You are on page 1of 13

Lisans Öğrencilerinin Matematik Kaygı Düzeylerinin Belli Kriterlere Göre İncelenmesi

Bilal Savcı, Yusuf Hazar, Devrim Türker, Esen Kemer Kansu, Semanur Nazlı, Alpin
Aktaş, Musa Perihan, Mehmet Emin Tari

Özet. Bu araştırmada, lisans öğrencilerinin matematik kaygılarının bazı değişkenler açısından


incelenmesi amaçlanmıştır. Online bir anket programı üzerinden sorular sorulup cevaplar
alınmıştır. Ölçek, 2022-2023 eğitim-öğretim yılının bahar yarıyılında farklı üniversitelerde ve
farklı bölümlerde okuyan, farklı cinsiyetlere ve farklı yaşlardaki öğrencilere uygulanmıştır.
Tanımlayıcı istatiksel analiz yapılmıştır Matematik sınavlarında akıl durması ve mantıklı
düşünememe matematik problemlerini çözerken çaresiz kalma hissi, matematiği zor bir ders
olarak görmektedir, Matematik dersinde gergin hissetme, matematik derslerinin sayısının
artırılmasını isteme, matematik derslerinde kendini huzursuz hissetmektedir. Matematiğin en
çok sevdiği derslerden biri olması, matematik öğrenmenin eğlenceli olması, matematik
dersinin kafa karıştırması ifadelerine katılmadıkları gibi sonuçlara varılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Matematik Kaygısı.

1.GİRİŞ

Eğitim hedefleri; süregelen inanışlara, sahip olunan değere ve filozof görüşleri


doğrultusunda saptanır. Verilen eğitimin en temel hedeflerinden birisi, öğrenenlerin daha iyi
bilgi almalarını başarmaktır. Bu hedef doğrultusunda öğrenenlerin öğrenim faaliyetini
olumsuz etkileyebilecek sebepleri saptamak, bu sebeplerden doğan öğrenme sorunlarının
çözülmesi gerekir. Bu neden ile öğrenenlerin matematik alanında daha iyi öğrenmeler
almaları amacıyla matematik eğitimini etkileyen etmenlerin ortaya çıkarılması gerekir.
Matematikteki başarıyı değiştiren birden fazla sebep öne sürülürken, çoğu eğitmen ve
psikoloji uzmanına göre öğrencilerde oluşan matematik kaygısının, sunulan sebeplerin
arasında en önemli olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan çalışmalara göre matematik tutumunun
herhangi bir nesneye, kişiye veya kuruma karşı olumlu ya da olumsuz bir tepki, olumsuz
tepkiyle birlikte o nesneye karşı ilgisiz kalma ve nesneye karşı lehine veya aleyhine
gerçekleşen duygusal eğilim olarak tanımlandığı görülmektedir. Öğrenme ortamında,
öğretilen konuya karşı öğrenciler tarafından olumlu veya olumsuz bir tutum oluşmaktadır.
Pozitif tutumların daha fazla akademik başarıya ve tersine negatif tutumların ise akademik
başarıda düşüşe sebep olduğu bilinmektedir (Tuncer, Berkant & Doğan, 2015).

Eski yıllardan beri matematik hayatın her alanında yer almakta ve sürekli
gelişmektedir. Sürekli gelişen teknolojiyle insanlar matematiğe ihtiyaç duymaktadır.
Matematik, insan yeteneklerinin ortaya çıkarılmasında, yönlendirilmesinde, sistemli ve
mantıklı bir düşünce alışkanlığının kazandırılmasında amaç ve insanın tüm etkinliklerinde
kullanılan bir araçtır (Bulut, 1988). Matematiğin eğitim hayatında da önemli bir yeri vardır.
Matematikte ki başarı diğer dersleri de olumlu yönde etkileyebilir. Ayrıca matematiksel
beceri, öğrencilerin günlük yaşantılarında da başarılı olmalarının anahtarlarından biridir
(Alkan, 2011). Fakat matematik dersinin soyut olması ve öğrencilerin zihinlerinde
somutlaştırabilmek için herhangi bir uğraş verilmediği için öğrencilerde matematiğe karşı
olumsuz düşüncelere neden olmaktadır. Araştırmalara göre kaygı matematik dersinde ki
başarıyı etkileyen bir durum olarak ele alınmaktadır. Kaygı gelmesi beklenen bir tehlikeden
korkma halidir ayrıca kaygı, kişinin bir uyaranla karşı karşıya kaldığında yaşadığı, bedensel,
duygusal ve zihinsel değişimlerle kendini gösteren bir uyarılmışlık durumudur (Yenilmez ve
Özbey, 2006). Öğrencilerin matematikte başarı durumları yaşadıkları kaygı düzeylerine göre
değişebilir. Matematik dersine duyulan kaygı derse olan ilgiyi azaltabilir ve bu durumda
başarısızlığın artması olası bir durum olabilir. Matematiğe olan kaygı, korku ve ondan
çekinme davranışlarını kapsar. İlerlemesi halinde o kimsenin kaygılandığı durumu
başaramayacağı inancına kapılmasına yol açar (Yenilmez ve Özbey, 2006).

Matematik biçimlerin, sayıların ve niceliklerin yapılarını, özelliklerini, aralarındaki


bağıntıları tümdengelimli akıl yürütme yoluyla inceleyen ve aritmetik, geometri, cebir gibi
dallara ayrılan bilimdir. Matematik insan aklındaki soyut kavramların somut bir hale
dönüştürülmesine denir. Yani matematik aklın sembolik dilidir. Matematik bir anlamda insan
tarafından zihinsel olarak yaratılan bir sistem olması nedeniyle soyut nesneler ve bu nesneler
arasındaki ilişkileri incelemektedir (Baykul, 1997). Matematiğin bu tanımlarına bakıldığı
zaman insan hayatında önemli bir yere sahip olduğu görülür. İlkokuldan itibaren matematik
dersleri öğrencilere verilmeye başlanır. Öğrencilerin matematiğe karşı tutumları her zaman
aynı olmayabilir. Genelde matematik dersine karşı kaygı duygusu oluşabilmektedir. Bunun
sonucunda derse olan ilginin azaldığı görülmektedir. Matematik başarısını etkileyen, zekaya
bağlı olmayan duyuşsal faktörlerden birisi de matematik kaygısıdır. Matematik kaygısı,
bireyin matematik problemlerini çözmesi beklendiğinde ya da gerektiğinde mantık dışı
duygusal tepkileri göstermesidir ( Aydın, 2011).Öğrencilerin yaşadıkları kaygı Matematik
alanında yaşanan en önemli problemlerin başında gelmektedir (Baloğlu, 2001). Bu nedenle
kaygı, duygusal alanda matematikle ilişkilendirilen en yaygın problemlerden birisidir
(Baloğlu ve Koçak, 2006). Nitekim yapılan kimi çalışmalarda kaygının matematik notu, genel
not ve matematik dersine yönelik tutum ile ilişkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır (Peker ve
Şentürk, 2012). Ayrıca literatürde matematik başarısı ile matematik kaygısı arasında negatif
anlamlı ilişkiler bulunduğunu rapor eden çok sayıda araştırmaya rastlamak mümkündür
(Örneğin, Sapma, 2013; Oksal, Durmaz ve Akın, 2013; Peker ve Şentürk, 2012; Dursun ve
Bindak, 2011; Şentürk, 2010; Şahin, 2008; Yenilmez ve Özbey, 2006; Yenilmez ve Özabacı,
2003) Öğrencilerde matematik kaygısının ortaya çıkmasının ve matematikte başarısız
olmalarının farklı nedenleri vardır. Özgüven eksikliği, başarısızlık korkusu, öğretim
yöntemleri, öğrencinin öğrenme sürecine katılmaması bunlardan bazılarıdır. Öğrencilerdeki
ilk matematik kaygısı, genellikle ilköğretim ve ortaöğretim seviyelerinde yaşadıkları çeşitli
olumsuz deneyimlerle ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu kaygı, öncelikle öğrencilerde güven
eksikliğine ve motivasyon düşüklüğüne neden olmaktadır. Güvensizlik ve motivasyon
düşüklüğü de öğrencilerin, ilköğretimden başlayarak daha ileri eğitim kademelerinde
matematikten kaçınmalarına ve başarısızlıklarına neden olmaktadır. Ülkemizde birçok öğrenci
ilköğretim yıllarından başlayarak, matematiğin çok zor olduğu ve bunu asla öğrenemeyeceği
düşüncesiyle, matematik dersine karşı olumsuz bir tutum geliştirmekte ve aynı zamanda
matematik öğrenme konusunda kendi özgüvenini yitirme durumuna gelmektedir. Matematiğe
karşı geliştirilen bu olumsuz tutum şüphesiz büyük ölçüde matematiği öğrenememe
kaygısından kaynaklanmaktadır. Öğrencilerin bu kaygıları büyümeden üzerinde durulması
gerekir. Bunların nedenini araştırmak için ve azaltılabilmesi için bu konuyla ilgili çalışmalara
ve araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Birçok öğrenci bu durumu yaşamaktadır. Sonuç
olarak derse olan ilgi azalır ve başarısızlık olur. Başarısızlığın sebepleri arasında, matematik
öğretiminde öğrencilere, ilişkisel anlamayı sağlayıcı yardımda bulunmayışımızın önemi
büyüktür (Baykul, 1997).

Yapılan bu araştırmada, “ Lisans öğrencilerin matematik kaygı seviyesi bölüme, sınıf


düzeyine, cinsiyete ve yaşa göre farklılaşmakta mıdır?” sorusuna yanıt aranmaktadır.
2.YÖNTEM

2.1. Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise


araştırmaya katılan 341 tane üniversite öğrencisi oluşturmaktadır.

Araştırmalarda örneklem seçimi önemlidir. Kolay ulaşılabilir durum örneklemesi adından da


anlaşılabileceği gibi araştırmacının kolaylıkla ulaşabileceği örneklem grubudur.

Tablo 1. Demografik Bilgiler

Değişkenler Kategoriler f %

Kadın 215 %63


Cinsiyet
Erkek 126 %37

17- 1 %.3

18 17 %5

19 47 %13.8

Yaş 20 63 %18.5

21 84 %24.6

22 65 %19.1

23+ 64 %18.8

1.Sınıf 91 %26.7

2. Sınıf 137 %40.2

Sınıf 3. Sınıf 52 %15.2

4. Sınıf 44 %12.9

Lisansüstü 17 %5

Bölüm Matematik 179 %52.5


Öğretmenliği

Diğer 162 %47.5

Tablo 1 incelendiğinde çalışmaya katılan öğrencilerin %63 ünün kadın (215) ve %37 sinin
erkek (126); %.3 ünün 17

yaşında (1), %5 inin 18 yaşında (5), %13.8 inin 19 yaşında (47), %18.5 inin 20 yaşında (63)
Olduğu görülmektedir.

Araştırma Deseni

Nicel araştırma yöntemlerinden tarama araştırması kullanılmıştır. Tarama modeli, geçmişte ya


da günümüzdeki bir durumu var olduğu şekliyle betimleyen, öğrenmenin gerçekleşmesi ve
bireyde istenen davranışların gelişmesi için uygulanan süreçlerin tümüdür. Genel tarama
modelinde, çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında genel bir yargıya
varmak için evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup ya da örneklem üzerinde tarama
yapılmaktadır (Karasar, 2011).

2.2. Veri Toplama Aracı

2.2.1. Verilerin Toplanması (süreci)

Online bir anket programı üzerinden sorular sorulup cevaplar alınmıştır.

Bu süreçte anket üniversite öğrencilerine ulaştırılmıştır. Anketi doğru ve eksiksiz


doldurulması istenmiştir.

2.2.2.Verilerin Analizi

Tanımlayıcı istatiksel analiz yapılmıştır. Ortalama, frekans, yüzde, standart sapma değerleri
hesaplanmıştır.

3.BULGULAR

Tablo 1. Demografik Bilgiler 


Değişkenler  Kategoriler  f     % 
Kadın 215  %63 
Cinsiyet 
Erkek  126  %37 
17-  1  %.3 
18  17  %5 
19  47  %13.8 
Yaş  20  63  %18.5 
21  84  %24.6 
22  65  %19.1 
23+  64  %18.8 
1.Sınıf  91  %26.7 
2. Sınıf  137  %40.2 
Sınıf  3. Sınıf  52  %15.2 
4. Sınıf  44  %12.9 
Lisansüstü  17  %5 
Matematik 179  %52.5 
Bölüm  Öğretmenliği 
Diğer  162  %47.5 

Tablo 1 incelendiğinde çalışmaya katılan öğrencilerin %63 ünün kadın (215) ve %37 sinin
erkek (126); %.3 ünün 17 yaşında (1), %5 inin 18 yaşında (5), %13.8 inin 19 yaşında (47),
%18.5 inin 20 yaşında (63), %24.6 sının 21 yaşında (84), %19.1 inin 22 yaşında (65), %18.8
inin 23 yaş ve üstü (64), %26.7 sinin 1. Sınıf (91), %40.2 sinin 2. Sınıf (137), %15.2 sinin 3.
Sınıf (52), %12.9 unun 4. Sınıf (44), %5 inin lisansüstü (17) olduğu görülmektedir.

Ayrıca çalışmaya katılan öğrencilerin %52,5 inin matematik öğretmenliği (179), %47,5 inin


ise diğer (162) bölümleri okudukları saptanmıştır.

Tablo 2. Matematik kaygısı madde madde ortalamaları ve bulguları 


 
Madde  N  Minimum  Maksimum Ortalama  Sonuç 
Matematik konularını ilgi341  1  5  4.23  Kesinlikle
çekici bulma  Katılmıyorum 
Matematik sınavlarında341  1  5  2.84  Kararsızım 
telaşlanma 
Matematiği gelecekte341  1  5  4.36  Kesinlikle
kullanmayı düşünme.  Katılmıyorum 
Matematik sınavlarında341  1  5  3.59  Katılmıyorum 
akıl durması ve mantıklı
düşünememe 
Matematiğin günlük341  1  5  4.36  Kesinlikle
yaşamla ilişkili olduğunu Katılmıyorum 
düşünme 
Matematik problemleri341  1  5  3.40  Kararsızım 
çözme becerisi konusunda
endişe duyma 
Matematik problemleri341  1  5  3.54  Katılmıyorum 
çözerken çaresiz kalma
hissi 
Matematiği zor bir ders341  1  5  3.65  Katılmıyorum 
olarak görme 
Matematik dersinde341  1  5  3.58  Katılmıyorum 
gergin hissetme. 
Matematik derslerinin341  1  5  3.67  Katılmıyorum 
sayısının artırılmasını
isteme 
Matematik derslerinde341  1  5  3.77  Katılmıyorum 
kendini huzursuz
hissetme 
Matematiğin en çok341  1  5  3.97  Katılmıyorum 
sevdiği derslerden biri
olması 
Matematik öğrenmenin341  1  5  4.20  Katılmıyorum 
eğlenceli olması 
Matematik dersinin kafa341  1  5  3.62  Katılmıyorum 
karıştırması 
GENEL 341  1  5  3.77  Katılmıyorum 
 

Tablo 2. İncelendiğinde üniversite öğrencilerinin matematik konularını ilgi çekici bulma,


matematiği gelecekte kullanmayı düşünme ve matematiğin günlük yaşamla ilişkili olduğu
ifadelerine kesinlikle katılmadıkları görülmüştür. Buna göre üniversite öğrencilerinin
kesinlikle matematiği ilgi çekici bulmadıkları, gelecekte kullanmayı düşünmedikleri ve
günlük yaşamla ilişkili olmadığını düşündükleri sonucuna varılmıştır. 
 
Matematik sınavlarında akıl durması ve mantıklı düşünememe matematik problemlerini
çözerken çaresiz kalma hissi, matematiği zor bir ders olarak görmektedir, Matematik dersinde
gergin hissetme, matematik derslerinin sayısının artırılmasını isteme, matematik derslerinde
kendini huzursuz hissetmektedir. Matematiğin en çok sevdiği derslerden biri olması,
matematik öğrenmenin eğlenceli olması, matematik dersinin kafa karıştırması ifadelerine
katılmadıkları görülmüştür. Buna göre üniversite öğrencilerinin problem çözerken çaresiz
hissetmedikleri, matematik dersini zor bir ders olarak görmedikleri, matematik dersinde
gergin hissetmedikleri, matematik derslerinin sayısının artırılmasını istemedikleri, Matematik
derslerinde kendini huzursuz hissetmedikleri, Matematiğin en çok sevdiği derslerden biri
olmadığı, Matematik öğrenmenin eğlenceli olmadığı, Matematik dersinin kafa karıştırmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.

Ayrıca Matematik sınavlarında telaşlanma ve matematik problemleri çözme becerisi


konusunda endişe duyma ifadeleri için kararsız kaldıkları görülmüştür. Buna göre öğrencilerin
matematik sınavlarında telaşlanma ve matematik problemleri çözme becerisi konusunda
endişe duyma konularında kararsız kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Genel ortalama değerine bakıldığında öğrencilerin matematik kaygılarının yüksek düzeyde


(M= 3.77) olduğu görülmektedir. 
 

Tablo 3. Üniversite öğrencilerinin sınıf seviyelerine göre dağılımı ve ortalama kaygı değerleri 
SINIF  N  Minimum  Maksimum  Ortalama Standart Sapma 
1.sınıf  91  1.93  5.00  3.76  .86 
2.sınıf  137  1.71  5.00  3.81  .77 
3.sınıf  52  1.43  5.00  3.85  .80 
4.sınıf  44  1.71  4.71  3.58  .74 
Lisansüstü  17  2.21  4.93  3.76  .82 
 
 

Tablo 3. İncelendiğinde tüm sınıf seviyelerinde üniversite öğrencilerinin kaygılarının yüksek


seviyede olduğu görülmüştür. En yüksek matematik kaygısı yaşayan öğrencilerin 3. Sınıf
öğrencileri oldukları (M=3.85, ss=.80) görülürken 4. Sınıf öğrencilerinin matematik
kaygılarının diğerlerine göre daha düşük olduğu görülmüştür (M=3.58, ss=.74). 
 
 
 
Tablo 4. Üniversite öğrencilerinin cinsiyetlere göre dağılımı ve ortalama kaygı değerleri 
Cinsiyet  N  Minimum  Maksimum  Ortalama Standart Sapma 
Erkek  126  1.71  5.00  3.83  .84 
Kadın  215  1.43  5.00  3.73  .77 
 
Tablo 4 incelendiğinde erkek öğrencilerin matematik kaygılarının (M=3.83, ss=.84) kız
öğrencilerin matematik kaygılarına (M=3.73, ss=.77) göre daha yüksek olduğu görülmektedir.

Ayrıca hem erkek hem de kız öğrencilerin matematik kaygılarının yüksek olduğu
görülmektedir.
 
 

Tablo 5. Üniversite öğrencilerinin bölümlere göre dağılımı ve ortalama kaygı değerleri 


Bölüm  N  Minimum  Maksimum  Ortalama Standart Sapma 
Matematik 179  1.43  5.00  3.75  .80 
Öğretmenliği 
Diğer  162  1.79  5.00  3.79  .80 
 

Tablo 5 incelendiğinde matematik öğretmenliği öğrencilerin matematik kaygılarının (M=3.75,


ss=.80) diğer bölüm öğrencilerine (M=3.79, ss=.80) göre daha az olduğu görülmektedir. Her
iki grup için de öğrencilerin matematik kaygılarının yüksek olduğu söylenebilir.
 

4. TARTIŞMA

Bu çalışmada üniversite lisans öğrencilerinin okudukları bölüm, sınıf ve cinsiyet açısından


matematik kaygı düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için veriler toplanmış ve
tanımlayıcı istatistik analiz yolları kullanılarak tespit edilmiştir. Çalışmada öğrenciler cinsiyet,
sınıf ve okudukları bölüm bakımından incelenmiştir.

Üniversite öğrencilerinin matematik kaygısı genel olarak ortalama 3.77 ile yüksek
bulunmuştur. Bu yüksekliğin sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte öğrencilerin tutumu,
öğrencilerin ilkokul, ortaokul, lise öğrencilik dönemlerinde kendilerinin, öğretmenlerinin anne
ve babalarının tutumları, maruz kaldıkları sınavların ve halihazırda okudukları yükseköğretim
kurumlarında da matematik derslerinin olmasının etkili olabileceği düşünülmektedir.
Yenilmez ve Özbey (2006) çalışmalarında okula başlayan ve matematikle ilk kez tanışan
öğrencilerin hepsinde matematiğe karşı olan tutumlarının aynı olmadığı belirtilmiştir. Bu
kaygının zamanla oluştuğu ve zamanında müdahale edilmemesi durumunda artarak önüne
geçilmez bir hal alacağını belirtmiştir. Ayrıca çalışmalarında bu kaygının önüne geçilmesinde
öğretmenlerin matematiği sevdirmeye yönelik faaliyetlerinin önemi ve anne babaların
matematiğe ve okula karşı olumlu bakış açısı aşılamalarının çok etkili olabileceği tespit
edilmiştir. Bu da bize lisans öğrencilerinin neden bu kadar kaygılı olabileceğine yönelik
yukarıda sayılan savların geçerli ve ayrıca araştırılması gereken nedenler olduğunu
göstermektedir.

Üniversite öğrencilerinin sınıf seviyelerine göre kaygı düzeylerine baktığımızda ise 4. sınıf
öğrencilerinin diğer sınıflara görece en az kaygılı oldukları 3. sınıf öğrencilerinin ise görece
en fazla kaygıya sahip oldukları görülmüştür. 4. sınıf öğrencilerinin daha az matematik
kaygısına sahip olması üniversitelerin ilk yıllarında genel matematik derslerinin olması ve son
sınıflarda kendi alanlarına yönelik dersleri olmasıyla açıklanabilir. Nitekim İncebacak, B. B.,
& Ersoy yaptığı çalışmada sınıf öğretmeni son sınıf öğrencilerinin kaygı puanlarının son
sınıfta en yüksek düzeyde olduğu tespit edilmiştir ki bu bulgu bizim çalışmamızla
çelişmektedir.

Üniversite öğrencilerinin cinsiyet dağılımına göre kaygı düzeyine bakıldığında ise erkek
öğrencilerin kadın öğrencilere göre daha kaygılı olduğu görülmüştür. Nitekim Aydın ve ark.
2009 Yaptıkları çalışmada matematik kaygısı ve cinsiyet faktörü arasında anlamlı bir fark
tespit etmemişlerdir. Kacar ve Sarıçam 2015 ‘ te yaptıkları çalışmada sınıf öğretmeni
adaylarının matematik kaygı düzeylerinin cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermediği
sonucuna varılmıştır. Üldaş (2005) tarafından yapılan bir çalışmada ise kadın ve erkeklerde
matematiğe yönelik kaygılarında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Fakat Eldemir’in (2006)
sınıf öğretmenleriyle yaptığı çalışmasında kadın öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha
kaygılı olduğu ortaya çıkmıştır ki bu da bizim çalışmamızı destekler niteliktedir.

Üniversite öğrencilerini matematik öğretmenliği ve diğer bölümlere göre incelediğimizde ise


diğer bölümlerin daha kaygılı olduğu görülmüştür. Bunun nedeni matematik öğretmenliğini
tercih edenlerin belli bir matematik yeterliliğine sahip olmaları gerekliliği gösterilebilir.
SONUÇ VE ÖNERİLER

Üniversite öğrencilerinin genelinde matematik kaygısı yüksek bulunmuştur. Bunun nedeni


olarak matematiğin kendisinin zor bir ders olması, öğrencilerin geçmiş yıllardaki matematik
öğretmenleri, anne babalarının okul ve başarı konusundaki tutum ve bakış açılarının etkili
düşünülmekte ve literatürde bunu destekler veriler bulunmaktadır. Bundan dolayı
öğretmenlerimiz matematiği anlatmak kadar çocukların matematiğe olum tutum kazanmaları
içinde faaliyette bulunması tavsiye edilmektedir. Ayrıca anne babalara çocukların
başarısızlıkları konusunda nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili çeşitli seminerler verilmesinin
yararlı olacağına inanılmaktadır.

Kadın öğrenciler erkeklere oranla daha kaygılı olduğu bulunmuştur. Bu verinin sağlamlığı
açısından daha fazla veri toplanılması gerektiğine inanılmaktadır çünkü benzer çalışmaların
bazılarında cinsiyet ve matematik kaygısı arasında anlamlı bir fark bulunmadığını
görülmüştür. Kadın öğrencilerin bu görece yüksek kaygısı için ayrıca bir çalışma yapılmalı ve
nedenleri tespit edilmelidir.

4.sınıf öğrencilerinin görece en az kaygılı, 3.sınıf öğrencilerinin ise görece en fazla kaygılı
oldukları tespit edilmiştir. Konuyla ilgili yapılacak olan sonraki araştırmalarda
araştırmacıların bu bulguyu biraz daha detaylı tartışması önerilmektedir. Çalışmamızda bu
bulgunun nedeni tam olarak bilinmemektedir.

Matematik öğretmenliği bölümü diğer bölümlere oranla daha az kaygılı bulunmuştur. Sonraki
araştırmacılar buna yönelik bir araştırma yapabilir ve matematik öğretmenliği öğrencilerinin
neden daha az matematik kaygısına sahip olduğu bulunabilir.
KAYNAKÇA

İncebacak, B. B., & Ersoy, E. (2016). MATEMATİK NEDEN BENİ


KAYGILANDIRIR?. HAYEF Journal of Education, 13(2), 1-15.

Üldaş, İ. (2005). Öğretmen ve öğretmen adaylarına yönelik matematik kaygı ölçeği (MKÖ-


Ö)’nin geliştirilmesi ve matematik kaygısına ilişkin bir değerlendirme (Doctoral dissertation,
Marmara Universitesi (Turkey)).

Eldemir, H. H. (2006). Sınıf öğretmeni adaylarının matematik kaygısının bazı psiko-sosyal


değişkenler açısından incelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet
Üniversitesi, Sivas.

Aydın, E. , Delice, A. , Dilmaç, B. & Ertekin, E. (2009). İlköğretim Matematik Öğretmen


Adayların Matematik Kaygı Düzeylerine Cinsiyet, Sınıf ve Kurum Değişkenlerinin Etkileri .
İlköğretim Online , 8 (1) , 231-242 . Retrieved from

KACAR M, SARIÇAM H (2015). Sınıf Öğretmen Adaylarının Üstbiliş Farkındalıkları İle


Matematik Kaygı Düzeyleri Üzerine Bir Çalışma. , 137 - 152.

Yenilmez, K. ve Özbey, N. (2006). Özel okul ve devlet okulu öğrencilerinin matematik kaygı
düzeyleri üzerine bir araştırma. Uludağ Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Dergisi, 19(2), 431-448.

You might also like