You are on page 1of 2

Öfke, Düşüncelerinizi Kontrol Altına Alabilir

4 dakika
Öfke, Düşüncelerinizi Kontrol Altına Alabilir

Öfke, düşüncelerinizi, sözcüklerinizi ve eylemlerinizi etkileyen bir duygudur. Kötü


şekilde kullanıldığında ve onun büyümesine izin verdiğinizde, size karşı hareket
edebilecek ve çok fazla hasara neden olabilecek bir savunma silahıdır.

Öfkeli olmak hoşumuza gitmez, fakat birçok kez ondan uzak duramayacağımızı da
öğrendik. Adaletsizliklerle karşı karşıya geldiğimizde onlara karşı koymak için
kullandığımız doğal bir araç olarak gelişmiştir öfke. Örneğin, bir çocuk şiddetle
kardeşinin onun oyuncağını çaldığında ısrar ettiğinde ve onu şikayet ettiğinde, bu,
çıkarını savunmanın ve çocuğun bütünlüğünün zayıflamasını önlemeye çalışmasının bir
yoludur. Kızgınlıktan öteye geçemediğinde ise öfke ile ilgili sorun ortaya çıkar.

Başka bir deyişle, “oyuncağımı benden aldılar” fikrine sıkışırsanız, fizyolojik ve


bilişsel sisteminiz ilerlemenizi önleyen bir negatif düşünce ve duygu sarmalına
kapılır.

Öfkenin arkasına gizlenmiş kırılganlık


Öfkeyi insanların içinde göstermekten hoşlanmayız, çünkü bunun karakterimizin kötü
olduğunu göstereceğini düşünüyoruz. Öfkemizi ifade etmekten korkarız, bu nedenle
onu evde, bizi tanıyan insanlara gösterme eğilimindeyiz, çünkü bizi
yargılamamalarını bekleriz.

Eğer öfke yanlış yönetilirse, toplum tarafından iyi karşılanmaz. Bununla birlikte,
birçok kez söylediğimiz gibi, bunu ifade etmek sizi rahatsız eden şey hakkında
bilgi edinmenizi sağlayabilir. Kendinizi incelemenizi ve denge bulmanızı sağlar.

Öfkeyi ifade etmeyi geri plana atmamızın başlıca nedeni, onu hiddet ya da bizi
rahatsız eden şeylerin aşırı ve kontrolsüz bir ifadesi ile karıştırmamızdır. Başka
bir deyişle, bir şey canımızı sıktığı zaman, bağırmayı ve patlamayı somurtma ile
eşitliyoruz.

Fakat aslında, öfke hiddetle aynı şey demek değildir. Hiddet, öfkenin kötü bir
biçimde yönetilmesiyle ortaya çıkar. Öfkenize çok uzun süre tutunursanız, pireyi
deve yaparsınız. Ve işte bu çıldırdığınız an olur.

Sizi rahatsız eden şeyleri anlamadığınız ve ifade etmediğiniz zaman bu; zihninizi,
beyninizi ve vücudunuzu kontrol altına alan güçlü bir duygu kokteyline dönüşür.

Neden? Çünkü yalıtılmış bir olayı dikkatinizin tek odak noktasına dönüştürürsünüz;
duygularınız daha büyük ve daha büyük hale gelen bir kartopu olana kadar.

Anlamak ve ifade etmek, sakinleşmeye giden ilk adımlar


Duygularınız ve hislerinizin farkına vardığınız zaman, onları yönetmeye ve zararlı
yerine yararlı bir hale getirmeye bir adım daha yaklaşırsınız. Negatif ruh hali
gelişmesine ve dengenizi tehdit etmeye neden olan duygusal ağırlığın çoğundan
kendinizi kurtararak ve kendinizi ifade ederek öfkeye son verebilirsiniz.

Oyuncağı çalınan çocuk örneğine geri dönecek olursak, itiraz ile talep arasında
eşitliği sağlamak ve hasar gören özgürlüğü yenileyen normal ve uyarlanabilir
yöntemler geliştirmek buna yardımcı olur.
Fakat dediğimiz gibi, öfke fiziksel ya da psikolojik bir tehditten kaynaklandığı
zaman, bu duyguları ve hisleri eylemlere dönüştürmek çok önemlidir. Aksi takdirde,
problemi çözmeye çalışmak yerine, olumsuzluğu teşvik eden düşünceler ve eylemler
tarafından domine edilirsiniz.

Duygusal ve öfkeli beynin anatomisi


Size karşı ya da kişisel ilginizi içeren bir şeye karşı yapılan bir adaletsizlik
gördüğünüz zaman, limbik sistem (amigdala ve ona komşu yapılar) dişlileri harekete
geçiren bir kıvılcıma maruz kalır.

Başka bir deyişle, vücudu ve zihni eyleme hazırlayan sinir sistemini harekete
geçirir. Neokorteks, hesaplama ve duruma uygun bir tepki vermek için hazırlıktan
sorumludur.

Limbik sistem, kesin ve hızlı tepki vermemize yardım eden katakolaminler salgılar.
Bu anlarda, eğer aktivasyon yüksek ise, çok ateşli hissedebilirsiniz. Yanaklarınız
ısınır, eklemleriniz beyazlaşır ve zihniniz bir dakikada bin kilometre yol kat
eder.

Bu sırada, böbreküstü bezleriniz adrenalin salgılar, bu da bizi daha uzun süreli


bir eyleme hazırlar. Bu aşırı duyarlılık zihni domine edebilir ve bu da negatif
düşünceler sarmalının yararına olur.

Böylelikle, en küçük bir dokunuş sizi zıplatabilir, öfkenizin artmasına neden olur
ve bu da daha ileri bilişsel bozulmalara neden olur çünkü doğru düzgün mantık
yürütemezsiniz. Bu da, öfkenizin ivmelenmesini yavaşlatacak düşüncelere daha az
önem vermenize neden olur.

Duygusal mesafe, öfkeyi sakinleştirmek için gereklidir


Öfkeyi düzgün bir biçimde yönetmenin anahtarı, gerginliği rahatlatmaktır. Bu iki
şekilde yapılabilir:

Kendinizi durumdan fiziksel ve duygusal olarak uzaklaştırmak, adrenalinin sizi


kontrol etmesini ve asabiyetinizi beslemesini önler.
İç diyaloğa bir son vermek ya da bir başka deyişle, kendinizi uzaklaştırmak ve
zihninizi domine eden düşüncelere geçerlilik vermemek.
Bunun sebebi şudur ki, öfke, düşüncelerinizi baştan çıkaran bir duygudur deriz,
sizi öfkelendiren şeyin, kötü olan her şeyin başlangıç noktası olduğuna sizi ikna
eder.

Düşmanca düşünceler düşüne düşüne en sonunda hiddete dönüşen bir öfke zinciri
yaratırsınız. O sebeple kategorik mantık ile bu düşünce zincirinin bir kısmını
sorguladığınız zaman, zihninizdeki o kadar aşırı stres yaratan görüntüleri
sakinleştirebilirsiniz.

Yavaş yavaş, ateşe körükle gitmemeye başladığınız zaman, öfke yok olmaya
başlayacaktır ve siz de durumu, sizi daha önce kontrol eden o düşünce zinciri
olmadan düşünüp değerlendirebilirsiniz. Bu duygusal esenliğe giden ilk adımdır.

You might also like