You are on page 1of 268

.

-,
. I iI
s
i

BESiR
, AYVAZOGLU

~
OTUKEN
OTUKEN
Be§ir Ayvazoglu

.
~EiiIR
v

FOTOGQAFLARI

Yeniden Duzenlenmi§
ikinci Bas1m

~
OTO KEN
YAYIN NU: 345
EDEBI ESERLER: 112

1. Bas1m: Ocak 1997

ISBN 975-437-202-0

OTUKEN NE~RiYAT A~.


istikliil Caddesi. Ankara Han 99/3 80060 Beyoglu-istanbul
Tel: (0212) 251 03 50 • Faks: (0212) 251 00 12

Kapak Diizeni: Nur-Olcay Okan


Dizgi-Tertip: Otiiken
Kapak Bask1s1: Birlik Ofset
Baskt: Ozener Matbaas1
Cilt: Y edigiin Miicellithanesi
istanbul - Arahk 1997
Kasd1m budur §ehre vuram
Feryad ii figan koparam
Yunus Emre
i<;iNDEKiLER

ONSOZ

GiRi~ YERiNE
istanbul severler i\:in bir rehber denemesi/11

Birinci Btiliim
iSTANBUL YAZILARI
istanbul'un olu§ ve bozulu§ tarihine dair derkenar/23
Ramazan nostaljisi/32
istanbul gecelerinde hayal trafigi/39
Yok olan sokak sesleri/44
Bizim mahalle/48
istanbul §ehir estetiginde aga\:/53
6tekilerno
Bir ate§plire bin yangmn6
F'm1ze nehirde su perileri/83
~ehirler, \:e§meler ve sebiller/94
Safahat'tan istanbul manzaralan/102
Knut Hamsun'un Tlirkleri/107
Le Corbusier istanbul'da/113
Tar1k B ugra, istanbul ve belediyeler/116

ikinci Btiliim
ALATURKA'DAN ARABESK'E
M1srr'dan gelen sesler/121
Varo§lardan ta§an kliltlir/124
Arabesk'in zaferi/ 127
Alaturka ve Arabesk/130
Ac1s1z Arabesk olur mu?/134
Biqehrin yerlisi olmamak/137
O~iincii Biiliim
~EHiR FOTOGRAFLARI
Muradiye, Oliim ve gUl/143
Tarihi \:evre korumac1hgmm psikolojisi/157
Ah Safranbolu vah Safranbolu/161
Orda bir koy var yakmda/163
Altmc1 ~ehirliler/ 166
Efes nas1J Sel\:uk oldu?/170

Diirdiincii Biiliim
GEZi NOTLARI
Oryantalizmin gozbebegi: M1s1r/l 77
Yugoslavya'da Tiirk olmak/191
Sava~an Bosna'da sekiz giin/213
Benim Orta Asya'm/225
Tiirkliigiin kalbine seyahat/230
Milano-Roma/255

YER ADLARl iNDEKSi/261


bnsoz

Elinizdeki kitap, daha once insan Yaymlan arasmda ir1kan ~ehir


Fotogratlan'mn yeni yaz1larla zenginle§tirilmi§ ve ba§tan sona gozden
geiririlerek dort boliim halinde yeniden diizenlenmi§ ikinci bask1SJd1r.
A§ag1 yukan §ehir konulu biitiin yaz!lanm1 ihtiva eden bu kitabm dor-
diincii boliimiindeki metinlerden sadece ikisi ilk bask1da yer ahyordu.
Bu bask1ya, yeniden bas1lmayacak olan Tiirkiin Kiiltiir Cografyasmda
bir Gezinti (1989) adh kitab1mdaki gezi notlarmm yams1ra, Bosna,
Ozbekistan ve Tiirkmenistan seyahatlerimle ilgili yaz1lanma da yer -
verdim. Aynca yeni bask1SJm yapttrmay1 dii§iinmedigim Geirmi§i Ye-
niden Kurmak (1987) adh kitab ..ndaki iki yaz1 bu kitabm iiitiincii bo-
liimiinde degerlendirildi: "Muradiye, oliim ve giil", "Tarihl irevre koru-
mac1hgmm psikolojisi" .
Daha once yay1mlanm1§ olmakla beraber kitaplanma girmemi§
dort yaz1 da ~ehir Fotogratlan'nda yerini ald1. Bunlardan "istanbul'un
olu§ ve bozulu§ tarihine dair derkenar" ba§hkh yaz1, Hilmi ~ahenk'in
siyah-beyaz fotogratlanndan olu§an ve istanbul Biiyiik§ehir Belediyesi
Kiiltiir i§leri Daire Ba§kanhg1 tarafmdan yay1mlanan Bir Zamanlar is-
tanbul adh albiime mukaddime olarak yaztlm1§ttr. Bir sempozyumda
bildiri olarak sunulan "istanbul §ehir estetiginde agair" yazJSJ Yeni
Tiirkiye'de, "~ehirler, ire§meler ve sebiller" ile "Knut Hamsun'un
Tiirkleri" ba§hkh yaz1lar ise Tiirk Edebiyat1 dergisinde yay1mland1. ilk
1OI $ehir Fotograflan

bask1da yer alan birkay k1sa yazmm bu bask1ya dahil edilmedigini de


belirtmeliyim.

*
~ehir Fotograflan'nm "istanbul Yazilan" ba§ltkh birinci bolil-
miinde eski istanbul'da nostaljik bir gezinti yapmay1 denedim. Evleri,
sokaklan, agaylan, yiyekleri, ku§lan, kopekleri, kay1klan, ¥e§meleri,
sebilleri ve giizel insanlanyla eski istanbul. Benim ya§amad1g1m, fakat
ya§ayanlann yazd1klanm okuyarak tan1y1p sevdigim istanbul. ikinci
bOliimde ise klasik §ehir dokusunun, kiiltiiriin ve niifus yap1smm nas1l
bozuldugunu "arabesk" olgusu yeryevesinde tahlil eden k1sa yaz1lar
yer ahyor. Kitaba adm1 veren iiyiincii boliimii baz1 Anadolu §ehirleri-
nin konu edildigi yaz1lara, dordiincii bOliimii de M1s1r, Yugoslavya,
Bosna, Kazakistan, Ozbekistan, Tiirkmenistan ve italya'ya muhtelif ta-
rihlerde yapt1g1m seyahatlere ay1Td1m. Hepsi ozene bezene yaz1lm1§
metinler oldugu i¥in degerli okuyuculanmm s1kilmadan okuyacaklan-
m samyorum.

*
Aslmda muhtelif zamanlarda yazilmI§, birbiriyle dogrudan ili§ki-
si bulunmayan yaz1lan biraraya getirip kitap olarak yay1mlamay1 pek
dogru bulmam. Bir kitaptaki yaz1lan birle§tiren §ey, mtmdaki tutkal
veya formalar1 birbirine baglayan diki§ degil, aralanndaki konu birligi
olmah, degi§ik tarihlerde yazilm1§ olsalar bile, her yaz1 digerlerindeki
bir eksigi tamamlamahd1r. ~ehir Fotograflar1'm, seytigim yaz1lar ara-
smda boyle bir ili§kinin var olduguriu dii§iinerek kitapla§llrmay1 gaze
ald1m. Esasen kalemiyle geyinen bir yazar oldugum iyin, sonunda ki-
tapla§llrmak gayesiyle, yazd1g1m her yazmm bir biitiiniin par¥as1 ol-
masma ozellikle dikkat ederim. Sonuyta ~ehir Fotograflan gibi kitap-
lar dogar.
Umanm, ~ehir Fotograflan, yeni ku§aklarda §ehir fikrinin ve §e-
hirlilik §UUrunun uyanmasma kiiyiik de olsa bir katk1da bulunur.•
Giizel, ye§il, temiz ve miireffeh §ehirlerinde mutlu insanlarm ya-
§ad1g1 gelecegin Tiirkiye'sini ozleyerek degerli okuyuculanma sayg1lar
sunuyor, bu vesileyle elinizdeki kitapta yer alan yaz1lar1 yazmarna ve-
sile olanlara ve Otiiken Ne§riyat yetkililerine te§ekkiir ediyorum.

Be~ir Ayvazoglu
istanbul, Kas1m 1996
Giri~ Yerine
iSTANBUL SEVERLER i(:iN
BiR REHBER DENEMESi

istanbul Ansiklopedisi

istanbul, ansiklopedilere s1gmayan §ehirdir; Re§at Ekrem


KO\:U, bilyilk bir a§kla ba§lad1g1 istanbul Ansiklopedisi'nde, on
bir cilt yay1mlad1g1 halde G harfine ancak gelebilmi§ti. Tercil-
man gazetesinin ilave olarak vermeye kalk1§t1g1 istanbul An-
siklopedisi de tamamlanamad1. Tarih Vakf1'mn istanbul Ansik-
lopedisi gorilnil§te tamamlanm1§sa da, ne 61\:ilde tamdir, tart1-
§llmaya deger.
Eserleriyle bir nesle Osmanh tarihini, killtilrilnil ve ya§ama
bi\:imini sevdiren o derbeder tarih\:i-romanc1y1, Re§at Elcrem
Ko\:u'yu bu vesileyle anml§ olahm. Tek ba§ma istanbul Ansik-
lopedisi gibi dev bir eseri yaz1p yay1mlamaya kalk1§arak, mil-
meyyiz vasf1 unutkanhk olan bu toplumun ve istanbul'un haf1-
zas1 olmay1 tecrrilbe eden o yalmz adam1, emeklerine hilrme-
ten, hi\: olmazsa olilm y1ldonilmlerinde hatirlayan ka\: ki§i var-
dir dersiniz?
Gazeteci Ekrem Re§ad Bey'in oglu olarak istanbul'da ba§-
layan omrilnil okuyup ara§tlrmakla ve yazmakla ge\:iren Re§at
Ekrem, istanbul Oniversitesi Edebiyat Fakilltesi Tarih Bolil-
mil'nden 1927 yllmda mezun oldu. Aym bolilmde bir silre asis-
12 / $EHiR FOTOGRAFLARI

tan olarak gorev yaptiktan sonra ilniversiteden aynld1 ve ye§itli


liselerde tarih ogretmeni olarak yah§tl. Bu arada irili ufakh der-
gilerde ve bugiln yogu y1kmayan gazetelerde, tarih, folklor ve
ktiltilr hayat1m1z hakkmda yilzlerce ara§t1rma ve inceleme ya-
y1mlad1. Patrona Halil, Kabak~1 Mustafa, Forsa Halil, Dag
Padi§ah/an gibi, tarihi olaylan roman yahut hikaye ilslubuyla
anlatt1g1 kitaplan, biryok insana tarihi, ozlellikle Osmanh tari-
hini ve killtilrilnil sevdirmi§tir.
Yeni~eriler gibi, yeni goril§ler getirdigi incelemlerin yam-
s1ra, Topkap1 Saray1 ve istanbul yangmlanm ve tulumbac1lan
anlatt1g1 istanbul Tulumbac1/arz gibi kitaplan, Evliya (;elebi
Seyahatnamesi, A§fl Dede'nin Hatzralan , Vehbi'nin Sur-
namesi, Ha§met'in Viladetnamesi gibi, Osmanh Tilrkyesi'nden
bugilnkil dile aktard1g1 eserler, yok zengin bir killliyat meydana
getirmektedir. Silmerbank tarafmdan yay1mlanan Turk Giyim
Ku§am ve Siislenme Sozliigii ( 1967) de, benzeri az bulunur
eserlerden biridir
Re§at Ekrem Koyu'nun en onemli eseri, §ilphesiz, bugiln
kelimenin tam manas1yla antika degeri ta§1yan, kitap kurtlannm
yana yakila arad1klan istanbul Ansiklopedisi'dir. 1946 ve 1958
y1llarmda olmak ilzere iki defa yay1mlanan bu ansiklopedi, yu-
kanda da ifade ettigimiz gibi, ne yaz1k ki G harfinde kalm1§tlr.
Yazarmm omril vefa etmedigi iyin tamamlanamayan bu ansik-
lopedinin son derece "ozel" oldugunu belirtmeliyim; istan-
bul'un mimari yapilanndan bahyelerine, bostanlarma, devlet
adamlanndan alim, §air, bestekiir, §ark1c1, hoca, dervi§ ve hatta
papazlanna, tulumbac1lanndan meczuplanna, dilencilerinden
serserilerine, yangmlanndan salgmlarma, mahallelerinden yik-
maz sokaklarma kadar, akla gelebilecek her konuda binlerce
madde bulunmaktad1r.
Dilnyanm ba§ka hiy bir §ehri hakkmda boylesine renkli ,
zengin ve sevgi dolu bir ansiklopedi yaz1lmam1§tlf ve bir daha
yaz1lmas1 da zordur. Tesadilfen ele geyirirseniz sakm kimseye
kapt1rmaym derim.
$EHiR FOTOGRAFLARI I 13

istanbul'u Yeniden Ke~fetmek


Re§at Ekrem'in istanbul Ansiklopedisfne madde ba§l olan
bir c;:ok yapmm, birc;:ok sokagm, bahc;:enin vb. yerinde §imdi
yeller esmektedir diyecegim ama, art1k istanbul'da, devasa
apartmanlar yilzilnden rilzgar bile kendisine gec;:it bulam1yor.
1950'den bu yana ya§anan bilyilk ic;: goc;:, §ehirlerin tarihi ve
tabii dokusunu altilst ettigi gibi, "yerlilik" kavrammm ve hassa-
siyetinin de neredeyse tamamen ortadan kalkmasma yo! ac;:t1.
Kilc;:ilk §ehirlerin nilfusu bilyilk §ehirlere, kasaba ve koylerin
nilfusu da hem kilc;:ilk §ehirlere, hem bilyilklerine dogru akar-
ken, yilzy1llar ic;:inde olu§mU§ §ehir killtilrleri de yok olmaya
ba§lad1.
ic;: goc;:ten en fazla etkilenen §ehrin istanbul oldugu bir ger-
c;:ektir. "istanbul'un ta§! toprag1 altm" diye yollara doki.ilen in-
sanlar solugu istanbul'da ald1lar. Bu goc;: h1zmdan hala hie;: bir-
§ey kaybetmemi§tir.
istanbul'un bir zamanlar her tilrlil yabanc1 unsuru ozi.imse-
yen, bi.inyesine ma! edip damgasm1 vuran, ozi.imseyemedikleri-
ni ise bir safra gibi d1§ar1 atan saglam ki.ilti.iril, Bat1hla§ma ma-
ceram1z s1rasmda a§mdmlm1§, l 950'lere gelindiginde iyiden
iyiye gi.ic;:ten dil§ilrillmi.i§til. Bu yilzden, Anadolu'nun c;:e§itli bol-
gelerinden gelen insanlar, ki.ilti.irel bak1mdan hie;: bir direni~le
kar§ila§madan kendi mahalli ki.ilti.irlerini istanbul'a ta~1d1lar.
Ni.ifus arttikc;:a, istanbul hem ki.ilti.ir hem de tabii ve tarihi doku
bak1mmdan tamnmaz hale gelmeye ba§lad1.
Aydmlar, neler kaybettigimizin farkma yeni yeni vanyor-
lar. Beyoglu nostaljisinin yerini yava§ yava§ istanbul'un bi.iti.in
gec;:mi§ine duyulan ozleme blfaktig1 gorilli.iyor. Son y1llarda ile-
ti§im ve Eren gibi baz1 yaymevleri bu yeni ilginin bir sonucu
olarak, istanbul'la ilgili kitaplar yay1mlamaya h1z verdiler.
ileti§im'in c;:1kard1g1 kitaplardan baz1lan §Un!ar: Osmanh
basmmda "<;aylak" lakab1yla tanman Mehmet Tevfik'in istan-
bul'da Bir Sene (1991), Sadri Sema'mn Eski istanbul'dan Ha-
flralar (1991), Musahipzade Celiil'in Eski istanbul Ya§ayt§l
(1992), Ozdemir Kaptan'm Beyoglu (1989), Adnan Giz'in Bir
14 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Zamanlar Kadikoy (1988), Stefanos Yerasimos'un Tiirk Metin-


lerinde Konstantiniye ve Ayasofya Efsaneleri (1993), Eser Tu-
tel'in $irket-i Hayriye (1994), Cenap ~ahabettin'in istanbul'da
Bir Ramazan (1994), Ekrem l§m'm istanbul'da Gundelik Ha-
yat (1995), ilber Ortayh'nm istanbul'dan Sayfalar (1995), Ser-
met Muhtar Alus'un istanbul Kazan Ben Kep<;e (1995). Bi-
zansh tarih\:i Yeorgios Francis'in $ehir Du~tu ( l 982)'silnil de
ileti§im yay1mlad1. Bu kitap, istanbul'un fethinin Bizansh bir
gorgil §ahidinin gozilyle anlattlmas1 baktmmdan son derece il-
gin9tir. Unutmadan, ba§ka bir gorgil §ahidinin, Nicolo Barba-
ro 'nun Konstantmiyye Muhasarasz Gun/Ugu'nii de hat1rlatma-
lay1m. Enrico Comet tarafmdan notlar ve vesikalar ilave edile-
rek yayma hazirlanan ve ~emseddin T. Diler tarafmdan tercil-
me edilen eser, istanbul Fetih Cemiyeti tarafmdan yay1mlan-
m1§t1 (1.bs.1953, 2.bs.1976).
Eren Yaymc1hk'm istanbul konulu kitaplan da dikkate de-
ger. Sadece isim olarak zikrediyorum: Eremya <;elebi'nin is-
tanbul Tarihi (1988), Robert Mantran'dan Mehmet Ali Kth\:-
bay'm \:evirdigi XVI. ve XVII. Yuzyzlda istanbul Hayatz (1990),
Tanju <;antay'm SU!eymaniye Camii (1989), C.C. Carbogna-
no'nun 18. Yuzyzlm Sonunda istanbul (1993), P.A.Dethie'nin
Bogazi<;i ve istanbul (1993). Ve bir albilm: Osmanli impara-
torlugu'nda Fotografm 6ncusu (1992). ingilizce olarak yay1m-
lanan bu albilmde, istanbul'da tam kirk ytl y~ayan hakkfilc ve
fotograf\:I James Robertson'un \:ektigi fotograflar yer ahyor ki,
bunlar ilk istanbul fotograflar1dir.
Bu arada, Yap1 Kredi Yaymlan arasmda \:Ikan muhalled
bir kitaptan soz etmeliyim: istanbul ifin $ehrengiz (1991).
Enis Batur tarafmdan istanbul hakkmda yaztlm1§ onemli metin-
lerin bir araya getirildigi bu kitabm ad1 da gayet isabetli. Bilin-
digi gibi, eskiden bir §ehrin gilzelliklerinden, gezilip gorillmesi
gereken yerlerinden sozedilen ve genellikle manzum yaz1lan
eserlere " ~ehrengiz " ad1 verilirdi. Yeri gelmi§ken Agah Sim
Levend'in §ehrengizler hakkmda onemli bir kitab1 bulundugu-
nu belirtmeliyim: Tiirk Edebiyatmda $ehr-engizler ve $ehr-en-
gizlerde istanbul ( 1958).
~EHiR FOTOGRAFLARI f 15

Yap1 Kredi'den 91kan, istanbul'la ilgili bir ba§ka onemli ki-


tap da istanbul'da iki iskandinav Seyyah (1993) adm1 ta§iyor.
Norve9li iinlii romanc1 Knut Hamsun ile, Danimarkah biiyiik
masal yazan Hans Christian Andersen'in istanbul izlenimlerini
ihtiva eden kitapta son derece onemli tesbitler var, ozellikle
Knut Hamsun'un gozlemleri .. ("Knut Hamsun'un Tiirkleri" ba§-
hkl1 yaz1ya bak1mz).
istanbul Biiyiik§ehir Belediyesi Kiiltiir i§leri Daire Ba§kan-
hg1 'nca yay1mlanan istanbul konulu kitaplar da 9ok onemli.
Bunlar arasmda Cahit Kayra imzasm1 ta§iyanlar epeyce fazla.
Eski harfli metinleri okurken epeyce zorland1g1 anla§1lan Kay-
ra'nm kitaplanndan bazilanm isim olarak zikretmek istiyorum:
Eski istanbul'un Eski Haritalan (1990), istanbul'un Yoku§ ve
Merdivenleri (1991), //. Mahmud'un istanbul'u (1992).
Yine aym dairenin yay1mlad1g1 Kartpostallarda istanbul
(1992) adh kitap Ahmet Eken tarafmdan haz1rlanm1§. istanbul'a
eski kartpostallann a9t1g1 kti9tik pencerelerden bakmak dogrusu
ayn bir zevk. Giindag Kayaoglu ile Ersu Pekin'in birlikte hazlf-
lad1klar1 Eski istanbul'da Gundelik Hayat (1992), bu konuda
9e§itli kaynaklardan derlenmi§ metinleri ihtiva ediyor. Orhan
Erdenen'in son derece onemli buldugum dort ciltlik Bogazi~i
Sahilhaneleri (1993) ise bir baklma Bogazi9i'ndeki yahlarm
katalogu niteliginde bir 9ah§ma. Kitabm giri§ boltimiinde, yah-
lann olu§umu ve geli§imi hakkmda onemli bilgiler var.
Bilyiik§ehir Belediyesi Ktiltiir i§leri Daire Ba§kanhg1, yo-
netim degi§t*ten sonra da, isabetli bir kararla, yaym faaliyetle-
rine devam etmi§tir. Yeni donemde yay1mlanan ilk eser Te§ri-
fat Merak/ISi Beyzade Takimmm Oturdugu Semt: Beylerbeyi
(1994) ad1m ta§1yor. Mehmet Rebii Hatemi Baraz'm bu iki cilt-
lik eseri ba§hba§ma bir alem. Re§at Ekrem Ko9u'yla birlikte
ba§lad1g1 §ehir tarihi 9ah§malanna, biitiin mesaisini ya§ad1g1 ve
her k6§esini bildigi Beylerbeyi'ne teksif ederek devam eden
Rebii Baraz, belki de hi9 bir semte nasip olmayan son derece
onemli bir eser meydana getirmi§tir. Yakla§1k kirk yilhk bir
emegin ve sabnn iirilnii olan . eserde, Re§at Ekrem'in istanbul
Ansiklopedisi'nde uygulad1g1 metod uygulanmI§ ve Beylerbeyi
16 / 9EHiR FOTOGRAFLARI

ile ilgili bi.iti.in bilgiler, alfabetik olarak, orijinal fotograf, beige


ve rrizimlerle birlikte biraraya getirilmi§tir. Baraz'm eseri, ben-
ce, Yahya Kemal'in "Sade bir semtini sevmek bile bir omre de-
ger" misramdaki hi.ikmi.i dogrulamasi bakimmdan ayn bir onem
ta§imaktadir.

"istanbul Risaleleri"

Istanbul Bi.iyi.ik§ehir Belediyesi Ki.ilti.ir I§leri Daire Ba§kan-


hgi 'mn onemli faaliyetlerinden biri de, merhum A. Si.iheyl Dn-
ver'in istanbul hakkmdaki irili ufakh kitaplanm biraraya geti-
rerek be§ cilt halinde ve istanbul Risaleleri (1995) adiyla nq-
retmi§ olmasidir. Kitaba girmeden once Si.iheyl Dnver'den ve
onun hakkmda rrikmi§ onemli bir eserden kisaca soz etmek isti-
yorum:
Eskilerin on parmagmda on hi.iner bulunan insanlar iyin
kullandiklan "hezarfen" diye bir tabir vardir; bu tabir s1fat ola-
rak hi<r kimseye merhum Ord. Prof. Dr. A. Siiheyl Unver'e ya-
ki§tigi kadar yaki§maz. Tip doktoru (cildiye ve dahiliye miite-
hassisi), tip tarihrris~ , sanat tarihrrisi, §air, yazar, etnograf, res-
sam, nakka§, miizehhib .. Daha da onemlisi, Si.iheyl Hoca, kla-
sik sanatlanmizm biisbi.itiin unutulmasmi onlemek icrin Gi.izel
Sanatlar Akademisi'nde, Topkapi Sarayi Nakt§hanesi'nde ve
daha sonra Cerrahpa§a Tip Tarihi Enstiti.isi.i 'nde yiizlerce talebe
yeti§tirerek Osmanh ve Cumhuriyet devirleri arasmda kopri.iler
kurmak, en azmdan si.isleme sanatlanmizda devamhhgi sagla-
mak gibi onemli bir misyonun sahibi olmu§tur.
Hayatmm hemen her amm crah§arak degerlendiren, duydu-
gu ve ki.itiiphanelerin tozlu raflannda unutulmu§ yazmalarda
buldugu her bilgiyi tasnif ederek dosyalar haline getiren Si.i-
heyl Unver'in, sadece bilge bir sanatkar ve hoca olarak degil,
bir ara§ttrmaci ve aqivci olarak da Tiirk kiiltiiriine ne kadar bii-
yi.ik hizmetlerde bulundugunu daha iyi anlamak icrin Prof. Dr.
Ahmet Gi.iner Sayar' m 1994'te yayimlanan muazzam biyogra-
fik eseri okunmahdir: A.Siiheyl Unver: Hayat1 , ~ahsiyeti ve
Eserleri (1898-1986).
$EHiR FOTOGRAFLARI / 17

Oyle anla§1hyor ki, merhum A. Siiheyl Unver, hezarfenli-


ginin yamsira, §ansh bir insand1r da. ~anshdir, <;:iinkii Ahmet
Giiner Sayar gibi degerli bir ilim adam1 tarafmdan biyografisi
yazllmi§ttr. Siiheyl Hoca'yla yakm bir dostluk kuran ve on se-
kiz y1l sohbetlerine kattlan iktisat profesorii Sayar, her insanm
cesaret edemeyecegi son derece agir bir i§in altma girerek mer-
humdan kalan biitiin defterleri , dosyalan, tasnif edilmemi§ ufak
kag1tlara kayith, say1S1 onbinleri bulan notlan, kitap ve makale-
leri, basilmam1§ yaz1lan, mektuplanm, ona yazilm1§ mektuplan
vb. incelemi§ ve benzersiz bir eser ortaya koymu§tur. Ve bu
eser, §imdi kiitiiphanelerimizde, miikemmel biyografiy.e ornek
olarak gosterilen Midhat Cerna! Kuntay'm Nam1k Keniali ve
Osman Ergin'in Muallim Cevdet'i yanma rahathkla konulabi-
l:ir.
Prof. Sayar, A. Siiheyl Unver biyografisinde, merhumun
hayatmm her safhastm belgelere dayanarak aynntih bir bic;:im-
de anlat1yor. Yurt ic;:indeki seyahatleri ve konferaslar1yla ilgili
olarak mahalll gazetelerde c;:1kmt§ haberleri bile ihmal etmeyen
Sayar'm yapt1g1, aslmda sadece biyografik bir c;:ah§ma degil,
aym zamanda son derece onemli bir kiiltiir tarihi ara§ttrmas1d1r.
Bu biyografinin, ozellikle, Cumhuriyet doneminde kendisine ·
ya§ama alam ac;:maya c;:ah§an inkar edilmi§ Tiirk-Osmanh kiil-
tiiriiniin miicadele tarihi oldugu da soylenebilir.
Sayar'm eserini okurken, Hoca Ali Rtza Bey, Ami§ Efendi,
Abdulaziz Mecdi Tolun, Dr. Rifat Osman, Muallim Cevdet,
Osman Ergin, ~erafeddin Yaltkaya, ismail Saib Efendi, Akil
Muhtar Ozden gibi, yakm tarihimizin onemli simalan hakkmda
bulunmaz bilgiler ediniyoruz. ~unu da rahathkla soyleyebili-
rim: Bu biyografi, eski istanbul'un insan tipleri, ya§ama bic;:imi,
dilnya goril§il, zevkleri ve estetigi hakkmda yaztlmt§ bir kitap
olarak aynca ele altnabilir. Son derece zengin bir malzeme me-
todik bir §ekilde degerlendirilmi§. Okumaya bir ba§ladtmz mt,
elinizden btrakam1yorsunuz. Milstakil boliimler halinde yaz1l-
mt§ oldugu ic;:in, okumaya istediginiz boliimden de ba§layabilir-
siniz. Zengin dipnotlan ve bibliyografya ise, merakltlar ve ara§-
ttrmac1lar ic;:in ayn bir hazine.
18 I $EHiR FOTOGRAFLARI

A. Siiheyl Dnver'in bq ciltlik istanbul Risaleleri'nde, me-


rakhlannm yana yakila aray1p da bulamadiklan, bulsalar da fa-
hi~ fiyatlarla satm ald1klari ~u eserleri biraraya getirilmi~tir: is-
tanbul ve Bogaziri Ressan11 Ali R1za Bey, Serefabad, Mahya ve
Mahyacil1k, Hmr Bey <;elebi, Fatih'in Oglu Bayezid'in Su Yolu
Haritas1, Fatih Kiilliyesi ve Zamanz itim Hayat1 , ilim ve Sanat
Bak1mindan Fatih Devri Not/an, Fatih Devri F1kralan, Hattat
Ahmet Karahisarf, Ali Ku§ci Hayat1 ve Eserleri, Miizehhib Ka-
ramemi, Fatih Sultan Mehmed'in O!Umii ve Hadiseleri Uzerine
Bir Vesika, Fatih Devri Yemekleri, istanbul'da Sahabe Kabir-
leri, Ressam Levnf, Fatih A§hanesi Tevzinamesi, istanbul Fet-
hiyle Kalelerinin Manzum ve Mensur Tarih ibareleri, Hattat
Seyh Hamdullah ve Fatih irin istinsah Ettigi iki Miihim T1bbi
Eser, ilim ve Sanat Tarihimizde Fatih Sultan Mehmed, Fatih
Devri itim Sanat ve ictimaf TekamUL Hamlelerine Bir Nazar,
Fatih Kiilliyesi Camii, Hekimba§l Omer Efendi, Germi§ Y1llar-
da K1yafet Resimlerimiz , Fatih Devri Saray Naki§hanesi ve
Ba§ Ustad1 Baba Nakka§, Fatih'in <;ocukluk Defteri, Ressam
Ali R1za Bey'e Gore Yanm As1r Once Kahvehanelerimiz ve E§-
yas1, istanbul Rasathanesi, istanbul'un Mutlu Askerleri ve Se-
hit Olanlar.

Ve Digerleri

istanbul kitaplarmdan bahsedip de Tiirkiye Turing ve Oto-


mobil Kurumu'mn yay1mlad1g1 kitaplar1 unutmak olur mu? Bi-
lindigi gibi, Turing'in genel miidiirii <;elik Giilersoy tam bir is-
tanbul sevdahs1d!f ve yazd1g1 kitaplann hemen tamam1 istanbul
hakkmdad1r. Bunlardan birkar;m1 isim olarak zikretmekle yeti-
niyorum: Y1ld1z Parkz ve Malta Ko§kii (1979), Kapalirar§i'nin
Romani (1979), Lale ve istanbul (1980), Eski istanbul Ara-
balan (1981), Kay1klar (1983), istanbul Estetigi (1983), Ihla-
mur M esiresi (1983), istanbul'un Anztsal Agar/an (1983),
Kuruksu (1985), Taksim (1986) Tramvay istanbul'da (1989).
istanbul'un tarihine ve kiiltiirilne merakh olanlar, Yahya
Kemal'in Aziz istanbul ve Kendi ·Gok Kubbemiz, Ahmet Ham-
di Tanpmar'm Huzur, Be§ Sehir ve Ya§ad1g1m Gibi, Abdiilhak
$EHiR FOTOGRAFLARI / 19

~inasi Hisar'm Bogazifi Mehtaplan, Bogazifi Yalzlan ve


Gefmi§ Zaman Ko§kleri adh eserlerini mutlaka okumahd1rlar.
Haluk ~ehsuvaroglu ' nun Turing'den r;:1kan Bogazifi'ne Dair
(1986) adh kitab1 da onemlidir. ibrahim Hakk1 Konyah merhu-
mun Ye§ilay Cemiyeti tarafmdan yay1mlanan iki ciltlik Usku-
dar Tari hi ( 1976-1977) de oyle. Vaktflar Gene! Mi.idi.irli.igi.i ta-
rafmdan yay1mlanan, Yi.iksel Yolda§ Demircanh'nm haz1rlad1g1
istanbul M imarisi ifin Kaynak Olarak Evliya r;etebi Seyahat-
namesi (1989), bir istanbul severin her zaman elinin altmda
bulunmas1 gereken kitaplardand1r.
istanbul Fetih Cemiyeti'nin ba§ta fethin 500. ytldoni.imi.i
mi.inasebetiyle yay1mlad1g1 kitaplar ve dergiler olmak i.izere -ki
bunlar artik antika degeri ta§1yan sahhaf kitapland1r- bi.iti.in ki-
taplan, aynca Samiha Ayverdi'nin Bogazifi'nde Tarih (1982),
istanbul Geceleri (1971) , ibrahim Efendi Konag1 (1964) gibi
eserleri oncelikle okunmahdu.
Ahmet Refik Bey'in istanbul'da 1495-1882 y11lan arasmda-
ki sosyal, ki.ilti.irel ve ekonomik hayali aksettiren Hazine-i Ev-
rak belgelerini bir araya getirdigi istanbul Hayat1 adh dort cilt-
lik i.inli.i eserinin l!pkt bas1m1 da Enderun Kitabevi tarafmdan
1988 y1hnda yaptlmt§II. Bu onemli eser piyasada hiilii mevcut
olabilir. Tabii eski harfleri bilen istanbul sevdahlan, Mecelle-i
Umur-1 Belediyye (Osman Nuri Ergin), istanbul ve Bogazifi
(ihtifalci Ziya Bey), Hadfkatu'l- cevamf (Ayvansarayi) gibi ar-
t1k klasik hi.iviyeti ta§1yan kitaplan r;:ok iyi b~lirler. A.rife tarif
gerekmez. Mec_elle-i Umur-1 Belediyye'nin de istanbul Bi.iyi.ik-
§ehir Belediyesi Ki.ilti.ir i§leri Daire Ba§kanhg1 tarafmdan yeni
harflerle, fakat diline hir;: dokunulmaks1zm sekiz cilt halinde
yay1mlanmakta oldugunu hatulatmakla yetiniyorum.
Degerli okuyuculanma son olarak Edmondo de Amicis'in
yeni bask1s1 Ti.irk Tarih Kurumu tarafmdan yaptlan istanbul
(1993) adh nefis eserini tavsiye eder, Prof. Dr. Beynun Akya-
va§ 'm terci.imesinin benzerine az rastlamr bir mi.ikemmellikte
oldugunu da ozellikle ifade etmek isterim.
istanbul'u sevmek bir vazifedir; onu severek kurtarabiliriz.
Sevmek ir;:in tammak, tammak ir;:in de okumak ve gezmek gere-
kir.
Birinci Boliim
iSTANBUL Y AZILARI
iSTANBUL'UN OLUS VE BOZULUS
TARiHiNE DAiR DERKENAR
Gezginleri giizelli~yle dilsizlejtiren lstanbul,
kozmopolit Galata de~l, abidevi camileri kucaklayan
ah~p ~hir dokusu ve bu dokuyu sanp sarmalayan ye~il orti.isiiyle
Tiirk ve miisliiman 1stanbul'dur.
Bogazi~i'dir, Siileymaniye'dir, Eyiip'ti.ir, Oskiidar'd1r.

Fotograf Turkiye'de
Cerfde-i Havadis'in 15 Ekim 1841 tarihli nilshas1, mficit
Daguerre'in fotograf~1hkla ilgili kitabmm Tilrkiye'ye geldigini
ve tercilme edildigini haber veriyordu. 17 Temmuz 1842'de
aym gazetede yay1mlanan bir iliinla da Daguerre'in ogrencile-
rinden Mosyo Kompa'nm istanbul'a geldigi ve isteyenlerin fo-
tograflanm ald1rabilecekleri bildirilmi~ti.
istanbullular, fotografya denilen yeni bir aletin icat edildi-
gini ve bu aletin her ~eyin suretini t1pat1p ~1karabildigini
Takvfm-i Vekayi'de 28 Ekim 1839'da yay1mlanan bir haberle
ogrenmi~. dogrusu pek inanamam1~lard1. Karanhk bir kutunun
i~ine konulan ve ilzerine hayal aksettirilen eczah bir levha, ka-
ranhkta c1vah buhara tutuldugu zaman resim ayan beyan ortaya
~1k1yormu~. Daguerreotype denilen bu usu! 19 Agustos 1839'da
Frans1z ilimler Akademisi tarafmdan kabul edilmi~.
Mosyo Kompa'ya fotograf1m ald1ran ilk istanbullunun nasil
hayretler i~inde kald1gm1 gozilmilzde rahathkla canlandlfabilir,
hatta etkisi hata devam eden tasvir yasag1 dolay1s1yla i~ten i~e
bir su~luluk duygusuyla nas1l k1vrand1g1m tahmin edebiliriz.
Devir Abdillmecid devridir ve fotograf boylece icadmdan
24 I $EHiR FOTOGRAFLARI

iki-ilcr yil soma Osmanh illkesine ginni§ olur. istanbul'da ilk


fotografhane, 1850 y1hnda Beyoglu'nda acr1lan Kargopoulo Fo-
tografhanesi'dir. Fakat daha once crok say1da Avrupah fotog-
rafcrmm Ttirkiye'ye gelerek cre§itli §ehirlerde fotograf crektikle-
rini biliyoruz. Kargopoulo Efendi'den soma Raif Efendi, <;em-
berlita§'taki saatcri dilkkanmda fotograf da crektigi icrin ilk yer-
lqik fotografcrilardan say1hr. Paskal Sebah ise fotografhanesini
Beyoglu'nda l 857'de acrm1§t1r. Bir y1l sonra en ilnlil Osmanh
fotografcrilan olan Abdullah Biraderler, once Beyaz1t'ta acr1p
daha sonra Beyoglu'na ta§1d1klan fotografhanelerini aym za-
manda bir sanat galerisi olarak kullamrlar. 1867 Paris Sergi-
si'nde acrt1klan "Fotograflarla istanbul Manzaralan ve Tarihi
Tilrk Si!ahlan" sergisi bilyilk bir ilgi gorilr. Bu fotografhane-
lerde yeti§enler, fotograf1 istanbul'da yaygm bir meslek haline
getirirken , Bab-1 Seraskerl, Bahriye Nezareti, Milhendishane-i
Berri-i HtimayG n gibi devlet kurulu§lan da bilnyelerinde birer
fotografhane acrmak ihtiyac1 hissederler. Bu kurulu§lar Anado-
lu'nun bircrok bolgesini fotograflarla tesbit etmi§, aynca irade
ilzerine 1897 Turk-Yunan Harbi'nde asker fotografcr1Iar tara-
fmdan crok say1da fotograf crekilmi§tir.

Fotograf sanatma btiyilk ilgi duyan Sultan II.Abdiilhamid,


illkesinde olup bitenleri fotograf yoluyla ogrenmeye crah§ffil§,
ozellikle asker fotografcrilan gorevlendirerek btitiln onemli
olaylan belgeletmi§tir. Aynca Y1ld1z Saray1'nda bir fotograf
atelyesi kurduracak ve sultanlarla §ehzadelerin fotograflan da-
ha crok burada crekilecektir. Padi§ahm bu ilgisi , halkm fotografa
kar§I ilrkekJigini belJi olcrtide giderir.
Abdiilhamid'in crektirdigi fotograflar, zengin albilmler ha-
linde saraya takdim edilmi§tir. Ote yandan Osmanh illkesinde
seyahat eden Avrupahlar'm crekip saraya gonderdikleri fotog-
raflarla, rnahalll idarelerin temel atma torenlerinden hizmete
acrma t6renlerine kadar, her olay1 tesbit edip sunduklan albiim-
ler, Yild1z Saray1'nda zengin bir fotograf koleksiyonunun olu§-
masm1 saglarn1§t1r.
$EHiR FOTOGRAFLARI /25

Gezginleri Dilsiz K1lan Guzellik


Mesken mimarisinde genellikle aga9, kire9 ve kerpi9 gibi
dayamks1z malzemelerin kullamld1g1 eski Osmanh §ehirlerinin
en biiyiik dii§mam yangmd1. istanbul'u bir ba~tan bir ba§a kill
y1gmma 9eviren biiyiik yangmlar mqhurdur. Devletin gii9lii bir
ekonomiye sahip ve refah seviyesinin yiiksek oldugu yiizy1llar-
da, yanan y1kilan sokaklar, mahalleler, semtler, 9ok k1sa siirede
aym giizellikte yeniden in§a edilirdi. Ancak devlet ve halk fa-
kirle§tik9e, zamamn, yangmlann ve zaman zaman depremlerin
tahrip ettigi istanbul'da, kaybedilenlerin yerine yenileri konula-
maz olmu~tur. Konulanlar ise gittik9e fukarala~an devletin ve
halkm ac1kh vaziyetini yans1tmaktad1r. Fotograf tam o y1llarda
icat edilir; yerli ve yabanc1 fotograf91lann hanl haril goriintiile-
dikleri, ink1raza yiiz tutmu§ Devlet-i Aliyye 'nin ba§kentidir.
Bununla beraber ha!a giizelligiyle bat1h gezginleri hayranhk ve
~a§kmhk i9inde b1rakmaktad1r. 187 4 yilmda istanbul 'a gel en
Edmondo de Amicis'in §U ciimleleri XIX. am sonu istanbul'u
hakkinda a91k bir fikir verebilir:
"istanbul, tinUnde ~air ile arkeologun , sefir ile tacirin, prenses ile ge-
micinin, kuzeyli ile gUneylinin, hepsinin aym hayranhk duygusuyla haykir-
d1g1 alem~Umul ve son derecede bUyUk bir gUzelliktir. BUtUn dUnya bu ~eh­
rin dUnyanm en gUzel yeri oldugu fikrindedir. Seyahat hatiralanm yazanlar
buraya gelince ~a~mp kahrlar. Perthusier'in dili dola~1r, Tournefort be~er
dilinin aciz kald1gm1 soyler, Pouqueville cennette oldugunu samr, La Croix
sarho~ olur, Marcellus vikontu kendinden gec;er, Lamartine Tann 'ya ~Uk­
reder, Gautier gtirdUgU ~eyin hakikat oldugundan ~Uphe eder ve hepsi de
tasvir Ustune tasvir y1garak pml pml bir Uslupla yazarak dU~Uncelerinin ya-
nmda fakir kalmayacak ifade tamm bulabilmek ic;in bo~una kafa yorarlar".

Gezginleri giizelligiyle dilsizle~tiren istanbul, hi9 §iiphesiz,


kozmopolit Galata degil, abidevi camileri kucaklayan ah§ap §e-
hir dokusu ve bu dokuyu sanp sarmalayan ye~il ortiisiiyle Tiirk
ve miisliiman istanbul 'dur. Bogazi9i 'dir, Siileymaniye 'dir,
Eyiip'tiir, Dskiidar'dir. Dar ve golgeli sokaklan, insam ezme-
yen binalan, hanlan, hamamlan, kii9iik mescitleri, 9e§meleri,
mezarhklanyla son derece insani bir §ehir..
26 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

istanbul Yeniden Kurulurken


Ha9h Seferleri sirasmda bi.iyi.ik tahribata ugrayarak bir Or-
ta9ag §ehri haline gelen istanbul, fetih oncesinde bi.iti.in kaynak-
lan kurumu§ ve ni.ifusu elli binlere kadar di.i§mi.i§ bir §ehirdi.
Esasen Bizans bi.iyi.ik yap1cil1g1m VII. yi.izy1ldan itibaren kay-
betmeye ba§lamI§hr. Fetihten once bir depremde hasar goren
Ayasofya'y1 tamir edebilecek 9apta mimar bulunmad1g1 i9in
Edime'den Osmanh mimarlanmn davet edildigi biliniyor. Bu
bak1mdan fetih, 9i.iri.iyen, insans1zla§an istanbul i9in asil
manasmda bir kurtulu§ olur ve ni.ifusu kisa bir si.irede 300-350
bine ula§1r. Bir asir kadar sonra istanbul, 550 bin ni.ifuslu bir
§ehirdir. Ancak daha fazla kalabahkla§masma izin verilmeye-
cek, ni.ifus, gerekli tedbirler almarak sabit tutulacakhr.
Fetihten hemen sonra ilk i§, Ayasofya'nm camie 9evrilerek
ibadete a9Ilmas1d1r. Bununla beraber, cami olarak kullamlabil-
mesi i9in zorunlu olarak yapilan degi§ikliklere ragmen, moza-
iklerin zarar gormemesine azami dikkat gosterilir ve i.izerleri
ipek kuma§larla orti.ili.ir. Sadece farkh inan9lara gosterilen say-
gmm degil, aym zamanda sanat eserlerine verilen degerin ifa-
desi olan bu iki yonli.i itinanm bir ba§ka anlam1 daha vardir: is-
tanbul' a bir zamanlar ta§1d1g1 Dogu'yla Bati ' y1 birle§tirme
fonksiyonunu yeniden kazand1rmak. Bu birle§me sadece siyasi
ve iktisadi degil, aym zamanda ki.ilti.irel bir anlam ta§1yordu.
Osmanhlann bu hedefe §UUr!U olarak yoneldiklerini soylemek,
abartmak degildir. Bizans 'm abidevi eserleri bunun i9in muha-
faza edilmi§, bir9ok kilise, di§ yi.izleri Osmanh i.islubunda bir
koruyucu tabakayla kaplanarak bugi.inlere ula~tmlm1~hr.

Fatih Camii 'nin Apostorol Kilisesi i.izerinde, onun temelin-


den hareket edilerek in§a edilmi§ olmas1 da ~i.iphesiz sembolik
bir anlam ta§iyor. Bu, fetihten sonra, istanbul 'un yeniden olu-
§Umunda ki.ilti.irel ge9mi~inin inkar edilmedigi yolunda yorum-
lanabilir. Ancak yeniden in~a si.irecinde, dedelerimizin islami
anlay1§a uygun olarak insan ol9egini esas ald1klan ve Roma
devri istanbul ' una gore 9ok daha insani ve ya~anas1 bir §ehir
meydana getirdikleri muhakkakhr.
§EHiR FOTOGRAFLARI / 27

istanbul yeniden kurulurken, Ri:inesans biiyiik bir yamlg1y1


ya§iyor, sabit bir noktadan ve tek bir baki§ ac;:1smdan biitiin var-
hgm kavranabilecegi yolundaki dii§iinceyi mimariden resme,
felsefeden bilime kadar biitiin insan faaliyetlerinin temeline
yerle§tiriyordu. Bu gi:irii§ §ehirleri dondurmu§ ve gelecek nesil-
leri de kendi c;:erc;:evesinde ya§amaya mahkfim etmi§tir. Mimar
Turgut Cansever, biitiin Tiirk-islam §ehirlerinde oldugu gibi ,
fetihten sonra istanbul 'da da mekanm hareket halinde farkedil-
mesinin esas ahnd1g1m si:iyler. Bu, varhgm Ri:inesans'ta oldugu
gibi, bir noktadan bakip o noktadan goriilen yiiziiyle tamamen
anla§ilabilecegi yolundaki kanaate biitiiniiyle zit bir anlay1§t1r.
Var olan her §ey, biitiin vecheleriyle ancak hareket eden goz ta-
rafmdan gi:iriilerek idrak edilebilir. Bu bakimdan §ehir her tara-
fmdan sonsuzluga ac;:1hr ve bu sonsuzlugu k1rmak giinah say1hr.
Bunu dikkatli Batih gezginler de hayretle farketmi§lerdir. Me-
sela Amicis, A vrupa §ehirlerinde goziin ve dii§iincenin hemen
her zaman dar bir c;:erc;:eveye hapsedildigini, istanbul 'da ise her
an smirs1z ve latif uzakhklara kac;:acak bir yol bulabildigini soy-
ler.
Her ijesil Yeni Ba~tan

Ba§ta istanbul olmak iizere, .biitiin Osmanh §ehirleri olu-


§Urken, mesken mimarisinde daha c;:ok ah§ap ve kirec;: gibi daya-
mks1z malzemeler tercih edilmesi dogrudan dogruya islaml
diinya gorii§ii ve tasavvufi duyarlikla ilgilidir. Ah§ap, ta§la tem-
sil edilen kahc1, degi§mez biiyiik degerler sistemi kar§tsmda
giinliik hayatl tanzim eden c;:erc;:evelerin degi§meye ac;:1k ve di-
namik siirec;: olu§unu ifade etmektedir. Biiyiik odak noktalar1 et-
rafmda cereyan eden giinliik hayatm §artlanna gore §ekillenmi§
sokaklar ve mahalleler, bu anlayi§a uygun olarak kisa arahklar-
la yenileniyor, yani her nesil kendi §ehrini bir bak1ma yeniden
in§a ediyordu. Hie;: bir nesil, kendisinden onceki neslin zevkleri-
ne ve ihtiyac;:larma gore belirlenmi§ bir §ehirde ya§amak zorun-
da degildi. Sahnenin Dt§llldakiler adh romanmdaki §U ciimle-
ler, bu gerc;:egin Ahmet Hamdi Tanpmar'm da dikkatinden kac;:-
mad1g1m gostermektedir:
28 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

"istanbul mahalleleri yirmi otuz senede bir r;ehre degi~tire degi~tire


ya~arlar ve gUnUn birinde park, bulvar, yol, sadece yangm yeri , hali arsa,
gelecege ait r;ok zengin ve ir; ar;1c1 bir proje olmak Uzere birdenbire kaybo-
lurlar. Dedelerimiz ah~ap ev denen ~eyi icat ettikleri gUn bir imkam bize
haz1rlam1~lardir (... ) Boylece ta be~ asirdan beri biz son derece imam bir
millet olmaya hazirlanm1~ olduk. istanbul mahallelerinin her nesil ir;in yeni
ba~tan denebilecek ~ekilde vUcuda getiren bu yirmi otuz senelik merhalele-
rini tarihi hadiseler haz1rlarlar. Nitekim hadiseler s1k1~mca bu geli~menin
yUrUyU~UnU o nisbette artllrd1g1m hepimiz gormU~UzdUr ".

XIX . asnn ba§lanndan itibaren bu ol9i.iler yava§ yava§ kay-


bedilir ve sadece il.bideleri ortmekle kalmay1p §ehrin sonsuz
mekiinla irtibatm1 da kesen kiirgir (daha sonra da betonarme)
binalar yap1larak dinamik bir si.ire9 halindeki §ehir anlay1§mdan
donmu§ §ehir anlay1§ma ge9ilir. istanbul, bilhassa Tanzimat 'tan
sonra

Diyar-1 ki.ifrO gezdim beldeler ka~aneler gordi.im


Dola~t1m mi.ilk-i islam'1 bi.iii.in viraneler gordi.im

diyen aydmlann ve yonetici zi.imrelerin jakobence tutumlan


yiizi.inden, bir neslin sonraki nesilleri kendi in§a ettigi §ehir 9er-
9evesinde ya§amaya mahkum eden Bali §ehirlerine benzemeye
ba§lam1§, bu yi.izden kendini yenileyemedigi gibi, kendi ki.ilti.i-
riini.i de i.iretemez hale gelmi§tir.

Her Zaman Merkez


istanbul 'da en yetkin ifadesine ve en ince ol9i.ilerine ula§an
islami Ti.irk ki.ilti.irii, yi.izy11lar boyunca imparatorlugu olu§turan
bi.iti.in unsurlann ortak i.iri.ini.i ve bile§kesidir. istanbul ' un bu
hi.iviyetiyle, tarihi misyonuna uygun olarak bir cazibe merkezi
haline gelmesi ka91111lmazd1. Bu bak1mdan islam ki.ilti.irii ve sa-
nat1 dedigimiz zaman aklim1za ilk gelen her §ey, istanbul'da te-
merki.iz etmi§, bi.iii.in modalar, bi.iii.in fikir ve sanat ak1mlan is-
tanbul 'da dogup etrafa yayilm1§lir. Yenile§me doneminde de
merkez is tan bu! ' dur; bi.iii.in yeni moclalar, fikir ve sanat ak1mla-
n , imparatorlugun Avrupa'ya en yakm bolgelerinden degil , is-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 29

tanbul'dan takip edilir. Barok ' tan Ampir 'e , Rokoko 'dan Art
Nouveau ' ya kadar biitiin iisluplann Osmanh diinyasmdaki ilk
omekleri istanbul'dad1r. Bu iisluplar, baz1lan diipediiz terciime
denecek bir seviyede aktanhrken, mevcut standartlar diizenini
altiist etmi§tir. istanbul 'un insani ol9ekli binalannm yerine bii-
yiik bir hmla ve yar1§ halinde Bat1 §ehirlerinde goriilen goste-
ri§li binalann benzerleri yap1lmaya ba§lamr. ilk apartmanlar da
istanbul'da boy gosterir. Levantenlerin oturdugu Galata'da ba§-
layan yeni yap1la§ma, kanser hiicreleri gibi, Tanzimat' m getir-
digi imkanlarla once biitiin istanbul'a, sonra da yakm 9evreden
ba§layarak biitiin iilkeye yay1lacakt1r. Ancak, l950 ' lere kadar,
istanbul, as1l karakterini biiyiik ol9iide korumu§tur. Bu asnn
hemen ba§mda, 1911 y1lmda istanbul'a gelen iinlii §ehirci mi-
mar Le Corbusier, New York' un bir cehennem, istanbul'un
ise bir yeryiizii cenneti oldugunu yazar.

Go<;ler Ba~laymca

istanbul 'un tahrip edilmesinde, imparatorluk doneminde


askeri yenilgilerle ba§layan go9lerin de 9ok biiyiik rolii vardtr.
~ehrin ta§1yamayacag1 bir niifus, o §ehrin kurdudur. Rumeli ta-
raflanndan gelip istanbul 'a y1gilan insanlann mesken problemi
9oziilmeden birinci biiyiik sava§ patlak verrni§ ve istanbul bir
anda, Anadolu ve Rumeli'nin ekonomik olarak besledigi mer-
kez olmaktan 91karak kendi kendini tiiketmeye ba§lam1§ ve ye-
nilenme reflekslerini kaybederek kiiltiir iiretemez hale gelmi§-
tir. Halbuki kiiltiir iiretimi, bir §ehrin tabi1 fonksiyonlanndan
biridir. Kiiltiir iiretemez hale geldigi an biiyiik kitle, mevcut
kiiltiiriin etnografik malzeme haline gelmi§ tezahiirlerine s1ki
s1k1 baglamp kendisini ge9mi§e hapseder. Aydmlar ise iistiin
bulduklan kiiltiirii ithal ederek mevcut kiiltiiriin yarallc1hgm1
yitirrni§ olmasmdan kaynaklanan bo§lugu doldurmaya 9ah§Ir-
lar. Bu da 9all§ma demektir.
Ge9en asnn sonlannda ba§layan go9 hi9 durmayacak, fakat
istanbul as1l felaketi, l 950 'lerde, sanayile§me hamleleri sonu-
cunda ba§layan h1zh §ehirle§menin dogurdugu biiyiik i9 go9le
30 I $EHiR FOTOGRAFLARI

ya§ayacakt1r. Boylece, yaratJc1hg1m yitirmi§ olsa da, varhgm1


belli ol9i.ide devam ettiren Osmanh §ehir ki.ilti.iri.i inamlmaz bir
h1zla eriyiverir. Bu ki.ilti.iri.in en gori.inen klsm1 olan mimari mi-
ras ve bu mirasm aynlmaz par9as1 olan tabii doku ise, Tek Par-
ti doneminde ilericilik, 1950 ' den sonra imar adma insafs1zca
yok edilmi§, bi.iti.in §ehir rant alam haline getirilmi§tir. 1912 do-
gumlu bir istanbul beyefendisinin §U ci.imlesi 9arp1c1d1r: "Bir
zamanlar bir istanbul vard1 ki, 9ok iyi bilirdim. Onu imarc!lar
mahvetti! "
is tan bu! 'un -il~riciler ve imarc!lar uzak tutularak- ay1k bir
mi.ize, bir ki.ilti.ir ve i.iniversite §ehri olarak muhafaza edilmesi
gerekirdi. Bu ger9egi farkeden ve devrin yonetimine bir mek-
tup yaz1p istanbul ' un oldugu gibi muhafazasm1 tavsiye ederek
imanna talip olan Le Corbusier'nin teklifi , ilerlemenin, 9agda§-
hgm yi.iksek apartmanlar dikmek ve §ehirlerin gobeklerinde
fabrika bacalan yi.ikseltmek oldugunu zanneden yoneticileri,
bi.irokratlan ve aydmlan deh§ete di.i§i.inni.i§ olmahd1r. Tabii bi.i-
yi.ik mimar, tavsiyesi yi.izi.inden, istanbul 'un imanm meslekta§l
Henri Prost'a kaptmr.

l 950'den Sonra
1950'ler, Anadolu'nun dart bir tarafmdan istanbul'a dogru
go9i.in ba§lad1g1 y1llardu. Varo§larda bir gecede 9at1lan gece-
kondularla geli§igi.izel §ekillenen mahalleler h1zla 9ogalarak
kitleselle§en bir ni.ifusu bannd1nnaya ba§layacak ve tuhaf bir
§ekilde, devlet tarafmdan orgi.itlenerek dayalllan Ball ki.ilti.iri.ine
kar§1 altematif bir ki.ilti.iri.in i.iretildigi mekanlar haline gelecek-
tir. Aydmlann Arabesk ad1m vererek a§ag!lad1klan bu ki.ilti.ir,
mimarisinden mi.izigine , mutfagmdan mobilyasma, dilinden
ahliikma kadar, kusal ki.ilti.irden de, §ehir ki.ilti.iri.inden de farkh ,
arada bir yerde duran ve ba§lang19ta meydan okumayan bir ki.il-
tiirdi.ir. Daha sonra §ehirle bi.iti.inle§erek ileti§im teknolojisinin
bi.iii.in imkanlarmdan yararlamr ve as1l manasmda popi.iler ki.il-
ti.ir niteligi kazanarak istanbul'dan bi.iti.in Ti.irkiye 'ye yay1lmaya
ba§lar (bk. Alaturka'dan Arabesk'e). Ve gecekondular h1zla i.i<yer
$EHiA FOTOGRAFLARI /31

be§er kath beton yap1lara donii§erek §ehri istila etmeye ve on-


ceki y1k1mlardan artakalanlan da h1zla kemirmeye ba§lar. <;ok
gec;:meden istanbul 'un yerli niifusu kiic;:iik bir azmhk ve biitiin
§ehir niifus arti§ma paralel olarak bir ba§tan bir ba§a rant alam
haline gelecektir. imar planlan, naz1m planlar §ehrin kimligini
korumaya ve insanlarm rahat ya§ayacaklan huzurlu bir §ehir
yaratmaya degil, artan niifusun dertlerine c;:are bulmaya ve ye-
tersiz altyap1y1 tamamlamaya yoneliktir. Ancak yap1lan her ye-
ni yatmm, c;:Ikanlan her gecekondu am ve kac;:ak yapila§maya
f oz yumulmas1 , yeni goc;:leri te§vik etmekte ve bu fasit daire o
giinden bugiine devam etmektedir.

Ve Son
Biitiin bu olup bitenlerin, ya§ad1klar1 §ehrin tarihine, gele-
neklerine ve kimligine s1k1 s1ki bagh baz1 aydmlan rahats1z et-
mesi kac;:m1lmazd1. Kimi kag1dm1 kalemini, kimi yaghboyas1m,
kimi suluboyas1m, kimi de fotograf makinesini kap1p ko§e bu-
cak dola§arak istanbul'un giizelliklerim zamanm ve kor kazma-
nm elinden hie;: degilse goriintii olarak kurtarmaya c;:ah§tilar. Fa-
kat say1lar1 o kadar azd1 ki, yeti§emediler.
istanbul'un say1s1z giizelligi goriintii olarak bile kurtanla-
mad1.
RAMAZAN NOSTALJiSi
Eski hayaturuzda Ramazan, geceyle gi.indiiziin yer degi~tirmesi
gibi ola~aniistii bir hadiseydi. On bir ay boyunca son derece
yav~ bir ritrnle ya~an hayat, birden bamba~ka bir
canhhk ve renklilik kazan1rd1.

Hilfil Go run ii nee


Mi.isliimanlar her Ramazan'da kendilerini bir Ramazan'a
daha kavu§turdugu iyin Allah'a §i.ikrederler. Fakat elliyi devir-
mi§lerden kime sorarsamz sorun, "Ah, nerede o eski Ramazan-
lar!" diyerek derin bir dai.iss1la duygusuyla iy geyirecektir, hiy
~i.ipheniz olmasm.
Ramazan maneviyetinin, bilhassa bi.iyi.ik §ehirlerde, eskiden
oldugu gibi derinden hissedilmedigi bir geryektir. Arllk "on bir
aym sultam" umumi hayatm ritr .inde belirgin bir degi§iklik hu-
sule getirmiyor. Oruy tutanlar her zaman oldugu gibi, erkenden
i§lerinin ba~mda olmak, iftar topu (top mu?) kayta allhrsa alll-
sm, mesai kayta bitiyorsa i~lerinden o saatte aynlmak mecburi-
yetindedirler.
Halbuki eski hayatlm1zda Ramazan, geceyle gi.indi.izi.in yer
degi§tirmesi gibi olagani.isti.i bir hadiseydi. On bir ay boyunca
son derece yava~ bir ritmle ya~anan hayat, birden bamba~ka bir
canhhk ve renklilik kazamrd1.
Eski toplumumuz gece hayatm1 bilmezdi; hava karard1ktan
sonra bi.iti.in sokaklardan el ayak yekilir, ~ehri derin bir sessizlik
ku§alird1. Bekyilerin degnek yahut di.idi.ik sesleri, kopek havla-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 33

malan, yer yer tela§h ayak sesleri, o kadar. Bu hayat tarz1 Ra-
mazan hiliili gi:iriiliir gi:iriilmez tersine di:iner, halk geceleri so-
kaklara di:ikiiliirdii. Kahveler, diikkanlar, hatta zaman zaman
devlet daireleri sahura kadar ay1k bulundurulur, sokaklar kan-
dil, fener ve fanuslarla aydmlat1hr, kandil ve mahyalarla dona-
tilan minareler geceleri bir §ehrayine di:inii~tiiriirdii. Baz1 kah-
velerin i:iniine resimlerle siislii kag1tlardan yap1lm1~ fenerler as1-
hrd1. 1846 y1hnda, Ramazan gecelerinde sokaklann aydmlatil-
mas1 iyin diikkanlann i:iniine kandiller asilmas1 gerektigi, istekli
olanlann da evlerinin kap1lanna fenerler koyabilecekleri ilan
edilmi§ti. Caddelerin kalabahg1 sahur vaktine kadar devam
eder, herkes istedigi yerde gi:inliince vakit geyirir, kom~ular bir-
birlerine yat kap1 iftara ve misafirlige giderlerdi.

Yilm diger aylannda geceleri derin bir sessizlige gomiilen


sokaklarda, iftardan, i:izellikle teravih namazmdan sonra ya§a-
nan nqeli hayat, giindiiz ya§anan aglf dini atmosferle tam bir
tezat te~kil ediyorsa da, geceleri gezip eglenmek, biitiin giin
nefsine hakim olarak ag1zlanna tek bir lokma bile koymayan
miiminler iyin bir ye§it miikafat olarak kabul edilirdi. Ve Rama-
zanlarda giindiizler -ogleye kadar herkes derin bir uykuya dal-
d1g1 iyin- gece sessizligine biiriiniirdii. Yahya Kemal'in "bir tat-
h intizara yevrilmi§ siikfinet" diye tarif ettigi iftar oncesi sessiz
ve sab1rh bekleyi~in giizelligini ve verdigi manevi hazz1 da an-
cak oruy tutanlar bilir.

Ramazanlarda karanhk geceleri §ehrayine yeviren kandille-


rin ve mahyalann yocuklar iyin nas1l bir ne~'e kaynag1 oldugu-
nu, 1§11 1§11 aydmlat1lm1§ modern §ehirlerde ya§ayanlann anla-
mas1 yok zordur. Eski gazeteleri tararken 5 Ramazan 1338
(1920) tarihli ikdam'da rastlad1g1m C.R. imzah "Mahya Hatt-
ralan" ba~hkh yaz1 bu bakimdan yok ilgi yekicidir. Miitare-
ke'de, yani istanbul'un i§gal altmda oldugu y1llarda yaz1ld1g1
iyin ayn bir anlam ta~1d1gma inand1g1m bu yaz1y1 diline hiy do-
kunmadan, aynen aktarmak istiyorum:
34 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

Mahya Hatiralan
Ramazan'da, c;:ocukluk zamanlanmda, beni en ziyade sevindiren mah-
yalard1. Ramazan denilince kandil kandil mahyalar kurulacagm1 dU$Unerek
c;:1ld1ras1ya sevinirdim. Hanemiz, Tophane'deki Nusretiye Camii'nin tam
kar$1sma mUsadif, $imdiki yangm viranelerinin bulundugu mahalde idi. Ev-
sat kattaki odanm penceresi, minarelerin tamamen kar$1sma nazird1, alt
kattaki yemek odasmda iftan ettikten sonra kendimi mahyalan seyretmek
Uzere bu pencerenin onUne dar atard1m. Kandiller yanar fakat mahyalar
kurulmazd1. Bunun ic;:in yats1y1 beklemek laz1md1. Yats1 okunur fakat mah-
ya yine kurulmazd1. Bu dakikalar bana ne kadar uzun gelirdi.
Mahyanm kurulacag1rn anlamak, mahyacmm hemen i$e ba$layacag1rn
kestirmek benim ic;:in gUc;: degildi. <;unkU iki$er $erefeli olan minarenin Ost
$erefesinde diger kandillerden yUksek tek bir kandil has1l oldugunu gorUn-
ce, mahyacmm gelmi$ oldugunu anlard1m. Fakat merakim yalrnz kar$1m1z-
daki Nusretiye Camii'nin mahyalan degildi. Ta uzaklarda , mesela kar$I sa-
hillerde, Oskudar'm Selimiye, iskeleba~1 camilerinin mahyalanrn da seyre-
der, hatta onUmUzde Tophane Talimhanesi'nin saat kulesi hizasmdan kar$I
tarafa mUsadif Ayasofya, Sultanahmet, Nuruosmaniye , biraz a$ag1da Yeni
Cami , yukanda Beyaz1t bile gozUmden kac;:mazd1. Fakat SUleymaniye'yi
gorebilmek ic;:in pencereden ba~1m1 d1$an sark1hp sag tarafa bakmak
laz1md1. Acaba ilk kandili hangisi atacaktJ? RUzgar en ziyade hangi camiin
mahya iplerini salhyordu, bunlar merak ettigim ~eylerdi. Mesela bir Rama-
zan'm ilk gUnU, kar$1dan Ayasofya "Bis~illah"1 c;:ekmek Uzere iken ate ta-
raftan Sultanahmet "Merhaba"y1 yazmaya ba~lar; fakat bizim tembel mah-
yac1 henUz hie;: bir~ey yazmaya ba~lamaz , kUc;:Uk ruhumu kandil ziyalan gibi
intizar ic;:inde titretir dururdu.
Hususi bir mahya defterim vard1, her sene bizim evin penceresinden
gorUlen bUtUn camilerin ne mahya kurduklanrn kaydederdim. Fakat baz1la-
n , mesela OskUdar'dakiler, uzak oldugundan babamm iki gozlU dUrbUnUn-
den istifade ederdim. Acaba her sene ayrn cami, ayrn gUnde, ayrn mahya-
y1m1 kurard1? i~te benim mahut mahya defterim bunu hallederdi. Fakat bu
bilinmezdi , bazen tesadUf ayrn camiye, ayrn gUnde, ayrn mahyay1 kurdu-
rurdu. Ramazan'm onbe~ine kadar mahyalar ekseriya "Bismillah , merha-
ba, safa geldin, elhamdUlillah , Allah gani, Muhammed nebi , Aleyke avnil-
lah" gibi yaz1lardan olur; onbe~inden sonra ise resim yap1lmaga ba~larnrd1.
Onbe~inci Hirka-i $erif Alay1 gUnU Dolmabahc;:e, Nusretiye Camileri
gibi rehgUzara tesadUf eden camiler, "Pad i~ah1m c;:ok ya~a", "El muzaffer
daima" gibi mahyalanrn gUndUzden kurarlard1. "La ilahe, Muhammed",
mahyasm1 hepsi bir arada ancak bir cami kurabilirdi ki o da Beyaz1t'tL
<;unkU bu camiden ba~ka hic;:bir camiin minareleri arasmdaki mesafe mU-
sait degildi. Bilakis en kUc;:Uk kelimeli mahyalan minaresinin aras1 pek dar
olan Ortakoy Camii kurard1.
Onbe~inden sonri' .,·-~•Ian resimler de, mesela Uc;:-dort muayyen mun-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 35

tazamm ic;ic;e gec;mesinden mUtehass1l karanfil , gUI , tale gibi c;ic;ekler,


hUnkar kay1g1 gibi resimlerdi. Bizim Nusretiye Camii'nin mahyac1s1 biraz
merakhyd1 , gUIU kirmlZI, sap1 ye~il kandilden kurard1. Artik o gece sevinci-
me payan olmazd1.
Bir de merak1m kurulan mesela baklava mahyasmm kac; kandilden
ibaret oludugunu anlamakt1. Hie; U~enmezdim , birer birer kac; kandilden
mUrekkep oldugunu sayar ve yine defterime kaydederdim . i~te bu aded
kanadil ayrn mahyada hie; degi~mezdi. Bir de babamdan i~itirdim ki Sulta-
nahmet ic;inden de mahya kurarm1~. Fakat bunu bir turlU gbrememi~ idim .
Ah nerede o nurani gUnler, o ~a~aah Ramazanlar ... Bu Ramazan'da mah-
yalanm1z bile sbnUk, Ramazan'm onbe~i henUz gelmedi ise de, ~u parlak
mahyanm ~imdiden kuruldugunu o kadar istiyorum ki: "El muzaffer dai-
ma" .

iftar Sofralan
Herne kadar C.R., mahyalan seyredebilmek ic;:in kalkmak-
ta acele etse de, hie;: acele etmeyen davetli veya davetsiz misa-
firlerin eksik olmad1g1 iftar sofralan ba§hba§ma bir §blendi.
Biitiin ileri gelenlerin konaklan herkese ac;:1hr, halk davet bek-
lemeden zengin iftar sofralanna ko§UP orucunu nefis yemekler-
le ac;:abilirdi. Ustelik bir de di§ kiras1 ahrd1. Di§ kiras1, bir bakJ-
ma, "Liitfedip iftarda fakir sofram1Z1 §ereflendirdiniz. Yoruldu-
nuz, yorgunlugunuzun kar§1hg1 olarak liitfen hediyemizi kabul
ediniz!" manasma gelirdi.
iftar sofralanmn en renkli yiyecekleri iftarhklard1. Renk
renk rec;:eller, meyveler, c;:e§it c;:e§it peynirler, sucuk, past1rma,
kaz cigeri .. . iftarhklann en itibarhs1 ise zeytinlerdi. Orucu,
Kur'an-1 Kerim'de ad1 gec;:tigi ic;:in kudsl say1lan zeytinle ac;:mak
sevapt1. Hurma da genellikle Hicaz'dan, yani mukaddes toprak-
lardan geldigi ic;:in tercih edilirdi. Mis gibi kokan Ramazan pi-
deleri , c;:orekler.. Sonra c;:orba, et yemekleri, sebze yemekleri ,
tathlar ...
Bu yemek bolluguna bak1p da, eskilerin obur insanlar ol-
duklanm dii§iinmemek gerekir. XIX. yiizyil ba§lannda istan-
bul'a gelen Miss Julia Pardoe, orta halli bir Tiirk evinde iftar
yemegine katilmt§ ve soframn zenginliginden adeta gozleri ka-
ma§ml§l!. Ancak bu zenginlige ragmen Tiirklerin obur insanlar
olmad1klanm hemen farkeden Miss Pardoe , hat1ralannda "Os-
36 I $EHiR FOTOGRAFLARI

manhlar yalmz ya§amak i9in yerler, yemek i9in ya~amazlar.


Yemeklerin 9ok 9e§itli olmas1, baz1 kimselerin sevmedikleri
~eyler olursa, otekilerden yemeleri i9indir" diye yazm1~t1r.

Davullar ve Davulcular
<;ocuklann da en mutlu olduklan zamanlar Ramazan gece-
leriydi. Hilil.li ilk goren gozcii, gozlemini kad1'mn huzurunda
iki §ahitle isbat edip de bek9iler sokaklarda davullarm1 giimbiir-
detmeye ba§lad1 m1, sevin9 dalga dalga biitiin §ehri sarard1.
Bek9ilerin pe§ine takilan 9ocuklann sevin9 91ghklan davul ses-
lerine kan§arak sokaklar1 9m 9m 9mlat1rd1. S!ff Ramazan gece-
lerine mahsus 9ocuk oyunlan vard1. Teravihler de 9ocuklar i9in
hirer eglence kaynag1yd1; giile oynaya kildiklan teravih namaz-
lanyla camiye ve ibadete ah§1rlard1.
Eski Ramazanlarm en renkli taraflanndan biri §iiphesiz da-
vul sesleri ve davulcu manileriydi. Halii davulsuz, davulcusuz
bir Ramazan dii§iinmek zordur. Uzaktan kulaga ger~ekten ho§
gelen davul sesi, sokaklanm1zm vazge9ilmez musikisiydi. Hal-
k! sahura kald1rmak i9in maniler okuyarak sokak sokak dola§an
davulcular i§lerinin ustas1 olur, oyle her davula tokmak salla-
mazlard1.
Ramazan davulu koyun derisinden yapild1g1 i9in, diger da-
vul tiirlerine gore daha yumu§ak ses verdigi soylenir. Baz1 da-
vulcularm, davullannm i9inde kandil yakarak dola§tlklanm da
biliyoruz. Merhum Malik Aksel, bir yaz1smda sahur vakitlerin-
de davul 9ah§1yla me§hur olan Bek9i Omer Aga'y1 §6yle anlat-
m1§lir:

Bekc;:i Omer Aga, Ramazan davulunu c;:alarken adeta kendinden ge-


c;:er, bazan poturlu dizi ile davulu havaya hrlatir, bazan havada , ba~1 i.isti.in-
de bir saga bir sola dondi.irerek c;:alar, sonra done done ayak oyunlan ya-
par, tokmag1 kah kasnaga vurur, kah eliyle davul i.izerinde tempo tutar,
ti.irli.i ayak oyununa gec;:erdi. Omer Aga davulunu c;:ald1g1 sirada , sade ken-
disi degil, onu seyredenler de hafif hafif ona uyarlar, tempo tutarlar, hatta
ayak uydururlard1. Bazen bir noktada durur, dakikalarca el kol hareketi ya-
parak davulunu c;:alar, kadm erkek, yanmdan aynlamaz, Omer Aga'nm tok-
$EHiR FOTOGRAFLARI /37

mag1yla cromagm1 seyrederlerdi. Onun ge<;tigi yerde kafalar kalkar, evleri-


ne gidenler okselenmi~ gibi kalakahrlard1. .

On Be~inden Sonra
Eski medeniyetimiz bu diinya ile oteki diinyay1 yanyana
getirmi§ti; koyu ye§il servileri, zarif mezarta§lan, 9i9ekleri ve
egrelti otlanyla oltimii munisle§tiren mezarhklar §ehirden tecrit
edilmez, pekalii giinliik hayatm mekanlanndan biri olarak kul-
lamlabilirdi. Ev lerde ve mahalle mahalle biittin §ehirde her an
hissedilen bu diinya-oteki diinya i9i9eligi, Ramazan aylannda
§tiphesiz daha derinligine ya§amrd1. Ba§ka zaman dini vecibe-
leri yerine getirmeyen insanlar bile Ramazan gelince birden so-
fula§Ir, ayya§lar bayram sonuna kadar demlenmeye ara verir,
Miisltiman olmayanlar ise a91kta yemek yemekten ka91mrlard1.
Camiler ve tekkeler dolup ta§ar, vaizler gozya§lanyla dinlenir,
hatimler indirilirdi.
Ramazan'm on be§inden sonra da tath bir hiiziin ya§amrd1.
Mahyalar "Elveda Ramazan" yazd1 m1 insanlar "iki goziim Ra-
mazan, i§te geldi ge9iyor!" di ye kederli kederli soylenirlerdi.
Ve bir miiddet sonra evlerde ba§layan yeni bir tela§: Bayrama
hazirhk. Bayramhklar almacak, gelinlerin, k1zlann, halay1kla-
rm, ahretliklerin elbiseleri dikilecek, e§e dosta hediyeler dizile-
cektir. K1sacas1 halk, bayrama dokuz on giin kala acteta bir ah§-
veri§ hummasma tutulur, 9ar§1 pazara bayramdan once bayram
ettirirdi.
Ramazan'm son gecesi sokaklar ve camiler birden tenhala-
§Ir, insanlar kendilerini tuhaf bir bo§lukta hissederek hiiziinle-
nirlerdi. Bayram namaz1, yogunla§tmlm1§ dini hayatm bir 9e§it
"hatime"siydi. Ashnda yeme i9me ve sevin9 giinleri olan bay-
rama hiiziinle girilirdi. Bununla beraber, bayram, olaganiistii
Ramazan giinlerinden diger giinlerin rutinligine yumu§ak ge9i§i
saglayan ii9 giizel giindii. U9iincii giiniin sonunda, insanlar artlk
§afagm ilk l§Iklanyla ba§layan ve karanhk bastmnca sona eren
giinlere ve hiilyah, sessiz ve smi gecelere hazulanm1§ olurlar-
d1.
38 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Eski Ramazanlann hasretle hat1rlanmasmda, padi§ah1 di-


lencisi , zengini fakiri , ya§hs1 genciyle , topluca ya§anan ozel
gi.inler olarak hayatm ritminde meydana getirdigi olagani.isti.i
degi~ikligin bi.iyi.ik pay1 vard1r. Modemlik adma hayalim1za o
kadar ac1mas1zca mi.idahale edilmeseydi, belki halii bu degi§ik-
lik duygusunu bi.iti.in gi.izelligiyle ya§1yor olacakt1k, Ramazan-
lar belki halii eskisi gibi toplumun <;:ok bi.iyi.ik bir kesimini sanp
sarmalayacakt1.
Her toplumun topluca ya~anan sevin9lere ihtiyac1 vard1r.
Bunun i9in birtak1m sinsi odaklar tarafmdan , Noel , bir si.iredir
Ramazan'm ve bayramlann yerine ikame edilmek isteniyor.
Arna hala hayecanla beklenen Ramazanlar hiilii <;:ok gi.izel!
iSTANBUL GECELERiNDE
HAYAL TRAFiGi
"Istanbul, Avrupa'nm giinduz en parlak,
gece en karanhk ~hridir."
Edmondo de Amicis

Avare Frengin Gecesi


Eskiden senenin on bir aymda gi.ini.in ba§lang1cm1 §afagm
ilk panltilan ve sonunu ak§amm 1§1klan belirlerdi. Karanllk 90-
ker 96kmez herkes evine 9ekilir; yats1dan sonra ise sokaklarda
bek9ilerden, evinin yolunu §a§1rm1§ sarho§lardan, herhangi bir
sebeple sokaga 91kmak zorunda kalanlardan ve kopek si.iri.ile-
rinden ba§ka kimseler gori.ilemezdi.
istanbul'a gelen Bat1hlar, bu karanhk §ehir gecelerini 9ok
etkileyici bulurlardi. "Esrarengiz" istanbul geceleri hemen hep-
sinin muhayyilesini harekete gerrirmi§tir. Mesela Amicis, Be-
yoglu'nda bir dostunun evinin tara9asmdan istanbul'a bakarken
zihnen bu bi.iyi.ik ve karanhk §ehre kan§arak "oriental" hayaller
kurmaya ba§lar ve gi.iya "soluk bir 1§1kla aydmlanm1§ binlerce
haremi" ke§fetmeye, rakseden gi.izel gozdeleri ve aglayan ter-
kedilmi§ kadmlan gormeye 9ah§ir; ini§li 91k1§h girift yollarda
gece dola§an sevdahlan takip eder. Kapah9ar§1'mn karanhk
dehlizlerinde, bi.iyi.ik iss1z mezarhklarda, yer altmdaki kocaman
sarn19lann labirentlerinde kaybolur vb.
Ahmet Rasim , ilk okudugunda Ahmet Hamdi Tanpmar'1 da
rrok etkileyen "Sokaklarda Geceler" adh yaz1smda, Amicis gi-
40 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

bi avare frenklerin Beyoglu'nda herhangi bir otelin, mesela Pe-


ra Palas'm penceresinden Kas1mpa§a, Tophane ve Cihangir
semtlerine bakarak kurduklan hayaller ve "§ark" hakkmda yii-
riittiikleri fikirlerle hafif tertip alay ettikten sonra, t§Il t§tl cad-
delerde ve bulvarlarda biiyiiyen bu derbeder frenklerin, bizdeki
sokaklarla sakinleri arasmdaki kadim rab1tay1 hiry bir zaman
ke§fedemeyeceklerini soylemektedir.

Eski Sokakta Sesler


Ahmet Rasim'e gore, eski sokaklanm1zm karanhk gecele-
rinde de kendine has bir hayat ve ancak sakinlerinin mana vere-
bilecegi sesler vardir. Mesela "yaprya yaprya bir yiiriiyii§", gece-
leri uyuyamad1g1 iryin sokak seslerini dinleyerek sabahlayan i§-
killilere, ya sopasm1 koltuklam1§ bekryinin bir§ey sezinledigini,
yahut kendisini sezdirmek istemeyen birinin gerytigini anlat1r.
"Pas pas gidi§" seri ise iirkek birinin istemeye istemeye sokaga
ry1kt1gma, yahut gery kald1g1 iryin tela§a kap1lm1§ bir yolcunun
"Dad1m daha yatmamt§tlr, kap1y1 arytmnm!" diye dii§iindiigiine
i§arettir. Topuk ryalarak gitmede muvazenesizlik, tereddiit, ol-
gunluk, kuruntu ve "Yann ne yapahm?" gibi manalar vardtr.
Aheste yiiriiyii§iin tek manas1 vardtr ve korkunrytur: "Parah ise
kar§tma ry1ksm , yoksa ugra§amam". Zigzag ryizerek yiirii§iin
manas1 ise ary1kt1r.
Eski istanbul sokaklanm hiry kimse Ahmet Rasim'den daha
giizel anlatamaz. Onun iryin burada en dogrusu sozii ona b1rak-
maktir:
Ko~ma'dan : Hekime , ebeye, eczac1ya haber .. . Pek nefes nefese ise:
Ekseriya herhangi bir muakkibden halas emeli (...)
Tik tak, tak: Yandaki kom~ular , kar~1daki kom~udan geliyorlar. Ayak-
lar takunyah .
Kap1 vuru~lannda da hayli mana miindemic;:tir:
Taki: Efendi geldi (Agir)
Tak tak! : Kuc;:iik bey geldi (Az ag1r)
Tik tak!: Damat (Pek agir)
Tak tak tak!: Hizmetc;:i deli k1z (Acele)
Tak, tak tak, -hk! : Biiyiikhamm , gelin , bac1 , diigiin gecesinden avdet
ediyorlar.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 41

Vakt olur ki insan sokaklarda akseden evsat-1 leyliyenin cumlesinden


ku~kulamr: Kahn do perdesi Uzerinde bir nefeslik iitli~: Bizim tarafta Ana-
dolu ~imendiferinin c;ifte yol amele lokomotifi i~liyor. Hie; bir mlinasebeti
olmayan tiz bir dUdUk: Polis bekc;iyi c;agmyor. ishak ku~u bagirbs1: Allah
hayirlar vere! Nevpeyda ulumalar, uuu uuuu'lar: Yangm m1 acaba?
(...)
Vine vakt olur ki insan sUkCmetten bile ~Uphelenir:
-Muhasebecilerin evinin iinlindeki fener yak1lmam1~ .
-Hava pek durgun! Ard1 hrtma olmasal
-Sokaklarda cinler top oynuyor!
-Gece yans1 oldu, hala bizim bekc;i gec;ecek!
-HasbUnallah! Sofadaki saat de durmu~!
-Ne parlak mehtap! Art1k sonuna kadar boyle gider!
-Ne o? Sallamyoruz galiba!
-Herkes m1~1l m1~1I uykuda! Ben hala goz yumacag1m!
-Bizim sokaga da bir~y oldu!
-Buglin c;ama~ir y1kad1lar da ... Nasil iilU gibi yabyorlar!
-Saat on iki dedi mi. .. sokaklarda c;1t kalm1yor!

Sehrin Zehri
Ahmet Ha§im de "istanbul Hakkinda Bir Ecnebi ile Muha-
vere" ba§hg1yla Dergah'm on il\:ilncil say1smda \:lkan yaz1sm-
da, istanbul'da, illkelerinde ah§llklan gece hayallm arayan Av-
rupahlarm ba§hca zevklerinin "mest-i Hiyukal olmak ve gece-
nin yollannda yuvarlamp naralar atmak ve nihayet ilk mihman-
perver hanenin bir yatagma dil§ilp ikinci gilniln zevaline kadar
horlamak" oldugunu soyledikten sonra, as!l istanbul'un onlann
anlad1g1 manada bir §ehir degil, "bir cehennemi aletin inbikle-
rinden damla damla akip bir ken" bir zehir oldugunu, bu ben-
zersiz zehrin yalmz ak§amlan tekasilf ederek gorilnilr hale gel-
digini ve servilerden, damlardan, bacalardan, kubbe ve
miniirelerden yilkselerek havada keskin altmlar, karanhk baklf-
lar ve erimi§ gilmil§ renklerine kar1§ffil§ km! ve lacivert bulut-
lardan bir alem vilcuda getirdigini yazar ve §6yle devam eder:
"Zehrin tabahhur dakikas1 , ak~amdir demi~tim . Filhakika istanbul 'da ,
azami hayat s1tmas1 o saatte ba~lar . <;:ehreler c;ekilir, renkler uc;ar ve giiz-
ler, ic;eride ya~ayan harikulade bir hayatm panlbs1yla geni~ler, geni~ler ...
Bu mehib facianm san havas1 ic;inde insanlann bin istikamete dogru kac;1~ir
42 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

gibi gittiklerini ve kap1lann ai;:1hp kapand1gm1, kafesler arkasmda ikinci bir


hayatm ba~lad1gm1 goren ve hisseden bir yabancmm o Sirada yaptig1 ~ey,
ekseriyetle, ilk buldugu vas1taya tirmamp bu zehirli gaza benzeyen esraren-
giz havanm haricine kendini atmaktir. Fakat aziz yabanc1 , zannetmeyiniz
ki , istanbul o saatte ba~ka tiirlU tehlikelidir. Son zamanlara kadar istanbul,
hii;: bir saatte tehlikeli degildi. istanbullular, muhabbet ve merhameti , i;:em-
ber-i hayat ii;:inde ya~ayan bilcUmle mahluka te~mil etmi~lerdir. Yabancmm
o dakikadaki gorU~U bir galat-1 rliyet eseridir. Hii;: kimse kai;:1~m1yor ; fakat
bUtUn bir glin zehrini sindiren halk, ferda ii;:in zehr-i muhitten yeni g1dasm1
ahyor. "

Amicis'in aksine, istanbul gecelerinin hirr de karanhk olma-


d1gm1 dii§iinen Ahmed Hamdi Tanpmar, Halirr'in, Bogaz sulan-
nm ve Marmara'nm miibhem de olsa, birkair panlt1y1 yuvarlaya
yuvarlaya, kendi karanhklanm, iizerlerine elmas tozu iiflemi§
gibi cilalamaya muvaffak olduklanm soyler. Esasen bakmasm1
bilen bir goz iirin karanhk, karanhk degil, 1§1gm cevheridir ve
§air,
Neler gordU bu !?eb bidar olanlar
diye bo§ yere hayk1rmam1§tlr.

Gece Gezen Hayaller


istanbul geceleri, ezanl saatle on ikiden sonra, "kafeslerden
ve perde arahklanndan s1zabile 1 mum I§Iklanyla bir sure yaka-
mozlu bir deniz gibi oldugu yerde iirperir ve yats1 namazmm
kandilleri soner sonmez son fener izlerinde kendi iistiine kapa-
mr." ~imdi cinlerin cirit oynama vakti,
$eb-i yelday1 mi.ineccimle muvakkit ne biliir
Mi.ibtela-y1 gama sor kim geceler kai;: saat
diyen iflah olmaz ii§1klann bitmez geceleri ve -Hiisrev Hate-
mi'ye gore- bir hayal trafigi ba§lam1§lir. ~eyhiilislam Yahya'mn

Bim-i reh bilmez !?eb-i tarikde tenha gelir


Senden ey meh-ru hayalin bana bi-perva gelir
beytini okuduktan sonra Geceler ve Haya/in §iirini yazan Hiis-
rev Hatemi , "Gece korkusu bilmeyen hayalin , ey ay yiizlii gii-
:;JEHiR FOTOGRAFLARI / 43

zel, bana seni umursamadan, karanltk gecelerde yalmz olarak


gelir" diyen ~air ~eyhi.ilislam'1 gece gezen hayallerin istanbul
sorumlusu ilan etmi~ ve ~unlan yazm1~tir:
"istanbul'da geceleri bir hayal trafigi ba~lar. Hayaller birbirini gi:irmez.
Her hayal kendi gi:izilne gider, her gi:iz ancak kendi hayalini gi:irilr. Bu
olaylan tarif eden $eyhulislam Yahya, <;:ar~mba semtinden butun hayalle-
ri seyreder".

Derken minarelerden sabah ezanlan yi.ikselir. 0 s1rada ev-


lerde de hareket ba~lam1~, sokakta, sabah namazma giden er-
keklerin oksi.iri.ikleri, hafif konu~ma ve ayak sesleri duyulmaya
ba~lam1~t1r. Ardmdan sokak sat1cilan soki.in edecektir.
YOK OLAN SOKAK SESLERi
Nihayet a~ sesleri: Yogurtc;u, simitc;i, v~eli kaymakh
nunrunk bozaa ve nusrr bu~dayc1 Amavut c;ocugu gec;er.
Yats1 ezaru okunduktan sonra sesler hafifleyerek daha uzaktan
gelmeye b~lar. ~imdi girc; girc; bir be~ik sallanmakta, kalm, uzun
bir kadm sesi ninni stiylemektedir. Ve sesler kesilir.

Kubbede Kalan Ho~ Sada

Halide Edip Ad1var'm "Kubbede Kalan Ho~ Sada" adh bir


hikayesi vard1r. Kimligini gizleyen zengin bir adam, Ti.irk bes-
tecileri arasmda bir opera yari§mas1 ayar. Eski istanbul hayauru
anlatmas1 istenen operalar, i.i9i.i yerli, i.i9i.i yabanc1 alt1 sanatkar-
dan olu§an bir ji.iri tarafmdan degerlendirilecektir. Sonunda ya-
n§ma gi.ini.i gelir 9atar ve eserler Gi.ilhane Park1'nda birer birer
icra edilmeye ba§lamr. Ne var ki hi9 biri i.imit verici degildir.
Ak§ama dogru sahnedeki orkestra 9ekilir, yerine yerli saz-
lardan mi.irekkep farkh bir orkestra gelir: Telli, zilli sazlar, da-
vul, di.imbelek, 9iftenagra, zurna vb. Operamn ad1 "Kubbede
Kalan Ho§ Sada"dir ve Eyi.ipli.i Hac1 Selami Efendi admda, En-
derun'dan yeti§mi§ bir udi'nin hayat1m anlatmaktad1r. ilk i.iy
perdesi eski musikimizden eserler kullamlarak bestelenen ope-
ramn dordi.inci.i ve be§inci perdeleri, ycni hayata ve bu hayali
Selami Efendi'nin nas1l gordi.igi.ine dairdir. Omri.ini.in son y1la-
nnda i§ bulamad1g1 i9in bi.iyi.ik bir sefalete di.i§en Hac1 Selami
Efendi , nihayet bir mezarhkta kimsesiz oli.ir. Son perde, onun
;lEHiR FOTOGRAFLARI / 45

oliim amnda duydugu eski istanbul seslerinden ve bunlarla di-


magmda yarattlg1 son besteden olu§maktad1r.
Aym zamanda eserin bestecisi olan orkestra §efinin i§are-
tiyle kemern;:eler ba§laymca kulaklar birden horoz sesleriyle
dolar; tanbur ve kemanlar, dinleyicileri, kahn sesli bir adamla
billur sesli bir erkek r;:ocugun seher vakti iki minareden verdik-
leri Esselat'1 hat1rlatan nagmelerle eski zamanlara gotiiriir. Son-
ra sokak uyamr, salepr;:i, siit\:ii, borek\:i, zerzevat\:1, klsaca bii-
tiin sokak sat1c1lan arz-1 endam ederler. Ardmdan diimbelekler
tamtara tamtam .. tam tam'1 tutturunca ihtiyar kadmlar eski bir
ahbab gormii§ler gibi "Hakkiimlar, hakkiimlar ger;:iyor!" diye
haykmrlar. "Gokte melek, yerde can"1 aglatarak ger;:en goygoy-
cular, dilenciler, ilahiciler ve derken birdenbire tefli, zilli, ma-
§ah seyyar bir \:ingene saz tak1m1 ...
Nihayet ak§am sesleri: Yogurtr;:u, simitr;:i, vi§neli kaymakh
mmmnk bozac1 ve m1s1r bugdayc1 Arnavut r;:ocugu ger;:er. Yats1
ezam okunduktan sonra sesler hafifleyerek daha uzaktan gel-
meye ba§lar. ~imdi glf\: glf\: bir be§ik sallanmakta, kalm, uzun
bir kadm sesi ninni soylemektedir. Ve sesler kesilir. Eski istan-
bul'un sokak sesleri, Hac1 Selami Efendi'nin dimag1yla birlikte
bir daha uyanmamak iizere soner.

Sokak Satiolan
Halide Edip'in hikayesinde -miizikle ilgili tez bir yana b1ra-
k1hrsa- eski istanbul'un sokak sesleri r;:ok iyi anlat1lm1§tlr. Ah-
met Rasim de, bu sesleri bir musiki§inas titizligiyle dinleyip
kaydeden yazarlanm1zdand1. Sinekli Bakkal yazannm dikka-
tinden ka\:an sesleri onun yaztlarmda bulabilirsiniz. Mesela §a-
faktan bir saat evvel giigiimiinii ko§e ba§ma oturtup, bir sagma,
bir soluna, iki nefeste bir "Kaynar salep! Siitlii!" di ye hayk1ran
salepr;:i ...
Ahmet Rasim'e gore, zevk sahiplerine tanesi demir gibisin-
den daha sert gelen "Leblebii!" sadas1 ve her ad1mda bir, 1shk
gibi ba§lay1p boru gibi karar veren "Simit!" feryad1 , sokaklarda
gecenin sessizligini ilk y!ftan seslerdendir. Giiniin siitr;:iiyle ba§-
46 1 $EHiR FOTOGRAFLARI

layan ve yogurt~unun avaz1yla tamamlanan belliba~h sesleri,


yine Ahmet Rasim Bey'in E~kal-i Zaman'da anlatt1gma gore
~unlard1r:

- Gada ... yif!


- Ku~ lokumu ... reva ... ni!
- (Kesik ve dik): Yafalar
- (Y1h~1k y1h~1k): Bici bici muhallebici
- Eski lastikler alay1m
- Helvam ... ~ek. .. ker!
- (Ciyak Ciyak): Kalayc1
- (Bariton): Venedik sepetleri var , c;:ama~ir se ... petleri var!
- (Primaddonna) Bil. .lur bardaklan var! Ho~af kaseleri var.
- Hir, hirr ... har har ... harr harr, harr
- Boru ile :
Fistanikisu bic;:im bic;:im
OIUyorum senin ic;:in ... ilh.
- ($1kir ~1kir ~1kir): Ma ... cun .. n
- (HUngUr hUngUr) Almalar, almaa!
- Metaksa ... makaralar, tireler, zarif dantelalar
- (Yava~ yava~): S1cak borek ... taze borek!
- (Sert): Sulu limon!
- (Alabildigine bagirarak): Havadisler Turan!
- (Birdenbire) : SUdlU!
- Ey! Ey' Sana bak'
Sarho~um of sevdahy1m of
Vallah billah severim hovarday1m of
- (Yanik yarnk) Ne beyaz, ne c;:ic;:e ... k ket-ten helvam!
- (Ac1 ac1) Yangm vaa ... r!
- {Y1vi~1k y1vi~1k) Simitc;:i, simitc;:i .. A simitc;:il
- Hu hu illallah
Sesin k1s1lsm in~allah
Gec;:mez olasm ma~allah
Ninni benim gUIUme ninni.

Goygoycular
Sokaklarda biitiin sesler ~iiphesiz bunlardan ibaret degildir;
Halide Edib'i n de soziinii ettigi, zurna ve ~iftenagra lanyl a
ahenk yapan Sulukuleliler, oynayarak ve ~ark1 soyleyerek so-
kaklan dola~an ve bu arada 1zgara-ma~a satan yahut fala bakan
$EHiR FOTOGRAFLARI / 47

\:ingene kadmlan; onlann pe§inde gezerek "Aydi holan sen de


hampur \:ek de gorsi.inler beylerim, pa§alanm!" deyince ortaya
firlay1p done oynaya "<;eriba§mm gelini" ti.irki.isi.ini.i soyleyen
ve "Hampurr hampurr haytiki hampim" 9eken oglanlar, manici
keten helvac!lar,,kor 91girtmac1lar; Muharrem hangi mevsime
denk gelirse gelsin, uzun paltolar giyip ayakta yi.izyi.ize 'durarak
hususi bir makamla okuduklar1,
Gokte melek yerde her can aglar
Hoy goy goy camm
teranesiyle gi.iya a§urelik toplayan goygoycu kopuklar; kendile-
rine has ti.irklileri bulunan ay1 oynat1c!lar vb. eski istanbul so-
kaklanmn vazge9ilmez simaland1r. Mi.izikleri, bi.iti.in mahalle-
leri ve sokaklan motor giiri.ilti.ileri istila ettikten soma da uzun
siire unutulmam1§t1r.
Bir 9e§it sokak tiyatrosu olan bu gosterilerin ve bu seslerin,
biitiin giin evlerinde oturmak zorunda olan kadmlar i9in ne ifa-
de ettigini tahmin etmek kolaydir. Birinci katlarda sokaga a91-
lan pencerelerin kafeslerinin ardmdan yahut bah9e kap1smm
arahgmdan seyrettikleri sat1c1lar, 9ingene miizisyenler, goygoy-
cular, ay1 oynat1c!lar vb. onlar i9in biiyi.ik bir degi§iklik ve ne§e
kaynag1d1r. Fakat kopek si.iri.ilerinin korkun9 kavgalanyla yii-
reklerinin yerinden oynad1gma §i.iphe yok.
Son derece pittoresk bir dokuya sahip olan eski istanbul
sokagmdaki hayatm 9ok renkli ve sinematografik gori.inti.ilerle
dolu oldugunu soylemeye gerek var mi dersiniz?
BiZiM MAHALLE
Modern Tilrk ~hrinde kaybedilen mahalle fikridir . Ancak
mahalle hayahmn gilzelli~ hahzalannuzda ha.la tazeli~i
korudugu i<;in televizyonlardaki mahalle konulu diziler,
btiW.n ibtidiiiliklerine ragmen sevilerek seyrediliyor

Ac;1k Ufuklar
Gi.izel mahalle hatiralan olmayan var m1d1r, bilmiyorum.
Cehennemi §ehirlerin ii;:ine tilald1g1m1z ii;: karart1c1 apartmanla-
nnda ya§ad1g1m1z yabanc1la§ma yi.izi.inden, i;:ocukluk gi.inleri-
mizden kalan o s1cak insan ili§kilerini, dostlugu, kom§ulugu ,
emniyetli sokaklarda oynad1g1m1z tadma doyum olmaz i;:ocuk
oyunlanm derin bir dai.isslia duygusuyla hat1rhyor, aym duygu-
lan payla§tlg1m1z insanlarla ah'h vah'h sohbetlere dahyoruz.
Frenklerin "nostalgia" dedikleri dai.iss1la duygusu olmasay-
d1, herhalde ya§ad1g1m1z sozde modern hayat bi.isbi.iti.in cehen-
neme donerdi. Aslmda gei;:mi§i ozlemek bir saghk aliimetidir;
bana oyle geliyor ki, haf1za gei;:mi§i eleyip si.izerek sadece gi.i-
zelliklerden ibaret bir masal iklimi haline getiren ve ii;: denge-
mizi saglayan ayn bir mekanizmaya sahip.
Yine de, eski mahallelerin haf1zam1zdaki gi.izelligini sadece
bu mekanizmaya baglamak yanb§tir. Ti.irk mahallesi, geri;:ekten
giizel ve halii model olarak kullamlabilecek bir ya§ama tarz1dir,
bir i.isluptur.
Eski §ehirlerimizin, tabii dokuyla tam bir uyum halinde
mahalle mahalle bi.iyi.iyi.ip geli§tigi soylenebilir. Mahallelerin
genellikle fazlaca meyilli araziler i.izerine kurulmu§ olmas1, bu
$EHiR FOTOGRAFLARI / 49

§ehirlerin en onemli hususiyetlerinden biridir. Boylece her r;:e§it


suya tabii akmti imkam verildigi gibi, her evin ufkunun ar;:1k ol-
mas1 ve giine§ten faydalanmas1 saglanmI§ oluyordu. Bu, dik-
katli bir seyyah olan italyan yazan Edmondo de Amicis'in de
goziinden kar;:mam1§t1r. A vrupa §ehirlerinde gt:iziin ve dii§iince-
nin hemen her zaman dar bir r;:err;:eveye hapsedildigini ifade
eden yazar, istanbul'da ise goziin ve zihnin her an sm1rs1z ve
latif uzakhklara kar;:1lacak bir yo! bulabildigini st:iyler.
Benzersiz bir ya§ama kiiltiiriine ve iislubuna sahip olan ata-
lanm1z, surlarla r;:evrili, evlerin birbirini orltiigii giine§siz §ehir-
leri sevmiyor, kendilerini kapana kis1lm1§ gibi hissediyorlard1.
Bu bakimdan topografik yap1s1 miisait olmayan bolgelere yer-
le§mek zorunda kahnd1gmda aym sonucu veren ba§ka r;:oziim-
ler bulunmu§, Sedat Hakk1 Eldem'in ifadesiyle "Evlere kendi
bahr;:eleri ir;:inde bir ir;: alem ve hayat kazandmlmasma t:izen
gosterilmi§tir". Evlerin altmdaki iizeri t:irtiilii ve onii ar;:ik bO!ge-
ye "hayat" denilmesi, atalanmlZln as1l hayatl ar;:1k havada, tabi-
atla ir;:ir;:e ya§anan bir hayat olarak anlad1klanm ifade etmesi ba-
kimmdan dikkat r;:ekicidir.
Mahalleler halinde diizenlenmi§ olmak, Ti.irk §ehrinin ay1-
nc1 vasf1d!f. Genellikle bir camiin, bazan da bir r;:e§menin yahut
agar;:hkh bir meydamn etrafmda tqekkiil eden mahalle , camii,
mektebi, hamam1, kii<;:iik r;:ar§tSI vb . ile kendi kendine yeten bir
iinitedir. Sakinleri, tek bir aileymi§ gibi birbirlerine kenetlen-
mi§lerdir. "Mahalle, cemiyet biinyesi ir;:inde saglam bir hiicre,
iireme ve devam vazifesini bir ibadet kudsiyetiyle iistiine alm1§
bir aile demekti" diyen Samiha Ayverdi , bu dayanikh uzviyetin
bir minyatiir devletr;:ik hiiviyeti ta§1d1g1m, idaresinin ise imam-
bekr;:i-muhtar ii<;:liisiine havale edildigini anlat1r.
Her mahalle ba~hba§ma bir mekteptir, ya~hlar1, hatm say1-
hr biiyiikleri, hatta kiilhanbeyleri bile, r;:ocuklara ve yeni yeti-
§enlere kar§I kendiJerini adeta bir koruyucu oJarak biJirJer.
Evler sokaklara birbirinin mahremiyetini ihlal etmeksizin,
fakat kom§uluk ili§kilerinin kolayca yiiriitiilmesini saglayacak
§ekilde yerle§tirilmi§tir. Kom§uluk demek, yard1mla§ma ve da-
yam§ma demektir. "Ev alma kom§U al" , "Kom§U hakk1, Tann
50 I $EHiR FOTOGRAFLARI

hakk1", "Kom§u kom§unun kiiltine muhtay", "Kom§uyu kom§u-


dan sorarlar" gibi atasi:izleri, Tiirk mahallesindeki kom§uluk
ili§kisinin mahiyetini son derece ay1k bir biyimde i:izetlemekte-
dir. Kom§ular arasmda teklif tekelliif olmaz, birbirlerine haber
vermeden yal kap1 misafirlige gidebilirler. Ancak Ahmet Rasim
bir yaz1smda "ayine-i gammaz" adh bir diizenekten si:iz ediyor;
kapmm yanmdaki odanm penceresinden uzatilm1§ bir demirin
ucunda iki ayna vardir; bu aynalardan birinin digerine yans1tt1g1
gi:iriintii sayesinde, eve gelenleri gi:izetlemek miimkiin olmakta-
d1r. Bi:iylece can s1k1c1 ziyaretyilerden kurtulmak kolayla§llg1
gibi, birdenbire kar§ISma yikilamayacak misafirler geldiginde
haznlanmak iyin zaman kazamlabilecektir. Ahmet Rasim,
"ayine-i gammaz"m faydalanm bi:iyle ay1klad1ktan soma, "O
zamanlar §imdiki gibi merasim-i husGsiye-i ziyaret mevcut de-
gil idi" diyor.

Tanpmar' a Gore Mahalle


Mahallede, din!, sosyal ve entellektiiel hayatm asil merkezi
cami yahut mescittir. Genellikle miitevaz1 binalar olan mahalle
camilerinin yogu, kendilerine has mimarileri olan son derece
zarif, ah§ap yapilard1r. Bir miiessese olarak hayat1 hem belli i:il-
yiide tanzim eder, hem de etrafta olup bitenlerden hisselerini
ahrlar. Ahmet Hamdi Tanpmar, Sahnenin D1~1ndakiler adh ro-
mamnda, ba§anyla tasvir ettigi eski bir istanbul mahallesindeki
Elagi:iz Mehmed Efendi Camii'nin siyasi ve iktisadi §artlarm
degi§mesinden nas1l etkilendigini yOk giizel anlatmi§llr.
Sultan Aziz devri pa§alan zamanmda pm! pm! olan Ela-
gi:iz Mchmed Efendi Camii, durmadan tamir edilir, yeni hahlar,
kilim!er ve yaz1 levhalanyla bezenirmi§. Ancak Abdulhamid
devrinde bu adaklar ve hediyeler epeyce azalm1§. Balkan Har-
bi'nden soma da enikonu bak1ms1z kalan camiin ayakta kalma-
s1, ancak Evkafm ciiz'i yard1mma mahalle halkmm miitevaz1
katk1lanyla miimkiin olabilmi§tir.
Tanpmar, mahallenin erkeklerinin ak§amiistiileri Elagi:iz
Mehmed Efendi Camii'nin bahyemsi avlusunda oturarak konu§-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 51

tuklanm anlattktan sonra, camiin, dolay1s1yla ibadetin eski ha-


yat1m1zdaki yerine §Oyle deginir:

Bundan otuz kirk sene ewel eglence i<;in bir yere gelmezlerdi. Hatta
as1l birle~tirici olan ~ey , bunlar degil , ibadetti. iman dedigimiz duyguyu
i<;inde duysi.;n veya duymasm , herkes evinden <;1karken onun kisvesine bii-
riiniirdii. iman sadece bizi Allah'a baglayan bag degil , mii~terek k1yafet ,
yiiz ifadesi , mua~eret ~ekli, hiilasa cemiyet hayatmda nezaket ve merasim
dedigimiz ~eylerin , yani kar~1hkh miinasebetlerin tek kaynag1yd1.

Mahallenin bi.iti.in sokaklan , cami ve mahalleyi §ehrin mer-


kezine baglayan anayola <;:1kar. Sokaklann <;:ogu <;:1kmazd1r.
<;:1kmaz sokak, tek tek evlerin veya birka<;: evin ozel sokag1du
diye tarif edilebilir. Adeta lo§ dehlizlere benzeyen bu dar so-
kaklann i.istleri, birinci katlann <;:1kmalan ve cumbalan, aga<;:la-
rm bah<;:e duvarlanndan ta§an dalian ve nih ayet ~atilann sa<;:ak-
lanyla adeta orti.ili.ir. Evlerin birinci katlanndaki pencerelerin
a<;:1ld1g1 bu golgeli sokaklar, yerli ve yabanc1 bir<;:ok ressam1
cezbeden pittoresk mekanlard1r.

Genellikle muntazam olmayan sokaklann iki tarafma dizil-


mi§ evler, mi.ilkiyet durumuna bagh olarak geli§igi.izel boli.in-
mi.i§ arsalar i.izerine bina edilmi§tir. Bu yi.izden sagir duvarh ze-
min katlan <;:ok zaman egri bi.igri.idi.ir. Arsamn bi<;:imsizligini gi-
dermek i<;:in birinci katlar <;:1kmalarla sokaga ta§mhr. Bu <;:6-
zi.im, sokaklara, dolay1s1yla Ti.irk §ehirlerinin gori.ini.i§i.ine ben-
zersiz bir plastik kanzand1rm1§t1r. Ah§ap meskenlerdeki mimari
elemanlann, tJpk1 eski alfabedeki harller gibi, sahip oldugu
plastik imkanlar, son derece orijinal mimari kompozisyonlar
kurulmasm1 saglam1§; bazan ki.i<;:i.ik ve di.izensiz bir arsa par<;:a-
smm i.izerinde si.irpriz <;:1kmalarla Meta bir masal mimarisi yi.ik-
selmi§tir. Daha da onemlisi, bu mimarinin hi<;: bir zaman aga<;:-
s1z ve <;:i<;:eksiz di.i§i.ini.ilmemesidir. Hatta ye§illik mimanmn
tabii bir elemam olarak kabul edilmi§tir.
52 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Evler ve Bahc;:eler
Bahr;:esiz ev dii~iiniilmez; r;:iinkii kadmm biitiin omrii evde
ger;:mektedir. Kadmlann bilhassa yaz giinlerinde nefes almalan,
dinlenmeleri, r;:ah§malan, kom§ulanyla oturup sohbet edebil-
meleri ir;:in bahr;:e gereklidir. Toplum kadm1 eve baglam1~, ama
onun rahat etmesi ir;:in en uygun mimari r;:oziimlere de ula§m1~­
tu.
Eski Tiirk evlerinin agar;:larla ve r;:ir;:eklerle dolu bahr;:eleri,
o giinleri ya§amt§ olanlann hatiralannda ayn bir yere sahiptir.
Mesela Halide Edip Ad1var, r;:ocuklugunu ger;:irdigi evin mor
salk1mh bahr;:esini hit;: unutamam1§ ve y1llar soma yazd1g1 hat1-
ralanna Mor Salk1mlz Ev adm1 vermi~tir. Bahr;:elerin Tiirk ka-
dmlar1 ir;:in ne ifade ettigini, o giinlere yeti§mi~ bir ba§ka kadm
yazanm1z olan Samiha Ayverdi de r;:ok giizel anlatu: Eskiden
bahr;:esiz evin pek bulunmad1gm1, bulunsa da makbul olmad1g1-
m, asmasmdan, incirinden, armudundan, eriginden ba§ka, kuyu
ba~mda ak§am safalanmn, duvarlara t1rmanan kahkahalann,
karanfil kiimelerinin, liitinlerin ve aslanag1zlannm bu bahr;:ele-
rin kadim ii§inalar1 oldugunu yazan Ayverdi, yaz mevsimlerin-
de sayfiyeye gidemeyen kadmlarm, kasnaklanm, diki§ bohr;:ala-
nm ahp bu temiz ve baklmh bahr;:elerde biraraya geldiklerini,
giiliip soyle§erek hem eglendiklerini, hem i~ lerini i§leyip diki§-
lerini diktiklerini anlatu.
Modern Tiirk ~ehrinde kaybedilen i§te bu mahalle fikridir.
Ancak mahalle hayatmm giizelligi haf1zalanm1zda hiilii tazeli-
gini korudugu ir;:in televizyonlardaki mahalle konulu diziler,
biitiin ibtidiiiliklerine ragmen sevilerek seyredilmektedir.
iSTANBUL
SEHiR ESTETiGiNDE AGA(,
Biitiin bir manzaramn
Saltanab bu agac;.
Ahmet Hamdi Tanpmar

I
Sehir ve Aga<;:
Eski Turk §ehrinde, §ehir plamnm esasm1 arazinin topogra-
fik yap1s1 veriyordu denebilir. <;unkil makbul olan, tabiata teca-
vilz etmek degil , onu tamarnlamak, onun bir par9as1 olarak do-
gup geli§mekti. ~ehir, gelenegin §a§maz ol9illeri kullamlarak
tesbit edilen mevkilere kurulmu§ kiilliyelerin etrafmda irticall
bir bi9imde te§ekkill ediyordu. Bu te§ekkill bi9imini plans1zhk,
geli§igiizel yap1la§ma olarak anlamamak gerekir. <;unkil her ya-
p1, 9evresine uyumu gozetilerek in§a ediliyor, boylece
harikuHide silrprizlerle dolu, tekdiizeligi yenmi§ emprovizasyon
§aheserleri doguyordu. Abidev1 eserlerin d1§mda, be§er1 ol9ille-
rin hemen hi9 di§ma 91kmayan dedelerimiz, golgeli dar sokak-
lanndaki asmah 9ardaklan, yer yer aga9h kb§eleri, ne tabiat1
taklit, ne de tabiata miidahale esasma dayanan bah9eleri, muh-
telif aga9larla golgelendirilmi§ kahveleri, 9e§meleriyle, son de-
rece munis §ehirler kurmu§ , daha once kurulmu§ §ehirlere de
yepyeni bir hilviyet kazanduarak kendi damgalarm1 vurmu§lar-
d1r.
Mimarinin tamamlay1c1 unsurlan olarak dii§ilnillen aga9lar,
tabiatla, tabiata ilave edilen yap1lar arasmdaki denge ve uyumu
54 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

saghyordu. Bunun ii;:in Osmanh Ti.irk §ehirleri uzaktan bak1ld1-


gmda, i.izerine kurulduklan arazinin tabii uzant1lan gibi gori.i-
ni.irler. Esasen mesken mimarisinde genellikle ah~ap kullamld1-
g1 ii;:in , tabiatla akrabahk kendiliginden tesis edilmi§ olmakta-
d1r. Ba§ta istanbul olmak i.izere, iklim §artlanmn mi.isait oldu -
gu O smanh §ehirlerinin hemen hepsi, bir ba§tan bir ba§a bahi;:e
ve bostanlarla bezenmi§ti. Bahi;:e'li bostan ' h isimlerin yams1ra,
agai;: ve i;:ii;:ek isimleri ta§1yan sokak, mahalle ve semtlerin i;:ok-
lugu , istanbul'un eski hi.iviyetini gosteren ai;:1k belgelerdir.
Bi.iyilk mesireler ve hasbahi;:eler bir yana, istisnas1z her
evin kili;:ilk veya bilyilk, bir bahi;:esi, bu bahi;:ede birkai;: meyva
agac1, kestanesi veya i;:man bulunurdu . Cami veya mescit onle-
rinde, i;:e§me ba§lannda, meydanlarda, mesire yerlerinde, her
biri ba§hba§ma bir amt olan i;:marlar, serviler, kestaneler, at-
kestaneleri, di§budaklar, i;:itlenbikler, 1hlamurlar, kirmlZI yap-
rakl1 kaymlar, ender de olsa Hile agai;:lan, i;:amlar, f1st1k i;:amla-
n, sakizlar, sedir agai;:lan, istanbul manzaras1mn vazgei;:ilrnez
unsurlanyd1. Ru§en E§ref Dnaydm, bir yaz1smda bu agai;:lan bi-
rer firi;:a darbesiyle §byle tasvir eder:

Buz renkli c;am: K1y1da kanatlanrn germi~ dinlenen albatros.


Gage engin f1sk1yesini yay1p yere engin golgesini doken c;mar.
F1stik c;amlan : Kleopatra'rnn ard1sira esirlerin ta~1d1g1 yelpazeleri and1-
ran f1stik agac;lan .
Bahk bic;imli yapraklannm altmda dikenli fiske toplan saklayan atkes-
taneleri.
Oc; govdeli 1hlamurlar. Alh ac;1k , ilstil koyu kelebek yaprakh 1hlamur-
Jar.
Meltem estikc;e gilmil~ direklere donen sahntih kavaklar.
Havada burkulup burkulup gene yere sarkan soforalar.
Testere yaprak11 aylandoslar: Gogiln berrakhgmda obilr agac;lann dal-
lanna tutunmu~ orilmcek aglan sarnlacak aylandoslar.
ic; c;eken serviler.
Kolalanm1~ gibi kati ve parlak yaprakl1 manolyalar.
Ye~il c;adirh cevizler.
Avize billurlan gibi sarkan, akan, titre~en salk1mh c;am ..

Her biri ba§ltba§ma bir belirleyici olan bu agai;:lar, i;:evrele-


rinde ya§ayanlar ii;:in apayn bir anlarn ta§Ir ve adeta bir ya§ama
$EHiR FOTOGRAFLARI / 55

i.islubu yaratirlar; hatta efsanelerle , evliya menk1beleriyle vb


bezenerek, bir c;:e§it kudsiyet, dolay1s1yla dokunulmazhk kaza-
mrlardL istanbul'un hallralanna da sahip olan asil ni.ifusu, ya§a-
d1klan c;:evredeki agac;:Ian korumu§, koruyamad1klan agac;:Iar
ic;:in de en yakmlanm kaybetmi§cesine i.izi.ilmi.i§lerdir. Sahil yo-
lu ac;:1hrken, Bakirki:iy halk1, Saktzagac1 Mahallesi 'nin denize
temas ettigi noktada, Sak1zm Burnu denilen yerdeki bin ikiyi.iz
y1lhk salaz agac1m kestirmemek ic;:in yakla§tk bir ay direnmi§ti.
~ehremini halki da Millet Caddesi ac;:1hrken Fatih'in diktigine
inand1g1 be§ yi.iz ya§mdaki c;:mann kesilmesini i:inlemek maksa-
d1yla yolu kapam1§ ve tam i.ic;: ay ac;:mamI§IIr.
Birc;:ok §airin ve yazann eserlerinde, c;:ocukluklanmn bir ta-
rafm1 yapan bi:iyle agac;:Iar i:inemli yer tutar. Mesela Necip Fa-
z1l'm Bir Adam Yaratmak adh oyunundaki temel figi.irlerden
biri olan incir bi:iyle bir agac;:llr. Oyunun kahramam olan Hus-
rev, bu incirin hayatmdaki yerini §i:iyle ac;:1klar:
"Bu incir agac1, bilseniz bana neler hatirlatmaz. BUtUn bir <;:ocukluk,
bUtun bir ge<;:mi~ zaman. Eski istanbul kadmlanm bilmem hatirlar m1sm1z?
Haya! dediginiz kudret i~te onlardayd1. Benim bir bUyUkannem vard1 ki bu
incir agacmm dibinde, goze gorUnmez bir cin ve peri alemi tasawur eder-
di. <;:ocukken, beni bu incirin dibinde oynamaya b1rakmazlard1. BirgUn
orada oynarken ayag1m kay1p yere dU~tUm. Sabahtan ak~ama kadar mut-
bakta, cinlerin ofkesini dindirecek ~erbetler kaynad1. Sihirbaz degneklerine
benzer kep<;:elerle uzun uzad1ya bir kazam kan~tird1lar. incirin dibine dok-
tuler. Cinler tathy1 severmi~ " .

Bir Adam Yaratmak'm kahramam Husrev de bir oyun ya-


zandlf ve "Oli.im Korkusu" adh piyesiyle me§hur olmu§tur.
Oyunun kahramam, babas1 gibi kendisini bir incir dal ma asarak
intihar eder. Gazeteciler, Husrev'in babas mm da kendisini yah-
nm bahc;:esindeki incir agacma asarak intihar ettigini i:igrenince,
oyunun kahramamyla yazan arasmda ili§ki kurar ve etrafmda
gittikc;:e daralan bir c;:ember olu§tururlar. Sonunda bu c;:evrenin
etkisiyle oglunun kendini asmasmdan endi§e ederek incir aga-
cm1 dibinden kestiren annesi , Husrev'in bi.iti.in cli.inyas1m y1ka-
cakttr:
HOSREV- Anne ben o agaca baktig1m zaman babam1 go rmU~ gibi
oluyordum. Babam1 goreyim diye nhtima <;:1ktim . Arad1m , arad1m. Nihayet
56 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

onu ta dibinden ve toprak hizasmdan kesilmi~ buldum.


ULViYE- Yavrum! Bu kadar fena bir hahras1 olan agac1 nic;in muda-
faa ediyorsun?
HOSREV-<;:unku o babamd1. 0 bendim. 0 c;ocuklugumdu. 0 her ~e­
yimdi. KUc;Ukken onun dibinde oynard1m. Ona yaslarnr, bulutlan seyreder-
dim. Golgesine s1g1rnrd1m. 0 benim dad1md1. 0 senden sonra sevdigim
her ~eydi. En sevdigim ~eyden en bUyUk fenahg1 gordUm. Babam kendisini
ona ash. 0 benim yine en bagh oldugum ~ey kald1. $imdi onu kestiniz. Ta
dibinden, toprak hizasmdan kestiniz. Boylece dUnyam1 kesmi~ oldunuz.
Art1k anhyorum ki dunyam, ta dibinden, toprak hizasmdan kayboldu.
ULViYE- (Aglayarak) Husrev, affet! Anneni affet! Bu i~i bana bag1~la'

ULViYE- (Ba~1m kaldirm1~, c;1ghk kopanyor) Evlad1m! Gitme! Gitme!


HUSREV- (Durur, ba~m1 arkaya c;evirir) Ne yapay1m anne? Kestiniz
incir agacm1!

<;1kard1g1 ilk dergiye Aga~ adm1 vermesi, Necip Fazli 'da


agac; fikrinin c;ok giii;lil oldugunu gostermektedir. "Biiyiikliigii,
olgunlugu, erginligi, bir kelimeyle perfeksiyonu" temsil eden
agac;, Necip Faz1l'a gore, toprak iistiinde ve altmdaki giir ve do-
la§1k varhg1yla, madde ve ruh gibi, her §eyin bir di§ ve bir ii;
yiizii bulunduguna i§aret eden giii;lii bir sembol, kokleri, govde-
si ve dallanyla "muhite dogru namiitenahl dag1mk ve c;ok, mer-
keze dogru namiitenahl toplu ve tek bir §ahsiyet muvazenesinin
en e§siz orgiisiidiir".
Bu ilgini; fikirlerini Aga~ dergisinin birinci say1smdaki
"'Ad1m1z" ba§hklt sunu§ yaz1smda as:1klayan Necip Faz1l, aga-
cm, insanoglunun goziinde, diinyaya ayak bast1g1 giinden beri
c;oziilmez bir bilmece oldugunu soyler ve yaz1sm1 §U ciimlelerle
tamamlar:
"Agac; bize, dUnyaya geldigimiz gUnden bugUne kadar ic;imizi doldu-
ran anlama ve arama s1kmhsmm deh~etli anatomisi halinde gorUnUyor.
Gozlerimiz ona dald1g1 zaman, garip bir rontgen 1~1g1 altmda ruhumuzun
bin kollu iskeletini gormU~ gibi UrkUyoruz. Sanki bu fevkalade ~ahsiyetin
hendesesindeki nizamla, ic;inde Allah'm sirlan yatan ruhumuzun hasret
c;ektigi nizam arasmda gizli bir yo! meydana c;1k1yor".

Benzersiz bir agac; sevgisine ve kiiltiiriine sahip olan eski


istanbullulann agac;lar hakkmda, bu kadar sarih bir bii;imde di-
le getirmemi§ olsalar bile, boyle bilgece dii§iinceler geli§tirdik-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 57

leri muhakkakt1r. Ancak bu dii§iincelerin daha \:Ok mistik bir


duyu§un i\:inde eridigi ve kelimelerin kahbma dokiilmeksizin
ifade edildigi soylenebilir.

II
Tanpmar'a Gore
Turk Pittoreski

Aga\:lar koklerini sadece anne topragm degil, zamanm da


derinliklerine salarak beslenirler. Evlerimizi in§a ederken agac1
tercih edi§imizde, belki, aga\:tan geldigimize dair eski inan\:la-
rm arketipal keyfiyetler halinde ictimal §Uuralt1m1Z1 hiila i§gal
ediyor olmasmm pay1 da vardu.
~iiphesiz sanatkarlar boyle keyfiyetleri , madan insanlara
nazaran daha gii\:lii bir bi\:imde sezerler. Bu bakimdan e§ine az
rastlamr bir §air ve yazar olan Ahmet Hamdi Tanpmar'm eser-
lerinde aga\:lar onemli figiirler olarak kar§1m1za \:Ikmaktad1r.
Yaz Gecesi hikayesinde bir ceviz agac1, Bir Adam Yarat-
mak'taki incir gibi kesilmi§tir. Ruyalar'da Cemil'in "kl§m ka-
ranhklanndan bu kadar siislii ve giizel geldigi, bir altm m1zrak
gibi pm! pm! sabah sislerini yard1g1 i~in" Pers ephone adm1
verdigi bir erguvan agac1 vard1r. Sahnenin Dt~indakiler'de ise
Cemal 'in \:Ocuklugunun ge\:tigi bah\:edeki iki incir agac1, bir
miirdiim erigi ve biiyiik ceviz agac1 semtte mqhurdur. A§eren
hammlar, eger mevsimine tesadiif ederse mutlaka miirdiim eri-
ginin meyvelerinden yemek isterler:
"Bu o devrin mahallemize mahsus, herkesc;e kabul edilmi~ bir isterisi
idi. Koca mahallede, hatta semtte o mevsimde bir gebe kadm behemehal
bulunacag1 ic;in biz c;ocuklar ister ac;1k kap1dan girelim , ister duvardan atla-
yahm , bu imrenme ve i~tihaya hlirmet ederdik. Hatta o kadar ha~an olan
ve her ~eyi behemehal yapmas1 ic;in yasak edilmesi kafi gelen Sabiha bile
bir kere olsun bu agaca dokunmam1~b ".

Miirdiim eriginden \:Ocuklann hissesi ancak yere dii§enler-


dir; belki de farkmda olmadan, yakinda dogacak bebege dost-
luk ve yakinhk gosterdiklerini dii~iinerek erigin etrafmdan alar-
58 I $EHiR FOTOGRAFLARI

ga geiyer, "onun ytiklti dallanm, mukaddes bir gebenin karm gi-


bi uzaktan ve adeta dini bir htirmetle" seyrederler. Halbuki ce-
viz agac1 boyle degildir:
"Onun meyvas1 herkese mlibahtt. Dibindeki evliya bile onu muhafaza
edemezdi. Zaten bu evliyanm <;ocuklan <;ok sevdigi a~ikard1. Her aga<;tan
ufak ufak dU~meler olur, dU~enlerin kolu, dizi , ba~t yaralarnr , ceviz agacm-
dan , o kadar yUksek olmasma ragmen kimse dli~mez , nadir olarak du~en
de bir kedi yavrusu gibi derhal ayaga kalkard1.
Bu ceviz agacmm bir ba~ka meziyeti daha vard1. 0 da mahalledeki
evlenmelere yardtm etmesiydi. A~ag1 sokakta oturan Berber ismail Efend i
-Filibeli , iriyan , pehlivan yap1h bir ihtiyar- dart k1zm1 iki sene i<;inde onun
sayesinde evlendirmi~ti. ismail Efendi 'ye gore , hadise agacm dibindeki ev-
liyaya her sabah bir fatiha okumak suretiyle olmu~tu . Fakat mahallenin de-
dikoducu kadmlan bu i~in daha ziyade, ceviz agacma <;tkan semi delikanh-
lannm , onun yliksek dallan arasmdan ismail Efendi 'nin k1zlanrn tahta siler-
ken seyrede ede oldugu fikrinde idiler."

Tanpmar'm meyva agaiylan tizerinde ozellikle durmas1 ,


onun, Ttirk bahiyesini, bahiyelerin ve agaiylann istanbul ~ehir es-
tetigindeki yerini iyok iyi bildigini gostermektedir. Gtizellik ve
fayday1 birlikte dti~tinen ve ya§ad1klan iyevrelerde bu iki dege-
rin benzersiz bir sentezini vticuda getiren dedelerimiz, meyve
agaiylan, hiiy olmazsa bir erik, kay1s1, kiraz, badem veya cevizi
bulunmayan bahiyeyi bahiyeden saymazlard1. Sadece istanbul
iiyin degil, btitiin mtisltiman Ttirk ~ehirleri iiyin ger;:erli bir kaide-
dir bu. \:ocuklugumuzu iyiiyek ve meyveleriyle dolduran agaiyla-
n unutabilir miyiz?
\:iiyek kadar, meyve yeti§tirmeye merakh istanbullular da
vard1; Tekbir'in btiytik bestekan Buhurlzade Mustafa Itri Efen-
di bunlardand1r. Yeti~tirdigi nadide bir armut devrinde " Musta-
bey Arrnudu" diye tanmm1~t1. Geiyen asnn hekimba~Ilanndan
Mustafa Behiyet, Abdtilhak, Hayrullah ve Salih Efendi '!er, aym
zamanda tamnmI§ meyve yeti§tiricileriydi. Elimizdeki kay1tlara
gore, bildlfcm armudu, tereyag1 armudu , §eker gevrek armudu,
san biiytik k1§ armudu, misk a1mudu, sibir elmas1, vi~ne erigi,
a§ag1 yukan nargile bilytikltigiinde bir ayva tiirii, tanesi tiiy yiiz
dirhem gelen kiz memesi §eftalisi, bostanl §eftali, sanpapa §ef-
talisi, draki yarma ~eftalisi, agustosta iy1kan beyaz ve uzun sapl1
~EHiR FOTOGRAFLARI / 59

bir kiraz tiirii, agustostan sonra olan ceviz biiyiikliigiinde, bir


taraf1 beyaz, diger taraf1 siyah kiraz, beyaz at kestanesi, §am
iiziimii cinsinden iri siyah iiziim ve daha bir9ok iiziim 9e§idi,
Abdiilhiik Molla' nm Gamhca'daki bagmm iiriinlerindendir.
Bah9elerinde meyve aga9lan bulunan herkes, §iiphesiz,
Hekimba§t Abdiilhiik Molla ve benzerleri gibi, meyve yeti§tir-
meyi ba§hba§ma bir zevk, bir sanat haline getirmi§ degildi. Fa-
kat fakir veya zengin, her evin bah9esinde bir veya birka9 mey-
ve agac1 bulunur, 9ocuklar mutlaka meyveyi dalmdan yemenin
zevkini tadarlardt. En azmdan, kom§unun bah9esindeki ·meyve
aga9lanmn birinin dallan ya sokaga, yahut diger avlulara ta§ar-
dt.
Tanpmar'm Huzur'unda, Nuran, oturacaklan evin bah9e-
sinde bulunmasm1 istedigi 9i9eklerden si:iz ederken meyve
aga9lanmn 9i9eklerini i:izeliikle kaydeder. Bu bah9ede bol bol
badem, erik, §eftali, elma aga9lan bulunmahd1r. Giink~ meyve
aga9lannm 9i9ekleri "i:imiirleri _k1sa ve be§ giin i9in olsa bile,
insanda biitiin bir sene devam edecek hayaller uyand1rabilir".
Meyve 9i9eklerine bahar diyen eski istanbullular i9in baha-
rm gelmesi, biitiin meyve aga9lannm tepeden t1rnaga 9i9ekle
donanmas1 demektir. ~imdilerde ·'ya§ama sevinci" dedikleri
derin mutlulugu en 9ok tepeden llrnaga 9i9ek a9mI§ aga9lann
kar§1smda hisseden eski istanbullulann bu zevkini, Orhan Veli
k1sa bir §iirinde 9ok iyi ifade etmi§tir:

Deli eder insam bu di.inya


Bu gece, bu y1ld1zlar, bu koku
Bu tepeden timaga c;ic;ek ac;m1~ agac;

Biz yine Tanpmar'a kulak verelim; 9iinkii derin istan-


bul 'un ancak ya§ama sanatma vaktf olanlann farkedebilecekleri
gizli giizelliklerini ke§fetmede onun kii'bma ula§abilen 9ok az
yazar vardir:
"Sonra birgun as1I baharla, halkm dilindeki baharla kar~1la~irsm1z . Yo-
lunuzun Ostundeki bodur erik agac1 bir gecenin ic;inde Pompei fresklerinin
o me~hur Flora's1 gibi c;ic;ek ac;ar, boyo ve saltanat olur. Ertesi gOnO bir
tOrbenin parmakhg1 Ozerinden bir erguvan dah, sanki gozlerinizin onunde,
60 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

agir bir oli.im uykusundan uyanm1~ gibi gi.ili.imser, gerinir. Bir hamle daha,
kapmmn i.isti.indeki salk1m agac1 <;i<;eklenir, bi.iti.in duvar ve avlu bir diyoni-
sos ayini gibi mor bir 1~1k i<;inde kahr. Ve istanbul bahan vadiden vadiye,
tepeden tepeye akislerle i;ogahr.
"istanbul taraflannda mevsimler gi.indelik ekmek gibidir; bahar da oy-
le, hemen her ko~eden bir ke~if, bir ilham gibi kar~1mza <;1kar, di.i~i.incenizi
benimser, tipki musallat bir fikir gibi onu kovalar. Ki.i<;i.ik kahvelerin <;arda-
gmda, hazire parmak11klanmn arkasmda, eski konak bahi;elerinde, bazan
mavi bir hatmi veya bir Acem Lllesi yaprag1 rengi ve inceligi, bazan bi.iyi.ik
bir elmas panltis1 ile hep o vard1r. Her ~ekilde bu, mavinin zaferidir. Deniz
ve gok, her arahktan size onu uzatir" .

istanbul mimarisinin giindelik hayata ta§la ve parmakhkla


katild1g1m, iyi yontulmu§ ta§tan diiz duvann, yald1zh kitabenin,
parmakhklar arasmdan goriilen mezarta§I ve agacm, hepsinin
iistiinde bazan bir agacm mevsim manzarasmm asil manasmda
Tiirk pittoreskini meydana getirdigini dii§iinen Tanpmar, eski
is tan bu!' da mimarinin saltanatma rekabet edebilen ba§ka bir
giizellik varsa, onun da agar;:lar oldugunu soyler. "Giine§in ad1-
na soylenmi§ bir kasideye benzeyen agar;:", istanbul'da, beyaz
mermer ve yontulmu§ ta§la uyu§tugu kadar, harap r;:atilar ve
tezyinatl bak1ms1zhktan kaybolmu§, yalag1 kmlm1§ r;:e§melerle
bile uyu§masm1 bilir.
Biiyiik mimarlann eserlerinin yamba§mda birkar;: r;:mar ve-
ya serviyi eksik etmediklerini, bazan daha da ileri giderek cami
veya medrese avlusunun hendesi cenneti ortasmda r;:mar ve ser-
vi gibi agar;:lann yeti§mesi, sarma§1klarm halkalanmas1, giillerin
ar;:mas1 ir;:in ozel yerler ay1rararak mimari ile agar;: arasmda tam
bir i§birligi tesis ettiklerini ifade eden Tanpmar, kiir;:iik biiyiik
her r;:e§meyi iri govdeli bir r;:mar veya servinin bekledigini soy-
ler:
"Mimann yahut hayrat sahibinin diktigi agacm bi.iyi.idi.igi.ini.i gori.ip
gormemesinin ehemmiyeti yoktur. Dikilmi~ oldugunu bilmesi yeterdi. Bilir-
di ki topraga emanet edilmi~ bir aga<;, mahalleye, semte, ~ehre, hatta ce-
miyete ve bi.iii.in bir imana emanet edilmi~ bir degerdir".

Tanpmar'a gore, hissi terbiyemizde, i stanbul peyzajma o


asil hiiznii veren servi, r;:mar ve r;:am agar;:lanyla f1stik r;:amlan-
nm biiyiik pay1 vard1r. Tiirk hayatmda ve muhayyilesinde ozel-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 61

likle iki aga9, servi ve 9mar derin izler blfakm1§t1r. ~ehrin d1§a-
ndan gortinen manzarasma Karacaahmet, Edirnekap1, eski
Ayazpa§a ve Tepeba§i ' ndaki servilikler hakimdir; ancak Boga-
zi9i'ndeki peyzajlar, 9marlann etrafmda toplamr. Hali9 manza-
rasma tislubunu veren ise Eytip servilikleridir. Bu dti§tincelerini
ifade ettikten sonra, en sevdigi agacm 9mar oldugunu, bu gtizel
aga9larm kendisine geni§, pen9e pen9e yapraklan, munis dev
govdeleriyle Pe9evi'nin uzun uzun anlatt1g1 , sefer me§veretle-
rinde soz ahp kumandanlara yo! gosteren ya§h serhat gazilerini
hat1rlatt1gm1 soyler. "Onlar toprag1mmn hakiki gururudur; bel-
ki dedelerimiz 0 heybetli vekan, 0 dag stikunetini onlardan og-
rendiler".
Bunun i9in Yahya Kemal'in Itri'yi eski 9marlann mekte-
binden yeti§tirmesini 9ok iyi anlad1gm1 sozlerine ekleyen Tan-
pmar, istanbul'da aga9larm gitgide azald1gm1 belirterek "Bir
agacm oltimti, btiytik bir mimari eserinin kayb1 gibi bir §eydir.
Ne yaz1k ki biz bir as1rdan beri, hatta biraz. daha fazla, ikisine
de ah~tik" diyor.

III
Haya! Sehir
Tanpmar'm istanbul'a bu bak1§mda ve duyu§unda hocas1
ve dostu Yahya Kemal'in §tiphesiz btiytik pay1 vard1r. istan-
bul ' u tadabilmek i9in stirekli gezen ve her gezi§inde yeni gti-
zellikler ke§feden Yahya Kemal, en gin tarih bilgisini sezgileri,
tahasstisleri ve tahasstirleriyle besleyerek "Turk istanbul" terki-
bine ula§Ir. Bu terkibin, istanbul'un oz yap1smdan kaynaklan-
makla beraber, Yahya Kemal'e ve daha sonra Tanpmar'a has
bir duyu§un damgasm1 ta§1d1g1 su gottirmez. <;unkti 9ok hususi
bir sezgi gticti ve duyu§ tarz1yla yeniden yorumlanm1§ bir ter-
kiptir bu. Ziyaret §iirindeki
Yine birlikte , bu mevsimde, Atik-Valde 'deyiz;
Yine birlikte , bu mevsimde gezip sezmedeyiz
Bu <;marlarla siyah servilerin golgesini
62 I $EHiR FOTOGRAFLARI

m1sralannda, bu hususi sezi§lerin prensibini bulmak miimkiin-


diir. Giine§in batarken Oskiidar'm camlannda ihti§amh saraylar
yaratt1g1m, saltanat pek uzun siirmese de, kendi i<; aydmhgma
donen bu fakir ve giizel semtin camlardaki mevhum saraylann
y1kilmasma asla esef etmedigini Yahya Kemal'den ogrenmi§iz-
dir:
Az silrer gerc;:i fakir Oski.idar'm saltanah;
Esef etmez gilne~in ~imdi neler y1kt1gma;
Serviler ~ehri dalar kendi ic;: aydmhgma

Dalar, <;iinkii bu magfiret ikliminde , altmm halisi de, sahte-


si de gozleri kama§liramaz. Halkmm yarat1h§mdaki halisiyet ve
yiicelik sayesinde her semti bir cennete benzeyen kar§I sahilde,
fukara evlerinin lambalan, Oskiidar'1 en sahih aynadan aksetti-
rir. Oskiidar, biiyiik fethi goren §ehirdir ve istanbul heniiz Bi-
zans 'ken, o, hemen kar§1smda, Tiirk istanbul 'un kii<;iik bir mo-
deli olarak kozas1m ormekte ve kendi riiyasm1 gormektedir. Se-
yit Bey, ~eker Ahmet Pa§a, Zekai Pa§a, Hoca Ali R1za, Cevad
ve Osman Asaf gibi Oskiidarh ressamlann i§leye i§Ieye bitire-
medikleri giizellikler, Yahya Kemal'in bu Haya/ §ehir' i ni<;in
sevdigine <lair ipu<;lanyla doludur. Oskiidar ' m gosteri§siz , fa-
kat bakmasm1 bilenlere e§siz giizellikler ~"rian ve beklenmedik
saadetler va'deden sakin ko§elerini , <;q111eleri , namazgahlan ,
eski bagdadl, a§I boyah harap evleri, tin;;ap ve <;itlenbik aga<;la-
nmn gO!gelendirdigi kii<;iik mescitleri, kohne <;marl! <;e§me ba§-
lanm , kii<;iik ah§ap evler arasmdaki asma <;ardaklanm ve f1st1k
aga<;lannm arasmdan Bogaz ' m hareli sulanm resmeden bu za-
rif ressamlarm suluboya, yaghboya, gua§ ve karakalemlerinde,
Haya/ §ehir' i ve biitiin Turk istanbul 'un estetigini ya§ars1mz.
Bu estetigi onlardan merhum A. Siiheyl Onver devralacak ve
omrii boyunca, Turk istanbul'a as1l kimligini kazand1ran ko§e-
leri suluboyas1yla zaptetmeye <;ah§acakt1r.

Tanpmar' m §iirlerini de, onun k1saca Tiirk pittoreski dedigi


manzara <;er<;evesinde degerlendirmek miimkiindiir. Mehtab1
sevgilisiyle bir masal meyvas1 gibi kmlm1§ dal u<;lanndan pay-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 63

la§an §air, ymar veya kestane golgelerinde geyirilen mahmur


ikindi saatlerini de -ki eski ya§ama tarz1mmn vazgeyilmez
zevklerindendir- derin bir biyimde duymu§ ve Mavi, Maviydi
Gokyuzu §iirinde terenniim etmi§tir:

Mor aydmhkta bir <;mar


Veya kestane dibinde;
Mahmur si.izi.ilen bak1~lar
ikindi saatlerinde ...

Birgiin icadiye' de ufuklan tek ba§la nna bekleyen yamlan


ve ard1yla kestanenin her yd ya§ad1klan maceray1 ke§feden
Tanpmar, korularda dallann ya§ad1g1 §afak saltanatm1 , duydugu
masallann en hiilyahs1 olarak tasvir eder. Donii~'te, bahann
unutulmu§ kokusunu ve ay 1§1gmda dallann riiya dolu uykusu-
nu ara§tmr. Sabah saatlerinde sisler iyinde yiikselen serviler
onda zaman zaman ebediyet duygusu uyand1rmaktad1r:

Belki ebediyet budur


Sabah saatinde sisler i<;inde
Yi.ikselen servidir

Oskiidarl! Hoca Ali R1za'nm nefis peyzajlanna s1k s1k mi-


safir ettigi, biitiin manzaraya tek ba§ma hakim olan "yalmz
agay" lar da Tanpmar' m hayal diinyasmda onemli yer tutar:

Aydmhgm gemisi
Ve saz1 her rUzgi'rm
Bogum bogum gi:ivdesi
Bi.itun bir manzaranm
Saltanalt bu aga<;
Di:igi.ini.ir kirba<; kirba<;
Sars1hr inler susar
Eteklerinde sessiz
Bir mi.ijde gibi deniz ..
64 I $EHiR FOTOGRAFLARI

IV
Eski istanbul'da
Sonbahar Estetigi
Yakm zamanlara kadar geri;:ekten bir bahi;:e-§ehir niteligi
ta§1yan istanbul 'da sonbahar manzaralan da benzersizdi. ~ehri
iideta altm yagmuruna tutulmu§ gibi ihti§amh goriintiilerle bir
ba§tan bir ba§a ku§atan sonbaharm kai;:1mlmaz ink.traz hiizniine
harikulade bir giizellik qlik ederdi. Huzur'da istanbul'u birlik-
te gezen Miimtaz ve Nuran, yaz bittigi ii;:in iiziiliirler, fakat son-
bahann o zevkli hiizniinii de derinden ya§amaktad1rlar. Nuran,
once ba§lan iistiinden gei;:en ilk k1rlang1i;: kafilesini Miimtaz 'a
gostermi§, birkai;: giin sonra da yahya yolda buldugu iii;: kuru
me§e yaprag1yla gelmi§tir. Oliim kurdunun kenarlarmdan 1s1r-
d1g1, ak§am k1Z1lhg1 ortalanna dogru ilerlemi§ iii;: me§e yaprag1.
~imdi biitiin korularda agai;:lar, nasuglanmn gittiki;:e azald1g1m
duyuyor, dallar ii§iiyormu§ gibi birbirlerine yana§mak istiyor-
lard1r. En kiii;:iik sarsmlida dii§en kuru yapraklar. Sak1z agai;:lar1
erguvanlar gibi, fakat daha hiiziinlii k1zarm1§lard1r. "Bu sabah,
der Nuran, erkenden Emirgan korusuna gidelim. Agai;:lann
adeta titreye titreye uyam§I yOk giizel oluyor!"
Tanpmar, §iirlerinde de, eski istanbul sonbaharlarmm tezat-
h giizelligini giii;:lii bir bii;:imd ~ duyurmaktadir. Sonbahar §ii-
rinde durgun havuzlar1 i§leyen yapraklarm giinq ve Oliim re n-
ginde Ha§im'in §iirlerine de yans1yan ozel renkler vard1r:

Durgun havuzlan i~lesin, b1rak


Yapraklann gi.ine~ ve oli.im rengi
Sen kalbini dinle, ufuklara bak.

Ha§im 'in de aym ad1 ta§1yan §iirinde (Sonbahar) hazan ,


suyu yakuta dondiirmii§tiir. ~imdi isterseniz gozlerinizi kapat1p
her kd§esinden ye§illiklerin kopiirdiigii eski istanbul ' un dar so-
kaklanndaki sonbahar manzaralanm hayal edebilirsiniz. Hafif
de bir riizgar esiyorsa, ui;:u§an ve siz yiiriidiiki;:e ayaklanmzm
altmda i;:1lirdayan giinq rengi yapraklann bahi;:eleri ve sokakla-
n sannm ve k1rm1Z1mn biitiin tonlanm comerti;:e kullanarak na-
sil bir masal iklimine donii§tiirdiigiinii tahmin etmek zor degil-
$EHiR FOTOGRAFLARI /65

dir. Ha§im 'in Merdiven §iirinde de, istanbul 'un benzersiz bir
sonbahar giiniinde giinq rengi yapraklarla bezenmi§ iinlii mer-
divenlerinden birinin hatICasm1 ya§att1gma ve biiyiik §airin bu
§iiri "bah9elerde san 9i9eklerin a9t1g1, havamn keskin incir
yaprag1 kokulanyla doldugu, ufuklarda giimii§ ve bak1r bulutla-
rm anla§1lmaz i§ler haz1rlamakla rne§gul oldugu" bir giinde,
ak§arniistii yazd1gma eminim.
Ag1r ag1r c;1kacaksm bu rnerdivenlerden
Eteklerinde gUne~ rengi bir y1gm yaprak
Ve bir zarnan bakacaksm semaya aglayarak.

Ressam Malik Aksel, 1956.ytlmda istanbul dergisinde 91-


kan bir yaz1smda, i§giizar temizlik gorevlilerinin caddelerdeki
aga9lara tlrmanarak ince dallardan sararm1§ yapraklan s1ymp
ald1klanm, vakitsiz yere dii§enleri de hamarat bir ev hamrn1 ti-
tizligiyle siipiirdiiklerini anlatIC ve "Yapraklann dokiilmeden
once ternizlenmesi kolay hat1ra gelen §eylerden degil" dedikten
soma, Japon estetik9isi Okakuro Kakuzo ' nun <;ayname'sinden
bir anekdot aktanr: <;ay iistad1 Rikiu, bah9esinden ge9en yolu
tek bir yaprak b1rakrnadan siipiiren oglunu "Boyle siipiiriil-
rnez!" diye azarlar ve tutup bir agac1 kuvvetlice silkeler. Her ta-
raf altm ve erguvan renkli yapraklarla dolar. i§te as1l giizellik,
tabiilik ve ternizlik! i§te bir zarnanlarm istanbul 'unda sonbahar
estetigi!

v
Pencereden Bak1nca
Pencereler, sadece duvarlarda (bazan da tavanda) , kapah
rnekanm hava ve l§Ik alabilrnesi i<;:in blfakilm1§ bo§luklar de-
gil, aym zarnanda i<;: rnekanla sonsuz mekamn ve tabiatm irtiba-
tlm saglayan, aynca vazge9ilrnez estetik fonksiyonlan bulunan
mimari elernanlard1r.
Bu kavray1c1 tarifte dort unsur vard1r: Hava, l§Ik, kapah
rnekanm sonsuz rnekanla ve tabiatla irtibat1, estetik. Hava der-
ken §iiphesiz temiz havay1, l§Ikla da gi.inqi kastediyoruz. Son-
66 / i;)EHiR FOTOGRAFLARI

suz mekiinla ve tabiatla irtibat, insanm yevresinden kopmamas1


iyin gereklidir. Ve estetik, giizel bir yevrede y~ama arzu ve ih-
tiyacmm e§yaya yans1mas1d1r, denebilir. Bugiin iyinde ya§ad1-
g1m1z mekanlarda pencere diye ay1lan bo§luklar bu fonksiyon-
lar ay1smdan degerlendirildigi takdirde, modem §ehrin me§ 'um
r.ealitesi biitiin y1plakhg1yla belirecektir: Pencerelerimizi kirli
havaya maruz kalmamak iyin s1k1 s1k1 kapatmak zorunday1z.
Ve sadece kazanacag1 paray1 dii§iinen cahil bir miiteahhidin
belki de as1rhk agaylar kesilerek elde edilmi§ bir arsarun iizeri-
ne in§a ettigi apartman bloku sonsuz mekiinla irtibat1m1z1 kesti-
gi gibi, giine§inize de kalm kara bir perde yekmi§tir. Nastlsa
.b altadan kurtulan agaylar da, lenduha apartmanlarm arasmda
soluksuz kald1klan iyin biitiin canhhklanm yitirir ve yava§ ya-
Va§ kuruyup yok olurlar.
Artik insanlar, bin y1lhk ymarlan bile gozlerini ktrpmadan
kesiyor, yerlerine yirkin bir villa yahut bir apartman kondur-
mak iyin matkapla deldikleri agaylann iyine asit zerkedip kuru-
tuyorlar. As1l trajedi, bu katliamm bir ara imar adma yaptlm1§
olmas1dtr. Bedri Rahmi Eyiiboglu, Yedi Tane Erik Agac1 adh
§iirinde, yolunun iizerindeki yedi erik agacmm kesili§ini biiyiik
bir ac1 duyarak anlatm1§ttr: ~iirine, evinin Fmd1k11 'da, deniz
kenannda oldugunu, ekmek parasm1 ise Beyoglu'nda kazand1-
g1m anlatarak ba§layan §air, yirmi y1ld1r i§ine gitmek iyin bir
yok:u§tan y1kt1g1m, bu yoku§Un ortasmdaki alanda yedi erik
agac1 bulundugunu soyler:

Ne zaman yolum dG~se


Erik agac;:lanrn arar gozGm
Ya kedi yavrulan gibi smls1klam
Ya buram buram bahar ic;:redirler
Ya bGtGn dallan kmhp dokGlmG~
Her sene kmhr dallar adettir
Bu yaz gelecegine alamettir

1951 yilmm bahanna gelindiginde, heniiz ye§ermeye ba§la-


m1§ bu erik agaylanmn yedisini de dibinden keserler. Ve bir
silre sonra yerlerinde cascavlak bir apartman yilkselir:
:;lEHiR FOTOGRAFLARI / 67

Ensesi ceketinden iki parrnak d1~arda


Oc;: kath tombalak bir apartman kuruldu
GUzel bir yap1 olsa carnm yanmaz
Yap1 degil mUbarek hac1yatmaz
Bedri Rahmi, bu §iirle istanbul 'da ya§anan korkun9 beton-
la§ma siirecini giizel anlatm1§tlf. Yedi erik agacmm 951 baha-
nnda kesildigini belirterek, 1950'den sonraki imar faaliyetleri
masmda, istanbul'un tarihi ve tabii dokusunda yap1lan biiyiik
tahribata alifta bulunan §air, §iiphesiz bir Tek Parti adam1 ola-
rak Demokrat Parti iktidanm, iistii kapah bir bi9imde elq tir-
mektedir.
Dogrusu, Bedri Rahmi'nin goremedigi ger9ek, istanbul'da
bu manada asil tahribatm batilila§ma hareketleriyle birlikte ba§-
lamI§ oJdugudur. istanbuJ ' un is:inde yiizy1llarca yabanCI bir Of-
gii gibi bannd1rd1g1 ve kendi i9ine hapsettigi Beyoglu'nun Tan-
zimat'm getirdigi imkanlarla birden a?ag1 dogru sarkmaya ba§-
lamasmdan sonradu ki, ba§ta Lamartine olmak iizere, bir9ok
bat1h gezginin hayranhkla soz ettikle1i Galata sutlanndaki em-
salsiz ye§il doku ve ihti§amh bah9e:ler yok olma tehlikesiyle
yiiz yiize gelmi§tir. Bedri Rahmi ' nin yolunun iizerindeki erik
aga9Ian, herhalde, bu dokudan artakalanlard1. "Diyar-1 kiifrii
gezip beldeler ka§aneler gordiiklerini" soyleyen ve bunlan
kendi §ehirlerinde de gormek isteyen hiisniiniyetli Tanzimat ay-
dmlanmn hayal ettikleri §ehir, Beyoglu gibi, " aga9s1z , ufuksuz,
milli karakterden mahrum" bir §ehirdi. Bugiinkii istanbul , as-
hnda Tanzimat ideallerinin -belki biraz fazlaca kontrolsiiz- ger-
9eklqmi§ bi9imidir.
1950'den sonraki sanayile§me harnleleri , bilindigi gibi aym
zamanda biiyiik bir i9 g69e yo! as:m1§ ve istanbul'da asil kahre-
dici felaket o zaman ba§lam1§llr. Yeni niifus , istanbul'un tarihl
ve tabii dokusunun farkma bile vararnadan kendilerini ekmek
kavgasmm i9inde bulan yoksul insanlardan olu§uyor, varo§lar-
da ba§layan gecekondula§ma, bir zihniyet olarak §ehrin i9Ierine
dogru sarkma egilimi gosteriyordu. (ok ge9meden , asil niifus
azmhga dU§ecek ve biitiin istanbul bir ba§tan bir ba§a rant alam
haline gelecektir. Eski evler, kb§kler, bah9eler, aga9lar vb. , ye-
68 / $EHiR FOTOGRAFLARI

ni ni.ifusu ic;:in ~ehrin en la.ymetli arsalanm i~gal eden li.izumsuz


varhklardi. Y akt1lar, y1kt1lar, kestiler. ..
~uras1 bir gerc;:ektir ki, birc;:ok ~air, gi.ini.imi.izde ya~asalard1,

GokyUziine aga<;: desen tiirkiilerinde,


Agaca gokyiizii,
Bir :?ey degi:?mi:? olmaz
Pencereden bakttgm zaman.
Ne ku:?lar :?a:?tnr dallanm,
Ne ytld1zlan koparmak miimkiin olur.
Eksilmez etrafta ye:?illik;
Bu kubbenin maviligi devam eder.
CahitS1tk1

bir <;:am vard1 oniinde


dogdugum odamn
i;:opten yapraklannda
giine:?i
riizgarla sallay1p
kafesten
i<;:eri dolduran bir i;:am
Asaf Halet <;:elebi

K1mtldamr mahallemin daralan ufku


Basma perdelerinde giin batarken
Attp saatler siiren uykusunu
Odama uzamr akasyam pencereden .
Orhan Veli

Pencereden bakmca bir araya gelecek


Kar:?tki ev, agai;:lar, yaprak, <;:i<;:ek
Ziya Osman Saba

gibi ~iirler si:iyleyemezlerdi. <;i.inki.i d1~an bala.nca ne agac;:lan


ve c;:ic;:ekleri, ne de gi:ikyi.izi.ini.i, kar~1daki apartmanm kirli ve
c;:irkin yi.izi.ini.i goreceklerdi.
Pencerelerin arhk tek fonksiyonu kalm1~t1r ; ic;:inde barmd1-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 69

gim1z hapishaneye benzer mekanlann birer tecrit hilcresi haline


gelmesini onlemek. Halbuki, eski Tilrk §ehrinde pencere de-
mek, peyzaj demektir. Eski istanbullular, evlerinin pencerele-
rinden bakllklannda, ya tepeden timaj~ a c;:ic;:ek ac;:m1§, ya dallan
leziz meyvelerle ytiklil, yahut kuruyup k1zarm1§ yapraklanm
rilzgiira ve topraga emanet eden gilzel agac;:lar gorilrlerdi.
0 pencereleri ve o pencerelerden bakmca gorilnen §ehri oz-
lilyoruz.
OTEKiLER
Eski Tiirk ~hrinin niifusundan siizederken, iitekileri unutmamak gerekir.
Bir zamanlar, kediler, kiipekler, ku~lar, oliiler ve
lyi Saatte Olsunlar, hep birlikte kavgasiz giiriiltiisiiz ya~ar giderdik.

Bir Levha-i Mazi

Refik Halit Karay'm "Levha-i Mazi" ba§hkh ho§ bir yaz1s1


vard1r: Soguk bir k1§ gecesi evinin i:ini.inde ayaklanna kapanan
miskin, ryelimsiz bir sokak ki:ipegini gi:iri.ince eski istanbul so-
kaklanmn gi.irbi.iz ki:ipeklerini halirlayan yazar, ryocuklugunda
ve genryliginde tamd1g1 o muntazam te§kilath, din9 ve tok yara-
tiklardan kala kala bi:iyle bir kemik torbasmm kalm1§ olmasma
hay1flamr ve evde onun yiyebilecegi ne bulursa i:ini.ine koyup
"A zavalh ki:ipek, sen bilmezsin, siz bir zamanlar ne idiniz?" di-
yerek anlatmaya ba§lar. bzetleyerek sunuyorum:
Halk sizi gi:izi.i gibi sever, yavrulanmza mesken kurar, sakat
ve alil kalanlanmz1 tedavi ederdi. Av'av1mz di.inyay1 tutard1.
i9inizde k1pkml ti.iyli.i, kalm yeleli , uzun kuyruklu, atqin gi:izli.i
ve din9 i:iyle bahad1rlar vard1 ki, uslanm1§ eski bir sabikah gibi
doJa§Ir, uzaktan etraf1 kollar, yahut birden hiddete geJerek nfua
atlp cenk meydamna birer kahraman gibi seyirtirlerdi. Onlar,
senin gibi i.irkek degillerdi, kendilerini yalmz hissetmezlerdi ,
gi.ivendikleri yerleri ve avaneleri vard1. Bizier onlardan hem rye-
kinir, hem ho§lamrd1k, hem mahm1z1, hem camm1z1 emniyet
ederdik. <;:ocuklanm1z onlarla ekseriya mahalle aralannda altal-
!;>EHiR FOTOGRAFLARI 171

ta iistiiste biiyiirlerdi. 0 zamanlar viikelii, rical konaklan vard1


ki, mutfaklanna giinde bir koyun girer, siipriintii tenekelerine
sabahlar1 birer tabla yemek dokiiliirclii. Sizler yer yer giirbi.izle-
§ir, yerine s1rasma gore mua§akalar, mulat1feler, mi.ic~delelerle
vakit geyirir, goniil avutur, gams1z ya§ar, i§sizlikten etraf1 yav-
ruya bogard1mz. 0 zamanlar kopeklere ekmek adamak adetti.
Giinde bir fmn ekmek de boyle sarfolunurdu. Size eziyet etmek
yasakt1; iyinizden biri kazaen tekerlegin altmda kalsa, ahali ara-
bac1y1 dovmeye kalk1§irdi. Hatta sizi bugiin zehirli etleriyle
idama mahkum eden §ehremaneti yok mu, bu miicrim arabac1-
lardan her kopek yigneyi§lerinde para cezas1 bile ahrdi. Ah
bedbaht yavru, o kopeklik degil, insanhga yakm bir mazhari-
yetti. Onlerinde bir ku§ si.itii eksikti. Herhalde zamane yocukla-
nndan daha ye§itli, daha g1dah yerle:rdi. Kopek cinsine muhab-
betimizin derecesini anla ki kendimize ye§me yaparken sizler
iyin de yalak yapmay1 ihmal etmezdik, suyunuza kadar dii§ii-
niirdi.ik. Bayram olur, davulun arka~:ma kat1hr, ne§'eyle havlar-
d1mz; yangm olur, mahalle mahalle uyanr, yash yash ulurdu-
nuz! Ah, beraber ne iyi, ne dost ya§ardik! Bize siz ugur ve be-
reket getirdiniz!

Sokaklar ve Kopekler
Refik Halit'in anlattiklannda hiy abartma bulunmad1gm·
hemen ifade etmeliyim. Dinen murdar say1ld1klan iyin evlerde
barmdmlmayan, ancak sokaklarda hiy rahats1z edilmeden ya§a-
yabilen kopek siiriileri, eski mahallenin vazgeyilmez sakinlerin-
dendi. Kimse onlan rahats1z etmek istemez, hatta yolun ortasm-
da k1vnhp uyuyanlan bile kovalamay1p yollanna hafif bir kavis
yizerek devam ederlerdi. Tamam1 sahipsiz olan bu kopekler,
sokaklan payla§m1§lard1; aralannda adeta bir porotokol yap ~
mi§lar gibi, hiy bir kopek kendi sokagmdan ba§kasma gidemez-
di , gitmeye kalki§1rsa paryalanmas1, en azmdan sakatlanmas1
i§ten bile degildi.
Sokak kopekleri arasmda ye§itli sebeplerle yikan kavgalar,
korkuny oldugu kadar seyirlikti de. Birbirlerinin.iizerine yildir-
72 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

mi§ gibi saldmr, kulaklan sagir eden havlamalar, h1rlamalarla


kapI§Ir ve kesif bir toz bulutu i¥inde kaybolurlard1. Kavganm
uzamas1 halinde sokak sakinlerinin ellerine ne ge¥erse kap1p
savlet ederek kopekleri ay1rmaktan ba§ka ¥areleri kalmazd1.
Kavgadan sonraki gorilntil de ac1khyd1; sava§m kurbanlar1, ki-
minin kulag1 y1rt1lm1§, kiminin bacag1 kmlmI§ bir halde ve kan
revan i¥inde inleyerek uzakla§1rlard1.
Milslilmanlann oturduklan sokaklarda kopekler mecbur ka-
hnmad1k¥a dovi.ilmez, rahats1z bile edilmezdi. <;ilnkil sadece
kopekler degil , bilti.in hayvanlar sevilir, Allah'm bir emaneti
olarak gori.ililrdil. Hatta bir¥ok insan, kopeklerin beslenmesi
i¥in hatm say1hr meblaglar vasiyet etmi§lerdi. Esasen kopekler
sokaklarm canh silpilrgeleriydi; ne bulurlarsa oburca yerlerdi.
istanbullular onlarm varhgma o kadar ah§mI§lard1 ki, Abdill-
mecid devrinde toparlamp Marmara'daki Haym1z Ada'ya sil-
rtildtiklerinde son derece rahats1z olmu~, kopekler geri doni.ince
de adeta bayram sevinci ya§affiI§lard1. Kedilere gelince onlar
evlerin demirba§lar1yd1 zaten.
Eski Tilrk §ehrinde sadece ye§ille degil , hayvanlarla da i¥i-
¥e ya§amrd1. Malik Aksel'in anlatt1gma gore, evlerin en kuytu
k6§elerinde yarasalar, sansarlar ve gelincikler ya§ar, temel y1la-
mna dokunulmaz, gorilldilgil zaman "~ahmelek yahut §ahmaran
ba§I i¥in bana dokunma" denirdi. <;all aralannda k1rlang1¥lar,
bacalarda leylekler mekan tutard1. S1cak illkelerden geldikleri
i¥in "hac1"hk yaki§tmlan leylekler ugurlu say1hr, ku§ yuvalan-
m bozanlann bi.iyilk gilnaha girdigine inamhrd1. Kumru ve gil-
vercinler kafeste beslenmez, ama evler, kafeslerde beslenen ka-
narya, saka, ispinoz, flilrye ve iskete gibi otilcil ku§larla §enlen-
dirilirdi . Ku§lara duyulan sevginin en somut gostergeleri ise ah-
§ap evlerde olsun, ta§ yapilarda olsun, ¥Ogu ba§bba§ma bir sa-
nat eseri olan ku§ evleridir. Genellikle ilst katlarda, ku§larm ba-
nnmas1 i<;:in yapilan bu evcikler, biltilnilyle Tilrk mimarisine
has bir gi.izelliktir.
Sevap sayild1g1 i¥in ku§lan pazarlardan kafesleriyle satm
ahp azad etmenin gelenek haline geldigini, madrabaz Rumlarm
evlerinde yeti§tirip ah§lird1klan ku§larla Ti.irklerin bu §efkatini
$EHiR FOTOGRAFLARI /73

istismar ettiklerini, aym ku§lan tekrar tekrar satarak bol para


kazand1klanm, Tiirkiye'yi ziyaret ede:n yabanc1lann seyahatna-
melerinden ogreniyoruz. KentemirogLu da, iinlii tarihinde Tiirk-
lerin avc1hktan nefret ettiklerini ve avc1hg1 hafifme§replik ola-
rak gordiiklerini yazar. IV. Mehmed ile oglu II. Mustafa'mn
ba§larma gelen felaketler, halk tarafmdan avc1hga merakh ol-
malarma baglanm1§tlr.
D'Ohsson'un anlatt1klan da son derece ilgi c;:ekicidir. At,
e§ek, katlf ve deve gibi hayvanlara t.a§1yabileceklerinden fazla
yiik yiikleyenlerin gaddarhklarma kar§I tedbirler almd1g1m, za-
bilalarm bunlar1 gordiikleri her yerde miidahale etme yetkileri-
nin bulundugunu yazan D'Ohsson, k·~ dilere ozel bir ilgi goste-
rildigini belirterek sebebini §6yle ac;:1klar:
"Bunun sebebi , kediye kar~1 az c;:ok alaka gosterip ekseriya ok~ayan
ve kendi eliyle yiyecek ve ic;:ecek veren pey!~amberin omek ittihaz edilme-
sidir. i~te bundan dolay1 c;:ok sofular, evlerinde birkac;: kedi beslemeyi sevap
sayarlar. Umumiyetle mlisllimanlarm avdan ho~lanmamalan i~te bu telak-
kilerinden dolay1d1r. Hayvanlarm hlirriyetlerinden mahrum edilmesini bile
gaddarhk sayarlar" .

Claude Farrare'in Anlatt1klan


Claude Farrare'in Ti.irk kedileri hakkmda anlatliklan da §a-
§lrt1c1du. Farrare ve birkac;: subay arkada§l, Tophane nht1mmda,
ac;:1ktaki kruvazorlerine gitmek iizere sandala binmi§lerdir. Tam
aynlmak iizeredirler ki, gri 'iir tekir kedi, k1sa bir tereddiitten
sonra bir s1c;:ray1§ta sandala atlay1ve1ir. "Bizden korkmad1gma
gore" diyor Farrare, "bu hie;: §i.iphesiz bir Ti.irk kedisiydi. Dogu
huistiyanlan, Gregoryenler yahut 0 1rtodokslar, zay1f olan her-
§eye kar§I zalim davramrlar. istanbul'da bunlann oturduklan
mahallelerdeki kediler, daha insan yiizii gori.ir gormez selameti
kac;:makta bulurlar".
Farrare, omuzunda kruvazore goti.irdiigii kediyi subay oda-
smdaki yumu§ak yasliklarm iizerine baraklf. Kedi, kiic;:iik gri
kafas1m tecessi.isle ve iirkmeden etrafta dola§lirmaktad1r. Oc;: -
gen bic;:iminde bir burnu, iri, ye§il ve yuvarlak gozleri vard1r.
74 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Subaylann bir tabaga koyup oni.ine si.irdtikleri bahg1, masanm


dibinde kendini naza 9ekmeden sessizce yemeye ba§lar. Derken
olan olur, kedicegizin bogazma birden uzun bir kil<;:ik saplamr.
Nefessiz kalan zavalh pisid,en zay1f bir inilti 91kar, ayaklan ge-
rilir, bumunu havaya dikerek i.imitsiz bir §ekilde agzm1 a9ar ve
oylece kahr. Yemek yiyen Frans1z subaylar, iskemlelerini ite-
rek ayaga f1rlar ve kedinin etrafmda halka olurlar. Gittik<;:e feri
sonen gozleriyle teker teker yi.izlerine bakarak imdat isteyen
kedinin ac1kl1 haline dayanamayan Farrare, gemi doktoruna bir-
§ey yap1p yapamayacagm1 sorar.
Ve kediyi dort ki§i birden ayaklanndan tutarak masaya s1rt
tisti.i yatmrlar. Gemi doktoru, be§ alt1 saniyede, bir bisturi dar-
besiyle kedinin bogazmdaki kil91g1 91kardiktan sonra, "Dikkat
edin" der, "Ben haydi deyince hep birden birakm. Yoksa pen-
9esine di.i§enin vay haline. B1rakir birakmaz geriye s19raym!"
Doktorun dedigini yaparlar, fakat tela§lar1 bo§unadir. Kedi
yava§<;:a doner, dogrulur. K1sa bir si.ire sonra subaylann §a§km
bak1§lar1 altmda, agir agir doktora dogru ilerler ve gtizel ye§il
gozleriyle ona bakarak ellerini yalamaya ba§lar. <;i.inki.i o istan-
bul'un Ti.irk sokaklannda dogup bi.iytimi.i§ bir kedidir.

iyi Saatte Olsunlar


Eski evlerin sakinleri afosmda kedi ve ku§ gibi hayvanlar-
dan ba§ka, melekler ve iyi Saatte Olsunlar gibi gori.inmeyen
varhklar da bulunurdu. Soframn yemekten sonra alelacele kal-
dmlmas1 , nimetlerin i.izerine kanatlanm geren meleklerin fazla
yorulmamas1 i9indi. Korku ve saygmm birbirine kar1§tlg1 bir
duyguyla "iyi Saatte Olsunlar" diye amlan cinlerin ve perilerin
bir9ok evde <;:e§itli k1hklara (mesela kedi; ku§ vb.) girerek ge-
zindiklerine inamhrd1 ve baz1 boli.imlere destursuz girilmezdi.
Geceleyin 1shk 9ahnmamas1, aynaya bakilmamas1, sa9, t1mak
kesilmemesi , §uraya buraya tirnak b1rakmamak ve e§iklere
oturmamak gibi davram§lar, bu inan9larla ilgilidir. Kedilerin,
kopeklerin veya ki.imes hayvanlarmm zaman zaman geceleri
bag1rmalar1 da iyi Saale Olsunlar'a baglanarak ugursuzluk say1-
~EHiR FOTOGRAFLARI 175

hr, sakinle§meleri i9in tiitsii yakmak, §eker §erbeti dokmek gibi


tedbirler ahrurd1.
Evlerde ya§anan, cinlerle, perilerle ve meleklerle i9i9e, in-
san muhayyilesini devamh uyamk tutan, yan mistik bir hayattt.
Ancak bizim cinlerimizin ve perilerimizin, Hiristiyanlann hort-
laklan ve hayaletleri yanmda son derece munis olduklanm he-
men belirtmeliyiz. Bunu, iki ayn medeniyetin oliim kar§tsmda-
ki tav1rlarmm farkhhg1 ile a91klamak miimkiindiir. Bat1da hort-
lak, hayalet, hatta vampir hildiyelerinin Oliilerle ve mezarhklar-
la yakm ili§kisi vard1r. Tiirk mezarhklan, H1ristiyan mezarhk-
larmm aksine, hi~ iirkiitiicii degildi ve §ehirlerden tecrit edile-
mezdi. Pekala giinliik hayatm mekanlarmdan biri olarak kulla-
mlabilen mezarhklar, yemye§il servileri, her biri bir sanat eseri
riteligi ta§iyan mezarta§lan, 9i~ekleri, egrelti otlanyla hayatm
i~indeydi . Oliim korkusu, miisliiman §ehirlerinde, ondan ka~a­
rak degil, oltilerle ve mezarhklarla i1 9i9e ya§anarak yenilmi§ti;
iki alem, bu diinya ile oteki diinya Meta yanyana dururdu. Yah-
ya Kemal, Koca Mustapa~a §iirinde lbu durumu

Gec;:er insan bir ad1m atsa birinden birine


Kavu~ur kar~1da kaybettigi bir sevdigine

diye veciz bir bi~imde dile getirmi§itr.


Ozetlemek gerekirse, eski Tiirk §ehrinin niifusundan soze-
derken, otekileri unutmamak gerekir. Yani bir zamanlar, kedi-
ler, kopekler, ku§lar, oltiler ve iyi Saatte Olsunlar, hep birlikte
kavgas1z giiriiltiisiiz ya§ar giderdik.
BiR ATESPARE BiN YANGIN
Verdim ate~ dillere suz-i dil-i avareden
Eyledim icad bin yangm bir ate~pareden
Muallim Naci

Ah~ap Sehir
Yangm, eski Turk §ehirlerinin korkulu rilyas1ydi. Her yan-
gmdan sonra kargir evler yaptmlmas1 ic;:in fermanlar c;:1kanld1g1
halde, halk, zelzeleden daha fazla korktugu ic;:in ah§ap evden
vazgec;:mez, ilstelik tuhaf bir ah§kanhkla, c;:atJ!anmn sac;:aklan
birbirine degecek yakmhkta evler in§a ederdi. Ve bir dikkatsiz-
lik, ihmal veya kundaklama... Yan gm c;:1kt1g1 yerde hem en bo-
gulmad1g1 takdirde, bir de rilzgan arkasma almt§Sa, §ehri bir
ba§tan bir ba§a silip siipilrilrdil. Halkm c;:ok zaman selatin cami-
lerinin avlulanna s1gmmaktan ba§ka c;:aresi kalmazdi. Adeta her
an tutu~maya hazlf c;:ahc;:1rp1 ilzerinde oturan istanbul, k1sa ara-
hklarla c;:Ikan yangmlarda bir ba~tan bir ba§a kill y1gmma donil-
§iir ve sonra bu kill y1gmmdan, pheniks gibi, yepyeni bir istan-
bul dogard1.
<;ahc;:1rp1 derken eski istanbul'un kolayca tutu§abilen ah~ap
dokusunu ve zengin ye§il ortilsilnil kastediyorum. Miisliiman
halkm mesken mimarisinde dayamks1z malzemeleri §UUr!u ola-
rak tercih ettigini , belki de goc;:ebelik devirlerinden kalan bu
ah§kanhgm zamanla islaml diinya gorii§ilyle birle§erek
dinl/tasavvufi bir davram§ haline geldigini oncelikle belirtmeli-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 77

yim. Camilerde ve hayra yonelik kamu binalannda ta§ kullanan


eskiler, mesken mimarisinde, ebediyct kar§1smda faniyi temsil
etmek iizere agac;: ve kirec;: gibi dayamks1z malzemeleri tercih
eder, kiirgir ev yaptiranlan "Diinyaya kaz1k kakmak istiyor!"
diye ay1pladiklan gibi, bu ttir yap1lan "~eddiidl" diye nitelendi-
rirlerdi.

Cibali'den (:1kt1m Yola


~iiphesiz, istanbul halkl ic;:inde ya§ad1g1 ah§ap evlerin dep-
reme ne kadar dayamkhysa, ate§e kar§l o kadar dayamks1z ol-
dugunu c;:ok iyi biliyor ve bunun ic;:i.n son derece dikkatli ve
"miiteyakklz" davramyordu. Nitekim biiyiik istanbul yangmlan
daha c;:ok kahve ve meyhanelerin bulumdugu, ayaktak1mmm ya-
§ad1g1 semtlerde ba§lami§tir. Bu semtlerin ba§mda Cibali gelir.
Ad1m, istanbul dti§ttigiinde §ehre Halie;: civanndaki kap1dan gir-
digini bildigimiz Cebe Ali'den alan Cibali, bir zamanlar, daha
c;:ok Yahudilerin ve ayaktaklmmm ke:;if olarak ya§ad1g1 kalaba-
lik ve epeyce iirkiitiicii bir semt, bir getto idi. Yahudhane deni-
len, odalannda Musevi ailelerin bannd1g1 biiyiik evler, Rum
meyhaneleri, kay1kc;:1 kahveleri, kalafat yerleriyle ba§hba§ma
bir iilem ...
Bilinen ilk biiyiik Cibali yang1m, 2 Eyliil 1633'te bir kala-
fatc;:mm dikkatsizligi yiiziinden c;:1km1§tlr. Gemi kalafatlarken
yaktig1 atqin §iddetli poyraz1 arkasma ahp civardaki kay1kha-
neleri tutu§turmas1, evden eve, sokaktan sokaga, mahalleden
mahalleye atlayarak istanbul 'un biiylik bir k1sm1m cehenneme
c;:eviren bir iifete yo! ac;:m1§llf. Naima Efendi 'nin Tarih ' inde
uzun uzun anlattig1, "Oldu bin kirk iic;:de ihrak-1 kebir"( 1043)
m1sra1yla ebcede baglanan bu biiyiik yangmm tarihimizde ozel
bir yeri vard1r. IV. Murad, eskilerin Biiyiik Fitne dedikleri kar-
ga§a donemini, 1633 yang1mm bahane ederek koydugu §iddetli
yasaklarla sona erdirmi§tir. Yangmm bir kalafat yerinden c;:1kt1-
g1 bilindigi halde, tiryakilerin sebep oldugu gerekc;:esiyle tiitiin
yasaklanm1§, ayaktak1mmm bannaklan haline gelen kahveler
ve meyhaneler kapat1lm1§, biiyiik bir lasm1 da y1ktmlm1§tl. Mu-
76 1 ;;EHiR FOTOGRAFLARI

rad'm bu uygulamasmda devrin tinlti vaizi Kad1zade'nin telkin-


leri btiytik rol oynam1§tlr.
Cibali 'de ikinci btiytik yangm, tam altmI§ y1l sonra, 1693 'te
istanbul'u kas1p kavurmu§tur. Cibali kap1s1 yakmmda, Karanhk
Mescid mahallesinde ticaretle ugra§an Ahmed Efendi ' nin evin-
de 91k1p iki bine yakm ev, dtikkan, cami, mescid, medrese, han
ve hamam1 silip stiptiren yangmm bir kolu Zeyrek'te Kilise Ca-
mii'ne, bir kolu Atpazan'nda Mutaflar <;ar§1s1'na kadar uzan-
m1§llr.
17 Temmuz 1718 'de gece yansmdan sonra bir Yahudha-
ne 'de ba§lay1p yirmi yedi saat devam eden ve btittin Cibali
yangmlannm kulland1g1 belli yollardan ilerleyerek ontine gele-
ni yutan yangm ise bir ba§ka felaket. 6 Temmuz 1756 yang1m
da bir Yahudhane'de 91km1§tlr. Yine poyraz esmektedir. Kolla-
ra aynhp ah§t1g1 yollan takip eden ate§, istanbul halkma
cehennem1 saatler ya§atJT. V ak' an ii vis Vas1f Efendi 'ye gore, fe-
tihten beri yangmm boylesi ne goriilmti§, ne i§itilmi§tir. Ham-
mer ise yakla§ik kITk sekiz saat stiren bu yangmda sekiz bin ka-
dar binanm kill y1gmma donii§tiigiinii anlatir.

Husn u A~k'm Yaz1ld1g1 Y1l


Ve 22 Agustos 1782 yangm1. Yine Cibali. Burada bir pa-
rantez daha a9arak 1782'nin istanbul'un yangm y1h oldugunu,
ti9ti 9ok btiytik olmak tizere tam be§ yangmm neredeyse btitiin
Rumeli yakasm1, yeni bir istanbul in§a edilmesi gerektigini ten-
bih ederek ktile 9evirdigini belirtelim. istanbul halk1 , ii9 aylan ,
yani Recep, ~aban ve Ramazan'1 ate§li bir bi9imde idrak etmi§,
daha da ilgi 9ekicisi , ~eyh Galib, Hiisn ii Ayk'1 bu yII i9inde
yazmaya ba§lam1§llr. Belki de Ben! Muhabbet Kabilesi ' ni tas-
vir ederken model olarak istanbul halkm1 alan Galib ' in "ate§
denizi", bu btiytik yangmlardan derin izler ta§Ir. "Erzaklan
bela-y1 nagah" olan ve tistlerine her gah ate§ yaganlar, k1v1Ic1m
taneleri ekip par9a par9a kalpler bi9enler kimler olabilir?
1782 Ramazan'mda 91kan korkun9 yangm hakkmda yaz1l-
~EHiR FOTOGRAFLARI 179

mt§, Osman Nuri Ergin'in Mecelle-i Umur-1 Belediyye'de, Re-


§at Ekrem Koi;:u'nun da istanbul Ansiklopedisi'nde yay1mla-
d1klan ilgini;: bir mektup vard1r. Hakkmda fazla bir §ey bilmedi-
gimiz Selanikli Ata Efendi, ironik i.islubuyla adeta istanbul hal-
kmm yangmlan nas1! kamksad1gm1 anlatmak istemi§tir. Aym
yangm hakkmda Dervi§ Efendizade Dcrvi§ Mustafa Efendi'nin
de bir risalesi vard1r (Topkap1 Saray1 Mi.izesi Ki.iti.iphanesi, Ha-
zine 1632). Bu ilgini;: risale Dr. Hi.isam~ttin Aksu tarafmdan ya-
yma hazirlanmt§ ve ileti§im Yaymlan tarafmdan istanbul dizi-
sinde istanbul Yangmlan (1994) ad1yla yay1mlanm1§lir. Uze-
rinde benim de 9ah§t1g1m, ancak sozkonusu kitap 91kmca b1rak-
tJg1m bu ilgini;: Harik Risalesi ve Selanikli Ata Efendi ' nin "mu-
sanna" mektubu, 1782 yangmlanm bizzat ya§am1§ ki§iler tara-
fmdan yazJ!mJ§ oJmaJan bakJmmdan ayn bir onem ta§Jr!ar.

Sururi'nin Tarihi
Aym yangmla ilgili olarak Sururi tarafmdan yazilmt§ tarih
manzumesinden de soz etmek isterim. Dfviin-1 Sururf'nin ta-
rihler boli.imi.inde yer alan bu manzume, bir Osmanh §airinin
yangm1 nas1! gozlemledigine dair onemli ipui;:lan ta§1d1g1 ii;:in
dikkate deger bir metindir:

Nice pUr-suz a~1k nice ~Qh-1 ate~in-ruh var


Anm-~Un yangm eksik olmaz islambul'da her bar
0 cay-1 cennet-asaya dU~er gahi bi1r ate~ kim
Cehennem gorse hanndan iderdi Hakk'a istihzar
Yine yand1k~a hayfa eyledi dud-1 ~€!rer-pa~1
Misal-i ah-1 a~1k alem-i bala-y1 ate~-zar
Tutu~du dameni ehl-i istanbul'un rnazallah
Sokaklarda mUnadiler nida klld1kd21"Yangm var!"

ilk dort beytini sundugum, gi.izel bulu§larla 1olu bu uzun


tarih manzumesinde Sururi, istanbul'un nice ate§ yanakh dil-
beri ve bunlan gori.ip a§k ate§iyle tutu§an nice ii§Iklan bulundu-
gunu, yangmm bu yi.izden hii;: eksik olmad1g1m soyledikten
80 I ;>EHiR FOTOGRAFLARI

sonra, "Cehennem, cennet istanbul' a zaman zaman di.i§en ate§-


leri gorse, hararetinin yi.iksekliginden Allah 'a s1g1mr" diyor.
Si.irfirl'ye gi:ire, bu yangmda da k1v1lc1mlar sa9an dumanlar,
ii§Iklann ah1 gibi gi:ikleri ate§ bah9esine 9evirmi§tir. Mi.inadiler
sokaklarda "Yangm var" diye bagird1k9a istanbul halkmm
etekleri tUlU§Ur. Rengarenk dumanlar gi:ikte adeta elegimsag-
maya di:ini.i§mi.i§, etrafi saran dumanm zulmetinden, gi.iri.il gi.iri.il
akan ye§meler bile ab1hayat gibi gori.inmez olmU§tUr. Eger yi.ik-
selen duman arada engel te§kil etmese, gi:ikyi.izi.i tutu§abilir. K1-
v1lc1mlar y1ld1z gibi I§Iklar sa9t1k9a, bakanlar yi.ikselen mavi
dumam gi:ikyi.izi.i zannederler. Yerdeki 1slakl1k geceleyin di.i§en
9igden degil, gozlerine duman ka9an y1ld1zlann gozya§lann-
dand1r. Yangm gecesi gokyi.izi.inde parlayan §eyleri y1ld1z zan-
netmemek gerekir, 9i.inki.i onlar, 9erhe yerden s19ray1p saplanan
9ivilerdir. Oyle bir yangmdir ki, minarelerin ba§larmdaki alem-
ler bile yanarak dehr denilen bu ibadet yerine mumlar gibi I§Ik
sa9m1§lard1r.
Si.irfiri, bu tasvirden sonra, yangm1 eger birisi kasden 91kar-
m1§Sa, "Her §eye kadir olan Allah, Kahhar s1fatiyla onun ocag1-
m si:indi.irsi.in" diye beddua ettikten sonra asil tarihe ge9er:

Sururi didi elfaz-1 ~erer-ef~anile tarih


Sehab1 sanki Mevla itdi istanbul'a ate~bar
Tarih beyti ger9ekten ustacad1r; Si.irfiri "k1v1lc1m sa9an ke-
limeler" manasmdaki "elfiiz-1 §erer-ef§an" ifadesiyle hem yan-
gma telmihte bulunmu§, hem de soyledigi tarihin noktah harf-
lerde aranmas1 gerektigini ima etmi§tir. Yani 1196 tarihini,
"Sehab1 sanki Mevla itdi istanbul'a ate§bar" m1sramdaki nokta-
s1z harfleri 91kard1ktan sonra aramak gerekir.

Tul um bac1lar
Yangmlarla mi.icadele etmek i9in 1720 y1hnda Nev§ehirli
Damad ibrahim Pa§a tarafmdan Yeni9eri Ocag1 bi.inyesinde ku-
rulan Yangm Tulumbac1lan Ocag1 (bu ocagm ilk agas1, aym
zamanda tulumbay1 icad eden ve bir Frans1z di:inmesi olan Da-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 81

vud Gen;ek Aga'dir), Vak'a-i Hayriye'de Yenir;:eri Ocag1 ile


birlikte ortadan kaldmlm1§llr. Ancill< bu hadiseden hemen soma
r;:1kan iinlti Hocapa§a yang1m, tulumbac1 te§kilatmm vakit ger;:i-
rilmeden ihyas1 zaruretini dogurmu§ ve her mahallede alelacele
-halkm Tulumbac1 demeye devam ettigi- "Yangmc1" te§kilatla-
n kurulmu§tur. iki y1l kadar soma da Asfildr-i Mansfire-i Mu-
hammediye biinyesinde, Yenir;:eri Yangm Tulumbac1lan Oca-
g1 'mn yerini tutmak iizere bir itfaiye taburu te§kil edilir.
Tulumbacilar, §iiphesiz yangmlara kar§t miicadelede i:inem-
li gorevler iistlenmi§lerdir. Ancak ah§ap istanbul'un darac1k so-
kaklannda r;:1kan yangmlar evden e.ve, sokaktan sokaga atlaya-
rak o kadar h1zh yay1hrd1 ki, tulumbac1l<lf yeti§inceye kadar ge-
nellikle i§ i§ten ger;:mi§ olurdu. <;ok zaman tek r;:are, ate§ kolla-
nnm ilerledigi istikametlerde evleri y1karak yangmm i:iniinii
kesmekti . Yangm soner sonmez, hir;: beklemeksizin imar faali-
yetlerine giri§ilir, bazan in§aat halindeki sokaklar, tamamlan-
madan, yeni bir yangmla tekrar yanardi.
Yeri gelmi§ken, Ahmet Hamdi Tanpmar'm bir dikkatinden
de si:iz etmeliyim. Tiirk §ehrinin, faninin ebediyet kar§1smdaki
aczini her an hat1rlatan §a§irt1c1 dokusunda gelecege ait zengin
imkanlan banndird1g1m ifade eden Tanpmar, "Dedelerimiz,
der, ah§ap ev denen §eyi icat ettiklcri giin bir imkam bize ha-
zirlam1§ ve son derece imarc1 bir millet olmamlZI saglamt§lar-
dir". Gerr;:ekten de siirekli r;:ehre deg:i§tire degi§tire ya§ayan Os-
manh §ehri, Avrupa §ehirleri gib i ta§la dondurulmu§, yani
"diinyaya kaz1k kakarak" gelecek nesilleri de kendisine mah-
kfim etmi§ degildi; aksine her neslm kendi §ehrini kurmasma
izin veren bir plastige sahipti. Ne var ki Devlet-i Aliyye fakir-
le§tikr;:e, yangmlann silip siipiirdiigii giizel semtlerin, mahalle-
lerin, ki:i§klerin, konaklann yerlerine yenileri konulamaz ol-
mu§tur. Konulanlar ise gittikr;:e fukarala§an devletin ve halkm
"ac1kh" vaziyetini aksettirir. Graviirlerde gi:irdiigiimiiz mamur
istanbul'un dantel gibi i§lenmi§ sokill<lan, mahalleleri, zelzele-
lere k<lf§L §a§lfltc1 bir mukavemet gi:isterse de, ard1 arkas1 kesil-
meyen yangmlarla yok omu§tur. I§in ki:itiisii, fotograf makine-
siyle tam§t1gmda Devlet-i Aliyye en zor yiizy1hm ya§amakta-
82 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

du. Yani bu nevzuhur makine, ne yaz1k ki, yangmlann ve fa-


kirligin y1pratug1, iyirkinle§tirdig Tiirk §ehirlerini goriintiilemi§-
tir.

Edebiyatta Yangm
istanbul yangmlanmn eski edebiyat1m1za pek fazla yans1d1-
g1 soylenemez. Ancak, bu konuda kesin hiiktim vermek iiyin kti-
ttiphanelerimizde bol miktarda bulundugunu zannettigim el
yazmas1 "harik" risalelerinin incelenmesi gerekir. Bunlar ara-
smda, Selanikli Ata Efendi'nin mektubu gibi, edebi bak1mdan
btiytik deger ta§1yanlara da rastlanacag1 muhakkakt1r. Aynca
~eyh Galib'in Husn u A§k'mdaki ate§ denizi tasviri, yangmlara
dti§tiriilen tarihler ve "ate§" redifli btittin gaze lier bu gi:izle ince-
lenmelidir diye dti§tintiyorum. Mehmed Raufun Ey/UI ve Peya-
mi Safa'mn Matmazel Nora/iya'mn Koltugu adh romanlan ile
Nabiziide Naz1m'm Zehra, Ahmet Hamdi Tanp1mr'm ise Yaz
Yagmuru adh hikayelerindeki yangm tasvirlerini burada kay-
detmekle yetinelim. Tanpmar'm Be§ §ehir'inde de istanbul
yangmlan hakkmda dikkate deger tesbitler vard1T. Eski istanbul
yangmlanm btittin deh§etiyle -bu yazmm ba§ma ald1g1m1z- iki
m1sraya s1gd1ran §air ise, hiiy §tiphesiz §iir kitaplanna Ate§piire
ve §eriire adlanm veren Muallim Naci'dir.

MERAKLISI i<;:iN NOT: istanbul yangmlan hakkmda zengin bir bibli-


yografya sunmak miimkiin. Merakh okuyucular boyle bir bibliyografyay1
Hiisamettin Aksu'nun yukanda soz ettigimiz kitabmda bulabilirler. Aynca
Re§at Ekrem Kas:u'nun istanbul Tulumbac1/an (1981) adh kitab1m tavsi-
ye edebilirim. Bu konuda en onemli kaynaklardan biri olan Mecelle-i
Umilr-1 Belediyye, istanbul Biiyiik§ehir Belediyesi Kiiltiir i§Ier~ Daire
Ba§kanhg1 tarafmdan yay1mlan1yor.
FIRUZE NEHiRDE SU PERiLERi
hjte ii~ ~ifte kaytk iskelede amade
Nedim

Bogazi<;i Piyadeleri
Bogazi\:i, Bizans'm uzun tarihi boyunca farkma bile vara-
mad1g1 §ahane bir giizellik ve bizim tahrip ede ede bitiremedi-
gimiz, Yahya Kemal'in deyi§iyle "son ziimriit ortasmda alap gi-
den fin1ze nehir", yahut Tursun Bey'in deyi§iyle bir "nehr-i
aziz"dir.
Atalanmmn bu fin1ze nehrin iki1sahilinde as1rlar boyunca
dokudugu, Binbirgece masallanmn lbiiyiilii §ehirlerini bile dil-
siz lalan benzersiz peyzaj1 haklayla tarif edebilmek i\:in adama-
kilh §air olmak gerekir. Bogazi\:i kelimesi bile ba§hba§ma bir
§iir degil mi? "Bir fevare-i zerrin gibi mahilrdan" yiikselen bir
gazelin biitiin nagmeleri bu kelimenin harflerine sinmi§ gibi.
Oy!e bir medeniyet ki, mimarisinden musikisine, riiyah su-
lannda siiziilen kaytldanndan giine§in ve riizgann bron.lla§tir-
d1g1 bagn a\:1k hamlac1lanna kadar, Bogazi\:i deyince akhm1za
gelen her§eyi kendi rengine boyam1 ?, kendi teknesinde yogur-
mu§tur.
Fetihten hemen soma, mucizevi bir h1zla bizim riiyalanm1-
z1 aksettirmeye ba§layan Bogaz, sadece mimarisini degil, sula-
84 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

nna en yaki§an kay1k formunu da bulmu§tur. Eski nakka§lann


minyatiirlerinde ve frenk ressamlanmn gravilrlerinde hala silzil-
len zarif kay1klar...
Evet kay1klar! Kay1k deyip de ge9memeli! Sularm ve gok-
yilzilniln tadma varmak i<;in eski Turk kay1klarmdan daha gilzel
bir alet bulunamayacagm1 soyleyen Abdiilhak ~inasi, "Bu ka-
y1klar, dilnyamn en ince ve emsalsiz gilzelligini gozler ve ruh-
lar i<;in ya~anm1§ bir rilya haline getirmek ilzere yap1lm1§lardir
ve sanki ancak rilyalarda binilen bir takim salmcaklardir" diyor.
Bogazi<;i'nin bu §air ruhlu yazan, hep bir ge<;mi§ zaman ril-
yas1 i<;inde ya§ar. Ge9mi§e ait her§eyi rilya gilzelliginde gorme
egilimindedir. Aslma bak1hrsa, Bogazi<;i rilyanm kendisidir ve
bu rilyay1 meydana getiren gilzellikleri ovmede, yerli yabanc1
yilzlerce yazar onunla ag1z birligi etmi§ gibidir.
1874 y1hnda istanbul'a gelen italyan yazan Emondo de
Amicis, kay1klan kendi gondollerinden daha zarif bulur, daha
uzun, daha dar ve daha ince: "En ufak bir harekette sallan1r, sa-
hilden yaydan firlam1§ ok gibi uzakla§ir, suyun yilztinde kirlan-
g19 gibi u9ar, her tarafta dola§Ir ve renklerini suya aksettirerek
kovalanan bir yunus bahg1 gibi kay1p gider".
Amicis ve dostlan bir giin Hali9'e inip bir iki-<;ifteye biner-
ler. Ag1zlarmdan "Galata!" sozii hentiz <;1km1§llr ki, kay1k ok
gibi f1rlar. Hamlac1lar, k1rm1Z1 fesli, mavi mintanh, beyaz, bol
§alvarh, bacaklan ve kollan <;1plak iki gen<; Ttirk'tiir. Yirmi
ya§lannda, karayag1z, temiz, ne§eli, gozii pek ve her as1h§ta iki
<;ifteye bir boy ileri gotiiren pehlivan yap1h iki delikanh ... Ve
gilne§ batmak ilzeredir.
~ehir, Hali<;'in bu en uzak yerinde, bu saatte, yapyeni bir
§ekilde ortaya <;1kmaktad1r. Limamn egriligi, Asya sahilini gor-
melerine engel olur; Saraybumu'nun kapatt1g1 Hali<; ise biiyiik
bir gol gibi gorilnmektedir. italyanlar, istanbul'un bu ak§am gii-
zelligiyle biiyillenmi§lerdir. Amicis'i dinleyelim:
"iki sahilin tepeleri koca koca gorlinliyor ve istanbul, uzaklarda , ac;:1kh
koyulu tath mavi ve kui renkleriyle golgelenmi~, bir peri ~ehri gibi btiytik ve
hayal meyal, denizin Uzerinde ylizliyor ve semada kayboluyormu~ gibi olu-
yordu. Kay1k w;uyor, iki sahil uzakla~1yor, koylar koylan , ormanlar orman-
lan, koyler koyleri kovahyordu ; ve ilerledikc;:e etraf1m1zdaki her~ey geni~le-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 85

yip yi.ikseliyordu. $ehrin renkleri soluyor, ufuk alev alev yamyor, sular altm
ve erguvan renkli 1~1klar sac,:1yordu. Ruhumuzc:1yava~ yava~ tarifi mi.imki.in
olmayan tath, derin bir uyu~ukluk doluyor, gi.iliimsi.iyor, ama konu~am1yor­
duk. Kay1k Galata iskelesinde durunca kay1kc,:1 lardan biri kulag1m1zm dibin-
de bag1rmaya mecbur kald1:
"Mi.isi.i, biz gelmek var!"
Ve uykudan uyanm1~ gibi uyand1k. "

Amicis ve dostlannm bindigi, eskilerin piyade dedikleri


cinsten bir kay1kt1r. Yahya Kemal'in Mahurdan Gazel'indeki
Lale devri dilberinin bindigi zevrakyenin iki yiftesi. Ihlamur
agacmdan yap1lan piyadeleri "Bogaziyi ~iirinin ~ah beyti" diye
tarif eden Samiha Ayverdi'ye gore "bu rtiya ve htilya bqikleri",
Bogaz sulanna sanki insan htinerinin degil, tabiatm bir hediye-
sidir. Ve hem tekne mimarisi, hem de sanat bak1mmdan ula~ila­
bilecek son merhaledir.
Bogaz'da her yahmn kay1khanesinde mutlaka bir veya bir-
kay piyade bulunurdu. inamlmaz derecede gtizel ve geli~mi~ bir
forma sahip olan piyadelerin en hafif olanlan iki yolcu ta~1ya­
cak ~ekilde yap1hrd1. Fakat dort-altJ yolcu alacak kadar btiytik
yapilanlan da vard1. Ancak piyadeler sadece yahlann kay1kha-
nelerinde beylerin, hammefendilerin ernirlerine amade araylar
olarak degil , Bogaz'da isteyen herkesin binebildigi ula~1m aray-
lan olarak da kullamhyordu. Gravtirler, minyatiirler ve ~iirler
bunu gosteriyor. Enderunlu Vas1fm,
Ismarlay1p tic,: c,:ifte yalandili piyllde
Mehtab idelim bu gice ey mah-1 felek-tab

beytinde, piyade cinsinden kay1klann 11smarlanabildigi ay1kya


ifade edilmi~itir.
Kay1ky1lar bir loncaya bagh olduklan iyin son derece giive-
nilir ve i~inin ehli insanlar, kay1klar ise, zannedilenin aksine ,
kolay kolay alabora olmayan emniyetli araylard1. Feldmarqal
Moltke, Bogaz kay1klanndan soz ederken, yolcular zemine
oturduklan zaman tam dengenin sagland1gm1, ancak bilgisiz
frenklerin arka tahtaya oturduklanm soyler ve ~oyle devam
eder:
86 / $EHiR FOTOGRAFLARI

"Kay1ki;:1 makinenin agirhk merkezindedir. Ve kay1k elin en ufak bir


basmc1yla hareket eder. Hatta en kotli havalarda bile co~kun dalgalan bu
hafif ta~1tla yanp gei;:mekden korkulmaz. Dalgalar kay1kla tipk1 bir tUyle
oynar gibi oynarlar ve onu onlerinde sUrUp gotUrUrler. Kay1k kah bir dal-
ganm tepesinde as1h durur, kah su daglan arasmda gozden kaybolur, kes-
kin ucu daglan yararken her iki yandan havaya kar gibi beyaz kopUkler sa-
i;:ar

Hamlac1lara gelince; eski istanbul'u ve eski hayatlmlZI bir


~air duyarhg1 ile anlatan Samiha Ayverdi, c;uhadan ve kalikot
patiskasmdan dizlik, yine c;uhadan fermeneli yelek ve salta,
yenleri geni~ biiriimciik gomlek, beyaz c;orap, rugan yemeni ve
k1rm1Z1 festen olu~an layafetlerini "efsiine layafeti" diye tarif
ettikten sonra §Un!an yazar:
'Talimli ve terbiyeli hamlac1larm vazife ba~mdaki tavirlarma, i;:ahmlan-
na, hele kUrek i;:eki~lerine, uzun ve ciddi bir i;:ah~ma sonunda elde edilen
bu hUnere ba~hba~ma bir sanat denebilirdi. Oyle ki kar~1dan gelmekte olan
Ui;: i;:ifte bir piyadeye sahilden bakan, suya yalmz bir i;:ift kUregin dahp i;:1kti-
gm1 zannederdi. Zira hamlac1, s1v1ryac1 ve ba~i;:1 , ilk kUrekleri suya hangi
ahenk, hangi tavir ve hangi oli;:u ile daldtrm1~larsa gidecekleri yere kadar
aym tavn muhafaza ettiklerinden adeta bu Ui;: i;:ifteyi bir tek hamlacmm
i;:ektigi zannedilirdi."

Bogaz'da Kay1k Trafigi


Piyadeler, Halic;'in ve Bogaz'm az c;ok liiks arac;lan oldugu
ic;in halk daha ziyade pazar kay1klannda yolculuk yapardi.
XVIII. yiizy1la kadar, pereme ad1 verilen, yolcu ve yiik ta~1mak
ic;in yap1lrn1§, piyadelere gore daha geni~ ve daha k1sa, burnu
kalk1k ve yass1 tekneler kullamlrn1~, daha sonra bunlann yerini
pazar kaylklan alm1~t1r . Elli altm1§ ki§iyi rahathkla kald1rabilen
ve genellikle iic; c;ifte olan pazar kay1klan, all! hamlac1 ve bir
reis tarafmdan sevk ve idare edilirdi. Hamlac1lar ayakta kiirek
c;ekerlerdi, c;iinkii bu koca govdeli salapuryalan oturarak hare-
ket ettirmek irnkans1z gibi bir§eydi.
Bogaz koylerinden istanbul'a ve istanbul'dan Bogaz koyle-
rine insan , e~ya, sebze ve meyve ta§1yan pazar kay1klannda,
$EHiR FOTOGRAFLARI / 87

yolcular yiiklerin iizerine ve yuklerdlen artakalan yerlere seril-


mi§ kilimlere otururlard1. Her koyiin bir pazar kay1g1 vard1 ve
bu kay1klar cami veya avanz vaktflanmn mah oldugu i9in her
yil kesim suretiyle bir reise ihale edilirdi.
Ge9en asnn sonlannda istanbul'a gelen Le Barronne Du-
rand De Fontmagne, kisaca "seyyar s:ar§1" diye tarif ettigi pazar
kay1klanm, s1ra sira karpuzlan, 9e§it 9e§it meyve ve sebzeleri
ve iizerinde gezinen yolculanyla son derece pittoresk bulmu§-
tur: Bir u9ta oturan ktrmlZl veya mor fareceli birka9 kadm, di-
ger u9ta sankh, ak sakalh ya§hlar, kay1gm kenarlanna oturup
ayaklarm1 denize salland1ran 9ocuklar. .. "Dogunun parlak gii-
ne§i, diyor De Fontmagne, biitiin bu gordiiklerimizi altm ren-
giyle siisliiyor. Bu co§kun l§tkla y1kamnca peri§an giysiler bile
zengin goriiniiyor."
istanbul peyzajma merakh egzotik frenk gezginlerini ve
ressamlanm hayranhktan dilsiz kilan bu giine§, bu deniz, bu
insanlar ve renk ciinbii§ii tarif edilebilir mi?
Pazar kaytklar1mn Koprii'de hususi iskeleleri, kendi koyle-
rinde ise hususi kayikhaneleri varm1~. Ge9en asuda, Hali9, Bo-
gaz ve Marmara'da onyedi iskeleye J.458 pazar kay1g1mn kay1t-
h bulundugunu biliyoruz. Bu, biiyiik bir rakamd1r. Ve kulan-
g19'lar, mavna'lar, mumhane sandallan, ate§ kay1klar1, yangm
kaytklan, 9ete kay1klar1, mezbele kaytklar1, u9urma'lar salapur-
ya'lar, 9ektirme'ler, Varna be§ 9ifteleri, §ayka'lar, kancaba§'lar
vb. dii§iiniilecek olursa, gozlerimizde yogun bir Hali9 ve Bogaz
trafigi canlamr. Graviirlerde bu trafik yogunlugu a91k bir §ekli-
de goriilmektedir.

Saltanat Kay1klan

Bazan Bogaz'm sulan ve sulann iizerini dolduran kay1klar


top sesleriyle dalgalamr ve herkes dlikkat kesilirdi. Derken, al-
tm yald1zh, biiyiik ve muhtqem bir "Ko§klii" yahut "Ku§lu"
kay1k ok gibi, goz a91p kapaymcaya kadar ge9ip gider, o ge9er-
ken Bogaz "Padi§ah1m 9ok ya§a!" sesleriyle inlerdi.
88 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Ges:en as1rda istanbul'a gelen bir ba§ka gezgin, John Reid,


kiralad1g1 bir kay1kla Hisar'lara dogru as:1hrken s:ok yakmlarm-
dan inamlmaz bir h1zla bir saltanat kay1g1 ges:er. Kay1ks:1 birden
heyecanla haykmr: "Bu padi§ah!"
Kay1k yakla§t1g1 zaman Sultan Mahmud'u iyice ses:tigini
soyleyen John Reid §byle devam ediyor:
"Gozleri bir bo~luga bakar gibiydi. Kay1gm ba~mda ve kic;mda fesli ve
iiniformah subaylar duruyordu. Kay1k on alti ki~i tarafmdan c;ekilmekteydi.
Kay1 kr;1larm beyaz muslin gomlekleri ve ba~lannda fesleri vard1. Kay1kc;1 en
bUyUk saltanat kay1gmm otuz ki~i tarafmdan c;ekildigini soyledi."

istanbul'a ilk geli§inde, II. Mahmud'u saltanat kay1g1yla


Beylerbeyi Saray1'ndan kar§tya, Cuma Selamhg1 is:in ok gibi
ge<;erken gbren i.inlii Farans1z §airi Lamartine'in de gozleri ka-
ma§mI§t1r. Kay1k, yirmi dbrt hamlacmm aym zamanda sulara
daldmp s:1kard1klan ki.ireklerle iideta geni§ bir kanat gibi as:1hp
kapanmakta, beyaz kopi.ikler arasmda yi.izen altm bir kartala
benzemektedir. Padi§ah, kay1gm arka tarafmdaki ki.i<;i.ik kb§ki.in
as:1k perdeleri bni.inde , ipekten, altmdan ve ti.iylerden mi.irekkep
bir taht i.izerinde oturmakta, pa§alar ve amiraller ise ayaklar1 hi-
zasmda gbri.inmektedir. "At ve arabayla gori.ilen herhangi bir
saltanat, bu altm yald1zh kay1gm §arkh ihti§amma nas!l yakla-
§abilir?" diyor Lamartine.
Aym padi§ah1 saltanat kay1gmda Feldemarqal Moltke de
gormi.i§ti.ir. Yalmz II. Mahmud, bu sefer yedi <;iftededir. Kay1-
gm yald1zh ucu, dalgalan, ok gibi yarmakta, ges:tigi durgun de-
nizin i.isti.ine uzun, kar gibi beyaz bir iz buakmaktad1r.
John Reid, Lamartine ve Moltke'nin gordi.ikleri saltanat ka-
y1klan , aslmda zevkimizin s:ozi.ildi.igi.i, klasik i.islubun terkedil-
digi doneme ail, altmlanmt§ tahtadan imal edilen rokoko ve
ampir i.islubunda kay1klard1. Altm yald1z, gers:ekte, panltth ve
zengin gori.ini.i§i.ini.in ardmda, ucu yava§ yava§ gori.inmeye ba§-
layan bir yoksullugu, zevk yoksullugunu ve maddi yoksullugu
gizlemektedir.
Klasik donemlerde saltanat kay1klan ger9ek bir kudret,
zenginlik ve ihti§am1 temsil ediyordu. Her biri gerek tekne mi-
marisi, gerekse tezyinat bak1mmdan ki.is:i.ik birer sanat §ahese-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 89

riydi. IV. Mehmed'in halen Deniz Miizesi'nde korunan kay1g1


gi.ini.imi.ize ula§mI§ tek klasik saltanat kay1g1d1r ve di.inyada bir
benzeri daha yoktur.
XIX. asra kadar, saltanat kay1klan klasik zevkimizin ve gi.i-
zellik anlay1§1m1zm biltiln ozelliklerini ta§iyordu. O tarihlerde
istanbul'a gelen yabanc1 gezginlerin ar1lattiklarma gore, saltanat
kay1klannda ko§kiln govdesi ve kasnag1 ba§tanba§a fildi§i, de-
niz aygm di§i , sedef ve abanozla kaplamrd1. Pencereleri kapah
ve kafesliydi. Siitunlan, fenerleri , parrnakhklan som giimii§ten
olur, ko§kiin iy k1smma ve tavanma miicevherler ve degerli ta§-
lar yerle§tirilirdi. Ve ilk saltanat kay1klan yift yelken ayarlard1.
XIX. yilzy1Ida biitiln hayallm1zda oldugu gibi, saltanat ka-
y1klannda da Bat1 etkisi gortilmeye ba§lad1. Bu degi§me, <;elik
Giilersoy'un Kay1klar adh kitabmda verdigi bilgilerden yola \:I-
k1larak §oyle ozetlenebilir:
Kay1k ko§kleri , XIX. as1rdan itibaren nadir bulunan tabii
malzeme yerine altmlanm1§ tahtadan yap1lmaya ba§land1. Ko§-
kiin almna, II. Mahmud'un ve Abdiilmecid'in I§mlar sayan gil-
ne§ amblemi yerle§tirildi. Siitunlarda burma giimii§ yerine altm
varakh ah§ap kullamld1. Ko§k, kay1gm biraz daha gerisine ah-
narak yat1s1 yi.iksek tutuldu, hatta kubbc biyimi verildi. Minderli
ve yaslikh alyak divanlar yerlerini altrn yald1zh kanepelere b1-
rak1rken pencerelerdeki kafesler kaldmld1 ve ko§k Bogaziyi
peyzajmm tad1m daha iyi duyuran ferah bir yap1ya kavu§turul-
du. Perdeler de Bat1 tarzmda imal edilmeye ba§land1.
Saltanat kay1klan genellikle 30-32 metre uzunlugunda, 2,5-
3 metre geni§liginde olur, yiikseklik ise a§ag1 yukan Uy metreyi
bulurdu. Biitiln govde tezyin edilmi§ olmakla beraber, asil usta-
hk, kay1klann ba§ ve k1y taraflannda gds terilir; bazan kihi;: gibi
diiz ve uzun, bazan yukan dogru k1vnk tutulan ba§ k1s1mlarda
ah§ap bir kartal yahut deniz ku§u figiirii bulunurdu. Boyle ka-
y1klar adlanm bu ku§lardan ahrd1: "Ku ~? lu Kay1k" .
Sarayda kimlerin kay1klannda kay kilrekyi olacag1 kesin ve
yaz1h kurallara baghyd1. Valide Sultan'm, hasekilerin , gozdele-
rin genellikle be§ yifte kay1klan olur, gozden uzak tutulmalar1
iyin kb§klil olmalanna izin verilirdi.
90 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

Hiinkann kay1kla saraydan aynlmasma gelince, bu, ba§h-


ba§ma bir torendi. Once kiy1dan ve K1zkulesi'nden at1lan top-
larla hareket halka duyurulurdu. Onde Sandalya ad1 verilen ka-
y1klarla onciiler hiinkara yol ac;:arlard1. Onun arkasmda "destar-1
hiimayun"u ta§1yan Sank Sandalya. Sonra mabeyncileri ta§1yan
alt1 kay1k. Mabeynciler, arkalarm1 padi§aha donmii§ olmamak
ic;:in yiizleri hemen arkalanndan gelen saltanat kay1gma doniik
olarak ayakta dururlard1. Alaym iki yamnda, zincir gibi bir ma
kayik daha yer ahrd1.
Kay1gm ko§k k1smmda oturan padi§ah, gezinti s1rasmda ba-
zan sahillerdeki yahlar1 ve sahiplerini mer.a k edip sorard1. Kar-
§Ismda duran Bostanc1ba§1 onun sorulanm hemen cevaplandir-
mak zorundayd1. Halie;: k1y1lanyla Bogaz'm iki yakas1 binlerce
yap1yla dolu oldugu ic;:in Bostanc1ba§1'mn bunlan aklmda tut-
mas1 imkans1zd1. Bunun ic;:in, medeniyet tarihimizin onemli
kaynaklan arasmda yer alan Bostanczba~z Defterleri meydana
getirilmi§tir. Bogaz ve Halie;: k1yilanndaki biitiin yapilar s1ras1y-
la ve sicilleriyle bu defterlere kaydedilir ve saltanat kay1gmda,
gezinti s1rasmda daima Bostanc1ba§1 'nm oniinde a91k dururdu.
Tabii padi§ah sordugunda Bostanc1ba§1'nda cevap hazir ...

Bug Gemisi
Birgiin istanbullular, Bogaz'da o zamana kadar gordiikleri-
ne hie;: mi hie;: benzemeyen acayip bir gemi gordiiler ve buharla
c;:ah§t1g1 ic;:in bu gemiye Bug Gemisi ad1m verdiler. Y1l 1827 idi
ve Osmanh tahtmda II. Mahmud oturuyordu.
Geminin as1l ad1 Swift idi ve degi§tirilmemi§ti. Sultan
Mahmud bu gemiyi o kadar sevmi§ ve kaptam Mr. Kelly'yi oy-
le begenmi§ti ki, k1sa mesafeli yolculuklarma bile onunla c;:1k-
maya ba§lad1. Dogrusu Bug Gemisi, Bogaz sularma saltanat ka-
y1klanmn ve bilciimle kay1gm mukadder ak1betini de berabe-
rinde getirmi§ti.
ingilizler tarafmdan IL Mahmud'a hediye edilen bir ba§ka
buharh gemiye de Tair-i Bahri ad1 verilmi§, as1l ilgi c;:ekici olan,
bu gemiye tayin edilen siivari gorevi reddederek §Oyle demi§ti:
;lEHiR FOTOGRAFLARI / 91

"Ben arabac1 degilim, gemiciyim. Boyle makine ile yiiriiyen


gemiye siivari olamam!"
Ne var ki zaman hiikmiinii yiiriiitiiyor; geryi Osmanh hane-
dam sonuna kadar saltanat kay1klan ndan vazgeymedi, ama ilk
buharh geminin istanbul'a geli§indcn on yedi y1l sonra, 1844
y1hnda, Marmara'da izmit, Gemlik ve Tekirdag arasmda Seyr-i
Bahri, Bogaz'da ise Eser-i Bahri adh gemiler sefere ba§lad1. Pa-
zar kay1klanmn ve yolcu ta§1yan piyadelerin pabucu dama atil-
mak iizereydi. Ne kadar giiylii olursa olsun, insan adalesinin ye-
lik pistonlarla rakabet edemeyecegi ay1kt1. Nitekim ilk yandan
yarkhlar Bogaz'da yolcu ta§1maya ba§laymca kay1ky1lar tela§a
kap1hp direni§e geytilerse de devlet tarafmdan derhal "zapt u
rapt" altma almd1lar.
Derken Fuad ve Cevdet Pa§a'lar, 1851 y1lmda ~irket-i Hay-
riye ad1yla bir anonim §irket kurarak hem Bogaz'daki yolcu
nakliyatm1 yabancilann elinden ald1lar, hem de istanbullulara
Bogaz'da rahat ve emniyetli yolculuk imkam saglad1lar. ~irket- .
i Hayriye, tarihimizin bu ilk anonirn §irketi, Bogaziyi'ndeki ka-
y1k devrini kapad1. Bogaz, artik yark giiriiltiilerinin, vapur dii-
diiklerinin ve dumanlarm yehresini bir anda degi§tirdigi fark11
bir diinya haline gelmi§ti.

Sularda k1z gibi siiziilen iki yift•!, iiy yifte piyadelerin sayISI
gittikye azalmaya ba§lam1§tI. insanlar vapurlarla siir' atli, emni-
yetli ve rahat bir §ekilde yolculuk yapabildiklerine gore, art1k
bir bak1ma geymi§ zamanlann stir' at motorlan olan kay1klara
ihtiyaylan yoktu. Boylece ince uzUJn, siislii piislii ve hamlac1lar
kiireklere as1ld1 m1 gi:ivdeleri sudan kesilip iideta Uyan giizelim
kay1klar, §a§kmhk iyinde, yerlerini geni§, hantal ve tembel, eh
biraz daha rahat, ama hiy bir giize. ligi bulunmayan sandallara
b!faktllar.
Bununla beraber, kay1k, ba§ta saray olmak iizere, istanbul
zariflerinin, Bogaziyi kibarlanmn , beylerin, hammefendilerin
kay1khanelerinde tenezziih'ler ve mehtap alemleri iyin "emre
amade" bekliyordu. Zamana direnmek miimkiin degil , fakat
ah§kanhklardan kopmak da kolay degil.
92 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Mehtap alemleri
Aho kay1klarla yap1lan mehtap alemleri! Abdtilhak ~inasi,
kay1klarla yap1lan gezintilerin en emsalsizi olarak k1saca meh-
tap denilen, Bogazic;:i'ne mahsus saz gecelerini hep ince ah'larla
hat1rlam1§ ve tath tath anlatm1§t1r. Biiyiikc;:e bir kay1ga yerle§ti-
rilen hanende ve sazendeler, ay dogarken yola c;:1k1p Bogazi-
c;:i'nin belirli noktalannda dura dura ilerler, sonra yava§ yava§
donerek zevk ve safa erbab1m kay1klanyla, sandallanyla pe§le-
rine takarlard1. Gittikc;:e geni§leyen bir halka Bogaz'm a§agilar1-
na kadar inerdi.
Bogazic;:i'nin kalem iistad1, mehtap alemlerinin o zamanlar-
da insanlar ic;:in biiyiik bir CO§kunluk kaynag1 oldugunu, her
musiki nagmesinin bir a§k destam olup c;:1kt1gm1 ve gizli sevda
c;:ekenlere lisanm en mahrem kelimelerini f1s!ldad1gm1 soyler.
Oyle bir alemdir ki, Bogazic;:i'ni daha once gormemi§ olanlar,
bu mehtap gecelerini pek tekin bulmaz, hayret, hatta korkuyla
seyrederlerdi . Halbuki Abdiilhak ~inasi'ye gore bunlar
fevkalade nezih gecelerdi. En kaba sarho§lar bile seslerini c;:1-
karamaz , hanende ve sazendelerin, hele hele kadmlann kay1k-
lanna asla miidahalede bulunamazlard1. <;iinkii millet medeni
rii§diine ermi§ti; terbiyenin ve nezketin fevkaladeligi her an,
her yerde kendini hissetirir, "boylece bu milli saz konserleri,
hie;: piiriizsiiz olarak, mucizeli bir giizellikle sona erer ( .. .) ve
omriin en sihirli hat1ras1 olarak kahrd1".
Neyzen Tevfik, Tanburi Aziz ve Bursah Hafiz Emin'le bir-
likte c;:1k1p biitiin Bogaz'm altm1 iistiine getirdikleri boyle bir
mehtap alemi , Mehmet Akife bile, omriiniin son giinlerinde,
hasta yatagmda "O geceki alem ne idi? 0 ne giinlerdi!" dedirt-
mi§tir.
Kay1k ve mehtap, birbirinden ayn dii§iintilemeyecek iki ke-
limedir. Ru§en E§ref, Bogazifi Yakmdan adh eserinde "Meh-
taph geceler, kay1klann en arand1g1 §ehrayinlerdi" diyor ve
sonra, Bogazic;:ili bir beyin, hanende ve sazendeleri oturttugu
donanmI§ bir pazar kay1gmm pe§inden tic;: c;:ifte bir kay1kla sii-
ziilii§iinii tasvir ediyor. Manah §arkllar sahillere ula§mca yah
$EHiR FOTOGRAFLARI /93

pencerelerinden "esmer mi, kumral m1, genr; mi, ger;kin mi",


uzaktan ne oldugu anla§Ilamayan ba§lar sarkm1§, kay1gma atla-
yan mevkibe kat1lm1§llr.
"Boyle boyle bu ahenk rtizgan, yahlann birer kopuk pan;asm1 soki.ip
suya verrni~ gibi bi.iyi.iye bi.iyi.iye Yenikoy'clen Bebek'e, <;:ubuklu'dan Gok-
su'ya dek iner \:1kard1. Heyheyleri korudan koruya defalarca aksettiren kor-
fez onlerinde duralad1k\:a, safah sulara ablm1~ nurdan bir orti.iyi.i andmr gi.i-
mi.i~ sunanm kuytuluklannda sevdah kay1kl3n U\: uca si.iri.ini.ir, kay1ktan ka-
yiga tutumlu fis1lblar, i\:li ahlar u~rd1."

ilk sandal, baslk bumu ve hantal govdesiyle kaylklann ara-


smda belirdiginde, birgiin bu sevdah sularda nazh nazh siiziilen
kay1klardan eser kalmayacag1m hir; :kimse aklma bile getirme-
mi§ti.
SEHiRLER, ~ESMELER VE SEBiLLER
Oarussaade Agas1 HaCI Be~ir Aga'nm da
en buyuk zevki Karac;elebizade AbdUlaziz Efendi
gibi c;e~me yaphnp dehri suvarmakh.

Sivas 'ta Bir <;:e~mecik

ilk yazd1g1m §iirlerden birinde mahallemizin kimbilir han-


gi tarihte hangi hay1rsever tarafmdan yaptmlm1§ o giizel tathsu
9e§mesini ve etrafmdaki hayat1 anlatmaya 9ah§mI§lim. Yavuz
Biilent Bak..iler'in Sivas'a $iir adh antolojisine de ald1g1 bu §iir,
~ehriyar'm Tiirkiye'ye o y1llarda ula§an Haydar Baba'ya Se/am
'mm etkilerini la§1yordu. Memleketimin 9qmeleri y1llar sonra
Gece Sesleri adh §iirimde, motor giiriiltiilerinin 9oktan yuttu-
gu, ancak ruhumun derinliklerine hassas bir bi9imde kaydedil-
mi§ sesleriyle yeniden belirdi:

Kopekler uzun uzun ulurdu uzaklarda


Ve ben penceremde i.irkmi.i~ kedi yavrusu
Kapar gozlerimi c;e~meleri dinlerdim
Su sesleri sessizligin comert annesi
-Aym dili mi konu~urdu y1ld1zlarla-
Gi.indi.iz beni emzirirdi gece sessizligi
Mahallemizdeki tathsu 9e§mesi -her su lath degildi, yani
iyilmezdi. Halk Sivas'ta bunun iyin iyme suyu 9e§melerine haJii
tathsu 9e§mesi demektedir- kitiibesi, ayna ta§I, mermer. kumas1
~EHiR FOTOGRAFLARI /95

ve zincirle ayna ta§ma tutturulmu§ balar tas1yla, avlu duvanna


biti§ik olarak yap1ld1g1 ah§ap mescidi zarif bir bi9imde tamam-
lard1. Bu 9e§me de, bu mescid de Y'~rli yerinde; hatta Ahmet
Turan Alkan'm "hac1 emmiler" dediiti hayirsever mahalleliler,
biblo zarafetindeki ah§ap minareye dokunmad1lar, fakat daha
gosteri§li olsun diye, mescidin sade giizelligini rencide eden ta§
ve beton kan§1m1, uzun boylu bir minare yiikseltip §erefesine
iriyan hoparlorler yerle§tirdiler. Eh, n'apahm? Zaten camicik
ve 9e§mecik yalmz kalm1§lard1; 9evredeki biitiin aga9lan kesti-
ler, ah§ap evleri ve konaklar1 y1klp gi:ilgeli sokaklan yok ederek
g;:ni§ yollar a9tilar, yiiksek apartmanlar yaptI!ar. Belki de hac1
emmiler bu minareyi, kara yiizlii asfalta ve 9irkin bloklara nis-
bet olsun diye yaptmm§lardir, kimbilir?
Aslmda mahallenin 9e§mesi olup bitenlere k1z1p suyunu
kesmeliydi, ama kesmedi, belediye tarafmdan "ac1 su" kan§t1-
nld1g1 i9in eski tad1 pek kalmad1ysa da, §a§1rt1c1 bir sabir ve al-
9akgoniilliiliikle akmaya devam ediyor. Ba§mda art1k "ke§ik"
bekleyen yok; sadece babam ve birka9 ihtiyar hfila sabah nama-
zmdan 91karken yanlarmda ta§1d1kla.n kii9iik bidonlan 9e§me-
cikte doldurup evlerine gotiiriiyorlar.

Bursa'nm Sulan ve (:e~meleri

Sadece Sivas'ta m1, her yerde sokak 9e§meleri ac1kh bir in-
klraz1 ya§1yor. Bir zamanlar Bursa 1;e§meleriyle de ilgilenmi§,
hatta Bursa'y1 Kuruyan <;e~meler fikri etrafmda anlatmaya 9a-
h§tig1m bir metin yazm1§hm. Evliya <;elebi'nin sudan ibaret ol-
dugunu soyledigi Bursa'y1 gezen seyyahlar, su ve 9e§me bollu-
gundan hayranhkla soz etmi§lerdir. Miss Julia Pardoe, bundan
yiiz elli yil kadar once Bursa'da bir sokaktan bir sokaga ge9er-
ken kar§Isma mutlaka bir 9e§menin 91kt1gm1, hatta bazen ii9
dort tanesini bir arada gormenin hi\; de olaganiistii bir §ey ol-
mad1g1m yazar. Feldmare§al Moltke de 16 Haziran 1836 tarihli
mektubunda, su bollugunun insam §a§1rtt1gm1 belirttikten son-
ra, "Her yerde bir dere 9aghyor, kayalardan pmarlar dokiiliiyor.
96 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Bugulan tiitenlerin yanmda buz gibi soguklan da var. Biitiin §e-


hirde, camilerde bile say1S1z f1sk1yelerden sular f1§kmyor" di-
yor.
Sokaklan panlt1h miicevherler gibi siisleyen ve §ehri sesle-
riyle bir ba§tan bir ba§a devamh bir musiki halinde ku§atan rre§-
meler, bir Bursa sevdahs1 olan Ahmet Hamdi Tanpmar'm
§airane dikkatinden hitr karrar m1? Be~ ,Sehir'in Bursa'sm1 ya-
zarken ister istemez Kararrelebizade Abdiilaziz Efendi'yi dii§ii-
nen §air, §eyhiilislamhk makamma kadar yiikselmi§ bu cesur ve
muhteris alimi bilinmeyen bir taraf1yla kqfeder.
Deli ibrahim'in hal'inde birinci derecede rol oynad1g1 gibi ,
IV. Mehmed'i vezirlerinin arasmda azarlamaktan rrekinmeyen,
hatta bir keresinde IV. Murad'm h1§mmdan, tam Biiyiikada
arr1klannda denize at1lmak iizereyken Bayram Pa§a'mn giiy bela
kopard1g1 bir fermanla k1lpay1 kurtulan Kararrelebizade, son yil-
lanm siirgiin olarak gelip yerle§tigi Bursa'da ya~am1§tir
(o.1657). i§te bu miithi§ adam, Bursa'da kar§1m1za Tanpmar'm
ifadesiyle "§iiri hayatma sindirmi§, ince, zarif ruhlu bir riiya
adam1" rrehresiyle rr1kmaktadu. Orhan F. Kopriilii tarafmdan
1947 y1hnda Belleten'de yay1mlanan Miiftii Suyu Vakfiyesi'ne
gore, Bursa'da kirk rre§me yapt1ran Kararrelebizade'nin bu §a§Ir-
t1c1 zevki nas1l edindigini bilemeyiz. Ruhunun ince k1vnmlann-
da gizli kalm1~ derin §iir, giizellik ve hayirhahhk duygular1, bu
su ve manevi giizellikler §e' .rinde, belki de Emir Sultan
berekatiyle birden arr1ga ylkmi§tl.
Eski Bursahlar arasmda §ehirlerini sokak sokak siisleyen
ve §mltilanyla ruhlanm dinlendiren Miiftii r;e§melerini hat1rla-
yanlar mutlaka vardu. Fakat yenilerin yazdiklanm1 hayretle
okuyacaklarmdan eminim. Bursa'da bugiin nasilsa ayakta kala-
bilmi§ rre§meler parmakla say1lacak kadar azd1r. <;ogunun da
sulan kurumu§tur. Soziinii ettigim metni haz1rlarken Kararre-
lebizade'nin yaptm:hg1 rre§melerden birini bulmak iimidiyle eski
Bursa'y1 sokak sokak gezmi§, herhangi bir Miiftii r;qmesini
bulmak §6yle dursun, bu ad1 duymu§ bir Bursahya da rastlama-
m1§t1m. Arna Miiftii rre§melerini ararken, bir ba§ka riiya ada-
m1yla, Dariissaade Agas1 Be§ir Aga'yla kar§1la§tlm.
$ EHi R FCTOGRAFLARI / 97

.Dehri Suvara:n Adam


Rivayete gore, Emir Sultan birg1lin kendi sinden bir keramet
gostermesi istendi ginde asasm1 vurunca yerden su f1 §k1rm1§.
Emir Sultan Camii'nin gi.iney kap1 s1 bi t i~ i g inde, Dariissaade
Agas1 Be§ir Aga'nm 1156 (1743) yitlmda yapt1 rd1g1 <;qmeden
Mia gi.iri.il gi.iri.il akan su belki de o s ud ~r . Kay naklarda bi.iti.in
Emir Sultan 'a dag1tild1gmdan soz edi!e,1 Asii Suyu, Demirka-
p1'da halkrn bu adla bildigi <;e§mcder. ab.n su muydu , dogrusu
ara§lirmaya deger bir mesele.
Emir Sultan Camii'nin bat1 kap1smdan i,:1k1p Ye§il'e dogru
giderken bi raz ~~§ag 1da, sagdaki ~:e§rne ' se bir ba§ka Bc§ ir Aga
tarafrndan ayn ~ tarihte yaptmlrm§, k iti besi ise bizzat kendisi
tarafrndan yaz1lm1§t1r. Bilindigi gibi , lIJ. Ahmed ve I. Mahmud
donemlerinde ardarda d ariissa ad~ a j~ alt~; 1 ya pan iki Bq ir Aga
vard1r; 171 7 yilmda bu goreve gden birinci Bc~ i r Aga, bir ara
Hicaz'da §cyhi.i lh arem olarak da ·::iul unclugu i9i n Haci lakabtyla
amhr; sarayda §a§irttc1 bir ni.ifuz k<izan:l 1g1 gibi ili m ve sanat
erbabm1 koru yup kollamas1 ve hay1r c:serle riy le tan rnm1'jt1r.
1746 y1lmd.a olen Hac1 Be§ir Ag a'nm yeri ne dariissaade agah-
gma getirilen l'vfora!t Be§ir Aga i:;e d evri n haem say1!t r hattatla-
nndan biriydi ; selefi gibi o da s2rayda biiy lik bir ni.ifu z kazan-
ID!§lt ; ancak adamlarmm gorevkri ni suistim al etmeleri, kendi
admm da baz1 ri.i§vet olaylan na kan§tnas1 Uze rine gorevden
almd1, bir si.ire sonra da K1zku.lesi' nde katledilcl i.
Emir Sultan Camii ve ti.irbcsini de t:imir ettiren HaCI B c;~ ir
Aga'nm haynm bir 9e§meyle ta9la ndm nas1, bir bak1ma Bur-
sa'ya mi.ihri.ini.i basmas1 manas ma g el m d~tedir. ibrahim Hilmi
Tam§ik'm jstanbul <;e~meleri' y le Affan Egemen 'in jstanbul
Sebil ve <;e~me leri'nde, onun istanb ul'da yapttrd1g1 on dort 9e§-
me zikredilmi§tir. Oyle anla§ihyo r ki, I-foc i B e~ ir Aga'mn da en ·
bi.iyi.ik zevki Kara9elebizade AbdU!aziz Efencli gibi <;e§me yap-
tmp del}ri suvarmakt1. Ayasofya me ydam11daki r;e§mesinin ta-
rih mma1 bu bakimdan 9ok ilgi 9cki.:.:idi r:

Suvard1 dehri hakkaa hayr-1 :::ariyle Be~i r Aga


98 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Bi.iyi.ik bir kitap merakhs1 olarak da tamnan Aga'nm aynca


Sogukye§me semtinde, vilayet binas1 civannda, s1byan mekte-
bi , medrese, cami, tekke ve ki.iti.iphaneden olu§an bir ki.illiyesi
ve bu ki.illiyenin Alemdar caddesi tarafmda zarif bir sebili var-
d1r: Be§ir Aga Sebili. Kaynaklarda Kapahyar§i'mn Mercan ka-
p!Sl civannda yaptird1g1 belirtilen sebilin yerinde ise §imdi yel-
ler esiyor.

Affan Bey'ler Olmasayd1


istanbul'un yqme ve sebilleri uysuz bucaks1z bir konudur.
Bu konuya bilindigi gibi ilk olarak izzet Kumbarac1lar ve ibra-
him Hilmi Tam~Ik egilirler. Kumbarac1lar' m istanbul Sebilleri
(1938) ile Tam§1k'mn istanbul (:e§meleri (1943) hala bi.iyi.ik
onem ta§1yan eserlerdir. Y11lar sonra bu konuya yeniden egilen
Affan Egemen'in istanbul'un (:e§me ve Sebilleri (1993) ise ad-
lar1 geyen iki eserin eksiklerini belli olyi.ide tamamlayan emek
mahsuli.i bir yah§mad1r.
Affan Bey, kat1ks1z bir istanbullu. Uski.idar'da, Rum! Meh-
met Pa§a Mahallesi Ki.ilhan Sokak ' ta dogmu§ ve istanbul ' un is-
tanbul oldugu zamanlan ya§am1§; tabii ve tarihi dokusuyla, in-
sanlanyla, insan ili§kileriyle bamba§ka bir alem olan eski istan-
bul 'u ...
i§i dolay1s1yla y11larca uzakta kald1g1 istanbul'a, 1969 y1-
lmda bir emekli olarak dondi.igi.inde hayretler iyinde kalan Af-
fan Bey, dogup bi.iyi.idi.igi.i §ehri tammakta gi.iyli.ik yektigini soy-
li.iyor. <;i.inki.i eski sakin sokaklar ve mahalleler yok olmu§, gi.i-
zel ah§ap evler yerlerini yirkin betonanne yap1lara b1fakm1§t1r.
Affan Bey, bi.iyi.ik bir teessi.ir iyinde gezip ii§inas1 oldugu
mekanlan ararken, yerinde yeller esenlerin sadece ah§ap evler
olmad1gm1 deh§etle farkeder: Camileri, mektepleri, mezarllkla-
n, sebilleri, ye§meleri, hamamlar1 ve yardakh kahveleriyle insa-
na si.ikunet ve rahathk duygusu veren karakteristik istanbul
manzaralan bi.iti.ini.iyle yok olmu§tur. Hele yqmelerin hali yi.i-
rekler ac1s1d1r: Biryogu yok olmu§, kalanlann sulan kesilmi§ ,
musJukJan koparJ!ffiI§, kurnaJan paryaJanffiI§, kitabeJeri SOki.iJ-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 99

mii§tiir. Bazilan ayakkab1 tamircilerine diikkan, seyyar fotog-


rafi;:1lara stiidyo, karpuzculara sergi yeri, siinneti;:ilere ve sine-
mac1lara ilan tahtas1 olarak hizmet vermektedir. Bir si.ire sonra
da siyasi partilerin ve ideolojik orgi.itlerin sloganlanyla donana-
caklardir!
Bu ac1kh durum, Affan Bey 'e, bi.isbi.iti.in kaybolmadan on-
ce, istanbul i;:e§melerinin ve sebilleri nin halihaz1rdaki durumu-
nu tesbit ederek envanterini i;:ikarma fikrini verir. Hemen kolla-
n s1vay1p i;:ah§maya ba§layan, ancak. ibrahim Hilmi Tam§ik ' m
ve izzet Kumbaracilar ' m eserleri d1§1.nda ciddi bir kaynak bula-
mayan Affan Egemen diyor ki:
Tam~1k ' m kaydettigi c;e~meleri birer birer aramaya ba~laymca bUyUk
bir gUc;IUkle kar~ila~tim . istanbul Belediyesi°nin 1934 y1lmda yay1mlanm1~
bir $ehir Rehberi olmasma ragmen c;e~me l erin yerleri bulunduklan sokak-
lara gore degil, cami , mektep, tekke, karakol gibi yap1lar esas ahnarak be-
lirlenmi ~ti. Bu yapilarm bir k1sm1 y1k1lm1~. camilerin baz1lan ba~ka isimlerle
amhr olmu~tu. Sonra istanbul'un halki o kadar degi~mi~ti ki , bir mahallede
eskiyi bilen ve hahrlayan kimse bulmak c;ok giic;tu.

Boylece zorlu ve uzun si.irecek bir i§e ba§layan Affan Bey,


istanbul'da mevcut i;:e§melerin ve sebillerin hangi sokaklarda
olduklanm tesbit ederek fotograflanm i;:ekmeye ve kitabelerini
i;:ozmeye ba§lar. Y11larca si.iren yorucu bir i;:ah§ma .. Sonunda,
sebil ve i;:e§melerin envanterini ihtiva eden devasa bir kitap do-
gar. Fotograflan ve kitabelerinin tam metinleriyle 1165 i;:qme
ve sebilden alfabetik olarak soz edilen bu bi.iyi.ik eser, 1984 y1-
lmda tamamlanmi§sa da, ancak 1993 yilmda yay1mlanabilmi§-
tir.
Ya§I doksana yakla§mI§ hakiki. bir istanbul beyefendisi
olan Affan Egemen 'in yapt1g1 i§, her ti.irli.i takdirin i.isti.indedir.
Biliyoruz ki, Affan Bey ' ler olmasayd1, bugi.in bi.iti.ini.iyle tarih -
siz, haf1zas1z bir toplum haline gelmi .~ olacakt1k.

Su Guzelleri
Soz i;:e§melerden ve sebillerden ai;:ilmi§ken, istanbul Bi.i-
yiik§ehir Belediyesi 'nin i;:e§melerle ilgili iki yeni kitabmdan da
100 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

soz etmek gerekir. Bu kitaplardan ilki Omer Faruk ~erifog­


lu ' nun imzasm1 ta§tyor: Su Giizeli listanbul Sebilleri ( 1995).
Selyuklulara kadar uzanan bir geymi§e sahipse de, as1! formunu
Osmanh devrinde, ozellikle istanbul'da bulan sebiller, Tiirk su
mimarisinin en karakteristik yapt!andtr. <;ah§maya Ziyad
Ebuzziya ile birlikte ba§layan, ancak onun heniiz i§in ba§mda
vefatI iizerine yalmz devam ederek eseri tamamlamay1 ba§aran
Omer Faruk ~erifoglu, izzet Kumbarac1lar'm eserindeki eksik-
leri ve hatalar1 diizeltmi§ ve tesbit ettigi 143 sebili enine boyu-
na tamtmt§ttr. Medeniyetimizin az bilinen bir tarafma t§tk tutan
Su Giizeli' nde sebillerin fotograflan ve kitabe metinlerine de
yer veriliyor. Bu da eserin kaynak olarak degerini bir hayli
yiikseltmektedir. Geny ara§tirmac1 §U s1ralarda, istanbul'un su
tarihine dair onemli ara§ttrmalar1 bulunan merhum Sadi Naz1m
Nirven'in yaz1lanm yayma haz1rlamakla me§gul.
ikinci eser ise Hatice Aynur ve Hakan T. Karateke'nin bir-
likte haz1rlad1klan Af Besmeleyle if Suyu Han Ahmed' e Eyle
Dual Ill. Ahmed Devri istanbul <;e§meleri (1995)'dir. Divanla-
rm tevarih boliimlerinden hareket ederek III. Ahmed devrinde
in§a edilmi§ ye§me, sebil, bent, su menba1 gibi iyme suyu mi-
marisi yeryevesinde degerlendirilebilecek bi.itiin yapt!arm
kitabelerini tesbit eden ve degerlendiren ara§ttrmacilar, bu yol-
la, biryok kitapta tekrar edilegelen yanh§lan diizeltmi§ ve
kitabeleri yeviriyaz1 alfabe ile tam metin olarak vermi§lerdir.
iki geny bilim adammm heyecanh bir seriivene benzeyen uzun
ara§llrmalar1 sonunda meydana getirdikleri eser her tiirlii takdi-
rin iistiinde bir deger ve istanbul severler iyin vazgeyilmez bir
kilavuz niteligi ta§tmaktad1r. Geni§ bibliyografyas1, zengin
muhtevas1, ilmi titizligi ve Kaz1m Zaim tarafmdan yekilen fo-
tograflar1yla, bugiine kadar Tiirk su kiiltiirii ve mimarisi hak-
kmda yap1Im1§ en yetkin yah§malardan biri olan Ill. Ahmed
Devri isranbul <;e§meleri 'nin onemli bir ozelligi de, yazarlar1-
nrn sanat tarihyisi degil edebiyat tarihyisi olmas1d1r. Eser bu yi:i-
niiyle farkh disiplinler arasmda nas1! ortakhk kurulabilecegine
dair yarplCl bir i:imektir.
istanbul su tarihinin ve su yap1lannm en biiyiik uzmam
$EHiR FOTOGRAFLARI / 101

olan Prof. Dr. Kaz1m <;ec;:en'in onemli bir k1sm1 iSKi tarafmdan
yay1mlanan kitaplanm da zikretmek isterim: istanbul'da Os-
manlz Devrinde Su Tesisleri (1979) Mimar Sinan ve Kirk c;:e~­
me Tesisleri (1988), istanbul'un Vakif Sulanndan Uskudar Su-
/an (1991) , istanbul'un Vak1f Sulanndan HalkalI Su/an
(1991), istanbul'un Vak1f Sulanndan Taksim ve Hamidiye Su-
/an (1992). Engin Ozdeniz'in Deniz Kuvvetleri Komutanhg1
Ki.ilti.ir Yaymlan Sanat Eserleri dizisinde yay1mlanan istan-
bul'daki Kaptan-1 Derya 9e~meleri ve Sebilleri (1995) de mut-
laka zikredilmesi gereken c;:ok onemli bir eserdir.

Sonuc;: Olarak

Bu yaz1y1 nas1l bitirmeli, bilmiyorum. Galiba en iyisi Hac1


Be§ir Aga Sebili'nin kitabesindeki tarih m1sra1:
Gel gel i<; bu <;e~me-i dil-cudan Allah a~kma

Tabii yerinde bulabilirseniz!


SAFAHAT'TAN iSTANBUL
MANZARALARI
Rihhrrun ta~Jan, ziimriit gibi, Iran hahsi:
Suda bitmi~ ~emen, iistiinde de Sultan Yahs1!

Safahat'taki Zenginlik

Mehmed Akifin "fikir ve dava adam1" kimligi, sadece ~air


kimligini degil, \:agmm ve \:evresinin son derece dikkatli bir
mil~ahidi olma vasf1m da golgede birakm1~tir. Sirf fikir soyle-
yen manzumeleri \:qitli \:evreler tarafmdan birer "argilman"
olarak kullamld1g1 i\:in bu manzumelerin \:arp1c1 gozlemleri
yans1tan bolilmleri, daha da onemlisi Safahat'1 ba~tan sona ku-
§atan ince mizah ve ironi umumiyetle gozden ka\:mI§tlr. Halbu-
ki Safa/wt, ba§hba§ma bir dilnyad1r. Asnn ba~lanndaki Tilrk
ve isliim diinyas1m tammak ve Tilrk\:e'nin tadma varmak iste-
yen herkes Safahat1 mutlaka okumahd1r. ~iir de vardir bu ki-
tapta, fikir de; tiyatro da vardir, tuluat da; fotograf da vard1r,
karikatilr de; mizah da vardir, gozya§I da ...
Akifin bir\:Ok manzumesine serpi~tirdigi, eski istanbul so-
kaklan ve bu sokaklarda ya~anan hayatla ilgili tasvirler, ara§tir-
mac!lann dikkatini ve ilgisini neden pek \:ekmemi~tir, bilmiyo-
rum . Said Pa§a imam1'nda Bogaz'm, pm! pml aydmlat!lm1~ bir
yalmm ve bu yahdaki mevlid toreninin tasviri, Bir Ariza'da, bir
Afrika temmuzunda Adalar'1 ve Marmara'y1 ozleyi§, Dervi§
Ahmed'deki e~siz mizah, Hiisam Efendi Hoca'da portresi \:izi-
len hakiki istanbullu, As1m'da degme yazann altmdan kalkaya-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 103

mayacag1 ustahkta diyaloglar, zeka pmlttlanyla dolu espriler


vb. ger;:ilmi§ , hep nutuk soyleyen ve vaaz eden Akif one 91kanl-
m1§t1r.

istanbul Sokaklan
Mehmed Akif, zaman zaman bir firi;:a darbesiyle gerr;:ekli-
gin ii;:ine dahverdigi oyle tablolar r;:izer ki fotograf makinesinin
gerr;:eki;:iligi bile onun yamnda yaya kahr. Mesela Ahiret Yo-
lu'nda bir evden bir cenazenin 91kl~m1 tasvir eder:
Mahalle halk1 sokakta, bas1k bir evin ontinde birikmi§tir,
imam dua etmektedir. Kapmm ii;: yanmda bir tabut. "Fatiha"
denir denmez mahalle halk1 amini keser, gogtisler inler. Ar;:1k
duran eller, hazin almlan bir kere ok ~; ay1p iner. Pencerede bi-
rikmi§ ba§orttilti kadmlar ve bir kiz 1~ocugu ... Mehmed Akif,
cumbada aglayan ktit;:tik k1z r;:ocugunu birkar;: m1srayla o kadar
canh tasvir eder ki, ya§h gozlerini gozlerinize dikilmi§ gibi his-
sedersiniz:

Gori.indil cumbada baktim ki tombalak, san~m .


Sevimli bir kilc;ilcilk k1z ... Be~inde ancak var.
Donuk yanaklan ilstilnde parl21yan ya~lar ,
Zavallmm eriyen ruh-1 bi-gilnah1 idi.
Akif, istanbul'un o darac1k sokaklanndan r;:ok §ikayeti;:idir;
alt1 kan§ r;:apmda bir helezon ki , uzunlugunu tahmine imkan
yok. Biraz gidip evlerin birine dahyor. Sonu gibi ba§lang1c1 da
karanhk ir;:inde. Tertibi zamane §iiri gibi. Dilinizde besmele,
elinizde Nur suresi olursa, kesenizde de miihiirden ba§ka bir§ey
yoksa, bu sokaklarda kimse sizi r;:arpamaz. Bunlan soyledikten
soma, sokaga daha yakm plandan bakan Akif, sanki asnn ba§-
lanndaki istanbul'u degil, giiniimiiziin istanbul'unu anlatmakta-
dir:

Destur!
Birinci hatve selamet. .. ikinci hatve tamam .. .
Oc;ilncil hatveyi !akin dil~ilnmeden atamam
Ne var m1? Agzm1 ac;m1~ ki bir yaman uc;urum ,
104 I 9EHiR FOTOGRAFLARI

Dalarsa cub diye insan, c;:1kar m1 bilmiyorum.


Uzak dola:?! iyi !akin, ahnd1 bir ti.imsek,
Ne atlayanda kahr diz, ne hrmananda bilek.
Kenarca gitmeli oyleyse ... ihtimali mi var?
Sagmda agns1 tutmu:? c;:1k1k kannh duvar,
Solunda lastige sahip c;:1kan sak1zh c;:amur!
Durundu c;:areyi buldum ...

Bulunan crare, hemen yakmdaki ki.imbetten be§ alt1 ta§ so-


kerek belli arahk larla ekip i.izerlerine basa basa gec;:mektir.
Akif, boylece tarihl eserleri ~ uurs uzca tahrip edenleri de ki.ic;:i.ik
bir fiskeyle uyanm~ olmaktadIT.
Eski sokaklamrnzm dekorunda vazgec;:ilmez bir aksesuar
olan kopekler de, Ltanbul sokakJanna bir dald1 m1, c;:arp1c1 sah-
neleri ke~fe tm e d e bcnzersiz bir maharete sahip olan Mehmed
Akifin objektifinden kac;:maz. Safahat'm be§inci kitabmda
(As1m), Kose imam, Hocazade'ye, yani Mehmed Akife, birgi.in
Kuzguncuk'ta Molla'nm ko§ki.ine giderken ya~ad1g1 komik bir
olay1 anlat1r: Birden kJTk elli kopek havlayarak soki.in etmi§tir.
Derken ko§ki.in bahc;:esinden kocaman bir karaba§ ses vermeye
ba~lar:

0 ic.erden, bu yigitler de d1:?ardan i.irtidi.i;


Bir ag1z kavgas1d1r ald1 , tabii, yi.irtidi.i.
Karaba§ bir si.ire sonra susunca kopekler de seslerini keser-
ler; fakat bu sefer de ufuklan gi.imi.i§ kahkahalar c;:mlat1r. Kose
imam kap1dan bir bakar ki karaba§ k1hgma girip havlayan
adam, gec;:ip evin beyinin yanma oturmam1§ m1? Adam yerinde
fazla duramaz, birden silkinip gobegini hop hop hoplatarak ko-
c;:ek gibi oynamaya ba§lar, bununla da yetinmez, ardmdan
Zuhuri'ye c;:1kar:

Kai:aba:? sonra Zuhurfye de c;:1ksm m1 sana!


Hem nasil , ta:? c;:1kanr, belki Burunsuz Hasan'a.
Ne Arap kald1 , ne Laz kald1, ne <;:erkes, ne Pomak,
Oyle bir kesti kl taklitleri , bittim ...
~EHiR FOTOGRAFLARI I 105

Kahkahalar yeri gogi.i inletmektedir. Kase imam:

Karaba~·a gel diyecektim (.... )


Ne dedim bilmiyorum, ta oteden bir <;apkm,
Galiba sezdi ki yekten dedi: "Haltetme sofu!
Gordtigtin fesli: Senin milletinin feylosofu! "

diye devam eder. Hakh veya haks1z, mi.ithi§ bir hiciv! Havlaya-
rak semtin btitlin kopeklerini harekete ge9iren, ko9ek gibi oy-
nayan ve Zuhur'i'ye 91kan hep aym ki§idir ve "Feylosof' laka-
b1yla tamnmaktad!f. Akif, isim verm:iyor ama, o devirde taklide
911<an "Feylesof' lakaph tek insan R1za Tevfik'tir.
Mehmed Akif, Fatih Sangi.izel'd1e dogmu§ hakiki bir istan-
bulludur. Daha da onemlisi, gelenegin ve yi.izy1llar i9inden si.i-
zi.ili.ip gelen istanbul gorgi.isi.ini.in ya§and1g1 bir evde bi.iyi.imi.i§
olmas1d1r. Bu tecri.ibenin i.izerine bir de onun benzersiz dikkati-
ni ve gozlem gi.ici.ini.i ilave ederseniz, bi.iyi.ik eseri Safahat'm
aym zamanda eski istanbul, daha ge111el manasmda eski hayat1-
m1z i9in bulunmaz bir kaynak oldugu ortaya 91kar. istanbul
Ti.irk9esinin bi.iti.in incelikleriyle kullamld1g1 Safahat, 9qitli
marjinal kesimlerde kullamlan "argo"lar i9in de ilk elde ba§vu-
rulmas1 gereken kaynaklardan biridir.
~unu unutmamak gerekir ki, Mehmed Akif ve 9agda§lan,
9okti.i 9okecek bir imparatorlugun son demleri ile, kaknus
(phoenix) ku§U gibi, bu imparatorlugun ki.illerinden dogan yok-
sul bir devletin kurulu§ y1llannda, ya1ni bi.iyi.ik acilar ve felaket-
ler ortasmda ya§am1§lard1r. Ardarda kaybedilen bi.iyi.ik sava§lar
ve topraklar, bi.iyi.ik go9ler, l ~1 9 olmu§ bir ekonomi ... A§ag1 yu-
kan XIX. yi.izyil ortalanna kadar di.inyanm en gi.izel en mamur
§ehirlerinden biri olan "ah§ap" istanbul'u bu felaketli y1llarm,
yangmlann ve zelzelelerin ne hale getirdigini tahmin etmek zor
degildir. Akifin Kufe , Seyfi Baba, Berlin Hatrralan gibi man-
zumelerinde tasvir ettigi, yi.izme bilrneyenlerin ve fenersizlerin
ge9emeyecekleri, ad1m ba§mda su dolu derin 9ukurlar bulunan,
karanlik ve iki taraf1
Ayakta durmaya elbirligiyle Bayret eden
Lisan-1 hal ile amma ri.ikua niyyet eden
0 salhurde, harab evler
106 / $EHiR FOTOGRAFLARI

le 9evrilmi§ darac1k sokaklar, yoksulla§ml§ istanbul'un sokakla-


nd1r.
Mehmed Akif, §iiphesiz, engin tecessiisiiyle istanbul'un sa-
dece sokaklannda degil, kahvelerinden meyhanelerine kadar
her ki:i§esinde dola§arak bir ahlfilc91 s1fattyla gi:irdiigii biitiin
olumsuzluklan sergilemi§tir. Sokak sat1c1lanndan amin alayla-
nna, cenaze ti:irenlerinden bayramlara ve bayram yerlerine ka-
dar, eski istanbul hayatmm renkli tipleri ve sahneleri, Safa -
hat'ta resmige9it halindedir. Fatih ve Siileymaniye gibi selatin
camilerinin biiyiik bir CO§kunlukla tasvir edildigi bi:iliimler de
vardtr. Mehmed Akif, yukanda si:iziinii ettigim Said Pa§a ima-
m1'nda ise Bogazi9i hayatmdan nefis tablolarla kar§tmtza 9tkar:

Co~ar avlzeler art1k, kopilrilr kandiller;


Bu 1~1k c;aglayamndan biltiln afak inler!
Yahnm cephesi , Olker gibi, ba~tan ba~a nur;
Nim ac;1k pencereler, reng U ziyadan mahmur.
Al , ye~il , mavi fenerlerle donanm1~ k1y1lar;
Serv-i siminler attlm1~ suya, titrer par par.
Dalgalardan seken Uc; c;ifte kay1klar sokerek
SUzUIUr sahile , ~ahin gibi, yilzlerce kilrek.
Bir taraftan bu akm yUkseledursun karaya ;
Bir taraftan dokUIUr ondeki saflar saraya.
R1httmm ta~lan , zilmrilt gibi, iran hahst:
Suda bitmi~ c;emen, Usti.inde de Sultan Yahs1!
En iyisi, Safahat'1 ahp yeni ba§tan ve tada tada okumakt1r.
S1cak bir odada, sessizlige gi:imtililp demli 9aym1Z1 yudumlaya-
rak Safahat okumanm zevkine bir vardm1z m1, bir daha eliniz-
den b1rakamazsm1z.
KNUT HAMSUN'UN TURKLERi
"Bir Ti.irk'le konu~mak istiyorum diye gi.irlilyorum. 0 zaman
Yahudi geri ~ekilip yerini Ti.irk'e b1rak1yor. Ti.irk tam bizim
arzu ettigimiz gibi biri, di.ikkan sahibinin oglu,
yabanc1 bir lisan konu~muyor ve kar~1rm,da da ezilip bi.izi.ilmi.iyor".

iki Turk
fon Tilrkler'in acayip i§leri vard1; mesela Me§rutiyet'ten
hemen sonra istanbul'a di:inen ingiliz el~isi Malet'i Sirkeci is-
tasyonu'nda CO§kun bir tezahilratla kar§ilam1§, bu da yetmiyor-
mu§ gibi, arabasm1, atlar1m ~i:izerek kendileri ~ekmi§lerdi. Da-
ha §a§Irlic1s1, fon Tilrk agabeylerine i:izenen Askeri T1bbiyeli
i:igrencilerin bir ayaklanma s1rasmda ne kadar hilrriyet~i olduk-
lanm gi:istermek i~in okullanna ingiliz bayrag1 ~ekmeye kalla§-
m1§ olmalar1dir. Bunlar aydm Osmanhlard1. Peki, s1radan Os-
manh Tilrk ' il nas1l biriydi?
Kafas1 A vrupai fikirlerle kar1§mam1§ Osmanh Tilrkil, sade-
ce Avrupahlar degil, biltiln yabancilar kar§1smda her zaman na-
zik, fakat son derece kay1ts1z ve vakurdu. Gogu Avrupahy1 esa-
sen atalanm1zm bu vekar1 cezbetmi§tir. Eski Tilrkleri yakmdan
tamyan gezginler, diplomatlar, §airier, yazarlar biltiln pe§in hil-
kilmlerine ragmen, milsbet gi:iril§lerini belirtmek zorunda kal-
m1§lardir. Nitekim, yabanc1lann Tilrkler hakkmda milsbet ka-
naatlerinin bir araya getirildigi kitapl.ar vard1r. ismail Hami Da-
ni§mend' in Garb Menbalanna Gdre Eski Tiirk Seciye ve
108 / !;)EHiR FOTOGRAFLARI

Ah!ak1 ile Ah. Djevad'm Yabanctlara Gore Eski Tiirk/er adh


kitaplan en me§hur olanlandir.

ilk Gozlemler
Avrupahlar, bugiin oldugu gibi di.in de kafalanm Tiirklerin
barbarhg1, cahilligi ve geriligi hakkmda uydurulmu§ hika- ye-
lerle t1kabasa doldurur, Tiirkiye'ye oyle gelirlerdi. Knut Ham-
sun (1859-1952) da aym §ekilde doldurulmu§ olarak yola y1kt1.
Yi.iz yila yakm bir omiir siiren ve 1920 y1hnda Nobel Ede-
biyat Odiilii' ne lay1k goriilen Hamsun, diinya edebiyatmm en
onemli ve en ilgi yekici romancilanndan biridir. Yoksulluk
iyinde ge~en bir ~ocukluk ve sat1c1hktan kundurac1 ~1rakhgma,
ogretmen yard1mc1hgmdan Amerika'da maden i§yiligine kadar,
~ok degi§ik i§lerde ge~en gen~lik y11lan, yani ~ok zengin bir
hayat tecriibesi. Hamsun, bu tecriibesini, bir k1sm1 dilimize de
~evrilen A<;ltk, Dunya Nimeti, Pan , Go<;ebe, Victoria gibi ro-
manlannda yans1tm1§, 1899 y1lmda ~1kt1g1, Rusya, Kafkasya ve
Tiirkiye 'yi i~ine alan uzun bir seyahat intibalar1m da Mucade-
leli Hayat (1905) adh kitabmda anlat1r. Bu seyahatnamenin
Hila/in Golgesi ba§hgm1 ta§tyan Tiirkiye ' yle ilgili boliimii
Tii1k~e'ye kazandmlm1~ bulunuyor. Banu Giirsaler Syvers-
ten 'in orijinalinden yevirdigi metin, Danimarkah iinlii masal
yazar1 Hans Christian Andersen'in istanbul hatHalanyla birlikte
Istanbul' da iki iskandinav Seyyah ad1yla yay1mland1.
Eseri okumaya ba§lad1g1mzda, onun, s1radan A vrupahlar-
dan ~ok farkh, ~ok zeki ve daha da onemlisi, pqin hiiki.imlerin
esiri olmak istemeyen, Lamartine ve Pierre Loti gibi iyi niyetli
bir aydm oldugunu daha ilk ciimlelerinde farkediyorsunuz. Ni-
tekim istanbul Bogaz1 ' na girer girmez, ger~egin anlat1lanlardan
~ok farkh oldugunu hissedan yazar hem Avrupa' yla, hem de
kendi kendisiyle hafif hafif alay etmeye ba§hyor:
"Demir atan vapura sandallarla Uniformah TUrkler yana~1yor; gUmrUk-
<;Uler, karantina memurlan ... TUrk'Un bize ne yapacagm1 heyecan i<;inde
bekliyoruz. Merhamet eder mi acep? Yoksa sonumuz geldi mi? Bu kibar
ihtiyarlar bize Frans1zca birka<; soru sormaktan ba~ka bir ~ey yapm1yorlar.
~EHiR FOTOGRAFLARI / 109

TUrkler adam yemekten vazgec;eliberi , birarada bulunmanm bir tehlikesi


kalmam1~ art1k. GUmrUk memurlanndan birine en son bana baksm diye
rU~vet olarak bir sigara uzatiyorum ; sigararn1 ahyor ve kar~1hgmda bana
kendi sigarasmdan ikram ediyor. Bu meyanda Frans1zca kibar sozler teati
ediyoruz. Vah~i bir Ttirkle bile anla~mak miimkUnmU~ demek, diye dti~U­
nUyorum".

Bindigi gemi Karadeniz 'den istanbul Bogaz1'na giren Knut


Hamsun, Bogazic;:i 'nin giizelligi kar§l smda bi.iyiilenmi§tir. Ge-
mi sahile o kadar yakmd1r ki, neredeyse iki yakada arka arkaya
s1ralanm1§ ki.ic;:i.ik §ehirlerde olup bitein her §eyi gormektedirler
ve gordi.ikleri di.i§i.indi.iklerinden c;:ok farkl1d1r.
"Yoksa biz {diyor Knut Hamsun) Ttirki~'e ' de degil miyiz? Ben otuz se-
nedir beceriksiz sultanlar tarafmdan iflasm e~; igine getirilmi~ bir memlekete
dair yaz1lm1~ yaz1lan okumaktay1m . Halbuki vapur, baghk bahc;elik kUc;tik
~ehirlerin ve gtillerin kipk1z1l panltis1yla gozUmtizU alan bir masal dUnyasm-
da yol ahyor".

Abdulhamid, Ermeniler, Vb.


Vapur Bogaz' da ilerlerken , Avrnpa basmmda, o y1llarda
Osmanh tahtmda oturan Sultan II. Abdi.ilhamid hakkmda yaz1-
lan akilalmaz hikayeleri hat1rlayan yazar, hakikati bilmenin ne
kadar gi.ic;: oldugunu di.i§i.ini.ir. Bunun sebebi ise, gi.iya hakikati
anlatacak olan Avrupa basmmm teksesliligidir ve yaz1hp c;:izi-
lenleri §iipheyle kar§Ilamamak imkans1zd1r. <;i.inki.i "Sesini du-
yurmas1 taz1m gelen taraf tamamiyle dilsiz".
Knut Hamsun'un dilsiz tarafm gerc;:eklerini ogrenebilmek
amac1yla ozel bir gayret sarfettigi anla§Ilmaktad1r. Avrupa' da
1srarla "Kml Sultan" diye tamtilan Sultan Abdi.ilhamid'in Os-
manh Devleti 'ne senelerdir sahip olmad1g1 bir itibar kazand1r-
d1gm1, egitim reformlar1 gerc;:eklqtirdigini, demiryollannm in-
§aatma izin verdigini, sabahm be§inde kalkarak i§e koyulan son
derece c;:ah§kan bir hi.iki.imdar oldugunu yazan Norvec;:li yazar,
kafas1 Ti.irklerin genellikle §i§man olduguna dair rivayetlerle
dolu olmah ki, "Vi.icut yap1s1 itibar iyle asil bir Ti.irk oldugu
gozoni.inde bulunduruldugunda zay1f bile sayilabilecegini kendi
110 I $EHiR FOTOGRAFLARI

mii§ahedelerime dayanarak belirtebilirim" diyor. Daha sonra,


Osmanh imparatorlugu'nda Hiristiyanlara, ozellikle Ermenilere
i§kence uyguland1gma dair A vrupa basmmda \:Ikan uydurma
haberleri hat1rlatt1ktan sonra, her diirilst insan gibi kendi kendi-
ne "Biz olsak ne yapard1k?" diye soruyor ve §U cevab1 veri-
yor: "N orve\:' te Y ahudilerin dev lete kar§I a\:Ik ya da gizli dil§-
manlik gosterdiklerini, hatta silahh mukavemette bulunmak ar-
zusuyla tutu§tuklanm dii§iinelim. Sonra? Sonras1, isyam basll-
nr, isyanctlan da kur§una dizerdik!" Ya §U cilmleler:

"Harpers Monthly Magazine adh ayhk dergide bir muharrir, son Er-
meni isyam <;:1ktig1 sirada payitahtta vazifeli bulunan yUksek dereceli devlet
memurlarmm yUzde 25'inin Ermeni as1lh olduklanm bildiriyor. Demek ki
islam' m halifesi bUtun kuwetini Hiristiyanlan yok etmekte kullanmam1~,
devlete dU~manhk gi:istermeyenleri bir kenara ay1rm1~. Tork devletinde en
kuwetli kimseler Hiristiyan Ermeniler ve Rumlard1r. Sultamn ba~mabeyin­
cisi Ermeni 'dir. Tork diplomatlannm yans1 Rum as1lhdir''.

Yahudileri hi\: sevmeyen Hamsun, Ermenilerin ~ark ' m ta-


cir Yahudileri olduklanm belirterek §Ciyle devam ediyor:
"Balkanlardan <;:in 'e kadar bUyUk ~ehirlere nUfuz etmi~lerdir . Garp
gazeteleri bu halkm 'makus talihi ' Uzerine gi:iz ya~artic1 makalelerle dolup
ta~arken, herkesin dolandmc1 , hilekar bir halk olarak telakki ettigi Ermeni-
lerin bu kaderi hak etmi~ olduklanm si:iyleyenlere $ark'da tesadUf etmek
zor degil. TUrkiye 'nin oz evlatlan i~lerini bir bir bunlara kaptirmakta. Tica-
ret , tefecilik, sermayeyi ele ge<;:irmi~ler. Ve somUrUyorlar".

Ti.irk'i.in Vekan

Knut Hamsun , ertesi giln yamndaki hammla birlikte istan-


bul ' u gezmeye \:tkar. Tiirkler, her yerde onu son derece
vakurane tav1rlarla daima en gilzel ko§eye buyur etmektedirler;
§imdi beraberindeki hammla birlikte bir Tilrk kahvesindedir.
Ve bu kahveye bilyiik ihtimalle ilk defa bir kadm ayak basm1§-
t1r. Hi\: kimsenin §a§Irmt§a benzemedigini hayretle farkeden
Hamsun, sanki biitiln mil§terilerin kendilerinden tarafa bak-
mamak i\:in anla§tiklanm ifade ettikten sonra onemli bir tesbiti-
ni kaydeder:
:;lEHiR FOTOGRAFLARI / 111

"Merakhhk $arkhlann tenezzUI etmedikleri bir davrarn~hr ; $ark'ta pek


c;ok di.ikkanda ah~veri~ yaphk, bize kahve ve sigara ikram edildi, ancak
ah~veri~ tamamland1ktan sonra, di.ikkan sahipleri nereden gelip nereye git-
tigimizi sordular; daha da fazlas1 onlan alakadar etmiyordu".

Yazan en fazla §a§1rtan ve takdirini kazanan davram§ bir;i-


mi, Tiirklerin, r;ok nazik olmakla beraber, hit; bir zaman Erme-
niler, Rumlar ve Yahudiler gibi yaltaklanmamalandrr. Nitekim ,
kahvehanede §ekersiz kahve ir;mek isterler, hizmetkar anlamaz.
Bunun iizerine duvar tarafmda oturan bir Tiirk yava§ sesle
hizmetkara bir §eyler soyler. Hamsun, "Bizi anlad1g1 belli" di-
yor. Biraz sonra §ekersiz kahveleri gclir. Hamsun ayaga kalk1p
tqekkiir maksad1yla hafifr;e egilerek Tiirk'ii selamlar, o da ye-
rinden kalkmaksmn vekarla selama kar§1hk verir, bir daha da
bu kibar yabanc1larla ilgilenmez. Kahvedeki Tiirk'iin davram-
§mda koklii bir medeniyetin, terbiyenin ve vekann ifadesini
farkeden Hamsun'un §U ciimleleri son derece ilginr;tir:

"Esasen asil bir davrarn~ bu, o da ayaga kalk1p bizi selamlasa tuhaf
olurdu. Bizim gibi turistler onu nii;in alakadar etsin ki? Biz Garphlar, bar-
barlar onu nii;in alakadar etsin ki? "

Tiirklerin kiirekr;i, hamal, amele olmaktan gocunmad1klan-


na, ama turistlere hizmet etmeyi incitici bulduklanna §ahit olan
ve her vesileyle yap1§kan, y1h§1k, r;ik21rc1 ve geveze Rum rehbe-
rinden §ikliyet eden Knut Hamsun, Kapahr;ar§1'y1 bir masal di-
yan gibi biiyiileyici bulmu§, Eyiip'te de a§ag1 yukan Pierre Lo-
ti ' nin hissettiklerini hissetmi§tir. Harem hakkmda da, herhangi
bir Bat1hdan farkh dii§iinen yazanrmz, isl am ' m r;ok e§lilige
cevaz venni§ olmasma ragmen , birden fazla kadmla evlenenle-
rin binde bir oldugunu belirterek -ki bu r;ok onemli bir gozlem-
dir- bunun kiit;iimsenemeyecek bir di!;iplini, kiiltiir ve sorumlu-
luk anlay1§mda da yiiksek bir seviyeyi gosterdigini kaydeder.
Peki, Hiristiyanhk birden fazla kadmla evlenmeye cevaz ver-
mi§ olsayd1? Knut Hamsun, ir;inde ya!iad1g1 kiiltiirii ve A vrupah
insam r;ok tamd1g1 ir;in, kendi sorusuna verdigi cevap r;arp1c1-
dir:
" Oi.i~i.ini.iyorum da, eger Hiristiyanhk birden fazla kadmla evlenmeye
112 / $EHiR FOTOGRAFLARI

izin vermi~ olsayd1, Avrupa orta sm1h nas1l davramrd1? Ve nas1l bir hafif-
me~replik hUkUm sUrerdi evlerde, sokaklarda! Kristiania'da iflas eden her
i~dammm , mUsadere edilecek mal ve mUlkU bir haremden ibaret olurdu".

"Barra Bir Turk Bulun!"


Hamsun'un ikinci defa gittigi Kapah\:ar§1'yla ilgili tasvirle-
ri \:Ok ho§. Tabii ba§belas1 Rum rehberinden bir tilrlti kurtula-
mam1§t1r. <;ar§mm degi§ik boltimlerinden birine vard1klannda
yanlanna bir Yahudi kibar ve dostiine tav1rlarla yakla§1r. A vru-
pa ' daki hava durumundan, Amerika'da a\:1lan dtinya fuanndan
vb. soz eder. Adamm bir\:ok dil bildigi anla§1lmaktad1r, fakat
yaltakland1g1 i\:in Hamsun 'un hi\: ho§una gitmez. Kendisini
dinleyelim:
"Bize behemehal bir Turk bulmazsamz haliniz harap diye gec;iriyorum
ic;imden . Az once bir kthc; gormU~tUm, tam size mUnsip, kellenize ve dahi
kalbinize , bilesiniz! Bir TUrk'le konu~mak istiyorum diye gUrlUyorum. 0
zaman Yahudi geri c;ekilip yerini TUrk'e biraktyor. Turk tam bizim arzu et-
tigimiz gibi biri , dUkkan sahibinin oglu, yabanc1 bir lisan konu~muyor ve
kar~1m1zda da ezilip bi.izUlmUyor".

Bugtinkil Ttirk'ten ne kadar farkh!


LE CORBUSiER iSTANBUL'DA
"istanbul'da her yerde agai;lar ol11p onlann arasmdan
. mimarh~ soylu omekleri yuk;elir. Agai;lar bizim
psikolojik ve fiziksel yonden iyi durumda olmamm saglarlar".

Universiteler eskiden daha m1 yok kitap y1kanrd1, bana m1


oyle geliyor? Gozi.ime epeydir yeni ~lkm1§ kitap ili§medi. <;ogu
zaman kapah olan sat1§ bi.irolannda genellikle eskiden baslim1§
ve sat1lamam1§ kitaplar bulunuyor. K1ymetli olanlar, zaten uya-
mk sahhaflar tarafmdan kapat1lm1§h:r, tezgah altmdan merakh-
lanna fahi§ fiyatlarla satlhr. "Sahhafiyelik" olmayanlar ise sat!§
bi.irolarmda ve izbe depolarda tozlamp durur. ·
Bunlan niyin mi yaz1yorum? Geyenlerde Sahhaflar <;ar§1-
s1'nda gezinirken ODTO tarafmdan on y1l kadar once yay1m-
lanm1§ bir kitap gordi.im ve hemen ald1m. Prof. Dr. Enis Kor-
tan'm Le Corhusier Gozuyle Ti.irk Mimarl1k ve Sehirciligi (An-
kara 1983). Le Corbusier'nin Ti.irk §ehirleri ve mimarisi hakkm-
da neler di.i§i.indi.igi.ini.i az yok bilirdirn; fakat Kortan'm kitabm-
da yok daha fazlas1ru buldum. Ostelik bir y1gm yizim ...
XX. yi.izy1hn en bi.iyilk mimarlanndan say1lan isvic;:re do-
gumlu Frans1z vatanda§I Le Corbusier, Ti.irkiye'ye ilk defa
1911 y1hnda gelmi§, Edime, istanbul ve Bursa'da incelemeler
yapm1§t1r. Mimaride planm iyeriden di§anya dogru olu§tugu
yolundaki gori.i§i.ini.i desteklemek iyin Bursa Ye§il Camii'ni or-
nek gosteren bi.iyi.ik mimar, camileri morfolojik ay1dan incele-
yerek ula§llg1 sonucu §Oyle ozetlemi§tir:
114 I $EHiR FOTOGRAFLARI

"KUtlelerde bir elementer geometrinin disiplini vardir. Kare , kUp, kU-


re . Planda ise tek bir eksene gore diktortgenvari bir kompleks. MUslUman-
lar Ulkesindeki bUtUn camilerde bu eksen Kabe'nin siyah ta~ma dogru yo-
nelmi~ olup birle~menin yUce bir simgesidir".

<;izdigi bin;:ok krokinin altma "Pek soylu bi9imlerin melo-


disi" , "Ge9mi§, §imdi, gelecek, degi§meyen. Prizmalann mersi-
yesi", "Saf geometrinin ebedl bi9imleri" gibi notlar dti§en Le
Corbusier, Ye§il Cami'de 1920'lerde ressam Amadee Ozen-
fant ' la birlikte ortaya koyacaklan "ptirizm"in ilkelerini gorrnii§-
tti.
Le Corbusier, sadece mimari eserleri degil, Turk §ehir do-
kusunu da son derece etkileyici bulmu§, New York'un bir fela-
ket, istanbul'un ise yerytizti cenneti oldugunu soylemi§ti. Ttirk-
ler'in "Ki§i bina yapt1g1 yere aga9 da diker" dediklerini hat1rla-
tan tinlti mimann §U notlan da dikkate deger:
"Biz ise onlan (agac;:lan) sokUyoruz. istanbul bir meyve bahc;:esidir; bi-
zim ~ehirlerimiz ise ta~ ocaklan". "istanbul'daki evler agac;:larla ·c;:evrilmi~tir;
insan ve doga arasmdaki cazip dostluk"; "istanbul'da her yerde agac;:lar
olup onlann arasmdan mimarhgm soylu ornekleri yUkselir. Agac;:lar bizim
psikolojik ve fiziksel yonden iyi durumda olmamlZI saglarlar".

Gortildtigti gibi, Le Corbusier, hayal ettigi bah9e §ehrin en


gtizel ornegi olarak istanbul'u gostermi§tir. Ya §imdiki istan-
bul?
As1l ilgi 9ekici olan, Le Corbusier'nin istanbul'un imanna
talip olmas1 ve Mustafa Kemal'e yazd1g1 mektupta, biiytik bir
uzakg6rii§ltiltikle, bu giizel §ehri oldugu gibi korumay1 tavsiye
etmesidir. Bu tavsiyenin ilerlemeyi ve 9agda§hg1 ytiksek apart-
manlar dikmek ve §ehirlerin gobeklerinde fabrika bacalan ytik-
seltmek olarak anlayan yoneticileri, btirokratlan; hatta aydmlar1
nas1l deh§ete dti§tirdtigtinti tahmin etmek zor degildir. Le Cor-
busier, mektubunun btiytik bir taktik hatas1 oldugunu sonradan
itiraf etmi§ ve §UnJan soylemi§tir:
"istanbul'u gayet iyi tamyorum . So n geli~im eski rejim zamanmda, ya-
ni epeyce eski o ldugu halde orada go rdUgUm gUzellikler hala gozUmUn
onUnde . istanbul'un c;:ehresini habrlatan acele ile c;:izilmi ~ krokileri hala sak-
hyorum . Ne gUzel, renkli ve canh bir ~ehriniz var . Eger hayatimm en bu-
$EHiR FOTOGRAFLARI I 115

yuk gaf1 ve en bUyuk taktik hatas1 AtatUrk'e yazd1g1m mektup olmasa idi,
bugUn buyUk rakibim Prost yerine gUzel istanbul ~ehrinin iman ile ben ug-
ra~acakttm ."

Le Corbusier'nin 9arp1c1 bir soziinii daha naklederek bu ya-


z1y1 noktalamak istiyorum. 1984 yilmda istanbul'a ikinci defa
geldiginde kendisine Giizel Sanatlar Akademisi'nde 91kan yan-
gmdan sozederler. Dnlii mimann tepkisi ~oyle olur:
"Akademi yand1 m1? Oh olsun. Akademi yanmahyd1! Akademi zihni-
yetini kown! "

Tilrkiye, 24 Agustos 1992


TARIK BUGRA,
iSTANBUL VE BELEDiYELER
Dar goril~lii politikac1lar ve ~evrelerine toplad1klan goygoycular,
yaztk ki Tank Bugra ve onun gibi uzakgoril~lii aydmlann
seslerine kulak asma~, ba~ta Istanbul olmak ilzere,
biltiln tarihi ¥'hirlerimizi keyiflerince ytk1p betona bogrnu~lardir

Merhum Tank Bugra'mn biyografisi iizerinde yah§trken,


yazd1g1 gazete ve dergileri taramt§tlm. Bunlardan biri de ilk sa-
y1s1 7 Haziran l 962'de ytkan Yo! .. Haftahk fikir, sanat ve siya-
set gazetesi olarak yay1mlanan ve entellektiiel seviyesi bir hayli
yiiksek olan Yol'un yazarlan arasmda, Miimtaz Turhan, Meh-
met Kaplan, Recep Doksat, Mehmet Turgut, Ero! Gungor ve
Siileyman Demirel gibi onemli isimler yer ahyor.
Haftadan Haftaya Yo! Notlan ba§hg1 altmda yazd1g1 yaz1-
larda siyasetten edebiyata kadar, ye§itli konularda gbrii§lerini
aytk!ayan Tar1k Bugra'nm §ahsiyeti, aslmda, yaz1 i§leri miidiir-
liigiinii yapt1g1 Yol'un her sayfasma sinmi§, bunu hissediyorsu-
nuz. ismet Pa§a'ya ve sola kar§1 son derece seviyeli bir muhale-
fet sergileniyor. Yo!, bu hiiviyetiyle, bir bakima yiyegi bumun-
da Adalet Partisi'nin fikri ve ideolojik zeminini haz1rlar gibidir.
Ancak Tank Bugra'nm hi\: bir ideolojiye ve partiye "angaje" ol-
mad,gm1 ve sonuna kadar kafa bag1ms1zhgm1 korudugunu be-
lirtmekte fayda vardtr.
Benim as1l ilzerinde durmak istedigim, Tank Bugra'nm·
"Haftadan Haftaya Yo! Notlan"ndan biri. Yol'un 26 Temmuz
1962 tarihli say1smda \:Ikan bu yaz1 "Bir ~ehir <;okilyor" ba§h-
gm1 ta§1maktad1r. <;oken §ehir: istanbul.
$EHiR FOTOGRAFLARI I 117

Di.i§iini.in, 1962'de istanbul'un ni.ifusu heni.iz bir milyon ci-


vanndadu, heni.iz havas1 temizdir, heni.iz Bogaziyi yagmalan-
mam1§tir, heni.iz caddelerinde o korkuny trafikten eser bile yok-
tur. Arna Tank Bugra, yaz1smda "istanbul her gi.in bir parya da-
ha yoki.iyor. istanbul daha §imdiden ktiyler topluluguna, olsa ol-
sa bir koy azmamna dondi.i. Bir milyon insan istanbul'da mec-
buri ve geyici bir kampta ya§ar gibi ya§1yor" diye haykmm§ ve
zannederim sesini kimseye duyuramarm§ttr.

Tank Bugra'ya gore, istanbul'un bedeni gibi, ruhu da y6k-


mi.i§ti.ir; belediye ve hi.iki.imet bu ruhlLl korumak iyin herhangi
bir te§ebbi.iste bulunmamakta, tam tcrsine, bu ruhu kemiren,
bozan, ezen ak1mlan her geyen gi.in biraz daha ba§tbO§ birak-
maktadu. istanbul'un asil manasmda geli§mesi y1llar once dur-
ffiU§, yerini, sorumlularm kay1ts1zhg1 yi.izi.inden, tipki kanserle-
§en hi.icrelerdeki gibi hasta bir bi.iyiime alm1§tir. "Haliy -bu
di.inyanm ozlemi olan Altm Boynuz- yoktan mezara gomi.ildi.i.
~imdi s1ra mazotlu, yagh sulan ile egzotik §airlerin ri.iyas1 olan
Bogaziyi'nde" .
Bu tesbitler, Tank Bugra'mn, l 960'lann ba§mda bugi.inki.i
istanbul'u gordi.igi.ini.i gostermiyor mu? Aslmda istanbul'u gele-
cekte nelerin bekledigini, olup bitenlere bakarak kestirmek o
kadar zor degildi; sadece biraz sorumluluk duygusu ve istanbul
sevgisi gerekiyordu. Nitekim Tank E:ugra, vurdumduymazhk
kar§1smda deh§ete di.i§mi.i§, aym yaz1da "Bu belediye felyli, bu
politikac1lar kor mi.idi.ir?" diye sorrnu§tur.
Peki, bu olumsuz gidi§ nas1l onlenebilirdi?

"Her~eyden once (diyordu Tank Bugra} yatagm1 s1rtlayanm bu ~ehre


gelmesini onleyiniz. Bunu yaparken de, "Onlcir insan degil mi? Nerde kald1
insan haklan, nerde hUrriyet?' diye yaygara koparan c;:irkeflere kulaklanmz1
hkaym1z. Zira yapacagm1z i~ o zavalh goc;:ebelere yap1labilecek en bUyUk
yard1m olacak ve faydas1 TUrkiye'ye dokunacak!tr".

K1saca, almacak en esash tedbir, istanbul'a goyii onlemek,


bunun iyin de Anadolu'ya, halkm p1hsm1 pirt1S1m toplay1p is-
tanbul'a goymesini onleyecek yatmmlan yapmak, i§ imkanlan
118 / $EHiR FOTOGRAFLARI

haz1rlamakt1r. "Arkasmdan da istanbul'u §ehir yapmaya ba~la­


y1mz. Bunu yapamayacaks1mz istanbul'un adtm degi~tiriniz ve
yi.izlerinizi tarihe kar~1 kapat1mz".
Dar gori.i§li.i politikac1lar ve \:evrelerine toplad1k!an goy-
goycular, yaz1k ki Tank Bugra ve onun gibi uzakgori.i~li.i aydm-
larm seslerine kulak asmam1§, ba§ta istanbul olmak i.izere, bi.i-
ti.in tarihl ~ehirlerimizi keyiflerince y1ktp betona bogmu~. sag-
hks1z bi.iyi.imeye kar~1 hi\: bir tedbir almadtklar1 gibi, oy kayg1-
s1yla gb\:i.i ve gecekondula~may1 tqvik etmi~lerdir, bugi.in oldu-
gu gibi ...
Tevekkeli degil, bi.iyi.ik sanat tarih\:ilerimizden Prof. Dr.
Semavi Eyice, bir konu~masmda, istanbul'u mahvedenlerin be-
lediyeler ve imarct!ar oldugunu soylemi~ti . Ne dersiniz, hakh
degil mi?
Tiirkiye,28 Mart 1994
ikinci Boli1m
ALATURKA'DAN ARABESK'E
I
MISIR'DAN GELEN SESLER
Oylesine biiytik bir kiiltiir ~oku ya~anrnaktadu ki,
\Ok kISa bir sure oncesine kadar iilkenin bir par\as1 ol11n ve
lmparatorluk kiiltiiriiniin Arap duyarhjli ile yogrulmu~
bir bi<;imini y~ayan MISu, ~irndi sir1emas1 ve miizigi ile
Tiirkiye'yi etkisi altma almay1 b~br.

Eger Sahhaflar <;ar§1s1'na ugrama ah§kanhgm1z varsa, belki


Ya§asin A§k, A§ktn Gozya§lan, $eyh Ahmed'in A§k Maceras1
gibi adlar ta§1yan, l 930'larda basllm1§ birer formahk kitaplar da
goziiniize ili§mi§tir. Ba§hklanmn altmda genellikle §Oyle ibare-
ler vardlf: "Resimli, Tiirk9e §arkih a§k ve macera sinema ro-
man" yahut "Resimli, heyecanh, ac1kh bir a§k maceras1". Bir
zamanlar cami avululannda sat1lan halk tipi kitaplann 9ogunda
imzasma rastlad1g1m1z Selami Miinir Yurdatap, bu sinema
hikiiyelerinde de kar§1m1za 91kar. ~rurk1 sozleri ise her zaman
oldugu gibi Tiirk9e'ye Muharrem Zeki Korgunal tarafmdan
9evrilmi§tir.
Bu kitap91klarm, l 930'larda Tiirkiye'de de gosterilen ve bii-
yiik ilgi toplayan M1s1r miizikal ve melodramlannm sinopsis'le-
ri oldugu soylenebilir. Bir kismmda M1s1T'm iinlii §arkic1s1 Ab-
diilvehhab'm ba§rolii oynad1g1 bu filmller, adlanndan anla§1laca-
g1 iizere, duygu somiiriisiine dayanan ve Tiirkiye'de Ye§il9am
sinemas1 tarafmdan da uzun y1llar devam ettirilen a§k, aynhk,
gozya§1 ve mutlu son filmleridir.
1930'larda M1sir sinemasmm Tiir:k sinemasm1 derinden
122 I $EHiR FOTOGRAFLARI

etkiledigini biliyoruz. Hatta Munir Nurettin, Abdiilvehhab or-


nek ahnarak bazi filmlerde ba§rolde oynat1lm1§tir. M1sir filmle-
riyle gelen Arap<;a sozlii §ark1lann gordiigii ragbet ise §a§Irl!Cl-
dir; bunu, Ti.irk miiziginin devlet zoruyla hayat1m1zdan uzakla§-
tmlmasma halkm gqsterdigi bir tepki olarak degerlendirmek
yanh§ olmaz.
Bilindigi gibi devlet, "adam etme program1"mn bir safhas1
olarak, halk1, tek sesli oldugu i<;in "geri" ve "ilkel" buldugu
Ti.irk mi.iziginden kurtarmak: ve "<;oksesli" Bali mi.izigini sevdi-
rip benimsetmek i<;in konservatuvarlar a<;may1 yeterli bulma-
m1§, radyolarda Tiirk miizigi yaym1 yap1lmasm1 da yasaklam1§-
t1. Bu yiizden halk, gozya§lan i<;inde seyrettigi "ac1kh, heye-
canh" M1sir filmlerinin kendisine Bah mi.iziginden <;ok daha
yakm buldugu §arkilanm hemen benimsemi§tir.
Arap<;a sozlii §ark1lara gosterilen beklenmedik ragbet Tek
Parti yonetimiyle aynile§en devleti tela§landmr ve M1sir filmle-
rindeki §arkilann Arap<;a sozleri Matbuat Umum Mi.idi.irli.i-
gii'nce yasaklamr. Ne var ki bu yasak Arap §arkilanmn Tiirk-
<;e'ye adapte edilmesine, dahas1, Tiirk<;e sozleri ezberlemek da-
ha kolay oldugu i<;in Arap miiziginin daha fazla benimsenmesi-
ne ve yaygmla§masma yol a<;m1§t1r. Bu arada birtakim a<;1kgoz
miizisyenler, M1sir film §ark1lanm ufak tefek degi§ikliklerle
orijinal bestelermi§ gibi piyasaya si.irmekte gecikmezler. Sadet-
tin Kaynak gibi biiyiik bir bestekar bile Tiirk ve M1m filmleri
i<;in "arabesk" karakterde §ark1lar bestelemek zorunda kahr.
Devletin bi.iti.in imkanlanm kullanarak Bah kiiltiiriinii -ki
bu ki.iltiiri.in mi.izigine ayn bir onem veriliyordu- benimsetmek
i<;in gosterdigi gayrete ragmen ya§anan bu hadise son derece
dikkat <;ekicidir. Oylesine biiyi.ik bir kiiltiir §Oku ya§anmaktadir
ki, <;ok k1sa bir siire oncesine kadar iilkenin bir par<;as1 olan ve
imparatorluk kiilti.iriiniin Arap duyarhg1 ile yogrulmu§ bir bi<;i-
mini ya§ayan M1m, §imdi sinemas1 ve miizigi ile Tiirkiye'yi et-
kisi altma almay1 ba§arm1§hr.
Ye§il<;am, l 980'1ere kadar MISlr ve Hint filmlerini taklit et-
mek suretiyle geli§tirdigi kahplan kullanarak siirekli gozya§1
simsarhg1 ve merhamet somi.iriisi.i yapm1§ ve denebilir ki,
$EHiR FOTOGRAFLARI I 123

l 950'lerden sonra olu~an arabesk kiilti.iri.in estetik altyap1S1m


haz1rlam1~t1r. Koylerinden kasabalan ndan kopup bi.iyi.ik ~ehrin
gobegine di.i~en 9aresiz insanlar, Yqil9am filmlerinde ve film
mi.iziklerinde kendi duyarhklanmn , s1kmtilannm, ozlemlerinin
kar~1hgm1 bulmu~lard1r. Daha sonralan "entel arabeski" diye
nitelendirilen "ozgi.in mi.izik" ti.iri.iniin de film mi.iziginden kay-
naklanm1~ olmas1 dikkat 9ekicidir.
II
VAROSLARDAN TASAN KOLTUR
Se~kinler birdenbire kar~1lanna ~ikan bu tuhaf miizi~
once karakterine tak1hrlar. Ve gecekondu mahallelerinde,
yoksulluk ve terkedilmi~lik psikolojisiyle yo~lmu~
bu kiiltiirii ve miizlgini adlandmnakta gecikmezler: Arabesk

l 940'larda Milli ~ef yi::inetiminin agir siyasi ve kiiltiirel bas-


km altmda ya§ad1g1 yetmiyormu§ gibi, bir de biiyiik bir h1zla
yoksulla§an kitleler, Demokrat Parti'nin gen;:ekle§tirdigi de-
mokratik halk ihtiliili sayesinde zincirlerinden kurtulur. bzel-
likle sanayile§me hamleleriyle birlikte §ehirlere akrnaya ba§la-
yan ki::iyler, kimsenin boyutlanm ve sonu<;:lanm kestiremedigi
biiyiik bir sosyal hareketlilige yol a<;:mi§llr. Milli ~ef diktasmm
yoksulla§tlrd1g1 insanlar, §imdi kendilerine yeni ekmek kap1lan
aramaktad1rlar.
~ehirlerin, i::izellikle biiyiik §ehirlerin yeni sfilcinleri, hi<;: de
s1cak bir ilgiyle kar§ilanmazlar. Aksine, kendilerini d1§layan,
iistten bakan, kii<;:iimseyen kozmopolit bir kiiltiirii ve bu kiiltii-
riin "Eyvah, Beyoglu elden gidiyor! Kasketliler istanbul'u i§gal
etti!" diye feryat eden se<;:kinlerini bulurlar; kimliklerini, bera-
berlerinde getirdikleri kiiltiirii ve ahlfilc1 koruyabilmek ii;:in §eh-
rin varo§lanna gecekondulanm kurup kendi kabuklanna <;:ekil-
mekten ba§ka <;:areleri yoktur. Bir gecede <;:atilan evlere yerle§ip
bir i;:ekirdek olu§turduktan sonra, akrabalanm, kom§ulanm vb.
i;:agmp kendi ki::iylerinin yahut mahallelerinin bir modelini bii-
yiik §ehirlerde kurarak amans1z bir ya§ama sava§l vermeye
~EHiR FOTOGRAFLARI I 125

ba§larlar. Bunun i9in her§eyden one·~ dayam§maya, birbirlerine


destek olmaya ihtiya9lan vard1r. Ve bu gecekondu mahallele-
rinde yava§ yava§ yeni bir "alt-ki.ilti.iir" §ekillenmeye ba§lar.
~ehir kiy1lannda bir gecede 9atilan gecekondularla geli§i-
gi.izel §ekillenen mahalleler, bu i.irkek ki.ilti.iri.in ve estetigin i.ire-
tildigi mekanlard1r. Mimarisinden mi.izigine, mutfagmdan mo-
bilyasma, dilinden ahlakina kadar, k1rsal ki.ilti.irden de, §ehir
ki.ilti.iri.inden de farkh, arada bir yerde duran ve ba§lang19ta asla
meydan okumayan bir ki.ilti.irdi.ir bu.
Bi.iyi.ik §ehirlerin - bir 9e§it savunma i9 gi.idi.isi.iyle kendi i9-
lerine kapanml§ olan- yeni sakinleri, bu ki.ilti.iri.i kendilerine yu-
kar1dan bakan §ehirlilere once mi.izikleriyle duyururlar. Bu mi.i-
zik, ne devletin bi.iti.in imkanlar1yla benimsetmeye 9ah§t1g1 mi.i-
zige, ne halk mi.izigine, ne de Kla5ik Ti.irk Mi.izigi'ne benze-
mektedir. Ne var ki hepsinden biraz almI§, aynca "arabesk"
motiflerle si.islenmi§tir.
Se9kinler birdenbire kar§Ilanna t(Ikan bu tuhaf mi.izigin on-
ce karakterine tak1hrlar. Ve gecekondu mahallelerinde, yoksul-
luk ve terkedilmi§lik psikolojisiyle yogrulmu§ ki.ilti.iri.i ve mi.izi-
gini adland1rmakta gecikmezler: "Arabesk".
Arabesk admda, sadece sozkonusu mi.izige kar§I tepki de-
gil, aym zamanda Cumhuriyet'in ilk y1llanndan beri, ki.ilti.iri.i-
mi.izdeki bi.iti.in Arap (veya Arap kaynakh oldugu zannedilen)
unsurlan temizlemeye 9ah§an aydmlann §iddetli ofkesi de var-
d1r. K1saca ifade etmek gerekirse, "arabesk", Bat1c1 aydmlar ve
bi.irokratlar nazannda, yoz bir mi.izik olmaktan da oteye, tehli-
keli bir geriye doni.i§tiir. Bu yi.izden a.deta "gi.inah ke<;:isi"ne 9ev-
rilen arabeskin ashnda bir itiraz, bir kar§I koyu§ oldugu, ardm-
da da yava§ yava§ olu§an, fakat heni.iz varo§lardan d1§ar1 ta§a-
mam1§ altematif bir ki.ilti.iri.in bulundugu uzun si.ire farkedileme-
mi§tir. <;i.inki.i koylerden, kasabalardan ve ki.i<;:i.ik Anadolu §e-
hirlerinden bi.iyi.ik §ehirlere gitgide artan bir h1zla akan bu in-
sanlann i9inde ya§ad1klan §artlar, kar§1la§t1klan problemler
se9kinleri hemen hi9 ilgilendirmemektedir.
Halbuki l 950'lerde, sanayile§me hareketleriyle birlikte ba§-
layan i<;: go9i.in bi.iyi.ik problemler yaratmas1 ka91mlmazd1.
126 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

~ehrin gobeginde fabrika bacalan yiikseltince ilerleyecegimizi


zanneden biirokratlann, r;:oksesli miizik dinleyen, tiyatro, opera
ve bale seyredenlerin say1smda art1~ saglamrsa Balihla~acag1-
m1za inanan aydmlann farkma varamad1klan h1zh ve sancil1
degi~me , bu degi~meyi kamnda, iliginde hisseden kitleleri ezi-
yor, hayattan bezdiriyordu. Nitekim minibiislerden, dolmu~lar­
dan , evlerden yiikselerek Tiirk ve Bat1 miiziklerinin hassasla~­
tud1g1 kulaklan huysuz bir kedi gibi t1rmalayan bu yaban seste
hep ~ikayet vard1 ; bu insanlar Orhan Gencebay'm dilinden:

Bir teselli ver

Tannm beni ba~tan yarat

Batsm bu di.inya

Yarabbim sen bUyUksUn


Durdur gec;:en zamam

diyorlard1.
III
ARABESK'iN ZAFERi
Ozellikle 1980'lerde, sec;kinler tarafmdan "zonta," "maganda"
gibi kti<;tiltiicii adlarla antlan yeni yatmmc1 sm1f,
medya'nm da yardmuyla kendi zevklerirti ~hrin dokusundan
mtizik eglence endtistrisine kadar her alanda hakim kilmaya ba~lar.

~ehirlerin yeni sakinlerinin kubuklanm kmnakta pek fazla


geciktikleri soylenemez. Esasen "arabesk" kiiltiir ve estetigin
yayilma istidad1m sezen ve bunu tatl1 kara donii§ti.irmek ic;:in
kollan s1vayan c;:evreler, ileti§im teknolojsinin biitiin imkan-la-
nm kullanarak bu alt ki.iltiiri.i k1sa zamanda popiiler kiilti.iri.in
herhangi bir unsuru, hatta popiiler kiiltiiri.in kendisi haline getir-
meyi ba§arm1§lardir. Ba§lang1c;:ta "protest" nitelik ta§1yan ara-
besk, ozellikle 80'lerde miizik endiistrisinin c;:arklannda kitlele-
re mal olmu§tur.
Bu popiiler kiiltiiriin il,,;: biiyiik ytld1Z1, ilk idol'ii Orhan
Gencebay, gecekondu semtlerinin fakir oglanlanna ve k1zlan-
na, Ye§ilc;:am melodramlannda §Ohret basamaklanm mucizevi
tesadiiflerle t1rmanarak zengin olan ve bir zamanlar kendisini
kiic;:iimseyen zengin k1zdan intikamm1 alan fakir oglanm so-
mutla§mi§ ornegi gibi gori.indii. 0 , arit1k bir ornek-tipti. Beyaz
yahut siyah tak1m elbise, boyuna tak1hm§ altm zincir (zenginlik
ve statii sembolii) ve bu zincir goriinsi.in diye ii<;: diigmesi c;:o-
ziik birakilmt§ ve yakas1 ceketin yakas1 iizerine c;:1kanlm1§ gom-
lek, dudaklan ac;:1kta birakacak §ekilde kesilmi§ muntazam b1-
yiklar ve muntazam taranm1§ uzun sac;:lar. .. Orhan Gencebay'm
128 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

§arlulan rafine zevklere sahip seykinleri rahats1z etmi§tir ama,


onun sesinde heniiz meydan okuma yoktur. Aynca yOk geyme-
den arabesk kiiltiiriin sesi haline gelecek olan magazin bas1m-
nm yOk sevdigi tabirle "efendi" bir sanaty1d1r. Meydan oku-
maktan yok, efendice §ikayetleri, saldmlar ka§tsmda yine efen-
dice ve beklenmedik olyiide akilhca bir savunma stratejisi var-
d1r. Normlan fazla zorlamaz, giiylerini henilz tam ke§fedemedi-
gi §ehir kar§tsmda dikkatli ve sayg1h davramr.
~ehrin yeni ve ilrkek sakinlerinin ba§lang1ytaki tavn, Orhan
Gencebay'm "efendi"Iiginde geryekten en gilzel ifadesini bul-
mu§tur. Dstelik Gencebay, yapt1g1 i§itl ne anlama geldigini bil-
mekte, yeni §ehirlilerin duygulanm, isyanlanm, itirazlanm dile
getirdigi gibi, milzikle ilgili mevcut imkanlardan da milmkiln
oldugu kadar faydalanmaktadrr. Seykinlere cevap vermekte
zorland1klan ilgi yekici sorular da yonelten Gencebay'a gore,
arabesk milzik bu adla tanmmadan once de vard1. Baz1 onemli
bestecilerin arabesk karakterdeki §arlulanm nereye koyacag1z?
Peki Abdullah Yilce'nin miizigi? Ya Zeki Miiren? Oyleyse sey-
kinlerin ve ozellikle TRT'nin kendilerine kar§I talundrklan bu
olumsuz tavnn sebebi nedir?
Gencebay, magazin basmmm "efendi sanaty1"s1dir; ne var
ki goy h1zlamp da bilyilk §ehirlerdeki nilfus, §ehirli orta sm1fm
aleyhine degi§meye ba§laymca "efendi sanaty1" tipinin de de-
gi§meye ba§lad1g1 goriililr. Ye' i sakinler artrk §ehrin girdisini
yrklls1mm ogrenmi§, ote yandan Avrupa'mn ye§itli illkelerinde
yah§an i§yilerin ak1tt1g1 sermaye sayesinde kendi zenginlerini
de yaratmt§ttr. Boylece varo§lardaki yerden yopden evler iki§er
ilyer kath betonarme yapilara donii§meye ve bu yapilar kanser
hilcreleri gibi yogalarak §ehrin iylerine dogru ilerlemeye ba§lar.
Belediyeler oy kayg1s1yla gecekondula§maya goz yummu§,
mevcut gecekondular1 da tapu vererek me§rula§tlrm1§lard1r. Ta-
vizler dizisi ikinci, il9ilncil katlara verilen izinlerle devam eder
ve sonuyta bugilnkii yirkin ve saglrks1z §ehir dokusu ortaya yl-
kar. Bu, aym zamanda devletin bile gil9 yetiremedigi gecekon-.
du mafyalannm ve yap1 sektorlerinin dogmasma yo! ayan bir
silre9tir.
$EHiR FOTOGRAFLARI I 129

Ozellikle 1980'lerde, se9kinler tarafmdan "zonta," "magan-


da" gibi ki.i9iiltiici.i adlarla amlan yeni yatmmc1 sm1f, medya'mn
da yard1m1yla kendi zevklerini (veya yeni bir zevk haline gelen
zevksizliklerini) §ehrin dokusundan mi.izik eglence endi.istrisine
kadar her alanda hakim kllmaya ba§Lar.
Burada bir parantez a9arak "arabesk" si:izliigi.inde "magan-
da" teriminin i:inemli bir yeri bulundugunu belirtmeliyiz. ilk de-
fa bir mizah dergisinde kullamlan bu terim, ki:iyden gelip ki:i§e-
yi di:inerek- mesela- ayaklarm1 viskiyle y1kat1p di.igi.inde der-
nekte dolarlar sa9an, mersedeslere binip de kendilerini trafik
kaidelerine uymakla yi.iki.imli.i gi:irme:yen, sahibi olduklan fabri-
kamn art1klanru denize akitan vb. ad!amlar1 ifade ediyordu. An-
cak zamanla ki:iyi.inden, kasabasmdan kalk1p §ehre gelen ve
i:izellikle Beyoglu'nu ya§anmaz kilan (!) herkese "maganda" de-
nilmeye ba§land1.
Arabesk as1! zaferini i.irkti.igi.i §d1ir ki.iltiiri.ini.in pek gi.i9lii si-
lahlara sahip olmad1g1m farkettikten sonra kazanm1§t1r. Nerede
o i:ivi.iniilen Ti.irk mutfag1? Ac1h kebap kokulannm yay1ld1g1 ke-
bap91lar dolup ta§maktad1r. Tiirk mi.izigi nerede, Batt miizigi
nerede? Yorgun argm insanlann dolmayan salonlarda dinledik-
leri mi.izikler mi? Tiirk zevki nerede'. ' ~ehirlilerin evleri de dev-
§irme, zevksiz e§yalarla dolu . K1sacas1 korkulacak bir§ey yok!
Ferdi Tayfur, arabeskin bu §Uurlanma di:inemine tekabiil et-
mektedir. Efendilik ki.iltiiri.ine aykm bir idol'diir o. Sahnede sa-
91m ba§1m yolarak, bagnm a9arak, aglayarak, yerlere yatarak
§ark1 si:iyler. Yabans1dtr, §ehre kar§J i.irkek degil, umursamaz
bir tav1r i9indedir. Orhan Gencebay gibi agz1 pek laf da yap-
maz. Ve minibiislerde, dolmu§larda ve taksilerde amans1z bir
Gencebay-Ferdi rekabeti ba§lar. Bu arada Ye§il9am, Ferdi'li
filmlere de soyunmu§ ve mi.izik endi.istrisi biitiin imkanlanyla
arabeske a91lm1§t1r.
IV
iKi GUNAH KE~iSi:
ALATURKA VE ARABESK
Aydm-btirokrat kadrolarm devlet gticiinti
kullanarak uygulad1~ Batihla~ma programlarma direnen halkm
sonuna kadar sad1k kald1~ ve el yordatruyla korumaya ~ali~uken
yozla~1Ird1~1 ktilttir, bu yozla~~ bi~imiyle
arabesk karakter ta~1maktadrr.

Art1k arabesk tart1~1hyordu. Fakat buna tart1~madan ziyade,


kalkmma hamlelerini sosyal politikalarla d.::steklemeyen yone-
tici kadrolann ve ya~anan bi.iyi.ik degi~meyi anlamayan, anla-
maya 9ah~mayan aydmlann, bilim adamlannm, k1sacas1, se9-
kinlerin ba~latt1klan "su9lama kampanyas1" demek daha dogru-
dur. Hep bir ag1zdan "yoz mi.izik" olmakla su9lanan arabesk ay-
dmlann ba~hca alay konulanndan biriydi.
Mi.izik, ait oldugu ki.ilti.iri.in ruhunu en gi.i9li.i ve en kanna~lk
bi9imde ifade eden, dolay1S1y!a degi~itirilmesi en zor olan sa-
natt1r. Cumhuriyet doneminde en radikal ameliyeler bunun i9in
mi.izik alanmda yapilm1~. ideolojik tart1~malann onemli bir k1s-
m1 da mi.izik i.izerinde cerayan etmi~tir ve etmektedir. Arabesk
ki.ilti.iri.in ve hayat tarzmm da oncelikle mi.izik plamnda dikkati
9ekmes inin sebebi budur.
Devlet biiti.in imkanlanyla arkasmda durdugu halde Bat1
mi.iziginin Ti.irk toplumunda benisenmemesi, Ti.irk mi.iziginin
ise hayatm h1zh ak1~ma ve 1950'lerden sonraki sosyal hareket-
lilige paralel bir geli~me gosteremeyerek kendi i9ine kapanmas1
yeni mi.izik aray1~lanna yol a9m1~t1r. Sonu9ta, gitgide bi.iyi.ik hi-
rer koy haline gelen ~ ehirlerin ve kendi kaderleriyle ba~ba~a b1-
$EHiR FOTOGRAFLARI /131

rak1lm1§ kitlelerin ihtiyac1m kar§ilayan arabesk, biitiiniiyle Tiirk


miiziginin d1§mda degerlendirilemeyecegi gibi, iki yiiz ydlhk
Bat1hla§ma maceram1zdan da ayn dii§iiniilemeyecek bir hadise-
dir.
Arabesk, yok say1lan, inkar edi en, her tiirlii destekten mah-
rum b1rak1larak kendiliginden tiikenecegi zannedilen bir kiiltii-
riin, bulabildigi baz1 bo§luklardan aykm bir biyimde yeniden fi-
lizlenmesidir. Ve bu miizik Sivas'tan, Erzincan'dan, Urfa'dan,
Van'dan vb. kopup gelen insanlann, bir gecede diktikleri sala§
evlerin arasmda alelacele dernekler kurup yiikselttikleri, kapila-
n koyu ye§ile boyanmJ§, iki minare.li, kubbeli, betonarme cami-
lerin estetigi ile aym noktada bulu§Ur. Bu camiler ne kadar
Tiirk mimarisi ise, arabesk de o kadar Tiirk miizigidir.
Meseleye daha geni§ ay1dan baklhrsa, arabesk'i niifusu §i-
§en biiyiik §ehirlerde ortaya y1km1~: ve zaman iyinde "popiiler
kiiltiir" haline gelmi§ bir "alt-kiiltiir"iin ve miizigin ad1 olarak
ele almamn, onu sm1rlamak anlamma geldigi de ortaya y1ka-
cakt1r.
Radikal Batdila§ma programlanmn uyugulamaya konulma-
s1yla birlikte, Tiirk toplumunda arabeskle§me siireci de ba§la-
m1§l1r. Arabesk tart1§malan s1rasmda "alaturka" kavrammm he-
men her zaman unutuldugunu, halbuki bu kavramm bir zaman-
lar bugiin "arabesk diye adlandud1g1m1z davram§lan belirtmek
iyin kullamld1gm1 hatJrlatmak istiyoruz. Sadece tek sesli Tiirk
miizigi degil, seykinlerin -ki Tanzimat'tan sonra seykinlik bir
bak1ma alafrangahkla e§ anlamhdu- begenmedigi her§ey ve her
davram§ biyimi "alaturka"d1r. Bir ba§ka ifadeyle, Batila§ma ta-
rihimizin ilk giinah keyisi "alaturkahk" , ikincisi ise "arabesk"
olmu§tur.
Seykinler tarfmdan "alaturka" bulunarak di§lanan biitiin
yerli degerler sessiz halk kitlelerinin eline kalm1§t1r. K1sacas1,
aydm-biirokrat kadrolann devlet giic:iinU kullanarak uygulad1g1
Bat1hla§ma programlanna direnen halkm sonuna kadar sad1k
kald1g1 ve el yordam1yla korumaya sahwken yozla§tud1g1 kUl-
tiir, bu yozla§mI§ biyimiyle arabesk karakter ta§1maktad1r. Bir-
birine taban tabana zit iki kUltUrUn y.3.lI§masmdan dogan karga-
132 I $EHiR FOTOGRAFLARI

§a, 1950'lerde sonraki it; goer masmda son derece kaygan bir
zemin te§kil ediyordu. Dikkatle bak1ld1gmda, direnen yerli de-
gerlerin, islaml alt-kiiltiirler olarak 1970'lerde arabesk alt-kiil-
tilrle kesi§tigi gorillecektir. Unkapam piyasas1 ile Beyaz Saray
yaymc1hg1, farkh ihtiyac;lara aym estetikle cevap veren olu§um-
lard1r.
Arabesk genel anlamda, halkm bilyiik bir killtilr karga§asm-
da kaybettigi kimligi ararken, resml ideolojiye, bilrokratlara ve
aydmlara ragmen yaratt1g1 alt-killtiirdilr. Bir zevk c;ozillil§iiniin .
yeni bir zevk ve dilnya goril§il haline gelmesidir. Altilst olan
degerler sisteminin ilzerine kurulan yeni bir ah!ak anlay1§1d1r.
bzetlenecek olursa, arabesk, sadece bir milzik tiiriirilniin ozel
ad1 degil, yaygm bir zihniyet ve bir ya§ama bic;imidir.
Arabesk kiiltiir ve estetik, bir alt-killtiir olarak dogdugu do-
nemdeki muhafazakarhgmr, popillerle§tikten sonra pek fazla
devam ettirememi§itr. <;ilnkil ikinci ve iic;iincii ku§aklar, birinci
ku§aga gore, §ehre daha ac;1k ve daha egitimlidir. bzellikle tele-
vizyon 1970'lerden sonra arabesk killtilr ve estetigi silrekli bes-
leyen kaynaklardan biri olmu§tur. 1970 sonras1 "Arabeskin Te-
levizyon Donemi" diye de adlandmlabilir. Amerikan kiiltilrilnil
pompalamada hie; bir olc;ii tammayan TRT Televizyonu, h1zh
tempoJan sayesinde insan[an beyaz Camm kar§tSma adeta t;ivi-
Jeyen Amerikan filmleri, dizileri ve klipleriyle, arabesk killtii-
riln yeni boyutlar kazanmasma yo! ac;m1§t1r. Bu filmlerin, dizi-
lerin ve kliplerin, anlamak ve zevk almak bak1mmdan hemen
hit;bir On haz1rJ1k gerektirmemesi, bu yeni O!U§UffiU koJayJa§tlf-
ffil §llf denebilir.
Sinema ve tiyatro seyircileri ile galerilerdeki sergileri ge-
zenlerin say1s1, ote yandan kitap, gazete, dergi tirajlan, sec;kinci
§ehir killtiiriiniin popillerle§en arabesk kar§1smda ugrad1g1 ye-
nilginin gostergeleridir. ileti§im kanallan bu yiizden yumu§ak
bir gec;i§le arabeske dogru kaymr§tlf. Arabesk miizige hie;: yer
vermeyen TRT, belki de farkmda olmadan tepeden t1maga ara-
besk bir yaym politikas1 takip etmektedir. l 990'larda kurulma-
ya ba§lanan ozel televizyon kanallan ve ozel radyolar ise bu
konuda hie; bir smrr tammryor.
~EHiR FOTOGRAFLARI 1133

ilgins; olan, nasil arabesk kiiltiir miizikle ba~lam1~ sa ,


arabekse kayma siirecinin de miiziki:e gers;ekle§mekte olu§udur.
Dikkatli bir gozlemci, hafif miizik, sanat miizigi pop ve arabesk
arasmdaki slki f1ki dostlugu gorecektir. Arabesk miizik y1ld1z-
larmm konserlerinde sar;lanm ba§lanm yolarak kendilerinden
ger;en kalabahklar ise , Amerikan miizikhollerindeki r;1lgm kala-
bahklara benzemeleri bakimmdan ditkkat i;ekicidir.
Ye§ili;am, Orhan Gencebay'dan ba§layarak hemen bi.iti.in
arabesk yild1zlar1m filmlerde oynat1111§tlf. Hatta ibrahim Tath-
ses, akt6rliikle tatmin olmaz, kameranm arkasma ger;ip yonet-
menlige bile soyunur.
bte yandan Ye§ili;am, son y1llarda as1l kitleyle gobek bag1-
m kopard1g1 ii;in h1zla yok olmu§, yok olurken de kendi "ara-
besk" gei;mi§iyle hesapla§may1 deniemi§tir. Arabesk kahplann
alaya ahnd1g1 Arabesk filmi aym z.amanda fazla di.iri.ist olma-
yan bir itiraf ve ac1kh bir sondur. Ye:§ili;am'm sonu.
v
ACISIZ ARABESK OLUR MU?
Ac1s1z arabesk te~ebbiisii, Kiiltiir Bakanhg1'nm,
dolay1s1yla devletin kiiltiir hayatma dogrudan miidahalesinin
ne kadar gereksiz ve abes oldugunu
~ok a~1k bir surette gtisteren tipik bir hadisedir.

Arabesk'teki yay1lma istidad1m goren \:evrelerin bunu lath


kara doni.i§ti.irmek i\:in hemen harekete ge\:tiklerini soylemi§-
tim. Ticari bir meta haline gitirilen arabesk ki.ilti.ir etrafmda, za-
manla inamlmaz ol\:i.ide artan talebe bagh olarak ki.i\:i.ik \:Ocuk-
lara kadar uzanan ekonomik bir somi.iri.i ~ark1 olu§mU§tur. Ara-
besk mi.izige en fazla di.i§man olan Batt mi.izigi \:evrelerinin bile
bu \:arkm i\:inde (orkestra elamam olarak) yer almas1, i.izerinde
durulmas1 gereken dikkate deger bir ba§ka hadisedir. Basin za-
ten magazin sayfalanyla uzun si.ireden beri arabesk ki.ilti.iri.in
popi.ilerle§mesinde ve ticari meta haline gelmesinde bi.iyi.ik bir
rol oynam1~t1r.
Arabeskin t1rmam§tna paralel olarak se\:kinlerin alayh ba-
kt§lan once ofkeye, daha sonra nefrete ve di.i§manhga doni.i§i.ir.
<;:i.inki.i art1k Ferdi Tayfur'la ya§ad1g1 §Uurlanma donemini de
a§mt~, meydan okuma donemine gelmi~tir. ibrahim Tathses'i
bu donemin en gi.i~li.i sesi, hatta semboli.i olarak ele alabiliriz.
Sahnede kandinden emin tavn, kabaday1hg1, skandallanyla
§ehrin normlanna o kadar aykmd1r ki, se\:kinler hop oturup hop
kalkarlar. Bir in§aat i~\:isiyken §ohret basamaklanm ko§ar a-
~EHiR FOTOGAAFLARI / 135

d1mlarla tmnanan ibrahim -aslmda in:iaat i§c;:iligi onu efsaneye


donii§tiirmek ic;:in uydurulmu§ bir motiftir- artlk magazin bas1-
nmm man§etlerinden dii§meyen bir sanatc;:1d1T. Milyarlann sahi-
bidir vc kandisini kiic;:iik gorenlerden intikamm1 alm1§t1r; ttpkt
Ye§ilc;:am yap1m1 filmlerdeki gibi.
Meydan okuma doneminde aydmilann tav1T alt§lan da dik-
kate deger. "ibrahim, tamam, arabesk ama karde§im, biiyiik bir
tenor oldugu da inkiir edilmez" yakla§Lml, biiyiik ve sec;:kin ga-
zetelerin onun posterlerini vererek tiraj yan§ma girmelerine yo!
ac;:an me§rula§tmc1 bir yakla§tm tarz1d1r. Baz1lan Gencebay'1,
Ferdi'yi, ibrahim'i , kiic;:iik Emrah't ve dolay1s1yla biitiin arabesk
"olgu"sunu tepeden bakarak, fakat bilim adam1 tarafs1zltg1 ha-
valannda sosyolojik ac;:1dan degerlendinneye c;:ah§trlar. Baz1lan
_XIX. yiizy1lda ABD'de ya§anan "§ehre goc;:" hadisesiyle Tiirki-
ye'deki ic;: goc;:ler arasmda benzerlik bularak arabesk miizigi
"Tiirk caz1" olarak yorumlamay1 denerler. Arabesk c;:oziimleme-
leri giderek entellektiiel modalanndan biri haline gelir.
Bazt aydmlarda arabesk dii§manl 1g1 hay Ii tuhaf bir kac;:t§
psikolojisinin dogmasma da yo! ac;:mt§lLr. Birtak1m insanlar yoz
miizikleri, ac1h kebaplan, laz miiteahhitleriyle gelip §ehrin go-
riintiisiinii, rengini, sesini, kokusunu de.gi§tirmi§, c;:evreyi ya§an-
maz ktlmt§lardtr. Giizelim Beyoglu bile art1k kebap kokusun-
dan gec;:ilmez olmu§tur.
Beyoglu ve 40'h y1llar nostaljisinin arabeskin meydan oku-
ma doneminde ortaya c;:1kmt§ olmas1 tesadiif degildir. Beyog-
lu'nun tarihini "Kebaptan once " ve "Kebaptan sonra" diye iki-
ye ay1Tanlar bile olmu§, makalesine, radyo-televizyon konu§-
masma yahut konferansma "Eskiden biz Beyoglu'na kravats1z
ve boyanmamt§ ayakkab1larla c;:1kamazd1k" gibi ciimlelerle ba§-
layanlann say1smda da hatm say1ltr bir arlt§ goriilmii§tiir. Bun-
larm genellikle eski solcular olmas1 ve bu sec;:kin solculann
SHP'li ba§kan Nurettin Sozen'i ikna ederek isitklal Caddesi'ne
nostaljik taramvay getirtmeleri dikkatle tahlil edilmesi gereken
bir geli§medir.
Derken Tmaz Titiz doneminde Kiilttir Bakanhg1'nm tqeb-
biisiiyle "Ac1lt-Ac1S1z Arabesk" tartt§mas1 ba§lar ve Hakk1
136 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Bulut'a "ac1h" arabeske alternatif olarak "ac!Slz" bir arabesk


parya besteletilir. Ki.iltiir Bakanhg1'mn, dolay1s1yla devletin
ktilti.ir hayatma dogrudan mi.idahalesinin ne kadar gereksiz ve
abes oldugunu yok ay1k bir surette gosteren tipik bir hadisedir
bu.
Arabesk ~i.iphesiz asla gormezlikten gelinemeyecek bir
sosyal realitedir. Yok saymakla, kiiyiimsemekle, a~ag1lamakla
bir yere vanlamayacag1 bugi.in yok ay1k bir bi9imde anla~1lm1~
bulunuyor. Yap1lacak olan, "arabesk" olgusunu anlamaya 9ah~­
mak, halen bi.itiin hayatamm etkileyen bu siirecin mi.isbet yon-
de a~1lmas1m saglayacak tedbirler almaktu.
Ki.iltiir, dinamik ve si.irekli olu~um halinde bir vakiad1r. ~u
anda son derece dinamik bir toplum olan Tiirk toplumu, inam-
yoruz ki, kaostan ba~anh bir sentezle 9Ikacakt1r. Olu~umun ser-
best9e ger9ekle~mesini onleyecek mi.idahaleler, hilkat garibele-
rinin dogmasma yo! ayabilir.
VI
BiR SEHRiN YERLiSi OLMAMAK
Bir ~ehrin yerlisi kalmain.l!jSa, o !jehrin kiilhiriinii
ve kendine has atmosferini koruyacak kimse de kalmaffil~ demektir.
~hirlerin hakik.i yerlileri, soylan gitgide hikenmekte olan
cins adamlard1r. A~inas1 olduklan me·kanlann ve hayat tarzmm
asil ~izgileri bir bir yok olurken derinden sars1hrlar.

Arabesk tart1§malan s1rasmda i.izerinde pek fazla durulma-


yan bir husus da, l 950'lerden itibaren ya§anan biiyiik ic;: goc;:iin
Tiirkiye'nin a§ag1 yukan biitiin §ehi:rlerinde yerli niifusu azmh-
ga dii§iirerek biiyiik kiiltiirel erozyona yol ac;:mas1, bunun sonu-
cu olarak tarihi §ehir dokulannm vc orijinal §ehir kiiltiirlerinin
yok olmas1d!f.
Tiirkiye'de son elli altm1§ yilda ya§anan biiyiik d6nii§iim,
sec;:kinlerin Osmanh tarihi VP. kiiltiirii aleyhine yiiriittiikleri bii-
yiik kampanya yiiziinden, aym zamanda biiyiik bir "kiiltiir k1-
y1m1" olarak ba§lamI§tlr. Dilinden edebiyatma, mimarisinden
musikisine, kihk k1yafetinden selam veri§ine kadar, tepeden tlr-
naga degi§tirilerek yeniden bic;:imlendirilmek istenen Tiirk top-
lumu, aydmlarm yol g6stericiligind1~n mahrum kald1g1 ic;:in, sa-
hip oldugu degerleri pek fazla koruyamam1§tlr. Hatta kendi ic;:i-
ne kapanma siirecinde, el yordam1yla korumaya c;:ah§t!klanm,
yukar1da da ifade ettigimiz gibi, farkmda olmadan yozla§t1rm1§-
t1r.
Aslmda bu yozla§ma siirecinin ba§lang1c1m c;:ok daha geri-
lere gotiirmek miimkiindiir. Ardarda ya§anan biiyiik sava§larm
138 / $EHiR FOTOGRAFLARI

yaratt1g1 ekonomik krizlerin h1zlandird1g1 bu siireyte, kaybedi-


len hiy bir§eyi yerine koymak miimkiin olmad1g1 iyin dogan
bo§luk, hep daha az deger ta§tyan, daha az giizel olan §eylerle
doldurulmaya yah§ilmi§tlr. Yoksulla§an insanlarm sahip olduk-
lan giizel ve degerli §eyleri, mesela ah§ap evleri, konaklan,
ko§kleri vb. uzun boylu koruyup muhafaza edebilmeleri de
imkans1zdi. Yakm zamanlara kadar apartmanda otunnak itibar
getirdigi iyin hali vakti az yOk yerinde olanlar, eski evlerini
§ehrin yeni sakinlerine kiralay1p apartman dairelerine ta§mma-
ya ba~ladilar. Bu arada kokboyah bir kilimi, dogme bir baku
saham yahut yazma bir Kur'an-1 Kerim'i hiy dii§iinmeden piya-
sa i~i mallarla, hatta naylon e§yalarla degi§tirenler oldu.
1960'lardan itibaren ya§anan "Naylon Devri", zevkimize -Hiis-
rev Hatemi 'nin deyi~iyle- "plastik seciyeli §ehzade"nin tahak-
kiim etmeye ba§lad1g1 devirdir. Biblo gibi zarif ah§ap evlerde
ya§ayan ailelerin yocuklan, Tek Parti devrinin karakteristik yig
sansma boyanmt§ yirkin apartmanlann makine hahlanyla ve
zevksiz kiibik mobilyalarla do§enmi§ kasvetli dairelerinde otur-
mad1klar1 iyin a§ag1hk duygusuna kap1hyorlardi.
~ehirlerin, eski evlere kirac1 olarak yerle§en yeni sakinleri
bu evlerin k1ymetini bilemezlerdi. Boylece once kirac1 elinde
orselenen ah~ap evler ve eski bahyeler, yava§ yava~ -eger yan-
mad1larsa - kendi hallerine b!fak1hr, bir siire yocuklann iylerin-
de tiiyleri iirpere iirpere saklambay vb. oynad1klan mekanlar
olarak fonksiyon icra ettikten soma ya kendiliklerinden ylklhr,
yahut yerlerine bilmem kayar ka~, 1 apartmanlar diktirilmek iize-
re sapipleri tarafmdan miiteahhitlere devredilirdi. ~ehirleri .1 nii-
fuslan h1zla §i§ip de mesken ihtiyac1 ytg gibi biiyiiyiince rant
ekonomisi ayakta kalabilenleri de silip siipiinnii§ ve §ehirleri-
mizin bugiinkii yirkin dokusu ortaya ytkrnl§tlr.
~ehirlerde azmhkta kalan yerlilerin bir k1smmm da zaman
ic;:inde bi.iyi.ik §ehirlere ta§mmalan "yerlilik" hassasiyetinin ne-
redeyse tamamen ortadan kalkmasma yo! ayml§tH. Ki.iyi.ik §e-
hirlerin niifusu bi.iyiik §ehirlere, koylerin ve kasabalann nilfusu
da hem kilyiik §ehirlere, hem de biiyiiklerine dogru akarken ,
yilzy11lar iyinde olu§mU§ §ehir killtilrleri yok olma noktasma
geldi.
:;JEHiR FOTOGRAFLARI /139

Bir §ehrin yerlisi kalmami§sa, o §ehrin killtilriinil ve kendi-


ne has atmosferini koruyacak kimse de kalmam1§ demektir. ~e­
hirlerin hakiki yerlileri, soylan gitgide tilkenmekte olan cins
adamlard1r. A§inas1 olduklan mekanlann ve hayat tarzmm asil
<;:izgileri bir bir yok olurken derinden sars1hrlar.
Tilrkiye'de halen ya§anmakta olan i<;: go<;: §ilphesiz birgiln
son bulacak ve §ehirlerin yeni sakinlerinin <;:ocuklar1 o §ehirle-
rin yerlileri olacakl!r. Fakat o zamana kadar §ehrin ge<;:mi§inden
kalan ne varsa hepsini zamanm elinden kurtanp gelecek nesil-
lere aktarmak aydmlann gorevidir. Kiitltilr §ilphesiz dinamik bir
silre<;:tir. Ancak bu tekevvilniln saglarn bir zemin ilzerinde ya-
§anmas1 gerekir. Bu bak1mdan §ehir tarih<;:iligi bilyilk onem ta-
§iyor. Sadece bilyilk §ehirlerimiz i<;:in degil, biltiln §ehirlerimiz
i<;:in onemlidir bu. Anadolu §ehirlerirnde ya§ayan ve ger<;:ekten
orah olan aydmlar, §ehirlerinin killtilriinil yok olmaktan kurtar-
mak zorundad1rlar. Yoksa <;:ok ge<;:meclen bu topraklar ilzerinde
<;:irkin betonarme binalann yanmda, s.adece devlet eliyle koru-
nan Yunan, Roma, Bizans vb. kalmt1lan ayakta kalabilecektir.
Ahmet Hamdi Tanpmar'm dedi j~i gibi, "s1<;:rayabilmek,
ufuk degi§tirebilmek i<;:in bile bir yere basmak laz1md1r".
U~iincii Boliim
~EHiR FOTOGRAFLARI
MURADiYE, OLOM VE GUL
Uhrevi siikilnetin ve uhrevi rahahn ne olctugunu
bilmek isteyenler Bursa'da Muradiye Tiirbesi'ne gitsinler!
O!iim yalruz burada korkun~ degildir. Burada her dakika
bir mele~in kanad1 gibidir, brujlllUZ 1istiinden hayahn biitiin
hummalanm, biitiin gussalanm, ~iiphe ve endi~lerini silen
yumuirik ve nemli bir tiiy temiis1yla ge~er .
Ey kararsiz giiniil; dakikalara "dur" diyebilecegllniz yer buras1drr.
Yakup Kadri

Goe; Duygusu

Bursa'da Muradiye'yi gezen herkes, Yfilcup Kadri gibi ifade


edemeseler de, hemen hemen aym §eyleri hissederler. Oliim
Eyiip'te oldugu gibi, Muradiye'de de bir melek kanad1 gibi yu-
mu§acik ve miinistir; insanm sokulas1 gelir. "Oliim" kelimesi-
nin biitiin can s1k1c1 9agn§1mlanndan uzakla§1hr Muradiye'de.
Uzaktan bakarsm1z, kii9iik kii9iik kubbeler... Sanki i9-Asya'dan
kopup gelen fatihler, buracikta bir oba kurmu§lar, birazdan 9a-
d1rlarm1 sokiip daha uzaklara go9ecelkler. Yakla§mca anlars1mz
ki, bu 9ad1rlann hepsi de yere saglarn oturmu§ ta§tan ve tugla-
dan yap1lardu. Hi9 birinin yeni bir gt:•9e niyeti yok. Yine de bii-
tiin benliginizi bir go9 duygusu sarar. Zaten oliim de bir 9e§it
go9 degil mi?
Oliim Muradiye'de boylesine miinisle§mi§tir ama, buras1
nice trajik oliimlerin hatiralanyla doludur. Ad1m Osmanh
piidi§ahlannm en biiyiiklerinden birine, ikinci Murad'a bor9lu
olan Muradiye , camileri , tekkeleri, tiirbeleri , medresesi , 9mar
ve servileriyle tipik bir rniisliiman Tiirk mahallesidir. Tarih9iler
ikinci Murat'm burada bir zarnanlar bir kb§kii bulundugunu
tahmin ediyorlar. .'}imdi bu kb§kiin ye:rinde on sekizinci as1rdan
144 / $EHiR FOTOGRAFLARI

kalma bir ev var. 1973'te restore edilen ve "Osmanh Evi" ad1y-


la miize olarak hizmete sunulan bu giizel ev, Bursa evinin bii-
tiin ozelliklerini ta§tyor.
"Osmanh Evi" acaba ni~in halkm hiif1zasmda "Fatih'in
dogdugu ev" diye kalmt§? Hemen biitiln kaynaklar, Fatih'in
Edirne saraymda dogdugu hususunda birle§iyor. Demek ki Bur-
sahlar Fatih'i ozbeoz hem§ehrileri olarak benimsemi§ler. byle-
dir de.. Nerede dogmu§ olursa olsun, Fatih Bursahdu. i§te ba-
basmm camii!

"Rahmet Dstiime Yagsm!"


ikinci Murat'm 1426-1428 y1llan arasmda yaptlrd1g1 Mura-
diye Camii, ters T plant ve biitiln hususiyetleriyle Bursa devri
mimarisini aksettiriyor. Cephesinde be§ kemerli bir revak var.
Kap1 ise somut bir §iir. Ah§ap i§~iliginin en giizel orneklerin-
den biriyle kar§I kar§1yay1z. Kap1 tablalannda rO.mi ve hatai
motifleriyle bezenmi§ ~iniler, yitik bir zamanm zarif musikisini
biitiin giizelligiyle zamamm1za ta§tyor. Bursa'y1 yerle bir eden
1855 depreminde Muradiye Camii'nin de kubbeleri ve iki mi-
naresi y1kilm1§, 1902'de yeniden yap1lm1§tlr. Bu onanm s1rasm-
da, mimarideki yeni modalarm Muradiye Camii'ne yans1mas1
ka~1mlmazd1. Mihrap ve minberde insanm i~ine s1kmt1 veren
bir "rokoko". Bursa'da tamir edilen yahut yeniden yap1lan bii-
tiin eserlerde bu zevksiz ilavelerle kar§tla§thr.
ikinci Murat, ilk Osmanh padi§ahlar1 arasmda ~ok farkh
bir yere sahipti. Deha sahibi bir devlet adam1 ve asker, kendi
~apmda bir alim, §air ve mustki§inastI. Biitiin tarih~iler onun
biiyiikliigii hususunda birle§irler. Babas1 <;elebi Mehmet'in olii-
miiyle, daha on sekiz ya§mda bir delikanhyken tahta ge~mi§,
babasmm b1raktlg1 yerden devam ederek Anadolu birligini ta-
mamlam1§tl. En biiyiik hususiyetlerinden biri de al<rakgoniillii
olu§uydu. Tahttan kendi istegiyle feragat eden ka~ hiikiimdar
vardir diinya tarihinde?
Ne var ki tahta on iki ya§mda bir ~ocugun, ikinci Meh-
met'in ge<rtigini ogrenen Ha<rhlar hi~ vakit kaybetmeden hare-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 145

kete geytiler. Bunun tizerine yocuk padi§ah, babasma e§siz bir


dilemma omegi olan tinlti davetnamesini yazd1:
"Eger saltanat taraf-1 saadetinizde ise, mU!kUnUzi.i dU~man <;ignemi~tir,
h1fzm1 ve mudafaasm1 arz ve ihtar ediyonim . Eger saltanat bu tarafta ise,
ordu ba~mda bulunmamz hakkmda emr-i padi~aht vardir, IUzum-1 itaati
teblig ve ihbar ediyprum."

Ytldmm hlZlyla ordusunun ba§ma geyen Murat ve e§siz bir


zafer, Varna zaferi ... Macar krah Ladislas'm da oldtirtildtigti bu
zafer, Hayhlann istanbul'u kurtarmak iyin yapttklan son seferi
boylece akamete ugratmt§ ve Mehmet'e btiytik fethin yollanm
aymt§h.
ikinci Murat 3 ~ubat 1451 'de Edime'de oldu, henuz kirk
yedi ya§mdaydt. Vasiyetnamesinde Bursa'da yapt1rd1g1 camiin
yaktnmda yatan sevgili oglu Aiaaddin'in Uy dort ar§m otesine
gomtilmeyi istemi§ti. Diger vasiyetleri ise §Oyleydi:
"Mezanmm Ustiine bUyiik hUkUmdarlar i<;in yap1lan muhte~em tUrbe-
lerden birini yapmaymiz. VUcudumu dogrudan dogruya topraga gomUnUz
ki , Allah'm rahmetine i~ret olan yagmur iistiime yagsm. Mezanmm etrah-
na dort duvar yap1mz ve hahzlann oturmalan i<;in mahaller koyunuz. Etra-
hma evlat ve akrabamdan kimseyi gomm€:yiniz. Eger Bursa'da olmezsem
na'~1m1 oraya nak.lediniz. Bu nakil bir per~:mbe olsun ki , defin cuma giinii
cereyan edebilsin."

Murad'm cenazesi iki ytl sonra :lstanbul Fatihi olacak olan


~ehzade Mehmet Edime'ye gelinceye kadar on Uy gun saklandt.
Sultan Mehmet, ishak Pa§a'y1 bu i§le gorevlendirip babas1-
nm cenazesini Bursa'ya gonderir, tilrbesini de arzusuna uygun
bir biyimde in§a ettirerek vasiyetin gereklerini harfi harfine ye-
rine getirir. Dort duvarh olmas1 iyin kare planh olarak in§a edi-
len ttirbenin kubbesindeki merkez, yagmur girecek §ekilde aytk
btraktlmt§ ve yamna yaktnlanndan hiy kimse gomtilmemi§tir.
Murad, kendisinden once olen o,glu Aiaaddin'in hemen ya-
ktnmda yattyor. Bu iisiide ttirbenin dogusundaki pencere kap1
§ekline sokularak · Aliiaddin'in ttirbesine geyi§ saglanmt§ttr.
Aliiaddin ttirbesinde, ikinci Murat'm diger ogullar1 Ahmet, Or-
han ve ktz1 ~ehzade Hiitun'un da sandukalan var.
146 I ~EHIR FOTOGRAFLARI

Hilma Hatun
Fatih'in sadece babas1 degil annesi Hiima Hatun da Mura-
diye'de yatmaktad1r. Muradiye Camii'nin dogusundaki Ha-
tuniye tiirbesini Fatih 1449 y1hnda, yani §ehzadeligi s1rasmda
yapl!rm1§t1r. AltI ko§e planh kiiyiik bir kiimbet. Tiirbenin iyin-
deki ikinci lahdin kime ait oldugunu bilmiyoruz. Hatuniye tiir-
besinin epeyce ilgi yekici bir kitabesi var; Fatih'ten "Mehem-
med <;elebi" diye soz edilen Arapya kitabenin terciimesi a§ag1
yukan §byle:
'' Bu nurlu ti.irbe, bUyUk Sultan Murad zamanmda ke ndi gozbebegi ,
Peygamber'in ada~1 olan c;ocugu Mehemmed <;:elebi tarafmdan annesi Ba~
Hatun'a yap1lm 1 ~tir. Bina 853 senesi Receb'i ba~mda ikmal edilmi~tir .
Cenal:r1 Hak devlet c;admnin iplerini ebediyyet kaz1klanna baglayarak k1ya-
mete kadar izzet ve saadet dairesinde payidar eylesin ."

Hatuniye tiirbesinin hemen kar§Ismdaki tiirbeye ise "Saray-


hlar Tiirbesi" deniyor. Birbirine sivri kemerlerle bagh sekiz
ayagm ta§1d1g1 kare planh ve etrafI ay1k tiirbenin iistiinii sekiz-
gen prizma bir kiilah ortiiyor. Tiirbedeki aly1dan iki sandukanm
kimlere ait oldugunu bilmiyoruz. Kimbilir, belki de ninniler
soylerek Fatih'in be§igini sallayan giizel cariyelerindir.

Muradiye'de Giil Devri


Muradiye Meta Fatih'in aile kabristam; fakat kendisinin
bulunmad1g1 bir kabristan. Muradiye manzumesinin en kii<;:iik
tiirbelerinden birinde e§lerinden Giil§ah Hatun yal!yor. Giri§te
ufac1k bir eyvan. Mermer kap1 sovesinin iistiinde dokuz dilimli
bir tay. iyinde iki mermer lahit. Birinde Giil§ah Hatun , digerin-
de ise ikinci Bayezid'in oglu, yani Fatih'in torunu ~ehzade Ali
uyuyor.
Muradiye'yi ilk gezdigim giin , Fatih'in ebesi Gi.ilbahar, qi
Giil§ah ve gelini Giilruh hatunlann kii<;: i.ik , miitevaz1 ti.irbeleri ,
belki de gi.illii isimlerinden dolay1 beni <;:ok etkilemi§ti: U<;:i.i de
ashnda cariye isimleriydi; fakat gi.izel , §iir yi.iklii isimler. Fatih
adeta bir giil yagmuruna tutulmu§ diye dii§iindiigiimii hallrhyo-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 147

rum. 0 giillerden biri de me~hur minyatiiriinde koklad1g1 giil


olmah. Acaba Giil§ah Hatun, Mehmed'ini iistiine giil kokluyor
diye k1skanm1§ m1d1r? Nitekim Fat ih'in Giilbahar adh bir zev -
cesi daha var, ikinci Bayezid'in annesi. Ebesinin ad1 da Gi.ilba-
har degil mi? ~u dtirt taraf1 a\:Ik, sevimli tiirbede yatan ... Kti§e -
lerde iki s1ra tugla, bir Sira ta§la tiriilmii§ ayaklar yuvarlak ke-
merlerle birbirine baglanm1§. Aralannda ah§ap gergiler var.
Kimbilir, belki de Ebe Giilbahar, Fatih'i dogar dogmaz gi.ilsu-
yuyla y1kam1§t1r. insanm muhayyilesi giillerle ku§atdmca ister
· istemez btiyle dii§iiniiyor. Di.inyamn en giizel giili.i, yani istan-
bul da onun elinde a\:1lmad1 m1? Ona.bunun i\:in Fatih demi§ler,
Giil Fatihi de diyebilirlerdi.

Mustafa ve Cem
Gtil§ah Hatun, Fatih'i n \:Ok sevdigi ogullanndan Musta-
fa'nm annesidir. Mustafa fevka!ade yak1§1kh, bilgili , ileri gti-
ri.i§li.i ve gtizii pek bir asker olarak biliniyor. Akkoyunluli!r'a
kar§I K1reli muharebesini kazand1g1 gibi, babasmm Otlukbe-
li'nde kazand1g1 zaferde de bi.iyilk bir paym sahibi. Ne var ki
~ehzade Mustafa btibreklerinden rahats1zd1. Akkoyunlu sefe-
rindeki yorgunlugun da tesiriyle hastahg1 §iddetlendi ve 19
Agustos 1474'de Nigde civannda, Borpazarc1g1'nda tildi.i. Bu
vakitsiz tili.imiln Fatih'i \:Ok ilzdilgil stiylenir.
~ehzade Mustafa i\:in yaptmlan tiirbe , Muradiye'nin en gi.i-
zel tilrbesidir. ~ehzade Cem'i de misafir ettigi i\:in yanh§ olarak
"Cem Ti.irbesi" diye tanman bu tilrbe alligen planh. Turbe de-
gil , zarif bir p1rlanta sanki. Duvarlar pencere ilzengilerine kadar
alt1gen firuze \:inilerle kapli ri nilerin ilzerinde, bask1 teknigiy-
le yapilm1§ altm yald1zh ni1111ler. Duvar!ardaki ve kubbedeki
e§siz kalem i§\:iligi, sanatkiirlann burada apa\:Ik bir yeryi.izil
cenneti tasavvur ettiklerini gtisteriyor. Ve terkibindeki esriin
hiilii koruyan nefis bir k1rm1Z1. Kubbedeki hiikim renk ise
liicivert. Eteklerde bir ku§ak halindc besmele ve Ayetelkilrsl.
Kubbe kaidesinin altmda ise kufi yaz1yla "Esmiii.i 'l Hi.i snii",
yani Allah'm gilzel adlan. Kasnak etcklerinde palmet motifleri ,
J48 / $EHiR FOTOGRAFLARI

kemer i¥lerinde hatai sarkmalardan zincir, mihrabm i.istiinde


serpme ¥i¥ekler....
~ehzade Cem'e gelince ... Fatih 1481 y1hnda zehirlenerek
oldi.iri.ililnce yerine oglu Bayezid tahta ge¥ti. Bir¥ok meziyete
sahip olmakla beraber zay1f bir insan olan Bayezid, tam on ii¥
y1l boyunca karde§i Cem'in tahll elinden alacag1 endi§esiyle ya-
§ad1.
Cem'in hayat1, romanlara konu olacak kadar heyecanh ma-
ceralarla doludur. Bayezid'le aralannda ge\:en saltanat mi.icade-
lesi, M1sir'a, ardmdan Rodos'a s1gmmas1, Rodoslu §Ovalyelerin
zoruyla Fransa'ya ge\:mesi ve giderek milletleraras1 bir mesele
haline gelmesi .. Bu mi.icadele s1rasmda inamlmaz pazarhklara
konu olan Cem sonunda Papa'ya teslim edilmi§, bu arada istan-
bul'da bulunan oglu Oguz da ne yazik ki idam edilmi§tir.
Her§eye ragmen Cem, ne Frans1zlann, ne de Papa'mn
siyasi emellerine alet oldu. Arap\:a, Fars\:a. Latince, Yunanca
ve italyanca biliyordu. Alim ve §airdi, bir §ahsiyet abidesiydi.
Cem, Napoii'de bi.iyi.ik ihtimalle Papa VI. Alessandro Bor-
gia tarafmdan zehirlenerek oldi.iriilmi.i§ti.i. Haber istanbul'a ula-
§mca ii¥ gi.in matem tutuldu ve gaip cenaze namaz1 kilmd1. i§
bu kadarla kalmam1§, talihsiz §ehzadenin na'§1 da devletleraras1
bir mesele haline gelmi§ti. Sonunda cenaze 1499 yilmda, yani
oliimi.inden dort y1l sonra Bursa'ya getirildi ve karde§i Musta-
fa'nm yanma gomiildi.i.
Bu tiirbede yatanlardan biri de ikinci Bayezid'in oglu
Alem§ah'tir.

Sehzadeler, Sehzadeler..
Muradiye Camii'nin gi.ineydogusunda bulunan sekizgen
planh tiirbede ise taht kavgalarmm ba§ka bir kurban1 yallyor.
ikinci Bayezid'in bi.iyi.ik oglu ~ehzade Ahmet. Devlet-i Aliy-
ye'nin gelecegiyle ilgili ideallerini ger\:ekle§tirmek i¥in baba-
s1yla bile sava§maktan ¥ekinmeyen Yavuz Selim tahta ge¥tigin-
de, agabeyleri ~ehzade Korkut Manisa'da, ~ehzade Ahmet ise
Amasya'da vali olarak bulunuyordu. Harekete ilk gec;:en Ahmet
9EHiR FOTOGRAFLARI / 149

oldu. Zaten babasmm yerine ge<;:me:k iizereyken yeni<;:erilerin


isyam iizerine bu emeline kavu§amamt§, firsattan istifade eden
Selim, §iddetli k1§a ald1rmaks1zm ii<; bin siivari ile Kefe'den ha-
reket ederek istanbul'a gelip babasmm elini operek 25 Nisan
1512'de tahta ge<;:mi§ ti.
Oglu Aliieddin'le birlikte Selim'c kar§l harekete ge<;:en Ah-
met'in biitiin gayretleri bo§a <;:ikti. 24 Nisan 1513 'te ugrad1g1 ye-
nilgiden sonra yay kiri§iyle bogularak idam edildi. Selim, ken-
disiyle taht miicadelesine giren <;:ok sevdigi agabeyi Korkut'u
ise daha once Antalya'dan Bursa'ya getirterek 17 Mart 1513'te
bogdurtmu§tu ..Ger<;:ekten <;:ok degerli bir ~ehzade olan Korkut,
biiyiik dedesi Orhan Gazi'nin Tophane'deki tiirbesine gomiil-
mii§tiir.
Selim sadece agabeylerini degil, ~ehzade Ahmet'in be§ og-
lunu, daha once olen karde§lerinin ogullan olan be§ §ehzadeyi
de yay kiri§iyle bogdurtarak idam eti:irdi. Bunlar arasmda ~eh­
zade ~ehin§ah'm oglu Mehmet ~ah gibi <;:ok kii<;:iik §ehzadeler
de vardi. Mehmet ~ah, babas1 ~ehin§ah, annesi Biilbiil Hatun,
~ehzade Ahmet'in km Kamer Sultan ve ikinci Bayezid'in k1z1
Sofu Sultan, hepsi Muradiye'de miitevaz1 bir tiirbede yatlyorlar.
Selim'in oldiirttiigii §ehzadelerden ii<;:ii, Orhan, Emir ve
Mustafa ise, babalan ~ehzade Mahrnut'un tiirbesinde uyuyor-
lar. ikinci Bayezid'in ogullanndan Mahmut 1506'da 31 ya§m-
dayken Manisa'da olmii§ ve bu tiirbe annesi Biilbiil Hatun tara-
fmdan onun i<;:in Mimar Yakup'a yaptmlm1§hr. Kaynaklann
verdigi bilgiye gore, Bayezid o suada Bursa'daki Pirin<;: Ham'm
yaptlrmakla me§guldii. <;ini tezyinat bakimmdan ~ehzade Mah-
mut tiirbesi Muradiye'nin en zengin kiimbetlerinden biridir.

Sehzade Mustafa
Osmanh tarihinde ya§anmt§ en trajik olaym ~ehzade Mus-
tafa'mn katli oldugu soylenebilir. Kanunl'nin biiyilk oglu Veli-
ahd ~ehzade Mustafa, t1pki dedesi Yavuz Selim'e benzer, bu
benzerligiyle babasm1 biraz da iirkiltiirmil§. Acaba bu benzerlik
yiizilnden ~ehzade Mustafa, dedesinin i§ledigi gilnahlann kefa-
150 I $EHiR FOTOGRAFLARI

retini mi odemi~tir? Hurrem Haseki Sultan, Riistem Pa~a ve e§i


Mihrimah Sultan elbirligi ederek ~ehzade Mustafa'nm ba§ma
kelimenin tam manas1yla yOrap ormti§lerdir.
Riistem Pa§a, iktidanm devam ettirebilmek iyin ~ehzade
Mustafa'y1 ortadan kald1rmay1 tek yikar yol olarak goriiyordu.
Fakat bunun i<rin once Mustafa'y1 yok seven Kanfini'yi kandir-
mak gerekirdi; bu ise 9ok zor bir i§ti. Bir yolunu bularak Mus-
tafa'nm miihriinii elde etti ve bir benzerini yaptird1. iran §ah1
Tahmasb'a sahte bir mektup yazarak altma Mustafa'nm miihrii-
nii bast1. Bu mektuba Tahmasb bile inanmI§, fakat gonderdigi
cevap yolda Riistem Pa§a'mn adamlan tarafmdan ele ge9irile-
rek Kanfini'ye Mustafa'mn ihanetinin belgesi olarak sunulmu§-
tur.
Biitiin bu i§ler 9ok gizli bir §ekilde yap1hyordu; yiinkii
Mustafa dedesine benzerligi dolay1s1yla 9ok seviliyor ve tutulu-
yordu. Ogrenildigi takdirde ordunun isyam i§ten bile degildi.
Kanuni oglunun ihanetine asla inanmak istememi§tir. Fa-
kat oyun o kadar ustaca tezgahlanm1§t1 ki, sonunda istemeye is-
temeye kabul etmek zorunda kald1. "Devlet-i ebed-miiddet"in
bekas1 i<rin sevgili veliahd ~ehzadesini ortadan kald1rmaya artik
kesin olarak karar vermi§ti. 1553 yilmda istanbul'dan hareket
ederek yeni bir iran seferine 91kt1. Ve 5 Ekim giinii Konya
Ereglisi yakmlanndaki Aktepe'de Otag-1 Hiimayun'a girdi. Fa-
kat otag bo§tU. Heniiz otuz sekiz ya§mdayd1 ve silahs1zd1. Bir-
den kar§Isma yedi dilsiz y1kt1. Ba§ma ne geldigini anlam1§t1
Mustafa, ama artik 9ok geyti. Yedi dilsiz kement atarak §ehza-
deyi orada bogdular. Hammer diyor ki: "Veliahd ~ehzade son
nefesini verirken ordunun yapt1g1 y1lgmca tezahiirat kulaklarm-
da 9mhyordu."
Oldiiriilen biitiin §ehzadeler gibi, Mustafa'mn na'§1 da Bur-
~.,\·~ getirildi ve Muradiye'ye gomiildii. Tiirbesini, onun oldii-
1 . '•nc, inde bUyiik vebali olan ikinci Selim 1555'te yapttrm1§t1r.

-"n u~ rr ce ozenilmi§ bir tiirbe, dokiiliirken birdenbire don up


-lma~ kesilmi~ bir damla gozya§1 gibi. Duvarlar pencere iizen-
'!Ih. . ·'le kaclar beyaz iizerine mavi, ye§il, larm1z1 ve liicivert
su ..1hiilk:1, kabak yi9ekleri, liileler, karanfiller, cam giizelleriyle
~EHiR FOTOGRAFLARI I 151

bezenmi~. Sanatkar, devrin \:ini sana1tmm en nactide orneklerini


Mustafa'ya sunarak bu korkun\: trajediyi sanki sevimli bir cen-
net masalma donii~tiirmek i\:in \:ah~m1~.
Muradiye'de birka\: tiirbe daha var. ~ehin~ah'm e~i Miikri-
me Hatun'un tiirbesi. Onun yamnda yatan ise Alem~ah'm km
Fatma Hatµn. Birbirine benzeyen iki tiirbe, ikisi de kare planli.
Birinde ikinci Bayezid'in zevcesi Giilruh Sultan yatiyor, Alem-
~ah'm annesi .. . Yanmda km Kamer Sultan, Alem~ah'm oglu
Osman ve klZl Ayin§ah Sultan ... Diger tiirbe ise, yine ikinci
Bayezid'in zevcelerinden ~irin Hatun'a ait. Yanmda ise oglu
~ehzade Abdullah'm e§i Ferah§ah Sultan ve km Ayin§ah Sul-
tan ...
Muradiye'de Giilruh'lar, Giil§ah'lar, Giilbahar'lar, ~irin'ler ,
daha kap1smdan girerken haz1rland1g:m1z miithi§ trajedi hissini
bir anda bir masal hissine donii§tiiriiyorlar. Kendinizi Binbirge-
ce'den birinde hissediyor, ruhunuz y1kanm1§, armmI§ olarak; fa-
kat garip bir hiiziinle aynhyorsunuz. Kulaklar1mzda Tanp1-
nar'm ciimleleri:
" Kurulu~ asrmdan soma Bursa, sevdigi ve biiyiik i~lerinde o kadar
yard1m ettigi erkegi tarafmdan unutulmu~. bo~ saraymm odalannda tek ba-
~ma dola~1p ic;lenen , giimii~ kaph kiic;iik el aynalarmda sac;lanna dii~meye
ba~layan aklan seyrede ede ihtiyarlayan eski masal sultanlanna benzer. ilk
once Edime'nin kendisine ortak olmasma, soma istanbul'un tercih edilme-
sine kimbilir ne kadar iiziilmii~ ve nas1l ic;in ic;in aglam1~tir . Her olen padi-
~ahm (.... ) ve her oldiiriilen $ehzadenin centi.zesi ~ehre getirildikc;e bu gec;-
mi~ zaman giizelinin kalbi ~iiphesiz bir kere daha burkuluyor, 'Benden
uzak ya~1yorlar , ancak oldiikleri zaman bana doniiyorlar. Bana bundan
soma sadece onlarm oliimlerine aglamak dU~Uyor' diyordu."

Muradiye'nin devri ~ehzade Mustafa'nm defin merasimiyle


kapandi. 0 giinden sonra Bursa, gozden dii§en vezirlerin, ka-
zaskerlerin vb. siirgiin yeri olacakt1.
TARiHI (:EYRE
KORUMACILIGININ
PSiKOLOJiSi
Hedef, her ne pahasma olursa olsun ilerlemedir.
"Neye gore, ni~in, nereye kadar?" sorulanrun cevaplan ise me~ul...
Boylece "ilerleme i~in ilerleme"
diisturuna dayanan yeni bir mistik doi;ar.

Arkeoloji Muzesi'ni Ziyaret Ediniz!

Tanpmar'm Bursa'da Zaman §iirinde "sabnn altm meyva-


s1" di ye tiirif ettigi ki.icri.ik ti.irbeler manzumesini, Muradiye 'yi
hicr gezdiniz mi? Yiikup Kadri, olilmi.in siidece orada korkuncr
olmad1gm1 soyler ve uhrevi si.ikfinetin ne oldugunu ogren!T!ek
isteyenlere Muradiye'yi gormelerini tavsiye eder. Ben yolum
di.i§ti.ikcre ugruyor, tilrbelerin, cricreklerin ve agacrlann arasmda
olilmi.in mfinis crehresini seyrederek gi.inli.ik hayiitm hay i.i
hfiyundan uzak dakikalar ya§1yorum. Yahya Kemal'in "Oli.im
iisfide bahar i.ilkesidir bir rinde" m1sriimdaki duyu§un -artlk
hayiitlm1zm d1§mda kalan- asaletini Muradiye'de derinligine
hissedebilirsiniz.
Aslmda benim soylemek istedigim ba§ka. Gorenler hemen
hatulayacaklardu; Muradiye'de, hemen giri§te, Ti.irkcre ve ingi-
lizce olarak iri harflerle "Arkeoloji mi.izesini ziyaret ediniz"
ibiiresinin yaz1h oldugu kocaman bir tabela vardu. ilk ziyaret-
lerimde nedense i.izerinde pek durmamt§tlm. Fakat ge9enlerde
birden "Acaba, diye di.i§i.indi.im, Arkeoloji mi.izesinde de 'Mura-
diye'yi ziyaret ediniz' diye bir tabela var m1?" Gercri bu mi.izeyi
$EHiR FOTOGRAFLARI I 153

birkai; defa gezmi§tim, ama boyle bir tabela hat1rlam1yordum.


Merak1m1 yenemeyip dogru Arkeoloji Miizesi'ne gittim. Hayir,
yoktu! Kafama ister istemez kocaman bir "nii;in?" sorusu takil-
di.
Nic;in Muradiye ziyiiretc;ilerine Arkeoloji Miizesi'ni ziyaret
etmeleri tavsiye ediliyordu da, Arkcoloji Miizesi'ni gezenlere
Muradiye yahut digerleri tavsiye edilmiyordu? Bu bir kas1t ola-
bilir miydi? Hie; sanm1yorum. ihma? Degil! Yanh§ bir kiiltiir
ve turizm politikasmm tabii neticelerinden biri de budur, desek,
dogrusu iyimser bir ac;Iklama olur. Nic;in oyleyse? Nic;in?
Akhma dii§iinmek istemedigim ~: eyler geliyordu. Klinik bir
vak'ayla kar§I kar§Iya bulunuyor olabilirdim . ic;imden bir ses
diyordu ki: "Kendi gec;mi§imize kar.?1 duydugumuz dii§manhk
bundan daha giizel ifade edilemez. Bu, kendimizden bile gizle-
digimiz ve gizleye gizleye hatirlayamaz hale geldigimiz bir
dii§manhktlf. ~uuralt1m1zda Bati'ya benzemeyi bir tiirlii becere-
meyi§imizden dedelerimizi sorumlu tutuyor, onlardan iideta in-
tikam ahyoruz."
ic;imdeki ses dogru soyliiyordu, eminim. isterseniz §imdi-
den soma c;evrenize biraz daha dikkatle bakin; 'Arkeoloji Mii-
zesi 'ni ziyaret ediniz' tabelas1 Arkeoloji Miizesi bulunan biitiin
§ehirlerde sik s1k kar§1mza 91kacaktir. As1l onemlisi, bu tabela-
larm bizler ic;in degil, ozellikle Batih turistler ic;in, daha dogru-
su onlara yaranmak ic;in konulmu§ olmas1d1r. Eger aydm psiko-
patalojisine biraz olsun ii§inahg1mz varsa §ifreyi rahatc;a c;oze-
bilirsiniz. Ben denedim ve §Dyle bir metin elde ettim: "Sevgili
turistler! Bizim tarihimizi o kadar onemsemeyin. Babam1Z1 sec;-
me §ans1m1z yoktu. istesek de, istemesek de bunlar bizim baba-
lanm1z. Eger miimkiin olsayd1 baba olarak sizin babalanmz1
sec;erdik. Bununla beraber, c;ok eski zamanlarda babalanm1zm
mii§terek olduguna inamyor, bunun ic;in onlardan kalanlan ti-
tizlikle koruyor, kendimizden bile kiskamyoruz. inanmazsamz,
Arkeoloji Miizesini ziyaret ediniz!"
Nitekim bu kanaatim 1983'te istanbul'da ac;ilan Anadolu
Medeniyetleri Sergisi'nin "Avrupa Birligi ve ortak bir medeni-
yete sahip olundugu bilincini, Tiirkiye'nin de aralannda bulun-
154 I $EHiR FOTOGRAFLARI

dugu Avrupa devletleri arasmda yerle§tirmek" diye ozetlenen


amac1m ogrenince iyiden iyiye peki§mi§ti.

C::ok Boyutlu Zamanda Ya~amak

Anadolu'da bir zamanlar baz1 medeniyetlerin kurulmu§ ol-


mas1 ve bu medeniyetlerden baz1 §eylerin gi.ini.imi.ize kadar gel-
mesi, Avrupa ile ortak bir medeniyete sahip oldugumuzu nasil
gosterir? Anadolu'da kurulmu§ medeniyetlerden hi9 bir §ey
tevari.is etmedigimizi soylemek istemiyorum. Esasen baz1 nok-
talarda kesi§en ki.ilti.irlerin birbirinden etkilenmemi§ olmas1 di.i-
§i.ini.ilemez. Sel9uklu ve Osmanh medeniyetleri, eski Anadolu
medeniyetlerinden belki de zannedilenden daha 9ok §ey alm1§-
t1r. Fakat ald1g1 §eyler, Bati'nm kavramakta gi.i9li.ik 9ektigi, hat-
ta hi9 anlamad1g1 bir zihniyetin damgas1m yemi§ , yeniden §e-
killendirilmi§ ve 9ok farkh bir terkipte, Osmanh terkibinde ye-
rini alm1§t1r.
Bunun i9in hepsine sayg1 duyar, onlardan kalanlan Arkeo-
loji mi.izelerinde koruyarak i.ilkemize gelenlere ovi.in9le gosteri-
riz de. Fakat bu mi.izelerin bah9elerine "Muradiye'yi -ve tabii
digerlerini- ziyaret ediniz" tabelalan konmad1g1 mi.iddet9e "Ar-
keoloji mi.izesini geziniz!" ibiiresinde patalojik bir ruh hiilinin
gizlenmedigini hi9 kimse iddia edemez. Yine hi9 kimse, baba-
lar1m1z1 begenmedigimiz i9in onlardan kalan nice degerleri §U-
urla imha, en azmdan ihmal etmedigimizi soyleyemez.
Ge9mi§i olmayan bir gelecek kurmak i9in bi.iti.in gi.i9lerimi-
zi seferber etmedik mi? ~ehirlerimizin bize ge9mi§i veren 9eh-
relerini bi.iti.in nefretimizi kusarak tahrip edip yerlerine 9irkin
bir maske gibi §ahsiyetsiz bir mimariyi oturtmad1k m1?
Boylece daha iyi Bat1h olabilecegimizi zannediyorduk. Bu
Bat1hlann kendi §ehirlerini ve abidelerini k1skan9hkla ko11Jduk-
larm1 farkedinceye kadar si.irdi.i. Unesco ve Avrupa Konseyi,
197 4 ve 197 5 y1llanm ardarda Mimari Miras Y1h olarak ilan
edince, aydmlanm1z apans1z daha once di.i§man olduklar1 ge9-
mi§in -hayir hayir, ge9mi§in degil, yalmzca mimarinin- heye-
canh birer koruyucusu kesildiler.
Art1k mimari miras, Batihlara orijinal bir §eyler gosterebil-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 155

mek i<;:in -soziimona- korumaya ahmyordu. Bir zamanlar turist-


lere kendi §ehirlerindekilere benzer apartmanlar vb . gostererek
ilgilerini <;:ekebileceklerini zannedenler, onlann zannettikleri gi-
bi apartmanlara ve benzeri §eylere pek ilgi duymad1klarm1, iis-
telik kendi §ehirlerini hi<;: bozmakswn, oldugu gibi muhafaza
ettiklerini anlaymca §a§mp tela§a kap1ldilar. Once biraz kekele-
diler, bilhassa 1975 y1hndan sonra, kanh gozya§lan dokerek
biiyiik bir mimari miras kampanyas1 a<;:tllar. Hani timsah avm1
yuttuktan SOnra gozya§I dokermi§ ya, oyle i§te!
Bat1hlar tarihi <;:evrenin korunma.s1 gerektigini soyledikleri-
ne gore bu herhalde gericilik filan sayilmazd1. Hatta Amtlar
Yiiksek Kurulu'nun yiiksek bir iiyesi, tarihl <;:evreyi korumanm
gericilik degil , aksine ilericilik oldugunu soyliiyordu. <;iinkii
<;:ok boyutlu bir zamanda ya§amak en modem tav1rd1.
Traji-komik bir hadise olmasma ragmen miisbet bir geli§-
meydi bu. Ne var ki mimari miras ~: avunuculugunun bir tarih
§UUru olmak haysiyetine kavu§mas1 •;:ok zordu. Ba§hba§ma bir
zihniyetin, bir diinya gorti§iiniin ifadesi olan mimariyi o zihni-
yetten ayn dii§iinmek miimkiin miidiir?

Bir Sembol: Safranbolu

Tarihi <;:evreyi koruma dii§iinces.i, bizde, mimari miras y1-


hyla beraber bir entellektiiel merak1 haline gelmi§tir. Slogan
"Ge<;:mi§imiz i<;:in bir gelecek". Ne va:r ki, tarihi <;:evre bir deger-
ler sisteminin ifadesi olarak degil , biiyiik bir miize olarak dii§ii-
niiliiyordu. 0 giinlerde Safranbolu, tarihi <;:evreyi koruma dii-
§iincesinin sembolii haline gelmi§ti. Aydmlanm1z Safranbo-
lu'ya ne§ideler soylemeye ba§ladilar. Mimari Miras Y1h 'nda
silkinip ayaga kalkan Safranbolu'da zaman bile bir ba§ka za-
mand1. "1975 Mimari Miras Y1h Safranbolu i<;:in yeniden dogu§
y1h oldu -diyordu bir yazar-. Ya§ayan dokusuyla ve insamyla
gii<;:lii bir soluk ald1 Safranbolu. Yiizy1llann birikimini en giizel
bir bi<;:imde giiniimiize ula§tirabilmi§ olmanm mutlulugunu
duydu" .
156 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Burada sorulmas1 gereken, benim cevab1m bilmedigim so-


ru ise §Udur: "Safranbolu, acaba §imdi kendisine ne§ide soyle-
yenlerin elinden nas1l kurtulmu§tu?" Niyin istanbul'un, Bur-
sa'nm, Safranbolu'nun, Cumahkmk'm daha once farkma vanl-
mad1? Kendi gtizelliklerimizi kabullenebilmek iyin niyin once
Bati'mn kabullenmesini bekliyoruz?

Ve Teknoloji

itiraf etmeli, tarihi yevreyi koruma kayg1s1 bizim ii;:in oldu-


gu kadar, Bah ii;:in de yenidir. <;unkti 'tarih §Uuru' yeni bir kav-
ramd1r.
Ytiz, bilemediniz ytiz elli yil oncesine kadar, tarih kendini
otomatik olarak muhafaza ediyor, degi§im i;:ok yava§ , hatta te-
kerrtir izlenimi veren bir ritmle geryeklqiyordu. XVI. ytizyil
istanbul'uyla XVII, hatta XVIII ve XIX. ytizyil istanbul'lan
arasmda "Eyvah, geymi§ elden gidiyor!" dedirtecek kadar bti-
ytik farklar yoktu. Bi.ittin istanbul, bir ba§tan bir ba§a yamp y1-
kilsa bile, yerine yenisi aym ruhla yeniden in§a edildigi iyin,
espri olarak eskisinden farks1z bir gortinti§ dogardi.
Buna kar§thk XX. yi.izyil ba§larmdaki istanbul'la ortalann-
daki istanbul birbirinden i;:ok farkhd1r. Ustelik bu farkhhk si.ire-
leri gitgide kisahyor. Bilhassa son elli altm1§ y1l iyinde o kadar
btiytik degi§iklikler o!mU§tUr ki, abidevi eserler olmasa, bugtin
ne istanbul'u, ne Bursa'y1, ne Konya'y1, ne de Sivas'1 tamyabi-
lirdik.
Bu olumsuz geli§menin biryok sebebi var: En onemli se-
beplerden biri, teknoloji ve beraberinde dti§tini.ilmesi gereken
sanayile§me hadisesi, bunun bir neticesi olarak §ehirlerin dti-
zensiz olarak bi.iyi.iytip §i§mesi ve ntifuslarmm artmas1 ise, di-
geri de ya§ad1g1m1z btiytik zihniyet degi§ikligidir. Esasen bu iki
sebep, ba§mdan beri birbirini etkileyerek, daha dogrusu, birbiri-
ni yaratarak var olmu§tur.
XIX. ve XX. ytizy1llann aymc1 vasf1 olan teknolojik ilerle-
me, ba§lang1yta hesap edilmeyen, edilse bile mi.ihimsenmeyen
~EHiR FOTOGRAFLARI / 157

-ba§ta tariht ve tabit 9evrenin tahribi olmak iizere- bir y1gm


problemin dogmasma yol a9m1§tlr ki, bugiin bu problemleri
halletmek i9in §iiphesiz ayn bir teknolojiye ihtiya9 vard1r.
Teknoloji kendi vatanmda da biiyiik bir zihniyet degi§ikli-
gine sebep olmu§tur; fakat bu degi§iklik kendiliginden (sponta-
ne) ger9ekle§tigi i9in, Bah di§mdaki toplumlarda oldugu kadar
bilyilk tahribata yol a9mam1§tlr. <;unkil bu sahadaki geli§meler,
ilk §Ok atlat1ld1ktan sonra alman tedbirlerle kontrol altmda tutu-
labilmi§tir. Halbuki teknolojiyi transfer etmek durumunda olan
illkeler, bilnyelerine tamamen yabanc1 olan bu yeni strilktilr'il
9ok agir bir bedel i:ideyerek benimsemi§ ve bir nevi Truva atm1
kendi elleriyle saglam kalelerinin i~ine ald1klarm1 9ok ge9 far-
ketmi§lerdir.
Agir bir bedel i:idenmi§tir; 9ilnkil Bat1'nm dayamlmaz
maddt kudreti kar§1smda yok olmamak i9in alelacele bir §eyler
yapmak ihtiyac1m hisseden Dogu, teknolojiye ve beraberinde
getirdiklerine 9ok haz1rhks1z bir §ekilde kapilarm1 a9ar. Hi9
kimse, bu fabrikay1 §ehrin gobegine kurarsak sonunda nelerle
kar§1la§mz diye dil§ilnmez, boyle bir ihtiya9 hissetmez.
Hedef, her ne pahasma olursa olsun ilerlemedir. "Neye go-
re, ni9in, nereye kadar?" sorulannm cevaplan ise me9huldilr.
Boylece "ilerleme i9in ilerleme" cliisturuna dayanan yeni bir
mistik dogar. Teknoloji, muas1r medeniyet ve milsbet ilim gibi
kavramlar, as1l mahiyetlerinin d1§mda, iideta birer mit olarak al-
g1lamr ve bu mit'ler etrafmda maddl ve manevl bask! milesse-
seleri olu§turulur.

Ve sonunda fabrika bacalar1, ilerlemenin somut omekleri


en yak1mm1zda bulunsun diye §ehirlerimizin ortalannda birer
birer yilkselmeye ba§lar. Derken, koylerden §ehirlere akan in-
sanlar, bilyilk §ehirlerde gitgide kabaran nilfus, hava kirliligi,
mesken ihtiyac1, fazla insan bannd1rabilmek i9in yikihp yerine
be§er onar kath apartmanlar dikilen tarihl yap1lar, yogunla§an
trafige dar gelen eski yollar, sokaklar, ylk1m, yikim ... Daha da
korkuncu killtilrsilzlqme !
158 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Zihniyette K1nlma
Bununla beraber tarihi' r,:evrenin yok olmasm1 sadece "tek-
nolojinin kendi iistiinliigiinii eski degerleri y1karak gerr,:ekle§tir-
mesi"ne baglamak yanh~tJr. <;unkii bizde tarihi' r,:evre tahribat1,
teknolojinin iistiinliigiinii hissettirmeye ba~lad1g1 y1llardan r,:ok
oncesine dayamr. Ahmet Hamdi Tanpmar'a gore, XIX. yiizy1hn
en biiyiik zaaflanndan biri , mimarisiz bir asir olmas1d1r. Gerr,:i
heniiz istanbul'un r,:ok biiyiik bir k1sm1 sivil mimarimizin en gii-
zel devirlerinden birini ya~amaktadir, ne var ki dort am boyun-
ca biinyesinde yabanc1 bir ornek gibi ta~1d1g1 Beyoglu, Tanzi-
mat'm verdigi yeni imkanlarla birdenbire geni~lemeye ve biitiin
~ehri istila etmeye ba~lam1~t1r. Hatta Beyoglu'nun Bursa'ya ka-
dar sarkt1g1 bile ar,:1kr,:a goriilmektedir.
Bu, Tanzlmat'la birlikte ba§layan zihniyet degi§mesinin ve
kiiltiirde ya§ad1g1m1z ikiligin tabil bir neticesidir. Yani tarihl
devamhhg1m1z birdenbire garip bir kesintiye ugram1~tir. Bursa
ve istanbul gibi ~ehirler, defalarca yamp y1kild1klan halde , bu-
ralarda ya~ayanlar tarafmdan aym heyecan ve ruhla yeniden
in§a edildikleri, fakat Tanzimat'tan sonra bir humma gibi ba§la-
yan Batilila§ma ihtiras1yla, zamanm ve yangmlann yok ettigi
mimarinin yerinde , r,:irkin ve iislup fukaras1 bir mimarinin yiik-
selmeye ba~lad1g1 bir gerr,:ektir. Dstelik zihniyetteki siireksizlik
yiiziinden vak1f miiessesesi de r,:oziilmii~, art1k vakfiyelerin
lanetlerine, beddualanna kimseler ald1rmaz olmu§tur.
Teknolojinin getirdigi problemler ise zihniyetteki bu kesin-
ti , daha dogrusu bu siireksizligin tuzu biberi olnrn§ , neticede
snf Halir,:'i temizleyebilmek ir,:in milyarlar harcama noktasma
gelinmi§tir. Eger bu siireksizlik olmasayd1 , §iiphesiz teknoloji-
nin yaratt1g1 problemler r,:ok daha az zararla atlatilabilirdi. Nite-
kim Bat1'da teknoloji bu kadar biiyiik tahribat yapmam1§t1r. Av-
rupa'mn onemli tarihl merkezleri , baz1 mimarlann r,:1Igmca ta-
sanlanna ragmen, bugiine kadar oldu gu gibi korunmu§, hatta
ikinci Diinya Sava§1'nda ba§tan ba§a yak1hp y1kilan §ehirler bi-
le, hi<,: bir degi§iklik yapilmaks1Z1n eskis i gibi in§a edilmi§ti.
<;iinkii zihniyette bir siireksizlik problemi yoktu.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 159

Gec;:mi~siz Gelecek Olmaz


• Hi<; degilse elde kalam kurtarrn ak i<;:in <;:aresizlik i<;:inde bir
~eyler yapmaya <;:ah§an bir ka<;: aydm dt§mda tarihi devamhhk
ve <;:evre diye bir meselemiz oldui~unu hi<; kimse farketmedi,
l 975'e gelinceye kadar.. Zaten tarihi degerleri savunanlar geri-
cilikle su<;:lamyordu. Tiirk aydmlannm biiyiik bir k1sm1 , bu me-
seleye ancak bir ilericilik ve <;:agda§hk meselesi haline getirildi-
gi zaman sahip <;:1kmak cesaretini gosterebildiler. Forumlar dii-
Z•;nJediler, sergiler a<;:t1lar, filmier yaptilar, ozel sayilar yay1m-
ladrlar. bteden beri bu meseleler 1Jzeride kafa yoran '<;:agd1§1'
aydmlar ise §a§mp kalm1§lard1.
Aslmda bu traji-komik geli§meler, heniiz kafa bag1ms1zh-
gma kavu§mam1§ olmam1zdan ileri gelmektedir. Tanzimat'tan
sonra Avrupa'mn eskisi hep bizim yenimiz oldu. Bat1 medeni-
yetinin i<;: dinamiklerini kavrayamad1g1m1z gibi, bu medeniyeti
insanhgm varabilecegi yegane zirve zannettik. Ka<;:1mlmaz olan
teknolojinin yams1ra, siirekli fikir, ideoloji ve hatta bunahm it-
hal ettik. Hep dt§andan baktig1m1z i<;:in gozlerimiz kama§tl , bizi
bekleyen tehlikeleri goremedik. O nun dii§tiigii <;:ukurlara biz de
dii§tiik, tak1ld1g1 engellere biz de ta'bld1k.
Bat1'nm bugiin vard1g1 noktaya varabilmek i<;:in onun ya§a-
d1g1 maceray1 yeni ba§tan ya§amak ve tecriibelerinden istifade
edememek az bulunur bir hamakat omegidir. Bat1 herhangi bir
yamlg1su11 itiraf etmedik<;:e. biz bunu ya farketmiyoruz, veya
farketsek bile Bat1hhg1m1za hale! gelir diye sesimiz <;:1km1yor.
i§in kotiisii, bazan Bat1hhk adma, Bat1hmn dii§medigi yamlg1-
lara bile dii§tiigiimiiz oluyor. Eh, olur boyle §eyler diyerek buna
da mazeret bulmak miimkiin. Fakat mesela tarihi eserleri y1ka-
rak ge<;:mi§ten kurtulmamn miimkiin oldugunu zannetmek safl1-
gma hangi mazereti bulacag1z?
Bilindigi gibi, Frans1z ihti!alinden birka<;: y1l sonra (1792)
ge<;:mi§in hat1ralanrn canland1racak her §eyin, bilhassa
abidel erin y1krlmas1m ongoren kararlar almarak biiyiik bir tah-
ribata giri§ilmi§ , adeta 1789 onces1 Frans1z tarihi yok edilmek
istenmi§ti. Ne var ki romantik edebiyatm ve milll §UUrun dog-
160 I $EHiR FOTOGRAFLARI

mas1yla birlikte ger;:mi§e sayg1 losa silrede canlanm1§, Louis-


Philippe tahta ger;:tikten sonra milll gelenegi te§kil eden unsur-
lar resmen tamnarak bu istikamette geni§ bir faaliyete ba§lan-
m1§t1.
Her konuda Fransa'y1 takip eden bizler de Bat1hla§maya
karar verdikten sonra, once tarihimizden kurtulmam1z gerekti-
gini sandik. Halbuki Fransa bunu tecrilbe etmi§ ve ger;:mi§i yok
ederek herhangi bir yere var1lamayacagm1 r;:abuk anlam1§l1. Biz
hazir tecrilbeden faydalanmak yerine, bu tecrilbeyi yeni ba§tan
ve daha uzun bir zaman diliminde ya§adik.
yilnkil benimsemeye 9ah§llg1m1z medeniyeti ashnda hi<;:
tamm1yor, bu yiizden sorgulayam1yorduk, Ger;:mi§ adeta ilzeri-
mizden hemen atilmas1 gereken liizumsuz bir yilktii. Tevfik
Fikret, oglu Halfik'a "Sen biitiln hiiviyet ii uzviyyetinle atisin"
diyordu. Halbuki Tanpmar'm ifiidesiyle "Mazisiz bir hal tasav-
vur edilebilir, fakat bir gelecek tasavvuru imkans1zd1r."

Netice Olarak
Mimari di§mdaki degerlerin §UUrlu olarak goz ard1 edildigi
mimari miras kampanyasmm ardmdaki zihniyet, kanaatimce,
tarihi miras1mmn biiyilk bir klsmm1 yok eden zihniyetten son
tahlilde pek farkh degildir. Tarihi miras1 §ehirlerimizin orasm-
da burasmda tabii r;:evrelerind ~n tecrit edilmi§ gosterrnelik
tarihi peyzajlar olarak dii§ilnen aydmlann tavn, evinde ~ark
odas1 haz1rlayan her hangi bir Avrupalmm tavnndan ve y1llar
sonra Safranbolu'yu ke§feden aydmlann tuhaf §a§klnhg1, tarih
6ncesi bir kahnt1y1 ke§feden bir arkeologun heyecanmdan ne
olr;:iide farkhdir? Tahlil edilmeye deger.
Kiiltiirel ve tarihi degerlerimiz bir biitiln olarak dil§iiniil-
mezse, korunan mimari miras, ya§amayan, ir;:inde ya§ayamad1-
g1m1z bir milze olmaktan 6te bir mana ifade etmeyecektir.
~uras1 bir gerr;:ektir ki, Arkeoloji Miizesi ' nin bahr;:esine
"Muradiye'yi ziyaret ediniz" tabelas1m diktirmek haJa r;:ok zor!
Tiirk Edebiyat1, 1985
AH SAFRANBOLU
VAH SAFRANBOLU
Vadinin tabil e~mlerine birbirini kapatmayacak ~kilde,
hepsi tek tek se~ilsin, estetik birer obje olarak tek tek algilansm di ye
biiyiik bir zevk ve ustahkla yerle~ tirilen evlere bakarken,
"Evet" diyorsunuz, "Bu ~ehir korunmah!"

"Mimari Degerler ve Folklor Haftas1" miinasebetiyle davet


edildigim Safranbolu'da dolu dolu iic,: giin ya~ad1m. Gec,:mi§ten
bugiine bir biitiin olarak bozulmadan ula§an bu giizel §ehri ko-
rumak ic,:in y1llard!f c,:ah§IP c,:abalayan insanlann samimiyetini
gorerek sevindim. Safranbolu'ya bir hafta oncesine kadar git-
memi~tim ve itiraf etmeliyim, Safranbolu nostaljisini de -Be-
yoglu nostaljisi kadar degilse bile- yapmac1kl1 buluyor, zaman
zaman ah'm vah'm kan§tlg1 ne§ideleri timsahm gozya§lan gibi
goriiyordum.
insan Safranbolu'nun sokaklarmda dola§maya ba§laymca
ister istemez kat1ks1z bir koruyucu1kesiliyor. Yakm zamanlara
kadar ic,:inde ya~ad1g1m1z, birdenbire tuhaf bir §ekilde yok olan
fizikl bir c,:evreyi kar§1mzda buluyor, 1hlamur kokan, trafik ke§-
meke§inin ya§anmad1g1 ta§h sokaklarda, crar§1da, pazarda gezi-
nirken zaman tiineline girmi§ gibi°bir duyguya kap1hyorsunuz.
Diger §ehirlerde motor giiriiltiilerinin ve atiklann yuttugu eski
sesleri ve kokulan bile duyabiliyorsunuz Safranbolu'da. Ne
sesler, ne goriintiiler. .. hic,:bir §ey yormuyor sizi.
Tabiata adeta tecaviiz eden betonarme yap1lara ah§IDI§ goz-
leriniz, ah§ap evlerin soylu ve tabiat1 tamamlayan, onun tabii
162 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

bir uzant1s1 olarak asla fazlahk hissi verrneyen yizgilerinde din-


leniyor. Evlerin cografyamn tabil dokusuna uygun olarak dizi-
li§lerindeki estetik, daha dogrusu, plans1zhk gibi gori.inen o ina-
mlmaz §ehir plarn bi.iyi.i!Uyor sizi. Vadinin tabil egimlerine bir-
birini kapatmayacak §ekilde, hepsi tek tek seyilsin, estetik birer
obje olarak tek tek alg1lansm diye biiyi.ik bir zevk ve ustahkla
yerle§tirilen evlere bakarken , "Evet" diyorsunuz, "Bu §ehir ko-
ru nm aiI ! Gelecegin mimarlan bclki daha in sanl §ehirler kura-
bilmek iyin Safranbolu'yu ornek ahrlar! " Tabil yerinde bulabi-
lirlerse !
On be§ yild1 r Ti.irk aydmmm gi.indeminden dii§meyen Saf-
ra nbolu'nun heniiz "koruma amayh plam"nm bile bulunmad1g1-
m soylesem, inamr m1sm1z? ~ehrin yerlileri ye§itli sebeplerle o
giizelim ev leri ya satarak yahut kiraya vererek terketmi§ler. Ye-
ni sakinlerinin ekonomik durumlan ise bu evlerin bak1mma
miisait degil. B1rakm baknrnm , k1 ~ m 1s1tmak bile iylerinde otu-
ranlar iyin biiyiik bir ki.ilfet. Bu da, Safranbolu'nun omri.ini.in
pek uzun olmad1g1m gosteriyor. Nitekim bitpazarlannda s1k s1k
Safr anbolu ev lerinden soki.iliip getirilmi§ kapilarla, kap1 tok-
maklanyla, naki§h tavanlarla vb. kar§Ila§mak mi.imki.in. Giive-
ler kemiriyor Safranbolu'yu.
Beyogl u iyi n ah vah etmek gereksiz. Arna Safranbolu'ya
yak1§1yor. Ah Safranbolu vah Safranbolu!
Terc1/man, 30 Haziran 1990
"ORDA BiR KOY VAR YAKINDA"
Sokaklara s1rri bir hava verE·n ve bazan
evlerin ~ahlanna kadar yiikselen ta~ duvarlar,
daraok sokaklan serin birer dehlize ~evirir.

Bursa-Ankara karayolunun onuncu kilometresinde saga sa-


par da ytiksek agaylann gO!geledigi yoldan Uludag yamaylanna
dogru ilerlerseniz, kar§Imza once bir rnezarhk y1kar; sonra ken-
dinizi birden zarnan ttineline girmi§ gibi hissedersiniz. Geyrni§
zamanlann birinde donmu§ ve hiy cteni§meden bugtine ula§mI§
bir koy, sizi , inatla ayakta durmaya yah§an , govdeleri kararm1§
ve kag§amI§ evleriyle kar§Ilar.
Rivayet ederler ki, Tokat civannda ya§ayan Oguz boylann-
dan Kmklar, birgtin kalk1p Karakeyili a§iretinin hakim oldugu
bolgeye goyer ve yerle§mek iyin Ertu!;rul Gazi'den toprak ister-
ler. Karakeyili'nin ileri gelenlerinden baz!lan buna kar§I yikarsa
da , Ertugrul Gazi , gereksiz bir dti§manhgm dogmamas1 iyin K1-
z1khlara Uludag eteklerinde yer gosterir, hatta dostlugu peki§-
tirmek iyin Kmkh beyinin yedi oglunu Karakeyili a§iretinin ye-
di gtizel kmyla evlendirir. Beyin yedi oglu ayn ayn koyler ku-
rarak yerle§irler. Bunlardan Cumah Bey'in koyti Cumahk1z1k,
Fethi Bey'in koyti Fethiyekmk, Haml1 Bey'in koyti -bu isimden
bozma olarak- Hamamhkmk, Dal Bey'in kt:iyti DalhklZlk, Ba-
ymdir Bey'in kt:iyti ise Baymdirkmk ad1m ahr. DereklZlk ve
Degirmenlikmk koylerini kuranlann a.dlan bilinmiyor.
164 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Efsane dogruysa, KlZlkhlann ba§vurduklan ki§i, §iiphesiz,


Ertugrul Gazi degil, Orhan Gazi olmahd1r. <;iinkii Ertugrul Ga-
zi doneminde Bursa civannda heniiz hakimiyet tesis edilmi~
degildi.
Bu koylerden Derek1zik ve DegirmenklZlk, 1950'lerden be-
ri siirekli geni~leyen Bursa tarafmdan yutulmu~ durumdad1r.
Digerlerinden yalmz Cumahlaz1k zamana kar~1 inamlmaz bir
direni~ gostermi~, kuruldugu giinlerdeki dokusu, yerle§im diize-
ni ve estetigi hemen hiiy bozulmadan giiniimiize ula~m1~tlr. Uz-
manlar, CumahklZlk evlerinin pek iyogunun ta~la yap1lm1§ k1-
s1mlannm kurulu§ devrine kadar uzand1g1 kanaatini ta§1yorlar.
Birkaiy bina say1lmazsa, betonun hemen hiiy girmedigi bu
yqile gomiilmii§ inamlmaz koy, kamuoyuna once geniy bir mi-
mar tarafmdan tamt!lm1~t1r. 1979 y1lmda iTO Mimarhk Fakiil-
tesi'nde haz1rlad1g1 master tezi dolay1s1yla ilgilendigi Cumahk1-
z1k'm Tiirk kiiltiirii ve mimarisi aiy1smdan onemini farkeden
Yiiksek Mimar Recai Co§kun, Amtlar Yiiksek Kurulu'nun da
ilgisini bu koy iizerine iyekmeyi ba§anr. Boylece 12730 say1h
kararla, CumahklZlk'ta her tiirlii yeni yap!la~ma, Yilksek Ku-
rul'un iznine baglanmu~ olur. Bununla beraber CumahklZlk'm
as1l §Ohreti 1983 y!lmda Abdiilkerim Aga Han ve TMMOB Mi-
marlar Odas1 tarafmdan diizenlenen yan~madan sonra ba§la-
m1§t1r. Bu yan§mada, Tiirkiye'deki mimarhk ogrencilerinden,
iye§itli faktorlerin etkisiyle CumahklZlk'ta 2007 y1hnda meyda-
na gelebilecek muhtemel degi§melerin incelenmesi istenmekte-
dir.
CumahklZlk, Tiirkiye'nin ya§ad1g1 biiyilk degi§menin, be-
tonla§manm dI§mda kalmI§ nadir mekiinlardan biri. Safranbo-
lu'dan bile daha etkileyici. Ba§hba§ma bir diinya. "Atalanm1z
be§ yiiz y1l once hangi mekiinlarda, nas1l ya§1yorlard1?" sorusu-
na verilecek orijinal ve mil§ahhas bir cevap. <;1kmaz sokaklar,
birkaiy sokagm kesi§tigi noktalarda kiiiyilk alanlar; belki de ko-
yiin kuruldugu ilk giinlerden kalma -ve onanlma §ansma eri§-
mi§- bir hamam, bir o kadar eski mescit. .. Sokaklara s1rrl bir
hava veren ve bazan evlerin 9at1lanna kadar yiikselen ta§ du-
varlar, darac1k sokaklan serin birer dehlize iyevirir. Yukandan
$EHiR FOTOGRAFLARI / 165

bak:Iid1gmda, Cumahkmk'ta sokak yok gibidir. Sadece kum1z1


kiremitli damlan goriirsiiniiz. Cumbalar, kafesli pencereleriyle
sokaklara ta§mt§tlr. Pencere onlerindeki saks1Iarda feslegenler,
kiipe c;:ic;:ekleri vb. ve ic;:inde ya§anan Iner evin mutlaka bir asma-
s1 vardu.
Evet, Cumahk1zik koruma altma ahnmt§, yeni yap1la§malar
onlenmi§tir onlenmesine ... Sonra? Korunmas1 kararla§tmlan
her deger gibi kendi haline terkedilen Cumaltk1z1k, 2007 y1ltna
kadar ayakta kahr m1, kalmaz m1, Allah bilir! Bunun ic;:in yolla-
n Bursa'ya dii§en okuyuculanmm Cu.mahkmk'a da ugramalan-
m tavsiye ederim. N'olur, n'olmaz!
Tiirkiye. 1993
ALTIN CI SEHiRLiLER
<;:1Idmru~ igde kokusu kti~eyi dtiner dtinmez
ve bir kli~Uk ah~p ev kap1s1 ~iftekanatll
haminnem yalmzhgi hababam dokur
bir ~ift hac1leylek bacada takir talor

Gokmedrese'ye dogru giden, darac1k, egri biigrii bir sokakt1


ve biz o sokakta iki kath ah~ap bir evde otururduk. Zaten evler
hep ah~apt1.
Y1llar sonra yerle bir edilerek geni~ bir caddeye donii~tiirii­
len -ne yaz1k ki ~irndi ad1m hat1rlarnad1g1rn- bu sokagm hernen
ba~mdaki evlerden birinin avlusunda bir igde agac1 vard1. Mev-
sirni gelince il.deta saltanatm1 ilan eden igdecigin birkac;: sokak
oteden duyulabilen nefis kokusunu ancak "c;:!ldirm1f kelirne-
siyle ifade edebildim. Daha sonra Sivas'm birc;:ok sokagmda
oturduk; fakat c;:ocuk ruhurnu derinden kavrayan ve ileriki yil-
larda benirn ic;:in Turk sokag1mn bir sirngesi haline gelen igdeli
sokak bir ba~kayd1. Esasen biittin ~ehirlerirnde oldugu gibi , Si-
vas'ta da c;:ocuklann dtinyasm1 renklendiren ve sokaklan ozel
i~aretler gibi birbirinden ay1ran agac;:lar vard1; elmalar, erikler,
kay1s!lar, vi~neler, bahar gelince tepeden t1rnaga c;:ic;:ek ac;:arak
sokaklan birer rnasal ~ehrine donti~ttirtirlerdi. <;ocuklugunu
boyle sokaklarda gec;:irrni~ olanlar c;:ok ~ansh insanlard1r. Bunu
~irndiki c;:ocuklara bilrnern nasil anlatmah?
Ttirkiye'de insanlar nice zarnand1r nerede bir agac;: gorseler
kesiyor, nerede ah~ap bir konak bulsalar y1k1yor ve yeni sokak-
!;)EHiR FOTOGRAFLARI I 167

Jar, yeni caddeler ve tornadan ytkmt§ gibi birbirine benzeyen


evler yap1yorlar. Bir agac1 devinnek i.izere bilenen balta, bir ya-
t1y1 indinnek i.izere havaya kalkan kazma, benden de bi.iyi.ik ac1-
lar vererek bi.iyi.ik paryalar kopanyor sanki. Yoksulla~t1g1m1
hissediyorum.
Sonunda benim igde agac1m1 da kestiler ve igdeli sokag1
yerle bir ettiler. Anlam1yorum; bugi.in golgesinde dinlendigimiz
agay , yann yerini iri yan bir apartmana bnak1yorsa, bugi.in pen-
ceremizde I§lidayan gokyi.izi.i , obi.ir gi.in beton bir blokun arka-
smda kalabiliyorsa, bu topraklarda astl miiniismda nasil mekiin
tutabiliriz? Oturdugumuz yerde serseri Yahudi gibi si.irekli
mekiin degi§tinnedeyiz. Art1k ne oiz yevrede bir iz btrakabili-
yoruz, ne yevre bizde!
Ya§ad1g1m1z mekiinlan ve kulland1g1m1z e§yay1 kolayca
gozden y1karabilmemiz, onlarla yakmhk ve ileti§im kuramaya-
§1m1zdan olmah. Farkrnda degiliz ama, yok tuhaf bir durumdur
bu. Gozi.imi.izi.i k1rpmadan eskiciye verebilecegimiz veya yOpe
atabilecegimiz §eylere as1l miiniismda sahip olmam1§tZ demek-
tir. <;ocuklanm1za vazgeyemeyec,:!kleri ~eyler vennezsek, on-
lardan birtak1m degerleri korumal2.nm nas1l bekleyebiliriz?
Sivas'a her gidi§imde, mutlab, bir zamanlar o darac1k so-
kagm geytigi geni§ caddeye ugrayarak igde agacmm bulundugu
yeri kestirmeye ve gozlerimi kapayarak kokusunu duymaya ya-
h§iyorum. Sadece igdecik ve igdeli sokak m1? <;ocuklugumu ve
ilk genyligimi ya§ad1g1m mekiinlann hiy biri kalmamt§. iyinde
bir zamanlar ti.iylerimiz i.irpere i.irpere oyunlar oynad1g1m1z ve
hayalimizde cinlerle, perilerle si.is Ledigimiz konagrn yerinde de
yeller esiyor. Yeni sesler eski sesleri yOktan yutmu~. Yeni yol-
lar aytlmt§ ve daha di.in faytonlann geytigi ta§h sokaklan ilk
yagmurda delik de§ik olan haysiyetsiz bir asfaltla kaplami§lar.
Caddelerde ve sokaklarda herhangi bir yabanc1 gibi dola§I-
yorum. Yeni hiy bir§eyde, §ehrin asll yizgilerini devam ettirme
kayg1s1 yok. Ve bi.iti.in asll yizgilcr yok olurken hiy kimscden
itiraz sesi yi.ikselmemi§. <;i.inkU S.ivas'ta, Ahmet Turan Alkan
gibi hakiki yerliler yok denecek kadar az. Bir §Chri ve degerle-
rini, ancak her ko§esinde kendi sinden ve yevrcsindcn bir iz bu -
~ 68 I $EHiR FOTOGRAFLARI

labilenler korurlar. Adam, o sokagm ko§esinde kokusuyla oz-


dqle§tigi bir igde agac1 yoksa yahut bir§eyleri korumay1 entel-
JektUel bir merak ve kayg1 haline getirmemi§se, sesini niye 91-
karsm ki?
Ahmet Turan Alkan'm, yani Alt1nc1 Sehir'in yazannm bu
yaz1da ifade etmeye 9ah§hg1m duygulan 9ok iyi anlayacagm-
dan eminim. Nitekim yukandaki m1sralarla ba§layan Ev/er ve
Devier adh §iirim Dergah'ta yay1mland1gmda as1J kar§1hg1m
onda bulmu§tU. <;iinkii Ahmet'le aym ge9mi§i payla§tik, aym
9evrelcrde ya§ad1k, aym sokaklan ar§mlad1k. Eminim, hafizas1-
m zorlarsa benim igde agac1m1 da hat1rlayacakt1r. Ve a§ag1 yu-
kan aym y1llarda okumak iizere aynld1k Sivas'tan; sonunda o
dondii , ben donmedim. Ahmet, "bir §ehrin yerlisi" olarak kal-
may1 tercih etmi§ti. Bunun ne demek oldugunu daha iyi anla-
mak i9in Alt111c1 Sehir'deki nefis tahlili okumak gerekir ve be-
nim y1lhk ziyaretlerimde olup bittigini gorerek iiziildiigiim tah-
ribali , o olurken gormii§, "kendisi dahi bile y1kilm1§t1."

Ben Sivas'tan aynld1g1mda caddelerde ve sokaklarda heniiz


faytonlar geziniyordu. Taksi tek tiik, ozel arabalar ise parmakla
gosterilecek kadar azd1. Radyo giinleriydi ve televizyon denen
iileti hi9 gormemi§tim. Sinema altm 9ag1m ya§1yor, yazhk ve
kl§hk sinemalar dolup ta§iyordu. Uzak bir ge9mi§ten degil yir-
mi y!l oncesinden soz ediyorum. Sonra sanki birden sihirli bir
el degdi; ne fayton kald1, ne faytonlann t1ku liklr ge9tigi ta§h
sokaklar. Buakt1g1m Sivas'1 bir daha bulamad1m.
Ahmet, Sivas'1 tam o biiyiik degi§me noktasmda yakalaya-
rak anlat1yor. Arna o, dogup biiyiidiigii ve en gizli ko§elerini bi-
le bildigi §ehrin yok oldugunu gorerek sadece ah vah eden yer-
lilerden degil , biitiin Tiirkiye'de ya§anan kiiltiirel depremin ya-
ratt1g1 kaosu , Sivas bazmda gozleyerek tahlil eden bir ilim ve
fikir adam1d1r. Uslubu ise degme edebiyatpnm eri§emeyecegi,
Tiirk9e'nin as!l ge9mi§inden siiziiliip gelen rafine bir iislup. Al-
t111c1 Sehir, bana kaybettigim §ehri veren kitap, biitiin bu husu-
siyetlerin bir araya geldigi bir yazann eseri oldugu i9in 9arp1-
c1d1r.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 169

Altincz Sehir, aslmda hepimizindir. Ve hayatmmm bir do-


neminde, dogup biiyiidiigii ~ehirden kopmak zorunda kalan her-
kesin, eminim, bir sokak ko~esinde bzledigi bir igde agac1 var-
d1r.
Dergiih , Haziran 1992
EFES NASIL SEL(:UK OLDU?
Turkler'in fethettikleri biitiin yerlerde oldugtl gibi,
Efes'te de yerli halk uzerinde baski uygulamad1klan,
Sel~uklular'dan tevarus edilen bu yuk ho~goru yle,
halkm dilini ve inan~laruu korumasma izin verdikleri biliniyor.

Hiristiyanlar, Saint Jean Kilisesi'ni Artemis tapmag1mn


kar~1 s ma kendi dinlerinin i.isti.inli.igi.ini.i isbat etmek i<;:in in~a et-
mi~lerdi . Aydmoglu isa Bey de ikisinin arasma istam'm en i.is-
ti.in din oldugunu gostermek i<;:in bir cami yaptird1. isa Bey Ca-
mii , Sel<;:uklu mimarisinin baz1 ozelliklerini ta~1makla birlikte,
a~m si.islemeden annm1~hg1, mimari formlardaki nisbetlerin
uyumu ve tezyinatmdaki sadelikle yeni bir yoneli~i mi.ijdeliyor-
du.
Sel<;:uklu mimarisinin ozelliklerini ta~1yan <;:ok say1da ese-
rin bulunmas1 dolay1s1yla ad1 1914'te Sel<;:uk olarak degi~tirilen
Ayasulug (Ayaslug), antik <;:agdaki ad1yla Efes, 1304 y1hnda,
Mente ~ e Beyligi'ni kuran Mente~e Bey'in damad1 Sasa Bey ta-
rafmdan fethedilmi~, fakat dort y1l sonra Aydmoglu Mehmet
Bey'in eline ge<;:mi~tir. Ti.irkler'in bu tarihten itibaren Altoluo-
go'dan bozma alarak Ayasulug diye adland1rd1klar1 Efes , h1zla
Ti.irklqip mi.isli.imanla~m1~t1r. Bununla beraber, Ti.irkler'in fet-
hettikleri bi.iti.in yerlerde oldugu gibi, Efes'te de yerli halk i.ize-
rinde bask! uygulamad1klan, Sel<;:uklular'dan tevari.is edilen bi.i-
yi.ik ho~gori.iyle , halkm dilini ve inanc;:lanm korumasma izin
verdikleri biliniyor. Ar~iv belgeleri, Ayasulug'da Efes yerlileri-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 171

nin ya~ad1g1 kalabahk mahallelerin bulundugunu gostermekte-


dir.
Aydmoglu Mehmet Bey, kurdugu beylige merkez olarak
Birgi'yi ser,:mi~tir. Fakat daha sonra Ayasulug'un ozellikle tica-
ret ar,:1smdan onemi anla§tlarak beylik merkezi buraya nakledi-
lir. Ayasulug k1sa si.irede denizcilikte ve deniz ticaretinde bi.i-
yi.ik ba~an kazanan Aydmogullan'mn idaresinde canh bir tica-
ret ve ki.ilti.ir merkezi haline gelir. Ancak altm r,:agm1, A~tk Pa-
§a'nm hem bilgin, hem de bilginlerin koruyucusu olarak nite-
lendirdigi isa Bey doneminde ya§am1§llr. Bu donemde §ehir,
camiler, medreseler, hamamlar ve ti.irbelerle bezenir.
1390 ytlmda Ayasulug'u ele ge1:iren Y1ldmm Bayezid, Ay-
dmoglu isa Bey'in k1Z1 Hafsa'yla evlendigi ir,:in, Aydmogullan
Beyligi bu i§galden fazlaca etkilenmemi§tir.
As1l trajik olaylar, Timur'un Anadolu'yu istilas1 s1rasmda
ya~amr. Ayasulug, 1425 y1lmda Osmanhlar tarafmdan tekrar
ele ger,:irilinceye kadar filmlere konu olabilecek heyecanh
siyasl mi.icadelelere sahne olmu§tur.
Bu arada izmir ve Ku§adas1 Iimanlan geli§mekte, Ayasu-
lug, bir liman ~ehri olarak onemini gitgide yitirerek oli.i bir §e-
hir gori.intiisi.ine bi.iri.inmektedir. XV. yi.izyila gelindiginde,
Ayasulug, hemen hemen, ii<,: medeniyetin kahnttlanm ta§1yan
terkedilmi~ bir §ehir haline gelmi§tir. Sadece birtak1m garip ef-
saneler anlat1lmakta, nesiller yok oldukr,:a anlatilanlar daha da
esrarengiz kthklara girmektedir. Ayasulug, zamanla bu esraren-
giz niteligi dolay1s1yla Bat1h seyyahlann ilgisini r,:ekmeye ba§-
Jar. Seyahatnamelerinde harabelerden uzun uzun bahsederek
Ayasulug'u bir ilgi odag1 haline gctiren seyyahlardan baztlan
isa Bey Camii'ni de Saint Jean Kifo.esi zannetmi§lerdir.

ingiliz mi.ihendis Wood tarafmclan 1869 ytlmda Artemis ta-


pmagmm bulunmas1yla birlikte bi.iti.in Avrupa'mn gozi.i Ayasu-
lug'a r;:evrilir. XIX. yi.izytl "Yunan \1ucizesi" efsanesinin Bat1h
aydmlan r,:1lgma r;:evirdigi bir yi.izytld1r. Bu bak1mdan Artemis
tapmagmm ke~ fi r,:ok bi.iyi.ik bir hadise olarak takdim edilir. Ka-
zi r;:ah~malanm J863'ten J874'e kadar tam on bir ytl arahks1z
172 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

siirdiiren Wood, bulduklanm gemilerle sand1k sand1k iilkesine


gonderirken, kazmas1m kapan ve padi§ahtan herhangi bir §ekil-
de izin koparan hazine avcilan ve daha 9ok soyguncuya benze-
yen arkeologlar, Ayasulug ve 9evresini kostebek gibi oymaya
ba§larlar.
Ayasulug'un biiyiik bir ilgi odag1 haline gelmesinin sebep-
lerinden biri de, Anne Catherine Emmerich adh stigmatize Al-
man rahibesinin trans haline ge9tigi bir Slfada Efes ve Meryem
Ana'yla ilgili olarak soyledikleridir. 1818 y1hnda, Meryem'in
Saint Jean ile birlikte Kudiis'ten aynlarak Efes'e geldigini gor-
mii§ ve giiya evinin yerini tarif etmi§tir. Rahibenin sozleri amn-
da kaydedilir.
Bu kayillara dayanarak Kudiis'te ve Ayasulug'da ara§lirma-
lar yapan Paris'li rahip Gouyet, ara§t1rmalanndan sonu9 alama-
m1§t1r. Derken, 1891 y1hnda, izmir'deki Frans1z Hastanesi ba§-
hem§iresi Marie de Mandat Grancey'in te§vikiyle Efes'te ara§-
lirmalar yapan Henry Jung ba§kanhgmdaki dort ki§ilik ekip,
Meryem Ana evini (!) tesadiifen bulduklanm diinyaya ilan
eder. Avrupa'da bir k1yamet daha kopar. Ayasulug'a ko§an ha-
zine ve eski eser avcilanna §imdi de hac1lar katilm1§t1r. Bu ara-
da kaz1 faaliyetleri hummah bir §ekilde devam etmekte, Avru-
pa'mn onemli miizelerine gemilerle eserler akmaktad1r. Kazilar,
Birinci Diinya Sava§! ba§laymcaya kadar surer. Sava§m sonun-
da da bolgeyi i§gal eden Yunanhlar biiyiik bir h1rsla kazma sal-
layacaklard1r.

Ayasulug'un onemi Osmanh yonetimi tarafmdan nihayet


anla§Ilm1§lir. Sadece antik Yunan eserlerini degil, 9ok say1da
Ti.irk eserini de bannd1rmas1 ve bu eserlerin Sel9uklu karakteri
ta§1mas1 dolay1s1yla admm Sel9uk olarak degi§tirilmesine karar
verilir ( 1914 ). Kazilar ve tren istasyonu sayesinde yeniden can-
lanan Ayasulug , l 926'da yeni kazilara sahne olur. <;e§itli do-
nemlere ait kalmt1lar ve Meryem Ana evi dolay1s1yla her za-
man turist akmma ugrayan eski Ayasulug , yeni Sel9uk, ingilte-
re krali9esiyle Papa'y1 bile misafir eder. Arna oras1 arttk Sel-
~uk'tur ve hala antik Efes'ten izler ta§iyorsa, bunu Sel9uklu'nun ,
$EHiR FOTOGRAFLARI / 173

Aydmogullan'mn ve Osmanhlar'm ·~ngin ho§goriisi.ine bor\:lu-


dur.
Tek Parti doneminde Hac1 Bayram Meydam'm August
Meydam olarak degi§tirmeye kalki:1an zihniyet, §imdi de Sel-
\:Uk admdan rahats1z. Arna inamyoruz ki , Sel\:uk'lular, Sel\:uk-
lular gibi, eski medeniyetlerin izlerine de sayg1h kalacak, fakat
Sel\:uklu olmaktan daima gurur duyacaklard1r.
Terciiman 16 Mayas 1989
Dordiincii Boliim
GEZi NOTLARI
ORYANTALiZMiN G()ZBEBEGi: MISIR
Bizirn uzaktan tan1d1gmuz -daha dogtusu bize tan1ttlan- Mtstr,
oryantalizmin M1S1r'1dtr. Ger~ek Mis1rh, oryantalizmin
suhna hazu bir elbise gibt ge~irdigi kirnligi
hi~bir zaman kabullenmerrti~. Halkm as1l kimligi Islam.

Misir'1 Sevmek
Bizi Kahire'ye goti.irecek olan M1sir Havayollan uc;:ag1, tam
dort buc;:uk saat gecikmeyle kalkabildi. Havaalamna normal va-
kitten yakla§tk iki saat once gelindigi di.i§i.ini.ilecek olursa, bu,
a§ag1 yukan alt1 saatlik bir bekleyi:1 demektir. Yay gibi gerilen
sinirlerimiz, uc;:akta biraz gev§ediy~;e de, indikten sonra Kahire
Havaalam'ndaki bekleyi§, M1mh gorevlilerin pek de kibar ol-
mayan davram§lan, ikide bir sonen elektrikler, kafilemizde ye-
niden memnuniyetsizlige ve homunulara yol ac;:ti.
Dsti.ine i.istli.ik, benim ve daha birkac;: ki§inin pasaportlan
geli§igi.izel aynlarak ve hic;:bir ac;:1klama yaplimaks1Z1n bir yer-
lere goti.iri.ildi.i. Yakla§ik kirk be§ dakika da bu yi.izden bekle-
dik. Gorevlilerden birinden gi.ic;: bela kopard1g1m1z bir ac;:1k-
lamaya gore, endi§e edilecek bir §CY yokmu§, pasaportlanm1z
sadece bilgisayar incelemesinden gec;:irilecekmi§. iyi de, nic;:in
yalmzca birkac;: ki§inin? Suratlanrrnz1 begenmemi§ olmahlar.
Ba§ka ac;:1klamas1 yok.
Tabii, bizi otellerimize goti.irecek otobi.isleri bekleyi§imizi
saym1yorum. Havaalanmda bir karga§a, bir karga§a! K1sacas1
otellerimize ula§tp odalanm1za yerle§tigimizde, ayakta duracak
halimiz kalmam1§tl.
178 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

Biitiin bu olanlar, aram1zda bazilannm M1s1r hakkmdaki


pqin hiikiimlerini daha ilk giinden peki§tirdi. Arna Alev Alath
ve ben bu iilkeyi sevmek niyetindeydik. Daha dogrusu , benim
niyetim oyleydi: Alath daha once geldigi ve dostlar edindigi
0
M1sir 1 zaten seviyordu.
Evet , i§te Kahire'deydik. M1sir'm ba§§ehrinde, yahut "or-
yantalizm"in gozbebeginde. VIII. Milletleraras1 Tiirk Sanat1
Kongresi hemen yann ba§layacakt1.
Kafilede <;:ogunluk M1sir'a ilk defa geliyordu; yiize yakm
sanat tarih<;:isi ve miizeci, kongreye bildirilerini sunacak ve M1-
Sir0daki Tiirk sanat eserlerini miimkiin oldugu ol<;:iide inceleyip
fotograf <;:ekeceklerdi. Belki de §Uuralt1m1zda M1sir'1 fethetme
arzusu yat1yor. Ne yalan soylemeli, dort yiiz y1l once bu iilkeyi
fetheden bir milletin <;:ocuklan olarak biraz da tepeden bak1yor,
gordiigiimiiz her §eyi Tiirkiye'dekilerle kar§Ila§tirarak garip bir
iistiinliik duygusuna kap1hyoruz. Orta yerde MISlr'm bizden ka<;:
y1l geride olduguna dair rakamlar dola§1yor; yiiz y1l diyen var,
elli , altm1§ diyen var. Bu tavnn psikolojik bir izah1 mutlaka bu-
lunmah. Bau'dan geriyiz ama, bizden geri olanlar da var diye
dii§iinmek, epeyce rahatlat1c1 bir§ey. Bir de, Tiirkiye'de ah§t1g1-
m1z i<;:in art1k pek farkma varmad1g1m1z <;:arp1khklar, burada he-
men goziimiize ballyor.
Aslmda hi<;: de yabanc1 bir iilke degil M1sir; bizim dedeleri-
mizle, onlann dedeleri aym iilkenin <;:ocuklanyd1 ve aym cep-
helerde omuz omuza <;:arp1§1yorlard1. Ostelik minarelerinden
ezan sesleri yiikseliyor. Nas1l yabanc1 bir iilke olabilir buras1?
iyi ama, baz1 M1s1rh g6revlilerin bize soguk davranmalannm
sebebi ne? Herhalde bizim pe§in hiikiimlerimizin benzerleri
onlarda da var.

Metro A<;1hyor ·

Benim de aralannda bulundugum grup Meydan Tahrir'deki


Cleopatra Oteli 'ne dii§mii§tii . Vakit epcyce ge<;: oldugu halde,
Tahrir'deki hummah faaliyet hemen dikkatimizi <;:ekti. Yiizlerce
i§<;:i, dozerler, kamyonlar... Bizden once Kahire'ye gelen Kiiltiir
$EHiR FOTOGRAFLARI / 179

ve Turizm Bakanhg1 yetkilileri, Frans1zlar tarafmdan yap1lan


metronun iki gi.in sonra Fransa Ba§bakam Jacques Chirac tara-
fmdan ayt!acag1m soylediler. Bu faaliyet ayth§a haz1rl1km1§
megerse. Bi.iti.in gece makine gi.iri.ilti.isi.i ve bagn§malar dinledik.
<;ah§malar ertesi gi.in ve gece de aym §ekilde devam etti.
Meydan Tahrir, kisa si.irede saks1larla ve oradan buradan
dev§irilmi§ koksi.iz agaylarla sun'! olarak ye§illendirilmi§ , metro
Chirac tarafmdan ayt!d1ktan sonra o bi.iyi.ik faaliyet birden bt-
yakla kesilircesine durmu§tu. Oldugu gibi birakt!an ve §U anda-
ki haliyle geryekten yOk yirkin bir gori.inti.isi.i olan Meydan Tah-
rir, kimbilir ne zaman adam gibi bir meydana benzeyecekti?
Bu yazd1klanm1z, okuyuculanrn1z1 yamltmasm: Kahire,
Ortadogu'nun en gi.izel ve yarp1c1 §ehirlerinden biri. Dogu'yla
Bat1'mn garip bir §ekilde kan§t1g1, bi.iyi.ik, karma§tk; uzaktan
bakild1gmda t§tklan , gokdelenleri, Wks otelleriyle modem ve
Bat1h bir §ehir; iyine girip de detaylar gozlerinizde §ekillenme-
ye ba§lad1gmda bi.iii.in bir "§ark", daha dogrusu Binbirgece ma-
sallarmdan arta kalmI§ bir §ehir. Goriinen taraf1yla bat1h , iy ha-
yat1yla Mi.isliiman ve dogulu ...
Kalabahk sokak ve caddelerde mini etekli , ~ortlu turistlerle
s1ki s1k1 orti.inmi.i§ M1sirh hammlar ve sankh, ci.ibbeli adamlar
iyiye.

Evet, detaylar gozi.ini.izde §ekillenmeye ba§lad1gmda hakiki


manasmda bir "§ark"la kar§Ila§1yorsunuz. Zamanlama ve orga-
nizasyon fikri yok gibi bir§ey. Gi.ini.in belirli saatlerinde, istan-
bul'da oldugu gibi korkuny bir trafik karga§as1 ya§amyor. Bir
bak1yorsunuz tramvaylar, kamyonlar, at arabalan, e§ekler. ..
iyiye. Ve sanki Kahire'de "durak" mefhumu yok; insanlar hare-
ket halindeki otobi.islere binip iniyorlar. Kay defa yi.iregim agz1-
ma geldi.

Sihirli Bir Anahta r: Bah~i~

Normal si.ir'atle seyreden bir arabamn birden gaza bast1gm1


vc ok gibi diger arabalann arasmdan firlay1p i.izerinize dogru
180 I $EHiR FOTOGRAFLARI

geldigini goriirseniz ~a~mamamz gerekir. Trafik polisleri aldlf-


m1yorlar bile. ~a~lft1c1 bir siikfinet, bir anda ~a§lft1c1 bir hare-
ketlilige donii§ebiliyor. Bunun tersi de miimkiin. S1k s1k prob-
lemlerle kar~Ila§abilirsiniz, ama "bah§i§" her problemi iinmda
c;:oziiverir. Evet evet, M1s!f'da rahat rahat dola§mak istiyorsamz,
kesenin agzm1 ac;:1k tutacaksm1z. Arna asla pazarl1ks1z ah§veri§
yapmamahsm1z. Taksi §Oforii 10 pound mu istedi, siz 2 pound
vereceksiniz, mutlaka 3 poundda anla§lfSimz.
Tabil iic;: poundu da acemiliginizden vermi§sinizdir, en
dogru hareket tarz1 fiyat sormadan taksiye binmek ve gidecegi-
niz yere vard1ktan soma bir pound verip yolunuza devam et-
mektir. <;unkii en uzak mesafe iki poundur. Ne var ki, §Ofor si-
zin turist oldugunuzu anlarsa, yan yolda arabas1m kenara c;:eke-
bilir. 0 zaman ay1klaym pirincin ta~1m!

Kahire'de kald1g1m1z otelin ad1 Cleopatra, oteldeki barm


ad1 Nefertiti Bar. ~ehrin en tanmm1§ meydanlanndan biri Ram-
ses Meydam. Koca bir Ramses heykelinin ytikseldigi bu mey-
dana Ramses Caddesi'nden gidiyorsunuz. Donii§te bindigimiz
M1s1r Hava Yollan uc;:agmm ad1 da Tutankhamun. Meydan
Tahrir'deki iinlii M1slf Miizesi, antik M1s1r buluntulanyla dop-
dolu. Yolunuzu c;:eviren sat1c1lann size satmak istedikleri e§ya-
larm ba§mda ise, iizerlerine firavunlann hayatlanyla ilgili uy-
duruk resimler c;:izilmi§ papiriisler geliyor. Ve Nefertiti kabart-
mah kolyeler, Nefertiti heykelcikleri ...

Bizim uzaktan tamd1g1m1z -daha dogrusu bize tamtdan-


M1s1r, oryantalizmin M1slf'1d1r. Gerc;:ek M1sirh, oryantalizmin
s1rtma haz1r bir elbise gibi gec;:irdigi kimligi hic;:bir zaman ka-
bullenmemi§. Halkm asd kimligi islam. Sozgeli§i Gize'ye, iinlii
piramitleri ve sfenksi gormeye giderken bindigimiz takside
Kur'an dinliyorsunuz. Ezher Oniversitesi'yle, camileriyle, ic;: ha-
yat1yla , Kahirc. halfi islam·m en onemli merkezlerinden biri.
$EHiR FOTOGRAFLARI I 181

Napolyon'un Hedefi
Antik M1sir, piramitler, mumyalar ... deyince babalan tutan
Bat1hlar hemen ko§uyorlar buraya. Arad1klanm bulabiliyorlar
m1, bilmiyorum; ama Gerard de Nerval bulamam1§. 1843 y1lm-
da Theophile Gauthier'ye yazd1g1 mektupta, iilkeden iilkeye ge-
zerken kainatm en gi.izel i.ilkelerini kaybettigini, en c;:ok da M1-
Slf ir;:in i.iziildi.igi.ini.i soyleyerek §Oyle devam eder: "Ke§ke 0 iil-
keyi hayallerimden c;:1kanp atarak hamalanmm arasma gomme-
seydim."
<;i.inki.i Nerval'in hayalindeki M1s1r'la gerc;:ek MISlr c;:ak1§-
mam1§t1r. Hayallerinde kendilerine gore yeniden bic;:imlendir-
dikleri Dogu'yu bulamayan Bat1hla1r, gerc;:ek Dogu hakkmda
c;:ok zaman a§agilay1c1 §eyler yazm1§lard1r.
Balihlar, Napolyon ve ordusunun Gize piramitlerini gordi.i-
gi.i gi.inden beri (21 Haziran 1789) garip bir MISlr sevdas1 ya§ar-
lar. 1798 ilkbahannda, Institut de Franc'm bi.iyi.ik toplanli salo-
nunda Arabistan Seyahati adh iki ciltlik kitabm deri cildine
sert bir §ekilde vurarak bilimin M1s1r'daki gorevini ac;:1klayan
Napolyon, sefere c;:ikarken yamna bir di.izine oryantalist almI§tI.
Kalbinde iskender ve Sezar gibi cihangirlerin ihtiras1, M1s1r'1
Avrupa'mn daha dogrusu Fransa'mn tabii bir uzant1s1 haline ge-
tirmeyi planhyordu.
Napolyon Bonaparte, M1s1r'1 i§gal eder etmez, beraberinde-
ki oryantalistlerden hemen i§e ba§lamalanm istedi. M1s1r'la il-
gili her§ey yaz1lmahyd1. Bu c;:ah§malardan, 1803-1828 tarihleri
arasmda 33 cilt olarak yay1mlanan dev bir eser ortaya c;:1kli:
Description de J'Egypte (M1m'm Tasviri). Bu eserde MlSir, ya-
§anan gerc;:eklerle ve degerlerle degil, c;:ok uzak gec;:mi§inde Av-
rupa'yla olan ili§kileriyle ele alm1yordu. Uzak gec;:mi§te bilgi ve
medeniyet kaynag1 olan bu i.ilke, oryantalistlerin gozi.inde, ya-
§ayan haliyle incelenmeye bile degmezdi; "barbarhga gomi.il-
mi.i§ ya§1yordu".
Boylece oryantalistler, M1s!f'1 asil tarihi c;:izgisinden kopa-
nyor, di.inya tarihi ir;:inde, kendi menfaatlerine uygun bir yere
oturtuyorlard1.
182 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Bir Arkeoloji Cenneti


K1sa bir sure sonra da, hiyerogliflerin esran, Champollion
tarafmdan, me§hur iii;: dilli Rosette ta§I sayesinde r;:oziildii. Bu-
giin Rosette (Er-Ra§id) §ehrindeki Kay1tbay Kalesi'nde tqhir
edilen bu kitabe, o giine kadar kapah bir kutu olan eski M1sn
medeniyetinin biitiin kap1lanm ardma kadar ar;:t1. Bu, aym za-
manda oryantalizmin yeni kollanndan birinin, Ejiptoloji'nin de
dogu§u anlamma geliyordu •.
0 giinden sonra MISlr, Batih arkeologlan bir m1knat1s gibi
kendine r;:ekmeye ba§lad1. Ba§ka bir deyi§le, M1m, bir arkeoloji
cenneti ve inamlmaz bir zenginlik kaynag1 oldu. Kazmasm1 ka-
pan M1sir'a ko§uyordu. Muhte§em firavun mezarlannda hayal
edilmesi bile giir;: hazinelerin yatt1g1m r;:ok iyi biliyorlard1.**
Ve ta§1yabildikleri kadar ta§1dilar. ir;:ine girdiginiz zaman
zenginligi kar§1smda dilinizin tutuldugu, gozlerinizin kama§t1g1
M1S1r Miizesi'ndeki hazineler, Avrupa miizelerine gotiiriilenle-
rin suyunun suyudur.
Art1k A vrupahlar'm goziinde M1sir demek, Gize, Luksor,
Karnak demekti. M1sir, Miisliiman bir iilke degil, Ramses'lerin,
Tutankhamun'lann, Nefertiti'lerin iilkesiydi. Boylece M1sir
(Egypt) ad1 etrafmda bizi bile uyutan, Batihlar'm ise riiyalanm
siisleyen yepyeni bir romantizm dogdu. Oryantalizm M1sir'da
kendisine tabii bir miittefik de bulmu§tu: Eski M1mhlar'm to-
runlan olan Kopt(K1pti)'lar. ..

* Hiyeroglifleri c;:ozen
Franc;:ois Champollion'un dogdugunda goz aklan sa-
nyd1. Yalmz Dogululara has bir durumun , soyunda.~ic;: Dogulu bulunma-
yan bir Orta Avrupalt'da olu~u herkesi ~a~trlmt~U. Ustelik teni de kahve-
rengiye yakm bir esmerlik ta~1yor, yiiziiniin biitUn c;:izgileri dogulu c;:izgi-
lerini andmyordu. Yirmi ytl sonra herkes ona "Mt strh " denrneye ba~ladt.

** Mtm'da kazt yapan arkeologlar, binbir giic;:liikle ula~ttklanfiravun mezar-


lannda her defasmda bir slirprizle kar~1la~t1lar: Bu mezarlann hepsi ne
soyguncular kendilerinden evvel girmi~lerdi. En heyecan verici arkeolo-
jik bulu~. Tutankhamun'un mezannm bulunu~uydu. H1rs1zlar oraya da
girmi~ . fakat nedense fazla soymaya imkan bulamam1~lard1. Tutankha-
mamun kaz1S1yla ilgili dikkat c;:ekici bir "Firavun'un Laneti" hikayesi var-
dtr ki, uzun siire dlinya kamuoyunu me~gul e tmi ~t ir. Mezar bulunduktan
sonra, bu kaz1ya kat1lan yirmiden fazla insan, esrarlt ve tabil olmayan ~e­
killerde oldliler.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 183

M1srr, uzak ge9mi~iyle Bat1hlar'1 ha!a cezbediyor. Bunun


i9in turizm gelirleri, milll gelir i9inde onemli bir yi.izdeye sahip.
istisnas1z, bi.iti.in bi.iyi.ik otel zincirleri Kahire'den ge9iyor. She-
raton i.i9 tane, Hilton iki tane. Ve bi.iti.in oteller her mevsim do-
lu. Halk turistlerle i9i9e ya~amaya ve onlan mi.imki.in oldu-
gunca yolmaya ah§mt§. Arna M1slll, Avrupah bir turist i9in ne
kadar yolunursa yolunsun sudan ucuz.

"Agabey Sizi Gozh.iyor"


Oryantalizmin M1s1r'a uygun gordi.igi.i kimlik, ger9ek M1-
s1rl!lar tarafmdan hi9 bir zaman bi!nimsenmedi ama, ozellikle
Abdi.innas!f'dan sonra, bu kimligin resml kabul gormeye ba§la-
d1g1 soylenebilir. Daha da ilgi 9ekio:isi, 1952 darbesinden sonra
i.ktidara gelen asker men§eli liderler, Nasir, Sedad ve Hi.isni.i
Mi.ibarek, baz1 bakimlardan eski M1s!f krallanna benziyorlar.
Rejimin ad1 cumhuriyet ama, siz "yamlmaz bir lider"in her yer-
de solugunu hissediyorsunuz . ~irndi her yerde Hi.isni.i Muba-
rek'in resmi ve ismi. Orwell'in 1984'i.indeki gibi, adeta "agabey
sizi gozli.iyor."
Bununla beraber, halkm bu gozlerden rahats1z oldugunu
zannetmiyoruz. \:i.inkti hi9 bir§eyin farkmda degil. Gtinli.ik ge-
9imini saglamaya 9ah§an insanlar, nas1! idare edildiklerini dti- '
§i.inmeye f1rsat bulam1yorlar. Nasir'm uygulad1g1 sozde sosya-
list reformlar sayesinde orta smif diye bir§ey kalmam1§. Bir
yandan zenginlik ve refah iyinde ytizenler, diger yanda si.irti-
nenler. .. Kahire'de yakla§Ik iki bu9uk milyon insamn mezarhk-
larda ya§ad1g1 soyleniyor.
0
Ve Rusya'da Stalin admm unu.tturulmas1 gibi , M1sir da da
NaSir ad1 silinmi§. Enver Sedad §byle boyle .. . Yeni ai;:1lan met-
ronun duraklanndan birinin ad1 Enver Sedad, digerinin ad1 da
Hilsni.i Mi.ibarek.

Turk Hakimiyeti
Kahire'nin en bi.iytik i;:ar§1smda , Han Halili'de gezerken Ka-
pahi;:ar§10da geziyonnu§sunuz gibi bir hisse kap1hrsm1z. Ger-
184 I ;>EHiR FOTOGRAFLARI

c;ekte bir Osmanh c;ar§1s1dir Han Halili, hareketli, c1V1l c1V1! bir
c;ar~1. Ne ararsamz bulunur. Hatta s1k s1k tamd1k bir ses duyar-
s1n1z: "Buynn efendim!"
Bu, "buyurun efendim"in Arapc;as1'dir, daha dogrusu Arap-
c;ala§ml§ §eklidir. Han Halili'de gezerken, insan kendini gurbet-
te. hissetmiyor, insanlara ve atmosfere hemen ah§iyorsunuz.
Tabil burada da ah§veri§ ederken s1ki bir pazarhkc;1 olmak zo-
rundasm1z. Eger yamm1zda, bir ara§tirma bursu kazanarak Ka-
hire'ye gelen ve sekiz aydir burada bulundugu ic;in M1s1r'1 c;ok
iyi tamyan arkada§1m1z Recep Vidin olmasayd1, herhalde epey-
ce yolunurduk.Vidin, gilzel belgesel programlanyla tamd1g1m1z
TRT prodilktbrlerinden ...
1917'den 1914'e kadar yakla§tk dort yilz ytl Osmanh
hakimiyetinde kalan M1sir'da Tilrkliigiln silinmez izler b1rak-
m1§ olmas1 tabildir. Osmanhlar'dan once, Suriye ve M1s1r'da
Tolunlu ve ih§idl devletlerinin Tilrkler tarafmdan kuruldugu,
MemlGkler'in de Tilrkler'den ve Tilrklqmi§ <;erkezler'den olu§-
tugu dil§ilniilecek olursa, M1m'da Turk hakimiyetini c;ok eski-
lere gotiirmek milmkilndilr.
Yavuz Sultan Selim'in gerek Mercidab1k'ta, gerekse Rida-
niye'de kar§tsma c;1kan Mem!Gk ordusunun bilyilk bir k1sm1
Tilrkmenler'den olu§uyordu. K1sa silren Frans1z ve ingiliz i§-
galleri haric; tutulursa, M1m, yakla§Ik yedi yilz yil surekli Turk
hakimiyeti altmda ya§ad1.
Kahire'de be§ ki§iyle konu§tuysamz, bunlardan biri mutla-
ka size ya anne ya da baba tarafmdan dedesinin Turk oldugunu
soylilyor. Arna boyle soyleyen bir M1sirhyla ah§Veri§ yap1yor-
samz, size diger turistlerden farkl1 davranacag1m zannetmeyin,
pazarhgmlZI s1ki yapm.
Kahire'de gezerken, ister istemez Kavalah Mehmed Ali Pa-
§a'y1, Osmanh'nm bu zeki ve dikba§h valisini dil~ilnilyorsunuz.
II. Mahmud devrinde, devleti epeyce ugra§tiran bu yaman ada-
mm Kahire'de oturdugu milstahkem kale ve kalede zarif bir §e-
kilde yilkselen camii, ic;inizde garip bir dailssila duygusu yara-
liyor. Mehmed Ali Camii anlalilanlara gore, Sultanahmet Ca-
mii'nin plam esas ahnarak yapilm1§. Biltun hususiyetleriyle bir
Osmanh camii.
~EHiR FOTOGRAFLARI / 185

Bilindigi gibi, Mehmed Ali P21§a hanedam M1sir'da 1952


darbesine kadar hiikiim siirmii§tiir.. Hanedamn son temsilcisi
Kral Faruk'tu.
Niyetimiz, hie;: olmazsa Kahire'deki bi.iti.in Ti.irk eserierini
gormekti, fakat miimki.in olmad1. Araplar'm fevkalade kotii or-
ganizasyonlan, daha dogrusu organizasyonsuzluklan yiizi.inden
zamamm1zm bi.iyi.ik bir k1sm1 ya otobi.is bekleyerek, yahut oto-
bi.iste bekleyerek gec;:ti.
~oforler ve rehberlerle anla§mak imkans1z gibi bir §eydi.

Rosette'de Turk Evleri


Rosette(Er-Ra§id)'ye iskenderiye yoluyla gitmek varken ,
sapa, uzun ve bozuk bir yolun tercih edilmesi ba§ka nasil izah
edilebilir? Dstelik yan yolda, dogru yolu takip edip etmedikleri
hususunda tereddi.it gec;:irmeleri ve uzun uzun tart1§malan sabn-
mm ta§1rd1. Yollarda bo§una harcad1g1m1z zaman yi.izi.inden
Rosette ve iskenderiye'de c;:ok az kalabildik. iskenderiye yoluy-
la gitseydik, iki §ehri de rahatc;:a gezip fotograf c;:ekmek ic;:in
bolca zaman bulacakt1k.
Rosette, Arapc;:a ad1yla Ra§id, Yavuz'un M1s1r'1 fethinden
sonra Ti.irkler'in yerle§tigi ilk §ehirlerden biri. Nil'in Ra§id ko-
lunun batI k1y1sma kurulmu§. Osmanh doneminde deniz ticare-
tinin onemli merkezlerinden biri haline gelmi§. Uzun ve yorucu
bir yolculuktan sonra k1sa bir yemek molas1 verdik ve vakit ge-
c;:irmeden Rosette sokaklanna dald1k. Oylesine bize benziyordu
ki bu §ehir, kendimizi zaman ic;:ind·~ bir yolculuktaym1§IZ gibi
hissettik. Yirmi otuz y1l oncesinin Anadolu §ehirlerine benzi-
yor. At arabalan, diikkanlanmn oniine oturmU§ keyifli keyifli
nargile fokurdatan esnaf ve yeni restore edildikleri anla§ilan ev-
ler, eski Ti.irk evleri ...
Hepsi kargir ama, daha ilk bakl§ta bu evlerde bir zamanlar
Tiirkler'in oturdugunu anhyorsunuz. Sanat tarihc;:isi arkada§la-
nn hareketlerini gozli.iyorum; hepsi heyecanh, hepsi yangmdan
mal kac;:mrcasma §akir §aklf fotogra:f c;:ekiyor.
Ve insanlar, Kahire'dekilerin aksine, s1cak m1 s1cak; yi.izle-
186 / :;>EHiR FOTOGRAFLARI

rine baktm1z m1 hemen diikkanlarma buyur ediyorlar. Tiirk ol-


dugumuzu da ogrenmi§ler, gozlerinin ic;:i giiliiyor. Evleri ge-
zerken bize rehberlik edenler "Bu evlerde sizin atalanmz oturu-
yordu" diyorlar.
Sonra esnaf ah§veri§ ederken sizden fazla para istemiy0r.
Demek ki turist, Kahire ve iskenderiye'ye nazaran daha az ug-
ruyor buraya.
Rosette'den aynhrken, ba§kalanm bilmem ama ben mem-
leketimden aynhyormu§ gibi garip bir hiiziin duyuyorum .

iskenderiye
~oforlerimiz ve rehberlerimiz o kadar inatc;:1, liikayt ve vur-
dumduymaz ki, hareket ettiklerinde biiyiik bir zafer kazanm1§
gibi seviniyoruz. Bir alki§tlr kopuyor. ~imdi iskenderiye yolun-
day1z. Vakil epeyce gee;:. Nihayet giine§ batmak iizereyken, Bii-
yiik iskender'in kurdugu muhte§em §ehre giriyoruz. Sefaletin
kol gezdigi semtlerden gec;:erek 30 kilometrelik sahil yolunda
ilerlemeye ba§hyoruz. izmir'i andmyor, her §eyiyle bir Akdeniz
§ehri. Uzaktan goriinii§ii §iihane. Sahil boyunca biiylik oteller
s1ralanm1§. Fakat ilk dikkatimizi c;:eken, pml pml, 1§11 1§11 bina-
lann arasmda adeta bombalanml§, sava§tan c;:1km1§ gibi s1valan
doklilrnii§, harabeye donmli§ apartmanlar. .. Bu durumu baz!lan
Cerna! Abdi.innas1r'm kira ile ilgili dlizenlemelerine baghyor.
M1s1r'da kiralar uzun bir siireden beri dondurulmu§. Bir eve
kirac1 olarak giren omi.ir boyu oturuyor, hatta c;:ocuklanna dev-
rediyor. Ev sahiplerinin kirac1lanm c;:1karma hakk1 yok. Bu yi.iz-
den evler ya kirac1lann elinde, yahut ev sahipleri kiraya verme-
dikleri ic;:in kendiliginden harabeye doni.iyormu§. Yani M1sir'da
kirac1 olmak, ev sahibi olmaktan daha akilhca bir i§ .
M1s1r'da halk c;:ok fakir oldugu ic;:in kiralann dondurulmas1
en uygun tedbir gibi gori.inliyor. Asgarl licretin 60 pound oldu-
gunu soylediler. Bu son derece dii§iik bir i.icret. Fakat bir §ey
daha soylediler ki, c;:ok ilgi c;:ekici : Kahire'nin en liiks, en mo-
dern semti olan Heliopolis'te temizlikc;:iler, giinliik 15 pounda
nazlamyorlam11~. Korkunc;: bir dengesizlik ...
$EHiR FOTOGRAFLARI / 187

iskenderiye'de iki saat kadar kaiabildik ve sadece kordon-


boyundaki Kral Faruk'un milze hali.ne getirilen yazhk ki:i§kilyle
iskenderiye Kalesi'ni gezebildik.
Yani, §i:iyle bir ge9tik iskenderiye'den .. .
Kahire'de gitmek isteyip de gidemedigim semtlerden biri
de Hiivan'd1. Mehmet Akifin M1sir'da kald1g1 y11larda oturdugu
koy, §imdi Kahire'nin banliyolerinclen biri. M1m'da kald1g1m1z
bir hafta silresince, s1k s1k Akifi, buradaki yalmzhgm1, vatan
hasretini ve ilnlii §iirlerini, Firavunla Yiizyiize ile El-Uksur'
da 'y1 dil§ilndiim.
Kahire'de ve diger §ehirlerde Osmanh doneminden kalma
Tiirkler'le Arapla§mI§ Tiirkler'in yams1ra, bir de saltanatm ilga-
smdan soma yurdu terketmek zorunda kalan ve buraya yerle§en
Tiirkler var. Bunlardan biri de ~: eyhiilislam Mustafa Sabri
Efendi'ydi. Oglu ibrahim Sabri'nin Akifin Golgeler'ini ve R1za
Tevfik'in Abdiilhak Hamid hakkmclaki eserini Arap9a'ya tercil-
me ettigini biliyordum.

Bu~ra Hammefendi
Aiev Alath, beni daha onceki geli§inde tam§lig1 Bu§ra Ha-
mmefendi'ye gotiirdii. ibrahim Sabri Bey'in klZI, ~eyhiilis!am
Mustafa Sabri Efendi'nin torunu, M1sir'da ingiliz dili ve edebi-
yat1 tahsil etmi§, ingiltere'de de doktora yapm1§ kiiltiirlii bir ha-
mm. Tiirkiye d1§mda dogup biiyiid ligil halde, evlerinde 9ocuk-
lugundan beri ba§ka di! konu§ulmad1g1 i9in Tiirk9e'yi gayet
diizgiln konu§uyor. Buralara nasil geldiklerini soruyorum:
"Saltanat ilga edilince, diyor, bliyiikbabam, babam, annem,
halalanm, hepsi istanbul'dan 91kip Yunanistan'a gitmi§ler. Ora-
dan Romanya'ya, Hicaz'a, Liibnan'a, soma Kahire'ye gelmi§ler,
1933 y1hnda. Babam ibrahim Sabri, burada ilniversitede Tiirk-
9e ve Tiirk Edebiyat1 okutuyordu."
Bu§ra Hammefendi, Yunanistan'da dogdugu iyin Tiirki-
ye'yle ilgili hiy bir hat1ras1 yok. Fakat son y1Ilarda iki defa is-
tanbul'a gelmi§. istanbul'un temizlii~ini ve gilzelligini unutama-
d1gm1 soyliiyor. Geryekten de Kahire'de bir miiddet gezdikten
soma, istanbul, insamn gozilne pml pm! gorilnilyor.
188 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Turkistanll Bir Turk


Kahire'de tam§t1g1m Ttirkler'den biri de Nasrullah el-
T1razi. Fakat o Ttirkiyeli degil, Ttirkistanh. Ttirkistan'm istiklali
ic;:in omrti boyunca mticadele etmi§ Mtibe§§ir el-T1razi, mtica-
delesinden hie;: vazgec;:medigi ic;:in 1930'da idam cezasma c;:arpt1-
nhnca Afganistan'a hicret etmi§. ikinci Dtinya Sava§1 s1rasmda
Tiirkistan'm istiklali ic;:in Almanlar'dan faydalanmak iizere c;:e-
§itli te§ebbtislerde bulunmu§sa da, Almanlar'm yenilgisi, hayal-
lerinin gerc;:eklqmesine engel olmu§; tistelik Ruslar'm bask1s1y-
la Afganistan'da hapsedilmi§. Hapisten c;:ikmca Pakistan'a giden
Mtibe§§ir el-T1razi'nin iltica talebini Ttirkiye Btiyiikelc;:iligi red-
detmi§. Bunun tizerine ailesinden sag kalanlan alarak M1s1r'a
gitmi§ ve orada yerle§mi§.
Mtibe§§ir el-T1razi'nin oglu Nasrullah el-Tuazi, Ayn ~ems,
Kahire ve Ezher tiniversitelerinde ordinarytis profesor olarak
Osmanh dil ve edebiyat1, Osmanh bel1igati ve aruz ilmi , Os-
manh ar§ivi, devlet sistemi, Arap ktilttiriintin Turk ktilttirii tize-
rindeki etkileri, Tiirkc;:e ve Farsc;:a yazmalan ara§llrma usulleri
konulannda dersler veriyor. Kitap olarak yay1mlad1g1 onemli
ara§l!rmalan da var; bunlardan baz1larm1 isim olarak zikretmek
istiyorum: iki ciltlik Farsr;a Yazmalar Katalogu, Minyaturhi
Farsr;a Yazmalar Katalogu, alt1 cilt halinde haz1rlad1g1 Turkr;e
Yazmalar Katalogu, tic;: ciltlik Turkr;e Basma Eserler Katalogi
ve zeyli. El-Tirazi, aynca Turk tarihi ac;:1smdan onemli bir kay-
nak olan Nar§ahi'nin Tarih-i Buhara'sm1 Arapc;:a'ya terctime
etmi§.

Revaku'l-Etrak
Bu arada, M1su'daki Turk talebeler meselesi var. Ozellikle
imam Hatip Lisesi mezunu genc;:ler, dint ilimler tahsil etmek
iizere c;:e§itli yollarla M1su'a gidiyorlar.
Kahire'de gorli§ttigtimtiz Turk talebelerden bazilan, M1-
su'da yabanc1larla ilgilenen "Vafidin" adh bir organizasyon bu-
lundugunu , bu organizasyonun dtizenledigi kamplara kat1lan
genc;:lerin pek ba§anh olmad1klanm; k1z, erkek kan§Ik olarak
$EHiR FOTOGRAFLARI I 189

diizenlenen kamplarda kotii ah§kanhklar edinme ihtimalinin


fazla oldugunu soyliiyorlar.
M1m'a c;:e§itli yollarla gelen Tiirk talebelerden bir k1sm1,
"Revaku'l-Etrak:" ad1 verilen Osmanhlar'dan kalma bir binada
kahyorlar. Yurt olarak kullamlan bu binanm bir katI Tiirkler'e,
diger katlan da Afrika'dan ve diger lilkelerden gelen talebelere
tahsis edilmi§. Birkac;: odasmda Diyanet Vakf1'mn temin ettigi
buzdolaplan var. Burada kalan, Hariciye'nin hie;: ilgilenmedigi,
kendi hallerine b1rakiim1§ genc;:ler, kolayca iran veya PKK sem-
patizam olabiliyor.
Ezher'de okumak ic;:in geienler genellikle §Uurlu tipler. Oc;:ii
be§i biraraya gelerek ev tutuyor, vakitlerini c;:ah§arak, di! okul-
lannda Arapc;:a ogrenerek gec;:iriyorlar. Kahire'ye burslu olarak
(ihtisas ve ara§llrma burslan) gelenlcr ise kalacak yer konusun-
da c;:e§itli problemlerle kar§1la§1yorlar. Kahire Oniversitesi'nde
ozellikle Turk talebelere giic;:liik c;:Ikanld1g1 soyleniyor.
Bir de M1s1r'a kendi imkanlanyla di! pratiklerini geli§tir-
mek ic;:in gelenler var. Bunlar genellikle Medinetii'n-Nas1ra de-
nilen yerde yerle§iyorlar. Fakat Tiirkiye'de fasih Arapc;:a ogren- ·
dikleri ic;:in epeyce zorlamyorlar. M1sir'da fasih Arapc;:a konu-
§Ulmuyor. "Ammice" ad1 verilen bozuk halk Arapc;:as1 iiniversi-
telerde bile hfil<:im. Sadece edebiyat ve iliihiyat fakiiltelerinde
fasih Arapc;:a kullamhyor. Yine de hocalar s1ki~mca "Ammi-
ce"ye ba§vuruyorlarm1§.
E~ref Edip, Mehmed Akife M1s1r Dariilfiinunu'nda ders
vermeye ba§laymca sormu~:
- Nas1l, Arapc;:a'y1 kolayhkla takiir edebiliyor musunuz?
Akifin cevab1 ~oyle:
- Derse ba~lad1g1m zaman talebeye dedim ki, "Siz benim
Arapc;:a'ma giilmeyin. Ben sizin Tiirkc;:e'nize giilmeyeyim! Gec;:i-
nelim!"
M1S1rh talebelerin giildiigii Arapc;:a, Kur'an Arapc;:a's1d1r,
yani fasih Arapc;:a.
190 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Sonuc;:
Tutankhamun uc;:aginda istanbul'a dogru uc;:arken , arkada~­
larla 12 Ekim'de M1sir'a yap1lacak olan referandumun nas1l so-
nuc;:lanabilecegini konu~uyorduk. Biz oradayken her taraf "Ne-
am li-Hiisni Miibarek" (Hiisnii Miibarek ic;:in Evet) afi~leriyle
donatilm1§t1. Arkada~lardan biri, Miibarek'in Nasir ve Se-
dad'dan daha insafl1 oldugunu, evetlerin yiizde 80-85 civannda
c;:1kabilecegini soyledi. Referandum sonuc;:lan ~imdiye kadar hie;:
yiizde 95'in altma dii~memi~. Demek ki Hiisnii Miibarek epeyce
demokrat bir adam.
Ve sonuc;:: Yiizde 97 EVET!
Tercilman, 15-1 8 Ekim 1987
YUGOSLAVYA'DA TURK OLMAK
<;:ocugum, bana gel ernri var,
Duyuyorum, kap1da bir rUzgar,
Grebene'den, Koni<;e'den
OskUp yahut Prizren'd en
Gelmi~ olabilir belki,
Yani Tann misafiri. ..
Bizim gibi ri.izgar da muhacir,
A be a<; kap1y1 girmelidir;
Varsm ev sogusun az1c1k,
RUzgar da bizim gibi bir kul
lsmmahdir k1zanc1k.
Hiisrev Hatemi

Bizim Rumeli
Hiisrev Hatemi'nin Rumeli Riizgan adh §iirinde gec;:en
Grebene, Konic;:e, Uskiip, Prizren gibi isimler, buralardan Tiir-
kiye'ye yakm zamanlarda go<; etmi§ olanlarla, Hiisrev Hatemi
gibi hususl bir Rumeli nostaljisi geli§tiren ~airier di§mda, hi<;
kimse ic;:in fazla bir anlam ta§1m1yor.
Halbuki c;:ok degil, yetmi~ seksen y1l oncesine kadar, biz
Tiirkler ic;:in Bursa, Eski§ehir, Konya, Erzurum , Sivas ve diger-
leri neyse, Oskiip, Prizren, Pri~tine, Konic;:e, Kalkandelen de o
idi. 0 kadar steak, o kadar hat1ra yiiklii, o kadar bizden ...
Evet, onlar da Tiirkliik ve Miisliimanhgm inceden inceye
§ekillendirdigi Osmanh §ehirleriydi, kubbeleri, minareleri, han-
lan, hamamlanyla. <;ogunda be§ as1rdan beri oturuyorduk. Bi-
zim hamurumuzda onlann toprag1, o toprakta bizim kamm1z,
etimiz, kemigimiz, alm terimiz vard1.
Fethetigimizde adlanndan ba§ka varhklan olmayan kii<;iik
koylerdi hep~i de. Hemen bir cami, bir han, hamam, imaret
kondurup sitenin c;:ekirdegini olu§turur, yurt edindigimiz ic;:in
camm1z pahasma korur, yerlilerine de bir emanet gibi kol kanat
gererdik. <;ok zaman topraga bagh koleler olarak devrahnan
192 I $EHiR FOTOGRAFLARI

halka insanca ya§ama, dillerini , dinlerini, kiilti.irlerini serbestcre


koruyup devam ettinne imkam verilirdi.
Boylece yurt edinilen yeni topraklarda ki§iliksiz koylerden
klsa zamanda pmlt1h §ehirler dogar ve Osmanh kainattmn birer
parcras1 haline gelirlerdi. Yerliler de bu kainatm ayn di.i§i.ini.ile-
mez unsurlanydi. Zamanla bize benzerlerdi, ama kendileri ka-
larak. "Osmanh ki.ilti.iri.i"ni.in as1! i.isti.inli.igi.i de buradad1r. insan-
hk tarihinde, Osmanh Ti.irkleri'nden daha ho§gori.ili.i, o olcri.ide
de kendi gi.ici.inden emin fatihler gori.ilmemi§tir.
Atalanm1z, gercrekten kendilerine son derece gi.ivenen, gu-
rurlu, komplekssiz insanlard1. Bunun icrin fethettikleri §ehirlerin
isimlerini bile degi§tinneye gerek gonnediler. Ve bu isimler za-
manla Ti.irkle§ti.

Deh~et Y11lan
Be§ yi.iz sene oturdugumuz topraklarda, degil §ehirlerin ve
insanlann , daglann ta§lann, cricreklerin ku§lann bile bize benze-
memi§ olmas1 di.i§i.ini.ilemez. Be§ yi.iz sene vatan belleyip her
kan§lm etimiz, kemigimiz, kamm1zla besledigimiz o topraklar-
dan nas1l o kadar kolayca vazgecrtik, anlamak mi.imki.in degil!
Balkanlar'dan crekili§imizdeki tuhafl1ga hicr dikkat edilme-
mi§ olmas1, i.izerinde aynca di.i§i.ini.ilmesi gereken bir konudur.
Hem oylesine bir cr1kanlma ki ... Azgm cretelerin oni.inden Ana-
dolu'ya dogru acr ve sefil bir bicrimde akan yi.izbinlerce insanm
ya§ad1g1 trajedi, ba§ka bir milletin ba§ma gelseydi §imdiye ka-
dar binlerce romana, filme, tiyatroya, televizyon dizisine konu
olurdu.
Yine de ya§anan acilann deh§etini anlatmak mi.imki.in ol-
mazd1!
Mesela Oski.ip. Yddmm Beyazlt tarafmdan 1392 y1hnda
fe thedilmi§, 19 14 ydrnda elimizden cr1km1§. Yani, §imdi Make-
donya Cumhuriyeti'nin ba§kenti olan bu gi.izel §ehirde tam 522
yil oturmU§UZ, 522 yil ...
Esasen Balkanlar'm fethi I. Murat devrinde hemen hemen
tam aml a mrn ~tl ve buralar fethedildigindc oyle gi.icrli.i devletler,
$EHiR FOTOGRAFLARI I 193

mi.itecanis milletler fi!an degil, birbi. rine di.i§man ki.i9i.ik kralhk-


lar, feodal beylikler vard1.
Ge9en y1l Kosova'da, Kosova Meydan Muharebesi'nin 600.
y1ldbni.imi.i dolay1s1yla bi.iyiik tbrenler diizenlemi§ti. Kosova ye-
nilgisi Strplar iyin biiyiik bnem ta§tyordu, 9i.inkii Strp beyleri
ilk defa bu sava§ sayesinde birle§mi§ti. Daha da bnemlisi, Strp-
lar, o topraklarda, Ti.irkler gelmeden once 500 senelik bir tarihe
sahip degildi.
Oskiip'te dogan, 9ocuklugunu, ilk ge91igini bu bz Tiirk §eh-
rinde ge9iren Yahya Kemal, sbzi.inii ettigim tuhafhgm farkma
varan birka9 ki§iden biridir. Farkma vannt§ttr, c;iinkii o toprak-
lann bir par9as1d1r. 0 toprakla beslenmi~, havas1m solumu§, su-
yunu ic;mi§tir. Soyu sopu o toprakla.rda ya§amt§, o topraklarda
blmii§tiir. Bunun i9in Hiit1ralar'mdaki §U ciimlelerde kimse!ere
duyunnad1g1 bir 91ghk gizlidir:
"Rumeli'ye o zaman ne kadar yerle~rr.i~iz Yarabbi! Ve bu hakikati bu-
gUn ne kadar unuttukl Mesela Rumeli TUrkleri'ni ezelden beri muhacir te-
lakki etmeye ah~m1~ olan istanbul ve Anado lulu milletda~lanm1z bu itikatla-
rmda ne kadar yarnhyorlar. Ah , bu ne feci delalettir! Bizim Rumeli'de be~­
yUz sene yerle~mi~ oturmam1z1, i~lerine elveren islavlar ve Avrupahlar, kafi
bir oturu~ telakki ettirdiler ve bu telakkiyi bizim i<;:imize kadar soktular, o
kadar ki bu telakkiyi biz atam1yoruz (. .. ) Hiilasa Sirplar, bizden once bile o
kadar sene oturmam1~ken , yine ke ndilerinc ait saymak mantiklanrn herke-
se ve bize teslim ettirdiler. Bu oyun, son e lli senenin propaganda denilen
kuwetinin mucizesidir, hie;: ba~ka bir ~eyin degil! "

"Belgrat Kal'as1 Dilber Aman"


U9akta Belgrad'a dogru yol ahrken bunlan dii§iiniiyordum.
Hemen oniimiizdeki koltukta Talat Sait Halman'la sohbete dal-
m1§ olan Ki.ilttir Bakam Nam1k Kem <t! Zeybek'in de aym §eyleri
di.i§i.indiigiinden emindim.
Struga ~iir Ak§amlan'na katilmak iizere yola 91km1§tik.
Kiiltiir Bakanhg1 bu yil 29'uncusu yapt!an festivale, Tiirki-
ye'yi temsil etmek i.izere §air olarak Talat Sait Halman't, Ebube-
kir Eroglu'nu, Ulkii Tamer'i ve beni se9mi§ti. Bakan Zeybek de
194 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Makedonya Cumhuriyeti Kulti.ir Bakam Savo Klimovski ile go-


ru§ecek, aynca Struga ~iir Ak§amlan'nm ac;:1h§ t0renine ve bu
yil ilk defa duzenlenen Turk ~iiri Gecesi'ne katilacakll.
Bugi.ine kadar Struga ~iir Alqamlan'na kat1lan Turk §airle-
rinden herhalde en §anshlan bizlerdik. C::unku "protokol"un
verdigi s1kmt1dan ba§ka hic;:bir s1kmt1 c;:ekmeyecektik.
Uc;:ag1m1z nihayet ini§e gec;:ti. Belgrad'm ustiindeydik i§te.
Guzelim Tuna, yqilliklerin ortasmda k1vnla kivnla ak1p gidi-
yord u. Ve yola c;:1k11g1m1zdan beri dilimin ucundaki serhat tur-
kusunu, Ti.irk akmclianmn bir zamanlar atlarla gec;:tikleri, ama
bizim gibi boyle binlerce metre yi.iksekten hie;: gormedikleri
topraklara se!am niyetine mmldanmaya ba§lad1m:

Beligrat kal'as1 dilber aman


Zemun Ovas1
Aths1 gec;:emez dilber aman
Degil ki yayas1

Ah o yigit edah serhat ti.irki.ilerindeki gizli hi.izi.in!


Ne kadar bizden!

Yugoslavya'da Sanc1h Dbnem


Tiirkiye'nin Belgrad Bi.iyi.ikelc;:isi Tevfik Onaydm'm (yakm
ilgisini gordi.igi.imi.iz Tevfik Bey, edebiyat tarihimizde onemli
bir yeri bulunan Ru§en E§ref Onaydm'm yegeni imi§) bize tah-
sis e ttigi minibuslc §ehre dogru ilerlerken trafik levhalannda
tamd1k isimlerle k ar§Ila§1yorduk. Mesela Zemun , dilime pele-
se nk o lan serhat tiirkusundeki Zemun olmal1. Y a Rakovi c;:?
Herhalde Turkler'in Rakofc;:a de dikleri ... Yahya Kemal'in Ar;1k
Deniz §iirindeki m1sralar hat1rlanmaz m1?

Ald1m Rakofc;:a k1rlarmm hUr havasm1


Duydum akmc1 cedlerimin ihtirasm1
Her yaz ~ima le dogru as1rlarca bir ko~u
Bagnmda bir akis gibi kalm1~ ugultulu .. .
~EHiR FOTOGRAFLARI/ 195

Balkanlar'm ziraate ve yerle§meye son derece elveri§li, ve-


rimli topraklanm, giizel daglanm, onnanlanm, gollerini, nehir-
lerini goriince "akmc1 cedlerimizin ihtiras1"m ve tabii Balkanh
kavimlerin bu topraklan geri almak iyin gosterdikleri yabay1
anlamamak miimkiin degil.
Yugoslavya, Balkanlar'm sadece bir boliimii. Dini ve etnik
yap1smm karma§1khg1 ve konu§ulan dillerin ye§itliligi ile Yu-
goslavya, bir yabancmm nazannda modern bir Babil Kule-
si'nden ba§ka bir §ey degil. Resml diller S1rpya-Hnvatya, Slo-
vence ve Makedonca. Tiirkye ve Arnavutya da yaygm olarak
konu§ulan diller. 23 milyonluk niifa;un yiizde 4l'i Ortodoks,
yiizde 32'si Katolik, yiizde 12'si Miisliiman. Ulke alt1 cumhuri-
yetten meydana geliyor: Karadag, Bosna-Hersek, H1rvatistan,
Makedonya, Subistan, Slovenya. Kosova ve Voyvodina ise S1r-
bistan'a bagh iki ozerk bolge.
Yonetim biyimi ve devlet ba§kanhg1 sistemi ise daha ilgi
yekici. Bugiinlerde yOk partili sisteme geyi§in sanc1lanm ya§a-
yan iilkede, 1952 yilmdan beri Yugoslavya Komiinistler Birligi
ad1 verilen tek partinin hakimiyeti vard1. l 974'te kabul edilen
anayasaya gore, Devlet Ba§kanhg1 gi:irevi, Cumhurba§kanhg1
Kurulu iiyelerince, rotasyon usuliine gdre, s1ras1yla iistleniliyor.
Kurul, her federe devletten bir temsilc:i ile Yugoslavya Komii-
nistler Birligi Merkez Komitesi Ba§karn'ndan olu§uyor.
Cumhuriyetlerde de aym §ekilde cumhurba§kanhg1 kurul-
lan var. Sozgeli§i Makedonya'da ya§ayan Tiirkler'in onde ge-
Ienlerinden §air Fahri Kaya, §U anda Makedonya Cumhurba§-
kanh g1 Konseyi iiyesi. Eger emekliligi gelmemi§ olsa, k1sa bir
siire sonra cumhurba§kam olacak. Fahri Kaya, nqeli , esprili,
zeki bir insan. Giilerek diyor ki :
"Cumhurba§kanhgmda s1ra bir Tiirk'e veya diger Miislii-
manlardan birine gelse, hemen bir kanun degi§ikligi yap1hp on-
leniyor!"
Tito'nun karizmatik §ahsiyetine ba.gh olarak ayakta duran
sistem, onun oliimiinden sonra yat1rdamaya ba§lamI§. "Ozyo-
netim " denen ve Yugoslavya'y1 diger komiinist iilkelerden ay1-
ran - Tiirkiye'de de bir zamanlar diinyanm en ideal sistemi imi§
196 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

gibi takdim edilen- sistem bugi.in iflas etmi§ durumda. Korkuny


enflasyonu durdurmak iyin dinardan dart s1fir silen iktisatyl
ba§bakan Markoviy, maa§lan da dondunnu§. Sistemin bir gere-
gi olarak fabrikalann yonetiminde sdz sahibi i§yiler, istedikleri
zaman toplamp maa§lanna zam yapt1klan iyin enflasyonu si.i-
rekli t1nnandmyorlann1§.
Belgrad'da dola§1yoruz. Kuyruk yok, karaborsa yok, fakat
vitrinler fakir ve pahah. Di.ikkanlar kalabahk degil. Yugoslav-
ya'daki fiyatlar hakkmda fikir sahibi olabilmek iyin Ti.irkiye'de-
ki fiyatlan a§ag1 yukan ikiye katlamak gerekir. Bu bak1mdan
bavul turizmi yOk yaygm. Meseta Dski.ip'ten ogle i.izeri yola yl-
klyor ve ertesi sabah vard1klan istanbul'da bavullanm t1kabasa
doldurduktan sonra i.ilkelerine geri ddni.iyorlar. Uski.ip'ten istan-
bul'a gi.inde i.iy otobi.is kalk1yor.
Ve Belgrad'da Teraziya Meydam'nda nutuk atan yiyegi
burnunda politikacilar. Enflasyon tamamen dunnu§ ama; §imdi
de siyasl parti enflasyonu Yugoslavya'y1 kas1p kavuruyor.
Bi.iti.in i.ilkede bi.iyi.ik bir kayna§ma var. Biryoklanm son de-
rece i.irki.iten bir hareketlilik bu. Slovenya bag1ms1zhk yolunda.
S1rp milliyetyiligi diger etnik gruplan rahats1z ediyor. Koso-
va'da Arnavutlar'm ye§itli istekleri var. Son derece huzursuz bir
bolge Kosova. Bag1ms1zhga, hatta Arnavutluk'a baglanmaya
kadar varabilecek bir si.irecin ba§lang1cmda.
Makedonya'ya gelince, ne Yunanltlar, ne de Bulgarlar Ma-
kedon diye bir milletin varhgm1 kabul ediyorlar. Bu yi.izden
Makedonlar destek aray1§1 iyinde. Yine bu yi.izden mesela Ti.ir-
kiye ile iyi ili§kiler tesis edebilmek iyin Makedonya'daki Ti.irk-
ler'in varltgmdan faydalanmaya yah§tyorlar. Fakat bu, Ti.irkye
ders kitaplanndan Dski.ip, Kalkandelen, Manastir gibi Ti.irkye
adlann ytkanhp yerlerine Skopje, Tetovo, Bitola adlanmn ko-
nulmasm1 ve Makedonya anayasasmdan Ti.irkler'in Yugoslavya
ve Makedonya cumhuriyetlerinin kuruculan arasmda bulundu-
gunu belirten ci.imlenin y1kanlmas1m engellememi§.
Evet, ba§ta Ti.irkler olmak i.izere Yugoslavya'daki bi.iti.in ki.i-
yi.ik azmhklar olup bitenleri merak ve endi§eyle takip ediyor ve
gergin bir bekleyi§ iyinde gF:!ecege haz1rlamyorlar.
!;)EHiR FOTOGRAFLARI I 197

Belgrad Kalesi
Aym gun Oskiip'e u~acag1z. Vaktimiz az. Bu yuzden Belg-
rad'm goriilecek yerlerini kisa surede dola§mak zorunday1z. Ta-
d1mhk bir gezi. Hava kapah ve yagmura tqne.
Belgrad'a gidip de kaleyi ve Kale Meydan'1 gormemek,
surlardan nazh Tuna'y1 seyretmemek olmaz. Sava nehri ile bir-
le§en muhte~em Tuna'nm guzelligine ve goz alabildigine uza-
nan ovanm yqilligine bakmak buyuk zevk.
S!fpyas1 Beograd olan ve "Beyaz Kale" anlamma gelen
Belgrad, M.6. 4. yuzyilda Keltler tarafmdan kurulmu~. Osman-
hlar'a gelinceye kadar defalarca el degi~tirmi~. Ilk defa 1440
yilmda ku~att1klan ve 1521 'de ele ge\irdikleri Belgrad'1 , Avus-
turya'nm k1sa sureli i~galleri d1~mda 1804'e kadar ellerinde tu-
tan Osmanhlar, 1867 yilmda tamamen S1rplar'a blfakm1~lar.
~ehirde uzun Turk hakimiyetinin izlerini silmek i~in S1rp-
lar'm ozel bir gayret gosterdikleri hemen hissediliyor. Arna 350
yilhk hakimiyetin butun izlerini silmek oyle kolay degil. En
guzel meydanlanndan birinin ismi Teraziya. Turk~e kelime ve
adlarla her ad1mda kar~Iia~mak murnkun. Mese!a gittigimiz
yerlerden biri S1rplar'm Top~ider dedil<leri Top~u Deresi. Prens
Milos Obrenovic'in e~i i~in yaptlfd1g1 ev Turk tarzmda ve "Ko-
nak" diye amhyor. Girer girmez, aglf Slav ruhunu bast1ran ince
Turk estetigi ile kar~ila~1yorsunuz .

Bayrakll Camii ve Harndija Efendi


Belgrad'da bir zamanlar yakla~1k 250 cami vann1 ~ . Bunlar-
dan sadece ne zaman yap1ld1g1 bilinmeyen Bayrakh Camii
ayakta. Tahminen 200-250 yilhk bir cami. Huseyin KethUda
admda biri tarafmdan yaptmlm1~ .
Kaleden sonra Bayrakh Camii'ni ziyaret ediyoruz. Garip
bir ~ekilde huzne ve yalmzhga gomulmu~ guzel bir mekan. Av-
lusunda imam ve birka~ Musluman. Biraz sonra ba ~ l annda ti-
pik takkel eriyle kadmh erkekli bir Tacik grubu geliyor. Once
Ozbek samyoruz ama, degil. Bayrakh Camii'ni bUyUk bir say-
198 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

g1yla ziyaret ediyorlar. Tacikistan'da dine, dini atmosfere susa-


m1~ olduklan her hallerinden belli.
K1sa bir sure sonra da, camiin avlusundaki evde oturdugu-
nu ogrendigimiz Belgrad Mtifttisti Hamdija Yusufsipajic tara-
fmdan davet ediliyoruz. Mtitevaz1 ve geleneklerin korundugu
bir Mtisltiman evi. Hamdija Efendi, Kahire'de, Ezher Oniversi-
tesi'nde okumu§ , bakt§lanndan c;:ok zeki oldugu anla§tlan bir
Bo~nak. Bizi dini kisvesiyle kar~1hyor. Ktilttir Bakam Nam1k
Kemal Zeybek ile sohbete ba§hyorlar.
Hamdija Efendi, Yugoslavya'da bir zamanlar tic;: bin kadar
cami bulundugunu, hemen tamam1 Osmanhlar'dan kalan bu ca-
milerden c;:ogunun ikinci Dtinya Sava§t s1rasmda ytklid1g1m an-
lat1yor. l 959'dan sonra baz1 yeni camilerin yap1ld1gm1, fakat
saytlan be§ milyonu bulan Yugoslavya Mtisltimalannm ihtiya-
cm1 kar§tlamad1gm1 belirten Hamdija Efendi, belliba§h s1kmt1-
lanm §i:iyle dile getiriyor:
"Belgrad'da iki ytiz elli kadar cami bulundugu tarihen sabit.
Bugtin tek camimiz var, gi:irdtigtintiz Bayrakh Camii. Balams1z.
Hie;: bir yerden yard1m gi:iremiyoruz. Arna yard1m edilmesini
engelleyen de yok. On y1ld1r yeni bir cami yapt1rmak ic;:in c;:aba-
hyoruz. Fakat degil yapttrmak, arsas1m bile hentiz temin ede-
medik. Yugoslavya'da siyasi durum gtin gec;:tikc;:e ag1rla§tyor.
Strbistan Ortodokslar'a yard1m ediyor ve biz Mtisltimanlar ola-
rak Ortodoks bask1sm1 tizerimizde her gtin biraz daha fazla his-
sediyoruz. Komtinist di:inemde dinler arasmda kurulan denge,
gitgide Mtisltimanlar'm aleyhine bozuluyor. Televizyonda sa-
dece Ortodoksluk var."
Hamdija Efendi'nin en btiytik §ikayeti ise Mtisltiman me-
zarhgmda yer kalmad1g1 ic;:in i:ilen Mtisltimanlar'1 gi:imecek yer
bulamamalan: "Gomtilecek yerimiz yok. Oltilerimizi Bosna'ya
gi:ittirtip gomtiyoruz ve bundan c;:ok rahats1Z1z!"
Hamdija Yusufsipajic, Ni§'teki camiin yard1ma son derece
muhtac;: oldugunu belirttikten sonra Nam1k Kemal Zeybek'ten
ozellikle Bulgaristan'daki Mtisltiman Ttirkleri hie;: ihmal etme-
melerini rica ediyor.
~EHiR FOTOGRAFLARI / 199

"Sardag1'ndan Kalkan Kazlar"


Gece Uski.ip'e uc;:uyoruz. Oski.ip'i.i bir an once gezmek ic;:in
can at1yorum . Arna bu ancak doni:t§te mi.imktin olacak. Os-
ki.ip'te sadece geceleyecegiz ve sabahleyin erkenden karayoluy-
la Struga'ya hareket edecegiz.
Dsktip-Struga aras1 karayoluyla i.ic;: saat kadar. Vardar ova-
smda yo! ahyoruz. Tabil §imdi dilimdeki Belgrad Kalas1 degil,
Vardar Ovas1 ti.irki.isi.i:

Mayadag'dan kalkan kazlar


Al topuklu beyaz k1zlar
Yarimin yilregi s1zlar
Vardar ovast, Vardar cvas1
Kazanamad1m ba~ltk paras1

Daha sonra Dski.ip'li.i bir dostumuzla bu ttirki.i tizerinde ko-


nu§tuk; oralarda Mayadag di ye bir dagm bulunmad1g1m, dogru-
sunun "~ardag1'ndan kalkan kazlar" olmas1 gerektigini soyledi.
Struga'ya giden yol , Makedonya Ttirkleri'nin kesif olarak
ya§ad1g1 Kalkandelen ve Gostivar'dan gec;:iyor. Bu bolgede
koylerin c;:ogu Mtisli.iman koyi.i. Minaresiz koy goremiyorsunuz.
Adeta Ti.irkiye'de seyahat ediyormw1sunuz gibi, tamd1k, cana
yakm, tabiatm CO§Up kopi.irdtigi.i bir cografya.
Ve bir yagmur, bir yagmur. .. Yiiksek bir daga done done
t1rmamyor, derken tepelerde bir yerde yogun bir sisin ic;:ine da-
hyoruz. Fikret'in dedigi gibi "Bir zulmet-i beyza ki peyapey
mtitezayid" .
Merhaba Struga.

Struga'da Siirli Gunler


Ti.irkler'in Usturga dedikleri Struga, Ohri goli.i k1y1smda ,
yirmi bin ntifuslu §irin bir kasaba. Ni:tfusunun 6nemli bir kism1
Mtisli.iman: Ti.irkler ve Arnavutlar. Struga'h Arnavutlar, evle-
rinde genellikle Ttirkc;:e konu§uyorlarm1§. Dostlammz, c;:ar§1da
Ti.irkc;:e konu§arak rahatc;:a ah § veri~ edebilecegimizi soylediler.
Makedonya 'da Ttirkc;:e ' nin yaygml!g1 bir yana, Makodon sozli.i-
200 I $EHiR FOTOGRAFLARI

gi.inde halen i.i<; bin civannda Ti.irk<;e kelime bulundugu si:iyle-


niyor. Bunlardan bq ytiz kadan gtinli.ik konu§malarda kullam-
hyormu§. Bu, ki.i<;timsenemeyecek bir rakamd1r. <;ar§af, yast1k,
yorgan, kap1 , saat, sarma, dolma, ti.irli.i , tava gibi kelimeler gi.in-
li.ik hayatta kullamlanlardan. Sosyologlar, S1rp ve Makedon
si:izli.iklerindeki Ttirk<;e kelimelerin niteligine bakarak Ttirk-
ler'in geldigi as1rlarda bu kavimlerin medenl seviyeleri hakkm-
da a<;:1k se<;ik fikir edinebilirler.
Makedonlar, dillerinde Ttirk<;e kelimeler de bulundugunu
pek kabul etmek istemiyorlarmt§. Bu konuda bir f1kra anlat1h-
yor. Bir Makedon'a "Dilinizdc Ti.irk<;:e kelime var m1?" diye
sormu§lar, "Yok!" demi§. Tabii "yok"un Ttirk<;e oldugunu bil-
meden.
Biz yine §iire donelim. Tam yirmi dokuz y1ldir diinya §air-
lerini biraraya getirmeyi ba§aran bu kii<;iik kasaba, Struga ~iir
Ak§amlan'nm 30. yddoniimiini.i gelecek yd gi:irkemli torenlerle
kutlayacak. Struga'mn i<;inden ge<;:en Kara Drim nehri i.izerin-
deki iki kopriide yapdan a<;:dt§ ve kapam~ torenleri (pm! p.nl
I§1klandmlm1§ nehir, festival ate§inin yakdmas1, havai fi§ek
gosterileri, nehrin iki taraf1m dolduran ve yetmi§ iki milletin §a-
irlerini dinleyen Strugahlar'm §iir sevgisi), §iir geceleri , i:izel
programlar, sempozyumlarla, di:irt gtin sadece §iir okunuyor, §i-
ir konu§tiluyor. Birbirleriyle tam§an §airier arasmda s1cak dost-
luklar kuruluyor, im·zah kitaplar ahmp veriliyor, egleniliyor.
itiraf etmeliyim , bu di:irt gun stiresince Ki:irfez krizini bile unut-
tuk. Aras1ra akhm1z ba§1m1za geliyor, "Yahu n'oldu acaba? Sa-
va§ mava§ <; tkmasm! " diyorduk ama, bu pek uzun siirmtiyor,
yeniden havaya giriyorduk.
Daha da .Onemlisi, yeryiiziinde §iir adma neler yap1hyor ,
onu ogreniyorsunuz. 0 kadar §airi (o kadar tuhaf adam1 da di-
yebilirdim) biraraya getirmek biiytik ba§an, birarada gorebi l-
mek biiyiik ~a ns ve bir daha ele zor ge<;:ecek bir ftrSat. <;ok §a-
§trt1c1 ve ilgin<;: §air tipleriyle kar§da§1yorsunuz; ellerinde <;mg1-
raklarla §iir-§OV yapanlardan §iir-miizik kan§m11 yeni tiirler de-
neyenlere , ulur gibi tuhaf sesler <;:1karanlardan , §imdiye kadar
§iir ad ma yazdm1§ her §eye kar§I <;:1kt1g1 her halinden belli olan
!;)EHiR FOTOGRAFLARI 1201

as! yeniyetmelere, eli kulaga at1p gazel okuyamndan (Hintli §a-


ir) ya§mI ba§mt almt§ i.istiidlara kadar her s;qidinden §airi, son
gi.in Sveti Naum 'da yap1lan piknikte elele tutu§mU§ deliler gibi
hoplay1p z1plarken gorebiliyorsunuz.
Festivalin bu yilki ozelliklerinden biri de israil ve Arnavut-
luk'un ilk defa birer §airle temsil ediilmesiydi. Ozellikle israilli
§air, festival si.iresince i.izerinden hi~: s;1karmad1g1 mor, bol ve
y1kand1ktan soma s;ekip k1salm1§ gibi duran bir pantalon ve yi-
ne mor r.;izgili bir ti§6rtten olu§an tuhaf k1yafetiyle bi.iti.in "mi.i-
teb ~ss im" dikkatleri i.izerinde topluyordu. Rehberi , bizim reh-
berimiz Sena Arifin arkada§1yd1. Talat Sail Halman ile Ulki.i
Tamer, bu israilli tuhaf §airin bayan 1rehberine kar§t son derece
kaba bir davram§ma §iihit olmu§lar. lrlki.i Tamer, "Ben bu herifi
Drim'e atacag1m " diye tutturdu.
Bu arada rehberimiz Sena Ariften de klsaca soz etmeliyim.
Ohrili , sempatik ve enerjik bir Tilrk klZI. Struga'da kald1g1m1z
silrece bizim is;in ko§turup durdu. En bi.iyi.ik yard1m1 ise, §iirle-
rimizi bir gecede Makedonca'ya r.;evirerek bizi bi.iyi.ik bir s1km-
ttdan kurtarm1§ olmas1yd1.
Yirmi dokuz y!ld1r yapilmasma ragmen , Struga ~iir Ak-
§amlan'mn organizasyonunda halii bi.iyilk aksamalar oluyor. ~i­
irlerimizi bir ay onceden Struga'ya ,gondermi§tik. Ki.ilti.ir Ba-
kanhg1 da aym §iirleri aynca faksla ges;mi§. Ne var ki komite
yetkilileri §iirleri almad1klanm soylliyorlardt. Oysa, kitaplan-
m1z ula§mI§lt. ~iirlerimiz , Ma' edonca'ya s;evirecek olan ilhami
Emin'in eline ula§mad1g1 ir.;in bilyilk bir s1kmt1 dogdu.
imdad1m1za Tilrks;esi de, Makedcinca's1 da mi.ikemmel olan
Sena Arif yeti §ti. Gece uykusuz kalma pahasma r.;evirdigi §iirle-
rimiz, <;agda§ Tilrk ~iiri gecesinde onun sayesinde Makedonca
da okundu. Bu y1! ozel olarak dtizenlenen "\:agda§ Tilrk ~iiri"
gecesinde, Ki.iltilr Bakam Nam1k Kemal Zeybek ile Makedonya
Yazarlar Birli gi Ba§kam Todor <;alovski'nin konu§malanndan
soma be§ Ti.irk §airi, §iirlerimizi okuduk. Bq §air diyorum ,
s;ilnki.i Struga ~iir Ak§amlan di.izenleme komitesinin davetlisi
olarak Struga'ya gelen Tahir Kutsi Malka! da kat1lm1§t1 aram1za.
202 I :;JEHiR FOTOGRAFLARI

Yugoslavyall Turk Dostlar


Bizi dinlemek ic;:in kalk1p Prizren'den, Pri~tine 'den, Kalkan-
delen'den gelen Tiirkler, salonu t1kabasa doldurmu~lard1. Zaten
Struga'ya ayag1mlZl bast1g1m1z gtin, Makedonyah Turk ~airleri­
nin, yazarlannm, radyocu ve televizyonculannm btiytik ilgisiy-
le kar§tla§ttk. Unutulmaz dostluklar edindik. Osktip ve Prizren
radyo ve televizyonlan ile Birlik ve Tan gazeteleri ic;:in ropor-
tajlar verdik. Struga'nm en mutlu §airleri bizdik klsacas1. Drita
Karahasan, Nusret Di§O Olkti, Fahri Ali, Alaaddin Tahir, Sela-
hattin Ayvaz, Ethem Baymak, Avni Engtillti, Re§it Hanadan,
Hasan Mercan .. dostluklar1yla ku~atttlar bizi.
Her festivalin bir de y1ld1z1 var: Altm <;:elenk Odtilti'nti ka-
zanan §air. bnceki y1llarda birc;:ok tinlti §air kazanmt§ bu odiilti.
Bizden de Fazil Hiisnii Daglarca Altm <;:elenk'lilerden.
Bu yt! Altm <;:elenk, festivalin gediklilerinden ispanyol
Justo Jorge Padron'a verildi. Anlatt1klanna gore, ispanya'da
Karun kadar zengin bir i§adammm ogluymu§ ve i§i giicii §iir
yazmakmt§. "Struga'ya gide gele gide gele Altm <;:elenk'i kaptt"
diyorlar. Son giin, koprtideki Odtil tbreninde sayg1deger babala-
n, Makedonyah e§leri ve kaymvalideleri de haz1r bulundular.
Baba Padron, rivayete gore, ispanya'dan Struga'ya oglunun
odiil ah§!Ol gorstinler diye ktrk kadar misafir getirmi~. biitiin
masraflanm kar§tlayarak.

Mugbil Bey'in Anlatt1klan


~iir festivali fashm burada kapattp Yugoslavya Tiirkleri'nin
meselelerine gelelim. Struga'ya gelen Tiirklerle gazeteci olarak
da miimkiin oldugu kadar temaslarda bulundum , gorii~meler
yapttm.
Yugoslavya'da ya§anan bilyiik degi§imden soz etmi§, c;:ok
partili sisteme gec;:i§ siirecinin ya~and1g1m ve c;:ok say1da parti
kuruldugunu yazm1~t1m. Bu gec;:i§ devresinde, bir azmhk olarak
Tiirklerin durumu ne olacaktt? <;:ok partili sistemde ne gibi rol-
ler iistleneceklerdi? Parti kuracaklar m1yd1?
$EHiR FOTOGRAFLARI /203

Struga'da bu sorulann cevab1m en yetkili ag1zdan alma


imkanm1 buldum; Makedonya Turk Demokratik Birligi Ba§ka-
m Mugbil Beyzat'tan ...
Mugbil Beyzat, Yugoslavya'da bir Ttirk'tin ytikselebilecegi
en ytiksek makama, bakanhga kadar ytikselmi§ degerli bir ay-
dm ve politikac1. 1933 y1hnda i§tip'te dogmu§, liseyi orada bi-
tirmi§. 1959 y!lmda Osktip Hukuk Faktiltesi'nden ba§anyla me-
zun olmu§. Osktip mahkemelerinde hii.kim yard1mc1s1 ve hakim
olarak gorev yapm1§. Milletvekili sec;;ilmi~ ve 1971 y1Imda Yu-
goslavya Adliye Bakam olmu§. Federal htikGmette be§ y1! Adli-
ye Bakam, iki yil da Devlet Bakam olarak bulunan Mugbil
Bey, daha sonra dort y1! milletvekili olarak kalm1~ . 1982 y1lm-
da Makedonya Anayasa Mahkemesi tiyeligine getirilmi~. iki ay
kadar once bu gorevdeki stiresi de dolan Mugbil Bey, §imdi se-
c;;imleri bekliyor.
Mugbil Beyzat, Yugoslavya'da bugtin siyasl, sosyal ve
ekonomik bir bunahm ya~and1g1m, bu bunahm1 sona erdirme
konusunda farkh gorii§ler ileri stirtilii.p tartJ§tld1gm1 soyliiyor.
Tart1~manm odak noktas1 §U: Yugoslavya, federatif bir devlet
mi olmah, konfederatif bir devlet mi?
"Kurtulu~tan sonra, 45 y1lda ka:rnmlan haklar, ozellikle
azmhk haklan ne olacak? Bu haklan ve htirriyetleri savunabile-
cek miyiz? Yeni haklar elde edebilecek miyiz? Yoksa bu hu-
susta geri mi gidecegiz? Btitiin bu sorular cevap bekliyor. Yu-
goslavya'daki son geli~meler endi~el endiriyor bizi ac;;1kc;;as1. Bil-
diginiz gibi, c;;ok partili sisteme gec;;iliyor btittin cumhuriyetler-
de. Slovenya ve H1rvatistan'da bu sis1:em oturdu say1hr. Diger
cumhuriyetlerde partiler yeni yeni ku1uluyor. Kas1m ayma ka-
dar bu cumhuriyetlerde de sistemin oturmas1 bekleniyor. ~imdi
Makedonya'da birtak1m partiler var. Sag ve sol siyasl program-
lan ve fikirleri olan partiler. .. Biz, Turk azmhg1 olarak bu ge-
li§meler kar§ismda nas!l bir tavir almahyd1k? Nas!l orgtitlen-
meliydik?"
Mugbil Bey, Yugoslavya Ttirklen 'nin daha c;;ok Makedon-
ya Cumhuriyeti ile Kosova ozerk bO!gesinde ya~ad1klanm ha-
t1rlat1:vr , ve "Bu bolgelerde de c;;qitli belediyelere dag!lmt§ ola-
204 I $EHiR FOTOGRAFLARI

rak ya§amaktay1z, bu bakimdan biraraya gelip bir gu9 olu§tur-


mam1z 9ok zordu!" diyor.

Turk Demokratik Birligi


0 halde ne yapilmahyd1? Turk azmhg1 olarak bir parti ku-
rulsa, ba§anli olma ihtimali yoktu. "Bu yuzden" diyor Mugbil
Bey "Turkler, kendi siyasi fikirleri dogrultusunda istedikleri
partiye girsinler di ye du§unduk. Bu, bizim kuracag1m1z demege
uye olmalanna engel degildi. Evet, Turkler'i bir 9at1 altmda
toplayacak siyasi bir dernek kurmay1 tercih etmi§tik. Kurulu§
toplant1sm1 iki ay kadar once Dskup'te yapt1k ve Turk Demok-
ratik Birligi'ni kurduk. Se9imlere kat1lmayacag1z; fakat deme-
gimizin butiin faaliyetleri siyasi nitelikte olacak!"
Mugbil Beyzat, temel ama9Jannm §imdiye kadar anayasay-
la teminat altma almm1§ ve kazamlm1§ haklanm savunmak, ye-
ni haklar elde etmek, bu haklan daha iyi §artlarda kullanmak ve
milli degerleri korumak §eklinde ozetliyor ve §Oyle devam edi-
yor:
"Faaliyetlerimiz, bir siyasi partinin faaliyetlerinden farkh
olmayacak. Se9imlere kat1lmayacag1z ama, Makedonya parla-
mentosuna, ileride de federal hukumet parlamentosuna Turkler
arasmdan da milletvekili se9ilmesi i9in 9ah§acag1z. Bunun i9in,
bizim haklanmlZI ve diger azmhklann haklanm savunan siyasi
partilerle s1ki i§birligine girecegiz ve aram1zdan aday gosterme-
lerini saglayacag1z. Belediye 9apmda, cumhuriyet yapmda ve
federal yapmda adaylar. .. "
Mugbil Beyzat, Turk azml1g1 olarak ne kadar milletvekili
yikarabilecekleri konusunda tereddutlu konu§uyor:
"Bildiginiz gibi, Tiirkler en yOk Uskup'te , Gostivar, Kal-
kandelen, Ohri vb. belediyelerde ya§1yor. Zannederim, kendi
mcbuslanm y1karacaklard1r. Ser,:imlerin nasil yapild1gm1 bili-
yorsunuzdur. Daima soru i§aretleri vard1r. Dstelik §imdi biz ye-
ni bir sisteme geyiyoruz. Neler olacak, bilinmcz. Daha once tek
partili sistem vard1 , tek hakim Yugoslavya Komunistler Birligi
idi. Partinin azmhklara kar§J politikasmm genellikle olumlu ol-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 205

dugunu soyleyebilirim . En canh ornegi benim , federal


hiikfimette yedi y1l bakanhk yapt1m. Demek ki, azmhklara kar-
§1, yanh§hklara, noksanhklara ragmen, iyi bir tutum vard1. Hak-
lanm1z, hiirriyetlerimiz garanti altma ahnm1§li. Giiyliiydiik de.
Fakat Yugoslavya'dan Tiirkiye'ye Tiirk goyii bizi giiyten yok
dii§iirmii§tUr. Bu bak1mdan , ne kadar kald1ysak, o oranda,
siyasi partilerle i§birligine giderek ba§an kazanmaya yah§aca-
g1z."

Mugbil Bey, ozellikle goy meselesi iizerinde onemle duru-


yor ve kralhk devrinde de, ikinci Dtinya Sava§1' ndan sonra da
biiyiik goyler ya~and1g1m soy!Uyor. Fakat as1l biiytik gdy,
l 950'lerde ba§lam1§ ve dort bq y1l devam etmi§.
"\:ok btiyiik bir goytti" diyor Mugbil Bey, "Yugoslav Ttirk
halkm1 kadro bak1mmdan bo§lukta b1rakt1. Biiyiik noksanlik
hissettik. Geryi bir siire sonra duraklad1 ama, giden gitmi§ti.
Burada boylece ktiyiik bir azmhk durumuna dii§ttik. Bu son y1l-
larda yine artma egilimi var goyte."
Mugbil Bey'e gore, son y1llardaki goylerin sebepleri olduk-
ya karma§tk. Yugoslavya'daki hemen her Ttirk ailesinin art1k
Ttirkiye'de yakmlan var. Yani aileler Ttirkiye'ye ye§itli §ekiller-
de baglanmt§ durumda. Aym ailenin bir k1sm1 Ttirkiye'de, bir
k1sm1 Yugoslavya'da ya§amakta. Bu, yava§ da olsa goytin sti-
rekliligini saglayan sebeplerin ba§mcla geliyor. Bir ba§ka sebep
de, Yugoslavya'da son zamanlarda ya§anan ekonomik, sosyal
ve siyas! kriz. "insanlanm1z, hayatlanm en rahat nerede idame
ettirebileceklerse, oraya gitmek istiyorlar. "
"Has1h bu goy durumu bizim hiy iyimize gitmedi" diyor
Mugbil Bey ve Ttirkiye ile Yugosla.vya arasmdaki goy anla§-
malanna §tipheyle bak1yor: "Bu anla~malarda bizim hu sus!
§artlanm1z acaba ne kadar dti§tiniildii? Kafamda her zaman so-
ru i§aretleri olmu§tur!"
Evet, Mugbil Bey'in ata yadigan topraklannm bo§alt1lm1§
olmasmdan son derece rahats1z oldugu, tiztildtigii her halinden
belli.
206 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Kosova'ya Gelince
Goc,:ten Kosova Ttirk Demokratik Birligi Ba§kam Sadik
Tanyol da §ikayetc,:i. Onunla da Struga'da tam§llk, gorti§ttik.
Kalk1p Prizren'den gelmi§ti. Altay Stiroy, Re§it Hanadan, R1fat
Ye§eren, Prizren'den gelen diger dostlar...
Sadik Bey, 1953 yilmda ba§layan biiytik goc,:tin 1957'de ya-
va§lad1g1m, 1981 'den itibaren yeniden h1zland1g1m belirterek,
"Bizi en fazla goc,: meselesi yoruyor" diyor. En onemli sebep,
i§sizlik, Ttirkler'in i§ bulmakta c,:ektikleri btiytik s1kmt1. Ana dil-
de egitim gorememek, ders arac,: gerec,:lerinin bulunmamas1 ve
en onemlisi Amavutlar'm bask1s1. Btittin bunlar, Sadik Tanyol'a
gore, aym zamanda asimilasyonu kolayla§t1ran en onemli et-
kenlerdir.
Arnavutlar, SJrbistan'm Kosova ozerk bolgesinde, anaya-
sayla azmhklara verilen haklan kulland1rmakta epeyce hasis
davramyorlar. Sadik Tanyol, Arnavutlar'm gtiltinc,: bir mant1kla,
Balkanlar'da ozellikle Kosova'da, Ttirk bulunmad1gm1 iddia et-
tiklerini anlat1yor. Gtiya Ttirk denen ve Ttirkc,:e konu§an halk,
aslmda Ttirkle§tirilmi§ Arnavutlarm1§!
Bu tarih tezi, sadece Ttirkler'i degil, Ttirkc,:e'den ba§ka di!
bilmeyen Arnavutlar'1 da hedefliyor. Biittin Yugoslavya'da
Ttirk say1s1 120 bin civannda tahmin ediliyor. Arna TUrkc,:e ko-
nu§anlann say1s1 300 binden a§ag1 degil. Arnavut olarak tammp
da Ttirkc,:e'den ba§ka di! bilmeyenler var. K1sacas1, epeyce kan-
§Ik bir mesele!
Sadik Tanyol, Amavutlar'm sozkonusu tarih tezi dogrultu-
sunda yapt1klan propaganda ve baskdann etkili oldugunu ifade
ediyor. Bu propaganda ozellikle i§siz Ttirkler'de netice almma-
s1m saghyormu§. Amavut oldugunu soyleyerek i§ bulanlar, is-
ter istemez c,:ocuklanm da Amavut okullanna gondermek zo-
runda kal!yorlar. Arnavutlar'm Kosova'da para ve gUcti elle-
rinde bulundurmalan birc,:ok Ttirk'ti bir yo! aynmma getirmi§:
Ya goc,:, ya Arnavutlugu kabul etmek! Boylece, 197l'den sonra
Ttirkler'in say1s1 h1zla azalmaya ba§lam1§.
Sadik Tanyol , yoksul ve i§siz TUrkler'den c,:ok, bazi TUrk
ogretmenlcrin ve aydmlann kendilerine Amavut dedirtmelerine
$EHiR FOTOGRAFLARI / 207

c;:ok iiziilliyor: "Aydm ki§iler bunu yaparsa, halk haydi haydi


yapar!"

"Gucumuzu Bilmeliyiz!"
Prizren'de, Sadik Tanyol ba§kanhgmda kurulan Tiirk De-
mokratik Birligi , c;:ic;:egi burnunda bir dernek. Bir buc;:uk ay on-
ce, 19 Temmuz 1990'da kurulmu§. Amac1 , soziinii ettigimiz
problemlere c;:oziim bulmak, Tiirkle.r'in eritilmesini onlemek,
Tiirkc;:e egitimi ve ders arac;: gerec;:lerini saglamak, Tiirkler'in da-
ha fazla i§e almmalanmn yollanm aramak ... "ilk i§imiz" diyor
Sadik Tanyol, "Demege iiye kaydmin yapilmas1. 199l'de Yu-
goslavya'da gene! say1m yapilacak. Arna biz daha once Koso-
va'da ne kadar oldugumuzu bilmek istiyoruz. Biitiin §Ubeleri-
miz kendi bolgelerinde say1m yapacak. Boylece sec;:imlerden
once Kosova'da ne kadar oldugumuzu kesin olarak tesbit edebi-
lecegiz. SHbistan sec;:imleri eyliil ve ekimde yap1lacak. Bunun
ic;:in giiciimiizii bilmek zorunday1z. Gene! say1mlar gerc;:egi yan-
s1tm1yor her zaman ."
Sadik Tanyol, Kosova'daki Tiirk niifusunun Prizren ve Ma-
mu§a'da yogunla§ffil§ durumda oldugunu, en az iki milletvekili
c;:1karmay1 iimit ettiklerini sozlerine ekliyor. Bir iimitleri de,
Tiirk Demokratik Birligi'nin kurulmasmdan cesaret alan baz1
Tiirkler'in kendilerini Arnavut gostermekten vazgec;:ecekleri .. .
Boylece sayilanmn artacagm1 dii§iiniiyor Sadik Tanyol.
Kosova ozerk bolgesinde 12 bin civannda Tiirk ya§1yor.
Tabil bu 1981 say1mlanna gore. Arna yukanda da ifade ettigim
gibi, Tiirkc;:e konu§an halkm say1s1 30 bini buluyor.
Sadik Tanyol'a Dskiip'te ve Prizren'de ayn ayn dernekler
kurulmu§ olmasmm bir problem yarat1p yaratmayacagm1 soru-
yorum. "Hay1r" diyor, "Zaten cumhuriyetlerimiz ayn. Anaya-
salar arasmda da farklar var. Ayn derneklerin kurulmas1 zorun-
lu idi. Fakat bu , i§birligine gitmemili, giic;: birligi yapmam!ZI
engellemez!"
Bu arada, TV-S'in Kosova bolgesinde haftada iki giin sey-
redildigini, fakat Arnavutl ar' m bundan son derece rahats1z ol-
208 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

duklanm ogreniyoruz. Arnavutlar'm Ttirk\:e'y i unutturma prog-


ramma sekte vuran bir geli§me bu. Sadik Tanyol, "TV-S'in sey-
redilmesi basmda btiytik tepki yaratti. Ge\:en per§embe (16
Agustos) gtinii nedense seyredemedik. Bunda Arnavutlar'm
parmag1 var m1, yok mu bilmiyoruz! " di ye konu§uyor.
Sadik Bey, Tiirkiye'den manevi destek ve ders ara9 gere\:-
leri, Ttirk\:e ders kitaplan beklediklerini soyltiyor. Kiiltiir Baka-
m Nam1k Kemal Zeybek'in s1cak yakla~1mmdan son derece
memnunlar.
Daha sonra Dskiip'te bu meseleleri Makedonya Cumhur-
ba~kanhg1 Konseyi tiyesi Fahri Kaya ile konu§tuk. 0 da, Mug-
bil ve Sadik Bey'ler gibi, go\: meselesi iizerinde onemle duru-
yor. "Kosova'da 1971 yilmda 60-70 bin civannda Turk vard1 ,
~imdi 10-15 bin kadar" diyor. Gelecekten pek endi§eli degil
Fahri Kaya. S1rplar'm ve Makedonlar'm Ttirkleri tuttuklanm ve
gii\:lenmesini istediklerini, daha dogrusu bunu istemek zorunda
olduklanm soyltiyor. Aym soruyu ona da soruyorum : "Ne ka-
dar milletvekili 91karabilirsiniz?"
"Aslmda" diyor "On milletvekili \:lkarabilecek potansiyeli-
miz var. Fakat \:Ok dagm1k oldugumuz i\:in dort veya be§ mil-
letvekilini ancak bulacag1z!"
Ve ilave ediyor:
"Yugoslavya Ttirkler'i hi\:bir zaman bugiin oldugu kadar
milliyet9i olmam1§lard1 !"

Dskup'te

Nihayet Dsktip'teyiz.
<;ocuklugumdan beri Yahya Kemal'le ha§ir ne§ir oldugum
i\:in onun dogdugu ~ehri \:Ok merak ediyorum. Ad1m ad1m gez-
mek istiyorum ama, ne miimkiin!
Struga'dan ancak 10.00 sulannda hareket edebildik. Yolda
hi\: gereksiz bir saatlik mola. D\: saatlik yol boylece dort saate
\:lkti. Otele inmek, yerle§mek .. Bir saat de o siiriiyor. Ve once
Birlik gazetesini ziyaret etmek gerek. Eh, vakit kahrsa bir saat
$EHiR FOTOGRAFLARI / 209

kadar da dola§1veririz Oskiip'te. Na:al olsa, ertesi giin iki iii;: sa-
atlik vaktimiz var.
Struga'da §enlik boyunca yakm ilgisini gordiigiimiiz Drita
Karahasan, Makedonya'nm tek Tiirki;:e gazetesinin sorumlu
ba~yazan. Ba~yazarhk bizdeki gene! yaym miidiirliigiine teka-
biil ediyor.
Birlik, Nova Makedoniya gaze1esi biinyesinde, Tiirki;:e ve
Latin harfleriyle haftada ti<;: giin c;:1kan, ortalama iii;: bin tirajh
bir gazete. Haftahk olarak ba~lad1g1 yaymma 23 Arahk
l 944'ten beri arahks1z devam ediyor. Birlik btinyesinde Sesler
adh bir edebiyat dergisiyle Sevin~ ve Tomurcuk adlanm ta~1-
yan iki c;:ocuk dergisi de haz1rlamyor.
Oskiip'te biitiin basm kurulu§lan "Basm Saray1" ad1 verilen
modem ve c;:ok biiyiik bir binada toplanm1~. Birlik de bu bina-
nm list katlanndan birinde, dort bq oday1 i~gal ediyor. Drita
Karahasan'1 buradaki odasmda ziyaret ettik. Biiyiik ve zevkle
do§enmi§ bir oda.
Birlik gazetesinin problemlerinc gec;:meden once, soz Yu-
goslavya'da Ttirk basmmdan ac;:1lm1§ken, Pri~tine'de i;:1kanlan
gazete ve dergilerden de k1saca soz ctmeliyim. Kosova Tiirkle-
ri'nin, Tan adh haftahk bir gazeteleri bulunuyor. Tan biinye-
sinde <:;evren adh bir bilim-kiiltiir dergisi, <:;1g adh bir edebiyat
sanat dergisi, aynca Ku~ adh bir c;:ocuk dergisi haz1rlamyor.
Prizren'de ise Dogru Yol Ktiltiir ve Giizel Sanatlar Demegi ta-
rafmdan ayhk olarak yaymlanan Esin adh ktiltiir-sanat dergisi
var. Yugoslavyah Turk ~air ve yazarlannm kitaplan da Birlik
ve Tan gazetelerinin editorliigiinde yay1mlamyor.
Radyo ve televizyonlardaki Ttirki;:e yaym faaliyetleri de
gozontine almirsa, kii<;:tik bir azmhk olmasma ragmen, Yugos-
lavya'daki soyda§lanm1zm zengin bir kiiltiir hayat1 ya§adiklan
soylenebilir.

bzelle~tirme
Yugoslavya'da ya§ayan herkes gibi, Birlik gazetesinin ba~­
yazan Drita Karahan da gergin bir beldeyi§ ii;:inde. Ya§anan bii-
yiik degi§im , ister istemez ozellqtim1e meselesini de giindeme
210 I $EHiA FOTOGRAFLAAI

getirmi§. Devletin hantal mekanizmas1 iyinde gitgide verimsiz-


le§en kurumlann, ozelle§tirme halinde sap1r sapir dokillecekleri
muhakkak.
Drita Karahasan ve arkada§lan onemli bir karar sathasmda
bulunuyorlar. Ozelle§tirme halinde 3 bin tirajla ayakta kalmala-
n - desteklenmedikleri takdirde- imkans1z denecek kadar zor.
Tiraj1 nasJI yiikseltecekleri konusunda tecriibeleri olmad1g1 gi-
bi, herhangi bir fikirleri de yok. Esasen, Makedonya'da dag1mk
olarak ya§ayan 80 bin ki§ilik Ti.irk azmhgma hitap eden bir ga-
zetenin tiraj almas1 da oyle kolay degil. Yani devletin maa§lan-
m -az veya yok- t1kir t1kir Odedigi Birlik gazetesi yah§anlan,
(ize!Je§tirme durumunda ortada kahverme tehJikesiyJe kar§I
kar§1ya bulunuyorlar.
Yugoslavya'da varolma miicadelesi veren Tiirkler'in gaze-
telerden, dergilerden ve kitaplardan mahrum kalmas1 onlar iyin
biiyiik y1k1m olacakt1r. Bu bak1mdan Tiirkiye'nin -Avrupa ile
aram1zda her zaman bir koprii vazifesi gorebilecek- Yugoslav-
ya Tiirkleri'nin meselelerine ayn bir hassasiyetle egilmesinde
faydalar vard1r.

Yugoslavya 'll Turk Aydmlan


Oskiip'te ve Pri§tine'de yaymlanan Tiirkye gazete ve dergi-
lerin en onemli ozelligi, Ti.irk aydmlanm bi.inyelerinde topla-
malan, onlar1 yazmaya, eser vermeye te§vik etmeleri, Ti.irk var-
hgmm ve kiiltiiriiniin korunmas1 i9in itici bir giiy olmaland1r.
Hemen biitiin Yugoslavyah Ti.irk yazarlan yok yonlii insanlar.
Her i§e ko§mak , birbirinden farkh konularda gorevler iistlen-
mek zorunda hissediyorlar kendilerini. Ben yaz1 dizimin bu son
boli.imiinde, bu yazarlardan birini biraz daha yakmdan tamtmak
istiyorum. Ethem Baymak'1. ..
"Ti.irkiye d1§mda Ti.irk olmak yok zor!" diyor Ethem Bay-
mak ve §i:iyle devam ediyor:
"Ti.irk dilini , folklorunu, yiizy1llara uzanan mimarisini ko-
rumak iyin yok yaba harcamak gerekiyor. \:ok uluslu Yugos-
lavya'da kiiyiik bir azml1g1z, fakat burada ya§ayan uluslann
$EHiR FOTOGRAFLARI / 211

hepsinden c;ok daha zengin bir kiilti.ire sahibiz. Be§ yi.iz y1l on-
cesine kadar uzanan bir ki.ilti.ir. Bu kiilti.iri.i korumak gerek. Ya-
ni tarihimiz bize bi.iyi.ik sorumluluklar yi.ikli.iyor. Ve biz bu so-
rumlulugun altmda ezilmemek ic;in her ti.irli.i i§e ko§uyoruz. Ba-
tan bir gemiyi kurtarmak ic;in sava§1yoruz!"
Bu nasil oluyor? Ethem Baymak, Pri§tine radyosunda so-
rumlu prodi.iktor, Ti.irkc;e programlar hazuhyor. Aym zamanda
yazar... Deneme, ele§tiri ve inceleme ti.irlerinde kitaplan var ve
. resim yap1yor, kitap kapag1 c;iziyor. Yine kendisinden dinleye-
lim:
"Yugoslavya'da bugi.ine kadar yirmi sergi ac;l!m. Bir sergim
de iki y1I once Eski§ehir'de oldu. Bcnim ic;in bir Ti.irk olarak
Ti.irkiye'de sergi ac;mak c;ok onem\i. Yaghboyalar1mm bir ozel-
ligi var: Genellikle Yugoslavya'daki Osmanh mimarisini c;ah§I-
yorum. Bugi.in tablolanmdaki eserlcrden c;ogu yok, y1ktilar.
Ac1mas1zca y1klllar. Osmanh mima: isi oldugu ic;in ozellikle
y1kt1lar. Ben, bunlan yannki ku§aklara beige olarak b1rakmak
istiyorum. Benim ya§ad1g1m kentte, Prizren'de yi.izlerce Os-
manh eseri var. Hepsini tek tek tablolanma aktard1m. ~imdi di-
yorum, soyut resme yonelebilir, kendime has baz1 §eyler yapa-
bilirdim. Yapam1yorum. <;unki.i Yugoslavya'h Ti.irk ressam1
olarak sorumluluklar1m var."
Ethem Baymak'm c;ah§malan bu kadar da degil. Prizren'de-
ki mi.izik demeginde ud c;ahyor, ti.irki.il'.er derliyor.
Yugoslavya'daki bi.iti.in Ti.irk aydrnlan, Ethem Baymak gi-
bi , her i§e ko§mak, c;ok yonli.i olmak zorundalar. Bu bak1mdan
desteklenmek, yard1m gormek istiyor, Ti.irkiye'den 9ok §ey bek-
liyorlar. Yeterli ilgi gormedikleri i9in de yakimyorlar.
Yeri gelmi§ken soylemek istiyorum: Yugoslavya'mn d1§a
kapah oldugu donemlerde Ti.irkiye'den daha c;ok solcu yazar ve
§airier gidip geliyor, Struga ~iir Ak§amlan'na da hep onlar
davet ediliyorlard1. Hi9 biri Ti.irkiye'de Yugoslavya Ti.irkleri'nin
meselelerini anlatmadilar. Hatta §airle1rinden, yazarlanndan bile
soz etmediler. Aynca Yugoslavya'da kendilerinden ba§ka kim-
seyi tamtmad1lar. Garip degil mi, Uskiip'te ya§ayan Ti.irk aydm-
lanndan 9ogu, hem§ehrileri Yahya Kemal'in adm1 bile yeni ye-
ni duyuyorlar. Ac1, ama ger9ek...
212 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Yugoslavyah Tiirkler'in meselelerinden geni§ yaph olarak


ilk bahseden ve izlenimlerini Uskup'ten Kosova'ya ad1yla ki-
tapla§tiran Yavuz Biilent Bfilciler'dir.

Ya~ll Makedon Kadm


Evet, Yahya Kemal'in ~ehri Oskiip'te, Osmanh Tiirklii-
gii'niin havas1m hiilii hissediyorsunuz. Fatih'in yapt1rd1g1 soyle-
nen Ta§koprii'den geyip Eski <;ar~1'ya girrnek, Davut Pa~a Ha-
mam1'm, isa Bey Camii'ni, Mustafa Pa§a Camii'ni, ishak Bey,
II. Murat, Yahya Pa§a camilerini gezmek ...
Oskiip'ii anlatabilmek iyin zaman ve zemin liiz1m. Daha da
onemlisi, geni§ zamanda tada tada gezmek liiz1m.
Onun iyin , bu yaz1 dizisine, iiskiip'te ya~ad1g1m, Mugbil
Beyzat, Ebubekir Eroglu ve Talat Sait Halman'm ~ahit oldugu
bir olay1 anlatarak son verrnek istiyorum:
Oskiip'te de, St. Climent Katedrali'nin oniinde bir ~iir gece-
si diizenlenmi~ti. Bu gecede, Tiirkiye'den Ebubekir Eroglu ve
ben §iirlerimizi okuduk. Program sona erdikten soma, san§tn
bir kadmm bana "Turkish poet, Turkish poet" diye seslenerek
el sallad1gm1 gordiim. Yamnda 80-85 ya§lannda, fakat epeyce
diny goriinen bir kadin vard1. Ya§h kadtn Tiirkye konu§maya
ba§lad1. Aksayan bir Tiirkye olmakla beraber rahat anla§1hyor-
du . "Evlad1m" dedi , "Ben Makedon'um. Ytllarca once Tiirk-
ler'le beraber oturuyorduk. <;ok memnunduk, hiybir anla~mazh­
g1m1z yoktu. Gayet iyi geyiniyorduk. Sonra Atatiirk ile Venize-
los anla§ltlar. Miisliimanlar bizim koyiimiizden y1kanld1. Yeri-
ne Yunanhlar geldi. Bize yOk kotiiliik ettiler. Siz Tiirkle§mi§si-
niz dediler. Evlad1m, bunu iilkenizde anlatm. Biz Miisliimalarla
yok iyi geyiniyorduk. .. "
Ne si:iyleyebilirdim? Ya~h kadm , bir nefeste o kadar <;ok
§ey anlatmt§ll ki, sadece dinledim ve anlad1g1m1 ifade etmek
iyin yanaklanndan optiim, 0 kadar.
Osmanh hiilii ya§tyordu.
Terciiman , 6-10 EylUI t 990
SAVASAN BOSNA'DA SEKIZ GUN
Mimar Hayrettin 'in dort yiiz ytl once Neretva'mn
boynuna bir gerdanhk gibi ge~ird i gi o hayret-efza
kopriiniin yerindeki kahredici bo~luk,
~imdi sanki bir canavar agzma d onii ~mii ~,
iyilik, giizellik, dogruluk, losaca insa1tl1k adma ne varsa,
hepsini yutmaya haz1r b ekliyor

Geceleyin Mostar
Bir gezginin "ta§ kesilmi§ hiliil" diye tarif ettigi Mostar
kopriisiinii tahrip edilmeden once gom1eyi ve en yiiksek nokta-
smdan Neretva'nm CO§kun sulannda Mostar'm "gec;:mi§ gecele-
rinden biri"ni seyretmeyi ne kadar isterdim!
Yaz1k ki , k1smetimde onu ilk defa 18 Agustos 1995 gecesi
y1k1lm1§ haliyle ve goz ya§lanmn ardmdan gormek varm1~; mi-
naresi bir havan topu mermisiyle uc;:urulmu§ Koski Mehmed
Pa§a Camii'nin avlusundan ...
Hepimiz gergin ve yorgunduk. Split Havaalam'nda saatler
siiren bekleyi§, beraberimizde getirdi.gimiz ilac;:lann ve g1da
maddelerinin yansma Hirvatlar tarafrndan el konulmas1 , Met-
kovic;: S1mr Kap1s1'nda, kalan ilac;:lan gec;:irmemize izin vermek
istemeyen H1rvat polisi. Yine saatlar si.i.ren bekleyi§, yo! boyun-
ca bombalanm1§ binalar, hie;: giiven te:lkin etmeyen Birle§mi§
Milletler (UN) arac;:lan, birbirine cep gibi girmi§ H1rvat ve Bo§-
nak bolgeleri, kontroller, kontroller, kontroller.. .
Nihayet Mostar! H1rvat bolgesini a§IP da Bo~naklann kont-
roliindeki eski Mostar'a girince birden rahatlad1k. Bir virtiiozun
benzerini bir daha c;:alamad1g1 bir irticali and1ran o nefis §ehrin
nas1l bir felfil<et ya§ad1gm1 heniiz idrak edebilmi§ degiliz. <;iin-
214 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

kii gecenin munis perdesi her§eyi ortmii§. Sokaga yikma yasag1


saat 21.00'de ba§lad1g1 iyin ortahkta in cin top oynuyor. Sadece
kafilemizin ugultusu dolduruyor §ehri. Pencerelerde ve balkon-
larda bize el sallayan Bo§naklar. .. Ve kar§1lay1c1lanm1z tarafm-
dan kiiyiik bir ikram iyin Koski Mehmet Pa§a Camii ve Medre-
sesi'nin avlusuna davet ediliyoruz. Sonra yola devam edecegiz,
yiinkii kafilemizi misafir edecek biiyiikliikte bir mekanlan yok,
hepsi yerle bir edilmi§.
Ne kontroller, ne UN araylan, ne yo! boyunca yiiriik di§leri
and1ran, seyilerek bombalanm1§ evler! Sava§m deh§etini gece-
nin ilerlemi§ bir saatinde adeta §Ok etkisi uyand1ran o goriintiiy-
le, zihnimizden bir daha silinmeyecek o goriintiiyle idrak ettik
dersem, inamn!
Bosna iyin insanhk Giri§imi ad1yla bir araya gelen ve belki
de tek mii§terekleri Bosna olan 74 "aydm" (ne demekse?) , ka-
ranhkta tepeden l!maga goz kesilmi§, govdesi bir nicedir soguk
sularda dinlenen Mostar kopriisiinden arta kalam seyrediyoruz.
Mimar Hayrettin'in dort yiiz yil once Neretva'nm boynuna bir
gerdanhk gibi geyirdigi o hayret-efza kopriiniin yerindeki kah-
redici bo§luk, §imdi sanki bir canavar agzma donii§mii§, iyilik,
giizellik, dogruluk, k1saca insanhk adma ne varsa, hepsini yut-
maya hazir bekliyor. Dilimin ucunda Akifin bir m1sra1:
Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizanm!
Bak1yorum bir k6§ede Giilsen Ataseven, o melek, yiizlii
doktor hamm sessiz sessiz aghyor. Herkes aglamakh ve sessiz!

Zenitsa'da Bir Gi.in


Mostar'dan geceyans1 aynld1k ve Konjiy'e dogru yola ylk-
llk. Hava yag1§h . Agir silahlar ta§1yan ingiliz Acil Miidahale
Birligi konvoyunun pe§ine tak1lm1§, ag1r agir ilerliyoruz. iki sa-
at siiren s1kmllh bir gece yolculugundan sonra Konjiy'in hemen
giri§indeki aym adh motelin oniinde durduk. Neretva'nm kolla-
nndan birinin hemen kiy1sma kurulmu§ giizel bir motel. Arna
sava§ta ciddi bir saldmya ugrad1g1 iyin cam1 yeryevesi yok.
$EHiR FOTOGRAFLARI /215

Dort bir yam BM tarafmdan plastik ortiilerle kapatilm1~. Alela-


cele yedigimiz yemekten sonra -kurtlar gibi ac1km1~1z- kendi-
mizi tiyer dorder ki~ilik odalara aliyor ve sabah erkenden kalkip
kahvalt1dan sonra yola koyuluyoruz, Zenitsa'ya dogru. Konjiy,
adm1 Osmanh doneminde bu bolgeye yerle~tirilen Konyahlar-
dan alan ve hata zaman zaman uzak tepeleri tutmu~ <;etniklerin
atqine maruz kalan gtizel bir Bo~nak ~ehri. Uludag'1 halirlatan
harikuliide bir tabiat.
Zenitsa ise Bosna'nm en sakin :1ehri. Albay Ahmet Berbe-
roglu komutasmda yak1 gibi subaylann, astsubaylann ve meh-
metyiklerin gorev yapt1g1 Ttirk Birligi, Zenitsa'da §imdi devasa
bir demir y1g1m gibi gortinen metallirji tesisinin k1~lasmda ko-
nu~lanm1§ . Yetkililer, Zenitsa'mn kiiytik bir Bosna oldugunu
soyltiyorlar. Bir kilometre kare iyinde cami ve havra ile Katolik
ve Ortodoks kiliselerine rastlamak mtimktin; Osmanh mirasmm
en anlamhlanndan biri. Arna bu be:nzersiz ho~gorii, Ortodoks
S1rplar'm ve Katolik Hirvatlar'm iylerinde 500 yild1r besleyip
btiytitttikleri nefreti sondtirmeye yetmemi§. Bu yiizden binlerce
cami yerle bir edildi, bu ytizden ikiytiz elli binin tisti.inde gti-
nahs1z insan katledildi. Bu ytizden clli binin i.izerinde kadm ve
kmn 1rzma geyildi.

Ver Elini Tuzla


Zenitsa'da fazla kalmayacak, yetkililerle gorti§meleri do-
nti§te yapacakt1k. Turk Birligi'ni ziyaret ettikten sonra Beledi-
yede yap1lan toplanliya kat1ld1k. V e ardmdan, Tuzla'ya dogru
yola yikt1k. Yagi§ devam ediyordu. Ontimtizde yedi sekiz saat
stirecek zorlu bir gece yolculugu vard1. Btiytik olyi.ide tahrip
edilen ana yollar S1rp tehdidi altmda oldugu iyin keyi yolunu
and1ran darac1k bir dag yolundan gitmek zorundayd1k. Tuz-
la'nm tek ikmal yolu, insanm ti.iylerini <liken diken eden uyu-
rumlar. Done done t1rmamyor, istihkam koprtilerinden geyiyor,
keskin virajlar ahyorduk. Yagmur dinmek bilmiyordu. Bu yag-
murlar olmasa, bu cennet boylesine kopilrmez, bu cennet olma-
sa bu yagmurlar yagmazd1 herhalde. Siplit'ten itibaren sekiz
216 / $EHiR FOTOGRAFLARI

giin boyunca benzersiz bir giizelligin ortasmda seyahat ettigi-


mizi soylersem, abartm1§ olmam. Goller, co§kun akan nehir-
ler... Her an harika bir tabiat siirpriziyle kar§1la§arak hayret 91g-
hklan atiyorsunuz. Biteviyeligi ve monotonlugu tammayan bir
cografya. Ve bu cennet ortasmda mazlum, ban§91, giizel insan-
Jara s1rf Miisliiman olduklan i9in ya§at1lan cehennem hayat1!
Ne korkun9 tezat!
Tuzla'ya da gece yans1 vard1k; otelimiz haz1rd1. Ashnda
kald1g1m1z oteller ve yedigimiz yemekler bizim i9in siirpriz ol-
du. c:;:unkii hepimiz gerektiginde a9ikta gecelemeyi ve a9 kal-
may1 goze alarak yola 91km1§, 9antalanmm bizi bir siire idare
edecek dayamkh yiyeceklerle §i§irmi§tik. 0 gece oliiler gibi
uyuduk.
20 Agustos 1995 sabah1, Tuzla'da kii9Uk bir meydanda,
miitevaz1 bir abidenin ba§mday1z. 25 May1s 1995 giinii , yani 3
ay kadar once bu meydana dii§en bir havan mennisi k1zh er-
kekli tam 71 gen9 insanm camm alm1§. Katolik, Miisliiman, 90-
cuk, gen9, evli, ni§anh... Bu gen9lerden 60'1 §imdi bir parkta
yat1yor; aileleri hayataki beraberliklerinin oldiikten sonra bo-
zulmas1m istememi§. Her giin 9i9eklerle bezenen mezarlannm
topraklan haJa taptaze. Ba§lannda gozya§1 doken anneler, ba-
balar, q ler, ni§anhlar, sevgililer... Bir duygu saganagi! Agla-
yanlar, aglamamak i9in dudaklanm 1S1ranlar... Arif Aslan'm
okudugu Kur'an-1 Kerim ve Miisliiman olmayanlan da ay1nna-
d1g1 giizel duas1, kafileye bu ziyaretin en anlamh dakikalanm
ya§att1. Sonra ikiye aynld1k; bir grup c:;:eri9 kasabasmdaki cep-
heyi, bir grup da Tuzla Havaalam ' nda, Srebrenista'dan gelen
Bo§naklann banndmld1g1 miilteci kampm1 ziyaret edecekti.
Ben miilteci kampm1 tercih ettim. Yagmur yeniden ba§lam1§t1.

MUlteci Kamp1

Ve miilteci kamp1. Bir giin once yagan yagmurun 9amur


deryasma 9evirdigi bir alanda kurulmu§, yakla§Ik sekiz bin
ya~lmm, sakatm, kadmlann ve 9ocuklann denne 9atma 9ad1r-
Jarda bannd1g1 bir kamp. Birle§mi§ Milletler'in bir giin idare et-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 217

sin diye ki§i ba§ma verdigi, son kullanma tarihi 1969 olan , bir
ki§iyi degil ti<;: ogtin, bir ogtin bile doyurmayacak yiyecek pa-
ketleri . Yalmayak dola§an r,:ocuklar, inleyen hastalar, isyan
duygulanyla feryat eden kadmlar ve r,:ekim yapan televizyon
ekiplerini r,:evrelerinden uzakla§tmnaya r,:ah§an ar,: ve r,:1plak, fa-
kat magrur insanlar.
0 kadar farkh duygular1 aym anda bir arada ya§1yorum ki,
anlatilamaz. Htiztin, sur,:luluk duygusu, merhamet, ofke, isyan ,
yilgmhk, timitsizlik ... Acaba diye dti§tintiyorum, boyle bir
kamp1 ziyaret etmek mi daha dogru , etmemek mi? Hangi duy-
guyu ya§arsamz ya§aym sonur,:ta bir olay1 seyrediyor, ister iste-
mez sizin d1§1mzda ya§anan bir trajediyi seyirlik bir olay haline
getiriyorsunuz. ir,:inizden ar,:, r,:1plak, r,:ocuklara sanlmak, onlarla
birlikte aglamak geliyor. Fakat aym anda bunun bir gosteri ola-
rak algilanabilecegini dti§tinerek irki!liyor, kendinizi geri r,:eki-
yorsunuz. Bu sefer de kay1ts1z kalm1 ~; olma endi§esi ytireginizi
burkmaya ba§hyor. Dzerinizde ne v.arsa, hepsini r,:1kanp ver-
mek istiyorsunuz. Ancak sizin bu ir,:ten gelen jestinizin birkar,:
ki§iyi belki birkar,: saat oyalayacagm1, fakat mahrum kalan r,:o-
gunlugun ofkesini r,:ekecegini dti§tinerek vazger,:iyorsunuz.
Kamptan tistiimtiz ba§1m1z r,:amura batm1§ ve ruhen alttist
olmu§ bir halde dontiyoruz. Yagmurlu bir gtinde ziyaret ettigi-
miz ir,:in bu insanlann bannacak yer temin edilemedigi takdir-
de, ki§m nas1l bir feliiket ya§ayacaklanna dair r,:ok ar,:1k bir fikir
edinmi§ olduk. <;aresizlik ne kotti!
ilk Workshop'umuzu da Tuzla'da yapt1k. Kiilttir, bilim, i§
dtinyas1 ve politika komisyonlan hal.inde grupla§arak Tuzlah
Bo§nak aydmlanyla gorii§ ah§ veri§inde bulunduk. Bu ilk top-
lantlda, asil meslegi tip profesorliigti olmakla beraber, onemli
bir ktilttir adam1 say1lan Htiseyin Su§i<;:, "Sizinle tam§mak, ta-
rihle tam§mak gibi bir §ey!" dedi ve bir arkada§1m1zm Bo§nak-
lar'm manevl ve kiiltiirel kaynaklann a yabancila§t1klan yolun-
daki imasm1 tath sert bir ifadeyle cev.aplandird1: "Bizi terkedip
gittiniz!"
Bo§naklar'm manevl ve kiilttirel koklerinden koptuklanm
dti§tinmek r,:ok yanh§. isJam ktilttirti Bosna'da btittin canhhg1
ile ya§1yor. 1878 Berlin Kongresi'yl e Osmanh ' dan kopanlan
218 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

Bo~naklar, agir bask1lara, asimilasyon gayretlerine ve soyk1-


nmlara ragmen bugtin dimdik ayakta. Bizim onlara ogretebile-
cegimiz pek bir ~ey yok. Osmanh donemini ara~llran r;:ok de-
gerli bilim adamlan, onemli dti~tintirleri ve is!am alimlerine sa-
hip bir tilke. B a~lanndaki Bilge Kral'm, yani Ali izzetbego-
vir;:'in dtinya r;:apmda bir dti~tintir oldugunu hallrlatmaya gerek
var m1? Bizde, birakm Dogu ve Batz Arasznda isliim seviye-
sinde bir eser yazmay1, okuyup anlayabilecek kar;: lider vardir?
"Ress'!imlar ~ehri" olarak tanman Tuzla'da, Belediye Ba~­
kam 'nm verdigi yemekte kar~Ila~t1g1m1z Nesim Tahirovir;:'le
ressam Ero! Akyava§ ve Mehmet Gtilerytiz arasmdaki tart1~ma
da ilgi r;:ekiciydi. Baz1 Bo§naklar'da kendilerini Avrupah kabul
ederek Ttirkiye'yi hafifseme egilimi var. Ancak Tahirovir;:, Ak-
yava~'m eserlerinin 1960'lardan beri New York Modem Sanat-
lar Mtizesi 'nde, Gtilerytiz'tin eserlerinin de Paris Biblioteque
Nationale'de yer ald1gm1 ogrenince yelkenleri suya indirdi. As-
hnda gerek Akyava§, gerekse Gtilerytiz, Nesim Tahirovir;:'in
hir;: de yabana at1lamayacak onemli bir ressam oldugunu, kata-
loglarm1 gortir gormez anlami§lardi. <;ok ger;:meden dost oldu-
lar ve Tahirovir;:, sokaga r;:1kma yasagma ragmen bizi geceyar1s1
evine gottirmeye kalkI~tI.
Tuzla'da tam§t1g1m1z ve yak.In ilgisini gordtigtimtiz aydm-
lardan biri de bir ~air: Cerna! Poljakovir;:. imzalay1p armagan et-
tigi Let lznad Vatre adh §iir kitabm1 Nesim Tahirovir;:'in resim-
leriyle stislemi§. Tabii Bo§nakr;:a bilmedigimiz ir;:in, birinci ha-
mur kag1da r;:ok gtizel basilm1~ bu gtizel ~iir kitabm1 okuma
imkamndan mahrumuz. Bunun ir;:in vakit ger;:irilmeden kar§1hk-
h olarak s1kI bir terctime faaliyetine giri§ilmesi gerekiyor. Ktil-
ttirel baglan gtir;:lendirmenin ba§ka yolu yok.
Tuzla' da ve Mtisltimanlar' m kontroliindeki diger btittin
Bo§nak §ehirlerinde, sava§ ~artlanna ragmen ktilttirel hayat
canhhg1m koruyor. Tuzla 'da sava§ stiresince on iki temsil ve-
rilmi§. Sahnelenen eserlerden biri de Direktor Ali Bey 'in Moli-
ere ' nin Les F ourberies de Scapin (Skapin 'in Do lap Ian) adh
eserinden adapte ettigiAyyar Hamza.
Tuzla Belediyesi Gene! Sekreteri Jasmin imamovir;:, benim
$EHiR FOTOGRAFLARI / 219

gibi, konuyla ilgilenen birka9 arkada§a, Muhammed Hevai


Oski.ifi ve eseri hakkmda Dr. Muhammed Hukovi9, Dr. Ahmet
Kusumovi9 ve Dr. ismet Smailovi9 tarafmdan haz1rlanan kita-
b1 armagan etti. Ciltli, §Omizli, 9ok giizel basilm1§ bir monogra-
fi. Hevai, Alhamiado edebiyatmm btiyi.ik isimlerinden biri.
Arap alfabesiyle yaz1lm1§ Bo§nak edebiyatma Alhamiado ede-
biyah ad1 veriliyor. Ttirk9e-Bo§nak9a manzum bir ltigat yazan
Hevai hakkmdaki kitabm birinci bol1 i.imtinde Bosna-Hersek'in
isliimla§mas1, ikinci boltimi.inde Alhamiado edebiyatmm mese-
leleri, i.i9i.inci.i boli.imde ise §airin li.igat 9ah§malan geni§ bir bi-
9imde ele ahnm1§. Hevai'nin manzum li.igatinden k1sa bir bo-
li.im sunuyorum:
Adamm ttmagma dendi nokat
Ve milsekkek olan altmct dukat
Bakira mjed ve kur~una olovo
Tue ruy, dahi dvost ruko iki kat.
Bukara me~rebe, tekne korito
Kopegin i<;mesine dendi lokot.
Dahi metla ve silpilrke, lopata
Kurek adi, silpilr se~ ti pometi!
Kokosi hem derler tawsia
Tawk e~mesine dendi cep'rkat

Bir, iki, il<; jendo, 'dva, hem t'ri.


Dahi dorde dediler bil <;diri.
Pet be~ tir, ~est altt, hem yedi
bil sedam dir, sekize osam dedi.
De devet dahi deset on ile dokuz
D'vadeset hem t'rideset yirmi, otuz

Preporod
Tuzla'dan dondi.ikten sonra, Zenitsa' da, Preporod Cemiye-
ti 'nee organize edilen bir konsere kat1ld1k. Asker k1yafetli
gen9lerin icra ettikleri zikir, ba§Orrti.ili.i, melek ytizli.i Bo§nak
kizlanmn okuduklan Ttirk9e ilahiler ve degerli sanat9Ilar tara-
220 I $EHiR FOTOGRAFLARI

fmdan soylenen duygulu Bo§nak §ark1lan bizim ii;:in bi.iyi.ik bir


si.irprizdi. Preporod, Birinci Di.inya Sava§1'ndan hemen sonra
kurulmu§ bir ki.ilti.ir cemiyeti. Bo§naklar'm milli ve is!ami uya-
nl§I hedef alan bu cemiyetin bi.iti.in §ehirlerde §Ubeleri var. Ge-
rek kralhk doneminde, gerekse ikinci Di.inya Sava§1'ndan son-
raki donemde faaliyetleri yasaklanan Pre po rod, 1990 'da yeni-
den faaliyete gei;:mi§. Kelime olarak, dirili§ , yeniden dogu§ an-
lamma geliyor.
Bosna-Hersek Me§ihat idaresince y1llard1r yay1mlanan der-
ginin ad1 da Preporod.

Vezirler Sehri'nde
Tuzla'dan tekrar Zenitsa'ya, oradan da a§ag1 yukan iki saat-
lik mesafedeki Travnik'e gei;:tik. Yo! boyunca bombalanm1§
koyler. .. bzellikle Ahmii;: koyi.inde ya§ananlar yi.irekler ac1s1.
Burada tam 101 Mi.isltiman katledilmi§. Rehberimizin anlatlig1-
na gbre Hlfvatlar be§iginde uyudugu ii;:in farkedemedikleri bir
bebegi de, aglama sesini duyunca doni.ip kafasma bir kur§un s1-
karak oldi.irmi.i§ler. Deh§et, deh§et! Bir insan nasli bir bebegin
kafasma kur§un s1kabilir? Nasil daglarda sipere yat1p uzun
menzilli silahlarla, hii;: tammad1g1 , belki de i;:ok yakmdan tam-
d1g1 ve i.ii;: yli oncesine kadar kom§uluk ve arkada§hk ettigi in-
sanlara kadm , i;:ocuk, ya§h, geni;: demeden atq edebilir? Bu na-
sli bir ali;:akhkt1r? Bu nasli bir kin ve nefrettir? insan idrakinin
kavrayamayacag1, havsalamn alamayacag1 bir i;:1lgmhk bu.
Tipik bir Osmanh §ehri oldugu soylenen Travnik'e bu duy-
gularla girdik. Osmanh vezirleri tarafmdan bir i;:e§it sayfiye ye-
ri olarak kullamld1g1 ii;:in "Vezirler ~ehri" olarak tanm1yor. Buz
gibi sulann gi.iriil gi.iri.il akt1g1 sevimli bir §ehir. Osmanh'nm de-
rin izlerini hemen gori.iyorsunuz. Daha giri§te kalesi , vezir sa-
raylan ve minareleriyle sizi s1ms1cak ku~allyor. Ancak ~ehrin
ii;:lerine dahnca Osmanh'dan i;:ok bir Orta Avrupa §ehriyle kar-
§ila~1yorsunuz . Avusturya- Macaristan imparatorlugu donemin-
den kalma yap1lar, §ehrin mimari dokusuna hiikim gori.ini.iyor.
Ve eski donemde mi.ize haline getirilmi§ bir caminin avlusunda
$EHiR FOTOGRAFLARI / 221

ilk §ehitler. .. Aralannda gencecik bir de Ti.irk var: Selami, Bos-


na'da §ehid olan ilk Ti.irk... ~ehitlerin hepsi gen9. Ve §ehadet ta-
rihleri 1993.
Travnik'te, yirmi ki~i Saraybosna'ya ge9mek i.izere kafile-
den !!Ynldr. Aslmda, herkes, Saraybosna'ya da girmek amac1yla
yola 91km1§t1. Ancak yonetim, bi.iti.in giri§imlere ragmen kala-
bahk bir kafilenin si.irekli S1rp atqine maruz kalan igman da-
gmdan ge9i§inin bi.iyi.ik bir tehlike yaratacag1 ve Saraybosna'ya
tek ge9i§ yolu olan ti.ineldeki trafigi aksatacag1 gerek9esiyle yir-
mi ki§iden fazlasma izin vermedi.
Saraybosna'ya girecek yirmi ki§inin se9imi bi.iyi.ik bir prob-
lem olmu§tu. Seyahat boyunca tek kavga da bu yi.izden 91kt1.
Arna ciddi bir kavga, 9i.inkii yumrukla§maya ramak kald1. Yir-
mi ki§i, kimsenin gori.i§ii ahnmadan, ger9ekten demokratik ol-
mayan bir usulle tesbit edilmi§ti. Ama zor bir i§ti, kafile ba§ka-
m Ertugrul Gi.inay'm bu yi.izden 9ok s1kmtth ve gergin anlar ya-
§ad1gm1 biliyorum.
Ve duygulu bir veda tOreni. Prof. Dr. Hi.iseyin Hatemi, cev-
§enini boynuna asttg1 tamtma kartma ili§tirmi§ti. Saraybosna'ya
giden minibi.islerinin arkasmdan bir bardak su dokmeyi ihmal
etmeyen arkada§lanm1z bile vard1.

Travnik'te Bir Aydm

Travnik'te de son derece ilgi 9ekici bir ki.ilti.ir adam1yla ta-


m§t1k: ~ehrin tek oteli bi.itiin kafileyi alamad1g1 i9in a91kta ka-
lanlar olmu§tu; Travnikli baz1 aileler bizi memnuniyetle misafir
ettiler. Fotograf sanat91s1 Kaz1m Zaim'le beni kabul eden misa-
firperver Travnikli 'nin ad1 Adil Lozo 'ydu ve evinde tam bir
Mi.isli.iman hayat1 ya§amyordu. Ast! meslegi avukathk olan
Adil Bey, Tito doneminde baskiya maruz kald1g1 i9in y11Iarca
Avusturya' da si.irgi.in hayatt ya§ayan degerli bir aydm. Uzunca
bir si.iredir eski vakiflarla ilgileniyor. Travnik 'te, komi.inist do-
nemde gaspedilmi§ bi.iti.in vakif mallanm ar§iv kay1tlanna da-
yanarak tek tek tesbit etmi§ ve davmar a9m1§. Hatta bu dava-
222 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

lardan bir k1smm1 kazanm1§ da. Bu konuda haz1rlad1g1 kitabm


mtisveddelerini btiytik bir heyecanla tek tek gosterdi.
Bosna'da Adil Lozo gibi 9ok say1da §Uurlu aydmm bulun-
dugu ve bunlann preporod (yeniden dogu§) i9in btittin gti9leriy-
le 9ah§llklan bir ger9ek.
Drina Koprtisti ' ntin yazan ivo Andri9'in dogdugu ev de
"Vezirler ~ehri" olarak tanman Travnik'te. ~imdi belediye tara-
fmdan kafe ve restoran olarak i§letilen bu evde o gtin ak§am
kOfte-ekmek yedik ve bogtirtlen §Urubu i9tik. Evin bah9esine,
ivo 'nun Osmanh tarihiyle ili§kisini temsil etmek tizere kavuklu
bir mezar ta§1 koymu§lar. Karanhkta kitabesini okuyamad1m,
ertesi gtin de ugrama f1rsat1m olmad1. Koca kavuga bak1hrsa,
onemli birinin, belki de bir vezirin mezarta§1yd1.
Bu mezarta§I, bence ivo'nun Osmanh tarihiyle ili§kisini
degil, Bosna-Hersek'te Osmanh ktilttir ve medeniyetinin yeni-
den dogu§unu temsil ediyor. Preporod, Avrupa'nm ortasmda,
Osmanh 'mn yeniden dogu§U ...
Novi Travnik'te sava§m ilk safhasmda §iddetli bir bi9imde
bombalanan Kombinat Bratstvo'yu da ziyaret ettik. Silahtan
otomobil yedek par9alarma kadar agirhg1 3 ile 300 kilogram
arasmda degi§en 300 farkl1 par9amn tiretildigi fabrika sava§tan
once, Yugoslavya ekonomisine btiytik katk1 saglayan dev bti-
ytikltikte bir kompleksmi§. ~imdi ise Bosna ordusunun ihtiya9-
lanm k1smen kar§ihyor.
Art1k donti§ yolundayd1k. Fabrika ziyaretinden sonra ko-
naklayacag1m1z Konjic'e dogru yola koyulduk. Ve ilk gece kal-
d1g1m1z motele indik.
Saraybosna kafilesi de bize geceyans1 eksiksiz olarak bu
motelde yeti§ti. Ne yaz1k ki bir k1sm1 yer bulamam1§ ve lobide-
ki koltuklar tizerinde sabahlamak zorunda kalm1§lard1 .

Gunduz Gozuyle Mostar


~imdi Sira Mostar'dayd1. Seyahatin ilk gtintinde, geceyar1s1
bir saat kadar kalabildigimiz Mostar'1 gtindtiz goztiyle g6recek-
tik. Gordtik ve deh§ete dti§ttik. Hirvatlar ve S1rplar tarafmdan
$EHiR FOTOGRAFLARI / 223

oylesine bombalanml§ ki, tasvirine kelimeler kifayet etmez.


Tahrip edilmemi§ tek bir kamu binas1 isabet almam1§ tek bir ca-
mi yok. Dogrudan dogruya Mostar'm killti.irel kimligi hedef
almm1§. Sadece bir millete degil , bir tarihe sava§ a\:ffil§ bir bar-
bar gilruhu var. Biltiln evlerin \:ehreleri delik de§ik. Sava§m ze-
hirli solugu, §ehrin Milsliiman bOlgeLerini kas1p kavurmu§.
Kafileden koparak ressam Erol Akyava§'la birlikte gezip
fotograf \:ektigimiz bu kavruk §ehirde son ugrad1g1m1z yer Tur-
kish House'd1. Restore edilerek milze haline getirilmi§ tipik bir
Tiirk evi. <;at1s1 tam selamhk dairesine isabet eden yerden bir
havan mermisiyle delinmi§ ve darbcnin §iddetinden neredeyse
evin biltiln s1valan dokillmil§. Garevli Bo§nak kad1m §ehre ka-
labahk bir Turk kafilesinin geldigini. ogrenmi§ olmah. Bizi bil-
yilk bir sevgiyle kar§liad1. Ve e§yalann geli§igilzel toparlamp
iistilste y1g1ld1g1 odalan gezdirdikten sonra, Mostar adh \:Ok
gilzel bas1lm1§ bir kitaba birlikte bakmak i\:in israr etmeye ba§-
lad1. Arna nas1l bir 1srar! Vaktimiz i;:ok azd1. Fakat dayanama-
d1k. Ozellikle Mostar koprilsilniln fotograflanm bebek sever gi-
bi oyle bir ok§ay1§1 vard1 ki, gozlerinideki ac1 panltliar Mila goz-
lerimin onilnde!
Bu arada, seyahat boyunca gozya§larm1 hi\: tutamayan Erol
agabeyin kafasmda yeni bir sergi projesi §ekilleniyordu. Ad1m
bulmu§tU bile:
"Utamyorum, o halde vanm!"

Pek:1 Sonuc;?
Her§eye ragmen Bo§naklar y1lm1§ degil. Dimdik ayakta du-
ran ve sava§ ortasmda asli kimligini ke§federek kendisini yeni-
den in§a eden bir milleti yakmdan tamdik. Vakur, magrur, so-
nuna kadar direnmeye kararh benzersiz bir ya§ama azmine sa-
hip bir millet. Ve hi\: yoktan hatm say1hr bir ordu. Biiyiik bir
tarih , gil\:lii bir iman. Evet, Bosna biiyilk ac1lar ya§iyor, ama il\:
sene oncesine gore \:Ok farkh bir yerde. Saraybosna d1§mda \:Ok
bilyilk bir yiyecek s1kmt1s1 yok. Belli belirsiz bir ekonomik
canlanmadan bile soz edilebilir. Topraklar ekilip bi\:iliyor. Bal-
224 I $EHiR FOTOGRAFLARI

konlar sebze bah\:esine donii§tiiriilmii§. Arna dengeler \:Ok has-


sas ! Ve §U anda birlikte hareket ettikleri H1rvatlar ashnda S1rp-
lardan hi\: farkh degil!
Bosna'ya samimiyetle el uzatabilecek tek iilke Tiirkiye. Ve
Bosna yard1m bekliyor! Mostar Miiftiisiiniin dedigi gibi
"Ya hemen §imdi ya hi\:bir zaman!"
Aksiyon, Eyliil 1995
BENiM ORTA ASYA'M
l~te sonunda Orta Asya'da,
hem de <;:in suunna ~ok ya km bir ~hirde,
uzak atalamrun at ko~turdu~J topraklardayd1m.

Oc;: Orta Asya


ilk ve ortaokul tarih kitaplanndaki go~ yollan haritas1m ha-
tlfhyorum: Orta Asya'da kuruyan i~ deniz, kurakla§an iklim,
verimsizle§en topraklar ve diinyamn dort bir yamna dagilarak
biiyiik medeniyetler kuran atalanm1z ... Go~ yollanm gosteren
oklar hala gozlerimin oniinde. On Asya'ya gelen atalanm1z da
Stimer ve Hitit medeniyetlerini kurmu§lar. Dolay1S1yla biz Ana-
dolu'ya ilk defa XI. yiizy1lda degil , binlerce y1l once ayak bas-
m1§1z.
0 zamanlar anlamadan ezberledigimiz bu bilgiler, tuhaf
imajlara donii~erek bir daha silinmemek iizere zihnime yerle§-
mi§tir. Orta Asya hakkmda y1llar soma edindigim bilgilerle bu
imajlar nedense birbirleriyle hi~ bir zaman ortii§medi. Ders ki-
taplannm Orta Asya's1, go~lerden sonra adeta bo§alm1§ , cinle-
rin cirit att1g1 bir cografya idi. Sonra birden Hun'lar, Gok-
tiirk'ler, Uygur'lar .. . Peki Orta Asya'nm bizim Anadolu'ya geli-
§imizden sonraki tarihi ve bugiinkii durumu?
Tek parti doneminden kalma resmi tarih tezinin biitiin ag1r-
hg1yla hakim oldugu ders kitaplan i§te bu noktada susard1. Ya!-
226 I :?EHiR FOTOGRAFLARI

mz Ankara Sava~1 bahsinde bi.iyi.ik bir di.i~man olarak Ti-


mur'dan ve kurdugu devletten soz edilirdi; ancak Timur impa-
ratorlugu'nun bir Orta Asya Ti.irk devleti oldugunu kafam1zdaki
imaja uymad1g1 ic;:in bir ti.irli.i idrak edemezdik. Has1h, kopup
geldigimiz cografyanm bizden sonraki tarihi, ozellikle bugi.ini.i
tamamiyle mec;:huli.imi.izdi.i. Orta Asya'nm bugi.ini.iyle ilgilenme-
nin "Turanc1hk" ad1 verilen ag1r bir sue;: oldugunu soralan ogre-
necektim .
Belki ortaokul sonlanndan itibaren zihnimde ders kitapla-
nndakinden farkh bir Orta Asya ~ek illenm eye ba~lad1. Sanmm
Abdulah Ziya Kozanoglu'nun Kwl Tug 'unu bizim nesilden
okumayan ve Otsukarc1 adm1 hat1rlamayan c;:ok azd1r. Sonra
Ats1z'm Bozkurt/ann Oliimii ve Bozkurtlar Diriliyor adh ro-
manlan , Ki.ir§ad , l§para Han, Yamtar. .. Aym y11Iarda, Suat Ya-
laz'm Karaoglan'1 da kafam1zda Orta Asya'y1 yeniden ~ekilendi ­
ren kahramanlardan biriydi. Borkleri, ri.izgarda dalgalanan uzun
sac;:Ian , dudaklannm kenanndan agg1 sarkan b1y1klan ve kes-
kin k1hc;:Ianyla her biri bir ideal kahraman olan bu goc;:ebe yigit-
leri , uc;:suz bucaks1z bozk1rlarda gosteri§li atlanm ko§turup di.i-
zenbaz <;inlilere kan kustururlard1. 0 y11larda bir zaman ti.ineli
ke§fedebilseydim, herhalde hie;: tereddi.it etmeden ote tarafa ge-
c;:er ve Ki.ir§ad'm kirk birinci yigidi ben olurdum.
Orta Asya'da ha!a aym kokten geldigimiz ve aym dili ko-
nu~tugumuz bi.iyi.ik topluluklann ya~ad1gm1 ne zaman ogrendi-
gimi hat1rlam1yorm. Haf1zamda Otsukarc1'lardan, I~para
Alp'lardan , Ki.ir~ad'lardan, ellerinde ve ayaklanndaki esaret zin-
cirlerini koparm1~ yigitlerin tasvir edildigi "Esir Milletler Haf-
tas1" afi~lerine ve yi.ireklerimizi tir tir titreten mar~lara ani bir
gec;:i~ var. Fakat heni.iz okudugum baz1 kitaplann zihnime yer-
le~tirdigi, adlanm her duyu~umda derin bir dai.iss1la duygusuyla
sars!ld1g1m Semerkant, Buhara ve Ta~kent ~ehirlerinin ruhanl
c;:ehreleriyle "esir Ti.irk illeri" zihnimde biraraya gelemiyordu.
Bu ~eh irler , benim ic;:in, evden ald1g1m biraz masala , daha c;:ok
dinl-tasavvufi menak1ba bi.iriinmi.i~ yan mistik bir tarih duygu-
suyla birlikte vard1. K1sacas1 , okul kitaplannda anayurdumuz
olarak ogretilen Orta Asya ba~ka, menk1belerin Ti.irkistan'1 , Ho-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 227

rasan'1 ba§ka, esir Tiirklerin ya§ad1g1 iller ba§kayd1. Her biri


diinyama ba§ka bir c;:ehreyle girdi.

Alatav'dan Bakarken
Orta Asya'nm bendeki bu tic;: farkh c;:ehresi, Mehmet Turgut
Bey'in Ta~kent'e Dogru adh seyahat notlanm okurken birlqip
tek c;:ehre haline gelmeye ba§lamJ§tlr. Daha sonra bu konuda y1-
gmla kitap okudum ve Orta Asya ilgilendigim ba§hca mesele-
lerden biri oldu. Sonra glasnost, pere~: troika derken, Kafkasya
ve Orta Asya biitiin Tiirkiye'nin ilgi oclag1 haline geldi. Yiizler-
ce insan gitti geldi, fakat ben bir ti.irlii imkan bulamad1m. Hal-
buki Semerkant'1, Buhara'y1, Ta§kent'i, Yesi'yi gormeli, yazma-
hyd1m.
Bunlan, Kazakistan'm ba§kenti Almat1'da, 840 basamakh
merdivenle t1rmamlan Alatav (Aladag)'dan Orta Asya ufuklan-
na bakarken dii§iindiim. i§te sonunda Orta Asya'da, hem de <;in
smmna c;:ok yakm bir §ehirde, uzak atalanmm at ko§turdugu
topraklardayd1m.
Komi.inizmin hala biitiin hantalhg1 ile hissedildigi Almali
Havaalam'nda saatler si.iren, i§kenceden beter bekleyi§lerden
sonra, geceyans1 gi.imriikten gec;:ip de otobi.islerle §ehre dogru
yola koyulunca, dikkatimi ilk c;:eken agac;: bollugu oldu. Bir §eh-
rin caddelerinde degil de, biiyiik bir ormanm ic;:inde ilerliyor-
mu§uz gibi bir duyguya kapild1g1m1 soyleyebilirim. Hafifc;:e kar
yagm1§tI ve d1§anda, Orta Anadolu'dan c;:ok iyi tamd1g1m , insa-
m zanglf zanglf titreten, fakat ic;:ine i:1Iemeyen kuru bir ayaz
vard1.
Gec;:en asrm ortalannda Ruslar tara:fmdan kurulan ve Rusc;:a
ad1 Verni olan §ehrin yerinde, XIII. yii,:yilda Mogollar'm yak1p
y1kt1g1 Almat1 yerle§im birimi bulunuyormu§. Almat1 , Ti.irkc;:e
bir kelime, "elmah, elmahk" anlamma geliyor. Harn elma bah-
c;:eleriyle me§hur bir §ehir. Ni.ifusu l 9 ~· 0'lara kadar yirmi-otuz
bini gec;:mezken, l 929'da Kazakistan'm ba§kenti KIZll Orda'dan
buraya nakledilince birden biiyiimi.i§, geli§mi§. bzellikle Tiir-
kistan- Sibirya demiryolunun tamamlanmas1 ve ikinci Diinya
228 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

Sava§! masmda aglf sanayi tesislerin ic;: kesimlere nakledilmesi


dolay1s1yla biiyiik onem kazanan Almat1, geni§ caddeleri ve
meydanlan, heykellerle siislenmi§ parklan , bahc;:eleri -ve arka
planda ba§I kar11 daglanyla- §ehircilik ac;:1smdan kusursuz bir
dokuya sahip. Gerc;:i bizim gidi§imiz kl§ ba§lanna rastlad1g1 ic;:in
§ehre hakim olan renk ye§il degildi, fakat binlerce agac;:tan do-
kiilmii§ yaprak y1gmlan her taraf1 altm rengine boyami§tI.
"Siz, dediler, Almat1'ya asil baharda gelmeliydiniz. 0 za-
man evleri yqilden goremezdiniz!"

Ye~il Almatt
Agac;:lar soyununca, geni§ caddeleri ve meydanlan ku§atan
devasa yapilann meydan okuyuculugu daha da belirginle§mi§.
Biiti.in Sovyetler Birligi §ehirlerinde, tiyatro, opera, iiniversite,
akademi , miize, kiitiiphane vb. binalanyla devlet hizmetlerinin
yiiriitiildiigii binalar son derece gosteri§li. Her biri devletin gii-
ciinii, altedilmezligini ve her§eye hakim oldugunu insanlara sii-
rekli hissettirmek ve §ehre gelen yabancilan derinden etkile-
mek ic;:in ozellikle in§a edilmi§ gibi. Gerc;:ekten ilk anda etkile-
niyor ve eziliyorsunuz. Ne var ki di§andan o kadar miitehakkim
goriinen yap1larm ic;:ine girdiginizde kar§1la§t1g1mz c;:i.iriimii§liik,
bu ilk duyguyu hayrete donii§tiiriiyor. Binalar da iic;: be§ y1l on-
ceki SSCB gibi d1§andan iirkiitiicii, ic;:eriden kof.
Kalacag1m1z Kazakistan Oteli'nin oniinde otobiisten inip de
ba§Iml yukanya kald1g11nda dev gori.inii§iiyle beni adeta ezen
bina, yirmi birinci kattaki odama girince birden kiic;:iildi.i. ic;:eri-
de , havas1z kald1g1 ve yeterince temizlik yapilmam1§ oldugu
i<;:in agir bir koku vard1. Bo§ bir buzdolab1, diigmelerinin aras1-
na kag1t s1k1§tmlm1§ , dogru- diiriist c;:ah§mayan siyah-beyaz bir
televizyon , yaylan iyiden iyiye gev~emi§ somyanm iizerinde ,
uzand1gm1z zaman sizi dal harfine c;:eviren tic;: par<;:ah -soziimo-
na- yatak .. . Banyodaki sabunun -uc;:akta da aym sabun vard1-
kokusunu elinizden <;:1karmak ic;:inse ayn bir sabun gerek. Evler
de aym; dt§andan eli yiizii diizgiin goriinen apartmanlann giri§-
leri, merdivenleri , asansorleri bir felaket. Hemen hepsinde, ka-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 229

p1dan girer girmez agir bir kokunun :insam kar§ilad1gm1 soyle-


diler.
Bunlan asla ki.i<;i.imsedigim i<;in yazm1yorum; aksine Al-
mat1'dan son derece etkilendim. Yakm zamanlara kadar bizden
sadece "ilerici" ge<;inenlerin gidip gekbildikleri -ve kendilerine
belki sadece mi.itehakkim <;ehreleri gosterildigi yahut ger<;egi
gordi.ikleri halde soylemek i~lerine gelmedigi i<;in gizledikleri -
Sovyetler Birligi'nin iki farkh <;ehresi bulundugunu ifade etmek
istiyorum.
Yirmi milyonluk Kazakistan'm bir bu<;uk milyonluk ba~­
kenti, istanbul'un insam deh§ete di.i~i.iren kalabahgmdan, <;ilgm
trafiginden , i.izerinize i.izerinize gelen s1ki~1k ve di.izensiz bina-
lanndan sonra, cadde ve sokaklanmn tenhahg1 , trafiginin rahat-
hg1 ile, <;ok daha insanl bir ~ehir intibai b1rak1yor. Kendinizi bir
ba~kentte gibi hissetmiyorsunuz. Ve ba~kalanm bilmem ama
ben, Almat1'da gezerken, s1k s1k uykudan uyamrml§ gibi, Orta
Asya'da bulundugumu hat1rlayarak hem i.irperdim , hem de tu-
haf bir sevin<; duygusuyla sarsild1m. Bu benim i<;in her zaman
ele ge<;mez bir mutluluktu.
Orta Asya, koklerimin hiilii filiz vcrdigi cografya!
Ttlrkiye , 16, 23 Kas1m 1992
TURKLUGUN KALBiNE SEYAHAT
0 topraklan birgtin ben de gtirebilecek miydim?
Bu, soguk sava~ dtineminde hayal edilmesi bile imkansiz bir ~ydi.
Uzak y1ldizlann uzaym derinliklerindeki zayif 1~1klan gibi,
tarihin derinliklerinden gelen part!hlarla
yetinmek zorundaydik. Ve sonunda ..

Ah, Turkistan
Ta§kent, Semerkand, Buhara, Merv, Hive, Herat, Belh ..
Dini/tasavvufi literatilre ve klasik edebi metinlere azc;:ok
a§ina olanlar ic;:in bu giizel §ehir adlanmn ozel anlamlan vardir.
islam'm Kur'an-1 Kerim'den sonra en onemli kaynaklanndan
birini, el-Camiu's-Sahih'i viicuda getiren Buhari'yi, felsefe ta-
rihinin "muallim-i sani"si Farabi'yi, din!, sosyal ve kiiltiirel ha-
yat1m1z1 bugiin de derinden etkileyen Nak§ibendiyye'nin kuru-
cusu Bahaeddin Nak§ibendi'yi, Mevtana'y1, Emir Sultan'1,
Ulug Bey'i, Ali ~ir Nevai'yi .. has1h binlerce sufiyi, alimi, §airi,
filozofu yeti§tiren miibarek cografyanm derin §ehirleri... Bin y1l
once kopup geldigimiz, hat1ralan ma'§eri §Uurumuzda hata ya-
§ayan ata yurdumuz Tiirkistan ...
Ne zaman Semerkand dense, ne zaman Buhara ad1 gec;:se,
ne zaman Merv'den soz edilse kalbimi bir daiiss1la metali sarar
ve "O topraklan birgiin ben de gorebilecek miyim?" diye ic;: ge-
c;:irirdim. Bu, soguk sava§ doneminde hayal edilmesi bile
imkans1z bir §eydi. Uzak y!ld1zlann uzaym derinliklerindeki
zay1f 1§1klan gibi , tarihin derinliklerinden gelen panltilarla ye-
tinmek zorundayd1k. Ve soguk sava§ bitti; binlerce insan gidip
$EHiR FOTOGRAFLARI I 231

geldi, fakat ben Kazakistan'm ba§kenti Almat1 di§mda, Ti.irkis-


tan ' m hiy bir §ehrine gidemedim. Halbuki gitmeli, gormeli ,
yazmahyd1m ... Arna nas1l?
Feza Gazetecilik Gene! Mi.idi.ir Yard1mc1S1 Mehmet As-
lan'm bir gazeteci grubu iyin Ozbekistan ve Ti.irkmenistan'a bir
tamt1m gezisi di.izenlediklerini ve Gene! Mi.idi.ir Hi.iseyin Gi.iler-
ce Bey'in bu geziye benim de kat1lmam1 istedigini bildiren tele-
fonunu ald1g1mda ne kadar sevindigimi artik siz tahmin edin.
Sekiz gi.in si.irecek gezide Ta§kent, Semerkand, Buhara,
A§kabad, Bayramali ve Merv §ehirleri ziyaret edilecekti. Boyle
cazip bir daveti kim kabul etmez? Hele ben ...
20 Ekim Pazar ak§am1 havalanmda bulu§tuk; 20.30'da
Ti.irk Hava Yollan'nm bir airbus'1yla Ta§kent'e Uyacakt1k. Mil-
liyet'ten ~ahin Alpay, Yeni Yuzyil'dan Ali Bayramoglu, Yeni
!jafak'tan Ali Bulay ve Mustafa Ozcl, Tilrkiye'den Rahim Er,
Hurriyet'ten Atilgan Bayar, Aksiyon'dan Mustafa Sungur, Ci-
han Haber Ajans1'ndan Cebrail \:ilesiz ve Zaman' dan ben. Ali
Bayramoglu di§mda hepsi de oteden beri tamd1g1m ve sevdigim
insanlar. Demek ki bu yok zevkli bir yolculuk olacakt1.
Seyahat s1rasmda tam§tp dostlugundan bi.iyi.ik zevk ald1g1m
Ali Bayramoglu kafilede yok sigara ic(en iki ki§iden biriydi. Di-
geri de Ali Bulay ... iki Ali'ler sigara di.i§manlannm yogunlukta
oldugu kafilede dogrusu bir hayli s1kmt1 yektiler. ilk defa hava-
alamnda kar§1la§tlg1m kafile ba§kamm1z Mehmet Aslan'a gelin-
ce.. Daha once Arnavutluk ve Ozbckistan'da iki§er yil gene!
mi.idi.ir olarak gorev yapm1§ geny bir ilahiyatyI ve ne kadar be-
cerikli oldugunu bzbekistan'cta farkettigimiz nazik, gi.i!eryuzli.i ,
samimi bir insan.
Uy yi.iz ki.isur ki§ilik dev airbus tamamen doluydu; 21
Ekim'de Ta§kent'te geryekle§tirilecek Ti.irkye Konu§an O!keler
Zirvesi'ne ve Timur'un 660. dogum y1h §enliklerine katilmak
i.izere Ozbekistan'a giden biryok bilim adam1, politikac1 , bi.i-
rokrat, televizyoncu vb. vard1.
Bir gi.in once Uyan Cumhurba§karu Si.ileyman Demirel Ta§-
kent 'teydi.
232/ $EHiR FOTOGRAFLARI

Merhaba Ta~kent, Merhaba Orta Asya


Ta~kent'e a~ag1 yukan dort bu<;:uk saatte vard1k; havaalam-
na indigimizde, Ozbekistan'la Tiirkiye arasmda iki saat fark ol-
dugu i<;:in gece 03.30'du. Sovyetler Birligi doneminden kalma
havaalamnda ii<;: y1! kadar once Almat1 havaalamnda da ~ahit
oldugum eski kotii ah~kanhklann heniiz sona ermedigi anla~1h­
yordu. Giimriikten ge<;:i~ <;:ilesi iki saat kadar siirdii. Suam1Z1n
gelmesini beklerken, VIP'ten ge<;:mesi gereken zevatm da gelip
kuyruga girdiklerini gordiik. Ozbek gorevliler, isimlerin kendi-
lerine bildirilmedigi gerek<;:esiyle hepsini geri <;:evirmi~ler. in-
ceden inceye kontrol edilip giimriikten ge<;:i~imiz, oradan otele
intikalimiz iki bu<;:uk saat kadar siirdii.
Ta~kent'in merkezinde devasa bir otel olan <;arsu'nun bii-
tiin 1~1klan sondiiriilmii~ kasvetli lobisinde eski sistemin <;:iirii-
mii~liigii daha kap1dan girer girmez hissediliyordu. Tuhaf bir
koku, oraya buraya serilmi~ uyuyan liikayd gorevliler, geni~ lo-
binin ortasmda kaybolan -giindiiz aydmhgmda kirden simsiyah
kesildigini farkettigimiz- bir oturma grubu. Bana verilen oda
adeta bir buz dam1yd1, iistelik ampulleri ge<;:mi~ti ve tuvaletinin
rezervuan <;:ah~m1yordu. Ne sabun, ne havlu, ne tuvalet kag1d1..
S1cak su vard1, ancak hemen hi<;: temizlenmedigi anla§Ilan ban-
yoya girmek i<;:in kalenderligin de otesinde bir umursamazhk
gerekirdi. (U<;: gece kalmak zorunda kald1g1m1z bu otelde ikinci
gece odam1 degi§tirttim; fakat onda da banyonun ampulleri
yanm1yordu. Tra§ olurken odadaki aynayla lavabodaki ayna
arasmda mekik dokumak zorunda kald1m).
Yatttm, ama uyuyamad1m, <;:iinkii bir tiirlii 1smam1yordum.
Sanki odaya birileri dort bir taraftan soguk hava bas1yordu. So-
nunda e~ofmanm iizerine bir kazak giyerek biiziildiim; birka<;:
saat uyumu~um; gozlerimi a<;:t1g1mda hayretler i<;:inde kald1m;
oda giin 1~1gmda biitiin sefaletiyle belirmi~ti. Alelacele giyinip
lobiyeindim.
"Yah~1 dem aldm1z m1?" (iyi dinlendiniz mi?) diye soran
bzbek dostlanm1za "Beli, yah~1 dem ald1k" diye cevap verdik-
se de, nezakettendi.
$ehir Fotograflari I 233

<;arsu Oteli'nin aynntth bir bir;imde tasvir etmemin sebebi,


eski sistemin r;iiriimii§liigiini.i vurgulumak. Nitekim devletin bir
zamanlar Ta§kent'in belki de en liiks oteli say!lan <;arsu Ote-
li'ni ozelle§tirmek istedigi soylendi; dogrusu bizden bir i§let-
mecinin elinde c;:arsu Oteli, Orta Asya'nm en goz kama~tmc1
otellerinden biri haline gelebilir. Diger ~ehirlerde kald1g1m1z
otellerin hit; biri boyle degildi; ozellikle haz1rlanm1§a benzeyen
bu tezat sayesinde degi~imi r;ok net bir bit;imde hissettigimizi
soyleyebilirim.
K1sacas1, bizi eski sistem kar§Ilad1, yenisi ag1rlad1.

C::an;1 Pazar
Saat 11.00 sulannda toparland1k; Mustafa Ozel'in karde§i
Mehmet Ozel'in i§lettigi fmn ve Cihan Lokantas1, kald1g1m1z
otele r;ok yakmd1, yiiri.iyerek gittik vc nefis bir kahvalt1dan son-
ra Ta~kent'in i.inli.i c;:arsu Pazan'm gczdik. Fakir ama c1v1l c1v!l
bir pazar. Dikkati r;eken ilk ~ey mcyve bollugu. Kavun , kar-
puz, elma, annul, nar, i.izi.im .. Adeta bir meyve cennetine di.i§-
mi.i~ gibiydik. Bizim kavunlara gore daha sert olan Ozbek ka-
vunlanmn tadma doyum olmuyor. Hele narlar.. Nan yemesini
sevmem, ama Aglayan Nar ile Gu/en Ayva masahm okuduk-
tan sonra hayal di.inyamda ozel bir yer kazanan bu §arkkar! ma-
sal meyvas1 bana her zaman harikulade bir estetik obje olarak
goriinmii~ti.ir. Ozbek sofrlannda -hi1r kalkmayan sofralar- dai-
ma dort dilime boliini.ip r;ir;ek ~i bi ar;ilm1~ olarak tad1lmay1 bek-
leyen nar, bana bu sefer aglayan degil, hep gi.ilen meyveler ola-
rak goziikti.i.
Ta§kent'te c;:arsu Pazan'ndan wnra ziyaret ettigimiz ilk
mekan , otelin hemen yamba§mdaki Kukelta§ Medresesi oldu
(Bir Kukelta§ Medresesi de Buhara'da var). Bugi.in de cami ve
medrese olarak faaliyet gosteren ve .adamakilh bir restorasyon-
dan ger;tigi anla~ilan Kukelta~' ta ciddi bir din! egitim program1
uygulamyor. Esasen bi.iti.in Ozbekistan'da din! egitim medrese-
lere bnak1lm1§. Devlete bagh okullarda din dersi bile yok. Bu
politika aynen Ozbek-Ti.irk Liseleri'nde de ger;erli. Baz1lan be!-
234 / $EHiR FOTOGRAFLARI

ki c;ok §a§iracak; Tiirkiye'de zannedilenin aksine hemen biitiin


Turk cumhuriyetlerinde faaliyet gosteren ve biiyiik ba§anlara
imza atan liselerde din dersi yoktur.

Muazzam Bir Proje


Ogleden sonra makammda ziyaret ettigimiz bzbek-Tiirk
Liseleri Gene! Miidilrii Mahmut Bal, biitiln sorulanmm biiyilk
bir ac;1k yiireklilikle cevaplandird1. Bal'm verdigi bilgilere gore,
bzbekistan'da, halen merkezi Bursa'da bulunan Silm A.~·ye
bagh olarak on sekiz okul faaliyet gosteriyor. Bu okullardan
Ta§kent K1z Lisesi de dahil olmak ilzere, on iic;il Anadolu Lise-
si statilsilnde. Aynca iki Ekonomi Lisesi, bir Bilgisayar Lisesi,
bir Di! ve Bilgisayar Merkezi ve bir International School...
Hepsi de fizik, kimya, biyoloji ve dil laboratuvarlarmm yams1ra
bilgisayarla donatlim1§ son derece modern okullar. Tamam1
yat1h. Her y1l test smav1yla kabul edilen ogrenciler, ilk iki yil
Tilrkc;e ve ingilizce haz1rhk okuyorlar. Ara sm1flarda Fizik,
Kimya, Biyoloji ve Matematik dersleri ingilizce, Ozbek Dili ve
Edebiyat1, Adabname, Beden Egitimi, Ozbekistan Tarihi ve
Cografyas1, Miizik ve Resim dersleri Ozbekc;e, bilgisayar ve
meslek dersleri ise Tilrkc;e okutuluyor. Yani bzbek-Tilrk Lise-
leri'nin ogrencileri, Rusc;a'y1 da sayarsamz, dort dili ve bilgisa-
yan milkemmel bir bic;imde o·"-renmi§ olarak mezun oluyorlar.
Bu liselere her gec;en gun ilgi artiyor; c;iinkil ba§ar1lan art1k
kamtlanm1§ durumda. Gerek §ehir ve illke crapmda yaplian bi-
yoloji ve matematik olimpiyatlannda, gerekse milletleraras1 ya-
n§malarda ilk dereceleri her zaman bu okullann ogrencileri
kazand1klan gibi, iiniversiteye giri§te de yiizde yilze yakm bir
oranda ba§anh oluyorlar. Bu y1l Ta§kent, Semerkand ve Ferga-
na Ozbek-Tilrk Liseleri'nden mezun olanlann yilzde yilzil ilni-
viersiteye girmeyi ba§arm1§. En dil§iik oran yiizde 75'le Na-
mangan Lisesi'nde ..
Ogretmenlere gelince, hepsi yeni mezun olmu§ genc;ler.
Kimi Bogazic;ili, kimi ODTU'lil, kimi Marmara Dniversite-
si'nden .. Diger ilniversitelerden mezun olmu§ ogretmenler de
$EHiR FOTOGRAFLARI / 235

var, fakat ag1rhk bu ii<; iiniversitede. Hepsi idealist, hepsi inan-


mt§. Ba§ka hir; bir iilke, ba§ka hir; bir grup , bu kadar iyi yeti§-
mi§, bu kadar idealist ve fedakiir egitim ordusunu bir araya ge-
tiremez. isterse biitiin imkanlanm seforber etsin. bzellikle egi-
tim sahasmda .Orta Asya'da Tiirkiye ile rekabet edebilecek hir;
bir iilke yok. Alperen ruhuyla bu miibarek cografyaya ko§an
genr; ve dinamik insanlarm yapt1g1 i§ , bir r;e§it restorasyon. Or-
taasya'mn insan malzemesine yonelik bir restorasyon. Yetmi§
ytlhk kapah bir rejimin hem bizden, hem de kendi tarihinden
ve kiiltiiriinden kopard1g1 Turk diinyas1, sadece biiyiik §ehirlere
degil, ad1m bile duymad1g1m1z ilr;elere kadar uzanarak faaliyet
gosteren bu okullar sayesinde hem k:tmligini yeniden kazana-
cak, hem de eski kotii ah§kanhklardan kurtularak r;agm dina-
mizmini yakalayacak gibi goriiniiyor.
Ta§kent'te ii<; liseyi gezdik; Ta§kcnt Erkek Lisesi, Ta§kent
K1z Lisesi ve Ekonomi Lisesi. bgrencilerin bizim ir;in haz1rla-
y1p Tiirkr;e, Ozbekr;e ve ingilizce suncluklan ilginr; programlan
seyrettik, s1mflara girip derslerini dintedik. bgretmenlerle, og-
rencilerle sohbet ettik. Ve inammz, hepsinin gozlerinde Tiirk
diinyasmm parlayan gelecegini gordiik, sevindik, gururland1k.
Devlet tarafmdan verilen ve ilgili §irketin (Silm A . ~, Ba§kent
A~. vb) imkiinlanyla restore edilerek pml pml okullar haline
getirilen kohne binalarm teslim ahnd1klarmda ne halde olduk-
lanm , birkar; giin sonra Carcov'da Iisenin yeni ta§md1g1 binay1
goriince anlayacak ve §a§kmhktan kii1;:iik dillerimizi yutayaza-
cakt1k.
Biitiin Ortaasya'y1 ve Balkanlar'1 ir;inden kavramt§ , Bat1'da
Amerika'ya, doguda Japonya'ya, kuzeyde Rusya'ya, giineyde
Afrika'nm ir;lerine uzanan okullar di2.isinin ardmda, engin bir
iman, inamlmaz bir hayalgiicii , iistiin bir beyin, §a§1las1 bir sa-
b1r ve tevazu yat1yor. K1sa vadede hir; bir getirisi olmayan mu-
azzam bir yatmm; Anadolu'nun zengin goniillii insanlannm
inanma giiciine ve bu inancm tabii sonucu olan benzersiz hay1r
duygusuna ve comertlige dayanan ahlalmaz bir proje.
<;ok degil , bq on y1l sonra, hem Tiirkr;e'yi, hem ingiliz-
ce'yi §aklr §akir konu§abilen, yetmi§ y1lm biitiin kotii ah§kan-
236 / $EHiR FOTOGRAFLARI

hklanndan annm1§, crah§kan ve oncelikle kendi iilkelerini sev-


meyi ogrenmi§, tarihiyJe, kiiJttiriiyJe Ve birbiriyJe barI§Ik Sey-
kinJerin biitiin Turk cumhuriyetlerinde onemli mevkilere gel-
diklerini dii§iinebiliyor musunuz?
Dii§iinebiliyor musunuz? Bu muazzam projenin temel he-
defi sadece ban§, karde§lik ve yard1mla§mad1r. K1sacas1 "ebed'i
dostluk" . Hier bir politik hedefi yok; birligi sadece goniillerde
saglamaya yonelik benzersiz bir hiimanizma projesi ..
Kaynagm1 mii§terek tarihten alan bir hiimanizma.

C::orba, Se~lik ve Pelav


0 giin ak§am Ekonomi Lisesi'nde Ozbek-Tiirk Liseleri og-
rencileri tarafmdan kafilemiz icr in haz1rlanan gosteriyi izledik-
ten sonra aym lisenin yemekhanesinde geleneksel bir Ozbek
sofrasma oturduk. Eth, soganh, patatesli crorba -ki Ozbekler
kahvalt1da da biiyiik bir i§tahla bu crorbadan icriyorlar- §qlik ve
pelavdan olu§an klasik Ozbek sofras1. ~e§lik dedikleri bizim §i§
kebap, fakat yan yanya yag. Aynca bizdeki gibi terbiye edil -
medigi icrin olmah , crok sert, sak1z gibi, crigne crigne bitmiyor.
Dogrusunu soylemeleyim, Ozbekistan'da, istanbul'da yedigim
Ozbek pilavlanmn lezzetini bulamad1m ; damak zevkimin fark-
hhgmdan m1 , kullamlan yagdan m1 , nectir, crok ag1r geldi. bz-
bekistan biiyiik bir medeniyete be§iklik etmi§ onemli bir iilke;
bu bak1mdan crok zengin bir mutfak ki.ilti.iriine sahip olmas1 ge-
rekir diye dii§i.iniiyorsunuz, ama bak1yorsu nuz her yemekte ay-
m ucrli.i: <;:orba, §qlik, pelav. Ve porselen piyalelerle §ekersiz
icrilen ye§il cray. Tabii kavunsuz ve nars1z sofra di.i§iinmek
mi.imkiin degil. Yqil craya ve kavuna bay!ld1g1m1 soylememe
gerek var m1?
Yemekten sonra Ta§kent'teki gencr ve ba§anh i§adamlann-
dan Fuat Em 'in evinde iraya davetliydik . Bu daveti sevdik:
<;:i.inkii havuzlu, kerevetli, cricreklerle ve meyve agacrlanyla be-
zeli bir avludan gecrilen tek kath , biiti.in tavanlan ve duvarlan
kalemi§leriyle siislenmi§ ve kalabahk ai leye gore §ekillenmi§
harika bir Ozbek evi. Dogrusu Ozbekistan'a kadar gidi p de
$ehir Fotograflari /237

boyle bir ev gonneden donseydim iiz11lecektim. Ozbekler yiik-


sek apartmanlarda ya§amaktan hii;: hazzetmiyor, i;:ok uzun bir
yerle§ik.lik tarihine sahip olmakla beraber, ai;:tk ufuk.lara dii§kiin
goi;:ebe atalanndan kalma bir hassasiyetle, tek kath, insanm ta-
biatla irtibatm1 kopannayan ve ayaklanm yerden kesmeyen ev-
lerde ya§amak istiyorlar. Ta§kent degilse de, Semerkand ve
Buhara, belki de diinyanm en yaygm ve yatay §ehirleri. Ne ka-
dar insanl.

Sarpa Saran i~ler


Ertesi ak§am da bizi i;:ig kOfte yemeye davet eden Fuat
Em'den kisaca soz etmeleyim; Cizak (Jissax)'daki liseyi tek ba-
§Ina finanse eden bu Diyarbaklfh geni;: ve sempatik i§ adam1,
son giinlerde, Ozbekistan'daki biitiin Tiirk i§adamlan gibi zor-
da. <;unku bzbek devleti, k1sa bir sure once, yabanc1 §irketlerin
ithalat91 finna gibi 9ah§malanndan ve iilke dovizini getirdigi
mal bedeli olarak siirek.li transfer etmelerinden rahats1zhk duy-
mu§ ve biskiivi, 9ikolata, ciklet gibi gida maddelerine odenen
dovizin israf oldugu belirtilerek bankalarda bek.leyen paralann
konverte edilmeyecegi, kalamn da yiizde otuz zayiatla konverte
edilecegi bildirilmi§. Daha da onemlisi, Ozbekistan genelinde
faaliyet gosteren firmalann yiizde 75'inin konvertasyon hakk1
onceden duyuru yapilmaks1zm iptal edilmi§.
Ekim ba§mda uygulamaya konu.lan bu beklenmedik karar
Tiirk i§adamlan arasmda biiyiik bir panige yo! ai;:m1§ bulunu-
yor. bz sennayeleri gii9lii olmayan finnalar ise §U anda iflasm
e§iginde. Bizim Ta§kent'e indigimiz giin, Ozbek-Tiirk i§adam-
lan Dernegi (UTID), Tiirki;:e Konu§an Ulkeler Zirvesi ii;:in ge-
len Cumhurba§kam Siileyman Demirel'e bu onemli meseleyi
islam Kerimov'a aktannas1 ricasmda bulunmu§lar. <;unkii "Ke-
rimov cenaplan"mn karann as1l mahiyetinden haberi olmad1g1-
na inamyorlar.
Bu mesele, grubumuza 22 Ekim'de ziyaret ettigimiz UTiD
Gene! Merkezi'nde Gene! Miidiir Cerna! Hamarattiirk'Je (Ce-
rna! Bey, Ta§kent'ta kald1g1m1z siirece arabas1yla bizi ta§1y1p
238/ $EHiR FOTOGRAFLARI

duran degerli bir dost) daha sonra Ta§kent'teki gi.iylii Ti.irk i§a-
damlanndan biri o]an ve k1sa bir Si.ire once bir supermarket
ayan Ahmet Demir tarafmdan da enine boyuna anlat!ld1. Ahmet
Bey'e gore , bu emrivakiye raz1 olundugu takdirde, hem Ozbe-
kistan'da, hem de Ti.irkiye'de ihracat ve i.iretimle ugra§an pek-
yOk i§adam1 ve sanayici i§lerini kaybedecekler.
Cumhurba§kam Demirel, Ti.irk i§adamlanmn bu bi.iyi.ik
problemini islam Kerimov'a aktard1 m1, aktard1ysa nas1l bir ce-
vap ald1, heni.iz bilmiyoruz.
Fuat Em de bankadaki paralan konverte edilmedigi takdir-
de bi.iyi.ik zarara ugrayacak i§adamlanndan biri. Yine de
ne§'esini hiy kaybetmemi§, si.irekli gi.iliiyor. Fakat Ti.irkiye'den
gelen misafirlerinin gozlerinden ya§ getirmeye kararh olmah
ki , pi§irdigi yorbay1 ve yogurdugu yig kOfteyi bibere bogmu§.
"Yand1m Allah!" diye diye yedik.
Hele o gi.izelim yorbamn ac1si! Ahy1m1zm solugunu bile
kesmi§ti!

Emir Timur ve Nevai


Ta§kent'teki ilk gi.ini.imi.iz, aym zamanda Ti.irkye Konu§an
Ulkeler Zirvesi 'nin ve Timur'un dogumunun 660. y1ldoni.imii
dolay1s1yla di.izenlenen §enliklerinin ba§lad1g1 gi.indi.i. Her yerde
ve her vesile ile tebcil edilen bu bi.iyi.ik cihangir, bizim tarihi-
mizde tats1z hat1ralar birakmI§Sa da, Ozbek halkmm kimlik ara-
y1§mda yOk onemli bir figi.ir. Dogum y1ldoni.imi.i mi.inasebetiyle
yap!lan bi.iyi.ik heykeli Semerkand'da Cumhurba§kam Si.iley-
man Demirel tarafmdan ay1ld1. Sovyetler Birligi doneminde de
bzbek tarihinin onemli figurleri si.irekli gi.indemde tutuluyor-
ctu; ancak bag1ms1zhk kazamld1ktan sonra milli kahramanlan
ve milli kimligin in§asmda onemli rol oynayan biiyi.ik §airlerin
yeniden ke§fi yolunda hummah bir faaliyet ba§lad1. Hemen her
~e hirde bir Neva! heykeliyle kar§Ila§mak mi.imki.in . Ta§kent'te
Ali ~ir Neva! Operas1, Mi.izesi , Caddesi, Parki ve devasa bir
heykeli var. Semerkand'da da bi.iyi.ik §airi yakm dostu Molla
Cami ile birlikte gosteren bir heykele rastlad1m.
$EHiR FOTOGRAFLARI /239

Bilyilk bir devlet adam1, musiki§inas, hattat, gramerci ve


devrinin en ilnlii sanat koruyucusu (mesen) olan Ali ~ir Neva!
( o.1501 ), tesiri bilttin Tilrk dilnyasmdan yilzy1llarca derinden
hissedilen 9ok gil9lil bir §airdi. latifi Tezkiresi'nde onun §iirle-
rinin ilk defa Baslrl adh bir §air tarafmdan Osmanh illkesine
getirildiginden soz edilir. Esasen, lehi;eleri ne kadar farkh olur-
sa olsun, biltiln Tilrk §airleri, §iir dilnyalanm mil§terek bir kill-
tilr ve inane;: zemini tizerine kurduklan, aym efsaneleri, aym
"legende"lan ve aym sembolleri kulland1klan i9in birbirlerini
anlamakta hi9 gtic;:ltik 9ekmiyorlard1. Nitekim Nevai'nin §iirleri
Anadolu'da c;:ok bilyilk bir ilgi ve hayranhkla kar§Ilanm1§, Ne-
dim ve ~eyh Galib gibi divan §airleri, onun §iirlerini anlayabil-
mek ic;:in Dogu Ttirk9esi ogrenmi§, hatta gazellerine nazireler
yazm1§lard1. Neva! dili i9in hususi ltigatler bile yapilm1§t1.
Neval'nin onemli bir ozelligi daha vard1: Devrinde bir 9e§it
milll uyam§I temsil etmesi. Firdevsi'nin Sehname'yle Fars9a'y1
diriltmesi gibi Ttirkc;:e'yi diriltmi§, bu iki dili kar§1la§t1rd1g1
Muhakemetu'l-lugateyn adh eserinde Ttirkc;:e'nin ilsttinltigilnti
savunmu§tU. Bilyilk §air, genc;:liginde gelenege uyarak Farsc;:a
§iir soyledigini, ancak daha sonra gtizelligini ve inceliklerini
farkettigi Ttirk9e'ye dondilgilnil ifade ettikten sonra §byle di-
yordu:
"O zaman , gozlerimin onUnde on seki<: bin alemden daha geni~ bir
alem belirdi. 0 alemin sUslerle dolu gogU bana dokuz felekten daha yUk-
sek gorUndU. incileri y1ld1z cevherlerinden daha parlak olan erdem hazine-
si bana ac;1ld1. Orada gUlleri gokteki y1ld1zlardan daha parlak, ic;ine yabanc1
ayag1 girmemi~ . yabanc1 eli degmemi~ bir gUI bahc;esine rast1aa1m".

Bu gill bahc;:esinden bir daha 91kmayan Neva!, divam, ham-


scsi ve diger eserleriyle btittin Tilrk ve Ttirkmen illkelerinde ail
ve killtilr birligini biiyilk olc;:ilde sag lam 1§11.
Turk dtinyasmda halii aym rolii belli olc;:tide oynamaya de-
vam eden Neval'yi ben nas1lsa on be§ ya§mda bir lise ogrenci-
siyken kqfetmi§ ve Mulzte~em Bir Devirde BU.yuk Bir Sair: Ali
Sir Neva[ ba§hkh incelememi Sivas'ta, haftahk Hizmet gazete-
sinde yay1mlam1§l1m. Hat1rlad1g11n kadanyla edebiyat ders ki-
taplannda Neva! yoktu , l 960'lann Sivas'mda onunla ilgilene-
240 / $EHiR FOTOGRAFLARI

eek, dolaylSlyla beni ara~tlrmaya sevkedecek kimseyi de hat1r-


lam1yorum. <;:unkii o y1llarda bilgiden 9ok hamaset hakimdi.
Peki ben nasil ula§mI~tlm Nevai"ye? Ha!a bir anlam veremiyo-
rum. Bugiine kadar saklamay1 ba§ard1g1m bu yazilara donii~te
baktim, ilki 21 Ekim 1968 tarihini ta~1yordu. ilgi 9ekici bir te-
sadiif, Ozbekistan'a ayak bashg1m1z tarih de 21 Ekim. Tam yir-
mi sekiz y1l sonra ...
Yeri gelmi~ken , bzbek yazarlann tarihi ~ahsiyetlerin ha-
yatlanm romanla§tirmay1 9ok sevdiklerini, mesela Ali ~ir
Nevai'nin hayatm1 M. T. Aybek'in Nevaf adh romanmda anlat-
t1gm1 hat1rlatmak isterim. Pirim Kadir Y1ld1zlz Geceler'de Ba-
biir'ii, ya§ayan en biiyiik Ozbek romancilanndan Adil Yaku-
poglu ise Ulug Bey'in Hazinesi'nde Timur'un torunu, biiyiik
astronomi bilgini ve biiyiik hiikiimdar Ulug Bey'i anlatir. Aym
yazar, Kohne Diinya'da da Biruni'yi ele alm1~t1r. Bu romanla-
rm , konu alman §ah1slann tarihi ger9eklere sad1k kahnarak an-
latild1g1, roman sanat1 a91smdan da belli bir seviyenin 9ok iis-
tiine 91km1~ eserler oldugunu 6zellikle belirtmeliyim. •
Ozbekistan'da Neva! adh bir de ~ehir var. Arna aslmda bii-
tiin Ozbekistan bir bak1ma Neva! demektir.

Yollar Cetvelle (:izilmi~ Gibi


Ta~kent'i yeterince tamyabildik mi? 0 kadar k1sa siirede bu
miimkiin degildi. 1966 depreminde haritadan adeta silindigi
i9in yeni ba§tan in§a edilen Ta~kent, geni§ caddeleri, heykeller-
le siislenmi§ parklan, bah9eleri, gorkemli kamu binalar1yla he-
men etkiliyor insam Orta Asya'da metroya sahip tek §ehir. Eski
Ta§kent tek tiik kalmI§ abidelerde nefes ahp veriyor.
Programa gore, §ehirler arasmda hep u9akla seyahat ede-
cektik; fakat karayolunu tercih ettik, 9iinkii bu 9ok daha ogreti-
ci olacakt1. 23 Ekim sabah1 erkenden kaltik, sigara tiryakilerini
bir otomobile koyup kii9iik bir konvoy halinde Semerkand'a
dogru yola koyulduk. Bizim arabam1z bir minibiistii. Meyve
• Aybek'in Nevtii'si ile Pirim Kadir'in Y1/d1 zh Geceler'i Ottiken Ne~riyat ta-
rafindan yay1mland1.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 241

bahc;:eleri ve pamuk tarlalan arasmda, uc;:suz bucaks1z ova bo-


yunca cetvelle c;:izilmi§ gibi uzay1p giden yollar, tahminimizin
de iistiinde iyiydi. Bir siire sonra dikkatimi c;:ekti; hie;: trafik i§a-
reti gormemi§tik. Yollan bilmeyen birinin eski Sovyet cumhu-
riyetlerinde istedigi yere gitmesi imkiins1z gibi bir §ey. Esasen
eski donemde buna pek ihtiyac;: hiss,;:dilmiyordu; c;:iinkii seyahat
hiirriyeti yoktu, iistelik §ehirden §eh ire gec;:mek ic;:in vize gereki-
yordu. Mehmet Asian vize uygulamasmm yabanc1lar ic;:in hiilii
devam ettigini; ancak iki i.ilke arasmda yap1lan bir anla§mayla
Tiirk vatanda§lan ic;:in bu zorunlulu§:un kaldmld1g1m soyledi.
Yo! boyunca dikkatimizi c;:eken bir ba§ka §ey de, otomobil-
lerin vb. polisler tarafmdan srk s1k clurdurulmas1yd1. Biz de de-
falarca durdurulduk, ancak rahberimiz Alim inip polislerle ko-
nu§uyor ve biz beklemeden yolumuza devam ediyorduk. Daha
sonra ac;:1klad1lar; megerse yolda yakalayabildikleri herkesi pa-
muk toplamaya sevkediyorlarm1§. Aslmda pamuk toplama
mevsimi bitmi§, fakat baz1 §ehir hakimleri kendilerine verilen
kotay1 dolduramad1klan ic;:in pamuk namma ne kald1ysa toplat-
mak zorundaym1§lar. Tiirkc;:e'yi c;:ok iyi konu§an Ozbek rehberi-
miz Alim'in polise gosterdigi kimlik kartmm giicii sayesinde
bizler her seferinde pac;:ay1 kurtanyormU§UZ.
bzbekistan'm en biiyiik zenginliginin pamuk ve altm oldu-
gunu bilmeyen yok. Pamuk toplama mevsimi gelince, zengin
fakir, i§c;:i memur denilmeden bi.itiin halk seferber ediliyor, hatta
okullar kapatilarak biitiin ogrenciler pamuk tarlalanna sevkedi-
liyor.
Ozbek-Tiirk okullannm ogrencileri haric;: .. .
Saat 10.00'a dogru Cizak'a vard1k ve hie;: oyalanmadan lise-
ye gittik. Kahvaltidan sonra yolumu:rn devam edecektik. Biiti.in
giderlerini -yukanda da ifade ettigim gibi- Ta§kent'teki Ti.irk
i§adamlanndan Fuat Em'in kar§1lad1g1 bu lisede de , digerlerin-
de oldugu gibi, iiniversiteden yeni mezun olmu§ gencecik og-
retmenler, akilalmaz bir fedakiirhkla ve tahmin edilemeyecek
mahrumiyetlerle bogu§arak gorev yap1yorlar. Bunu belirterek
takdir hislerimizi ifade ettigimiz zarnan biiyiik bir alc;:akgoniil-
li.ili.ikle , severek gorev yapllklanm, ve gorev yerlerini Ti.irki-
242 / :;iEHiR FOTOGRAFLARI

ye'den hi<;: farkh gonnediklerini, aym a~kla, heyecanla hizmet


verdiklerini soylediler.

Semerkand'da Bir Masal Mimarisi


Cizak Ozbek-Ti.irk Lisesi ogretmenlerinin haz1rlad1g1 nefis
kahvalt1dan sonra tekrar yola koyulduk , saat 14.00 sularmda
Semerkand'a .vard1k ve hi<;: vakit kaybetmeden Semerkand bz-
bek-Ti.irk Anadolu Erkek Lisesi'ne gittik. 12 ogretmenin gorev
yapt1g1, halen 203 ogrencisi bulunan bu Iise de, Ta~kent'te ziya-
ret ettigimiz liseler gibi, her ti.irli.i teknik imkanla donatilm1§.
Bi.iti.in Iiselerin mi.idi.irleri gibi, Semerkand Lisesi'nin Ti.irk mti-
di.irti Mehmet G1c1roglu da ogrencilerinin bilim olimpiyatlann-
da kazand1klan btiyi.ik ba§anlan gurur duyarak anlauyor.
Semerkand, ah Semerkand! Ne yaz1k ki , <;:ocuklugumdan
beri hayalimde ya§att1g1m bu gtizel §ehirden yann sabah erken-
den aynlmak zorundayd1k, yani <;:ok az zamamm1z vard1. Daha
once haz1rlanan ve epeyce aksayan programa gore, Yabanc1
Diller Enstittisi.i 'nun rektorti Prof. Dr. Yusuf Abdullah'1 ziyaret
edecektik. Gen<;: ve heyecanh bir rektbr olan Yusuf Abdullah,
bi.ittin onemli dillerin ogretildigi enstiti.iyi.i ve Timur §enlikleri
mtinasebetiyle a<;:Ilan resim sergisini gezdirirken bir de mi.ijde
verdi: Y akmda Ti.irkiye Ttirk<;:esi ve Ti.irk ktilttirtintin ogretile-
cegi bir bir boli.im a<;:ilacakt1. Silm A.-5.nin finanse edecegi bu
boli.im i<;:in tahsis edilen mekamn restorasyonuna halen btiytik
bir h1zla devam ediliyor.
Niyetimiz enstiti.iden aynld1ktan hemen sonra Rigistan
Meydam'na gitmekti. Ulug Bey, Tille Karl ve -5ir Dar medrese-
lerinin ku§attig1 bu muhte§em meydanm Timur §enlikleri dola-
y1s1yla 25 Ekim'e kadar kadar kapah oldugunu ogrenmek, kafi-
lemizde derin bir hayal kmkhgma sebep olduysa da, imdad1m1-
za Prof. Dr. Yusuf Abdullah yeti§ti, bize refakat ederek gorevli-
lerle gori.i§tti ve o muhte§em gi.izelligi k1sa bir sure tatmamlZl
saglad1.
Bu bir masal mimarisiydi; btiyi.ik bir titizlikle restore edildi-
gi i<;:in ge<;:mi ~ teki ihti§amma adeta yeniden dogan Rigistan'da
$EHiR FOTOGRAFLARI / 243

sessizlik saglanabilse, Ulug Bey'in ayak seslerini ve kaftammn


h1§1rt1s1m duyabilirdiniz. 0 gece verilecek konser ii;:in meydana
kurulan sahne, oturma yerleri ve aydmlatma sisteminin kablola-
n , spotlan vb. o mekana ne kadar yabanc1 duruyordu.
Ozbekistan'da dikkatimizi ilk baki§ta i;:eken hummah bir
restorasyon faaliyeti var. Bi.iti.in tarihi yap1lar, as11lanna uygun
olarak bir bir elden gei;:iriliyor. Bu, aym zamanda bzbekis-
tan'da bag1ms1zhgm hemen ardmdan ba§layan bi.iyi.ik kimlik
aray1§rnrn tabii sonui;:lanndan biri.
islam medeniyetinin Maverai.inm:hir'deki muhtqem teza-
hi.irleri kafilemizdeki herkesi hayraniLktan hayranhga si.iri.ikli.i-
yor. Mustafa bzel ve Ali Bulai;:, bu cografyaya daha once yete-
rince egilmedikleri ii;:in hay1flamyorlar. bzel "Buras1 islam
medeniyetinin kara deligi " derken, Bulai;: "Bu tarih bunlan bir
daha b1rakmaz!" diye soyleniyor. ~ahin Alpay'm dili hayret-
ten ve hayranhktan tutulmu§ gibi. Ali Bayramoglu bilgi edinme
tela§rnda. Ve aslmda hepimiz, mensup oldugumuz tarih ve me-
deniyet hakkmda ne kadar bilgisiz oldugumuzu -ai;:1ki;:a itiraf
edemesek de- derinden hissediyoruz.
Allah1m , Semerkand'ta gori.ilecek ne kadar i;:ok yer var ve
bizim zamamm1z ne kadar az! Hemen arabalara dolu§up GQr-1
Emir'e, yeni Emir Timur'un ti.irbesine gei;:iyoruz. Muhte§em ci-
hangirin muhte§em ti.irbesine. Firuze; i;:inilerle kaplanm1§ , alt
k1sm1 §i§kin bir sogana benzeyen dilimli bir kubbe. Timur, ay-
nca bir ii;: kubbesi bulunan ti.irbede, hocasmm ayakucunda yat1-
yor. Sandukas1 siyah ye§im ta§rndan. Ailesinden onemli §ahsi-
yetlerin, mesela Ulug Bey'in de yatt1g1 bu ti.irbe, Semerkand'ta-
ki diger eserler gibi bi.iyi.ik bir titizlikle restore edilip ziyarete
ai;:1lm1§.

Ohimsiiz Sah'm Hu.zurunda


Adeta zamanla yan§1yorduk, vakit ikindiyi i;:oktan gei;:mi§ti
ve biz bu gidi~le gi.izelim Semerkand m i;:ok az bir k1smm1 go-
rebilecektik. Gur-1 Emir'den sonra vaht kaybetmeden ~ah Zin-
de'ye gittik.
244 / $EHiR FOTOGRAFLARI

~ah Zinde Camii ve ttirbeleri, Semerkand'da, bir tepenin


yamacmda in§a edilmi§, gittikc;:e ytikselen abidevl bir btittin te§-
kil etmektedir. Giri~inde restorasyon faaliyetlerinin devam etti-
gi komplekse belli bir noktaya kadar merdivenlerle c;:1kthyor ve
iki. tarafmda Timur'un ailesinden ki§ilere ve kumandanlanna ait
ttirbelerin yer ald1g1 dar bir koridordan ~ah Zinde ttirbesine ula-
§1ltyor.
Halkm ~ah Zinde (Diri, oltimstiz ~ah) dedigi peygamberi-
mizin amcas1 Hz.Abbas'm oglu Kusem'dir. Sevgili peygamberi-
mizin "Ailemden bana en c;:ok benzeyen" dedigi Kusem, bir ri-
vayete gore, Semerkand'a Said b. Osman'la birlikte 676 y1lmda
gelmi§. ~ehit edildigine veya eceliyle vefat ettigine dair birbiri-
ni tutmayan rivayetler var. Halk ise onun olmedigine, kendisini
oldtirmek isteyen "ktiffar"m elinden kurtulup mucizevl bir bi-
c;:imde ontinde ac;:1lan bir kayaya girdigine inamr. Kusem'i ic;:ine
ald1ktan sonra kapanan kayanm bulundugu yere daha sonra bir
ttirbe yaptlm1§. On ikinci asirdan beri onemli ki~ilerin , peygam-
berimizin yegenine duyduklan saygmm bir ni~anesi olarak
onun yanma gomtilmek istediklerini biliyoruz. Ttirbenin ibn
Battuta tarafmdan yaptlan aynnt1h tasvirine bak1ltrsa, bugtinkti
ttirbe daha sonra in§a edilmi§ olmal1.

~ah Zinde ttirbelerinin arasmda, bir c;:e§it zaman ttinelini an-


d1ran serin ve sessiz koridorda ytirtirken, istanbul'da Eytip Sul-
tan'da ve Bursa'da Muradiye'de ya§ad1g1mz duygulann aymsm1
ya§tyorsunuz. Dstelik kar§tmza bir de hem§ehriniz c;:1k1yor:
Kad1zade-i Rum!. As1! ad1 Musa Pa§a olan bu btiyiik astronomi
bilgini tahsilini Bursa'da tamamlam1~ ve daha sonra gittigi Ttir-
kistan'da Ulug Bey tarafmdan Semerkand Rasathanesi'nin ba~1-
na getirilmi§ti. Onun talebelerinden Ali Ku§ci de istanbul'a ge-
lerek Fatih'in hizmetine girdi.
1449 ytlmda olen Kad1ziide-i Rfiml'nin tl.irbesi , ~ah Zin-
de'deki tiirbelerin en gtizellerinden biri.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 245

imam Buhari'yi Ziyaret


Ne yaz1k ki, Ulug Bey'in ve Kad1zade-i RGmi'nin birlikte
c;:alI§tJklan rasathaneyi goremedik. A:;lmda Semerkand'ta daha
gormemiz gereken c;:ok say1da tarihl yap1 oldugunu biliyorduk;
fakat bu kadarla yetinmek zorundayd1k. Ertesi sabah yine c;:ok
erkenden Buhara'ya dogru yola c;:1kmam1z gerekiyordu. Once
Semerkand'a yakla§ik otuz kilometre mesafedeki c:;erek tiime-
nine ugray1p Hoca ismail Buharl'nin tiirbesini ziyaret edecek-
tik. Yollarda herhangi bir i~aret olmad1g1 ic;:in c:;erek'e giden
yolu farkma varmadan epeyce gec;:mi§iz; mecburen ya§h bir
Ozbek'in tarifine gore ba§ka bir yoldan girdik ve geni~ bir kavis
c;:izerek sonunda biiyiik muhaddisin tiirbesine ula~t1k. Tam bir
buc;:uk saat kaybetmi§tik.
8 JO'da Buhara'da dogan Buhari, bilgisinden istifade etmek
isteyen herkesi kabul eder, fakat saraylara gitmeyi ilmi kiic;:iik
dii~iiren bir davrani~ olarak gordiigii ic;:in devlet adamlanndan
miimkiin oldugu kadar uzak dururmu~. Nitekim bir keresinde
el-Ciimiu's-Sahih'ini ve diger eserlerini kendisinden dinlemek
isteyen Horasan Valisi Halid b. Ahmed ez-Ziihli'nin davetini
reddeder ve eger gerc;:ekten istiyorsa hadis okuttugu mescide
gelmesi gerektigini bildirir. Buhara valisinin sadece kendi c;:o-
cuklanna ders vermesi yolundaki istegini de ilmin belli insanla-
ra tahsis edilemeyecegini soyleyerek reddetmi§tir. Bunun iizeri-
ne vali, baz1 adamlan vas1tas1yla Buhari'nin ehlisiinnetle bag-
da~mayan fikirlere sahip oldugu soylentisini yayar, sonra bu id-
diaya dayanarak onu Buhara'dan siirer. Semerkand'a gitmek
iizere yola c;:1kan Buharl, bu §ehre iii;: mil mesafede bulunan
Hartenk kasabasmdaki akrabalanni ziyaret eder, fakat orada
hastalanarak 256 y1hnm Ramazan ba.yran11 gecesi vefat eder
(870).
Buhari'nin yeni ad1 Cerek olan Hartenk'te yatt1g1 tiirbenin
etrafmda zamanla bir kiilliye olu~mu§ . Tiirbe, kare planh, dort
taraf1 ac;:1k, iizeri firuze c;:inilerle kaph kiic;:iik bir kubbeyle ortiil-
mii~ zarif bir yap1. Titiz bir bic;:imde re:;tore edilmi ~. Biz gittigi-
mizde c;:evre diizenleme c;:ah~malan heniiz devam ediyordu.
246 / $EHiR FOTOGRAFLARI

Gucdivan'dan Buhara'ya
Buhara §ehir hakimiyle saat 11.00'de randevumuz vard1, fa-
kat yeti§memiz imkans1zd1. <;iinkii Cerek'ten saat 0.9.00 sula-
nnda aynlabilmi§tik, yani daha tic; be~ saatlik yolumuz vard1.
Kahvalt1 da etmemi§tik, niyetimiz yolda, bir samsahanede mola
vermekti. Samsa, Ozbeklerin sofralanndan eksik etmedikleri,
ic;i baharat, sogan ve ku§ba§1 etle doldurulmu§ bir c;e§it borek.
Okullardan birinde balkabag1yla doldurulmu~ bir tiiriinii de ye-
dik.
Yol boyunca borek yiyebilecegimiz bir samsahane bulmak
miimkiin olmad1. Hemen hepsinde bahk vard1; Ozbekler kah-
valli da sadece etli c;orba ic;miyor, biiyiik bir i§tahla pamukya-
gmda k1zart1Jm1§ bahk da yiyorlar. Tabii, sabah sabah hie; biri-
mizin midesi bahg1 kald1racak gibi degildi. Sonunda "Borekler
on be§ dakikada hazir!" di yen ya§h bir Ozbegin samsahanesin-
de bir saatten fazla zaman kaybettik.
Madem Buhara §ehir hakimiyle gorii§me §ans1m kaybetmi§-
tik; o halde Gucdivan'a ugrayabilirdik, boylece zaman kazan-
m1§ olac~t1k. Gucdivan (G1jduvan) , Nak§ibendiyye silsilesin-
den onemli bir yeri bulunan Abdiilhalik-1 Gucdivani'nin tiirbe-
sinin bulundugu tiimen. Rivayete gore, Bahaeddin Nak§ibend,
birgiin Buhara'da mezarlan dolawken kendisinden bir as1r on-
ce ya§ayan Gucdivani'yi ve ona kadar ula§an sufileri mana
aleminde mii§ahede ve Gucdivani'ye intisap ederek Oveysi Ia-
kab1m altr. Nak§ibendiyye gelenegine gore, bu olay
Bahaeddin'in ruhi hayatm1 derinden etkileyerek cehri zikirden
hafi zikre gec;mesine yo! ac;m1§tlf.
l 960'lann Anadolu kasabalanm hat1rlatan Gucdivan'da
Abdiilhalik-1 Gucdivani'nin tiirbesinin de bulundugu kiilliyeyi
ziyaret ettikten soma yola koyulduk. Buhara'ya vard1g1m1zda
saat a§ag1 yukan 15.00 olmu§tU. Hie; vakit gec;irmeden §ehrin
en merkezi yerinde faaliyet gosteren Ozbek-Tiirk Buhara Erkek
Lisesi'ne gittik. 1992-1993 ogretim ytlmda ac;tlan Iisede halen
225 ogrenci egitim goriiyor. Okulun Tiirk miidiirii Fatih Rli§tii
Zor, verdigi birifingde, daha once ziyaret ettigimiz miidtirler gi-
~EHiR FOTOGRAFLARI /247

bi, ogrencilerinin bilim olimpiyatlarmda kazandrklan biiyiik


ba§anlardan -hakh olarak- gururla soz etti. Buhara Lisesi de
Ta§kent ve Semerkand'ta ziyaret ettigimiz liseler gibi her tiirlii
imkana sahip; matematik, fizik, kirnya, biyoloji, bilgisayar, in-
gilizce ve Tiirkye dersleri Tiirkiye'den giden geny ve idealist
ogretmenler tarafmdan veriliyor.
Buhara, her ko§esinden tarihin ve ruhaniyetin f1§ktrd1g1 mii-
barek bir belde. islam medeniyetinin ad1 hemen her zaman Se-
merkand'la birlikte amlan en onernli merkezlerinden biri. Bu
§ehri tam kavrayabilmek ve tadma varabilmek iyin hiy degilse
bir haftamzr ay1rmahs1mz. Bizim gibi birkay saat kalacaksamz,
ancak belliba§h mekanlan gorebilirsiniz. Nitekim biz de
Buhiirii emirlerinin ikamet ettikleri Ark Kalesi'ni, onun hemen
kar§1smda nefis ah§ap si.itunlanyla tanman Bala Havuz Ca-
mii'ni, Mir Arap Medresesi'ni ve Kalan Camii'ni alelacele ziya-
ret ettikten sonra kalan vaktimizi ~iah-1 Nak§ibend kiilliyesine
ayirdrk.
~iih-1 Nak§ibend'e geymeden oince, Buhiirii §ehrine adama-
krlh hakim olan 47 metre yiiksekligindeki muhte§em Kalan
minaresinden k1saca soz etmeliyim. Karahanh devri hatiralann-
dan biri olan minare, kitabesine gore, Asian Han tarafmdan
1127 yilmda yaptmlm1§. Malzemesi tugla. A§agrdan yukanya
dogru incelen kalm bir silindir ve bu silindirin sekiz ku§ak ha-
linde geometrik rolyeflerle bir danteta. gibi i§lendigini di.i§i.iniin.
Zarif bir ko§kii and1ran §erefesinin altmda iki renkli mozaik yi -
nilerden palmetler dikkatinizi hemen yekiyor. Kitabe ise kare
yini levhalar halinde kabartma kufi ile yaztlm1§. Has1h bakma-
ya doyamad1g1mz yekpare bir gi.izellik.

Ve Sah-1 Nak~ibend

Kasniirifan'a vard1g1m1zda giine§in batmasma yok az zaman


kalm1§t1. Bahaeddin Nak§ibend'in vasiyctine uyarak once anne-
sinin mi.itevaz1 kabrini ziyaret ettik, sonra kendisinin.
Bahaeddin Nak§ibend, 1318 yilrnda §imdiki ad1 Kasniirifan
olan Kasnhinduvan koyi.inde dogmu§ ve daha i.iy gi.inli.ik bir be-
248 / !?EHiR FOTOGRAFLARI

bekken dedesinin mi.ir~idi Baba Muhammed Semmasi tarafm-


dan manevi evlat kabul edilerek tasavvvufi terbiyesi ir;:in Emir
Ki.i!al'e emanet edilmi§.
Uzun y1llar Emir Ki.ilal'in yanmda kalan Bahaeddin,
Abdi.ilhalik-1 Gucdivan!'den soz ederken k1saca ozetledigimiz
ruh! hadiseleri ya~ar. Uzun si.iren bir mi.iritlik doneminden son-
;-a dogdugu koye donerek ir§ad faaliyetlerine ba~lar ve 1389 y1-
lmda vefat eder. Daha sonra Bahaeddin (Baveddin) ad1yla aml-
maya ba§lanan Kasnarifan'daki ti.irbe, Nak§ibendiyye yay1ld1k-
r;:a onem kazamr ve i.inli.i bir ziyaret yeri haline gelerek etrafm-
da geni§ bir ki.illiye olu§ur.
Ti.irkiye'den r;:e~itli kurumlann da yard1m1yla restore edilen
~ah-1 Nak§ibend ki.illiyesi, bi.iti.in Orta Asya mi.isli.imanlanmn
si.irekli ziyaret ettikleri, ruhaniyetiyle ziyaretr;:ilerini derinden
etkileyen ve Buhara ile ozde§le§en bir mekandir. ·
~ah-1 Nak§ibend'in mi.ir§idlerinden Emir Ki.ilal'in ti.irbesinin
de i.ir;: kilometre mesafedeki bir koyde oldugunu ogrenmi§tik.
Rahim Er, Ali Bayramoglu ve ben, kafileden koparak bu
"r;:omlekr;:i" §eyhi de ziyaret ettik. Dogrusu ben Emir Ki.i!al'i
Emir Sultan'm babas1 samyordum; bu bilgimin yanh§ oldugunu
doni.i§te bu yaz1y1 yazmak ir;:in literati.iri.i gozden ger;:irirken an-
lad1m. Emir Sultan'm babasmm ad1 da Emir Ki.i!al, o da Buha-
rah. Fakat ikisi aym §ah1s degil. Gi.inq batarken ziyaret ettigi-
miz Emir Ki.i!al ti.irbesi yeni bir bina. Kare planh, etraf1 revakh
bir bolmeyle r;:evrilmi§ ve i.izeri Hint kubbelerine benzeyen ki.i-
r;:i.ik bir kubbeyle orti.ilmi.i§ pm! pml bir ti.irbe. Mezarta§mda
"Hace-i hiicegan hazret-i !jemseddin Emir Kulfil kuddise s1rra-
hu" yaz1h. Ya§h ve sevimli Ozbek ti.irbedar bizi bi.iyi.ik bir mu-
habbetle kar§1lad1. Emir Ki.ilal ve ve mi.iridi ~ah-1 Nak§ibend
hakkmda konu§tuk ve ne kadar rahat anla§lik.

Turkmenistan Yolunda
Randevumuza zamanmda gelemedigimiz 1r;:m goru§me
imkam bulamad1g1m1z Buhara §ehir hakiminin bizi agirlad1g1
ihti§amh Dev let Konukevi'nde deliksiz bir uyku r;:ektikten sonra
~EHiR FOTOGRAFLARI / 249

25 Ekim sabah1 erkenden yola koyulduk. istikamet Tiirkrnenis-


tan. Once Carcov §ehrine ugrayacag12. ve buradaki liseyi ziyaret
ettikten soma u~akla A§kabad'a ge~ecegiz . Tiirkmenistan'da da-
ha itibarhy1z, ~iinkii Tiirkmenba§i'mn mihmanlan olarak gidi-
yoruz, 27 Ekim pazar giinil Gara§siz!Jk Bayram1 tt:irenlerine ka-
tilacag1z.
Giimriikten biraz bekletilmekle beraber problemsiz ge~tik .
Amuderya iizerinde sal benzeri yiizer bloklardan olu§an uzun
koprii dogrusu son derece ilgi ~ekic i_y di . Dev TIR'lann bile ge-
~ebildigi bu koprii sel zamanlannda k1y1ya ~ekilebiliyormu§.
Dzerine ag1rhk binen blok suya batt1~:1 i~in diger bloklar yuka-
nda kahyor. Bunun i~in gorevliler trafigi biiyiik bir maharetle
idare ederek agirhklan e§itliyor ve k1:i~iik ara~lara yo! veriyor-
lar. Daha once ge~tigimiz Sirderya ve Amuderya dogrusu muh-
tqem nehirler. Bo§una "derya" denilrnemi§.
Ve gilmriikte kuyruga girmi§ TIR'lar. <;:ogu Tiirk TIR'1; §O-
forlerden kimi ba§Im direksiyona dayamI§ uyuyor, kimi kay1t-
s1z gozlerle etraf1 seyrediyor, kimi de derin nefesler ~ekiyor si-
garasmdan. El sallay1p selam veriyoruz, Tiirk oldugumuzu an-
laymca sevin~Ii yiiz ifadeleriyle selam1m1Z1 ahyorlar. Soma
TIR'lardan birinin arkasmda yaz1h lafa giiliiyoruz: "Her ger;en
gunlerimi bo§una harcaml§lm arkada§!"
Tiirkiye'den binlerce kilometre uzakta kar§1m1za ~1kan bu
TIR'lar aslmda iilkemizin dinamizmini ve kabugunu k1rma ~a­
basm1 ~ok iyi anlallyor.
Ozbekistan'dan Tiirkrnenistan'a ge~er ge~mez yollarm kali-
tesindeki dii§ii§, iki iilke arasmdaki ekonomik seviye farkm1 ve
SSCB doneminde e§it onemde kabul edilmediklerini gosteri-
yor. Carcov §ehri de, Ta§kent, Semarkand ve Buhara'dan soma
dogrusu goziimiize bir kasaba gibi goriindii. Ve Carcov Lise-
si'ni goriince ilk anda biiyilk hayal kmkhgma ugrad1k. D1§tan
bak1hnca dokiildiigil izlenimini veren okula megerse yeni ta§1-
nilm1§. Eger Ozbek-Tiirk okullanna verilen biitiln binalar resto-
rasyondan once boyleyse, ger~ekten biiyiik i§ ba§anlm1§ diye
dii§iinmeden edemedik. Hem Gara§ss1zhk Bayram1 dolay1s1yla
okullann tatil olmas1, hem de devarn eden onanm ~ah§malan
250/ $EHiR FOTOGRAFLARI

dolay1s1yla Carcov Lisesi'ni gezemedik. Irmak Magazini'ni


(magazin, magaza demek) i§leten Turk i§adammm Turkmen or-
tag1 tarafmdan verilen yemege kat1ld1ktan (bu yemekte arka-
da§lanm bol pamuk yagmda k1zart1lm1§ etler ve bahklarla bo-
gu§urken nutuk atma gorevi bana du§mU§tu) sonra biraz dinlen-
dik ve havalanma gittik.
18.30'da kalkan yirmi dort ki§ilik u9ag1m1z -bu kadar ku9uk
bir u9aga bin;:ogumuz ilk defa biniyorduk- A§kabad'a indigi za-
man, Turkmenistan hakkmdaki ilk intibam1z birden silindi.
Alarko tarafmdan yap1lan havaalam, Ta§kent Havaalam'yla
mukayese edilemeyecek kadar guzel ve modemdi. Kar§1land1k
ve A§kabad'm merkezindeki Turkmenistan Oteli'ne gotilriilduk.
Restorasyon ve tefri§at1 henuz tamamlanmad1g1 halde Gara§SIZ-
hk Bayram1 munasebetiyle ge9ici olarak a9Ilm1§ olan otelin
ilk misafirleri bizlerdik.
Gece girdigimiz A§kabad'm guzelligi ve modemligi dogru-
su hepimizi §a§Irlt!. Nerede oldugumuzu bilmesek, kendimizi
modem bir Avrupa §ehrinde zannedebilirdik. Bayram dolay1-
s1yla I§Il 1§11 aydmlat1lm1§ geni§ yollar, pml pml binalar, park-
lar". .. U9 dort yd oncesinin A§kabad'm1 bilenler, aradaki farkrn
inamlmaz oldugunu soyluyorlard1. H1zh bir ekonomik geli§me
ve buna bagl! hummah bir imar faaliyeti . imza: Turk i§adamla-
n.
Turkmenistan'da pazann a§ag1 yukan yuzde seksenine Turk
i§adamlan hakim . Tekstil ve in§aat sektorlerinde 9ok ciddi yall-
nmlar yap1lm1§. Son birka9 y1lda yirmi kadar tekstil fabrikas1
kurulmu§ . Bu bakimdan Turk i§adamlanmn itiban son derece
yuksek. Tekstil alanmda buyuk yatmmlar yapan C::alik Gru-
bu'nun ba§kam Ahmet C::ahk, aym zamanda Tekstil Bakan Yar-
d1mc1s1. Sadece C::ahk m1? Turkmenistan'da u9 bakanhkta Turk-
ler bakan yard1mcIS1 olarak gorev yap1yorlar. Ti.irkmen-Ti.irk
okullarma bakan Muammer Turky!lmaz da Milli Egitim Bakan
Yard1mc!S!.
Biz gitmeden birka9 gi.in once, Ti.irkmenistan'a hizmet eden
baz1 i§adamlanna, egitimcilere ve Zaman gazetesinin temsilcisi
Varol Bekta§'a, bizzat Turkmenba§I tarafmdan vatanseverlik
$EHiR FOTOGRAFLARI I 251

madalyas1 ve Turkmenistan pasapo11u verilmi§. Hepsinin bay-


ram stiresince yakalannda gururla ta§1d1klan madalyalar, aym
zamanda Ttirkiye'nin Ttirkmenistan'daki ytiksek itibanm goste-
riyor
Unutmadan soylemeliyim; Zaman gazetesi Turkmenistan'
da haftahk olarak ve dort sayfa halinde yay1mlamyor. Tiraj1
yirmi bin, ama elli bine kadar ytikselme potansiyeline sahip.
A§kabad'da kald1g1m1z stirece irok yakm ilgisini gordtigtimtiz
Vara! Bekta§, en btiytik sikmtilannm kag1t oldugunu, bu s1km-
t1y1 a§tiklan takdirde sekiz sayfaya ~:ikacaklanm soyledi.
0 gece, bizi havaalanmda kar§1layarak arabas1yla otelimize
gottiren, tistelik cep telefonundan evlerimizi aramamm sagla-
yan degerli i§adamlar1m1zdan Ali Bi.rsen Bey'in davetlisi olarak
otelimize iki ytiz metre mesafedeki Florida Restaurant'da zevkli
bir ak§am yemegi yedik. Amerikah degil, Tayfun Tathdil adm-
da genir bir Turk i§adam1 tarafmdan i§letilen Florida Restau-
rant, A§kabad'da list tabakaya ve yabanc1lara hitap eden son de-
rece ltiks bir lokanta. Unutmadan si:iylemeliyim; Florida Resta-
urant'da, firsatta istifade, bol bol su iirtik. Yolculuk boyunca ya-
§ad1g1m1z en btiytik s1kmt1lardan bi.ri iirme suyu bulamamakt1.
Ozbekler de, Ttirkmenler de sadece gazh su iiriyorlar.

Turkmen-Turk Mektepleri
Ertesi gtin (26 Ekim) ziyaret ettigimiz ilk yer Turgut Ozal
Ttirkmen-Ttirk Lisesi oldu. E§ine Ttirkiye'de bile az rastlamr
modemlikte bir lise. 1992-1993 egitim y1hnda air1Ian ve btiytik
ba§anlara imza atan bu gtizel okulu bir ba§tan bir ba§a hayran-
hk iirinde gezdik.
Okullardan sorumlu gene! mtidtir Seyit Embel'in verdigi
bilgiye gore A§kabad'da Turgut Ozal Lisesi'nden ba§ka bir
Ekonomi Lisesi, bir Teknik Lise ve bir de Kurs Merkezi faali-
yet gosteriyor. Ba§kent A.~.'nin !is·~ airt1g1 diger Turkmenistan
§ehirleri de §Unlar: Merv, Bayramali, Carcov, Da§hovuz, Ne-
bitdag1, Ttirkmenba§1, Kohne Orgenir. Tecen, Btizmeyn. 197
ogretmen ve 138 belletmenin gorev yapllg1 bu liselerde, ingiliz,
252 / ~EHiR FOTOGRAFLARI

Turk ve Turkmen dillerinde Anadolu Liseleri program1 uygula-


myor. Hepsinde yabanc1 dil, fen, sosyal, kimya, biyoloji ve bil-
gisayar laboratuvarlan var. ~u anda butun okullarda toplam
2813 ogrenci egitim gi:iruyor. Bu i:igretim yilmda Turkmenis-
tan yapmda yapilan bilim olimpiyatlanna gelince: 10 birincilik,
6 ikincilik, 7 uyunctiluk, 4 di:irduncultik ... Yani Ozbek-Ttirk Li-
selerinde oldugu gibi, buyuk bir ba§an. Bu ba§an sebebiyle
Turkmen-Turk Liselerine halkm ragbeti her geyen gun art1yor.
K1sacas1 , Turkmenba~1 ' nm da tam destegini alan Turkmen-
Turk mektepleri, Turkmenistan'm gelecekteki seykinlerini ye-
ti§tiren gi:izde okullar olarak Turkiye'nin bu karde§ ulkedeki
imajm1 ki:ikunden ve musbet yonde degi§tirmi~tir.
A§kabad'da son olarak Uluslararas1 Turkmenba§1 Turkmen-
Turk Dniversitesi'ni ziyaret ettik ve aym gunun ak§am1, Rekti:ir
Prof. Dr. ibrahim Hasgur'un universite yemekhanesinde verdigi
ak§am yemegine kalildik. 1994 y1lmda ayilan ve birinci y1l uc-
retsiz egitim veren universite, bu egitim y1hndan itibaren parah
sisteme geymi§. Yilhk ucret Uy bin dolar. Bir yilhk haz1rhk egi-
timinde ingilizce ve Turkye i:igretiliyor. Uluslararas1 ili§kiler,
ileti§im, i§letme, Bilgisayar Muhendisligi , Tekstil Muhendisli-
gi, Matematik, Turk-Turkmen Dili ve Edebiyali, ingiliz Dili ve
Edebiyat1 gibi bi:iltimleri bulunan universitede 28'i Turk, 7'si
Turkmen ve 3'u ingiliz olmak uzere k1rk civannda i:igretim
uyesi ve gi:irevlisi var. Bu y1l ba§vuran 1800 i:igrenciden ancak
150'si ahnabilmi§. Ogrencilerin yuzde 80'i yurtta kahyor. K1z
ogrenci oram yuzde 18 civannda.
K1sacas1, Ba§kent A.~ , Turkmenistan'da universite egiti-
minde de eksiklerini buyuk bir h1zla tamamlayarak iddiah bir
pozisyon kazanmaya yah§iyor.

"Halk, Vatan, Turkmenba~1"

Turkmenba§I, yani Turkmenistan Devlet Ba§kam Saparmu-


rat Niyazov her §eye hakim . Ulkesini isviyre gibi, baglant1s1z
bir tilke haline getirmeye yah§1yor. Temel ilkesi "Gara§s1z, bi-
tarap Turkmenistan". Gara§s1zhk, bag1ms1zhk anlamma geli-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 253

yor. Tiirk\:e'deki "kan~am gorii~eni olmamak" deyimi hat1rla-


mrsa, bu kelimeyi sozliige bakmadan anlamak miimkiin. Bita-
rap ise "bltaraf, tarafs1z" demek. Tiirkmence'de nedense f sesi
p'ye donii§mii~. Sapannurat, Sefer Murat'm Tiirkmencesi.
A~kabad'da, ad1m ba~mda bir Tiirkmenba~1'nm heykeli,
biistii yahut dev boyutta bir resmiylc kar~Ila§iyorsunuz. Belki
de bayram miinasebetiyle her taraf "Halk, watan, Ttirkmenba§1"
slogamnm yaz1h oldugu bez afi§lerle donatilm1§li. "Ulke bir
giimti§ yiiztikse, Ttirkmenba§I onun ka~1d1r" gibi ilgi \:ekici slo-
ganlara da s1k s1k rastlad1k.
Ho§ olan, btitiin bu sloganlann Latin harfleriyle yazilm1§
olmas1. Baz1 farkh harfler var, fakat rahathkla okuyup anhyo-
ruz. Ozbekistan'da Latin harflerine ge\:i§ stireci ba§lat1lm1§ ol-
makla beraber btitiin tilkeye heniiz Kiril alfabesi hakimdi.
Tiirkmenistan'da ise insan zaman zaman Ttirkiye'de gezdigi
duygusuna kap1hyor. Zaten bu gidi§Le -Kiri! alfabesi de btitii-
niiyle terkedildikten sonra- Tiirkmenistan, Orta Asya'nm gobe-
ginde kti\:tik bir Tiirkiye haline gelecek. Zaten bizim insan kay-
nag1m1z Ttirkmenistan. Azeriler, Tiirkmenler ve biz, Oguz bo-
yuna mensubuz . Bu bakimdan Tiirkmence, telaffuz farkhhkla-
nna ah§IP Tiirkiye Tiirk\:esi'nde bulunmayan az say1daki keli-
meyi ogrendikten sonra, Ozbek Ttirk~:esi'ne nazaran daha kolay
anla§Ilmaktad1r. Tiirkmenlerin 17. yiizylida ya§am1§ milll §airi
Mahtumkulu'nu okuyunuz, zaman zaman Yunus'u, zaman za-
man da Karacaoglan'1 okudugunuz duygusuna kap1lacaksm1z.

Mahtumkulu dedim de .. Azerbaycan'da Fuzull, Ozbekis-


tan 'da Neva! neyse, Tiirkmenistan'da da Mahtumkulu odur.
Tiirkmenler bu biiyiik §airin kendileri i\:in ne ifade ettigini §OY-
le a~ 1khyorlar : "Mahtumkulu devletin bag1ms1zhgm1 ruh ve
mana a\:ISmdan esasland1nn1§, Sapammrat Tiirkmenba§I ise ha-
yata ge\:inni§tir".
254 / $EHiR FOTOGRAFLARI

"Gara~s1zhk Bayramm1z Kutlu Bolsun!"


Sekiz gi.inlilk seyahatimizi, 27 Ekim gi.ini.i Gara§§Sizhk Bay-
ram1 tOrenlerini seyrederek ve tamd1g1m1z Ti.irkmenleri "Gara§-
s1zhk bayramm1z kutlu bolsun!" diye tebrik ederek noktalad1k.
Bag1ms1zhklannm be§inci ylldoni.imi.ini.i geryekten bi.iyi.ik bir
CO§kunlukla kutlayan Ti.irkmenler, neleri var, neleri yoksa, to-
ren alanmda oniimi.izden geyirdiler dersem , miibalaga etmi§ ol-
mam. Hatta bi.itiin A§kabad halkl. .. Ne iyten , ne giizel bir kutla-
mayd1 o.
Programda oldugu halde, ne yaz1k ki Merv ve Bayramali'ye
gidemedik, vakit kalmad1. Hive ve Kohne Urgeny de goriilecek
yerlermi§. Demek ki, yeni bir Ti.irkmenistan seyahati iyin ge-
yerli ve gi.izel sebeplerimiz var.
Allaha1smarladik Ozbekistan, ho§cakal Turkmenistan ...
Yakmda yine gorii§iiriiz in§aallah!

Aksiyon, 9 Kasun 1996, S. 101


MiLANO-ROMA
Bizde aydmlar Avrupa ~hirlerini goriip hayranhk saralarma
tutularak kendi tarihi ,evrelerine ikrahla bakarken, ltalya'da,
tarihi aslmda ,ak eskilere gtitiiriilebilecek korumaohk ve restorasyon saglam ol-
'iilere ve ilmi esaslara baj\lan1yordu.

Milano'da Kisa Bir Gezinti


Gooneyi yok istedigim dtinya §ehirleri arasmda Roma ba§-
ta gelirdi. Sonunda bir firsat yrk:h ve bir grup gazeteciyle birlik-
te bir haftahgma italya'ya Uytuk.
Program geregince ilk durag1m1z Milano idi. Pastel renkle-
rin hakim oldugu, her ko§esinden tarihilik akan bir §ehir. Rone-
sans, Barok ve Rokoko donemlerine ait, btiytik bir titizlikle ko-
runduklan anla§tlan say1s1z yapi. Modem yap1lar da genellikle
tarihi yevrenin estetigini bozmayacak §ekilde in§a edildigi iyin,
Milano ilk bak1§ta tek yeni b1nanm bile bulunmad1g1 bir §ehir
izlenimi uyandmyor.
K1sacas1, Milano'nun geymi§ yiizy1llan, yani tisttiste za-
manlar, modem zamanlarm iyinde, hiy de muvazaa hissi ver-
ineden mtikemmel bir terkip halinde btittin canhhg1yla ya§1yor.
~ehir, ki§iligiyle sizi sanp ku§atan, her§eyi kendine benzetme-
ye, yutmaya, btinyesine maletmeye hazir canh bir organizma
gibi. Hemen hayranhk saralanna tutulmamak iyin §Oyle birder-
lenip toparlamyorsunuz.
Geni§ caddelerin btiytik bir k1sm11hiUa parke ta§ do§eli. V1-
zir vmr tramvaylar i§liyor. Ostelik cigerlerinize yektiginiz ha-
256 / $EHiR FOTOGRAFLARI

vada komiir kokusu yok. insanlar biitiin Akdenizliler gibi s1-


cakkanh, konu§kan ve genellikle bak1mh. Fakat ilk izlenimlere
aldanmamak gerekir. En i§lek caddelerde, bizde oldugu gibi,
hi<; sakmmadan yere tiikiiren yahut kb§eba§mda ansmn kar§1m-
za y1k1p sizden iki yiiz elli liret -daha a§ag1s1 olmaz- dilenen in-
sanlarla da kar§ila§abilirsiniz. Dstelik anlat1lanlara baklhrsa,
ka§la goz arasmda ciizdanm1z1 yahut yantamz1 kaptlrmamz i§-
ten IJile degil. Nitekim kalabahk bir magazada fotograf makine-
mi ve teybimi koydugum kiiyiik yantama dalan eli hissetmesey-
dim, herhalde yenilerini almak zorunda kalacakt1m.

Hatirlayan Sehir: Roma


Yiiklii program yiiziinden Milano'yu ancak yiizeyden tam-
yabildik. Zaten benim asil gormek istedigim §ehir Roma'yd1 ve
i§te biitiin yollann kendisine y1kt1g1 Roma ... Milano'nun tam
aksine, istanbul'unkine benzeyen bir trafik karga§as1. ..
Antik Roma'mn bu muhtqem merkezinde, k1sa bir siire
iyin bile olsa, ya§amak heyecan verici . Milano'ya gore, Ro-
ma'da zaman katmanlan daha fazla. Her ad1mda bir bir kar§1m-
za antik Roma'dan kalma ya bir Panteon kalmt1s1, ya bir hey-
kel, ya bir siitun yiklyor.
Aym s1khkla Katolisizm' ;'1 ag1r ruhaniyetini derinden his-
settiren bazilikalar, kiliseler, Ortayag, Ronesans, Barak, Roko-
ko ... Antik Roma'nm diinyeviligi ile H1ristiyan Roma'nm mii-
balagah ruhaniyeti ve zamanla adeta kall bir maddeye donii§en
uhreviliginin dogurdugu kontrast, insanda tarif edilmesi giiy
duygular uyandmyor.
i§te iinlii Collosseum. Eski fotograflarda yans1 y1kilm1§ go-
riinen bu "korkuny" arena yakmlarda restore edilerek tamam-
lanm1§. Bir zaman dehlizine girmi§ gibi bir duyguya kapilarak
iirperiyorsunuz. Y1kilan zemin oldugu gibi b1rakilm1§. Zeminin
altmda as lan lann ve esirlerin banndmld1g1 ah1rlar goriiliiyor.
Ve burada bir zamanlar aslanlara paryalatilan ilk H1risti yanlann
canh1ra§ feryatlanm duyar gibi oluyorsunuz.
H1ristiyanhgm ana yap1s1 olarak kabul edilen ve kilise mi-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 257

marisinin ilk omegi olan St. Peter Kilisesi'ne girince kap1ld1g1-


mz duygu ise, bu dinin, putperest Roma'dan intikam almak ve
etkisini yok etmek ic;;in sanki biitiin giiciinii bu yap1ya harcad1-
g1d1r.
Kahn siitunlarla c;;evrili geni§ avluyu ar§mlay1p Narteks'ten
gec;;tikten sonra kilisenin ic;;ine girince, H1ristiyanhgm ilk do-
nemlerindeki biiyiik sadeligin aksine, kelimenin tam manas1yla
iirkiitiicii bir ihti§am, ku§and1g1 ruhanilik ve uhrevllik silahla-
nyla sizi durdurup hayretler ic;;inde tema§aya icbar ediyor.
Aslmda Roma'mn iki ayn devrini temsil eden, birbirinden
c;;ok farkh bu iki yap1, yani Collosseum ve St. Peter Kilisesi, ilk
anda bir kontrast te§kil ediyor gibi goriinse de, dikkatle bakild1-
gmda, zaman ic;;inde bir akordun, bir uyumun dogdugu gozden
kac;;maz.
Kayzer Konstantin tarafmdan IV. yiizy1lm ortalannda Haz-
reti isa'mn havarilerinden St. Petrus adma in§a ettirilen as1l St.
Peter Kilisesi'nin yalmzca duvarlar ve gerekli yap1 elemanlann-
dan ibaret oldugu biliniyor. Bu sade ve siissiiz kilise Ronesans
donemlerinde y1ktlm1§ ve yerine 1450-1485 y1llar1 arasmda bu-
giinkii kilise yap1lm1§.
Evet, bugiinkii bina Antik Roma ile H1ristiyan Roma'nm bir
sentezi. Zaten Ronesans antikiteye donii§ii ifade ediyordu.
Propiillen'den girince gordiigiiniiz avluyu c;;evreleyen siitun-
lann iizeri, aslmda giyinik Romahlardan ba§ka bir§ey olmayan
aziz heykelleriyle dolu. Kilisenin i ~ inde ise bir Petrus heykeli.
Ayaklarmdan biri opiile opiile a§Inlp parmaks1z kalmI§ .

Roma'da istanbul'u Du~unmek


Yer yer, iri ingiliz atlanna bi.nmi§ polislerin magrur bir
edayla gezindikleri parke ta§ do§eli Roma caddelerinde gezinir-
ken istanbul'un neler kaybettigini clii§iinmeden edemiyorsunuz.
Bu, §iiphesiz Ziya Pa§a'nm mqhur "Diyar-1 kufru gezdim bel-
deler ka~an e le r gordiim" m1sramd!aki safdilce romantizme ve
iimitsizlige dii§mekten c;;ok daha farkh bir duygu. Aksine, kendi
258 I $EHiR FOTOGRAFLARI

tarihi c;:evremizi yitirmemizin sebeplerinden birinin bu roman-


tizm oldugu soylenebilir. .
Avrupa'y1 yakmdan tamyan ilk Turk aydmlan, geli§mi§li-
gin dinamiklerini degil, sonuc;:lanm gordiiler ve sadece sonuc;:la-
n ithal etmek istediler. Bu, hadiseleri bir geli§me, bir "siirec;:"
olarak kavramamaktan ileri geliyordu.
Roma bugiin her§eyiyle tipik bir italyan §ehriyse, hemen
hie;: bir §ey uzviyetine yabanc1 durmuyorsa, en onemli sebebi
tarihi siireklilik ve bu siirekliligi saglayan tarih §UUrudur. Bu
bak1mdan, Roma, bugiin gec;:mi§iyle ilgili her§eyi hatirlayan
§ansh bir §ehir. istanbul ise, otesinde berisinde kalml§ tarih
adac1klanyla, haf1zas1 dumura ugram1§, gec;:mi§inden kopuk ko-
puk baz1 §eyler hatirlayan mefluc;: bir insana benziyor. Bir ki§i-
lik, bir uzviyet, bir tamhk degil. Diger is!am iilkelerideki §ehir-
ler de aym hastahga yakalanm1§tlr. Mese!a Kahire, bir yanda
modern binalan, gokdelenleri, bir yanda yine modern yapilarla
delik dqik edilmi§ klasik mekanlanyla, trajik bir parc;:alanm1§-
hg1 ya§iyor.
<;i.inki.i modernle§mek, biraz da eski yap1lan y!lap yerlerine
betonarme lenduhalar dikmek olarak anla§1lm1§tlf.

Carta Del Restauro italiana


Roma, gec;:mi§iyle ilgili her§eyi hat1rlayan, ya§anm1§ farkh
zaman katmanlanm ve iisluplan kendi potasmda birle§tirip bir
tamhk haline getirmi§ bir §ehir. Yanyana duran bir Antik Roma
kalmt1s1yla sozgeli§i bir Barok yap1y1 , yahut son model araba-
larla ath polislerin aym caddeyi kullanmasm1 yad1rgam1yorsu-
nuz.
Avrupa'da §ehirlerin tarihi kimliklerinin korunmas1 ve res-
torasyon konusundaki c;:ah§malarda italya'nm , ozellikle Ro-
ma'nm c;:ok onemli bir yeri var. Hatta korumac1hgm vatam ital-
ya'd1r denilebilir.

Bizde aydmlar Avrupa §ehirlerini gori.ip hayranhk saralan-


na tutularak kendi tarihi c;:evrelerine ikrahla bakarken , italya'da,
$EHiR FOTOGRAFLARI / 259

tarihi aslmda c;:ok eskilere gottirµlebilec:ek korumac1hk ve resto-


rasyon saglam olc;:Ulere ve ilmi esaslara baglamyordu.
Roma'mn ba§kent olu§u, niifus arl1:§1 ve modern ihtiyac;:lar,
§iiphesiz burada da birc;:ok eserin yok olmasma yo! ac;:m1§t1r.
Hatta Mussolini hayalindeki Roma'y1 gerc;:ekle§tirmek ic;:in, eski
Roma'y1 iideta yerle bir edecek bir pliim tasvip ediyordu. Fakat
planc1 grubun ic;:inde tarihi c;:evreye onem veren sanat tarihc;:ile-
rinin ve arkeologlann bulunmas1 bu planm biiyiik olc;:iide uygu-
lanmasm1 onlemi§ti. Galip gelen tarih §UUruydu.
Bu §UUrun olu§masmda Camillo Boito ve Gustavo Giovan-
noni gibi sanat tarihc;:isi ve mimarlann restorasyon konusunda
tesbit ettikleri esaslar biiyiik rol oynamI§tlr. Giovannini'ye gore,
hangi devre ait olursa olsun, tarihi eserler korunmahyd1. Nite-
kim onun koydugu esaslar, italya Tarihi Eserler ve Giizel Sa-
natlar Konseyi tarafmdan kabul edilen ve "Carta de! Restauro
italiana" diye bilinen kararlarm tesbitinde biiyiik olc;:iide etkili
olmu§tur.
Ozetlemek gerekirse, italya'da gii•;:lii bir korumac1hk ve
restorasyon gelenegi vardir ve Roma bu konuda i:inciiliik §erefi-
ni ta§imaktadir.

Dervi~in Fikri
Mafya, teror, koalisyon hiikiimetleri, enflasyon, Vatikan,
Papa, Mehmet Ali Agca, porno ... italy a'ya giderken kafamda
bu kelimeler etrafmda dola§an bir y1gm imaj vard1. Arna dogru-
su Milano ve Roma caddelerinde gezerken bunlar tamamen yok
oldu; sadece tarih §UUru, mimari, korumac1hk, §ehircilik, resto-
rasyon konulanm dii§iinmeye ba§lad1m ve sizler ic;:in bunlan
yazmaya c;:ah§tim. Zaten benim ilgilend igim konular daha c;:ok
bunlar. "Dervi§in fikri neyse, zikri odur" demi§ler.
Terciiman, 25-26 ~ubat 1988
YER ADLARI iNDEKSi*

Adalar, 101 Bebek, 93


Afrika, 235 Belgrat, 194, 196, 197. 198
Aktepe, 150 Belh (Afganistan), 230
Alatav (Kazakistan). 227 Beyaz1t, 24, 34
Alemdar Caddesi, 88 Beylerbeyi, 15
Almau, 227, 228, 229, 232 Beyoglu. 13, 24, 40, 66. 67, 124,
Altm Boynuz (Hali~). 117 135, 158
Altoluogo (Selcruk'un en eski ilk Bitola (Makedonya), 196
ad1), 170 Bogazicri. 14, 15 , 18, 19, 23, 25, 61,
Amasya, 148 :33-888, 90-92, 109, 106
Amuderya, 249 Borpazarc1g1, 147
Ankara, 113, 163 Boma, Bosna-Hersek, 195, 213-224
Amerika, 108, 235 Buhiirii, 226, 227, 230, 231, 233,
Apostorol Kilisesi, 26 237, *45-249
Arabistan, 181 Bursa, 95, 113, 143-145, 151, 152,
Ark Kalesi (Buharii), 247 156, 158, 163, 191,234
Arnavutluk, 196 Bi.izmeyn (Ti.irkmenistan), 251
Artemis Tapmag1 (Efes), 170
A~kabad , 249-254 Ca:rcov (Ti.irkmenistan). 235, 249,
Atik-Valde, 61 :~50, 251

Atpazan, 78 Cibali, 77, 78


Avrupa, 28, 39, 109, 128, 154 Cihangir, 40
Ayasofya, 14, 26, 34 Cii:ak (Jissax, Ozbekistan), 237. 241,
Ayasulug, 170, 171, 172 242
Ayazpa~a. 61 Collosseum, (Roma) 256
Azerbaycan, 253 CumahklZlk, 156, 163, 164, 165
<;arnhca, 59
Bak1rkoy, 55 <;ar~amba, 40

Bala Havuz Camii, 247 <;ernberlita~ 24

Balkanlar, 192, 195, 235 <;erek (Ozbekistan), 245


Baymd1rk1Z1k, 163 <;e1·icr (Bosna). 216
Bayrakh Camii (Belgrat), 197 <;u buklu, 94
Bayramali (Ti.irkmenistan), 251 , 254

• Ti.irkiye, Anadolu, istanbul gibi crok gecren adlar indekse almmam1~ttr.


262 I $EHiR FOTOGRAFLARI

Dalhkmk, 163 Heliopolis (Kahire), 186


Danimarka, 108 Heral (Afganistan}, 230
Da~havuz (TUrkmenistan), 251 H1rvatistan , 195
Davut Pa~a Hamamt (0skUp}, 212 Hicaz, 35, 187
Deginnenlikmk, 163, 164 Hive (TUrkmenistan), 230, 254
Demirkapt (Bursa), 97
Derekmk, 163 , 164 Ihlamur, 18
Dolmabah~e . 34 icadiye, 62
iy-Asya, 143
Edirne, 26, 145 igman Dag1 (Bosna), 221
Edirnekap1, 61 ik.inci Murat Camii (UskUp}, 212
Efes. 170, 172 isa Bey Camii (Selyuk) , 170, 171
Emirgan, 64 isa bey Camii (UskUp), 212
Emir Sultan Camii, 97 ishak Bey Camii (OskUp}, 212
Erzincan, 131 iskenderiye, 186, 187
Erzurum, 191 istanbul Bogaz1, 109
Eski c;:ar~t (OskU p), 212 istiklal Caddesi, 135
Eski~e hir, 191 iran, 102
EyUp, 23. 25,44, 61 , 111, 143, 244 izmir, 171
Ezher (Kahire) , 180, 189, 198 izmit. 91

Fatih, 106 Japonya, 235


Fatih Camii, 26 Kabe, 114
Fatih KUlliyesi, 18 Kad1koy, 14
Fethiyekmk, 163 Katkasya, I08
Fmdtkh, 64 Kahire, 177, 178, 179, 183, 185,
Fransa, 181 186. 187, 188, 189, 258
Kalan Camii (Buhara}, 247
Galata, 23 , 29, 67, 85 Kale Meydan (Belgrat), 197
Gemlik , 91 Kalkandelen (Makedonya}, 191,
Gize (Kahire). 180 196,204
Gokmedrese (Sivas}, 166 Kapahyar~1 . 18, 39, 98, 11 , 112
Goksu, 94 Karacaahmet, 61
Gucdivan, 246 Karadag, 195
Gfir-1 Emir, 243 Karadeniz, 109
GU!hane Parkt, 44 Kara Drim (Makedonya), , 200
Karanhk Mescid, 78
Hac1 Bayrarn Meydam. 173 Kas 1mpa~a. 40
Haliy. 77, 84, 86, 87. 90. 117, 158 Kasn arifan (Semerkant}, 247
Halkah, IOI Kazakistan , 227, 228, 229, 231
Hamamhkmk, 163 Kefe, 149
Han Halili (Kahire), 183, 184 Kirk c;:e~me Tesi sleri , 101
Hartenk , 245 Km! Orda, 227
Hayirs1z Ada, 72 K1zkulcsi , 90
$EHiR FOTOGRAFLARI / 263

Kilise Camii, 78 Norvei;: , 109, 110


Koca Mustafapa~a. 7S Nuruosmaniye. 34
Koni~e. 191 Nusretiye Camii , 34, 35
Konjii;: (Bosna) , 214, 21S , 222
Konstantiniye, 14 Ol~i(Makedonya), 199, 204
Konya. IS6, 191 Orta Asya, 225-229
Konya Eregli si, ISO Ortaki:iy Camii , 34
Koski Mehmet Pa~a Camii ve Otlukbeli , 147
Medres!!si (Mostar), 213, 214 Ozbekistan. 231, 234, 236, 240, 243 ,
Kosova , 193, 19S , 196, 206. 207, 249
212
Kohne Orgen~ . 2S 1, 2S4 Paiis, 218
Kukelta~ Medresesi, 233 Pir.ni;: Hant (Bursa) , 149
Y. u ~adas 1 , 171 Pompei, 59
Kuzguncuk , I 04 Pri!;tine, 191
Pri;:ren, 191 , 207
Uibnan , 187
Rakofi;:a 194
Makedonya, 192 , 193 , l 9S , 196, Ramses Meydam (Kahire), 180
199, 203 , 208, 212, Rig istan Meydam (Semerkand), 242
Malta Ko~kii , 18 Rodos, 148
Manasllr, 196 Ronia, 255, 256, 257,258.259
Manisa, 148 Romanya, 187
Marmara, 72, 87, 91 , 102 Ros1:tte (MISlr) , 185
Maveraiinnehir, 243 Rumeli, 29, 78, 191, 193
Mercan, 98 Rumi Mehmet Pa~a Mahallesi , 98
Mehmet Ali Camii (Kahire), 184 R usya, 108 , 235
Metkovii;: (Bosna) , 213
Merv , 230, 2S 1, 2S4 Safranbolu, 155 , 156, 160, 161 , 162
Meydan Tahrir (Kahire), 178, 179 Sahhaflar <;:ar~1s1, 113, 121
M1s1r, 121 , 122, 148, 177-190 Saini Jean Kili sesi, 170, 171
Milano, 2SS, 2S6 Sah:agac1 Mahallesi, 55
Millet Caddesi, SS Saraybosna, 221, 222
Mir Arap Medresesi (Buharil), 247 Sangiizel, 105
Mostar,213,214, 222, 223, 224 Selan ik, 79, 82
Muradiye (Bursa) , 143-153 , 157, Seli;:uk, 170, 173
160,244 Selirr,.iye Camii (istanbul), 34
Mustafa Pa~ a Camii (Oskiip), 212 Semerkand, 226, 227 , 230, 240-245
Mutaflar <;:ar~ 1 s 1 , 78 S1rbistan , 195
Sinekli Bakkal , 45
Nebitdag1 (Tiirkmeninan), 251 Sirderya, 249
Neretva nehri (Bosna). 214 Sivas. 94, 131 , 156 , 166-168, 191 ,
Nevai , (Ozbeki stan) 240 239
New York, 29, 114, 218 Skopji:, bk. Oskiip
264 I ~EHiR FOTOGRAFLARI

Slovenya, 195, 196 Tophane (Bursa), 149


Sovyetler Birligi, 229 Tophane (istanbul), 34, 40, 73
Split (H1rvatistan), 213 Topkap1 Saray1 , 12, 16
Srebrenitsa (Bosna). 216 Travnik (Bosna) 220, 221 , 222
St.Peter Kilisesi (Roma), 258 Tuna, 194, 197
Struga (Makedonya), 193, 194, 199, Tuzla (Bosna). 215 , 216, 217, 218,
200, 201, 202, 211 219,220
Sultanahmet, 34, 35, 184. Tiirkistan, 188, 230
Sulukule1 461...~ • . Tiirkmenistan, *48-252 ·
Sunye,)84·
SUleymaniye, 14, 23, 25, ~4. 106 Uludag. 215
Sveti Naum (Makedonyaj, 201 Ulug Bey Medresesi (Semerkand) ,
242
~ah Zinde (Semerkand), 243, 244 Unkapan1, 132
~ah-1 Nak~ibend Kiilliyesi, (Buharii) Urfa, 131
247,248 Oskiidar, 19,23,25,34,62,98
~ardag1 (Makedonya), 199 Oskiip, 191, 192, 196, 197, 199, 203,
~ehremini , 55 208,212
~erefabad , 18
~ir Dar Madresesi (Semerkand), 242 Van, 131
Vardar Ovast, 199
Tacikistan, l 98
Taksim, 18 Yahya Pa~a Camii .(Uskiip), 212
Ta~ kent, 227, 230-238, 240 Yeni Cami. 34
Ta~koprii (0 skiip ), 212 Yenikoy , 93
Tecen (Tiirkmenistan), 251 Yesi (Kazakistan) , 227
Tekirdag, 91 Ye~i l Cami, 113, 114
Tepeba~1. 61 Y1ld1z Parkt, 18
Teraziya Meydam (Belgrat), 196 Y1ld1z Saray1, 24
Tetovo (Makedonya), 196 Yugoslavya, 191-212
Tille Kari Medresesi, 242 Yunanistan , 187
Tokat, 163
Topyu Dere s·i , Topyider Zenitsa (Bosna), 214, 215, 220
(Yugoslavya), 197 Zeyrek, 78
Eski ~eh1r fotogratlanna bakarken, ucunc!an k1y1smdan ya-
~ad1g1m1z, fakat aniamaya fJrsat bulamadan kaybettigimiz
hayatm d1mag1mda kalan tadm1 yeniden ya~1yorum. Bize
gelinceye kadar yava~ yava§ inct:len ip birdenbire kopmu~,
k1:mlimizi aiabi!Jiginc fark11 bir dunyada buiuvermi~tik. As1l
kopu~u benim de mensup oldugum nesiin ya§ad1gm1 soyle-
mek istiyorum. Eskiden usu! usu! ve kendiliginden yok o!an
evienn buldozerlerle y1kihp yerlerine bilmem ka<;ar kath
apartmanlann dikildigini gorduk. Radyonun bile luks sayil-
d1g1 i;;vkrdcn \1k1p bor<; har<; renkli televizyonlar, videolar,
bilg1sayarlar edinen garip bir nesiliz.
Ka<;1rnlmaz bJT §eydi bu. Dunya ka<; bucakmt§ ogrendik.
~imdi i<;indcn <;1kip geldigimiz hayata o kadar uzaklardan
baklyoruz ki 1 Ba~ka hi<; bir nesil bizim ya§ad1g1m1z ani de-
gi~mt:yi ya~amam1§t1r. Bu, buylik bir §Ok oldugu kadar, §lip-
hesiz, bulunmaz bir tecrubedir de.

You might also like