaliyetin ağ müessesesi olarak tanımladı
ğım yeni örgütlenme biçimlerinin de özünde yer alır. Esnek yönetim bi
çimleri, sabit sermayeden sürekli yararlanılması, işgücünün performansı
nın yoğunlaşması, stratejik ittifaklar ve örgüt içi bağlantıların tümü bir
tek operasyona harcanan zamanın kısaltılmasını, kaynakların geri dönü
şünün hızlandırılmasını amaçlar. H attâ “tam zamanında” düsturunu be
nimseyen envanter yönetimi, yukarıda belirttiğim gibi, imalat teknoloji
sinde elektronik öncesi bir çağa ait olsa da, destekli üretimin sembolü ol
muştur. Ancak enformasyonel ekonomide zamanın sıkıştırılması, temel
de emekten daha fazla zaman üretmeye ya da zamandan daha fazla
emek üretmeye dayanmaz. Çünkü işgücünün ve örgütlenmelerin değer
yaratma potansiyelleri büyük ölçüde bilgili işgücünün gerçek zamanda
karar alma özerkliğine dayalıdır; işgücünün geleneksel disiplin anlayışı
çerçevesinde yönetilmesi, yeni üretim sistemine uygun değildir.28 Tersine
vasıflı işgücünün kendi zamanını esnek bir biçimde yönetebilmesi, kimi
zaman ek mesai yapması, kimi zaman çalışma saatlerini, böylece ücreti
de azaltması gerekir. İşgücünün bu zamana odaklı yeni yönetimi, John
Urry’nin önerdiği gibi “tam zamanında işgücü” olarak adlandırılabilir.29
33 Maddison (1982).
34 Schuldr (1990); Bosch’da alıntı vd. (1994: 15).
35 Hinrichs vd. (1991).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 583
<N OO (N ^ r NO r^ OO OO ^0
a \ | O N O \ ^ a \ N N tr> r^ r r ^ r 00 r-v OO T f
N fONrHlONHO
0 \ İ N N N » O ^ ^ V 0
OO
ON
ro r^ NO
co 00
*0 ON NO NO
rslrn rsl rn
O
-H H T“H r-H T-H T" ON r^ 00 ON OO on OO
OI' oooNooN^oN
N İ O o o O ^ n o n O
O N İO O O O O N N N N N
—H t—H r-H r^l r-H r-H
O I N O n V O N N O o N
on
1 0 | ^ O O t h O \ N i o V£)
h- 0 \ | a s a \ m a \ N 0 N x
H r-H ("sj T“H (\) t-H r-H
on 00
tH
I On
O rH
1
00 X | O O O V O N h N (N O
<^ TfTfrH(NON^OVO to
ON I n co rn ON ro n O ON V£) tH OO
C/>
Q>
(N h N h N N N ON Tf N
O OO
H
ON
<
>o^oO > > >
^ o10
• •
U rH rsl
:3 E ON
ON O ON o
rn
ON
J2
e* ON O N N ^ O O ^ V O N T5u
CN O s O N O O C nJ N O O O t J-
^ §. ON I r n r s J c N r s J r n r s j r n <1 £
(N <N rsj rvj (N rN (N N (h
_ JU
o o o ^
. 1 «d «o
r n l^ o o T j-v o M ^ * ^ C/5
, O OO OO r o OO N O r : C tT
^ N İV O ^ ^ İO ^ V O V Û M jj ON
(N ( N <N ( N <N rsl (N ON
ç/y» >.O N >N
• •
O >^ OO Os
^ NO
• »
Kişi başı
İşçi başına çalışma saati Aktüel çalışma saati 55-64 yaş çalışma saati
Azaltılan Değişim Değişim uzlaşılan
saatler 1970-80 1980-7 1980 1987 1980-7 1980 1987 1980-7 çalışma saati
Belçika 1759 (6) -9,2 (1) -5,0 (5) 1590 (3) 1550 (3) -3,0 (5) 925 (2) 875 (2) -5,4 (3) 601 (1)
Danimarka 1733 (4) -2,6 (6) -6,0 (4) 1720 (4) 1596 (4) -7,2 (2) 1246 (8) 1211 (8) -2,8 (4) 812 (8)
Finlandiya 1720 (3) 0 (8) -7,5 (1) 1818 (8) 1782 (10) -2,0 (6) 1299 (9) 1305 (10) +0,5 (6) 890 (10)
Fransa 1767 (7) 0 (8) -4,6 (7) 1850 (9) 1696 (7) -3,3 (1) 1122 (5) 1001 (3) -10,8 (1) 672 (5)
Almanya 1712 (1) -5,9 (5) -4,7 (6) 1736 (7) 1672 (6) -3,7 (4) 1090 (3) 1020 (4) -6,4 (2) 712 (4)
Japonya 2121 (11) -5,9 (5) 0 (8) 2113 (10) 2085 (11) -1,3 (8) 1446 (10) 1469 (11) +1,6 (7) 1020 (11)
Hollanda 1744 (5) -9,1 (2) -7,0 (2) 1720 (4) 1645 (5) -4,5 (3) 881 (1) 864 (1) -1,9 (5) 603 (2)
Norveç 1714 (2) -6,2 (4) -6,6 (3) 1563 (2) 1537 (2) -1,7 (7) 1131 (6) 1210 (7) +7,0 (9) 788 (7)
İsveç 1796 (9) -8,2 (3) 0 (8) 1438 (1) 1482 (1) +3,1 (10) 1133 (7) 1188 (6) +4,9 (8) 770 (6)
Britanya 1782 (8) -2,1 (7) -4,6 (7) - 1730 (8) - - 1183 (5) - 765 (5)
ABD 1916 (10) 0 (8) 0 (8) 1735 (6) 1770 (9) +2,0 (9) 1106 (4) 1231 (9) +11,3 (10) 832 (9)
Tablo Eurostat rakamlarına dayanır. Yarı zamanlı çalışanların çalışma sürelerinin tam zamanlı çalışanlardan % 25 düşük olduğu, sınaî dışında çalışma
saatlerinin sınaî içine göre % 2.5 uzun olduğu sanılmaktadır.
Kaynak: Pettersson (1989)
586 yedinci bölüm
38 De Conninck (1995); alıntılar sırasıyla sayfa 200, 193 ve 193’tendir (benim çevirim).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 587
ŞEKİL 7.1
Sekiz Ülkede 55-64 Yaş Grubundaki Erkeklerin İşgücüne Katılım Oranı, 1970-1998
Yıllar
Kaynak: Guillemard (1993); Carnoy (2000); Carnoy tarafından yeniden değerlendirme.
44 Lenoir (1994).
45 Berger (1984); Adam’da alıntı (1990).
46 Schor (1991).
47 McNeill (1977).
590 yedinci bölüm
49 Guillemard (1988).
TABLO 7.4
Dünyanın Başlıca Bölgelerinde Başlıca Demografik Özellikler, 1970-19953
Latin - -
3,1 - - - - - 47
Kuzey - -
2,0 - - - - - 8
Asya 5,1 3,5 3,2 56 59 65 97 83 62
Avrupa 2,2 1,9 1,7 71 73 75 24 15 10
Okyanusya 3,2 2,7 2,5 66 68 73 39 31 22
SSCB 2,4 2,4 2,3 70 71 70 26 25 21
1990-5 verilerinin tümü tahmindir.
Kaynak: Birleşmiş Milletler, World Population Prospects: Estimates and Projections as Assessed in 1984 (Dünya Nüfus Tahminleri: 1984 değerlendir
melerine göre tahminler, olasılıklar); Birleşmiş Milletler, World Population at theTum of the Century (Yüzyıl dönümünde dünya nüfusu), 1989, s.9, tab
lo 3; Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, The State of the World Population: Choices and Responsibilities (Dünya nüfusunun durumu: Tercihler ve sorum
luluklar), 1994.
TABLO 7.5
Bazı Sanayileşmiş Ülkelerde Toplam Doğurganlık Oranlan, 1901-1985
Danimarka Finlandiya Fransa Almanya3 İtalya Hollanda Portekiz İsveç İsviçre Britanya ABD
1901-5 4,04 4,22 2,78 4,74 -
4,48 -
3,91 3,82 3,40
1906-10 3,83 4,15 2,59 4,25 - 4,15 - 3,76 3,56 3,14
1911-15 3,44 3,68 2,26 3,19 - 3,79 - 3,31 3,02 3,84
1916-20 3,15 3,49 1,66 2,13 -
3,58 -
2,94 2,46 2,40 3,22
1921-25 2,85 3,33 2,43 2,49 - 3,47 - 2,58 2,43 2,39 3,08
1926-30 2,41 2,88 2,29 2,05 - 3,08 - 2,08 2,10 2,01 2,65
1931-35 2,15 2,41 2,18 1,86 3,06 2,73 3,88 1,77 1,91 1,79 2,21
1936-40 2,17 2,38 2,07 2,43 3,00 2,58 3,45 1,82 1,80 1,80 2,14
1941-45 2,64 2,60 2,11 2,05 2,56 2,85 3,43 2,35 2,38 2,00 2,45
1946-50 2,75 2,86 2,99 2,05 2,78 3,48 3,29 2,45 2,52 2,38 2,97
1951-55 2,55 2,99 2,73 2,09 2,30 3,05 3,05 2,23 2,30 2,19 3,27
1956-60 2,54 2,78 2,70 2,34 2,32 3,11 3,02 2,24 2,40 2,52 3,53
1961-65 2,59 2,58 2,83 2,50 2,56 3,15 3,10 2,33 2,61 2,83 3,16
1966-70 2,20 2,06 2,60 2,33 2,50 2,74 2,91 2,12 2,29 2,56 2,41
1971-75 1,96 1,62 2,26 1,62 2,31 1,99 2,64 1,89 1,82 2,06 1,84
1976-80 1,65 1,67 1,88 1,41 1,88 1,59 2,32 1,66 1,51 1,76 1,69
1981-85 1,38 1,74 1,82 1,32 1,53 1,47 1,97 1,61 1,50 1,75 1,66
Almanya rakamları hem Federal Alman Cumhuriyeti’ni hem de Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ni kapsar.
Kaynak: J. Bourgeois-Pichat, “Comparative fertility trends in Europe” (Avrupa’da doğurganlık eğilimlerinin karşılaştırması), Causes and Consequences
of Non-Rephcement Fertility (Hoover Institution, 1985); Birleşmiş Milletle^ World Populatiott at the Turn of the Century (Yüzyıl dönümünde dünya
nüfusu), 1989, s.90, Tablo 21.
594 yedinci bölüm
TABLO 7.6
Annenin Yaşına (30-49) ve Irkına Göre Her 1000 Kadında
İlk Sağlıklı Doğum,1960-1990
ile üremek, çocuk sahibi olmak arasına bir mesafe girmesini mümkün
kılmıştır. Tümüyle teknik terimlerle konuşacak olursak, bugün bir ço
cuğun yasal ebeveynlerinin farklı olabilmesi mümkündür; yasal ebe
veynlerin kim olduğu, spermin kimin, yumurtanın kimin olduğu; döl
lenmenin nerede, nasıl gerçekleştiği; gerçek zamanda mı, sonraki bir za
manda, hattâ babanın ölümünden sonra mı gerçekleştiği; çocuğu taşı
yan rahmin kimin olduğu sorularının cevaplarına bağlıdır. Bütün kom
binasyonlar mümkündür ve toplumsal olarak kararlaştırılmıştır. Toplu-
mumuz, türün sosyal üremesiyle, biyolojik üremesini ayrıştırabilecek
teknolojik kapasiteye erişmiştir. Kuralın istisnalarına atıfta bulundu
ğum aşikardır, ama dünya çapında on binlerce istisnadan bahsediyo
rum. Bazıları ileri yaşlardaki kadınların (ellilerinin sonunda ya da alt-
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 595
REDDEDİLEN ÖLÜM
Onurlu ölüm ihtimaline duyulan inanç toplumun, bizim, aslında
doğası gereği sıklıkla ölen kişinin insanlığının parçalanmasını bera
berinde getiren bir dizi yıkıcı olaydan ibaret olan gerçeklikle başa
çıkma çabamızdır. Ölümümüze giden süreçte genelde pek onur
görmedim. Bedenlerimiz yıkıldığında, gerçek onura ulaşma arayışı
mız da yıkılıyor... Ölümde bulunabilecek en büyük onur, onu önce-
leyen hayatın onurudur.
Sherwin B. Nuland50
isterler; doktorların hemen her gün karşı koyduğu sinik bir bakış açı
sıyla. Bu bitip tükenmek bilmeyen, kaçınılmaz olana karşı koyma ar
zusu olmasaydı eğer; kıymetli dersler kaybolup gider, hayatta kalma,
acının üstesinden gelme yönündeki kolektif yetimiz darbe alırdı. An
cak bu çabaların, bunlarla birlikte ölümcül hastaların denek olarak
kullanılması gibi daha az soylu girişimlerin topluma etkisi, ölümün
son dakikaya kadar reddine gelip dayanıyor. Ölümün zamansal ve
uzamsal olarak hapsedilişi o kadar güçlüdür ki, ölümlerin büyük bö
lümü (ABD’de % 80*i; bu oran bütün ülkelerde yükselme eğiliminde
dir; aile bağlarının çok güçlü olduğu bir ülke olan Japonya için Şekil
7.2’ye bakınız) hastanelerde, genellikle de yoğun bakım ünitelerinde
gerçekleşir; cesetler çoktan sosyal ve duygusal çevrelerinden uzaklaştı-
ŞEKÎL 7.2
Japonya’da Hastanede Gerçekleşen Ölümlerin Toplam Ölümlere Oranı (%),
Yıllara Göre, 1947-1987
Kaynak: Koichiri Kuroda, “Medicalization of death: changes in site of death in Japan after World
War Two” (ölümün tıbbileştirilmesi: Japonya’da İkinci Dünya Savaşı sonrası ölüm mekânlarında
gözlenen değişiklik). Hyogo: Kobe College, Department of Intercultural Studies (Kültürlerarası Araş-
nrmalar Bölümü), 1990, yayımlanmamış araştırma
6 oo yedinci bölüm
ANLIK SAVAŞLAR
Ölüm, savaş ve zaman doğrudan tarihsel bir birlik içindedir. Belirmek
te olan teknolojik paradigmanın en çarpıcı yönlerinden biri de, bu be
raberliğin temelden, en azından baskın güçlerin belirleyici savaş gücü
açısından değişmiş olmasıdır. H attâ nükleer teknolojinin gelişmesinin,
gezegen çapında bir soykırım yaşanması olasılığının, büyük güçler ara
sında geniş çaplı, küresel bir savaş çıkması olasılığını ortadan kaldır
mak, 20. yüzyılın ilk yarısının tarihe en yıkıcı, en ölümcül dönem ola
58 T h o m a s ( 1975).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 601
rak geçmesine neden olan bir koşulu aşmak gibi paradoksal bir etkisi
oldu.59 Ancak jeopolitik çıkarlar, toplumsal çekişmeler, uluslararası,
etnik gruplar arası ve ideolojik çatışmaları fiziksel yıkımı amaçlama sı
nırına götürecek denli besliyor:60 Şunu teslim etmemiz gerekir ki, sa
vaşın kökleri insan doğasmdadır, en azından tarihsel olarak tecrübe
edildiği kadarıyla.61 Fakat geçen yirmi yıl içinde Kuzey Amerika, Batı
Avrupa, Japonya ve Okyanusya’daki demokratik bakımdan, teknolo
jik olarak gelişmiş toplumlar, savaşa karşı çıkma, hükümetlerin vatan
daşların nihaî bir fedakarlıkta bulunması çağrılarına olağandışı bir di
reniş gösterme noktasına gelmiştir. Cezayir Savaşı Fransa’da, Vietnam
Savaşı ABD’de, Afganistan Savaşı Rusya’da62 devletlerin toplumları o
ğu gibi gelecekte ciddi bir halk muhalefetiyle karşılaşacağı, bu yüzden de teknolojiye dayalı sa
vaşa vurgu yapmaya başlayacağı yönündeki iyimser olduğu tartışılmaz bir varsayımda bulunu
yorum. (Yazarın notu, Aralık 1999: 1996 başında yazılan bu dipnotu, siyasi meselelere ilişkin
tahminlerin ne denli riskli olduğunu göstermek üzere yenilemiyorum. 1999’un sonunda Mos
kova’daki bir dizi faili meçhul, çok sayıda insanın ölümüne sebep olan bombalamaların ardın
dan Rus kamuoyu federal birliklerin Rusya’ya bağlı Çeçen cumhuriyetine topyekûn bir saldırı
ya girişmesini destekler durumdaydı. Ancak ifadelerimin yerine yeni bir tahmin geçirmedim,
çünkü savaştaki ölü sayısı yükselmeye başladığında bu durum da değişebilir.)
63 ABD Savunma Bakanlığı için çalışan mavi şeritli bir komisyonun hazırladığı önemli bir rapor
da geçen, ABD’nin aslında 1970’lerin sonunda başlatılan askeri stratejisinin bir yeniden değer
lendirmesi için bakınız Ikle ve Wohlsletter (1988). Teknolojinin askeri teknoloji üzerindeki et
kisine ilişkin benim değerlendirmem için bakınız Castells ve Skinner (1988).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 603
64 1990’ların ortalarında birçok Batı ülkesinin hâlâ profesyonel orduları yoktu. Ancak zaman sı
nırlaması olan askerlik hizmeti uygulaması geçerli olsa da, askeri operasyonlar, gerekli teknik
eğitime sahip, savaşa hazırlıklı küçük bir profesyoneller grubunun elindedir. Ayrıca ülke yararı
na hayatı tehlikeye atmaya karşı çıkan yaygın muhalefet dikkate alındığında, bir ordu askerlik
hizmetine ne kadar dayanırsa, bu birliklerin savaşa girme olasılığı o kadar düşüktür. Genel eği
lim açıkça, ileri, demokratik toplumlarda nüfusun büyük kesiminin tümüyle sembolik bir asker
lik hizmeti vereceği yönündedir.
65 Baudrillard (1991).
66 Örneğin Morrocco’ya bakınız (1991).
6 0 4 yedinci bölüm
ŞEKİL 7.3
Savaşlarda Meydana Gelen Ölümlerin Dünya Nüfusuna Oranı,
On Yıl Bazında, 1720-2000
c/y*
cd
>
Uı
-2
oc
3
3
C/5
:3
C
cd
C
û
70 Bu tema Fransız feminist yazar Annie Leclerc tarafından işlenmiştir. Ben bu düşünceye kişisel soh
betlerimizde vardım, ancak onun bazı makalelerinde de geçmektedir; özellikle Leclerc (1975).
71 Inoue Syun İkinci Dünya Savaşı sonrası Japon gençliğine ilişkin kültürel araştırmasında, “savaş
dışı” kuşağın hayatı ölümden ayrı düşünmek konusunda babalarından farklı olduğunu ortaya
çıkarmıştı. Syun şöyle yazıyordu: “Çok gevşek bir tanımlamayla, savaş dönemi kuşağı için ölü
mü kabul edenler, savaş dışı kuşağı için de ölüme karşı koyanlar diyebiliriz.” (Syun 1975). Ko
nuyla ilgili daha kapsamlı bir analiz için Freud’a bakınız (1947).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 607
74 Tilly (1995).
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 609
SANAL ZAMAN
Aralıkta defterime şöyle yazmışım: “Büyük bir Bura’da ve Uzun bir
Şimdi’de yaşamak istediğimi her geçen gün daha fazla anlıyorum. ”
Bu düşüncenin bana cazip görünmesinin sebebi sanıyorum o dö
nemde yapmaya başladığım müzik türü için bir dayanak sunuyor
olmasıydı; haklılık kazandırıyor olmasıydı o müziğe; ebedî bir şim
diki zamanda asılı kalmış bir müzik.”
Brian Eno, alıntı veren Brand
lamda ama hep aynı toplumsal gruplar arasında etkili olduğu gözlemi
ne dayanarak, yeni kültürel ifadelerde tekrarlanan temanın zamanın
yönlendirilmesi olduğu ileri sürülebilir. Anlık ve ani olmakla ebediliğe
vurgu yapan, bu iki yöne göndermede bulunma takıntısına kapılmış
bir yönlendirme: Ben ve evren, benlik ve Ağ. Böyle bir uzlaşma, ancak
bizlerin yaratılışından evrenin sonuna kadar bütün zamanların birleş
mesi koşuluyla sağlanabilir. Zamansızlık, video kliplerin anlık görün
tülerinde olsun, elektronik spiritüalizmin yankılarında olsun çağımızın
kültürel temalarının tekrarlanan bir ifadesidir.
78 Uzam ve zaman analizi, Leibniz’in bütün bir felsefi düşüncesine yerleşmiş olsa da, görüşlerinin
en açık formülasyonlarından biri Clark’la (1715-16) yazışmasından alınmış şu birkaç paragraf
tır: “Uzantı^ zaman gibi tümüyle göreli bir şey olarak düşündüğümü birden fazla tekrarladım;
uzam bir arada varoluşun bir düzenidir; zaman ise birbirini izleyen şeylerin düzenidir. Çünkü
uzam olasılık anlamında, aynı zaman diliminde varolan şeylerin düzeninin altını çizer, bu şeyler
birlikte olduğu müddetçe çizer; onların varoluş biçimleriyle ilgili değildir; birkaç şeyi bir arada
gördüğümüzde şeylerin kendi aralarındaki düzenini algılarız. Aynı şey zaman için de geçerlidir.
Anlar, şeylerden ayrı olduklarında hiçtirler; anlar şeylerin birbirini izlemesi sırastnda oluşur.
(Parkinson’dan alıntı; 1973: 211-12, vurgular benimdir.)
sonsuzluğun kıyısında: zamansız zaman 613
TABLO 7.7
Bebek Ölüm O ranlarının Karşılaştırması, Seçilmiş Ülkeler, 1990-1995 (Tahminler)
1 Ağlarla ilgili kavramlaştırmamı, François Bar’la devam eden entelektüel diyaloğumuza borçlu
yum. Ağlara, ağ toplumuna ilişkin başka kuramsal değerlendirmeler için bakınız Castells
( 2000 ).
ağ toplumu 623
\
ji sektörlerinin akıbetini belirler. Diğer yandan teknoloji ve enformas
yon, kâr üretiminde, piyasadan pay edinmede belirleyici aygıtlardır.
Bu yüzden finansal sermaye, yüksek teknoloji ve sınaî sermaye, işleyiş
biçimleri sektörlere göre farklılık gösterse de çoğalan bir karşılıklı ba
ğımlılık içindedir. Hilferding de, Schumpeter de haklıydılar, ancak ta
rihsel olarak bir araya gelebilmelerinin, Palo Alto’da hayal edilmeyi
Ginza’da tamamına erdirilmeyi beklemesi gerekmişti.
Dolayısıyla sermayenin elektronik ağlara dayalı bir ekonomide
birikim sürecine dahil olabilmesi için ya küresel olması ya da küresel
hale gelmesi gerekir. Üçüncü bölümde de göstermeye çalıştığım gibi,
şirketler hem kendi içlerinde, hem de birbirleriyle ilişkilerinde giderek
ağlar halinde örgütlenmektedir. Bu yüzden, sermaye akışları ve başlat
tıkları üretim/yönetim/dağıtım etkinlikleri, değişken bir geometrisi
olan birbirine bağlı ağlara yayılmıştır. Bu yeni teknolojik, ekonomik,
örgütsel koşullarda kapitalistler kimlerdir? Sizin/benim emeklilik fon
larımdan, Singapur’da bir ATM’de aniden Buenos Aires’te yeni ortaya
çıkan piyasadan hisse senedi almaya karar veren sokaktaki adama dek
uzanan bir yelpazede yer alan üretim araçlarının yasal sahipleri olma
dığı kesin. Bu, Berle ile M eans’in ABD’deki şirketlerde kontrol ve mül
kiyetle ilgili klasik çalışmasının da gösterdiği üzere 1930’lardan bu ya
na bir ölçüde böyledir. Yine Berle ile M eans’in araştırmalarına, başka
uzmanların da çalışmalarına göre kapitalistler şirket yöneticileri de de
ğildir. Çünkü yöneticiler belli şirketleri, küresel ekonominin belli ke
simlerini kontrol ederler, ancak sermayenin finansal akış ağlarındaki,
bilginin enformasyon ağlarındaki, stratejilerin çok yüzlü ağ müessese-
leri kümesindeki gerçek, sistemli hareketlerini kontrol etmezler, hattâ
bunlara dair bilgileri de yoktur. Bu küresel kapitalist sistemin tepesin
de yer alan bazı aktörler yöneticidir gerçi, Japon şirketlerde olduğu gi
bi. Diğerleri, geleneksel burjuvazi kategorisinde tanımlanabilir; genel
de ailevi ya da kişisel ilişkilerden kaynaklanan kültürel bağlara sahip,
aynı değerleri, kimi zaman da aynı siyasî bağlantıları paylaşan, ülke
dışına yönelen Çinli girişim ağları örneğinde olduğu gibi. Amerika Bir
leşik Devletleri’nde tarihsel katmanların bir karışımı, geleneksel ban
ağ toplumu 627
dayalı bir üretim sistemi içinde giderek bulanıklaşır. Şirket aracıları ta
rafından işlerinden edilmelerine sebep olacak yeni finansal araçlar icat
eden bilgisayar uzmanlarının değer üreticisi olduğunu söyleyebilir mi
yiz? Elektronik sektöründe değer üretimine kim katkıda bulunmakta
dır? Silikon Vadisi’ndeki çip tasarımcısı mı, yoksa Güneydoğu Asya’da
üretim bandında çalışan genç kadın mı? Kuşkusuz ikisi de, fakat hay
li farklı oranlarda. O halde birlikte yeni işçi sınıfını oluşturduklarını
söyleyebilir miyiz? Neden belli bir tasarımı programlamak üzere söz
leşme yapılmış Bombay’daki bilgisayar danışmanını da katmayalım?
Peki ya ısmarlama çip üretimi ve elektronik tüketimiyle uğraşırken Ca-
lifornia ile Singapur arasında uçakla mekik dokuyan ya da teleçalışan
yöneticiyi de katabilir miyiz? Karmaşık, küresel etkileşim ağlarında
emek sürecinin birleştiği gözlenir. Ama aynı zamanda küresel ölçekte
işlerin çeşitlilik göstermesi, işçilerin çeşitli kesimlere ayrılması, emeğin
bütünlüğünü yitirmesi söz konusudur. Dolayısıyla kapitalist üretim
ilişkileri varlıklarını korusa da (hattâ birçok ekonomide baskın olan
mantık hiçbir zaman olmadığı kadar kapitalisttir); sermaye ile emek
giderek farklı uzamlarda, farklı zamanlarda varolma eğilimindedir:
Akışların uzamı ile mekânların uzamı, bilgisayarlara bağlı ağların an
lık zamanı ile gündelik hayatın saate bağlı zamanı karşı karşıyadır. Bir
başka deyişle birbirleri sayesinde yaşarlar ama birbirleriyle ilişkili de
ğildirler; küresel sermayenin hayatı giderek daha az özgül emeğe, da
ha çok küresel ağların sanal saraylarına kurulmuş küçük bir beyin gru
bunun işlettiği birikmiş, jenerik emeğe dayanmaktadır. Bu temel ikili
ğin ötesinde, yatırımcıların ihaleleri, işçilerin çabaları, insanın dehası,
insanın acısı, işe almalar, işten çıkarmalar, terfiler ve rütbe düşürmeler,
çatışmalar ve pazarlıklar, rekabet ve ittifaklardan oluşan büyük bir
toplumsal çeşitlilik hâlâ vardır: Çalışma hayatı devam etmektedir. Fa
kat yeni toplumsal gerçekliğin daha derin bir düzeyinde, toplumsal
üretim ilişkileri gerçekteki varoluşları dikkate alındığında, bağlantısız
hale gelmiştir. Sermaye saf bir dolaşımdan ibaret olan hiperuzama kaç
ma eğilimindedir, emeğin kolektif varlığı ise sonsuz çeşitlilikte bireysel
varoluşlara bölünmüştür. Ağ toplumu koşullarında sermaye küresel
630 s o n u ç
Abegglen, J. C. ve Stalk, G., Kaisha: The Japanese Corporation, Basic Books, New
York, 1985.
Abolaffia, Michael Y. ve Biggart, Nicole W., “Competition and markets: an insti-
tutional perspective.” Amitai Etzioni ve Paul R. Lawrence (der.), Socio-econo-
mics: Tou/ards a New Synthesis, Armonk, M.E. Sharpe, NY, 1991, s.211-31.
Adam, Barbara, Time and Social Theory, Polity Press, Chambridge, (1990).
Adler, Glenn ve Suarez, Doris, Union Voices: Labor’s Responses to Crisis, Albany,
State University of New York Press, NY, 1993.
Adler, Paul S., Technology and the Future o f Work, Oxford University Press, Ne w
York, 1992.
African Development Bank, The Social Dimensions o f Adjustment in Africa: A Po-
licy Agenda, World Bank, Washington D.C., 1990.
Agence de l’Informatique, L’Etat d ’informatisation de la France, Economica, Paris,
1986.
Aglietta, Michel, Regulation et crise du capitalisme: l’experience des Etats-Unis,
Calmann-Levy, Paris, 1976.
Ailen, G. C., The Japanese Economy, St. M artin’s Press, New York, 1981a.
— A Short economic History o f Modern Japan, Macmillan, Londra, 1981b.
Ailen, Jane, E., “New computers may use DNA instead of chips,” San Fransisco
Chronicle, 13 Mayıs 1995, B2.
Alvarado, Manuel (der.), Video World-widey John Libbey, Londra ve Paris, 1988.
Amin, Ash ve Robins, Kevin, “These are not Marshallian times,” Roberto Camag-
ni (der.), Innovation Netıvorks: Spatial Perspectives, Belhaven Press, Londra,
1991, s. 105-20.
Amsdem, Alice, “Taivvan’s economic history: a case of etatisme and a challenge to
dependency theory,” Modern China, 5 (3), 1979, 341-80.
— “The state and Taivvan’s economic development,” Peter B. Evans, Dietrich Ru-
eschemeyer ve Theda Skocpol (der.), Bringing the State Back in, Cambridge
University Press, Cambridge, 1985.
— Asia's N ext Giant: South Korea and Late Industrialization, Oxford University
Press, New York, 1989.
— “A theory of government intervention in late industrialization.” Louis Putter-
man ve Dietrich Rueschemeyer (der.), State and Market in Development:
Synergy or Riualryf. Lynne Rienner, Boulder, Colorado, 1992.
Anderson, A. E., Creativity and Regional Development, Laxenburg: International
Institute for Applied Systems Analysis, çalışma raporu 85/14, 1985.
6 3 4 kaynakça
Berger, J., And Our Faces, My Heart, Brief as Photos, Writers & Readers, Lond
ra, 1984.
Berger, Peter, The Capitalist Revolution, Wildwood, Londra, 1987.
Berger, Peter ve Hsiao, M. (der.), In Search o f an East Astan Development Model,
Transaction Books, New Brunsvvick, NJ, 1988.
Bergsten, C. Fred ve Noland, Marcus (der.), Pacific Dynamism and the Internati
onal Economic System, Uluslararası İktisat Enstitüsü, Washington D.C.,
1993.
Bemstein, Michael A. ve Adler, David E., Understanding American Economic Dec-
line, Cambridge University Press, New York:, 1994.
Bertazzoni F. ve d., Odissea Informatica. Aile soglie della nuova era: intinerario
nelle societa informatiche, Isituto A. Gemelli per I Problemi della Comunica-
zione. Gruppo Editoriale Jackson, Milan, 1984.
Bertrand, O. ve Noyelle, T.J., Corporate and Human Resources: Technological
Change in Banks and Insurance Companies in Five OECD Countries, OECD,
Paris, 1988.
Bessant, John, Microelectronics and Change at Work, Cenevre: Uluslararası Çalış
ma Örgütü, 1989.
Bettinger, Cass, High Performance in the 1990s: Leading the Strategic and Cultu-
ral Revolution in Banking, Business One Irwin, Homewood, IL, 1991.
Bianchi, Patrizio, Camoy, Martin ve Castells, Manuel, Economic Modemization
and Technology Policy in the People’s Republic o f China, Stanford University
Çenter for Education Research Stanford, CA, 1988.
Bielenski, Harald (der.), Netv Forms o f Work and Activity: Survey o f Experience
at Establishment Level in Eight European Countries, Avrupa Yaşam ve Çalış
ma Koşullarını Geliştirme Kurumu, Dublin, 1994.
Biggart, Nicole Woolsey, Charismatic Capitalism, University of Chicago Press,
Chicago, IL 1990a.
— “Institutionalized patrimonialism in Korean business,” Comparative Social Re
search, 1990b, 12: 113-33.
— “Explaining Asian economic organization: toward a Weberian institutional
perspective.” Theory and Society, 1991, 20: 199-232.
— “institutional Iogic and economic explanation.” Jane Marceau (der.), Rewor-
king the World: Organizations, Technologies, and Cultures in Comparative
Perspective, Walter de Gruyter, Berlin, 1992, s.29-54.
— ve Hamilton, G. G., “On the limits of a firm-based theory to explain business
netvvorks: the western bias of neoclassical economics.” Nitin Nohria ve Ro-
bert G. Ecckles (der.), Netıvorks and Organizations: Structure, Form, and Ac-
tion, Harvard Business School Press, Boston MA, 1992.
Blijker, Wiebe E., Hughes, Thomas P. ve Pinch, Trevor (der.), The Social construc-
6 3 8 kaynakça
—, Davvkins, Peter ve Michon, François (der.), Times Are Changing: Working Ti
me in 14 Industrialised Countries, Cenevre: Uluslararası Çalışma Örgütü,
1994.
Botein, Michael ve Rice, David M. (der.), Nettvork Television and the Public Inte-
resty Lexington Books, Lexington, MA, 1980.
Boureau, Allan ve d., The Culture o f Print: Poıver and the Uses o f Print in Early
Modem Europe, (der.) Roder Chartier, Princeton University Press, Princeton,
NJ, 1989.
Bouvier, Leon F. ve Grant, Lindsay, How Many Americans? Population, Immigra-
tion, and the Environment, Sierra Club Books, San Francisco, CA, 1994.
Bower, J.L., When Markets Quake, Harvard Business School Press Boston, MA:,
1987.
Boyer, Christine, The City o f Collective Memory, MIT Press, Cambridge, MA,
1994.
Boyer, Robert, “Is a new socio-technical system emerging?” Structural Change and
labour Market Policy, Konferans Bildirisi, Var, Gard, 6-9 Haziran 1988a.
— “Technical change and the theory of regulation.” G. Dosi ve d., Technical Chan
ge and Economic Theory, Pinter, Londra, 1988b, s.67-94.
— 1990, “Assessing the impact of R&D on employment: puzzle or consensus?” E.
Matzner ve M. Wagner (der.), The Employment impact o fN e ıv Technology:
The Case o f West Germany, Avebury, Aldershot, Hants, s.234-54.
— (der.), Capitalismes fin de siecle, Presses Universitaires de France, Paris, 1986.
Boyer, R. ve Mistral, J., “Le baut du tunnel? Strategies conservatrices et nouveau
regime d’accumulation,” Konferans Bildirisi, International Conference on the
Theory o f Regulation, Barcelona, 16-18 Haziran 1988.
— ve Ralle, P., “Croissances nationales et contrainte exterieure avant et apres
1973.” Economie et societe, no. P29, 1986.
— ve —, “L’Insertion intemationale conditionne-t-elle les formes nationales
d’emploi? Convergences ou differentiations des pays europeens.” Economie et
societe, no. P29, 1986b.
Boyett, Joseph H. ve Conn, Henry P., Workplace 2000: The Revolution Reshaping
American Business, Dutton, New York, 1991.
Braddock, D.J., “Scientific and technical employment, 1900-2005.” Monthly La-
bor Reviewy Şubat 1992, 28-41.
Bradford, Colin I. (der.), Strategic Options for Latin America in the 1990s, OECD
Development Çenter, Paris, 1992.
— The New Paradigm o f Systemic Competitiveness: Toward More Integrated Po-
licies in Latin America, OECD Development Çenter, Paris, 1994.
Braudel, Fernand, Civilisation materielle et capitalisme. XVe-XVIIe siecle, Armand
Colin, Pşris, 1967.
6 4 0 k ay n ak ça
— (der.), The State and Technology Policy: A Comparative Analysis o f U.S. Stra-
tegic Defense Initiative, Informatics Policy in Brazil, and Electronics Policy in
China, Berkeley Uluslararası Ekonomi konulu yuvarlak masa toplantısı (BRI-
Eİ), University of California, Berkeley, CA, 1988b.
— “High technology and the new international division of labor.” Labour Studi-
es, Ekim 1989a.
— The Informational City: Information Technology, Economic Restructuring, and
the Urban-Regional Process, Blackwell, Oxford, 1989b.
— “Notes of field work in the industrial areas of Taiwan,” yayımlanmadı, 1989c.
— “Die zweigeteilte Stadt. Arm und Reich in den Stadten Lateinamerikas, der USA
and Europas.” Tilo Schabert (der.), Die Weldt der Stadt, Piper, Münih, 1990,
s.199-216.
— “Estrategias de desarrollo metropolitano en las grandes ciudades espanolas: la
articulaciön entre crecimiento economico y calidad de vida.” Jordi Borja ve d.
(der.), Las grandes ciudades en la decada de los noventa, Editorial Sistema,
Madrid, 1991, s. 17-64.
— “Four Asian tigers with a dragon head: a comparative analysis of the State, eco-
nomy, and society in the Asian Pacific Rim.” Richard Appelbaum and Jeffrey
Henderson (der.), States and Development in the Asian Pacific Rimy Sage,
Newbury Park, CA, 1992, s.33-70.
— “Paths tovvards the informational society: employment structure in G-7 count
ries, 1920-1990.” International Labour Reviewy 133 (1): 1994, 5-33 (Yuko
Aoyama ile birlikte).
— “The net and the self: working notes for a critical theory of informational soci
ety.” Critique o f Anthropology, 16 (1), 1996, 9-38.
— (der.), High Technology; Space and Society, Sage, Beverly Hills, CA, 1985.
— ve Guillemard, Anne Marie, “Analyse sociologique des pratiques sociales en si-
tuation de retraite.” Sociologie du travail, 3: 1971, 282-307.
— ve Hail, Peter, Technopoles o f the World: The Makings o f 21st Century indust
rial Complexes, Routledge, Londra, 1994.
— ve Laserna, Roberto, “The new dependency: technology and social change in
Latin America.” Sociological Forum, Güz 1989.
— Natalushko, Swetlana, “La modemizacion tecnologica de las empresas de elect-
ronica y telecomunicaciönes en Rusia: un estudio de Szelenograd,” Universi-
dad Autonoma de Madrid, Programa de Estudios Rusos, Madrid, 1993.
— ve Skınner, Rebecca, “State and technological policy in the U.S.: the SDI prog
ram.” Manuel Castells (der.) The State and Technological Policy: A Compa
rative Analysis, University of California, Berkeley, CA, 1988.
— ve Tyson, Laura d’Andrea, High technology choices ahead: restructuring inter-
dependence.” John W. Sewell ve Stuart Tucker (der.), Groıvth, Exports, and
6 4 4 kaynakça
— “French bread, Italian fashions, and Asian enterpises, modern passions and
postmodern prognoses.” Jane M arceau (der.), Reworking the World, Walter
de Gruyter, Berlin, 1992, s.55-94.
— ve Redding, S. Gordon (der.), Capitalism in Contrasting Culturesy Walter de
Gruyter, Berlin, 1990.
Clow Archibald ve Clow, Nan L., The Chemical Revolution, Batchvvorth Press,
Londra, 1952.
Coclough, Christopher ve Manor, James (der.), States or Markets? Neo-liberalism
and the Development Policy Debatey Clarendon Press, Oxford, 1991.
Cohen Stephen, “Corporate nationality can m atter a lot,” testimony before the US
Congress Joint Economic Committee, Eylül 1990.
— “Geo-economics: lessons from America’s mistakes.” M artin Carnoy ve d., The
N ew Global Economy in the Information Age, Penn State University Press,
University Park, PA, 1993, s.97-147.
— “Competitiveness: a reply to Krugman.” Foreign Affairsy 73: 3, 1994.
— ve Borrus, Michael, Nettvorks o f American and Japanese Electronics Compani-
es in Asia, University of California, Berkeley, CA, 1995a.
— ve — Netu/orks o f Companies in Asia, University of California, Berkeley, CA,
1995b.
— ve Guerrieri, Paolo, “The variable geometry of Asian trade.” Eileen M. Doherry
(der.), Japanese Investment in Asia, Berkeley’de düzenlenen Uluslararası Eko
nomi konulu konferans tutanakları, Asia Foundation, San Francisco, 1995,
s.189-208.
— ve Zysman, John, Manufacturing Matters: The M yth o f Postindustrial Eco
nom y, Basic Books, New York, 1987.
— ve d., Global Competition: The N ew Realityy cilt III of John Young, Competi
tiveness. The Report o f the President’s Commission on Industrial Competiti
veness, Government Printing Office, Washington D.C., 1985, s.l.
Cohendet, P. ve Llerena, P., Flexibilite, Information et decision, Economica, Paris,
1989.
Colas, Dominique, La Glaive et le fleau. Genealogie du fanatisme et de la societe
çivile. Grasset, Paris, 1992.
Collado, Cecilia, “Unsustainable development: environmental policy and regional
development in Chile,” University of California: Şehir ve Bölge Planlaması Bö
lümü Doktora Tezi, Berkeley, 1995.
Collective Author, The State o f Working Women: 1994 Editiony 21 Seiki Zoidan,
Tokyo, 1994 (Japonca).
Coloquio de Invierno, Los grandes cambios de nuestro tiempo: la situaciön inter-
nacional, America Latina y Mexico, 3 cilt, Universidad Nacional Autönoma
de Mexico/Fondo de Cultura Economica, Mexico DF, 1992.
kaynakça 647
Daniels, P.W., Service Industries in the World Economy, Blackwell, Oxford, 1993.
Danton de Rouffignac, Peter; Europe’s N ew Business Culture, Pitman, Londra, 1991.
Darbon, Pierre ve Robin, Jacques (der.), Le Jaillissement des biotechnologiesy Fa-
yard-Fondation Diderot, Paris, 1987.
David, Paul, Computer and Dynamo: The M odem Productivity Paradox in Histo-
rical Perspective, CA: Stanford University Çenter for Economic Policy Rese
arch, Bildiri No: 172, Stanford, 1989.
David, P.A., Technical Choice Innovation and Economic Groıvth: Essays on A m e
rican and British Experience in the Nineteenth Centuryy Cambridge Univer
sity Press, Londra, 1975.
— ve Bunn, J.A., “The economics of gatevvays’ technologies and network evoluti-
on: lessons from the electricity supply industry.” information Economics and
Policyy (3) Nisan 1988, 165-202.
Davidson, Basil, The Black M an’s Burden: Africa and the Curse o f the Nation-sta-
te, James Currey, Londra, 1992.
Davis, Diane, Urban Leviathan: Mexico in the 20th Century, Philadelphia, PA:
Temple University Press, 1994.
Davis, Mike, City o f Qartzy Verso, Londra, 1990.
Dean, James W., Yoon, Se Joon ve Susman, Gerald I., “Advanced manufacturing
technology and organization structure: empowerment or subordination?” Or
ganization Science, 3 (2), 1992, 203-29.
De Anne, Julius, Global Companies and Public Policy: The Growing Challenge o f
Foreign Direct Investmenty Council of Foreign Relations Press, New York,
1990.
De Bandt, J. (der.), Les Services dans les societes industrielles avancies, Economi-
ca, Paris, 1985.
Deben, Leon ve d. (der.), Understanding Amsterdam: Essays on Economic Vitality,
City Life, and Urban Form, Het Spinhuis, Amsterdam, 1993.
De Conninck, Frederic, Societe eclatee. Travail integrey Presses Universitaires de
France Paris, 1995.
Denison, Edward F., Why Growth Rates differ: Postuvar Experience in Nine Wes-
tem Countriesy Brookings Institution, Washington D.C., 1967.
— Accounting for United States Economic Groıvtt, 1929-69, Brookings Instituti-
on, Washington D.C., 1974.
— Accounting for Slotuer Economic Grouth: The United States in the 1970s, Bro
okings Institution, Washington D.C., İ979.
Denisova, L.I., “Fondovyi rynok i inostrannye investitsii [Stock exchange market
and foreign investment].” EKO y no.4, 1995, 65-73.
Dentsu Institute for Human Studies/DataFlow International, Media in Japan, Da-
taFlow International, Tokyo, 1994.
kaynakça 6 4 9
Drucker, Peter F., “The coming of the nevv organization. ” Harvard Business Revi-
ew, 88, 1988, 45-53.
Dubois, Pierre, “Rupture de croissance et progres technique.” Economie et statis-
tique> 1985, 181.
Dunford, M. ve Kafkalas, G. (der.), Cities and Regions in the N ew Europe: The
Global-Local interplay and Spatial Development Strategies, Belhaven Press,
Londra, 1992.
Dunning, John (der.), Multinational Enterprises, Economic Structure, and Interna
tional Competitiveness, John Wiley, Nevv York, 1985.
— Multinational Enterprises and the Global Economy, Addison-Wesley, Reading,
MA, 1992.
— Multinational Enterprises and the Global Economy, Addison-Wesley, Reading,
MA, 1993.
Durlabhji, Subhash ve Marks, N orton (der.), Japanese Business: Cultural Perspec
tives;, State University of Nevv York Press, Albany, NY, 1993.
Durufle, G., L’Ajustement structurel en Afrique (Senegal, Cöte d ’Ivoire, Madagas-
car, Karthala, Paris, 1988.
Dy, Josefina der.), Advanced Technology in Commerce, Offices, and Health Servi
ce, Avebury, Aldershot, Hants, 1990.
Ebel, K. and Ulrich, E., Social and Labour Effects o f CAD/CAM, Uluslararası Ça
lışma Örgütü, Cenevre, 1987.
Eco, Umberto, “Dalla periferia dell’impero,” 1977 . [İngilizce çevirisi: “Does the
audience have bad effects on television?” Umberto Eco, Apocalypse Postpo-
ned, Indiana University Press, Bloomington:, 1994, s.87-102.]
Economist, 7, 27 Temmuz 1993.
— “Feeling for the future: survey of television.” 12 Şubat, özel rapor. 1994a.
— “Sale of the century.” 14 Mayıs 1994b, 67-9.
— “The bank that disappeared.” 27 Şubat 1995a.
— “Currencies in a spin.” 11 M art 1995b, 69-70.
— “A survey of Brazil: half-empty or half-full?” 29 Nisan 1995c.
— “A survey of Vietnam: the road to capitalism.” 8 Temmuz 1995d.
Economist Intelligence Unit, “Country report: Russian Federation, 2nd quarter.”
1995.
Edquist, Charles ve Jacobsson, Stefan, Flexible Automation: The Global Diffusion
o fN eu / Technologies in the Engineering industry, Blackvvell, Oxford, 1989.
Egan, Ted, “The development and location patterns of softvvare industry in the
U.S.”, University of California, Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Doktora
Tezi, Berkeley, CA, 1995.
Elkington, John, The Gene Factory: inside the Business and Science o f Biotechno-
logy, Carroll & Graf, Nevv York, 1985.
kaynakça 651
Elmer-Dewwit, Philip, “The amazing video game boom.” Time, 27 Eylül 1993, 67-72.
El PaisfWorld Media, “Habla el futuro.” 9 M art 1995 (ek).
Endenvick, Peter (der.), Multinational Service Firms, Routledge, Londra, 1989.
Epstein, Edward, “Presidential contender’s campaign online.”, San Francisco
Chronicle, 27 Kasım 1995.
Ernst, Dieter, Carriers o f Regionalization? The East Asian Production Networks o f
Japanese Electronics Firms, University of California, BRIE çalışma raporu 73,
Berkeley, CA, 1994a.
— Inter-Firms Netıuorks and Market Structure: Driving Forces, Barriers and Pat
tems o f Controly University of California, Berkeley, CA, 1994b.
— Netıuorks in Electronics, University of California, Berkeley, CA, 1994c.
— “International production networks in Asian electronics: how do they differ and
what are their impacts?” Berkeley Roundtable on the International Eco-
nomy/Asia Foundation Conference on Competing Production Networks in
Asia, San Francisco, 27-28 Nisan 1995.
— ve O’Connor, David, Competing in the Electronics industry: The Experience o f
Neuly Industrializing Economies, OECD, Development Centre Studies, Paris,
1992.
Esping-Andersen, G. (der.), Changing Classes, Sage, Londra, 1993.
Evans, Peter 1987, “Class, State and dependence in East Asia: lessons for Latin
Americanists.” In Frederic Deyo (der.), The Political Economy o f East Asian
Industrialism, Ithaca, NY: Cornell University Press.
— Embedded Autonomy: States and Industrial Transformation, Princeton Univer
sity Press, Princeton, NJ, 1995.
Fager, Gregory “Financial flovvs to the majör emerging markets in Asia.” Business
Economics, 29 (2), 1994, 21-7.
Fainstein, Susan S., Gordon, lan ve Harloe, Michael (der.), Divided Cities, Black -
well, Oxford, 1992.
Fajnzylber, Fernando, La industrialization trançada de America Latina, Nueva
Imagen, Mexico, 1983.
— “Competitividad internacional, evolucion y lecciones.” Revista de la CEPAL,
no.36, 1988.
— Utıavoidable Industrial Restructuring in Latin America, Duke University Press,
Durham, NC, 1990.
Faria, Vilmar E., “Social exclasion and Latin American analyses of poverty and
deprivation.” Gerry Rodgers, Charles Gore ve Jose B. Figueredo (der.), Social
Exclusion: Rhetoric, Reality, Responses, International Institute of Labor Stu
dies and United Nations Development Programme, 1995.
Fassmann H. ve Münz, R., Pattems and trends of international migration in Wes-
tern Europe. Population and development Revieıv, 18 (3), 1992.
6 5 2 kaynakça
Fazy, lan Hamilton, “The superhighway pioneers.” The Financial Times, 20 Hazi
ran 1995.
Feldstein, M artin ve d., Restructuring Groıvth in the Debt-laden Third World, Tri-
lateral Commission, New York, 1987.
Ferguson, Marjorie (der.), N ew Communications Technologies and the Public în-
terest: Comparative Perspectives on Policies and Research, Sage, Nevvbury
Park, CA, 1986.
Feuerwerker, Albert, “The state and economy in late imperial China.” Theory and
Society, 13: 1984, 297-326.
Fischer, Claude, “Studying technology and social life.” Manuel Castells (der.),
High Technology, Space, and Society, Sage, Beverly Hills, CA, 1985. (Urban
Affairs Annual Reviewsy 28: 284-301).
— America Calling: A Social History o f the Telephone to 1940, University of Ca
lifornia Press, Berkeley, CA, 1992.
Flynn, P.M., The impact o f Technological Change on Jobs and Workersy ABD Çalış
ma Bakanlığı için hazırlanan rapor, Employment Training Administration, 1985.
Fontaine, Arturo, Los economistas y el Presidente Pinochet, Zig-Zag, Santiago de
Chile, 1988.
Fontana, Josep, La fin de l’Antic Regim i Vindustrialitzacio, 1787-1868y cilt V Pi-
erre Vilar Historia de Catalunyay Edicions 62, Barcelona, 1988.
Foray, Dominique ve Freeman, Christopher (der.), Technologie et richesse des na-
tions, Economica, Paris, 1992.
Forbes, R.J., “Povver to 1850.” C. Singer (der.), A History o f Technology, cilt 4:
The Industrial Revolution, 1750-1850y Oxford University Press, Oxford,
1958.
Forester, Tom, High-tech Society, Blackvvell, Oxford, 1987.
— Silicom Samurai: H ow Japan Conquered the World Information Technology In-
dustry, Blackwell, Oxford, 1993.
— (der.), The Microdectronics Revolutiony Blackwell, Oxford, 1980.
— (der.), The Information Technology Revolution, Blackwell, Oxford, 1985.
— (der.), The Materials Revolution, Blackvvell Business, Oxford, 1988.
— (der.), Computers in the Human Context, Blackvvell, Oxford, 1989.
Fouquin, Michel, Dourille-Feer, Evelyne ve Oliveria-Martins, Joaquim, Pacifique:
le recentrage asiatique, Economica, Paris, 1992.
Foxley, Alejandro, Los objetivos economicos y sociales en la transicion a la democ-
racia, Universidad de Chile, Santiago, 1995.
Frank, Andre Gunder, Capitalism and Underdevelopment in Latin America,
Monthly Review Press, New York, 1967.
Frankel, Robert ve d., “Grovvth and structural reform in Latin America.” Cuader-
nos CEDES Buenos Aires, 1990.
kaynakça 6 5 3
Garreau, Joel, Edge City: Life on the N ew Frontier, Doubleday, New York, 1991.
GATT (General Agreement on Tariffs and Trade), International Trade, GATT,
Trends and Statistics, Cenevre, 1994.
Gelb, Joyce ve Lief Palley, M arian (der.), Women o f Japan and Korea: Continuity
and Change, Temple University Press, Philadelphia, PA, 1994.
Gelernter, David, Mirror Worlds, Oxford University Press, New York, 1991.
Gereffi, Gary, “Rethinking development theory: insights from East Asia and Latin
America.” Sociological Forum, 4, 1989, 505-35.
— Global Production Systems and Third World Development, University of Wis-
consin Global Studies Research Program, çalışma raporu dizisi, Madison,
Ağustos 1993.
— ve Wyman, Donald (der.), Manufacturing Miracles: Paths o f Industrialization in
Latin America and East Asia, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1990.
Gerlach, Michael L., Alliance Capitalism: The Social Organization o f Japanese Bu
siness, University of California Press, Berkeley, CA, 1992.
Gershuny, J.I. ve Miles, J.D., The N ew Service Economy: The Transformation o f
Employment in Industrial Societies, Pinter, Londra, 1983.
Ghai, Dharam ve Rodwan, Samir (der.), Agrarian Policies and Rural Poverty in Af-
rica, Uluslararası Çalışma Örgütü, Cenevre, 1983.
Ghoshal, Sumantra ve Bartlett, Christopher, “The multinational Corporation as an
inter,organizational netvvork.” Sumantra Ghoshal ve D. Eleanor Westney
(der.), Organization Theory and Multinational Corporations, St. M artin’s
Press, New York, 1993, s.77-104.
— ve Westney, E. Eleanor (der.), Organization Theory and Multinational Corpo
rations, St. M artin’s Press, New York, 1993.
Gibson, David G. ve Rogers, Everett, R & D: Collaboration on Trial. The Micro-
electronics Computer Technology Corporation, Harvard Business School
Press, Boston, MA, 1994.
Giddens, A., A Contemporary Critique o f Historical Materialism, University of
California Press, Berkeley, CA, 1981.
— The Constitution o f Society: Outline o f a Theory o f Structuration, Polity Press,
Cambridge, 1984.
Gill, Bertrand, Histoire des techniques: technique et civilisations, technique et sci-
ences, Gallimard, Paris, 1978.
Gitlin, Todd, The Sixties: Years o f Hope, Days o f Rage, Bantam Books, Toronto
ve New York, 1987.
Gleick, James, Chaos, Viking Penguin, New York, 1987.
Glewwe, Paul ve de Tray, Dennis, The Poor During Adjustment: A Case Study o f
Cöte d'Ivoire, World Bank, Washington D.C., 1988.
Glickman, Norman J. ve Woodward, Douglas P., Regional Pattems o f Manufactu-
kaynakça 6 5 5
ring Investments in the United States, ABD Ticaret Bakanlığı için hazırlanan
özel proje raporu, University of Texas, Lyndon B. Johnson School of Public
Affairs, Austin, TX, 1987.
Godard, Francis ve d., La Renovation urbaine a Paris, Mouton, Paris, 1973.
Gold, Thomas, State and Society in the Taiıvan Miracle, M.E. Sharpe, Armonk,
NY, 1986.
Goldenstein, Lidia, Repensando a Dependencia, Paz e Terra, Rio de Janeiro, 1994.
Goldsmith, William W. ve Blakely, Edward J., Separate Societies: Poverty and îne-
quality in U.S. cities, Temple University Press, Philadelphia, PA, 1992.
Goodman, P.S. Sproull, L.S. ve Associates, Technology and Organization, Jossey-
Bass, San Francisco, CA, 1990.
Gordon, Richard, Intemationalization, Multinationalization, Globalization: Cont-
radictory World Economies and New Spatial Divisions o f Labor, University
of California Çenter for the Study of Global Transformations, çalışma raporu
94, Santa Cruz, CA, 1994.
Gorgen, Armelle ve Mathieu, Rene, “Developing partnerships: new organizational
practices in manufacturer-supplier relationships in the French automobile and
aerospace industry.” Jane Marceau (der.), Reıvorking the World: Organizati-
ons, Technologies, and Cultures in Comparative Perspective, Walter de Gruy-
ter, Berlin, 1992, s. 171-80.
Gottdiener, Marc, The Social Production o f Urban Space, University of Texas
Press, Austin TX, 1985.
Gould, Stephen J., The Panda’s Thumb: More Reflections on Natural History,
W.W. Norton, New York, 1980.
Gourevitch, Peter A. (der.), Unions and Economic Crisis: Britain, West Germany
and Sweden, Ailen &: Unwin, Boston, MA, 1984.
Graham, Stephen, “Networking cities: telematics in urban policy —a critical revievv.”
International Journal o f Urban and Regional Research, 18 (3), 1994, 16-31.
— ve Marvin, Simon, Telecommunications and the City: Electronic Spaces, Urban
Places, Routledge, Londra, 1996.
Granovetter, M., “Economic action and social structure: the problem of embed-
dedness.” American Journal o f Sociology, 49, 1985, 323-34.
Greenhalgh, S., “Families and networks in Taivvan’s economic development.” E.A.
Winckler ve S. Greenhalgh (der.), Contending Approaches to the Political
Economy o f Taiıvan, M.E. Sharpe, Armonk, NY, 1988.
Griffith-Jones, Stephany (der.), Managing Third World Debt, St M artin’s Press,
New York, 1988.
Guerrieri, Paolo, Tecnology and International Trade Performance in the Most A d
vanced Countries, University of California BRIE çalışma raporu 49, Berkeley,
CA, 1991.
656 kaynakça
—, Bomstein, Lisa, Grier, Reed ve Webber, Melvin, Biotechnology: The Next Indust-
rial Frontier, University of California Institute of Urban and Regional Develop
ment, Biyoteknoloji Endüstrisi Araştırma Grubu Raporu, Berkeley, CA, 1988.
Hail, Stephen S., Invisible Frontiers: The Race to Syrıthesize a Human Gene, At
lantic Mounthly Press, New York, 1987.
Hamelink, Cees, “Information imbalance: core and periphery.” C. Downing ve d.,
Questioning the Media, Sage, Newbury Park, 1990, s.217-28.
Hamilton, Gary G., Business Netıvorks and Economic development in East and
Southeast Asia, University of Hong Kong, Centre of Asian Studies, Hong
Kong, 1991.
— ve Biggart, N.W., “Market, culture, and authority: a comporative analysis of
management and organization in the Far East.” C. Winship ve S. Rosen (der.),
Organization and Institutions: Sociological Approaches to the Analysis o f So
cial Structure, University of Chicago Press, American Journal of Sociology
Supplement, Chicago, IL, 1988, s.S52-S95.
—, Zeile, W. ve Kim, W.J., “The netvvorks structures of East Asian economies.”
Stewart R. Clegg and S. Gordon Redding (der.), Capitalism in Contrasting
Cultures, Walter de Gruyter, Berlin, 1990.
Hamilton, Gary G., “Patriarchalism in Imperial China and Western Europe,” The
ory and Society, 13, 1984, 293-426.
— “Why no capitalism in China? Negative questions in historical comparative re-
search.” Journal o f Asian Perspectives, 2, 1985, 2.
— ve Kao, G.S., “The institutional foundation of Chinese business: the family firm
in Taiwan.” Comparative Social Research, 12, 1990, 95-112.
Handelman, Stephen, Comrade Criminal: Russia’s N ew Mafia, Yale University
Press, New Haven, CT, 1995.
Handinghaus, Nicolas H., “Droga y crecimiento economico: el narcotrafico en has
cuentas nacionales.” Nueva Sociedad (Bogota), no. 102, 1989.
Handy, Susan ve Mokhtarian, Patricia L., “Planning for telecommuting.” Journal
o f the American Planning Associationy 61 (1), 1995, 90-111.
Hanks, Roma S. ve Sussman, Marvin B. (der.), Corporations, Businesses and Fa-
milieSy Haworth Press, New York, 1990.
Hanson, Stephen E., “Time and Soviet industrialization,” University of California,
yayımlanmamış doktora tezi, Berkeley, CA, 1991.
Harff, B., “Genocide as State terrorism.” Michael Stohl ve George A. Lopez, Go
vernment Violence and Repression, Greenwood Press, Westport, CT, 1986.
Harrington, Jon, Organizational Structure and Information Technology, Prentice-
Hall, New York, 1991.
Harris, Nigel, The End o f the Third World, Penguin, Harmondsworth, Middx.,
1987.
6 5 8 kaynakça
Harrison, Bennett, Lean and Mean: The Changing Landscape ofCorporate Power
in the Age o f Flexibility, Basic Books, New York, 1994.
H art, Jeffrey, A., Reed, Robert R. ve Bar, Français, The Building o f Internet, Uni
versity of California, Berkeley, CA, 1992.
Hartmann, Heidi (der.), Computer Chips and Paper Clips: Technology and Wo-
m en’s Em ploym ent, National Academy Press, Washington D.C., 1987.
Harvey, David, The Condition o f Postmodemity, Blackwell, Oxford, 1990.
Havelock, Eric A., The Literate Revolution in Greece and its Cultural Consequen-
ces, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1982.
Heavey, Laurie, “Global integration.” Pension World, 30 (7), 1994, 24-27.
Henderson, Jeffrey, The Globalisation o f High Technology Production: Society,
Space and Semiconductors in the Restructuring o f the M odem World, Rout-
ledge, Londra, 1989.
— The American Semiconductors industry and the N ew International Division o f
Labor, Routledge, Londra, 1990.
— “Urbanization in the Hong Kong-South China region: an introduction to dyna-
mics and dilemmas.” International Journal o f Urban and Regional Research
15 (2), 1991, 169-79.
Herman, Robin, Fusion: The Search for Endless Energy, Cambridge University
Press, Cambridge, 1990.
Herther, Nancy K., “Multimedia and the ‘information superhighvvay’.” Online, 18
(5), 1994, 24.
Hevvitt, P., About Time: The Revolution in Work and Family Life, IPPR/Rivers
Oram Press, Londra, 1993.
Hiltz, Starr Roxanne ve Turoff, Murray, The Netıuork Nation: Human Communi-
cation via Computer, MIT Press, Cambridge, MA, 1993.
Hinrichs, Kari, Roche, William ve Sirianni, Carmen (der.), The Political Economy
o f Working Hours in Industrial Nations, Temple University Press, Philadelp-
hia, PA, 1991.
Hirschhorn, Larry, Beyond Mechanization: Work and Technology in a Postindust-
rial Age, MIT Press, Cambridge, MA, 1984.
— “Information technology and the new services grame.” Manuel Castells (der.),
High Technology, Space and Society, Sage, Beverly Hills, CA, 1985, s.172-90.
Ho, H.C.Y., The Fiscal System o f Hong Kong, Croom Helm, Londra, 1979.
Hohenberg, Paul, Chemicals in Westem Europe, 1850-1914, Rand-McNally, Chi
cago, IL, 1967.
Holsti, K.J., Peace and War: Armed Conflictsand International Order, 1648-1989,
Cambridge University Press, Cambridge, 1991.
Honigsbaum, Mark, “Minitel loses fads image, moves toward money.” MİS We-
ek, 9 (36), 1988, 22.
kaynakça 659
Howell, David, “The skills myth.” American Prospect, 18 (Yaz) 1994, 81-90.
— ve Wolff, Edward, “Trends in the growth and distribution of skills in the U.S.
workplace, 1960-85.” Industrial and Labor Relations Review, 44 (3), 1991,
486-502.
Hsing, You-tien, “Blood thicker than water: networks of local Chinese officials
and Taiwanese investors in Southern China.” The University of California Ins-
titute on Global Conflict and Cooperation’ın düzenlediği konferansta dağıtı
lan bildiri, The Economies o f the China Circle, Hong Kong, Eylül 1-3 1994.
— Migrant Workers, Foreign Capital, and Diversification o f Labor Markets in So
uthern China, çalışma raporu dizisi, University of British Columbia, Asian Ur
ban Research Netvvorks, Vancouver, 1995.
— Making Capitalism in China: The Taiwan Connection, Oxford University Press,
Nevv York, 1996.
Humbert, M. (der.), The Impact o f Globalisation on Europe’s Firms and Industri
es, Pinter, Londra, 1993.
Huvvs, U., Korte, W.B. ve Robinson, S., Telework: Tou/ards the Elusive Office,
John Wiley, Chichester, Sussex, 1990.
Hyman, Richard ve Streeck, Welfgang (der.), New Technology and Industrial Re
lations, Blackvvell, Oxford, 1988.
Ikle, Fred C. ve Wohlsletter, Albert, Discriminate Deterrence: Report o f the Com-
mission on Integrated Long-term Strategy o f the Secretary o f D ef ense, US Go
vernment Printing Office, Washington D.C., 1988.
Illife, John, The African Poor, Cambridge University Press, Cambridge, 1987.
ILO-ARTEP, India: Employment, Poverty, and Economic Policies, ILO-ARTEP,
Yeni Delhi, 1993.
İmai, Ken’ichi, Japan’s Industrial Organization and its Vertical Structure, Hitotsu-
bashi University, Institute of Business Research, no. 101, Kunitachi, 1980.
— Joho netto waku shakai no tenbo [The information netvvork society], Chikuma
Shobo, Tokyo, 1990a.
— Jouhon Network Shakai no Tenkai [The development of information netvvork
society], Tikuma Shobou, Tokyo, 1990b.
— ve Yonekura, Selichiro, uNetwork and network-in strategy,” Bocconi University
ve Hitotsubashi University, Milan, 20 Eylül 1991.
Innis, Harold A., Empire and Communications, Oxford University Press, Oxford,
1950.
— The Bias o f Communication, University of Toronto Press, Toronto, 1951.
— Changing Concepts o f Time, University of Toronto Press, Toronto, 1952.
tnoki, Takenori ve Higuichi, Yoshio (der.), Nihon no Koyou system to lodo shijo
[Japanese employment system and labor market], Nihon Keizai Shinbunsha,
Tokyo, 1995.
66o kaynakça
Javetski, Bili ve Glasgall, William, “Borderless finance: fuel for growth.” Business
Weeky Kasım 1994, 40-50.
Jevvkes, J., Sawers, D. ve Stillerman, R., The sources o f invention, W.W. Norton,
New York, 1969.
Jia, Qingguo, “Threat or opportunity? Implications of the grovvth of the China
Circle for the distribution of economic and political povver in the Asia-Pacific
region.” Beijing University, Department of International Politics, Beijing,
1994.
Johnson, Chalmers, M İTİ and the Japanese Miracle, Stanford University Press,
Stanford, CA, 1982.
— “The institutional foundations of Japanese industrial policy.” California Mana
gement Revieu/, 27 (4), 1985.
— “Political institutions and economic performance: the govemment-business re-
lationship in Japan, South Korea, and Taiwan.” Frederick Deyo (der.), The
Political Economy o fN e w Asian Industrialism, Cornell University Press, Itha-
ca, NY, 1987, s. 136-64.
—Japan: Who G ovem sf The Rise o f the Developmental State, W.W. Norton, New
York, 1995.
—, Tyson, L. ve Zysman, J. (der.), Politics and Productivity: Hoıv Japan’s Deve
lopment Strategy Works, Harper Business, New York, 1989.
Johnston, Ann ve Sasson, Albert, N ew Technologies and Development, UNESCO,
Paris, 1986.
Johnston, William B., “Global labor force 2000: the new world labor market.”
Harvard Business Revieu/, Mart-Nisan 1991.
Jones, Barry, Sleepers, Wake! Technology and the Future o f Work, Oxford Univer
sity Press, Melbourne, 1982.
Jones, David “Banks move to cut currency dealing costs.” Financial Technology
International Bulletin, 10 (6), 1993, 1-3.
Jones, Eric L., The European Miracle, Cambridge University Press, Cambridge,
1981.
— Growth Recurring: Economic Change in World History, Clarendon Press, Ox-
ford, 1988.
Jones, L.P. ve Sakong, I., Govem m ent Business and Entrepreneurship in Economic
Development: The Korean Case, Council on East Asian Studies, Cambridge,
MA, 1980.
Jorgerson, Dale W. ve Griliches, Z., “The explanation of productivity grovvth.” Re
vieu>o f Economic Studies, 34, Temmuz 1967, 249-283.
Jost, Kennet, “Downward mobility.” CQ Researcher, 3 (27), 1993, 627-647.
Joussaud, Jacques, “Diversite des status des travailleurs et flexibilite des entrepri-
ses au Japon.” Japan in Extenso, no.31, 1994, 49-53.
662 kaynakça
Kaiser, M ., Klingspor, V., Millan, J. de R., Accami, M., Wallner, F. ve Dülman, R.,
“Using machine learning techniques in real-world mobile robots. ” IEEE Ex-
pert, 10 (2), 1995.
Kaku, Michio, Hyperspace: A Scientific Odyssey Through Parallel Universes, Time
Warps, and the 1Oth Dimension, Oxford University Press, New York, 1994.
Kamatani, Chikatoshi, Gijutsu Taikoku H yakunen no Kei: Nippon no Kindaika to
Kokuristu Kenkyu Kikan [The road to techno-nationalism: Japanese moder-
nization and national research institutes from the Meiji era], Heibonsha, Tok
yo, 1988.
Kaplan, Rachel, “Video on dem and.” American Demographics, 14 (6), 1992, 38-
43.
Kaplinsky, Raphael, Microelectronics and Work Revisited: A Review, Uluslararası
Çalışma Örgütü için hazırlanan rapor. University of Sussex Institute of Deve
lopment Studies, Brighton, 1986.
Kara-Murza, A.A. ve Polyakov, L.V., Reformator. O pyt analiticheskoy antologii,
Institut Filosofii Rossiiskoi Akademii N auk, Flora, Moskova, 1994.
Katz, Jorge, “Industrial organization, international competitiveness and public po
licy.” Colin I. Bradford (der.), The N ew Paradigm o f Systemic Competitive
ness: Totvard More Integrated Policies in Latin America, OECD Development
Çenter, Paris, 1994.
Katz, Jorge (der.), Technology Generation in Latin American Manufacturing In
dustries, Macmillan, Londra, 1987.
Katz, Raul L., The Information Socity: An International Perspective, Praeger, New
York, 1988.
Kaye, G.D., Grant, D.A. ve Emond, E.J., Majör Armed Conflicts: A Compendium
o f Interstate and Intrastate Conflict, 1720 to 1985, Operational Research and
Analysis Establishment, Report to National Defense, Ottawa, Canada, 1985.
Kelley, Maryellen, “Programmable automation and the skill question: a re-interp-
retation of the cross-national evidence.” Human Systems Management, 6,
1986.
— “New process technology, job design and work organization: a contingency mo
del.” American Sociological revieıv, 55 Nisan 1990, 191-208.
Kelly, Kevin, O ut o f Control: The Rise o f Neo-biological Civilization, Addison-
Wesley, Menlo Park, CA, 1995.
Kendrick, John W., Productivity Trends in the United States, National Bureau of
Economic Research, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1961.
— Postuvar Productivity Trends in the United States, 1948-69, National Bureau
of Economic Research, Columbia University Press, New York, 1973.
— International Comparisons o f Productivity and Causes o f the Slou>down, Bal-
linger, Cambridge, MA, 1984.
kaynakça 663
— ve Grossman, E., Productivity in the United States: Trends and Cydes, Johns
Hopkins University Press, Baltimore, MD, 1980.
Kenney, Martin, Biotechnology: The University-Industrial Complexy Yale Univer
sity Press, New Haven, CT, 1986.
Kepel, G. (der.), Les Politiques de Dieu, Seuil, Paris, 1993.
Khanin, Gregory I., “Nachalo Krakha [Beginning of collapse].” EKO, no. 7, 1994.
Khoury, Sarkis ve Ghosh, Alo, Recent Developments in International Banking and
Finance, D.C. Heath, Lexington, MA, 1987.
Kim, E.M., “From domination to symbiosis: state and chaebol in Korea.” Pacific
Focus, 2, 1989, 105-21.
Kim, Kyong-Dong (der.), Dependency Issues in Korean Development, Seoul Nati
onal University Press, Seoul, 1987.
Kimsey, Stephen, “The virtual flight of the cyber-trader.” Euromoney, Haziran
1994, 45-46.
Kincaid, A. Douglas ve Portes, Alejandro (der.), Comparative National Develop
ment: Society and Economy in the New Global Order, University of North
Carolina Press, Chapel Hill, NC, 1994.
Kindleberger, Charles, Economic Growth in France and Britain, 1851-1950, Har-
vard University Press, Cambridge, MA, 1964.
King, Alexander, The First Global Revolution: A Report by the Council o f the
Club o f Rome, Pantheon Books, New York, 1991.
Kirsch, Guy, Nijkamp, Peter ve Zimmermann, Klaus (der.), The Formulation o f Ti
me Preferences in a Multidisciplinary Perspective, Gower, Aldershot, Hants,
1988.
Koike, Kazuo, Understanding industrial Relations in M odem Japan, Macmillan,
Londra, 1988.
Kolata, Gina, “Metabolism found to adjust for a body’s natural weight.”, New
York Times, 9 M art 1995, A 1/A 11.
Kolb, David, Postmodem Sophistications: Philosophy, Architecture and Tradition,
University of Chicago Press, Chicago, IL, 1990.
Koo, H. ve Kim, E.M., “The developmental state and Capital accumulation in So
uth Korea.” richard P. Appelbaum ve Jeffrey Henderson (der.), States and De
velopment in the Asian Pacific Rim, Sage, Londra, 1992, s. 121-49.
Korte, W.B., Robinson, S. ve Steinle, W.K. (der.), Teletvork: Present Situation and
Future Development o f a N ew Form o f Work Organization, North-Holland,
Amsterdam, 1988.
Kotter, John P. ve Heskett, James L., Corporate Culture and Performance, Free
Press, New York, 1992.
Kovalyova, Galina, Sibir*na mirovom rynke: Tekyshchyi obzor u/neshney torgov-
li [Siberia in the world market: current survey of foreign trade], Institute of
664 kaynakça
Kutscher, R.E., “Outlook 1990-2005. New BLS projections: findings and implica-
tions.” Monthly Labor revieıv, Kasım 1991, 3-12.
Kuttner, Robert, “The declining middle.” Atlantic Monthly, Temmuz 1983, 60-72.
Kuvvahara, Yasuo, Japanese Industrial Relations System: A New Interpretation,
Japan Institute of Labour, Tokyo, 1989.
Kuvvayama, M., “America Latina y la internacionalizacion de la economia mundi-
al.” Revista de la CEPAL, no. 46, 1992.
Kwok, R. Yin-Wang ve So, Alvin, Hong Kong-Guandong Interaction: Joint En
terprise o f Market Capitalism and State Socialism, University of Hawaii, Ma-
noa, 1992.
Kwok ve So (der.), The Hong Kong-Guandong Link: Partnership in Flux, M.E.
Sharpe, Armouk, NY, 1995.
Lachaud, Jean-Pierre, The Labour Market in Africa, International Institute of La
bour Studies, Araştırma dizisi, Cenevre, 1994.
Lafay, Gerard ve Herzog, Colette, Commerce intemational: la fin des avantages ac-
quis, Economica/Centre d’Etudes Prospectives et d’Informations Internationa-
les, Paris, 1989.
Landau, Ralph ve Rosenberg, Nathan (der.), The Positive Sum Strategy: Hames-
sing Technology for Economic Growth, National Academy Press, Washington
D.C., 1986.
Landes, David, The Unbound Prometheus: Technical Change and Industrial Deve
lopment in Western europe from 1750 to the Present, Cambridge University
Press, Londra, 1969.
Lanham, Richard A., The Electronic Word, University of Chicago Press, Chicago,
IL, 1993.
Laserna, Roberto “Regional development and coca production in Cochabamba,
Bolivia,” University of California, yayımlanmamış Şehir ve Bölge Planlaması
doktora tezi, Berkeley, CA, 1995.
— “El circuito coca-cocaitte y sus implicaciones,” ILDIS, La Paz, 1996.
Lash, Scott, Sociology o f Postmodernism, Routledge, Londra, 1990.
— ve Urry, John, Economies o f Signs and Spacey Sage, Londra, 1994.
Lawrence, Robert Z., “The employment effects of information technologies: an
optimistic view,” OECD Conference on the Social Challenge of information
Technologies’de sunulan bildiri, Berlin, Kasım 1984, 28-30.
Leal, Jesus, La desigualdad social en Espafia, 10 cilt, Universidad Autonoma de
Madrid, Instituto de Sociologia de Nuevas Tecnologias, Madrid, 1993.
Leclerc, Annie, Parole de femme, Grasset, Paris, 1975.
Lee, Peter ve Tovvnsend, Peter, Trends in Deprivation in the London Labour Mar
ket: A Study o f Low-Incomes and Unemployment in London betıveen 1985
and 1992, International Institute of Labour Studies, Cenevre, 59/1993.
6 6 6 kay n a k ça
Lee, Peter, King, Paul, Shirref, David ve Dyer, Geof, “Ali change.” Euromoney,
Haziran 1994, 80, 101.
Lee, Roger ve Schmidt-Marwede, Ulrich, “Interurban competition? Financial cent-
res and the geography of financial production. ” International Journal o f Ur
ban and regional Research, 17 (4), 1993, 492-515.
Lehman, Yves, “Videotex: a Japanese lesson.” Telecommunications, 28 (7), 1994,
53-54.
Lenoir, Daniel, LfEurope sociale, La Decouverte, Paris, 1994.
Leo, P.Y. ve Philippe, J., “Reseaux et services aux entreprises. Marches locaux et
developpement global,” seminer bildirileri 32, 1989-11, CEP, s.79-103.
Leontieff, Wassily ve Duchin, Faye, The Future im pact o f Automation on Workers,
Oxford University Press, New York, 1985.
Lethbridge, Henry J., Hong Kong: Stability and Change, Oxford University Press,
Hong Kong, 1978.
Leung, Chi Kin, “Personal contacts, subcontracting linkages, and development in
the Hong Kong-Zhujiang Delta Region.” Anals o f the Association o f Ameri
can Geographers, 83 (2), 1993, 272-302.
Levy, Pierre, LTntelligence collective: pour une anthropologie du cyberspace, La
Decouverte, Paris, 1994.
Levy, R.A., Bowes, M. ve Jondrow, J.M ., “Technical advance and other sources of
employment change in basic industry.” E.L. Collins ve L.D. Tanner (der.),
American Jobs and the Changing industrial Base, Ballinger, Cambridge, MA,
1984, s.77-95.
Levy, Stephen, Hackers: Herves o f the Cumputer Revolution, Doubleday, Garden
City, NY, 1984.
Leys, Colin, “The state and the crisis of simple commodity production in Africa.”
Institute o f Development Studies Bulletin, 8 (3), 1987, 45-48.
— “Confronting the African tragedy.” N ew Left Review, no. 204, 1994, 33-47.
Lichtenberg, Judith (der.), Democracy and mass Media, Cambridge University
Press, New York, 1990.
Lillyman, William, Moriarty, Marilyn F. ve Neuman, David J. (der.), Critical Arc-
hitecture and Contemporary Culture, Oxford University Press, New York,
1994.
Lim, Hyun-Chin, Dependent Development in Korea (1963-79), Seoul National
University Press, Seoul, 1982.
Lin, T.B., Mok, V. ve Ho, Y.P., Manufactured Export and Employment in Hong
Kong, Chinese University Press, Hong Kong, 1980.
Lincoln, Edward J., Japan’s Unequal Trade, Brookings Institution, Washington,
DC., 1990.
Lincoln, Thomas ve Essin, Daniel J., “The electronic medical record: a challenge
kaynakça 667
for Computer science to develop clinically and socially relevant Computer sys-
tems to coordinate information for patient care and analysis.” information
Society, 9, 1993, 157-88.
—, — ve Ware, Wilis H., “The electronic medical record.” information Society, 9
(2), 1993, 157-88.
Ling, K.K., “A case for regional planning: the Greater Pearl River Delta: a Hong
Kong perspective,” yayımlanmamış seminer bildirisi, CP 229, University of
California Şehir ve Bölge Planlaması bölümü, Berkeley, CA, 1995.
Lizzio, James R., “Real-time RAID storage: the enabling technology for video on
demand.” Telephony, 226 (21), 1994, 24-32.
Lo, C.P., “Economic reforms and socialist city structure: a case study of Guangz
hou, China.” Urban Geography, 15 (2), 1994, 128-149.
Lohr, Steve, “Who uses Internet?” N ew York Times, 1995.
Lorenz, E., “Neither riends nor strangers: informal netvvorks of subcontracting in
French industry.” D. Gambetta, (der.), Trust: Making and Breaking Coopera-
tive Relations, Blackwell, Oxford, 1988, s. 194-210.
Lovins, Amory B. ve Lovins, L. Hunter, “Reinventing the wheels.” Atlantic
Monthly, Ocak 1995, s.75-86.
Lozana, Beverly, The Invisible Work Force: Transforming American Business with
Outside and Home-based Workers, Free Press, New York, 1989.
Lustig, Nora, “Coping with austerity: poverty and inequality in Latin America.”
Gerry Rodgers ve Rolph van der Hoeven (der.), The Poverty Agenda: Trends
and Policy Options, International Institute of Labour Studies, Cenevre, 1995,
s.89-126.
Lynch, Kevin, The Image o f the City, MIT Press, Cambridge, MA, 1960.
Lyon, David, The information Society: Issues and Illusions, Policy Press, Cambrid
ge, 1988.
— Postmodemity, Blackvvell, Oxford, 1995.
Lyon, Jeff ve Gömer, Peter, Altered Fates: Gene Therapy and the Retooding o f Hu-
man Life, W.W. Norton, New York, 1995.
Machimura, T., Sekai Toshi Tokyo no Kozo [The structural transformation of a
global city Tokyo], Tokyo University Press, Tokyo, 1994.
— Symbolic Use o f Globalization in Urban Politics in Tokyo, Hitotsubashi Uni
versity Faculty of Social Sciences, Kunitachi, 1995.
Machlup, Fritz, The Production and Distribution o f Knowledge in the United Sta
tes, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1962.
— Knowledge: Its Creation, Distribution, and Economic Significance, c.I: Knowled-
ge and Knowledge Production, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1980.
— Knowledge: Its Creation, Distribution and Economic Significance, c.II: The
Branches o f Leaming, Princeton University Press, Princeton, NJ, 1982.
6 6 8 kaynakça
Martin, Patricia, “The consumer market for interactive services: observing past
trends and current demographics.” Telephony, 226 (18), 1994, 126-130.
Martinez, Gabriel ve Farber, Guillermo, Desregulacion economica 1989-93, Fon-
do de Cultura Economica, Mexico DF, 1994.
Martinotti, Guido, Metropolü La Nuova morfologia sociale della citta, II Mulino,
Bologna, 1993.
Marx, Jean L. (der.), A Revolution in Biotechnology, Cambridge University Press
for the International Council of Scientific Unions, Cambridge, 1989.
Massad, Carlos, “El financiamiento del desarrollo industrial en un continente em-
pobrecido.” Industrializacion y desarrollo tecnologico, Santiago Chile: Joint
ECLAC/UNIDO Industry and Technology Division, Informe n o .ll, Ağustos
1991.
— ve Eyzaguirre, N., Ahorro y formacion de Capital. Experiencias latinoamerica-
nas: Argentina, Brasil, Chile, El Salvador y Mexicoy CEPAL/PNUD, Grupo
Editör Latinoamericano, Buenos Aires, 1990.
Matsumoto, Miwao and Sinclair, Bruce, “How did Japan adapt itself to scientific
and technological revolution at the turn of the 20th Century?” Japan Journal
for Science, Technology, and society, 3, 1994, 133-155.
Mattelart, Armand ve Stourdze, Yves, Technologie, culture et communication, La
Documentation française, Paris, 1982.
Matzner, Egon ve Wagner, Michael (der.), The Employment impact o fN e w Tech
nology: The Case o f West Germany, Avebury, Aldershot, Hants.,1990.
Mazlish, Bruce, The Fourth Discontinuity: The Co-evolution ofH um ans and Mac
hines, Yale University Press, New Haven, CT, 1993.
McGowan, James, “Lessons learned from the Minitel phenomenon.” Network
World, 5 (49), 1988, 27.
— Compaine, Benjamin, “Is Minitel a good model for the North American mar
ket?” Nettvork World, 6 (36), 1989.
McGuire, William, J., “The myth of massive media impact: savagings and salva-
gings.” George Comstock (der.), Public Communication and Behavior, Aca-
demic Press, Orlando, FLA, 1986, s.173-257.
McKinsey Global Institute, service Sector Productivity, McKinsey Global Institu-
te, Washington D.C., 1992.
— Manufacturing Productivity, McKinsey Global Institute, Washington D.C.,
1993.
McLeod, Roger, “Internet users abandoning TV, survey findy.” San Francisco
Chronicle, 12 Ocak 1996, 1, 17.
McLuhan, Marshall, The Gutenberg Galaxy: The Making o f Typographic Man,
University of Toronto Press, Toronto, 1962.
— Understanding Media: The Extensions o f Man, Macmillan, New York, 1964.
670 kaynakça
— ve Powers, Bruce R., The Global Village: Transformations in World Life and
media in the 21st Century, Oxford University Press, New York, 1989.
McMillan, C., The Japanese Industrial System, De Gruyter, Berlin, 1984.
McNeill, William H., Plagues and People, Doubleday, New York, 1977.
Mehta, Suketu, “The French connection.” L A N Magazine, 8 (5), 1993.
M enotti, Val, “The transform ation of retail social space: an analysis of virtual
shopping’s impact on retail centers.” Yayımlanmamış CP2981 Semineri*nin
araştırma bildirisi. University of California, Şehir ve Bölge Planlaması Bölü
mü, Berkeley, 1995.
Michelson, Ronald L. ve Wheeler, James O., “The flow of information in a global
economy: the role of the American urban system in 1990.” Annals o f the As-
sociation o f American Geographers, 84 (1), 1994, 87-107.
MIDEPLAN, Integracion al Desarrollo: Balance de la Politica Social 1990-93, Mi-
nisterio de Desarrollo y Planificacion, Santiago de Chile, 1994.
Miles, lan, Home Informatics: Information Technology and the Transformation o f
Everyday Life, Pinter, Londra, 1988.
Milan, Jose del Rocio, “Rapid, safe, and incremental leaming of navigation stra
tegies.” IEEE Transactions on Systems, Man, and Cybemetics, 26 (6), 1996.
Miller, Steven, M., Impacts o f Industrial Robotics: Potemtial Effects o f Labor and
Costs within the Metalworking Industries, University of Wisconsin Press, Ma-
dison, WIS, 1989.
Miller, Richard L. ve Svvensson, Earl S., N ew Directions in Hospital and Health
Care Facility Design, McGraw-Hill, New York, 1995.
Miners, N., The G ovem m ent and Politics o f Hong Kong, Oxford University Press,
Hong Kong, 1986.
Mingione, Enzo, Fragmented Societies, Blackwell, Oxford, 1991.
Ministry of Labor [Japan], Statistical Yearbook, Government of Japan, Tokyo,
1991.
Ministry of Posts and Telecommunications [Japan] 1994 White Paper: Communi
cations in Japan, Ministry of Posts and Telecommunications, Tokyo, 1994a.
— Communications in Japan 1994, Part 3: Multimedia: Opening up a N ew World
o f Info-communication, Ministry of Posts and Telecommunications, Tokyo,
1994b.
— Tsushin Hakusho Heisei 7 nenban [White Paper on Communication in Japan],
Yusei shou, Tokyo, 1995.
Mishel, Lavvrence ve Bernstein, Jared, The State o f Working America, M.E. Shar
pe, New York, 1993.
— ve —, The State o f Working America 1994-95, Economic Policy Institute, Was-
hington D.C., 1994.
— ve Teixeria, Ruy A., The Myth o f the Corning Labor Shortage: Jobs, Skills, and
kaynakça 671
N orth, Douglas, Structure and Change in Economic History, W.W. Norton, New
York, 1981.
N orthcott, J., Microdectronics in industry, Policy Studies Institute, Londra, 1986.
Nuland, Shervvin B., H ow We Die: Reflections on L ife’s Final Chaptery Alfred A.
Knopf, New York, 1994.
O ’Brien, Richard, Global Financial Integration: The End o f Geography, Pinter,
Londra, 1992.
OECD (Organization for Economic Cooperation and Development), Cities and
N ew Technologies, OECD, Paris.
— Employm ent O utlook, Temmuz, OECD, Paris, 1994a.
— Employment/Unemployment Study: Policy Report, document for Council at
ministerial level, OECD, Paris, Mayıs 1994b.
— The OECD Jobs Study, OECD, Paris, 1994c.
— Economic O utlook, Haziran, OECD, Paris, 1995.
Office of Technology Assessment (OTA) (US Congress), Computerized Manufac-
turing Automation: Employment, Education, and the Workplace, US Govern
ment Printing Office, Washington D.C., 1984.
— Technology and Structural Unemployment, US Government Printing Office,
Washington D.C., 1986.
Ohmae, Kenichi, Triad Power: The Corning Shape o f Global Competition, Free
Press, Nevv York, 1985.
— The Borderless World: Power and Strategy in the Interlinked Economy, Harper,
Nevv York, 1990.
Okimoto, Daniel, “Political context.” Daniel Okimoto, Takuo Sugano ve Franklin B.
Weinstein (der.), Competitive Edge, Stanford University Press, Stanford, CA,
1984.
Ozaki, Muneto ve d., Technological Change and Labour Relations, Uluslararası
Çalışma Örgütü, Cenevre, 1992.
Pahl, Ray (der.) On Work: Historical, Comparative, und Theoretical Approaches,
Blackvvell, Oxford, 1988.
Panofsky, Erwin, Gothic Architecture and Scholasticism, Meridian Books, Nevv
York, 1957.
Park, Young-bum, Wage-fexing Institutions in the Republic o f Korea, Internati
onal Institute of Labour Studies, Cenevre, 1992.
Parkinson, G.H.R. (der.), Leibniz: Philosophical Writings, J.M. Dent, Londra, 1973.
Parsons, Carol A., Flexible Production Technology and Industrial Restructuring:
Case Studies o f the Metalworking, Semiconductor, and Apparel Industries,
doktora tezi, Berkeley, University of California, 1987.
Patel, S.J., “In tribute to the Golden Age of the South’s development.” World De
velopment, 20 (5), 1992, 767-77.
kaynakça 6 7 5
Payer, Cheryl, The Debt Trap, Mounthly Review Press, New York, 1974.
Perez, Carlotta “Structural change and the assimilation of ne w technologies in the
economic and social systems.” Futures, 15, 1983, 357-375.
Petrella, Ricardo, Un techno-monde en construction. Synthese des resultats et
des recommendations FAST 1989-1992/93, Avrupa Komisyonu, Brüksel,
1993.
Petterson, L.O., “Arbetsider tolv Lander.” Statens offentliga utrednigar, 53, 1989,
Bosch ve d. (der.) 1994.
Piller, Charles, “Dreamnet.” Macworld 11 (10), 1994, 96-99.
Piore, Michael J. ve Sabel, Charles F., The Second industrial Divide: Possibilities
for Prosperity, Basic Books, New York, 1984.
Poirier, Mark, “The multimedia trail blazers.” Catalog Age, 10 (7), 1993, 49.
Pool, Ithiel de Sola, Technologies o f Freedom: On Free Speech in the Electronic
Age, Belknap Press of Harvard University Press, Cambridge, MA, 1983.
— Technologies Without Boundaries, (der.) Eli M. Noam, Harvard University
Press, Cambridge, MA, 1990.
Porat, Marc, The Information Economy: Definition and Measurement, US Depart
ment of Commerce, Office of Telecommunications, Washington D.C., 77-12
(1), 1977.
Porter, Michael, The Competitive Advantage o f Nations, Free Press, New York,
1990.
Portes, Alejandro ve Rumbault, Ruben, Immigrant America: A Portrait, University
of California Press, Berkeley, CA, 1990.
—, Castells, Manuel ve Benton, Lauren (der.), The Informal Economy: Studies on
Advanced and Less Developed Countries, Johns Hopkins University Press,
Baltimore, MD, 1989.
Postman, Neil, Amusing Ourselves to Death: Public Discourse in the Age o f Show
Business, Penguin Books, New York, 1985.
— Technopoly, Pantheon, New York, 1992.
Poulantzas, Nicos, L'Etat, le pouvoir, le socialisme, Presses Universitaires de Fran-
ce, Paris, 1978.
Povvell, Walter W., “Neither market nor hierarchy: network forms of organizati
on.” Barry M. Stravv ve Larry L. Cummings (der.), Research in Organizational
Behavior, JAI Press, Greenvvich, CT, 1990, s.295-336.
Pozas, Maria de Los Angeles, industrial Restructuring in Mexico, University of Ca
lifornia Çenter for US-Mexican Studies, San Diego, 1993.
Preston, Holly H., “Minitel reigns in Paris with key French connection.” Compu
ter Reseller News, no. 594, 1994, 49-50.
Pyo, H., The impact o f Microelectronics and Indigenous Technological Capacity
in the Republic o f Korea, Uluslararası Çalışma Örgütü, Cenevre, 1986.
676 kaynakça
Stevens, Barrie ve Michalski, Wolfgang, Long-term Prospects for Work and Social
Cohesion in OECD Countries: An Overuieıv o f the Issues, Gelecek konulu
OECD Forumu’na sunulan rapor, Paris, 1994.
Stevenson, Richard W., “Foreign capitallists brush risks aside to invest in Russia.”
New York Times, 11 Ekim 1994, s.4.
Stoiner, Tom, The Wealth o f information, Methuen, Londra, 1993.
Stourdze, Yves, Pour une poignee d ’electrons, Fayard, Paris, 1987.
Stovvsky, Jay, “From spin-off to spin-on: redefining the military’s role in American
technology development.” Wayne Standholtz, Michael Borrus ve John
Zysman ve d., The Highest Stakes: The Economic Foundations o f the Next
Security System, Oxford University Press, Nevv York, 1992.
Strassman, Paul A., information Payoff: The Transformation o f Work in the Elect
ronic Age, Free Press, Nevv York, 1985.
Sugihara, Kaoru ve d., Taisho, Osaka, and the Slum: Another M odem History o f
Japan, Shinhyoron, Tokyo, 1988.
Sukhotin, Jurii, “Stabilization of the economy and social contrasts.” Problems o f
Economic Transition, Kasım 1994, 44-61.
Sullivan-Trainor, Michael, Detour: The Truth about the information SuperHigh-
way, IDG Books, San mateo, CA, 1994.
Sun Tzu (MÖ.505-496), On the Art o f War, Lionel Giles’in notlarıyla Çince’den
çeviri, Graham Brash, Singapore, 1988 (İngilizce olarak ilk baskı 1910).
Sung, Yuri-Wing, “Hong Kong and the economic integration of the China Circle.”
University of California Institute on Global Conflict and Cooperation’da dü
zenlenen konferansta dağıtılan bildiri. The Economies o f the China Circle,
Hong Kong, 1-3 Eylül 1994.
Sunkel, Osvaldo (der.), Development from Within: Toward a Neostructuralist
Approach for Latin America, Lynne Reiner, Boulder, CO, 1993.
Svvann, J., The Employment Effects o f Microelectronics in the UK Service Sector,
Uluslararası Çalışma Örgütü, Cenevre, 1986.
Syun, Inoue, The loss of meaning in death, Japan Interpreter, 9 (3), 1975, 336.
Tafuri, Manfredo, L'urbanistica del riformismo, Franco Angeli, Milan, 1971.
Takenori, Iroki ve Higuchi, Yoshio (der.), Nihon no Koyou system to lodo shijo
[Japonya’nın istihdam sistemi ve iş piyasası], Nihon Keizai Shinbunsha, Tok
yo, 1995.
Tan, Augustine H.H. ve Kapur, Basant (der.), Pacific Groıvth and Financial Inter-
dependence, Ailen & Unvvin, Sydney, 1986.
Tan Kong Yam, “China and ASEAN: competitive industrialization through fore
ign direct investment,” the University of California Institute on Global Conf
lict and Cooperation’da düzenlenen konferansta dağıtılan bildiri. The Econo
mics o f the China Circle, Hong Kong, 1-3 Eylül 1994.
684 kaynakça
Tarr, J. ve Dupuy, G. (der.), Technology and the Rise o f the Netıvorked City in Eu-
rope and North America, Temple University Press, Philadelphia, PA, 1988.
Tchernina, N atalia, Em ploym ent Deprivation, and Poverty: The Ways in which
Poverty is Emerging in the Course o f Economic Reform in Russia, Internati
onal Institute of Labour Studies, no.60, Cenevre, 1993.
Teitelman, Robert, Gene Dreams: Wall Street, Academia, and the Rise o f Biotech-
nology, Basic Book, New York, 1989.
Teitz, Michael B., Glasmeier, Amy ve Shapira, Philip, Small Business and Employ
m ent Grou/th in California, Institute of Urban and Regional Development,
no.348, Berkeley, CA, 1981.
Telecommunications Council (Japonya), Reform Toward the Intellectually Creati
ve Society o f the 2 İst Century: Program for the Establishment o f High-per -
formance Info-communications Infrastructure, Rapor no.5, Tokyo, 31 Mayıs
1993, (resmi olmayan çeviri Temmuz 1994.
Tetsuro, Kato ve Steven, Rob (der.), Is Japanese Management Post-Fordism?, Ma-
do-sha, Tokyo, 1994.
Thach, Liz ve Woodman, Richard W., “Organizational change and information
technology: managing on the edge of cyberspace.” organizational Dynamics,
1, 1994, 30-46.
Thery, Gerard, Les autoroutes de l’information. Rapport au Premier Ministre, La
Documentation française, Paris, 1994.
Thomas, Hugh, The Conquest o f Mexico, Hutchinson, Londra, 1993.
Thomas, Louis-Vincent, Anthropologie de la m ort, Payot, Paris, 1975.
— Rites de m ort pour la paix des vivants, Fayard, Paris, 1985.
— La Mort, Presses Universitaries de France, Paris, 1988.
Thompson, E.P., “Time, work-discipline, and industrial capitalism.” Past and Pre
seni, 36, 1967, 57-97.
Thrift, Nigel J., The “Fixers”: The Urban Geography o f International Financial
Capital, University of Wales Department of Geography, Lampeter, 1986.
— “The making of capitalism in time conciousness.” In J. Hassard (der.), The So-
ciology o f Time, Macmillan, Londra, 1990, s.105-29.
— ve Leyshon, A., “In the wake of money: the City of London and the accumula-
tion of value.” L. Budd ve S. Whimster (der.), Global Finance and Urban Li-
ving: A Study o f Metropolitan Change, Londra: Routledge, 1992, s.282-311.
Thurow, Lester, Head to Head: The Corning Economic Battle among Japan, Euro-
pe, and America, William Morrow, New York, 1992.
— “How much inequality can a democracy take?” N ew York Times Magazine,
özel sayı, The Rich, 19 Kasım 1995, 78.
Tichi, Cecilia, Electronic Hearth: Creating an American Television Culture, Ox-
ford University Press, New York, 1991.
kaynakça 685
Ungar, Sanford J., Africa: The People and Politics o f an Emerging Continent, Si-
mon & Schuster, New York, 1985.
United Nations Çenter on Transnational Corporations, Transnational Banks and
the E xtem al Indebtedness o f Developing Countries, Birleşmiş Milletler,
UNCTC Current Studies, Series A, no.22, Nevv York, 1991.
United Nations Conference on Trade and Development (UNCTAD), Programme
on Transnational Corporations, World Investment Report 1993: Transnati
onal Corporations and Integrated International Production, Birleşmiş Millet
ler, New York, 1993.
— Transnational Corporations and Em ploym ent, report by the UNCTAD Secreta-
riat to the Commission on Transnational Corporations, 2-11 Mayıs 1994.
US Congress, Office of Technology Assessment, Biotechnology in a Global Eco
nom y, US Government Printing Office, Washington D.C., 1991.
US House of Representatives, Committee on Armed Services, Readiness Subcom-
mittee, U.S. Low-intensity Conflicts, 1899-1990, a study by the Congressi-
onal research Services, Library of Congress, US Government Printing Office,
Washington D.C., 1990.
US National Science Board, Science and Engineering Indicators: 1991, 10. baskı,
US Government Printing Office, Washington D.C, 1991.
Vaill, P.B., Managing as a Performing Art: N ew Ideas for a World o f Chaotic
Change, Jossey-Bass, San Francisco, CA, 1990.
Von Creveld, M artin, Technology and War from 2000 BS, to the Present, Free
Press, New York, 1989.
Van Tulder, Rob ve Junne, Gerd, European Multinationals in Core Technologies,
John Wiley, Nevv York, 1988.
Vaquero, Carlos (der.), Desarrollo, probreza y medio ambiente. FMI, Banco Mun-
dial, G ATT al final del siglo, Talaşa Ediciones, Madrid, 1994.
Varley, Pamela, “Electronic democracy.” Technology Review, Kasım/Aralık 1991,
43-51.
Velloso, Joao Paulo dos Reis, “innovation and society: the modern bases for deve
lopment vvith equity.” Colin I. Bradford (der.), The N ew Paradigm o f Syste-
mic Competitiveness: Totvard More Integrated Policies in Latin America,
OECD Development Çenter, Paris, 1994, s.97,118.
Venturi, Robert ve d., Learning from Las Vegas: The Forgotten Symbolism o f Arc-
hitectural Form, MIT Press, Cambridge, MA, 1977.
Vessali, Kaveh V., “Transportation, urban form, and information technology,”
University of California, CP 298 I için düzenlenmiş seminer bildirisi, Berkeley,
CA, 1995.
Voshchanov, Pavel, “Mafia godfathers become fathers of the nation.” Business
World o f Russia Weekly, 25-30 Mayıs 1995, 13-14.
kaynakça 687
Wade, Richard, Goveming the Market: Economic Theory and the Role o f Govern
ment in East Asian Industrilaziton, Princeton Universiy Press, Princeton, NJ,
1990.
Waldrop, M. Mitchell, Complexity: The Emerging Science at the Edge o f Order
and Chaosy Simon & Schuster, New York, 1992.
Waliszewski, Kasimierz, Peter the Great, D. Appleton and Co, New York, 1990.
Wall, Toby D. ve d. (der.), The Human Side o f Advanced Manufacturing Techno
logy, Chichester, John Wiley, Sussex, 1987.
Wallerstein, Immanuel, The Modern World System, Academic Press, New York,
1974.
Wang, Georgette (der.), Treading Different Paths: Informatization in Asian Nati-
ons, Ablex, Nonvood, NJ, 1994.
Wang, Yeu-fain, China’s Science and Technology Policy; 1949-1989, Avebury, Bro-
okfield, VT, 1993.
Wark, McKenzie, Virtual Geography: Living with Global Media Events, Indiana
University Press, Bloomington, IND, 1994.
Warme, Barbara ve d. (der.), Working Part-time: Risks and Opportunities, Praeger,
New York, 1992.
Wamken, Jurgen ve Ronning, Gerd, “Technological change and employment
structures.” R. Schettkat ve M. Wagner (der.), Technological Change and
Employment Innovation in the German Economy, Berlin: Walter De Gruyter,
s.214-53.
Watanabe, Susumu, “Labour-saving versus work-amplifying effect of microelect-
ronics.” International Labour Revietv, 125 (3), 1986, 243-59.
— (der.), Microelectronics, Automation, and Employment in the Automobile In-
dustry, John Wiley, Chichester, Sussex, 1987.
Watanuki, Joji, The Development o f information Technology and its impact on Ja
panese Society, Sophia University Institute of International Relations, Tokyo,
1990.
Weber, Marx, The Protestant Ethic and the Spirit o f Capitalism, çev. Talcott Par-
sons, Charles Scribner’s Sons., New York, 1958, (ilk baskı 1904-1905)
Webster, Andrew, Science, Technology, and Society: New Directions, Macmillan,
Londra, 1991.
Weiss, Linda, Creating Capitalism: The State and Small Business since 1945,
Blackvvell, Oxford, 1988.
— “The politics of industrial organization: a comparative vievv.” Jane Marceau
(der.), Reworking the World: Organizations, Technologies, and Cultures in
Comparative Perspective, Walter De Gruyter, Berlin, 1992, s.95-124.
Wexler, Joanie, “ATT preps service for video on demand.” Network World, 11
(25),6, 1994.
6 8 8 kaynakça
Wong, S.L., “The Chinese family firm: a model.” British Journal o f Sociology, 36,
1985, 58-72.
Woo, Edward S.W., Urban development. Y.M. Yeung ve David K.Y. Chu, Guan-
dong: Survey o f a Province Undergoing Rapid Change, Chinese University
Press, Hong Kong, 1994.
Wood, Adrian, North-South Trade, Employment and Inequality, Clarendon Press,
Oxford, 1994.
Wood, Stephen (der.), The Transformation o f Work, Unvvin Hyman, Londra,
1989.
Woodward, Kathleen (der.), The Myths o f İnformation: Technology and Postin-
dustrial Culture, Routledge & Kegan Paul, Londra, 1980.
World Bank, Adjustment in Africa: Reforms, Results and the Road Ahead, Oxford
University Press, Nevv York, 1994.
— World Development Report: Infustructure for Development. World Develop
ment Indicators, World Bank, Washington D.C., 1994b.
— World Development Report, 1995, World Bank, Washington, D.C., 1995.
Ybarra, Josep-Antoni, “Informationalization in the Valencian economy: a model
for underdevelopment.” A. Portes, M. Castells ve L. Benton The Informal
Economy, Johns Hopkins University Press, Baltimore, MD, 1989.
Yoo, S. ve Lee, S.M., “Management style and practice in Korean chaebols.” Cali-
fomia Management Review, 29, 1987, 95-110.
Yoshihara, K., The Rise o f Ersatz Capitalism in South East Asia, Oxford Univer
sity Press, Oxford, 1988.
Yoshino, Kosaku, Cultural Nationalism in Contemporary Japan, Routledge, Lond
ra, 1992.
Yoshino, M.Y. ve Lifson, T.B., The Invisible Link: Japan’s Sogo Shosha and the Or
ganization an Trade, MIT Press, Cambridge, MA, 1986.
Young, K. ve Lavvson, C., “W hat fuels U.S. jvvob grovvth? Changers in technology
and demand on employment grovvth.” National Academy of Science’ın düzen
lediği Teknoloji ve İstihdam adlı panelde dağıtılan bildiri. Washington D.C.,
1984.
Young, Michael, The Metronomic Society, Harvard University Press, Cambridge,
Mass., 1988.
Youngson, A.J., Hong Kong: Economic Growth and Policy, Oxford University
Press, Hong Kong, 1982.
Zaldivar, Carlos Alonso ve Castells, Manuel, Espana, fin de siglo, Alianza Edito-
rial, Madrid, 1992.
Zerubavel, Eviatar, The Seven Day Circle: The History and Meaning o f the Week,
Free Press, Nevv York, 1985.
Zhivov, Victor M., “Time and money in Imperial Russia.” Time and Money in the
690 kaynakça
çip 51, 52, 68, 91, 198 devletçilik 17, 19, 184
ÇKP 8 devre anahtarı 91
çokkültürlü 33 dış ağ içine yerleşmiş ağ 262
çoklumedya 488, 489, 490, 491, 492, Dieter 236, 524
493, 495, 496, 498, 499, 500, 610 Digital 54, 234
çokuluslu 153, 154, 155, 159, 170, dijital 57
179, 260, 262, 264 dijital anahtar 69
çokuluslu Keynesçi 213 dijital kent 483
çokuluslu şirket 148, 149, 151, 152, dikey şirket 225
524 dil 441
çokuluslu ticaret 150 dini köktenci 3, 26, 29
dinlence toplumu 490
Daeduck 84, 85 Disney 455
Daeivvoo 242 dizüstü bilgisayar 554
Daikichi 14 DNA 4, 41, 69, 92, 93
Daisyvvorld 95 Docklands 514
Dakka 538 doğrudan yabancı yatırım 319
Daniel 348 Doğu 28
Daniels 512 Doğu Afrika 176
Danimarka 358, 367 Doğu Asya 138, 238, 239, 240, 246,
DARPA 7, 87, 156 247, 249, 250, 251, 259, 261,
David 44, 108 263, 267, 323, 525
Davis 533 Doğu Avrupa 45, 144, 166, 180, 315
Dayton 608 Dolly 71
De Kerkchove 484 domain 60, 463
de Connick 586 donanım 188
de Forest 50 Dosi 89
de Salva 49 Dover 49
Deere 232 Dovvns 443
Dell 231, 232 döner çıkrık 43
Dell Computers 231 dördüncü kopuş 41
Dell-Direct World 190 döviz 131-133
demokrasi 549 DRAM 53
deneyim 17, 18, 21 Draper 447
Den ver 488 DTÖ 8, 142, 172, 175, 177, 178
depresyon 477 Duchin 350, 351
deregülasyon 22 Duke 63, 82, 232
dergi 446 Dünya Bankası 31, 159, 171, 172,
Detroit 85, 330, 331, 533 175, 176, 180
devlet 32, 267 Dünya Sağlık Örgütü 158
dizin 6 9 7
219, 224, 226, 233, 240, 242, Kanada 57, 104, 104, 142, 164, 285,
243, 244, 247, 248, 250-256, 286, 287, 290, 291, 292, 293,
264, 280, 282, 284-290, 291, 295-297, 299, 300, 311, 316,
293, 295-299, 300, 301, 306,- 343, 361, 425, 430, 432, 433,
313, 316, 335, 339, 341, 343, 463, 604
346, 348, 353, 356, 358, 361, Kang chi 11
368, 370, 371, 373, 375, 427, Kangin 240
431, 433, 434, 446, 453, 455, Kansai Bilim Kenti 488
456, 460, 486, 488, 490, 494, Kanton 541
506, 519, 543, 554, 582, 584, Kaoshiung 555
599, 601, 605 kapitalizm 15, 17, 19, 23, 24, 77,
Java 67 120, 122, 265, 266, 549, 624
Jennings 63 Kaplinsky 345
JESSI 221 kar 197
jiazuqiye 244 Karaçi 538
Jini 67 karaoke 494, 495
jituanqiye 244 Karay ip 142
Jobs 55, 82 karlılık 119, 121, 382
Johns Hopkins 83, 87 karmaşıklık 94-96
Johnson 249, 556 Kastilya 47
johoka shakai 287 Katalan 47
Jones 10 Katalanca 615
Jospin 182 Katalonya 47
Joussaud 369 Kay 62
Joy 67 Keio 252
Jurassic Park 492 keiretsu 86, 215, 226, 242, 266
Jülyen takvimi 573 Kelley 326
Kelly 90
kadın hareketi 27 kenarkent 533, 535
kadınlar 32 Kendrick 101, 278
Kafkaslar 607 kent merkezi 537
kağıt 9 kentler 526, 528, 532, 548, 549
Kahire 13, 538, 554 Keynesçi 22, 23, 121, 202
Kahn 62, 69 kıyıkent 534
kaisha 241 kigyo shudan 240
Kalküta 538 Kilby 51
Kalmar 214 kilit ağlar 515
Kamasaki 2 kilit işgücü 374
kamu hizmetleri 146 kimlik 26-29
kan ban 214, 226, 233 kimya sanayii 125
dizin 703
Latin Amerika 24, 42, 57, 139, 145, Lynch 556, 611
152, 168, 171, 176, 184, 207, Lyon 75
320, 453, 454, 456, 463, 465,
605 M 4 84
Lawrence 320, 351 M aastricht 179, 181
Lawson 351 M acau 517, 540, 541, 544
Le Figaro 452 Machimura 567
le travail en miettes 325 M achlup 20
lean and mean 222 Macintosh 7, 55
Leclerc 606 M addison 582
Leibniz 612 M adrid 47, 472, 509, 510, 514, 516,
Lelann 61 528, 535, 559, 595
Lenin 211, 573, 574 mal işleme 286
Leninist 250, 575 Malezya 152, 250, 519, 524
Leontieff 350, 351 mallar 291
Levy 347 Mallet 325
Levvis 562 Manchester 532
Liberal Demokrat Parti 252 Mançu 11
Libya 607 M ander 445
Licklider 62 M anhattan 506, 560
LIFFE 194 maquiladoras 142
Lille Grand Palais 559 Marakeş 143, 615
Lincoln 62, 87 marconi 50
lingdao 19 Marcos 8
Linux 473, 474 Marcuse 449
Littleton 492 Marilyn 492
Livermore 87 Marin County 79
Londra 46, 84, 131, 173, 194, 378, M arkkula 82
509, 510, 514, 516, 522, 537, Marksizm 1
538, 578 M arx 101, 282
Long Now 617 Marxçı 121
Los Alamos 87, 94 Maryland 70, 73, 83
Los Angeles 59, 509, 511, 523, 528, Massachusetts 70
532, 533, 538 Massey 314, 316
Lovelock 95 matbaa 9, 39
Lucent Technologies 230 MATIF 173 194
Lucky 242 Matsuhiro 370
Luddite 338, 342, 446 Matsushita 240
Lung 11 Mauchly 54
Lüksemburg 551 Max Planck 156
dizin 705