You are on page 1of 242

FIRAT ÇAKIR

Kaderle Randevu

/J
DESTEK
o,..._)yayınları
il
DESTEK YAYINLARI: 1211
KiŞiSEL GELİŞİM: 202

FIRAT ÇAKIR/ KADERLE RANDEVU

Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü,


yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.

imtiyaz Sahibi: Yelda Cumalıoğlu


Genel Yayın Yönetmeni: Ertürk Akşun
Yayın Koordinatörü: Özlem Esmergül
Editör: Devrim Yalkut
Kapak Tasarım: İlknur Muştu
Sayfa Düzeni: Cansu Poroy
Sosyal Medya-Grafik: Tuğçe Budak - Mesud Topal

Destek Yayınları: Ocak 2020


Yayıncı Sertifika No. 13226

ISBN 978-605-311-743-8

© Destek Yayınları
Abdi İpekçi Caddesi No. 31/5 Nişantaşı/İstanbul
Tel. (O) 212 252 22 42
Faks: (O) 212 252 22 43
www.destekdukkan.com
info@destekyayinlari.com
facebook.com/DestekYayinevi
twitter.com/destekyayinlari
instagram.cÔm/destekyayinlari
www.destekmedyagrubu.com

Deniz Ofset - Nazlı Koçak


Sertifika No. 40200
Maltepe Mahallesi
Hastane Yolu Sokak No. 1/6
Zeytinburnu / İstanbul

� A
0
.��.!,!...� KARAKARGA ..
bd
BEYAZ BAYKUS . gene DESTEK
FIRAT ÇAKIR

Kaderle
Randevu

İçinde yokluk yaşayan birinin


dışında bolluk yaşayabilmesi mümkün değildir.
Unutma, kader dönüştürülen bir şeydir.

/J
DESTEK
<.>,;...)yayınları
Hayatı boyunca onurlu yll§ayan babam Nedim Çakır'a ithafen.
Mekanın cennet olsun...
İÇİNDEKİLER

SANA IŞIK OLSUN .......................................................... 15


KADER DÖNÜŞEBİLEN BİR ŞEYDİR ........................ 17

1. BÖLÜM
SORUNU ANLA
Kafa Fakirse Sahibi Ne Yapsın? ..................................... 19
Zor Kazandım Kolay Kaybetmemeliyim .......................... 22
Hayatla Randevu ............................................................ 24
Randevu Başlıyor............................................................ 28
Yedek Parçası Olmayan Bir Canlısın .............................. 31
Kendinle Kaliteli Zaman Geçirmenin Önemi.................. 34
Kendi İçinde Güvende misin? ..........................., ............ 36
Farkına Varmadan da Hayatlar Dönüşebiliyor ................ 39
Kendinize ve Dünyaya Minnettar mısınız? ...................... 40
Kendinde Var Olan Pozitif Nitelikleri
Paylaşıyor musun? .......................................................... 42
Paylaşım Değer Tablosu.................................................. 43
Acı Çektiğinde Ne Yapıyorsun? ...................................... 45
Kendini Yalnız mı Hissediyorsun? .................................. 46
En Büyük Enerji Vampiri: Neden Bunu Yapıyorlar? ....... 48
Acınız Sizi Ele Geçirirse................................................. 50
Kendin İçin İstediklerini
Başkaları İçin de İstiyor musun? .................................... 52
Madde misin Mana mı?................................................... 54
Koşulsuz Seven Canlılardık ............................................ 59
Niyet Değişince Şartlar Değişir....................................... 61
Yaydığın Enerji ile Çevrene Benzerlerini Çekersin ......... 63
Arşimet Kanunu ............................................................. 66
Şükretmeyi Doğru Anlayabilmek .................................... 68

2. BÖLÜM
KENDİNİ FARK ET
Ruhunu Kaybetmemek ................................................... 73
Madde ve Mana Zenginliği.............................................. 75
Verme Eylemine Yanlış Bakış ......................................... 77
Hayatın Büyük Bir Yıkımın
Eşiğine Geldiğinde Sakin Ol .......................................... 79
Başkasını Büyütmek Yerine Kendini Büyüt.................... 81
Kirli Gözlükle Hayata Bakmak ....................................... 83
Anka Kuşu Olmak .......................................................... 85
Gayen Şimdiyi Yaşamak Olursa Yaşarsın........................ 87
Vermeyince Mabut Neylesin Sultan Mahmut? ................. 89
Çaban Kadar Konuş ........................................................ 92
Ben Hazırım Diyebilmek ................................................ 94
Kaderini Dönüştürecek Olan
Ne İstediğin Değil Ne Yaptığındır! .................................. 95
Geçmişin Geleceğini Yemesin ........................................ 96
Hayatındaki Kurtçukları Tespit Et.................................. 98
Hedefe Odaklan, Anın Tadına Var .................................. 101
Kabullendiğin Şey Kaderindir ........................................ 104
Dönüşmeyi İstemek Ancak Değişimden Kaçmak!. .......... 105
Doğum ve Ölüm .............................................................. 108
Kalp Gözü Doğruyu Görmeyi Sağlar ............................... ll1
Beklentisiz Yaşamayı Öğrenmek
Beklenti içinde olmak: ............................................... ll4
Korkmaktan Korkmamayı Öğrenebilmek ........................ 116
Olanı Sevinçle Kabul Etmeyi Bilmek ............................. ll7
Gizli Niyeti Anlayabilmek .............................................. 119
Doğru ya da Yanlış Yoktur Diyebilmek ........................... 122
Kendi Kullanım Kılavuzunu Anlayabilmek .................... 124
İnanmanın Gücünü Görebilmek...................................... 126

Var Olan İnancı Değiştirebilmek .................................... 128


İnancı Değiştirmenin
Bir Yolu Çevrenizi Değiştirmektir ................................... 129
İnancı Değiştirmenin Bir Diğer Yolu Tecrübedir............. 131
Diğer Bir Yol Araştırmadır .............................................. 132
Diğer Bir Yol Zihinde Canlandırma Yapmaktır ............... 133

3. BÖLÜM
EYLEME GEÇ
Yeni Bir Beni Ortaya Çıkarabilmek ................................ 137
Referansının Başarı ya da
Başarısızlık Olduğunu Bilmek ........................................ 139
Başarısızlık Diye Bir Şey Yoktur ..................................... 141
Değişime Değil Değiştirilmeye Karşı Olmak................... 143
Sorumluluğu Eline Almayı Bilebilmek ........................... 144
Davet Etmediğin Kimse Misafir Gelmez ......................... 146
Önemli Olan Ne Kadar Bildiğiniz Değil
Nasıl Kullandığınızdır .................................................... 147
Başarısızlık da Bir Modellemedir.................................... 149
Başardığında Senin de
Şaşırdığın Durumların Olmadı mı? ................................. 151
Eylemde Olabilmek ........................................................ 154
Doğru Hedefe Yürüyebilmek........................................... 155
Mevcut Özellikleri Koruyabilmek ................................... 157
Birlikte Büyüyebilmek .................................................... 158
Ne Yapacağını ve Yapmayacağını Bilebilmek ................. 159
Hayata Gülümseyebilmek ............................................... 161
Varlığını Yaşayabilmek ................................................... 163
Başarıyı Elde Edebilmek ................................................ 164
Başarıyı Koruyabilmek ................................................... 166
Kendin İçin Üç Şey Yap .................................................. 167

4. BÖLÜM
KADERİNİ DÖNÜŞTÜR
Kaderin Kaderin Değildir ............................................... 171
Var Olanı Doğru Anlayabilmek ....................................... 174
Kaderi Dönüştürmenin Aşamaları
Birinci adım: Söylemlerini deği§tir ............................ 176

İkinci adım: DU§üncelerini deği§tir ........................... 177

Üçüncü adım: İnançlarını değiştir ............................ 178

Dördüncü adım: Davranı§larını deği§tir .................... 180

Beşinci adım: Hayal ve hedeflerini deği§tir ................ 181

Altıncı adım: Al"§kanlıklarını deği§tir ....................... 182

Yedinci adım: Tüm hayal ve hedeflerinin


bir listesini yap ve en basit olandan başla .................. 184

İnsan Ekmek Değildir, Fırında Pişmez ........................... 186


Merhametin Mağdurları .................................................. 187
İç Dengeleri Oluşturursan Allah Yardım Eder ................ 188
5. BÖLÜM
HAYATINI DÖNÜŞTÜR
Dönüşümden Korkma ..................................................... 191
Sorunları Yok Saymak Olmadığı Anlamına Gelmez ........ 193
Duygusal Özgürlüğünü İlan Et........................................ 195
Bildiklerinden korkmak ............................................. 196
Bilmediklerinden korkmak ........................................ 197
Olabileceklerden korkmak ......................................... 198
Duygusal özgürlük .................................................... 198

İçine Liderlik Edemeyen Hayatına Liderlik Edemez ...... 199


Zatenlerine Rağmen........................................................ 201
Sadece Vazgeçebildiğin Senindir .................................... 203
İstediğin Her Şeye Sahip Olsan Kim Olurdun? ............... 204
Zenginliği Görememek.................................................... 205
Karma Temizleme ........................................................... 208
Yll§amı.ş olduğun ve
seni rahatsız eden bir deneyim için: ........................... 208
Tekrar edip duran her sorun için: ............................... 208
Kendinde olanı görebilmen için: ................................ 209
Mutluluğu yll§ayabilmen için: ................................... 209
Beden Dilin Sevgi Olsun................................................. 210
Öfke Başarıyı Destekliyorsa Baldan Tatlıdır ................... 211
Kötülüğün Yapraklarını Değil Kökünü Kes..................... 212
Tam Olarak Ne İstediğini Bilmek ................................... 214
Mevcut Durum-Arzulanan Durum Analizi ...................... 215
Mevcut Durum-Arzulanan Durum: ............................. 216
Eylemler: .................................................................. 216
Dünya Uyum İçindedir, Kıyas Yapmaz............................ 219
Boğaziçi Köprüsü'nden Geçerken ................................... 221
Ocak 2008 ................................................................ 224
Mutluluk, Huzur, Başarı ve
Zenginlik Arzulayana Koşuyor........................................ 225
Kendi Hayatının Yaratıcısı Olmak .................................. 227
Paranın Enerji Akışını Kesmek ...................................... 229
Kendini Değerli Hissedebilmek...................................... 231
Sevmeyi Sevdirecek Nedenlerin Olsun ........................... 233
Yorulmuş, Örselenmiş,
Umudu Kalmamış Kim Varsa.......................................... 234
Herkes Kendi Hikayesini Yazar...................................... 236
SANA IŞIK OLSUN

Kitabı okurken olabildiğince tane tane okumaya dikkat


et. Her okuduğun kelimenin sende bir etki yaratabilmesi için
arada okumaya ara ver. Biraz dinlendir kendini. Sen kendini
dinlendirirken beynin alt programda çalışmaya devam edecek
ve senin için doğru olanı bulacak. En çok kullandığımız beyni­
mizin sol lobunu olabildiğince aktif tutacak bir anlatım sergi­
lerken bazı bölümlerde geleceği temsil eden sağ lobu daha aktif
hale getirecek anlatımlarım olacak. Okuduğun her bölüm son­
rası nefes alacak bir zaman ver kendine. Ancak istersen kitabın
tamamını okuyup sonrasında tekrar başa dönerek anlaşılır orta
bir hızda okuyabilir ve uygulamaları yapabilirsin. Senden iste­
diğim en önemli nokta bazı bölümler özellikle bedeninde ve
bilinçaltında bazı titreşimlere neden olacak. O titreşimleri his­
settiğinde biraz daha yavaşla, nefesini kontrol et, sakin kal ve o
bölümün sana ne vermeye çalıştığını iyi anla.
Uygulama kısımlarında da benzer şeyler olacak, bazı uy­
gulamalar sana sıradan gelebilecekken bazı uygulamalar çok
daha derin etki bırakacak. İşte bu uygulamaların seni iyileşti­
rip şifalandırabilmesi için hemen bir sonraki bölüme geçme. O
uygulama üzerinde daha derin düşün ve daha derin çalış. Her
insanın ihtiyacı aynı olmadığı gibi her insanın her uygulamaya
vereceği tepki de aynı olmayacaktır. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal
manada en doğru etkiyi alabilmen için anlatımlar, uygulamalar

-15-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

ve yazım teknikleri ile donattığımı fark edemesen de elde ede­


ceğin sonuç seni mutlu edecek. Bunun için aceleci olma ve şu
an okumakta olduklarına olabildiğince uymaya çalış. Her insan
farklı bir temsil sistemine sahiptir. Kimi duymak ister, bu ki­
şilere işitsel, kimileri görmek ister, bu kişilere görsel, kimileri
de dokunmak ister, bu kişilere de dokunsal deriz. Bazılarınız
benzemeyi sever bazılarınız farklı olmayı. Bunlara benzerlikçi­
ler ve farklılıkçılar diyoruz. Kimileriniz hazza yaklaşarak moti­
ve olurken kimileriniz acıdan uzaklaşmaya odaklıdır ve böyle
motive olur. Hazza yaklaşmacılar ve acıdan uzaklaşmacılar da
farklı yapıdadır. Kimileriniz kırmızı kimileriniz ise sarı, yeşil
veya mavi kişiliklere sahipsiniz. Kimileriniz ise bunların karı­
şık halleri. Kimilerinizin olaylara bakışı, algılayışı, davranış ve
söylemleri; genelleme, silme ya da bozma üzerinedir. Tüm bu
özellik yapıları ve çok daha fazlasının olduğunu göz önüne ala­
rak hazırladığım kitabımın bazı yerleri elbette sana daha fazla
etki edecektir.
Bazı yerlerde "sen" dili kullanırken bazı yerlerde "biz" dilini
kullandım. Aynı bölüm içinde hem "ben': "sen" hem de "biz"
diline rastlayacaksın. Elbette bunu da öğrenmeyi güçlendirme­
si için yaptım. Bunun nedeni senin farklı kişisel özelliklerin­
dendir. Kitabımı okuyan her farklı kişilik tipinin de anlayabil­
mesi, öğrenmesi ve içselleştirmesi için hikayeler, uygulamalar,
olumlamalar ve imgelemelere yer verdim. Bazılarınız her temsil
sistemini ve kişilik yapılarını da üzerinizde barındırdığınız için
sizlere ayrıca iyi gelecek. Bu nedenle mutlaka ama mutlaka sana
iyi gelen konular kadar dikkatini cezp etmeyen konuları da
önemseyerek oku. Göreceksin ki her konu ya da uygulamaların
senin üzerinde etkisi olacak. Sabır ve özen her şeyin başıdır.
Aceleci olmadan sakin bir şekilde yolculuğumuza başlayalım.

-16-
KADER DÖNÜŞEBİLEN BİR ŞEYDİR

Bu kitapta içinizi kontrol ederek kaderinizi nasıl dönüştü­


receğinizin yollarını öğreneceksiniz. Amacım zihninizin için­
de oluşan duygu, durum, düşünceleri yeniden yapılandıra­
rak enerjinizi, davranışlarınızı ve elde ettiğiniz sonuçları size
fayda sağlayacak hale getirmek. Öğrenme dediğimiz şey dört
aşamalıdır. Birinci aşama: Bilinçsiz yetersizlik. Bu aşamada
yanlış yaptığınızdan haberiniz yoktur, neyi, nasıl yapacağınızı
bilmezsiniz. Sadece yaşar ve sonuçları görürsünüz. İkinci aşa­
ma: Bilinçli yetersizlik. Şu an yapmanız gerekenleri bilir; ama
nasıl yapacağınızı tam olarak bilmediğinizden bilinçli ancak
yetersizsinizdir. Üçüncü aşama: Bilinçli yeterlilik. Artık bazı
şeyleri fark edip kontrollü bir şekilde öğrendiklerinizi uygu­
ladığınız noktadır. Ancak her konu üzerinde durur, düşünür,
karar verir ve yavaş ilerlersiniz. Dördüncü ve son aşama bi­
linçsiz yeterliliktir. Her şeyi o kadar iyi öğrenirsiniz ki artık
düşünmeden otomatik olarak yaparsınız. Bu noktada bazı şey­
leri refleks olarak yapar bir çaba harcamazsınız. Hayatın ko­
laylaştığı yer de burasıdır. Bir şeyi öğrenmeye başladığınızda
ne kadar acemi olsanız zorlansanız da bir yerden sonra tekrar
ede ede uzmanlaşırsınız. Ben size; bilinçsiz yetersizlik nok­
tasından bilinçsiz yeterlilik noktasına nasıl gelebileceğinizin
yollarını öğreteceğim.

-17-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Unutmayın ki en başarılı insanlar her zaman eylemde olan


insanlardır. Siz eylemde olduğunuz sürece daha çabuk öğrene­
cek ve sadece kendinize değil çevrenize de fayda sağlayacaksı­
nız. İlerleyişinizin güçlü ve sağlıklı olabilmesi için beş bölüm­
den oluşan bir öğrenme stratejisi oluşturdum. Önce bazı şey­
leri fark edecek, nedenlerini anlayacak, sonrasında ise eyleme
geçip arzuladığımız başarının kapısını açacağız. Bu kapıları
açarken en büyük kazancımız kaderimizin aslında dönüşebi­
len bir şey olduğunu öğrenmek olacak. Kader dönüştüğünde
hayat, hayat dönüştüğündeyse yaşananlar ve sahip olunanlar
değişecek. Belki bugüne kadar bu benim kaderim dediğin
onlarca şey yaşadın ve yaşamaktasın ancak bunların tümü
bir inanıştan ibaret. Bir şeye inanmayı bıraktığınızda o şeyin
üzerinizde yarattığı etkiyi ortadan kaldırırsınız. Her bölümde
işleyeceğim konular seni önce adım adım kaderini sonra da
hayatını dönüştürmeye hazırlayacak. Finalde ise değişim ve
dönüşüm olacak.

-18-
1. BÖLÜM

SORUNU ANLA

Kafa Fakirse Sahibi Ne Yapsın?

Bir danışanım babası için "Kafa fakir" ibaresini kullanmış­


tı. Fakir kafa fakirlik zengin kafa zenginlik getiriyordu. Bu ba­
badan çocuğa da aynı şekilde geçmiş fakirlik içinde mücadele
vermekteydi. Elbette bunun suçlusu baba değildi, belli ki babası
da kendi babasından benzer şeyler öğrenmiş, en iyi bildiği ve
tecrübe ettiği şeyleri çocuklarına öğretiyordu. Her birimiz ken­
dimizce bir inanç sistemine sahibizdir. Bu inanç sistemlerinin
bazılarını anne rahminde bazılarını ise doğduğumuz andan şu
anki yaşantımıza kadar zaman içerisinde edinmişizdir. Yaşa­
dığımız olumsuz bir olay sonrasında bilinçaltımıza atılan bir
nöron bağlantı sonrası bu durumun hep böyle olacağına dair
bir inanç beslemeye başlarız. Bilinçaltımız her zaman geçmişi
referans aldığı için neyle karşılaşırsa karşılaşsın ilk olarak eski
tecrübelerine göz atar. Eğer orada bir benzeri ya da aynısı varsa
onu referans alır. Başınıza bir olay geldiğinde hemen sinir sis­
teminiz bilinçaltına bu olayın görüntüsünü, sesini ya da duygu­
sunu gönderir ve bu olayın referansını sorar. Bilinçaltı karşılaş­
tığı olayı daha önceki durumlarla karşılaştırır ve ona göre bir
tepki verir. NLP (Nöro Linguistik Programming) bu duruma
bilinçaltında var olanın dışarıya tepki olarak yansımasıdır der.

-19-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

FİLTRELER

--------
Silını,
içsel
Bozma
Temsil
Cı,ılt'll<'ııı,. �
! t Dil
Durum

*
'lıııııııılar

t ı\ııılar
Kararlar
Değerler ve İ ııaıı�·lar
Fizyoloji
Mı,la

DAVRANIŞ

Tablo 1

Bilinçaltımızın referansları arasında olmayan, daha önce


hiç yaşanmamış, duyulmamış ya da görülmemiş olaylara anlık
tepki vermeyiz. Aslında neredeyse yaşadığımız hiçbir olaya şu
an olarak tepki vermediğimiz gibi verilen tepki bugünle ilgili
değil dünle ilgilidir. Yukarıda var olan tabloda da gördüğün
gibi kişi bir olayı görür, beyin hemen olayı filtreler, iç temsil
olarak ne ifade ettiğini belirler. Durum değerlendirmesi yapar,
fizyolojiyi değiştirir ve tepki olarak davranışa yansıtır. Bazen
yaşanılanları süzgeçten geçirirken silme, bozma ve genelleme
kullanır. Bunlara etki edense; dil, tutumlar, anılar, kararlar, de­
ğerler ve inançlardır. Bu durum şunu da ortaya koyar: Tepki
verdiğimiz ne karşımızdaki kişi ne de olaydır. Eğer geçmişte
birisi sizi bazı sözler kullanarak kandırmış ve büyük yara al­
mışsanız aradan uzun yıllar geçtikten sonra aynı sözleri söy­
leyen birisi ile karşılaştığınızda istem dışı tepki verirsiniz.

-20-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Burada bilinçaltı devreye girer ve söylenen sözleri süzgeçten


geçirip bir karşılığının olup olmadığına bakar. Sözcükleri ince­
lediğinde daha önce bu sözler ile kandırıldığını ve büyük yara­
lar alındığını görünce hemen sahibini korumak için tepki gös­
terir. Elbette verilen tepki ne şimdi bu sözü söyleyenedir ne de
şimdi ile ilgilidir. Bizim verdiğimiz tepki geçmişte yaşadığımız
bir olay ya da kişiyedir. Bu nedenle bir tepkiyi vermeden önce
kendimize sormamız gereken soru şudur: "Ben bu tepkiyi şu
an iletişim içinde olduğum kişiye ya da olaya mı veriyorum
yoksa geçmişte yaşadığım başka bir şeye veya kişiye mi?" Gö­
receksiniz ki ne tepkiniz ne de söylem ya da duygularınız şu
an ile ilgilidir. Danışanım da babasından duyup benimsediği
"fakirlik" inancını hala yaşatmaktaydı.
Sizlerin de size ait olmayan binlerce yanlış inanç ya da söy­
lemleriniz vardır. Bu inanç ve söylemler hayatınızın çeşitli ev­
relerinde karşınıza sorun olarak çıkar. Hayat bir yanılma ve
öğrenme süreci iken biz geçmişte öğrendiklerimize sıkı sıkıya
bağlanmayı seviyoruz. Elbette bu da sebepsiz değildir. Bildi­
ğimiz en iyi ve emin yol bu olduğu için bunu yapıyoruz. Ka­
fanın değişebilmesi için hayata ve olaylara bakış açının değiş­
mesi gerekir. Aklınızda var olan bir düşüncenin yerine başka
bir düşünce koyduğunuzda bir anda fiziksel ve zihinsel yapınız
değişir. Kafanızın içinde var olan korku, fiziksel olarak bunun
dışarıya yansıması ile son bulur. Siz bu duyguyu eğer en cesur
olduğunuz anın görüntüsü ya da duygusu ile değiştirmeyi başa­
rabilirseniz ortaya hemen farklı bir siz çıkacaktır.
Şimdi geçmişte en mutsuz olduğun bir anı düşünmeni ve
ne hissettiğine bakmanı istiyorum. Aynı şekilde geçmişte en
mutlu olduğun anı da hatırla ve ne hissettiğine bak. Senin de
fark ettiğin gibi ikisi çok farklı duygular ve fiziksel görünümler
ortaya çıkarıyor. Aklında bir duygu, ses ya da görüntü belirdi­
ğinde eğer onu değiştirmeyi başarırsan ki bu anlık bir işlemdir;

-2 1 -
Fırat Çakır // Kaderle Randevu

onun seni etkisi altına almasına izin vermezsin. Yaşamakta ol­


duğun her an seni üzen ya da olumsuzluğa sevk eden davra­
nışları değiştirebilir ve daha güzel bir yapıya sahip olabilirsin.
Bunun için yapılması gereken şey basittir: ''Aklına olumsuz bir
şey geldiğinde hemen çok daha olumlu, seni mutlu eden başka
bir şeyi aklına getir:' Bunu bir görüntü olarak da yapabilir ya da
duygusunu içinde hissedebilirsin. Seni üzen bir olayı hatırladı­
ğında yüreğin sızlıyorsa hemen kalbini pır pır attıracak, gözbe­
beklerini güldürecek bir olayı hatırla. Aynı anda beyninde iki
düşünce ve duygu olamayacağı için olumsuz olan gitmek duru­
mundadır. Bu bölümde seni etkisi altına alan durumun aslında
geçmişinin ve bilinçaltının sana dikte ettiği bir sistem olduğunu
öğrendin. Aynı zamanda nasıl değiştirebileceğinin yolunu da.
Şimdi ise daha iyi bir yapıya nasıl sahip olabileceğini göreceğiz.

Zor Kazandım Kolay Kaybetmemeliyim

Zor kazandım kolay kaybetmeyeyim düşüncesi ile zor kaza­


nıp kolay kaybediyorsun. Her düşünce kendi gerçekliğini yaratır.
Zor kazandım düşüncesi de kendi gerçekliğini yaratır. Bilinçaltın
geçmişte yaşadığı bir olay ya da durumu bu düşüncen ile özdeş­
leştirir ve sana bunu mutlak bir doğru olarak sunar. Sen de buna
şeksiz şüphesiz inanarak yaşarsın. Ancak bu inanca nasıl sahip
olduğun hakkında bir bilgin yoktur. Tek bildiğin bunun doğru
olduğuna olan inancındır. Aynı zamanda geçmişte duyduğun,
gördüğün ve yaşadıklarından edindiğin tecrübelerindir. İnandı­
ğın her şeyin doğru olmadığını zamanla yaşamış ve görmüşsün­
dür. Şimdi inandığın bazı şeylerin de gelecekte doğru olmadığı­
na şahitlik edeceksin. Senin doğru olarak kabul ettiğin her şeyi
yıkacak olan şey inandıklarının yerle bir olması olacaktır.

-22-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Çok inandığın biri sana yanlış yaptığında o kişiye olan inan­


cın değişmiyor mu? Ondan bunu asla beklemezdim dediğin ki­
şiye olan inancın da o kişi beklemediğin şeyi yaptığında biter.
Beynin ve bilinçaltın referanslar ile çalıştığı için yeni ve daha
güçlü referanslar edindiğinde eski referanslara olan inancını
yok eder. Bu doğrultuda bakmamız gereken şey, olaylara nasıl
bakıyor ve nasıl algılıyorsun olmalı. Bir olayı yaşadığında baş­
kalarının tecrübe, söylem ve inançlarını mı referans alıyorsun
yoksa gelecekte olabilecek fırsatlara mı odaklanıyorsun? Bir
olayı yaşadığında ya da yeni bir yaşantı içine girdiğinde sonuca
mı odaklanıyorsun yoksa sürecin güzelliğine mi bakıyorsun?
Acaba bu işin içinde ne gibi zorluklar var mı diyorsun yoksa
ne gibi güzellikler yaşayacağına mı odaklanıyorsun? Eğer sen
sonuca odaklanıp kendini mutsuz etmeyi seçiyorsan bu dav­
ranışını değiştirecek bir eylem içine girmelisin. Her yolculuk
kendi içinde büyük mutluluklar ve güzellikler barındırır. Sen
zorlukları görmeye konsantre durumdaysan ancak zorlukları
görürsün. Öyleyse olaylara ve hayata bakış açını değiştirme za­
manın gelmiş de geçiyor.
Yaşamakta olduğumuz hayat koşturmacasında sonuca
odaklanarak sürecin keyfine varamıyoruz. Belki de şimdi ya­
pacağın en güzel şey, geleceği düşünüp mutsuz olmak yerine
şimdiye odaklanmak ve hayat yolculuğundan keyif almak ola­
caktır. Sonuca odaklanıp mutsuz olmak yerine sürece odakla­
nıp mutlu olmayı bilmelisin. Sürecin içinde saklı öyle küçük
anlar var ki bunları fark etmek gerçek mutluluk olur. Bu anları
yakalayabilmek için de gözümüzü sonuca dikmek yerine yol­
culuğun içine bakmayı bilmeliyiz. Yaşamın akışına uyum sağ­
layıp onunla birlikte akabilmek, beraberinde tüm güzellikleri
getirir. Akışın dışına çıkmak . mutluluk ve bolluk enerjisinin
dışında kalmaktır.

-23-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Şems diyor ya: "Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere di­


renmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil senin­
le beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir
diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden
daha iyi olmayacağını?" O zaman yaşadığın olaylara direnme­
yi bırakıp akışta kalmayı başarmalısın. Akışta kalmak seni diri
tutar. Dünün kötü referansları, geleceğinin korkutucu tablosu
seni ancak kaosa iter. Hayattan keyif almaz, sürekli geçmişte ve
gelecekte yaşadığın için şimdiyi yaşayamazsın. Şimdiyi yani anı
yaşayamamak da mutsuzluğu beraberinde getirir.
Hayat ve bugüne kadar yaşadıkların kafanı karıştırdı ne ya­
pacağını bilmez duruma geldiysen, hayattan bir randevu talep
et. Alacağın randevuyu iyi değerlendir ve bundan sonraki ha­
yatını çok daha güzel yaşa. Şimdi sana hayattan neden ve nasıl
randevu alacağını anlatacağım. Hazırsan başlayalım. Kitabın
girişinde yazdığım bölümü atlamam istemiyorum. Arada oku­
maya ara ver ve dinlendir kendini. Bir roman okur gibi okuma
ve zamanla yarış içinde olma.

Hayatla Randevu

Yaşadığın her sorun mutlaka bir nedenden dolayı hayatına


geliyor. Sen neyi, neden yaşadığını bilmesen de hayat sana bir
şeyler öğretmek niyetinde. Aynı şeyleri tekrar ve tekrar yaşı­
yor olman da elbette sebepsiz değil. Hayatın akışı içinde hayata
karşı mücadele vermiş olman hem yorulmana hem de istedi­
ğin hedeflere ulaşamamana neden ol�yor. Öğrenmen gerekeni
öğrenmediğin, alman gerekeni almadığın ve vermen gerekeni
vermediğin sürece aynı şeyleri yaşamaya devam edeceksin. Sü­
rekli hayata sana istemediğin şeyleri yaşattığı, maddi manevi

-24-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sıkıntılar verdiği için sitem ya da isyan ediyorsun. Hayat sen


duymasan da "Sen ne istiyorsan ben onu veriyorum" diyor. Ne
sen hayatı anlayabiliyorsun ne de hayatın seni anlayabildiği­
ne inanıyorsun. Sen ak isterken kara veren, mutluluk isterken
mutsuzluk, maddi rahatlık isterken maddi sıkıntılar veren ha­
yatın seni anladığından söz etmek mümkün değildir. Böyle bir
durumda yapılması gereken şey hayattan bir randevu talep et­
mektir. Yanlış anlamadın hayattan bir randevu talep et. Yoğun
koşturman arasında bir mola al hayattan ve otur masaya. Hiç
olmadığın kadar samimi ve içten davran ona. Aklına takılan ne
varsa sor çekinmeden.
Hayattan bir randevu aldığında ona sormalısın "Ben sen­
den ne istiyorum sen ne veriyorsun? " diye. Sürekli istemedi­
ğim şeyleri bana vererek mutsuz olmama neden oluyorsun.
Neden bana istemediğim şeyleri yaşatıyor ve mutsuz olmama
neden oluyorsun? Sen bu soruları sorduğunda hayat sana "Sen
sürekli anneni ya da babanı taklit ediyor, onlar gibi davranı­
yor, onlar gibi konuşup onlar gibi yaşıyorsun. Dilinin söylediği
ile zihninin söyledikleri aynı değil. Sen kendin olduğunu id­
dia ediyorsun ama sen kendine özgü biri değilsin" gibi şeyler
söyleyecektir. Sen ailen ya da yakın çevrenden almış olduğun
korku, kaygı, endişe, olumsuz duygu ve düşünceler ile yaşıyor;
ancak hayatın sana farklı şeyler vermesini arzu ediyorsun. Ha­
yat senin ne istediğine bakmaz, istediğin şeyi ne kadar arzu
ettiğini ve bunu elde etmek için ne yaptığına bakar. Sen bunları
hak edecek bir davranış içerisinde olmadığın sürece hayattan
istediğini sandığın şeyleri alamazsın. Hayata sürekli neden
bunları yaşıyorum diye sormak yerine bu durumları nasıl dü­
zeltebilirim diye sormalısın. Hayat sorduğun soruya göre tepki
verir. Neden diye sorduğunda senin anlamadığını düşünür ve
sana anlatana kadar aynı şeyleri yaşatmaya devam eder. Aşk

-25-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

acıların, maddi sorunların, hastalıkların ya da kayıpların ya­


şanmaya devam eder. Sen soruna odaklanmak yerine çözüme
odaklandığında hayat da sana çözümler sunmaya odaklanır.
Bu tavrın hayata "Tamam anladım; yaşadıklarımla bana bir
şey öğretmek istiyorsun bunun farkındayım, bana anlamadı­
ğımı anlat, fark edemediğimi fark ettir. Ve bu durumu nasıl
düzeltebileceğin yolunu öğret" demek olur. Hayat "Tamam
bak şimdi oldu" der. İşte bu noktadan sonra her şey farklı ge­
lişmeye başlar.
Ancak bunları konuşabilmek için hayattan bir randevu ta­
lep etmelisin. Randevu senin ne kadar ciddi olduğunu gösterir.
Ona önem verdiğini ve sözünü dinleyeceğini gösterir. Bu saye­
de hayatı önemsediğini ancak önemli kişi ya da kurumlardan
randevu talep edildiğini, sen de hayattan randevu talep ederek
onun ne kadar önemli olduğu hissini verirsin. Hayat senin has­
sasiyetini, samimiyetini ve ciddiyetini anlar ve tamam görüşe­
lim der. Hayatla randevu aldığında yaşadığın her sorun için sor
ona: "Yaşadığın panik atak, kaygı bozuklukları, maddi, manevi
kayıplar sana mı ait yoksa bir yakınına mı? " İyi dinle onu, mut­
laka cevapları verecektir. Göreceksin ki yaşadıkların aslında
anne rahminde annenin yaşadığı büyük bir zorluk nedeniyle ya
da yakın bir akraban dan sana geçen epigenetik kodlardır. Hayat
sana doğru cevabı verir asıl iş sana kalır.
Cevapları duymazdan mı geleceksin, hayatına aynı şekilde
devam mı edeceksin? Kendini kandırmaya, yaşadığın sorun­
ları yok saymaya mı çalışacaksın yoksa gerçekten çözüm mü
bulacaksın? Sen doğru adrese gitmezsen istediğin görüşmeyi
yapamazsın. Sen aldığın yanıtlardan hoşnut olmasan da kabul
eder ve "Bunları nasıl iyileştirebilirim? " diye sorduğunda, ha­
yat, ''.Aferin bak bana bunlarla gel ! " der. Bu sefer doğru çözüm­
lemelerle ilerlemeye başlarsın. Hayatla randevunda göreceksin

-26-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

ki sana ait olmayan bir hayatla yaşamayı sen seçtin. Kimileri ise
sen istemediğin halde sana verildi ancak sen bir zaman sonra
hepsini kendine ait hissettin ve onlarla yaşamayı kabul ettin.
Bir zaman sonra da bırakmadın onları. Sonrasında da hayata
neden diye sormaya başladın. Aslında hayat sana sürekli "Dile
benden ne dilersen" diye soruyor. Sen sürekli "Neden bunları
yaşıyorum, neden bunlar benim başıma geliyor? " diye soruyor­
sun. Hayat da senden duyduğu ne ise onu veriyor. Hayat sordu­
ğunun pozitif ya da negatif olduğunu anlamaya çalışmaz, senin
ne demek istediğinle ilgilenmez, hayat ne duyar ya da görürse
onu verir. Bunun için sen hayattan gerçekten ne istiyorsan onu
söylemeyi başarmalısın. Söylediğin, düşündüğün her şeyin za­
manla hayatına geldiğine şahitlik edeceksin. Hayatla randevu­
yu iyi anlayabilmeli, neden bu randevuyu alman gerektiğini, bu
randevuyu almayı başardığında ne yapacağını, nasıl davranaca­
ğını iyi bilmelisin.
Bir işe başlamak için bile randevu alıp görüşmeye git­
mek, sonrasında bir sürü mülakata katılmak durumundasın.
Önemli biri ile görüşeceğin zaman da randevu almak duru­
mundasın. En az bu kişiler ya da kurumlar kadar önemlidir
hayat. Aslında aldığın randevu hayattan değil kendindendir.
Bu randevu, bir süre durmayı, eylemde olmamayı, sakin kal­
mayı ve çözüme odaklanmayı sağlar. Uzun zamandır kendinle
baş başa kalmadığını ve hayatı kaçırdığını fark ettirir. Hayatla
birlikte akmak varken hayattan bağımsız hareket ettiğini ve
hayatı kaçırdığını anlamanı sağlar. Artık hayatla uzlaşı içine
girmek niyetinde olduğunu, hayatı kaçırmak yerine bütünün
bir parçası olmak istediğini de gösterir. İşte bu noktada ya­
kaladığın hayat değil kendinsindir. Hayatın yoğun koşturması
içinde kendini kaybettiğin için yaşadın onca sorunu. Randevu
tekrar kendini bulmanı sağlar. Başkalarının hayatını yaşamakta

-27-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olduğunu hatırlatır ve kötü giden her şeye bir son vermeni


sağlar. Hayatında yapacağın köklü değişimlerle dönüşümü ya­
kalayıp bugüne kadar suçladığın kaderinin dönüşmesini sağ­
larsın. Sen değiştiğinde yaşadıkların gibi hayatın ve nihayetin­
de kaderin değişir. Başka bir insan olarak bambaşka bir hayat
yaşarken bulursun kendini.
Hayatla randevu, yeni bir sen inşa etme yolundaki ilk ve en
önemli adımındır. Anlattıklarımın hepsini anladın; ama hayat­
tan nasıl randevu alacağını merak ediyorsundur. Merak tah­
min edebileceğinden çok daha güzel bir şeydir. Diri tutar seni.
Heyecanlandırır, uykunu kaçırır, enerjini zirveye taşır. Merak
varsa öğrenme, değişim ve dönüşüm de vardır. Bu sebeple me­
rakta kal ve hep öğrenen ol. Hayattan nasıl randevu alacağını
anlatayım.

Randevu Başlıyor

Kendine en az üç saat kimsenin rahatsız etmeyeceği bir or­


tam yarat. Kendinle baş başa kal. Telefonunu ve tüm iletişim
ağlarını üç saatliğine hayatından çıkar. Randevunda hayatla
arana kimse girmesin. Sevdiğin, huzurlu olduğun bir yer seç­
meye özen göster. Sen özen göster ki randevu alacağın hayat
da sana aynı oranda özen göstersin. Rahat bir şekilde otur ve
kapat gözlerini. Oturduğun yerde, hemen karşında bir koltuk
olduğunu gözünde canlandır. O koltuğa birinin oturması şart
değil, bir enerji, kişi ya da boşluk da oturabilir. İlle de orada bir
kişi ya da cisim görmeye çalışma. Olayımız bir kişi ya da cisim
değil. Şu an yapacağımız bizim için en iyiyi bulmak.

-28-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Gözlerin kapalı vaziyette burnundan uzun ve yavaş nefes­


ler alıp aynı şekilde uzun ve yavaşça ver. Birkaç dakika nefe­
sine odaklan. Her nefesinde bedenini kontrol et, gergin olan
bir yer varsa rahatlat orayı. Aldığın ve verdiğin her nefeste tüm
bedenini dinginleştir. Daha sonra zihnine odaklan, var olan
düşünceleri bir bulutu izler gibi izle. Bulut nasıl ki gökyüzünde
süzülüp geçer ve giderse düşüncelerinin de aynı şekilde zihnin­
den süzülüp gitmesini izle. İyice sakinleşip rahatladıktan sonra
karşındaki koltukta her ne var ise ona şu an hazır olduğunu
söyle. Zaten bu hazırlıkları yaptıysan ve bu deneyimin içindey­
sen hayatla randevuyu çoktan almışsındır. O koltuğa ya da kol­
tukta var olana aklına gelen ne varsa sor ve sabırla bekle. Bekle
diyorum; çünkü mutlaka cevap gelecek. Örnek veriyorum: Ne­
den sürekli ilişkilerimde sorun yaşıyorum? Sürekli başarısızlık
yaşamamın nedeni nedir? Enerjimi bir türlü yükseltemiyorum,
bunun nedeni nedir? İstediklerimi gerçekleştirmekte zorlanı­
yorum, ne yapmalıyım? İçinden çıkamadığım bu durumdan
çıkabilmek adına yapılması gerekenler nelerdir? ... Burada sen
ne sormak istiyorsan onu sor ve bekle. Kendine zaman tanı.
Aradığın her sorunun cevabı bilinçaltın yoluyla sana iletilecek.
Yapman gereken sakin ve sessizlikte kalmayı başarmak.
Cevabı aldığında güzelce defterine yaz ve tekrar gözlerini
kapat. Yeni sorunu sor ve tekrar sabırla beklemeye başla. Cevap
geldiğinde tekrar defterine yazıp aynı şeyi tekrar yap; gözlerini
kapat ve yeni sorunu sor. Bu durumu istediğin kadar devam
ettir. Aklına takılan ve cevabını merak ettiğin her soruyu haya­
ta sor, cevabı al, defterine yaz ve sonra bir sonraki soruya geç.
Eğer aldığın cevap senin için yeterli değilse aynı soruyu farklı
şekilde sor. Örneğin: "istediğim başarıyı elde etmek için ne yap­
malıyım?" Cevap: "Daha fazla çalışmalısın?" İkinci soru: "Han­
gi alanda daha fazla çalışmalıyım?" Cevap: "İletişim alanında:'

-29-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Yeni soru: "iletişim alanında neyi öğrenmem gerekiyor? " Ce­


vap: "insanlarla aynı dili konuşmayı:' Yeni soru: "insanlarla
aynı dili konuşmaktan neyi kastediyorsun? " Cevap: "Onlar bir
konu anlatırken sen daha farklı konulara giriyor ve onların ya­
nından kaçmasına neden oluyorsun. Ortama ayak uydur, farklı
olmaya çalışma. Sen farklı davrandıkça çevrendekiler senden
sıkılıyor ve uzaklaşıyor:' Sen bu örnekleri kendine göre farklı­
laştırabilirsin. Ancak burada önemli olan hayattan tam olarak
istediğini alana kadar onu bırakmamak olacaktır.

Söylemlerini , hayata bakışını , düşünceni,


davranışlarını, eylemlerini değiştir; hayatın
değişsin . İnançlarını, hayallerini, değerlerini
değiştir ; kaderin dönüşsün .

Söylemlerin, hayata bakışın, düşüncelerin, eylemlerin değiş­


meden hayatın değişmez. İnançların, hayallerin ve değerlerin
değişmeden de kaderin dönüşmez. İstediğin hayata ulaşabil­
mek istiyorsan bu noktaya çok dikkat etmelisin. Söylemlerin­
de hayatın zor olduğunu belirtiyorsan hayata bakarken sadece
zorlukları görürsün. Düşüncende zorluklar oluşur. Gelecek gibi
geçmişe baktığında sadece zorlukları görür, zorlukları yaşarsın.
Tüm bunlar değiştiğinde eylemlerin değişir.
İlerleyen bölümlerde başarılı insanların hayatlarına bir göz
atacağız. Göreceksin ki en başarılı insanlar, sürekli eylem için­
de olanlardır. Onların başarısının diğer bir noktasıysa istedik­
leri sonucu alamıyorlarsa eylemlerinde ısrarcı olmamalarıdır.
İnançlarını ve hayallerini değiştirmeyi başardığındaysa doğal

-30-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olarak hayatın değişir. Hayatının değişmesi bir açıdan arzula­


dığın kadere ulaşmanı sağlar. Yapacağın seçim ve seçim son­
rası eylem, düşünce, davranışlar senin yeni kaderini belirler.
Nasıl bir hayat yaşamak, kendine nasıl bir kader belirlemek
istiyorsan ona uygun bir hayat tarzı benimseyecek, ona uygun
eylemler içerisinde olacaksın. Bedenini ne kadar zorlasan da
zihnini doğru kullanmayı başaramadığın sürece istediğin so­
nuca ulaşamazsın. Çevrendeki kişilere dikkat et, hepsi aynı
şeyi söyler, belki sen de onlardan birisindir: "O kadar çok ça­
lıştım; emek verdim ki olmuyor da olmuyor:' Önemli olan çok
çalışmak değildir, ne kadar yol denediğindir. Hep aynı davra­
nışları sergileyip, aynı yolları deneyip ömrünün sonuna kadar
uğraşsan da elde edeceğin daha öncekilerle aynı olacaktır. İşte
bu noktada neler yaptığını bırakmalı, bundan sonra nasıl yap­
man gerektiğine odaklanmalısın. Bu dakikadan sonra neleri
farklı yapacak, kendindeki hangi inanç, söylem, düşünce ya da
davranışı değiştireceksin? Sen değişimi seçtiğin anda yaşadık­
ların da değişimi seçer.

Yedek Parçası Olmayan Bir Canlısın

Başlığı okuduğun zaman belki de nasıl yedek parçam yok,


kalp nakli, yüz nakli, beyin nakli bile yapılıyor, elbette yedek
parçam var demiş olabilirsin. Hemen bir açıklık getirelim;
bunların hiçbiri bir fabrikada üretilmiyor! Sana özel yapılmı­
yor! Hiçbiri tam olarak sana uygun değil! Tabii ihtiyaç duru­
munda bulunabilirse iyi, ya bulunamazsa? Öyle hayatlar yaşar
olmuşuz ki söyleyecek söz bulamıyorum... Sanki hiçbir şey
olmama garantisi verilmiş gibi kullandığımız bedenlerimiz
bir zaman sonra hastalık merkezi halini alıyor. Bazılarımızda

-31-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

fiziksel, bazılarımızda zihinsel, bazılarımızda ise ruhsal hasta -


lıklar var. Bunların dışında genetik olarak bize geçen fiziksel­
den fazla duygusal rahatsızlıklarla yaşamaya devam ediyoruz.
Ömrümüz boyunca neden yaptığımıza anlam veremedi­
ğimiz bazı alışkanlıklara, söylemlere ya da inanç sistemleri­
ne sahip yaşayabiliyoruz. Bu durum istesek de istemesek de
hayatımızı olumsuz etkiliyor. Düzensiz beslenme, düzensiz
uyku, düzensiz egzersiz gibi dağınık yaşamak, her yere yetiş­
meye çalışmak, stresle baş etmek, tükenmişlik duygusu, öfke
patlamaları, iletişim sorunları, maddi imkansızlıklar, okul
hayatı... Tüm bunlar bedenimizi hor kullanmaya ve sonucu
belli olmayan bir yolda yürümemize neden oluyor. Besinlerin
üretim şeklinin değişmiş olması, GDO'lu besinler kadar hor­
monlu yiyecekler, paketlenmiş gıdalar, trans yağlar ve çeşitli
kimyasallar bedenimizi içten içe çürütüyor. Bedeni sağlık­
lı olmayan birinin zihninin ya da ruhunun sağlıklı olmasını
bekleyemezsin.
Değerli olduğumuzu söyleyip kendimizi hor kullanıyoruz.
Yediğimiz içtiğimizle, sigara alkolle, düzensiz uyku ve yaşantı
ile stres, depresyon ile, öfke ve kin ile, korku ve kaygı ile, olum­
suz duygu ve düşünceler ile kendimize zaman ayırmayarak ve
birçok şey ile değerli dediğimiz bedenimize zarar verip değer­
sizleştiriyoruz. Değersizleştirdiğimiz "Ben': bir zaman sonra
hayatı anlamsız bulmaya başlıyor ve bu duygu, hastalıklar ile
kendini göstermeye çalışıyor. Nasıl olur da sahip olduğumuz
bedene zarar verdiğimizi görmez ve onu hor kullanırız? Emi­
nim senin çevrende var olan altmış yaş üstü kişilerin de birçoğu
her saat başı ilaç kullanıyor ve çeşitli hastalıklarla uğraşıyordur.
Sen de ileride onlar gibi olma niyetindeysen sıkıntı yok; ama
daha iyi bir hayat yaşamak istiyorsan bedenin senin, onu sev
ve koru. İş ve yaşam dengeni iyi kur. Aşk ve yaşam dengeni iyi
kur. Sağlık ve yaşam dengeni iyi kur. İletişim ve yaşam dengeni

-32-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

iyi kur. Eğer kendinle olan dengeni iyi kuramazsan gelecekte


sorunlu bir hayatın olacak. Bugün hayatına dahil edeceğin her
şey, yarınını oluşturacak. Bu nedenle şimdi hayatına neleri da­
hil ettiğinin farkına varmalısın. Gelecekte elindeki ilaç poşetiy­
le ne yapacağını mı düşüneceksin yoksa sağlıklı bir hayat mı
yaşayacaksın?
Henüz kitabın başlarında bu konuya değinmemim ve üze­
rinde durmamım en büyük nedeni ilerleyen bölümlerde öğre­
neceklerini hayatına dahil edebilmen için bu konunun zaruri
olmasındandır. Birçok başarılı insana baktığımızda iş ve yaşam
dengesini iyi kuramadığı için ya sağlığını, ya eşini, ya çocukla­
rını, ya da canını kaybetmiştir. Önemli olan, bir şeyi başarmak
değil; o başarılan şeyi, sürdürülebilir hale getirmektir. Sürdü­
rülebilir sağlık, sürdürülebilir kariyer, sürdürülebilir ilişkiler,
sürdürülebilir başarı... Her şeyin sürdürülebilir olması gerekir.
Bunun içindir ki ileriki bölümlerde işleyeceğimiz konuların
sürdürülebilir olması için senin geleceğini şimdiden sağlıklı bir
şekilde yapılandırman lazım.
"Ben, seven ve sevilen bir insanım'' söylemi ile güne baş­
lamak beraberinde sevmek ve sevilmek enerjisini getirir. Bu
enerji sadece duygusal açıdan değil; maddi açıdan da sevgiyi
hayatımıza dahil eder. Her sabah, güne bu şekilde başlamak bile
içindeki akışı değiştirmeye başlayacaktır. Eğer her gün kendi­
ne yedek parçanın olmadığını hatırlatır ve ona göre yaşamayı
seçersen elbette elde edeceğin sonuç farklı olur. Genelde bana
bir şey olmaz mantığı ile hareket eder ancak bir şey olduğun­
da neden deriz. Çözüm neden oldu demekte değil; nasıl olur
demektedir. Başına gelen bir kaza ya da istemsiz olay sonucu
yaşadığın sağlık sorunlarının önüne geçemeyebilirsin; ancak
düzensiz hayatına düzen getirerek sağlıklı bir gelecek yaratabi­
lirsin. Hayatı ve geleceği güzel yaşayabilmek sadece seni değil
en yakınlarını da mutlu eder.

-33-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kendinle Kaliteli Zaman Geçirmenin Önemi

Evinde kendini kendinle baş başa hissedebiliyor musun?


Eğer sık sık kafa dağıtma, dışarı çıkma ihtiyacı duyuyorsan, boş
vakitlerini internete girerek ya da televizyon izleyerek geçiri­
yorsan kendinle kaliteli zaman geçiremiyorsundur. Kendinle
kaliteli zaman geçiremediğin sürece hep dışarıda teselli araya­
cak, çoğu zaman da bulduklarınla mutlu olamayacaksın.
Evinde ya da işinde sürekli can sıkıntısı yaşıyor, bazı zaman­
larda nefes almakta zorlanıyorsan ciddi bir sorunun var demek­
tir. İşyerinde zaman zaman stres yaşamak, farklı zorluklarla
karşılaşmak ile nefes alamayacak hale gelmek aynı şey değildir.
Hele ki işini sevmemek çok başka bir şeydir. Dünyaya yalnız
geldin ve yalnız gideceksin; ama bu, yalnız yaşaman gerektiği
anlamına gelmez. Ancak yalnız kaldığında varlığının yegane
nedeni olan yaşam amacın seni mutlu etmeye yetmelidir. Eğer
sen yalnız kaldığında mutsuz ve huzursuz oluyorsan kendine
ya bir yaşam amacı belirlememişsindir ya da yaşam amacına
sıkı sıkıya bağlı değilsindir. Dünyaya sebepsiz geldiğini düşün­
müyorsun değil mi? Eğer şu an dünyadaysan mutlaka senin
bu dünyaya vereceğin bir şey vardır. Sen farkına varamasan da
sebepsiz yaratılmadın. Dünyadaki herkeste sadece kendisinde
olan ve başka insanlarda olmayan bir özellik vardır. Bu özelliği
bulmayı başardığında onu nerede ve ne amaçla kullanman ge­
rektiğini de bulursun. Sonra bunu gerçek kılmak için elinden
gelen ne ise bir fazlasını yaparsın. İşte bunu yapmaya başladı­
ğında "yaşam amacına" uygun yaşamaya başlarsın. Eğer hayatı­
na yaşam amacını dahil edersen ne yalnızken ne de kalabalık­
larda sıkılırsın.
Yaşam amacın seni diri tutar. Kendi kendinle kaliteli za­
man geçirebilirsin. Yaşam amacını bulmak için kendini iyi

-34-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

tanımalı, tüm özelliklerini gözden geçirmeli, duygusal yönle­


rin kadar, maddesel ve manasal yönlerine de bakmalısın. Za­
ten sen kendine "Benim yaşam amacım nedir? " diye sormaya
başladığında hiç ummadığın bir yerde yaşam amacın aklına ya
da karşına gelecektir.
Yaşam amacın ne ev, ne araba, ne zenginlik, ne de unvan
elde etmektir. Maddenin tamamen dışında manadır. O mana,
hayatının anlamlı olmasını da sağlayandır. Her şeyin hizmet
ettiği yegane duygu, yaklaşım ve eylemlerin toplamıdır. Yaşam
amacı, senin varlığını anlamlı kılan şeydir. Sahip olduğun ve
olacağın her şeyin ona hizmet etmesidir. Sadece senin ve yakın­
larının değil bütünün hayrına olmasıdır. Bütüne fayda sağlayıp
mutluluk ve paylaşımı verendir. Bu dünyada varsan mutlaka
sende olan bir özelliği bütüne vermek için varsındır. Bu özelli­
ğin şu an farkında olmayabilirsın ancak üzerinde yoğunlaşırsan
bulacağını biliyorum. Hayatını ve başkalarının hayatını anlam­
lı kılacak o özellik yaşam amacını da bulmanı sağlayacak. Bu
nedenle iyice düşünmelisin. Şimdi bunu düşünmeyip üzerinde
yoğunlaşmayabilir, bir sonraki bölüme geçebilirsin, bu elbette
senin tercihin. Ancak şunu unutmaman gerekir ki yapmayı er­
teleyeceğin çalışma tüm hayatının ve kaderinin dönüşmesini
sağlayacak olan şeydir. Bir insan nereye gideceğini bilmiyorsa
nereden gittiğinin önemi yoktur. Eğer yaşam amacını bilmiyor­
san nereye gittiğinin de ne yaptığının da bir önemi yok. Bula­
cağın doğru yaşam amacın seni yeni hayatına götürecek olan
kılavuzundur. Bu nedenle kendine hayatının iyiliğini yap ve
konu üzerinde çalış. Daha sonra yeni bölüme geçer ve kaldığın
yerden devam edersin. Kendinle kaliteli zaman geçirebilmek
için başka bir şeye daha bakmalısın:

-35-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kendi içinde Güvende misin?

Kendi içinde ne kadar güvendesin? Ne sıklıkla özgüvenlisin;


işine, eşine, arkadaşlarına ya da dünyaya bağlı hissediyorsun?
Sürekli güvensizlik ve tedirginlik hissi duyuyor musun? Eğer
kendinle bağların kopmuş, çaresiz, agresif, huzursuz hissedi­
yorsan kendi içinde güvende değilsindir. Kendi içinde güvende
olmayan biri dışarıda da güvende olamaz. Bu durum ne kadar
zamandır seninle? En çok hangi durumlarda bunu yaşıyorsun?
Bu durumu tetikleyen şey ya da şeyler neler? Bunların neden
kaynaklandığını bilmek neden kendi içinde güvensiz olduğu­
nu anlamana yardımcı olur. Daha kendine dahi güvenemezken
başka insanlara nasıl güvenecek, huzur ve mutluluğu nasıl yaşa­
yacaksın? Kendine güvenmeyi başaramayan biri hayatının her
alanında huzursuzluk, korku, kaygı ve endişe yaşar.
Her insan kendi içinde mutlaka huzurlu olmalıdır. Kendi
güvenli alanını dış dünyanda inşa edemiyorsan içdünyanda
var etmelisin. Mevlana diyor ya: "Küpte ne varsa dışına o sızar:'
Elbette senin de içinde ne varsa dışına o sızacak. Güvensizlik
duygusu yaşayan birisi kimseye güvenmeyecek, kendine inan­
mayan birisi de kimseye inanmayacaktır. Bu nedenle kendi iç­
dünyandaki savaşı, gelecek, korku, kaygı, endişe gibi olumsuz
duygu ve düşünceleri yok etmelisin. İleriki bölümlerde bunu
nasıl yapacağını anlatacağım.
Şimdi asıl fark etmen gereken şey şu: Kendi içinde neden
güvende değilsin? Bu güvensizliğe neden olan şey ya da şeyler
nelerdir? Bu güvensizlik bugünle mi yoksa geçmişle mi ilgili?
Eğer güvensizliğini ortadan kaldırmanın bir yolu olsaydı bu ne
olurdu? Unutmamak gerekir ki güvensizlik bir inançtır! Gele­
ceğin kötü olacağı, insanlara güvenilmemesi gerektiği, dünya­
nın her geçen gün daha kötüye gittiği, hayatın zorlaştığı, maddi

-36-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

alanlarda yetersizlik hissi, eş ya da işle yaşanan sorunlar hep


gelecekle ilgili olumsuzluklar yaratır. Bu bir bakış açısıdır. Zoru
da görebilir, fırsatları da görebilirsin. Yaşamakta olduğun her
olayı içinden çıkılması gereken bir zorluk olarak da görebilir,
bu olayların seni nasıl geliştirip fırsatlar yaratacağına da odak­
lanabilirsin. Her şey, bakış açısını değiştirmekle ilgili. Elbette
bakış açını değiştirebilmek için o bakış açısının neden ya da
nereden kaynaklandığını anlamalısın.

Ruhsal Düzey: Yaşamın amacına dair sorgulamalar.

Öz algı, temel değerler ve yaşam amacının


bulunduğu düzeydir.

Doğru olduğu düşünülen çeşitli fikirler.

�--...;..--.....----� Günlük yaşamdaki davranış grupları,


genel yetenekler.
Yeteneğe bakılmaksızın gerçekleştirilen
spesifik eylemleri içermektedi r.
İnsanlara ve nesnelere verilen
tepkileri içeren düzeydir.

Tablo 2

Yukarıdaki tabloyu iyi incelemeni istiyorum. Ortaya koydu­


ğun tepkilerin ve davranışların asıl nedenlerini ve neden kay­
naklandıklarını içeren bir tablodur. Çevren seni etkiler. Bu du­
rum davranışlarını belirler, davranışların; beceri ve yetenekleri­
ni ortaya koyar. Daha sonra bu beceri ve yeteneklere karşı inanç
ve değerlerin oluşur. Bu inançlar ve değerler senin kimliğini
oluşturur. Yıllar sonra bu kimlik, farkına varmadan misyonun
halini alır. Hiçbir sorun kendi bulunduğu düzeyde çözülemez.

-37-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bir sorunu çözebilmek için onu yaratan gerçek düzeye inmeyi


ya da çıkmayı başarmalısın. Bir zamanlar sana çevrenden söy­
lenen sözler ve davranışlar nedeniyle bugün yeteneksiz biri ol­
duğuna inancın oluşmuşsa bunu yeteneklerini geliştirerek çöze­
mezsin. Önce yeni bir çevre edinecek, onlardan yetenekli oldu­
ğun yönünde söz ve davranışlar duyup görecek, sonra inanç ve
değerlerini değiştireceksin ya da var olan çevren benzer söylem
ve davranışlarda bulunacaklar.
Bu durumu kendi içinde yapacağın işitsel, görsel ve duygu­
sal çalışmalar ile de çözebilirsin. Sürekli kendine "Ben yetenekli
biriyim" deyip zihninde seni tebrik eden insanları imgeleyip
duygusal olarak da bunu hissedersen o zaman var olan birçok
şeyi değiştirebilirsin. Özellikle piramitte bulunan "Kimlik" kıs­
mı önemlidir. Burada yaşam amacı da bulunur. Eğer yaşam
amacın oluşmamış ve oluşturmakta zorlanıyorsan ya çevren­
de, ya davranışlarında, ya beceri ve yeteneklerinde, ya da inanç
ve değerlerinde yanlış kodlamalar vardır. Bu nedenle piramide
baktığında seni engelleyen şeyin hangi basamak olduğunu dü­
şünüyorsan onun üzerinde çalışmalısın. Her düzey farklı olum­
lu ya da olumsuz etki yaratmış olabileceği için piramidin çevre
basamağından başlayarak yukarı doğru kendini analiz et. Çevre
inançlara, inançlar değerlere, değerler davranışlara, davranışlar
kimliğe, kimlik de kadere dönüşür. Bu nedenle sende var olan
olumsuz şeyleri ortadan kaldırabilmek ve yeni kimlik edinmek
için bu çalışma başarılı olacaktır.
Bazen de farkına varmadan bir şey yapar geleceğinin kök­
ten değişmesine neden olursun. Bunu o an anlamasan da yıllar
bunu sana gösterir.

-38-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Farkına Varmadan da Hayatlar Dönüşebiliyor

2008 yılında iflas ettiğimde hakkımda on yedi yakalama ve


tutuklama kararı oluştu. Çeklerimi ve senetlerimi ödeyemedi­
ğim için tüm avukatlar hakkımda işlem başlatmıştı. O zamanlar
sahip olduğum her şeyi kaybettiğim için mutsuz, üzgün, kork­
muş bir haldeydim. Elbette güven duygumu kaybetmiştim; so­
kağa çıkmaya bile korkuyordum. Geleceğe güvenim kalmadığı
gibi kendime olan güvenimi yitirmiş olmam da hayatımı çekil­
mez kılıyordu. Bir süre sonra işler iyice içinden çıkılmaz hale
geldi. Tutuklandım, gözaltına alındım, aç kaldım, evsiz ve işsiz
kaldım ... Aklına gelebilecek ne varsa yaşadım diyebilirim. Son­
ra gördüm ki bundan daha kötüsü olamazdı... Kendime hep
şunu sordum: "Bundan daha kötü ne olabilir ki? " (Bu arada
bu soru sorulabilecek en kötü soruydu. Çünkü sorduğum so­
runun cevabını almam gerekiyordu. Hayat böyle çalıştığı için
senin sorunun cevabını veriyordu. Ben de hep daha kötüsünü
gördüm.)
Zamanla artık ne avukattan, ne polisten, ne de tutuklan­
maktan korktum. Baktım ki her şey bir şekilde kendi kendine
yoluna giriyor. Fırsatlar çıkıyor, para kazanılıyor, borçlar öde­
niyor ve dosyalar birer birer kapanıyor. Önceleri hiçbir güven
duygum yokken artık geleceğe biraz olsun umutla bakmaya
başlamış, kendime olan güvenimi kazanmıştım. Ben kendi
içimde güveni oluşturduktan sonra gördüm ki dış dünyam­
da da güvenli alanlar oluşmaya başladı. Hatta Denizli Çardak
Havaalanı'nda tutuklandığımda seksen gün kesinleşmiş hapis
cezasını duyunca bu seksen günü nasıl iyi değerlendiririm
diye düşünmüştüm. İçimde oluşan bu pozitif yaklaşım ve ha­
yata olan güvenim bir sonraki gün öğleden sonra serbest kal­
mamla son bulmuştu. O zaman bana sorsanız yaşadığım her

-39-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olay anlamsız ve hayatın acımasızlığından başka bir şey değil­


di. Şimdi bana sorsanız vereceğim yanıt çok daha farklı. Hayat
bana yeni ve muhteşem fırsatlar sundu. Eğer iflas etmesem ne
şu an yaşamakta olduğum hayatı yaşayabilir, ne kitaplar yaza­
bilir, ne televizyon programları yapabilir, ne de yüzlerce eğitim
semineri verebilirdim. Şimdi biliyorum ki sen kendi içinde gü­
ven alanı oluşturduğunda bu küpünden sızıyor ve önce yakın
çevrene daha sonra da evrene yayılıyordu. Ne yaparsan yap
kendine ve hayata güvenmekten vazgeçme. Kendinle ilgili diğer
önemli konu da minnettar olmaktır.

Kendinize ve Dünyaya Minnettar mısınız?

Örneğin sabah uyandığınızda yatağınıza, evinize, yastığını­


za minnettarlık duyuyor musunuz? Duş aldığınızda banyonuza
ya da temizlenmenizi ve rahatlamanızı sağlayan suya; giydiği­
niz kıyafete, yaptığınız kahvaltıya, içtiğiniz çay ya da kahveye;
tüm bunların yanında bize tüm bu imkanları sağlayan dünya­
ya, doğaya, Yaradan'a? Bize meyve veren ağaca, ısıtan güneşe,
besin ihtiyacımızı karşılayan hayvanlara ya da tüm gıdalara;
soluduğumuz havaya, yağan yağmura, balık ihtiyacımızı karşı­
layan denize, her türlü mahsulü bitiren toprağa? Yaşamakta ol­
duğunuz hayatı kendinize sunduğunuz için kendinize; ailenize,
işinize, çocuğunuza ya da kardeşlerinize? Sahip olduğunuz be­
dene, atan kalbinize, tüm bedeninizi yöneten beyninize; oku­
duğunuz okula, bindiğiniz arabaya, oturduğunuz koltuğa? O
kadar çok minnettarlık duyacak şey var ki farkına varamadığı­
mız. Farkına varmanın farkına vardığında anlıyorsun hayatın
ne kadar da dolu ve anlamlı olduğunu. Olmayanlara üzülmeyi

-40-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bırakıp var olanların farkına vardıkça görüyorsun daha fazla


minnet edecek şeyi. İşte o zaman hayata bakışın değişmeye
başlıyor ve algıların güzelliklere açılıyor. Her birimizin yapması
gerektiği gibi senin de yapman gereken şey, sahip olduklarına
minnettar olmayı bilmektir.
Sen birine güzel bir şey yaptığında kişi bunun farkına varıp
minnettarlık duyduğunu söylese ve bunu gerçekten sana fark
ettirse kendini nasıl hissedersin? Eminim ki iyi hissedersin ve
daha fazla şey yapma arzusuna girersin. Hayat da sen minnettar
oldukça mutlu olup daha fazla şey vermeye çalışır. Ayrıca bu
senin enerjini pozitife çevirir.
Beş yıl önce kendini çok mutsuz hisseden bir işadamına da­
nışmanlık yapıyordum. Aylardır banyo yapmamıştı, yaşamayı
anlamsız görüyordu. Evli, iki çocuk babası olması, ayrıca çok
büyük bir şirketin sahibiyken yaşadığı bu depresyon hali onu
rahatsız etmiyordu. Eşi ve ailesinin zoru ile gelmiş sadece bir
görevi yerine getiriyordu. Öyle bir bolluk içindeydi ki artık ona
heyecan veren bir şey kalmamış gibiydi. Tüm bu bolluğun için­
de minnet yokluğu yaşadığını fark ettirmem uzun zamanımı
almadı. O bolluk içinde minnetin verdiği zenginlikten yoksun
fakir bir hayat yaşıyordu. Kısa zaman sonra gerçek zenginliği­
nin farkına varması, normal insanlar gibi banyo yapıp işinin
başına geçmesi en çok ailesini mutlu etmişti. Bazen yaşanan so­
runun ne olduğunu, ne yaşayan ne de yakın çevresi anlayabilir.
Dışarıdan baktığınızda her şeye sahip, sağlıklı, güzel bir ailesi
olan birinin profiline sahiptir. Ancak her güzel şeye kolayca sa­
hip olduğu ve hızlıca tükettiği için ona göre sıradandır sahip
oldukları. Bunu anlayabilmesi için ya büyük maddi manevi ka­
yıplar yaşaması, ya sağlığını kaybetmesi, ya da birinin durumu
fark ettirmesi gerekir.

-41-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Sen de kendi içinde yaşadığın minnet yoksunluğunu fark


edip sahip olduklarına minnettarlığını gösterdiğinde içinde­
ki bir boşluğu daha dolduracaksın. Şimdi bir deftere neler için
minnettar olduğunu yaz. Yazdıkça içinin rahatladığını, gerçek
zenginliğinin farkına vardığını fark edeceksin. Bu olumlama
daha fazla farkındalık ve minnet duygusunu ortaya çıkaracaktır:

11111111111111111111111111111111111111111111111 1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

"Farkında olduğum ve olmadığım


tüm zenginlikler iç in minnettarım.
Bugün minnet duygumu artırmayı seçiyorum. "

11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 1111111111111111111111111111111111111111

Kendinde Var Olan Pozitif Nitelikleri


Paylaşıyor musun?

Her birimiz içimizde oluşan öfke, hüzün, sitem ya da mut­


suzluk gibi durumları ne kadar gizlemeye çalışsak da insanlar
bunu anlarlar. Bazen telefonda, bazen yan yana olduğumuzda,
bazense tamamen enerjisel olarak hissederler. Öfke ama göz­
lerden, ama sözlerden, ama bedensel davranışlarımızdan dışarı
çıkar. İstemesek de bu durumları yakınlarımızla paylaşırız. Hu­
zursuzsak huzursuz, hüzünlüysek hüzünlü hissettiririz. Peki,
tüm bunlar gibi bizde var olan pozitif nitelikleri ne kadar pay­
laşıyoruz? Sevgimizi, samimiyetimizi, huzuru, rahatlık ve es­
nekliği, paramızı, zamanımızı, güzel duygularımızı ve daha ni­
celerini? Bizde var olan her şeyi kendimize mi saklıyoruz yoksa
paylaşıyor muyuz? Ne kadar benciliz ya da paylaşımcı? Kenara
attığın her şey ölmeye, paylaştıklarınsa yaşamaya ve büyümeye
devam eder. Sende var olanı ya öldürür ya da yaşatırsın. Kendi

-42-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

paylaşımcı yönüne bir puan verecek olsan (1 en düşük 1 0 en


yüksek) kendine kaç puan verirdin? Verdiğin puanın karşısın­
daki kutucuğa çarpı işareti koy.

Paylaşım Değer Tablosu

Paylaşımcı yönüm:
1 ( )
2 ( )
3 ( )
4 ( )
5 ( )
6 ( )
7 ( )
8 ( )
9 ( )
10 ( )

Verdiğin puan çok düşük ise hemen eyleme geçmeli ve var


olan pozitif niteliklerini büyütmelisin. Eğer orta seviyede ise
daha yukarı çıkarmak için neler yapabileceğine bakmalısın.
Zaten çok yüksek ise o zaman başka insanların da bunu yapa­
bilmesi için senin neler yapabileceğini düşünmelisin. Dünyada
milyarlarca iyi insan yaşarken sence neden dünyaya kötülükler
hakim? Kötüler azınlıkta iyiler çoğunlukta olmasına rağmen bu
duruma neden olan şey; kötülerin aktif, iyilerin pasif olmasıdır.
Eğer bir gün tüm iyiler aktif olmayı başarabilirse dünyaya elbet­
te iyilik hakim olur.

-43-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Danışmanlık yaptığım birinde istediğim ilerlemeyi elde


edemediğimi görünce iç faktörler kadar dış faktörleri de incele­
meye başladım. Babasının danışmanlık yaptığım kişiyi sürekli
negatif etkilediğini ve ona tepki olarak düzelmek istemediği­
ni gördüm. Danışanım kendi iç faktörlerini doğru yönetebilse
babasının yaptıkları etkilemeyecekti; ancak çok duygusal bir
yapıya sahip olduğundan içini yönetemiyordu. Babası ile ileti­
şime geçip görüşmek istedim. Zor da olsa isteğim kabul gördü
ve baba ile görüştük. Adam oğluna inanılmaz bir öfke duyuyor,
çocuğunun eve gelmesini beklediğini ve gerekirse döveceğini
söylüyordu. Ancak oğlu her defasında hemen odasına geçip
buna izin vermiyordu. Elbette babasının yüzünde olan öfkeyi
gördüğü için tedirgin oluyor, bir sonraki eve geç kaldığında ba­
bası ile karşılaşmamak için eve gitmiyordu. Baba her ne kadar
bunu oğluma yansıtmıyorum dese de oğlu, babasının yüzün­
den negatif durumu seziyordu. Biz insanların yüzünden, se­
sinden, beden dillerinden nasıl bir ruh hallerinde olduklarını
anlıyorsak, insanlar da bize baktığında anlıyor. Pozitifi paylaş­
mayı başarabilen bir baba çocuğunun eve gelmesini sağlarken
negatifi paylaşan baba çocuğunun evden kaçmasına sebep olur.
Bu demek değil ki ne yaparlarsa yapsınlar görmezden geleceğiz.
Ancak her ne tepki veriyorsak niyetimiz de yaklaşımımız da
pozitif olacak. Hayatının pozitif olarak büyümesini istiyorsan
daha fazla pozitif enerji vermelisin. Sen verdikçe daha fazlası
sana dönecek.
İşte güzel bir olumlama:

11111111111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111

"Verdikçe alarak daha çok şeye sahip olurum. "


111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

-44-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Acı Çektiğinde Ne Yapıyor.sun?

İş hayatında ya da aile ve özel hayatında acı çektiğinde ne


yapıyorsun? İlişkin kötü gittiğinde, sevgilin aldattığında ya da
ayrıldığınızda ne yapıyorsun? Kendini çaresiz hissettiğinde,
öfkelendiğinde ya da içinde intikam duyguları zirveye çıktı­
ğında sen de aldatmayı, yeni birini bulmayı, kırıp dökmeyi,
içine kapanmayı, hayata küsmeyi mi ya da başka ne yapmayı
seçiyorsun?
Kendi içindeki gerçek sen ile ilişkiye geçip gerekli tüm do­
nanıma sahip olduğunu bilerek mi hareket ediyorsun yoksa
yapmaman gereken ne varsa yapıyor musun? Her şeyi yapıp so­
nunda pişmanlık yaşıyor, keşke yapmasaydımları çok mu tekrar
ediyorsun? Dışarıda ya da başkalarında aradığın iç huzurun,
sessizlik ve sakinliğin kendi içinde olabileceğini hiç düşündün
mü? Böyle bir şey yaşadığında önce sakince arkana yaslan ve
bedeninin sakinleşmesine izin ver. Onlarca derin nefes alıp ver.
Bedenini iyice rahatlattığında bedeninde ortaya çıkan sakinliğe
odaklan. Sonra zihnini sustur. Bırak düşünceler gökyüzündeki
bulutlar gibi gelip geçsinler. Bir bulutun gökyüzünde hareket
etmesini izlediğin gibi düşünceleri sadece izle. Onlara takılıp
başka yerlere gitme. Derinleşme. Sadece izle gelip gitsinler.
Sonra zihninde ortaya çıkan sessizliğe odaklan. Bunu da yap­
tıktan sonra şimdi kalbine odaklan. Kalbinde var olan ferah­
lığa, genişliğe ve sakinliğe iyice odaklan. Bu şekilde ilk etapta
beş on dakika, daha sonraları yarım saat kal. Kendi içinde var
olan bu güzel terapi merkezine sığın. Ne yak yık ne say söv! Ne
aldat ne de intikam al. Aradığın huzur ve rahatlık senin içinde,
bunu keşfet ve güzel bir hayat yaşa. Aslında her şey okuduğun
satırlar kadar kolay ve rahatlatıcı. Önemli olan, senin neyi seç­
tiğindir. Kolaylığı mı zorluğu mu? Sen acı çekmeyi mi yoksa

-45-
Fırat Çakır // Kaderle Randevu

mutlu olmayı mı seçiyorsun? Aldatanı aldatmayı mı hayatına


devam etmeyi mi? Öfkeni parlatmayı mı sakinleşmeyi mi? Her
birimiz seçimler yapar ve sonuçlarını yaşarız. Her yaptığımız
seçim hayatımızın tam orta yerine düşer. Kimini fark ederken
kimini son nefese kadar fark etmeyiz. Elbette tüm bunları se­
bepsiz yapmayız, canımız acımıştır. Yalnız kalmış ya da çaresiz
hissetmişizdir.

Kendini Yalnız mı Hissediyorsun?

Çocukluk döneminde ihmal edilen ya da sevgi eksikliği­


ne maruz kalan çocuklar ileriki yaşlarda yeni ilişki kurmakta
zorlanırlar. Hayatlarında yaşadıkları ayrılık ya da terk edilişler
onların yalnızlığını tetikler ve bir zaman sonra kendilerini tüm
çevrelerinden soyutlanmış halde bulurlar. En iyi ihtimalle tüm
yakın çevreleri kendilerinin aynısı kişilerle dolar. Aslında bu
yaşanılan yalnızlık sadece dışsal bir yalnızlıktır, önemli olan
içsel yalnızlığı görebilmektir. Kendi ile gerçek manada bağ ku­
ramayan kişiler başkaları ile de bağ kurmakta zorlanırlar. Ken­
dileri ile iyi iletişim içinde olmayan kişiler yine başkaları ile iyi
iletişim içinde olamazlar. Eğer kişi kendi ile baş başa kalmayı
başarabilir, kaliteli zaman geçirirse başka birine ya da şeye ihti­
yaç duymaz. Sorun yalnız olmak ya da hissetmekte değil kendi­
sinden habersiz yaşamasındadır.
Kişi, kendi ile tam bir bağ kurmayı başardığında eksik ve
yalnız hissetmez. Aradığı her şeyin kendi içinde olduğunu bilir
ve başka bir şeye ihtiyaç duymaz. Seni senden daha iyi tanı­
yan, hayatının her alanına şahitlik eden, sevdiğin kadar sev­
mediğin şeyleri de bilen başka birini tanıyor musun? Kendini
en iyi tanıyan, huyunu ve hassasiyetlerini bilen kişi sen olmana

-46-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

rağmen nasıl oluyor da yalnız hissediyorsun? Ne oluyor da var


olan kaynaklarının farkına varamayıp başka kaynaklar arıyor­
sun? En büyük mucizen sen olmana rağmen hayatının değiş­
mesi için neden bir mucize bekliyorsun? Kendinden sıkılmış
olabilir misin? Bazı yaşanmışlıklar seni senden uzaklaştırmış
ya da kendini yok saydırmış olabilir mi? Bunların hepsi birden
olabileceği gibi hiçbiri de olmayabilir. Ancak bir gerçek var ki
hayatının bazı evrelerinde mutlaka kendini yalnız hissetmiş bir
yere sığamamışsındır. Göğsün daralmış, nefes alamamışsındır,
hayat keyif vermez olmuştur.
Peki, kendinle doğru iletişim kurup kaliteli vakit nasıl geçi­
receksin? Önce kendini tanıyacaksın! Sanki yeni biri ile tanışır
gibi tanış kendinle, zaman ver kendine ve onu anlamaya çalış.
Aynadaki görüntüsüne bak, ellerine, yüz hatlarına, gözbebek­
lerine odaklan, ışıltı zayıf mı? Yaşam enerjisinin azaldığını mı
hissediyorsun? Yüzünde yorgunluk mu var bezginlik mi? Şu an
neden yalnız hissediyor, bunu hissetmesine ne, neden oluyor?
Ne kadar zamandır bu durumu yaşıyor? Onu yalnız hissettiren
yaşadığı sıkıntılar mı, gelecek korkusu mu, kötü giden ilişkileri
mi? Evliliği ya da çocukları ile olan yaşantısı mı? Yoksa iş haya­
tına dalmış da uzun zamandır kendini ihmal mi etmiş? Hiç ho­
bisi olmayan biri mi? Yıllardır okumaktan, çalışmaktan, fatura
ve kredi ödemekten bunalmış mı? İyi tanı kendini ve anlamaya
çalış seni. Anlamaya çalış ki doğru tespiti yapabilesin. Tüm tes­
pitlerinden sonra şimdi de bu durumu düzeltebilmek için neler
yapabileceğini sor kendine. Merak etme, eğer sen samimi bir
şekilde sorunu sorarsan mutlaka cevap gelecektir. Ama şim­
di, ama az sonra, ama uyduğunda rüyanda, ama uyandığında
gelecek. Belki bir gazete ya da kitap okurken, belki markette
alışveriş yaparken, belki de iki kişinin sohbetinde duyacaksın
sorunun cevabını. Sen sadece kendine çözüm için soru sor ve
sabırla bekle.

-47-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

En Büyük Enerji Vampiri: Neden Bunu Yapıyorlar?

Şunu fark ettin mi bilmiyorum ama fark etmediysen fark


etmenin tam sırası. Hep "Ben ona bunu yaptım, o bana neden
bunu yapmadı? Ben ona şunu verdim, şimdi sıra onda, o bana
neden vermedi? Yıllardır insanlara bir şeyler verdim ama onlar
sadece aldı ve vermedi. Bundan sonra ben de vermeyeceğim:'
Benzer şeyleri ya da aynılarını kendine defalarca söylediğini
fark ettin mi? Hayatın boyunca iyi insan olmayı başardın belki
ama doğru insan olmayı başaramadın. Kimileri iyi niyetini kul­
landı kimileri sadece insan olmanı. Tıpkı bu durum gibi bir de
sorgulamaya başladığın zamanların olmuştur.
Ailen ya da mesai arkadaşların gibi sevgilin veya yan yana
geldiğin kişilerin yaptığı yanlışlarda "Neden bunu yapıyorlar? "
diye düşünmeye başladığın an, kendini büyük bir acının içine
hapsedersin. Farkına varmadan bu düşüncenin kontrolü altı­
na girer ve peşi sıra sürüklenirsin. Daha sonra görürsün ki o
olaydan başka bir şey düşünemez olmuş, durduk yere kendine
acı çektiriyorsundur. Elbette bu durum sadece zihinsel enerjini
değil bedensel ve ruhsal enerjini de tüketir. Bir zaman sonra iç­
sesini susturamaz, sürekli vesveseler ile uğraşmak durumunda
kalırsın. Bu noktada iki seçeneğin vardır, ya var olan olumsuz
düşünceyi büyütecek ve hayatın içinden çıkılmaz bir hal alma­
sına neden olacak ya da pozitife odaklanacak, içinde var olan
huzura yönelecek ve sessizliğin huzurunu yaşayacaksın. Yaşa­
dığın olay karşısında vereceğin tepki nasıl bir sonuç elde edece­
ğini belirleyecek.
Benzer durumları yaşayan bir danışanım vardı. O da yakın
çevresinin ve ailesinin yapmadıklarına odaklanmış, kendi ha­
yatını kendine zehretmişti. Zihnindekini büyüttüğü için, far­
kına varmadan her geçen gün yakınlarını daha fazla sorgular

-48-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olmuştu. Artık kimseye iyilik yapmak istemiyor; karşılığını al­


madığı bir şeyi de vermiyordu. Unuttuğumuz bir şeyi ona hatır­
lattım, sana da hatırlatayım:
"Doğa bizimle her şeyini, yağmur, toprak, hayvan, bitki, ok­
sijen, su, güneş, ay, gece, gündüz vs. olarak paylaşıyor. Bizler
paylaşmıyor sadece tüketiyoruz. Beraberinde de tükeniyoruz.
Yağmur yağar, toprak aldığı suyu bitki ya da meyve olarak
geri verir. Su kaynakları suyu bizler ve tüm canlılar istifade ede­
lim diye geri verir. Besinleri yiyen hayvanlar et, süt, peynir, yağ
veya deri olarak aldıklarını geri verir. Ağaç meyve, tarla sebze
olarak geri verir. Bir düşünsene güneş bugün fazla ısıtmak iste­
miyorum dese ne olur, ya da bulutlar bugün canım yağmur yağ­
dırmak istemiyor dese? Toprak biraz birikim yapayım, meyve,
sebze vermeyeyim; suyu stoklarımda tutayım dese ne olur? Dü­
şünmesi bile ürpertici. Dünyada kaos başlar. Her şeyin dengesi
bozulur ve ne yapacağını bilmez hale geliriz.
İnsan, yer içe, alabildiği kadar alır ama geri vermez. Aldığı­
nı vermezsen enerjiyi dönüştüremezsin, enerji akışta olmazsa
tıkanır ve sonra yok olur, gider. Elde ettiğini biriktirip ihtiyaç
fazlası birikim yapan, cimri olan tek canlı insandır desek sanı­
rım yanlış olmaz. Gösteriş için gereksiz şeylere ihtiyaç duyan,
gereksiz harcamaları yüzünden maddi manevi sıkıntı yaşayan
tek canlı da insan olsa gerek. Durum böyleyken sen eğer doğru
bir insan olacaksan aldığın gibi vermesini de bileceksin. Tüket­
tiğin kadar üretmesini, kazandığını paylaşmayı seveceksin. Bu
bir zorunluluk değil bu akışın kendisidir:'
Danışanım bunları duyunca olaya bakışını değiştirmeye
başladı. Sonra şöyle devam ettim:
"Meyve ağacı meyvesini verir; yiyenlerin kimi teşekkür eder
kimi beğenmez, kimi budar, sular vs. Kimi nankördür ne teşek­
kür eder ne de bir minnet emaresi gösterir. Böyle bir durumda

-49-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

insanlar nankör diye ağaç meyve vermekten vazgeçer mi? Eğer


sen de bir meyve ağacıysan meyveni vereceksin. Seneye yine
verecek ve sonraki sene yine vereceksin. Sen vererek yapman
gerekeni yapacaksın; ancak bunun karşılığı verilmiyorsa bunu
da kendine sıkıntı yapmayacaksın. Sen ağaçsan sinek de yiye­
cek, kurt da yiyecek, kuş da, insan da. Vefalısı da vefasızı da.
Meyve ağacıysan her canlıyı besleyeceksin. Asıl mesele şu: Sen
kendini hangi tarafta görüyorsun? Akışı devam ettiren tarafta
mı yoksa akışı kesen tarafta mı? "
O gün danışanım akışı devam ettiren tarafta olmayı seçti ve
mutlu bir hayat yaşamakta. Bunun nedeniyse meyve ağacı ol­
duğunun farkına varmasıydı. Sen de neden bunu yapmıyorlar
diye enerji akışının ve doğanın doğal dengesinin dışında mı ka­
lacaksın yoksa akışa dahil mi olacaksın?

Acınız Sizi Ele Geçirirse

"Bir şeyi bilmek istiyorsanız, kendinizi onun içine kalem ve


mürekkep gibi sokun, bırakın o kendi kelimeleriyle sizi yazsın. "
Elizabeth Ayres

Yaşamış olduğun duygusal ya da fiziksel acı senden en iyi şe­


kilde faydalanır. Önceleri hoşnutsuz bir hal alır, hayattan keyif
alamaz, sonraları içekapanık ya da öfkesini dışa vuran biri olma
eğilimine girersin. İçinin içine sığmadığı anlar yaşar, kimi za­
man bunu paylaşmak kimi zamansa saklanmak istersin. Böyle
bir durumda ya çaresiz birinin başka bir çaresiz biriyle baş başa
verip oturduğu gibi oturursun ya da içinde tam ve bütün olan
yanınla iletişime geçer, acıya saplanıp kalmak yerine çözümle

-50-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

rahatlarsın. Acının seni ele geçirmesi hayatının her alanında


çaresiz biri olmana neden olur. Ama sen acını ele geçirir ve onu
en güzel şekilde yok edersen mutlu bir hayat yaşarsın ...
İçinde beliren bir acı ya da duyguyu yok sayma. Onu sa­
hiplen, dinle, anla ve acısını paylaş. Bir arkadaşın yanına gelse
ve sana acısını anlatsa ve sen onu eleştirsen, acısını yok saysan
kendini nasıl hisseder? Elbette daha çaresiz ve acı dolu. Ama
ona sıcak davranıp acısını dinler, teselli eder ve yardımcı olur­
san acısı yok olur. Acı veren durum ortadan kalkmasa bile duy­
gusal etkisi ya tamamen yok olur ya da olabildiğince azalır.
Arkadaşının durumunda olduğu gibi kendi acını da kabul
et, onu dinle, sana ne anlatmak istediğine odaklan ve anladı­
ğından emin ol. Sonra onu anladığını hissettir. Acını ötekileş­
tirirsen kendini sana kabul ettirene kadar bu acıyı yaşatmaya
devam eder. Sen onu ilk fark ettiğinde sahiplenir, ilgilenir ve
yanında olmayı seçersen acın da rahatlar ve seni rahat bırakır.
Hani Şems Tebrizi "Sen ol da ister yar ol ister yara. Lütfun da
başımın üstüne kahrın da'' diyor ya tam da bu şekilde acını sa­
hiplenmek durumundasın. Bu yaşadığın acılardan keyif alacak­
sın, kaderin olarak göreceksin anlamına gelmesin. Ona yakın
davranman, anlaman ve çözüm bulman için bu yolu deneme­
lisin. Çözüme ulaşmayan her şey çözüme ulaşabilmek adına
tekrar eder. Bu tekrarların yaşanmaması için o an acı yaşamaya,
üzülmeye aldırış etmeden temizlemelisin acını. Bazen onu an­
lamak, dinlemek, acını yok etse de bazen daha derine inmen
gerekir. Bu acı neden kaynaklanıyor? Şu an yaşamakta olduğun
acı son yaşadığın olayla mı ilgili yoksa geçmişte yaşadığın bir
durumu mu hatırlattı? Onun dinebilmesi için ne yapman ge­
rekir? Benzer bir acıyı tekrar yaşamaman için hayatına neleri
dahil etmeli ya da çıkarmalısın? Bu soruları içtenlikle yanıtladı­
ğında gerçek acıya ulaşacak ve çözüm yolu bulacaksın.

-51-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Burada yapmaya çalıştığım şey bir anda acına son vermek


değil kendinle daha iyi iletişim içinde olmanı sağlamaktır. Ken­
dini ötekileştirip yok saymamandır. Yaşamakta olduğun sorun­
ların gerçek nedenlerini görebilmendir. Bunu doğru anlayabil­
mek önemlidir. Yoksa "Sordum soruları, acılarımla yüzleştim
ama bir şey değişmedi. Hala canım acıyor niye bu çalışmayı
yaptım ki? " dersin. Olsun sen acını yaşamaya devam etsen de
onu anladın ve dinledin ya şimdi daha kolay şifa bulacaksın.

Yaşamış olduğun duygusal ya da fiziksel acı senden


en iyi şekilde faydalanır !

. .
Kendin için istediklerini
B aşkaları için de istiyor musun?

Birçok şeye sahip olmak istiyor, bunun için elinden geleni


yapıyor, kimi zaman yardım talep ediyorsun. Daha iyi bir hayat,
sağlık, güzellik, huzur, ev ya da araba gibi isteklerin bazen mut­
lu olmanı sağlarken bazense mutsuz olmana neden oluyor. An­
cak hep kendin için isterken başkalarının başarılarına seviniyor
musun yoksa kıskanıyor musun? Senden daha vasıfsız olduğuna
inandığın kişilerin başarılarını gördükçe içinde bir yer sızlıyor
mu? Dilin insanlar için bolluk, huzur, sağlık gibi şeyler isterken
kalbin bu isteklerden rahatsız mı oluyor? Çoğu zaman birileri
sana gerekli desteği vermedi diye onlara kızarken buluyor mu­
sun kendini? Ben onun için neler yaptım ama o bana bir şey
yapmadı dediğin oluyor mu? Eğer benzer durumları yaşıyorsan

-52-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bil ki kendin için istediğini başkaları için de istemediğin sürece


isteklerine ulaşamayacaksın. İçinde gizli kıskançlık, kızgınlık ve
yarış olduğu sürece kalbin temizlenmeyecek. Başkasının başa­
rısıyla mutlu olup onların kazanmasına canıgönülden destek
verdiğinde her şey senin için de onlar için de daha güzel olacak.
Aklın istediği ile kalbin istediği aynı şey değildir. Akıl ister an -
cak hemen unutur. Bununla birlikte kalbin istediği asla unutul­
maz. Kalp ile istenenler ve edilen dualar hemen gerçekleşirken
akıl ile istenenler gerçekleşmez. Bazen istediklerimizin hemen
gerçekleşmesi bu nedenledir.
Eşim Özlem Çakır'ın Aklında Değil Kalbinde Tut kitabı bu
konuyu oldukça derinlemesine anlattığı bir kitaptır. İnsanların
aklı ile kalbi arasında var olan enerji farklılıklarını ve gerçek­
leşme sürelerini çok ayrıntılı bir şekilde işledi. Daha fazla bilgi
edinmek adına Aklında Değil Kalbinde Tut isimli kitaptan is­
tifade edebilirsiniz. İyi isteklerin gerçekleşmesi zaman alırken
kötü istekler çok daha çabuk gerçekleşiyor. Bunun nedeni de
olumsuz düşüncenin enerji alanının ve hızının daha fazla ol­
masıdır. Sen birisi için kötü düşündüğünde hemen o kişiyi et­
kileyebilirsin. Eğer kişinin kendince koruma kalkanları varsa
nispeten kendini korur ancak koruma kalkanları yoksa ne ya­
zık ki üzücü olaylar yaşar. Bu durumun daha kötüsü de senin
başına gelir. İşi bozulsun istediğin kişiden daha hızlı senin işin
bozulur. İlişkisi bitsin istediğin kişi zora girse de senin ya ilişkin
olmaz ya da kısa zamanda ilişkin zarar görür. Bu nedenle her
zaman kalbini temiz tutmayı öğrenmeli, başkalarının mutlulu­
ğu, başarısı ile mutlu olmayı öğrenmelisin.
Bazen çok düşünmemek ve konuşmamak daha iyidir. Acı­
mızla olup onu içimizdeki dinginlik, sessizlik ve ferahlıkla ev
sahipliği yaparak doğal şifa kaynağı sıcaklık ve farkındalıkla
bağ kurabiliriz. Ruh sadece bu yolla geri kazanılır. Ruhun geri

-53-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

kazanılması insanları ve hayatı daha iyi anlamaya neden olur.


Maddeden sıyrılıp manaya girişin kapısını aralar. Kalbinde var
olan hırsın yerine sükunetin gelmesini sağlar. Böylece hayatın
madde ile ayrışıp mana ile bütünleşir. Manaya geçiş, hayatının
da farklı bir alana geçmesini sağlar.

Madde misin Mana mı?

Madde ve mana günümüz dünyasında birbiri ile en fazla


karıştırılan ya da unutulan kavramlardır. Kimilerimiz yaşadı­
ğımız her olaya madde olarak, kimilerimiz ise mana olarak ba­
kar. En çok da birliktelik yaşayan kişilerde bu farklılık olumsuz
sonuçlara neden olur. Bunun nedeni madde ile mananın karşıt
olması ve hiçbir zaman anlaşamamalarıdır. Karşında duran bü­
yük bir dağa madde olarak bakarsan kaya parçası, mana olarak
bakarsan yücelik, ihtişam, deprem önleyici bir blok görürsün.
Her şey bakış açısı ile ilgilidir. Bakış açıları değiştiğinde mad­
deye de manaya da yüklenen anlamlar değişir. Bir madde insan
bir de mana insan vardır, sen kendine baktığında hangisini gö­
rüyorsun? Madde insan sonuç mana insan süreç odaklıdır. Biri
sonuçta ne elde ettiğine, diğeri aldığı hazza, yaşadığı duyguya
odaklanır. Birinde haz elde edilen madde iken, birinde ise ya­
şanılan güçlü duygudur. Arkadaş, eş, sevgili ya da aile bireyleri
madde ya da mana ağırlıklı olduğunda sorun yaşanması kaçı­
nılmazdır. Madde kadar mana, mana kadar da madde insan
hayatında önemlidir.
Bir toprağa sadece ekilen biçilen mahsul, alınan ya da satı­
lan materyal olarak bakmak madde; hayata can veren, insanları,
hayvanları ve bitkileri besleyen bir mucize olarak bakmak ma­
nadır. Biri somut, diğeri soyuttur. Biri maddi, diğeri manevidir.

- 54-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Biri mantıkla diğeri duyguyla hareket eder. Peki, sen maddeci


misin yoksa manacı mı? Bu sorunun cevabı düşündüğünden
çok daha önemlidir. Eğer birlikte olduğun eşin ya da iş ortağın
veya seyahate çıktığın kişi sen maddeciyken o manacıysa nere­
deyse hiçbir konuda anlaşamaz, sürekli sorun yaşarsın.
Evli olduğunu farz edelim. Eşinle birlikte yemeğe gittiniz.
Muhteşem manzarası olan oldukça pahalı bir lokanta seçtin.
Servis, ilgi, yemekler mükemmel. Ancak eşinin suratı asık ve
sen buna bir anlam veremiyorsun. İçinde "Her şeyi yaptım
ama bir şeyden de memnun olmuyor. Ne yapsam yaranamı­
yorum" diyorsun. Aynı anda eşin kendi içinden "Yine dalmış
gösterişe, en lüks lokantaya getirmiş; ama ne güzel bir söz
söyledi ne de güzel bir yaklaşımda bulundu" diyor. Sen fizi­
ki şartlara, eşin ise duygusal yönlere odaklandı. Herkes kendi
içinde mutsuz, beklentisi karşılanmamış, anlaşılamamış bir
durumda. Konuya başka bir açıdan da bakalım istiyorum; bir
iş ortağın var ve çok güzel işler yapmaktasınız. Kısa zamanda
maddi açıdan çok iyi bir noktaya geldiniz. Markanız büyüdü,
sermayeniz birkaç kat arttı. Sen büyük bir mutluluk yaşarken
ortağında hep mutsuz haller var. Ne kadar bunu anlamaya
çalışsan da bir taraftan kızmaktan alamıyorsun kendini. "Bu
adam niye böyle yapıyor, daha nasıl bir başarı bekliyor olabi­
lir ki? Ne yapsak da aynı dili konuşamıyoruz" diyorsun. Belki
aynı anda iş ortağın da "Kaç yıldır deli gibi çalışıyoruz. Bü­
yük paralar kazandık, markamız büyüdü; ama ne ailemle ne
de sevdiğim insanlarla vakit geçirebiliyorum. Kazandığın pa­
rayı sevdiklerinle paylaşamadığın sürece ne anlam ifade eder
ki? " diyor. Biriniz elde ettiğiniz madde ile mutlu olurken bir
diğeriniz onun için büyük mana taşıyan şeyleri yaşayamadığı
için mutsuz oluyor. Dolayısı ile mutluluklarımız da mutsuz­
luklarımız da diğer kişiyi yeterince tanımıyor olmamızdan
kaynaklanır. Maddeci kişilerle manacı kişiler tam anlamıyla

-55-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

aynı görüşe sahip olmasalar da birbirlerinin bu özelliklerini


anlamayı başardıklarında daha hassas davranıp ilişkinin doğ­
ru ilerlemesine fayda sağlarlar. Diğer kişiyi iyi tanımayı başa­
rıp hassasiyetlerine önem verirseniz hayat sizin için de onlar
için de daha güzel ve yaşanası olacaktır.
Yaşamakta olduğun hayata ve sahip olduğun kimliğe bir
bakmanı istiyorum. On yıl önce yaşadığın hayata ve sahip oldu­
ğun kimliğe de bak. Göreceksin ki farklı zamanlarda farklı ha­
yat ve özelliklere, aynı şekilde kimliklere sahipsin. Kimi zaman
eğlenceli, sorumlulukları olmayan, öğrenci ya da çalışmayan
biriyken; bekar, özgür insan ya da başıboş kimliğine sahiptin.
Ancak aradan yıllar geçtiğinde sorumluluk sahibi, evli, düzenli
bir hayatı ve işi olan belki duygusal belki tutucu bir hayata sa­
hip olup aile babası veya annesi, korumacı, ev kuşu ya da kılıbık
kimliğine sahip oldun. On yıl sonra nasıl bir hayat yaşayıp nasıl
bir kimliğe sahip olacağını bilmiyorsun.
Dün sahip olduğun hiçbir şeye şu an sahip olamadığın gibi
şimdi sahip olduğun şeylere de yarın sahip olamayacaksın.
Seninle geleceğe gelecek olan tek şey bilinçaltına ektiklerin ve
edindiğin özellikler, alışkanlıklar, davranışlar olacak. Madde ya
da manaya yüklediğin anlam, senin yeni hayatını ve kimliği­
ni oluşturacak. Şimdiki niyetin hayallerini belirleyecek; ancak
niyetinden bağımsız bir hayat yaşayacaksın. Zamanla anlaya­
caksın ki gerçek niyetin senin farkına varamadığın bir şeymiş
aslında. Ne zaman niyetinin gerçek çekirdek niyetini anlarsan o
zaman gerçekte istediğini gerçek kılarsın.
Öz niyet dediğimiz çekirdek niyet senden ve isteklerinden
bağımsız çalışır. Sen bir şeye niyet eder; ancak anlamsız başka
bir şey yaparsın. Neden bunu yapıyorum der nedenini anlaya­
mazsın. Aklının istediği ile kalbinde olan niyet aynı değildir.
Bu nedenle aklında olan değil; kalbinde olan çekirdek niyet

-56-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

gerçekleşir. Kalbine bakmadan aklınla hareket edersen manayı


değil maddeyi gerçek kılmaya çalışırsın. Eğer gerçek kılmaya
çalıştığın şey, kimyana uygun değilse gerçek olmaz ve sen bunu
bir hayal kırıklığı olarak başarısızlık hanene yazarsın.

Önemli olan güçlü olmanız değil kendinizi güçlü


hissetmenizdir.

Bazı dönemlerde kendini tükenmiş, sorun odaklı, enerjisiz,


uyku problemleri yaşayan, içi sıkılan, kendi kendi ile konuşan,
başkalarının sahip olduklarını küçümseyen ya da nasıl yaptık­
larını konuşan, stresli, öfkeli, üzgün, huzursuz, iştahsız ya da
çok iştahlı, sindirim sorunları yaşayan, uyumsuz, kendi dü­
şüncelerine gömülmüş halde bulabilirsin. Kimi dönemlerde ise
enfeksiyonlara açık sık hastalanırken yüksek ateş, boğaz ağrı­
sı, egzama, kanser, kalp rahatsızlığı, tansiyon, alerjik durumlar
yaşarken de bulabilirsin. Tüm bunlar kendini içine soktuğun
duygu çıkmazındandır. Enerjinin düşmesi, olumsuz duyguları
yaşayan kişilerle aynı enerjiye sahip olman ve bir mıknatıs gibi
onlarda var olanı kendine çekmendendir.
Bu durumun düzelebilmesi için mutlaka enerjini yükselt­
melisin. Enerjini yükseltmek içinse madde ya da mana, neye
odaklı isen odağını değiştirmeli ve yeni odak belirlemelisin. Bu­
nun için de önce niyetini değiştirerek işe başlamalısın. Niyetin
değiştiğinde yaşadıkların da değişir. İnsanlarda var olan olum­
suzluklara odaklanıp sürekli onları çekiştirmek, neden onlarda
var bende yok demek yerine mutluluklarını istemelisin. Mutlu
olmalarını istemek enerji frekansını değiştirerek sana gelecek

-57-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

enerjinin yüksek olmasını sağlar. Mutluluk dilemek mutluluğu,


bolluğu dilemek bolluğu hayatına getirir.
Geçtiğimiz yıl biri danışmanlık almak için akademimize
geldi. Yapabileceği her şeyi fazlasıyla yaptığını, her yolu dene­
diğini, artık yapacak bir şey kalmadığını söyledi. Ona:
"Şimdi bir şey yapma, her şeyi oluruna bırak! " dedim.
"Nasıl yani? " dedi. "Hiçbir şey yapmayayım mı? "
"Evet" diye karşılık verdim.
Bu çok korkutucu bir şeydir. Egonuz bu durumdan çok ra­
hatsız olur ve sizi mutlaka bir şey yapmaya sürükler. Aslında
geldiğiniz yerde sakinlik, huzur, basitlik, ferahlık ve özgürlük
vardır. Burada zihniniz paniğe kapılacağı için çaresizce çırpın­
maya başlayacak. Bazı şeyler bıraktığınızda gelir, kovalamadı -
ğınız için kaçmaz. Artık o size ulaşmanın yollarını arar. Size bir
şey yapmamanızı söyleyen içsesiniz aslında kendinize inanma­
nın kapısını açıyor, özgür olmanızı, ruhunuzun rahatlamasını
sağlıyor. Maddeden kurtulup manaya yönelmenizi, doğayla baş
başa kalmanızı, ilk yaratıldığımız zamanki gibi yaşamsal ihti­
yaçlara odaklanmanızı sağlıyor. Kainattaki tüm canlılar gibi
hırs duygusu olmadan, kıyas yapmadan, ne derler diye dü­
şünmeden yaşama imkanı sunuyor. Yeni bir sen yaratabilmek
yıllardır bozulan düşünce yapına sıfırdan bir format atabilmek
için uğraşıyor. Biraz hayatını yavaşlatman, nefes aldığının far­
kına varman, içinde gereksinim duyduğun her şeyin var oldu­
ğunu fark etmeni sağlamaya çalışıyor. Sağlıklı, mutlu, huzurlu,
sakin ve anda kalabilmeni sağlıyor. Tıpkı bir çocuk ruhuna sa­
hip olmak gibi: Her an her şeyden keyif alabilecek, bulduğu her
ortamda huzurlu bir uyku uyuyabilecek, yarın kaygısı olmadan
anı yaşayabilecek, binlerce blokajı ortadan kaldıracaksın. Bir
çocuk ruhuna sahip olabilmek maddeden sıyrılıp manaya ulaş­
manı sağlar.

-58-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Dur ve onlarca yıldır nasıl bir yarışın içinde olduğuna bak.


Su kaynatılırsa buhara, dondurulursa buza dönüşür. Toprak
cama ya da seramiğe dönüşür. Maden eritildiğinde onlarca fark­
lı şeye dönüşür. Ağaç işlendiğinde mobilya, kütüphane, ev ya da
onlarca şeye dönüşür. Düşünsene aslında sen ya da ben nelere
dönüşebiliriz. Olduğumuz kişiden farklı olabilir, enerji alanları­
mızı değiştirebilir, maddeden manaya ya da manadan maddeye
dönüşebiliriz. Her şey dönüşür; ben dönüşmem deme. Bir top­
rak istenirse tarla olurken istenirse cama dönüşür. Bir saksıya
koyulduğunda çiçek ekilebilir, ev yapımında kullanılabilir, sera­
mik ya da çömlek yapılabilir. İstenirse de kurak bir arazi olabi -
lir. Eğer sen bir topraksan kendinin ne olacağına karar vermeli,
o yönde kendini değiştirmelisin. Her madde değişebilir; ancak
maddeyi değiştiren ona yüklenen mana ve bakış açısıdır.

Maddeyi değiştiren ona yüklenen mana ve


bakış açısıdır.

Koşulsuz Seven Canlılardık

Bebeklik dönemimizde etrafımıza gülücükler saçan, insanla­


ra mutluluk dağıtan, koşulsuz seven ve her ne olursa olsun kin
tutmayan canlılardık. Bizim sıcaklığımız bir güneş gibi etrafımızı
hem ısıtıyor hem de aydınlatıyordu. Enerjimiz, en küçük eylemi­
mizle insanları büyülüyor gözlerini bizden alamıyorlardı. Hesap­
sız, sorgusuz, karşılıksız bu davranışlarımız varken mutluyduk,
cesurduk, enerjik, korkusuzduk ve pes etmeyi bilmiyorduk. Düş­
tüğümüzde tekrar ayağa kalkıyor, yapamadığımızda neden diye

- 59-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sorgulamıyorduk. Sadece öğreniyor, büyüyor ve gelişiyorduk.


Maddeyi de manayı da sonradan öğrenerek sahip olduğumuz
tüm bu güzel özellikleri kaybettik.
Ne yazık ki kimilerini bilerek kimilerini bilmeyerek kaybet­
tiğimiz tüm özellikler tanımadığımız, istemediğimiz bir kişiliği
ortaya çıkardı. Olaylara ve kişilere yüklediğimiz mana değişti,
anlam değişti, biz değiştik. Tekrar manayı ve anlamı değiştire�
bilirsek yine değişebiliriz. Gün içinde onlarca kez değişiyoruz.
Sabah mutlu uyanıp bir şey yaşayıp mutsuz, başka bir şeyle
enerjisiz, bazı şeylerle öfkeli-kızgın olabilirken güzel şeyler
yaşadığımızda hepsini unutup enerjik, neşeli kişiler oluyoruz.
Dolayısı ile zaten sürekli değişiyoruz. O zaman bir kez de bi­
linçli şekilde değişmeyi seçelim.
İlk etapta birlikte yaşadığımız anne ve babamız tarafından
etki altına alındık. Onlar bizi sevsin, onay versinler diye taklit
etmeye başladık. Güldüğümüzde, ağladığımızda yanımıza gel­
mediklerinde, oyunlarımıza ortak olmadıklarında dışlandığı­
mızı düşündük. İçe kapandık; anlayamadık ve anlaşılamadık.
İlgi çekmek için ne yaptıysak yorgun oldukları, misafirleri gel­
diği, sevdikleri dizi ya da programları izledikleri veya benzer
şeyler nedeniyle bizimle iletişim kurmadılar. Onlardan öğren­
diğimiz iletişimsizlik, sevgiyi gösterememe, mesafeli olma gibi
davranışlar zaman içinde benzerlerini yapmamıza neden oldu.
Beğenmediğimiz ne varsa yapmaya, inandıklarımızı yok say­
maya başladık. Rol modellerimiz ne ise o olmakla kalmayıp ta­
nıdığımız ama benimsemediğimiz hayatlar yaşamaya başladık.
Yaşantın içerisinde onlarca kez içinde bulunduğun durum­
dan çıkabilmen için bir yardım eli uzanmış; ancak sen bu eli
geri çevirmişsindir. Sana öğretilen davranış kalıplarını sana ait
sanarak onları hayatının merkezine aldın. Her zaman bir çıkış
yolu arayıp önüne gelen her yol ayrımında düşünmeden sana

-60-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

öğretilen yanlış yola saptın. Şimdi bir karar verme ve yeni yol­
lar deneme vakti. Şimdi sana öğretilenin dışında kendi manana
uygun hareket etme vakti. Maddeye yüklediğin anlamı yeniden
yapılandırıp tamamen sana ait bir hayata ilk adımı atma vakti.
Şimdi geçmişin sende bıraktığı acıları ve hayal kırıklıklarını;
hüzün, terkediliş, reddediliş ve yaraları onarma vakti. Mevcut
sen olarak kalmaya devam ettikçe annen, baban ya da bir yakı­
nın olarak kalacak ve hiçbir zaman arzuladığın sen olamaya­
caksın. Elbette arzuladığın hayatı da yaşayamayacaksın. Tekrar
koşulsuz seven bir canlı olabilmek için fabrika ayarlarına dön­
meli, bizi biz yapan özelliklerimizi geri kazanmalıyız.
Kaderimizi dönüştürüp hayatımızı dönüştürecek eylemlerin
hazırlığındayken ne yapmamız gerektiği önemli olduğu kadar
ne yapmamamız gerektiğini de bilmemiz önemli. Bildiklerimi­
zi eyleme aldığımızda, ısrarla arzuladığımız hayata yürüdüğü­
müzde bir zaman sonra arzuladığımız hayat bize koşacak. Son­
rasında koşulsuz seven ve sevilen canlılar olacağız. Maddeden
sıyrılıp mana zenginliğinde yıkanan, yıkandıkça maddeden te­
mizlenen temiz pak kişiler olacağız. Hayata güzel bakacak güzel
göreceğiz. Tüm bunlar sonrasında arzularımız da niyetimiz de
değişmeye başlayacak.

Niyet Değişince Şartlar Değişir

Her şey niyet etme ile başlar ve eylem ile can bulur. Ni­
yet etmediğin hiçbir eylemin içinde olamazsın. Aklından ya
da kalbinden geçirdiğini üretir ve sonucunu yaşarsın. Durum
böyle olunca sana düşen şey, yaşamakta olduğun hayatı ya
da durumları değiştirmek için niyet etmektir. Niyet değişirse
şartlar değişir; bunu unutma.

-6 1 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Başkalarına karşı beslediğin kötü niyet kadar, kıskançlık, çe­


kememezlik gibi olumsuz duygular da niyetin gibi karşılık bulur.
Kuran ''.Ameller, niyetlere göredir" der. Bir şeyi eyleme geçirme­
miş olsan da onu düşünmek belki seni günaha sokmaz; ama ni­
yetinin karşılığı neyse bu dünyada yaşamak durumunda kalırsın.
Zaman zaman yaşadığın ve anlam veremediğin olumsuzlukların
nedeni, kalbinde beslediğin niyetlerden olabilir. Aklın kadar kal­
bini, kalbin kadar da niyetini temiz tutmayı başarmalısın. Bazen
neyi, neden yaşadığımızı bilmesek de neyi, neden yaşadığımızı
bilen ilahi bir gücün varlığını unutuyoruz. Kalplerde olanı, açık
ve gizli olanı bilen Oöur. O'nun bilmediği bir şey olamaz. O, ni­
yetinin halis olup olmadığını iyi bilir ve seni buna göre bir yola
sokar. Sana yol göstermesi için birkaç örnek niyet vereceğim:

1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

"Ben, temiz bir kalbi seçiyorum. "


*
"Ben, huzurlu bir hayatı seçiyorum. "
*
"Ben, sağlıklı bir hayatı seçiyorum. "
*
"Ben, enerjik yaşamayı seçiyorum. "
*
"Ben, zenginliği seçiyorum... "
1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111111111

Her seçim yapmak istediğin şeye içinden niyet etmekle baş­


la. Önce zengin olmaya niyet eder sonra zengin olmayı seçersin.
Sağlıksız bir hayat yaşadığında önce içinden sağlıklı yaşamaya
niyet eder, sonra eyleme geçerek sağlıklı yaşamayı seçersin. Sen

-62-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

her neye niyet etmek istiyorsan önce içinden ona karar ver. Ver­
diğin karar zaten niyetindir. Bu niyet dışına yansır ve hayat bu­
lur. Kalbinde var olan tüm inançlar bir zaman sonra ete kemi­
ğe bürünür ve arzuladığın şeylere ulaşabilirsin. Ulaşamadığın
şeylerde de senin için bir hayır vardır. Önemli olan her niyet
ettiğimizi elde etmek değil elde ettiklerimizin de edemedikleri­
mizin de neden olduğunu anlayabilmektir. Olanda hayır vardır,
buna kalben inanmalı ona göre bir hayat tarzı benimsemeliyiz.
Sen niyetini yaptıktan sonra yapman gerekenleri yapar,
tembellikten kendini korursan niyetinin karşılığı hayatına ge­
lir. Eğer istediklerin hayatına gelmiyorsa hemen dilinde olana
değil kalbinde olan niyete bak. Dilin söylediğini kalbin istediği
hükümsüz kılar. Bir şey olmuyorsa kalpte olan niyetin iyi olma­
masından olabilir. Aynı zamanda olanın bize ve yakınlarımıza
hayır getirmeyeceğinden de olabilir. Sen kalbini kontrol eder,
her şeyin halis olduğuna kanaat edersen gerisi takdirdir.

Niyet değişince ş artlar da değişir.

Yaydığın Enerji ile Çevrene Benzerlerini Ç ekersin

Bazı insanlar hayatları boyunca büyük başarılara imza atar.


Öyle bir nokta gelir ki her şeyi elde etmiş, başarılacak ne varsa
başarmış, yaşanacak ne varsa yaşamış oldukları hissine kapı­
lırlar. Bu noktada kendi içlerinde bir boşluk oluşur ve beyin­
lerinde beliren ses onlara olumsuz ne varsa göstermeye başlar.
Geçmişte çok güçlü bir yapıya sahip olup maruz kaldıkları her
zorluğu aşmalarına rağmen şimdilerde kendilerini değersiz ve

-63-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yetersiz hissetmeye başlarlar. Elinden en sevdiği oyuncağı alın­


mış bir çocuğun ruh haline girerek hayattan keyif alamazlar.
Sahip oldukları hiçbir şey onları mutlu etmeye yetmez. Bu nok­
tada maddi manevi kayıplar başlar. İçsel motivasyonları dibe
vurduğu için dışsal motivasyonları da dibe vurur. Sonrasında
hayatlarına başarısız çeşitli kayıplar yaşayan, sürekli onlardan
bir şey bekleyen insanlar gelir. Bir yandan yardımcı olup mutlu
olurlarken bir yandan onların enerji alanına girer ve kayıplar
yaşamaya devam ederler.
Bu durum özel ve aile hayatlarında da yaşanabilir. Neden
yaşadıklarını anlamasalar bile olumsuz gidiş, huzursuz bir ruh
haline dönüşür. Çeşitli hastalıklar baş gösterir, psikolojik so­
runlar, panik ataklar, kaygı ve korku hayatlarının merkezine
oturur. Ne yazık ki bu kişiler hayatlarındaki boşluğu pozitif şey­
lerle dolduramadıkları için negatif ne varsa o boşluğu doldurur.
Benzer durumlar yaşıyorsan yapman gereken şey bellidir:

1 . Etrafından negatif insanları uzaklaştır.


2. Seni mutlu edecek uğraşlara gir.
3. Yeni pozitif hedefler belirle.
4. Oluşan boşluğun bir fırsat olduğunu düşün.
5. Sahip olduğun deneyim ve tecrübeyi kendin ve başka in­
sanların hayrına nasıl kullanabileceğini belirle.
6. Kalbinde yeni hayata ve sevgiye yer aç.
7. Geçmişte zorluk ve sorunlarla baş etmiş olsan da şimdi
daha rahat bir hayatı yaşama fikrini kabul et.
8. Kendi değerinin ve öneminin farkına var.
9. Şüpheyi kalbinden çıkar çünkü şüphe her tür gerçekliği
yok eder.

-64-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Başarabileceğine tüm kalbinle inan, enerjin değişsin. Deği­


şen enerjin çevrende var olan insanların enerjilerini de değişti­
rir. Ya da insanları değiştirir. Her birimiz etrafımıza auramızla
çeşitli titreşimler, enerjiler, mesajlar veririz. Rezonans kanunu
dediğimiz sistem devreye girer ve bizim rezonansımıza uygun
kişiler hayatımıza gelir.
Kalbimizden yayılan elektromanyetik dalgalar sayesinde
inançlarımız fiziksel dünyayla etkileşime geçer. Rezonans yay­
dığın bir enerjidir ve yaydığın enerji benzerlerini sana getirir.
Etrafında var olan kişilere, yaşamakta olduğun hayata bakar­
san nasıl bir rezonans içinde olduğunu görebilirsin. Radyo fre­
kansı, televizyon, telefon ya da telsiz gibi bizler de bir frekansla
çalışırız. Bu frekans nasıl bir hayat yaşayacağımıza doğrudan
etki eder. 1
Elbette ayarlanabilir bir şey olduğu için kişinin bu durumun
farkına varması ve sonra değiştirmeye niyet etmesi gerekir.
Sen sadece verme odaklı olduğunda elbette niyeti sadece al­
mak olan insanlar seni bulur. Sen niyetini vermeye ve verdiğin
kadar alma yönünde belirlersen o niyette insanlar seni bulur.
Rezonansında ne olduğuna ve ne bulduğuna bak göreceksin ki
ne varsa o hayatına gelmiştir. Bir şeyi düşüncesel olarak iste­
mekle o şeye kalben inanmak aynı değildir. İnandığın her şey
gerçek olurken şüphe duydukların gerçekleşmez. Kendi hayat­
larımızı inşa ediyor ve yeni gerçeklikler yaratıyoruz. Tüm seçim
ve tercihlerimizi kendimiz yaparken isteklerimiz olmadığında
başkalarını suçluyoruz. İçimizde var olan enerjiyi yayıp, niyet
ettiklerimizi hayatımıza çekiyor ve sonuçta da çektiklerimize
sahip oluyoruz.
Güzel bir hayat yaşayabilmenin en önemli kurallarından biri
de güzel enerjiye sahip olabilmektir. Güzel enerjiye sahip olmak

1. Rezonans Kanunu, Pierre Franckh

-65-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

güzel enerji yaymaya neden olur. Bazı insanlara selam vermek


istememen bazılarının da hep yanında kalmak istemenin nede­
ni onların sahip olduğu enerjidir. Her birimizin içinde var olan
enerji kendi gibi bir enerji bulur ve onunla eşleşir. Sonrasında
da bu alanı genişletir. Çevrenden ve yaşadıklarından mutlu de­
ğilsen işe kendi enerjini değiştirmekle başlamalısın.

Şüphe her türlü gerçekliği yok eder.

Arşimet Kanunu

Sürekli sorunları düşünmek ve bu sorunların çözüm yolları­


nı aramak çözümsüzlük yaratır. Kafamızı onlarca şey ile doldu­
rup çoğu zaman çözümsüzlük yaşıyoruz. Onu mu yapsam, bu
yolu mu denesem, falanca ile mi yoksa filanca kişi ile mi görüş­
sem? Başka kişilerden yardım mı alsam yoksa bir uzmana mı
danışsam? Bunların hepsi yapılabilecek şeyler olmakla birlikte
ben sana çok daha kolay bir yöntem anlatmaya çalışacağım.
Aslında anlatacağım konu üzerine bir kanun var ve bu ka­
nunu Arşimet bulmuş. Arşimet kanunu bu sorunu tamamen
ortadan kaldırır. Arşimet'in suyu kaldırma kuvvetinin haricin­
de bulduğu en büyük buluş beynin çalışma sistemidir. Birçoğu­
muz suyun kaldırma kuvvetinin nasıl bulunduğu hakkındaki
hikayeyi bilir. Ancak suyun kaldırma kuvveti bulunduğunda
başka bir şey daha bulunmuştur ki bunu çoğu kişi bilmez. As­
lında Arşimet çok farklı deneyimler ve zorluklar sonrası beynin
çalışma sistemini bulmuştur. Kısaca hikayeyi hatırlayalım:

-66-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Arşimet zamanın kralının kendisine verdiği tacın içinde ne


kadar altın ne kadar bakır vardır bunu öğrenmeye çalışmak­
tadır. Eğer bunu öğrenemezse canından olacaktır. Haftalarca
uğraşır ancak istediği sonuca ulaşamaz. Zaman yaklaştığı için
telaşlanmaya başlar. Bu arada ne uyku uyur, ne yemek yer, ne de
yıkanır. Çok kötü kokmaya başlayınca bir arkadaşı "Git hama­
ma yıkan bu ne pis kokudur! " der. Bunun üzerine hamama gi­
den Arşimet bir kurnanın yanında oturmaktadır. Bir yandan da
hamamda var olan diğer kişilere bakmaktadır. Sonra fark eder
ki kişiler ellerindeki tası suyun üzerine bıraktıklarında kurna­
dan dışarı su akmaktadır. Bir anda "Buldum! " der ve anadan
üryan hamamdan dışarı fırlar: "Buldum! Buldum! " diye ba­
ğırmaya başlar. Bu olay tarihe Arşimet'in suyun kaldırma kuv­
vetini bulması olarak geçer. Aslında Arşimet bu olayda "Eğer
suyun içine koyulan tas belli oranda su dışarı akıtıyorsa ben
farklı oranda bakır ve altın ile tacın içinde var olan miktarları
bulurum'' düşüncesini bulur. Aynı zamanda "Bir soruyu onlar­
ca, yüzlerce kez kendinize sorar, sonra o sorduğunuz soruyu
düşünmeyi bırakırsanız beyniniz arka programda çalışmaya
devam eder. Hiç alakasız bir yerde sorunuzun cevabını size ve­
rir" kuralını bulmuştur.
Arşimet'te de durum böyle olmuştur. Haftalarca kralın ver­
diği tacın içinde var olan altın ve bakır miktarını tacı eritmeden
nasıl doğru çözerim diye düşünmüş, sonra hamamda tamamen
bu düşünceyi unuttuktan sonra doğru cevap kendisine gelmiş­
tir. Eğer bir konu hakkında kendine onlarca kez bir şey sorup
sonra o konuyu tamamen düşünmeyi bırakırsan beynin arka
planda çalışmaya devam eder. Sen bıraksan da beynin çalışma­
ya ve ihtiyacın olan şeyi sana sunmaya çalışır. Sonra hiç ala­
kasız bir yerde istediğin cevabı verir. Mutlaka hayatının çeşitli
dönemlerinde kaybettiğin bir şeyi aramış ancak bulamamışsın -
dır. Sonra alakasız bir zaman ve yerde karşına çıkmıştır. Bazen

-67-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

birinin adını unutur, aradan zaman geçtikten sonra anlamsız


bir şekilde o kişinin ismini hatırlarsın. Sonrasında da şimdi
nereden aklıma geldi dersin. Bu durum Arşimet'in bulduğu
kanunun ne kadar doğru işlediğinin kanıtıdır. O zaman bu du­
rumdan şunu anlıyoruz: Eğer istediğimiz bir şey için yeteri ka­
dar emek verdik, çalıştık, düşündük, eylemde olduk ancak elde
edemediysek o zaman yapmamız gereken o şeyi rahat bırak­
maktır. Sen kovalamayı bıraktığında kaçan şey kendiliğinden
hayatına gelecektir. Eğer gelmiyorsa ya zamanı gelmemiştir ya
da senin için hayırlı olan budur. Ortaya çıkan sonuç her ne ise
o sonuca şükretmelisin.

Ç özüm; aramayı bıraktığın ve hiç ummadığın


zamanda gelir.

Şükretmeyi D oğru Anlayabilmek

Ben Değerliyim Çünkü kitabımda şükretmek konusunu


yazmıştım. Şükür sahip olduklarınızı çoğaltır, bu nedenle sa­
hip olduğunuz her şeye şükredin demiştim. O kadar çok şeye
sahibiz ki ne yazık ki bunun farkına varmakta zorlanıyoruz.
En mükemmel şekilde yaratılan canlılarız, kainata halife ola­
rak gönderilmişiz. Tüm canlılar insanoğluna hizmet etmek için
çalışmakta. Böyle bir nimete şükredilmez mi? Ancak bazıları
sahip olduklarına şükretmek yerine sahip olmak istediklerini
çoğaltmak adına şükretmeyi bir araç olarak kullanmaya çalışı­
yor. Sanki şükrettiğinde sahip olacaklarının çoğalacağına ina­
nıyorlar. Ben Değerliyim Çünkü kitabımda "Şükredin ki sahip

-68-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olduğunuz şeylere olan farkındalığınız artsın. Farkındalığınız


arttıkça sahip olduğunuz daha fazla şeyi görürsünüz. Bu da şu
an farkına varamadıklarınızı da görmenize neden olarak şükrü­
nüzü artırır" ifadelerini kullandım. Zaman içinde fark ettim ki
anlatım tamam olsa da daha da açılması gereken bir konuymuş.
Şükretmek yan gelip yatmak değil daha fazla çalışmaktır.
Şükretmek mükemmel yaratıldığımız için, kainat emrimize
verildiği için gerekli bir şeydir. Sağlığımız, sahip olduğumuz
uzuvlarımız, maddi-manevi olanaklarımız, aldığımız nefes,
sindirim sistemimiz... Aklına ne geliyorsa hepsi için şükret­
mektir. İnsanlar ya nankör olurlar ya şükrederler, bizler başı­
mıza her ne gelirse her ne olursa olsun şükretmeyi bilmeliyiz.
Olana da şükretmek olmayana da şükretmek kulluk vazifesi­
dir. Unutmamamız gereken şey; başımıza gelen her şey kendi
elimizle yaptıklarımız nedeniyledir. Eğer bir iş istediğimi� gibi
olmuyorsa mutlaka yanlış bir şey yapmışızdır. Bu Allah'la değil
bizimle ilgilidir. Allah Kuranda "Kişiye kazandığından başka­
sı dünyada da yoktur, ahirette de yoktur" buyuruyor. Bu ayet
aslında yaptığımız her şeyin doğrudan bizimle ilgili olduğunu
gösteriyor. Bunun yanında yine biliyoruz ki; Allah işini güzel
yapanları sever. Bir şey aksine gidiyorsa nerede yanlış yaptığı­
mıza bakmalıyız. Belli ki yanlış giden durum bizden kaynaklı­
dır. Dua ile şükür kulluk eylemidir. Bu kulun acziyetini Allah'a
arz etmesidir. Bir sıkıntın olduğunda kapan secdeye ya da aç
ellerini ve durumunu Allah'a arz et. Allah neyi verirse de şükret.
Bazen şükür sonrası olmayanların nedeni bizim şükrü doğ­
ru anlamamız içindir. Ya da olmayanın bizi bir şeyden korumak
için gerçekleşmesidir. Olay inanmak, iman etmek ya da neye
tapındığınla ilgili değildir, şükrü doğru anlamak ile ilgilidir.
Sen şükrü sadece sahip olduklarını büyütmek olarak anlıyor­
san bu senin eksiğindir. Hiç inanmayan biri sahip olduklarına
da olmadıklarına da şükrederek hayal edemediği şeylere sahip

-69-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olabilir. Burada esas olan gerçek manada şükrü anlayıp uygu­


lamaktır. Şükrü bir madde olarak görmek, şükürsüzlüğü mana
olarak görmek şükrü getirir.
Geçen yıl danışmanlık yaptığım birisi "Hocam ne zaman bir
şey için şükretsem o şey ertesi gün bozuluyor, artık şükretmek­
ten korkar oldum. Her gün şükür çalışmaları yapıyorken şim­
dilerde şükür çalışması yapmaktan korkuyorum. Bu nedenle
şükür çalışması yapmayı da bıraktım" demişti. Bu danışanım
da şükrettikçe daha fazla şeye sahip olacağına, her şükrün onun
sahip olduklarını biraz daha artıracağına inanmıştı. Bu nedenle
şükretmeyi sahip olmak istediklerine ulaşabilmenin yolu olarak
görüyordu. ''.Allahım bak ben senin verdiklerinin farkındayım
ve şükrü dilimden eksik etmiyorum, sen bana daha fazlasını ve­
rirsen daha fazla şükredeceğim'' düşüncesi ile hareket ediyordu.
Allah da kuluna "Sana verdiklerim için şükrediyorsun da baka­
lım vermediklerim için ne yapacaksın? " diyerek onu imtihan
ediyordu.
Gerçek şükür sahip oldukların kadar olmadıkların için de
edilmelidir. Bir şey olmuyorsa bunda bizim için hayır vardır ve
bize düşen o hayır için şükretmektir. Bu hayrı görmezden gel­
mek ya da görememek eğer nankörlüğe götürüyorsa o zaman
büyük bir yanlış vardır. Allah insanı yarattı ve dünyada bir yol
ayrımına bıraktı. Bu yol ayrımının biri nankörlük bir diğeri ise
şükürdü. İnsan eğer şükür yolunu seçtiyse o yol üzerinde ba­
şına her ne gelirse şükretmeyi bilmelidir. Eğer istenmeyen bir
durum yaşanmakta ise Rabb'ine yönelip dua ile sıkıntısının gi­
derilmesini arz etmelidir. Yok ama insan istediği olmadığında
söylenmeyi, sitemi, isyanı seçiyorsa o zaman kişi nankör du­
rumundadır. Sen kendine bak ve hangi yolda olduğuna karar
ver. Sen evrene, enerjiye veya kendi tanrına inanıyor olabilirsin
ya da inanmayan biri de olabilirsin, bu elbette seninle ilgilidir.
Burada önemli olan benim neye inandığım değil senin kendi

-70-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

inancınla şükretmeye nasıl baktığındır. Her neye inanıyor ya da


inanmıyorsan şükretmeye yüklediğin anlama bakmanı istiyo­
rum, eğer koşulsuz bir şükür içindeysen sorun yok, eğer şükret­
meyi bir araç olarak kullanıyorsan kendi inancına göre yeniden
yapılandırmalısın.
Bu durum anlamadan yapmaya geçmek gibidir. Bildiğin bir
cihazı en iyi şekilde kullanıp en iyi verimi alabilmen için önce
cihazı anlaman ve nasıl kullanıldığını bilmen gerekir. Şükür de
anlaşılması gereken bir araçtır. İçinde bulunduğun ruh halini,
inanç ve teslimiyeti gösterebilme yoludur. Bu aracı sahip olduk­
larının daha fazlasını elde etmek için kullanırsan ayağına dola­
nır ve düşersin.
İlk bölümde yaşadığın gerçek sorunları görebilmenin yol­
larını öğrendin. Madde-mana ayrımı gibi enerjinle hayatına
çektiklerini de fark ettin. Kendin için istediklerini başkaları
için de istemenin gücünü ve aynı zamanda vermen gerekenleri,
alman gerekenleri anladın. Bundan sonrasında iyi bir gelişim
için farkındalık oluşturursan ve fark ettiklerini düzeltmek için
eylemde olursan yeni bir hayat yaşamanın ilk adımını atmış
olursun. Şimdi de ruhunu fark etmeni sağlayacak ve yolumuza
devam edeceğiz.

-7 1 -
2 . BÖLÜM

KENDiNi FARK ET

Ruhunu Kaybetmemek

Ruhlarını kaybeden insanlar; kendilerini sürüklenmiş, stres


dolu ve kendilerinden ayrı kalmış hisseden insanlardır. Onlar
içlerinde var olan barınağı kaybetmiş kişilerdir. Bunun nedeni
de vücutlarını, konuşmalarını ve zihinlerini birer çıkış noktası
olarak gördüler. Aslında sessizlik, sakinlik ve ferahlık ile ruh
uyum içindedir ve birdir. "Zihin sessizliği kadar konuşma sessiz­
liği de büyük önem taşır.'72
Ruhu kaybetmemek o kadar önemli bir noktadır ki, ruhunu
kaybetmiş bir kişi hayata bakışını, madde ve mana ayrımını,
şükretmenin önemini anlayamaz. Anlamak istediğinde de is­
tediği sonuca ulaşması zor olur. Kendilerini boşlukta sürüklen­
miş hisseden kişiler maddi olarak ya da makam-mevki olarak
yükselme gayreti ile içlerinde var olan boşluğu dolduracakları­
na inanırlar. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu boşluğun dolma­
dığına, tam aksi yönde boşluğun büyüdüğüne de şahitlik eder­
ler. İnsan vücudunu, konuşmasını ya da zihnini referans olarak
alır ve onlar doğrultusunda hareket ederse ruhu kaçırır. Ruhu­
nu yakalayabilmek için zihnini susturmayı başarmalı, kainatın

2. Doğanın Şifa Mucizesi, Tenzin Wangyal Rinpoche

-73-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

içinde var olan o huzur verici sessizliği yaşamayı bilmelidir.


Varlık sebebini anlayıp, yaşam amacı doğrultusunda sadece
kendi için değil bütünün hayrı için çalışmaya ve istemeye baş­
ladığında yaşadığı içsel huzur doyumsuz bir doyum vermeye
başlar. Kendini anlayan ve sessizliğin huzurunu yakalayan kişi
madde ile uğraşmayı bırakıp manaya odaklanır. Mana ise onun
hem bedensel varlığının hem de ruhsal varlığının farkına var­
masını sağlar. Manayı anlayan kişi maddeyi de anlamaya başlar.
İşte bu noktada niyeti de, şükrü de, madde ve manaya yüklediği
anlamlar da değişir.
Değişimin başladığı yerde dönüşüm kaçınılmaz olur. Bir
kez dönüşüm başladı mı önüne geçilemez güzellikler hayatına
gelmeye başlar. Bazen bu güzelliklerin gelebilmesi için büyük
kayıpların yaşanması gerekir. Yaşanılan kayıplar şükretmenin
önüne geçip nankör olmaya iterse yeniden kayıplar yaşanırken,
her ne kayıp olursa olsun bunun hediyeleri olacağına inanıp
şükretmek tekrar güzellikleri getirir.
İşin gerçeği şu ki:

"En güzel şeyler genellikle son derece mutsuz, huzursuz


olduğumuz ya da tatmin olmadığımız anlarda başımıza
gelir. Çünkü ancak böyle anlarda huzursuzluğumuzun
itici gücüyle rutinim izden çıkıp farklı yollar ya da daha
doğru cevaplar aramaya başlarız. "
M . Scott Peck

Kimi zaman yaşadığımız huzursuzluk, mutsuzluk ya da


korku bizi olumsuz duygulara iterken kimi zaman bu duygu­
lar maddeyi bırakıp manaya yönelmemize neden olur. İşte bu
noktada neyi neden yaşadığımızın farkına varır ve şükür ile ha­
rekete geçeriz. Şu ana kadar rutin olarak uyguladığın olumsuz

-74-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

davranışlar, düşünce sistemi, umutsuzluklar hep aynı sonuçla­


ra ulaşmana neden oldu. Rutinin dışına çıkmak demek şu ana
kadar yapmadıklarını yapmaktır. Şu ana kadar yapmadıklarını
yapma düşüncesi dahi seni korkutabilir. Bir anda ne yapacağı­
nı şaşırabilir, kalbin heyecanla çarpmaya, nefesin hızlanmaya,
nefesin sana yetmez olmaya başlayabilir. Bunlar bedeninin ve
bilinçaltının yapma eylemine girdiğin şeye verdiği tepki nede­
niyle oluşur. Farklı deneyimler korkutur ve endişeye yol açar.
Ancak kesin olan bir şey vardır; eğer yeni deneyimler ve yeni
sonuçlar elde etmek istiyorsan yeni yollar denemek durumun­
da olduğundur. Ruhu daha iyi anlayabilmek adına ilerleyen bö­
lümlerde daha kapsamlı anlatımlarım olacak. Burada küçük bir
giriş yaptık say. Merak ettiğin ya da tam olarak anlayamadığın
konuları da aydınlatacağım.

Madde ve Mana Zenginliği

Kimileri madde kimileri mana zenginliği yaşar ya da ister.


İnsan kendi içinde mana zenginliği yaşamadan madde zen­
ginliği yaşayamaz. Maddeye yüklenen anlam aslında manaya
yüklenen anlamdır, kişi bunun farkında değildir. İçinde yokluk
yaşayan birinin dışında bolluk yaşayabilmesi mümkün değildir.
Baktığın her şeye onlarda var bende yok dediğin sürece bak­
tığın şeylere yüklediğin mana yokluk olacaktır. Ancak baktı­
ğın her şeyde bolluk ve gerçek zenginliği gördüğünde içinde
zenginlik olacaktır. İçinde zenginlik olan dışında da zenginliği
yaşar. Gördüğümüz evler, arabalar, pahalı diye adlandırdığımız
markalar, restoranlar hepsi zenginliktir. Oralara gidebilmek ya
da alabilmek için önce içinde var olan yoksulu zengin kılma­
lısın. Duruşuyla, hayata bakışıyla, algısı ya da davranışlarıyla

-75-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

zenginliğe yüklediğin manayı değiştir ki dışına yaydığın enerji


de değişsin. Zengin doğdun ancak fakir yaşıyorsun, bu bakış
açısıyla yaşarsan nasıl öleceksin? Zengin mi yoksul mu?
Eğer zengin öleceksen içindeki "sen"in zenginliğe yükledi­
ği manayı değiştirmelisin. İlişkilere, aileye, kendine bakış açını
değiştir ki onlara yüklediğin anlam da değişsin. Anlam değiş­
tiğinde mana da değişecektir. Çocukluk dönemlerimde fakir
olarak adlandırılan bir çevrede büyüdüm. Tüm yakın çevrem
ve yaşadığım yer maddi sıkıntılar içinde olan kişilerle doluydu.
Elbette bu tarz insanlarla bir arada olduğunda senin hayatın da
onlarınkine benziyordu. Ancak aradan yıllar geçtikçe hayata
ve olaylara bakışım değişmeye, algılarım farklılaşmaya başla­
dı. Yokluğu da varlığı da bakış açımızın belirlediğini anladıkça
olaylara da sahip olduklarıma ve olmak istediklerime de bakı­
şım değişti. Madde ve mana arasındaki uçurumu fark etmemse
kalan birkaç küçük noktayı tamamladı. Zenginlik dediğin şeyin
aldığın nefeste, yediğin yemekte, izlediğin filmde, giydiğin kı­
yafette, sahip olduğun bedende ve zihinsel yapında olduğunu
gördüm. Şimdilerde kendini yokluk bilincine sokan kişilere
baktığımda hep maddi yokluktan bahsettiklerini görüyorum.
Neredeyse hiçbiri sahip oldukları mana zenginliğini görmü­
yor ya da görmek istemiyor. Aynı şekilde sahip olduğu madde
zenginliğine rağmen içinde bulunduğu mana fakirliğini göre­
meyenler de var. Şimdilerde zenginlik sahip olduğun servet ile
doğru orantılı görülüyor. Ne kadar paran, malın, mülkün, ev ya
da araban varsa o kadar zenginsin.
Bu kadar maddi zenginliğe sahip olan kişilerin aileleri ile
paylaşacak zamanlarının olmaması, duygularının, sevgi ya da
saygılarının olmaması garip değil mi? Maddi olarak zengin
ama paylaşım olarak fakir! Ancak öyle aileler var ki, asgari üc­
ret alan bir adam, evlere temizliğe giden bir eş, okuyan üç ço­
cuk olmasına rağmen sofralarında sohbet, oturma alanlarında

-76-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

paylaşım var. Bu insanlar maddi olarak zayıf olsalar da mana


olarak çok zengin değiller mi? Öyleyse zenginlik dediğimiz
kavram yine bizim yüklediğimiz anlamdan başka bir şey ifa­
de etmese gerek! Eğer sahip olduğun tüm güzelliklerin farkına
varmayı başarabilirsen o zaman madde ve manaya bakışın da
değişecektir. Maddi açıdan zengin kültürel açıdan fakir, maddi
açıdan zengin ancak sevgi ve saygı açısından fakir insanları na -
sıl zengin olarak tanımlayacağız? Zenginlik için hayatını ada­
yan, hayırlı bir işe el atmaya fayda üretmeyen, bencil yaşayan­
lara zengin mi diyeceğiz? Bu noktada yine maddede var olan
zenginliğin manaya hizmet etmediğinde ortaya çıkan boşluğu
net bir şekilde görüyoruz. Sahip olduğumuz fiziksel, duygusal,
maddesel, mantıksal her şey mana ile zenginleştirilmediği sü­
rece eksik kalır. Hayatını madde peşinde koşarak kaçıran biri
yıllar sonra pişman olup manaya sığınsa da giden zamanı geri
getiremez. Yapılan bir diğer yanlışsa sahip olunan şeyleri pay­
laşmak istememektir. Zannediliyor ki verilirse bitecek. Bitecek
ve bir daha olmayacak.

İçinde yokluk yaşayan birinin dışında bolluk


yaşayabilmesi mümkün değildir.

Verme Eylemine Yanlış B akış

Çok beğendiğin bir şeyi almak istesen ve "Param çok olsa


da o parayı vermem, şuradan alışveriş yapmam, bu kadar para
ona verilir mi? " desen enerjin yokluk bilincini yayacaktır. İçin­
deki yoksul ben, halimden memnunum, bu tarz bir alışverişe

-77-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

gerek yok der. Dışarıya yaydığın enerji yokluk olmakla birlikte


bana para gelse de ben mevcut hayatıma devam edeceğim olur.
Bunun karşılığı alacağın enerji de aynı şekilde yokluk olarak
geri gelir. Hayat senin yaklaşımına; zaten sana zenginlik versem
de kullanmayacaksın, ben zenginliği kullanacak birine vereyim
der. Verir de. Sonra sen neden olmuyor, neden istediklerimi
elde edemiyorum demeye devam edersin. Eğer sen birine mad­
di yardımda bulunsan ve o kişi senin verdiğin maddi yardımı
bir kenara koysa, yine yemek yemese, kıyafet almasa, soba yak­
masa ne düşünürsün? Bir kez daha aynı kişiye maddi yardımda
bulunsan ve kişi senden aldığı parayı kenara koyup mevcut ha­
yatına devam etse? İster istemez içinden bu kişiye ne kadar yar­
dımda bulunsan da onun bu yardımı pozitif yönde değerlendir­
mediğini görüp bir daha yardımda bulunmak istemeyebilirsin.
Başka biri ya da birilerine yardımcı olmayı seçebilir, kişilerin
hayatlarında var olan değişime şahitlik etmek isteyebilirsin.
Hayat alma ve verme yasası üzerine çalışıyor. Sen verdikçe
almaya, daha da verdikçe daha da almaya başlarsın. Parasını
veren para, sevgisini veren sevgi, saygı veren saygı alır. Eğer
vermemeyi seçersen elbette karşılık olarak hayatın da sana ver­
memesini alırsın. Çocukken hayatın zor olduğu, sahip olduğun
şeyleri ne kadar biriktirsen o kadar güvende olacağın öğretil­
diyse elbette biriktirme eğiliminde olacaksın. Paylaşmayı, yar­
dım etmeyi öğretmedilerse ya zamanla bunu öğrenecek ya da
ömrün boyunca aynı bilinçle yaşamaya devam edeceksin. Ha­
yat bir pazaryeridir. Pazara gider, tezgahtan istediğini alır, pa­
zarcıya ödemesini yapar ihtiyacını karşılarsın. Bu koca dünya
da kocaman bir pazaryeridir. Hayat dediğimiz büyük pazarcı da
tezgahına gelene ne isterse onu verir. Akşam karşılığını almazsa
akşamı bekler ve işine yaramayan ürünleri verir. Sen büyük pa­
zarcıdan iyi ve kaliteli ürün almak istiyorsan bedelini verecek,
karşılığını alacaksın.

-78-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Hayatın Büyük Bir Yıkımın


Eşiğine Geldiğinde Sakin Ol

Eğer yaptığın işten ya da birlikteliğinden sıkılmaya başla­


dıysan, ilginin ya da iş yoğunluğunun bir sıkışıklık yarattığını
düşünüyorsan, o zaman; bir dönemece gelmişsindir. Belli ki
işin ya da ilişkin kötü gidecek, azalacak ya da yok olacak. Bu­
nun nedeni senin yeni bir yaratım içine gireceğindendir. Yalnız
kalacak, işsiz kalacaksın, telefonların çalmayacak, kimse halini
sormayacak, işte bu noktada yeni sen oluşmaya başlayacaktır.
Yeni gerçekliğin burada ortaya çıkacaktır.
İşlerin ya da ilişkin kötü gitmeye başlayıp hayattan keyif ala­
maz bir hale geldiğinde yapman gereken şey enerjini değiştir­
mektir. Düşük enerjinin frekansı ile yüksek enerjinin frekansı
aynı değildir. Düşük enerji olumsuzlukları yüksek enerji pozi­
tifliği getirir. Biri yokluğu diğeri bolluğu ayaklarına serer. Biri
madde biri manadır. Hayatın içinden çıkılmaz bir hal aldıysa
hemen keyifli şeylerle uğraş, kendine izin ver, tatile çık, mutlu
et kendini. Bu ve benzer davranışlar enerjini, enerjin de fre­
kansını değiştirir. Elbette tüm bunlar seni sıfırdan zirveye taşır.
Her an aklında güzellikler, kalbinde herkese karşı sevgi ve şef­
kat olsun. Ne yaşarsan yaşa huzurlu olmayı başar. Neye inan­
dığın neyi yaşayacağını gösterir. Gerçekten inanmanın gücünü
iyi kullanırsan başarmanın nasıl olacağını öğrenmiş olacaksın.
Bu satırları okurken bana kızıyor, işim bozulurken nasıl tatile
gidecek, sakin kalacak, keyifli şeylerle uğraşacağım diyor olabi­
lirsin. İlk bakışta bu çok da normal bir durum değildir. Ancak
içinde bulunduğun durumun dışına çıkmadan olumsuz enerji­
nin de dışına çıkamazsın.
Yaptığımız NLP çalışmalarında kişinin yaşadığı soruna baş­
ka birinin gözü ile bakmasını ya da olayı dışarıdan izler gibi

-79-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

izlemesini sağlarız. Bu durum çalışma yaptığım kişi üzerinde


büyük bir rahatlama sağlar. Bir olayın içinde olmakla dışarıdan
izlemek aynı etkiyi yapmaz. Beynimizin kendini olayın içinde
gördüğünde verdiği tepki ile dışarıdan gördüğünde verdiği tepki
aynı değildir. Kendini bir kavganın tam ortasında hayal et. Ya­
nında en sevdiğin kişi var ve büyük bir kaosun içindesiniz. Böy­
le bir durumun içindeyken hissettiğin duygu ne olur? Korku?
Kaygı? Huzursuzluk? Bir de en sevdiğin kişiyle karşı kaldırımda
olan bir kavgayı izlediğini düşün. Kavganın içindeyken yaşa­
dığın duygu ile karşı kaldırımdan izlediğinde yaşadığın duygu
aynı mı olur? Birinde yaşayansındır diğerinde izleyen. İzleyenle
yaşayan aynı şeyleri hissedemez. Aynı bu durum gibi beynimiz­
de izleyen durumunda farklı, yaşayan durumunda farklı tepki
verir. Bir duygunun içinde olmakla bir duyguya dışarıdan bak­
mak aynı etkiyi yaratmaz. Bu nedenle işlerinde ya da hayatında
bir olumsuzluk oluştuğunda kendine güvenli alanlar yaratmalı,
olayın dışına çıkmalı ve sakin kalmayı başarmalısın.
Yine NLP çalışmalarımızda yaptığımız bir şey vardır; kişi­
ye soruna uzaktan baktırırız. Sen bir olay ya da durumdan ne
kadar çok uzağa gidersen üzerinde yarattığı etki aynı oranda
azalır. Senelik izinlerde ya da resmi tatillerde çıktığın tatiller­
de kendini rahat hissedip eve dönüş yolunda huzursuzluğun
artmıyor mu? Olay ya da durumdan uzaklaşmak rahatlamayı
beraberinde getirir.
Kendinle baş başa kalıp telefonların çalmadığında sana veri­
len hediyeyi atlıyorsun. Şimdiki zaman geçmişten neleri öğren­
diğini fark etme ve yeni geleceğini oluşturma zamanıdır. Hayat
senin içinle dışını uyumlu hale getirir. İçin yalnız kalmak, çalış­
mamak, kendini dinlemek ve başka yollar bulma enerjisi ile do­
ludur. Elbette içinde var olan dışarı yansır ve ete kemiğe bürünür.
İçini dışında da yaşarsın. Bu noktada sitem ya da şaşkınlık an­
lamsız davranışlardır. Ortaya çıkan durumun keyfini çıkar, bırak

-80-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

her şey akışta kalsın ve olması gerektiği gibi olsun. Yaşanılan her
olay ya da duygu bizim için çalışmak için vardır. İşlerin kötüye
gitmesi de, çevrende kimsenin kalmaması da, hayatının altının
üstüne gelmesi de sebepsiz değildir. Bunların tamamı yeni bir
hayata başlayabilmen için olur. Yaşadığın her olumsuzluk mev­
cut hayatından ya da ilişkinden uzaklaşmana, başka bir enerjinin
içine çekilmene neden olur. Sen ilk zamanlarda olanı anlayamaz
isyan eder, kızar, küser, olumsuz duygu yükü ile yaşarsın. Bir
zaman sonra yaşadıklarının anlam kazanmaya başladığını fark
edersin. Hiçbir şeyin sebepsiz yaşanmadığını görürsün, yüzünde
gülücükler oluşur. Olanı öğretmek için olur. Giden başka bir şe­
yin gelmesi için gider. Şu an gidene ya da olana duygusal açıdan
hazır olmadığın için ne yapacağını bilmeyebilirsin. İşte bu ne­
denle ne yaşarsan yaşa sakin kalmayı başar ve olayları dışarıdan
izle. Göreceksin ki izlemekte olduğun film o kadar da kötü değil.

Olan şey her ne ise öğretmek için olur.

Başkasını Büyütmek Yerine Kendini Büyüt

Bazı zamanlarda İstanbuföa bir yere gittiğimde etraftaki


milyonlarca ev ve işyerine bakar, kendime, "Bunların hepsi­
nin sahibi var ama senin bir tane bile evin yok'' derdim. Ben­
zer bir şeyi de arabalar için söyler, milyonlarca araba olmasına
rağmen benim bir arabamın olmamasına üzülürdüm. Oysaki
geçmişte aynı anda birden fazla arabamın olduğu dönemler de
olmadı değil. Neden herkesin var da benim yok desem de ce­
vap gelmezdi. Üzülür, incinir kendimi kötü hissederdim. Bazı
insanların onlarca belki de yüzlerce evi, arabası, uçağı, gemisi

-8 1 -
Fırat Çakır // Kaderle Randevu

oluyor ama ben ne kadar çalışsam, istesem, emek versem de


olmuyordu. Sonraları fark edecektim ki aslında her şey hazır
olunca oluyordu. Gerçekten istemeyi bilince oluyordu. Benim
neden yok onların var derken kendimi yokluk onları bolluk bi­
linci ve enerjisi ile dolduruyordum. Durduk yere yokluk bilin­
ci zihnimi ele geçiriyor, hayatımı sorgulatıyor ve daha da ileri
gidip kıtlık bilinci yaratıyordu. Ya olmazsa, ya biterse, ya zora
düşersem diye kenara istif etmeye çalıştığım kazancım kendini
atıl hissediyor ve yok olup gidiyordu. Benzer şeyleri yaşamaya
devam ediyor, biraz kazanıyor, çok daha fazlasını kaybediyor­
dum. Sahip olduklarıma sarıldıkça ellerimin arasından kayıp
gidiyor, dün sahip olduklarım bugün başkasının oluyordu.
Onlarca yıl benzer duygu ve tecrübeler ile yaşadıktan sonra
olanı olduğu gibi görmeye ve kabul etmeye başladım. Benim san­
dığım hiçbir şeyin aslında benim olmadığını anlamam oldukça
zamanımı aldı. Aslında her birimiz dil ile "Dünya malı dünyada
kalır" desek de içten içe öyle sahipleniyoruz ki vay dokunanın
haline. İlk zamanlar başıma gelen tüm (bana göre) kötü olaylara
anlam veremiyor, kabul etmiyor, kızıyor, küsüyor, üzülüyordum.
Bana göre diyorum çünkü bunu düşünen o zamanki ben aslın­
da eğitildiğini fark edemiyor, hayatın bana vereceği güzellikler­
den habersiz yaşıyordum. Tüm bu olumsuz duygular daha fazla
olumsuz duyguya kapılmamı ve etkinin daha da büyük olması­
na neden oluyordu. Bir gün kendi kendime "Yaşamakta olduğun
hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını bildiğin halde neye ya da kime
direniyorsun? Verdiğin mücadele kendinle mi ilgili yoksa dışa­
rıda var olan kişilerle mi ilgili?" diye sordum. Ne kadar samimi
ve içten olmamaya gayret etsem de bir şekilde kendimle yüzleş­
mem gerekiyordu. Elbette bunun nedeni; duymak istemediğim
ya da düşünmek istemediğim şeyler nedeniyleydi. Gerçekten
kendime açık olmayı başarınca gördüm ki verdiğim tüm müca­
dele mevcut hayatımı sürdürebilmek içindi. Alıştığım bir hayat

-82 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

vardı ve bu hayatı özümsemiştim. Özümü yitirmek korkutuyor,


yanlış davranışlar sergilememe neden oluyordu. Yanlış davranış
sergiledikçe daha fazla hata yapıyordum, bu hatalar da kendimi
kötü hissetmeme neden oluyordu. Ancak anlamam gereken bir
şey vardı ve anlamam uzun zamanımı alsa da sonunda anladım.
Korku, kaygı, endişe gibi duygular beni daima geri götürüyor,
başarı ile arama perde örüyordu. Eğer başarıyı istiyorsam o za­
man tüm bu olumsuz duygular ile baş etmeyi öğrenmeliydim.
Eğer başka kişilerin elde ettiği başarıyı görüyor, konuşuyor,
eleştiriyor ya da kıskanıyorsan o kişiyi büyütüyorsun. Kendi­
ni büyütmek niyetindeysen o zaman kendinde var olan güzel
özelliklere odaklan. Bu özelliklerin büyük nitelikler sağlaması
çok önemli değil. Önemli olan kendinde var olanları görmeye
başlaman. Her gördüğün bir zaman sonra başkası ile güçlene­
cek, çoğalacak ve büyüyecek. Kendini büyütmek başarıyı bü­
yütmeyi beraberinde getirir.

Her şey sen hazır olunca olur.

Kirli Gözlükle Hayata Bakmak

Eğer hayata baktığın gözlük kirlendiyse hayatı kirli görürsün.


Eğer lekeli ise lekeli temiz ise temiz. Gözündeki gözlük içinde
oluşturduğun düşünce yapıları, inançlar, korku, kaygı ve endi­
şelerdir. Aynı zamanda mutluluk, huzur, sağlık, sevgi, bolluk da
olabilir. İçinde var olanlar gözlüğünün camına yansır, ya hayatı
güzel görmene ya da kötü görmene neden olur. Bazen deriz ya gö­
züne perde inmiş diye, aslında inen perdeye gözlük de diyebiliriz.

-83-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Perde şeffaf değilse gözünün önünde olanları göremezsin. Kendi


içinde varsayımlar üretir, sonra onlara inanır ve bu inanmışlıkla
yaşarsın. Yapılması gereken bellidir; gözlüğü temizlemek, perde­
yi kaldırmak. Ancak bunun için önce gözlüğünün kirli olduğunu
fark edip kabul etmen gerekir. Sonrasında temizlik. İçinde oluşan
tüm olumsuz inanışları, sana çocukken öğretilen ancak mevcut
sana ait olmayan her şeyi yazmalısın. Sonra birer birer bunların
yerine pozitif inanç ve düşünce kalıpları koyacaksın. Ben birkaç
örnek vereyim sen kendi ihtiyacına göre çoğaltırsın.
Mesela param yok; bugüne kadar hayatımı idame ettirmeyi
bir şekilde başardım, demek ki istersem daha da iyi hale geti­
rebilirim.
Ne kadar büyük sorunlar yaşamış olsam da hepsi bitti. Şu an
yaşamakta olduklarım da bitecek.
Yaşamakta olduğum sağlık sorununun çok daha ağırını ya­
şadığı halde sağlığına kavuşan ne kadar çok kişi var. Elbette ben
de sağlığıma kavuşacağım.
Herkesin ailevi ya da ilişki sorunları olabilir, bu çok doğal
bir süreç. Önemli olan benim bu süreç içinde nasıl tepki ver­
diğimdir.
Sen kendine göre farklı alternatifler üretebilir, ihtiyaçlarına
göre olumsuzu olumluya çevirebilirsin. Bu durum aslında so­
runlarına bakış açını değiştirdiğinde üzerinde etkisinin azaldı­
ğını da görmene yardımcı olacak. Olayın etkisi azalmaya baş­
layınca kirli gözlük temizlenecek. Kirli gözlük temizlendiğinde
görüş açın genişleyecek, görüntün berraklaşacak. Bazen hayata
baktığımızda var olan tüm fırsatları göremeyebiliyoruz. Bu fır­
satları görememek yeni bir hayat oluşturma noktasında sorun-
lar yaşamaya neden oluyor. Aslında yaşanılan her sorun daha
güçlü hale gelmek, her bitiş de yeni bir başlangıç için olur. Soru­
na fırsat, bitişe başlangıç olarak bakmak hayata bakışı değiştirir.

-84-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Gözlüğü temizler, görüş alanını genişletir. Tüm bunlar hayatın


daha yaşanası olmasını sağlar.

Anka Kuşu Olmak

Anka kuşu hikayesini hepimiz biliriz. Bedenini ateşe verir


ve altına dönüşür. Küllerinden tekrar doğması olarak adlandı­
rılan şey aslında bir şeyi bitirip başka bir şeye dönüşmesidir.
Mevcut durumunda geçmişte yaptığın şeyler istediğin sonucu
vermiyor, enerjini ve kendine olan güvenini kaybetmiş ya da
kaybetmek üzere olabilirsin. Bu çok normal bir durumdur. An­
cak Anka kuşu gibi bitti dediğin yerde altına dönüşebilmek de
mümkün. Bu noktada önüne çıkan fırsatlara açık olmalı, de­
nemekten, değişmekten ve dönüşmekten vazgeçmemeli, her
zaman enerjini yüksek tutmalısın. Maddeye bakan yüzün solsa
da manaya bakan yüzün hep canlı kalmalıdır. Maddeye odak­
landıkça olumsuz etki altında kalabilirken kazansan da kaybet­
sen de manaya odaklandığında hep kazanırsın. Çünkü manada
kaybetmek yoktur, olumsuzdan öğrenme, ders çıkarma ve gele­
ceğe daha donanımlı gitmek vardır.
İşler içinden çıkılmaz bir hal aldığında biraz yavaşla, her
şeyi oluruna bırak. Aceleci olmak, her şeye yetişmeye çalışmak,
işlerinde kargaşa ve olumsuzluğa neden olur. Sen ne kadar ra­
hat ve sakin olursan işlerin de bir o kadar rahat ve sakin ilerler.
Sen ne kadar "Ya olmazsa? " düşüncesinden çıkarsan işlerin de
aynı düşünceden çıkar. Toprağı çok fazla ekip biçtiğinde nasıl
ki mahsul azalır ve bir zaman sonra tamamen kuraklaşırsa sen
de öylesin. Toprağı bir yıl nadasa bırakmak kendini yenilemesi,
daha güzel ve bol ürün vermesini sağlar. Aynı toprağı nadasa
yatırıp dinlendirdiğin gibi kendini de nadasa yatırıp dinlendir.

-85-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

Korkma bir şey olmaz, ölmez ve batmazsın. Bu nadas sonra­


sında daha güçlü, verimli ve üretken olursun. Toprağına korku
ekerek kendini kuraklaştırmayı bırakıp daha verimli olabilmek
için sakinleş, dinlen, hayatın akışı içinde kal. Zihin ve beden
toprağına korku, kaygı, endişe ekerek çaresizlik biçiyorsun.
Bir çocuk gibi olmayı başar. Olmaz, imkansız, zor ya da kor­
ku, kaygı, endişe gibi şeyleri bilmez çocuk. Ne yaşarsa yaşasın
mutludur. Hasta olur ağlar ama bu hastalık anında dahi gülüm­
ser ve yine ağlar. Düşer canı acır, gözyaşı dökerken güldüğüne
şahitlik edersin. Düşer kalkar, yine düşer ve kalkar, canı acır,
yaralanır, bazen bir yeri kırılır ama o hayattan keyif almaya
devam eder. Bu nedenle bir çocuk ruhu ile hareket etmeyi öğ­
renmelisin. Doğduğunda seninle var olan zamanla kaybettiğin
bu özelliği geri kazanmalı ve yaratım gücüne sahip olmalısın.
Yayacağın enerji bolluk, bereket, zenginlik, mutluluk, huzur,
koşulsuz sevgi olduğunda enerji ağlarına takılanlar da ener­
jinle aynı olacak. Sana öğretilen olumsuzluklardan bağımsız
yaşamayı öğrendiğin gün özgürce dilediklerini elde edeceğin
gündür. Aradığın sevgiyi artık aramana gerek kalmaz. Aradığın
sadakate gerek kalmaz. Maddi özgürlük arayışına son verirsin.
Kırılmamak, üzülmemek, aldatılmamak için oynadığın oyun­
lara gerek kalmaz. Yeni sen ile istediklerin sana gelir.
Zorlamadan, ısrarla-inatla peşinden gitmeden, rahatlık ve
sakinlikle hareket ettiğinde onlar sana rahatlıkla ve sakinlikle
gelecektir. Bu durumu yaratabilmek için önce sen sakin olma­
yı başarmalı, kovalamaca oynamaktan vazgeçmeyi bilmelisin.
Bugüne kadar yaptığın ya da yapmadığın her ne varsa hepsinin
toplamı birisi oldun. Bundan sonra yapacakların ve yapmaya­
caklarının da toplamı birisi olacaksın. Öyleyse geçmişte yap­
tığın tüm yanlışları tespit et ve bundan sonra kendine ne yap­
maman gerektiğini sor. Herkes "ne yapacağına'' odaklanırken
asıl konuyu, "ne yapmaması" gerektiğini unutur. Sen geçmişte

-86-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yaptığın ne gibi hataları yapmayacaksın da istenilen kişi olacak­


sın? Ne yapmayacaksın da mutluluğu yakalayacaksın? Ya da ne
yapmayacaksın da zenginliğe ulaşacaksın? Bana göre başarıyı
getiren şey yaptıkların kadar yapmadıklarındır da. Ne yapaca­
ğını bilen biri olmak güzel bir şey ancak ne yapmayacağını da
bilen kişi olmak bir yerde tam olmayı sağlar. Sen kim olduğu­
nu ve kim olmadığını tam olarak bildiğinde ne yapman ve ne
yapmaman gerektiğini de bileceksin. Bu seni eyleme geçirirken
yapılması gereken kadar uzak durman yapmaman gerekenle­
ri de kontrol etmen konusunda güçlendirecektir. Başarı hata
yapmaktan korkmamaktır ancak asıl başarı daha önce yaptığın
hataları tekrar etmemektir. Öyleyse sen yeni bir hayat oluştu­
rurken ne yapmaman gerektiğini iyi öğren ve öyle yaşa.

Zihin ve beden toprağına korku , kaygı , endişe


ekerek çaresizlik biçiyorsun .

Gayen Şimdiyi Yaşamak Olursa Yaşarsın

Şunu bir düşünsene: Geçmişini hatırlamıyorsun, gelecek


diye bir kavramı bilmiyorsun, şu anı yaşamaktan başka bir ga­
yen olabilir mi? Şimdiyi yaşamak... Yemek yiyorsan acele etme­
den, ödeyeceğin faturaları ya da teslim edeceğin işi düşünme­
den sadece ve sadece yemeğini yiyorsun. Sofranda var olanlarla
sohbet etmek. Yemekte olduğun etin tadına varmak, domate­
sin lezzetini tüm benliğinle hissetmek... Az sonra yapacakların
veya ay sonu yaşama ihtimalin olan şeylere takılmadan sofrada

-87-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

oturmak. Kıyas yok, yarış yok, onda var ben de neden yok diye
bir düşünce yok. İşte anı yaşayabilmek böyle bir şeydir. Nefesi­
ne odaklanmak, oksijenin damarlarında nasıl dolaştığını his­
setmek, kalp atışını duymak, sahip olduğun bedeni ve yapabil­
diklerini anlayabilmektir. Yürüyebilme, görebilme, duyabilme
ve konuşabilme, tat alabilme ve koku alabilme, düşünebilme,
karar verebilme, tercih yapabilme özellikleri. Tüm bunların far­
kına varmayı başarmak anda kalmayı şimdiyi yaşamayı sağlar.
İşte bu noktada hayat olması gerektiği gibi olmaya başlar.
Bunları anlattığım kişilerde hep aynı sorular başlar: "İyi ama
nasıl olacak? " "işleri kim yapacak? " "Faturalar, kredi ödemeleri
ne olacak? " "iç huzursuzluğumu nasıl dindireceğim? " vs. Tüm
bunlar karşısında sakin kalmayı başarabildiğinde mi daha ko­
lay ve doğru çözümler bulabilirsin yoksa panik yapıp sağa sola
koşturup ne düşündüğünü bilmeden mi? Cevabının ne olaca­
ğını sen daha iyi biliyorsundur ancak benim bildiğim şey insan
sakin kalmayı başardığında beyninin daha doğru karar verdiği­
dir. Eğer sen strese girip beyin kasların gerilip daha gergin bir
hal alsın ve yanlış kararlar vermek istemiyorsan o zaman sakin
kalmayı başarmalısın.
Biz gerildiğimizde beyin kasımız da gerilir ve yavaş yavaş
kasılıp küçülmeye başlar. Aynı anda aldığımız nefes sayısı deği­
şir. Sakinken dakikada 6 ile 1 2 arası nefes alırken stres ve öfke
anında bu sayı 60- 75 arasına kadar çıkabilir. Bununla birlikte
nabız atış sayın da iki katına çıkabilir. Kalp hızlandıkça nefes sa­
yısı da artar ancak oksijen alımı oldukça azalır. Beyne kan gider
ancak oksijeni gerektiği kadar taşıyamaz. Böyle bir durumda
da beynin kasılıp doğru karar verememesine neden olur. Sakin
kalmayı başarabilmek bu nedenle büyük önem arz eder. Eğer
gerilir, kasılır, strese girersen yapabileceğin çok basit bir uygu­
lama ile durumu düzeltebilirsin. Böyle bir durumda hemen ne­
fesine odaklan ve burnundan derin bir nefes al. Sonra aldığın

-88-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

nefesi olabildiğince içinde tut. Daha sonra ağzından nefesini


yavaş yavaş ver. Tüm nefesini verdikten sonra yine nefesini ola­
bildiğince uzun süre tut. Bu uygulamayı on kez yap göreceksin
ki hem nabzın yavaşlayacak hem de stresin azalacak.
Sakin kalmayı başarmak dünden ve yarından feragatini al­
maktır. Şimdiye odaklanmak ve anın farkına varmak demektir.
Her şey şimdide olduğuna göre sen de şimdide olmayı başara­
bilirsen hiçbir şeyi kaçırmazsın. Yarın olacak şeyler için tedbir
al, hazırlık yap, güçlü ol ancak yarın olacak şeyleri şimdi ya­
şama. Yarın zaten ne olacaksa yaşayacaksın ama yarın bugü­
nü yaşayamayacaksın. Öyleyse yarın için bugünü heba etme.
Yarın korkusu bugünü yaşanmaz kılar. Sadece anı kaçırmana
değil yarınla ilgili olumsuz enerjiler yollamana ve yolladığın
enerjinin benzerini yaşamana neden olursun. Aslına bakarsan
yaşanma ihtimali olan bir şeyin kesin olarak yaşanmasına ze­
min hazırlarsın. Bu nedenle hayatının ve yaşamakta olduğun
anın farkına var. Bir daha bu anı yaşama ihtimalin olmadığını
hep aklında tut.

Vermeyince Mabut Neylesin Sultan Mahmut?

Derler ki, Sultan Mahmut'lardan birine kısmeti bağlı bir


adamdan söz etmişler. Sultan adamı bir de kendisi görmek ve
kısmetinin ne kadar kapalı olduğunu test etmek istemiş.
Bir koca tepsi baklava yaptırmış. Üst tabakadan başka tep­
sinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizdirmiş. Ada­
mını gönderip ona tepsiyi birinin bir adağı diyerek kısmetsiz
şahsa vermesini ve şahsı takip etmesini emretmiş.
Adamımız tepsiyi almış. Yolda bir tanıdığına rastlamış.
İkisinin de olaydan haberi yok. Adamımız hikayeyi anlatınca,

-89-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

tanıdığı gerçek bir hayırseverlik duygusuyla, "Senin baklava­


dan çok paraya ihtiyacın var, al şu iki altını, sat tepsiyi bana''
demiş. Teklif adamımızın da işine gelmiş ve tepsiyi satmış.
Olayı izleyen Sultan Mahmut'un adamı gelip durumu olduğu
gibi anlatmış.
Sultan hikayeyi duyunca "Fesüphanallah! " demiş. Bu sefer
görevlendirdiği kişiyi kısmeti bağlı adama her gün geçtiği köp­
rünün her gün geçtiği tarafına o gelmeden hemen önce altın
dizmesini ve kenara çekilip izlemesini emretmiş.
Adamımız köprüye gelince "Ya, hep aynı taraftan geçiyorum,
bugün de diğer taraftan geçeyim, bir değişiklik olsun" demiş.
Sultan olanları duyunca, "Ya hazreti pir! " demiş. Adamımızı
yaka paça beylik arazilerden birine getirmelerini emretmiş. Ge­
tirmişler. Adam korkudan tir tir titrerken ona bir kasnak veril­
mesini emretmiş ve adamımıza, "Bu kasnağı atabildiğin kadar
uzağa atacaksın. En son durduğu yere kadar olan arazi senin
olacak" demişler.
Adamımız kasnağı savurmuş. Kasnak havada bir yay çizip
gelmiş ayaklarının dibinde durmuş.
Sultan "Ya malik el mülk! " diye haykırmış. "Getirin onu! "
Doğruca hazineye gitmiş. Adama bir kürek verilmesini emret­
miş. "Küreği daldır, ne gelirse senindir:' Adam karşısında sul­
tanı görünce ne yapacağını bilememiş, korku ve heyecandan
küreği ters daldırmış ve gele gele bir metelik gelmiş.
Sultan "kısmeti bağlı" olmanın ne demek olduğunu anlamış
ve sesli bir şekilde:
"Vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut? " demiş.
Bu hikayeye bu şekli ile baktığımızda nasipten öte bir şeyin
olmadığını anlıyoruz. Ne yaparsan yap eline sana nasip edilen­
den başkası geçmez inancına sahip oluyoruz. Ancak atladığımız
bir şey var: Allah kuluna defalarca kısmet yollamış ancak kişi

- 90-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

iki altın alabilmek adına geleni geri çevirmiş. Kendi bir tercih
yapmış ve yaptığı tercih ona kayıp yaşatmış. İsra Suresi 1 3. ayet­
te Allah şöyle buyuruyor: "Biz, her insanın işlediklerini kendi
boynuna doladık:' Kişi kendi tercih yapar ve yaptıklarının kar­
şılığını hem bu dünyada hem de ahirette görür. Kimileri kazanç
olarak görürken kimileri kayıp olarak görür. Kimileri cenneti
kazanırken kimileri cehennemle cezalandırılır. Bu hikayede de
anda kalabilmenin önemi ortaya çıkıyor. Eğer kısmetsiz olarak
adlandırılan kişi anda kalabilmeyi, gelecek korku ve kaygısı ya­
şamayı bırakabilseydi evine baklavayı götürür tüm aile sevinç­
ten havalara uçardı. Hem tatlı yerler hem de zengin olurlardı.
Kişi köprüde de benzer bir şey yapmış ve yolunu değiştirmiş.
Burada da tercih yapmış, yapılan tercihler ne yaşayacağımızı
belirler. Nasip var mıdır, elbette vardır, bunu inkar etmek ger­
çeği inkar etmektir. Ancak nasip dediğin şey senin tercihinle
elde ettiğindir. Olmayınca kader böyleymiş, Allah nasip etme­
di gibi söylemler önüne defalarca gelen kısmet ve fırsatları yok
saymaktır. Bu da Allah'ın cömertliğini ve zenginliğini gölgele­
mekten başka bir şey değildir.
Yaşadığımız hayat karmaşasında anı yaşamayı kaçırıyor ve
anın içinde gizlenmiş zenginlik ve güzellikleri de kaçırıyoruz. Bu
zenginlik ve güzellikleri alabilmenin ve yaşayabilmenin tek yolu
anda kalmayı başarabilmektir. Sen de anda kalmayıp yarın olma
ihtimali olan şeyler üzerine odaklanır ve eline gelen fırsatları ka­
çırırsan bunun adı nasipsizlik değildir. Sen yaptığın ve yapacağın
tercihlerin kadar başarılı ya da başarısız, nasipli ya da nasipsiz
olursun. Öyleyse ne yaptığını bilerek hareket etmek, doğru ter­
cihlerde bulunmak, anın tadına vararak yaşamak, gelecek korku
ve kaygısından arınmak seni sadece ve sadece daha güzel bir ha­
yat yaşamaya götürür. Tüm bunları bilip eski sistem davranışlar
sergilemeye devam etmek de bir tercihtir, hayatını ve kaderini
dönüştürecek yeni davranışlar sergilemek de. Baklavayı para

-9 1 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

karşılığı satmak madde, aile ile kısa da olsa mutluluk yaşamayı


seçmek manadır. Manasız maddenin istenileni vermediğinin
de bir göstergesidir bu hikaye.

Çaban Kadar Konuş

Genelde başlanılan iş yarım bırakılır ya da tam manasıyla


gereken çaba gösterilmez. Sonrasında kader böyleymiş, Allah
bu kadar nasip etmiş denir. Tamam da sen istediğin şeyi elde
etmek için ne kadar çaba harcadın? Olmayacağını sandığın
yerde kaç kez devam ettin? Defalarca başarısız olmana rağmen
başka yollar bularak denemeye devam ettin mi? Her olmayışta
yediğin yumruklarla yere yığıldığında kaç kez ayağa kalktın?
kaç kez "Hayır ben vazgeçmeyeceğim! " dedin? Kaç kez hayalin
için uykusuz kaldın? Kaç kez uyku tutmadığı için ne yapacağını
bilemedin? Yemek yemeyi unutup, arkadaş çevrenden koptun?
Kaç kez sadece hayalin için nefes aldın? En sevdiğin şeyleri bı­
raktın? Yaşam amacının için olmazları olmaz kıldın? Elbette bir
yaşam amacın varsa. Yoksa zaten durum içler acısı demektir.
Dünyada var olmanın bir nedeni olduğu gibi varlık amacının
da bir yaşam amacı olması gerekir. Seni yarına emin adımlarla
götürecek, sabah yataktan kaldıracak, düştüğünde ayağa kaldı­
racak olan şeydir yaşam amacın. Amaçsız bir hayat yaşıyorsan
amaçsızca nefes alıyorsundur. Aldığın oksijen nasıl ki nedensiz
yaratılmadıysa sen de nedensiz yaratılmadın. Eğer yaşam ama­
cını belirledin ve onun için yapman gereken ne varsa yaptıysan
diyecek sözüm yok ama yaşam amacını belirlemediysen ilkön­
ce onu belirle. Daha önce bu konuya detaylıca değindik. Sadece
sana hizmet etmeyip var olan herkese hizmet etmesine dikkat
et. Sonra onu gerçek kılmak adına yapman gereken neler varsa

-92-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bir liste haline getir. Listende var olanı eksiksiz yerine getir ve
gönül rahatlığı ile başını yastığına koy. Eğer bunları yapmadın
ve yapmayacaksan o zaman çaban kadar konuş. Vermediğin bir
mücadeleyi dillendirme, çaba göstermediysen konuşma. Eğer
şu ana kadar istediklerini elde edemediysen mutlaka yapman
gereken başka şeyler vardır. İlkönce o başka şeyleri belirle, baş­
ka ne yapabilirim diye sor kendine. "Başarmak için yapmam
gereken şeyleri engelleyen nedir? " diye de sor. Her şeyi yap ve
ondan sonra bak bakalım başarı geliyor mu gelmiyor mu? Bu
süreçte sakın ola üşenme, erteleme, karamsarlığa kapılma. Mü­
cadeleden korkup vazgeçme. Başarı ancak inananlarındır bunu
asla unutma.
Belki de hayatın boyunca insanların başarılarına hayret et­
tin. Nasıl yaptıklarını anlamaya çalışıp kimilerine gıpta ettin ki­
milerini ise kıskandın. Çevrende gerçekleşen tüm başarı öykü­
lerine hayret etme, biraz olsun gayret et. Yapanları örnek al, bu
başarıyı elde edebilmek için ne kadar çaba harcadılar bir düşün.
Daha sonra yapman gerekeni yap. Unutma ki elde edeceklerin
çabanla doğru orantılı olacak. Kıskanmak, eleştirmek, kötü
konuşmak ya da düşünmek sana zarar verir. Hayatının kalan
kısmında nasıl yaşayacağın bundan sonra nasıl davranacağına
bağlı bunu unutma. Hayatını maddeye adayıp manayı unuttu­
ğunda sahip oldukların da keyif vermez. Elinde olanlar yerine
olmayanlara odaklanır kendi enerjini yer bitirirsin. Yokluk bi­
linci içinde yok olup gidersin.

Güneş herkese eşit mesafededir, herkesi eşit ısıtır ve


aydınlatır. Sen şemsiye ve gözlük kullanıyorsan bu
güneşin problemi değildir !

-93-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Ben Hazırım Diyebilmek

Bir futbolcu sakatlanıp tedavi gördüğü sürece ne maçlara ne


de antrenmanlara çıkabilir. Antrenörü onun iyileşmesini bekler.
Futbolcu sakatlık dönemi sonrasında hafif idmanlara başlaya­
rak iyileşmekte olduğunun sinyallerini verir. Daha sonra takım­
la birlikte idmanlara çıkarak daha da iyi olduğunu gösterir. Bir
zaman sonra antrenörüne hazırım beni kadroya al der. Antre­
nör eğer kişi hazırsa kadroya alır ve kısa süreli oynama imkanı
tanır. Birkaç maç sonra futbolcunun oynama arzusu, hazır olma
durumuna bakar ve takımdaki yerini sabitler. Eğer kişi hazır de­
ğilse ne kadroda ne de maçta kendine yer bulabilir. Hayat bizle­
re bazı sıkıntılar verir ve kendimizi tedavi etmemiz için zaman
tanır. Bu süreçte sürekli gözü üstümüzdedir. Ne yaptığımız ka­
dar ne yapmadığımıza da bakar. Sakat futbolcu gibi kendimizi
tedavi edip, tekrar maça çıkmaya hazır mıyız diye gözlem yapar.
Yaşamış olduğumuz boşluklar ve sıkıntılı durumlar tekrar sa­
halara dönebilmemiz için fırsatlardır. Çok yorulmuş, yıpranmış
ya da ne yapacağımızı bilmez olduğumuz durumlarda yaşanır bu
boşluklar. Önemli olan tüm tedavileri olup, idmanları yapıp "Ben
hazırım'' diyebilmektir. Eğer sen ben hazırım dersen hayat önce
bir antrenmana çık, sonra kısa süreli maça çık, eğer gerçekten
hazırsan seni kadroya alırım der. Bu süreçte fiziksel hazır olmak
yetmediği için mental ve ruhsal olarak da hazır olmanı bekler.
Sen ne zaman tam anlamıyla hazır olursun işte o zaman hayat
yolculuğuna kaldığından daha iyi bir yerden devam edersin.
Sakatlandığında her şey bitti demek, boş vermek, tembel
davranmak futbol hayatının bitmesine neden olur. Ancak hayır
ben çalışacak ve elimden gelenin en iyisini yapacak, eskisinden
daha iyi hale geleceğim dersen kaderini dönüştürürsün. Kader
dediğimiz şey bizim olaylara ve hayatlara bakış açımız kadar

-94-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

davranışlarımızla da doğru orantılıdır. Söylemlerimiz ve istek­


lerimiz de kaderimizi dönüştürme noktasında büyük önem ta­
şır. Dil ile istiyorum derken kalben bunu istemiyor olmak ya da
eyleme geçmemek gerçekten istemediğimizi gösterir. Bir şeyi
değiştirip dönüştürmek nasıl ki mümkünse kader diyerek ka­
bul ettiğimiz olumsuzlukları da dönüştürebiliriz.

Kaderini Dönüştürecek Olan


Ne istediğin Değil Ne Yaptığındır!

Hep bir şeyleri istiyor ancak istenilen sonuca ulaşamıyor,


neden hep aynı yerde sayıyorum diye kendine soruyorsun. Ne­
den bunlar benim başıma geliyor ve yaşadıklarım değişmiyor
da diyorsun. Sürekli sızlanıp ahlar vahlar ile yaşamaya alışmış
durumda da olabilirsin. Ben birinin benden ne istediğine bak­
mam. Ben o kişinin benden istediği şeye sahip olmak için ne
yaptığına bakarım. Lafla peynir gemisi yürümez diyen ataları­
mız boş konuşmamış. İstiyorum demek lafla peynir gemisini
yürütmeye benzer. Ama sen peynir gemini yürütmek ıstiyorsan
çalışmak emek vermek durumundasındır.
Sadece insanların ne istediğine değil yaptıklarına bakan ben
değilim. Hayat da senin ne istediğine değil bu istediğin şeyi elde
etmek adına ne yaptığına bakar. Unutma senin istediğini isteyen
milyonlarca insan var ancak elde edebilen sayısı elinin parmak­
ları kadar. Onları farklı kılan isteme şekilleri gibi elde edebilmek
için yaptıklarıdır. Çalışmaları, yaydıkları enerji, hayal etmeleri,
söylemleri ve sabırlarıdır. "Ben istiyorum'' boş bir sözdür ancak
istediğin şeyleri elde edebilmek için yaptıkların kadar vazgeç­
tiklerin anlamlıdır. Unutma seni başarıya götürecek, istediğini
elde ettirecek olan şey yaptıkların olacaktır. Şimdi kendine şunu

-95-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sor: "istediğin şeyi ya da şeyleri elde edebilmek için ne ya da ne­


ler yapıyorsun? " Hayat başkalarına değil de sana neden versin
istediğin şeyi? Seni diğerlerinden farklı kılan şey ne? Sen hayat
olsan ve birine istediği şeyi verecek olsaydın aynı şeyi onlarca
kişi daha istese neye göre ayrım yapardın? Kime niye verir ya
da vermezdin? Her önüne gelene istediğini verir miydin? Bana
göre en önemli soru; istediklerini elde edebilmek için şimdi ne­
lerden vazgeçeceksin? Televizyon, dizi film, sosyal medya, boş
muhabbetler, olumsuz arkadaşlar, karamsarlık, korku, kaygı,
endişe? Nelerden vazgeçecek ve istediklerine ulaşacaksın?
Eğer sen de hayat gibi bazı özellikler arıyorsan o zaman ken­
dinde o özelliklerin olduğundan emin olmalısın. Almak için
vermek, vermek içinse almak gerekir. Ne verdiğin ne alacağını,
ne aldığın da ne vereceğini gösterir. Eğer niyetin makus talihini
değiştirmek, kaderini dönüştürmekse o zaman yapman gere­
kenleri yapmaktan geri durma. Geçmişte öğrendiğin olumsuz
düşünceler ya da edindiğin acı tecrübelerinin geleceğini ele ge­
çirmesine izin verme.

Kaderini dönüştürecek olan


ne istediğin değil ne yaptığındır.

Geçmişin Geleceğini Yemesin

Hayat bir elma fidesi ve elma kurdu gibidir. Senin hayal ve


hedeflerin elma fiden, onun hayata geçmesini engelleyen dü­
şünce, inanç ya da söylemler ise kurtçuktur. Hayatın boyunca

-96-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bazı şeyleri tekrar ve tekrar yaşarsın, aynı insanlar hayatına ge­


lir, aynı maddi sorunları yaşar aynı kayıpları vermeye devam
edersin. Neden bunları yaşıyorum sorusunu sorar, kendince
çözümler üretir ancak istediğin sonuca ulaşamazsın. Bir zaman
sonra hayallerinden vazgeçer ve kendini işe yaramaz olarak
görürsün. Aslında o elma kurdu senin fidenin büyüyüp ağaç
olduğunda vereceği binlerce meyvenin içinde olan küçücük bir
canlı iken daha fiden küçükken onu yiyip yok ediyor. Düşünse­
ne küçücük bir kurtçuk kocaman bir elma ağacının oluşmasına,
meyve vermesine, oksijen üretip insanlara fayda sağlamasına
engel oluyor. Üzerine kuşların yuva yapıp kendi yavrularını bü­
yütmesine, gölgesinde insanların ve hayvanların serinlemesine,
birilerinin dallarına salıncak yapıp eğlenmesine, birilerininse
hamak yapıp uyumasına engel oluyor.
Geçmişte duyduğun ya da yaşadığın olumsuz olaylar ve söy­
lemler gelecekte elde etmen mümkün olan birçok şeyi müm­
künsüz kılar. Geçmişin bir elma kurdu geleceğin ise elma fıde­
sidir. Ne yazık ki geçmişin geleceğini içten içe yer bitirir ve sen
koskocaman bir ağaç olamazsın. Yapman gereken şey beynini
yiyip bitiren seni olumsuz etkileyen tüm duygu durumları, alış­
kanlıklar, inançlar ya da dil kalıplarını tespit etmektir. Bu tes­
pitleri yaptıktan sonra bir elma kurdunu yok eder gibi hepsini
teker teker ezip sana zarar vermesini engellemendir. Aşağıda
kurtçukları nasıl tespit edip yok edeceğinin yolunu göreceksin.
Bu çalışmayı düzgün bir şekilde yapmalı ve kitabı okumaya öyle
devam etmelisin. Birkaç dakikanı ayır ve şu an hayatında var
olan kurtçukları tespit et. Eğer bunu şimdi yapmazsan geleceği­
ni yiyecek kurtçukların yaşamasına izin vermiş olursun.

-97-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Hayatındaki Kurtçukları Tespit Et

Hangi duygu-korku-kaygı-endişe?
Seni şimdilerde olumsuz etkileyen şeyler eğer içinde var
olan duygular, Korku-kaygı ya da endişelerse bunları hemen
bir kağıda yaz.
Hangi söylem?
Yapamazsın-başaramazsın -beceriksizsin -fakirsin...
Çocukluğunda duyduğun ve inandığın hangi söylem şim-
diki kurtçuğun? Ya da okul yıllarında öğretmenlerinden duy­
dukların, iş hayatında yöneticilerinin söylediği hangi söylemler
geleceğini yemek üzere? Ya da yemeye devam ediyor?
Hangi alışkanlık?
Tembellik-alkol-uyuşturucu-dedikodu...
Bunlar ya da benzer hangi alışkanlıkların gelecekte olaca­
ğın elma ağacını yiyip bitirecek? Daha hayat bulmadan ne seni
sonsuzluğa gönderecek? İçten içe yok olup tükenmene neden
olacak olan bunlardan hangileri?
Hangi sorun ?
İş-eş-aile-maddi imkansızlık-fiziksel engel-kendini yetersiz
görme-özgüven eksikliği...
Bunlardan hangisi ya da hangileri içinde büyümekte olan
kurtçuklar? Gelecekte olabilme ihtimalini ortadan kaldırması­
na bugüne kadar izin verdiğin nedir?
Eğer bugün içinde var olan kurtçukları tespit etmezsen bü­
yümeye devam edecek ve yarın olma ihtimalin olan seni yok
edecekler. Şimdi yazdıklarını gözden geçir ve içlerinden en
önemli olanları tespit et. Hepsini alt alta yazdıktan sonra en
önemli olana 1, daha az önemli olana 2, daha da az önemli ola­
na 3 olacak şekilde önem sırası azaldıkça rakamı 4-5-6 ... gibi

-98-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

devam ettir. En üstte olanı kontrol et ve bunun için ne yapman


gerektiğine bak.
Sonra bu soruları yanıtla:
Bu sorun, söylem, davranış ya da inanış hayatını nasıl olum­
suz etkiliyor?
Eğer bu sorunu şimdi çözmezsen gelecekte ne gibi olumsuz
durumlara neden olur?
Bugün bu sorunu çözmeyi başarırsan yarın sana ne gibi fay-
dalar sağlar?
Bu sorunu çözmezsen yaşama ihtimalin olan hayat nedir?
Bu sorunu çözersen yaşama ihtimalin olan hayat nedir?
Bir numaradan başlayarak yazdığın her madde için yukarı­
daki soruları yanıtla. Sonrasında bu sorunu ne yaparsan orta­
dan kaldırabilirsin iyi düşün. Unutma ki aradığın sorunun ceva­
bı sende var. Şimdi sadece nasıl ulaşacağını bilmiyorsun ancak
üzerinde düşünmeye başladığında beynin bu sorunun cevabını
sana sunacaktır. Eğer hemen şimdi sunmazsa belki yarım saat
sonra, belki de yarın sunacaktır. Ama mutlaka o sorunun ceva­
bını verecektir. Sana düşen ısrarla kendine bu sorunu ortadan
kaldırmak için ne yapman gerektiğini sormak olacaktır.

Küçük bir kurtçuk bir elma ağacını yok eder.

Eğer ısrarla sorulara cevap bulmaya çalışır ve bulduğun


cevapları zaman geçirmeden uygulamaya başlarsan o za­
man kurtçukları ortadan kaldırabilirsin. Böylece gelecekte
olma ihtimali olan olumsuz durumları ortadan kaldırıp ye­
rine olumlu durumları getirirsin. Bir zamanlar "R'' harflerini

-9 9-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

söyleyemediğim için insanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor,


bazılarının bu durumumla alay ettiğini hatırlayıp konuşma­
mayı seçiyordum. Bu durum çok uzun yıllar devam etti. Okul
yıllarında özellikle sözlü imtihanlarında oldukça zor anlar
yaşıyordum. Sırf konuşmamak için yeni ortamlara girmek­
ten sakınıyor, beni olduğum gibi kabul eden birkaç arkadaş
ile hayatıma devam ediyordum. Ancak askerlik ve sonrasında
iş hayatı başladığında bu durum daha da sorun olmaya baş­
ladı. Çekingenlik, özgüven eksikliği, kendini yetersiz görme
gibi durumlar hayatımı olumsuz etkiliyor, toplumda yer edi­
nemiyordum. Bir zaman sonra buna neden olan kurtçukları
tespit ettim. Alay edilmekten korktuğumu tespit etmek bana
en kötü ne olabilir ki söylemini söyletti. Gerçekten en kötü ne
olabilirdi ki? Eğer bu durumu kabul etmezsem hayatım daha
da kötü etkilenecekti. Bu özellik benim bir parçamdı ve ben
onu kabul etmek durumundaydım. Neticede ömrümü onun­
la birlikte geçirecektim. Onu yok saymak olmadığı anlamına
gelmiyor ve gelmeyecekti. "R'' harfini söyleyebileceğime bir
inancım olmasa da söyleyemesem de toplum içinde kabul
görebileceğime olan inancımı güçlendirdim. Aradan bir süre
geçtikten sonra fark ettim ki kimse benimle alay etmiyordu.
Kimileri çok sempatik buluyor, kimileriyse farkına varmıyor­
du bile. Aslında yıllarca hayatımı zora soktuğum sorunum bir
sorun değildi. Durum böyle olunca daha fazla konuşan, ileti­
şimi güçlü biri olmaya başladım. Aradan yıllar geçtiğinde fark
ettim ki artık "R" harflerini söyleyebiliyordum. Üzerinde hiç­
bir çalışma yapmamama rağmen kendi kendine sorun orta­
dan kalkmıştı. O zaman anladım ki; ben kendimde gördüğüm
özrü, özür olarak görmediğim için bedenim kendiliğinden
durumu olması gereken duruma getirmişti.
Şimdi sen de kendinde gördüğün kurtçukların hangilerini
kabullenmen, hangilerini ortadan kaldırman gerektiğini tespit

-100-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

et. Bu tespiti yaptıktan sonra da zaman geçirmeden uygulama­


ya başla. Göreceksin ki hayat düşündüğünden daha kolay, güzel
ve anlamlı.

Hedefe Odaklan, Anın Tadına Var

Bir pazar sabahı eşim Özlem'le organik ürünler satan bir yer­
den kahvaltılık aldık. Yolda yürürken eşim çok acıktığını söyledi.
Ben de arada bir kahvaltı yaptığımız güzel bir yer var orada kah­
valtı yapalım mı diye sordum. Eşim sabah ayakkabılarını giyer­
ken orayı düşündüğünü söyleyince biz direkt kahvaltı yapmaya
geçtik. Bu arada eşim altı aylık hamile olduğu için olabildiğince
istediği ya da düşündüğü şeyleri gerçekleştirmeye çalışıyorduk.
Kendi durumu tolere edebilse de oğlumuz buna ihtiyaç duya­
bilir, anne rahminde olumsuz bir kodlamaya maruz kalabilirdi.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra işyerimize doğru yürümeye
başladık. Aylardan ağustos, olabildiğince açık ve sıcak bir hava
vardı. Hava yavaştan kararmaya ve yağmur çiselemeye başladı.
Biz bu durumdan keyif alarak yolumuza devam ettik. Kaldı ki
eşim de ben de yağmuru çok seviyoruz. İlerleyen zamanda hava
iyice kapandı ve birden sağanak yağmur yağmaya başladı. He­
men bir tente altına girdik ve hem yağan yağmurun güzelliğini
izlemeye hem de durulmasını beklemeye başladık. Üç dört da­
kika sonra sanki hiç hava kararmamış yağmur yağmamış gibi
her şey normale döndü.
Yolumuza devam ederken bir adamın kızı ile bir pastanenin
açık alanında durduklarını ve garsonla konuştuklarını gördük.
Baba da kızı da sırılsıklam olmuşlardı. Aynı yağmura yakalan­
mıştık ama kuru onlar sırılsıklamdı. O an eşime "Hayat aslında
şu an yaşanan gibi. Sen türlü zorluklarla karşılaştığında eğer

-101-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sakin kalmayı, eylemsiz durmayı ve sürecin sana kattıklarına


odaklanmayı seçersen mutlu, olabildiğince durumdan uzak­
laşmak için çabalarsan mutsuz olursun. Yağmur yağdığında
biz hedefimize bir an önce ulaşmak için çırpınıp boşuna enerji
harcayıp, strese girip, sırılsıklam olmak yerine sadece kenara
çekildik ve ortaya çıkan güzelliği izledik. O adam ve kızı hedef­
ledikleri pastaneye bir an önce varabilmek için acele etti, strese
girdi ve ıslandılar. Elbette kız çocuğu belki de sadece babasına
uymak zorunda kaldı ve istemediği bir sürü olay yaşadı" dedim.
Bu durumdan ikisi de mutlu olabilirdi ancak pastanede garson­
la konuşan ne baba ne de kızı mutluydu. Bunu yüzlerinden ve
beden dillerinden okumak için çok şey bilmeye gerek yoktu.
Hayat türlü zorluklarla doludur, bu zorluklar kendi içlerinde
onlarca güzelliği barındırır, önemli olan bu güzellikleri göre­
bilmek ve yaşayabilmektir. Biz o pazar için muhteşem zaman
geçirdiğimizi söylerken belki de baba ve kızı çok kötü bir gün
geçirdiklerini, yağmurda ıslandıklarını, üstlerinin kurumasının
saatler aldığını, kahvaltılarından keyif alamadıklarını söyle­
yecekler. Yaşanılan her olayda şöyle bir formül vardır: Olay +
Tepki = Sonuç.

OLAY + TEPKİ = SONUÇ

Bir olay yaşanır, sizin bu olaya vereceğiniz tepki sonucu be­


lirler. Olayların nasıl bir sonuç vereceği tamamen bize bağlıdır.
Biri sana sesini yükselttiğinde senin bu duruma vereceğin tepki
sonucun nasıl olacağını belirler. Öfkeye öfke ile karşılık verir­
sen alacağın sonuç hüzün olur. Öfkeye sakin kalarak tepki verir
ve ortamı sakinleştirirsen alacağın sonuç mutluluk verici ola­
caktır. Bu formüle şöyle de bakabiliriz: Olay + Tepki = Kader.

-102-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

OLAY + TEPKİ = KADER

Evet, tam da bu işte, aslında olaylara vereceğiniz tepki ka­


derinizi ortaya çıkartır. O zaman vereceğiniz tepkiyi dönüş­
türürseniz kaderiniz dönüşür. Tepkini, eylemini, düşünceni,
söylemini, davranışını, duygunu, hayalini ve hedefini dönüştür,
kaderin dönüşsün. Vermiş olduğun karar her ne olursa olsun
o kararı uyguladığında alacağın sonuç sana bağlıdır. Bir şeyi
yapmayı seçmek kadar seçmemek de senin elindedir. Sen bir
seçim yapar ve o seçimin meyvesini yersin. Yaşanılan olay her
ne olursa olsun bu olaydan nasıl bir sonuç çıkacağı tamamen
senin vereceğin tepkiye bağlıdır. Eylemde olan ile eylemsiz ola­
nın elde edeceği sonuç aynı olabilir mi? Ya da öfke ile tepki ve­
ren ile sakin kalanın?
Hayatının her alanında şu ana kadar yaşadığın her olay­
da bir tepki verdin, bu tepkilerin kimi mutlu olmana kimi
ise mutsuz olmana neden oldu. Bundan sonraki hayatında da
bazı olaylar yaşayacak ve onlara da tepki vereceksin, vereceğin
tepkiler mutlu-mutsuz, başarılı-başarısız, zengin-fakir olma­
na neden olacak. O zaman bir tepki vermeden önce vereceğin
tepkinin sana ne gibi fayda ya da zararları olacağını düşünmek
durumundasın. O an birkaç dakikanı ayırıp üzerinde düşünme
imkanı sağlarsan vereceğin tepki de alacağın sonuç da yeni ka­
derin olacak.

Vereceğin tepkiyi değiştir, kaderin dönüşsün .

-103-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kabullendiğin Şey Kaderindir

Kabullendiğin şey kaderindir. Değiştirmek için verdiğin uğ­


raş değişim, elde edeceğin sonuç dönüşümdür. Bu mekanizma
kaderini dönüştürmek için çalışır. Mekanizmayı kontrol eden
sensin, tıpkı düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini kontrol
eden sen olduğun gibi. "Düşündüğünüz şeye dönüşürsünüz"
sözünü oldum olası sever ve inanırım. Neyi düşünürsek ona
dönüşüyoruz, zenginlik, mutluluk, aşk ya da kariyer veya sağlık
hepsi ne düşündüğümüz ve nasıl düşündüğümüzle ilgilidir.

"Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur. "


Albert E instein

Sende de önyargı oluşması çok doğal. Ben de yıllarca bu du­


ruma karşı önyargı besledim. Tamamen kabul etmem çok uzun
zamanımı aldı. Senin direnç göstermen doğal bir durumdur.
Sabırlı olmalı, düşüncelerinle yaydığın enerjinin yeni bir hayat
yaşamana neden olduğunu özümsemelisin. Bazen öyle şeyle­
re inanır yıllarca arkasında koşar, sonra bir şey olur ve "Buna
mı inanmışım? " deriz. Bir şeye olan inancımız o şeye olan gü­
venimiz sarsıldığında son bulur. En sevdiğin kişi sana yanlış
yaptığında ona bakışın değişir. Dün inanıp güvendiğin kişiye
inanmamaya başlarsın. Hayat da aslında aynı böyledir, dün çok
inandığın bir şeye yarın inanmayabilip, dün konuştuğunun tam
tersini bugün konuşabilirsin.
Çok inandığımız kutsal saydığımız değerler söz konusu
oluncaysa aşılması zor bariyerler önümüze �ıkabilir. Ancak
hayatını değiştirmek yeni bir hayata başlamak istiyorsan o za­
man yeni yollar denemeli, inanç ve değerlerini gözden geçir­
melisin. Belki de inandım dediğin şeyi doğru araştırmadığın

-104-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sadece duyduklarınla hareket ettiğin için işler istediğin gibi


gitmiyordur. Bugüne kadar kabul ettiklerin şu anki yaşantını
oluşturdu. Eğer yaşantından mutluysan sorun yok ancak ya­
şantından mutlu değilsen o zaman bazı şeyleri değiştirmelisin.
Kabul ettiğin şeyler farkına varamasan da; yokluk, acı, hüzün,
aldatılmak, ayrılık benzeri, elbette kaderinde bunları yaşamak
olacaktır. Sen bunlara olan inancını değiştir ve kabul ettiklerini;
bolluk, sevinç, mutluluk, huzur, sadakat, birliktelik benzeri şey­
lerle değiştirsen kaderin bunları yaşamak olacaktır. Şimdi asıl
soru şu: Bundan sonra neleri kabul edeceksin? Şimdi üşenme
ve neleri kabul edeceğinin bir listesini çıkar. Bakalım kaderin
olarak neleri yaşamak istiyorsun?

Dönüşmeyi istemek Ancak Değişimden Kaçmak!

Birçoğumuz hayatımızın içerisinde onlarca şeyin değişmesi­


ni yeni bir hayata ulaşmayı arzular ancak gerekli değişime izin
vermediğimiz için dönüşüm yaşayamayız. Yakın zamanda yurt­
dışında yaşayan biri Instagram sayfama bir mesaj attı. Panik atak
hastası olduğunu, her ne kadar tedavi görse de bunu engelleye­
mediğini, yaşadığı panik atak krizlerinden dolayı üç kez hami­
le kalmasına rağmen ataklar sırasında çocuklarını kaybettiğini
yazdı. Annesinin de aynı rahatsızlığı yaşadığını, doktorların ona
ömrünün sonuna kadar antidepresan kullanmak zorunda oldu­
ğunu söylediğini ve kendisinin bunu yaşamak istemediğini ifade
etmiş, "Ne olur bana yardım edin bu sorunla yaşamak istemi­
yorum, bir aydır yoğun psikolojik tedavi görüyorum. Üçüncü
çocuğumu kaybedeli henüz bir ay oldu ve acımı tarif edemem"
yazmıştı. Kendisi ile yardımcım telefonla görüşüp gerekli bilgi­
lendirmeyi yaptı. Nasıl ilerliyor, süreci nasıl yönetiyor ve ne gibi

- 1 05-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sistemler uyguluyoruz detaylı bir bilgi verdi. Kesinlikle kendi­


sine yardımcı olacağımızı da özellikle söyledi. Bunun nedeni
mesajı okurken yaşadığım üzüntüydü. Bir anne üç çocuğunu
kaybetmişti... Her ne kadar anne rahminde olsalar da bu kadın
onları karnında hissetmiş, orada hayat bulmuşlardı. O anne
adayının acısını kalbimde hissettiğim için maddi manevi yapıl­
ması gereken ne varsa yapmaya hazırdım.
Bu kadar sorun yaşayan birinin kendisine gösterilen yak­
laşıma büyük bir mutlulukla yaklaşması gerekirken bu kadın­
cağız farklı söylemler ile değişimini engellemişti. Ne yazık ki
birçok kişi dönüşmeyi istiyor ancak o dönüşümü sağlayacak
olan değişimden korkup kaçıyor. Bulunduğu yerin ya da ya­
şantının aşinası olduğu için bu alan ona güvenli geliyor ve bu
alanın dışına çıkmaktan korkuyor. Eğer bir dönüşüm isteniyor­
sa değişim şarttır! Değişimin olmadığı bir yerde dönüşümün
olmasını bekleyemezsiniz. İşinle ilgili yaşadığın sorunlar varsa
o sorunları dönüştürebilmek için eylemlerini, düşünce yapını,
vizyon ve misyonunu değiştirmek durumundasın. Yaptığım
her şey aynı kalsın ama elde edeceklerim değişsin mantığı sağ­
lıklı değildir. Dönüşüm yaşayabilmek için değişimleri kabul et­
meli ve eyleme geçmeli, hayatını dönüştürmek içinse kaderini
dönüştürmeye başlamalısın. Sürecin zorlu ya da kolay olması­
na bakmadan sadece istediğin hayatı belirlemeli, bu hayatı elde
edebilmen için hayatında neleri değiştirmen gerektiğine karar
vermelisin. Bunları belirledikten sonra yapman gerekense bir
an önce eyleme geçmektir.
Şimdi bir kağıda istediğin hayatı yaz. Sonra istediğin hayatı
elde etmene mevcut yaşantında var olan nelerin engel olduğu­
nu yaz. Daha sonra hayatında neleri değiştirmen gerektiğini
belirle ve ne zaman eyleme geçeceğini de yaz. Yazmış oldukla­
rını birer birer uygulaman değişimi başlatacağı gibi bir zaman
sonra da dönüşümü yaşatacaktır.

-106-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu
- --- - - - -- ------

111111111111111111 111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 111111111111111111111

"Düşiincelerinize dikkat edin,


onlar hareketlerinizin başladığı yerdir. "
Çin atasözü
1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 111111111 11111111111111111111

Buda "Bugün düşündüğün şeye yarın dönüşürsün" diyor.


Elbette dönüşmek ne düşündüğüne bağlıdır. Gerçek inançla
düşün. Sadece aklınla değil, kalbin, ruhun ve tüm hücrelerinle
düşün. Gerçekleşmesine zerrece tereddüt etmeden düşün.
"Düşündüğünüz şeye dönüşürsünüz:' Bu sözü çok seve­
rim ancak gerçekten inandığımız şeye dönüşürüz. Sadece dü­
şünmek yeterli değildir. Dönüşümü sağlayan inançlarımızın
gücüdür.
Çevrenizi sadece size inanan ve başarı için teşvik eden in -
sanlarla doldurun. Kendinizi kötü hissettirip enerjinizi düşüren
kişileri hayatınızdan çıkarın. Eğer büyümek ve gelişmek istiyor­
sanız kimlerle birlikte olduğunuza dikkat edin.
Franz Kafka, "Zamanınızı bir engel arayarak geçirmeyin.
Çünkü belki de engel en başından beri yoktur" der. Bir engel
aramaya çalışmak hayatınıza sadece bir engel getirir. Sınırsız
bir güce sahip olduğunuzu bilmek ve buna inanmak size sınır­
sız güç verir.
Endişe ve kaygının baskın olduğu yerlerden bir an önce
uzaklaşın. Orada kalmanız yemek pişirilen bir yerde ağır yağ
kokusunun üzerinize sinmesi gibi endişenin ve kaygının üze­
rinize sinmesine neden olur. Enerjisi yüksek hayatı seven ve
başarıya inanan insanlarla birlikte olmanızsa üzerinize en güzel
parfümün sinmesi gibi etki yapar. Verilecek kararlar ve tercih­
ler hayatınızın nasıl olacağını belirler.

- 1 07-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Beyin en çok uyumaya yakın yaşanan duyguları kayıt altına


alıyor. Eğer siz yatmaya yakın sadece güzel duygu ve düşünceler
içerisinde bulunursanız beyniniz tüm gece bunları kayıt altına
alır. "Böylece düşündüğünüz şeyi yaşamaya başlarsınız.''3
İşte bu noktada da dönüşümünüz gerçekleşir. Gece yatma­
dan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra düşünmek, hayal
etmek bu nedenle önemlidir. Düşündüğümüz şeye dönüşme­
mize yardımcı olacak bu eylem eğer gerçek bir inanç sistemi
ile desteklenirse en kısa zamanda hayatınıza gelecektir. İstemek
başarmanın yarısıdır sözü de bu noktada önemlidir. Gerçekten
istemek yarısı, inanmak başarmanın kalan kısmıdır. İsteyin,
inanın, çalışın ve başarın.

Doğum ve Ölüm

Yaklaşık bir buçuk ay ara vermek durumunda kaldıktan


sonra bugün tekrar bu yazıyı yazmak için bilgisayarımın başına
geçtim. İtiraf etmeliyim ki oldukça zor ve yorucu bir dönemdi.
Hayat bize öğretmeye, hayat kasımızı geliştirmeye devam edi­
yor. Elbette her öğrenim kimi zaman zor sınavlar kimi zamansa
eğlenceli katılımlar sağlıyor. Bir süredir babamın mide kanseri
olması nedeniyle tedavi süreci devam ediyordu. Öyle ki aynı
zamanda eşimin hamilelik sürecinin de devam ediyor olması
kimi zaman sıkıntılı durumlar yaşamama neden oldu. Kanser
öyle bir hastalık ki kişilerin bedenine girdi mi kolay kolay çık­
mayı bilmiyor. Elbette kansere karşı içsel savaşını iyi yöneten
ve yaşamayı seçen kişilerin başarı oranı da küçümsenmeyecek
sayıdadır. Babamın midesi, yemek borusunun bir kısmının
alınmasıyla birlikte bedensel ve zihinsel düzelmesi başlamışken

3. Rezonans Kanunu, Pierre Franckh

- 1 08-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

birden ortaya çıkan ağrıları ve yemek yiyememe durumu hızlı


bir kilo kaybına neden oldu. Altı yıl önce de akciğerinin birinin
kanserden alınmış olması elbette yaşam sınavını zorlaştırıyor­
du. Artan ağrıları yaşama arzusunun önüne geçti... Olabildi­
ğince her anında yanında olmaya gayret ettim. Yaklaşık yedi ay
süren bu süreç babamı oldukça zayıf ve yorgun düşürdü.
28 Ekim günü eşimin doğum sancıları başladı ve hastaneye
gittik. O gün içinde doğumun gerçekleşeceğini tahmin ediyor­
duk ki öyle de oldu. Gece 23.35 'te oğlumuz Aras Batu dünya­
ya geldi. Sabah saat 04.30 civarına kadar oksijen, kontrol, ilk
buluşma, anneyi ilk emme gibi işlemler gerçekleşti. Çok şükür
Allah'a sağlıklı bir oğlumuzun olmasının mutluluğunu yaşadık.
Sabaha kadar uyuyamadığım için Abdullah Yıldız kardeşimi
arayıp sabah 09.45 'te beni hastaneden almasını ve babamın
yanına götürmesini istedim. "İnşallah babama torununun fo­
toğraflarını ve videosunu izletmek nasip olur ancak ben yeti­
şemeyeceğimizi düşünüyorum" dedim. Abdullah "Hocam öyle
demeyin yetişiriz inşallah'' dedi.
Sabah 06.30Öa sabah namazını kılıp oğlumun kulağına adı­
nı söyleyip ezanını okudum. Oğlumuzu eşime uzattığım sırada
telefonum çaldı, arayan ablamdı... Telefonu açtığımda ablamın
konuşmasına izin vermeden "Geliyorum abla'' diyebildim... Sa­
bahın bu saatinde ancak ölüm haberi için aranabilirdi... Nitekim
de öyle oldu. Gece 23.35 'te baba olmuş sabah 06.30Öa babamı
kaybetmiştim ... Tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir duygu
yaşadım ve halen yaşamaktayım ... Yedi saat ara ile iki uç duy­
guyu yaşamak oldukça zordu. Hemen babamın evine giderek
ona karşı olan son görevlerimi yerine getirdim. Salasını oku­
tup ölüm raporunu aldıktan sonra Karacaahmet Mezarlığı'nda
yıkanma işlemini halledip, Ihlamurkuyu Mezarlığı'nda ebedi
istirahatgahını ayarladım. O gün ellerimle babamı yıkamak ve

-109-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

kabrine yerleştirmek nasip oldu. 24 saat içerisinde oğlumun


doğumuna, yıkanmasına, eşimin kucağına verilmesine şahit
olmuşken, aynı süre içinde babamın ölümüne, yıkanmasına ve
toprağa verilmesine şahitlik ettim ...
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda babamın defin işlerini
gerçekleştirdik ve ebedi hayatına uğurladık. Rabbim mekanını
cennet eylesin. Kabrini nur eylesin. İnşallah tüm günahlarını
affedip cennetinde habibine komşu eylesin. Amin. Elbette ha­
yatta var olan alma ve verme yasası devam ediyor ve edecek.
Bizler öğrenmeye, gelişmeye, değişmeye ve dönüşmeye devam
edeceğiz.
Bugün 3 Kasım Pazar 2019. İşyerime gelip bilgisayarımın
başına oturdum. Duygularım sıcaklığını yaşarken seninle de
paylaşmak istedim. Bir daha gördüm ki Olay + Tepki = Sonuç
formülü büyük önem taşıyordu. Yaşanan her olaya biz nasıl
tepki verirsek aynı şekilde sonuç elde ediyorduk. Olayı öğren­
diğimde hemen Emre Urfalı kardeşimi aradım, eşi Muazzez ile
hastaneye geldiler. Muazzez'i eşimin yanına bırakıp kızım ve
Emre ile cenaze evine gittim. Öğleden sonra taburcu olması ge­
rektiğini bildiğim için babamı Karacaahmet'te yıkadıktan son­
ra hastaneye gelip eşimi ve oğlumu çıkarıp evimize bıraktım.
Sonrasında babamın cenazesini alıp helallik için kendi evine
getirdim. Tüm işlemler sonrası gece eve döndüğümde oğlumu
kucağıma alıp yaşanan mucizeye ve devir teslime odaklandım.
Babam torunu dünyaya gelmeden ahiret yurduna gitmemeyi
seçmişti. Torununu görmek nasip olmadı ancak hissettiğine
tüm kalbimle eminim ... Babacığım seni çok seviyorum ve hep
seveceğim. Mekanın cennet, kabrin cennet bahçesi olsun. Nur
içinde ol...
Şimdiden sonra bana düşen babama layık bir evlat olup dün­
yaya gelen evladıma ve kızıma en güzel şekilde babalık yapmak

-110-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olacaktır. Elbette üstlendiğim misyonumu da devam ettirece­


ğim. Ömrüm oldukça insanların hayatlarına dokunup, değişip
dönüşmelerine vesile olmaya devam edeceğim. İlmim ve bilgim
ile cimrilik etmeden kime ne kadar verebiliyor, yardımcı olabi­
liyorsam olmaya, gerek eğitim ve seminerler gerekse kitaplar ve
paylaşımlarım ile de ulaşabildiğim kadar kişiye ulaşmaya de­
vam edeceğim. Yine bu süreçte maddenin hükümsüz mananın
sonsuz olduğu gerçeğine de şahitlik ettim. Dünya işlerine takı­
lıp maddenin peşine düştüğümüz için unutulan aile, eş, çocuk,
anne, baba, örf, adet vb. değerlerin madde ile yer değiştirdiğine
de şahit oldum. Bir şeylerin kıymetini kaybettikten sonra anla­
dım ancak bu anlamanın anlamsız ve boş olduğuna da bir kez
daha şahit oldum. Varken gençlik ve sağlığın kıymetini bilmek
gerekir diye kitap, eğitim, seminer ve paylaşımlarda yer veriyo­
rum. Bunun ne kadar önemli olduğuna da şahit oldum. Şahit­
liklerimin zirve yaptığı bu dönem manayı anlamam ve yaşama
noktasında da zirve yaptı.

Kalp Gözü Doğruyu Görmeyi Sağlar

Babamın vefatıyla ilgi bölüm için kısa bir ara vermiştik,


şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Her birimizin içinde bazı şeyleri hissedebilmeyi sağlayan bir
güç var. İçinize bir şey doğar ama onu görmezden gelip daha
sonra neden içimdeki hissi dikkate almadım dersiniz. Aslında
hepimiz algıları açık insanlarız. Çok uzakta olan birini dahi
hissedebilir, yaşadığı üzüntü, sıkıntı, acı, sevinç benzeri şeyleri
anlarız. Onları aradığımızda şaşırır, nereden anladın veya ben
de şimdi seni düşünüyordum söylemlerini duyarız. Doğuştan
bize verilen algı, hissetme yeteneği ya da üçüncü göz (kalp

-lll-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

gözü) doğruyu görebilmeyi sağlar. Kimilerimiz onu dikkate


alırken kimilerimiz görmezden gelir. Hislerine güvenip daha
etkin kullananlar bir zaman sonra yalanı fark etme, insanların
enerjilerini pozitif veya negatif hissetme yeteneğini artırır. An­
cak kalben hissettiklerimizi görmezden gelmek bu yönümü­
zün körelmesine, zamanla yok olmasına nedene olur. Manayı
bırakıp kendimizce mantıklı açıklamalar getirerek madde ile
karar veririz. Ne zaman manayı bırakıp maddeye yöneliriz işte
o zaman üzülürüz.
Var olan gözümüzün dışında kalp gözümüz ile görebilmek,
anlayabilmek, kavrayabilmek düşündüğünden daha büyük
önem taşır. Sadece okuduğun kitaplardaki kişiler ya da izlediğin
filmlerde var olan karakterlerde olan bir özellik değildir. Kalp
gözü her insanın sahip olduğu bir özelliktir. Aslında adı kalp
gözü olmasına rağmen kafatasının içinde iki lobun tam orta­
sındadır. İki kaşın arasına denk gelen kalp gözünün gerçek adı
"epifız bezi'öir. Çam kozalağına benzeyen bu organımız hayal
kurmayı, görülmeyeni görmeyi sağlar. Serotonin ve melatonin
hormonunun salgılanmasını da yine epifız bezi sağlar. Düzen­
siz beslenme, olumsuz uyku durumları ve şartları gibi birçok
etken epifız bezinin etkisini azaltır ya da yok eder. Bunlardan
en önemli olansa "florür"dür. Bilhassa diş macunlarının içinde
var olan florür epifız bezini en olumsuz etkileyen ve zamanla
yok eden bir maddedir. Hayal kurma, geleceği tasarlama, üret­
kenlik yönümüzü kaybetmemize neden olan bu madde ne ya­
zık ki çok iyi bir şeymiş gibi gösterilmekte.
Çocukken en aktif şekilde kullandığımız farklı dünyalar
ile iletişim kurduğumuz üçüncü gözümüz zaman içinde izle­
diğimiz filmler, tükettiğimiz besinler, her şeye kolay ulaşmak,
kalitesiz uyku sistemi, antidepresan, antibiyotik ve florür gibi
maddeler nedeniyle ne yazık ki tüketilip yok edildi. Fabrika

- l l2-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

ayarlarımızı bozarak bizlerin geleceğe umutsuz bakmamız,


beklentisiz ve hasta olmamız sağlandı. Takdir edersin ki bunda
da başarılı oldular. Gelecekle ilgili hayal kuran, büyük beklen­
tiler içinde olan kaç kişi tanıyorsun? Hayalleri ve hedeflerini
belirleyen, bu hayal ve hedefleri gerçek kılmak için uğraş ve­
ren kaç kişi var? Hazır besinler, fastfoodlar, GDO'lu ürünler,
besinlerin içinde var olan trans yağlar, kimyasallar, koruyucu
maddeler gibi hayatımızı ve sağlığımızı al üst eden maddeler
ile zehirliyorlar bizi. Her geçen gün hastane ve hasta sayısının
artması, her gün bilmediğimiz yeni hastalıkların ortaya çıkı­
yor olması da sence rastlantı mı? Sistem daha dünyaya gelirken
borçlu olmak üzerine kurulu. Yarış atı gibi sınavlara hazırlanıp
sonrasında hayat yarışına dahil edilmek? Bunların hepsi dü­
şünmeyesin, hayal kurmayasın ve beklenti içerisinde olmaya­
sın diyedir. Ya bu durumun farkına varacak ve kendine yeni bir
hayat belirleyeceksin ya da böyle gelmiş böyle gider diyenler­
den olacaksın ...
Kalp gözünü etkin bir şekilde kullanabilmek geleceğini en
güzel şekilde inşa etmene fayda sağlayacaktır. Ancak bunun
olabilmesi için başta florür olmak üzere seni olumsuz etkile­
yen her şeyden uzak durmayı öğrenmelisin. Nüfusumuzun çok
büyük bir kısmının psikolojik sorunlar nedeniyle antidepresan
kullanıyor olması normal mi? Başı ağrıyana dahi antidepresan
veren sistem ya da doktor da elbette bu durumdan sorumludur.
Şimdi bir karar vermek ve vereceğin kararı hayatına uygulamak
durumundasın. Ya hayatına olduğu gibi devam edecek ya da
yeni bir başlangıç yapacaksın. Eğer yeni bir başlangıç yapar ve
kalp gözünü (epifız bezini) en iyi şekilde kullanırsan hayatın
güzelliklerini görecek ya da mevcut hayatına devam edeceksin.
Hayatının daha güzel ve anlamlı olmasını sağlayacak bir diğer
konu da beklentisiz olmaktır.

-1 1 3-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Beklentisiz Yaşamayı Öğrenmek

Göz maddeyi , kalp güzü manayı görür.

Beklenti içinde olmak:

Selam verdiğin kişiden selamını almasını beklersin, derdini


paylaştığından derdini, acısını paylaştığında da acını paylaş­
masını. Bir zaman maddi destek verdiklerinin şimdi maddi
destek vermesini, zor zamanında yanında olduklarından zor­
da olduğunda yanında olmalarını beklersin. Mutluluk ver­
diklerinden mutluluk, huzur verdiklerinden huzur, zamanını
verdiklerinden zaman vermesini, duygusal destek verdikle­
rindense duygusal destek beklersin. Çocuğuna anne babalık
yapar evlatlık yapmasını bekler, saçını süpürge ettin, yeme­
din yedirdin diye; saçını süpürge etsin yemesin yedirsin diye
beklersin. Sürekli birilerinden beklenti içinde olur, beklentin
karşılıksız kaldığında kızar, küser, üzülür ve incinirsin. Sonra
mesafe koyar kendince bir tavır sergilersin. Bir zaman verdik­
lerini şimdi alamadığın için beklentilerin karşılıksız kalır. İşin
en üzücü yanı ise "Ben beklenti içinde değilim" diye kendine
bile yalan söylersin.
Hayatta mutlu olmak istiyorsan ne yaparsan yapacak ama
beklenti ile yapmayacaksın. Ya kimseye bir şey vermeyecek ve
beklemeyeceksin ya da verecek ama yine bir şey beklemeyecek­
sin. Dostlukların, aile ilişkilerin, sevgin beklenti ile olmayacak.
Bir şeyin ucunda beklenti varsa sonunda hüzün vardır. Mutlu
olmak = beklentisiz olmaktır. Hayatım boyunca hep birilerine

- 1 1 4-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu
--·- -· · -----·-··--- -----------

bir şeyler verdim. Bilgimi, zamanımı, paramı, sevgi ya da say­


gımı ancak verdiklerim içinde geri verene rastlamadım desem
yalan olmaz. Bu süreçleri sorguladığım, kızdığım, üzüldüğüm
zamanlarım olmadı değil. Neden bu insanlar düşüncesiz, ve­
fasız diyerek kendimi üzdüğüm zamanlarım da oldu. Ancak
zamanla anladım ki insanlar alma odaklı verme değil. Almayı
seviyor ancak verme noktasında kör oluyor, sağır oluyor, dilsiz
oluyorlardı. Bunu mutlaka hayatın çeşitli evrelerinde ben de
yapmış ve yapmaktayım. İnsan başkasında olanı görüp kendine
kör kesilir. Başkasında olanı duyar kendine sağır kesilir. Baş­
kalarına her şeyi söyler kendine dilsiz kesilir. İnsan başkaları­
na karşı yargılı kendine ise merhametli kesilir. Yine insan bazı
durumlarda herkese karşı sağır, dilsiz, kör, merhametli olurken
kendine karşı merhametsiz kesilir.
Ne yazık ki insanlar gibi hayattan da beklenti içindeyiz. Şim­
di diyeceksin ki beklenti içinde olmak kötü mü? Buna cevabım
eğer beklenti içinde olmak seni üzüyor ve yapman gerekenler
konusunda tembelleştiriyorsa kötüdür. O yapacak diye yapma­
mayı seçmek seni yavaşlatır. O anlasın diye beklemek sorunla­
rı çözümsüz bırakır. O yardım edecek diye kendini şartlaman
yardım etmediğinde öfkeye dönüşür. Eğer beklentilerini yok
eder kendi hayatının sorumluluğunu eline alırsan işte o zaman
ne kimseye kızar ne de üzülürsün. Bir şey bekliyorsan sadece
kendinden bekle ve kendi hayatının dümeninde ol. Eğer kendi
hayatının dümenine geçmezsen o dümene başkaları geçer ve
seni istemediğin limanlara götürür. Sonrasında da sana sadece
hüzünler yaşamak düşer. Hayatının dümenine geçmekten kor­
kuyor olabilirsin bu çok normal. İşte bu noktada da korkmak­
tan korkmamayı öğrenmek gerek.
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Korkmaktan Korkmamayı Öğrenebilmek

Bir danışanım bazı şeyler terse gidiyor saçma sapan bir şey
yüzünden tersine dönmekten korkuyorum demişti. Yaşamak­
ta olduğu güzel sürecin daha önce de olduğu gibi anlamsız bir
şeyden dolayı bozulmasından korkuyordu. Zaten neredeyse her
birimizin çok güldük başımıza bir şey gelecek, uzun zamandır
bir sıkıntı yaşamadım demek ki sıkıntı yakındır benzeri inanç­
ları vardır. Çocukluk dönemimizde yakın çevremizden duydu­
ğumuz sonrasında da tecrübe etmek durumunda kaldığımız
bu söylemler ileriki yıllarda inançlarımızı oluşturdu. Benzer
inanışları olan danışanıma "Korktuğun şeyleri yaşamak duru­
munda kalırsın, korkmaktan korkma! " dedim. Bu bir gerçek;
eğer yalnız kalmaktan, parasız olmaktan, ayrılıktan, hastalıktan
ya da beğenilmemekten korkarsan korktuğunu tecrübe etmek
durumunda kalırsın.
Öğrenmen gerekenleri öğrenmediğin sürece korktuklarını
yaşamak durumunda kalman kaçınılmazdır. Hayatının daha
güzel olabilmesi ve bunun bir son olmadığının farkına vara­
bilmek için tek yol tecrübe etmektir. Eğer var olan bir korkun
varsa o korkuyu yaşa. Nereden kaynaklandığını tespit et. Ka­
fanı olabildiğince yor o konuya. Bir bak bakalım bu korkuya
neden olan inanç, söylem, davranış ya da tecrübe neymiş? Ha­
yatının hangi döneminde böyle bir korku ile tanıştın ve sonra­
sında kabul ettin? Benzer korku durumlarını hayatının çeşitli
dönemlerinde yaşadıysan öğrenmen gerekeni öğrenmediğin
içindir. Sen iyisi mi hayatı ve akışı fazla zorlama, akışta kal,
yorma kendini. Akıntıya karşı kürek çekmek, kulaç atmak yıp­
ratır bitirir seni. Yaşadığın bir sorun ya da korku karşısında pa­
nikleme, direnç gösterme ve yaşaman gerekeni en sakin şekilde
yaşa. Sonra bu durumun sana ne öğretmek istediğine odaklan.

-1 16-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Daha sonra da kendine bu durumu nasıl düzeltebileceğini sor.


Bu soruyu onlarca yüzlerce kez sorarsan bilinçaltın bir yerde
cevabı bulacak ve sana sunacaktır. Korkmaktan korkmak sana
daha fazla korku yükleyip yapabilme ihtimalin olan şeyleri de
yapılmaz kılacaktır. Korku dua, inanç ve cesaretle yok edilir.

"Endi§e büyüme deneyiminin ta kendisidir. ..


Reddedilen endişeler bizi hasta eder; tam anlamıyla yüzleşilen
ve sonuna kadar yaşanan endişeler sevince, güvenliğe,
güce, odaklanmaya ve karaktere dönüşür.
Pratik formül şudur: Acının olduğu yere git. "
Peter Koestenbaum

Olanı Sevinçle Kabul Etmeyi Bilmek

Çocukluk döneminde gelişmekte olan zihnine ne kadar


çok olumsuz tohum ekildiğini kontrol et. Çocukluk dönemini
düşün ve o dönemden gelen olumsuz duygu, düşünce, inanış
ve davranışları tespit edip hepsini bir kağıda yaz. Unutma ki
bunlar sen inandığın için gerçeğin oldu. Sana çocukken ha­
yatın zor olduğu söylendi ve sen buna inandın, şimdi hayatı
zor olarak görüyor inandığını yaşıyorsun. Öyleyse inandığın
her şeyin tam tersini pozitif olarak yaz ve gün içinde bunlara
odaklan. Hayatın zor olduğuna inanıyorsan kolay olduğunu,
zengin olmanın imkansız olduğuna inanıyorsan zengin olma­
nın kolay olduğunu, ilişkileri yürütmenin zor olduğuna inanı­
yorsan ilişkileri yönetmenin kolay olduğunu yaz. Yeni inanış
ve gerçekliğini yarat. Eskiden inandıkların nasıl gerçekliğin
olduysa yeni inandıkların da şimdiki gerçekliğin olacak. Bu­
nun iki günde gerçek olmasını bekleyerek kendine haksızlık

-117-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

etme. Biraz zaman alacaktır ancak mutlaka zamanı gelince yeni


yaşam şeklin halini alacaktır. Eski inançların nasıl ki bir günde
oluşmadıysa yeni inançların da bir günde oluşmayacak. Her ina­
nış eskileri yok edecek, yeni bir hayatı yaşamana vesile olacak.
Ben şuna inanıyorum, hepimiz kendi gerçekliğimizi yara­
tıyor, düşüncelerimizi gerçekleştiriyoruz. Düşündüğümüzü
yaşıyor, sonra yaşadığımıza inanıyor ve daha sonra bunun
değişmez gerçekliğimiz olduğunu kabul ediyoruz. Oysaki dü­
şünce değiştiğinde yaşanılan, yaşanılan değiştiğinde inanç,
inanç değiştiğinde ise gerçeklik değişir. Düşünmek = Gerçek­
lik inancımızdır.
Çok duyuyorum, "Yıldızım düşük bu nedenle nazar deği­
yor. Sürekli kayıplar yaşıyorum'' benzeri ifadeler kullanılıyor.
Nazar değecek diye düşünmek nazarı getirdiği gibi enerjinin
düşmesi ve düşüncenin negatif etkilenmesi yıldızının düşük
olmasına neden oluyor. Sen enerjini yükselttiğinde yıldızın da
yükselir. Nazara bakış açını değiştirdiğinde nazarın sana isabet
etmesi de değişir. Nazar yoktur demiyorum nazar elbette var­
dır. Kuran-ı Kerim'de nazar ayetleri vardır, bu çok net ve ger­
çektir. Ancak nazarın size isabet etmesi için şartları oluşturdu­
ğunuz da bir gerçektir. Düşünceni ve korkunu yaşadığını fark
eder, buna neden olan düşünce ve korkuyu yok edersen nazar
sana isabet etse de etkisi daha az olacaktır. Eğer sen yaşamakta
olduğun sorunları reddetmek yerine bütünüyle kabul edersen
o dakikadan sonra çözüm yolları bulmaya başlarsın. Çözüme
ulaşmanın yolu var olan sorunu kabul etmektir. Kabul etmedi­
ğin bir soruna çözüm arar mısın? Bu nedenle çocukluk döne­
minde sana ekilen olumsuz tohumları kabul edip onları birer
birer tespit etmeyi bilmelisin.
Bu noktada en büyük direnç ''.Anne ve babamız kötü mü?
Onlar iyi insanlardı" oluyor. Hiçbir anne ya da babaya kötüdür

-118-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

demiyoruz, mutlaka her anne ve baba kendi bildiği, gücü yet­


tiği, dili döndüğü şekilde çocuklarına en iyiyi verir. Ancak iyi
anne baba olmakla doğru anne baba olmak aynı şey değildir.
Burada yapılmak istenen onları kötü saymak, reddetmek değil;
bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları hataların bizim üzerimizde
yarattığı etkiyi azaltmak ya da yok etmektir.

"İnsanın en kötü taraflarını dönüştürebilmesinin tek yolu,


bunları bütünüyle ve sevinçle kabul etmek olabilir. "
Henry Miller

Düşündüğümüz şeye dönüşürüz .

Gizli Niyeti Anlayabilmek

Bir şeye ihtiyacın olması onu nasıl düşündüğün ya da dillen­


dirdiğine göre farklı anlamlar kazanır. Para sıkıntısı yaşıyorum
daha fazla gelir istiyorum demek seni daha fazla parasal sorun
yaşamaya iter. Çok sevdiğin bir evin, arabanın ya da tatilin ha­
yalini kurmak, yüzünde tebessüm kalbinde heyecan olması onu
gerçek kılar. Neyi nasıl düşündüğün, ne anlam yüklediğin, ne
elde edeceğini gösterir. Bir şeyi zorunluluk olarak görmekle bir
şeyi mutluluk sebebi olarak görmek aynı enerjiyi yaymaz. Yay­
dığın enerji '½.lmalıyım ama param yok" ise o şeyi alamazsın.
Enerjin sana yokluğu getirir. Yaydığın enerji '½.labilirim ve ala­
cağım" ise nasıl alabileceğinin yollarını düşünmeye başlarsın.
Birileriniz "Tamam da param yok, nasıl almayı düşünebilirim? "
diyecektir.

-119-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Önemli olan paranızın olması değil o şeyi almaya olan ni­


yetinizdir. Niyetinizde samimiyseniz o zaman önünüze fırsat­
lar çıkacak, ummadığınız yerden destekler gelecektir. Kaderini
dönüştürmenin bir diğer yolu neyi istediğini fark etmektir. İs­
tediğin şeyi gerçekten neden istediğin ve altındaki gizli niyet­
tir. Gizli niyetini fark edemezsen senin niyetin ile gizli niyetin
uyumsuz olacağından isteğin gerçekleşmez.
"Çok iyi bir kariyer yapmak istiyorum" bir istek bir niyettir
ancak bu dille söylediğin niyetindir. Eğer kariyer yapıp bugüne
kadar sana inanmayanlara kendini ispat etmek düşüncesindey­
sen işte bu gizli niyetindir. "Çok para kazanacağım'' bir istek
bir niyettir ancak kazandığın çok para ile birilerine haddini
bildirmek istiyorsan ya da birilerine yardımda bulunmak isti­
yorsan bunlar gizli niyetlerindir. Genelde birçok kişi ne istedi­
ğini bildiğini düşünse, söylese de aslında gerçekten ne istediğini
bilmeyebiliyor. Kalbinde var olan gizli niyeti fark edemeyenler
gibi fark etmek istemeyenler de oldukça fazladır. Bir şeyin olup
olmamasını belirleyen şey dillendirmediğin gizli niyetindir.
Şuna hep şahit olmuşumdur, işleri çok zor durumda olan ya
da iş bulmakta zorlanan kişiler "işlerim yoluna girsin ki insan­
lara yardım edebileyim. Şunlara şu kadar destek verebileyim.
İşe başlarsam eğer aldığım maaş ile şuralara destek vereceğim''
benzeri niyetler ortaya koyarlar. Aslında bu niyetlerin hiçbiri
gerçek niyet değildir. Onlar işe başlamanın ya da borçlarının
ödenmesi derdindedirler. Tabiri caizse hayata "Sen benim işi­
mi hallet ben de insanlara yardım edeceğim" diye rüşvet teklif
ederler. Hiçbir zaman da hayat bu rüşveti kabul etmez. Çünkü
hayat kişilerin dili ile söylediğine bakmaz. Hayatın ilgilendiği
şey kişilerin kalbinde olan gizli niyettir.
Benzer şey edilen dualar için de geçerlidir. Dualarında
''.Allahım bana şunları ver ki ben de o verdiklerinle insanlara

-120-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

şunları verebileyim" der. Ancak kalplerde gizli olanı bilen Al­


lah bu yalanı bildiğinden duayı kabul etmez. Kalplerde gizli
olanı da aşikar edileni de bilen Allah bu yalana inanır mı? O
da kalpte gizli olan niyete bakar ve ona göre kişilere verir ya
da vermez. Bu nedenle sen de dilin ile söylediklerini bırakıp
kalbinde gizlediğin niyetine bak. Eğer gizli niyetini saf haliyle
görmeyi başarabilirsen işte o zaman doğru niyette bulunmayı
başarabilirsin. Dilin ile söylediğin niyetin ile kalbinde var olan
gizli niyetin aynı ise işte o zaman istediğin şeyin olma ihtimali
çok daha yüksek olur.
Şimdi şunu yapmanı istiyorum: Bir kağıt kalem al ve şu an
en çok istediğin üç şeyi yaz. Sonra bu üç şeyi neden istediğini
de yanlarına yaz. En son olarak bu üç şeye şimdi kalbinde var
olan gizli niyetinle bak.

En çok istediğim üç şey.


Neden istiyorum?
Kalbimdeki gizli niyet nedir?

1.

2.

3.

-121-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bu üç şeyi gerçekten neden istiyorsun? Bırak dilinin ne söy­


lediğini, samimi bir şekilde kalbine odaklan ve onun ne söy­
lediğini dinle. Eğer samimi bir şekilde üzerinde düşünürsen
göreceksin ki dilinin niyeti ile kalbindeki gizli niyet aynı değil.
Bunu anlamayı başardığın an hayatında yeni bir sayfa açacak­
sın. Artık hayata ya da Allah'a rüşvet teklif etmeden gerçekten
niyetini ortaya koyacaksın. Eğer niyetin halis değilse üzerinde
düşünecek, çalışacak ve halis hale getireceksin.
Hakikat; gözle gördüğünüz, elle tutabildiğiniz ve aklınızın
alabildiğinden çok daha derinlere iner. Hakikat genel olarak
sizin sandığınız, gördüğünüz ya da duyduğunuz şey değildir.

"Dl§ dünya ve onun tüm şekilleri içdünyanın imzasıdır. "


Jakob Böhme

Doğru ya da Yanlış Yoktur Diyebilmek

Doğru ya da yanlış yoktur kavramı olaylara ve fırsatlara ba­


kış açınızı değiştirir. Doğru ve yanlış çok göreceli kavramlardır.
Kime göre doğru, neye göre doğru, kime göre yanlış, neye göre
yanlış? Her şey doğru ya da her şey yanlış olabilir. Sizin sahip
olduğunuz inanç yapısıyla diğer kişinin sahip olduğu inanç ya­
pısı farklı olduğunda sizin doğrunuz onun yanlışı olur. Ama
aynı şekilde onun doğrusu da sizin yanlışınız. Bir konu üzerin­
de karar verirken her birimiz eski deneyim ve öğrenimlerimizi
referans alırız. Bu deneyimler çocukluğumuz itibariyle beyni­
mizde oluşan milyarlarca sinir hücreleri tarafından depo edilir.
Bizi yetiştiren kişilerin inanç, söylem, davranışları bizde doğru
ya da yanlışı oluşturur. Aslında bizim de doğru ya da yanlış de­
diğimiz birçok şey bize ait olmayabilir. Olayları ve durumları

-122-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yeni bir süzgeçten geçirmek onları anlayışımızı da değiştirecek­


tir. Esnek olmayı öğrenmek beraberinde yeni davranış model­
lerini de getirir.
Hayata bakışımızı olaylara bakış açımız doğrudan belirler.
Dün doğru diye inandığımız bir şeye bugün inancımızı yitirdi­
ğimizde bakış açımız da değişir. Yapamayacağınıza inandığınız
bir şeye bakış açınızla o şeyi yapmayı başardıktan sonraki bakış
açınız aynı değildir. Mutlaka herkesin hayatında imkansız gibi
gördüğü şeyler imkanlı olduğunda hayata ve kendine bakış açısı
değişmiştir. Kendine bakış açısı değişen kişi negatif açıdan da
etkilenebilir pozitif açıdan da. Her şeyin etkisini o şeye yükledi­
ğiniz anlam belirler. Anlam değiştiğinde etki de değişir. "İşlerim
istediğim gibi gitmezse hayatım altüst olur" diyen birisi işleri
istediği gibi gitmeyip başka bir işe başladığında ve o işte büyük
bir başarı elde ettiğinde vereceği tepki nasıl olur? İşte o zaman
anlar ki işlerinin ters gitmesinin nedeni o iş onun için hayırlı ol­
madığındandır. Yeni başladığı işte elde edeceği başarıyı engelle­
mesin diye olmamıştır. Ancak o an kişi yaşamakta olduğu şeyin
neden yaşandığını bilmediği için kendi içinde onlarca senaryo
kurup felaket tellallığına soyunur. Sonrasında olanın bitenin
idrakine varıp gerçek manayı anlayabildiğinde her şey değişir.
Her zaman olaylar düşündüğümüz gibi gitmeyebilir, önemli
olan işler istediğimiz gibi gittiğinde değil, gitmediğinde nasıl
tepki verdiğimiz ve ne elde ettiğimizdir. Ne demiştik: "Olaylara
vereceğiniz tepki sonucu belirler:' Sonucun nasıl olmasını isti­
yorsanız öyle tepki verin. Vereceğiniz tepki doğrudan kaderini­
zi ortaya koyar.

"Olaylara vereceğin tepki yeni kaderini ortaya


koyar. "

-123-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kendi Kullanım Kılavuzunu Anlayabilmek

İnsanlar işitsel, görsel ve dokunsal olarak yaratılmıştır. Ay­


rıca kokusal, tatsal benzeri temsil sistemleri de vardır ancak en
fazla bu üç temsil sistemi kullanılır. Bir şeyi yapmak istediğin­
de sadece dil ile ifade etmek üç temsil sisteminin birini hare­
kete geçirmek olur. En zor durumlarda dahi üç temsil sistemin
ile çalışırsan arzuladığın şeyi büyük oranda elde edebilirsin.
Gözünde canlandırma yapmak, dil ile ifade etmek ve tüm be­
deninle istediğin şeyi hissetmek. Yapılan büyük yanlış istiyo­
rum demek ama inanmamak ya da görsel imgeleme yapma­
yıp kinestetik (dokunsal) olarak bunu hissetmemek. Her neyi
arzu ediyorsan mutlak tüm kalbinle inanacak, arzuladığın şeyi
şimdiden elde etmiş gibi görsel imgeleme yapacak ve sürekli
bunu konuşacaksın. Sadece bir yol bulup ilerlemeyecek, kar­
şılaştığın dirençlerde hemen eylem değiştirecek ve başka bir
yol bulacaksın.
İflas ettiğim dönemde sürekli çıkış yolu arıyor, her an araş­
tırma yapıp kitaplar okuyordum. Başarılı insanların ortak özel­
likleri neler, nasıl oluyor da aynı özellikle yaratılmamıza rağ­
men onlar başarıyı elde edebiliyor da ben başarısız oluyordum?
Onlar benim yaptığım ne ya da neleri farklı yapıyorlardı? Yap­
tığım araştırmalar ve 2009 yılında aldığım NLP eğitimlerim­
de gördüm ki her insan aynı yaratılmış ancak bazılarımız bize
verilen özellikleri kullanmayı unutmuş veya unutturulmuşuz.
Yine öğrendim ki onlar unutsanız unutturulsanız da varlar ve
var olmaya devam edecekler. Kişi kaynaklarının farkında değil
ya da ulaşmayı bilmiyordur.
Uzun yıllardır kullanmadığım için unuttuğum kaynakları­
ma nasıl ulaşacağımı öğrendiğimde hayatımı sil baştan yazdım.
Eğitmen olduktan sonra da çalışma yaptığım herkesin de bu

-124-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

kaynaklara ulaştığında neler yapabileceğine şahit oldum. Kay­


naklar kullanılmadığı sürece kimseye fayda sağlamaz. En be­
ğendiğin sanatçı, oyuncu, işadamı, bilim insanı ya da siyasetçiyi
düşün onlar ne yaptı da başarılı oldular ve sende iz bıraktılar?
Vehbi Koç küçücük bir bakkal dükkanı varken nasıl oldu da
Koç Holding'i kurdu? Sakıp Sabancı tek çift çorap satarken
neyi farklı yaptı da Sabancı Holding'i kurabildi. Barış Manço
kansere yakalandığında nasıl oldu da en güzel eserlerini yaz­
maya devam edip, televizyon programları yapıp kanseri yendi?
Cristiano Ronaldo'yu ya da Messi'yi dünyanın en iyi futbolcu­
ları yapan nedir? Hepsinde aynı özellikler vardır; kendilerine
bir hedef belirlemiş, strateji oluşturmuş, eylemde olmuşlardır.
Bunu gerçekleştireceklerine şüphe duymamışlardır. Bir röpor­
tajda Messi'ye gazeteci soruyor: "Birbirinden güzel golleri nasıl
atıyorsun? " Messi, "Topa vurmadan önce kısa bir an var ya, o
anda topa vurduğumu, ağlarla buluştuğunu, tribünlere koş­
tuğumu ve arkadaşlarımın üzerime atladığını görüyorum. Ne
zaman bunu içten yapsam ve gerçekten hissetsem gol oluyor"
cevabını verdi.
Her başarılı kişi bir işe başladığında o işi tamamladığında
ne elde edecek, yakın çevresi bundan nasıl etkilenecek, ne his­
sedecek, ne duyacak ve yaşayacak? Hepsini ilk başta yaşar ve
görür. Sonra en önemli kısım başlar: "Eylemde olmak:' Bunu
yaptığında da başarı gelir. Sen bu özelliklerin hangilerini kul­
lanıyor ya da kullanmıyorsun? Görsel imgeleme yapıyor, buna
inanıyor, gerçekleştirmek için eylemde oluyor musun? Yoksa
mazeret üretip, kurban psikolojisine girip onu bunu suçlayıp
sızlanıyor musun? Başarıyı elde eden hiç kimse sızlanarak, suç­
layarak, kurban psikolojisine girerek başarılı olmadı. Elbette bu
ruh haline sahip hiç kimse de olmayacak.

-125-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

inanmanın Gücünü Görebilmek

Yaşantın boyunca en büyük ihtiyacın "inanmak" olacaktır.


Tüm din kitapları gibi kişisel gelişim noktasında da inanmak
büyük önem taşır. Bir sporcunun kazanmaya inanmadığı hal­
de kazandığı görülmemiştir. Ancak kendine inanan bir spor­
cu şartlar ne kadar zor olsa da başarıyı elde etmiştir. Kuran
"inanırsanız üstün olan sizlersiniz" der. Anton Çehov "insan,
inandığıdır" demiştir. "inanmak başarmanın yarısıdır" sözü iş
hayatında da kişisel gelişim alanında da kabul görmüştür. İnan­
madığınız bir şeyi başaramaz, işin sonunu getiremezsiniz.
Genelde başaramayan kişilere baktığında onların yapacak­
ları iş hakkında şüpheleri, mazeretleri, şikayetleri olduğunu gö­
rürsün. Şeksiz şüphesiz inanmak beyinde başlar. İnsan beyninde
inandığı bir şeyi gerçek hayatta gerçekleştirir. Bir insanın düşün­
ce yapısını değiştirdiğiniz zaman davranışlarını da değiştirirsi­
niz. Anlaşılması gereken şey inancın değişebilir olduğudur. Dün
inandığınız ancak bugün inanmadığınız bir şeyin sizin üzeri­
nizde yapacağı etki aynı değildir. Bir şeye inanmayı bıraktığınız
anda o şey de sizi etkilemeyi bırakır. Yapamayacağına inanma­
nın yerine yapabileceğine inanmayı koyduğunuzda düşünceniz
ve davranışınız anında değişir. Bu gerek zihinsel duygu yapını­
zın gerekse fiziksel davranış yapınızın değişmesine neden olur.
"Düşündüğünüz şeye dönüşürsünüz" sözünü oldum ola­
sı severim. Kendine bakış açını değiştirmek, zihninde oluşan
inanç yapısını değiştirmek imkansız gibi görünen şeyleri başar­
mana neden olur. Hayatıma yeni bir yön vermeye karar verdi­
ğimde inandığım şeylere neredeyse kimse inanmadı. Saçmala­
dığımı düşünenler olduğu gibi yüzüme karşı olumsuz konuşan­
lar da oldu. Alay edenler kadar hakaret edenlerin sayısı da az
değildi. İnandığım şeylerden biri kitap yazmaktı. Şu an onuncu

-126-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

kitabımı okuyorsun. Aynı kitap yazma inancım gibi diğer tüm


inançlarımı da gerçekleştirdim.
İnanmak üzerine birçok şey işleyip başarılı insanların inan -
mış olduğundan bahsettik ancak neden bazı insanlar inanmayı
başarıyor da bazıları başaramıyor? Bazı insanlar da olumsuza
inandığı halde olumluya inanamıyor? Kırsal bölgelerde ya da
yoksulluğun hakim olduğu yerlerde doğup yaşamanın en kötü
tarafı ne maddi imkansızlıklar ne de okuyamamaktır. En kötü
yanı sizin geleceğe dair hayallerinizi ve hedeflerinizi yok et­
meleridir. Kurban psikolojisi, yokluk psikolojisi, başarıya olan
inançsızlık hep buralarda ortaya çıkar. Aynı buralar gibi geçim­
siz anne baba yanında büyüyen ya da negatif eleştiri yapmaktan
geri durmayan ebeveynler de kişilerin kendilerine olan inanç­
larının ortadan kalkmasına neden olur.
Benim doğduğum ev eski Türk filmlerindeki evler gibiydi.
1 5 kişinin bir arada yaşadığı 2-3 odalı bir ev. Anne, baba, de­
deler, büyükanneler, amcalar, dayılar, teyzeler, başka akrabalar
ve kardeşler. Yokluk diz boyu. Amcamın evinin duvarında "Fa­
kirin çilesi ölünce biter" yazıyordu. Sanırsın kamyon kasasının
arkasına yazılmış. Tüm çevre benzer durumda olunca yaşaya­
caklarınız da az çok bellidir. Elbette benim gibi bu olumsuz du­
rumu hayatında köklü değişiklikler yaparak düzeltenler de var.
Senin de kaybettiğin inancının kimyasını düzeltebilmen için
gerekli yolları göstereceğim. Bir sorunu çözmenin en önemli
yolu önce o sorunu kabul etmek, sonrasında sorunu tanımak,
nereden ve nasıl kaynaklandığını anlayabilmektir. Bunlar anla­
şıldıktan sonra çözüm noktası başlar.

Fakirin çilesi ölünce değil


buna inanmayı bırakınca biter.

-127-
Fırat Çakır // Kaderle Randevu

Var Olan inancı Değiştirebilmek

Zenginlik içinde yetişen zenginlik, yokluk içinde yetişen


yokluğu modeller. Bu çok normaldir herkes en yakınlarının fi­
ziksel, zihinsel ve ruhsal durumunu model alır. Sürekli sokak­
larda yaşayan, yankesicilik yapan, uyuşturucu kullanan bir top­
lumun içinde yetiştiğinizde model alacağınız hayat aşağı yukarı
bellidir. Ancak etrafınızda belli bir gelir seviyesinin üstünde ka­
zancı olan Boğaziçi, Koç, Galatasaray ya da ODTÜ mezunu in­
sanların içinde yetiştiyseniz gerek okul gerekse maddi skalanız
da aşağı yukarı bellidir. Tabii ki bu demek değil ki bu değişmez
bir kuraldır, eğer böyle olsaydı tüm başarılı ve zengin insanlar
aynı ailelerden çıkardı.
Tam tersi durumların yaşandığına da sıkça şahit oluyoruz.
İşte o farklı durumları ortaya koyan kişilerin de kendi inanç sis­
temlerinde ve modellemelerinde pozitif bir yaklaşım var. Onlar
kendi inanç sistemleri üzerinde çalışarak başarıyı elde edebili­
yorlar. Bir şeye olan inancınız değiştiğinde bakış açınız da deği­
şir. Bakış açınız değiştiğinde fırsatları görmeye başlarsınız. Fır­
satları gördüğünüzde cesaret eder ve eyleme geçerseniz başarı
da beraberinde gelir. Önemli olan zihinsel yapınızı değiştirmek
ve yeni inanç kalıpları oluşturmaktır.
Ankara'da yaşayan Eşref Armağan adında doğuştan gör­
me engelli biri var. Adını duydunuz mu bilmiyorum. Eşref
Armağan doğuştan görme engelli olmasına rağmen perspek­
tif kullanarak resim çizebilen, tüm açıları en ince noktasına
kadar işleyebilen biri. Öyle ki dünyanın en iyi üniversitele­
rinden olan Harvard ve Toronto üniversiteleri onu inceleyip
bunu nasıl yapabildiğini araştırdı. Belgesel çekip görme en­
gelli olmasına karşın görebilen insanlarla aynı olan özellik­
lerini keşfettiler. Eşref Armağan'ı inceleyen bilimadamları

-128-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

onun resim çizdiğinde beyninin gören insanlarınki gibi aktif


olduğunu gördüler. Bu normalde imkansızdır. Ancak insanlar
kendilerine öğretilen inançların dışına çıkmayı başardıkların­
da dünyayı şaşkına çevirebilirler. Normal şartlarda bir görme
engellinin bırakın perspektif açılardan resim yapmayı normal
resim yapamaması gerekir. Ancak Eşref Armağan bu inanca
inanmayarak yapabileceğine dair bir inanç geliştirmiştir.
Yine birçoğumuzun tanıdığı görme engelli ses sanatçısı Me­
tin Şentürk uçak pistinde yanında kimse olmaksızın araç sür­
mekle kalmamış rekor bir hıza ulaşmıştı. Televizyon program­
ları yapıp, albümler çıkartıp, muhteşem enerjisi ve kahkahaları
ile insanlara mutlu olmanın engel tanımadığını göstermişti.
İnsanlar istediği ve değişmeyi seçtiği zaman önünde bir engel
kalmıyor. Önemli olan istemek ve istediğini elde edebilmek için
sorumluluk almak. Eğer kişi gerçekten bunu yapmayı başarırsa
önünde ne engel ne de amaları kalır. Şimdi size inanç değiştir­
menin yollarını ayrıntılı bir şekilde açıklayacağım.

inancı Değiştirmenin
Bir Yolu Çevrenizi Değiştirmektir

İnancı değiştirmenin yollarından biri; çevrenizi değiştir­


menizdir. Eğer çevrenizde başarısızlığı benimsemiş, yokluk
bilincinde insanlar varsa farklı bir çevreye girmelisiniz. Be­
nim de çocukluğum yokluğa inanmış insanların içinde geçti.
Çok iyi hatırlıyorum 1 0 - 1 2 yaşlarındayken arkadaşlarım hep
20 'li yaşlardaki kişiler olurdu, neden büyük kişilerle arkadaş­
lık yaptığım sorulduğunda yaşıtlarımdan bir şey öğrenemem
derdim. Kendimi geliştirmek için benden büyük kişilerle arka­
daşlık yapmıştım. Elbette o zamanlar bunu bilinçli yapmamış

-129-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

da olabilirim ancak o zamanki arkadaş seçimlerim kendi yaşıt­


larımdan daha olgundu. Bu durum hayata daha hızlı hazır hale
gelmeme neden oldu.
En yakın görüştüğünüz beş kişiye baktığınızda sizi nasıl bir
geleceğin beklediğini görebilirsiniz. Onların ortalaması bir ge­
liriniz ve ruh haliniz vardır. O çevre değiştiğinde yaşantınız da
değişir. Elbette bir değiştirilebilecek çevre bir de değiştirileme­
yecekler vardır. Bunun en büyük örneği çekirdek ailedir. Eğer
ailenizle birlikte yaşıyor ve yaşamak durumundaysanız elbette
onları terk edemeyebilirsiniz. Zaten böyle bir şey yapmanıza
da gerek yok. Kendi çekirdek aileniz içinde siz kendinize çe­
kirdek bir alan belirler o alanın içinde yaşamaya gayret eder­
siniz. Olabildiğince hayal ve hedeflerinizden bahsetmez, sizi
aşağı çekmelerine izin vermezsiniz. Ne zaman dışarı çıkarsınız
işte o zaman yeni çevrenizi devreye sokup size inanan insan­
larla hayal ve hedeflerinizi gerçek kılmanın yollarını ararsınız.
Hatırlarsan daha önce de ifade etmiştim; ben kendime yeni bir
gelecek oluşturmaya karar verdiğimde en başta çekirdek ailem
bana inanmadı. Dolayısı ile onları inandırmaya çalışmak yerine
ben hayallerimi gerçek kılmanın peşinden gittim. Her hayali­
mi gerçekleştirdiğimde bana olan bakış, söylem ve davranışları
değişmeye başladı. Şimdilerde benden daha çok yapabilecekle­
rime inanıyorlar.
Her şey bırakmak ya da yok saymak değildir. Bazen en zor
imtihanları en yakınlarımız ile vermek durumunda kalırız. Bu
durum da sebepsiz değildir. Hayat bizi en zor yerde imtihan
ederek zora dayanma kaslarımızı güçlendirir. Kaslar geliştikçe
biz daha iyi ve hızlı hareket edebiliriz.

-130-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

inancı Değiştirmenin Bir Diğer Yolu Tecrübedir

Yaşadığınız olumlu ya da olumsuz olaylar bir tecrübe edin­


menizi sağlar, bu tecrübeler de başarı ya da başarısızlık yönün­
de inancınızı oluşturur. Eğer bir gün mümkün olmayan bir şeyi
başarırsanız tüm inancınız bir anda değişir. 2008 yılında iflas
ettiğimde geleceğe dair tüm güzel inançlarımı kaybetmiştim.
Yarın için beni korkutan onlarca şey vardı. Ödemem gereken
borç bana göre ödenecek boyutta değildi, ne yatacak bir evim,
ne işim, ne de çevrem kalmıştı. Her şeyin bittiğini düşündüğü­
nüz noktada elde ettiğiniz bir başarı sizin tüm inanç sistemi­
nizi değiştiriyor. Ben yıllarca mesleki bilgimi aktaracağım bir
kitap yazmayı istedim. Ancak bu kitabın basılması da tanıtımı
da kolay değildi. Ya akademik kariyer, ya para, ya da popüler ol­
mam isteniyordu. Tahmin edeceğiniz gibi bende hiçbiri yok ve
olma ihtimali de yok gibiydi. İşi olmayan birinin para kazanıp
zengin olmasını beklemek hayal olurdu. Yatacak evi olmayıp
dünya kadar borcu olan birinin akademik kariyer yapmasını
da bekleyemezsiniz. İş popülerliğe geldiğinde zaten söyleyecek
söz yok. Bu kadar büyük zorluklara rağmen kitabım basılıp bir
anda Allah'ın yardımıyla onlarca televizyon programına konuk
olduğumda geleceğe dair tüm olumsuz inançlarım yok oldu.
Bir kez bir şeyi başardığınızda sonraki süreçte geçmiş ba­
şarınızı referans alırsınız. Ummadığınız bir anda tüm inanç
sisteminiz değişir. Bunu sağlayan edindiğiniz güzel bir tecrü­
bedir. Bu durumun tam tersi de iyi olan şeylere karşı olumsuz
bir tecrübe yaşamaktır. Her şey çok iyi giderken yaşadığın bir
olumsuz tecrübeyi kendine referans aldığında o zaman her şey
tam tersine sarmaya başlar.

-131-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Diğer Bir Yol Araştırmadır

Başarılı insan olmak, araştırma, kitap okuma, kendinizde


var olan nitelikleri araştırma, fırsatları araştırma, nasıl yapabi­
lirim üzerine düşünmek ve kendini sürekli geliştirmektir. Her
insan en mükemmel şekilde doğar ancak zamanla kendinde
var olan mükemmelliği unutur. Bunu tekrar görebilmenin yolu
kaynakları araştırmaktır. Bilgiye aç olmaktır. Öğrenmeye doy­
mamaktır. Kim neyi nasıl başarmış bunları incelemektir. Eğer
öğrenmeye ve başarmaya aç olursanız işte o zaman her şeyi ba­
şarabilirsiniz.
Sanırım Acun Ilıcalı'yı tanımayan yoktur. Bir televizyon ma­
gazin muhabiriyken kendinde var olan yeteneklerin farkına va­
rıp, diğer muhabirlerin yapmadığını yaptı. Araştırdı, kaynaklar
buldu, fırsatları değerlendirdi ve içinde var olan yeteneği ortaya
çıkardı. İstanbul Kızıltoprak'ta bir giyim mağazası işletirken if­
las edip şans eseri spor muhabiri olup sonrasında böyle büyük
bir başarıyı elde etmek elbette şans işi değildir. O dönemde ne
kadar büyük bir emek verdiğini, araştırıp kendini geliştirdiğini
kendisi daha iyi bilir. Ancak bildiğim bir şey var o da; şans her­
kesin kapısını çalar ancak kimisi içeri buyur eder kimisi etmez.
Acun kapıyı sonuna kadar açmakla kalmamış uzun yıllardır
evinde misafir etmiş.
Şimdi sen kendine şunu sormalısın: Ben kendi hayallerimi
gerçekleştirmek için neler yapıyor ya da yapmıyorum? Hayal­
lerim için yeteri kadar araştırma yapıp kendimi geliştirecek ey­
lemler içerisinde oldum mu? Eğer kendini arzu ettiğin noktaya
getirecek araştırmaları yapmadıysan zaman kaybetmeden yap.
Yaptın ve ne yapacağını biliyor ancak eyleme geçmiyorsan he­
men eyleme geç. Senin yapmayı düşündüğün işi ya da benzer­
lerini yapmış insanları ya da kurumları araştır. Onlar ne gibi yol

-132-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

haritaları izlemiş iyi belirleyip onları modelle. Modelleme bili­


nen en garantili yoldur. Ancak modelleme yaparken yapılan en
büyük yanlış kopyalamaktır. Kişileri kopyalamak yerine onları
inceleyip hangi eğitimleri aldılar, nasıl bir strateji oluşturdular,
nasıl davranışlarda bulunup, hangi söylemleri kullandılar bun­
lara bakılır. Daha sonra kendine göre bir yol haritası belirleye­
rek ilerlersin. İşte burada da araştırmanın önemi ve gücü bir
kez daha öne çıkıyor.

Diğer Bir Yol Zihinde Canlandırma Yapmaktır

"Önce hayal etmedikçe hiçbir şey olmaz. "


Cari Sandburg

Bir diğer yol zihinde canlandırma yapmaktır. Geleceği zih­


ninizde yaratmaktır. Filmi vizyona girmeden izlemektir. Ön
seyir yapmaktır. Neyi yapmak ya da başarmak istiyorsanız san -
ki hepsi gerçekleşmiş gibi zihninizde bunu tasarlamak ve yaşa­
maktır. İnsan beyni hayali ve gerçeği yaşanmış ve yaşanmamışı
ayırt edemediği için sizin kurduğunuz tüm görsel hayalleri ger­
çek zanneder. Ve bunları gerçekleştirmek için ne gerekiyorsa
yapar. Buna tasarlanmış gelecek deniyor. Siz zihninizde gele­
ceğinizi tasarladığınızda beyniniz bunu gerçek zannediyor ve o
geleceği yaratıyor.
Dr. Milton Erickson hipnoz uygulayıcısı, teorisyeni ve öğ­
retmeni olarak bilinir. Richard Bandler ile John Grinder, Dr.
Milton Erickson ve Virginia Satir gibi alanında en başarılı uz­
manları inceleyip modelleyerek Nöro Linguistik Programla­
ma eğitim ve tekniklerini oluşturmuştur. Zamanla bu eğitim
ve teknikler olabildiğince geliştirilerek günümüzde de yaygın

-133-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olarak kullanılmaktadır. Hızlı ve doğrulanabilir sonuçları oldu­


ğundan birçok uzman tarafından kullanılmaya da devam edil­
mektedir. NLP (Nöro Linguistik Programlama) beynimizi daha
etkin ve doğru kullanabileceğimizin yollarını basit teknikler ile
bize sunmuştur.
NLP'nin içinde var olan konulardan biri de beynimizde im­
geleme yani canlandırma yapmaktır. Beynimizin tasarlanmış
geleceğin ön izlemesini yapması sağlanarak ona neyi istediği­
mizi göstermiş oluruz. Beyin de sahibinin tam olarak ne istedi­
ğini anlayarak ona göre yollar aramaya başlar. Bu nedenle her
neyi gerçekleştirmek istiyorsan mutlaka onu olmuş gibi can­
landır. Bu canlandırmayı yaparken kendini olayın içinde gör­
me. Dışarıdan bir gözle kendini izleyen pozisyonunda ol. Eğer
kendini olayı gerçekleştirmiş gibi görürsen beynin bunun zaten
gerçekleşmiş olduğunu düşünür ve eylemsiz kalır. Ancak sen
kendini hayalini kurduğun bir arabayı kullanırken dış bir gözle
izlersen beyin bunu istediğini ve sahip olmadığını anlar. İşte bu
noktada da onu nasıl gerçek kılarım diye düşünmeye başlar. Bu
nedenle görsel canlandırma yapmak büyük önem taşır.
Modellemenin ne kadar önemli ve başarılı bir sistem ol­
duğuna değindim. Birçok kitap okuyarak, internette araştır­
ma yaparak ya da türlü gazete ve dergilerde başarılı insanların
hayat hikayelerini bulabilir ve onları modelleyebilirsin. Ancak
göz ardı etmemen gereken bir husus var; onlar bu başarıyı elde
ederken inandılar! Hem kendilerine hem de başarıya inandılar.
Birini modellediğinde onların inanç sistemlerini de incelemen
gerekir. O başarılı insanların neye inandığı ve nasıl inandığı
çok önemli olmakla birlikte asıl olan senin neye ve nasıl inan­
dığındır. NLP eğitimlerimizde inançlar ve değerler konularını
kursiyerlerimize anlatırken 5 pozitif 5 de negatif inancınızı ya­
zın deriz. Şimdi senden de 5 pozitif 5 negatif inancını yazmanı
istiyorum.

-134-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

N ı·µ:atif lnan�·

1.

2.

3.

4.

5.

Pozitif I n a nı:

1.

2.

3.

4.

5.

-135-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

İnançlarınızın neler olduğunu bilmek sizin neden beslendi­


ğinizi belirler. Eğer zorluklar, korku ve kaygı gibi inançlardan
besleniyorsanız geçmişte bu inançlar nasıl ki size fayda sağla­
madıysa şimdi de sağlamayacaktır. Bunun farkına varmış olma­
lısınız. Hayatınızın her döneminde sizi motive edecek, eylemde
tutacak ve sürekli üretken olmanızı sağlayacak inançlarınız ol­
malı. İkinci bölümde kaderin yapısını, olaylara verdiğimiz tep­
kinin sonuçları belirlediğini, verilen tepki değiştiğinde sonucun
da kaderin de değişebileceğini öğrendik. Aynı zamanda inanç
sistemlerimizi, beynimizin nasıl algılayıp çalıştığını da işledik.
İnançlar değişebildiğinde kaderin ve hayatın da değişebileceği­
ni anlamış olduk. Ayrıca başarılı insanların hayatlarında nelere
dikkat ettiğine ve başarıya giden yollara da değindik. Şimdi seni
yeni hayatına en iyi şekilde hazırlayacak olan yeni aktarımlara
üçüncü bölümle devam edeceğiz.

- 1 36-
3 . BÖLÜM

EYLEME GEÇ

Yeni Bir Beni Ortaya Çıkarabilmek

Hayatta başarılı olan insanların birçoğu başka insanları göz­


lemleyip onların yaptığı şeylerin aynısı yapmaya çalışanlardır.
NLP eğitimlerimizde modelleme adı altında anlattığımız bu
durum eğer sen bir şeyi yapmak istiyorsan zaten o işi yapmış
birileri varsa onları incele ve gittikleri yoldan gittir. Eğer sen
onların yaptığı şeyleri kendine, zamana ve mevcut şartlara
uyarlamayı başarırsan onların elde ettiği başarıya yakın başarı
elde edersin. Fit olmak istiyorsan her zaman fit olmayı başaran
birilerini takip et ve yaptıklarını yap. Göreceksin ki fit olacak­
sın. Güzel ilişkiler kurmayı başaran kişileri izler ve yaptıklarını
yaparsan güzel ilişkiler yaşayacaksın. İş hayatında başarılı ol­
muş insanları modellersen iş hayatında başarı gelecektir. Ama­
cın daha çok para kazanmaksa çevrende istediğin gibi para
kazananları gözlemle, incele ve yaptıklarını yap, göreceksin ki
istediğin parayı ya da yakın olanı kazanacaksın. Bunları yapar­
ken içinde zerrece şüpheye yer vermeden tüm kalbinle inana­
rak yapacaksın.
Tüm hayatım boyunca daha iyi eğitmen olabilmek, daha iyi
kitaplar yazabilmek, daha iyi konuşmacı olabilmek ya da daha
iyi bir fiziğe sahip olup çok daha sağlıklı yaşayabilmek adına

-137-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

en iyileri inceledim. Neler yapmışlar, nelerden uzak durmuş­


lar, davranışlarını nasıl belirlemişler hepsini inceledim. Her za­
man yenilenen davranışlarını ve olaylara bakışını değiştiren bir
adam ortaya çıkardım. Bu adamı seviyorum ve ömrüm olduğu
sürece de sevmeye devam edeceğim. Hiçbir zaman ne kaybet­
tiğime bakmadım. Her zaman gidenin ne getireceğine odak­
landım. Yaşadığım durumun bana nasıl fırsatlar doğurduğuna
odaklandım. Yaşanan her olayın ne gibi hediyeler sunduğunu
gördüm. Bu benim daha mutlu, başarılı ve enerjisi yüksek biri
olmamı sağladı.
NLP eğitimlerimi ilk aldığımda öğrendiklerim karşısında şa­
şırmıştım. Dil ile söylenen sözlerin insan psikolojisini nasıl etki­
lediğini, fizyolojik yapısını değiştirip aynı zamanda ruhsal açı­
dan da ne kadar başarılı kıldığını gördüm. Belki sen de ilk defa
bu ismi duyuyor ya da ne işe yaradığını öğreniyorsun. Bunun
nedeni bugüne kadar sadece işadamları, siyasetçiler ya da psiko­
loji alanında var olan kişiler bu teknikleri biliyor ve gerek kendi
hayatlarını gerekse başka insanların hayatlarını etkiliyorlardı.
"Milton Ericson dil modelleri" olarak kabul edilen, insanlarda
hipnoz etkisi yapan bu dil kalıpları birçok reklamda, dizi-film ya
da kitapta kullanılıyordu. NLP teknikleri ile uzun yıllar psikolo­
jik tedavi gören kişilerin neredeyse bir saatten daha kısa sürede
sağlıklarına kavuştuklarına şahit oldum. Hayatı yeniden algılayıp
tüm bakış açısını değiştiren bu eğitim ve teknikler dizisi insanla­
rın kendilerinin çığırını açıyordu. Değişim ve dönüşüm için var
olan bu bilimi tamamen öğrenip hayatıma uyguladığımda şu an
sahip olduğum mükemmel hayata ve bene sahip oldum. "Yeni
bir ben" ortaya çıktığında yaptığım her şey de yeni olmuştu.
Brain Tracy, "Hayallerine sürekli bir gün başlayacağım di­
yenler için; onların hayali Bir Gün Adası var" der. Bir gün o
işi yapacağım. Bir gün spora başlayacağım. Bir gün diyete baş­
layacağım ... Ertelemek için güzel bahane değil mi? Bu aslında

- 1 38-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

hayalleri ve hedefleri ertelemektir. Bir şey yapacaksan şimdi ya­


pacaksın az sonra değil. Yarın değil, bir gün hiç değil. Oldum
olası bir şey yapılacaksa hemen yaparım, ne az sonra ne de ya­
rına bırakırım. Bilirim ki az sonraya ya da yarına bırakılan bir iş
büyük ihtimal yapılmaz ya da çok geç yapılır. Bunun için iyi bir
başarı ya da yeni hayat arzu ediyorsan mutlaka atılması gereken
adımları şimdi atmayı başarmalısın. Yarın, yarını doğuracak,
bir sonraki yarın da ondan sonraki yarını. Öyleyse doğru olan
bir zaman varsa o zaman şimdiki zamandır.

Yarın yapacağım demek yapmayacağım demektir.

Referansının Başarı ya da
Başarısızlık Olduğunu Bilmek

Çocukluğu itibariyle kendisine başarısız olduğu söylenen ve


yaptığı birkaç girişim olumsuz sonuçlanan kişinin kendine ba­
kışı nasıldır? Son zamanlarda yaptığı her iş istediği gibi sonuç­
lanmadığında kişi kendi içinde ben yetersizim, ben başarısızım
inancını oluşturur. Bu inanç ister istemez yanlış kararlar alma­
ya ve yeni başarısızlıklar yaşamaya neden olur. Bazen bir işe
başlarsınız ama içinizden bir ses ya da his onun olmayacağını
söyler ya işte o sesi ya da hissi yaşayan kişi zaten başaramayaca­
ğına inanır. Sonucu belli bir çalışmanın içine girer.
Elli yıllık yaşantımda inanmadığı bir işe girip de başarı­
lı olan birine rastlamadım. Siz içinizde bir inançsızlık kalıbı
oluşturduğunuzda beyninizde bulunan sinir hücreleri hemen

- 1 39-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

geçmişe döner ve araştırma yapar. Bilinçaltının referansı geç­


mişte yaşanan kötü olaylardır. Şimdi yaşadığı hissi geçmişte
arar ve onlarca benzer sonuç bulur. Referansı başarısızlık olan
kişi bir işe başladığında tahmin edeceğiniz gibi zaten başarısız
olur. Bir yarışı kazanma ihtimali olmayan birinin bunu bile bile
yarışmaya girmesi nasıl ki hem zaman hem de enerji kaybıysa
zihninde başarısız olacağına dair inanç kalıbı olan birinin de o
işe başlaması aynı oranda zaman ve enerji kaybına neden olur.
Peki, insan neden başaramayacağını bildiği halde böyle bir
işe başlar? Neden başka bir iş yapmayı denemez? Sonu belli ve
onlarca kez izlediği bir filmi izlemek yerine yeni bir filme git­
mez? Bunların tamamı yeni bir inanç kalıbı geliştirememekten
kaynaklanır. Bunu şöyle daha iyi anlayabiliriz. Sürekli aynı yolu
kullanarak evine ya da işine giden birisi eğer başka yollar de­
nememişse mevcut yoldan başka yol bilemez. Bildiği mevcut
yolu tek doğru yol olarak kabul eder ve her zaman o yolu takip
eder. Ne zaman ki o yol kapanır ya da başka bir problem ortaya
çıkar işte o zaman kişi başka bir yol denemek zorunda kalır.
Eğer yeni denediği yol daha kısa ve güzelse burası artık onun
yeni yolu olur.
İnsan beyni de nöron bağlantıları dediğimiz sinir uçları ile
kendi içinde milyarlarca yol bağlantısı oluşturur. Her ne yapar­
sa yapsın bu yolu kullanmaya devam eder. Eğer eylemi değiş­
tirmek istiyorsan yeni yol bağlantıları oluşturmak durumunda­
sındır. Başarıyı elde etmek için eski inanç kalıplarını temizle­
mek ve sonunu bildiğimiz filmleri izlememek için yeni inançlar
( yollar) edinmeliyiz.

"İyiliği, hastalığı, sefaleti, mutluluğu, zenginliği,


fakirliği yapan; zihindir. "
Edmund Spencer

-140-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bir de şu açıdan bakalım. İnanan birinin eylemleri ile inan­


mayan birinin eylemleri bir olur mu? İnanan kişi tüm enerjisini,
aklını, kalbini yapacağı işe verir. Tek bir amacı olur o işi gerçek
kılmak. Ne yapar eder gerçek kılar da. İnandığı zaman beyninde
bulunan sinir hücreleri bu sefer başarılı olduğu dönemleri arar
ve bulur. Bir anda kimyası değişir. Nefes alıp verişi, fiziksel du­
ruşu, düşünce yapısı tamamen farklılaşır. İnanmak beraberinde
yeni eylemler, söylemler ve davranışlar getirir. Elbette bu enerji
benzer enerjiler ile buluşarak başarının zeminini hazırlar.
İstersen bunu bir test edelim. Şimdi hayatında yaşadığın en
üzücü olayı düşünmeni istiyorum. O olayı en ince ayrıntısına
kadar düşün, hisset, sonrasında bedensel ve ruhsal durumunu
kontrol et. Şimdi de aynı şeyleri en mutlu olduğun zamanı dü­
şünerek yap. Göreceksin ki bedensel ve ruhsal durumun deği­
şiklik gösterecektir. Bir şeyi daha denemeni istiyorum: Bir yere
otur ve belinin bükük, kafanın yere doğru eğik ve omuzlarının
da kafan gibi öne eğik olmasını sağla. Bu durumda kendini güç­
lü, enerjik, özgüvenli mi hissediyorsun? Yanıtın hayır olacaktır.
Şimdi de oturduğun yerde dimdik oturup kafanı hafif yukarı
doğru kaldır. Bu durumda kendinden emin, güçlü ve özgüve­
ninin artmış olduğunu fark edeceksin. Sadece zihnin içinde
olan bedeni etkilemez bedenin duruşu da zihni ve ruhu etkiler.
Unutma ki; beden zihin ve ruhun vitrinidir.

Başarısızlık Diye Bir Şey Yoktur

Çok iyi bir pozitif inanç sistemine sahip olan insanlar da za­
manla başarısız sonuçlar alabilirler. Pozitif inanç sahibi olmakla
doğru strateji oluşturmak aynı şey değildir. Ancak başarılı olan
insanların şöyle bir özelliği daha vardır; onlar başarısızlık diye

-141-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bir şeye inanmazlar. "Başarısızlıkları başarının alt basamağı"


olarak görürler. Başarısızlık diye adlandırdığımız şey aslında
bizleri geliştiren, güçlendiren eğitim-öğretim sistemidir. Bir ola­
ya başarısız oldum diye bakmanın yaratacağı etki ile "Bu olay­
dan ne öğrendim, bana ne gibi tecrübeler edindirdi, bu olayda
öğrendiklerim gelecekte ne gibi başarılara hizmet eder?" diye
sormak aynı değildir.
Bir zamanlar televizyon programı yaptığım bir kanalın genel
müdürü ile sohbet ediyorduk. Amerika'da büyük bir şirketin sa­
tın alma müdürlerinden biri olarak çalıştığı sırada Rusya'da bir
alım gerçekleştirmişti. Global bir firmada çalıştığı için yatırım
bütçeleri yüz milyon dolarlardı. Ancak öngöremediği bir neden­
den dolayı şirketine çok büyük bir kayıp yaşatmıştı. Amerika'ya
döndüğünde işyerine gidip eşyalarını toplamış işten çıkarılma
emrini bekliyordu. Masa telefonu çaldığında genel müdürleri­
nin kendisi ile görüşmek istediğini öğrendi. Ne yaparsa yapsın
bu görüşme kaçınılmazdı. Hayatında hiç olmadığı kadar mah­
cup genel müdürün odasına çıktı. Müdür ona neden işi batır­
dığını sordu. Sonra bu durumun ona ne öğrettiğini sordu. Bir
daha benzer bir satın alma yapsan neyi farklı yapardın diye de
sordu. Bizim televizyon kanalının genel müdürü tüm öğren­
diklerini anlattı. Bir daha böyle bir satın alma yaptığı takdirde
risk faktörlerini daha iyi hesaplayacağını, aceleci davranmaya­
cağını, çevre ve ekonomik şartları ve gelişmeleri daha iyi takip
edeceğini ve çok daha fazlasını. En önemlisi de artık ne yapma­
mam gerektiğini çok iyi biliyorum dedi. Genel müdüründen al­
dığı yanıtı duyunca ne yapacağını bilemedi. Genel müdürü ona
"İşinin başına geç ve bize kaybettirdiğin parayı geri kazandır"
deyince "Ama efendim nasıl olur?" diye karşılık verdi. Aldığı
yanıt çok anlamlıydı: "Senin gibi kaybetmeyi tecrübe etmiş ve
ne yapmayacağını iyi bilen bir personeli kaybetmek istemem.
Hadi işinin başına dön:' O şirkette uzun yıllar çalışıp onlarca

-142-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

başarıya imza atarak kurumun unutulmaz çalışanlarından biri


olacağını o zamanlar bilmiyordu. Önemli olan ne yaşadığınız
değil ne öğrendiğinizdir.
Bir gün Beko'nun eski genel müdürü Aka Gündüz Özdemir
ile sohbet ederken Bekocla müdür olma sürecinden bahsetti.
Birçok kişi mülakata çağrılmış ancak içeri giren iki dakika son­
ra çıkıyormuş. Çıkan herkesin suratı asık ne olduğunu anlamaz
durumdaymış. Sıra kendine geldiğinde içeri girmiş ve mülakatı
yapan kişi tarafından şöyle bir soru yöneltilmiş: "Beyoğlu İs­
tiklal Caddesi'nde yürüyorsun, etraf çok kalabalık ve biri sert
bir şekilde omzuna çarptı ne yaparsın? " Aka Gündüz Özdemir
"Bir daha kimse omzuma çarpmasın diye ne yapmam gerektiği­
ne bakarım" demiş. Bu cevabı alan kişi yüzünde bir tebessümle
"Yeni işin hayırlı olsun'' demiş. O an şaşkınlıktan ne olduğu­
nu anlayamasa da zaman içinde anlamış ki aranılan şey çözüm
odaklılık. Yaşanılan olaylardan ders çıkarmak ve soruna sap­
lanıp kalmak yerine çözüme odaklanmak. Daha sonra birkaç
etkinlikte birlikte konuşmacı olduğumuzda bu anısını tekrar
dinleme fırsatım oldu. Her insan sorun yaşar ancak sorunların
kendini geliştirdiğine inanmakla sorunların işleri çıkmaza sok­
tuğunu düşünmek bir değildir.

Değişime Değil D eğiştirilmeye Karşı Olmak

İnançlarınızı değiştirmeniz başarı ile önünüzde duran bü­


yük bir engeli kaldırmaktır. Kaderinizi dönüştürmede ve ha­
yatla randevu almakta büyük bir adımdır. Herkes bir başkasını
değiştirmek ve kendine benzetmeye çalışır. Her ne kadar bunu
inkar etse de bu eylemi yapmaktan geri durmaz. Ancak insan­
lar değişime değil değiştirilmeye karşıdır. Burası çok önemli:

-143-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

"İnsanlar değişmeye değil değiştirilmeye karşıdır:' Bunun bi­


lincinde olarak değişimi kendiniz seçmelisiniz. Birilerinin sizi
değiştirmesini beklemek beyhude bir bekleyiştir. Siz değişmek
istemediğiniz sürece kimse sizi değiştiremez. Diğer kişi ya da
kişileri değiştirmeye çalıştığınızda o kişilere sen yetersizsin
mesajı verirsiniz. Bu mesajı alan kişi kendi ile iç diyalog ya­
şamaya başlar ve "Hayır ben yeterliyim" der. Ben yeterliyim
diyen kişi değişime ve size direnç göstermeye başlar. Bu yine
işin iyi kısmıdır.
Bir de bu durumun daha kötüsü vardır. Siz kişiyi değiştir­
meye kalkıştığınızda "Evet ben yetersizim" der ve hayatı bo­
yunca hep birilerinin onu değiştirmesini bekler. Hayatına giren
herkes onu istediği yöne çekmeye başladığında ne insanlara ne
de hayata karşı bir söylem veya eylem gerçekleştirebilir. Bunun
içindir ki her birimiz kendi hayatımızı olumsuz etkileyen inanç
sistemlerini tespit ederek temizlemek durumundayız. Bunun
için "Değişemem. Yaşım şu kadar, çevre ne der, zor olacak, bu
saatten sonra nasıl değişirim?" gibi inanç ve söylemleri bir ke­
nara bırakmalısınız. Her şey sizin değişiminizle başlar. Ancak
en büyük değişim inançlarınızda yapacağınız değişimle gelir.

Sorumluluğu Eline Almayı Bilebilmek

Yaptığım eğitim, seminer ve danışmanlıklarda en çok üze­


rinde durduğum konulardan biri hayatın ve yaşanılanların
sorumluluğunu almaktır. Eğer kişi ne söylediklerinin, ne yap­
tıklarının, ne de davranışlarının sorumluluğunu üstlenmiyorsa
hayatı boyunca sıkıntı yaşayacaktır. Yaşadığı ve yaşayacağı her
şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu bilmeyecek ya da bil­
mek istemeyecektir.

-144-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

SORUMLULUK = GÜÇTÜR

Dünya genelinde istediğini elde eden kişilere baktığınızda


hepsinin sorumluluk alan kişiler olduğunu görürsünüz. Sorum­
luluğu elinde tutan kişi gücü de elinde tutar. Onun yüzünden
oldu, falanca kişi böyle yapmasaydı, yeteri kadar zamanım olsay­
dı benzeri söylemler hayatınızla ilgili sorumluluğu başkalarına
verir. Bir zaman sonra kendi hayatınızda söz sahibi olamazsınız.
Eğer yeni bir hayata başlamak, kaderinizi dönüştürmek ve ba­
şarıyı elde etmek istiyorsanız yaptığınız tüm hata ve yanlışların
sorumluluğunu alın. Sizin yaptığınız yanlışları bir başkasının
düzeltmesini beklemek yerine hemen eyleme geçin. Yaptığınız
hataların size neler öğrettiğini bilir ve öğrendiğiniz bu tecrübeyi
hayatınıza uygularsanız nasıl bir güç elde edersiniz? Başkaları
bir şeyi yaparken nasıl bir sonuç elde edeceğini bilmezken siz
biliyor olacaksınız. Bu elbette sizi daha güçlü kılacaktır.
Şimdi hayatınızın hangi alanlarında güçlü olmak istiyorsu­
nuz iyi düşünün ve güzel bir şekilde yazın. Ne istediğinizi bi­
lin ki ona göre bir yol haritası belirleyebilin. Daha sonra güçlü
olmak istediğiniz alanlarda ne gibi sorumluluklar alacaksınız
bunu yazın. "Ben kendimi ifade etme noktasında güçlü olmak
istiyorum." Eğer kendinizi ifade etme noktasında güçlü olmak
istiyorsanız o zaman yapacağınız hataların, yanlış söylemle­
rin, çekingenliğin üstesinden gelmenin, ya şöyle söylerlerse, ya
böyle davranırlarsa gibi konular üzerinde sorumluluk alın. Bu
sorumlulukları aldığınız zaman daha güçlü olacaksınız ve ey­
lemleriniz her geçen gün daha da size bağlı hale gelecek.
Son aşama olarak da: "ilk eyleminiz ne olacak ve ne zaman
olacak?" Bunu da belirleyin. İlk eylemi belirlemek nereden

-145-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

başlayacağınızı belirler. İlk eylem belirlendikten sonra ikinci,


üçüncü ve diğerleri de belirlenir. Bundan sonrasında da belir­
lediğiniz her eylemi teker teker hayata geçirmelisiniz. Şimdi
göreceksiniz ki aldığınız sorumluluk sizi hiç olmadığınız kadar
güçlü kılacak. Güçlü olmak yeni inanç sistemlerinin oluşması­
na, yeni inanç sistemleri yeni davranışlara, yeni davranışlar da
yeni sonuçlara ulaştıracak. Aldığınız yeni sonuçlar yeni kade­
rinizi oluşturacağı için bu noktada nereye doğru ilerlediğinizi
sık sık kontrol edin. Eğer yeni oluşturduğunuz hayat sizin iste­
diğiniz gibi değilse hemen sizin istediğiniz hayatı oluşturacak
eylemler içerisinde olun. Eylemler değiştiğinde sonuçlar deği­
şecek. Sonuçlar değişince de kaderiniz değişecek.

Eylemler değiştiğinde sorunlar,


sorunlar değiştiğinde kaderiniz değişir.

D avet Etmediğin Kimse Misafir Gelmez

Hayatınıza gelen herkesi ve her olayı siz davet edersiniz.


Evinize davet etmediğiniz kimse gelmez. Tutun ki siz davet et­
meden habersiz kapınızı çaldı, onu içeri buyur etmezseniz içeri
giremez. Eve giren birisi mutlaka bizim tarafımızdan içeri bu­
yur edilir. Kapınıza gelen kişiyi içeri buyur edip etmemek tama­
men size kalmıştır. Eğer zor kullanarak eve giriyorsa bunun adı
misafir değildir. Genelde evimize de zorla giren ya da girmek
isteyen kimse olmaz. Bugüne kadar evinize siz rıza gösterme­
diğiniz halde zor kullanarak kaç kişi girdi? Öyleyse aynı eviniz

- 1 46-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

gibi hayatınıza giren ya da çıkmak istemeyen kişileri de sizin


davet ettiğinizi kabul edin.
Sınırlarınızı iyi belirlemediğiniz için davet ettiğiniz kişiler
şimdi ya gitmek istemiyor ya da sizi üzüyordur. Beyninizde do­
laşan düşünceler ve inançlar da sizin misafirlerinizdir. Aynı eve
gelene kapıyı sizin açıp buyur ettiğiniz gibi bir zaman önce de
o düşünce ve inançları siz beyninize buyur ettiniz. Şimdi sizi
rahatsız ediyorlarsa bunun nedeni de sizsiniz. Öyleyse yapıl­
ması gereken şey istenmeyen misafirleri daha fazla rahatsız­
lık vermeden zihin evinizden göndermektir. Tüm gün ve gece
zihninizin içinde konuşan, sizi meşgul eden, mutsuz olmanıza
neden olan, öfkelendiren, üzen ya da değersiz ve yetersiz his­
setmenize neden olan bu misafirler artık gitmelidir. Yatağınızı
sevmediğiniz biri ile paylaşmak istemeyeceğiniz gibi zihninizin
içinde var olan kendinizi kötü hissettiren misafirleri de isteme­
yeceksinizdir. Bu noktada da sorumluluk alacak ve güçlü ola­
caksınız. Bu misafirleri göndermek için ne yapacağınızı, önce
hangi eylem ile başlayacağınızı belirleyip zaman kaybetmeden
harekete geçeceksiniz.

Önemli Olan Ne Kadar Bildiğiniz Değil


Nasıl Kullandığınızdır

Önemli olan çok şey bilmek değildir. Önemli olan iyi bil­
diğiniz şeyi nerede, nasıl ve neden kullanacağınızı bilmektir.
Eğer her konuda hazır ancak bunu ne için kullanacağınızı bil­
mezseniz bir şey elde edemezsiniz. Gerçekten istediğiniz şeyi
elde edebilmek için kendinizi tanımalı, hayatın sorumluluğu­
nu ele almalı, kaderinizi dönüştürecek eylemleri uygulamalı­
sınız. Duraksamak, çekinmek ya da korkmak sizi olduğunuz

- 1 47-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yerde tutmaktan başka bir şey yapmayacaktır. Yeni ve arzu­


lanan hayatı yaşayabilmek için yeni inanç kalıplarına ve bu
kalıpları daha güçlü hale getirmeye ihtiyaç vardır. Yeni hayat
yolculuğunuzda yeni insanlara ihtiyacınız olacaktır. Yeni in­
sanlar size yeni ve taze enerji sunacaktır. Elbette her yeni insan
doğru insan ve doğru enerji olmayacaktır. Sizin için önemli
olan birçok yeni insan edinmek değil birkaç doğru insan edin­
mek olmalıdır. Bu süreçten sonra kime ne verdiğimize ve ne
aldığımıza da dikkat etmek durumundayız. Hayat her daim
alma ve verme yasası üzerine çalıştığı için almak istedikleri­
mizi vermek, vermek istediklerimizi de almak durumundayız.
Yine bu noktada kime ne vereceğimiz ve kimden ne alacağımız
da büyük önem taşıyacak.
Bu nedenle tam olarak ne yapacağımızı, kimlere nasıl ulaşa­
cağımızı ve onlara ne vereceğimizi bilmeliyiz. Ne vereceğimiz
gibi nasıl, ne kadar ve hangi zamanda vereceğimiz de önemli.
Bu insanları nerede arayacak, nasıl arayacak ve doğru yolda
olduğumuzu nasıl anlayacağız? Nasıl bir dil kalıbı kullanacak,
farkındalığı kimler üzerinde ve nasıl sağlayacağız? Bu farkında­
lığı nasıl geridönüşüme çevirecek, farklı taraflarımızı nasıl fark
ettireceğiz? Yeni kaderimizi oluştururken bize yol arkadaşlığı
yapacak kişileri hayatımıza dahil edecek ancak onların doğru
kişiler olduğuna nasıl emin olacağız? Bunun için hızlı ilerlemek
yerine daha yavaş, temkinli ve doğru ilerleyeceğiz. Şunları iyi
belirlememiz gerekiyor: Yeni oluşturmak istediğimiz hayat nasıl
olacak? Bu hayatta nasıl insanlara ihtiyacımız olacak? Bu insan­
ların bize bizim bu insanlara ne gibi katkılarımız olacak? Yeni
hayatımıza dahil edeceğimiz yol arkadaşları ile nasıl bir iletişim
içerisinde olacağız? Finale ulaştığımızda nasıl bir hayat yaşıyor
olacağız? Bu hayat bize ve yakın çevremize ne gibi faydalar sağ­
lıyor olacak? Çevremizde kimler olacak, kimler olmayacak? Bu
soruların cevapları doğru alanda ilerlemeye fayda sağlayacak.

-148-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Çok iyi balık avcısı olup eline en iyi malzemeyi alıp sahilde
ne balığı tutsam diye düşünmek eve eli boş dönmeye neden olur.
Önemli olan en iyiyi bilmek değil bildiğini nerede kullanacağına
karar verip eyleme geçmektir. Bu nedenle sorduğum soruların
cevaplarını iyi vermeli ve yolculuğuna öyle başlamalısın.

Başarısızlık da Bir Modellemedir

"Başarısızlık için binlerce bahane vardır,


ama tek bir iyi sebep roktur. "
Mark Twain

Bir çocuk en yakın olduğu ailesini modeller, bir çırak usta­


sını, amatör bir sporcu kendi alanındaki en iyiyi. Hayatın her
alanında birilerini modelliyoruz. Bu modellemeyi inanç ka­
lıplarımızda, hayata bakışımızda, zorluklara yüklediğimiz an­
lamlarda da yapmaktayız. Bazen hasta olmayı bazense sağlığın
enerjisini modelliyoruz. Kimilerimiz farkına varmadan yoklu­
ğu kimilerimiz de varlığı modelliyoruz. Bazen konuşmamızda,
hareketlerimizde, huylarımızda, anne baba ya da kardeşlerimizi
görmüyor muyuz? Ben senden bundan sonra sadece senin için
iyi olanı modellemeni istiyorum. Ben senin bundan sonraki ha­
yatında en mükemmel seni yaratacak alışkanlık, davranış, söy­
lem ve hayata bakışı modellemeni istiyorum. Kitabın ilerleyen
bölümlerinde kaderini nasıl dönüştüreceğini, yeni bir seni nasıl
ortaya çıkaracağını göreceksin. Unutmaman gerekir ki sadece
istemek yetmez. Neyi ya da kimi modellemek istiyorsan onun
gibi olmayı değil onun yaptıklarını yapmayı modellemelisin.
Başarısızlık da bir modellemedir. Babası sürekli başarısız
olan bir çocuk farkına varmadan başarısızlığı modelleyebilir.

-149-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

Ya da aile içinde sürekli başarısızlıkları duyup, başarısızlıklara


şahit olan biri de başarısızlığı modelleyebilir. Gördüğü, duydu­
ğu ya da tecrübe ettiği şeyin tek gerçeklik olduğuna inanarak
hayatı boyunca bunu yapabilir. Elbette bu durum kendi isteği
ve iradesi dışında gerçekleşir. Kimileri bu durumu fark ederek
yeni bir hayata yönelebilirken kimileri farkındalık eksikliğin­
den hayatını aynı yaşam şekli ile sonlandırır. Senin hayatına
yeni bir yön verebilmen için başarılı insanları araştırmalı, on­
ların nasıl başardıklarını öğrenmeli ve zaman geçirmeden eyle­
me geçmelisin. Eğer hayatında sürekli benzer şeyleri yaşıyorsan
hemen en yakınlarına bak. Göreceksin ki onlardan birini mo­
delledin. Ya da okul hayatında en yakın arkadaşlarını.
Yeni bir hayat yaratabilmek eski inanç kalıplarından kur­
tulmak ile mümkündür. Bunun için de eskiden yapamadığına
inandığın her ne varsa artık yapabileceğine inanmalı, bunları
yapan biri varsa senin yapacağına şüphe duymamalısın. Başka­
larının seninle ilgili söylem ya da inançları senin değil onların
öngörüsüdür. Sen herkesin ne dediğine değil kendinin ne is­
tediğine odaklan. İnsanların başarısız olmasının en büyük ne­
deni başarının çok çalışmanın arkasından gelmesidir. İnsanlar
az çaba harcayıp her şeyi elde etmek istiyor. Ancak vereceğin
emek elde edeceğin değeri belirler. Eğer kitabın içinde var olan
uygulamaları yapmıyorsan boşuna okuyorsun demektir.

Başkalarının seninle ilgili söylem ya da inançları


senin değil onların öngörüsüdür.

-150-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

B aşardığında Senin de
Şaşırdığın Durumların Olmadı mı?

Hayatınız boyunca bazen inanılması zor işleri başardığınız


olmadı mı? Bazen de çok kolay şeyleri berbat ettiğiniz? Bazen
sanki dünyayı yerinden oynatacağınıza şüphe duymayıp bazen­
se elinizi kaldıracak gücünüzün .olmadığı zamanlar? Siz aynı
sizsiniz ancak davranışlarınız tamamen kopuk! Bazen büyük
bir istek ve arzu ile doluyken bazen içi geçmiş yaşlı biri olabi­
liyorsunuz! Sizce buna neden olan ne? Şartlar mı? Hava? Ya da
maddi eksiklikler? Açlık? ... Buna neden olan tek bir şey vardır:
"Sinirsel fizyolojik durum:' İçinde bulunduğunuz duygusal ve
fizyolojik durum sizin davranışınızı belirler. (Burası için Tablo
ı e tekrar bakabilirsiniz.)
Hayata yansıyan haliniz içinizdeki sizin dışavıırumudur. İçi­
nizdeki sizin durumunu değiştirmeyi başardığınızda dışarıdaki
siz de değişir. Bazen farkına varamadığımız iç niyetler taşır, bu
iç niyetler doğrultusunda hareket ederiz. Biz bir şeyi yapmak
isterken başka bir şey yaparken buluruz kendimizi. Bazen ba­
şarıdan uzaklaşır, bazen maddi olanakları iter, bazense sevip
sevilmekten kaçınırız. Bunları neden yaptığımızı bilmediğimiz
için de yaşadıklarımıza anlam veremeyiz. Gerçekleştirmediği­
miz eylem içimizdeki niyeti gerçek kılan eylemdir. Bazen ba­
şarıdan, mutluluktan, huzurlu olmaktan, zengin ya da sağlıklı
olmaktan korkarız. Başarılı olduğumuzda elde edeceğimiz şeyi
koruyamamaktan, sağlıklı olduğumuzda hastayken yanımızda
olanların gitmesinden, zengin olduğumuzda paranın bizi boz­
masından, huzurlu olduğumuzda başımıza bir şey geleceğin­
den korkarız. Elbette bizi korkutan şeye ya sahip olamayız ya da
elimizde tutamayız. Giden ya da sahip olmadıklarımızın neden
gittiğini veya neden sahip olmadığımızı anlamamız gerekir.

-151-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

Yakın zamanda bir işadamı ile çalışmaya başladım, sürekli


inişler çıkışlar yaşamaktan, bir türlü kazandığı parayı elinde tu­
tamamaktan yakınıyordu. Ona "Para seni neden korkutuyor?"
diye sordum. İlk verdiği tepki herkes gibi inkar ve hedef saptır­
ma şeklindeydi. "Paradan neden korkayım? Eğer korkuyor ol­
saydım yıllardır onu elde etmek için çaba harcar mıydım? " dedi.
İlerleyen dakikalarda çok paraya sahip olursa mevcut hayatının
ve çevresinin değişebileceğini ama bunu kesinlikle istemediğini
söyledi. Eşi çok daha farklı bir hayat yaşamak istiyor, eğer onun
istediği hayatı yaşarsa başta anne ve babası olmak üzere en ya­
kınlarından ayrı düşmek durumunda kalacaktı. Buna neden ola­
cak şeyi eşi olarak değil para olarak görüyordu. Elbette düşman
gibi görüp korktuğunuz şey de size gelmiyor, gelse de sizinle kal­
mıyordu. Şimdi sende var olan benzer inanç kalıplarına bakalım.
Seni istediğin şeyleri elde etmekten alıkoyan korkular neler?

Bu S oruları Yanıtlayalım

Başarı seni nasıl mutsuz edecek?

Mutluluk seni nasıl mutsuz edecek?

Huzurlu bir hayat seni nasıl mutsuz edecek?

Zenginlik seni nasıl mutsuz edecek?

Sağl ı k l ı olmak seni nasıl mutsuz edecek ?

B u n l ara sah ip old uğunda hayatında neler değişecek ve


sen hunları İstiyor musun?

Hayatı n ı n değişecek olması seni mutsuz ve huzursuz


ediyor olabilir m i ?

-152-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bu noktada birçok soruya ilk etapta itirazla karşılık verecek­


sin. Aynı az önce anlattığım işadamı gibi neden istemeyeyim
benzeri cevaplar veriyorsan biraz daha üzerine düşün. Kendi
kendine muhalefet ol ve gerçek korkularını ortaya çıkar. Eğer
gerçek korkularınla yüzleşmezsen doğru çözümü nerede ara­
man gerektiğini öğrenemezsin.

Anlam

..
•l . . .
R(+)
/�R(-)

Korktum

Tablo 3

Bir şey duyduğun, gördüğün ya da hissettiğin zaman her


biri bilinçaltında bir referans arar ve bulduğu referans ile dışarı
tepki verir. Tablo 3 e' iyi baktığında göreceksin ki verilen tepki­
ler, davranışlar ya da söylemler şu an yaşanan olayla ilgili değil­
dir. İnançların da aynı şekilde şu an ile ilgili değildir. Geçmişte
gördüğün, duyduğun ya da yaşadığın bir olay nedeniyle edinil­
miştir. Mutluluk ya da başarının seni korkutması da geçmişten
gelen bir referanstır. Eğer bu referansı bulur ve olumsuz inanışı
ortadan kaldırırsan mutluluk ya da başarı artık seni korkutmaz.

-153-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bazen bir şeyleri engellemek için kendimize bazı şeyler söy­


leriz ve bu söylemler istediklerimizi başarmanın önüne geçer.
Bir şeyi engellemek için kendine ne söylüyorsun? Bunu söyle­
yen ses kime ait? Bu söylediğin şey de tabloda gördüğün gibi
mi? Bir şey gördün ve hemen bilinçaltına olayı sordun. Bilinçal­
tın o olayın bir benzerini geçmişte aradı buldu ve ona göre tepki
verdi. Peki, bu olayı yaşayan sen miydin? Tepkiyi veren? Bunu
iyi tanımlamalısın ki yeni oluşturacağın hayatında bu sese ya da
davranışa yer olmasın.
Bazen bir şeyi yapmak istersin ama o anda içinden bir ses
sana bir şeyler fısıldar. Bu fısıldayan ses bazen sana bazense ha­
yatında daha önce yer almış kişilere aittir. Sen de bir şey yapma­
ya kalkıştığında içinde beliren sesi iyi dinleyip kime ait oldu­
ğunu tespit etmelisin. Doğru kişiyi tespit ettiğinde göreceksin
ki ne ses, ne söylem, ne inanış, ne de korku sana ait! Tamamen
başkasına ait olan bir hayat tarzını benimsemiş ve istemediğin
bir hayatı yaşıyorsun. Bunu anladığın an kaderini dönüştürmek
ve hayattan yeni bir randevu almak için hazırsındır.

Eylemde Olabilmek

Kaderini dönüştürmeye ve hayattan randevu almaya hazır


olduğunda asıl sürecin başlayacak. Bu süreç belirlediğin şeyle­
ri yapmak için eylemde olmak olacaktır. Ne belirlersen belirle
eğer eylemde olmayı başaramazsan istediklerini elde edemez­
sin. Eyleme geçmekle eylemde kalmak da aynı şey değildir. Ge­
nelde herkes bazı konularda eyleme geçmeyi başarsa da eylem­
de kalmayı, süreklilik elde etmeyi başaramaz. Buna neden olan
şey kısa zamanda heyecan ve motivasyon kaynağını kaybet­
mesidir. Seni sürekli eylemde tutacak motivasyon ve heyecanı

-154-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

edinmez, doğru enerji kaynağı belirlemezsen sen de başladığın


şeyi yarım bırakmak durumunda kalırsın. Eğer başladığın şey­
leri yarım bırakmak istemiyor, hayal ve hedeflerine ulaşmayı
istiyorsan yapman gereken şey istikrarlı olmaktır. Eğer istikrar­
lı bir şekilde eylemlerine devam edersen bir zaman sonra bu
durum ritüelin halini alır ve ekstra enerji ve zaman harcamak
durumunda kalmazsın.
Eylemsizlik başarı ile önündeki en büyük engelin olacaktır.
Bir şeyi denediğinde ve istediğin sonucu alamadığında vazgeç­
mek, küsmek, umutsuzluğa kapılmak yerine başka yollar dene­
melisin. Eğer eylemde olduğun şey istediğin sonucu vermiyor­
sa yapacağın en güzel şey ısrarcı olmayıp yeni yollar denemek
olmalıdır. Bu şekilde daha fazla yol deneyebilecek, katı olmak
yerine esnek olacak ve en sonunda istediğin başarıya ulaşacak­
sın. İnsanlarda gördüğüm en önemli noktalardan biri de budur.
Bir şeyi ister, bir en fazla iki üç deneme yapar ancak olmadıysa
bırakır ve unutur. Sen ne olursa olsun bırakmamalı, unutma­
malı, hayalin ve hedefini canlı tutmayı başarmalısın. Sen haya­
lini ve hedefini canlı tutmayı başardığında onlar da her daim
seni canlı tutacaktır.

Olaylar karşısında esnek olabilmek başarıyı getirir.

Doğru Hedefe Yürüyebilmek

Bir diğer önemli konu doğru hedefe ilerleyebilmektir. Eğer


hedefine ilerlerken türlü zorluklarla karşılaşıyorsan ya doğru
hedef belirlememişsindir ya da doğru yolda ilerlemiyorsundur.

-155-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Bir hedef belirlendiğinde daha en başında o hedefe ulaşıldığın­


da ne görüleceği, duyulacağı, yaşanacağı bilinmelidir. Bu hede­
fe giderken kimlerden destek alınacağı, desteği verenlerin ne
elde edeceği de iyi belirlenmelidir.
Yakın çevrenin bundan nasıl etkileneceği gibi iyi özellikle­
rin korunabilmesi de önemlidir. Hedefe ilerleyiş test edilmeli
ve hedefe yaklaşıldığının belli ölçüleri de olmalıdır. Eğer sa­
dece bir şeyi elde edebilmek için yola çıkar ve plansız hareket
edersen elde edeceğin şey istediğinden farklı olacaktır. Genelde
yapılan en büyük hatalardan biri ne istediğini tam olarak bil­
memektir. Kişi ne istediğini ve ne istemediğini tam olarak belir­
lediğinde elde edeceği şey kendisini mutlu edebilecektir. Ancak
ne istenildiği ve ne istenilmediği belirlenmediğinde sonuç üzü­
cü olacaktır. Bir zaman sonra hedefin sadece kişinin kendisine
hizmet etmeye başlaması başta yakın çevre olmak üzere herke­
sin mutsuz ve huzursuz olmasına neden olacaktır.
Tüm bunların bir sistem üzerine kurulması binanın teme­
linin sağlam atılması anlamına gelir. Temeli sağlam olmayan
binalar nasıl ki ilk sarsıntıda yıkılırsa temeli sağlam olmayan
planlar da ilk sarsıntıda yıkılır. Hedefe doğru adımlarla yürü­
yebilmek başarıyı daha doğru ve güvenli şekilde getirir. Gerek
iş hayatı, gerek aile, gerekse özel hayatta ortaya koyulacak her
eylem için doğru bir plan gerekir. Bunu yapacak olan da kişinin
kendisinden başkası değildir. Bu noktada yapmanı istediğim
şey geçmişte başarısız olduğun işleri düşünmen, bunlarda nasıl
hatalar yaptığını tespit etmen olacak. Eğer geçmişte başarısız
olmana neden olan konuları belirler, bu konularda kendini ge­
liştirir ve güçlü hale getirirsen bundan sonra benzer bir durum­
la karşılaştığında hem ne yapman hem de ne yapmaman gerek­
tiğini bilirsin. Bu da sana beraberinde başarının kapılarını açar.

-156-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Mevcut Özellikleri Koruyabilmek

Az önce de değindiğim gibi başarıyı elde etmek ya da elde


edilen başarıyı koruyabilmenin en önemli maddelerinden biri
yola çıkarken sahip olunan iyi özellikleri yolculuk boyunca
koruyabilmektir. İstenilen hedefe ulaşıldığındaysa bu iyi özel­
liklerin üzerine koyularak hayata devam edilmelidir. Yapılan
eylem ya da elde edilen başarı en başta en yakınların olmak
üzere herkesi mutlu edebilmelidir. Senin mutluluğun başka­
larının mutsuzluğu üzerine inşa edilirse gelecekte yaşanılacak
şey mutsuzluk olacaktır. Hayatımız boyunca mutlu olmak için
uğraşıp bunun farkına varmamak kadar mutluluğu bozacak
şeylerin farkına varmak da önemlidir. Farkına varamadığın bir
şeyi düzeltemeyeceğin için şimdi ne yaptığına dikkat etmelisin.
Ne yazık ki parayı bulduktan sonra evini, işini, eşini değiş­
tiren insan sayısı çok fazladır. Aslında o parayı bulmadan önce
ve bulma aşamasında tüm sıkıntıları beraber yaşamalarına rağ­
men zenginliği kendine mal eden kişi tüm bunları görmezden
gelir. Bir zaman sonra kendi mutlu diğerleri mutsuz olur. Y ine
bir kariyer yapmak adına uzun yıllar yaşanan sıkıntılara tüm
aile fertleri katlanırken kariyer elde edildikten sonra onları yok
saymak da büyük mutsuzluk sebebi olur. Başarıyı elde etmek
sadece istenileni elde etmek midir? Yoksa yola çıkarken yanın­
da olan herkesin yolun sonunda aynı mutluluğu paylaşıyor ol­
ması mı? Belki de gözden kaçırdığımız bu büyük nokta başarı
ile önümüzde bulunan en büyük uçurumdur. Bundan sonra bir
hedef belirlediğinde gerek yaklaşım gerekse söylem, davranış,
yaşayış şeklini kontrol etmeli, varsa bir sapma mutlaka düzelt­
melisin. Sen yaptığının farkına varmazsan yarın yaptıkların far­
kına varmadan başka bir kişilik olmana neden olur.

-157-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Birlikte Büyüyebilmek

Başarının en büyük adımı birlikte büyümeyi hedef alabil­


mektir. Sen büyürken birlikte olduğun insanların aynı yerde
kalmasına göz yummak ya da özellikle böyle bir sistem kurmak
bir zaman sonra bu sistemin çökmesi ile son bulacaktır. Sev­
gide birlikte büyümek, huzur ve mutlulukta birlikte büyümek
kadar maddi ve manevi açıdan birlikte büyümek de önemli­
dir. Maddeyi büyütüp manayı küçültmek insanların dengesini
kaybetmesine neden oluyor. Madde peşine düşmek manadan
uzaklaşmayı getirince bu sefer ortaya dengesiz güçler çıkarıyor.
Hayatı paylaşmak kadar başarıyı ve mutluluğu paylaşmak da
hayatı daha yaşanası kılar. Bu noktada kendine sorman gereken
şey kendin için mi yoksa hayatında var olanlarla birlikte mi ba­
şarıyı istediğin. Ortaya koyduğun eylem sadece seni büyütecek­
se bir yere kadar büyüyebileceksin ancak çevrende var olanları
da bu büyümeye dahil edersen işte o zaman daha fazla büyüme
imkanı bulacaksın.
Yakın çevremde ve danışmanlık yaptığım kurum ve kişi­
lerde bu duruma oldukça sık şahit oluyorum. Ne yazık ki ilk
zamanlar birlikte hareket ediyor ancak belli bir güce geldikten
sonra en yakınlarını ya da mesai arkadaşlarını yok sayabili­
yorlar. İlk etapta gücün ve başarının kendisinde olduğunu sa­
nan kişiler bir zaman sonra bunun bir ekibin ya da en büyük
desteği veren yakınlarının yardımı ile olduğunu anlıyorlar.
Yakın zamanda şahit olduğum bir olayı seninle de paylaşmak
istiyorum.
Zor bir hayatın içinden gelen bir danışanım oldukça büyük
bir başarıyı elde ettikten sonra başta ailesi olmak üzere tüm
yakınları ile sıkıntı yaşamaya başlamıştı. İşi ailesi ona kurmuş,
tüm maddi zorlukları üstlenmişler, ilk zamanlar tüm ödemeleri

- 1 58-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

onlar yapmışlardı. Elbette tüm riski de aile almıştı. Aradan iki


yıl geçmiş ve işler iyice toparlandığında danışanım tüm başa­
rının kendisine ait olduğunu düşünmüş, kazandığı parayı ai­
lesi ile paylaşmayı uygun bulmamıştı. "Her şeyi ben yaparken
onlara neden para vereyim? " diyor ve ailesinin ondan haksız
bir beklenti içerisinde olduğuna inanıyordu. Bir zaman sonra
ailesinin ilk açılış sürecinde verdiği parayı onlara geri ödeyip
şirketi tamamen kendi üzerine almıştı. Elbette aile ilişkileri
dağılma noktasına gelmişti. Bu noktadan sonra başta anne ve
babası olmak üzere kardeşleri ve yakın akrabaları danışanımı
yalnız bırakmıştı. İlk zamanlar bir şey olmaz başarı benim ne
istersem yapabilecek güce sahibim demiş ancak aradan geçen
ayla,r durumun tam tersinin yaşanmasına neden olmuştu. İş­
ler içinden çıkılmaz boyuta gelip, alacaklıları kapısına dayan­
dığında ne ailesini ne de akrabalarını yanında bulamayınca
benim kapımı çalmıştı. "Ben yaptım, ben başardım, bana bir
şey olmaz" demek bir zaman sonra kişinin olası tehditleri gör­
mesinin önüne geçer. Sen de büyümek ve daha iyi hale gelmek
istiyorsan paylaşmayı hiçbir zaman ihmal etmemelisin. Sevgi
de, huzur da, mutluluk da, para ve başarı da paylaşınca büyür.

Ne Yapacağım ve Yapmayacağım Bilebihnek

Yıllardır insanların hayat yolculuğuna şahitlik ediyorum.


Gerek kendi hayatım gerekse şahit olduğum hayatlarda gördü­
ğüm bir yanlış da şu: Herkes hep ne yapacağı ile ilgileniyor. Ba­
şarı için şunu yapmam gerekli, maddi kazanç için bunu, mutlu
olmak için şunu ya da rahat bir hayat yaşayabilmek için bunla­
rı... Bu liste uzayıp gidiyor. Elbette başarıyı ya da mutluluk veya
sağlığı elde etmek için ne yapacağını bilmek çok önemli. İşte en

- 1 59-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

büyük yanlış da buradadır. Herkes ne yapacağına o kadar odak­


lanmış ki kimse ne yapmaması gerektiğini düşünmüyor! Bir in­
san ne kadar ne yapacağını bilecekse bir o kadar ne yapmaması
gerektiğini de bilmelidir. Başarıyı getiren şey ne yapacağından
çok ne yapmayacağındır. Eğer geçmişte yaptığın hataları tekrar
edersen ne yaparsan yap başarılı olmazsın. Ne kadar çok para
kazansan da israf ediyor, hesap bilmiyorsan zengin olamazsın.
İstediğin kadar sağlıklı beslen ancak uyku düzenini korumaz­
san sağlıklı olamazsın. Ailenle güzel bir hayat yaşamak adına ne
kadar cömert olsan da öfkeni kontrol edemiyorsan yine istedi­
ğini elde edemezsin. Bugün ne yapman gerektiği ile ilgilenme
ve ne yapmaman gerektiği ile ilgilen. Günün sonunda kendine
"Bugünü tekrar yaşasaydım neyi yapmazdım? " de.
Bu tartışmayı tekrar yaşamamak için ne yapmamalıyım?
İstediğim başarıya ulaşmak için neleri yapmamalıyım?
Daha iyi iletişim kurabilmek için neleri yapmamalıyım?
Hayatımda var olan ve beni olumsuz etkileyen kimlerle gö-
rüşmemeliyim?
Hangi kötü alışkanlıklarımdan kurtulmalıyım?
O iş görüşmesinde istediğim sonucu alabilmek için hangi
davranışları sergilemem eliyim?
Aile içi huzurun daha iyi olabilmesi için hangi egolarımdan
kurtulmalıyım?
Mutlak huzuru yakalayabilmek için mutlaka uzak durmam
gereken şeyler nelerdir?
Yazdıklarıma sen onlarca şeyi daha ekleyebilir ve neleri yap­
maman gerektiğini öğrenebilirsin. Elbette ne yapmayacağını
öğrenmekten daha önemli olan onları yapmamaktır. Bunun
için mutlaka acil öncelik sırası yap ve bu listeyi üzerinde taşı.
Yapmaman gerekenleri sürekli kontrol ederek hayatına uygu­
lamaya başla. İstenilene ulaşmanın yolu yapmaman gerekenleri

- 160-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yapmamaktan geçiyor bunu unutma. Geçmişte seni başarısız


kılan şey yaptığın eylemler oldu. Yaptığın eylemleri yapmayıp,
yapmadığın eylemleri de yapmaya başladığında kaderin dö­
nüşmeye başlayacak. Kaderin dönüşmeye başladığında hayata
bakışın ve hayatın dönüşmeye başlayacak. Sen istikrarlı bir şe­
kilde yapmamaya başladığında elde ettiklerin de değişecek.

Asıl başarı geçmişte yaptığın hataları


şimdi yapmamandır.

Hayata Gülümseyebilmek

Yaşantın içinde karşına çıkan her ne olursa olsun geleni


sevgi ile karşılamayı bilmelisin. Bugün başına gelen kötü gibi
gözüken olayların seni hangi alanda geliştirdiğini ya da seni
nelerden koruduğunu bilmiyorsun. Sen ayağın kırıldığı için
isyan ederken çıkacağın seyahatte yaşayacağın büyük kaza­
dan korunduğunun farkında değilsindir. Tatil yapamamanın
üzüntüsünü yaşarken başına geleceklerden kurtulmuş olma­
nın sağladığı güzelliklerden habersizsindir. Hayat ne veriyorsa
bizim için vermeye devam ediyor olsa da biz bunu görmekte
zorlanıyoruz.
Yüzünde sürekli bir tebessümün olması, hayata gülümse­
men mevcut enerjinin değişmesine neden olur. Bugüne kadar
başına gelen olumsuz gibi gördüğün ancak sana birçok güzel­
likler sunduğuna şahit olduğun onlarca olay vardır. Kimilerini
hatırlamıyor olsan da bunlar vardır ve bundan sonra da var

-16 1-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olmaya devam edecekler. Kızmak, üzülmek, hayata küsmek


aynı enerjinin üzerine dönmesine neden olur.
İlk iflas ettiğimde öyle öfke doluydum ki sadece alacaklı­
lara değil yakın çevreme de hunharca yansıtıyordum öfkemi.
Bu öfke daha fazla olumsuz olay yaşamama neden oluyor, ben
daha fazla öfkeleniyordum ve daha fazlasıyla geri dönüyordu.
Sonra bu öfke üzüntü ve karamsarlıkla yer değiştirdi. Uzun süre
hep üzgün, depresyon içinde ve karamsar bir hayat yaşamama
neden oldu. Bir zaman sonra gördüm ki benzer şeyler artarak
hayatıma gelmeye devam ediyor. Sonra alıştım zorluklarla baş
etmeye, stresi ve öfkeyi yönetmeye, kriz yönetme ustası oldu­
ğumda ben bile şaşırdım yaşadıklarıma. Bu sefer her şey ken­
diliğinden çözüme ulaşmaya, alacaklılar anlaşma sunmaya ve
beklemediğim yerlerden yardım gelmeye başladı. Otuz beş bin
lira borcum olan bir banka eğer şu tarihe kadar öderseniz do­
kuz bin liraya borcu kapatırız dediler. Param olmadığı için öde­
me yapamazdım ancak hayat öyle fırsatlar ve yardımlar çıkardı
ki karşıma üç gün sonra o borç kapanmıştı. Bir arkadaşımın
eline yüklü bir para geçmiş, sen bana geçmişte çok yardımcı
oldun diye on bin lira vermişti. O on bin lira banka ile yaptığım
son pazarlık.la yedi bin beş yüz liraya düşen borcu ve başka bir
bankayı daha kapatmama vesile olmuştu. Bu fırsatları görmeye
başladıkça yüzümde tebessüm eksik olmamaya başladı.
Daha sonrasında ise hep hayatıma benzer fırsatlar geldi ve
Allah'a hamt olsun tüm borcumu dokuz yıl içinde kapattım.
Yaşadığım iflas ve zorlukların hayatıma kattığı güzellikler orta­
da, o nedenle biliyorum ki bir zorluk varsa mutlaka öğretmesi
gerekeni öğretmek için vardır. Ben öğrenmem gerekeni öğren­
diğimde hatayı tekrar etmediğimde zorluk, bolluk.la yer değiş­
tiriyor. Öyleyse her zorluk geldiğinde yüzünde bir tebessüm
oluşturup nasıl bir bolluk ve güzellik getireceğine odaklanmak
negatif enerjiyi pozitif enerjiye çevirir.

-162-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Varlığım Yaşayabilmek

Yaşadığın sorunlar varlığını ve varlığının asıl sebebi olanları


yaşamayı unutturduysa işte o zaman bir durman ve hayatına
bakman gerekir. Madde peşine düşüp manayı unutmak varlı­
ğını yaşayamamana neden olacaktır. Varlığını tekrar hatırladı­
ğında neyi, neden yaşaman gerektiğini hatırlarsın. Neyi neden
yaşaman gerektiğini hatırlaman da neyi neden yapman gerek­
tiğini hatırlatır. Bu süreç sonrasında nereye gittiğini bilmeni
sağlayacak. Nereye gittiğini bilen kişi de yolun sonunda ne elde
edeceğini bilir.
Gördüğün gibi varlığını yaşayabilmek beraberinde birçok
şeyin hayatına gelmesine neden olacak. Ne yazık ki büyük ço­
ğunluk ne varlığını yaşayabilmekte ne de neyi neden yaşayıp
neyi neden yaptığını bilmemektedir. Bu da beraberinde bilinç­
siz bir toplum olmakla birlikte gelecekte hayal ve hedefleri ol­
mayan kişileri ortaya çıkardı. Her insanın bir varlık amacı gibi
bir de yaşam amacı vardır. Sahip olduğu yaşam amacı onun
varlık sebebi ile örtüşmediğinde hayatında işler istediği gibi
gitmez. Neye el atsa tam tersi durumlar ortaya çıkar. Kendine
neden bunlar benim başıma geliyor dese de bir cevap bulamaz.
Yaşam amacını bilmeyen ve varlık amacını yaşayamayan kişi­
lerse büyük bir boşluğun içinde kaybolur. Sürekli kendini bir
boşlukta hissedip o boşluğu dolduramadığını söyleyenler aslın­
da neyi dolduracağını bilmeyen kişilerdir.
Hayatınızda ortaya çıkan en büyük boşluk varlığınızı yaşa­
yamamak boşluğudur. Bunu hiçbir şeyle doldurmak mümkün
olmadığı gibi varlık amacının yerine de başka bir şey koya­
mazsınız. Önce kendinize "Neden varım? " sorusunu sormalı
ve üzerinde iyice düşünmelisiniz. "Bu dünyaya neden geldim?
Varlık amacım nedir? Varlığımı nasıl yaşayabilirim? Yaşam

- 1 63-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

amacım nedir? " soruları da peşi sıra cevap bulunması gereken


sorular zinciridir. Bu zinciri samimi bir şekilde cevaplayıp bir­
birine bağladığınızda hayatınız çok daha güzel ve anlamlı ol­
maya başlar. Var olan boşluğu doldurabilmek ancak o boşluğa
neyin neden olduğunu bulmakla mümkün olur. Sen boşluğun
olmasa da sorduğum soruları yanıtla ve hayatının gerçek mana­
da anlam kazanmasını sağla. Yaşanılan hayat manadan yoksun­
sa zaten maddeyi yaşamak durumunda kalınır.

Başarıyı Elde Edebilmek

Her ne kadar var olan herkesin en büyük amaçlarından biri


başarı olsa da başarıyı elde edebilmek gerçekten başarıyı nasıl
tanımladığımızla ilgilidir. Kimisi için çok para kazanmak ba­
şarı iken kimisi için o parayı nasıl kazandığı başarıdır. Kimisi
için de parayı kiminle paylaştığı başarıyı belirler. Birileri için
de elde ettiği parayı daha da büyütebilmek başarı olarak görü­
lebilir. Sadece para kazanma ya da tasarruf etme konusu değil
neredeyse her alanda başarı için farklı yaklaşım ve anlamla­
rımız vardır. Kimileri için başarı güç, kimileri için mutluluk,
kimileri içinse huzur ya da sadece hayatta kalmak olabilmek­
tedir. Başardım diyebilmek için gerçekte neyi başardığınızı
bilmek durumundasınız. Aldığınız araba ya da ev sizin için
bir başarı iken o ev ya da arabada yaşayacağınız mutsuzluk­
lar sizin başarısız hissetmenize neden olabilir. Başarı göreceli
bir kavramdır bunu zaten hepimiz biliyoruz ancak zannedilen
başarı ile gerçek başarı arasındaki ayrım nasıl yapılacak? Kişi
gerçek başarıyı elde ettiğini nasıl anlayabilecek önemli nokta
burası.

-164-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Herkes kendi içinde yapacağı muhasebe ile buradaki soru­


yu cevaplayabilecek güce sahip olsa da önce şunu da anlayabil­
memiz gerekir: Bir şeyi başardığınızı düşündüğünüzde ortaya
çıkan duygu asıl başarı nedeninizdir. Örneğin ben bir kitap
yazıyorum, bu kitap muhtemelen Ocak 2020Öe sizlerle bulu­
şacak. Bu kitabı yazmak elbette bir başarı, kitabın belli bir satış
adedine ulaşması da bir başarı, okuyuculardan gelen mesajlar,
övgüler de bir başarı. Ancak benim için gerçek başarı bu kita­
bımın kaç kişinin hayatına dokunacağı, değişip dönüşmesine
vesile olacağıdır. Eğer yazdığım kitap çok satanlarda bir numa­
ra olmuş ancak insanların kalbine ve ruhuna hitap edememişse
ben kendimi başarılı olarak tanımlayamam. Bir furya oluşur
da herkes kitabımı okumaya başlarsa bir yazar olarak kendi­
mi mutlu hissetsem de bir eğitmen olarak insanların hayatını
değiştirip dönüştürememek mutsuzluk sebebim olur. Yaşam
amacım olan "insanların hayatına dokunup değişip dönüşme­
lerine vesile olmak" gerçekleşmediğinde sadece bir yazar ola­
rak başarılı olurum. Ancak beni asıl besleyen başarı "faydalı"
olabilmek. Eğer fayda üretemiyorsam başarı kelimesini içime
sindirmem mümkün olmayacaktır. Kimin ne söylediği ya da
davrandığı ile ilgilenmeden "Ben okuyucuma ne verebildim? "
noktasıyla ilgilenirim. Bu nokta beni tatmin etmeye yetiyorsa
zaten benim için başarı kaçınılmazdır. Şu da bir gerçeğim: Ger­
çekten okuyucularımın hayatlarına fayda sağlamayacak bir ese­
ri de yayınevine teslim etmem. Ben her ne kadar iyi olduğunu
düşünsem inansam da okuyucuda aynı etkiyi yaratamadıysam
o zaman şartlar değişir.
Bu noktada senin de gerçekten başarılı olduğunu nasıl an­
layacaksın noktasına odaklanman gerekir. Elde ettiğin madde
mi yoksa mana mı seni mutlu edecek? Maddesel başarı ve mut­
luluklara mı odaklandın yoksa manasal başarı ve mutlulukla­
ra mı? Eğer maddenin peşinde koşuyorsan ki bu yanlış bir şey

-165-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

değil sadece eksiktir, o zaman maddenin bir zaman sonra seni


mutsuz ve başarısız hissettireceğini anlayıp maddenin mana ile
bezenmesini sağlamalısın. Bu noktada da elde ettiğin madde ile
manaya nasıl hizmet edeceğini düşünebilir, bu yönde eylemler
gerçekleştirebilirsin.

B aşarıyı Koruyabilmek

Başarıyı elde ettikten sonra yapılması gereken bir diğer şey


ise başarıyı koruyabilmektir. Bir şey sürdürülebilir olmadığın­
da yok olacaktır. Genelde birçok kişi elde ettiği başarıyı koruya -
matlığı için maddi manevi büyük kayıplar yaşar. "Tamam, oldu
her şeye sahibim" düşüncesi kişinin sahip olduklarını kaybet­
mesine neden olur. Bu noktaya gelindiğinde sorulması gereken
sorular ve yapılması gereken şeyler vardır:
Mevcut şartları koruyabilmek için neler yapmalıyım?
Mevcut şartları koruyabilmek için nelerden uzak durmalıyım?
Başarımın başarısızlıkla sonuçlanmasına bir şey neden olsa
bu ne olurdu?
Başarımı bir adım ileriye götürmek için bir şey yapacak ol-
sam bu ne olurdu?
Elde ettiğim başarıyı hangi özelliklerime borçluyum?
Bu özellikleri koruyup daha iyi hale nasıl getirebilirim?
Nasıl bir kontrol mekanizması kurmalıyım ki kontrolü kay-
bedersem hemen fark edebileyim?
Bu sorulara vereceğin yanıtlar seni hayatta daha güçlü ve ba­
şarını sürekli kılacaktır. Başarı elde edildikten sonra o başarıyı
getiren özellikler köreltilirse işte geri sayım başlar. Önemli olan
uçağın havalanması mıdır yoksa uçağın hedefe gidene kadar

-166-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

havada kalmayı başarması mı? İş ya da özel hayatta da önemli


olan bir şeyi başlatmak değil sonuna götürebilmektir. Bir şeyi
elde ederken verilen emek kişiyi çok zorlasa da o an bunu gözü
görmez, yorulmaz, sızlanmaz ve gereken neyse yapar. Ancak
işler terse dönüp kayıp başladığında yapacağı her şeyi angarya
olarak görmeye başlar ve mücadeleyi bırakır. Bu aslında gele­
ceğinden vazgeçtiği anlamına gelir. Bunun olmaması için iyi
eylem planı hazırlanmalı ve bu eylem planına sadık kalınmalı­
dır. Kitabın içinde hayatına yön verecek, kaderini dönüştürecek
sorulara sıkça yer veriyorum. Bunun nedeni bilinçaltında var
olan ancak ulaşamadığın bilgileri ortaya çıkarmak. Eğer soru­
ları sadece okuyor üzerinde çalışmıyorsan sana bir fayda sağla­
mayacak. Fayda sağlayabilmesi için üzerinde çalışmalısın.

Kendin İ ç in Ü ç Şey Yap

Başarı için yapman gereken konuları olabildiğince kısa ve


anlaşılır biçimde işledik. Yeni bölüme geçmeden önce son bir
şey daha yapalım istiyorum. En son kendin için ne yaptın? Eşin,
çocuğun, annen baban, sevgilin ya da arkadaşların olmaksızın
içinde sadece senin olduğun ne gibi eylemlerin oldu? En son
kendine ne zaman hediye aldın? Yemeğe götürdün? Sinema ya
da tiyatroya götürdün? Bugüne kadar ortaya koyduğun eylem­
lerin büyük çoğunluğu başkaları için ortaya koyulmuştur, sen
sadece kendin için ne yapacaksın? Belki de çocukluğundan
bu yana ihmal ettiğin bu konu içinde var olan boşluğu yarat­
tı. Belki de hep başkaları mutlu olsun diye mutsuzluğu seçtin?
Huzursuzluk olmasın diye sustun ancak içindeki huzursuzluğu
dindiremedin? Desinler diye yaptın ama demesinler diye ken­
dine yönelmedin?

-167-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Günümüz dünyasının yoğun iş temposu, yarış halinde ol­


mamız, onlarca sorunu düşünmek ancak kendimizi düşüne­
memek sence de anlamsız değil mi? Sevdiklerimizi asla ihmal
etmeden onların mutlu olması için elimizden geleni yapmak
çok önemli. Eğer bütünün parçasıysak, hepimiz birbirimizi ta­
mamlıyorsak ki tamamlıyoruz, o zaman onlar için de çok şey
yapacağız. Onlar için çok şey yaparken kendimizi unutmaya­
cak ve daha çok şey yapacağız. Bizim mutlu, huzurlu, sağlıklı
olmamız elbette yakınlarımıza da sirayet edecek ve onlar da
aynı şeyleri yaşayacaklar. Ancak onları mutlu etmek için hiçbir
şeyden kaçınmazken kendimizden kaçınıyorsak şimdi bir du­
racağız. Bir duracak ve bugüne kadar yapmadıklarımızı düşü­
neceğiz. Neden kendimize değer vermeyip kötü hissetmemize
neden olduğumuzun farkına varacağız. Bu dünyada herkesin
güzel yaşamak hakkı tıpkı bizim de hakkımız olduğu gibi. Sen
ye ben doyarım, sen mutlu ol ben mutlu olurum, çocuklar iyi
olsun da başka bir şey istemem diye diye dediğini yaşadığının
farkında mısın?
Lütfen bu bölüm bittiğinde "Kaderini Dönüştür" bölümünü
okumadan önce eline bir not kağıdı al ve kendin için yapacağın
üç şey belirle. Mutlaka kolay yapılacak şeyler olmasına dikkat
et. Eğer zor şeyler seçer ve yapmazsan yine kendini değersizleş­
tirmiş olacaksın. Bunun olmaması için kolay ancak kendini de­
ğerli kılacak üç şey belirle. Ne olduğu çok önemli değil, önemli
olan kendinin farkına varman ve kendin için eyleme geçmen.
Mutluluğun, huzurun, içinde var olan boşluğun biraz daha dol­
ması için üç şey belirle ve yap. Bu belirlediğin şeyleri ihmal et­
meden uygulamakla da kalma ve bunu ritüelin haline getir. Her
hafta aynı şeyleri yaparken bunların yanına neler ekleyebilirim
diye düşün. Sonra aklına gelen şeylerin basit olanlarından baş­
layarak zor olanlarla birlikte gerçekleştir. Tüm bunları yaparken

-168-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sevdiklerini ihmal etme. Onlarla da güzel zaman geçir ve on­


lar için de bir şey yap. Onların da senin için bir şey yapmasına
olanak ve imkan tanı. Bırak onlar da senin gibi mutlu olsun ve
bütün için bir şey yapsın.
Şu ana kadar öğrendiklerin ve uyguladıkların hayatını daha
iyi yaşamanı, eylemlerini değiştirmeni ve kaderini dönüştür­
meye hazır hale gelmeni sağladı. Bundan sonra önce kaderini
dönüştürecek, sonrasında da hayatını değiştirip dönüştürecek­
sin. Her bilgi kullanıldığında değerli olur kullanılmayan bilgi
değersizdir. Ne zaman o bilgiyi kullanırsın işte o zaman o bil­
ginin değerini vermiş olursun. Unutma ki hayattaki en büyük
engelin her zaman sen oldun, o engeli ortadan kaldırmayı ba­
şardığında hayatın çok daha güzel olacak.

Hayatındaki en büyük engelin


kendin olduğunun farkında mısın?

-169-
4. BÖLÜM

KADERiNi DÖNÜŞTÜR

Kaderin Kaderin Değildir

Kader, içinde bir dizi sıradan sorun ile karşılaşıp, onları teker
teker, engellerden fırsatlara ve rehberlere dönüştürdüğünüz ka­
demeli bir yolculuktur. Yaşadığınız her sorun size bir şeyi göster­
mek içindir. Bir sorun yaşadığınızda içinize bakın göreceksiniz
ki o şeye karşı enerji akışını durdurmuşsunuzdur. Bunun nedeni
ya tam anlamıyla tecrübe etmediğiniz bir şeye işaret ediyordur
ya da hayatınızda olmaması gereken bir öngörü ile yanlış bir
yere gelmişsinizdir. Böyle bir sorun yaşadığınızda çözüm yolları
aramak yerine rahatlayın ve ruhunuzun neyi fark etmenizi is­
tediğini görmeye çalışın. Göreceksiniz ki yaşamakta olduğunuz
sorun yanlış bir inanç, söylem ya da davranışınızdan kaynakla­
nıyordur. Aynı şekilde devam etseniz büyük sorunlar yaşayacak,
belki de hayatınız telafisi olmayacak şeylere gebe kalacaktır.
Ruhunuz kaderinizi dönüştürmeniz için önünüze fırsatlar
yaratacak sorunlar çıkarır. Siz sakin kalıp bu sorunları anladı­
ğınızda eylemlerinizi değiştirir ve kaderinizi dönüştürürsünüz.
Genellikle defalarca benzer sorunlar yaşanır ancak bu sorunun
ne anlatmak, göstermek ya da değiştirmek için ortaya çıktığını
düşünmezsiniz. Sadece o sorunu çözmeye odaklanır, gerçekte
gösterilmek istenileni kaçırırsınız. Kaçırdığınız şey bir fırsat,
değişim ve dönüşümdür. Hayat defalarca kaçanı göstermek

-171-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

için devreye girse de büyük çoğunluk hayatın mesajlarını ıs­


kalamaya devam eder. Bazı kişilerse hemen mesajı alır ve yeni
bir eylem planı ile tekrar oyuna geri döner. Hayat yaşattığı her
sorun ile kendisinden bir randevu almanı bekler. Alacağın ran­
devuda neyi neden yaşadığını konuşmak, sana yol göstermek
ve kaderini dönüştürmen için seçenekler sunmak niyetindedir.
Yorgunluk, enerji eksikliği, hayatı okuyamamak gibi konular­
dan randevuyu pas geçer, alman gerekeni alamazsın.
Enerjini doğru yönetmeyi başarırsan kaderini doğru yöne­
tirsin. Sen enerjinle tam olarak ne istediğini ortaya koyarsan
her şey kendiliğinden yoluna girmeye başlar ve arzuların ger­
çek olur. Bunun olabilmesinin diğer bir yolu da tam olarak bu
duyguyu tecrübe etmiş olmandır. Daha önce farklı bir konu için
enerjini doğru yönetmiş, arzuladığın sonuca ulaşmışsan şimdi
enerjini çok daha iyi kullanabilirsin. Bunun nedeni bu duyguyu
tecrübe etmiş olmandır. Ancak daha önce benzer şeyleri yaşa­
mamış ve enerjini yüksek tutacak nedenlerin, hayallerin ya da
hedeflerin yoksa bu noktada sorun yaşamaya devam edersin.
Bir yapmak istediğin hayalin bir de yapmakta olduğun ger­
çeğin vardır. Yapmakta olduğun gerçeklik hayalini oluşturmu­
yorsa; ruhun bu durumda bölünme yaşar. Yapmak istediğin ile
yapmakta olduğun arasında kalarak ne karar vermesi gerek­
tiğini bilemez. Elbette bu durum beraberinde yanlış kararlar
ve yanlış sonuçlar getirir. Uzun uğraşlar sonucu istenmeyen
sonuçlar elde edersin. Yaşadığın durumun değişebilmesi için
kaderini dönüştürmeyi başarmalısın. Bu noktada yapılması
gereken toplu bir değişimdir. Toplu değişim beraberinde dö­
nüşümü getirir. Tam olarak "ne yapmaya" karar verdiğinde
beynin bölünmüşlük yaşamaktan kurtularak tek bir amaca
adar kendini. Bu adanış her gün hayaline biraz daha yaklaşma­
nı sağlar. Çevren değişir, algın değişir, hayata bakışın ve hayat­
tan aldıkların değişir. Bu süreçte hayatın sana ne kadar büyük

-172-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bir destek verdiğine şahit olursun. Dönüşüm yaşayabilmenin


ilk adımı kaderin dönüşmesidir. Kaderin dönüşümü ise ruhun
dönüşümü ile gerçekleşir. Ruhun dönüşümünü biraz açmakta
fayda var. Önce ruh derken neden bahsettiğimizi bilmeli, daha
sonra yapmamız .gerekenleri yapmalıyız.
Ruh, din ve felsefede, insan varlığının maddi olmayan tarafı
ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı
olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin ilahiliğe iştirak eden kısmı
olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişi­
nin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır. Biz burada bedenin
ölümünden sonra varlığımızı sürdüren tarafından bahsetmiyo­
ruz. Varlığımızın maddi olmayan tarafını yani mana tarafını işli­
yoruz. Maddeye bağlılık arttığı için ruhsuz yaşantılar olabildiğin -
ce artmaya başladı. Aslında maddeye olan bağlılık manayı yok
etti diyebiliriz. İyilik ve güzelliklerle ruhu beslemek maddeden
arınmayı manayı büyütmeyi sağlar. Mana artmaya başladığında
hayata bakış, algılayış, insanlara ve olaylara yaklaşım da değişme­
ye başlar. Zaten dönüşümü sağlayabilmek için de önce değişimin
başlaması gerekir. Ruhun değiştiğinde eylemin değişecek, eyle­
min değiştiğinde ise kaderin değişecek. Ruh değişimi + Eylem
değişimi = Kader dönüşümüdür. Bizi değiştirip dönüştürecek
formül de budur. Bizde bu yüzden gerçek değişim ve dönüşümü
sağlayabilmek için ruhumuzu değiştirmenin önemini işliyoruz.
Ruhu tamamen madde ile dolmuş birinin özgür olduğundan
bahsetmek mümkün müdür? Paranın, makamın, hırs ve öfke­
nin ele geçirdiği ruh güzellik ve iyiliklerden yoksun kalır. Ruhun
temizlenip özüne dönmesi beraberinde türlü güzellikleri getirir.

İyilik ve güzellikle ruhu beslemek maddeden


arınmayı , manayı büyütmeyi sağlar.

-173-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Var Olanı D oğru Anlayabilmek

Mevcut hayatımızda var olanlar sebepsiz değildir. Her va­


roluş bir şeyin hazırlığı içindir. Yeni bir hayata başlayabilmek
için var olan hayatı iyi okumalı ve yeni hayatı neden istediği­
mizi bilmeliyiz. Daha önce de değindiğim gibi istemek ile neyi
neden istediğini bilmek aynı değildir. Bu nedenle yeni hayat ve
yeni kaderi de neden istediğinizi iyi bilmeniz gerekir. Önce sa­
hip olunanın anlam ve kıymetini bilip, daha sonra yeni arzula­
nana hazır olup, ondan sonra geleni doğru şekilde kabul etmeyi
bilmelisin. Herkes her şeyi arzulasa da herkes her şeyin sahibi
olamaz. Olanlar almasını da vermesini de iyi bilen kişilerdir.
Kendi içinizde hayatla bir anlaşma yapın, yaptığınız anlaş­
mada ne alacağınızı, aldığınız karşılığında ne vereceğinizi ta­
nımlayın. Hayat size istediğinizi verdiğinde siz de taahhüt et­
tiğinizi verin. Eğer taahhüt ettiğinizi vermezseniz hayat anlaş­
mayı bozar ve tekrar başa dönersiniz. Hayatla karşılıklı anlaşma
yaptığınızda şartlar bellidir, genelde anlaşmayı bozan taraf hep
insandır. Eline geçeni biriktirmek için verdiği sözü unutup an­
laşmayı ihlal eder. Bu ihlal ediş aslında geleceği tasarlama ve ya­
ratmada büyük sıkıntı doğurur. Hayatla yapacağın anlaşmada
ona rüşvet vermeye kalkma. Hayat bunu anlar ve sana olumsuz
dönüş yapar. Hayatla yapacağın anlaşmada madde değil mana­
yı konuş. Mana üzerinden yürü. Ruhunu besleyen güzellikler
için istekte bulun. İstediğin şeyin başka hayatlar ve ruhları da
beslemesine özen göster. Ancak bu şekilde doğru anlaşma ya­
pabilirsin. Eğer manadan yoksun maddenin olduğu bir anlaş­
ma ile gidersen hayattan kocaman bir sıfır alırsın.
Kendine iyi bir gelecek yaratabilmek için önce iyice tasarlaman
gerekir. Tasarı ne kadar iyi hazırlanırsa yaratacakların da aynı oran­
da iyi olur. Tasarlanmış gelecek dediğimiz kavram gelecekte arzu

-174-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

ettiğin hayatı gerek zihninde gerekse söylemlerinde, davranışla­


rında ve duygularında yaşamandır. Beynin bu tasarlanmış gelece­
ği varmış gibi, gerçekmiş gibi algılar ve hayatında olan uyumsuz­
lukları uyumlu hale getirir. Elbette uyumsuzlukların uyumlu hale
gelebilmesi için geleceği iyi tasarlamak, gerçekmiş gibi inanmak
ve yaşamak gerekir. Kaderini dönüştürebilmek için hayatla anlaş­
mana sadık kalmalı, hayatın tasarladığın geleceği gerçekleştirmen
için olanaklar yaratmasına imkan vermelisin.
Birçok kişi bu noktada kaybettiğini bilmez. Hayallerinin ha­
yalini kurmaktan korkar, hayalini dillendirmekten korkar, hayal­
lerinin yıkılmasından ya da gerçek olmamasından korkar. Tüm
bunlardan sonra korktuğu geleceği yaratamaz. Yarattığındaysa o
geleceği koruyamamaktan korkar ve korktuğunu da yaşar. Gü­
zel bir geleceği yaratabilmek ve kaderini dönüştürebilmek için
inanmalı ve çalışmalısın. Sadece hayata değil insanlara verdiğin
taahhütleri de yerine getirmelisin. Senin tutmadığın sözlerine
karşılık hayat da verdiği sözleri geri tutar. Bunu bile isteye yapar,
yapar ki sen sözünde durmadığını gör ve düzelt diye.
İnsanları kandırmak, verdiğin sözleri tutmamak, istediğini
elde edebilmek için yalan söylemek senin kaderini dönüştür­
mene engel olur. Temiz bir gelecek için temiz bir yaşantı, temiz
zihin, temiz duygu, temiz söylem ve davranışlar önemlidir. Ha­
yatının birçok alanı gibi bedensel, zihinsel ve ruhsal anlamda
kirliyken temiz bir gelecek yaratmayı beklemek yanlıştır. Tüm bu
açıklamalardan sonra kaderini nasıl dönüştüreceğine dair yedi
maddeye değineceğim. Eğer iyi anlar ve doğru uygularsan kade­
rini dönüştürmen daha kolay olacaktır. Kaderini dönüştürmen
kadar, dönüştürdüğün kaderi muhafaza edebilmen de önemlidir.

Unutma kader dönüştürülebilen bir şeydir.

-175-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kaderi Dönüştürmenin Aşamaları

Genelde herkes istemediklerini dillendirir ancak hayat


neyi dillendirirsen onu verir. Olumsuzu dillendiren olumsu­
zu, olumluyu dillendiren olumluyu yaşar. Olumsuzu düşünen
olumsuz, olumluyu düşünen olumlu olaylar yaşar. Odağı olum­
suzluklar olan olumsuzlukları, olumlu olan olumlu şeyleri gö­
rür. Kaderini dönüştürmen için:

Birinci adım: Söylemlerini değiştir

Eğer kullandığın sözcükler negatifse, gelecek korkusu ve


kaygıları ile doluysa ne yaparsan yap kaderini dönüştüremez­
sin. Önce dilinde var olan söylemleri değiştirmeli, her ne istiyor
ya da söylüyorsan pozitif ifade etmelisin. Şunu yapmak zorun­
dayım, bunu almak zorundayım, hayat çok zor, ne yapsam ol­
muyor ve olmayacak benzeri söylemler ne yazık ki hep negatifi
hayatına getirecek.
Söylemlerin nasıl bir enerji yayıyorsa benzeri seni bulacağı
için söylemlerinin enerji boyutu değişmeli. Söylemlerini her
zaman dikkatli bir şekilde kullan. Şunu almak zorundayım
yerine; şunu alabilecek tüm niteliklere sahibim diyebilirsin.
Hayat çok zor yerine; hayatım her geçen gün daha keyif veri­
ci olmaya başladı demen daha doğru olur. Bunu yapamazsam
yanarım demek yerine, bunu yaptığımda hayatım daha da gü­
zelleşecek demen de daha doğru olur. "Ne yapsam olmuyor,
başka enerji ne yaparsam olur? " demek daha başkadır. Şansım
yok demekle fırsatları nasıl yakalarım demek elbette farklıdır.
Eğer fark ettiysen söylemlerin yarattığı bir enerji boyutu var,
her söylem kendi içinde değişik duygu durumlarını ortaya çı-

- 176-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

karıyor. Kendinde var olan güzel duyguları ortaya çıkarabilmek


için güzel söylemler söylemek durumundasın.

İkinci adwı: Düşüncelerini değiştir

Söylemlerinden sonra değişmesi gereken bir diğer şey dü­


şüncelerin olacak. Eğer sürekli aklında olumsuz düşünceler ba­
rındırıyorsan aklında olanı yaşayıp korktuğun başına geleceği
için mutlaka ama mutlaka düşüncelerini değiştirmelisin. Geç­
mişte yaşadığın kötü olayları hatırlamak, gelecekte olabilmesi
ihtimal kötü durumları zihninde canlandırmak sadece bu gü­
nünü değil geleceğini de olumsuz etkiler. Yayacağın düşüncesel
olumsuz enerji mutlaka bir benzerini bulacak ve sana geri dö­
necektir. Bu nedenle geleceğe dair ne gibi olumsuz düşüncen,
korkun ya da kaygın varsa bunları bir kağıda yaz. Sonrasında
bu olumsuz düşüncelerini mercek altına al bak bakalım seni
korkutan asıl şey gelecekte olması muhtemel olaylar mı yoksa o
olayın sende yaratacağı duygu mu?
İyice düşündüğünde göreceksin ki aslında korktuğun şey bir
duygu. Öyleyse duygunu kontrol etmeyi başarırsan korku ve
kaygını da kontrol edebilirsin. Bunun için de aslında korkunun
kendi içinde yarattığın bir duygu olduğunu anlamalısın. Birileri
kedi ya da köpekten çok korkarken birileri kedi köpek ile uyu­
mayı, gezmeyi, birlikte yaşamayı seviyor. Neden birileri aynı
canlılara bakarken korkuyor da birileri mutlu oluyor? Bunlar
tamamen çocukluk dönemimde edinilen olumlu ya da olum­
suz kazanımlardır. Bu kazanımların çok büyük kısmı ise bize
ait değildir. Yakın ailemizin söylem ve davranışlarından kay­
naklı edinilen bu kazanımlar düne ait olmasına rağmen yarına
etki edip bugünü yaşamamıza engel olmakta. Geçmişe ve sana

- 1 77-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

ait olmayan bu olumsuz düşünceleri gün yüzüne çıkarıp, yarın


korkusunu ortadan kaldırmak büyük bir engeli atlamak ola­
caktır. Bunu yapabilmek için de o engellerin ortadan kalkma­
yacağına olan düşünceni değiştirmelisin. Düşünceni değiştir­
meden, ne kaderini ne de hayatını değiştirip dönüştürebilirsin.
Sürekli pozitifi dilendirip, pozitif zihinsel imgeleme yapmak
beraberinde pozitif bir geleceği getirecektir.

Üçüncü adım: İnançlarını de�tir

İnançlar ve değerler farkına varamadığımız ancak hayatımı­


zı doğrudan etkileyen parçalarımızdır. Daha 0-5 yaş arasında
yüzde doksanı oluşan bu inançların yine büyük kısmı bize ait
değildir. Hayat zor, ekmek aslanın ağzında, iyi bir iş için torpil
şart, biz fakir doğduk fakir öleceğiz, bir şeyi beğendirmek çok
zordur, erkekler kötüdür, kadınlar kötüdür. .. Bunlara sende var
olan olumsuz inanç kalıplarını ekleyebilirsin.
Neye inanırsak ona dönüşüyoruz, dolayısı ile inandığımız
şey olacağız. Kendine bir sor bakalım ne ya da nelere inanıyor­
sun? İnandığın şey ne ise onu yaşayacak ve ona sahip olacak­
sın. Bu bugüne kadar böyle olduğu gibi bundan sonra da böyle
olacaktır. Hep denir ya "inanmak başarmanın yarısıdır" diye,
gerçekten de öyle, inandığın şeyi başarır, inandığın şeyi gerçek­
leştirirsin. İnanmadığın bir şeyin üzerinde olumlu ya da olum­
suz etkisi olamayacağı gibi inanmadığın bir şeyi gerçekleştire­
mezsin. Sana ait ne kadar olumsuz inanç varsa hepsini bir not
defterine yaz. Tam karşılarına da tam tersi olanlarını yaz. Yapa­
mam yazdıysan karşısına yaparım yaz. Zor yazdıysan kolay, çok
zor yazdıysan çok kolay yaz. Ben değersizim inancın varsa ben
değerliyim, ben yetersizim inancın varsa ben yeterliyim yaz. Ne

- 1 78-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

kadar çok olumsuz inancını tespit eder ve karşısına olumlu ola­


nı yazarsan ve sonrasında söylem, düşünce ve inançlarında tüm
bunları değiştirirsen işte o zaman çok daha etkili bir dönüşüm
sürecin başlar. Dönüşümün başladığı yerde olumsuz inançlar
kendine yer bulamaz ve yok olup giderler.

inanç Dc•ğiştirme Tahlmm

Hayat zor Hayat kolay

Çok güç Çok rahat

Ben değersizim Ben değerliyim

Yoksulum Zenginim

Çirkinim Güzelim

Kiloluyum Fitim

Şanssızım Şanslıyım

İş hayatı zor Fırsatlar kapıda

Sen bu tabloya senin yanlış inançlarını ve tam karşılığı olan­


ları yaz. Sonra bu yazdıklarını içselleştir ve yeni inanç kalıpla­
rını oluştur. Bunu yaptığın zaman göreceksin ki eski inancının
yerini yeni inancın alacak. Yeni inancın beraberinde yeni kade­
rini ve nihayetinde yeni hayatını oluşturacak.

- 179-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Dördüncü adım: Davranışlannı deği,§tir

Söylemlerin, düşüncelerin ve inançların değiştikten sonra


istesen de istemesen de davranışların değişmeye başlayacak.
Sen daha hızlı ilerleyebilmek için davranışlarını kontrol et ve
değişmesi gerekenleri değiştir. Yapamam inancın yaparım ile
yer değiştirdiğinde sıra o yaparım dediğin şeyi yapmaya gelir.
Zaman kaybetmeden önceden var olan çekimser, korkak, ey­
lemsiz davranışını değiştirip sahaya inmelisin. Sahaya indiğin­
de yine söylemlerinle yapacağını dillendirip, düşüncenle yaptı­
ğını hayal edip, inancınla bunu desteklediğinde eski davranışın
yerini yeni davranışına bırakacaktır.
Yapamamaktan korkma, yapamasan en kötü ne olabilir ki?
Alay mı ederler, kızarlar mı, kötü mü bakarlar? Bunların hepsi
olsa ne olur? Cidden soruyorum her şey düşündüğünden daha
kötü gitti diyelim ne olur? Sana söyleyeyim hiçbir şey olmaz.
Kimse bir şey demez, diyenler olursa sen onları umursamadı­
ğında üzerinde etki sahibi olamazlar. Gülenler olduğunda dav­
ranışını değiştirip sen de onlara güldüğünde her şey eşit olur.
Davranışını değiştirmek seni istediğin sen yapma yolunda en
büyük silahlarından olacaktır.
NLP'nin en önemli ilkelerinden biri de "Başarısızlık diye
bir şey yoktur. Başarısızlık başarının alt basamağıdır" ilkesidir.
Bu ilkeye oldum olası bayılmışımdır. Mutlaka her başarısızlık
bir kazanım sağlar, önemli olan ne yapamadım demek değil ne
öğrendim demektir. Bir olay size bir şey öğretiyorsa bu başarı­
sızlık mı kazanım mıdır? Burada da söylem ve düşüncelerinizi
değiştirip, inancınızı yeniden yapılandırdığınızda davranışınız
da "Başarıdır" olarak cevap verir. Gördüğün gibi her şey aslında
bir diğerini tamamlayan parçalar.
Bu bölümde okuyacağın, öğreneceğin ve hemen uygulamaya
başlayacağın maddeler bir bütünün küçük parçaları. O küçük

-180-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

parçaları bir araya getirdikçe hayatın gerçek şeklini almaya baş­


layacak ve değişim-dönüşüm gerçek olacak. Bunun için yapman
gerekenleri ihmal etmemeli, çekinmeden, olumsuz düşünüp
kaygılanmadan eylemde olmayı başarmalısın.

Beşinci adım: Hayal ve hedeflerini değiştir

Eğer hayal ve hedeflerin yoksa zaten büyük bir kayıp için­


desin bunu bilmen lazım. Seni sabah yatağından çıkararak gün
içinde enerjini maksimum seviyede tutacak olan şey hayallerin
ve hedeflerindir. Eğer hayal ve hedeflerin var ancak senin yata­
ğından enerjik çıkmana sebep olmuyorsa o zaman hayal ve he­
deflerinde bir eksiklik vardır. Belli ki bu hayal ve hedefler henüz
seni ateşlemeye yetmiyor. Ya bu hayal ve hedefleri gerçekleşti­
receğine inanmıyor ya da gerçekleştirmekten korkuyorsundur.
Bu iki şıkkın ikisinin birden olma olasılığı ise daha yüksektir.
Korktuğun ya da inanmadığın bir şeyi nasıl gerçekleştirebilir­
sin ki? Ya da korkarak inanmayarak nasıl enerjik olabilirsin?
Her şart ve ortamda koşulsuz olarak yapacağın eylemlerinin
olabilmesi için kalben ve ruhen gerçekleştireceğine inandığın
hayallerin ve hedeflerin olmalı.
Sana kimse inanmasa, destek olmasa, negatif söylem ve
davranışlarda bulunsalar da sen kendine inanmaktan vazgeç­
memelisin. Her gün ve her saniye hayalinin hayalini kurmalı,
hedefini gerçekleştirdiğini düşünmelisin. O hayale ve hedefe
ulaştığında yaşayacağın tüm güzel duyguları yaşamalı, zihnin­
de canlandırma yapmalı, hayal ve hedeflerini ister inansın is­
ter inanmasınlar anlatmaya devam etmelisin. Ne derler ya da
düşünürler diye düşünmemeli, kendine olan inancını ve güve­
nini her an dillendirmelisin. Başkaları için değil kendin için

-181-
Fırat Çakır 11 Kaderle· Randevu

yapman gereken bu eylemden yine başkaları için vazgeçmeyip


elinden gelenden fazlasını yapmalısın.
Var olan hayal ve hedeflerini kontrol et, gerçekten onları ha­
yata geçirmek istiyor musun? Eğer cevabın evetse o zaman şun­
ları sor: Neden bu hayal ve hedefleri gerçekleştirmek istiyorsun?
Bu hayal ve hedefleri gerçekleştirmek için ne ya da neler yapı­
yorsun? Henüz gerçekleşmedilerse bundan sonra neler yapabi­
lirsin? Eğer cevabın hayırsa kendine şu soruları somanı istiyo­
rum: Neden gerçekleştirmek istemiyorsun? Seni korkutan şey ya
da şeyler neler? Bu hayal ve hedeflerinin yerine ne gibi hayal ve
hedefler koymalısın? Son soru: Yeni hayal ve hedefini gerçekleş­
tirmek için hayatında neleri değiştirmeli, farklı davranmalısın?
Birçok insan hayalleri ve hedefleri olduğunu sanarak yaşamakta
ancak o hayal ve hedefleri gerçekleştirmek için bir şey yapma­
maktadır. Tüm başarılı insanlara baktığınızda aynı şeyi görür­
sünüz: "Çalışmak:' Her başarılı kişi belirlediği doğru hayal ve
hedefler sonrası bir eylem planı belirleyerek hayalini ve hedefini
gerçekleştirmek için gereken ne varsa yapmaktan geri durmaz.
Sen kendi hayal ve hedefini gerçek kılmak için ne yapacaksın?

Eyleme dönüşmeyen hayal ve hedefler hayalde


kalmak durumundadır.

Altıncı adım: Alı§kanlıklannı deği§tir

Eğer var olan mevcut alışkanlıklarını devam ettirirsen elde


edeceğin sonuçlar da devam edecektir. Sonuçların değişme­
si alışkanlıklarının değişmesine bağlıdır. Sürekli aynı şeylerde
ısrar etmek aynı şeyleri elde etmeni sağlayacak, elde etmek

-182-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

istediklerini değiştirmek istiyorsan aynı şeylerde ısrar etme­


yeceksin. Evde oturduğun yer belli mi? Sofrada yemek yerken
oturduğun sandalye? Kıyafetlerin hep aynı yer ve düzende mi?
Alışveriş yaptığın market hep aynı market mi? Yemek yediğin
lokanta, gittiğin sinema, alışveriş yaptığın AVM? Genelde hep
aynı şeyleri rutin olarak yaptığının farkında mısın? Bir olaya
kızdığında ya da mutlu olduğunda verdiğin tepki nasıl? Bir­
birine benzer arkadaşlarla görüşüp, benzer konuları konuşup,
benzer yerlerde mi görüşüyorsun? Tatil yaptığın yerler nasıl?
Okuduğun kitaplar, izlediğin filmler, dinlediğin müzikler? İyice
düşünmeni fark etmeni istiyorum nasıl da aynı şeyleri yaptığını.
Hayatının bir alışkanlıklar silsilesi olduğunu fark ettiysen o
zaman yaşadıklarının aynı olması kadar doğal bir şey olmadığı­
nı da fark etmişsindir. Eğer farklı sonuçlar elde etmek istiyorsan
farklı şeyler yapmak durumundasın. Bu nedenle alışkanlıkları­
nı değiştir adımı çok önemlidir. Her adıma önem vermeli an­
cak altıncı adıma çok daha fazla önem vermelisin. Bundan son­
ra elde edeceklerini şimdiden sonra yapacakların belirleyecek.
Çok iyi hatırlıyorum; bir danışanım on iki yıldır kendine bir
şey almamış, kendi için bir şey yapmamıştı. Nedenini sordu­
ğumda; kıyafetlerini eşinin aldığını, tatil benzeri konuları ge­
nelde eşinin belirlediğini, bundan da bir rahatsızlık duymadı­
ğını söylemişti. Elbette eşinin bazı ihtiyaçları karşılıyor olması
güzel bir şeydi ancak bu durum alışkanlık halini aldığı için artık
sistem böyle işliyordu. Kendi bir şey düşünmüyor, ilgilenmiyor,
ne alınırsa giyip, neresi uygun görülürse tatil yapıyordu. İşin
sonunda hayatı anlamsız gelmeye başlamış, nerede yanlış yap­
tığını sorguluyordu. Sen sana ait olmayan bir hayat yaşamaya
başladığında elbette işler istediğin gibi gitmeyecektir. Var olan
boşluğu dolduramayacak, istediğin yaşam enerjisini elde ede­
meyeceksin. Kendi isteği ve tercihi olarak bir şeyler yapmasını
sağladığım danışanım bir zaman sonra daha enerjik olmuş ve

-183 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

rahatlamıştı. Elbette bu durum eşinin de rahatlamasına neden


oldu. Sen de hayatında bazı şeyleri değiştirerek alışkanlıklarının
dışına çıkmayı başarmalısın. Bunun için büyük adımlar atmak
yerine önce basit adımlar belirle. Daha sonra adımlarını yavaş
yavaş büyüterek daha büyük değişimlere başla. Bu sürdürüle­
bilir bir değişim süreci yaratacaktır. Eğer hızlı ve sert bir giriş
yaparsan sert bir düşüş yaşaman ihtimaller arasında olacaktır.

Yedinci adım: Tüm hayal ve hedeflerinin


bir listesini yap ve en basit olandan başla

Hayal ve hedeflerini gerçek kılmanın en önemli noktası


önce hayal ve hedeflerinin ne olduğunu bilmendir. Bilmediğin
bir hayali ya da hedefi gerçekleştiremezsin. Bunun için mutla­
ka hayal ve hedeflerinin bir listesini çıkar. En küçük olanı da
en büyük olanı da yazmayı ihmal etme. Bu hayal ve hedeflerini
görebileceğin bir yere as ya da koy. Sonrasında listeni kontrol
ederek en basit olan adımla başla. Sık aralıklarla ilerleyişini test
et. Doğru yolda olup olmadığını kontrol edersen yanlış hayal ve
hedefe gitmezsin.
Yapılan en büyük hatalardan biri de bir hayal ya da hedefe
giderken yolda karşılaşılan fırsatların peşinden gitmektir. Bu
gerçekten fırsat olsa bile hayal ve hedefine ulaşmanı engelle­
yeceği için farklı zamanda yapılması gereken bir şey olmalıdır.
Eğer hem fırsat hem de hayal ve hedefin için ortaya koyduğun
eylemi aynı anda sorunsuz yürütebiliyorsan sıkıntı olmaz. Ne
yazık ki bunu yapabilen kişi sayısı çok azdır, bu nedenle sürekli
kontrol altında olmak yanlış yöne gitmeni engeller.
Belli tarihler belirle ve bu tarihte ne yapmış olacağını yaz. O
tarihe gelene kadar yazdığın şeyi gerçekleştirmek için yapman

-1 84-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

gereken ne varsa yap. Tarih geldiğinde eğer hayal ve hedefini


gerçekleştirdiysen yeni bir tarih, yeni bir hayal ve hedef belirle.
Eğer hayal ve hedefini gerçekleştiremediysen nerede yanlış yap­
tığını araştır. Bu hayal ve hedefini gerçekleştirmek için ne ya da
nelere ihtiyacın olduğunu belirle. Sonra bunları ne zaman ve
nasıl hayata geçireceğinin bir eylem planını yap. Yine belirledi­
ğin tarihe geldiğinde hayal ve hedefini gerçekleştirip gerçekleş­
tiremediğini kontrol et. Hedefe ulaştıysan yeni bir hedef belirle,
ulaşamadıysan aynı şeyleri tekrar yap. Nerede yanlış yaptığını
ve nelere ihtiyacın olduğunu belirleyip yeni bir tarih yeni bir
eylem planı ile harekete geç. Aynı süreci hayal ve hedefini ger­
çekleştirene kadar sürdür. Olmuyor diye bırakıp vazgeçme. Ol­
madığında hep neyi farklı yapman gerektiğini düşün, görecek­
sin ki yaptığın yanlış eylemlerden dolayı istediğine ulaşamadın.
Yapacağın yanlışlar kendini geliştirmen için fırsatlar yarata­
cak. Gelişecek, öğrenecek, tecrübe edecek, değişecek ve dönüşe­
ceksin. Tüm bunlar yeni bir hayata başlaman için sebeplerin ola­
cak. Asla kayıp olarak görmemen gereken bu sürecin olabildiğin­
ce keyfine varmaya bak. Sürekli ne öğrendiğini kontrol et ki elde
edemediğine üzülmek yerine elde ettiklerinle mutlu olabilesin.
Eğer gerçekten hayatında bir değişim ve dönüşüm istiyorsan
adımları doğru şekilde takip et. Her adım için yapman gereken­
leri liste haline getir. Yaptığın listeyi iyi kontrol edip eksik bir
şey olmadığından emin ol. Daha sonra birinci adımdan baş­
layarak listeni uygulamaya başla. Bir alışkanlığın değişmesi ve
yeni alışkanlık edinme süresi 2 1 gündür. Bu nedenle ne olursa
olsun 2 1 günü tamamlayana kadar çok düzenli ve istekli bir şe­
kilde çalışmaya devam et. Birkaç gün içinde mucizeler olmadı
diyerek çalışmalarını ihmal etme. Sabırlı bir şekilde çalıştıkça
yeni adımların bir zaman sonra alışkanlığın halini alacak ve ar­
tık bu alışkanlığı gerçekleştirmek için emek harcamayacaksın.
Gün gelecek nefes almak, yemek yemek, tuvalete gitmek kadar

-1 85-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

basit olacak. İşte o noktadan sonra kaderin dönüşmeye hayatın


değişmeye başlayacak. Sen istikrarlı olarak çalışmalara devam
ettiğinde ise hem kaderin hem de hayatın dönüşmüş olacak.

insan Ekmek Değildir, Fırında Pişmez

Çok sevdiğim, fırsat buldukça engin bilgilerinden istifade


ettiğim sevgili Nevzat Erdağ ağabeyim ile bir gün sohbet eder­
ken "Fıratcığım insanı fırına atıp pişirmiyorlar, insanı ancak
yaşadıkları pişirir" demişti. Kendisinden bu sözü yazmakta ol­
duğum kitaba eklemek için izin istedim o da büyük bir sami­
miyetle izin verdi. Hayatın zorluklarını istememek çiğ kalma­
yı istemektir. Pişmek için yanmak durumundayız. Yanmadan
pişmemiz mümkün olmayacağı için karşımıza çıkan zorluklara
bizi pişiren fırın gibi bakabiliriz. Önemli olan ne kadar pişmen
gerektiğini bilmektir. Eğer gereğinden fazla ısı kullanır ya da
kalman gerekenden fazla kalırsan yanarsın. Amacımız yanmak
değil pişmek olmalıdır. İnsanı gereğinden fazla pişirip yakansa
ya hırsları ya da kendi hamurunu bilmemesidir. Her hamurun
fırına ve amaca göre pişme süresi farklı olacağından kişi önce
kendini tanımalı ve kendi süresini ayarlayabilmelidir.
Bir şeyleri hazır istemek, elde etmek için emek vermekten
kaçmak o şeyin nasıl elde tutulacağını bilmemeyi beraberin­
de getirir. Elde etmek kadar elde tutmak da bilmemiz gereken
şeylerdendir. Gittiğim üniversite ya da kurumsal hayata yeni
başlamış gençlerde hep benzer şeyler görüyorum, çalışmadan,
emek vermeden terfi almak, kariyer basamaklarını hızlı çık­
mak istiyorlar. İşi beğenmemek gibi alacağı unvana takılan
gençlerimiz de oldukça fazladır. Maaşı, makamı, çalışma saat­
lerini, sosyal hakları vs. beğenmeyip işi öğrenmeden bir o işi

-186-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bir bu işi denemek kimseye bir şey sağlamaz. Önemli olan işin
içinde hamur olup yoğrulup sonrasında doğru şekilde pişebil­
mektir. Kolay yoldan zengin olmayı istemek de benzer şeyleri
doğurur, kolay elde edilen kolay kaybedilir. Gençlik yıllarımda
öğrendiğim bir söz vardı: "Birinin parasını nasıl kazandığı-
nı görmek için nasıl harcadığına bak:' Kişi kolay yoldan para
kazandığında aynı şekilde kolay yoldan para harcarken, emek
vererek para kazanan kişiler paralarını en iyi şekilde değer­
lendirir. Biri harcamanın diğeri değerlendirmenin peşindedir.
Elbette işin sonunda harcayan tüketir, değerlendiren büyütür.
Burada da madde ve mana devrededir, birisi elde etmeyi birisi
en iyi şekilde değerlendirmeyi arzular. İstenilen olgunluğa ge­
lebilmek için deneyimden geri durmamalı, hayatın bizi pişir­
mek için karşımıza çıkardığı zorluklarla olgunlaşıp pişmeliyiz.

Merhametin Mağdurları

Ne yazık ki başarıya giden yolda yapacağın en büyük ha­


talardan biri de gereğinden fazla merhamete sahip olman ola­
caktır. Kaderini ve hayatı dönüştüreceğin son adımlarda buna
özellikle değinmek istedim. İyi olmaya çalışırken yapılan hata­
lar gibi merhametli olmaya çalışırken yapılan hatalar da ben­
zerdir. Önemli olan asıl olan iyi niyeti kaybetmeden kime ne
vereceğini bilebilmektir.
Çevremde tanıdığım birçok kişi merhameti yüzünden ya
dolandırılmış ya da maddi manevi zararlar görmüştür. İhtiya­
cı olana vermekle önüne gelen herkese vermek aynı değildir.
Sende var olan bu özellik nedeniyle bugüne kadar kandırıldın,
suiistimal edildin ve defalarca hüzün yaşadıysan bu noktadan
sonra buna dikkat etmek durumundasın. Doğru olanı yapmak

-187-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

hem sana hem de çevrende olan kişilere fayda sağlayacaktır.


Ben de hayatımın türlü evrelerinde merhametim yüzünden bi­
rilerine hayır diyemediğim için uzun yıllar sürebilecek maddi
ve manevi zararlar yaşadım. Kimilerinde karşılıksız yaptığım
yardımların ortaya çıkardığı zararlar kimilerinde ise "Ne olacak
bu kişinin hali?" diyerek yaptığım eylemlerin kurbanı oldum.
İyilik yapmak büyük erdem olmakla birlikte bu yönünün kul­
lanılır olması kabul edilemez. Daha önce de değindiğimiz gibi
gerçek başarı yaptığın hataları tekrar etmemektir. Sen de yeni
hayatına başlamadan önce bu noktaya dikkat etmeli bundan
sonra merhametin mağduru olmamalısın.
Yaşayacağın olumsuz bir olay sadece bugününü etkilemeyip
yarınki hayatına da olumsuz etki edeceği için ne yapıp etme­
li merhametin yüzünden zarar görmemelisin. Birçok kişiden
şunu duyuyorum: ''.Allah neden iyi insanlara bu kadar hüzün
yaşatıp acı çektiriyor?" Allah kimseye hüzün yaşatıp acı çek­
tirmez O herkese akıl ve irade vermiştir. Kişi aklını, iradesini
ve tercihlerini kendine zarar verecek şekilde kullanırsa elbette
bunun sonunda sıkıntı yaşar. Ancak buna neden olan Allah'ın
iradesi değil kişinin kendi seçimidir. Merhamet de kişinin ken­
di iradesi ile ortaya koyduğu bir eylemdir. Eğer kendi eylem ve
iradenle ortaya koyduğun bir olayın sonunda istenmeyen bir
durum elde ediyorsan yapman gereken şey hatanı düzeltmektir.

i ç Dengeleri Oluşturursan Allah Yardım Eder

''.Allah bana neden yardım etmiyor?" sözü de aslında ken­


dimize yaptığımız sayısız kötülükten biridir. Allah neden bir
kuluna yardım etmek istemesin? Eğer kul yapması gerekeni
yapıyorsa elbette Allah hiçbir şeyi karşılıksız bırakmadığı gibi

- 1 88-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bu yapılanı da karşılıksız bırakmaz. Önemli olan kendi iç den­


gelerini oluşturmandır. Kaderini dönüştürüp hayatını değişti­
recek olan da iç dengeleri oluşturman olacaktır. Merhametin
mağduru olmamayı, doğru insan olmayı, inanç sistemlerini ve
eylemlerini değiştirmeyi başardığında bil ki iç dengelerin yerli
yerine oturmaya başlamıştır.
İçinde denge kuramayan birinin dışında denge kurabilmesi
mümkün müdür? Para dengesi, sevgi dengesi, aşk dengesi gibi,
arkadaşlık, iş-yaşam dengesi de bunların içine girer. Öfkesi ile
sakinlik arasında denge kuramayan biri her zaman anlamsız
davranışlar ve tepkiler göstermek durumunda kalır. Yemek
yeme noktasında denge kuramayan nasıl ki ya kilo alır ya da
kilo verirse, uyku dengesizliği yaşayan da gün içinde türlü sıkın­
tılar yaşar. Dengede kalabilmek hayatın her alanında var olan
olumsuzlukların düzelmesine zemin hazırlar. Kişi ne istediği ile
ilgili dengesiz söylemler, davranışlar ve eylemler içerisindeyse
hayat ona nasıl davransın? Kişinin dili ile kalbi arasında denge
yokken Allah'tan ne bekliyor? Sen önce kendi içinde var olan
tüm dengesizlikleri ortadan kaldır ki hayatındaki belirsizlikler
ve dengesizlikler de ortadan kalksın. İçinin güzelliği dışına yan­
sıyacağı için de var olan tüm olumsuzluklardan arınmak du­
rumundasın. Bu durum o kadar çok karşılaştığım bir sorun ki
neredeyse tüm danışanlarımda benzer şeyleri görüyorum. Ya
hedefsiz ve hayalsizlerdir ya da tam olarak neyi neden istedik­
lerini bilmiyor, yaşam amaçları olmadan yaşıyorlardır. Bir şeye
sahip olmak için her şeyi yapıp o şeyi elde ettikten sonra mutlu
olamamanın nedeni budur.
Şimdi sen de kendine bir bak, kendi içinde ne gibi dengesiz­
likler yaşamaktasın?
Bugüne kadar yaşadığın tüm sorunlar iç dengelerinin otur­
mamasından kaynaklanıyor olabilir mi?

-189-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Eğer hayatına bir denge gelmesi gerekiyorsa bu nedir?


İçinde başlayacak bir denge sistemi dışarıda nasıl bir hayatı
yaratır?
Değişim ve dönüşümü sağlayacak olan denge sorununu
çözdükten sonra yeni hayatın nasıl olacak?
Tüm bu soruları yanıtlaman ve sonrasında iç dengelerini
yerli yerine oturtman hayatının tamamına denge gelmesini
sağlayacak. Bu denge geldikten sonra göreceksin ki Allah zaten
sana yardım edecek. O yardımı alman için dengeli olmalı ve
sonrasında ortaya çıkacak mucizelere şahitlik etmelisin.
Her bölüm kendi içinde değişim ve dönüşüm için onlarca
örnek barındırıyor. Bu örnekleri anlamak ve anladığını uygula­
mak hayatını dönüştürme noktasında kilitleri açacaktır. Açılan
her kilit daha fazla ilerlemeni ve arzu ettiğin hayata ulaşmanı
sağlayacaktır. Ne yaparsan yap yapman gerekenleri yapmaktan
geri durma. Kim ne der ya da nasıl davranırsa davransın, ister
inansın ister inanmasın sen başkalarına aldırış etmeden kade­
rini dönüştürmeye odaklan. Kaderini dönüştürüp hayatını da
dönüştürdüğünde göreceksin ki sana inanmayanlar inanacak,
tanımayanlar tanıyacak, yok sayanlar kabul edecek, işte o nok­
tadan sonra sen yeni sen olarak davranacak ve hak edene hak
ettiği kadarını vereceksin. Kendi hayatının dümenine geçerek
güzellikler limanına ulaşacak ve huzur denizine demir atacak­
sın. Bu noktadan sonra tüm güzelliklerin hayatına gelmeye de­
vam etmesi için yapman gereken ritüellere devam edeceksin.
Seni başarıya getiren özelliklerini unuttuğunda geri saymaya
ve elde ettiğin başarıyı kaybetmeye başlarsın. Bunun olmaması
için ne yapıp edecek iyi özelliklerini koruyacaksın.

-190-
5 . BÖLÜM

HAYATINI DÖNÜŞTÜR

Dönüşümden Korkma

"Dönüm noktaları kendilerini hissedilmesi zor çeşitli


semptomlarla belli ederler. Derin huzursuzluklar,
adı konulmamış özlemler, tarifsiz bir can sıkıntısı,
sıkışıp kalmışlık ve tuzağa düşmüşlük hissi. "
Gloria Karpinski

Eğer hayatında bazı şeyler olumsuz gidiyor ve ne yapacağını


bilmez noktaya geldiysen şimdi değişim ve dönüşüm zamanı­
dır. Her değişim ve dönüşüm aynı bir annenin doğum yapma
sürecine benzer. Sancılar başlar, giderek süre kısalıp sancı bo­
yutu artar, daha sonra dayanılmaz ağrılar ve doğum. Ağrı, acı,
sancı, sıkıntıların giderek artması nasıl ki doğumun yaklaştığı­
nın habercisiyse sorunların artması ve işlerin içinden çıkılama­
yacak hale gelmesi de yeni hayatın başlamak üzere olduğunu
gösterir. Hayatını dönüştürebilmen için bir dönemece gelmiş
olman gerekir. O dönemeç bir şeylerin bitip başka bir şeylerin
başlayacağı yerdir. En büyük sorunumuz hiç sorunumuz olma­
ması gerektiğini düşünmemizdir. Eğer sorunlarımız olmasaydı
gelişemezdik.

-191-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Sorunları sadece olumsuz tarafından görmeyin, sorunların


size sağladığı güzellikleri görün. Geçmişte yaşadığım sorunlar
olmasa bugünkü ben olamazdım. Yaşadığım her sorun haya­
tımda yeni şeyler öğrenmemi, dayanıklılık kasımın güçlenme­
sini ve daha hızlı sorun çözebilme yeteneğine sahip olmamı
sağladı. Yaşadığım sorunların boyutu ve gücü arttıkça daha
fazla zorlanıp sıkıntı yaşadım ancak sonrasında eskisinden
daha güçlü biri haline geldim. Şimdi bir sorun ya da sıkıntı ile
karşılaştığımda çok daha sakin kalabiliyorsam bunun nedeni
geçmişte yaşadığım sorunların beni güçlü kılmış olmasıdır.
Şu an yaşamakta olduğunuz ne gibi sorunlar varsa öncelikle
bu sorunları sevgi ile karşılamayı öğrenin, onları bir düşman
olarak görmek size bir şey sağlamayacak. O sorunlara sizi ge­
liştirecek ve gelecekte çok daha güçlü bireyler olmanızı sağlaya­
cak antrenmanlar olarak bakın. Sorunlara güçlenme antrenma­
nı olarak baktığınızda üzerinizde yaratacağı etki de aynı oranda
değişecektir.
Küçük sorunları gereğinden fazla büyütmemiz asıl büyük
sorunu görmeyelim ve sanki iyiymişiz gibi yapalım diyedir.
Sevgi açlığı olan maddiyata, öfkeye, strese, marka takıntısına,
kariyere ya da benzer şeylere takılarak "sevgi açlığını" görme­
meye çalışır. Aslında bu yapılan bir oyundur. Kendini kandır­
maktır. Gerçek sorunun üstünü örtmek yanlış yerlerde çözüm
aramayı doğurur, bu durumda istenilen değişim ve dönüşümü
sağlamaz. Sonrasında kişi bir kısırdöngü içinde bulur kendini.
Kendini sorgulamakla kendini suçlamak aynı şey değildir.
Kendini suçlayıp cezalandırmaksa kendine yaptığın zulümdür.
Her insan hata yapar, hatadan ders almak, öğrenmek başka bir
şeydir, o hatadan dolayı kendine zulmederek hayatı zehretmek
başka bir şeydir. Hatalar da dönüm noktasına gelmen için ya­
şanan bir süreçtir. Hata yapacak, sorun yaşayacak, sıkıntıya

-192-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

düşecek ve sonrasında yeni yollar arayacaksın. Bu noktaya gel­


diğinde göreceksin ki hayatını dönüştürmek üzeresin. Bunun
içindir ki hata yapmaktan asla korkma. Hata yapacağım diye
birçok eylemi yerine getirmeyip olduğun yerde kalma ihtimalin
çok yüksektir. Ancak gerekli cesareti toplayıp eyleme geçer ve
yaptığın hataların seni geliştirmesine izin verirsen bir zaman
sonra edindiğin kazanımlar seni dönüştürür.

Sorunları Yok Saymak Olmadığı Anlamına Gelmez

"Bir sorun elinizden gelenin en iyisini


yapabilmek için karşınıza çıkan fırsattır. "
Duke Ellington

"Tüm sorunlarınızın gizli bir amacı vardır;


yanlış öngörüleri düzeltmek, bakış açınızı
netleştirmek ve kaderinizde ne varsa yaşayabilmeniz
için sizi aydınlatmaktır. Ruhunuza sorunu çözmede
yardımcı olursanız, o da sizin kalan
sorunlarınızı çözecektir. "
Penney Peirce, Frekans

Umursamadığın, yok saydığın, görmezden geldiğin her şey


içten içe yer bitirir seni. Birikir, birikir, birikir ve sonra dışa
vurur. Bu dışa vuruş kimisinde ciltte egzama, sivilce, çıban ya
da anksiyete, panik atak olarak ortaya çıkar. Kimisinde stres,
depresyon, uyku bozukluğu, beslenme bozukluğu, kalp-damar
hastalıkları ve benzerleri olarak hayat bulur. Sorunları yok say­
mamalı, mutlaka var olan her sorunla yüzleşmeliyiz. Acı da olsa

-193-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

hüzün de olsa her sorunla yüzleşmek gerekir. Hayatında deği­


şim ve dönüşümü yaşamak istiyorsan yaşadığın her sorunu en
ince ayrıntısına kadar incelemeli, sana ne öğretmek istediğini
anlamalı ve sonra öğrendiklerini hayatına uygulamalısın. Bu
noktada yapmanı önereceğim şey:
Önce yaşadığın her sorunu bir kağıda yaz.
Sonra bu sorunu neden yaşadığını sor kendine.
Daha sonra yaşamakta olduğun sorunun sana ne öğretmek
istediğine odaklan.
Eğer bir şey öğretmediğini düşünüyorsan şunu sor: Bir şey
öğretecek olsaydı ne öğretirdi?
Daha sonra da öğrendiğin şeyi uygularsan hayatında nelerin
değişeceği üzerine bir düşün. Aklına gelenleri kağıdına yaz.
Son olarak da öğrendiklerini ne zaman ve nasıl hayata geçi­
receğini sor kendine.
Yaşanan her sorun ya da sıkıntı gibi hastalıklar da bir şey­
leri görmemiz ve yeni bir hayat yaşayabilmemiz için ortaya çı­
kar. Eğer sık başın ağrıyorsa ya kafaya çok takan birisindir ya
da düzensiz beslenip kendini aç bırakıyor, fazla kafein tüketip
yeterince su içmiyorsundur. Uyku düzenin bozulmuş, kaliteli
uyuyamıyor ve bu nedenle ağrılar yaşıyorsundur. Elbette yaz­
dıklarım dışında onlarca şey daha olabilir. Ancak hastalık ola­
rak ortaya çıkan sorun artık kafana fazla takmamam, hobiler
edinmeni, spor yapmanı, kaliteli ve düzenli uyumanı, düzenli
ve sağlıklı beslenip yeteri kadar su içmeni sağlamak içindir. Sen
yaşadığın sorunun sana ne öğretmek istediğini anlayıp sonra­
sında ona göre bir yol izlersen elbette hayatın çok daha güzel ve
anlamlı olacaktır. Sorunu içinde çözmek dışında da çözülme­
sine neden olacaktır. Unutma ki; yaşadığın her sorun yeni bir
dönüşümün habercisidir.

-194-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Birden fazla sorun yaşadığında her sorun ile tek tek uğraş­
mak yerine derinde yatan tek nedene odaklan. Tüm sorun­
larının temelde ortak bir noktası vardır, sen o ortak noktaya
odaklan.
Bu sorunları çözerken ruhunla bütünleş. Sorunu çözme­
ye çalışan mantığın ruhunu devre dışı bırakır. Gerçek sorunu
bilen mantık değil mana yani ruhtur. Mantık ile karar vermek
ruhsuz bir karardır. Ruhsuz verilen karar ise sonuçsuz kalmak
durumundadır.
Hayatın ve kaderin değişebilmesi eylemlerin değişmesiyle
mümkün olur. Eylemlerin değişmesi ise algılarının değişmesi­
ne bağlıdır.

Duygusal Özgürlüğünü İlan Et

Duygusal özgürlük birçok alanda özgür olmanı sağlayacağı


için dönüşüm noktasında büyük önem taşır. Ne yazık ki hayatı­
mızda var olan kişiler ya da yaşadığımız olaylarda bizi rahatsız
eden konular olsa da biz o konuların içinden bizim sevdiğimiz
birkaç küçük detaya duygusal olarak bağlanır ve kopamayız.
Sana onlarca yanlış yapan, kıran, üzen, maddi-manevi sıkın­
tılar yaşamana neden olan kişilerin hala hayatında olmasının
nedeni duygusal özgür olamamandır. Kişi onlarca yanlış yapar,
sen bu kişi ile olmaz beni çok üzüyor dersin, sonra ya gülüşü,
ya bakışı, ya da söylediği bir güzel söz gelir aklına ve yaptığı
onlarca yanlışın üzerine perde örter. Aslında perde gözüne iner
ve yanlışları bile isteye görmemeye meyilli hale gelirsin. Sonra
kendini kandıracağın onlarca söz söyler, eski anıyı hatırlar ve
aynı sorunları yaşamaya devam edersin.

-1 95-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

Eğer kaderini dönüştürüp sonrasında hayatını dönüştürmek


istiyorsan o zaman davranışlarını da dönüştürmelisin. Davra­
nışlarını kontrol eden duyguların olduğu için de bu noktada
duygularını dönüştürmen kaçınılmazdır. Duygusal özgürlüğü­
nü elde etmene engel olan üç şey vardır: Bildiklerinden kork­
mak, bilmediklerinden korkmak ve olabileceklerden korkmak.
Bu üç konu tam olarak bilinip anlaşılmadan duygusal özgürlük
elde edilemez. Şimdi bu üç konuyu inceleyip sonunda da duy­
gusal özgürlüğü işleyelim.

Duygusal özgürlük değişim ve


dönüşümün temel taşlarındandır.

Bildiklerinden korkmak

Geçmişte yaşadığın ve tekrar yaşama ihtimalin olan şeyler


seni korkutur. Bilinçaltı geçmişi ve yaşanmış olanları referans
aldığı için bir şey yapmaya ya da düşünmeye kalksan hemen
geçmişe bakar ve referansları kontrol eder. Eğer bulunmak
üzere olduğun eylemle ilgili daha önce yaşanmış, duyulmuş,
izlenmiş, okunmuş bilgi durumları varsa o zaman ona göre bir
tavır ortaya koyar. Öğrenilmiş çaresizliklerle dolu bir bilinçaltı
yeniliklerden korkup eylemsizliği seçer. İşte bu durum da bil­
diklerinden korkmana neden olur.
Bir ilişki yaşamış ve başarısız olmuşsan ya da bir iş deneyi­
min arzuladığın gibi son bulmamışsa benzer bir ilişki ve iş de­
neyimi için referansın geçmiş deneyimlerin olacağı için tedbirli

- 1 96-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

davranacak ve kendini korumaya alacaksın. Bu noktada bilmen


gereken geçmişteki ilişki ya da iş deneyimiyle şimdikinin aynı
olmadığıdır. Aynı zamanda geçmişteki sen deneyimsiz biri iken
şimdiki sen daha deneyimlisin. Geçmişteki sen ne yapacağını
bilmiyorken şimdiki sen daha güçlü ve ne yapacağını bilen biri­
sin. Bildiklerinden korkmak beraberinde bilmediklerinden de
korkmana neden olur.

Bilmediklerinden korkmak

Bilinçaltın geçmişi referans alıp eylemlerini engellerken


karşısına bilmediği bir şey çıktığında daha fazla korku yaşar.
Eskiden edinilmiş bir tecrübe varken şimdi hiçbir tecrübe ve
referans yoktur. İşte bu bilinmezlikler bilinçaltının daha fazla
korumacı davranmasına ve seni eylemsiz bırakmasına neden
olur. Bilinçaltının olandan ve olma ihtimali olandan sakınması
bir yandan iyi iken bir yandan kötüdür. Seni olabilecek birçok
yanlış karar ve tercihten koruyup zarar görmeni engellerken
yeni edineceğin kazanımların ve tecrübelerin de önüne geçer.
Bunları tek bir amaçla yapar, seni korumak. Bu noktada bilme­
diklerin için iyi araştırma yapmalı, bilinçaltına bu yeni konu
hakkında olabildiğince pozitif referans sağlamalısın. Her ne
yapmayı düşünüyorsan o konu hakkında okumalı, istişare et­
meli, daha önce deneyimlemiş kişilerin bilgisine başvurmalı­
sın. Kaynaklarını ne kadar güçlü ve sağlam hale getirirsen bil­
mediklerin artık bilmediklerin olmaktan çıkacak, gerekli bilgi
ve donanıma sahip olmuş olacaksın. Bilgi ve donanım arttığın­
da bilinçaltın tavrını değiştirecek ve sen hayatını dönüştürmeye
başlayacaksın.

-197-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Olabileceklerden korkmak

Kendi zihninde oluşturduğun türlü söylemler, düşünceler,


öngörü ve önyargılar olabilme ihtimallerine şekil verir. Zaten
bilinçaltı olabildiğince korumacı davranırken bir de sen şu ola­
bilir, bu olabilir, şu söylenebilir, böyle davranabilir, başıma bun­
lar da gelebilir benzeri şeylerle zihni doldurursan elbette eyleme
geçme noktasında sorun yaşarsın. Aklına gelen başına geleceği
için o an aklında oluşturduğun her şey zaman içinde ete kemiğe
bürünür ve zamanı geldiğinde karşına çıkar. Olabileceklerden
korkmak korkacağın olasılıkları yaratmandır. Olabilecek güzel
şeyleri düşünmek, güzelliklere odaklanmak ise olabilecek gü­
zel şeyleri yaratmayı sağlar. Hayatını dönüştüreceğin aşamada
eğer olabileceklerden korkmayı bırakmazsan yeni deneyimler
edinemez, yeni yollar deneyemez, yeni bir kader ve hayat yara­
tamazsın. İşin özü ne kaderini ne de hayatını dönüştürebilirsin.
Duygusal özgürlüğünü ilan edebilmen için bu üç konuyu en iyi
şekilde anlamalı, üzerinde çalışmalı, ne olursa olsun istenilen
sonuca ulaşana kadar eylemde olmaktan vazgeçmemelisin.

Olabileceklerden korkmak
korktuğun olasılıkları yaratmandır.

Duygusal özgürlük

Duygusal özgürlük geçmişten, gelecekten ve olabilme ihtima­


li olan şeylerin etkisinden kurtulabilmektir. Duygusal özgürlü­
ğünü eline alamayan biri geçmiş ve geleceğin içine sıkışarak ne

-198-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yapacağını bilemez. Geçmişi ona sarılarak ilerlemesini engeller­


ken gelecekte var olan bilinmeyenler korkmasına neden olur.
Geçmişten korkan, gelecekten korkan kişi ister istemez şim­
diden de korkmaya başlar. Hayatının her alanında korkuların
hakim olması da elbette kişiye korktuklarını yaşatır.
Duygusal özgürlüğün ele alınması davranışsa} ve eylem­
sel özgürlüğü de getirir. Bu özgürlük, ifadelere, beden diline,
tercihlere ve yaşam şekline de yansır. Tüm yansımalar kaderi,
kader de hayatı dönüştürür. Tercihlerin değişmesiyle birlikte
elde edilen değerler değişeceği için geçmişte edinilen değerler
artık hükmünü yitirir. Bu noktadan sonra kişi kendi düşünce ve
davranışlarının efendisi olur. Kendi düşünce ve davranışlarının
efendisi olduğunda hayatının da efendisi olursun.

içine Liderlik Edemeyen Hayatına Liderlik Edemez

Kendi hayatının efendisi olmak isteyen birinin yapması ge­


reken en önemli konu içine liderlik edebilmektir. İçine liderlik
edebilen kişi ancak istediklerini doğru şekilde dillendirip, doğ­
ru tercihleri yapar ve doğru kararlar verir. İçsel liderlik kendi
hayatınızı dönüştürmek için en önemli noktalardandır. İçini
yönetemeyen birinin dışını yönetebilmesi mümkün değildir.
İçini yönetemeyen birinin çevresini yönetebilmesi de mümkün
değildir. İçi ile doğru iletişim kuramayan biri dışarı hayat ile
doğru iletişim kuramaz. İçinde var olan kavgayı durduramaz
barış yapmazsan dışarıda hep kavgacı biri olursun. İçeride öfke
varsa dışarıda güler yüz olmaz. İçini yönetme sanatı dışarıda
arzu edilen hayatı yaratır. Herkes güzel şeyler yaşamak ister an -
cak içinden olumsuzu düşünür.

- 1 99-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Yaşanan her ne olursa olsun önemli olan ne yaşadığınız de­


ğildir. Sizin yaşadığınız şeyi nasıl algılayıp yorumladığınızdır.
Bu da içinizle ilgilidir. İçinizde yaşayacağınız şeyler dışarıda
hayat bulacak. Olmaz sandıklarınız olacak. Bitmez sandıkla­
rınız bitecek. Asıl soru şu olmalı: Siz tam olarak ne istiyor­
sunuz? Ve istediğiniz şeyi elde etmek için ne yapıyorsunuz?
Erteliyor musunuz, eyleme mi geçiyorsunuz? Zorluk olarak
mı görüyorsunuz, fırsat olarak mı? Sizi yok edecek deneyimler
olarak mı algılıyorsunuz yoksa sizi güçlü kılacak deneyimler
olarak mı?
Başarıyı elde eden herkes mutlaka içine lider olmayı başar­
mıştır. Eylemde olmayı ertelemeye, korkuya ya da şüpheye ter­
cih etmişlerdir. Başarılı insanlar esnek olmayı başarmış, tek bir
sistem üzerinde durmayıp istenilen başarıyı elde edene kadar
davranışlarını değiştirmişlerdir. İçsel motivasyon; içinde doğar,
bedeninde yaşar, dışında hayat bulur. İhtiyacın olan her şeye
sahip olduğunun farkına var ve artık harekete geç. İçinde moti­
vasyonunu kaybettiysen içsel motivasyonunu artırmalısın. Seni
ayağa kaldıracak hayaller, hedefler, yeni hayat arzusu içerisinde
olmalısın. Sürekli bu hayal ve hedeflerini gerçekleştirdiğin za­
man nasıl bir yaşantın olacağını hayal etmeli, içdünyanda ya­
şamalısın. Bunu başardığın zaman içsel motivasyonun artacağı
gibi içsel iletişimin de pozitife dönecektir.
Dünyaya gelen herkes aynı sinirsel özellikler ve donanımla
gelir. Kimseye fazladan bir özellik verilmez. Herkes doğduktan
sonra sahip olduğu özellikleri kullanarak ya aktif halde tutar ya
da kullanmayarak pasifıze eder. Dolayısı ile iyiyi elde etmede
biz nasıl ki pay sahibiysek kötüyü elde etmede de aynı oran­
da pay sahibiyiz. Yaratılışta tüm özelliklerimizin aynı olması
şunu gösteriyor, eğer birisi bir şeyi başarmışsa biz de başarırız.
Önemli olan nokta onların nasıl başardığıdır. Sinir sistemlerini

-200-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

nasıl kullanıyorlar? Kendilerini nasıl geliştiriyorlar? İçsel lider­


liklerini nasıl yapıyorlar? Enerjileri düştüğünde iç enerjilerini
nasıl yükseltiyorlar? Sadece NLP eğitimi alan kişiler bile çok
büyük başarıları elde edebiliyor. Bu eğitimle kendi iç dengele­
rini nasıl iyi hale getireceklerini öğrenmekle kalmayıp çevrele­
rinde var olan kişilerle ve hayatla nasıl denge içinde kalacakla­
rını da öğreniyorlar.
Değişim ve dönüşüm sürecinde kendine fayda sağlayan eği­
timler almalı, kitaplar okumalı, videolar izlemeli ve öğrendikle­
rini mutlaka ama mutlaka deneyimlemelisin. Bunu da yapacak
olan şey içine liderlik yapabilmek olacaktır.

İçsel motivasyon ; içinde doğar,


bedeninde yaşar, dışında hayat bulur.

Zatenlerine Rağmen

Hayatım boyunca edindiğim tüm deneyimler ve şahitlik


ettiğim hayatlarda şunu gördüm: Bazı insanların tüm başarı­
sızlıklarının arkasında "zatenler': başarılı insanlarda ise "rağ­
menler" var. Birileri yapamadım ama zaten şartlar uygun de­
ğildi, zaten bana uygun bir iş değildi, zaten param yetmezdi,
zaten iyi bir ev değildi benzeri şeyler söyler. Onlara göre bir
şeyin olmaması için hazır zatenler vardır. Yemeği, kıyafeti ya
da tatil yaptığı yeri beğenmediğinde de aynı söyleme rastlar­
sın: "Zaten:'

-201-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

Bir de her ne olumsuzluk olursa olsun hayattan, yemekten,


tatilden keyif almayı başarabilenler vardır. Onlar yaşanan her
olumsuzluğa, zorluğa ya da imkansızlıklara "rağmen" başarı­
lı, mutlu, huzurlu olmayı başarırlar. Eğer hayatında zatenlerin
çoksa istesen de mutlu ya da başarılı olmayı başaramazsın. Eğer
hayatında rağmenlerin çoksa istesen de başarısız ya da mutsuz
olamazsın.
Yaşadığım zorlu hayat yolculuğumda tüm zorluklara tüm
zatenlere rağmen başarıyı elde etmek için çalıştım. Çok şükür
Allah'a ki neredeyse hiç zateni olmayan, milyonlarca rağmeni
olan biriyim. Yakinen tanıyanlar iyi bilir ki hiçbir şeyin arka­
sına sığınmayıp her zaman ne olursa olsun istediğim şeyi ba­
şarmak için uğraşırım. Bugüne kadar da istediklerimi er ya da
geç başarmışımdır. Sen de kendi hayatına bir bak ne kadar çok
rağmen ya da zatenin var. Yeni bir hayata başlamak, kaderini
ve hayatını dönüştürmek istiyorsan o zaman tüm zatenlerini
rağmene çevirmek durumundasın. Sana engel olan kişi ya da
olaylara rağmen başarının peşinden gideceksin. İlişkinde var
olan onlarca olumsuzluğa rağmen daha iyi bir ilişki için uğraş
vereceksin. Ne gibi zorluklarla uğraşıyorsan tüm hepsine rağ­
men neler yapabileceğine bakacak ve yapacaksın. Bilinçaltın
sana engel olmaya kalktığında bilinçaltına rağmen yolculu­
ğuna devam edeceksin. Dönüşüm dediğin şey tüm zatenleri
rağmene dönüştürebilmektir. Sen de değişim ve dönüşümü
seçmiş biri isen artık her şeye rağmen başarı ve mutluluk için
uğraş vereceksin.

Tüm zatenlerine rağmen mutlu olabilmelisin .

-202-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Sadece Vazgeçebildiğin Senindir

Eğer rağmenlerin seni yönetiyorsa senin sahibin rağmen­


lerindir. Eğer korku ve kaygıların senin yönetiyorsa senin sa­
hibin korku ve kaygılarındır. Eğer seni yöneten öfke ve ihti­
rasınsa senin sahibin öfken ve ihtirasındır. Kendine yeni bir
hayat yaratmak, kaderini ve hayatını dönüştürmek istiyorsan
vazgeçmeyi bileceksin. Unutma ki; sadece vazgeçebildiğin se­
nindir. Sen vazgeçemediklerine aitsindir. Vazgeçemediğin şey
senin sahibin olur ve o ne isterse yapmak durumunda kalırsın.
Rağmenlerinden kurtulmak için onlardan vazgeçmeyi bilmek
durumundasın. Seni geçmişine körü körüne bağlayan inanç
sistemleri, değerler, korku ya da kaygılardan vazgeçeceksin
ki özgür kalasın. Duygusal özgürlüğü elde edebilmek adına
vazgeçmeyi başarmalısın. Eğer sen vazgeçmeyi başaramazsan
hep senin sahibin olan duygu ya da alışkanlıklara köle olarak
yaşayacaksın.
Bir şeyin gerçekten sana ait olduğunun en büyük gösterge­
si o şeyden vazgeçebiliyor olduğundur. Eğer bir şeyden vaz­
geçebiliyorsan o şey sana aittir. Yok eğer vazgeçemiyorsan o
şey sana ait değil sen ona aitsindir. Vazgeçmek özgür kalmak,
geçmişe saplanıp kalmaktan kurtulmaktır. Beratını almak ve
yeni seni oluşturmaktır. Yeni seni oluştururken herkes ve her
şeyden arınmaktır. Kendi hayatının dümenine geçmek, istedi­
ğin yöne doğru yelken açmaktır. Vazgeçmen gereken çok şey
olabilir bu seni korkutmasın. Bu noktada; sabırlı ol, azimli ol,
emin ol, sakin ol, güçlü ol, cesur ol, girişken ol, konuşkan ol,
enerjik ol, düzenli ol, yardımsever ol, temiz kalpli ol, sevgi dolu
ol, anlayışlı ve hoşgörülü ol. Bunlar ve çok daha fazla şeye sahip
olursan sen bunların sahibi olursun. Sahip olduğun güzel nite­
lik ve özellikler arttıkça sana sahip olan nitelik ve özelliklerden

-203-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

vazgeçersin. Hayatını ve kaderini dönüştürmek istiyorsan eski


hayatın ve kaderinden vazgeçeceksin. Yoksa onlar senin sahi­
bin olmaya devam ederek eski hayatını ve kaderini yaşamana
neden olacaklardır.

Vazgeçemediklerin senin sahilıindir.

istediğin Her Ş�ye Sahip Olsan Kiın Olurdun?

Hep şuna sahip olursam şöyle bir hayat yaşayacağım, buna


sahip olursam böyle davranacağım, hayatım şöyle değişecek,
böyle farklı olacak deriz ancak "istediğin her şeye sahip olsan
nasıl biri olurdun? Kim olurdun? " sorularına yanıt veremeyiz.
Şu an istediğin her şeye sahip olduğunu düşünmeni istiyorum,
istediklerini elde etmeyi başardın, nasıl bir hayat yaşarsın? Ne­
rede yaşarsın? Nasıl bir evde oturur, nasıl bir arabaya binersin?
Hangi işi yaparsın, çevrende kimler olur? Kıyafetlerin nasıl
olur, hangi mağazalardan giyinir, hangi restoranlarda yemek
yerdin? Yine bir kağıt kalem al ve tüm özellikleri yaz, yazdığın
özellikleri zihninde canlandırmaya çalış. İstediğin hayata sahip
olmuş gibi hayal kur ve bak bakalım o hayat nasıl? Kendini na­
sıl hissettiriyor? Bu durum seni ve yakın çevreni nasıl etkiliyor?
Herkes senin gibi mutlu mu ya da sen mutlu musun? Aslında
istediğini söylediğin hayatı istiyor musun yoksa bugüne kadar
sadece kendini mi kandırdın?
Olmak istediğin kişiyi mevcut hayatına getirmeyi başara­
bilirsen o kişi olursun. Eğer sen hayalini kurduğun kişiyi yü­
rüyüşüyle, hayata bakışıyla, huzuru ve mutluluğuyla şimdide

-204-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yaşamayı başarabilirsen beynin senin nasıl bir hayat yaşamak


istediğini anlar. Bunu anladığında da sana neden diye sorar.
"Neden böyle bir hayatı istiyorsun? " der. Bu sorunun cevabını
da iyi vermelisin. "Ben zengin olmak istiyorum, araba almak,
yazlık almak, kariyer yapmak, evlenmek, yurtdışında yaşamak
istiyorum:• Neden? Her isteğin için neden sorusunu cevapla­
malısın ki beynin gerçekten istediğin şeyi neden istediğini an­
layabilsin. Sana bir arkadaşın gelse ve dese ki: "Bana yüz bin
lira borç verir misin? " Sen ona "Vereyim ama bu parayı neden
istiyorsun, nerede kullanacaksın? " diye sormaz mısın? Elbette
soracaksındır. Herkes gibi hayatta biri bir şey istediğinde neden
diye soruyor. Eğer kişi tatminkar cevap verebiliyorsa beyin iste­
ği gerçek kılmak için harekete geçiyor. Yok ama kişi neyi neden
istediğini bilmiyor ve sadece istiyorum diyorsa beyin o isteği
yerine getirmiyor.
Ne istediğini bilmek kadar neden istediğini de bilmek
önemlidir. En çok atladığımız göremediğimiz yer de burası­
dır. Bir şeyi neden istediğimizi tam manasıyla bilmemektir.
Kainatın her yeri zenginlik, bollukla doludur ancak bunu biri­
leri olabildiğince cömert kullanırken birileri yokluk içinde ya­
şıyor. Yokluğa da bolluğa da neden olan neyi neden istediğimizi
bilmemek gibi nasıl elde edeceğimizi de bilmemektir.

Zenginliği Görememek

Allah kainatın her yerine zenginlik koydu. Yerin altında al­


tın, pırlanta, yakut, demir, bor, gümüş, petrol; denizde inciler,
mercanlar, birbirinden değerli çeşitli canlılar; gökyüzünde geze­
genler, yıldızlar, hava, su güneş. Bu kadar zenginlik içinde nasıl
olur da yokluk bilincinde olabilirsin? Önün arkan, altın üstün,

-205 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sağın solun zenginlik bollukla dolu iken neden korku, kaygı ve


gelecek endişesi yaşıyorsun? Bir etrafına baksan kainatta mil­
yarlarca insan ve onun milyarlarca katı canlı hayat sürmekte,
herkese ve her canlıya rızık var da sana mı yok? Herkese ve her
canlıya hava, su, güneş, barınma, giyinme, yeme gibi ihtiyaçla­
rı için olanak sağlayan kainat sana mı sağlamayacak? Birileri
kainatın her yerine yayılmış olan sonsuz zenginliği görüp ben
de almam gerekeni alayım eylemindeyken seni bundan geri tu­
tan nedir? Birileri için hayat yaşanası, keyifli bir yer görüntüsü
taşırken senin için neden farklı anlamlar taşıyor?
Herkes eşit yaratıldı, aynı donanıma sahip yaratıldı, aynı fi­
ziksel özellikler verildi, aynı beyin, aynı kalp, böbrekler, ciğerler
ve diğer organlar. Kimilerinde görme, kimilerinde duyma, yü­
rüme, konuşma gibi bazı özellikler eksik ancak dünyada bun­
lardan çok daha fazlası eksik olduğu halde inanılmaz başarılar
elde etmiş kişiler var. Önemli olan eksik olan özelliklere odak­
lanmak mıdır yoksa var olan özellikleri nasıl daha iyi kullana­
bileceğine mi? Eski inanç yapın, düşünce şeklin ve hayatı algı­
layışın her şeyin zor olduğu yönündeyse elbette her şey senin
için zor olacaktır. İstenilen bir şeyi elde etmek için çok fazla
uğraş verilmesi gerektiğine inanıyorsan elbette çok fazla uğraş
vereceksin. Şimdi kaderini ve hayatını dönüştürdüğün noktada
olaylara, hayata ve var olanlara bakış açını değiştirdiğinde, geç­
mişte sahip olduğun olumsuz inanışlardan vazgeçtiğinde özgür
olacaksın. Yokluğun, zorluğun, imkansızlıklara olan inancının
sana sahip olmasına izin mi vereceksin yoksa onlardan vaz mı
geçeceksin?
Değişim ve dönüşüm öncelikle var olanları görmen, bakış
açını değiştirmen, algılarını yönetmen ve gerçekten neyi neden
istediğini bilmenle olacaktır. Yeni bir hayat istiyorum dediğinde
de hayat sana "Neden?" diye soracak. Hayata ne diyecek nasıl bir

-206-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

hayatı seçeceksin? Değişim ve dönüşümü kabul edecek, bunun


için yapılması gereken ne varsa yılmadan pes etmeden yapacak
mısın yoksa karşılaştığın ilk zorlukta vaz mı geçeceksin? Ya da
hiç mi başlamayacaksın?
Hayatın içinde var olan eğlenceyi de onaylamalı ve hayatına
dahil etmelisin. Eğer sen eğlenceyi hayatına dahil etmezsen eğ­
lence de seni kendi hayatına dahil etmez. Sonra neden hayatım
bu kadar sıkıcı der başka söz bilmezsin. Zenginlik evrenimizin
her yerinde fazlasıyla vardır. Eğer hayatımızda zenginlik yoksa
biz ona yer vermemişizdir. Hayatımızda zenginliğe yer açmalı
ve kendini yanımızda ev sahibi gibi hissetmesini sağlamalıyız.
Yoksa rahatsız olur ve gider.
Sen kendini iyi hissetmediğin, ait hissetmediğin yerde rahat
edebiliyor musun? Nasıl ki kendini rahat hissetmediğin yerde
durmak istemiyorsan zenginlik, rahat, eğlence, huzur, aşk, sev­
gi gibi ihtiyacımız olan şeyler de durmak istemez. Bunun için
yeni oluşturacağın hayatının içinde neyin olmasını istiyorsan
ona yer aç. Yer aç ki o da zaman kaybetmeden geliyor olsun.
Kendimizi iyi hissettirecek şeyleri yapmadığımız sürece haya­
tımızda iyi şeyler olmayacaktır. İyilik iyiliği, güzellik güzelliği
getirir. Yaşamak istediğimiz ne varsa bunu sadece iyi şeyler ya­
parak ya da düşünerek yapabiliriz.
Tüm olumsuz ve sınırlayıcı inançları terk etmek ve üzeri­
mizde ki etkilerinden kurtulmak bizi sınırsız ve özgür kılar.
Olumsuz düşünce ve inançlara saplanıp kalmak ise geçmişin
esiri yapar. Ya esir ya özgür olacağız, elbette karar bizim. He­
pimizin mutlu ve özgür olabilmesi için önce bizim mutlu ve
özgür olmamız gerekir. Bizler bir şeylerden dolayı mutsuz ve
olumsuz düşüncelere esir isek yakınlarımız nasıl mutlu ve öz­
gür olacak? Tüm olumsuz düşüncelerden özgür olmak için bir
çalışma yapacağız. Bu çalışmanın adı: "Karma Temizleme:'

-207-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Karma Temizleme

Sürekli tekrar eden bazı şeyleri değiştirmek için yapılması


gereken en önemli şeylerden biri karmam temizlemektir. Yeni
bir hayata başlarken yeni bir karma ile başlamak büyük önem
taşır. Bugüne kadar isteyip gerçekleştiremediğin, çeşitli engel­
lerle karşılaştığın durumların ortadan kalkabilmesi de karman
ile ilgilidir. Karma bugün ne yaptığındır. Başına gelen her şeyin
kendinden kaynaklı olduğunu kabul etmendir. Bugün ne ya­
parsan bunun karşılığının bir gün seni bulacağına inanmandır.
Unutma ki yaptığın her şeyle er ya da geç mutlaka yüzleşeceksin.
Geçmişte yaptığın bazı şeyler bugün hayatına geldiği için
kendi karmam yaratıyorsun. Bundan sonra daha güzel bir karma
yaşayabilmen için şimdi hayatına daha güzel ve doğru şeyleri da­
hil etmelisin. Bunun için aşağıda sorduğum soruları çok dikkatli
bir şekilde yanıtla. Üzerinde iyi düşün ve doğru olanı yazdığına
emin ol. Bir soruyu tamamlamadan başka bir soruya geçme.

Yaşa11Uf olduğun ve
seni rahatsız eden bir deneyim için:

Bu deneyimden ne öğrenebilirim?
Bu bana niye oluyor ve evrenin bana verdiği mesaj nedir?
Bu deneyimi insanların yararı için nasıl kullanabilirim?

Tekrar edip duran her sorun için:

Blokajlarını neler?
Bu blokajlar neden var? Bana ne öğretmek istiyor?
Blokajlarını ortadan kalktığında nasıl biri olurum?
Bunu insanların yararına nasıl kullanabilirim?

-208-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kendinde olanı görebilmen için:

Kendimde takdir ettiğim neler var?


Kendimde kabul etmediğim neler var?
Bunları nasıl kabul ederim?
Kendimde neleri görmüyor ya da yok sayıyorum?

Mutluluğu yaşayabilmen için:

Mutlu olmaya neden izin vermiyorum?


Nasıl mutlu olabilirim?

Not: Bu çalışma fırsatlar için bir tohum olur.

Yeni bir hayatı oluşturup kaderini dönüştürürken tekrar


eden karmalarından kurtulmalı, kendine yeni karma oluştur­
malısın. Dün seni olumsuz etkileyecek söylem, davranış, dü­
şünce içinde olman bugün bazı şeyleri yaşamana neden oldu.
Şimdi yeni söylem, davranış ve düşünce içerisinde olduğun­
da yaşayacakların da değişecektir. Yaşayacaklarının değişmesi
kendine ve hayata bakışını değiştirecek ve elbette bu da kaderi­
ni dönüştürecektir.
Ne yazık ki neyi neden yaşadığımızı bilmediğimiz hayatlar
sürerken kimini tesadüf, kimini şans, kimini nasip benzeri söy­
lemler ile özdeştiriyoruz. Ancak karşımıza çıkan her şeye ken­
dimizin neden olarak yaptıklarımızla bir karma yarattığımızı
anladığımızda bir şey yaparken daha dikkatli davranabiliyoruz.
Bu nedenle yeni bir hayat yeni bir kader için yeni bir karma
kaçınılmazdır. Yeni bir karma içinse yukarıda var olan çalışma
seni zorlasa da yapılmak durumundadır. Burada da tercihler
ortaya çıkıyor. Yapacağın tercih yeni hayatını, kaderini, elbette

-209-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

karmam oluşturacak. Şimdi ne yapmayı seçeceksin? Aynı şeyle­


ri tekrar ve tekrar yaşamayı mı yoksa okumaya kısa bir ara verip
çalışmayı yapmayı mı?

Beden Dilin Sevgi Olsun

Yeni bir karma yaratıp önce kaderini sonrasında hayatı­


nı dönüştüreceğin bu süreçte önem vermen gereken bir diğer
konu beden dilindir. Bizler farkına varmasak da beden dilimiz­
le karşımızdaki kişiye türlü mesajlar veririz. Kimilerini korku­
tarak, kimilerini öfkelendirerek, kimilerini de sevgi ile kucakla­
yacak beden dili kullanırız. O an bunun farkına varamasak da
aldığımız tepkiler bunu fazlasıyla gösterir.
Hayatının çeşitli dönemlerinde iletişim içinde olduğun ki­
şilerin anlamsızca yanından uzaklaştığına, yanlış tavır sergile­
diklerine, ummadığın sözler sarf ettiklerine şahit olmuşsundur.
Bunlara anlam veremesen de çeşitli dönemlerde farklı kişilerde
bunu yaşamaya da engel olamamışsındır. Beden dilini değiştirir
ve iletişim içinde olduğun herkese sevgi ile yaklaşırsan karman
gereği sana dönecek olan da aynı sevgi dili olacaktır. Birileri­
ne karşılık bekleyerek yaklaştığında elde edeceğin şey senden
karşılık bekleyen kişiler olacaktır. Ancak sen verme odaklı ol­
duğunda hayatına sana vermek için çabalayan kişiler gelecektir.
Beden dilini sevgiye çevirdiğinde kimse ile sorun yaşamaz, ha­
yatının keyfine doyamazsın. Bugüne kadar kimden nasıl tepki
aldığına bakarak onlara nasıl bir beden dili kullandığını anlaya­
bilirsin. Sadece en yakınlarına değil tanıdığın ya da tanımadığın
kişilere karşı da beden dilini sevgiye çevir. Sen sevgi verdikçe
sevgi alacaksın, yeni oluşturduğun hayatında sevgi hakim ola­
caktır. Bu sevgi beraberinde değişim ve dönüşümü sağlarken
hayal edemeyeceğin kadar güzel bir geleceğe de sahip olacaksın.

-210-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Öfke Başarıyı Destekliyorsa B aldan Tatlıdır

Sevginin olmadığı yerde öfke ve öfkenin beden dili vardır.


Öfke öyle güçlü bir silahtır ki sadece diğer kişiye değil en çok
sahibine zarar verir. Kimi insan yaptığı işte motivasyon için
öfkesini kullanır. Biri ya da hayata duyduğu öfke onu öyle bir
kamçılar ki normalden daha fazla efor harcayarak başarıya
ulaşmaya çalışır. Her elde ettiği başarıda ise daha çok öfke ile
yeni hedeflerine yoğunlaşır. Durum böyle olunca kişinin içinde
var olan öfke büyüdükçe büyür. Nasıl bir yanlışın içerisinde ol­
duğunu anlayamaz. Öfkenin artması sevginin yok olmasına ne­
den olur. Ben yapılan işlerin sevgi ile yapılması gerektiğine ina­
nan biriyim. Sevgiyle yapılan işler de eninde sonunda başarıya
ulaşır. Her başarı bir sonraki hedefe daha fazla sevgi ile ilerle­
meyi getirir. İşin sonuna gelindiğinde kocaman bir sevgi oluşur.
Bu sevgi var olan tüm öfkeyi yer bitirir. Öfkenin büyümesi ise
sevgiyi yer bitirir. Sevginin bittiği yerde öfke hakim olacağı için
kişi farkına varmadan öfkenin beden diline bürünür.
Başarılı olayım da nasıl olursa olsun mantığı yanlıştır.
Önemli olan başarıyı elde ederken çevrenin nasıl etkilendiğidir.
Senin elde ettiğin başarı tüm yakınlarının mutsuz olmasına ne­
den oluyorsa bir zaman sonra sen de mutsuz olacaksındır. Ken­
dini bir kontrol et, şu an içinde öfke mi var yoksa sevgi mi? Yap­
makta olduğun işleri sevgi ile yapıyorsan tamam ancak öfkeden
besleniyorsan bu öfke bir zaman sonra bala dönüşür. Baldan
tatlı gelen öfken bir süre sonra yer bitirir seni. Gizli öfke ya da
hırs sahibini çürüterek yok eder. Ancak bunun farkına varama­
dığın için hayatında var olan olumsuz gidişi de fark edemezsin.
İlişkilerimizde güçlü ve samimi olmadığımız sürece iletişim
içinde olduğumuz kişiler de güçlü ve samimi olmayacaktır. Güç­
lü olmayan ilişkiler bitmek, samimi olmayanlar ise yıpranmak
durumundadır. Tüm ilişkilerimizi iyi bir şekilde yürütmeye hazır

-211-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

olmadığımız sürece ilişkilerimiz de bizimle iyi bir şekilde yürüt­


me gayretinde olmayacaktır. Biz gayretli ve istekli olmayı başar­
dığımız sürece tüm ilişkilerimiz çok daha güzel ve yaşanası olur.

"Hepimiz birbirimizi anlayış ve şefkatle dinlemeyi öğrenmeliyiz


ki birbirimizin neler hissettiğini anlayrıbilelim. "
Tich Nhat Hanh

"Ben seven ve sevilen bir insanım'' söylemi ile güne başla­


mak beraberinde sevgiyi getirecektir. Ben bugün seven ve sevi­
len bir insan olmayı seçiyorum. Ya sen?

Kötülüğün Yapraklarını Değil Kökünü Kes

Herkes var olan sorununun üzerini örtüp başka bir sorunu


öne sürer. Bu sorunu görmek istememesinin nedeni yaşama
ihtimali yüksek olan acı, hüzün ya da korku-kaygıyı yaşama­
maktır. Ancak var olan sorun oradadır ve sen onu kabul edip
sonra çözüme ulaştırmadığın sürece seni rahatsız etmeye de­
vam edecektir. Ana sorunla uğraşmayıp farklı sorunlara yö­
nelmek aslında kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.
Thoreau'nun şu sözünü çok severim: "Kötülüğün yapraklarını
kesen her bin kişiye karşılık, ancak bir kişi köküne saldırır:'
Genelde insan yapısında var olan ana sorunla değil küçük so­
runlarla uğraşmaktır. Bizim de oluşan tüm kötü davranış ve
tutulmaları ortadan kaldırmak için yaprakları değil kökü kes­
memiz gerekir. Bunu yapmayı başardığımız zaman elde ede­
ceğimiz sonuç değişecek, hayatımızın sorumluluğunu aldığı­
mız için her şey bizim kontrolümüzde olacaktır. Hayatımızın
kontrolünü almak da beraberinde yeni kaderimizi ve hayatı­
mızı oluştururken ne yaptığımızı bilmemizi sağlayacaktır.

-2 1 2-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Ne istediğini bilmeyen kişi ne elde edeceğini de bilmeyeceği


için ne yaptığına önem vermez. Onun hayatında ne yaptığın­
dan ziyade bir şey yapıyor olmak önemlidir. Ancak kişi arzu­
ladığı hayatı elde edebilmek için onu arzularına götürecek ey­
lemler içerisinde olmalıdır. Ne istediğini bilmeyen biri neyin
hedefini belirleyip, eylemine geçecek? Sen mutlaka hayatında
var olan her konu ile ilgili ne yapacağını, neden yapacağını,
nasıl yapacağını ve ne zaman yapacağını belirle. Seni hedefine
gitmekten alıkoyabilecek zayıf yönlerini güçlü hale getir. Zaten
güçlü olan yönlerini daha etkin kullan. Risklerini ve fırsatlarını
iyi belirle. Gerekli yerde risk almayı gerekli yerde ise kontrollü
olmayı başar. Her alanda karşına çıkan, seni aşağı çekebilecek
konuların yaprakları ile ilgilenmek yerine kökünü kes. Kökünü
kesmediğin her sorun bir gün mutlaka önünü kesecek ve ileriye
gitmene engel olacaktır.
Rahmetli babam bir gün kuaföre gittiğinde uzun zamandır
kendisini göremediğini söyleyen kuaföre; mide ameliyatı oldu­
ğunu ve bundan dolayı saç tıraşına gelemediğini söylemiş. Kua­
för de babama, "Olsun Nedim Amca, bu zamanda o mideyi dol­
durmak kolay mı? Sen en büyük sorunu ortadan kaldırmışsın
artık azıcık yesen doyacaksın" demiş. Elbette durum onun anlat­
tığı kadar kolay ve sorunun kökünü kesmek değil ancak günü­
müzde bir sorunu ortadan kaldırmak için benzer çözüm bulan
insan sayısı da az değil. Yine aynı kuaför karısı kendisine "Yeter
artık kaç yıldır İstanbuföa yaşıyoruz bir tapumuz bile yok" diye
fazla yüklenince bir gün elinde mezar tapusu ile gelmiş. ''.Al sana
tapu işte, hem de en iyi yerden aldım" diye serzenişte bulunmuş.
Kendince bu sorunu da en kökünden kesip sonsuz hayatı için
tapu almayı bu dünya için tapu almaya tercih etmiş.
Tabii ki bizim burada işlediğimiz sorunların yaprakları değil
kökü ile ilgilenmek aynı anlama gelmiyor. Hayatta var olan so­
runları görmezden gelmek de kök ile ilgilenmek yerine yaprakla

-213-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

ilgilenmektir. Olaylara alaycı bir dille yaklaşmak güzel gibi gö­


rünse de ana konudan uzaklaşmak için oynanan bir oyundur.
Eğer sen hayatla oyun oynar, alay edersen elbette hayat da se­
ninle oyun oynar ve alay eder.

Tam Olarak Ne istediğini Bilmek

Hayattan tam olarak istediğini alabilmek tam olarak ne is­


tediğini bilmekle mümkün olur. Şu ana kadar birkaç bölümde
ne istediğini bilmek konusuna değinsem de nasıl bilineceğini
henüz işlemedim. Burada neyi, neden ve nasıl istememiz gerek­
tiğini öğrenecek ve netleştireceğiz. Ne istenildiğinin net olarak
ifade edilmesi ne elde edileceğini de net olarak belirleyecektir.
Eğer istediğin şeyi neden istediğini bilmezsen hayat da sana
neyi neden vermesi gerektiğini bilmez. Netleştirme bu noktada
büyük önem taşır. Aşağıda yazan soruları çok iyi yanıtladığın­
dan emin ol. Bir soruyu seni tam olarak tatmin edecek şekilde
yanıtlamadıysan bir sonraki soruya geçme. Her soru üzerinde
iyice düşünüp verdiğin cevaplar konusunda kendine muhalefet
ol. İtiraz et kendine ve söylediğin şeyin gerçekten doğru olup
olmadığını tespit et.

Ne istiyorum?
Neden istiyorum?
İstediğim şey ne gibi özellikler taşıyor?
Bunu kendim için mi yoksa başkaları için mi istiyorum?
İstediğim şeyi nasıl elde edebilirim?
Bu istediğim şeye sahip olduğumda nasıl bir hayatım olacak?
Yakın çevrem bu durumdan nasıl etkilenecek?
İstediğim şeye yaklaştığımı nasıl anlayacağım?

-214-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

İstediğim şeye sahip olduğumu nasıl anlayacağım?


Ne zaman istiyorum?
Elde edebilmek için neye ihtiyacım var?
Bu yolda hangi özelliğim bana hizmet edecek?
Hangi özelliğim bana engel olur?
İstediğimi elde edebilmek için hangi yönlerimi geliştir­
meliyim?
Kim ya da kimlerden destek almalıyım?
İstediğimi elde ettiğimde ne görecek, ne duyacak, ne hisse­
deceğim?
Tüm bu soruların cevabı gerçekte ne istediğini, ne elde ede­
bileceğini ve nasıl elde edeceğini gösterir. Gerçekten ne iste­
diğini anlamadığın sürece istediklerin hayal olarak kalacaktır.
Önce tam olarak ne istediğinin farkına var. Sonra bakış açını
değiştir. Sonra hayal kurarak canlandırma yap ve ruhunu de­
ğiştir. Daha sonra eyleme geçerek kaderini dönüştür. Kaderin
dönüştüğünde hayatın da dönüşecek. İstenilen şeylerin netleş­
mesi ve doğru eylem planlarının hazırlanması arzu edilen ha­
yata daha kolay bir ulaşım sağlar.

Mevcut Durum-Arzulanan Durum Analizi

Şimdi sana mevcut durumdan arzulanan duruma nasıl gi­


deceğini gösteren bir uygulama göstereceğim. Bu uygulamayı
iyi anlamalı ve doğru uygulamalısın. Yeni hayatını oluşturur­
ken yapacağın bu çalışma daha doğru ve hızlı ilerlemeni sağ­
layacak. Yaptığım gerek bireysel gerekse kurumsal koçluklarda
en çok istifade ettiğim çalışmalardan biri de mevcut durum ve
arzulanan durum analizidir.

-2 1 5-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Mevcut Durum-Arzulanan Durum:

Mevcut durumunu en ince ayrıntısına kadar tanımla:

Arzuladığın durumunu en ince ayrıntısına kadar tanımla:

Eylemler:

1 . Seni mevcut durumdan arzuladığın duruma getirecek ey­


lemleri sırala:

-2 16-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

2. İlk hangi adımı atman gerektiğini belirle:

3. Eyleme geç:

4. Kontrol et:

5. Gerekiyorsa eylemi değiştir:

-217-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

6. Tekrar kontrol et:

7. Yeni eylemi hayata geçir:

Bir mevcut durumumuz vardır bir de arzu ettiğimiz durum.


Mevcut durumdan arzu ettiğimiz duruma gitmemizi belirle­
yeceğimiz doğru adımlar sağlar. Elbette böyle bir durumda ilk
hangi adımı atacağımız gibi bu adımı ne zaman atacağımız da
önemlidir. Sürekli eylemde kalmak iyi olsa da istediğimiz sonu­
cu alamadıysak aynı eylemde ısrarcı olmayıp başka bir eyleme
geçmemiz daha başarılı olmamızı sağlar.
Sen de yukarıda var olan tablonun aynısını kendin için yap.
Mevcut durumun altına şu an yaşamakta olduğun hayatta ne
var ise yaz. Sonra arzuladığın durum için hayalinde ve hede­
finde nasıl bir hayat varsa en ince ayrıntısına kadar yaz. Daha
sonra da eylemler kısmında yazan soruları birer birer cevapla.
Tüm cevaplar ve eylemler seni arzuladığın duruma götürecek­
tir. Burada önemli olan doğru cevapları vermek ve ilk olarak
doğru adımla başlamaktır. Zaten kontrol noktasına geldiğinde
eğer doğru yolda değilsen hemen eylemini değiştir ve yeniden

-218-
Fırat Çakır 11 Kaderle Randevu

kontrol et. Herkes bir şeyler istediğinden bahsetmekle birlikte


istedikleri şeyi elde edebilmek için yeteri kadar emek verme­
mekteler. Doğru emeği doğru oranda vermek sürecin keyifli ve
verimli olmasına neden olur.
İşte güzel bir olumlama:

11111111111111111111111111111111 1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

"Her şeyi kolayca ve çabasızca elde ediyorum.


Hayatım tam bir kusursuzlukla gelişiyor. "
11111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 1111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

Ne düşünür ne söylersek onu yaşıyoruz. O zaman güzel şey­


ler söylemek lazım. Tam ve bütün olarak yaratıldık. Dolayısı
ile gereksinim duyduğumuz her şey içimizde var. Sadece biraz
daha kendimize ve yapabileceklerimize odaklanmamız gere­
kiyor. Gerçek soruna ve gerçek kaynağa odaklanmak gerçeğe
ulaşmayı sağlar.

Dünya Uyum içindedir, Kıyas Yapmaz

Dünya her şeyi bize verir, uyum içindedir, bir yarış ya da


kıyas yapmaz. Her şey ahenkle ve doğru çalışır. Kimi zaman
güneş, kimi zamansa yağmur, rüzgar, gece ve gündüz ile bize
güzelliklerini sunar. Vermeyi çok seven dünya bazı zamanlar­
da ise kendinden beklenmeyen şeyler yapar. Yapılan yanlışları
cezasız bırakmaz. Kimi zaman kasırga, kimi zaman ise dolu,
sel, kar veya buzlanma ile bizleri cezalandırır. Tsunami ve dep­
rem ile de öfkesini en büyük şekilde ortaya koyar. Biz dünyaya

-219-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

zarar verdikçe o da sabırlı davranmayı bırakıp bize karşılık ve­


rir. Hayatın akışı içinde kimi zaman öfke, kızgınlık ya da sitem
olabilir. Dünyanın davranış olarak insandan bir farkı yoktur.
Daha fazla hoşgörülü ve verici olsa da yeri geldiğinde öfkesi­
ni ortaya koyar. Hoşgörü olmalı ancak bu hoşgörü her şeyin
yapılmasına izin verecek boyutta olursa bu sefer zarar verme
boyutuna geçer.
Sana yapılan her hataya ya da seni kullanmaya çalışan kişile­
re sınırlarını koymaz hayır demeyi öğrenmezsen işler istediğin
gibi gitmez. Sıkıntı yaşar, bunu ne çözebilir ne de iyileştirme
yoluna gidebilirsin. Ben Değerliyim Çünkü isimli kitabımda "İyi
insan olmakla doğru insan olmak aynı şey değildir" demiştim.
Hayatını iyi insan olarak geçirmeye çalışan birçok kişi çeşitli
dönemlerde kullanılıp, yanlışlar yapılıp, hak etmedikleri davra­
nış ve sözlere maruz kalırlar. Bu noktada sakin kalmaya çalışıp
çeşitli hastalıklar yaşar, bir zaman sonra tıpkı dünya gibi öfke
patlamaları yaşarlar. Var olan yanlışı görmemek hem sana hem
de diğer kişiye zarar verir. Olayın henüz başındayken yapaca­
ğın doğru geribildirim ve uygulayacağın yaptırımlar kişilerin
özel alanını ihmal etmesini önler, sakin kalırsın. Dünya uyum
içinde ve kıyassız bir hayat yaşarken bizler insanlarla kıyas yap­
maktan kendimiz ve hayatla uyumsuz hale geliriz. Bu noktada
uyumsuzluklar her geçen gün artarak devam eder ve sonrasın­
da zor bir hayat yaşanmaya başlar.
Hak edene hak ettiğini hak ettiği kadar vermesini bilmek,
sınırları belirlemek daha dengeli bir hayat yaşanmasına neden
olur. Varsa kızgınlık ve öfke doğru bir dil ile ifade edilmeli ya da
dışarı çıkarılmalıdır. İçinde kalan ve iyileştiremediğin duygular
içten içe yer seni. Bu hem sana hem de birlikte olduğun kişilere
zarar verir. Hayatını değiştirmek ve kaderini dönüştürmek bu­
güne kadar yapmadıklarını yapmakla mümkün olur. Korktu­
ğun, geri durduğun, ayıp saydığın, ne derler diye düşündüğün

-220-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

her şey sınırlarını belirledi. Bu sınırların dışına çıkmadığın için


de dışarıda nasıl bir hayat olduğunu bilemedin. Ya bilememeye
devam edecek ya da yeni bir hayata başlayacaksın.

Boğaziçi Köprüsü'nden Geçerken

Babamın rahatsızlığının son evrelerinde neredeyse her gün


birkaç kez Avrupa yakası ile Anadolu yakası arasında mekik
dokudum. İşyerim ve evim Avrupa hahamların evi ise Anado­
lu yakasında olduğu için gerek hastane gerekse günlük kont­
roller ve ziyareti için sürekli hareket halindeydim. Yine benzer
bir gün Boğaz Köprüsü'nden geçerken var olan güzelliğe ba­
kakaldım. Bugüne kadar uğruna nice savaşlar verilip belki yüz
binlerce insanın öldüğü bu topraklarda yaşamak ancak bunun
farkına varamamak... Dünyanın en güzel şehirlerinden biri
(bana göre en güzeli) İstanbul'da yaşamak ancak bunun farkına
varamamak. .. Her gün Avrupa yakasından Anadolu yakasına
geçerken aslında her gün kıta değiştirmek... Dünyada kaç insa­
na bu güzellikler nasip oluyordu ve nasip olduğu halde bunun
farkına kaç kişi varıyordu?
Bunlar kafamda deli sorular oluştururken yine fark ettim
ki hayatı ve anı yakalayamıyor, hayat koşturması içinde kay­
bolup gidiyorduk. Çevren ne kadar güzellik, zenginlik, bolluk
ya da çeşitlilikle dolu olursa olsun eğer senin hayata bakışın
ve algılayışın aynıysa görebileceklerin hep aynı kalıyordu. Bir
şeylerin değişmesini isteyen kişinin önce kendisini değiştirmesi
kaçınılmazdı. O an gözlerim gökyüzüne kilitlendi, hafıf bir pus
vardı havada. Yağmur yağsam mı yağmasam mı der gibiydi...
Havadaki pus insanların da üzerine çökmüş gibiydi. Zaten dün­
ya ve insan aynı değil miydi? Ne insan dünyadan ne de dünya

-22 1 -
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

insandan ayrı tutulabilirdi. Gökyüzü yağmur yağdırıyor, toprak


yağmuru alıyor, bizlere içme suyu olarak veriyordu. Hayvanlar
için bitki olurken, ağaçlara can oluyordu. Toprak aldığı su ile
besin üretiyor, ağaç meyve, dereler balık. Hayvanlar yediği otlar
ile süt üretiyor, gübre üretiyor, et üretiyordu. Her canlı alıyor
ve aldığını daha fazlasıyla geri veriyordu. Ne bulut yağmurda
cimrilik ediyor, ne toprak besin vermede, ne de hayvan et, süt,
gübre vermede. Güneş enerji ve aydınlık, ay aydınlık ve tarih
belirleme, yıldızlar yön bulma ve beraberinde bilinmeyen bin­
lerce şey veriyordu. Her nesne, canlı alıyor ve veriyor, asla bi­
rikim yapmanın peşine düşmüyor, kredi kartı vs. ile geleceğe
borçlu girmiyordu. Aldığı ne varsa sistemin devam edebilmesi
için üzerine koyarak geri veriyordu.
Baktım ki yine insan sadece aldığını vermeyen, birikim ya­
pan, vermediği gibi de doğaya zarar verendi. Bir gün bulutlar
cimrilik yapsa ve dünyaya yağmur vermeyelim dese ne olur?
Güneş ısı vermese, aydınlatmasa? Yıldızlar yön göstermeyip ay
ortadan kaybolsa? Toprak aldığı suyu tutsa halimiz nice olur­
du? Besin vermese, ağaçlar meyve, hayvanlar süt, et, gübre ver­
mese? Düşünsenize dünya oksijen üretmeyi sadece beş dakika
kesse ne yaparız? Sanırım yeryüzünde büyük oranda hayat son
bulur. Oysaki dünya o oksijeni üretebilmek için neler yapıyor.
Onlar da insanoğlu gibi almayı bilse de vermeyi bilmese acaba
kainatın hali ne olurdu?
Boğaziçi Köprüsü uzamış bitmek bilmiyordu, sanırsın sa­
niyeler saatlere dönüşmüş, zamandan sıyrılmış, saat kavramı
işlevini kaybetmişti. Bu kadar şeyi düşünmeme rağmen daha
köprünün ortasına bile gelmemiştim. Neden insan bu kadar
bencildi, gösteriş, ün, makam, zenginlik peşine düşmüştü? Sa­
hip olduğu beden gibi çevresinde var olan milyonlarca güzelli­
ği göremeyen insan dünyanın en zengini ya da ünlü kişisi olsa
ne ifade ederdi ki? İşte o an anladım ki insan maddeye kapılıp

-222-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

manayı unutmuştu. Kendime "Madde insan mısın yoksa mana


insan mı? " diye sorduğumu iyi hatırlıyorum. İşin özü buydu as­
lında, madde insanlar olmuş manayı unutmaya yüz tutmuştuk.
Aslında bu kitabın ana temasını da o zaman oluşturmuştum.
O gün sonrasında onlarca kez köprüden geçerken dünyanın
en güzel şehrinde, dünyanın en güzel manzarasına bakıp, kı­
talar arası yolculuk yaparken bulmuştum kendimi. Şimdilerde
de her köprü geçişim aynı güzellikte oluyor. Farkındalığın far­
kında olabilmek, öğrenmeyi öğrenebilmek sanırım en önemli
eksiklerimizdendi.
Uzun süren çalışmalarım, araştırma ve gözlemlerim göster­
mişti ki gerçekten insan manayı unuttuğunda sadece madde
oluyordu. İşte en büyük sorun da burada başlıyordu. Sadece
manaya odaklanmak kişinin manevi yönlerini, maddeye odak­
lanmaksa maddi yönlerini zengin kılıyordu. Oysa insan madde
ve manayı aynı anda yaşadığında istenilene ulaşabilirdi. Öyley­
se başta ben olmak üzere herkesin yapması gereken şey sahip
olduğu maddeyi manaya hizmet edecek hale getirmekti. Madde
manayı güçlendirmezse madde manasını kaybediyordu.
Çok zengin olmak başlı başına bir şey ifade etmeyebilir an­
cak sahip olduğun zenginlikle onlarca çocuğu okutur, evsize
yardım eder, hastalara ilaç alır ve benzeri şeyler yaparsan işte
o zaman zenginliğin anlam ifade ediyordu. Dünyanın en bü­
yük bilgini olsan ancak tüm bilgini kendinle mezara götürsen
bu senden başka kime fayda sağlar? Sahip olunan nitelikler
tüm insanlara fayda sağlamayacak ve senin tekelinde kalacak­
sa bu cimrilik değil de nedir? O güne kadar kaç kez Boğaziçi
Köprüsü'nden geçmiştim bilemiyorum ama o zamanki geçişim
çok farklı olmuştu. Sadece köprüye değil hayata, olaylara, mad­
deye ve manaya da bakışım değişmişti. Bu olay bana uzun yıllar
önce hayatımın en zor dönemlerinin başlarında yaptığım bir
eylemi hatırlattı:

-223-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Ocak 2008

Artık işlerin içinden çıkamadığım ve iflas etmeme çok az bir


zamanın kaldığı bir dönemde spor salonumuzdaki üyelerimizle
birlikte Kartepe'ye bir etkinlik yapmıştık. O etkinliğe gitmeden
hemen önce spor salonumuzun hemen ön tarafından küçük bir
taşı montumun cebine koydum. Bu taş benim için yaşadığım
zorlukları, maddi sıkıntı, borç ve alacaklıları temsil ediyordu.
Etkinlik alanına geldiğimizde gözüme diktiğim en yüksek te­
peye tırmanmaya başladım. Aklımda tek bir düşünce vardı cebim­
deki taşı o tepeye gömmek İtiraf edeyim havanın soğukluğu ve
kar ilerlememi zorlaştırdığında defalarca geri dönmeyi düşünsem
de her defasında kendimi tekrar topladım. Tepeye vardığımda
karı olabildiğince derin kazdım ve nihayet toprağa ulaştım. Top­
raktan da on santim kadar kazarak elimdeki taşı oraya gömdüm.
O zamanki aklımla orada karların altına yokluğu, sıkıntı ve
borçları temsil eden taşı gömmüş ve hepsini bir mezara koy­
muştum. Bildiğiniz o taşa bir cenaze töreni düzenlemiştim.
Kendi aklımca yokluk, borçlar, maddi sıkıntıları artık öldürmüş
ve mezara koymuştum. O an içimde öyle güzel bir his uyanmış­
tı ki; sanırsın her şey bitmişti. Çünkü mezara ölüler girerdi ve
tüm sıkıntı, borç, alacaklılar o mezardaydı. Bu yokluğun mezarı
ve cenaze töreniydi. Maddenin mezara girip mananın yeryü­
zünde kaldığı bir eylemdi.
Her ne kadar o zaman bunu bilerek yapmamış olsam da şim­
di anlıyordum neyi neden yaptığımı. Sen de madde ile mana
arasında bir karar ver ve tercihine göre bir cenaze töreni düzen­
le. Seni maddeye bağlayan ve manadan uzaklaştıran her durum
ve sıkıntıyı göm gitsin. Bunu yaparken yüzünde bir tebessüm
olsun, kalbin rahat, aklın rahat, fikrin rahat olsun. Göreceksin
ki maddenin üzerinde yarattığı ölü toprağını maddenin kendi

-224-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

üzerine attığında o ölecek. Üzerinde yarattığı olumsuz etki yok


olmasa bile azalacak ve hayatına bir denge gelecek.

Madde insan mısın mana insan mı?

Mutluluk, Huzur, Başarı ve


Zenginlik Arzulayana Koşuyor

Kime baksam hep bir şeyleri elde etmenin peşinde olduğu­


nu görüyorum. Kimisi mutluluk, kimisi huzur, kimisi ise aşk
peşinde koşarken kimileri de zenginlik, ün, makam peşinde
koşmakta. Herkes kendince madde ya da manayı kovalayıp ha­
yatı es geçtiğini anlayamıyor.
Ülkemizde kullanılan çok güzel bir söz var: "Kaçan kovala­
nır:' Sanırsın arzulanan şeyler kişilerden kaçıyor da onlar da bu
isteklerin peşinden koşuyor. Aslında; mutluluk, huzur, başarı
ve aşk arzulayana koşuyor.
Sen neyi neden istediğini tam olarak anladığında arzuladı­
ğın şey senin peşinden gelecektir. Sen arzuladığın şeyi rahatsız
edecek boyutta kovalarsan belki de senden korkarak kaçacak­
tır. Önemli olan korkutmamak da değildir, önemli olan kova­
lamayıp sevgi ile varlığı gibi yokluğunu da kucaklamaktır. Siz
sevdiğiniz birini sadece iyi şeyler için kucaklar, istedikleriniz
olmadığında surat asar ve kendinizden uzak tutarsanız sevdiği­
niz kişinin size karşı yaklaşım ve davranışı nasıl olur?
Yönetmenlik yapan Berat Özdoğan adında çok sevdiğim bir
kardeşim var. Bir gün sohbet ederken asistanlarından birinin

-225-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

yaşadığı bir olayı anlattı. Berat'ın benimle paylaştığı olayı se­


ninle de paylaşmak istiyorum. Sürekli her şeye pozitif bakan
asistan genelde olumsuz konuşan insanlara daha pozitif olma­
larını, bu kadar olumsuza odaklanmanın onlara fayda verme­
yeceğini söyleyip duruyormuş. Bir gün yolda yürürken bilme­
diği bir yola sapıyor, hiç de tekin olmayan bu yol biraz ürper­
mesine neden olsa da vardır bir hayır düşüncesiyle yürümeye
devam ediyormuş. Her yerden farklı seslerin geldi huzursuzluk
yaratan bu sokakta tam olarak nereye gittiğini bilmeden yürür­
ken birden büyük bir duvarın arkasından tam önüne bir kese
atılmış. İçini açtığındaysa gördüğü altınlar karşısında şaşırıp
kalmış. Yaşadığı bu olayı anlatması da elbette sebepsiz değil.
Yine kendi yaşam deneyimleri ve inandığı düşünce tarzı ile
çevresine rahat olun eğer bir şey size gelecekse dar ve ürkütücü
bir sokakta bile gelir mesajını veriyor. Aklınıza hiç gelmeyen bir
yerde aklınıza hiç gelmeyecek şeylere sahip olabilirsiniz.
Yaşanmış ve inanması kimine göre zor bana göre ise çok
olağan bu durum herkesin yaşaması doğal bir durum aslında.
Sen arzuladığın şeyi ısrarla kovalayıp senden kaçmasını sağla­
mazsan, arzun senin önüne mutlaka çıkacaktır. Bir şeyi sevgi ile
arzulamakla, hırs ile arzulamak aynı şey değildir.
Güzel bir olumlama daha:

1111111 11111 111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111

"Bolluk benim doğal olma halimdir.


Onu şimdi kabul ediyorum. "
11111111111111111111111111111111111 11111111111111111111111111111111111 111111111111111111111111 11111111111111111 111111111111111111111111

Unutma, bir şeyi seçmek ve kabul etmek o şey ile aramızda


pozitif bir bağ kurar.

-226-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Kendi Hayatının Yaratıcısı Olmak

"Küçük şeyler küçük zihinleri etkiler. "


Benjamin Disraeli

Hayatımızın her alanında sürekli yaşamakta olduğumuz


olumlu ya da olumsuz durumlar var ve var olmaya devam ede­
cek. Hayata bakışımız gibi hayatı algılayışımız, varlık ve yok­
luğa yüklediğimiz anlam yaşayacaklarımızı da şekillendiriyor.
İnsan beyninin çalışma sistemi de alışkanlıkları da kendi istek,
deneyim, söylem ve inançlarına göre oluşuyor. Oluşan beyin si­
nir ağı şimdi ve gelecekte ne yaşayacak, ne görecek, ne işitecek
ve ne elde edilecekse hepsini oluşturuyor. Dün edinilen kaza­
nım ve kayıplar yarını nasıl algılayacağımızı belirlediği için ba­
kış açısında yapacağımız değişim ve dönüşüm yarını doğrudan
değiştirmeye yetebilecektir.
Eğer algılar değişirse beraberinde söylemler, davranışlar ve
eylemler de değişecektir. Bunun için yapman gereken şeyler
arasında algılarını yönetmek de olacaktır. Eğer kendi hayatının
yaratıcısı olmak istiyorsan düşünce ve söylemlerinin de yara­
tıcısı olmalısın. Dün inandığın söylem, düşünce, inanç ve de­
ğerlere bugün ve yarın da inanmaya devem edersen hayatında
bir değişim söz konusu olamaz. Bu nedenle her daim değişim
ve dönüşüme hazır olmalısın. Şunu kabul edelim: Her biri­
miz kendi hayatımızın yaratıcısıyız. Aklımızdan ve kalbimiz­
den geçenleri yaratıyor ve sonrasında yaşıyoruz. Ne yaratmak
istiyorsak onu yaşamalı, onu düşünmeli ve onu söylemeliyiz.
Unutmayalım ki bizim istemediğimiz hiçbir şey oluşmuyor. Bir
şeyleri gerçek kılabilmenin bir diğer adımı ise açık olmaktır.
Gerçek kılmak istediğin şey için eğer kapalıysan onu gerçekleş­
tiremezsin. Her neyi gerçek kılmak niyetindeysen önce o fikre,

-227-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

düşünceye, söyleme ya da eyleme açık olmalısın. Kabul etmeli


ve heyecanla beklemelisin.
Bugün yaratıcı bir enerjiye açık olmaya var mısın? Eğer ya­
ratıcı bir enerjiye her daim açık olmayı başarabilirsen bir gün
yaratıcı bir fikir kime gitsem diye düşündüğünde senin ka­
nalının açık olduğunu fark eder. Belki de tercihi sen olursun.
Dünyada birçok icat ve buluş aynı anda birkaç kişi tarafından
gerçekleştirilmiştir. Bu çok şaşırtıcı olsa da dünyanın farklı yer­
lerinde farklı kişiler aynı anda aynı şey üzerine düşünmüş, ça­
lışmış ve bir icat gerçekleştirmiştir. Bu durum şunu gösteriyor:
Aslında bir fikir evrende dolaşıyor ve beni biri bulsun diye bek­
liyor. O kişilerin hangisinin onu gerçek kılmaya açık ve istekli
olduğunu inceliyor. En iyi kişiyi bulduğundaysa ona kendini
teslim ederek dünyaya geliyor.
Hayatının çeşitli zamanlarında bir şey düşünmüş ancak se­
nin düşündüğün şeyi başkasının yaptığına şahit olmuşsundur.
Sonra "Benim aklıma gelmişti" demenin ötesine gidememiş­
sindir. Bazı kişiler bunu çok daha fazla yaşamaktadır. Onlarca
ilham onlara gelse de onlar gelen bu ilhamı gerçekleştirmedi­
ği için ilham başka birine giderek kendini gerçekleştirmiştir.
Öyleyse yaratıcılık dediğimiz şey herkese eşit miktarda yakın
olan bir şey değil midir? Herkesin kapısını ara ara çalıyor, kim
içeri davet eder ve iyi ağırlarsa ona çok daha fazla gidiyor. Şans
benim kapımı çalmadı sözü aslı astarı olmayan bir sözdür.
Herkesin kapısı şans tarafından onlarca kez çalınmış ancak kişi
korkuları, kaygıları, tembelliği nedeniyle şansı gerçek kılma­
mıştır. Sen de içsel bir muhasebe yaptığında göreceksin ki şans,
ilham, değişim ve dönüşüm defalarca kapına gelmiş ancak sen
gerekeni yapmamışsındır. Yeni bir hayat yaratmak, değişmek
ve dönüşmek arzusundaysan bundan sonra sana gelen ilham,
fikir, şans diye adlandırdığın fırsatları zaman kaybetmeden ha­
yata geçir.

-228-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu
- - - -� - - - - -----

Paranın Enerji Akışım Kesmek

Her birimiz kazancımızı iyi yerlerde değerlendirmek, elde


ettiğimiz maddi değeri en güzel şekilde kullanmak isteriz. Bu­
nunla birlikte kimilerimiz paramızın verdikçe çoğalacağına
inanırken kimilerimiz verince biteceğine inanır. Kimilerimiz
bir şey aldığında paramı değerlendirdim, yatırım yaptım dü­
şüncesine sahip olurken, kimilerimiz parasını harcadığını ve
israf ettiğini düşünür. Paraya sahip olmak da benzer düşünce
ve inanışları barındırır. Bir şeyi değerlendirdiğine inanmak o
şeyi değerli kılarken bir şeyi harcadığını düşünmek o şeye ken­
disini değersiz hissettirir. Bir şeye verdikçe çoğalan anlamını
yüklerseniz, verdikçe çoğalırken bitecek anlamını yüklerseniz
bitecektir. Para bir maddedir ancak sizin ona yükleyeceğiniz
mana hayatta nasıl şekil bulacağını belirler. Mananın yaydığı
enerji mutlaka madde üzerinde etki yapar ve maddenin mana­
sını etkiler. İster canlı, isterse cansız olsun bir şeye yüklediğiniz
anlam (mana) o şeyin değerini ortaya çıkarır. Eğer sen de pa­
raya farkına vararak ya da varmayarak bir anlam yüklediysen
paranın sende kalması, çoğalması ya da azalması şekil alacaktır.
Altın da bir madde, demir de bir maddedir. Bizlerin altın ve de­
mire yüklediğimiz mana onların değerini doğrudan etkileyerek
birini diğerinden çok daha değerli kılmıştır.
Biriktirme mantığı, biter korkusu, garantiye alma ve ben -
zeri duygular hep kaybetme korkusudur ve kişi korktuğunu
yaşar. Yaşamak durumunda kaldığın şey senin kendi içinde
oluşturduğun bir duygunun yansımasıdır. Birileri büyük ka­
zanımlar elde ederken birileri neden büyük kayıplar yaşa­
makta? Birilerinin üzerine para yağmur gibi yağarken neden
birileri kurak çöle dönüyor? Bunun nedeni paraya karşı yay­
mış olduğu enerji akışıdır. Eğer sen paraya akan enerji akışını;

-229-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

para değerlidir, verdikçe çoğalandır, yatırım yapmak için iyi


bir araçtır, değerlendirilmesi gereken bir şeydir gibi anlamlar
yükler, buna kalben inanır ve dilin ile söylersen paranın sende­
ki seyri değişecektir. Her şeyde olduğu gibi para konusunda da
yanlış duygu, düşünce ve söylemler nedeniyle sürekli kayıplar
yaşanmaktadır. Bir paranın bitebileceği, çalınacağı, gelmeyebi­
leceği düşünceleri paranın yok olmasına neden olur.
Zenginlik dediğimiz şey önce zihnimizde, sonra ruhumuz­
da, daha sonra dış dünyamızda ortaya çıkar. Zihni fakir olanın
hayatı nasıl zengin olacak? Ruhu fakir olanın? Elbette bu müm­
kün değildir. Zenginliği elde edebilmenin en önemli yolu önce
o zenginliği istemektir. Sonra neden istediğini bilmektir. Neden
istediğini bildikten sonra o zenginliği ne yönde kullanacağını
belirlemek ve niyet etmektir. Son olarak da niyetini gerçek kıl­
mak için eylemde olmaktır. Sen neyi neden istediğini bilmedi­
ğin sürece istediğin şey sana gelmeyecektir.
Madde dünyasından mananın varlığını bilen dünyaya geç­
men sonrasında yeni bir hayat yaşayabilmen için kaderini dö­
nüştürmen gerekir. Zorluklar yaşamanın kaderin olduğuna
bu zorlukların seni iyi bir yere götüreceğine inanıyorsan aynı
şeyleri yaşamaya devam edeceksin. Zahmette rahmet vardır
düşüncesi insanı belli oranda teselli ve mutlu etse de rahmette
bolluk vardır düşüncesi hem mutlu hem de zengin edecektir.
Sen her yaşadığın maddi zorlukta "Olsun zorluk iyidir çünkü
zorlukta rahmet vardır" diyorsan elbette tüm zorluklar sana ge­
lecektir. Niyetin önce kaderini sonrasında hayatını dönüştür­
mekse o zaman para ile olan enerji akışını şimdi dönüştürmeyi
başarmalısın. Unutma; zenginlik, bolluk, aşk isteyene koşuyor.
Burada önemli olan diğer konu paranın ne kadarını ve nereler­
de paylaştığındır. Aslında sana ait olan her şeyde başkalarının
da hakkı olduğunu bilmeli ve ona göre paranı değerlendirip

-230-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu
---- -- --------------------

paylaşmalısın. Verdikçe paranın çoğalacağına inanmak paylaş­


manı da kolaylaştıracaktır. Sen vereceksin daha fazlasıyla sana
geri dönecek, ihtiyacı olan tüm canlılara senin ihtiyacın olan
kadarını vermek seni de onları da mutlu edecektir. Ortaya çı­
kan mutluluk herkese fayda sağlayacaktır.
Kazancımızın bir kısmını doğru yerlerde değerlendirelim.
Böylece paramız atıl kalmaz ve enerji akışı devam eder. Para­
mızın atıl kalması bize küsmesini sağlar. Para da her şey gibi
akışta kalmak ve canlı olmak ister. Akan bir nehir temiz olur
ancak akmayan bir nehir dereye döner ve kirlenir. Akan nehir­
de her türlü canlı hayat bulurken kirlenmiş bir derede kurbağa
ve böcekler yaşar. Paramızı bir nehir gibi canlı ve temiz tutmak
sadece bizim değil birçok canlının hayat bulmasına vesile olur.
Akış enerjisi büyüme enerjisidir. Eğer kendini ve paranı büyüt­
mek istiyorsan paylaşmayı bilmelisin.

Zenginlik , bolluk , aşk arzu edene koşuyor.

Kendini Değerli Hissedebilmek

Bir gün eşimle birlikte Nişantaşı'nda dolaşırken büyük bir


marketin önünden geçiyorduk. O anda o büyük marketten işye­
rimizin bulunduğu yerde bulunan daha küçük çaptaki bir mar­
kette çalışan beş altı kasiyer kız çıktı. Ellerinde birçok poşet alış­
veriş yapmanın keyfini yaşıyorlardı. Maçka Demokrasi Parkı'nın
hemen yakınındaki bu marketten genel olarak alışveriş yapanlar
parka iniyordu. Belli ki bu kızlar da geleneği bozmamış, önce

-231-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bu markete gelmiş almaları gerekeni almış ve şimdi de parka


oturmaya gidiyordu. Durum aslında tam da böyleydi. Sanki bir
kural vardı ve neredeyse herkes bu kurala uyuyordu. Özellikle
her hafta sonu bu market dolar taşar ve Maçka Parkı'na akın
edilirdi. Eşimle şu soruyu sorduk: "Neden bu kızlar kendi çalış­
tıkları marketten alışveriş yapmamış da buradan yapmışlardı?
Kendi marketleri bu markete göre daha ucuz olmasına rağmen
onları buna iten sebep neydi? " Kendi içimizde konuştukça şöyle
bir düşünceye vardık: Bu market daha pahalı olsa da herkes bu­
radan alışveriş yapıyordu. Onlar da bütünün parçası olabilmek,
kendilerini oraya ait hissedebilmek için böyle bir şey yapıyordu.
Bu kendilerini daha değerli hissetmeye neden olmakla birlikte
tam ve bütün olduklarını da hissettiriyordu. Birilerinin elinde
olan alışveriş poşeti onların elinde de vardır. Onların oturduğu
yerde oturmak, onların yediği içtiğini yiyip içmek elbette biz de
sizin gibiyiz düşüncesini oluşturuyordu. Belki de o parka gelen­
lerin üçte biri bu kasiyer kızların marketinden alışveriş yapmış­
tır. Bunu iyi biliyorlar ancak çevreye çok net bir mesaj veriyor­
lardı: "Biz markette kasiyer olarak çalışsak da biz de sizinle aynı
yerden alışveriş yapıp, aynı parkta oturup, aynı keyifle zaman
geçirebiliyoruz:' Bu eylem kendini değerli hissetmek adına ya­
pılan çok güzel bir eylem. Kendini nerede hissediyorsan top­
lumsal etiketlere takılmadan kendin olarak orada olabilmek
büyük bir erqemdi.
O kasiyer kızları takdir ederek yüzümüzde bir tebessüm
ile uzaklaşmıştık. Bu durum şunu gösteriyor: Paraya ne kadar
anlam yüklediğiniz nasıl bir hayat yaşayacağınıza neden ola­
caktır. Bu kızlar orası daha pahalı biz kendi marketimizden
alışveriş yapalım diye düşünselerdi paraları ve kendileri de­
ğersizleşecekti. Elbette zenginlik dediğimiz şey pahalıyı almak
değildir. Burada anlatmaya çalıştığım şey paraya yüklenen
manadır. O kızlar manevi olarak kendilerini iyi hissettirecek

-232-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu
. --- --- -----·- ---- --· --------

şeyler yaparak para akışlarının enerji dengesini değiştirdiler.


Umuyorum ki her zaman benzer eylemlerde olmaya ve benzer
güzellikler yaşamaya devam edecekler.
Tabii ki bu durumun bir de şu versiyonu var: O kızlar sade­
ce maddenin peşine takılıp manayı unutmuş olabilirler. Bakın
biz de sizin gibiyiz, sizden ne eksiğimiz var mesajı da veriyor
olabilirler. Herkes gibi maddeye odaklanıp mananın güzelliği­
ni görmeden bu eylemi gerçekleştirmişlerse o zaman büyük bir
yanılgı içinde olduklarını söyleyebiliriz. Güzel yaşamak herke­
sin hakkı olmakla birlikte bunu kendi için değil de başkaları
görsün diye yapmak hatadır.

Sevmeyi Sevdirecek Nedenlerin Olsun

Her birimiz hayatımızı mutlu ve huzurlu yaşayabilmek adı­


na uğraşlar veriyoruz. Kimilerimiz bunu başarırken kimileri­
miz hep sınıfta kalıyor. Bunun nedeni paylaşmayı sevmediği­
mizden olabilir mi? Zamanı paylaşmamak, sofranı paylaşma­
mak, kazancını ya da sevgini, saygını, evini, bilgini, tecrübeni
paylaşmamak. Tebessümünü, nezaketini, güzel ahlakını veya
kalbini paylaşmamak. Aynı evde aynı yatağı paylaşmak ancak
aynı duyguyu paylaşmamak. .. Aynı sofrada yemeği paylaşmak
ama sohbeti paylaşmamak. .. Farkına varmadan o kadar çok şeyi
paylaşmıyoruz ki buna akıl sır ermiyor. Çocuğunu paylaşama­
yan gibi servetini paylaşamayanlar mı ararsınız, ekmeğini pay­
laşamadığı gibi parasını paylaşamayan mı? Sonra neden mutlu
değilim, neden aradığım huzuru bulamıyorum gibi sözler...
Hep hayat paylaşınca güzel der ancak iş paylaşmaya gelin­
ce cimrinin önde geleni kesiliriz. Eğer sevmeyi sevdirecek ne­
denler bulursan paylaşmayı da seversin, hayatı da. Peki, neyi

- 233-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

sevmeyi seveceksin? Elbette paylaşmayı seveceksin. Sevgini,


paranı, vaktini, bilgini, saygını ve yemeğini paylaştığında her
şey çok daha farklı olacaktır. Alma odaklı olmak yerine biraz
da verme odaklı olsak sence hayatımızda neler değişir? Hayatı
seviyor ancak hayatı paylaşmıyorsak, insanları seviyor ancak
sevgimizi paylaşmıyorsak buna tam anlamıyla sevmek denebi­
lir mi? Paylaşmak beraberinde sevmeyi de getireceği için kal­
ben paylaşmayı öğrenip insanların üzerinde oluşan güzel etkiyi
de sevmeye başlarız. İşte her işi ve eylemi severek yaptığımızda
yeni bir hayata başlamış oluruz. Değiştirip dönüştürmeye çalış­
tığımız yaşantımızı severek ve paylaşarak değiştirip dönüştür­
sek ne güzel olur değil mi?

Yorulmuş, Örselenmiş,
Umudu Kalmamış Kim Varsa . . .

Bazen sen hayata ne kadar versen de hayat sana bir şey ver­
mez, inletir, ağlatır, çıldırtır, işleri içinden çıkılmaz hale sokar.
İsyan eder çığlıklarını kimseye duyuramazsın. Çevren çok ka­
labalıktır ama yalnızsındır. Görenler ne kadar mutlu derken
göremez mutsuzluğunu. Gözyaşı dökersin mutluluk gözyaşı
sanırlar kahır taneciklerini... Bilmezler içinde kopan fırtınanın
yaptığı tahribatı. Mutluluk oyunu oynarsın ne derler diye. Dışa
vuramazsın bir şey sanmasınlar diye. Kalabalıklarda yok olup
gidersin başını alamadan.
Benzer şeyleri sıkça yaşadığın, "Yeter artık! " diye kimse
duymadan bağırdığın zamanların oldu mu? "Neden Allahım? "
derken içinin bir tarafı buruk bir tarafı isyan etti mi? Hem gü­
naha girmeyip asi olmamaya hem de derdini anlatmaya çalış­
tığın ama anlatamadığın? Filmin tekrar tekrar geri sardığı ama

-234-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

bir türlü mutlu sona ulaşamadığın? Eğer böyle bir durumday­


san arkana yaslan ve derin bir nefes al. Bırak ciğerlerin bayram
etsin tıpkı beynin gibi. Onlar da en az senin kadar yoruldular
bu hayat karmaşasında. Ancak tıpkı senin gibi onların da bir
nefes almaya biraz soluklanmaya ihtiyacı var.
Şimdi tüm dikkatini topla ve dinle beni. İşler içinden çıkıl­
maz duruma geldiyse vazgeçme, erteleme yok sayma kendini.
Belli ki başarmaya az kaldı, sadece biraz sabır... Oturduğun yer­
den kalk ayağa ve dik dur! Sana boynu bükük durmak yakış­
maz. Şimdi bırakırsan bil ki bir daha ayağa kalkmaya gücün ol­
mayacak. Şimdi bırakırsan umudunun umudu kırılacak. Hadi
ayağa kalk ve umutsuzlara umut ol. Ayağa kalk ve hayallerine
umut ol. Kalk ayağa sana koşmak yaraşır. Güldür gözbebekle­
rinin gözbebeğini... Haykır dünyaya ben varım ve var olmaya
devam edeceğim diye. Haykır geride bıraktığın hayatına ve ka­
derine ... Hoş geldin de yeni hayatın ve kaderine. Biliyorsun ki
her şey sen ne istersen o yönde gerçekleşecek. Her şey senin
istediğin gibi olacak ve olmaya devam edecek. Kendi hayatının
mimarı olduğunun farkına var ve değiştir düşüncelerini, söy­
lemlerini, yanlış inanışlarını. Değiştir tüm olumsuz duygu ve
düşünceleri, değiştir ki önce inançların, sonra değerlerin, sonra
davranışların ve eylemlerin değişsin. Tüm bunlardan sonra elde
edeceğin sonuçlar değişsin ve finalde hayatın dönüşsün. Bugü­
ne kadar sana anlatılan, kulağına fısıldanan ne kadar olumsuz
hikaye varsa hepsini şimdi unut. Şimdi kendine yeni umut dolu
hikayeler anlatmanın zamanı. Şimdi sıfırdan yüze hızla çıkma
zamanı. Şimdi yeni bir başlangıç için eyleme geçme ve eylemde
kalma zamanı. Şimdi diyorum çünkü az sonra yok, yarın yok,
haftaya ya da bir sonraki ay demek yok. Şimdi diyorum çünkü
senin için doğru zaman yarın değil, bugün ve şimdi... Eğer doğ­
ru bir gün varsa o gün bugündür.

-235-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

Hayatının çok daha anlamlı olabilmesi, yaşam enerjinin


zirveye ulaşabilmesi için kendine hayaller ve hedefler belirle.
O hayal ve hedefleri her daim aklında ve kalbinde tut. On­
larla uyu, onlarla uyan ve onlarla yaşa. Bırak onlar da seninle
birlikte yaşamayı öğrensinler. Desinler diye yaşamayı bırak
ve kendin olmak için yaşamaya başla. Başla ki hayat da senin
için hazırladığı tüm hediyeleri versin. Mutluluğa boğsun seni
hiç ummadığın kadar. Hayata değişmeye ve dönüşmeye ha­
zır olduğunu göster. Ona neyi neden yapmak istediğini açık
ve net olarak ifade et. Sonra oturup izle hayatına gelecek tüm
güzellikleri. Her şey senin elinde bunu biliyorsun, öyleyse
daha beklemeye gerek var mı? Gereksinim duyduğun tüm
donanıma sahipsin, gereksinim duyduğun her özellik sende
var zaten. En mükemmel şekilde yaratıldın sadece farkına var.
Mükemmelliğini eline al ve yeni bir mükemmel hayat yarat
kendine. Mükemmel bir hayatın olduğunda dönüşen kaderin
de mükemmel olacak. Yorulmuş, örselenmiş, takati kalmamış
kim varsa senin için ...

Gereksinim duyduğun tüm donanıma sahipsin .


En mükemmel şekilde yaratıldın .
Sadece farkına var.

Ht�rkes Keneli Hikayesini Yazar

Sana hayat yolculuğunda eşlik edecek bir eseri bitirmek


üzeresin. Bu kitap sana ışık olsun, yol göstersin ve arzuladığın
hayata ulaşmanı sağlasın istiyorsan yapman gereken şey belli:

-236-
Fırat Çakır il Kaderle Randevu

"Uygulamak:' Kitabın içerisinde var olan tüm konuları iyi an­


layıp, içselleştirip, hayatına uygulamalısın. Sorunları doğru an­
lamanın yollarını görmekle kalmayıp bu sorunların nasıl orta­
dan kaldırılacağının yollarını da öğrendin. Maddeden manaya
nasıl geçeceğini, madde ile mana arasındaki büyük farkı keş­
fettin. Unuttuğumuz bu kavramın bizlerde nasıl olumsuzluk­
lara yol açtığını net olarak anladın. Sonrasında "Kendini Fark
Et" bölümü ile asıl senin farkına varmaya başladın. Kendinin
farkına vararak yapman ve yapmaman gerekenlerin ayrımını
doğru yapabilme becerisine sahip oldun. Gerçek zenginliğin
ne olduğunu ve küllerinden yeniden doğmanın mümkün oldu­
ğu gerçeğini de gördün. Küllerinden yeniden nasıl doğacağı­
nın yollarını öğrenmekle kalmayıp şükretme yolunda olmanın
sana ne gibi zenginlikler katacağını da anladın. Kendine hayal
ve hedefler belirlemeyi, bu hayal ve hedeflere ulaşmak için ne­
ler yapman ve yapmaman gerektiğini en ince ayrıntısına kadar
gördün. Başarıya ulaşmak için modelleme yapmanın önemini
anlamakla kalmayıp asıl başarının eylemde olabilmek olduğu­
nu da anlamış oldun.
Eylemsizlik beraberinde yerinde kalmayı ve yok olup gitme­
yi getiriyor, bu nedenle hayal ve hedeflerine ulaşabilmek için
eylemde kalmanın etkisini artık biliyorsun. Başarı dediğimiz
şeyin göreceli bir kavram olduğunu zaten biliyordun ancak
başarıda madde ve manayı ayırdığında gerçekten neler elde
edebileceğini de biliyorsun. Kaderini dönüştürmeden hayatını
dönüştüremeyeceğini öğrenmek belki ilk etapta ürküttü ancak
kaderin ve hayatın bir bütün halinde değişip dönüşebileceğine
şahit oldun. Sadece şahit olmakla da kalmayıp bunu nasıl ya­
pacağının tüm adımlarını elinde tutuyorsun. Bilmen gereken
son şey: "Herkesin kendi sonunu kendi belirlediğidir:' Mutlu
son yazmak da hüzünlü son yazmak da kişinin kalemine bağ­
lıdır. Bir senarist olarak kendi hayatını kaleme aldığını fark et

-237-
Fırat Çakır il Kaderle Ra11devu

ve yaşamak istediğin hayatı yaz. Sadece yazmakla da kalma ha­


yatının başrol oyuncusu ol. Romain Rolland, "Sizi, sizi anlayan
bir arkadaşınız yaratır" diyor, sen kendinin en iyi arkadaşı ol.
Bir arkadaşının seni yaratmasını beklemek yerine eylemde ola­
rak önce kendini sonrasında da hayatını yarat. Yarattığın hayatı
kontrol et ve beğenmediğin yönler varsa onlar için yeni eylem
planı hazırlayıp eylemde kal ve o yönlerini de yeniden yarat.
İhtiyaç duyduğun tüm özelliklere sahip olduğunu unutma.
Gereksinim duyduğun her şeye zaten sahipsin, yapman gere­
ken tek şey şu an neye gereksinim duyduğunun farkına varmak
olacaktır. Neye gereksinim duyduğunun farkına vardığında
içine döh, göreceksin ki aradığın şey orada. Takıldığı n yerde
kitabın ihtiyacın olan bölümüne geri dön ve tekrar oku, anla
ve uygula. Her daim eylemde kalarak enerjini yüksek tut. Baş­
ka bir eserimde tekrar görüşünceye kadar şimdilik hoşça kal.
Bir sonraki görüşmemizde kaderini ve hayatını dönüştürmüş
olmanın mutluluğu içinde ol. Yaşadığın tüm değişim ve dönü­
şümleri benimle sosyal medya üzerinden ya da internet sitem
üzerinden paylaşırsan çok mutlu olacağımı da bil. Sevgi, hu­
zur, başarı, mutluluk ve sağlık her daim seninle olsun. Kendini
dönüştürdüğün noktada hayatına girmeme izin verdiğin için
minnettarım.

-238-
"Bir gün aynaya bakıp gerçek seni keifettiğinde içinde bir
deği§im ve dönüşüm başlayacak.
Bu deği§im önce kaderini sonra da hayatını dönüştürecek.
Sen dönüştüğünde hayatına giren her şey dönüşecek.
Sen dönüştüğünde dünya dönüşecek.
Bu dönüşüme engel olabilecek tek bir şey var o da sensin.
Kendi engelini ortadan kaldırmayı başardığın gün yeni bir
hayata merhaba diyeceksin. "

Cl sykfıratcakir
ili sykfıratcakir
mi sykfıratcakir
IJ sykfıratcakir
il www.firatcakir.com.tr

You might also like