Professional Documents
Culture Documents
Türk Kurtuluş Savaşı
Türk Kurtuluş Savaşı
1918 yılı sona ererken Osmanlı payitahtı İstanbul ile Çanakkale Boğazı bölgesi 50.000 kadar İtilaf
askeri tarafından işgal edildi.[63] 6 Kasım'da Boğazlar silahsızlandırıldı. 7 Kasım'da işgal
güçleri Çanakkale'den geçti. 13 Kasım 1918 günü, İtilaf Devletlerinin 61 parça harp gemisinden
oluşan bir donanması, mütareke şartlarının kendilerine verdiği yetkiye
dayanarak, İstanbul önlerine gelip demir attılar. Bu donanmada 15 muharebe gemisi,
11 kruvazör, 29 muhrip ve 6 denizaltı gemisi bulunuyordu.[73] Aynı gün Boğazdan 11 harp gemisi
ile Yunanların bir zırhlısı daha giriş yapmış ve toplam gemi sayısı 73'e çıkmıştır.[73] 13
Kasım'da İtilaf filosundan 2.616 Birleşik Krallık, 540 Fransız ve 470 İtalyan askeri olmak üzere
toplam, 3.626 asker İstanbul'a çıkarıldı.[73] 23 Kasım 1918'de Ahmet İzzet Paşa yeni hükûmeti
kurdu. 9 Şubat'ta Hadisat gazetesinde Süleyman Nazif 'Kara Gün' başlıklı bir yazı yazdı. Türk
milletinin böyle bir işgali yaşamadığını ve bunu kaldıramayacağını söyledi. İtilaf Devletleri Türk
halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için işgalin geçici olduğunu amacının
Padişahlığı, halifeliği, azınlıkları korumak olduğu; Padişahlık makamının kaldırılmadığını ve
İstanbul'dan verilecek kararların geçerli olduğunu ilan etti.[kaynak belirtilmeli]
Çoğunluğu Britanyalılardan oluşan bir subay grubu ve asker grubu meclisi bastı ve kapattı.
Böylece TBMM açılana kadar halkın sesi kesildi. Milliyetçi ve millî mücadelenin devamını
sağlamak amacını güden milletvekillerini Malta'ya sürgüne gönderdiler. Bu vekillerin bir kısmı
1921'de bir kısmı da 1922-1923 arasında Anadolu'ya döndüler.[kaynak belirtilmeli]
İzmir'in işgali kansız başladı. Hatta İzmir'in işgalini 1 gün önceden bildiğinden İzmir'deki Osmanlı
ordusuna karşılık vermemesini emretmiştir. Böylece İzmir'deki Osmanlı ordusu hareketsiz kaldı
ve Yunanlara teslim oldu.[kaynak belirtilmeli]
İşgal günü Yunan ordusunun en yaman birlikleri olan evzon askerleri şehirde zafer turu attılar. Bu
zafer turu sırasında Türk subayları sahil şeridine dizdiler. Aziz Nesin bu olayı daha sonra
araştırmalarına dayanarak kitabında anlatacaktı: Bir Türk subayı Evzon askerinin "Zito Venizelos
(Yaşasın Venizelos)" diye bağırmasını istediği halde yapmadığı için öldürüldü. Evzon askerleri
şehri her gezdiklerinde ve subaya geri döndüklerinde bir kez süngüleniyordu. Bu Türk subayı 22
kez süngülendi ve öldürüldü. Yunanlar daha ilk gün birçok Türk asker ve vatandaşı öldürdü.
Böylece işgal daha ilk günde 400 kişiye mâl oldu.[kaynak belirtilmeli]
İzmir'in işgali ile Türk halkında var olan fakat yetersiz komutanlar yüzünden kullanılamayan
mücadele yeteneği tekrar uyandı ve İzmir'deki bir kısım asker istifa ederek Millî Mücadele'ye
katıldı. Aynı zamanda İzmir'de kalan Türkler de işgalin getirdiği huzursuzluğa dayanamadı ve
Anadolu'ya göç etti. Kalmakta ısrar eden Türk ailelerse Yunan askerinin tavırlarına ve yaptıkları
eziyetlere daha fazla dayanamayıp Anadolu'daki millî mücadeleye destek vermek amaçlı olarak
göç ettiler.[kaynak belirtilmeli]
Yunan askerleri telsiz hattı kurulumunda çalışıyor
Paris'te toplanan uluslararası Barış Konferansı, o günlerde açıklanması beklenen Türk Barış
Antlaşmasını, 1919 Mayıs başlarında belirsiz bir geleceğe erteledi. 15 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri,
İtilaf Devletleri'nin kararıyla İzmir'i işgal etti. Ulusal bir felaket olarak görülen bu olay, Türkiye
çapında müthiş bir ulusal tepkiye yol açtı. 23 Mayıs'ta Fatih ve Sultanahmet'te Türk siyasi tarihinin
o güne kadarki en büyük kitle gösterileri düzenlendi. Direniş fikri, İttihat ve Terakki yandaşlarının
görüşü olmaktan çıkarak tüm ülke sathına yayıldı.[kaynak belirtilmeli]
21 Haziran'da Mustafa Kemal, Anadolu'daki en önemli askeri birliklerin komutanları olan Kâzım
Karabekir, Refet ve Ali Fuat Paşalar ve Ege bölgesinde asayişi sağlamakla görevlendirilen Rauf
Bey ile Amasya'da buluşarak Amasya Tamimi'ni yayımladı. Bildiri, ulusal bağımsızlığın ancak
ulusun "azim ve iradesi" ile sağlanacağını vurgulayarak, ülke çapında bir direniş hareketinin
işaretini vermekteydi Kâzım Karabekir'in öncülüğünde Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-
yı Hukuk Cemiyeti Kongresi, askeri görevlerinden istifa eden Mustafa Kemal'i kongre başkanı
seçti. Kongre, Doğu illerinin Ermenistan'a verilmesi olasılığına karşı direnme kararı alırken,
Türkiye'nin kalkınması için Amerikan mandası fikrine açık kapı bırakmamaktaydı.[kaynak belirtilmeli]
4 Eylül 1919'da Türkiye'nin her yanından gelen delegelerin katılımıyla Sivas'ta
toplanan kongrede, genel seçimler yapılıp yeni Mebusan Meclisi kuruluncaya kadar İstanbul
hükûmetiyle tüm resmî bağların kesilmesi kararlaştırıldı. Ülke çapında yeni bir idari ve siyasi
örgütlenme kurmak amacıyla bir Heyet-i Temsiliye kuruldu.[kaynak belirtilmeli]
Kasım ayında Adana, Maraş, Antep ve Urfa'nın Fransızlarca işgali üzerine, Heyet-i Temsiliye
tarafından yönlendirilen direniş hareketi başlatıldı. Direniş umulmadık bir hızla başarıya ulaşarak
1920 mayısında Fransızları ateşkese zorladı.[kaynak belirtilmeli]