You are on page 1of 3

11.

SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019


5. ÜNİTE: SOHBET-FIKRA

5. ÜNİTE: SOHBET-FIKRA SOHBET-MAKALE FARKLILIKLARI


▪ Makalede konu derinlemesine; sohbetlerde
Önce sohbet (söyleşi) ve fıkra türlerinin tanımına ve konu yüzeysel işlenir.
genel özelliklerine bakalım: ▪ Makalelerde işlenen fikir savunularak
ispatlanır. Sohbetlerde ise, ispat gayesi
Sohbet Yazısı Nedir? yoktur.
▪ Makalelerde daha ciddi ve sağlam ilim dili
Bir kişisel görüşlerini fazla derinleştirmeden, kullanıldığı halde, sohbetlerde samimi bir
karşısındakiyle konuşuyormuş hissini verecek bir konuşma dili kullanılır.
üslupla makale planında yazdığı fikir yazısına sohbet SOHBET-FIKRA (KÖŞE YAZISI) FARKLILIKLARI
(söyleşi) denir. ▪ Fıkra, etkisi uzun süren bir yazı türü değilken
sohbet ve deneme hemen hemen her zaman
SOHBET YAZILARININ GENEL ÖZELLİKLERİ okunabilen türlerdir.
MADDELER HALİNDE ▪ Sohbette yazar, karşısında biri varmış gibi
sorular sorar, sorulara cevaplar verir; fıkrada
• Sohbet türünde yazılara eskiden musahabe ise yazar, samimi bir dille konusunu işler,
denirdi. okura doğrudan seslenmez.
• Düşünceleri fazla derinleştirmeden, bir
konuşma havası içinde anlatan yazı türüdür.
• Her konuda yazılabilir FIKRA (KÖŞE YAZISI) TÜRÜ
• Konu, tez ve savunma amacı güdülmeden;
karşılıklı konuşma havası içinde, sıcak bir dille Fıkra (Köşe Yazısı) Nedir?
yazılır.
• Sohbet, makaleden üslup yönüyle ayrılır. Bir yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar
• Çoğunlukla günlük konuların işlendiği sohbet hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara
yazılarında senli benli bir anlatım yolu seçilir, inmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayımlanan
hatıralardan halk fıkralarından, nüktelerden, kısa fikir yazılarına fıkra denir. Bu tür yazıların diğer
özlü sözlerden yararlanılır. adı da “köşe yazısıdır.” Fıkralar, gazete ve dergilerin
• Sohbet yazıları dergi ve gazetelerde belli sütun veya köşelerinde yayımlanır.
yayınlanabildiği gibi yazar bu yazıları bir kitap
haline de getirebilir. GENEL ÖZELLİKLLERİ
• Söyleşi türünün Türk edebiyatındaki önemli
temsilcileri şunlardır: • Fıkralar güncel konularda yazılır.
• Ahmet Rasim "Ramazan Sohbetleri" • Fıkra yazıları günübirlik yazılar olduğu için
• Ahmet Haşim ““Gurabahâne-i Laklakan” kalıcılığı yoktur.
(Düşkün Leylekler Evi), Bize Göre” • Fıkra yazıları gazetelerin belli sütunlarında
• Suut Kemal Yetkin "Edebiyat Söyleşileri", yayınlandığı için köşe yazısı olarak adlandırılır.
Şevket Rado “Eşref Saati” • Fıkra türünde dil açık, anlaşılır ve sadedir.
• Melih Cevdet Anday "Dilimiz Üzerine • Fıkralarda anlatıcı öznel bir tavır takınır.
Söyleşiler • Fıkra yazılarında ortaya konan düşüncenin
• Nurullah Ataç "Karalama Defteri"
kanıtlanma zorunluluğu yoktur.
• ... Ayrıca Cenap Sahabettin, Refik Halit
• Yazar yönlendirmek, kanıları değiştirmek,
Karay, Hasan Ali Yücel gibi yazarlarımız da bu
bilgi vermek, haber vermek vb. gibi amaçlarla
türde eserler vermişlerdir.
yazısını oluşturur.
• Nükteli fıkralardan, kıssalardan, vecize ve
atasözlerinden faydalanılmalıdır.
11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019
5. ÜNİTE: SOHBET-FIKRA

MAKALE-FIKRA (KÖŞE YAZISI) FARKLARI


Fıkranın Yazılma Amacı
• Makale yazarı ele aldığı fikirleri bilimsel bir
Fıkraların amacı, siyasî, kültürel, ekonomik, toplumsal yaklaşımla incelerken fıkra yazarı kişisel
vb. konuları çok defa eleştirel bir bakış açısıyla görüşle ele alıp inceler.
anlatarak kamuoyunu yönlendirmektir. Fıkralarda • Makalelerde yazılanları ispatlama kaygısı
kesin olmaktan ziyade güzel, hoş sonuçlara varmaya; vardır; ancak fıkralarda yazılanları ispatlama
canlı, ilgi çekici olmaya özen gösterilmelidir. Yazar kaygısı yoktur.
kendi duygu ve düşüncelerini en başarılı şekilde • Makalelerde ciddi, yapmacıksız, bilimsel bir
yansıtarak okuyucu ile arasında sıkı bir bağ kurar. anlatım vardır. Fıkralarda açık, sade ve
anlaşılır bir dil kullanılır.
• Fıkralar günübirlik yazı türüdür. Makalede ise
UYARI: böyle bir durum yoktur.
Bu tür fıkraları, kısa hikâye niteliğindeki, nükteli,
mizah öğesi taşıyan fıkralarla karıştırmayınız. Bu tür • Makalede yazar doğruyu; fıkrada ise yazar
fıkralarda dinleyeni güldürmek, eğlendirmek ön kendi doğrusunu anlatır.
plandadır. Oysa köşe yazılarında okuyucuyu • Makale fıkraya göre daha uzun bir yazı
düşündürmek, güncel bir sorunu dile getirmek türüdür.
esastır. • Makale yazmak belli bir uzmanlık ister.

SOHBET YAZISI ÖRNEĞİ:


GÜLER YÜZ
TÜRK EDEBİYATINDAKİ FIKRA YAZARLARI Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem tabii
Fıkra türü Tanzimat Dönemi’nde Batı’dan geçmiştir. bana gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze
Özellikle Ahmet Rasim fıkralarıyla tanınmıştır. böyle başladım. Güler yüze ve gülmeye dair olan bu
Ahmet Rasim ➜ Şehir Mektupları, Muharrir Bu Ya konuşmayı asık suratla dinlemenizi istemem tabii.
Refik Halit Karay ➜Bir Avuç Sarma, Ay Peşinde Konuşurken söze başladığınız sırada karşınızdakinin
Orhan Seyfi Orhon ➜Kulaktan Kulağa kaşlarını çattığını, asık bir suratla sizi dinlediğini
Ziya Osman Saba ➜Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Gün görürseniz konuşmak hevesiniz kırılır. Lafı kısa kesip
Doğmadan bu tatsız sohbeti bir an önce bitirmeye bakarsınız. Bir
Falih Rıfkı Atay ➜ Eski Saat, Çile de karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini, hatta
DİĞER FIKRA YAZARLARI araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk
Namık Kemal, Ahmet Haşim, Hüseyin Cahit Yalçın, verdiğini görecek olsanız konuştukça konuşacağınız
Falih Rıfkı Atay (Pazar Söyleşileri), Burhan Felek, gelir.
Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç,
Zaten öyledir. Güler yüz her şeyden önce insana
Bedii Faik, Necip Fazıl Kısakürek, Rauf Tamer, Ahmet
cesaret verir. Çünkü güler yüzlü insanlar her kusuru
Kabaklı, Çetin Altan, Oktay Ekşi, Uğur Mumcu, Abdi
hoş gören, affeden insanlardır. Dünyada ilk adımlarını
İpekçi, İlhan Selçuk, Ergun Göze, Hasan Pulur, Taha yeni atmaya başlamış bir çocuğa herkes güler yüzle
Akyol, Gürbüz Azak, Cengiz Çandar, Yavuz Gökmen, bakar. Onun her kusuru yapabileceğini ve bütün
Hasan Cemal, Oktay Akbal, Şevket Rado, Aziz Nesin… kusurların affedilmeye layık olduğunu önceden kabul
ettiğimiz için çocuk karşısında gülümser bir yüz
takınırız. Olgun insanlar yalnız çocuklara değil,
herkese affedici, kusura pek aldırmayıcı bir yüzle
bakarlar. Bu dünya öyle çatık kaşla dolaşmaya, şunun
bunun kalbini kırmaya değer bir dünya değildir. Onun
için güler yüzlü insanlar arasında yaşayanların hayatı
daha tatlı geçer.

Şevket RADO
11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI 2018-2019
5. ÜNİTE: SOHBET-FIKRA

FIKRA YAZISI ÖRNEĞİ


MİZAHİ FIKRA ÖRNEĞİ
KAYBOLAN KELİME
SON ÜMİT
Bu bayram, dilimizin bir kelime kaybettiğine iyice
inandım. "Tandır" gibi "kağnı" gibi artık yaşanan hayatta, Nasreddin Hoca merhumun biricik varlığı olan sevgili
yeri kalmamış, şöyle böyle bir kelime değil; zarif, ince,
eşeği bir gün kaybolmuş. Kendi mi başını alıp bir yere
medeni bir kelime.
Kapıyı çalan çöpçünün pos bıyıkları arasında onu aradım.
gitmiş, yoksa hayvanı biri mi aşırmış, bilmiyor.
Yok!.. Bahşişini alan bekçinin kavlak dudaklarından onu Tabiî şuna buna soruşturmaya, aramaya koyulmuş.
bekledim. Yok!.. Bakkalın çırağından, sebzecinin Kırlara doğru açılmış. Bir taraftan da bir türkü
yamağından, kasabın oğlundan onu işitmek istedim. söylemeğe başlamış.
Yok!.. İpek mendilini alan oğlan, eşarbını kıvıran kız, iki Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar.
buçukluğu cebine indiren manav, üç gün kapımızı kim Tanıdığı:
çaldıysa hediyesini kim aldıysa bana o beklediğim — Hoca, böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyorsun?
kelimeyi vermeden gitti! İki yüz kuruş yazan taksinin diye sorar.
şoförüne iki yüz elli kuruş veriyorsunuz. Taş gibi bir Hoca merhum da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta
sükût! Kitabından sevgiyle bahsettiğiniz genç adamla
olduğunu söyler. Ahbabı:
karşılaşıyorsunuz. Hakarete benzer hissiz bir selam!
Tramvayda, ayakta kalmış bir kadına yerinizi
— Bu ne iştir Hoca Efendi? Benim bildiğim, insan
veriyorsunuz. Yüzünüze, burun delikleriyle yüksekten bir eşeğini kaybetti mi, feryat eder, ağlar, dövünür. Sen
bakış! Ve hiçbirinin dilinde aradığınız o ince, o kibar, o ise türkü söylüyorsun!
insanı insan yapan güzel kelime yok! Geçen yıl, Atina’da Hoca, kendisine önündeki tepeyi gösterir.
bindiğim bir otomobilin şoförü, bana bu kelimeyi on — Bir ümidim şu dağın ardında kaldı. Eşeğimi orada
kuruşluk bahşiş için söylemişti: Hem başından kasketini da bulamazsam o zaman siz dinleyin bendeki feryadı!
çıkararak hem de kelimenin başına bir "çok" ilave cevabını verir.
ederek.
Roma'nın en büyük otelinde oda hizmetçisi kız, yine
küçük bir hediye karşılığı zarif vücudunu nezaketle
kırarak bu kelimeyi dudaklarında tebessümle süslemişti.
Bir kelime deyip geçmeyiniz. Cemiyet hayatımızdaki
birçok şikâyetleri bu kelimenin yokluğuna bağlamak bile
mümkündür. Düşünüyorum: Artık lügat kitaplarında
beyaz kâğıdın kefenlediği bu ölü kelimeyi nasıl diriltsek?
Acaba belediye, bu kelime için bir fiyat listesi yapamaz
mı? Hiç olmazsa çarşıda, pazarda, iş hayatında canımız
istediği zaman listeye bakar, parasını verir ve içimizin
özlediği bu üç heceli sözü duyarız! Haaa! Affedersiniz,
deminden beri, yana yakıla hasretini çektiğim bu
kelimenin ne olduğunu söylemedim değil mi?
Teşekkür!
Yusuf Ziya ORTAÇ

You might also like