Professional Documents
Culture Documents
584984
584984
HAZIRLAYAN
FATĠH AYDIN
DANIġMAN
MAYIS, 2019
MUĞLA
ÖZET
İş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı gibi temel İSG hizmetlerini tüm çalışan
gruplarına ulaştırabilmek, işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği bakımından hizmet
sunan kişilerce denetlenmesini sağlamak adına kurulması öngörülen Ortak Sağlık ve
Güvenlik Birimleri (OSGB) ülkemizde kısa sürede yaygınlaşmıştır. Günümüzde İSG
hizmetlerinin çalışanlara ulaştırılması bakımından en çok tercih edilen yöntem olan
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin işleyişi ve fili durumları hakkında sınırlı bilgi
bulunmaktadır.
In today‘s world, many people spend a large portion of their daily lives working. As
the aim of the work turned towards production of more than what is being consumed,
technological advancements and industrialization took effect, increasing the
occupational hazards faced by the workers. The increase in occupational accidents
that result in physical or mental injuries of the workers has demonstrated the
necessity of making work health and safety services more accessible.
The Joint Health and Safety Units (OSGBs), aimed at delivering basic Work Health
and Safety (İSG) services, such as workplace doctors and work safety experts, to
workers in all sectors and ensuring that workplaces are regularly inspected by
professionals specialized on providing work health and safety services, have rapidly
become widespread in our country. There is, however, limited information on the
functioning and de facto situation of the Joint Health and Safety Units, which are
currently the most popular instrument of delivering İSG services to the working
population.
The main objective of this study is to provide a legal and practical assessment of the
contributions of the Joint Health and Safety Units to existing mechanisms of work
health and safety in Turkey. The study also aims to identify problematic areas of the
Joint Health and Safety Units and offer recommendations on increasing their
effectiveness on the basis of the assessment of the data obtained through field
studies.
Key Words: Work Health and Safety, Accidents At Work, Occupational Disease,
The Joint Health and Safety Unit (OSGB), Workplace Doctor, Work Safety Expert
ÖNSÖZ
Bu çalışmanın ortaya çıkması için destek olan, yol gösteren ve beni cesaretlendiren
tez danışmanım Prof. Dr. Betül Altuntaş‘a; tezin her aşamasına katkı sunan, tüm
sorularıma içtenlikle cevap verip ilgisini ve alakasını eksik etmeyen Doç. Dr. Recep
Kapar‘a teşekkürün ötesinde minnet borçluyum. Onların bu zor ve öğretici süreçteki
insanca yaklaşımları, değerli katkıları olmasaydı bu çalışma olmazdı.
i
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ......................................................................................................................... i
ĠÇĠNDEKĠLER .......................................................................................................... ii
TABLOLAR LĠSTESĠ .............................................................................................. vi
KISALTMALAR LĠSTESĠ .................................................................................... viii
GĠRĠġ .......................................................................................................................... 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KAVRAMI, TARĠHSEL GELĠġĠMĠ VE
FARKLI ÜLKE UYGULAMALARI
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
TÜRKĠYE’DE Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ HĠZMETLERĠ
ii
2.1.1.2. Çalışanların yükümlülükleri ....................................................... 25
2.1.2. Uluslararası Çalışma Örgütü .................................................................. 26
2.1.2.1. 155 sayılı iş sağlığı ve güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin
sözleşme .................................................................................................. 27
2.1.2.2. 161 sayılı iş sağlığı hizmetlerine ilişkin sözleşme ..................... 29
2.1.2.3. 187 sayılı iş sağlığı ve güvenliğini geliştirme çerçeve sözleşmesi
................................................................................................................. 30
2.2. Ulusal Etkiler ............................................................................................. 32
2.2.1. Tarihsel Kökler ....................................................................................... 32
2.2.1.1. Cumhuriyet öncesi ..................................................................... 32
2.2.1.2. Cumhuriyet sonrası .................................................................... 34
2.2.2. İş kazaları ve meslek hastalıkları ............................................................ 35
2.2.3. İş sağlığı ve güvenliğinde sorunlu alanlar .............................................. 40
2.3. Yeni Sistemin Oluşumu ............................................................................. 42
2.3.1. Avrupa Birliği‘ne uyum süreci ve 4857 sayılı İş Kanunu ...................... 42
2.3.2. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu .......................................... 44
2.3.2.1. Yürürlüğü ertelenen kanun hükümleri ....................................... 47
2.3.2.2. Yönetmelikler ............................................................................. 50
2.4. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmeti Sağlama Yükümlülüğü .......... 53
2.4.1. İstihdam ettiği çalışanları aracılığıyla ..................................................... 53
2.4.2. İşverenin kendisi tarafından .................................................................... 54
2.4.3. Toplum sağlığı merkezleri ile ortak sağlık ve güvenlik birimleri
aracılığıyla ........................................................................................................ 55
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ORTAK SAĞLIK VE GÜVENLĠK BĠRĠMLERĠ
iii
3.3.4. İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin planlaması ve kayıtlarının tutulması
.......................................................................................................................... 65
3.3.4.1. Tespit ve öneri defteri ................................................................ 66
3.3.4.2. Yıllık çalışma planı .................................................................... 67
3.3.4.3. Yıllık değerlendirme raporu ....................................................... 68
3.3.4.4. Eğitim kayıtları ........................................................................... 68
3.3.5. Çalışanların izlenmesi............................................................................. 69
3.4. Görevli Personel ........................................................................................ 69
3.4.1. İş güvenliği uzmanı ................................................................................ 69
3.4.1.1. (A) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı ................................................ 72
3.4.1.2. (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı................................................. 72
3.4.1.3. (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı................................................. 73
3.4.2. İşyeri hekimi ........................................................................................... 73
3.4.3. Diğer sağlık personeli ............................................................................. 75
3.5. OSGB‘nin İlişki Olduğu Yapılar ............................................................... 76
3.5.1. Devlet ...................................................................................................... 76
3.5.2. İşveren..................................................................................................... 80
3.5.3. İstihdam ettiği İSG profesyonelleri ........................................................ 82
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MUĞLA ÖRNEĞĠ UYGULAMASI
v
TABLOLAR LĠSTESĠ
vi
Tablo 30. OSGB‘lerle ilgili ortaya çıkan olumsuz gelişmelerdeki sorumlulular..... 112
Tablo 31. OSGB‘lerle ilgili ortaya çıkan olumlu gelişmelere en fazla katkı
sağlayanlar................................................................................................................ 113
Tablo 32. Sunulan İSG hizmetlerine yönelik işverenlerin yaklaşımı ...................... 114
Tablo 33. İşyeri çalışanlarının OSGB‘ ye yönelik genel algıları ............................. 115
Tablo 34. Çalışanların İSG önlemlerine uymalarını sağlamak için yapılması
gerekenler ................................................................................................................. 116
Tablo 35. Az tehlikeli işyerleri ve kamu kurumlarıyla ilgili olarak yapılan
ertelemelerin gerekliliği ........................................................................................... 117
Tablo 36. Puanlama Ölçeği ..................................................................................... 120
Tablo 37. OSGB‘lere yönelik genel değerlendirmelere ilişkin veriler .................... 120
Tablo 38. Bireysel ve mesleki değerlendirmelere ilişkin veriler ............................. 122
Tablo 39. Devlete yönelik değerlendirmelere ilişkin veriler ................................... 123
vii
KISALTMALAR LĠSTESĠ
Kısaltmalar Açıklama
AB : Avrupa Birliği
BM : Birleşmiş Milleler
ILO : Uluslararası Çalışma Örgütü
İSG : İş sağlığı ve güvenliği
İSGK : İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
İSGHYÖN : İş sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği
İŞKUR : Türkiye Çalışma ve İş Kurumu
İGUY :İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve
Eğitimleri Hakkında Yönetmelik
İSG-KATİP : İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı
KOBİ : Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
Md. : Madde
No : Numara
OSGB : Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi
TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi
TSMB : Toplum Sağlığı Merkezi Birimi
WHO : Dünya Sağlık Örgütü
viii
GĠRĠġ
İş sağlığı ve güvenliği insanlık tarihi ile başlayan bir geçmişe sahiptir. İlk zamanlarda
çalışma hayatı ve günlük hayat belirgin bir şekilde ayrılmadığından karşılaşılan
sağlık ve güvenlik sorunları doğrudan çalışmayla ilişkilendirilmemiştir. Ancak
zamanla çalışmanın üretimin aracı haline gelmesi, üretimde aletlerin ve makinelerin
kullanılmaya başlanmasıyla birlikte çalışma hayatına özgü tehlikeler ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Sanayi devrimiyle birlikte iş sağlığı ve güvenliği çalışma yaşamında bir sorun alanı
olarak tanımlanmış ve bu yönde önlemler alınmaya başlanmıştır. Fabrikaların olduğu
bölgelere doğru yaşanan yoğun göçler sağlıksız şartlarda barınmayı beraberinde
getirmiş ve ortaya çıkan kötü koşullar ile yetersiz beslenme, aşırı çalışma ve çalışan
sağlığı düşünülmeden dizayn edilmiş makineler bir araya geldiğinde hastalıklar ve
kazalar kaçınılmaz hale gelmiştir. Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan ağır
çalışma koşulları ve yeni çalışma ilişkileri devletleri bu yönde düzenlemeler
yapmaya yöneltmiştir.
İSG hizmetinin işletme dışından sağlanmasına yönelik olarak kurulan ortak sağlık ve
güvenlik birimi; işyerlerine sağlık ve güvenlik hizmeti sunmak üzere Aile Çalışma
ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş, belirlenen tıbbi ve fiziki
şartlara sahip olan iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, ve diğer sağlık personelinin
istihdam edildiği kuruluşlardır.
Sonuç ve öneriler bölümünde ise tezin teorik kısmı ile saha çalışmasından oluşan
kısmı hakkında genel bir değerlendirme yapılmış, saha çalışmasıyla elde edilen
verilerden yola çıkılarak ortak sağlık ve güvelik birimlerinin işleyişi ile Türkiye‘de iş
sağlığı ve güvenliği uygulamalarına yönelik önerilerde bulunulmuştur.
3
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
İnsan haklarının temelini oluşturan yaşama hakkı, değer sırası bakımından ilk
sıradadır. Diğer tüm hakların varlığı ve kullanımı bu hakkın korunmasına bağlıdır.
Uluslararası belgelerde ―herkesin yaşama hakkının yasayla korunacağı‖ açıkça
belirtildiği için tüm ülkeler bu temel hakkı garanti altına almayı ve korumayı
sağlayacak yasal düzenlemeleri yapma gayreti içerisinde olmuşlardır (Kılkış, 2016:
3).
Çalışma ise bilinçle yapılan, insana özgü olan emek harcama değeridir ve geçmişi
insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanoğlu temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek, yaşamını
idame ettirebilmek için ilk çağlardan bu güne kadar emeğini ortaya koymak suretiyle
etkinlikte bulunmuştur (Şen, 2015: 120). İlk zamanlarda çalışma hayatı ve günlük
hayat iç içe olduğundan karşılaşılan sağlık ve güvenlik sorunları doğrudan
çalışmayla ilişkilendirilmemiştir.
İş sağlığı ve güvenliği kavramı; en temel insan hakkı olarak kabul gören yaşama
hakkına tehdit oluşturan ve genellikle çalışanların karşısına iş kazası ve meslek
hastalığı şeklinde çıkan çeşitli tehlikeler karşısında bireylerin korunması, zararlı
unsurların yok edilmesi veya asgari düzeye indirilmesi, tehditlerin zamanında tespit
edilmesi, kısacası çalışma ortamının daha güvenli hale getirilmesini ifade etmektedir
(Yılmaz, 2019: 7).
“Dar anlamda iş sağlığı ve güvenliği, sadece işyeriyle sınırlı olarak işin yapılması
sırasında işçilerin (çalışanların) karşılaştıkları bütün riskleri ortadan kaldırmayı
veya azaltmayı amaçlayan sistemli çalışmalar olarak belirtilirken; geniş anlamda iş
sağlığı ve güvenliği, işyeri ve çalışan ile sınırlı kalmaksızın bir işletmenin
faaliyetlerinden etkilenen sosyal kesimin tamamını da kapsamına alan bir nitelik
kazanmıştır. Bu bağlamda çalışanların, ziyaretçilerin, müşterilerin ve halkın
sağlığına etki eden tehlikelerin ve tehlikeleri doğuran etkenlerin ortadan kaldırılması
veya azaltılması çalışmaları geniş anlamda iş sağlığı kavramı içinde yer almıştır.”
(Öçal ve Çiçek, 2016: 109)
İş sağlığı ve güvenliği kavramı iki farklı terimin bir birleşmesiyle oluşmuş yeni bir
kavramdır. Bu iki kavramın sağlıkla ilgili olan kısmını tıbbi bilimler incelerken
güvenlikle ilgili olan kısmı teknik bilimler tarafından incelenmektedir. İşin sağlık
bilimiyle ilgili olan kısmı çalışanların olumsuz çalışma ortamları nedeniyle
sağlıklarını yitirmeleri; teknik bilimlerle ilgili olan kısmı ise önlemlerin yetersiz
olması sebebiyle çalışanların hayati tehlikelere yol açan kazalara maruz kalmalarıdır
(Kılıç‘dan akt. Çelik, 2018: 6).
Her işyeri yapılan işin niteliğine göre çalışan sağlığı ve güvenliği bakımından
tehlikeler içermektedir. Bu tehlikelerin neden olduğu olumsuz sonuçların %2‘si
önlenemez durumda iken, %98‘inin önlenmesi alınacak İSG önlemleriyle
mümkündür. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin amacı da, çalışan sağlığı ve
güvenliğine yönelik tehlikelerden ve bunların yarattığı risklerden arındırılmış
çalışma ortamlarının sağlanmasıdır (Kılkış ve Demir, 2012: 24).
5
Uluslararası kamuoyunda, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık
Örgütü (WHO) kurmuş oldukları karma komisyon ile iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin amaçlarını aşağıdaki şekilde sıralamışlardır(Yeşilgöz ve Adanır‘dan
Akt. Çelik, 2018: 6):
6
Kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak için çalışan ve üreten insanın ruhsal ve
fiziksel sağlığının çalışmadan dolayı zarar görmesi, sadece kendisinin değil, tüm
çevresinin de muhtaçlık içine düşmesi anlamına gelir ki, doğal olarak bundan toplum
da zarar görür. Üreten konumdaki insanın tüketen konumuna gelmesi ailesi için de
gelir kaynağının kesilmesiyle birlikte ek bir külfet anlamına gelmektedir. Bu
bakımdan üreten ve çalışan insanların ruhsal ve fiziksel sağlığı, kısacası sağlıklı
yaşama hakkı, diğer insanlar ve toplum bakımından çok önemlidir (Alper, 1988:83).
Çalışanlar açısından işyeri, günün büyük bir kısmının geçtiği yaşam alanlarıdır. Bu
açıdan bakıldığında çalışanlar açısından işyerindeki sağlık ve güvenliğin önemi
açıktır. Çünkü çalışanların hayatlarını devam ettirdikleri işyerlerinde yani yaşam
alanlarında, hayatları tehlike altındadır.
Çalışan nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı göz önüne alındığında çalışanların
sağlığı ve güvenliğinin toplumsal barış açısından önemi de değerlendirilmesi gereken
ayrı bir konudur. Birey olarak çalışanda meydana gelecek ekonomik, sosyal ve
psikolojik olumsuzluklar aileyi ve doğal olarak toplumu etkileyecektir.
7
öldürme‖ suçlarından dolayı hapis cezasına çarptırılabilmektedir. İdari para cezası
verilmesi veya işyerinin kapatılması gibi yaptırımlar bir yana insanın hürriyetinden
yoksun bırakılması şeklindeki ceza, işverenin iş sağlığı ve güvenliği noktasındaki
sorumluluğunun ve öneminin ortaya konulması bakımından önemlidir (Kabakçı,
2009: 260)
Ortaya çıkan iş kazaları sadece kazayı yaşayan çalışan üzerinde etkili olmamaktadır.
Kazaya şahitlik eden veya kazadan bir şekilde haberdar olan diğer işyeri çalışanları
üzerinde oluşan moral bozukluğu ve çalışma isteklerindeki azalma üretim sürecinde
sıkıntılara yol açmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği önlemleri ile iş gücü verimliliği arasında pozitif yönlü bir
ilişki bulunmaktadır. Buna göre sağlıklı ve güvenli işyerlerinde üretim artmaktadır.
―Önlemek ödemekten daha insani ve ucuzdur‖ ilkesi gereğince işverenin işyerindeki
tehlikeleri belirlemesi, gerekli önlemleri alması ve uygulamaları kontrol etmesi
gerekmektedir.
Bir iş kazası meydana geldiğinde bu olay sadece çalışanı ve işvereni değil aynı
zamanda çalışanın ailesini, arkadaşlarını, meslektaşlarını, toplumu ve ülke
ekonomisini de etkilemektedir.
Dolaylı maliyetler ise direkt bir parasal değeri ifade etmeyen ancak kaza sebebiyle
ortaya çıkan maliyetlerin artmasına neden olan dolaylı unsurlardır. Kaza sonrası
ortaya çıkan tedavi masrafları, tazminatlar gibi doğrudan maliyetler buzdağının
suyun üzerinde kalan bölümünü oluşturmaktadır. Buzdağının görünmeyen kısmını
oluşturan büyük bölümü ise dolaylı maliyetlerdir. Ancak dolaylı maliyetlerin parasal
anlamda net bir şekilde ortaya konulması çok zordur. Dolaylı maliyetlerin tümüyle
ortaya çıkması iş kazasının üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra mümkün
olabilmektedir (Gürbüz ve Yılmaz‘dan akt. Çelik, 2018: 13). Doğrudan maliyetlerde
9
ortaya çıkan parasal tutarla ilgili olarak devlet iş kazasında sorumluğu olan işverene
ya da üçüncü kişiye rücu edebilirken dolaylı maliyetlerin tamamı devletin üzerinde
kalmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği insanlık tarihi ile başlayan bir geçmişe sahiptir. Eski Mısır‘da
M.Ö 2600‘lü yıllarda yaşayan mimar, mühendis, hekim ve aynı zamanda rahip olan
İmhotep, insanların çalıştıkları iş ile yaşadıkları sağlık sorunları arasındaki ilişkiye
değinmiş, piramitlerin yapımı sırasında ortaya çıkan iş kazalarında çok sayıda
insanın öldüğü ve çalışanlarda bel ağrılarının görüldüğü yönünde tespitlerde
bulunmuştur (Şen, 2015: 121).
16. yüzyılın ikinci yarısında buharla çalışan makinelerin keşfiyle birlikte fabrikalar
kurulmuş, eskiden tarımda çalışan birçok insan fabrikalarda çalışmaya başlamıştır.
Fabrikaların olduğu bölgelere doğru yaşanan yoğun göçler sağlıksız şartlarda
barınmayı beraberinde getirmiş ve ortaya çıkan kötü koşullar ile yetersiz beslenme,
aşırı çalışma ve çalışan sağlığı düşünülmeden dizayn edilmiş makineler bir araya
10
geldiğinde hastalıklar ve kazalar kanılmaz hale gelmiştir. Yaşanan süreç çalışan
sağlığı ve güvenliğinin bir sorun alanı olarak toplumun ilgisini çekmesine yol
açmıştır (Şen, 2015: 123). Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan ağır çalışma
koşulları ve yeni çalışma ilişkileri devletleri bu yönde düzenlemeler yapmaya
yöneltmiştir.
1.5.1. Almanya
11
hükümet tarafından yapılan düzenlemelerle birlikte eyaletler tarafından yapılan ve
sadece ilgili bölgede geçerli olan sağlık ve güvenlik düzenlemeleri bulunmaktadır.
Merkezi yönetim, İSG alanında tüm ülkede geçerliliği bulunan ve genel çerçeveyi
oluşturan kanunları ve yönetmelikleri düzenlerken, bölgesel yönetim birimleri de
kendilerine çizilen yasal çerçeve içerisinde çıkardığı düzenlemelerle İSG mevzuatını
uygulamaktadır. İş sağlığı ve güvenliği alanında görevli kuruluşlar belirlenen genel
çerçeve içerisinde kendi ihtiyaçlarını doğrultusunda federal ve eyalet yönetimlerinin
onayı ile kendi yasal düzenlemelerini yapmaktadırlar (ÇSGB, 2014: 41).
Almanya‘ da, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri önleyici bir anlayışa sahiptir. Çalışan
sayısına bakılmaksızın bütün işverenlerin bir iş güvenliği uzmanı ile bir işyeri
hekiminden hizmet alması zorunludur. Uzman ve hekim işyerinde kısmi ya da tam
süreli çalışabileceği gibi, kendi adına çalışan ya da dışarıdan İSG hizmeti veren özel
bir yapının personeli de olabilmektedirler. Dışarıdan İSG hizmeti veren kuruluş
kamuya ait olabileceği gibi özel bir kuruluş da olabilmektedir. Yine dışarıdan İSG
hizmeti veren kuruluşların sadece bir coğrafik bölgeye veya sektöre odaklanabilmesi
de mümkün olmaktadır (ÇSGB, 2014: 44).
12
1.5.2. Bulgaristan
13
Çalışanların sağlık gözetimini gerçekleştirmek ve sonuçlarını yapılan işe göre
analiz etmek,
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini vermektir.
1.5.3. Finlandiya
İzlanda, Danimarka, Norveç, İsveç ile birlikte Finlandiya ―Kuzey (Nordic) Ülkeleri‖
olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu ülkeler, demokratik ve sosyal olarak benzer
geçmişleri, yüksek refah düzeyleri ile İSG mevzuatında nitelik bakımından benzer
özellikler göstermektedir.
Nüfus bakımından küçük bir ülke olan Finlandiya‘da İSG alanındaki ilk
düzenlemeler 1889 yılına uzanmaktadır. Kendi işleyişinde temel prensipleri olan Fin
İSG mevzuatı; Avrupa Birliği Çerçeve Direktifinin (89/391/EEC) 2002 yılında iç
mevzuata aktarılmasıyla yürürlüğe giren İSG Kanunu ile tüm ücretli çalışanları
kapsamıştır (Üçüncü, 4).
14
içerisinde gerekli uzmanlığa sahip personelin bulunmaması dorumunda harici hizmet
alınabilmesi mümkün olmaktadır (ÇSGB, 2014: 99).
Fin mevzuatı, İSG hizmeti verecek bir serviste çalışabilecek profesyonellerin yetenek
ve yeterliliklerinin tespit edilmesi ve geliştirilmesine önem vermiştir. Genel olarak
hekim ve hemşirelerin yer aldığı servislerde, sektörün ihtiyacına göre psikologlar,
fizyoterapistler ve İSG uzmanları da yer almaktadır. İyi yetiştirilmiş personelin İSG
kültürünün gelişmesinde etkili olacağı varsayılarak 6900 civarında insanın bu alanda
çalışması sağlanmıştır. Bunların 2634‘ü sağlık çalışanı, 2369‘u fizikçi, 113‘ü iş
hijyenisti ve 700‘ü güvenlik uzmanıdır. İSG profesyonellerin bilgi düzeylerini güncel
tutmak amacıyla her üç yılda bir eğitime katılmaları gerekmektedir (ÇSGB, 2014:
100).
1.5.4.Portekiz
Çalışan sayısı her halükarda 400‘ün üzerinde olan ya da 30‘dan fazla çalışanı olan
tehlikeli işyerlerinin kendi bünyelerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetini sağlamaları
gerekmektedir. Ancak bu uygulamanın önemli ve teşvik edici bir istisnası
bulunmaktadır. Buna göre bir işletmede gerçekleşen kaza sayısı ya da ortaya çıkan
meslek hastalığı sayısı aynı sektörde faaliyette bulunan işletmelerin ortalamasından
düşük ise bu işletmelerin daha külfetli bir uygulama olan dahili İSG birimi kurma
zorunlulukları bulunmamaktadır. Bu durumda söz konusu işletmeler, harici bir
servisten İSG hizmeti alabileceği gibi işletmelerin birleşmesiyle kurulan bir servise
ortak olarak da İSG hizmeti alabilmektedir (ÇSGB, ;2014: 99).
15
1.5.5. Ġngiltere
İngiltere‘de İSG alanında faaliyette bulunan iki önemli kurum ―Sağlık ve Güvenlik
Komisyonu (HSC)‖ ile ―Sağlık ve Güvenlik Kurumu(HSE)‖ dur. Her iki kurum da
özel fonksiyonlara sahiptir. HSC‘nin birincil görevi çalışanların eğitimi, danışma
hizmetlerinden yararlanmalarının sağlanması ile İSG konularına katılımlarının
sağlanması amacıyla politika geliştirmektir. HSE içerisinde avukatlar teknoloji
çalışanları, bilim adamları, müfettişler, tıp uzmanları bulunmaktadır. İlgili birim
tarafından yapılan çalışma neticesinde teknik ve bilimsel standartlar oluşturularak
HSC‘ye tavsiyelerde bulunulur (ÇSGB, 2014: 63).
16
kuruluştan eğitim almaksızın pratikte kendisini geliştirebilmiş bir kimse, iş güvenliği
uzmanı olarak bu alanda teorik eğitim almış bir mühendise tercih edilebilmektedir.
Ancak işletme sahibi işyerinde gerçekleşen bir olumsuzluk durumunda bu yöndeki
tercihinden ilgili birime karşı sorumlu olmaktadır.
Servis hizmetleri diğer ülke uygulamalarında olduğu üzere işletme içinden temin
edilebileceği gibi harici birimlerden temin yoluyla da sağlanabilmektedir.
1.5.6. Hollanda
17
İşverenin talep etmesi halinde işyeri hekimi hizmetini sağlamak‖ şeklinde
hizmetler bulunmaktadır.
2005 yılında mevcut İSG işleyişinde çerçeve direktife uyum sağlama açısından
revizyona gidilmiştir. Bu tarihe kadar işveren İSG hizmetini; bünyesinde işyeri
hekimliği, iş güvenliği ve iş organizasyonu ile iş hijyeni alanlarından sertifikalı en az
bir tane uzman bulunduran birimlerden temin ederken bu hizmetin işletme içinden ya
da işletme dışından sağlanması hususunda serbest bırakılmıştır. Ancak bu tarihten
sonra, her işletme etkin önleme kapsamında işletme içinden bir çalışan
görevlendirmek zorunda kalmıştır. İşletme içerisinde önleyici İSG hizmeti
kapsamsında bir çalışan görevlendiren işveren bir organizasyondan hizmet
almaksızın doğrudan alanında uzman bağımsız kişilerden hizmet alabilmektedir
(ÇSGB, 2013: 117)
18
konulduğu görülmektedir. Yine ülke uygulamalarında İSG mevzuatı, kamu-özel
sektör ayrımı yapmaksızın tüm çalışan kesimi kapsayacak şekilde oluşturulmuştur.
19
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
Türkiye‘de iş sağlığı ve güvenliği başlı başına bir sorun alanı teşkil etmektedir. Bu
bakımdan iş sağlığı ve güvenliğini bir sorun alanı olmaktan çıkarmak adına, özellikle
son yıllarda uluslararası kaynakların etkileri önem kazanmış ve sistem üzerinde
belirleyici olmuştur.
Bu başlık altında yukarıda ifade edildiği üzere 6331 sayılı Kanununun temel aldığı
düzenlemeler olan Avrupa Birliği Çerçeve Direktifi ile Uluslararası Çalışma
Örgütü‘nün doğrudan iş sağlığı ve güvenliği konusundaki düzenlemeleri olan 155,
161 ve 187 sayılı sözleşmeleri incelenecektir.
22
(d) İşleri kişilere uygun hale getirme, özellikle işyeri tasarımında, iş makinesi,
çalışma ve üretim yöntemi seçimlerinde, üretim temposunun sağlığa etkilerini
düşünmek ve monotonluğunu azaltmak.
(e) Teknik gelişmeleri adapte etmek,
(f) Tehlikelerin yerine tehlikesizleri veya daha az tehlikelileri ikame etmek,
(g) Çalışma ortamına ilişkin tüm koşulları, teknolojiyi, iş organizasyonunu,
çalışma koşullarını ve sosyal ilişkilerini bir arada değerlendirerek birbirini
destekler mahiyette tedbirler politikası geliştirmek,
(h) Toplu korunma önlemlerine kişisel korunma önlemlerinden daha çok
öncelik vermek
(i) İşçilere uygun talimatları vermek‖
Katılım, danışma ve sürekli eğitim Direktifin vurgu yaptığı önemli ilkelerdir. Ciddi
tehlikelerin söz konusu olduğu çalışma ortamlarına yeterli eğitimi almış kişilerin
girmesi sağlanmalı ve bu yönde yapılacak görevlendirmelerde kişilerin bireysel
yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yine üretim planlamasında, teknoloji
transferinde ve araç gereç seçiminde çalışanlarla veya seçilmiş temsilcileriyle
istişarede bulunulmalı; işyeri birkaç işveren tarafından kullanılmakta ise istişare
işyeri sahasını kullanan tüm personeli kapsamalıdır. İSG konusunda alınacak
önlemler veya ilgililere verilecek eğitimler hiçbir çalışana mali yük getirmeyecektir
(Md: 6).
23
Eğer işletme içinde İSG önlemlerini alacak nitelikte personel bulunmuyor ise,
işveren harici hizmet sunucularından personel sağlayabilecektir (md. 7/3). Bu
düzenleme işyerinin dışarıdan profesyonel bir servis aracılığıyla iş sağlığı ve
güvenliği hizmeti almasının önünü açmış, İSG hizmeti sağlanması açısından bir
yöntem ortaya koymuştur. Bu bağlamda dışarıdan İSG hizmeti sağlayacak servislerin
donanımlı ve sayıca yeterli olması önemlidir. Her durumda görevlendirilen
çalışanların, gerekli araç gereçleri ile yeteneklerinin olması gereklidir. İşletme
içerisinden veya işletme dışından görevlendirilen kişiler çalışan sayısına ve işin
niteliğine göre sayı olarak yeterli olmalıdır.
Direktife göre işveren İSG risk değerlendirmesi yaparak, tehlikeye maruz kalabilecek
çalışan kesimini belirleyecektir. Bu doğrultuda koruyucu tedbirler alarak, risklerden
arındırılmış bir çalışma ortamı sağlayacaktır. İşveren üç günden fazla iş görmezliğe
sebep olan iş kazalarının listesini tutarak mevzuatın öngördüğü kanallar aracılığıyla
ilgili kamu birimlerine sunacaktır (md. 9/1).
Direktife göre işveren, her çalışanın kendi yaptığı işle ilgili gerekli sağlık ve güvenlik
eğitimini almasını sağlayacaktır. Bu doğrultuda iş sağlığı ve güvenliği eğitimi (md.
12/1);
―İşe başlarken,
İş değiştirirken ve transferlerde,
24
Yeni iş makinesinin devreye girmesinde veya makine değişiminde,
Direktifte yer alan düzenlemelerin çok büyük bir kısmı işverenin iş sağlığı ve
güvenliği sağlama yükümlülüğünü içermektedir. Bununla birlikte yapılan
düzenlemeler üretim araçlarının sahibi olan işverene karşı korumasız durumda olan
çalışanların da iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin görev ve sorumluluklarını içermiştir.
Direktife göre çalışanlar almış oldukları eğitim ve talimatlara uygun olarak; makine
ve teçhizatı, koruyucu ekipmanları ve diğer üretim faktörlerini doğru kullanmakla
yükümlüdür. İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması ve uygulanmasında,
çalışan veya çalışan temsilcisi işverenle işbirliği yaparak görev bölüşümüne uygun
hareket edeceklerdir. Çalışanların gerekli görülmesi halinde çalışma ortamının
emniyeti için işverene ve İSG temsilcisine yardımcı olacakları, ortaya çıkan ani ve
ciddi tehlikelere karşı işvereni uyarmaları gerektiği direktifte hüküm altına alınmıştır
(md. 13/1)
26
uygulanmalı ve iş kazalarını önleyici yaklaşım izlenmelidir (Hsu‘dan akt. İşler, 2014:
56).
ILO kapsamında bulunan 189 sözleşmenin 148‘i ve 204 tavsiye kararının 156‘sı
doğrudan ya da dolaylı bir şekilde İSG alanındadır. ILO; 17 sözleşme, 2 protokol ve
22 tavsiye kararı ile doğrudan iş sağlığı ve güvenliğini temel alarak bu alanda bir
standart oluşturmayı amaçlamıştır. Bu sözleşmeler içerisinde özellikle; 155 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme (1981), 161 sayılı İş
Sağlığı Hizmetlerine İlişkin Sözleşme (1985) ve 187 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi (2006) ile bunlara yönelik tavsiye kararları ILO‘nun
bu sahadaki politikalarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. (İşler ve Kılkış‘tan akt.
Öçal ve Çiçek, 2017: 624). Söz konusu düzenlemeler Türkiye‘nin, özellikle Avrupa
Birliği uyum sürecinde oluşturmaya çalıştığı İSG sisteminin temel aldığı esasları
içermektedir
1981 tarihinde toplanan ILO Genel Konferansı‘nın 67. oturumunda kabul edilen 155
Sayılı Sözleşmeye, Türkiye 07/01/2004 tarihinde 5038 sayılı Kanunun
onaylanmasıyla taraf olmuştur. Sözleşme, ILO tarafından çalışanların sağlık ve
güvenliklerini koruma altına almak amacıyla çıkarılan en önemli belgeler
arasındadır.
27
―İşçiler‖ terimi, kamu çalışanları dahil olmak üzere istihdam edilen bütün kişileri
kapsamaktadır (md:3).
Sözleşmeye göre her üye, kaza ve yaralanmaları veya çalışma ortamında bulunan
tehlike nedenlerini mümkün olduğu ölçüde asgariye indirmek amacıyla en fazla
temsil oranına sahip çalışan ve işveren kuruluşlarına danışarak; iş güvenliği, iş
sağlığı ve çalışma ortamına ilişkin tutarlı bir ulusal politika geliştirmekle yükümlü
tutulmuştur (md:4). Söz konusu politika işin
maddi unsurları ile işi yapan veya nezaret eden kişiler arasındaki ilişkileri,
yeterli sağlık ve güvenlik düzeyine ulaşılması amacıyla bütün çalışanların ileri
düzeyde eğitimini, haberleşme ve işbirliğini, politikaya uygun olan eylemlerinde
çalışanların ve temsilcilerinin disiplin cezalarına karşı korunmasını kapsayacaktır
(md:5).
Sağlığı ve hayatı için ciddi bir tehlike nedeniyle işinden uzaklaşan çalışanın bu
uzaklaşmadan kaynaklı ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı korunması gerektiği
sözleşmenin bir gereği sayılmıştır. Bununla birlikte sözleşme, iş sağlığı ve güvenliği
ve çalışma ortamına ilişkin sorunlara yönelik yüksek teknik, tıbbi ve mesleki
niteliklere sahip bir eğitim sistemin geliştirilmesi ve ulusal makamlar arasında
koordinasyonun sağlanması gerekliliğine vurgu yapmıştır.
29
için; iş sağlığı hizmetleri konusunda uygun bir ulusal politika geliştirmeli ve Çalışma
Örgütü Anayasası‘nın 22. Maddesi uyarınca politika uygulamaları hakkında rapor
sunmalıdır (md: 3). Oluşturulacak politika kapsamında uygulanacak hizmetler
işletmelerin kendine has risklerini karşılamaya yeterli ve uygun olmalıdır.
1981 tarihli ve 155 sayılı ―İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin
Sözleşme‖, dönemi itibariyle çalışanların sağlık ve güvenliğini koruma amacına
sahip en önemli düzenlemedir. Ancak teknolojide yaşanan değişimler ve ortaya çıkan
daha zor ve tehlikeli çalışma şartları nedeniyle, 155 sayılı Sözleşme için yeni bir
30
uygulama rehberi ihtiyacı doğmuştur. Bu bağlamda ILO, küresel strateji altyapısını
kullanarak 2006 yılında ―İş Sağlığı ve Güvenliği Geliştirme Çerçeve Sözleşmesi‖ni
kabul etmiş, ancak sözleşme 20 Şubat 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye‘de
ise 29/05/2013 tarih ve 28661 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren
6485 sayılı yasayla sözleşmeye katılmamız uygun bulunmuştur (İşler, 2014: 61).
Sözleşme, 155 ve 161 sayılı sözleşmelerde olduğu gibi öncelikle üye ülkelerden
ulusal politikalarını belirleyerek, sistemlerini oluşturmalarını ve ulusal bazda İSG
projelerinin uygulanmasını talep etmektedir. Oluşturulacak ulusal sistemin
içeriğinde; İSG ile ilgili ulusal yasa ile yönetmelik altyapısı, ―Teftiş Sistemi‖ ile yasa
ve yönetmeliklere uyumun sağlanması ve İSG ile ilgili bir kamu teşkilatının
kurulması öngörülmüştür (İşler, 2014: 61)
Ulusal İSG politikası her alandaki çalışanların sağlıklı ve güvenlikli bir şekilde
çalışmalarını teşvik edecektir. Ulusal İSG mevzuatı dikkate alınarak oluşturulacak
İSG projelerinin, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemeyi amaçlaması ve
projenin başarısının ölçülmesi sağlanacaktır.
31
2.2. Ulusal Etkiler
32
İlk işyeri hekimliği uygulamaları da bu nizamnameyle ortaya çıkmıştır. Çalışanların
hayati nitelik arz etmeyen hastalıklarının madenlerde yer alan hekimler tarafından
tedavi edilmesi, tedavisi uzun sürecek çalışanların ise evlerine gönderilmesi gerektiği
nizamnamede düzenlenmiştir. Çalışanın uzun süreli hastalığının iş akdinin sona
erdirilmesi için geçerli bir sebep olarak sayıldığı nizamnamede iş kazalarından pek
söz edilmemiş ve bunlar karşısında ne tip önlemler alınması gerekliliği üzerinde
durulmamıştır (Öçal ve Çiçek, 123). İş kazaları yönünden bazı temel düzenlemeleri
içermemesi bakımından eleştiri konusu olmakla beraber Dilaver Paşa Nizamnamesi
İSG alanında ilkleri barındırması açısından önemlidir.
33
2.2.1.2. Cumhuriyet sonrası
34
3008 sayılı İş Kanunu 30 yıl uygulandıktan sonra, duyulan ihtiyaç üzerine çıkarılan
931 sayılı ―İş Kanunu‖ yaklaşık üç yıl uygulanmış ancak Kanun 1971 yılında
Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden iptal edilmiştir. 931 sayılı kanunun
iptal edilmesi üzerine içerik olarak hiçbir değişiklik yapılmaksızın aynı yıl 1475
sayılı yeni bir İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. Yeni kanun iş sağlığı ve güvenliği
yönünden çıkarılan tüzük ve yönetmeliklerle desteklenerek önceki iş kanununa göre
daha çağdaş ve ayrıntılı düzenlemeler getirmiştir. Kanunla ilk kez, iş kazaları ve
meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik olarak işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
kurullarının örgütlenmesi öngörülmüş, iş sağlığı ve güvenliği bakımından hangi
şartlarda işin durdurulacağı veya işyerinin kapatılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu
dönemde İSG bakımından en önemli gelişme 1973 yılında çıkarılan 520 maddelik ―İş
Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü‖dür. Söz konusu tüzük 4857 sayılı Kanun öncesinde iş
sağlığı ve güvenliği uygulamalarına yönelik düzenlemeler açısından zirve olarak
kabul edilmektedir. (MMO Oda Raporu: 2016 , Akkaya, 2017: 509, Öçal ve Çiçek,
2016: 126, Kocabaş, 2013: 9 ).
Görüleceği üzere; Türkiye‘de iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alt yapı, sağlam bir
temel üzerine kurulu olmasa da geçmişi Cumhuriyet öncesi döneme dayanmaktadır.
Bu dönemde iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan düzenlemeler ulusal düzeyden
ziyade yerel çalışma koşullarını düzenler bir nitelik arz etmektedir. Cumhuriyet
sonrası dönemde iş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan düzenlemeler ülke çapında
geçerliliğe sahip olmakla birlikte İSG‘nin ilgili mevzuat içerisindeki yeri sınırlı ve
kapsayıcılıktan uzak kalmıştır. Bu dönemde çıkarılan ―394 sayılı Hafta Tatili
Kanunu‖, ―3008 sayılı İş Kanunu‖, ―1475 sayılı İş Kanunu‖, ve ―4857 sayılı İş
Kanunu‖nda İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili düzenlemeler kanun metni içerisinde bir
bölüm şeklinde yer almıştır. Bu durum Türkiye‘nin en önemli sosyo-ekonomik sorun
alanlarından biri olan, çalışma hayatında sağlık ve güvenlik sorunlarını ikinci plana
iterek, bu alanda alınması gereken önlemleri ötelemiştir.
35
edilmekteyken, çalışanların çok küçük bir kısmı tehlikeli işlerde istihdam
edilmektedir. İngiltere‘de yapılan araştırmalara göre ölümlü iş kazaları son 10 yılda
% 24 oranında azalmıştır. Bu durum istihdamın, tehlikeli işlerden tehlike
bakımından çok daha düşük hizmet sektörüne kaydırılması ile ilişkilendirilebilir
(Takala, Hämäläinen‘den akt. Karadeniz, 2012: 25) Sanayi kesiminin ekonomik
faaliyet bakımından ortadan kaldırılması mümkün olamayacağına göre bu durum ağır
ve tehlikeli işlerin gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelere kaydırılması şeklinde
gerçekleştirilmiştir.
Yukarıda ifade edilen süreç gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye‘de de
gerçekleşmiş; küreselleşmeyle birlikte ülkede artan sanayileşme, çalışanların karşı
karşıya kaldıkları mesleki riskleri artırmıştır. Türkiye‘de Sosyal Güvenlik Kurumu
2010 yılı verilerine göre, yıl içerisinde 62.903 iş kazası yaşanmış, 533 meslek
hastalığı ortaya çıkmıştır. Yine 2010 yılında; 1454 kişi iş kazaları sonucunda
yaşamını kaybetmiş ( 2009 yılına göre % 23 daha fazla) 2.085 kişi ise sürekli iş
göremez hale gelerek 1.502.871 işgünü kaybedilmiştir (Kılkış, 2013: 20).
Sosyal Güvenlik Kurumunun sunmuş olduğu veriler kayıt altına alınabilen iş kazaları
ve meslek hastalıklarına dair ayrıntılı bilgiler içermektedir. Ancak söz konusu veriler
sadece zorunlu olarak sigortalı kabul edilen işçileri kapsamaktadır. 2014 yılında 26
milyon çalışan olduğu tahmin edilirken SGK‘nın yayınlamış olduğu istatistikler 13
milyon çalışan hakkında sağlık ve güvenlik verileri içermektedir. Diğer bir ifadeyle
istihdamın öteki yarısına ilişkin veriler iş kazası ve meslek hastalıkları
istatistiklerinde yer almamaktadır (Kapar, 2017: 483).
Tablo 1‘de İSG kanunu öncesinde iş kazalarının en çok yaşandığı 3 işkolu yer
almaktadır. Günümüze göre pek değişiklik göstermemekle birlikte 6331 sayılı yasa
öncesi dönemde toplamda gerçekleşen iş kazalarının ve sonucunda ortaya çıkan
36
ölümlerin yarısı madencilik, metal/makine ve inşaat sektöründe yaşanmıştır.
Böylesine yüksek bir oranda iş kazasının meydana geldiği üç sektör de çok tehlikeli
sınıfta yer alan işyerlerini ifade etmektedir.
http://www.isteguvenlik.tc/SGK2012IsKazaIstatistik.pdf
37
Tablo 2‘de yine İSG kanunu öncesinde nedenlerine göre ilk beş iş kazası türü yer
almaktadır. Belirtilen beş iş kazası türünün tüm iş kazaları içeresindeki oranı
%75‘dir. Bu beş iş kazası içerisinde oluş şekli bakımından birinci sırada, ―bir veya
birden fazla cismin sıkıştırması, ezmesi, batması ve kesmesi‖ şeklinde ortaya çıkan iş
kazaları yer almaktadır. Bu durum az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin iş
kazaları profiliyle örtüşmektedir. Tabloda yer alan iş kazalarının oluş şekli
değerlendirildiğinde temel İSG uygulamalarıyla önüne geçilebilecek bir nitelik arz
ettikleri görülmektedir. Örneğin iş kazalarına sebebiyet veren makinelerin yerine
sağlık ve güvenlik bakımından teknolojik olarak daha gelişmiş makinelerin
kullanılması sağlanabilir. Ancak gelişmiş ülkelerde kullanımı yasaklanan veya
engellenen eski teknolojiler/makineler, gelişmekte olan ülkelere aktarılarak olumsuz
çalışma koşullarına neden olmaktadır.
Bir veya birden fazla cismin sıkıştırması, ezmesi, batması, kesmesi 19.579
Makinelerin sebep olduğu kazalar 13.401
Düşen cisimlerin çarpıp devirmesi 11.088
Kişilerin düşmesi 8.541
Taşıt kazaları 3.561
Ġlk beĢ nedenin toplamı 56.172
Ġlk beĢ nedenin tüm kazalar içindeki payı %75
http://www.isteguvenlik.tc/SGK2012IsKazaIstatistik.pdf
38
Tablo 3. AB ülkeleri ve Türkiye’de ölümlü iĢ kazaları
6331 sayılı yasayla oluşturulan yeni sistemin temel gerekçesi ülkede yaşanan iş
kazaları ve meslek hastalıklarının yüksek olmasıdır. Çalışanlara sağlıklı ve güvenli
bir ortam sağlamak amacıyla gerçekleştirilen uygulamaların iş kazaları ve meslek
hastalıkları sıklığını kabul edilebilir seviyelere indirememesi geniş kapsamlı ve
bütünlüklü bir mevzuat yapısını zorunlu kılmıştır.
6331 sayılı yasa öncesinde is sağlığı ve güvenliği ile ilgili ayrı bir yasa
bulunmamakta, kanun ve yönetmelik gibi mevzuat düzenlemelerinde bir bölüm
şeklinde İSG hizmetlerine yer verilmekteydi. Son olarak 4857 sayılı İş Kanununda
da 1475 sayılı Kanun‘da ve öncesinde olduğu gibi ―İş Sağlığı ve Güvenliği‖ bir
bölüm şeklinde düzenlenmiştir. Bu durum beraberinde bütünlüklü bir yaklaşımı
gerektiren İSG hizmetlerinin bir birinden ayrı ve bağımsız kanun/yönetmelikler
içinde ele alınmasını getirmiş ve hizmetlerin kapsamını daraltmıştır.
4857 sayılı Kanun uygulama bakımından işverenler ile bir iş sözleşmesine tabi olarak
çalıştırılan işçiler ile stajyer ve çıraklarla sınırlıdır. İşçi ve işyeri kavramları günümüz
çalışma ilişkilerinde çok farklı anlamları ifade edebilmektedir. Artık çalışan bir
işverene işyerinde bağımlı olmaksızın iş görebilmekte, hizmet ya da mamül
üretebilmektedir. Yine çalışma hayatında sadece hizmet akdine tabi olarak bir
40
işverene bağlı çalışan işçi haricinde stajyer, çırak, ve memur gibi iş görenler de yer
almaktadır. Bu açıdan bakıldığında 4857 sayılı İş Kanunu kapsamının aksine, bir
mesleğin icrası esnasında işten kaynaklanan risklerle karşı karşıya kalan kimselerin
herhangi bir ayrıma tabi tutulmadan sağlık ve güvenliklerinin sağlanması zorunluluk
halini almıştır. Bu durum gelişmiş ülke uygulamalarında olduğu üzere işçi kavramı
yerine çalışan kavramının konulmasıyla anlamlandırılabilir.
4857 sayılı İş Kanunu‘nun 81. maddesinde devamlı şekilde en az elli işçi çalıştırılan
işyerlerinde işin tehlike sınıfına göre en az bir işyeri hekimi çalıştırmak ve işyeri
sağlık birimi oluşturmak yükümlülüğü getirilmekteydi. 82. Maddesinde ise
sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan fazla sürekli
işlerin yapıldığı işyerlerinde işyerinin niteliğine ve tehlikelilik derecesine göre bir
veya daha fazla mühendis veya teknik eleman görevlendirme yükümlülüğü
getirilmekteydi. Görüleceği üzere ilgili Kanun, İSG hizmetlerinin belirli sayıda
çalışanın bulunduğu ve belirli ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirildiği işyerlerine
verilmesini öngörmüştür. Ancak SGK verilerine göre mevcut işyerlerinin % 98‘ini
ellinin altında çalışanı olan işyerleri oluşturmaktadır. Bu işyerleri toplam zorunlu
sigortalıların % 61‘ini istihdam etmekte ve gerçekleşen her üç iş kazasından biri bu
işyerlerinde yaşanmaktadır (Kılkış, 2015: 63).
41
KOBİ şeklinde adlandırılan bu işyerleri kurumsallaşma ve kanuni yükümlülükleri
yerine getirme bakımından zayıf duyarlılığa sahip birimlerdir. Kanunun getirmiş
olduğu istisna, kayıt dışı istihdamın yüksek olduğu; sağlık ve güvenlik önlemlerinin
ise yetersiz olduğu işyerlerinde çalışanlar bakımından daha fazla olumsuzluğa
sebebiyet vermiştir.
42
4857 sayılı İş Kanununda değişen koşullara ve ortaya çıkan ihtiyaçlara daha hızlı
çözüm üretebilmek adına idari düzenlemelerin tüzükler yerine yönetmelikler yoluyla
yapılacağı öngörülmüştür. Ancak yönetmeliklerde, tüzüklerde olduğu gibi Danıştay
incelemesinden geçme zorunluluğu bulunmamaktadır. Tercih edilen bu yöntem
―insanın yaşama hakkı ile doğrudan ilgili kuralların düzenlenmesinde, sadece hızlı
düzenlenme ve değiştirilebilme özelliğinin üstün tutularak yönetmeliklerin, daha titiz
bir hazırlık safhasından geçirilerek düzenlenen tüzüklere, her durum ve koşulda
tercih edilmiş olması‖ şeklinde eleştirilere sebep olmuştur (Seratlı, 2004: 199-200).
AB normlarına uyum sürecinde İSG alanında bir başarı olarak görülen düzenlemeler
Danıştay‘ın İSG Yönetmeliği hakkında yürütmenin durdurulması ve sonrasında iptali
şeklindeki kararıyla yerini belirsizliklere bırakmıştır. Yönetmeliğin Danıştay
tarafından iptal edilmesindeki temel gerekçe, normlar hiyerarşisi bozularak ortada
tüzük niteliğinde bir düzenleme olmaksızın doğrudan yönetmelik ile düzenleme
yapılmasının yasaya aykırılığıdır. Bu gelişme üzerine Bakanlık İSG yönetmeliği
metnini tüzük şeklinde hazırlayarak Danıştay incelemesine sunmuştur. Ancak
sunulan tüzük taslağı; İSG uygulamamalarının belirgin kurallar halinde
düzenlenmediği, genel bir standart belirlemediği ve hükümlerinin farklı yorumlara
sebebiyet verecek nitelikte olduğu gerekçesiyle iade edilmiştir.
43
profesyonellerinin belirlendiği ve görev tanımlarının yapıldığı iki yönetmelikte de
iptal edilen maddeler yapılan düzenlemeleri işleyemez duruma getirmiştir.
2008 yılında, iptal edilen yönetmelikte yer alan hükümler İş Kanunu kapsamına
alınmıştır, 2011 yılında ise İSG Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir (Baloğlu, 2013,
101-103).
AB‘ye tam üyelik sürecinde bulunan Türkiye‘de 4857 sayılı İş Kanununun İSG
yönüyle gerek AB mevzuatının gerekse ILO Sözleşmelerinin gerekleri karşısında
yetersiz kalması, çalışma hayatı bakımından daha kapsayıcı ve ilerici mevzuat
değişikliklerini zorunlu kılmıştır. İSG mevzuatının dağınık yapısı, bu alanda çatı
nitelikte bir kanun ile düzenleme yapma iradesini ortaya çıkarmış ve 2007 yılında İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Taslağı yayınlanmıştır. Sosyal tarafların tartışmasına
açılan taslak, yoğun eleştiriler karşısında geri çekilmiştir. Bunun üzerine İSG
alanında yaşanan belirsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik farklı kanunlarla geçici
düzenlemeler yapılmış, ancak düzenlemelerin yetersiz kalması nedeniyle yeni İSG
kanun tasarısı hazırlanmış ve 30.06.2012 tarihinde ―İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‖
adıyla TBMM‘de kabul edilmiştir (Demir, 2017: 26)
44
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, çalışma hayatının tümünü kapsayıcı
nitelikte olması ve müstakil bir yapı arz etmesi bakımından bir ilk olma özelliği
taşımaktadır.
2012 tarihinde yürürlüğe giren yasanın en dikkat çekici özelliği hükümlerinin kamu-
özel sektör ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanları kapsamasıdır. Söz konusu
düzenleme Kanunun 2. Maddesinde “Bu Kanun; kamu ve özel sektöre ait bütün
işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve
stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın
uygulanır‖ şeklinde yer almıştır. Kanunda çerçeve direktifle benzer şekilde bu
hükmün uygulanmayacağı istisna grupları belirtilmiştir. Bunlar (İSGK md:2);
c) Ev hizmetleri.
45
yaklaşımın gereği olarak tüm işyerleri için risk değerlendirmesinin yapılması veya
yaptırılması ön koşul olarak getirilmiştir (Kılkış, 2013: 22)
6331 Sayılı Kanun çalışan sayısına bakılmaksızın tüm işyerlerini kapsadığından, İSG
hizmetlerinin maliyetini karşılamakta zorlanabileceği düşünülen ondan az çalışanı
bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerine devlet desteği verilmesi öngörülmüştür.
Yapılacak bu desteğin giderleri kısa vadeli sigorta kolları için toplanan primlerden
kaynak aktarılması suretiyle, SGK tarafından karşılanacaktır (İSGK Md. 7). Söz
konusu destekleme elbette kamuya önemli bir mali yük getirecektir (Avsallı ve
Korkmaz, 2012: 163). Ancak, önlemenin tazmin etmekten çok daha düşük maliyetli
olması ve yaşanan iş kazası ve meslek hastalıkları oranının çalışan sayısının az
olduğu işletmelerde yüksek olması gibi nedenlerle, devlet desteği yerinde bir
uygulamadır.
Kanunda ilk kez AB'nin çerçeve direktifiyle de uyumlu şekilde "çalışan temsilcisi"
tanımı yapılarak çalışanların İSG konusunda görüşlerinin alınması ve katılımlarının
sağlanması amaçlanmıştır. Bu uygulama çalışanların İSG yönetim sürecine katılımı
ve bunun nasıl olması gerektiğini açıkça düzenlemesi bakımından olumlu olup, iş
sağlığı ve güvenliği konusundaki sorunların çözümlenmesinde bütün tarafların
süreçte aktif rol almasını öngörerek katılımcılığa vurgu yapmaktadır (Avsallı ve
Korkmaz, 2012: 163).
14 17 Çalışanların eğitimi
Mesut Cemil İŞLER- Uluslararası Kaynaklar ve 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
47
Temmuz 2013), diğer işyerleri için ise yayımlandıktan altı ay sonra, (01 Ocak 2013)
yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
48
Görüleceği üzere yürürlüğünden 8 yıl sonrasına ertelenen işyeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, Kanunun tüm çalışan kesimini
kapsama özelliğini zedelemektedir.
2.3.2.2. Yönetmelikler
50
Tablo 5. 6331 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan yönetmelikler ile AB
direktifleri
YÖNETMELĠK DAYANAK
Çalışanların Gürültü İle İlgili Risklerden 6/2/2003 tarihli ve 2003/10/EC sayılı Avrupa
Korunmalarına Dair Yönetmelik Parlamentosu ve Konseyi Direktifi
Geçici Veya Belirli Süreli İşlerde İş Sağlığı Ve 25/6/1991 tarihli ve 91/383/EEC sayılı Avrupa
Güvenliği Hakkında Yönetmelik Birliği Konsey Direktifi
51
Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri sayılı Konsey Direktifi
Hakkında Yönetmelik
Sosyal politika ve istihdam konusu çok geniş bir alanı kapsamakta olup, dinamik bir
bir değişim süreci içerisinde bulunmaktadır. Özellikle küreselleşme sürecinin de
etkisiyle, çalışma hayatında ve sosyal haklar çerçevesinde hergün yeni gelişmelerin
yaşanılması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu nedenle, özellikle birçok Üye Devletin
ortak iradesine dayanan Avrupa Birliği‘nin hukuki metinleri de hızla güncellenmekte
ve yeni hukuksal metinler yürürlüğe girmektedir. AB‘ye üyelik müzakere sürecinde
söz konusu gelişmeleri takip etmek ve çağı yakalamak adına, mevcut AB Direktifleri
analiz edilerek, mümkün olduğu kadar iç hukuka uyumlu hale getirilmektedir.
52
2.4. ĠĢverenin ĠĢ Sağlığı ve Güvenliği Hizmeti Sağlama Yükümlülüğü
Daha fazla sorumluluk gerektiren bir uygulama olması, işyerlerinin yapısı ile
personel eksikliği gibi sebeplerle; işyeri çalışanları aracılığıyla İSG hizmetlerinin
53
yerine getirilmesi pek tercih edilmemektedir. Ülkemizde genel eğilim çok daha az
maliyetli olan bir yöntem olarak işletme dışından İSG hizmetlerinin temin
edilmesidir.
6331 sayılı Kanunun 6. Maddesine göre gerekli belgelere sahip olan ve belirlenen
nitelikleri taşıyan işveren, işyerinin çalışan sayısı ve tehlike sınıfına göre, İSG
hizmetinin yerine getirilmesini üstlenebilir. Bu maddeye 2014 yılında yapılan
eklemeye göre artık ondan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta bulunan işyerleri
için işveren, gerekli belgeye ve belirlenen niteliklere sahip olmasa da Bakanlıkça ilan
edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler
hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilecektir. 18/6/2017 tarihli ve 7033
sayılı Kanununla ise 85 inci maddesiyle, bu bentte yer alan ―10‘dan az‖ ibaresi
―50‘den az‖ şeklinde değiştirilmiştir.
2014 yılında çıkarılan 6552 sayılı torba Kanunla İş sağlığı ve Güvenliği Kanununun
6. Maddesine yapılan eklemenin komisyon gerekçesi; ―mali müşavirlik, bakkal ve
market gibi az tehlikeli sınıfta sayılan ve mikro işletme olarak tanımlanan
işyerlerinin uygulamada iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yerine getirilmesinde
karşılaştıkları zorlukların giderilmesini teminen bu tür işletmelere kolaylık tanıyan
ve işverene bir takım sorumluluklar vermesi‖ olarak belirtilmiştir (TBMM Mevzuat
Bilgi Sistemi).
Yapılan düzenlemede bahsi geçen mikro işletmelerin; mali müşavirlik ve bakkal gibi
işletmelerden ibaret olmadığı özellikle küçük işletmelerde gerçekleşen iş kazaları ve
meslek hastalıklarının azımsamayacak derecede fazla olduğu göz önünde
bulundurulması gereken bir husustur. Öte yandan 2017 yılında ―ondan az çalışanı
olan işyerleri‖ ibaresinin ―elliden az çalışanı olan işyerleri‖ şeklinde değiştirilmesi
konuyu içinden çıkılmaz bir hale getirmiş, 2014 yılında yapılan eklemenin
gerekçesini temelsiz bırakmıştır.
54
değerlendirme olacaktır. İSGK‘nın 7. Maddesi, İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
desteklenmesiyle ilgili düzenlemeleri içermektedir. Buna göre ondan az çalışanı olan
çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile Cumhurbaşkanın karar vermesi
şartıyla az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin de iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinin yerine getirilmesinde mali destek alması mümkündür.
Yeterli uzman personelin özellikle de işyeri hekimi sayısının yetersiz olması haklı bir
gerekçe olarak kabul edilebilir olsa da; bu uygulama 6331 sayılı İSGK‘nın iş sağlığı
ve güvenliği hizmetlerinin teknik ve tıbbi bilgiye sahip kişiler tarafından yürütülmesi
gerektiği şeklindeki yaklaşımına tezatlık oluşturmaktadır.
Türkiye‘de 2009 yılından itibaren harici İSG hizmeti modeli gelişmeye başlamıştır.
2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte bütün
İSG hizmetleri içerisinde en çok tercih edilen model halini almıştır (Tülü, 2014: 11).
İşveren, Kanun ile birlikte çalışan sayısına bağlı olarak en az bir işyeri hekimi, bir iş
güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelini yine tehlike sınıfı ve çalışan sayısına
bağlı sürelere göre görevlendirmek ile sorumlu tutulmuştur. Ancak, 6331 sayılı
Kanunun bütün işyerleri için geçerli olması birçok işyeri için özellikle de küçük
ölçekli işletmelerde ilgili personelin bulunmasının zor olması nedeniyle, Ortak
Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB) veya Toplum Sağlığı Merkezi Birimi (TSMB)
‘inden hizmet alınarak da ilgili yükümlülüğün yerine getirilmesine imkân veren
alternatif bir çözüm yolu ortaya konulmuştur (Tülü, 2014: 11). Ortaya konulan
alternatif çözüm yolu, İSG hizmetlerinin sunulmasında ortaya çıkan maliyetlerin
düşük olması ve İSG profesyonellerini iş yerinde sürekli bulundurmanın gerekli
olmaması gibi nedenlerde yaygınlaşmaya başlamıştır.
55
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi (OSGB); kamu kurum ve kuruluşları, organize
sanayi bölgeleri ile Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından,
işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunmak üzere kurulan gerekli donanım
ve personele sahip olan ve bakanlıkça yetkilendirilen birimleri ifade etmektedir
(İSGHYÖN Md. 4/f).
TSMB‘lerin devlete bağlı bir sağlık kuruluşu olması işyerlerine harici olarak İSG
hizmeti sunan bir kuruluş olması yönünden ziyade topluma aile hekimliği
uygulamasına benzer şekilde sağlık hizmeti sunan bir kuruluş olma özelliğini ön
plana çıkarmıştır. Dolayısıyla işletme dışından İSG hizmetinin sağlanmasında tercih
edilen ve uygulamada olan yöntem hizmetin OSGB‘lerden alınması şeklindedir.
56
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Türkiye‘de OSGB kavramının ortaya çıkışı 2001 yılı sekizinci 5 Yıllık Kalkınma
Planı‘nın Çalışma Hayatı Alt Komisyonu Raporu‘na dayanmaktadır. Raporda,
KOBİ‘lerin, İSG‘ye yönelik hizmetleri tek başlarına temin edememeleri ve bu
konuda bir standart oluşturamamaları bir sorun olarak belirtilmiştir. Sorunun çözümü
olarak ortaklaşa hizmet kanallarının oluşturulması ve KOBİ‘lerin İSG alanında
özdenetimlerini gerçekleştirmeleri amacıyla OSGB‘lerin kurulması önerilmiştir
(Orhan, Özkan, ve, Uysal, 2017; 215).
2009 yılında 4857 sayılı Kanunun 81. Maddesine dayanılarak ―İşyeri Sağlık
Birimleri ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmelik‖
çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğe dayanılarak da ―İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimleri ile
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Hakkında Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair
Tebliğ‖ hazırlanmıştır. Ancak yönetmelik, 2010 yılında ―İş sağlığı ve Güvenliği
Hizmetleri Yönetmeliği‖ ile, tebliğ ise 2012 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.
OSGB‘lere dair yürürlükte olan üst hukuki düzenleme, 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu‘dur. ―6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu‖ ve bu kanuna
dayanılarak çıkarılan ―İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği‖yle birlikte
57
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin kuruluşundan, çalışma prensipleri ve denetim
şekline kadar ayrıntılı düzenlemelere gidilmiştir.
OSGB kurulabilmesi için tam süreli şekilde çalışan en az bir iş yeri hekimi, iş
güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin istihdamı zorunludur. Söz konusu
personellerin aynı unvanla başka bir OSGB‘de, işyerinde ya da Bakanlıkça
yetkilendirilmiş eğitim kurumunda görev alması yasaklanmıştır (İSGHYÖN.
md.12/1).
58
―a) Ticari şirketler için tescil edildiğini gösteren Ticaret Sicil Gazetesi ve
imza yetkisi olanları gösteren imza sirküleri.
d) Faaliyet gösterilecek yere ait olan ve yetkili makamlarca verilen ada, pafta,
parsel bilgilerini gösteren numarataj veya adres tespit belgesi,
e) Faaliyet gösterilecek yere ait tapu senedi ile birlikte kira sözleşmesi veya
intifa hakkı belgesi,
59
dosyasında yer alan taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğinin fiziki ortamda
incelenmesinden ibarettir. OSGB olarak kullanılacak mekânın fiziki şartları,
OSGB‘de bulunması gereken araç gereçler, tabela gibi unsurların incelenmesi bu
aşamada gerçekleştirilir.
Yukarıda belirtilen sürecin olumlu bir şekilde tamamlaması durumunda, tam süreli
çalışacak iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeline ait işe giriş
bildirgesi İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü‘ne gönderilir, 10 iş günü
içerisinde de genel müdürlükçe yetki belgesi düzenlenir. Düzenlenen yetki belgesi
başvuru dosyasında yer alan adrese ve unvana özel olmaktadır. Adres değişikliğinde
ya da başka bir adreste şube açılması durumunda yeni bir OSGB açılıyormuş gibi
işlem basamakları tekrarlanmaktadır. OSGB‘ler yetki belgesi olmaksızın
yönetmelikte belirtilen faaliyetleri gerçekleştiremezler (İSGHYÖN. m. 17).
Ortak sağlık ve güvenlik birimleri yetki almış oldukları il ve bu ile sınır komşusu
illerde faaliyette bulunmaya yetkilidir. Ancak özel durumları gereği birden çok ili
kapsayan nakil hattı inşası, raylı sistem, yol onarımı veya bakımı ve gibi işlerde
hizmet verecek olan OSGB‘nin işin geçtiği illerden herhangi birinde yetkilendirilmiş
olması yeterli olmaktadır. Belirtilen iller ve istisnalar haricinde faaliyette
bulunulabilmesi için OSGB‘nin şube açması zorunludur (İSGHYÖN. md.12/5).
Ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin herhangi bir şekilde irtibat bürosu açması ise
yasaklanmıştır (İSGHYÖN. md.12/6). Böyle bir yasağın konulmasındaki amaç; şube
açmak için gerekli kuruluş şartlarını yerine getirmeksizin irtibat bürosu adı altında
faaliyette bulunulmasının önüne geçmektir. Şöyle ki, yasağın olmaması durumunda
bir ilde yetkilendirilen OSGB‘nin irtibat bürosu adı altında denetimsiz bir şekilde
birçok noktada hizmet vermesi mümkün olabilecektir.
60
OSGB‘lerin, hizmette bulundukları sürece kuruldukları adreste, açık ve faal olmaları
zorunludur. Mesai saatleri içerisinde sağlanan hizmetler konusunda yetkili bir kişinin
ortak sağlık ve güvenlik biriminde hazır bulunması gerekmektedir.
61
Ortak sağlık ve güvenlik birimleri iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini bizzat yerine
getirmekle yükümlüdürler. Söz konusu hizmetlerin tamamını veya belirli kısmını
başka bir kişi, kurum ya da OSGB‘ye devredemezler (İSGHYÖN. md.13/2).
Ortak sağlık ve güvenlik birimi hizmet vermeye başladığı işyerinde öncelikle çalışma
ortamını gözetmek suretiyle sağlık ve güvenlik risklerine yönelik her türlü koruyucu
ve önleyici faaliyetleri kapsayacak nitelikte işverene rehberlik edici öneriler listesi
hazırlar. Söz konusu uygulama; bizzat işyeri gözlemlenerek yapılan, yapıldıktan
sonra uygulaması kontrol edilen ve gerektiğinde revize edilen ―Risk
Değerlendirmesi‖ ile mümkün olabilmektedir. Çalışma ortamının gözetilmesi İSG
alanında tehlike oluşturabilecek etmenlere yönelik önleyici ve düzeltici nitelikteki
faaliyetlerin yürütülmesini ifade eder ve bu faaliyetler genel olarak iş güvenliği
uzmanı tarafından yerine getirilir (Şimşek, ÇSGB yayını).
62
Üretimde kullanılan faktörlerin hareketli parçaları, yükseklik, kaygan zemin, aşırı
gürültü, elektrik enerjisi, zararlı kimyasallar, ve ağır nesneleri kaldırma, tehlike
barındıran etmenlerdir Tehlike, ―canlı ya da cansız ayrımı yapmaksızın tüm
varlıklara zarar verme potansiyeli olan herşey‖ şeklinde tanımlanmaktadır (Akpınar
ve Çakmakkaya, 2014: 275).
Tehlike ve risk kavramları birbirleri yerine kullanılmakla birlikte 6331 sayılı İSG
Kanununda risk; ―Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı
sonuç meydana gelme ihtimali‖ şeklinde tanımlanmıştır (İSGK. Md. 3). Tehlike
insana, eşyaya veya mala etki ederek; kazalara, ölümlere ya da maddi kayıplara
sebep olabilir. ―Risk‖ ise tehlikenin sebep olabileceği kayıpların ölçüsünü ifade
etmektedir.
63
aracılığıyla bu yükümlüğünü yerine getirmesi mümkündür. Bu kapsamda işe ilk
girişlerde, iş değişikliklerinde ve iş kazası, meslek hastalığı gibi nedenlerle işten
uzaklaşmalardan sonra gerçekleşen işe dönüşlerde talep edilmesi halinde, çalışanlara
sağlık muayenesi yapılır (İSGK, Md. 15).
İşin devamı süresince; düzenli aralıklarla çalışanın ve işin özelliği ile işyerinin
tehlike sınıfına göre çalışanların sağlık muayenelerinin yapılması zorunludur.
―tehlikeli‖ ve ―çok tehlikeli‖ sınıfta bulunan işyerlerinde çalışacaklar için, sağlık
durumlarının yapacakları işe uygun olduğunu belirten sağlık raporunun alınması
zorunludur. (Demir ve Demir; 2016: 185) Söz konusu sağlık raporları hizmet alınan
OSGB‘de görevli olan işyeri hekimi tarafından düzenlenebilmektedir.
İlk işe girişte yapılan sağlık muayenesiyle; yeni işveren eski işverenin sebebiyet
verdiği sağlık zararlarını belgeleme (sorumluluktan kurtulma) olanağını bulur.
Ancak çalışanın yeni işyerinde de sağlık zararına uğrama riski bulunmaktadır. Bu
durum belirli aralıklarla yinelenecek olan periyodik sağlık muayeneleriyle tespit
edilebilecektir. İlk işe girişteki muayene bulguları ile sonrasında devam eden sağlık
muayenesi bulguları arasında ortaya çıkan fark, yeni işverenin sorumluluğunu ortaya
koymaktadır. Periyodik sağlık muayeneleri çalışan sağlığını koruyucu önlemler
alınabilmesi açısından da önemli bir fırsattır. Dolayısıyla Periyodik sağlık
meyaneleri uygun sıklıklarda yapılmalıdır (Fişek, 2014: 209).
Öte yandan, yapılan kontroller esnasında tespit edilen hastalıkların bulaşıcı veya
mesleki nedenlere bağlı olması, hasta çalışan kadar çevresi için de anlamlıdır.
Meslek hastalıkları işten kaynaklı olup; herkesi etkileme kapasitesine sahiptir.
Demek ki, bir çalışanda ortaya çıkan olumsuzluk, mutlaka öteki çalışanlar tarafından
yaşanmış ya da yaşanması muhtemeldir. Meslek hastalığının tanısı aynı zamanda
―toplumsal düzeyde bir erken tanı‖dır ve çalışma arkadaşlarının kurtarıcısıdır (Fişek,
2014: 209). Çalışanın hastalığının mesleki olmayıp bulaşıcı olması da toplum sağlığı
açısından tehlike oluşturacağından teşhisi önemlidir.
64
ücret talep edemeyecektir. Çalışanın özel hayatının gizliliği ve itibarının
korunması bakımından sağlık gözetimi kapsamında elde edilen bilgiler gizli tutulur.
Her işyerinin kendine özgü sağlık güvenlik riskleri bulunmaktadır. OSGB hizmet
verdiği işyerinde gerçekleşebilecek kaza, yangın ve doğal afet gibi acil müdahale
gerektiren durumları belirler. OSGB belirlemiş olduğu tehlikelere karşı acil durum
planının hazırlanması, acil müdahale ve ilkyardımın uygulanması bakımından bir
protokol oluşturarak ilgili diğer birimlerle, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmakla
yükümlüdür (İSGHYÖN. md. 13).
İş yerinde ciddi ve yakın bir tehlikeyle karşı karşıya kalan çalışan ―çalışmaktan
kaçınma hakkı‖na sahiptir. Kendisine ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya
kalındığı şeklinde bilgi verilen işveren, konu hakkında derhal karar vererek çalışan
temsilcisine bildirilir (Kökten ve Avinç, 2014: 43) Çalışanlar söz konusu ciddi ve
yakın tehlikelerin önlenemez ve zaman kaybına müsaade etmecek şekilde
olduklarına kanaat getirirlerse işveren kararını beklemeksizin işyerini bölgeyi terk
ederek belirlenen güvenli alana gidebilirler. Çalışanların bu davranışlarından dolayı
haklarında herhangi bir kısıtlamaya gidilemeyeceği gibi, tehlikelerin giderilmemesi
durumunda çalışanın iş akdini haklı nedenle feshetme hakkı vardır.
65
Ortak sağlık ve güvenlik birimi, çalışma ortamının gözetimi, çalışanların sağlık
gözetimi, iş kazası ve meslek hastalığı ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin bilgilerin
ve çalışma sonuçlarının kayıt altına alınmasından sorumludur.
Seri numaralı şekilde sayfaları bir asıl iki kopyalı olarak düzenlenmiş defter, yapılan
tespitlerin niteliğine göre işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ile işveren tarafından
birlikte veya ayrı ayrı imzalanır. Deftere yazılan tespitler işverene tebliğ edilmiş
sayılmaktadır. (İSGHYÖN. md.13/4). Defterin sayfalarının bir asıl iki kopya
şeklinde düzenlenmiş olması işyeri hekiminin ve iş güvenliği uzmanının farklı
tarihlerde ve şekillerde tespit yapabilmesine imkân tanımaktadır.
Şöyle ki işyerine giden hekim yapmış olduğu tespitleri deftere yazarak işverenle
birlikte imza altına aldıktan sonra sayfanın bir kopyasını alıp kayıtlarına ekleyebilir.
Sonrasında işyerine gelecek iş güvenliği uzmanı aynı sayfaya kendi tespitlerini
yazmak ve işverenle imza altına almak suretiyle diğer kopyayı alabilmektedir. Bu
durumda işverende kalan asıl nüshada, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tespit
66
ettiği hususlar bir bütün olarak yer alırken, iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanında
kalan nüshalarda kendilerince yapılan tespitler ve öneriler yer almaktadır.
Ortak sağlık ve güvenlik birimleri hizmet sunduğu işyerlerine ait tespit ve öneri
defteri suretlerinin yukarıda belirtilen kopyalarını arşivlerinde bulundurmak ve
denetime yetkili kamu görevlileri tarafından istenmesi durumunda sunmak
zorundadır. Verilen hizmet hem işyeri hekimliği ve hem de iş güvenliği uzmanlığı
şeklindeyse iki kopyanın da arşivde bulundurulması zorunludur.
Yıllık çalışma planı, işyerinde yıl boyunca yapılması planlanan İSG faaliyetlerinin
önceden belirlenmesi ve takip edilmesi amacıyla hazırlanır. Yılın hangi döneminde
veya hangi ayında; hangi görevlerin kimler tarafından yerine getirileceği bu planla
birlikte yıl başında hazırlanır (İSG Nedir.com). Burada yılbaşı ifadesinden kasıt
hizmet döneminin başı olup takvim yılı şeklinde bir anlam ifade etmemektedir.
Örneğin 2019 yılı Nisan ayında hizmet sözleşmesi yapılan bir işyeri için 2020 yılı
mart ayı sonuna kadar yapılacak faaliyetlerin yer aldığı bir yıllık çalışma planı
hazırlanır.
Yıllık çalışma planı, işyerinde yürütülecek İSG faaliyetleri bakımından bir yol
haritası olarak kabul edilir. Dolayısıyla yıl içinde gerçekleştirilecek tüm İSG
faaliyetleri planda yer almaktadır. İSG eğitimleri, makine ve teçhizat kontrolleri,
ortam ölçümleri, periyodik sağlık muayenesi tarihleri, ilaçlama ve tatbikat gibi
faaliyetler yıllık çalışma planı içerisinde yer alır (İSG Nedir.com).
Yıllık çalışma planı OSGB‘de çalışan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından
hazırlanır. Ancak yapılan plan işyerinde bulunan tüm birimleri ilgilendirdiğinden,
ilgili birimlerin katılımıyla yıllık çalışma planının hazırlanması yerinde olacaktır.
Hazırlanan yıllık çalışma planını iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve işveren
tarafından imzalanarak uygulamaya konulur.
67
3.3.4.3. Yıllık değerlendirme raporu
Çalışanlara verilecek İSG eğitimleri genel konular, sağlık konuları ve teknik konular
olmak üzere üç grup şeklinde sınıflandırılmıştır. OSGB‘lerce çalışanlara verilen
eğitimler belgelendirilir ve bu belgeler OSGB arşivinde saklanır. Uygulamada,
eğitim sonunda katılım formu düzenlenerek katılımcıların imzası alınmakta ve yazılı
sınav yapılmaktadır. Eğitim sonrasında düzenlenecek belgede, katılımcının adı,
soyadı, görevi, eğitim konusu, eğitimin süresi, eğitimcinin adı, soyadı, unvanı,
imzası ve eğitim tarihi yer alır (Md. 15).
Öte yandan bu durum OSGB‘ye bağımlı olarak çalışan uzman, hekim ve diğer sağlık
personelinin hizmet verdikleri işyerlerinde, görevleriyle ilgili sorumluklarının
bulunmadığı anlamına gelmemektedir. İlgililerin görevlerini gerektiği şekilde yerine
getirmemeleri nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuzluklarda OSGB‘ler olayda ihmali
olan kişilere rücu edebilmektedir.
70
gelememektedir; bunun için ayrıca Bakanlık onayının alınması gerekmektedir
(İGUY Md. 9/2) .
Buna göre, işyerinde çalışanlar açısından yakın ve hayati tehlike tespit eden iş
güvenliği uzmanı öncelikle işverenden önlem alınmasını talep etmek, önlemlerin
işveren tarafından alınmaması durumunda ise Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür
(İGUY Md: 8/a). Söz konusu yetkinin kullanılması, hayati öneme sahip İSG
önlemlerinin alınması bakımından bir caydırıcılık unsurudur.
71
uzmanlarından sadece birinin, işyerinin tehlike sınıfının gerektirdiği belgeye sahip
olması yeterlidir (İGUY Md:7/4).
(C) sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak en az üç yıl sahada görev yaptığını ispatlayan
mühendislik veya mimarlık fakültesi mezunları ve teknik elemanlar belirlenen
eğitime katılmak ve açılacak sınavda başarılı olmak şartıyla (B) sınıfı iş güvenliği
uzmanlığı belgesi almaya hak kazanmaktadırlar (İGUY md: 8/1-b).
73
İSG alanında en az sekiz yıl görev yapmış olan ―hekim iş müfettişleri‖ ile İş sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğünde ve bağlı birimlerinde İSG alanında en az sekiz yıl
fiili olarak çalışmış hekimlere talep etmeleri durumunda işyeri hekimliği belgesi
verilmektedir (Md:8/1-c). Normal şartlarda işyeri hekimliği belgesinin alınabilmesi
için gerekli olan eğitim ve sınav şartı, bakanlığın ilgili birimlerinde görev yapan
hekimler için öngörülmemiştir.
İşyeri hekimi, tüm işyerinin genel hijyen durumunu sürekli izleyip denetleyerek,
çalışanlar için gerekli beslenme ihtiyacı ile uygun içme suyunun sağlanması
konusunda işverene tavsiyede bulunur (Md:8/1-d).
74
İşyeri hekimi İSG yönünden yapılacak risk değerlendirmesinin hazırlanması ve
uygulanması aşamasında bulunarak alınması gereken önlemler konusunda işverene
öneride bulunur. İşyeri hekimi; gebe kadınlar, 18 yaşından küçükler, kronik hastalığı
olanlar, yaşlılar, malul ve engelliler gibi özel politika gerektiren çalışanlarla
yakından ilgilenerek ve onları bilgilendirerek, yapılacak risk değerlendirmesinde
dikkate alınmalarını sağlar (Md: 8/b).
Tam süreli iş sözleşmesi ile görevlendirilen işyeri hekimleri, çalıştıkları işyeri ile
ilgili mesleki gelişmelerini sağlamaya yönelik eğitim, seminer ve panel gibi
organizasyonlara katılma hakkına sahiptir. Bu gibi organizasyonlarda geçen
sürelerden bir yıl içerisinde toplam beş iş günü kadarı çalışma süresinden sayılır ve
bu süreler sebebiyle işyeri hekiminin ücretinden herhangi bir kesinti yapılamaz
(Md:2).
Diğer Sağlık Personeli belgesi yukarıda sayılan kişilerden olup eğitim programını
tamamlayan ve Bakanlıkça yapılacak veya yaptırılacak diğer sağlık personeli
sınavında başarılı olanlara, iş sağlığı veya iş sağlığı ve güvenliği programlarında
lisansüstü eğitimini tamamlayanlara ve Genel Müdürlük ve bağlı birimlerinde 5 yıl
fiilen çalışmış olanlara istekleri halinde Genel Müdürlükçe verilir (Md: 15).
75
Tam süreli iş sözleşmesi ile görevlendirilen diğer sağlık personeli iş güvenliği
uzmanı ve işyeri hekimlerinde olduğu üzere, çalıştıkları işyeri ile ilgili mesleki
gelişmelerini sağlamaya yönelik eğitim, seminer ve panel gibi organizasyonlara
katılma hakkına sahiptir. Bu gibi organizasyonlarda geçen sürelerden bir yıl
içerisinde toplam beş iş günü kadarı çalışma süresinden sayılır ve bu süreler
sebebiyle işyeri hekiminin ücretinden herhangi bir kesinti yapılamaz (Md: 17/2).
3.5.1. Devlet
76
Tablo 6.OSGB Denetiminde Ġhtar Konuları ve Puanları
Sı
ra Ġhlal Ġhtar
Ġhlalin Adı
N Derecesi Puanı
o.
Yetki alınan yer ve donanım ile ilgili belirtilen şartlara uygunluğunun
1. Hafif 10
devamının sağlanmaması durumunda denetim başına,
Ek-8‘de yer alan tabela haricinde Bakanlık logosunun veya unvanının
2. Hafif 10
kullanılması durumunda denetim başına,
Yerleşim planında Bakanlıkça onay alınmadan değişiklik yapılması
3. veya onaylanmış yerleşim planında belirtilen odaların amacı dışında Hafif 15
kullanılması durumunda denetim başına,
Hizmet verilen işyerlerine dair sözleşmeler ile personel
4. sözleşmelerinin ve bunların feshinin zamanında bildirilmemesi Hafif 15
durumunda denetim başına,
Tabela, basılı evrak, broşür, afiş ve diğer elektronik ortamlarda
herhangi bir amaçla kullanılan her türlü yazılı ve görsel dokümanda;
5. Hafif 20
yetki belgesinde belirtilen isim veya unvandan farklı isim veya unvan
kullanılması durumunda denetim başına,
Sorumlu müdürün ayrılmasına rağmen 30 gün içinde yeni sorumlu
6. müdür görevlendirilmemesi, Hafif 15
77
denetim başına,
Yetki aldığı mekânda Bakanlıkça yetki veya izin verilmemiş
16. faaliyette bulunulması veya 19 uncu maddenin ikinci fıkrasına Ağır 50
aykırılık durumunda denetim başına,
Tam süreli iş sözleşmesiyle istihdam edilmesi gereken kişilerin
17. ayrılmasına rağmen 30 gün içinde yenilerinin görevlendirilmemesi Orta 30
durumunda kişi başına,
Kontrol ve denetimlerde istenen bilgi ve belgelerin verilmemesi veya
18. Ağır 100
görevin tamamlanmasına engel olunması durumunda denetim başına,
Şirket ortaklarında yapılan değişikliğin zamanında bildirilmemesi
19. Orta 30
durumunda,
OSGB denetimlerinde genel olarak Tablo 6‘da yer alan başlıkları kapsayacak şekilde
inceleme yapılır. Tespit edilen ihlalin karşısında bulunan ihtar puanı ilgili OSGB‘ye
ceza puanı olarak uygulanmaktadır. Yapılan denetimlerde ilgili OSGB‘ye herhangi
bir idari para cezası uygulanmaz. Bunun yerine OSGB‘lerin yetki belgelerinin askıya
alınması veya tamamen iptal edilmesi şeklinde cezalar uygulanır. Uygulanan ihtar
puanlarının toplamı 300‘e ulaştığında OSGB‘lerin yetki belgesi 6 ay süreyle askıya
alınmakta, belirli durumlarda yetki belgesi iptal edilmektedir.
Öte yandan İSG alanında kuramsal olarak ortaya konulan ayrıntılı düzenlemeler
beraberinde tutarlı ve bütüncül bir işleyişi gerektirmektedir. OSGB‘lere devlet
tarafından yüklenen misyon ile OSGB‘lerin piyasadaki karşılığı örtüşmemektedir. Bu
durumun temel sebebi OSGB‘lerin piyasa ekonomisine tabi olarak çalışmalarıdır.
Serbest piyasa ekonomisine göre hareket eden OSGB‘ ler sunmuş oldukları hizmetin
kalitesinden ziyade hizmetin ucuzluğuna göre tercih edilmektedirler.
78
OSGB‘lerin itibarı açısından bir diğer önemli husus öngörülebilir olmaktır. 2012
tarihli İSG Kanununda iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme
yükümlülüğünün başlangıcı 50‘den az çalışanı olan ve ―az tehlikeli‖ sınıfta bulunan
işyerleri ile kamu kurumları için 2014 yılı olarak belirlenmiş iken çeşitli tarihlerde
yapılan ertelemelerle bu tarih 2020 yılına çekilmiştir. Yapılan ertelemeler
öngörülemediğinden birçok OSGB‘de maddi ve itibari anlamda kayıplara sebebiyet
vermiştir. Az tehlikeli işyerleri ile kamu kurumlarına hizmet vermek üzere personel
istihdam etmeye başlayan, buna göre işyerleriyle sözleşme yapan OSGB‘ler yapılan
ertelemeler sebebiyle işe yeni almış olduğu profesyonelleri işten çıkarmak zorunda
kalmıştır. Yine yasal zorunluluğu gerekçe göstererek hizmet sözleşmesi yaptığı -
sözleşme yapmaya ikna ettiği- işverene karşı da zorunluluğun hiç ortaya çıkmaması
sebebiyle güven kaybı yaşamıştır.
İSG hizmeti alma zorunluluğu olan işyerlerinin tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri
olması ve İSG hizmeti alan az tehlikeli işyerleri sayısının çok düşük seviyede olması
sebebiyle ertelemenin yapılmaması doğrudan C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının
piyasadan çekilmesi, işsiz kalmaları anlamına gelmektedir.
1 Ocak 2019 tarihine kadar mutlaka erteleme yapılacağı şeklinde beklenti olmasına
rağmen konu hakkında bir açıklama yapılmaması ertelemenin olmayacağı şeklinde
yorumlanmaya başlanmıştır. Ancak süre uzatımı olmaması sebebiyle İSG KATİP
üzerinden tehlikeli işyerlerine dair sözleşmelerin otomatik olarak düşürülmemiş
olması karmaşanın boyutunu artırmıştır. Bu durumda bir kısım görüş sözleşmelerin
düşürülmemiş olmasının sürenin uzatılacağı anlamına geldiğini savunurken, bir
kısım görüş resmi bir açıklama yapılmamış olmasının sürenin uzatılmadığı anlamına
79
geldiğini savunmuştur. 1 Şubat 2019 tarihi itibariyle sözleşmelerin otomatik şekilde
düşürülmesiyle birlikte OSGB‘lerde C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının iş
sözleşmeleri sonlandırılmaya başlanmasıyla birlikte karmaşa zirveye çıkmıştır. İşte
bu aşamada 21 Şubat 2019 tarihinde çıkarılan kanunla C sınıfı iş güvenliği
uzmanlarının işsiz kalmaları, tehlikeli işyerlerine bakabilecek uzman sayısının
yetersiz olması gibi gerekçelerle süre 1 Temmuz 2020‘ye uzatılmıştır.
3.5.2. ĠĢveren
Ayrıca işyeri personellerinden belirlenen şartları taşıyan ancak İSG alanında gereken
sorumluluğu almak istemeyen kimselerin olması durumunda da OSGB‘lerden hizmet
alınması mümkün olmaktadır.
Yine işveren ile OSGB arasında; iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık
personeli hizmeti için İSG-KATİP sistemi üzerinden ayrı ayrı sözleşme yapılması
gerekmektedir. İş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personeli
hizmetleri OSGB‘ nin sunduğu bölünemez bir hizmet niteliği taşımamaktadır. Şöyle
80
ki kendi iş güvenliği uzmanını istihdam eden ya da kendisi iş güvenliği Uzmanı
belgesine sahip olan bir işveren OSGB ile yapacağı sözleşmeye istinaden işyeri
hekimliği ve diğer sağlık personeli hizmeti alabilmektedir.
İşverenin İSG hizmetini satın alsa dahi sorumluluğunun devam edeceği şeklindeki
hüküm hizmetin satın alındığı kuruluşların sorumluluğunun bulunmadığı anlamına
gelmemektedir (Karabacak, 520). İSG Kanununu 8. Maddesine göre; ―Hizmet
sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene
karşı sorumludur‖
OSGB ile işveren arasında İSG KATİP üzerinden yapılan sözleşmeler içerik
bakımından oldukça sınırlı olup işyeri unvanı, vergi numarası sözleşme başlangıç
tarihi gibi genel bilgileri içermektedir. Buna karşılık işveren ile OSGB arasında
hizmet sunumuyla ilgili ayrıntılı hükümleri düzenleyen özel nitelikte bir sözleşme
imzalanmaktadır. İmzalanan sözleşmede hizmetin ücreti, süresi, cezai müeyyideler
ve tarafların sorunlulukları gibi ayrıntılı düzenlemeler yer almaktadır. Ancak söz
konusu sözleşme hükümlerinin serbest bir şekilde belirlenebilmesi tarafları yanılgıya
düşürebilmektedir. Örneğin yapılan sözleşmelerde ―İSG alanında tüm sorumluluğun
81
OSGB‘de olacağı‖ şeklindeki hüküm işverenin İSG önlemlerinin alınması
bakımından birincil sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Yine işverene ya
da İSG profesyoneline gereğinden fazla sorumluluğun yüklendiği sözleşme örnekleri
de mevcuttur. Bu noktada ortaya çıkabilecek olumsuzlukların giderilebilmesi adına
OSGB ile işveren arasında düzenlenen sözleşmelerin tek tipleştirilmesi önem arz
etmektedir.
6331 sayılı yasaya göre işveren çalışan sağlığı ve güvenliği hizmetlerini ortak sağlık
ve güvenlik birimlerinden (OSGB) satın alma yöntemiyle temin edebilmektedir.
(Özgür, 2015: 20) Sayıları binlerle ifade edilen OSGB‘lerden hizmet satın alınması,
beraberinde rekabeti ve birini diğerine tercih edebilmeyi getirmekte; rekabet
içerisinde olan OSGB‘ler arasından seçme hakkına sahip olan işvereni üstün konuma
getirmektedir.
Bir tüzel kişilik olarak Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri; istihdam ettiği iş
güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve diğer sağlık personeli aracılığıyla işyerlerine
İSG hizmeti sunmaktadır. Dolayısıyla OSGB‘ler ile çalıştırdığı İSG profesyonelleri
arasında kurulan ilişkinin niteliği doğrudan İSG hizmetinin kalitesine etki
etmektedir.
OSGB ile İSG profesyonelleri arasındaki ilişki işçi işveren ilişkisine dayanmaktadır.
İş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve diğer sağlık personelleri işverenleriyle
yapmış oldukları klasik iş sözleşmesi gereği işçi konumunda görev yapmakta, diğer
bağımlı çalışanlardan bir farkları bulunmamaktadır (Orhan, 2014: 87).
Burada dikkat edilmesi gereken husus iş sözleşmesinin ayırt edici unsuru olan
‖bağımlılık‖ ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun öngördüğü ―bağımsızlık‖
82
unsurunun kendi aralarında tezatlık içermesidir. İSG profesyonelleri görevlerini
yaparken bilgileri ve vicdanları doğrultusunda, çalışanların sağlığını ve güvenliğini
sağlamak için kararlar almalarına olanak tanıyacak kadar bağımsız olabilmelidirler
(Namal, Kavas ve Önder, 2016: 159).
84
belirlenmesi ve sona ermesi hakkında özel bir koruma statüsüne alınmaları
gerekmektedir (Özveri, 2015: 102).
85
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
86
Aşağıda yer alan tabloda Bakanlık kayıtlarına göre 2015 yılında denetim yapılan
/yapılamayan işyerlerine ait veriler yer almaktadır.
87
hizmeti temin edebilmektedir. Özellikle iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi
sayısında ülke genelindeki yetersizlik de göz önüne alındığında bu uygulamayla
dengeli İSG hizmeti sunumu amaçlanmıştır.
İSG hizmetlerinin doğrudan yürütücüsü olarak görev yapan; sahip olduğu görev
yetki ve sorumluluklar bakımından devletin, işverenin ve hizmet verdiği işyeri
çalışanlarının menfaatini gözetmekle yükümlü olan İSG profesyonellerinin sistem
eleştirilerinin ortaya konulması, iş sağlığı ve güvenliğine yönelik yapılacak mevzuat
çalışmalarında da yol gösterici olacaktır.
88
kullanıldığı, ölçü aracı kullanılmadan olayların doğal ortamda gerçekçi bir şekilde
ortaya konulmasına yönelik bir sürecin izlendiği araştırma türüdür (Taşdemir ve
Taşdemir, 2010: 476)
Anket formu iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde katılımcılara cinsiyet, yaş,
meslek gibi demografik özellikli sorular ile OSGB‘lerin genel dorumuna yönelik
soruların yer aldığı 28 soru yöneltilmiştir. İkinci bölümde ise beşli likert ölçeği (1-
Kesinlikle katılmıyorum, 2-Kısmen katılıyorum, 3- Fikrim yok, 4- Kısmen
katılıyorum, 5- Kesinlikle katılıyorum) şeklinde yapılandırılmış 15 önermenin
katılımcılar tarafından puanlanması istenmiştir.
Ayrıca anket formlarının yüz yüze doldurulması ve anket formlarını teslim alınması
esnasında görüşülen İSG profesyonellerinin sorulan sorulara yönelik yapmış
oldukları değerlendirmeler de izinleri alınarak yazılı şekilde kayda alınmış, çalışma
içerisinde yapılan değerlendirmelerde kullanılmıştır.
Yapılan araştırmanın evreni Muğla ilinde bulunan tüm OSGB‘ler ile bu OSGB‘lerde
çalışan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarıdır. Yapılan araştırmanın örneklemi
ise Muğla ilinde Yatağan, Menteşe ve Fethiye ilçelerinde bulunan OSGB‘ler ile bu
OSGB‘lerde çalışan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarıdır.
Muğla ili ekonomik yapı bakımından çok yönlü bir içeriğe sahiptir. Ana ekseni tarım
ve turizme dayanmakla birlikte Muğla ilinde madencilik, denizcilik, balıkçılık,
hayvancılık, sanayi, ticaret, inşaat gibi sektörler de ekonomik faaliyet bakımından
önemlidir. Örneklemi oluşturan ilçeler seçilirken Muğla ilinin ekonomik yapısının
yansıtılmasına özen gösterilmiştir. Muğla genelinde olduğu üzere Yatağan, Menteşe
ve Fethiye ilçelerinde turizm, madencilik, denizcilik, balıkçılık, hayyancılık, sanayi,
89
ticaret, inşaat gibi sektörlerin varlığı örneklemin evreni temsil etmesine imkân
tanımaktadır.
Araştırmanın evrenini oluşturan Muğla ilinde toplam otuz altı OSGB faaliyette
bulunmaktadır. Araştırmanın örneklemini oluşturan Fethiye ilçesinde beş, Menteşe
ilçesinde beş ve Yatağan İlçesinde iki olmak üzere toplam on iki OSGB faaliyette
bulunmaktadır (https://isgkatip.ailevecalisma.gov.tr/Logout.aspx). Yapılan araştırma
kapsamında örneklem içerisinde bulunan tüm OSGB‘lere ulaşılmıştır.
Söz konusu OSGB‘lerde çalışan işyeri hekimi ile iş güvenliği uzmanlarının sayısı
hakkında bir veri bulunmamaktadır. Ancak anket formalarının dağıtılması esnasında
OSGB yetkilileri ve İSG profesyonelleri ile yapılan görüşmelerde bir OSGB‘de
ortalama 10-15 İSG profesyonelinin çalıştığı bilgisi edinilmiştir. Ancak ankete
katılım sağlayan OSGB büyüklükleri de farklılıklar göstermektedir. Bir OSGB‘de
toplamda 3 iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulunurken başka bir OSGB‘de
toplam 25 iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin bulunduğu görülmüştür.
Araştırmaya 81 iş güvenliği uzmanı ve 36 işyeri hekimi olmak üzere toplam 117 İSG
profesyoneli katılım sağlamıştır.
Araştırmaya katılım sağlayan 2 işyeri hekimi aynı zaman da OSGB ortağı iken , 4 iş
güvenliği uzmanı aynı zamanda OSGB ortağı, 4 iş güvenliği uzmanı aynı zamanda
OSGB sorumlu müdürü, 3 iş güvenliği uzmanı ise aynı zamanda OSGB ortağı ve
OSGB sorumlu müdürüdür.
90
4.1.4. Veri toplama süreci
Araştırma Muğla ili Yatağan, Menteşe ve Fethiye ilçelerinde faaliyet gösteren tüm
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinde çalışan toplam 117 işyeri hekimi ve iş
güvenliği uzmanına yapılandırılmış anket sorularının yöneltilmesiyle
gerçekleştirilmiştir.
Anket sorularının hazırlanmasında Doç. Dr. Recep Kapar‘dan destek alınmıştır. Doç.
Dr. Recep Kapar‘ın tavsiyeleri doğrultusunda OSGB‘lerin işleyişinde sorunlu
alanların tespitine yönelik soru içerikleri hazırlanmıştır. Prof. Dr. Betül Altuntaş ve
Dr. Öğretim Üyesi Çisel Ekiz Gökmen‘in tavsiyeleri doğrultusunda anket sorularının
işlerliğini artırmak adına içerik değişiklikleri yapılmıştır.
Anket çalışması sonucunda elde edilen veriler IBM SPSS 22.0 paket veri programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Yine derinlemesine görüşme kapsamında elde edilen
veriler konulara göre kategorize edilerek doğrudan alıntı şeklinde sunulmultur.
91
4.2. Bulgular
Sayı Yüzde
Kadın 35 29,9
Erkek 82 70,1
Toplam 117 100,0
Sayı Yüzde
20-25 4 3,4
26-30 21 17,9
31-35 22 18,8
36-40 14 12,0
41-50 28 23,9
51-60 14 12,0
61+ 14 12,0
Toplam 117 100,0
92
4.2.2. Mesleki bilgiler
Sayı Yüzde
MenteĢe 52 44,4
Yatağan 26 22,2
Fethiye 39 33,3
Toplam 117 100,0
Sayı Yüzde
0-1 17 14,5
2-5 57 48,7
6-10 32 27,4
11-15 7 6,0
16-20 1 ,9
21+ 3 2,6
Toplam 117 100,0
93
görülmektedir. Elde edilen veriler Türkiye‘de İSG kültürünün yerleşmemiş olmasının
da bir açıklaması niteliğindedir. Şöyle ki İSG ile ilgili olan profesyonellerin yüzde
doksanının bu alandaki geçmişleri 10 yıl ve daha kısa bir süreyi kapsıyorken,
önceliği sağlık ve güvenlik olmayan işçi-işveren kesiminin veya toplumun genelinin
İSG alanında kısıtlı bir bilgi birikimine sahip olması olağandır.
Sayı Yüzde
ĠĢ Yeri Hekimi 34 29,1
ĠĢ Güvenliği Uzmanı 70 59,8
ĠĢ Yeri Hekimi-OSGB Ortağı 2 1,7
ĠĢ Güvenliği Uzmanı - OSGB Ortağı 4 3,4
ĠĢ Güvenliği Uzmanı – OSGB Sorumlu 4 3,4
Müdürü
ĠĢ Güvenliği Uzmanı Ortak- OSGB 3 2,6
Ortağı- OSGB Sorumlu Müdürü
Toplam 117 100,0
OSGB‘lerde tam zamanlı şekilde çalışan iş güvenliği uzmanları veya işyeri hekimleri
aynı zamanda sorumlu müdürlük de yapabilmektedirler. Sorumlu müdürün OSGB
çalışanlarının takibini yapmak, OSGB kayıtlarını düzenli olarak tutmak ve
94
arşivlemek gibi bir dizi sorumlulukları bulunmaktadır (İSGHYÖN Md. 18).
Dolayısıyla OSGB‘lerin, sayı bakımından az olan ve maaşları görece yüksek olan
işyeri hekimlerini ―hekimlik‖ görevi haricinde bir alanda değerlendirmeyi tercih
etmedikleri görülmektedir.
Sayı Yüzde
A 25 30,9
B 37 45,7
C 19 23,5
Toplam 81 100,0
Sayı Yüzde
Mühendis / Mimar olarak 47 58,0
Teknik eleman olarak 26 32,1
Yüksek lisans yaparak 8 9,9
Toplam 81 100,0
95
Araştırmaya katılan iş güvenliği uzmanlarının uzmanlığa hak kazanma şartları
incelendiğinde; % 58‘inin mimar veya mühendis olarak, % 32,1 ‗inin teknik
eleman olarak (fen fakültesi mezunu, teknik öğretmen ile iş sağlığı ve güvenliği
programı mezunu), % 9,9‘unun ise yüksek lisans yaparak uzmanlığa hak kazandığı
görülmektedir.
Sayı Yüzde
Toplam 36 100,0
Sayı Yüzde
1 69 60,0
2 28 24,3
3 12 10,4
4 5 4,3
6 1 ,9
Toplam 115 100,0
96
Tablo 16‘da görüleceği üzere katılımcıların % 60‘ı bir, % 24,3‘ü iki, % 10,4‘ü üç , %
4,3‘ü dört, % 0,9‘u altı farklı OSGB‘de bugüne kadar çalışmıştır.
Sayı Yüzde
Evet 42 36,2
Hayır 74 63,8
Toplam 116 100,0
97
önceden OSGB dışında çalışması bulunanlar ile bulunmayanların cevapları arasında
ilişki kurulmuştur.
Yukarıda yer alan tabloda görüleceği üzere OSGB dışında mesleği icra edenler ile
etmeyenler arasında çalışma ortamına yönelik değerlendirme farklılığı
bulunmamaktadır. Katılımcılar genel olarak OSGB‘nin bir işyerine bağlı olma veya
bağımsız olarak çalışmaya göre İSG hizmetlerinin sunulması bakımından daha iyi bir
çalışma ortamına sahip olduğunu düşünmektedirler.
Yukarıda yer alan tabloda görüleceği üzere önceden OSGB dışında mesleği icra
edenler OSGB‘de çalışmanın mesleki bağımsızlık ve etik ilkelere uyum noktasında
daha avantajlı olduğunu düşünürken, OSGB dışında mesleğini icra etmeyenler
mesleki bağımsızlık ve etik ilkelere
şçöpi. uyum bakımından bağımsız çalışmanın daha avantajlı olduğunu
düşünmektedirler.
98
4.2.4. ÇalıĢma iliĢkileri ve genel iĢleyiĢ
Sayı Yüzde
Evet 14 12,2
Hayır 28 24,3
Kısmen 67 58,3
Fikrim Yok 6 5,2
Toplam 115 100,0
Tablo 20‘de görüleceği üzere ―OSGB tarafından hizmet sunulan işyerlerine yapılan
görevlendirmelerde uzmanlık alanı göz önünde bulunduruluyor mu?‖ şeklindeki
soruya katılımcıların % 12,2‘si evet, % 24,3‘ü hayır, % 58‘3 ü ise kısmen cevabını
vermiştir.
99
tehlikelere yönelik alınacak önlemler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu
açıdan bakıldığında A-B-C şeklindeki bir iş güvenliği uzmanlığı ayrımı yerine işin
niteliğinin gerektirdiği konuda eğitim almış uzmanın görevlendirilmesini sağlayacak
bir sistemin uygulanması daha yerinde olacaktır.
100
Tablo 21. Ay içerisinde hizmet verilen iĢyeri sayısı
Hizmet Verilen
ĠĢyeri Sayısı
Sayı Yüzde
180 1 0,9
140 1 0,9
130 1 0,9
110 1 0,9
100 1 0,9
95 1 0,9
91 1 0,9
90 1 0,9
85 2 1,8
83 1 0,9
80 2 1,8
75 2 1,8
73 1 0,9
70 3 2,7
69 1 0,9
63 1 0,9
60 3 2,7
53 3 2,7
51 1 0,9
50 6 5,3
48 1 0,9
46 2 1,8
45 4 3,5
44 2 1,8
42 1 0,9
40 2 1,8
37 1 0,9
35 1 0,9
34 1 0,9
33 1 0,9
30 6 5,3
28 1 0,9
26 1 0,9
25 7 6,2
21 2 1,8
20 7 6,2
18 1 0,9
16 2 1,8
15 3 2,7
12 1 0,9
11 2 1,8
10 3 2,7
9 1 0,9
8 1 0,9
7 1 0,9
6 3 2,7
5 6 5,3
4 1 0,9
3 1 0,9
2 2 1,8
1 7 6,2
0 4 3,5
Toplam 113 100
101
Katılımcılara yöneltilen açık uçlu soruda bir ayda kaç işyerine hizmet verdikleri
sorulmuştur. Tablo 21‘de görüleceği üzere verilen cevapların çok fazla farklılık
içermesi sebebiyle tek tek elde edilen veriler yerine, tablonun dikkat çekici yönlerine
vurgu yapmak daha uygun olacaktır. Şöyle ki beş kişi ayda 100 ve üzeri işyerine; 34
kişi 50 ve üzeri işyerine, 56 kişi ise 30 ve üzeri işyerine hizmet vermektedir.
Aylık hizmet verilen işyeri sayısının yüksek olması verilen hizmetin kalitesine
doğrudan etki etmektedir. Aylık 50 ile 100 arasında işyerine hizmet veren bir İSG
profesyonelinin hizmet verdiği işyerlerine özgü tehlikeleri göz önünde bulundurma,
işyeri çalışanlarıyla sağlıklı diyalog kurabilme ve bunu devam ettirebilme imkânı
sınırlı olacaktır.
Çalışan sağlığı ve güvenliği bakımından tehlike arz eden durumlar her işyerine göre
farklılık göstermektedir. Bu bakımdan işyerinde karşılaşılan tehlikeli durumların
kayıt altına alınması, tehlikenin ortadan kaldırılması için gerekli takibin yapılması ve
çalışanlarla görüş alışverişinde bulunulması İSG profesyonellerinin görevlerini
yerine getirmeleri bakımından önemlidir. Ancak yakarıda belirtildiği üzere örneğin
ay içerisinde 80 iş yerine hizmet veren bir iş güvenliği uzmanı ilk hizmet verdiği bir
işyerine tekrar uğradığında araya giren zaman diliminde 79 işyeriyle ilgili çalışma
yapmış olarak dönmektedir.
102
Tablo 22. Aylık Görevlendirme Süresi
Aylık görevlendirme
Sayı Yüzde
süresi
195 18 15,9
180 10 8,8
0 8 7,1
30 5 4,4
184 5 4,4
190 5 4,4
150 4 3,5
170 4 3,5
192 4 3,5
130 3 2,7
160 3 2,7
167 3 2,7
193 3 2,7
37 2 1,8
83 2 1,8
120 2 1,8
194 2 1,8
5 1 0,9
10 1 0,9
15 1 0,9
22 1 0,9
25 1 0,9
29 1 0,9
45 1 0,9
46 1 0,9
50 1 0,9
57 1 0,9
60 1 0,9
79 1 0,9
80 1 0,9
90 1 0,9
105 1 0,9
109 1 0,9
135 1 0,9
143 1 0,9
151 1 0,9
155 1 0,9
163 1 0,9
165 1 0,9
169 1 0,9
171 1 0,9
177 1 0,9
181 1 0,9
187 1 0,9
188 1 0,9
197 1 0,9
218 1 0,9
Toplam 113 100
103
4857 sayılı iş kanununda haftalık çalışma süresi 45 saat olarak belirlenmiştir.
Haftalık çalışma süresi üzerinden aylık çalışma süresi hesaplandığında yani haftalık
çalışma süresi ay içerisinde bulunan hafta sayısı ile çarpıldığında 180 saate
ulaşılmaktadır. Ancak bu hesaplama tekniği gerçeği yansıtmamaktadır. Burada
yapılması gereken, haftalık çalışma süresi olan 45 saat ile yılda bulunan hafta
sayısını yani 52‘yi çarpmak ve çıkan sonucu yılda bulunan 12‘ye bölmektir. Bu
şekilde yapılan hesaplamada aylık çalışma süresi 195 saate denk gelmektedir.
İSG KATİP sistemi de İSG profesyonellerinin en fazla 195 saat sözleşme yapmasına
izin vermektedir. Tam zamanlı şekilde çalışan İSG profesyonelleri için ise 22,5 saat
fazla bir süreyle sözleşme düzenlemeye izin vermektedir (www.isgnedir.com).
Tabloda 22‘de görüleceği üzere en büyük oran 15,9‘ile aylık 195 saat
görevlendirmesi bulunanlara aittir. Yine aylık 180 saat görevlendirmesi bulunanların
dağılımı % 8,8‘dir. Görevlendirmesi süresi ―0 saat‖ olan ve dağılım içerisindeki
yüzdesi 7,1‘e karşılık gelen 8 kişinin, görevlendirmesi bulunmayan sorumlu müdür,
OSGB sahibi veya işe yeni başlamış olan ancak henüz görevlendirmesi yapılmamış
olan iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri olduğu değerlendirilmektedir.
Sayı Yüzde
Evet 16 13,7
Hayır 35 29,9
Kısmen 66 56,4
Toplam 117 100,0
104
İş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimlerinin İSG alanındaki temel yükümlüğü
işverene yazılı şekilde ―öneride bulunmak‖ tır. Tespit ve öneri defterine yazılan ve iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri içeren önerilerin işverene
iletilmesi genel olarak İSG profesyonelini sorumluluktan kurtarmaktadır. Ancak
işveren tepkisi sebebiyle, eksikliklerin tespit ve öneri defterine rahatça yazılamıyor
olması İSG profesyonellerini işyerinde fiilen İSG önlemi aldırma yoluna
götürmektedir.
İş güvenliği uzmanı Y;
Sayı Yüzde
Evet 11 9,4
Hayır 72 61,5
Kısmen 32 27,4
105
Elde edilen veriler değerlendirildiğinde katılımcıların büyük bir kısmının belirtildiği
şekilde bir endişe duymuyor olması olumlu karşılanmakla birlikte, % 36, 8‘lik bir
kesimin doğrudan veya kısmi şekilde bu yönde bir endişe duyuyor olması İSG
profesyonellerinin mesleki bağımsızlıkları açısından dikkate alınması gereken bir
husustur.
Sayı Yüzde
Çok fazla oluyor 15 12,9
Oluyor 32 27,6
Fikrim yok 20 17,2
Olmuyor 34 29,3
Kesinlikle olmuyor 15 12,9
Toplam 116 100,0
106
profesyoneli işyerini hiç görmemiş olmasına rağmen işyerlerine hizmet veriyormuş
gibi gösterilmektedir.
% 40,5 ile hiç de azımsanmayacak bir kısım İSG profesyoneli OSGB‘lerde mevzuata
ve etik ilkelere uymayan işlemlerin gerçekleştiğini ifade etmektedir.
“Gerektiği şekilde İSG hizmeti almak isteyen, hatta OSGB’yi daha iyi hizmet vermesi
noktasında zorlayan ve fiyattan ziyade kaliteye göre OSGB tercihinde bulunan
işverenler tabi ki var. Ancak sadece hizmetin fiyatını gözeten işverenler için hizmetin
bir önemi yok. Önemli olan hizmeti alıyor görünmek. Durum böyle olunca kötü
niyetli OSGB sahipleri/yetkilileri devreye giriyor. Örneğin Adana’da inşaat
mühendisliği yapan ancak iş güvenliği uzmanı belgesine sahip bir kişinin belgesini
kiralayıp sadece belge üzerinden para kazanıyorlar. İşyeri sistem üzerinde hizmet
alıyor görülüyor ancak işyeri çalışanları o uzmanı hiç görmüyorlar. Bu konuda en
fazla suçlu olan kişi işveren bence, işveren talep etmezse bunu yapamazlar.”
107
4.2.5. ĠSG alanında rekabet ve etkileri
Sayı Yüzde
DüĢük 2 1,7
Orta 12 10,3
Yüksek 46 39,3
Çok Yüksek 51 43,6
Fikrim Yok 6 5,1
Toplam 117 100,0
Sayı Sayı
Olumlu 6 5,1
Olumsuz 51 43,6
Çok 51 43,6
Olumsuz
Fikrim Yok 9 7,7
Toplam 117 100,0
Tablo 27, OSGB‘ler arasında ortaya çıkan rekabetin İSG hizmetlerinin sunumuna
nasıl etki ettiğine yönelik görüşlerin dağılımını göstermektedir. Katılımcıların
toplamda % 87,12‘si (olumsuz, çok olumsuz) rekabetin İSG hizmetlerinin sunumuna
olumsuz yönde etkide bulunduğu şeklinde görüş bildirmiştir.
108
Tablo 26 ve Tablo 27‘de görüleceği üzere OSGB‘ler arasında yüksek düzeyde bir
rekabet bulunmakta ve bu rekabet İSG hizmetlerinin sunumuna olumsuz etkide
bulunmaktadır.
Sayı Yüzde
Hayır 116 99,1
Evet 1 0,9
Toplam 117 100,0
Tablo-28‘de görüleceği üzere 117 katılımcıdan 116 sının Bakanlığa hiç bildirimde
bulunmadıkları görülmektedir. Söz konusu veri yılda binlerce kişinin ölümüyle veya
yaralanmasıyla sonuçlanan iş kazalarının gerçekleştiği bir çalışma ortamı açısından
düşündürücüdür. Her yıl yaşanan iş kazaları sonucu binlerce çalışan hayatını
kaybederken Bakanlığa hiç bildirim yapılmıyor olması hayati tehlikenin tespit
edilmiş olmasına rağmen çeşitli sebeplerle Bakanlığa bildirilmediği anlamına
gelmektedir.
110
Tablo 29. Bakanlığa bildirimde bulunulmasıyla ilgili olarak OSGB yetkililerinin tavrı
Sayı Yüzde
Olumlu 26 22,6
Olumsuz 37 32,2
Fikrim Yok 52 45,2
Toplam 115 100,0
111
4.2.6. Sosyal taraflar
112
%2,6‘sı işvereni ve İSG profesyonellerini, %0,9‘u işvereni ve işyeri çalışanlarını,
%0,9‘u sadece İSG profesyonellerini sorumlu tutmaktadır.
Tabloda görüleceği üzere katılımcıların büyük bir kısmı (%45,3) devleti ve işvereni
OSGB‘lerle ilgili olarak ortaya çıkan olumsuzluklardan sorumlu tutmuşlardır.
Yüzdesel dağılım kümülatif olarak incelendiğinde ise katılımcıların % 80,3‘ünün
sadece devleti ya da devleti başka bir değişkenle birlikte sorumlu tuttuğu
görülmektedir.
Tablo 31. OSGB’lerle ilgili ortaya çıkan olumlu geliĢmelere en fazla katkı
sağlayanlar
Sayı Yüzde
Devlet 4 3,4
Devlet-ĠĢveren 1 ,9
OSGB Sahipleri-ĠSG
46 39,3
Profesyonelleri
ĠĢveren-ÇalıĢanlar 1 ,9
ĠSG Profesyonelleri-
6 5,1
ÇalıĢanlar
113
Katılımcılara ―OSGB‘ lerle ilgili olarak ortaya çıkan olumlu gelişmelerde en büyük
katkıyı kim sağlamaktadır?‖ şeklinde soru yöneltilmiştir. Tablo 31‘de görüleceği
üzere katılımcıların % 3,4‘ü sadece devletin, %3,4‘ü devletin ve OSGB sahipleri/
yetkililerinin, % 0,9‘u devletin ve işverenin, % 3,4‘ü devletin ve İSG
profesyonellerinin, % 8,5‘i sadece OSGB sahipleri/ yetkililerinin, % 6‘sı OSGB
sahipleri/ yetkililerinin ve işverenin, % 39,3‘ü OSGB sahipleri/ yetkililerinin ve İSG
profesyonellerinin, %3,4‘ü OSGB sahipleri/ yetkililerinin ve işyeri çalışanlarının, %
5,1‘i işverenin ve İSG profesyonellerinin, % 0,9‘u işverenin ve işyeri çalışanlarının,
% 20,5‘i sadece İSG profesyonellerinin, % 5,1‘i İSG profesyonellerinin ve işyeri
çalışanlarının katkı sağladığını belirtmişlerdir.
Tabloda görüleceği üzere dağılımdaki en büyük oran % 39,3 ile OSGB sahipleri/
yetkilileri ve İSG profesyonellerine aittir. Tek bir grubun dikkate alınması
durumunda ise en büyük oranın % 20,5 ile sadece İSG profesyonellerine ait olduğu
görülmektedir. Yüzdesel dağılım kümülatif olarak incelendiğinde ise % 73,4‘ünün
sadece İSG profesyonellerini ya da İSG profesyonellerini başka bir grupla birlikte
olumlu gelişmelere katkı sağladığını belirtmişlerdir.
Sayı Yüzde
Evet 87 75,0
Hayır 7 6,0
Kısmen 22 19,0
Toplam 116 100,0
114
Tablo 33. ĠĢyeri çalıĢanlarının OSGB’ ye yönelik genel algıları
Sayı Yüzde
115
B sınıfı iş güvenliği uzmanı Z;
Sayı Yüzde
Para cezası verilmesi 3 2,6
Para cezası verilmesi / Eğitim
ve bilinçlendirme 11 9,4
faaliyetlerinin artırılması
Para cezası verilmesi / Ödül
22 18,8
sisteminin uygulanması
Para cezası verilmesi / ĠĢten
4 3,4
çıkarma
Para cezası verilmesi / Ücretten
6 5,1
Kesinti yapılması
Eğitim ve bilinçlendirme
13 11,1
faaliyetlerinin artırılması
Eğitim ve bilinçlendirme
faaliyetlerinin artırılması / 41 35,0
Ödül sisteminin uygulanması
Eğitim ve bilinçlendirme
faaliyetlerinin artırılması / 2 1,7
ĠĢten çıkarma
Eğitim ve bilinçlendirme
faaliyetlerinin artırılması / 6 5,1
Ücretten Kesinti yapılması
Ödül sisteminin uygulanması 5 4,3
Ödül sisteminin uygulanması/
3 2,6
Ücretten Kesinti yapılması
ĠĢten çıkarma 1 ,9
Toplam 117 100,0
116
Katılımcılara ―Çalışanların alınan İSG önlemlerine uymalarını sağlamak amacıyla
hangisinin daha etkili olduğunu düşünüyorsunuz?‖ şeklinde soru yöneltilmiştir.
Tablo-34‘da görüleceği üzere dağılım % 2,6‘sı sadece para cezası verilmesi, 9,4
para cezası verilmesi ve eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması, 3,4 para
cezası verilmesi ve işten çıkarma, 5,1‘i 4 para cezası verilmesi ve ücretten kesinti
yapılması, 11,1‘i sadece eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması, 35‘i
eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması ve ödül sisteminin uygulanması,
1,7‘si eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması ve işten çıkarma, 5,1‘i
eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması ve ücretten kesinti yapılması,
4,3‘ü sadece ödül sisteminin uygulanması, 2,6‘sı ödül sisteminin uygulanması ve
ücretten kesinti yapılması, 0,9‘u sadece işten çıkarma şeklinde olmuştur.
Sayı Yüzde
Evet 20 17,2
Hayır 91 78,4
Fikrim yok 5 4,3
Toplam 116 100,0
117
6331 sayılı Kanun hükümlerinin, işyerlerinin büyüklüğüne ve yapılan işin niteliğine
göre farklı tarihlerde, aşamalı olarak yürürlüğe girmesi planlanmıştır. Buna göre
Kanunun iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüğünü içeren
6. Maddesinin; 50‘den az çalışanı olan ―tehlikeli‖ ve ―çok tehlikeli‖ sınıfta bulunan
işyerleri için 2013 yılında, 50‘den az çalışanı olan ve ―az tehlikeli‖ sınıfta bulunan
işyerleri ile kamu kurumları için ise 2014 yılında yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.
Ancak 50‘den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin
kapsama alınması için öngörülen 2013 yılı 2014 yılı olarak revize edilmiş
01/01/2014 tarihi itibariyle ilgili işyerlerinin hizmet alması zorunlu hale getirilmiştir.
Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinin kapsama alınmasıyla ilgili
takvim 01/01/2014 tarihi itibariyle tamamlanırken, 50‘den az çalışanı olan ve az
tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamu kurumlarının kapsama alınması için
öngörülen 01/01/2014 tarihi yapılan değişiklikle 01/7/2016 tarihine, sonrasında
yapılan değişiklikle 01/07/2017 tarihine en sonunda da 01/07/2020 tarihine
ertelenmiştir.
OSGB ortağı, OSGB sorumlu müdürü ve aynı zamanda A sınıfı iş güvenliği uzmanı
H;
118
OSGB’de çalışmak için ailesiyle birlikte Muğla’ya gelmiş, ev kiralamış bazı iş
güvenliği uzmanlarını işten çıkarmak zorunda kaldık.”
―2020 yılından sonra bir erteleme daha yapılması beni şaşırtmaz. Hatta bu
ertelemelerin devlet bakımından haklı gerekçeleri olduğunu düşünür oldum. Çoğu
insan da böyle düşünüyor artık. Çünkü tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinin İSG
hizmeti alması dahi tam olarak sağlanamamışken, az tehlikeli işyerlerinin sisteme
tam olarak dahil edilmesi mevcut durum açısından mantıksız. Ancak yapılacak
ertelemelerin önceden taraflara bildirilmesi ve ilgili tarafların buna göre pozisyon
almalarının sağlanması çok önemli.”
Tarafların şikayetçi oldukları ve belirsizliklerin karmaşaya yol açtığı bir diğer önemli
olay yakın zamanda yaşanan C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının çalışabileceği işyeri
tehlike sınıfıyla ilgili olmuştur. 27 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6770 sayılı
torba kanun ile C sınıfı iş güvenliği uzmanların tehlikeli sınıfta çalışabilme hakkı 1
Ocak 2019 tarihine uzatılmıştır. 1 Ocak 2019 tarihine yaklaşılırken genel beklenti
sürenin uzatılacağı şeklinde olmuştur. 1 Ocak 2019 tarihi geldiğinde konu hakkında
bir düzenleme yapılmamış, 1 Şubat 2019 tarihi itibariyle de C sınıfı iş güvenliği
uzmanlarının tehlikeli sınıftaki işyerlerine ilişkin sözleşmeleri otomatik şekilde
sistemden düşürülmüştür. Bunun üzerine C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının çok
büyük bir kısmı işten çıkarılmak durumunda kalmıştır. Ancak 21 Şubat 2019
tarihinde çıkarılan Kanunla C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının işsiz kalmaları,
tehlikeli işyerlerine bakabilecek uzman sayısının yetersiz olması gibi gerekçelerle
süre 1 Temmuz 2020‘ye uzatılmıştır.
119
devam ettim. Ancak 1 Şubat 2019 tarihinde sözleşmelerin İSG KATİP üzerinden
düşürülmesiyle birlikte C sınıfı iş güvenliği uzmanı olarak OSGB’de yapacak bir işim
kalmadı. OSGB sahibi de zorunlu olarak beni işten çıkardı. Ben işten çıktıktan kısa
süre sonra sürenin uzatıldığına dair kanun çıktı, ben de bir ay kadar işsiz kaldıktan
sonra şu an çalıştığım OSGB’de işe başladım. Keşke biraz daha önce çıksaydı
kanun. Önceki OSGB’den hiç ayrılmazdım. Önceki OSGB’de hem daha iyi bir
çalışma ortamım vardı hem de daha iyi maaş alıyordum.”
1 2 3 4 5
Kesinlikle Kısmen Kararsızım Kısmen Kesinlikle
katılmıyorum katılmıyorum katılıyorum katılıyorum
120
OSGB‘lere yönelik değerlendirmeler alt başlığına ilişkin verilen yanıtlar
incelendiğinde katılımcıların en olumlu görüş belirttikleri konu 4,72 ortalaması ile
―OSGB‘ ler ücretlerini işveren yerine devletten almalıdır.‖ olarak belirlenirken en
olumsuz görüş belirtilen konu ise 3,65 yanıt ortalaması ile ―OSGB‘ ler iş ve
işlemlerinde ticari çıkarlarını öncelemektedirler.‖ şeklinde ortaya çıkmıştır. Ancak
tablo 37‘de görüleceği üzere ―OSGB‘lere yönelik genel değerlendirmeler‖ alt
başlığında bulunan tüm önermeler ortalama olarak yüksek çıkmış, katılımcılar
önermeleri doğru bulmuşlardır.
121
4.2.8. Bireysel ve mesleki değerlendirmeler
Tablo 38‘de yer alan bireysel ve mesleki değerlendirmeler alt başlığına ilişkin verilen
yanıtlar incelendiğinde katılımcıların en olumlu görüş belirttikleri konu 4,16 yanıt
ortalaması ile ―İSG alanında yeterli bilgi düzeyine sahibim.‖şeklindeyken, en
olumsuz görüş belirtilen konu ise 2,60 yanıt ortalaması ile ―Almış olduğum ücreti
yeterli buluyorum.‖ şeklinde ortaya çıkmıştır.
122
4.2.9. Devlete yönelik değerlendirmeler
Tablo 39‘da yer alan ―Devlete yönelik değerlendirmeler‖ alt başlığına ilişkin verilen
yanıtlar incelendiğinde, katılımcıların en olumlu görüş belirttikleri konu 4,16 yanıt
ortalaması ile ―İSG önlemlerine uyulması için saha denetimleri artırılmalıdır.‖ olarak
belirlenirken en olumsuz görüş belirtilen önerme ise 2,21 yanıt ortalaması ile ―İSG
önlemlerine uymalarını sağlamak amacıyla işverenler üzerinde yeterli düzeyde baskı
oluşturulmuştur.‖ şeklinde ortaya çıkmıştır.
123
“Bizlerin imajını en kötü etkileyen şeylerden biri İSG hizmeti hiç almayanlara veya
gerektiği şekilde almayanlara, kâğıt üzerinde hizmet alıyormuş gibi görünenlere bir
şey yapılmıyor olması. Kanunda işyeri hekimliği hizmeti ve iş güvenliği uzmanlığı
hizmeti almayan işyerlerine hizmetin alınmadığı her ay için idari para cezası
uygulanacağı belirtilmiştir. Bu cezalar çok tehlikeli işyerleri için aylık ortalama 40-
50 bin TL’ ye denk gelmektedir. Ancak bu cezalar fiili durumda uygulanmıyor.
Durum böyle olunca bizden hizmet alan işyeri sahibi şöyle diyor; “Ben 5 yıldır İSG
hizmeti alıyorken yan komşum hiç almadı bu hizmeti. Benim 5 yılda ödediğim tutar
bu kadar yüksekken yan komşuma hiçbir şey olmuyor. O zaman neden bu hizmeti
alayım.” Bu durumda hizmet almayan komşuya bir yaptırımın doğrudan
uygulanmaması hizmet alan işverene de olumsuz örnek teşkil ediyor.”
―Bakanlığa sormuş olduğum sorularda (Alo 170 vb. aracılığıyla) tatmin edici
cevaplar alabiliyorum.‖ şeklindeki önermenin yanıt ortalaması 2,38‘dir. Bu durum
İSG profesyonellerinin önermeye pek katılmadıklarını göstermektedir. İSG
profesyonelleri sahada ve uygulamada karşılaşmış oldukları sorunlarla ilgili destek
almak adına Alo 170 hattı veya CİMER gibi kanallara başvurmaktadırlar. Ancak
ilgili kanallardan elde edilen bilgiler sorulmuş olan sorulara yönelik tatmin edici
cevaplar içermeyebilmektedir. Yine Bakanlığın ilgili birimiyle iletişime geçme veya
dilekçe yoluyla bilgi talep etme şekli de uygulamada yaşanan gecikmeler sebebiyle
tercih edilmemektedir.
İSG gibi dinamik bir yapı arz eden ve sahada karşılaşılan sorunlara yönelik hızlı
çözümlerin zorunlu olduğu bir sistemde, doğrudan bu ihtiyaca yönelik bir iletişim
kanalının oluşturulması önem arz etmektedir. Oluşturulacak iletişim merkezinde İSG
alanında üst düzey bilgi sahibi kişilerin bulunması ve 7/24 kesintisiz hizmet
verilmesi de ayrıca önem arz etmektedir.
124
SONUÇ VE ÖNERĠLER
İş sağlığı ve güvenliği, işin yürütümü esnasında ortaya çıkan sağlığa zarar vermesi
muhtemel tehlikelerden korunabilmek amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel
çalışmaları ifade etmektedir. İnsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkan iş sağlığı ve
güvenliği kavramı tarihsel süreçte kendi içerisinde kavramsal değişiklikler ve
gelişmeler kaydetmiştir.
İlk çağlarda çalışma hayatı ve günlük hayat iç içe olduğundan karşılaşılan sağlık ve
güvenlik sorunları doğrudan çalışmayla ilişkilendirilmemiştir. Ancak zamanla
çalışma olgusunun bir takım tehlikeleri de beraberinde getirdiği anlaşılmış ve bu
anlayışla söz konusu tehlikelere karşı çeşitli koruma yöntemleri geliştirilmiştir.
Geliştirilen yöntemlerin de yetersiz kalmasıyla birlikte artık anlayış değişikliklerine
gidilmiştir. Şöyle ki çalışanın korunabilmesi için öncelikle çalışma ortamının sağlıklı
ve güvenli bir hale getirilmesi şeklindeki anlayış ―işçi sağlığı‖ kavramından ―iş
sağlığı‖ kavramına geçiş yapılmasını sağlamış böylelikle çalışana daha geniş bir
koruma sağlanması amaçlanmıştır.
125
İş kazaları ve meslek hastalıklarının ulusal ekonomiye de önemli etkileri olmaktadır.
Gelişen sosyal devlet anlayışı gereği devlet mağdur olan çalışana ve ailesine bir
takım hizmetler sunmaktadır. Çalışanın mağduriyetinin sürekli hale gelmesi veya
ölmesi durumunda ise kendisinin ve ailesinin geçimini sağlama görevini yerine
getirmektedir. Devletin sunmuş olduğu hizmetler ve üstlendiği görevler sebebiyle
ortaya çıkan maliyet toplumun tamamına yüklenmekte, ülke kaynaklarının israf
edilmesine yol açmaktadır.
Sanayi devrimiyle birlikte ortaya çıkan sağlıksız barınma şartları, kötü beslenme,
aşırı çalışma ile çalışan sağlığı düşünülmeden dizayn edilmiş makineler bir araya
geldiğinde kazalar ve hastalıklarda çok büyük oranda artışlar meydana gelmiştir.
Ortaya çıkan yeni çalışma ilişkileri ve beraberinde getirdiği olumsuzluklar ülkeleri iş
sağlığı ve güvenliği bakımından düzenlemeler yapmaya yöneltmiştir.
126
Çalışma ilişkilerinde ve iş sağlığı ve güvenliği alanında ulus üstü düzeyde bir
standart oluşturma eğilimi Avrupa Birliği‘nde de kendini göstermiştir. Üye
devletlerin İSG konusundaki mevzuatlarının birbirlerinden çok farklı olması, sağlık
ve güvenlik yönünden alınan önlemlerin devletler arasında haksız rekabete yol
açması, iş kazası ve meslek hastalığı sayılarındaki yükseklik gibi sorunlara çözüm
bulmak amacıyla 12 Haziran 1989 tarihinde 89/391/EEC sayılı ―İşte Çalışanların
Sağlık ve Güvenlik Tedbirlerini İyileştirmeye Yönelik Tedbirler Alınmasına İlişkin
Konsey Direktifi‖ uygulamaya konulmuştur. Kendisine dayanılarak çıkarılan çok
sayıda tekil direktif nedeniyle bu direktif ―Çerçeve Direktif‖ olarak kabul edilmiştir.
127
İSG hizmetinin yerine getirilmesini üstlenebilir. İSG hizmeti sağlama bakımından
üçüncü ve son yöntem hizmetin işletme dışından sağlanmasıdır.
Türkiye‘de 2009 yılından itibaren harici İSG hizmeti modeli gelişmeye başlamıştır.
2012 yılında çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte bütün
İSG hizmeti sağlama yöntemleri içerisinde en çok tercih edilen yöntem halini
almıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte işveren, işyerinde en az bir
işyeri hekimi ile bir iş güvenliği uzmanı görevlendirmekle sorumlu tutulmuştur.
Kanunun tüm işyerlerini ve çalışan gruplarını kapsaması, özellikle küçük ölçekli
işyerlerinde uzman ve hekim bulundurmanın zorluğu gibi sebeplerle OSGB‘ lerden
hizmet alınarak da ilgili yükümlülüğün yerine getirilmesine imkân veren alternatif
bir model ortaya konulmuştur. Ortaya konulan alternatif model, İSG hizmetlerinin
sunulmasında ortaya çıkan maliyetlerin düşük olması ve İSG profesyonellerini iş
yerinde sürekli bulundurmanın gerekli olmaması gibi nedenlerde yaygınlaşmaya
başlamıştır.
128
doksanının bu alandaki geçmişleri 10 yıl ve daha kısa bir süreyi kapsıyorken,
önceliği sağlık ve güvenlik olmayan işçi-işveren kesiminin veya toplumun genelinin
İSG alanında kısıtlı bir bilgi birikimine sahip olması olağandır.
Bir işin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için o alanda yeterli deneyime ve bilgi
birikimine sahip olmak önemli bir unsurdur. Ancak deneyimin zamanla kazanılacağı
göz önüne alındığında başlangıçta sağlıklı bir sitemin kurulması ve devamının
sağlanması adına, işin niteliğine göre eğitim almış uzmanların alanda
görevlendirilmesi önemlidir.
Deneyim konusunda kısa süreli sayılabilecek bir geçmişe sahip olan İSG
profesyonelleri Bakanlığa sormuş oldukları sorularda tatmin edici nitelikte cevap
alamadıklarını ifade etmiştir. İSG gibi dinamik bir yapı arz eden ve sahada
karşılaşılan sorunlara yönelik hızlı çözümlerin zorunlu olduğu bir sistemde,
doğrudan bu ihtiyaca yönelik bir iletişim kanalının oluşturulması gerekmektedir.
Sadece sisteme tanımlı İSG profesyonellerine yönelik oluşturulacak iletişim
129
merkezinde İSG alanında üst düzey bilgi sahibi kişilerin bulunması ve 7/24 kesintisiz
hizmet verilmesi önem arz etmektedir.
Araştırmaya toplam 117 İSG profesyoneli katılım sağlamıştır. Bunlardan beş kişi
ayda 100 ve üzeri işyerine; 34 kişi 50 ve üzeri işyerine, 56 kişi ise 30 ve üzeri
işyerine hizmet vermektedir. Aylık hizmet verilen işyeri sayısının yüksek olması İSG
profesyonelinin işyerlerine yoğunlaşması, çalışanlarla sağlıklı diyalog kurabilmesi,
işyerlerine özgü tehlikeleri tanıması ve bunların ortadan kaldırılmasına yönelik planlı
bir sistem kurmasına engel olabilecektir. Dolayısıyla İSG profesyonellerinin bir ayda
görevlendirilebilecekleri maksimum hizmet süresi benzeri bir uygulama ile bir ayda
hizmet verilebilecek maksimum işyeri sayısının da İSG-KATİP üzerinden
sınırlandırılması uygun olacaktır.
130
güvenlik primlerine ek olarak alınacak iş sağlığı ve güvenliği primlerinin devlet
tarafından OSGB‘lere hizmet ücreti olarak ödenmesi şeklinde bir sistemin kurulması
uygun olabilir.
Söz konusu bağımlılık işyerinde bulunan hayati tehlikelere karşı işverenin gerekli
önlemi almaması sonucunda Bakanlığa bildirimde bulunulması yükümlüğünün
yerine getirilmesinde de kendini göstermektedir. Yasal mevzuat işyerinde çalışanlar
açısından yakın ve hayati tehlike tespit eden iş güvenliği uzmanı veya işyeri
hekiminin öncelikle işverenden önlem alınmasını talep etmesini, önlemlerin işveren
tarafından alınmaması durumunda ise Bakanlığa bildirimde bulunmasını
öngörmektedir. Katılımcılardan sadece % 13,7‘si işverenin karşı çıkmasına rağmen
İSG önlemi aldırabiliyorken, % 99,1‘i bu güne kadar Bakanlığa hiç bildirimde
bulunmamıştır. Söz konusu veri yılda binlerce kişinin ölümüyle veya yaralanmasıyla
sonuçlanan iş kazalarının gerçekleştiği bir çalışma ortamı açısından düşündürücüdür.
Her yıl yaşanan iş kazaları sonucu binlerce çalışan hayatını kaybederken Bakanlığa
hiç bildirim yapılmıyor olması hayati tehlikenin tespit edilmiş olmasına rağmen
çeşitli sebeplerle Bakanlığa bildirilmediği anlamına gelmektedir. Bakanlığa
bildirimde bulunulmamasının bir sebebi de bildirim sonucunda ortaya çıkacak ağır
yaptırımlardan işveren nezdinde İSG profesyonelinin sorumlu tutulacağı ve işverenin
bildirimde bulunan kişiye zarar verebileceği şeklindeki düşüncedir.
Serbest piyasa koşullarına tabi çalışan OSGB‘ler arasında yaşanan rekabet İSG
hizmetlerinin sunumunda da usulsüzlükleri de beraberinde getirmektedir. Belge
131
kiralama, hizmet vermeksizin fatura kesme, eğitim verilmeksizin eğitim katılım
formunu imzalatma gibi mevzuata ve etik değerlere aykırı olan işlemlerin OSGB‘ler
tarafından yapılıp yapılmadığına ilişkin dağılım; % 40,5 (çok fazla oluyor-oluyor) ile
% 42,2 şeklinde eşit sayılabilecek şekilde yakınken bu konuda fikir beyan
etmeyenlerin oranı ise % 17‘dir. % 40,5 ile hiç de azımsanmayacak bir kısım İSG
profesyoneli OSGB‘lerde mevzuata ve etik ilkelere uymayan işlemlerin
gerçekleştiğini ifade etmektedir.
132
algılarını yansıtma gücüne sahiptir. Katılımcıların % 74,4‘ü işverenlerden sunmuş
oldukları hizmetin gereksiz olduğuna dair tepkiler almıştır. Yine katılımcılara göre;
çalışanların genel algısı OSGB‘lerin kendilerinden daha fazla işverenin menfaatini
gözettiği ve OSGB‘lerin kar amaçlı kuruluşlar olduğu şeklindedir.
133
KAYNAKÇA
134
Çelik S. (2018). İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları ve İş Disiplininin Çalışan
Performansı Üzerindeki Etkisi: Erzurum Örneği. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi
Atatürk Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erzurum
135
Gürbüz, Y. ( Tarihsiz). İş Kazalarının Nedenleri ve Maliyeti. Mühendis ve Makine
50(592), 27-32.
136
İşte Çalışanların Sağlık Ve Güvenliklerini İyileştirmeye Yönelik Tedbirler
Alınmasına İlişkin 12 Haziran 1989 Tarih Ve 89/391/EEC Sayılı Konsey Direktifi ,
Resmi Gazete: OJ L 183, 29.6.1989, Sh.1
137
Korkut G. ve Tetik A.(2013). 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu‘nun
Getirdiği Yenilikler Ve Temel Sorunlar, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 18 (3), 455-474
Narin, Ö. (2015). Sermayenin Denetimi Mi? İşçinin Yönetimi Mi? Mesleki Sağlık ve
Güvenlik Dergisi, 15 (54-55-20)
Osgb Açılımı Nedir? Osgb Amacı Nedir? Osgb Nedir? (Ortak Sağlık Güvenlik
Birimi Nedir?). https://www.ezelosgb.com.tr/osgb (E.T: 13.05.2019)
OSGB‘ lerden alınan İSG hizmetlerinin geçerliliği nedir? Sıkça Sorulan Sorular
https://www.ailevecalisma.gov.tr/sss/is-sagligi-ve-guvenligi/ (E.T: 13.05.2019)
138
Özveri, M. (2015) İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve İş Cinayetleri, Birleşik Metal-İş
Yayınları.
Piyal, B. (2000). 2 Temel Belge: 155 ve 161 Sayılı ILO Sözleşmeleri. Sendikal
Notlar Dergisi, Sayı: 2,
Sosyal Hizmetler Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
(2019). Resmi Gazete, 30694, 22.02.2019
139
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun (2017) Resmî Gazete,
29962 , 27.01.2017
www.isteguvenlik.tc/AB-İSGUygulamalarıAdanaBildiriKEMALUCUNCU.docx
(E.T. 26.02.2019)
140
EKLER
ANKET FORMU
Sayın Katılımcı, bu anket formu, T.C. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi S.B.E. ÇalıĢma Ekonomisi
ve Endüstri ĠliĢkileri Tezli Yüksek Lisans programı kapsamında “Türkiye’de ĠĢ Sağlığı ve
Güvenliği Örgütlenmesinde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin Yeri: Muğla Örneği” adlı
yüksek lisans tezinde kullanılmak üzere hazırlanmıĢtır. Anket sonucunda elde edilen bilgiler gizli
tutulacak ve sadece bilimsel çalıĢmalar için kullanılacaktır.
1. Cinsiyetiniz?
( ) Kadın ( ) Erkek
2. YaĢınız?
( ) İş Güvenliği Uzmanı
141
( ) Teknik eleman olarak (Fen fakültesi mezunu, teknik öğretmen ile iş sağlığı ve güvenliği programı
mezunu)
( ) Müfettiş olarak
( ) Müfettiş olarak veya Genel Müdürlük ve bağlı birimlerinde mevzuatta belirtilen süre kadar
çalışarak
10. ĠSG hizmetlerinin sunulması bakımından hangisinde daha iyi bir çalıĢma ortamı
bulunmaktadır?
11. Mesleki bağımsızlık ve etik ilkelere uyum noktasında hangisi daha avantajlıdır?
( )1 ( )2 ( )3 ( )4 ( )5 ( )6 ( )7 ( )8 ( )9 ( )10+
142
14. Bir ayda kaç iĢyerine hizmet veriyorsunuz? Yazınız ………..
17. Hizmet sunduğunuz iĢyerinde, iĢverenin karĢı çıkmasına rağmen ĠSG önlemi
aldırabiliyor musunuz?
19. Ortaya çıkan rekabet ĠSG hizmetlerinin sunumuna nasıl etki etmektedir?
20. ÇalıĢanların sağlığı ve güvenliği bakımından yakın ve hayati tehlikeyle ilgili olarak
öneride bulunmanıza rağmen iĢverenin gerekli önlemi almaması sonucunda
Bakanlığa bildirimde bulundunuz mu?
( ) Hayır hiç bulunmadım ( ) Evet ……. kez bildirimde bulundum (sayı belirtiniz)
21. Bakanlığa bildirimde bulunulmasıyla ilgili olarak OSGB yetkililerinin tavrı nasıl
olmaktadır?
22. OSGB’ lerle ilgili olarak ortaya çıkan olumsuzluklarda en fazla kimleri sorumlu
tutuyorsunuz (en fazla iki Ģık iĢaretleyiniz)
23. OSGB’ lerle ilgili olarak ortaya çıkan olumlu geliĢmelerde en büyük katkıyı kim
sağlamaktadır (en fazla iki Ģık iĢaretleyiniz)
143
( ) Devlet ( ) OSGB sahipleri/yetkilileri ( ) İşveren ( ) İSG Profesyonelleri ( ) İşyeri
çalışanları
24. ĠĢyeri sahiplerinden sunmuĢ olduğunuz ĠSG hizmetlerinin gereksiz olduğuna dair
tepki aldığınız oluyor mu?
25. ĠSG hizmeti sunmakta olduğunuz çalıĢanların OSGB’ ye yönelik genel algıları nedir
?
26. ÇalıĢanların alınan ĠSG önlemlerine uymalarını sağlamak amacıyla hangisinin daha
etkili olduğunu düĢünüyorsunuz? (en fazla iki Ģık iĢaretleyiniz)
( ) İşten çıkarma
27. OSGB’ lerin mevzuata aykırı olarak yaptığı iĢlemler oluyor mu? (Belge kiralama,
hizmet vermeksizin fatura kesme, eğitim verilmeksizin eğitim katılım formunu
imzalatma v.b )
144
GörüĢleriniz doğrultusunda önermeleri puanlayınız.
1 2 3 4 5
Önerme Kesinlikle Kısmen Kısmen Kesinlikle
katılmıyorum katılmıyorum Kararsızım katılıyorum katılıyorum
145
ÖZGEÇMĠġ
KĠġĠSEL BĠLGĠLER
EĞĠTĠM BĠLGĠLERĠ
MESLEKĠ BĠLGĠLER
146