Professional Documents
Culture Documents
Beşir Ayvazoğlu - Şehir Fotoğrafları-Ötüken Yayınevi (2002)
Beşir Ayvazoğlu - Şehir Fotoğrafları-Ötüken Yayınevi (2002)
-,
. I iI
s
i
BESiR
, AYVAZOGLU
~
OTUKEN
OTUKEN
Be§ir Ayvazoglu
.
~EiiIR
v
FOTOGQAFLARI
Yeniden Duzenlenmi§
ikinci Bas1m
~
OTO KEN
YAYIN NU: 345
EDEBI ESERLER: 112
ISBN 975-437-202-0
ONSOZ
GiRi~ YERiNE
istanbul severler i\:in bir rehber denemesi/11
Birinci Btiliim
iSTANBUL YAZILARI
istanbul'un olu§ ve bozulu§ tarihine dair derkenar/23
Ramazan nostaljisi/32
istanbul gecelerinde hayal trafigi/39
Yok olan sokak sesleri/44
Bizim mahalle/48
istanbul §ehir estetiginde aga\:/53
6tekilerno
Bir ate§plire bin yangmn6
F'm1ze nehirde su perileri/83
~ehirler, \:e§meler ve sebiller/94
Safahat'tan istanbul manzaralan/102
Knut Hamsun'un Tlirkleri/107
Le Corbusier istanbul'da/113
Tar1k B ugra, istanbul ve belediyeler/116
ikinci Btiliim
ALATURKA'DAN ARABESK'E
M1srr'dan gelen sesler/121
Varo§lardan ta§an kliltlir/124
Arabesk'in zaferi/ 127
Alaturka ve Arabesk/130
Ac1s1z Arabesk olur mu?/134
Biqehrin yerlisi olmamak/137
O~iincii Biiliim
~EHiR FOTOGRAFLARI
Muradiye, Oliim ve gUl/143
Tarihi \:evre korumac1hgmm psikolojisi/157
Ah Safranbolu vah Safranbolu/161
Orda bir koy var yakmda/163
Altmc1 ~ehirliler/ 166
Efes nas1J Sel\:uk oldu?/170
Diirdiincii Biiliim
GEZi NOTLARI
Oryantalizmin gozbebegi: M1s1r/l 77
Yugoslavya'da Tiirk olmak/191
Sava~an Bosna'da sekiz giin/213
Benim Orta Asya'm/225
Tiirkliigiin kalbine seyahat/230
Milano-Roma/255
*
~ehir Fotograflan'nm "istanbul Yazilan" ba§ltkh birinci bolil-
miinde eski istanbul'da nostaljik bir gezinti yapmay1 denedim. Evleri,
sokaklan, agaylan, yiyekleri, ku§lan, kopekleri, kay1klan, ¥e§meleri,
sebilleri ve giizel insanlanyla eski istanbul. Benim ya§amad1g1m, fakat
ya§ayanlann yazd1klanm okuyarak tan1y1p sevdigim istanbul. ikinci
bOliimde ise klasik §ehir dokusunun, kiiltiiriin ve niifus yap1smm nas1l
bozuldugunu "arabesk" olgusu yeryevesinde tahlil eden k1sa yaz1lar
yer ahyor. Kitaba adm1 veren iiyiincii boliimii baz1 Anadolu §ehirleri-
nin konu edildigi yaz1lara, dordiincii bOliimii de M1s1r, Yugoslavya,
Bosna, Kazakistan, Ozbekistan, Tiirkmenistan ve italya'ya muhtelif ta-
rihlerde yapt1g1m seyahatlere ay1Td1m. Hepsi ozene bezene yaz1lm1§
metinler oldugu i¥in degerli okuyuculanmm s1kilmadan okuyacaklan-
m samyorum.
*
Aslmda muhtelif zamanlarda yazilmI§, birbiriyle dogrudan ili§ki-
si bulunmayan yaz1lan biraraya getirip kitap olarak yay1mlamay1 pek
dogru bulmam. Bir kitaptaki yaz1lan birle§tiren §ey, mtmdaki tutkal
veya formalar1 birbirine baglayan diki§ degil, aralanndaki konu birligi
olmah, degi§ik tarihlerde yazilm1§ olsalar bile, her yaz1 digerlerindeki
bir eksigi tamamlamahd1r. ~ehir Fotograflar1'm, seytigim yaz1lar ara-
smda boyle bir ili§kinin var olduguriu dii§iinerek kitapla§llrmay1 gaze
ald1m. Esasen kalemiyle geyinen bir yazar oldugum iyin, sonunda ki-
tapla§llrmak gayesiyle, yazd1g1m her yazmm bir biitiiniin par¥as1 ol-
masma ozellikle dikkat ederim. Sonuyta ~ehir Fotograflan gibi kitap-
lar dogar.
Umanm, ~ehir Fotograflan, yeni ku§aklarda §ehir fikrinin ve §e-
hirlilik §UUrunun uyanmasma kiiyiik de olsa bir katk1da bulunur.•
Giizel, ye§il, temiz ve miireffeh §ehirlerinde mutlu insanlarm ya-
§ad1g1 gelecegin Tiirkiye'sini ozleyerek degerli okuyuculanma sayg1lar
sunuyor, bu vesileyle elinizdeki kitapta yer alan yaz1lar1 yazmarna ve-
sile olanlara ve Otiiken Ne§riyat yetkililerine te§ekkiir ediyorum.
Be~ir Ayvazoglu
istanbul, Kas1m 1996
Giri~ Yerine
iSTANBUL SEVERLER i(:iN
BiR REHBER DENEMESi
istanbul Ansiklopedisi
"istanbul Risaleleri"
Ve Digerleri
Fotograf Turkiye'de
Cerfde-i Havadis'in 15 Ekim 1841 tarihli nilshas1, mficit
Daguerre'in fotograf~1hkla ilgili kitabmm Tilrkiye'ye geldigini
ve tercilme edildigini haber veriyordu. 17 Temmuz 1842'de
aym gazetede yay1mlanan bir iliinla da Daguerre'in ogrencile-
rinden Mosyo Kompa'nm istanbul'a geldigi ve isteyenlerin fo-
tograflanm ald1rabilecekleri bildirilmi~ti.
istanbullular, fotografya denilen yeni bir aletin icat edildi-
gini ve bu aletin her ~eyin suretini t1pat1p ~1karabildigini
Takvfm-i Vekayi'de 28 Ekim 1839'da yay1mlanan bir haberle
ogrenmi~. dogrusu pek inanamam1~lard1. Karanhk bir kutunun
i~ine konulan ve ilzerine hayal aksettirilen eczah bir levha, ka-
ranhkta c1vah buhara tutuldugu zaman resim ayan beyan ortaya
~1k1yormu~. Daguerreotype denilen bu usu! 19 Agustos 1839'da
Frans1z ilimler Akademisi tarafmdan kabul edilmi~.
Mosyo Kompa'ya fotograf1m ald1ran ilk istanbullunun nasil
hayretler i~inde kald1gm1 gozilmilzde rahathkla canlandlfabilir,
hatta etkisi hata devam eden tasvir yasag1 dolay1s1yla i~ten i~e
bir su~luluk duygusuyla nas1l k1vrand1g1m tahmin edebiliriz.
Devir Abdillmecid devridir ve fotograf boylece icadmdan
24 I $EHiR FOTOGRAFLARI
tanbul'dan takip edilir. Barok ' tan Ampir 'e , Rokoko 'dan Art
Nouveau ' ya kadar biitiin iisluplann Osmanh diinyasmdaki ilk
omekleri istanbul'dad1r. Bu iisluplar, baz1lan diipediiz terciime
denecek bir seviyede aktanhrken, mevcut standartlar diizenini
altiist etmi§tir. istanbul 'un insani ol9ekli binalannm yerine bii-
yiik bir hmla ve yar1§ halinde Bat1 §ehirlerinde goriilen goste-
ri§li binalann benzerleri yap1lmaya ba§lamr. ilk apartmanlar da
istanbul'da boy gosterir. Levantenlerin oturdugu Galata'da ba§-
layan yeni yap1la§ma, kanser hiicreleri gibi, Tanzimat' m getir-
digi imkanlarla once biitiin istanbul'a, sonra da yakm 9evreden
ba§layarak biitiin iilkeye yay1lacakt1r. Ancak, l950 ' lere kadar,
istanbul, as1l karakterini biiyiik ol9iide korumu§tur. Bu asnn
hemen ba§mda, 1911 y1lmda istanbul'a gelen iinlii §ehirci mi-
mar Le Corbusier, New York' un bir cehennem, istanbul'un
ise bir yeryiizii cenneti oldugunu yazar.
Go<;ler Ba~laymca
l 950'den Sonra
1950'ler, Anadolu'nun dart bir tarafmdan istanbul'a dogru
go9i.in ba§lad1g1 y1llardu. Varo§larda bir gecede 9at1lan gece-
kondularla geli§igi.izel §ekillenen mahalleler h1zla 9ogalarak
kitleselle§en bir ni.ifusu bannd1nnaya ba§layacak ve tuhaf bir
§ekilde, devlet tarafmdan orgi.itlenerek dayalllan Ball ki.ilti.iri.ine
kar§1 altematif bir ki.ilti.iri.in i.iretildigi mekanlar haline gelecek-
tir. Aydmlann Arabesk ad1m vererek a§ag!lad1klan bu ki.ilti.ir,
mimarisinden mi.izigine , mutfagmdan mobilyasma, dilinden
ahliikma kadar, kusal ki.ilti.irden de, §ehir ki.ilti.iri.inden de farkh ,
arada bir yerde duran ve ba§lang19ta meydan okumayan bir ki.il-
tiirdi.ir. Daha sonra §ehirle bi.iti.inle§erek ileti§im teknolojisinin
bi.iii.in imkanlarmdan yararlamr ve as1l manasmda popi.iler ki.il-
ti.ir niteligi kazanarak istanbul'dan bi.iti.in Ti.irkiye 'ye yay1lmaya
ba§lar (bk. Alaturka'dan Arabesk'e). Ve gecekondular h1zla i.i<yer
$EHiA FOTOGRAFLARI /31
Ve Son
Biitiin bu olup bitenlerin, ya§ad1klar1 §ehrin tarihine, gele-
neklerine ve kimligine s1k1 s1ki bagh baz1 aydmlan rahats1z et-
mesi kac;:m1lmazd1. Kimi kag1dm1 kalemini, kimi yaghboyas1m,
kimi suluboyas1m, kimi de fotograf makinesini kap1p ko§e bu-
cak dola§arak istanbul'un giizelliklerim zamanm ve kor kazma-
nm elinden hie;: degilse goriintii olarak kurtarmaya c;:ah§tilar. Fa-
kat say1lar1 o kadar azd1 ki, yeti§emediler.
istanbul'un say1s1z giizelligi goriintii olarak bile kurtanla-
mad1.
RAMAZAN NOSTALJiSi
Eski hayaturuzda Ramazan, geceyle gi.indiiziin yer degi~tirmesi
gibi ola~aniistii bir hadiseydi. On bir ay boyunca son derece
yav~ bir ritrnle ya~an hayat, birden bamba~ka bir
canhhk ve renklilik kazan1rd1.
malan, yer yer tela§h ayak sesleri, o kadar. Bu hayat tarz1 Ra-
mazan hiliili gi:iriiliir gi:iriilmez tersine di:iner, halk geceleri so-
kaklara di:ikiiliirdii. Kahveler, diikkanlar, hatta zaman zaman
devlet daireleri sahura kadar ay1k bulundurulur, sokaklar kan-
dil, fener ve fanuslarla aydmlat1hr, kandil ve mahyalarla dona-
tilan minareler geceleri bir §ehrayine di:inii~tiiriirdii. Baz1 kah-
velerin i:iniine resimlerle siislii kag1tlardan yap1lm1~ fenerler as1-
hrd1. 1846 y1hnda, Ramazan gecelerinde sokaklann aydmlatil-
mas1 iyin diikkanlann i:iniine kandiller asilmas1 gerektigi, istekli
olanlann da evlerinin kap1lanna fenerler koyabilecekleri ilan
edilmi§ti. Caddelerin kalabahg1 sahur vaktine kadar devam
eder, herkes istedigi yerde gi:inliince vakit geyirir, kom~ular bir-
birlerine yat kap1 iftara ve misafirlige giderlerdi.
Mahya Hatiralan
Ramazan'da, c;:ocukluk zamanlanmda, beni en ziyade sevindiren mah-
yalard1. Ramazan denilince kandil kandil mahyalar kurulacagm1 dU$Unerek
c;:1ld1ras1ya sevinirdim. Hanemiz, Tophane'deki Nusretiye Camii'nin tam
kar$1sma mUsadif, $imdiki yangm viranelerinin bulundugu mahalde idi. Ev-
sat kattaki odanm penceresi, minarelerin tamamen kar$1sma nazird1, alt
kattaki yemek odasmda iftan ettikten sonra kendimi mahyalan seyretmek
Uzere bu pencerenin onUne dar atard1m. Kandiller yanar fakat mahyalar
kurulmazd1. Bunun ic;:in yats1y1 beklemek laz1md1. Yats1 okunur fakat mah-
ya yine kurulmazd1. Bu dakikalar bana ne kadar uzun gelirdi.
Mahyanm kurulacag1rn anlamak, mahyacmm hemen i$e ba$layacag1rn
kestirmek benim ic;:in gUc;: degildi. <;unkU iki$er $erefeli olan minarenin Ost
$erefesinde diger kandillerden yUksek tek bir kandil has1l oldugunu gorUn-
ce, mahyacmm gelmi$ oldugunu anlard1m. Fakat merakim yalrnz kar$1m1z-
daki Nusretiye Camii'nin mahyalan degildi. Ta uzaklarda , mesela kar$I sa-
hillerde, Oskudar'm Selimiye, iskeleba~1 camilerinin mahyalanrn da seyre-
der, hatta onUmUzde Tophane Talimhanesi'nin saat kulesi hizasmdan kar$I
tarafa mUsadif Ayasofya, Sultanahmet, Nuruosmaniye , biraz a$ag1da Yeni
Cami , yukanda Beyaz1t bile gozUmden kac;:mazd1. Fakat SUleymaniye'yi
gorebilmek ic;:in pencereden ba~1m1 d1$an sark1hp sag tarafa bakmak
laz1md1. Acaba ilk kandili hangisi atacaktJ? RUzgar en ziyade hangi camiin
mahya iplerini salhyordu, bunlar merak ettigim ~eylerdi. Mesela bir Rama-
zan'm ilk gUnU, kar$1dan Ayasofya "Bis~illah"1 c;:ekmek Uzere iken ate ta-
raftan Sultanahmet "Merhaba"y1 yazmaya ba~lar; fakat bizim tembel mah-
yac1 henUz hie;: bir~ey yazmaya ba~lamaz , kUc;:Uk ruhumu kandil ziyalan gibi
intizar ic;:inde titretir dururdu.
Hususi bir mahya defterim vard1, her sene bizim evin penceresinden
gorUlen bUtUn camilerin ne mahya kurduklanrn kaydederdim. Fakat baz1la-
n , mesela OskUdar'dakiler, uzak oldugundan babamm iki gozlU dUrbUnUn-
den istifade ederdim. Acaba her sene ayrn cami, ayrn gUnde, ayrn mahya-
y1m1 kurard1? i~te benim mahut mahya defterim bunu hallederdi. Fakat bu
bilinmezdi , bazen tesadUf ayrn camiye, ayrn gUnde, ayrn mahyay1 kurdu-
rurdu. Ramazan'm onbe~ine kadar mahyalar ekseriya "Bismillah , merha-
ba, safa geldin, elhamdUlillah , Allah gani, Muhammed nebi , Aleyke avnil-
lah" gibi yaz1lardan olur; onbe~inden sonra ise resim yap1lmaga ba~larnrd1.
Onbe~inci Hirka-i $erif Alay1 gUnU Dolmabahc;:e, Nusretiye Camileri
gibi rehgUzara tesadUf eden camiler, "Pad i~ah1m c;:ok ya~a", "El muzaffer
daima" gibi mahyalanrn gUndUzden kurarlard1. "La ilahe, Muhammed",
mahyasm1 hepsi bir arada ancak bir cami kurabilirdi ki o da Beyaz1t'tL
<;unkU bu camiden ba~ka hic;:bir camiin minareleri arasmdaki mesafe mU-
sait degildi. Bilakis en kUc;:Uk kelimeli mahyalan minaresinin aras1 pek dar
olan Ortakoy Camii kurard1.
Onbe~inden sonri' .,·-~•Ian resimler de, mesela Uc;:-dort muayyen mun-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 35
iftar Sofralan
Herne kadar C.R., mahyalan seyredebilmek ic;:in kalkmak-
ta acele etse de, hie;: acele etmeyen davetli veya davetsiz misa-
firlerin eksik olmad1g1 iftar sofralan ba§hba§ma bir §blendi.
Biitiin ileri gelenlerin konaklan herkese ac;:1hr, halk davet bek-
lemeden zengin iftar sofralanna ko§UP orucunu nefis yemekler-
le ac;:abilirdi. Ustelik bir de di§ kiras1 ahrd1. Di§ kiras1, bir bakJ-
ma, "Liitfedip iftarda fakir sofram1Z1 §ereflendirdiniz. Yoruldu-
nuz, yorgunlugunuzun kar§1hg1 olarak liitfen hediyemizi kabul
ediniz!" manasma gelirdi.
iftar sofralanmn en renkli yiyecekleri iftarhklard1. Renk
renk rec;:eller, meyveler, c;:e§it c;:e§it peynirler, sucuk, past1rma,
kaz cigeri .. . iftarhklann en itibarhs1 ise zeytinlerdi. Orucu,
Kur'an-1 Kerim'de ad1 gec;:tigi ic;:in kudsl say1lan zeytinle ac;:mak
sevapt1. Hurma da genellikle Hicaz'dan, yani mukaddes toprak-
lardan geldigi ic;:in tercih edilirdi. Mis gibi kokan Ramazan pi-
deleri , c;:orekler.. Sonra c;:orba, et yemekleri, sebze yemekleri ,
tathlar ...
Bu yemek bolluguna bak1p da, eskilerin obur insanlar ol-
duklanm dii§iinmemek gerekir. XIX. yiizyil ba§lannda istan-
bul'a gelen Miss Julia Pardoe, orta halli bir Tiirk evinde iftar
yemegine katilmt§ ve soframn zenginliginden adeta gozleri ka-
ma§ml§l!. Ancak bu zenginlige ragmen Tiirklerin obur insanlar
olmad1klanm hemen farkeden Miss Pardoe , hat1ralannda "Os-
36 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Davullar ve Davulcular
<;ocuklann da en mutlu olduklan zamanlar Ramazan gece-
leriydi. Hilil.li ilk goren gozcii, gozlemini kad1'mn huzurunda
iki §ahitle isbat edip de bek9iler sokaklarda davullarm1 giimbiir-
detmeye ba§lad1 m1, sevin9 dalga dalga biitiin §ehri sarard1.
Bek9ilerin pe§ine takilan 9ocuklann sevin9 91ghklan davul ses-
lerine kan§arak sokaklar1 9m 9m 9mlat1rd1. S!ff Ramazan gece-
lerine mahsus 9ocuk oyunlan vard1. Teravihler de 9ocuklar i9in
hirer eglence kaynag1yd1; giile oynaya kildiklan teravih namaz-
lanyla camiye ve ibadete ah§1rlard1.
Eski Ramazanlarm en renkli taraflanndan biri §iiphesiz da-
vul sesleri ve davulcu manileriydi. Halii davulsuz, davulcusuz
bir Ramazan dii§iinmek zordur. Uzaktan kulaga ger~ekten ho§
gelen davul sesi, sokaklanm1zm vazge9ilmez musikisiydi. Hal-
k! sahura kald1rmak i9in maniler okuyarak sokak sokak dola§an
davulcular i§lerinin ustas1 olur, oyle her davula tokmak salla-
mazlard1.
Ramazan davulu koyun derisinden yapild1g1 i9in, diger da-
vul tiirlerine gore daha yumu§ak ses verdigi soylenir. Baz1 da-
vulcularm, davullannm i9inde kandil yakarak dola§tlklanm da
biliyoruz. Merhum Malik Aksel, bir yaz1smda sahur vakitlerin-
de davul 9ah§1yla me§hur olan Bek9i Omer Aga'y1 §6yle anlat-
m1§lir:
On Be~inden Sonra
Eski medeniyetimiz bu diinya ile oteki diinyay1 yanyana
getirmi§ti; koyu ye§il servileri, zarif mezarta§lan, 9i9ekleri ve
egrelti otlanyla oltimii munisle§tiren mezarhklar §ehirden tecrit
edilmez, pekalii giinliik hayatm mekanlanndan biri olarak kul-
lamlabilirdi. Ev lerde ve mahalle mahalle biittin §ehirde her an
hissedilen bu diinya-oteki diinya i9i9eligi, Ramazan aylannda
§tiphesiz daha derinligine ya§amrd1. Ba§ka zaman dini vecibe-
leri yerine getirmeyen insanlar bile Ramazan gelince birden so-
fula§Ir, ayya§lar bayram sonuna kadar demlenmeye ara verir,
Miisltiman olmayanlar ise a91kta yemek yemekten ka91mrlard1.
Camiler ve tekkeler dolup ta§ar, vaizler gozya§lanyla dinlenir,
hatimler indirilirdi.
Ramazan'm on be§inden sonra da tath bir hiiziin ya§amrd1.
Mahyalar "Elveda Ramazan" yazd1 m1 insanlar "iki goziim Ra-
mazan, i§te geldi ge9iyor!" di ye kederli kederli soylenirlerdi.
Ve bir miiddet sonra evlerde ba§layan yeni bir tela§: Bayrama
hazirhk. Bayramhklar almacak, gelinlerin, k1zlann, halay1kla-
rm, ahretliklerin elbiseleri dikilecek, e§e dosta hediyeler dizile-
cektir. K1sacas1 halk, bayrama dokuz on giin kala acteta bir ah§-
veri§ hummasma tutulur, 9ar§1 pazara bayramdan once bayram
ettirirdi.
Ramazan'm son gecesi sokaklar ve camiler birden tenhala-
§Ir, insanlar kendilerini tuhaf bir bo§lukta hissederek hiiziinle-
nirlerdi. Bayram namaz1, yogunla§tmlm1§ dini hayatm bir 9e§it
"hatime"siydi. Ashnda yeme i9me ve sevin9 giinleri olan bay-
rama hiiziinle girilirdi. Bununla beraber, bayram, olaganiistii
Ramazan giinlerinden diger giinlerin rutinligine yumu§ak ge9i§i
saglayan ii9 giizel giindii. U9iincii giiniin sonunda, insanlar artlk
§afagm ilk l§Iklanyla ba§layan ve karanhk bastmnca sona eren
giinlere ve hiilyah, sessiz ve smi gecelere hazulanm1§ olurlar-
d1.
38 / $EHiR FOTOGRAFLARI
Sehrin Zehri
Ahmet Ha§im de "istanbul Hakkinda Bir Ecnebi ile Muha-
vere" ba§hg1yla Dergah'm on il\:ilncil say1smda \:lkan yaz1sm-
da, istanbul'da, illkelerinde ah§llklan gece hayallm arayan Av-
rupahlarm ba§hca zevklerinin "mest-i Hiyukal olmak ve gece-
nin yollannda yuvarlamp naralar atmak ve nihayet ilk mihman-
perver hanenin bir yatagma dil§ilp ikinci gilniln zevaline kadar
horlamak" oldugunu soyledikten sonra, as!l istanbul'un onlann
anlad1g1 manada bir §ehir degil, "bir cehennemi aletin inbikle-
rinden damla damla akip bir ken" bir zehir oldugunu, bu ben-
zersiz zehrin yalmz ak§amlan tekasilf ederek gorilnilr hale gel-
digini ve servilerden, damlardan, bacalardan, kubbe ve
miniirelerden yilkselerek havada keskin altmlar, karanhk baklf-
lar ve erimi§ gilmil§ renklerine kar1§ffil§ km! ve lacivert bulut-
lardan bir alem vilcuda getirdigini yazar ve §6yle devam eder:
"Zehrin tabahhur dakikas1 , ak~amdir demi~tim . Filhakika istanbul 'da ,
azami hayat s1tmas1 o saatte ba~lar . <;:ehreler c;ekilir, renkler uc;ar ve giiz-
ler, ic;eride ya~ayan harikulade bir hayatm panlbs1yla geni~ler, geni~ler ...
Bu mehib facianm san havas1 ic;inde insanlann bin istikamete dogru kac;1~ir
42 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
Sokak Satiolan
Halide Edip'in hikayesinde -miizikle ilgili tez bir yana b1ra-
k1hrsa- eski istanbul'un sokak sesleri r;:ok iyi anlat1lm1§tlr. Ah-
met Rasim de, bu sesleri bir musiki§inas titizligiyle dinleyip
kaydeden yazarlanm1zdand1. Sinekli Bakkal yazannm dikka-
tinden ka\:an sesleri onun yaztlarmda bulabilirsiniz. Mesela §a-
faktan bir saat evvel giigiimiinii ko§e ba§ma oturtup, bir sagma,
bir soluna, iki nefeste bir "Kaynar salep! Siitlii!" di ye hayk1ran
salepr;:i ...
Ahmet Rasim'e gore, zevk sahiplerine tanesi demir gibisin-
den daha sert gelen "Leblebii!" sadas1 ve her ad1mda bir, 1shk
gibi ba§lay1p boru gibi karar veren "Simit!" feryad1 , sokaklarda
gecenin sessizligini ilk y!ftan seslerdendir. Giiniin siitr;:iiyle ba§-
46 1 $EHiR FOTOGRAFLARI
Goygoycular
Sokaklarda biitiin sesler ~iiphesiz bunlardan ibaret degildir;
Halide Edib'i n de soziinii ettigi, zurna ve ~iftenagra lanyl a
ahenk yapan Sulukuleliler, oynayarak ve ~ark1 soyleyerek so-
kaklan dola~an ve bu arada 1zgara-ma~a satan yahut fala bakan
$EHiR FOTOGRAFLARI / 47
Ac;1k Ufuklar
Gi.izel mahalle hatiralan olmayan var m1d1r, bilmiyorum.
Cehennemi §ehirlerin ii;:ine tilald1g1m1z ii;: karart1c1 apartmanla-
nnda ya§ad1g1m1z yabanc1la§ma yi.izi.inden, i;:ocukluk gi.inleri-
mizden kalan o s1cak insan ili§kilerini, dostlugu, kom§ulugu ,
emniyetli sokaklarda oynad1g1m1z tadma doyum olmaz i;:ocuk
oyunlanm derin bir dai.isslia duygusuyla hat1rhyor, aym duygu-
lan payla§tlg1m1z insanlarla ah'h vah'h sohbetlere dahyoruz.
Frenklerin "nostalgia" dedikleri dai.iss1la duygusu olmasay-
d1, herhalde ya§ad1g1m1z sozde modern hayat bi.isbi.iti.in cehen-
neme donerdi. Aslmda gei;:mi§i ozlemek bir saghk aliimetidir;
bana oyle geliyor ki, haf1za gei;:mi§i eleyip si.izerek sadece gi.i-
zelliklerden ibaret bir masal iklimi haline getiren ve ii;: denge-
mizi saglayan ayn bir mekanizmaya sahip.
Yine de, eski mahallelerin haf1zam1zdaki gi.izelligini sadece
bu mekanizmaya baglamak yanb§tir. Ti.irk mahallesi, geri;:ekten
giizel ve halii model olarak kullamlabilecek bir ya§ama tarz1dir,
bir i.isluptur.
Eski §ehirlerimizin, tabii dokuyla tam bir uyum halinde
mahalle mahalle bi.iyi.iyi.ip geli§tigi soylenebilir. Mahallelerin
genellikle fazlaca meyilli araziler i.izerine kurulmu§ olmas1, bu
$EHiR FOTOGRAFLARI / 49
Bundan otuz kirk sene ewel eglence i<;in bir yere gelmezlerdi. Hatta
as1l birle~tirici olan ~ey , bunlar degil , ibadetti. iman dedigimiz duyguyu
i<;inde duysi.;n veya duymasm , herkes evinden <;1karken onun kisvesine bii-
riiniirdii. iman sadece bizi Allah'a baglayan bag degil , mii~terek k1yafet ,
yiiz ifadesi , mua~eret ~ekli, hiilasa cemiyet hayatmda nezaket ve merasim
dedigimiz ~eylerin , yani kar~1hkh miinasebetlerin tek kaynag1yd1.
Evler ve Bahc;:eler
Bahr;:esiz ev dii~iiniilmez; r;:iinkii kadmm biitiin omrii evde
ger;:mektedir. Kadmlann bilhassa yaz giinlerinde nefes almalan,
dinlenmeleri, r;:ah§malan, kom§ulanyla oturup sohbet edebil-
meleri ir;:in bahr;:e gereklidir. Toplum kadm1 eve baglam1~, ama
onun rahat etmesi ir;:in en uygun mimari r;:oziimlere de ula§m1~
tu.
Eski Tiirk evlerinin agar;:larla ve r;:ir;:eklerle dolu bahr;:eleri,
o giinleri ya§amt§ olanlann hatiralannda ayn bir yere sahiptir.
Mesela Halide Edip Ad1var, r;:ocuklugunu ger;:irdigi evin mor
salk1mh bahr;:esini hit;: unutamam1§ ve y1llar soma yazd1g1 hat1-
ralanna Mor Salk1mlz Ev adm1 vermi~tir. Bahr;:elerin Tiirk ka-
dmlar1 ir;:in ne ifade ettigini, o giinlere yeti§mi~ bir ba§ka kadm
yazanm1z olan Samiha Ayverdi de r;:ok giizel anlatu: Eskiden
bahr;:esiz evin pek bulunmad1gm1, bulunsa da makbul olmad1g1-
m, asmasmdan, incirinden, armudundan, eriginden ba§ka, kuyu
ba~mda ak§am safalanmn, duvarlara t1rmanan kahkahalann,
karanfil kiimelerinin, liitinlerin ve aslanag1zlannm bu bahr;:ele-
rin kadim ii§inalar1 oldugunu yazan Ayverdi, yaz mevsimlerin-
de sayfiyeye gidemeyen kadmlarm, kasnaklanm, diki§ bohr;:ala-
nm ahp bu temiz ve baklmh bahr;:elerde biraraya geldiklerini,
giiliip soyle§erek hem eglendiklerini, hem i~ lerini i§leyip diki§-
lerini diktiklerini anlatu.
Modern Tiirk ~ehrinde kaybedilen i§te bu mahalle fikridir.
Ancak mahalle hayatmm giizelligi haf1zalanm1zda hiilii tazeli-
gini korudugu ir;:in televizyonlardaki mahalle konulu diziler,
biitiin ibtidiiiliklerine ragmen sevilerek seyredilmektedir.
iSTANBUL
SEHiR ESTETiGiNDE AGA(,
Biitiin bir manzaramn
Saltanab bu agac;.
Ahmet Hamdi Tanpmar
I
Sehir ve Aga<;:
Eski Turk §ehrinde, §ehir plamnm esasm1 arazinin topogra-
fik yap1s1 veriyordu denebilir. <;unkil makbul olan, tabiata teca-
vilz etmek degil , onu tamarnlamak, onun bir par9as1 olarak do-
gup geli§mekti. ~ehir, gelenegin §a§maz ol9illeri kullamlarak
tesbit edilen mevkilere kurulmu§ kiilliyelerin etrafmda irticall
bir bi9imde te§ekkill ediyordu. Bu te§ekkill bi9imini plans1zhk,
geli§igiizel yap1la§ma olarak anlamamak gerekir. <;unkil her ya-
p1, 9evresine uyumu gozetilerek in§a ediliyor, boylece
harikuHide silrprizlerle dolu, tekdiizeligi yenmi§ emprovizasyon
§aheserleri doguyordu. Abidev1 eserlerin d1§mda, be§er1 ol9ille-
rin hemen hi9 di§ma 91kmayan dedelerimiz, golgeli dar sokak-
lanndaki asmah 9ardaklan, yer yer aga9h kb§eleri, ne tabiat1
taklit, ne de tabiata miidahale esasma dayanan bah9eleri, muh-
telif aga9larla golgelendirilmi§ kahveleri, 9e§meleriyle, son de-
rece munis §ehirler kurmu§ , daha once kurulmu§ §ehirlere de
yepyeni bir hilviyet kazanduarak kendi damgalarm1 vurmu§lar-
d1r.
Mimarinin tamamlay1c1 unsurlan olarak dii§ilnillen aga9lar,
tabiatla, tabiata ilave edilen yap1lar arasmdaki denge ve uyumu
54 I ~EHiR FOTOGRAFLARI
II
Tanpmar'a Gore
Turk Pittoreski
agir bir oli.im uykusundan uyanm1~ gibi gi.ili.imser, gerinir. Bir hamle daha,
kapmmn i.isti.indeki salk1m agac1 <;i<;eklenir, bi.iti.in duvar ve avlu bir diyoni-
sos ayini gibi mor bir 1~1k i<;inde kahr. Ve istanbul bahan vadiden vadiye,
tepeden tepeye akislerle i;ogahr.
"istanbul taraflannda mevsimler gi.indelik ekmek gibidir; bahar da oy-
le, hemen her ko~eden bir ke~if, bir ilham gibi kar~1mza <;1kar, di.i~i.incenizi
benimser, tipki musallat bir fikir gibi onu kovalar. Ki.i<;i.ik kahvelerin <;arda-
gmda, hazire parmak11klanmn arkasmda, eski konak bahi;elerinde, bazan
mavi bir hatmi veya bir Acem Lllesi yaprag1 rengi ve inceligi, bazan bi.iyi.ik
bir elmas panltis1 ile hep o vard1r. Her ~ekilde bu, mavinin zaferidir. Deniz
ve gok, her arahktan size onu uzatir" .
likle iki aga9, servi ve 9mar derin izler blfakm1§t1r. ~ehrin d1§a-
ndan gortinen manzarasma Karacaahmet, Edirnekap1, eski
Ayazpa§a ve Tepeba§i ' ndaki servilikler hakimdir; ancak Boga-
zi9i'ndeki peyzajlar, 9marlann etrafmda toplamr. Hali9 manza-
rasma tislubunu veren ise Eytip servilikleridir. Bu dti§tincelerini
ifade ettikten sonra, en sevdigi agacm 9mar oldugunu, bu gtizel
aga9larm kendisine geni§, pen9e pen9e yapraklan, munis dev
govdeleriyle Pe9evi'nin uzun uzun anlatt1g1 , sefer me§veretle-
rinde soz ahp kumandanlara yo! gosteren ya§h serhat gazilerini
hat1rlatt1gm1 soyler. "Onlar toprag1mmn hakiki gururudur; bel-
ki dedelerimiz 0 heybetli vekan, 0 dag stikunetini onlardan og-
rendiler".
Bunun i9in Yahya Kemal'in Itri'yi eski 9marlann mekte-
binden yeti§tirmesini 9ok iyi anlad1gm1 sozlerine ekleyen Tan-
pmar, istanbul'da aga9larm gitgide azald1gm1 belirterek "Bir
agacm oltimti, btiytik bir mimari eserinin kayb1 gibi bir §eydir.
Ne yaz1k ki biz bir as1rdan beri, hatta biraz. daha fazla, ikisine
de ah~tik" diyor.
III
Haya! Sehir
Tanpmar'm istanbul'a bu bak1§mda ve duyu§unda hocas1
ve dostu Yahya Kemal'in §tiphesiz btiytik pay1 vard1r. istan-
bul ' u tadabilmek i9in stirekli gezen ve her gezi§inde yeni gti-
zellikler ke§feden Yahya Kemal, en gin tarih bilgisini sezgileri,
tahasstisleri ve tahasstirleriyle besleyerek "Turk istanbul" terki-
bine ula§Ir. Bu terkibin, istanbul'un oz yap1smdan kaynaklan-
makla beraber, Yahya Kemal'e ve daha sonra Tanpmar'a has
bir duyu§un damgasm1 ta§1d1g1 su gottirmez. <;unkti 9ok hususi
bir sezgi gticti ve duyu§ tarz1yla yeniden yorumlanm1§ bir ter-
kiptir bu. Ziyaret §iirindeki
Yine birlikte , bu mevsimde, Atik-Valde 'deyiz;
Yine birlikte , bu mevsimde gezip sezmedeyiz
Bu <;marlarla siyah servilerin golgesini
62 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Aydmhgm gemisi
Ve saz1 her rUzgi'rm
Bogum bogum gi:ivdesi
Bi.itun bir manzaranm
Saltanalt bu aga<;
Di:igi.ini.ir kirba<; kirba<;
Sars1hr inler susar
Eteklerinde sessiz
Bir mi.ijde gibi deniz ..
64 I $EHiR FOTOGRAFLARI
IV
Eski istanbul'da
Sonbahar Estetigi
Yakm zamanlara kadar geri;:ekten bir bahi;:e-§ehir niteligi
ta§1yan istanbul 'da sonbahar manzaralan da benzersizdi. ~ehri
iideta altm yagmuruna tutulmu§ gibi ihti§amh goriintiilerle bir
ba§tan bir ba§a ku§atan sonbaharm kai;:1mlmaz ink.traz hiizniine
harikulade bir giizellik qlik ederdi. Huzur'da istanbul'u birlik-
te gezen Miimtaz ve Nuran, yaz bittigi ii;:in iiziiliirler, fakat son-
bahann o zevkli hiizniinii de derinden ya§amaktad1rlar. Nuran,
once ba§lan iistiinden gei;:en ilk k1rlang1i;: kafilesini Miimtaz 'a
gostermi§, birkai;: giin sonra da yahya yolda buldugu iii;: kuru
me§e yaprag1yla gelmi§tir. Oliim kurdunun kenarlarmdan 1s1r-
d1g1, ak§am k1Z1lhg1 ortalanna dogru ilerlemi§ iii;: me§e yaprag1.
~imdi biitiin korularda agai;:lar, nasuglanmn gittiki;:e azald1g1m
duyuyor, dallar ii§iiyormu§ gibi birbirlerine yana§mak istiyor-
lard1r. En kiii;:iik sarsmlida dii§en kuru yapraklar. Sak1z agai;:lar1
erguvanlar gibi, fakat daha hiiziinlii k1zarm1§lard1r. "Bu sabah,
der Nuran, erkenden Emirgan korusuna gidelim. Agai;:lann
adeta titreye titreye uyam§I yOk giizel oluyor!"
Tanpmar, §iirlerinde de, eski istanbul sonbaharlarmm tezat-
h giizelligini giii;:lii bir bii;:imd ~ duyurmaktadir. Sonbahar §ii-
rinde durgun havuzlar1 i§leyen yapraklarm giinq ve Oliim re n-
ginde Ha§im'in §iirlerine de yans1yan ozel renkler vard1r:
dir. Ha§im 'in Merdiven §iirinde de, istanbul 'un benzersiz bir
sonbahar giiniinde giinq rengi yapraklarla bezenmi§ iinlii mer-
divenlerinden birinin hatICasm1 ya§att1gma ve biiyiik §airin bu
§iiri "bah9elerde san 9i9eklerin a9t1g1, havamn keskin incir
yaprag1 kokulanyla doldugu, ufuklarda giimii§ ve bak1r bulutla-
rm anla§1lmaz i§ler haz1rlamakla rne§gul oldugu" bir giinde,
ak§arniistii yazd1gma eminim.
Ag1r ag1r c;1kacaksm bu rnerdivenlerden
Eteklerinde gUne~ rengi bir y1gm yaprak
Ve bir zarnan bakacaksm semaya aglayarak.
v
Pencereden Bak1nca
Pencereler, sadece duvarlarda (bazan da tavanda) , kapah
rnekanm hava ve l§Ik alabilrnesi i<;:in blfakilm1§ bo§luklar de-
gil, aym zarnanda i<;: rnekanla sonsuz mekamn ve tabiatm irtiba-
tlm saglayan, aynca vazge9ilrnez estetik fonksiyonlan bulunan
mimari elernanlard1r.
Bu kavray1c1 tarifte dort unsur vard1r: Hava, l§Ik, kapah
rnekanm sonsuz rnekanla ve tabiatla irtibat1, estetik. Hava der-
ken §iiphesiz temiz havay1, l§Ikla da gi.inqi kastediyoruz. Son-
66 / i;)EHiR FOTOGRAFLARI
Sokaklar ve Kopekler
Refik Halit'in anlattiklannda hiy abartma bulunmad1gm·
hemen ifade etmeliyim. Dinen murdar say1ld1klan iyin evlerde
barmdmlmayan, ancak sokaklarda hiy rahats1z edilmeden ya§a-
yabilen kopek siiriileri, eski mahallenin vazgeyilmez sakinlerin-
dendi. Kimse onlan rahats1z etmek istemez, hatta yolun ortasm-
da k1vnhp uyuyanlan bile kovalamay1p yollanna hafif bir kavis
yizerek devam ederlerdi. Tamam1 sahipsiz olan bu kopekler,
sokaklan payla§m1§lard1; aralannda adeta bir porotokol yap ~
mi§lar gibi, hiy bir kopek kendi sokagmdan ba§kasma gidemez-
di , gitmeye kalki§1rsa paryalanmas1, en azmdan sakatlanmas1
i§ten bile degildi.
Sokak kopekleri arasmda ye§itli sebeplerle yikan kavgalar,
korkuny oldugu kadar seyirlikti de. Birbirlerinin.iizerine yildir-
72 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
Ah~ap Sehir
Yangm, eski Turk §ehirlerinin korkulu rilyas1ydi. Her yan-
gmdan sonra kargir evler yaptmlmas1 ic;:in fermanlar c;:1kanld1g1
halde, halk, zelzeleden daha fazla korktugu ic;:in ah§ap evden
vazgec;:mez, ilstelik tuhaf bir ah§kanhkla, c;:atJ!anmn sac;:aklan
birbirine degecek yakmhkta evler in§a ederdi. Ve bir dikkatsiz-
lik, ihmal veya kundaklama... Yan gm c;:1kt1g1 yerde hem en bo-
gulmad1g1 takdirde, bir de rilzgan arkasma almt§Sa, §ehri bir
ba§tan bir ba§a silip siipilrilrdil. Halkm c;:ok zaman selatin cami-
lerinin avlulanna s1gmmaktan ba§ka c;:aresi kalmazdi. Adeta her
an tutu~maya hazlf c;:ahc;:1rp1 ilzerinde oturan istanbul, k1sa ara-
hklarla c;:Ikan yangmlarda bir ba~tan bir ba§a kill y1gmma donil-
§iir ve sonra bu kill y1gmmdan, pheniks gibi, yepyeni bir istan-
bul dogard1.
<;ahc;:1rp1 derken eski istanbul'un kolayca tutu§abilen ah~ap
dokusunu ve zengin ye§il ortilsilnil kastediyorum. Miisliiman
halkm mesken mimarisinde dayamks1z malzemeleri §UUr!u ola-
rak tercih ettigini , belki de goc;:ebelik devirlerinden kalan bu
ah§kanhgm zamanla islaml diinya gorii§ilyle birle§erek
dinl/tasavvufi bir davram§ haline geldigini oncelikle belirtmeli-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 77
Sururi'nin Tarihi
Aym yangmla ilgili olarak Sururi tarafmdan yazilmt§ tarih
manzumesinden de soz etmek isterim. Dfviin-1 Sururf'nin ta-
rihler boli.imi.inde yer alan bu manzume, bir Osmanh §airinin
yangm1 nas1! gozlemledigine dair onemli ipui;:lan ta§1d1g1 ii;:in
dikkate deger bir metindir:
Tul um bac1lar
Yangmlarla mi.icadele etmek i9in 1720 y1hnda Nev§ehirli
Damad ibrahim Pa§a tarafmdan Yeni9eri Ocag1 bi.inyesinde ku-
rulan Yangm Tulumbac1lan Ocag1 (bu ocagm ilk agas1, aym
zamanda tulumbay1 icad eden ve bir Frans1z di:inmesi olan Da-
~EHiR FOTOGRAFLARI / 81
Edebiyatta Yangm
istanbul yangmlanmn eski edebiyat1m1za pek fazla yans1d1-
g1 soylenemez. Ancak, bu konuda kesin hiiktim vermek iiyin kti-
ttiphanelerimizde bol miktarda bulundugunu zannettigim el
yazmas1 "harik" risalelerinin incelenmesi gerekir. Bunlar ara-
smda, Selanikli Ata Efendi'nin mektubu gibi, edebi bak1mdan
btiytik deger ta§1yanlara da rastlanacag1 muhakkakt1r. Aynca
~eyh Galib'in Husn u A§k'mdaki ate§ denizi tasviri, yangmlara
dti§tiriilen tarihler ve "ate§" redifli btittin gaze lier bu gi:izle ince-
lenmelidir diye dti§tintiyorum. Mehmed Raufun Ey/UI ve Peya-
mi Safa'mn Matmazel Nora/iya'mn Koltugu adh romanlan ile
Nabiziide Naz1m'm Zehra, Ahmet Hamdi Tanp1mr'm ise Yaz
Yagmuru adh hikayelerindeki yangm tasvirlerini burada kay-
detmekle yetinelim. Tanpmar'm Be§ §ehir'inde de istanbul
yangmlan hakkmda dikkate deger tesbitler vard1T. Eski istanbul
yangmlanm btittin deh§etiyle -bu yazmm ba§ma ald1g1m1z- iki
m1sraya s1gd1ran §air ise, hiiy §tiphesiz §iir kitaplanna Ate§piire
ve §eriire adlanm veren Muallim Naci'dir.
Bogazi<;i Piyadeleri
Bogazi\:i, Bizans'm uzun tarihi boyunca farkma bile vara-
mad1g1 §ahane bir giizellik ve bizim tahrip ede ede bitiremedi-
gimiz, Yahya Kemal'in deyi§iyle "son ziimriit ortasmda alap gi-
den fin1ze nehir", yahut Tursun Bey'in deyi§iyle bir "nehr-i
aziz"dir.
Atalanmmn bu fin1ze nehrin iki1sahilinde as1rlar boyunca
dokudugu, Binbirgece masallanmn lbiiyiilii §ehirlerini bile dil-
siz lalan benzersiz peyzaj1 haklayla tarif edebilmek i\:in adama-
kilh §air olmak gerekir. Bogazi\:i kelimesi bile ba§hba§ma bir
§iir degil mi? "Bir fevare-i zerrin gibi mahilrdan" yiikselen bir
gazelin biitiin nagmeleri bu kelimenin harflerine sinmi§ gibi.
Oy!e bir medeniyet ki, mimarisinden musikisine, riiyah su-
lannda siiziilen kaytldanndan giine§in ve riizgann bron.lla§tir-
d1g1 bagn a\:1k hamlac1lanna kadar, Bogazi\:i deyince akhm1za
gelen her§eyi kendi rengine boyam1 ?, kendi teknesinde yogur-
mu§tur.
Fetihten hemen soma, mucizevi bir h1zla bizim riiyalanm1-
z1 aksettirmeye ba§layan Bogaz, sadece mimarisini degil, sula-
84 I ~EHiR FOTOGRAFLARI
yip yi.ikseliyordu. $ehrin renkleri soluyor, ufuk alev alev yamyor, sular altm
ve erguvan renkli 1~1klar sac,:1yordu. Ruhumuzc:1yava~ yava~ tarifi mi.imki.in
olmayan tath, derin bir uyu~ukluk doluyor, gi.iliimsi.iyor, ama konu~am1yor
duk. Kay1k Galata iskelesinde durunca kay1kc,:1 lardan biri kulag1m1zm dibin-
de bag1rmaya mecbur kald1:
"Mi.isi.i, biz gelmek var!"
Ve uykudan uyanm1~ gibi uyand1k. "
Saltanat Kay1klan
Bug Gemisi
Birgiin istanbullular, Bogaz'da o zamana kadar gordiikleri-
ne hie;: mi hie;: benzemeyen acayip bir gemi gordiiler ve buharla
c;:ah§t1g1 ic;:in bu gemiye Bug Gemisi ad1m verdiler. Y1l 1827 idi
ve Osmanh tahtmda II. Mahmud oturuyordu.
Geminin as1l ad1 Swift idi ve degi§tirilmemi§ti. Sultan
Mahmud bu gemiyi o kadar sevmi§ ve kaptam Mr. Kelly'yi oy-
le begenmi§ti ki, k1sa mesafeli yolculuklarma bile onunla c;:1k-
maya ba§lad1. Dogrusu Bug Gemisi, Bogaz sularma saltanat ka-
y1klanmn ve bilciimle kay1gm mukadder ak1betini de berabe-
rinde getirmi§ti.
ingilizler tarafmdan IL Mahmud'a hediye edilen bir ba§ka
buharh gemiye de Tair-i Bahri ad1 verilmi§, as1l ilgi c;:ekici olan,
bu gemiye tayin edilen siivari gorevi reddederek §Oyle demi§ti:
;lEHiR FOTOGRAFLARI / 91
Sularda k1z gibi siiziilen iki yift•!, iiy yifte piyadelerin sayISI
gittikye azalmaya ba§lam1§tI. insanlar vapurlarla siir' atli, emni-
yetli ve rahat bir §ekilde yolculuk yapabildiklerine gore, art1k
bir bak1ma geymi§ zamanlann stir' at motorlan olan kay1klara
ihtiyaylan yoktu. Boylece ince uzUJn, siislii piislii ve hamlac1lar
kiireklere as1ld1 m1 gi:ivdeleri sudan kesilip iideta Uyan giizelim
kay1klar, §a§kmhk iyinde, yerlerini geni§, hantal ve tembel, eh
biraz daha rahat, ama hiy bir giize. ligi bulunmayan sandallara
b!faktllar.
Bununla beraber, kay1k, ba§ta saray olmak iizere, istanbul
zariflerinin, Bogaziyi kibarlanmn , beylerin, hammefendilerin
kay1khanelerinde tenezziih'ler ve mehtap alemleri iyin "emre
amade" bekliyordu. Zamana direnmek miimkiin degil , fakat
ah§kanhklardan kopmak da kolay degil.
92 / $EHiR FOTOGRAFLARI
Mehtap alemleri
Aho kay1klarla yap1lan mehtap alemleri! Abdtilhak ~inasi,
kay1klarla yap1lan gezintilerin en emsalsizi olarak k1saca meh-
tap denilen, Bogazic;:i'ne mahsus saz gecelerini hep ince ah'larla
hat1rlam1§ ve tath tath anlatm1§t1r. Biiyiikc;:e bir kay1ga yerle§ti-
rilen hanende ve sazendeler, ay dogarken yola c;:1k1p Bogazi-
c;:i'nin belirli noktalannda dura dura ilerler, sonra yava§ yava§
donerek zevk ve safa erbab1m kay1klanyla, sandallanyla pe§le-
rine takarlard1. Gittikc;:e geni§leyen bir halka Bogaz'm a§agilar1-
na kadar inerdi.
Bogazic;:i'nin kalem iistad1, mehtap alemlerinin o zamanlar-
da insanlar ic;:in biiyiik bir CO§kunluk kaynag1 oldugunu, her
musiki nagmesinin bir a§k destam olup c;:1kt1gm1 ve gizli sevda
c;:ekenlere lisanm en mahrem kelimelerini f1s!ldad1gm1 soyler.
Oyle bir alemdir ki, Bogazic;:i'ni daha once gormemi§ olanlar,
bu mehtap gecelerini pek tekin bulmaz, hayret, hatta korkuyla
seyrederlerdi . Halbuki Abdiilhak ~inasi'ye gore bunlar
fevkalade nezih gecelerdi. En kaba sarho§lar bile seslerini c;:1-
karamaz , hanende ve sazendelerin, hele hele kadmlann kay1k-
lanna asla miidahalede bulunamazlard1. <;iinkii millet medeni
rii§diine ermi§ti; terbiyenin ve nezketin fevkaladeligi her an,
her yerde kendini hissetirir, "boylece bu milli saz konserleri,
hie;: piiriizsiiz olarak, mucizeli bir giizellikle sona erer ( .. .) ve
omriin en sihirli hat1ras1 olarak kahrd1".
Neyzen Tevfik, Tanburi Aziz ve Bursah Hafiz Emin'le bir-
likte c;:1k1p biitiin Bogaz'm altm1 iistiine getirdikleri boyle bir
mehtap alemi , Mehmet Akife bile, omriiniin son giinlerinde,
hasta yatagmda "O geceki alem ne idi? 0 ne giinlerdi!" dedirt-
mi§tir.
Kay1k ve mehtap, birbirinden ayn dii§iintilemeyecek iki ke-
limedir. Ru§en E§ref, Bogazifi Yakmdan adh eserinde "Meh-
taph geceler, kay1klann en arand1g1 §ehrayinlerdi" diyor ve
sonra, Bogazic;:ili bir beyin, hanende ve sazendeleri oturttugu
donanmI§ bir pazar kay1gmm pe§inden tic;: c;:ifte bir kay1kla sii-
ziilii§iinii tasvir ediyor. Manah §arkllar sahillere ula§mca yah
$EHiR FOTOGRAFLARI /93
Sadece Sivas'ta m1, her yerde sokak 9e§meleri ac1kh bir in-
klraz1 ya§1yor. Bir zamanlar Bursa 1;e§meleriyle de ilgilenmi§,
hatta Bursa'y1 Kuruyan <;e~meler fikri etrafmda anlatmaya 9a-
h§tig1m bir metin yazm1§hm. Evliya <;elebi'nin sudan ibaret ol-
dugunu soyledigi Bursa'y1 gezen seyyahlar, su ve 9e§me bollu-
gundan hayranhkla soz etmi§lerdir. Miss Julia Pardoe, bundan
yiiz elli yil kadar once Bursa'da bir sokaktan bir sokaga ge9er-
ken kar§Isma mutlaka bir 9e§menin 91kt1gm1, hatta bazen ii9
dort tanesini bir arada gormenin hi\; de olaganiistii bir §ey ol-
mad1g1m yazar. Feldmare§al Moltke de 16 Haziran 1836 tarihli
mektubunda, su bollugunun insam §a§1rtt1gm1 belirttikten son-
ra, "Her yerde bir dere 9aghyor, kayalardan pmarlar dokiiliiyor.
96 / $EHiR FOTOGRAFLARI
Su Guzelleri
Soz i;:e§melerden ve sebillerden ai;:ilmi§ken, istanbul Bi.i-
yiik§ehir Belediyesi 'nin i;:e§melerle ilgili iki yeni kitabmdan da
100 I ~EHiR FOTOGRAFLARI
olan Prof. Dr. Kaz1m <;ec;:en'in onemli bir k1sm1 iSKi tarafmdan
yay1mlanan kitaplanm da zikretmek isterim: istanbul'da Os-
manlz Devrinde Su Tesisleri (1979) Mimar Sinan ve Kirk c;:e~
me Tesisleri (1988), istanbul'un Vakif Sulanndan Uskudar Su-
/an (1991) , istanbul'un Vak1f Sulanndan HalkalI Su/an
(1991), istanbul'un Vak1f Sulanndan Taksim ve Hamidiye Su-
/an (1992). Engin Ozdeniz'in Deniz Kuvvetleri Komutanhg1
Ki.ilti.ir Yaymlan Sanat Eserleri dizisinde yay1mlanan istan-
bul'daki Kaptan-1 Derya 9e~meleri ve Sebilleri (1995) de mut-
laka zikredilmesi gereken c;:ok onemli bir eserdir.
Sonuc;: Olarak
Safahat'taki Zenginlik
istanbul Sokaklan
Mehmed Akif, zaman zaman bir firi;:a darbesiyle gerr;:ekli-
gin ii;:ine dahverdigi oyle tablolar r;:izer ki fotograf makinesinin
gerr;:eki;:iligi bile onun yamnda yaya kahr. Mesela Ahiret Yo-
lu'nda bir evden bir cenazenin 91kl~m1 tasvir eder:
Mahalle halk1 sokakta, bas1k bir evin ontinde birikmi§tir,
imam dua etmektedir. Kapmm ii;: yanmda bir tabut. "Fatiha"
denir denmez mahalle halk1 amini keser, gogtisler inler. Ar;:1k
duran eller, hazin almlan bir kere ok ~; ay1p iner. Pencerede bi-
rikmi§ ba§orttilti kadmlar ve bir kiz 1~ocugu ... Mehmed Akif,
cumbada aglayan ktit;:tik k1z r;:ocugunu birkar;: m1srayla o kadar
canh tasvir eder ki, ya§h gozlerini gozlerinize dikilmi§ gibi his-
sedersiniz:
Destur!
Birinci hatve selamet. .. ikinci hatve tamam .. .
Oc;ilncil hatveyi !akin dil~ilnmeden atamam
Ne var m1? Agzm1 ac;m1~ ki bir yaman uc;urum ,
104 I 9EHiR FOTOGRAFLARI
diye devam eder. Hakh veya haks1z, mi.ithi§ bir hiciv! Havlaya-
rak semtin btitlin kopeklerini harekete ge9iren, ko9ek gibi oy-
nayan ve Zuhur'i'ye 91kan hep aym ki§idir ve "Feylosof' laka-
b1yla tamnmaktad!f. Akif, isim verm:iyor ama, o devirde taklide
911<an "Feylesof' lakaph tek insan R1za Tevfik'tir.
Mehmed Akif, Fatih Sangi.izel'd1e dogmu§ hakiki bir istan-
bulludur. Daha da onemlisi, gelenegin ve yi.izy1llar i9inden si.i-
zi.ili.ip gelen istanbul gorgi.isi.ini.in ya§and1g1 bir evde bi.iyi.imi.i§
olmas1d1r. Bu tecri.ibenin i.izerine bir de onun benzersiz dikkati-
ni ve gozlem gi.ici.ini.i ilave ederseniz, bi.iyi.ik eseri Safahat'm
aym zamanda eski istanbul, daha ge111el manasmda eski hayat1-
m1z i9in bulunmaz bir kaynak oldugu ortaya 91kar. istanbul
Ti.irk9esinin bi.iti.in incelikleriyle kullamld1g1 Safahat, 9qitli
marjinal kesimlerde kullamlan "argo"lar i9in de ilk elde ba§vu-
rulmas1 gereken kaynaklardan biridir.
~unu unutmamak gerekir ki, Mehmed Akif ve 9agda§lan,
9okti.i 9okecek bir imparatorlugun son demleri ile, kaknus
(phoenix) ku§U gibi, bu imparatorlugun ki.illerinden dogan yok-
sul bir devletin kurulu§ y1llannda, ya1ni bi.iyi.ik acilar ve felaket-
ler ortasmda ya§am1§lard1r. Ardarda kaybedilen bi.iyi.ik sava§lar
ve topraklar, bi.iyi.ik go9ler, l ~1 9 olmu§ bir ekonomi ... A§ag1 yu-
kan XIX. yi.izyil ortalanna kadar di.inyanm en gi.izel en mamur
§ehirlerinden biri olan "ah§ap" istanbul'u bu felaketli y1llarm,
yangmlann ve zelzelelerin ne hale getirdigini tahmin etmek zor
degildir. Akifin Kufe , Seyfi Baba, Berlin Hatrralan gibi man-
zumelerinde tasvir ettigi, yi.izme bilrneyenlerin ve fenersizlerin
ge9emeyecekleri, ad1m ba§mda su dolu derin 9ukurlar bulunan,
karanlik ve iki taraf1
Ayakta durmaya elbirligiyle Bayret eden
Lisan-1 hal ile amma ri.ikua niyyet eden
0 salhurde, harab evler
106 / $EHiR FOTOGRAFLARI
iki Turk
fon Tilrkler'in acayip i§leri vard1; mesela Me§rutiyet'ten
hemen sonra istanbul'a di:inen ingiliz el~isi Malet'i Sirkeci is-
tasyonu'nda CO§kun bir tezahilratla kar§ilam1§, bu da yetmiyor-
mu§ gibi, arabasm1, atlar1m ~i:izerek kendileri ~ekmi§lerdi. Da-
ha §a§Irlic1s1, fon Tilrk agabeylerine i:izenen Askeri T1bbiyeli
i:igrencilerin bir ayaklanma s1rasmda ne kadar hilrriyet~i olduk-
lanm gi:istermek i~in okullanna ingiliz bayrag1 ~ekmeye kalla§-
m1§ olmalar1dir. Bunlar aydm Osmanhlard1. Peki, s1radan Os-
manh Tilrk ' il nas1l biriydi?
Kafas1 A vrupai fikirlerle kar1§mam1§ Osmanh Tilrkil, sade-
ce Avrupahlar degil, biltiln yabancilar kar§1smda her zaman na-
zik, fakat son derece kay1ts1z ve vakurdu. Gogu Avrupahy1 esa-
sen atalanm1zm bu vekar1 cezbetmi§tir. Eski Tilrkleri yakmdan
tamyan gezginler, diplomatlar, §airier, yazarlar biltiln pe§in hil-
kilmlerine ragmen, milsbet gi:iril§lerini belirtmek zorunda kal-
m1§lardir. Nitekim, yabanc1lann Tilrkler hakkmda milsbet ka-
naatlerinin bir araya getirildigi kitapl.ar vard1r. ismail Hami Da-
ni§mend' in Garb Menbalanna Gdre Eski Tiirk Seciye ve
108 / !;)EHiR FOTOGRAFLARI
ilk Gozlemler
Avrupahlar, bugiin oldugu gibi di.in de kafalanm Tiirklerin
barbarhg1, cahilligi ve geriligi hakkmda uydurulmu§ hika- ye-
lerle t1kabasa doldurur, Tiirkiye'ye oyle gelirlerdi. Knut Ham-
sun (1859-1952) da aym §ekilde doldurulmu§ olarak yola y1kt1.
Yi.iz yila yakm bir omiir siiren ve 1920 y1hnda Nobel Ede-
biyat Odiilii' ne lay1k goriilen Hamsun, diinya edebiyatmm en
onemli ve en ilgi yekici romancilanndan biridir. Yoksulluk
iyinde ge~en bir ~ocukluk ve sat1c1hktan kundurac1 ~1rakhgma,
ogretmen yard1mc1hgmdan Amerika'da maden i§yiligine kadar,
~ok degi§ik i§lerde ge~en gen~lik y11lan, yani ~ok zengin bir
hayat tecriibesi. Hamsun, bu tecriibesini, bir k1sm1 dilimize de
~evrilen A<;ltk, Dunya Nimeti, Pan , Go<;ebe, Victoria gibi ro-
manlannda yans1tm1§, 1899 y1lmda ~1kt1g1, Rusya, Kafkasya ve
Tiirkiye 'yi i~ine alan uzun bir seyahat intibalar1m da Mucade-
leli Hayat (1905) adh kitabmda anlat1r. Bu seyahatnamenin
Hila/in Golgesi ba§hgm1 ta§tyan Tiirkiye ' yle ilgili boliimii
Tii1k~e'ye kazandmlm1~ bulunuyor. Banu Giirsaler Syvers-
ten 'in orijinalinden yevirdigi metin, Danimarkah iinlii masal
yazar1 Hans Christian Andersen'in istanbul hatHalanyla birlikte
Istanbul' da iki iskandinav Seyyah ad1yla yay1mland1.
Eseri okumaya ba§lad1g1mzda, onun, s1radan A vrupahlar-
dan ~ok farkh, ~ok zeki ve daha da onemlisi, pqin hiiki.imlerin
esiri olmak istemeyen, Lamartine ve Pierre Loti gibi iyi niyetli
bir aydm oldugunu daha ilk ciimlelerinde farkediyorsunuz. Ni-
tekim istanbul Bogaz1 ' na girer girmez, ger~egin anlat1lanlardan
~ok farkh oldugunu hissedan yazar hem Avrupa' yla, hem de
kendi kendisiyle hafif hafif alay etmeye ba§hyor:
"Demir atan vapura sandallarla Uniformah TUrkler yana~1yor; gUmrUk-
<;Uler, karantina memurlan ... TUrk'Un bize ne yapacagm1 heyecan i<;inde
bekliyoruz. Merhamet eder mi acep? Yoksa sonumuz geldi mi? Bu kibar
ihtiyarlar bize Frans1zca birka<; soru sormaktan ba~ka bir ~ey yapm1yorlar.
~EHiR FOTOGRAFLARI / 109
"Harpers Monthly Magazine adh ayhk dergide bir muharrir, son Er-
meni isyam <;:1ktig1 sirada payitahtta vazifeli bulunan yUksek dereceli devlet
memurlarmm yUzde 25'inin Ermeni as1lh olduklanm bildiriyor. Demek ki
islam' m halifesi bUtun kuwetini Hiristiyanlan yok etmekte kullanmam1~,
devlete dU~manhk gi:istermeyenleri bir kenara ay1rm1~. Tork devletinde en
kuwetli kimseler Hiristiyan Ermeniler ve Rumlard1r. Sultamn ba~mabeyin
cisi Ermeni 'dir. Tork diplomatlannm yans1 Rum as1lhdir''.
Ti.irk'i.in Vekan
"Esasen asil bir davrarn~ bu, o da ayaga kalk1p bizi selamlasa tuhaf
olurdu. Bizim gibi turistler onu nii;in alakadar etsin ki? Biz Garphlar, bar-
barlar onu nii;in alakadar etsin ki? "
izin vermi~ olsayd1, Avrupa orta sm1h nas1l davramrd1? Ve nas1l bir hafif-
me~replik hUkUm sUrerdi evlerde, sokaklarda! Kristiania'da iflas eden her
i~dammm , mUsadere edilecek mal ve mUlkU bir haremden ibaret olurdu".
yuk gaf1 ve en bUyuk taktik hatas1 AtatUrk'e yazd1g1m mektup olmasa idi,
bugUn buyUk rakibim Prost yerine gUzel istanbul ~ehrinin iman ile ben ug-
ra~acakttm ."
Batsm bu di.inya
diyorlard1.
III
ARABESK'iN ZAFERi
Ozellikle 1980'lerde, sec;kinler tarafmdan "zonta," "maganda"
gibi kti<;tiltiicii adlarla antlan yeni yatmmc1 sm1f,
medya'nm da yardmuyla kendi zevklerirti ~hrin dokusundan
mtizik eglence endtistrisine kadar her alanda hakim kilmaya ba~lar.
§a, 1950'lerde sonraki it; goer masmda son derece kaygan bir
zemin te§kil ediyordu. Dikkatle bak1ld1gmda, direnen yerli de-
gerlerin, islaml alt-kiiltiirler olarak 1970'lerde arabesk alt-kiil-
tilrle kesi§tigi gorillecektir. Unkapam piyasas1 ile Beyaz Saray
yaymc1hg1, farkh ihtiyac;lara aym estetikle cevap veren olu§um-
lard1r.
Arabesk genel anlamda, halkm bilyiik bir killtilr karga§asm-
da kaybettigi kimligi ararken, resml ideolojiye, bilrokratlara ve
aydmlara ragmen yaratt1g1 alt-killtiirdilr. Bir zevk c;ozillil§iiniin .
yeni bir zevk ve dilnya goril§il haline gelmesidir. Altilst olan
degerler sisteminin ilzerine kurulan yeni bir ah!ak anlay1§1d1r.
bzetlenecek olursa, arabesk, sadece bir milzik tiiriirilniin ozel
ad1 degil, yaygm bir zihniyet ve bir ya§ama bic;imidir.
Arabesk kiiltiir ve estetik, bir alt-killtiir olarak dogdugu do-
nemdeki muhafazakarhgmr, popillerle§tikten sonra pek fazla
devam ettirememi§itr. <;ilnkil ikinci ve iic;iincii ku§aklar, birinci
ku§aga gore, §ehre daha ac;1k ve daha egitimlidir. bzellikle tele-
vizyon 1970'lerden sonra arabesk killtilr ve estetigi silrekli bes-
leyen kaynaklardan biri olmu§tur. 1970 sonras1 "Arabeskin Te-
levizyon Donemi" diye de adlandmlabilir. Amerikan kiiltilrilnil
pompalamada hie; bir olc;ii tammayan TRT Televizyonu, h1zh
tempoJan sayesinde insan[an beyaz Camm kar§tSma adeta t;ivi-
Jeyen Amerikan filmleri, dizileri ve klipleriyle, arabesk killtii-
riln yeni boyutlar kazanmasma yo! ac;m1§t1r. Bu filmlerin, dizi-
lerin ve kliplerin, anlamak ve zevk almak bak1mmdan hemen
hit;bir On haz1rJ1k gerektirmemesi, bu yeni O!U§UffiU koJayJa§tlf-
ffil §llf denebilir.
Sinema ve tiyatro seyircileri ile galerilerdeki sergileri ge-
zenlerin say1s1, ote yandan kitap, gazete, dergi tirajlan, sec;kinci
§ehir killtiiriiniin popillerle§en arabesk kar§1smda ugrad1g1 ye-
nilginin gostergeleridir. ileti§im kanallan bu yiizden yumu§ak
bir gec;i§le arabeske dogru kaymr§tlf. Arabesk miizige hie;: yer
vermeyen TRT, belki de farkmda olmadan tepeden t1maga ara-
besk bir yaym politikas1 takip etmektedir. l 990'larda kurulma-
ya ba§lanan ozel televizyon kanallan ve ozel radyolar ise bu
konuda hie; bir smrr tammryor.
~EHiR FOTOGRAFLARI 1133
Goe; Duygusu
Hilma Hatun
Fatih'in sadece babas1 degil annesi Hiima Hatun da Mura-
diye'de yatmaktad1r. Muradiye Camii'nin dogusundaki Ha-
tuniye tiirbesini Fatih 1449 y1hnda, yani §ehzadeligi s1rasmda
yapl!rm1§t1r. AltI ko§e planh kiiyiik bir kiimbet. Tiirbenin iyin-
deki ikinci lahdin kime ait oldugunu bilmiyoruz. Hatuniye tiir-
besinin epeyce ilgi yekici bir kitabesi var; Fatih'ten "Mehem-
med <;elebi" diye soz edilen Arapya kitabenin terciimesi a§ag1
yukan §byle:
'' Bu nurlu ti.irbe, bUyUk Sultan Murad zamanmda ke ndi gozbebegi ,
Peygamber'in ada~1 olan c;ocugu Mehemmed <;:elebi tarafmdan annesi Ba~
Hatun'a yap1lm 1 ~tir. Bina 853 senesi Receb'i ba~mda ikmal edilmi~tir .
Cenal:r1 Hak devlet c;admnin iplerini ebediyyet kaz1klanna baglayarak k1ya-
mete kadar izzet ve saadet dairesinde payidar eylesin ."
Mustafa ve Cem
Gtil§ah Hatun, Fatih'i n \:Ok sevdigi ogullanndan Musta-
fa'nm annesidir. Mustafa fevka!ade yak1§1kh, bilgili , ileri gti-
ri.i§li.i ve gtizii pek bir asker olarak biliniyor. Akkoyunluli!r'a
kar§I K1reli muharebesini kazand1g1 gibi, babasmm Otlukbe-
li'nde kazand1g1 zaferde de bi.iyilk bir paym sahibi. Ne var ki
~ehzade Mustafa btibreklerinden rahats1zd1. Akkoyunlu sefe-
rindeki yorgunlugun da tesiriyle hastahg1 §iddetlendi ve 19
Agustos 1474'de Nigde civannda, Borpazarc1g1'nda tildi.i. Bu
vakitsiz tili.imiln Fatih'i \:Ok ilzdilgil stiylenir.
~ehzade Mustafa i\:in yaptmlan tiirbe , Muradiye'nin en gi.i-
zel tilrbesidir. ~ehzade Cem'i de misafir ettigi i\:in yanh§ olarak
"Cem Ti.irbesi" diye tanman bu tilrbe alligen planh. Turbe de-
gil , zarif bir p1rlanta sanki. Duvarlar pencere ilzengilerine kadar
alt1gen firuze \:inilerle kapli ri nilerin ilzerinde, bask1 teknigiy-
le yapilm1§ altm yald1zh ni1111ler. Duvar!ardaki ve kubbedeki
e§siz kalem i§\:iligi, sanatkiirlann burada apa\:Ik bir yeryi.izil
cenneti tasavvur ettiklerini gtisteriyor. Ve terkibindeki esriin
hiilii koruyan nefis bir k1rm1Z1. Kubbedeki hiikim renk ise
liicivert. Eteklerde bir ku§ak halindc besmele ve Ayetelkilrsl.
Kubbe kaidesinin altmda ise kufi yaz1yla "Esmiii.i 'l Hi.i snii",
yani Allah'm gilzel adlan. Kasnak etcklerinde palmet motifleri ,
J48 / $EHiR FOTOGRAFLARI
Sehzadeler, Sehzadeler..
Muradiye Camii'nin gi.ineydogusunda bulunan sekizgen
planh tiirbede ise taht kavgalarmm ba§ka bir kurban1 yallyor.
ikinci Bayezid'in bi.iyi.ik oglu ~ehzade Ahmet. Devlet-i Aliy-
ye'nin gelecegiyle ilgili ideallerini ger\:ekle§tirmek i¥in baba-
s1yla bile sava§maktan ¥ekinmeyen Yavuz Selim tahta ge¥tigin-
de, agabeyleri ~ehzade Korkut Manisa'da, ~ehzade Ahmet ise
Amasya'da vali olarak bulunuyordu. Harekete ilk gec;:en Ahmet
9EHiR FOTOGRAFLARI / 149
Sehzade Mustafa
Osmanh tarihinde ya§anmt§ en trajik olaym ~ehzade Mus-
tafa'mn katli oldugu soylenebilir. Kanunl'nin biiyilk oglu Veli-
ahd ~ehzade Mustafa, t1pki dedesi Yavuz Selim'e benzer, bu
benzerligiyle babasm1 biraz da iirkiltiirmil§. Acaba bu benzerlik
yiizilnden ~ehzade Mustafa, dedesinin i§ledigi gilnahlann kefa-
150 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Ve Teknoloji
Zihniyette K1nlma
Bununla beraber tarihi' r,:evrenin yok olmasm1 sadece "tek-
nolojinin kendi iistiinliigiinii eski degerleri y1karak gerr,:ekle§tir-
mesi"ne baglamak yanh~tJr. <;unkii bizde tarihi' r,:evre tahribat1,
teknolojinin iistiinliigiinii hissettirmeye ba~lad1g1 y1llardan r,:ok
oncesine dayamr. Ahmet Hamdi Tanpmar'a gore, XIX. yiizy1hn
en biiyiik zaaflanndan biri , mimarisiz bir asir olmas1d1r. Gerr,:i
heniiz istanbul'un r,:ok biiyiik bir k1sm1 sivil mimarimizin en gii-
zel devirlerinden birini ya~amaktadir, ne var ki dort am boyun-
ca biinyesinde yabanc1 bir ornek gibi ta~1d1g1 Beyoglu, Tanzi-
mat'm verdigi yeni imkanlarla birdenbire geni~lemeye ve biitiin
~ehri istila etmeye ba~lam1~t1r. Hatta Beyoglu'nun Bursa'ya ka-
dar sarkt1g1 bile ar,:1kr,:a goriilmektedir.
Bu, Tanzlmat'la birlikte ba§layan zihniyet degi§mesinin ve
kiiltiirde ya§ad1g1m1z ikiligin tabil bir neticesidir. Yani tarihl
devamhhg1m1z birdenbire garip bir kesintiye ugram1~tir. Bursa
ve istanbul gibi ~ehirler, defalarca yamp y1kild1klan halde , bu-
ralarda ya~ayanlar tarafmdan aym heyecan ve ruhla yeniden
in§a edildikleri, fakat Tanzimat'tan sonra bir humma gibi ba§la-
yan Batilila§ma ihtiras1yla, zamanm ve yangmlann yok ettigi
mimarinin yerinde , r,:irkin ve iislup fukaras1 bir mimarinin yiik-
selmeye ba~lad1g1 bir gerr,:ektir. Dstelik zihniyetteki siireksizlik
yiiziinden vak1f miiessesesi de r,:oziilmii~, art1k vakfiyelerin
lanetlerine, beddualanna kimseler ald1rmaz olmu§tur.
Teknolojinin getirdigi problemler ise zihniyetteki bu kesin-
ti , daha dogrusu bu siireksizligin tuzu biberi olnrn§ , neticede
snf Halir,:'i temizleyebilmek ir,:in milyarlar harcama noktasma
gelinmi§tir. Eger bu siireksizlik olmasayd1 , §iiphesiz teknoloji-
nin yaratt1g1 problemler r,:ok daha az zararla atlatilabilirdi. Nite-
kim Bat1'da teknoloji bu kadar biiyiik tahribat yapmam1§t1r. Av-
rupa'mn onemli tarihl merkezleri , baz1 mimarlann r,:1Igmca ta-
sanlanna ragmen, bugiine kadar oldu gu gibi korunmu§, hatta
ikinci Diinya Sava§1'nda ba§tan ba§a yak1hp y1kilan §ehirler bi-
le, hi<,: bir degi§iklik yapilmaks1Z1n eskis i gibi in§a edilmi§ti.
<;iinkii zihniyette bir siireksizlik problemi yoktu.
$EHiR FOTOGRAFLARI / 159
Netice Olarak
Mimari di§mdaki degerlerin §UUrlu olarak goz ard1 edildigi
mimari miras kampanyasmm ardmdaki zihniyet, kanaatimce,
tarihi miras1mmn biiyilk bir klsmm1 yok eden zihniyetten son
tahlilde pek farkh degildir. Tarihi miras1 §ehirlerimizin orasm-
da burasmda tabii r;:evrelerind ~n tecrit edilmi§ gosterrnelik
tarihi peyzajlar olarak dii§ilnen aydmlann tavn, evinde ~ark
odas1 haz1rlayan her hangi bir Avrupalmm tavnndan ve y1llar
sonra Safranbolu'yu ke§feden aydmlann tuhaf §a§klnhg1, tarih
6ncesi bir kahnt1y1 ke§feden bir arkeologun heyecanmdan ne
olr;:iide farkhdir? Tahlil edilmeye deger.
Kiiltiirel ve tarihi degerlerimiz bir biitiln olarak dil§iiniil-
mezse, korunan mimari miras, ya§amayan, ir;:inde ya§ayamad1-
g1m1z bir milze olmaktan 6te bir mana ifade etmeyecektir.
~uras1 bir gerr;:ektir ki, Arkeoloji Miizesi ' nin bahr;:esine
"Muradiye'yi ziyaret ediniz" tabelas1m diktirmek haJa r;:ok zor!
Tiirk Edebiyat1, 1985
AH SAFRANBOLU
VAH SAFRANBOLU
Vadinin tabil e~mlerine birbirini kapatmayacak ~kilde,
hepsi tek tek se~ilsin, estetik birer obje olarak tek tek algilansm di ye
biiyiik bir zevk ve ustahkla yerle~ tirilen evlere bakarken,
"Evet" diyorsunuz, "Bu ~ehir korunmah!"
Misir'1 Sevmek
Bizi Kahire'ye goti.irecek olan M1sir Havayollan uc;:ag1, tam
dort buc;:uk saat gecikmeyle kalkabildi. Havaalamna normal va-
kitten yakla§tk iki saat once gelindigi di.i§i.ini.ilecek olursa, bu,
a§ag1 yukan alt1 saatlik bir bekleyi:1 demektir. Yay gibi gerilen
sinirlerimiz, uc;:akta biraz gev§ediy~;e de, indikten sonra Kahire
Havaalam'ndaki bekleyi§, M1mh gorevlilerin pek de kibar ol-
mayan davram§lan, ikide bir sonen elektrikler, kafilemizde ye-
niden memnuniyetsizlige ve homunulara yol ac;:ti.
Dsti.ine i.istli.ik, benim ve daha birkac;: ki§inin pasaportlan
geli§igi.izel aynlarak ve hic;:bir ac;:1klama yaplimaks1Z1n bir yer-
lere goti.iri.ildi.i. Yakla§ik kirk be§ dakika da bu yi.izden bekle-
dik. Gorevlilerden birinden gi.ic;: bela kopard1g1m1z bir ac;:1k-
lamaya gore, endi§e edilecek bir §CY yokmu§, pasaportlanm1z
sadece bilgisayar incelemesinden gec;:irilecekmi§. iyi de, nic;:in
yalmzca birkac;: ki§inin? Suratlanrrnz1 begenmemi§ olmahlar.
Ba§ka ac;:1klamas1 yok.
Tabii, bizi otellerimize goti.irecek otobi.isleri bekleyi§imizi
saym1yorum. Havaalanmda bir karga§a, bir karga§a! K1sacas1
otellerimize ula§tp odalanm1za yerle§tigimizde, ayakta duracak
halimiz kalmam1§tl.
178 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
Metro A<;1hyor ·
Napolyon'un Hedefi
Antik M1sir, piramitler, mumyalar ... deyince babalan tutan
Bat1hlar hemen ko§uyorlar buraya. Arad1klanm bulabiliyorlar
m1, bilmiyorum; ama Gerard de Nerval bulamam1§. 1843 y1lm-
da Theophile Gauthier'ye yazd1g1 mektupta, iilkeden iilkeye ge-
zerken kainatm en gi.izel i.ilkelerini kaybettigini, en c;:ok da M1-
Slf ir;:in i.iziildi.igi.ini.i soyleyerek §Oyle devam eder: "Ke§ke 0 iil-
keyi hayallerimden c;:1kanp atarak hamalanmm arasma gomme-
seydim."
<;i.inki.i Nerval'in hayalindeki M1s1r'la gerc;:ek MISlr c;:ak1§-
mam1§t1r. Hayallerinde kendilerine gore yeniden bic;:imlendir-
dikleri Dogu'yu bulamayan Bat1hla1r, gerc;:ek Dogu hakkmda
c;:ok zaman a§agilay1c1 §eyler yazm1§lard1r.
Balihlar, Napolyon ve ordusunun Gize piramitlerini gordi.i-
gi.i gi.inden beri (21 Haziran 1789) garip bir MISlr sevdas1 ya§ar-
lar. 1798 ilkbahannda, Institut de Franc'm bi.iyi.ik toplanli salo-
nunda Arabistan Seyahati adh iki ciltlik kitabm deri cildine
sert bir §ekilde vurarak bilimin M1s1r'daki gorevini ac;:1klayan
Napolyon, sefere c;:ikarken yamna bir di.izine oryantalist almI§tI.
Kalbinde iskender ve Sezar gibi cihangirlerin ihtiras1, M1s1r'1
Avrupa'mn daha dogrusu Fransa'mn tabii bir uzant1s1 haline ge-
tirmeyi planhyordu.
Napolyon Bonaparte, M1s1r'1 i§gal eder etmez, beraberinde-
ki oryantalistlerden hemen i§e ba§lamalanm istedi. M1s1r'la il-
gili her§ey yaz1lmahyd1. Bu c;:ah§malardan, 1803-1828 tarihleri
arasmda 33 cilt olarak yay1mlanan dev bir eser ortaya c;:1kli:
Description de J'Egypte (M1m'm Tasviri). Bu eserde MlSir, ya-
§anan gerc;:eklerle ve degerlerle degil, c;:ok uzak gec;:mi§inde Av-
rupa'yla olan ili§kileriyle ele alm1yordu. Uzak gec;:mi§te bilgi ve
medeniyet kaynag1 olan bu i.ilke, oryantalistlerin gozi.inde, ya-
§ayan haliyle incelenmeye bile degmezdi; "barbarhga gomi.il-
mi.i§ ya§1yordu".
Boylece oryantalistler, M1s!f'1 asil tarihi c;:izgisinden kopa-
nyor, di.inya tarihi ir;:inde, kendi menfaatlerine uygun bir yere
oturtuyorlard1.
182 I $EHiR FOTOGRAFLARI
* Hiyeroglifleri c;:ozen
Franc;:ois Champollion'un dogdugunda goz aklan sa-
nyd1. Yalmz Dogululara has bir durumun , soyunda.~ic;: Dogulu bulunma-
yan bir Orta Avrupalt'da olu~u herkesi ~a~trlmt~U. Ustelik teni de kahve-
rengiye yakm bir esmerlik ta~1yor, yiiziiniin biitUn c;:izgileri dogulu c;:izgi-
lerini andmyordu. Yirmi ytl sonra herkes ona "Mt strh " denrneye ba~ladt.
Turk Hakimiyeti
Kahire'nin en bi.iytik i;:ar§1smda , Han Halili'de gezerken Ka-
pahi;:ar§10da geziyonnu§sunuz gibi bir hisse kap1hrsm1z. Ger-
184 I ;>EHiR FOTOGRAFLARI
c;ekte bir Osmanh c;ar§1s1dir Han Halili, hareketli, c1V1l c1V1! bir
c;ar~1. Ne ararsamz bulunur. Hatta s1k s1k tamd1k bir ses duyar-
s1n1z: "Buynn efendim!"
Bu, "buyurun efendim"in Arapc;as1'dir, daha dogrusu Arap-
c;ala§ml§ §eklidir. Han Halili'de gezerken, insan kendini gurbet-
te. hissetmiyor, insanlara ve atmosfere hemen ah§iyorsunuz.
Tabil burada da ah§veri§ ederken s1ki bir pazarhkc;1 olmak zo-
rundasm1z. Eger yamm1zda, bir ara§tirma bursu kazanarak Ka-
hire'ye gelen ve sekiz aydir burada bulundugu ic;in M1s1r'1 c;ok
iyi tamyan arkada§1m1z Recep Vidin olmasayd1, herhalde epey-
ce yolunurduk.Vidin, gilzel belgesel programlanyla tamd1g1m1z
TRT prodilktbrlerinden ...
1917'den 1914'e kadar yakla§tk dort yilz ytl Osmanh
hakimiyetinde kalan M1sir'da Tilrkliigiln silinmez izler b1rak-
m1§ olmas1 tabildir. Osmanhlar'dan once, Suriye ve M1s1r'da
Tolunlu ve ih§idl devletlerinin Tilrkler tarafmdan kuruldugu,
MemlGkler'in de Tilrkler'den ve Tilrklqmi§ <;erkezler'den olu§-
tugu dil§ilniilecek olursa, M1m'da Turk hakimiyetini c;ok eski-
lere gotiirmek milmkilndilr.
Yavuz Sultan Selim'in gerek Mercidab1k'ta, gerekse Rida-
niye'de kar§tsma c;1kan Mem!Gk ordusunun bilyilk bir k1sm1
Tilrkmenler'den olu§uyordu. K1sa silren Frans1z ve ingiliz i§-
galleri haric; tutulursa, M1m, yakla§Ik yedi yilz yil surekli Turk
hakimiyeti altmda ya§ad1.
Kahire'de be§ ki§iyle konu§tuysamz, bunlardan biri mutla-
ka size ya anne ya da baba tarafmdan dedesinin Turk oldugunu
soylilyor. Arna boyle soyleyen bir M1sirhyla ah§Veri§ yap1yor-
samz, size diger turistlerden farkl1 davranacag1m zannetmeyin,
pazarhgmlZI s1ki yapm.
Kahire'de gezerken, ister istemez Kavalah Mehmed Ali Pa-
§a'y1, Osmanh'nm bu zeki ve dikba§h valisini dil~ilnilyorsunuz.
II. Mahmud devrinde, devleti epeyce ugra§tiran bu yaman ada-
mm Kahire'de oturdugu milstahkem kale ve kalede zarif bir §e-
kilde yilkselen camii, ic;inizde garip bir dailssila duygusu yara-
liyor. Mehmed Ali Camii anlalilanlara gore, Sultanahmet Ca-
mii'nin plam esas ahnarak yapilm1§. Biltun hususiyetleriyle bir
Osmanh camii.
~EHiR FOTOGRAFLARI / 185
iskenderiye
~oforlerimiz ve rehberlerimiz o kadar inatc;:1, liikayt ve vur-
dumduymaz ki, hareket ettiklerinde biiyiik bir zafer kazanm1§
gibi seviniyoruz. Bir alki§tlr kopuyor. ~imdi iskenderiye yolun-
day1z. Vakil epeyce gee;:. Nihayet giine§ batmak iizereyken, Bii-
yiik iskender'in kurdugu muhte§em §ehre giriyoruz. Sefaletin
kol gezdigi semtlerden gec;:erek 30 kilometrelik sahil yolunda
ilerlemeye ba§hyoruz. izmir'i andmyor, her §eyiyle bir Akdeniz
§ehri. Uzaktan goriinii§ii §iihane. Sahil boyunca biiylik oteller
s1ralanm1§. Fakat ilk dikkatimizi c;:eken, pml pml, 1§11 1§11 bina-
lann arasmda adeta bombalanml§, sava§tan c;:1km1§ gibi s1valan
doklilrnii§, harabeye donmli§ apartmanlar. .. Bu durumu baz!lan
Cerna! Abdi.innas1r'm kira ile ilgili dlizenlemelerine baghyor.
M1s1r'da kiralar uzun bir siireden beri dondurulmu§. Bir eve
kirac1 olarak giren omi.ir boyu oturuyor, hatta c;:ocuklanna dev-
rediyor. Ev sahiplerinin kirac1lanm c;:1karma hakk1 yok. Bu yi.iz-
den evler ya kirac1lann elinde, yahut ev sahipleri kiraya verme-
dikleri ic;:in kendiliginden harabeye doni.iyormu§. Yani M1sir'da
kirac1 olmak, ev sahibi olmaktan daha akilhca bir i§ .
M1s1r'da halk c;:ok fakir oldugu ic;:in kiralann dondurulmas1
en uygun tedbir gibi gori.inliyor. Asgarl licretin 60 pound oldu-
gunu soylediler. Bu son derece dii§iik bir i.icret. Fakat bir §ey
daha soylediler ki, c;:ok ilgi c;:ekici : Kahire'nin en liiks, en mo-
dern semti olan Heliopolis'te temizlikc;:iler, giinliik 15 pounda
nazlamyorlam11~. Korkunc;: bir dengesizlik ...
$EHiR FOTOGRAFLARI / 187
Bu~ra Hammefendi
Aiev Alath, beni daha onceki geli§inde tam§lig1 Bu§ra Ha-
mmefendi'ye gotiirdii. ibrahim Sabri Bey'in klZI, ~eyhiilis!am
Mustafa Sabri Efendi'nin torunu, M1sir'da ingiliz dili ve edebi-
yat1 tahsil etmi§, ingiltere'de de doktora yapm1§ kiiltiirlii bir ha-
mm. Tiirkiye d1§mda dogup biiyiid ligil halde, evlerinde 9ocuk-
lugundan beri ba§ka di! konu§ulmad1g1 i9in Tiirk9e'yi gayet
diizgiln konu§uyor. Buralara nasil geldiklerini soruyorum:
"Saltanat ilga edilince, diyor, bliyiikbabam, babam, annem,
halalanm, hepsi istanbul'dan 91kip Yunanistan'a gitmi§ler. Ora-
dan Romanya'ya, Hicaz'a, Liibnan'a, soma Kahire'ye gelmi§ler,
1933 y1hnda. Babam ibrahim Sabri, burada ilniversitede Tiirk-
9e ve Tiirk Edebiyat1 okutuyordu."
Bu§ra Hammefendi, Yunanistan'da dogdugu iyin Tiirki-
ye'yle ilgili hiy bir hat1ras1 yok. Fakat son y1Ilarda iki defa is-
tanbul'a gelmi§. istanbul'un temizlii~ini ve gilzelligini unutama-
d1gm1 soyliiyor. Geryekten de Kahire'de bir miiddet gezdikten
soma, istanbul, insamn gozilne pml pm! gorilnilyor.
188 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Revaku'l-Etrak
Bu arada, M1su'daki Turk talebeler meselesi var. Ozellikle
imam Hatip Lisesi mezunu genc;:ler, dint ilimler tahsil etmek
iizere c;:e§itli yollarla M1su'a gidiyorlar.
Kahire'de gorli§ttigtimtiz Turk talebelerden bazilan, M1-
su'da yabanc1larla ilgilenen "Vafidin" adh bir organizasyon bu-
lundugunu , bu organizasyonun dtizenledigi kamplara kat1lan
genc;:lerin pek ba§anh olmad1klanm; k1z, erkek kan§Ik olarak
$EHiR FOTOGRAFLARI I 189
Sonuc;:
Tutankhamun uc;:aginda istanbul'a dogru uc;:arken , arkada~
larla 12 Ekim'de M1sir'a yap1lacak olan referandumun nas1l so-
nuc;:lanabilecegini konu~uyorduk. Biz oradayken her taraf "Ne-
am li-Hiisni Miibarek" (Hiisnii Miibarek ic;:in Evet) afi~leriyle
donatilm1§t1. Arkada~lardan biri, Miibarek'in Nasir ve Se-
dad'dan daha insafl1 oldugunu, evetlerin yiizde 80-85 civannda
c;:1kabilecegini soyledi. Referandum sonuc;:lan ~imdiye kadar hie;:
yiizde 95'in altma dii~memi~. Demek ki Hiisnii Miibarek epeyce
demokrat bir adam.
Ve sonuc;:: Yiizde 97 EVET!
Tercilman, 15-1 8 Ekim 1987
YUGOSLAVYA'DA TURK OLMAK
<;:ocugum, bana gel ernri var,
Duyuyorum, kap1da bir rUzgar,
Grebene'den, Koni<;e'den
OskUp yahut Prizren'd en
Gelmi~ olabilir belki,
Yani Tann misafiri. ..
Bizim gibi ri.izgar da muhacir,
A be a<; kap1y1 girmelidir;
Varsm ev sogusun az1c1k,
RUzgar da bizim gibi bir kul
lsmmahdir k1zanc1k.
Hiisrev Hatemi
Bizim Rumeli
Hiisrev Hatemi'nin Rumeli Riizgan adh §iirinde gec;:en
Grebene, Konic;:e, Uskiip, Prizren gibi isimler, buralardan Tiir-
kiye'ye yakm zamanlarda go<; etmi§ olanlarla, Hiisrev Hatemi
gibi hususl bir Rumeli nostaljisi geli§tiren ~airier di§mda, hi<;
kimse ic;:in fazla bir anlam ta§1m1yor.
Halbuki c;:ok degil, yetmi~ seksen y1l oncesine kadar, biz
Tiirkler ic;:in Bursa, Eski§ehir, Konya, Erzurum , Sivas ve diger-
leri neyse, Oskiip, Prizren, Pri~tine, Konic;:e, Kalkandelen de o
idi. 0 kadar steak, o kadar hat1ra yiiklii, o kadar bizden ...
Evet, onlar da Tiirkliik ve Miisliimanhgm inceden inceye
§ekillendirdigi Osmanh §ehirleriydi, kubbeleri, minareleri, han-
lan, hamamlanyla. <;ogunda be§ as1rdan beri oturuyorduk. Bi-
zim hamurumuzda onlann toprag1, o toprakta bizim kamm1z,
etimiz, kemigimiz, alm terimiz vard1.
Fethetigimizde adlanndan ba§ka varhklan olmayan kii<;iik
koylerdi hep~i de. Hemen bir cami, bir han, hamam, imaret
kondurup sitenin c;:ekirdegini olu§turur, yurt edindigimiz ic;:in
camm1z pahasma korur, yerlilerine de bir emanet gibi kol kanat
gererdik. <;ok zaman topraga bagh koleler olarak devrahnan
192 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Deh~et Y11lan
Be§ yi.iz sene oturdugumuz topraklarda, degil §ehirlerin ve
insanlann , daglann ta§lann, cricreklerin ku§lann bile bize benze-
memi§ olmas1 di.i§i.ini.ilemez. Be§ yi.iz sene vatan belleyip her
kan§lm etimiz, kemigimiz, kamm1zla besledigimiz o topraklar-
dan nas1l o kadar kolayca vazgecrtik, anlamak mi.imki.in degil!
Balkanlar'dan crekili§imizdeki tuhafl1ga hicr dikkat edilme-
mi§ olmas1, i.izerinde aynca di.i§i.ini.ilmesi gereken bir konudur.
Hem oylesine bir cr1kanlma ki ... Azgm cretelerin oni.inden Ana-
dolu'ya dogru acr ve sefil bir bicrimde akan yi.izbinlerce insanm
ya§ad1g1 trajedi, ba§ka bir milletin ba§ma gelseydi §imdiye ka-
dar binlerce romana, filme, tiyatroya, televizyon dizisine konu
olurdu.
Yine de ya§anan acilann deh§etini anlatmak mi.imki.in ol-
mazd1!
Mesela Oski.ip. Yddmm Beyazlt tarafmdan 1392 y1hnda
fe thedilmi§, 19 14 ydrnda elimizden cr1km1§. Yani, §imdi Make-
donya Cumhuriyeti'nin ba§kenti olan bu gi.izel §ehirde tam 522
yil oturmU§UZ, 522 yil ...
Esasen Balkanlar'm fethi I. Murat devrinde hemen hemen
tam aml a mrn ~tl ve buralar fethedildigindc oyle gi.icrli.i devletler,
$EHiR FOTOGRAFLARI I 193
Belgrad Kalesi
Aym gun Oskiip'e u~acag1z. Vaktimiz az. Bu yuzden Belg-
rad'm goriilecek yerlerini kisa surede dola§mak zorunday1z. Ta-
d1mhk bir gezi. Hava kapah ve yagmura tqne.
Belgrad'a gidip de kaleyi ve Kale Meydan'1 gormemek,
surlardan nazh Tuna'y1 seyretmemek olmaz. Sava nehri ile bir-
le§en muhte~em Tuna'nm guzelligine ve goz alabildigine uza-
nan ovanm yqilligine bakmak buyuk zevk.
S!fpyas1 Beograd olan ve "Beyaz Kale" anlamma gelen
Belgrad, M.6. 4. yuzyilda Keltler tarafmdan kurulmu~. Osman-
hlar'a gelinceye kadar defalarca el degi~tirmi~. Ilk defa 1440
yilmda ku~att1klan ve 1521 'de ele ge\irdikleri Belgrad'1 , Avus-
turya'nm k1sa sureli i~galleri d1~mda 1804'e kadar ellerinde tu-
tan Osmanhlar, 1867 yilmda tamamen S1rplar'a blfakm1~lar.
~ehirde uzun Turk hakimiyetinin izlerini silmek i~in S1rp-
lar'm ozel bir gayret gosterdikleri hemen hissediliyor. Arna 350
yilhk hakimiyetin butun izlerini silmek oyle kolay degil. En
guzel meydanlanndan birinin ismi Teraziya. Turk~e kelime ve
adlarla her ad1mda kar~Iia~mak murnkun. Mese!a gittigimiz
yerlerden biri S1rplar'm Top~ider dedil<leri Top~u Deresi. Prens
Milos Obrenovic'in e~i i~in yaptlfd1g1 ev Turk tarzmda ve "Ko-
nak" diye amhyor. Girer girmez, aglf Slav ruhunu bast1ran ince
Turk estetigi ile kar~ila~1yorsunuz .
Kosova'ya Gelince
Goc,:ten Kosova Ttirk Demokratik Birligi Ba§kam Sadik
Tanyol da §ikayetc,:i. Onunla da Struga'da tam§llk, gorti§ttik.
Kalk1p Prizren'den gelmi§ti. Altay Stiroy, Re§it Hanadan, R1fat
Ye§eren, Prizren'den gelen diger dostlar...
Sadik Bey, 1953 yilmda ba§layan biiytik goc,:tin 1957'de ya-
va§lad1g1m, 1981 'den itibaren yeniden h1zland1g1m belirterek,
"Bizi en fazla goc,: meselesi yoruyor" diyor. En onemli sebep,
i§sizlik, Ttirkler'in i§ bulmakta c,:ektikleri btiytik s1kmt1. Ana dil-
de egitim gorememek, ders arac,: gerec,:lerinin bulunmamas1 ve
en onemlisi Amavutlar'm bask1s1. Btittin bunlar, Sadik Tanyol'a
gore, aym zamanda asimilasyonu kolayla§t1ran en onemli et-
kenlerdir.
Arnavutlar, SJrbistan'm Kosova ozerk bolgesinde, anaya-
sayla azmhklara verilen haklan kulland1rmakta epeyce hasis
davramyorlar. Sadik Tanyol, Arnavutlar'm gtiltinc,: bir mant1kla,
Balkanlar'da ozellikle Kosova'da, Ttirk bulunmad1gm1 iddia et-
tiklerini anlat1yor. Gtiya Ttirk denen ve Ttirkc,:e konu§an halk,
aslmda Ttirkle§tirilmi§ Arnavutlarm1§!
Bu tarih tezi, sadece Ttirkler'i degil, Ttirkc,:e'den ba§ka di!
bilmeyen Arnavutlar'1 da hedefliyor. Biittin Yugoslavya'da
Ttirk say1s1 120 bin civannda tahmin ediliyor. Arna TUrkc,:e ko-
nu§anlann say1s1 300 binden a§ag1 degil. Arnavut olarak tammp
da Ttirkc,:e'den ba§ka di! bilmeyenler var. K1sacas1, epeyce kan-
§Ik bir mesele!
Sadik Tanyol, Amavutlar'm sozkonusu tarih tezi dogrultu-
sunda yapt1klan propaganda ve baskdann etkili oldugunu ifade
ediyor. Bu propaganda ozellikle i§siz Ttirkler'de netice almma-
s1m saghyormu§. Amavut oldugunu soyleyerek i§ bulanlar, is-
ter istemez c,:ocuklanm da Amavut okullanna gondermek zo-
runda kal!yorlar. Arnavutlar'm Kosova'da para ve gUcti elle-
rinde bulundurmalan birc,:ok Ttirk'ti bir yo! aynmma getirmi§:
Ya goc,:, ya Arnavutlugu kabul etmek! Boylece, 197l'den sonra
Ttirkler'in say1s1 h1zla azalmaya ba§lam1§.
Sadik Tanyol , yoksul ve i§siz TUrkler'den c,:ok, bazi TUrk
ogretmenlcrin ve aydmlann kendilerine Amavut dedirtmelerine
$EHiR FOTOGRAFLARI / 207
"Gucumuzu Bilmeliyiz!"
Prizren'de, Sadik Tanyol ba§kanhgmda kurulan Tiirk De-
mokratik Birligi , c;:ic;:egi burnunda bir dernek. Bir buc;:uk ay on-
ce, 19 Temmuz 1990'da kurulmu§. Amac1 , soziinii ettigimiz
problemlere c;:oziim bulmak, Tiirkle.r'in eritilmesini onlemek,
Tiirkc;:e egitimi ve ders arac;: gerec;:lerini saglamak, Tiirkler'in da-
ha fazla i§e almmalanmn yollanm aramak ... "ilk i§imiz" diyor
Sadik Tanyol, "Demege iiye kaydmin yapilmas1. 199l'de Yu-
goslavya'da gene! say1m yapilacak. Arna biz daha once Koso-
va'da ne kadar oldugumuzu bilmek istiyoruz. Biitiin §Ubeleri-
miz kendi bolgelerinde say1m yapacak. Boylece sec;:imlerden
once Kosova'da ne kadar oldugumuzu kesin olarak tesbit edebi-
lecegiz. SHbistan sec;:imleri eyliil ve ekimde yap1lacak. Bunun
ic;:in giiciimiizii bilmek zorunday1z. Gene! say1mlar gerc;:egi yan-
s1tm1yor her zaman ."
Sadik Tanyol, Kosova'daki Tiirk niifusunun Prizren ve Ma-
mu§a'da yogunla§ffil§ durumda oldugunu, en az iki milletvekili
c;:1karmay1 iimit ettiklerini sozlerine ekliyor. Bir iimitleri de,
Tiirk Demokratik Birligi'nin kurulmasmdan cesaret alan baz1
Tiirkler'in kendilerini Arnavut gostermekten vazgec;:ecekleri .. .
Boylece sayilanmn artacagm1 dii§iiniiyor Sadik Tanyol.
Kosova ozerk bolgesinde 12 bin civannda Tiirk ya§1yor.
Tabil bu 1981 say1mlanna gore. Arna yukanda da ifade ettigim
gibi, Tiirkc;:e konu§an halkm say1s1 30 bini buluyor.
Sadik Tanyol'a Dskiip'te ve Prizren'de ayn ayn dernekler
kurulmu§ olmasmm bir problem yarat1p yaratmayacagm1 soru-
yorum. "Hay1r" diyor, "Zaten cumhuriyetlerimiz ayn. Anaya-
salar arasmda da farklar var. Ayn derneklerin kurulmas1 zorun-
lu idi. Fakat bu , i§birligine gitmemili, giic;: birligi yapmam!ZI
engellemez!"
Bu arada, TV-S'in Kosova bolgesinde haftada iki giin sey-
redildigini, fakat Arnavutl ar' m bundan son derece rahats1z ol-
208 I ~EHiR FOTOGRAFLARI
Dskup'te
Nihayet Dsktip'teyiz.
<;ocuklugumdan beri Yahya Kemal'le ha§ir ne§ir oldugum
i\:in onun dogdugu ~ehri \:Ok merak ediyorum. Ad1m ad1m gez-
mek istiyorum ama, ne miimkiin!
Struga'dan ancak 10.00 sulannda hareket edebildik. Yolda
hi\: gereksiz bir saatlik mola. D\: saatlik yol boylece dort saate
\:lkti. Otele inmek, yerle§mek .. Bir saat de o siiriiyor. Ve once
Birlik gazetesini ziyaret etmek gerek. Eh, vakit kahrsa bir saat
$EHiR FOTOGRAFLARI / 209
kadar da dola§1veririz Oskiip'te. Na:al olsa, ertesi giin iki iii;: sa-
atlik vaktimiz var.
Struga'da §enlik boyunca yakm ilgisini gordiigiimiiz Drita
Karahasan, Makedonya'nm tek Tiirki;:e gazetesinin sorumlu
ba~yazan. Ba~yazarhk bizdeki gene! yaym miidiirliigiine teka-
biil ediyor.
Birlik, Nova Makedoniya gaze1esi biinyesinde, Tiirki;:e ve
Latin harfleriyle haftada ti<;: giin c;:1kan, ortalama iii;: bin tirajh
bir gazete. Haftahk olarak ba~lad1g1 yaymma 23 Arahk
l 944'ten beri arahks1z devam ediyor. Birlik btinyesinde Sesler
adh bir edebiyat dergisiyle Sevin~ ve Tomurcuk adlanm ta~1-
yan iki c;:ocuk dergisi de haz1rlamyor.
Oskiip'te biitiin basm kurulu§lan "Basm Saray1" ad1 verilen
modem ve c;:ok biiyiik bir binada toplanm1~. Birlik de bu bina-
nm list katlanndan birinde, dort bq oday1 i~gal ediyor. Drita
Karahasan'1 buradaki odasmda ziyaret ettik. Biiyiik ve zevkle
do§enmi§ bir oda.
Birlik gazetesinin problemlerinc gec;:meden once, soz Yu-
goslavya'da Ttirk basmmdan ac;:1lm1§ken, Pri~tine'de i;:1kanlan
gazete ve dergilerden de k1saca soz ctmeliyim. Kosova Tiirkle-
ri'nin, Tan adh haftahk bir gazeteleri bulunuyor. Tan biinye-
sinde <:;evren adh bir bilim-kiiltiir dergisi, <:;1g adh bir edebiyat
sanat dergisi, aynca Ku~ adh bir c;:ocuk dergisi haz1rlamyor.
Prizren'de ise Dogru Yol Ktiltiir ve Giizel Sanatlar Demegi ta-
rafmdan ayhk olarak yaymlanan Esin adh ktiltiir-sanat dergisi
var. Yugoslavyah Turk ~air ve yazarlannm kitaplan da Birlik
ve Tan gazetelerinin editorliigiinde yay1mlamyor.
Radyo ve televizyonlardaki Ttirki;:e yaym faaliyetleri de
gozontine almirsa, kii<;:tik bir azmhk olmasma ragmen, Yugos-
lavya'daki soyda§lanm1zm zengin bir kiiltiir hayat1 ya§adiklan
soylenebilir.
bzelle~tirme
Yugoslavya'da ya§ayan herkes gibi, Birlik gazetesinin ba~
yazan Drita Karahan da gergin bir beldeyi§ ii;:inde. Ya§anan bii-
yiik degi§im , ister istemez ozellqtim1e meselesini de giindeme
210 I $EHiA FOTOGRAFLAAI
hepsinden c;ok daha zengin bir kiilti.ire sahibiz. Be§ yi.iz y1l on-
cesine kadar uzanan bir ki.ilti.ir. Bu kiilti.iri.i korumak gerek. Ya-
ni tarihimiz bize bi.iyi.ik sorumluluklar yi.ikli.iyor. Ve biz bu so-
rumlulugun altmda ezilmemek ic;in her ti.irli.i i§e ko§uyoruz. Ba-
tan bir gemiyi kurtarmak ic;in sava§1yoruz!"
Bu nasil oluyor? Ethem Baymak, Pri§tine radyosunda so-
rumlu prodi.iktor, Ti.irkc;e programlar hazuhyor. Aym zamanda
yazar... Deneme, ele§tiri ve inceleme ti.irlerinde kitaplan var ve
. resim yap1yor, kitap kapag1 c;iziyor. Yine kendisinden dinleye-
lim:
"Yugoslavya'da bugi.ine kadar yirmi sergi ac;l!m. Bir sergim
de iki y1I once Eski§ehir'de oldu. Bcnim ic;in bir Ti.irk olarak
Ti.irkiye'de sergi ac;mak c;ok onem\i. Yaghboyalar1mm bir ozel-
ligi var: Genellikle Yugoslavya'daki Osmanh mimarisini c;ah§I-
yorum. Bugi.in tablolanmdaki eserlcrden c;ogu yok, y1ktilar.
Ac1mas1zca y1klllar. Osmanh mima: isi oldugu ic;in ozellikle
y1kt1lar. Ben, bunlan yannki ku§aklara beige olarak b1rakmak
istiyorum. Benim ya§ad1g1m kentte, Prizren'de yi.izlerce Os-
manh eseri var. Hepsini tek tek tablolanma aktard1m. ~imdi di-
yorum, soyut resme yonelebilir, kendime has baz1 §eyler yapa-
bilirdim. Yapam1yorum. <;unki.i Yugoslavya'h Ti.irk ressam1
olarak sorumluluklar1m var."
Ethem Baymak'm c;ah§malan bu kadar da degil. Prizren'de-
ki mi.izik demeginde ud c;ahyor, ti.irki.il'.er derliyor.
Yugoslavya'daki bi.iti.in Ti.irk aydrnlan, Ethem Baymak gi-
bi , her i§e ko§mak, c;ok yonli.i olmak zorundalar. Bu bak1mdan
desteklenmek, yard1m gormek istiyor, Ti.irkiye'den 9ok §ey bek-
liyorlar. Yeterli ilgi gormedikleri i9in de yakimyorlar.
Yeri gelmi§ken soylemek istiyorum: Yugoslavya'mn d1§a
kapah oldugu donemlerde Ti.irkiye'den daha c;ok solcu yazar ve
§airier gidip geliyor, Struga ~iir Ak§amlan'na da hep onlar
davet ediliyorlard1. Hi9 biri Ti.irkiye'de Yugoslavya Ti.irkleri'nin
meselelerini anlatmadilar. Hatta §airle1rinden, yazarlanndan bile
soz etmediler. Aynca Yugoslavya'da kendilerinden ba§ka kim-
seyi tamtmad1lar. Garip degil mi, Uskiip'te ya§ayan Ti.irk aydm-
lanndan 9ogu, hem§ehrileri Yahya Kemal'in adm1 bile yeni ye-
ni duyuyorlar. Ac1, ama ger9ek...
212 / $EHiR FOTOGRAFLARI
Geceleyin Mostar
Bir gezginin "ta§ kesilmi§ hiliil" diye tarif ettigi Mostar
kopriisiinii tahrip edilmeden once gom1eyi ve en yiiksek nokta-
smdan Neretva'nm CO§kun sulannda Mostar'm "gec;:mi§ gecele-
rinden biri"ni seyretmeyi ne kadar isterdim!
Yaz1k ki , k1smetimde onu ilk defa 18 Agustos 1995 gecesi
y1k1lm1§ haliyle ve goz ya§lanmn ardmdan gormek varm1~; mi-
naresi bir havan topu mermisiyle uc;:urulmu§ Koski Mehmed
Pa§a Camii'nin avlusundan ...
Hepimiz gergin ve yorgunduk. Split Havaalam'nda saatler
siiren bekleyi§, beraberimizde getirdi.gimiz ilac;:lann ve g1da
maddelerinin yansma Hirvatlar tarafrndan el konulmas1 , Met-
kovic;: S1mr Kap1s1'nda, kalan ilac;:lan gec;:irmemize izin vermek
istemeyen H1rvat polisi. Yine saatlar si.i.ren bekleyi§, yo! boyun-
ca bombalanm1§ binalar, hie;: giiven te:lkin etmeyen Birle§mi§
Milletler (UN) arac;:lan, birbirine cep gibi girmi§ H1rvat ve Bo§-
nak bolgeleri, kontroller, kontroller, kontroller.. .
Nihayet Mostar! H1rvat bolgesini a§IP da Bo~naklann kont-
roliindeki eski Mostar'a girince birden rahatlad1k. Bir virtiiozun
benzerini bir daha c;:alamad1g1 bir irticali and1ran o nefis §ehrin
nas1l bir felfil<et ya§ad1gm1 heniiz idrak edebilmi§ degiliz. <;iin-
214 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
MUlteci Kamp1
sin diye ki§i ba§ma verdigi, son kullanma tarihi 1969 olan , bir
ki§iyi degil ti<;: ogtin, bir ogtin bile doyurmayacak yiyecek pa-
ketleri . Yalmayak dola§an r,:ocuklar, inleyen hastalar, isyan
duygulanyla feryat eden kadmlar ve r,:ekim yapan televizyon
ekiplerini r,:evrelerinden uzakla§tmnaya r,:ah§an ar,: ve r,:1plak, fa-
kat magrur insanlar.
0 kadar farkh duygular1 aym anda bir arada ya§1yorum ki,
anlatilamaz. Htiztin, sur,:luluk duygusu, merhamet, ofke, isyan ,
yilgmhk, timitsizlik ... Acaba diye dti§tintiyorum, boyle bir
kamp1 ziyaret etmek mi daha dogru , etmemek mi? Hangi duy-
guyu ya§arsamz ya§aym sonur,:ta bir olay1 seyrediyor, ister iste-
mez sizin d1§1mzda ya§anan bir trajediyi seyirlik bir olay haline
getiriyorsunuz. ir,:inizden ar,:, r,:1plak, r,:ocuklara sanlmak, onlarla
birlikte aglamak geliyor. Fakat aym anda bunun bir gosteri ola-
rak algilanabilecegini dti§tinerek irki!liyor, kendinizi geri r,:eki-
yorsunuz. Bu sefer de kay1ts1z kalm1 ~; olma endi§esi ytireginizi
burkmaya ba§hyor. Dzerinizde ne v.arsa, hepsini r,:1kanp ver-
mek istiyorsunuz. Ancak sizin bu ir,:ten gelen jestinizin birkar,:
ki§iyi belki birkar,: saat oyalayacagm1, fakat mahrum kalan r,:o-
gunlugun ofkesini r,:ekecegini dti§tinerek vazger,:iyorsunuz.
Kamptan tistiimtiz ba§1m1z r,:amura batm1§ ve ruhen alttist
olmu§ bir halde dontiyoruz. Yagmurlu bir gtinde ziyaret ettigi-
miz ir,:in bu insanlann bannacak yer temin edilemedigi takdir-
de, ki§m nas1l bir feliiket ya§ayacaklanna dair r,:ok ar,:1k bir fikir
edinmi§ olduk. <;aresizlik ne kotti!
ilk Workshop'umuzu da Tuzla'da yapt1k. Kiilttir, bilim, i§
dtinyas1 ve politika komisyonlan hal.inde grupla§arak Tuzlah
Bo§nak aydmlanyla gorii§ ah§ veri§inde bulunduk. Bu ilk top-
lantlda, asil meslegi tip profesorliigti olmakla beraber, onemli
bir ktilttir adam1 say1lan Htiseyin Su§i<;:, "Sizinle tam§mak, ta-
rihle tam§mak gibi bir §ey!" dedi ve bir arkada§1m1zm Bo§nak-
lar'm manevl ve kiiltiirel kaynaklann a yabancila§t1klan yolun-
daki imasm1 tath sert bir ifadeyle cev.aplandird1: "Bizi terkedip
gittiniz!"
Bo§naklar'm manevl ve kiilttirel koklerinden koptuklanm
dti§tinmek r,:ok yanh§. isJam ktilttirti Bosna'da btittin canhhg1
ile ya§1yor. 1878 Berlin Kongresi'yl e Osmanh ' dan kopanlan
218 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
Preporod
Tuzla'dan dondi.ikten sonra, Zenitsa' da, Preporod Cemiye-
ti 'nee organize edilen bir konsere kat1ld1k. Asker k1yafetli
gen9lerin icra ettikleri zikir, ba§Orrti.ili.i, melek ytizli.i Bo§nak
kizlanmn okuduklan Ttirk9e ilahiler ve degerli sanat9Ilar tara-
220 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Vezirler Sehri'nde
Tuzla'dan tekrar Zenitsa'ya, oradan da a§ag1 yukan iki saat-
lik mesafedeki Travnik'e gei;:tik. Yo! boyunca bombalanm1§
koyler. .. bzellikle Ahmii;: koyi.inde ya§ananlar yi.irekler ac1s1.
Burada tam 101 Mi.isltiman katledilmi§. Rehberimizin anlatlig1-
na gbre Hlfvatlar be§iginde uyudugu ii;:in farkedemedikleri bir
bebegi de, aglama sesini duyunca doni.ip kafasma bir kur§un s1-
karak oldi.irmi.i§ler. Deh§et, deh§et! Bir insan nasli bir bebegin
kafasma kur§un s1kabilir? Nasil daglarda sipere yat1p uzun
menzilli silahlarla, hii;: tammad1g1 , belki de i;:ok yakmdan tam-
d1g1 ve i.ii;: yli oncesine kadar kom§uluk ve arkada§hk ettigi in-
sanlara kadm , i;:ocuk, ya§h, geni;: demeden atq edebilir? Bu na-
sli bir ali;:akhkt1r? Bu nasli bir kin ve nefrettir? insan idrakinin
kavrayamayacag1, havsalamn alamayacag1 bir i;:1lgmhk bu.
Tipik bir Osmanh §ehri oldugu soylenen Travnik'e bu duy-
gularla girdik. Osmanh vezirleri tarafmdan bir i;:e§it sayfiye ye-
ri olarak kullamld1g1 ii;:in "Vezirler ~ehri" olarak tanm1yor. Buz
gibi sulann gi.iriil gi.iri.il akt1g1 sevimli bir §ehir. Osmanh'nm de-
rin izlerini hemen gori.iyorsunuz. Daha giri§te kalesi , vezir sa-
raylan ve minareleriyle sizi s1ms1cak ku~allyor. Ancak ~ehrin
ii;:lerine dahnca Osmanh'dan i;:ok bir Orta Avrupa §ehriyle kar-
§ila~1yorsunuz . Avusturya- Macaristan imparatorlugu donemin-
den kalma yap1lar, §ehrin mimari dokusuna hiikim gori.ini.iyor.
Ve eski donemde mi.ize haline getirilmi§ bir caminin avlusunda
$EHiR FOTOGRAFLARI / 221
Pek:1 Sonuc;?
Her§eye ragmen Bo§naklar y1lm1§ degil. Dimdik ayakta du-
ran ve sava§ ortasmda asli kimligini ke§federek kendisini yeni-
den in§a eden bir milleti yakmdan tamdik. Vakur, magrur, so-
nuna kadar direnmeye kararh benzersiz bir ya§ama azmine sa-
hip bir millet. Ve hi\: yoktan hatm say1hr bir ordu. Biiyiik bir
tarih , gil\:lii bir iman. Evet, Bosna biiyilk ac1lar ya§iyor, ama il\:
sene oncesine gore \:Ok farkh bir yerde. Saraybosna d1§mda \:Ok
bilyilk bir yiyecek s1kmt1s1 yok. Belli belirsiz bir ekonomik
canlanmadan bile soz edilebilir. Topraklar ekilip bi\:iliyor. Bal-
224 I $EHiR FOTOGRAFLARI
Alatav'dan Bakarken
Orta Asya'nm bendeki bu tic;: farkh c;:ehresi, Mehmet Turgut
Bey'in Ta~kent'e Dogru adh seyahat notlanm okurken birlqip
tek c;:ehre haline gelmeye ba§lamJ§tlr. Daha sonra bu konuda y1-
gmla kitap okudum ve Orta Asya ilgilendigim ba§hca mesele-
lerden biri oldu. Sonra glasnost, pere~: troika derken, Kafkasya
ve Orta Asya biitiin Tiirkiye'nin ilgi oclag1 haline geldi. Yiizler-
ce insan gitti geldi, fakat ben bir ti.irlii imkan bulamad1m. Hal-
buki Semerkant'1, Buhara'y1, Ta§kent'i, Yesi'yi gormeli, yazma-
hyd1m.
Bunlan, Kazakistan'm ba§kenti Almat1'da, 840 basamakh
merdivenle t1rmamlan Alatav (Aladag)'dan Orta Asya ufuklan-
na bakarken dii§iindiim. i§te sonunda Orta Asya'da, hem de <;in
smmna c;:ok yakm bir §ehirde, uzak atalanmm at ko§turdugu
topraklardayd1m.
Komi.inizmin hala biitiin hantalhg1 ile hissedildigi Almali
Havaalam'nda saatler si.iren, i§kenceden beter bekleyi§lerden
sonra, geceyans1 gi.imriikten gec;:ip de otobi.islerle §ehre dogru
yola koyulunca, dikkatimi ilk c;:eken agac;: bollugu oldu. Bir §eh-
rin caddelerinde degil de, biiyiik bir ormanm ic;:inde ilerliyor-
mu§uz gibi bir duyguya kapild1g1m1 soyleyebilirim. Hafifc;:e kar
yagm1§tI ve d1§anda, Orta Anadolu'dan c;:ok iyi tamd1g1m , insa-
m zanglf zanglf titreten, fakat ic;:ine i:1Iemeyen kuru bir ayaz
vard1.
Gec;:en asrm ortalannda Ruslar tara:fmdan kurulan ve Rusc;:a
ad1 Verni olan §ehrin yerinde, XIII. yii,:yilda Mogollar'm yak1p
y1kt1g1 Almat1 yerle§im birimi bulunuyormu§. Almat1 , Ti.irkc;:e
bir kelime, "elmah, elmahk" anlamma geliyor. Harn elma bah-
c;:eleriyle me§hur bir §ehir. Ni.ifusu l 9 ~· 0'lara kadar yirmi-otuz
bini gec;:mezken, l 929'da Kazakistan'm ba§kenti KIZll Orda'dan
buraya nakledilince birden biiyiimi.i§, geli§mi§. bzellikle Tiir-
kistan- Sibirya demiryolunun tamamlanmas1 ve ikinci Diinya
228 I ~EHiR FOTOGRAFLARI
Ye~il Almatt
Agac;:lar soyununca, geni§ caddeleri ve meydanlan ku§atan
devasa yapilann meydan okuyuculugu daha da belirginle§mi§.
Biiti.in Sovyetler Birligi §ehirlerinde, tiyatro, opera, iiniversite,
akademi , miize, kiitiiphane vb. binalanyla devlet hizmetlerinin
yiiriitiildiigii binalar son derece gosteri§li. Her biri devletin gii-
ciinii, altedilmezligini ve her§eye hakim oldugunu insanlara sii-
rekli hissettirmek ve §ehre gelen yabancilan derinden etkile-
mek ic;:in ozellikle in§a edilmi§ gibi. Gerc;:ekten ilk anda etkile-
niyor ve eziliyorsunuz. Ne var ki di§andan o kadar miitehakkim
goriinen yap1larm ic;:ine girdiginizde kar§1la§t1g1mz c;:i.iriimii§liik,
bu ilk duyguyu hayrete donii§tiiriiyor. Binalar da iic;: be§ y1l on-
ceki SSCB gibi d1§andan iirkiitiicii, ic;:eriden kof.
Kalacag1m1z Kazakistan Oteli'nin oniinde otobiisten inip de
ba§Iml yukanya kald1g11nda dev gori.inii§iiyle beni adeta ezen
bina, yirmi birinci kattaki odama girince birden kiic;:iildi.i. ic;:eri-
de , havas1z kald1g1 ve yeterince temizlik yapilmam1§ oldugu
i<;:in agir bir koku vard1. Bo§ bir buzdolab1, diigmelerinin aras1-
na kag1t s1k1§tmlm1§ , dogru- diiriist c;:ah§mayan siyah-beyaz bir
televizyon , yaylan iyiden iyiye gev~emi§ somyanm iizerinde ,
uzand1gm1z zaman sizi dal harfine c;:eviren tic;: par<;:ah -soziimo-
na- yatak .. . Banyodaki sabunun -uc;:akta da aym sabun vard1-
kokusunu elinizden <;:1karmak ic;:inse ayn bir sabun gerek. Evler
de aym; dt§andan eli yiizii diizgiin goriinen apartmanlann giri§-
leri, merdivenleri , asansorleri bir felaket. Hemen hepsinde, ka-
$EHiR FOTOGRAFLARI / 229
Ah, Turkistan
Ta§kent, Semerkand, Buhara, Merv, Hive, Herat, Belh ..
Dini/tasavvufi literatilre ve klasik edebi metinlere azc;:ok
a§ina olanlar ic;:in bu giizel §ehir adlanmn ozel anlamlan vardir.
islam'm Kur'an-1 Kerim'den sonra en onemli kaynaklanndan
birini, el-Camiu's-Sahih'i viicuda getiren Buhari'yi, felsefe ta-
rihinin "muallim-i sani"si Farabi'yi, din!, sosyal ve kiiltiirel ha-
yat1m1z1 bugiin de derinden etkileyen Nak§ibendiyye'nin kuru-
cusu Bahaeddin Nak§ibendi'yi, Mevtana'y1, Emir Sultan'1,
Ulug Bey'i, Ali ~ir Nevai'yi .. has1h binlerce sufiyi, alimi, §airi,
filozofu yeti§tiren miibarek cografyanm derin §ehirleri... Bin y1l
once kopup geldigimiz, hat1ralan ma'§eri §Uurumuzda hata ya-
§ayan ata yurdumuz Tiirkistan ...
Ne zaman Semerkand dense, ne zaman Buhara ad1 gec;:se,
ne zaman Merv'den soz edilse kalbimi bir daiiss1la metali sarar
ve "O topraklan birgiin ben de gorebilecek miyim?" diye ic;: ge-
c;:irirdim. Bu, soguk sava§ doneminde hayal edilmesi bile
imkans1z bir §eydi. Uzak y!ld1zlann uzaym derinliklerindeki
zay1f 1§1klan gibi , tarihin derinliklerinden gelen panltilarla ye-
tinmek zorundayd1k. Ve soguk sava§ bitti; binlerce insan gidip
$EHiR FOTOGRAFLARI I 231
C::an;1 Pazar
Saat 11.00 sulannda toparland1k; Mustafa Ozel'in karde§i
Mehmet Ozel'in i§lettigi fmn ve Cihan Lokantas1, kald1g1m1z
otele r;ok yakmd1, yiiri.iyerek gittik vc nefis bir kahvalt1dan son-
ra Ta~kent'in i.inli.i c;:arsu Pazan'm gczdik. Fakir ama c1v1l c1v!l
bir pazar. Dikkati r;eken ilk ~ey mcyve bollugu. Kavun , kar-
puz, elma, annul, nar, i.izi.im .. Adeta bir meyve cennetine di.i§-
mi.i~ gibiydik. Bizim kavunlara gore daha sert olan Ozbek ka-
vunlanmn tadma doyum olmuyor. Hele narlar.. Nan yemesini
sevmem, ama Aglayan Nar ile Gu/en Ayva masahm okuduk-
tan sonra hayal di.inyamda ozel bir yer kazanan bu §arkkar! ma-
sal meyvas1 bana her zaman harikulade bir estetik obje olarak
goriinmii~ti.ir. Ozbek sofrlannda -hi1r kalkmayan sofralar- dai-
ma dort dilime boliini.ip r;ir;ek ~i bi ar;ilm1~ olarak tad1lmay1 bek-
leyen nar, bana bu sefer aglayan degil, hep gi.ilen meyveler ola-
rak goziikti.i.
Ta§kent'te c;:arsu Pazan'ndan wnra ziyaret ettigimiz ilk
mekan , otelin hemen yamba§mdaki Kukelta§ Medresesi oldu
(Bir Kukelta§ Medresesi de Buhara'da var). Bugi.in de cami ve
medrese olarak faaliyet gosteren ve .adamakilh bir restorasyon-
dan ger;tigi anla~ilan Kukelta~' ta ciddi bir din! egitim program1
uygulamyor. Esasen bi.iti.in Ozbekistan'da din! egitim medrese-
lere bnak1lm1§. Devlete bagh okullarda din dersi bile yok. Bu
politika aynen Ozbek-Ti.irk Liseleri'nde de ger;erli. Baz1lan be!-
234 / $EHiR FOTOGRAFLARI
duran degerli bir dost) daha sonra Ta§kent'teki gi.iylii Ti.irk i§a-
damlanndan biri o]an ve k1sa bir Si.ire once bir supermarket
ayan Ahmet Demir tarafmdan da enine boyuna anlat!ld1. Ahmet
Bey'e gore , bu emrivakiye raz1 olundugu takdirde, hem Ozbe-
kistan'da, hem de Ti.irkiye'de ihracat ve i.iretimle ugra§an pek-
yOk i§adam1 ve sanayici i§lerini kaybedecekler.
Cumhurba§kam Demirel, Ti.irk i§adamlanmn bu bi.iyi.ik
problemini islam Kerimov'a aktard1 m1, aktard1ysa nas1l bir ce-
vap ald1, heni.iz bilmiyoruz.
Fuat Em de bankadaki paralan konverte edilmedigi takdir-
de bi.iyi.ik zarara ugrayacak i§adamlanndan biri. Yine de
ne§'esini hiy kaybetmemi§, si.irekli gi.iliiyor. Fakat Ti.irkiye'den
gelen misafirlerinin gozlerinden ya§ getirmeye kararh olmah
ki , pi§irdigi yorbay1 ve yogurdugu yig kOfteyi bibere bogmu§.
"Yand1m Allah!" diye diye yedik.
Hele o gi.izelim yorbamn ac1si! Ahy1m1zm solugunu bile
kesmi§ti!
Gucdivan'dan Buhara'ya
Buhara §ehir hakimiyle saat 11.00'de randevumuz vard1, fa-
kat yeti§memiz imkans1zd1. <;iinkii Cerek'ten saat 0.9.00 sula-
nnda aynlabilmi§tik, yani daha tic; be~ saatlik yolumuz vard1.
Kahvalt1 da etmemi§tik, niyetimiz yolda, bir samsahanede mola
vermekti. Samsa, Ozbeklerin sofralanndan eksik etmedikleri,
ic;i baharat, sogan ve ku§ba§1 etle doldurulmu§ bir c;e§it borek.
Okullardan birinde balkabag1yla doldurulmu~ bir tiiriinii de ye-
dik.
Yol boyunca borek yiyebilecegimiz bir samsahane bulmak
miimkiin olmad1. Hemen hepsinde bahk vard1; Ozbekler kah-
valli da sadece etli c;orba ic;miyor, biiyiik bir i§tahla pamukya-
gmda k1zart1Jm1§ bahk da yiyorlar. Tabii, sabah sabah hie; biri-
mizin midesi bahg1 kald1racak gibi degildi. Sonunda "Borekler
on be§ dakikada hazir!" di yen ya§h bir Ozbegin samsahanesin-
de bir saatten fazla zaman kaybettik.
Madem Buhara §ehir hakimiyle gorii§me §ans1m kaybetmi§-
tik; o halde Gucdivan'a ugrayabilirdik, boylece zaman kazan-
m1§ olac~t1k. Gucdivan (G1jduvan) , Nak§ibendiyye silsilesin-
den onemli bir yeri bulunan Abdiilhalik-1 Gucdivani'nin tiirbe-
sinin bulundugu tiimen. Rivayete gore, Bahaeddin Nak§ibend,
birgiin Buhara'da mezarlan dolawken kendisinden bir as1r on-
ce ya§ayan Gucdivani'yi ve ona kadar ula§an sufileri mana
aleminde mii§ahede ve Gucdivani'ye intisap ederek Oveysi Ia-
kab1m altr. Nak§ibendiyye gelenegine gore, bu olay
Bahaeddin'in ruhi hayatm1 derinden etkileyerek cehri zikirden
hafi zikre gec;mesine yo! ac;m1§tlf.
l 960'lann Anadolu kasabalanm hat1rlatan Gucdivan'da
Abdiilhalik-1 Gucdivani'nin tiirbesinin de bulundugu kiilliyeyi
ziyaret ettikten soma yola koyulduk. Buhara'ya vard1g1m1zda
saat a§ag1 yukan 15.00 olmu§tU. Hie; vakit gec;irmeden §ehrin
en merkezi yerinde faaliyet gosteren Ozbek-Tiirk Buhara Erkek
Lisesi'ne gittik. 1992-1993 ogretim ytlmda ac;tlan Iisede halen
225 ogrenci egitim goriiyor. Okulun Tiirk miidiirii Fatih Rli§tii
Zor, verdigi birifingde, daha once ziyaret ettigimiz miidtirler gi-
~EHiR FOTOGRAFLARI /247
Ve Sah-1 Nak~ibend
Turkmenistan Yolunda
Randevumuza zamanmda gelemedigimiz 1r;:m goru§me
imkam bulamad1g1m1z Buhara §ehir hakiminin bizi agirlad1g1
ihti§amh Dev let Konukevi'nde deliksiz bir uyku r;:ektikten sonra
~EHiR FOTOGRAFLARI / 249
Turkmen-Turk Mektepleri
Ertesi gtin (26 Ekim) ziyaret ettigimiz ilk yer Turgut Ozal
Ttirkmen-Ttirk Lisesi oldu. E§ine Ttirkiye'de bile az rastlamr
modemlikte bir lise. 1992-1993 egitim y1hnda air1Ian ve btiytik
ba§anlara imza atan bu gtizel okulu bir ba§tan bir ba§a hayran-
hk iirinde gezdik.
Okullardan sorumlu gene! mtidtir Seyit Embel'in verdigi
bilgiye gore A§kabad'da Turgut Ozal Lisesi'nden ba§ka bir
Ekonomi Lisesi, bir Teknik Lise ve bir de Kurs Merkezi faali-
yet gosteriyor. Ba§kent A.~.'nin !is·~ airt1g1 diger Turkmenistan
§ehirleri de §Unlar: Merv, Bayramali, Carcov, Da§hovuz, Ne-
bitdag1, Ttirkmenba§1, Kohne Orgenir. Tecen, Btizmeyn. 197
ogretmen ve 138 belletmenin gorev yapllg1 bu liselerde, ingiliz,
252 / ~EHiR FOTOGRAFLARI
Dervi~in Fikri
Mafya, teror, koalisyon hiikiimetleri, enflasyon, Vatikan,
Papa, Mehmet Ali Agca, porno ... italy a'ya giderken kafamda
bu kelimeler etrafmda dola§an bir y1gm imaj vard1. Arna dogru-
su Milano ve Roma caddelerinde gezerken bunlar tamamen yok
oldu; sadece tarih §UUru, mimari, korumac1hk, §ehircilik, resto-
rasyon konulanm dii§iinmeye ba§lad1m ve sizler ic;:in bunlan
yazmaya c;:ah§tim. Zaten benim ilgilend igim konular daha c;:ok
bunlar. "Dervi§in fikri neyse, zikri odur" demi§ler.
Terciiman, 25-26 ~ubat 1988
YER ADLARI iNDEKSi*