You are on page 1of 38

I -1 OR.

I -1111111111111111 ]g1 ]g1 ]g1 x1111111111111111111111111111111111111111111111111111111

1111111 1 1 11 111 1Biz burada sadece Foucault ve Derrida zerinde duraca^z. Deleuze' d^ar^da b^rakmam^z^n temel nedeni ekonomik ! 11 111 1Bkz. Jacques Lacan: 1 Four Fundamental Concepts of Psychoanalysis1 11, New York, London, W.W. Norton and Company, 1981; 1 Ecrits1 11, New York, London, Norton and Company, 1977.1 1 1<1 111 1Irigaray iin, bkz. dipnot 8.11 1 1 111 1Bkz: J. Clifford ve G. Marcus (Der.): 1 Writing Culture1 11, Berkeley, University of California Press, 19861 1; J. Clifford: 1 Predicament of Culture1 11, Cambridge, Massachusetts, Harvard University Press, 19881 1; J. Fabian: 1 Time and the Other: How Anthropology Makes Its Object1 11, New York, Columbia University Press, 19831 1; S. Tyler: 1 The Unspeakable: Discourse, Dialogue and Rhetoric in the Postmodern World1 11, Wisconsin, U11 1niversity of Wisconsin Press, 19871 1. Tyler'^n ve genelde "postmodernist" antropolojinin harikulade bir eletirisi iin, bkz: Vicky Kirby: "Re-writing: Postmodernism and Ethnography", 1 Mankind 1 11, 19, 1, 1989, s. 36-45. 1 1 -1 111 1Aa^daki Derrida sunumu iin yararland^^m^z al^malar unlar: Derrida'n^n kendi yap^tlar^ aras^nda, 1 Of Grammatology1 11, Baltimore, London, John Hopkins University Press, 1 11973; 1 Writing and Difference1 11, Chicago, University of Chicago Press, 1 11974; 1 Speech and Phenomena1 11, Evanston, North Western University Press, 1 11978; ve 1

Margins of Philosophy2 22, Chicago, University of Chicago Press, 2 21982. Derrida'c^ deconstruction'^n yetkin iki sunumu iin ise, bkz: R. Gasch: 2 The Tain of the Mirror2 22, Cambridge, Massachusetts, Harvard University Press, 1986;2 2 ve I. Harvey: 2 Derrida and the Economy of Differance2 22, Bloomington, Indiana University Press, 1986.2 2 2 2 2 2 22 222 2Bkz: Ernesto Laclau: "Politics and the Limits of Modernity", 2 Universal Abandon? The Politics of Postmodernism2 22, Der. Andrew Ross, Minneapolis, University of Minnesota Press, 1988.2 2 22 222 2Nermin Abadan-Unat: "Sosyal Bilimlerde Yeni Gelimeler: Modernizm ve Postmodernizm", 2 Toplum ve Bilim2 22, No. 48/49 K^-Bahar 1990.2 2 22 222 2Frederic Jameson: "Postmodernism, or the Cultural Logic of Late Capitalism", 2 New Left Review2 2, 146, 1984.2 2 2 222 2Her iki dnr de, 40'l^ ve 50'li y^llar^n nl marksist kuramsal dergisi 2 Socialism ou Barbarie2 22 iinden geliyorlar. 2 2 2+ 2 "Meta-s^z" Bir Dnya?22 2 2) 2 Yap^salc^l^k ve Sonras^:22 2 2x2222H2H2222(FG(2222H2H2222(2 222d222 2 222 '2 2 22222222222222 22222@2222222222222222222222222222 22 222 22rnegin, bizce postmodernizmden grece farkl^ bir kavram olan sanayi-tesi toplum kuramc^lar^ tam da byle bir dzizgisel evrime dayan^yorlar.22 2 &2 22 22Bu konuda en son ilgin bir al^ma Yugoslav kuramc^ Zizek'in Hegel ve Lacan'^ biraraya getiren yap^t^: Slovaj Zizek: 2 Sublime Object of Ideology2 22, Londra, Verso, 1989. Bkz. ozellikle, Marx, Sohn-Rethel ve Lacan'^ biraraya getiren ilgin birinci blm. 2 2 ^2 222

3Bu anlamda postmodernizm, soyut, gvdesiz bir dil kavram^ zerinde israr olman^n tersine, dilin yap^sal maddiliini izleyerek Hegel'in "mutlak ekirdek" dedii s^n^ra, "Reel"e var^^m^z^ imlemektedir. Postmodernizmi niteleyen okanlaml^l^k "znel yorumlamalar^n eitlilii" deildir basit e; as^l, fark'^n indirgenemezliidir. z3 333 3Sosyo-ekonomik dzeyde, bu bunal^m, "reglasyon" kuramc^lar^n^n inceledii sava sonras^ hakim birikim rejimi olan "fordizm"in bunal^m^na denk der kan^s^nday^z. (Bkz. M. Aglietta: 3 A Theory of Capitalist Regulation: the U.S. Experience3 33, London, NLB, 19793 3; nc Dnya'da fordizm iin bkz. A. Lipietz: 3 Mirages and Miracles3 33, London, Verso, 1987).3 3 Sosyo-ekonomik serveni farkl^ olan Trkiye'de tketim normlar^n^n kurulmas^ ise, sanayi burjuvazisi ile ii s^n^f^ aras^nda belli bir uzlamay^ yans^tan 1960 sonras^ (semi-fordist?) ithal ikameci sanayileme dnemine denk gelmektedir. (Bkz. . Keyder: 3 State and Class in Turkey3 33, London, Verso, 19883 3)3 3 Son y^llarda, zellikle reklamc^l^k ve haftal^k magazin alan^nda stil'i ve fark'^vurgulayan daha postmodern gstergelerin varl^^n^saptamak mmkn. M3 33 333 33rnein toplumsal pratiklerin sylemsel olarak kurulduu noktas^ndan hareketle, dolay^s^yla 3 3 3yeni ve baka3 trl kurulabilecekleri gibi (doru) bir sonucu ^kar^rken bylelikle metafizikten tamamen kurtulmu olduumuzu sanmayal^m. Hatta, metafizik tam da bu kede bizi yeniden yakalamak iin bekliyor: yeniden kurma, 3 bilinte3 3 al^nan bir karar^n sonucu deildir3, sylemsel kuruluun maddilii tam da o bilincin 3 d^^nda3 33, pratiklerde, kurumlarda, ekonomide, bakalar^n^n varl^^nda kendini gsterir. 3 3 33 3 3 33 33Varl^^n sylemsel olarak rgtlenmi olduu, yap^salc^l^k-sonras^ dnrlerin ada hermeneutik (yorumlama) felsefesi ile paylat^^ bir nokta. Yorumlama felsefesinin en yetkin rnei iin bkz. Hans Georg Gadamer: 3 Truth and Method3 33. 3 3 33 3 ?3 33 33Bizim aa^daki zet iin yararland^^m^z bask^:3 33 Ferdinand de Saussure: 3 Course in General Linguistics3 33, La Salle, Illinois, Open Court Classics, 1983. Trke evirisi iin, bkz. 3 Genel Dilbilim Dersleri3 33, Ankara, TDK Yay^nlar^ (ev. Berke Vardar). 3

4 4 4 14 444 4Bu rnek ynnde bir yorumun en yetkin orneini Luce Irigaray'^n al^malar^nda buluyoruz: 4 This Sex Which Is Not One4 44, Ithaca, New York, Cornell University Press, 1985; 4 Speculum of the Other Woman4 44, Ithaca, New York, Cornell University Press, 1987. 4 4 W4 44 44Siyasal kuram alan^nda b4 44ildiimiz en yetkin kuramsal rnek, E. Laclau ve C. Mouffe: 4 Hegemony and Socialist Strategy4 44, London,4 4 4 4Verso, 1985. Kltr zmlemesi alan^ndaki gelenek ise, Ingiltere'de birbirinden farkl^ iki merkezde, kuramsal film dergisi 4 Screen4 44 4evresinde ve Birmingham ada Kltrel Arat^rmalar Merkezi'nde toplanm^t^r. Trkiye'de Seil Bker'in al^malar^ 4 Screen4 4 geleneinin bir rneini tekil eder. Birmingham "media analizi" gelenei ise, bir dnem ODT Sosyoloji blmnde yank^ bulmutu. 14 444 4Foucault'nun al^malar^ aras^nda 4 Cinselliin Tarihi4 4, 1. Cilt tam kitap olarak Trkeye evrildi. Ayr^ca, okumayan okurlara ramen, E. Batur eitli dergilerde Foucault'dan paralar evirmekten y^lmad^. 44 4Foucault'nun erevesine genel bir giri olarak dan^^lacak nemli bir yap^t, kendisiyle yap^lm^ birbirinden ilgin ve neeli (ve kimizaman kavgal^!) mlakatlar^ ve kimi ders notlar^n^ ieren Colin Gordon derlemesi: 4 Power/Knowledge4 44, New York, Pantheon Books,4 4 19804 4. Bizim burada yararland^^m^z al^malar^ ise unlar: 4 History of Sexuality4 4, vol.1, New York, Vintage Books, 1985; 4 Discipline and Punish4 4, Harmondsworth, Penguin Books, 1979; 4 The Archaeology of Knowledge4 4, New York, Pantheon Books, 1972.44 4 4k4 444 4Bu nokta iin zellikle bkz. Foucault 1979, s. 195-228. (Panopticism bolm)44 4 44 444 4Dikkat: burada genel olarak sylemden deil, belirli sylemlerden szediyoruz. zlediimiz sylem/sylemsellik ayr^m^ iin, bkz. E. Laclau ve C. Mouffe: 4 Hegemony and Socialist Strategy4 44, London, Verso, 1985. 4 4 O4 44 444 44rnein, bkz: "Ayd^nlar ve ktidar -Foucault ile Deleuze Mlakat^" 4

Yaz^5 5, No.1. Tekrar tekrar okunmas^ gereken bu nemli mlakatta Foucault ile Deleuze iktidarla ilgili ortodoks anlay^^ sarsan nemli saptamalar yap^yorlar. Fakat kan^m^zca, yap^salc^l^^n evrenselciliini ve marksizmin otoriterliini eletirme kayg^lar^ kimi yerde biraz batan savma yarg^lara yol a ^yor. Yukar^dakine ek olarak, Foucault ve Deleuze'e gre, "halk^n ger ei bildii" rneini de verebiliriz. Sanki, 'halk' ve 'gerek' sorunsuz, verili btnlklermi gibi! 55 5 5 555 5Bir baka deyile, Derrida, dilin sentagmatik ekseninde eklemlenen "znenesne" mant^ksal dizisinin (yklemlemenin) imledii sonul anlam^n (cmlenin sonundaki noktan^n), paradigmatik eksenin oul kar^tl^klar dizisi taraf^ndan srekli tehdit edilip bozulduunu (silinip yeniden yaz^ld^^n^) gsterir. Her zdeleme, sabitleme ya da anlamlama dilin sonsuz bakal^^n^n tehditi alt^ndad^r. c5 555 5Sosyoloji iinde buna yak^n (ayn^ deil!) bir anlay^^ Pierre Bourdieu'nn "habitus" kavram^nda bulabiliriz. Bourdieu, bu kavram ile, durumsal, yz yze ilikilere indirgenemeyen, ve znenin anl^k pratiini yneten anlamsal bir uzam^ kastediyor. Bkz. 5 Outline Of A Theory Of Practice5 55, Cambridge University Press, 1979. 55 555 5Marx'^n da gayet iyi bildii gibi: 5 Kapital5 55'in sylemi bize deerin "ieriksiz bir ey" olduunu anlat^r. 5 5 5 55 555 55Foucault, Hegel'ci felsefenin bu zelliini ifade etmek iin, ironik bir biimde, tam da ada anti-Hegelciliimizin, Hegel'in hilesi olabilecei olas^l^^ndan szeder. (Foucault: 1972: 235). Tam da anlam^n(^n) kuruluu iin kar^tl^^ temel alm^ bir felsefeye, diyalektik felsefeye kar^ olmak ne anlama gelir? Anti-Hegelcilik, asl^nda kt, naif bir Hegelcilik deil midir? Popler okumalar^n kurduu naif imajlar^n tersine, yap^salc^l^k-sonras^ dnrler Hegel'i iyi tan^rlar. 5 555 5Bu konuda nc al^ma elbette Edward Said'in paradigma-kuran yap^t^: 5 Orientalism5 55, Harmondsworth, Penguin,5 5 1978; Said'in ayn^ yakla^m^ gncel medya sylemleri erevesinde devam ettirdii al^mas^ ise 5 Covering Islam5 55, New York, Pantheon, 1981. Ayr^ca bkz. Gayatri C. Spivak: 5 In Other Worlds: Essays in Cultural Politics5 55, New York, London, Routledge, 19885 5 ve 5 The Post-colonial Critic: Interviews, Strategies, Dialogues5 55, New York, London, Routledge, 19905 5; H. Bhabha: "The Other Question...", 5 Screen5 55, 24, 6, 1983 s. 18-36. 5 5 5 5 5 5

r6 666 6Bkz. Trinh T. Minh-ha: 6 Woman, Native, Other6 66, Bloomington, Indiana University Press, 19896 6;6 6 Aiwa Ong: 6 Spirits of Resistance and Capitalist Discipline: Factory Women in Malaysia6 66, New York, State University of New York Press,6 6 1987; ve zellikle Gayatri C. Spivak'^n al^malar^ (bkz. dipnot 22). 6 6 k6 66 66B6 66u olduka sisli ve sorunlu alanda zellikle erif Mardin'in uzun zamand^r srdrd al^malar^n nemine dikkati ekmek istiyoruz: 6 Jon Trkler6 6, 6 Din ve Ideoloji6 6, 6 Ideoloji6 6. Mardin, bu al^malar^yla, Trkiye tarihinde din alan^nda belirlenen kltrel fark^ 6 grmeye6 6 davet ediyor bizi. 6s6

7 7777@77@$7.d7@ 7 77 777 77slamc^l^^, oryentalist bir anlamlama ekonomisinin tarihsel sonucu olarak inceleyen yap^salc^l^k-sonras^ bir yakla^m iin bak^n^z: Mahmut Mutman: "Under the Sign of Orientalism: the West vs Islam" 7 Cultural Critique7 7, Bahar 1992. "slam", t^pk^ Edward Said'in "Dou" iin dedii gibi, Bat^'n^n egemenliini kurduu bir tarihsel sistem iinde kurulmu ve anlamlanm^t^r. 77 7 77 77 BLMLERDE VE TOPLUMDA "POSTMODERNZM"? 7 7 "Foucault kategoriyi reddetti, Guattari k msedi; Derrida'n^n hi al^verii olmad^; Lacan ve Barthes'^n mrleri yetmedi, Althusser renecek durumda deildi, Lyotard'da Amerika'da buldu" (M. Rajhman: "Postmodernism in a Nominalist Frame: the Emergence and Diffusion of a Cultural Category", 7 Flash Art7 7, (International Edition), 137, Kas^m-Aral^k 1987, 49-51. "-Postmodernizm hakk^nda ne dnyorsunuz? -Pardon, neye postmodern diyoruz bugnlerde? Pek gncel deilim de!" (Michel Foucault ile sylei, 7 Telos7 7, 1980) "Son yirmi y^l iinde yay^mlad^^m metinlerden herhangibirisinin herhangibir sayfas^ndan balayan bir saatlik bir okuma, szc kulland^^m anlam^yla metin'in kitap olmad^^n^ farketmeniz iin yeterli olmal^." (Jacques Derrida, "But Beyond...", 7 Critical Inquiry 7 713, 1, 1986, 167) 7 Giri:77 7 7 7 @ Mahmut Mutman & Meyda Yeenolu 7 7 7 University of California , Santa Cruz, Department of Sociology Kas^m/Aral^k 1990 i7 777

8Bat^'n^n kendine "uygar" bir kimlik kurmas^nda slami bir kltrel pratik olarak pe enin oryantalist sylemdeki eklemleniinin feminist ve psikoanalitik bir zmlemesi i in bak^n^z, Meyda Yeenolu: "Veiled Fantasies: Representations of the Orient and Muslim Women in Colonial Discourse", 8 Cultural Studies8 88, Ocak 1992.8 8 8$8 8"$8 j8"$8 8"$8 m8"$8

&9B$9 92$9N9R$99$9*9r$9y9B$99B$99B$992$99r$99$9-9"$9h9$99"$9 92$9! 9$99$9#U9b$9$9R$9&W9"$9.9R$9&9r$9(9$949R$99$9+9R$9,9B Nermin Abadan-Unat'^n "Sosyal Bilimlerde Yeni Gelimeler: Modernizm-Postmodernizm" isimli ilgin ve canl^ bildirisi, II. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresini biraz olsun nitemiz ky kongresi olmaktan ^karm^99. Fakat bize g99 9re, Abadan-Unat'^n bildirisinin ger ek nemi basit e deiik bir konu getiriyor olmas^nda deil, post-modern tart^man^n hepimizi, hatta belki de en ok bugn " nc Dnya"da olan bizleri ilgilendiriyor olmas^. Biz de bu yaz^da Abadan-Unat'^n yerinde mdahelesi arac^l^^yla ve onunla eletirel bir iliki kurarak, post-modern tart^man^n getirdii temalar^n ve sorunlar^n daha da ileri ve biraz daha detayl^ bir tart^mas^n^ yapmak istiyoruz. Byle bir teebbsn kendisinin, ister sada olsun ister solda, kurumlam^, oturmu, disipliner tutuculuu ve akademik brokratizmi rahats^z ettiini kestirmek g deil. 9Bir yandan, akademikliin an^ndan olduu i in "aman ne kadar ilgin , unu bir de biz rensek" szlerini, te yandan, "bunun neresi yeni" ya da tersini, "bunlar modad^r, ge er" nermelerini duyar gibi oluyor insan. Halbuki, ou zaman, sahte ya da ger ek ilgiden ok tam da yads^ma veya nemsiz k^lma i in gsterilen abalar asl^nda byle tepkileri gsterenlerin nas^l "moda", "acaiplik", "a^r^l^k" olarak grdkleri eyler taraf^ndan belirlendiklerinin en a ^k se ik kan^t^. te, Abadan-Unat'^n bildirisi, tam da dnyan^n h^zla dnt i inde bulunduumuz dnemde, byle rm tepkileri aman^n zorunluluunu anlatan cesur bir entellektel giriim rnei. N zetle, postmodernizmin Bat^'da olup biten en son "egzantriklik" deil, belli bir sredir burada salt entellektel dzeyde bile zaten olup bitmekte olan eylerle ilgili olduunu sylyoruz. Fakat, bizim bu yaz^daki as^l tezimiz, bu olduk a a ^k noktadan daha da ileri bir toplumsal temellendirmeye dayanacak: eer postmodernizmi, modernitenin s^n^rlar^n^n ortaya ^k^^ olarak kavrarsak, nc Dnyal^, yani "modernlemeye", "gelimeye" al^an her toplumun global eitsizliklerin verili olduu bir ortamdaki toplumsal ve kltrel deneyimi zel bir anlamda "postmodern"dir. 9 39 Postmodernizmin tan^m^ sorunu:99 9 Abadan-Unat, sanat^n kitlesellemesinden mekanik ocuk retimine, yinelemenin, kopyan^n ve tketimin "orijinali" gitgide sildii bir dnya izen arp^c^ bir post-modern imge ile konuya girdikten sonra Habermas'^n postmodernizm kavram^na dnyor. Ne var ki, postmodernizm konusunda kesin bir yan tuttuunu dnrsek, modernitenin her trl kokten eletirisini irrasyonalizme indirgeyiveren Habermas'^n yakla^m^ bize kavram^ zetleme a^s^ndan uygun bir seim gibi gelmiyor. Eski, yeni ve gen muhafazakarlar aras^ndaki ayr^mlar zaten H abermas'^n yaz^s^nda a^kl^k gerektiriyorken, Abadan-Unat'^n bunlar^ dorudan aktarmas^, daha batan, u "post-modern" denilenlerin baz^ ciddi ideolojik sulamalarla suland^klar^, yani pek netameli olmad^klar^ imaj^n^ kuruyor. Daha genel olarak, Habermas-vari yakla^m^n iki temel sorunu var: birincisi, estetik tarih zerine younla^rken siyasal ve iktisadi tarihi daha geri planda b^rakmas^; ikincisi de, kavram^n oluumunu salt olumsuz gelimelere dayand^rmas^. rnein, Abadan-Unat'^n anlat^m^nda postmodernizm, bir yandan modernist sanatsal 'avantgarde'^n geri ekilmesi, te yandan1968 hareketinin yenilgisi ile ilikilendiriliyor. Fakat estetik sorunlar ve deiimler esas yeri tutarken, "alt-kltr" guruplar^n^n direnlerine k^saca deiniliyor. Eer

postmodernizm tamamen yenilginin sonucu veya bir tepki sonucu geriye dn olsayd^, bugn bylesine youn bir kuramsal yat^r^m nesnesi ve hakk^nda olumlu ve olumsuz bylesine canl^ bir sylemsel kaynama olmazd^. Kald^ ki, postmodernizm sorununu (yani bir 10 sorun1010 10 olarak postmodernizmi), kaba diyalektik bir jestle, basit bir tepki ve geriye dn hareketine indirgemek, onun ok daha ciddi boyutlar^n^ gzden ka^rmam^za yol a abilir. (rnein, aa^da a maya al^aca^m^z gibi, postmodernizmin anlat^ -narrative- kar^s^ndaki tutumu belli boyutlar^yla olduk a a^rt^c^ bir naiflik i ermektedir.) Ayr^ca sorunu, burjuva toplumunun estetik alan^nda ger ekleen veya kendini ifade eden bir tepki sorunu olarak s^n^rlamak, her ne kadar bu s^n^rl^ alan^n daha derin dnmleri imledii varsay^lsa da, onun daha dorudan siyasal boyutlar^n^ gzden ka ^rmak, veya daha yerinde bir ifadeyle, gncel siyasal oluumlar ve pratiklerle, rnein 10 yeni toplumsal hareketler ile postmodernizm aras^ndaki ba^1010 10 ka^rmaya yol aabilir. Biz soruna daha geni bir tarihsel perspektif iinde yaklamay^ deneyerek, postmodernizmi kapitalist refah devletinin bunal^m^ ile ortaya ^kan toplumsal ve kltrel bir oluum olarak tan^mlamak istiyoruz. Bu bunal^m ise, basit e yeni muhafazakarl^^n ve neo-liberalizmin deil, ayn^ zamanda feminizm ve ekoloji gibi yeni toplumsal hareketlerin de ortaya ^k^^ balam^nda ele al^nmal^d^r. Abadan-Unat'^n postmodernizm tan^m^ olarak ileri srd "klasik modernizm anlay^^ kar^s^nda yaayabilir ada bir gelenei kurmak aray^^", bizce bu nedenle s^n^rl^ kal^yor. En az^ndan, bu tan^m^n postmodernizmin nemli bir ynn yans^tt^^n^, ama postmodernizm kavram^n^n bu tan^mla tketilemeyeceini vurgulamak istiyoruz. Abadan-Unat postmodernizmin eliik ynlerini asl^nda s^ralad^^ halde daha ziyade homojen ve indirgeyici bir tablo iziyor. Dolay^s^yla, postmodernizmin i erii ve s^n^rlar^ sorusu temel bir soru olarak kar^m^za ^k^yor. Burada, sonul bir tan^m vermek yerine kendi yakla^m^m^z^n ana hatt^n^ vurgulamak, ve bu vurgunun ne anlamda nemli olduunu gstermek istiyoruz. Postmodernizm basit e modernizmin yenilgiye uramas^n^n sonucu geleneksel formlar^n ada sanat^ yeniden istilas^ deil, ncelikle 10 modernitenin1010 10, onun tarihsel program^ ve ieriinin, yani 10 Ayd^nlanma'n^n s^n^rlar^n^n ortaya ^k^^1010 10 olarak kavranmal^d^r. Bu belirim, kendini birbirinden deiik, sonsuz bi imde eitlenen - estetik, siyasal, kuramsal ve gnlk - sylem zincirleri i inde gsteriyor. Bu sylemsel zincirlerin ortak zellii, ta^d^klar^ anlamsal oynakl^^n ve belirsizliin sonul olarak zlememesi. Byle bir yakla^m^ izlediimizde, sadece ak^n (transandantal) akl^ eletiren kuramsal metinleri ya da geleneksel formlar^ kullanan sanat yap^tlar^n^ deil, baka pek ok toplumsal oluumu da deiik bir bi imde anlamak ve anlamlamak mmkn. rnein "Rastafarian" mzii, benzer kltrel protesto (rnein giyinme) biimlerini dnelim: bunlar gelenein de modernliin de anlamlar^n^ buland^rmakta, iinde retilmek zorunda olduklar^ endstriyel kitle tketiminin kurumsal nclleri ve varsay^mlar^na ayk^r^ ynler ta^maktad^rlar.10 Ne var ki, bu tr kltrel pratikler dolay^s^yla tan^m olarak ilerici deildir. arp^c^ bir rnek olarak ekolojik ak^m^ verelim: bugn ekolojik gerekler, "ak^n", "evrensel" ve "bilimsel" akl^n, bizi nas^l bir "ayd^nl^a" getirdiini tart^mas^z biimde gsteriyor. Ama buradan hareketle, her trl ekolojik konumun ve pratiin tan^m olarak ilerici olduunu dnmek doru olmayacakt^r. rnein, kendi toplumunu kurtarmak i in, endstriyel art^^n nc Dnya'ya at^lmas^na gz yuman

Bat^'l^ bir ekolojik parti ya da hareket, ya da her bir birey ekolojist oluncaya kadar "iyi toplum"un kurulamayaca^na iman etmi bir ekolojik anlay^ dnelim (ve bu ikincisinin rneklerini bulmak g olmad^^ i in, fundamentalizmin sadece marksizme veya slamc^l^a mahsus olmad^^n^, fundamentalist bir ekolojinin -ve fundamentalist bir feminizmin- pekala mmkn olduunu vurgulayal^m). te, Ayd^nlanman^n s^n^rlar^n^n ortaya ^k^^ dediimizde, kastettiimiz basite, Ak^l'^n ve onun meta-anlat^lar^n^n "iinin bittii" deil, 11 toplumsal pratiklerin karma^kl^^n^n1111 11 bugn yeni bir boyutta kar^m^za ^kmakta olduu: pratikler, mant^ksal ya da akla uygun, yani kendilerinin d^^nda, garantisi ve sigortas^ olan bir 'yer' alarak 11 sonul bir biimde ynlendirilip sonu getirilecek saydam dzenlilikler olarak deil1111 11, saydaml^klar^n^, kavran^l^rl^klar^n^ her an yitirebilen, 11 elden kaabilen oulluklar1111 11 olarak kar^m^za ^k^yor. Bir baka deyile ifade edersek, bugn pratiklerin 11 sylemsel1111 11 doas^ ile kar^ kar^yay^z. Burada sylemeye al^t^^m^z ey, basite bugnk toplumun, dzizgisel bir evrim boyunca ilerleyerek dnknden daha karma^k hale geldii deil.1111 Bugn szkonusu olan, art^k modern topyan^n varsayd^^ gibi toplumu 11 sonul1111 11 bir biimde kavramak, btnlemek, ynlendirmek ve ynetmenin mmkn olmad^^d^r. Modernliin s^n^rlar^ndan kasttetiimiz, 11 fark^n11 11 ve 11 kar^tl^^n11 11 tamamen ortadan kalkt^^ bir toplumsal oluumun imkans^zl^^d^r. % Burada zerinde zel olarak durmak istediimiz bir baka nokta, postmodernizmin dorudan kuramc^s^ say^labilecek belki de tek kiinin, Lyotard'^n bilimsel gelimenin meta-anlat^lar^ ortadan kald^rd^^ tezi. Metaanlat^ ile tm bir tarihi ve toplumu zsel kuramsal ilkeler etraf^nda a ^klayan ve anlatan global sylemler, byk tarih felsefeleri ve toplum kuramlar^ kastediliyor. Dolay^s^yla hemen belirtelim ki, vurgu genellikle klasik marksist anlat^ zerine olmusa bile, Lyotard'^n tezi mant^ksal olarak, rnein Parsons'un ki gibi bir "grand teori"yi de kapsar. Ne var ki, Laclau'nun da ileri srd gibi, meta-anlat^lar^n ldn sylemek, anlat^n^n statsn sorguya ekmekten daha ekici gelmitir.1111 Postmodernizm, gnlk, mikro toplumsal iliskilerden gitgide par alara ayr^lm^ bilimsel uzmanl^a, mikro dzeyin ve mikro anlat^lar^n zaferi, ve makro anlat^lar^n a ^klama, mdahele ve dntrme kapasitesinin gitgide gerilemesi olarak sunuldu. inde bulunduumuz postmodern dnemin, zselci, indirgemeci ve genelleyici, soyut yakla^mlarla karekterize olan, tm tarihi a^klay^veren, global meta-anlat^lar^n 11 ka^n^lmaz s^n^rlar^n^1111 11 gsterdii muhakkak. Fakat bunu sylemekle 11 yetinildiinde1111 11, anlat^ dediimiz olgunun kendisinden, bir bak^ma olduk a kolay bir ekilde kurtulmu oluyoruz: meta veya deil, anlat^n^n kendisinin, her trl anlat^n^n/sylemin, her zaman ve her yerde, zselletirici ve indirgeyici ynlerini gzard^ ediyoruz. As^l sorun, marksizmin sonunun gelmesi deil, tam da byle sylemekle, kendimizi indirgemeci, bask^c^ siyasetlerin gnah^ndan kolayca kurtar^yor olmam^z. Kendimizi, bir yandan modern toplumun bar^nda yatan

totaliter tehlikeden kurtar^rken, te yandan da marksist sylemin anlatt^^ olgular^ 12 yeniden1212 12 dnmekten kurtar^yoruz. Postmodernizm, bu soyut, "meta" ve kuramsal ura^ kolayca atlamak olduu lde, ciddi bir sorun, zellikle de tarihsel bir sorun ve ayn^ anda tarih kavram^na ilikin bir sorun olarak beliriyor: bir eyin s^n^r^n^ ilan etmek, onun sona erdiini sylemekle e anlama gelir mi? Tam da bu nokta da, Derrida'n^n metafizik eletirisinden esinlenerek, son (end) ve kapan^ (closure) kavramlar^ aras^nda bir ayr^m yapmay^ nereceiz: postmodernizm, modernitenin klasik program^n^n, yani mutlak eitlik ve zgrlk hayalinin 12 s^n^rlar^n^n1212 12 ortaya ^k^^n^ gstermektedir, yoksa her trl eitlik ve zgrlk mcadelesinin tamamen sona erdiini, toplumsal hareketlerin art^k bittiini deil.1212 Yeni toplumsal hareketler, feminizm, ekoloji, vb zerine israrl^ vurgumuz bu balam i ine oturtulmal^d^r. Kronolojik olarak postmodernizmin kkleri, 60'l^ y^llar^n ba^na oturtuluyor. Bu durumda, sava sonras^ kapitalist refah devletinin ve onun imledii global programlar^n krizi ile postmodernizm aras^nda bir ba^nt^dan kesinlikle szedebiliriz.1212 Ama eer byleyse, ayn^ krizin i inden ^km^ ve yepyeni sorunlar ve pratikler retmi feminizmi veya ekolojiyi postmodernizmden ayr^ dnmek nas^l mmkn? Hemen belirtelim ki, burada toplumsal hareketlere gnderme yapmaktan maksad^m^z basit e 'toplumsall^k' taslamak deil. Bu toplumsal hareketler, bugn i inde bulunduumuz uygarl^k ve refah tarz^n^n kar^ kar^ya kald^^ 12 temel1212 12 ve 12 gerek1212 12 sorunlar^n (cinsel ilikiler, doayla iliki, vb) ifadesi olduklar^ iin, yaln^zca toplumsal hareket yapmakla zlecek sorunlar deil, ok boyutlu bilgisel ve eletirel bir aktiviteyi de davet eden sorunlard^r. Demek ki postmodernizm, modernliin basit bir reddi veya tersi deil, hele mutlak anlamda tesi hi deildir. Modernliin ve onun kavramsal dzeninin, yani Bat^ metafiziinin kapan^^n^n karma^k tarihini sunmak bu yaz^n^n s^n^rlar^ i inde imkans^z. 19. yzy^l sonunda Marx, Freud ve Nietzche'nin eletirileri ile balayan, 20. yzy^lda bir yandan yap^salc^l^k te yandan fenomenolojinin ge irdii karma^k evrimlerle belirlenen, siyasal mcadeleler dzeyinde faizmi, stalinizmi, ulusal kurtulu savalar^n^, refah devletini ieren uzun ve sanc^l^ bir tarihi kastettiimizi belirtmekle yetinelim. Yukar^da deindiimiz gibi, bu kapan^, basite meta-anlat^lar^n sonunun gelmesi deil, 12 anlat^n^n ya da sylemin statsnde temel bir dnmn belirmesi 1212 12 olarak dnlmelidir: art^k, anlat^ ya da sylem sadece gerei temsil eden (ve gerei temsil etmek iin varolan) saydam bir yzey deil, ncelikle bir 12 pratik1212 12 olarak kar^m^za ^k^yor. Tam da bu noktada, nerdiimiz postmodernizm kavram^n^ zglletirmeyi deneyelim: sylemin belirleyici veya kurucu zelliine gnderme yapmak, verili toplumsal ilikilerin basite verili, hele doal hi olmad^klar^, bunlar^n kltrel, sylemsel, vb olarak 12 kurulduklar^1212 12 anlam^na gelir. Biz de hi kukusuz bu gre kat^l^yoruz: iinde bulunduumuz her toplumsal iliki, zaman^n ve mekan^n sonsuz karma^kl^^nda ilmeini ren 12 insan eylemlilii1212

13 iinde kurulmutur. Ancak tam da bu noktada, deneyimli idealizmin sylemsel ilikileri dilsel, daha da tede zihinsel bi imlere, bilin lilie indirgeyen, sylemi gvdesiz ve maddesiz bir soyutluk olarak kavrayan tuza^na kar^ dikkatli olmal^y^z.1313 Bizim anlad^^m^z ve anla^lmas^n^ istediimiz anlam^yla sylem, gvdesiz/maddesiz bir soyutluk deil, iinde 13 kurumsal13 13, 13 iktisadi13 13 ve 13 psikoanalitik13 13 boyutlar^n bulunduu bir anlamsal btnlktr. Baka trl ifade edersek, basite pratiklerin sylemsel olarak kurulduu deil sylediimiz, 13 pratiklerin kendilerinin zaten ve daima sylemsel olduu1313 13. Yap^salc^l^k sonras^ dnrler, ou zaman balam^ndan kopar^larak sunulan nermeleriyle kitaplar^n veya zihnin d^^nda bir dnya olmad^^n^ (!) deil, 13 varl^^n sylemsel olarak rgtlenmi olduunu1313 13 kastediyorlar.1313 Bizim anlad^^m^z anlam^yla 13 sylem13 13, fikirler, deerler ve normlar denilegelen eylerin yeni ve ^k (!) ad^ deil, hatta yaln^zca dil de deil, 13 pratiklerin anlam ta^mas^na13 13 gnderme yapan bir nosyondur. Bu nedenledir ki, 1313 sylem, basite "kltr-doa" kar^tl^^n^n bir 'taraf^' deil, tam da byle kar^tl^klar^n dizgesidir13 13. Klasik felsefenin "madde-fikir" kar^tl^^na dayanan bir maddecilik, "fikir" kategorisinin kar^s^na "madde" kategorisini ^karan s^n^rl^ bir maddeciliktir. Bizim burada savunduumuz maddilik anlay^^na gore ise, maddilik her trl anlam kuruluunu yap^sal olarak tehdit eden ve nihai olarak denetlemeyen bir d^sall^k, bakal^k, okluk, fazlal^kt^r. Burada kastettiimiz sylem kavram^n^ daha iyi a mak i in psikoanalitik dzeyde bir rnek verelim: patriarkal kltr ntr bir ey gibi al^nan insan vcudu zerine empoze edilen bir kurulu olarak ele alan bir yakla^m^ dnelim. Yani, patriarki, kimi insanlar^ "erkek", kimilerini de "kad^n" olarak 13 kurmaktad^r13 13. Bir hayli yayg^n olan bu anlay^^ "dnmenin" zorluu, tam da bu dnceyi ciddi bir biimde denediimizde ortaya ^k^yor: insan vcudu bugne kadar kimsenin grmedii bir ey nk; ya erkek ya da kad^n vcutlar^ (veya marjinal vcutlar) var. Bylece anatomik fark, sylemsel kuruluun olmazsa olmaz bir boyutu olarak kar^m^za ^k^yor. Vcut, rnein klasik sosyolojinin rol ve sosyalizasyon kuramlar^n^n anlatt^^ gibi, sylemin basit e d^ar^dan gelip kurduu pasif, doal bir nesne deil, bu sylemsel kurulua topografik metninin imledii zgn g ler ve zay^fl^klarla kat^lan aktif bir ilikidir. Gvdelerin (her zaman oul olan cinselliklerin, tadlar^n, ac^lar^n, hazlar^n, vb), kltrden kltre s^n^ftan s^n^fa deiirken, kurulurken getii yol, basite zihinsel bir yol deildir. 13 Biyoloji1313 13 ve 13 anatomi1313 13, basite indirgenilmesinden korktuumuz, dolay^s^yla mdahele etmeyerek doktorlara ve "mspet ilimlere" (!) b^rakt^^m^z, doal, yani ntr alanlar deil, patriarkal (ve baka) sylemleri zgl maddilikleri ile yazan 13 metinlerdir1313 13. Byle bir yakla^m, soyut, idealist zdelik mant^^n^n atlay^verdii 13

fark^1414 14, 14 maddilii1414 14 atlamayarak, sahici bir demokratik pratiin genel ilkelerini, yani hem kavramsal l tlerini hem de ger ek s^n^rlar^n^ verme ans^na sahiptir. Bir baka rnei, sylem ve kurum ilikileri balam^nda dnebiliriz. Hi bir toplumsal pratii sylemsel eklemlenme olmaks^z^n kurumlat^rmak, yani ona bir dzen ve yn vermek mmkn deildir. Ama bu da, dolay^s^yla hereyin fikirsel olduu, yani rnein, belli bir g kullan^m^ olmaks^z^n sylemin varolabilecei anlam^na gelmez. Tam da bu nokta da, as^l sorunlat^r^lmas^ gereken eyin 14 zihin-gvde ikilemi14 14 ve bu kategorik ikilem etraf^nda rgtlenmi g, iktidar, vs nosyonlar^ ileri sryoruz. Nerede sylem, metin, anlat^ szlerini grse idealizm ya da kk burjuva egzantriklii yaftas^n^ yap^t^rmak as^l bu ikilemi sorunlat^rmaktan ka ^nmakt^r. rnein, siyasal veya kurumsal sylemlerin zneleri "ikna ederek", yani bir zihinden tekine giden bir yol arac^l^^yla kurduunu varsaymakla ie girien bir anlay^, bir sre sonra, bu kuruluun salt zihinsel bir sre i inde ger eklemediini farkedince, sylem kavram^n^ terketmeye karar veriyor. Yani, srecin demek ki sylemsel deil, rnein pragmatik bir sre olduuna karar veriyor: insanlar, sylemsel (yani bu anlay^a gre salt szel, zihinsel) bireyler olup bittii i in deil, korktuklar^ ya da ^karlar^ yle gerektirdii i in belli siyasal veya kurumsal sylemleri kabul ediyorlar. te tam da byle bir anlay^, bir yandan tamamen anlamd^^, salt doal, salt fiziksel bir g olabileceine, te yandan da insanlar^n kendilerine bir eyleri meru k^lmaya al^maks^z^n pratiklerin i inde yer alabileceine inanmaktad^r. Fakat, insanlar^n balang^ ta korku nedeniyle kurumsal veya siyasal gc kabul ettiklerini varsaysak bile (ve korkunun veya ^kar^n, yani egemenliin psikoanalitik boyutlar^na el srmek istemeyen temiz bir "materyalist" olsak bile!), 14 en az^ndan bir sre sonra1414 14 (rnein niye byle davrand^klar^ sorulduunda) bu kabul edii meru k^lacak bir ba^nt^y^ mutlaka yaratt^klar^n^ kimse reddedemez. te bizim iin as^l sorun, o ba^nt^, o zaman sresi, o aral^k, 14 yani14 14 "ya fiziksel ya zihinsel" diyen ikici ak^l ile mcadele edebilme sorunudur. Freud'cu psikanalizi yeni bir okumaya tabii tutan Jacques Lacan, AbadanUnat'^n ele ald^^ dier bir kuramc^.1414 Lacan bugn yap^salc^l^ksonras^ tart^malarda ok nemli bir yere sahip. znenin kuruluu, znellik, cinsel kimlik gibi bugn hayli hararetli tart^malara konu olan kavramsal ara lar^n kurulmas^nda ve gelitirilmesinde ok byk katk^lar^ olmu bir dnr. Lacan'^n kuramsal hedefi, psikoanalizi yeniden rgtlemektir. Lacan'a gore, Freud'un kuram^ basit e yeni bir psikolojik a ^klama deil, zneye ilikin radikal olarak farkl^ bir kuramd^r. Lacan'^n psikoanaliz i indeki mcadelesinin hedefi, birey-zneyi bilincin kontrol ettii verili bir btnlk olarak ele alan Amerikan "ego" psikolojisi ve onun psikanaliz zerindeki hakimiyeti olmutur. (Lacan'a gre, bu yakla^m modern iletme kuram^n^n ayr^lmaz bir par as^d^r.) Daha 'yksek' bir felsefi planda ise Lacan, Kartezyen felsefenin temelini oluturan rasyonel, btnle sahip ve kendinden-emin zne kavram^n^ deitirmeyi, zneyi ve znellii kavramam^z^ belirleyen kuramsal alan^ yeniden rgtlemeyi ama lar. Bu ama la yola ^kan Lacan'c^ yakla^m, Saussure'n yap^sal dil kuram^ndan dolanarak, "bilind^^n^n dil 14 gibi1414

15 yap^lat^^n^" ileri srer. Yani, dilin ve bilind^^n^n mekanizmalar^ aras^nda temel bir homoloji vard^r. rnein ryalar^n mekanizmalar^ olan "younlama" ve "yerdeitirme", dildeki "metafor" ve "metonimi" mekanizmalar^na tekabl eder. Bilind^^n^n dil gibi yap^lam^ olmas^, dilin 15 ayr^msal1515 15 yap^s^n^n bilind^^ iin de szkonusu olduunu, ve znenin homojen bir btnlk olarak deil, dilsel gstergenin yap^s^na benzer biimde 15 blnm1515 15 (split) bir varl^k olarak varolduu anlam^na gelir. Lacan'^n nl deyiiyle, zne, Descartes'^n ileri srd gibi "varolduunu dnd" yerde (bilincinde) deil, dnmedii yerde (bilind^^nda) varolur. Hemen belirtelim ki, bu yakla^m^n amac^ basit e Kartezyen zneyi ge ersiz ilan etmek deil, tersine, onu vareden alan^n koullar^n^ ve s^n^rlar^n^, yani bilin d^^n^ gstererek, znenin kavran^^n^ (ve kuruluunu) yeniden rgtlemektir. (Daha zel olarak, hep psikanalistlerin 15 eitimini1515 15 vurgulayagelmi Lacan iin sorun psikoanalizi yeniden rgtlemektir.) Lacan'c^ paradigma, 70'li y^llardan itibaren ideoloji ve kltr zmlemelerinde en belli bal^ kuramsal ara olmutur. Kabaca bir betimlemeyle, bu gstergebilimsel zmlemelerin ortak zellii, kltrel/ideolojik rnlerin al^c^lar^ veya tketicilerinin, bir kltrel sylem (film, roman, reklam metni, vb) taraf^ndan nas^l, hangi temel psikoanalitik mekanizmalar arac^l^^yla "yakaland^klar^", bir syleme nas^l "tutturulduklar^", yani szkonusu sylemi neler sayesinde izledikleri15, ve bylelikle hangi ideolojik egemenlik bi imlerinin kurulduu veya yenidenretildiini gstermeye al^mak olmutur. Bu yakla^m, Gramsci'ci bir er eve i inde siyasal sylemlere de uygulanm^t^r.1515 V Lacan'^n cinsel kimliin kuruluuna ilikin tezleri J. Kristeva, J. Rose, J. Mitchell gibi bir ok feminist kuramc^n^n al^mas^nda da nemli bir yere sahiptir. Bu kuramc^lar, patriarkal dzeni Lacan'c^ kuram arac^l^^yla kavramlat^r^rlar. Ancak Lacan, L. Irigaray, J. Gallop gibi baka feminist kuramc^lar taraf^ndan da, zdelik mant^^n^ savunmakla, yani her iki cinsin kuruluunu tek bir cinsellik (erkeklik) modeline gre a ^klamakla su lanm^t^r. Burada ne yaz^k ki szn ettiimiz bu feminist kuramc^lar^n tezlerine geni yer veremiyoruz. Yine de, zellikle Luce Irigaray'^n yap^salc^l^k-sonras^ tart^malara feminist bir boyut getiren katk^s^n^ k^saca vurgulamakla yetinelim: Irigaray, cinselliin kurulduu15 konusunda Lacan'la hemfikir olmakla birlikte, bu kuruluun i inde 'anatomik fark'^ tamamen silme olarak grd bir eilime kar^ ^km^t^r. Bir yandan zselcilii15 sorgularken, te yandan cinsel kimliin gvdesiz, soyut bir "konum" olmad^^ tezini ileri srerek Lacan'^ Bat^ Metafiziinin patriarkal felsefi temellerini bir baka biimde yeniden retmekle eletirmitir.1515 Bundan sonra, Abadan-Unat'^n yaz^s^nda s1515 15zn ettii dier iki nemli kuramc^, Michel Foucault ve Jacques Derrida zerinde durmak istiyoruz. Bu dnrler (ve onlarla birlikte felsefeci Gilles Deleuze) yap^salc^l^k-sonras^ ak^m i ine yer al^rlar.1515 Asl^nda bu dnrlerin birbirinden ok farkl^ sorunlar^ ve yakla^mlar^ vard^r, fakat yap^salc^l^^n eletirisi ve felsefeye ilikin tutumlar^ aras^ndaki kimi arp^c^ ortakl^klar "post-strktralist" diye adland^r^lmalar^na yol a m^t^r. Bu arat^rmalar^ Foucault'ya modernlii oluturan "bilimsel" bilgilerin, zellikle al^t^^ alan olan insan bilimlerinin iktidar pratikleriyle i sel

bir ilikisi olduunu gstermitir. Bylece, Foucault'nun tarihsel al^mas^, olduk a salam kurulmu (ve sol'un bilim-ideoloji ayr^mlar^ i inde de ayn^ salaml^kta kabul edilmi!), "iktidar^n olduu yerde bilginin, bilginin olduu yerde de iktidar^n olamayaca^" modern dogmas^n^ ciddi bir bi imde sarsar. Yaln^z, Foucault'nun kastettii, rnein belli bilgisel aktivitelerin mali olarak desteklendii bakalar^n^n desteklenmedii, ya da belli bilgilerin ideolojik, yanl^ olduu deildir basite. Bunlar da nemlidir; ama Foucault'ya gre daha nemli olan, inceledii sylemlerin, d^lar^ndaki bir iktidar ilikisinin veya oda^n^n mdahelesi yznden arp^t^lm^ ya da yanl^ bilgiler deil, tersine 16 kurucu1616 16 ve 16 kurumlat^r^c^1616 16 zellii olan pratikler olmas^d^r. Sylemin, yani bilginin ve dorunun kurucu bir gc olduu gibi, g veya iktidar da her zaman belli hakikatler, bilgiler ve dorular retir. Sylem ile kurum, bilgi ile g aras^ndaki iliki d^sal deil, i seldir; bilgi/hakikat/doru ile iktidar/g etle kemik gibidir. Foucault bu anlamda insan bilimlerini "bilgi/iktidar teknolojileri" olarak tan^mlar. Foucault'nun argman^ elbette insan bilimlerinin eletirisini getirmektedir. Ama ou zaman ka^r^lan nemli bir nokta, Foucault'nun hep iktidar^n 16 indirgenemezlii1616 16 ve 16 retkenlii1616 16 zerinde israr etmesidir. Foucault'ya gre, iktidar basite "hay^r" diyen bir Yasa modeline veya bask^ya indirgenemez; iktidar retken, pozitif bir gtr, bilgi retir; zneleri, ilikileri, pratikleri kurar. ktidar ouldur, eitli noktalardan, deiik gler taraf^ndan uygulan^r; iktidardan 16 hibir zaman hibir yerde kurtulunmaz1616 16. Dolay^s^yla sorun, basite iktidar^n kimin elinde olduu deil, i inde uyguland^^ bi imler ve zerinde uyguland^^ noktalard^r. Yani g uygulama bi imleri ve noktalar^ ayn^ kald^^ srece, iktidar^n bir toplumsal gcn elinden tekine ge mesi ok eyi deitirmeyebilir.1616 } Foucault'nun bu yakla^m^ erevesinde yap^salc^l^ktan baz^ nemli eletirel farklar^ vard^r. Foucault'nun sylem kavram^ ile kastettii 16 evrensel, yap^sal anlamda dil deil, tarihsel olarak retilmi ve kurumsal olarak eklemlenmi 16nerme16 16 dizileridir. Foucault, s^k s^k, gstergebilimin nesne edindii 16 yap^sal biimlerle deil1616 16, 16 tarihsel ieriklerle1616 16 ilgilendiini belirtir. Foucault'nun bu eletirisini yle aabiliriz: yap^salc^l^k ve gstergebilim anlam^n retiliini inceleyebilmek i in, anlamlama pratiini anlamsal olmayan dnyadan ay^ran kesin bir kuramsal tutum gosterir. Gstergelerin yap^sal ileyi mekanizmalar^n^ inceleyebilmek, gstergeyi, gnderge'den, yani "ger ek" nesneden kesin bir felsefi tav^rla ay^rmay^ gerektirir. (Baka bir deyile, ilgi d^^ b^raksa da bir 'ger ek nesne' varsayar.) Foucault ise, sylemlerin retili koullar^n^ incelerken, ille de syleme i kin nedenler aramaz. Herhangibir bilimsel disiplinin, rnein psikiyatrinin tarihsel ortaya ^k^^ ve kurumlamas^n^n pek ok deiik nedenleri olabilir (sylemsel olduu kadar ekonomik, kurumsal, siyasal, demografik, vb). Foucault, nermeler aras^ndaki ilikileri kurarak sylemsel kurulular^ incelerken, bu kurulular^ dilsel bi imlerden ziyade kurumsal

ba^nt^lar er evesinde kavramlat^r^r. Bylelikle yakla^m^ daha ziyade Nietzche'ci ve pragmatik boyutlar ta^r. 6 Foucault'nun bu yakla^m^, yap^salc^l^^n bi imsel fenomelojisinin getirdii s^n^rl^l^a kar^ hakl^ bir yn ta^makla birlikte, baka bir dzeyde kimi ciddi sorunlara da yol a maktad^r. Gstergebilimsel bir yakla^m kesinlikli bir bi imde izlendiinde ger ekten de belirli sylemlerin retilmesinde rol olan, ama saf, ortodoks yap^salc^ bir a ^dan inceleme d^^ b^rak^lmas^ gereken pratikler, Foucault'cu bir yakla^m i inde inceleme i ine al^nabilmektedir.1717 Dolay^s^yla Foucault'nun argman^ nedensellik dzeyinde bize esneklik salar. Ama ayn^ esneklik, daha deiik bir felsefi planda sorunlar da ^karabilir. Ortodoks yap^salc^l^^n yapt^^ gibi, kesin bir dil/dil-d^^ ayr^m^na dayanmak bireydir, tam da btn pratikler zaten daima sylemsel olduu i in "sylemsel"in "zihinsel" ile ayn^ ey gibi ele al^namayaca^n^ sylemek bir baka ey. Bizce, Foucault'nun bu nemli fark^ gzden ka ^rmas^, kimi zaman "btn temsil etme (representation) sorunsal^ burjuvad^r" gibi biraz kolaya ka an eletiriler yapmas^na neden olmutur.1717 Bu anlamda, Foucault'nun bilgi ile iktidar ilikiselliine ait argman^, nedensel argman^ndan daha anlaml^d^r, nk bu argman bize ikici bir anlay^^ uzakta tutma ans^ vermektedir. Bizce, bu felsefi sorun ile en iyi bi imde baa ^kabilen asl^nda Derrida'n^n yakla^m^d^r. Unat'^n Derrida ve "deconstruction" zerine ilikin nermelerine bakt^^m^zda iki temel sorunla kar^la^yoruz. Birincisi, Unat'^n "deconstructive" okumay^ metni "par alar^na ay^rarak okuma bi imi" olarak tan^mlamas^, ikincisi ise Derrida'n^n "metnin d^^nda hi bir ey yoktur" tezinin sunulu ve yorumlan^ bi imi. Bunlar asl^nda Derrida'ya ilikin yayg^n yanl^ anlamalar^n da par as^ olduu i in zerinde duraca^z.17 17 Derrida, dilin temellerinin negatif olduu ve dilsel yap^n^n kar^tl^klardan olutuu konular^nda yap^sal dilbilim ile hemfikirdir. Ona gre, varolan sistemin kavramsal dzeni olan Bat^ Metafiziini karakterize eden ey tam da bu ikici ("binary") kar^tl^klar zerine temellenmi olmas^d^r. ncelikle Derrida'n^n bu yap^y^ zgn okuyu bi imine deinelim: Derrida'ya gre, yap^ i indeki terimler kutuplam^ olarak varolduklar^ iin ayn^ deeri ta^mazlar. Aralar^ndaki iliki bir egemenlik ilikisidir. Terimlerden bir tanesi egemen bir konuma sahipken, dier terim onun "tekisi" olarak tabi bir statye sahiptir. Bu hiyerarik yap^y^ karekterize eden zellik, egemen terimin bir baka terimi kendi kar^t^, kendi-olmayan veya "teki" olarak 17 olumsuzlamas^1717 17 sayesinde kendini kurmas^d^r. Burada Derrida'c^ yakla^m^n Hegel'e 17 eletirel1717 17 yak^nl^^ ortaya ^k^yor: Derrida, Bat^ Metafizik dncesinin temel zellii olarak grd bu yap^y^ en mkemmel biimde eklemleyen ve rasyonalize eden Hegelci felsefeye hem sayg^ duyar, hem de onun arac^l^^yla, onun iinde, onunla srekli bir mcadeleyi grev olarak grr. Hegelci diyalektik asl^nda anlam^n (ve znenin) olumsuzlama ile kuruluunun kuram^d^r. (17 Ruhun Fenomenolojisi1717 17'ndeki efendi-kle diyalektii, 17 Mant^k1717 17'ta eklemlenen Hegelci gstergebilim en belli bal^ rnekler olarak gsterilebilir.) Kabaca sylersek, Hegel bir yandan fark'^ felsefeye yeniden sokarken, te yandan usun (yani znenin) birliini, zdeliini kurabilmek iin fark'^ mant^ksal ereve iinde tutmay^ hedeflemitir. Yani Hegel iin sorun,

zdeliin ve fark^n zdeliini, birinin ve dierinin birliini, okluun btnln kurmakt^r. Derrida ise, anlamlaman^n 18 metinsel1818 18 geliiminin veya a^l^m^n^n, bizi hep ayn^l^a, zdelie geri dndren "mant^ksal" bir noktada durmad^^n^, "btnln" ussal zne taraf^ndan sonul olarak denetlenemeyeceini, dahas^, ussal znenin ussall^^n^n ussal olmayan, rnein retorik mekanizmalara bal^ olduunu gstermeyi ama lar.18 18 Bu ura^n yolu Bat^ felsefesinin ikiliklerini sorunlat^rmakt^r. Fikir/madde, kltr/doa, ayn^l^k/fark, sz/yaz^, varl^k/yokluk, erkek/kad^n, zihin/vcut, gsteren/gsterilen ikiliklerini Derrida'n^n szn ettii kar^tl^klardan baz^lar^ olarak s^ralayabiliriz. Yap^ i inde pozitif (olumlu) bir konuma sahip olan egemen terim, kendi ayr^cal^^n^ ve varl^^n^, olumsuzlayarak tan^mlad^^ terime olan 18 ba^ml^l^^n^1818 18 18 yads^mas^1818 18 sayesinde salar. "Deconstructive" bir okuma ise, kltrn doaya, varl^^n yoklua, erkein kad^na bizzat kendi kimliklerini kurabilmek iin ba^ml^ olduklar^n^n 18 grnr k^l^nmas^n^1818 18 amalar. Derrida'ya gre, Bat^ Metafiziinin Varl^k, Sz, Mant^k, Hakikat gibi sonul kavramlarla saplant^s^ metafizik taraf^ndan sunulduu gibi doal, verili veya masum bir ilgi deildir. Derrida, metafiziin bu kavramlara ayr^cal^kl^ bir yer tan^mas^n^ "logocentrism" (ak^l-merkezcilik? sz-merkezcilik?) olarak adland^r^r. "Logocentrism" sonul ve zsel bir varl^k mant^^n^n egemenlii etraf^nda odaklaan bir dnce sistemidir. Metafizik veya "logocentric" dnce biimi, gstergelerin ve temsillerin tesinde Hakikati, z arama abas^d^r. Byle bir aba, dilin, anlam^n ve bilginin 18 kendinden menkul1818 18, 18 yans^z1818 18, 18 saydam1818 18 olduunu varsayar. Bu a^dan yakla^ld^^nda, Derrida'ya gre, Saussure'n yap^sal dilbilimi de sz/yaz^ ikilii i inde sz'e birincil ve yaz^'ya ikincil, szden tretilmi bir stat vererek, metafiziin bilin -merkezciliini srdrmektedir. Bat^ metafiziine gre, konuma daha sahicidir, canl^d^r; konumac^ syledii sz ile ayn^ zaman ve mekanda varolur. Yaz^ ise, szden trer, benzetmedir, ldr, yazar'^ndan ayr^l^r. Derrida "yaz^" ya da "metin"i bu ikincil statden kurtarmay^, Sz'n, Bilin 'in, Hakikat'in yaz^n^n raslant^sal, maddi gstergelerine ba^ml^l^^n^ gstermeyi ama edinir. Byle bir yaz^ veya metin kavram^ dar anlamda metin deil, Freud'un anlad^^ anlamda bilin d^^na yak^nd^r. Yani kastedilen, "kitap" deil, hatta basit e dil'de deil, kendimizi her zaman i inde bulduumuz, hep bizden nce gelen, sonsuz oulluktaki pratiklerin, bilin -imizi, var18-l^^m^z^, ben18-liimizi srekli yazmakta, iaretlemekte, damgalamakta ve bylece kurmakta olduudur. te, bu "yaz^", rettii 'sz', 'bilin ' ve 'varl^k' i inde/taraf^ndan srekli bast^r^l^r ve unutulur, ama hi bir zaman kaybolmaz, hi bir zaman ortadan kalkmaz.1818 Derrida'n^n yap^salc^l^ktan nemli fark^ bu noktada ortaya ^kar: "yaz^" kavram^ basit e dilsel gstergeyi deil, maddilii, gvdesi olan bir anlamsall^k alan^n^ ifade eder. Derrida'ya gre, felsefi bilgi, "teori" ya da kuramsal bilin kendisini nas^l sunarsa sunsun, hi bir zaman gvdesiz,

ak^n, gksel bir bilgi deildir. yleyse, "deconstruction", metni par alama deil, metafizik sylemin ikici yap^s^n^n sorguya ekilmesidir; yani metnin netinsel mekanizmalar^n^ inceleyerek 19 kr noktas^n^1919 19 bulmaya, olumsuzlad^^ ve d^talad^^ terimlere 19 ba^ml^l^^n^1919 19 gstermeye al^an kuramsal (ve siyasal) bir konumdur. Ne var ki, gene Derrida'ya gre, asl^nda bir deil, pek ok "deconstruction" vard^r, ve gene Derrida'ya gre, "deconstruction", hi de baz^lar^n^n sand^^ gibi yekpare olarak ilerici bir yntem deildir (tersine ok tutucu da olabilir, veya tutucu siyasalara eklemlenebilir). Bu noktada, Derrida'n^n yakla^m^n^ biraz formalize ederek, bizim iin yararl^ olabilecek ynlerini vurgulayaca^z. Derrida'n^n nerdii "deconstruction" stratejisi ikili bir ilemdir. Birincisi "19 tersine evirme1919 19" (reversal) ilemidir: eer egemen terim konumunu ve kimliini, dier terimi olumsuzlamas^ sayesinde kuruyorsa, bu egemenliin ve ayr^cal^kl^l^^n ortaya ^kar^lmas^, ve tabi, deersiz k^l^nm^ terimin 19 deerinin yeniden kazan^lmas^1919 19 ilk aama olmal^d^r. Bir baka deyile, tersine evirme ilemi, o ana kadar bast^r^lm^ terimi egemen terimin yerine koyma veya ikilemin baaa^ edilmesi srecine iaret eder. Ancak Derrida'ya gre, bu ilem kendi iinde yeterli deildir, nk hala ikicil yap^ korunmaktad^r ve ayr^cal^kl^ terimi bu konuma getiren gn, yap^n^n, ilikinin kendisi dokunulmaks^z^n, sorgulanmaks^z^n olduu gibi b^rak^lm^t^r. Tersine evirme, "19 yerinden oynatma1919 19"19 (displacement) olarak tan^mlanan ikinci bir strateji ile tamamlanmad^^ srece yap^ kendini yeniden retir. Bu ikinci strateji, bast^r^lm^ terimin yerinden oynat^larak egemen terimin merkezine, onun kimliinin ve varl^^n^n zorunlu bir koulu olduunun kabul edilmesini salamak amac^yla yerletirilmesi ilemidir. Bir baka deyile, "yerinden oynatma", 19 egemen terimin tabi terime olan ba^ml^l^^n^n ortaya ^kar^lmas^1919 19 ve grnr hale getirilmesi demektir. ~ te Derrida'n^n "metnin d^^nda hi bir ey yoktur" tezini bu balamda kavramal^y^z. Yayg^n yanl^ yorumlamalara yol am^ bu tezi ile Derrida, "herey laft^r" veya "herey kitapt^r" gibi entellektel bir orijinallik yap^yor deil, varolan sisteme kendisinin d^^ndan, haz^r, a^k seik ve temiz bir seenein iinden eletiri getirmenin olanaks^zl^^n^ dile getirmeye al^^yor. Hibir haz^r seenek, hibir temiz kimlik, hibir mutlak anlam olamaz, nk herbir kimlik, herbir kken 19 yaz^lm^19 19, yani 19 bir teki ile iliki19 19 iinde belirlenmitir. (rnein tersine evirme, deconstruction'^n zorunlu bir ura^ olmakla birlikte, eer bununla yetinilirse, tabi terim tam da byle bir haz^r se enek olarak ilemeye balar.) Bir baka deyile, "deconstruction", yaz^-d^^ anlamlar^n, sistem-tesi haz^r se eneklerin, kirlenmemi, saf kimliklerin olanaks^zl^^n^ gsterir. Bugn hem tm dnyada tart^^lan hem de Trkiye'de bizleri de ok yak^ndan ilgilendiren bir rnei ele alal^m: sosyal bilimler literatrn de siyasal dili de kapsayan, olduk a uzun bir tarihsel vade i inde kurulmu olan "oryentalist" sylem. Edward Said'in art^k klasik hale gelmi al^mas^nda gsterdii gibi, oryentalizm, slam/Dou dedii bir kltrel formasyonu Bat^

dedii bir baka kltrel formasyon kar^s^nda deersizletirirek emperyalizmi ve smrgecilii meru k^lm^t^r. rnein, Bat^'da "olanlar" Dou'da "olmad^^" iin Dou geri kalm^t^r. Bu sylemsel yap^ iinde, gelimeye kar^ duraanl^k, sivil topluma kar^ sivil toplumsuzluk, bireysellie kar^ mmet ruhu, vb kar^tl^klar iinde 20 Bat^ asl^nda kendi kimliini2020 20 Dou'dan/slam'dan ay^rarak, daha teknik bir terimle 20 Dou'yu/slam'^ bakalayarak2020 20 (othering) 20 kurmaktad^r2020 20. Bu yap^ kar^s^nda ilk yap^lmas^ gereken Dou'nun/slam'^n Bat^c^ oryentalist sylemin 20 anlatt^^ gibi olmad^^n^2020 20 gstermektir. rnein Mslman toplumlar^n basite Mslmanl^ktan ibaret olmad^^n^, slamiyetin kendine 2020 20zg dinamik bir tarihi olduunu, vb. Halbuki, byle bir tersine evirme ile iin bittiini sanmak aldat^c^ olacakt^r. nk, Bat^'n^n kimliini kurma biimine dokunulmadan bu kimliin 2020 20tekine atfettii ieriktir eletirilen. Bugnk slamc^ ak^mlar tam da byle bir tersine evirme ileminin tipik rneidir. Dikkat edilirse, tersine evirme ile yetinmek, sylemin saydam olduunu, yani rtt gerekliin peesini kald^rarak gsterilivereceini varsaymay^ gerektiriyor: "ger ek Mslmanlar, smrc Bat^l^lar^n ^rk ^ sylemlerinde arp^tarak anlatt^^ insanlar deildir." Ne var ki byle bir tersine evirme ger ek Mslmanlar^n i inde retildikleri dinsel ve kltrel pratiklerin pozitivitesini (olumluluunu) verili al^yor. "Ger ek Mslmanlar", sistemin/metnin d^^ndaki,20 temiz, sahici, bozulmam^ znelerdir. "Ger ek Mslmanl^k" Bat^ ile kirlenmemitir. yleyse, "deconstruction" ileminin ikinci ura^na ge elim: burada yapmam^z gereken, bast^r^lm^ terimi hakim terimin merkezine yerletirmek, yani hakim terimin bast^rd^^ terimi bast^rmaks^z^n hakim olamayaca^n^, kendini ve btnln kurmas^n^n yolunun farkl^ bir terimi bakalamak/deersizletirmek olduunu g2020 20stermektir. Ama bunu yapt^^m^z anda, tm bir sistemi, anlamla(n)d^^ konumdan oynatm^ oluyoruz: Bat^ dediimiz deer, tam da byle oluunu, slam/Dou dedii bir yeri, kltr bakalayarak deersizletirmesine bor ludur. Bat^, slam'^/Dou'yu daha az karma^k, duraan, vb diye anlatarak kendini karma^k, dinamik diye kurabilmektedir. Bylelikle, basit e arp^t^lm^, deersizletirilmi kimliin 'ger ek' deerinden tede, deerleri (kimlikleri) antagonistik olarak reten yap^n^n ya da ekonominin kendisi ortaya ^kmaktad^r. Dikkat edilirse, bu yap^ iinde, 20 deer2020 20 (Parsons'cu ilevselcilikte olduu gibi) bir fikir, bir ierik, kendinden menkul bir tz deil, 20 ilikidir2020 20.2020 Byle bir kimlik ve deer ekonomisi iinde, slam'^n/Dou'nun Bat^'n^n anlatt^^ gibi olmad^^n^ sylemek yeterli olmaz. (Dikkat edilirse, bu yap^lmas^n deil sylediimiz, yeterli olmad^^.) nk, slam/Dou denilen kimlik/deer de ayn^ sistem, ayn^ ekonomi iinde kurulmaktad^r. Basit bir tersine evirme ile yetinmek, bir tek kimliin doruluu ve sahicilii zerine s2020 20ylem kurmak totaliter sonulara da srkleyebilir. rnein ran devrimi bir bak^ma Bat^'n^n varolan kimliini/deerini daha da salamlat^rm^t^r. Bu a^dan yakla^ld^^nda, 20 slamc^l^k oryentalizmin doruk noktas^ ve hatta en koyu Bat^c^l^kt^r2020 20.20 202020 202020

21 Bu anlamda, ayd^nlar iin bugn en g ve karma^k demokratik g2121 21rev, toplumsal muhalefet ve direnleri nceden kodlayan21, adland^ran, deerlendiren, kimliini veren sylemsel ekonomiler veya yap^lar kar^s^nda s21rekli, 21 yap^sal2121 21 bir uyan^kl^kt^r. (Eer, yap^salc^l^k diye buna deniyorsa, vn duyduumuzu belirtmeden gemeyelim!) Nedir o zaman Derrida'n^n "genel yaz^" dedii? Yap^ iinde tabi terimin direnci indirgenemez bir zellie sahiptir. Tam da egemen terimin kendi egemenliini hibir zaman tabi terimden ba^ms^z, onu olumsuzlamaks^z^n kuramamas^, iin tersine evirme ile bitmediini; her kimliin bir "teki"yi, "baka"y^ gerektirmesi, as^l 21 21 tekiliin2121 21, 21 bakal^^n2121 21 temel olduunu gsterir. te Derrida'n^n genelletirilmi yaz^ ya da genel ekonomi ile kastettii bu tekilik ya da bakal^k alan^d^r. Fark'^n ileyiini, dola^m^n^ olumsuzlama, yani ikilik olarak grme ise s^n^rl^ ekonomi olarak adland^r^l^r (rnein, Hegel, Marx ve Saussure s^n^rl^ ekonominin dnrleridir.) Derrida'ya gre, bu genel ekonomi, haklar^nda nihai olarak karar verilemeyen, birer kavram olduklar^ halde kavram gibi al^mayan "metinsel altyap^lar^n" alan^d^r. Ama , bu altyap^lar^n, metinleri nas^l yapt^^n^ ve bozduunu gstermek, metnin sistemini "sarsmak"t^r. Bu deiik dnrleri sunarken, aralar^ndaki ba^nt^lar^ ve farklar^ izlemeye, izleyemediimiz yerde ima etmeye al^t^k. zellikle vurgulamak istiyoruz ki, bu dnrler hi de basit e ayn^ eyi sylememektedirler. Tersine aralar^nda kimi zaman ciddi polemiklere de yol a m^farklar vard^r. Bu kuramc^lar^ Unat'^n biraraya getirdii bi imiyle kavramak, Baudrillard'^n Foucault'ya yonelttii eletirileri, Foucault'nun psikoanalizden genellikle uzak durmu olmas^n^, Derrida'n^n farkl^ nedenlerle ve farkl^ balamlarda hem Lacan hem de Foucault'ya ciddi eletiriler yneltmesini, Barthes'^n Saussure'n yap^salc^ dilbiliminin temel kavramlar^n^ benimsemesi ile Foucault'nun ayn^ yap^salc^ dil anlay^^ndan ayr^l^^n^, vb hie saymak demek olur. 21 Antropoloji ve yap^salc^l^k sonras^ tart^malar: 21 21 Antropoloji disiplininde son y^llarda gzlemlenen eilimler ve gelien yeni ilgi alanlar^ Abadan-Unat'^n yer ay^rd^^ bir dier konu. "Smrgeciliin tasfiyesi, kabilelerin zlmesi, kentleme ve nc dnyadan g gibi konular" ve "zaman kavram^n^n yeniden formlasyonu" Abadan-Unat'^n k^saca deindii konular aras^nda. Bizler de bu balamda birbiriyle yak^ndan ilikili iki yeni kuramsal gelimeye k^saca dikkati ekmek istiyoruz: birincisi 21 kltrel fark2121 21 kavram^n^n kazand^^ yeni vurgu; ikincisi ise antropolojinin yntemi olan 21 etnografinin2121 21 eletirisi. S^ras^yla bu iki gelimeyi gzden geirmek istiyoruz. / Birinci gelimeyi temsil eden Edward Said, Gayatri C. Spivak, Homi Bhabha gibi yaz^n ve kltr kuramc^lar^, yap^salc^l^k sonras^ tart^malar^ ve kavramlar^ "dier kltrleri" anlama ve anlatma sorunsal^na ta^yarak,

antropoloji, tarih, edebiyat gibi sylemsel kurulular^n, smrgecilik dneminden balayarak, dnya, corafya, evrim, estetik gibi temel, evrensel bilgi alanlar^n^ nas^l 22 Bat^'y^ merkez alan biimde22 22 kurduunu gstermektedirler.2222 Antropolojiden seyahat literatrne, Bat^'n^n "baka" kltrleri bilme, anlama ve anlatma arzusunun iktidar ilikilerinden ba^ms^z, masum bir rasyonel-evrensel istei yans^tmad^^, Bat^'n^n kendi zaman^n^, tarihini ve kimliini kurma abas^ olduu ileri srlmektedir.22 222222 222222 22 22 Bat^'n^n egemenlii ile bugn yaad^^m^z biimiyle "dnya"n^n kuruluu bir ve ayn^ srecin rndr22 22. Bu eletirel yakla^mlara gre, Bat^'n^n evrensellik iddias^ kltrel fark^ 22 tan^nma biiminde2222 22 odakla^r: fark, bir yandan tan^n^rken dier yandan inkar edilir. rnein, bir kltrn zellikleri anlat^l^rken ayn^ zamanda o kltr zamansal bir geriye itme ile daha aa^ dzeye yerletirilir, veya baz^ evrensel zelliklerin eksik olduu sylenir (rnein, sivil toplum eksiklii). Bylelikle, kltrler tan^n^rken ayn^ zamanda hiyerarik bir bi imde deer-lendirilir, baka kltrler hakk^nda konuulurken asl^nda belli bir zaman ve gelime kavram^ kurulur, vs. Baka kltrler bu sylemsel yap^ i inde ancak "Bat^-olmayan", "Bat^'n^n tersi" olarak anlamland^r^labilirler.... ya da u cmleyi kurmakta ektiimiz g ln bu sylemin maddiliini ve gcn zaten gsterdii gibi, "baka" diye kurulurlar. Bat^'n^n sylemsel gc, "dnya"y^ kurma/ynetme gcnden, bu g , ekonomik gcnden ay^rtedilemez. te Bat^ kltrel stnln, merkeziliini tam da byle bir yap^ sayesinde, yani Bat^ ve Dou, kendi ve dieri, efendi ve kle, medeni ve ilkel kar^tl^klar^n^ kurmas^ ve rgtlemesi sayesinde salad^^ndan, sorun basit e bu kltrlerin "daha doru" bilgisinin edinilmesi sayesinde zlemez. G Bu yakla^mlar, Bat^lama sreci i inden ge mi, slamc^ hareketleri yaam^ ve yaamakta olan, s^k s^k " ift ger ekli" diye tan^mlanm^ toplumumuza, tarihimize ve kltrmze yeni, deiik ve taze bak^ a ^lar^, tart^ma ve arat^rma yollar^ getirmeyi vaadediyor. rnein, s^rf " ift ger eklilik" gibi olduk a yayg^n (ve elbette tart^mal^) bir nosyonu ele ald^^m^zda bile, toplumsal pratiklerin ifte eklemlenmesini, anlam^n kuruluunda fark^n ve bakal^^n kurucu roln vurgulayan yap^salc^ ve yap^salc^l^k sonras^ yakla^mlar^n nemini kestirmek g olmasa gerek.2222 Saussure'un yap^salc^l^k-sonras^ (ve modernlik sonras^) tart^malar^n geliiminde belirleyici bir figr olarak tan^mlanmas^ a ^s^ndan Abadan-Unat ile hemfikiriz.2222 Ancak ayr^ld^^m^z nokta Saussure'n neminin "dilbilimin kendi yntemleriyle doabilimsel bir kesinlie ulat^^ grn" savunmas^nda deil, tersine byle pozitivist bir dil anlay^^na kar^ ^kt^^ ynde aranmas^ gerektiine inan^yoruz. Saussure'a gre dil basit e "d^ ger eklikte" varolan nesneleri temsil etme veya adland^rma arac^ deildir. Saussure'n ncelikle, dilin zaman i indeki hareketini durdurarak, yap^ kavram^ ile ie balad^^n^ biliyoruz. Fakat bu durdurma kronolojik zaman boyunca grlemeyen zgl bir hareketlilii grlr k^lar: anlam, bu yap^n^n ileyii sayesinde retilir. Dilsel yap^, Saussure'n kendi ifadesiyle "pozitif terimleri olmayan bir farklar dizgesi"dir. Dilin temel birimi olan gsterge, gsteren (iitim imgesi) ve gsterilen (kavram) olmak zere ikiye ayr^l^r. Dilin yap^s^ iinde herhangibir gsterge, anlam^n^ (ve deerini) baka gstergelerden 22

fark^2323 23 ile kazan^r. Dili karakterize eden en nemli iki zellik onun bir farklar dizgesine dayanmas^ ve gstergelerin temellerinin negatif olmas^d^r. Yani dilin icindeki terimler birbirleriyle 23 dzenli (sistematik) bir z^tl^k ilikisi2323 23 iinde varolurlar. Asl^nda tam da bu nedenle terimler birbirlerini gerektirmektedirler. Anlam bu farklar dizgesi taraf^ndan retilir: gstergelerin anlamlar^ pozitif zellikler olarak onlara isel deildir, tersine her gstergenin kimlii onun dier gstergeden 23 farkl^lamas^2323 23 sayesinde ortaya ^kar. zetle, Saussure bize, 23 bir2323 23 terimin olduu yerde her zaman 23 bir bakas^n^n2323 23 olduunu retmitir. te, yap^ nosyonu ile kastedilen de, rnein sosyolojik ilevselcilikte olduu gibi ieriksel bir tz deil, bu ayr^msall^k, ilikiselliktir. Dilbilimin nesnesi, gsterge deil, her zaman 23 en az iki23 23 gstergedir. y Saussure'n anlam^n kayna^n^ bizzat 23 fark ilikisi2323 23 iine oturtmas^n^n nemi, anlam verici eylemi birey23 znelerin bilinli aktivitelerinin bir sonucu olmaktan ^kararak, 23 toplumsal23 olan^n23 23 iine23 yerletirmesinde aranmal^d^r. Anlam^ kuran bu fark, ayn^ zamanda o terimin deerini de belirlemektedir. 23 Saussure'un szn ettii fark basit bir benzemezlik ilikisi deil, kurduu terimleri belirli deerlerle iaretleyen , damgalayan bir sretir2323 23. Saussure'n "toplumsal"^n kuruluunu fark23 kategorisi zerinde temellendirdiini soyleyebiliriz. Bizce bugn sosyal bilimlerdeki kltrel ve cinsel fark tart^malar^n^n felsefi temelleri Saussure'un bu tezinde aranmal^d^r. Bu soyut argman^ a acak bir rnek olarak "kad^n" ve "erkek" terimlerini alal^m: bu terimlerin anlamlar^ kendilerinden menkul deildir, birbirlerinden farklar^ sayesinde kurulmaktad^r. Kad^n teriminin anlam^ onun ne olduundan ok (pozitif bir zellik olarak deil) ne olmad^^na gre belirlenmektedir. Yani "kad^n", "erkek-olmayan"d^r (rnein, "ussal olmayan"); ama "erkek"te "kad^n-olmayan"d^r (rnein, "duygusal, zay^f olmayan"). Ancak kad^n ve erkek terimleri aras^ndaki bu fark 23 basit bir benzemezlik ilikisi olmay^p2323 23,23 deiik deerlerle damgalanm^2323 23,23 yani iliki iindeki bu terimlerin deerleri toplumsal olarak belirlenmitir.2323 8 Lacan'c^ psikoanalizin en nemli yan^, dilin23 saydam bir yap^s^ olmad^^n^ Saussure'den daha ileriye giderek gsterebilmesidir. 23 Dil2323 23, znenin zihninin "iindeki" dnceleri ifade etmek iin kulland^^ ve kullanma zgrlne sahip olduu bir ara deil, tersine 23 znenin kuruluunda temel bir rol oynayan d^sal bir gtr2323 23. Bu yakla^ma gre, ailesel ilikiler ve cinsel konumlar, dnyaya geldiimiz andan itibaren bize konuuluyor, adland^r^l^yor ve ar^l^yor olmam^za, yani 23 doduumuz andan itibaren dile maruz kalmam^z2323

24 olgusuna balanmal^d^r. Lacan'^n da izledii erkek ocuk rneini izleyelim: olan^n Oedipus kompleksini zmesi, yani ailesel ve toplumsal ilikiler iinde bir yer edinmesi, konuabilmesi ve "ben" diyebilmesi, annenin babaya ait olduunu anlamas^na; yani anne ile aras^ndaki srekliliin k^r^larak, 24 fark^n ve s^n^rlar^n anla^lmas^na2424 24 tekabl eder. Gsterge, Baba'n^n Yasas^n^ dile getirir: ocuk, yitirdii gvdesel srekliliin, yak^nl^^n yerine gstergeyi, 24 sz2424 24 geirirek, yani tam da "ben" diyerek, talepte bulunarak varolan ilikileri ve 24 s^n^rlar^2424 24 kabul ettiini gsterir. Lacan'a gre bu temel yitim ya da ayr^m hibir zaman kapanmaz; tersine 24 24 zne olmay^2424 24, konumay^, istemeyi ve eylemeyi 24 salayan24 24 bu 24 ayr^md^r2424 24. Bu yap^ iinde, "Baba" gerek baba olmak zorunda deildir; Lacan'^n dil ile zdeledii Simgesel Dzen'i temsil eden, Yasa veya Otorite konumunu dolduran herhangibirisi olabilir. O halde Lacan'c^ psikanalize gre, znenin kimliinin kayna^ bilincinde, imdiki anda deil, dil taraf^ndan kurulmas^ sayesinde kendini "ben" olarak konumlad^^ (ve unuttuu) bir 24 ilikiler a^n^n2424 24 iinde yatmaktad^r. Dilin sahibi/efendisi deil, sonucu, rn olan zne, cinsel kimliini ayr^msal24 bir anlamlama dzeni iinde edinir. Bu ayr^msal dzen, gstergelerin srekli kayd^klar^ saydam bir yzey deil, farkl^ deerlerle durdurulduklar^ ve sabitlendikleri bir yap^d^r. Pek ok yzeysel Lacan okumalar^nda bu yakla^m^n gstergelerin durmaks^z^n kayd^^n^ iddia ettii ileri srlr. Halbuki 24 Lacan'^n as^l iddias^2424 24 gstergelerin hi de zgrce kay^vermedikleri, tersine belli noktalarda tak^ld^klar^d^r. Cinsellik ve znellik temel bir gstergeye, Baba'n^n Yasas^'na gre yap^la^r, rgtlenir ve anlaml^ k^l^n^r. Dolay^s^yla Lacan'a gre, her trl anlam da hep bu Yasa'dan geerek kurulacakt^r. (Yukar^da, Saussure iin verdiimiz, kad^n ve erkek kimliklerinin kuruluu rnei bu balamda yeniden dnlebilir.) K Sosyal bilimler, antropolojinin ana yntemi olarak belirledii etnografi konusunda da son y^llarda gittik e eitlenen ve younlaan tart^malara sahne oluyor. Bu tart^malar i inde postmodern antropologlar etnografik yaz^n tarz^ arac^l^^yla baka kltrleri temsil etme bi imi zerine ciddi eletiriler getirerek, baka sunum bi imlerinin nemini vurguluyorlar.2424 Antropologlar^n "kltr otoriteleri" olarak baka kltrler zerine bilgi toplama arzular^n^n ve bu bilgileri temsil edi ve "dier"lerine sz veri bi imlerinin nesnel olam^yaca^n^ ve herzaman i in antropoloun bir zne olarak belli bir konuma yerlemi olduu ve "baka" olarak kavrad^^ kltrleri temsil ederken ayn^ zamanda kendi kimliini ve znelliini kurduunu ileri sryorlar. Modern antropoloji, baka bir kltr bilimsel yani nesnel olduu varsay^lan bir sylem arac^l^^yla temsil etmeyi ama lam^ken, postmodern antropoloji al^t^^ kltrn znelerinin kendi sesleri ve anlat^lar^yla kat^ld^^ 24 diyalojik2424 24 bir sylemi modern bilimsellik ve saydaml^k topyas^n^n yerine geirmeyi amalar.

Antropoloji bir yandan bu tart^malar sahne olurken dier yandan feminist kuramc^lar^n mdahalelerine de sahne oluyor. rnein, Gayatri Spivak, Trinh T. Minh-ha, Aiwa Ong gibi nc Dnyal^ kad^n arat^rmac^lar, Bat^l^ feministler ve "nc dnyal^" kad^nlar aras^ndaki ilikiyi sorunlat^r^yorlar.2525 Bu ilikinin zellikle kimi Bat^l^ feministlerin sunduu gibi sorunsuz bir "evrensel k^zkardelik" olmad^^n^; "k^zkardeliin", ou kez, nc Dnyal^ kad^nlar^ "kurtarmak" ad^na 25 paternalistik25 25 yap^lar^ yenidenrettii eletirisini getiriyorlar. Bu yazarlara gre, bizzat antropoloji disiplininin temel kavramlar^ ve etnografik al^ma yonteminin kimi zellikleri sorguya ekilmeksizin yap^lan "iyi niyetli" bir antropoloji, "teki", nc dnyal^ kad^nlar^n konumlar^n^ ya romantize etmekte ya da Bat^'n^n modernist mdahelelerinin kad^nlar^ dorudan zgrletirici etkileri olaca^n^ ileri srmektedir. Bu yazarlara gre, birinci tutum, orientalizmin egzotizm fantazilerinin bir rnei iken, ikincisi de Bat^'l^ kad^nlar^n evrimci bir sylem i inde kendilerine stn, "kurtulmu" (!) bir kimlik kurmalar^na yol amaktad^r. A 25 Sonu yerine: "siyaset bilimi" ve yap^salc^l^k sonras^ ak^m:25 25 Abadan-Unat'^n siyaset bilimindeki davran^^l^k eletirileri ve son y^llarda yeniden h^z kazanan relativist argmanlar^ postmodernizm tart^mas^n^n iine getirmesi bizce ok yerinde. Bu tart^malardan ^kan 2525 25nemli sonular^ belirtirken Abadan-Unat, bir tek siyasal paradigman^n egemenliinin olanaks^zl^^na deiniyor. Bu olanaks^zl^k farkl^ siyasal ^karlar^ ifade eden sorunlar^n farkl^ paradigmalar^ gerektirmesi olarak beliriyor. Abadan-Unat'a gre bu ok paradigmal^l^^n ortaya ^kard^^ sonu karma formllerin daha s^k kullan^ld^^ bir yap^t^rma (collage) ilemine benzeyen bir siyasal dnya. Sorunu Abadan-Unat'^n b^rakt^^ yerden izleyelim: "karma formller" veya "collage" gibi nosyonlar ne anlama gelir? Gene ayn^ sorunla kar^ kar^ya deil miyiz? Bu gzlemlerden dikkatli sonular ^karmal^y^z: iinde bulunduumuz durum, paradigmalar^n yok olmas^ deil, 25 paradigmatik iddialar^n^n25 25 zay^flamas^d^r. Bir baka deyile, as^l saptanmas^ gereken bir tek siyasal paradigman^n egemenliinin olanaks^zl^^ deildir. Tersine, bu anlamda postmodernizmi kabul etmek (ve bu anlamda bir kopu kabul etmek) bizce sorunun ta kendisi, nk 25 her zaman, her yerde, u veya bu biimde bir paradigma egemendir25 25. Bugn anlamam^z gereken egemenliin fark'^ hibir zaman indirgeyemedii, indirgenmeye al^^lan her fark^n iktidardan cn erge ald^^, bast^r^lan^n geri dnd. Tam da bu noktada, iktidar^n eklemleme pratii olmadan yapamad^^n^, ve 25 modern25 25 iktidar^n eer gc varsa onun tam da eklemleme pratii olduunu gzlemliyoruz. Ama ayn^ noktada bu 25 gcn zay^fl^^n^25 25 da grmyor muyuz? "Post-" bireylerin tesini deil, 25 maddi, reel25 25 s^n^r^n^ gsteren ektir. Postmodern sorun, 25 en eski25 25 sorunumuzdur. l te pratiklerin sylemsel doas^, yani nihai anlamda belirsizlikleri ile kastettiimiz bu. Bugnn toplumlar^n^n siyasal alan^ sonsz syleyen,

"apodiktik" kararlar^n ilemedii bir uzam olarak kar^m^za ^k^yor. Siyasal karar verme sre leri bir yandan deiik toplumsal g lerin, ilgilerin ve ^karlar^n bask^s^ alt^nda: rnein, al^anlar^n ^karlar^yla ya da ekonomik gelimeyle ilgili bir karar^n iyeri evresinde yaayan insanlar^n sal^^ ile ilgili sonu lar^ olabiliyor, ya da tarihsel evreyi koruma kayg^s^ ekonomik gelimenin gerekleriyle eliebiliyor, vb. te yandan, ve birinci zellie bal^ olarak, at^ma ve uzlama sre leri i inde biraraya gelen toplumsal glerin kimlikleri, deerleri ve amalar^ ou zaman birbirinin iine getiinden herhangibir sorunun, modern toplumsal programdan al^t^^m^z ve beklediimiz sonul, yani "tm elikileri zen" zm 26 bir trl gelmiyor26 26. Gramsci'nin yzy^l^n ba^nda, modern kapitalizmin doruunu oluturacak "fordist" al^ma rejiminin dou dneminde saptad^^, nihai sonucu srekli ertelenmi, zamana ve mekana sonsuz biimde yay^lm^ bir toplumsal mcadele biimi karekterize ediyor bugnn dnyas^n^. Gcn bulunduu yerde uyguland^^, at^an ^karlar^n, kimliklerin ve deerlerin birbirinin iine geerek pratiklere nihai bir belirsizlik verdii bir dnya, ancak bilim, adalet, deiim ad^na deimemeyi erdem bellemi olan kk akademik 26 veya2626 26 siyasal mezhepler iin bir cehennem. Ve, beenelim ya da beenmeyelim, 26 postmodern ders26 26 de ite bu: btnsel zgrlk sevdas^ peinde koan jakoben topya, Yasa'ya kar^ ^kmak ve ktidar'^ ortadan kald^rmak ad^na bunlar^ sadece daha gl k^ld^. Bu noktada bizler de bu uzun yaz^y^ bir dilekle ve bir ar^yla bitirebiliriz ancak: postmodern dnyada varolabilecek ve onunla baedebilecek bir anlay^, tarihsel 26 ve2626 26 maddi dersi renmi, yani zgrln koulunun g, gcn koulunun fark olduunu kavram^ bir anlay^ olsun, dnyay^ bir baka dnya ad^na kurtarmaya al^an kutsal ruhlar^ deil, 26 bu dnyada yaamay^26 26 ilke belleyen gvdeleri reten bir anlay^ olsun. J Bu noktada, rnein Baudrillard'^n ileriye srd gibi, tketim kayg^lar^n^ eitlik ilkelerinden daha nemli hale getiren derin bir kltrel dnm ile kar^ kar^ya kald^^m^z^ vurgulayabiliriz. Fakat byle bir yakla^m^n nemli bir sorunu, tam da tketim kayg^lar^n^n eitlik mcadelelerine, dolay^s^yla toplumsal ayr^mlar^n yeniden yap^lan^ bi imlerine yol a mas^ olas^l^^n^ ka ^rmas^d^r. Benzer bir eletiriyi, daha baka bir dzeyde Jameson'a yneltebiliriz. Postmodernizmin tketimi doruk noktas^na ^kard^^ ve dnyay^ evrensel bir "shopping center" haline dntrd yolundaki eletiri 26 postmodernizmin tek balam^n^ kapitalizm2626 26 haline getiriyor. Sorun basite postmodernizmin tketim toplumunun doruk noktas^ olup olmad^^ deil -elbette yledir! Sorun, byle derken (i) postmodernizmin baka boyutlar^n^n, zellikle yeni toplumsal hareketlerin gzden ka mas^ - ki bunu aa^da daha ayr^nt^l^ vurgulayaca^z; (ii) "tketim" nosyonunun klasik marksist kuramda olduu haliyle b^rak^lmas^. Tketim pratiinin daha ileri ve derin bir kuramsal dzeyde sorgulanmas^ ise, bizce postmodern durumun empoze ettii en nemli kuramsal grevlerden biri. rnein, tketimin psikoanalitik boyutlar^, 'politik ekonomi' ve 'libidinal ekonomi'yi biraraya getirerek ekonomi kavram^n^ geniletip derinletirecek ynde dnlebilir.2626 Abadan-Unat yaz^s^n^n ikinci blmnde sosyal bilimlerdeki postmodern kuram ve al^malar^ inceliyor. Ne var ki, say^s^ pek ok ve her biri zgn

argmanlar^ ve arat^rmalar^ olan dnr birarada sunma abas^, sonu olarak herkesten en arp^c^ iki formln aktar^lmas^ haline geliyor. Bu da, formllerin arp^c^l^^ oran^nda, olduk a acaip ve egzantrik duran bir dnrler kmesi ^kar^yor kar^m^za. rnein, bu dnrler, "hakikatin konumadan ^kt^^n^" (Lacan), "metnin d^^nda hi bir ey olmad^^n^" (Derrida) ve benzeri birbirinden anla^lmaz ve inan^lmaz szleri tekrarlay^p duruyorlar. Bir dnn ki, klasik sosyolojiyi onu bilmediini varsayd^^n^z bir dinleyici ya da okur gurubuna sunuyorsunuz ve sosyoloji denilen bu yeni bilgi bi imini savunanlara gre, "toplumun kollektif bir temsil (representasyon)" olduunu (Durkheim), "sosyal olgular^ al^anlar^n al^t^klar^ zneleri empatik olarak anlamalar^ gerektiini" (Weber) sylyor, ve stne stlk btn bunlar^n aa^ be yukar^ ayn^ ey demek olduunu ima ediyorsunuz ("toplum"un bilimi). A ^k ki, byle yapmaktansa bir tane kavram^ a ^klamak daha yararl^ olurdu. Biz de burada bu yolu se eceiz. Saussure'n yap^sal dilbiliminden balayarak, bunun gstergebilim ve psikoanaliz zerindeki etkilerini izleyecek, buradan Foucault'nun ve Derrida'n^n yap^salc^l^k eletirilerine ge eceiz. Bu dnr ve kuramc^lar^n her ynn deil, bu yaz^da gelitireceimiz argman a ^s^ndan nemli ynlerini vurgulayarak sunaca^m^z^ belirtelim. nce, Foucault'nun tarihsel arat^rma program^n^ kaba hatlar^yla zetleyelim.2727 Foucault, kendisiyle yap^lan pek ok mlakatta amac^n^ "felsefenin sorusunu tarihe sormak" olarak zetler. Yani, Foucault'nun amac^ felsefenin evrensel, ak^n "Hakikat/Doru nedir?" sorusunu hakikatin/ dorunun tarihsel olarak nas^l kurulduu sorusuna dntrmektir. Dolay^s^yla Foucault'cu arat^rma, i inde yaad^^m^z ada dnemin, modernliin kurumlar^n^, gnlk deneyimlerini oluturan dorular^n^n (insan, ak^l, sal^k, cinsellik) kurulduu tarihsel bir tabakay^ ay^rdetmeye abalar. Bu nedenledir ki, Foucault'nun al^malar^ genellikle 17. yzy^l sonu ve 19. yzy^l ba^ aras^ndaki bir tarihsel dnem zerinde younla^r. Yaln^z Foucault'nun inceledii ve yorumlad^^ metinler, byk dnrlerin felsefi yap^tlar^, nl edebi eserler, vb olmaktan ziyade hastane raporlar^, mimari planlar, eitli kurumsal kay^tlar, reform nerileri, vb dir. Foucault'nun byle zel bir sylemsel dzeyi se mesi, tarihsel gelimeyi ve modernliin kuruluunu anlama tarz^ hakk^nda bize ipucu verir. Bu tr metinler hem s^radan, gnlk, hem de kurumlam^, yani "geride" kal^rken 27 ifte bir unutmaya2727 27 tabi kalm^ olduklar^ iindir ki, biz modernler bugn, asl^nda tarihsel olarak retilmi, yani hi te doal olmayan dorular^, bilgileri doalm^ gibi sorgulamaks^z^n kabul etmekteyiz. Foucault'nun, ilk okuyuta insana garip gelen, "gemite olanlar^" deil, bugnn, 27 imdinin tarihini2727 27 yazma iddias^ ile kastettii budur. rnein, Bat^/slam gibi bir kar^tl^^ ele ald^^m^zda, deconstruction, bize bu kar^tl^^n, hakk^nda nihai bir karar verilemez bir kar^tl^k olduunu, tam da bu radikal belirsizliin terimlerin kuruluuna girmi olduunu gsterecektir. Fakat, bu hi birzaman terimlerin eit olduunu sylemek deildir. Eer terimler eit ve zde olsalard^, varolamazlard^. "Deconstruction" tam da terimlerin eit ve kolayca birbirinin yerine ge ebilir olduunu syleyen, yani kolayca genel ekonomiye ge i yapan bir anlay^a kar^d^r. 27 Yani27 , deconstruction, "dnya ne gzel oul (veya ne kt parampara !)" demedii, "genel metin"e (zgrlk alan^na) sorunsuz bir geie kar^ olmay^ rettii ve bunun kuramsal aralar^n^ verdii iin nemlidir2727

28.28 (Baz^ post-modernler tam da bu kolay geii yapmaktad^r.) Ancak "deconstructionist" bir ereve iinde, sylemin, yani anlam^n/deerin/ kimliin retili tarz^n^n getirdii tehlikeler kar^s^nda uyan^k olmak mmkndr. "Deconstruction" rasyonalizmin kar^s^na irrasyonalizmi, mant^^n kar^s^na retorii ya da edebiyat^ geirme deil, bu terimlerin, dier tm ikilikler gibi, nas^l birbirlerinin iinde olduklar^n^, yani sorunsuz, nihai bir 28 birlik kuramadan ayr^lmaz28 28 olduklar^n^ gstermedir. & Tam da bu noktada, "ikicil" yap^n^n iki terimini senteze tabi tutmay^ neren Hegelci yakla^m zmm gibi beliriyor. Halbuki as^l aldat^c^ olan, bizzat sentezin kendisinin 28 iki28 kar^t28 2828 terimi28 28 varsay^yor olmas^d^r. Bir baka deyile, Derrida'ya g2828 28re, iki kar^t terim varolduu srece, sonu her zaman birinin egemenlii olacakt^r. te, bizce zel olarak Derrida'n^n nemi, bir yandan ikici yap^lar^ (yani k^saca Hegel'i 28 ve/veya2828 28 yap^salc^l^^) kmsemez ve bunlar^n kar^s^na basite sorunsuz bir oulculuu geirmezken; te yandan, metin terimini nererek gerekliin metinselliine yani oul ve deiken yap^s^na iaret etmesidir. Bu oulluk ve deikenlik alan^ Derrida taraf^ndan, ikicil yap^lar^n 28 s^n^rl^2828 28 ekonomisine kar^ 28 genel ekonomi2828 28 veya 28 genelletirilmi yaz^2828 28 olarak adland^r^l^yor. te Hegel'in belirsizlii bu noktada ortaya ^kmaktad^r: hi kukusuz "feylezoflar^n en feylezofu, en bilgesi" olarak Hegel, bir yandan sonsuz deikenlii getirirken, te yandan oulluu sonul ve btncl bir biimde tutmak ve de tutulabileceini gstermek istemiti. Bu nedenle, Hegelci sistem kar^m^za hep 28 28 nceden/zaten oynanm^ bir oyun2828 28 olarak ^kar. (Yukar^daki rnei yinelersek: Bat^, kendini teki(si), rnein slam ile onaylar.) Bizim Hegel'in d^^na ^kt^^m^z^ sand^^m^z yerde, Hegel, bize, kendisini reddetmekle sadece yeni bir 'anlam'a geldiimizi, mutlak ruhun kendini anlam-lamay^, ger ek-letirmeyi srdrdn syleyecektir.28 28 28Z 28Z28

0 Derrida'n^n geni oylumlu al^mas^n^n amac^, yeni bir felsefi sistem kurmak deildir. Derrida, klasik felsefi metinlerin "deconstructive" okumas^nda, 29 felsefeyi2929 29, onun dilini, sylem biimlerini 29 felsefenin kendisine kar^2929 29 kullan^r. Bir baka deyile, klasik felsefeyi ieriden (ki ona gre zaten d^^na ^kmak olas^ deildir) kuat^r. Felsefenin "d^^na" ^kmak asl^nda yeni bir felsefe retmek, bylelikle daha da gl bir biimde felsefeye, ve onun metafizik yap^s^na mahkum kalmakt^r. Derrida'n^n bu "ieriden" mcadelesi, felsefenin "iindeki d^ar^s^" olan 29 dili2929 29 nesne edinir: felsefenin Hakikat, z, vb dedii soyut ve sonul gerekler ifade edilmek, yaz^lmak, benzetilmek, ayr^mlanmak, yani dilin dolay^m^ndan gemek zorundad^r. te Derrida, felsefenin indirgeme abas^ ile dilin oulluu aras^ndaki bu mcadele zerinde durur. Abadan-Unat'^n belirttii gibi, "postmodernizm" kavram^, zellikle son bir iki y^l iinde h^zla sosyal bilimlerin en gl gndem konular^ndan biri haline geldi. Kendisine yneltmek istediimiz eletirileri iki genel bal^k alt^nda toplamak, ve argman^m^z^n ayr^nt^lar^na girmeden nce bunlar^ k^saca belirtmek istiyoruz. 29 Birincisi2929 29, postmodernizm kavram^n^n neyi gsterdii veya kapsad^^ ile ilgili bir sorun. Abadan-Unat'^n da iaret ettii gibi, postmodernizm kavram^n^ kullanan pek ok yazar ve bilim adam^ bununla basit e yeni bir kuram^ kastetmiyorlar, i inde bulunduumuz tarihsel dnemin zellii de "postmodern" olarak belirleniyor. Ne var ki pek ok rnekte, kavram^n ilintili olduu ama kendisine indirgenemeyecek bir baka nemli dnce ak^m^ ile, "post-strktralizm" veya "yap^salc^l^k-sonras^" yakla^mla eanlaml^ olarak kullan^ld^^na tan^k oluyoruz. Hi kukuya yer yok ki, postmodernizmin gerek yap^salc^ gerekse yap^salc^l^k-sonras^ paradigmalar ile olduk a yak^n ilgisi var. Fakat, postmodernizmi ve post-strktralizmi ayn^ ey gibi ele almak, ikinci dnce ak^m^ i inde yer alan pek ok nemli ada dnr (Lacan, Derrida, Foucault, Deleuze), en bata kendilerinin kar^ ^kaca^ baz^ kuramsal temalarla pek te hakl^ say^lmayacak bir ekilde zdeletirmeye yol a ^yor. Bize gre, AbadanUnat'^n yaz^s^ da son zamanlarda ok yayg^nlaan bu olduk a sorunlu tutumu byk l de payla^yor. Szcn kkleri balam^nda bak^ld^^nda postmodernizm tart^mas^ mimarl^k alan^nda ve asl^nda A.B.D.'de balad^ (Abadan-Unat'^n szn ettii geleneksel formlara dn, vb). Tart^ma daha sonradan, Frans^z dnr Jean Francois Lyotard taraf^ndan, bir yandan Avrupa'da bir sredir gelimekte olan baz^ kuramsal temalarla (zneye, anlat^ya vb ilikin temalarla), te yandan enformatik alan^ndaki gelimelere ilikin argmanlarla birletirilerek, bir tr pragmatizmin yeniden rgtlenmesi olarak ortaya ^kt^. Lyotard'^n metaanlat^lar^n sonunun geldii biimindeki nl nermesini aa^da daha ayr^nt^l^ tart^aca^z. (Ama u kadar^n^ belirtelim ki, Lyotard'^n bu dnceleri ileri srd 29 Postmodern Condition2929 29 adl^ yap^t^ ile Daniel Bell'in 29 Cultural Contradictions of Capitalism2929 29'indeki tutucu argman^n^ ayn^ sonuca indirgemek olduka zel bir okumay^ gerektirir.) Postmodernizm nosyonuna nemli bir katk^ yapm^ ikinci bir dnr olan Baudrillard ise, balang^ ta eletirisini klasik marksizmin ufkumuzu retim ile s^n^rlamas^ zerine younlat^rm^, simgesel deiim ve tketimin toplumsal ilikileri kurucu boyutunu vurgulam^t^. Baudrillard'a gre, kendini retim sorunu ile s^n^rlamakla, klasik marksizm asl^nda liberal gr ile benzer bir toplumsal ufku paylamaktad^r. Bu noktada hemen belirtelim ki, gerek

Lyotard, gerekse Baudrillard toplumsal kuruluu zsel bir merkeze indirgeyen btnselci yakla^m^ eletirmekle, simgesellii ve tketimi vurgulamakla, "toplumsal"^n bir 30 oyun3030 30 alan^ olduu dncesini getirmekle, basite ilginlik veya radikallik yapmak amac^n^ gtmyorlar (ne de "zme tatl^ can^n^" demek istiyorlar); as^l, insan^ al^maya koan ve modernliin temel ta^ olmu yararc^ paradigman^n kuramsal varsay^mlar^n^ hedef al^yorlar. Postmodernizm kavram^n^n bugnk poplaritesini kazanmas^nda nemi olan nc bir dnr olarak ise, Amerikan marksist kltr eletirmeni Fredric Jameson'^ sayabiliriz. Art^k neredeyse bir klasik haline gelmi nl makalesi "Postmodernism, or the Cultural Logic of Late Capitalism" de Jameson postmodernizmi ge kapitalizmin ideolojisi olarak tan^ml^yor3030. Bu anlay^a gre, postmodernizmin egemen temalar^ olan, Hegelci btnlk kavram^na kar^ ^k^, par alanma, "pastiche", vb kapitalizmin bugn ulat^^ bunal^m^n ifadesidir. Jameson'^n makalesinin postmodernizm tart^malar^ bak^m^ndan en ilgin yan^, Foucault, Derrida, Deleuze gibi yap^salc^l^k-sonras^ dnrleri de postmodernizm kavram^ i ine almas^ olmutur. Gerek Jameson'^n bu konumu, gerekse Baudrillard ve Lyotard gibi dnrlerin kiisel ge mileri gznne al^nd^^nda, postmodernizmin, ilk bak^ta san^ld^^ gibi, marksizmin tamamen d^^nda retilmi bir kavram olmad^^n^30 sylemek yanl^ olmaz kan^s^nday^z.3030 Bizim burada as^l vurgulamak istediimiz ise, postmodernizm denilen nosyonun yap^salc^l^k-sonras^ ak^mdan fark^. Yukar^daki dnceler ile Derrida veya Foucault aras^nda balar kurarken dikkatli olmak gerektiini dnyoruz. Derrida, Foucault, Lacan ya da Deleuze byle bir nosyonu 30 hibir yerde savunmad^klar^3030 30 gibi, yakla^mlar^n^n dikkatli bir incelemesi bize "postmodernizm" denilen genel manzaradan ciddi biimde ayr^lan ve onunla elien ynleri olduunu gsterir. Elbette bu dnrlerin argmanlar^yla postmodernizm aras^nda (rnein Jameson'^n yapmay^ denedii gibi) balar kurulabilir, ve kurulmal^d^r. Ama, belli postmodern argmanlar var ki, bunlara mant^ksal olarak bak^ld^^nda bile, yap^salc^k-sonras^ ak^m i ine yerletirilebilecek dnrler taraf^ndan savunulaca^n^ dnmek bir hayli zor. (rnein meta-anlat^lar^n sonunun geldii tezi.) Dolay^s^yla, bizim burada savunmak istediimiz bak^ a ^s^ postmodernizmi en az^ndan yap^salc^l^k-sonras^ argmana zg baz^ nemli ayr^nt^lar ve uyar^lar ile incelemeyi neriyor.

Abadan-Unat'a yneltmek istediimiz 31 ikinci eletiri3131 31 ilk bak^ta konunun kuramsal boyutuna ilikin olmayan ama bizce bu boyutla derinden ilikili bir nokta: Nermin Abadan-Unat postmodernizm denilen "orada", "dnyada", "Bat^da" olan biten bir eyleri, "burada Trkiye'de"ki, "teki" yani "nc Dnyada"ki bizlere aktar^yor. Byle bir sunum tarz^n^ ciddi bir ekilde sorunlu buluyoruz. Peki baka nas^l olabilirdi ki, diye sorulabilir. postmodernizm ilknce Bat^'da olmu, "onlar^n" bulduu bir ey deil mi? Bizce bu tr sorular basite nesnel, basite geree ilikin sorular deil, belli bir 31 global31 31 anlamlama ekonomisi iindeki kendi znel ("Trk", "nc, teki Dnyal^") konumumuzu kuran sorulard^r. As^l arp^c^ olan (ve bize zc gelen), AbadanUnat'^n, tam da bu tavr^ k^rm^ zengin bir yerli retimin olduu yak^n kltr tarihimize hi bir gnderme yapmamas^. Byle bir yakla^m i inde, herey bizim i in yeni, bilinmedik ve hep "orada" olanlar^ "renme" durumunday^z (ger ekte hi te basit e byle olmad^^ halde). Eer postmodernizm, yap^salc^l^k ve yap^salc^l^k-sonras^ dnce ak^mlar^yla yak^ndan ilgiliyse, yap^sal ynteme katk^s^ dnyaca kabul edilmi Tahsin Ycel'in, yap^sal tiyatro metni ozmlemeleri ile Ayegl Yksel'in, film metni zmlemeleri ile Se il Bker'in, ayn^ ynteme ilikin ilgin kuramsal tart^malar retmi Murat Belge'nin, Foucault, Lacan, Barthes'^n yakla^mlar^n^ kullanarak birbirinden ilgin yerli iir ve metin incelemeleri yapm^ olan Enis Batur'un ve Ouz Demiralp'in hangi lkede yaay^p yazd^klar^n^ insan ciddi ciddi merak ediyor. (Bu isimler bizim hemen akl^m^za gelen en bilinen ve arp^c^ rnekler.) Tabii bildik tutucu itiraz kap^n^n nnde. Sa'dan kopyac^l^k teranelerini, sol'dan da "Bat^'n^n rahata ermi(!) kk burjuva ayd^nlar^n^n sorunlar^ bizim sorunumuz deildir" biimindeki darkafal^l^k rneklerini duymak g deil. Ama sa^n da solun da ka^rd^^ temel nokta, rnein Enis Batur'un Ece Ayhan'^ Lacan'c^ kavramlarla incelerken basite Lacan'^n sylediklerini 31 soylemekte olduu deil3131 31, Lacan orada ne yapm^sa burada onu 31 yapmakta olduu3131 31,31 yani memleketlisini, memleketinin rettii iiri, dili, tarihi anlamaya al^^yor olduudur. Ayd^n, Trk masal^ anlatmakla veya daha koyu Mslman olmakla deil, iinde bulunduu kltrel evreyi daha da 31 aacak3131 31, 31 zenginletirecek3131 31 bir kltrel pratikle yerli olur, kk salar ve kklerini tan^rken dntrr, dntrrken bytr. Eer yukar^da s^ralad^^m^z ada kltr eletirmenlerimiz 31 bu toplumda31 31 olan biten bir eylere yan^t veriyor olmasalard^, nas^l bu toplumda bilinirlerdi? Hi bir kukumuz yok ki, Abadan-Unat bu genel formlasyonlara gnlden kat^lacakt^r. Fakat, bu genel ilkeleri uygulamak, global eitsizliklerin hala arp^c^ bi imde srd, ve bunlar^n hem "oradakiler" hem de "buradakiler" taraf^ndan znel dzeyde i selletirildii gnmz dnyas^nda srekli bir uyan^kl^^ ozellikle biz nc Dnyal^ ayd^nlar i in ka ^n^lmaz bir grev haline getiriyor. $3103131.d $31631331 3131$ :31 j3131 31$ OR 31<31$31?>31$31Bs 31J.313131$31L $31T3131

m32@$ C32

&3333$33

340$34Y13434 $34

34$34`X3434N34C3434$34g

s34*3434y34$34r `$34y

35 `3535$3535335 p$35 3353535$3535335 $35 353535353535@ 353535$3535S35-350$ & 35335h 0$35 $35Z35353535$35 035~35s35 35 35!35@3535s353535d 7"35$35i 35#U3535$3535 $35" 35$35$35 p$35_35$3535&W3535.35P$ 0 S35&3535$3535$ , 3535$3535$35P3535(352354 $ I35c3535 $ 35c35+353535 35,3535$ $ ] $354635p335 Postmodernizmin tan^m^ sorunu:3535 35 Abadan-Unat, sanat^n kitlesellemesinden mekanik ocuk retimine, yinelemenin, kopyan^n ve tketimin "orijinali" gitgide sildii bir dnya izen arp^c^ bir post-modern imge ile konuya girdikten sonra Habermas'^n postmodernizm kavram^na dnyor. Ne var ki, postmodernizm konusunda kesin bir yan tuttuunu dnrsek, modernitenin her trl kkten eletirisini irrasyonalizme indirgeyiveren Habermas'^n yakla^m^ bize kavram^ zetleme a^s^ndan uygun bir seim gibi gelmiyor. Eski, yeni ve gen muhafazakarlar aras^ndaki ayr^mlar zaten H abermas'^n yaz^s^nda a^kl^k gerektiriyorken, Abadan-Unat'^n bunlar^ dorudan aktarmas^, daha batan, u "post-modern" denilenlerin baz^ ciddi ideolojik su lamalarla su land^klar^, yani pek netameli olmad^klar^ imaj^n^ kuruyor. $3503535.d $35635335 3535$ :35 j3535 35$ OR 35<35$ ]g35$35Bs 35J.353535$35L $35T3535 m35@$ C35

&3636$36

370$37Y13737 $37

37$37`X3737N37C3737$37g

s37*3737y37$37r `$37y

38 `3838$3838338 p$38 3383838$3838338 $38 383838383838@ 383838$3838S38-380$ & 38338h 0$38 $38Z38383838$38 038~38s38 38 38!38@3838s383838d 7"38$38i 38#U3838$3838 $38" 38$38$38 p$38_38$3838&W3838.38P$ 0 S38&3838$3838$ , 3838$3838$38P3838(382384 $ I38c3838 $ 38c38+383838 38,3838$ $ ] $384638p

You might also like