You are on page 1of 1

THEME 2 PLANS VOCABULARY (COUNT ME IN)

Student’s Book
Jogging : Yavaş tempolu koşu Spill : Dökmek
Trekking : Doğa yürüyüşü Faint : Bayılmak
Hang around : Takılmak Rip : Sökmek
Checklist : Yapılacak işler listesi Poor me : Zavallı ben
Arrange : Ayarlamak, düzenlemek Purse : El çantası
Intention : Niyet Bump : Çarpmak
Sure : Emin Hold on : Bekle
Destination : Rota Improve : Geliştirmek
Booked : Rezerve edilmiş Refreshment : Canlanma, güçlenme
Lakeside : Göl kenarı Consider : Düşünmek
Explore : Keşfetmek Fed up : Bıkkın
Let things slide : Akışına bırakmak Emotional gap : Duygusal boşluk
Memory : Anı Satisfy : Tatmin etmek
Miss : Özlemek Noise : Gürültü
Patient : Sabırlı Pollution : Gürültü
No sweat no sweet : Emeksiz başarı olmaz Rush : Koşturma, telaş
Lonely : Yalnız Get rid of : Kurtulmak
Instructor : Eğitmen Bond : Bağ kurmak, birleşmek
Dormitory : Öğrenci yurdu Unforgettable : Unutulmaz
Get on well : İyi anlaşmak Circumstances : Koşullar
Aviation : Havacılık Workbook
Space : Uzay Balance out : Dengelemk
Oriental : Doğuya özgü Participate : Katılmak
Wizard : Sihirbaz Expert : Uzman
Seat : Koltuk Sum up : Özetlemek
Court : Saha Tip : İpucu
Spend : Geçirmek Optimal : Uygun, ideal
Redesign : Tekrar tasarlamak Set : Kurmak
Hug : Kucaklamak Process : Süreç
Better : Daha iyi Must : Zorunluluk
Decision : Karar Equal : Eşit
Mean : Anlamına gelmek Value : Değer
Advise : Tavsiye etmek Wander : Boş boş dolaşmak
Claim : İddia etmek Separate : Ayrı
Let the river flow : Akışına bırakmak Randomly : Rastgele, gelişigüzel
Hold : Düzenlemek, zaptetmek Rely on : Güvenmek
Vacation : Tatil Focus on : Odaklanmak
Careless : Dikkatsiz Overwhelm : Boğmak, mahvetmek
Damage : Zarar vermek Graduation : Mezuniyet
Power : Güç Affect : Etkilemek
Spontaneously : Spontane, anında Exhausting : Çok yorucu
Coolheaded : Serinkanlı Embrace : Kucaklamak, benimsemek
Sensible : Mantıklı Failure : Başarısızlık
Life-saving : Hayat kurtaran Ultimately : Sonuç olarak
Pull over : Arabayı saga çekmek Exaggerate : Abartmak
Effort : Çaba, gayret Delay : Ertelemek
Decision making skill : Karar verme becerisi Outer : Dış
Fade : Solmak, zayıflamak Dominate : Yönetmek, hükmetmek
Tutor : Özel öğretmen Wander : Boş boş dolaşmak
Speech : Konuşma Doesn’t matter : Farketmez, önemli değil
Exceptionally : İstisna olarak, olağanüstü Come over : Uğramak
Take off : Havalanmak Order : Sipariş vermek
Bird strike : Uçağın kuşlara çarpması Refrigerator : Buzdolabı
Invent : İcat etmek Boast : Övünmek
Land : İnmek Fee : Ücret
Victory : Zafer Lend : Ödünç vermek

You might also like