You are on page 1of 33

A TASAVVUFİ AHLAK 1.

CİLT -SÖZLÜK-
Abd : Kul
Abes : Saçma
Acz : Zayıf
A'dâ : Düşmanlar
Adab : Edepler
Adat : âdetler
Adavet : Düşmanlık
Addetmek : Saymak, kabul etmek
Afak : Ufuklar
Afiyet : Sağlık, sıhhat
Agah : Uyanık
Ağleb : Çok üstün
Ağyar : Başkaları
Ahkam : Hükümler, kanunlar
Ahmediye : Hz. Muhammed(sav)'e ait
Ahsen : Çok güzel
Ahval : Haller
Akab : Ardı, gerisi
Akıbet : Kötü son
Akide : İman, itikad
Akil : Akıllı
Aklanma : Temize çıkma
Aklı selim : Sağduyu
Akrab : En yakın
Akran : Yaşıt
Aks-i teverrük : Diz üzeri oturuşta ayağın sol tarafından çıkması
Aktar : Baharat dükkanı
Akva : Çok kuvvetli
Akval : Sözler
âl : Evlat, sülale
âlâ : Pek yüksek
A'lem : Kainat
âlî : Yüce
Alicenab : Şerefli, yüksek ruhlu
Alim : Çok bilen
Amal : İstekler
A'mal : İşler
Amd : Kasıt
Amil : Uygulama
Anane : Örf, adetler
Anasır : Bütünün parçaları
Araz : İşaretler
Arız : Sonradan ortaya çıkma
Arî : Arınmış,temizlenmiş
Arif : Bilge
Arifan : Bilge kişiler
Arş : Göğün en yüksek katı
Asan : Kolay
Asar : Eserler
Asfiya : Ermişler
Ashab : Sahipler
Asim : Suçlu
Aslah : Uygun
Aşikar : Apaçık görülen
Ata' : İkram etme
Atıyye : Armağan
Avam : Halkın alt tabakası
Avaz : Ses, seda
Avret : Edep yerleri
Ayan : Gözle görülür
Ayet-i celile : Kuran ayeti
Ayine : Ayna
Azad : Serbest bırakma
Azade : Yakasını sıyırmış
Azamet : Büyüklük
Azami : En büyük
Azil : İşten çıkarma
Azim : Gayret
Azimet : Takva ile amel etme
:

B
Bab : Kapı, bölüm
Ba'dehu : Ondan sonra
Bademâ : Bundan sonra
Bahş : Verme, hibe
Bahtiyar : Talihli, mesut
Bahusus : Özellikle
Bâis : Diriltme.sebep
Baki : Kalıcı, sonsuz
Baliğ : Kamil, ergin.Toplam yekün
Ba's : Diriltme
Basar : Görme
Basir : Gören
Basiret : Kalp gözüyle görme
Batın : İç yüzdeki, görünmeyen, gizli
Bed : Kötü, çirkin
Bedbaht : Talihsiz
Bedir : Dolunay
Behaim : Dört ayaklı hayvanlar
Beka : Ölümsüzlük
Belağat : Etkili, güzel ve yerinde söz söyleme
Beliğ : Etkili söylenmiş söz
Beni adem : İnsanoğlu
Ber : Hayır sahibi salih kimse
Beri : Uzak, temizlenmiş olan
Beriyyet : Yaratılmışlık
Bes : Yeter
Bessam : Çok gülen
Beşaşet : Güleçlik
Beşer : İnsan
Beşuş : Güler yüzlü olmak
Beyaban : Çöl, sahra
Beyan : Açıklama
Beyhude : Faydasız
Beyyinat : Deliller
Bezl : Bol verme, harcama
Bi : Kelimenin başında -ile anlamı alır.
Bî : Kelimenin başında -siz, -mez ekleri alır.

Bi hürmet-i Seyyidil mürselîn : Peygamberlerin Efendisi(sav)'nin hürmetiyle…

Biat : Bir kimsenin hakimiyetini tanıyıp ona uymak


Bîbehre : Nasipsiz
Bîçare : Çaresiz
Bid'at : Sonradan türeyen şey, yeni adet
Bidayet : Başlangıç
Bila itiraz : Bir fikri kabul etmeyerek karşı çıkmamakla birlikte..
Bilcümle : Bütün, hep
Bilkülliye : Tamamen
Bilumum : Bütün, hep
Bimar : Hasta
Binaen ala zalik : Bundan dolayı, bunun üzerine..
Binnetice : Sonuç olarak..
Birûn : Dış, dışarıya
Bû : Koku
Buğz : Kin, nefret, düşmanlık
Buhl, buhul : Cimrilik, pintilik
Burhan : Kanıt

C-Ç
Cahilane : Cahilce
Caiz : Uygun
Calib : Üzerine çeken
Cami : Bir araya getirme
Canib : Taraf, yön
Cari : Geçerli
Cây : Yer, mevki
Cebabire : Zorbalar
Cebir : Zorlama
Cedir : Uygun,layık
Cefa : Eziyet
Cehd : Gayret
Cehri : Açıktan
Celadet : Yüreklilik, yiğitlik
Celb : Kendine doğru çekme
Celb-i havas : Dua töreni
Celil : Çok yüce, ulu
Cem : Topluluk
Cem' : Toplama, bir araya getirme
Cemad : Cansız cisim
Cemalullah : Allah'ın güzellik sıfatıyla tecellisi
Cem'an : Toptan
Cemi : Bütün, hepsi, tamamı
Cenab : Saygı sözü.Şeref, haysiyet
Ceng : Silahlı çatışma, kıtal
Cevami' : Toplananlar
Cevarih : İnsan organları
Cevr : Eziyet, zulüm
Cezbe : Kendinden geçme ve istiğrak hali
Cezil : Bol, çok
Cibilli : Yaratılıştan, doğal
Cife : Leş
Cihan : Kainat, evren
Cihet : Yön
Civan : Genç, yakışıklı
Cud : El açıklığı, cömertlik
Cümle : Herkes
Cüz' : Parça
Çar : Dört
Çar yar : Dört halife
Çeşm : Göz
Çûn : Çünkü, madem ki
Çün : Çünkü
:

D :
Dâbbe : Binek ve yük hayvanı
Dafi : Kovan,uzaklaştıran
Daim : Devamlı
Dalalet : Sapıklık
Dâr : Yer,mahal,mekan
Defter-i a'mal : Amel defteri
Delalet : Kılavuz,yol göstericilik
Delil : Rehber
Der : Kelimenin başında gelirse içinde anlamındadır.
Derecat : Dereceler
Dergah-ı izzet : Allah'ın huzuru
Derk : Anlama, kavrama
Der-kenar : Çıkıntı
Derun : İç taraf
Devlet : Büyük makam, mevki
Deyyus : Karısının namussuzluğuna göz yuman
Dil : Gönül
Dildar : Sevgili
Dimağ : Beyin, şuur
Diyar : Ülke, belde
Dizgin : Hayvanı idare etmeye yarayan kayış
Duha : Kuşluk vakti
Duhan : Duman
Duhûl : Girme, giriş
Dur : Uzak
Dü : İki
Düçar : Tutulmuş, yakalanmış
Düstur : Ana kural
Düşab : Uğrama, müptela olma
:

E :
Ebeden : Katiyen, hiçbir zaman
Ebediyyen : Sonsuza kadar
Ebleh : Ahmak
Ebter : Sonuçsuz
Ecir : Karşılık, sevap
Ecza : Parçalar
Eda : Tarz
Eday-ı tahsis : Vurgulama edatı
Edip : Edepli
Edna : En az , düşük
Ef'al : Eylemler,işler
Efdal : Çok üstün
Efkar : Düşünceler
Efrenc : Avrupalı
Ehâdîs-i nebeviye : Peygamber hadisleri
Ehem : En önemli
Ehl ü iyal : Çoluk çocuk, aile
Ehlen : Ehil olarak. Merhaba
Ehven : Hafif, yumuşak
Eimme : İmamlar
Ekber : En büyük
Ekl : Yemek
Ekmel : En olgun
Ekrem : En cömert
Ekseriya : Çoğunlukla
El an : Şimdi
Elem : Keder, hüzün
Elim : Çok acıklı
Eltaf : İkramlar
Eltaf-ı sübhâniye : Allah'ın lütufları
El-ünsü billah : Allah ile yakınlık
Elvan : Renkler
Elzem : Gerekli
Emkine : Yerler, evler
Emr-i Hak : Ölüm gelmesi
Emri maruf : İyiliği emretmek
Emr-i masnu : Güzel bir emir
Emsal : Örnekler, kıssalar
Emvat : Ölüler
Enaniyet : Benlik, kendini beğenme
Enbiya : Peygamberler
Encümen : Topluluk
Endam : Beden
Enfas : Nefesler
Engin : Sınırsız, geniş
Enis : Dost, yar
Enva : Çeşitler
Envai çeşit : Türlü türlü
Envar : Nurlar
Erbab : Usta
Erbâb-ı tarîk : Tarikat ehli
Erham : Akrabalar
Erkan : Şartlar, kurallar
Ervah : Ruhlar
Erzak : Rızıklar
Esab : Pek güç
Esma : İsimler
Esna : Sıra,an
Esvap : Giyecek
Eşed : Şiddetli
Eşhas : Kişiler
Eşkal : Şekiller
Eşrat : Şartlar
Eşref : En üstün, şerefli
Etvar : Davranışlar
Evamir : Emirler
Evham : Kuruntular
Evkaf : Vakıflar
Evkat : Vakitler
Evla : Daha iyi
Evliya : Veliler
Evrâd : Okunması adet olunan dualar
Evsaf : Nitelikler
Evsat : Orta halde
Evvelemir : Öncelikle
Ez : ..den, ..olarak
Eza : İncitme
Ezhan : Zihinler
Ezkâr : Zikirler
Ezman : Zamanlar

F :
Fa'âl : Yapan
Facir : Kötü işler yapan
Fahr : Övünme
Fail : Yapan
Fakîr-i pür taksîr : Çaresiz kusuru çok
Fakr : Manevi yokluk
Fani : Yok olan
Fariğ : El çekmiş
Fariza : Farz
Fasık : Günah işleyen
Fasid : Bozulmuş
Fasl : Bölüm,ara
Fazl : Şahsi kıymet, iyilik
Fehm : Anlayış
Felah : Kurtuluş
Felasife : Felsefe bilimi
Fena : Kulun benliğinin Allah varlığında yok olması
Fenn : İsbat ve tecrübeye dayanan ilim
Feragat : Fedakarlıkla vazgeçmek
Ferah : Geniş, bol
Feraiz : Farzlar
Feraset : Anlayış, sezgi
Ferd : Kişi
Ferec : Kederden sonra gelen sevinç
Feryad ü figan : Yüksek sesle bağırıp haykırma
Fesahat : İfadenin açık, duru, doğru kullanılması
Fetva : Sorunun şer'i cevabı
Fevk : Üst taraf
Fevka : Yukarı
Fevt : Elden kaçırma
Fevz : Zafer
Feyz-i ilâhî : İlahi bereket
Feyzyab : Feyiz bulan
Feza : Uzay
Fezail : Faziletler
Fısk : Fenalık
Fi sebilillah : Allah yolunda
Filhakika : Gerçekten
Filvaki : Doğrusu
Firkat : Ayrılık
Fitnat : Uyanıklık
Füruş : Yatak. -satan
Fütur : Bezginlik
Fütüvvet : Delikanlılık
:

G :
Gadir : Haksızlık etme, hainlik
Gafil : Hak'tan habersiz
Gaflet : Hak'tan habersizlik
Gah : Bazen
Gaib : Göz önünde olmayan
Gam : Kaygı, tasa, keder
Gani : Zengin
Gâr : Mağara. -li, -ci
Garaz : İstek, arzu
Gark olma : (Mecazi)Dolma, boğulma
Gasıb : İzinsiz ele geçiren
Gaşyetme : Büyük zevk alıp mest olma
Gaybet : Kayboluş hali
Gaybubet : Göz önünde olmama
Gayz : Hiddet, hınç, gazap
Gaza : Cihad
Gazab : Aşırı hiddet, hışım
Gazub : Öfkeli, kızgın
Gehi : Ara sıra, bazen
Gem : Atı yönetmek için ağzına takılan demir
Genc : Hazine
Ger : Eğer
Gıbta : İmrenme
Gıll u gış : Gizli kin ve düşmanlık
Gılzat Sertlik, kabalık
Gına : Zenginlik.gözü tokluk.bıkkınlık
Gıpta : İmrenme, özenme
Giriftar : Müptela, tutkun
Gul : Pranga
Gûna : Çeşit
Gussa : Tasa
:

H :
Habib : Sevgili
Habis : Kötü, soysuz.Pis
Habs : Hapis
Habt : Yanlış, hata
Hacet : İstek
Had : Sınır
Haddizat : Aslında
Hafaza : Koruyucu
Hafi : Gizliden
Haib : Korkak
Hail : Korkunç
Haiz : İçine alan
Hâk : Toprak
Hak : Allah (c.c)
Hakayık : Gerçekler
Hakir : Değersiz
Hakkani : Hak'la ilgili
Hakperest : Hakka tapan
Hakşinas : Hakkı gözeten
Halas : Kurtulma
Halât : Haller
Halavet : Tatlılık
Halet : Nitelik, durum
Halî : Boş
Halim : Yumuşak huylu
Halisa : Karışıksız
Halk : Yaratma
Halvet : Tenhaya çekilme
Halvethane : Dervişlerin inzivada yalnız ibadet ettikleri yer
Hami : Koruyan
Hamide : Bükülmüş
Hamiyyet : Milli şeref ve haysiyet
Haml : Taşıma
Hamletme : Bir sebebe yormak
Hamse : Beş
Hanegah : Tarikatın merkez tekkesi
Hararet : Sıcaklık
Harec : Masraf
Harekat : Davranışlar
Haric : Dış
Hark : Yakma
Hasbeten lillah : Yalnız Allah rızası için
Hased : Başkasında olan bir nimeti çekememe
Hasenat : İyilikler
Hasıl : Meydana çıkan
Hasîn : Sağlam yer
Hasir : Zarara uğrayan
Haslet : Huy, tabiat
Hassaten : Özellikle
Haşr : Bir araya getirme
Haşyet : Saygıyla karışık korku
Hat : Sınır
Hatime : Son,nihayet
Nakşibendi tarikatı mensuplarının Kuran-ı Kerim'den bazı sureleri belirli
Hatm-i hacegân : sayıda okuyarak ve salavat getirerek toplu halde yaptıkları ayin.

Havas : İleri gelenler, seçkin sınıf. Duyular


Havatır : Hatıralar
Havf : Korku
Hâvî : İçermek
Haya : Utanma
Hayalat : Hayaller
Hayz : Adet hali
Haz : Zevk, lezzet
Hazain : Hazineler
Hazar : Barış
Hazerat : Hazretler
Hazık : Usta
Hazm : Sindirim
Hebaen mensur : Boşa gitmiş
Helak : Yok olma, mahvolma
Hemhal : Aynı halde, haldaş
Hergah : Daima
Hergiz : Asla
Hest : Var
Heva : Nefisten gelen arzu, ibtila
Heves : Devamli olmayan istek
Hey'et : Kurul
Heyula : Ürkütücü
Hıfz : Koruma
Hıram : Salınarak yürüme
Hırs : Önüne geçilmez derecede kuvvetli istek
Hısn : Kele
Hıyanet : İhanet etme
Hicab : Utanma.perde
Hicran : Ayrılık acısı
Hidayet : Doğru yolda olma
Hikem : Hikmetler
Hikmet : Hak ve hakikate uygun gizli sebep
Hilkat : Yaratılış
Hilm : Yumuşak huyluluk
Himaye : Esirgeme, sahip çıkma
Himmet : Destek, yardım
Hitab : Gönülde duyulan sesleniş
Hitam : Son
Huddam : Hizmetçiler
Hudud : Sınırlar
Hulasa : Sözün kısası
Hulk : Yaratılış, huy
Hulud : Ebedilik
Humk : Ahmaklık
Humül : Taşıma
Huruc : Çıkış
Huruf : Harfler
Hususan : Özellikle
Huşu : Tevazu. Ürperme ile Allah'a boyun eğme
Hutur : Hatıralar
Huzu : Alçak gönüllülük
Huzuz : Zevkler
Hüccet : Delil, alamet
Hüda : Allah
Hüday-ı nabit : Kendiliğinden biten
Hükema : kakimler.ilim adamları
Hulul : Hüzuz etme, içine girme
Hümam : Gayretli kimse
Hüsn : Güzellik
Hüveyda : Apaçık
:

I :
Illet : Hastalık
Irak : Uzak
Islah : Terbiye
Itlak : Salıverme
Izdırab : Azap, eziyet

İ :
İanet : Yardım
İbad : Kullar
İbtida : Başlangıç
İbtila/iptila : Belalara uğrama
İcab : Gereği
İcabet : Karşılık verme
İcra : Uygulama
İctinab : Kaçınma
İçre : İçinde
İdame : Devam ettirme
İdhal : İçeri koyma
İfa : Yerine getirme
İfaza : Taşacak derecede doldurma
İffet : Irz, namus
İfna : Yok etme
İfrit : Cinlerin zararlı ve korkunç olanı
İfsad : Bozma
İfşa : Ortaya çıkarma
İftihar : Övünmek
İğfal : Aldatma
İhata : Kuşatma
İhrac : Atma, çıkarma
İhraz : Kazanma
İhsan : Bağışta bulunma
İhtilat : Karşılaşıp görüşme
İhtimam : Özen
İhtiraz : Çekinme
İhtiva : İçerik
İhtiyari : Kendi iradesiyle
İhtiyat : Tedbir
İhtizar : Can çekişme
İhvan : Kardeşler
İhvan-ı müslimîn : Müslüman kardeşler
İkab : Azap
İkaz : Uyarı
İkrar : Gizlemeyip açıklama. Karar kılma
İktida : Uyma
İktifa : Yetinme
İktisab : Kazanç
İktiza : Gerekme
İlahi : Allah'la ilgili
İlhad : Gerçek inançtan dönme
İlhak : Katma
İlhamat : İçe doğmalar
İlm-i ledün : İlahi sırlara ait ilim
İlm-i nafi : Faydalı ilim
İltica : Sığınma
İltifat : Gönül alma davranışı
İltizam : Bir şeyi tercih etme
İmtisal : Örnek alarak uyma
İmtiyaz : Ayrıcalık
İmtizac : Uyuşma, anlaşma
İn'am : Nimetlendirme
İnayet : Yardım
İnd : Katında olma
İndallah : Allah katında, yanında
İneb : Üzüm
İnfak : Hak yolunda malını harcama
İnkıyad : Boyun eğme
İns : İnsan
İnsaf : Hakka adalete uygun davranış
İntac : Sonuçlandırma
İntibah : Uyanma
İntikal : Ulaşma
İntisab : Bir yere mensup olma
İntizar : Bekleyiş
İradet : Gönle hakim olan arzu
İras : Sebep olma
İraz : Yüz çevirme
İrşad : Yol gösterme
İrtikab : Bir kötülüğü yapma
İsabet : Yerini bulma
İsal : Ulaştırma
İsar : Ağırlama, ikram etme
İsbat : Şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyma
İsmet : Namuslu olma.günahsızlık
İsm-i celal : Allah'ın zatına delalet eden Allah ismi
İsmullah : Allah'ın ismi
İstidat : Kabiliyet, yetenek
İstidlal : Delillere dayanarak bir hükme varma
İstiğfar : Tövbe etme
İstiğrak : Allah'tan başka her şeyden ilgisini keserek vecde dalma hali
İstihare : Bir işin hayrı hakkında rüyaya yatma
İstihfaf : Küçümseme
İstihkak : Haketme
İstihlal : Helal sayma
İstihza : Alay etme
İstikbal : Gelecek
İstila : Yücelme. Hükmü altına alma
İstimdad : Yardım isteme
İstinşak : Abdestte burna su çekme
İstitaat : Takat, güç yetme
İştigal : Meşguliyet
İştirak : Katılmak
İta : Ödeme
İtale : Uzatma
İtibar : Saygı görme
İtikat : İnanç, iman
İtisam : Sarılıp sıkı tutma
İtiyat : Alışkanlık
İtizar : Özür dileme
İtmam : Tamam olan
İttiba : Tabi olma
İttika : Yaslanma,dayanma
İyal : Eş, zevce
İyan : Gözle görülür
İzale : Giderme
İzam : Kemikler. Büyüklük. Gönderme
İzdiyad : Artma
İzhar : Açığa vurma
İzmihlal : Yok olup bitme
İzzet : Üstünlük
:

K :
Kabih : Çirkin
Kabil : Mümkün
Kabza : Silahın tutulacak yeri
Kadem : Ayak
Kadim : Eski
Kahr : Derin üzüntü. Helak etme
Kaim : Sabit olmak, yerine geçmek
Kal'a : Kale
Kalb-i selim : Kusuru olmayan kalp
Kamu : Halkın tamamı
Kanaat : Yeterlilik
Kande : Şimdi
Kasdetmek n : iyet ederek harekete geçmek
Kat : Yan, huzuru
Kat' : Kesme. Asla
Katiyyen : Kesinlikle
Kavi : Kuvvetli
Kavl : Söz
Kayyumiyet : Cami hizmetliliği
Kaza : Kaderin gerçekleşmesi
Kebair : Büyük günahlar
Kebire : Büyük günah
Kefaret : Bir hatanın affı için ödenen karşılık
Kefere : Kafirle
Kelam : Söz
Kem : Kötü
Kemalat : Olgunluk
Kemend : Kuşak
Kerahet : Mekruh olma hali. İğrençlik
Keramet : Bir ermişin ortaya koyduğu tabiat üstü iş
Kerem : Şahsi asaletinin gereği olan cömertlik
Kerih : Hoş olmayan
Kesb : Kazanç
Kesir : Çok
Kesret : Çokluk
Keşif : Varlığı bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarma
Ketm : Saklama
Keyf : Sağlık, sıhhat, afiyet
Keyfe ma yeşa : Dilediği gibi
Keyfiyet : Nitelik
Kezalik : Yine öyle
Kezm : Öfkeyi yenme
Kezzab : Yalancı
Kıbal : Hal, tabiat
Kıraat : Okuma
Kıyas : Bir şeyi diğer bir şeye göre değerlendirme
Kibriya : Ululuk
Kifaf : Yaşamaya yetecek kadar rızık
Kifayet : Yeter miktarda
Kinaye : Dolaylı anlatılan söz
Kisbi : Sonradan kazanılan
Kitab-ı Aziz : Kuran-ı Kerîm
Kitman : Sır saklama
Kiyaset : Anlayışlılık
Kizb : Yalan
Kudret : Güç, takat
Kudsi : Kutsal
Kûh : Dağ
Kulub : Kalpler
Kumiyyet : Nicelik, miktar, adet
Kurbiyet : Yakınlık
Küffar : Kafirler
Küfüv : Denklik
Kül : Bir şeyin tamamı
Külhan : Hamamları ısıtmaya yarayan ocak
Külli : Bütüne ait
Kütüb : Kitaplar
:

L :
Lafz : Kelimenin söyleniş şekli, yapısı
Lafzan : Kelimenin söyleniş, şekil, yapısına göre
Lahza : An
Lain : Lanetlenmiş
Laklaka : Anlamsız boş söz
Lebbeyk : Buyrunuz
Letaif : İnsandaki manevi melekeler
Levh : Yazı yazılan düz nesne
Leyl ü nehar : Gece ve gündüz
Libas : Elbise
Lika : Yüz,çehre
Lisan : Dil
Livata : Oğlancılık
Lütuf : Hoşnutluk
:

M :
Maada : Gayri
Maamafih : Bununla beraber
Maarif : Hüner, sanat ve bilgiler
Maazallah : Allah korusun
Maasi : Günahlar
Mabeyn : İki şeyin arası
Madum : Var olmayan
Madut : Sayısı belli olan
Mafat : Kaybedilen
Mağfiret : Allah'ın merhametiyle kullarını affetmesi
Mağfûrîn : Affedilenler
Mağlup : Yenilgi
Mağmum : Gamlı
Mağrib : Batı
Mağrur : Gururlu
Mah : Ay
Mahal : Yer
Maharet : Ustalık
Mahbub : Sevgili
Mahcub : Perdeli, engelli
Mahfi : Saklı, gizli
Mahiyet : İçerik
Mahmud : Övülmüş
Mahsusa : Özel
Mahv : Yok olma
Mahviyet : Yokluk, tevazu
Mahza : Sadece
Mahzun : Hüzünlü
Maiyyet : Beraberlik
Mâkâl : Laf
Makamat : Mevkiler
Makbul : Kabul edilen
Maktul : Öldürülmüş
Makulat : Akılla bilinebilir şeyler
Malayani : Faydasız söz ve iş
Malum : Bilinme
Malumat : Herkesçe bilinen
Mana : Maneviyat alemi
Manzume : Vezinli kafiyeli eser
Marifet : Hüner, sanat ve bilgiler
Marifetullah : Allah'ı bilme ilmi
Masiva : Gereksiz şeyler
Masnuat : Sanatlar
Maşuk : Aşık olunan
Matlup : Talep edilen şey
Matuf : Meyletmiş
Maye : Su
Mazahir-i ef'al : Yapılanların ortaya çıkması
Mazarrat : Hastalıklar
Mazhar : Ulaşma, nail olma
Measi : Günahlar
Mebğuz : Buğz edilen
Mecazi : Asıl anlamında kullanılmayan
Meccanen : Karşılıksız, bedava
Mecmaul adab : Edepler topluluğu
Medar : Dayanak, vesile
Medh : Övme
Medine : Şehir
Mefhar : Övünme sebebi
Mefkud : Bulunmayan
Meftun : Aşık
Mehasin : Güzel eserler
Mekarim : Beğenilmiş davranışlar
Mekir : Hile
Mekruh : Hoş görülmeyen
Melamet : Kınama

Melekut : Zaman, mekanla sınırlı olmayan, idrak edilemeyen soyut varlıklar alemi

Melik : Hükümdar
Memduh : Övülmüş
Men : Yasak
Menafi : Faydalı
Menba : Kaynak
Menfaatperest : Çıkarcı
Menhi : Yasak
Menhiyyat : Yasaklar
Menzil : Varılması hedeflenen yer
Meratib : Dereceler, mertebeler
Merğub : Arzu edilen
Merhum : Rahmetli
Meri : Geçerli
Mervi : Nakledilen
Mesabe : Kat, seviye
Mesaib : Zorluklar
Mesakin : Oturulacak yerler
Meserret : Sevinç
Mesrur : Sevinçli
Mest : Kendinden geçmiş
Mestan : Mest olanlar
Mesut : Mutlu
Meşayıh : Şeyhler
Meşekkat : Zorluk
Meşhud : Şahit olunan
Meşrep : Mizaç, karakter
Meşy : Yürüyüş
Meta : Mal, varlık
Metanet : Dayanıklı olma
Mevahib : İhsanlar
Mevazı : Yerler
Mevcudat : Varlıklar
Meveddet : Sevme
Mevhibe : İhsan
Mevsuf : Nitelenmiş
Mevt : Ölüm
Meyil : Eğim
Meyyal : İstekli
Meyyit : Ölü
Mezahir : Görünme
Mezamin : Kavramlar
Meziyet : Üstünlük vasfı
Mezkur : Söylenen, bahsedilen
Mezmum : Yerilmiş
Mezun : İzinli
Miftah : Anahtar
Mihnet : Zahmet
Minber : Yüksek kürsü
Minnet : Yapılan iyilik altında ezilme
Mirac : Yükselmek
Mirat : Ayna
Mirfak : Dirsek
Miskin : Zekat verilecek derecede yoksul
Mizan : Ahiret terazisi
Muadil : Denk, eşit
Muahaze : Azarlama. Eleştiri
Mualla : Yüksek, yüce
Muammer : Hayatta bulunan
Muaşeret : Birlikte yaşayıp hoş geçinme
Muatebe : Azarlama
Muavenet : Yardım isteme
Muayyen : Süresi belirli
Muazzep : Acı içinde kıvranmak
Mucide : Yeni buluş yapan
Mucip : Gerektiren
Mucizat : Olağanüstü haller, mucizeler
Muğber : Küskün
Muhabbet : Sevgi, sevda
Muhabbetullah : Allah sevgisi
Muhalled : Kalıcı, ebedi
Muharebe : Savaş
Muharip : Savaşan
Muhasama : Düşmanlık
Muhasebe : Hesap yapma
Muhayyer : Dilediğini seçmekte serbest
Muhît : Semt
Muhkem : Sağlam
Muhtas : Özel
Muhtelif : Çeşitli
Muhtevi : İçerme
Mukabeleten : Karşılık olarak
Mukaddem : Önde bulunan
Mukadder : Yazılmış
Mukaddes : Kutsal
Mukallid : Taklit eden
Mukarin : Birlikte olan
Mukarreb : Yakın
Mukarrer : Karar verilmiş
Mukayyed : Kayıtlı
Muktedir : Güç sahibi
Mukteza : Gereği
Mumaileyh : Adı geçen
Munfasıl : Ayrılmış olan
Munis : Cana yakın
Muntazır : Gözleyen
Murakabe : Kontrol
Muris : Miras bırakan. Sebep olan
Musahip : Sohbet arkadaşı olan
Musallat : Bir kimsenin sıkıntı verecek şekilde üzerine düşen
Musannif : Sınıflandıran
Musibet : Bela
Mutad : Alışılmış
Mutavaat : Boyun eğme
Mutedil : Ölçülü
Mutemed : Güvenilir kimse
Mu'teriz : İtirazcı
Muti : İtaat eden
Mutmain : Rahatlamış
Muttali : Vâkıf ve haberdar olan
Muttasıf : Bitişik
Muttasıl : Ayrı
Muvafakat : Onay
Muvaffakiyet : Başarı
Muvafık : Uygun
Muvahhid : Allah'ın birliğine inanan, müslüman
Muvakkat : Geçici
Muvazabet : Ciddiyetle bir işte devam ve sebat etme
Muzdarip : Acı çeken
Muzır : Zararlı
Muzmahil : Perişan hale gelmiş
Muztar : Çaresiz, mecbur
Mübah : Caiz görülen
Mübaşeret : Bir işe başlama
Müberra : Arınmış
Mübtedi : Başlangıçta olan
Mübtela : Tutulmuş, düşükn
Mübtena : Kurulmuş, kurulu
Mücahid : Cihad eden
Mücalese : Birlikte oturma
Mücaveret : Komşuluk
Mücerred : Soyut
Müctehidin : İctihad yapan alimler
Müctehid : Şer'i hüküm koyan din alimi
Müdahane : Dalkavukluk, riyakarlık
Müdâm : Devamlı, devam eden
Müdarat : Güler yüzle idare etme
Müdavemet : Devamlılık
Müderris : Öğretmen, hoca
Müdrik : Anlamiş olan
Müeddeb : Edepli
Mühlet : Verilen süre
Müin : Yardım eden
Mükaleme : Konuşma
Mükaşif : Meydana çıkaran, kaşif
Mükedder : Kederli
Mükerrem : İkrama mazhar olmuş
Mükevven : Meydana getirilmiş olan
Mükevvin : Oluşan
Mükrem : İkram edilmiş
Mülahaza : Düşünce
Mülayim : Yumuşak huylu, uysal
Mülazemet : Bir yere devam etme
Mülazım : Bağlılık ve devamlılık gösteren, sürekli çalışan kimse
Mümaneat : Karşı çıkma, muhalefet
Mümasil : Benzer
Mümtaz : Seçkin
Münadi : İlan eden kimse
Münaferet : Birbirini sevmeme
Mün'akis : Yansıma
Münazil : İşine son verilmiş
Müncer : Sürüklenen
Münevver : Nurlanma
Münezzeh : Noksanlıktan uzak
Münkatı : Kesik. Sona eren
Münkerat : Dince caiz olmayan şeyler
Münkerattan nehy : Kötülüğü yasaklamak
Münkeşif : Apaçık olması
Müntec : Sonuçlanan
Münteha : Son, bitiş
Müntehi : Sonda olan
Mürabata : Tekke ehli
Mürafakat : Yol arkadaşlığı
Mürai : Riyakar
Mürakıb : Denetleyen
Mürebbi : Terbiye eden, mürşid
Mürr : Acı
Hak ve hakikate erişme yolunda müridlerine örnek olan, onları irşad eden,
Mürşid :
rehberlik eden kimse, şeyh
Mürüvvet : Yiğitlik, mertlik
Müsahhar : Büyülenmiş. Ele geçirilmiş
Müsamaha : Hoşgörü
Müsavi : Eşit, denk
Müsellem : Teslim edilmiş
Müskir : Sarhoş edici
Müskirat : Sarhoşluk veren şeyler
Müslimîn : Müslümanlar
Müstağrak : İçine gömülmüş, garkolmuş
Müstakim : Dosdoğru
Müstehak : Hak etmiş
Müstehzi : Alaycı
Müstelzim : Gerektiren
Müstenir : Nuru ile nurlanan
Müstetab : Beğenilen
Müşavere : Danışma, istişare
Müşerref : Şereflenme
Müşkül : Zor olan
Müştak : Hasretini çeken
Mütalaa : İnceleme
Müteaddid : Birçok
Müteallik : Alakalı
Mütecaviz : Aşkın
Mütedeyyin : Diniyle ilgili
Müteeddib : Edeplenmek
Müteellim : Kederli
Müteessir : Olumsuz etkilenme
Mütehallık : Ahlaklanmış
Mütehayyız : Bir yer tutan
Mütekebbir : Kibirli
Mütekellim : Konuşan, söyleyen
Mütena'im : Nimete garkolmuş
Mütenasib : Uygun
Mütenebbih : Aklını başına toplayan
Mütesavver : Zihinde canlandırılan
Mütezellil : Zillete razı olan
Müttefikan : Görüş birliği ile
Müvafık : Uygun
Müvahhid : Müslüman
Müyesser : Kolaylık
Müzakere : Fikir alışverişinde bulunma
Müzeyyen : Süslenmiş
:

N :
Nadim : Pişman
Nafaka : Geçim
Nafi : Faydası olan
Nail : Ulaşma, kavuşma
Naîm : Nimete eren kimse
Nakd : Geçerli para
Nakıs : Noksan
Na'l : Atın ayağına çakılan nal
Namahrem : Şer'an kadının yanına örtüsüz çıkmadığı erkek
Namütenahi : Sonsuz
Nan : Ekmek
Nar : Kızarmış kor ateş
Nas : İnsanlar
Nasara : Hristiyan
Nasayıh : Öğütler
Nasuh : Samimi
Naşi : Dolayı
Natıka : Konuşan
Nazar : Bakış
Nazargah : Bakılacak yer
Nazım : Kafiyeli söz dizisi
Nazır : Bakan
Nazil : Yukarıdan aşağıya inen
Necaset : Pislik
Necat : Kurtuluş
Nedamet : Pişmanlık
Nefiy : Yok etme
Neft : Ham, arıtılmış petrol
Nemime : Laf taşıma
Nemmam : Laf taşıyıcı
Nesayıh : Öğütler
Neş'et : Meydana gelme
Ne'ûzü billâh : Allah’a sığınırız
Nev' : Cins,tür
Nevafil : Nafile ibadetler
Nevahi : Yasaklar
Nezafet : Temizlik
Nezaret : Bakış, seyir
Nigah : Bakma
Nigehdar : Bekçi, koruyucu
Nihaye : Son
Nisbet : Oran
Niyaz : Rica
Nizam : Sistem, düzen
Numune : Örnek
Nuranur : Baştan aşağı nur
Nush : Nasihat
Nusus : Açık ve kesin hükümler
Nüfus : Nefisler. Belli bir bölgede yaşayanların tamamı
Nükuş : Nakışlar, resimler
:

P :
Pak : Temizlenmiş
Pakize : Temiz, pak
Paye : Rütbe, derece
Payidar : Kalıcı, sabit
Perhizkar : Haram ve yasak olan şeylere karşı kendini tutan
Perverde : Yetiştirilmiş
Pes : Yeter, kafi
Peyda : Açıkta olan
Pür : Çok
:

R :

Bağ.dervişin dünyaya ait her şeyi ve bütün alakaları kalbinde çıkararak


Rabıta : gözlerini kapayıp şeyhinin suretini gözünün önüne getirerek kalbini ona
bağlaması
Rabi : Dördüncü
Racim : Kovulmuş
Ragıp : İstekli,isteyen
Rağbet : Arzu,meyil
Rağıb : İstekli kimse
Rah : Yol.tarz
Rahim : Yavrunun anne karnında geliştiği torba.merhametli
Rahmet : Allah'ın yarattıklarına merhameti
Rakik : İnce,nazik
Rast : Eğri olmayan. Bir makam
Rauf : Çok esirgeyen
Rayiha : Koku
Reca : Ümit
Ref' : Yükselme
Re'fet : Acıma
Refik : Yol arkadaşı
Rehzen : Yol kesen, haydut
Reng : Renk
Re's : Baş
Revan : Yürüyen, giden
Rey : Görüş
Rıfk : Nezaketli davranma
Rıfkat : Mülayimlik
Riayetkar : Saygı gösteren
Rical : Adamlar
Rifat : Yücelik
Rikkat : İncelik
Risalat : Küçük kitaplar, broşürler
Rivayet : Nakil, aktarma
Riya : Gösteriş
Riyaset : Başkanlık

Riyazet : Az yeme, içme ,uyuma ve ibadetlerle meşgul olma ile nefsi terbiye etme

Ru : Yüz, çehre
Rububiyet : Tanrılık
Rusül : Rasuller
Ruy-i zemin : Yeryüzü
Ruz : Gündüz
Rücû' : Dönüş
Rüfeka : Arkadaşlar
Rükud : Durgunluk
Rükün : Bir şeyin temel direği
Rüsvay : Rezil, kepaze kimse
:

S :
Sabir : Sabreden
Sabur : Sabrı çok olan
Sada : Duyulan ses
Sadaka-i cariye : Kalıcı hayır eseri
Sadat : Büyük ve yüce kimseler
Saded : Asıl konu
Sadır olmak : Ortaya çıkmak
Sadr : Göğüs
Safa : Gönül şenliği
Safahat : Evreler
Sağair : Küçük günahlar
Sahih : Düzgün, geçerli
Said : Uğurlu,kutlu
Saim : Oruçlu
Sair : Diğer
Sakar : Eline aldığı işte zarar yapan. Cehennem
Sakıt : Düşen, düşmüş
Sakin : Hareketsiz
Sakit : Susan, sessiz
Salabet : İnanç ve ahlak üstünlüğünden doğan kuvvet ve sebat
Salah : İyileşme
Salat : Namaz
Salik : Bir yola girmiş, bir yol tutup onu takip eden kimse
Salis : Üçüncü
Samedaniye : Samed ile gücü yüceliği sonsuz olan Allah ile ilgili
Sani : İkinci
Sari : Bulaşıcı
Savm : Oruç
Savt : Ses, seda
Sa'y : Çalışma
Saye : Gölge. Himaye
Saykal : Cila
Sebat : Olduğu yerde karar kılma
Sebbetmek : Sövüp saymak
Seciyye : Yaratılış, tabiat
Sefer : Yolculuk
Sefih : Basit, bayağı
Seha : El açıklığı
Sehavet : Cömertlik
Sekine : Rahat ve sakin olma
Selamet : Esenlik
Selb : Zorla alma
Selef : Bir mevkide yerine geçilen kimse
Sem' : Duyma, işitme
Semâ : Gökyüzü
Semahat : Eli açık olma
Semere : Meyve
Semi' : Duyma, işitme
Sena : Övgü
Seniyye : Övülen
Sermed : Sonsuz, ebedi
Server : Önder
Sevb : Elbise
Seyr : Yürüyüş, gidiş
Seyran : Gezinti
Seyyiat : Kötülükler
Seyyie : Kötülük
Sezavar : Layık olan
Sılay-ı rahim : Akraba ziyareti
Sır : Gizli tutulan şey
Sıyam : Oruç
Sıyanet : Himaye
Siklet : Ağırlık, yük
Sinn-i şeyhuhet : İhtiyarlık çukuru
Sirayet : Geçme, bulaşma
Sirkat : Hırsızlık
Sual : Soru
Subh : Sabah vakti
Subutiye : Varlığı kesin olarak ortaya çıkma
Sud : Fayda, kâr
Sudur : Meydana gelme
Suhuf : Sayfalar
Suleha : Salihler
Suret : Resim
Suzan : Yakan
Her türlü kusurdan noksandan beşeri nitelik ve zaaflardan uzak olan
Sübhaniye : anlamında Allah'ın ismiyle alakalı olan

Süflî : Aşağılık, adi


Sükut : Susma
Süluk : Bir yol tutup o yolda yürüme
Sünnet-i seniyye : Hz.Muhammed(sav)'in yüce sünneti
Sürur : Sevinç

Ş :
Şaki : Kötü huylu, bahtsız
Şakir : Şükreden
Şâm : Akşam
Şamil : Kapsayan
Şâyân : Lâyık
Şayeste : Layık, yaraşır
Şeair : Alametler, adetler
Şecaat : Yiğitlik
Şecere : Soy ağacı
Şedaid : Sıkıntılı durumlar
Şedid : Şiddetli
Şefik : Şefkatli
Şehevat : Nefsin aşırı istekleri
Şehvet : Ölçüyü aşan şiddetli arzu
Şekavet : Eşkiyalık
Şekür : Çok şükreden
Şekva : Yakınma
Şem : Koku alma. Mum
Şer'i şerif : İslam şeriatı, kuralları
Şerik : Ortak
Şer'iye : İslam kuralına ait
Şetm : Küfretme
Şevk : Allah aşkı ile insanın gönlünde meydana gelen coşkunluk
Şiar : İşaret, alamet
Şitab : Acele, çabukluk
Şuhud : Gözle görme
Şulehar : Sıcak ateşli alev
Şübehat : Şüpheler
Şüheda : Şehitler
Şürb : İçme
Şürut : Şartlar
:

T :
Taalluk : İlgi, bağ
Tab'an : Yaratılış gereği
Tabiye : Yerleştirme
Tac : Kıymetli taşlarla süslü baş kisvesi
Tağyir : Başka şekle sokma
Tahakkuk : Gerçekleşme
Tahallüm : Hilimle alakalı yumuşaklık
Tahammül : Dayanma
Tahdid : Sınırlı
Tahir : Temiz
Tahkik : Gerçekte
Tahkika : Gerçekten..
Tahkir : Aşağılama
Tahkiramiz : Hakaretle karışık
Tahmid : Övgüler
Takarrür : Bir yerde karar kılma
Takayyud : Bağlanma, kayıtlanma
Taksirat : Kusurlar
Takva : Günahlardan korunup sakınma
Talakat : Rahat söz söyleme, dil açıklığı
Talim : Öğretme
Taltif : Gönül alma
Tamah : Doymazlık, açgözlülük
Tamir : Onarma
Tamme : Afet
Ta'n : Ayıplama
Tarassut : Gözleme
Tasadduk : Sadaka vermek
Tasallut : Sataşma
Tasfiye : Arıtma, saflaştırma
Tashih : Düzeltme
Tasrih : Apaçık belirtme
Tatbik : Uygulama
Taun : Veba
Tav' : İsteyerek yapma
Tav'an : Kendi isteğiyle
Taviz : Karşı taraf yararına vazgeçme
Tavsif : Niteliklerini sayma
Ta'yib : Ayıplama
Tayin : Ayırarak belirleme
Tayyib : Güzel
Tazarru : Yalvarma
Tazim : Ululama
Teahhur : Geriye kalma
Tealluk : İlgili
Teallükat : Alakalı şeyler
Teallüm : Ders alarak öğrenme
Teavün : Karşılıklı yardımlaşma
Tebdil : Değiştirme
Tebeddül : Başka şekle girme
Tebessüm : Gülümseme
Tebşir : Müjdeleme
Tebşirat : Müjdeler
Tecelliyat : Allah'ın kudretinin şahıslarda ve eşyada görünmesi
Tecezzi : Bölünme
Tecrid : Soyma, soyulma, soyut
Tecvid : Kur'an okumadaki kuralları gösteren ilim
Tecviz : Uygun görme
Tedarik : Hazır etme
Tedenni : Derecesinden düşme
Teemmül : Etraflıca düşünme
Teenni : Acele etmeden iş görme
Tefhim : Bildirme, anlatma
Tefrika : Ayrılık, nifak
Tegayyür : Değişme, başkalaşma
Tehalluk : Ahlaklanma
Tehallüf : Değişme. Doğru yoldan sapma
Tehassun : Sarp bir yere sığınma
Tehir : Erteleme
Tehlil : La ilahe ilallah sözü söyleme
Tekaddüm : İleri geçme
Tekarrüb : Yaklaşma
Tekebbür : Büyüklenme
Tekellüf : Zahmetli bir işe katlanma
Tekemmül : Olgunlaşma
Tekid : Uyarı
Teklifat : Teklifler. Yükümlülükler
Tekmil : Tamamlama
Tekrim : Rakamla işaret koyma. Yazma
Tekzip : Yalanlama
Telaffuz : Söyleyiş, söyleniş
Telafi : Yerinin doldurulması
Telattuf : Nazik davranma
Telif : Uzlaştırma
Telkin : Bildirme, öğretme
Temazmuz : Ağızda su çalkalama
Temenni : Talep, istek
Temr : Hurma
Temyiz : Ayırma
Tenasüh : Ruh göçü
Tenfiz : Hükmünü yürütme
Terakki : İlerleme
Tercih : Bir şeyi diğerinden üstün tutma
Terfi : Bir üst rütbeye yükselme
Terfi-i derecat : Derecelerinin yükselmesi
Terğib : İsteklendirme
Tertib : Sıraya koyma
Tesbihat : Allah'ı tesbih etmeler
Teşbih : Benzetme
Teşvik : Gayrete getirme
Tetebbu : Etraflıca inceleyip araştırma
Tevakki : Çekinme, sakınma
Tevazu : Kibirli olmama, gösterişsiz olma
Teveccüh : Yönelme
Teveddüd : Sevgi, dostluk
Tevfik : Uygun duruma getirme
Tevfikat : Allah'ın yardımları
Tevfiz : Bir işi bir kimseye havale etme
Tevil : Bir sözü başka bir mana ile yorumlama
Tezeyyün : Süslenme
Tezyin : Süsleme
Tılsım : Sihir, büyü
Tilavet : Kuran'ı güzel ses ve kurallarına göre okuma
Töhmet : İspatsız suçlama
Tufeyli : Asalak
Tul-i emel : Uzun emel
Tutya : Sürme
:

U :
Ubudiyet : Kulluk
Ucüp : Kendini beğenme
Ud : Odun, ağaç
Udul : Yoldan sapma
Ukba : Ahiret
Ukubet : Ceza
Ulum : İlimler
Ulviyet : Yücelik, yükseklik
Umur : İşler
Uşşak : Aşıklar
Uzlet : İnsanlardan uzak yalnız yaşama
Uzma : En büyük

Ü :
Ülfet : Alışma, kaynaşma
Ümm : Anne
Üns : Yakınlık
Ünsiyet : Yakınlık, ahbaplık
:

V :
Vabeste : Bağlı
Vahdaniyyet : Allah'ın tek oluşu, varlığı ve birliği
Vahdet : Birlik

Vahdet-i vücud : Bütün varlıkların Allah'ın zatının, sıfat ve esmasının tecellileri olduğu görüşü

Vahid : Tek, yalnız


Vakı' : Olan, vuku bulan
Vaktaki : Ne vakit ki..
Valideyn : Anne-baba
Varid : Ulaşma
Varidat : Kalbe gelen mana, ilham, feyizler
Vasat : Orta
Vasıf : Bir kimsenin taşıdığı hal
Vasıl : Ulaşma
Vaz' : Koyma
Vazi : Koyan, kuran
Vazife : Görev
Vecd : Hayranlıktan dolayı kendinden geçme
Vech : Yüz, çehre
Vecibe : Boyun borcu
Vefa : Verilen sözü yerine getirme
Vefk : Uygunluk
Vehbi : Allah vergisi
Vekar : Ağırbaşlılık
Velayet : Velilik, ermişlik
Veled : Çocuk
Velhasıl : Sonuç olarak.., sözün kısası..
Vera : Dini buyrukları titizlikle yerine getirne, takva
Vesi' : Geniş
Vesile : Bahane, sebep
Vezaif : Görevler
Vezin : Tertma, tartı
Vukuf : Anlama, bilme
Vuslat : Sevdiğine kavuşma
Vücub : Terkedilmesi caiz ve mümkün olmama
Vüs'u : Güç, iktidar
Vüzu : Abdest

Y :
Yâd : Anmak
Yakin : Bir şeyi şüphesiz olarak kesin ve doğru şekilde bilme
Yed : El
Yed-i kudret : Allah'ın kudret eli(mecazi)
Yedmek : Sevketmek
Yegâne : Biricik
Yehud : Yahuda'nın soyundan gelenlere verilen isim
Yeis : Şiddetli üzüntü
Yekpare : Tek parça
Ye's : Şiddetli üzüntü
Yesir : Kolay
Yetmek : Ulaşmak
:

Z :
Zaaf : İrade zayıflığı, dayanamama
Zabt : Tutma. Tutanak
Zad : Azık, yiyecek, rızık
Zahib : Gidici
Zahil : Unutan, ihmal eden
Zahir : Görünen, açık
Zail : Sona eren, yok olan
Zait : Fazlalık
Zakir : Allah'ı zikreden
Zan : İhtimal üzere hüküm verme
Zaruret : Mecburiyet, zorunluluk
Zati : Kişiye has, zata ait, özel
Zâyi : Kayıp
Zayiat : Kayıplar
Zebih : Kurbanlık hayvan
Zem : Kötülüğünü söyleme, yerme
Zemime : Beğenilmeyecek, kötü
Zenb : Günah
Zerafet : İncelik, nezaket
Zeval : Son bulma
Zevat : Zatlar, saygıdeğer kimseler
Zevc : Eş, hanım
Zevil ihtiram : Hürmet sahipleri
Zevk ü sefa : Rahat ve eğlenceli
Zımmi : Müslümanların hakim olduğu bir ülkede müslüman olmayan tebaa
Zımnen : Dolayısı ile
Zinhar : Sakın, aman
Ziya : Işık, nur
Ziyade : Çok
Zuafa : Zayıflar
Zud : Seri, çabuk olan
Zuhur : Ortaya çıkma, görünme
Zulmen : Zulüm ile
Zulümat : Karanlıklar
Zübde : Bir şeyin en değerli kısmı
Zühd : Dünyaya rağbet etmeme
Zümre : Sınıf, grup
Zürriyet : Nesil, soy ,sop

You might also like