You are on page 1of 18

TDV İslam Ansiklopedisi: Anadolu Beylikleri

-sa slabljenjem mongolske moći u Anadoliji krajem XII. st. turski su begovi počeli
proglašavati svoju neovisnost i prekidati veze sa Seldžucima, osnivali su države (tavaif-i
müluk) na granicama s Bizantom i obalnim područjima
-na početku je najsnažniji od njih bio Karamanoğulları Beyliği s centrom u Ermeneku;
Mehmet Bey je u Konyi proglasio zabranu korištenja bilo kojeg jezika osim turskog;
sukobljavali su se s Osmanlijama za kontrolu nad unutarnjom Anadolijom
-Menteşeoğulları su svoj bejlik osnovali oko Milasa i Muğle te su bili važna pomorska sila na
Egejskom i Sredozemnom moru
-Germiyanoğulları su vladali Kütahyom i okolicom (osnovao ga je Yakub Bey u XIV. st. te je
bio jedan od najjačih bejlika)
-Aydınoğulları je također bio važan pomorski bejlik, a prvi bejlik koji se pojavio na sjeveru
Anadolije bio je Çobanoğulları
„Özellikle Yıldırım Bayezid zamanında (1389-1402) Karaman, Germiyan, Hamîd, Menteşe,
Aydın, Saruhan ve Candaroğulları beylikleri ortadan kaldırılmıştır. Timur’un Ankara
Savaşı’nda Yıldırım Bayezid’i mağlûp etmesi bu beyliklerin tekrar canlanmasına sebep
olmuşsa da Osmanlı Devleti’nin hızla eski kuvvetini kazanması Anadolu’daki beyliklere
hayat hakkı tanımamıştır.“
-seldžučki su vladari strateški postavljali turkmenska plemena na granice s Bizantom i
Armenskim Kraljevstvom te im dodjeljivali zemljište u najam kao zauzvrat za čuvanje
granice
-državom je upravljao 'Ulu Beg' dok su u provincijama vladali pripadnici njegove obitelji, a
cijela država smatrala se vlasništvom dinastije
-državnim poslovima upravljao je Divan na čelu kojega je bio 'vezir' odnosno 'sahib-i azam'
dok je financijama upravljao Divan-ı İstifa, u provincijama su također postojali divani
-prinčevi su u slučaju da su bili maloljetni kao pomoćnike u upravljanju imali 'lale' odnosno
'atabegove'
-ustrojstvo dvora kod anadolskih bejlika preuzeto je od Seldžuka: „Sarayda hâcib, mîrâhur,
çaşnigîr, candar, şarabdar, rikâbdar, musâhip gibi görevliler bulunuyordu. Bağımsız
beyliklerde sikke “ulu beg” adına basılır, hutbe de onun adına okunurdu“
-vladar je imao svoju vlastitu vojsku koja je činila glavni oslonac, također su i begovi imali
svoje vojnike koje su uzdržavali preko timara, a ahi institucija imala je i svoje oružane snage
koje su bile zadužene za čuvanje javnog reda i mira (vojska je imala i mehter bendove koji su
svirali davul, kös, zurnu, nakkare, zil i boru)
„Çeşitli ilim adamlarını bir araya toplayarak onları ihsan ve iltifatlarıyla teşvik eden Anadolu
hükümdarları, diğer yandan onların talebe yetiştirmeleri için medrese, kütüphane, imaret ve
misafirhaneler kurmaya büyük önem vermişlerdi. Hükümdarların bu yakın ilgi ve teşvikleri
sayesinde tıp, astronomi, riyâziye, edebiyat, tarih, tasavvuf alanında ve ayrıca dinî sahalarda
birçok kıymetli eser kaleme alınmıştır“
„Gülşehirli Şeyh Ahmed’in 1317’de kaleme aldığı Feleknâme, Ahî Evran’ın menkıbelerine
dair Kerâmât-ı Ahî Evran, Âşık Paşa’nın Mevlânâ ile oğlu Sultan Veled’den ilham alarak
yazdığı Garibnâme, oğlu Ulu Ârif Çelebi ile birlikte Anadolu’da Mevlevîliğin yayılmasında
büyük gayret gösteren Bahâeddin Sultan Veled’in Velednâme (İbtidânâme) ve İntihânâme adlı
eserleri, Ahmed Eflâkî’nin Menâḳıbü’l-ʿârifîn’i, günümüzde de zevkle okunan Yûnus
Emre’nin şiirleri ve Risâletü’n-nushiyye’si tasavvuf sahasında yazılan ve çok rağbet gören
başlıca eserlerdir. Ayrıca Kastamonu Beyi Muzafferüddin Yavlak Arslan, Sivas hükümdarları
Eretna ile Kadı Burhâneddin Ahmed, Amasya Beyi Hacı Şadgeldi Paşa, Aydınoğlu Îsâ Bey ve
Saruhanoğlu İshak Bey bizzat ilim ve edebiyatla meşgul olmuş ve eserler yazmışlardır“
-u gradovima su umjetnici, obrtnici, trgovci bili organizirani u cehove, znanstvenici i vjerski
ljudi bili su izuzeti od poreza, raja je plaćala porez vlasniku zemljišta koje su obrađivali,
zemlja je bila podijeljena na ikta, vakıf i mülk jedinice
-u trgovini i obrtu važnu je ulogu igrala organizacija Ahilik, temelj gospodarstva bila je
zemljoradnja, više su izvozili nego što su uvozili
„Beylikler zamanında başlıca ticaret merkezleri, Karadeniz sahilinde Trabzon, Samsun ve
Sinop; Ege denizi sahilinde Foça, İzmir ve Ayasuluk (Selçuk); Akdeniz sahilinde Antalya ve
Alâiye; İç Anadolu’da ise Sivas, Kayseri ve Konya idi. Bunlardan Sivas Anadolu’nun en
büyük ticaret merkeziydi. İran, Irak, Suriye ve Mısır’dan gelen müslüman tüccarlarla Ceneviz
ve Venedik tüccarları büyük kafileler halinde buraya gelir, mal alıp satarlardı“
„Meşhur seyyah İbn Battûta, Anadolu’da dokunan halı ve kilimlerin Suriye, Mısır, Irak,
Hindistan ve hatta Çin’e kadar gönderildiğini yazmaktadır. İhraç malları arasında pamuk
birinci sırayı alıyordu. Pamuk, Avrupa pazarlarında Mısır, Suriye ve Kıbrıs pamuğuyla
rekabet ediyor ve kolaylıkla alıcı buluyordu“
„Beylikler içinde mimari ve oymacılık alanında en ileri seviyede olanlar Karamanoğulları ve
Eşrefoğulları’dır. Karaman’daki Hatuniye Medresesi, Emîr Mûsâ Kümbeti, İbrâhim Bey
İmareti ve Çeşmesi, Konya’da Hasbey Dârülhuffâzı ile Beyşehir’de Eşrefoğulları’na ait cami
ve medreseler bunun güzel örnekleridir. Aydınoğulları’ndan Îsâ Bey’in Selçuk’taki muazzam
camiinin kapı ve pencere süslemeleri ile Menteşeoğlu İlyas Bey’in Milas ve Balat’taki
mermerden yapıları ve süsleri bu beyliklerin mimari gücünü aksettirmektedir (…) Çinicilikte
de yine Karaman ve Eşrefoğulları birinci sırada idi. Karaman’da İbrâhim Bey İmaret ve
Mescidi’nin mihrabı, Beyşehir’de Eşrefoğlu Camii’nin çinileri çok değerlidir“
-arhitektura ovoga perioda predstavlja svojevrsni prijelaz iz seldžučkoga u osmanski stil:
„Karamanoğulları’nda olduğu gibi bazı bölgelerde Selçuklu geleneği sürerken
Saruhanoğulları ve Osmanlı beyliklerinde görüldüğü üzere de yeni arayışlar, denemeler ve
uygulamalar ortaya çıkmıştır“
„Meselâ Erzurum, Sivas ve Kayseri eski önemini kaybederken Adana, Konya, Manisa,
Bilecik ve İznik gibi daha batıdaki şehirlerin gelişimi hızlanmıştır“
„Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii (1297) pek çok bakımdan Selçuklu geleneğini devam ettiren
bir eserdir“ (taj se stil temelji na velikom broju arhitektonskih elemenata podjednake veličine)
„Birgi’deki Aydınoğlu Mehmed Bey’in yaptırdığı Ulucami (1312), genelde ahşap örtülü bir
çatı ve mihrap önündeki kubbesi ile dikkati çeker“
„Bu cephede ilk devir Osmanlı camilerinin, Bursa ve Edirne’deki eserlerin ilk belirtileri
kolayca farkedilmektedir“
„Bu dönemin dikkati çeken bir dinî yapı biçimi de planına göre yan mekânlarının fonksiyonu
bakımından “zâviyeli” veya “tabhâneli” deyimleriyle tanımlanan tiptir. Tekkenin öncüsü
zâviye veya tabhâne birimlerinin orta kesiminde genişçe bir ibadet mekânının yer aldığı bu
planın ilk ve önemli örnekleri İznik ve Bursa’daki Orhan devri camileridir“
„Beylikler devri cami mimarisinin Osmanlı devrine aktarılan temel biçimlerini Manisa’da
Saruhanoğulları’nın yaptırdığı Ulucami’de (1376) buluyoruz. Burada ilk defa kareye yakın
dörtgen bir alan ortadan ikiye ayrılmakta, bir yarısı namaz kılınan mekân, öbür yarısı ise
revaklı avlu için kullanılmaktadır“
„Medrese mimarisi, ortada bir açık avlu ile onu çevreleyen küçük mekânlar ve ana eksendeki
büyük eyvanla Selçuklu üslûbunu ana çizgileriyle devam ettirir. Hamîdoğulları’na ait
Eğridir’deki Dündar Bey Medresesi (1302) bu özellikleri yansıtan bir örnektir. Yine Selçuklu
döneminden beri kullanılan kapalı avlulu medreseler Beylikler devrinde de varlığını sürdürür.
Germiyanoğulları’ndan kalma Kütahya’daki Vâcidiye Medresesi’nin (1308) merkezî avlusu
büyük bir kubbeyle örtülü örnektir“
„Beylikler devri çini tezyinatı Selçuklular’ın bir devamı şeklinde Aydınoğulları tarafından
sürdürülmüştür. Birgi Ulucamii’nin (1312) mozaik çini mihrabı bu geleneğin en muhteşem
örneğini teşkil eder“
Türk Edebiyatı Tarihi
„Moğol istilâsında, Konya Selçuklu sarayı İranlı bürokratların kesin etkisi altına girmişken,
Kırşehri’nde (Gülşehri) ve Bati Uc bölgelerinde Türkmenlik ve Türkçe, bilinçli bir tepkiyi
temsil etmekte idi. (…) Kırşehir bu dönemde, Farsî kültürün egemen olduğu Konya’ya karşı
bilinçli bir Türkmen merkezi idi.“
„Köprülü, XIII. -XIV. yüzyıllarda Anadolu’da "bir Türk edebiyatı inkişaf etmiştir” gözlemini
yapar. Bu vadide, Şeyh Sanan Kıssası'nı, Şeyyâd Hamza, Dehhânî, Sultan Veled ve Yunus
Emre’yi, Âşık Paşa ve Gülşehrî’yi, Tursun Fakîh’i anar. Selçuklu döneminde, Şeyyâd
Hamza’nın "basit” bir Türkçe ve "ibtidaî bir aruz’la yazılmış, "ahlâkî” "tasavvufi” bir şiiri
bize kadar gelmiştir.“
„Germiyanlı musâhib şâirler üzerinde doğrudan etkisini tespit ettiğimiz Gülşehri, Köprülü’ye
göre, bu donemin kuşkusuz en önemli temsilcisidir.“
„Selçuklu döneminde Türkçe yazmayı denemiş bu şâirler ile Germiyan’da 1310-1430
döneminde hâmileri olan beyler için geniş çapta mesneviler yazacak "musâhib şâirler”
arasında dil ve şiir sanatı bakımından doğrudan doğruya bağlantı olduğu açıktır.“
„Büyük Âzerî şâiri Nizamî, asıl adıyla Nizâmeddîn Abû Muhammed b. Abî Yûsuf, Batı
Anadolu Türkmen Uç bölgesinde klasik Türk edebiyatının ilk örneklerini veren musâhib
şâirlerin ilham kaynağı olmuştur. Bu şâirler, Nizâmî’nin hükümdarlar için yüksek bir şiir
diliyle yazdığı geleneksel Iranî aşk ve macera hikâyelerini, patronları için Türkçe şiir diliyle
adapte etmişlerdir. Bu eserler, kadîm İran’dan kaynaklanan işret meclislerinde dünyevi bir
yaşam felsefesi, yüksek bir şiir diliyle sunulacaktır.“
„[Nizami'nin] Eserleri, patrona temel dinî ve ahlakî bilgileri, devlet idaresi, egemenliği
koruma (adalet), savaş taktiği, egemenlikle ilgili olarak astroloji, sağlık koruması ve özellikle
işret meclisi âdâbı gibi ansiklopedik-didaktik bilgileri vermeyi amaçlar. Germiyanlı musâhib
şâirlerde, çoğu kez Nizâmî’den çeviri olarak, aynı didaktik-ansiklopedik tertibi bulacağız.“
„Uc beyliklerinin en güçlüsü ve en zengini Germiyan beyliğinde, saray musâhib şâirleri, işte
bu kültürü patronlarına aktarmak çabasında idiler.“
„Nizâmî, eserlerini Selçuklu atabeyleri adına yazmış, onlara sunmuştur. Kadîm İran kültür
geleneğinin kuvvetle sürüp geldiği bu dönemde, saray patronajı altında nedîm-musâhibler,
meclis-i işret çerçevesinde patronlarına, eskinin aşk ve macera hikâyelerini yüksek bir edebî
tarz olarak sunmakta idiler. Bu şiirler aynı zamanda patrona bir centilmen için gerekli tüm
bilgi ve kuralları öğretmeyi amaçlıyordu.“
„Anadolu Türklüğü, 1240-1350 döneminde doğudan ve batıdan gelen istilacı iki büyük güç,
Mogollar ve Haçlıların kıskacında tarihinin en bunalımlı bir dönemini yaşamıştır. Her iki
cephede direnci ve kıyasıya mücadeleyi savaşçı Anadolu Türkmenleri üstlenmiş, Türkmen
beyliklerinin kurulmasıyla beraber, Anadolu tarihinde yeni uzun bir siyasî-kültürel süreç
başlamıştır. Türkçenin devlet ve klasik edebiyat dili olması bu sürece bağlıdır. Mücadelenin
öncüleri, XIII. yüzyılda Karamanoğulları (1277’de Konya’yı işgalleri), XIV. yüzyılda uzak
Uc bölgesinde Germiyanlılar, Aydınoğulları ve Osmanoğullarıdır. Moğollar ve Haçlılar, ikisi
de İslâm’ın düşmanı olarak düşünüldüğü için, Türkmen direnç hareketi daha ziyade gaza
ideolojisini benimsemiş, aynı zamanda bu iki saldırıya hedef olan Mısır Memluk sultanlığı,
Anadolu’daki direnç hareketiyle doğrudan doğruya işbirliğine girmiştir“
„Bu beyliklerde merkezin yüksek Fars kültürü ötesinde, yoğun savaşçı Türkmen gruplarının
egemen olması, Türkçenin devlet ve kültür dili olmasını sağlayacaktır. Bu süreç, iki aşamada
gerçekleşecektir: İlkin XIII. yüzyıl ikinci yarısında Selçuklu devleti sınırları içinde Uc
bölgesinde, Karamanoğulları (Larende), Eşrefoğulları (Beyşehri), Sahip Fahreddîn oğulları
(Sahibin-Karahisarı), Germiyanoğulları (Kütahya), Çobanoğulları (Kastamonu), doğrudan
doğruya Selçuklu-Moğol devletine bağlı Uc beylikleri hâlinde ortaya çıktı.“
-kršćanske sile okružile su Anadoliju sa svih strana, također su i unutar Anadolije bile prisutne
neke kršćanske države (Armensko Carstvo i Cipar), na sjeveru Grčko kraljevstvo u Trabzonu:
„İşte bu genel stratejik durum Selçuk sultanlarını seferlere zorlamış ve Kastamonu, Eskişehir,
Kütahya, Denizli, Larende-Ermenek merkezlerinde Uc emirlikleri kurmak zorunda
bırakmıştır. Bu bölgelerde Selçuklu devletinin sipehsalar, emir-i Uc unvanlarım taşıyan Uc
beyleri yerleşti; ilkin Selçuklu sultanına bağlı bu beyler, zamanla yarı bağımsız hanedanlar
durumuna geldi.“
„Alâeddîn bu seferlerinde [Rum İmparatorluğuna karşı yürütülen seferlerinde] Şerefli-
Koçhisar, Beypazarı ve Ankara’da camiler (bugün kitabeleriyle mevcut) yapmış, Ankara’da
bir köprü (Akköprü, kitabesi var) ve kalede bir cami inşa etmiştir“
-Karamanoğulları su iz Ermeneka vodili glavnu borbu protiv Armenaca, dok su glavnu ulogu
u borbi protiv Bizanta imali Germiyanoğulları u Kütahyi
„Uçlarda Türk dili ve halk kültürü egemendi. Beyler yüksek Fars kültürüne yabancı idiler. Bu
kültürü onlara musâhib şâirler akta racaktır. Bu uçlarda din hayatını, yüksek tasavvufun Abdal
ve Kalenderîler tarafından basitleştirilmiş ve halk inançlarıyla bağdaş tırılmış şekilleri temsil
etmekte idi. Uçlarda ortaya çıkan Türkçe edebiyat, halk arasında Türkmen dervişlerin, alp-
erenlerin temsil ettiği geleneği sürdürüyordu (Abdal Musa, Tursun Fakîh, Yunus Emre)“
„İran "civânmerdlik“ kurallarını öğretmek için kaleme alınan Kabûsnâme' nin bu dönemde
beyler için defalarca Türkçe ye çevirildiğini görüyoruz. Ucat’ın ilk büyük egemen gücü
zengin Germiyan beylerinin sarayına mensup şâirler, klasik edebıyata öncülük edeceklerdir“
„Başlıca Ege limanları Ayasoluk ve Miletos (Palatia-Balat) Beylikler döneminde İtalyanlar’m
Levant’ta ticaretinin odak noktaları olmuştur. Böylece İtalyanlar, bölgenin zengin
kaynaklarını ve Asya kervan mallarını bu limanların yeni sahipleri aracılığıyle elde etmekte
idiler.“, begovi su potpisivali trgovinske sporazume s Mlečanima
„Türk döneminde İzmir, daha ziyade korsan faaliyetleri için bir donanma üssü oldu. Ticaret
limanları Balat ve Ayasoluk’ta İtalyan mahalleleri kuruldu. Venedikliler daha ı3ı8 ’de bölgede
yerleşen Türklerle ticaret antlaşması yaptılar. Böylece, "Türklerle Venedik arasında barışçı bir
işbirliği kurulmuş bulunuyordu”. Aydmoğullarının zenginlik ve kültürünün tanığı Selçuk’taki
muhteşem İsa Bey (1348-1391) Camiidir. Osmanlı ülkesinde henüz böyle bir esere
rastlamıyoruz“
„I. Murad, zengin ve kültürce ilerlemiş Anadolu beyliklerini, Germıyan, Aydın, Saruhan,
Menteşe ve Hamidoğullarını kendine bağımlı beylikler durumuna getirdi (…) Osmanlı
idaresi, Ayasoluk’a gelen ipek kervanlarım Bursa’ya yönelterek bu Şehri Orta- Doğu’nun belli
başlı ipek pazarı durumuna getirdi“
„Germiyan Beyliği, I. Yakub Bey zamanında (ı3oo-ı34o) Batı Anadolu’nun en güçlü devleti
olup beyüğin merkezi Kütahya, uçlarda en önemli kültür merkezi idi“; Kütahya je u tom
periodu imala visoko razvijenu dvorsku kulturu koju su Osmanlije nastojali emulirati
-kada je Murad I. osvojio prijestolnicu Germiyanoğullara tamo je smjestio princa Beyazıta te
je vjerojatno tim putem germijanska dvorska kultura (poglavito musahip şairleri) dospjela u
OC
„Saraya mensup Germiyanlı şâirlerin, özellikle Ahmedî’nin, şimdi zengin ve güçlü yeni
patronlarına, Osmanlı’nm da bu yüksek kültür temsilcilerine ihtiyacı vardı“
-Şeyhoğlu Mustafa smatra se prvim značajnim musahip şairi na germijanskom dvoru:
„Şeyhoğlu başlıca eseri aşk hikâyesi Hurşid ve Ferahşad'ı efendisi ve hâmisi Süleymanşâh
adına H. 789 (ı38 7 ) tarihinde tamamlamış“, međutim zbog vladareve smrti predstavio je
svoje djelo princu Beyazitu u Kütahyi, djelo obiluje prikazima dvorskih zabava
„Şeyhoğlu, patronu Süleymanşâh için saray hayatı, protokol, devlet idaresi hakkında didaktik-
ansiklopedik eserler yazmış veya Farsçadan Türkçeye çevirmiştir. Bu alanda Süleymanşâh
adına, Kabûsnâme ve Marzubânnâme çevirileri biliniyor“
-velik broj pjesnika na dvoru germijanskih vladara kasnije je prešao prvo u službu Beyazita I.
a onda Emira Süleymana
„[Şeyhinin] Bir musâhib sıfatıyla hâmisi sultan için yazdığı Husrev ü Şîrîni, ansiklopedik-
didaktik mesnevîler arasında seçkin bir yer alır“
-Şeyhi je zajedno s Şeyhoğlu Mustafom i Ahmedijem jedan od utemeljitelja klasične
osmanske poezije: „Genelde, tezkireci ve edebiyatçıların ortak fikri, onun şâheseri Hüsrev ü
Şîrîn başlıklı mesnevisi olduğudur- tüm bu dönem şairlerinde olduğu gibi onda "İran
şâirlerinden çok fazla ilhamlar ve izler vardır (…) Hüsrev ü Şîrîn , Nizâmî’ninki gibi, bir aşk
hikâyesi, fakat aynı zamanda hâmi patrona çeşitli bilimlerden yararlı bügiler vermeyi
amaçlayan didaktık-ansiklopedik bir eserdir“
-Ahmedi Dai još je jedan germijanski pjesnik koji je prvo služio Beyazita I. a zatim Emira
Süleymana, njegovo najpoznatije djelo je sakinama Çengname
-Ahmedi je prvo bio u službi germijanskih vladara Süleymanşaha i Yakupa II. a zatim
osmanskih Mehmeta I. i Murada II.; u Gazavatnami je detaljno opisao osmansku opsadu
Karamana
-Ahmedi je u svojoj İskendernami napisao prvu povijest Osmanlija u poglavlju Tevarih-i
Müluk-i Al-i Osman
-pjesnici Mes'ud (Süheyl u Nevbahar) i Fahri (Hüsrev ü Şirin) pisali su ljubavne mesnevije na
turskom jeziku u periodu prije Germiyanoğullarıa
-mesnevije na turskom pisane u periodu anadolskih bejlika su u suštini samo prijevodi te
imaju vrijednost jedino po tome što su prenijeli Nizamijev stil u OC; germijanski pjesnici u
suštini su samo pronalazili turske ekvivalente za metafore i alegorije kod Nizamija i
prilagođavali turski jezik aruz metru, karakterizira ih jednostavan turski jezi
„Bu beylerin, memleket kazanmak için yaptıkları savaşlar ve siyasi mücadeleler sırasında ile
ilim ve edebiyat hareketlerini teşvik etmeleri, bazılarının Arapça ve Farsça bilmelerine
rağmen Türkçe yazmayı tercih etmeleri dikkate değerdir“
„Nitekim Süleymanşah, beyliği süresinde hem ilim adamlarım hem de şairleri himaye etmiş
ve onları desteklemiştir. Ayrıca bu beyler sanatı ve sanatçıyı himaye edip desteklerken bizzat
kendileri de edebiyatla meşgul olup çeşitli eserler kaleme almışlardır. Kastamonu Beyi
Muzafferüttin Yavlak Arslan, Sivas hükümdarları Eratna ile Kadı Burhanettin Ahmet, Amasya
Beyi Hacı Şadgeldi Paşa, Aydınoğlu îsa Bey ve Saruhanoğlu îshak Bey bu tip kişilerdendir“
„XIV. asırda yer alan beylikler içerisinde bünyesindeki edebî canlılık dolayısıyla dikkati
çekenlerden biri de Aydınoğulları Beyliği’dir“
-Kırşehir je bio važan po tome što su u njemu djelovala dva najvažnija sufije perioda
anadolskih bejlika, Gülşehri i Aşık Paşa, taj grad bio je centar turkijstva ovoga perioda
-u periodu Orhana Gazija izgrađena je prva osmanska medresa u Izniku, prvi ravnatelj Davud-
ı Kayseri pisao je djela iz područja religije, filozofije i sufizma
„Orhan Gazi Bursa’nın fethinden sonra burada camiler, hastaneler ve çarşılar yaptırarak
Bursa’yı doğunun en güzel şehirlerinden biri haline getirmiş“
„I. Murat Bursada Hüdavendigar ve Kaplıca Medresesi adlarıyla bilinen medreseleri de
kurdurmuştu“
-Beyazıt I. dao je izgraditi prvu bolnicu u OC-u u Bursi te dvije medrese, jednu u Bursi, jednu
u Edirnama
„îlim ve fikir hareketlerine de önem veren Çelebi Mehmet, 1414 tarihinde Merzifon’da, 1430
tarihinde de Bursa’da birer medrese tesis etmiştir. Bursa’da Yeşil Medrese adıyla kurulan
medrese, devrinin en yüksek dereceli medresesi hâline gelmiştir“
“Hacı Bayram-ı Velî, Emir Sultan, Eşrefoğlu Rumî, Abdurrahim-i Rumî, Osmanlı kültür
hayatının temel eserlerinden Muhammediyyenin müellifi Yazıcıoğlu Mehmet, kardeşi Ahmed
i Bican, Abdüllatif Kudsî ve Ahdurrahman el-Bistamî, Sultan Murat devrinde yaşayan
Osmanlı din, kültür ve tasavvuf haya tının önemli şahsiyetlerindendir. İlk Osmanlı
tarihçilerinden Âşıkpaşazade padişah ile bazı savaşlara katılmış, Şükrullah ise, onun musahibi
ve elçisi olarak görev yapmıştır. Oruç Bey de, bu dönemde yaşadığı tahmin edilen
tarihçilerdendir.”
„Anadolu’da doğup büyüyen Türk mutasavvıfı Hacı Bayram-ı Velî tarafından Ankara ve
çevresinde kurulan ilk Türk tarikatı Bayramiyye ile İslam dünyasının en yaygın
tarikatlarından Kadiriyye’nin bir kolu olan Eşrefiyye II. Murat devrinde kurulmuştur“
-Fahri je svoju mesneviju Hüsrev ü Şirin napisao za vladara Aydınoğullarıa Isa Beya sredinom
14.st., većinu materijala za to djelo preuzeo je od Nizamija i Firdevsija „Türk dilinin bayağı
ve hakir görüldüğü ve hemen hemen bütün şairlerin Türk diliyle yazmak zorunda kaldığı için
özür diledikleri bir devirde, Fahrî’nin "Şeker gibi bu Türkî dilce düzdük / Senünçün kıssa-i
Pervîz ü Şîrîn” diyerek eserini şuurlu olarak Türkçe yazması da dikkat çekicidir“
Resimli Türk Edebiyatı
„XIII. asırda başlayan Divan Edebiyatı ise klasik Iran Edebiyatı an'anesine ve saray
atmosferine uyarak dindışı mevzularda gelişiyor“
„Türk Divan Edebiyatının klasik ilk üstadları, tabiatiyle, Şark - İslam klasikleri, yani eski
Arap ve İran şiirleridir (…) Klisik Doğu edebiyatının manzum ve romanesk aşk ve macera
romanları mahiyetindeki bu mesneviler, mevzuları, adları ve çok kere bütün planlarıyla
yeniden yazılıyordu. Bilhassa Iran ve Türk edebiyatında bu anlayışla tekrar yazılan
mesnevilerin en meşhurlan ve en tanınmışları, Yusuf ü Züleyha, Husrev ü Şirin, Leyla vü
Mecnun, İskendername, Çemşid ü Hurşid gibi hikayelerdir ki bu hikayelerin de kahramanları
yine saray ve yüksek sınıf insanlarıdır“
„Asırlarca biribirinin izinde ilerleyen şairler, hep bu anlayışlar ve bu sanatlarla söylemeğe
öylesine alıştılar ki daha sonraki devirlerin usta şiirleri, hep böyle bir söyleyiş terbiyesi içinde
yetişdiklerinden, bu tarz beyitlerin ve cümlelerin en güzellerini; evvelce söylenmiş bir şiiri
hatırlar gibi; hiçbir güçlük çekmeden söylemenin sırlarına erdiler“
-u periodu anadolskih bejlika većina djela pisala su se na turskom jeziku i bila su vjerskoga
karaktera
-prijevod Kıssas-ı Enbiya nastao je na teritoriju Aydınoğullarıa u ime vladara Mehmed Bega,
a za Umur Bega prevedeno je djelo Kelile ve Dimne od strane Mes'uda
TDV İslam Ansiklopedisi: Aydınoğulları
-središte je bio grad Aydın, a važan centar bio je i Ayasuluk (današnji Selçuk) u kojemu je
izgrađena mornarica
-od Bizanta su preuzeli morsku luku u Izmiru te iz nje vodili svoje pohode
-potpisivali su mirovinske i trgovinske sporazume s Mlečanima, Ženevljanima, vitezovima
Rodosa, Bizantom i brojnim drugim kršćanskim silama
„Aydınoğlu Mehmed Bey’in Birgi’de 712 (1312) yılında yaptırdığı Ulucami, Anadolu’daki
ulucamilerin önemli örneklerinden biridir. Aydınoğulları’nın en önemli eseri ise Îsâ Bey
tarafından 776’da (1374-75) Selçuk’ta yaptırılan Îsâ Bey Camii’dir“; ta je džamija poslužila
kao model za osmansku arhitekturu
„Aydınoğulları’nın diğer belli başlı mimari yapıları olarak Tire’deki Mehmed Bey Camii,
Ulucami, Karahasan Camii, İbn Melek Medresesi, Birgi’de Mehmed Bey Türbesi ve
Sultanşah Türbesi sayılabilir“
„Nitekim Aydınoğlu Mehmed Bey adına Sa‘lebî’nin ʿArâʾisü’l-mecâlis adlı peygamberler
tarihi ile Teẕkiretü’l-evliyâʾ adlı Farsça bir eserin tercüme edildiği, Hoca Mesud tarafından
Türkçe’ye çevrilen Süheyl ü Nevbahâr adlı mesnevinin de Gazi Umur Bey adına kaleme
alındığı söylenmektedir“
TDV İslam Ansiklopedisi: Candaroğulları
-centar im je bio u Eflaniju, a zatim je središte bejlika preseljeno u Kastamonu (drugi važni
centri bili su Safranbolu i Sinop)
-na početku su priznavali vlast ilhanidskih vladara koji su im i dozvolili osnivanje države, da
bi 1335. Süleyman Paşa proglasio neovisnost i tiskao svoj novac s titulom “es-sultânü’l-
a‘zam”
-bili su među bejlicima koji su se pridružili Timuru u borbi protiv Bajazida I. te im je Timur iz
toga razloga vratio stari teritorij (Kastamon i Sinop) te im podario Çankırı i Kalecik
-ova je dinastija kao i brojne druge anadolske turkijske dinastije surađivala s kršćanskim
snagama kako bi zaustavili širenje OC-a po Anadoliji: „Trabzon-Rum imparatoru, Akkoyunlu
Hükümdarı Uzun Hasan ve Karamanoğulları Beyliği kendi aralarında bir güç birliği
oluşturmuşlardı. Fakat ertesi yıl Fâtih Sultan Mehmed’in önce Kastamonu, sonra da Sinop’u
alarak Candaroğulları Beyliği’nin topraklarını ilhak etmesi üzerine bu teşebbüsten bir sonuç
alınamadı“
„Filibe civarında mescid ve su yolları yaptıran İsmâil Bey zamanında ilim ve sanatta büyük
ilerlemeler olmuş, başta Kastamonu ve Sinop olmak üzere birçok yerde cami, mescid, han,
hamam, çeşme gibi sosyal tesisler inşa edilmiştir“
„Mahmûd-ı Şîrâzî, İntiḫâb-ı Süleymânî adlı Farsça tasavvufî eserini I. Süleyman Paşa adına
kaleme almıştır. Cevâhirü’l-esdâf adlı tefsir İsfendiyar Bey’in emriyle yazılmış, Maktel-i
Hüseyin adıyla yapılan Mes̱ nevî tercümesi ise Kötürüm Bayezid adına çevrilmiştir (…)
Mi‘racnâme ise yine İsfendiyar Bey’in oğlu Hızır adına tercüme edilmiştir. Ömer b. Ahmed
Risâle-i Münciye adlı Türkçe tecvidini İsmâil Bey’in emriyle kaleme alırken Yûnus b. Halîl
de Mi‘yârü’l-ahyâr ve’l-eşrâr adlı Türkçe eseri yine bu bey adına telif etmiştir. Bu arada
bizzat İsmâil Bey’in Hulviyyât-ı Şâhî adıyla fıkha dair Türkçe bir eser yazdığı da
belirtilmektedir“
„Candaroğulları devri mimari eserleri arasında, Kastamonu’da İbn Neccâr (Eligüzel) Camii,
Safranbolu’da Gazi Süleyman Paşa Camii, Sinop’ta Kötürüm Bayezid Camii ve sarayı ile
İbrâhim Bey ve oğlu İsmâil Bey’e ait Kastamonu’daki cami, medrese, kütüphane, mektep ve
imaret zikredilebilir“
„Anadolu'da Türkçe eser kaleme alma geleneğinde öncü olan beyliklerden biri olan
Candaroğulları devrinde vücut bulmuş Süleyman Paşa Medre- sesi, Kötürüm Bâyezid Camii,
İsfendiyar Bey Zaviyesi, Tatlı Hatun Hanı, İsmail Bey Külliyesi, Kurşunlu Han, İsfendiyarlar
Türbesi, İbn Neccar Camii, Kasabaköy Mahmud Bey Camii, Honsalar Camii, Hamza Ağa
Camii, Ulubey Mescidi gibi mimari abideler ile birçok ilmi, edebi eser ve beyler adına
bastırılmış bakır ve gümüş sikkeler bu beyliğin sosyal- kültürel ve ekonomik birikimini bu
günlere taşımıştır“
TDV İslam Ansiklopedisi: Çobanoğulları
-osnivač ove dinastije Hüsameddin Çoban bio je zapovjednik Alaeddin Keykubada te je
osvojio važan trgovački centar Suğdak i osigurao poslušnost kipčačkih kanova i ruskih
knezova; centar im je bio u Kastamonu
„Bu emîrlerin âlim ve sanatkârlara gösterdikleri yakınlık Orta Asya, İran ve Irak taraflarından
birçok ilim adamı, mütefekkir ve sanatkârın Kastamonu’ya gelmesine sebep oldu“
„Muhammed b. Mahmûd Fusṭâṭü’l-ʿadâle fî ḳavâʿidi’s-salṭana adlı Farsça eserini, Hoylu
Hasan b. Abdülmü’min Nüzhetü’l-küttâb adlı inşâ kitabını yine Yavlak Arslan adına telif
etmiştir. Hasan b. Abdülmü’min, Emîr Mahmud adına da Ḳavâʿidü’r-resâʾil adıyla bir inşâ
kitabı yazmıştır“
„Çobanoğullarının son hükümdarı Nâsıreddin Mahmud Bey'le Nasreddin Hoca'nın aynı
şahsiyetler olma ihtimali söz konusudur”
“Çobanoğulları zamanında, büyük coğrafya bilgini Kutbeddin Şirazi ile Hasan b.
Abdülmü'min El-Hoyi gibi âlimlerin yanı sıra, şâirler, ahiler, mutasavvıflar Türk-İslam
medeniyetinin birikimini Kastamonu'ya da taşımışlardır”
TDV İslam Ansiklopedisi: Dulkadiroğulları
-ova dinastija postojala je od 1337-1522. te je imala središte prvo u Elbistanu, a zatim u
Maraşu
-bili su pod pokroviteljstvom mamelučke dinastije, međutim s raspadom utjecaja Mongola
počeli su se boriti za svoju samostalnost
-imali su dobre odnose s osmanskim vladarima te su čak pomogli sultanu Mehmedu I. u
dolasku na prijestolje nakon perioda interregnuma; bili su u lošim odnosima s Memlucima
koji su podržavali Karamanide protiv Osmanlija
-nikada nisu bili u potpunosti nezavisni, kovali su novac malo u ime Memluka, malo u ime
Osmanlija, isto je bilo i s čitanjem hutbe
„Dulkadırlı şehzadeleri Kadirli, Kırşehir ve Bozok gibi kazalarda babalarını temsilen buradaki
birliklere kumanda ederlerdi. Merkezde devlet işlerini yürütmek için bir divan teşkilâtı vardı“
„Bunlar arasında, cami ve mescidlerden Adıyaman, Dârende, Elbistan, Kahramanmaraş
ulucamileri, Bahçe Ağca Bey, Gaziantep Alâüddevle, Kadirli Ala, Kahramanmaraş Hatuniye
(Şems Hatun) ve Haznedarlı camileri ile Gemerek Şâhruh Bey ve Kahramanmaraş İklime
Hatun (Üdürgücü) mescidleri“
Haşim Şahin: Anadolu Beylikleri El Kitabı
Artukidi: -kao i brojne druge turkijske dinastije, i oni su u skladu sa starom turskom
tradicijom podijelili državu na nekoliko dijelova kojima su vladali članovi obitelji između
kojih je dolazilo do borbi za prijestolje
„Artuklular İslâmi unvanların yanı sıra, İslâmiyet öncesi devirlerin Alp, Sagun, İnanç, Kutlug,
Yabgu ve Beg gibi eski Türk unvanlarını da kullandılar“
„Kendisi de önemli bir âlim olan Hüsâmeddin Timurtaş, Mardin'de büyük bir kütüphane inşa
ettirip burası için pek çok kitap topladı“
„Timurtaş'ın inşa ettirdiği bir diğer eser Hüsamiye Medresesi ve karşısındaki camidir.
Artuklular devrinin ilk medresesi İlgazi zamanında, 1123 yılında Halep'te inşa edilmiştir. İbn
Şeddad, Halep'te Türkler tarafından kurulan yirmi üç medresenin varlığından söz etmekte ve
isimlerini vermektedir“
„Mardin Ulu Camii'nin inşası da 1172'de Necmeddin Alpi tarafından başlatılmış, dört yıl
sonra oğlu Kutbeddin İlgazi tarafından tamamlanmıştır. İlgazi tarafından düzenlenen
vakfiyesine göre bu cami, medresesi ve diğer yapılarıyla bir külliye niteliği arz ediyordu.
Türkiye Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde geniş bir uygulama alanı bulan külliyeler ilk defa
Mardin'de inşa edilmişti“
„Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi Artuklular'ın hâkimiyetinde belki de tarihirin en
parlak dönemini yaşamıştır. Bunun en önemli sebebi Artukluların ticari ve iktisadi faaliyetlere
çok önem vermeleridir (…) Mardin'in güneyinde yer alan Koçhisar (Dunaysır/Kızıltepe) bu
pazar yerlerinden birisiydi“
„Hüsameddin Timurtaş 1147 yılında, bakır yönünden zengin olan Ergani'ye giderek inceleme
yapmış, oradan satın aldığı bakırdan ilk Artuklu parası olan “Fulu's-Safer”i kestirmiştir“
„Marco Polo bağ ve bostanlar ile etrafı çevrili olan Mardin ve civarında pamuk ekimi
yapıldığı, dokumacılığın çok geliştiğini kaydetmektedir. İbn Battüta da Mardin'in İslâm
beldelerinin en büyük ve en güzel şehirlerinden biri olduğunu, çarşılarının çok şirin inşa
edildiğini, tiftikten çok iyi kumaşlar imal edildiğini ve halk arasında çok rağbet gördüğünü
yazmıştır“
„Hamdullah Kazvini Mardin'in 236.200 dinar vergi ödediğini, hububat, pamuk ve meyve
üretiminin bol olduğunu, Meyyafarikin'in 220.000 dinarla Mardin'i takip ettiğini, evvelce bü-
yük bir şehir olan Hısn-ı Keyfa'nın 82.500, Siirt'in 46.000 dinar vergi verdiğini kaydeder“
„Artuklu ülkesi, Suriye ve Irak topraklarında bulunan Şam, Halep, Musul ve Bağdad gibi ilim
ve kültür merkezlerinin yakınında ve ticaret yolları üzerinde yer almaktaydı“
„Kemâleddin Ebü Salim, el- İkdu7-Ferid li Melikü's- Sa'id adlı eserini Mardin Artuklu
hükümdarı Necmeddin Alpi'ye, Ebü Ali b. Ebü'l-Hasan es-Süfi ise Urcüze fi Suverü1-
Kevâkibi's-Sâbite isimli eserini Hısn-ı Keyfa Artuklu hükümdarı Kara Arslan'a ithaf etmiştir“
„Artuklular'ın Mardin, Meyyafarikin (Silvan), Koçhisar (Kızıltepe), Hısn-ı Keyfa (Hasankeyf)
ve Amid (Diyarbakır) gibi şehirlerde inşa ettikleri medreselerde önemli ilim adamları
yetişmiştir. Meselâ Kadı Ebü Bekir Muhallebi, Kadı İmran el-Mâkdisi, Ebu'l-Kerem el-
Mavsili Koçhisar'daki Şahâbiye Medresesi'nde yetişmişlerdir. Bu medreselerde İslâmi
ilimlerin yanı sıra tıp, matematik ve felsefe dersleri de okutulmaktaydı“
„Bediüzzaman adlı bir mühendis Kitâb-ı Câmiü1-Ulüm vel-Amel adlı bir eser yazarak
mekanik ilimde bir sima olarak ortaya çıkmıştı. Bediüzzaman eserinde makineler, pompalar
fıskiyeler, su terazileri ve musiki aletleri hakkında teorik ve uygulamalı bilgiler vererek,
eserine koyduğu resimler ile de bunların yapılışını ve işletilmesini göstermekte ve bu teknik
icatların tamamen kendisine ait olduğunu belirtmekteydi“
Saltukidi: „Saltuklular zamanında Erzurum da diğer Anadolu şehirleri gibi iktisadi ve ticari
açıdan oldukça müreffeh bir şehirdi. Bölge Akdeniz limanlarından ve Suriye'den hareket edip
Konya, Kayseri, Sivas ve Erzincan yoluyla Azerbaycan'a, İran'a giden veya Türkistan'dan
Erzurum'a gelip aynı yoldan Akdeniz veya Trabzon limanlarına giden büyük bir kervan
yolunun güzergâhında bulunduğu için ticari hayat çok canlıydı. Ayrıca sahip olduğu geniş
otlaklarıyla zengin bir hayvancılık potansiyeline sahipti“
„Saltuklular'dan zamanımıza intikal eden başlıca mimari eserler şunlardır: Kale Camii, Tepsi
Minare, Ulu Cami. Bunlardan ilk ikisi Melik Gazi tarafından; Ulu Cami de 575/1179 yılında
İzzeddin Saltuk'un oğlu Nâsıreddin Muhammed tarafından yaptırılmıştır“
Mengücüklüler: „Divriği Kalesi, Kale Camii, Ulu Camii, Darü'ş-Şifâ, Sitti Melek,
Kamerüddin ve Kemankeş türbeleri ile medreseler, Mengücüklü beylerinin Divriği'de
yaptırdıkları başlıca eserlerdir.“
-glavni centri bili su Erzincan (iz kojega nije preostalo niti jedno djelo zbog učestalih potresa)
te Kemah iz kojega je ostalo nekoliko mauzoleja
„Mengücüklüler Beyliği'ne ait en eski yapı, Şahinşah tarafından 576/1180-1181 yılında
Divriği'de yaptırılan Kale Camii'dir (…) Şahinşah'ın torunu Ahmedşah'ın 622/1228-1229
tarihinde yaptırdığı Ulu Camii ise beyliğin şüphesiz ki en büyük eseridir (…) Divriği Ulu
Cami'nin taş mihrabı oldukça zengin bir tezyinata sahip olup, Anadolu'da bir benzeri daha
yoktur“
„Mengücüklü Beyliği'nin ilk başkenti Kemah'tır. Ancak Davudşah'ın 1142 yılında Erzincan'ı
başkent yapmasıyla birlikte ticari ve sosyal canlılık bu yeni başkente kaymış, Kemah önemini
kaybetmeye başlamıştır“
„Rivayete göre Bahâeddin Veled ile oğlu Mevlânâ Celâleddin Rümi Erzincan'a geldikleri
zaman onların büyük saygı ve iltifatına mazhar olmuşlardı. Fahreddin Behramşah bir medrese
yaptırarak Bahâeddin Veled'in Erzincan'da ders vermesini temin etmişti. Şehirde bir kaç yıl
ders veren Bahaeddin Veled'in, Erzincan halkının lüks ve refah içinde eğlenceye daldıklarını
görünce, hükümdarın bütün ısrarlarına rağmen buradan ayrıldığı malümdur“
„Mengücüklüler'in başkenti Erzincan, ticari potansiyeli, iktisadi zenginliği, meliklerin ilim ve
sanat erbâbını korumaları sayesinde devrin en yüksek kültür ve medeniyet merkezlerinden
birisi haline gelmişti.“
„Yine bu dönemde edebiyat ve tasavvuf sahasında meşhur bir sima olarak Sirâceddin
Ahmed'in adı ön plana çıkmıştı. Aynı zamanda iyi bir musikişinas olan Sirâceddin Ahmed,
şöhretini duyan Eyyubi hükümdarı el- Melikü”'l-Eşref tarafından Şam'a davet edilmişti“
Ahlatşahlar: „Van Gölü havzasının merkezinde yer alan Ahlat, ilim, kültür, medeni- yet ve
ticaret bakımından Ortaçağ olarak adlandırılan zaman diliminin en önde gelen şehirlerinden
biriydi.“
„Ahlatşahlar devrinde tüccarların denizaşırı ülkelerle de ticaret yaptıkları bilinmektedir.
Ahlat'ta ayrıca demir-çelik sanayii de gelişmiş, bilhassa çilingirlik çok ilerlemişti.“
„Şehirde çok sayıda zâhid, mutasavvıf ve san'atkârlar bulunuyordu. Bu yüzden dönemin ya-
zarları Ahlat'a Kubbetü'1-İslâm adını vermişlerdi. O devirde muhtelif şehirlerde inşa edilen
çok eserlerin pek çoğunun Ahlatlı mimar-. lar tarafından yapılmış olması, buranın nasıl bir
medeniyet merkezi olduğunu göstermesi bakımından önemlidir“
„Bu dönemin Ahlat'ında yaşayan meşhur sanatkâr ve âlimlerden arasında Hacı el-Ahlati (el-
Hilâti), Mufaddal el-Ahlati, mimar Hurremşah el-Ahlati, astronomi bilgini Fahreddin el-
Ahlati, filozof Ebü Ali el-Ahlati, İbrahim b. Abdullah, kimyager Hüseyin el- Ahlati,
Safiyyüddin Ebu'1-Berekât, Abdüssamid b. Abdurrahman, Ali b. Muhammed, Şeyh Mü'min
ed-Darir, Yahya b. Ahmed, Mu- hammed b. Melikdâd, Muhammed b. Ali, Ali b. Ömer gibi
şahsiyet- lerin isimleri sayılabilir“
-slično kao i kod Erzincana, činjenica da je područje na kojemu se nalazio Ahlat sklono
potresima dovela je do toga da nijedno arhitektonsko djelo iz toga perioda nije preživjelo do
danas
Saruhanidi: „Ayrıca onların idaresi altında Manisa büyük bir gelişme göstererek önemli
eserlerle süslenmiştir. Özellikle İshak Bey'in yaptırttığı Ulu Cami bunun en güzel
göstergesidir“
„İlk defa şaşalı unvanla anılan Saruhan beyi İshak Bey'dir. Yaptırttığı cami kitabesinde ondan
“Gazi, Mücahid, Çelebi, Han, Sultan” diye bahsedildiği dikkati çeker
„Saruhan beylerinin Latin ve Cenevizlilerle ticari ilişkileri olduğu da bilinmektedir. Latinlerle
yapılan 1340 anlaşması bu ticari durumun niteliği bakımından önemlidir. İtalyan tüccarların
buradan başta buğday olmak üzere hububat yanında sınai hammaddeleri (şap, afyon, pamuk
vb) ve zeytinyağı, kuru meyve, halı, koyun, at aldıkları, özellikle köle ticaretinin önemli
olduğu; buna karşılık tekstil ürünleriyle şarap ve sabun gibi maddeleri sattıkları anlaşıl-
maktadır“
„Ayrıca İtalyan devletleriyle olan ticaretin bir işareti olarak Manisa darphanesinde Latinca
yazılı, Anjou hanedanın “gigliati” adı verilen paraları tipinde sikke basılıyordu“
Menteşeoğulları: „Batı Anadolu'nun denizci Türkmen beylikleri arasında yer alan
Menteşeoğulları, Muğla yöresinin Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasını sağlamışlardır“
„Bu dönemde Peçin başta olmak üzere Milas, Balat, Muğla, Fethiye, Ula, Eski Çine, Yatağan
ve Turgut'ta önemli mimari eserler inşa edilmiştir. Menteşeoğulları devrinden günümüze
ulaşan en eski ve sağlam yapı Şücaeddin Orhan Bey tarafından inşa ettirilen Hacı İlyas
Camii'dir“
„İbn Battüta'nın övgüsünü kazanan Beçin de Menteşeoğulları için oldukça önemli bir
yerleşim yeriydi“
"Timur istilası sonrasında Balat'ın beylik merkezi haline getirilmesi bu şehirdeki imar
faaliyetlerin artmasıyla sonuçlanmıştır. İlyas Bey'in Balat'ta inşa ettirdiği cami Beylikler devri
Türk mimarisi içerisinde özel bir yere sahiptir (…) Beylik mimarisinin temel niteliği dengeli,
balkondan merdi- venli ve estetik açıdan sade eserlerden müteşekkil oluşudur“
„Menteşe beyleri Latin, Venedik ve Ceneviz devletleriyle olan ticari ilişkilerini oldukça
geliştirmişlerdi“
Aydınoğulları: „Aynı zamanda bir kıyı beyliği olan Aydınoğulları kara ordusunun yanı sıra
güçlü bir donanmaya da sahipti.“
-važna brodogradilišta bila su u Ayasuluğu i İzmiru, zahvaljujući svojoj mornarici dospjeli su
do Crnoga Mora i opsjedali Eflak
-Ibn Battuta posjetio je i ovaj bejlik te je opisivao raskoš dvorca u Birigu te ljetnikovca
Mehmed Beya na planini Boz
-najveći vladar ove dinastije Mehmed Bey izgradio je u Birigu, Kelesu i Alaşehiru džamije,
mesdžide i medrese
-preko rijeke Menderes u gradu Aydınu transportirali su pamuk, kožu, tepihe, itd., a skladišta
talijanskih trgovaca u Ayasuluğu bila su važni trgovinski centri
-İsa Bey Camii u Ayasuluğu jedno je od najvažnijih arhitektonskih djela iz ovoga perioda,
smatra se remek-djelom obrade mramora i drveta
„Beylerin hemen hepsi bizzat ilim ile meşgul olmuşlar, pek çok eserin telif ve tercümesine ön
ayak olmuşlardır“
„Bu dönemde, Sa'lebi'nin (6427/1036), Arâisü1-Mecâlis” isimli peygamberler tarihine dair
eseri Kisas-ı Enbiyâ adıyla Arapçadan Türkçeye tercüme edilmiştir (…) Yine, Farsça kaleme
alınan Tezkire-i Evliya isimli eser de Mehmed Bey adına tercüme edilmiştir (…) Mesud b.
Ahmed'in, Kelile ve Dimne'si ile Süheyl ü Nevbahar adlı eseri bunlardan ikisidir“
„Bizans Devleti'nden kaçarak kendisine sığınan meşhur Bizans tarihçisi Doukas'ın âlim
büyükbabasına [yani Aydınoğulları beyi İsa Bey’e] gösterdiği lütufkâr davranışlar
gösterilebilir“
Sahib Ata Oğulları: „Karahisar'ın Ege ile İç Anadolu'yu birbirine bağlayan yollar üzerinde
önemli bir geçit olması, şehri ve çevresindeki ekonomik faaliyetleri de etkilemiştir. Sahib Ata
Fahreddin Ali'nin vâkıfı olduğu İshaklı Han, II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine ait Çay Han
ve Sultan Alaeddin Keykubad dönemine tarihlenen Gazlıgöl Kervansarayı bu bölgedeki ticari
hareketliliğin yoğunluğuna işaret etmektedir (…) Ayrıca Karahisar'da bulunan Ahi mezar
taşları da, Ahi Teşkilatı'nın bölgede faaliyet gösterdiğine ve ticari hayatı canlandırdığına işaret
etmektedir. Bu durumda bölgedeki ekonomik ve ticari etkinliklerin Ahi Teşkilatı'nın çalışma
prensipleri etrafında şekillenmiş olabileceği düşünülebilir“
„Karahisar, Ladik (Denizli) ve Kütahya XII. ve XIV. yüzyıllarda önemli ilim merkezleri
arasında yer almaktadır“; zbog svoje dobre pozicije na zapadnom rubu Seldžučke države
Karahisar su preferirali brojni znanstvenici, umjetnici i mistici koji su željeli pobjeći od
pritisaka države i mongolske invazije
„Bu bölgede manzum ve mensur olmak üzere ilmi, edebi, tasavvufi ve kahramanlık
konularına dair eserlerin kaleme alındığı ve halk tarafından itibar gördüğü anlaşılmaktadır“
„Emirdağ'da Kesikbaş Dede, Şuhut'da Mahmud Sultan, İhsaniye'de Hayran Veli gibi Horasan
Erenlerinin medfun olması bu hareketliliğe [yani dini ve tasavvufi hayatın yoğunluğuna]
işaret etmektedir“
-u Karahisaru se također nalazio velik broj bektašijskih tekija i sljedbenika Hacı Bektaş Velija
„Karahisar bölgesinde en yoğun faaliyet gösteren tasavvufi akımlardan biri de Mevlevilik'tir.
Ahmed Eflaki'nin rivayetleri, Sahib Ata Fahreddin Ali ve ailesinin Mevlana Celâleddin-i
Rümi ve çevresindekiler ile yakın ilişki içinde bulunduğunu göstermektedir (…) Sultan
Veled'in Di- van'ında da Fahreddin Ali ve oğlu Taceddin Hüseyin'i öven kasidelerin
bulunması, ayrıca Sultan Veled'in oğlu Ulu Arif Çelebi'nin uç beylerini ziyareti esnasında
Karahisar'a da uğrayarak Nusretüddin Ahmed'e misafir olması bu ilişkiyi kanıtlamaktadır“
„…ilk Mevlevi tekkesinin Karahisar'da Nusretüddin Ahmed tarafından yaptırıldığını
göstermektedir“
„Mevleviliğin âdab ve erkânı da ilk olarak “Tarikatü1-Maarifin Risalesi” adıyla Karahisar
Mevlevihanesi'nde yazılmıştır“
-ovaj je bejlik bio čvrsto povezan s Mongolsko-Seldžučkom vlasti te su se suprotstavljali
pobunama turkmenskih plemena protiv Seldžučke Države i sudjelovali su u razvijanju
kulturnih centara te države: „Konya başta olmak üzere Ilgın, Akşehir, Kayseri, Sivas ve Sahib
Ata Oğulları Beyliği'nin merkezi olan Afyonkarahisar'da inşa edilmiş olup, halkın ve sosyal-
iktisadi düzenin ihtiyacı olan külliye, cami, zaviye, medrese, hamam, dârü'l-hüffaz, han,
buzhane ve çeşme gibi yapılar için zengin gelir kaynakları tahsis edilmiştir“
„Sahib Ata Fahreddin Ali'nin İshaklı'daki vakıf eserlerinden kervan- saray ve hamam,
Afyonkarahisar'ın Bolvadin kazasına tabi İshaklı kasabasında Il. İzzeddin Keykavus
döneminde 1249 yılında inşa edilmiştir (…) Bunun yanında Afyonkarahisar'daki Kubbeli
Camii ve Ulu Camii de Sahib Ata Oğulları dönemine aittir“
Germijanidi: „Anadolu'nun Marmara bölgesinden Adalar Denizi sahillerine kadar uzanan
kesimi üzerindeki Türk egemenliğinin kökleşmesi bakımından önemli bir tarihi görevi yerine
getirmişlerdir“
„Beyliğin kurucusu I. Yakub Bey zamanında Aydın, Karesi, Saruhan ve Menteşeoğulları gibi
beylikler de Germiyanoğulları'na tâbi idi“
„Germiyanoğlu beyleri, tıpkı Selçuklu hükümdarları gibi unvanlar almışlar, kendi adlarına
para bastırmışlar ve nevbet çaldırmışlardı. Germiyanoğulları beylerinin alıp kullandıkları
unvanlardan biri de “sultan” unvanı idi. Mesela, tarihi belgelerin birçoğunda, Süleymanşah'ın
ismi “Sultânü'l-Germiyâniyye” olarak geçmiştir“
„Germiyan sarayı aynı zamanda bir ilim ve kültür merkezi olmuştu. Bu sebeple pek çok âlim
ve şair yetiştiği, bunların bilhassa edebi sahada önemli eserler meydana getirdikleri
bilinmektedir“
„Selçuklu dönemi Türkiye tarihi hakkında bilgi veren kaynaklar I. Yakub Bey devrinde
Germiyanoğulları Beyliği'nin gerektiği zaman 200.000'i aşkın yaya ve atlı askere sahip
olduğunu belirtmektedir“
„Vakıf arazileri de tıpkı timar arazileri gibi kiraya (icar, icara) verilmek suretiyle
işletilmekteydi“
„Germiyanoğulları Beyliği'nin başkenti Kütahya ve civarının, Cimri hadisesi sırasında
Türkiye Selçukluları'na yaptıkları hizmete karşılık “ikta” olarak verildiği anlaşılmaktadır. Bu
sistem Germiyanlılar tarafından da uygulanmış; Germiyanoğulları kendilerine tâbi olan Ay-
dın, Saruhan ve Menteşe emirleriyle beraber Bizans topraklarını fethetmişler ve buralarda
Selçuklu toprak sistemini tatbik etmişlerdir“
„Germiyanoğulları zamanında Kütahya, iktisadi bakımdan oldukça gelişmişti. Özellikle
beyliğin kurucusu I. Yakub Bey zamanında iktisadi ve sosyal hayatın da ileri bir safhada
olduğu anlaşılmaktadır“
„Kütahya atları, tıpkı Kastamonu ve Karaman atları gibi yabancılar tarafından yüksek fiyatlar
ödenerek satın alınmaktaydı.“
„Anadolu'nun her tarafından tanınan ve Bursa pazarlarında da bulunan Germiyan kumaşları,
Osmanlı sarayına hediye giden hediyelik eşyalar arasında da yer alıyordu (…) Ayrıca
Kütahya'da çıkarılan şap madenleri de Menderes nehri vasıtasıyla Ege kıyılarındaki liman-
lara götürülüp Ayasuluğ ve Balat yoluyla denizden ihraç edilmekteydi.“
„Germiyanoğulları zamanında Kütahya'da edebi ve ilmi faaliyetin çok canlı olduğu dikkat
çekmektedir (…) Kütahya'da, bugün Demirkapı Medresesi olarak bilinen Vacidiye Medresesi
ile I. Yakub Bey Medresesi en önemli ilim müesseseleri idi (…) Bu medreselerde dini
ilimlerin yanında heyet ve astronomi gibi müspet ilimler de okutuluyordu.“
„Bunların başında Abdülvacid, Şeyhoğlu Mustafa, Ahmed-i Dai, Ahmedi gibi devrin en
seçkin ilim adamları, şairleri ve edipleri gelmekteydi. Germiyanoğulları beyleri bu ilim
adamlarına hem Türkçe telif eserler yazdırmışlar, hem de Farsça'dan ve Arapça'dan çeşitli
eserler tercüme ettirmişlerdir“
„Bu devirde Şeyhoğlu Mustafa, Süleymanşah'ın emriyle Farsça Merzübannâme ve
Kabusnâme'yi Türkçe'ye tercüme etmiştir. Yine Süleymanşah'ın isteği üzerine kaleme aldığı
Hurşidnâme adlı mesneviyi onun ölümü üzerine Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'e takdim
etmiştir. Siyasetname tarzındaki eseri Kenzü1-Kübera ise Türkçe mensur bir eserdir“
„Şair Ahmedi'nin Germiyan beyi Süleyman Şah adına kaleme aldığı, ancak onun ölümü
üzerine Bayezid'in oğlu Emir Süleyman'a takdim ettiği sekiz bin iki yüz elli beyitlik
İskendernâme'si ile bu esere ilave etmiş olduğu, ilk Osmanlı kroniklerinden kabul edilen
Dasitân-ı Tevârih-i Mülük-ı Âl-i Osman adlı eseri ve yine aynı müellifin I. Murad adına
kaleme aldığı sekiz bin beyti aşan büyük Divan'ı ile beş bin beyittutan Cemşid ü Hurşid'i onun
eserlerinin en önemlileridir“
„Ahmed-i Dai ise Yakub Bey'in emriyle rüya tabirine dair Tabirnâme adıyla Farsça bir eser
tercüme etmiştir“
„başkent Kütahya Germiyanoğulları zamanında dini ve sosyal müesseselerle donatılmış, güzel
bir Anadolu şehrine dönüşmüştür“
„Germiyanoğlu Süleymanşah zamanında, Ahilerden Şeyh Mehmed tarafından 1377 yılında
yaptırılan Kurşunlu Cami Kütahya'daki mimari eserlerin başında gelmektedir. Bu camiye,
1520 yılında Osmanlılar'ın Anadolu beylerbeyi Kasım Paşa tarafından tamir ettirildiği için
Kasım Paşa Camii de denilmektedir. Yine Kütahya'da, Germiyanlı emirlerinden Umur b.
Savcı'nın 1308-1314 yılları arasında yaptırdığı Vacidiye Medresesi, başlangıçta bir rasathane
olarak kullanılmış, daha sonraları Molla Vacit isimli bir müderrisin ders vermesi ve vefatından
sonra da oraya defnedilmesi dolayısı ile bu ismi almıştır. Bugün Kütahya Müzesi olarak
hizmetine devam etmektedir“
„Germiyan beylerinden II. Yakub Bey'in 1411 yılında yaptırdığı ve kendi türbesini de içine
alan medrese, mescit, kütüphane, hamam ve imaretten meydana gelen külliye (II. Yakub Bey
Külliyesi) ise Kütahya'da Germiyanoğulları'nın yaptırdığı en büyük eserdir. Bugün kütüphane
olarak kullanılmaktadır“
İnançoğulları: „İnanç Bey'in hakimiyeti altındaki Denizli bölgesi ilmi ve kültürel açıdan
oldukça gelişmiş bir bölgeydi (…) Ayrıca Denizli şehrinin iktisadi hayatında önemli bir yeri
olan ahi teşkilatının reisleri Ahi Sinan ve Ahi Tuman gibi ticaret erbabına da önemli ölçüde
destek sağlamıştı“
-islamski znanstvenik Mustafa b. Muhammed pisao je prve komentare (tefsire) na sure iz
Kur'ana na turskom jeziku u čast vladara ovog bejlika Murada Arslana
„Onun devrinde Mevlevilik İnançoğulları topraklarında İnanç Bey ve Murad Arslan Bey
devrindeki kuvvetli etkisini sürdürmüştür. İshak Bey'in Çelebi ve Sahibü's-Seyf ve'I-Kalem
unvanları taşıdığı bilinmektedir“
Karamanidi: -anadolski Seldžuci smjestili su pripadnike ovoga plemena u regiju poznatu kao
'kamena regija' koju čine gradovi Ermenek, Mut, Silifke, Gülnar, Anamur važni iz vojnoga
pogleda
„Ermenek, Mut, Lârende, Alanya, Konya, Silifke ve Niğde gibi şehirler Karamanoğulları
hanedanına mensup üyeler tarafından yönetiliyordu.“
„Karamanoğulları, Osmanlılar istisna tutulacak olursa Anadolu beylikleri içerisinde en fazla
eser bırakan beylik durumundadır. Karaman beyleri Konya, Karaman (Lârende), Niğde,
Aksaray, Kayseri, Ermenek ve Anamur gibi yerlerde çok sayıda eser vücuda getirmişlerdir
(…) Ermenek'te Musa Bey tarafından yaptırılan Ulu Câmi ve Tol Medrese, Aksaray'da
Zinciriye Medresesi, Niğde'de Ak Medrese, Konyada'ki Daru'1-Huffâz ve Kubbe-i Hadrâ
(Yeşil Kubbe) bu eserlerden bazılarıdır“
„Karamanoğulları Beyliği'nin iktisadi hayatına dair en önemli bilgi 12 Şubat 1453 tarihinde
Venediklilerle yaptıkları ticaret anlaşmasıdır“
„Bilhassa Türkiye Selçuklu hakimiyet sahasında kurulması ve Mevlevi çevreleriyle yakınlığı
beyliğin kültür derinliğini etkilemiş olmalıdır“
„Karamanoğulları Beyliği'ne dair, Alâeddin Ali Bey adına Yarcâni tarafından şehnâme
tarzında Farsça bir Karaman Tarihi kaleme alınmıştır (…) Bunun haricinde, beyliğin son
döneminde Karamanlı Nizâmi ve Ayni tarafından kaleme alınan Divan'lar günümüze
ulaşmıştır.“
„Karamanoğulları Beyliği içerisinde bulunan şehirlerden Aksaray'da faaliyet göstermiş olan
ve Somuncu Baba adıyla şöhret bulan Hamideddin Aksârâyi dönemin önde gelen sufilerinden
birisidir (…) Şeyh Semerkandi yazdığı Menâkıb'da Karaman-Osmanlı münasebetlerine dair
önemli bilgiler vermiştir“
Eratnalılar: „Bu şehirler arasında, Türkiye Selçukluları'ndan “Dârü'l-alâ” (yücelik beldesi)
unvanıyla kalan Sivas, İlhanlılar zamanında da varlığını devam ettirmiş önemli bir kültür ve
ticaret merkezi halinde, İlhanlılar”ın nâibi sıfatıyla, bundan böyle Anadolu idâresini eline
geçirmiş bulunan Sultan Eratna'ya da ilk hükümet merkezliği yaparak tarihi rolünü ifâ
etmiştir“
„bu şehir esnafını teşkil eden ahilere çok iyi davranmış ve onlara siyâsi, iktisâdi, ictimâi, ilmi,
dini ve mesleki faaliyetlerinde, fırsat ve imkân vererek, şehrin her yönden gelişmesini
sağlamıştır“
„Eratna ve âilesi, Kayseri'de kendisi tarafından yaptırılan Köşk Medrese avlusundaki künbed
içine gömülmüşlerdir“
Dulkadır Beyliği: „beylik ordu, maliye, eğitim, vakıf ve adalet alanlarında teşkilatlı kurumlara
da sahipti. Beyliğin bu alanda, evvela himayesinde kurulduğu Memluk Devleti'nin idari
yapısından, XV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de Osmanlı devlet teşkilatından etkilendiği
anlaşılmaktadır“
„Dulkadir beyi ülkeyi kendi nezaretinde toplanan, boy beyleri ile geniş yetkilere sahip bir
vezirin de katıldığı, merkez divanıyla idare etmiştir“
„Büyük miktarda deveye sahip olan konargöçerler, bunları şahsi işlerinin dışında taşımacılıkta
da kullanıyorlardı. Bu yönüyle Anadolu'daki transit ticaret taşımacılığı âdeta onların
tekelindeydi“
„Dini yapılar içerisinde Kahramanmaraş, Adıyaman, Dârende, Elbistan Ulucamileriyle
Gaziantep Alâüddevle Bey Camii, Kadirli'de Ala Cami, Kahramanmaraş Hatuniye (Şems Ha-
tun) ve Haznedarlı camileri ve Bahçe Ağca Bey Mescidi, Gemerek Şâhruh Bey Mescidi ve
Kahramanmaraş İklime Hatun (Üdürgücü) mescitleri önemli mimari eserlerdir“
„Dulkadirli Beyliğinde eğitim şehir merkezlerinde medreseler ve taşra da buk'a adı verilen
kurumlarca yürütülmüştür. Buk'a, zaviye anlamına da gelmekle birlikte daha çok medrese ile
sıbyan mektebi arasındaki bir eğitim kurumunu tarif etmektedir“
„Kahramanmaraş Taşmedrese ile Kayseri Hatuniye Medresesi merkez medreseleri önemli
eğitim kurumlarındandı“
„Bunlar arasında Elbistan'da Ashâb-ı Kehf Zaviyesi, Yozgat Çandır'daki Şah Sultan Zaviyesi
ve Kırşehir'de Ahi Evran Zaviye ve Türbesi en fazla bilinenlerindendir“
Pervane Oğulları Beyliği: „Pervâne Oğulları döneminde Karadeniz sahilinde bulunan Trab-
zon, Sinop ve Samsun önemli ticaret merkezlerindendir (…) Kırım ve Kefe ile olan ticari
ilişkileri beylik ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır“
„dönemin büyük mutasavvıfı Mevlana Celâleddin-i Rümi ile Süleyman Pervâne arasında
sevgi ve saygıya dayanan son derece yakın bir dostluk vardır (…) Pervâne'nin Mevlana ile
olan dostane ilişkisine dair en önemli delil, Mevlana'nın Fihi ma fih adlı eserini doğrudan bu
emire ithaf etmiş olmasıdır“
„Süleyman Pervâne'nin münasebette olduğu mutasavvıflardan bir diğeri de Sadreddin
Konevi'dir (…) Sadreddin Konevi Konya'daki zaviyesinde devrin ileri gelenlerine hadis
okutmuştur [Süleyman Pervane bunlardan biriymiş].“
„Süleyman Pervâne Sinop'ta şehrin fethini kutlamak için 664/1264 yılında bir medrese,
667/1267 yılında da “Cami-i Kebir” olarak da bilinen Sinop Ulu Camii'ni yaptırmıştır“
Cevdet Kudret: Örnekli Türk Edebiyatı Tarihi
-Džingis-kan je porazivši Državu hvarezmskih šahova koja je tada bila središte turske kulture
i književnosti zauzeo cijelu Centralnu Aziju s područjima Transoksijane, Hvarezma i
Horasana, smjestili su središte carstva u Karakurum
-Džingis-kanov sin Hülagu osnovao je Ilhanidsku Državu koja je obuhvaćala područje
Hvarezma, Horasana, Afganistana, Irana, Azerbadjžana, Iraka i Anadolije
-budući da su Mongoli bili nomadi koji nisu imali svoju stabilnu kulturu pali su pod utjecaj
civilizacija koje su postojale na tlu kojim su vladali, tako su se Mongoli u Anadoliji iranizirali
-Džingis-kan i kasniji vladari su zaposlili ujgurske pisare koji su koristili ujgursko pismo, a
zbog velikog utjecaja turskog elementa u vojsci i državnom aparatu turski je jezik uz
mongolski postao službeni u brojnim mongolskim državama
-pobuna Babaija imala je središte u Maraşu te se proširila na Malatyu, Tokat i Amasyu
-u Državi anadolskih Seldžuka te u anadolskim bejlicima društvo je bilo podijeljeno na
urbano stanovništvo koje je bilo na visokom stupnju civilizacije te koristilo arapski i perzijski
jezik te na seosko i nomadsko stanovništvo koje je Sultan Veled okarakterizirao kao 'Turke
koji žive u špiljama, planinama, šumama i koji pale svijet'
-ta se razlika odrazila i u načinu na koji su ta dva sloja prakticirala religiju islama: dok je
gradsko stanovništvo bilo čvrsto vezano za stroga pravila islama i izvanjsku praksu, seosko i
nomadsko stanovništvo prihvatilo je svojevrsni 'unutarnji' heterodoksni islam; taj se razdor još
više produbio s dolaskom ljudi različitih vjerovanja i praksi iz Srednje Azije u Anadoliju
*potencijalne teme za seminar: Tradicija Cengiz-name u turskoj kulturi (kako je Džingis-kan
postao junak među Turcima, kada su pisane te legende i tko ih je pisao, koje elemente
islamske i stare turske tradicije sadrže ta djela)
Ali i Kıssa-ı Yusuf (što znamo o identitetu autora, kakav je
utjecaj ova priča imala na kasniju tursku književnost, kojoj tradiciji pripada…)
-neki od glavnih centara u koje su pristizali pjesnici i intelektualci iz CA u Anadoliju su
Konya, Kayseri, Sivas, Tokat; tu su važnu ulogu imali sufije i njihove tekije koje su bili
svojevrsno sklonište za narod (kako urbani tako i ruralni) koji je proživljavao tešku krizu
izazvanu mongolskom invazijom, doseljavanjem izbjeglica, rušenjem državnih institucija, itd.

You might also like